Aydinlik 20140303

Page 1

avukatlarının Ergenekon savcılığı

Ergenekon’un 20 Ekim 2008 tarihli ilk duruşmasında, Cumhuriyet Vakfı avukatı Bülent Utku, davaya müdahil oldu. Utku, “Cumhuriyet gazetesinin tüzel kişiliği suçtan zarar gördü” ifadesini kullandı.

KURULUŞ 1921

Av. Utku, 13 Kasım 2008’deki duruşmada, Muzaffer Tekin’de bulunan süs bombalarını işaret ederek şunları söyledi: “Bombalarla yetinemeyiz. Örgüt yapısı hakkında da soru hakkına sahibiz.” 8’de

Hikmet Çetinkaya’ya

6

SORU

8

24 Şubat 2014

Askeri Savcılığın dosyasına girdi Ergenekon-Balyoz hâkimlerinin Aydınlık’a yaptığı “Bildiklerimizi anlatırız” açıklamaları, Askeri Savcılığın yürüttüğü soruşturma dosyasına girdi.

Hâkimlere tanıklık talebi

Balyoz ve Askeri Casusluk davası avukatlarından Nevzat Güleşen, “kumpas” sözleri üzerine soruşturma başlatan Askeri Savcılığa dilekçe verdi. Dönemin mahkeme başkanları Köksal Şengün ve Şeref Akçay’ın, tanık sıfatıyla dinlenmesini talep etti. GAMZE ÇINLAR’ın haberi 10’da

3 MART 2014 PAZARTESİ - 75 KURUŞ

ABD KONSOLOSU ÖZERKLİK TEFTİŞİNDE J.M. Saxton Ruiz

Yasa geçti, Konsolos faaliyette: Bölücü yasa torbas , ‘Demokratikle me Paketi’ ad yla TBMM’den geçirildi. Anadilde e itimin önü aç ld . ABD’nin Adana 2. Konsolosu ise Güneydo u turuna ç kt

ABD’nin Adana 2. Konsolosu J.M. Saxton Ruiz, dün Van’dayd . Burada siyasal parti ve kitle örgütlerini ziyaret eden Konsolos Ruiz, “Bölgedeki gezime Van’dan ba lad m. Seçim öncesi izlenimler edindim. Diyarbak r, Batman, Mardin ve anl urfa’ya da gidece im” dedi.

Kumkapı

Sözde “Demokratikle me Paketi” önceki gece Meclis’ten geçti. AKP iktidar bu yasayla, laik hukuk devletini savunmay suç haline getirdi. PKK’n n taleplerini içeren maddeler de kabul edildi. Anayasa’ya ayk r olarak, “özel okullarda anadilde e itim”in önü aç ld . 11-12’de

‘Bu projeyi kabul edemeyiz’ M uhalefet partilerinin yöneticileri, AKP-PKK ortakl yla yürütülen “özerklik” çal malar n Ayd nl k’a de erlendirdi. ADD Genel Ba kan Tansel Çöla an ise muhalefetin sessizli ini ele tirerek “Bu projeyi kabul edemeyiz” dedi. Z HN ERDEM’in haberi 12’de

İstanbul’da banka yaktılar S

Levent Kırca, 3. köprü inşaatını mühürledi 9

Tarihi yarımadada büyük oyun Denize hiçbir uzantısı olmayan 152 dönümlük Gülhane Parkı, Kıyı Emniyeti’ne tahsis edildi Halk Belediyesinin Yedi Doruğu - 4

Üretken kent

Kent hizmetlerinde belirleyici olan, üreticinin mutluluğu, sağlığı ve eğitimidir. İş yapmak, mutluluk ve özgüven kaynağıdır.

Doğu PERİNÇEK

10

Güvertenin delisi

ISSN 2146-2356

eçim sonrası “özerklik” inşasına hazırlanan PKK/BDP’liler, Batı illerinde de kışkırtma faaliyetlerine başladı. PKK’lı bir grup, dün sabah 05.30 sıralarında İstanbul Kumkapı’da özel bir banka şubesine molotof kokteyli attı. BDP’liler, 27 Şubat akşamı da İzmir’in Urla ilçesinde askeri bir araca ve İşçi Partisi seçim bürosuna saldırmıştı. 11’de

Bir paralel, bir paralele, gel seninle pasparalel olalım, demiş! Yalpalıyor gemi. Bir sağa gidiyor, bir sola.

Ferhan ŞENSOY

2

İstanbul Boğazı’nın en güzel manzarasına sahip turistik bölgede, tapu kayıtları üzerinde sessiz sedasız düzenlemeler yapıldı. Bazı işlemlerin ise devam ettiği öğrenildi.

Emlak piyasasına göre altın değerindeki tarihi yarımadada yapılan işlemlerin rakamsal değeri yaklaşık 10 milyar doları buluyor. BEKİR BATU’nun haberi 6’da

Özdemir İNCE 8’de

Halifeli in kald r lmas Mehmet Ali GÜLLER 9’da

ABD’nin Ukrayna yang n na Rus itfaiyesi

Yatağan işçisinden Erdoğan’a protesto Tayyip Erdoğan’ın Muğla’ya gelmesini protesto eden enerji ve maden işçilerine polis müdahale etti. İşçiler “Her yer Yatağan, her yer direniş” ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları attı. 7


3 MART 2014 PAZARTESİ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Tuna

KİREMİTÇİ tunakiremitci@aydinlikgazete.com

Bu millet daha iyisine layık mı?

D

ünyadaki her muhalifin vereceği cevap “Bu da sorulur mu, tabii ki layık!” olur. Hele yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmış, memleket kötü günler yaşıyorsa... Ne de olsa muhalefetin doğasında var, millete daha iyisini vaat etmek. Fakat dikkat ederseniz, soruda bir “tuzak” saklı. Söz konusu tuzak, “daha iyisi” sözünde. Cevapladığın an, mevcut iktidarın da “bir miktar iyi” olduğunu “kafadan” kabul etmek zorundasın. Öyle ya, yoksa neyin “daha iyisini” sunacaksın millete? Ne var ki bu mantık bize ters. İktidarın herhangi bir “iyiliğinden” bahsetmek muhalefetimizde yok. Bu yüzden de genellikle “AKP memleketi komple batırdı, biz gelip komple kurtaracağız!” deniyor. Ne var ki iktidar olmak için oyu kazanılması gereken vatandaş pek aynı fikirde değil. O vatandaş, AKP’nin süper bir iktidar olmasa da bazı şeyleri “başardığı” fikrinde. Mesele burada kilitleniyor. Çünkü haksız sayılmaz. Çünkü Allah için, AKP’den önceki 10 yıl da pek iyi değildi. Erdoğan başa geçince kendince “restorasyona” girişti. Bu arada, milletin yarısının başarılı bulduğu bazı işler yaptı. Beğenelim ya da beğenmeyelim, durum bu. İktidar olmayı sahiden isteyen muhalefete düşen de bunu inkâr etmek değil. Muhalefete düşen, “AKP bir şeyler yapmış olabilir ama biz daha iyisini vaat ediyoruz, çünkü sen buna layıksın!” demek. Yani daha iyi bir vizyon, daha iyi reformlar, daha iyi projeler ve somut vaatler. Yoksa o vatandaşa “Senin üç kez seçtiğin iktidardan bir cacık olmaz!” dersen havanı alırsın. Haklı bile olsan kimse böyle tepeden bir bakışı kabul etmez. En fazla seninle zaten aynı fikirde olanların alkışını aldığınla kalırsın. Kendin çal kendin oyna. İktidar olmaya yetmez. Çünkü konu insan psikolojisi. Akıllar yeniden dağıtılsa herkes gider yine kendininkini alır. Demek ki samimiyetle vermek gerek “Biz daha iyisini yapacağız!” sözünü. Tabii bunun için de önce bu milletin tamamının “daha iyisini hak ettiğine” sahiden inanmak gerek. Fakat AKP seçmenine bakışımıza bakınca, işte orada bir sıkıntı var. O vatandaşın daha iyisini hak ettiğine aslında inanmıyoruz. Onun “göbeğini kaşıdığına” falan inanıyoruz. Bu yüzden millete daha iyisi vaat edilmiyor. Sadece ideoloji vaat ediliyor. Sonuçta milletin yarısı bunu “satın almıyor” ve kazanan AKP oluyor. Ne diyelim, herhalde vardır herkesin bir bildiği.

Güvertenin delisi

K

udurmuş deniz dalgası. Sıkı bir fırtınayla cebelleşiyor beşik gibi sallanan gemi. Yolcular gayet endişeli. Bir tanesi öyle değil, lüzumundan fazla neşeli. Güvertede göbek atarak bas bas bağırıyor; -Paralel paralel paralelli! Güvertenin kıçından başına doğru koşuyor; -Para para paspara pasparalel! Pasparalelli pararistan, terelelli! Önünü kesiyor endişeli bir yolcu: -Manyak mısın oğlum sen? -Hayır. Bana geldiler ağbi!! Bir paralel, bir paralele, gel seninle pasparalel olalım, demiş! deyip göbek atarak geminin kıçına doğru koşuyor, güvertenin endişesizi.

İsminin yayımlanmasını istemeyen bir okurumuz gazetemizin satışlarının artmasına yönelik önerilerini bize ulaştırdı. Kendisine fikirlerini paylaştığı için teşekkkür ediyoruz: “1- Gazetenin okur öneri ve şikâyetlerine ilişkin iletişim bölümü olmalı. Öneri veya şikayetlerin gazetede yer alması önemli değil. 2- Her hafta, en azından Cuma öğleden sonra gönüllüler bayilerde artan gazeteyi satın almalı ve her semtin, mahallenin belli bir yerlerinde toplanmalı. Toplanan gazeteler metronun, otobüslerin, vapurların duraklarında saat 17.30’da ücretsiz dağıtılmalı. 3- Gazetenin ilk sayfası tek konuya ayrılıyor. Bence doğru değil. Dikkate çekecek başkaca konulara da yer verilmeli. Bu konuda anketler yapılabilir. 4- Türk halkının genel itibarıyla maneviyatçı bir yapısı var. Bundan dolayı aydın din adamlarının yazı yazmaları sağlanmalıdır. Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk bu kişilerin desteğini almış. Din adamlarının halk üzerinde etkisi olmadığı inkâr edilemez. Aydınlık’ın Kitap eki de kucaklayıcı olmalıdır. Cumhuriyet düşmanları hariç... 5- Mart ayının son iki haftası içinde canlı dini program yapan iktidar yandaşı TV’lerdeki kişilere, kullanılan oylardan dinen sorumluluklarının olup olmadığı soruları sorulmalıdır. Bu işleri de bu konulara ve terminolojiye vakıf kişiler yapmalı. İlkönce normal bir soru sormalı, cevap aldıktan sonra oyla ilgili soru sorulmalı; çünkü hemen engellenir. Saygı ve selamlarımla...

Yalpalıyor gemi. Bir sağa gidiyor, bir sola. Birden çark ediyor. Ayyuka çıkıyor yolcuların endişesi. -Nereye gidiyor lan bu gemi? -Valla bilemiyorum ağbi. -Geriye gidiyor lan bu gemi! -Gider ağbi, geminin geri vitesi çok kuvvetli. Güverteye yağmur olarak iniyor kudurmuş dalgalar. Kaçışarak güverteyi terk ediyor endişenin zirvesine ermiş yolcular, alt kata sığınıyorlar.

Göbek atma sevgisiyle donanmış, lüzumundan fazla neşeli tip yalnız kalıyor güvertede. Sırılsıklam sürdürüyor göbek atmayı; -Dolaristan! Euroristan! Bisbilalistan! Bilalistan! Basma da fistan giyemem aman! Alt kata sığınan yolcular panik halindeler. Olup biteni anlamaya uğraşıyorlar. -Doğuya gidiyor lan bu gemi! -Sanırım Gazze’ye gidiyor ağbi.

-Cenevre gölüne, Marmara’dan kanal açılacak ağbi! Geminin burnu da suyun içine girmeye başlıyor. Geminin burnuna doğru koşuyor göbek atarak lüzumundan fazla neşeli yolcu; -Montaj! Montaj! Hepsi montaj! Ben ben değilim terelelli! Dolar, euro savuran gızannem! -Galiba batıyor lan bu gemi! -Galiba ağbi! -Batıcak tabii! Kaptan gemiyi az önce helikopterle terk etti! diyerek, sinir bozucu bir kahkaha atıyor, güvertenin delisi ve göbek atmayı sürdürüyor; -Hırsızları saldılar! Ley ley limi limi dolar! Hırsız var! Hırsız var! Say say bitmez limi limi dolar, gel bize!

Amerikalılar şu şekilde düşünüyor: ‘Jeopolitik bir eksen olan Ukrayna bağımsız olarak kalabilirse, Rusya darbe yer ve siyasi olarak bir değişim ve dönüşüm yaşayabilir. Ukrayna koparılabilirse, Rusya sadece bir Asya devleti olarak kalır’

S

on günlerde çok sayıda ölümle sonuçlanan kanlı gösteriler Ukrayna’yı bir kez daha ülkemizin gündemine taSilivri Cezaevi şıdı. Genellikle her kesim, olaylara taktığı ideolojik gözlükle bakıyor. Batı yanlıları göstericilere övgüler yağdırırken, Batı karşıtları Ukrayna hükümetini destekliyor. Meselenin, Ukrayna’daki yüksek politik gerilim hattının spark yapmasından kaynaklandığını düşünenler şiddetle yanılırlar. Konu, demokrasi, özgürlükler, insan haklarıyla ilgili de değildir. Yaşananlar, sıradan bir bölgesel istikrarsızlık değil, küresel çapta jeopolitik fay hattının hareketlenmesidir. Yani mesele, ideolojik değil, jeopolitiktir. Amerikan ve Rus jeopolitik uzmanlarının Ukrayna hakkındaki görüşlerine göz gezdirelim. Amerikalılar şu şekilde düşünüyor: “Jeopolitik bir eksen olan Ukrayna bağımsız olarak kalabilirse, Rusya Federasyonu (RF) ağır bir darbe yer ve siyasi olarak bir değişim ve dönüşüm yaşayabilir. Ukrayna koparılabilirse, RF sadece bir Asya devleti olarak kalır.” Rus uzmanlar ise şöyle düşünüyor:”Ukrayna, RF için en hayati jeopolitik bölgedir. Batıdaki en zayıf noktamızdır. Ukrayna, Rus jeopolitiğine saplanan bir hançerdir. Ukrayna’nın bağımsız bir devlet olarak yaşaması bile, RF’yi hassas ve kırılgan bir duruma düşürür.”

‘Günlük 120 dolar ödeniyor’

Gazeteye öneriler

Ferhan ŞENSOY

-Sanmam. Geminin kıçı suyun içine girip çıkmaya başlıyor. Yeniden güverteye koşuşturuyor çaresiz yolcular. Güvertenin kıç tarafında, suya bata çıka, zıplayarak göbek atma işini sürdürüyor güvertenin lüzumundan fazla neşelisi; -Pensil pensil vanya! Pensil kalem demektir! Vanya Çehov’un dayısı! Bahçelerde kayısı! Kriptosu yoncadan gızannem! Sular güverteyi işgal etmeye başlıyor. Ayak bileklerine kadar suyun içinde yolcular. -Kim bindirdi lan bizi bu gemiye? -Biz kendimiz bindik ağbi. -Niye? -Valla bilmiyorum... Bence, İsviçre’ye gidiyor bu gemi. -İsviçre’de deniz yok ki!

Batı, Ukrayna’dan ne istiyor? Amiral Soner POLAT

SUDAKİ DUMAN

Hazırlayan: Osman ERBİL

Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptığın 2006 senesinde ikili istihbarat görüşmeleri yapmak üzere Ukrayna’ya gitmiştim. Kiev’de kalmakta olduğum otelin çevresini Soros’un mali olarak desteklediği on binlerce gösterici kaplamıştı. Pankartlar, flamalar, bayraklar ve özel tişörtlerle, meydanlarda görsel bir şölen havası seziliyordu. Bir plan dahilinde bazı gruplar ayrılıyor, yerlerini başkaları dolduruyordu. Bu nedenle kalabalık hiç azalmıyordu. Konuştuğum bir gösterici, kendisine günlük olarak 120 dolar ödendiğini söylemişti. Akşam Ukrayna televizyonunda Avrupa Birliği’nin (AB) üst düzey bir yetkilisi ile yapılan basın toplantısını izliyordum. İngilizce konuşma, simültane olarak mahalli dile tercüme ediliyordu. Ukraynalı gazeteciler, sitemkâr ifadelerle ısrarla soruyorlardı. “Bizi niçin AB ve NATO’ya almıyorsunuz?”AB

Ukrayna’da AB ve ABD yanlısı göstericiler

yetkilisinin cevabı oldukça ilginç ve dikkat çekiciydi: “Biz, sizi, sizin iyiliğiniz için ne AB’ye ne de NATO’ya alabiliriz. Eğer alırsak, bölünürsünüz!”

zayıflatır, uzun dönemde ise varlığını bile tehlikeye düşürürdü. RF, Ukrayna için her türlü çılgınlığı göze alırdı. AB yetkilisi de, Ukraynalılara bunu anlatmak istiyordu.

Rusya’nın varlığını tehlikeye düşürmek

İstikrasızlıktan beslenmek

Afganistan ve Irak’ta aldığı acı AB, jeopolitiğin mantığını bili- derslerle doğrudan strateji uygulama yeteneği kalmadığını yaşayarak yordu. Ukrayna, RF için herhangi öğrenen Batı, dolaylı stratejilerle bir yer değil, jeopolitik olarak yataşeron kullanaşamsal bir jeopolitik eksendi. Gürak sonuç almaya ney Kafkasya çalışıyor. Peki, bile Ukrayna e şin AB’yi de pe Ukrayna’daki bu ile kıyaslandıan ol ak girişiminden soğında, geri ac lış ça a ay takm mut ne gibi fayplana düşerdi. ABD, Avrasya’nın dalar sağlayabiGürcistan’da i cin lir? Daha açık Güney Osetya re sü e bütünleşm söyleyelim, Uksorunu için sigeciktirmek, ertelemek rayna’yı RF’den laha sarılan koparabilir veya RF’nin, Ukve baltalamak için bölebilir mi? rayna’daki gelişmelere kayıtelinden geleni ardına Bunun imkânsız olduğunu sız kalacağını koymayacaktır. kendisi de bilidüşünmek, jeoyor. Hatırlayapolitiğin kırıntıBüyüyen ve lım, Batı Gürsından bile bia, sy bütünleşen Avra cistan’da haber olma anlamı taşırdı. Batı hegemonyasına RF’nin silahlı müdahalesine, Hem Amerikan son verir ancak hem de Rus Montjeopolitikçilerö rejimi nedeniyle rinin dediği sınırlı insani yardımla karşılık vegibi, Ukrayrebilmişti! Batı, Ukrayna’da, na’dan koparılan bir RF, AvruRF’nin en can alıcı jeopolitik etki pa’dan sökülerek Asya’ya atılmış olurdu. Bu da RF’yi orta dönemde sahasında çatlak yaratarak, kalıcı bir istikrarsızlık adası oluşturmayı hedefliyor. Böylece RF’yi, enerjisini boşa harcayacağı bir alanda hırpalamak istiyor. Batı sisteminin doğasında istikrarsızlıklardan beslenmek vardır. Batı, inişte olan bir güç olduğunu bilmektedir. Sadece geriye gidiş hızını düşürmeye çalışmaktadır. Bu yalın gerçek, en fanatik ideologları tarafından bile dile getirilmektedir. ABD ve Batı’nın göreli olarak inişe geçtiğini tarihsel süreçlere bakarak fark eden, en çok değer verdiği jeopolitik uzmanlarından birisinin düşüncelerine göz atalım: Batı, çökmekte olan bir medeni-

yettir. Diğer medeniyetlere kıyasla dünyanın siyasi, askeri ve ekonomik gücündeki payı azalmaktadır. Soğuk Savaş’taki Batı’nın başarısı bir zafer değil, bir tükenme ortaya çıkarmıştır. Batı yavaş ekonomik gelişme, durgunlaşan nüfus, işsizlik, büyük bütçe açıkları, çalışma ahlakındaki çöküş, düşük tasarruf oranları ve birçok ülkedeki sosyal parçalanma, uyuşturucu ve suç işlemedeki artış karşısında gittikçe çok daha fazla kendi iç sorunları ile ilgilenir bir hale gelmektedir.

Doğu Asya’ya kayan askeri-siyasi güç Ekonomik güç hızlı bir şekilde Doğu Asya’ya kaymaktadır ve kuşkusuz askeri güç ile siyasi nüfuz da bunu izlemeye başlamıştır. AB’yi de peşine takmaya çalışacak olan ABD, Avrasya’nın bütünleşme sürecini geciktirmek, ertelemek ve baltalamak için elinden geleni ardına koymayacaktır. Büyüyen ve bütünleşen Avrasya, Batı hegemonyasına son verir! Kurucu özelliğini kaybeden Batı, yıkarak ayakta kalmaya çalışmaktadır. Ukrayna’nın jeopolitik olarak hedef seçilmesi, kendileri açısından son kerte doğru ve isabetlidir. Ukrayna’nın damarlarında artan kan ba-

sıncı Rusya’nın kalbini sıkıştırır. Mevcut olaylar yatışsa bile, Batı bu verimli tarlayı, ancak nadasa terk eder. Ukrayna için istikrar Kafdağının ardındadır. Diğer taraftan Batı, kültürel ve özellikle ahlaki üstünlüğünü çoktan kaybetmiştir. Ekonomisi yerlerde sürünmektedir. İnsanları zalimce ezen piyasa sistemi çürümektedir. Çöken bir ekonomi ile elinde kalan tek enstrüman olan silahlı gücünü daha ne kadar süre idame edebilir? Bunları düşünürken aklıma sürekli Hemingway’in, “Çanlar kimin için çalıyor!” romanı geliyor. RF, Ukrayna için savaş dahil her şeyi göze alabilir. Türkiye, RF açısından bu kerte önemli bu ülkedeki iç çekişmelerin tamamen uzağında ve dışında durmalıdır. Suriye’de olduğu gibi, Ukrayna’da da Batı çıkarları için örtülü faaliyetlere girişmek, RF’nin somut düşmanlıklarını göze almak demektir. Yanlış bir jeopolitik adımın bedeli çok ağır olur; ihale alıp vermeye benzemez! Aman dikkat!

Rusya Devlet Başkanı Putin


Hazırlayan:Osman ERBİL

‘Akil Adam’ın İP korkusu

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Mustafa MUTLU mustafamutlu@aydinlikgazete.com

“Akil Adamlar” toplantısı

Erdoğan’ın ‘Akil’lerinden Dr. Hüseyin Yayman, AKP-cemaat ittifakının bozulması sonrasında duyduğu endişeyi aktardı: ‘Gelecek seçimlerde Doğu Perinçek iktidara gelebilir ‘ FIRAT YEŞİL BATUHAN KAROK / BERLİN

A

KP’ye yakınlığıyla bilinen Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Hüseyin Yayman, Almanya’nın başkenti Berlin’de katıldığı bir toplantıda, AKP-Cemaat ittifakının bozulmasının büyük sorunlar getireceğini belirtirken, gelecek seçimler için “Doğu Perinçek iktidara gelebilir” dedi. AKP’ye yakınlığıyla bilinen Av-

CKD’DE YENİ YÖNETİM

Hüseyin Yayman kimdir? Hüseyin Yayman

rupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) ile Berlin Türk Cemaati’ne bağlı dernek başkanları ve yöneticilerinin katıldığı toplantıda AKP-Cemaat kavgası tartışıldı. Toplantıya konuşmacı olarak katılan Gazi Üniversitesi öğretim üyesi ve “Akil Adamlar Akdeniz Komisyonu” sorumlularından Hüseyin Yayman, Fethullah Gülen hareketinin, Kürt ve Alevi hareketleri gibi “Yeni Türkiye”nin bir parçası olacağını ifade ederken,

‘Er Mektubu Görülmüştür’ imzaya açıldı Yılmaz Özdil

Balyoz davası kapsamında Maltepe Askeri Cezaevi’nde tutuklu olan kurmay albaylara yazılan 1 milyon 300 bin mektubu derleyen Yılmaz Özdil, “Er Mektubu Görülmüştür” kitabını imzaladı. Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen imza gününe yoğun ilgi nedeniyle izdiham yaşandı. ARZU YAZAR

“Bundan dolayı birliğimizin bozulmaması lazım. Ayrılık ve hizmet hareketinin çözülmesi Türkiye’nin geleceğine büyük zarar getirir” diye konuştu. Yayman’ın toplantı boyunca birkaç defa İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in adını kullanması ise dikkat çekti. Gelecek seçimlerde muhalif güçlerin iktidara gelebileceğini belirten Yayman, “Bizim ittifakımız bozulursa Türkiye karanlık bir yola girer. Doğu Perinçek ikti-

dara gelebilir” ifadelerini kullandı. Dinleyicilerden birinin “Sandıktan çıkan sonuç ne kadar önemlidir?” sorusunu ise, “Eğer önümüzdeki seçimlerde Doğu Perinçek kazanırsa, buna uymak zorunda kalacağız” diye yanıtladı. Toplantıda ayrıca AKP-cemaat kavgasının Almanya’ya yansımaları da tartışılırken, dernek yönetimleri arasında ayrışmalar yaşandığı ve bunun güç kaybına sebep olduğu ifade edildi.

‘Gülen’e destek oluyor musun?’

Arıtman bayrağı devraldı

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) olağan kongresi yapıldı. Yapılan seçimler sonucunda belirlenen yeni yönetim kurulu görev bölüşümü yaptı. CHP eski İzmir Milletvekili Canan Arıtman CKD’nin yeni Başkanı seçildi. Yoğun katılımın olduğu kongrede yapılan ko- Canan Arıtman nuşmalarda Türkiye’nin içinde bulunduğu durum tartışıldı. Kadınların daha da öne çıkması gerektiğini belirten konuşmacılar, önümüzdeki dönemde AKP iktidarı ile birlikte F tipi örgütü de tarihin çöplüğüne göndereceklerini söylediler. Yapılan konuşma ve tartışmalardan sonra seçimlere geçildi. Yapılan seçimler sonucunda oluşan yönetim kurulu görev bölümü yaptı. CKD yeni yönetimi şu isimlerden oluştu: Genel Başkan: Canan Arıtman Genel Başkan Yardımcısı: Nursel Işıksoy Genel Sekreter: Mihriban Tatar Genel Sekreter Yardımcısı: Mehtap Kaynak Genel Sayman: Şeyda Akın Tiryaki Genel Sekreter Yardımcısı: Melek Güvenç Örgütlenme Sorumluları: Dicle Erol, Sevgi Acar Eğitim Danışmanı: Prof. Dr. Dilek Gözütok

AKP’ye yakınlığıyla bilinen Dr. Hüseyin Yalman, 3 Nisan 2013 tarihinde AKP-PKK müzakerelerinin bir parçası olan “Akil Adamlar” listesinde yer aldı. Yalman, gittikleri çoğu yerde boş salonlara konuşan ve halk tarafından protesto edilen 63 “Akil”den biriydi. AKP tarafından “Akdeniz Bölgesi Açılım Toplantıları”nda görevlendirildi. Yayman, halen Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmakta.

Angela Merkel

Gregor Gysi Fethullah Gülen

Cemaat’in gizli örgütlenmesi Der Spiegel’in söz konusu haberinde Cemaat’e ilişkin şu çarpıcı tespitler yer almıştı: “Cemaat her türlü şeffaflıktan uzak ve oldukça gizli bir yapılanmaya sahip. Fakat buna rağmen cemaat üyeleri, kendilerini dinler arası barış isteyen ve hoşgörü taraftarları olarak yansıtıyor. Yaygın görüşe göre cemaat aşırı muhafazakâr. Fakat iç yapısının bilinmesine rağmen cemaat Almanya’da rahatça örgütleniyor, özellikle gençler arasında üye sayısını artırıyor.”

Fethullah Gülen cemaati Almanya siyasetinin de gündeminde. Ana muhalefet partisi Die Linke Başbakan Merkel’e “Gülen Cemaati ile işbirliği yaptınız mı?” diye sordu. ABD ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde Fethullah Gülen okullarından duyulan rahatsızlık bu kez Alman kamuoyunda artmaya başladı. Almanya’nın Der Spiegel dergisi Şubat’ın ilk haftasındaki “Der Pate” (Godfather) başlığı altında yayınladığı haberinde Gülen hareketini “Almanya’daki en önemli ve en tehlikeli İslami hareket” olarak nitelemişti. Şimdi de Almanya’nın ana muhalefet partisi Die Linke’nin kurucularından Dr. Gregor Gysi, Almanya-

Gülen ilişkisini parlamentonun gündemine taşıdı. Akşam gazetesindeki habere göre, Almanya Başbakanı Merkel’e “Gülen cemaatiyle işbirliği yaptınız mı?” diye soran Dr. Gysi, hükümetin cemaate doğrudan ve dolaylı bir biçimde destek sunup sunmadığının açıklanmasını istedi. Önergenin Gülen okullarıyla ilgili kısmında uzman raporlarına da yer verildi ve Gülen cemaatinin Almanya’da 20 özel okulu, 300 dershaneyi ve 5 bin kadar şirketi yönettiği belirtildi. Wall Street Journal’da daha önce çıkan bir haberde, cemaat okullarının Türkiye’den sonra en fazla Almanya (142) ve ABD’de (139) bulunduğu bilgisine yer verilmişti.

TGB’LİLER ALMANYA’DA YİĞİT BULUT’U PROTESTO ETTİ

Yolsuzluk sorusuna yanıt: Tekme B aşbakanlık Başdanışmanı Yiğit Bulut, Almanya’nın Stuttgart şehrinde katıldığı bir toplantıda TGB üyeleri tarafından protesto edildi. Bunun üzerine Yiğit Bulut salondaki AKP’liler “Allahuekber” diyerek yumruk ve tekmelerle gençlere saldırdı. Saldırganlar TGB’lilerin elindeki Türk Bayraklarını yere attı. Başbakan’ın Ekonomi Danışmanı Yiğit Bulut, AKP’ye yakınlığıyla bilinen Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin (UETD) dün akşam Stuttgart’ta düzenlediği ‘Milli İrade’ konferansında konuştu. Konuşmasında dış güçlerin Haziran Ayaklanması ve benzeri protestolarla Türkiye’nin önünü kesmeye çalıştığını öne süren Bu-

lut, toplantıda bulunan TGB’lilerin tepkisiyle karşılaştı. TGB Stuttgart Başkanı Onur Berrak, Bulut’a “Bilal Erdoğan ile Tayyip Erdoğan arasındaki ses kayıtlarından ve devlet kasasından çalınan paralardan neden hiç söz edilmiyor?” sorusunu yöneltti. Berrak’ın sorusunu hazmedemeyen salondaki AKP’liler bunun üzerine tekme ve yumruklarla TGB’lilere saldırdı. “Allahuekber” diye bağıran saldırgan güruh, gençlerin ellerindeki Atatürk resimli Türk bayrağını ve TGB flamasını da parçalayarak yere attı. Olay sırasında bazı TGB üyeleri yaralandı. Bir TGB’linin boynunda ve kolunda ezilme tespit edilirken, yaralanan gençler hastaneden sağlık raporu aldılar.

Hastaneye kaldırılan TGB’li

ABD İncirlik’teki atom bombasını yeniliyor ABD’nin, Adana’daki İncirlik Üssü dahil Avrupa’daki 5 ülkede konuşlandırdığı eski tip “B-61” atom bombalarını, yeni “güdümlü” bombalarla (B61-12) değiştireceği öğrenildi. HaberTürk’te yer alan habere göre, ABD Ulusal Nükleer Güvenlik Dairesi (NNSA), yeni tip B61-12 güdümlü nükleer füzelerin

fotoğraflarını yayınladı. İncirlik’teki 60-70 civarındaki B-61 tipi atom bombasının yerini modern B6112’ler alacak. Yeni füzeler ayrıca, Belçika, İtalya, Almanya ve Hollanda’da konuşlandırılacak. NNSA, B61-12 güdümlü nükleer bombanın ilk denemesinin “başarılı” geçtiğini bildirildi.

OKUDUKLARIM

3 MART 2014 PAZARTESİ

Herkes kendi ‘Gezi’ kitabını yazmalı...

G

eçen Cuma gecesi Ulusal Kanal’da yayınlanan Kral Çıplak’ta konuğum hocaların hocası, eski YÖK Başkanı, Türkiye’nin en önemli anayasa hukukçularından Prof. Dr. Erdoğan Teziç’ti... Önce sitem ettim Hoca’ya: Bugün ülkemizdeki hukuk tanımaz hukukçuları yetiştirenlerden biri olduğunu söyledim ve “Çok saygın bir hukukçu olduğunuzu biliyoruz ama siz ve arkadaşlarınız pek de iyi hoca değilmişsiniz... Eğer öyle olsaydınız; öğrencileriniz arasından bugünkü bu kötü hâkimler, savcılar çıkmazdı” dedim. Kızmadı Erdoğan Hoca... Çünkü öğrencilerinin kötü sınav verdiği konusunda haklı olduğumu o da biliyordu. Bu sitemden sonra bir de soru sordum: “Yasama, yürütme ve yargı, tek adamın eline geçti. O tek adam hem yasa yapıcı, hem uygulayıcı hem de yargıç! Beğenmediği yargıçları ve savcıları görevden alıp, işine gelmeyen yasaları anında kendi çıkarına göre değiştiriyor. Üstelik şimdi bir de hakkında çok büyük güvensizlik yaratan kasetler piyasaya çıktı. Demokratik yöntemlerden ayrılmamak ve anayasal zeminde kalmak koşuluyla; hangi anayasal kurum bu gibi durumlarda ne yapabilir?” Hoca’nın yanıtı benim sorumun çeyreği kadardı: “Bu gibi durumlarda söz söyleyecek tek anayasal güç, halkın kendisidir. Direnme hakkını kullanmalıdır. Zaten Haziran ayı itibarıyla bunu yapmaya başlamıştır. Bu hak, anayasaya dayanan en temel hakkımızdır.” Cumartesi akşamı, hafta içinde okumaya başladığım, “Beklenmeyen İsyan: GEZİ” isimli belgesel romanı bitirirken Erdoğan Hoca’nın “direnme hakkı”yla ilgili bu sözleri çınlayıp durdu kulağımda: “Şiddete başvurmadan, taş bile atmadan, tıpkı ‘Duran Adam’ın yaptığı gibi durup, bu olup bitene kafa tutmalı halk, tepkisini göstermeli...” Eğer Erdoğan Teziç gibi bir hukuk çınarı bile böyle konuşuyorsa; yolumuz belli: “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!” Gelelim kitaba: Aslında son derece amatör bir “roman denemesi”, “Beklenmeyen İsyan: GEZİ...” Hatta roman değil;

yaşananların fazlasıyla kendisi belki de... Ancak madem yazarı bunun bir “roman” olduğunu söylüyor, o zaman bize de kabullenmekten başka yapacak bir şey kalmıyor... Haziran Direnişi’nde sokağa çıkan, o heyecanı ve coşkuyu paylaşan herkesin bir romanı var aslında... Yazılmamış, basılmamış; aksiyon, gerilim, hüzün, dram, mutluluk ve kimileri de aşk dolu milyonlarca roman... Her şey bir yana; Sezgin Yüksel sırf bu yüzden bile takdiri hak ediyor. Hepimiz kendi “romanlarımızı” kâğıda dökmeye üşenirken, o oturmuş yazmış... Bence yayınlamayı düşünmeseniz bile siz de Gezi’ye dair anılarınızı, gözlemlerinizi, edindiğiniz dostlukları, isyanınızı mutlaka yazmalısınız... Sakın “geç kaldığınızı” düşünmeyin... Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in sözleri gelsin aklınıza: Demek ki; bundan sonra her an, yazacak yeni “şey”leriniz de olabilir. İyisi mi eldekileri değerlendirin önce; hiç kimse okumazsa, torunlarınız okur. Az şey mi? Bu arada, Sezgin Yüksel’in kitabı, su gibi akıp giden, güzel bir “paylaşım...” Ellerine sağlık!

Beklenmeyen İsyan: GEZİ Türü:Belgesel roman Yazan: Sezgin Yüksel Yayıncı: Arvo Yayınları Baskı tarihi: 2014, Şubat Sayfa sayısı: 191 Fiyatı: 10 lira.

Dr. Gary’nin yolu Türkiye’ye düşseydi... Aylardır ne zaman bir kitapçıya gitsem, “çok satan kitaplar” rafının en üst sıralarında ABD’li psikiyatr Dr. Gary Small’un kitabını görüyorum: “Bir Psikiyatristin Gizli Defteri...” Bu tür kitaplara çok meraklı olduğum halde almamak için uzunca bir süre direndim. Çünkü psikiyatrlar başta olmak üzere tüm doktorların “hastalarıyla ilgili sırlarını” ömür boyu saklamaları ve tıbbi bir neden olmadan kimseyle paylaşmamaları gerektiğine inanıyorum. Bu ABD’li psikiyatrın ise “çok satan” bir kitap yazmak uğruna mesleğinin bu en temel ilkesine ihanet ettiği hissini taşıyordum. Neyse; kitabı aldım, okudum, çok şey öğrendim... Ancak baştaki o hissim hiç kaybolmadı; tam tersine kitabın sayfalarını çevirdikçe birilerini “dikizliyormuş” duygusuna kapıldım. Kendimi Dr. Small’un ve hastalarının sırdaşı gibi hissetmeye başladım. Bu konuyu meslek kuruluşlarının “etik kurulları”na bırakıp, kitabı okurken sıkça aklıma gelen bir soruyu aylaşmak istiyorum sizinle: Acaba Dr. Gary Small’un yolu bir nedenle Türkiye’ye düşseydi, ya da bizdeki çok önemli (!) siyasetçilerden biri (kim olduğunu da siz tahmin edin artık) tedavi olmak için ABD’ye gidip onu bulsaydı... Bu doktor, o hastasını

bu kitabında nasıl anlatırdı? Ne yazacağını bilemem ama bildiğim tek şey; kaleme alacağı kısacık bir raporun, Türk siyasetini oldukça rahatlatabileceği... Kısacası; kapitalist sistemin hay huyunda ezilmiş insan tipini görmekten bıkmadıysanız; bu kitaptaki örnekler tam da size göre...

Bir Psikiyatristin Gizli Defteri Türü:Psikoloji Yazan: Gary Small Yayınevi: NTV Yayınları Baskı tarihi: 2013, Şubat Sayfa sayısı: 336 Fiyatı: 20 lira.


Hazırlayan: Gökçen BEYAZ

3 MART 2014 PAZARTESİ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

ANKARA İmsak 04.52 Güneş 06.16 Öğle 12.08 İkindi 15.14 Akşam 17.47 Yatsı 19.04 HAVA DURUMU

Ankara: 0/15

b

İstanbul: 6/11

d

Rafet

BALLI rafballi@gmail.com

Yazarımız seyahatte olduğu için bugünkü yazısını yazamamıştır.

İzmir: 8/15

h

Antalya: 11/17

İSTANBUL İmsak 05.06 Güneş 06.32 Öğle 12.23 İkindi 15.28 Akşam 18.02 Yatsı 19.20

d

Adana: 9/21

b

Diyarbakır: 3/15

b

Erzurum: -3/6

d

Sivas: -2/12

b

İZMİR İmsak 05.15 Güneş 06.37 Öğle 12.30 İkindi 15.38 Akşam 18.12 Yatsı 19.27

Tunceli: 0/13

b

Trabzon: 6/12

b

Zonguldak: 4/13

b

Bursa: 5/16

d

Konya: 0/14

b

Zifiri karanlıkta İstanbul’u keşfetmeye hazır mısınız? Rehberlerimiz görme engelliler. Karanlıkta keşfetmenin ustaları, taze çıraklara elle görmeyi öğretiyorlar. Ellerimizde beyaz baston... Bin 600 metrekarelik alanda mini İstanbul’u geziyoruz

Yangın 8 kişilik aileyi yuvasız bıraktı

Ağrı’da işitme engelli Şevket Aydemir’in (47) tek katlı evi, sobadan çıktığı tahmin edilen yangında kül oldu. 28 Şubat’ta tüm aile fertlerinin evde olduğu bir sırada çıkan yangında mahsur kalan Şevket-Şefika Aydemir çifti ve 6 çocuğu komşuları tarafından kurtarıldı. İtfaiye ekiplerinin gelmesi ile yangın söndürüldü ancak ev ve eşyalar kullanılmaz hale geldi. İlk geceyi komşularının evinde geçirdiklerini belirten anne Şefika Aydemir (42), doğuştan engelli olan eşinin 3 ayda bir aldığı yaklaşık 400 lira ile geçinmeye çalıştıklarını belirtti. Aydemir, “Canımızı zor kurtardık. Kızım Meryem hala hastanede tedavi görüyor. Başımızı sokacak yuvamız kalmadı. Devlet bize yardım etsin” dedi.

TIR’ın dorsesinden 80 kilo eroin çıktı

Kocaeli Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler bir ihbar üzerine uyuşturucu sevk edildiği iddia edilen TIR’ı takibe aldı. Araç TEM’in Gültepe Rampası’nda durduruldu. Narkotik köpekleri de kullanılarak yapılan aramada, TIR’ın dorsesine gizlenmiş 80 kilo eroin ele geçirildi. Olayla ilgili olarak araç sürücüsü gözaltına alınırken TIR’da Emniyet Müdürlüğü parkına çekildi. Soruşturma sürdürülüyor.

ÖZLEM KONUR USTA

lenerek hayatı keşfetsinler”.

K

‘Ücretsiz olmalı’

apkaranlık bir labirent. Bir ışık süzmesi bile yok. Sağ elimde beyaz baston sol elim duvarda... Adımlıyorum... 2 kişi önden gidiyor. Martı sesleri... Sol taraftaki duvar en büyük güvencemiz... Yolun devam ettiğini gösteriyor. Dönemeçe dikkat... Rehberimiz Abidin Solmaz, “Sesime gelin” diyor. Duvarın sonuna geldik... Bastonları zeminde sürüklüyor, sol elimizle çevreyi algılamaya çalışıyoruz. Bir şeye çarpıyorum... Eğilip ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Bahçe çiti... Aralıktan elim toprağa ve bitkilere değiyor. Önümüze birden bir araba çıkıyor. Bisiklete dikkat. Tramvaya binmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Tedirginlik yerini eğlenceye bırakıyor. İstiklal Caddesi’nde kısa bir yolculuk... Sebze meyve alışverişi... Vapur... Ver elini Adalar... Deniz kokusu...

Başarı için kabullenmek şart Tam bin 600 metrekare... 1 buçuk saat. “Karanlıkta Dialog” daha önce 30 ülkede 8 milyon ziyaretçiyle buluşmuş. Sergide 12 görme engelli, acemi kâşiflere eşlik ediyor. Rehberimiz Abidin Solmaz da onlardan biri. Karanlıkta keşfetmenin ustası. Elleriyle görüyor. Çıraklara beyaz bastonun inceliklerini öğretiyor. 49 yaşında. 19 yıl önce girdiği göz ameliyatında görme yetisini kaybetmiş. 2013 görme engelliler Türkiye şampiyonu. Türkiye’nin ilk 10 görme engelli masöründen biri. Ona göre başarının olmazsa olmazı kabullenmek. Engelli çocuklarını eve kapatan ailelere sesleniyor, “Engellerini kabul-

Sergiyi 8 kişilik gruplarla geziyorsunuz. Hafta içi, sabah 10.30 seansına girdiğim için yalnızca 3 kişiydik. Ekip arkadaşlarıyla bir süre sonra dost olduk. Beyza Yavuz ve Arif Küçükoğlu, Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü 3’ncü sınıf öğrencileri... Arif, “Devlet bu tür sergileri teşvik etmeli. Hatta toplumu bilinçlendirmek için ücretsiz olmalı” diyor. Rehberimiz Abidin Solmaz, bazı ülkelerde ücretsiz olduğunu aktarıyor. Beyza Yavuz serginin ona kattığı değeri özetliyor. “Daha önce hiç ya ben de bir gün engelli olursam diye düşünmemiştim. Burada dünyaya engellilerin durduğu yerden bakmayı öğrendim.” “Karanlıkta Dialog” 20 Haziran’a kadar Gayrettepe Metro İstasyonu’nda. Abidin Solmaz’ın verdiği müjdeyle ayrılıyoruz: Çok yakında işitme engellilerle duygudaşlık kuracağımız bir sergi daha İstanbullularla buluşacak.

Arif Küçükoğlu Abidin Solmaz

Beyza Yavuz

Özlem Konur Usta

Yeterki kafanızda engel olmasın!

Murat Yılmaz

Murat Yılmaz... 12 rehberden biri. 2010 yılında tavuk karası hastalığı nedeniyle görme yetisini kaybetmiş. İnsanların içeriye girdiklerinde çok

şaşırdıklarını, hareket yeteneklerinin zayıfladığını anlatıyor. İçeride ilk 5 dakika korku ve endişe hakim. Sonra rahatlama. Murat Yılmaz da görme

yetisini kaybettikten sonra spora başlamış. Yüzme ve judoda görme engelliler Türkiye üçüncüsü. “Yeterki insanın kafasında engel olmasın” diyor.

Kaldırımdaki sarı çizgiler süs değil İzmir’deki Kordon Rotaract Kulübü Üyeleri, Alsancak semti Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde düzenledikleri etkinlikte, görme engellilerin yaşamını kolaylaştırmak için yapılan sarı çizgi işgallerine dikkat çekti. “Kaldırımdaki sarı çizgiler nedir, biliyor musunuz?” yazılı pankartı açan grup üyeleri, görme engellilerin bastonlarıyla yürümesini

kolaylaştıran sarı çizgi şeritlerinin önemini anlatan broşürler dağıttı. Kordon Rotaract Kulübü Başkanı Avukat Nagihan Türkel, görme engellilerin, yürüme şeritleri üzerine park edilen araçlar, masa, sandalye gibi eşyaların konulması nedeniyle geçmekte zorlandıklarını belirterek, “Engelli yolları işgali konusunda İzmirliler’i duyarlı olmaya çağırıyoruz” diye konuştu.

Yine kadın, yine şiddet, yine ölüm Son 10 yılda katlanarak artan kadın cinayetlerine bir yenisi daha eklendi. Acı haber bu kez Konya’dan geldi. 3 çocuğunu odaya kilitleyen öfkeli koca, eşini av tüfeğiyle katletti. Olay, önceki akşam Bozkır ilçesi Sarıoğlan beldesine bağlı Kildere köyünde meydana geldi. Eşi Hasan Hüseyin Çiçek’ten (34) şiddet gören Gönül Çiçek (33) geçen Aralık ayında jandarmaya sığındı. Savcılığa da başvuran genç kadının eşi hakkında 1 ay “evden uzaklaştırma” kararı alındı. Gönül Çiçek, yaşları 3 ile 11 yaş arasında değişen 2’si kız 3 çocuğunu yanına alıp köydeki babasının evine yerleşti ve boşanma davası açtı. Gönül Çiçek, yakınlarının iknası

sonucu yaklaşık 15 gün önce çocuklarını da alıp evine döndü. Çift, önceki akşam yemek yedikleri sırada tartışmaya başladı. Tartışma sırasında 3 çocuğunu odaya kilitleyen Hasan Hüseyin Çiçek, önce eşini dövdü. Sonra ruhsatsız av tüfeğiyle üzerine ateş açtı. Başından vurularak yere yığılan Gönül Çiçek, olay yerinde yaşamını yitirdi. Ardından Jandarmayı arayan

öfkeli koca, “Eşimi vurdum. Gelin bakın” diyerek suç aleti tüfeği de yanına alıp kaçtı. Çiçek’in ihbarı üzerine eve gelen ekipler, Gönül Çiçek’in cansız bedeniyle karşılaştı. Diğer odada bulunan 3 çocuk evden çıkartılarak yakınlarına teslim edildi. Kayıplara karışan Hasan Hüseyin Çiçek’in yakalanması için çalışma başlatıldı.


Tulum Kalesi define avcılarına terk edildi

Hazırlayan: Gökçen BEYAZ

Kuraklık eylem planı kağıt üstünde kaldı! DENİZ KAHRAMAN

İzmir’in Torbalı ilçesine bağlı Tulum köyünde bulunan ve geçmişi milattan önce 133 yıllarına kadar dayanan tarihi Tulum Kalesi definecilerin yağması nedeniyle talan olmuş durumda. 123 metrelik yükseklikteki bir tepe üzerinde yer alan kale ve çevresindeki mezarlar hemen her gün defineciler tarafından tahrip edilirken bölgede hiçbir önlem alınmaması tepki topluyor. Kaledeki sayısız mezarın defineciler tarafından açıldığı belirtiliyor. ÖZGÜR AYDOĞAN

Kırıkkale’de kuduz tedirginliği

Kırıkkale’nin Delice ilçesine bağlı Sarıkaya Köyü, kuduz vakasının görülmesi üzerine 6 ay süreyle karantinaya alındı. Kırıkkale Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Recep Kırbaş yaptığı açıklamada, Sarıyaka köyünde Ş.K. adlı vatandaşa ait köpeğin 22 Şubat günü diğer hayRecep Kırbaş vanlara saldırması üzerine köylüler tarafından vurulduğunu belirtti. Veteriner heyetin köpekten aldığı numunenin il Müdürlüğü’ne, ardından Ankara Etlik Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü’ne tahlil edilmek üzere gönderildiğini belirten Kırbaş, şunları söyledi: “Gelen tahlil sonucu köpeğin kuduz olduğu anlaşılmıştır. Kuduz hastalığından dolayı Sarıyaka köyüne 6 ay süreli karantina konulmuştur. Kuduz köpekle boğuşan köpekler de itlaf edildi. Köyde yaşayan vatandaşlar aşılandı ve kuduza karşı bilgilendirildi. Köyde bulunan at, eşek, kedi, köpek için Bakanlıktan kuduz aşısı talep edildi. Hastalık seyri takip ediliyor.”

B

u yıl yağışların uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 35 oranında az olması, Türkiye’yi ciddi bir kuraklık tehdidi ile karşı karşıya bırakırken, hükümetin kuraklık eylem planı kağıt üstünde kaldı. Küresel ısınmanın etkilerine karşı 20062007 yıllarında hazırlanan ve sadece tarımsal üretime yönelik hazırlanan dört aşamalı eylem planı da uygulanmadı. AKP hükümeti, 2013-2017 yılları için hazırladığı eylem planında ise hiçbir adım atmadı.

Barajlar, göller boş Türkiye adım adım ciddi bir kuraklığa doğru ilerliyor. Türkiye genelinde bu yıl kümülatif yağışlar uzun yıllar ortalamalarına göre yüzde 35, 2013 yılına göre de yüzde 47 oranlarında azaldı. İçme ve kullanma suyu barajları geçen seneye göre yüzde 23 daha boş kaldı. Akdeniz ve Marmara bölgelerinde enerji barajlarındaki su geçen seneye göre yüzde 40 oranında eksildi. Akarçay, Antalya, Asi, Batı Akdeniz, Büyük Menderes, Ceyhan, Gediz, Kuzey Ege, Marmara, Sakarya, Susurluk havzalarındaki

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Şahin

MENGÜ sahinmengu48@gmail.com

ŞAHİN BAKIŞI

3 MART 2014 PAZARTESİ

Amok

A

mok, Vikipedi Özgür Ansiklopedi’ye göre: Malezyaca’da gözü kara, hiddetle saldıran ve öldüren anlamına gelmektedir. Bu bir anlamda sonuçlarını hesap etmeden saldırmak, şiddet kullanmak durumudur. 17 Aralık ve sonrası süreçte, bakanların ve çocuklarının durumu ile kendisinin ve yakınlarının telefon görüşmelerinin ortalara dökülmesi Tayyip Erdoğan’ın ruh halini çok bozdu.

Saldırdıkça saldırıyor sulama baraj ve göletlerinde geçen seneye göre yüzde 30-50 arasında daha az su kaldı. Türkiye’nin doğal göllerinden Sapanca, Kovada, Ladik, Uluabat, Manyas’ta geçen seneye göre yüzde 80; Eber, Çavuşcu, İznik göllerinde yüzde 50; Karataş, Marmara, Beyşehir göllerinde yüzde 30 oranında daha az su kaldı. 2006-2007 yılı kuraklığı ile bu yılın aynı dönemdeki yağışları kıyaslandığında Türkiye ortalamasında yağışlar yüzde 25 daha az gerçekleşti. İstanbul başta olmak üzere Kocaeli,Yalova, Adapazarı, Bursa, içme ve kullanma suyu açısından ciddi bir hidrolojik kuraklık baskısı altında kaldı. Yaz aylarına doğru bu kentlere başka kentlerin de eklenmesine ve riskin daha da artmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Ancak hükümet, riskin bu kadar büyük olmasına karşın henüz kapsamlı bir kuraklık eylem planı oluşturmadı, 20062007 yılında hazırlanmış olan ve sadece tarımsal kuraklığın önlenmesine yönelik eylem planı ise kağıt üstünde kaldı. Bu eylem planı çerçevesinde “Kuraklığa dayanıklı tür ve çeşitlerin sertifikalı tohum temini, destek ve yardımlar gözden geçirilmeli ve güncellenmeli. Bitki, hayvanları ve zararlarına karşı her türlü aşı ilaç tedarikiyle mahalline ulaştırılmalı. Arazi kullanım planları acilen yapılmalı. AR-GE çalışmalarına ağırlık verilmeli” başlıkları yer alıyordu. Ancak AKP hükümeti, bu konuda adım atmadığı gibi, tarımsal kuraklıktan daha geniş bir kuraklığı kapsayan tehdit konusunda da önlem almadı.

Yağdır Mevlam su

Kuraklığı görmediler Geçen ay başında toplanan Tarımsal Kuraklık Yönetimi Koordinasyon Kurulu ise sadece 2012-2013 tarım yılının tarımsal kuraklık açısından değerlendirildiğinde sorunsuz bir yıl olduğu saptamasını yapmakla yetinirken, 2013-2014 tarım yılı için Şubat, Mart aylarındaki yağışların takip edilmesi gerektiği kararına vardı. Toplantıda, kuraklık eylem planının uygulanmasına yönelik adımların atılması yönünde bir karar çıkmadı.Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı 2008-2012 hazırlanarak kamuoyuna ilan edilmiş, ancak sonraki yıllarda kuraklık olmayınca eylem plan uygulanmamış ve rafa kaldırılmıştı. Bakanlık 20132017 dönemini kapsayan ikinci bir plan hazırlamıştı.

Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde çiftçiler, uzun süredir devam eden kuraklığın sona ermesi için yağmur duasına çıktı. Sandıklı’nın Ürküt Köyü ve komşu Kozvan Köyü sakinleri, Yeğen Dede Türbesi yanında toplandı. Türbenin bir tarafında kadınlar diğer tarafında da erkekler saf tutarak köy imamıyla birlikte önce namaz kıldı, sonra hep birlikte yağmur yağması için dua etti. Duanın ardından alanda hazırlanan yemekler gelenlere ikram edildi. Ürküt Köy Muhtarı Halil İbrahim Tuğrul, kış mevsiminin kurak geçmesi nedeniyle verim kaybı yaşadıklarını söyledi.

‘Alzheimerdan korunmak için zihninizi çalıştaracak işler yapın’ S amsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Türkiye Alzheimer Derneği Samsun Şubesi Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Şahin, kullanılan ilaçlara ve konulan tanılara göre Türkiye’de 80 bin Alzheimer hastası olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Hüseyin Şahin

Unutuyorsanız hekime başvurun Hastalığın özellikle yakın hafıza bozukluğu ile kendisini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Şahin şu bilgileri verdi: “Birkaç gün önceki olaylar çabuk unutulurken, 20-25 sene önceki şeyler hafızada kalıyor. Böyle başlayan hastalık, giderek diğer zihinsel alanları da bozuyor. Bu işi önlemek için yapmamız gerekenler özellikle orta yaşlarda başlıyor. Beslenme biçimimizi değiştirmek oldukça yararlı. Mesela yeşil ağırlıklı beslenme son derece koruyucu faktör. Spor yapmak, göbek çevresini sağlıklı ya da o yaşın gerekleri neyse ona indirmeye çalışmak, kan, kolesterol ve şeker düzeyinin normal olması koruyucu faktörler. Mutlaka zihni çalıştıran işler yapmak lazım. Hobiler önemli. Gazete, dergi, kitap okumak, izlemek önemli. Sosyal yaşamın kıyısında değil de içerisinde olmak önemli. Sigara gibi alışkanlıkların terk edilmesi son derece

önemli.” Alzheimer hastalığının 60 yaşından sonra ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Şahin açıklamasını şöyle sürdürdü: “Tanı koyduğumuz hastaların sayısına ya da kullandığı ilaçlara baktığımızda yaklaşık 80 bin Alzheimer hastası var. Herhangi bir yaşta ortaya çıkan unutkanlık alzheimer demek değildir. Ancak unutkanlık hekime gitmeyi gerektirir. İsim unutkanlığı, bir eşyanın aranıp bulunamaması, alışverişe gidildiğinde almak istenilenlerin alınmadan geri gelinmesi, sorulan soruların tekrar tekrar sorulması, namaz kılmanın unutulması, alzheimer hastalığının belirtileri arasındadır.”

Yeşil alana konut iznine sporlu protesto

Kayseri Kocasinan Erciyesevler mahallesi sakinleri, 25 yıldır Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’nün kullandığı arsanın ticaret ve konut alanı olarak satılmasını protesto etti. Mehmet Akif Ersoy Apartmanı önünde toplanan mahalleli, tepkilerini asfaltta spor yaparak gösterdi. Grup adına konuşan Serhat Göksu, “Buradaki taşınmaz yaklaşık 15 bin nüfusa sahip olan mahallemizde istisna olan yeşil alanlardan biridir. Bahsi geçen 10 bin 734 metrelik alan belediye ve maliye hazinesi

adına kayıtlı iken, 2011 yılı sonunda Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na devredilmiştir. Özelleştirme İdaresi bahsi geçen alandaki resmi kurum kaydını iptal ederek, ticari ve 15 katlı konut olarak tescil etmiştir” dedi.

Artık herkese, her şeye çılgınca, başını sonunu düşünmeden saldırmaya başladı. Düne kadar koalisyon ortağı olan cemaatle yollarını ayırınca, o gruba karşı artık en galiz sözleri sarf etmeye başladı. Zannedersiniz ki, bu memleketi on bir yıldır başkaları yönetiyordu da, Tayyip Bey iktidara bugün geldi, devletteki tahribatı gidermeye çalışıyor. Darbe dönemlerinde bile, darbeye muhatap olan siyasetçilere bu kadar galiz saldırılmamıştı. Tayyip Erdoğan’ın ruh halinde, her şeyi kendine hak gördüğü için yolsuzlukların, çirkinliklerin ortaya dökülmesi sonrasında, sanki ortaya dökülenler gerçek değilmiş de, bir haksızlığa uğradığını ya da daha da uğrayacağına dair sanrılar bulunmaktadır. Düne kadar, miting meydanlarında “özel değil genel diye” üstüne çıkıp keyifle tepindiği kasetlerin, bugün bir anda özel hayat olduğunu keşfetti. Bunları şimdi inandığı için söylemiyor, kendisinin,bakanlarının, çocuklarının; aslında tam bir genel olan, bilinmesinde, ortaya çıkmasında kamu yararı olan konuşmalarının kamuoyu tarafından öğrenilmesinden sonra söylüyor. Tüm düşman gördüğü herkese saldırırken, kendisini acıyan gözlerle seyreden birilerini de , yanına destekçi olarak almaya çalışıyor. Öyle bir ruh hali içinde ki, bu görüntüler sanki sahte imiş de büyük bir haksızlığa uğramış olarak kabul ediyor kendini. Toplumu da gerçekleri çarpıtarak buna inandırmaya çalışıyor Bu sadece haksızlığa uğramış olmak duygusundan kaynaklanmıyor olabilir; kamuoyunun bilmediği ama kendisinin bildiği başka yolsuzluk ve hukuksuzluk ses ve görüntülerinin ortaya çıkacağından duyulan endişeden de olabilir. Bu nedenle bu kadar saldırganlaşıyor olabilir. O kadar gözü dönmüş ki Tayyip Erdoğan’ın, tam elli dört sene önce düzenlenmiş uydurma olduğunu bildiği bir belgeyi bugün gerçekmiş gibi halka sunabilmektedir. Sırf kendisini kurtarabilmek uğruna tahrip ettiği, kuvvetler ayrılığını, yargı bağımsızlığını tamamıyla ortadan kaldırıyor. İçinde bulunduğu ruh hali, saldırırsam, yakarsam, yıkarsam, yok edersem kendimi kurtarabilirim düşünce hali. Aslında bu tavır bir anlamda bir intihar saldırısıdır. Sonun başlangıcını görmüş, bunu engellemek, hesap vermekten kurtulmak için saldırganlaşmıştır. Bu iktidarı kaptırmak korkusudur. Muktedir olma gücünü yitirmek korkusudur.

Eski başbakan olmak kötü bir şey değil Cumartesi günü Devlet Bahçeli’ye, “Hükümet ortağı oldun ama iktidar olamadın” söylemiyle, asıl korkusunun iktidardan düşmek olduğunu ortaya koymuş oldu. Yakınlarının kendisine, eski başbakan olmanın, kötü bir şey olmadığını, demokrasinin güzelliğinin olduğunu anlatması lazım. Geçmişlerinde veremeyecek hesapları olmayan “eski başbakanlar” bu ülkede şerefleriyle ve toplumdan saygı görerek yaşarlar. Mühim olan toplum içine çıkabilecek konumda kalabilmektir. Tayyip Erdoğan iktidar da bulunduğu on bir yıl içinde, ortaya çıkması halinde kendisinin ve aile efradının hesap veremeyeceği olayların varlığını düşündükçe mi, bu kadar saldırgan oluyor? Ortaya dökülen tapeler karşısında, altı delik ayakkabı ile girdiği siyasette bugün dünyanın en zengin siyasi liderleri arasına girmiş olmasının hesabını veremeyeceğinden mi korkuyor? Ortaya dökülecek, yeni ses ve görüntülerle, sokağa çıkamayacak hale gelme endişesi mi var? Korku güçlü olmayan insanları saldırganlaştırır. TUSKON Genel Kurulu’nda Başkan Rıza Nur Meral’in, “Yakın gelecekte kimlerin inlerde yaşadığını, kimlerin saklanacak in arayacağını, kimlerin müsvedde kimlerin asıl olduğunu herkes görecek” şeklindeki açıklaması, bu korkunun kaynağı olabilir mi?


Hazırlayan: Recep ERÇİN

Cuma 2.2088 Perşembe 2.2386

EURO

Cuma 3.0498 Perşembe 3.0591

BORSA

Cuma 62.751 Perşembe 61.370

ALTIN

(Cumh.)

Cuma 634 TL Perşembe 636 TL

FAİZ

Cuma % 11.23 Perşembe % 11.20

PETROL

Cuma $ 108.62 Perşembe $ 109.31

(Brent)

*Serbest piyasa satış fiyatları

Prof. Dr. Ali

AKDEMİR aliakdemiral@gmail.com

Panikleyen piyasalar neden sakinleşmiyor?

M

al, hizmet, para ve sermaye piyasalarının da insanlar gibi duyguları ve heyecanları vardır: Sakin bir tutum ve davranış sergilerler, heyecanlanırlar, sevinip üzülürler, neşeli ya da gerilimli, öfkeli görünürler. Duyguların her iki ucunda gidip gelen insanların birleşik duygularının piyasa yansımalarını belirliyen arka plan dinamik; şüphe yok ki, insanların parayla olan duygusal etkileşimleridir. Zira, insanlar para kazandıklarını ya da kazanabileceklerini algıladıklarında para harcama, borsada, para piyasasında yatırım yapma davranışı gösterirler. Tersi durumda ise, harcama ve yatırım yapma tutum ve davranışlarını iptal edip erteleyebilirler. İnsanların parayla olan etkileşimlerine bağlı tutum ve davranışlarının birleşik-toplu ifadesi de; piyasalar konusunda duygusal, mizaçsal kodlamalar yapmamızı olanaklı kılar. Bu çerçevede, insanların parayla duygusal etkileşimlerinin piyasalara, piyasaların tutum ve davranışlarına yansımalarını inceleyen davranışsal ekonomi ve davranışsal finans vb bilim dalları oluşturulmuştur. Bu saptamalar ışığında, 2013 Aralık ayının ikinci yarısından itibaren piyasaların heyecanlı, panik halde, melankolik, gerilimli bir duygu ve mizaç durumunda olduğunu söyleyebiliriz. Ne yapıldıysa da, piyasalar moral bulup, neşelenip ve coşup olumlu manada heyecanlanamamaktadırlar.

Borsa daha da düşecek Yolsuzluk haberleri de, makro ekonomik göstergeler de piyasaları demotive ediyor. 17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonları sonrasında düşen BİST bir türlü toparlanamıyor, toparlanamayacak da... Zira, piyasa oyuncularını pozitif manada motive edecek pozitif politik ve ekonomik olay da, haber de yok... BİST, geçen Cuma’yı 62 binlerde kapattı. Negatif politik olayların gidişatı, BİST’in daha da aşağıya ineceğini göstermektedir. T.C. Merkez Bankası’nın gecikmeli ve fakat radikal faiz yükseltimi de moralleri yükseltmeye yetmedi. Dolar ve avro, azalan oranda da olsa yükselişlerini sürdürdü. Dolar 2.20’lerdeydi, avro 3.1’e yaklaştı geçen hafta boyunca... Yanı sıra, faiz artışı enflasyonu yükseltici etki yarattı, iç talep daraldı. Çünkü, kredili satın almalar pahalı hale geldi. Sonuç olarak, önceki haftalarda da vurguladığım gibi; BİST düşmekte, dolar ve avro yükselmekte, faiz yükselip enflasyonu körüklemekte ve bütün bunlara, iç ve dış talep yüksekliğine bağlı olarak altın da yükselişini sürdürmektedir. Bütün bu saptamalarımız, piyasaların panik halden çıkıp sakinleşmemelerinin hem iç, hem de dış neden ve dinamiklerinin olduğunu göstermektedir.

Dış nedenler Son 10 yıllık süreçte ABD ve Avrupa’dan kolay ve ucuz paranın Türkiye’ye rant elde etme saikiyle gelmesi; makro göstergelerin olumsuzluğunu gölgelemiş, cari açığın ve ithalat patlamasının neden olabileceği ekonomik krizi ertelemiştir. “Türkiye de tek parti iktidarı ve istikrarlı iktidar var’’ değelendirmesiyle Türkiye’ye yatırım yapan Batılı ve Ortadoğulu rantçıların neden olduğu sıcak para bolluğunu, ne yazık ki değerlendirememiştir AKP iktidarı... Sıcak para akışının sürdürülebilir olduğunu ve buna bağlı sıcak para bolluğunun kendi gücünden menkul olduğunu varsayan AKP’nin ekonomi politikası ve siyaset tasarımcıları; bu fırsatı ekonomik ve demokratik reformlar yapmak için değerlendirmek yerine, Cumhuriyetin kazanımlarını ve değerlerini yok etmek ve Atatürk düşmanlığı için kullanmayı tercih ettiler. Şimdilerde ise, kendi iç dinamikleri ve dünya konjonktürü nedeniyle uluslararası rantçılar, gelişmiş ülkeleri tercih etmektedirler. Türkiye’nin yolsuzluklarla dünya gündemine gelmesi ve bundan da önemlisi yolsuzluk yapanların alkışlanması yatırımcıların hızla ülkemizi terk etmelerine neden olmaktadır. Ayrıca, 18 ülkeden oluşan avro bölgesinde işsizlik yüzde 12’lerdedir, 28 ülke ortalaması yüzde 10.8’dir. Enflasyonun yüzde 0.8 olması ve fiyatların düşmesi, deflasyon kaygısını güçlendirmektedir bölgede...

Fatih’teki tarihi yarımadada 10 milyar dolarlık oyun! İstanbul Fatih’te tarihi yarımada olarak bilinen bölgede kalan ve denize hiçbir uzantısı bulunmayan 152 dönümlük Gülhane Parkı’nın, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne verildiği ortaya çıktı Aynı bölgedeki 105 dönümlük Sirkeci Otogarı, 180 dönümlük 7 parsel ile 32 dönümlük Sepetçiler Kasrı’nın tapu kayıtlarında ise kafa karıştırıcı işlemler yapılıyor

İ

stanbul’un Fatih İlçesi sınırlarında kalan ve içerisinde Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Yerebatan Sarnıcı ve Topkapı Sarayı gibi tarihi yapılar bulunan bölgede, ilginç olaylar yaşanıyor. Tarihi yarımada olarak bilinen ve İstanbul Boğazı’nın en muhteşem manzarasına sahip turistik bölgede, tapu kayıtları üzerinde sessiz sedasız düzenlemeler yapıldığı ve halen bazı işlemlerin devam ettiği ortaya çıktı. Aydınlık Gazetesi tarihi yarımadada olup biten tüm olayları gün yüzüne çıkardı. İşte “Tarihi yarımada talan mı ediliyor?” sorusunu akıllara getiren dikkat çekici olaylar; Bekir BATU

HALKIN EKONOMİSİ

DOLAR

3 MART 2014 PAZARTESİ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Gülhane Parkı; Kıyı Emniyeti’ne verildi Fatih İlçesi’nin Cankurtaran Mahallesi sınırları içinde kalan ve Osmanlı’da, imparatorluğun yönetildiği Topkapı Sarayı’nın dış bahçesi olarak kullanılan tarihi Gülhane Parkı’nın, 2008 yılında Kıyı Emniyeti Genel Mü-

dürlüğü’ne tapulandırıldığı anlaşıldı. 2 ada 81 parsel üzerinde bulunan 152 bin metrekarelik Gülhane Parkı’nın 31 Temmuz 2008 yılında Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne devredildiği ortaya çıktı. Eminönü sahilindeki Kennedy Caddesi’nden başlayan arazinin sınırı, tarihi yarımadanın tam kalbindeki Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi ve İstanbul Etnoğrafya Müzesi’nin duvarlarında bitiyor.

Tapu işlemleri Binali Yıldırım döneminde yapıldı Bu ilginç işlemin dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım zamanında yapıldığı anlaşıldı. Denize kıyısı dahi bulunmayan ve “Korunması gereken kültür varlığı” statüsünde bulunan tarihi arazinin, hangi akla hizmetle Kıyı Emniyeti’ne verildiği merak konusu oldu. Uzun yıllar Hayvanat Bahçesi olarak da kullanılan Gülhane Parkı’nın işletmeciliğini halen İstanbul Büyükşehir Belediyesi yapıyor.

3 milyar dolarlık Park, özelleştirilecek mi? Emlak piyasasında en az 3

milyar dolar değer biçilen bu tarihi arazinin tapusunun, tarihi yarımadadaki diğer araziler gibi doğrudan Hazine üzerine tescilli olmasına rağmen hangi gerekçeyle bu kuruma devredildiği bilinmiyor. Bu durum akıllara; Gülhane Parkı’nın, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü üzerinden ileriki yıllarda özelleştirme kapsamına alınabileceği şüphesini akıllara getirdi.

Sepetçiler Kasrı ve Sirkeci Otogarı el mi değiştiriyor? Tarihi yarımadanın deniz kıyısındaki Hoca Paşa Mahallesi sınırları içinde kalan 13 parseldeki 105 dönümlük Sirkeci Garı’nın tapu kayıtlarında ise önemli değişiklikler yapıldığı belirtiliyor. Sirkeci Garı’nın tapusunun kime devredileceği yada bu arazini durumunun ne olacağı ise merak konusu oldu. Ayrıca 1 ada 15 parsel üzerinde bulunan ve üzerinde Sepetçiler Kasrı yer alan arazide de bazı düzenlemelerin yapıldığı öğrenildi. Başbakan Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’ın da yönetim kurulu üyesi olduğu Türkiye Yeşilay Cemiyeti’nin genel merkezi

FOTOĞRAF:DHA

180 dönüm arazi tapusuz, içindeki ev tapulu! Bu arada Kıyı Emniyeti’ne verilen 152 dönümlük Gülhane Parkı’nın hemen bitişiğindeki 7 parselin ise tapusuz olması dikkat çekiyor. Uzmanlara göre böyle değerli bir bölgede, böylesi büyük bir arazinin tapusuz bırakılması oldukça manidar. Tarihi yarım adanın kalbindeki 180 dönümlük bir arazinin nasıl olup da tapusuz kaldığı merak edilirken, söz konusu arazi içinde yer alan 300 metrekarelik kagir bir evin ise şahsa tapulu olması hayli dikkat çekiyor. 1984 yılında tapuya tescil edilen bu eski ev, Nizamettin oğlu Gürsel Ciner’e ait. Eminönü’nün göbeğindeki 180 dönümlük tapusuz dev bir arazinin içinde tapulu bir eve sahip olan Ciner’in, Haber-

Balık fiyatı Şubat’ta yüzde 37 zamlandı EKONOMİ SERVİSİ

İ

stanbul Ticaret Odası (İTO), Şubat ayında İstanbul’da perakende fiyatı en çok artan ve azalan ürünleri açıkladı. İTO’nun endeksinde yer alan 242 ürünün 85’inin fiyatı arttı,

13 ürünün fiyatı düştü, 144 ürünün fiyatı ise değişmedi. Şubat’ta fiyatı en çok artan ürün yüzde 36.78’lik zamla balık oldu. Balığı yüzde 17.17 ile mandalina ve yüzde 10.99 ile ayva izledi. Fiyatı en çok ucuzlayan ürünler ise; yüzde 14.84 ile kar-

nıbahar, yüzde 9.7 ile ıspanak, yüzde 5.97 ile pırasa oldu. İTO’nun 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksi Şubat 2014 verilerine göre de, toptan eşya fiyatları geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 10.7, perakende fiyatlar da yüzde 8.15 arttı.

türk’ün patronu ünlü işadamı Turgay Ciner’e akraba olup olmadığı ise bilinmiyor. Paha biçilmez değere sahip Gülhane Parkı’nın bitişiğindeki 7 numaralı parselin nasıl olur da tapusuz bırakıldığı, yada neden hazineye tescil edilmediği de merak ediliyor. Ancak bu arazilerin tapu kayıtlarında halen kafa karıştırıcı düzenlemeler yapılması da gözlerden kaçmıyor.

Tarihi yarımadada 10 milyar dolarlık düzenleme İşte; 152 dönümlük tarihi Gülhane Parkı’nın ilgisiz bir kurum olan Kıyı Emniyeti’ne devredilmesi, içindeki 300 metrekarelik eski bir evin tapulu olmasına rağmen tam 180 dönümlük bir arazinin tapusuz bırakılması, 32 dönümlük Sepetçiler Kasrı arazisiyle, 105 dönümlük Sirkeci Otogarı arazilerinin tapu kayıtları üzerinde devam eden oynamaların tamamı tüm dikkatlerin bu bölgeye çevrilmesine neden oldu. Çünkü emlak piyasasına göre altın değerindeki bu bölgede yapılan işlemlerin rakamsal değeri yaklaşık 10 milyar doları buluyor.

Mustafa Koç: İstifa eden Alman Cumhurbaşkanı’na bakın

K

İç nedenler Geçen yılın sonundan itibaren demoralize olan piyasalar, hem ekonomik göstergelerle, hem de negatif siyasal olaylarla bunalıma ve krize girme tutum ve davranışlarına sürüklenmektedirler. Tüketici Güven Endeksi düşmektedir. Endeksin 100’ün altında olması olumsuzluğu ve yanı sıra umutsuzluğu ortaya koymaktadır. Şubat 2014’teki endeks değeri 69.2’dir. Bu son 4 yılın en düşüğüdür. 17 Aralık’tan bu yana Endeksin değer kaybı, 8.3 puandır. HSYK, İnternet ve MİT yasalarının Cumhurbaşkanınca çabuk onaylanması, yolsuzlukların üzerine gidilmeyeceği, yolsuzluk yapanların ödüllendireceği kanısını ortaya çıkarmıştır. Piyasaların bunlara sevinmesi imkansızdır, yabancı yatırımcıların ise acilen ülkeyi terk etmelerinin nedenidir. Yazının son sözü de; “mutluluk yok, umut da yok’’ olmaktadır seçeneksiz olarak...

yine bu arazi üzerinde bulunuyor. Tapusunda şu sıralar değişiklikler yapıldığı öğrenilen, içinde Yeşilay’ın merkezinin de bulunduğu Sepetçiler Kasrı’nın akıbetinin ne olacağı ise şimdilik muamma... Uzmanlara göre bu araziye yaklaşık 500 milyon dolar değer biçiliyor.

oç Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, dün Hürriyet’te yayımlanan röportajda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu öne sürülen tapelerle ilgili konuşan Mustafa Koç, “Bir kere her şeyden evvel bunun ispat edilmesi lazım. Ama algı da çok önemli’’ dedi. “Bu yolsuzluk iddialarının aslı yoksa ispat edilmesi lazım. Varsa da kimler bunları yapmışsa sonuçlarına katlanmaları lazım’’ diye devam eden Koç, “Geçen hafta haberleri takip ettik, eski Alman Cumhurbaşkanı aklanmış. Almış olduğu düşük faizli bir krediden dolayı istifa etmek zorunda kalmıştı. Bir oradaki duruma bakın bir de buradaki duruma bakın... ’’ şeklinde konuştu.

Gülen’le görüştüm Gazetenin “Sizin şahsen Fethullah Gülen ile nasıl bir ilişkiniz var?

Hiç görüştünüz mü?’’ sorusunu yanıtlayan Koç, “Hangi kulvardan olursa ülkemizde önemli ve etkili olan tüm isimlerle görüşebilirim ve görüşürüm. Bu bağlamda, ben kendisiyle görüştüm. Mayıs ayında ABD’ye gittiğimizde görüştüm’’ diye konuştu.

Derviş politikalarını övdü AKP’li yıllarda Türkiye ekonomisinin geldiği durumu özetleyen Koç, Kemal Derviş politikalarını ve özelleştirmeleri ise şu sözlerle olumladı: “Ak Parti döneminde Kemal Derviş’in 2001 yılında başlattığı ekonomik reformlara neredeyse harfi harfine uyuldu. Türkiye’nin her kesimi bu ortamdan faydalandı, özel sektör de çok büyüdü. ...Bu arada 40 senedir yapılmayan çok ciddi 50 milyar dolara yakın özelleştirme yapıldı. Bunun da bir sürü artısı var.’’

Mustafa Koç


Hazırlayan: Tarık TEKGÖZLİ

Başbakan’a ‘sürpriz’ karşılama

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Yıldırım

KOÇ

yildirimkoc@aydinlikgazete.com

SINIF GÖZLÜĞÜ

3 MART 2014 PAZARTESİ

Bazı sendikalarda kanundışı düzenleme

S

Maden ve enerji işçileri, Muğla’ya miting yapmak üzere gelen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı karşıladı. İşçiler Yatağan’dan Muğla’ya gizlice geldi, mitinge 100 metre kala Tayyip Erdoğan’ı protesto etti BEHİYE YARAŞCI / MUĞLA

M

uğla’daki termik santral ve kömür ocaklarının özelleştirmesine karşı çıkan enerji ve maden işçileri, Muğla’da miting yapacak olan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı “sürpriz” şekilde karşıladı. İşçiler, mitinge 100 metre uzaklıktaki alandan “Hırsız var” sloganlarıyla tepkisini gösterdi. Dün sabah saatlerinde özel araçlarıyla Yatağan’dan Muğla’ya doğru hareket eden işçiler, iki güvenlik kontrolünden geçti. Muğla ve çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı. TES-İş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik’in aracında “Özelleştirmeye hayır” bayrağı bulan polis, Çelik’i, mukavametten iki saat gözaltında tuttu. Erçelik, “Demokratik hakkımız olan basın açıklamasını dahi yapamıyoruz. Bu uygulama tamamen hukuksuzdur. Halkından, işçisinden korkan bir Başbakan olur mu? Başbakan her gelişinde bu faşist uygulamalarla karşılaşıyoruz” dedi.

‘Satıştan kimler nemalanacak?’ Yoluna devam eden ve Muğla merkeze varan işçiler, miting

alanına 100 metre uzaklıkta bulunan süper market Kipa’nın önünde toplandı. Çevik Kuvvet çemberine alınan işçiler oturma eylemi başlattı. Kipa önünde gerçekleşen oturma eylemi sırasında enerji ve maden işçileri adına açıklama yapan Madenİş Yatağan Şube Başkanı Süleyman Girgin, “Bir Başbakan, iş adamlarına nasıl bir hakla telefon açıp medya gruplarını satın almaları talimatını verebiliyor sorusunu cevabı bu şirketlere sağlanan ‘ihale imtiyazları’nda gizlidir. Buradan sormak istiyoruz; Acaba bizim işyerlerimiz de bu firmalara sadakatlerinin ve itaatlerinin karşılığı olarak mı ikram ediliyor? Bu satıştan kimler nemalanacak? Kimlerin ayakkabı kutuları dolacak? Kimler kazanacak? Kimler kaybedecek? Kazanacak olanlar hangi yandaşlar olur onu bilmiyoruz ama kaybedecek olanları çok iyi biliyoruz. Halk kaybedecek, biz kaybedeceğiz, çocuklarımız kaybedecek. Bu yüzden ‘Çekin kirli ellerinizi işyerlerimizden’ diyoruz” diye konuştu.

Polis müdahalesi Kipa önünde Çevik Kuvvet ile işçiler arasında bir süre arbede

yaşandı. Polisin işçilere tekme attığı iddia edildi. Yaşanan müdahalenin ardından işçiler Çevik Kuvvet eşliğinde yürüyüşe geçti. “Her yer rüşvet her yer yolsuzluk”, “Hırsız var”, “Hükümet istifa” ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganlarıyla yürüyen işçilere, halkın yoğun desteği vardı. Eyleme, balkona çıkan

yurttaşlardan kimi tencere-tava çalarak kimi de alkışlarla destek verdi. İşçilerin yürüyüşü Aylin Karaca Kavşağı’nda son buldu.

‘Sıkıyönetim’ ilan edilmişti Daha önce Muğla Valiliği, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 30 Kasım ve 1 Aralık tarihlerinde Muğla merkez, Milas ve Fethiye ilçelerinde katılacağı toplu açılış

törenleri nedeniyle “olağanüstü hal” ilan etmişti. Valilik tarafından yapılan yazılı açıklamada, maden ve enerji işçilerinin hafta içinde yaptığı eylemler gerekçe gösterilerek, her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşleri, basın açıklamaları, çadır kurma, stant açma ve benzeri türdeki tüm etkinliklerin 4 gün boyunca yasaklandığı bildirilmişti.

Nakliyeciler yeniden kontak kapatacak DEVRİM DÖNMEZ / ANTALYA

İ

stanbul’un meyve sebze ihtiyacını taşıyan Antalyalı nakliyeciler, Fatih Sultan Mehmet (FSM) Köprüsü’nden ağır tonajlı araçların sabah 06.00-10.00 ile akşam 16.00-22.00 saatleri arasında geçişini yasaklayan kararın değiştirilmesi için 4 günlük kontak kapatma eylemi yapmıştı. Kamyoncu esnafı yeniden kontak kapatmaya hazırlanıyor. 4 günlük uyarı eyleminin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ile yapılan görüşmelerden sonuç alamayan kamyoncular genişletilmiş eylem kararı aldı. Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nı ziyaret eden Alanya, Demre, Finike, Konaklı, Serik, Manavgat,

Gazipaşa, Elmalı Taşıyıcılar ve Kamyoncular Kooperatifi Başkan ve temsilcileri ziyaretin ardından oda binası önünde aldıkları eylem kararını duyurdu. Karar alındı fakat ne zaman uygulamaya geçeceklerine dair bir bilgi vermekten özenle kaçınan taşımacılar, bu kez gerçekleştirecekleri kontak kapatma eyleminin en az 15 gün süreceğini belirtti. Mazotun el yaktığını, FSM Köprüsü geçiş saatlerinde her hangi bir düzenlemenin yapılmadığını belirten esnaflar, kandırıldıkları görüşündeler. Eyleme başlayacakları gün ile ilgili taruh vermeyen nakliyeciler, “Gün olarak söylemiyoruz. Daha önce yetkililere söyledik, onlar tedbirlerini aldılar. Bizim gibi duygusal kamyoncuları çabuk kandırdılar” diye konuştu.

endikaların genel kurulları ne zaman toplanır? Sendikalara ilişkin ilk kanunumuz 1947 yılında kabul edilen 5018 sayılı İşçi ve İşveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri hakkında Kanun’du. Bu Kanun’da sendika genel kurullarının toplanma süresine ilişkin bir düzenleme yoktu. Sendikalara ilişkin ikinci kanunumuz 1963 yılında kabul edilen 274 sayılı Sendikalar Kanunu’ydu. Bu Kanunun 25. maddesi şöyleydi: “Bu Kanuna göre kurulan mesleki teşekküller genel kurullarının ve şube kongrelerinin en geç iki yılda bir toplanması (...) mecburidir.” 274 sayılı Kanunda 1970 yılında 1317 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrasında ilgili madde şu biçimi aldı: “Bu kanuna göre kurulan mesleki teşekküller genel kurullarının ve şube kongrelerinin en geç üç yılda bir toplanması (...) mecburidir.” 1983 yılında 2821 sayılı Sendikalar Kanunu kabul edildi. Bu Kanunun 12. maddesi şöyleydi: “Olağan genel kurul üç yılda bir toplanır. Tüzüklerde daha kısa bir sürede toplanma öngörülebilir.” Kanunun bu maddesi 1995 yılında 4101 sayılı Kanunla şu biçimi aldı: “Olağan genel kurul dört yılda bir toplanır. Tüzüklerde daha kısa bir sürede toplanma öngörülebilir.” 7 Kasım 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu da şu düzenlemeyi getirdi: “Madde12/2: Olağan genel kurul en geç dört yılda bir toplanır.” Sendikalar da tüzüklerini 6356 sayılı Kanuna uygun hale getirdiler.

Genel kurullar kaç yılda bir toplanır? Sendikaların bir bölümünün tüzüklerinde, olağan genel kurulun dört yılda bir toplanacağı hükmü zaten vardı. Bu hüküm değiştirilmedi. TES-İş Sendikası’nın tüzüğünün 15. maddesinde, Türk Metal’in tüzüğünün 15. maddesinde, Toleyis’in tüzüğünün 15. maddesinde sendikanın olağan genel kurulunun dört yılda bir toplanacağı belirtilmektedir. Ancak bildiğim kadarıyla Türkiye sendikacılık tarihinde ilk kez bir saçmalık gündeme geldi. Bazı sendika yönetim kurulları, tüzüklerine sendika genel kurulunun “en geç dört yılda bir” toplanacağı biçiminde bir hüküm koydu. Böyle bir düzenleme kanuna aykırıdır. Sendika tüzüğünde genel kurulun kaç yılda bir yapılacağı açıkça belirtilmelidir. Genel kurulun kaç yılda bir yapılacağı tüzükte belirtilmez, “en geç dört yılda bir” gibi bir düzenlemeye gidilirse, kanun açıkça ihlal edilmiş olur. Böyle bir düzenlemeyle sendika yönetim kuruluna istediği zaman genel kurul toplama olanağı verilmiş olur ki; böyle bir uygulama kanunun ruhuna ve sendikaların uyması gereken demokratik işleyişe aykırıdır.

Kanundışı düzenleme iptal edilmelidir Hangi sendikaların tüzüğünde böyle keyfi, anti-demokratik, kanundışı ve saçma bir düzenleme var? Tarım-İş Sendikası’nın tüzüğünün 14. maddesi şöyledir: “Genel Kurul en geç 4 senede bir sendikanın merkezinin bulunduğu yerde, Yönetim Kurulunun tespit edeceği yer, gün ve saatte toplanır.” Haber-İş Sendikası’nın tüzüğünün 14. maddesi şöyledir: “Genel Kurul en geç dört yılda bir sendikanın merkezinin bulunduğu yerde, Yönetim Kurulunun tespit edeceği yer, gün ve saatte toplanır.” Koop-İş Sendikası’nın tüzüğünün 15. maddesindeki düzenleme şöyledir: “Sendika Olağan Genel Kurulu, Sendika Genel Merkezinin bulunduğu ilde, Genel Yönetim Kurulunun tespit edeceği yer, gün ve saatte en geç 4 (dört) yılda bir toplanır.” Türkiye Maden-İş Sendikası’nın tüzüğünün 14. maddesinde bu konu şu biçimde düzenlenmiştir: “Genel Kurul, azami 4 yılda bir, Sendikanın Genel Merkezinin bulunduğu yerde, Sendika Yönetim Kurulunun tespit edeceği yer, gün ve saatte toplanır.” Hava-İş Sendikası’nın tüzüğünün 14. maddesindeki düzenleme de şöyledir: “Genel Kurul en geç dört senede bir Sendikanın merkezinin bulunduğu yerde, Yönetim Kurulunun tespit edeceği yer, gün ve saatte toplanır.”

T.C. SAMSUN 1. SULH HUKUK MAHKEMES LAN Say : 2013/102 Esas Mahkememizde görülmekte olan Gaipliğe Karar Verilmesi davası nedeniyle; Artvin ili, Şavşat ilçesi, Yavuzköy, Cilt:59, Hane:65 BSN:31’de nüfusa kayıtlı 30820045462 TC.Kimlik nolu, Abdullah ve Mihriban’dan olma, 28/10/1966 doğumlu KAM L NAC TURANLI’nın kaybolduğundan bahisle hakkında gaiplik kararı verilmesi istemiyle dava açılmış olup, KAM L NAC TURANLI’yı görenlerin, haber

alanların, yaşayıp yaşamadığını bilenlerin veya kendisinin TMK’nun 32.ve 33. Maddelerinde belirtilen ilk ilan ile ikinci ilan aras ndaki 6 ayl k süre doldu undan bahisle KAM L NAC TURANLI hakk nda mahkememize bilgi vermeleri, aksi halde KAM L NAC TURANLI ortaya ç kmaz ye hakk nda bilgi verilmezse GA PL K KARARI verilece i ilan olunur. 20/02/2014 BASIN: 12206 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

T.C. KOCAEL 5. ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI ESAS NO : 2014/17 Esas Davacı İSU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ vekili tarafından davalılar Mehmet Bülent Acar, Nihal Alyer Turgut, Mehmet Kemal Turgut, Erhan Turgut, Murat Ercüment Acar, Nuriye Şeyma İlker, Behice Belgin Demirağ, Fatma Selmin Korman ve Sibel Özgül aleyhine açılmış bulunan ve kamulaştırılmasına karar verilen Kartepe Maşukiye Köyü 922 parselde kayıtlı 9470,00 m2. alanlı arsanın 342,63 m2. lik kısmı öncelikle 2942 sayılı yasanın (değişik 4650) 8. maddesine göre pazarlıkla satın alma usulü denenmiş ancak anlaşma sağlanamadığından aynı yasanın 10. maddesi gereğince Mahkememizde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tespiti için dava açılmış bulunduğundan, Tebligat tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ilgililerin kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal veya adlı yargıda maddi hatalara

karşı düzeltim davası açabilecekleri, açılacak davalarda husumetin İSU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’ne yöneltilmesi hususu, yasal süre içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceği, Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelini hak sahipleri adına T.Vakıflar Bankası AŞ E-5 Şubesine yatırtılacağı, konuya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerinizi tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Mahkememize yazılı olarak bildirmesi hususu, 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasasının 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. BASIN: 13710 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de


3 MART 2014 PAZARTESİ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

B

ugün Halifelik’in TBMM tarafından kaldırılışının 90’ıncı yılı. Bu mutlu yıldönümünü anma yazısının girişi olarak, 3 Mart 2010 günü Hürriyet gazetesinde yayınlanan “Halifeliğin Kaldırılması” adlı yazımı bir anı olarak okuyacağız. Sonra günümüzden bir eklenti yapacağım. Dört yıl içinde bir değişim olmuş mu diye?

Hikmet Çetinkaya’ya sorular

Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya Aydınlık’ın “Atatürkçüler Cumhuriyet’ten tasfiye ediliyor”olgusuyla ilgili yazdıklarına hakaretlerle cevap veriyor. Daha doğrusu cevap vermiyor, sürekli hakaret ediyor. Bu durum da onun Aydınlık’ın gündeme getirdiği gerçeklerin karşısında söyleyecek sözü olmadığı anlamına geliyor. Sorularımız basit. Çetinkaya’yı son kez palavrayı bırakıp aşağıdaki sorulara cevap vermeye çağırıyoruz: 1-Hikmet Çetinkaya, Fethullah’ın Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının kahvaltısına gittiğini söylüyor ve Vakıf yöneticilerinden birinin Gülen Cemaati’nin temsilcileriyle buluşmayı neden kabul ettiği sorusu üzerine, “Değiştik, hem ben değiştim, hem de siz” yanıtını veriyor. Ayrıca Fethullah Gülen’in Çetinkaya hakkında, “Kendisine hiç beddua etmedim” dediği de biliniyor. Şimdi soruyoruz: Ey Hikmet Çetinkaya nasıl değiştin? Neydin ne oldun? Görüştüğün Fethullahçılar nasıl değişmiş?

Cemaat tehdit değil mi? 2-Leyla Tavşanoğlu Pensilvanya ziyaretini gazeteci olmasıyla açıklıyor. Ancak daha sonra F grubunun TV’sinde konuşuyor ve F tipine “Hizmet Hareketi” tanımlaması yapıyor ve “Cemaat’in Türkiye için tehdit olmadığını” iddia ediyor. Tavşanoğlu’nu siz gönderdiğinize ve yukarıdaki sözlerine en küçük bir itirazınız olmadığına göre, siz de F tipini “Hizmet Hareketi” olarak tanımlıyor ve tehdit olarak görmüyor musunuz?

Okuyucuya anlatabilir mi? 3-Her ikisi de giderken “Orhan Erinç ve İbrahim Yıldız’a” sorduk diyorlar. Yeterli midir? Yetkili kurullara neden sorulmamış? Çetinkaya 30 yıldır Gülen aleyhine yazarken birden bire nasıl çark etti? Bunu gazetenin okuyucusuna anlatması gerekmez mi? 4- Çetinkaya sürekli Vakfa seçilen yönetim kurulu üyelerinin isimlerini sayıyor. Bizim Aydınlık olarak, seçilen saygın gazetecilere hiçbir diyeceğimiz yoktur. Olamaz da. Cumhuriyet’in seçimine biz karışmayız. Ama “Neden Atatürkçüler tasfiye ediliyor” diye soruyoruz. İşte örnekler: Ümit Zileli, Mehmet Faraç, Orhan Birgit, Adnan Binyazar, Turgay Fişekçi, Zulal Kalkandelen, İnci Aral, Ülkü Tamer, Mustafa Bilgin, Kemal Ürgenç ve son olarak Bekir Coşkun. 5- Çetinkaya’ların son toplantıda Vakıf Yönetim Kuruluna layık gördükleri Av. M. Kemal Güngör İstanbul Barosu seçimlerinde Ümit Kocasakal’ın karşısında Katılımcı Avukatlar Grubu Başkan Adayı olarak yer almadı mı? Neden Şükran Soner’i attınız da Güngör’ü aldınız?

Böyle vefasızlık olur mu? 6- Çetinkaya belden aşağı vuruyor. Alev Coşkun ve Şevket Tokuş’u savunmak bizim görevimiz değildir. Ancak Şevket Tokuş 1992’de gazete çöktüğü zaman mirasçılardan hisseleri toplayıp İlhan Selçuk’a getirmeseydi bugün Cumhuriyet gazetesi olabilir miydi? Bu kadar vefasızlık olur mu? Alev Coşkun’a gelince, onu savunmak bize düşmez. Ancak en zor zamanda 14 yıl gazetenin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapmadı mı? Konkardato’dan gazeteyi kurtarmak için çalışmadı mı? Selçuk’un isteğiyle Vakıf Başkan Yardımcılığına getirilmedi mi?

‘Hodri meydan’dan böyle vazgeçti

Cumhuriyet gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya, köşesinden F tipinin yalanlarına sarılarak başlattığı Aydınlık saldırısını sosyal medya üzerinden sürdürdü. “Salı günü yazmaya başlayacağım. Perinçek, Aydınlık, hodri meydan” diyen Çetinkaya, önceki gün Leyla Tavşanoğlu ile ilgili haberimiz üzerine bizim Cumhuriyet’i arayıp kendimizi “İMC Televizyonu’ndan arıyoruz” diye takdim ettiğimizi iddia etti. Aydınlık Haber Müdür Yardımcısı Cansu Yiğit, Çetinkaya’ya “Arayan bendim ‘Aydınlık’tan arıyorum. İsmim Cansu’ dedim. 48 yıllık gazeyeciye ‘yalan söylemeyin’ demek utandırıyor” yanıtını verdi.Yanıt üzerine Çetinkaya “gelin röportaj yapalım” dedi, ancak sonra geri adım attı. İşte o konuşma: Hikmet Çetinkaya: İMC demişsiniz. Gel gazeteye. İki teyp koyalım konuşalım. Her söylediğimi yazacaksınız. Noter çağıracağım. Ne söyledimse aynen yayınlayacaksınız...Haydi gelin. Pazartesi günü. Odamda karışıklı. Uğur Mumcu’da Soner’e, Selçuk’a kadar. Cansu Yiğit: Tabi ki geliriz. Çetinkaya: Aydınlık’ın seceresini anlatacağım size. Yayınlayacak mısınız?Hodri meydan! Yiğit: Biz sizin “değişim süreci”nizi merak ediyoruz Hikmet Bey, odanızda görüşmek üzere. Çetinkaya: Ben değişmedim. Haydi bakayım başka kapıya. Abilerin iyi tanır beni... Yiğit: Biz tarihimizi gayet iyi biliyoruz. Söyleşi teklifinizden geri adım mı atıyorsunuz? “Hodri meydan”ınız buraya kadarmış.

[Hilafetin kaldırılması “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” ile “Halifeliğin Kaldırılması ve Osmanlı Hanedanının Türkiye Cumhuriyeti Toprakları Dışına Çıkarılmasına Dair Kanun” önerileri 2 Mart 1924 tarihinde verildi. Ve 3 Mart 1924 tarihinde T.B.M.M. tarafından kabul edildi. Bu iki yasadan birincisi, Devrim Yasaları denen yasalar bağlamında Anayasa’nın 174. maddesi tarafından korunmaktadır. Bu iki yasa “Türkiye’yi Laikleştiren Yasalar” (Atatürk Araştırma Merkezi Yayını) olarak kabul edilir. Şu anda Türkiye’nin içinde bulunduğu bunalım ve hatta Erzurum/Erzincan savcılıklarının yaptığı mücadele bu iki yasa yüzündendir. Abartmıyorum! Türkiye’deki iktidar mücadelesi sözünü ettiğim Devrim Yasaları bağlamında yapılmaktadır. Şimdi Tevhid-i Tedrisat Kanunu’ndan söz etmeyeceğim. Sayemde bu yasayı neredeyse herkes ezberledi. 2 Mart 1924 günü TBMM’ne verilen ikinci yasa önerisi şöyle başlamaktadır. “Türkiye Cumhuriyeti içerisinde halifelik makamının bulunması Türkiye’yi dış ve iç politikasında iki başlı

olmaktan kurtaramadı. Bağımsızlığında ve milli hayatında ortaklık kabul etmeyen Türkiye’nin, görünüşte bile olsa, dolaylı bile olsa ikiliğe tahammülü yoktur.”(s.31) Dikkat ederseniz bu iki yasa da ikibaşlılığı ortadan kaldırıp Cumhuriyet’e özgü bir yönetim ve eğitim düzeni getirmeyi amaçlamaktadır. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (1924) da Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930) da, temelde bu iki yasaya karşı olanların sığınağı olmuş ve onlar tarafından yönlendirilmiştir. Günümüzde, kendilerini liberal demokrat olarak sunan çıkarcı ve fırsatçılar, dedikoduyu tarihçilik sanan Mete Tuncay gibi tarihçiler, bu iki yasanın halka danışılmadan yapıldığını ileri sürerler. Çok güzel! Peki duvarında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!” yazan TBMM halkı değilse kimi ve neyi temsil etmektedir? Milli Mücadele kahramanı Kâzım Karabekir Paşa da bu iki yasaya karşıdır: “...M.Kemal Paşa’nın, çıkamadığı bir makamı (hilafet) yıkma kararı vermiş ve fiiliyatına geçmiş olduğuna şüphe kalmadı” // “Tıpkı Cumhuriyetin ilanı gibi hilafetin lağvı ve hanedanın yurtdışı edilmesi... bana bile haber verilmedi...” (Şevket Çizmeli, Cumhuriyet gazetesi, 17.02.2010) Cumhuriyet’in ilanı ve halifeliğin kaldırılması konusunda Karabekir Paşa’ya danışılmamış. Karabekir Paşa kendini TBMM’nin üzerinde sanıyor. Karabekir Paşa’nın Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın başına neden geçtiği anlaşılmıyor mu şimdi?

TERSİ-DÜZÜ

Hazırlayan: Emine DÖLEK

Özdemir

İNCE

oince@aydinlikgazete.com

Bir kez daha Halifeliğin kaldırılması 14 Mayıs’tan 30 gün sonra 13 Haziran 1950’de meclis grubunda yaptığı konuşmada, “Biz seçim beyannamesinde ‘millete mal olmuş inkılapları mahfuz tutacağız’ demiştik. Şimdi gene aynı noktada duruyoruz. Millete mal olmamış, millet vicdanına değirmen taşı gibi çökmüş bazı tedbirleri kaldıracağız” diyen Adnan Menderes, 1955 yılında, gene grup toplantısında milletvekillerine “Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz” diye yaltaklanıyordu. (Şevket Çizmeli, “Menderes, Demokrasi Yıldızı?”, Arkadaş Yayınları, s.148 ve 164) Türkiye’yi felç eden kurşunlar 1924’te, 1950’de sıkılmıştı. Devrim Yasaları ve Halifelik’i kaldıran yasalar olmasa Türkiye bugün Yemen’den, Sudan’dan, Afganistan’dan farklı olamazdı. Başarılan ne varsa Cumhuriyet yarattı. 1923’ten bu yana Cumhuriyet’e ve onun çağdaş mirasına karşı ve düşman olanlar, şimdi, onun “servetine el koymak” istiyorlar!] İsterseniz 90 yıl geri gidip bir saptama yapalım ama bu işin çok daha kolayı var:

Anayasa’nın 174. maddesine bakmak. Kaç kez yazdım, bu madde Anayasanın ilk dört maddesi kadar önemlidir; çünkü çağdaş cumhuriyet “Devrim Yasaları” adı verilen 8 yasayı koruyucu kanatlarının altına almaktadır. O güzeller güzeli 3 Mart 1924 gününü anımsayalım ve çıkan kanunları sayalım: 1- Şeriye ve Evkaf ve Erkânı Harbiye-i Umumiye Vekâletlerinin kaldırılmasına dair 429 sayılı Kanun; (Yani Din Bakanlığı ile Silahlı Kuvvetler Bakanlığı’nı kaldıran yasa. Yerlerine Diyanet İşleri Başkanlığı ile Genel Kurmay Başkanlığı kuruldu). 2- 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat (Öğrenim Birliği) Kanunu; (yani türlü çeşitli din kökenli okulların kapatan, bütün öğretimi laikleştiren ve İmam-Hatip okullarını kuran yasa). 3- 431 sayılı Halifeliğin Kaldırılmasına ve Osmanlı Hanedanının Türkiye Cumhuriyeti Sınırları Dışına Çıkartılmasına dair kanun. (Yani 1950’den sonra bazı maddeleri dolaylı olarak gevşetilen 13 maddelik yasa). Yaşadıklarımızı ve başımıza gelenleri anımsayalım:

1- AKP tarikatı hükümetinin 429 sayılı Kanun’la temelde büyük bir sorunu olduğu görülmüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan memnun ama Genelkurmay Başkanlığı’nı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlamak istiyor. Henüz bağlayamadı ama bağlasa da bir sorun yok. 2- AKP tarikatı hükümetinin 431 sayılı Kanun’la da görünen bir sorunu yok. Bu yasanın değişmesi için bir altyapı çalışması gerekmez. Yürürlükten kaldırılması bir başka yasaya bağlı. 3- Türkiye, 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun (Öğrenim Birliği Yasası’nın) önemini henüz ve hâlâ kavramış ve anlamış değil. Bu yasa Cumhuriyetin ilanından daha önemli bir yasa, bu yasa Cumhuriyet binasının orta direği, temel direği. Bu yasa olmasaydı, 431 sayılı Yasa’yla Hilafetin kaldırılmasının, Osmanlı Hanedanı’nın sürülmesinin kıymet-i harbiyesi olmazdı. Cumhuriyeti kuran ve kurduran ve medreseleri kaldıran 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu’dur. Bütün İslamcı kadroların, fraksiyonların, (hayatımda ilk kez kullanacağım) dış mihrakların ilk hedefi bu yasa olmuştur. Aralarında başbakanlık da olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün bakanlıkları arasında en önemlisi Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Köy Enstitüleri, AKP tarikatı hükümetinin yolunu açmak için kapatılmıştır. AKP tarikatı hükümeti laik okulları neden İmamHatipleşmektedir ve yeni İmam-Hatip liseleri açmaktadır? El cevap: Bir İslami devlet kurmak ve Halifelik’i ihya etmek için!

Cumhuriyet’in avukatları tertipçilerle kol kola Danıştay tertibine ortak olan Cumhuriyet Vakfı avukatları ‘sanık’ları hedef aldı. Avukat Bülent Utku, Muzaffer Tekin’in evinde bulunan süs bombalarının numaralarının farklı olduğuna dair ‘internetten edindiği bilgileri’ mahkemeye sundu İSTİHBARAT SERVİSİ

E

rgenekon davasına müdahil olan Cumhuriyet gazetesinin Avukatı Bülent Utku, duruşmalardaki beyanlarıyla dikkatleri üstüne topladı. Utku’nun Ergenekon iddianamesini sorularına dayanak göstermesi ve Tuncay Güney’e atıfta bulunmasına sanıklar da tepki gösterdi. Ergenekon savcıları, hazırladıkları ilk iddianamede, Cumhuriyet gazetesinin 3 kez bombalanmasına da uzun uzun yer verdi. Davada, gazetenin İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk ve Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay sanık; Cumhuriyet Vakfı ise müdahil oldu. Ergenekon davasının 20 Ekim 2008 tarihli ilk duruşmasında, Cumhuriyet Vakfı Avukatı Bülent Utku, Silivri’ye gelerek müdahil olmak istediklerini bildirdi. Avukat Utku,

“Cumhuriyet gazetesinin tüzel kişiliği suçtan zarar gördüğü için müdahil olarak davaya katılmamıza karar verilmesini diliyoruz” dedi. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de Utku’nun talebini kabul etti.

Cumhuriyet’in kuşkulandığı örgüt yapısı! Davanın ilerleyen duruşmalarında Utku’nun yaptığı konuşmalar dikkat çekti. Utku, Selçuk ve Balbay’ı dahi görmezden gelerek Ergenekon savcılığına soyundu. 13 Kasım 2008’deki duruşmada şunları söyledi: “Şimdi ortada iddianame ile getirilen bir örgüt suçlaması var. Dolayısıyla biz katılan olarak sadece örneğin bombalarla soru sormakla yetinemeyiz, biz de kuşkulandığımız örgüt yapısı hakkında soru sorma hakkına sahibiz.” Utku, hakkında 2 kez ağırlaş-

Mustafa Balbay’ın sanık olduğu davada, gazetenin avukatları sanıklara yönelttikleri sorularda Ergenekon savcılarının hazırladığı iddianameyi temel aldı.

tırılmış müebbet hapis cezası verilen emekli Albay Muzaffer Tekin’in çapraz sorgusu sırasında internetten edindiği bilgilerle bazı sorular sordu. Utku, “Bu internetten yaptığımız araştırmayı koyuyoruz şimdi. Gazeteye atılan ve Muzaffer Tekin’de bulunan bombaların tapa numaraları farklı, eğitimde eğitim bombası olarak kullanılan bombaların tapa numaraları farklı. İnternetten bir çıkış sunuyorum mahkemeye” dedi. Muzaffer Tekin de 24 Kasım 2008 tarihli duruşmada Utku’nun sözlerine karşılık şunları kaydetti: “Cumhuriyet gazetesi Avukatı Bülent Utku’nun 1 Mart 2007 tarihinde Ankara’da görülmekte olan Danıştay davasında şüpheli olarak dosyaya dahil edilmem konusunda dilekçe verdiğini yeni öğrenmiş bulunmaktayım. Duruşmada Cumhuriyetçilerin aklanmasından ziyade

İlhan Selçuk, Ergenekon operasyonu kapsamında 21 Mart 2008 tarihinde sabaha karşı gözaltına alınmıştı.

irticacıların aklanması konusundaki gayretlerinden bunu anlamalıydım. Zira içi boşaltılmış fünye tertibatı iptal edilmiş, 1985 yılından beri masamın üzerinde hatıra olarak bulundurduğum biri taarruz, diğeri savunma tipi el bombası özelliğini kaybetmiş iki süs eşyasına bu derece dört elle sarılmasının başka bir anlamı olamaz.”

‘Dinci basın avukatı alkışlamaktadır’ “Dinci basın Avukat Bülent Utku’yu bu çabalarından ötürü alkışlamaktadır” diyen Tekin, “Acaba sayın avukat, gazetelerinde yayınlanan bir karikatürden ötürü olayların tetiklenmesine neden olan zihniyeti aklama adına benim bilmediğim kaygılarımdan ötürü mü beni hedef gösteriyor? Zira o süs bombalarını bu kadar önemseyenler o karikatürün ülkemizin böylesine hassas bir süreçten geçerken bir atom bombası etkisi yapabileceğinin farkında değiller miydi?” sorularını yöneltti. Utku, davada 41 yıl 11 ay hapis cezası verilen Gazi Binbaşı Fikret Emek’in 2 Aralık 2008’deki çapraz sorgusuna da katıldı. Utku’nun Cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla Emek’in annesinin evinde bulunduğu iddia edilen el bombalarının kafile numaralarının aynı olduğunu sorması üzerine Emek, şunları söyledi: “Maksatlı olarak soruyorsunuz bu soruyu. Nasıl yorumluyorsanız o şekilde yorum size aittir. Ama ben kesinlikle hiçbir kimseye hiçbir şeyde hiçbir olayda kullanılması ile alakalı hiçbir şekilde vermedim. Hiçbir kimseye ne el bombası, ne patlayıcı ne tahrip, ne de silah vermedim.”

Çetinkaya, Muzaffer Tekin’i hedef aldı

Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Hikmet Çetinkaya, 23 Mayıs 2006’da Muzaffer Tekin’le ilgili şu ifadelere yer verdi: “Elbette başta Cemil Çiçek olmak üzere kimi bakanların Kocatepe Camisi’nde Mustafa Yücel Özbilgin’in cenazesinde tartaklanmalarını, yuhalanmalarını doğru bulmuyorum. Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin kimdir? Emekli Başçavuş Mahmut Öztürk, Beykoz’daki o tripleks villayı nasıl satın alabilmiştir? Milliyetçi-mukaddesatçı Alparslan Arslan’la emekli Yüzbaşı Tekin’in ilişkilerini kim ya da kimler kurmuştur? Saldırgan, bombaları ve silahları kimden aldığını niçin açıklamadan tutuklanıp cezaevine gönderilmiştir?”

Muzaffer Tekin


Hazırlayan: Yiğit ERYILMAZ

3. köprü inşaatı mühürlendi

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Mehmet Ali

GÜLLER

maliguller@aydinlikgazete.com

UFUK ÖTESİ

3 MART 2014 PAZARTESİ

ABD’nin Ukrayna yangınına Rus itfaiyesi

U

krayna’da neler olduğunu anlamak için önce geriye gitmeliyiz ve eski ABD Başkanı Bush’un şu sözünü anımsamalıyız: “Son 18 ay içerisinde Gül, Turuncu, Mor, Lale ve Sedir devrimlerine tanıklık ettik ve bunlar sadece birer başlangıçtır. Bu devrimlerde STK’ların ve ABD hükûmetinin önemli rolleri bulunmaktadır. Yeni dönem savaşları milletleri değil rejimleri hedef alacaktır.” Evet, ABD Bush döneminde, 2002’de Türkiye’de, 2003’te Gürcistan’da, 2004’te Ukrayna’da ve 2005’te Kırgızistan’da darbe yapmıştı. ABD ayrıca 2001’de Afganistan’a ve 2003’te de Irak’a saldırmıştı. Ancak Irak direnişiyle başlayan Doğu’nun Batı’ya yanıt süreci 2008’de Gürcistan’da, 2010’da Ukrayna ve Kırgızistan’da renkli devrimlere son vermişti. ABD ayrıca 2010’da Irak’tan çekilmiş, Afganistan’daki kuvvetlerini de azaltma kararı almıştı.

Rusya’nın hızlı ve sert tepkisi

EZGİ HOTALAK / SEDA AKYÜZ

‘Tüm sorumlulara dava açacağız’

S

Eylemin ardından yurttaşlar, köprü inşaatının başladığı Garipçe’de tekrar toplandı. İP Sarıyer Adayı Ganimgil köprüyü sembolik olarak mühürledi. İstanbul’un en büyük doğa katliamını yaşadığını belirten Ganimgil, şöyle devam etti: “Burası SİT alanıdır, bu inşaat kanunsuzdur. Çöküşü hızlanan AKP yeni iştahlar yaratıyor. Sattıklarından kala kala İstanbul’un ciğerleri kaldı. Onu da rant malzemesi yapıyor. Yaptıkları Maraş, Sivas katliamlarının bir eşidir. Buna sessiz kalamayız. 2 milyon 300 bin ağacı yok etmeye çalışanları durduracağız. Bu inşaatı başlatan tüm sorumlulara ayrı ayrı dava açacağız.”

arıyer Doğa Girişimi 3’üncü köprü projesini protesto etti. İşçi Partisi Büyükşehir. Belediye Başkan Adayı Levent Kırca’nın projeyi durdurma sözü verdiği eylemde yurttaşlar köprü inşaatını mühürledi. İşçi Partisi Sarıyer Belediye Başkan Adayı Hakan Ganimgil ile doğaseverler öncülüğünde dün Büyükdere Caddesi’nde toplanan Sarıyerliler “3. köprüye dur” dedi. İP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Levent Kırca’nın da destek verdiği eylemde “Ormanıma dokunma”, “Rantçı değil halkçı belediye” sloganları atıldı. Halkın yoğun ilgisiyle karşılaşan Kırca, Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu takdirde 3. köprü ve 3. havalimanı projelerini durduracağını belirtti.

Beylikdüzü’nde sevgi seli

‘Bilal’in anlamasını beklemeyeceğiz’ Konuşma yapan Kırca, İstanbul’un başka bir köprüye ihtiyacı olmadığını söyleyerek şunları kaydetti: “Mevcut köprüler ihtiyacı karşılıyor. Rant elde etmek için İstanbul’un ciğerleri olan ormanlara göz diktiler. Köprünun bacakları sağlıksız dikilmekte. İP adına böyle bir köprüye de havalimanına da karşıyız. Yeteri kadar kasanızı, ayakkabı kutunuzu doldurdunuz. Daha dün çaldığınız paranın hesabını veremiyorsunuz. Çaldınız, serbest kaldınız; Silivri’de yurtseverler ise hâlâ tutsak. Biz Bilal’in anlamasını beklemeyeceğiz. İP soyguna, yolsuzluğa, talana isyan ediyor. Tayyip oğlan, bu köprüyü size yaptırmayacağız.” Ayrıca, Kırca, CHP’nin ABD’den icazet alıp İstanbul için Cemaat’in adayını gösterdiğini belirterek, “İstanbul’u Cemaat’e bırakmayalım, İP’de buluşalım” diye konuştu.

Çocukları darp eden Suriyelilere karşı sokağa döküldüler

Beşiktaş’ta Füsun İkikardeş İP Beşiktaş Belediye Başkan Adayı Füsun İkikardeş’in tanıtım toplantısı, Arnavutköy Boğaziçi Spor Kulubü’nde dün gerçekleştirildi. 23 mahalleden konukların katıldığı toplantıda partinin seçim planları ve projeleri konuşuldu. Beşiktaş’ta tek kadın belediye başkanı adayı olan İkikardeş, birleştirici ve tutarlı politikaları nedeniyle İP’den aday olduğunu açıklayarak şunları söyledi: “35 yıllık devrimciyim, sicilimde yolsuzluk ve döneklik yok.”

Levent Kırca, Beylikdüzü’ndeki Beylik Pazarı’nı da ziyaret etti. Kırca’yı İşçi Partisi Beylikdüzü İlçe Başkan Adayı Dr. Coşkun Ege ve 20 araçlık konvoy karşıladı. Beylikdüzü halkının yoğun ilgisi ve sevgisiyle karşılaşan Kırca ve İP heyetinin pazara girmesiyle adeta izdiham yaşandı. Halkı selamlayan Kırca, yurtseverlerin desteğini istedi. Beylikdüzü halkı bu isteğe “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganlarıyla karşılık verdi.

Pazarda esnafla kucaklaşan Kırca pazar taburesinin üzerine çıkarak kalabalığa seslendi: “Şu anda mevcut hükümetten hiçbir zaman korkmadım, korkmuyorum. Kadınlarımıza, halkımıza, gençlerimize güveniyorum. Onları oy sandığına gömeceğiz. Size söz veriyorum. Mustafa Kemal’in askerlerini o zindanlardan çıkaracağız.” Pazarı gezen Levent Kırca, gözleme yapan kadınların yanına giderek sohbet etti, gözleme sattı.

AKP hükümetinin Türkiye’ye getirdiği Suriyelilerin, mahalle sakinlerini rahatsız etmesi ve evleri, işyerlerini basması üzerine Bayrampaşa sakinleri, dün akşam saatlerinde sokağa döküldü. Mahalleli ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle “Hükümet istifa, hırsız var” sloganları attı. Bayrampaşa Sait Efendi Mahallesi’nde yaşayan Suriyelilerin önceki gün mahallenin manavını ve çocuklarını darp etmesi üzerine toplanan halk, Suriyelileri mahalleden gönderdi.

‘Hükümet hesap vermeli’ Yaşadıkları olumsuzlukları Vali ve polise bildirdiklerini, ancak bir yanıt alamadıklarını belirten mahalleliler, “Vergi verdiğimiz ülkede bunları yaşıyorsak hükümet hesabını vermelidir. Çocuğumuzla, eşimizle sokakta yürüyemiyorsak bunların sorumlusu yetkililerdir. Bu insanlar dükkânlarımızı basıyor, çocuklarımızı darp ediyorlar. Artık bunları burada istemiyoruz. Hükümet bir şey yapmazsa biz kendi imkânlarımızla yapacağız” şeklinde konuştu. İşçi Partisi Bayrampaşa Belediye Başkan Adayı Serpil Akıllı da “İnsanlar sokakta rahatça yürüyemiyor. Bu insanların derhal kendi topraklarına dönmesi gerekiyor” dedi. SEDA AKYÜZ

Selim Kamacı

İzmir’de İP Merkez Seçim Bürosu açıldı

Samandağ’ın ‘Yürekli Atatürkçü adayları’ HÜSEYİN GÜLER

Tugay Şen

İşçi Partisi Merkez Seçim Bürosu dün görkemli törenle açıldı. İşçi Partisi belediye başkan adayları, İşçi Partisi ilçe örgütlerinin katılımıyla gerçekleşen etkinlikte İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tugay Şen yurttaşlara seslenirken, AKP devrinin kapandığını dile getirdi. Yağışlı hava şartlarına rağmen Şen’i coşkuyla dinleyen yurttaşlar “Yurtseverler Kalesi İşçi Partisi” ve “Yaşasın İşçi Partisi” sloganlarını attı. 17 Aralık operasyonuna değinen Şen, “İzmir’i AKP alır mı diye düşünmeyin. AKP devri kapandı. 30 Mart seçimde de bunu kanıtlayacağız” dedi. Ardından Merkez Seçim Bürosu’nu açmak için kırmızı kurdeleyi kesen Şen, yurttaşlarla birlikte büroyu gezdi. TUĞÇE YERDELEN / İZMİR

‘Suriye’ye kardeş belediye olmalı’ Şam Üniversitesi öğretim üyesi Mehmet Yuva, konuşmasına 90 yıl önce Şam’da şehit olan pilotlarını anarak başladı ve şunları söyledi: “Bu şehitlerimizin kutsal naaşları nerdedir biliyor musunuz? Şam’dadır. Bazıları Suriye bölünsün, Irak paramparça edilsin, 1916’dan sonra Irak’a kurulan Barzanistan’ın,

ABD’nin siyasi erozyon tablosu ABD’nin savunmada yaptığı bu taktik hamlenin nedenleri ortadadır: 1) Pentagon geçen yılın 700 milyar dolarlık bütçesini bu yıl 490 milyar dolara düşürerek Kongre’ye sunabildi! ABD asker sayısını 1940 yılı seviyesine düşürdü: 440 bin. 2) Kırgızistan’daki ABD üssü geçen ay boşaltılmaya başlandı. 3) Obama Pentagon’a, Afganistan’dan tamamen çekilmeyi başlatma talimatı verdi. 4) CIA ve Pentagon raporları Suriye’de Beşar Esad’ın stratejik üstünlük kurduğunu ve taarruza geçtiğini raporluyor. 5) Çin ve Rusya Doğu Akdeniz’de ortak tatbikat yaparak, İran ise savaş gemisi yüzdürerek ABD’ye meydan okumaktadır. (Çin ve Rusya önümüzdeki aylarda da Güney Çin Denizinde ortak tatbikat yapma kararı aldı.) 6) İran ile Irak önce petrol üretiminde işbirliği anlaşması yaparak, ardından silah satış sözleşmeleri imzalayarak 35 yıllık bir sürece son noktayı koymuş oldu. 7) Çin Dışişleri Bakanı geçen hafta Irak’ın enerji altyapısına yatırım için Bağdat’taydı. Pekin-Bağdat işbirliği Ortadoğu’da yeni bir başlangıç olacak. 8) Mısır ile Rusya başta silah olmak üzere bir dizi stratejik anlaşmalar imzaladı. Mısır, 3 yılda ABD’nin cephesinden Rusya’nın içinde yer aldığı Doğu cephesine geçmiş oldu.

ABD’nin yüzde 10 kartı: Davutoğlu

İ

şçi Partisi, Samandağ’da Yetimler Düğün Salonu’nda İşçi Partisi Meclis üyesi adayları tanıtım toplantısı yapıldı. İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, “Barışın kalesinin olan yerdeki insanlara merhaba” diyerek salonu selamladı. Özbey, “Bu kapıdan Suriye’ye düşmanlık geçmez. Bu kapıdan ancak Mustafa Kemal’in askerleri geçer. Bu kapıdan o Aslan Yürekli Beşar Esad’ın düşmanları geçemez. Yedi düvele karşı mücadele eden Suriye’nin kardeşlerinin kentinde mezhep kavgası olmaz” dedi.

Şimdi ABD geri çekilirken ve Suriye üzerinden Ortadoğu’dan atılırken, Ukrayna’yı yeni bir hamle üssü olarak kullanmaya çalışmaktadır. Geri çekilirken oluşan boşluğu Rusya’nın hızla doldurmasına karşı bir tıkaç arayışındadır. Suriye’de bükülen bileğinin masaya çarpmasından önce Rusya’nın zayıf gördüğü karnına yumruk atmaktadır. Bu nedenle güdümündeki kuvvetleri kışkırtmış ve Yanukoviç’in de “önlem almak yerine sorunu tavizle geçiştirme ve zamana yayma stratejisi” benimsemesinden yararlanarak Ukrayna’da darbe yapmıştır. Ancak esas olay sonrasında başlamıştır. Rusya Kırım’dan ABD’ye silah göstermiştir! Ve bu hamleden sonra tablo artık şu şekilde okunmaktadır: ABD Ukrayna’da yangın çıkarmış, Rusya da Kırım’dan itfaiye yollamıştır. Batı’nın Kırım’da yaşadığı şaşkınlık, Rusya’nın gösterdiği tepki hızı nedeniyledir. Batı, tıpkı 2004’teki gibi Rusya’nın bekleyeceğini, sorunu zamana yayacağını düşünmüştür. Ama Moskova bu kez, Rus kökenlilerin varlığı üzerinden Kırım’dan askeri çıkartma yapmıştır!

Korumalar köylüleri yumrukladı

Kamacı: Samandağ’ı yıldız yapalım Kürt kardeşlerimizin haklarıyla hiçbir alakası yoktur. Kürt ve Arap kardeşlerimiz, ancak yaşadığı milletle birleştiği, ortak hareket ettiği zaman, antiemperyalist, antisiyonist olabildiği zaman, kurtuluşa erişebilir, çözümü yakalayabilir. Bunu da ancak Selim Kamacı kardeşimiz ve İşçi Partisi Selim Kamacı yapabilir.”

İşçi Partisi Samandağ Belediye Başkan adayı Selim Kamacı “Bölgemizde barış için biz varız. Suriye ile zor zamanlarda düşmanlık yapanlar, seyirci kalanlar vardır. Gelin Samandağ’ı Doğu Akdeniz’in yıldızı yapalım. Samandağ’da yeni bir dönem başlıyor. Bundan sonra düzgün, namuslu, şerefli bir Belediye Başkanı olacak” dedi. Coşkuyla geçen toplantının ardından yüzlerce yurttaş seçim bürosuna yürüdü.

Şanlıurfa’da bulunan Bakan Faruk Çelik, AKP Belediye Başkan Adayı Celalettin Güvenç ile birlikte Hamurkesen köyüne gitti. Bakan Çelik’in korumalarının önlem aldığı odaya girmek isteyen bazı köy sakinlerine, içeride yer olmadığı gerekçesiyle izin verilmedi. Bunun üzerine tepki oluşunca korumalar, köylüleri yumrukladı. Arbedeyi jandarma sonlandırdı. Bakan Çelik, köydeki temaslarının ardından kent merkezinde Avukat Ömer Çelik ile Çağla Yıldız’ın düğününe katıldı. Düğünde halay çeken Bakan Çelik’in üzerine davetliler dolar yağdırdı.

Dikkat ederseniz, kabaca resmettiğimiz tabloda bir tek AKP’nin varlığı sırıtıyor. ABD, 2001’den itibaren BOP coğrafyasına yaptığı saldırılardan bir tek Türkiye’de hâlâ iktidarını tutabiliyor. Kuşkusuz onun da aslında 2013’te, Haziran Halk Hareketi ile yıkıldığını, ama bıraktığı boşluk doldurulamadığı için hâlâ varlığını koruduğunu söyleyebiliriz. Diğer yandan AKP’nin stratejik kullanım önemi, ABD’nin diğer tüm ülkelerdeki araçlarından daha çok Erdoğan’a yatırım yapmasına neden olmuştur. ABD “AKP ya da türevi” bir iktidara Ermenistan-Azerbaycan geriliminde, İran’da, Irak’ın kuzeyinde, Suriye’de, Kürt Koridoru projesinde, Kıbrıs’ta, Afganistan’da, Sincian-Uygur özerk bölgesinde ve şimdi de Ukrayna’da ihtiyaç duymaktadır. ABD’nin Kırım’daki yüzde 10 Tatar varlığını Rusya’ya karşı bir koz olarak kullanma ihtiyacı gündemdedir ve Ahmet Davutoğlu mesaiye başlamıştır. Peki, Suriye’de ABD’ye ilaç olamayan Davutoğlu, Ukrayna’da merhem olabilir mi?


3 MART 2014 PAZARTESİ

ROTA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Doğu PERİNÇEK dperincek@ip.org.tr

HALK BELEDİYESİNİN YEDİ DORUĞU - 4

Üretken kent Günümüz kenti, - Tüketen kenttir. - Borçlanan kenttir. - Rantçıları ve mafyayı sırtında taşıyan kenttir. - Yorulan kenttir. Çalışanların yollarda, taşıtlarda tükendiği kenttir. - Suç üreten kenttir. - Üretici olmayan nüfusun yığıldığı “obez” kenttir. Çalışanlar, kent hayatının kenarlarına itilmiş, varoşlara tıkılmıştır. Kentin tahtına emekçiler, üretenler, sanayiciler ve esnaf değil, mafya oturtulmuştur. Üretkenlik, rantçılara ve mafyaya kurban edilmiştir.

Kentlerde çalışanların ve üretenlerin iktidarı Kentlerde çalışanların ve üretenlerin iktidarını kuracağız. Kent hayatı üretkenliğe göre düzenlenecektir. Ev ile iş arasındaki dağlar kaldırılacaktır. Yollar, trafik canavarının değil, işine giden yurttaşın olacaktır. Büyük kentlerimizde ulaşımı felç eden, her gün milyonlarca saat zaman kaybına ve enerji savurganlığına yol açan, ömür törpüleyen bugünkü ulaşım yapısı değiştirilecek, toplutaşımacılık, bu arada yeraltı ve yerüstü raylı ulaşım projeleri hayata geçirilecektir. Üretimi ve üreticiyi desteklemek amacıyla ulaşım, elektrik, ısınma gibi kamu hizmetleri ucuzlatılacak ve zamanla parasız hale getirilecektir. Halk belediyesi üretimin ve üreticinin hizmetinde olacaktır. Kaynaklar sadakaya değil, işsize iş olanağı yaratan üretim ve hizmet projelerine ayrılacaktır. Yeni iş alanları yaratan girişimci desteklenecektir. Havadan para kazanma aracı olan kent rantları halkın kaynağına dönüştürülecektir. Hazine arazileri, kentte üretkenliğin ve refahın hizmetine sokulacaktır.

Üretkenliğe zarar veren kent şişmanlamasına son İşçi Partisi’nin Milli Hükümet Programı, kentlerimize üretici olmayan nüfus yığılmasına son verecek çözümler içeriyor. Vatan bütünlüğü ve refahın yayılması için, bölgeler arasında dengeli kalkınmayı gerçekleştireceğiz. Bu amaçla kamu yatırımlarını öncelikle geri kalmış bölgelere yönlendireceğiz. Bölgeler arasında dengeli kalkınma, sanayinin bütün ülkeye yayılmasını sağlayacaktır. İşçi Partisi’nde kurulan belediyeler, kentlere nüfus yığılmasını önleyen, kentleri ferahlatan ve böylece üretkenleştiren siyasetler izleyecek, hantal kentleşmeye son verecektir. Kentlerimizin çevresindeki küçük yerleşim birimleri ve köylerimiz, yaşam için çekici hale getirilecektir. Verimli tarım topraklarında sanayi kurulmasına ve betonlaşmaya izin verilmeyecektir. Halk belediyesi, yatırımlarında üretimin geliştirilmesine öncelik verecek, üreticiyi özendirecek ve üretim koşullarını elverişli kılacaktır.

İş yapma mutluluğu Kent hizmetlerinde belirleyici olan, üreticinin mutluluğu, sağlığı ve eğitimidir. İş yapmak, herkes için mutluluk, özgürlük ve özgüven kaynağıdır. Bütün yurttaşlarımızın, engelliden yaşlıya kadar, sağlık ve yeteneğine göre bir iş ve hizmet yapması için gerekli kurum ve çalışmalar örgütlenecektir. Köyde ve kentte çalışan üreticilerden esnaf ve sanayiciye kadar üretimde ve hizmette işlevi olan bütün yurttaşlarımızı, üretken kent için, İşçi Partisi’nde görev almaya, Halk Belediyesi için çalışmaya çağırıyoruz.

AYDINLIK’IN HABERİ ‘ KUMPAS’ SORUŞTURMASINDA DELİL OLDU

Eski Ergenekon ve Balyoz hâkimleri için tanıklık talebi ‘Bildiklerimizi anlatırız’ diyen eski hâkimlerin Aydınlık’a yaptıkları açıklamalar, suç duyurusu mahiyetinde olduğu gerekçesiyle Genelkurmay Askeri Savcılığı’nca yürütülen ‘TSK’ya kumpas’ soruşturması dosyasına girdi GAMZE ÇINLAR

Deliller Savcı Ekrem Aydıner’e de sunuldu

A

ydınlık’ın 24 Şubat tarihli, “Ergenekon ve Balyoz hâkimleri konuştu: Bildiklerimizi anlatırız” başlıklı haberi, Genelkurmay Askeri Savcılığı’nca yürütülen ‘TSK’ya kumpas’ soruşturması dosyasına girdi. Balyoz ve Askeri Casusluk davası avukatlarından Nevzat Güleşen, 41 müvekkili adına askeri savcılığa sunduğu dilekçede, eski İstanbul 13. ve 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanları Köksal Şengün ve Şeref Akçay’ın Aydınlık’ta çıkan beyanları doğrultusunda soruşturma kapsamında tanık sıfatıyla dinlenmesini talep etti. Avukat Güleşen, Askeri Savcılığın yürüttüğü ‘TSK’ya kumpas’ soruşturması dosyasına Balyoz ve Askeri Camada, normal hâkim ve susluk davalarındaki savcılar yıldırılarak tas‘kumpas delillerini’ sunfiye edilmiş, emekli oldu. 28 Şubat tarihli dimak veya atanmak zolekçede, bu davalardan runda bırakılmış, ikinci yargılanan 41 sanığın Nevzat Güleşen aşamada da Gülen Cemağdur/müşteki olarak soruş- maati mensuplarının atamaları turmaya dahil edilmeleri istendi. yapılmıştır.

Gülen’in iki aşamalı planı anlatıldı Özel yetkili mahkemelerde görevlendirilen hâkim ve savcıların özenle seçildiğini ifade eden Güleşen, bu noktada Gülen Cemaati yapılanması tarafından iki aşamalı bir plan uygulandığını dilekçede şöyle aktardı: “İlk aşa-

Şeref Şeref Şeref Şeref Akçay Akçay Akçay Akçay

‘Açıklamalar suç duyurusu mahiyetinde’ Avukat Güleşen, dilekçesinde, “İstanbul Özel Yetkili Mahkemelerinde hâkim olarak görev yapan Köksal Şengün Aydınlık gazetesine vermiş olduğu mülakatta bu konuda adeta suç duyurusu mahiyetinde çarpıcı açık-

Köksal Köksal Köksal Köksal Şengün Şengün Şengün

lamalar yapmıştır. Benzer şekilde, 24 Şubat 2014 tarihli Aydınlık gazetesinde hakim Köksal Şengün ve Şeref Akçay, kurulan kumpas konusunda bilgi vermeye hazır olduklarını beyan etmişlerdir” diyerek Şengün ve Akçay’ın soruşturma kapsamında tanık olarak dinlenilmelerini talep etti.

‘TSK hizaya getirilmeye çalışıldı’ Dilekçede, AKP ile Gülen Cemaati’nin ortak çıkarları doğrultusunda bir işbirliğine gidildiğine ilişkin bilgilere yer verilerek, “İktidar Partisi ve Gülen Cemaati arasında oluşan ortak menfaat ve manevra alanı sonucunda, hizaya getirilmesi gerektiği değerlendirilen Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına karşı, sahte deliller kullanılarak birçok davalar açılmıştır” denildi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 17 Aralık ve 25 Aralık 2013 tarihli ‘Yolsuzluk ve Rüşvet’ soruşturmalarının ardından ilk kez Gülen Cemaati’yle ilgili “emniyet ve yargı içinde bir çetenin varlığını” açıkladığı da kaydedildi.

Davalarının ortak özellikleri sıralandı Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın ‘Milli orduya kumpas kuruldu’ ifadesine dikkat çeken avukat Güleşen, “Milli orduya karşı açılan davaların ortak özellikleri ve somut sahtecilik izlerini” dilekçesinde ayrıntılı biçimde ortaya koydu. Kumpas davaları başta eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yargılandığı Ergenekon davası olmak üzere, Amirallere Suikast, 1. ve 2. Poyrazköy, Kafes Eylem Planı, 1.,2. ve 3. Balyoz, İstanbul Fuhuş ve Askeri Casusluk, İzmir Fuhuş ve Askeri Casusluk davaları olarak sıralandı. Davaların her birinin “sahte üretilmiş belgelere dayandırıldığı” bildirildi. Öte yandan, Genelkurmay Askeri Savcılığı’nca yürütülen

‘Tahliye olursanız koruma veririz’ İ

stanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Ergenekon davasından yargılanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, eski Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim Şahin ve Gazeteci Tuncay Özkan’ın koruma kararını kaldırdı. 16 Ocak 2014’te toplanan İstanbul İl Koruma Komisyonu, Perinçek, Alemdaroğlu, Şahin ve Özkan’ın korunma-

sıyla ilgili şu kararı aldı: “Hakkınızda ‘Tahliye olması ve talebi olması durumunda tedbir kararı tekrar değerlendirilmek üzere koruma kararının kaldırılmasına’ şeklinde karar verilmiş ve söz konusu alınan komisyon kararı Valilik Olur’una istinaden yürürlüğe girmiştir.” İstanbul Vali Yardımcısı Aziz Mercan imzalı karar, yurtseverlerin tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’ne gönderildi.

Doğu Doğu Doğu Doğu Perinçek Perinçek Perinçek Perinçek Perinçek

‘Sahte delillerle görülmüş tüm davalar araştırılsın’

C

HP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, yasadışı dinlemeler, teknik takip ve gizli tanık uygulamalarının adil yargıya etkilerinin araştırılması için Meclis Araştırma Komisyonu’na önerge verdi. Güler, araştırma komisyonu ile “Türkiye’nin hangi karanlık odaklarca, dinleme ve izleme sahtekar-

lığı ile esir alındığının ortaya çıkarılabileceğini” vurguladı. Güler ve 31 CHP milletvekilinin imzaladığı araştırma önergesi; iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması, teknik takip, dijital veriler, gizli tanık uygulamalarının adil yargılamaya etkilerinin araştırılması, bu konudaki mevzuat ve hak ihlali yara-

Birgül Ayman Güler

tan uygulamaların belirlenerek alınması gereken önlemlerin tespitini amaçlıyor.

‘Kamuoyunun inancı kalmamıştır’ Kamuoyunda, adil yargılama ilkesinin zedelendiğine ilişkin geniş bir kabul olduğunu vurgulayan Güler, “Kamuoyu dinleme ve kayda alma, teknik takip, dijital veriler, gizli tanık uygulamaları ile alınan kararların doğruluğuna inanmamaktadır” dedi. Önergede, önemli birçok davada yaşanan gelişmelere dikkat çeken Güler, “kamuoyunun takip ettiği birçok önemli davada somut delillerle desteklenmeyen dijital verilere dayalı olarak verilen kararların doğruluğuna inancı kalmamıştır” dedi. Balyoz Davası’nın önemli delillerinden diye gösterilen daha sonra TUBİTAK Raporu ile belgelenen 5 numaralı CD’nin sonradan

oluşturulduğunu anımsatan Güler, Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna yapılan müdahalenin kanıtlanması üzerine yapılan ‘sehven’ açıklamasının da davaların nasıl görüldüğünü ortaya koyduğunu söyledi.

‘Sistematik dinleme’ Siyasi parti genel merkezi, milletvekili, gazeteci ve yöneticilerin bulunduğu binlerce kişinin yasadışı dinlendiğinin ortaya çıkmasını da değerlendiren Güler, “Üstelik bunun, kamu otoritesini ve gücünü kullananlar tarafından yapılması hukuk devleti ve demokrasi değerlerinin çiğnendiğinin en somut örneklerini oluşturmaktadır” dedi. Güler, konunun önerilen Komisyon tarafından ivedilikle ele alınmasının yargıya ve adalete güvenin oluşmasına katkı sağlayacağını dile getirdi. AYDINLIK/ ANKARA

Avukat Güleşen, Askeri Savcılığa sunduğu dilekçenin bir benzerini de 10 Şubat’ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında Savcı Ekrem Aydıner’e sundu. Her iki dilekçede de, Balyoz ve Askeri Casusluk davalarındaki “sahtecilikler” sıralandı. Bunlardan biri ise ‘kumpasın’ hangi merkezden geldiğini ortaya koydu. İzmir Askeri Casusluk Ekrem Aydıner davasını başlatan ihbar e-postasının İP adresi izlendiğinde mesajın geldiği yerin CİA’nın Virginia Langley yakınlarında bir yer olduğu belirtilerek, “Bu durum, yabancı istihbarat örgütlerinin de kumpasın/komplonun bir parçası olduğu izlenimini kuvvetlendiriyor” denildi.

soruşturmanın, ‘TSK içerisinde kumpasta rol oynayan askeri personele’ yönelik olduğu belirtildi.

Hava Kuvvetleri’nde zafiyet yokmuş

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, üst düzey subayları Balyoz davasında hüküm giyen Hava Kuvvetleri’nde, F16 uçaklarının bir kısmında uygulanana modernizasyon programının istatistiklerde farklıklar görülmesine sebep olduğunu, “modernizasyon” haricinde herhangi bir zafiyetin bulunmadığını ileri sürdü. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, soru önergesinde, “Balyoz” davaları nedeniyle tutuklu üst düzey subayların yürüttükleri projelere dikkat çekerek, “Tutuklamalar nedeniyle milli programların işlemez hale geldiği iddiası doğru mudur?” sorusunu yöneltmişti. Yılmaz ise “Komutanlık bünyesinde personel kaynaklı bir gecikme bulunİsmet Yılmaz madığı” görüşünü savundu. 2011-20122013 yıllarında F-16 uçaklarının bir kısmında uygulanan modernizasyon programının normal yıl istatistiklerinden farklılık göstermesine sebep olduğunu belirten Yılmaz, “Bu durum programın gereğidir ve doğaldır. Modernizasyon haricindeki uçak faaliyetleri standartlar dahilinde olup herhangi bir zafiyet yoktur. Bakım arıza, parça bekler ve modernizasyonunda bulunan uçaklar haricinde tüm uçaklarımız harbe hazır durumdadır” dedi. ZİHNİ ERDEM/ ANKARA


3 MART 2014 PAZARTESİ

Hazırlayan: Sezim ÖZADALI

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

AKP PKK’YA VERDİĞİ SÖZÜ TUTTU. ‘BÖLÜCÜ YASA TORBASI’ SEÇİMDEN ÖNCE MECLİS’TEN GEÇTİ

Ana dilde eğitimin önü açıldı AKP’nin ‘Demokratikleşme paketi’ adını verdiği torba yasa paketi TBMM’den geçti. Çıkarılan yasa ile Anayasa çiğnenirken ana dilde eğitimin önü açıldı Anayasa’nın ‘değiştirilmesi teklif dahi edilemez’ dediği ’Devrim Yasaları’na müdahale edildi Devrim Yasaları’na müdahale

AYDINLIK/ANKARA

T

BMM Genel Kurulu’nda dün sabaha kadar süren çalışmalar sonucunda AKP’nin PKK’ya verdiği sözlerden bir bölümü daha yerine getirildi. TBMM’den geçen yasa ile Anayasa’ya aykırı olarak özel okullarda ana dilde eğitimin önü açıldı. Çıkarılan yasada bu konuda, “Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla özel okullar açılabilecek. Bu kurumlarda eğitim ve öğretimin yapılacağı dil ve lehçeler, Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilecek” ifadelerine yer verildi. Çıkarılan yasada bu kapsamda kurulacak okullarda eğitimi engellemek isteyenlere hapis cezası getirildi. Yasada şöyle denildi: “Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, kişinin eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasına, öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına engel olanlara, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek.”

Türkçe dışında propaganda serbest Yasada Türkçe dışında propaganda yapılması da güvenceye bağlanarak “Hem yerel hem de genel seçimlerde her türlü propagandanın, Türkçe’nin yanı sıra farklı dil

Anayasa’nın “değişt irilm dahi edilemez” dediğ esi teklif i “D saları”na müdahale ed evrim Yailiy İktisası Hakkında Ka or. Şapka nun ile Türk Harflerinin Kabul ve Tatb kında Kanunda yasakla iki Haknan eylemler ve yükümlülükle re aykırı davranmayı suç olarak dü Türk Ceza Kanununu zenleyen n 222. maddesi yürürlükten kaldı rılıyor.

Meclis tatile girdi TBMM, yasa paketini kabul ettikten sonra yerel seçimler nedeniyle tatile girdi. Genel Kurul’da AKP’nin önerisi kabul edildi. Genel Kurul 2 Mart ila 6 Mart arasında toplanmayacak. Kabul edilen Danışma Kurulunun önerisiyle de 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimler nedeniyle çalışmalarına 11 Mart’tan itibaren 15 gün ara verilecek. TBMM İçtüzüğüne göre “ara verme” 15 günü geçemiyor. Bu nedenle TBMM Genel Kurulu’nun 26 Mart’ta toplanması gerekiyor. Ancak milletvekilleri seçim bölgelerinde olduğu için Meclis’in çalışması beklenmiyor. Bu nedenle Meclis yerel seçim sonrasına kadar fiilen tatile girmiş bulunuyor. ve lehçelerde de yapılabileceği” hükmü getirildi. BDP’nin istekleri arasında yer alan, “Eş Genel Başkanlık” sistemine de olanak sağlandı. Yine BDP’nin istekleri arasında yer alan siyasi partilere devlet yardımı için gerekli olan oy yüzdesinin düşürülmesi de yasalaştı. Siyasi partilere devlet yardımı ya-

pılabilmesi için milletvekili genel seçimlerinde alınması gereken oy oranı yüzde 7’den yüzde 3’e indirildi. PKK’nın istediği “yerleşim birimlerine eski isimlerinin verilmesi” da yasada yer alıyor. Yasa ile yerleşim birimlerine eski isimlerinin geri verilmesi imkanı tanınıyor.

PKK’lı grup bankaya saldırdı

Miting meydanları Çıkarılan yasada toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı yer mülki amirin insafına bırakıldı. Yasada “bu hakkının kullanılacağı yer ve güzergahı, ilgili belediye başkanları ile siyasi partiler, meslek örgütleri ve sendikaların görüşü

alınarak” belirleneceği belirtilse de asıl karar mülki amire verildi.

Tehlikeli madde Kabul edilen yasada, kişilerin toplu ibadetleri yanı sıra bireysel ibadetlerinin engellenmesi de suç olarak düzenleniyor. Kişinin dini inancının gereğini yerine getirme-

sinin engellenmesi yaptırım altına alınıyor. Kişilerin Anayasa’da ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan dini inanç, düşünce ve kanaatleri açıklama özgürlüğünün cebir veya tehdit kullanılarak engellenmesi suç olarak tanımlanıyor. Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet, ayinlerin bireysel ve toplu olarak yapılmasının cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde, fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Hukukçular ise bu maddenin tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti. Mesai saatinde bir kişinin “Ben namaz kılacağım, Cuma’ya gideceğim” diye söylemesi halinde iş nedeniyle buna karşı çıkmanın suç olarak değerlendirilebileceğine vurgu yapıyorlar. Tartışılan bir madde de “nefret” suçlarıyla ilgili. Bu maddenin de ilerde ciddi sıkıntılara yol açabileceği ve istismarı halinde birçok kişinin haksız bir şekilde cezalandırılabileceği ifade edildi.

Bilal’in kursağına haram tı! l a z ö g n a ğ lokma girmemiş TGB’ye ola

T

ayyip Erdoğan dün Isparta’da partisinin mitinginde konuştu. Oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşması internete düşmesine rağmen “Bilal’in boğazından haram lokma geçmedi” dedi. Erdoğan, Fethullah Gülen’i ve CHP’yi Said-i Nursi üzerinden şu sözlerle eleştirdi: “CHP’nin iktidara gelmemesi için DP’yi ‘Kuran, vatan ve İslamiyet namına muhafazaya çalışıyorum’ diyor Said-i Nursi. Pensilvanya’daki zat, ağzına hiçbir zaman Bediüzzaman’ın ifadesini almamıştır. Güya onun yolunda gidiyor. Yalan, CHP ile şu anda kol kola giren, birlikte kaset siyaseti yapan birisi nasıl Said-i Nursi’nin izinden gidebilir? Papa ile kol kola pozları var. Biz siyasetçiyiz, her insanla beraber oluruz; ama sen siyasetçi değilsin. Elimizde kendisinin enteresan vaaz kasetleri var. Bunun itikadi olduğunu söylüyordu.”

İ

stanbul Kumkapı’da dün sabaha karşı PKK’lı bir grup, özel bir banka şubesine molotofkokteyli attı. Yolu barikat kurarak kapatan gruba polis biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etti. Hayriye Tüccarı Caddesi üzerinde sabah 05.30 sıralarında gerçekleşen olayda çevik kuvvet ekiplerinin müdahalesine göstericiler taşlarla karşılık verdi. Atılan molotofkokteyli nedeniyle yanan bankaya itfaiye ekipleri müdahale etti. Polisle göstericiler arasında ara sokaklarda kovalamaca yaşandı. Ara sokaklarda yakılan çöpler de polis tarafından söndürüldü. Saat 07.30’da dağılan göstericiler ellerinde PKK bayraklarıyla geri döndü ve aynı bankayı tekrar ateşe verdi. İkinci kez harekete geçen polis, biber gazı, tazyikli suyun yanında plastik mermilerle müdahale de bulundu. Savaş alanına dönen ara sokaklarda arama yapan polis, bir çadırla karşılaştı. Çadırın içinde Abdullah Öcalan posteri ve terör örgütüne ait bayrak dikkat çekti. Göstericilerin saklandığı bazı yerlerde içerisinde kimyasal madde ve akaryakıt bulunan bidonlar ele geçirildi. El konulan bidonların içinideki maddenin molotof yapımında kullanıldığı öğrenildi. Çadırın çevresini şeritle çeviren polis, detaylı çalışma başlattı. Olaylar sırasında gözaltına alınan bazı göstericiler Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

‘Kaçarsa getirip hesap soracağım’

Tayyip Erdoğan’ın Isparta’ya gelmesiyle Türkiye Gençlik Birliği üyeleri gözaltına alındı. Erdoğan’ın gittiği her ilde gözaltına alışan TGB’liler bu sefer yanlarına kitap aldı. 30 TGB’li Isparta Emniyet Müdürlüğü’nü kütüphaneye çevirdi. O anlar da objektiflere böyle yansıdı.

‘Yüzde 51’le geldi, 51’le gidecek’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir’deki mitingte Tayyip Erdoğan’a “Eğer bu ülkeyi terk ederse söz veriyorum onu geri getirip hesabını soracağım” sözleriyle yüklendi. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’le birlikte katıldığı mitingte konuşan Kılıçdaroğlu, “Hırsız siyasetçi olmaz, demokrasiye inanıyorsak iyi ahlaklı kişilerin ülkeyi yönetmesini istiyorsak 30 Mart’ta sandığa gideceğiz, haramilerden hesap soracağız” diye konuştu. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Hangi ülkenin başbakanı sabahın köründe oğluna telefon edip ‘Evdeki parayı sıfırlayın’ der. Sizin vicdanınız bunu kabul ediyor mu? Ülkeyi bir hırsız yönetemez. Gezi eylemlerinde 6 genç hayatını kaybetti. Bu kişinin ağzından bir tek ‘Başınız sağolsun’ lafı çıkmadı. Camide ‘içki içildi’ dedi, Kabataş’ta ‘başı örtülü bir kadın’ dedi. Allah’tan korkmuyor musun sen, insanları birbirine düşürüyorsun. Herkes elini vicdanına koyacak.”

MHP Lideri Devlet Bahçeli de Tayyip Erdoğan’a “Sen artık Çankaya yokuşunu çıkamazsın. Dizinin bağı kalmadı, yolun yarısında nefesin tükenir. Cumhurbaşkanlığı senin için hayaldir rüyadır” diye seslendi. Bahçeli, Manisa’nın Soma ilçesinde konuştu. Türkiye’nin önemli bir döneme girdiğini belirten, vatandaşlara, sandıklara sahip çıkmaları çağrısı yapan Bahçeli, “Türkiye’yi soyup soğana çeviren bir İranlı uşak tahliye ediliyor. Bir sebebi olsa gerek. Demekki bu İranlı uşak yolsuzluğu kiminle yaptığını iyice görmüş ajandasına not etmiş. Bu şahıs birçok şeyi biliyor. Beni kurtarmazsanız konuşur alayınızı yakarım diyor. Nasıl yakıyor. Savcıyı değiştiriyor. İddianameleri bir hoş ediyor. Yeterli delil yoktur diye dışarı salıyorlar.Abbas yolcu, 51 ile geldin 51 ile gideceksin. Ne kadar montaj derse komplo derse inanacak mıyız? Bu montajı nerede yapıyor. Seçim meydanlarında taşımalarla montaj dublajla konuşmalar yapıyor” diye konuştu. Bahçeli, AKP iktidarının Andımız ve T.C. ibarelerini kaldırdığını da hatırlattı.

Çanakkale Emniyeti’nde müdürlerin görev yerleri değişti

Ç PKK’lı grup bankayı ateşe verdi.

anakkale Emniyet Müdürlüğü’nde 20’den fazla şube müdürünün görev yeri değiştirildi. Görevine 10 gün önce atanan Yılmaz Özden, 20’nin üzerinde şube müdürünün görev yerlerinde rotasyon yaptı. Terör, Kaçakçılık

ve Asayiş başta olmak üzere neredeyse tüm şube müdürlerinin görev yerleri değişti. Böylece KOM Şube Müdürlüğü’nde, 6 Ocak’tan sonra ikinci kez değişiklik yapıldı. Daha önce yapılan görev değişikliği ile KOM Şube Müdürü Yaşar Kap-

lan görevinden alınmış, yerine Murat Sarı getirilmişti. Sarı’nın yerine de bundan böyle KOM Şube Müdürü olarak Selçuk Gedik görev yapacak. Asayiş Şube’ye Armağan Şen, Terörle Mücadele Şube’ye ise Ethem Ersöz getirildi.


Hazırlayan: Masum GÖK

İsmet

ARALIK

ÖZÇELİK

CHP’ye ‘F tipi örgüt’ uyarısı!

U

zunca bir süredir yoğun bir çalışma var. AKP’nin iktidardan gideceği anlaşılınca Türkiye’deki muhalefeti kontrol etme çabası öne çıktı. “Haziran Direnişi’nin içine girme”(!) gayreti hız kazandı. Çabalar, gizli “Sheraton buluşması” sonrasında bir üst aşamaya çıkarıldı. Birileri Amerika’ya giderken, Amerikalılar da adeta Türkiye’ye akın etti. Washington-İstanbul-Ankara hattı yine kalabalık. Bölgedeki ajanların Ukrayna ve Türkiye’ye kaydırıldığı konuşuluyor. Türkiye ajanların not defterlerinde sürekli ilk sırada.

‘Kontrol dışı’ muhalefet istenmiyor ABD kaygılı. Irak, Mısır, Suriye, İran’da yaşadıklarından sonra Türkiye’de işleri sıkı tutuyor. 2002’de iktidara getirdiği AKP’nin son kullanma tarihinin dolmakta olduğunu gördüğü için, “kontrol dışı” muhalefet endişesi yaşıyor. “Ayarlanmış yargı”dan sonra “ayarlanmış muhalefet” peşinde.

Tertiplerin başaktörleri AKP’ye tepki var. Ergenekon, Balyoz, ... tertipleri sonrası yaşananlara öfke büyük. Haziran Direnişi’nde yaptıkları affedilmiyor. Tertiplerin başoyuncularından “bazıları” ise “paçayı kurtarma” çabasında. Ses kayıtlarını piyasaya sürerek halkın AKP ve Erdoğan’a yönelik öfkesinin arasına karışıp kendilerini gizleme derdinde. “F tipi örgüt”ten bahsediyoruz. Sahte delillerle, sahte ihbar mektuplarıyla ABD adına Türk Ordusunu dağıtanlar, yurtseverlere “kumpas” kuranlar şimdi yaptıklarını unutturmaya çalışıyorlar.

Tabana dayatma CHP’nin yönetimi de bu durumu yasallaştırmaya, F tipi örgütü CHP’ye kabul ettirmeye çalışıyor. Başbakan Erdoğan’ın oğlu ile yaptığı iddia edilen ses kasetlerini bile bu amaçla kullanan yöneticiler var. “AKP’yi cemaatle birlikte yıkabiliriz” propagandası yapıyorlar. Cehennemin yolu iyi niyet taşlarıyla döşeniyor. Dedik ya! F tipi örgüt mü CHP’yi destekliyor, yoksa, “Yeni CHP” yöneticileri mi F tipi örgütü; karışık! F tipi örgütün yurtdışındaki okullarını gezip Twitter üzerinden F tipi örgüt propagandası yapan Faik Tunay bile artık TBMM Genel Kurulu’nda CHP sıralarında oturuyor. Hem de en önde. İlginç!

Belediyelerden sızdılar “Altı Ok”la alakası olmayan CHP yöneticileri kendilerine uygun bir CHP yaratma gayretinde. Özellikle İstanbul’da çok şeyler anlatılıyor. “Belediye Meclisi üyesi adaylar” tartışılıyor. “Cemaat, belediyeler üzerinden CHP’ye sızdı” diyenlerin sayısı artıyor. Gerçek CHP’liler gergin. “Bir dokun bin ah işit” durumu var. Sadece tabanda değil. Kılıçdaroğlu’nun en yakınlarında da durum aynı. Bu işin nereye varacağı şu anda tartışmalı. Ama bir yol ayrımının işaretlerini görmek o kadar da zor değil!

‘CHP cemaatleşiyor mu?’ “CHP cemaatleşiyor mu?” sorusu gündemde. Tedirginlik büyüyor. Ama “muhalif” diye bilinen CHP’liler sessizliğini koruyor. Sansürlerin en kötüsü “Otosansür” hat safhada. Yarının çok geç olabileceği endişeleri de yok. Ama CHP tabanı sağlam. Merkezden uzaklaştıkça hassasiyet artıyor. “CHP yönetimine karşı da Haziran Direnişi başlatırız” sesleri yükseliyor. Amerikalılar da bunu bildiği için çaresiz. “Geleneksel CHP tabanı cemaati kusmasın” diye formül arıyor.

Genelkurmay: PKK, muhtar kaçırdı HABER MERKEZİ

3 MART 2014 PAZARTESİ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Genelkurmay Başkanlığı, Hakkâri’de Çığlı köyü muhtarının terör örgütü mensupları tarafından kaçırıldığını açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Hakkâri Çukurca-Çığlı köyü muhtarı A.E.’nin silahlı üç bölücü terör örgütü mensubu tarafından evinden kaçırıldığı belirtilerek Çukurca İlçe Jandarma Komutanlığı’nca konuya ilişkin olarak Çukurca Kaymakamı ve Cumhuriyet Savcısına bilgi verildiği kaydedildi. Cumhuriyet Savcısının talimatıyla Çukurca İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından adli tahkikat başlatıldığı ifade edildi.

ABD Konsolosu özerklik çalışmasında B

DP yöneticilerinin “Yerel seçimlerden sonra özerkliği inşa etmeye başlayacağız” açıklamalarından sonra ABD’nin Adana 2. Konsolosu J.M. Saxton Ruiz, gezi ve incelemelerde bulunmak üzere Van’a geldi. Ruiz’in Van’dan BDP’nin en önemsediği yerler olan Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şanlıurfa’ya da gideceği öğrenildi. Ziyareti sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Konsolos Ruiz, “Bölgedeki gezime Van’dan başladım. Çeşitli sivil toplum örgütü temsilcileriyle görüştüm. Seçim öncesi izlenimler edindim” diye konuştu.

kiye’deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyleyen Ruiz, ABD’nin özellikle iç meselenin dışında kalmaya özen gösterdiğini dile getirdi.

J.M. Saxton Ruiz

‘Yolsuzluk iddiasını değerlendiriyoruz’

“Özerklik” açıklamaları yapılırken, ABD Konsolosu Ruiz’in Van’a gidip incelemelerde bulunması dikkat çekti. Van’da çeşitli dernekleri ve siyasi partileri ziyaret eden Konsolos Ruiz, ABD’nin Tür-

kiye’deki son gelişmelerin dışında kalmayı tercih ettiğini söyledi. Ruiz, yaptığı ziyaret-

lerin ardından Van Gölü Gazeteciler Cemiyeti’nde değerlendirmelerde bulundu. Tür-

“Yolsuzluk iddialarını ciddiye alıp değerlendiriyoruz” diyen Ruiz, “Çok acayip bir çatışma var. Yer değiştirmeler var. Hukukun üstünlüğü konusunda gördüğümüz eksiklikler var. Ancak tüm bunlara rağmen ABD olarak bu olayların dışında kalmak istiyoruz. Çünkü bunlar iç meseleler” açıklamasını yaptı.

PKK/BDP’NİN ‘FİİLİ ÖZERKLİK’ GİRİŞİMİNE TEPKİLER

Kürdümüz için çözüm değil Meclis’teki CHP, MHP milletvekilleri ve kitle örgütü başkanları, AKP’nin rızasıyla BDP’nin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da yürüttüğü ‘özerklik’ çalışmalarının ülkeyi etnik ayrışmaya götüreceği uyarısını yaptı ZİHNİ ERDEM / ANKARA

İ

ktidar ve ana muhalefet partisi liderlerinin sessiz kaldığı, PKKBDP ve HDP’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yerel seçimlerle birlikte fiili “özerk yönetimi inşa” girişimlerine, siyasi partiler ve kitle örgütlerinden tepkiler yükselmeye başladı. Aydınlık’a konuşan ve “özerklik” girişimlerine CHP’nin sessiz kalmasını da eleştiren bazı siyasilerin ve demokratik kitle örgütü yöneticilerinin tepkileri şöyle:

PKK’nın şehirlerdeki sözde “Asayiş Timleri”, doğuda bazı şehirlerde arabaları durdurarak kontroller yapmış ve müdahale etmek isteyen güvenlik güçleriyle çatışmıştı.

‘Özerklik Kürtler için de çözüm olmayacaktır’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan: “Bu, uzun vadede Türkiye’yi bölünmeye ve parçalanmaya götürecek bir süreçtir. Çözüm Türkiye’nin ulusal bütünlüğünü vurgulayan, ancak demokrasinin daha da genişletildiği bir sistemdir. BDP’nin getirdiği çözüm, Kürtler için de bir çözüm olmayacaktır. Tam tersine anti demokratik sistemin o bölgede bu kez Kürt siyasetçiler eliyle Kürt halkının üzerinde bir baskı unsuruna dönüşmesine neBülent Tezcan den olacaktır. Çözüm: Bundan 90 yıl önce Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal’in idaresidir. O da ulusal birlik ve bütünlük içerisinde, demokrasinin sınırsızca yaşadığı bir sistemdir. Böyle bir kampanya, -başka örneklerini de gördüğümüz gibi- Türkiye’yi etnik ve dinsel ayrışmalara dayalı çatışmalara sürükleyecek bir yeni projenin hayata geçmesidir. Maalesef AKP iktidarı son dönemde buna çanak tutan uygulamaların içerisindedir.”

ludur. PKK ve BDP’yle beraber, birlikte bir siyasal çözüm arıyorlar. Bütün Şehir Yasası’nı çıkardılar. Valililere okul müdürlerini atama yetkisi verdiler. Bütün bunlar orada adım adım kurtarılmış bir bölge inşa etmeye yöneliktir. Devletin bu konuda bir tavır koymaması, ulusal diOktay Vural namiklerin böyle oluşumu meşrulaştırmaya yönelik olarak psikolojik harekâtın parçası olarak kullanıldığını ortaya koyuyor. Bunlar psikolojik olarak toplumu hazırlamadır.”

tutan bir terör örgütü ile müzakere ve pazarlığa girerseniz olacağı budur. Başka bir şey söylemeye gerek yok. Bu pazarlıkların bir yarar sağlama amacı ile vatana yarar sağlayıp sağlamayacağı amacının farkını gözetmezseniz gelinecek yer burasıdır. ‘Muhalefet farkında mı?’ sorusunu aslında ‘Türkiye farkında S. Kanadoğlu mı?’ diye sorsak daha iyi. Türkiye farkında mı bu olup bitenlerin? O kuşkuya kapılmak, o konuda duyarlılık istemek sorunu çözer mi? Halkımızın uyanık olması lazım.”

‘MGK’nın değerlendirme yapmaması manidar’

‘Sadece muhalefet değil Türkiye tehlikenin farkında mı?’

‘Üniter yapıyı savunmazsanız inandırıcı olamazsınız’

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural: “AKP, bu süreçten sorum-

Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu: “Silahı elinde

CHP’nin eski Milletvekili Şahin Mengü: “Bu özerklik işlemi, Erdoğan ile varılan uzlaşma paralelinde

devam ediyor. Yoksa bunlar kendi başlarına ‘Biz bunu yaparız’ diyerek bu işi yapamazlar. Fiili bir özerklik dayatması yapabilmeleri zor bir iştir. Bunun için ciddi bir askeri güce ihtiyaç var. Bu, onların hamle yapmayacaklar Şahin Mengü anlamına da gelmez. Erdoğan, verdiği tavizlerle ilgili ses kayıtlarının yayınlanmasından çok rahatsız olacaktır. Kimsenin sessiz kalmaya hakkı yok.”

‘Ordu çekildi, bu bölge fiili işgale açık durumda’ ADD Başkanı Tansel Çölaşan: “BDP, dikkat ederseniz 17 Aralık sonrasında, AKP’nin çirkefliklerinin ortaya çıktığı süreçte bile çok net bir duruş göstermiyor. Bir hesaplarının hâlâ var olduğunu düşünüyo-

PKK / BDP tutum değiştirdi 17

Aralık operasyonunun ardından, Abdullah Öcalan’ın “Bu bir darbe girişimidir” işaretiyle, Tayyip Erdoğan’ın yanında saf tutan PKK/BDP’de son bir haftadır tutum değişikliği dikkat çekiyor. Henüz Öcalan’dan bir açıklama gelmedi ama, Tayyip Erdoğan ile oğlunun ses kaydının yayınlanmasının ardından Selahattin Demirtaş, hükümeti istifaya çağırdı. Oysa daha bir ay öncesine kadar PKK/BDP sözcüleri, 17 Aralık operasyonunu hükümete ve “çözüm süreci”ne yönelik bir darbe girişimi olarak niteliyor, Paris’te PKK’lıların öldürülmesinde rolleri açığa çıkan hükümet ve MİT yöneticilerini kollayan açıklamalar yapıyorlardı.

‘Başka bir aşamaya geçildi’ Ses kaydının yayınlanmasını, “Bu, 17 Aralık’a benzemiyor. Artık başka bir aşamaya geçilmiştir” sözleriyle değerlendiren Demirtaş, grup toplantısında şunları söyledi: “AKP, Başbakan dahil olmak

üzere hırsızlık, rüşvet, yolsuzluğa bulaşmış her kim olursa olsun soruşturmaya kendini dahil etmez ise AKP’nin tamamı bu işe bulaşmış olur. Bu işlerin artık üstünün örtülmesi mümkün değildir. Başbakanın yapması gereken, elindekini bırakıp teslim olmak. Kaçacak yer yok. Adalete teslim olacaksınız. Giderken bu ülkeyi kaosa sürükleme. Kendini bu saatten sonra kurtaramayabilirsin. Ama bu ülkeyi kurtarabilirsin. Kendini denetime açabilirsin.” Selahattin Demirtaş, CNNTÜRK’te 27 Şubat’ta katıldığı programda daha açık konuştu: “İktidarda hangi parti olursa olsun, Kürt sorunu için çaba sarf edeceğiz. AKP eğer muhatap olmaktan çıkarsa, biz oluşan al-

ternatiflerle barış mücadelesini sürdürürüz. Çözüm sürecini AK Parti’ye bağımlı kalmadan devam ettireceğiz.”

ra “Bizden bu kavgadan taraf olmamız isteniyor. Ya cemaatten ya da AK Parti’den yana taraf olmamız isteniyor” diyordu.

Öcalan, 17 Aralık’a ‘darbe girişimi’ demişti

Demirtaş: Darbeye ‘evet’ demeyiz

Öcalan, “Biz bu ateşe benzin taşımayacağız” sözleriyle ifade etmişti. Öcalan’ın, Ocak ayındaki görüşmede 17 Aralık değerlendirmesini Pervin Buldan şöyle anlatmıştı: “17 Aralık’ta başlayan tartışmalar ile ilgili de, hem bir yönüyle paralel devletin ortaya koymuş olduğu, yani sürece yönelik ortaya koymuş olduğu bir darbe girişimi olarak niteliyor.” Selahattin Demirtaş Selahattin da, 17 AraDemirtaş lık’tan hemen son-

14 Ocak’ta Cumhuriyet gazetesinde Selahattin Demirtaş şunları söylemişti: “Böyle bir ‘darbe girişiminin’ de Başbakan’ı götürmesine BDP evet demez. Biz bir ilkeyi kurtarmaya çalışıyoruz. Bu anlayış kazanırsa darbe ile yönetme geleneği ilelebet devam edecek. Hükümet gidecekse sandıkla gitmeli. Yolsuzluk varsa Başbakan hesabını vermeli. Biz Başbakan’ı koruma güdüsüyle, ‘yedirmeyiz’ düşüncesinde değiliz. Hesap sorulsun ama bunu hukuk sorsun, demokrasi sorsun. Paralel devletin galip gelmesi ve Erdoğan’ın gitmesi birçok şeyi etkiler. Bu süreci yürüten temel aktörlerden biri o olduğu için çözüm sürecini etkiler. Onun gitmesi diyalog sürecinin bitmesi demektir.”

rum. ‘Açılım’ sürecinden Erdoğan kendi paçasını kurtarmaya çalıştığı için uzak duruyor gibi; ama aslında durmuyor. O proje işliyor. Yasalarla, süreç zaten devam ediyor. Fiili durum da devam ediyor. Yasalarda ve fiili durumda ‘açılım’da dostluk var. Bugün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bir olay çıkmıyor ise PKK anlamında, bu nedenle çıkmıyor. Ordu çekilmiş, o bölge fiilen işgale açık bırakılmış durumda. Dolayısıyla BOP’un ‘özerk Kürdistan’ projesi yasal Tansel Çölaşan olarak da devam ediyor, fiili olarak da devam ediyor. Muhalefet partilerinin bu projeye tepki göstermemeleri oy kaygısından kaynaklanıyor olabilir, ama bizim bu projeyi kabul etmemiz ve buna sessiz kalmamız mümkün değil.”

Eski MHP’li vekile silahlı saldırı

Eski MHP Milletvekili Ali Özdemir ile kardeşi Mehmet Özdemir, Gaziantep’te silahlı saldırıda yaralandı. Saldırının faili oldukları iddiasıyla MHP İl Başkanı Mehmet Doğan ile oğlu Murat Doğan aranıyor. Dün akşam Abdükadir Aksu Bulvarı’nda meydana gelen olay, eski milletvekili Özdemir’in otomobiliyle giderken, aralarında husumet bulunan MHP İl Başkanı Mehmet Doğan’la karşılaşmasıyla başladı. İddiaya göre, otomobillerini kenara çeken iki taraf tartışmaya başladı. Kimin ateşlendiği henüz bilinmeyen tabancanın kurşunlarıyla Özdemir ve kardeşi yaralandı. Doğan ile oğlu ise kaçtı. Yaralılar hastaneye kaldırılırken polis saldırıyı gerçekleştirdikleri ileri sürülen MHP İl Başkanı Mehmet Doğan ve oğlu Murat’ın yakalanması için çalışma başlattı.


3 MART 2014 PAZARTESİ

Hazırlayan: Şafak TERZİ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

UKRAYNA BUNALIMI RUSYA, ABD, BM VE NATO GÜNDEMİNDE

Putin: Koruma hakkımız Obama: Anlıyorum Putin: Ukrayna ve Kırım’daki Rusları koruma hakkım var. Obama, Rus azınlığın güvenliğinin sağlanması ihtiyacını anladığını söyledi

U

Obama’nın yanıtı Beyaz Saray Sözcüsünün yaptığı açıklamaya göre, Obama yanıt olarak, ABD’nin Ukrayna’daki Rus azınlığın güvenliğinin sağlanması ihtiyacını anladığını bildirdi. Obama, durumun Kiev’i Rus azınlığın haklarını engellememeye zorlayacağını böyledi. Obama, “Ukrayna hükümeti bütün Ukraynalıların haklarını koruma ve uluslararası yükümlülüklerini uyma konusunda netleşmelidir” dedi. Putin, BM Genel Sekreteri Ban’a da benzer açıklamaları yaptı. Genel Sekreter Ban, bunalımın bütün tarafların katılımı çerçevesinde siyasi yollarla çözüme kavuş-

Rasmussen

Rada’dan Putin’e çağrı

Obama turulması tavsiyasinde bulundu.

NATO: Avrupa’ya tehdit NATO, Putin’e Ukrayna’ya asker gönderme yetkisi verilmesini, “bütün Avrupa’ya yönelik tehdit” olarak görüyor. Reuters ajansının verdiği habere göre, NATO Genel Sekreteri Rasmussen, “Rusya’nın eylemleri BM ilkelerine aykırı” iddiasında bulundu. Rusya yönetimini gerginliği tırmandıracak tüm eylemlerden uzak durmaya çağıran Rasmussen, tüm tarafların mevcut durumu çözmek için bir an önce tedbir almaları gerektiğini söyledi. “Ukrayna yönetimini bütün vatandaşların çıkarlarını gözetmeye ve ulusal azınlıkların haklarını unutmamaya” çağıran Rasmussen, “Ukrayna halkının dış müdahale olmaksızın geleceğini belirleme hakkını destekliyorum” dedi. Yarın NATO daimi temsilciler toplantısı yapılacak. NATO Genel Sekreteri, bu toplantıda Ukrayna’daki olayların Avrupa’nın güvenliğine ve NATO-Rusya ilişkilerine et-

kisinin konuşulacağını bildirdi. Kiev’deki darbeci yönetim, NATO’ya “Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve halkının haklarını korumak için gerekli her türlü önlemi alması” çağrısında bulundu. Darbeci yönetimin Dışişleri Bakanı Andrey Deşçitsa da Atlantik Konseyi’ne benzeri bir başvuruda bulundu.

NATO’ye Kırım’dan yanıt Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamento Başkanı Vladimir Konstantinov, NATO ordusunun Kırım’a girmesi durumunda yaşanacak ölümlerden NATO’nun sorumlu olacağını açıkladı. RIA Novosti ajansının verdiği habere göre, Konstantinov, Kırım’da NATO güçlerinin katılımıyla olası bir silahlı çatışmanın yaşanması durumunda sorumluluğu almaya hazır olup olmadığı sorusuna, “NATO sorumlu olur. NATO’dan buraya gelmelerini istemedik. Bu topraklar Rus dünyasına ait. Bir rica, bunu kimse unutmasın” dedi.

Ukrayna parlamentosu Yüksek Rada, Putin’i Rus ordusunun Ukrayna’ya girmesine izin vermemeye çağırdı. RIA Novosti ajansının verdiği habere göre, parlamentonun dün kabul ettiği açıklamada, “Yüksek Rada, Rusya Silahlı Kuvvetleri’nin Ukrayna topraklarına girmesine izin vermemesi için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e başvurduğunu duyuruyor” ifadesi yer aldı. Yüksek Rada, ayrıca, Rusya Karadeniz Filosu askerlerinin konuşlandırıldıkları yerlere geri çekilmesi çağrısında bulundu. Açıklamada, “Yüksek Rada, Rusya Karadeniz Filosu’nun Ukrayna topraklarında bulunmasına ilişkin temel anlaşmaların, hiç sapmadan uygulanması talebini açıklıyor. Ordu, bir an önce konuşlandırıldığı yerlere geri çekilmeli. Asker, teçhizat ve silahların herhangi bir hareketi kesinlikle sadece Ukrayna’nın yetkili makamlarıyla koordinasyon içinde yapılmalıdır” denildi. Öte yandan Ukrayna Milli Güvenlik Konseyi, Ukrayna ordusuna “savaşa hazır duruma geçme” emri verdi ve ülkede genel seferberlik ilan edildi. Rusya, Kiev’deki darbeci yönetimi hiçbir şekilde dikkate almayacağını, Ukrayna’nın meşru devlet başkanı olarak Viktor Yanukoviç’i tanıdığını bildirdi.

FRANSIZ DIŞ POLİTİKA UZMANI CHAUPRADE:

Ukrayna’daki krizden ABD ve AB sorumlu Ukrayna’nın doğusunda ve Kırım’da yaşayan Rus dilli halkı tehdit etmesine izin ransız dış politika uzmanı Aymeric vermeyeceği kolaylıkla öngörülebilirdi” Chauprade, ABD ve Avrupa Birliği diye vurguladı. (AB) yönetimlerinin Ukrayna’da Chauprade, “Olası sonuçları düşün“darbeyle iktidar değişimini” desteklerken meden ateşle oynamaya karar veren ve sonuçlarını öngörmesi gerektiğini söyledi. Ukrayna’nın bir kısmını diğerine karşı Interfaks ajansının verdiği habere göre, kışkırtan (Batı ülkelerindeki) makam piChauprade, “Rusya’nın tüm romanları, şimdi elbette Rus dikkatini Soçi Olimpiyatla‘itfaiyecilerin’ gelişinden rına kilitlediği bir anda ABD memnuniyetsizliği dile getive AB’nin sorumsuzca Ukrebilir. Ancak, Ukrayna devrayna’nın meşru seçilmiş letinin zayıflatılmasından asıl cumhurbaşkanına karşı darbu piromanlar tarih önünde benin organizatörlerine dessorumlu olacak” diye yazdı. tek vermesinin sonuçlarını Mevcut durumdan çıkışın görüyoruz” yorumunda buABD olmaksızın aranması lundu. çağrısında bulunan Chaup“Ukrayna’da dıştan kışrade, “Şimdi ilgili tüm taraflar, Chauprade kırtılan karışıklıkların baUkraynalılar, AB ülkeleri ve şında, bu ülkedeki durumun Rusya, kriz için halkların çıdaha da ağırlaşacağı konusunda uyardım” karlarına uygun ve milli kimliklerini kodiyen Chauprade, “Mantıklı düşünülseydi ruyacak adil ve barışçıl bir çözüm bulmalı” Moskova’nın yeni Ukrayna yönetiminin önerisinde bulundu. DIŞ HABER SERVİSİ

F George Soros

Soros: Rusya ile birlikte... DIŞ HABER SERVİSİ

U

krayna krizinde George Soros da tartışmalara katıldı. Özellikle Doğu Avrupa’da birçok Batıcı ayaklanmayı desteklemiş olan Soros, Alman Süddeutsche Zeitung gazetesine bir makale yazdı. Bir yandan Ukrayna için bir Marşal planı öneren Soros, diğer yandan Rusya’nın da sürece dahil edilmesi gerektiğini savundu.

‘Vakfımız göreve hazır’ 27 Şubat’ta yayımlanan makalesinde Soros, Ukrayna’da da bir vakfa sahip olduğunu açıkladı. Ukrayna’nın bağımsızlığına kavuşmasından önce kurulan Renaissance Foundation isimli bu kuruluşun son olaylara “doğrudan katılmadığını” savundu. Soros, vakfının ülkede “demokratik kurumların kurulmasında, adil ve işleyen bir hukuk sisteminin inşa edilmesinde görev almaya hazır olduğunu” ekledi.

Reçete: pazarını aç Ukrayna’yı bir yatırım sahası olarak

değerlendiren Soros, ülkenin pazarını Avrupalı şirketlere açmasını ve özellikle parça üretimi alanında faaliyet göstermesini, bunun karşılığında da AB’nin kendi pazarını açmasını öneriyor. Bu işbölümüne göre, Ukrayna, ucuz işgücü ile Avrupalı şirketlere yedek parça ve ara malları üreten bir yatırım alanı olacak. “Ukrayna bu şekilde dünya ekonomisine entegre olabilir.” Bu entegrasyon için AB ve özellikle Almanya’nın Ukrayna’ya kaynak aktarması gerektiğini belirten Soros, bir tür Marshall Planı önerdi. Soros’a göre, bu plan, soğuk savaşın tersine Rusya’ya karşı oluşturulmamalı. Ukrayna, Avrupa ile Rusya arasında “açılan kapı” olmalı.

Merkel Putin’le bizzat görüşsün Soros, Ukrayna’nın yeniden yapılandırılma projesine Rusya’nın kesinlikle dahil edilmesini talep ediyor. Önerisi, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile “bizzat görüşmesi ve Rusya’nın Ukrayna’nın yeniden doğumuna ortak olarak katılmasını sağlaması”.

‘Kiev’de Amerikalı, Alman, Türk paralı askerler var’ DIŞ HABER SERVİSİ

U

krayna’nın başkenti Kiev’de güvenlik güçleriyle çatışan gruplarda ABD, Almanya ve Türkiye’den gelenler dahil çok sayıda yabancı paralı askerin olduğu bildirildi. Kiev’deki olaylara katılan ve Rus sınır muhafızları tarafından Bryansk’ta yakalanan bir kişi, Rossiya-24 televizyonuna açıklamalar yaptı. Tutuklu, “Orada paralı askerler var. ABD’den, Almanya’dan geldiler. Aynı askeri giysileri kullanıyorlar.

Maduro’dan ‘barış konferansları’ önerisi OSMAN BAYRAM/CARACAS

Putin

DIŞ HABER SERVİSİ krayna bunalımı Rusya, ABD, Birleşmiş Milletler (BM) ve NATO’nun açıkça devreye girdiği bir konuma tırmandı. Rusya Federasyon Konseyi’nin Devlet Başkanı Vladimir Putin’e Ukrayna’ya asker gönderme yetkisi vermesini, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, “bütün Avrupa’ya tehdit” olarak değerlendirdi. Rusya Devlet Başkanı Putin, ABD Başkanı Barack Obama’yı ve BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun’u telefonla arayarak, Rusya’nın sorunu ilişkin görüşlerini aktardı. Kremlin basın sözcüsünün yaptığı açıklamaya göre, Putin, Obama’ya, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda ve Kırım’da Rusça konuşan halkı ve kendi çıkarlarını koruma hakkı bulunduğunu bildirdi. Putin, Obama’nın “Rus askerlerinin Ukrayna’ya gönderilmesi kışkırtıcı bir hareket olur” değerlendirmesine karşılık, “Kışkırtıcı hareket, aşırı sağcı unsurları teşvik ederek suç işleyen Kiev’deki otoritedir” yanıtını verdi. Putin, Ukrayna’daki Ruslar için ciddi hayati tehlike bulunduğunu bildirdi. Rusya Federal Göçmen Dairesi, Ukrayna’dan Rusya’ya siyasi sığınma isteklerinde bir sıçrama olduğunu, 143 bin kişinin bu yönda başvuru yaptığını açıkladı. Rusya gümrüğü ise, Rusya’ya giriş yapan Ukraynalıların sayısının 660 bini bulduğunu bildirdi

Nicolas Maduro

Savunma grupları komutanlarıyla sürekli bir şeyler konuşuyorlar, bir şeyler imzalıyorlar. Yaklaşık sayılarını söyleyemem. 60 Amerikalı gelmişti. Almanlar gelmişti, sayıları 40-50 kadardı. Polonyalılar, Türkler, diğer ülkelerden de çok kişi var” dedi. Rusya’da “paralı askerlik” suçundan ceza alması beklenen tutuklu, Kiev’de faşist grupların çekirdeğini yabancıların oluşturduğunu söyledi. Tutuklu, “Oradaki insanlar şu anda çok öfkeli, alkol ve uyuşturucu etkisindeler. İşi gücü yok” diye konuştu.

Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro, ülkedeki olaylara karşı “barış için 5 eylem” önerisi sundu. Öneri, bir koordinasyon komitesinin, ekonomide gerçekler komisyonunun, eyaletlerde barış konferanslarının, bir siyaset komisyonunun kurulmasını ve sosyal hareketlerin sektörler bazında barış konferansları düzenlemesini öngörüyor. Maduro, “Bunlar benim resmi ve tüm Venezuela halkına yaptığım açık önerilerdir. Ve eminim ki, Venezuela’da barış ve sevgi şiddeti yenecektir” dedi. Maduro önerilerini, toplumun değişik katmanlarından kitle örgütlerinin katıldığı bir toplantıda açıkladı. Muhalefeti de komisyonlarda yer almaya ve hükümetle diyaloğa girmeye davet etti. Muhalefet liderlerinden Henrique Capriles, “Venezuela’da demokrasi için sadece hükümetin değişmesi yetmez, tüm sistem değişmeli” dedi. Öte yandan, Venezuela Dışişleri Bakanı Elias Jaua, ABD Senato’sunun ambargo isteğine sert tepki gösterdi. Jaua Venezuela’nın tüm Latin Amerika’nın desteğine sahip olduğunu vurgulayan Jaua, ABD’nin müdahaleci tavrının bölgesel birlik UNASUR’da gündeme getirileceğini belirtti.

‘Gar saldırısından Uygur El Kaidesi sorumlu’ DIŞ HABER SERVİSİ

Çin’in Yunnan ilindeki Kunming Garı’nda meydana gelen patlamadan Doğu Türkistan İslami Hareketi sorumlu tutuldu. Kunming Garı’nda önceki gece meydana gelen patlamada 29 kişi öldü, 130 kişi yaralandı. Çin haber ajansı Şinhua’nın haberine göre, Çin makamları, bombalı saldırıyı 10 kişilik palalı bir grup düzenledi. Çin polisi saldırganların beşini ölü elegeçirdi. Kaçan saldırganların aranması sürüyor. Yerel güvenlik kaynakları, “Olay yerinde bulunan kanıtlar, saldırıyı Sincian Özerk Bölgesi’ndeki ayrılıkçıların düzenlediğini gösteriyor” açıklamasında bulundu. Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping, terör saldırısını gerçekleştirenlere karşı amansız davranılması talimatını verdi. Doğu Türkistan İslami Hareketi “Uygur El Kaidesi” olarak biliniyor ve Birleşmiş Milletler’in (BM) terör örgütleri listesinde yer alıyor.

Mursi’nin oğlu esrardan tutuklandı DIŞ HABER SERVİSİ

Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin oğlu Abdullah Mursi, uyuşturucu bulundurmak suçundan tutuklandı. Mısır güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, devrik Cumhurbaşkanı Mursi’nin oğlu Abdullah, cumartesi günü Mısır’ın Kalyubia kentinde esrar bulundurmaktan tutuklandı. Konuyla ilgili adli rapora göre, üç polis memuru Kalyubia’nın Obour kesiminde, yan yolda park etmiş siyah camlı, Octavia marka bir araca rastladı. Polis memurları araca yaklaştıklarında esrar kokusunu farkettiler. Yapılan kimlik kontrolünde şahsın Mursi’nin oğlu Abdullah Mursi olduğu ortaya çıktı. Arabada yapılan aramada, aracın torpido gözünde ve küllükte yanar halde ve yakılmamış iki adet esrarlı sigara bulundu. Güvenlik güçlerinden alınan bilgiye göre, Abdullah Mursi başta polisin arama ısrarına direndi, fakat daha sonra kan ve idrar örneği vermesi için ikna edildi. Oğul Mursi gözaltına alınırken, savcılık aracın Mursi’nin bir arkadaşına ait olduğunu belirtti. Abdullah’ın ağabeyi Usame Mursi, Twitter hesabından olay için, “Bu bir kaçırmadır. Uyuşturucu suçlaması ise tamamen yalan” dedi. Müslüman Kardeşler taraftarları da gözaltının, “eski cumhurbaşkanının ailesini kötülemek için yeni bir bahane” olduğunu savundu.


3 MART 2014 PAZARTESİ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

DÜNÜN ÇÖZÜMLERİ Sudoku 2

Sudoku 1

Kakuro 1

Aydınlık

KURULUŞ. 1921

ŞEFİK HÜSNÜ DEĞMER

Kakuro 2

Yıl. 93 Sayı. 2304

VATAN - EMEK - NAMUS

Sahibi Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdür Celal Demirel Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel Yazıişleri Müdürü Ergün Gedek Sorumlu Müdür Murat Şimşek

Kare

Dünya Şafak Terzi Önder Öztürk Erdem Atay Emek Esin Turhan Cansu Yiğit Toplum Özlem Konur Usta Sezim Özadalı Anıl Budak Ceyhun Bozkurt Spor Bilgi İşlem Güven Karakurt Recep Erçin Hayati Asilyazıcı Dağıtım Md.Cumali Karagöllü Ankara İsmet Özçelik İzmir Hayati Özcan Avrupa Beyhan Yıldırım Reklam Grup Başkanı Duygu İlem Genel Müdür Yardımcısı (Tüzel Kişi Temsilcisi) Metin Aktaş Genel Müdür Yardımcısı (Personel ve İdari) İsmet Öğütücü Genel Müdür Yardımcısı (Baskı ve Teknik) Melih Yıldırım

Haber Koord. Haber Müdürü Haber Md. Yrd İstihbarat Şefi Haber Araştırma Ekonomi Kültür Sanat

Yönetim Yeri. İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No.3/3 Beyoğlu - İstanbul

Tel. 0212 251 21 14 - 15 - 16 Faks. 251 55 06 Ankara Büro Tel. 0312 229 88 45 Faks. 0312 229 88 47 İzmir Büro Tel ve Faks. 0232 489 16 15 Avrupa Tel: 0049 69 25 62 88 73 E-Posta: haber@aydinlikavrupa.eu Adana Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0322 435 92 77 İzmir Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0232 257 69 01

Ankara Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. 35. Cadde Matbaacılar Sitesi No. 11 İvedik-Ankara İstanbul Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Oruçreis Cad. Remzi Özkaya Sok. No.16 Bahçelievler / İstanbul Tel. 0212 655 44 34

Dağıtım. Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş.

Önerileriniz için. halklailiskiler@aydinlikgazete.com www.aydinlikgazete.com Yayın Türü. Yaygın Süreli

Sayısal

Soldan sağa 1. Kendiliğinden bir yere birikmiş olan şey - Bizmut’un simgesi 2. İpekten, sarımtırak nakışlı ve beyaz renkli bir kumaş türü - Bir malın ya da bir firmanın ayırt edici işareti, belirtke, logo 3. Kripton’un simgesi - Topraktaki fazla suyu akıtmak için yeraltına döşenmiş delikli künk ya da plastik borudan oluşan akıntı yolu İyi, güzel 4. Bağımlı, bağlı - Deniz veya göl kıyısı 5. Gaye, maksat, amaç - Öküz yemliği 6. Çocuklarda kalsiyum, fosfor eksikliğinden veya dengesizliğinden ileri gelen bir kemik hastalığı - Kimse, kişi 7. Cennet - Taklitler yaparak, hikaye anlatarak halkı eğlendiren sanatçısı 8. Bir yüzölçümü birimi - Afrika’da yaşayan bir antilop türü İhtiyaçları devletçe karşılanan onbaşı ve çavuş rütbesindeki asker 9. Bir şekerleme türü - İsviçre’de bir nehir - Tantal’ın simgesi 10. Bir şeyi kendisi için yeterli bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek 11. Bunama, bunaklık - Devlet İstatistik Enstitüsü (kısa) - Kimononun üstüne takılan, biçimi ve boyutu cinsiyete, yaşa, mevkiye ve

bölgeye göre değişen, bir düğümle birleştirilen geniş ipek kuşak 12. Taş, mermer, vb. gibi sert cisimler üzerine yazılmış oyma veya kabartma yazı, yazıt - Eti beyaz ve lezzetli bir balık türü Yukarıdan aşağıya 1. Toprakta, suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanmaveya hastalıklara yol açantek hücreli canlı, mikrop - Eski Türklerde “totem”e verilen ad 2. Aklama - Pirinç rakısı - Boru sesi 3. Radyum’un simgesi - İnsanlık 4. Tenzilat, iskonto - Dahilik 5. Pasak - Mısır’ın plakası - Engel 6. Kuzey Kutbu’nda yaşayan topluluklara verilen ad - Fikir, düşünce 7. Emile Zola’nın bir romanı - Cehennem bekçisi 8. Türk Malı (kısa) - Allah’a olan şükran duygularını bildirme Bilerek yapılan iş ve fiil 9. Kulplu, emzikli su kabı - Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu 10. Lale bahçesi - Kuruyarak veya çürüyerek içi boşalmış olan 11. Tende bulunan koyu renkli küçük leke - Huzur, erinç Berilyum’un simgesi 12. Eskiden yoksullara ve öğrencilere yiyecek dağıtmak amacıyla kurulmuş bir hayır kurumu - Deyim

Soldan sağa 1 Alışılmadık çağrışımlar yaratılarak, nesne ve olayların beklenmedik, fantastik ya da şaşırtıcı bölümleri kullanılıp gerçek dünyadaki ölçek, biçim ve ilişkilerden bilinçli olarak kaçılarak gerçekleştirilen sanatsal bir yöntem 7 Yankı, yansıma 10 İki yanı ağaçlı, doğrusal, geniş yaya caddesi 11 Bahçelerde çiçek dikmek için ayrılan yer 13 Lütesyum’un simgesi 14 Sancağı, yelkeni ya da sereni aşağı alma 16 Ailesinin geçimini sağlayan 18 Çalışma, emek 20 “Oğuz …” (yazar) 22 İsviçre’de bir nehir 24 Samaryum’un simgesi 25 Yasama veya var olma süresi, hayat 26 Hayal, imaj 27 Ünlem 29 İri taşların traşlanmasında kullanılan tırnaklı aygıt 31 Bir binek hayvanı 32 Beniz kelimesi ile birlikte “yüz rengi” anlamında kullanılan bir sözcük 33 Yemek, yiyecek 35 Prometyum’un simgesi 36 Alamet, nişan 37 Beynin parçaları, bölümleri

38 Kemer, bele bağlanan kuşak 41 Letonya’nın başkenti 43 Haşin, kaba 45 Bir nota 46 Gözde açık kestane rengi 48 Bir tapınak ya da kutsal alanın yalnız din adamlarının girmesine izin verilen bölümü 50 Rüzgar 52 Yemek listesi 54 Yünden dövülerek yapılan kaba ve kalın kumaş 55 Hastalıktan kurtulma, iyileşme 56 Bektaşilerin boyunlarına taktıkları bir taş Yukarıdan aşağıya 1 Alman gökbilimci, matematikçi ve fizikçi 2 Lübnan’ın plakası 3 Dikkati çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü olgu, hadise 4 Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan tuzlu sıvı 5 Kamu kuruluşlarının ve devlet memurlarının temel hak ve yükümlülüklerini belirleyen yasalar, tüzükler ve yönetmelikler bütünü 6 Kiloamper (kısa) 7 Ahilik ocağından olan 8 Vilayet 9 Komedilerde şen şakrak,

iğneleyici tavırlı hizmetçi rolü 12 Demiryolu 15 Japonya’nın eski adı 17 Arapça’da bir harf 19 Belleğin güçten düşmesi ya da kaybolması 21 Metal üzerine kazıda ya da ahşap tornasında kullanılan çelik kalem 23 Evlilik korkusu 25 Karaciğerin salgıladığı sindirime yardımcı bir salgı, safra 26 İnce urgan 28 Köpek 30 Dolmuş yapan at arabası 32 İtalyan kökenli bir talih oyunu 34 Konya’da bir baraj 35 Platin’in simgesi 37 Parlak, saydam kırmızı renkte değerli bir taş 39 Bir işi, bir görevi yerine getirme 40 İnsan eliyle açılmış olan geniş su yolu 42 Dilenci 44 Ekmek 47 Japonya’da buda rahibesi 49 Bayram ve şenliklerde caddelere kurulan süslü kemer 51 Bağışlama, mazur görme 53 Mısır’ın plakası


3 MART 2014 PAZARTESİ

twitter.com/medyaninhalleri

Nereye kaçacaksın Rıza Sarraf Ayakkabı kaçmaz, bırakın. kutusu, kaçmaz. İlker Başbuğ Ömrünü bu kaçabilir, sakın. topraklara adaRıza Sarraf’a yan Doğu Pesiper olan, sana rinçek, kızı NazYılmaz Özdil soruşturma açılıcan’ın babalırsa önüne yatamın rım diyen Muamyüzüne bakamer Güler’in, yatak oda- cak gönüllü arıyorum sında para kasaları bu- dediği Tuncay Özkan, lunan oğlu, kaçmaz... hayatları boyunca terörle İbrahim Fırtına, Öz- mücadele edip, terörist den Örnek, Engin Alan, ilan edilen Hurşit Tolon, şeref madalyalı general- Hanefi Avcı, ikametgâh ler, amiraller kaçabilir. adresi olarak cezaevini Rıza Sarraf’ın özel gösteren, dışardan çok uçağıyla umreye giden, içerde kalan koluna 700 bin liralık profesör Yalçın Küsaat takılan, fezlekesinde çük, rektör profesör Ke52 milyon dolar rüşvet mal Alemdaroğlu, suçu aldığı yazılan Zafer Çağ- gazetecilik olan Merdan layan’ın, rüşvete aracı- Yanardağ, kaçabilir öyle lıktan tutuklanan oğlu mi? kaçmaz... Gel denilince Eyyy sen! Hint Okyanusu’ndan, Senin kimi dışarı çıAvustralya’dan koşa kardığının, kimi içerde koşa gelen, Maltepe’deki tuttuğunun bi önemi yok arkadaşlarım, Silivri, artık. Hasdal, Hadımköy, SinToplum vicdanı, içercan, Mamak ve Şirin- dekileri beraat ettirdi, yer’deki, donanmanın, dışarı çıkardıklarını mahhava kuvvetlerinin en kûm etti. seçkin subayları, bordo Sen asıl kendi derbereli kahramanlar, ka- dine yan. çabilir. Nereye kaçacaksın.

Yüzsüzlüğün saltanatı Kıbrıs Barış Harekatı’nın rinçek, 21 Mart 2008’den beri cekahramanlarından, üstün cezaevinde... saret ve feragat madalyalı Gazeteci Hikmet Çiçek, 25 emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, Mart 2008’den beri cezaevinde... 15 Haziran 2007’den beri ceGazeteci Tuncay Özkan 23 Eylül zaevinde... 2008’den beri cezaevinde... Selcan Taşçı Yazar Ergun Poyraz, 27 Eski 1. Ordu Komutanı, emekTemmuz 2007’den beri cezali orgeneral 72 yaşındaki Hurşit evinde... Tolon, Abdullah Öcalan’ın İmEmekli Tuğgeneral Veli Küçük, Türk- ralı’daki sorgulamasını yapan, pankreaOrtodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü sında kanser başlangıcı olan, kalp hastası Sevgi Erenerol, Avukat Kemal Kerinçsiz emekli albay Hasan Atilla Uğur, prostat 22 0cak 2008’den beri cezaevinde... kanseri olan ve et yiyen bakteri yüzünden İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Pe- her an ölüm riski bulunan, hastanede

Reza’nın gözünde nesiniz 29 yaşındaki dolar milyarderi “saygın işadamı” Reza Zarrab, telefonda “rüşvet işlerini halleden” Rüçhan Bayar isimli adamıyla konuşuyor. Önemli birine verilecek “hediyeden” söz ediyorlar. Ve dedesinden öğrendiği “veciz bir cümle” ile “hediyenin önden gitmesi” gerektiğini “ders verir gibi”anlatıyor adamına. “Orospu ile memurun bahşişini baştan verin.” Zarrab’ın bahsettiği kişi, büyük ihtimalle devletin bir bakanı veya üst düzey bir bürokratı...

tutulması dahi sakıncalı, evde bakıma muhtaç emekli tuğgeneral Levent Ersöz 1 Temmuz 2008’den beri cezaevinde... Bakan çocuklarına 74 günde tahliye! Ne hikmetse vatan evlatlarının tutuklanmaları hep aynı “nöbetçi hakim”e rastlardı. Allah’ın işi işte, davaya bakan hakim yıllık izne çıkınca, bakan evlatlarını da “uzun adamın sağlığına duacı” bir “nöbetçi hakim” saldı! “Hak yerini buldu” diyor başbabaları... Hak, kulunun hakkını çalanı bağışlar mı?

Efsane Ana Haber sunucusu geri dönüyor

Ulusal Kanal’ın yeni Ana Haber sunucusu, Türkçe’yi en iyi ve en doğru kullanan, efsane haber spikeri Gülgûn Feyman Budak oldu. Gülgûn Feyman Budak, görevi İşçi Partisi’nden Şişli BeGülgûn lediye Başkan Adayı Feyman olan Ümit Ertaç ZiBudak leli’den devraldı. Ümit Ertaç Zileli, ana habere bir aylığına veda ettiğini 28 Şubat Cuma günü Ulusal Kanal ekranlarında şu sözlerle açıkladı: Hem RTÜK hem de YSK açısından sorun teşkil etmemesi için haberlerden belirli bir süre çekilmek durumundayım. Yine birlikte olacağız. Zaten bizim sevdamız bu yurt ve bu yurdun insanları. Her zaman her şart altında beraber olacağız. Ulusal Kanal ana haber bültenini çok değerli bir isim sunacak. O isim çok eski bir yakın arkadaşım, Türk medyasının ve Türk televizyonlarının duayen ismi Gülgün Feyman.” Gülgûn Feyman Budak, 3 Mart 2014 Pazartesi gününden itibaren hafta içi her gün saat 19:00’da Ulusal Kanal Ana Haber bülteninde izleyiciyle buluşacak. Ümit Zileli Perşembe günleri 22.00’da Ulusal Kanal’da yayınlanan Nasıl Yani programında izleyicisiyle buluşmaya devam edecek.

Artık yok hükmündedir!

Ama bana sorarsanız Reza Zarrab denilen ve salınmasıyla adaletin yerini bulduğuna inanılan”saygın” işadamı biraz ayıp etmiş. Orospu dediklerine haksızlık etmiş. Diğerleri gibi sizin, benim çocuklarımızın geleceği üzerinden değil. Diyeceğim o ki, orospu diye aşağıladıkları bunlardan daha namuslu ve daha şereflidir. Çünkü onlar vatanı ve milleti değil, ancak kendilerini satarlar. Fatih Altaylı

AK Parti’nin tüm dürüst, çalışkan kadrosu, iktidarı destekleyen milyonlarca vatandaş kusuruma bakmasın. Bu gazetenin sahibi kusuruma bakmasın... Bu gazetenin yayın yönetmeni kusuruma bakmasın; isterse bu yazıyı kullanmasın... Çocuklarım kusura bakmasınlar, belki işsiz kalıp onları zor duruma düşüreceğim... İsterlerse “Gör başına neler gelir” desinler... Eğer bugün haykırmazsam, eğer bugün nesnel gerçeği vurgulamazsam, yarın

bu mesleği sürdürme gücünü kaybederim. Samimiyetimi yitiririm... Beni herkes yönetir ama bir tek kişi yönetemez... Yolsuzluk yapan yönetemez... Babamın oğlu olsa bile tek kuruşluk saygı duymam, duyamam... Yazmasaydım, mesleğime ihanet ederdim... Bu halk, farkında olanı da olmayanı da, yalanı, yolsuzluğu, hele hele bir işadamının parası için önüne yatan bakanları ve onları koruyanları da hak etmiyor. Yavuz Semerci

Yerel yandaşlar havuzcuları aratmadı

AKP’nin dün Isparta’da gerçekleştireceği miting dolayısıyla sesini Tayyip Erdoğan’a duyurmak isteyen yerel basın, ortak manşetle çıktı. 17 yerel gazete, Erdoğan’dan rica ettikleri üç isteklerini “Sayın Başbakanımız” yazılı birinci sayfalarının altına sıraladılar. Isparta’nın yaşadığı onca sorun, yolsuzlukla, işsizlikle mücadele istekler arasında yoktu tabiki. Yerel gazeteler, polis okulu açılsın, hızlı tren gelsin gibi isteklerini dile getirdiler. Bir şehrin bunlara ihtiyacı varsa gerçekleşmelidir elbette. Ama neden Erdoğan’ın ağzına bakıyorlar ve neden seslerini duyurmak için randevu alıp görüşmek yerine 17 gazetenin birinci sayfasını kapatıyorlar anlayabilmiş değiliz.

YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... 06.30 Kral Çıplak (t) 08.00 Televizyon Gazetesi 10.00 Ekopolitik 11.00 Haftaya Bakış 12.00 Haber Masası 14.00 Kırmızı Hat 15.00 Haber

08.00 Semra Topçu ile 10.00 Ezgi Değirmencioğlu ile Haber Saati 14.00 Öğleden Sonra 17.00 Akşam Haberleri 19.00 Halk Ana Haber 19.35 Hakan Aygün Analiz 20.00 Ahmet Çörtoğlu ile Neler Oluyor 21.00 En Ana Haber 22.00 Cüneyt Akman ile Zamanın Ruhu 00.00 İsmail Dükel ile Günsonu

07.30 Uyan Türkiye 10.00 Keyifli Sabahar 12.00 Yereli Yönetenler 13.00 Haber 13 14.00 Film 15.30 Farklı Bakış 17.00 İstekleriniz 18.30 Ana Haber 20.00 Bilinen Doğrular 21.00 Özel Gündem 00.00 Haber

10.00 Biz Bize 11.30 Gündemin İçinden 13.30 Söz İstanbul’da 14.20 Haberci 15.00 Haber 15.30 Dünyadan 16.00 Güncel 17.30 Ekonomi’de Bu Hafta 18.30 Günce 20.00 Ana Haber 21.30 Sanatın Adımları 22:30 Beyaz Perdenin Notaları 23:00 Şehrin Sesi

10.00 Haber 10.35 Paranın Gündemi 11.00 Karşı Gündem 12.00 Bugün 14.00 Günlük 16.00 Dünya Hali 16.45 Afiş 18.00 Haber 19.30 5N1K 20.00 Haber 20.45 Aykırı Sorular 21.30 Tarafsız Bölge 23.30 Burada Laf Çok

10.15 Ekonomi Piyasaları 11.00 Haber Merkezi 12.15 Ekonomi Piyasaları 13.00 Öğle Bülteni 14.00 Günün İçinden 15.25 Sağlık Raporu 16.00 Günün İçinden 16.45 Dünya Gündemi 18.00 Akşam Haberleri 19.00 Haber 20.00 Ana Haber Bülteni 21.10 45 Dakika 22.00 Yakın Plan

06.45 Günaydın 08.45 Doktorum 11.00 Mutfağım 12.15 Gün Arası 12.30 Kaynana Gelin Seda’ya Gelin 15.00 Evim Şahane 17.00 Arka Sokaklar 18.50 Koca Kafalar 19.00 Ana Haber 19.50 Spor 20.00 X Factor Star Işığı 23.15 Ne Diyosuun?

06.45 Bugün 09.00 Beni Affet 10.00 Melek 12.00 En Güzel Bölüm 12.30 Aşkın Bedeli 14.30 Soframız 15.30 Küçük Kadınlar 16.45 En Güzel Bölüm 17.15 Beni Affet 19.00 Star Haber 20.00 Survivor 23.30 Kardeş Payı

06.30 Cennet Mahallesi 08.30 Yeni 1 Gün 10.00 Her Şey Dahil 12.00 Show Dünyası 12.00 Gülben 14.15 Adını Feriha Koydum 18.20 Pepee 18.30 Ana Haber 19.15 Büyük Risk 20.00 Madagaskar 21.45 Güldür Güldür 23.15 Hey Canlı

07.00 Gülhan’ın Galaksi Rehberi 08.40 Aramızda Kalsın 12.00 Özge ile Yeni Hayat 14.30 Anlatacaklarım Var 17.15 Oynat Bakalım 18.15 Flashpoint 19.00 Komedi Dükkanı 19.45 Film: Cinayet Uzmanı 21.30 Film: Lara Croft: Tomb Raider 23.30 Saba Tümer’le Bu Gece

07.00 Kahvaltı Haberleri 10.00 Müge Anlı ile Tatlı Sert 13.00 Kızlar ve Anneleri 15.00 Alemin Karlı 16.00 Zahide ile Yetiş Hayata 19.00 Ana Haber Bülteni 20.00 Karadayı 23.15 Kim Milyoner Olmak İster?

10.00 Sağlık Sıhhat 11.30 İyi Şeyler 13.00 Haber 13.30 Elde Var Hayat 14.40 Aileler Yarışıyor 16.40 İyi Şeyler 16.40 Türkiye’nin Ekranı 16.25 Zengin Kız Fakir Oğlan 18.30 Habere Doğru 19.00 Ana Haber 19.55 Beni Böyle Sev 22.55 Film: Dünyanın Merkezine Yolculuk

12.00 Haber 12.35 Haber Kameramanı 13.35 Gündem 15.35 Gündem 16.10 Türkiye Ajansı 17.30 Haber Özetleri 17.35 Dünya Turu 18.00 Haber 18.30 Açık Büfe 19.00 Spor Kritik 19.50 Kuklagiller 20.00 Ana Haber 21.00 Fazla Mesai

09.35 Bakış 10.00 Haber Ajanda 11.00 Haber Masası 12.00 Gün Ortası 14.40 Ekonomide Görünüm 15.00 Güne Bakış 16.40 Ekonomide Görünüm 17.05 Söz Sende 18.00 Akşam Raporu 20.00 Televizyon Gazetesi 21.00 Habertürk Özel 23.00 Haber 23.30 Okan Bayülgen Sunar

09.30 Gündem Özel 11.00 Nazım Usta ile Mutfak 12.30 Parantez 13.30 Film 15.00 Hong Gil Dong 16.00 Hayat ve Sağlık 16.30 Ayhan Aşan ile Safa 18.00 Kum Saati 19.00 Sporaktif 19.30 Ana Haber 20.15 Hong Gil Dong 21.30 Haftanın Sohbeti 22.30 Top Ağlarda

12.00 Finans Cafe 14.00 Piyasaya Bakış 14.30 İş Dünyasından 15.30 Piyasa Ekranı 16.45 cnbc-e.com’da Bugün 17.00 Son Baskı 17.30 Piyasaya Bakış 18.00 Avatar 18.30 Sünger Bob 19.00 Suburgatory 21.00 Two and a Half Men 21.00 Leverage 22.00 Black Sails

10.00 Sinbad 11.00 Dallas 12.00 Ellen Show 13.00 Hayallerinn Heşinde 14.00 Taht Oyunları 15.00 Kanun ve Düzen 16.00 Ellen Show 17.00 Hayallerinin Peşinde 18.00 Vikingler 19.00 Dallas 20.00 Ellen Show 21.00 CSI: NY 22.00 The Tonight Show

06.45 Çalar Saat 10.00 Doktorlar 11.30 Babam Sınıfta Kaldı 12.30 Yemekteyiz Anadolu 14.30 Unutma Beni 16.30 Esra Erol’da Evlen Benimle 19.00 Ana Haber 19.30 Deniz Yıldızı 20.45 Çocuklar Duymasın 21.45 Film: Maymunlar Cehennemi

07.00 Kavak Yelleri 09.00 Bir Bulut Olsam 11.00 Bıçak Sırtı 13.00 Menekşe ile Halil 15.15 Hanımın Çiftliği 17.15 Ejder Avcıları 18.10 Kobra Takibi 20.00 Fırıldak Ailesi 20.20 Çok Güzel Hareketler Bunlar 21.30 Film: Kızgın Rekabet 23.30 Entourage

Merkezi 18.00 Spor Ana Haber 18.30 Çizgi Film “Robin Hood” 19.00 Ana Haber 20.00 Matruşka 22.00 Kırmızı Klasör 00.00 Gece Raporu

T.C. KOCAEL 3. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2012/10402 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: TA INMAZIN TAPU KAYDI Özellikleri : Kocaeli İl, Kartepe İlçe, Çiftlik Mah. 5783 Parsel, 2.161,75 m2 yüzölçümlü, Üç blok yedi katlı kargir apartman ve arsası üzerindeki A/3 (7 NOLU BAĞIMSIZ BÖLÜM MESKEN), arsa pay/payda 1/36. Hissesi ( 1/2+1/2)’nin tamamı. Bilirki i raporuna göre: Ta nmaz n özellikleri: Taşmazın vaziyet planından yeri tesbit edilmiş olup. 19 pafta, 5783 parsel, üzerinde bulunan ve civarında Kartepe blokları olarak anılan yerde A blok, 3. normal katta, 7 nolu bağımsız bölüme ait meskendir. Taşınmazın bulunduğu A blok, Bodrum+zemin+5 normal kattan oluşmaktadır. Bodrum katta sığınak, ortak depo yer almaktadır. Zemin ve 5 normal katta 2’şer mesken olmak üzere toplam 12 B.bölüm bulunmaktadır. Binanın dış kapısı demirdir. Binada doğalgaz ve asansör bulunmaktadır. Kartepe blokları yaklaşık 18 yıllıktır. Taşınmaz; Antre, salon, mutfak, üç oda, banyo + wc+ wc , iki balkondan oluşmaktadır. Alanı yaklaşık 115 m2 dir. Tesbit tarihinde mesken kapalı olup, alınan bilgiye göre ev sahibi ikamet etmektedir. ULA IM: Değerleme konusu taşınmaz Kocaeli ili Kartepe ilçesi Uzunçiftlik Atakent mah. İsmetpaşa Cad. Kartepe blokları A blok, 3. normal katta 7 B.B nolu meskendir. Ekspertize konu olan taşınmaza ulaşmak için İzmit şehir merkezinden Sapanca yönünde gidilir, Uzunçiftlik sapanca yönüne dönülür. Yaklaşık 2000 metre sonra sağ taraf, ismet paşa caddesine dönülerek cadde üzerinde yaklaşık 500 m ilerledikten sonra sağ tarafta yer alan Kartepe bloklarında A. Blokta taşınmaza ulaşılır. Taşınmazın bulunduğu bölgede aynı yükseklikte binalar, siteler, otoban, küçük ticari işetmeler, arsalar yeralmaktadır. izmit Sapanca yoluna yaklaşık 500 m mesafededir. Ulaşım sorunu yoktur. Adresi : Uzunçiftlik Atakent Mah. smet Pa a Cad. NO:18 A blok :K:3- D:7 Kartepe/Kocaeli mar Durumu : Kocaeli ili Kartepe Belediyesi tarafından 02/10/2012 tarih 5189 sayı ile verilen İmar durumuna göre ; 5783 nolu parsel 1/1000 ölçekli uygulama imar planında konut alanında ayrık nizam, üç kat müsadeli, ön yoldan 3 metre, Komşu parselden 3 metre çekme şartı, TAKS 0,40-KAKS 1,20 yapılaşma koşullarına sahiptir. Kocaeli İli Kartepe ilçesi Tapu Kadastro müdürlüğünde yapılan incelemede ekspertiz konusu gayrimenkulun bulunduğu parselin Kadastro haritasındaki konumu incelenmiş olup, mahallindeki konumu ile uygunluğu kontrol edilmiştir. Taşınmaza ait Kartepe tapu sicil müdürlüğünden 10/04/1994 tarih onaylı mimari projesi incelenmiş olup, mahallinde incelenen ekspertize konu gayrimenkulun kat, kattaki konum mimari ve alanı olarak projesine uygun olduğu tesbit edilmiştir. ilk ruhsat 19/04/1994 tarih 24/46 no ile ruhsatlıdır. 26/05/2000 tarih 31/23 no ile onarım güçlendirme ruhsatı mevcuttur. 24/12/1998 tarih 8/48 ile ilk iskan, 06/11/2001 tarih 11/32 no ile onarım güçlendirme iskanı bulunmaktadır. K ymeti : 70.000,00 TL KDV Oran : %1 Kayd ndaki erhler : Dosyas ndaki gibidir.

1. Sat Günü : 21/04/2014 günü 11:30 - 11:40 arası 2. Sat Günü : 16/05/2014 günü 11:30 - 11:40 arası Sat Yeri : Karabaş mah. Hafızbinbaşı cad. Kocaeli Adliye sarayı 1. kat 3. İcra müdürlüğü kalemi İZMİT /KOCAELİ Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Bu satış ilanı tapuda kayıtlı ilgililere tebliğ edilememesi durumunda İİK’nun 127 md gereğince tebliğ yerine geçer. 7- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2012/10402 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 21/02/2014 (İİK m. 126)_ (*) ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 13056 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de


Hazırlayan: Ece KIRBAŞ

3 MART 2014 PAZARTESİ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

’Bu bakanlık mı yasa yapacak?’

‘Ruhları iyileştirmek’ için söyleyecek

Kültür ve Turizm Bakanl›€›, kamuoyunda tart›fl›lan TÜSAK tasar›s› ile ilgili kültür ve sanat alan›nda faaliyet gösteren sendika, dernek ve sivil toplum kuruluflu temsilcilerini 3 Mart Pazartesi günü toplant›ya davet etti. Kendilerine davetiye mektubu gönderilmeyen Tiyatro Elefltirmenleri Birli€i Baflkan› Üstün Akmen: “Hangi konuda kimleri ça€›raca€›n›, kimlere dan›flaca€›n› bilmeyen bu bakanl›k m› yasa yapacak” diye sert tepki gösterdi. 50’den fazla sivil toplum örgütünün ve sendikalar›n son dakikada alelacele davet edilmelerini de elefltiren Üstün Akmen, ça€r›n›n “kerhen” yap›ld›€›n› ve “göstermelik” oldu€unu öne sürdü. TÜSAK yasas›yla kültür ve sanat›n siyasi iradeye rant kap›s› haline getirilece€i endiflesini tafl›d›€›n› söyleyen Tiyatro Elefltirmenleri Birli€i Baflkan›, toplant›ya kat›lacak delegelerin ço€una inand›€›n› Üstün Akmen söyleyerek toplant›n›n fevkalade esnek ve güvencesiz olaca€›n› iddia etti. Bakanl›€›n ça€r›s›n› “dostlar al›flveriflte görsün” deyimiyle yorumlayan Üstün Akmen: “Arkadafllar Ankara’da çay, kahve içip dönecekler, zira TÜSAK kabul edilemez. Kültür ve sanat özgür, kurumlar› özerktir” dedi. Müsteflar Nihat Gül’ün kendilerini toplant›ya davet edip etmemesini çok da önemli bulmad›€›n› söyleyen Üstün Akmen: “Vars›n o bizi toplant›ya davet etmesin. Ben Müsteflar› kültürlü olmaya, sanat› anlamaya davet ediyorum” diye konufltu.

Kitaro

Altın Küre ve Grammy ödüllü İpek Yolu Müzikleri bestecisi Kitaro kariyerinin ilk Doğu-Avrupa turu kapsamında ilk kez Türkiye’ye uğruyor!

Brigitte Labbé

Günışığı Kitaplığı tarafından dün yedincisi düzenlenen Eğitimde Edebiyat Semineri, katılımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleşti. Yurdun dört yanından gelen 360 eğitimcinin katıldığı seminere, tüm dünyada 3 milyona yakın satış rakamıyla fenomen haline gelen “Çıtır Çıtır Felsefe” dizisinin yaratıcısı Brigitte Labbé’nin konuşması damgasını vurdu. İstanbul’da eğitimcilerle buluşan ve bir hafta boyunca da çocuklarla İstanbul’un farklı semtlerinde bir araya gelecek olan Fransız yazar Brigitte Labbé konuşmasında, “Demokrasinin en önemli koşulu uyanık vatandaşlardır,” diyerek tüm dünyada demokrasinin tehdit altında olduğunu vurguladı ve çocuklara neyin iyi, neyin kötü olduğunu dikte edersek, düşünmelerine izin vermemiş olacağımızın, altını çizdi: “Küçük yaştan sorgulama başlamazsa, düşünmelerine eşlik edilmezse, onları kendi ellerimizle, dışarıdan manipülasyona açık bireyler haline getiririz. “ Yazar Mine Soysal ve eğitimci Mehmet Aksoy’un, eğitimin edebiyatla temas ettiği pek çok ayrıntıyı irdeleyerek “eğitimin edebiyat karnesi”ni değerlendirdikleri tartışmada, onuncu yılına giren 100 temel esere de değinen Soysal, çocuğun zamanı geldiğinde keyifle okuyacağı bir metinle çok erken yaşta karşılaşması sonucu küçücük edebiyat hevesinin de kırıldığını ifade etti. Soysal ve Aksoy, çağdaş çocuk edebiyatının da klasikler kadar bilinmesi gerektiğinin altını çizerken, sansürün gündelik yaşamlara kadar sızdığına, öğretmenin “yanlış yaparsam soruşturmaya uğrarım” korkusunu fazlaca hissettiğine de dikkat çekildi. Konuşmacıların yanı sıra öğretmenler de öğrencileriyle gerçekleştirdikleri yaratıcı okuma uygulamalarını meslektaşlarıyla paylaştılar.

N

ew Age müziğinin duayeni, Etnik ve elektronik öğeleri bir araya getiren ve yenilikçi müziğiyle dünyanın dört bir yanında dinleyenleri büyüleyen efsanevi müzisyen Kitaro Türkiye’ye geliyor. 80’li yıllarda yayınlanan İpek Yolu belgeseline bestelediği müziklerle Türkiye’de milyonların aklında yer etmeyi başaran New Age akımının öncüsü Kitaro, ilk kez 36 kişilik dev orkestrasıyla, 4 Mart Salı günü İstanbul’da müzikseverlerle buluşacak. Kitaro, uzun süre akıllardan çıkmayacak bir konser için 4 Mart akşamı Haliç Kongre Merkezi sahnesine konuk olacak. Pozitif Live tarafından gerçekleşecek bu özel gecede, 30 yılı aşkın kariyeri boyunca müziğiyle milyonları peşin-

den sürükleyen Kitaro’ya 16 keman, 4 viyola, 4 çello, 2 kontrbas, 2 flüt, 1 Klarnet, 1 obua, 2 Fransız Kornosu, 1 Trombon, 1 Fagot, 1 Trompet ve 1 Timpani’den oluşan 36 kişilik dev bir orkestra eşlik edecek.

Hayatını değiştirdiler Bugün 61 yaşında olan Kitaro, müzikal ilgi ve becerisini kendi imkânlarıyla geliştirmiş, lise döneminde kurduğu “Albatross” adını taşıyan müzik grubuyla bu alandaki üretiminin ilk eserlerini ortaya koymuştur. Dönemin ünlü müzisyenleri Fumio Miyashita’yla ve onunla dünya turuna çıktığında Almanya’da karşılaştığı Klaus Schulze’yle tanışması hayatını değiştiren iki önemli olaydır; ruhsal tedavi ve meditasyon müzikleri yapan Fumio

Miyashita sayesinde müziğe bakışı değişmiş, Klaus Schulze ise Kitaro’nun ileride müziğinin ana enstrümanı olarak kullanacağı “synthesizer”la tanışmasına vesile olmuştur.

Uzak Doğu izleri Kitaro, bugün New Age olarak tanınan müzik türünün, öncü isimleri arasında gösteriliyor. Ancak, Kitaro Vangelis ve Yanni gibi diğer New Age duayenlerinden farklı olarak, müziklerinde Batı formatlı ezgilerden ziyade, parçası olduğu Uzak Doğu kültürünün izleri görülür. Bu da onu ayıran en belirgin ve güzel özelliklerinden biri... O kendi müziği için “Kitaro’nun müziği” diyor. “İpek Yolu”, “Cennet ve Dünya” ve “Soong Sisters” gibi filmler

MUZAFFER BUYRUKÇU’NUN YAYINLANMAMIŞ GÜNLÜKLERİ-2

Anılar şarkılara dönünce... 1

973 yılının ilk ayının 6. gününe ait olan günlükte, Cemal Süreya’lardaki ev toplantısında Buyrukçu için özel olarak İstanbul’dan gelen ve Buyrukçu’nun “Arap” diye bahsettiği Talât Kılıç da vardır. Bu arada içkiler içilmeye başlanmış, şarkılar söylenmektedir. Arada da anılar anlatılmaktadır. Arap, Orhan Kemal ve Buyrukçu çok iyi dostturlar. Arap’ın anlatmaya başladığı Orhan Kemal’le ilgili anıları Buyrukçu devam ettirir. Nadir TEMELOĞLU

‘Demokrasinin koşulu uyanık vatandaşlardır’

Kitaro, bugün New Age olarak tanınan müzik türünün, öncü isimleri arasında gösteriliyor.

Orhan Kemal’e Eleştirileri Buyrukçu ile Orhan Kemal iyi dostturlar. Fakat kimi zaman ufak tefek görüş ayrılıkları aralarında tartışmalara sebep olur. Buyrukçu bu durumu günlüğünde şöyle ifade ediyor: “Orhan Kemal’le yaptığımız tartışmalar kavgalara, kimi zaman darılmalara sebep oluyordu.” (s. 6) Buyrukçu, Orhan Kemal’le arasındaki temel ayrımı şöyle anlatıyor: “Ben gerçek bir İstanbul’luydum. Kenar mahallelerde yetiştiğimden ve en katı ekonomik ve sosyal koşulların tokadını

yediğimden iyice pişmiştim ve başımdan birlerce olay geçmişti(...) Oysa onlar Adana gibi kasaba yapılı bir kentin bireyiydiler, malzemeleri azdı. Bir de ben içtenlikliydim, gıllı gışlı bir yanım yoktu, doğruları, aleyhimde bir sonuç doğacağını bilsem bile- çekinmeden söylerdim.”(s. 7) Yine Orhan Kemal’in eleştiriye karşı bağırıp çağırarak tepki verdiğini ve anlayışsızlıkla suçladığını belirtiyor. Yine Buyrukçu Orhan Kemal’le “Dostoyevski” üzerine yaptıkları tartışmayı da aktarıyor bizlere: “Bir gün elimde Orhan (Karamazof Kardeşleri) Kemal görünce celâllenmişti. ‘Okuma şunu. Dostoyevski sana bir şey veremez’ ‘Her kitap bir şeyler verir üstad. Büyük kazaları herkes okumalı.’ dedim.

‘Ben Dostoyevski’yi okumadım’ dedi Orhan Kemal. ‘Okumalıydın. Dev bir romancıydı o.’ dedim. ‘Tesir altında kalmaktan korktuğum için okumadım’ dedi O. Kemal. ‘Ben ise tam tersini düşünüyorum. Bir yazar, beni etkileyemiyorsa güçsüzdür.’ dedim. Yüzüme baktı baktı ama bir şey söylemeden uzaklaştı.”(s. 8) Buyrukçu, Melih Cevdet Anday ve Edip Cansever ile Orhan Kemal üzerine yaptığı şu konuşmayı da aktarıyor bizlere: “Melih Cevdet Anday, ‘Orhan Kemal’i nasıl buluyorsun?’ dedi. ‘Arkadaşımdır.’ dedim. ‘Onu demedim, yazar olarak nasıl buluyorsun?’ dedi Anday. ‘Hiçbir şey saklamadan konuşacaksın ama.’ dedi Edip Cansever. ‘Ben sadece doğruyu söyleme-

Muzaffer Buyrukçu

mekten ve yazmamaktan korkarım, gerisi bana vız gelir.’ dedim. ‘Baba Evi’nden Murtaza’ya, hatta ‘Vukuat Var’a kadar uzanan çizgide başarılıdır ama ondan sonraki yapıtları yüzeydedir, tekrarlarla doludur.’ ‘Zorunlu ama, paraya gereksinimi var’ dedi Melih Cevdet Anday. ‘Ben bu düşüncenize katılmıyorum’ dedim. ‘Okur kötü bir yapıtla karşılaştığında ‘bu yazar daha iyisini, daha güzelini yazabilirdi ama yaşam koşullarının ağırlığından ötürü ancak bunu yazabildi’ demez, öyle bağışlayan bir tavır takınmaz. Bunu siz daha iyi bilirsiniz. Biz de okuduğumuz bir kitabı, ondan algıladıklarımıza göre yargılamıyor muyuz? Değerlendirmiyor muyuz? ‘Öyleyiz’ dedi Melih Cevdet Anday.”(s. 9) Muzaffer Buyrukçu devamında bu konuşmayı unuttuğunu fakat Orhan Kemal’in Melih Cevdet’ten bu konuşmayı öğrendiğini ve beni “sıfırlamışsın” diyerek çıkıştığını anlatır. Buyrukçu’da Orhan Kemal’i sıfırlamadığını söyler ve bir bir anlatır olayı, Edip Cansever’i de şahit gösterir. Sofrada anılar şarkılara, şarkılar şiirlere, içkiler tekrar şarkılara, şarkılar anılara dönmeye devam eder... YARIN: İki Aydınlıkçının dostluğu

için bestelediği dramatik müziklerle dikkatleri üzerine çeken ve “The Light of the Spirit”, “Kojiki” ve “Dream” gibi stüdyo çalışmalarıyla efsaneleşen sanatçı, 30 yıllık kariyeri boyunca aralarında Golden Globe ve Grammy’nin de olduğu birçok ödüle layık görüldü. Çocukluğundan itibaren müziğe olan aşkı hiçbir engel tanımayan ve azimle çalışarak Uluslararası bir ikona dönüşen besteci, her biri farklı “felsefi deneyim” olarak tabir edilebilecek besteleri, dünyanın dört bir yanına Shinto felsefesinden aldığı sevgi, barış ve birlik mesajlarını göndermeye devam ediyor. Kitaro, 30 yılı aşkın kariyerine 20’den fazla stüdyo albümü, 6 canlı albüm, 14 soundtrack ve 40’dan fazla derleme albüm sığdırdı.

Beatles şarkılarını bir de onlardan dinleyin!

Avangart müziğin dikkat çeken sesi Cristina Zavalloni, The Beatles’ın unutulmaz eserlerini seslendirmek üzere İstanbul’a geliyor. İtalyan sanatçı, I Virtuosi Italiani Oda Orkestrası eşliğindegerçekleştireceği “Homage To The Beatles” (The Beatles’a Saygı) konseriyle 6 Mart’ta saat 20:00’de Zorlu Center PSM’de sahne alacak. Londra Senfoni Orkestrası, BBC Senfoni Orkestrası, Rai Orkestrası, Schœnberg Topluluğuve Los Angeles Filarmoni gibi topluluklar ve duayen müzisyenlerle solo konserler veren Cristina Zavalloni’nin repertuarı operalardan oda müziği eserlerine, caz şarkılarından popüler müziğe varan bir zenginlik barındırıyor. Sanatçıya bu konserde 1989 yılında kurulan, dünyaca ünlü solo sanatçıları ve orkestra şefleriyle performanslar sergileyen I Virtuosi Italiani Oda Orkestrası eşlik ediyor.

T.C. GÜL EH R CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/103 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: Tapu Kayd : Nevşehir ili, Gülşehir İlçesi, Gülpınar Köyü, Köyiçi mevkii, 130 ada, 172 parsel sayılı 2.251,24 m2 yüzölçümlü kargir ev ve arsası vasıflı taşınmaz, mar Durumu : Belediye imar planı dışında kalmaktadır. Ta nmaz n Özellikleri : Taşınmaz Gülşehir ilçesi, Gülpınar Köyünde olup kadastro parselidir. Batı yönde yola cephesi vardır, topoğrafık olarak düz bir zemine sahiptir. Taşınmaz üzerinde 1988 yılında yapıldığı bildirilen 88m2 miktarlı zemin katı kiler olarak, birinci katı ise konut olarak kullanılan ev ile 2000 yılında yapıldığı bildirilen 274m2 miktarlı mandıra ve samanlık olarak kullanılan iki adet yığma kargir yapı bulunmaktadır. Binanın kiler olarak kullanılan zemin katı yöresel tabirle Karataş ile basit usulde yapılı iç ve dış duvarları sıvasız haldedir. Konut olarak kullanılan birinci katı ise üzeri tabliye beton ile kaplı olup, çatısı bulunmamaktadır. Dış giriş kapı demirden, iç oda kapıları ahşap, pencereleri ise PVC doğramadır. Duvarları tuğla ile örülü dış cephesi sıvasız, iç cephesi ise sıva üzeri plastik boya, oda tabanları şap betondur. Mutfakta dolap ve tezgah mermeri yoktur. Mandıra ve samanlık olarak kullanılan yapıların duvarları biriketten örülü, üzerleri tabliye beton ile kaplı olarak yığma şeklinde inşa edilmiştir. Taşınmazın etrafında 163,23metre uzunluğunda yöresel tabirle karataş ile örülü avlu duvarı mevcuttur. Ayrıca taşınmaz üzerinde 1 adet faal durumda su kuyusu ve çeşitli yaşlarda 50 adet karışık meyve ağaçları (elma, kayısı, dut, ceviz, iğde, karışık meyve fidanı) bulunmaktadır. Takdir Olunan K ymeti : Taşınmazın arsa değeri 11.256,20 TL, iki katlı binanın değeri 21.188,75TL, mandıra ve samanlığın değeri 18.873,13TL, avlu duvarının değeri 9.365,13 TL, su kuyusunun değeri 8.950,00TL ve meyve ağaçlarının değeri 4.610,00 TL olmak üzere toplam de eri 74.243,21 TL’dir. 1. Sat Günü : 11/04/2014 Cuma günü 10:00 - 10:10 saatleri arası 2. Sat Günü : 06/05/2014 Salı günü 10:00 - 10:10 saatleri arası Sat Yeri : Gülşehir Adalet Sarayı Zemin Kat Kafeterya Salonu Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle ve yapılacak olup taşınmazlar ayrı ayrı satılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin

edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si (14.848,64TL) oranında pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın kesin teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Satış bedeli üzerinden binde 5,69 damga vergisi, %18 KDV, binde 20 tapu alım harcı ile tescil ve teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, binde 20 tapu satım harcı ile taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse icra ve iflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatılmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/103 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İİK m. 126)_ (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 13087 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de


Hazırlayan: Sema SEZEN

TÜSAK sanata bir tuzak Sanat ve sanatçının nasıl ve ne büyük emeklerle yetiştiğini bilmeyen yöneticilerin değiştirilmesini talep ediyoruz

Sıdıka ÖZDİL

Türksoy Salonu? Kültür Bakanlığı’nın koca konferans salonunu bırak, küçük Türksoy Salonu’na toplum örgütlerini tıkıştır! Yer kalmadı demek ve “Muhalif” olanlarını içeri almamak gibi bir tuzak mı plânlanıyor, dersiniz? Gelelim çağrılı sendikalara... Kültür Sanat İş ve Kültür Sanat Sen yok idi. Tepkilerden sonra Kültür Sanat Sen eklenmiş. Kültür Sanat İş hâlâ yok.. Ama Memur-Sen var! Şaşırmadınız değil mi? Sanatçıların çoğu ve zaten Senfoni Orkestraları da yok! Mantık nerede? 12 yıldır, Yok!

Yok etme planı TÜSAK Yasa Tasarısı’nın kendi seçtikleri katılımcı toplum örgütlerine gönderilen haline baktığınızda yürekler acıtan duruma düşen bir Kültür Bakanlığı görmek olası. Bu Mayıs ayında (yok böyle bir şey, diye ortalara düştükleri ama) Gezi öncesi ortalara saçılan TÜSAK, şimdilerde eski taslağından daha da kötü bir yerde. Eklenen geçici maddelerde beyinlerinin altındaki Devlet Sanat Kurumları’nı yok etme plânını daha da açık görebiliyorsunuz. Örnek verelim; Sayfa 9, Madde 13, Geçici Madde: 9/a şöyle diyor: ‘Kültür Bakanlığınca her sanat dalında en az birer adet kurulacak orkestra, koro ve topluluklarda görev almak üzere talepte bulunanlar arasından bakanlıkça ilgili alanlarda oluşturulacak komisyonlarca seçilenler, başka bir işleme gerek

kalmaksızın Bakanlık Sahne Sanatları Genel Müdürlüğü’ne pozisyonları ile devredilmiş sayılır’..

Kendi yandaşları komisyonda İyi de, hali hazırda kurulmuş orkestraları kapatıp ne diye birer tane eşantiyon, tekrar kuruyorsun? Orkestralarda çalışanları kapı dışarı etmeyi de kendi yandaşlarından oluşan bir komisyon kurup, onlara seçtirerek yapıyorsun ki senin istediğin kişiler seçilsin! Yıkamadığın Atatürk’ün Devlet Sanat Kurumları’nı kendi yandaşlarına yıktırıp, bunu da sanatta iyileştirme adına mı yapıyorsun? Peki, sanattan zerre kadar anlamayan Nihat Gül veya Kültür Bakanlığı’na pek uğramayan bakan mı seçecek bu sanatçıları? Bu sanatçıların kendi Yasa ve Yönetmelikleri çerçevesinde Grup Şefleri, Orkestra Şef ve Orkestra Şef Yardımcıları ile Konzertmaisterler’den oluşan özerk bir kurul önünde zaten zorlu sınavlardan geçerek, orkestralara alındığını bilmiyor musunuz, ey Müsteşar Yardımcısı? Bilmiyorsanız orada yöneticilik görevinde işiniz ne? Kültür Bakanlığı’nda görev yapan Bakan, Müsteşar, Müsteşar Yardımcıları, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcıları, Daire Başkanları ve Müdürlerini, aslında biz sanatçıların sınava çekmesi gerekir. Ve inanın bana hiç bir yönetici bizim koyacağımız sınavlardan geçip oralara gelecek yönetici olamaz. Neden mi? Şöyle önce Sayın Gül’lere ufak bir bilgi verelim. Ben İngiliz vatandaşıyım. İngiltere’de “Self

Ortak bildiri ile ‘HAYIR’

Bilgilendirmek için dip not: Devlet Senfoni Orkes tral arı 694 0 say ılı Yasa ve Yönetmelikte belirtilen esaslar içinde sanatçı sayısı orkestra şefleriyle birlikte belirlenmiş olup 120 kişidir. Biz buna dünyadaki tüm örneklerinde de var olan (Norm) Kadro diyebiliriz. 6940 sayılı yasamızı uygulayın ve 6 Senfoni Orkes tras ının kad ros unu 120’ye tamamlayın. Yasamızı ve Yönetmeliğimizi, uydurduğunuz “Norm Kadro” saçmalığı ile çiğnemeyin! Suç işliyorsunuz! 3 Senfoni Orkestrası 35-55 arasındaki kadrolarıyla büyük zorluklar altında konserlerini vermeye çalışıyor. Bu arada sakın kadromuz yok demeyin çünkü sadece son

Employed Composer” (yani serbest çalışan besteci) olarak bilinirim ve yazdığım eserlerimin hemen hepsi Arts Council of England tarafından yazdırılmıştır. (Sizin uyduruk TÜSAK yasa taslağında unutulmuş eser ısmarlama!) Sizin TÜSAK’ta önerdiğiniz İngiliz Modeli’nde, İngiltere’deki kurul ve tüm alt kurullara seçilenlerin çoğu ya bir orkestrada bir enstrüman çalacak kadar nota bilirler (ki çoğu orkestralarda çalarlar!) ya da orkestra şefinin partitürünü oku-

‘Hilafet’ kaldırıldı sıra cehalette! 3

Okday Korunan

Mart 1924 genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yüksek hayallerini sınırlayan “Hilafet” engelinin TBMM’de kanunlaşarak kaldırıldığı anlamlı gündür. Bu kanun Anadolu insanına hür irade kullanarak kaderini belirleme, inancına sahip çıkma ve hakikati araştırma fırsatı veren bir adımdır. Tanrısal gücün bir fert ya da ailenin vesayetinde olduğu hayalci iddiası bu kanunun kabulüyle sonlandırılmıştır. Cehaletin karanlığında büyüyen hayalci uzantıların bu kanunu hâlâ içlerine sindiremedikleri de bir başka gerçektir. 16. yy. başlarında Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in Memluk Devleti’ni ortadan kaldırmasıyla el değiştiren ve Osmanlı topraklarına taşınan hilafet, siyasi bir güç olarak korunmak istenmişse de tarih sahnesinde hiç bir gerçekçi etki yaratamamıştır. Birinci Dünya Savaşının öncesinde ya da Osmanlı topraklarının emperyalist batılı devletlerce paylaşımları sırasında ve sonrasında hilafetin hep bir engel olduğu, bir güç olmadığı ispatlanmıştır. Osmanlı Devleti, Çanakkale’de Hıristiyan batılı emperyalist güçlere karşı sa-

Kaya

ÖZSEZGİN kayaozsezgin@yahoo.com.tr

Sanat Tarihi eğitiminin seyir defteri

S

K

ültür Bakanl ı ğ ı Müsteşar Yardımcısı Nihat Gül’ün Bilgi Üniversitesi’nde yapılan toplantıda ilân ettiği TÜSAK’ı tartışmaya açmak için (kendi deyimiyle!) sivil toplum örgütlerine yapılan çağrısı, sanatçıların tepkisine yol açtı. Bugün saat 10.00’da Türksoy Salonu’nda yapılacak olan toplantıda, sivil toplum örgütlerinden göstermelik onay çıktısı almaya çalışılması açıkça gözüküyor. Çağrılı örgütlere baktığınızda kendilerine yakın (yandaş) örgütleri görüyorsunuz. Bu arada Devlet Sanat Kurumları’nın atası Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile tüm kurumların çıkış noktası Mustafa Kemal Atatürk’ün (Alman Besteci P. Hindemith ve ünlü Türk Bestecimiz Necil Kâzım Akses’e) 1936’da kurdurttuğu Ankara Devlet Konservatuvarı, davetliler arasında değil! Bu koşullarda, T.C. Sanatçı İnisiyatifi’ni çağırmalarını beklemek zaten olanaksızdı. Ancak Aydınlık’ta çıkan T.C. Sanatçı İnsiyatifi’nin Bilgi Üniversitesi’nde yapılan konferans öncesi katılımcıların aslında kim olduklarını anlatan yazısının, sanatçılar arasında çok ses getirdiğini biliyoruz. Bu Konferans’ta özellikle DETİS tarafından protestolara uğrayan konuşmasıyla sosyal medyada herkesin diline düşen Nihat Gül, bu kez kitle örgütlerine sığınarak bu yasa tasarısını kabul ettirmeyi deneyecek, ama nafile! Seçilen toplantı yeri ilginç!

vaşırken, güneyde aynı güçlerle işbirliği içinde olan İslâm toplulukları Osmanlı topraklarından ayrılmak ve batılı emperyalist devletlerin sömürgesi olmak için adeta yarışmışlardır. Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağı” adlı romanı bu anlamda ibretle okunması gereken bir edebi eserdir. Hilafet, Osmanlı Devleti’nin siyasi ve manevi yükünü ağırlaştırarak elini kolunu bağlayıp kurtuluşunun önünde bir engel oluşturmaktan öteye gitmemiştir. Milli Mücadele’ye öncülük eden ve katılanlar hilafet, saltanat desteğinde hainlikle suçlanmışlardır. Genç Türkiye Cumhuri-

yeti’ni kuran iradenin devrimci ismi Mustafa Kemal, cehalet ve karanlığı besleyen bu çarpıtılmış engeli aşmadan hakikate ve vicdani bağımsızlığa kavuşulamayacağını çok iyi biliyordu. Meclis’e hilafet konusundaki fikrini sorduğunda; meclis, halifenin maaşını konuşuyor ve hilafeti cumhuriyetin kurucusuna yakıştırıyordu. Mustafa Kemal, yaptığı konuşma ile meclisi bu konuda da uyararak tarihi bir kararın alınmasına öncülük etti. Hilafet, kanun maddesiyle kaldırıldı. Gazi Meclis’e sembolik olarak hak ettiği şekliyle bırakılarak da önemli bir adım atıldı. Saltanatın ve hilafetin kaldırılmasıyla, Şer’iye ve Evkaf Vekâleti’ nin yerine Diyanet

İşleri Başkanlığı’nın, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekâleti’nin yerine Genel Kurmay Başkanlığı’nın kurularak kurumların din ve siyasetten uzaklaştırılması, Tevhid-i Tedrisat kanunuyla eğitimde birliğin sağlanmasının önü açıldı.

Kanunun ışığında Hurafelerin silinerek hakikatin araştırılması, iradenin; insan aklı, deneyimleri ve bilimin ışığında yürütülmesi. Milletin inancını kendi dilinde okuyup, anlayacak ve uygulayacak çalışmaların başlatılması, bağımsız irade ile yöntemli düşünebilme özgürlüğünün yol alması, Lâiklik ilkesinin 5 Şubat 1937’de Anayasa’ya eklenmesi, “Muhasır medeniyet seviyesi” ne ulaşma hedefi için atılan adımlar bu kanunun ışığında şekillendi. İstismarcı, hayalci, samimiyetsiz inanç odakları günümüzde hâlâ bu kanunu eleştirip, iade-i itibar ve iade-i mülk konularını gündeme taşıyıp, emeğe, kültüre, sanata, bilime, inanca, felsefeye saldırıp, Tanrı’yı Tanrı’nın adını kullanarak aldatmaya yeltenirken ve cehalet onları karanlığında beslerken; yürünecek çok yolumuz, söyleyecek çok sözümüz olduğunu asla unutmamalıyız.

zamanlarda kaç bin İmam atadığınızı gayet iyi biliyoruz! Ama size bir haber daha; bizim salonlarımız dolu! Asıl siz bu milletin paralarını ne yapıyorsunuz, onun hesabını verin... Sanat ve sanatçının nasıl ve ne büyük emeklerle yetiştiğini bilmeyen yöneticilerin değiştirilmesini talep ediyoruz. Bizler çoğu zaman pek çok hastalıkla boğuşmak zorunda kalıp, bazen sahned e hay atın ı kay bed en ama Atatürk’ün devrimi ile alnındaki ışığı sonuna kadar söndürmeyecek olan tüm sanatçılarımızı “TÜSAK’a HAYIR ” dem eye , orta k bildiri ile Kültür Bakanlığı’nın yıkım yasasını protesto etmeye çağırıyoruz.

mayı bilirler. Hâl böyleyken, Sayın Nihat Gül size önerim; siz, sizin üstleriniz ve alt pozisyondakiler; herkes hemen gidip bir müzik okuluna yazılın ve ilk önce şu nota okuma işini bir sökün, sonra da İngiltere örneğinde olduğu gibi “Arts Management” (Sanat İşletmeciliği) diplomasını alın ondan sonra karşımıza gelin. Yapacağımız sınavın sonunda yeterli görülürseniz biz sizi belki (AKP zamanında uydurulan ne olduğu meçhul?) Norm Kadromuz müsait ise işe alırız...

Âşık Özlemi trafik kazası geçirdi

“Değme felek telime benim” türküsünün bestecisi olarak bilinen Muammer Badem (Aşık Özlemi) dün gece 02.30 sıralarında Okmeydanı’nda karşıdan karşıya geçerken bir minibüsün çarpması sonucu ağır yaralandı. Okmeydanı Eği-

tim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Badem yoğun bakımda tedavi altına alındı. Çağdaş Sanatçılar Dayanışma Derneği kuruclarından ve Sahne Sanatçıları Dayanışma Derneği’nin yöneticisi olan Badem’in sevenleri ve sanatçı arkadaşları hastaneye akın etti.

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

SANAT NOTLARI

3 MART 2014 PAZARTESİ

anat tarihi derslerinin orta öğretim kurumlarına ilk kez konulduğu 1950’li yılların ortalarında, bu dersin kapsamı ve gerekliliği konusunda anlaşmalı bir fikir birliğine henüz ulaşılmamıştı. O nedenle de bir kaos yaşanıyordu. Öğretici eleman yokluğu söz konusu iken, dersin içeriğiyle ilgili alternatif çözümler ve bu çözümlerin yararlılık dereceleri, neredeyse bir soru işareti halinde dikilip durmaktaydı eğitici kadroların önünde. Önceleri tarih kitaplarında bölüm sonlarına kısa notlar halinde eklenen dönemin kültürel yapısıyla ilgili bilgilere koşullanmış olanlar, sanat tarihi disiplini karşısında yabancılık çekiyorlardı. Bu dersin bağımsız bir içerikle ele alınmasındaki amaç neydi ya da ne olmalıydı? Birden farkına varılan bir olgu gündeme gelmiş, sanatın ve daha geniş anlamda kültürün önemi keşfedilir olmuştu. Olmuştu ama, okullarda görsel malzeme yokluğu, büyük bir sorundu. İster istemez ezberleme bilgiler halinde öğrencinin kafasında bulanık kavramların ötesine geçmeyecek bir sayfa açılmış, o zamana kadar kaba hatlarla kavrandığı varsayılan bilgilerin, daha geniş kapsamda sanat tarihi kültürüyle nasıl bütünleşeceği hesap edilmemişti. Öğrencilerin önüne sürülen kitap, o tarihlerde Burhan Toprak’ın sıradan bir ders kitabı niteliğinde bilgi yığınından ibaret üçüncü hamur kâğıda basılmış, o nedenle de resimleri seçilemez olan ve öğrenciye daha ilk bakışta itici görünen sıradan ve sevimsiz bir kitaptı. Oysa ilk aşamada bu bilim ve bilgi dalını, öğrencinin gözünde albenili kılacak birinci hamur kâğıda basılmış görsel malzemeyi içeren bir kitaba ihtiyaç olduğu açıktı. Dersler, eleman yokluğu nedeniyle resim öğretmenleri tarafından okutuluyor ve böylece bir eksikliğin telafisi oldubittiye getirilmiş oluyordu. Şimdilerde orta öğretim kurumlarında resim ve müzik dersleri seçmeli olduğuna göre, sanat tarihi dersleri de rafa kaldırılmış durumda. Üniversite düzeyinde Edebiyat Fakültesi’ne bağlı sanat tarihi kürsüsünün kurulduğu İstanbul Üniversitesi’nin ardından 1950’li yıllarda Ankara’da da DTCF’ye bağlı sanat tarihi bölümü açılınca, yetişmiş eleman sorunu zaman içinde çözülmüş olacaktı. İlgi alanlarının yoğunluğu ve çeşitliliği yanında değişen kültür koşullarının ve özellikle de çağdaşmodern sanat sorunlarının yeni açılımları gerektirdiği günümüz ortamında sanat tarihi, bu konudaki klasik bilgi sınırlarının ötesine taşmış, yan dallarla, özellikle de kültür tarihi ve estetikle yakından bağlantılı yeni içeriklerle donanmıştır. Öte yandan sanat tarihçiliğini 18. yüzyıla kadar getirip bırakma alışkanlığı kadar, sanatsal sorunlara yüzeyden değinip yetinme saplantısı da sanat tarihçiliği için artık aşılması gereken sınırlardır. Evrensel kültür değerlerinin bütün yönleriyle anlaşılıp kavranmasında sanat tarihinin ağırlıklı yeri kuşku götürmediğine göre, bu bilim dalının yeni kuşaklarca benimsenmesine yardımcı olacak çözümlerin, eğitimin her kademesinde öne çıkarılmasından daha doğal ne olabilir? Sanat ve kültür ortamında bilgi noksanlığının yarattığı sorunların temelinde, sanat tarihi disiplinine uzak kalmanın payı var.


Hazırlayan: Hüseyin KAYA

3 MART 2014 PAZARTESİ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

ASLAN’A RİZE ÇELMESİ Galatasaray zorlu Rize deplasmanından 1 puan ile ayrıldı. Chedjou ile öne geçen Sarı-Kırmızılılar 85’te Kweuke’nin penaltı golüne engel olamadı ve Fenerbahçe ile puan farkı tekrar altıya çıktı

1 RİZESPOR

1

GALATASARAY

Selçuk haftaya yok

PU AN DU RU MU CENK ÇINAR

S

üper Lig’in 23. haftasında Galatasaray, Rizespor’a konuk oldu. Karşılaşmaya iki takımda oldukça temkinli bir şekilde başladı. Konuk ekip Galatasaray, topu ön bölümde tutmaya çalışırken Rİzespor ise topu kendi yarı alanında kabul edip hızlı ataklarla çıkmayı tercih etti. Sarı-Kırmızılılar ilk yarı boyunca Sneijder ve Melo’nun orta sahadan taşıdığı toplarla rakip kalede etkili olmaya çalışsada aradığı net fırsatları yakalayamadı ve iki takımda soyunma odasına golsüz eşitlikle girdi. İkinci yarıya iki takımda çok istekli başladı önce ilk dakikada gelişen Rizespor atağında Koray’ın kale sahasına ortasında

bomboş durumdaki Deniz’in kafa vuruşu üstten dışarıya gitti. Ardından Selçuk’un ceza alanına ortasında Burak topu düzeltip vurdu ama top üstten dışarıya gitti. Galatasaray aradığı golü karşılaşmanın 61. dakikasında buldu. Sağ kanattan kullanılan köşe vuruşunda Sneijder’in ortasında uzak direk yakınlarında Chedjou topa iyi yükseldi ve topu sol direğin yanından ağlarla buluşturdu.0-1. Sarı-Kırmızılılar farkı ikiye çıkartacak pozisyonlar bulsa da bu ataklardan yararlanamadı. Ev sahibi Rize 85’te penaltı kazandı. Kweuke’nin penaltısı maça dengeyi getirdi 1-1. İlerleyen bölümlerde başka gol gelmeyince karşılaşma 1-1’lik beraberlikle sonuçlandı.

Derbide zafer Kayseri Erciyes’in

O G B M A Y Av.

P 1 FENERBAHÇE 23 16 3 4 51 26 25 51 2 GALATASARAY 23 12 9 2 41 20 21 45 3 BEŞİKTAŞ 23 12 7 4 39 22 17 43 4 SİVASSPOR 23 11 3 9 41 37 4 36 5 AKHİSAR 23 10 5 8 32 30 2 35 6 KASIMPAŞA 23 9 7 7 38 30 8 34 7 TRABZONSPOR 23 9 7 7 32 29 3 34 8 KARABÜK 23 9 7 7 25 24 1 34 9 ESKİŞEHİR 23 9 6 8 27 24 3 33 10 BURSASPOR 23 8 7 8 26 30 -4 31 11 GAZİANTEP 23 8 5 10 27 39 -12 29 12 KONYASPOR 23 8 4 11 33 34 -1 28 13 ELAZIĞSPOR 23 8 2 13 32 47 -15 26 14 ANTALYASPOR 23 5 10 8 26 28 -2 25 15 G.BİRLİĞİ 23 7 4 12 25 31 -6 25 16 RİZESPOR 23 5 7 11 26 33 -7 22 17 K.ERCİYESS 23 6 4 13 24 36 -12 22 18 KAYSERİSPOR 23 3 7

Konya umutlu

13 15 40 -25 16

Selçuk İnan, Rizespor karşısında sarı kartla beraber haftaya cezalı duruma düştü. Galatasaray’ın başarılı orta saha oyuncusu Selçuk İnan, Rizespor karşılaşmasının 43. dakikada gördüğü sarı kartla beraber önümüzdeki hafta oynanacak Akhisar Bld. maçında cezalı duruma düştü. Sol kanatta taç çizgisi üzerinde Rizesporlu Ali Adnan’ı düşürdüğü pozisyonda sarı kartı gören İnan, bu sezonki 8. sarı kartını görerek 4 kart limitini ikinci defa doldurduğu için haftaya Akhisar karşısında görev yapamayacak.

Buca, 1461’i 3 golle geçti

3-2 1. Lig’de 28. hafta mücadelesinde 1461 Trabzon ile Bucaspor karşı karşıya geldi. Akçaabat Fatih Stadı’nda oynanan mücadeleyi konuk ekip Bucaspor 32 kazandı. Bucaspor 22’de Zafer Çevik, 37’de Recep Niyaz ve 50’de Çağrı Tekin’le zafere koşarken, 1461 Trabzon’un golleri 35 ve 87’inci dakikalarda dakikada Emre Torun’dan geldi. 1461’de Göksu Alhas’ın 55’inci dakikada hakem Tayfur Özkan’ın gösterdiği kırmızı kartla 10 kişi kaldı. Bu sonucun ardından 1461 Trabzon 27 puanda kalırken, Bucaspor puanını 39 yaptı. Gelecek hafta, 1461 Trabzon deplasmanda Ankaraspor ile karşılaşacak. Bucaspor ise sahasında Ankaraspor’u ağırlayacak.

RİZESPOR

GALATASARAY

1

Muslera **, Veysel **, Semih **, Chedjou ***, Telles ** (Dk.90 Hajrovic ?), Yekta *, Selçuk ** (Dk.90 Emre ?), Melo **, Sneijder * (Dk.81 Sabri *), Umut **, Burak ** T.D: Roberto Mancini Goller: Dk.61 Chedjou (Galatasaray), Dk.85 Kweuke, Ali (Rizespor) Sarı Kartlar: Viera, Sylvestre (Rizespor), Selçuk (Galatasaray) Stat: Yeni Şehir Hakem: M.Kamil Abitoğlu

SALKINAZ Kaybetmek istemeyenlerin maçı

L

igin altını ilgilendiren maçlarda rakiplerinin iyi sonuçlar alması, Rizespor’un sahaya savunma ağırlıklı bir takımla ve “Kaybetmeyeyim yeter” düşüncesiyle çıkmasına neden olmasını anlarım da, lider Fenerbahçe’nin kazandığı haftada Galatasaray’ın daha ofansif neden sahaya çıkmadığını anlayamam. Diyeceksiniz ki, “Drogba yok ama Umut-Burak ikilisi sahada” Ben de diyeceğim ki, ikisi de sıkı markaj altında. Hadi markajdan kurtulamadınız, -özellikle Umut- biraz daha ileri kaçıp bari Sneijder’e boş alan yaratsaydınız... Maçın ilk 15 dakikasında bir Sneijder şutu, bir Burak kaçırışı izledik o kadar. Sıkı ve kalabalık orta sahayı uzun toğlarla geçme çabası da yeterli olmadı Galatasaray için. İkinci yarıda gol için daha istekli olmakla beraber, rakip savunmayı aşmadaki sıkıntılar yine sürdü. Neyse ki kadro kalitesi tamam Galatasaray’da. İlerinin durduğu anda geri vurabiliyor. Tıpkı Chelsea maçında olduğu gibi. Yine Chedjou, yine gol. Ve inanmayacaksınız belki ama yine kornerden gelen bir top. Bu arada Sneijder’in son iki maçtaki kornerlerinin de hakkını vermeden geçmeyelim. Ve tabii ki Telles. Alındığında herkes için kapalı kutu Telles, her geçen hafta yerine ısınıyor. İlk Şampiyonlar Ligi maçında sırıtmaması zaten yeterliydi, dün de kendini yine gösterdi ama üç puana yetmedi. Bu arada amatörce penaltı da başta Muslera olmak üzere Galatasaraylı oyunculara yakışmadı. Sonsöz: Gol sonrası öyle pozisyonlar kaçtı ki, futbolun altın kuralını yani atamayana atarları beklemeye başlamıştık ki, o ara pası ve penaltıyla kural yine çalıştı.

Fırtına kayıplarda!

00

0-4 Süper Lig’in 23. haftası Kayseri derbisine sahne oldu. Kayserispor ile Kayseri Erciyesspor’un karşılaştığı maçta, 4-0’lık skorla gülen taraf Kayseri Erciyesspor oldu. Maçın ilk yarısının son dakikalarında Erciyesspor, Edinho ile yakaladığı pozisyonu gol olarak değerlendirdi ve ilk yarıyı 1-0 önde kapattı. Mücadelenin ikinci yarısı oldukça hızlı başladı. 51’de Erciyesspor’dan Yasin’in kullandığı penaltıyı Sinan Bolat kurtarmayı başardı. Üst üste ataklar yakalayan konuk ekipte, 56. dakikada Edinho tekrar sahneye çıktı ve Kayserispor ağlarına çok şık bir gol gönderdi. Edinho’dan sonra sahneye Ibricic çıktı. 81 ve 86. dakikada attığı gollerle takımını 4-0’lık galibiyete ulaştırdı.

1

Serkan **, Koray **, Viera **, Görkem **, Ali **, Aykut ** (Dk.77 Kweuke **), Kıvan ç * (Dk.67 Sylvestre *), Kağan **, Abdi **, Cernat * (Dk.66 Tevfik *), Deniz ** T.D: Uğur Tütüneker

Orhan

KONYASPOR

TRABZONSPOR

Alt sıralardan kurtulmaya çalışan Konyaspor, bu beraberlikle haftayı puanla kapatırken, Trabzonspor kan kaybetmeye devam ediyor

S

üper Lig’in 23. hafta mücadelesinde Konyaspor, Trabzonspor’u ağırladı. Sezon geneline bakıldığında istikrarsız bir grafik çizen iki ekibin de, karşılaşmaya ‘puan’ parolasıyla başlaması, maçın temkinli iki takımın mücadelesine sahne olmasını sağladı. İlk 45 dakikada Konyaspor önceliği savunmaya verirken, kontra ataklarla rakip kaleye gitmek istedi. Bordo-Mavili cephede ise oyunu rakip yarı alana yıkma isteği mevcuttu. Ancak Yeşil-Beyazlı ekibin orta sahadaki baskısı bu duruma engel oldu. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle noktalanırken, kayda değer tek pozisyon, Konyaspor’un ofsayt gerekçesiyle 22. dakikada verilmeyen golüydü. İkinci 45 dakikaya iki ekipte daha ofansif bir görüntüyle başladı. Trabzonspor Zokora-Yusuf değişikliği ile hücuma yönelik orta sahayı kuvvetlendirirken, Konyaspor ise uzun toplarla etkili ataklar düzenledi. Maçta son 10 dakika iki takımın da hızlı hücumlarına sahne olsa da, bu pozisyonlardan gol sesi çıkmadı. Zorlu 90 dakika, başladığı gibi 0-0 eşitlikle noktalandı.

SPORDA DÜN

0

İkinci çeyrek bitiminde skor 3124 Uşak Sportif lehine oldu. İkinci devrenin başı ise sert savunma anlayışıyla başladı. Üçüncü çeyreğin bitimine 40 saniye kala, Anadolu Efes ilk defa öne geçti. Çeyreğin sonunda skor 46-48 Anadolu Efes lehine oldu. Dördüncü ve son çeyreğe muhteşem seyircisinin desteği ile başlayan Uşak Sportif karşılaşmadan 73-68 galip ayrılan taraf oldu.

KONYASPOR

Itandje **, Selim **, Tolga **, Ergün ***, Vukovic **, Ali **, Hleb *** (Dk. 90 İshak? ), Borek **, Thorvaldsson * (Dk. 82 Ömer ?), Djalma ***, Hasan * T. D.: Mesut Bakkal

TRABZONSPOR

0

Onur **, Bosingwa **, Aykut **, M.Yum lu ***, M.Akbaş, Zokora (Dk. 46 Gökhan), Malouda (Dk. 66 Yusuf ), Özer, Olcan , Bourceanu, Henrique (Dk.80 Emre) T. D.: Hami Mandıralı Sarı kartlar: Selim (Konyaspor), Malouda, Henrique, Bourceanu (Trabzonspor) Hakem: Hüseyin Göçek Stat: Konya Atatürk

Uşak’tan Efes’e sürpriz! İlk çeyreğe Uşak Sportif 7-0’lık seri ile başladı. Anadolu Efes ise Semih Erden ile sayı üretmeye başlayarak farkın açılmasını engelledi. Anadolu Efes ilk çeyrekte sert savunma yapan Uşak Sportif karşısında sayı bulmada zorlandı ve ilk çeyrek 15-13 Uşak Sportif lehine tamamlandı. İkinci çeyreğin sonlarına doğru yeniden toparlanan Uşak Sportif, Holman ve kaptan Alper’in asistleriyle sayılar buldu.

FUTBOL

Emanet eşofmanlı şampiyon artık F.Bahçe’li

73 68

Muğla’nın Fethiye’deki futbol kulübünden emanet aldığı eşofmanla 54 kiloda Yıldızlar Türkiye Boks Şampiyonu olan lise 1’inci sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Merve Türkmen, Fenerbahçe’nin lisanslı sporcusu oldu. Merve Türkmen, Fenerbahçe’nin lisanslı sporcusu olmanın kendisi için büyük gurur olduğunu söyledi. Türkmen, “Nisan ayında milli takım kampına katılacağım. Ardından Avrupa Şampiyonası var. Bu salondan çıkan ilk şampiyon benim. Ancak buradan çıkacak daha birçok şampiyon var” dedi.

Süper Lig Sivas 1- 3Elazığ Kayseri 0- 4 K.Erciyes Konya 0-0 Trabzon Rizespor 1-1G.Saray

1.Lig İstanbul BB 4-3 Manisaspor 1461 Trabzon 2-3 Buca Bolu 0- 0 Ş.Urfa T.Linyit 2-1Karşıyaka Denizli 2-0 Mersin G.Antep 3-3Ankara Balıkesir2-2 Samsun

BASKETBOL Erkekler Uşak 73-68 Anadolu Efes G.Saray 89-65 T.Telekom

Kadınlar Konak 51-54 Botaş İstanbul Ü. 82-73 Tarsus Antakya 51-63 Beşiktaş

VOLEYBOL Çankaya 3-1 Plevne Halkbank 3-2 M.Piyango Arkas 3-0 İnegöl Konak 0-3 G.Saray


3 MART 2014 PAZARTESİ

Hazırlayan: HÜSEYİN ŞUEKİNCİ

FENERBAHÇELİ KADIN VE ÇOCUK TARAFTARLAR DA AYNI SUÇU İŞLEDİ:

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

KOPTU GİDİYOR!

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” S

üper Lig 23. hafta maçında Fenerbahçe’nin cezası nedeniyle kadın ve çocukların izlediği Fenerbahçe - Gençlerbirliği mücadelesine Sarı-Lacivertliler büyük bir ilgi gösterdi. Taraftarlar karşılaşma boyunca sık sık “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atarken, “Her yer Taksim, her yer direniş” tezahüratları da unutulmadı. Karşılaşmayı izleyen yaklaşık 40 bin taraftar bir ara, “Hırsız Tayyip Erdoğan” şeklinde tempo tuttu. Bazı taraftarların ise “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” tişörtleri giydiği görüldü. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Kasımpaşa maçı için hazırladığı Temsilci Raporu’nda taraftarın attığı Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganını suçmuş gibi gösterdiği düşünülürse, kadın ve çocukların izlediği maçta atılan sloganlar için, TFF’nin nasıl bir karar alacağı merakla bekleniyor.

Kadın ve çocuk taraftarlara teşekkür Öte yandan Fenerbahçe yöenetimi, Fenerbahçe - Gençlerbirliği maçında takımlarına destek veren taraftarlara, kulübün resmi internet sitesi aracılığıyla teşekkür mesajı yayınladı. Yayınlanan mesajda şu ifadelere yer verildi: “Bugün, bir kez daha Fenerbahçemizin yanında, O’na en yakında olan; takımımıza sınırsız destek veren gurur tablomuz Kadın ve Çocuklarımıza, sonsuz teşekkür ederiz. Biz; Kadın Erkek, Anne Bebek çok büyük bir aileyiz! FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ”

L Kuyt’ın eşinden Gosso’ya büyük tepki Fenerbahçe Gençlerbirliği maçında Gençlerbirliği’nin Fildişili futbolcusu Gosso, bir posizyonda Kuyt’ın hayalarına bastı. Sarı-Lacivertli futbolcu uzun süre acı içinde yerde kıvranırken, maçın hakemi Cüneyt Çakır Gençlerbirliği lehine faul çaldı. Mücadeleyi locadan izleyen Kuyt ailesi, pozisyonun tekrarını izleyince buna büyük bir tepki gösterdi. Hakemin maçı bitirmesiyle Kuyt’ın eşi, Gosso’yu protesto etmek için soyunma odasına inmek istedi. Güvenlik engeli-

ne takılan bayan Kuyt, Gençlerbirliği futbolcusuna, “Sen ne yapıyorsun? Senin yaptığın insanlık dışı” diye bağırdı. Posizyonun görünütüsünü sosyal medya üzerinden paylaşan Gertrude Kuyt, bir de mesaj yayınladı: “Hepinize bana ve eşime destekleriniz için teşekkür ederim. Dünkü durumu açıklamama gerek yok. Görüntüler her şeyi açıklıyor. Herkes ne kadar alçakça ve çirkin olduğunu görüyor. Kocamın durumu iyi. Ama çok şanslı. Çok daha kötü olabilirdi.”

igin ikinci yarısına fırtına gibi başlayan ve Galatasaray derbisine kadar oynadığı 5 maçtan 13 puan çıkararak şampiyonluk yolunda bir anda iddialı konuma gelen Beşiktaş düşüşe geçti. Ligin 22. haftasında oynadığı Galatasaray derbisinden 1-0’lık kayıpla ayrılarak ligin ikinci yarısındaki ilk mağlubiyetini alan Siyah-Beyazlı takım, 23. haftada ise Antalyaspor’u konuk etti. Atatük Olimpiyat Stadı’nda rakibini ağırlayan Bilic’in öğrencileri, 0-0’lık beraberlikle ayrıldığı zorlu 90 dakikada 2 puan daha

bırakmış oldu. Son iki haftada kaybedilen 5 puan, Beşiktaş’ı 3. sıraya iterken, lider Fenerbahçe ile puan farkının da 8’e yükselmesine sebep oldu.

İlk yarının bir benzeri Beşiktaş’ın aldığı sonuçlar, ilk yarının bir benzerini gözler önüne serdi. Sezonun ilk 4 haftasından 12 puan çıkaran, 5. haftada oynanan Galatasaray derbisiyle düşüşe geçen Beşiktaş, ligin ikinci yarısında da yine SarıKırmızılılarla oynadıkları maç sonrası düşüşe geçti.

Hazırlıklar başlıyor Cuma günü oynanan Antalyaspor karşılaşmanın ardından hafta sonunu izinli geçiren Siyah-Beyazlı futbolcular, Süper Lig’in 24. haftasında, 9 Mart Pazar günü saat 19.00’da Ata-

türk Olimpiyat Stadı’nda oynayacağı Eskişehirspor maçı hazırlıklarına bugün başlayacak. BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde yapılacak antrenman saat 17.00’de gerçekleştirilecek.

T.C. TARSUS 1. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/245 TLMT. TA INMAZIN Özellikleri : Mersin ili, Tarsus İlçesi, Panzinçukuru Köyü, Gülek Beldesi 109 Ada, 2 Parsel sayılı taşınmaz 2.511,00m2 yüzölçümlü arsa üzerinde A-B-C bloklu, her bir blokta 2şer adet dubleks mesken ve arsası vardır. Satışa konu taşınmaz C blok zemin + 1.kat/1 nolu bağımsız bölüm borçlu adına tam paylıdır. Tarsus ilçe merkezine 45 km mesafededir. Serin, manzaralı, müstesna bölgedir. Etrafı taş duvar ile çevrili olup üzeri tel örgülüdür. 2 katlı betonarme karkas yapı dubleks mesken özelliğindedir. Yapının taban oturum alanı 80,00m2.dir. Zemin kat salon-mutfak-wc- ve seyir terasından ibarettir. 1. kat; 3 yatak odası-banyo-balkondan ibarettir. Salon içinde şömine vardır. Ahşap çatılı üzeri kiremit örtülüdür. Ahşap ters tavanlı olup üzeri verniklidir. Sıvalı-boyalı, yer döşemeleri seramik, elektrik ve suyu mevcuttur. Pencerelerin bir kısmı PVC esaslı doğramadır. Pencere önleri ferforje demir korkulukludur. Mutfak tezgahı mermer, alt ve üst dolaplar mobilya esaslı doğramadır. Islak hacimler yerler seramik duvarlar fayans kaplıdır. Yapı yaklaşık 7-8 yaşlarındadır. mar Durumu : Gülek Belediyesi onanlı imar planına göre ayrık nizam 2 katlı konut alanıdır. K ymeti : 257.593,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : Dosyasındaki gibidir. 1. Sat Günü : 08/04/2014 günü 15:00 - 15:10 arası 2. Sat Günü : 05/05/2014 günü 15:00 - 15:10 arası Sat Yeri : TARSUS ADLİYESİ SATIŞ SALONU Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli

bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu ermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse icra ve iflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/245 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 07/02/2014 (İİK m.126)_ (*) ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir.

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

T.C. MALATYA 2. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/41 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Malatya İl, Merkez İlçe, 246 Ada No, 64 Parsel No, Koyunoğlu Mahalle/Mevkii, Malatya Merkez Koyunooğlu mahallesi Poskıranlı mevkii, tapunun 246 ada 64 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 324,00 m2 alanlı arsa üzerinde bulunan binanın zemin katında 1/4 arsa paylı 1 bağımsız bölüm nolu dükkan nitelikli taşınmazdır. Malatya Merkez Belediyesi imar hudutları içerisinde, her türlü alt ve üst yapı hizmetlerinden faydalanmakta olup, kısmen yolu terkten sonra ayrık nizam dört katlı alanda kalmaktadır. Hali hazır durumu bitişik nizam yapılmış zemin+3 katlı betonarme binanın zemin katında bulunmaktadır. Bağımsız bölüm iki ayrı bölüme ayrılarak ön cephesi fiilen dükkan, arka cephesi ise mesken amaçlı kullanılmaktadır. Dükkan olarak kullanılan yola cepheli bölüm 50,00 m2 olup, ön cephesi demir doğrama camekan, duvarları plastik boyalı ve sobalıdır. Arka cephesindeki bölüm ise iki oda antre, mutfak, lavabo, wc, banyo vc mutfaktan oluşmakta, brüt 80,00 m2’dir. Yerler kısmen pvc park, kısmen seramik kapl, mutfak dolaplı, iç kapılar ahşap yağlı boyalı, pencereler pvc çift camlı, mutfak dolaplı, sobalı mesken olarak düzenlenmiştir. Adresi : Zaviye Mah. 20. Sokak No:7/1 Merkez / MALATYA Yüzölçümü : Arsa Pay : mar Durumu : Yok, İnşaat tarzı Taşınmaz imar planına göre yola terkten sonra ayrık nizam 4 (Dört) katlı alanda kalmakta olup, planlı alanlar imar yönetmeliğinin 26. maddesine uyulacaktır. K ymeti : 84.500,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : 1. Sat Günü : 21/04/2014 günü 14:00 - 14:10 arası 2. Sat Günü : 16/05/2014 günü 14:00 - 14:10 arası Sat Yeri : Malatya 2. İcra Müdürlüğü Kalemi - null null / null 2 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Malatya İl, Merkez İlçe, 246 Ada No, 64 Parsel No, Koyunoğlu Mahalle/Mevkii, Malatya Merkez Koyunooğlu mahallesi Poskıranlı mevkii, tapunun 246 ada 64 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 324.00 m2 alanlı arsa üzerinde bulunan binanın zemin katında 1/4 arsa paylı 2 bağımsız bölüm nolu dükkan nitelikli taşınmazdır. Malatya Merkez Belediyesi imar hudutları içerisinde, her türlü alt ve üst yapı hizmetlerinden faydalanmakta olup, kısmen yolu terkten sonra ayrık nizam dört katlı alanda kalmaktadır. Hali hazır durumu bitişik nizam yapılmış zemin+3 katlı betonarme binanın 1. katında bulunmaktadır. Bağımsız bölüm brüt 145,00 m2 alanlı üç oda bir salon, mutfak, banyo, lavabo, wc, antre, hol ve üç balkondan oluşmaktadır. Islan alanlar seramik kaplı, odalar ve salon tabanları laminat parke, iç kapılar ahşap yağlı boyalı, balkon kapıları ve pencekeler pvc, çiftcamlı, mutfak ve antre dolaplı, duvarlar alçı sıva üzerine plastik boyalı, doğalgaz kombili, kaloriferli meskendir. Adresi : Zaviye Mahallesi 20. Sokak No:7/2Merkez / MALATYA Yüzölçümü :

Arsa Pay imar Durumu

: : Yok, İnşaat tarzı Taşınmaz uygulama imar planına göre yola terkten sonra ayrık nizam 4 (Dört) katlı alanda kalmakta olup, planlı alanlar imar yönetmeliğinin 26. maddesine uyulacaktır. K ymeti : 101.500,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : 1. Sat Günü : 21/04/2014 günü 14:20 - 14:30 arası 2. Sat Günü : 16/05/2014 günü 14:20 - 14:30 arası Sat Yeri : Malatya 2. İcra Müdürlüğü Kalemi - null null / null Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanınyirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşincigünden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamınıve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ilctcslim masraflarıalıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/41 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 20/02/2014 (İİKm.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 13627 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

T.C. TÜRKO LU CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2012/24 ESAS Sat lmas na karar verilen ta nmaz n cinsi, niteli i, k ymeti, adedi, önemli özellikleri : 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Kahramanmaraş İl, Türkoğlu İlçe, 34 Parsel No, HÜYÜK-BOZYER MEVKİİ, FANFAS/PINARHÜYÜK KÖYÜ, Taşınmazın tamamı 785.850,00 m2 yüçölçümlü tarla olup, hisselidir Borçlu ismail Gizem hissesine düşen miktar: 11/768, hisse yüzölçümü:11.255,66 m2’dir. Köy civarı ve Türkoğlu-Narlı karayolu kuzeyinde, Punarhüyük köyü yol kenarında bulunmaktadır. K.maraş-Adana şehirlerarası yola yakındır. Killi-tınlı toprak yapısında, %1-3 meyilli, sulanabilme imkanına sahip, yılda iki defa ürün alınabilecek durumda, mutlak tarım arazisidir. yöre şartlarında buğday-mısır-pamuk münavebesi uygulanmaktadır. Borçlu ismail Gizem hissesine düşen miktar : 11.555,66m2x7,09/m2=81.929,62 TL’dir. Adresi : K.maraş ili, Türkoğlu ilçesi, Fanfas/Pınarhüyük köyü, Yüzölçümü : 11.255,66 m2 Arsa Pay : mar Durumu : K ymeti : 81.929,62 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : Tapu kaydındaki gibidir. 1. Sat Günü : 16/04/2014 günü 11:10 - 11:20 arası 2. Sat Günü : 14/05/2014 günü 11:10 - 11:20 arası Sat Yeri : TÜRKOĞLU İCRA MÜDÜRLÜĞÜ Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı ala-

caklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse icra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2012/24 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 24/02/2014 (İİK m. 126)_ (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 13738 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de


Hazırlayan: Füsun İKİKARDEŞ fusunikikardes@aydinlikgazete.com

Nasıl gidilir, ne kadar zaman harcanır, ne yenir-ne içilir?

3 MART 2014 PAZARTESİ

kadar açık. Öğleden sonra müzeden başlayiı, günbatımını şehri gezerken seyretmek olağanüstü romantik! Şehrin girişinin Batısında ve doğusunda yol üstünde lokantalar var. Baba Dağını seyrederek yemek yemek bir başka zevk olur burada. MayısHaziranda her taraf kıpkırmızı lalelerle dolup taşar.

Baba Dağı’nın eteklerindeki kutsal şehir: S A İ S İ D

AFRO

Barbaros

ŞANSAL barbarossansal@aydinlikgazete.com

TOPLU İĞNE

KURULUŞ 1921

Pamukkale’den 80, Denizli’den 60, Tavas’tan 30 km. E87 yolunun batısında, 585 yolunun güneyinde, Geyre köyünde. Çok ilgiliyseniz tüm gününüzü harcayabilirsiniz. Ama aceleniz varsa 3 saatte tüm şehri gezebilmek te mümkün. Siteye giriş 10 TL. Müze kısmı Pazartesileri kapalı. Diğer günler 18:30’a

Ben hayvanım Türkmenistan:

H

azar’daki yat limanını bilemem ama, havalanının apronunu, elinde sopalı paspasla silen kadınları gözümle gördüm. Kocası işssizlerin, ceza olarak, otobüs duraklarının tozunu bezlerle temizlerken utançlarından yüzlerini kapatacak şekilde örttüğünü de. Türkmenbaşını devirip yerine geçen dünyanın en acımasız diktatörlerinden biri olan President’i de. Atatürk Orman Çiftliği Saray inşaati derdinde.

Sierra Leone

Ş Latif BOLAT

air Hasan Hüseyin’in çıldırayazdığı gibi, Baba Dağının gölgesinden kurtulup ta Geyre köyüne varınca, bize de birşeyler oldu. Dağın karlı tepelerine zıt bir düzlükle akıp giden bu antik şehre, ikibin sene önce ziyarete gelen hacılar gibi heyecan içindeydik. Tanrıça Afrodit sanki her an bir köşe başında bizi karşılayacakmış gibi ürkmekteydik.

Aşkın ve güzelliğin şehri: AFRODİSİAS

larda bir ‘Ben aşkı ora ğında kapa eski gömüt bir gece, gördüm de . çıldırayazdım gömüt Mermer bir ralarda, bir o a d ın ğ a p ka muz sokağın tem ir gece... b a d n rı la z to hitit Oturdum bir alınlığıyla. heykelinin k dille Yelleri binbir anaç konuşan / O / Toprağa’ topraklarda dığı bu şehirde yapılan heykeller Roma’dan, Yunanistan’a ve Mısır’a, tüm şehir meydanlarını ve zengin villarını süslemekteydi. Afrodit heykellerinin en ünlüsü, Datca yarımadasının en ucunda yer alan Knidos’taki, Praxiteles yapımı çıplak Afrodit idi. O kadar gerçekciydi ki, aslında Kos şehri için yaptırılan bu heykel, Kos’lular için çok

Yüksek dağların ortasındaki yemyeşil düzlüğün en verimli yeşilliğinde, küçük bir tepe ve etrafıdır Afrodisias. Baba Dağının eteklerindeki mermer ocakları, onu üne kavuşturan heykellerinin de kaynağı olmuştu. Karya, Lidya ve Frigya sınırlarının birleştiği yerde kurulmuş ve tam tamına 2500 sene önce, antik dünyadaki aşkın ve güzelliğin Afrodit Tapinagi ve Baba Dagi sembolu haline gelmişti bu şeh i r. Çünkü her yerde hazır ve nazır olan “Aşk Tanrıçası” Afrodit’in en önemli merkeerotik ziydi o zamanlar burası. Hatta bulunduğu için İncil’de bahsi geçer, Yahudilerin Knidos’a satılmıştı. efsanevi kralı Süleyman’ın Afrodit Tanrıça adına kurulup geliştirilen ile olan ilişkisi: Afrodisias, zamanla Anadolu ve “...Kral Süleyman, Sidon’luların Akdeniz bölgesinin en önemli Aftanrıçası Astoreth’in arkasından rodit tapınma merkezi haline gelince, gidip Tanri’nın huzurunda şeytani en parlak günlerini yaşadı. şeyler yaptı...” diyerek aşk tanrıçası Afrodit’in tüm bölgedeki gücünü Bir zaman makinamız ifade eder. Belli ki Yahudilerin en olsaydı eğer! ünlü kralı, Afrodit’in ilahi etkisine Eğer İsa’danönce 100 senesinkapılmıştır bir süre. de yaşıyor olsaydınız ve yolunuz

Yıllar önce gördüğümde, 10 yaşında çocukların elmas madenlerinde cevher yutmasın diye müshil ilacı içirildiğinden, çamurların içinde can verişi izlettirildi bize. Şimdi aşırı madencilik yüzünden daha niceleri gömülüyor canlı canlı hem de. İBDA-C ise telle domuz bağı yapıp gömmüştü Türkiye’de.

Sudan çiçekleri ile eğlenceli bir kalabalıktır bunlar. Afrodit Tapınağının yaklaşık elli metre doğusundaki törensel kapıdan geçmeden tapınağa girilemez elbette. O nedenle de tüm gruplar bu törensel kapıda şarkılar ve ilahiler söyleyerek, ve kapının arasından bakılınca adına layık bir Baba gibi görünen karlı dağa selamlar göndererek Tapınağa geçerler. Tapınak önünde, hepsi erkeklerden oluşan rahipler, hacıların hediyelerini ve kurbanlarını kabul edip onların tanrıçadan yardım ve ilham almalarına aracılık ederler.

Antik dünyanın en görkemli stadyumundayız Tapınakta işi bitenler, Afrodisias’in hala çok ünlü olan stadyumundaki yarışmalara geçerler. Her milliyetin ve meslek sahibinin oturacağı sıralar önceden belirlenmiştir. Orta tarafı hafif şişirilmiş bir yuvarlaklıkta olan bu oval stadyumun her koltuğunda oturan kişinin, sahada olan biten her şeyi gorebileceği bir mimari ustalıkla yapılmıştır. Burada yılın hemen her günü bir çeşit kutlama olur ve 30 bin kişilik kapasitesi ile çok görkemlidir. Karyalılar kutlamayı seven bir millettir ve ellerindeki bu ünlü stadyumun değerini bilirler, ve sıkça kullanırlar. Burada atletizm, güreş, boks, savaş sanatı ve pentatlon gibi fiziki spor karşılaşmalarının yanı sıra, trajedi, drama, komedi, hitap etme, flüt ve harp müziği ve savaş dansları türünden sanatsal yarışmalar da yapılır. Hatta Roma döneminde, stadyumun bir kısmı yuvarlak taşlarla çevrilerek gladyatör ve aslan dövüşlerine bile ev sahipliği yapmıştır. Karşılaşmalardan sonra, ziyaretçiler buradan kısa bir yürüyüş ile Odeon’a gelirler ve şehir meclisinin toplantılarına katılabilirler. İsteyenler ise hemen yandaki Agora’ya geçip uzak memleketlerinden

Anadolu’nun doğulu Tanrıçası Sidon’luların Astoreth’i, Babil ve Asurluların İştar’ı, Perslilerin Astarte’si olarak gerçek bir Doğu tanrıçası olan Afrodit, aşkın, bereketin ve güzelliğin vazgeçilmez sembolu olmustur zamanında. Batı Anadolu’lu Karyalılar, tüm bu kültürlerin tanrıçalarını bir araya toplayıp, Afroditi yaratmışlardır ve Akdeniz topraklarında yaklaşık bir düzine şehir onun adına kurulup varlık göstermiştir. Ama bunların içinde en önemlisi olan ve merkez görevini gören, işte önümüzdeki bu küçük tepenin ve çevresindeki bereketli topraklar üzerinde kurulmuş olan Afrodisias’tır. Tüm Afrodit şehirlerinde olduğu gibi, bu ana tapınağın bulunduğu şehirde de, Afroditin özelliklerini belirmek amacıyla, koç başı, selvi ağacı, nar ve ay, mermerler üzerine en görkemli şekilde bezenmiştir. Öylesine bir sanatsal ortam yaratılmıştır burada ki, dünyanın en önemli heykeltraşlık ekollerindan biri haline gelmiştir Afrodisias ekolu. Her yıl heykel yarışmalarının yapıl-

Afrodisias-Stadi um

Bahreyn

güzel yorgunluk ta atabilir.

Haydi tiyatroya! Artık akşam olmaktadır ve şehrin kalesinin de yer aldığı tek tepesinin kuzey yamacındaki tiyatroda, çok güzel programlar olduğu duyurulmaktadır elleri davullu tellalar tarafından. Ziyaretçiler 5000 kişilik bu tiyatroda, aslen buralı olan Afrodisiaslı Alexander’ın Aristo üzerine yaptığı konuşmaları veya antik dünyadan bize kalan ilk roman olan Callirhoe’nin yazarı Chariton’un aşk, kan, kin, gözyaşı hikayeleriyle, Akdenizdeki maceralı yolculuklar ve batan gemiler üzerine yazdıklarını dinleyebilir. Eğer bu edebiyat sohbetlerinden hoslanmamışlarsa, ziyaretciler sadece tiyatroda oturup, Baba Dağının o muhteşem görüntüsünü ve güneşin batmasına kadar her an değişen renklerini izleyebilirler ve sohbetlerini derinleştiribilirler. Zaten tiyatro sahnesini süsleyen o heykeller ve frezeler o kadar muhteşemdirler ki, hiç doymadan saatlerce detaylara dalabilirisiniz. Eğer keyfiniz yoksa, hemen tiyatronun önündeki meydana inip ülkenin dört bir yanından gelmiş olan vatandaşlarla sohbete katılabilirsiniz. Ya da meydanın yanındaki diğer hamam bir alternatif olabilir size. Roma’nın yarı Tanrı- imparatorlarının hayat hikayelerini merak ederseniz, hemen köşedeki Sebasteon’da saatler harcayabilirsiniz, o muazzam heykeller denizindeki görsel şölenin sayfalarında. Roma imparatorları, Afrodit’e özel ilgi duyarlar tarih boyunca. İmparator Sulla Afrodit’i kendisini koruyan özel bir tanrıça olarak düşünür. Öyle ki, Julius Caesar ve Augustos kendilerinin Afrodit soyundan geldiğini iddia ederler iktidarları boyunca.

Din değişir, şehrin adı da değişir Afrodisias heykel okulu ürünü

bir ayin günü Afrodisias’a düşmüş olsaydı, şunları görecektiniz ziyaretiniz sırasında: Şehrin dört bir tarafındaki kapılardan, Anadolunun her köşesinden gelen “hacı”lar kendi milliyetleri ve kültürlerine göre gruplar halinde şehre girerler. Ellerinde davulları, kurbanları, hediyeleri,

getirdikleri ürünlerini satmayı ve geri götürmek için hediye almayı deneyebilirler. Antik dünyanın belki de en yakışıklı agoralarından biri buradadır. Baba Dağı taraflarından gelen sular ile doldurulan şelalesi ve havuzları ile bir cennet bahçesi görünümündedir bu agora. İsteyen hemen yandaki Hadrian hamamlarının üç dereceli odalarında bir

Tesadüfen ziyaret etmiştim henüz bölünmediği dönemde. Cevahir’in un çuvalları yeni girmişti diktatörün sadaka kültürüne. TRT ekibi de çekimdeydi ama yapımcısı hemen yollandı çünkü o görüntüler ekrana düştü diye. Tüm dünyada aranırken, neredeyse Çankayaya davet edilecekti katili devlet başkanı diye.

Roma İmparatorluğu ikiye bölünüp te, MS 320’lerde Anadolu artık Bizans İmparatorluğunun sınırları içine geçince, Afrodisias’ın kaderi biraz değişir. Özellikle de Hristiyanlık yerleşip te Tanrıçaya tapan paganların sayıları iyice azalınca, Afrodisias’a adını veren büyük Tapınak kökten değişime uğrayıp, bir büyük kilise haline getirilir. Ve şehrin Afrodit ile ilişkisi giderek zayıflar ama şehir direnir. Öyle ki, yüzyıllar sürecek olan bu süreç sonunda, artık Hristiyanların çoğunluğa sahip olmaları ile, MS 7. Yüzyılda şehrin adı tanrıça Afrodit’ten Hris-

tiyanlık sembolü olan “haç sehri” anlamına gelen Stavropolis’e değiştirilir. Bizans dünyasının her yerinde olduğu gibi eski rejimin tüm sembolleri, isimleri, rituelleri ve binaları anlam değiştirerek Hristiyanlaştırılır. Mesela şehirdeki tüm yazıtlardan Afrodit’in adı kazınarak silinmiştir artık. Ve o görkemli Afrodit heykelleri parçalanarak sehir duvarlarında dolgu malzemesi olarak kullanılır. Hristiyanlaştırma sürecinde giderek küçülen ve şehri oldukça sık şekilde vuran depremlerden sonra, 1300 senelerinde, Afrodisias tarihin derinliklerine gömülür. Tiyatrosunun bulunduğu tepede artık bir Türkmen köyü, Geyve vardır, 1959’daki kazılara kadar. Yıkıntılar ve toprak altındaki heykellerle birlikte, antik çağın Karya’sı, Türkçeleşmiş ismiyle Geyve olarak hala orada durur.

AFRODİSİAS’a adanmış bir ömür: Prof. Kenan Erim Türk arkeolojisinin bu örnek şehrinin ortaya çıkarılıp bu derece görkemli şekilde sunumunu sağlayan kişi, buraya hayatını adayan Prof. Kenan Erim Prof. Dr. Kenan Erim’ dir. Kenan Erim, Aphrodisias’a ilk gelişini şöyle anlatır: “1959 yılının Temmuzunda Nazilli’den yola çıktığımda, bu denli önemli bir seyahat olduğunu tahmin bile edemezdim. Karacasu’dan sonra, çok kötü toprak bir yolla Geyre’ye ulaşmadan önce Aphrodit Tapınağının sütunlarını gördüm. Köy tamamen Aphrodisias’ı kaplamıştı. Ancak muhteşemliğini gizleyememişti. Akşam olmadan Jeep’im beni tekrar Nazilli’ye ulaştırdı. İlçenin tek otelindeki odamda günlüğüme şunları yazdığımı hatırlıyorum: Hayatımda yeni bir dönem başlıyor.” Prof. Dr. Kenan T. Erim’e neden evlenmediği sorulduğunda; ‘Afrodisias ile evliyim’ demişti. Tutkusu ölünceye dek sürdü. Mezarı, ömrünün 30 yılını geçirdigi Afrodisias antik kentinde, Tören Kapısının sol tarafındadır. Kendisi Türkiye’de antik kente gömülen ilk kişidir. Kente yararlı kişilerin kentin içine gömülebilmesi antik geleneğine uyularak, yıllar boyu restorasyonunu üstlendiği antik kente gömülmeyi hak etmiş bir arkeologdur. Şimdi O, kendi deyimiyle “sevgilisinin koynunda” yatmaktadır.

Meryem hala tutsak. Kore’nin bibergazı evden okula fışkırıyor. Acaba yeniden gidip heryerde koklamaktan mı kussak? Kaldığım otelden alındı bir yerel aile yapacak bir şey yok, emperyalizm saldırıyor göz göre göre bakın masumlar hep tutsak. Silivri, Hasdal, Şirinye, Maltepe, Hadımköy duvarlarındaki mimari değil çoğul Pursak.

Nijerya Gençlerin toplu mezarları fışkırıyor her yandan, o yıllarda gördüğümde bana gösterilen doğal parklardan hatta okullardan. Oysa milyarlarca dolar iktidarın rüşvetinde hem de banka hesaplarından. Size de çağrışım yaptı mı son günlerdeki sözde montaj ses kayıtlarından?

Mısır Şarm el Şayh’deydi davetli olduğum düğün. Hikmet Çetin, Ritz Khan ve İstanbul sosyetesi büklüm büklüm. Asker çevirdi bizi Safariye giderken; pasaportum olmasaydı tıkarlardı tekhücreye eğer hiç ses etmesem. Kahire’de Erbil’de lüks Beymen Al Kalifa vodafonu Formüla 1 istanbula sponsordu resmen desem?

Kosova Geçen eylül teadüfen Kavladan sonra düştü yoluma. Bugünlerde konuşan yok insanlık dram değil melodram sanılıyor uzaktan bakılınca. Bosna bağımsızlığında Amerikan ve Türk bayrakları nedense epey çoktu bizim devletin canlı yayınında.

Türkistan Daha yeni bir Türk profösor ölüme mahkum edildi. Uzun zaman önce gördüğümde o bölge akir ama çok dingindi. Nedense kardeşine susmuş Ankara, Şanghai hayali tuzağa düştüğün NATO’nun bir başka versiyonu aslında.

Venezuela PANAM yıllarıydı aktarma nedeni ile 2 gece kaldığımda. Henüz Chavez gelmemişti ama kokusu sızlatmıştı burnumu o gece karanaığında. Şimdi yine bildiğimiz birileri kışkırtıyor, sokaklar kan gölü sakın ola bu kaosu gezi dirilişi ile kıyaslama .

Kıbrıs 1974 sonrası ilk gittiğimde anahtar yoktu kapılarda. 1960 öncesi Selanikteki Ata evine bomba atıldı hem de evrak imha makinası keşfedilmemişti daha. 1980 de Kaçak göçmen yığınca, tecavüz, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, cinayet durmadı bir daha asla. Şimd duruma hırsızlık da eklendi. 27 Şubat’da sendikal platformun pankartları benimle Lefkoşa İnönü meydanında eleleydi.

Maraş, Sivas say say bitmiyor,... Kırım, Peru, Fas, Suriye, Irak bir bir katliamların satranç tahtası ilan ediliyor. Şimdi sor bir kendine, dilin, dinin kimliğin gerçekten insan mı diye? Ben homosapiens denen memeli sınıfından bir hayvanım. Şimdi anladın mı niye?


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.