O MAKAMI TERK ET! Haşim Kılıç’ın, İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu’yla yan yana olduğu fotoğraf dün ortaya çıktı. Bu fotoğraf, Aydınlık dergisinin 2008’de yaptığı haberi doğrulamış oldu
Feyza Hepçilingirler:
Türkçenin çökü ü! TÜRK L ZCE
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın fotoğrafı, dün İBDA-C’ye yakın Furkan Haber’de yayımlandı. Haberde, “Kılıç; Salih Mirzabeyoğlu ile birlikteliği döneminde Gölge Dergisi’nin Ankara temsilcisi idi ve İbda Fikriyatı’nın ciddi savunucusuydu” ifadeleri yer aldı.
YARIN
Hüsnü Kılıç
KİTAP GÜNÜ
Salih Mirzabeyoğlu
Haşim Kılıç
9 Ocak 1988
Aydınlık dergisi, ilk olarak 8 Haziran 2008 tarihli sayısında, Haşim Kılıç’ın, İBDA-C bağlantılı olduğunu duyurmuştu. 22 Haziran 2008 tarihli haberde de Kılıç’ın, İBDA-C’nin çıkardığı Gölge dergisinin Ankara Temsilcisi olduğunun belgesine yer verilmişti. 11’de
KURULUŞ 1921
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE - 75 KURUŞ
22 Haziran 2008
‘Eşimin kanı Ankara’nın üzerinde’
BDP’nin MİT sevgisi Meclis Genel Kurulu’nda MİT yasa teklifi görüşülürken söz alan BDP Milletvekili Sırrı Sakık, ‘Öcalanlı açılım’daki rolüne işaret ederek Hakan Fidan’ı öven bir konuşma yaptı Milliyetçi ve ulusalcı çevrelerin bu yasaya karşı çıktığını belirten Sırrı Sakık’ın “1 yıldır çatışmasızlık süreci yaşanıyorsa ve burada MİT’in bir katkısı varsa bundan mutluluk duyarız” demesi dikkat çekti. 8’de
AKP’nin örtülü faaliyetlerini MİT üzerinden yasallaştırma girişimine tepki büyürken BDP, MİT’e kalkan oldu. Hakan Fidan’ı ve ekibini kutlayan BDP’li Sakık, “MİT’e saldırıya seyirci kalmayız” dedi.
KÖŞKRÜŞVETİ
Murat Uzun
Tunceli Ovacık’ta 2 yıl önce şehit edilen Başsavcı Murat Uzun suikastında kamu görevlilerine soruşturma izni verilmedi. Eşi Cihan Uzun, bu karara isyan etti. 8’de
ABD’den ‘Montrö’yü delelim’ teklifi Washington, Ankara’dan, Montrö’deki kısıtlamalardan kendilerine istisna tanınmasını istedi. Türkiye ise “Rusya’yı ikna edin” yanıtını verdi. DENİZ KAHRAMAN’ın haberi 11’de
AKP içinde Köşk kavgası: Erdoğan vekilleri topladı ve ‘3 dönem’ kuralını tartışmaya açarak Hüsnü Mahalli: Suriye’de yeniden seçilme havucu uzattı. Gül ise Çankaya’nın kimsenin cebinde olmadığını söyledi ba rol oynayanlar iflas etti Tayyip Erdoğan dün Köşk seçimi için vekilleriyle bir araya geldi. Salona cep telefonuyla girmek yasaklandı. Toplantıda, “Cumhurbaşkanı kim olsun?” anketi yapıldı. Erdoğan’ın, “3 dönem kuralı” için de anket yaptırması, 3 dönemdir milletvekili olan 70 civarındaki vekile “Cumhurbaşkanlığı rüşveti” olarak algılandı.
Gül’ün gösteriş merakı
İşçi Partisi yöneticileri, Yatağan işçilerini ziyaret etti.
İşçi Partisi 1 Mayıs’ta KADIKÖY’de İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, partisinin 1 Mayıs Bildirisi’ni ve eylem programını açıkladı: “İşçi Sınıfı, Türk Bayrağı, İstiklal Marşı ve İşçi Partisi Kadıköy’de olacak.” 6’da
Ağırlığımızı koyma zamanı Yıldönümünü kutluyoruz: Köy Enstitülerini kurarak elimizi yüzümüzü yıkamıştık. Ceketini, bitlerden kurtarmak için karınca yuvasına bırakan çocuk çobanlar, enstitüye katılır; emeğiyle, zihnini ve dünyayı değiştirebileceği gerçeğiyle buluşur. Hâlâ mahsullerini topluyoruz: Haziran Ayaklanması... Ve bugün Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışılıyor... İki bina dikip “üniversite” diyen siyaset esnafının gölgesinde... Biri; kibrinden çatlayacak bir suç küpü... Diğeri; gizli sözleşmelerin esiri bir sahte gülücük abidesi... Öbürü: İBDA-C elemanı... Mafya rejiminin Köşk adaylarına bakınız! Cumhurbaşkanlığı makamı, Yüce Divanlıkların sığınma yeri midir? Köşk’e en son çıkması bile mümkün olmayanlar en önde yarışıyor. Tehditler, servisler, rüşvetler, şantajlar... Dokuz abdal bir kilimde uyur, iki padişah bir iklime sığmazmış... Bunlarınki de bu hesap... Birbirlerinin gözünü çıkarmaya başladılar... Türkiye’nin namuslu birikimi bu manzaraya müdahale etmelidir. Çağrımız bütün yurtsever güçlere: Cumhurbaşkanlığı seçimi sadece bir Cumhurbaşkanlığı seçimi değildir! Ağırlığımızı koymadan ne kadar hafif olduklarını gösteremeyiz... ilkeryucel@aydinlikgazete.com
M. İlker Yücel
Letonya Cumhurbaşkanı, dün Çankaya Köşkü’nde “Atlı Tören Birliği”yle karşılandı. İlk kez uygulanan bu seramoni; Avrupa krallıkları ve Osmanlı İmparatorluğu’nu hatırlattı. 10’da
’CHP 37 ilde baraj altında’ Eski CHP TBMM Grup Başkanvekili Kemal Anadol 30 Mart yerel seçimlerini Aydınlık’a değerlendirdi
Canan Arıtman
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkanı Canan Arıtman, 23 Nisan’da Anıtkabir’de olacaklarını açıkladı: “Halk, 23 Nisan’da Cumhuriyet ve bağımsız Türkiye için Ata’sına teşekkür edecek.” 10’da
BALYOZ NÖBETİ
Mehmet Metiner Hasan Cemal’i öfeliyor Mehmet FARAÇ 11’de Doğu Perinçek
Sabahattin ÖNKİBAR 12’de
Tayyip’te Gül’lü yeni olu um korkusu
Cumhuriyet Kadınları 23 Nisan’da Arslanlı Yol’da
CHP’li adayların 9 ay birbirleriyle, bir ay AKP’yle mücadele ettiğini belirten Kemal Anadol, sonuçların iyi değerlendirilmemesi halinde yanlışların devam edeceğini ifade etti: “Partiye Cemaat’in kokusu sindi. Bu durum CHP’nin aleyhine bir sonuç yarattı. Örgüt, Parti’nin silkinip ayağa kalkmasını istiyor.” 10’da
Özdemir İNCE 8’de
Kürdümüzü kimler vuruyor?
SEDA AKYÜZʼün haberi 12ʼde
Nusret Güner
Kumpas itiraflarına rağmen komutanların hâlâ içerde tutulmasına aileler isyan etti. Silivri Cezaevi önünde dün Balyoz nöbeti başladı. İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek, ADD’liler ve istifa eden komutanlar da eyleme destek verdi. SEZİM ÖZADALI’nın haberi 9’da
Son kuşak anlatıyor... Köy Enstitüleri’nin 74’üncü yıldönümü 20 ISSN 2146-2356
BAŞYAZI
AKP’li kaynaklar, “Başbakan, çoğunluğu Gül’e yakın olan kıdemli vekilleri yanına çekmek istiyor. 3 dönemi dolan vekillere bir havuç uzattı” bilgisini verdi. Abdullah Gül ise medyatik faaliyetlerini artırdı. Gül, Köşk seçimi için de şunları söyledi: “Başbakanla konuşacağız. Hiç kimse, ‘Bu, benim cebimde’ dememelidir.” 10’da
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
OLMAK YA DA OLMAMAK
Hazırlayan: Murat ŞİMŞEK
Gazetemizin baskı kalitesi Gazetemiz Aydınlık’ı ilk çıktığı günden bu yana takip etmekteyim. Gazetecilik, habercilik konusunda gazetemiz Aydınlık hem beni hem de ülkemizi aydınlığa çıkartacak nadir gazetelerdendir. Emeği geçen tüm çalışanlara teşekkürü bir borç bilirim. Ama baskı konusunda şikâyetim var. Gazeteyi akşam alıp büyük bir keyifle okumaya başladıktan sonra ellerimin, gömleğimin ve pantolonumun simsiyah olması bütün keyfimi kaçırıyor. Baskıda kullanılan mürekkeple ilgili bir değişiklik, düzeltme yaparsanız çok sevinirim. Abidin Koçak Değerli okurumuz, şikâyetinde haklıdır. Kapsamlı bir yatırım yaptığımız ölçüde, belirtilen aksaklıkları giderebiliriz. Bu yönde hazırlıklar yapmaktayız.
‘Kendini’ değil ‘kendisini’ Kusura bakmayın ama yine aynı uyarıyı yazmak zorunda bırakıyorsunuz beni. Yine yanlış kullanılan bir ifade ve yine aynı yanlış ifade. Bu sefer de ön sayfada yer alan bir haberin başlığında üstelik! Haberin başlığı “Anne, oğlu için kendini siper etti” şeklinde. Ama doğrusu aslında sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi “Anne, oğlu için KENDİSİNİ siper etti” olmalıydı. “Kendini” diye yazabilmeniz için doğrudan anneye hitap ediyor olmanız gerekir. “Oğluna kendini siper ettin anne” şeklinde. Emre Gülay
Aydınlık’a imla hataları yakışmıyor Sayın Doğu Perinçek gibi Türk diline bu derece önem veren bir üstadımızın ve yurdumuza çok değerli Atatürk Eserleri külliyatı kazandırmış olan Sayın eşi Şule Hanım’ın emek verdiği bir Aslanlı Yol gazetesine bu imla hataları yakışmıyor. Şimdi emekli olmuş olmama rağmen iş hayatım boyunca bu konuya son derece önem vermiş bir devrimci olarak, bu hatalar çok gözüme batıyor. Zaten Doğu Bey’in Silivri zindanında iken de birkaç defa bu imla ve dizgi hatalarından şikâyet ettiğini hatırlıyorum. Örneğin, bugünkü Aydınlık’ta 15. sayfada bir alt başlık: HAFTANIN TEHTİDİ (!) Yorumunu size bırakıyorum, Aydınlık’a yakışıyor mu? Biliyorum, bir ek maliyet getirir ama bir editör kullanmanızın bu dönemde artık zamanının geldiğine inanıyorum. Bunu sadece, 66 yaşında ODTÜ’lü eski bir dostun uyarısı olarak kabul edin, lütfen. Başarılarınızı devamını dilerim. Saygılarımla, Metin Atalay Değerli okurlarımız, yazım hatalarıyla ilgili eleştirilerinde haklı. (“Kendini siper etmek” ifadesinin ise kalıplaşmış şekilde kullanımı yaygındır.) Bütün okurlarımızdan hatalarımız için özür diler, bunları en aza indirme sözünü veririz.
Daha fazla bölge haberi Okunacak sadece bir tane gazete olduğunu düşünüyorum. Ama Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’yle ilgili az haber çıkıyor. Bölgenin durumunu yansıtacak daha çok haber yapmanızda fayda olacağını düşünüyorum. Orhan Ünlü
YAZIN YAYIMLAYALIM Okurlarımızdan her konuda eleştirilerini ve önerilerini bekliyoruz. halklailiskiler@aydinlikgazete.com Tel: 0212 251 21 14 - 15 - 16 Faks: 0212 251 55 06 Adres: İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No:3/3 Beyoğlu / İstanbul
Mehmet Bedri GÜLTEKİN mbgultekin@ip.org.tr
Petrolden pay talebinin yasal dayanakları
G
ültan Kışanak yerel seçimler öncesinde, inşasına başlayacaklarını ilan ettikleri özerk yönetimin maliyesi için bölge petrollerinden pay istediklerini açıkladı. BDP’nin yerel yönetimlerden sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Demir Çelik ise Milliyet’ten Namık Durukan’a, petrol ve enerji kaynakları başta olmak üzere bölgenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden yüzde 20 pay istediklerini söyledi (14 Nisan 2014). Türkiye’yi etnik temelde ayrıştırma planı adım adım uygulanıyor. Benzer uygulama bilindiği üzere Irak’ta 24 yıldan beri yürürlüktedir. Kuzeydeki Barzani yönetimi, üretilen petrol ve doğalgazdan yüzde 17 oranında pay almaktadır. Barzanistan’ın liderleri, nihai amaçlarının bağımsızlık olduğunu gizlemiyorlar. Ekonomik, siyasal ve askeri açıdan Bağdat’tan kopmak, uygun uluslararası koşullar oluştuğunda bölünmeyi resmileştirmekten başka anlama gelmez. PKK, Barzanistan deneyini Türkiye’de tekrarlamak niyetindedir. Kışanak ve Çelik’in açıklamaları bu niyetin ifadesidir. Sorun, bölge kaynaklarının yüzde 20’sinin veya tamamının bölgede kalmasının mali açıdan ne anlama geldiği değildir. Bugünün koşullarında bile merkezi idare tarafından yapılan yatırım ve idari harcamalar ile genel olarak sağladığı mali desteğin hacminin, bölgeden elde edilen kaynaklardan daha fazla olduğu bir gerçektir. Sorun, bölgenin mali kaynaklarının da bir bölünme etkeni olarak
İsmail Hakkı PEKİN
kullanılmasıdır.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı BDP’lilerin bu söyleminin “yasal” dayanaktan yoksun olduğu ne yazık ki söylenemez. Türkiye, arkada kalan 25 yıl içinde bağlandığı Avrupa Birliği kapısında bir dizi yasal düzenleme yaptı. Türkiye bu düzenlemelerle kendi ayağına kurşun sıkmıştır. BDP (PKK) yöneticileri ayrılıkçı taleplerini, bugün önemli ölçüde, işbirlikçi yönetimlerin Avrupa Birliği ve ABD’nin istekleri doğrultusunda yapmış oldukları bu yasal düzenlemelere
dayandırmaktadırlar. Bu düzenlemelerin birincisi Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’dır. Türkiye, söz konusu “Şart”ı yedi madde ve 10 paragrafa koyduğu çekincelerle 1992 yılında kabul etti. Son yıllarda gerek AKP, gerekse Kılıçdaroğlu’nun YCHP’si özerklik şartındaki bütün çekinceleri kaldıracaklarını ilan ettiler. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, belediyelere mali ve idari alanda merkezi yönetimin aleyhine önemli yetkiler tanımakta ve başka ülkelerin yerel yönetimleri ile birlikler oluşturma hakkı tanımaktadır.
BM İkiz Sözleşmeleri Türkiye, 1966 tarihli BM İkiz Sözleşmelerini 37 yıl sonra 2003 yılında TBMM’den geçirdiği yasayla kabul etti. Söz konusu sözleşmelerin Türkiye’yi ilgilendiren en önemli yanı, “halklara kendi kaderini tayin hakkı”nı tanımasıdır. Gene bu sözleşmelere göre bir ülke içinde yaşayan “halklar”, yerel yönetimlerinin sınırlarını belirleme ve aynı zamanda bölgelerindeki doğal kaynakları istedikleri gibi kullanabilme hakkına sahiptirler. Fransa ve bazı Avrupa ülkeleri, söz konusu maddelerin varlığından dolayı BM İkiz Sözleşmelerini bugün bile
kabul etmemişlerdir. Kaldı ki bu ülkelerin hiçbiri, etnik bölünme tehdidi ile karşı karşıya değildir. Oysa AKP iktidarı söz konusu sözleşmeleri TBMM’den geçirdiği zaman, Türkiye’nin ayrılıkçı terör ile mücadelesi 20 yıldan beri devam ediyordu.
Bölge Kalkınma Ajansları 25 Ocak 2006 tarihinde 5449 sayılı yasa ile Türkiye bir AB dayatması olan Bölge Kalkınma Ajansları Yasası’nı kabul etti. Bu Yasaya göre, Türkiye 26 bölgeye ayrıldı. PKK sözcüleri son yıllarda ısrarla, Türkiye’nin 25-30 kadar özerk bölgeye ayrılabileceğini söylediler. Kalkınma Ajanslarının sayısı ile PKK söyleminde yer alan özerk bölge sayısının birbirini tutması tesadüf değildir. Çünkü, Bölge Kalkınma Ajanslarını Türkiye’ye dayatan merkez ile, PKK’ya özerk bölge sayısını söyleten merkez aynıdır.
Bütünşehir Yasası Bir anlamda Bölge Kalkınma Ajansları ile yapılan düzenlemenin devamı olarak atılan son adım, 6 Aralık 2012 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bütünşehir Yasası’dır. Bütünşehir Yasası ile büyükşehir yapılan iller ile Bölge Kalkınma Ajanslarının önemli ölçüde çakışması da tesadüf değildir. Bütün bu yasal düzenlemeler ile Batı, aslında Türkiye’yi etnik temelde ayrıştırmanın yasal altyapısını oluşturmuştur. PKK, taleplerini bu yasal altyapıya dayandırmaktadır.
Türkiye, AB kapısında parçalanmaktadır Gelinen aşamada, ülke çıkarlarına aykırı olarak yapılan düzenlemeler “meyvelerini” vermektedir. Türkiye, AB kapısında parçalanmaktadır. Çözüm, Türkiye’nin öncelikle AB kapısından kendisini kurtarmasından geçmektedir. Türkiye AB’ye üyelik başvurusunu derhal geri çekmelidir. Türkiye’nin bütünlüğüne, ulusal çıkarlarımıza aykırı bütün yasal düzenlemeler iptal edilmelidir.
Keyfilik nereye kadar? B aşta resmi ağızlar dahil hemen herkes milli orduya kumpas kurulduğu, generaller, subaylar, astsubayların üretilmiş sahte delillerle ve hukuk dışı bir yargılamayla mahkûm edildiği, zindanlara atıldığı konusunda hemfikir. Ama askerler hâlâ betona gömülmüş ve çürümeye terk edilmiş bir şekilde bekliyor. Bu davaların birer siyasi dava olduğu, yargılamanın da alınan talimatlar doğrultusunda yapıldığını ve cezaların da aynı doğrultuda verildiğini görmemek ve anlamamak ancak intikam ve kin ile açıklanabilir. Eğer böyle değilse neden hâlâ kimse kılını kıpırdatmıyor ya da konuşmak yerine icraata geçmiyor? En başta da siyasi irade. Sonuçta bizleri zindana gönderen siyasi irade olduğuna göre, zindandan çıkaracak da aynı iradedir. Ne olmasını bekliyoruz? Böyle bir ortamda siyasi irade yeşil ışık yakmadan hiçbir yargı mensubunun yeniden yargılamaya yol açacak bir girişimde bulunacağını sanmıyorum. Umarım değerlendirmemde yanılırım. İktidar, Cemaat’i göstererek sorumluluktan kurtulamaz. Bu insanlar onların döneminde haksız ve sahte delillerle, özel mahkemelerde usulsüz yargılamayla mahkûm edilmişler, tutuklanmışlar ve betona gömülmüşlerdir. Bütün bunlar açığa çıktığına ve genel kabul gördüğüne göre, iktidar vatandaşlarının suçsuz yere göz göre göre zindanda çürümelerine müsaade edemez, etmemelidir. En azından yeniden yargılanmanın ve tutuksuz olarak yargılamanın koşullarını sağlayacak girişimde bulunmalıdır. Ben yapmadım o yaptı mantığı insanların aklıyla alay etmenin bir başka yoludur. Muhalefet partileri de adeta kaçak güreşmekte, topa girmemek için kıvranmaktadırlar. Umarım Gnkur. Başkanlığı silah arkadaşları için iktidar nezdinde gerekli girişimlerde bulunuyordur. Başka türlü bir davranışı da beklemiyorum zaten. Bu konuda yetkisi ve etkisi olanların -muhalefet partileri dahil- gereken mücadeleden kaçınmamalarını talep ediyorum. Onlara, Bizans’ta 532 yılında Nika İsyanı çıktığında kaçmaya karar veren 1. Justinianos’a, Teodora’nın söylediklerini hatırlatmak isterim. “İşte gemin, işte hazinen! Ama unutma ki kaçarsan seni sefil bir hayat ve ölüm beklemektedir. Herkes bir gün mutlaka ölecek, ama taht her zaman şanlı bir mezar olmuştur. Başındaki tacı kaybeden canını da kaybetmelidir...’’ İmparator mücadeleden kaçmamış ve kazanmıştır. Yoksa zindandakiler üzerinden bir hesap mı yapılmaktadır? Onlar da bir siyasi pazarlığın ya da “açılımın” konusu mu olacaktır? Umarım böyle hesaplar yapılmıyordur ve
yapılmamalıdır da. İnsanların hayatı ve özgürlüğü bu tür hesaplara alet edilemez. Silivri Cezaevi’nden mektuplaştığım arkadaşlarımın bu konulardaki düşüncelerini aktarmak istiyorum. “...Geldiğimiz bu aşamada, tezgâh kurup, kumpası hazırlayanlar, bu rezillikten zarar görmeden veya en az zararla nasıl kurtulabilirizin arayışı ve en uygun zamanı bulma gayreti içersindeler...” “‘Ben yapmadım o yaptı’ ifadesi bir ara bir reklam filminde moda idi. Şimdi de siyasette moda oldu. Nedense. ‘Biz yaptık’ diyemiyorlar. Bu ifadelerde bile, kim olursa olsun birilerinin bir şey yaptığı gerçeği ortaya çıkıyor...” “Başımıza gelen bu musibet (insanlık dışı, haksız, hukuksuz, adaletsiz hadise) bizi kimlerle tanıştırmadı ki... Ama beni üzen, bana dokunan husus, yüce dediğimiz, kutsal addettiğimiz peygamber ocağında makamlar işgal etmiş/etmekte olan insanların bir kısmında gördüğüm karakter/kişilik zayıflığı ve cesaretsizlik olmuştur. (Bu söylediğim husus özellikle/ağırlıklı içeridekiler için.)” “Bizleri, kendi emellerinin gerçekleşmesi uğruna insanlık, hak, hukuk dinlemeden buralara gönderen kişiler, şimdi de düştükleri pislik çukurundan çıkabilmek için, bizlerin tahliye edilmesini kullanıyorlar. Kendilerini mağdur göstermek için bizim mağduriyetimizi kullandılar. Sanki onları da bizi mağdur edenler suçlamış gibi gösterdiler. Oysa bize yapılan zulmün tek sorumlusu onlardı ve biz de bunu anlatamadık. Adam öldüren silahı ateşleyen tetik midir, yoksa insan oğlu mu? Tetik burada sadece niyetin hasıl olmasında aracıdır. Tıpkı F tipi yargıç ve polislerin olduğu gibi. Onlarda tetik gibi başkalarının niyetlerinin gerçekleşmesine aracı olmuşlardır...” Bu arada cezaevinden bazılarının adrese teslim mesajları da ibret vesikası olarak duruyor önümüzde. Tahliye olan bazılarının da belirli beklentiler içinde adrese teslim mesajları da unutmayalım. Yazımı Ülkü Tamer’in bir şiiri ile bitirmek geldi içimden. Ben sana teşekkür ederim Ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün, Ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün; Serinlik vurdu korulara, canlandı serçelerim; Sen mavi bir tilkiydin, binmiştin mavi ata, Belki dün ölmüştüm, belki geçen hafta, Sen bana çok güzeldin, senin ayakların da.
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
Hazırlayan: Osman ERBİL
TWİTTER’DAN OFİS RESTİ AYDINLIK / ANKARA Twitter’ın Küresel Kamu Politikası’ndan Sorumlu Başkan Yardımcısı Colin Crowell, hükümet ile Türkiye’de bir ofis açmak konusunda herhangi bir anlaşmaya varmadıklarını açıkladı. Twitter yöneticileri, Türkiye’deki görüşmelerine devam ederken Twitter Küresel Kamu Politikasından Sorumlu Başkan Yardımcısı Colin Crowell önemli tespitler yaptı.
Ankara’da Pazartesi gününden bu yana yaptıkları görüşmeler sonucunda hükümetle Türkiye’de bir ofis açmak konusunda herhangi bir anlaşmaya varmadıklarını söyledi. The Wall Street Journal Türkiye’ye konuşan Crowell, “Dünya genelinde ofisleri yalnızca ekonomik şartlar bunu haklı çıkardığında açıyoruz” dedi.
riklerde her ne kadar hassas şeyler olsa da bulunan çözümün çok sert olduğunu belirterek, “Türkiye’ye yatırım yapıyoruz; çünkü milyonlarca kullanıcıya hizmet sunmak maliyetli bir iş. Son zamanlarda kapanmış olmak, iş ortamına çok yardımcı olmuyor ama parlak bir gelecek umut ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Bulunan çözüm çok sertti’
Bakan’la görüşme iptal
Crowell, Twitter’ın engellenmesi kararıyla ilgili olarak, içe-
Twitter yetkililerinin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Colin Crowell
Mustafa MUTLU mustafamutlu@aydinlikgazete.com
Ne oldu? Bakanı Lütfü Elvan’la da bir görüşme yapmaları bekleniyordu. Elvan yoğun programı nedeniyle görüşmeyi iptal etti.
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında cami hutbelerinin değiştirildiği iddia edildi. İhsan Özkes, 20 Aralık Cuma günü okunacak olan ‘rüşvet’ konulu hutbenin mesajla engellendiğini söyledi AYDINLIK/ANKARA
E
Eski vekil Yıldız motosikletten şüphelenmiş
SMS gönderilerek, 20 Aralık Cuma günü okunacak olan ‘rüşvet’ konulu hutbenin yerine ‘Kur’an’ı anlamak’ konulu hutbenin okunması istenmiştir” diye konuştu.
‘Erdoğan, din adına yargılıyor’ Camilerdeki hutbelerde AKP’ nin içinde bulunduğu duruma göre
adeta Tayyip Erdoğan’ın karşıtlarını din adına sorgulama, yargılama ve dini hükümlerle mahkûm etme haftasına dönüşmüştür. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Kutlu Doğum Haftası Tayyip Erdoğan’ın yetersiz dini bilgisiyle siyasi söylemlerinin birleşmesinden derin bir yara almıştır.”
HES karşıtı çocuk korosuna beraat M ersin’in Tarsus ilçesine bağlı Boğazpınar köylüleri HES şirketine karşı verdikleri hukuk mücadelesini kazandı. Şirket, HES’lere karşı mücadele eden köylüler hakkında şikâyetçi olmuş, Boğazpınar Köyü Hes Karşıtı Platform Sözcüsü öğretmen Ahmet Öztürk hakkında 13 buçuk yıl hapis istemiyle dava açılmıştı. İddianamede, HES projesine kar-
Bakırköy’de eski Milletvekili Adnan Yıldız’ın 300 bin dolarını gasp etmek için düzenlenen saldırıdan sonra yaralı olarak yakalanan Mehmet Beşir Artukoğlu’nun ifade vermeyi reddettiği öğrenildi. Olaydan bir gün önce ise, eski Vekil Adnan Yıldız’ın kendisini takip eden bir motosikletten şüphelendiğini yakınlarına söylediği belirtildi. Bakırköy’de dün sabah biri soyguncu 3 kişinin ölümü, 1’i soyguncu 3 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan gasp girişimiyle ilgili soruşturma çok yönlü sürüyor. Olay sırasında yaralı olarak yakalanan şüpheli Mehmet Beşir Artukoğlu’nun hastanede tedavisi sürerken olayla ilgili ifade vermeyi henüz kabul etmediği öğrenildi.
şı yapılan festivalde 6-7 yaşındaki çocuklardan oluşan koronun söylediği şarkı da suç sayılmıştı. Tarsus Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Ahmet Öztürk beraat etti.
‘Anayasa’daki hakkımızı kullandık’ Şirketin avukatı AKP Tarsus Belediye Başkan Adayı olan Hakkı Meniz, Ahmet Öztürk’ün “HES yapma
boşuna, yıkacağız başına’’ şeklinde ifadeler kullandığını öne sürerek sanığın en üst hadden cezalandırılmasını talep etti. Ahmet Öztürk ise “Biz Anayasa’dan kaynaklanan demokratik hakkımızı kullandık’’ dedi. Mahkeme, Öztürk hakkında “suç işleme kastının bulunmadığı” gerekçesiyle beraat kararı verdi. Adliye önünde Boğazpınar köylüleri adına basın açıklaması yapan Alper Mert, “Dağları, vadileri ve suları tehdit altındaki tüm Toroslar’ın köylüleri, Karadeniz’in yaşam savunucuları bizlerin yanındadır” dedi.
Boğazpınar köyü sakinleri, iddianamede suç sayılan “HES yapma boşuna, yıkacağız başına” şarkısını Adliye önünde hep bir ağızdan söylediler.
Bu yazıya 6 bin lira ceza
Motosiklet çalıntı Yapılan soruşturmada, eski Milletvekili Adnan Yıldız’ın olaydan bir gün önce kendisini takip eden bir motosikletten şüphelenerek durumu yakınlarına anlattığı ortaya çıktı. Bu arada şüphelilerin olayda kullandığı motosikletin 2 ay önce Şişli’den çalındığı tespit edildi.
hutbeler okunduğunu vurgulayan Özkes, bununla ilgili çok sayıda örnek olduğunu ifade etti. Özkes, Başbakan Erdoğan’ın Kutlu Doğum Haftasındaki konuşmasını da eleştirerek şunları söyledi: “13 Nisan 2014 Pazar günü Sinan Erdem Kapalı Spor Salonu’nda Kutlu Doğum Haftası programı
Ahmet Atakan
Gezi eylemleri sırasında Antalya Kaleiçi’nde bulunan Güzel Sanatlar Galerisi duvarına “Ahmet Atakan ölümsüzdür” yazan Naim Doğan’a, “kamu malına zarar”dan 1 yıl hapis cezası verildi, ceza daha sonra para cezasına çevrildi. Antalya’da Gezi eylemleri nedeniyle farklı davalar-
B
u ülkeyi anlamak mümkün değil...
Yolsuzluk hadislerine Diyanet’ten yasak geldi ski Müftü CHP Milletvekili İhsan Özkes, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, hutbelerde rüşvet ve yolsuzlukla ilgili ayet ve hadislere yasak getirdiğini bildirdi. Özkes, 17 Aralık’tan sonra 20 Aralık’ta SMS ile “rüşvet” konulu hutbenin değiştirildiğini söyledi. İhsan Özkes yaptığı açıklamada, 17 Aralık’taki operasyondan sonra rüşvet ve yolsuzluklarla ilgili ayetlere ve hadislere bir nevi sansür konulduğunu belirtti. Hırsızın elinin kesilmesiyle ilgili 5/Maide 38, kamu malını yemekle ilgili 3/Âli İmran 161 gibi ayetİhsan Özkes lerle “Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa mutlaka cezalandırırdım”, “Rüşveti alan da veren de cehennemdedir” hadislerinin adeta rafa kalktığını kaydeden Özkes, “İstanbul Müftülüğü’nün web sitesinde 20 Aralık 2013 Cuma günü okunacak hutbe konusunun ‘rüşvet’ olarak belirlendiği halde 17 Aralık 2013 Salı günü rüşvet ve yolsuzluklar operasyonu üzerine din görevlilerine Perşembe akşamı
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
dan yargılanan 4 kişi ceza aldı. Yargılananlar arasında bulunan 29 yaşındaki Naim Doğan’a da, Antalya Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’ne bağlı Kaleiçi’ndeki Güzel Sanatlar Galerisi binasının duvarına, Hatay’da 9 Eylül’deki eylemde hayatını kaybeden 23 yaşındaki Ahmet Atakan’a atfen “Ahmet Atakan Ölüm-
süzdür” yazdığı için1 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme Doğan’ın bu cezasını 6 bin lira para cezasına çevirdi. Kendisine verilen cezayı adil bulmadığını belirten Doğan, dava sonuçlanmadan önce boyanın temizlenmesi için Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün istediği 150 lirayı ödediğini belirtti.
30 Mart’tan önce ortalık toz dumandı; bugün ise sanki o günler hiç yaşanmamış gibi... İyi de Sayın Savcılar... Meslektaşlarınızın 17 Aralık’ta ilkini açtığı rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları ne oldu? Başbakan’ın ifadeye çağrılan oğlu ne oldu? İfade vermeye geç gitmesinin bedeli ne oldu? İçişleri Bakanı’na haber vermeden Bakan’ın oğlunu gözaltına aldıran polis müdürüne ne oldu? Ayakkabı kutusunda bulunan paralara ne oldu? Para sayma makinelerine ne oldu? Rüşvet gezilerle umreye gidenlere ne oldu? Devletin uçağıyla kara para akladıkları iddia edilen milletvekillerine, bakanlara ne oldu? Ekonomi Bakanı’nın servet değerindeki kol saatine ne oldu? İzmir’de açılan soruşturmaya ne oldu? Milletin a...na koyan müteahhite ne oldu? Para sıfırlayan evlatlara ne oldu? Sıfırlanan paralara ne oldu? Sıfırlanacak paralarla alınacak dairelere ne oldu? Müteahhit amcadan rica edilen villaya ne oldu? Muta nikâhı ne oldu? Bu olaya adı karışan bir zamanların ünlü sunucusu ne oldu? Bu iddiaya Emine Hanım’ın tepkisi ne oldu? Manşetlerine, adı geçen sunucu kadınla bizim Başbakan’ın yan yana fotoğraflarını koyan yabancı gazetelere ne oldu? 25 Mart’ta açıklanacağı iddia edilen bomba kasete ne oldu? Bir gazetenin Ankara Temsilcisi ile konuşurken dini duygularla dalga geçen ve “Bakara makara” diye alay eden Egemen Bağış ne oldu? Başbakanı en sert ifadelerle suçlayıp da sonra yalvar yakar paçayı kurtarmaya çalışan Erdoğan Bayraktar ne oldu? Hayatı boyunca bürokratlıktan, devlet memurluğundan başka iş yapmadığı halde; oğlunu milyon dolarla oynatmayı başaran Muammer Güler ne oldu? Fezlekeler ne oldu,
fezlekeyi Meclis’e sunmayan Meclis Başkanı ne oldu? Ananaslar ne oldu, beddualar ne oldu, ağlamalar zırlamalar ne oldu? Suriye’den sekiz tane füze attırıp Türkiye’yi savaşa sokacağını söyleyen MİT Başkanı’na ne oldu? Bunu dinleyen Dışişleri Bakanı’na ne oldu? Allah aşkına siz söyleyin sevgili okurlar; bunların hepsi bu ülkede hepimizin gözünün önünde yaşanmadı mı? Bunca gerilim, kriz, kavga bu ülkede çıkmadı mı? Onca gemi bu limanda yakılmadı mı? Öyleyse ne oldu da limandaki sular birdenbire duruldu? Başbakan mı haklı çıktı yani? Bir seçim oldu; o seçimi kazandı ve her şey bitti mi? Mahkemelik iddialar, sandıkta mı kapandı? Tamam; uzunca bir süredir yaşadığımız hiçbir şeyi akılla, mantıkla, sağduyuyla izah etmemiz mümkün değil de... Siz yine de bir deneyin: Çünkü benim aklım iyice karıştı. Bir film miydi gördüğümüz? İzledik ve bitti mi? Ne oldu?
ÜÇ SORU! Başbakan Erdoğan dün milletvekilleriyle yaptığı toplantıdan sonra bir açıklama yaptı ve “Köşk’e çıkarsam halkın cumhurbaşkanı olurum, tam yetki kullanırım” dedi. Kendisine hepsi çok kolay üç sorum var: Bir: Bu sözleriniz, Cumhurbaşkanı Gül’ün, halkın cumhurbaşkanı olmadığı anlamına gelmiyor mu? İki: Tam yetkiden kastınız ne? Anayasa’yı değiştiremediğiniz halde “başkan” olmayı mı planlıyorsunuz? Üç: Sahi; sizin cumhurbaşkanı olmak için üniversite diplomanız var mı? Şu meşhur diplomayı gösterseniz de ne zaman, nereden ve nasıl alındığını biz de öğrensek...
GÜNÜN SORUSU Balyoz davasından tutuklu bulunan komutanların aileleri “Kumpasa son” demek için dün geceyi Silivri Nöbet Çadırı’nda geçirdi. Sorum, “Askere kumpas kuruldu” dedikten sonra hiçbir şey yapmayan devlet ve hükümet yetkililerine: Bir gün kendi eşlerinizin de sizin için o çadırda nöbet tutabilecekleri ihtimali hiç aklınıza gelmiyor mu?
BU AKŞAM KARTAL’DAYIZ! Atatürk ve arkadaşlarının Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdukları yıllarda üç önemli projesi vardı: Bir: Toprak reformu... İki: Halkevleri... Üç: Köy Enstitüleri... Toprak Reformu, toprak ağalarının baskılarına kurban gitti. Halkevleri’ni Adnan Menderes kapattı. 1940 yılında köy öğretmeni yetiştirmek ve köylüleri bilinçlendirmek için kurulan Köy Enstitüleri’nin ipini de yine Adnan Menderes
çekti. Bu akşam Kartal Belediyesi’nin düzenlediği “Köy Enstitüleri Kapatılmasaydı” başlıklı bir panelde konuşmacıyım. Sorunun yanıtı belli: Öylesine farklı bir Türkiye’de olurduk ki hayali bile yeter! Panel Kartal Hasan Âli Yücel Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de... Benimle birlikte Av. Celal Ülgen ve Gürşen Kafkas da konuşmacı olarak katılacak. Bölgede oturan dostlarımızı bekleriz.
GÜNÜN İSYANI! Türkiye’nin en büyük dondurma üreticisi haline gelen yabancı şirket, dolar ve avrodaki yüzde 20’nin üzerindeki artışı gerekçe göstererek, dondurmaya yüzde 5 zam yapmış... İsyanım, mis gibi dondurmamız dururken hâlâ bu “yabancı buzu”nu yemeye çalışanlara: Bu kazık size az bile... Ben adamların yerinde olsam yüzde 100 zam yapardım; nasıl olsa fark bile etmezsiniz ki!.. Not: TÜKETMİYORUZ’a katılımlarınızı bekliyoruz: https://www.facebook.com/pages/T%C3%BCketmiyoruz/2280 26437387698
Hazırlayan: Gökçen BEYAZ
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
ANKARA İmsak 04:30 Güneş 06:02 Öğle 12:55 İkindi 16:36 Akşam 19:36 Yatsı 20:59 HAVA DURUMU
Ankara: 6/19
b
İstanbul: 10/22
b
İzmir: 10/21
a
Rafet
BALLI rafballi@gmail.com
Barzani ‘bağımsızlık’ dedi kimse ciddiye almadı
B
ağdat, Erbil’in parasını kesti. Mesut Barzani’den peş peşe açıklamalar geldi. Herkesi “bağımsızlık”la tehdit etti. Türk medyasına ve bazı Kürt ajanslarına yansımaları: “Kürdistan bağımsızlığa doğru adım atıyor” (Baswnevs, 8 Nisan 2014) “Bağımsız bir Kürt devletine doğru gidiyoruz” (Aydınlık, 9 Nisan). “Bağımsız Kürt devleti yolda!” (Milli Gazete, 9 Nisan). “Bağımsız bir Kürt devletine doğru” (Akşam, 9 Nisan). “Bağımsız bir Kürt devletine doğru adım” (DHA, 10 Nisan). “Bağımsız Kürt devleti çok yakında” (CNN Türk, 11 Nisan). “Barzani’den bağımsız devlet sinyali” (Sabah, 11 Nisan).” “ABD, bağımsızlık ilan etmemize engel oldu” (Basnews, 11 Nisan). “Bağımsızlık için en uygun zaman” (Basnews, 14 Nisan). “Bağımsızlık kan dökmeden olacak” (Sabah, 15 Nisan). İlk izlenim: Haber yaygın. Başlıklar keskin gibi. Fakat: Başlık başka, önem başka. Aralarında asimetri var. Barzani manşetlerden uzak tutuldu. Alarm çalınmadı. “Köşe” gündemleri giremedi. Verilen önem: Orta boy, hatta küçük haberler sırası. Vurguları bilinen Aydınlık da aynı şekilde. Birinci sayfasından görme ihtiyacı bile duymadı. Medyadaki bütün eğilimlerin ortak paydası: “Bağımsızlık” ciddiye alınmamıştı. Türkiye’de böyle. Irak’ta: Fazla üzerinde durulmamış. Batı’da: Aynı şekilde. Irak kaynaklarıyla konuştum. Kürtler dahil. Söyledikleri: Bağdat’tan para gelmeyince, maaşlar ödenemedi. Zaafları ortaya çıktı. Hem de seçimlere az bir süre kala. Biliniyor: 30 Nisan’da Irak’ta genel seçim yapılacak. Barzani, tepki göstermek zorunda hissetti. Moda deyimle: İç tüketime cevap verdi. Devam edelim. Bir soru: “Kürt devleti” gündemden kalktı mı? Yani: BOP’un en önemli dosyası rafa mı kalktı? Önce birkaç tespit: ABD’nın 2003 Irak işgali. 200 bin kadar yabancı asker ülkeye yerleşmiş. Devlet dağıtılmış. Kuzey Irak: Düzenin ayakta kaldığı tek bölge. Kürt devletine en yakın dönem. Fakat: ABD’nin gücü “Kürt devleti” ilanına yine de yetmedi. İçte: Bunaltıcı bir direnişle karşılaştı. Bölgede: Hiçbir ülke yeni devlete vize vermedi. Başlangıçta AKP Türkiyesi dahil. ABD 2011 sonunda çekilmek zorunda kaldı. “Kürt devleti”nin dış desteği bütünüyle zayıfladı. Bölge ülkeleri durumu nasıl algıladı? İlk İran kaynaklarından duydum. “Galiba, Kürt devleti 5-10 yıllığına rafa kalkıyor.” Önerdikleri: “Fırsattır. Entegrasyonu ilerletelim.” Özenliydiler: “Zorla olmaz. Kürtleri de razı etmeliyiz.” 2013 Ağustosunda Bağdat’taydım. “Kürt” algıları düşündüğümden farklıydı. Hesaplarında kuzeyin bağımsızlığı yoktu. Endişeleri: Bölünme değil, mezhep çatışmasıydı. Tamam: Belli ki, dış dengeler elverişsiz. Bölgesel Kürt yönetiminde iç koşullar nasıl? Ve de Kürtler arası ilişkiler? Sanıyorum, “bağımsızlık” hayallerini asıl bunlar öteliyor. Özetliyorum. Bir: Kürt bölgesi bir üretim ekonomisi kuramadı. Bir inşaat, bir de ticaret var. Para Bağdat’tan geliyor. Yüzde 17 petrol payı olarak. Yılda ortalama 10-12 milyar dolar. Durum: Tüketim ekonomisi. Körfez şeyhlikleri gibi. İki: Bölgesel Yönetim, aslında bir holding gibi çalışıyor. Esas işi: Bağdat’tan gelen petrol paralarını paylaştırmak. “Akarlar” yukarıdakilere. “Damlalar” aşağıdakilere. Yolsuzluğun, rüşvetin girmediği işlem yok. Kürt aydınları bile itiraf ediyor. “Saddam döneminde devlet daha düzgün işliyordu.” Daha yeni Arif Rüştü istifa etti. Talabani’nin partisi Merkez Komitesi üyesi. Gerekçesi: “Bir partiyi, ülkeyi ve oluşumu yok eden şey yolsuzluk.” Üç: Rantlar büyük. Paylaşım anlaşmazlıkları da. Bölgesel hükümet, rantların dağıtıldığı holding merkezi. Hep “milli koalisyon” kuruluyor. Bütün partilerin katıldığı. Fakat bu kez de bakanlıkları paylaşamıyorlar. Bölge seçimi 2013 Eylülünde yapıldı. Hâlâ hükümet kurulamadı. Aynı şekilde: Kürt Ulusal Kongresi, 4 kez ertelendi. Yarın: Irak’a devam edeceğim.
İSTANBUL İmsak 04:42 Güneş 06:15 Öğle 13:10 İkindi 16:52 Akşam 19:53 Yatsı 21:18
Antalya: 12/21
a
Adana: 14/26
i
Diyarbakır: 9/19
h
Erzurum: 3/12
h
Sivas: 7/16
h
Tunceli: 8/18
İZMİR İmsak 04:57 Güneş 06:26 Öğle 13:18 İkindi 16:58 Akşam 19:57 Yatsı 21:18
i
Trabzon: 9/16
h
Zonguldak: 9/18
b
Bursa: 7/24
b
Konya: 7/20
b
KANSER RAPORU:
‘BANA BİR ŞEY OLMAZ’ DİYE DÜŞÜNÜYORUZ Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği’nin araştırmasına göre, toplumun yüzde 53’ü kanserin en önemli sağlık sorunu olduğuna inanıyor, ancak yüzde 69’u kansere yakalanacağını düşünmüyor. Tarama testlerine ilgi ise hâlâ düşük seviyede TOPLUM SERVİSİ
T
ürk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği’nin araştırması, Türkiye’de kanserin en önemli sağlık sorunu olarak görüldüğünü, ancak önlem alınmadığını ortaya koydu. Türkiye’de Kanser Bilinirlik Düzeyi ve Davranış Şekilleri araştırması için 15 ilde Prof. Dr. Tezer Kutluk 1234 kişiyle görüşüldü. Buna göre, katılımcıların yüzde 53’ü kanserin en önemli sağlık sorunu
olduğuna inanıyor, ancak yüzde 69’u kansere yakalanacağını düşünmüyor; tarama testlerine olan ilgi ise hâlâ düşük seviyede.
En önemli sağlık sorunu Araştırmaya göre, insanların yüzde 53’ü kanserin, en önemli sağlık sorunu olduğunu düşünüyor. Kanser hastalığını yüzde 11 ile AIDS, yüzde 7 ile kalp hastalığı izliyor. Alzheimer, astım, diyabet ve depresyon ise diğer önemli sağlık sorunları olarak sıralanıyor. Katılımcıların yüzde 97’si sigarayı birincil kanser nedeni olarak görüyor. Kanserden ve birçok hastalıktan korunmak için çok önemli olduğu bilinse de günlük yaşamda spora neredeyse hiç zaman ay-
rılmıyor. Toplumun yüzde 58’i hareketsiz bir yaşam sürdüklerini kabul ederken, spor yapmadıklarını söylüyor. Nadiren spor yapanların oranı yüzde 13. Üç dört gün spor yapanlar yalnızca yüzde 4 düzeyinde, 5-6 gün spora vakit ayıranlar ise yüzde 8.
Prostat tarama testi yaptırma oranı yüzde 32 Araştırma, toplumun kanser hastalığının tedavisi açısından çok önemli bir aşama olan tarama testleri ve erken teşhis konusunda duyarsızlığını bir kere daha ortaya koydu. 40 yaş üzeri kadınların yalnızca yüzde 32’si mamografi yaptırdığını söylerken, 15 yaş ve üstünde smear testi yaptıran kadınların
oranı yüzde 31. Prostat tarama testi yaptıran 50 yaş üzeri erkeklerin oranı ise yalnızca yüzde 3. Kolon kanseri tarama testinde de oran düşük; 50 yaş üzeri erkek ve kadınlarda yüzde 6. Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, yaptığı basın açıklamasında, dünyada her yıl 14 milyon kişiye kanser tanısı konulduğuna ve 8,2 milyon insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Kutluk, “Son 4 yılda dünya genelinde kanser görülme sıklığı yüzde 11 arttı. Sıkıntımız, tarama testlerine gösterilen ilginin artırılması ve sunulan imkânların vatandaşlarımız tarafından daha yoğun bir şekilde kullanılmasının sağlanmasında’’ tespitini yaptı.
Türkiye’de her 2,5 saatte bir kişi intihar ediyor YIL 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
Türkiye’de 2012 yılında 3 bin 225 kişi intihar etti. Buna göre, ülkemizde her 2 buçuk saatte bir kişi intihar ederek hayatını kaybediyor. 20022012 yılları arasında 30 bin 587 kişi yaşamına son verdi. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesine verdiği yanıtta Türkiye’nin intihar fotoğrafını ortaya koydu. Yılmaz’ın açıkladığı TÜİK verilerine göre, intihar edenlerin yüzde 72’sini erkekler, yüzde 28’ini kadınlar oluşturuyor. Cevdet Yılmaz, intiharların büyük çoğunluğuna ruhi bunalımın yol açtığını belirtti.
rısızlığı nedeniyle yaşamına son verdi. Türkiye Psikiyatri Derneği’nden yapılan açıklamada, intihar oranlarının erkeklerde yaşla birlikte sistemli artış gösterdiği belirtildi. 15-44 yaş grubunda intihar, ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer alıyor. 2012 yılında intihar sonucu hayatını yitirenlerin yüzde 60’ı bu yaş grubunda yer alıyor. Türkiye Psikiyatri Derneği açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Çalışma çağında olan erkeklerin iş ve aile hayatında yaşadıkları zorlanmalar ruh sağlıklarının bozulmasında ve dolayısıyla intihar oranlarında etkili olmaktadır. Bu nedenle iş hayatında ruh sağılığını koruyucu çalışmaların önemi bu verilerle bir kez daha ortaya konmaktadır.”
‘İş hayatındaki zorluklar’
İşsizlik intiharları artırıyor
2012 yılında intihar edenlerin yüzde 53,1’inin neden ölmek istediği bilinmiyor. İntihar eden kişilerin yüzde 17,3’ü hastalık; yüzde 7,8’i aile geçimsizliği; yüzde 7,6’sı geçim sıkıntısı; yüzde 4’ü hissi ilişki ve sevdiği kişiyle evlenememe; yüzde 2,1’i ticari başarısızlık ve yüzde 0,6’sı öğrenim başa-
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilimdalı öğretim üyesi Doç. Dr. Halis Ulaş da kapitalizmden kaynaklanan yoksulluk ve işsizliğin ruhsal sorunlara ve ölümlere yol açtığı konusunda çok fazla veri olduğunu belirtiyor. Ulaş şunları kaydediyor:
TOPLUM SERVİSİ
İNTİHAR SAYISI 2301 2705 2707 2703 2829 2793 2816 2898 2933 2677 3225
“İşsiz olan bireylerin, çalışanlara göre intihara bağlı ölümlerinin 2-3 kat arttığı tespit edilmiştir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada, düşük sosyoekonomik düzeyli kesimlerde intiharların daha sık görüldüğünü derleyen bulgular elde edilmiştir. Farklı bir çalışmada ise hastaların sağlık güvencelerinin olmaması ile intihar arasında bir ilişki saptanmıştır.” (Bilim ve Ütopya, sayı 230, Kapitalizm, ruh sağlığı ve intihar)
En yüksek oran genç kızlar ve yaşlı erkeklerde Kadınlarda en yüksek intihar oranı 1519 yaş grubundaki genç kızlarda görülüyor. Türkiye Psikiyatri Derneği, genç kızlar üzerindeki ailevi ve sosyal baskının yüksek olmasının, bu grubu intihara sürüklediği görüşünü paylaştı. Erkeklerde ise intihar oranının en yüksek olduğu grup 75 yaş ve üzeri. Bu da yaşlılara yönelik, artan fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları ile karşı karşıya kalan yaşlı nüfusa sağlanan hizmetlerin artırılması gereğini gündeme getiriyor.
Kuyubaşı Fidanlığı için 3 bin dilekçe BAŞAK KAHVECİ
Kadıköy’de bulunan Kuyubaşı Fidanlığı’nın imara açılmasına halk tepki gösterdi. Feneryolu Mahalle sakinleri, Göztepe Gezi Dayanışması ve Özgürlük Parkı Halk Forumu dün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne 3 bin 343 dilekçe verdi. Kadıköy Vapur İskelesi’nde buluşan yurttaşlar buradan Saraçhane’de bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin binasına gitti. Burada grup adına basın açıklaması yapan Sevtap Aköz, Kuyubaşı Fidanlığı’nın önemine vurgu yaptı. “Yıllardır çevre halkının nefes alabilmesini sağlayan Kuyubaşı Fidanlığı, birkaç ay önce yıkılarak inşaat paravanlarıyla çevrildi” diyen Aköz, “Mahalle halkı olarak bizler, tarihi caminin gerekli bakım, onarım ve restorasyon çalışmalarıyla aslına uygun olarak yenilenmesini ve parselin kalan kısmını yeşil alan olarak düzenlenmesini beklerken, yaklaşık 6 dönüm alana ikinci büyük cami ve ilave dini tesisler yapılacağına dair bir tabela asıldı” diye konuştu.
T.C. STANBUL 3. FLAS DA RES TA INIRIN AÇIK ARTIRMA LANI 2012/19 FLAS Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, Arttırmaya iştirak edeceklerin Muhammen bedelin %20 si oranında teminat yatırmaları gerekir, ihaleye Katılacakların ihale saatinden önce müdürlüğümüzün vakıfbank İstanbul Adalet Sarayı Şübesindeki TR.5500 0150 0158 0072 6509 2924 nolu hesabına teminat yatırmaları gerekmektedir. Fazla bilgi almak isteyenlerin dosyamıza başvurmaları ve masrafını vermeleri halinde şartnameden örnek alabilecekleri ilan olunur. 14/04/2014 (İİK m.114/1,114/3) * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir.
1. hale Tarihi 2. hale Tarihi hale Yeri
: 13/05/2014 günü, saat 10:00 - 10:10 aras . : 13/06/2014 günü, saat 10:00 - 10:10 aras . : Tarabya Yediemin Otopark (Tarabya Mahallesi alc k r Cd. No:33/D, Sar yer/ ST.) -
No
Takdir Edilen De eri TL.
Adedi
KDV
Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri)
1
20.000,00
1
%18
1 Adet araç 34 VK3047 Plakal 2004 Model Wosvagen Marka Motor No:BFQ148878 Sağ aön çamurluk vuruk sol arka tampon ve çamurluk vuruk arka tampon sağ tarafı vuruk aracın anahtar ve ruhsatı yok. otomatik vites olduğu haldedir.
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
BASIN: 24833 (www.bik.gov.tr)
DOLAR
Çarşamba 2.1364 Salı 2.1396
EURO
Hazırlayan: Recep ERÇİN
Çarşamba 2.9560 Salı 2.9606
BORSA
Çarşamba 72.409 Salı 73.518
ALTIN
FAİZ
Çarşamba 603 TL Salı 596 TL
ABD’li banka: Türkiye’deki hisselerinizi satın Morgan Stanley, yatırımcılarına Türkiye için ‘hisse senetlerindeki ağırlığınızı azaltın’ önerisinde bulundu. Ekonomist Arda Tunca da, ekonomiye ilişkin çok fazla belirsizliğin olduğunu kaydetti
T
Recep ERÇİN
ürkiye ekonomisi son üç haftadır hızla yükselen Borsa’yı konuşuyor. Reel ekonomideki sorunlar sürerken ve IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşlar ekonomik büyüme tahminlerini aşağı çekerken finansal piyasalarda görülen bu durum akıllarda soru işaretleri bırakıyor. Dün ise ajanslara düşen bir haber Türk finans piyasasına ilişkin belirsizliği iyice artırdı. ABD’li banka Morgan Stanley, yatırımcılarına Türkiye hisse senetleri piyasasının portföyler içindeki ağırlığının azaltılmasını tavsiye etti.
Şirket kârları düşecek Banka tarafından dün yayımlanan ve gelişen ülke hisse senedi piyasalarının değerlendirildiği raporda, Türkiye ekonomisinde büyümenin potansiyelin altında olmasının beklendiğini kaydedildi. Şirket kârlarında da aşağı yönlü revizyonun beklendiğini ifade eden Morgan Stanley raporunda, Türkiye’nin 2014’te yüzde 2.5 büyüyeceğini ve dolar kurunun yılsonunda 2.30 TL olacağını öngördü. Raporda portföylerdeki ağırlığının azaltılması tavsiye edilen ülkeler; Türkiye, Güney Afrika, Filipinler, Mısır, Brezilya ve Tayland olarak sıralandı. CNBC’ye göre, banka geçen yıl Şubat ayından bu yana Türkiye için “ağırlık koruma” tavsiyesi veriyordu.
Afrika’nın bankacılık sektörlerinin etkileneceğini savundu. Geçen hafta Cuma günü kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s de Türkiye’nin notunu korurken siyasi belirsizlik faktörünü gerekçe göstererek not görünümünü negatife indirmişti.
Yatırımcılar azaltmak niyetinde değil! Öte yandan Bank of America Merrill Lynch Nisan ayı Fon Yönetici Araştırması’na göre ise yükselen piyasalara dair olumsuz hava dağılıyor. 4-10 Nisan tarihleri arasında yapılan ve 674 milyar dolar değerinde yönetilen varlığa sahip toplam 239 kuruluşun katıldığı araştırmaya göre; “Yükselen piyasaların değerinin altından işlem gördüğünü düşünen yatırımcıların oranı Mart ayındaki yüzde 49’dan artarak, araştırma tarihindeki en yüksek seviye olan net yüzde 55’e ulaştı. Buna ek olarak, portföylerinde
Dün ajanslara düşen diğer bir haber ise, kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s’un, Türk bankacılık sektörüyle ilgili uyarısı oldu. Kuruluş, ABD Merkez Bankası FED’in tahvil alımlarını azaltmasından gelişen ülkeler arasında en çok Türkiye ve Güney
PETROL (Brent)
yükselen piyasaların ağırlığını azaltmak isteyenlerin oranı da Mart ayından bu yana hızlı bir düşüş göstererek net yüzde 2’ye indi.’’
‘Borsa’daki yükseliş ödemeler dengesi gibi’
Çarşamba $ 110.05 Salı $ 108.64
H. Ufuk
SÖYLEMEZ Fax: 0312 467 78 93 ufuksoylemez@aydinlikgazete.com
Gezi ruhu %4.8 Haziran direnişi %95.2!
G
Yukarıda da ayrıntılarını verdiğimiz üzere Batılı kuruluşlar gelişen ülke piyasalarına ilişkin nispeten olumsuz raporlar sunarken yatırımcılar ise bu ülkelerde hala kâr edebileceklerini düşünüyorlar. Nitekim Mart ayı sonunda 63 bin seviyelerinde gezinen Borsa İstanbul 100 Endeksi, hafta başında 74 bin puana kadar yükselmişti. Piyasa faizlerinin de yüzde 10’un altına düştüğü görüldü. Piyasalardaki bu son gelişmelere ilişkin konuştuğumuz ekonomist Arda Tunca, Borsa’daki yükselişe anlam veremediğini ve bu durumun ödemeler dengesindeki net hata noksan kalemine benzediğini kaydetti. Bilindiği üzere net hata noksan kalemi son iki ayda 4.4 milyar dolar Arda fazla verdi. Yani Tunca ülkeye kaynağı
S&P bankaları uyardı
Çarşamba % 9.73 Salı % 9.78
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
UFKA BAKIŞ
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
belli olmayan yüklü miktarda bir para girişi var.
‘Yatırımcıların kafası karışık’ Yabancı yatırımcıların ise, Türkiye’ye ilişkin kafalarının karışık olduğunu söyleyen Tunca, “Bu kafa karışıklığının üç nedeni var; birincisi FED etkisi, ikincisi not görünümünün yarattığı etki yani bunun ilgili risklerin arttığı kesin, üçüncüsü de Merkez Bankası’nın faiz indirimine ilişkin kararının ne olacağı’’ dedi. Burada Türkiye için doğrudan yatırımları değil sıcak parayı konuştuğumuzu vurgulayan Arda Tunca, sıcak paranın; ekonomi yönetiminin, demokrasinin ve hukukun kötü olduğu ülkelere gidebildiğini ifade etti. Fakat kafa karışıklığının yaşandığı bir dönemde istikrar için, ekonomi yönetiminin güven tesis etmesi gerektiğini kaydeden Tunca, “Bu beliriz ortamın beslediği olumsuzluklar var. 2 ay bile uzun bir süre haline geldi. Bu ortamda Borsa’daki yükselişe baktığımızda ben bir anlam veremiyorum. Dışarıdan öyle çok bir kaynak gelmedi. İçeride olan arkadaşlarıma soruyorum onlar da bir anlam veremiyorlar. Acaba Borsa’daki durum da net hata noksan kalemindeki gibi bir şey mi? Çünkü bunu açıklayan reel hiçbir durum yok’’ diye konuştu.
eçen yıl Mayıs ayının son günlerinde İstanbul’da Gezi parkında başlayıp, Haziran ayında tüm ülkeye dalga dalga yayılan, demokrasi tarihimizin en yaygın, en uzun ve en güçlü demokratik milli direnişi bütün ezberleri bozdu. Bu demokratik kitle hareketine ve direnişine katılanlar, 80 ilde 5.532 farklı eylem ya da etkinlik gerçekleştirmişlerdi. Yarısını kadınlarımızın ve genç kızlarımızın oluşturduğu, bu büyük halk hareketine katılanların yaş ortalamasının ise 30 yaşın altında olduğu açıklandı. Ancak, bu büyük demokratik halk hareketine ve Haziran direnişine, her zaman ve heryerde yaptıkları gibi sonradan eklemlenen ve bayrak göstererek, bu hareketlerin sanki koordinatörlüğünü ve liderliğini yapıyormuş gibi nitelemeleri kendilerine vehmeden, bir avuç Sorosçu, bölücü - kürtçü ile bayraksız vatansız sözde solcular “gezi ruhu” adını vererek çarpıttıkları, bu büyük Atatürkçü, millici, devrimci ve demokrat Haziran direnişini de - pişkinlikle - kendilerine mal etmeye çalıştılar. Milletten hiçbir destek, oy veya kabul görmedikleri halde, “sadece İstanbul’da” boy gösterdikleri, bu büyük milli demokratik şahlanışı kendi kısır, çıkar ve amaçlarına alet etmeye çalıştılar. Atatürk’ü ağızlarına almayan, halktan kopuk, bayraksız ve vatansız solculuğu marifet zanneden, Kürtçü ve bölücüleri bile “sol” sayma gafletine düşen bu çevrelerin, medyadaki CNN - Kürt benzerlerinin desteğiyle beraber parlattıkları, bölücü PKK’nın başı A. Öcalan’ın mektupçusu ve mesajcısı S. S. Önder’i de, sanki bu hareketin doğal lideri veya temsilcisi gibi, sunma ve pazarlama gayretleri, son yerel seçimlerle birlikte yerle yeksan oldu. Atatürk’te birleşerek, sağ - sol demeden, demokratik bir kuvayı milliye hareketi oluşturanlara dudak büken, uzak duran bu nedenle düzenin bir manada himayesine de mazhar olan bu çevrelerden, sol cephecilerin
oyları “on binde sekiz (%0.08)” , S. S. Önder’i aday gösteren kravatlı bölücü ve kürtçülerin desteklediği HDP’nin oyları ise %4 civarında (İstanbul’da) kaldı. G. Doğu’da BDP’nin PKK’nın yarattığı baskı ve tehdit ortamında, G. Doğu’nun bazı kentlerinde ulaştığı oy oranına HDP, ne İstanbul’da ne de, ülkenin hiçbir yerinde ulaşamadı. Kürt kökenli yurttaşlarımız, PKK’nın baskısı ve tehditlerinin olmadığı yörelerde PKK’lı bölücülerin, kravatlı partisi olan HDP’ye ne oy verdiler, ne de selam. Şimdi gelelim sözün özüne; “Gezi ruhu” değil, “Haziran direnişi” kazanmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü raporlarına göre 3.6 milyon, gerçekte ise en az 10 milyon insanımızın katıldığı bu demokratik şahlanışda, her yerde Atatürk resimleri ve “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganları vardı. Yine aynı raporlarda “Emniyet Genel Müdürlüğü”, katılanların %78’inin ulusalcı - laik Atatürkçü kişiler olduğunu tespit ediyordu. %12’sini ise siyasi parti mensubu olarak tanımlıyor ki, bunların da tamamına yakınının muhalefet partilerinin Atatürkçü ve vatansever mensuplarından oluştuğu zaten çok açıktı. Daha önce de yazdım, “gezi ruhu” diye yazıp - konuşarak, bu büyük Atatürkçü, millici yurtsever demokratik direnişi, bayraksız ve vatansız sözde solcuların da bölücü - kürtçü ayrılıkçıların da sahiplenmeye çalışmaları nafile ve gayrı ciddi bir çabadır. Bu tiplere, Atatürkçü, Cumhuriyetçi ve Millici Haziran direnişini, artık gölgelemeyin, haydi başka kapıya bakalım, demekten başka bir şey söylenemez. Çünkü, Soros solcularına, bölücü ve kürtçülere, Atatürksüz, bayraksız vatansız sözde solculara buradan ekmek çıkmaz. Haziran direnişi yüzde yüz millidir, yüzde yüz yerlidir, Atatürkçü’dür, yurtseverdir ve ulusalcıdır. Yine de anlamıyorsanız, yerel seçimlerde aldığınız oyları alta alta toplayın da görün o zaman...
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI ESAS NO: 2014/42 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK : PAFTA NO : ADA NO : PARSEL, NO : 350 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 10600,00M2 MAL K N ADI VE SOYADI : RIFAT-İSMAİL OĞLU ASİYE FATMA HAYRİ DERELİ-OSMAN OĞLU HASAN DERELİ-OSMAN OĞLU
REFİYE TOSUN-OSMAN KIZI HÜSEYİN DERELİ-OSMAN OĞLU RESMİYE BERBER-OSMAN OĞLU KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : RT FAK HAKKI : 1925,77 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti, davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 02/04/2014 BASIN: 24760 (www.bik.gov.tr) Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI ESAS NO : 2014/41 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK : PAFTA NO : ADA NO : PARSEL NO : 351 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 4600,00 M2 MAL K N ADI VE SOYADI : MEHMET DERELİ-HASAN OĞLU HATİCE BABALI-SÜLEYMAN OĞLU HAVVA AKTAŞ-SÜYELMAN KIZI SALİH CİCAK-SÜYELMAN OĞLU
YADİGAR CİCAK-SÜYELMAN KIZI HÜSEYİN CİCAK-SÜYELMAN OĞLU KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : RT FAK HAKKI : 1 073,81 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti,davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 02/04/2014 BASIN: 24754 (www.bik.gov.tr) Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
T.C. YI ILCA CRA DA RES TA INIRIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/96 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 09/04/2014 (İİKm.114/1,114/3) * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir.
1.ihale Tarihi 2.ihale Tarihi ihale Yeri
: 21/05/2014 günü, saat 10:30 - 10:40 aras . : 06/06/2014 günü, saat 10:30 - 10:40 aras . : DÜZCE L YI ILCA LÇES ASAR KÖYÜ YED EM N MAHALL NDE SATI
NO Takdir Edilen De eri TL. Adedi KDV
Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri)
1
81DC653 Plakalı, 2007 Model, ZİRAİ TRAKTÖR Marka, TIS2RBTT50 Tipli, 8035.05.450T 133315 Motor No’lu, HFT015639 Şasi No’u, ARAÇ ÇALIŞIYOR, ÇALIŞMAYAN AKSAMI YOK, RENGİ MAVİ, ALARM LAMBASI TAKILI, TEK ÇEKERLİ OLUP, MARKASI NEWHOLLOND 1150 MODELİ OLUP, TÜRK TRAKTÖR ÜRETİMLİDİR. ARACIN RUHSATI YOK, ANAHTARI YOK, ARACIN MUHTELİF YERLERİN ÇİZİKLER MEVCUTTUR.
35.000,00
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
1
%18
BASIN: 24278 (www.bik.gov.tr)
Hazırlayan: Esin ERGENÇ TURHAN
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Mehmet
AKKAYA mehmetakkaya@aydinlikgazete.com
‘Yok’ satan kitaplar
K
aynak Yayınları, “Emek Kitaplığı” dizisinde beşinci kitaba ulaştı. Yayınevinin, sendikacılara ve işçi önderlerine temel sorunlarda eğitim sağlamak amacıyla başlattığı dizi, büyük ilgi görüyor. Sendikal hareketin eğitim ihtiyacında da önemli bir boşluğu dolduracakları çok açık. Her biri ortalama 90 sayfa olan kitaplar, zengin kaynaklardan beslenmiş ve belgelerle dolu. Kolay anlaşılır bir dille yazıldılar. Kitaplar kitapevlerine bile dağıtılamadan tükeniyor. İlk kitabın çıkışından bu yana altı ay olmadan ikinci baskıyı yaptı. Diğer dört kitap ise tükendi.
1.Kitap: Taşeronlukla Nasıl Mücadele Edilir? İlk kitap taşeron işçilerinin sorunları hakkında... Taşeron işçileri için temel eğitim kitabı. İki temel konu ele alınmış. Biri, farkına varamadıkları yasadan gelen hakları. Diğeri ise, taşeron işçilerinin hayatını değiştirecek bilgiler. Çok büyük kısmı alt işverenlik ilişkisine göre işe alındıkları halde, kanunun yasakladığı alt işverenlik ilişkisinin işçiye yarattığı fırsatlarla ilgili. İlki, hem kadrolularla arasındaki ücret farklarını geriye dönük olarak beş yıllık toplamını alabiliyor-ki bu bazı yerlerde 120-130 bin liraya varmaktadır- hem de asıl işverenin işçisi olma hakkını kazanabilecekleridir. Kitap bu haklara kavuşabilmenin yollarını ayrıntılı olarak anlatıyor.
2.Kitap: İşçilerin Temel Hakları Nelerdir? İkinci kitap, 4857 Sayılı İş Kanunu hakkında. Hakları ya da kısıtlamaları yasanın mantığı içinde sunuyor kitap. İş Kanununu okuyup da anlamayan, ya da bir konunun ilgili bütün maddelerini sistemli şekilde işçiye sunan kitap, İş Kanunu’nun kolay anlaşılmasını sağlıyor.
3.Kitap: Türkiye’de İşçi Sınıfı ve Sendikacılık Kitapta, İşçi kimdir? / Türkiye’de ne kadar işçi var? / İşçi-işveren ilişkileri hangi araçlarla düzenlenir? / İşçilerin çalışma koşulları ve hakları nasıl belirlenir? / Sendikaların ortaya çıkışı... / Sendikal örgütlenme biçimleri. / Türkiye’de sendikanın geçmişi ve gelişimi... / Günümüzde sendikacılıkta yaşanan bazı sorunlar. / Sendika ve siyaset ilişkisi, sendikaların siyasal partilerle ilişkisi ve sendika içi demokrasi gibi başlıklar ele alınmaktadır.
İŞÇİ PARTİSİ 1 MAYIS PROGRAMINI AÇIKLADI
İstiklal Marşı E D ’ Y Ö K Türk bayrağı KADI İşçi Partisi İşçi sınıfı AYDINLIK / ANKARA
İ
şçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, Ankara’da düzenlediği basın toplantısında Partisi’nin 1 Mayıs bildirisini ve eylem programını açıkladı. Özbey’in açıklaması şöyle: 1 Mayıs 2014, emeğimiz ve vatanımız için birlik ve mücadele günüdür. İşçi Partisi, 1 Mayıs Emek Bayramı’nı, işçi sınıfımızla birlikte, Türk bayrağı altında, İstiklal Marşı’yla kutlayacaktır. 1 Mayıs’ta işçi sınıfı, Türk bayrağı, İstiklal Marşı’yla İstanbul’da Kadıköy, Ankara’da Tandoğan, İzmir’de Gündoğdu meydanlarındadır. İşçi Partisi, Kadıköy, Tandoğan, Gündoğdu başta olmak üzere, işçi sınıfının, Türk bayrağının ve İstiklal Marşı’nın yer alacağı bütün meydanlarda olacaktır!
5.Kitap: Koruyucu İşçi Sağlığı Elkitabı İlk dört kitap, ODTÜ öğretim Görevlisi Sayın Yıldırım Koç tarafından yazıldı. “Koruyucu İşçi Sağlığı “Elkitabı” ise, Uzman Doktor Sayın Fikriye İnanç Baş tarafından yazıldı. İşçi sağlığı konusunda temel bilgilendirici kitap denebilir. Genel ve koruyucu sağlık bilgileri ile başlayan kitap şu başlıklarla devam ediyor; Genel koruyucu sağlık ilkeleri nelerdir ve Türkiye’de koruyucu sağlık hizmetleri nasıl ifade edilmektedir? / Mevcut sağlık sistemi nasıldır?/ Çalışma yaşamında koruyucu sağlık bilgileri. /İşçi sağlığı ve güvenliği kavramı nedir? / 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun kapsamı. / İşyeri hekiminin görevleri nelerdir? / İşverenin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusundaki yasal sorumlulukları nelerdir? / Çalışmaktan kaçınma hakkı ne demektir?/Türkiye’de ve dünyada iş kazalarının oranı nedir? / İş kazalarını yaratan faktörler nelerdir? / Meslek hastalığı ne demektir? / Çalışma yaşamında kadın. Çocuklar ve çalışma yaşamı. / Yaşlı ve engelli işçiler.
günüdür. 1 Mayıs, alınterimize, ekmeğimize yönelik saldırılara karşı mücadele günüdür.1 Mayıs, vatanımıza ve Cumhuriyetimize kasteden bölücülere ve gericilere karşı Türk bayrağı altında toplanma günüdür. 1 Mayıs, ABD emperyalizmi ve işbirlikçilerinin saldırısına karşı, Suriye Devleti ve halkıyla dayanışma günüdür. Biz emekçileri, inancımıza, etnik kökenimize, siyasi görüşü-
müze, işkolumuza ya da hukuki statümüze göre bölmeye çalışanlara izin vermeyeceğiz. Bölünmeyeceğiz!
‘1 Mayıs’tan büyük çözüme’ 1 Mayıs alanlarında; Türk bayrağı altında birleşeceğiz. İstiklal Marşı’nda birleşeceğiz. Ekmekte birleşeceğiz! İşte, özgürlükte ve vatanda birleşeceğiz! AKP iktidarının özelleştirme ve taşeronlaştırma saldırılarına karşı
birleşeceğiz. TEKEL’de, Paşabahçe’de ve Yatağan’da olduğu gibi, Mustafa Kemal’in askerleri olacağız. Mafya-Gladyo-Tarikat ekonomisinin esnek çalışma düzenine karşı ayağa kalkacağız. İşçi Partisi olarak, bütün halkımızı ve emek güçlerini, İstanbul’da Kadıköy, Ankara’da Tandoğan, İzmir’de Gündoğdu ve ülkemizin bütün meydanlarında Türk bayrağı altında birleşmeye ve mücadeleye çağırıyoruz.”
Burası kamulaştırma dairesi olacak İşçi Partisi dün ayrıca Özelleştirme İdaresi’nin karşısında kurdukları kampta sürdüren Yatağan işçilerine destek ziyaretinde de bulundu. Yatağan işçileri İP Genel Sekreteri Özbey’i ve partilileri “Her Yer Yatağan Her Yer Direniş” sloganlarıyla karşıladı. İşçilere seslenen Özbey, şunları söyledi: “Sizler Türkiye’nin kahramanlarısınız. Yeni dönemin müjdesini verdiniz. Sizler Mustafa Kemal’in askerleri olup dağa çıktınız. Evet Mustafa Kemal’in askerleri olarak sattırmayacağız. Özelleştirme, yağma, yıkım, işsizlik ve yoksulluk dönemini kapatıyoruz. Özelleştirme değil, kamulaştırma dönemi başlıyor. Bu özelleştirme dairesini kamulaştırma dairesi yapacağız”
‘Sistem çıkmazda, çözüm İşçi Partisi’nde’ Mafya Tarikat Sistemi derin sarsıntıların eşiğindedir. Ekonomik deprem geliyor. 1 Mayıs’ı, sıcak para diktasının halkın kanını emen dört sülük ekonomisinin çöktüğü, kredi kartı ve tüketici kredileri sisteminin tıkandığı, işsizliğin arttığı, işyerlerinin kapandığı, işten çıkartmaların yaygınlaştığı, işçi sınıfımızın kazanılmış hak ve özgürlüklerine yönelik saldırıların yoğunlaştığı,
‘ÇATES’i savunma görevi yeniden önümüzde’ ERKAN ALKAN / ZONGULDAK
İ
şçi Partisi Zonguldak İl Başkanlığı, Çatalağzı Termik Santralı’nın (ÇATES) özelleştirilmesine karşı imza kampanyası başlattı. Zonguldak Valiliği binası önünde stant açan İşçi Partililer, burada imza topladı. İşçi Partisi İl Başkanlığı adına Mehmet Uslubaş basın açıklaması yaptı. Uslubaş
4.Kitap: Türkiye’de Sendikalaşma Hakkı ve Sendikaların İşleyişi Emek Kitaplığının 4. bitabında Dernek ve siyasi parti ile sendika arasındaki farkların neler olduğu, sendikal haklar nasıl kazanılacağı, sendika nasıl kurulacağı ve sendikaların gelirlerinin neler olduğu anlatılıyor. Diğer ana başlıklar ise şunlar: Kimler sendikaya üye olabilir? / Sendikalar işçilere zarar verebilir mi? / Negatif ve pozitif sendika özgürlüğü ne demektir? / Türkiye’de sendika içi demokrasi ne ölçüde uygulanmaktadır? / Türkiye’de sendikaların kuruluş ve çalışmalarına ilişkin mevzuatı ve ilgili uygulamalar nelerdir?
sayıları milyonları bulan taşeron işçilerinin en temel haklarının bile çiğnendiği, çocuk işçiliğin yaygınlaştığı, kadın işçilerin büyük sorunlar yaşadığı, özelleştirme saldırısının devam ettiği koşullarda karşılıyoruz. Sistemin ve partilerinin bu derin krize karşı çözümleri yoktur. Bir tek İşçi Partisi ‘Milli Direnme Ekonomisi’ ile çözümü göstermektedir. 1 Mayıs, bu krizden büyük çözümle çıkmak için birleşme
yaptığı basın açıklamasında “ÇATES’i savunma görevi yeniden önümüzde” diyerek şöyle devam etti: “Seçimlerden önce ÇATES, Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy santrallarını satmak isteyen hükümet, seçim bitince saldırıya geçti. Zonguldaklı arkadaş! Seçimde kime oy verdiysen verdin. Geride kaldı o. Şimdi fabrikamıza, madenimize, şehrimize sahip
çıkma zamanıdır. Satılan, Cumhuriyet devletinin kurumlarıdır. Satılan fabrikalarımız ve madenlerimizdir. Satılan işimiz, aşımız, geleceğimizdir. Satılan, çocuklarımızın yarınlarıdır. Satılan Zonguldak’tır, Türkiye’dir. Sonradan dizine vurmak, ah vah etmek istemiyorsan, silkelen, kendine gel. Gelin, hep beraber geleceğimize sahip çıkalım. ÇATES’i sattırmayalım.”
400 bin lirayı aldı, sırra kadem bastı Türkiye ‘çocuk işçi’ cehennemi TUĞÇE YERDELEN / İZMİR
İ
zmir’de Nevvar Salih İşgören Alsancak Devlet Hastanesi ve Menemen Devlet Hastanesi temizlik işleri ihalesini alan firma, 400 bin liralık bedeli alıp sırra kadem bastı. Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği bünyesinde yer alan iki hastanenin temizlik işleri ihalesini bir aylık kazanan firma, temizlik işçilerinin ücretlerini yatırmadı. Firma yetkililerine ulaşılamayınca, işçiler haklarını aramak için savcılığa suç duyurunda bulundu.
İki saatlik iş bırakma eylemi 5 Nisan’da yatırılması gereken ücretler yatırılmayınca işçiler hastane önünde saat 12.00 ile 14.00 arası iş bırakma eylemi yapma kararı aldı. Dün Aydınlık’a konuşan temizlik işçisi Serkan Kayalık, zor durumda olduklarını belirtti. Kayalık, “Maaşımı çekmek için bankaya gittim ve maaşımın yatmamış olduğunu öğrendim. Kredi borcum vardı yatıramadım. Evde tüp bitti, tüp alacak param yok. Elektrik faturamı yatırmadım, elektrik kesildi. Aylık aldığımız maaş 950 lira. Çok büyük paralar almıyoruz ama, hayatımızı ona göre ayarlıyoruz. Bir aylık maaş almamak demek, bizim için yıkım demek. Cebimde yol parası bile kalmadı” dedi. Nevvar Salih İşgören Alsan-
cak Devlet Hastanesi Temizlik Personeli Sorumlusu Alev Taysiışık’ta, 90 işçinin mağdur olduğunu söyleyerek, “Maaşımız hesaplarımıza yatmadığı zaman hastane idaresi ile görüşmeye çalıştık. İlk başta ulaşamadık. Sonra ise yönetim bize sorumlu olmadığını söyledi. Maaşımızı nasıl alacağımızın bilgisini kimse bize vermiyor. Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği, hastanemizin yönetimi üzerine sorumluluk alsın. Sorunumuz bir an önce çözülsün” diye konuştu.
‘Çocuğuma kitap alacak param yok’ İşçilerden Nurten Özcan ise sorunlarının bir an önce çözülmesi gerektiğini ifade ederek, “ Çocuğum az önce beni aradı. Kitap alacakmış, benden para istedi. Ama çocuğuma kitap al diyemedim. Kitap alacak param
yok” dedi.
‘İşçinin mağduriyetine göz yumulmamalı’ Türk Sağlık-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Ahmet Doğruyol’da temzlik işçilerinin mağduriyetini duyunca hastane yönetimi ile konuştu. Yönetimle konuşmalarını aktaran Doğruyol, “Arkadaşlarımız çok düşük ücretlere çalışmaktadırlar. İhaleyi kazanan firmanın sözleşmedeki bedeli alıp, işçiyi mağdur etmesine göz yumulmamalıdır. Bu konu hakkında gerek Sağlık Bakanlığı, gerekse hastane yönetimi bir an önce gereğini yapmalı ve arkadaşlarımızın ücretleri verilmelidir” şeklinde konuştu. Hizmet alımdan kaynaklanan bir sorun olduğunu ifade eden Türk Sağlık- Sen Avukatı Ali Onar ise bu tip durumların sıklıkla yaşandığını söyledi.
C
HP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun çocuk işçiliğine ilişkin verdiği yazılı soru önergesine yanıt veren Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Türkiye’de 6-14 yaş gurubunda çalışan çocuk sayısının 292 bin olduğunu açıkladı. Bakan Çelik, CHP’li Tanrıkulu’nun “10 yaşındaki bir çocuğa bir Bakanın ayakkabısını fırçalatarak boya sandığı almasını önermesini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak nasıl değerlendirmektesiniz?” sorusunu da yanıtsız bıraktı ve şunları söyledi:
Sorun toplumsal algıdaymış “Ülkemizde çocuk işçiliğinin temel nedenlerinden biri de ‘ge-
leneksel bakış açısı’ dediğimiz, çocuk işçiliğini önlemeye ilişkin bir algının olmayışıdır. Bakanlığımızca 1992 yılında ILO’nun ‘Çocuk Emeğinin Sona Erdirilmesi Uluslar arası Programı (IPEC)’ protokolünün imzalanmasından sonra en çok üzerinde durulan ve çaba harcanan konu toplumsal bilinç oluşmasıdır. Nitekim yapılan çalışmalarla büyük oranda toplumsal bilinç oluşturulmuştur. Yaptığımız çalışmalarda toplumun daha geniş kesimlerini hedefleyen rehberlik edebilecek yayınlar yapılmasına özen gösterilerek ‘çocuk işçiliğinin’ kabul edilemez olduğunun tüm toplum kesimleri tarafından anlaşılmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır.”
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
KEMAL ANADOL: CHP’Lİ ADAYLAR 9 AY BİRBİRLERİYLE, BİR AY AKP İLE MÜCADELE ETTİ
Şahin
MENGÜ
CHP 37 ilde baraj altında kalır
Diktatörleşmek
CHP’nin eski Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Aydınlık’a yaptığı değerlendirmede, partinin yerel seçimlerde neden başarısız olduğunu anlattı. Anadol, Kurultay’ı toplamayan Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi
G
genelinde daha önce bizim olan 84 belediye artık bizim değil. “Oysa 1950’den bu yana hiçbir muhalefet partisi bu dönemdeki gibi şanslı olmadı. Tutuklanan bakan çocukları, rüşvet aldıkları fezlekelerde belirtilen babaları... 700 bin liralık kol saatleri, ayakkabı kutularında milyon dolarlar... Şartlar son derece uygundu.”
AYDINLIK / ANKARA
E
ski CHP TBMM Grup Başkanvekili Kemal Anadol, 30 Mart yerel seçimlerini Aydınlık’a değerlendirdi. “Bu seçim CHP açısından yenilgi değil, hezimettir” diyen Kemal Anadol, “CHP, 26 ilde yüzde 5’in altında oy almıştır. 11 ilde de yüzde 10’un altındadır. Bugün genel seçim olsa 37 ilde barajı aşamayacaktır” diye konuştu. Örgütün, partinin silkinip ayağa kalkmasını istediğini belirten Anadol, seçim öncesinde CHP’li adayların 9 ay birbirleriyle, bir ay AKP ile mücadele ettiklerini söyledi. Sonuçların iyi değerlendirilmesi gerektiğini, aksi takdirde yanlışların devam edeceğini ifade eden Anadol, Aydınlık’a yaptığı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
‘Yürek yakan sonuçlar’ “Yürek yakan sonuçlar var. Oyumuz Erzurum’da yüzde 1,6, Nevşehir’de 1,8, Yozgat’ta 1,53, Karabük’te 2,6, Çankırı’da 1,3, Kütahya’da 1,6 seviyesindedir. Son seçimde milletvekili çıkardığımız illerden Kayseri’de 8,7, Tokat’ta 5,2, Sivas’ta 4,8, Afyon’da 5,3 oy alabildik. Yani bugün seçim olsa bu illerde
Kemal Anadol
milletvekili çıkarma şansımız yok. En güçlü olduğumuz İz-
‘Seçim stratejisi yanlıştı’
mir’de oyumuz düştü. 8 ilçe belediyesini kaybettik. Türkiye
Kemal Anadol, “Neden böyle oldu?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Adaylık süreci tam anlamıyla bir kavgaya dönüştü. Genel Merkez kendi koyduğu kuralları kendi çiğnedi. Ön seçim dedi, yapılmadı. Anket dedi,
‘Genel Merkez, Kurultay’a hesap vermeli’
CHP’nin 2002 seçimlerinde tek muhalefet partisi olarak Meclis’e girdiğini hatırlatan Kemal Anadol, 2004 seçimlerinde CHP’nin oylarını koruduğunu, ancak artış gösteremediği için 30 milletvekilinin olağanüstü kongre istediğini anımsattı. 30 milletvekilinden birinin de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu belirten Anadol, şu eleş-
tirileri yöneltti: “Kılıçdaroğlu o günkü tutumunu şimdi sürdürmüyor. Oysa ki Kurultay korkulacak bir organ değildir. Genel Merkez partinin en büyük organı Kurultay’a hesap vermelidir. Genel Başkan Kurultay’a gitmeyi hastalıklı bir yapı gibi gösteriyor. Bu çok yanlış ve tehlikeli bir yaklaşım.” Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde güçlü bir muhalefet
oluşturulamazsa, CHP yönetiminin önümüzdeki önemli dönemeçler için güven tazelemesi gerektiğini savunan Anadol, “Partinin birlik ve bütünlüğü için bu zorunludur. Kurultay yerine şike işgal gibi anlamsız uygulamalar partiye hiçbir şey kazandıramaz. Bütün CHP örgütü, parti silkinip ayağa kalksın istiyor, bunu sabırsızlıkla bekliyor” diye konuştu.
uyulmadı. Eğilim yoklaması dedi, tam olarak sonuçlara göre hareket edilmedi. 3 Temmuz’da düğmeye basıldı. Aday adayları 9 ay birbirleriyle, bir ay AKP ile mücadele etti. “Seçim stratejisi yanlıştı. Erdoğan gırtlağına kadar yolsuzluk iddialarına batmıştı. Bundan kurtulmak için seçimi genel seçim havasına dönüştürdü. Maalesef CHP de bu stratejinin peşine takıldı. İlk kez, basılıp dağıtılan bir yerel seçim bildirgemiz olmadı.”
‘Partiye Cemaat’in kokusu sindi’ Partiye Cemaat kokusunun sindiğini belirten Anadol, bu durumun seçimlerde CHP’nin aleyhine bir sonuç yarattığını vurguladı: “Yetkililer ne kadar tersini söylerse söylesin, partiye Cemaat’in kokusu ve rengi sindi. Toplumdaki algı bu. Bazı milletvekilleri ve belediye başkan adayları Fethullah Gülen’e övgüler düzdü. Atatürk’e ‘deccal’ diyen gerici kanallar bu açıklamaları baş haber yaptılar. Aydınlarımızı, gazetecilerimizi, bilimadamlarımızı, ordu mensuplarını, milletvekillerini kumpaslarla hapse attıran bu yapı ile birlikte görüntü verildi. Bu da tepki topladı.”
sahinmengu48@gmail.com
ŞAHİN BAKIŞI
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
eri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde, iktidarların ömrünü belirleyen ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumdur. Bu ülkelerde ekonominin çarkları dönüyorsa ve büyüme de gerçekleşiyorsa, halk yolsuzluklarla doğrudan fazla ilgilenmez. Yani yolsuzluk, genelde bu ülkelerin aydınlarının seçmen tercihlerinde rol oynar. Alt kültür grupları bu konularla fazlaca alakadar değillerdir. O kadar değillerdir ki; “Bak yolsuzluk yapıyorlar” dediğiniz zaman, “Biliyorum, çalıyorlar ama iş de yapıyorlar” cevabını alırsınız. Oysa böyle bir cevabı hiçbir gelişmiş ülkede duyamazsınız. Bu ülkelerde yolsuzluklar seçmen tercihlerinde önemli rol oynar.
Erdoğan’ın ruh hali Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yolsuzluklar, seçmen tercihleri üzerinde ancak ekonomi bozulduğu zaman etkili olur. Son iki yıldır ekonomik göstergelerin bozulması, işsizliğin çift haneli oranlara yükselmesi, yani ekonominin bozulmaya başlaması seçmen tercihlerini de etkilemeye başlamıştır. Nitekim, 2011 genel seçimlerinden hemen sonra 2012 yılı başında yapılan kamuoyu araştırmaları, AKP oylarının yüzde 55’ler mertebesinde olduğunu gösteriyordu. 2014 yerel seçim sonuçları AKP’nin oylarının yüzde 43’lere gerilediğini göstermektedir. Bu gerileme, ekonomideki bozulmayla düz orantılıdır. Muktedir olduğunu zannedenler, ekonomi kötüye gitmeye başlayıp halk desteğinin düştüğünü görmeye başladıkları andan itibaren de, yaptıkları yolsuzlukların hesabının sorulacağı korkusuyla sertleşmeye başlarlar. Tayyip Erdoğan’ın içinde bulunduğu ruh hali işte budur. Bundan sonra her geçen gün daha da sertleşecektir. Kendine hayali düşmanlar yaratacaktır. Polisle, bürokratla oynayacaktır ve oynamaktadır da. Bu ona yetmemektedir. O her dediğini yapan, her söylediğini emir gibi algılayan bir yargıya ihtiyaç duymaktadır.
Önce-şimdi
Silvan saldırısına bilirkişi incelemesi
Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde 14 Temmuz 2011 günü 13 askerin şehit olduğu, 7 askerin de yaralandığı PKK saldırısında ihmalleri bulunduğu iddiasıyla Albay Mehmet Murat Toprak, Binbaşı Milbay Şahin, Üsteğmen M. Emin Karagöz ve Üsteğmen Necmettin Erdoğan’ın tutuksuz olarak yargılanmalarına, Diyarbakır Askeri Mahkemesi’nde devam edildi. Saldırıyla ilgili, ‘görevi ihmal’ iddiasıyla açılan davada, askeri mahkeme olayda sanıkların kusurunun bulunup bulunmadığının incelenmesi için dosyanın üç Albay’dan oluşacak bir bilirkişi heyetine gönderilmesine karar verdi. Dosyayı inceleyecek bilirkişilerin Jandarma Komando Tabur Komutanlığı görevinde bulunmuş, İç Güvenlik ve Komando harekatı konularında yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmaları gerektiğini belirtildi. Askeri Mahkeme, bu niteliklerde üç Jandarma Albay’ın tespit edilip, bilirkişi heyeti kurulması için Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne talimat yazılmasına karar verdi.
Cemaat’in Gümrük’teki ‘abi’si görevden alındı Görevden alınan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Volkan Kaplan’ın, bir süredir Bakanlığın bilgi işlem sistemini kilitlediği ve Bakanlık’ta ‘Cemaat abisi’ olarak tanındığı öğrenildi HABER MERKEZİ
K
amuda 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması sonrası başlayan F tipi örgüte yönelik operasyonlar, Bakanlıkların kritik birimlerinden olan Bilgi İşlem Dairelerine sıçradı. Son yapılan operasyonla, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Volkan Kaplan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Dursun Gökmen ve Gençlik ve Spor Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Türker Turan Yıldız görevlerinden alındı. Karar, Resmi Gazete’de önceki gün yayımlandı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Volkan Kaplan’ın, bir süredir Bakanlığın bilgi işlem sistemini kilitlediği ve Bakanlık’ta ‘Cemaat abisi’ olarak tanındığı öğrenildi. Üçlü karar-
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Sabah-ATV’nin oluşturulan havuz aracılığıyla Zirve Holdinge satılmasıyla ilgili yeni bir soru işaretini daha gündeme getirdi. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye sunduğu soru
Tevfik Usta
Volkan Kaplan
name ile görevden alınan Kaplan, Bakanlık Müşavirliği’ne atandı.
Dördü gitti, diğerleri kaldı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda Kaplan’ın yanı sıra 3 kritik bürokrat daha görevden alındı. Doğu Marmara Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Faruk Töremiş, Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürüyken yerel seçimlerde aday adayı olmak için görevinden ayrılan ancak görevine geri dönmesi beklenen Tevfik
Usta, Gümrük ve Ticaret Müfettişi Şenay Algün görevlerinden alınarak, Gümrük ve Ticaret Başmüfettişliği’ne atandı. Aydınlık’ın edindiği bilgilere göre, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda yine kritik görevlerde Cemaat’e bağlı çalışan bürokratlar olduğu belirtiliyor. Bu bürokratlara yönelik görevden almalar olup olmayacağı bilinmiyor.
imzası olduğu üçlü kararname ile görevden alındı. Gökmen, başka bir göreve atanmak üzere daire başkanlığından alınırken; Onar, Bakanlık Müşavirliği’ne atandı. Gençlik ve Spor Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Türker Turan Yıldız da üçlü kararname ile görevinden alınarak, yerine Bakanlık Müşaviri Huzeyfe Yılmaz atandı. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda Bakanlık Müşaviri olan Ercan Yavuz da başka bir göreve atanmak üzere bu görevinden alındı.
Üçlü kararname ile alındılar
İki Müsteşar Yardımcısı görevinden alındı
Hürriyet internet sitesinin haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanı Dursun Gökmen ile yine Sosyal Güvenlik Kurumu Hizmet Sunumu Genel Müdürü Adem Onar, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan Faruk Çelik’in
Babacan’a Sabah-ATV sorusu önergesinde, Sabah-ATV medya grubunun 2007 yılında iki kamu bankasının verdiği kredilerle (Vakıfbank 375, Halkbank 375 milyon dolar) Çalık Grubu’nca satın alın-
dığını anımsattı. Zaman içerisinde bu borcun 500 milyon dolara indirildiği ve Sabah-atv’nin Ömer Faruk Kalyoncu’nun sahibi olduğu Zirve Holding’e, “kamu bankala-
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet İslamoğlu ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ferhat Şelli de görevden alınarak, Bakanlık Müşavirliği’ne atandılar.
rına olan borçlarıyla birlikte” devredildiğinin kamuoyunda yer aldığını anımsatan Umut Oran, Babacan’a “Eylül 2013’te kurulan ve Aralık 2013’te Sabah-atv’yi satın alan Zirve Holding, Çalık Grubu’nun kamu bankalarına (Vakıfbank ve Halkbank) olan borçlarını da üstlenmiş midir?”diye sordu.
Şimdi şikayetçi olduğu eski yol arkadaşı cemaatçilerin, aydınları, komutanları, gazetecileri zindanlara gönderme çabasına girdikleri tarihlerde, önce “Bir cesur savcı arıyorum” diye haykırıyordu. Aranan savcı bulundu; şimdi haksız dediği, “kumpas” dediği tutuklamalar başlayınca, “Ben bu işin savcısıyım” dedi. Danıştay saldırısından sonra, sanki tüm “Kumpas’ın” içindeymişçesine, “Bakın daha neler çıkacak” dedi. Nitekim her şeyi bildiğini bir eski polis şefi açıklayıverdi. O tarihlerde “Yargı bağımsız, müdahale edemeyiz” derken, bugün “Adliye koridorlarını temizleyeceğiz” noktasına geldi. Anayasa Mahkemesi hoşlanmadığı iki karar verince dünyayı ayağa kaldırdı. Ama, aynı Anayasa Mahkemesi Başkanı, ülkenin ana muhalefet partisini, sadece Anayasa’nın tanıdığı bir hakkı kullanıyor diye ABD Büyükelçisi’ne şikayet ettiği zaman bundan mutluluk duydu. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bu yakışıksız davranışı, olayları başından beri bildiği anlaşılan Tayyip Erdoğan’ı, ana muhalefet partisine yapılacak operasyona da zemin hazırladığı için belki de mutlu etmişti. Ama şimdi iki tane hoşlanmadığı karar çıkınca Anayasa Mahkemesi’ne etmedik laf bırakmaz hale geldi. Hatta can kuşları aracılığıyla, verilen kararları Cumhurbaşkanı seçimleri ile ilişkilendirdi. Zannedersiniz ki, Cumhurbaşkanlığı adayı olmak onun iznine tabi.
Yargının dümenini istiyor Parlamenter demokrasilerin, tek parti iktidarlarındaki en büyük zaafı, iktidarların yasamaya egemen olmasının yanında, bir emniyet fren mekanizması olan yargıya da egemen olmak arzusudur. İşte tam bu nokta, muktedirin, totaliterleşmenin de ötesine geçip diktatörleşmeye başlamasıdır. Demokratik ülkelerde iktidarlar yargının dümenin de değil, hizmetindedirler. Ama gelin görün ki, Tayyip Erdoğan yargıda da kendisine biat etmiş, aynen AKP milletvekilleri gibi sözünden çıkmayan bir yapı istemektedir. Yani yargının dümeninin de kendisinde olmasını istemektedir. Tayyip Erdoğan, “ileri demokrasi” yalanları içinde bu HSYK’yı da Anayasa Mahkemesi’ni de kendisi şekillendirdi. Çok değil, dört sene evvel yaptı bütün bunları, şimdi bunlardan da şikâyet ediyor. Bu şikâyetin temel nedeni, kontrolsüz tek adamlık, yani diktatörleşmek arzusudur.
T.C. ELMADA CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2012/522 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Ankara İli, Elmadağ İlçesi, Hasanoğlan-İslasyon Mahallesi, 244 Ada, 16 Parselde kayıtlı Et ve Et Mamül.Kombi.Besi.Tes. Vasıflı taşınmaz. Arsa üzerinde toplam 4300 m2 lik 2 katlı 3A sınıfı takriben 23 yıllık idari bina ve eklentileri, çeşitli cins ve boyutlarda toplam 726 m2 lik 1 A sınıfı takriben IS yıllık müştemilat binaları, çeşitli cins ve boyutlarda toplam 3654 m2 lik tek katlı 1 B sınıfı takriben 23 yıllık tarımsal amaçlı yapılar ve toplam 1407 m2 lik tek katlı 1 B sınıfı inşaat seviuyesi olarak takriben %40 oranında tamamlanmış tarımsal amaçlı bir yapı mevcuttur. Yine parsel üzerinde çeşitli yaş ve cinste toplam 144 adet ağaç vardır. Adresi : Hasanoğlan Bahçelievler Mah. Dere Sok. No:36 Elmadağ/ANKARA Yüzölçümü : 15.447 m2 Arsa Pay : Tam mar Durumu : Konut alanı ayrık nizam 5 kat, TAKS:0.40, KAKS:2.00, Yola yapı yaklaşma mesafesi 5 metre, komşu parsele yapı yaklaşma mesafesi 5 metredir. K ymeti : 4.666.065,00 TL KDV Oran : %18 1. Sat Günü : 20/05/2014 günü 10:00 - 10:05 arası 2. Sat Günü : 16/06/2014 günü 10:00 - 10:05 arası Sat Yeri : Elmadağ Adliyesi 1.Kat Mezat Salonu Elmadağ/ANKARA Sat artlar : 1- İhale açık artırma sureliyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar
esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi. KDV. 1/2 tapu harcı ite teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, (aşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan İddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif enikleri bedel İle son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark. varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak İsteyenlerin 2012/522 Timi. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 28/03/2014 BASIN: 24880 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
MİT Kanunu görüşmesi tartışmalı geçti
MİT’in olağanüstü yetkilerle donatılıp, dokunulmazlık zırhını genişleten teklifin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerine dün devam edildi. MİT’e yeni yetkiler veren, PKK ile yapılan görüşmeler için MİT personeline dokunulmazlık sağlayan hükümler de bulunan teklifin görüşüldüğü oturumda tartışmalar yaşandı. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, seçim sonuçlarına göre kendilerine yöneltilen iddiaların geçersiz sayıldığını iddia ederek “Sayın Bahçeli’nin dediği gibi, Tak, tak, tak, tak bir Osmanlı tokadı, şak yerdesiniz” sözleriyle MHP’ye yüklendi. Bunun üzerine söz isteyen MHP Grup Başkanvekili Yusuf Hallaçoğlu “Siz önce kendi yolsuzluklarınızı temizleyin” dedi. CHP grubu adına söz alan Muharrem İnce ise AKP’yi eleştirerek yargıya müdahale edildiğini belirtti. AKP’lilerin ses kayıtlarıyla ilgili montaj iddialarını da eleştiren İnce, “hangi laboratuvarda incelettiniz de montaj olduğu ortaya çıktı?” dedi. İnce, ses kayıtlarını uluslararası bir firmaya göndereyim, bu konudaki bir tetkik kurula gönderelim, bir incelettirelim teklifinde bulundu.
‘Tepkileri azaltmak için göz boyuyorlar’ MİT yasasına birçok çevreden tepki olduğunu kaydeden CHP’nin Vali kökenli milletvekili Ali Serindağ, Aydınlık’a konuştu: “Getirilen yasa teklifinin anayasaya aykırı olduğu açık. Şimdi gelen tepkiler üzerine AKP sanki yasa teklifinde bazı düzeltmeler yapıyor havası vermeye çalışıyor. Ama yapılan değişiklikler daha da antidemokratik. ‘Bakanlar Kurulu’nca verilen her türlü görevi yerine getirmek’ maddesinde ‘her türlü’ ibaresi çıkarılınca ne değişiyor. Maddenin özü yine aynı. AKP tepkileri gidermek için göz boyuyor.”
BDP’den MİT’e övgü: Fidan’ı kutluyorum
MİT Kanunu’nun tartışıldığı Genel Kurul’da BDP adına konuşan Sırrı Sakık, MİT’e destek vererek Hakan Fidan ve ekibini kutladı. Sakık, “MİT görevlerini üstlenmişse ve ilk kez MİT bu süreci götürüyorsa ve saldırıya maruz kalıyorsa biz buna seyirci kalmayız. Ben burada Hakan Fidan ve ekibini kutluyorum. 1 yıldır çatışmasızlık süreci yaşanıyorsa ve burada MİT’in bir katkısı varsa bundan mutluluk duyarız” diye konuştu. Milliyetçi ve ulusalcı çevrelerin bu yasaya karşı çıktığını belirten Sakık şunları söyledi: “MİT’in bu konudaki otoriter yapısının yasalarca yeniden dizayn edildiğini biz iyi anlıyoruz. Çünkü siz Oslo’dan başlayan ve bugün İmralı’da devam eden süreçle ilgili ciddi şekilde buna karşısınız... BDP görüşmeleri sürdüren bir partidir. Gidip İmralı ve Kandil ile de görüşüyor, gelip iktidarla da görüşüyor.” BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, ise Sakık’ın sözlerine katılmadığını belirterek “Sırrı Sakık’ın ifade ettiği MİT’e, özellikle Hakan Fidan’a teşekkür ediyorum ifadesine ben katılmıyorum. Roboski olayı ortada iken, Lice olayı ortada iken bizim MİT’e teşekkür etme gibi bir hakkımız yoktur” dedi.
AKP’li üyeler belediye çalışanlarını maaşsız bıraktı
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
AKP’li üyeler norm kadro cetvellerinin gündeme alınmasına itiraz edince belediyede çalışan memurlar maaşsız kaldı. Yerel seçimlerin ardından Hatay Büyükşehir Belediye Meclisi ilk toplantısını dün yaptı. AKP’li Meclis üyelerinin norm kadro cetvellerinin gündeme alınmasına itiraz etmeleri nedeniyle, kadro görüşmeleri bir sonraki toplantıya ertelendi. Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan memurlar, seçimlerden bu yana maaş alamıyordu. Memurlar, meclis toplantısından çıkacak karar ile hak ettikleri kadrolara yerleşerek tekrar maaş almaya başlayacaktı. Ancak AKP’li üyelerin oy çokluğuyla norm kadro cetvellerinin görüşülmesini erteletmesi nedeniyle maaş ödemeleri de bir sonraki toplantının sonucuna kaldı. Öte yandan toplantıda görüşülecek norm kadro sayıları İçişleri Bakanlığı tarafından tespit edilip onaylanmıştı. AKP’li üyelerin, İçişleri Bakanlığı’nın onayına rağmen gündem maddesine itiraz etmeleri dikkat çekti. HÜSEYİN GÜLER / HATAY
Mehmet Metiner Hasan Cemal’i öfeliyor
H
asan Cemal kardeşimiz 2004 yılında Mehmet Metiner’le can ciğer kuzu sarması idi. AKP’nin iktidara geçmesinden sonra sık sık televizyon ekranlarında birlikte görünür olmuşlardı. Hatta Hasan Cemal biraderimiz, günümüz AKP’sinin bileği kuvvetli milletvekilinin “Yemyeşil Şeriat Bembeyaz Demokrasi” (Doğan Kitap, 2004) adlı kitabının arka kapağı için tuzu-biberi, salçası bol bir tanıtım yazısı yazmış idi. Okuyalım: [Ben “Tek yol devrim”den geliyorum. Mehmet Metiner, “Tek yol İslam”dan... İkimiz de dünyayı değiştirmek için yola çıkmıştık. Ben çokpartili demokrasiye inanmıyordum. Mehmet Metiner de... Bana göre demokrasi, “emperyalizmin oyunu”ydu. Mehmet’e göre de “küfür düzeni...” Bence “komünist düzen”di Türkiye’yi ve insanlığı kurtaracak olan. Mehmet için de “İslamcı düzen”di kurtuluş yolu... Benim de bir dinim vardı. Mehmet’in de... Benimki laik bir dindi, adı Marksizm olan. Mehmet’inki İslam’dı. İkimiz de toplum ve devlet düzeni olarak kendi dinlerimizin kurtarıcılığından en ufak bir kuşku duymuyorduk. Gerçek tekelimizdeydi! (...) Geçmişle yüzleşmek de, hesaplaşmak da hiç kolay değil. Ben de kaçamadım geçmişimden... Üstelik, Kimse Kızmasın
Kendimi Yazdım isimli kitabımda anlatmaya çalıştım bunu. Siyasal kişiliğimin nasıl oluştuğunu, siyaseten nerelerden beslendiğimi, hangi yanlışları yaptığımı anlatmaya çalıştım. İyi ki Mehmet Metiner de geçmişinden kaçmadı, geçmişiyle yüzleşme, hesaplaşma yürekliliğini gösterdi ] Bu ateşli muhabbeti kıskanmış olmalıyım ki 16.11.2004 tarihli Hürriyet gazetesinde “Hep Onlar Haklıdır” adlı bir yazı yayınlamışım. Şöyle: [“29 Ekim günü, Mehmet Ali Birand’ın CNN Türk’teki Manşet programında Hasan Cemal ile Mehmet Metiner’i tuhaf bir duyguyla izledim. İkisi de ‘Ana rahmine haklı düşenler!’ hanedanından. Dediklerine göre, birisi ‘Tek yol devrim’, öteki ‘Tek yol İslam’ derken kendilerince haklıydılar. Ama yanıldılar, itiraf ettiler ve işte gene şoför mahallinde, vitrinde oturuyorlar. Peki ama ya şimdi gene yanılıyorlarsa, ne olacak? Ne olacak Türkiye’nin hali? (...) Bellek olmadan ahlak olmaz. Ama değişmek zorunda kalan kimsenin yanılgısını zafere dönüştürmemesi, bir derviş gibi inzivaya çekilip çilesini çekmesi gerekir! Mehmet Metiner’in adını birkaç aydır duyuyorum. Bir
zamanlar demokrasiyi, parlamenter sistemi ve cumhuriyeti batıl sayıyormuş. Bu nedenle bunların yıkılmasını, yerine bir İslami devlet kurulmasını istiyormuş. Artık, şimdi, Talibancı bir anlayış üzerine oturan İslami devlet paradigmasını tamamen terk etmiş. Hâlâ İslamcıymış ama demokrat islamcıymış. (Hürriyet Pazar, 24.10.04). Aynı cümleleri CNNTürk’te de tekrarlıyor.
Böyle diyerek bütün İslamcıların demokrat olabileceğini kanıtlamak ve buna bizleri de inandırmak istiyor. Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP kadrosunun büyük bir çoğunluğunun değişmiş olduğunu kanıtlamak istiyor. Ve buna Hasan Cemal katılmakla kalmıyor, alkış tutuyor, ikisinde de gene önderlik, gene rehberlik tutkusu! Daha kendi değişimlerinin meşruiyetini kanıtlamadan, önderlik tutkusuyla başkalarına kefil oluyorlar. (Milliyet, 14.11.04) Kefil oldukları AKP hükümeti, aradan daha birkaç gün geçmeden, AİHM’de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni savunmuyor, ona kazık atıyor, işte gene yanılıyorlar! Ama gene polislik, gene jandarmalık yapıyorlar! Fakat öyle bir hava yaratıyorlar ki, kendilerine inanmazsak liberal demokrat değiliz, olamayız! (...)
Özdemir TERSİ-DÜZÜ
Hazırlayan: Emine DÖLEK
İNCE
oince@aydinlikgazete.com
Kendilerince değiştiler belki; ama önemli adam olmak, topluma yön vermek tutkularından asla vazgeçmediler. Cumhuriyeti şiddet yoluyla değiştirmek istiyorlardı, vazgeçmek zorunda kaldılar. Bir başka yolla da olsa, şimdi gene ‘Cumhuriyet’e ‘şiddet’le yaklaşıyorlar. Öyle ki, ‘Benimki laik bir dindi, adı Marksizm olan!’ diyerek, laiklik ile Marksizm’i özdeşleştiren Hasan Cemal, bu baş döngüsü içinde, Cumhuriyetin temel ilkelerinden laik ile bir başka kategoride yer alan ateist Marksizm’i hâlâ anlayamadığını itiraf etmiş oluyor!” (Hürriyet, 16.11.2004)] Yön ve Ankara Cumhuriyet döneminden beri tanıdığım Hasan Cemal’i uyarmak için hakkında bunun benzeri pek çok yazı yazdım. Beni gördükçe “Abi, fena vuruyorsun be!” dediğine göre, ne demek istediğimi anlıyordu. Bense, o sıralar, şimdi başına gelenleri haber vermek istiyordum. Hepsi birer birer gerçekleşiyor.
Belki görmemiştir. Bir zamanlar Türkiye’ye birlikte ileri demokrasi getirmek istediği Mehmet Metiner, 27.03.2014 tarihli Yeni Şafak gazetesinde “H.Cemal’den Sonra Sıra Sende C.Çandar” diye bir yazı yayımladı. Şöyle: “Hızlı liberal solcu Hasan Cemal oyunun rengini nihayet açıkladı. Tabii ki CHP ve Sarıgül diyor... Bilmediğimiz bir şey değildi. Malumu ilam oldu. İyi oldu. Niye mi? AK Parti düşmanlığı konusunda militan bir duruş sergileyen Cemal böylece eski genlerine de geri dönmüş oldu. Daha doğrusu o ittihatçıdarbeci genleri kendisini asıl olması gereken yere oturttu. Bilmeyenler için hatırlatalım. H. Cemal ünlü ittihatçı-darbeci Cemal Paşa’nın torunudur. Osmanlı’nın tarihe uğurlanmasında rol oynayan üç ünlü paşadan birinin torunu yani... O seçkinci kibrinin altında yatan şeyin genleri olduğunu biliyorduk elbet, ama herkes gibi onun da değişebileceğine inanmıştık nedense. Meğer yanılmışız. Kendi darbeci geçmişine uzun uzadıya değinecek değilim.”
ÖLDÜRÜLEN OVACIK SAVCISI MURAT UZUN’UN EŞİ CİHAN UZUN BAKANLIĞIN KARARINA İSYAN ETTİ
‘Şehit eşimin kanları Ankara’nın üzerinde’ İçişleri Bakanlığı, müfettiş raporuna rağmen Ovacık Savcısı Uzun’un ölümünde ihmali olduğu iddia edilen kamu görevlileri hakkında soruşturma izni vermedi İSTİHBARAT SERVİSİ
T
unceli’nin Ovacık İlçesi’nde iki yıl önce suikast sonucu şehit olan Cumhuriyet Başsavcısı Murat Uzun’un ölümünde ihmali olan kamu görevlilerinin cezalandırılmaları için yapılan suç duyurusu İçişleri Bakanlığı engeline takıldı. Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in imzasıyla savcılığa gönderilen yazıda 10 kamu görevlisi hakkında soruşturma izni verilmedi. 6 kamu görevlisi hakkında da ön incelemeye gerek duyulmadı.
Cihan Uzun, eşi Şehit Murat Uzun’un Samsun Yukarı Avdan köyündeki mezarı başında
MİT’in saldırı istihbaratını ilettiği ortaya çıkmıştı Ovacık Başsavcısı Murat Uzun, 19 Eylül 2012’de eşi ve iki çocuğuyla yaşadığı lojmanın girişinde uğradığı silahlı saldırıda şehit edilmişti. Saldırının ardından MİT tarafından 12 Ağustos 2012 tarihinde düzenlenen raporda, ‘Tunceli kırsalında faaliyet gösteren örgüt mensuplarının, Tunceli merkez ve ilçelerinde görev yapan Cumhuriyet Savcıları hakkında keşif faaliyetlerini tamamladıkları ve eylem yapmak üzere talimat bekledikleri’ istihbaratının bölgedeki ilgili kamu kurumlarına iletildiği ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine şehit savcının eşi Cihan Uzun, Ovacık Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak ihmali olan kamu görevlilerinin tespit edilip cezalandırılmasını istedi. Suç duyurusu sonrasında Ovacık Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik kararı vererek dosyayı Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı’na gönderdi.
Başmüfettiş raporu: Güvenlik önlemi alınmadı İçişleri Bakanlığı’nın görevlendirdiği iki Mülkiye Başmüfettişi, 23 Ağustos 2012’de hazırladıkları raporda, MİT’in aldığı saldırı istihbaratının Ovacık İlçe Jandarma Komutanlığı ve Emniyet Müdürlüğüne bildirildiğini belirtti. Raporda, buna rağmen can güvenliği tehlikede olan ilçe hakimi ve Cumhuriyet savcıları için lojman içerisinde ve çevresinde güvenlik önlemi alınmadığı vurgulandı. Raporda, “Bu boşluğu fırsat bilen bölücü terör örgütü mensuplarının 19 Eylül 2012 tarihinde Cumhuriyet Savcısı Murat Uzun’u, ko-
rumasız ve silahsız olmasından faydalanarak şehit ettikleri, bu nedenle Ovacık hakim ve savcılarına saldırı düzenleneceği istihbaratının alınmasına rağmen önlem almayan görevlilerin görevlerini kötüye kullandıkları...” ifade edildi. Rapora rağmen; Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yazılan ve dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in imzasını taşıyan 1 Aralık 2013 tarihli yazıda, aralarında Tunceli Valisi, Tunceli Garnizon Komutanı, İl Jandarma Komutanı, İl Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube Müdür Vekili, Ovacık Kaymakamı ve Ovacık İlçe Emniyet Amiri’nin aralarında bulunduğu 6 kamu görevlisi hakkında ön incelemeye gerek duyulmadığı
belirtildi. İçişleri Bakanlığı’nın 10 kamu görevlisi ile ilgili sürdürdüğü ön inceleme çalışması da sonlandı. 10 kamu görevlisiyle ilgili soruşturma izni verilmedi.
Bakanlık iddiaları reddetti Bakanlığın savcılığa gönderdiği yazıda, “MİT tarafından 12.08.2012 tarihinde verilmiş olan istihbari bilginin ‘genel’ nitelikte olup, Ovacık ilçesine ve bu ilçedeki savcılara yönelik olmadığı ‘Ovacık hakim ve savcılarına saldırı düzenleneceği istihbaratı gelmesine rağmen güvenlik önlemi alınmadığı’ iddiasının, dosyadaki bilgi ve belgeler karşısında dayanaksız olduğu belirtildi. Ayrıca, Savcı Murat Uzun’un koruma talebinde bulunmadığı ifade edildi.
‘Sorumluları aklamaya çalışıyorlar’ Bakanlığın soruşturma izni vermemesi üzerine, şehit Murat Uzun’un Samsun İl Sağlık Müdürlüğü’nde görev yapan eşi hemşire Cihan Uzun, Danıştay 1’nci Dairesi Başkanlığı’na itirazda bulundu. Uzun, “İhmal zinciri eşimin canına mal oldu. Ben bu kişilerin cezalandırılmasını beklerken bir de İçişleri Bakanlığı’nın engeliyle karşılaştım. Hiç tutarlı yanı olmayan bu kararda vicdana sığmayacak gerekçelerle bu kişiler aklanmaya çalışılmış. Soruyorum eşim şehit edildikten sonra neden güvenlik önlemleri had safhaya çıkarıldı? Neden daha önce o kadar istihbarata rağmen önlem alınmadı? Eşimin kanı Ankara’nın üzerine sıçradı” diye konuştu.
‘MİT-PKK ilişkisini araştırıyordu’ Aydınlık, 18 Ocak 2013’teki haberinde Başsavcı Uzun’un ölmeden önce MİT-PKK ilişkisini incelediğini yazmıştı. Savcının yakınlarının anlattıklarına dayanılarak yapılan haberde “PKK’nın içinde hükümetle ilişkisi olan kişileri biliyordu. İnceleme yapıyordu. Bu konuların üzerine gitmesi bazı çevreleri rahatsız etmişti. Örneğin, Tunceli MİT Bölge Başkanı ile arası iyi değildi. Jandarma ve Emniyet yetkilileri de rahatsızdı. Kendisine silah bile verilmemişti, kaçak silah kullanıyordu” ifadeleri kullanıldı.
Öcalan’ın avukatları Mahmut Esat’tan rahatsız
İ Avukat Fırat Epözdemir, geçen yerel seçimde HDP Bağcılar adayıydı
stanbul Barosu’nun her yıl eski Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt adına verdiği “Hukuk Ödülü”ne Özgürlükçü Avukatlar Derneği karşı çıktı. Derneğin başkanı avukat Fırat Epözdemir ödülün kaldırılmasını istedi. İstanbul Barosu Başkanlığı’na bir dilekçe veren Epözdemir, Sembolik olarak verilse de ‘ırkçı’ kişiliği herkesçe bilinen Mahmut Esat Bozkurt adına verilen ödülü kabul etmeye-
ceğini söyleyerek, “Irkçılık bir insanlık suçudur ve bir hukuk kurumu olan İstanbul Barosu’nun ırkçı sözler sarf etmiş birisi adına hukuk ödülü vermesi kabul edilemez” dedi. Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yapan avukatların da üye olduğu Özgürlükçü Avukatlar Derneği adına verilen dilekçede, ödü-
lün isminin değiştirilmesi istendi. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nca oluşturulan ve her yıl 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle, hukuka önemli katkılarda bulunmuş kişilere verilmesi öngörülen Mahmut Esat Bozkurt Hukuk Ödülü 9 yıldır veriliyor. Baro, geçen yıl ödülü Prof. Dr. Nihal Erdener Uluocak’a vermişti.
Hazırlayan: Aysen BEYAZ
Silivri’ye bahar geldi sırada özgürlük var
Sabah saatlerinden itibaren araçlarla Silivri’ye akın eden komutan yakınlarına İşçi Partisi üyeleri, ADD, Bağdat Caddesi ve Küçükyalı forumları, Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin Avcılar ve Kartal şubeleri destek verdi. Burada bir konuşma yapan Doğu Perinçek ‘Büyük çözümlerde hepimizin örgütlü çabasına ihtiyacımız var’ ifadesini kullandı.
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Mehmet Ali
GÜLLER
maliguller@aydinlikgazete.com
UFUK ÖTESİ
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
Kavimler Kapısı’ndan enerji koridoruna
T
arihte kavimler kapısı olan coğrafyamız, bugün de enerji coğrafyalarının kesişim noktası, transit kapısı ve enerji koridorudur: Kuzeyde petrol ve doğalgaz zengini Rusya, güneyde petrol ve doğalgaz zengini Ortadoğu, doğuda Hazar enerji havzası... Kuşkusuz bu durum bir zenginliktir ama bu zenginlikten yararlanabilmemiz öncelikle ne kadar bağımsız olabildiğimize, sonra da çevremizde bir barış kuşağı olup olmadığına bağlıdır. Aksi takdirde emperyalist bir gücün sadece boru bekçisi olabiliriz!
Irak’ın üretimi 2,5 kat artacak Türkiye açısından şartlar bu anlamda avantajlı değildir. Zira hem ABD’ye bağımlı bir rejim mevcuttur hem de etrafımız, dahil ve hatta sebebi olduğumuz sorunlarla doludur. Oysa önüne havuç olarak Kerkük petrolleri ve “Kürtlerle birlikte büyüme” projeleri konulan Türkiye’nin, bunu reddedip bölge merkezli dış politikayla coğrafyasının bu avantajını ülke ve bölge yararına kullanması mümkündür. Çünkü etrafımızda şu projeler vardır: A) Irak günlük 3,5 milyon varillik petrol üretimini 8 milyon varile çıkarmayı hedefliyor. Güneydeki petrolünün tamamını Körfez üzerinden ihraç eden Irak’ın bu hatta kapasitesi artık dolmuştur ve Bağdat’ın gündeminde iki yeni hat vardır: 1) Ürdün üzerinden Akabe Limanı. 2) Irak’ın da petrolünü sevk edebileceği, Batı’nın Suriye saldırısı nedeniyle askıda kalan İran-IrakSuriye hattı.
Hükümet yetkililerinin ‘Orduya kumpas’ itirafının üzdı. erinden aylar geçmesine rağmen hiçbir adım atılma için Komutan yakınları da bu hukuksuzluğa isyan etmek dün Silivri Cezaevi’ni kuşattı. Doğu Perinçek, Nusret Güner, Veli Küçük’ün de katıldığı eylemde ‘Adalet için mücadeleye devam’ denildi SEZİM ÖZADALI
B
alyoz belgelerinin sahteliğinin resmi raporlarla kesinleşmesinin üzerinden yıllar, hükümetin en yetkili isimlerinin “Milli Ordu’ya kumpas kuruldu”, “Paralel yapı tertip kurdu” itiraflarının üzerinden tam 111 gün geçti. Ancak Balyoz davasından haklarında ağır hapis cezaları verilen komutanlar hâlâ cezaevlerinde tutulmaya devam ediyor. Komutan yakınları da bu hukuksuzluğa isyan etmek için dün Silivri Cezaevi’ni kuşattı. Balyoz ve Ergenekon davalarında yargılanan yurtseverlere destek vermek amacıyla Silivri Cezaevi önündeki nöbet çadırını, Ergenekon davasından geçen ay tahliye edilen İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner, emekli Tğgeneral Veli Küçük ile Balyoz tutsağı subayların yakınları ziyaret etti. Çadırın önünde bekleyen aileler sık sık “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı attı. Cezaevi önünde “Yurtseverler serbest bırakılsın” sloganıyla kurulan nöbet çadırında toplanan Vardiya Bizde Platformu üyeleri, Balyoz tutsaklarına özgürlük istedi. Sabah saatlerinden itibaren araçlarla Silivri’ye akın eden komutan yakınlarına Ergenekon ve Balyoz davasından tahliye edilen önemli isimlerin yanısıra İşçi Partisi üyeleri, Atatürkçü Düşünce Derneği, Bağdat Caddesi ve Küçükyalı forumları, Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin Avcılar ve Kartal şubeleri, Milli Merkez Silivri de destek verdi.
‘AYM’nin önüne yatarız’ Açılış konuşmalarını emekli Tümamiral Ali Semih Çetin’in eşi Nilüfer Çetin, emekli Tümamiral Fikret Güneş’in eşi Manolya Güneş ve emekli Tümgeneral Ahmet Ya-
vuz’un eşi Lütfiye Yavuz yaptı. Nilüfer Çetin “Niye bekliyor Genelkurmay Başkanı, Başbakan, Meclis? Biz gerekirse Anayasa Mahkemesi’ne, Meclis’in önüne giderek yatacağız. Biz baştan beri söylüyoruz, haklıyız. Bu dava tarihe komplo olarak geçmiştir. Açın artık kapıları, yeter” dedi. Manolya Güneş “Adalet içinde mücadele etmeye; tertibi çok iyi bildikleri halde susarak izleyenleri tarih sizi asla affetmeyecek demeye; ihanet odaklarına er ya da geç hukuk önünde hesap vereceklerini bildirmeye hoşgeldiniz” ifadelerini kullandı. Lütfiye Yavuz “Artık özgürlüklerin biran önce gelip bu nöbeti sonlandırması en büyük dileğimizdir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararla bu hukuk garabetini bitirmesini istiyoruz” diye konuştu.
‘Son zaferlere doğru’ Açılış konuşmalarının ardından ilk sözü İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek aldı. “Çok yakında komutanlarımızı böyle güneşli güzel bir günde karşılayacağız” diyen Perinçek, “Vatanın nöbetindeyiz. Cumhuriyet’in, Atatürk’ün nöbetindeyiz. Bu kutlu bir nöbet” ifadelerini kullandı. Perinçek şöyle devam etti: “Zafer günlerine ilerliyoruz. Türkiye hepinizin emeğiyle, hepinizin kararlılığıyla bu karanlıklardan büyük çözümlerle çıkacak. Bu büyük çözümlerde hepimizin örgütlü çabasına ihtiyacımız var.”
bir siyasi davanın içine düştük. Alnımız ak, başımız dik, mücadelemiz sonsuza kadar devam edecek” şeklinde konuştu.
‘Çocuk korkutur gibi Veli Küçük dediler’
‘Bu ülke savaşla kuruldu’ Gazi Astsubay Oktay Yıldırım, “Bu ülke müzakere masalarında toplantı salonlarında kurulmadı. Savaş alanlarında kuruldu, kanla korundu” dedi.
Güney-kuzey hattı ile toprak bütünlüğü
‘Kızımı 21 yaşında buldum’ Tuncay Özkan ise şöyle konuştu: “Türkiye’de özgürlük ve demokrasinin kazanması için mücadelenin hiç sonlanmadan devam ettirilmesi gerekiyor. Ben 14 yaşındaki kızımı bıraktım, 21 yaşındaki kızımla yeniden tanıştım. Çektiğiniz çileleri biliyorum.” Silivri Nöbet Çadırı Sorumlusu Hıdır Hokka da şunları söyledi: “Ümitsizlik yenilgidir, yenilgiyi kabul etmektir. Ümidimizi kaybetmeyeceğiz. Yok edilen Türk Ordusu yeniden varedilecek ve yaratılacaktır. Bu orduyu bu millet ayağa kaldıracak, hem kendisini hem ordusunu kurtaracaktır. Milletin kendi iradesi, ordusunu kurtaracaktır. İçerideki arkadaşlarımızı alana kadar da nöbete devam edeceğiz.”
Veli Küçük Emekli Tuğgeneral Veli Küçük de, hazırlanan senaryonun oynanması için içeri alındığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Emperyalistler ve Amerika bir senaryo yazmıştı. Bunun oynanması gerekiyordu. Senaryo 1974’te yazıldı. Ancak bu senaryonun oynanması için, kimsenin itiraz edemeyeceği birine ihtiyaç duydular. Bu isim Veli Küçük’tü. 80’lerden itibaren her olayın faili gibi gösterilmek suretiyle yaramazlık yapan küçük çocukları
İstifa eden komutanlar da oradaydı
‘Alnımız ak, başımız dik’ Ergenekon davasından tahliye olduğu halde Balyoz davasından hâlâ tutuklu bulunan emekli Albay Dursun Çiçek’in kızı ve avukatı İrem Çiçek de “Bu yüzyılın iftirasında, kumpas davasında bizleri yalnız bırakmadınız. Ne yazık ki
Askerlerin yargılandığı davalara tepki göstererek istifa eden eski Donanma Komutanı emekli Oramiral Nusret Güner ile eski Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Atilla Kezek de Silivri’ye geldi. Kezek şunları söyledi: “İçerideki esirleri kurtaracak bir ordu gibi güçlüyüz. Bu gücümüz devam edecek. Bugün silah arkadaşlarını, kendi ordusunu korumak için mücadele etmeyenler yarın milli değerler için müca-
dele asla etmezler.” Dünyanın en iyi 10 donanmasından biri olan Türk Deniz Kuvvetleri’nin çökertildiğini vurgulayan Güner de, “Başbakan ‘Bölgesel güç değiliz’ diyor. Ben utandım bu laftan. ‘Bölgemde güç sahibi değilim, herkes istediğini yaptırabilir’ demektir. Binlerce yıllık Türk Ordusu’nun disiplini ortadan kaldırılmıştır. Türkiye artık bölgesel güç olmaktan çıkmıştır” açıklamasını yaptı.
SOYKIRIMI İNKÂR EDENLER ADETA LİNÇ EDİLİYOR
‘Ermeni soykırımı yok’ dedi, hâkim olamadı Geçen ay ABD’nin Massachusetts Eyaleti’nde yoğun tartışmalara yol açan bir yüksek mahkemeye hâkim tayini, özellikle Ermeni lobisinin şiddetli itirazları yüzünden, Valilik Konseyi veya diğer adıyla Yürütme Konseyi tarafından reddedildi
A
BD’de yüksek mahkemeye tayini beklenen Joseph Berman isimli hukukçunun, Ermeni Soykırımı yoktur dediği için tayini onaylanmadı. Geçen ay ABD’nin Massachusetts eyaletinde yoğun tartışmalara yol açan bir yüksek mahkeme hakimi tayini, Amerika’daki Ermeni lobisinin şiddetli itirazları yüzünden, Valilik Konseyi veya diğer adıyla Yürütme Konseyi tarafından reddedildi. Joseph Berman’ın adaylığı, tecrübeli bir avukat olmasına ve hakimlik için teknik yönden tüm vasıflara sahip olmasına rağmen, Konsey’in çoğunluğu tarafından kabul görmedi. İtiraz gerekçelerinin ba-
korkutur gibi, bir Veli Küçük yaratıldı. Suç mu? Suç 6 sene arandı. Ama amaç suç bulmak ya da ceza vermek değildi. Türk Ordusu’na nasıl girilecekti? Dünyada böyle bir ordu yoktu. Amerika Başkanı’nın söylediği gibi, ‘Dünya haritasının üzerinde parmağımı Türkiye’nin üzerine koyuyorum, içim titriyor’ demişti Bush oğlu Bush. Niye başka yere parmağını koymadın? Böyle bir coğrafyadaydık biz.”
şında Berman’ın ‘İftira ve Karalama ile Mücadele Birliği’ (AntiDefamation League, ADL) üyesi olması ve bağlı olduğu kuruluşun Ermeni Soykırımı’nı kesin ve bariz bir dille tanımamış olması geliyor. ADL’nin sözde soykırımı tanıma ile ilgili yasa tasarılarının Konsey’den geçmemesi için çaba sarfettiği de biliniyor. Retle sonuçlanan oylama-
nın ardından Vali Deval Patrick konuyla ilgili demeç vererek hakimliğin gerektirdiği tüm vasıflara sahip olan birisinin üyesi olduğu bir grubun görüşleri sebebiyle kabul edilmemesini eleştirdi. Joseph Üyelerin büBerman yük çoğunluğunun inandıkları gerçeklerin tersine tavır koymuş olmaları Berman’ın tayin olmamasına sebep oldu. Tutanaklara geçen red gerekçeleri de Berman’ın düşüncelerinden ötürü yargı makamında olamadığını gösteriyor.
Nusret Güner
‘Kumpas’lar Meclis Komisyonu’nda araştırılsın’ CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, tertip davalar için TBMM’de araştırma komisyonu kurulmasını istedi. TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına “kumpas”ın araştırılması istendi. Önergenin gerekçesinde, 237 askerin değişik cezaevlerinde tutuklu olduğu belirtilerek, “Ayrıca 52 amiralden oluşan bir kuvvetin 33 amiralinin tasfiye edilmesi çok ciddi bir sorun, büyük bir yaradır. Cemaat ve Hükümet kavgasında ağızdan kaçan sözcükler askerimize yapılan bu tutuklamaların bir komplo, kumpas olduğunu ortaya koymaktadır. Balyoz, Ergenekon, Oda TV gibi birçok davanın çözümü için TBMM’de kurulacak araştırma komisyonu biran önce oluşturulması ve bütün bu iddiaların aydınlatılarak kamuoyuna paylaşılması ivedilikle gerekmektedir” denildi. Uğur Bayraktutan
Ve bir de Irak’ın güneyini kuzeyine bağlayan, oradan da Türkiye’ye ulaştırılan hat var... Böyle bir hat enerji çevrelerinde konuşulmaya başladı. Hatta geçen hafta 13. Türkiye Uluslararası Petrol ve Gaz Konferansı’na katılan Irak Petrol Bakanı Abdülkerim Luaybi bu hedefin işaretlerini verdi. Ancak bunun gerçekleşmesi Türkiye’nin önüne konulan Kerkük petrolü ve “Kürtlerle büyüme” havucunu reddetmesine, Bağdat’a rağmen Erbil’le anlaşmalar yapmaktan vazgeçmesine bağlıdır. Irak’ın toprak bütünlüğünü pekiştirecek bu proje, Türkiye’nin siyasal birliğinin de bir teminatı olacaktır. Ankara’nın toplam kazancı, Kuzey Irak petrollerinden elde edebileceği kazançtan misliyle fazla olacaktır.
Nabucco yok verimli komşuluk var Ankara “Ukrayna karıştı, AB’ye enerji taşımakta avantajlı hale geldik” kolaycılığından kaçınmalı ve toplamı dikkate almalıdır. Çünkü toplamda daha şu projeler vardır: B) Rusya’nın da katkısıyla tehditleri savuşturan ve Batı’yla masaya oturan, izolasyonu kıran ve yavaş yavaş ambargoları kaldırtan bir İran, Türkiye için büyük avantajdır. İran Cumburbaşkanı Hasan Ruhani’nin gelecek ay ülkemize yapacağı “ticaret hacmini 30 milyar dolara” çıkarma perspektifli ziyaret iyi değerlendirilmelidir. C) İsrail-Güney Kıbrıs ortaklığıyla bulunan doğalgaz, Tel Aviv’in de saptadığı gibi en az maliyetle ancak Türkiye üzerinden taşınabilir. ABD’den bağımsız davranabilecek bir Ankara; bu gerçeği birincisi Türkiye’nin, ikincisi KKTC’nin ve üçüncüsü İran’ın, dolayısıyla bölge barışının yararına değerlendirebilir. Türkiye’nin bu projeye ABD üzerinden evet demesi ise üç avantajı da dezavantaja çevirecek, ülkemizi yeniden “boru bekçisi” konumuna itecektir. D) Batı’nın Nabucco projesinin çökmesi, içinde Rusya, Azerbaycan ve Türkmenistan’ın olduğu tüm projeleri güçlendirdi, hacmini büyüttü, çapını genişletti.
Milli bir hükümet yakıcı ihtiyaç Peki, Erdoğan hükümetinin yönettiği bir Türkiye, ABD’ye rağmen bu avantajları kullanabilir mi? Zira bu avantajların kullanılabilmesi Ankara’nın Rusya ve İran’la yakınlaşmasına ve Suriye ile Irak düşmanlığından vazgeçmesine bağlıdır. Erdoğan için bu mümkün mü? Yoksa Türkiye bu tarihi şartları Erdoğan’dan kurtularak mı kazanca dönüştürecek? Göreceğiz....
ROTA
Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Doğu PERİNÇEK dperincek@ip.org.tr
Yazarımız, yoğun görüşmeleri nedeniyle siz değerli okurlarımızdan bir süre daha izin istiyor.
Cumhuriyet kadınları 23 Nisan’da Anıtkabir’de
Canan Arıtman
AKP’DE CUMHURBAŞKANLIĞI SAVAŞI KIZIŞTI
Köşk için 4. dönem rüşveti AKP içinde Cumhurbaşkanlığı savaşı tam gaz sürüyor. Tayyip Erdoğan milletvekillerini toplayıp anket yaptı. 3 dönem kuralını tartışmaya açarak milletvekillerine 4. dönem için de seçilebilme işareti verdi AYDINLIK / ANKARA
‘Köşk kimsenin cebinde değil’
A
KP’de Cumhurbaşkanlığı mesaisi başladı. Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik medyatik faaliyetlerini arttırırken, Başbakan Erdoğan dün Cumhurbaşkanlığı seçimi için milletvekilleriyle bir araya geldi. Gizliliğe büyük önem verilen toplantıda milletvekillerinin salona cep telefonu ile girmesi yasaklandı. Toplantıya katılan herkesin cep telefonu toplandı.
Tayyip Erdoğan
Abdullah Gül
‘Cumhurbaşkanı kim olsun’ anketi AYDINLIK / ANKARA
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkanı Canan Arıtman, 23 Nisan’da Anıtkabir’de olacaklarını açıkladı. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin 23 Nisan’da Anıtkabir’de olacağını duyurmasından sonra kitle örgütlerinden de benzer açıklamalar gelmeye devam ediyor. ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan önceki gün yaptığı açıklamada, ADD olarak, yurttaşları 23 Nisan’da saat 13.00’de Anıtkabir Tandoğan girişinde buluşmaya davet etmişti. Cumhuriyet Kadınları Derneği de 23 Nisan’da Anıtkabir’in Tandoğan girişinde olacağını duyurdu. CKD Genel Başkanı Canan Arıtman, Aydınlık’a yaptığı açıklamada kutlatmayanlara inat bayramları daha da coşkuyla kutlayacaklarını söyledi.
‘Halk hiç olmadığı kadar sahip çıkıyor’ Cumhuriyet kadınlarının 23 Nisan’da Ata’sını ziyaret edeceğini belirten Arıtman, bıraktığı çağdaş Türkiye için, demokrasi için, Cumhuriyet için Atatürk’e teşekkür edeceklerini vurguladı. Halkın da bayramlarına hiç olmadığı kadar sahip çıktığını bildiren Arıtman, “Halk bayramlarını herkese inat, coşkuyla kutluyor. Halk, 23 Nisan’da da Cumhuriyetin, bağımsız Türkiye’nin ve demokrasinin değerini bir kez daha anımsayıp Ata’sına teşekkür edecek” ifadelerini kullandı.
BDP’den ‘Zorunlu askerlik kaldırılsın’ önerisi
BDP Van Milletvekili Özdal Üçer Hakkari’de yaptığı açıklamada, “barış süreci” diye adlandırdığı AKP’nin Abdullah Öcalan ile yürüttüğü müzakere sürecinde devletin askeri operasyonlar ve karakol yapımlarını bir an önce durdurmasını isteyerek, “Zorunlu askerlik sistemi ortadan kaldırılmalı” dedi. Üçer, açıklamasında “Barış isteniyorsa yapılacak kalekol inşaatÖzdal Üçer ları durdurulmalı, operasyonlar sonlandırılmalı, zorunlu askerlik sistemi ortadan kaldırılmalı, koruculuk sistemi kaldırılmalı, sömürü ve talan sistemine son verilmeli, karanlık güçler bu memleketi terk etmelidir. Bu sokaklarda zırhlı araçlar dolaşmamalıdır. Bu sokaklar bu halkın renkleriyle yaşatılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Yapılan toplantıda, “Cumhurbaşkanı kim olsun” anketi yapıldı. Toplantıda dikkat çeken bir başka anket de “Başbakanlık, bakanlık ve milletvekilliğini 3 dönemle sınırlayan düzenleme” ile ilgiliydi. Başbakan Erdoğan sık sık bu kuralın sürmesi gerektiğini tekrarlasa da son dönemlerde bu konuda esnek davranması dikkat çekti. Başbakan Erdoğan’ın toplantıda “3 dönem kuralı” konusunda anket yaptırması, 3 dönemdir milletvekili olan yaklaşık 70 civarındaki milletvekiline “Cumhurbaşkanlığı rüşveti” olarak algılandı.
‘Gülcüleri yanına çekmek istiyor’ Aydınlık’a bilgi veren AKP’li kaynaklar, “Başbakan, çoğunluğu Gül’e yakın olan ve Cumhurbaşkanlığı için Gül’e yakın duran kıdemli milletvekillerini yanına çekmek, en azından etkisizleştirmek istiyor. Bir anlamda onlara 4. dönem rüşveti. Nitekim toplantı sonrası herkes bu konuda kimin hangi tavrı aldığını
Hüseyin Çelik: Kararı Mayıs’ta vereceğiz
merak etti. Ancak bu konuda karar Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında verileceğe benziyor. Başbakan 3 dönemdir milletvekilliği yapanlara bir havuç uzattı” dediler.
Anketten Erdoğan çıktı Milletvekili toplantısında yapılan anket sonuçları açıklanmadı. Ancak parti yöneticileri, “Anketten Başbakan çıktı” demekle yetindi. AKP Milletvekili Şamil Tayyar da yaptığı açıklamada, “Köşk için genel eğilim Erdoğan” ifadelerini kullandı. Başbakan Erdoğan milletvekilleri ile yaptığı toplantı sonrası “Köşk’e çıkarsam halkın cumhurbaşkanı olurum, tam yetki kullanırım” dedi. Başbakan Erdoğan’ın yakın çevBaşbakan Erdoğan’ın milletvekilleriyle toplantısının ve Abdullah Gül’ün basın toplantısının ardından bir açıklamada AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik’ten geldi. Çelik açıklamasında şu bilgileri verdi: “Toplantı gündeminde 10 Ağustos’ta ilk tur oylaması yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili olarak
resine göre Erdoğan aday olmaya karar verirse, Gül’ün adaylığının önünü kesmek için her yolu deneyecek.
Başbakanımızı tahrik ediyor. Öyle görünüyor ki zorunlu olmazsa Gül’e evet demeyecek” şeklinde yanıtladı.
Abdullah Gül’e kıskaç
AKP’den iki aday sıkıntı yaratır
Cumhurbaşkanı adaylığı için en az 20 milletvekilinin imza vermesi gerekiyor. Erdoğan’ın Gül’ün AKP’den 20 milletvekili bulamaması için çalışacağı ifade ediliyor. Adının açıklanmasını istemeyen bir AKP MKYK üyesi, “Gül-Erdoğan gerilimi daha da artar mı?” sorumuzu, “Bizler bir anlaşma olsun istiyoruz. Ama Başbakanımız çok gergin. Cemaat’le yaşanan gerginliğin Cumhurbaşkanımızla da yaşanması endişesi var. Anayasa Mahkemesi kararları da
AKP yönetimi AKP’den tek aday çıkması konusunda ısrarlı. AKP’den iki aday çıkmasının AKP dışından birinin şansını arttıracağı vurgulanıyor. Kulislerde sık sık, “AKP’nin seçim başarısının arkasında merkez sağda bir parti olmaması var. Merkez sağda güçlü bir parti olsa dengeler değişir. Cumhurbaşkanlı seçiminde AKP bölünürse genel seçime yenilgiyle gideriz. Bir yenildik mi arkası gelir” görüşü dillendiriliyor.
Hüseyin Çelik
grubumuzun eğilimi, dağıtılan anket formları ile sorulmuş, gerekli istişareler yapılmıştır. Top-
lantıda ele alınan bir diğer husus, tüzüğümüzde yer alan 3 dönem kuralı olmuştur. Bu konu ile ilgili bir değişiklik yapılıp yapılmaması gerektiği yine dağıtılan anket formlarıyla milletvekillerimize sorulmuştur. Her iki konu ile ilgili olarak doldurulan anket formları Genel Merkezimiz tarafından değerlendirilecektir. Gerek Cumhurbaşkanlığı seçimi,
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi için mesaiye başlarken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de gelişmeleri yakından takip ediyor. Erdoğan’ın AKP milletvekilleriyle cep telefonları bile toplanarak yaptığı toplantı devam ederken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den ilginç bir açıklama geldi. Abdullah Gül, Letonya Cumhurbaşkanı Andris Berzins ile düzenlediği ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili bir soruyu da yanıtladı. Gül Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için sorulan soruya şu karşılığı verdi: “Cumhurbaşkanlığıyla ilgili takvim açıklandı. Sayın Başbakanla konuşacağız. Ama bu ikimiz arasındaki bir konu. Tabii ki farklı adaylar olabilir. Neticede seçimlerde halk karar verecektir. Hiç kimse bu benim cebimde dememelidir.”
gerekse 3 dönem kuralı ile ilgili hususlar, 18 Nisan 2014 tarihinde yapılacak Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı, ardından Büyük Kongre delegeleri ile yapılacak bir toplantı ve Mayıs başında, daha sonra yeri belirlenecek olan 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda ele alınacak ve böylelikle nihai bir karara varılacaktır.”
‘Soruşturma öğretmenlere değil, Atatürk’e açıldı’
Çankaya’da Ortaçağ esintisi
Adalet Bakanı, BDP’lilere İmralı için izin verdi
Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 75.Yıl Cumhuriyet Lisesi ve Cumhuriyet Lisesi öğretmenlerine “Derste siyaset konuşmak, Haziran Ayaklanması’na destek vermek ve öğrencilere siyasi içerikli kitap tavsiye etmek” gerekçeleriyle açtığı soruşturmaya ilk tepki Türkiye Liseliler Birliği’nden geldi.
‘Bilal oğlan olmayacağız!’
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ile BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık ile görüştü. BDP heyeti hafta sonu İmralı’ya gidecek. Meclis Genel Kurulu, Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı başkanlığında toplandı. Genel Kurul’da, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ile BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık Bakanlar Kurulu Salonunda oturan Adalet Bakanı’nın yanına giderek bir süre ayaküstü konuştu.
‘Haftasonuna planlayabilirsiniz’ Edinilen bilgiye göre, görüşmede BDP’li milletvekilleri Adalet Bakanı’na İmralı’ya gitme talebini iletti ve gidiş gününü netleştirmek istedi. Adalet Bakanı’nın da hafta sonu gidilebileceğini belirterek, “Hazırlık yapabilirsiniz. Hafta sonuna planlayabilirsiniz” dediği öğrenildi.
L
etonya Cumhurbaşkanı Andris Berzins Çankaya Köşkü’nde Atlı Tören Birliği ile karşılandı. Resmi karşılamada ilk kez uygulanan atlı karşılama seramonisi Avrupa krallıkları ve Osmanlı İmparatorluğu’nda uygulanıyordu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, mart ayında Danimarka’ya yaptığı ziyarette benzer biçimde karşılanmıştı. Gül, Danimarka dönüşünde gazetecilere yaptığı açıklamada, Ankara’da bu uygulamayı başlatacağını söylemişti. “Tarihimizde atın
çok önemli bir yeri var” diyen Gül, “Ben de ‘Genelkurmay’a atlı karşılama törenleri konusunda çalışın’ diye söyledim. Şimdi bir hazırlık yapıyorlar” bilgisini vermişti.
‘Sanki Ortaçağdaydık’ Süvari töreniyle karşılama için Genelkurmay Başkanlığı da Kara Harp Okulu’na talimat verdi ve Harbiye’nin atlı birliği çalışmalara başladı. İlk tören Letonya Cumhurbaşkanı için yapıldı. Uygulamaya sosyal medyadan tepki yağdı. “Batı
özentisi” “Osmanlı özlemcisi” yorumları yapıldı. İşte o tepkilerden bazıları: @İngiliz Kraliyet ritüellerine kompleksli bir hayranlığı var bu abinin. @İmparatorluk günlerine geri dönüş gibi sanki @Atlı tören kıtası neyin özlemidir? @Cumhurbaşkanı Gül ve heyet için sembolik tören yapıldı. Atlı arabalar askerler vs sanki ortaçağdaydık.
Abdullah Gül
Andris Berzins
TLB Antalya İl Başkanı Egehan Soysüzen yaptığı basın açıklamasında Şu Çılgın Türkler, Diriliş ve Gazi Paşa kitaplarına dayandırılan soruşturmanın öğretmenlere değil Mustafa Kemal’e ve Türk Devrimi’ne yönelik olduğunu söyledi. AKP diktasının halkın önüne ezberci, rekabetçi, bilim ve insanlık düşmanı sistemi koyduğunu vurgulayan Soysüzen sözlerine şöyle devam etti: “Amaçları asosyal, biat eden nesil yetiştirmek. Bizleri birer Bilal oğlan yapma çabası içindeler. Aydınlık bir nesilden korktukları için bu nesli yetiştirme görevini Mustafa Kemal’den alan öğretmenlerimize tertipler düzenliyorlar. Türk gençliği Atatürkçü öğretmenlerin her zaman yanında. Bu tertiplere meydan okuyoruz, Gayrı Milli Eğitim Bakanlığını uyarıyoruz. Soruşturmaları durdurun!”
Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ
AYDINLIK, ANKARA-WASHINGTON ARASINDAKİ GİZLİ PAZARLIĞIN AYRINTILARINA ULAŞTI
ABD’den ‘Montrö’yü delme’ talebi Ukrayna ve Kırım’da kriz derinleşirken Washington yönetiminin Montrö Sözleşmesi’nden istisna talebine Türkiye’den, ‘Rusya’yı ikna edin’ yanıtı geldi DENİZ KAHRAMAN
U
krayna krizinin giderek derinleşmesi ve Kırım’ın Rusya Federasyonu’nu bağlanması kararı, ABD ve Rusya arasındaki tansiyonu giderek yükseltirken, Washington yönetiminin Ankara’dan, Montrö Sözleşmesi’ndeki kısıtlamalardan kendilerine istisna tanınmasını istediği ortaya çıktı. Türkiye, Washington yönetiminin bu talebine, “Bu haliyle Montrö Sözleşmesi’nden size istisna tanımamız mümkün değil, Rusya’yı ikna ederseniz, durumu yeniden değerlendirebiliriz” yanıtını verdi.
Ukrayna krizi strateji değiştirtti Aydınlık, Türkiye ile ABD arasında Karadeniz’e ilişkin gizli pazarlığın ayrıntılarına ulaştı. Ukrayna’da yaşanan gelişmeler, bir süredir ABD ile Rusya arasında önemli bir rekabet alanı olan Karadeniz ve Montrö Sözleşmesi konularını yeniden gündeme taşıdı. ABD, Ukrayna krizi öncesinde, stratejisini Montrö Sözleşmesi’nin kısıtlamaları için-
İşçi Partisi, ABD savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçişini böyle protesto etmişti. de kalarak, Rusya’nın deniz unsurlarını dengeleyebilecek kapasitede vurucu gücü olan gemilerini 21 günü aşmayacak şekilde Karadeniz’de bulundurma yaklaşımı çerçevesinde oluşturmuştu. Ancak, Kırım’ın Rusya’ya bağlanma kararı ve Ukrayna’da krizin giderek derinleşeceği sinyalleri üzerine Washington bu stratejisinde değişiklik yaptı.
‘Bize istisna tanıyın’ Aydınlık’ın ulaştığı bilgilere göre, ABD Karadeniz’de daha fazla gemiyi daha uzun süreli
ABD neden Karadeniz’e çıkmak istiyor Soğuk Savaş döneminde görece daha sakin olan Karadeniz, SSCB’nin yıkılmasının sonra ABD ile Rusya arasında önemli çekişme alanlarından biri haline geldi. ABD yönetimi, Karadeniz’de güç bulundurup hem Rusya’yı Karadeniz’den, İran’ı da kuzeyinden stratejik baskı altında tutmayı hedefledi. ABD yö-
netiminin bir amacı da Avrupa ile Hazar havzasındaki enerji kaynakları arasında kalan bölgeyi kontrol ederek, küresel egemenliğini pekiştirmek. Böylece enerji güzergahları üzerinde kontrol sağlamayı amaçlayan ABD yönetimi, bir çok kez Karadeniz’de nasıl etkin olabileceği konusunda alternatif yollar denedi.
olarak bulundurmak için Ankara’ya kritik bir öneri getirdi. İki ülke arasında yapılan son siyasi istişarelerde, Washington yönetimi Ukrayna ve Kırım’daki gelişmelere işaret edip, ABD’ye Montrö Sözleşmesi’ndeki kısıtlamalardan istisna tanınmasını istedi. 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin tamamen yürürlükten kaldırılması anlamına gelen bu talebe Ankara, Rusya’yı işaret ederek yanıt verdi. Ankara, Washington yönetimine, “Bu haliyle Montrö Sözleşmesi’nden ABD’ye bir istisna tanınması sözkonusu değil. Böyle bir istisna tanınması için öncelikle Rusya’yla oturup konuşmanız, onları ikna etmeniz gerekiyor” görüşünü iletti. Türk yetkililer, “Eğer Montrö Sözleşmesi’nin değiştirilmesi konusunda Rusları ikna edebilirseniz, bu durumu o zaman yeniden değerlendirebiliriz” dediler.
Rusya ile gerginliğin arkasında bu yatıyor Türkiye ile Rusya arasında Montrö Sözleşmesi’nin ihlal edilip edilmediği yönünde karşılıklı
açıklamalarla tırmanan diplomatik gerginliğin perde arkasında da bu gelişmenin yattığı öğrenildi. Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre, Moskova yönetimi gerek Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov gerekse Ankara Büyükelçisi Andrey Gennadiyeviç Karlov’un ağzından, “Montrö Sözleşmesi ihlal edildi” iddiasını gündeme taşıyıp, uluslar arası kamoyunun dikkatini bu yöne çekip Dışişleri Bakanlığı’ndan resmi güvence almayı hedefledi. Bu açıklamalar üzerine Dışişleri Bakanlığı da hem Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’a “Montrö Sözleşmesi’ni hassasiyetle koruyoruz” mesajı verdi, hem de bunu resmi bir açıklamayla kamuoyuna duyurdu. Rusya Dışişleri Bakanlığı da kısa bir açıklama yaparak, “Türkiye’nin mesajının alındığı” imasında bulundu.
Türkiye direnince geri adım attı ABD, terörle mücadele adı altında Akdeniz’de NATO bünyesinde faaliyet gösteren “Aktif Çaba” adlı deniz gücü operasyonunun görev alanının, Karadeniz’i de kapsayacak şekilde genişletilmesini istedi. Ancak, Türkiye’nin direnmesi sonucu, Washington yönetimi geri adım atmak zorunda kaldı. Ankara, Bulgaristan ve Romanya’nın açıkça destek verdiği, Gürcistan ve Ukrayna’nın yeşil ışık yaktığı bu operasyonların Karadeniz ülkelerinin üyesi bulunduğu Karadeniz Gücü (Blackseafor) tarafından yapılabileceğini belirterek, ayrıca bir NATO girişimine gerek olmadığını düşünüyor.
İBDA-C hatırası İSTİHBARAT SERVİSİ
A
nayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, müebet hapis cezası alan İBDA-C Lideri Salih Mirzabeyoğlu ile çekilmiş fotoğrafları servis edildi. Furkanhaber.com adlı sitede yayınlanan fotoğraflar Aydınlık’ın Kılıç’ın İBDA-C ilişkisi hakkındaki haberlerini doğruladı. Anayasa Mahkemesi’nin Twitter, HSYK gibi konularda aldığı kararlar Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin büyük tepkisine neden olmuştu. Bunun üzerine AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın, terör örgütü İBDA-C’nin lideri olduğu suçlamasıyla hakkında müebbet hapis cezası verilen Salih Mirzabeyoğlu ile çekilmiş fotoğrafları yayınlandı. İBDA yayını Furkan Haber’in yayınladığı fotoğraflarda Kılıç’ın, Mirzabeyoğlu’nun verdiği sohbette olduğu görülüyor.
‘Kılıç, Erdoğan’ı terk etti’ İsmailağa Cemaati’nin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yeğeni Saadet Ustaosmanoğlu’nun da yazarları arasında bulunduğu Furkan Haber’de yayımlanan haberde Kılıç’ın geçmişte İBDA’cılar tarafından çıkarılan Gölge Dergisi’nin Ankara Temsilcisi olduğu da bildirildi. Kılıç’ın makam hırsıyla önce Mirzabeyoğlu’nu sonra da Tayyip Erdoğan’ı “terk ettiği” belirtilen haberde şu ifadelere yer verildi: Haşim Kılıç önce fikri terk etti. Salih Mirzabeyoğlu ile birlikteliği döneminde
Hüsnü Kılıç
Salih Mirzabeyoğlu
Haşim Kılıç
Hendek-boru hattında, Kürdümüzü kimler vuruyor?
O
coğrafya var ya; hani sınır mayınlarında, bazen kan gülleri de açan Güneydoğu... “Bereketli Hilal Mezopotamya’nın ortasında; derdini Harran’ın sıcağına anlatan, acısını Fırat’ta, Dicle’de serinleten insanların diyarı... Kürtlerin Araplarla, Ermenilerin Yezidilerle, solcuların sağcılarla; dindarın sosyalistle “baş-göz üstüne” yaşadığı gelincik kokulu coğrafya... Puşunun neçeğe, kahvenin mırraya, kehribarın altına, silahın namusa “kardeş” olduğu topraklar... “Bir emrin var mı” denildiğinde; sırtındaki ceketi bile “nazarındadır” diyerek dostunun omuzlarına atan insanların
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Mehmet FARAÇ farac65@gmail.com twitter.com/FARACYAZIYOR
MED CEZİR
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
diyarı... “Gâvur” ya da Müslüman; dost ya da sığınmış düşman... Gece kapısını çalan her insana, kilerindeki son peynir dilimini, yüreğindeki dostluk gibi sunanların vatan parçasıdır orası... Merhamet ve insan, vicdan ve adam denilince; dostluğun ahbaplığa; bir fincan kahvenin kırk yıl hatıra döndüğü kültürler mozaiği topraklar... Bizim, hepimizin “kardeş” toprakları... Şiddet ve terör, kan ve töre, silah ve öfkenin de, emperyal planlar uğruna kaotik bir algı yarattığı o coğrafyada, son 30 yıldır yaşanan her acı olay ne yazık ki bizden, kanımızdan, canımızdan olan insanımızı vuruyor; yani en başta bizim Kürdümüzü...
Güneydoğu siyaseti doğru mu?.. Peki; son yıllarda yürütülen Güneydoğu eksenli siyaset “insan”a mı hizmet ediyor sizce?.. Tamam anladık; adına “açılım” denilen plan kimilerince “federasyon” alıştırmacılığı, kimilerine göre ise “bölünme hedefleri”nin dışavurumu olarak yorumlanıyor... Yani bunlar günümüz Türkiyesi için hayal de olsa, sınırları zorlayan diplomasi meseleleri!.. Sakın ha, “olmaz olmaz” ya da “hadi canım sen de” falan demeyin!.. Bundan 7-8 yıl önce çalıştığımız gazetede , “Öcalan’ı dışarı çıkartacaklar” diye yazdığımızda, kendini büyük strateji uzmanı sayan teraneciler, öngörüyü “uçuk” bulmuş ve tabansız iddialarla karşı tez geliştireyim derken rezil olmuşlardı... Bugün “şiddeti dayatma politikası”nın ülkeyi teslim aldığını gösteren kanıtlar; tv ekranlarında karşımıza çıkarken, liboşi bocalamalarla kıvıranların morarmış suratlarına birer tokat olmuş mudur acaba?..
Baksanıza; kim derdi ki, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti AKP, “Yeni Anayasa”yı bile Öcalan’la yazmaya kalkacak?... Kim derdi ki; İmralı’ya BDP eksenli politik ve yandaş-liboşdöneklerle süslenmiş medyatik seferler başlayacak?.. 5 yıl önce kimse inanır mıydı, “PKK liderinin mektupları Diyarbakır meydanında okunacak” denildiğinde?.. Daha düne kadar “bebek katili” ve “teröristbaşı” denilen Öcalan’ın posterlerinin büyük kentlerin meydanlarına asılacağını, “Biji serok Apo” sloganlarının kırsaldan varoşlara, ilçelerden metropollere kadar yankılanacağını kim kestirebilirdi?.. Ve de kim derdi ki; daha düne kadar “PKK” demeye korkan kimi siyasetçiler, örgütün legal uzantıları “açılım”la palazlanırken, Meclis’te bile Öcalansız konuşmayacak?.. Peki Kürt siyaseti; yaratılan hoşgörü ortamında, tüm bunları salt “barış uğruna” birer kazanım olarak koruyacakken, acaba doğru bir siyaset mi yürütüyor?..
‘Açılım’ın ayağına kurşun!.. Maalesef değil... Çünkü DoğuBatı hattında, pervasızlık yüzünden şaşkınlık, paradoks ve öfke üreten örnekler yalnızca sıraladıklarımız değil... Daha vahimleri de var ki, hiç kuşkunuz olmasın vahamete bile rahmet okutacak yenilerini de haber veriyor!.. Örneğin, şu “açılım” oyunu iyice teslimiyetçiliğe dönüşünce, seçim rantının bölüşülmesi için AKP de PKK da suskunlaşınca, yazının ilk girişinde; yüreğimizle özetlediğimiz meselenin “insan”i boyutu açısından vahim tablolar çıkıyor ortaya: Açlıkları, yoksullukları, geri bırakılmışlıkları, işsizlikleri, kültürel erozyonları giderilemeyen; hem PKK hem de devlet terörüyle yerlerinden-yurtlarından edilenlerin sorunlarıdır göz ardı edilen... Yani etnik siyasetçiliğin ve politik ikiyüzlülüğün kurbanı haline getirilen Kürt yurttaşların ağzına bir parmak bal çalma tiyatrosu sürerken; bir baktık ki, PKK militanları Güneydoğu kentlerinde, “kimlik kontrolü”
iddiasıyla ısrarla trafikçilik oynayarak kitleleri ürkütüyor... Kendilerini “asayiş birimi” olarak adlandıran “KCK milisi” gençler ise polisçilik antrenmanlarıyla Batı’da, “ne oluyor” kaygısına yol açıyor!.. Daha dün medyadan izledik ki, Hakkâri’de karakol yapılması bile engelleniyormuş!.. Örgütün kışkırttığı yurttaşların, karakol inşaatlarına baskın yapmasını izleyen ülkenin dört bir yanındaki milyonlar acaba BDP’nin “Türkiyelileşme”sine ve PKK’nın da “barış” efsanelerine ne kadar inanacak ki?.. Bir tek bunlar mı?.. Bitmedi ki!.. Polis ve asker; bırakın taciz ateşlerine karşılık vermeyi ve eskisi gibi operasyona gitmeyi, alışveriş için sokağa bile çıkamıyormuş... Peki; “Kürtçe belediyecilik” adı altında bürokrasi kuşatması tepki çekmeyince, BDP-PKK çizgisinin, açıktan “federasyon” taleplerini dillendirerek “bölünme” kaygısını artırması sizce “barış” iddiasındaki “açılım”ın ayağına kurşun sıkmayacak mı?...
‘Barış’ın benzinini kim kesiyor?..
Aydınlık 6 yıl önce duyurdu Gölge Dergisi’nin Ankara temsilcisi idi ve İbda Fikriyatı’nın ciddi savunucusuydu. Makam sevgisi Kılıç’ın fikirden uzaklaşmasına ve makamları nefs meselesi yapmasına sebep olmuş ki, hükümetin doğru icraatlarının önünü kesmekte bir beis görmüyor...”
‘Hüsnü Kılıç yalanı’ Yalancıdan cumhurbaşkanı olmaz. Haşim Kılıç Salih Mirzabeoğlu’nun çıkardığı derginin Ankara temsilcisi olmadığını iddia ederek yalan söylemiştir. H. Kılıç isminin, Hüsnü Kılıç olduğunu iddia etmiştir ki, resimde hem Hüsnü Kılıç vardır hem de Haşim Kılıç. Altmış küsür eser sahibi olan bir fikir adamıyla arkadaşlığını gizleyen, dahası inkâr eden birinin cumhurbaşkanlığı koltuğuna yakışmayacağı âşikârdır.”
Aydınlık Dergisi 8 Haziran 2008 tarihinde yayımlanan sayısında Haşim Kılıç’ın İBDA-C bağlantısını ortaya koymuştu. Haberde Salih Mirzabeyoğlu’nun 1976’da çıkardığı Gölge Dergisi’nin 2. sayısının künyesinde Haşim Kılıç’ın ismi Ankara Temsilcisi olarak yer aldığı belirtildi. Aydınlık, Kılıç’a “Eylül 1980 öncesinde Gölge isimli yayın organının Ankara Temsilciliği görevini yaptınız mı?” sorularını yöneltti. Kılıç, 29 Mayıs 2008’de Aydınlık’ı telefonla arayarak şunları söyledi: “Benim 1975, 76 ve daha sonraki yıllarda o isimdeki bir dergiyle veya öyle kişilerle, guruplarla uzaktan yakından bir ilgim yoktur, olmamıştır. Künyede Haşim Kılıç diye
geçse de, asla ilgim yoktur. Baran diye bir dergiyi görmedim, bilmiyorum. O dediğiniz kişiyi (Av Ahmet Arslan) tanımam. Öyle kişilerle bir alakam yoktur. İsmimi nasıl yazarlarmış, arayıp tahkik edeceğim. Ben o tarihlerde Sayıştay’da görevli devlet memuruydum. Müstafi addedilmem gerekir. Benim olmam mümkün değildir.” Bu haberlerin ardından Haşim Kılıç’ın yalancı tanığı Hüsnü Kılıç “H. Kılıç olarak Gölge Dergi’sinde sorumlu makamda yer alan benim. Bu isimle zaman zaman yazılarım da yayımlanmıştır” açıklamasında bulundu.
Gelelim meselenin özetine... Yani Doğulusu ve Batılısıyla, hepimizi ilgilendiren ve yazının en başında, bam tellerine basarak, yüreğimizi sızlatarak yansıttığımız “insan”i bölüme... Bakınız; binlerce Suriyeli sınırı aşarak güvenlik zafiyeti oluşturunca, Türkiye de sınıra “hendek” kazmıştı ya... Irak Bölgesel Kürt Yönetimi de, “kaçakçılığın önlenmesi “ iddiasıyla Suriye’deki Rojava sınırına, 17 kilometre uzunluğunda “hendek” kazınca, Suriye’de kurulan “Cizire Kantonu” yönetimi tepki göstermiş... Yani Mezopotamya’nın Kürtleri; sınırları kaldıralım derken, sınırlara çekilen “hendek” yüzünden birbirine düşmüş ve yaşanan çatışmada bir kişi de ölmüş... Dün ise Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan
Barzani, Ankara’ya ani bir ziyaret yaparak Başbakan Erdoğan’la görüşmüş... Konu Kuzey Irak petrolleriymiş... Yani rantiye “boru”su meselesi... Söyler misiniz; kaçakçılık rantı için “hendek”, petrol geliri için ise “boru” siyasetinin öne çıktığı bir coğrafyada, meselenin “insan” boyutu iyice göz ardı edilirse, o coğrafyada “barış” iddiası nereye kadar gidebilir ki?.. Şiddet yorgunu Güneydoğu insanı, 30 yıldır havanda su dövme politikasının şimdi de “hendek”-“boru” hattında yürütülmesinden ne kazanacak ki?.. Peki; daha düne kadar petrol boru hatlarına yüzlerce kez sabotaj düzenleyen PKK’nın legal kanadından birilerinin, işi “petrolden pay” isteyecek kadar ütopik tetiklemelere getirmesi, “barış”a giden aracın benzinini kesmeyecek mi?..
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
BAŞBAKANLIK’TAN GENELGE
Yeni kamplar için düğmeye basıldı
AB ile imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanmasına ilişkin Başbakanlık genelgesi yayınlandı. Genelge ile ilgili kurumlara göçmen kamplarındaki kapasitesinin artırılması ve yenilerinin yapılması talimatı verildi. “Türklere vizesiz Avrupa yolu açılıyor” propagandasıyla 16 Aralık 2013’te Türkiye ile AB arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nın süratle uygulanabilmesi için, hükümet düğmeye bastı. AB ile imzalanan Geri Kabul Anlaşması hakkında yayınlanan Başbakanlık Genelgesi ile ilgili bütün kurumlara anlaşmanın gereklerini yerine getirmeleri talimat verildi. Dün yayınlanan Başbakanlık Genelgesi’nde, göç alanına ilişkin politika ve stratejileri uygulamak ve bu konularla ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamakla İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün görevli olduğu anımsatılarak, “Bu sürecin başarıya ulaşması için anlaşmada taahhüt edilen yükümlülüklerimizin eksiksiz olarak ve zamanında yerine getirilmesi büyük önem taşımaktadır” denildi. AYDINLIK/ANKARA
Esrarengiz TIR’da kimyasal mı var?
Hatay’da jandarma eskortuyla yol alan ve ne taşıdığı bilinmeyen esrarengiz TIR, TBMM gündemine getirildi. Hatay CHP Milletvekili Mevlüt Dudu, TIR’da kimyasal silah yapımında kullanılabilecek madde olup olmadığını sordu. Dudu, Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına verdiği soru önergesinde,Hatay ilinde, 10 Nisan 2014 günü saat 14:50’de, Antakya yönünden İskenderun yönüne bir TIR gidiyor ve bu TIR’a 2 jandarma aracı eskortluk yaptığını hatırlatarak, TIR’ın araç plakası 06 DU 8963, Dorse plakası ise; 31 KEA 71 olduğunu bildirdi. Ayrıca TIR’ın üzerinde ‘Hatay Valiliği İskenderun Katı Atık Birliği’ne ait Görevli Araç’ yazısı bulunduğunu vurgulayan Dudu önergesinde, “Bilindiği üzere Katı Atık Birlikleri, herhangi bir şey taşıyacakları zaman (askeri alanların katı atıkları dahil) kendilerine haber verilmesinden sonra; Birliğin kendi araçlarıyla ve kendi imkanlarıyla taşımayı yaparlar. Üstelik taşımaların hiç birinde, ‘taşınacak atık maddeye zarar gelmesin’ düşüncesi ile askeri ya da polis eskortu yaptırmamaktadırlar” dedi.
Erdoğan, Davutoğlu ve Fidan için suç duyurusu
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında Suriye’de yaşananlarla ilgili olarak “insanlığa karşı suç, soykırım, bu amaçla örgüt kurma” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Aygün, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda, Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Fidan’ın Suriye’de yaşanan olaylardaki rollerine dikkat çekti. Aygün’ün , Erdoğan, Davutoğlu ve Fidan hakkında “insanlığa karşı suç, soykırım, bu amaçla örgüt kurma” iddiasıyla yaptığı suç duyurusunda şöyle denildi: “Ne yazık ki bugün itibarı ile 100 bin masum insaHüseyin Aygün nın ölümüne sebep olan bu kanlı iç savaşın en büyük destekçilerinden birisi de ülkemizin hükümeti ve onun Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Nitekim bu terörist unsurlar bu iç savaş sırasında çok sayıda kanlı eylem gerçekleştirmiş olup, bu eylemlerden biri de 2013 yazında gerçekleşen sarin gazı saldırısıdır. Bu terörist unsurlar 5237 sayılı TCK’nın 76. maddesinde tanımlanan ‘soykırım’; 77 . maddesinde tanımlanan ‘insanlığa karşı suçlar’ fiillerini işlemektedirler.”
Başbakan Erdoğan Barzani ile görüştü
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani’yi kabul etti. Başbakanlık Resmi Konutu’nda basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık bir saat sürdü. Başbakan Erdoğan ile Barzani’nin, ticari ve ekonomik ilişkiler, sınır kapıların açılması ve enerji işbirliğini görüştükleri öğrenildi. Görüşmede ayrıca, bölgedeki gelişmelerin ve siyasi konularla ilgili olarak görüş alışverişinde bulundukları belirtildi.
Tayyip’te Gül’lü Mesken Dağı yeni oluşum korkusu! duman duman! Milletvekilleri ile Köşk anketi denilince 24 sene öncesini anımsadım; zira aynı şeyi Turgut Özal yapmıştı. Peki, bu tür anketlerle neler mi hedeflenir? Parti Meclis Grubu ile teşkilatları angaje edip ayrıkotlarını temizlemek ve kamuoyu oluşturmak. Hiç kuşku edilmesin, Tayyip Erdoğan bu ankette rekor oyla tercih edilecek; ama ondan önemlisi, Abdullah Gül’ün AKP’de gücü olmadığı dolaylı olarak ortaya konacak. Şu gün itibarı ile siyasi meteoroloji Tayyip Erdoğan’ın Köşk’e çıkacağını işaret ediyor. Gelelim Erdoğan’ın; Gül’ün Başbakanlığına sıcak bakıp bakamayacağına? Bakmaz; çünkü Tayyip Erdoğan, Başbakanlık koltuğunda oturacak olan Gül’ü yönetemeyeceğini bilir. Dahası, değişen şartlara göre Gül’ün F tipi yapı, İstanbul dükalığı ve dış dinamiklerle bir olup kendine cephe açacağı kuşkusunu taşır; zira 2003’teki
Balyoz ve Engin Alan
Gül’ün kısa Başbakanlık döneminde BENZER şeyler yaşanmıştı. Bu durumda, “Gül artık tamamen devre dışı mıdır” diye bir soru sorulursa ona da evet diyemiyoruz; çünkü Erdoğan’ı korkutan bir başka şey, Abdullah Gül’ün AKP’den ayrılıp yeni bir parti kurması ve AKP’nin oylarını bölüp tek başına iktidarını engelleme ihtimalidir. Gerçi Tayyip Erdoğan buna önlem adına 12 yıldır ısrarla savunduğu 3 dönem şartını kaldırmayı düşünüyor; lakin bu tedbirin yetip yetmeyeceği noktasında tereddütleri var. Dolayısıyla Erdoğan, Abdullah Gül bağlamında formül aramaya devam edeceğe benziyor. Bu tabloda muhalefetin yapması gereken ise AKP adayı belli olduktan sonra ortak bir isim belirlemek ve ilk tura o isimle girmektir... İlk tura herkes kendi adayı ile katılsın denilirse Köşk Tayyip Erdoğan’a armağan edilir; zira ortak aday olmazsa ikinci turda MHP seçmeninin yarısı sol orijinli CHP’li aday yerine Tayyip Erdoğan’a oy verecektir...
Hakkari’deki Mesken dağından duman fotoğrafları var. Duman niye mi? PKK’nın başkaldırmasına! Neye mi başkaldırıyor? Türkiye Cumhuriyetinin karakol inşasına yani ay yıldızlı bayrağını göndere çekmesine! Önce Lice, ardından Pervari, Yüksekova derken son olarak Mesken Dağına karakol yapılmasına direniş var. Kimse hikaye anlatmasın bunun anlamı TC’nin cenaze namazıdır. Bir devlet vatan dediği coğrafyasının bir bölümüne güvenlik adına karakol inşa edemiyorsa geçmişler ola zira o topraklar artık vatan olmaktan çıkarılmıştır. Bu tabloyu AKP’ye oy veren Orta Anadolu ve Karadenizlilere armağan ediyoruz.
TSK’ye kumpas kurdular. Kim dedi bunu? Başbakan Erdoğan! Bu beyandan sonra olması gereken belli, önce toplu tahliye akabinde yeniden yargılama! Ama heyhat, o beyanın üzerinde haftalar ve hatta birkaç ay geçti zerre bir
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Sabahattin ÖNKİBAR sonkibar@gmail.com
Günahkârlar listesi AKP ve Tayyip Erdoğan’ın 12 yıllık iktidarının sorumluları öncelik sırasına göre şöyledir: CEM UZAN: Genç Partiyi kurarak hem DYP’nin hem de MHP’nin barajı aşmasını engelledi. Dahası, AKP’nin tek başına iktidar olmasının önünü açtı. DEVLET BAHÇELİ: Genel seçime bir buçuk yıl varken üstelik ekonomik krizin ertesinde partisine danışmaksızın aldığı erken seçim kararı ile hem MHP’yi baraja gömdü hem de AKP’nin önünü açtı, yani onu tek başına iktidara taşıdı. DENİZ BAYKAL: 2003’te Tayyip Erdoğan’ın milletvekili ve Başbakan olmasını sağlayarak AKP’nin bölünmesini önledi. AHMET NECDET SEZER: Hüseyin Kıvrıkoğ-
gelişme yok! Paralel yapı denilerek 17 Aralık hırsızlıklarının üstü kapatılırken kumpas var itirafına rağmen tık yok! Ben Genelkurmay Başkanı olsam hemen bir basın toplantısı yapıp bu durumu milletle paylaşırdım. Yoksa Pentagon’dan tahliye yok diye
lu’nun görev süresinin uzatılmasını engelleyerek Hilmi Özkök’ün önünü açtı ve TSK’nın bu isimle etkisizleştirilmesine zemin hazırladı. AĞAR VE MUMCU: 2007’de büyük bir sinerji yakalamalarına rağmen güçbirliği ya da ittifakı sabote ettiler. ÖZKÖK VE BÜYÜKANIT: Hilmi Özkök TSK’yı tarihsel kimliğinden çıkarıp adeta zabıtaya dönüştürdü. Yaşar Büyükanıt ise Dolmabahçe’deki sır görüşme sonrasında yörünge değiştirdi. İLKER BAŞBUĞ: Kozmik Oda’yı teslim ederek psikolojik üstünlüğünü sıfırladı... Genelkurmay yargısını harekete geçiremedi. KEMAL KILIÇDAROĞLU: Sikleti itibarı ile Tayyip Erdoğan’a alternatif olamayacağı görüldü.
yeni bir emir mi geldi? Ve Engin Alan olayı! HDP’li Sabahat Tuncer kesinleşmiş cezası olmasına rağmen dışarıda ama Engin Alan içerde! Kendi milletvekilini bile sahiplenemeyen bu MHP, söyleyin milleti, devleti ve bayrağı sahiplenebilir mi?
SURİYE’NİN BM’YE GÖNDERDİĞİ MEKTUP ESAD KARŞITLARININ KİMYASAL SALDIRI OYUNUNU ORTAYA SERDİ
Başroldekiler iflas etti
Hamad Bin Halife Es-Sani
Suriye terör gruplarına karşı üstünlüğü ele geçirirken kimyasal saldırı gerekçesiyle müdahale arayışındaki ülkeler inisiyatifi kaybetti SEDA AKYÜZ
S
uriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı tarafından önceki gün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve Uluslararası Güvenlik Konseyi Başkanlığı’na gönderdiği ve AKP hükümetini Suriye’ye komplolar düzenlemekle suçlayan mektup tartışılmaya devam ediyor. ABD, Fransa, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’nin Suriye’ye karşı kirli savaş yürüttüğü belirtilen mektupta, Suriye’ye yönelik olası bir kimyasal saldırılardan AKP hükümeti ve ABD yönetiminin sorumlu tutulacağı vurgulandı. Gazeteci Hüsnü Mahalli ve Şam Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Yuva, Birleşmiş Milletler’e verilen bu mektuba iliş-
kin Aydınlık’a değerlendirmelerde bulundu. Suriye hükümetinin ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un 1 ay önce kimyasal silah uyarısında bulunduğunu belirten Mahalli “23 gündür Esad’ın ordusu kimyasal gaz kullandı gibi bilgi yaymaya çalışılıyor. Bu kimyasal saldırı uyarılarından sonra muhaliflerin çıkıp 3-4 gündür bunu söylemesi çok garip. Ama dikkat ederseniz uluslararası medya hiç ilgi göstermiyor” dedi.
‘Gerçekler ortada’ Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’in makalesinin büyük yankı uyardırdığını hatırlatan Mahalli, “Ortada tartışmasız bir gerçek var; Hüsnü Mahalli
Türkiye’nin, Suriye’de kullanılan kimyasal silah saldırısındaki rolü çok ciddi. Suriye hükümetinin başvurusunda bizim görmediğimiz çok daha inandırıcı bilgi ve belge vardır. Sonuçta, Suriye ordusu terör gruplarından yüzlerce insan yakaladı. Onların itirafları var. O itiraflarda da nereden, nasıl, hangi silahı nereden kimden ve nasıl aldılar? Suriye devletinin elinde, Türk Jandarmasının, polisin nasıl yardım ettiğinin somut bilgisi hatta görüntüsü vardır. Yurtdışından gelip Suriye’ye giren bütün teröristlerin, ruh hastalarının hepsi Türkiye’den gitmiştir. Daha önemlisi, Türkiye’ den gelip Suriye’de savaşan bu terör örgütlerinin elemanlarının, komutanlarının, liderlerinin bütün toplantıları Antep’te, Adana’da, İstanbul’da yapılıyor. Bununda haberleri Arap medyasında, terör örgütlerinin kendi sitelerinde görüntülü olarak yayınlanıyor zaten.
‘Hepsi çuvalladı’ “Artık Türkiye çuvalladı” diyen Mahalli şöyle devam etti: “Suriye krizinin başından beri başrol oynayan herkes iflas etmiş, kovulmuş, emekliye ayrılmıştır. Sırayla gideyim: Katar emiri, en büyük rolü o
Atalay’dan ‘El Kaide’ savunması TBMM Genel Kurulu’nda Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmelerinde Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Suriye’ye silah gönderme iddialarına cevap verdi. Atalay, “Suriye’de silah gönderme hele hele kimyasal ile ilgili suçlamaları reddediyorum. Bununla ilgili açıklamalarımız yapıldı. Gerek El Kaide gerek IŞİD gerekse biraz önce zikredilen kuruluş bunların hiçbirisi Türkiye tarafın-
dan ne tanınır ne destek verilir. Bunlar hem Suriye’de hem genel İslam dünyasında terör örgütü olarak nitelenir. Yaptıkları faaliyetler İslam’a büyük zarar vermiştir. İslam’ın uluslararası alanda terörle irtibatlanmasına sebep olmuşlardır. Biz hiçbir şekilde hükümet olarak kendi politikalarımız olarak bunlara ne destek verdik ne ilgi duyduk. Bu IŞİD özellikle orada adeta bir Esed rejiminin elinde bir anlamda enstrüman olarak kullanılıyorlar. Bunları biz biliyoruz. Bu tür açıklamaları ulas-
Beşir Atalay lararası alanda bir tane yazarın yazmasıyla kendi meclisimizde hükümete mal edilir şekilde dile getirmesini de tasvip etmemiz mümkün değil” dedi.
Bender Bin Sultan
Ahmet Davutoğlu
Barack Obama oynuyordu. Amerikalılar ona ‘artık git, istifa et, oğluna devret’ dedi. 1 hafta sonra yine Suriye krizinde en iğrenç rolü oynayan Mursi, devrildi. Suriye krizinin başsorumlusu aslında her şeyden sorumlu Amerikalı Büyükelçi Robert Ford 2 ay önce emekliye ayrıldı. Suudi Arabistan İstihbarat Başkanı Bender Bin Sultan, ki en tehlikeli adam önceki gün kral tarafından kovuldu, kibarca görevinden alındı. Kala kala burada bir tek Davutoğlu kalmıştır. İflas, çuvallama net. Ne yaparlarsa yapsınlar bütün dünya bu gerçeği biliyor.
Suriye krizinin başından beri başrol oynayan herkes iflas etmiş, kovulmuş, emekliye ayrılmıştır. Bakın son 2 haftada Suriye, Lübnan sınırını kontrol etti. Hiçbir terörist kalmadı orada. 200 kilometrelik sınır artık Suriye ordusunun kontrolü altında. Bugün Humus’un çevresini de temizlemeye başladılar. Güneyde Dara bölgesini de temizliyorlar. Halep var, yakında orayı da temizleyecekler. Başkan Esad da söyledi. Bu yaz sonuna kadar bu işi temizleyecekler.”
‘Bu yaz sonunda iş bitecek’ “Bakın son 2 haftada Suriye, Lübnan-Suriye sınırını kontrol etti. Orada hiçbir terörist kalmadı. 200 kilometrelik sınır artık Suriye Ordusu’nun kontrolü altında. Bugün Humus’un çevresini de temizlemeye başladılar. Güneyde Dara Bölgesi’ni de temizliyorlar. Yakında Halep’i de temizleyecekler. Başkan Esad da söyledi. Bu yaz sonuna kadar bu işi temizleyecekler.”
PROF. DR. MEHMET YUVA:
Suriye’de kimyasal saldırı yaşanabilir Şam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yuva da, bir kimyasal saldırının her an olabileceğini vurgulayarak “Bir uyarı olarak hem dünya, hem de Suriye kamuoyunu bu konuda duyarlı hale getirmek için bir ön uyarı olarak söylenmiş olabilir. Gerçekten ellerinde bilgi mevcutsa bu eylemi pasifize etmeye yönelik bir adım da olabilir” şeklinde konuştu. Suriye’de yaşanan herşeyin faturasının Türk hükümeti’nin önüne koyulduğunu belirten Yuva
şöyle devam etti: “Siz bir kere inandırıcılığınızı kaybettikten sonra, artık o sahadaki bütün olumsuz gelişmelerden sizi sorumlu tutacaklardır. Biz bütün yazılarımızda buna dikkat çekmeye çalıştık. Suudi Arabistan gibi bir rejim bile Müslüman Kardeşler’i terör örgütü listesine alırken neden bunu sorgulamıyorlar. Çünkü sizi sahaya süren efendiler bu yönde bir karar aldıklarında teşeronların, memurların, maşaların konuyla alakalı söyleyecek birşeyi olamaz. Bunu anlatamadık.”
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
Hazırlayan: Şafak TERZİ
Kiev doğu bölgelerine karşı operasyon kararı aldı ama gönderdiği askerler bile saf değiştirdi. Ukrayna tanklarına Rus bayrakları çekildi. Kiev cuntası komik duruma düştü
Prof. Dr. Mehmet
YUVA
yuvacenudi@gmail.com
Kırmızı Ay’a tutulanlar
A
Putin: iç savaş yakın
KİEV’DEKİ FAŞİST CUNTANIN BÜYÜK ÇARESİZLİĞİ
UKRAYNA ASKERİ direnişçilere katıldı DIŞ HABER SERVİSİ
K
iev’deki Neo Nazi ağırlıklı yönetim kendilerini tanımayan doğu bölgelerine askeri harekat başlattığını ilan etmişti. Ancak doğu bölgelerine giden Ukrayna askerleri protestocularla karşılaşınca Kiev’in emirlerini dinlemediler. Kramatorsk kentinin merkezine giren Ukrayna askerleri ve tanklar protestocu halk tarafından çevrelendi ve askerler herhangi bir müdahalede bulunmadı. Russia Today adlı televizyon kanalının gösterdiği görüntülerde protestocuların içinden bir kadının askerler doğru gidip, “siz ordusunuz, halkı korumak zorundasınız” dediği duyuluyor. Askerlerin ise, “biz kesinlikle ateş etmeyeceğiz, bunu aklımızdan bile geçirmedik” diye yanıt verdikleri görülüyor. Şehre giren tüm tankların çevresinde halkla askerler arasında benzer sohbetlerin yapıldığı ve halkın askerleri herhangi bir operasyon yapmaları durumunda şehri her türlü koruyacakları yönünde uyarılarda bulundukları duyuluyor.
Kiev’in askerleri saf değiştirdi Russia Today televizyonuna göre Kramatorsk şehrinde park eden Kiev’in gönderdiği askeri
araçların etrafı siyasi tartışmaların yaşandığı noktalar haline geldi. Sırasıyla askeri araçların üstüne çıkan insanlar çözüm için açık oturum yapmaya başladılar. İnternette yayınlanan videolar arasında Kramatorsk halkının operasyonu durduran askerlere yönelik “ordu halkla birlikte” sloganları atarak askerleri kucakladıkları ve askerlerin tankları ve askeri araçları terkettikleri görünüyor. Halkın içinden bir kadının askerlere yönelik “Sizinle birlikteyiz! Harikasınız!” dediği duyuluyor. Bu arada çarşamba erken saarlerde Kiev tarafından operasyon için gönderilen askerlerin taraf değiştirdiği ve Kramatorsk kentinde altı tane askeri tankın üsüne Rus bayrağı çekildiği belirtildi. RIA Novosti haber ajansına göre, Kramatorsk’a halkı bastırması için gönderilen 60 üst düzey askerin de saf değiştirdiği ve yerel öz savunma güçlerine katıldığı bildiriliyor.
Odessa da isyan etti Odessa’nın da cuntacı Kiev yönetimine isyan bayrağı çekmesiyle Rusya’nın daha aylar önce hesaplarını yaptığı iddia edilen Moldova sınırına kadar dayanması planını hayata geçirmişe benziyor. Moskova desteğinde Harkov, Donetsk, Lu-
Güney Kore’de 477 kişi taşıyan gemi battı
G
üney Kore’de çoğu tatile giden öğrenci ve öğretmenlerden oluşan 477 kişiyi taşıyan feribot, henüz bilinmeyen bir nedenle sulara gömüldü. Güney Kore’nin batı kıyısındaki Incheon Limanı’ndan kalkan geminin, güneydeki Byungpoong Adası’nın yaklaşık 20 kilometre
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
açıklarında sorun yaşadığı belirtildi. Kurtarma ekipleri şu ana kadar 368 kişiyi kıyıya çıkardı. Çoğunluğunu okul gezisine giden öğrencilerin oluşturduğu gemi, yardım sinyali gönderdikten kısa süre sonra battı.
gank, Zaporojye, Herson ve Odessa bölgelerindeki isyan bölgeleri birleştirildiğinde Rusya, Moldova sınırındaki bir başka ayrılıkçı bölge Trans-Dnester’e kadar ulaşmış olacak. Bunun jeopolitik anlamı ise Putin yönetimindeki Rusya’nın Avrupa istikametinde eski Sovyet dönemi sınırlarına dönmesi anlamına geliyor.
Polisler de direnişçilere katılıyor Ukrayna’nın Donetsk bölgesine bağlı Slavyansk kasabasında da işler tam anlamıyla ‘Arap saçına’ döndü. Sabah saatlerinde Ukrayna ordusuna ait zırhlı araçların Slavyansk kasabasına girdiğinin haber verilmesinden iki saat sonra, Rusya sınırına yaklaşık 150 kilometre uzaklıktaki kasabanın diğer ucundan bu sefer Rus bayrağı çekmiş başka zırhlı araçlar girdiği görüldü. Rus bayrağı taşıyan araçların, üzerlerinde RPG ve Kalaşnikof bulunan yaklaşık 150 kişiyi taşıdığı, Rusya yanlısı kişiler tarafından ele geçirilen yerel yönetim binasının önünü kordon altına aldıkları bildirildi. Ukrayna’nın Rusya sınırına yakın Lugansk kentinde bulunan muhabirimiz Mustafa Terzi, halkın öz
savunma birlikleri kurarak şehri her türlü korumaya hazır olduklarını bildirdi. Askerlerden sonra polislerin içinde de bir bölünme yaşandığını ve polislerin de direnişçilerin safına geçmeye başladığını belirten muhabirimiz, Rus Özel Kuvvetlerinin direnişçileri ve öz savunma birliklerini koordine ettiğine dair bilgilerin de geldiğini aktardı. Slavyansk’ta Ukrayna Hava Kuvvetleri’ne ait iki MIG-29 savaş uçağı alçak uçuş yaparken; Rusya yanlısı kişilerin, sivillerden kentten ayrılmalarını istediği, çok sayıda kişinin Slavyansk’tan kaçtığı belirtildi. Slavyansk’ın güneyindeki Kramatorsk kasabasında bildiren Spiegel Online muhabiri, Ukrayna askerlerinin saf değiştirip altı tanka Rus bayrağı çektiğini aktardı. Tanklardan birinde bulunan bir kişi, “Haftalardır doğru dürüst yemek yiyemedik, Kiev bizi unuttu. Yetti artık” dedi.
Kremlin Basın Dairesi’nin bildirdiğine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Almanya Başbakanı Angela Merkel ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Ukrayna’daki durumu ele aldı. Rusya Devlet Başkanı görüşmede çatışmaların bir anda tırmanmasının ülkeyi iç savaşın eşiğine sürüklediğini vurguladı. İki ülke lideri 17 Nisan için planlanan Rusya-AB-ABD-Ukrayna şeklindeki dörtlü görüşmenin önemini vurguladılar. Kremlin Basın Dairesi’nin konu ile ilgili açıklamasında “Cenevre’deki görüşmelerin durumun uygun bir şekilde barışsal bir yöne çevrilmesi için net bir sinyalin verilmesini sağlayacağının ümit edildiği ifade edildi” denildi.
Transdinyester de ‘bağımsızlık’ dedi Transdinyester yönetimi, Rusya’dan cumhuriyetlerini egemen bağımsız bir devlet olarak tanımasını istedi. ITAR-TASS ajansının verdiği habere göre Transdinyester Yüksek Konseyi, ilgili başvuruyu Rusya parlamentosunun her iki kanadı Devlet Duması ve Federasyon Konseyi ile Rusya Devlet Başkanı’na iletti. Transdinyester Yüksek Konseyi’nden yapılan açıklamaya göre karar, Transdinyester’de 2006 yılında yapılan referandum temelinde kabul edildi. Referandumda bölge halkının yüzde 97’sinin bağımsızlığı ve Rusya ile birleşmeyi desteklediği belirtildi.
SURİYE SAVAŞININ BAŞ KIŞKIRTICISI BENDER BİN SULTAN’IN GÖREVİNE SON VERİLDİ
Suudi istihbaratının yeni başkanı Yusuf el-İdrisi
G
eneral Yusuf el-İdrisi, 36 yıl aradan sonra kraliyet ailesine mensup olmadığı halde Suudi İstihbarat servisinin başkanlığına getirilen ilk kişi oldu. Bender bin Sultan’ın görevden alınmasından sonra Suudi Arabistan İstihbarat Servisi Başkanlığına Yusuf el-İdrisi getirildi. Hamad bin Abdullah el-
Iyaban, Said bin Abdullah Kürdi ve Ömer bin Mahmud eşŞems’ten sonra kraliyet ailesine mensup olmadığı halde istihbarat servisinin başkanlığına atanan Yusuf el-İdrisi, 5 Ekim 2012’de Bender bin Sultan’ın yardımcılığına atandı, 15 Haziran 2013’te de Korgeneralliğe terfi ettirildi. Atalarının Mısırlı olduğu belirtilen İdrisi’nin büyük
babası Yusuf bin Muhammed el-Harşa’nın da Suudi yönetiminin kurucusu Kral Abdulaziz’e hizmet verdiği belirtiliyor.
ilece Ulusal Kanal Haber Masası müptelasıyız. Öğlen saati Haber Masası programını babamla seyrediyoruz. 16 Nisan günü (dün) Balyoz davasında yargılanan komutanlarla dayanışma için Silivri Nöbet çadırını ziyaret eden eski Donanma Komutanı açıklama yapıyor. Babam heyecanla müdahale ediyor: “Komutanın arkasındaki şahıs Veli Küçük değil mi?” diye soruyor. “Ona çok benziyor” dedim. “Hayırdır? Ne oldu?” diye sordum? Babam anlattı: “Veli Küçük 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Samandağ ilçesi Çevlik Seyyar Jandarma komutanı olarak görev yaptı. Jandarmanın ihtiyacı olan gıda ihtiyacı bizim marketten karşılanırdı. Bu vesile ile yakın olduk. İlçemizde sevilmezdi. Köylülerimize zulüm etmiştir. İlçemizi kaçakçı olarak telakki etmiş ve kaçakçılıkla mücadele adı altında aslında ideolojik düşmanlığından kaynaklı nefretine kılıf aramıştır. Öz kuzenlerimi güneş battıktan sonra tarlada çalıştıkları için bizzat kendisi dövmüş ve tehdit etmiştir. Bundan dolayı kendisi ile çok şiddetli bir tartışma yaşamıştım. Kendisine bu zulmün yanına kar kalmayacağını söyledim. O tartışmadan sonra marketimizden alış verişi kesti. Türkeş sevdalısı olduğu için sol meşrepli ilçemize karşı önyargılı ve düşmanca tutum içindeydi. Küfürbazdı. Bir gün bana “Türkeş bir gün hükmetsin ben o gün öleyim” demişti. Ben de kendisine “Türkeş zihniyeti hükümdar olmayacak ve sen o günü görmek için uzun yaşayacaksın. Türkeş kadar Atatürk’e sahip çıksaydınız bu ülke bu kadar ayrışmaz bu kadar bölünmezdi” demiştim. Antakya Halk Bankası Müdürüne ait makam aracı Samandağ’da oğluna çarpmış ve ölümüne sebep olmuştu. Bu olay onu çok sarstı. Taziyesine gittiğimde o sert, haşin komutandan eser yoktu. Gözlerinden akan gözyaşını görünce, inşallah gözünden akan yaş rahmet duygusuna dönüşür ve katı yüreğini sular temennisinde bulundum. Şimdi bu insanı kumpas ve komplo ile Silivri zindanına atmışlardı. Bugün halen içeride olan mazlumlarla dayanışma için Silivri’ye gitmiş olduğunu görüyorum. Eminim o gözyaşları Veli Küçük’ün yüreğine rahmet tohumunu ekmiş olmalı. Yoksa ABD’nin zulüm makinesinden nasibini almazdı” dedi. Babamın bir önerisi de oldu. “Bir yolunu bul bu adamı Samandağ’a davet et. Samandağ halkına hitaben konuşsun. Eski hataları için özür dilesin. Bu onu küçültmez aksine büyütür. Bugün yaptığı doğrular eski hataları affettirir ama yine de yapacağı samimi bir değerlendirme ile helallik istesin” dedi. Buradan babamın davet talebini Sayın Veli Küçük’e yapmış olayım.
Oda TV’ye eleştiri Araştırmacı yazar Ali Rıza Üçer bana gönderdiği elektronik mektubunda OdaTV.com haber sitesinin neşrettiği bir araştırma yazısının “intihal” olduğunu iddia etmiş: “Sitenizde 13 Nisan 2014 tarihinde kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Gülümser Heper imzasıyla yayımladığınız “Bilinmeyenleriyle Çin Gerçeği” başlıklı yazının Asia Times yazarı David (Davut) Goldman’dan intihal olduğuna ilişkin eleştirimizi ve bu nedenle de yayın ahlak kuralları, dahası ODA TV okurlarına göstermeniz gereken saygı gereği intihal yapan yazarın da savunması alındıktan sonra iddiamızın doğru olduğu kanıtlandığı takdirde geri çekmenizi talep etmiştik. Ancak lütfedip bir yanıt vermemeniz bizi ziyadesiyle üzdü” demiştir. Sayın Üçer: “David Goldman, ABD’nin Judeo-Hıristiyan ahlakının çöküşe karşı en iyi savunması olduğunu ileri sürmektedir. Ulusalcı bir sitede (ODA TV) yayımlanmasına karşın Peres güzellemesine dayanmıştır. Ulusalcılara İsrail sempatisi kazandırmaya yönelik judeo-hıristiyan bir bakışla kaleme alınmıştır. Yazı yazılmamış yazdırılmıştır” demektedir. Bu uyarı ve eleştiri yabana atılamaz. OdaTV yetkilileri bu konu ile alakalı acilen okurlarına bir açıklama yapmalıdır.
Kelepir ‘Osmanlı’ kalesi Bir çağrımız da Sayın Davutoğlu’na. Suriye toprakları içinde yer alan ve “Türk” toprağı ad ettiğiniz Süleyman Şah Türbesini korumak için savaşı bile göze aldınız. “Vatan haini Paralel Yapı” mahrem savaş konuşmalarınızı deşifre etmiş ve bu savaşı çıkartmak için Dışişleri Bakanlığında savaş nasıl çıkartılır oyunları bile oynamışsınız. Şimdi önünüzde savaş bile çıkarmadan sadece bas parayı al kaleyi ile sahip olabileceğiniz bir kelepir İtalyan kalesi var. “Ecdadınız” Osmanlıya karşı direnen ve yayılmasını engelleyen bir kale iflas bayrağı çekmiş İtalya tarafından satışa çıkarılmış. Gerçi Arabistan yarımadasındaki tek Osmanlı kalesi Caber’i yıkarlarken siz Osmanlı hayalperestlerin kılı kıpırdamadı ama söz konusu bir İtalyan kalesi olunca belki Osmanlı yardımsever yönünüz harekete geçer. Hazır Cumhurbaşkanlığı makamında Letonya’dan gelen misafiri karşılamak için bekleyen atlı birlikler oradayken bir ata binip eski kankanız Barlescone’nin yurduna sürün ve kelepir “Osmanlı” kalesini fethedin.
Not: Yazarımız Bessam Abu Abdullah yoğunluğu nedeniyle bu haftaki yazısını yazamamıştır.
T.C. ELAZI 2. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/49 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Elazığ İl, Merkez İlçe, 3795 Ada No, 15 Parsel No, İzzetpaşa Mah-Köyönü mevkii, A blok 3. kat 4 nolu bağımsız bölüm Kesinle en bilirki i raporuna göre; “Ana yapı Bodrum+Zemin+ 3 kat betonarme karkas olarak inşa edilmiştir. Taşınmaz ana yapının dış cephesi cam mozaik, çatı örtüsü kiremittir. Mesken 3 oda, salon, banyo, mutfak, wc lavabo mahallerinden oluşmaktadır. Meskenin duvarları alçı sıva üzeri saten boya, ıslak hacimlerin döşeme kaplaması seramik, odaların ve salonun laminat parke olup pencereleri pvedir. Meskenin dış kapısı çelik, ısıtma sistemi kombilidir. Meskenin alanı yaklaşık 140 m2 dir. Taşınmaz Fevzi ÇAKMAK mahallesinde güneyinde Yunus EMRE Bulvarı ve çevresinde konutlar olup şehre hakim ve havadar konumdadır. Taşınmaz şehrin tercih edilebilecek bölümünde olup altyapı, yol, su, elektrik kanalizasyon gibi belediye hizmetleri mevcuttur. Taşınmaz ulaşım yönünden kolaylık arz etmektedir. Taşınmazın yeri, mevkii, konumu, alanı, özellikleri, çevre koşulları, serbest piyasa rayiçleri ve diğer faktörler nazara alınarak taşınmazın beher m2 sinin yapılan çok yönlü incelemeler neticesinde 500 TL edebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Taşınmazın yaşı, inşa tarzı ve diğer özellikleri dikkate alındığında yıpranma oranının %5 olduğu kanaatine varılmıştır. Buna göre dava konusu mesken yapı yaklaşık birim maliyetinde beher m2 si 585 TL olan III. Sınıf (B) grubu yapılar sınıfından değerlendirilmiştir.” Adresi : Fevzi ÇAKMAK Mahallesi Çay r Sokak An l Apartman No:6 Elaz Yüzölçümü : 646,62 m2 Arsa Pay : 4/42 imar Durumu : Elazığ Belediyesinin 29.11.2013 tarih ve 5725 sayılı yazısında davas konusu taşınmazın ayrık nizam 4 kata müsaadeli konut alanında kaldığı belirtilmiştir. K ymeti : 108.596,00 TL KDV Oran : %1 Kayd ndaki erhler : Yönetim Plan - Eklenti Bilgileri Kömürlük 1. Sat Günü : 21/05/2014 günü 10:00 - 10:05 arası 2. Sat Günü : 19/06/2014 günü 10:00 - 10:05 arası Sat Yeri : Elazığ Adalet Sarayı içerisinde 4. Kat 4002 sayılı icra Daireleri Satış Odası Elazığ Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün
sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. (İhale sırasında nakit para yatırmak istemeyenlerin teminatın Müdürlüğümüzün TR320001500158007290497541 (Vakıfbank Elazığ Şubesi)hesabına yatırılması ve yatırdığına dair dekontu ihaleden önce ihraz etmesi yada Vakıfhank’a ait DEBİT-ATM kartı bulunanların Müdürlüğümüzdeki pos cihazından ihale saatinden önce teminat olarak yatırması) Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse icra ve iflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsildi mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/49 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ve ayrıca iş bu ilan gazetede yayınlandığı tarih itibariyle tebligat yapılamayan ilgililere tebliğ edilmiş sayılacağı ilan olunur. 03/04/2014 (İİK m. 126)_ (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. BASIN: 25058 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Hazırlayan: Aysen BEYAZ
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
DÜNÜN ÇÖZÜMLERİ Sudoku 2
Sudoku 1
Kakuro 1
Aydınlık
KURULUŞ. 1921
ŞEFİK HÜSNÜ DEĞMER
Yıl. 94 Sayı. 2349
VATAN - EMEK - NAMUS
Sahibi Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdür Celal Demirel Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel Yazıişleri Müdürü Ergün Gedek Sorumlu Müdür Murat Şimşek Haber Koord. Haber Müdürü Haber Md. Yrd İstihbarat Şefi Haber Araştırma Ekonomi
Kakuro 2
Kare
Önder Öztürk Dünya Şafak Terzi Erdem Atay Emek Esin Turhan Toplum Özlem Konur Usta Cansu Yiğit Spor Anıl Budak Sezim Özadalı Ceyhun Bozkurt Bilgi İşlem Güven Karakurt Recep Erçin Kültür Sanat Hayati Asilyazıcı Gece Haber Müdürü Osman Erbil
Ankara İsmet Özçelik İzmir Hayati Özcan Avrupa Beyhan Yıldırım Reklam Gurup Başkanı: Saynur Okuroğlu Reklam Müdürü: Kamile Karakadılar Genel Müdür Yardımcısı (Tüzel Kişi Temsilcisi) Metin Aktaş Genel Müdür Yardımcısı (Personel ve İdari) İsmet Öğütücü Genel Müdür Yardımcısı (Baskı ve Teknik) Melih Yıldırım Dağıtım Md. Cumali Karagöllü
Yönetim Yeri. İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No.3/3 Beyoğlu - İstanbul
Tel. 0212 251 21 14 - 15 - 16 Faks. 251 55 06 Ankara Büro Tel. 0312 229 88 45 Faks. 0312 229 88 47 İzmir Büro Tel ve Faks. 0232 489 16 15 Avrupa Tel: 0049 69 25 62 88 73 E-Posta: haber@aydinlikavrupa.eu Adana Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0322 435 92 77 İzmir Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0232 257 69 01
Ankara Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. 35. Cadde Matbaacılar Sitesi No. 11 İvedik-Ankara İstanbul Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Oruçreis Cad. Remzi Özkaya Sok. No.16 Bahçelievler / İstanbul Tel. 0212 655 44 34
Dağıtım. Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş.
Önerileriniz için. halklailiskiler@aydinlikgazete.com www.aydinlikgazete.com Yayın Türü. Yaygın Süreli
Sayısal
Soldan sağa 1. Lüfer balığının küçüğü - Sevap kazanmış 2. “Kötü” karşıtı - Bir şeyin başka bir şeye bağlı bulunması 3. Lakin, ama - Av - Vilayet 4. Yandan görünüş - Düşünce, kavrama ve anlama gücü, us 5. Bir cetvel türü - Elma, armut kurusu - Tanrı 6. Nijerya’nın para birimi - Hint prensi, mihrace 7. Radon’un simgesi - Büyük parça, yığın, küme - Brom’un simgesi 8. Bir haber ajansı - Et veya sebze ezmesi - İkinci derecede olan 9. Halkın bütünü, amme - Üzme, sıkıntı verme - Katışıksız 10. Kaba baston - Bir işte yardımcı olarak çalışan erkek 11. Dilsiz - Kasık - Uzak 12. “Alaturka” karşıtı - Jamaika’nın plakası Yukarıdan aşağıya 1. Çoban yıldızı, Venüs - Amerikan pamuğu 2. İridyum’un simgesi - Bira yapımında kullanılan bir bitki türü - Arnavutluk’un plakası 3. Tütünde bulunan çok zehirli bir
madde - Harç alıp sürmeye yarayan, yassı demirden yapılmış, tahta saplı bir duvarcı ve sıvacı aracı 4. Bir seslenme sözü - Gözde canlılık - Hafif sis 5. Şahıs, insan, kimse - Akümülatör (kısa) - İsviçre’de bir nehir 6. Başlangıçta yer alan - Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan azotlu madde - Sodyum’un simgesi 7. Dökme demir - Burgu ile delinerek açılan ve suyu yükseğe fışkırtan kuyu 8. “En azından”, “hiç olmazsa” anlamında bir sözcük - Bir haber ajansı 9. Eğitilmiş hayvanların ve cambazların akrobasi yaptıkları genellikle kapalı yer - Ata - “... Farrow” (aktris) 10. En kısa zaman parçası, lahza Seciye, karakter - Eserler 11. Bulunduğu yerden yukarıya doğru çıkma, yükselme, yücelme Bloke etme 12. İnsanlar arasında anlaşmayı sağlayan seslerden örülmüş sistemli anlatım aracı, lisan, zeban Ünite - Kiloamper (kısa)
Soldan sağa 1 Müslümanlarca kutsal sayılan Mekke ve Medine kentlerine verilen ad 8 Ailesini geçindiren 11 Haşin, kaba 12 Bir dil 14 Püskürük esaslı cam 16 Laisizm yanlısı 17 Düşünce, fikir 19 Antipatik 21 Bir nota 22 Dostlar 24 Malezya’da bir nehir 26 Konut, hane 27 Litvanya (kısa) 29 Kaldırıcı 31 Özel gezinti gemisi 33 Bir yaban hayvanı 35 Albert Camus’nün bir oyunu 37 Hitit 39 İlgi 40 Teniste bir servis 41 Kobalt’ın simgesi 43 İsrail (kısa) 44 Ağ 47 Yapma, etme 49 Eski bir Hindu tapınağı tipi 51 İlkel benlik 52 Bir örgüte gizli olarak bağlı olan kimse 53 Fransa’da bir nehir Yukarıdan aşağıya 1 Suda sivrilerek yükselen kaya 2 Lahza 3 Genellikle bir traktörün arkasına monte edilen ve zemini derince kazmaya yara-
yan bir alet 4 Zeybek 5 Ön çalışma 6 Kayıp, zayi 7 Niobyum’un simgesi 8 Cet 9 Yatak doldurmakta kullanılan malzeme 10 Kir izi 13 Bazı böceklerin katı ve sert olan üst kanatları 15 Dünya zevklerini hoşgören, dünyaya önem vermeyen, kalender 18 Dişçi kerpeteni 20 Hayvan memesi 23 Altı parçadan oluşan 25 Bütün aile birlikte 28 Deli dolu 30 Kimononun üstüne takılan, biçimi ve boyutu cinsiyete, yaşa, mevkiye ve bölgeye göre değişen, bir düğümle birleştirilen geniş ipek kuşak 32 Karışık renkli 34 Eyere alıştırılmamış binek hayvanı 35 Hayvan memesi 36 Yanlış söz 38 Eski Türkler’de babanın mirasçısı en küçük oğlu 40 Kılaptan ipekle işlenmiş, kalın ve iri desenli bir tür kumaş 42 Aşı boyası 45 Norveç’te bir nehir 46 Ağabey 48 Eşek sesi 50 Somali (kısa)
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
Hazırlayan: Murat ŞİMŞEK
twitter.com/medyaninhalleri
yazarı: Melih Gökçek Ankara halkına ihanet etti
occupychp Gençlerden mesaj yağıyor: “Occupychp”yi yaz. Değerli gençler... Seçim arifesinde, Deniz Baykal kasediyle ilgili tape yayınlandı mı? Yayınlandı. O ses kaydına göre, Deniz Baykal kasedinin bizzat Tayyip Erdoğan tarafından internete servis edildiği iddia edildi mi? Edildi. Bu gelişme üzerine, Kemal Kılıçdaroğlu ne dedi? Gözlüğünü takıp o kasetleri izlediğini gözlerimle gördüm, dizüstü bilgisayardan Erdoğan’a izlettiriliyor, Erdoğan’a izlettirenler aynı zamanda Erdoğan’ı da görüntüye alıyorlar, dedi. Peki, söz konusu kayıtta, Tayyip Erdoğan olduğu öne sürülen şahıs, neler diyordu? “İnternet sitelerine pas edin, web sitelerinden dünyaya verelim, gerekirse televizyonlardan verelim, televizyonlar gö-
rüntüleri vermese de, konuşmaları filan verebilir, ev içi çekim yapabiliyor musunuz, Kılıçdaroğlu için de çalışma yapılabilir” diyordu. Lütfen “o gün”e dönün... “Bugün”den bakmayın. Ve, tüm Türkiye’nin gözünün önünde kabak gibi duran soruyu kendinize sorun. Ortada fol yok yumurta yokken, henüz kaset çıkmamışken, Habur rezaleti yüzünden CHP’nin oyları tırmanmışken, CHP’de liderlik yarışı yokken, 15 gün sonra yapılacak kongreye tek adayla, rakipsiz gidilirken, CHP’nin Yeni CHP olarak dizayn edileceği kimsenin aklının ucundan bile geçmezken... Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olacağını nereden biliyordu? Yılmaz Özdil - Hürriyet
Yeni Akit yazarı Asım Yenihaber, dünkü yazısında “Melih’in bütün işi insanların ayakları ve midesiyle. Daha yukarı çıkamıyor. Kafalara, zihinlere, kalplere yönelik hiç bir faaliyeti yok” dedi. Gökçek’in 2 dönem tehdit ve şantajla belediye başkanlığı adaylığını elde ettiğini belirten Yeni Akit yazarı Asım Yenihaber, Gökçek’in metro inşaatında yolsuzluğa imza attığını ifade etti. İşte Yenihaber’in yazısından bazı satırlar: Seçim Ankara’da çok çekişmeli geçti. Sonuçlar hayli geç alındı. İtirazlar oldu. Zat-ı şerif mazbatasını aldı, bir genel başkan yardımcısının bir belediye başkanına bu kadar yağ çekmesi hayra alamet değil bakışları altında plastik kemerini de kuşandı... Melih Gökçek Ankara halkından kırk gün özür dilemeli. Bunun için yüzlerce sebep var. Biz sembolik olsun diye kırk dedik. Melih Gökçek iki dönem dışında gerçek manada hizmet üretmedi, tehtid ve şantajla aday olarak Ankara halkına ihanet etti.
Melih Gökçek Sanmayın ki Ankara’da son seçimi Melih Gökçek kazandı. Hayır, asla! İki metro hattını bitirse idi, belki kazanırdı. Sincan ve Çay yolu hatlarını yapmaya başladı... Sadece başladı! O paralar ne oldu? Bugüne kadar açıklanamadı! Sonunda hamamın namusunu kurtarmak için merkezi idare metro inşaatlarını devraldı, kısa bir sürede Ulaştırma Bakanlığı işi bitirdi. Demek ki, bu iş böyle kısa bir sürede bitermiş! Ankara’nın tarihi çekirdeğini
çatlattığı için özür dilemeli. Ulus-Samanpazarı Ankara’nın geleneksel merkezi ve alışveriş çevresi idi. Melih’in saçma sapan yıkım projeleri esnafta tedirginlik meydana getirdi, bölgede yaşayan halk Melih’in yaşanmaz hale getirdiği Kale ve Hacıbayram civarını terk etti. Hacıbayram’da yeni yeni değişim var. Kale’de ise çökertme hamlesi devam ediyor. Ankaralılar Bay Gökçek’in futbol merakının şehre maliyetini, kaç kulübün batırıldığını, Berlin’den alınan futbol takımının ne olduğunu merak ediyor... Melih’in bütün işi insanların ayakları ve midesiyle. Daha yukarı çıkamıyor. Kafalara, zihinlere, kalplere yönelik hiç bir faaliyeti yok. Yoksullara yiyecek ve yakacak yardımı yapıyor. Karnı doyanlara da sirkler, eğlence yerleri ayarlıyor. Eğer Anka-Park biterse, o zaman göreceksiniz paraların nereye gittiğini. Düşük estetik seviye, yapılan bütün işlerin düşük düzeyde olmasına yol açıyor. Harikalar parkı
Koç gibi yandaşlar 16 Nisan 2014
Gezi Parkı eylemleri sırasında AKP yanlısı medyanın hedefi olan Koç Holiding ve Koç ailesi, dün yine aynı gazetelere haber oldu. Ama bu sefer biraz farkla. Daha önce Koç’un eylemlere mali destek verdiğini, kışkırttığını, Divan oteli ve Koç Üniversitesi’ni provokasyonla suçlayan ga-
yapıyor, bir sürü holivut zırvasının “kahraman”larını oraya dolduruyor. Şimdi Anka-Park’a holivut esintili bir mimari düşünmüş. Mevlâna’nın kabrinin yeşil kubbesi bu mekânı süsleyecek. Herkes ne kadar mutlu olur değil mi?
Melih 17 Aralık’tan sonra neden suskundu? Ayan beyan ortada! Cemaate, camiaya, paralele en fazla koltuk çıkan peşkeş çeken başkan oydu. İstenenden fazlasını verdi. Fakat, bir sürü yolsuzluk dedikodusu ile sarmalanmış Ankara başkanının cemaatin elinde ses kayıtları, görüntü kayıtları, belgeler olmaması düşünülemez. Melih hem bu sebeple, hem de mücadelenin seyrini tahmin edemediği için ortalıklarda görünmedi, dut yemiş bülbüle döndü. Baktı Başbakan duruma hakim, yavaş yavaş ininden çıktı. Seçim kampanyasında cemaat Melih’e ters bir iş yapmadı. Sonuç nasıl olsa alındı. Artık piyasa yapmanın zamanı! Pişmiş kelle karşınızda!
zeteler şimdi Ali Koç’un açıklamalarını öne çıkarttı. Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç’un Adana’da gazetecilere yaptığı açıklamalar, çok sayıda gazetenin birinci sayfasında yer aldı. Yandaşlar, Koç’un açıklamalarından uygun gördükleri satırları, hükümeti parlatmaya malzeme yaptılar. Güneş gazetesinin manşetine taşıdığı Ali Koç’un açıklamaları, Türkiye ve Akşam gazetelerinde de birinci sayfadan yer buldu.
YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... 10.00 Ezgi Değirmencioğlu 10.37 Ekonomi 14.00 Öğleden Sonra 17.00 Akşam Haberleri 17.35 Ekonomi 18.15 Yüksek Adrenalin 19.00 Halk Ana Haber 19.35 Hakan Aygün Analiz 20.00 Murat Gezici ile 21.00 Uğur Dündar İle Halk Arenası 00.00 İsmail Dükel ile Günsonu
07.30 Uyan Türkiye 10.00 Keyifli Sabahar 12.00 Belgesel 13.00 Haber 13 14.00 Dizi 15.00 Bahar’la Güzel Şeyler 17.00 İstekleriniz 18.30 Ana Haber 19.30 Cem İbadeti 22.00 İkrar Yolu 00.00 Cem İbadeti
13.30 Söz İstanbul’da 14.20 Habercinin Saati 15.30 Dünyadan Haberler 16.00 Güncel 17.30 Ekonomi 18.00 Spor Haberleri 18.30 Günce 20.00 Ana Haber 21.00 Birebir 21.30 Bizim Türküler 23.00 Anı Durdur 23.30 İslam ve İnsan
11.00 Karşı Gündem 12.00 Bugün 14.00 Günlük 16.00 Dünya Hali 16.30 Paranın İzi 16.45 Afiş 18.00 Ana Haber 19.00 Spor Ana Haber 19.30 360 Derece 20.45 Aykırı Sorular 21.30 Dört Bir Taraf 23.30 Burada Laf Çok
12.00 Haber Merkezi 13.00 Öğle Bülteni 14.00 Günün İçinden 14.20 Haber Aktüel 15.30 Günün İçinden 16.20 NTV’ye Sorun 17.00 Akşam Haberleri 18.15 Gece Gündüz 19.00 Akşam Haberleri 20.00 Ana Haber 21.10 Bugün Yarın 23.00 Gece Bülteni
09.00 Doktorum 11.00 Mutfağım 12.15 Gün Arası 12.30 Kaynana Gelin Seda’ya 15.00 Evim Şahane 17.00 Arka Sokaklar 18.50 Koca Kafalar 19.00 Ana Haber 19.50 Spor 20.00 Çalıkuşu 22.30 Arkadaşım Hoşgeldin “Eğlence”
06.45 Bugün 09.00 Beni Affet 10.00 Melek 12.00 En Güzel Bölüm 12.30 Aşkın Bedeli 14.30 Soframız 15.30 Küçük Kadınlar 17.00 Beni Affet 19.00 Ana Haber 20.00 Aramızda Kalsın 22.45 Kardeş Payı
08.30 Show Dünyası 09.15 Pepee 10.00 Her Şey Dahil 12.00 Gülben 14.00 Adını Feriha Koydum 15.00 Misafir Ol Bana 17.45 Pepee 18.30 Ana Haber 19.15 Büyük Risk 20.00 Güldür Güldür Show 22.30 Gölgedekiler
07.00 Galaksi Rehberi
Merkezi
07.00 Kahvaltı Haberleri
18.00 Spor Ana
10.00 Müge Anlı ile Tatlı Sert
Haber
13.00 Kızlar ve Anneleri
19.00 Ana Haber
15.00 Alemin Kralı
20.00 İkna Odası
16.00 Zahide ile Yetiş Hayata
22.00 Nasıl Yani?
19.00 atv haber
00.00 Gece
20.00 Kurtlar Vadisi Pusu
Raporu
23.15 Dosta Doğru
08.25 Küçük Hanımefendi 10.00 Anne Elimi Tutsana 11.15 İyi Şeyler 11.30 iyi Fikir 13.00 Haber 13.25 Elde Var Hayat 14.50 Aileler Yarışıyor 16.35 Seksenler 19.00 Haber 19.55 Z. Kız Fakir Oğlan 22.55 En Uzun Yüzyıl 23.55 Film: Biletler
14.00 Haber 14.35 Gündem 15.35 Gündem 16.35 Bin Kişiye sordUK 17.10 Dünya Turu 18.00 Haber 18.30 İnsan 19.50 Kuklagiller 20.00 Ana Haber 21.00 Ömür Dediğin 22.40 Halil İnalcık ile Tarih Sohbetleri
09.00 Haber 10.00 Haber Ajanda 12.00 Haber Masası 13.00 Gün Ortası 14.40 Ekonomide Görünüm 15.00 Güne Bakış 16.40 Ekonomide Görünüm 17.00 Akşam Haberleri 18.00 Akşam Raporu 20.00 Televizyon Gazetesi 21.00 Habertürk Özel 23.00 Öteki Gündem
11.00 Nazım Usta ile 12.30 Parantez 13.30 Film 15.00 Hong Gil Dong 16.00 Hayat ve Sağlık 16.30 Safa Geldiniz 18.00 Kum Saati 19.00 Sporaktif 19.30 Ana Haber 20.15 Hong Gil Dong 21.30 Hayat ve Sağlık 22.30 İrfan Vakti
10.00 Piyasa Ekranı 12.00 Finans Cafe 14.00 Piyasaya Bakış 14.30 İş Dünyasından 16.00 Kapanışa Doğru 17.30 Piyasaya Bakış 18.00 Robot and Monster 18.30 Monsters vs.Aliens 19.00 The Bing Bang Theory 20.00 How I Met Your Mother 21.00 Person of Interest 22.00 Film: Salvador
13.00 Cleveland Ateşi 13.30 Mike ve Molly 14.00 Rizzoli and Isles 15.00 The Newsroom 16.00 Ellen Show 17.00 Cleveland Ateşi 18.00 Rizzoli and Isles 19.00 The Newsroom 20.00 Ellen Show 21.00 Doctor Who 22.00 The Tonight Show 23.00 Mongrels
06.45 Çalar Saat 10.00 Ömre Bedel 12.30 Yemekteyiz Anadolu 14.30 Unutma Beni 16.30 Esra Erol’da Evlen Benimle 19.00 FOX Haber 19.30 Deniz Yıldızı 20.45 Umutsuz Ev Kadınları 23.30 Türkiye’nin Trendleri
06.40 Ejder Avcıları 09.30 Annem 11.00 Kavak Yelleri 13.00 Merhamet 14.50 Hanımın Çiftliği 17.20 Yeşil Öyküler 18.20 Painkiller Jane 20.00 BKM Mutfak 21.30 Film: Artist 23.40 Ah Biz Kadınlar
07.00 Ulusal Haber 08.00 Televizyon Gazetesi 10.00 Ekopolitik 11.00 Mutlu Yaşam 12.00 Haber Masası
08.40 Aramızda Kalsın 12.00 Özge ile Yeni Hayat 14.30 Anlatacaklarım Var 17.00 Oynat Bakalım 18.00 Komedi Dükkanı 19.00 Survivor Panorama 20.30 Film: Av Partisi 22.30 Saba Tümer’le Bu Gece
14.00 Püf Noktası 15.00 Haber
T.C. KÖRFEZ CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/936 TLMT. Satılmasına karar verilen takınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Kocaeli İl, Körfez İlçe, 300 Ada No, 90 Parsel No, 7 Bağımsız Bölümdür. Parsel üzerinde 17 yıl önce inşa edilen zemin kat üzeri 4 normal kattan ibaret 5 katlı 3 adet betonarme karkas blok yapı bulunmaktadır. Kıymet takdir istenen 4. kat 7 nolu mesken A blokun son kat batı cephesinde yer almaktadır. Daierenin güney, batı ve kuzey cepheleri açık doğu cephesi kapalı ve alanı 150 m2 dir. 1 salon, 3 oda, mutfak, wc, banyo, hol, antre ve 3 adet balkon mekanlarından müteşekkildir. Bina içten ve dıştan sıvalı, boyalı ve çatısı yapılmıştır. Dairenin iç ve dış doğramaları apşap ve bakımsızdır. İç döşeme şap ve ıslak zeminler seramik kaplıdır. Daire doğalgazlı ısınma türündedir. Etrafında yoğun yapılaşma vardır. Belediye alt yapı hizmetlerinin bulunduğu bölgedeki parseldir. Adresi : 300 Ada No, 90 Parsel No, 7 Bağımsız Bölüm Körfez / KOCAELİ Yüzölçümü : 150 m2 Arsa Pay : 8/234 imar Durumu : 1/1000 ölçekli imar planında ticaret alanında kaldığı blok nizam 3 kat, TAKS:0,40+0,40, KAKS: 1,20+0,40 ön bahçe mesafesi 5,00 m, komşu çekme mesafesi 3,00 m dir. K ymeti : 55.000,00 TL KDV Oran : Kayd ndaki erhler : Dosyasında 1. Sat Günü : 27/05/2014 günü 14:00 - 14:05 arası 2. Sat Günü : 23/06/2014 günü 14:00 - 14:05 arası Sat Yeri : Kaymakamlık bahçesindeki kamelya Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve
rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse icra ve iflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/936 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 10/04/2014 (İİK m.126)_ (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 24884 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Hazırlayan: Ece KIRBAŞ
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Kısa bir zamanın, uzun hikâyesi Pawel Pawlikowski’nin ‘Ida’ filmi, olayın sürükleyiciliğinden çok anın büyüsü ile etkisi altına alıyor bizi. Sahneler elimizden tutarak içine çekiyor, zaman yavaşlıyor... OSMAN BAYRAM
3
3.’sü düzenlenen Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında Polonya sinemasının dünyaya sunduğu yönetmenler İstanbullularla buluştu. Şüphesiz ki, birçok festivalde ödül alan, Pawlikowski’nin Ida filmi festivalde izleyiciye iz bırakan filmlerin başında geliyor. Film 1960’larda geçiyor. Anna, Rahibe okulunda yemini etmeden hemen önce, sadece adını bildiği teyzesi ile görüşür. Kendini bildi bileli manastırda yaşayan Anna, aslında yahudi ve adının Ida olduğunu öğrenir. Eski fotoğraflar masaya dökülür, teyzesi Wanda’nın bastırmaya çalıştığı geçmiş canlanır. Ida ve Wanda ikinci dünya savaşı sırasında öldürülen Roza’nın(Ida’nın Annesi) mezarını bulmak için yola çıkar.
Çehov’un hikayeleri gibi Film her ne kadar 1960’larda da geçse, Ida’ya dönem filmi demek yanlış olur. Pawlikowski’nin kamerası dönemden ziyade, iki kadına yakın plan çekiyor. Konu her ne kadar arayışı
‘Ida’, etkili bir senaryosu, kuvvetli oyunculuklarıyla göze çarpıyor betimlesede, Pawel Pawlikowski’nin Ida filmi, olayın sürükleyiciliğinden çok anın büyüsü ile etkisi altına alıyor bizi. Sahneler elimizden tutarak içine çekiyor, zaman yavaşlıyor. Çehov’un hikayeleri gibi durumun yoğun halini izleyiciye sunuyor. Siyah beyaz perdeden farklı renklerde duyguların yalın kompozisyonunu seyrediyoruz. Geçmişini arayan iki kadın vasıtasıyla soykırı-
mından arda kalan hayatlara, soykırımın iki tarafının sosyal yansımasını görüyoruz. Agata Kulesza, oyunculuğu ile Wanda’yı, yıpranmışlığın aynası haline getiriyor. Pawlikowski’nin sahnelerini, Agata Kulesza’nın verdiği ifade yüklü oyunculuğu ile güçleniyor. Sinirli ama ağırbaşlı davranışları, ağır bir yükü taşıyan surat ifadesi, kendine güvenen tavırları, içkilere
ve tek gecelik ilişkilere sığınmaya çalışması... Sanki Agata Kulesza Wanda’nın geçmişini sırtında taşıyarak rolünü hayata geçirmiş. Filmin diğer ana karakteri olan Ida’yı canlandıran Agata Trzebuchowska’nın sinemadaki ilk deneyimi olması ise, izleyenler açısından şaşkınlık verici.
‘Anılarım siyah beyaz’ Festival kapsamında göste-
rilen filmin sonrasında Pawlikowski, izleyilerin sorularını yanıtladı. Kendine güvenen, espirili ve sıcak mizacı ile izleyicilerden gelen her soruya özenerek cevap verdi. Filmin öne çıkan özelliklerinden biri, alışılmışın dışında 4:3 formatında, siyah-beyaz çekilmiş olmasıydı. Yönetmen bunun sebebini “O yıllara ilişkin benim hafızamda yer eden görüntülerin, anıların hepsi siyah beyaz. İzlediğim filmler, fotoğraf albümleri, arşiv görüntüleri... aklımda ne varsa siyah beyaz. Bu nedenle eski formatla, anılara uygun şekilde çektik” Diğer yandan filmin genelinde alışılmış çekim ölçekleri yerine farklı bir yol izlenmiş. Alışılmışın tersine kadrajlarda kullanılmış. Çekim planlarında üstten fazla boşluk bırakılarak, mekan görüntüye daha büyük oranda dahil edilmiş. Pawlikowski’nin filmin genelinde yaratmak istediği, izleyici kavrayıp yavaş yavaş geçen anın içine tanığı yapma, düşüncesi bu görüntü biçimiyle daha etkili hale gelmiş. Ida anı, kuvvetli görsellik ve gerçekçi oyunculuk ile anlatarak aslında ne kadar uzun bir zamanı ifade ettiğini anlatıyor. Filmin senaryosunun etkisi, hikayesinden çok, bizi etkileyen, değiştiren ufacık zaman dilimlerinin aslında ne kadar yoğun ve zor yaşandığını gösteriyor. Bu nedenle Ida’nın geçmişini arayışı aslında anını anlamlandırabilmesi oluyor.
Denizlerin büyülü dünyası beyaz perdeye taşınıyor D eniz Filmleri Festivali ilk defa Bodrum’da düzenleniyor! Deniz Filmleri Festivali, 18 - 20 Nisan 2014 tarihleri arasında Bodrum’da sinema ve deniz tutkunlarıyla buluşacak. Denizlerin büyülü ve heyecan dolu dünyasını beyaz perdeye taşıyan festivalde birbirinden ilginç 11 film ve belgesel gösterimi Oasis Cinemarin Sinemaları’nda yapılacak. Gösterimlerinin ücretsiz olacağı
festival kapsamında deniz kültürü, keşif, deniz ve macera sporları, deniz ve insan konulu filmler ve çarpıcı belgeseller bulunuyor. Thor Heyerdahl ve arkadaşlarının 1947’de Tahiti’nin doğusundaki adalara yaptıkları yolculuğu anlatan “Kon-tiki”, 1914’te güney kutbuna yapılan keşif ekspedisyonunu kaptanın gözünden anlatan film “Shackleton’un Kaptanı”, ünlü heykeltraşımız İlhan Koman’ın çalışma alanı,
evi ve yarattığı inanılmaz heykellere sergi alanı olan Hulda teknesinin İsveç’ten Türkiye’ye 1 yıl süren deniz yolculuğunun hikayesini anlatan belgesel ve Türkiye’nin yaşayan belki de son sünger avcısının geçmişe dönüş hikayesini, Türk ve Yunanlı süngercilerin Ege Denizi’nin derinliklerinde yaptıkları dalışları anlatan belgesel “Son Süngerci : Aksona Mehmet” festivalin öne çıkan filmleri arasında yer alıyor.
Alpay Kabacalı
‘Küçük dev adam’ hayatını kaybetti
Türkiye’nin en önemli gazeteci ve yazarlarından Alpay Kabacalı hayatını kaybetti. Geçtiğimiz gün 74 yaşında yaşamını yitiren Kabacalı, akciğer kanseriydi ve bir süredir hastanede tedavi görüyordu. Kabacalı’nın cenazesi dün Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. “Alpay Kabacalı bir koşucudur. 56 yıldan beri koşan bir kültür sanat koşucusu. Umudun ve aydınlanmanın koşucusudur...” demişti Osman Şahin 18 Mart’ta sayfamızda yayınlanan “Küçük dev adam: Alpay Kabacalı” adlı yazısında... Küçük dev adam, yaşamı boyunca sayısız kitaba imza atmış, yayın hayatına büyük katkıları olmuştu. İlk yazısı 1959’da, Varlık dergisinde yayımlanan Kabacalı, yazarlığın yanı sıra editörlük ve birçok derginin yazı işleri müdürlüğünü de yaptı. 1966-68 arasında siyaset-edebiyat dergisi Gerçekler Postası’nı çıkardı. Ant, Milliyet Sanat, Sanat Olayı, Yeni Gündem dergilerinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Kabacalı, Ant dergisinde yayımlanan bir yazısından dolayıda 12 Mart döneminde 11 ay cezaevinde kaldı. Uzun yıllar Türkiye Yazarlar Sendikası’nın ve Türkiye PEN’in yönetim kurullarında görev alan Kabacalı, Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin (BESAM) başkanlığını da yaptı. Kabacalı’nın 1987’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Basın Üzerine Araştırma Ödülü’nü kazanan “Türk Yayın Tarihi”, “Türkiye’de Basın Sansürü” (1990), “Türk Basınında Demokrasi” (1994) gibi basın ve yayın tarihi incelemeleri yanında “Arap Çöllerinde Türkler”, “Türkiye’de Gençlik Hareketleri”, “Türkiye’de Siyasal Cinayetler”, “Bilinmeyen Yönleriyle Cumhuriyet Tarihi” adlı çalışmaları ve Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan portre-röportajlarını topladığı “Kültürümüzden İnsan Adaları”, yayımlanan kitaplarının arasında yer alıyor.
VİZYONDAKİLER.. VİZYONDAKİLER.. VİZYONDAKİLER..VİZYONDAKİLER.. VİZYONDAKİLER.. VİZYONDAKİLER..
‘Büyük Budapeşte Oteli’ (The Grand Budapest Hotel)
20. yüzyılın başlarında iki savaş arasındaki dönemde ünlü bir Avrupa otelinde kapı görevlisi olarak çalışan Gustave H ile lobi görevlisi Mustafa’nın arkadaşlık hikayesine odaklanıyor. Yaşadıkları şehir de büyük bir savaşa doğru sürüklenirken Gustave’ın yaşlı sevgilisi Madame D. esrarengiz bir şekilde hayata veda eder. Madame D., Gustave’a miras olarak paha biçilmez bir Rönesans tablosu bırakmıştır ve bunun açıklanmasıyla ailede büyük bir karmaşa çıkar. Bu andan itibaren belalarla dolu bir maceVizyon tarihi: 11 Nisan 2014 raya atılan GusYönetmen: Wes Anderson tave ve Zero, Oyuncular: Ralph Fiennes, gerçeklerin peTony Revolori, F. Murray Abraşinde koşarken ham, Adrien Brody, Tilda Swinton dışarıda da bir Yapım: 2014 - ABD çağ değişmektedir...
‘Jœ’
‘İtirazım Var’
Joe, bahtsız Gary Jones ve sefalet içindeki babasını, bir kereste şirketindeki “ağaç zehirleme” ekibine alır. Vurdumduymaz Joe, Gary’de farklı bir şeyler olduğunu hisseder: bir tehlikeyle karşı karşıya kalKararlılık, bozulmamışlık ve di- dığında Joe’dan yardım ister. renç duygusu. Gary hayatta her şeyden mahrum kalmış, hiç 4 okula gitmemiştir ama yine Vizyon tarihi: 11 Nisan 201 n rdo Go vid Da n: de ailesine bakmak, kız karYönetme Green deşini babasından korumak Heve umuduna tutunmak zoOyuncular: Nicolas Cage, e Su , dan eri Sh rundadır. Joe ve Gary ikisini ather Kafka, Tye s vin Ble ne Ge ie nn de değiştirecek sıradışı bir Rock, Ro Yapım: 2013 - ABD bağ geliştirirler. Gary, büyük
Eski bir boksör olan Selman Bulut, artık imamlık yapmaktadır. Birgün çalıştığı camide bir cinayet gerçekleşir. Polisin olayın üzerinde hiç durmaması üzerine Selman, cinayeti çözmek için tek başına çaba göstermeye başlar. İmam, kendi bildiği yöntemlerle bu cinayeti aydınlatmaya kararlıdır... Vizyon tarihi: 18 Nisan 2014 Yönetmen: Onur Ünlü Oyuncular: Hazal Kaya, Büşra Pekin, Öner Erkan, Serkan Keskin, Özgür Çevik Yapım: 2014 - Türkiye
T.C. ÇAR AMBA CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/2825 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Samsun ili Çarşamba İlçesi Damlataş Köyü paşa Köprü Mevkii 0 Ada 35 Parsel nolu taşınmaz mal. Taşınmaz fiilen tarla olarak kullanılmaktadır. Yüzölçümü : 11.950 m2 imar Durumu : Yoktur. K ymeti : 78.511,50TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : Tapu kaydında olduğu gibidir. 1. Sat Günü : 26/05/2014 günü 10:30 - 10:40 arası 2. Sat Günü : 23/06/2014 günü 10:30 - 10:40 arası Sat Yeri : Çarşamba İcra Müdürlüğü 2 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Samsun İli Çarşamba İlçesi Damlataş Köyü Göblenli Mevkii 0 Ada 107 Parsel nolu taşınmaz mal. Taşınmaz fiilen tarla olarak kullanılmaktadır. Yüzölçümü : 4.900 m2 imar Durumu : Yoktur. KDV Oran : %18 K ymeti : 32.192,00 TL Kayd ndaki erhler : Tapu kaydında olduğu gibidir. 1. Sat Günü : 26/05/2014 günü 10:50 - 11:00 arası 2. Sat Günü : 23/06/2014 günü 10:50 - 11:00 arası Sat Yeri : Çarşamba icra Müdürlüğü 3 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Samsun İli Çarşamba İlçesi Damlataş Köyü Göblenli Mevkii 0 Ada 297 Parsel nolu taşınmaz mal. Taşınmaz fiilen tarla olarak kullanılmaktadır. Üzerinde 1 adet bina yer almaktadır. Bina 2 katlıdır. Çatısı yapılmamıştır. İnşaat alanı 312,50 m2’dir. (Ayrıntılı bilgi dosya içindeki bilirkişi raporundadı) Yüzölçümü : 8.050,00 m2
imar Durumu : Yoktur. KDV Oran : %18 K ymeti : 150.505,69 TL Kayd ndaki erhler : Tapu kaydında olduğu gibidir. 1. Sat Günü : 26/05/2014 günü 11:10 - 11:20 arası 2. Sat Günü : 23/06/2014 günü 11:10 - 11:20 arası Sat Yeri : Çarşamba İcra Müdürlüğü Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/2825 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 07/04/2014 BASIN: 24694 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
Hazırlayan: Sema SEZEN
Latin müziğinin yıldızı İstanbul’u aydınlatacak
Ekrem KAHRAMAN
Eh yani Ahmet Hakan!
Latin müziğinin Avrupa’dan çıkan en ünlü divalarından biri olmayı başarmış Grammy ödüllü ve Evita müzikalinin yıldızı Paloma San Basilio, İstanbul’da vereceği konser öncesinde Aydınlık’a konuştu
İ
Ece KIRBAŞ
spanyol diva Paloma San Basilico 40 yılı aşkın müzikal yolculuğunu anlattığı dünya veda turnesi (Hasta Siempre - Sonsuza Kadar) kapsamında Türkiye’de ilk kez 25 Nisan’da İş Sanat’ta müzikseverlerle buluşacak. Tüm dünyada geniş bir dinleyici kitlesi olan ve birbirinden başarılı işlere imza atan ünlü sanatçı “Evita” müzikalindeki etkileyici performansıyla da adından çokça söz ettirmişti. Grammy ödülü’nün de içinde olduğu onlarca ödülün sahibi, Latin Müzik Akademisinin “Yaşam Boyu Başarı” ödülünü kucaklamış bir Akdeniz aşığı San Basilico...30’dan fazla albüm yayınlayan sanatçıyla Türkiye’ye gelmeden önce görüştük: Türk seyircisiyle ilk kez buluşacaksınız ne hissediyorsunuz? Beklentileriniz neler? Hayatımın tamamı müzikle geçti ama bunca yıldan sonra şarkılarımı ilk kez Türkiye’deki dinleyiciye getiriyorum ve başlı başına
büyük bir heyecan yaşıyorum. İstanbul’un sihirli bir şehir olduğunu müzisyen arkadaşlarıma hep anlatıyordum ve konser gecesinin de sihirli bir gece olmasını diliyorum...
‘Akdeniz şarkılarında duygular ön planda’ İspanyol müziğini nasıl tanımlarsınız? Bana Akdeniz şarkıları ve tüm Latin müziklerdeki duygular çok güçlü geliyor. Duygularını çok kuvvetli ifade eden toprakların insanlarıyız ve şarkılarımızda da en çok öne çıkan hisler... 40 yılda 30’u aşkın albüme imza atmış bir sanatçısınız.Üstüne bir de ödüller var. Çok yoğun çalıştığınız anlaşılıyor. Bir gününüz nasıl geçiyor biraz bahseder misiniz? Son iki üç yıldır İspanya’nın güneyinde kumsaldaki evimde artık çok daha sakin bir yaşantım vardı ancak yine sahne beni çekmiş
oldu ve konserlerle turneyle yine yollardayım... Özellikle son on yıldır bol bol resim yapıyorum, bazen günbatımını izlediğim, sabah gün doğarken seyretmekten büyük ilham aldığım deniz kenarında çok büyük bir evde yaşıyorum ve evin her yeri boydan boya cam ve özellikle sabahları harika ışık oluyor... Akrilik esaslı boyalar kullanarak soyut resimler yapıyorum ve bana kalırsa soyut resimler yaratıcılığı çok daha özgür bırakıyor ve bana terapi gibi geliyor... Müzik de diğer sanat dalları da yaşamdan
beslenmeyi gerektirir değil mi? Siz sanat üretiminiz için nelerden besleniyorsunuz? Kariyerim boyunca özellikle güzel melodilerin dışında hikayeleri olan şarkıları seçtim ve şarkı söylerken de hikayeler anlatıyorsunuz ve tıpkı oyunculukta olduğu gibi dinleyenleri hikayeye inandırmanız ve hikayenin içine çekmeniz gerekiyor ve bu yüzden aktrislik ve şarkıcılık hiç birbirinden ayrı düşünülemez gibi geliyor ve bence birbirini besliyor...
Paloma San Basilio
Evita’dan sonra “Evita” müzikalindeki başarılı performansınız çok konuşuldu. Gelecekte bu tarz başka projeler de var mı? Oyunculuğa devam etmeyi düşünüyor musunuz? Oyunculukla ilgili teklifler alıyorum ve bana ilham veren ister bir şarkı olsun, ister bir oyun uzak durabileceğimi sanmıyorum ama yine de 40 yıldan sonra başkalarına da yer açmak gerekiyor ve ben de daha çok resme odaklanmak istiyorum.
Madrid ve Seville ‘deki resim sergilerim bana büyük bir yaşam enerjisi verdi ve resme yoğunlaşmak istiyorum... Gelmeden önce ülkemiz hakkında bir araştırma yaptınız mı? Bu şehir ve tüm Türkiye yakın zamanda büyük bir halk ayaklanmasına tanık oldu, bu gelişmelerle ilgili ne düşünüyorsunuz? İspanya’da da yakın zamanda halk sokaklara dökülmüştü. Onu nasıl değerlen-
diriyorsunuz? Neredeyse tüm dünyada çok da sevimli olaylar yaşandığını söyleyemeyiz... Ben de özellikle takip ediyorum ve sosyal meseleler hakkında El Mundo ve ABC için yazdıklarım da oldu ve çok yoğun bir tepki ya da duygu yaşadığımda mutlaka paylaşıyorum ama kendi adıma daha çok istediğim güzel şarkılarla ve duygularla hatırlanmak ve 25 Nisan gecesi ilk konserimde de sizlere güzel bir anı bırakabilmek istiyorum...
Başak Gören’den görkemli resital TUĞÇE YERDELEN / İZMİR
D Başak Gören
Birçok önemli ödül sahibi olan Başak Gören, mezun olduğu okulda yeni müzisyenler yetiştiriyor.
okuz Eylül Üniversitesi (D.E.Ü.) Devlet Konservatuvarı’nda birincilikle mezun olan Başak Gören, aynı üniversitede öğrenciler yetiştiriyor. D.E.Ü. Konservatuvarı’nda araştırma görevlisi olarak çalışan piyanist Başak Gören’in resitali 15 Nisan akşamı D.E.Ü. Sabancı Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Gören, bahar konserinde Bach, Chopin, Debussy, Prokofiev’ın yapıtlarını seslendirdi. Ünlü piyanistimiz İdil Biret
ile çalan, İbrahim Yazıcı ve Ender Sakpınar gibi önemli orkestra şeflerimizin yönetiminde yurtiçi ve yurtdışında birçok başarılı resitaller ve oda müziği konserleri veren Başak Gören, bu konserinde sahneye ilk kez çıkıyormuş gibi heyecanlıydı. Bu güzel heyecanı parmakları tuşlara dokunduğunda yerini çalışmanın ve başarının verdiği özgüvene bıraktı.
‘Derlemeler yapmak istiyorum’ Aydınlık’a konuşan piyanist Başak Gören, yüksek lisansını Belçika’da
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
yaptığını vurgulayarak şöyle konuştu : “Orada virtüöz olmak üzere açılmış bir bölümü tamamladım. Üç yıl önce Türkiye’ye döndüm. Belçika’da öğrendiğim bilgileri buradaki öğrencilerimle paylaşmayı amaçladım. İzmir ile Türkiye’de öğrendiklerimle birlikte klasik müziği seslendirme ve sevdirme misyonunu sürdürüyorum. Klasik müziğin Türk musikisi ve caz ile birleştirildiği denemeler de yapmak istiyorum. Ancak bizim Türk beşlimiz üzerine bir şeyler yapmak da kolay değil”
“Bir çuval inciri berbat ettin” mi desem? “Baltayı taşa vurdun!” ya da en büyük “çamı (sen) devirdin” mi desem? Hatta Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye’nin son dönemlerinde Nişantaşı/Teşvikiye’deki kışlık konağında oturup Erenköy’deki yazlık köşkünün bahçesindeki çam, gürgen, meşe, ceviz vb. ağaçlarını kestirip de kerestelerinden müştemilat yaptırmaya niyetlenmiş zengin bir adam ile uşağı meselini yazsam fazla mı abartılı olur? Hepsi de denk düşer ama hem kaba ve eksik kalır, hem nahoş kaçar, hem de incitici olur. Meseldeki ‘uşak’ sözcüğüyle öyle hakaret ya da ima etme gibi bir niyetim falan yok inan ki. Çünkü hem siyasi hem insani olarak hep uşaklardan yana oldum ben. Siyasi tercihlerine, çoğu görüşlerine katılmasam da şiddetle karşı olduğum diğer anlamdakini ise -kim ne derse desin- ilgiyle, beğeniyle okuduğum, gözlediğim Ahmet Hakan’a kondurmak istemem, yakıştıramam bile. Bilinçle karşı çıkarım; samimiyim. Sakın tamamıyla rastlantı Nişantaşı/Teşvikiye gibi zorlama, bildik benzetmeyi de bir küçümseme, bir eleştiri, bir ‘ötekileştirme’ falan da sayma. Naçizane aynı semtte oturuyoruz çünkü. Keşke Türkiye’nin her yeri Nişantaşı/Teşvikiye kadar uygar, mutlu ve huzurlu olsa? Eh yani Ahmet Hakan! Öyle bir gaf yaptın ki hoş görülür gibi değil. Sen ki kendisi gibi düşünmeyenlerin tümünü ayrıştırıp kamplaştırma, düşmanlaştırma, ‘ötekileştirme’ kavramları üzerinden az öğüt vermedin ona buna. Fakat en büyük, en zalim, en haksız, en ön yargılı kamplaştırmayı, ‘ötekileştirme’yi de nefret diliyle sen yaptın ya farkında mısın? Son seçimde hayal kırıklığı yaratmış YCHP’ye, Kılıçdaroğlu’na akıl ve moral vereyim derken bu ülkenin yine de en masum en temiz siyasi cephesi kalmış ulusalcıların “dindara, Kürt’e, özgürlüğe, dünyaya düşman” olduklarını yazabildin ya aferin doğrusu? Bir siyasi çizgi olarak ulusalcılığı doğru bulmayabilir, eleştirebilir hatta sevmeyebilirsin ama ‘düşman’ suçlaması üzerinden böylesine kör bir ‘düşman’lık üretmek, hele bunu da baltayı taşa vurarak bu kadar kindarca, kabaca, bilgisizce dillendirmek zorunda mıydın? Ulusalcılar neredeyse her şeye ‘düşman’ öyle mi? Hani ne derler: ya sayı saymayı bilmiyorsun ya da hiç dayak yememişsin? Senin her şeye, herkese düşman ilan ettiğin ‘ulusalcılar’ kimler hiç düşündün mü? Sevgili Soner Yalçın yazdı ben yazmayayım dedim ama duramadım. Senin ‘düşman’ ilan ettiğin ulusalcılar var ya; işte onlar 1. İnsanlığın modernleşme sürecinde üretebildiği ve halen de en değerli kavramlarından olan ‘ulus devlet’in ve aydınlanma devriminin, çağdaşlığın savunucuları; 2. Halen sadece Ortadoğu’nun değil tüm insanlığın en büyük, en kanlı düşmanı emperyalizme karşı canlarını koyarak savaşan devrimci cumhuriyetçileri; 3. Onun için de dindara, Kürt’e, özgürlüğe, dünyaya değil düşman olmak, bu büyük küresel yıkıcı belaya karşı onlara sürekli dostluk, kardeşlik, birlik programları, çağrıları yapanlardır. 4. Zaten bunun için de son 10 yılın en ağır mağdurları... Eh yani Ahmet Hakan! O yumruk var ya o yumruk, ulusalcı çizgideki CHP’nin ABD’yle, F tipi örgütle aynı yatağa sokulduğu o şaibeli odada tutma niyetli, temennili yazının -bilerek ya da bilmeyerek- öteki ayağı desem hemen “ne bu komplo teorisi yahu!” deyip isyan edeceksin biliyorum ama dedim bile. Öyle gaz verici, kaba, altı boş, güdümlü tavsiyeler verirsen verdiklerinin bu karanlık planlar arasında nereye savrulacağını, neye yol açacağını, nasıl algılanıp yorumlanacağını sen de tahmin edemezsin, edemedin de zaten! Bana kalırsa bunu hak etmedin ama oldu. Hem de kendi dilin kendi seçiminle... Sakın başka bir şeye yorma: bu bir sitem/kınama yazısı sadece. Tarihe kayıt olsun!
T.C. BÜYÜKÇEKMECE 1. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2012/5334 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Satıma konu taşınmaz tapunun Esenyurt ilçesi, Esenyurt Köyü, Değirmen Üzeri Mevkii, 5943 parsel numaralı, 22.701,07 m2 yüzölçümlü, tarla vasıflı ana taşınmazda 4/2270 arsa paylı, C Blok, 3. kat, 14 bağımsız bölüm numaralı takınmazdır. Taşınmazın yer aldığı blok zeminde “Cömertkent” olarak adlandırılmıştır. Site adres olarak Esenyurt, Namık Kemal Mahallesinde, Rıfat İlgaz Caddesi ile Tonguçbaba caddeleri üzerinde yer almaktadır. Yerinde yapılan incelemede kıymet takdirine konu meskenin yer aldığı aşağıda fotoğrafı görülen ve onaylı projesinde C Blok olarak adlandırılan binanın natamam durumda olduğu, yalnızca bodrum ile zemin katının tümüyle, 1. Normal katının ise yalnızca perde ve kolonlarının dökülmüş olduğu, binada başka bir imalatın yapılmamış olduğu belirlenmiştir, oda, 1 adet salon, mutfak banyo + tuvalet, tuvalet ve 2 adet balkondan oluşacak şekilde yapımının planlandığı belirlenmiştir. Brüt 130,00 m2 dir. Bina çarşı, pazara, alışveriş ve ibadet yerlerine, okul ve hastaneye nispi uzaklıktadır. Toplu taşım araçlarıyla ulaşım imkanına sahiptir. Yakın çevresinde yapımı devam etmekte olan toplu konutlar, araç muayene istasyonu, antrepolar ve Recep Tayyip Erdoğan Parkı bulunmaktadır. Kıymet takdirine konu meskenin yer aldığı sitenin bulunduğu bölgede alt yapı imalatları büyük oranda tamamlanmış olup bölgeye kamu ve belediye hizmetleri verilmektedir. Dolayısıyla, C Blokta kıymet takdirine konu 14 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın yer aldığı kat henüz inşa edilmemiştir. Tapu Dairesinde mevcut onaylı proje incelenmiş olup buna göre meskenin; giriş holü, 3 adet oda, 1 adet salon, mutfak, banyo + tuvalet, tuvalet ve 2 adet balkondan oluşacak şekilde yapımının planlandığı belirlenmiştir. Brüt 130,00 m2 dir. Bina çarşı, pazara, alışveriş ve ibadet yerlerine, okul ve hastaneye nispi uzaklıktadır. Toplu taşım araçlarıyla ulaşım imkanına sahiptir. Yakın çevresinde yapımı devam etmekte olan toplu konutlar, araç muayene istasyonu, antrepolar ve Recep Tayyip Erdoğan Parkı bulunmaktadır. Kıymet takdirine konu meskenin yer aldığı sitenin bulunduğu bölgede alt yapı imalatları büyük oranda tamamlanmış olup bölgeye kamu ve belediye hizmetleri verilmektedir, satışa konu taşınmaz C Blok, 3. kat, 14 bağımsız bölüm nolu meskenin yukarıda belirtildiği üzere yer aldığı C Bloğun natamam durumda oluşu ve taşınmazın yer aldığı 3. katın henüz inşa edilmemiş olması itibariyle arsa payı değerinin 40.000,00 TL sı olarak belirlendiği Adresi : Esenyurt lçesi, Esenyurt Köyü, De irmen Üzeri Mevkii, 5943 parsel numaral , 22.701,07 m2 yüzölçümlü “Tarla” vas fl ana ta nmazda, 4/2270 arsa payl , C Blok, 3. Kat, 14 ba ms z bölüm numaral mesken Yüzölçümü : 22.701,07 m2 ( dairenin brüt 130,00 m2 dir.) Arsa Pay : 4/2270 imar Durumu : Esenyurt Belediye Ba kanl mar ve ehircilik Müdürlü ünün 18/09/2012 tarihli yaz s nda; Esenyurt ilçesi, Nam k Kemal Mahallesi, 5943 parsel numaral ta nmaz n imar plan nda Emsal; 2,00, konut alan nda kald belirtilmektedir. K ymeti : 40.000,00 TL
KDV Oran : Takip konusu konut finansman ndan kaynakland ndan KDV den muaft r. Kayd ndaki erhler : Tapu kayd ndaki gibidir. 1. Sat Günü : 21/05/2014 günü 15:00 - 15:10 arası 2. Sat Günü : 25/06/2014 günü 15:00 - 15:10 arası Sat Yeri : Büyükçekmece 1 icra müdürlüğü kaleminde. Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse icra ve iflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha soma ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2012/5334 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 14/03/2014 (İİK m. 126) (*) ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 24949 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Hazırlayan: Anıl BUDAK
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
Derbi, basketbol yerine rezillik
M
üthiş bir spor haftası geçirdik. Türkiye açısından tırmanan başarılar insanımızın ruhunu okşadı. Fenerbahçe ile Galatasaray’ın oynadığı ve sarı kırmızılıların şampiyonluğu ile sonuçlanan bayanlar basketbol finali spordaki ömür boyu gördüğümüz bir rüyanın gerçek olmasıydı. Düşünebiliyor musunuz, iki Türk takımı Avrupa Şampiyonluğu için karşı karşıya ve kupa mutlaka Türkiye’ye gelecek. Fenerbahçe’nin masa tenisindeki finali, daha öncesinde Fenerbahçe voleybol takımlarının şampiyonluğu, Beşiktaş ve Galatasaray’ın yine basketboldaki zaferleri, diğerleri ve yolun belli bir yerine dek yürünen başarılar. Şimdi de bizi hafta sonundaki BeşiktaşFenerbahçe derbisi bekliyor. Belki Fenerbahçe’nin şampiyonluğu garanti gibi. Ama sonuç Galatasaray’ı da ilgilendiriyor. Zira ikinci olan direkt şampiyonlar ligine gidecek. Ama biz tüm bunlar yerine neyi ön plana çıkarıyoruz. Vicdan ile cüzdan arasında değil, şerefsizlikle para arasında kalanlar yüz yılı
SPORDA HALK PAZARI
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Salih ve futbol anlayışı Onur BELGE onurbelge@aydinlikgazete.com
Hak eden Şair Eşref deviren çınarlarımız olan büyüklerimizin şike yapacağını, söylerken utanmıyorlar. Hapşu deseniz sizi mahkemelerde sürüm sürüm süründüren paralel yapı durumu gülerek seyrediyor. İnsanlarılıs kendilerini buna göre “dizayn” ediyor. Son durum biliyorsunuz, bir kısım “azgın azınlık” ile Aziz Yıldırım arasındaki küfürleşme. Bakın asla Galatasaray taraftarı demedim, çünkü Fenerbahçe Başkanı da öyle demiyor. Keşke sayın Aziz Yıldırım haklı bile olsa kendini
tutsaydı. Paralel yapının yöntemi ile yapılan kışkırtmalara kapılmasaydı. Hemen belirteyim, onun değil, hiç kimseninin küfürünü hoş karşılamam. Ama burası Türkiye, önce ana avrat düm düz git. O sana edince kendine arka bulmak için “Galatasaray taraftarına etti” de, yemezler. Onlar ne Galatasaraylı, ne Fenerbahçeli, ne Beşiktaşlı ve de diğerlerindendir. Onlar bu güzide camialarımıza yapışmış hastalıklı “ azgın azınlıktır.” Onlara şirin görünmek için arka çıkanlar da gerçek spor taraftarları tarafından lanetleniyorlar iyi bilsinler.
Son yıllarda giderek artan ve günümüzde doruğa tırmanan durumlar epeyce canımı sıkıyor.Bu konuda eleştirilerimi dile getiriyorum. Ama Şair Eşref’in bir dörtlüğüne rastlayınca anladım ki, bu hastalık çok eski. Şiirin tarihi 1907, yani Fenerbahçe’nin kurulduğu yıl. Ama siz aşağıdaki benzetmeleri alın, hake-
den devlet, kulüp, gazete, televizyon, spor sayfaları, spor programları yöneticilerine uygulayın, bakın nasıl da örtüşüyor.
Kişi, kamil oldu mu üstad derecesinde, Ona madde üstünde bir değer vereceksin... Baktın ki; hali, tavrı değişti meslise gelişte, Çüüşş... deyip sırtına bir semer vereceksin!..
Fenerbahçe Salih Uçan’ı nereye koyacağını bilemiyor. Daha doğrusu Türk futbolu bilemiyor. Nedeni basit, çoğu teknik adamlar, sahadaki futbolcuyu alıp kendinden başka bir şey yapmaya çalışıyor. Sonra da eski yetenekleri bile körelmeye başlayınca “tembel, koşmuyor” falan deyip hatayı yok ettikleri yeteneğin sırtına yükleyip işin içinden sıyrılıyorlar. Buna tipik örnek Antalyaspor karşısında seyrettiğim Salih’tir. Maçın başından itibaren yaptığı hareketlerle tribünleri ayağa kaldırdı. Kendisi olan şeyleri yaptığında top ayağına ne de çok yakışıyor, ben de onu seyretmeye doyamıyorum. Şimdi işin öteki perdesine geliyorum. Neden daha fazla dakika alamadığını, ben dahil eleştirmenler sorgulayınca, “çalışmıyor, güçsüz” laflarıyla savunma yapıyorlar. Geçeceksiniz, Salih ve diğerlerinin bir futbol yapısı var. Kendi yaptıkları, yapamadıklarına göre “ çok fazla.” Ve eğer siz iyi bir teknik adamsanız ondakileri alır, takımınıza monte eder, böylece yararlı taraflarını öne çıkarırsınız. İşte Arda Turan örneği. Kuvveti en iyi yükleyen takım olan Galatasaray’daki bitik durumuna bakın, Atletico Madrid’teki güçlü yere basışına. Verin onlara Salih’i, 6 ay sonra ne olacağını hep birlikte görürüz. Yani hata olmayanda değil, onu yapamayanda. O da kendisi için söylenenleri biliyor, olmayan şeyleri yapmaya çalıştı. Yani rakibi kovalarken sert oynamaya, daha fazla savunmaya falan. Ne oldu, daha 10. dakikada sarı kartı gördü. Durmadı, devam etti, az daha iki sarı karttan oyun dışı kalacaktı. Dahası ne oldu, zaman zaman attığı ters çalımlar ve paslarla en az 3 rakibini saf dışı bırakırken, diğer işleri daha fazla yapayım diye bunlardan da oldu. Salih, genç kardeş, belki şu anda herkese yazdıklarım yanlış gelecek. Ama kendi futbolunda ısrar et. Bunu yaparken saygısız ol demek istemiyorum. Diğer şeyler zamanla gelecek. Aksi takdirde bizim seni beğendiğimiz Salih, yani kendin olmazsın, o zaman da... Neyse gerisini boş ver. Sadece gençliğinde futbol ve spor yazarlığı sırasında başından buna benzer şeyler geçmiş bir ağabeyin aktardığı deneyimleri olarak kabul et.
2 5 KUPA BURSASPOR
GALATASARAY
ASLAN’I Kupada yarı yarı final final rövanş rövanş Kupada maçında maçında 2-0 2-0 geriye geriye düşen düşen Galatasaray, müthiş müthiş bir bir geri geri Galatasaray, dönüşle maçı maçı 5-2 5-2 kazandı, kazandı, dönüşle finale finale adını adını yazdırdı. yazdırdı. Sarı-KırSarı-Kırmızılılarda Burak Burak maçın maçın son son mızılılarda anlarında oyundan oyundan atıldı atıldı anlarında
2
BURSASPOR
Frey *, Şener *, (Dk.74 Ozan *), Civel li İbrahim *, Basser *, Şamil *, Belluschi *, **, Volkan **, Yasin *, (Dk.64 Sestak *), Ferhat Kiraz **, Fernandao **, (Dk.88 Enes ?) T.D.: İrfan Buz
GALATASARAY HÜSEYİN ŞUEKİNCİ
T
ürkiye Kupası yarı final rövanş maçında Galatasaray, deplasmanda Bursaspor’a konuk oldu. 2-2 biten ve oldukça tempolu geçen ilk maç, dün de devam etti. Mücadeleye her iki takım da istekli başlarken, karşılıklı ataklar vardı ancak gol sevinci yaşayan olmadı. Skorda dengeyi değiştiren taraf Bursaspor oldu. 28’de sol çaprazdan kullanılan serbest vuruşa Fernandao kafayı vurdu, savunmaya çarpan top Muslera’yı yanıltınca ağlarla buluştu: 1-0. Ev sahibi çok geçmeden farkı 2’ye çıkarttı. 33’te Hızlı gelişen Bursaspor atağında Şener’in güzel ortasında yine Fernandao güzel bir vole ile topu ağlara gönderdi: 2-0.
Tam ilk yarı bu skorla bitti derken, Sneijder sahneye çıktı, Bursa savunmasının hatasından gelen topu şık bir vuruşla filelerle buluşturdu: 2-1. İkinci yarı düdüğü çalar çalmaz Galatasaray fırtınası esmeye başladı. Goller ve final art arda geldi. Önce 50’de Selçuk penaltıdan eşitliği sağladı: 2-2. Hemen 53’te Burak, Veysel’in sert şutunda dönen topu tamamladı: 2-3. Çok geçmeden Burak bir gol daha attı, takımını rahatlattı. 68’de güzel paslaşmalar sonucu Sabri’nin şık pasını boş kaleye gönderen yıldız oyuncu farkı 2’ye çıkarttı: 2-4. Kalan dakikalarda Bursaspor oyundan düştü, 71’de yine penaltıdan Melo ile bir gol daha bulan Galatasaray 5-2’lik galibiyetle finale yükselden ilk takım oldu.
Kupa’da bugün
16. dakikada saha karıştı
E-Bilet uygulanmadı
Bilet fiyatlarına tepki
Süper Lig ve PTT 1’inci Lig’de oynanacak bütün maçlarda uygulanması kararlaştırılan E-Bilet uygulaması, Bursaspor - Galatasaray maçında uygulanmadı. E-Bilet’te ilk uygulamanın Atatürk Stadı’ndaki maçta olması beklenirken,Yeşil-Beyazlı kulüp bu maçta normal bilet sistemine devam etti.
Türkiye Kupası rövanş maçında, Bursaspor’un Galatasaray taraftarları için ayrılan bilet fiyatlarını 800 TL olarak belirlemesi büyük tepki çekti. Bursaspor Yönetim Kurulu’nun misafir takım tribününe uyguladığı 800 TL’lik bilet nedeniyle Sarı-Kırmızı taraftarlara ayrılan bölümün büyük bir kısmı boş kaldı.
K
düştükten sonra, Sneijder’in ısrarla oynaması ve arkadaşlarını oynatması sonucu soyunma odasına 1-2 ile gitmeyi başardı. İkinci yarıda da Sneijder, tam anlamıyla futbol resitali verip, Sabri ve Burak da ona ayak uydurmaya başlayınca, bir anda goller arka arkaya gelmeye başladı Galatasaray için. Selçuk-Yekta-Telles’in ekibe
Orhan
SALKINAZ uyum sağlama çabası uzun süren deplasman suskunluğu sona erdirirken, ister istemez “daha önce neredeydiniz?” sorusu geliyor akla. Son söz: ikinci yarıdaki futbolu tahmin edebilse, G.Saray taraftarı 800 TL’lik fiyatı sineye çeker, tribünde yerini alırdı.
lında soru işareti olmasın. Stadyum yapılıyor. UEFA kurallarına göre 2 stad bildirmemiz gerekiyordu. Bu sebepten dolayı Olimpiyat Stadı’nı bildirdik. Yeni stattaki locaların büyük kısmı satıldı. Artık Beşiktaş gerçek bütçeler üzerinden yönetilecek. Transfer calışmaları bu bütçe ile yapılacak. Slaven Bilic’in elbisesi Beşiktaş ile uyuştu ama futbol bu duygular ile yönetilecek bir spor değil. Ama temennimiz hocamız ile uzun süreli bir kontrat yapmaktır. Ben ve yönetim kurulu arkadaşlarımın hedefi Avrupa’da kupa almaktır.”
Sorun yokmuş! Beşiktaş’ta antrenman sırasında kavga eden Uğur Boral ve Veli Kavlak birlikte açıklama yaptı. Uğur Boral yaptığı açıklamada “Bir anlık sinir. Derbi maçın stresi var. Yumruk attığım söylenemez. Atmadım ama şimdi atabilirim. Ben biraz sinirlendim. Ben onun ağabeyiyim. İstersem döverim, istersem beş dakika sonra severim. Bunlar takımda es-
prisi konusu oldu. Tekme tokat dövmüşüm. Bana başkan dedi ki ‘Veli’yi öp’. Ben de dedim ki ‘Veli’nin neresini öpiyim?’’ diyerek esprili bir cevap verirken Veli ise “Yumruklaşma gibi bir şey yok. İnternetlerde yazıyor sanırım. Şaşırdım yani. Bana da gelip söylediler, tekme tokat yumruklaşma. Antrenmanlarda böyle şeyler oluyor” açıklamasını yaptı.
Çarşı’dan E-Bilet’e boykot Beşiktaş’ın taraftar grubu Çarşı, hafta sonu Fenerbahçe ile oynanacak olan derbiye EBilet uygulaması nedeniyle gitmeyecek. Resmi twitter hesabından bir açıklama yapan Çarşı, ‘Futbolu hayata feda ederiz’ sloganıyla
7 golün atıldığı maçın 16. dakikasında sinirler gerildi. Bursaspor’un atağında yerde kalan Volkan Şen ile Burak Yılmaz, bir anda itişmeye başladı. İkilinin sözlü tartışmasına oyuncular ve teknik ekip de dahil oldu. Sahanın içine giren Mancini, Burak’ı sert bir şekilde saha kenarına getirerek sakinleştirmeye çalıştı. Maçın hakemi İlker Meral, her iki futbolcuyu da sarı kartla cezalandırdı.
Final tesellisi ötü geçen sezonun ardından, Bursa karşısında bu sezon hiç bir deplasmanda atmadığı kadar gol bulan Galatasaray için Türkiye Kupası finali bir teselli olmanın ötesine geçmeyecek doğal olarak. Ama ikinci yarıdaki futbol, çok şey ifade ediyor. İlk yarıda silik, isteksiz emekliler topluluğu halindeki Galatasaray, 2 farklı geriye
Türkiye Kupası yarı final rövanş maçında Antalyaspor ile Eskişehirspor 1-0’ın rövanşında bugün Akdeniz Üniversitesi Stadında karşı karşıya gelecek. Hakem Mete Kalkavan görev yapacağı Türkiye Kupası yarı final rövanş maçı A Haber TV kanalından canlı yayınlanacak.
5
Muslera **, Sabri ****, Semih **, Haka **, Telles **, Veysel **, Melo ***, (Dk.7 n Ceyhun ?), Yekta **, (Dk.86 Koray 8 ?), Selçuk ***, (Dk.71 Umut *), Sneijder ****, Burak *** T.D.: Roberto Mancini Goller: Dk.28 ve Dk.33 Fernandao (Bursa), Dk.45+1 Sneijder, Dk.50 Selçu k (P), Dk.53 ve Dk.68 Burak, Dk.71 Melo (P) (G.Saray) Kırmızı kart: Dk.84 Burak (G.Saray) Sarı kartlar: Volkan, Şamil, Yasin, Belluschi (Bursa), Melo, Selçuk (G.Sa ray) Hakem: İlker Meral Stat: Atatürk
Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, gündemde sıcaklığını koruyan konularla ilgili açıklamalarda bulundu. Fikret Orman’ın Fenerbahçe derbisi, e-bilet uygulaması, stad, Bilic ve hedefler hakkındaki düşünceleri şöyle: “Fenerbahçe’nin bize maç vereceği iddiası atılıyor ortaya, bu çok komik. Böyle iddiaları ortaya atanlar işine baksın. Beşiktaş ve Fenerbahçe camiası bu oyunlara gelmez. Ligin bitmesine 5 hafta kala uygulamaya konulan E-Bilet sistemini doğru bulmuyorum. Ben Kulüp Başkanı olarak passolig kartımı aldım. Taraftarın ak-
Orman: İddialar komik!
Derbi’nin hakemi Halis Özkahya TFF, MHK tarafından yapılan açıklamaya göre, 30. haftada Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında Atatürk Olimpiyat Stadı’nda 20 Nisan Pazar günü oynanacak derbi maçı, hakem Halis Özkahya yönetecek. Özkahya’nın yardımcılıklarını ise Mustafa Emre Eyisoy ve Ekrem Kan yapacak.
Emenike’den gözdağı! Sezon başındaki tutuk görüntüsüyle eleştiri alan ve teknik direktör Ersun Yanal’ın ilk 11’inde tercih etmediği Emenike, sezonun ilerleyen haftalarında form tutmuş attığı goller ve asistleriyle takımına büyük katkı sağlamıştı. Son Antalyspor maçında cezası nedeniyle forma giyemeyen ve 3 maçtır gol sevinci yaşayamayan Emenike, artık gözünü şampiyonluğa ve Beşiktaş maçına çevirdi. Beşiktaş’a karşı çok zorlu bir maça çıkacaklarını ifade eden Nijeryalı golcü, bu maçta fileleri havalandırmak istediğini belirtirken, şampiyonluk yaşayarak Dünya Kupası’na katılmak istediğini söyledi.
paylaştığı görselle birlikte Fenerbahçe derbisine gitmeyeceklerini duyurdu. Açıklamada ayrıca ‘Kombinelerimiz olduğu halde tribündeki yerimizi almayacağız. Olimpiyat Stadı’nın dışındayız bekleriz’ ifadelerine yer verildi.
Trabzon’da transfer harekatı başladı! Gelecek sezonun kadrosunu oluşturmak için şimdiden transfer çalışmalarına başlayan Trabzonspor, Gaziantepsporlu Orhan Gülle ve Muhammet Demir’le Eskişehirsporlu Erkan Zengin ve Bursasporlu Şener için nabız yoklamaya başladı. Bordo-Mavililerin önceliğinin Gaziantepsporlu Orhan Gülle ve Eskişehirsporlu Erkan Zengin’in olduğu belirtildi. İki futbolcuya Beşiktaş’ın Cenk Tosun transferinde yaptığı gibi sezon bitmeden imza attırmak isteyen Trabzonspor yönetimi, oyuncuların kulüplerinden de görüşme yapmak için izin istediler. Yönetimin bu futbolcuların dışında Gaziantepsporlu Muhammed Demir ve Bursasporlu Şener Özbayraklı’yı da transfer etmek isteyen teknik sorumlu Hami Mandıralı’nın raporu doğrultusunda takas teklifini de gündemine alacağı bildirildi.
T.C. STANBUL ANADOLU 3. CRA VE FLAS DA RES MÜDÜRLÜ ÜNDEN SIRA CETVEL LANI Dosya No : 2013/41 flas Müflisin Adı, Soyadı : GALATASARAY HOLDİNG EĞİTİM VE SAN A.Ş Sicil No :104917-51215 Müflis masasındaki 1 ila 11 kayıt sıra numaralar arasındaki alacak ve istihkak iddialarının tahkik ve tetkik işlemi bitmiş, İ.İ.K.un 206.ve 207 maddeleri gereğince iflas idaresince düzenlenen alacaklılar sıra cetveli incelenmek üzere daireye bırakılmıştır.
Sıraya ait şikayetin ilan tarihinden itibaren 7 gün içinde İcra Tetkik Mercii’ne, alacağın esasına ve miktarına ilişkin itirazların ise ilan tarihinden 15 gün içinde Asliye Ticaret Mahkemesi’ne İ.İ.K.un 235. maddesine göre yapılması gerekir. İ.İ.K.un 232. 234. ve 235. Maddeleri gereğince tebliğ ve ilan olunur. 10.04.2014 BASIN: 24871 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI
ESAS NO : 2014/38 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK : --PAFTA NO : ---ADA NO : -PARSEL NO : 314 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 7875,00M2 MAL K N ADI VE SOYADI : HAVVA BABALI-HÜSEY N KIZI HASAN BASR BABALI-REF K O LU HAT CE BERBER-REF K KIZI GÜNER ÇAKIR-REF K KIZI KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : 24,72 M2 RT FAK HAKKI : 544,59 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti, davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri.dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 01/04/2014 BASIN: 24751 (www.bik.gov.tr)
ESAS NO : 2014/39 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK :PAFTA NO :ADA NO :PARSEL NO : 313 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 12625,00M2 MAL K N ADI VE SOYADI : SAL H KURTULU -NEC P O LU ÜKR YE GÖRDEB L-NEC P KIZI SAN YE BELO-AD L KIZI GÜLER BA LI-AD L KIZI KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : RT FAK HAKKI : 1379,69 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti, davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 01/04/2014 BASIN: 24752 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI
ESAS NO : 2014/40 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK : PAFTA NO : ADA NO : PARSEL NO : 353 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 8800,00M2 MAL K N ADI VE SOYADI : AZ Z AL-ÜZEY R O LU KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : - RT FAK HAKKI : 56,54 M2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti,davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 01/04/2014 BASIN: 24753 (www.bik.gov.tr)
ESAS NO: 2014/43 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK : PAFTA NO : ADA NO : PARSEL NO : 352 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 6600,00 M2 MAL K N ADI VE SOYADI : SMA L KASAP- SA O LU KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : 21,86 M2 RT FAK HAKKI : 773,02 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti, davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 02/04/2014 BASIN: 24756 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI
ESAS NO: 2014/44 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK : PAFTA NO : ADA NO : PARSEL NO : 438 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 5063,00 M2 MAL K N ADI VE SOYADI : ŞABAN KASAP-İSA OĞLU KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : 26,21 M2 RT FAK HAKKI : 758,90 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti.davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 02/04/2014 BASIN: 24757 (www.bik.gov.tr)
ESAS NO : 2014/45 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK : PAFTA NO : ADA NO : 1051 PARSEL NO : TARLA VASFI : 5974,08 M2 YÜZÖLÇÜMÜ : MAL K N ADI VE SOYADI : SAL H KASAP- SA O LU KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : 69,94 M2 RT FAK HAKKI : 1453,57 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti, davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 02/04/2014 BASIN: 24759 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI
ESAS NO: 2014/46 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK : PAFTA NO : ADA NO : PARSEL NO : 296 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 4400,00M2 MAL K N ADI VE SOYADI : HATİCE CİCAK-SULEYMAN KIZI KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : RT FAK HAKKI : 56,39 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti, davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 02/04/2014 BASIN: 24761 (www.bik.gov.tr)
ESAS NO: 2014/47 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK : PAFTA NO : ADA NO : PARSEL NO : 437 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 4521,00 M2 MAL K N ADI VE SOYADI : ABAN KASAP- SA O LU KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : RT FAK HAKKI : 411,18 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti, davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 02/04/2014 BASIN: 24762 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI
T.C. MANYAS ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI
ESAS NO : 2014/48 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KÖYÜ MEVK : PAFTA NO : ADA NO : PARSEL NO : 299 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 9000,00M2 MAL K N ADI VE SOYADI : MEHMET BABALI-HALİL OĞLU KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKT R K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : RT FAK HAKKI : 236,67 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti, davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 02/04/2014 BASIN: 24763 (www.bik.gov.tr)
ESAS NO : 2014/49 Esas KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : BALIKES R L -MANYAS LÇES NEC P KOYU MEVK : PAFTA NO : ADA NO : PARSEL NO : 1049 VASFI : TARLA YÜZÖLÇÜMÜ : 5525,09M2 MAL K N ADI VE SOYADI : SAL H TÜRKÜCÜ-SAL H O LU KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : ELEKTIR K ÜRET M A. GENEL MÜDÜRLÜ Ü KAMULA TIRILAN ALAN : 2,07 M2 RT FAK HAKKI : 661,27 m2 Davacı Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından yukarıda ada, parsel numaraları, malikleri yazılı taşınmaza ilişkin olarak hizalarında belirtilen yüz ölçümü için taşınmazın bedelinin tesbiti, davacı idare adına tescili ve yol olarak terkini davası açılmış olup, iş bu ilanın ilan tarihinden itibaren ilgililerin ve hak sahiplerinin 30 gün içinde idari yargıda iptal davası ve maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri, dava açılması halinde mahkememize bildirilmesi, kamulaştırma işlemine karşı dava açılmadığı takdirde işlemin kesinleşeceği ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin ilgililer adına Ziraat Bankası A.Ş Manyas Şubesine yatırılacağı 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 10/4 maddesi gereğince ilan olunur. 02/04/2014 BASIN: 24764 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Hazırlayan: Füsun İKİKARDEŞ
fusunikikardes@aydinlikgazete.com
Öğretmen bekleyen vatan toprakları 1933-1934’de şehirlerde çocukların yüzde 75’i, köylerde yüzde 20’si ilkokula gidebiliyordu. 1935 yılında, askerliğini onbaşı ve çavuş olarak yapan köy gençlerinin, kısa bir eğitimden geçirilerek kendi köylerinde eğitmen olması kararı alındı.
17 Nisan 1940’ta çıkarılan 3803 sayılı kanunla bu okullar Köy Enstitüsü’ne dönüştürüldü. DP’nin ve toprak ağalarının yoğun baskısıyla 1947’de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, DP iktidarında da 1954’te Köy Enstitülerinin tamamı kapatıldı.
17 NİSAN 2014 PERŞEMBE
KURULUŞ 1921
MAVİ TUMANLI MISTIK nasıl başöğretmen oldu? O mavi tumanlı çocuklar ellerinde mandolin, keman çalıyordu. Atatürk’ün çağdaş devrimlerinden biriydi. Saffet Arıkan ile erlerin, başçavuşların eğitilmesi projesini birlikte hazırladılar. Geliştirmek ve yasalaştırmak Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’e kısmet oldu
M FÜSUN İKİKARDEŞ
ustafa Durmuş, 1929 doğumlu bir başöğretmen. 1942 yılında Malatya Akçadağ’ın Ören Köyünde, yalın ayak başı kabak bir köylü çocuğuydu. İlkokulu bitirmişti, ama o yıllarda ilkokul sadece 3 yıldı. Beş sınıf okutacak halde değildi Cumhuriyet. Askerdeki çocuklar, başçavuşlar, Atatürk’ün önerisiyle okuma-yazma öğrenmiş, kursa tabi tutulmuş, eğitmen olarak kendi köylerine gönderilmişti. Mustafa Öğretmen, “Çok vefakar, çok candan, bize okumayı sevdiren eşsiz insanlardı onlar” diye saygıyla anıyor eğitmenlerini. Mavi tumanlı Mıstık da, 1942 yılında, bir “eğitmen mezunuydu”.
Köy Enstitüleri öncesinde eğitmenlerle başlayan aydınlanma hareketinde 17 bin öğretmen, 1300 sağlık memuru, 8500 eğitmen yetişti. Okullarını kendileri yaptı, toprağı işlemeyi öğrendiler. Öğrendiklerini köylerinde 20 yıl boyunca öğretmeyi taahhüt ettiler.
Sanki sihirli bir el değdi Mustafa Öğretmen anlatıyor: “Dokuz kardeş, kıtlık, 2. dünya savaşı, bir gram tahıl yok, ekmek yapacak buğday yok. Hayvanlarımızı da ekinlerimizi de askere göndermiştik. Hani İnönü’nün ‘Sizi aç bıraktımsa babasız bırakmadım’ sözü, işte o yıllardan geliyor.” *Nasıl tanıştınız Köy Enstitüsü ile? Beni sanki yukarıdan görünmez bir el aldı, götürdü, aydınlığa çıkarttı. İlk kez elektrik gördüm okulda. Mavi bir tumanım vardı, annem dikmişti. Gittiğimde üstümde o vardı. Aldılar beni, önce güzelce ha-
Mustafa Durmuş
mama soktular. Hamamı da ilk kez gördüm. Yeni çamaşırlar, çoraplar gömlekler, takım elbise ve bir çift postal verdiler. Traş da ettiler tabii. Aynaya bir baktım ki, “Bu ben miyim yav? Cennete mi geldim?” dedim. *Köy Enstitüsünden nasıl haberiniz oldu? Son sınıfa gelen öğrenciler, uygulamalı olarak ders görmek üzere, 1015 kişilik gruplar halinde köylere gelirlerdi. Bize de geldiler. “Kim okula devam eder” diye sormuşlar, Muhtar beni ve iki arkadaşımı tavsiye etmiş.
Biri gelmedi, ailesinden ayrılmak istemedi, biz iki çocuk gittik. *Aileniz niçin razı oldu? Karnımız doyacaktı. Sene 1942, kıtlık var. Ot yerdik. Akçadağ Köy Enstitüsü’ne gittikten sonra yemek gördük. Hafta boyunca yemeklerde çıkan ekmekleri biriktirir, haftasonu aileme götürürdüm. Yatılı kaldık. 4 ve 5’i okumamıştık, iki sınıfı bir yıla sığdırdılar. *Okumak diye bir rüyanız var mıydı? Başka hiçbir şansım yoktu. Köydeki ilk devlet memuru ben oldum.
İş içinde iş *Neredeyse 10 yaşında falansınız, okulda iş yaptınız mi? Köy Enstitüleri hiçbir okula benzemeyen bir okul. İş içinde iş ya-
pardık. Derslerin yüzde 50’si kültür dersleri, yüzde 25’i tarımsal dersler, kalanı da teknik dersler, atölye çalışmaları falan... Hiç vaktiniz olmuyor. Asker gibisiniz, nefis bir disiplin vardı. Ama
özlüyorum ki onları. Nasıl insanlardı, nasıl baba gibiydiler bizlere. Hababam’daki Münir Özkul’u gördükçe gözlerim dolar, benim öğretmenlerim işte öyleydi. Köy Enstitüleri’ne gelen öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı t arafından eğitilen en seçkin öğretmenlerdi. Coğrafya, fizik, Fransızca, tarım öğretmenlerimiz vardı... Fidan dikerdik, onları ellerimizle çocuk gibi besler, bakardık. Ben, diktiğim ağacın meyvesini yiyerek mezun oldum. *Tarlada da çalıştınız... İşlikleri, loljmanları, yatakhaneleri, hepsini elele verip biz yaptık. İlk yıl kuralları öğrendik, ikinci yıl öğrendiğimiz kuralları uygulamak için demir atölyesine, marangoz atölyesine, tarlaya, inşaata çalışmaya gittik. Kız erkek tarlaya giderdik. İnekler, koyunlar vardı, tam ul ok yıl 30 “Ben çbir hi , bir köy örneğini canlandıtım lış ça ak ar ol müdürü rtmedim, rıyorduk. Amaç, köye gitdi de y’ Be ür üd ‘M zaman , ür üd M tiğimizde köyümüzü ge. m di ben başöğretmen t vle liştirmekti. de da ya bir şirkette ul ok a *Kız erkek birlikte am r, ili ab ol dairesinde atürk de okuma konusu yadırganAt iş. r bi a şk ba ğü müdürlü ç hi da ra dı mı? kla cu başöğretmendi. Ço Bir sürü iftira attılar. im. Hep ‘Hocam’ dedirtmed Oysa, hepimiz kardeş-bacıy’ im en m et ğr ‘Ö dık. Hiç birbirimize aşık oldiye seslendiler.“ ilk sene mazdık, okuldan sevgilimiz olbize iş yapmazdı. Geziyorduk, tozuyorduk, ama tırmadılar, kuralders konuşurduk, tiyatro konuşuları öğrettiler. yorduk. Kütüphanemiz çok zengindi. *Öğretmen sıkıntısı yok muydu? Jean-Jacque Roussou, George WasUsta öğretmenler vardı... O kadar hington okurduk.
Köylere uçma zamanı Mezun olmak için kurul sizin öğretmen olacağınızı onaylayınca, köylere uçuruyor. 19 yaşından biraz küçüktüm, 1948’de 6. Dönem mezunu olarak öğretmen oldum. İlk görev yerim olarak, uça uça Maraş’ın Göksu ilçesinde, Binboğa dağının eteğinde, küçücük 35 hanelik bir köye (Yeniyapan) kondurdular. Ormancılıkla geçinen bir
köy. Lamba bilmez kimse, soba bilmez hiç kimse. Yağlı odunları yakıp ısınıyorlar, demet halinde yakıp asıyorlar, o da aydınlık veriyor. O köye gençliğimin 5 yılını bıraktım. Kız istemeye ben gidiyorum, doktoru ben oluyorum, 35 hanelik koca bir aile olduk. Ölürsem de burada öleceğim, dedim. Birinci sınıfta aldığım çocukları
5. sınıfta mezun ettim. Giderken de “okuyacaksınız” diye yemin ettirdim. Kimisinin ailesi ırgatlık yaparak okutmuş, kimisi Çukurova’ya gidip okumuş. Şimdi o küçücük köyde 3 doktor, 1 vergi müfettişi, bir Milli Eğitimci, 3 öğretmen, 1 emniyet amiri, 1 tarım memuru, 1 de avukat yetişmiş. Benim bildiklerim bunlar...
Destan’dan
Demir atölyesinde demir ustası yetiştirirlerdi. Demirden güzel bir şey yapamazsak not alamıyorduk. Tiyatromuz vardı, tiyatro oyunları üzerine mülazaralar yapıyorduk. Namık Kemal’in “Vatan yahut Silistre” oyununu oynamıştık. Sabahlara bayılırdım... Yaklaşık 500 kişi, güneşle beraber kalkar alana giderdik. Elele, harmandalı oynardık. Öyle bir eğitimcimiz vardı ki, Remzi Bey, ensesine kar dolar, yine de üşümezdi. Onu öyle görünce biz de “üşüdük” diyemezdik tabii... Kız veya erkek öğrencilerin hepsinin yüzde 80’i mandolin çalardı. Akordeon, piyano, keman çalan arkadaşlarımız vardı. Konserler yapardık. Bey yıl boyunca ağır pedagoji öğrendik. Öğretmenlik formasyonunu alarak yola çıktık. 1947’de yüksek öğretmen okulu olarak hizmet veren Hasanoğlan kapandı, Köy Enstitüleri de 1954’te kapısına kilit astı. Köy Enstitülerinde yurttaşlık bilgileri, devletin onlara karşı görevleri öğretiliyordu. Bu bilgilerle yetişen Köy Öğretmenleri, köylere gidince ırgatlık yapmadı, bu da ağaların işine gelmedi.