Aydinlik 20140306

CASUS GEMİ GİDİYOR

HABERİMİZ SONUÇ VERDİ Gölge Hükümet

ABD 6. Filosu’nun istihbarat gemisi USS Taylor, Samsun Limanı’ndan Romanya’ya çekiliyor.

Haberimiz üzerine açıklama yapan Samsun Vali Yardımcısı Haluk Şimşek, “Romanya’dan römorkör yola çıktı.

Bu gemi, birkaç gün içinde götürülecek, bekliyoruz” bilgisini verdi. DERYA DERVİŞ’in haberi 12’de

ABD savaş gemisinin Montrö Sözleşmesi’ne aykırı bir şekilde 21 günü aşarak Samsun’da demirlemesini Aydınlık dün manşetten duyurdu. Samsun Valiliği de haberimizi doğruladı.

YARIN KİTAP GÜNÜ

TEK GIDA-İŞ GENEL BAŞKANI MUSTAFA TÜRKEL:

Levent Kırca

Mustafa Türkel

Oyumuz İşçi Partisi’ne Tekel işçilerinin direnişinde büyük mücadele veren Tek Gıda-İş Bşk. Mustafa Türkel, seçimlerde İşçi Partisi’ne oy vereceğini açıkladı. 9’da

KUMPASIN BELGESİ KURULUŞ 1921

6 MART 2014 PERŞEMBE - 75 KURUŞ

Aydınlık, Kayseri’de tespit edilen F Tipi hücrenin ürettiği belgeye ulaştı. Örgüte bağlı astsubayların, resmi belge yerine sahte emri yerleştirdikleri saptandı SAHTE TAL MAT

GERÇEK TAL MAT

F tipi örgüt, 2009’da dönemin Kayseri Garnizon Komutanı Tümgeneral Rıdvan Ulugüler’in imzasıyla yayımlanan 5 maddelik talimat üzerinden sahte belgeyi üretti. Zaman gazetesi de 16 Mart 2009’da, “Havacı Paşa, Kayseri’yi fişlemiş” başlığıyla haber yaptı. İkinci sahte belge de benzer şekilde üretildi ve Albay Cengiz Köylü hedef alındı.

Belgeyi üreten astsubaylar, o dönem başlatılan soruşturmada, F tipi adına çalıştıklarını itiraf etti. Ancak soruşturma bir süre sonra kapatıldı. Astsubaylar, TSK’daki görevlerine döndü. Kayseri’de görev yapan ve soruşturmayı yürüten komutanlar ise Balyoz davasından tutuklandı. CEYHUN BOZKURT’un haberi 10’da

Dinleme kodları F Tipi’nin elinde

T B soru turmas nda, “F tipi yap n n, 2012 y l na kadarki tüm dinleme ar ivini kopyalad ktan sonra sildi i” ö renildi. Cemaat irketlerinin, kaynak kodlar na sahip oldu u da do ruland . Ulusal Kanal, 3 ubat tarihli haberinde, o firmalar n, Cemaat’e yak n TUSKON Fethullah Gülen ve HÜRS AD’a üye oldu unu duyurmu tu. 10’da

Özdemir İNCE 8’de

Ufuk SÖYLEMEZ 6’da

Biz solcuyuz siz h rs z

Yok öyle ya ma!

Ağacına sahip çıkan köylüye ceza verildi ÖZLEM KONUR USTA’n n haberi 4’te

Altan Günbay

Güzel sanat, bir bakıma insanın yeniden yaratılmasıdır. Sanatçı, yaratmaya kendisinden başlar. Güzel sanat, güzel insanı yaratır. Biz sanat eserine hayranızdır. Aslında her eserin kaynağında ve izdüşümlerinde güzel insanlar vardır.

Doğu PERİNÇEK

nternette dün Cemaat üyelerine ait dört ayr ses kayd ortaya ç kt . Kay tlarda, Fethullah Gülen’in doktoru oldu u öne sürülen ki i i adamlar ndan Bank Asya için 300 milyon dolar toplamalar n istiyor. 7 Ocak 2014 tarihinde gerçekle en görü mede Kudret Ünal adl doktor, bunu yapan i adamlar n n 10-20 umreye bedel sevap kazanaca n söylüyor. 8’de

Mehmet Ali GÜLLER 9’da

Sabahattin ÖNKİBAR 12’de

Bessam Ebu ABDULLAH 13’te

Erdo an’ n 7 direni takti i

20 Mart’ta görüntülü alt n vuru !

Suriye ‘devrim’ müftüsü

Tehlikeli gerginlik

Aksaray’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) binasının açılışından sonra başlayan olaylar dün gece de devam etti. 29 kişi yaralandı. 5 bin kişi Aksaray Valiliği’ne yürüdü

ASTSUBAYLAR ÖLÜMÜ GÖZE ALDI

10

Dün çıkan olaylarda polis müdahalesinin ardından eylemciler, yaklaşık 1.5 kilometre uzaklıktaki Aksaray Valiliği’ne yöneldi.

Gece saatlere kadar devam eden olaylar için Kayseri’den TOMA ve çevik kuvvet polisi takviyesi yapıldı.

Saldırgan üslubunu ciddiye almadığımız için adını şimdilik anmadan yazmaya devam edeceğiz.

Cumhuriyet okurları daha da aydınlansın: Yanındaki polis alınmasın diye hangi AKP’li bakanın şaibeli oğluna destek verdin?

ISSN 2146-2356

Ses kayıtları için başta ‘montaj’ diyen Erdoğan dün yargıya müdahale kayıtlarını doğruladı Erdoğan ve eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında geçtiği iddia edilen görüşmede Danıştay başkanlığına kimin seçileceği tartışılıyor. Kayıtlarda şu anki Danıştay Başkanı Zerrin Güngör üzerinde karar kılındığı ve Mehmet Emin Kuz’un seçimden çekilmesi gerektiği konuşuluyor.

Cemaat’ten 300 milyon $ karşılığında cennet vaadi

Cemaat kankasına sorular

Mehmet FARAÇ

Yargıya müdahaleyi kabul etti

11 Özlük hakları için ölüm orucuna başladılar. Türk bayrağına sarılı tabutla Ankara Abdi İpekçi Parkı’na yürüyen astsubaylar, haklarını alıncaya kadar parkta kalacaklarını ilan etti. OLCAY KABAKTEPE’nin haberi 7’de

Aksaray Valisi Şeref Ataklı, polisin müdahalesiyle çıkan arbedede, biber gazından etkilenerek hastaneye kaldırılan 19 kişinin taburcu edildiğini, yaralanan biri polis 2 kişinin tedavisinin ise sürdüğünü belirtti. Durdurulamayan olaylara Jandarma da müdahale etti. 12’de

Tayyip Erdoğan

Erdoğan, seçim sonrasına bıraktığı Cemaat operasyonunun konu başlıklarını da sıraladı: “Bankacılık, sınavlar, ajanlık faaliyeti, şantaj...” Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı adaylığında ve “3 dönem” şartında ise geri adım attı, “Mevcut Cumhurbaşkanımız devam edebilir” dedi. 11’de

Erdoğan-Gül-Gülen... Üçü birlikte kaybediyor Gül, Erdoğan’a mı yaklaştı? Bazı Cemaat sözcüleri dile getirmişti iddiayı. İslamcı çevreler katılmıyor. Denilen: “Gül, oturmaya devam ediyor. Asıl sorun siyasetsizlik.” Bugün ortada 3 odakları var: Erdoğan, Gül ve Cemaat. Demek: Üçü de “çıkmaz”ın adı.

RAFET BALLI’n n yaz s 4’te

Rus uzman: Karadeniz’de ABD hamle yapamaz AFAK TERZ ’nin söyle isi 13’te

Hazırlayan: Osman ERBİL

6 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Bir devletin çivisi nasıl çıkar...

Kıbrıs’ta savrulurken

B

Sayın Mehmet Ali Kışlalı soruyu patlattı: ‘Soner Albayım, Kıbrıs’ın stratejik önemi yok mu?’ Hiç düşünmeden cevap verdim: ‘Kıbrıs’ın önemini algılayamayan bir kurmay subay adayı Akademi’den mezun olamaz!’

Yolsuzlukların üzerinin örtülmesi Bay Erdoğan aldığı oylara güvenerek ve ulusal istenci (milli irade) yanlış ve işine geldiği gibi yorumlayarak her istediğini yapabileceğini sandı.

Rüşvet ve yolsuzluk olaylarının ise ortaya çıkmayacağını düşündü. Bu yolsuzluklar ortaya çıksa bile, yeni yasalar çıkararak bunları örtbas edebileceğini düşündü. Başbakan ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet konuşmaları için artık bunları inkâr edemiyor. Yalnızca “Başbakanı bile dinlemişler, bir başbakan nasıl dinlenir” diyebiliyor.

O, başbakan olmayı, padişah olmak sanıyor ve bu nedenle de hiçbir eleştiri kabul etmiyor. Her istediğini yapabileceğini sanıyor. Rüşvet ve yolsuzluklar için “Devletten bir şey çıkmış mı ben ona bakarım” diyor.

‘Selam verdim, rüşvet değildir deyu almadılar’ 2014 yılına geldiğimizde güzel yurdumuz dış dünyada saygınlığını yitirmiştir. Ulusal gelir düşmüş, üretim durmuştur. Ülke, nereden geldiği tam olarak bilinmeyen dış sıcak para girişiyle ayakta durmaya çalışmakta, bu para girişi yandaşlara akmaktadır. Dış borç Cumhuriyet döneminde hiç görülmemiş boyutta çığ gibi artmıştır.

Rüşvet ve yolsuzluk Osmanlı dönemini aratmayacak biçimde çoğalmıştır.

Fuzuli’nin “Selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar” noktasına gelmiş bulunmaktayız.

AKP yönetimi ülkeyi yalanlarla yönetebileceğini sanıyor. Gezi olayları sırasında camiye sığınan yaralılar için Başbakan “Camide içki içtiler”, Kabataş’ta başı örtülü bir kadına saldırdılar, cinsel tacizde bulundular” demiş, söylediklerinin yalan olduğu ortaya çıktığı halde bundan dönüş yapmamıştı. Şimdi 17 Aralık 2013 günü ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk olaylarını kapatmaya çalışıyorlar. Bunun için binlerce polisin, savcının, yargıcın görev yerlerini değiştirdiler. Çıkardıkları yasalarla adaleti tümüyle kendilerine bağladılar. İnternet Yasası ile herkesi kayıt altına almaya çalışıyorlar.

Yeni HSYK Yasası ile, yargıç ve savcılar Adalet Bakanının emrine sokulmuştur. Atanan yeni yargıçlar eliyle rüşvet ve yolsuzluk nedeniyle tutuklanan bakan çocukları ve Zarrab adlı bir İranlı, “kaçma kuşkusu yoktur, kanıtları karatma kuşkusu yoktur” diyerek şaşırtıcı biçimde salıverilmişlerdir.

Cumhuriyetin Ordusunun kahraman subayları, vatanseverler yıllardır uydurma suçlamalarla cezaevinde tutulurken yolsuzluk yapanların salıverilmeleri yürekleri yaralamıştır. Deniz Feneri yolsuzluğu da aynı biçimde kapatılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Müdürlüğü’ne bir yazı yazarak, 25 Aralık soruşturmasındaki telefon dinlemelerinin 15 Aralık tarihinden sonraki bölümlerinin silinmesini istemiştir. Bu girişim, tam bir kanıt karartmadır. Soruşturmanın üstü örtülmek istenilmektedir. Başbakan hukuk dışı bu yöntemlerle saltanatını sürdürebileceğini sanıyor.

Kimsenin kuşkusu olmasın, sabaha az kalmıştır. Bugünler geçecek, güzel Yurdumuz hak ettiği ak günlere kavuşacaktır.

Barış Güler

K

adim çağların tarihin içine sığmayan drama yazarı Sophokles’in şu sözleri hiç aklımdan çıkmaz: “Basit insanlar, sahip oldukları nimetin kıymetini elden çıkmadan bilmezler!” Kıbrıs konusundaki her tartışma bana bu sözleri yeniden hatırlatır.

Albay rütbesinde dönemin Deniz Silivri Cezaevi Kuvvetleri Komutanı Ora. Bülent Alpkaya’nın özel Sekreteri idim. Komutan’a bir nezaket ziyareti yapacak olan gazeteci Mehmet Ali Kışlalı’yı komutanlık giriş kapısında karşıladım. Komutan’ın programının uzaması nedeniyle, bir süre kendisini odamda konuk ettim. Ben de karizmatik bir gazeteci izlenimi bırakan Sayın Kışlalı, zarif ve alçakgönüllü davranışlarıyla, insanın ruhunda içten gelen bir saygı duygusu uyandırıyordu. İki binli yılların ilk günlerinde Kıbrıs sorunu, belki de Türk kamuoyunun ilk gündem maddesiydi. NTV televizyonunda İsak Alaton ile “Strateji” programı yapan emekli Kora. Atilla Kıyat’ın, “Kıbrıs’ın stratejik önemi abartılmamalı!” mealindeki sözleri basın yayın organlarında dolaşıyordu.

Belki de bu yüzden, Sayın Kışlalı soruyu patlattı: “Soner Albayım, Kıbrıs’ın stratejik önemi yok mu?”

Hiç düşünmeden cevap verdim: “Kıbrıs’ın önemini algılayamayan bir kurmay subay adayı Akademi’den mezun olamaz!”

Kıbrıs’ın altın tepside sunulması Ertesi gün Komutan için basın özetlerini derlerken, takıldığım bir yazı gözbebeklerimi büyüttü.

Duayen gazeteci Kışlalı şöyle yazmıştı: Bir denizci kardeşim bana, “Kıbrıs’ın stratejik önemi yoktur!” diyenin Akademi’den mezun olamayacağını söyledi!”

Ancak Kıbrıs ile ilgili olaylar, Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri için hiç de jeopolitik ve strateji di-

‘Esas güç halkın kalbindedir’

siplinlerinin öngördüğü istikamette seyretmedi. Avrupa Birliği üyelik hayalinin de narkoz etkisiyle, akıl tutulması yaşayan Türkiye, kendi geleceği olan Kıbrıs’ı altın tepsi içinde ezeli ve ebedi rakiplerine ikram etti.

Atatürk’ten sonra modern Türk tarihinin en büyük önderlerinden birisi olan eşsiz devlet adamı Rauf Denktaş, yiğit aydınlar Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu, Erol Manisalı gibi gerçek yurtseverlerin çabaları da sonucu değiştirmedi. Kıbrıslı Türkler, bir yıkım projesi olan Annan Planı’nı kabul etti. Kıbrıs’ta Türk çıkarlarını savunan asker ve aydınlar ise kendilerine ancak zindanlarda yer bulabildi!

Hilmi Özkök’ün Annan Planı’ndaki rolü Yargı zabıtlarına yansıyan bir ifade oldukça şaşırtıcı ve düşündürücüydü: “Annan Planı’nın oluşturulmasında ve referanduma sunulmasında direkt Dışişleri Bakanlığı ile temsilci olarak ben görüştüm. 2002’de Annan Planı durdurulmuştu. Daha sonra Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı olunca beni atadı ve çalışmalarımız sonu-

Denktaş Annan Planı görüşmelerindeyken İşçi Partisi “Denktaş’a Destek” yürüyüşü ve nöbetleri gerçekleştirdi.

29 Şubat 2004

Atatürk’ten sonra modern Türk ük tarihinin en büy i iris önderlerinden b t olan eşsiz devle , ktaş adamı Rauf Den u ğ yiğit aydınlar Do l Perinçek, Kema rol Alemdaroğlu, E k rçe Manisalı gibi ge yurtseverlerin ucu çabaları da son lı rıs değiştirmedi. Kıb Türkler, bir yıkım an projesi olan Ann i Planı’nı kabul ett cu Annan Planı’nın referanduma gitmesi sağlandı.”

Bu ifadeleri şöyle yorumlamak, acaba yanlış mı olurdu? Annan Planı için TSK’da bir direnç vardı.

Hilmi Özkök bu nedenle bir Annan ekibi kurdu ve yapılan çalışmalar sonucunda TSK bu planı benimseyen bir çizgiye getirildi.

‘Bir açıklama yapar mı?’

Turan Özlü

Avrupa Birliği’ne olan sevgisini çeşitli vesilelerle dile getiren Hilmi Özkök, belli ki Annan Planı’nın Türkiye’nin yararına olduğuna inanıyor ki bu görüşüne, açıkça ilan ettiği takdirde saygı duyarım. Acaba, emekli Org. Özkök, yargı kayıtlarına geçen bu be-

Atatürk’te birleşmek ve Cumhuriyet’e sahip çıkmak

G

elecek için umut ışıkları saçan, ne yaptığını ve ne istediğini bilen mücadeleci aydınların halka öncülük ettiği bir ülke olmayı denedik mi? Bir zamanlar böylesine idealler için yola çıkan gençlerimizi, aydınlarımızı hain ve devlet düşmanı diye diye vurduk, idam ettik, zindanlarda çürüttük ya da yurtdışına kaçırttık. Yıllar sonra da yüzümüz kızarmadan ülkenin nasıl kurtarıldığını bir marifetmiş gibi anlattık.

Arkasından da bu mücadeleyi yapan gençlerimizi, aydınlarımızı romantik olmakla, hatta solcu olmamakla itham ettik.

Hem de bu ithamlar, söz konusu mücadeleyi yürütenlerin yol arkadaşlarından geldi, üstelik acımasızca. Halkı, gençliği, üniversiteleri ve aydınları korkutan, sindiren, onları kendi kabukları içine çekilmeye zorlayan uzun bir dönem sonunda zaten bu günkü duruma gelmemiz kaçınılmazdı.

‘Enerjimizi boşa harcamak’ 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında Bakan çocukları gözaltına alındı.

ği bir süreçte, artık geri dönülmez bir yola mı girilmişti!

KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu; Geçirdikleri acı tecrübelerden sonra, Kıbrıslı soydaşlarımızın Annan Planı benzeri bir yıkım projesine bir kez daha onay verebileceklerine ihtimal vermiyorum.

Ancak yine de en önemli görev size düşüyor. Türkler önderin peşinden gider! Şu anda Türkiye’den beklediğiniz desteği almamış olabilirsiniz. Hatta belki de baskı altında bulunuyorsunuz! Ve hatta Türkiye’de muhalefet yapanlar bile size sırtlarını dönmüş olabilir.

Kıbrıs’ta AB fonlarıyla desteklenen Annan Planı’na “evet” mitinglerinden.

Amiral Soner POLAT

Erol ERTUĞRUL

aşbakan Bay Erdoğan’ın hukuk tanımaz tutumuna, Cumhuriyet’i dönüştürme ve ülkeyi barış adına bölme eylemine bir de rüşvet ve yolsuzluklar eklendi.

Cumhuriyetimiz kurulduğundan bu yana hiç böyle bir dönemi yaşamadık. Geçmişten bu yana devleti yönetenler ülkenin bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına hep bağlı kaldılar. Hiçbir Cumhuriyet yöneticisinin “barış ve açılım süreci” adı altında ülkeyi bölme eylemine tanık olmadık. Hiçbir Cumhuriyet yöneticisi Cumhuriyeti kuran kuşakları karalamaya, Cumhuriyet düşmanlarını aklamaya çalışmadı.

Eli kalem tutan, ağzı laf yapan herkesin söylediği gibi 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’lerin

yol açtığı, adeta taşlarını döşediği karanlık bir dönem sonunda, Kasım 2002’deki seçimle birlikte ülkenin rejimini geri dönülmez bir şekilde değiştirmeye ve siyasi İslamı yerleştirmeye çalışan 11 yıllık AKP iktidarıyla geldiğimiz noktada, yeni alternatifler ve çözümler üretecek yerde enerjimizi geçmişi sorgulamak ve birbirimizi kötülemekle harcıyoruz. Kalemini oynatan ya da ağzını açan herkes geçmişi, geçmişte olanların suçlularını, kendilerinin o zaman söylediklerinin nasıl doğru çıktığını, haklılıklarını hikâye ediyor. Bir kısmı ise hiç umursamaz görünüyor olup bitenler karşısında. Bazıları ise sadece daha iyi ve kolay yaşamanın veya lüksü elde etmenin yolunu bulmuş ve yeni döneme uyum sağlamış, yeni patronlarına biat etmeyi kendilerine münasip görmüşler.

Anıtkabir’deki milyonlar ya da Cemaat’le işbirliği Ülkenin rejimi değiştiriliyormuş, ülkenin üniter yapısı ortadan kaldırılıyormuş, Kıbrıs’taki, Ege’deki ve diğer denizlerdeki hak ve menfaatlerimiz başkalarına peşkeş çekiliyormuş, TSK ve ülkenin

milli kurumları belini doğrultamayacak hale getirilmiş, ülke ABD ve AB’nin güdümüne girmiş ve bağımsız hareket edemez hale gelmiş; bunları bir avuç yurtseverin dışında umursayan var mı?

Bazen ümitleniyorum. Haziran Direnişi’nde, Milli Merkez çalışmalarında ve 10 Kasım 2013’te milyonların Anıtkabir’i ziyaretlerinde olduğu gibi... İnsanlarımız Cumhuriyeti, onun temel niteliklerini ve milli güçleri, ülkenin bağımsızlığını sahipleniyorlar; sömürülmeye, haksızlık ve adaletsizliğe, yoksulluk ve yolsuzluğa karşı çıkıyorlar diye.

Sonrasında Cemaat- AKP çatışmasını fırsat bilerek, Cemaat’le işbirliği yapanları, daha çok oy almak ya da daha çok belediye başkanlığı kazanmak için Cemaat’e kucak açanları görünce kırılıyor ümitlerim. Cumhuriyet ortadan kaldırılıyor ama herkes kendisinin toplayacağı parsa peşinde. Cumhuriyet rejimi geri dönülmeyecek bir şekilde dönüştürüldükten ve bunu hedef alanlarla işbirliği yaptıktan sonra bütün belediye başkanlıklarını alsanız neye yarar! Ülkenin bölünmesini veya bölünme yoluna girmesini önleyemeyecekseniz iktidar

yanlar karşısında, Türk Milleti’ne bir açıklama yapması gerektiğini düşünüyor mudur?

Kişisel görüşüme göre, Annan Planı’nın Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edilmesi, Türk tarihinin en karanlık sayfasıdır. O gün bir utanç günüdür. Çünkü tarihte ilk kez Türkler, kendi oyları, kendi özgür iradeleri ile kendi kutsal devletlerinden vazgeçtiler. Somut olarak ülkelerini kaybedecek; evlerinin ve arazilerinin mülkiyet haklarını tartışmaya açacak, karşılığında avuçlarına AB’nin soyut, belirsiz istekleri sıkıştırılacaktı!

Eski Yugoslavya’da; ağır baskı, sistematik tecavüz, zulüm, işkence ve toplu katliama maruz kalan Boşnakların nasıl yılmadan mücadele ettiğine, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı Temsilcisi olarak bizzat Türk birliğiyle gittiğim Bosna’da tanık olmuştum.

Buna karşılık, refah düzeyi Türkiye Türklerinden daha iyi durumda olan Kıbrıslı soydaşlarımız, küçük maddi koşullar nedeniyle en büyük manevi varlıkları olan kendi devletlerinin ayaklarının altından kayıp gitmesine, kaygısızca onay verdiler!

Ancak Türkiye’de ve dünyadaki her Türk’ün kalbi sizinle, Kıbrıs’la birlikte çarpıyor! “Peki nasıl oluyor da, her Türk bizi desteklerken, onları temsil edenler bizim yüzümüze bile bakmıyor!”diyebilirsiniz. Bu haklı sorunun cevabı, uzun bir tartışma konusu! Ve inanın, şu aşamada cevabın bir önemi de yok! Bakın “El Pepe” olarak tanınan Uruguay Devlet Başkanı Jose Majica ne diyor: “Esas gücün hükümette olduğunu sananlar yanılıyor, esas güç halkın kalbinde yatıyor.

Bunu anlayabilmem koskoca bir hayata mal oldu!”

Hiç kimse kaderinden kaçamaz. Ama büyük insanlar, kaderlerine meydan okur! Tarih size çok ağır bir sorumluluk yükledi!

Siz, şu andan itibaren sadece adadaki Türkleri değil, dünyanın her yerindeki Türkleri temsil ediyorsunuz. Ya şanlı bir direniş sergileyerek, isminizi Türk tarihinin ölümsüzleri arasına yazdıracak ya da kendi devletine son veren bir kişi olarak hatırlanacaksınız.

‘Kahramanlar arkadan hançerleniyor’ Ayrıca Türkiye’nin de, nere- Rauf deyse bütün anayasal kurumlarıy- Denktaş la bu plana destek vermesi ve KKTC’yi adeta bu planı kabule zorlaması inanılacak bir olgu değildi. KKTC’nin efsane Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a yapılanları ise bir türlü hazmedemedim.

Kahramanların bile arkadan hançerlendi-

İsmail Hakkı PEKİN olsanız ne yazar! Ülkenin bir iç savaşa gitmesini önleyemeyecekseniz oy oranınızı artırsanız ne olacak!

Aydınlarımızın, aydın dediklerimizin, kendisini Atatürkçü, Kemalist, demokrat, liberal, solcu diye adlandıranların kısırdöngüsü; sen haklısın, ben haklıyım ya da ben doğruyum çekişmesi devam ediyor. Cumhuriyet tarihe karışıyormuş ne gam!

Nasıl olsa yıllar sonra birileri hataları birilerine yükler. Tabii konuşturup yazdırırlarsa.

Birliği sağlamanın ve kaostan çıkmanın fırsatı Hâlâ geçmişe saplanıp onu bunu suçlamaya devam mı edeceğiz? Yoksa asgari müştereklerde birleşip topluma yeni alternatifler mi sunacağız?

Tabii geçmişin, geçmişteki hataların sorgulaması, eleştirisi yapılmalıdır. Ama bunu yapmak için zaman ve ortam uygun mudur? Çözüm Cemaat ya da AKP ile işbirliği yapmak mıdır?

ABD’den icazet almak mıdır? Önümüzde ülkemizin kaderini belirleyecek üç seçim var.

Birincisine 24 gün kaldı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi Ağustos ayında. Genel Seçimler 2015 yılında. Cumhuriyeti korumak isteyenler, ülkenin bölünmesine karşı olanlar, bağımsız, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinden yana olanlar, halkının sömürülmediği ve insanca yaşadığı bir ülkede yaşamayı yeğ tutanlar birleşebildi mi? Özellikle bu seçim ve daha sonrakiler geri dönülmez bir değişimden önceki son çıkış.

Birliği sağlamak ve kaostan kaçınmak için belki de son fırsat bu seçimler. Onun bütün yurtseverler Atatürk’te birleşmeli ve Cumhuriyeti korumak için ortaya çıkan bu fırsatı heba etmemelidir.

Halkımız milli güçleri iktidara getirmek için Atatürk’te birleşerek Cumhuriyet’e sahip çıktığını haykırmalıdır.

Cumhuriyet’i dönüştürmeye çalışanlara, Cumhuriyetçi görünüp ona sahip çıkmayanlara, sadece kendi menfaatleri doğrultusunda hareket edenlere “Artık yeter’’ deme zamanı gelmiştir.

6 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan:Osman ERBİL

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

‘İKİNCİ ADAM’IN TORUNU BİLGEHAN, ERDOĞAN’A SERT ÇIKTI: Mustafa MUTLU

İnönü üç metrelik kumaşın hesabını verirdi C

Gülsün Gülsün Gülsün Gülsün Bilgehan Bilgehan Bilgehan Bilgehan Toker Toker Toker Toker

HP Ankara Milletvekili ve eski Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan Toker, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İnönü’yle ilgili sözlerine sert tepki gösterdi.

Bilgehan, İsmet İnönü’nün ölümünün 40. yıldönümünde yazılı bir açıklama yaptı. İnönü’nün bu dönemde, belki hayattayken karşılaşmadığı kadar ağır saldırı ve hakaretlere uğradığını ifade eden Bilgehan, “Yaşarken kendisiyle ilgili iddiaları tek tek çürütmüş, hesabını veremediği tek bir olay bile olmamıştır.” dedi. İnönü’ye yapılan saldırıların aslında Atatürk’ü hedef aldığını her zaman söylediklerini belirterek, “İki ayyaş” söyleminin de bunun bir başka kanıtını olduğunu kaydetti. Bilgehan, rüşvet yolsuzluk operasyonuna da

değinerek, tepkisini şu memleket için kurtuluş ifadelerle dile getirdi: yoktur’ sözünü hatır“İnönü ailesi saldılatıyor olması bir terılara tarihsel gerçeksadüf değildir. Bugün, lerle yanıt vermeyi terİnönü’ye insafsızca salcih ediyor. Günlük sidıranların, utanma güyasi polemiklerin içine nüdür.” Bilgehan, çekilmeyi ise reddediTwitter hesabından da yor. Ancak son geliş“Hırsızlara yanıt yok” melerin ardından, ölüiletisini paylaştı. münün 40. yıldönüİnönü’ye münde İnönü’nün dü- Erdoğan’ın Adıyaman’da Adıyaman’dan rüstlüğünü hatırlatmakastırdığı pankart. saldırmıştı ta yarar görüyorum.

Erdoğan önceki gün Adıyaman’da, Unutulmasın, üç metrelik bir kumaşın hesabını bile yıllar sonra faturasını İnönü’ye “diktatör” diyerek şöyle koTBMM’ye getirerek veren bir liderdi nuşmuştu: “Bakınız, aradık sorduk, İnönü. Son yolsuzluk ve rüşvet id- diktatörü bulduk. Ey CHP, senin içinde.. diaları üzerine birçok kişinin, onun, Kim? İnönü. İşte İtalya’da, biliyorsunuz ‘Bir memlekette namuslular da na- orada Nazi faşizmi iktidar olduğunda mussuzlar kadar cesur olmadıkça, o onları ilk tebrik edenlerden olmuştu.”

Fezlekelerde katakulli Yolsuzluk soruşturmasındaki bakanların fezlekeleri Cemil Çiçek tarafından sumenaltı edildi. Meclis’in tatile girmesi beklenip fezlekeler işleme konmadı ammer Güler ve Erdoğan Bayraktar’la ilgili fezlekeler, 27 Şubat’ta gönderilmiş Aralık rüşvet operasyonunun ve 28 Şubat’ta Meclis’e ulaşmıştı. Ediardından dört eski bakanla nilen bilgilere göre, TBMM Başkanı ilgili hazırlanan fezlekelerin Çiçek, fezlekeler hakkında bir işlem 27 Şubat’ta Meclis’e gönderildiği, ancak yaptırmayıp, Meclis’in bir gün daha fezlekelerin Meclis Başkanı Cemil Çi- çalışarak tatile girmesini bekledi. Ancak çek tarafından iki gün gizlendiği ortaya Meclis tatile girdikten sonra da fezleçıktı. Fezlekelerin seçim öncesi kelerin ulaştığı bilgisi saklandı.

TBMM’de okunması önlendi.

Yolsuzluk ve rüşvet soruşturması Çiçek, itiraf etmek nedeniyle haklarında fezleke hazırlanan zorunda kaldı Sır gibi saklanmasına rağmen, fezdört eski bakan hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan lekelerin TBMM’ye geldiği ortaya çıfezlekelerinin TBMM’ye 27 Şubat ta- kınca Cemil Çiçek de bunu itiraf etrihinde gönderildiği, ancak Çiçek’in mek zorunda kaldı. Çiçek; “Dosya hiçbir işlem yapmadan beklettiği an- bize 28 Şubat akşamı geldi. 1 laşıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Mart’ta Meclis toplandı. 2 Mart kaynaklarından edinilen “Ankara’ya sabahı da tatil oldu. Biz gerekli gönderildi” bilgisi sonrasında fezleke- incelemeyi yaptık. Meclis’in ilk lerin izini süren basın mensupları, bu birleşiminde bu bilgiyi sunacağız” fezlekelerin TBMM’de sumenaltı edil- diyerek, yaptığı sumenaltı opediği bilgisine ulaştılar. Eski bakanlar rasyonunu masum göstermeye çaEgemen Bağış, Zafer Çağlayan, Mu- lıştı. Çiçek, fezlekelerin TBMM’de-

AYDINLIK/ANKARA

17

ki işlem sürecini ise “formalite” diyerek geçiştirdi.

Kamuoyundan 5 gün boyunca saklanan, Meclis’te de iki gün boyunca sumenaltı edilen fezlekelerin; Meclis İçtüzüğü uyarınca, TBMM Başkanlığı’na ulaştıktan sonra işleme

Cemil Çiçek

alınıp, Genel Kurul’da okutulması gerekiyor. Bu arada CHP, eski bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar hakkındaki fezlekelerin milletvekillerinin incelemesine açılması için TBMM Başkanlığı’na başvurdu.

Fezlekeleri Meclis’e gelen eski bakanlar Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar, Muammer Güler ve Zafer Çağlayan

Gül: Erdoğan dinlendiğimi söyledi

AYDINLIK / ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanını dinlediler” iddiasını yalanladı ve kendisinin dinlenmediğini söyledi. Abdullah Gül, odasının dinlendiği iddialarıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Benim makamım ve odalarımla ilgili böyle bir şey söz konusu değil. Onlarla ilgili günlük çok düzenli tedbirler alınır” dedi. Gül daha sonra, “Ama bazı ortam dinlemelerinin olduğunu, doğrusu Sayın Başbakan bana da söyledi” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan ise, İran ziyareti sonrası uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, “Yani öyle şeyler geliyor ki önümüze, Cumhurbaşkanı’nın dinlenmesinden benim dinlenmeme kadar. Meclis Başkanı’na varıncaya kadar, ailelerimize, çocuklarımıza varıncaya kadar herkesi dinlemişler. Böyle bir şey olabilir mi?” ifadelerini kullanmıştı.

‘Cumhuriyet’i yıkmak suç olmaktan çıktı’ Tüm Öğrekarşılık Gezi Parkı tim Elemanları ve hak arayışı gibi Derneği (TÜeylemlere katılanMÖD) Genel lar, cezalandırılBaşkanı Prof. Dr. makta, üniversiteRecep Akdur, Recep Akdur lerden atılmakta.” son zamanlarda üniver- Marmara Üniversitesi sitelerde Yüksek Öğre- İletişim Fakültesi’nde tim Kurulu (YÖK) Yö- yaşanan olayın da tam netmeliği’ne aykırı veri- anlamıyla bu olduğunu len disiplin cezalarına belirten Akdur, “Cumtepki gösterdi. Akdur, huriyet’i yıkmaya yönelik açıklamasında şunları davranışları suç saymasöyledi: “Hazırlanan yan YÖK, eylemlere kaYÖK Disiplin Yönetme- tılan eğitimcileri, Cumliği’yle Cumhuriyet’in ni- huriyet’i yıkmak suçlateliklerini değiştirmeye masıyla cezalandırmakyönelik kalkışmalar suç tadır. Bu, anlaşılabilir bir olmaktan çıkarıldı. Buna şey değildir” dedi.

mustafamutlu@aydinlikgazete.com

İstanbul’da, kendisine oy vermeyecek aday var... Peki, hedefi ne?

İ

nsanlar seçime neden girer?

Elbette yeterli oyu alıp bir koltuğa kurulmak ve ülkeyi ya da belediyeyi yönetmek için... Önümüzdeki yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na öyle bir aday talip oldu ki; amacı seçilmek falan değil...

Hatta çevresindekileri sık sık uyarıyor: “Sakın bana oy vermeye kalkmayın...”

Zaten, kendisi de kendisine oy vermeyecek...

Bu ilginç adayın adı, Selen Gülün...

Caz piyanisti ve besteci...

Seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmasının nedeni ise sandık başlarında etkin denetimin sağlanmasına hizmet etmek...

Kafanız mı karıştı?

Açayım: Özellikle son seçimlerde usulsüzlük yapıldığı iddiaları ön plana çıkınca, bu seçimlerde de benzer olayların yaşanmaması için sivil toplum devreye girdi.

Gezi Direnişi’nin hemen sonrasında, yani Temmuz başlarında iki oluşum ön plana çıktı.

Birincisi, “Sandık Başındayız Bağımsız Seçim Gönüllüleri Platformu...” İkincisi ise, “Oy ve Ötesi...”

Bu iki grup da tamamen aktif siyasette olmayan vatandaşlar tarafından kuruldu. Amaçları, yukarıda da belirttiğim gibi, adil ve şeffaf bir seçime katkıda bulunmak...

Oy ve Ötesi, bunun için muhalefetteki bazı partilerle işbirliğine gitmeyi tercih etti.

Bu grup çatısı altında şu anda yaklaşık 11 bin gönüllü bulunuyor ve bunların tamamı çeşitli siyasi partilerin kontenjanından sandık gözlemcisi olarak görev yapacak...

“Sandık Başındayız” ise “partiler üstü” kalmayı tercih etti ve bunun için yasal engelleri, “göstermelik” bir adayla aştı.

Diğer bir deyişle “çakma aday” belirledi.

İşte; bu aday Selen Gülün!

Her iki oluşum da amaçlarına ulaşmak için aylardır harıl harıl çalışıyor. Şu anda ulaşabildikleri toplam gönüllü sayısı yaklaşık 14 bin kişi...

Oysa İstanbul’daki 39 ilçede, 32 bin 165 sandıkta oy kullanılacak...

Yani en az 18 bin kişiye daha ihtiyaç var...

Hani yıllardır, “Bu çarpık düzenin bitmesi için biz ne yapabiliriz” diye sorup duruyorsunuz ya... İşte; size fırsat... www.sandikbasindayiz.org ya da www.oyveotesi.org adreslerinden detaylı bilgiye ulaşabilir ve “gönüllü” kaydınızı yaptırarak seçimlerde sandık gözlemcisi olabilirsiniz.

Seçimlerden sonra bana hâlâ, “Neler yapabiliriz” diyecek herkese, “Son seçimlerde sandık gözlemcisi oldunuz mu” diye soracağım...

“Hayır” yanıtını verenlerle kavga edeceğim.

Bilginize...

AKP’LİYMİŞ!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Osmaniye’deki mitinginde “Hırsız var” pankartı açan ve bu yüzden korumalar tarafından dövülen, ardından gözaltına alınan İbrahim Alıcı’nın AKP üyesi olduğu ortaya çıkmış...

Alıcı, AKP Adana Seyhan Teşkilatı’na kayıtlıymış...

Başbakan ne kadar meydan okursa okusun, AKP’de çözülme başladı! Çünkü bu ülkenin yoksul ama namuslu insanları geç de olsa gerçekleri görür hale geldi.

Peki; İbrahim Alıcı’ların sayısı fazla mı?

Henüz değil...

Ama rüzgâr değişti bir kez...

Bundan sonra her an her şey olabilir!

GÜNÜN SORUSU Başbakan dün, “Benim partim 30 Mart’taki seçimlerde galip gelmezse siyaseti bırakırım” dedi.

Cemaat’ten sızdırılan bilgide ise 25 Mart’ta Başbakan’la ilgili inanılmaz bir kaset daha yayınlanacağı ve o kasetin bugüne kadar dinlediklerimizden çok farklı olduğu, Başbakan’ın bir dakika bile o koltukta oturmaya devam edecek hali kalmayacağı iddia edildi. Sorum Başbakan’a: Onu bunu bırak da seçimlere kadar siyasette kalabilecek misin onu söyle!

İstemem, yan cebime koy!

A

KP’nin tüzüğünde yazıyor: Hiç kimse üst üste seçilemiyor!

Bakanlar bu yüzden istifa etti; belediye başkanlığına razı oldu. Çünkü Başbakan bu konuda en küçük bir ödün vermiyordu!

Ancak ne zaman ki kendi başının derde girdiğini gördü; Cumhurbaşkanı seçilmesinin “çantada keklik” olmadığını anladı; bu “katı kural” konusunda esneyebileceğini

hissettirmeye başladı. Örneğin; dün ilk kez, “Partim isterse kongreye giderim ama benim şahsi düşüncem, üç dönemin sonunda bir dönem dinlenme yönündedir” dedi.

Yani; “İstemem yan cebime koy” demeye getirdi.

Bana göre tablo net: Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin başından ayrılmaya niyeti de yüreği de yok...

Tabii onun planı bu ama...

Halkın ne diyeceğini zaman gösterecek.

GÜNÜN İSYANI! Cem TV’deki “Uyan Türkiye” isimli programda ve ana haber bülteninde, Zaman gazetesinin yayınladığı bir anketten söz edilmiş. Bu anket haberinde, iktidarın kan kaybettiğinden söz ediliyormuş. Bu yüzden Yüksek Seçim Kurulu, Cem TV’ye 9 gün yayın durdurma cezası vermiş... İsyanım YSK’ya: Anket sonucu yayınlamak suçsa, bu suçu her gün işleyen yandaş kanalları neden görmüyorsunuz?

Hazırlayan: Gökçen BEYAZ

6 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

ANKARA İmsak 04.47 Güneş 06.11 Öğle 12.08 İkindi 15.16 Akşam 17.52 Yatsı 19.09 HAVA DURUMU

Ankara: 5/12

g

İstanbul: 9/14

g

İzmir: 10/15

i

Antalya: 11/17

İSTANBUL İmsak 05.01 Güneş 06.28 Öğle 12.23 İkindi 15.30 Akşam 18.06 Yatsı 19.25

h

Adana: 12/20

h

Diyarbakır: 5/12

g

Erzurum: -2/3

b

Sivas: 4/11

g

Tunceli: 4/11

İZMİR İmsak 05.10 Güneş 06.33 Öğle 12.30 İkindi 15.40 Akşam 18.15 Yatsı 19.31

h

Trabzon: 12/18

b

Zonguldak: 9/14

g

Bursa: 6/14

g

Konya: 6/13

g

Rafet

BALLI rafballi@gmail.com

Erdoğan-Gül-Gülen: Üçü birlikte kaybediyor

D

ikkatli okurlar hatırlar.

“Gül-Gülen ittifakı”nı çok yazdım.

Yanına iki güç daha ekledim.

Kılıçdaroğlu CHP’si ve Bahçeli MHP’si.

Olgular da öyleydi.

Gelen bilgiler de. *** “İttifak fikri”nin özeti: Erdoğan’sız AKPCHP koalisyonuydu.

Abdullah Gül: Merkezdeki isim olacaktı.

Cemaat: AKP’de ve bürokraside yer alacaktı.

MHP: Yedek oyuncu.

İslamcı çevreleri dolaştığımı yazdım.

“Fikri” dile getirenler de dahil.

“Bu” çevreyle iki aydır görüşmemiştim. “İttifak”ın aktörlerine bakış değişmiş.

Açılan krediler büyük ölçüde tükenmiş.

Abdullah Gül’den başlayalım.

Erdoğan dönemi kapanacak.

“Yeni Türkiye” onun etrafında şekillenecekti.

Yeni değerlendirmelerin özeti: Gül’ün siyasi değeri devalüasyon geçirmiş.

Onlara göre manzara: Sistem tıkandı.

Devlet çözülüyor.

Toplum kutuplaştı.

Abdullah Gül: Bekliyor.

“Oturarak kazanma var mı?”

Anladığım kadarıyla Gül’den beklentileri: Daha fazla hasar meydana gelmeden.

Bir “taraf” şeklinde değil.

Bir “ağabey” gibi harekete geçmeli.

“Sağduyu”nun sesi olmalı.

“Bütünleştirici” olarak sürece müdahale etmeli.

Devleti işletmeli.

Yani: Erdoğan’ın gidişini hızlandırmalı. Çünkü: Erdoğan direndikçe hasar artıyor.

Gül, Erdoğan’a mı yaklaştı?

Bazı Cemaat sözcüleri dile getirmişti iddiayı.

Katılmıyorlar.

Denilen: Gül, oturmaya devam ediyor. *** Gül’ün son adımı.

DDK-Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirmesi.

Aynı çevreye tekrar sordum.

Ciddi bulmadılar.

Sadece güldüler.

“Bir şey çıkmaz.”

Kendi yorumumu aktardım.

Bir: Gül, sessiz kalmakla eleştiriliyordu.

Güya cevap verdi. “İnceletiyorum.

Raporlara göre hareket edeceğim” diyebilecek. İki: Ama yine risk almadı.

Kendisini bağlamadan 2-3 ay zaman kazandı.

Yani: Cumhurbaşkanı adaylık açıklamalarına kadar zamanı var. Üç: İncelenecek konular iki taraflı.

Hem Cemaat hakkındaki iddialar var.

Hem de Erdoğan.

DDK’nın yetkisi geniş.

Bütün kurumlardan belge isteyebiliyor.

Böylece: İki tarafın da dosyasını tutacak.

Dört: Yerel seçim sonucunu görecek.

Gelişmeleri izleyecek.

Güç dengesine bakacak.

Adımlarını ona göre atacak.

Sonuç: Gül yine bildiğimiz gibi.

Değerlendirmeye itiraz edilmedi.

Fakat: Temel bir soruna dikkat çekildi.

“Asıl sorun siyasetsizlik.”

“Siyasetçi de yok, yetişmiyor.”

Tespiti biraz açmalıyım. İslamcı çevre ne diyor: “Siyaset yok.

Siyasetçi de.”

Elbette bütün Türkiye için söylüyorlar.

Tartışılır.

Fakat: Kendi cenahlarında göremedikleri kesin.

Yani: İslamcı cenah için: Çıkış yolu gösterebilen yok.

Bugün ortada 3 odakları var: Erdoğan, Gül ve Cemaat.

Demek: Üçü de “çıkmaz”ın adı.

Tekrar İslamcılarla sohbetime dönelim.

Erdoğan defterini kapatmışlardı.

“Seçimde yüzde 80 de alsa, fark etmez.”

Niye: Geçti artık. Eski havasını bulamaz.

Türkiye’yi idare edemez.

“Meşruiyet” sorunu.

Sordum: Artık ne yapamaz?

Dalga geçtiler: “Eski tür ihale yapamaz.”

“Tayyip alamaz.

Müteahhitler de veremez.”

Manzara: Bittiğinin resmidir.

Erdoğan artık siyasetin terazisinde tartılmıyor.

Ya Cemaat?

Söylenenlere “ağır” demek, “hafif” kalır.

Cemaat algıları: “İyi anlaşılsın diye abartacağım.”

“Dershanelerinde çalışmış bir kadın gelse.

Temizlikçi olarak.”

“Camlarınızı sileyim dese, endişe ederim.”

“Acaba tuvalete bir şey koyar mı? Bilmem nerelerimizi seyrederler mi?”

“Türkiye’yi bu hale getirdiler.”

Not: Söylenen kadar, söyleyen de önemli.

Bir “düzey”deki yeni bakışı yansıtıyor.

“Yeni” diyorum.

Cemaati “ittifak”ın ortağı sayıyorlardı.

Kılıçdaroğlu CHP’si için bir not.

Cemaat: İslamcılarda bile “vebalı”muamelesi görüyor.

CHP: Cesur!

Bakalım: Cumhuriyetçilere kabul ettirebilecekler mi? İslamcı bünyenin reddettiği organı.

Özet: Bazı İslamcı dostlar haklı. “Çıkış yolu” gösteremiyorlar.

Sona gelen sadece Erdoğan değil. İslamcılık da duvara dayandı.

Siyasi İslamıyla Cemaat İslamıyla birlikte.

Türkiye’yi bir çıkmaza soktular.

CHP-Cemaat ittifakı, “çıkmaz”la ortaklıktır.

Türkiye sistem içi bütün yolları denedi.

Sıra “yeni”de.

Bölgede maden sahası istemeyen köylüler para cezalarının iptalini talep ediyor

Ağacına sahip çıkan köylüye 7 bin lira ceza kesildi Suçları köylerine yapılan madeni protesto etmek. Köylüler, ‘Neden ağaçlarımızı kesiyorsunuz’ dedikleri için para cezasına çarptırıldı ÖZLEM KONUR USTA

Ç

anakkale’nin Bayramiç ilçesine bağlı Kurşunlu köyünde feldspat madeni için ağaç kesilmesini istemeyen 7 köylü “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali’ suçundan 10 ay ile 1 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldı. 4 sanık hakkında verilen 10 ay hapis cezası 6 bin liraya çevrildi. 4 sanıkla ilgili hükmün açıklanmasını erteleyen mahkeme, köylülerden Nazmi Çetin, Ersin Çetin ve Tolga Gürel’in hakkında verdiği 1 yıl hapis cezasını 7 bin 200’er lira para cezasına çevirdi. Sanıklardan Muhtar Muharrem Gürel ise beraat etti.

6 bin lira para cezası verilen köylülerden Bülent Özüren, ağaçların kesilmesini protesto etmek için 22 gün açlık grevi yapmıştı.

Hakkındaki 6 bin liralık para cezası

ertelenen Kağan Baraş, Aydınlık’a yaptığı açıklamada, “3 köylüye hiçbir suçları olmadığı halde 7 bin 200 lira ceza verildi ve ertelenmedi. Bu köylülerin yıllık geliri zaten bu kadar. Bütün yıl ne yapacaklar?” diye tepki gösterdi.

‘10 katı cezaya razıyım’ Baraş olay gününü şu sözlerle anlattı: “İl Özel İdaresi, maden şirketine ait araçlara köyün dışında bir yol güzergahı belirledi.

Olayın yaşandığı gün köy meydanında protesto eylemi vardı. Şirketin aracı basın mensuplarının da aralarında olduğu 500 kişinin arasına daldı. Sonra da jandarmayı arayıp ‘Önümü kestiler’ diye şikayette bulundu.

Jandarma 3 köylünün ifadesini aldı. Mahkeme de bu 3 köylüye yasal hiçbir dayanağı yokken ceza verdi. Vali yardımcıları, Vali bey ‘Kanunla

Zehirlenen kardeşler ölümden kılpayı döndü

İ

zmir’in Buca ilçesinde, sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenen 3 kardeş ölümden kıl payı kurtuldu.

Olay, dün saat 02.00 sıralarında, Fırat Mahallesi’nde meydana geldi. 18 yaşındaki Ülkü Keleş, 16 yaşındaki Tuğçe Keleş ve 12 yaşındaki Kürşat Keleş kardeşler uyudukları sırada bacası tıkanan kömür sobasından sızan gazdan etkilendi. Uyanarak durumu farkeden Ülkü Keleş anne ve babasına seslenerek yardım

istedi. Bunun üzerine 3 kardeş dışarı çıkartıldı. Hastaneye kaldırılan çocukların sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.

Huzurevi’ndeki kadınlara kuaför sürprizi

K

ocaeli Gebze Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Darıca’daki huzurevinde kalan kadınlara kuaför getirterek sürpriz yaptı.

“Yarım elma gönül alma” adı verilen etkinlik kapsamında huzurevindeki kadınlara önce

saç tasarımı yapıldı ardından da fotoğrafları çekilerek hatıra albümü de hazırlandı.

Dünya Kadınlar Günü arefesinde böyle bir sürprizle karşılaşan huzurevi sakini kadınlar, saç bakımlarının yapılmasıyla kendilerini daha moralli hissettiklerini söylediler.

yolunuzu arayın. Hukuk devleti var’ diyor.

Birisi bana verilen kararın hukuki gerekçesini anlatsın, 10 katı ceza almaya razıyım. Evinizin üst katında birileri gelip bir şeyler yapsa ‘Ne yapıyorsun’ demez misiniz? Bu orman bu insanların 200 yıllık evi. Köylü, ‘Burada neden ağaç kesiyorsunuz?’ dedi. Suçlu çıkardılar.”

‘Talimat mı var’ Maden için köyden savcılığa en az 100 şikayet gittiğini ifade eden Kağan Baraş, savcılığın kamera görüntüleri ve belgelere rağmen şikayetler hakkında “koğuşturmaya yer yok” kararı verdiğini belirtti. Baraş, “Yaşananlar, Kazdağları’yla ilgili her türlü şikayetin reddi, köylülerin cezalandırılması gibi bir talimat olduğunu düşündürüyor” dedi.

Bülent Özüren, ağaçların kesilmesini protesto etmek için 22 gün açlık grevi yapmıştı

Hazırlayan: Gökçen BEYAZ

Türkiye’de kadının yeri

Şahin

MENGÜ sahinmengu48@gmail.com

TÜİK’in İstatistiklerle Kadın 2013 araştırmasına göre, kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı yalnızca yüzde 9. Ülkemizde eğitim düzeyi düştükçe doğum sayısı artıyor AYDINLIK / ANKARA

T

ürkiye İstatistik Kurumu, (TÜİK) İstatistiklerle Kadın 2013 araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Türkiye nüfusunun yüzde 49,8’ini kadınlar oluşturuyor. Türkiye’nin 76 milyon 667 bin 864 olan nüfusunda, kadınların sayısı 38 milyon 194 bin 504. Kadın nüfusun yüzde 24’ünü 0-14 yaş, yüzde 5’ini 1517 yaş, yüzde 11,3’ünü 18-24 yaş, yüzde 31’ini 25-44 yaş, yüzde 20’sini 45-64 yaş, yüzde 7,9’unu 65-84 yaş, yüzde 0,8’ini ise 85 ve daha yukarı yaş grubundakiler oluşturuyor.

Okuma yazma bilmeyen kadın en çok Şırnak’ta Araştırmanın sonuçları kadınların iş gücüne katılımındaki düşüklüğünü de belgeledi. İşgücüne katılımda kadınların oranı erkeklerin oranının üçte biri olarak tespit edildi. Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı cinsiyet ve yaş gruplarına göre incelendiğinde, tüm yaş gruplarında erkeklerin işgücüne katılma oranı kadınlara oranla daha yüksek. İşgücüne katılma oranı erkeklerde en yüksek yüzde 95,4 ile 35-39 yaş grubunda, kadınlarda ise yüzde 38,3 ile 25-29 yaş grubunda. Kadınların işgücüne katılma oranının en yüksek olduğu il yüzde 43,5 ile Artvin oldu. Ka-

Üniversiteli Enes’ten Akıllı Baret buluşu

Trakya Üniversitesi Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Enes Ekim, Akıllı Baret Kontrol Sistemi prototipi geliştirerek, iş güvenliğinde önemli bir buluşa imza attı. Türk Patent Enstitüsü’ne yaptığı başvuru kabul edilen ‘Akıllı Baret Sistem’ ile baretin gerekli alan ve zamanlarda kullanılıp kullanılmadığı yetkililere anında iletilecek.

Geliştirdiği inovasyonunülkeye büyük bir katma değer sağlayacağını söyleyen Enes Ekim, şöyle dedi: “Baret, kullanım zorunluluğu olan kişisel koruyucu. 2015 yılı için açıklanan resmi pazar payı 33 milyon dolar. Akıllı Enes Ekim Baret Kontrol Sistemini, baretin gerekli alanlarda ve gerekli zamanlarda kullanılıp kullanılmadığı raporlanarak iş güvenliği uzmanları ya da şirket yetkilileri tarafından anlık olarak masaüstü, web ve mobil ortamlarda görüntülenebiliyor. Bu sayede fabrika ve madencilik gibi alanlarda oto kontrol mekanizması oluşarak, iş güvenliği ve işçi sağlığı da korunacak. İlk prototipini üreterek Türk Patent Enstitüsü’ne geçtiğimiz yıl Kasım ayında patent başvurumu yaptım. Artık patent tescilini bekliyorum. Aynı zamanda Bakanlıklar ve sektörün ileri gelen firmaları ile görüşmelere devam ediyorum.”

musal alanda üst düzey kadın yönetici oranı yüzde 9,3’te kaldı.

TUİK’in verilerine göre, eğitim düzeyleri düşük olan kadınlarda doğum sayısı fazla.

Nüfus ve Konut Araştırması (NKA) sonuçlarına göre 2011 yılında, 15 ve daha yukarı yaşta ve en az bir evlilik yapmış okuryazar olmayan kadınların yüzde 74,9’u 4 ve daha fazla çocuk doğurmuş iken lise veya dengi

okul mezunu kadınların yüzde 4,8’i 4 ve daha fazla çocuk doğurmuş. Yükseköğretim mezunlarının yüzde 22,9’u hiç doğum yapmazken yüzde 1,9’u 4 ve daha fazla çocuk doğurmuş.

Araştırmaya göre işgücünde olmayan kadınların doğum sayısı daha fazla. İşgücünde olmayan kadınların yüzde 52,8’i 3 ve daha fazla çocuk doğurmuş.

TUİK’in verilerine göre,

Türkiye’de 2013 yılında okuma yazma bilmeyen erkek nüfus oranı yüzde 1,4 iken, kadınlarda bu oran yüzde 7. Okuma yazma bilmeyen kadın nüfus oranının en yüksek olduğu il ise yüzde 18,2 ile Şırnak. Erkeklerde ise bu oran yüzde 4,1 ile Mardin ilinde. Yükseköğretim mezunu nüfusun en yüksek olduğu il kadınlarda yüzde 15,3 ve erkeklerde yüzde 19,2 ile Ankara

olarak belirlendi

Evlilik yaşının en küçük olduğu il Niğde Kadınlarda ilk evlenme yaşının en küçük olduğu il ise Niğde. İlk evlenme yaşının en yüksek olduğu il, erkeklerde ve kadınlarda Tunceli. İlk evlenme yaşının en düşük olduğu il ise erkeklerde Afyonkarahisar kadınlarda Niğde.

Açıköğretime de şaibe bulaştırdılar AYDINLIK / ANKARA

‘Talimatı kim verdi?’

Y

aklaşık bir milyon gencin öğrenim gördüğü Açıköğretim Lisesi’nde, sınav kitapçıklarının sınav merkezi yerine gizlice özel bir matbaada basıldığı ortaya çıktı. 47 Ocak 2014 tarihinde yapılan Açık Lise sınavlarının sorularını mevzuata aykırı bir biçimde özel bir matbaada bastırıldığını belirten CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. günlük süreyi kapsayan Sınav sorularının sınav sorularının basım özel bir matbaada bayeri olarak MEB’in sılması olayının MEB Gölbaşı Adnan Günebürokratlarından gizli şoğlu Kampüsü’nde yer Nabi Avcı tutulduğunu belirten ayarlanmıştır. YönetCHP’li vekil önergesinde şöyle meliklere göre görevli personelin dedi: kampüsten çıkışları yasaktır. Ba“4-5 Ocak 2014’te yapılacak sım sırasında matbaada arızası sınavlar için, 2 Aralık 2013 ile 5 meydana gelmiştir ve görevli arıOcak 2014 tarihleri arasındaki 35 zayı giderememiştir. İstanbul’dan

Dibek Bakan Avcı’dan şu soruların yanıtı istedi: “Açıköğretim Lisesi sınav kitapçıkları makine arızası nedeniyle özel bir matbaada basılmış mıdır? Makine arızası olması halinde yapılacak iş ve işlemler nelerdir? Açıköğretim sınavı kitapçıklarında bu mevzuat neden uygulanmamıştır?

Semih Ofset’e MEB ne kadar ücret ödemiştir? Görevli personel kimin talimatı ile özel matbaaya gitmiştir? Sınav güvenliği ile ilgili olagelen teknik ekip de arırak bir önlem alınzayı çözemeyince, kammamasını nasıl değerpüsten çıkması yasak perlendirmeksiniz? Basoneller sorularla birlikte kanlık üst birimlerinin özel bir matbaaya gidip Turgut Dibek bu konu hakkında bilsoruları bastırmışlardır.

Bu yaşananlar ile ilgili olarak hiç- gisi olmadığı iddiaları doğru bir tutanak tutulmamış ve özel mudur? Sınavla ilgili olarak bir matbaada soruların basılması soruşturma açılmış mıdır? İhMEB bürokratlarından gizli tu- mali olan personeller hakkın ne işlem yapılmıştır?” tulmuştur.”

Göletteki kaçak onarılamayınca 6 yıldır sular boşa aktı

S

akarya’nın Taraklı İlçesi’nde 6 yıl önce ihaleye çıkan ve köylülerin bağışladığı 200 dönümlük eski ceviz bahçesi üzerinde yapımına 2 yıl önce başlanan Aydınlar Göleti’nin tamamlanmasına rağmen yapım hatasından dolayı su tutulamadığı öne sürüldü. Aydınlar köyü Muhtarı Şaban Tetik, derinliği 14 metre olması hesaplanan gölette su yüksekliği 80 santimi geçemediğini söyledi.

Muhtar Tetik, sulu tarım yapmak için 2008 yılında köylülerin gölet yapılması için 200 dönüm cevizliği Sakarya Özel İl İdare

Müdürlüğü’ne verdiklerini söyledi.

Tetik, 2011 yılında müteahhit firma tarafından yapımına başlanan ve 100 bin TL’ye mal olduğu belirtilen göletin aynı tarihte geçici kabulünun yapılmasından sonra su tutmaya başladığını belirterek şöyle dedi: “Göletin derinliği 14 metre olacaktı. Ancak, hesap uygulamada tutmadı. Göletin su yüksekliği 80 santimi bile geçmedi. Kaçak varmış. Şikayet ettik. ‘Bir şey yok’ dediler.

Aylarca gölette su kaçağı olduğunu anlatmaya çalıştık. Sonunda inandılar. Onarım yaptılar. Ancak yine

Şaban Tetik gideremediler. Son olarak Özel İl İdare çalışma yapıyor” Göletteki sorun nedeniyle Başbakanlığa da şikayette bulunduk-

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

larını ifade eden muhtar Tetik, göletin su tutmaması nedeniyle 6 yıldır bölgedeki suların boşa aktığını söyledi.

ŞAHİN BAKIŞI

6 MART 2014 PERŞEMBE

Önce hesap ver

T

ayyip Erdoğan geçtiğimiz Salı günü Adıyaman mitinginde İsmet Paşa’ya gene çirkin şekilde saldırdı.

Bu saldırının sebebi, şuuraltı Cumhuriyete ve Cumhuriyeti kuranlara duyduğu kin ve nefret. İsmet Paşa’nın geçmişinde verilemeyecek hiçbir hesabı olmadı.

O kadar olmadı ki, Uşak’ta Topkapı’da canına kastedenler dahi onu yolsuzlukla suçlayamadılar.

Ne onun, ne onun çocuklarının adları yolsuzluğa hiç bulaşmadı.

Hiç kimse, ne ona, ne onun çocuklarına avanta para verdiğini ağzına alamadı.

Ama senin oğlunun, yönetimindeki vakfa gelen para için “zekât mı, öbür türlü mü?” diye sorduğu anlaşılan ses bantları ortalarda dolaşıyor.

Nedir o “öbür türlü” olan, halka bir açıklasana Tayyip Bey. O diktatör diye nitelediğin İsmet Paşa’nın Başbakanı Saracoğlu, Başbakan iken, Başkanı olduğu Fenerbahçe takımının maçına çocuklarını parasını verip bilet alarak sokan adamdır.

Sen eşine dostuna telefon edip, kızına yirmi, yirmi beş bin dolarcık göndermesini istemekte bir sakınca görmezken, O cumhurbaşkanı iken oğluna senin çocuklarına istediğin paranın onda birini gönderemeyeceğini yazıyordu.

Tabii senin ve senin yakınlarının havsalanız bunları almaz.

Ama senin bakanlarının çocuklarının evinden de para kasaları ile, para sayma makineleri çıkıyor.

Bakanlarının rüşvet aldığını gösterir telefon konuşmaları ortalara dökülüyor.

Tayyip Bey en basit tarih bilgisinden de yoksunsun ama sana bir tavsiye de bulunayım.

Sen İsmet Paşa’ya diktatör diyeceğine yat kalk ona dua et, senin duan kabul olur mu onu bilemem, o yüce Allahın bileceği iş.

Paşanın Cumhurbaşkanlığı Kasım 1938’de başlar.

1939-1945 arası Dünya, elli milyondan fazla insanın öldüğü, ikinci büyük savaşı yaşar.

Bu büyük faciada senin baban dahil, bu ülkenin çocuklarının hiçbirinin burnu bile kanamadı. Onun için de sen babanın oğlu olarak Dünya’ya gelebildin.

Savaş bitti, 1946’da ONUN isteğiyle çokpartili siyasi hayata geçildi.

1950’de senin muktedirliğin gibi değil, gerçek bir karizmatik liderken, arkasında savaş meydanlarının toz ve barut kokusu olan muzaffer bir komutan, Lozan’ın büyük diplomatı sıfatları varken, kendi hazırlattığı Seçim Kanunu’yla seçimleri kaybetti ve iktidarı büyük bir olgunlukla rakiplerine teslim etme erdemini gösterdi.

Yani senin bile bu ülkede Başbakan olmanın yolunu açtı.

O öldüğü gün, dünya basını onun ölümünü “Çağın yetiştirdiği en büyük devlet adamlarından biri öldü” diye verdi.

Sen ölürsen bir gün, Allah gecinden versin, seni hatırlayan olur mu? Adını ağzına alan olur mu?

Bilmiyorum.

Allah gecinden versin diyorum, bunu önce insan olduğum ve fakat senin yansız ve bağımsız bir Yüce Divan’da yargılandığını görmek için istiyorum.

Ortaya dökülen telefon konuşmaları, onların tapelerinin elde ediliş şeklinin hukuk dışı olup olmaması başka şey, o yargılama sürecini ilgilendirir, ama sen evvelce, öyle işine geldiği için, yasadışı elde edildiği tartışmasız olan ses kayıtları için bile “nasıl elde edildiğine değil içeriğine bak” diyordun.

Onun için içeriği siyaseten tam bir utanç vesilesi ve her biri ayrı ayrı Yüce Divanlık suç olan iddiaların hesabını ver, yargıda aklan, ondan sonra CHP’nin geçmişine dil uzat.

Bu nasıl bir kuvvetler ayrılığı ki, bir işadamının yargı sürecine müdahale edilmesini isteyebiliyorsun.

Bu nasıl bir hukuk devleti ki, bir ihalenin hoşlanmadığın bir insana, bir gruba verilmemesi için bürokrasiye baskı yapabiliyorsun.

Yıl 1950, tek partiden çok partiye geçilmiş, CHP ve İsmet Paşa iktidardan gitmiş, Demokrat Parti gelmiş. İngiliz Başbakanı Sir Winston Churchill, İsmet Paşa’ya şu mektubu gönderir: “.......Bana öyle geliyor ki, tarih, general olarak kazandığınız zaferlerden başka, Türkiye Cumhuriyeti’ni İkinci Dünya Savaşı’nın vahim tehlikelerinden de sıyırıp geçirdiğinizi, aynı zamanda Mustafa Kemal tarafından sert mücadelelerle kurulmuş olan liberal ve gelişmiş hükümet sistemini nasıl koruduğunuzu hayranlıkla yazacaktır” diyor.

Burada sözü edilen, İsmet Paşa mı diktatör?

Hadi canım sen de!

T.C. GAZ ANTEP 2.(SULH HUKUK MAH.) SATI MEMURLU U TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/16 SATI Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Gaziantep İli, ahinbey lçesi, Ku çu köyü 106 Ada, 22 Parsel sayılı taşınmaz bir bütün olarak kullanılmakta olup, yaklaşık %35 lik kısım üzerinde 40-50 yaşlarında bakımı yapılmış zeytin ağaçları bulunmaktadır. Taşınmazın kalan kısmı ise kurum tarım arazisidir. Taşınmaz makineli tarıma uygundur. Taşınmaz bir bütün olup, hissedarlar arasında belirgin bir sınır yoktur.

Adresi : ahinbey, Kuçu köyü.

Yüzölçümü : 28.200,00 m2 Arsa Pay : Tam. mar Durumu : Belediye hududu ve mücavir alan s n rlar d ndad r.

K ymeti : 267.195,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : DOSYASINDA. 1. Sat Günü : 13/05/2014 günü 10:00 - 10:10 aras 2. Sat Günü : 10/06/2014 günü 10:00 - 10:10 aras Sat Yeri : GAZİANTEP ADLİYESİ MEZAT SALONU Sat artlar : 1- İhale apık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı ala-

caklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini gepmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.

2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir.

3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır.

4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet ipinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.

5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir.

6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/16 Satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 14/02/2014 BASIN: 14125 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

6 MART 2014 PERŞEMBE Hazırlayan: Recep ERÇİN

DOLAR

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Çarşamba 2.2041 Salı 2.2119

EURO

Çarşamba 3.0259 Salı 3.0436

BORSA

Çarşamba 63.668 Salı 62.876

ALTIN

(Cumh.)

Çarşamba 635 TL Salı 635 TL

FAİZ

Çarşamba % 10.97 Salı % 11.26

PETROL (Brent)

Çarşamba $ 108.29 Salı $ 109.61

*Serbest piyasa satış fiyatları

H. Ufuk

Üretim tehdit altında

SÖYLEMEZ Fax: 0312 467 78 93 ufuksoylemez@aydinlikgazete.com

Yok öyle yağma!

A

KP iktidar sarhoşluğu ile yürütmenin başı olarak, şimdi de “şarkıları” izinsiz “yürütmeye” başladı.

Ortaya saçılan yolsuzluk ve rüşvet iddiaları, yüz kızartıcı dinleme kayıtları, mahdumları ve bacanaklarıyla kabine boyu rezaletlerle iyice köşeye sıkışan iktidar, yerel seçimlerde panik halinde davranıyor.

O nedenle, 2011 seçimlerdeki yüzde 49’luk oy oranından en az 15 puan (bugün için) geriye düştüğü açıklanan (bknz. Sonar Araştırma Şirketi) AKP, şimdi de hiç sıkılmadan “milli” öğeleri ve değerleri kullanmaya çalışıyor.

Bir türlü, “Türküm” demeyen ve diyemeyen T. Erdoğan, “Atatürk’ten” ısrarla Mustafa Kemal diye bahseden T. Erdoğan, seçim kampanyasının en önemli ve iddialı propaganda malzemesi olarak, Orta Asya’da Türklerin efsane şarkısı “Dombra Dombra” yı kullanmaya başladı.

Nogay Türklerine ait bu şarkının, Kazakistan’ın Başkenti Astana’da yaşayan sahibi Aslanbek Sultanbekcov izinsiz kullanım nedeniyle AKP’ye dava açmaya hazırlanıyor.

MESAM üyesi olan Aslanbek Sultanbekcov bu korsanlık karşısında üzgün ve şaşkın. Şarkısının siyasi seçim malzemesi yapılmasını istemediğini söylüyor.

(Esasında “Dombra” Kazak Türklerinin kullandığı iki telli, parmakla çalınan ve bağlamanın atası sayılan bir çalgıdır.) Şimdi T. Erdoğan’a hep beraber soralım; Diyarbakır’da, bölücü kürtçü isyan ve kalkışma gösterisi yapanların doldurduğu meydanda, Atatürk Cumhuriyetine söven ve sanatçı diye takdim edilen bölücü Şivan Perwer denilen adamla, höykürerek, bağırarak “megri megri” diye şarkı söyleyip şov yapan siz değil misiniz?

Ne oldu da, seçimlerde özbeöz Türk dünyasının efsane şarkısı olan “dombra - dombra” yı üstelik “aşırarak” kullanıyorsunuz?

Sıkışınca Türklerin efsanesine ve şarkısına sığınıyorsunuz.

Ama her fırsatta, Türk milletini sıradan bir etnik kimlik düzeyine indirmeye çalışıyorsunuz.

Türk kimliğininin bu topraklarda kurucu unsur ve egemen kültür olduğunu, “Ne Mutlu Türküm diyene” sözüyle ise, köken ayırmadan, tasada - kıvançta, geçmişte ve gelecekte bir ve beraber yaşamak isteyen büyük bir milletin, eşit, özgür ve onurlu tüm üyelerinin kastedildiğini görmezden ve anlamazdan geliyorsunuz.

Allah büyük. Türk milletinin adına, birliğine, tarihine, kültürüne, diline yönelik her türlü gayrı milli söylem ve politikaların failleri, bugün Türklerin efsane şarkısını istismar ederek seçimlerde ondan medet umuyorlar. Şükür ki, bugünleri de gördük. T. Erdoğan ve hempalarına “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diye sormak lazım.

Onun jargonuyla seslenelim; “Eyyy! T. Erdoğan, Ulusalcılık, milliciliktir. Milli olmayan gayrı millidir. Atatürk’ün kapsayıcı ve kucaklayıcı milliyetçiliği tüm Türk Milletini kucaklar.”

Size tavsiyemiz, Türk milletini 36 etnik gruptan birisi seviyesine indirgeyerek, küçültmeye ve alçatmaya kalkışmayın. Gayrı milli söylemleri ve politikalarınızı derhal durdurun.

Hem bölücülük, perwercilik, hem “dombra dombra” olmaz, olamaz.

Kimse de yemez.

Yok öyle yağma!..

Ocak ve Şubat’ta normallerin üzerindeki sıcaklıklar meyve ağaçlarının erken tomurcuklanmasına neden oldu. TZOB, bu durumun baharda yaşanabilecek donlar açısından risk oluşturduğunu vurguladı AYDINLIK / ANKARA

Önceki yıllarda yaşanan don olayı yüzünden üreticiler zarar görmüşlerdi.

K

ış aylarının mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıklarda ve yağışsız geçmesi, kuraklık tehlikesinin yanında don riskini de gündeme getirdi. Dün bir açıklama yaparak çiftçileri uyaran, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, Ocak ve Şubat’ta mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcaklıkların, meyve ağaçlarında tomurcukların zamanından önce aktif hale geçmesine ve erken çiçeklenmeye yol açtığını bildirdi.

Ürünler zarar görüyor Bayraktar, “İçinde bulunduğumuz dönem gibi Ocak ve Şubat aylarında mevsim normalleri üzerinde seyreden yüksek sıcaklıklar, tomurcukların zamanından önce aktif hale geçmesine yol açmakta, erken çiçeklenmeye ve ürünün ilkbahar geç donlarından zarar görmesine neden olabiliyor” uyarısında bulundu.

Bu yıl da bazı yörelerde meyve ağaçlarında yer yer erken çiçeklenme olduğunu bildiren Bayraktar, “Aldığımız bilgilere göre, ülkemizin önemli meyve üretici illerinden Isparta, Karaman, Bursa, Bilecik, Sakarya, Balıkesir, Çanakkale, Düzce illerinde erik, kiraz, şeftali, badem, armut, elma, kayısı gibi meyve ağaçları erken uyanma başladı ve yer yer erken çiçeklenme gerçekleşti” diye konuştu.

Fotoğraf: DHA

UFKA BAKIŞ

TÜRKİYE ZİRAAT ODALARI BİRLİĞİ’NDEN (TZOB) ÇİFTÇİYE DON UYARISI

Fındıkta da durum kritik

Karadeniz Bölgesi için büyük önem taşıyan fındıkta da erken yapraklanma ve çiçeklenmenin meydana geldiğini belirten Şemsi Bayraktar, Mart, Nisan aylarında don yaşanması halinde fındığın

da zarar görme riski bulunduğunu bildirdi. Yıllık 2 milyar dolara yakın ihracat geliri sağlayan fındıktaki olası bir üretim düşüşü, bölgedeki on binlerce üreticiyi yakından ilgilendiriyor.

Çiftçiye, sayaç takma zorunluluğu ertelendi

TZOB Başkanı Bayraktar ayrıca, yeraltı sularına sayaç takma zorunluluğunun 2016’ya ertelendiğini bildirdi. Yeraltı suyu temini amacıyla kuyu, tünel vb. için kullanım belgesi almış olanların su ölçüm sistemi kurmaları için öngörülen sürenin, talepleri doğrultusunda, Resmi Ga-

zete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla, 1 Mart 2014’ten 2 Nisan 2016 tarihine ertelendiğini belirten Bayraktar, “Gecesini gündüzüne katarak tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlayan üreticilere, otomatik sayaç okuma sistemi kurmanın, ek bir yük getireceğini’’ ifade etti.

İran: Türkiye tahkimden vazgeçsin İ

ran, Türkiye’nin doğalgaz fiyatı konusunda uluslararası tahkimden vazgeçmemesi halinde verilen doğalgaz miktarının artırılmayacağını bildirdi.

DHA’da yer alan habere göre, adı açıklanmayan üst düzey bir İranlı yetkili, Türkiye’ye verilen doğalgaz miktarının artırılmasının ön şartının Ankara’nın fiyat anlaşmazlığı konusunda tahkimden vazgeçmesi olduğunu söyledi.

Fars Haber Ajansı’na konuşan yetkili, şunları söyledi: “İki ülkenin enerji yetkilileri arasında süren görüşmelerde Ankara İran’dan aldığı doğalgazın fiyatını düşürmek istiyor, Tahran ise Türkiye’ye sattığı doğalgaz miktarını artırmaktan yana.

Nitekim Assaluye enerji sahasındaki yeni gaz fazlarının faaliyete geçmesiyle Türkiye’ye verilen miktarı artırabilecek durumdayız. Ancak bunun için önce Türkiye’nin uluslararası tahkimden vazgeçmesi lazım” dedi.

Türkiye bir yandan İran’dan aldığı doğalgazın fiyatının bölgesel rayiç fiyat ortalamasından yüksek olduğunu belirterek fiyatın düşürülmesini istiyor. Diğer yandan da, İran’ın kış aylarında vermeyi taahhüt ettiği gazın yüzde 25’ini vermediğini belirterek İran’dan 2-2.5 milyar dolar arasında tazminat talep ediyor.

‘İki dava da yıl sonuna kadar sonuçlanır’ Dün Bosna Hersek Federasyonu Enerji, Sanayi ve Maden Bakanı Erdal Trhulj ile görüşmesi

sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da, İran’la doğalgaz anlaşmazlığına ilişkin bilgi verdi. İran’la olan tahkim davasına ilişkin bilgi veren Yıldız, “Geçen hafta dava görüldü. Bir yandan görülmeye de devam ediyor. İki farklı konu vardı. Bir eksik teslimat ve fiyat revizyonu, ikincisi gelen fiyatlar ile ilgili bizim talebimiz. İkisinin aynı anda görüldüğü bir tahkim sürecini izlemiştik. Talebimiz ikisinin ayrıştırılmasıydı. Çünkü hem ta-

rihleri itibariyle hem de miktarları ve istediğimiz oranlar itibarıyla iki farklı konu olduğunu söylemiştik.

Geçtiğimiz iki hafta içerisinde yapılan görüşmelerde bu iki davanın da ayrıştırılması lazım geldiği üzerinde tahkim heyeti bir prensip kararına vardı.

Bu bizim de doğru bulduğumuz bir karar. Temmuz ayında birinci kısımla alakalı kararın oluşmasını bekliyoruz. Yıl sonuna kadar da her iki davanın sonuçlanmasını öngörüyoruz” diye konuştu.

EKONOMİ SERVİSİ

Taner Yıldız

‘Her 5 kadından biri yoksul’

Turkcell, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü geleneksel hale gelen “Türkiye’yi Büyüten Kadın Liderler” etkinliği ile kutladı. Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş’ın ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte iş, sanat ve tıp dünyasının önde gelen isimleri bir araya geldi. Toplantının açılış konuşmalarını Selen Kocabaş ile Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı gerçekleştirdi.

Konuşmasında bine yakın kadınla şu anda bir arada olduklarını hatırlatan Kocabaş, “Halide Edip, Afife Jale, Sabiha Gökçen gibi kadınların hayat öyküleri başarı yolunda güzel örnekler oluyor bizlere.

Cinsiyet eşitliği, kadının ekonomik hayata katılımı konusunda daha alınacak çok yolumuz var.

Türkiye’de her 5 kadından biri yoksul. Gelişmiş ülkelerde kadın istihdamı yüzde 51’lerde, Türkiye’de yüzde 28. Turkcell olarak ‘Güçlü Kadın Güçlü Türkiye’ başlığı altında, her alanda fırsat eşitliği yaratabilmek amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz’’ dedi.

T.C. OSMAN YE 2. CRA DA RES TA INIRIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/495 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 19/02/2014 1. hale Tarihi 2. hale Tarihi hale Yeri No 1

: 09/04/2014 günü, saat 14:00 - 14:10 aras . : 30/04/2014 günü, saat 14:00 - 14:10 aras . : Akyar mevkii D-400 karayolu üzeri Öncüler tu la fabrikas yan Park 80 Yediemin Otopark - OSMAN YE MERKEZi / OSMAN YE

Takdir Edilen De eri TL. 22.000.00

Adedi 1

KDV %1

Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) 80FH003 Plakalı, 2001 Model, VOLKSWAGEN Marka, PASSAT Tipli, Gri (Refleks Gümüş) Renkli, 1896 cc Motor Silindir Hacimli, Dizel yakıtlı, 6 İleri Vites, Manuel Şanzımanlı, Araçta; Hava Filtresi, Motor Beyni, Hidrolik Fren Merkezi, Alternatör, Akü Bölgesi Plastik Kapak, oto teybi bulunmamaktadır. Ön tampon alt plastiği kırık ve sağ taraf söküktür. Aracın TRAMER sorgusunda kaza kaydı mevcut.

Bütün camlar, Lastikler, tavan, taban döşemeleri, motoru, farlar, sinyal lambaları ve aynaları mevcut.

(İİK m.114/1, 114/3) *: Bu örnek, Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir.

BASIN: 13407 (www.bik.gov.tr) Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

6 MART 2014 PERŞEMBE

Emekli olamayanlar için yasa teklifi

CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, emeklilik için gerekli yaş koşulunu doldurduğu halde prim ödeme gün sayısı eksik olanları kapsayan bir kanun teklifi hazırlayarak konuyu Meclis gündemine taşıdı.

Türeli Meclis’e sunduğu kanun teklifi ile ilgili olarak “5510 sayılı Kanunun 41. maddesinde sigortalıların hizmet borçlanma koşulları ve borçlanabilecekleri süreler düzenlenmiştir. Ancak düzenleme, emeklilik için gerekli yaş koşulunu doldurduğu halde prim ödeme gün sayısı eksik olanları kapsamamaktadır. Prim gün sayısı eksikliği nedeniyle emekli olamayanlardan çalışma yaşamının dışında kalanlar sosyal sigorta sisteminin sağladığı korumadan yani, gelir ve bakım güvencesinden yoksun kalmaktadırlar. Çoğu ileri yaşta olan ve bir kısmı halen çalışmakta olan bu vatandaşlarımızın emeklilik hakkı elde etmeleri, aynı zamanda genç nüfus için istihdam imkânları doğmasına ve işgücü verimliliğinin artmasına da katkı sağlayacaktır” dedi.

Hazırlayan: Tarık TEKGÖZLİ

EMEKLİ ASTSUBAYLAR ÖZLÜK HAKLARI İÇİN ANKARA’DA BİR ARAYA GELDİ

Kaşık kırıp ölüm orucuna başladılar Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği, Abdi İpekçi Parkı’nda ölüm orucu başlattı. Türk bayrağına sarılı tabutla parka giren astsubaylar, ‘Haklarımızı alıncaya kadar parktayız’ dedi

‘Hizmet borçlanma olanağı verilsin’ Türeli, teklifte, geçmişte çeşitli nedenlerle çalışamadıkları veya çalıştıkları halde işveren tarafından sigorta primleri yatırılmadığı için prim eksiği bulunan ve sadece bu nedenden dolayı emekli olamayanlara, eksik kalan günleri için borçlanma hakkı verilmesinin öngörüldüğünü belirterek, “Bu teklifle sayıları 100 bini bulan vatandaşlarımıza geriye dönük hizmet borçlanması olanağı sağlanmış olacaktır” ifadelerini kullandı. AYDINLIK / ANKARA

SGBP, 8 Mart’ı direnişteki işçi kadınlarla kutladı

300 gündür sendikalaşma mücadelesi veren Standard Profil işçileri dün Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) ile birlikte cinsel tacizi ve mobbingi protesto etti.

8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutlayan direnişçi kadın emekçiler “Yaşasın kadın dayanışması” ve “Standard elini bedenimden çek” sloganlarını attı. Manisa’daki yoğun yağışa rağmen direnen emekçi kadınlar örgütlü mücadeleden vazgeçmeyeceklerini belirtti.

‘Tehdit edildik’ İşçilerden Ayşen Tufan, huzurlu ve eşitlikçi bir işyerinde çalışabilmek için sendikalı olduklarını dile getirerek, “Sendikalı olduktan sonra Standard Profil yönetimi tarafından akıl almaz bir baskıya maruz kaldık. Odalara çekildik, aile huzurumuzun bozulmasıyla ve aile fertlerimizden fabrikada çalışan kişilerin işten atılmasıyla tehdit edildik. Sendika üyesi olan kadınların üyelikten istifa etmediği takdirde adını başka erkeklerle çıkarma gibi tehditlerle karşı karşıya kaldık.

Bize yapılan tüm bu seviyesiz tehditlere boyun eğmedik ve işten atıldık. Ekmek kavgamızı fabrika önüne taşıdık” diye konuştu. Kadınların güvenceli, sendikalı iş istediklerini Aydınlık’a aktaran Tek Gıdaİş Sendikası İzmir 7 No’lu Şube Eğitim Sekreteri Tülin Kara, “Örgütlü mücadele için alanlardayız. Kadın emekçilerimizin uğradığı ayrımcılığı, haksızlığı kınıyoruz” dedi. TUĞÇE YERDELEN / İZMİR

Bazı emekli astsubaylar temsili kefenle, bazıları ağızlarını bantlayarak etkinliğe katıldı.

OLCAY KABAKTEPE / ANKARA

E

mekli astsubaylar, Ankara’da bine yakın kişinin katılımıyla basın açıklaması yaparak ölüm orucuna başladı. Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) üyeleri dün Ankara’da bir araya gelerek kitlesel basın açıklaması yaptı. Sakarya Caddesi’nde toplanan binlerce emekli astsubay’a aileleri de destek verdi.

Açıklamanın yapıldığı yerde, temsili olarak Türk bayrağına sarılı bir tabut bırakıldı. Basın açıklamasını yapan TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser, astsubayların eş ve çocukları ile birlikte 1 milyon kişilik aileyi oluşturduklarını hatırlattı. Keser, ötelenen, ayrıştırılan ve TSK içerisinde senelerce ayrımcılığa tabi tutulan ve emeklilikten sonra açlık ya da yoksulluk sınırının altında yaşamaya terk edilen

astsubayların, haksızlığa ve kast sisteminin baskısına karşı artık yeter deme noktasına geldiklerini belirtti.

‘Mobbing’ Keser, “Baskı, mobbing, ayrıştırma ve öteleme yaklaşımları sonucunda 15 Kasım-3 Aralık 2013 tarihleri arasındaki 18 günde toplam 8 astsubay intihar etmiştir. Son 3 aylık süre içerisinde intihar eden astsubay sayısı 10’dur” dedi.

Sonucu ne olursa olsun eylemlerinin ve kararlılıklarının devam edeceğini vurgulayan Keser, sonuç alana kadar direneceklerini bildirdi. Açıklamanın ardından, emekli astsubaylar yanlarında getirdikleri kaşıkları bükerek yere fırlattı. Emekli astsubaylar ve aileleri, açıklamanın ardından Sakarya Caddesi’nden Abdi İpekçi Parkı’na doğru yürüyüşe geçti.

‘Çocuklarımın geleceği için kabul ettim’ Yunus Güçlü’nün eşi Beyda Güçlü, “Çok borcumuz var-

Ne olmuştu?

dı. Ben de o parayla onları kapattım. Şimdi bir de BağKur’dan emeklilik durumu var.

Onun da borcunu ödemek istiyorum. Çocuklarımın geleceği için parayı kabul etmek zorunda kaldım” dedi. Yunus Güçlü’nün ağabeyi Mustafa Güçlü ise, “Maden firması Soma’daki faaliyetlerine tekrar

AŞIK ÖZLEMİ’yi

Sn. Bahri Eskin’in annesi ve

(Muammer Badem)

Yakınlarına ve dostlarına başsağlığı diler, arkadaşlarımızın acılarını paylaşırız.

İstanbulda elim bir trafik kazasında kaybettik.

Cumhuriyet sevdalısı Amasya’nın yerel sanatçısı sevilen insan gönül dostu kardeşimize rahmet dileriz.

Oğlu Ozan başta olmakk üzere sevenlerine yakınlarına başsağlığı dileriz.

Silivri Nöbet Çadırı

Milli Merkez Kadıköy Temsilciliği

Deniz Harp Okulu’nda görevli Astsubay Deniz Piyade Başçavuş Ferhat Ozgan, dün intihar ederek yaşamını yitirdi. Ozgan’ın TEMAD’ın öncülük ettiği ölüm orucunun ilk gününde intihar etmesi dikkat çekti.

için alacak davası açtı.

Yönetim Kurulu Üyelerimiz,

İzmir’de vefat etmiştir.

Bir astsubay daha intihar etti!

M

anisa’nın Soma ilçesindeki kömür ocağında, kazı sırasında çıkan yangın ve göçük sonucu yaşamını yitiren işçi Yunus Güçlü’nün ailesine, Uyar Madencilik firmasından 200 bin lira tazminat ödendi. Firmanın bu parayı öderken, aileden dava açmama garantisi aldığı ileri sürüldü.

Yunus Güçlü’nün yakınlarının da, daha fazla tazminat alabilmek için uzun sürebilecek mahkeme süreciyle uğraşmamak ve ekonomik olarak da çok kötü durumda olduklarından bu miktarı kabul ettikleri öğrenildi.

BAŞSAĞLIĞI

HANDAN KALKAY

Yürüyüş boyunca marşlar okunurken, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ve “Vur vur inlesin Genelkurmay dinlesin” sloganları atıldı. Polis geniş güvenlik önlemleri alırken, emekli astsubaylar, Türk bayrağına sarılı tabutla birlikte parka girdi. TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser, bundan sonra haklarının alınıncaya kadar parkta olacaklarını açıkladı. Emekli astsubaylar da, “Ölmek var dönmek yok” sloganlarını atarak ölüm orucuna başladı.

Acılı aileye işverenden şartlı tazminat

BAŞSAĞLIĞI Sn. Elif Eskin’in kayınvalidesi,

Türk bayrağına sarılı tabut

HIDIR OKKA

başladıkları anda yeniden yardım etme sozü verdi. Onlar da bize gerekli parayı verdi.

Biz de dava açmayı düşünmüyoruz” diye konuştu.

Yunus Güçlü’nün yakınlarının dava açmamasına karşın, Maden-İş Sendikası Ege Bölgesi Şubesi, aynı firmada çalışan kendi üyeleri 120 işçi

Soma’da, geçen Ekim ayında, Uyar Madencilik’e ait Darkale Kömür Ocağı’nda, yüzde 14 eğimli galerinin 600 metredeki baca denilen bölümünde, açığa çıkan gazın alev almasıyla yangın çıkmıştı. Madende mahsur kalan 28 işçi, yoğun duman içinde kalmış, dumanın yayılmasını engellemek için bentler oluşturan 27 işçi, yardıma gelen arkadaşları tarafından dışarı çıkartılmıştı.

Madenden Yunus Güçlü’nün ise cesedi çıkartılmıştı.

Yaşananlardan sonra Türkiye Maden İşletmeleri’nin yaptığı araştırmanın ardından, kurallara aykırı faaliyet gösterdiği gerekçesiyle maden ocağı kapatılmıştı.

DEDAŞ taşeron işçileri iş bıraktı Şırnak’ın Cizre ilçesinde Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye (DEDAŞ) iş yapan taşeron firmada çalışan 32 işçi, 3 aydan bu yana ücret alamadıklarını öne sürerek iş bırakma eylemi başlattı. İşçiler adına konuşan Nesim Yurul, ücretleri yatırılıncaya kadar iş bırakma eylemini sürdüreceklerini söyledi.

‘Sahip çıkan kimse yok’ Konuşmasında kimsenin kendilerine sahip çıkmadığını belirten Yurul, “İş Kanunu’nun 34’cü maddesi gereğince, iş

yapmama hakkımızı kullanıyoruz. Mesai saatleri içerisinde ücretlerimiz yatırılmadığı takdirde greve devam edilecektir.

Doğabilecek herhangi bir tehlikeden kendimizi sorumlu tutmuyoruz. Bazı arkadaşlarımıza 2-3 aydan beri aylık ücretleri yatırılmıyor. Bu arkadaşlarımız, kira ve kredi kartlarını ödeyemiyor. İlgili yerlere başvurduk, emniyet, kaymakamlık, il müdürlüğümüze müracaat ettik, bölge şefimize müracaatta bulunduk. Bize sahip çıkan şuan hiç kimse yok” dedi.

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Mehmet

AKKAYA mehmetakkaya@aydinlikgazete.com

12 yılda işçinin başına neler geldi?

2

003 yılında esnek çalışmanın bütün biçimlerini 4857 Sayılı İş Yasası’na soktular. Özel İstihdam Büroları açılmasına izin verdiler.

30 kişinin altındaki işyerinde çalışan işçiye iş güvencesini yasakladılar.

“Toplum Yararına Çalışma Programı” adıyla, İŞKUR aracılığıyla gönderilen işçilerin, yandaş işveren tarafından 6 ay boyunca asgari ücretle sömürülmesini sağladılar. İşçilerin parasıyla ve özel yasayla kurulan SSK’yı gasp ettiler. İşçiye parasız ilaç veren SSK eczanelerini kapattılar. Muayeneden, tedaviden ve ilaçtan katkı payı alınmaya başlandı.

Yüzlerce kamu kurumunu sattılar.

Kamu ve özel sektör yabancıların eline geçti. Yüz binlerce işçi işini kaybetti.

Mahkeme kararı ile satışları iptal edilmiş ama işgal altında olan kurum sayısını 59’a çıkardılar.

Sattıkları fabrikalardaki işçilerin iş güvencesini ve sendikal haklarını gasp ettiler. 4-C diye köle işçiliği başlattılar.

Kamudaki kadroları hızla tasfiye ettiler. Kadrolu işçi sayısını 297 bine, taşeronlarda çalışan sayısını 850 bine çıkardılar.

Belediyelerde kadrolu işçi sayısını 120 bine, taşeron işçi sayısını 1,5 milyona çıkardılar.

Taşeron sistemini bütün kurumlara yaydılar. Taşeron işçi sayısı 4 milyona yaklaştı.

Kamuda ve belediyelerde taşeronları arka bahçeleri haline getirdiler. AKP yandaşı olmayan şirket ihale alamaz, AKP’li olmayan işçi iş bulamaz hale getirildi.

Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nü kapattılar. İşçilerin gönderildiği İl Özel İdareleri taşeronlarca ele geçirildi, eski Köy Hizmetleri işçileri başka kurumlara sürüldü.

Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 103 Bölge Şefliğini kapattılar. 7 binden fazla taşeron işçisi bile iş olanağını kaybetti.

On binlerce belediye işçisi, sendika, toplusözleşme ve daimi işçilik hakları gasp edilerek, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı’na sürüldü.

“Denetimli Serbestlik” adıyla serbest bırakılan 28 bin mahkûmun, hiç para ödenmeden, yemek ve yol parası verilmeden, gönderildikleri işveren tarafından, cezalarının kalan sürelerinde azgınca sömürülmesini sağladılar.

“Ek Ücretliler” adıyla, İş Kanunu’nun işletilmediği güvencesiz istihdam biçimini, belediyelerde başlattılar.

“Serbest Bölge” sayısını 19’a, devletin bile giremediği bu cehennemlerdeki işçi sayısını 56 bine çıkardılar. Çoğu yabancılara ait olan bireysel emeklilik şirketlerine, prim başına yüzde 25 destek olmaya başladılar. İşsizlik Fonu’nu yağmalama kanunu çıkarıldı, Fon yağmalanıyor.

Sendikaları barajlarda boğacak yasa çıkardılar. İşçinin örgütlenme ve sendikalı olma hakkına darbe vurdular.

Türkiye’yi işsizler ve dilenciler ülkesi haline getirdiler. İşsiz sayısı 6,5 milyon oldu. Devlet yardımı alan aile sayısı 15 milyon, kömür yardımı alan 2 milyon, belediyenin verdiği gıdaya muhtaç aile 1,5 milyon oldu.

Esnek çalışmayı yaymayı, taşeron sisteminin önündeki son engelleri kaldırmayı, kıdem tazminatını kaldırmayı ve Özel İstihdam Büroları eliyle işçi kiralamayı “stratejik plan” haline getirdiler. Adına “Ulusal İstihdam Stratejisi” dediler. İşte AKP’nin 12 yılı.

Sendikacılar 30 Mart’ta verecekleri oylarla, işçi önderi olup olmadıklarını da gösterecekler. İşçilerin sorunlarını umursuyorlar mı, işçi sınıfına sahip çıkıp çıkıyorlar mı, yoksa oturdukları koltukların sıcaklığı ile işçi sınıfından kopup başka dünyaların insanları haline mi geldiler, görülecek.

DİSK “Yolsuzluğa batmış işçi düşmanı AKP’YE OY YOK!” kampanyası başlattı. Ama Türk-İş’ten ses yok, bağlı sendikalardan ses yok. KESK, T. KamuSen ve diğer sendikalardan ses yok.

Türk-Metal Sendikası’nın, binlerce işçiyi toplayarak AKP Belediye Başkan Adayı’na açıkça destek veren Ereğli Şube yöneticileri hakkında ne yapacağı da merak konusu?

Sessizlik, işçinin başına çuval geçirilmesini onaylamaktır. Çuvalcıları desteklemek ise, işçinin başına çuval geçirilmesine ortak olmaktır.

Hazırlayan: Emine DÖLEK

6 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Mart 2014 tarihli Sol gazetesinin üst manşeti beni geçmiş günlere götürdü: Milliyetçi Cephe (MC) hükümeti kurulunca TRT Televizyon Program ve Yayın Planlama Müdürlüğü’nden alınmış buzdolabına “Uzman” olarak atanmıştım. Te-levizyon Daire Başkanlığı’na atanan kişi “Plan ve Program” işinden anlamadığı için yüzüne gözüne bulaştırıyordu.

Bir gün beni makamına davet etti. Gittim. Bana işlerin yolunda gitmediğini, kendisine “uzman” olarak yardım etmemi istedi. Görevden alınmış sakıncalı bir kişi olarak böyle bir yardımın kendisi için iyi olmayacağını söyledim. Şimdi unuttuğum bazı övücü şeyler söyledi ve ekledi: “Size solcu diyorlarsa bana da hırsız diyorlar, üzülmeyin!” dedi.

Ben de: “Solcu dedikleri için üzülmüyorum, ama hırsız deselerdi çok üzülürdüm” dedim. Ama yazılı bir görevlendirme olursa elbette gerekeni yapacağımı ekledim.

Yazılı görevlendirme olmadı.

Sol gazetesinin “Külyutmaz Okur” diye bir sütunu var, oradan aktarıyorum: [“Bu nasıl mantık: Müslümandır, yapmaz!”

Diktatörü, bakanları, diğer zevatı sürekli üstü kapalı biçimde bunu dile getiriyor: “Müslüman adam hiç bunları yapar mı!”

Dün bu saçmasapan mantığın en uç örneğini, Star’da Fehmi Koru yazdı.

“Hiç zorlamayın, i-nan-mam” başlıklı yazısında şöyle diyor:

1 Selahattin Demirtaş

‘Başbakan’a güvenerek kurtuluş olmaz’

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesinde yaptığı konuşmada “Birileri kasalarını koltuklarını doldururken, birileri kendi evladının etrafında dolarla bir gelecek hazırlarken, bu halkın yoksul çocukları bir simide ve ekmeğe muhtaç hale geldiler” dedi. Demirtaş şöyle devam etti: “Biz kimsenin kuyruğuna takılmadık.

CHP Cemaat’in kuyruğuna takılarak iktidara gitmeye çalışıyor. Böyle bir yol yöntem olur mu? Cemaat bugüne kadar kimi kurtarmış ki seni kurtaracak. AKP 11 yıldır halkın burnundan getirdi. Ankara’daki Cemaat’e, kasetlere güvenerek AKP ve Başbakan’a güvenerek asla ve asla kurtuluş olmaz”

Bahçeli: Özerklik ilanları yapılıyor

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çıktığı Trakya turu kapsamında Malkara İlçesi’nin ardından Tekirdağ kent merkezine geldi.

Partisinin Köprübaşı Meydanı’ndaki mitingine katılan Devlet Bahçeli şöyle konuştu: “Oslo’dan başlayan, İmralı canisinde odaklanan, Kandil’de netleştirilen müzakere zinciri, HSYK’nın yeni yapısı, adaletin elinin kolunun bağlanması PKK’yı cesaretlendirmiştir. PKK, ‘2014 yılını özerklik yılı olarak ilan ediyoruz’ diyerek Devlet Bahçeli Kuzey Kürdistan özerk yönetiminin 30 Mart’tan sonra hayata geçeceğini söyleyip bir de utanmadan tehdit ediyor.”

“Tayyip Erdoğan gibi birinin, oğlunu ve kızını da işin içine karıştırarak, kişisel zenginleşmek için, hangi ad altında olursa olsun Beytülmâl’e el uzatacağına, hırsızlık malını evinde, başka yerlerde, içerideki veya dışarıdaki bankalarda istif edeceğine inanmıyorum... Kayıt altına alınmış seslerini onların seslerine benzettiğim halde inanmıyorum... Yarın, o seslerin ‘montaj’ olmadığına dair bir rapor da çıksa yine inanmakta zorlanırım...”

Kayıt çıksa, gerçek olduğu kanıtlansa bile inanmayacakmış! Üstelik, Fethullah Gülen’in de “kötü şeyler” yaptığına inanmıyor. Gerekçesi daha net bu defa, “din âlimi” diyor: “Fethullah Gülen gibi bir din âlimi de, Kur’an’ın ‘başkalarının özeline burnunuzu sokmayınız’ anlamına gelen ‘Tecessüs etmeyiniz’ (Hucûrat: 12) emrine muhalif hareket etmez; başkalarının özel hayatını dikizletmez, gizlice öğrenilenleri kem gözlerin önüne sunmaz, şantaj yapmaz ve yaptırmaz, gözdağı ve baskıyla sonuç almaya kalkışmaz...”

Bir de kalkmış, “İnanan insan da sonuçta insandır ve günah işleyebilir; ancak işlenecek günahın da bir sınırı var...” diyor.

Ulan cami imamının, kız kardeşini eve kapatıp tecavüz ettiği ülkede bu laf edilir mi!

Korkuları, karşılaştıkları krizin Erdoğan veya AKP’nin değil, siyasal İslam’ın krizi olduğunun farkında olmalarından. Dertleri bu.

Ama kurtuluş yok: Bu halk, Haziran’da o projeyi külliyen toprağa gömdü.

Bitti o iş.]

Bunlar böyledir! “Müslüman şunu yapar, zinhar bunu yapmaz!” iddiası bir safsatadır, kuyruklu bir yalandır. Müslüman her türlü suçu işler, her türlü lanetlik işlere bulaşır, yalan söyler, hırsızlık eder, rüşvet alır, kız oğlan demez ırza geçer. Adliyelerdeki sabıka kayıtları incelensin yeter. Ateistler bir suç işlerse Müslümanlar yüz suç işler. Halep ordaysa arşın burada. Hodri meydan, 1923-1950 arasındaki rüşvet, devlet malına tasallut, yolsuzluklar ile AKP tarikatı hükümeti dönemindeki (2002-2014) aynı suç türleri incelensin, AKP her maçı kazanır. İsmet İnönü’nün, Rüştü Saracoğlu’nun, Mahmut Esat Bozkurt’un, Şükrü Kaya’nın, Reşit Galip’in, Mustafa Necati’nin kişisel servetleri ile AKP ekabiranından aynı görevleri yapanların kişisel ve aile servetleri karşılaştırılsın, kim gerçek Müslümanmış kim naylon Müslümanmış çok iyi anlaşılır. Ama böyle bir bahse girmek için yürek ister!

Bunlar medrese geleneğinden gelmedir ve melanet babında bunlarla kimse yarışamaz.

Osmanlı döneminde bunların medrese kökenli şeyhülislamları, kazaskerleri, kadıları, ulemaları külliyen haramzadedir, dolandırıcıdır, rüşvetçidir, ırz ve namus düşmanıdır.

Ben geçmişte bunları kanıtla-

TERSİ-DÜZÜ

Biz solcuyuz, siz hırsız

PKK AÇILIMI SALLANTIDA

Özdemir

İNCE

oince@aydinlikgazete.com

dığım yazılar yayımladığım zaman “İslam’a hakaret ediyor” diye zırlamışlardır. Kendilerini İslam’la özdeşleştiren, şirk koşan rezillerdir bunlar.

Fehmi Koru, Başyüce Erdoğan’ı Allah’a şirk koşturuyor.

Suç işlemezmiş, her türlü suçtan münezzehmiş, uzakmış yani. “İddia edilen” 100 milyarlık gayri meşru serveti es geçelim, sadece gemiciklerin, villacıkların mîzânı nasıl yapılır?

Fehmi Koru ve profesörlüğü kendinden menkul Burhan Kuzu’nun safsatalarını bir tarafa bırakıp Osmanlı Müslümanlarından bir nezih örnek aktaralım:

“Hulâsa, gerek devlet hizmetlerinin zarureti ve gerek çiftbozan reayanın atıldıkları yeni hayatın icabı olarak, XVI. asrın ortalarında, pek çok insan ömürlerinin en genç çağında bekâr yaşamak mecburiyetinde idiler. Bu anormal vaziyet levendleri, suhteleri (medrese öğrencisi), hattâ devletin ve ümerânın resmî askerlerini ahlâk düzeni için muzır yapmıştı. Celâlî vekayiini izah ederken görüleceği üzere resmî hüviyetli şahısların emrinde hizmet eden insanların ve devletin ulûfeli askerlerinin köylerde yaptıkları zulümlerden en çok şikâyet mevzuu olan hal

de bu “bekâr” kimselerin gelip halkın evlerine konmaları ve bu şekilde kadınlarına ve oğullarına tecavüz etmeye kalkmalarıdır.

“Bekârlık” İstanbul, Bursa, Ankara gibi büyük şehirlerde ahlakın düşmesine sebep olmaktaydı. 1553’te açılan kahvehaneler, levendlerin genç erkek çocuklarla içip eğlendikleri birer batakhane haline gelmişlerdi.

Bu sırada Anadolu’nun her tarafında dolayan “gurbet ve Çingeyan taifesi” güzel kadınlar tedarik ederek levendleri çadırlarında topluyorlar, “âlet-i lehv u lu’b” ile eğlenceler tertip ediyorlardı.” (Mustafa Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası, YKY, s.70)

İsteyen olursa rüşvetçi padişahların, başta Damat Rüstem Paşa olmak üzere rüşvetçi sadrazamların, valide sultanların, sultan hanımların listesini süpürgecilere takdim edebiliriz.

Sizi gidi hımhım ile burunsuzlar, biribirinden uğursuzlar, biri gözüyle gördüğüne inanmaz, biri duysa duyduğuna inanmaz, öteki bilmem neresini kaşır!...

Peki; solcular, ateistler size neden inansınlar bre sadrazamın ulûfeli askerleri?

BANK ASYA İÇİN 300 MİLYON DOLARLIK HAVUZ

Parayı bul, Gülen’i ziyaret et Gülen’in doktoru Kudret Ünal’ın telefon görüşmeleri internete düştü. Ünal, Bank Asya’dan çekilen 300 milyon doların takviyesi için işadamlarına vaatlerde bulundu HABER MERKEZİ

C

emaatin, Türk Hava Yolları tarafından Bank Asya’dan çekilen 300 milyon doları yerine koymak için işadamlarını harekete geçirdiği iddia edildi. Ocak ayında yapıldığı öne sürülen telefon görüşmelerinde Fethullah Gülen’in doktoru Kudret Ünal’ın, Cemaat’e yakın işadamlarını arayarak paranın toplanması için teşvik ettiği görüldü. Ünal’ın işadamı Murat Sungurlu’ya “Bank Asya için 300 milyon dolar bulmak 10-20 umreye bedel” demesi dikkat çekti. 8 Ocak 2014 tarihinde gerçekleşen bir görüşmede Kudret Ünal, işadamı Fatih Aktaş’ı 300 milyon dolar bulmak için ikna etti. Ünal’ın Aktaş’ı parayı tamamlaması halinde Pensilvanya’ya gelip Gülen’le görüşme vaadiyle ikna ettiği öne sürüldü. Telefon görüşmeleri şöyle:

İP Konak Adayı’na Haziran soruşturması TUĞÇE YERDELEN / İZMİR

Haziran Ayaklanması’nda İzmir’de yapılan eylemler nedeniyle 5 İşçi Partisi yöneticisi ifadeye çağrıldı. İşçi Partisi İzmir İl Başkanı Hasan Ali Kızılırmak, Konak Belediye Başkan Adayı Bülent Karagöz, İl Yönetim Kurulu üyeleri Özgür Senger ve Şivan Kayaş ile Öncü Gençlik yöneticisi Erkin Saçlı soruşturma kapsamında dün ifade verdi. İP İl Başkanı Kızılırmak, ifadelerin ardından İzmir İl Emniyet Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı.

Partisinin Haziran eylemlerine önderlik ettiğini vurgulayan Kızılırmak, “İşçi Partisi, İzmirlileri Basmane Meydanı’na çekip, orada ezdirmek isteyen provokatörlerin bu çabalarını Gündoğdu Meydanı’nda ısrar ederek boşa çıkarmış, eylemlerin daha etkili olmasını sağlamıştır” diye konuştu.

Öğrenciler, AKP adayını üniversiteden kovdu MUSTAFA KEREM EROL / KOCAELİ

Çorba çeşmesi açılışı için dün Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi’ne giden AKP’li İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan, öğrencilerin protestosuyla karşılaştı.

AKP’den yeniden aday olan Doğan’ı, öğrenciler ellerinde ayakkabı kutuları ve “Hırsız var” sloganlarıyla karşıladı. Özel güvenlik görevlileri öğrencilere sert müdahale ederken, Doğan yerleşkeyi konuşma yapamadan apar topar terk etmek zorunda kaldı. Protestonun ardından “AKP’yi üniversitelere sokmayacağız” diyen öğrenciler dün saat 16.00’da yerleşkede ikinci bir eylem daha düzenledi. Çorba çeşmesinin açılışını öğrenciler kendileri yaptı. Açılışta çeşmenin üzerine, alnında dolar bulunan Bilal Erdoğan fotoğrafı asıldı.

Fethullah Gülen

Gülen’den başörtü fetvası Cemaatin “bürokrasi imamı” olduğu iddia edilen Murat Karabulut ile yardımcısı Hazım Sesli arasında bir valinin eşiyle ilgili geçtiği öne sürülen iki görüşme daha paylaşıldı. Ekim 2013’te gerçekleşen görüşmelerde vali eşinin resmi bir törene başörtüsüyle katılıp katılamayacağını Gülen’e danıştığı öne sürüldü.

Hazım Sesli: Hanımı aradı. Yarın bir program varmış. Beyefendinin eşiyle falan. Ona göre dedi, gelen cevaba göre şekille gelecek.

Murat Karabulut: Tamam abi, hemen şeydeyim zaten

Biraz sonra arayacağım abi. (...)

M.K.: Acele etmesin abi.

Dolayısıyla aynı kıyafetle devam etsin abi.

H.S.: Okey tamam. Aynı eskisi gibi yani.

M.K.: Eski yaşantısını aynen devam ettirsin.

H.S.: Okey. Hemen arıyorum.

M.K.: Ama mevcut yaşantısından kastım, kıyafetiyle devam edecek.

Eskiden neyse o yanı.

H.S.: Fiziki olarak eski haliyle...

M.K.: Ve dua da buyurdular abi.

‘120 milyon dolar yetmez, 300 olsun’ Fatih Aktaş: Nasılsınız iyi misiniz abi?

Kudret Ünal: Allah razı olsun çok iyiyiz abi. Hergün daha iyiye gidiyor.

F.A.: İyi abi. İnşallah iyi olur. Sağlığı sıhhati iyi mi?

K.Ü.: O işte, sağlığı paralel gidiyor.

F.A.: Yaklaşık bir 120 falan toparlattım ben şeye.

K.Ü.: Allah razı olsun.

Sen onu 300’e çıkar birileriyle.

F.A.: İnşallah. 120 milyon falan. Öyle bir şey.

K.Ü.: Yok yok şöyle Bir şey. Zaten hemen koyup geri çekeceksiniz ilk fırsat-

Kudret Ünal ta. Öyle kalacak Bir şey değil.

F.A.: 1 ay. 30-32 gün falan ben onu şey yaptırırım.

Dün toplandık Ahmet Beyaz’la falan.

K.Ü.: Ben şey için söyle-

dim. Senin orayla münasebetini bildiğim için, şöyle aklıma geldi. 30 kadar biryer birden çekmiş. Sen onu 120 yapmışsın. Sen onu 300 yap ne yap yap. ‘Efendim, böyle bir sıkıntı olmuştu duydum. Biz hemen toplandık arkadaşlarla. 300 tamamladık. Müjde vereyim.

Telefonda söyleyemedim’ diyip hemen gelip gitmek güzel olur senin için. (...) O da desin ki ‘Fatih böyle şeylerde can kurtaran’ F.A.: Tamam ben onu zorlayayım o zaman.

K.Ü.: Zorla abi. Tamamla gel.

10-20 umreye bedel Kudret Ünal: Aklıma birşey geldi. Yarın yengeyle mi gideceksin, yalnız mı?

Murat Sungurlu: İnşallah beraber gideceğiz.

K.Ü.: Ne zaman geleceksiniz?

M.S.: 4 gün gidiyoruz. Pazar günü döneceğiz inşallah.

K.Ü.: O güne kadar orada dua edip plan yapsanız. Şimdi 300 milyon dolar kadar Türk Hava Yolları, Asya Finans’tan para çekmiş. Şimdi bunun yerine konması lazım. Yani geçici olarak da olsa, yani eksilmemesi için. Bir d öyle bir ekibiniz vardır. Arkadaş, eş, dost... Yani öyle bir organizasyon yapıp ‘Efendim, böyle Bir şey duyduk. Yerine

koyduk’ der gibi ‘Sonra da ne zaman emriniz olursa çekeriz’ der gibi böyle bir geçiş döneminde büyük bir hayır yapıp 10 umre, 20 umre, ben bilemem Allah katında durumunu da böyle bir müjdeyle gelseniz diye aklımdan geçti.

M.S.: Abi inşallah biz 1 haftadır uğraşıyoruz o meselelerle alakalı K.Ü.: Onda şüphem yok da şöyle açıkçası; senin bir kardeş, ağabey gibi düşünerek şöyle düşündüm. Senin o bir haftada yaptığın şeyi bizzat ‘Şu şunu verdi, şu şunu verdi. Efendim o 300’ü hiç olmazsa tamamladık’ diyebilip, kendi başına gelip açıkçası ‘bizim Murat’ dedirtmek.

Murat Sungurlu M.S.: Allah razı olsun K.Ü.: Yaptığın çok güzel sevap.

Bizzat başı çekerek ‘300’ü biz tamamladık’ diyebilirsen bana göre, 15-20 umre var gibi geliyor. Aklıma geldi birden. (...) Senin gelmen bundan sonra buradaki kapının da ardına kadar açılmasını kazandırır. Umrede de bunun planını kurarsan... Kendisinin şu an en büyük dert ve sıkıntısı günde 5-6 defa o mesele ile ilgili.

TGB’nin fidanları Abdocan için yeşerecek HÜSEYİN GÜLER / HATAY

T

GB, Haziran Ayaklanması’nda Hatay’da şehit olan TGB üyesi Abdullah Cömert’in anısına yurdun dört bir yanında fidanlar dikiyor. Cömert’in 8 Mart’taki doğum günü nedeniyle başlatılan kampanya kapsamında ilk fidanlar dün Hatay, İzmir ve Kayseri’de dikildi.

Hatay’da İşçi Partisi Defne Belediye Başkan Adayı ve Çekmece Belediye Başkanı Dr. Cafer Öze-

nir’in “Abdullah Cömert” adını verdiği parka dün üç fidan dikildi.

Fidanlara Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan adı verildi. Abdocan’ın annesi Hatice Cömert, gençlere sarılarak gözyaşı döktü ve oğlunun katillerinin bulunup hesap sorulmasını istedi. Anne Cömert, “TGB oğlumun mücadelesini yaşatıyor” dedi.

Hâlâ dava açılmadı Öte yandan Abdocan’ın vurulduğu yer de dün öğle saatlerinde

yine TGB’liler tarafından temizlenerek içinde fidanlar bulunan büyük saksılarla çevrelendi ve önüne “Bu alan kamulaştırılmıştır” yazılı tabela asıldı. Alandaki afişler ve Abdullah Cömert fotoğrafı da yenilendi. Çalışmaya, Abdocan’ın annesi Hatice Cömert ve ağabeyi Zafer Cömert de katıldılar.

Aydınlık’a konuşan Zafer Cömert, “Gençlerimiz sağ olsunlar, kardeşimin ölümünden 9 ay geçti ama unutmadılar” dedi.

Anne Hatice Cömert de şunları

söyledi: “TGB’li gençlerden Allah razı olsun. Oğlumun mekanı inanıyorum ki cennet olmuştur. Tayyip Erdoğan inşallah cehenneme gider.

‘Emri ben verdim’ diyor. Bu genç çocuktan ne istedin? 8 Mart oğlumun doğum günü. Oğlum ölmeseydi cumartesi kutlama yapacaktık.

Benim oğlumu mahvetti.”

TGB Hatay Şube Başkanı Ali Turan da Abdocan’ın TGB’nin ilk şehidi olduğunu belirterek, “Onun anısına sahip çıkmak bizim birinci görevimizdir” dedi.

Abdocan’ın annesi Hatice Cömert, TGB’li gençlere sarılarak teşekkür etti.

Hazırlayan: Yiğit ERYILMAZ

TEKEL DİRENİŞİNİN ÖNDERİ TEK GIDA-İŞ GENEL BAŞKANI MUSTAFA TÜRKEL YEREL SEÇİMLERDEKİ TERCİHİNİ AÇIKLADI:

Oyumuz İP adayı Kırca’ya Tekel direnişinde büyük mücadele veren Tek Gıda-iş sendikası başkanı Mustafa Türkel, Levent Kırca’nın sendikayı ziyaretinde yerel seçimlerde İşçi Partisi’ne oy vereceğini söyledi

İ

şçi Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Levent Kırca bugün Tek Gıda-İş Sendikası’nı ziyaret etti.

Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel, “Seçimlerde oyumuz İşçi Partisi’ne” dedi.

Yerel seçimlerde AKP’ye de CHP’ye de oy vermeyeceğini belirten Mustafa Türkel oyunu İşçi Partisi’ne vereceğini açıkladı

‘Kırca cesur bir sanatçıdır’ Kırca’yı Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel ile birlikte genel merkez yöneticileri, şube başkanları ve Tek Gıda-İş çalışanları karşıladı.

Genel Başkan Türkel, İşçi Partilileri ve Levent Kırca sendikalarında ağırlamaktan duydukları menuniyeti dile getirdi.

Türkel’in ardından konuşan Kırca, sendikalarda kendisini çok rahat hissettiğini ifade etti.

Her zaman emek hareketine ve işçi mücadelelerine karşı hassas olduğunu belirten Kırca, şimdi işçi sendikalarından seçimlerde kendisine destek olmalarını istediğini söyledi. İşçi Partili olmaktan büyük şeref duyduğunu vurgulayan Kırca, partili olduktan sonra büyük bir yükseliş yaşadığını, belediye başkan adaylığı teklif edildiğinde de kabul ettiğini anlattı.

Levent Kırca’nın Türkiye’nin cesur sanatçılarından biri olduğunu belirten Mustafa Türkel, herkesin sustuğu dönemlerde sanatıyla tepkisini ortaya koyma-

Levent Kırca Mustafa Türkel

sını taktirle karşıladıklarını söyledi. İsçi Partisi’nin seçimlerde doğru bir yerde durduğunu belirten Türkel, konuşmasına şöyle devam etti: “Doğu Perinçek Silivri’de haksız yere yatıyor. Bu zulmün bitmesini diliyoruz. İsçi Partisi, TEKEL mücadelesinde, emek mücadelesinde hep bizimle birlikte oldu. Şunu yüreklilikle söyleyebi-

Ş

Şener, Savcı Öz’den şikayetçi oldu

Odatv Davası’nda yargılanan gazeteci-yazar Nedim Şener, daha önce Savcı Zekeriya Öz hakkındaki şikayeti üzerine HSYK tarafından başlatılan inceleme kapsamında “müşteki” sıfatıyla ifade verdi. Gazeteci Nedim Şener, Savcı Öz’ü 15 Temmuz 2013 tarihinde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikâyet etmişti.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şener, “Benim telefonlarım 2009 Kasım ayına kadar dinlenmişti. Bu telefon dinlemelerinin sonucunda, savcılar Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Murat Yönder ve Ercan Şafak’ın ortak imzasıyla “Bu dinlemelerde herhangi bir suç unsuru yoktur” şeklinde bir karar verildi. Ancak buna rağmen bütün tapeler imha edilmesi gerekirken, aynı zamanda Öz tarafından bana neden dinlendiğime ilişkin bilgi verilmesi gerekirken, bunlar imha edilmeyip daha sonra 2011 yılındaki Odatv Davası soruşturma dosyasında kullanılmıştır. Bu konuda görevi kötüye kullandığına dair HSYK’ya suç duyurusunda bulunmuştum. HSYK bununla ilgili inceleme başlatılmasına karar vermiş. Savcı Ercan Altuncu’ya müşteki olarak ifade verdik” dedi.

Mehmet Ali

GÜLLER

maliguller@aydinlikgazete.com

Erdoğan’ın 7 direniş taktiği

C

emaat, Erdoğan’ın Fenerbahçe’yi, Aydın Doğan’ı ve Koç topluluğunu hedef aldığı telefon kayıtlarını sırasıyla yayımlayarak, üç büyük kuvvetin Erdoğan karşıtlığını tahkim etmeye çalıştı.

Cemaatin hedefi belli: Erdoğan’ı yalnızlaştırmaya çalışıyor ve bunun için de Erdoğan’ın hedef aldığı kesimleri ilgilendiren ses kayıtlarını adım adım kamuoyuna servis ediyor.

Ancak daha önemlisi Erdoğan’ın bu saldırıya nasıl direndiğinin çözümlenebilmesidir. Kuşkusuz Haziran Halk Hareketi’nden beri iktidarı sallanan Erdoğan’ın hâlâ yıkılmaması, ortaya çıkan boşluğu dolduracak bir kuvvetin olmamasından kaynaklanmaktadır ama yine de iyi direndiğini saptamalıyız.

Karşı cepheyi daraltıyor

lirim bizler de epey siyasi iktidar gördük. Tayyip Erdoğan hukumetini de tarihe gömmenin arifesindeyiz.

Bu seçimlerde AKP’ye oy vermeyecegiz, CHP’ye de oy vermeyecegiz, ne kaldı geriye? Oyumuz İşçi Partisi’ne. Kapımız size her zaman açık. Burası sizin eviniz.

Bu ilk ziyaretinizdi son olmayacağını umut ediyoruz.”

Şişli’de Ümit Zileli gönüllüleri çığ gibi büyüyor

Ümit Zileli

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

UFUK ÖTESİ

6 MART 2014 PERŞEMBE

işli, Merkez Mahallesi’nde yürütülen esnaf ziyareti ise Mahallelilerin büyük ilgisine sahne oldu. Yağmurun yağmasına ve soğuk havaya aldırış etmeden çalışmaya devam eden gençlerle birlikte teker teker bütün esnafı dolaşan Ümit Zileli, vatandaşların sorunlarıyla yakından ilgilendi. Sadece esnafın değil, mahalle halkının da Şişli Belediye Başkan adayıyla tanışmak için yoğun talepte bulunması dikkatlerden kaçmadı.

Mahalle ziyaretinde bir çok vatandaş Ümit Zileli gö-

nüllüsü oldu. Emekli eczacı olan Celal bey de, ‘Kurulan bu rant düzenini bozmak ve seçim dönemi boyunca Ümit Bey’le çalışmak için gönüllü olmak istiyorum’ diyerek gönüllüler arasına katıldı.

Mahalle gezisi sırasında Merkez Mahallesi’nde bulunan Miss Lala Cafe çalışanları ise Ümit Zileli’yi kadınlar günü sebebiyle düzenleyecekleri kahvaltıya davet ettiler.

Rant düzeni bozulacak Mahalle ziyareti boyunca sokaktaki vatandaşlar, Şişli adayı Ümit Zileli’nin programlarını ve yazılarını yıllardır severek takip ettiklerini, rant düzenini bozmak için Şişli’de tüm güçleriyle kendisini destekleyeceklerini belirttiler.

Gül’ü tarafsız davranmaya zorluyor

Suzan Aksoy

Suzan Aksoy’a Salı Pazarı’nda sevgi seli İşçi Partisi Kadıköy Belediye Başkan Adayı Tiyatro Sanatçısı Suzan Aksoy seçim çalışmaları kapsamında Kadıköy’ün en büyük semt pazarı olan Salı pazarındaki esnaf ve vatandaşlarla buluştu. 1 Mart Cumartesi günü gerçekleşen “Sıfırla Türkiye” eylemine katılan ve

Kadıköy halkının yoğun ilgi gösterdiği Suzan Aksoy’a, ziyaret ettiği pazarda da esnaf ve kadınlar ilgiyle karşıladı. Aksoy, halkçı belediyeciliği Kadıköy’de yeniden kuracaklarını söyledi. Aksoy’un çalışmaları bu hafta diğer semt pazarlarını ziyaretle devam edecek.

Önder, ‘CHP bizi destekleyin ama kimse görmesin’ dedi SEDA AKYÜZ

D

iyarbakır’daki Hevsel bahçelerinin talan edilmesine karşı Hevsel Dayanışması’nın dün düzenlediği basın açıklamasında konuşan HDP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan adayı Sırrı Süreyya Önder, CHP’nin kendilerinden gizli destek istediğini söyledi.

Taksim Cezayir Restoran’da gerçekleşen basın açıklamasının ardından Önder, basın mensuplarının sorularına yanıt verdi.

Aydınlık’ın “Geçtiğimiz gün-

lerde Ankara Günlüğü adlı programda CHP’den ittifak teklifinin geldiğini, ancak bu teklifi kabul etmediğinizi belirten bir açıklamada bulundunuz. Konu hakkında ne söylemek istersiniz?” sorusuna Önder şu yanıtı verdi: “Yerel seçimlerde ittifak için CHP’lilerle görüştük ve cevap olarak ‘Bizi destekleyin ama kimse görmesin’ dediler. Bu Kılıçdaroğlu ile yapılan görüşmelerde dile getirilmedi. Ayrıca bir de ‘Sırrı Süreyya aday olmasın başka bir aday gösterin’ diye konuştular. Böyle bir şey

‘İP, CHP ile ittifak görüşmesi yapmadı mı?’

Ayrıca Aydınlık gazetesi adına soru sorduğumuzu öğrenen Önder “İşçi Partisi ve İP Genel Başkan Vekili Hasan Basri Özbey bizzat Kılıçdaroğlu ile ittifak görüşmesi yapmadı mı?” dedi.

Fakat İşçi Partisi’nin CHP ile yaptığı görüşmeler tüm kamuoyuna duyurulmuştu. İşçi Partisi yerel seçimlerde ittifak çağrısını açık bir şekilde yapmıştı.

C Mustafa Suver

suç duyurusunda bulundum. Rencide olduğum, medyaya düştüğümden dolayı buna mecbur kaldım. Bundan sonra adalet önünde hesaplaşacağız” dedi.

Mustafa Sarıgül’e hakkını helal etmediğini söyleyen Suver, “Bana vurmadıysa, Allah şahidimdir. O da Allah’a hesap verecek. Hakkımı helal etmiyorum.

Bana ‘provokatör’ diyor. Eğer

3) Erdoğan, Abdullah Gül’ü tarafsızlaştırmaya zorladı. Önce “sadece beni değil, cumhurbaşkanını da dinlemişler” diyerek ellerinde Gül’ün kasetinin olduğunu ima etti. Böylece Gül’ü TBMM’den hızla çıkaracağı ve bir kısmını Cemaat’e karşı kullanacağı baskı yasalarını onaylamaya zorladı.

Nitekim öyle de oldu.

Ancak Gül, 30 Mart’tan 4 ay sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için şimdiden kuvvet toplayacağının ilk işaretini verdi. Dinleme ve yolsuzluk gibi iddialar için Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçiren Gül, bu yöntemle ileride yararlanabileceği malzemeleri edinmiş olacak!

4) Erdoğan, Cemaat’le mücadele adı altında yaptığı operasyon sırasında hem kurumları yeniden biçimlendirip iyice kendisine bağlıyor ama hem de bunu fırsata çevirip düşmanı gördüğü pek çok milli ismi kurumlardan tasfiye ediyor.

Jandarma’nın MİT’i dinlediği iddiası üzerinden Jandarma İstihbarata yapılan son operasyon ve görevden almalar bu bakımdan önemlidir.

Cemaat’i bölmeye çalışıyor

elbetteki söz konusu olamaz” şeklinde konuştu.

Sırrı Süreyya Önder

Sarıgül hakkında savcılığa ‘yumruk’ şikayeti HP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül’ün yumrukladığı iddia edilen Mustafa Suver, suç duyurusu dilekçesini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sundu. Savcılık’ta müşteki sıfatıyla ifade veren Mustafa Suver, adliye çıkışında basın mensuplarına avukatlarıyla birlikte açıklama yaptı.

Suver, “Mustafa Sarıgül hakkında

Gelin bugün Erdoğan’ın ayakta kalmak için hangi taktiklere başvurduğunu inceleyelim: 1) Erdoğan öncelikle karşısındaki cepheyi daraltmaya çalıştı: a) Ergenekon operasyonunu “kumpas” diyerek Cemaat’in üstüne attı. Böylece kimi Ulusalcı ve Kemalist kesimleri en azından tarafsızlaştırmaya çalıştı. O kesimlerden kendisine gelecek saldırıları bir ölçüde yumuşattı.

Yeniden yargılamaya sıcak baktığı mesajları vererek, Ergenekon tertiplerinin hedef aldığı kesimleri 30 Mart’a kadar oyalamaya çalıştı. Bir ölçüde başarılı da oldu. b) Erdoğan’ın hafta sonu Mustafa Koç ve Ali Koç’la buluşması da aynı taktik bakışın bir sonucudur.

2) Erdoğan, karşı cepheyi daraltırken, kendi cephesini de genişletmeye çalıştı. Örneğin Cemaat’in yüzbinleri dinlediğini propaganda ederek, hatta “7 bin kişilik” listenin ilk bölümünü açıklayarak kamuoyuna şu mesajı verdi: “Cemaat sadece bana değil, sana da, hepimize de düşman. O zaman sadece ben değil, herkes Cemaat’le mücadele etmeli.”

ben provokatörlük yapsaydım, 4-5 bin tane hemşehrim vardı orada. Bağırır çağırır, o medyayı oraya toplardım. Ben medyaya çıkacağımı da bilmiyordum. 2-3 gün sonra medyada göründükten sonra konuştum. Beni rencide etti. Ondan dolayı bu hale kaldım. Beni de mahvetti. Medyaya çıkarttı. Medyatik adam değilim ki ben” diye konuştu.

5) Erdoğan, Cemaat’le mücadeleyi MGK kararı yaptırarak, devletin bütün imkânlarını silaha dönüştürmek istiyor.

Sadece Emniyet ve Yargı’da değil, iç tehdit sayıldığı anda, cemaatle mücadelenin her yerde yapılmasının önü açılacak.

6) Erdoğan başından beri operasyonların dış mihrakların bir oyunu olduğu propagandasını yaparak, halkı dış düşmana karşı hükümetine sahip çıkmaya yönlendiriyor.

Dış mihrakların piyonu olduğunu belirterek, cemaati itibarsızlaştırmaya alışıyor. CHP ile cemaat ittifakını kullanarak, tabanını cemaate karşı tahkim etmeye çalışıyor.

Ama daha önemlisi, tamamını değil, paralel yapı söylemiyle sadece yöneticileri ve kritik konumdakileri hedef alarak Cemaat’i bölmeye çalışıyor.

7) Erdoğan, saflarını sıklaştırarak direnmeyi esas alıyor. Çevresini, “sadece ben değil, hep beraber batarız” mesajlarıyla yanında tutmaya zorluyor.

Partisini “en kritik seçime giriyoruz” motivasyonuyla 30 Mart’a hazırlıyor.

Seçimden birinci parti çıkarak ABD’nin zorunlu desteğini sağlamayı hedefliyor.

Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ

6 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Doğu PERİNÇEK dperincek@ip.org.tr

Altan Günbay

C

umhuriyetin bizlere verdiklerini Müveddet Günbayları, Altan Günbayları tanıdığınız zaman daha iyi anlıyorsunuz. Türk Devrimi, yalnız insanlarımızdaki yaratıcılığı keşfetmedi, aynı zamanda güzel sanatlar ile ahlâk arasındaki bağı da çağdaş bir zemine oturttu ve sanatın güzellikleriyle güzel insanı yarattı.

Türkiyemizin erdem üreticileri Sanatçı arkadaşlarım bana hep şunu düşündürmüşlerdir: Onlar, Türkiyemizin en temiz, en erdemli insanlarıdır.

Böyle olması çok doğal. Güzel sanat, bir bakıma insanın yeniden yaratılmasıdır. Sanatçı, yaratmaya kendisinden başlar. Güzel sanat, güzel insanı yaratır. Biz sanat eserine hayranızdır. Aslında her eserin kaynağında ve izdüşümlerinde güzel insanlar vardır. Eserin güzelliği insanı güzelleştiriyor. Bunları şimdi Altan Günbay’ı toprağa verdikten sonra düşünüyorum.

Cumhuriyetin Konservatuvarları, yalnız sanatçı yetiştirmedi, kültürümüz için güzel ahlâk üreticileri yetiştirdi. Özgür ve kişilikli, ince duygulu ve saygılı insan kaynaklarıdır o okullarımız.

Sahneden bizlere dik durmayı öğrettiler Aslında biz Cumhuriyetin öncü kuşakları o okulların öğrencileriyiz. Ankara Devlet Tiyatrosu ve Operası, bir okuldu. Kuşkusuz öncesi de var, ama çocukluğumu yaşadığım 1950’li yılların Ankarasında, biz yalnız mahallede çember çevirip Uzun Eşek oynamadık. Annelerimiz babalarımız bizleri ellerimizden tutup Devlet Tiyatrosuna, Operasına ve Balesine götürdüler.

O şanslı çocuklardan biriyim. O nedenle Yıldız Kenter, Suat Taşer, Cüneyt Gökçer, Müveddet ve Altan Günbayların öğrencisi oldum. Onlar bize sahneden hep dürüstlüğü, dik durmayı, özgürlük tutkusunu, insan ve vatan sevgisini öğrettiler. O sahneler bir Erdemliler Kürsüsü idi.

Devrimci Cumhuriyetimizin güzellikleri Daha sonra Altan Günbayları tanıyınca, o sahnedeki erdemlilerin aslında kendi hayatlarında da erdemli olduklarını gördüm. Bunu bana ilk öğreten, karakteri ve kişiliğiyle Sarper Özsan’dır.

Sanatçıların bu güzelliklerinin bir Cumhuriyet eseri olduğunu bilmek çok önemli. Bakın bugün de Cumhuriyet cephesinin en önünde sanatçılar var.

Günbaylar, ailece Cumhuriyet erdemlileri sınıfındandırlar. Sözlerindeki, dillerindeki, edalarındaki, duruşlarındaki vakar, insanlık ve incelikler, bize sürekli olarak Devrimci Cumhuriyetimizin güzelliklerini verir.

F Tipi’nin ‘ast’ları hâlâ TSK’da mesaide Aydınlık, Kayseri’de 2009 yılında tespit edilen F Tipi hücrenin ürettiği sahte belgelere ulaştı.

Kumpası soruşturan komutanlar, tertiplerle tutuklanırken, tertipçi astsubaylar hâlâ görevde

A

ydınlık, Kayseri’de 2009 yılında yürütülen F tipi örgüt soruşturmasında, örgüt mensuplarının, Askeri Bilişim Sistemleri’ne oceyhunb@gmail.com girilen sahte belgelere ulaştı. Örgüt, tertip için bir emrin yerine sahtesini koyarken, hiç ortada olmayan başka bir emir yazısı da hazırlamış.

Türkiye Başbakan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Milli Ordu’ya kumpas” itirafının ardından başlayan süreçte F tipi örgütün, faaliyetlerini tartışırken, Aydınlık, bu kumpasın somut iki belgesine ulaştı. F tipi örgüt hücresinin tespitiyle başlatılan soruşturma, hücre elemanlarından astsubay Ali Balta’nın ifadeleriyle derinleştirilmişti.

Ceyhun BOZKURT

ROTA

İŞTE ORDU’YA VE KOMUTANLARA KURULAN KUMPASIN AÇIK BELGESİ

Gerçek talimatı değiştirdiler Balta ifadesinde, cemaat abilerinden birinin getirdiği flaş bellekteki iki sahte emirin, Askeri Bilişim Sistemleri’ne girilmesini istediğini, kendisinin de bu işlemi gerçekleştirdiğini itiraf etmişti. Sisteme girilen iki sahte talimatın birinde, askerin esnafı fişlediği intibası yaratılırken, öteki sahte talimatta da Ergenekon Cemal tertiTemizöz

Komutanlar tertip kurbanı oldu

Bitiremediğimiz sohbet Altan Günbay’la, Trakya’dan İstanbul’a Partinin minibüsünün arka koltuklarında bir gece gelişimiz var. Arkadaş sohbetlerinin en güzellerindendir.

Operamızın en yetenekli sanatçılarındandı, bana Eğin türküleri söyletti. Süpürgesi Yoncadan’ı “umumi istek” faslından birkaç kez söyletti.

Konservatuvarda onlara da öğretmişler. Ünlü Macar bestecisi Bela Bartok toplamış Eğin’den. Ama “Senin ezgin farklı ve başka edayla söylüyorsun” dedi. Çünkü ben babamdan öğrenmiştim. O yolculuğa doyamadım, Altan Günbay’la sohbetimiz gece yarısı karanlığında ayakta evinin kapısında devam etti. Ayrılmak zordu. Güzellikleri yaratanlardan temelli ayrılmak en zordur.

Ergenekon’un gizli Çatalca toplantısı Ergenekon İddianamesi’nde ünlü bir “Gizli Çatalca Toplantısı” vardır. Orada Günbaylar da vardı, ailece gelmişlerdi. Dilek ve Kemal Alemdaroğlu Rektörümüz hep bir masada oturduk.

Akşam geç saatlere kadar İbrahim Benli’nin konuğu olduk. Ergenekon’un darbe toplantısında Dilek Hanım’dan piyano resitali, Müveddet ve Altan Günbay’dan aryalar, danslar, oyunlar... Çok güzel bir gündü ve geç saatlere kadar sürdü.

Cumhuriyetin kendisi yobazlığa en ağır darbeydi; karanlıklar için en büyük tehlikeydi.

Cumhuriyet bizlere vurulan prangaları kırdı, bizleri kadınımızla ve erkeğimizle kafeslerden kurtardı.

Bize erdemli yurttaş olma yolunu açtı.

Bize Cumhuriyetin erdemlerini veren insanlarımıza çok şey borçluyuz. Onları hatırlamak, dürüstlüğün ve özgürlüğün ve zarafetin değerini bilmektir.

İzmir’de üç emniyet yetkilisi görevden alındı

İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde görevli iki şube müdürü ile Buca İlçe Emniyet Müdürü ve bir şube müdür yardımcısının görev yeri değiştirildi.

Bakanlara ve başbakana uzanan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrası birçok üst düzey emniyet görevlisinin görev yerleri değiştirilmişti. İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde yapılan düzenleme kapsamında Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nden Tanık Koruma Şube Müdürlüğü’ne atanan, sonra personel emrine alınarak merkeze çekilen Emin Göktaş ile Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın, öğretim görevlisi olarak Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksekokulu’nda görevlendirildi. Bakım Onarım Şube Müdürü Erkan Değer ve Buca İlçe Emniyet Müdürü Muttalip Günay da öğretim görevlisi olarak Bornova Polis Meslek Eğitim Merkezi’ne atandı.

binde tutuklanan Albay Cengiz Köylü’ye yardım edilmesi talimatı yer alıyor.

Aydınlık’ın ulaştığı somut iki üretim belgesinin biri, gerçeğinin değiştirilmesiyle üretildi. Buna göre; bütün askeri birliklerde örneği görülen, Erbaş ve Erlerin çarşı izinlerinde gitmelerinin yasaklandığı yerlerle ilgili talimat yer alıyor. F tipi örgüt dönemin Hava İkmal Bakım ve Garnizon Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Rıdvan Ulugüler’in imzasıyla yayımlanan 31 Aralık 2008 tarihli 5 maddelik talimattan, bazı unsurları çıkararak, sahte belgeyi üretti. Örgütün gerçek talimattan 4’ün maddede yer alan “Bu kapsamda, İl Emniyet Müdürlüğü ile yapılan koordine neticesinde; garnizon bölgesinde askeri personelin girmesinin sakıncalı olduğu yerler ilgi (c) emirle yayımlanmış olup son değişiklik ve güncellemeler yapılarak EK’te sunulmuştur” maddesini tamamen çıkardı. Ayrıca talimatın eklerinde yer alan “C. İNTERNET KAFELER” başlıklı bölüm, “Temiz internet” logosuyla beraber tamamen çıkarıldı. Çetenin, İl Emniyet Müdürlüğü ile ilgili bölümü çıkararak, bu kararı askerin tek başına aldığı ve askerin esnafı fişlediği görüntüsü taşıdığı daha sonra cemaat yayın organlarındaki haberlerle ortaya çıktı. F tipi örgüte yakınlığıyla bilinen yayın or-

Kayseri’de o dönem görev yapan komutanlar, daha sonra tertiplerle tutuklandı. Özellikle soruşturmayı yürüten Ahmet Zeki Üçok ve Cemal Temizöz, tertipçiler tarafından lince tabi tutulurken, o dönem Kayseri’de görev yapan komutanların Balyoz

davasında aldıkları cezalar şöyle: Rıdvan Ulugüler: 16 yıl Ali Aydın: 18 yıl Ahmet Zeki Üçok: 16 yıl Cemal Temizöz: 18 yıl Ahmet Erdem: 16 yıl Bülent Günçal: 16 yıl

ganlarından Bugün gazetesi, 16 Mart 2009 tarihinde “İşte mahalle baskısı” manşetiyle, Tümgeneral Ulugüler’in Kayseri esnafını fişlediğini ileri sürdü.

Yine Zaman gazetesi de, aynı gün internet sitesinden “Havacı Paşa Kayseri’yi fişlemiş” başlığıyla tertip haberine devam etti. Haberde, “Tümgeneral Ulugüler, yayınladığı talimatnameyle, er ve erbaşların kentteki 9 mahalle ile onlarca lokanta, kafe ve otele girişini yasakladı” ifadeleri kullanıldı. Yazıda “Kayseri esnafının bölücü uygulamadan rahatsızlık duyduğu” kışkırtma ifadesinin yer alması da dikkat çekti.

İkinci sahte emir F tipi çete, gerçek emri değiştirmenin yanısıra, hiç verilmeyen bir talimatın belgesini de üretti. Yine Rıdvan Ulugüler imzasıyla hazırlanan üretim belgede, Ergenekon tertibinde tutuklanan Hava Kurmay Albay Cengiz Köylü’ye yardım edilmesi talimatı yer aldı.

Bu sahte talimatta, “Emrin tüm personele sözlü olarak tebliğ edilmesini (yazılı olarak tebliğ edilmeyecek) ilan/yayın veya bilgi panolarına asılmamasını, evrağın gizlilik derecesine uygun olarak muhafazasını ve yardım kampanyası bitiminde emrin imhasını rica ederim” ifadelerinin yazılması dikkat çekti.

TSK’ya kumpasta kırılma noktası Kendisi de bir tertiple Ergenekon davasında tutuklanan Türkiye Cumhuriyeti’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un, Dağlıca saldırısı ile birlikte iki kırılma noktasından biri dediği Kayseri’deki F tipi hücrenin ürettiği bu iki sahte talimatla ilgili soruşturma bir süre sonra kapatılmış, çete içindeki astsubaylar Ali Balta, İsmail Dağ ve Orhan Güleç bir süre sonra serbest bırakılmıştı. Ahmet Zeki Üçok ve Cemal Temizöz gibi komutanların çeşitli tertiplerle tutuklanmalarına neden olan Kayseri’deki F Tipi hücre elemanı olan bu üç astsubayın TSK’ya döndükleri de ortaya çıktı. Askeri kaynaklar da bu

Dinleme kodları Cemaat’in elinde HABER MERKEZİ

B

aşbakanlık Teftiş Kurulu’nun Telekomünikasyon İletişim Daire Başkanlığı’nda (TİB) başlattığı incelemede “F tipi yapının 2012 yılına kadarki tüm dinleme arşivini kopyaladıktan sonra sildiği” bilgisine ulaştığı iddia edildi. Üzerlerinden dinlemenin yapıldığı elektronik yazılımın kaynak kodlarına ise TİB’e hizmet sağlayan Cemaat şirketlerinin sahip olduğu doğrulandı.

çete elemanlarının mahkeme kararıyla TSK’ye göreve iade edildiğini doğrularken, “Doğrudan soruşturma açılmaz.

Ancak bu kumpasta rol aldıkları somut belgelerle ortaya konur ve yeniden suç duyurusu yapılırsa, bu astsubaylar hakkında yeni bir soruşturma başlatılabilir” ifadelerini kullandı.

BELGEDE HSYK 1’İNCİ DAİRE BAŞKANI’NIN EŞİNİN İMZASI VAR

Adalet Bakanlığı’ndan BM’ye sahte belge

Skandalı ilk kez Ulusal Kanal duyurmuştu Kamuoyuna ilk kez Ulusal Kanal’ın duyurduğu, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun TİB merkezinde başlattığı ve kuruma altyapı hizmeti sunan iki firmayı takip altına alan inceleme yeniden gündemde. Ulusal Kanal, 3 Şubat tarihli haberinde söz konusu iki firmanın da Cemaat’in işadamları örgütleri TUSKON ve HÜRSİAD’a üye olduğunu, bunun yanında firmalardan birinin yönetim kurulu başkanının, Bank Asya’da üst düzeyde danışmanlık yaptığını ortaya çıkarmıştı. Ayrıca dinleme cihazlarının kaynak kodlarına sahip şirket personelinin

Tertipçilerin şemasını, Kayseri’deki soruşturmayı yürüten komutanlardan Cemal Temizöz açıklamıştı

kayıtları rahatlıkla silebileceğine dikkat çekilmişti.

Sürat A.Ş.’nin TİB’le ilişkisi mercek altında Teftiş Kurulu incelemesinde kaydedilen ilerlemeyle birlikte TİB’in şimdi de kendisine hizmet sağlayan NGINE firmasıyla sözleşmesini feshettiği öğrenildi. Cemaat’e yakınlığıyla bilinen Kaynak Holding’e ait Sürat A.Ş.’nin TİB’le ilişkisi halen mercek altında.

Star gazetesinin dünkü haberinde Teftiş Kurulu’nun, “TİB’de-

Kodları bilen silme de yapabiliyor Türkiye’de binlerce kişinin ya- nusu iddiayı güçlendiriyor. sadışı bir şekilde dinlenmesinin Kozmik düzeydeki giriş kodTİB’e kaynak kod yazılımı sağ- larına sahip olan söz konusu layan ve Cemaat’e yakınlığıyla şirketlerin personeli TİB üzebilinen firmalar eliyle yapıldığı rinden istediği dinlemeyi geriddiası tartışılıyor. çekleştirebiliyor.

TİB’in dinleme, izleme, kayıt Kaynak kodlara sahip olmacihazları ile bunların yazılım- ları dolayısıyla gizli dinlemeyi larının çoğunun da özel bilişim ele verecek log kayıtlarını da şirketlerinden alınması söz ko- silme olanağına sahipler.

ki dinlemelerin yüksek derece gizlilik içerisinde gerçekleştiği ve tape arşivlerini kopyaladıktan sonra silindiği” tespitine yer verildi. İddiaya göre, 2012 yılı öncesine ait dinlemelerin hangi mahkeme kararlarına dayandığını, hangi suçlama sonrasında başlatıldığını, kimlerle ve hangi süreyle görüşmeleri kapsadığını içeren bilgiler de kayıtlarla birlikte silindi.

Log sistemi bilinçli olarak düzenli çalıştırılmamış TİB çalışanları ise söz konusu durumu “kağıt kopyaları arşivde var” şeklinde açıkladı. Bu koşullarda ses kayıtlarının orjinallerine ulaşarak silinmeleri kontrol etmek imkansızlaştı. İkinci iddia da elektronik sistemin kimler tarafından kullanıldığını kayıt altına alan log sisteminin düzenli çalışmaması.

Böylece TİB sistemindeki özel bilgilere kimlerin eriştiği, bilgisayarlardan hangi işlemin yapıldığı, kimlerin arşivi klonlayarak sildiği bilgisine ulaşılamadı. F tipinin log kayıtlarını tutmamayı bilinçli olarak tercih ettiği ve gizli işlemlerinden geriye iz bırakmamayı hedeflediği ileri sürüldü.

Ordu’ya kurulan kumpasa Adalet Bakanlığı’nın imza attığı bir skandal daha ortaya çıktı. Bakanlık, Birleşmiş Milletleri yanılttı, sahte delillerin imzalı olduğunu iddia etti. 12 Aralık 2012 tarihli yazıda, eski HSYK 1’inci Daire Başkanı İbrahim Okur’un eşi Nurdan Okur’un imzası var. Adalet Bakanlığı’nın Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu’na Balyoz davası ile ilgili gönderdiği savunmada yalan söylediği ortaya çıktı.

Nurdan Okur

Komutanların imzası var yalanı Bakanlık, dijital delillerdeki sahtecilikleri örtmek için sözde darbe planlarında komutanların imzası olduğunu söyledi. Oysa İbrahim dava delilleri imzasız sahte diOkur jitallerden ibaret. Balyoz harekat planına yönelik çıktısı alınmış veya taranmış belge niteliğinde deliller bir çoğu başvurucular tarafından imzalanmış 2229 sayfa çıktı, 19 CD ve 10 ses kasetinden oluşuyor.

Oraj’da İbrahim Fırtına’nın imzası yok Adalet Bakanlığı savunmasını güçlendirebilmek için “Oraj Harekat Planı”nda dönemin Harp Akademileri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına’nın imzası olduğunu iddia etti. Gerçekte ise dava dosyasındaki tüm sahte dijitallerde olduğu gibi bu plan da imzasız. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün 12 Aralık 2012 tarihli yazısı Nurdan Okur imzalı. Nurdan Okur kanunla görevden alınan HSYK 1’inci Daire Başkanı İbrahim Okur’un eşi. Tutuklu komutanlar, yalan savunmaya imza atan Nurdan Okur ve bakanlık hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Balyoz davası ile ilgili kararında komutanların tutukluluğunun uluslararası hukuk ihlali olduğuna hükmetmişti.

Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ

Danıştay Başkanı’nı Erdoğan seçmiş

Zerrin Güngör

Tayyip Erdoğan ve eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında geçtiği iddia edilen ses kaydı dün akşam yayınlandı. İnternete düşen görüşmede, Danıştay Başkanlığı’na kimin seçileceği tartışılıyor. Kayıtlarda bugünkü Danıştay Başkanı Zerrin Güngör üzerinde karar kılındıktan sonra Mehmet Emin Kuz’un kritik bir dairenin başında olduğu ve dairenin başında kalarak Zerrin Güngör lehine seçimden çekilmesi kararı alınıyor.

Erdoğan ile Ergin arasında geçen görüşme şöyle:

Tayyip Erdoğan: Bu Nevzat (Özgür) Bey’i sen tanıyor musun?

Sadullah Ergin: Ben tanımıyorum bunu.

Mehmet Emin Kuz’un (Anayasa Mahkemesi üyesi ve eski Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı) Danıştay’a seçtirdiği bir arkadaş. Esas itibarıyla iyi birisi olduğu söyleniyor; olumsuz değil. Ama onun şu anki Dairesi kritik daire. Bütün imtiyaz sözleşmelerinin, hükümete ilişkin bu imtiyaz sözleşmelerinin itirazen gittiği Daire, bu daire. Nevzat’ın bunun başında kalması gerek.

Erdoğan: Tamam işte; Mehmet Emin ile görüş, Mehmet Emin kendisiyle görüşsün, yani buna ben Zerrin Hanım’ın (Zerrin Güngör, Danıştay Başkanı) lehine çekiliyorum, dairenin başında kalsın adam.

Ergin: Evet, Zerrin Hanım konusunda.

Erdoğan: Bir de bizim bayanı seçtirmeminiz, öbür yandan farklı avantajımız olur. Bir bayanın böyle bir yere gelmiş olması dış cephede, yani dünyaya karşı önemli.

Ergin: Evet, ben Mehmet Emin Bey’le görüşeyim.

Ne montaj ne dublaj!

Fethullah Gülen cemaatine yönelik operasyonun işareti veren Tayyip Erdoğan, Milli Gemi (MİLGEM) ihalesi ve Aydın Doğan davasına müdahale ettiğini gösteren ses kayıtlarını da doğruladı HABER MERKEZİ

F

ethullah Gülen cemaatine yönelik operasyonun işareti veren Tayyip Erdoğan, “Ortalığa çok pislik dökülecek, şimdiden size söylüyorum” dedi. Daha önceki ses kayıtları için “Montaj-dublaj” savunmasını terk etti. Erdoğan, Milli Gemi (MİLGEM) ihalesi ve Aydın Doğan davasına müdahale ettiğini gösteren ses kayıtlarını doğruladı. Erdoğan, dün AKP Genel Merkezi’nde yerel medya temsilcileriyle buluştu.

Hedefine yine Cemaat’i oturtan Erdoğan, “Ortalığa çok pislik dökülecek, şimdiden size söylüyorum” dedi.

Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

‘Beddua seansı düzenliyorlar’ “CHP Genel Başkanı paralel yapıyla ittifak yapmış, onla beraber hareket etmiştir. 30 Mart seçimlerinde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok yerde CHP ve bu paralel yapı arasında ittifak kurulduğu artık gizlenmiyor. Paralel yapı da var gücüyle CHP ve MHP’ye

destek veriyor.

Cebrail’i desteklemem diyen kişi, CHP’ye, MHP’ye destek veriyor. Elemanlarını kapı kapı dolaştırıp, AK Partiye oy vermeyin çağrısı yaptırıyor. Öyle istihbarat alıyoruz ki; özel okullarında, dershanelerinde, öğrenci evlerinde gece Tayyip Erdoğan’a beddua seansı yapıyorlar. Artık tamamen işi buraya döktüler. Ne olacak başlarındaki zat nasıl beddualar sallıyor. Şimdi buna da kılıf uyduruyorlar. Peygamberimiz de beddua edermiş. CHP ve MHP kaset ve şantajlarla dizayn edildi. Şimdi de karşılıklı bedeller ödeniyor.”

‘Kriptolu telefonları dinlediler’ “TÜBİTAK gibi bir kurum merkezinde bu dinlemeleri yapıyor ve siz güvenli hattır diye bu görüşmeleri yapıyorsunuz. Kriptolu telefonlar o merkezde dinlenip depolanıyor sonra da ça-

Erdoğan, Gül kalabilir demedi Toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Üçüncü dönemin sonunda devam etmeyi düşünüyor musunuz?” sorusunu, “Benim böyle bir talebim yok. Ancak parti isterse kongreye giderim. Benim dileğim üç dönem çalışma bir dönem dinlenme.

Sonra tekrar göreve devam” yanıtını verdi. Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı se-

‘Ses kayıtları doğruysa yargıya açık müdahale var’

Önceki akşam saatlerinde internete düşen Tayyip Erdoğan’la Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında geçen ses kaydıyla ilgili olarak Doğan Holding’ten bir açıklama yapıldı. Açıklamada, doğru ise böyle bir konuşmanın, kişisel bir mağduriyet yaratmanın ötesinde Türkiye’de hukuk sisteminin daha da sarsılmasına yol açabilecek nitelikte olduğu vurgulandı ve “Bu konuşmanın yapılmadığının ve gerçek olmadığının bir an önce kanıtlanmasını bekliyoruz” denildi.

‘Yargı sürecine müdahale’ Açıklamada “Gerçek olduğuna inanmak istemediğimiz bu kayıtta, sayın Başbakan, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan hakkındaki bir yargı süreci ile ilgili olarak Adalet eski bakanı ile görüşmektedir. Böyle bir görüşme yargı sürecine açık bir müdahale anlamı taşımaktadır. (...)

Eğer doğru ise böyle bir konuşma, kişisel bir mağduriyet yaratmanın ötesinde Türkiye’de hukuk sisteminin daha da sarsılmasına yol açabilecek niteliktedir” ifadelerine yer verildi.

‘Bunların mahkûm olması lazım’ İnternette yayımlanan ses kaydında Tayyip Erdoğan ve dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin olduğu iddia edilen kişiler, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan hakkında SPK Yasası’na muhalefetten açılan davanın duruşmasının salı günü olabileceğini hatırlatıyor. Erdoğan, SPK’daki bağlantıların dikkate alınmasını söylüyor. Bakanın davayı yakın takibe almasını isteyerek, “İhmale uğramasın, yazık olur” diyor.

çiminde aday olacak mısınız?” şeklindeki soruya da, “Şu anda gündemimizde öyle bir şey yok. Mevcut Cumhurbaşkanımız devam edebilir” karşılığını verdi. Ancak bu ifade öğleden sonra Hüseyin Çelik tarafından yalanlandı. Çelik, “Başbakanımızın ‘Mevcut Cumhurbaşkanı devam edebilir’ şeklinde bir ifadesi olmamıştır” dedi.

lınıp götürülüyor. Ben İmam Hatip’te okudum. Dinimi az da olsa bilirim, benim dinim böyle gayri meşru yapıya iyi bakmaz. Devlet içine sızacaksınız, insanların telefon görüşmelerini dinleyip şantaj yapacaksınız. Haraç toplayacaksınız.”

Erdoğan, dün internete düşen, önce Koç Grubu’na verilip sonradan da iptal edilmiş MİLGEM ihalesiyle ilgili ses kaydını da doğruladı.

Ses kaydında Başbakan, işadamı Metin Kalkavan’dan ihalenin iptali için Başbakanlık Teftiş Kurulu’na başvurmasını istiyordu.

Başbakan, bu konuda “Birçok ihale yapılıyor, birisi safdışı edilm i ş olabilir,

şahsıma müracaatı olabilir, ben de dava et diyorum. Neticede devletin yüzlerce milyon dolar kazancı oluyor. İşte bunlar bu görüşmeyi dinleyecek kadar karaktersiz” yorumunda bulundu.

‘Dönen dolapları biz biliyoruz’ Erdoğan, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile Aydın Doğan davasına ilişkin yaptığı görüşmeye yönelik ses kaydını, “Dün bir tane daha yayımladılar, Adalet Bakanımla benim görüşmem, bugün malum gazete yayınlamış, çünkü kendileriyle ilgili. Dönen dolapları tabii biz biliyoruz.

Benim Adalet Bakanıma ‘Bunu yakından takip et’ dememden daha doğal, daha tabii ne olur. Bana ilgili kuruluşumun verdiği bilgiler, SPK’nın verdiği bilgiler çok çok tehlikeli bilgiler ve paralel yapı veya paralel yapının dışında yapılar, bu kirli ilişkiler, ister istemez ‘Burayı yakından takip et’ dememi gerektiriyor. Bunu ben ülkem için milletim için istiyorum” ifadeleri ile değerlendirdi.

‘Güçleri yetiyorsa inşaatı yıksınlar!’

Mahkemenin Atatürk Orman Çiftliği’ndeki Başbakanlık inşaatının durdurması kararıyla da ilgili konuşan Erdoğan, “Hukuksuz olarak yaptığımız hiçbir şey yok. Güçleri yetiyorsa yıksınlar. Yürütmeyi durdurdular, bu binayı durduramayacaklar. Açılışını da yapacağım, içine de girip oturacağım” dedi.

Erdoğan, konuşmasında, seçimden

sonra MİT dışında Yargıtay ve Danıştay için düzenleme yapılacağını da söyledi. Ankara 11. İdare Mahkemesi, yeni Başbakanlık Binası için tarihi SİT statüsünün değiştirilmesi kararını iptal etmiş ve bu kararla inşaatın durması da gündeme gelmişti. Ancak bu karara rağmen işçilerin çalışmalarına devam ettiği görüldü.

Cemaat’e operasyon seçim sonrası AYDINLIK / ANKARA

B

aşbakan Erdoğan ve yakın çevresi hakkında piyasaya sürülebilecek “şok kaset” korkusu hükümetin Cemaat’e yönelik operasyonunu seçim sonrasına erteletti. Başbakan Erdoğan, “Paralel Devlet”e yönelik adımları 30 Mart sonrası atacaklarını söyledi.

Aydınlık’ın edindiği bilgilere göre Cemaat, Başbakan Erdoğan’ın kendileri hakkında “gizli örgüt” operasyonu yapacağına ihtimal vermiyor.

Cemaat’e yakın kaynaklar, özellikle 30 Mart seçimleri öncesinde böyle bir soruşturma ihtimalini “sıfır” olarak değerlendiriyorlar.

F tipi örgüte yakın çevrelerin bu iddiası Erdoğan tarafından da doğrulandı.

‘30 Mart’a kadar operasyon yok’ Erdoğan önceki akşam uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, 30 Mart’a kadar bir operasyon olmayacağını resmen açıkladı. Erdoğan, “Örgütün şeması elimizde. Pensilvanya’daki örgüt şemasında ‘Kainat İmamı’ diye geçiyor. Altta kıta imamları. Mesleki imamlar... Aklınızın, hayalinizin almayacağı şeyler. 30

Tayyip Erdoğan Mart’tan sonraki etaplarda atacağımız, planımda olan birçok adımlar var. Bu adımları süratle atıp neticelerini almak olacak. Sonra biliyorsunuz Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Amacımız bu seçimlere Türkiye’yi daha huzurlu sokmak” dedi.

‘Altın vuruş’ korkusu F tipi örgüt ise kendilerine karşı “gizli örgüt” operasyonu başlatılması durumunda bunun karşılığını sert bir şekilde göreceği konusunda uyarıyor. Hatta, “Erdoğan başına ne

Aydın Doğan

Sadullah Ergin

geleceğini bilir” ifadeleri kullanılıyor.

Böyle bir durumda iki koldan saldıracakları tehdidinde bulunuyorlar.

Hatta konu başlıklarını bile veriyorlar: “Yurt dışındaki hesaplar ve gayri ahlaki kasetler”.

MASAK üzerinden elde edildiği iddia edilen yurt dışı hesaplar dosyasının birçok tartışmayı bitireceğine vurgu yapılıyor. F tipi örgüt bu tehditlerini ve bilgileri yakın çevresi aracılığı ile Erdoğan’a ulaştırmış durumda. Örgüt, basındaki birçok kişiye de bu konuda bilgi aktarmaktan çekinmiyor.

Kayıttaki ‘Alevi hakim’ konuştu: Verdiğimiz kararlar ortada Başbakan Erdoğan ile eski Adalet yorsunuz?” sorusuna “Bir şey Bakanı Sadullah Ergin diyemiyorum. Bugüne kadar arasında geçtiği iddia edilen çalıştığım yerler belli, herkes de ses kaydında ismi “Alevi bilir, tanır. Verdiğimiz kararlar belli. hakim” olarak geçen Abuzer O açıdan o konular bana üzerinde Kara, kayda ilişkin konuşulacak konular gibi gelmiyor konuştu. Yorumda günümüz koşullarında. O bulunmak açıdan yorumda bulunmak istemediğini istemiyorum” yanıtını verdi. belirten Kara Kayıt Meclis “Alevi hâkim gündeminde ifadesini nasıl Umut değerlendiriSes kaydı Meclis Oran

gündemine de taşındı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a “Adalet Bakanı’nın dava takipçiliği görevi var mı?” sorusunu yöneltti. Önergede, “Hakim ve savcılar etnik kökenlerine göre mi ayrılıyor?”, “Ergenekon, Odatv, Balyoz, Poyrazköy, KCK adıyla bilinen davalar da Adalet Bakanlığınca takip ediliyor mu?”, “Fenerbahçe yöneticileri için de Yargıtay girişiminiz oldu mu?” sorularına da yer verildi.

Cumhuriyet’teki korkak cemaat kankasına sorular...

S

aldırgan üslubu ve seviyesizliğini ciddiye almadığımız için adını şimdilik anmadan yazmaya devam edeceğiz... Hepiniz tanıyorsunuz onu; “Kazdağları” teranecisi, sansürcü-tasfiyeci zihniyetin zavallısı...

Hikmeti kendinden menkul bir “HİÇ” o... Cumhuriyet okurları daha da aydınlansın diye şu sorulara yanıt versin bakalım: - Kimi kimden koruyorsa (!) yanındaki polis alınmasın diye hangi AKP’li bakanın şaibeli oğluna köşende methiyeler dizdin, destek verdin?..

- Gazetende o kadar nitelikli yazar dururken niçin yalnızca sana özel araç, koruma, şoför tahsis edildi?.. Gencecik delikanlıların bin TL’ye çalıştığı gazeteye kaç liraya mal oluyorsun?..

- Mustafa Balbay cezaevine atılırken gazete koridorlarında “Kardeşim, sen de gazetecilik yapsaydın, ne işin var Genelkurmay’da” diye bağıran korkak kimdi?..

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Mehmet FARAÇ farac65@gmail.com twitter.com/FARACYAZIYOR

MED CEZİR

6 MART 2014 PERŞEMBE

- 30 yıl Fethullahçılara köşende ağır hakaretler etmedin mi, bu yüzden tazminatlara çarptırılmadın mı?.. Peki, ne oldu da yazdıklarından bile utanmadan cemaatin vakfına kahvaltıya koştun, “selam” çakmak için yazarını Pensilvanya’ya kadar gönderdin?..

- Bu dönekliğin en büyük nedeni, “hazır cemaat, yargı ve polisi ele geçirmişken beni de Silivri’ye almasın” korkusu değil miydi?..

- Çocuğun CHP yönetimine alınsın diye Kemal Kılıçdaroğlu’na methiyeler yazan sen değil misin?.. Kızın yönetimden atılınca, “CHP örgütleri tasfiye ediliyor” diye yazmadın mı?..

Evet; zavallı, sansürcü, tasfiyeci zihniyet... Daha o kadar çok soru var ki... Bakalım nereye kaçacak ve yıllardır Kazdağları konservelerini koklamaya zorladığın o saygın ve vefalı okurları daha ne kadar kandıracaksın?.. Cevap ver ikiyüzlü, korkak zavallı...

‘Ortalığa çok pislik dökülecek!..’

Bu köşede defalarca yazdık; AKP henüz kozlarını oynamadı, henüz kartları açmadı... Siz bakmayın “çete”, “Haşhaşi”, “örgüt” diye bağırmasına, Tayyip Erdoğan asıl savaş planını henüz devreye sokmadı...

Yerel seçimlerden sonra cemaatin, ekonomik, sosyal ve siyasal tüm kuruluşlarına operasyon yapılacağını burada defalarca dile getirirken önemli verilere ve AKP tayfasının sinyallerine dayanarak yazmıştık... Erdoğan’ın dün de söylediği gibi, “Ortalığa çok pislik dökülecek” sözünü yabana atmayın...

Ve Başbakan önceki gün itiraf etti; seçim biter bitmez Fethullah Gülen cemaatinin iş dünyası, yargı, emniyet ve siyasetteki tüm bağlantıları kesilecek; ekonomik varlıkları ve medyası Maliye kıskacına alınacak, kuşkulu parasal kaynaklarının kökeni araştırılacak...

Erdoğan’ın önceki gün

gazetecilere bu konuda yaptığı açıklamalar, medyaya, “Seçimden sonra temizlik var” ve “Yumruk geliyor” ve “Burunlarından getireceğiz” başlığıyla yansımıştı...

Cemaat de bu planın farkında olmalı ki, seçim sonrasında güçsüz bir AKP için yoğun mücadele ediyor... “Abiler ve ablaların” kapı kapı gezmesi, cemaat medyasının taarruzu ve özellikle de kaset suikastları da gösteriyor ki, Fethullahçılar da olacakların kaygısını yaşıyor...

AKP-cemaat kavgasında kim kazanır; seçimden sonra göreceğiz... Ancak bu köşede hep şuna dikkat çektik; geçmiş deneyimler de gösteriyor ki halka zulmeden, yolsuzluk batağındaki siyaset eninde sonunda sandıkta yenilebilir...

Ancak AKP’nin bile eski müttefikini “Haşhaşi” ve “örgüt” diye suçlaması da gösteriyor ki “devletin derinliklerine kadar” sızan yapılanmaları temizlemek o kadar kolay olmaz!..

AKP, yolsuzluk ve pervasızlık!..

Cumhurbaşkanı Gül, Devlet Denetleme Kurulu’nu (DDK) nihayet harekete geçirmiş... Seçim öncesi göstermelik bir eylem mi, yoksa kendisini de dinlediği ileri sürülen cemaate bir gözdağı mı bilinmez ama müfettişler; yolsuzluk, dinleme, fişleme, devlet sırrına yönelik saldırılarla arazi rantı iddialarını araştıracakmış...

Bizim asıl şaşırdığımız konu; “yolsuzluk” iddiaları tavan yapmışken ve Cumhurbaşkanı DDK’yı da harekete geçirmişken, AKP lideri Erdoğan’ın meydanlarda bu kadar rahat dolaşabilmesi değil...

Asıl sorun ne biliyor musunuz; Isparta, Denizli ve Adıyaman mitingleri de gösterdi ki, bu kadar büyük bir kitle (fotoshop iddiaları da var) halen nasıl olur da AKP liderini dinlemek için meydanlara gidebilir?..

Bunun yanıtı olarak “benim hırsızım iyidir” hastalığının salgın hale geldiğini söyleyenler olabilir ama bence daha vahimi de var...

Bu memleket yalnızca beceriksiz, yalancı ve hırsız siyasetçiler yüzünden bu hale gelmedi... Hiç kuşkunuz olmasın; sorgulamadan, “takım tutar gibi parti tutan” “bana ne”ci zavallılar da bir o kadar suçludur...

Ara sıra düşünmüyoruz da değil; madem “medya halkın sesi”dir, o halde millette yolsuzluk ve hırsızlığa karşı bu kadar duyarsızlık varken, boşuna mı mücadele ediyoruz acaba?..

Umudumuzu yine de yitirmeyeceğiz... En azından “korku imparatorluğu”na karşı direnen “yüzde 50”lik bir kitle var... Keşke bu kitlenin kadrini-kıymetini bilen, en azından İşçi Partisi ve TGB kadar etkili bir muhalefet olabilse...

CHP’de isyanın sesi!..

Dün bu köşede, “Erdoğan saldırırken CHP niçin susuyor” başlıklı bir yazı vardı... Tabanın kaygılarını aktaran o yazıda, Erdoğan CHP’yi sürekli olarak “cemaatle ittifak” içinde olmakla suçlarken, parti yönetiminin bunu niçin yalanlamadığı da sorgulanıyordu...

Erdoğan dün de Atatürk’ün partisinin “Fethullahçılarla işbirliği” yaptığını söyleyip durdu... Bu söylem CHP’nin gerçek tabanının yüreğini yaralarken ne yazık ki parti yönetimi bu vahim suçlamalar karşısında yine suskun kaldı!..

Doğrusu CHP içinde “Atatürkçü, ulusalcı” yani partinin gerçek kimliğini temsil eden vekiller ile il başkanlarının niçin suskun kaldığı partiye gönül vermiş milyonları çok düşündürüyor...

Tam da bu sırada CHP içinden öyle bir ses yükseldi ki, parti tabanının dünkü köşemize de yansıyan kaygılarının ne

kadar haklı olduğunu bir kez daha kanıtladı...

Bakınız; CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, “Devrim Kanunları Konferansı”nda yaptığı konuşmada, “CHP içinde cemaatle işbirliğini savunanlar olduğuna” dikkat çekerek neler demişti: “Nurculuk cemaatinin Fethullahçılık kolu 1979’dan bu yana doğrudan Amerikan’ın, CIA’nın yönetiminde dünya genelinde Türk okulları açarak önce DSP’yi teslim aldı, sonra AKP’yi teslim aldı, şimdi de gelmiş bize yapışmaya çalışıyor.”

Kendi vekili bile tehlikeye dikkat çekerken, ideolojik erozyonla ilgili parti tabanındaki kaygı büyürken bakalım CHP’den ses çıkacak mı?..

Mevlana’nın ünlü sözünü tersine çevirerek, “Ne olursan ol yine gelirim” zihniyeti iktidar hırsıyla birleşince, yanıt verileceğini hiç sanmıyoruz...

6 MART 2014 PERŞEMBE

20 Mart’ta görüntülü altın vuruş!

B Aksaray’da tehlikeli gerginlik

Aksaray’da önceki gün Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Başkanlığı açılışında laf atmayla başlayan olaylar, dün kitlesel gösteriye dönüştü. Çıkan olaylarda 30 kadar kişi yaralandı.

HDP Eş Başkanı Sabahat Tuncel’in katıldığı önceki gün tören sırasında zafer işareti yapan HDP’lilerle bir grup arasında yaşanan olaylar sırasında, partinin seçim otobüsü taşlandı. Polisin oraya girmesiyle olaylar yatışırken dün akşam saatlerinde toplanan yaklaşık 5 bin kişi, HDP il binasına yürüyüşe geçti. Önlem alan polis eylemcileri dağıtmak için biber gazı ve joplu müdahalede bulununca ortalık savaş alanına döndü. Polis müdahalesinin ardından eylemciler, yaklaşık 1.5 kilometre uzaklıktaki Aksaray Valiliği’ne yöneldi. Jandarmadan da takviye alan polis, barikat kurarak göstericileri valilik binasına yaklaştırmadı. Valilik önüne yürümek isteyen eylemcilere, polis biber gazıyla müdahale etti.

MHP Belediye Başkan Adayı Rıfkı Karabatak, toplanan grubun dağılmasını istedi.

Polis ile göstericiler arasındaki saatler süren olaylar, bir süre de ara sokaklara taştı.

Akşam saatlerinde olaylar durulurken, protesto sırasında yaralananlar hastanelere götürüldü, çok sayıda eylemci gözaltına alındı.

Dün gece saatlerine kadar devam eden olaylara müdalahe için Kayseri’den TOMA ve çevik kuvvet polisi takviyesi yapıldığı öğrenildi.

Aksaray Valisi Şeref Ataklı, polisin müdahalesiyle çıkan arbedede, biber gazından etkilenerek hastaneye kaldırılan 19 kişinin taburcu edildiğini, yaralanan biri polis 2 kişinin tedavilerinin ise devam ettiğini belirtti.

Eylemcilerin büyük bölümünün kendini “Ülkücü” olarak tanıttığı öğrenildi.

HDP: AGİK’e başvuracağız

HDP, Aksaray’da kendilerine yönelik gösterilere polisin göz yumduğunu iddia ederek gereken önlemlerin almaması halinde parti olarak kendi güvenliklerini sağlayacaklarını açıkladı. HDP ayrıca şimdiye kadar yaşanan olaylar nedeniyle AGİK’e (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) başvuracağını bildirdi. HDP Merkez Yürütme Kurulu, yaptığı yazılı açıklamada hükümeti seçim çalışmalarının güvenliğini sağlaması için uyardıkları belirtilerek HDP’nin Aksaray ilçe binasının açılışı sonrasında saldırıya uğradıkları ve araçlarının tahrip edildiği belirtildi.

Seçim otobüsünün içinde Eş Genel Başkan Sebahat Tuncel ile milletvekili Levent Tüzel ve HDP yöneticilerinin bulunduğu anımsatılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Saldırılar polisin ihmali ya da göz yumması sonucu yaşanıyor. Polis güvenlik önlemlerini almak zorundadır. Aksi takdirde HDP kendi güvenliğini sağlayarak çalışmalarını yürütecektir.

HDP, saldırılarda uğradığı zarar ve ziyanın tazmini ve saldırganların cezalandırılması için hukuk yollarını harekete geçirmeye ve seçim güvenliğinin gerçekleşmesini gözlemek üzere AGİK nezdinde başvuruda bulunmaya kararlıdır. HDP, seçim çalışmalarının ve politik iklimin sabote edilmesine göz yummayacaktır.

Ne partimizin ne de diğer partilerin çalışmalarına yönelik herhangi bir engeli kabullenmeyeceğiz.”

aşbakan Erdoğan önceki gün “F tipi örgütün şeması elimizde” diyor.

Tepede, kainat imamı Fethullah Gülen’in olduğunu söylüyor.

Dahası onu Mehdi, Mesih ve hatta Humeyni ismi ile örtüştürüyor.

Erdoğan’ın en iyi yaptığı

şey, düşman yaratmak ve onun üzerinden istismar yapmak.

Dün düşman asker, İsrail, medya, Esad ve ulusalcılar idi, bugün güya Fethullah!

Güya diyorum; zira 17 Aralık operasyonu olmasaydı Fethullah, hâlâ 12 yıldır olduğu gibi “Okyanus ötelerine selam olsun”

‘Davutoğlu bize güvence verdi’

Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde gerilim devam ederken, Kırım Tatarları liderlerinden Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Davutoğlu’nun kendilerine “Problem çıkarsa Türkiye hemen devreye girer” güvencesi verdiğini iddia etti.

Kırım Tatarları liderlerinden Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım’ın başkenti Simferopol’de düzenlenen basın toplantısında, geçen hafta Kiev’de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmenin en önemli unsurunu dün açıkladı.

Kırımoğlu, “Türk Dışişleri Bakanı ile görüştüğümde Ankara bize önemli bir güvence verdi. Davutoğlu Kırım’da yaşayan Tatarların herhangi bir tehditle karşılaşmaları durumunda Türkiye’nin hemen devreye gireceği güvencesini verdi” dedi.

Sabahattin ÖNKİBAR sonkibar@gmail.com

yapılmıyor?

“30 Mart sonrasında operasyon var” demek, yoksa Cemaat’in seçim

Mansur ile Mustafa şımarmayın!

Evet, CHP’nin Ankara ve İstanbul adaylarından söz ediyoruz. İkisinde de somut şımarma emareleri var.

Ankara’da Mansur Yavaş çok iyi bir isim; lakin mağrur ve partisi CHP’yi hiç umursamıyor ki iki ayrı seçim koordinasyon merkezi oluştu.

Seçime bir aydan az zaman

kalmasına rağmen Mansur Yavaş’ın yaptığı tek şey, kime ne mesaj verilecekse “Aman Kardaşım Aman” sloganlı komik afişi bastırmak oldu.

Bugünden ifade ediyorum; Mansur Yavaş Ankara’da bankodur ama eğer kaybedilirse emin olun bu Mansur Yavaş’ın kibrinden, yani kendini çok

önemsemesinden olacak.

Ayrıca Mehmet Barlas gibi AKP yalakası bir ismin karşısına oturup ezik bir şekilde iki büklüm olması ve yaptığı aşağılamaya gereken cevabı vermemesi ile liderlik kumaşını sorgulatmıştır.

Tekrar ediyoruz; biz Mansur Bey kazansın istiyoruz ve bunu iki ayrı

Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı adaylığı sorusuna “Şu an öyle bir şey gündemimde yok, Abdullah Gül devam edebilir” karşılığını verdi.

Bu ifade, Tayyip Erdoğan’ın içine düştüğü panik halini resmediyor. Öyle; çünkü bütün hesabını Cumhurbaşkanlığı ve hatta Başkanlık üzerine yapan Erdoğan’ın bu beyanı bugüne kadar söylenen ve yazılan senaryoları tersyüz ediyor. Üç dönem şartını AKP tüzüğüne koyan ve bunu uygulamakta ısrarlı

televizyon programımızda açıktan dillendiriyoruz ama metodu yanlış, hemen toparlanmalıdır. AKP’den oy koparayım derken Atatürkçü seçmeni sandıktan kaçırmamalıdır.

Gelelim Mustafa Sarıgül’e!

Kendine hücum edilse dahi vatandaşa verdiği tepki ayıp ötesidir.

Millet kalabalığı değil devlet kalabalığı!

‘Abdullah Gül devam edebilir’ ne demek? olacağını söyleyen Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını söylemesi kendisiyle çelişmeme adına siyasete ara vermesi demek ki bu ihtimal dışıdır.

Peki; Erdoğan’ın bu çarkı niçin mi?

Abdullah Gül’ün arkasında duran ve kendini kuşatan emperyal çeteye mesaj ve ödün olabilir ki o çetenin silahşörü malum F tipi örgüttür. Tayyip Bey bu taviz ile, kaset ve belge sağanağı dinsin istiyor olabilir...

Yandaş çete koro halinde meydan edebiyatı yapıyor.

Ne imiş efendim, “Tayyip Erdoğan çok büyük kalabalıklar topluyor” imiş!

Yahu, onlar millet kalabalığı değil, devlet kalabalığı.

Valisinden Emniyet Müdürüne, Kaymakamından Muhtarına günler öncesinden miting için seferber ediliyor. Öyle ki sadece kamu çalışanları değil, İmam Hatip talebeleri bile

mitinge taşınıyor.

Dahası muhtarlar mitinge katılacak olanlara işe alınacakların listelerinin hazırlanacağını duyuruyor. İlaveten kömür, erzak ve para yardımları orada belirleniyor ki kalabalıklar bunların sonucu...

Burada bir parantez: AKP’yi yüzde 50’lerde gösteren anketler ve kalabalık edebiyatları psikolojik iklim adınadır ve bu iklim gerektiğinde seçimi ertelemek için kullanılabilir.

arefesinde yapacağı söylenen görüntülü altın vuruşu engelleme adına pazarlık şantajı mı?

Başbakan korku sürsün istiyor “Aydın Doğan mahkûm edilmeli” mealindeki ifadenin bulunduğu tapeleri yalanlamıyor.

Aynı şekilde Milli Gemi Projesi’ndeki ihaleye müdahale ettiğini belgeleyen kasete hayır demiyor.

Başbakan Erdoğan’ın bu tutumu açık bir suç itirafıdır ve yazılı hukuka göre suçtur.

Ama heyhat, bu suçun üstüne gidecek bir savcı Türkiye’de yoktur.

Ondan vahimi bu dehşet itirafa rağmen feveran edip sokağa dökülecek halk da yoktur.

Bu tablo Türkiye’de rejimin fiilen değiştiğinin belgesidir.

Burada bir parantez?

Pek çok tapeyi montaj deyip geçiştiren Erdoğan bu dinlemeleri niye kabullendi dersiniz?

Korku sürsün istediği için olabilir mi?

UKRAYNA,VENEZUELA VE SURİYE’DEKİ OLAYLARA DİKKAT ÇEKEN İŞÇİ PARTİLİLER ‘MAZLUM ULUSLAR KAZANACAK’ DEDİLER

ABD’ye Chavez’li uyarı sopası İşçi Partililer, Chavez’in ölüm yıldönümünde, Ankara’da ABD Büyükelçiliği önünde biraraya gelerek, ABD’nin ‘emperyalist işgalleri’ne ‘dur’ dediler ve bölge halklarına birlik çağrısı yaptılar. Eylemde, Irak, Afganistan ve Libya’daki durum hatırlatıldı palıdır” diye konuştu. Yılmaz, ABD’nin aynı saldırganlığı Suriye’de yaptığını; Başbakan Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de bu planda görevler aldıklarını dile getirdi.

AYDINLIK \ ANKARA

İ

şçi Partisi, ABD emperyalizmine karşı dik duruşuyla mazlum ülkelerin simgesi haline gelen Venezuela’nın önderi Hugo Chavez’in ölüm yıldönümünde, ABD’ye, Büyükelçilik önünden “Ukrayna ve Venezuela’daki emperyalist saldırılara dur” uyarısı yaptı. İşçi Partisi Ankara İl Başkanlığı, Chavez’in ölüm yıldönümünde ABD Elçiliği önünde Venezüella ve Ukrayna’da yaşanan emperyalist saldırıları protesto etti. İşçi Partililer’in eylemde, Mustafa Kemal Atatürk, Hugo Chavez ve Simon Bolivar’ın fotoğraflarının yanı sıra, farklı dillerde “Gelecek Bizimdir”, “Boğazlar ABD Kışkırtıcılığına Kapatılsın”, “ABD Bölgemizden Defol” yazılı dövizler taşımaları dikkat çekti.

‘Boğazlardan savaş gemisi geçemez’

TATAR LİDERİN İDDİASI

denilerek kutsanacak olan mübarek zattı!

Sormak lazım; Tayyip Erdoğan’ın Fethullah Gülen’in Humeyni misali olduğunu anlaması için telefon tapelerinin saçılması mı gerekiyordu?

Hem Fethullah Gülen madem bu denli büyük tehdit, aylardır neden gereği

POLİTİKA GÜNLÜĞÜ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Eylemde konuşan İşçi Partisi Ankara İl Başkanı Osman Yılmaz, Venezuela’nın ve tüm Latin Amerika’nın çağdaş önderi Hugo Chavez’in ölümünün birinci yıldönümü olduğunu hatırlatarak, “Bölgemizde Amerikan emperyalizminin saldırılarının yoğunlaştığı bu süreçte Chavez’in mücadele azmine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz” dedi.

ABD denetimindeki Neo Nazi çetelerin ve istihbarat ele-

‘Tek yumruk oluyoruz’

İP Ankara İl Başkanı Yılmaz, eylemde temsili bir beyzbol sopası bırakırken, “Devletlerin bağımsızlık, milletlerin kurtuluş, halkların devrim isteği haddinizi bildirecek” dedi. manlarının Ukrayna’yı yakıp yıktıklarını, yarattıkları fiili durumla da ABD ve NATO’nun müdahalesini istediklerini kaydeden Yılmaz, Türk halkı olarak bu saldırılara ve emperyalist müdahale çığırtkanlıklarına karşı duruşlarını göstermek ve bu saldırıya Türkiye’nin dâhil edilme girişimlerine karşı çıkmak için ABD elçiliği önünde olduklarının altını çizdi. Yılmaz, “ABD ve NATO’nun bölgemize müdahalesi kabul edilemez” diyerek, hiçbir ABD savaş gemisinin boğazlardan geçmesine izin ve-

İşçi Partililerin eylemde, Mustafa Kemal Atatürk, Hugo Chavez ve Simon Bolivar’ın fotoğraflarının yanı sıra, farklı dillerde “Gelecek Bizimdir” dövizleri taşıması dikkat çekti. rilemeyeceğini belirtti. Yılmaz, “Fiili durumlar yaratarak Irak’ı, Afganistan’ı, Libya’yı işgal eden ABD emperyalizminin, Montrö

Anlaşması’na rağmen boğazlarımızı kullanmasına izin verilemez. Boğazlarımız ABD kışkırtıcılığına, savaş gemilerine ka-

Yılmaz, ABD ve AKP’yi şu sözlerle uyardı: “Ey Amerika; ey Amerikan işbirlikçileri; Tayyip-Gül ikilisi; Pensilvanya sakini F tipi örgüt; Yıkılıyorsunuz. Sizler yıkılırken bölgemizi kan gölüne çevirmenize izin vermeyeceğiz. Bölge ülkelerindeki antiemperyalist yurtsever partiler olarak bölge halklarını tek yumruk haline getiriyoruz. Beş denizi birleştiriyoruz. Ölümünün birinci yılında Latin Amerika’nın önderi Hugo Chavez’in mücadelesi bu yolda bize ışık tutuyor. Hugo Chavez; Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verdiğimiz bağımsızlık savaşının bir benzerini Türkiye’den kilometrelerce uzakta Venezuela’da verdi.

Amerikan emperyalizmine karşı Venezuela halkını birleştirdi; Latin Amerika halklarını ayağa kaldırdı.”

Açıklamanın ardından, Obama’nın beyzbol sopalı fotoğrafına gönderme yapılarak büyük bir sopa, ABD Büyükelçiliği önüne bırakıldı. Yılmaz, sopayı bırakırken, “Devletlerin bağımsızlık, milletlerin kurtuluş, halkların devrim isteği sizlere haddinizi bildirecek” dedi.

Casus gemi limandan çekilecek DERYA DERVİŞ ABD’nin 6. Filosu’nun istihbarat gemisinin, Samsun Limanı’ndan Romanya’ya çekileceği bildirildi.

Aydınlık’ın dün “Casus gemi Samsun’dan izliyor” başlığıyla manşetten verdiği haber ses getirdi. Haberimizin ardından konuyla ilgili açıklama yapan limandan sorumlu Samsun Vali Yardımcısı Haluk Şimşek, “ABD Dononması’na ait savaş

gemisini almak için Romanya’dan römorkör yola çıktı.

Birkaç gün içerisinde bu gemi Romanya’ya götürülecek” dedi.

Rusya’daki Soçi Kış Olimpiyatları kapsamında 6 Şubat 2014 tarihinde Karadeniz’e açılan ve 12 Şubat 2014 tarihinde de yakıt ve lojistik ikmali yapmak için Samsun Limanı’na yanaşan ABD Deniz Kuvvetleri’ne ait 155 mürettebatlı ‘USS Taylor (FFG-50)’ isimli savaş gemisi, limana giriş yap-

tığı sırada pervanelerine zarar verdiği öne sürülerek Samsunport Sanayi Rıhtımı’na çekilmişti. Geminin onarım çalışmalarının bir türlü bitirilememesi ve Montrö Sözleşmesi’nde belirtilen 21 günü doldurması nedeniyle Genelkurmay’ın 6 Nisan 2014 tarihine kadar izin verdiği ortaya çıkmıştı.

‘En fazla 10 günde yapılır’ Öte yandan, Tuzla’da bir tersanede çalışan bir gemi mü-

hendisi, Aydınlık’a şu bilgileri verdi: “Pervanenin zarar görmesi durumunda en kötü ihtimal dümenin zarar görmesidir.

Ancak, dümen zarar görse bile, arızanın giderilme süresi en fazla 10 gündür.” Samsun limanında çalışan deneyimli bir

kaptan da yaptığı açıklamada, “Samsun limanı oldukça geniş bir limandır, bu gemi de çift pervaneli olup manevra gücü çok yüksektir, limana gelirken gemiye iki römorkör eşlik etti, o kazayı nasıl yaptığını anlayamadık” diye konuştu.

6 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Şafak TERZİ

Suriye ‘devrim’ müftüsü

,

RUSYA’NIN ÖNEMLİ UKRAYNA UZMANLARINDAN LEONİD SAVİN AYDINLIK’A DEĞERLENDİRDİ:

‘ABD, Karadeniz’de hiçbir hamle yapamaz’ Amerikalılar, Karadeniz’de herhangi bir Amerikan filosunun anında vurulacağını bilir.

ABD zaten Pasifik’e yöneliyor ve teknik olarak Karadeniz’e yönelmesi mümkün değil

R

usya’nın önemli Ukrayna stratejistlerinden Leonid Savin ile Karedeniz’den Rusya’ya gelebilecek olası NATO ve ABD tehdidini; Türkiye’nin tavrını ve Batı basınının iddia ettiği gibi Ukrayna sınırına yakın bölgelerde yapılan askeri istihbaratın arkasındaki gerçekleri konuştuk. Şafak TERZİ

Ukrayna ordusu’nun Kırım Özerk Yönetimine bağlılığını ilan eden birlikleri ve Kırım’ı savunan öz savunma güçleri.

Türkiye krizde Moskova’dan yana Ukrayna ve jeostrateji uzmanı Savin, Türkiye’nin konumunun ise stratejik önemde olduğunu ve Ukrayna krizi konusunda Moskova’nın yanında tavır aldığını vurguladı; “Türkiye’nin rolü Boğazların denetiminden dolayı çok önemli.

Ukrayna krizinde şu ana kadar Türkiye’nin izlediği politika Rusya yanlısı oldu. Bunun nedeni de bana göre AB’nin Türkiye’ye karşı antipatisi ve Türkiye’deki mevcut siyasi kriz.

Bundan dolayı radikal değişikliklerin olacağını düşünüyorum.”

‘ABD’nin Rusya’ya daha fazla ihtiyacı var’ Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Ukrayna sınırına yakın bölgelerde askeri tatbikatı “durdurduğu” ve “askerleri geri çektiği” yönünde haberleri de değerlendiren Leonid Savin, “Putin’in Washington’dan gelen yaptırım tehditlerinden korktuğu için askerleri geri çektiği” yönündeki bilgilerin psikolojik savaş amacıyla kullanıldığını söyledi.

Savin sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Bu, Putin’in de söylediği gibi, planlanmış bir tatbikatti ve Ukrayna’yla ilgisi yoktu. Kırım Yarımadası’ndaki Rus askeri varlığı çok güçlü ve yeterli. Rusya’nın ABD yaptırımlarından korkmadığını düşünüyorum.

ABD’nin Rusya’ya, Rusya’nın ABD’ye olduğundan çok daha fazla ihtiyacı var. ABD ve NATO, Afganistan çekilirken Rusya üzerinden bir yol izliyor, Moskova bu yolu kapatabilir. Batı’nın söylemde tehditkar olması çok alışılmış bir durum, ama iş gerçeğe gelip dayanınca böyle bir şey söz konusu değil. 2008 Ağustos ayını hatırlayalım. O dönem o kadar çok ses çıkarıldı ki, ama Rusya’ya karşı herhangi bir yaptırım uygulanmadı.”

kurduğu ve “Suriye Rejimine İslami Muhalefet” unvanı ile açtığı Facebook elektronik haber sitesi üzerinden korkunç mezhep fetvaları yayınlamıştır. Mezhepler tarihi üzerine o kadar uzman ki (!), Suriye rejimine hakim olan tabakayı Karmat mezhebi mensupları olarak adlandırmaktadır. Karmat hareketi 9. yüzyılda Irak’ta Abbasi zulmüne karşı ilk köylü hareketi olarak zuhur etmiştir. ElTartusi üç rejimin yıkılmasının esas hedeflerini teşkil ettiğini söylemiştir: “Suriye’nin mezhepçi rejimi, İran’ın Rafızi rejimi ve Lübnan Hizbullah Rafızileri”...

Böylece “mücahit” el-Tartusi, ABD, Natanyahu ve Suudi rejiminin hedefleri ile uyum halinde yürümektedir.

*Dr. Bessam

ABU ADBULLAH dr.bessamabuabdullah@gmail.com

S

on üç senedir Suriye sahasında yaşadıklarımızı dışardan takip eden Türk okurlarımızın detaylı olarak bilmesi zordur. Özellikle sahadaki isimler ve kimlikleri üzerinde kapsamlı bilgi sahibi olmaları da meşakkatli bir iştir. NATO ve ABD’yi Suriye’yi işgal etmeye davet edenleri geçmiş çalışmalarımızda ele almıştık.

Bugün özellikle kendilerini “muhalefet” olarak ortaya koyanların, ülkemizi hangi şer-i hükümlere binaen nasıl yönetecekleri hakkında kendi ağızlarından aktarmak istiyoruz.

Bu yazıda Abdul Munam Mustafa Hleyma, Abu Basir El-Tartusi lakabı ile maruf Suriye “devrim müftüsünü” masaya yatıracağız.

Allah’tan çok Batı’ya güveniyor Gelin şimdi de Suriye için dillendirdiği fetvaları okuyalım: Vergi ve faturalar Suriye rejimi çökünceye kadar ödenmemelidir.

Okullar ve eğitim Esad gidinceye kadar boykot edilmelidir. Hâlbuki kendisi donanımlı ve bütün edebiyat ve fen bölümlerini eğiten okullardan mezun olmuştu. Şimdi rahat kullanabileceği cahil nesillere ihtiyaç duyduğu için okulları boykot etmeye davet etmektedir. Silahlı isyanın Allah’ın emri olduğunu beyan etmiş ve barışçıl gösteriler talep edenleri küffar olarak nitelendirmiştir. Bu fetva ile kendisini Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi tayin etmiştir. Suriye içinde askeri bir oluşum yarattıktan sonra dış müdahalenin muhakkak yapılması gerektiğini telkin etmiştir.

Böylece, NATO ve Batılı efendilerine güvendiği kadar Allah’a güvenmediği tescil edilmektedir. Müslümanlara destek vermeyen ve her türlü ihtiyaçlarını karşılamayan kâfir kabul edilmiştir.

İnanç için zor kullanmak

ABD, filosunun vurulacağını bilir Leonid Savin, ABD’nin Karadeniz’de bir varlık gösteremeyeceğini ve Rusya ile karşı karşıya gelemeyeceğini açıkladı; “ABD’nin Karadeniz’deki varlığı için seçenekleri çok kısıtlı. Stratejik olarak manevra yapacak yeri yok ve herhangi bir grup Amerikan filosu füzelerle anında imha edilir.

Amerikalı stratejistler bunu çok iyi biliyorlar. Ayrıca o bölgede herhangi bir savaş gemisine destek olmak için özel bir altyapıya da ihtiyaç var. Şu anda böyle bir altyapı bulunmamaktadır. Bölgedeki NATO üyelerinin askeri seçenekler kullanabilme olasılığı var ancak böyle bir hamle Avrupalılarla Amerikalılar arasındaki tansiyonu daha da yükseltir. Bu arada ABD Donanmasının, Çin’in büyümesi nedeniyle Pasifik bölgesine yoğunlaştığını da unutmamak lazım. Dolayısıyla bazı birlikleri Karadeniz’e aktarmak teknik olarak mümkün değil.”

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

‘Batı illegal yöntem kullandı’ İ

spanya’da resmi bir ziyaret için bulunan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD ve Batı dünyasının Ukrayna sorununda izlediği politikalar nedeni ile ağır eleştiriler yöneltti.

Lavrov, Rusya Devlet Başkanı Vladímir Putin’in, Ukranya konusundaki tavrının net olduğunu hatırlatarak, uluslararası camianın Ukranya’da silahlanan kişileri zamanında durdurmada geç kaldığını ifade etti. Lavrov, şunları söyledi: “Ukranya Parlamentosu’na silahlı bir müdahale yapılmış, seçimlerle işbaşına gelmiş bir hükümet silahlı güçler tarafından görevden alınmıştır.

Bu ne anayasa, ne de kanunlarda yer almaktadır. Bu kötü örnek tüm bölgeye sıçrayabilir, herkesi kanunlarda yer alan anlaşmaları madde madde okuyarak saygı göstermesini istiyoruz.”

Lavrov, Amerikan meslektaşı John Kerry ile Paris’de bir görüşme yapacağını da vurgulayarak, “Ukranya’da bu durumu provoke edenler sorunu da kendileri bulsunlar, 21 Şubat anlaşmasına herkesin uyması gerekir, kimseyi kandırmasınlar” açıklamasını yaptı.

‘Kırım bizden emir almıyor’ Lavrov, Kırım Halkı ta-

Lavrov

rafından olası tehditlere karşı savunma maksadı ile kurulmuş olan milis kuvvetlerine Rusya’nın emir vermediğini belirterek, Rusya’nın Karadeniz Filosu’na bağlı birliklerin şu an kendi üslerinde konuşlandığını ve bu üslerin çevresindeki güvenlik önlemlerinin arttırıldığını ifade etti.

NATO’dan Rusya’ya sert tepki

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, NATO’nun Rusya ile iş birliğinin tümünü gözden geçirme kararı aldığını söyledi.

NATO’nun teklifi üzerine dün büyükelçiler düzeyinde toplanan NATO-Rusya Konseyi’nin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Rasmussen, Ukrayna’daki durumun Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenlik ve istikrarı üzerinde ciddi etkileri olduğunu ve Rusya’nın Ukrayna’nın egemenlik ve toprak bütünlüğü ile kendisinin uluslararası yükümlülüklerini ihlal

etmeyi sürdürdüğünü iddia etti.

NATO’nun acil adımlar atma kararı aldığını söyleyen Rasmussen, bu adımları Suriye’deki kimyasal silahları nötralize edecek Amerikan bandıralı “Cape Ray” adlı gemiye eskort etme amaçlı olan ilk NATO-Rusya ortak misyonunun planlamasının askıya alınması, memur düzeyindeki sivil ya da askeri toplantıların iptal edilmesi ve NATO-Rusya iş birliğinin tümünün gözden geçirilmesi olarak sıraladı.

Rasmussen, “Bu adımlar açık bir mesaj gönderiyor: Rusya’nın eylemlerinin sonuçları var” dedi.

Rusya Büyükelçisi’nden bu mesajı Moskova’ya iletmesini istediğine değinen Rasmussen, diğer yandan NATO’nun Ukrayna ile ortaklığını yoğunlaştırma ve demokratik reformları desteklemek için iş birliğini güç-

lendirme kararı aldığını açıkladı.

Ukrayna’nın askeri kapasitesini, daha fazla ortak eğitim ve tatbikatın da aralarında bulunduğu yöntemlerle artırma doğrultusundaki çabaları güçlendireceklerine işaret eden Rasmussen, yeteneklerinin gelişmesini sağlamak için bu ülkenin NATO’nun çok uluslu projelerine katılımını sağlama amacıyla daha fazla çaba harcayacaklarını söyledi.

Kırım’daki krize, uzun vadeli, sürdürülebilir, siyasi bir çözüm bulunması için diplomasinin yolu açacağını umduğunu ifade eden Rasmussen, atılan adımların diplomatik ve siyasi çözümleri kolaylaştıracağına inandığını dile getirerek, “Rus ortaklarımıza biraz baskının diplomatik ve siyasi çözümün yolunu açacağını düşünüyorum.

Umduğum bu” ifadesini kullandı.

Suriye krizinin ilk günlerinden itibaren fetvaları ile “mücahit” taraftarları arasında önemli bir şahsiyet olarak kabul edildi. Kim olduğu bilinmeden kararları “şeriat devrim” yasaları olarak tatbik edildi. Suriye’nin sahil kenti Tartus’ta 3 Ekim 1959’da doğdu. Filistinli bir hanımla evli ve dört çocuk babası. Selefi bir ailede büyüdü. Çocukluğundan beri içinde yetiştiği “cihat” terbiyesi ile her daim övündü.

Her fırsatta şu iki ana görüşü savunmuştur: İslam Allah’ın dini olup mutlaktır. Başka hiçbir din veya inanç İslam ile savaşamaz ve ona eş kılınamaz. Bu inancı mutlak kılmak ve benimsetmek için zor gereklidir ve kullanılmalıdır. 80’li yıllarda, Suriye “Müslüman” Kardeşler Örgütü içinde aktif olmuştur.

Henüz 17 yaşındayken Tartus kentinin muhtelif semtlerinde duvarlara “cihat” şiarları yazarak, “öncü savaşçılar” hareketi içinde siyasi eylem hayatına atılmıştır.

Her daim Erdoğan’a teşekkür Nisan 2012’de Türkiye’ye gelir.

Burada bulunan dostları ile “İslam Şafak hareketi” adlı terör örgütünü inşa etti. Bu örgütü Türkiye sınırındaki İdlib vilayetine taşıdı. Örgüt faaliyetleri Halep’e kadar uzandı.

“Hak Alayı” adlı ikinci terör örgütünü Humus’ta inşa etti.

Daha sonra iki örgütün birleşmesi ile “Özgür İslam Şam Hareketi” kuruldu. Suudi istihbaratının Suriye’deki memuru olan Zehran Alluş’un önderliğindeki “İslam Ordusu” adlı terör örgütü ile birleşerek “İslami Cephe’yi” kurdular. İşte bu cepheyi Washington ve Davutoğlu “ılımlı” ve Suriye’nin “meşru muhalefeti” olarak pazarlamışlardır. El-Tartusi Vahhabi olduğunu saklamamakta ve bununla iftihar ettiğini açık olarak ilan etmektedir. Facebook sayfasında her daim ErdoğanDavutoğlu rejimine şükranlarını sunmaktadır. Suriye’nin en önemli din âlimi Dr. Ramazan elButi’ye onlarca yıldır saldırmaktaydı. Katledilmesinin ardından duyduğu memnuniyeti aleni olarak paylaşmıştır. Kahire El-Ezhar külliyesi şeyhi Ahmet el-Tayyib ile Kudüs Camii müftüsü Salah Abu Arfa’yı “karanlık şeyhler” olarak vasıflandırmıştır. Laik ve demokratik sistemleri küfür rejimleri olarak adlandırmıştır.

Bu sistemleri savunanları Allah’a şirk koşmakla tehdit etmiştir. Bu Suriye “devrim” müftüsünün ABD, İsrail ve Batı Emperyalist devletleri için hiç bir fetvası yoktur. İslam ve İnsan düşmanı Vahhabizm bunların kıblesidir.

Suriye halkı ve ordusunun üç senedir kime karşı savaştığı ortada değil mi? Ancak mum ışığının körler arasındaki kıymeti nedir ki.

Erdoğan’ın misyonuna benzer Abu Basir El-Tartusi, 1979’da Halep Topçu akademisinde aday subaylara karşı organize ettiği katliam ile adını duyuran Adnan Ukla’ya karşı derin bir hayranlık içindeydi. Bu “mücahit” önce Ürdün’e kaçtı. Ürdün İhvan hareketinin (Müslüman Kardeşler Örgütü) bugün Erdoğan hükümetin Suriye için üstlendiği misyonun bir benzerini yerine getiriyordu. 1981’de Afganistan’a geçti. Peşavar’da El-Kaide’nin ve Cihat fikrinin ruh babası olarak kabul edilen Abdullah Azzam ile tanıştı. 1987’de Ürdün’e döndü.

Burada Abu Mas’ab ElZerkavi’nin yanına yerleşti.

Burada “demokrasi ilkeleri”, özür dilerim, tekfiri ilkeler üzerine bir kitap yazdı. Bundan dolayı Ürdün’den uzaklaştırıldı.

Yemen’e gitti. Burada üç sene ikamet etti. Sonra önce Malezya’ya oradan Tayland’a gitti. Ardından küfür diyarı olarak telakki ettiği İngiltere’ye yerleşti. İngiltere için: “Burası küfür diyarıdır. Ancak burada Allah’ın dinini özgürce yayma imkânları mevcuttur. Bu olanakları, zalim ve müstebit yöneticilerden dolayı, Müslüman ülkelerde bulamadık” demiştir.

Cezayir, Somali ve hatta Taliban için önemli bir merci olduktan sonra, Nisan 2012’de “cihat etmek” üzere Suriye’ye geldi.

‘Suriye-İran-Hizbullah yıkılmalı’ El-Tartusi Suriye’de ilk mezhepçi fetvaları veren kişidir.

20 Mart 2011’de İngiltere’de

* Şam Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Çeviren: Prof. Dr. Mehmet Yuva

Kiev’deki keskin nişancılar AB’nin bilgisi dahilinde Ukrayna’da devrilen Yanukoviç iktidarına sadık kaldığını belirten ancak kimliğini açıklamayan bir istihbarat ajanı Youtube üzerinden AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile Estonya Dışişleri Bakanı Urmas Paet arasındaki telefon görüşmesinin kaydını yayınladı. Yasa dışı yoldan kaydedilen görüşmede, iki üst düzey Avrupalı yetkili, Ukrayna’daki son gelişmelerle ilgili bilgi alışverişinde bulunup, gözlemlerini paylaşıyor.

Konuşmanın en çarpıcı ve can alıcı noktası ise Mai-

dan olaylarıyla ilgili. İkili, 18-23 Şubat tarihleri arasında patlak veren kanlı olaylarda hem göstericilere hem de polise ateş açan keskin nişancıların muhalefet tarafından kiralanmış provokatörler olabileceği üzerinde duruyor.

Paet’in 25 Şubat’taki Kiev ziyaretin ardından gerçekleşen görüşmede, Estonya Dışişleri Bakanı’nın Ashton’a, “Keskin nişancıların arkasında Yanukoviç’in değil de yeni koalisyondan birilerinin olduğu fikri giderek daha da güçleniyor” dediği duyuluyor.

‘S..tir et AB’yi’den sonra Ashton ise Paet’in bu sözlerine, “Sanırım bunu araştırmak isteriz. Yani bu daha önce kulağıma gelmemişti. Vay canına, ilginç” diye cevap veriyor.

Ukrayna’da yaklaşık bir ay önce de benzer bir telekulak skandalı daha patlak vermişti.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland’ın, telefonda görüştüğü ABD’nin Kiev Büyükelçisi Geoffrey Pyatt’a “S..tir et AB’yi” demesi Washington ile Brüksel arasında gerginliğe yol açmıştı.

Putin, Nobel Barış Ödülü adayı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Nobel Barış Ödülü için aday gösterildi.

Açıklamayı, Oslo Nobel Enstitüsü Başkanı Geir Lundestad yaptı. Bu yıl ödül için rekor sayıda aday gösterildi. Listede 278 politikacı, halk figürü ve örgüt yer alıyor.

Rusya, 2 füze daha fırlatacak Kazakistan Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada Mart ayı içerisinde Rusya’dan Kazakistan’a toplam üç tane füze testi yapılacağını, bunlardan ilkinin önceki gün yapıldığını belirtti.

Rus haber ajansı Ria Novosti’de yer

alan habere göre, Kazakistan Savunma Bakanlığı, “Balistik füze denemesi ‘Topol-E’ beklendiği gibi gerçekleşti. Füze Astana saati ile 00:10’da (Moskova saati ile 22:10) hedef maketi vurdu” açıklamasını yaptı.

6 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

DÜNÜN ÇÖZÜMLERİ Sudoku 2

Sudoku 1

Kakuro 1

Aydınlık

KURULUŞ. 1921

ŞEFİK HÜSNÜ DEĞMER

Kakuro 2

Yıl. 94 Sayı. 2307

VATAN - EMEK - NAMUS

Sahibi Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş.

Genel Müdür Celal Demirel Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel Yazıişleri Müdürü Ergün Gedek Sorumlu Müdür Murat Şimşek

Kare

Dünya Şafak Terzi Önder Öztürk Erdem Atay Emek Esin Turhan Cansu Yiğit Toplum Özlem Konur Usta Sezim Özadalı Anıl Budak Ceyhun Bozkurt Spor Bilgi İşlem Güven Karakurt Recep Erçin Hayati Asilyazıcı Dağıtım Md.Cumali Karagöllü Ankara İsmet Özçelik İzmir Hayati Özcan Avrupa Beyhan Yıldırım Reklam Müdürü: Kamile Karakadılar Genel Müdür Yardımcısı (Tüzel Kişi Temsilcisi) Metin Aktaş Genel Müdür Yardımcısı (Personel ve İdari) İsmet Öğütücü Genel Müdür Yardımcısı (Baskı ve Teknik) Melih Yıldırım

Haber Koord.

Haber Müdürü Haber Md. Yrd İstihbarat Şefi Haber Araştırma Ekonomi Kültür Sanat

Yönetim Yeri. İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No.3/3 Beyoğlu - İstanbul

Tel. 0212 251 21 14 - 15 - 16 Faks. 251 55 06 Ankara Büro Tel. 0312 229 88 45 Faks. 0312 229 88 47 İzmir Büro Tel ve Faks. 0232 489 16 15 Avrupa Tel: 0049 69 25 62 88 73 E-Posta: haber@aydinlikavrupa.eu Adana Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş.

Tel. 0322 435 92 77 İzmir Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş.

Tel. 0232 257 69 01

Ankara Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş.

35. Cadde Matbaacılar Sitesi No. 11 İvedik-Ankara İstanbul Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş.

Oruçreis Cad. Remzi Özkaya Sok. No.16 Bahçelievler / İstanbul Tel. 0212 655 44 34

Dağıtım. Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş.

Önerileriniz için. halklailiskiler@aydinlikgazete.com www.aydinlikgazete.com Yayın Türü. Yaygın Süreli

Sayısal

Soldan sağa 1. Ortak bir gaye etrafında bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu kuruluş Soğurma, emme 2. Eskimolar’ın kendilerine verdikleri ad - Osmanlılar’da deniz eri 3. Seryum’un simgesi - Bölüm Tanrı 4. Kars yöresinin bir halk oyunu - Efsanevi bir masal kuşu - Bir haber ajansı 5. Dört tekerlekli bir kara taşıtı Çıkarma, uzaklaştırma 6. Kudret, iktidar - Zırhlı, silahlı, tekerlekleri paletli savaş taşıtı Akciğer 7. Yücelme, yüksek bir dereceye ulaşma - Ongun 8. Bir şey üzerinde yoğunlaşan dikkat, ilgi - Altın’ın simgesi Nikel’in simgesi 9. Ku’ran cümlesi - Samanla karışık tahıl 10. Bir hayret ünlemi - Yanak Bir kumanda altında aynı görevi üstlenmiş savaş gemileri veya uçakları 11. Zeybek - Favori - Damarlarda dolaşan yaşamsal sıvı 12. Seciye, karakter - Bir kimsenin yararlılığını, yeteneğini gösteren belge Yukarıdan aşağıya

1. Türlü ürün, mal, vb. alım satımı - Çok benzeri, tıpkısı, özdeşi 2. İğdiş edilmiş - Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan Müslüman olmayan halk 3. Bir işaret sıfatı - Bir fikri savunmak veya desteklemek amacıyla yazılan gazete veya dergi yazısı - Sümerler’de su tanrısı 4. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan kimse Yumuşak, hoş, ince bir güzellliği olan 5. Verme, ödeme - Çevik - Altın 6. Çocuğu olan erkek - Fakat, lakin 7. Arnavutluk’un plakası - Emile Zola’nın bir romanı - Cennet ile cehennem arasında bulunduğuna inanılan yer 8. Bırakma, ayrılma - Hükümdar - Tavlada “üç” sayısı 9. Bir işi yapmak için verilen söz - Ayrıcalık tanınmış ayrı tutulmuş 10. Milli Eğitim Bakanlığı (kısa) Mesafe - Evren pulu 11. En kısa zaman parçası, lahza - Çıplak - İnleyen 12. Önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için izlenen yol Yabancı bir ağırlık ölçüsü birimi

Soldan sağa 1 Bir yeri merkez alma 8 Özgü, mahsus 11 Sarı humma virüsü 12 Bir düşünce anlatan bir veya birkaç cümlelik söz 14 Ulusal bir parayla yabancı bir para birimi arasındaki değişim oranı 15 Nakil yoluyla, aktarılarak 17 Salahiyet 19 Fazladan, üstelik 21 Çin’in para birimi 23 Çoğunlukla kuş tutmak için kullanılan yapışkan ve cıvık bir madde 25 “Tok” karşıtı 26 “Fena değil” anlamında bir söz 27 Bulut 29 Şamandıralarda, rıhtımlarda halat bağlamaya yarayan, sağlam mapalara geçirilmiş demir halka 31 Zafer 33 Amirler 34 “... Güler” (fotoğrafçı) 35 Hırvatistan’da bir liman kenti 37 Fikir, düşünce 39 Dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla geziye çıkmış olan kimse 41 Bir peygamber adı 43 Cıva’nın simgesi 44 Bir binek hayvanı 46 Gösteriş, fiyaka 48 “... Derek” (aktris) 50 Tasarı, kanun teklifi 53 Gezegenimizin uydusu 54 Sihir, büyü 55 Karagöz oynatıcısı Yukarıdan aşağıya 1 Bir kimsenin mensup olduğu mezhebi ya da kalbindeki dinsel inancını inkar etmesi

veya gizlemesi 2 Koşucu devekuşu 3 Dişi koyun 4 Rütbesiz asker 5 Dünya zevklerini hoşgören, dünyaya önem vermeyen, kalender 6 Tiyatrolarda oyunu alkışlamak için tutulmuş kimse 7 Bir uyarı aracı 8 Halı, kilim ya da bez dokuma tezgahı 9 Bir yüzölçümü birimi 10 Küçük saray 13 Avcılar için göl kenarında yapılmış kulübe 16 Dar ve hafif, düz dipli bir yarış teknesi türü 18 İğdiş edilmiş 20 Batı edebiyatına özgü bir nazım şekli ve türü 22 Afrika’nın en yüksek dağı Kilimanjoro’nun yerli dillerde özgürlük anlamına gelen yeni adı 24 Taneleri ayrılmış ekin sapları 28 Öğrenim sırasında öğrenciye bağlanılan aylık 30 Ürdün Batı Şeria’da 1967’den beri İsrai işgali altında olan kent 32 Bahçelerde çiçek dikmek için ayrılan yer 33 Herhangi bir sefer için merkez olarak seçilip ona göre donatılmış olan yer 34 Osmanlı devletinde taht yeri, saltanat makamı anlamında kullanılan bir sözcük 36 “Oğuz ...” (yazar) 38 Bön, avanak, budala 40 Eskimolar’ın buzdan yaptıkları kulübe 42 Kutup 45 Çöl 47 Söz, laf 49 Trabzon’un bir ilçesi 51 En kısa zaman parçası, lahza 52 Bir gayret ünlemi

6 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Murat ŞİMŞEK

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Ulusal Gönülleri Antalya’da buluştu Antalya’da düzenlenen Ulusal Kanal dayanışma kahvaltısına, yolsuzluk ve Cemaat protestosu damga vurdu. Yüzlerce yurttaşın katıldığı toplantıda seçimlerde güçbirliği çağrıları öne çıktı DEVRİM DÖNMEZ

A

ntalya Ulusal Gönüllüleri’nin biraraya geldiği kahvaltıya, yerel seçim mesajları ve yolsuzluk protestoları damga vurdu. 800 kişinin bir araya geldiği kahvaltıya, İP Genel Saymanı Yalçın Büyükdağlı, Ulusal Kanal program yapımcısı Gülgün Feyman Budak, Ulusal Kanal Antalya Temsilcisi Devrim Aşkın Karasoy, AKUT Kurucusu Nasuh Mahruki, Müzisyen Haluk Çetin, Şair Metin Demirtaş ve Ahmet Turan Kul, onur konuğu olarak Aydınlık Gazetesi Yazarı Sanatçı Fikret Otyam ve sanatçı Filiz Otyam katıldı. Çok sayıda demokratik kitle örgütünün, Belediye başkan adayı ve belediye meclis üyesi adaylarının ve 2B köylülerinin de katıldığı kahvaltıda, yapılan konuşmalarda yaklaşan yerel seçimler ve yolsuzluk protestoları ön plana çıktı.

Türkiye’nin kaderine damga vuracak seçim Devrim Aşkın Karasoy’un yaptığı açılış konuşmasının ardından söz alan İşçi Partisi Genel Saymanı Yalçın Büyükdağlı, Türkiye’nin bir dönüm noktasına geldiğini, Cumhuriyet ve millet düşmanı iktidarın ikiye bölündüğünü söyledi.

Ulusal Kanal Program Yapımcısı Gülgün Feyman Budak, yaklaşan yerel seçimlerin önemine dikkat çektiği konuşmasında şunları kaydetti; “Bir bir kalelerimiz ele geçiriliyor maalesef. Gördüğünüz gibi yolsuzluklar her yerde ayyuka çıkarken, benim korkum Antalya

Uykusuz’un son sayısının arka kapağındaki ‘selfie’ pozu

TGC, yargıya müdahaleyi kınadı

FOTOĞRAFLAR: MERVE DEMİRAĞ için de var. Yurtseverler olarak, Antalya’yı asla kaptırmamalıyız.

Biz elbirliğiyle gerçek yurtseverleri tanıyarak, onların iktidara gelmesini sağlamalıyız.”

‘Güçbirliğini İşçi Partisi savunuyor’ AKUT Kurucu Üyesi Nasuh Mahruki, yerel seçimlerin yapılacağı önümüzdeki bir aylık zamanın önemine vurgu yaparak yaptığı konuşmasında ses kayıtları ile ortaya saçılan yolsuzluk skandalı ve PKKBDP ‘den gelen özerklik tehditleri ile ilgili olarak şunları kaydetti; “PKK ve BDP’nin bu günlerde dile getirmeye çalıştığı özerklik lafı, bu kartı da sahaya sürebilirler.

Cem TV’ye akıl almaz ceza Y

üksek Seçim Kurulu (YSK), bir gazetede yer alan Cihan Veri Toplama ve Araştırma Merkezi anketini haberleştiren Cem TV’ye 9 gün yayın durdurma cezası verdi.

YSK, anket nedeniyle “Uyan Türkiye “ programına 4 gün, Pınar Işık Ardor’un sunduğu Cem TV Ana Haber bültenine de 5 gün olmak üzere toplamda 9 gün ceza verdi.

Cem TV Haber Müdürü Pınar Işık Ardor, “YSK, biz bir haberi haberleştirdiğimiz için bu cezayı verdi. Ben bunun çok ağır bir ceza olduğunu düşünüyorum. Herhalde susturmak istiyorlar. Bir de ‘Uyan Türkiye’ programı gazetelerin okunduğu bir program, yani 4 gün kapatma akıl sır erdirilecek gibi değil” diye konuştu.

TGC: Karar, kanuna aykırı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu bir açıklama yaparak Cem TV’ye verilen toplam

9 günlük yayın durdurma cezasının hukukun ölçülülük ilkesine uygun olmadığını belirtti. TGC Yönetim Kurulu’nun açıklamasında şu görüşler yer aldı: “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Yüksek Seçim Kurulu’nun RTÜK aracılığıyla Cem TV’nin iki programına uygulattığı toplam 9 gün yayın durdurma cezasının demokratik toplum düzeninin gerekliliklerine ve hukukun ölçülülük ilkesine uygun düşmediği görüşündedir. Bir yandan seçim ortamının yaratılabilmesi için uğraş verilirken bir yandan da bu tür ölçüsüz cezalar verilmesi kamuoyunun bilgilenme hakkına ters düşmektedir.

Karar ayrıca, yayın durdurma cezasına dayanak gösterilen 2013/605 sayılı YSK kararının sonuç bölümündeki 4. maddesine de aykırıdır Keza 4. Madde’nin 20-29 Mart tarihlerini kapsadığı dikkate alındığında, yayın durdurma cezasının gerek Anayasa’nın gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kriterlerine uygun olmadığı ortadadır.”

Mart ayının eğer sağ salim atlatırsak, bundan sonrasının Türkiye için çok daha kolay olacağını düşünüyorum.” Mahruki, “Bu güç birliğini hep İşçi Partisi söylüyor, buna bastırmamız gerekli. MHP-

CHP-İşçi Partisi ve diğer muhalefet partilerinin bir biçimde bu bir ay içinde Türkiye’yi sokaklarda birbirine girişmeden düze çıkarmanın yolunu bulması lazım. Bizimde bu ülkenin aydın ve sorumluları olarak

Tweet attı, işten kovuldu

A

kşam gazetesi editörü ve hafta sonu kültür sanat eki Akşam Trend’in sorumlusu Sibel Oral’ın işine son verildi.

Twitter hesabına Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili Sibel Oral yazdığı mesaj nedeniyle Cumartesi günü işine son verilen Oral, şu açıklamayı yaptı: “Tarafıma yapılan resmi olmayan açıklamada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili attığım tweet’in ‘üst yönetim’de rahatsızlık yarattığı, artık benimle çalışmak istemedikleri ve üst yönetimin kararıyla işime son verildiği söylenmiştir. Yaklaşık 12 yıldır çeşitli gazetelerde çalıştım, yazdım; twitter, facebook gibi sosyal medya kanallarında da kişisel görüşlerimi paylaştım. Taraf’ın Kültür Sanat Şefi iken ve Taraf “Yetmez ama Evet” derken ben, “Hayır” diyebiliyordum. 12 yıldır gazeteciyim. Çalıştığım kurumlarla var olmadım, hiçbir zaman çalıştığım gazeteyi temsilen açıklama yapmadım, mesaj paylaşmadım, sadece gazeteci ve ro-

man yazarı kimliğimle var oldum...

Ve işte yazmakta sakınca bulmadığım ama işten çıkarılmama neden olan tweet: “Mavi Sakal’ın ‘Çektir Git’ diye bir şarkısı vardı. ‘Böyle adam olunmaz’ diyor ve ekliyordu, (çok afedersiniz) ‘Çektir git’ artık RTE” Bu ve buna benzeyen çok şey yazdım, çok fikri de RT ettim twitter’da. Buradaki ifadeye küfür ya da hakaret deniyorsa ben de sormak zorundayım; “Kız mıdır kadın mıdır bilemem”, “Ananı da al git” , “Cemevi cümbüş evidir”, “Güya namaz kıldılar”, “Biliyorsunuz Alevi”, “Sizi o tasmalarınızdan kurtardık” da hakaret ya da küfür değil midir?

“Sizi o tasmalarınızdan kurtardık” sözünü tüm gazeteciler çok iyi bilir.

Meğer iki aydır benim de bir tasmam varmış. Bu tasmayı sayelerinde çıkarmış oldum. Attığım tweet’ten dolayı beni ihbar ederek işten kovduran ve kovanlara teşekkür ederim; onur duyarım.”

bunu talep etmemiz gerekiyor” dedi. Tayyip Erdoğanların, Fethullah Gülenlerin önünde sonunda gideceğini belirten Mahruki, “Ama biz yine burada kalacağız” dedi.

Mahruki’nin ardından söz alan Vardiya Bizde Platformu üyelerinden Emekli Albay Teoman Şanal ve 2B Hak sahipleri adına konuşan Adem Kalkanlı’nın konuşmaları büyük alkış aldı.

Devlet sanat kurumlarında sözleşmeli olarak çalışanlar adına Kültür Sanat-Sen İdari Sekreteri Cankut Yılmaz’ın da söz aldığı kahvaltı etkinliği şair Metin Demirtaş ve Ahmet Turan Kul’un okuduğu şiirler ve Müzisyen Haluk Çetin’in şarkıları ile devam etti.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Tayyip Erdoğan ile eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında geçten yargıya ilişkin konuşma kaydı üzerine bir açıklama yaptı.

Cemiyet Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada “Başbakanın dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’den Aydın Doğan ile ilgili yasal bir sürece müdahale etmesini istediği ve bakanın da arzulanan sonucu almak üzere yargıyı baskı altına alma sözü verdiği iddiaları demokrasi ve basın özgürlüğü adına son derece vahimdir.

Yargı bağımsızlığı büyük yara almıştır” denildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “Her zaman yinelediğimiz gibi basın özgürlüğünün gerçekleşmediği kamuoyunun haber alma kanallarının tıkandığı bir ülkede demokrasiden söz etme olanağı yoktur. Eğer iddialar doğruysa, yargıya, basına yapılan bu tür müdahaleler, Türkiye’nin uluslararası alandaki görünümüne de zarar verecektir. İktidarın bir an önce bu çıkmaz yoldan dönmesini diliyoruz.

Söz konusu iddiaların da bir an önce açığa çıkmasını demokratik rejimin işlerliği açısından zorunlu görüyoruz.”

Erdoğan, dünyaya karikatür oldu Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP’lilerin karıştıkları yolsuzlukların ses kayıtları, tüm dünya basınında geniş yer alıyor. Yabancı gazetelerde, Erdoğan’la ilgili çok sayıda karikatür yayımlanıyor. İşte onlardan bazıları:

Yunan gazetesi Ekathimerini, Erdoğan’a yönelik yolsuzluk iddialarını bu karikatürle dile getirdi

YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI...

08.00 Televizyon Gazetesi “Programı Halil Nebiler yönetiyor” 10.00 Ekopolitik 11.00 Mutlu Yaşam 12.00 Haber Masası

08.00 Semra Topçu ile Güne Başlarken 10.00 Ezgi Değirmencioğlu ile Haber Saati 14.00 Öğleden Sonra 17.00 Akşam Haberleri 19.00 Halk Ana Haber 19.35 Hakan Aygün Analiz 20.00 Murat Gezici ile Gezici Anket 21.00 Uğur Dündar İle Halk Arenası

07.30 Uyan Türkiye 10.00 Keyifli Sabahar 12.00 Yereli Yönetenler 13.00 Haber 13 13.45 Türk Filmi 15.00 Bahar’la Güzel Şeyler 17.15 Yereli Yönetenler 18.30 Ana Haber 19.30 Cem İbadeti 21.30 İkrar Yolu 23.30 Zerre 00.00 Belgesel

09.20 Sormak Gerek 10.00 Biz Bize 11.30 Gündemin İçinden 13.30 Söz İstanbul’da 14.20 Habercinin Saati 15.30 Dünyadan 16.00 Güncel 17.00 Haber 17.30 Ekonomi 18.30 Günce 20.00 Ana Haber 21.00 Birebir

09.00 Parametre 10.35 Paranın Gündemi 11.00 Karşı Gündem 12.00 Bugün 14.00 Günlük 16.00 Dünya Hali 16.30 Paranın İzi 16.45 Afiş 18.00 Ana Haber 19.00 Spor Ana Haber 19.30 360 Derece 20.45 Aykırı Sorular

10.15 Ekonomi Piyasalar 10.30 Seçim Aktüel 11.00 Haber 12.00 Haber Merkezi 13.00 Öğle Bülteni 14.00 Günün İçinden 14.20 İl İl Seçim Nabzı 15.20 Güncel Dosya 16.30 Seçim Aktüel 17.00 Akşam Haberleri 18.15 Gece Gündüz 19.15 Spor

09.00 Doktorum 11.00 Mutfağım 12.15 Gün Arası 12.30 Kaynana Gelin Seda’ya Gelin 15.00 Evim Şahane 17.00 Arka Sokaklar 19.00 Ana Haber 19.50 Spor 20.00 Boynu Bükükler 22.30 Arkadaşım Hoşgeldin “Eğlence”

06.45 Bugün 09.00 Beni Affet 10.00 Melek 12.00 En Güzel Bölüm 12.30 Aşkın Bedeli 14.30 Soframız 15.30 Küçük Kadınlar 16.45 En Güzel Bölüm 17.15 Beni Affet 19.00 Ana Haber 20.00 Aramızda Kalsın 22.45 Kardeş Payı

08.30 Yeni 1 Gün 10.00 Her Şey Dahil 12.00 Gülben 14.15 Büyük Sır 15.45 Show Dünyası 16.15 Adını Feriha Koydum 18.20 Pepee 18.30 Ana Haber 19.15 Büyük Risk 20.00 Film: Gizemli Adaya Yolculuk 22.15 Fatih Harbiye

07.00 Galaksi Rehberi

08.30 Sen de Gitme 10.00 Anne Elimi Tutsana 11.15 İyi Şeyler 11.30 iyi Fikir 13.00 Haber 13.20 Elde Var Hayat 14.35 Aileler Yarışıyor 16.20 Zengin Kız Fakir Oğlan 18.40 Seçmenin Sesi 19.00 Haber 19.55 Z. Kız Fakir Oğlan 22.55 Kırımoğlu

10.35 Gündem 11.35 Açık Büfe 12.00 Haber 12.35 Haber Kameramanı 13.35 Gündem 14.00 Haber 14.35 Gündem 15.30 Haber Özet 15.35 Gündem 16.35 Bin Kişiye sordUK 17.10 Dünya Turu 18.00 Haber

09.00 Haber 10.00 Haber Ajanda 12.00 Haber Masası 13.00 Gün Ortası 14.40 Ekonomide Görünüm 15.00 Güne Bakış 16.40 Ekonomide Görünüm 17.00 Akşam Haberleri 18.00 Akşam Raporu 20.00 Televizyon Gazetesi 21.00 Yeni Bir Hayat 23.15 Öteki Gündem

09.30 Gündem Özel 11.00 Nazım Usta ile Mutfak Keyfi 12.30 Parantez 13.30 Film 15.00 Hong Gil Dong 16.00 Hayat ve Sağlık 16.30 Safa Geldiniz 18.00 Kum Saati 19.00 Sporaktif 19.30 Ana Haber

07.00 Geri Sayım 10.00 Piyasa Ekranı 12.00 Finans Cafe 14.00 Piyasaya Bakış 14.30 İş Dünyasından 16.00 Kapanışa Doğru 17.30 Son Baskı 18.00 Avatar 18.30 Monsters vs. Aliens 19.00 The Simpsons 20.00 How I Met Your Mother 21.00 Person of Interest

10.00 Taht Oyunları 11.00 Kanun ve Düzen 12.00 Ellen Show 13.00 Hayallerinin Peşinde 14.00 Sinbad 15.00 Dallas 16.00 Ellen Show 17.00 Hayallerinin Peşinde 18.00 Taht Oyunları 19.00 Kanun ve Düzen 20.00 Ellen Show 21.00 CSI: NY

06.45 Çalar Saat 10.00 Doktorlar 11.30 Babam Sınıfta Kaldı 12.30 Yemekteyiz Anadolu 14.30 Unutma Beni 16.30 Esra Erol’da Evlen Benimle 19.00 FOX Haber 19.30 Deniz Yıldızı 20.45 Çocuklar Duymasın 22.45 Umutsuz Ev Kadınları

09.00 Bir Bulut Olsam 11.00 Bıçak Sırtı 13.00 Menekşe ile Halil 15.10 Hanımın Çiftliği 17.20 Ejder Avcıları 18.10 Kobra Takibi 19.10 BKM Mutfak 20.00 Fırıldak Ailesi 20.20 BKM Mutfak 21.30 Film 23.30 Ah Biz Kadınlar

08.40 Aramızda Kalsın 12.00 Özge ile Yeni Hayat 14.30 Anlatacaklarım Var 17.15 Dünya Listeleri 18.15 Flashpoint 19.15 Film: Jumanji 21.15 Film: Dürüst Oyun 23.30 Saba Tümer’le Bu Gece

14.00 Şiiriçi Şarkılar “T” 15.00 Haber Merkezi 18.00 Spor Ana Haber 19.00 Ana Haber

07.00 Kahvaltı Haberleri 10.00 Müge Anlı ile Tatlı Sert 13.00 Kızlar ve Anneleri

20.00 Hulki Cevizoğlu ile

15.00 Alemin Kralı

İkna Odası

16.00 Zahide ile Yetiş Hayata

22.00 Nasıl Yani?

00.00 Gece Raporu

19.00 atv haber 20.00 Kurtlar Vadisi Filistin 23.15 Dosta Doğru

Hazırlayan: Ece KIRBAŞ

6 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Sinemaya destek payı belli oldu K

ültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü bünyesindeki Sinema Destekleme Kurulu, 2014’ün ilk destekleme kararlarını önceki gün açıkladı.

Kurulun 18-20 Şubat tarihleri arasında yaptığı toplantı sonucunda toplamda 7 milyon 260 bin TL destek açıkladı. Kurul toplantısında, 15 uzun metrajlı film yapım projesine 5 milyon 360 bin TL, ilk filmini gerçekleştirecek 7 yönetmenin projesine ise 1 milyon 900 bin TL destek sağlandı.

Koçyiğit’e 400 binlik destek En yüksek destek, 510 bin TL ile Liman Film ve Nadir Öperli’nin yapımcı olduğu “Kadir ve Kardeşleri” adlı projeye verilirken Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alan Hülya Koçyiğit’in ilk yönetmenlik deneyimi olacak “Varoşta Kadın Olmak” adlı filmi için verilen destek “sürpriz” kararlar arasında yerini aldı.

Kararda dikkat çeken ayrıntılardan biri de son filmi “Kor” ile Zeki Demirkubuz’un, İsmail Güneş’in ve Erden Kıral’ın projelerine destek verilmemesi oldu.

Kurul, bu üç yönetmenin projelerinin “yeniden başvurulması

Hülya Koçyiğit Akil İnsanlar Heyetindeydi.

Emek Sineması’nın yıkılmasını protesto eden aydın ve sanatçılar arasında Erden Kıral’da vardı. Kıral “Ticaretin kültüre üstünlüğünü görüyoruz. Bununla savaşmamız gerekiyor” demişti.

halinde bir sonraki Kurul gündemine alınarak değerlendirilmesine” karar verdi. İlk uzun metrajlı filmi Eylül ile Altın Koza’dan En İyi Yönetmen Ödülü alan Cemil Ağacıkoğlu ‘nun da “Sarıl Bana” filmi de desteğe “uygun” bulunmadı.

Karara göre; Hülya Koçyiğit yönetmenliğinde, Nalan Türkeli’nin otobiyografik romanından uyarlanacak proje “Varoşta Kadın Olmak” 400 bin TL destek alırken oyuncu Mustafa Uzunyılmaz’ın ilk yönetmenlik denemesi “Saklı Korkular” 250 bin TL, TRT’ye yaptığı programlarla bilinen Sencer Film’in yapımcılığını üstlendiği “Mavi Mektup” adlı projesi 300.000 TL para desteğiyle listede yerini aldı.

Bakanlığın desteğe değer gördüğü diğer filmler ise; Aydın Sayman’ın “Fareyi Öldürmek”, “Benimle Var mısın?”, “Zer” filmi , Yavuz Altun’un “Ayaz”, “Martıların Efendisi”, Tayyip Karamahmutoğlu’nun “Mezarcı”, ve Muhammet Tayfur Aydın’ın “Siyah Karga” oldu.

Yıl 2014 k a s a y m f i l Türkiye’de Dünyaca ünlü Danimarkalı yönetmen Lars von Trier’ın tüm dünyada ses getiren ve 14 Mart’ta ilk bölümü vizyona girmesi planlanan filmi ‘Nymphomanioc’ın Türkiye’de gösterimi yasaklandı

V

izyona giren filmleri sınıflandıran kurul filmi izledi ancak herhangi bir karara varmadan topu üst kurula attı. Üst kurul ise +18 ibaresi alarak salonlardaki yerini alması beklenen filmi izleyerek oy çokluğu ile vizyona girmemesine karar verdi.

Türkiye ‘de geçen hafta sona eren !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde Trier’in kendisi tarafından sansürlenmiş versiyonuyla gösterilen ‘Nymphomaniac’ın ilk bölümü 14 Mart, ikinci bölümü ise 21 Mart’ta vizyona girecekti. Ågİtiraf” adıyla vizyona girecek olan yapım, 50’li yaşlarının başındaki bir kadının ilişkilerini anlatıyor. Nemfomanyak bir kadın olan Jœ’yu merkezine alan film, baş karakterinin doğumundan 50 yaşına kadar olan hayatına, özellikle de cinsel serüven-

lerine odaklanıyor.

Geçen ay Berlin Film Festivali’nde sansürsüz olarak gösterilmiş ve eleştirmenlerden övgü almış olan filmde Charlotte Gainsbourg, Stellan Skarsgård, Stacy Martin, Shia LaBeouf, Christian Slater, Jamie Bell, Uma Thurman, Willem Dafœ rol alıyor.

‘Büyük talihsizlik’ Yasak sinema eleştirmenlerinin yanı sıra sosyal medyada da tepkiyle karşılandı. Filmin dağıtımcısı Özen Film de yaptığı resmi açıklama ile birlikte sansürü kınadı. Tüm dünyada 16 veya 18 yaş sınırı getirilerek kesilmeden ve mozaikleme kullanılmadan vizyona girdiği açıklanan filmlerin, ülkemizde tekrar başlayan sansür döneminin kurbanı olduğu belirtildi.

Seyricisi ile buluşmasına yasak getirilen filmler hakkında daha detaylı

bir açıklamanın ise çok yakında geleceği bilgisi paylaşıldı.

“Sansürün bütün boyutlarına karşıyız” diyen Sinema Yazarları Derneği (SİYAD)’de yaptığı açıklamayla yasağı eleştirdi: “Sinema filmlerinin ve sanat eserlerinin kitlelere ulaşmasını engelleyen her türlü yasanın gereksiz olduğuna inanıyoruz.

Bugünlerde bir sinema filminin gösteriminin kısıtlanması ve sinemalardaki ticari gösteriminin uygun bulunmadığı haberi kamuoyunda yer almaktadır.

Yaşadığımız çağda böylesi bir kararı insanlık, irade ve ifade özgürlüğü adına, ivedi biçimde düzeltilmesi gereken büyük bir talihsizlik olarak nitelendiriyoruz.

Devletin görevi yaş sınırı - sınıflandırma gibi uygulamalarla çocukları

korumak ve yurttaşlarını içerik konusunda bilgilendirmektir ama yetişkin bireylerin tercihlerine müdahale etmeye hakkı olamaz.

Sinema Yazarları Derneği olarak sansürün bütün boyutlarına karşı olduğumuzu kamuoyuna bir kez daha hatırlatırız.” Çoğu ülkede 18 yaş sınır ile izleyiciyle buluşan film, Romanya’da da sansürlenmiş ancak bu karar Romanya Ulusal Sinematografi Merkezi, ‘Nymphomaniac’ın ikinci bölümü için verdiği sansür kararından vazgeçmesiyle geri alınmıştı.

Türkiye’de vizyona girmesi Değerlendirme Sınıflandırma Üst Kurulu tarafından yasaklanan film, 5-20 Nisan tarihlerinde yapılacak İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilecek.

VİZYONDAKİLER.. VİZYONDAKİLER.. VİZYONDAKİLER..VİZYONDAKİLER.. VİZYONDAKİLER..VİZYONDAKİLER..

‘Ömer’

Ömer, sevgilisi Nadya’yla buluşmak üzere Batı Şeria duvarını aşarak kurşunların arasından geçmeye alışkındır.

Ne var ki, Ömer, duvarı geçtiğinde bir direnişçiye dönüşür ve bazı seçimler yapmak zorunda kalır. Yakalanan arkadaşları işkence görürken Ömer de yaşamla sadakat arasında kalır. Şüphe ile Vizyon Tarihi: ihanet, güven duy07 Mart 2014 gusunu siler geçer. d Yönetmen: Hany Abu-assa Sonunda Ömer de iya Oyuncular: Baher Agbar yakalandığında ad , Essam Abu Aabed , Fo askeri polisle bir Abed-Eihadi kedi-fare oyununa Yapım: 2013 - Filistin girişecektir.

Çağdaş İsveç Sineması Pera’da Pera Film, Yö n e t Pera Müze- ‘Mavi Göğün Ardında’ menliğini si’nin Aurora filminde H a n n e s Kuzey ÜlkeleHolm’un yaprinden Çağdaş tığı “Mavi Cam Sanatı Göğün Arsergisine padında”, ralel olarak 1986’da, öl“Svenska! dürülen İsveç Çağdaş İsveç Başbakanı Sineması” programını sunuyor. Olof Palme’ı ve dönemi ele alan Bu seçkideyse özellikle İsveç si- bir film olan “Palme” ve Axel nemasına odaklanılıyor; son üç Petersén’in yönetmenliğini üstyıldan seçilen sekiz film, etkileyici, lendiği 2012 yapımı film “Avalon” taze ve canlı bir anlatımla farklı etkinlik kapsamında gösterilecek tema ve konuları ele alıyor. İsveç filmler arasında yer alıyor. 8 Mart İstanbul Başkonsolosluğu işbir- Cumartesi günü başalayacak ve liğiyle sunulan program, İsveç’te 29 Mart’ta sona erecek olan progfilmciliğin ve yaratıcılığın bugün- ram kaliteli bir seçkiyle sinemakü durumu hakkında çok iyi bir severleri İsveç sinemasıyla bufikir veriyor. luşturmayı vaadediyor.

‘Kuşlar Şehrinde Macera’ (Zambezia)

Afrikanın ortasındaki kuş şehri Zambezia, yumurta avcılarına karşı savunmasıyla meşhur bir vadidir.

Aeronun hayali, bir gün bu vadide

‘Mavi Dalga’

Balıkesir’de yaşayan liseli bir genç kız olan Deniz, arkadaşları Esra ve Gül ile birlikte, günün birinde büyük bir şehirde üniversite okumanın hayaliyle yaşamaktadır.

Bir gün, yaşanan elektrik kesintisi sırasında bir kaza olur. Kermes için bağışlanan ve Deniz’in eve götürmek üzere aldığı değerli goblen tablo alev alır. Bu kaza Deniz’i arkadaşlarından ve ailesinden uzaklaştırmaya başlar.

4 Vizyon Tarihi: 07 Mart 201 , Merve dak Da p yne Ze en: etm Yön Kayan ris Alptekin, Onur Ay ar: Oyuncul zlı Bulum, Saylak, Barış Hacıhan, Na ye rki Tü 3 201 : Yapım

uçmaktır. Bir gün yumurtaların büyük bir bölümü kaybolunca, Aero Zambezia’yı kurtarmak için kendini bir maceranın ortasında bulur.

Sinemaya uyarlanamayan ‘UYARLAMA’ senaryolar

20

14 senesi romandan ve otobiyografilerden uyarlama filmlerin senesi oldu. Hatta “12 Yıllık Esaret” En İyi Film ve En İyi Uyarlama Senaryo Oscar’ını, “Muhteşem Gatsby”, En İyi Kostüm, Prodüksiyon ve Sahne Tasarımı Oscar’larını almaya hak kazandı.

Aynı şekilde “Düzenbaz (10)” ve “Para Avcısı”(5) dalda Oscar’a aday gösterilerek heykelciği evlerine götüremeseler de yinede adlarından çokça söz ettirdiler.

Bu sene En İyi Film dalında Oscar’a aday olan 9 filmin 6 tanesi, uyarlama senaryoydu.

Doğal olarak Oscar’ı kazanan filmin, uyarlama senaryodan çıkması kimseyi şaşırtmadı. Bu filmler mükemmel filmler değildi ama en azından yapım, yönetmenlik ve oyunculuk bakımından izleyiciye doygunluk hissi verebilen, kısaca; “olmuş” diyebileceğimiz filmlerdi. Birde romandan uyarlanan ama “olamayan” filmler var. Geçen hafta gösterime giren “Kış Masalı” (Winter’s Tale)filmi bunlardan bir tanesi.

1983 yılında Mark Herpin tarafından yazılan “Kış Masalı”, döneminin “En Çok Satan Kitabı” unvanını almış bir roman. Çevresi; mitler, mucizeler, melekler, şeytanlarla örülmüş bir aşk hikayesini an-

bırakılır. Mekanik ve hırsızlık üzerine kendini geliştiren Lake, bir gün kaderine karşı çıkarak kendisini yetiştiren Pearly Soames’un (Russell Crowe) elinden kaçar. Pearly aslında Lucifer’ın (Will Smith) altında çalışan iblislerden biridir. Pearly, Peter’ın bu tavrını ihanet sayar ve onu öl-

latan bu kitap, fantastik roman türünün en iyi örneklerinden.

Filmin konusu gerçek olmayan bir Newyork şehrinde geçmektedir.

Veremli olduğu için Amerika’ya kabul edilmeyen göçmen bir ailenin oğlu olan Peter Lake (Colin Farrell), annesi ve babası tarafından üzerinde “Adalet Şehri” yazan minik bir maket yelkenliye konularak gemiden denize

dürmeye karar verir. Kaçan Peter, tam öldürülmek üzereyken uçabilen beyaz bir at tarafından kurtarılır.

Peter, beyaz atıyla birçok soygun gerçekleştirir. Şehri terk etmeden önce ki son soygunu için girdiği evde veremden ölmek üzere olan Beverly (Jessica Brown Findlay) ile tanışıp ilk görüşte aşkı tadar... Bu güçlü aşk bir yüzyıl boyunca devam edecek

Beyaz Atlı Hırsız

Tunce SİPAHİ

Vizyon Tarihi: 07 Mart 2014 Yönetmen: Wayne Thornley Yapım: 2012 GüneyAfrika

olan mucizelerin ilk adımıdır.

“Ben Efsaneyim”ve “Da Vinci’nin Şifresi” gibi bilinen birçok filmin senaristlik ve yapımcılığını üstlenen Akiva Goldsman, karşımıza, hem yönetmen hem de film senaristliğiyle çıkıyor. Goldsman kuvvetli bir oyuncu kadrosuna rağmen, beklenenin altında bir filmle seyirciyle buluşuyor. Uyarlama olan senaryoların bence en büyük sıkıntısı olan detayların filme aktarılamaması, burada senaryoda kopukluklara neden olmuş ve arka plan hikâyelerinin verilmemesi, izleyicinin odaklanmasını zorlaştırıyor. Detaylandırılmayan diyaloglar kişinin kafasında birçok soru işareti bırakıyor.Filmin müziklerine baktığımızda Oscar ve Altın Küre kazanan, ünlü besteci Hans Zimmer’ı görüyoruz.

Zimmer burada da gerçekten iyi iş çıkarmış. İyi yönetilmemiş bir filmde müzikleriyle insana az da olsa o duyguları geçirmiş.

“Kış Masalı” çok eleştiri almış olsa da kötü bir film denemez.

Profesyonel bir ekipten, herkes en mükemmelini beklediği için insanlarda yüksek bir beklenti oluşmuştu.

Beklentileri karşılayamayarak hayal kırıklığı yaratan film yine de izlenilebilir.

6 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Sema SEZEN

Kötü karakterlerle hep iyiyi gösterdi

Ekrem KAHRAMAN

Karga sesleri

F

Yaşamını yitiren usta oyuncu ve opera sanatçısı Altan Günbay için anma töreni düzenlendi. Törenin ardından kılınan cenaze namazından sonra Günbay, dostları tarafından sonsuzluğa uğurlandı EZGİ HOTALAK stanbul Devlet Operası sanatçısı, tiyatrocu, yapımcı ve İşçi Partisi Üyesi 82 yaşındaki Altan Günbay dün, Teşvikiye Camii’nde kılınan öğle namazının ardından Büyükçekmece Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Günbay’ın ailesi ve sevenleri cenaze öncesinde Cemal Reşit Rey Kongre ve Sergi Salonu’nda anma töreni düzenledi. Törene, opera ve tiyatro sanatçılarının yanı sıra İP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Levent Kırca, Şişli Belediye Başkan Adayı Ümit Ertaç Zileli ve Türkiye Gençlik Birliği Başkanı Çağdaş Cengiz de katıldı. Günbay’ın hayatından kesitlerin yer aldığı fotoğraf gösterimi ve bir dakikalık saygı duruşunun ardından sevenleri duygularını paylaştı.

Teşvikiye Camii’nde Yeşilçam’ın ünlü oyuncuları Günbay’ı yalnız bırakmadı.

Altan Günbay

ALTAN GÜNBAY’I SONSUZLUĞA UĞURLADIK

İ

‘Silivri duvarına dayanan öncü sanatçılardandı’

Ümit Zileli

CRR’de düzenlenen cenaze töreninden sonra, sevenleri Altan Günbay’ın naaşını taşıdı.

Altan Günbay’ın eşi Müveddet Günbay duygularını şöyle anlattı: “O benim 60 yıllık eşimdi.

Allah gani gani rahmet eylesin.

Sanatçı için ağaçlar ayakta ölür.

Bizler hep ayaktayız. Çok mutluyum pırlanta gibi evlatlar, torunlar nasip etti. Allah bu güzel günleri daim etsin, karanlık günlerden de bir an evvel kurtulmak istiyorum.” İP İstanbul İl Başkanı Osman Bilge Kuruca, Günbay’ın disiplinli bir üyesi olduğunu belirterek “Silivri duvarına 2008 yılında dayanan öncü birkaç sanatçıdan biriydi. On-

ların açtığı bu yoldan Türkiye halkı ayağa kalktı. Aydınlarımıza yaşamıyla önemli bir ders vermiştir.

Türk halkı ve partimiz onu unutmayacak” diye konuştu.

Çagdaş Cengiz: Büyük bir yurtseveri yitirdik TGB Başkanı Çağdaş Cengiz, yeşilçam filmlerini hatırlatarak şöyle devam etti: “Onun karakter oyunculuğuna hayran olurduk.

O kötü karakterleri bize göstererek iyiye doğruya yönelmeyi öğretti. Elbette çok iyi bir aktör

ve opera sanatçısı ama bunun da ötesinde örgütlü mücadelenin içersinde yer alan büyük bir yurtsever. Böyle önemli bir değeri yitirmiş olmanın üzüntüsünü taşıyoruz. Bir yandan da biz gençlere bıraktığı onurlu miras sebebiyle mutluluk duyuyoruz.”

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Rengim Gökmen, hayatının en kötü anlarından birini yaşadığını ifade ederek “Ulu bir çınarı kaybettik. Günbay, Türk Operası’na unutulmaz izler bırakmış olduğu gibi tiyatro ve sinemaya

da büyük izler bıraktı. Onun bize kattıklarını hiçbir zaman unutmayacağım” diye konuştu. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan, Günbay’ın marjinal ve kendine münhasır bir şahsiye olduğunu belireterek “Kötü adam imajının altında yumuşacık bir kalbi vardı. Benim üzerimde çok büyük etkisi var kendisinin. Ölüm acı bir şey ama Altan ağabey, arkasında yetiştirdiği harika bir aile, çocuklar var” şeklinde konuştu.

Levent Kırca: Bu yolculukta ‘Ayakkabı kutusu’ yok

Levent Kırca

BRHD 44. yıl sergisi açıldı

Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği (BRHD) 44. yıl sergisi Ankara’da açıldı. Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği’nin, 182 sanatçısının birbirinden farklı tekniği ve özgün eserleriyle oluşturduğu sergi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu. Ankaralılar, sergiyi 30 Mart tarihine kadar gezebilecek. Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği 1970 yılında Ankara’da kuruldu. Kurucuları arasında ise, ülkemizin önde gelen ressamlarından Hamiye Çolakoğlu, Nuri Abaç, Turan Erol, Lütfi Günay, Fethi Arda, Muammer Bakır, Osman Zeki Oral ve Kayıhan Keskinok var. AYDINLIK / ANKARA

Törende konuşan İP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Levent Kırca, Günbay’ın bir yolculuğa çıktığını belirterek şunları söyledi: “Bu yolculukta ne çanta ne bavul var. Hatta ayakkabı kutusu bile yok. O yüzden alınacak dersler var.

Onlar öyle zor dönemlerden geçtiler ki Türkiye’ye tiyatroyu, operayı sevdirdiler. Yine de bugünden daha iyiydi, olanaklar yoktu fakat özgürlük vardı, sansür yoktu. Ben onun çok huzurlu olduğunu sanmıyorum. Heykeller yıkıldı, devlet opera ve

balesi kapanmayla karşı karşıya kaldı. Günbay İşçi Partiliydi, sivridilliydi, eleştirmekten korkmazdı.

Onun gidişi bize bir mesaj olmalı. Onun söylemediklerini biz söylemeliyiz.” Kırca, Günbay’ın tabutuna dönerek “Sana söz veriyorum Altan Günbay. Türkiye’de artık ne sanatın ne sanatçının ne de Cumhuriyetin kılına kimse dokunamayacak. Sana şerefimle söz veriyorum” dedi. Bu sözler üzerine salon, Kırca’yı alkışa boğdu.

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

İP Şişli Belediye Başkan Adayı Ümit Ertaç Zileli, Günbay’ı ilk tanıdığında genç bir gazeteci olduğunu belirterek, “Onun gibi bir cumhuriyetçinin, yurtseverin bize verdiği öğütleri biz bugün gazetelerde yazıyoruz. Ona çok teşekkür ediyorum” dedi.

erit Edgü’nün 17 cümle, 141 kelimeden oluşan bir öyküsü var: “Yazar ve Yazman”. “Algı”lar ve “Gerçek”ler bağlamında alabildiğine kışkırtıcı bulduğum için buraya olduğu gibi aktarmak isterim fakat sayfa sınırlarını zorlamamak için ancak bir bölümünü aktarayım: “Bir yazmanım var. Ne söylesem yazıyor.

Ama yazmanımın garip bir de huyu var: Yazarken söylediklerimi değiştiriyor. Örneğin, ben ‘Babamla, bülbül dinlemeye Bokludere’ye giderdik” diyorum. Önüme gelen daktilo edilmiş metinde ise şöyle bir cümle okuyorum: Evde sıkıntıdan boğulduğumuz gecelerin sabahında, daha gün doğmadan yola koyulur, şafak sökmeden vardığımız Söğütlüdere’de bir ağacın altına oturur, bülbüllerin ötüşünü dinlerdik. Gün yükseldiğinde, bülbüllerin sesini karga sürülerinin sesi alırdı.” Şu işe bak: yazar “dan” diye söylüyor, yazman ise onun söylediğini işleyip kendince yumuşatıyor, yeni bir söyleme dönüştürüyor. Üstelik “Patron” yazar da imzasını onunkinin altına atıyor. Oysa yazarın ki “gerçek” yazmanın ki ise sözüm ona “algı”.

Elbette burada edebiyatçı algılar ve gerçekler bağlamı üzerinden bir yaratıcılık ve söylem kurmanın çapraşıklığına göndermede bulunuyor. Çünkü kendi mutfağında onu yaşıyor. Çünkü hem yazar hem yazman. Yani hem o, hem öbürü... Öyle olmasına öyle de hangisinin ki “algı”, hangisinin ki “gerçek”?

“Bokludere”mi yoksa “Söğütlüdere’ mi?

Burada “algı” kurucu yazar mı yazman mı?

Fakat dikkatinizi çekmek isterim, sanat ve edebiyattan söz ediyoruz hayattan ya da siyasetten değil.

Biliyorsunuz sanat ve edebiyat biraz da daha baştan bir tür dönüştürme, manipüle etme ve edebi olarak yeniden kurma alanı/çabası. Niyetine göre, sezgine, dünya görüşüne, kullandığın malzeme ve dile göre zorunlu bir başkalaştırma. Kara’nın ak’a, ak’ın kara’ya ya da her ikisinin de birden sözcüklere, renklere, forma, söyleme, edebi dile çevrilmesi... Çünkü sanat ve edebiyat alanı bir bakıma meşru bir algı tasarımı/”yalan” kurma alanı. Bazıları buna güzelleme diyorlar. Bazıları çok daha insani, toplumsal, yüce, felsefi anlamlar yüklüyorlar. Ama ben bir tür gerçeklikler, algılar ile yeni algılar ya da yeni gerçeklikler kurma demeyi tercih ediyorum.

O nedenle belki böylesi bir tür edebi ‘yalancı şahitlik’ ya da altına imza atma hali edebiyatta olabilir ama güncel hayatta, siyasette olmaz ama olsa da böylesine yıkıcı, yok edici olmamalı ama oluyor.

Elbette bir de işin öteki yüzü var: Peki muhtemel gelecek bu tür kirli sipariş algılar üzerinden mi kurulacak yoksa ayan beyan yaşanan gerçeklikler üzerinden mi?

Bana kalırsa 17 Aralık yolsuzluk bataklığı da tıpkı Gezi Ayaklanması gibi önemli, tarihi bir kırılma noktası oysa.

Sinir bozucu yandaş ya da paralel tartışmalarına bakınız ne demeye çalıştığımı anlarsınız. Hatta miting meydanları da bunun dışında değil. Ne yazık ki sistemin muhalif partileri de tıpkı Gezi gibi şimdi de aslında ne olduğunun farkında bile değiller.

Geldiğimiz yere bak: Ülkeyi karga sesleri kaplamış!

Limon Dance Company ilk kez Türkiye’de Modern dansın öncülerinden efsanevi Jose Limon’un kurduğu dünyanın en ünlü dans topluluklarından biri olan Limon Dance Company, iki ayrı repertuvar ile ilk kez Türkiye’de 7-8 Mart’ta saat 20.00’de İş Sanat’ta Türk sanatseverlerle buluşuyor.

67 yıllık tarihlerinde modern dansın öncülerinden biri olarak gösterilen ve ilklere imza atan dans topluluğu ustaları Doris Humphrey ve Charles Weidman’ın yolunda yenilikçi bir anlayışla Amerikan Modern dansının evrimleşmesini sağlayan Jose Limon’un mirasını, genç ve çağdaş koreograflarla yarım asırlık bir şölen haline getiriyor.

2008 yılında Jose Limon Vakfı, Ulusal Sanat Nişanı ile ödüllendirilirken, Limon’la 1978 yılında Sanat Direktörü olmadan önce de çok yakından çalışan Carla Maxwell ekibin liderliğini yürütüyor.

Polonya halk dansı Mazurka referansıyla Chopin’in Mazurkas müziği eşliğinde kahraman halka ithafen yaratılan “Mazurkas”, Othello’nun hikayesine gönderme ile “The Moor’s Pavane- Tacirin Pavanesi” ve Rodrigo Pedernairas’ın koreografisiyle “Come with me - Benimle Gel” 7 Mart gecesinin repertuvarında

sunulurken, topluluk 8 Mart’ta Kohelet metinlerine göndermelerle, zaman ve insan deneyimi üzerine Limon’un yarattığı “There is a Time - Zamanı Var”, sanat direktörü Carla Maxwell’in Jose Limon’a saygı duruşu niteliğindeki “Etude - Etüt”, Limon’un 1942 yılında kendisi için hazırladığı efsanevi performans “Chaconne” sahneleniyor. 8 Mart gecesinin performansı da ilk gece olduğu gibi 2012 yılında hazırlanan “Come with me - Benimle Gel” çalışmasıyla sonlanıyor.

Cansen Ercan’ın sergisi bugün açılıyor

Evin Sanat Galerisi’nde 2012 yılında gerçekleşen sergisi ile Sedat Simavi Ödülleri Görsel Sanatlar Ödülü’nü kazanan Cansen Ercan, yeni sergisiyle bugün sanatseverlerle yeniden buluşuyor. Cansen Ercan resim sergisi, 5 Nisan 2014 tarihine kadar (Pazar günleri hariç) hergün Evin Sanat Galerisi’nde görülebilir.

Aşık Özlemi toprağa verildi Pazar günü Okmeydan ’nda geçirdi i trafik kazas nedeniyle a r yaralanarak Okmeydan Ara t rma Hastanesi’ne kald r lan Türk Halk Müzi i’nin önemli isimlerinden  k Özlemi (Muammer Badem) Pazartesi gecesi 22.30 s ralar nda ya am n yitirdi.  k Özlemi için Sal günü Hac Bekta Veli Anadolu Kültür Vakf ’ nda (Okmeydan Cemevi) tören düzenlendi. Gümü hac köy Hac Bekta Cemevi’nde dün yap lan törenden sonra mir Köyü’ndeki mir Baba Ziyareti’nde sanatç topra a verildi. İSMAİL AYDOĞMUŞ

Hazırlayan: Fırat KORSAN

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

4-4

Milliler fırsat tepti: 2-1 Ümit Milli Takımımız, 2015 U21 Avrupa Şampiyonası Elemeleri 7. Grup’taki altıncı maçında, deplasmanda Yunanistan ile karşı karşıya geldi. Maçın 10. dakikasında Kostas Triantafyllopoulos’ın atılmasıyla Yunanistan 10 kişi kalırken, Millilerimiz penaltı vuruşu kazandı. Topun başına geçen Emrah Başsan topu ağlara göndererek Yunanistan karşısında Millileri 1-0 öne geçirdi. Karşılaşmanın 26. dakikasında Stelios Kitsiou’nın kırmızı kart görmesyle Yunanistan, sahada 9 kişi kaldı. Bu dakikalardan itibaren Millilerin rahat bir oyun sergilemesi

beklenirken 61. ve 89. dakikalarda gelen gollerle U21 Takımımız şoka uğradı. Millilerimiz aldığı mağlubiyetle 10 puanla grupta ikinci sıradan dördüncü sıraya geriledi. Yunanistan ise 12 puanla ikinci sıraya yerleşti.

Grupta oynanan günün diğer maçında ise İsveç, Malta’yı 2-1 mağlup etti.

7. GRU P PUA N DUR UMU 1 POLONYA 2 YUNANİSTAN 3 İSVEÇ 4 TÜRKİYE 5 MALTA

O 7 6 6 6 7

G 5 4 3 3 0

B 0 0 1 1 0

M 2 2 2 2 7

A 16 17 13 10 2

Y 7 6 11 7 27

P 15 12 10 10 0

6 MART 2014 PERŞEMBE

Gol düellosunda gülen yok!

A2 Milli Takımı, International Challenge Trophy Turnuvası ikinci maçında Slovakya ile 4-4 berabera kaldı.

Ay-Yıldızlı ekipte Tunay Torun attığı 3 golle yıldızlaştı A2 Milli Takımımız, International Challenge Trophy Turnuvası B Grubu’ndaki ikinci maçında Slovakya ile 4-4 berabere kaldı. Şanlıurfa GAP Arena’da oynanan karşılaşmada A2 Milli Takımımızın gollerini 15, 53. ve 61. dakikada Tunay Torun ile 30. dakikada Cenk Tosun kaydederken,

Slovakya’nın gollerini 12. dakikada Ivan Shranz, 42. dakikada Michal Skvarka ile 46. ve 66. dakikada Adam Zrelak attı.

Türkiye, International Trophy’de B Grubu’ndaki ilk maçında 15 Ekim 2013’te Tallin’deki A Le Coq Arena’da Estonya’yı 2-1 mağlup etmişti. A2 Milli

Milliler Ata’nın huzuruna çıktı

Takımımız, gruptaki son maçında ise 14 Ekim 2014 Salı günü kendi evinde İngiltere ile oynayacak. International Challenge Trophy’nin 2011-2013 dönem turnuvasında ise A2 Milli Takımımız deplasmandaki oynanan finalde Norveç’i 1-0 yenerek şampiyon olmuştu.

Ziyarete giden kafile, merdivenlerde hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmedi.

A Milli Futbol Takımı, Anıtkabir’i ziyaret etti. Aslanlı yoldan Ata’nın kabrine doğru yürüyen futbolcular, Atatürk’e saygı duruşunda bulundu

İ

sveç ile Ankara’da dün akşam özel maçta karşı karşıya gelen A Milli Takımımız, müsabaka öncesinde Anıtkabir’e bir ziyaret gerçekleştirdi ve Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna çıktı. Anıtkabir ziyaretinde Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 1. Başkanvekili Ufuk Özerten ve Yönetim Kurulu Üyesi Ergün Tekin ile A Milli Takım Teknik Direktörü Fa-

tih Terim ve futbolcular hazır bulundu. Ziyarete TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in katılmaması dikkat çekti.

Aslanlı yoldan geçerek Anıtkabir’e gelen kafile, burada Atatürk’e saygı duruşunda bulundu.

TFF 1. Başkanvekili Özerten, Atatürk’ün mozolesine çelenk koydu ve Anıtkabir Özel Defteri için kısa bir yazı kaleme aldı.

Fatih Terim ve futbolcular, Anıtkabir’deki müzeyi gezerek bilgi aldı.

Bu karede Kurtuluş Savaş’ındaki siperler canlandırılmış.

‘İlke ve inkılâplarınızın yılmaz bekçisiyiz’

Kafile, aslanlı yoldan yürüdü.

TFF Başkanvekili Ufuk Özerten Anıtkabir Özel Defteri’nde kaleme aldığı yazısında şu satırlara yer verdi: “Yüce Atatürk, Türkiye Futbol Federasyonu ve A Milli Takım olarak, ilke ve inkılâplarınızın yılmaz bekçisi olduğumuzu hiç kimsenin unutmaması gerektiğini ve Gençliğe Hitabenizin her satırını hiçbir zaman unutmayacağımızı bütün kalbimle temenni ediyorum. Nur içinde yatın. Sizi her zaman özlüyoruz.”

FENER ŞİKE YAPMADI!

G.SARAY VE MİLLİ TAKIMIN EFSANE FUTBOLCUSU HAKAN ŞÜKÜR ÇARPICI AÇIKLAMALARDA BULUNDU:

Cenk: Formayı istiyorum ama...

Beşiktaş’ın kalecisi Cenk Gönen ve takımı kaleci antrenörü José Sambade Carreira, bir basın toplantısı düzenledi. Galatasaray maçında kafasına aldığı darbeyle geçici hafıza kaybı yaşayan Cenk Gönen sağlık durumuyla ilgili, “Şu an iyiyim çok iyi kaleci antrenörleriyle çalıştım. Jose büyük şans bizim için. Çok katkı sağlıyor, gelecekte de çalışmalarımız sürecek” diye konuştu. Formayı istediğini ifade eden

Cenk, “Her futbolcu gibi ben de oynamak istiyorum. Ama profesyonel insanlarız sözleşmenizde oynayacaksınız diye yazmıyor. Hoca beni tercih etmiyor; ama ben idmanlarda Jose ile birlikte elimden geldiğimce çalışmaya devam ediyorum” dedi.

Jones çok mutlu Beşiktaş’ın devre arasında kadrosuna kattığı Jermaine Jones, ABD Milli takım kampında açıklamalar yaptı. Türkiye’ye gittiği için mutlu olduğunu belirten Jones, Beşiktaş’a gelmekle doğru bir karar verdiğini ve çok mutlu olduğunu söyledi.

‘Uyumaya mı geldin Malouda?’

Trabzonspor’da kötü performansı nedeniyle eleştiri oklarının merkezinde olan Florent Malouda’ya yerel gazeteler sert eleştiriler yapmaya devam ediyor. Yerel Taka Gazetesi, İngilizce olarak başlıklar yayınladığı haberinin altında Türkçe, “Yıllık 7 milyon 500 bin TL kazandığının farkında

mısın?” ve “Trabzon’a yatmaya mı geldin?” açıklamasını yaptı. Öte yandan Hami Mandıralı ve öğrencileri en son 2010-2011 sezonunun ikinci haftasında 3-2’lik skorla mağlup ettikleri Fenerbahçe’yi yenmenin hesaplanı yaparak galibiyet hasretine son vermeyi planlıyor. Futbolcularla birebir zaman geçiren Mandıralı, tecrübelilerden genç futbolculara yardımcı olmalarını istiyor.

AKP’den istifa ettikten bir gün sonra Lig TV’den uzaklaştırıldığını belirten Şükür, “Şike yapıldığına inanmıyorum. Yeniden yargılanmak isteyenler de eğer imkan olursa yeniden yargılanırlar” dedi

H

akan Şükür, şike sürecinden Lig TV’den neden ayrıldığına kadar pek çok konuda açıklamalarda bulundu. TVEM’e konuşan Şükür’ün açıklamaları şu şekilde: “Ben ilk gün ne söyledim? Şike yapıldığına inanmıyorum. Çünkü çok değerli dostlarım da vardı Metris Cezaevi’ne gönderilen.

Tabi bu çok konduramadığım şeylerdi. Umarım hak hakkına verilir. Yeniden yargılanmak isteyenler de eğer imkan olursa yeniden yargılanırlar. Özel yetkili mahkemeler kaldırıldı.

Bu konuda yeniden yargılanma talebi olanlar, hak iddia edenler tabi ki bu hakkı sonuna kadar kullanacaklardır.”

“Ben ne Fenerbahçeliler’in ne de Fenerbahçe’ye gönül verenlerin böyle bir şeyle anılmasını hiç istemem, bu konuda yorum bile yapmam. Yıllarca Fenerbahçe’ye karşı derbi maçlarına çıktım, goller attım.

Beni ben yapan Fenerbahçe’dir.”

‘TMSF, Lig TV’den uzaklaştırdı’

eski futbolcular Filipin“Yoksullukla Mücadele Maçı”nda ı için ter döktü. Maça rlar ğdu ma ler’deki Haiyan Tayfunu . katılan Hakan Şükür de 1 gol attı

“AKP’den istifa ettikten bir gün sonra TMSF eliyle Lig TV’den uzaklaştırıldım. Türkiye’de buna benzer sorun yaşayan çok insan var.”

“Chelsea maçından sonra Mourinho ile güzel bir anım var. Soyunma odasının orada beni gördü yanıma geldi ve ‘sen büyük bir futbolcuydun. Şimdi ne yapıyorsun?’ dediğinde, ona nasıl cevap vereceğimi şaşırdım. Ona saatlerce, sayfalarca şeyi anlatmak lazım bu olanları anlatabilmek için. ‘Neden milletvekilisin, ülke futbolu için çalışabilirdin’ dediğinde ona bu olanları anlatamadım.”

“Onayladığım bir başkanlık olmadı. Yıldırım Demirören’in TFF başkanı olması Türk Futbolu adına doğru bir süreç değil.”

Yargıtay açıklaması Fenerbahçe Kulübü, bazı internet sitelerinde yer alan ‘Yagıtay Başsavcılığı dosyayı gündeme aldı’ şeklinde çıkan haberler üzerine “Tarafımıza bildirilmiş lehte ve aleyhte her hangi bir karar bulunmamaktadır” şeklinde açıklama yaptı.mSarı-lacivertli kulüpten KAP’a gönderilen açıklama şöyle: “04.03.2014 tarihinde çeşitli internet sitelerinde “Yargıtay Başsavcılığı dosyayı gündeme aldı” ifadeleriyle Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığı önünde bulunan başvurumuz ile ilgili çeşitli haberler yayınlanmıştır. Bahsi geçen haberlerin hemen akabinde Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığı tarafından “inceleme zaten sürüyor yeni işlem söz konusu değil” şeklinde açıklama yapılmıştır. Kulübümüzün, Şirketimizin ve bazı yöneticilerimizin tarafı bulunduğu ve halen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı önünde itirazlarımızı karara bağlamak üzere bulunan ceza dosyası ile ilgili olarak tarafımıza bildirilmiş lehte ve aleyhte her hangi bir karar bulunmamaktadır.

‘Taktiği bilmiyoruz’ Kadlec, ülke basınına yaptığı açıklamada teknik direktörü Ersun Yanal ile ilgili enteresan yorumlar yaptı. Kadlec, “Maç taktiği hakkında bilgi almak zor.

Bazen antrenmanda öğreniyoruz, bazen kadroyu kurarken, bazen hiç bilmiyoruz” dedi. Kadroya neden alınmadığını bilmediği belirten Kadlec, “Burada çok fazla ünlü oyuncu var. Hoca bana, benim neden kadroda olup olmadığım hakkında bilgi vermemesi benim için kolay değil. Bazen kadroyu son anda öğreniyoruz ve birçok şey değişiyor” ifadelerini kullandı.

6 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Cenk ÇINAR

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

L Aziz Yıldırım’a seçim taktiği mi?

Son 3 gündür ortalık sallandı.

Birden haber patladı. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın başvurusu görüşülüyor, muhtemelen yeniden yargılanma yolu açıldı haberleri ortalığı kapladı. Üstelik de öyle bir anda ki, UEFA’nın Futbol Federasyonu başkanımız ile görüştüğü günlerin içinde. Oysa o görüşme için şöyle yorumlar yapıldı kapalı kapılar ardında. “Futbol Federasyonu Başkanımız Yıldırım Demirören’i çağıran UEFA Fenerbahçe’nin küme düşürülmesini istedi...” Şimdi neye inanacağız. Yine söylentilerle etkileme bombardımanları başladı. Şimdi diyeceksiniz ki, bu ne anlatmaya çalışıyor. Epey uzun süredir kapalı kapılar ardında başka türlü söylentiler var. Ortaya çıkan kasetleri hepimiz dinliyoruz. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ne kadar kinci olduğunu bilmeyen yok. Bu işin peşini bırakmaz. Ama bu ayın sonunda seçim var. Deniyor ki, Aziz Yıldırım için bomba Galatasaray maçı öncesi patlatılacak ve içeri alınacak.

Sizce hangi söylenti akla yakın geliyor? Ülke tel tel dökülüyor.

Yolsuzluklara selam, futbol tiyatrosuna devam.

isede, üniversitede falanken, yani aklı havadan henüz beynine inmemiş bir genç iken büyüklerin anlattıkları bazı şeylerle gır gır geçerdik. Şimdi ben yazar ve anlatırken, gençlerin aynı şeyi yaptığını düşününce gülümsemekten kendimi alamıyorum. Eskilerden Ziya Paşa “Ol halikler ki derya içredür, derya nedir bilmezler” demiş. Özetle açıklarsak o yaratıklar (balıklar) okyanusta yaşar ama okyanustan haberleri yoktur gibi bir anlamı var.

Pazartesi günü futbolcu arkadaşım Aleksan’ı ebedi yolculuğuna uğurladık. Toprağı bol olsun. Uzun yıllar hem futbolculukta, hem de sonrasında arkadaşlığımız hiç bozulmadan devam

SPORDA HALK PAZARI

Barutçu başının torunu Aleksan Onur BELGE onurbelge@aydinlikgazete.com

etti. Zaten kaleci Aleksan’a bozulamazdınız ki... O Allahın adamı, sağla solla işi olmaz, takım içindeki sevimsiz söylentilerden hiç haberi olmazdı. Dahası, Taksim aleyhine verilen penaltıların yarısını inanılmaz refleksleriyle çıkarırdı. O nedenle

42 yaşına dek oynadı, en son 2. ligden Beykoz’un kalesini korudu yanılmıyorsam.

Uzun yılların yıpranmışlığı, çoğumuz gibi onun da diz eklemlerinde kıkırdak bırakmadı. Bizim Arif Pırnal ayarladı, Ankara’da dizlerine yapılacak diz protezi ameliyatına Aleksan’ın

Yazarımız Onur Belge, Aleksan ile birlikte Taksimspor’da forma giymişti.

arabasıyla gittik. Sanki ameliyat olacak o değil, eğlenceye gidiyoruz. O kadar güldüğümü az hatırlarım, arabayı kullanırken iyi ki bir kaza yapmadım. İşte o kadar arkadaşım Aleksan’ın Padişah’ın Barutçubaşı Hovannes Dadyan’ın torunu olduğunu öldüğü gün öğrendim iyi mi? O kadar mütevazı ve sakindi. Ama duruşunda bile başkalık olduğu belliydi. Yetmedi, dün bizim Aram Kuran bir ara Ordu Milli de olmuştu demez mi, hadi bakalım.

Aramızdaki ne değerlerden, Türkiye’mizin böyle güzel zenginliğinden haberimiz olmadığı gibi, hep kötü şeyleri ön plana çıkarıyoruz. Yakışıklıydı ve giyim kuşamına, saçına başına da çok özenirdi Aleksan. O mutlaka dünya insanı olma şerefine erişmiş insanların ortak cennetindedir şimdi. Ne güzel arkasından böyle konuşulması...

Drogba niye aktif dinlenmedi Galatasaray kanadında Rize deplasmanına götürülmeyen Drogba’nın durumu esrar perdesini koruyor. Kimileri gönderilecek, kimileri, bazı futbolcular istemiyor, sevmiyor diyor. Teknik kadro “yıprandı, yorgundu ve hafif sakatlığı vardı. Şampiyonlar ligi maçından önce riske etmedik” açıklamasını yapıyor. Yönetimin açıklaması ise tipik diğer takımlardaki açıklama gibi: “Rakiplerimiz

bizi karıştırmak için böyle söylentiler çıkarıyor.”

Sayın baylar, Muslera’yı bir aydan fazla kaleden uzak tutan “parmak kırığına” yapılan açıklama gibi komik oldu. İleride takımın başına bir yere getirilmesi düşünülen Drogba gibi bir efsaneye 10 gün içinde ne oldu acaba?

Böylesine gözden düştü ve düşürüldü. Belki de bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.

Ancaaaak, biraz eski futbolculuk, biraz da 40 yıldan fazla bu mesleğin içinde olmak hakkıyla söyleyeceklerim var. Tüm bu söylentiler içinde inanmadığım tek şey “dinlendirme” mazeretidir.

Bakınız efendim, futbolcu asla kenara alınarak dinlendirilmez. Bu alemin içindeki herkes futbolda “aktif dinlenme” yapıldığını bilir. Hatta

VE DROGBA GİDİYOR!

öylesine ki, yıllar önce İngiltere Milli Takımı’nın futbolcularının da ameliyat edildiği hastaneye gitmiştim.

Ameliyat olan futbolcunun, kendi reflekslerini unutmaması için ekranlarda oynadığı maçları sürekli seyrettiriyorlardı. Eğer Drogba, Milli Takımına gidecek durumdaysa tüm bu açıklamalardan başka, daha akla yakın bir sebep olması gerek değil mi?

Geldiği günden bu yana Sarı Kırmızılıların sevgilisi haline gelen Drogba’nın gidişi en çok taraftarları üzeceğe benziyor

Pedallar, şehitler için dönecek 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 99. yılında şehitleri anmak için bisiklet sporuna gönül veren değişik meslek gruplarından oluşan 10 kişi, bisikletleriyle Konya’dan Çanakkale’ye gidecek. Aralarında müfettiş, doktor, avukat, bankacı, ilk yardım uzmanı, öğretmen, öğrenci ve sporcuların bulunduğu grup 11 Mart Salı günü Konya’dan hareket edecek.

Dörtlü final Kocaeli’nde Hentbol Kadınlar Türkiye Kupası Dörtlü Final maçları Kocaeli’de yapılacak. Hentbol Federasyonu’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Kocaeli Şehit Polis Recep Topaloğlu Spor Salonu’nda yarın yarı final müsabakaları ve 8 Mart Cumartesi günü ise final maçı yapılacak. Yarı finalde eşleşen Muratpaşa Belediyesi-Maltepe Belediyesi Gençlik, saat 15.30’da karşılaşacak. Yarı finalin ikinci maçında ise Yenimahalle Belediyesi-Üsküdar Belediyesi maçı saat 17.30’da oynanacak. Müsabakalarında galip gelen takımlar, 8 Mart Cumartesi günü finalde saat 14.00’te karşı karşıya gelecek.

Mourinho yeni nesilden şikayetçi!

Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki rakibi Chelsea’nin teknik direktörü Jose Mourinho İngiltere’de yayınlanan “Esquire” dergisine verdiği özel röportajda yeni nesil futbolcuların parayı ve ayna karşısına geçmeyi futboldan daha fazla düşünmeye başladığını söyledi. Mourinho, “Daha önce futbolcular mesleğini icra ederken ne kadar para kazanacağını düşünürdü şimdi ise daha sözleşmesini imzalamadan, ilk maçına çıkmadan zengin olmayı düşler hale geldiler” dedi.

Anadolu Efes’ten kadınlara jest Galatasaray ile Drogba’nın ayrılık olasılığı her geçen gün artıyor. Yıldız oyuncunun Ambarlı Gümrük Ambarı’nda faaliyet gösteren bir gümrük firması ile anlaşıp konteyner kiraladığı öğrenildi

Galatasaray’da teknik direktör Roberto Mancini ile sorunlar yaşadığı iddia edilen Didier Drogba ayrılığa hazırlanıyor. Sarı-Kırmızılı kulübün basın sözcüsü Şükrü Ergün’ün “Drogba ile görüşmelerimiz sürüyor” yönündeki açıklamasına karşın, Fildişi Sahilli yıldızın rotayı Amerika’ya çevirdiği kesinlik kazandı gibi. G.Saray Teknik Direktörü Roberto Mancini ile Drogba arasındaki soğukluk gizlenemez bir hale gelirken, yıldız oyuncunun Galatasaray’dan ayrılmak için çok net bir adım attığı ortaya çıktı.

Kesin dönüş hazırlığında!

Amerika’nın New York Red Bulls takımı ile anlaştığı iddiaları ortaya atılırken, Drogba’nın Ambarlı Gümrük Ambarı’nda faaliyet gösteren bir gümrük firması ile anlaşıp konteyner kiraladığı öğrenildi. Drogba’nın kesin dönüş için vekalet verdiği de bildirildi. Golcü oyuncu, Galatasaray’ın ligde son oynadığı Rizespor müsabakasının kafilesinde yer almayarak İngiltere’ye gitmişti.

Anadolu Efes Kulübü, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Basketbol Ligi’ndeki Aykon TED Ankara Kolejliler maçında kadın taraftarlara indirimli bilet satılacağını duyurdu. Kulüpten yapılan açıklamaya göre, 9 Mart Pazar günü Abdi İpekçi Spor Salonu’nda oynanacak Anadolu Efes-TED Ankara Kolejliler maçı biletlerini kadın taraftarlar, yüzde 50 indirimle temin edebilecek. Biletlerin normal satış fiyatı, 5 ila 112 lira arasında değişiyor.

T.C. GAZ ANTEP 2. (SULH HUKUK MAH.) SATI MEMURLU U TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/6 SATI Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Gaziantep İl, Şahinbey İlçe, 1078 Ada No, 49 Parsel No, EYÜPOĞLU MAHALLESİ BAY MEVKİİ Mahalle/Mevkii, BELEDİYE HİZMETLERİNDEN FAYDALANIR HERNEKADAR EV GÖRÜNMEKTEYSEDE EV YIKILMIŞ HALEN BOŞ ARSA DURUMUNDADIR, İMAR PLANINDA KENTSEL SİT ALANI İÇİNDEDİR. KONUT KOŞULLU YAPI ADASINDADIR. Adresi : Yüzölçümü : 241,47 m2 Arsa Pay : mar Durumu : K ymeti : 181.102,50 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : 1. Sat Günü : 16/04/2014 günü 14:00 - 14:10 arası 2. Sat Günü : 12/05/2014 günü 14:00 - 14:10 arası Sat Yeri : ADLİYE MEZAT SALONU Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik

ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.

2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir.

3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır.

4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.

5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir.

6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/6 Satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 15/02/2014 (İİKm.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir.

BASIN: 14124 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

T.C. GAZ ANTEP 10. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/92 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : (Gaziantep İl, Şehitkamil İlçe, 646 Ada No, 53 Parsel No, İNCİLİPINAR MAH., 48 Bağımsız Bölüm ipotekli taşınmaz) Gaziantep ili, Şehitkamil ilçesi, incilipınar mah. 646 ada, parsel 53 de kayıtlı bulunan, parselin tamamı 4.747,89 m2 olan, kat irtifağına göre borçlunun parsel içerisinde 14/4768 arsa paylı 3. kattaki 48 nolu bağımsız bölümdür. Şehitkamil belediyesi imar ve şehircilik müd. 21/05/2013 tarih 12846 sayılı yazısında; taşınmaz imar planında: belediye hududu ve imar palanı içerisinde, ticaret yapı adasına geldiği belirtilmiştir. 02/08/2013 tarihli bilirkişi raporuna göre; Büro olarak düzenlenmiş bu yerin bitişiğinde 47 nolu bağımsız bölüm ile birlikte ara bölme duvarları kaldırılarak beraber kullanıldığı görülmüştür. Bu yerin heriki bağımsız bölümle birlikte kendi içinde, bekleme salonu, müdür odası, muhasebe odası, toplantı odası, 1v.wc. mutfak gibi bölümleri bulunmaktadır. Yapı betonarme olarak yapılmıştır, duvarlar ince sıva üzeri ithal kağıt kaplıdır, tabanları suni granit ile kaplıdır, dış doğramalar PVC den imal edilmiştir. Elektirik ve suyu mevcuttur, kalorifer ile ısıtılmaktadır. Bina ansansörlüdür. Her iki işyeri böro alarak kullanılmaktadır. Taşınmaz hertürlü belediye hizmetinden faydalanmış olup, genellikle çevresinde işyerleri mevcuttur. Yakınında eski yimpaş alışveriş merkezi bulunmaktadır.

ADRES : İncilipınar mah. F&H iş merkezi kat:3 büro no: 203 Şehitkamil/GAZIANTEP. K ymeti : 277.000,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : Dosyada bulunan tapu kaydındaki gibidir.

1. Sat Günü : 21/04/2014 günü 14:00 - 14:10 arası 2. Sat Günü : 16/05/2014 günü 14:00 - 14:10 arası Sat Yeri : Gaziantep Adalet sarıyı içinde bulunan belediye mezat salonu Sat artlar :

1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamım ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.

2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcının yarısı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir.

3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır.

4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir, ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.

5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir.

6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/92 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 19/02/2014 BASIN: 14122 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Şehzadeye vurulamayan tokat şamar oğlanına...

6 MART 2014 PERŞEMBE

KURULUŞ 1921

lemedikleri sorularda ya da yanlış yaptıkları bir durumda onların yerlerine gönüllü olarak geçen başka öğrencilere şamar atıldığını anlatıyorlar. Gönüllü dayak yiyen öğrencilere bunun karşılığında para da veriliyor.

Barbaros

ŞANSAL barbarossansal@aydinlikgazete.com

TOPLU İĞNE

Müzeyi iki subayın yardımıyla geziyoruz. Şamar oğlanları heykeli herkesin dikkatini çekiyor. Subaylar, Osmanlı döneminde şehzadelerin de Deniz Lisesi’nde eğitim aldığını belirtiyorlar. Şehzadelere vurmak yasak olduğu için bi-

Başım dönüyor...

K

Heybeliada’nın incisi Deniz Lisesi 1773 yılından günümüze kadar aralıksız eğitim veren Deniz Lisesi başarılarıyla göz kamaştırıyor.

Okulda kolej eğitimi alan öğrenciler, mezun olduktan sonra Deniz Harp Okulu’na geçiş yapıyor

onları, bazen dersliklerdeki nazik tavırları gözümüze ilişiyor.

Müzede tarih yatıyor

O

nlar, geleceğin amiralleri... Sıkı bir eğitim için ilk durakları Deniz Li-

sesi...

Heybeliada’nın en heybetli binalarından Kalyoncu Kışlası’ndaki Deniz Lisesi kapılarını ilk kez basın mensuplarına açtı.

Böylece, parasız eğitim veren Deniz Lisesi’nde temel denizcilik eğitiminden yatakhanede düzenine, konu anlatımlarından yemekhaneye giderken yapılan törene kadar okuldaki 1 günlük işleyişi izleme fırsatı bulduk.

Askeri disipline ve küçük yaşlarına rağmen tahmin edilenin aksine, öğrencilerin yüzleri hep gülüyor. Öğretmen subayların tavırları da dikkatten hiç kaçmıyor. Bazen öğrencilerin yanaklarını okşarken görüyoruz

Denizcilerin uluğu gezegenlerde yolc

tuvarBiyoloji, Fizik, İngilizce labora i om ron Ast . larını geziyoruz rdiven dersliğinin ortasından bir me a 360 und uzanıyor. Merdivenin son bir h siya sim derece dönebilen

sana mecburum”, Ataol Behramoğlu’ndan “Yaşadıklarımdan öğrendiğim birşey var”, Ümit Yaşar Oğuzcan’dan “Sevi şiiri”, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan “Bir adın kalmalı”

Yemek başlıyor, uygun adım marş!

Yemek saati yaklaşıyor. Birden bire bir marş sesi duyuluyor.

Biz, öğrencilerin yemekhaneye gelmesini beklerken bahçeye çıkmamız isteniyor. Öğrenciler sıraya dizilmiş. Bahçenin bir yanında da bando eşliğinde marş sürüyor. Öncelik küçük sınıflarda olmak üzere öğrenciler uygun adım yemekhaneye giriş yapıyor.

Törenin, basına özel yapıldığını

aynı anda 450 öğrencinin denize çıkabilmesini sağlıyor. Biz de öğrencilerin aldıkları eğitimi izleme şansı buluyoruz.

13 yaşında rüzgar sörfü Deniz Lisesi’nin en yoğun eğitimlerinden biri de su sporları.

Yüzme teknikleri, atlama, kurtarma, kürek çekme, yelkenli, rüzgar sörfü eğitimleri veriliyor.

13 yaşında okula başlayan bir öğrenci 6 ay sonra yelkenli kullanabiliyor. Okulda ekipmanlar

Bahriyeli Nâzım!

Vatan Şairi Nâzım Hikmet Ran da Deniz Lisesi mezunu... Nâzım, 25 Eylül 1915’te eski adıyla Mekteb-i Bahriye olan Deniz Lisesi’ne kayıt oldu. “Mavi gözlü devin” boyu, o zaman henüz 1 metre 56 santimetreydi. Lisenin kayıt

defterlerine göre “sarı saçlı, yüzünde çiller olan, koyu mavi gözlü, beyaz tenli bir çocuk”tu. 1918 yılında 26 kişi arasından 9. olarak okuldan mezun olan Nâzım, sonra da Hamidiye Gemisi’ne Güverte Stajyer Subay olarak atandı.

Nâzım Hikmet

‘Askeri disiplinde kolej eğitimi’

kubbeye varıyoruz. Dersi veren evinTeğmen Serhat Temel, gözlem iz Den or. ıtıy tan pu deki telesko temin Lisesi’nin Türkiye’de teleskop or. lüy söy eden ilk okul olduğunu

Duvarlarda Can Yücel şiirleri...

Dersliklerin olduğu binadaki sütunlarda renkli tablolar asılı.

Her birinde farklı farklı şairlerin şiirleri yazılı. Can Yücel’den “Ben hayatta en çok babamı sevdim”, Attillâ İlhan’dan “Ben

Lisenin içindeki müzede görmeye değer eserler sergileniyor.

Eğitimin başladığı 1834 yılından beri okulun yaşadığı değişimler maketlerle anlatılıyor. Osmanlı’dan kalan eserlerin bire bir kopyaları müzedeki yerini alıyor.

Dersliklerin olduğu bölüm, kolej izlenimi veriyor. Bilime büyük önem veriliyor; laboratuvarlardaki gerçek insan iskeleti ve kavanozlar içindeki ceninler dikkatimizi çekiyor. Beraber derslikleri gezdiğimiz bir subay yanımıza yaklaşarak “20’li yaşlarında bir erkek iskeleti. Bu iskelet 25 yıl önce bizim zamanımızda da buradaydı” diyor. Başka bir subay ise “20 yaşında sınıfta kala kala bu hâle gelmiş” deyince gülüşmeler yaşanıyor.

Derslikleri gezerken tenefüs zili çalıyor. Askeri marş şeklindeki zil sesi tebessüm etmemize neden oluyor.

12. sınıf öğrencilerine misafir

gözüyle bakılıyor.

Onlar artık Deniz Harp Okulu’na girecek ve geleceğin parlak amiralleri olmak için sıkı bir eğitime girecekler. Öğrenciler sabah 6.30’da kalkıyor. Hazırlanmaları ve kahvaltı etmeleri için 7.30’a kadar vakitleri oluyor. Ardından 7.35’te etütler başlıyor.

Dersler 8.30 ile 16.50 arasında yapılıyor.

Dersler bittikten sonra eğitim, etütlerle devam ediyor. Yatma saati de 22.30...

sanıyoruz. Hergün yapıldığını öğreniyoruz. Komutan Şirzai’nin yemekhaneye girişiyle fişek gibi fırlıyor gençler. “Afiyet olsun” diyor komutan. “Sağol” sesiyle inliyor yemekhane. Eline tokmak alan bir ögrenci kürsüye çıkıyor.

3 kez vuruyor ve başlıyor yemek duasına. Diğer öğrenciler de arkasından, yine inliyor salon “Tanrı’nın adıyla...”

enan Evren döneminde, beton temellerin bir gecede yeşile boyandığı bir talanın abidesi olan villasındaki şempanzesi, kaçak Singapurlu hizmetçiyi ısırmış liboşlar, şimdi Leninist mi oldu?

Peki ya, Mairutus adasında, köşesini yazarken, kafasına düşen hindistan cevizine cinsel anlam yükleyerek Hristiyan dinine bağlayan civciv sarılı pantalonlu genel yayın yönetmenleri?

Marksist mi?

Devrin mankenini ezmeye çalışan kurt çapkının, 500 bin liralık mokasenleri sorulduğundaki savunması alo denince onu devrimci mi kıldı?

Peki ya Bebek’teki evinde, milyon dolarlık çantaları alanlar, sofralarında kuşsütü eksik değilken hâlâ medya patronları ile hizmetkârlar eşliğinde dolce vita yaşayarak, oğullarını spor kulübünün ihalelerine sokarak sosyalizme mi hizmet etmeye başladılar?

Ayağındaki çocuk kakası rengi ayakkabıdan, boş kutular sayesinde onlarca daire sahibi olmuş dalkavuklar, Basın Ekspress yolundaki binaları gasp edip, camına Bangladeş polyesteri konfeksiyon reklamı koyunca Stalinci mi yani?

Ya da, İngiliz holiganlara karanfil koyarak, patronun karısının şöförüne peynircisini sorarak sosyeteye girmiş, silikonlu botoxlu, şans kapıyı çalınca dilberleri? Halkçı mı?

Onun bunun askerlik raporuna sahip çıkan, başpatronun parası ile borsa ve ekonomi danışmanı olup da şimdilerde fırıldak gibi dönenler Che Guevera diye mi bağırıyor? İçgüveysinden hallice, muhtemelen takma dişi eski artist kayınvalideden hediye, yalıçapkını rolündeki kahkülü oynak bıçkın, noel meyve sepetlerini Londra Harolds’dan alamadığından beri Zapatista’nın mı yolunda?

Pavyon fotoğrafçılığından magazin müdürlüğüne geçip, çelik dolabını, kutulu ayakkabı ile doldurmuş saçı fönlü kumrallar? Bolivar’a mı özendi?

Karga kovalayan korkuluktan sanat ürettiğini sanan, üçkağıdı zamanında TRT dolandırandan öğrenmiş romantik, bir o yana bir bu yana kıvırıp, hacizli kanalın başına geçince kendini Chavez mi sanmış?

Haber okumaktan fışkıyeye beyaz çoraplı, pilav kokan dudaklı, Nişantaşı’nda şarap kadehi ile her gece oynaklı sakallı, halkların özgürlüğüne soyunup laisizmi mi savunuyor?

Bu daha başlangıç, bakalım daha kimler kimler dönecek?

Alemci teyzeye hiç girmiyorum Said Halim Paşa nasılsa bir gün dile gelecek.

Dönüyorlar rüzgar gülü gibi şu siyasi fırtınada, Mezheb savaşına çanak tutuyorlar inatla. İster yalı ister rezidans, ister dört çeker ister kabotaja yat, Kimi bu topraklarda aç gezerken bunlar ticari holding hayalinde hâlâ...

Kasımpaşa’dan Heybeliada’ya asırlık eğitim...

Tarihte ilk kez 1773 yılında devrin Kaptan-ı Deryası Cezayirli Gazi Hasanpaşa tarafından Kasımpaşa Taşkızak Tersanesi içinde ‘Mühendishane-i Bahri Hümayun’ adı altında kurulan Deniz Lisesi daha sonra 1834 yılında 2. Mahmut tarafından Heybeliada’daki Kalyoncu Kışlası’na taşındı. Deniz Lisesi yaklaşık

160 dönümlük arazi içerisinde Deniz Lisesi Müzesi, komutanlık binası, tarihi dershane binası, kütüphane, yemekhane ve yatakhane binaları, yelkenli ve kürekli teknelerin barındığı kayıkhane, sinema ve konferans salonu, güç geliştirmek merkezi, atletizm pisti, çim futbol sahası, tenis kortu, kapalı havuz,

halı saha ve bir adet kapalı spor salonu bulunmaktadır.

Yavuz Zırhlısı’nın direği Osmanlı Devleti’ni 1. Dünya Savaşı’na sokmasıyla bilinen Yavuz Zırhlısı’nın direği de denizcilik bayraklarıyla donatılmış olarak lisenin iskelesinde bulunuyor.

Deniz Lisesi’nin tutuklu komutanları Deniz Lisesi Komutanlığı binasında eski komutanların fotoğraflarının bulunduğu pano dikkatimizi çekiyor. Komutanlardan dördünün Balyoz davasından tutuklu olduğunu farkediyoruz.

Amiraller Serdar Dülger, Abdullah Gavremoğlu, Hakan Eraydın ve Ender Güngör hakkında Balyoz davasından ağır hapis cezaları verilirken emekli Tuğamiral İlker Güven 5 Ağustos 2013’te Ergenekon davasından 6 yıl 3 ay hapis cezası aldı.

Deniz Lisesi Komutanı Deniz Kurmay Albay Murat Şirzai, Öğretim Başkanlığı binasında verdiği brifingte 650’si Türk, 28’i Azerbaycan, Arnavutluk ve Kazakistan Kurmay Albay olmak üzere topMurat Şirzai lam 678 öğrencinin eğitim ve öğretim gördüğünü kaydediyor. Şirzai okula giriş ve verilen eğitim hakkında şu bilgileri veriyor: “Okulumuza ÖSYM tarafından yapılan askeri liseler sınavıyla ardından da fiziki yeterlilik ile mülakat sınavlarıyla öğrenci alınıyor. Okulumuzda verilen eğitim Deniz Harp Okulu’nda verilen mühendislik eğitimini takip edebilecek nitelikteki fen bilimleri ağırlıklı dersler üzerine kurulu. Deniz Lisesi’ni bitiren öğrenciler sınavsız olarak deniz harp okuluna giriyor. Deniz harp okulundan sonra da deniz subayı olarak bahriyeye katılıyorlar.

Fiziki yeterlilik ve beden eğitimleri bizim eğitim sistemimizin en önemli alanlarını teşkil ediyor. Yine yabancı dile ile yüzme ve yelken bizim olmazsa olmaz eğitimlerimizdendir. İnsanların kafasında askeri okul farklı olabilir ancak burada askeri disiplin içinde kolej eğitimi veriliyor.”