Aydinlik 20140320

Page 1

Hırsızlığa Meclis’ten 259 ortak AKP bakan fezlekelerinin TBMM’de okunmasını engelledi. Muhalefetin teklifi 259 ret oyuyla kabul görmedi. Genel Kurul’da, ‘Her yer yolsuzluk’ sloganı atıldı

AKP’lilerden Tayyip’e:

Silivri seni bekliyor ‘BÜYÜK USTA’ Tayyip Erdoğan’ın Edirne mitinginde açılan bu pankart gün boyunca espri konusu oldu.

Doğu Perinçek’le buluşmaya çağırdı

“Yolsuzluk yaptıkları ve rüşvet aldıkları” gerekçesiyle AKP’li dört eski bakan için hazırlanan fezlekelerin görüşülmesi Meclis’te gerginliğe neden oldu. AKP fezlekeleri okutmazken, görüşme teklifi 158 kabule karşı, 259 ret oyuyla kabul edilmedi. Muhalefet, “Her yer rüşvet, her yer yolsuzluk” sloganı attı. Meclis TV, 19.00’da canlı yayını kesti. 11’de

P i li Belediye Ba kan Aday Ümit Zileli, tüm yurtta lar 22 Mart’ta Kad köy Meydan ’ndaki “Birlik ve Dirlik Mitingi”nde P Genel Ba kan Do u Perinçek’le bulu maya ça rd . 8’de BİR İLK ! ‘Alıklar Birliği’nin kahramanı Ignatius ilk kez Aydınlık Kitap’a konuştu

Aydınlık

Orhan Bursalı:

DAMLA YAZICI s.14

21 Mart 2014 Cuma

Yıl: 2

Sayı: 108

Ülkeye yeni bir ruh gerekli

Orhan Bursalı’dan : ‘Hey Türkiye Nasılsın’

Ülkeye yeni bir ruh gerekli

KURULUŞ 1921

20 MART 2014 PERŞEMBE - 75 KURUŞ

6

ERDEM GEZGİNCİ: Hesna Onbaşı ile

‘Süleyman’ın Kuyuları’ üzerine

9

ORHAN KARAVELİ: Çanakkale’de bir

Ümit Zileli

yarbay

YARIN

KİTAP GÜNÜ

SALDIRI EMRİNİ MİTGÖTÜRDÜ Emniyet içindeki F tipi yapının etkin elemanlarından Ali Fuat Yılmazer, Öcalan’ın el yazısıyla hazırladığı saldırı talimatlarını Kandil’e MİT’in ulaştırdığını itiraf etti

Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının hazırlayıcılarından eski İstanbul İstihbarat Şube Başkanı Ali Fuat Yılmazer, KCK eylemlerine karışan bazı isimlerin MİT’le ilişkili olduğunu iddia etti. Bazı silahlı eylemler için de Kandil’i MİT’in ikna ettiğini öne sürdü. Daha önce de MİT’çilerin molotof atmaktan tutuklandığı ortaya çıkmıştı.

Cemaat’in; Ergenekon, Balyoz ile Odatv operasyonlarındaki rolünü de itiraf eden ve “Başbakan tutuklansın, dedikten sonra biz de tutukladık” diyen Yılmazer, F tipi yapının hâkim ve savcılar adına karar aldığını da ortaya koymuş oldu. “Tutukladık” sözü Ergenekon tertibini baştan beri bu merkezin yürüttüğünü gözler önüne serdi. 8’de

Ev e teslim bomba! en ciddi eylem, 18 Ekim 2011’de MİT’in dahil olduğu iddia edilen a yapılan saldırıydı. Bombayı, Bitlis-Muş otoyolunda polis aracın işaret eden bilgiler, Jandarma MİT elemanının götürdüğüne . MİT İstanbul’daki başka bir kriminal raporuna da yansımıştı nı olduğunu kabul etmişti. 8’de saldırıyı yapan kişinin kendi elema

7ÖLÜ

TÜİK’in Kars Bölge Müdürlüğü’nde dün herkesi dehşete düşüren bir olay yaşandı. Kurum çalışanı Veysi Erim, 3 aylık raporunun son gününde binayı basarak 6 kişiyi öldürdü ve intihar etti. 4’te

Hazreti Muhammed’in Mekke’de kaç oyu vardı?

Rafet BALLI 4’te

Geçmi in kavgas gelece in de il

Mehmet Ali GÜLLER’in yazısı 9’da

Mehmet FARAÇ 11’de

Beklenen kasetin gölgesinde

Dubai üzerinden kurulan Ankara-Tahran kara para hattı bağlamında İran’da soruşturma açıldı. Babek Zencani konuşursa Erdoğan’ın uluslararası yargı ile başı derde girecek.

Sabahattin ÖNKİBAR

12

KP Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek, tapu dağıtımı ve toplu açılış töreninde, Atatürk heykelini görülmeyecek şekilde kapattırdı. Beykoz Belediye Meydanı’nda dün yapılan törene, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce de katıldı.

Michael Rubin:

Erdoğan Apo’yu yeniden diriltti ve lider yaptı ABD’de Neo-Con kanadının önemli isimlerinden ve Pentagon’un Irak işgali sırasındaki danışmanlarından Michael Rubin “Tarihçiler, Tayyip Erdoğan’ı ‘Türkiye’nin toprak bütünlüğünü değiştirecek süreci başlatan adam’ olarak tanımlayacak” dedi. ŞAFAK TERZİ’nin söyleşisi 9’da

Astsubaylara lojman sürgünü

Başbakan Tayyip Erdoğan ile TOKİ Başkanı Haluk Karabel arasında geçtiği iddia edilen görüşmenin ses kaydı internette yayınlandı. Kayıtlarda, Erdoğan, Karabel’i Ataşehir’deki bir arsanın satışı nedeniyle azarlıyor.

10

Erdoğan’a uluslararası soruşturma eşikte

Suriye’de Yabrud zaferi milatt r

Bana sormadan arsa satamazsın!

Büyük çözümün partisi. Çözümün başına geçirilen işkembe. Çıkmazdaki Mekke’den hicret. Çıkmazdaki çıkış yolu. Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’da kaç oyu vardı?

Doğu PERİNÇEK

Dr. Bessam Abu Abdullah 13’te

A

HEDEF 1M LYON Fenerbahçe taraftarları, “Adalete Fener Yak” sloganıyla Pazar günü Anıtkabir’de olacak. Diğer takımları da çağıran FB, 1 milyon kişi toplama hedefi koydu. Kulüp Başkanı Aziz Yıldırım da Org. İlker Başbuğ’u davet etti. SPOR’da

Arsanın kendisinden habersiz satışına itiraz eden Erdoğan, “Kupon arazileri benden habersiz satmayacaksınız” talimatı veriyor. “Kupon araziler” tabiriyle güzel ve değerli arazilerin kastedildiği öğrenildi. 11’de

Hava Harp Okulu satı listesinde

3

ISSN 2146-2356

KARS’TA DEHŞET:

PKK özerkli i nas l in a edecek?

ATATÜRK’E SET ÇEKTİLER

6’da


Muazzez İlmiye ÇIĞ

Özgürlüğe hoş geldiniz! Tahliyeler; Kaç gündür büyük bir sevinç ve sonsuz bir kıvanç içindeyim. Nasıl sevinmem; yıllardan beri suçsuz yere hapislerde tutulan, can dostlarımız, vatanseverlerimiz, gözümüzün bebeği askerlerimiz özgürlüklerine kavuşmaya başladılar. Hemen sevincimi yazmak istedim ama her gün yenilerinin tahliyesi yapıldıkça, biraz daha bekleyeyim, dedim. Bu sevgili dostlarımız yıllarca, başları dik, yakınmadan, sabırla bugünü beklediler. Sizleri candan kutlarken, özgürlüğe hoş geldiniz, diyorum. Ne olur kusuruma bakmayın, herkesin ayrı ayrı adlarınızı yazarak selamlayamıyorum. Aslında sizleri Silivri’de karşılamak isterdim ama, beni “yüz yaşına bastın, yaşlandın artık” diyerek götürmediler. Oysa ben kendimi hiç de öyle bulmuyorum!! İnanın hemen her gece yatınca sizleri düşünüyordum. Bu kuşkusuz bütün herkes çıkıncaya kadar sürecek. Onların da yakında çıkağı umuduyla herkese tekrar hoş geldin diyerek sevgi, saygı ve salamlarımı sunuyorum

Kutuplaşma yutturmacası

Prof. Dr.Coşkun ÖZDEMİR

20 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Bu ülkede çeşit çeşit yutturmaca, aldatmacalar var. Bunlardan önde gelen bir tanesi de ”Efendim memlekette maalesef kutuplaşma yaratıldı. Bunu önlememiz lazım. Bu kutuplaşma çatışmalara yol açıyor, uzlaşma sağlamalıyız.“ Sanki aynı değerde iki ayrı dünya, iki ayrı gerçek varmış gibi, “onları barıştırmalı uzlaştırmalıyız” söylemleri gündemde. Kardeşim, kutup dediğiniz iki cephe nedir, sizlerle açık açık konuşmaya var mısınız? Benimkine kutup mutup denmez. Ben cumhuriyetçiyim ve onun getirdiği devrimlerden, çağdaşlaşmadan yanayım, laikim, aydınlanmacıyım, emekten yanayım; kadın erkek eşitliğinden, evrensel insan hak ve özgürlüklerinden, kuvvetler ayrılığına dayanan hukuk devletinden yanayım; bağımsızlıkçıyım, emperyalizme karşıyım. Peki senin kutbun nasıl bir kutup? Cumhuriyetçi misin? Laik misin? Cumhuriyet; 29 Ekim 1923’te kurulmuş olan rejimin, sosyal, laik, hukuk devletinin adı. Halis bir cumhuriyetçi aydınlanmacı Özdemir İnce’nin sorusu ne kadar yerinde; Cumhuriyet savunuculuğunu kutup saymak ne demek oluyor? Ona ve kuruluş felsefesine, ilkelerine inanıyor musun? Yoksa senin kutbunda cumhuriyet karşıtlığı, laiklik yıkıcılığı, kadını 3-5 çocukla eve hapsetmek, devletin rejimini değiştirmek, rüşveti, çalıntı paraları, yolsuzluğu meşrulaştırmak, her türlü ilerleme, gelişme ve özgürleşmeye karşı çıkmak, anayasayı bu doğrultuda değiştirmek mi var? TV’ lerde laf cambazlığı yapmadan açık açık söylesene. Necip Fazıl’ın müritleri, bugün kayıtsız şartsız desteklediğin liderlerin vaktiyle açıkça, dürüstçe söylemişlerdi: “Deemokrasi hiçbir zaman bir amaç olamaz, ancak bir araçtır. Cumhuriyet miadını doldurmuştur. Artık İslami esaslar geri gelecek, İslama aykırı yasalar kaldırılacaktır.” Hiç olmazsa bu dürüstlüğü gösterin, açık konuşun, karşıdevrimciliğin adını kutup koyarak demagoji yapmayın. Siyasal İslamcıların iktidar ve çıkar kapışmasını da bir darbe gibi bir hak hukuk mücadelesi gibi sunma aldatmacasından da vazgeçin, insanların sağduyusu ile dalga geçmeyin. Halkın da sizi olduğunuz gibi tanımasına olanak tanıyın.

Malta tutsaklarının Sakarya’yla çıkışı! Vali Dr. Reşit Bey intihar eder

İngilizlerin İstanbul’u işgalinden sonra vatanseverler Malta Adası’nda aylarca esir tutuldu. Sakarya Zaferi’nden sonra Mustafa Kemal’in Ankara’sının bileği bükülemeyince serbest kaldılar

25 Ocak 1919 günü ilk tutuklananlardan Diyarbakır Valisi ve İTC ileri gelenlerinden Dr. Reşit Bey , Bekirağa Bölüğü’nden kaçar. Diyarbakır’da bölücü Ermeni hareketine büyük darbe vurmuştu. Kaçışı büyük yankı yaratır. İşbirlikçi basın, işbirlikçi Ermeniler ve polis sürek avına çıkar. 6 Şubat günü yakalanacağını anlayınca da Beşiktaş sırtlarında silahıyla intihar eder.

Dr. Esat Paşa

PİJAMAYLA MALTA’YA SÜRÜLDÜ: 17 Mart 1920. İstanbul’un işgalinden bir gün sonra. Tophane rıhtımı. Malta sürgünleri İngiliz gemisinde. Ortada Dr. Esat Paşa. Gece yarısı yatağından alınıp pijamalarıyla gemiye getirildi. Sağda ise Mersinli Cemal Paşa. Kalkış saati bekleniyor. (Atilla Oral Arşivi)

‘T

arih tekerrür eder’ derler ya, Ergenekon tertibi de geçmişte Malta tutsakları hadisesine benzer. O dönem de asker ve aydınlar İngiliz desteğiyle, işbirlikçi yönetim tarafından tutuklandılar ve önce Bekirağa Bölüğü’ne tıkıldılar, ardından da Malta Adası’na sürüldüler. 1918’den Kasım 1921’e kadar burada esir kaldılar. Kurtulmaları da tıpkı bugün Ergenekon tutuklularının Haziran Ayaklanması sonrası esen havadan yararlanmaları gibi oldu... O dönem de Malta esirleri, Sakarya Zaferi’nden sonra oluşan havadan yararlanarak özgürlüklerine kavuştular. İngilizler, Yunan ordusu üzerinden Ankara’nın bileğini bükümeyeceğini anlayınca; masaya oturdu ve ilk iş olarak elindeki esirleri serbest bıraktı. Ercan DOLAPÇI

Hazırlayan: Osman ERBİL

İşgale direnecek olanlar tutuklandı 13 Kasım 1918 günü İstanbul’u fiilen işgal eden İngilizler, İstanbul yönetiminin teslimiyetçi ve işbirlikçi tutumu sayesinde, direnişi örgütleyebilecek 250’ye yakın Millici şahsiyeti tutuklayarak Bekirağa Bölüğü’ne attırdı. Bununla da kalmadı, partiler halinde Akdeniz’deki Malta Adası’na sürdü. İlk sürgün 29 Mart 1919 günü Ali İhsan Paşa’nın Ada’ya ayak basmasıyla gerçekleşti. İngilizler, Sevr Antlaşması’nı imzalatmak için de tutuklamalara devam etti. Ordu komutanları, subaylar, sadrazamlar, nazırlar, valiler, kaymakamlar, gazeteciler, aydınlar ve idareciler, hatta onbaşı erler bile tutuklandı. 2 Şubat 1919’da General Milne, İstanbul’dan Londra’ya şu telgrafı gönderir: “İstan-

bul’da siyasal durum iyileşti.” (Bilâl Şimşir, Malta Sürgünleri, Bilgi Yayınevi, 2009, s.80)

Mütareke basını destekledi Bu sırada muhalefet partisi Hürriyet ve İtilaf, İngilizlere bu işi daha iyi yapacağını söyler. Mütareke basını da onları destekler. Özellikle İttihatçı şahsiyetler hakkında “Bunlar memleketi batırmışlardır” diye yaygara koparırlar ve gazeteler şu meşhur iftirayı döne döne yazar: “Formason gâvurları!”, “İttihatçılara idam!” İlk hedef ordudur! Tutuklananların büyük çoğunluğu subaydır.

‘Allah’tan sonra İngiltere!’ Yeni Sadrazam Damat Ferit, gelir gelmez İngilizlerin verdiği listeleri uygulamaya geçirir. İngilizler, Damat Ferit’ten memnuniyetlerini Londra’ya da bildirirler ve “çok iyi işbirlikçi” notunu düşerler. İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Webb, 9 Mart 1919 tarihli raporunda bunu şu ifadelerle açıklar: “Sadrazam bugün öğleden sonra beni ziyaret etti. Daha önce özel olarak bana iletmiş olduğu, kendisinin ve Efendisi Padişahın, Allah’tan sonra İngiltere’ye umut

bağladıkları yolundaki güvencesini birçok kez tekrarladı. Bu mesajı size iletmemi arzuladı. Bu kimselerin yakalanacaklarına ve cezalandırılacaklarına söz verdi.”

Kaymakam Kemal Bey’in idamı, bardağı taşırır! 8 Nisan 1919 günü, ilk kez bir Türk hakkında “savaş suçu”ndan idam hükmü verilir. Mustafa Nazım Paşa’nın Harp Divanı, Bekirağa Bölüğü’nde tutuklu bulunan eski Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’i ölüm cezasına çarptırır. Saray ve İngilizler kurban istemektedir! Damat Ferit aynı gece kararı Padişah’a gönderir. Vahdettin kararı hemen onaylar ve Kemal Bey, 10 Nisan günü saat 17.00’de Beyazıt Meydanı’nda güpegündüz asılır. Kalabalık toplanmıştır. Kemal Bey dik duruşuyla herkesi etkiler. Suçlamaları kabul etmez. Görevini yaptığını söyler. Kemal Bey’in “Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar... Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet!” sözleri yankılanır. İdamlar Kemal Bey’le durmaz. Bayburt Kaymakamı Nusret Bey de aynı suçlamayla 20 Temmuz

1920 günü idama mahkûm edilmiş ve 3 Ağustos günü de infaz gerçekleşmiştir. Bu gelişmelerden sonra İngiliz Yüksek Komiseri Calthorpe, Londra’ya şu mesajı geçer: “Tutuklamaların etkisi, her bakımdan fevkalade oldu. Hiç değilse İstanbul’da, İttihat ve Terakki Komitesi’nin yıldırıldığını sanıyorum.” (Celâl Bayar, Ben de Yazdım, Sabah Kitapları, 1997, s.71-75)

Halkın tepkisinden korktular Halkın tepkisinden korkan yönetim ve İngilizler, tutsakların Malta Adası’na sürülmesini kararlaştırırlar. İşte bu amaçla 28 Mayıs 1919 günü Bekirağa’dan 67 kişi alınır ve Kars’tan da getirilen 11 Şûra yöneticisi eklenerek gemiye bindirilir. Bunların içinde albay yüzbaşı rütbesinde 14 subay, 12 nazır ve politikacı ile “ikinci sınıf” denilen 41 yönetici vardır.

İstanbul’un işgaliyle tutuklamalar arttı 16 Mart 1920 günü İstanbul resmen işgal edilince tutuklamalar hız kazanır. Böylece Malta’ya sürgün edilenlerin sayısı 149 olur. İstanbul’un işgali üzerine Mustafa Kemal Paşa, misilleme olarak Anadolu’daki İngiliz subaylarını tutuklatır. Aralarında İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon’un yeğeni Yarbay Henry Rowlinson da vardır. Bunlar Kasım 1921’e kadar elde tutulur. Ankara’nın politikası, Malta’daki bütün tutsaklara karşı eldeki 22 İngilizin teslim edilmesidir. Bundan asla taviz vermez. İngilizler araya İstanbul yönetimini koymasına rağmen Ankara’yı ikna edemezler.

Atatürk, İngiliz subaylarını esir aldı Sakarya Zaferi halk tarafından böyle coşkuyla kutlandı (Eylül 1921)

İngilizler tutsakları yargılamak ister. Bunu da başaramaz. Ankara yönetiminin Yunanlılara karşı elde ettiği başarılar neticesi

İngilizler yumuşar. Masaya oturur. 7 Mart 1921 günü Londra’da ilk kez masaya oturulur. Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey, Ankara’nın talimatları dışında kendi inisiyatifiyle anlaşma imzalar. Bu anlaşma Meclis’ten onay almaz ve Sami Bey istifa ettirilir. 13 Eylül 1921’deki Sakarya Zaferi’nden sonra işler değişir. Ankara hükümetinin 21 gün 21 gece Yunan ordusuna karşı Sakarya önlerinde dünyanın en büyük meydan savaşını vermesi, İngiliz oyunlarını bozar. Artık Yunan ordusu yenilmiştir. Tutsakları elinde tutmanın da bir manası kalmamıştır. İngilizler, Ankara’nın şartlarını kabul eder ve kalan 59 tutsağı 25 Ekim 1921’de gemilere bindirerek Malta’dan yola çıkarır. Zorlu yolculuktan sonra tutsaklar 1 Kasım günü İnebolu’ya varır. Ankara da İngiliz esirleri buraya getirir ve değiş tokuş yapılır. Mustafa Kemal Paşa tutsaklara “hoş geldiniz” telgrafı çeker. Tutsaklar O’nun dik duruşu sayesinde özgürlüğüne kavuşmuştur. Tıpkı Haziran Ayaklanması’yla bugünkü Silivri tutsaklarının özgürlüklerine kavuşmaları gibi... Kaynaklar: 1- Bilal N. Şimşir, Malta Sürgünleri, 4. Basım, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2009. 2- Taylan Sorgun, Türklerin İşkencede Bir Yılı Bekirağa Bölüğü, Destek Yayınları, İstanbul, 2009. 3- Vartkes Yeghıayan, Malta Belgeleri, Çeviri: Julide Değirmenciler, Belge Yalınları, İstanbul, 2007. 4- Celâl Bayar, Ben de Yazdım, Sabah Kitapları, İstanbul, 1997. 5- Alev Coşkun, Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 2008. 6- Salâhi R. Sonyel, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz İstihbarat Servisi’nin Türkiye’deki Eylemleri, TTK Yayınları, Ankara, 1995.

Yeni bir örtülü savaş olasılığı

K

ırım’ın Rusya Federasyonu’na (RF) katılmasından sonra ABD ve AB’nin yürürlüğe koyacağı müeyyidelerin 19. yüzyıldan bu yana uygulanan birtakım yaptırımlar olduğunu görürürüz. ABD yetkilileri, RF söz konusu tavrında ısrar ederse daha ağır yaptırımların devreye sokulacağını ifade ettiler. AB ve bizim gibi ABD müttefiki ülkeler, bu yaptırımları uygulayabilir mi ya da ne kadarını uygulayabilir, bu konuda bir değerlendirme yapabilmek şimdilik zor görünüyor. Ama bu ülkelerin doğal gaz ve petrol bağımlılığı, RF ile ticari ilişkileri bazı yaptırımların sözde kalabileceğini işaret etmektedir. Kırım’ın RF’ye bağlanmasını kabul etmeme, G-8 üyeliğini askıya alma vb. sembolik bazı müeyyidelerin dışında söz konusu ülkelerin uygulamaya koyabileceği yaptırımların sınırlı olabileceğini söyleyebiliriz.

Ukrayna’nın kendi başına bir yaptırım gücü var mı? Ukrayna’nın RF ile savaşması ya da onu Kırım’dan çıkarması gibi bir gücü olmadığı açık. RF reel politiğin gereklerini uygulamış ve Kırım şu an için RF’nin bir parçası haline gelmiştir. Ne ABD ne de AB, RF’yi Kırım’dan çıkarmak veya tekrar Ukrayna’ya bağlamak için bir savaşı göze almayacağı gibi, Ukrayna’nın RF tarafından maruz kalacağı baskıların karşılanmasında da gereken destek sağlanamayacaktır. Bu durumda Ukrayna’nın yapabileceği en önemli şey, uluslararası kurumları faaliyete geçirmektir. Uluslararası kurumların aldıkları kararların ve ülkelerin uyguladıkları yaptırımların etkili olmaması durumunda ABD ve AB elini kolunu bağlayıp bekleyebilir mi? Sanmıyorum.

ABD ve AB çaresiz

ABD ve AB’nin, RF’yi Ortadoğu-İran, Irak, SuriyeKafkasya, Karadeniz, Afganistan ve Orta Asya

Peki, bu durum karşısında Ukrayna ne yapabilir?

Vekaletler savaşına hazır olmak

üzerinden etki altına alınması ve bu maksatla istihbarat örgütlerinin devreye sokularak, örtülü operasyonların yapılması, El Kaide irtibatlı radikal örgütlerin kullanılması vb. seçeneklerle mücadeleyi sürdürmeleri olasıdır. Yani vekalet savaşları. Böylesine bir mücadele yönteminin kısa vadede çözüm üretemeyeceği açıktır. Bölgeyi kan gölüne çevirecek ve en çok da bizim gibi ülkeleri etkileyecek uzun süreli bir vekaletler savaşına hazır olmak durumundayız.

RF’nin vereceği tepkinin sonuçları Örtülü savaşın yürütüleceği saha, öncelikle Kuzey Kafkasya-Çeçenistan’dan, Dağıstan’a kadar olan bölgeGüney Kafkasya ve Hazar Havzası ve Karadeniz olacaktır. Petrol ve doğal gaz boru hatları hedef alınacak, bölgedeki etnik, dinsel, mezhepsel savaş ve bölünme teşvik edilecek ve desteklenecektir. Tabii Ortasya ülkeleri de bu savaştan nasibini alacak, RF örtülü bir savaşın ortasında

İsmail Hakkı PEKİN kalacak ve adeta bir ateş çemberiyle çevrilecektir. Eğer ABD ve AB böyle bir savaşı yürütmeyi göze alırlarsa, RF’nin bu savaşın uygulanmasına katkıda bulunan ülkelere karşı vereceği tepkinin boyutları ve şiddeti Türkiye vb. ülkeler için bir felaket olabilir. Böylesine bir savaşta, Montrö Sözleşmesi’nin delinmesi bir tarafa, güney sınırlarımızda olduğu gibi kuzeydoğu sınırlarımız da radikal İslamcı ve terörist gruplarla dolacaktır. Bu grupları desteklemek, barındırmak ve eğitmek durumunda kalacak Türkiye, RF’nin hedefi haline gelecektir. Türkiye’nin bu faaliyetlerine karşı RF, PKK’yı destekleyerek var olan sorunlarımızı daha da artıracaktır. Yürütülecek örtülü bir savaşta ABD ve AB’nin, Türkiye’ye önemli

görevler yükleyeceği bellidir. Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik durum ve istikrarsız ortam ile ülkemizin son yıllardaki dış politikası dikkate alındığında, söz konusu görevlerle ilgili olarak istekli olabileceğimiz kaygısı uyanmaktadır. Umarım Türkiye’yi yönetenler, ülkeyi, Suriye’de olduğu gibi kirli bir savaşa bulaştırmazlar ve bekasını tehlikeye atacak bir maceraya sürüklemezler. Yine umarım bu krizin örtülü bir savaşa yol açacağını değerlendirerek ve Türkiye’nin karşı karşıya gelebileceği emrivakileri ve riskleri analiz ederek alınması gerekli tedbirleri ve yürütülecek politikaları şimdiden belirlerler. Umarım Türkiye’yi tehlikeye atmayacak ve onu bu kirli savaştan uzak tutacak bir politika olur bu. Yaşayıp göreceğiz.


20 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Osman ERBİL

Askeri araziler satışta AKP, gözünü diktiği Boğaz manzaralı Yeşilyurt Hava Harp Okulu arazisini satmakta kararlı. 3. havalimanının devreye girmesiyle de Atatürk Havalimanı arazisinin imara açılacağı iddia edildi

Mustafa MUTLU mustafamutlu@aydinlikgazete.com

‘Kamu yararı’ deyip canımıza okuyacaklar!

B

Yeşilyurt Hava Harp Okulu DERYA DERVİŞ

Ç

evre ve Şehircilik Bakanlığı, son yasal düzenlemeyle elde ettiği sınırsız imar yetkileriyle İstanbul’un tozunu attırıyor. Özelleştirme sırası Hava Harp Okulu ve Atatürk Havalimanı’na geldi. Sıcak para bulmakta zorlanan AKP hükümeti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aracılığıyla İstanbul’un en değerli arazileri üzerinde imar plan değişikliğini tek tek onaylayarak özelleştirmenin önünü açıyor. AKP şimdi de Atatürk Havalimanı ve bitişiğindeki Boğaz manzaralı Yeşilyurt Hava Harp Okulu arazisine gözünü dikti. Bakanlık, TOKİ’nin, daha önce askeri bölge yanında yaptırdığı ve bir dairenin 1 milyon 200 bin avroya satıldığı 58 blok ve 950 daireden oluşan

Atatürk Havalimanı Ataköy Konakları’ndaki rantı görünce kolları sıvadı.

Hava Harp Okulu Yalova’ya Bakanlık ile Genelkurmay arasında yapılan görüşmelerde, 800 dönümlük arazinin karşılığı olarak, Hava Harp Okulu’nun Yalova’da bulunan uçuş ve kamp eğitim tesislerine taşınacağı, ayrıca Hava Harp Okulu’nun Yalova’daki tesislerine 300 milyon lira karşılığında yeni lojmanların yapılması üzerine TOKİ’ye yetki verileceği de konuşulanlar arasında bulunuyor. Fakat özelleştirmenin bununla da kalmayacağı, Terkos Gölü yakınlarında yapılacak olan 3. havalimanının devreye girmesiyle, Atatürk Havalimanı arazisinin imara açılacağı ve betonlaşacağı iddia edildi. Bu arada 3. havalimanının,

Terkos Gölü yakınlarındaki Yeniköy-Akpınar köyü arasında 76 bin dönüm alana yapılması planlandı.

Havalimanı’na rezidans ve gökdelen İstanbul Büyükşehir ve Bakırköy Belediyesi CHP’ li Meclis üyesi Cavit Ganiç , “Atatürk Havalimanı arazisi Hava Harp Okulu arazisi ile birlikte İstanbul’un en değerli arazileri. Havalimanı buradan kalktığı zaman burasının AVM, rezidans, gökdelenlerle betonlaşacağını düşünüyorum. Üstelik bunun işaretleri de var. İlki Ataköy sahilindeki yapılanma.” Gazetemize konuşan bölge emlakçıları, bu bölgede “Havalimanına komşu bir arazinin imarı düşük yoğunlukta tutulacağı veya yansıtıcılar, baz istasyonları, gürültü kirliliği gibi havalimanının olumsuz etkileri göz

önünde bulundurulsa böyle bir yerde metrekare fiyatı en düşük 500 TL’dir; ama havalimanı buradan kaldırılır ve buraları imara açılırsa, arazi fiyatlarının metre karesi 2000-3000 avroya kadar yükselir ki bu da inanılmaz bir servete tekabül eder” dediler.

TÜRGEV ‘17 Aralık’la askıya aldı Bu arada, İstanbul 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nın bulunduğu askeri arazinin 130 hektarlık bölümünün Milli Savunma Bakanlığı’na olan tahsisinin, TÜRGEV’in üniversite yapması için kaldırıldığı ve arazi için irtifak hakkı bedelinin toplam 24 milyon TL olarak belirlendiği, fakat TÜRGEV’in “17 Aralık” sürecinde gündeme gelmesi nedeniyle dosyanın askıya alındığı ortaya çıktı.

THY BAŞKANI HAMDİ TOPÇU:

YÖK Başkanı’na söyle, kızıma kontenjan açsın AKP’yi sarsan çarpıcı ses kayıtları internete düşmeye devam ediyor. Başçalan adlı Twitter hesabından yayılan kayıtlarda, THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, YÖK üyesi ve Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal ile konuşuyor. Görüşmede, Hamdi Topçu’nın yurtdışında okuyan kızının yatay geçiş yapabilmesi için İstanbul Teknik Üniversitesi’nde kontenjan açılmasını talep ettiği iddia ediliyor. Ağbal, bunun kolayca halledilebileceğini, YÖK Başkanı’na ya da başkanvekiline söyleyip kolayca kontenjan arttırımı yaptırabileceklerini ifade ediyor. Hamdi Topçu’nun kızına yaptırmak istediği torpilin konuşmaları şöyle: Topçu: YÖK’e gidiyorsun diye bir haber aldım. Benim kız biliyorsun Dubai’de okuyor. Ya bu sene dediler ki bunu alalım. Seneye yatay geçiş yapamaz. İTÜ’ye yatay geçiş yaptırıyoruz. 1 tane kontenjan artırması gerekiyor şeyin, YÖK’ün. Ağbal: İTÜ’de mi? Topçu: Heee. İTÜ yazdı yazıyı, bugün gönderdi. Ağbal: Ben direkt başkanla (YÖK) konuşurum. Başkan, başkanvekilleriyle konuşur hallederim ya. Topçu: Şeyin haberi var. Nedir ismi? Yekta’nın (Yekta Saraç, YÖK Başkanvekili) haberi var. Yurtdışı geçiş kontenjanı. Ağbal: Ama şey mi, YÖK sadece kontenjan mı veriyor, yoksa kişi bazında değerlendirme yapıp uygun görüş mü veriyor? Topçu: Yok bir tane artarsa... Ağbal: İşte onu diyorum ben. YÖK’ün yapacağı şey, sadece kontenjanı vermek. Topçu: Kontenjanı versin, gerisi problem değil, hallederiz. Ağbal: Tabii tabii. Onu diyorum yani, onu diyorum. Tamam, sadece diyeceğiz ki İTÜ’nün şu talebine evet deyin diyeceğiz, o kadar.

Hamdi Hamdi Hamdi Hamdi Topçu Topçu Topçu

BEŞİKTAŞ KARTAL MEYDANI

Beşiktaş’ta Berkin Elvan Meydanı YEŞİM ÇATALTAŞ Lise öğrencileri, Beşiktaş Kartal Meydanı’nın ismini Berkin Elvan Meydan’ı olarak değiştirdi. İstanbul Beşiktaş Kartal Meydanı’nın adını Berkin Elvan Meydanı olarak değiştirmek isteyen lise öğrencileri oturma eylemi ve basın açıklaması yaptı. Öğrenciler Kartal Meydanı’nda gerçekleştirdikleri eylemde, “Berkin Elvan’a...” yazılı pankart açarak yurttaşların Berkin için mesajlarını paylaşmalarını sağladı. Eylemde sık sık “İşte burası Berkin Elvan Meydanı”, “Liseler meydanda hesap soruyor”, “Berkin unutma, liseliler seninle” sloganları atan öğrenciler, Gezi şehitlerine de selam gönderdi. Grup adına basın açıklamasını lise öğrencisi Alper Akın yaptı.

Rennan İ Pekünlü AİHM’ye başvurdu

Polise saldırı talimatını veren iktidara meydan okuduklarını söyleyen Akın, Berkin’i “terörist” ilan eden ve annesini de seçim mitinginde yuhalatan Başbakan Erdoğan’ı protesto etti. Akın, “Umudun çocuğunun ismini buraya kazıyoruz ve burada Berkin Elvan Meydanı’nı kuruyoruz. Abdullah Cömert’i, Ethem Sarısülük’ü, Ali İsmail Korkmaz’ı, Mehmet Ayvalıtaş’ı, Ahmet Atakan’ı, Hasan Ferit’i; bu uğurda canlarını verdikleri için selamlıyoruz ve en son kaybettiğimiz kardeşimiz Berkin için de bu meydanın adını ‘Berkin Elvan Meydanı’ koyuyoruz” dedi. Açıklamanın ardından “Berkin Elvan Meydanı” tabelaları meydana asıldı. Eylem, marşlar ve sloganlar ile sona erdi.

Valiliğin Ali İsmail korkusu Haziran Ayaklanması sırasında Eskişehir’de polis saldırısıyla hayatını kaybeden 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın 20. doğum gününde Hatay’da Antakya Kültür Merkezi’nde gösterimi planlanan belgeseli için “izin krizi” ortaya çıktı. “Güvenlik” gerekçesiyle gösterime izin vermeyen Valilik, ailenin itirazı üzerine son anda karar değiştirdi. Anne Emel Korkmaz, “Ben zaten oğlumun acısıyla yaşarken, 20. yaş gününü mezarı başında acılarla, geçirirken böyle bir sıkıntının yaşanması yüreğimizi acıttı” dedi.

zmir’de derse türbanla gelen öğrenci- türbanlı öğrencilerin üniversiteye girmesi, lerle ilgili Anayasa Mahkemesi karar- buna izin veren düzenlemeler ve uygulalarını uygulayan ve bu nedenle 2 yıl 1 malar anayasaya aykırı. ‘Anayasa Mahay hapis cezasına çarptırılan kemesi kendi içtihadına sahip çıkar’ Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, dedik. Ancak o da ‘Bu olayın benim “Adil yargılanma hakkı ihlal içtihatlarımla ilgisi yok’ dedi. Hatta edildiği’ gerekçesiyle, Avrupa 2008’deki üniversitede türbana izin İnsan Hakları Mahkemesi’ne veren anayasa değişikliğini iptal (AİHM) başvurdu. eden içtihadını, kararda sayamadı Prof. Dr. Pekünlü’nün avubile. Türk yargısı; Anayasa Mahkatı Murat Fatih Ülkü, kemesi kararlarına inanan, bu kaAİHM’ye verdikleri başvuru dirarların anlam verdiği anayasa hülekçesinde şunları kaydetti: “Ha- Rennan Pekünlü kümlerini uygulamak isteyen bir len yürürlükte olan Anayasa Mahkeme- astronomi profesörünü cezaevine atacak si’nin 3 kararına göre, bugün Türkiye’de, olmanın yüküyle karşı karşıya.”

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

u “dünya malı” hırsı var ya... Ne menem bir şeydir ki hiçbir koşulda dinmek bilmez! Ortalık iğrenç ses kayıtlarından geçilmiyor; düne kadar bakanlık yapan birinin “Her cuma bir ayet sallıyorum” diyerek dini nasıl istismar ettiği gözler önüne seriliyor; Başbakan’ın, evindeki 1 milyar lirayı “sıfırladığı” dillere pelesenk oluyor; bizimkilerin umurunda bile değil... Beyler, hâlâ arazi kapatma derdinde! Haberi duymuşsunuzdur: Milli Parklar Yönetmeliği’nde bir değişiklik yapılmış... Bundan böyle ülkemizdeki 40 milli parkta “kamu yararı görülen yapıların yapılmasına” izin verilecekmiş! İşin organizatörü de Orman ve Su İşleri Bakanlığı... Beylerin işi, sanki ormanları korumak ve orman köylülerini teşvik etmek değil de ormanların talan edilmesi için yöntem üretmek! Dünkü yönetmelikten sonra ne olacak biliyor musunuz? Bakanlık’tan “Kamu yararı vardır” kâğıdını alan, Tunceli’deki Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içine yıllardır kondurmayı hayal ettikleri baraj ve HES’leri yapabilecekler! Küre Dağları’nda, Kaçkarlar’da, Beydağları’nda, Uludağ Milli Parkı’nda “kamu yararı” olduğunu söyleyip otel inşa edebilecekler! Kaz Dağları’nı zehre boğacak olan altın madenlerinin kamu yararına olduğunu öne sürüp asırlık ağaçları kesebilecekler! Sözü edilen milli parklar, bizim değil, insanlığın ortak malıdır. Böyle durumlarda “kamu yararı” falan sökmez! Çünkü aslolan, yapılacak o işlerin kainat yararına olup olmadığıdır! Evrensel kurallara göre bu parklara kimse çivi bile

çakamaz! Biz, o zenginlikleri dedelerimizden miras aldık, torunlarımıza aynen bırakmakla yükümlüyüz! Üç kuruşluk yarar uğruna, bunları “talan” edeni, tarih duman eder! Ama... Ah şu AKP yok mu? Para için Ağrı Dağı’nın zirvesine helikopter pisti döşer, Kızılırmak’tan su yerine asit akıtır! Bunlarda kul korkusu olmadığını biliyorduk, şimdi Allah’tan da korkmadıklarını öğrendik! Baksanıza adama; “Her Cuma bir ayet sallıyormuş!” Böyle bir adam “kamu yararı” diyerek, neler yapmaz ki?.. Az kaldı arazi simsarları; bu halk sizi öyle bir sallayacak ki... Biz bile kurtaramayacağız!

GAZETECİ! Egemen Bağış’ın “Her Cuma bir ayet sallıyorum” dediği o konuşmayı yaptığı gazeteci, Hürriyet’in Ankara Temsilcisi Metehan Demir... Bu kardeşimiz dün Twitter hesabından açıklama yapmış ve “Farklı konuşmalarımı gizlice dinleyip montajlayanları Allah’a havale ediyorum. İllegal yollarla insanları dinleyip onları, haşa din düşmanı gibi gösteren haysiyet cellatlarının kimsenin Allah sevgisini ölçme hakkı yoktur” dedi. Sen onu bunu bırak Metehan, şu soruları yanıtla: Bir bakanla böyle yalapşap bir ilişkiye girmek, gazeteciliğe uyar mı? Montajlanmış bile olsa, ayetlerle ilgili kayıtlardaki o sesler sana ve Egemen Bağış’a mı ait? Aranızda böyle bir konuşma geçti mi, geçmedi mi? Bundan sonra ağzınla kuş tutsan bile “bağımsız” olduğuna inanacağımızı düşünüyor musun?

GÜNÜN SORUSU Başta Gezi Direnişi olmak üzere tüm toplumsal olaylarda polisin Türk bayrağını basınçlı suyla yerlerde süründürmesine seyirci kalan AKP, tamamen duygu sömürüsü üzerine oturttuğu son reklam filminde nihayet bayrağımızı hatırladı! Ama, bayrağı malzeme yaptığı için dün YSK tarafından yasaklanan bu film bir de çalıntı çıktı. Reklamın, Sony’nin “Playstation 2” reklamının taklidi olduğu anlaşıldı... Sorum size: Şaşırdınız mı?

Azgın fil gibi... Başbakan’ın seçim konvoyu, züccaciye dükkânına dalan fil gibi önüne geleni eziyor, çiğniyor, gidiyor. Başbakan’ın korumaları ve polis el ele verip, eşi benzeri görülmemiş uygulamalara imza atıyor... Önce Aydınlı vatandaşlar nasibini aldı bu “fil”den... Yolda dolaşan gençler, “Başbakan’a eylem yapmaya hazırlanan TGB’liler olabilecekleri” gerekçesiyle alınıp karakola götürüldüler. “Hırsız var” pankartı bağlanır da uçurulur diye, uçan balon üreten imalathaneler bile kapatıldı. Sonra İzmir’e daldı fil; biber gazıyla, basınçlı suyuyla, şiddetiyle... Oradan Çanakkale’ye yöneldi; önüne geleni ezdi geçti! Dün de Edirne’deydi.

Başbakan miting yapacak diye koca kentte sıkıyönetim ilan edildi. TKP’nin astığı pankartı indirmek isteyen polis, il binasının kapısını çilingire açtırıp içeri girdi. ÖDP il binasının ise camları yine polis tarafından kırıldı, içeriye gaz bombası atıldı. Can havliyle kendilerini dışarı atan ÖDP’liler hazır bekleyen elleri coplu polisler tarafından darp edilerek gözaltına alındı. Bütün bu şiddetin nedenini biliyor musunuz? Aman, Başbakan’a birileri “Hırsız var” ya da “Katil var” diye bağırmasın; olay bundan ibaret... İyi o zaman ben bağırıyorum; susturun bakalım: İkisi de vaaaar...

GÜNÜN İSYANI! İçişleri Bakanı Efkan Ala, Berkin Elvan’ın ölümüyle ilgili açıklama yapmış ve “Müfettişler görevlendirildi, yanlış yapıldıysa üstü örtülmez” demiş... İsyanım size: Bizde her zaman siyasetçilerin söylediklerinin tam tersi olur! Sakın uyumayın ve Berkin’in katilinin üzerinin örtülmesine izin vermeyin...


Hazırlayan: Gökçen BEYAZ

20 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

ANKARA İmsak 04.21 Güneş 05.46 Öğle 12.03 İkindi 15.25 Akşam 18.08 Yatsı 19.25 HAVA DURUMU

Ankara: 5/11

g

İstanbul: 8/14

g

İzmir: 10/22

b

Antalya: 14/25

BALLI rafballi@gmail.com

AKP-Cemaat: Geçmişin kavgası, geleceğin değil edebilmeliyiz. Kavga: Eski ile yeni arasında değil. Eskinin iki kuvveti arasında. İki kuvvet: AKP ve Cemaat. Eskinin hesabını biri diğerine yıkmak istiyor. Fakat: Kritik bir durum var. Evet, süreç hızlı. Fakat, süre de kısa. 5 ay sonra tekrar sandığa gideceğiz. Belki de üst üste iki kez. Cumhurbaşkanlığı seçiminden söz ediyorum. 1 yıl önceki manzara: Çankaya, Erdoğan’ın kapalı av alanı gibiydi. Partili Cumhurbaşkanı diyordu. Başkanlık sistemi diyordu. Erdoğan neyi tensip buyurursa, o olacaktı. Haziran halk hareketi görevini yaptı. Erdoğan’ın bütün hesaplarını bozdu. Erdoğan, “bütün iktidar bana” diyordu. Hem Çankaya, hem hükûmet yani. Şimdi konuşulan: Çankaya için aday olamayacağı. Olsa bile kazanamayacağı. Yetmedi: Erdoğan’sız AKP. Erdoğan: Hesabını gitmemek üzerine yapmıştı. Şimdi: Çöküyor. Fakat Meclis’teki muhalefete bakınız. Hele ana muhalefete. Türkiye bir seçime gidiyor. Kavga, iktidarın iki kanadı arasında. CHP taraf değil. Yedekler arasında. Medyaya bakınız. Kamuoyunun nabzını tutunuz. Özellikle de meydanların. CHP’nin ne dediğiyle meraklanan var mı? Sandığı tesir edecek hamleler? Kasetler sağolsun! Şu tablonun bir adı, bir de sonucu olmalı: 12 yıllık AKP iktidarı. Cumhuriyet bütün kurumları neredeyse yıkılmış. Halk 1 yıldır ayakta. Örneği yok. Tarihimizin en yaygın kitle hareketlerini yaşıyoruz. Barikatlar yıkılıyor. Birkaç gün sonra sandığa gideceğiz. Ana muhalefet partisi taraf bile değil. Buna rağmen çok rahat. Çünkü: Mecbur olduğumuzu düşünüyor. Gerçekten mecbur muyuz?

Ege’de kaçak faciası: 7 ölü

Balıkesir’in Ayvalık İlçesi’nde tamamı Suriyeli toplam 17 kaçağı taşıyan sürat teknesi, önceki gün sabah saatlerinde, Midilli Adası’na yaklaşık 1 mil uzaklıkta battı. Balıkçıların ihbarı üzerine bölgeye giden Yunan Sahil Güvenlik ekipleri, can yelekleri sayesinde su yüzeyinde kalmayı başaran 8 ka-

b

Adana: 10/22

b

Diyarbakır: 5/20

g

Erzurum: -2/9

g

Sivas: 0/15

g

İZMİR İmsak 04.46 Güneş 06.09 Öğle 12.26 İkindi 15.49 Akşam 18.30 Yatsı 19.46

Tunceli: 2/18

g

Trabzon: 8/17

g

Zonguldak: 9/11

h

Bursa: 7/17

g

Konya: 5/17

g

TÜİK’te sosyolog saldırısı

Rafet

Seçime 10 gün kaldı. Soru çok. Kimi uzlaşma ihtimalini tartışıyor. Kimi seçimden önce açıklanacak kasetleri. Cevap bekleyen temel soru: Kim kazanacak? Erdoğan-Cemaat kavgasından söz ediyorum. Uzlaşma ihtimali? O çizgi çoktan aşıldı. Taraflardan biri diğerini yenmeden bitmeyecek. Yani: Beraberlik yok bu kavganın sonunda. İki taraf da yıldızlarını sürdü sahaya. Erdoğan meydanlarda adeta “şeytan” taşlıyor. Hedefi: Pensilvanya. Cemaat ise Erdoğan’ın karşısına liderini koydu. İki “komutan” da savaşta. Demek ki: Durum ciddiden de öte. AKP, “mülteci havuzu”nu konuşturuyor. Cemaat’ten kopanları yani. Dikkati çekenler: Latif Erdoğan, Prof. Ahmet Keleş. Mesajları gözyaşı eşliğinde vermek: Bir Cemaat geleneği galiba. Cemaat “ifşaat” serisini başlattı: Ali Fuat Yılmazer’i Bugün TV’ye çıkardı. Polis İstihbarat’ın eski müdürünü. Vurguları bir şeylerin habercisi. Bir: Ergenekon, Balyoz, KCK. İlker Başbuğ’un tutuklanması. Operasyonların hepsi Başbakan’ın bilgisi dahilindeydi. İki: Tutuklama talimatları ondan geldi. Sonuç: “Hepimiz oradaydık. Hesabıödemeden nereye?” Gözüken: Sırada başka isimler var. Mesela: Ergenekon savcısı Zekeriya Öz. Yine polis istihbarattan Ramazan Akyürek. Daha yeni açığa alındı. Ve “gizli tanık havuzu”. Belli ki: Dosyalar havada uçuşacak. Görülecek: Ne kadar “ahlakçı”geçiniyorlardı. Aslında nasıl da yoksun oldukları. Elbette: Olanlar, AKP-Cemaat kavgasıyla sınırlıdeğil. Dış boyutu var. Ayrıca: Nasıl seyredeceği de önemli. Şunu net tespit

İSTANBUL İmsak 04.35 Güneş 06.01 Öğle 12.18 İkindi 15.40 Akşam 18.23 Yatsı 19.42

çağı kurtardı. Bölgedeki aramalarda 7 kaçağın da cesetleri bulundu. Kurtarılan kaçakların ifadelerinden kayıp olduğu öğrenilen 2 kişiyi ise arama çalışmalarının sürdüğü öğrenildi. Önceki gün Bodrum’a bağlı Yalıçiftlik beldesi açıklarında kaçak göçmenleri taşıyan batmış 4 kişi yaşamını yitirmişti.

7 ölü

Kars TÜİK’te sosyolog olan Veysi Erim, müdürün odasına girerek ateş açtı. 6 kişiyi öldüren Erim, intihar etti. Bölge Müdürü Mehmet Tolon’un bir süredir ölümle tehdit edildiği ortaya çıktı TOPLUM SERVİSİ

T

ürkiye dün güne Kars’tan gelen acı haberle başladı. Türkiye İstatistik Kurumu çalışanı Veysi Erim, kuruma girip 6 kişiyi öldürdükten sonra intihar etti.

Sekreter engellemek istedi

me cezası verildiğini belirtti. Emniyet Müdürü Ercan Çakmak, Veysi Erim’in 6 ay önce kurum müdürü Tolon tarafından kendisine baskı uyguladığı gerekçesiyle şikayette bulunduğunu açıkladı. Çakmak, “Rapor almıştı. Bölge Müdürü ise kendisini arayarak göreve başlamasını istemişti” dedi.

Sabah 8.35’te 2 silahla kuruma ‘2 gün sonra gelip vuracakmış’ Saldırıda hayatını kaybeden TÜİK giren Veysi Erim, doğrudan TÜİK Bölge Müdürü Mehmet Tolon’un Bölge Müdürü Mehmet Tolon’un, 10 bulunduğu kata çıktı. Tolun’un odasına gün önce mesai arkadaşlarına Veysi giren Erim, kapıyı içerden kilitledi. Erim tarafından ölümle tehdit edilArdından tabancasını peş peşe ateş- diğini söylediği ortaya çıktı. TÜİK lemeye başladı. Bu sırada sekreter çalışanlarının anlatımlarına göre Veysi Neslihan Çelik Koca, arkasından sa- Erim, 2 gün önce de Tolon’u aradı. rılıp saldırganı engellemek istedi. Ta- Tolon bu olayı arkadaşlarına, “Birkaç bancası yere düşen saldırgan hemen gün sonra gelip beni vuracakmış” sözsilahı aldı ve kapının kilidini açıp kaç- leriyle aktardı. Tehdit edilen Tolon’un maya çalışan Koca’ya arkasından ateş daha önce savcılığa şikayette bulunetti. Sekreter Koca, yaralı kaçmayı duğu, bunun üzerine bir süre çevrede başardı. Kurumun diğer katlarındaki polisin görevlendirildiği belirtildi. personel, silah sesleri üzerine panik içinde binayı terk edip sokağa çıktı. ‘Saçımdan tutup yere attı’ Saldırıdan yaralı kurtulan Neslihan Özel Harekat timi kapıyı kırarak makam odasına girdiği sırada Veysi Çelik Koca, o anları şöyle anlattı: “Veysi Erim, uzun süre raporluyErim, namluyu başına dayayarak intihar etti. Saldırıda Bölge Müdürü du. Sürekli tayin istiyordu. Müdür Mehmet Tolon (61), Şube Müdürü beyin tayinini yapmadığını düşünüOsman Ay (49), İdari Mali İşler So- yordu. Sabah geldi ve müdür beyle rumlusu Ramazan Haydar (32), Veri görüşmek istedi. Biraz beklemesini Hazırlama Kontrol memuru Abdul- söyledim. İçeriye girmeye çalışınca naci Çolak (39), istatistik memuru oda kapısının kolunu tuttum. SaçımAhmet Onur Banker (32) ve antekör dan tutarak beni yere attı. Belindeki Safet Karaçay (29) hayatını kaybetti. tabancayı çıkardı. Önce müdüre, daha Veysi Erim’in saldırıda “Glock” sonra yanındaki Ahmet Onur Banker’e ateş etti. Silahı almak marka tabanca kullandığı için arkadan sarıldım. Silah belirtildi. İlk açıklama Kars yere düştü tekrar saçımdan Valisi Eyüp Tepe’den geldi. tutup yere attı. Silahı bana Tepe, kurumda sosyolog doğrulttu, sıkacağı sırada tekolarak çalışan Veysi Erim’in me attım, sendeledi. Dışarı işten çıkarıldığını ve cinnet çıkarken Ramazan Haydar’a getirdiğini söyledi. Kalkınma kaç dedim. Ama ona da ateş Bakanı Cevdet Yılmaz ise, etti. Geri döndü tekrar müişten çıkarmanın söz konusu olmadığını “kademe ilerle- Neslihan Çelik Koca düre ve Ahmet’e ateş açtı.”

Veysi Erim

Facianın Facianınardından ardından ardındanTÜİK TÜİK TÜİKçevresinde çevresinde çevresinde Facianın Facianın Facianın ardından ardından TÜİK TÜİK çevresinde hareketli hareketli hareketlisaatler saatler yaşandı. hareketli hareketli saatler saatleryaşandı. yaşandı. yaşandı.

Bölge Müdürü ayrımcılık yapmakla suçlanmıştı TÜİK’te bazı çalışanların KESK’e mobbing uyguladığı üyelerimize başvurup Kars Bölge Müdürü sürekli cuma günleri namaza Mehmet Tolon’un mobbing gitmedikleri gerekçesiyle nöbet uygulamasından yazma, fazla çalışmalardan yakınması nedeniyle, Büro kaynaklı yasal izin hakkını Emeklileri Sendika ‘ek ödeme alıyorsun izin (BES)Temsilcilisi 25 Eylül vermem’ şeklinde keyfi 2013 günü bir basın uygulama odalarından toplantısı düzenlemişti. dışarı çıkamama diğer Aralarında ‘cinnet’ olayının çalışanların bu insanları faali olan Veysi Erim’in de dışlama ‘bunlarla bulunduğu çalışanlara konuşmayın, bey’ demeyin Mehmet Tolon Bölge Müdürü Tolon’un şeklinde tehditlerde mobbing uyguladığı ileri sürülmüşbulunduğu yönünde sendikamıza tü. BES Temsilcisi İnan Ercan, sürekli sözlü şikayetler iletilmekteaçıklamasında şunları söylemişti: dir. TÜİK Bölge Müdürü’nün eşitlik “TÜİK çalışanları kadro ve başarı içinde davranmaya yasalarda suç durumları yerine etnik köken, inanç olarak kabul gören mobbing ve siyasi düşüncelerine göre keyfi uygulanmasından biran önce uygulamaları söz konusudur. Yine vazgeçmesini istiyoruz.”

Öğrenci minibüsüne TIR çarptı: 27 yaralı

Kütahya’nın Altıntaş İçesi yakınlarında lise öğrencilerinin içinde bulunduğu minibüse TIR çarptı. Kazada minibüs şoförü ile araçta bulunan 26 öğrenci yaralandı. Kaza dün sabah saatlerinde AltıntaşUşak karayolunda meydana geldi. İlçeye taşımalı sistemle eğitim gören ortaokul ve lise öğrencilerini getiren Ahmet Karapınar yönetimindeki minibüse, köy yolundan ana yola çıktığı sırada Eyüp İncedayı’nın kullandığı TIR çarptı. Kazada araçta bulunan 26 öğrenci ile minibüs şoförü Ahmet Karapınar yaralandı. Hastanede tedavi altına alınan yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.

‘Öğretmene uzanan eller kırılsın’ İ

stanbul Sultangazi’de bir grup öğretmen, geçtiğimiz günlerde meslektaşlarına bazı veliler tarafından şiddet uygulandığını belirterek eylem yaptı. Öğretmenler, dün saat 12.30 sıralarında Mehmetçik İlköğretim Okulu önünde toplandı. Burada basın açıklaması yapan gruba, veliler ve öğrenciler de alkışlarla destek verdi. Basın açıklamasını Sultangazi’de bir ilköğretim okulunda sınıf öğretmeni olarak görev yapan İlkay Özalp okudu. Eği-

timcilerin sık sık şiddete maruz kaldıklarını söyleyen İlkay Özalp, “Artık bu tür davranışlardan bıktık, usandık. Çocukların iyi eğitim alması ve hayata iyi hazırlansın diye büyük çaba harcıyoruz. Onları en iyi şekilde yetiştirmek istiyoruz. Bizler şiddeti, saygısızlığı hak etmiyoruz. Öğretmene saygısızlık hangi kültüre, vicdana sığar” diye konuştu. Eyleme destek veren öğrenciler ve veliler, “Öğretmene uzanan eller kırılsın” sloganları attı.

Spor salonu 18 yıldır tamamlanamadı

Kuraklık Keban Barajı’nı da vurdu

T

ürkiye’de, bu yıl görülen kuraklık, Atatürk Baraj gölünden sonra Türkiye’nin en büyük yapay gölü konumundaki Keban Baraj Gölü’nü olumsuz etkiledi. Murat Nehri üzerindeki baraj gölü, kuraklık ve Elazığ-Bingöl arasında yapımına başlanan Gülüşkür ikinci köprüsü nedeniyle kurumaya yüz tuttu. Geçmiş yıllarda balıkçıların balık avladığı baraj gölünün kuruması nedeniyle yörede oturanlar, daha önce balık avladıkları gölde ekim yapmaya başladı. Bölgedeki kuraklık ve baraj

göllerinin kurumasında, bu yıl beklenen kar yağışının yeterince düşmemesinin etkili olduğu ifade edildi. Her yıl 3-4 metre kalınlıkta kar yağarken bu yıl bölgede kar yağışı beklenenin çok altında oldu. Kar yağışı olmaması nedeniyle Keban Baraj Gölü’ne

dökülen Peri Çayı da kurudu. Nehirlerin bir yıl içinde geçirdiği suyun yüzde 70’i kar erimelerinden elde edilirken, DSİ yetkilileri, baraj göllerindeki su düzeyinin düşmesinde kuraklık hem de fazla enerji üretiminin önemli rol oynadığını söyledi.

Zonguldak’ta 1996’da ihalesi yapılan 1500 kişilik spor salonu inşaatı, temelinin geç atılması ve ödenek yetersizliği gibi nedenlerle 18 yıldır tamamlanamadı. Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürlüğü’ne ait Bahçelievler Mahallesi’ndeki 3 bin 204 metrekarelik alanda planlanan spor salonunun ihalesi 1996’da yapıldı. 20 milyon 400 bin lira tutarındaki spor salonunun temeli, çevre sakinlerinin arazideki futbol sahasının kaldırılmasına karşı çıkması, bitişikteki Zonguldak Devlet Hastanesi binasının tescilli olması, belediyenin inşaat ruhsatı vermemesi gibi nedenlerle 13 yıl sonra 29 Temmuz 2009’da atılabildi. İhale şartnamesine göre 14 Eylül 2012’de teslim edilmesi gereken spor salonu, bu kez de ödenek yetersizliği nedeniyle tamamlanamadı. Sporcu soyunma odaları, 2 naklen yayın odası, hakem soyunma odası, ilk yardım ve sağlık odası, altında 2 katlı otoparkı bulunan spor salonu inşaatı sürüyor. Yüzde 95 oranında tamamlanmasına rağmen asansör raylarının montajı, döşeme kaplamaları, iç cephe boyası ve asma tavanı henüz yapılmayan spor salonunda bir süredir çalışma da yok. Gençlik ve Spor Hizmetleri İl Müdürü Uğur Akdeniz, spor salonu ihalesi, kontrol ve denetimlerinin Spor Genel Müdürlüğü’nce yapıldığını, bu yüzden açıklama yapmak istemediğini söyledi.


20 MART 2014 PERŞEMBE

DOLAR

Çarşamba 2.2250 Salı 2.2199

EURO

Hazırlayan: Recep ERÇİN

Çarşamba 3.0946 Salı 3.0848

BORSA

Çarşamba 65.705 Salı 65.284

ALTIN

(Cumh.)

Çarşamba 643 TL Salı 659 TL

FAİZ

Çarşamba % 11.28 Salı % 11.23

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

PETROL (Brent)

Çarşamba $ 105.98 Salı $ 106.31

ÖNÜNE YATTILAR, HAYIRSEVER İLAN ETTİLER YETMEDİ VERGİLERİ SIFIRLADILAR

Vergiler Sarraf için mi kaldırıldı? Altında vergi uygulaması olmadığı için Rıza Sarraf’ın yakalanan 1.5 ton altını kaçak muamelesi görmedi. Bu olay ‘Altında vergilerin kaldırılması Sarraf için mi yapıldı?’ sorusunu gündeme getirdi AYDINLIK / ANKARA

H

ükümetin altında vergileri kaldırması Rıza Sarraf’a yaradı. Sarraf’ın altında vergilerin sıfırlanması sayesinde kaçakçı suçlamasından kurtuldu, altınlara el konulmasının da bu sayede önlendi.

Bakan müdahale etti Aydınlık’ın gümrükçülerden edindiği bilgilere göre olay şöyle gelişti: “Rıza Sarraf Gana’dan uçakla 1.5 ton altın getirdi. Altın gümrüğe kıymetsiz madeni eşya diye deklere edildi. Ancak gümrükçüler beyana inanmadı ve yükü kontrol etti. Yapılan kontrollerde ‘kıymetsiz madeni eşya’ diye bildirilen malın altın olduğu ortaya çıktı. Gümrükçüler hemen tutanak tutup durumu üst makamlarına bildirdi. Sarraf, olayı Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a bildirdi. Bunun üzerine Çağlayan, Özel Kalem Müdürü

Rıza Sarraf Onur Kaya’ya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız’ı arayarak bu işi halletmesini istedi. Bakanın talebi üzerine Bakanlık’ta hareketlilik başladı. Olay hemen kapatılamadı. Çünkü tutanak resmi kayıtlara girmişti. Sonra mevzuatla çıkış arandı. Yasada bir malla ilgili kaçakçılık suçlaması yapılabilmesi için “vergiye tabi eşya” olması gerektiğinden yola çıkılarak Sarraf kurtarıldı. Altında KDV, gümrük vergisi ve ÖTV yoktu. Bu nedenle kaçakçılık suçlaması yapılama-

yacağına karar verildi. Altınlara “kaçak mal” muamelesi yapılsaydı, yakalanan 1.5 ton altına el konulmasının gündeme geleceğine dikkat çeken gümrükçüler, “Altın ithalatında ve ticaretinde vergiler sıfırlandığı için Sarraf, hem hapis cezasından hem de 1.5 ton altına el konulmasından kurtuldu. Altında vergiler bunun için mi kaldırıldı bilmiyoruz ama, vergilerin kaldırılması bu sonuca yol açtı” dediler. Bu arada yakalanan altınların akıbetinin ne olduğu ise bilinmiyor. İstanbul Havaalanı Gümrük yetkilileri bu sorularımıza yanıt vermekten kaçındılar.Altında vergilerin kaldırılması uzun süre tartışılmıştı. Halkın temel girdilerinde vergi varken, altında vergilerin sıfırlanması Hükümete ağır eleştirileri de gündeme getirmişti.

Eski İçişleri Bakanı M ile Rıza Sarraf aras uammer Güler ında geçtiği iddia edilen bir tapede; Gü öncesi çıkan habe ler’in 17 Aralık rle olarak kendisini rden rahatsız arayan Sarraf’a, ‘’Abicim sen raha t ol bir şey varsa, seni . Vallahi öyle n tarım ya! İçişleri Ba önüne ben yaka liye’de ve MİT’te nlığı’nda, Mabi dediği basında ye r şeyin yok’’ r almıştı.

10 bankayı not için izlemeye aldı U

Açıklamada Türk bankalarının, kredilerden kaynaklanan sıkıntıları soğurma kapasitesinin olduğu ancak bu 10 bankanın kredi profillerinin zayıflayacağı belirtilerek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın, dış fonlama maliyetleri arttığı taktirde rezerv gereksinimlerini azaltmayı düşünebileceği ve refinansman ihtiyacının

artması durumunda ise bankacılık sisteminin önemli seviyede rezervden yararlanacağı öngörüldü. Moody’s bankaların aktif kalitesine ilişkin olarak ise, teminatsız tüketici kredileri, KOBİ kredileri, ve döviz açık pozisyonlarını kurumların en savunmasız kesimleri olduğunu söyledi. Açıklamada, ABD Merkez Bankası FED’in parasal genişlemeyi azaltması, politik belirsizlikler, potansiyel bir parasal sıkılaştırma ve iç talepteki zayıflamanın Türkiye’nin büyümesine aşağı yönlü riskler oluşturduğu ifade edildilirken, bankacılık sisteminin ileriki 12-18 ay boyunca, büyümedeki yavaşlama, Türk bankalarının fonlama maliyetlerinin artması ve politik risklerden dolayı zorlu bir durumun içerisinde olacağını kaydedildi. Ayrıca, Türk bankalarındaki varlık kalitesinin ve kârlılığın zayıflayacağı bildirildi. EKONOMİ SERVİSİ

Mükemmellik için 100 bin saat çalıştı

Taksitli harcamalar yüzde 18 azaldı

Turkcell Superonline, müşteri sayısını 570 bine çıkarmasının ardından hem sürdürülebilir müşteri memnuniyetini hem de verimlilik artışını amaçlayan Operasyonel Mükemmellik Programı’nı hayata geçirdi. Şirketten verilen bilgilere göre, program kapsamında, Turkcell ve Turkcell Superonline çalışanlarının yürüttüğü 38 proje bir yıl içinde tamamlandı. Turkcell ve Turkcell Superonline bünyesinde 260 kişinin aktif rol aldığı program bünyesinde yer alacak projelerin belirlenmesi için ilk aşamada 9 atölye çalışması yapıldı. Tüm şirket çalışanlarının katıldığı ‘proje seçim anketi’ ile proje önerileri toplandı. Turkcell Superonline’ın bir yıla yakın sürede tamamlanan programı için bu süre içerisinde yaklaşık 100 bin saat ayrıldı.’’

Bankalararası Kart Merkezi 2014 Şubat ayı verilerine göre, taksitli ödemeler geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18 azalarak, 7.1 milyar liradan 5.9 milyar liraya geriledi. Aynı dönemde taksitsiz ödemeler ise yüzde 14 artışla 20 milyar liradan 22.9 milyar liraya yükseldi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 1 Şubat’tan itibaren kredi kartına taksit sınırlaması getirmesinin ardından bu yılın Şubat ayında, geçen yılın aynı ayına göre kredi kartları ile yapılan taksitsiz ödemeler büyümesini sürdürürken taksitli ödemelerin azaldığı gözlendi. Bu yılın Şubat ayında kredi kartları ile yapılan ödeme miktarı da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6 oranında artarak 28.7 milyar liraya yükseldi.

luslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s 10 Türk bankasını not indirimi için izlemeye aldığını duyurdu. Kurumun internet sitesinde yer alan açıklamaya göre izlemeye alınan bankalar şöyle: Akbank, Asya Katılım Bankası, Şekerbank, T.C. Ziraat Bankası, Türk Ekonomi Bankası, Garanti Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Türkiye Halk Bankası, Türkiye İş Bankası ve Vakıflar Bankası.

Kredilerde risk

H. Ufuk

SÖYLEMEZ Fax: 0312 467 78 93 ufuksoylemez@aydinlikgazete.com

UFKA BAKIŞ

*Serbest piyasa satış fiyatları

Peki, beni döven kim?

H

ikaye bildik. Boks maçında rakibinden fena halde dayak yiyen boksöre, raunt bitiminde antrenörü moral vermeye çalışıyor; “Afferim aslanım, harika dövüşüyorsun, çok iyi gidiyorsun...” diyor. Kaşı gözü patlamış, fena halde hırpalanmış, perişan durumdaki boksör soruyor; “Hocam tamam, ben iyi gidiyorsam, beni döven kim?” T. Erdoğan, günlük geçiminin derdindeki, çoğu işsiz ya da asgari ücretli yoksul vatandaşlara, hergün bağıra çağıra nutuk atıyor. Ortalama eğitimi ortaokul birinci sınıf terk olan bir kitleye, istatistiki verileri, çarpıtarak ve abartarak anlatıyor. En çok kullandığı da “Milli gelir” rakamları. Milli geliri 820 milyar dolara yükselttiğini söylüyor. Halbuki, 2013 yılına ait resmi milli gelir rakamı henüz açıklanmadı ve 820 milyar doların altında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Garip vatandaşım da onu çılgınca alkışyor. Bu milli gelirden “benim payıma düşen ne, dünyadaki yerim ne, adil bir gelir dağılımı var mı” diye bir şey sormak imkanını ve fırsatını bulamıyor doğal olarak. Şimdi dünyada yapılan bütün gerçekçi analiz ve tahminlere göre, toplam milli gelir büyüklüğü bakımından dünyada 17’inci sırada bulunan Türkiye’nin, 2023 yılında da üç aşağı - beş yukarı bu sırada kalacağı, yani bir anlamda dünya sıralamasında, toplam ekonomik büyüklükte “patinaj” yapacağı öngörülüyor. Ancak, esas olan milli gelirin kişi başına düşen miktarının yeterli adil ve dengeli olup olmadığıdır. Kişi başına düşen milli gelirde Türkiye, maalesef 65 - 66’ıncı sıralara gerilemiş vaziyette. Yani dünyanın en büyük 17’inci ekonomisi ama vatandaşları, gelirden aldığı pay sıralamasında dünyada 65’inci sırada. İşte çarpık - haksız ve yetersiz gelir dağılımının resmi dünya istatistikleriyle ispatı. Çünkü, vatandaş için toplam milli gelirin değil, ondan payına düşen kişi başına milli gelirin somut bir anlamı ve değeri vardır. Öte yandan, Türk insanı, Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan “insani gelişmişlik endeksinde”, 187 ülke arasında 90’ıncı sırada olduğunu da bilmemektedir. Yani 187 ülkeden 90 tanesinin yurttaşları, Türk insanından ortalama olarak daha iyi ve uzun yaşamakta, daha uzun ve kaliteli eğitim almakta ve kişi başına daha yüksek gelir elde etmektedir. Kaldı ki, sıcak para nedeniyle, kurlardaki gerçekçi olmayan seviye, bugünlerde yaşanan fiili devalüasyonlarla hızla yükselmiş, dolayısıyla dolar bazında milli gelir ve kişi başına düşen gelir rakamları da gerilemiştir. Hal böyle iken, kof büyüme rakamlarıyla böbürlenip, kişi başına düşen milli gelirdeki ve insani gelişmişlik düzeyindeki gerilemeyi gizlemek tam bir “şark kurnazlığıdır”. Vatandaşın biri, bir gün, bir mitingin ortasında bağırarak, soruverir; “Eyy T. Erdoğan, ekonomide iyiysen, bizi kim işsiz ve yoksul bırakıyor ve sadakaya muhtaç hale getiriyor?”

T.C. BURHAN YE SULH HUKUK MAHKEMES NDEN / BA KANLI INDAN LAN ESAS NO : 2009/343 Esas DAVALILAR : 1- HASAN DÜLGEROĞLU 2- GÜLCİHAN YIRCI 3- HÜSEYİN ÇETİNKAYA 4- HALİL ÇETİNKAYA 5- İBRAHİM ÇETİNKAYA 6- HAYRİ BAYRAKTAR 7- AKİF ERÇİN 8- ASİYE ERÇİN 9-HAMDULLAH ERÇİ 10- İLKNUR ÖRGEN (ERNST) 11-SUAT ÖRGEN 12-ALİ FUAT ÖRGEN 13-ALİ DOĞAN GÜZEL 14-ÖMER BİÇER 15- FERİDE ÜNVER 16- ALPASLAN ATALAY 17- KENAN ERGÜDEN 18- HİKMET HİMMET KELGİNOĞLU 19- İSMAİL PARLAK 20- ŞADUMAN PARLAK 21-ALİ KAYA 22- SEVİM BİÇEREL 23- NİGAR YILDIRIM 24- SUADE ÇETİNKAYA 25- ALAATTİN TAHTASIZ 26- MUHSİN ERGÜDEN 27- MUSTAFA TAHTASIZ 28- SELAMİ ÇETİNKAYA 29- NAİL ERGÜDEN 30-ELMAS ÇETİNKAYA 31-ERDAL ÇETİNKAYA 32-OSMAN ÇETİNKAYA 33- GÜL ERGÜDEN 34- MEMNUNE ÇAĞDAŞ 35- YUSUF ÇETİNKAYA 36- FİGEN TAHTASIZ 37- EROL ÇETİNKAYA 38- GAZİ DOĞANGÜZEL 39- SULTAN ÖZGÜR 40GARİP ERÇİN 41-ERKAN ERÇİN 42-ASİYE ERÇİN 43-AHMET TORUN 44-ALİ FUAT ÖRGEN 45- İLKNUR ERNST 46- SUAT ÖRGEN 47- LEYLA ALAKURT Karar verilmiş olup Davacı HÜSEYİN ERDOĞAN tarafından aleyhinize açılan Ortaklığın Giderilmesi (Paylı Mülkiyette) davasının yapılan yargılaması sonunda. HÜKÜM : 1- DAVANIN KABULÜNE, 2- Davaya konu, Balıkesir ili, Burhaniye ilçesi, Şarköy Köyü 397 parsel sayılı tarla vasfındaki taşınmazın aynen taksimi mümkün bulunmadığından üzerindeki ortaklığın tüm yükümlülükleri ile birlikte K hükümlerine göre UMUM ARASINDA SATI SURET LE G DER LMES NE, 3- Satış bedelinin taraflara tapu kaydındaki ve veraset ilamındaki hisseleri oranında ödenmesine 4- Satış bedeli üzerinden hesaplanacak binde 11,38 oranında karar ve ilam harcının taraflardan tapu kaydındaki ve veraset ilamın-

daki hisseleri oranında tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, peşin alman harcın mahsubuna, 5- Satış memuru olarak Burhaniye Asliye Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürünün atanmasına, 6- Davacı kendisine vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ne göre 990,00 TL.maktu vekalet ücretinin paydaşlara tapu kaydındaki ve veraset belgelerindeki hisseleri oranında aidiyetine, 7- Davacı tarafça yapılan 42 adet tebligat gideri olan 197,00 TL, keşif gideri olan 570,80 TL (araç ücreti 100,00 TL, Fen bilirkişi için 150,00 TL ve Ziraat mühendisi bilirkişi için 150,00 TL, keşif harcı 170,80 TL), 7 adet yurt dışı tebligat gideri 237,00 TL, posta masrafları 25,00 TL, 1 adet müzekkere gideri 4,00 TL, ilanen tebligat masrafı 1.340,00 TL olmak üzere toplam 2.373,80 TL yargılama giderinin davacının payı oranında indirim yapıldıktan sonra bakiyesinin davalılardan tapu kaydındaki ve veraset belgesindeki hisseleri oranında tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 8- Yapılan yargılama gideri haricinde bakiye kalan gider avansı olduğu taktirde karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar Ahmet Torun ve Hamdullah Erçin’in yüzüne karşı, açık yargılama sonunda verilen karar usulen okunup, anlatıldı. Davalılar ALİ DOĞAN GÜZEL, ÖMER BİÇER, FERİDE ÜNVER, HİKMET HİMMET KELGİNOĞLU, İSMAİL PARLAK, ŞADUMAN PARLAK, ALİ KAYA, SEVİM BİÇEREL, NİGAR YILDIRIM, GÜLCİHAN YIRCI, HAYRİ BAYRAKTAR, LEYLA ÜNLÜ, AHMET TORUN, SUAT ÖRGEN VE ALİ FUAT ÖRGEN’in adresleri tüm aramalara rağmen tespit edilememiş olup, gerekçeli karar tebliği edilememiş olduğundan, bu kerre gerekçeli kararın ilanen tebliği edilmesine karar verilmiş olmakla işbu hükmün ilan tarihinden itibaren bir hafta geçtikten sonra 8 gün içinde bu dahili davalılar tarafından temyiz edilmez ise kararın bu dahili davalılar tarafından kesinleşeceği ilanen tebliği olunur. 05/03/2014 BASIN: 17788 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de


20 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Mehmet

AKKAYA mehmetakkaya@aydinlikgazete.com

Belediyelerde taşeron sistemi nasıl önlenir?

K

amu kurumlarında ve mahalli idarelerde, kadrolu işçi alımı için Maliye Bakanlığı’nın onayı gerekiyor. Bakan izin vermedikçe de kadrolu işçi alımı mümkün olamıyor. Kadro açığının bir sebebi bu... Diğer sebep ise, planlı olarak kadroların tasfiye edilmesi... Bakanlık, emekli olan, ölen ya da iş gözemezlik raporuyla ayrılmak zorunda kalan işçinin kadrosunu iptal ediyor. Bu şekilde her yıl, ilişiği kesilenlerin % 50’si oranında azaltma yapıyor. Kadrolu işçi sayısı sürekli azalan ve kadrolu işçi alımına izin verilmeyen kurum ya da mahalli idare, kadro boşluğunu alt işverenlik sözleşmesiyle temin edilen işçiyle kapatmaya zorlanıyor. Böylece Hükümetin zorlaması ve teşvikiyle, taşeron sistemi ve taşeron işçilik giderek yayılıyor. Özelleştirmeci Partiler kendi taşeronlarını yarattığı için, aynı taşeronun ihale alabilmesi aynı belediye başkanının seçilmesine bağlanmış. Taşeron işçisi ise, işinin devamı için aynı taşeron firmanın Belediyeden ihale alabilmesini, yani aynı Belediye başkanının seçilmesini umuyor. Mahkumun celladına mecbur edildiği bir sistem bu...

Geçici işçilik yolu Yerel seçimlerin eşiğindeyiz. 2014 Şubat’ında Mahalli idarelerde çalışan toplam kadrolu işçi sayısı 121,637, geçici işçi sayısı 9,992. Taşeronlarda çalışan işçi sayısı ise 1,5 milyon. Taşeron sistemine karşı olan belediye başkanı, bu kıskacın içinde taşeronluğu nasıl kaldıracak? Birinci yol, geçici işçi sayısını ihtiyacına göre çoğaltabilir ve Bakanlığın onayına mecbur kalmadan işçi alımı yapabilir. Böylece de, ihale ile işçi temini yoluna mecbur kalmaz, taşeron sistemine son verebilir. Taşeron işçisinin emeğini sömüren taşeronlar aradan çıkar, işçi kadrolularla aynı haklara sahip olabilir ve sendikalaşmasını engelleyen fiili engel ortadan kalkar.

İşçinin şirket ya da kooperatif kurmasının yolu Bu formülün mimarı İşçi Partisi’nin Çorlu Belediye Başkan Adayı Mehmet Ali Esmer. Mesleği Yüksek Mimar. Kooperatif ya da şirkette örgütlenmiş işçiye ihaleyi vererek, işçinin çalıştığı işte yönetici olabilmesini ve ara kademe sömürüsünü ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Şöyle diyor Sayın Esmer: “İşçi Partisi olarak, belediye bünyesinde ihtiyaç duyulan hizmet sektöründe çalışabilecek işçileri bir araya getirerek, ortak bir şirket kurmalarına ve bu ihalelere doğrudan girmelerine öncülük edilecektir. Partimizin uzmanları ile bu şirketlere 7x24 şirket yönetimi ve danışmanlık konularında yardımcı olunacaktır. Böylece taşeron sisteminin ana figürü olan aracılar aradan çıkartılarak, şirket kazanımların tamamının, şirket bünyesinde çalışan işçilere paylaşımı sağlanacaktır. Uygulanacak bu sistem, aracıyı ortadan kaldırıp, çalışanı memnun edeceği gibi ilgili belediye bütçesine de ek maliyet getirmeyecektir. İlgili konuya dair aranması gereken ihale teknik şartları ve şirket tüzüğü şartları; 1- Kurulan bu şirketlerin zamanla aile şirketine dönüşmesini engellemek için, her aileden bir kişiyi şirkete ortak alarak gelirin daha geniş bir satha dağılımını sağlamak, 2-Şirket yönetimine en az üç kişi seçmek, her sene sıra ile herkesi yönetici yapmak, yöneticilerin maaşlarını bir işçi ücreti ile sınırlamak. 3-Ortakların (aynı zamanda çalışanların) hizmet verilecek yerleşim biriminde ikamet ediyor şartını aramak. 4-Ortakların (aynı zamanda çalışanların) sendikalı olma şartını aramak. 5-Şirket gelirlerinin en fazla yüzde 5’ini genel giderlere harcamak.” Sayın Esmer’in çözümü, taşeron sömürüsüne son veren, kamucu ve halkçı çözüm. Hükümetin özelleştirmecilerde ve taşeroncularda olduğu koşullarda, belediyelerde taşeron sistemine son vermenin yolu olarak bu iki öneriyi, halkçı ve kamucu belediyecilik uygulamak, taşeron sömürüsüne son vermek isteyen adayların dikkatine sunuyorum.

TÜRK METAL, İŞÇİLERDEN AKP’YE OY İSTEMEKLE YETİNMEDİ İSPAT DA İSTEDİ

‘AKP’ye oy ver resmini de getir’ Zonguldak’ta, Türk Metal Sendikası Karadeniz Ereğli Şube yöneticilerinin ERDEMİR’de çalışan işçilerden AKP’ye oy attıkları pusulaların fotoğrafını çekip getirmelerini istediği öne sürüldü SEYFİ BOYRAZ / K. EREĞLİ

Savcılar göreve

T

ürk Metal Sendikası Karadeniz Ereğli Şube yönetimi, yerel seçimlerde AKP’nin Zonguldak adayına desteği işçiye baskıya kadar vardırdı. Türk Metal Sendikası Şubesi yöneticilerinin ERDEMİR’de çalışan işçilerden AKP’ye oy attıkları pusulaların fotoğrafını istediği ileri sürüldü. Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş, daha önce de AKP adayı Hüseyin Uysal ile birlikte Türk Metal’e ait Büyük Anadolu Oteli’nde işçilere yemek düzenlemiş ve oylarını AKP’ye vermelerini istemişti. MHP Ereğli Belediye Başkan adayı Mevlüt Özdemir, CHP İlçe Başkanı Hayrettin Kartal yaptıkları açıklamalarla sendikaya sert tepki gösterdi.

‘Oy vermezseniz kendinize dikkat edin’ 30 Mart seçimlerine sayılı günler kala Karadeniz Ereğli’de Türk Metal Sendikası’nın AKP adayına açık destek vermesinin yankıları devam ediyor. Gülüç Beldesi’nde bulunan Büyük Anadolu Otel’de bir yemek düzenleyerek AKP adayı Hüseyin Uysal’a açık destek veren Türk Metal Sendikası

Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş, AKP’nin seçim bürosu açılış törenine de yüzlerce ERDEMİR işçisini getirerek AKP’ye olan açık desteğini devam ettirdi. İşçilerden AKP’ye oy verdiklerinin ispatı için oy pusulasının fotoğrafını çekmelerini isteyen Odabaş’ın aksi takdirde işçilere “Kendinize dikkat edin” dediği iddia edildi. İddiayı gündeme MHP Belediye Başkan Adayı Mevlüt Özdemir taşıdı.

Astsubaylar için 6 kanun teklifi

CHP Ereğli İlçe Başkanı Hayrettin Kartal da yazılı açıklama yaparak, seçimlere müdahil olan Türk Metal Şube Başkanı Ziya Odabaş hakkında işlem yapılması için savcılarla, İlçe Seçim Kurulu’nu gö- Hayrettin Kartal reve çağırdı. “Türk Metal Sendikası Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş, ERDEMİR’de çalışma barışını bozarak, Ereğli’de toplumsal huzuru yok etme girişimlerini sürdürüyor” denilen açıklamada şunlar kaydedildi: “Sendika Başkanı, ERDEMİR’i satan, kazanılmış işçi haklarını gasp etmeye çalışan, sendikal hak ve özgürlükleri yok edip taşeronlaşmayı yaygınlaştıran emek düşmanı AKP’yi destekleyeceğini açıkladıktan sonra, şimdi de 30 Mart’ta yapılacak seçimlerin güven ortamında, özgür ve demokratik bir şekilde geçmesini sabote etmeye çalışıyor.”

Türk Metal Sendikası Karadeniz Ereğli Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş ile yönetim kurulu üyeleri, AKP ilçe başkanlık görevine atanan Mehmet Fatih Çakır‘a hayırlı olsun ziyaretinde bulunmuştu.

Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli olmuş veya halen görevli olan ortaokul, lise veya dengi okullardan mezun olmuş olan astsubayların iki yıllık yüksekokul mezunu kabul edilerek intibaklarının yapılması için kanun teklifi verildi. Teklifin yasalaşması halinde intibaklar iki yıllık yüksek okul mezuniyetine göre yapılacak. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, TBMM Başkanlığı’na astsubaylara ilişkin 6 kanun teklifi verdi.

Konut sahibi olma imkanı Kanunda TOKİ’nin, hayatlarını görevleri nedeniyle kaybeden astsubayların, uzman jandarma ve uzman erbaşların, sözleşmeli erlerin dul ve yetimleri ile malul olanlara konut sahibi olmalarını sağlamak amacıyla faizsiz kredi vermesi teklif ediliyor. Yine, benzer bir ek geçici madde düzenlemesiyle, 1979 ve 1992 yılları arasında emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığına müstahak olarak ayrılan astsubaylar ile bunlardan dolayı kendilerine dul ve yetim aylığı bağlananların emekli aylıklarına iyileştirmeler öngörülüyor. Bir başka intibak maddesi teklifiyle 926 sayılı yasa ekindeki ek cetvele göre 9. derecenin birinci kademesindeki astsubaylar ikinci kademeden işe başlatılmış olacaklar.

Görev tazminatı hakkı Astsubaylara Görev Tazminatı konusunda da bir teklif veren Gök, 1. dereceye yükselerek 3600 ek göstergeye hak kazanan subay ve astsubaylara gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda görev tazminatı ödenmesini öngördüğünü belirtti. Levent Gök

‘Anayasal suç işleniyor’ MHP Ereğli Belediye Başkan adayı Mevlüt Özdemir, sendikanın AKP’ye açık desteğinin ardından işi daha da ileri götürerek işçilerin kullandıkları oy pusulasının fotoğrafını çekmeleri konusunda telefonlar edildiğini söyledi. Özdemir konuşmasında, “Şimdi işi biraz daha ileri götürdüler. Kendilerine yakın arkadaşlara tehdit ve şantajla, ‘Fotoğraf çekeceksiniz, oylarını oy

pusulasında fotoğrafını çekmeyenler bundan sonra kendilerine dikkat etsin’ diyorlar. Böyle de bir sıkıntı var. Aynı zaman da biliyorsunuz bu seçim iptalidir. Anayasal bir suçtur. Çok ağır yaptırımları ve cezası vardır. Bizim değil aslında bütün seçmenlerin mağduriyeti. Bu türlü baskı yapılırken kamuoyunda yüzlerce derneğin bu konu da sessiz kalması açıkçası siyası olarak değil bir seçmen olarak, bir vatandaş olarak beni üzüyor” dedi.

Lojmanlarda ‘ast’ sürgünü! T

ürk Silahlı Kuvvetleri’nde subayların yaklaşık üç katı kadar astsubay personeli bulunuyor. Ancak lojmanlardan yararlanan astsubay sayısı oldukça düşüktür. Emekli astsubay Ersen Gürpınar’ın verdiği bilgiye göre, lojmanların yüzde 40’ı astsubaylara tahsis edilir. Geri kalanların ise ev kiralamaktan başka çatarikaydinlik@gmail.com resi yoktur. Tabii sorun bununla da bitmiyor. Lojmanlarda yaşanan ayrımcılıkların çeşitli boyutları var. Emekli astsubay Rüştü Selek, ayrımcılığın bir boyutunu kendi yaşadıkları üzerinden anlattı: TARIK TEKGÖZLİ

Hazırlayan: Tarık TEKGÖZLİ

Yakıt tasarrufu bahanesi “1964 yılı mezunuyum. Lojmana girebilmek için 21 yıl bekledim. 1985 yılında lojmana girebildim. Bütün lojman bloklarında oturanlar subay, sadece bir blokta oturan biz 8 astsubay idik. Lojmana girmemize müteakip 7-8 ay gibi bir zaman sonra bir emir tebliğ edildi. ‘Araç ve yakıt tasarrufu sağlamak amacıyla ek listede

isimleri yazılı astsubaylar, hizalarında belirtilen lojmanlardan yararlandırılacaklardır’ denilerek birliğimizin hemen yanındaki bu lojmandan, birliğimizden 16 kilometre uzaktaki başka bir lojmana taşınacağımız bildirildi.

Dilekçe ile müracaat ettim ama Yazılı bu emrin ve yapılan bu değişikliğin araç ve yakıt tasarrufu ile hiçbir ilgisi olmadığını çok net ve açık ifadelerle anlatan bir dilekçe ile müracaat ettim. Emri çıkaran Personel Başkanlığı idi ve ben de aynı koridorda Eğitim Başkanlığı’nda görevliydim. Dilekçeme menfi cevap verilmesi halinde emekli olacağımı ve birkaç ay daha oturmama müsaade edilmesini istedim. Dilekçeme, ‘Şahısların şahsi problemleri nedeniyle yapılacak uygulamalardan vazgeçilemeyeceğinden, dilekçe sahibi astsubayın dileği uygun gö-

rülmemiştir’ şeklinde cevap verildi. Olay karşısında çok kırılmıştım, çünkü mesleğimi severek, özveri ile çalışarak, amirlerimin takdir ve teveccühlerine mazhar olmuş, yüksek sicil notları alarak da erken terfi bile etmiştim.

6

Emekliye ayrıldım iş buldum Acele başımı sokacak bir ev buldum. Borç harçla kapora verdim. Hemen lojmanı boşalttım, çıktım. Emekliye ayrıldım. Hemen bir iş buldum. Çok zor şartlar altında geçen 12 yıl sonra da işi bıraktım. Bu 12 yıl içinde işimi kaybetmemek için orada da özveri ile çalıştım. İşten ayrılacağımı söylediğimde işveren engel olmak istedi ama çok yorulmuştum. O günlerden bugünlere çok uzun yıllar geçmesine rağmen hâlâ bana yapılan bu haksızlığı ve yapanları unutmuş değilim.”

YARIN: Astsubay mesajlar

TEŞEKKÜR Eşim İkbal Paşa Çetin’in ameliyatını başarıyla gerçekleştiren

Uzman Doktor

Yavuz Samancı’ya ameliyat öncesi ve sonrasında yardımlarını esirgemeyen Samatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Nöroloji Sorumlu Hemşiresi Merih Çavuşlu’ya ve tedavi süresince yakın ilgi ve alakalarını gördüğümüz Hasan Aktaş ve Akın Altun’a teşekkür ederim.

Ersen Çetin

T.C. REYHANLI CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2011/133 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : Hatay ili, Reyhanlı İlçesi, Uzunköy Karasüleymanlı Köyü, 101 ada 14 parselde kayıtlı, 40.000,00 m2 miktarlı, tarla cinsindeki tam hisseli taşınmaz. Killi-tınlı kumlu toprak yapısında, düz meyilsiz, makinalı tarıma elverişli, kendi imkanlarıyla sulanabilen nitelikte, köy yerleşim birimine 2,5 km ve ilçe merkezine 30 km uzaktadır, ilçe ana ürünlerinden buğday, mısır ve pamuk yetiştirmeye elverişlidir. Belediye imar planı dışındadır K ymeti : 180.000,00 TL KDV Oran : %18 1. Sat Günü : 05/05/2014 günü 10:00 - 10:10 arası 2. Sat Günü : 30/05/2014 günü 10:00 - 10:10 arası Sat Yeri : Reyhanlı Belediyesi Mezat Salonu Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.

2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatılmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2011/133 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 06/03/2014 BASIN: 16984 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de


20 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Gökçen BEYAZ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Türkiye’yi seven herkes Kadıköy’e Kırca’yı Fatih’te gördüğü anda yerinden fırlayan 90 yaşındaki Nebiye Teyze, ‘Çok üzülüyorum, çok ağlıyorum memleketin haline. Levent Kırca’yı çok seviyorum. Siz kurtaracaksınız bu ülkeyi’ dedi IRMAK METE

madım. Allah sana sıhhat versin” dedi.

İ

‘Çocukların yerine Gezi’de ben öleydim’

şçi Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Levent Kırca dün seçim ziyaretleri sırasında sevgi seliyle karşılandı. Kırca’ya “Bu ülkeyi siz kurtaracaksınız” diyen 90 yaşındaki Nebiye Teyze, tüm yurttaşları Cumartesi günü Kadıköy Meydanı’nda yapılacak “Birlik ve Dirlik Mitingi’ne çağırdı.

‘Bugün işimiz rast gidecek’ Levent Kırca dün İşçi Partisi Fatih Belediye Başkan Adayı Şevki Bilgin ve Zeytinburnu Belediye Başkan Adayı Mehmet Kurnaz’la birlikte, halkla buluştu. Fatih’te semt pazarını gezen, esnafla kucaklaşan Kırca’ya ilgi büyük oldu. Kırca’yı karşısında gören yurttaşlar, “Çok cesaretli ve delikanlı bir insansınız”, “Sizi gördük ya bugün işimiz rast gidecek”, “Sizin gibiler başımızdan hiç eksik olmasın”, “Hoş geldiniz, oylarımız size”, “Sizi gönülden seviyoruz. Siz diğerlerinden farklısınız” sözleriyle sevinçlerini dile getirdiler. Kırca’yı sevinçle karşılayanlardan biri de 90 yaşındaki Nebiye Teyze’ydi. Kırca’yı gördüğü anda yerinden fırlayan Nebiye Teyze, “Ben sizin babaannenizim. 90 yaşındayım, hayatımda bu kadar mutlu ol-

Edirne’de siyasi partilere Tayyip Erdoğan terörü

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, miting için gittiği her şehir karışıyor. Erdoğan şehre gelmeden, gaz bombardımanı ve gözaltılar başlıyor, binlerce polis miting alanını korumak için teyakkuza geçiyor. Tayyip Erdoğan’ın miting için gittiği illerde protestolarla karşılaşmaması için polisin estirdiği “teröre” dün Edirne’de bir yenisi daha eklendi. Polisler sonunda muhalif parti il binalarını da basmaya başladı. Polisler Edirne’de Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) baskın düzenledi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) de camını kırarak gaz bombası attı. “Katil Tayyip Edirne’den defol” pankartının asılı olduğu TKP binası Erdoğan’la birlikte şehre gelen “olağanüstü hal”in ilk hedefiydi. Çevik Kuvvet’in binanın etrafını sarmasının ardından önce bir itfaiye aracı getirtilerek pankart balkondan alınmak istendi. Başarı sağlanamayınca polis binayı bastı. Elinde arama izni olmayan polis, çilingirle kapıyı açtırdı. Bina içindeki üç partili gözaltına alınırken, pankart da indirildi. Polisin ikinci hedefi ÖDP binası oldu. Binanın camını kırarak içeriye gaz bombası atan polisin ÖDP üyelerini darp ederek gözaltına aldığı bildirildi. 14 kişinin gözaltında olduğu, 4’ünün yaralı olduğu belirtildi.

Erdoğan: CHP, MHP, BDP Pensilvanya’nın taşeronu

Kırca’ya üç kere sarılıp yüzünü okşayan Nebiye Teyze “Benim babam 14 sene askerlik yaptı. Sarıkamış’a gitmiş. Taburundan sadece babam geri dönebilmiş, o da gazi olarak. Bu memleket kolay kazanılmadı. Atatürk ‘Dışarıda düşmanlar çok olur’ dedi. Bizim dışarıdan çok içeride düşmanımız var. Çok üzülüyorum, çok ağlıyorum memleketin haline. Gezi Parkı’nda ölen çocukların yerine ben öleydim keşke. Gücüm yok ki kalkayım onlarla beraber savaşayım” diyerek duygu ve düşüncelerini dile getirdi. Kırca’ya “Siz kurtaracaksınız bu ülkeyi” diyen Nebiye Teyze şöyle devam etti: “Ben Levent Kırca’yı hep takip ediyorum. Nereye gidiyor, ne yapıyor; hepsini biliyorum. Çok seviyorum onu. İşçi Partisi’nin ve Levent Bey’in mitingi var. Mitinge ben gelemiyorum ama Türkiye’yi seven herkesi, bütün halkı Cumartesi günü Kadıköy’e çağırıyorum.” Kırca daha sonra Zeytinburnu Demirciler Sitesi’nde işçilerle buluştu. “İyi ki varsın Levent baba”, “Sizlere ihtiyacımız var” diyerek karşılanan Kırca’yla işçiler fotoğraf çektirdi.

FOTOĞRAFLAR: AKADUR TÖLEĞEN

‘İstanbul’u rantçılara ve Cemaatçilere bırakmayacağız’ İşçi Partisi, 22 Mart Cumartesi günü saat 15.00’te İstanbul’da “Birlik ve Dirlik Mitingi” düzenleyecek. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İşçi Partisi İstanbul Belediye Başkan Adayı Levent Kırca ve ilçe belediye başkan adaylarının katılacağı miting, Kadıköy İskele Meydanı’nda yapılacak. Tüm yurttaşları mitinge çağıran Kırca, Aydınlık’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Türkiye’yi bölmek istiyorlar. ‘Oyları bölmeyin’ diyerek Türkiye’yi bölüyorlar. ABD’nin A planı

İ

Kamacı, yurttaşlarla sohbet etti.

tiren CHP’ye seslenen Kamacı, “Oylar bölünüyor iddiası safsatadır. İşçi Partisi büyük fedakârlıklar göstererek bazı yerlerde aday çıkarmamıştır. Oylar Atatürk’te birleşenlerin adayına verilecektir. Samandağ halkına güveniyoruz” diye konuştu. Bir yandan fırında çalışırken bir yandan da KPSS’ye hazırlanan 25 yaşındaki İsa İncir, Kamacı’yı destekle-

diklerini belirterek, en büyük sorunlarının işsizlik olduğunu söyledi.

‘Sonuna kadar birlikteyiz’ İncir şöyle konuştu: “Kamacı Suriye konusunda bizim güvenimizi çoktan kazanmıştı. Projelerine baktığımızda istihdam sorununu çözeceğini de görüyoruz. Sonuna kadar İP ve Selim Kamacı ile birlikteyiz.”

Bergama Belediyesi bayilerden Aydınlık toplattı 19 Mart 2014

AYDINLIK / İZMİR

Başbakan Tayyip Erdoğan, dün partisinin Edirne mitinginde yaptığı konuşmada, AKP dışında Meclis’teki bütün partileri Fethullah Gülen cemaatinin taşeronu olmakla suçladı. Artık ipin ucundakilerle değil, ipin ucunu tutan asıl patronla uğraştıklarını söyleyen Erdoğan, CHP, MHP ve BDP’nin Pensilvanya’nın taşeronu olduğunu söyledi. Konuşmasında Fethullah Gülen’e de eleştiriler yönelten Erdoğan, Edirnelilere, “Çocuklarınızı Gülen cemaatine ait okullardan ve dershanelerden çekin” diye seslendi. “Bütün rant orada” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Bunlar çok uyanık. Tabii sizlere senet imzalattılar. Önümüzdeki yıl onların okullarında okuyan öğrenciniz varsa onların senetlerini de alacaklar. Devletin okulları bize yeter. Artık son döneme geliyoruz. Bundan sonra dershaneler 2015’in 1 Eylül’ünde bitiyor.” Elazığ Kovancılar’da CHP’nin türbanlı birini aday göstermesini de eleştiren Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu türbanı istismar etmekle suçladı.

ydınlık’ta dün yer alan “Bergama Belediye Başkanı resmi belgede tahrifat yaptı’ başlıklı haber, ilçede geniş yankı uyandırırken, belediyede ise paniğe yol açtı. Adayı Mehmet Gönenç’in usulBergama’nın bütün bayilerinsüzlük yaparak kamuyu zarara deki Aydınlık gazetelerinin, uğrattığını belirten Kırman, Belediye Başkanı Mehmet “Böyle bir şeyi kabul etmek Gönenç’in talimatıyla toplamümkün değildir. Biz İşçi Partisi tıldığı öğrenildi. olarak halkın bir kuruşunun Haberde, CHP’den yeniden bile hesabını soracağız”dedi. aday olan Gönenç’in, bir ihaBergama Belediyesi’ne hibe leye ilişkin 150 bin TL tutarınedilen Sümerbank Tekstil Fabdaki usulsüzlüğü ve bu usulrikası’ndaki usulsüzlüğün AKP’li süzlüğü örtbas etmek için ihale Belediye Başkanı Raşit Ürper Mehmet Kırman sözleşmesini SGK’ya gönderdikdöneminde başladığını kaydeden ten sonra nasıl değiştirdiği anlatılıyordu. Kırman, şunları söyledi: “Ürper, bu fabrikayı Bursalı bir tekstilciye verdi. Bu ‘Bir kuruşun hesabını soracağız’ kişi fabrikadan emekli olan 300 kadar İşçi Partisi Bergama Belediye Başkan işçiyi çalıştırıp ikişer aylıklarını vermeden Adayı Mehmet Kırman, Aydınlık ga- kaçtı. Mehmet Gönenç, göreve geldiği zetesinin dün hiçbir bayide bulunama- 2009 seçimleri öncesinde, mağdur edilen dığını hatırlatarak, “Bergamalıların bilgi işçilere belediye avukatlarını seferber almasının engellenmesi bile, Belediye’nin edip haklarını alma sözü vermişti. Ancak korktuğunun göstergesidir. Aksi halde o günden bugüne hiçbir adım atılmadı. neden bunu yapsınlar?” diye konuştu. Bu kişilerin yapacağı belediyecilik bu Mevcut Belediye Başkanı ve CHP kadar olur.”

A

sahinmengu48@gmail.com

Utanmak gerek

C

umhuriye’tin kuruluşundan bugüne kadar, ülke, bugünlerde yaşanan kepazeliği hiç yaşamadı. 17 Aralık sürecinden bugüne, ülkede Başbakan ve bakanlarının her birini defalarca Yüce Divan’a götürecek telefon tapeleri ortalara döküldü. Rüşvetin bu kadar aleni alınıp verildiği, yalanın bu kadar kolay söylendiği bir dönem olmadı. Evdeki paraların sıfırlanmasından tutun da Türk Milleti’ne küfreden bir densizin konuşmaları ortalara döküldü. Tayyip Erdoğan her ağzını açtığında, CHP’nin dine karşı olduğu, camileri ahır yaptığı yalanlarını söylüyor. Laik bir ülkede, siyasi tartışmaların dini referanslarla yapılması elbette çok yanlıştır ve yapılmaması gereken bir husustur. Ancak ülkemizde gerek mitinglerde gerekse partilerin Salı günleri yaptıkları grup toplantılarında, İran Parlamentosu’nda bile olmadığı kadar çok dini referansa yer verilmektedir. Bunu en çok ve devamlı olarak yapan da Tayyip Erdoğan’dır. Hırsızlığın, rüşvetin, nüfus suiistimalinin hoşgörüyle karşılandığı ne bir din ne de bir ahlak anlayışı vardır. Bir ülke düşünebiliyor musunuz, bir devlet yetkilisi hırsızlığı sadece “Devlet kasasından para almak” olarak niteleyebilsin. Bizde bu da oldu. Eğer bir ülkenin başbakanı, bakanları ve çocuklarının “Rüşvet” aldığı iddiaları ayyuka çıkmışsa, bu artık basın ve halkımız için vaka-i adiyeden sayılır hale gelmişse vay halimize. “Memura ve o..... bahşişini peşin vereceksin” diyebilen bir kopuk, ülkenin bakanına beş yüz bin doları nasıl verdiğini, bakanın da nasıl hiç utanmadan bunu aldığını anlatabiliyorsa, Türkiye’nin bir an önce bu pisliklerden kurtulması gerekmektedir. Almanya’da yedi yüz avroluk otel hesabını, bir üçüncü kişi ödediği iddiasıyla Cumhurbaşkanı’nın yargılandığı bir dönemde, bizde rüşvet aldığı ortaya çıktığı için yüzü bile kızarmayan siyasetçiler hâlâ görevlerine devam edebiliyorsa, bir sorun olduğu tartışmasızdır. Hayatı devlet memuriyetiyle geçmiş bir bakan “üstün yetenekli” oğluna bir trilyoncuk para için nasıl bir ifade vermesi gerektiğinin taktiğini verebiliyorsa ve hâlâ daha namustan, haysiyetten bahis edebiliyorsa bu, utanma duygusunun kalmadığının işaretidir. Türkiye’nin bağırsaklarını temizleyip, bu pisliklerden kurtulması gerekmektedir.

Yalanları yüzünü kızartmıyor

‘CHP’nin iddiası safsata’

AYDINLIK / EDİRNE

BOP eşbaşkanı ile Türkiye’yi bölmekti, yapamadılar. B planı Cemaat’le kol kola giren bir CHP yaratmak. Halkımızı emperyalizmin seçeneklerine muhtaç bırakmıyoruz. Bölünme oyununu bozmaya İstanbul’dan, Hatay’dan başlayacağız. İstanbul’u rantçılara, Cemaatçilere bırakmayacağız. 30 Mart’ta Cumhuriyet düşmanlarına Mustafa Kemal’lerin yenilmediğini göstereceğiz. Cumhuriyeti yeniden kurmak için herkesi Sayın Genel Başkanım Doğu Perinçek ile Birlik ve Dirlik Mitingi’ne bekliyoruz.”

ÖZGÜR BURSALI / SAMANDAĞ

Selamlaşmak için girilen bir kahvede, yurttaşlar Kamacı’ya büyük ilgi gösterip art arda sorular yöneltince, ziyaret kahve toplantısına dönüştü. Selim Kamacı burada yaptığı konuşmada, CHP’nin Suriye politikalarını eleştirerek, bu konuda taviz vermeyen tek partinin İşçi Partisi olduğunu ve CHP’nin politikalarının Samandağ halkı tarafından da benimsenmediğini söyledi. “Oylar bölünüyor” propagandasıyla partisini eleş-

MENGÜ

Bu pisliklerden kurtulmalıyız

Bereketi temsil eden pirinçlerle karşılandı şçi Partisi Samandağ Belediye Başkan Adayı Selim Kamacı, 60 kişilik bir ekiple dün Tomruksuyu beldesinde esnafı ziyaret etti. Kamacı’ya, Silivri zindanından geçen hafta çıkan Mehmet Bedri Gültekin, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcıları Bayram Yurtçiçek ve Ali Mercan ve Uzunbağ Belediye Başkanı Mehmet Süt de eşlik etti. Esnafın yoğun ilgisiyle karşılaşan İP heyeti, girdikleri dükkânlardan uzun süre ayrılamadı. Tomruksuyu halkı, İşçi Partililere evlerin balkonlarından pirinç atarak sevgi gösterisinde bulundu. Yörede pirinç, bereketi temsil ediyor.

Şahin

ŞAHİN BAKIŞI

90’LIK NEBİYE TEYZE’DEN ÇAĞRI:

Bahçeli: Milli irade seni istenmeyen adam ilan etti AYDINLIK / GİRESUN MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin seçim çalışmaları kapsamında dün Giresun’da düzenlenen mitingde konuştu. Bahçeli, Tayyip Erdoğan’a “Seni milli irade getirmişse, seni istenmeyen adam ilan edip iktidardan kovacak olan da milli iradedir” diye seslendi. 30 Mart seçimlerinin önemine değinen Bahçeli, AKP iktidarının ömrünü tamamladığını söyledi. Bahçeli, 17 Aralık soruşturmasının AKP’nin elini ayağına doladığını belirterek şöyle konuştu: “Başbakan şaşırmış, çılgınlaşmış halde. Herkese hain ve alçak diyor. Tek doğru kendisi, bütün vatandaşlar ve siyasi partiler ona göre işbirlikçi ve yanlış adamlar. Millet bu duruma daha fazla tahammül edebilir mi? Tayyip Erdoğan, sonun geliyor, siyasi ömrün tükeniyor. Millet sana ‘seni sevdik ama artık senden soğuduk. İstenmeyen adam ilan ediyoruz’ diyor. Seni milli irade getirmişse, seni istenmeyen adam ilan edip iktidardan kovacak olan da milli iradedir.”

Parası bol bir “kopuğa”, trafikte geçiş önceliği tanıyan bir düzeni yaratanlar, böyle bir adamı korumak için önüne yatacağını söyleyen bir zavallıyı da elbette bakan yaparlar. Hırsızlık, nüfus suiistimali, rüşvet, din istismarı on iki yıllık AKP iktidarının en öne çıkan özellikleridir. Bu ülkede, bırakın bir bakanı, hiçbir aklı başında insan, bugüne kadar Kur’an ile alay etmek saygısızlığında bulunmayı aklının kenarından bile geçirmemiştir. Ama maalesef AKP iktidarının suçüstü yakalandığı için istifaya mecbur kalan bir bakanı, Kur’an’la ve İslam diniyle alay edebilmiştir. Bütün dinlerde, yalan söylemek büyük günah sayılırken, bizde Başbakanından bakanlarına kadar yalan söylemek sportif bir hal almıştır. Bu ülkenin başbakanının bazı gerçekleri önce şiddetle inkâr ettikten sonra tam aksini söylediğine dair, onlarca örnek gösterilebilinir. Başbakan, yalanın kemiği olmadığı için boğazına batmayacağını düşündüğünden, dilediği gibi gerçekdışı beyanlarda bulunmaktadır. Sıkıyönetim ilan edilmemiş bir şehirle ilgili olarak sıkıyönetim bildirgesi okumuş ve daha da vahimi bunu da CHP’ye bağlamak pişkinliğini gösterebilmiştir. Ama yalanın dibi sığ olduğu için ve artık, gazete ve televizyon arşivleri de çok uzun süreli el altında bulunduğundan, yalanlar hemen ortaya çıkmaktadır. Ama yalanların ortaya çıkmasından sonra, utanması gerekenler, utanmadığı gibi, yüzleri bile kızarmamaktadır. Hatta aynı yalanı, bu yalanı ilk söylediğinde yüzüne vurması gerekenler vurmadığı için, bir başka yerde aynen de tekrar edebilmektedir. Din istismarı artık siyasi hayatımızın olağan bir uygulaması haline gelmiştir. Bütün buna rağmen karamsar da olmamak gerekir; karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu zamandır.


Ankara Barosu seçimleri takibe alıyor

20 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Bir kez daha birey istibdadı

Ankara Barosu, sayılı günler kala seçimlerin hukuki zeminde ve güven ortamı içinde yapılmasına katkı sağlamak için “Seçim Hukuku ve Güvenliği Merkezi” kurdu. Seçim hukukuna ilişkin eğitim almış 20 avukatın dönüşümlü olarak görev yapacağı merkeze vatandaşlar, 30 Mart günü 312 416 72 00 numaralı telefonlardan ulaşabilecek. Merkezde görevli avukatlar, soruları yanıtlamanın yanı sıra, vatandaşın çözemeyeceği bir durumda, araçla sandık yerine ulaşarak durumu tespit ve tutanak altına alabilecek. Başkentte 3 milyon 607 bin 785 seçmenin oy kullanacağını belirten Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy, Seçim Hukuku ve Güvenliği Merkezi’nin, Ankara’nın tüm ilçelerinde faaliyet göstereceğini söyledi. Son dönemde seçim güvenliğini tehlikeye düşürecek ve demokratik seçim ortamını zedeleyici gelişmeler yaşandığına dikkat çeken Aksoy, seçim atmosferinin normalleşmesine katkı sağlamak adına Seçim Hukuku ve Güvenliği Merkezi’ni kurduklarını belirtti.

‘F tipi Gladyo’nun başı olduğunu ispatladı’

A

li Fuat Yılmazer’in önceki gün yaptığı açıklamaları değerlendiren İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever, “Yılmazer, bu açıklamalarıyla F tipi Gladyo’nun başı olduğunu ispatlamıştır” dedi. İlsever, Aydınlık’a yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “Yılmazer Fethullahçı Gladyo’nun önemli bir ismi olarak tanınıyor. Yine Gladyo tarafından yapılan bütün operasyonlarda görevli, Tayyip Erdoğan’ı yıkmak için İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever görev ile çıkartılmıştır. Fakat söyleşinin çeşitli bölümlerinde aslında kendisi Fethullahçı Gladyo’nun operasyon merkezinin bir numaralı ismi olduğunu ortaya koydu. 2008’den bu yana Ergenekon, Balyoz ve diğer davalarda talimatların Erdoğan tarafından geldiğini ifade etti. Bu doğrudur. Bütün anlattıkları operasyonların Erdoğan-Gülen ortaklığı ile yürütüldüğünü ortaya koymaktadır.

‘Operasyonları yürüten çete’ Yılmazer’in bazı anlatımlarında kritik noktalar vardı. Birincisi, 2006 Atabey Operasyonu’ndan bugüne kadar Ergenekon, Balyoz, OdaTv, Askeri Casusluk ve Şike davasına varana kadarki dosyaların kendisinin elinden geçtiğini söyledi. Türk Ordusuna karşı yürütülen bu operasyonların başında ilk adımı atan bu adamdır. Bütün dosyalara hakim. İkinci husus şudur; kendisi çok açık bir şekilde ‘Başbakan tutuklansın’ dedikten sonra ‘Biz de tutukladık’ diyor. Biraz düzeltmeye çalıştı, fakat resmen ağzından kaçırdı. Yani bu adamlar hakimleri, savcıları yönetiyor. Sen kimsin? Operasyon yürüten çete bunlar. KCK Operasyonu’nda bazı MİT’çi elemanlara ulaşmışlar. O elemanların bizzat PKK eylemlerini yaptıklarını tespit etmişler. Aslında bu da bir itiraftır. Sadece bazı MİT’çiler değil, Fethullahçı Gladyo’nunda PKK içinde çalışmasının açığa varan itirafıdır.”

2

003 yılından bir yazı okuyalım: [Çin kökenli Fransız Akademisi üyesi (şair) François Cheng, birey ve liberalizm goygoycularına haddini bildiriyor: “Kuşkusuz, Batı felsefesinin başlıca teması olan özne (birey, ben) tapıncından kaynaklanan ama sonunda bir öznenin başka özneler sayesinde özne olduğunu ve özneliğini koruduğunu unutan aşırı bireyciliğe nasıl engel olmalı?” (Le Nouvel Observateur, 2-8 Ocak 2003) François Cheng’in elbette Mehmet Altan gibi birey ve liberalizm meftunlarından haberi yok. Yoksa böyle bir cümle kurmaya asla cesaret edemezdi. François Cheng’in yazısının başlığı “Evrensel Değerler Var mıdır?” (Ya-t-il des valeurs universelles?”) Kuşkusuz, cesaret, adalet, sakınım (ihtiyat), itidal, merhamet, umut, inanç gibi evrensel erdemler; demokrasi, hümanizm gibi evrensel değerler vardır. Ama birey de liberalizm de evrensel erdemler ve değerler arasında yer almazlar! Mehmet Altan eleştiriyor: “Ankara ‘bireyi odak’ alan felsefeye direndikçe yeryüzü ile çatışıyor... ‘Demokrasi, insan hakları ve piyasa ekonomisi’ üçgeninde, dünyanın Ankara’ya yönelttiği her eleştirinin arka yüzünde liberalleşememe sancısı yatıyor. Dünya ‘birey’ dedikçe Ankara ‘devlet’ diyor.” (Sabah, 20.1.2003) Evrensel değerlere

saygımdan dolayı “Hangi demokrasi, hangi insan hakları?” diye sormuyorum. Ama aynı saygıdan dolayı soruyorum: Hangi piyasa ekonomisi, hangi liberalleşme, hangi birey? Mehmet Altan ve benzerlerinin dayattıkları piyasa ekonomisi, liberalleşme ve birey anlayışına “Hayır!” demeye hakkımız var. Ancak, dikkat, onların anlayışlarına ters düşersek, demokrasi ve insan haklarından yararlanamayız. Olsun! Ama belki de gerçekten demokrat ve insan haklarına saygılı oluruz. Belki değil mutlaka! Mehmet Altan ve benzerlerine göre, “Bireye dayalı liberal piyasa ekonomisi” = “Demokrasi ve insan hakları” = “Anglo-Sakson Batı”. Peki Japonya, Çin, Hindistan, (Rusya’yı biraz dışarda tutsak da) neyin nesi oluyor? Bu ülkeler insan toplumuna dahil değil mi? Bu ülkelerde Mehmet Altan’ın bize tek seçenek olarak dayattığı şu birey ve bireycilik utanç verici bir kategori. Mehmet Altan’a göre herhangi bir ülke ve toplumun “kendisi” olmaya hakkı yok. Ama, belki de, Mehmet Altan’ın yabanıl birey ve vahşi liberal piyasa ekonomisi anlayışını reddederek, gerçekten demokrat ve insan haklarına saygılı olmamız çok daha mümkün. Kendi adıma “Devlete karşı birey”i de “Bireye karşı devlet”i de çağdışı buluyorum. Ve “Birey için devlet; devlet için birey!” diyorum. Ve benim düşüncemi

paylaşanların hiç de azınlıkta olmadıklarını düşünüyorum.] (Hürriyet, 9.2.2003) Ortak aklı, ortak vicdanı olan, ortak bilmem neye gönül veren, anonim şirkete ortak olan, limited ya da kolektif şirket kuran tuhaf “insan”ın ortak mülkiyete uzak durması, karşı olması tuhaf değil mi? Bu felsefi, psikolojik ve hatta varoluşsal çelişkiyi bir gazete yazısında tartışamayız. Ama şunu da yazmadan edemeyeceğim: Bence ideal olan: Bireyci olmayan bireydir, “biz”ci olan bireydir. Kuşkusuz benim anladığım “birey” ile Mehmet Altan’ın tapındığı “birey” aynı kişi değil. Bireyin ille de liberal kafalı, liberal ekonomiden yana olması gerektiğini de nereden çıkartıyorlar? Çağdaş toplum, birey olmuş insanların “biz” halidir. Sosyalizmi de sürüleşmiş, bir sürünün üyesi olmuş, benmerkezci egoist insanlar değil, bireyleşerek “biz” olmuş özgür insanlar kuracaktır. İsterseniz “biz” yerine “devlet”i koyalım. Mehmet Altan gibi adamlar hükümeti devlet sanırlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası ve yasaları, kurum ve kuruluşları aynı kalsın, ama AKP gibi totaliter, itaat ve biadı şiar haline getirmiş, insan hak ve özgürlüklerine yabancı bir iktidar anlayışının yerine “biz” olmuş bireylerin siyasal partisinin iktidar olduğunu düşünelim. Anayasanın, hatta yasaların bile değişmesine gerek yoktur. En insani, en özgürlükçü anayasa ve yasalar,

TERSİ-DÜZÜ

Hazırlayan: Emine DÖLEK

Özdemir

İNCE

oince@aydinlikgazete.com

bireysel iradeden, bireysel onurdan yoksun, harami ahlaklı insanların elinde paçavraya dönüşür. Mehmet Altan’ın kendinde olduğu vehmine kapıldığı erdemlere sahip bir insan, R.T. Erdoğan gibi bir zorbanın, AKP türünden bir kırk harami topluluğunun peşine nasıl takılır? Üstelik DYP & SHP koalisyon hükümetinin Kültür Bakanı D. Fikri Sağlar’a (19911994) başdanışmanlık yaptıktan sonra. Neyse, bu yazının konusu bir tek iktisat kitabı yazamamış iktisat profesörünün portresini çıkarmak değil. Ama bu türden yeteneği çok sınırlı ama tutkuları sınırsız insanların ülkenin başına bela olduklarını anımsayalım. Necip Fazıl Kısakürek’in İdeolocya Örgüsü’nün, Dr. Frankenstein benzeri yaratığı “Başyüce” birey despotizminin şahikasıdır! Bütün göstergeler R.T. Erdoğan’ın siyasete girdiği andan itibaren, Necip Fazıl’ın “Başyüce”sini kendisine rol modeli seçtiğini göstermektedir. Necip Fazıl’ın ise iki ilham modeli vardır: Hitler ve Mussolini. Başyüce’nin, dolayısıyla Başyüce R.T. Erdoğan’ın

özelliklerini Tarihe Geçmek (20.2.2014) ve Tarihe Kalmak (21.2.2014) adlı yazılarımda kaleme almak cesaretini (!) göstermiş olduğumu hatırlatmak isterim. Mehmet Altan ve gibilerin, 28 Şubat’tan sonra kurulan ve bir Milli Görüş partisi olan AKP’nin ve R.T. Erdoğan’ın peşine takılmaları tuhaf değil mi? Neredeyse tamamı, Necmettin Erbakan’a ve kapatılan partilerine karşı idiler. Ne oldu da hidayete (!) erdiler? Şimdi eşekten düşmüş karpuza döndüler, hepsi salyasümük bin pişman. Bizim Mersinlilerin dediği gibi “Kal neymiş”, kendileri aynı yerde duruyormuş da R.T. Erdoğan değişmişmiş... Bre adamsılar, II. Abdülhamid’i, Şeyh Said’i, İskilipli Atıf Hoca’yı, Şeyh Esad Efendi’yi (Menemen), Said Nursi’yi ve Necip Fazıl’ı kendine rol modeli yapmış, bağımsız entelektüel donanımdan yoksun birinin demokrasi fatihi olabileceğini nereden çıkardınız? Adı geçen kişilerin tezgâhından geçen bir Kasımpaşalı olsa olsa bir Başyüce taslağı olur. Ve bunu gör(e)meyene de “adam” denmez!

İP ŞİŞLİ BELEDİYE BAŞKAN ADAYI ÜMİT ERTAÇ ZİLELİ

‘Sarıgül-Gülen ittifakına destek olanlar bedelini öder’ İP Şişli Adayı Zileli, ‘Cemaat’e yapılan zulümdür’ diyen CHP İstanbul Büyükşehir Adayı Sarıgül’ü sert bir dille eleştirdi. Zileli ‘Gül-Gülen ittifakına payanda olmanın bedeli ağır olur’ dedi

İ

şçi Partisi Şişli Belediye Başkan adayı Ümit Ertaç Zileli, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül’ün “Cemaat’e yapılan zulümdür” sözlerine sert çıktı. Ulusal Kanal’da Can Karadut’un sorularını yanıtlayan Zileli, şöyle konuştu: “Bu arkadaş zulüm görmemiş. Ben daha dün Muzaffer Tekin ve Levent Ersöz’ü ziyaret ettim. İkisininde sağlık durumu çok ağır buna rağmen dimdik ayaktalar. Yarbay Ali Tatarlar, Kuddisi Okkırlar, çocukları trafik kazalarında ölenler, kanser olanlar... Zulüm budur! Ama bilsinler ki Güller ittifakı denilen Abdullah Gül-Fethullah Gülen’e payanda olanlar bunun acısını çekerler ve

bedelini en acı şekilde öderler.” Zileli, “F tipi yapılanma hakkında ne söyleyeceksiniz?” sorusunu şu yanıtı verdi “Halkın aleyhine çalışmış olan sadece F tipi örgüt değil, iktidarla beraber yaptılar her şeyi. CIA ajanları, ABD elçileri Fethullah Gülen’e “ABD çıkarları açısından son derece yararlıdır. Green card verilmesi uygundur” diye kefil oldular. Gülen Cemaatinin arkasında ABD olduğu için ana muhalefet partisi cemaatle yakınlaşıyor.” Seçimde güçbirliği konusuna da değinen Zeleli, “Atatürk’te birleşenler, gelin gücümüz birleşsin! Çünkü çok riskli yerler var ve biz bu yerlerin bir bölümünde aday

bile göstermedik” diye konuştu.

22 Mart’ta herkes Birlik ve Dirlik Mitingi’ne Zileli, seçim çalışmalarıyla ilgili “Yeni bir şey yapmak için oy istiyorum. Bakıyorum Sarıgül’ün sloganı ‘yine birlikte, yine sevgiyle’. Belediye meclis üyeleri açıklandığında şok oldum. Oğlu Emir, şöforü, berberi, aşçısı. Benim belediye meclisi üyelerim arasında bana yakın olan tek kişi olmadığı gibi avukat, mimar, mühendis, doktor gibi seçildikten sonra çalışmalarımıza katkı verecek insanları seçmeye çalıştık. CHP’de belediye meclisine aday olan hiç kimseyi aday göstermedikleri zaman sordum: Sultanlık mı burası?” Zileli

projelerini şöyle anlattı: “Cumhuriyet Evleri kuracağız. Halkevlerinin gelişmiş bir modeli olacak. Sağlık, eğitim, meslek edindirme, sinema, tiyatro salonları olacak. 4 kişilik bir ailenin 20 liraya sosyalleşmesini sağlayıp, onları televizyon başından kurtaracağız. Şişli’ye devrimci projelerle geleceğiz”. İşçi Partisi’nin 22 Mart Cumartesi günü saat 15.00’de Kadıköy Meydanı’nda Birlik ve Dirlik Mitingi düzenleyeceğini belirten Zileli tüm yurttaşları İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’le buluşmaya çağırdı.

Ümit Ertaç Zileli

Apo’nun eylem talimatlarını MİT götürüyor Ergenekon ve Balyoz gibi birçok tertibin hazırlayıcılarından eski İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Başkanı Ali Fuat Yılmazer, bazı KCK eylemcilerinin MİT bağlantısı olduğunu itiraf etti. Yılmazer, eylemlere ikna için Öcalan’ın el yazılı eylem talimatlarını Kandil’e MİT’in ulaştırdığını söyledi

E

rgenekon ve Balyoz başta olmak üzere birçok tertipte imzası bulunan eski İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Başkanı Ali Fuat Yılmazer, MİT ile PKK arasında bağlantılar olduğunu iddia etti. KCK eylemlerine karışan bazı isimlerin MİT ile iltisaklı olduğunu ileri süren Yılmazer, “Öcalan’ın el yazılı talimatı Kandil’e götürülüp eylemlere ikna edildiler” ifadesini kullandı. Cemaatin yayın organlarından Bugün TV’ye çıkan Ali Fuat Yılmazer, şöyle konuştu: “Metropollerde ölümlü eylemlerden haberi olan MİT elemanları var. Biz engellemesek eylem yapacak olan örgütler var ve MİT bunu biliyor ama bize haber vermiyor. Bunu Başbakan’a arz ettim 2008 yılında. Başbakan’dan perspektif almadan KCK operasyonları yapılmadı. Bize şunu dediler; MİT’i

deşifre ettiniz, ben böyle bir şey yapmadım. Adli süreçte tüm ayrıntıları Başbakan’a arz ettim. MİT’in adının karıştığı bir durum söz konusu. Hakan Fidan ifade vermeyecek de kim verecek? Öcalan’ın el yazılı talimatı Kandil’e götürülüp eylemlere ikna edildiler.”

‘Ölümlü saldırı var’ 7 Şubat’a gelene kadar KCK operasyonunun Başbakan’ın bilgisi ve talimatıyla yapıldığını vurgulayan Yılmazer, “Biz talimatlara uyduk. KCK eylemlerine karışan bazı isimlerin MİT ile iltisaklı çıktı. Mühimmat aktarımı var, ölümlü saldırı var” diye konuştu. Yılmazer’in bu iddiaları, gerek KCK soruşturması sürecinde gerekse çeşitli defalar gündeme gelen MİT-PKK ilişkisine ilişkin iddiaları ve haberleri akıllara getirdi.

‘5 polisi şehit eden bombayı MİT götürdü’ Taraf yazarı Emre Uslu, 19 Haziran 2013’te tarihli köşesinden, 18 Ekim 2011’de Bitlis-Güroymak karayolunda 5 polisin şehit olduğu ve altı sivil yurttaşın hayatını kaybettiği saldırıda kullanılan mayın MİT muhbiri tarafından örgüte götürüldüğünü iddia etmişti. İddiaya göre olay şöyle gerçekleşti: Tatvan’daki MİT Bölge Müdürlüğü görevlileri, 3 Ekim 2011’de Bitlis Emniyet Müdürü Halil İbrahim Doğan’ı aradı ve ellerinde bomba imha uzmanı tarafından görülmesi gereken bir malzeme bulunduğu bildirildi. H. ve U. isimli MİT personeli tarafından getirilen düzenek, Doğan ve uzman personelin bulunduğu bir ekip tarafından incelendi. Düzenek üzerinde yapılan çalışmada; düzeneğin

bombayı uzaktan ateşlemek amacıyla kullanılan R912277306 seri numaralı MT800 model COBRA marka telsizden yapıldığı ve patlayıcıyı uzaktan infilak ettirmek için kullanılmak üzere hazırlandığı bilgisi verildi. Bu bilgiden yaklaşık bir hafta sonra 18 Ekim 2011’de Bitlis-Muş karayolunda Güroymak İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne ait zırhlı aracın geçişi esnasında uzaktan kumandalı bomba düzeneği, PKK’lılar tarafından patlatıldı ve beş polis ile altı sivil hayatını kaybetti. Düzenekle ilgili yapılan araştırmada, bombalama eyleminde kullanılan cihaz ile MİT görevlileri tarafından temin edilen cihazın seri numaralarının aynı olduğu anlaşıldı. Soruşturma kapatıldı.

SERAP ESER’İN KATİLİ MİT ELEMANI MI?

ÖLDÜRÜLEN SAVCI MİT-PKK İLİŞKİSİNİ ARAŞTIRIYORDU

İstanbul’da 8 Kasım 2009’da, Söğütlüçeşme-Zeytinburnu seferini yapan İETT otobüsüne PKK sempatizanları tarafından düzenlenen molotof kokteyli saldırısı sonucunda 17 yaşındaki Serap Eser ağır yaralanmış, 28 gün sonra hayatını kaybetmişti. Serap Eser’in katledildiği saldırının faillerinden birinin MİT elemanı A.S. olduğu gündeme gelmişti. A.S., İstanbul’da 2011’de düzenlenen PKK operasyonunda şüpheli olarak tutuklandı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan A.S. “MİT’e ve Emniyet’e çalışıyorum” dedi. Mahkeme bilgiyi MİT’e sordu. MİT resmi yazıyla bilgiyi doğruladı.

Aydınlık, lojmanın önünde uğradığı silahlı saldırıda 19 Eylül 2013’te şehit olan Tunceli Ovacık Savcısı Murat Uzun’un MİT-PKK ilişkisini araştırdığını yazmıştı. Aydınlık’ın, 17 Ocak 2013’teki “MİT-PKK ilişkisini araştırıyordu” başlıklı haberinde Uzun’un eşinin yaptığı suç duyurusu için kullandığı ‘Dilekçemde çok ciddi kişi ve kurumlar hakkında çok ciddi iddialar yer alıyor’ ifadeleri yer almıştı. Aydınlık da savcının yakın çevresinden, suikastle ilgili suçlamanın MİT, Jandarma ve Emniyet’e yönelik olduğunu öğrenmişti. Bölge kaynakları da bu bilgiyi doğrulamıştı.


20 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Yiğit ERYILMAZ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Erdoğan tarihe Türkiye’yi bölen adam olarak geçecek ‘Tarihçiler, Erdoğan’ı ‘Türkiye’nin toprak bütünlüğünü değiştirecek süreci başlatan adam’ olarak tanımlayacak. Türkiye’yi hemen şimdi bir özerklik beklemiyor ama Türkiye’nin 21. yüzyıldan şimdiki topraklarıyla ayrılacağını düşünmüyorum’

M

ichael Rubin ile BDP’nin seçimlerden sonra ilan etmeyi planladığı özerkliği ve yaklaşan ekonomik krizi konuştuk. Washington’un NeoCon kanadının önemli isimlerinden Rubin, Erdoğan’ın tarihe Türkiye’yi bölme sürecini başlatan adam olarak geçeceğini belirtiyor. Pentagon’a da danışmanlık yapmış olan Rubin’in sözleri, safakterzi@yandex.com Washington kulisleri ve Kürt siyaseti açısından büyük önem taşıyor.

GÜLLER

maliguller@aydinlikgazete.com

PKK özerkliği nasıl inşa edecek?

P

KK’nin hedefi, özerkliğin üçüncü aşamasına geçmek! Peki nasıl? Gelin önce ilk iki aşamayı anımsayalım: Birinci aşamada; Demokratik Toplum Kongresi (DTK) 24 Ekim 2007’de “demokratik özerklik projesini” kabul etti. Demokratik Toplum Partisi de (DTP) Kasım 2007’deki kongresinde projeyi “siyasi tutum belgesi” olarak tüzüğüne soktu. DTK 14 Temmuz 20011’de “demokratik özerklik” ilan ederek, ikinci aşamaya geçti! 30 Mart 2014’ten sonra da üçüncü aşamaya, “inşa” aşamasına geçeceklerini ilan ediyorlar...

Şafak TERZİ

3 özerklik-3 açılım

‘Erdoğan Öcalan’ı tartışmasız lider yaptı’ AKP, PKK ve Öcalan müzakere yürütüyor. Öcalan Suriye’nin kuzeyindeki bölgelerde özerklik ilan etti. Bazı çevreler Öcalan’ın “Kürdistan”ın dört parçasında da milli bir lider olmaya çalıştığını öne sürüyor. BuMesud Barzani nun doğru olduğunu düşünüyor musunuz? Eğer böyleyse, AKP ile Öcalan arasındaki müzakereler “Biz Öcalan Diyarbakır Belediye geldiğinden beri patlama yapmıştır. de göz önüne alınınca mümkün Başkanı olsun diye savaşmadık”... Herhangi bir siyasi istikrarsızlık Türkiye ekonomisini daha çok zormü? ‘Türk ekonomisi lukla karşılaşılmasına neden olaBaşbakan Erdoğan, Abdullah uçurumun kenarında’ caktır. Öcalan’ın kariyerini tek başına İktisatçılar Türyeniden hayata döndürdü. kiye’nin kapısını ‘Türk ordusu etkisini yitirdi’ Barış görüşmeleri ba AKP hükümetinin olası bir büyük bir eko‘Ba rzani için Kürt şarılı olsun ya da ilanını engellemeye çaözerklik nomik krizin mi lliy etçiliği, samimi bir olmasın, Erdoğan lışacağını düşünüyor musunuz? çaldığını beina nçt an Öcalan’ı müzaziyade siyasi güç için Yoksa AKP, Öcalan ile iyi ilişlirtiyor... kullanılan bir araç gibi du kerelere dahil ruyor. BDP de kilerini sürdürecek mi? Eğer Barzani self determina ederek, Öcasyon İngilizcede bir deyim var: “Nüö z e rklik lan’ın Kürtlerin gibi bir adım atmak istesey di, fus kaderdir (demography is desilan etmeyi tartışmasız lideri bugüne kadar çoktan planlıyor... tiny)”... olduğunu teyit etyapardı’ Hemen köşebaşında TürkiBu iki olayın miştir... ye’yi bir özerkliğin ya da bir feaynı döneme Öcalan Türkiye’deki derasyonun beklediğinden emin denk gelmesi bir teKürtler arasında geniş çaplı değilim, ama Türkiye’nin 21. yüzsadüf mü? Her iki olayın gerçekdesteğini koruyor ve Suriyeli Kürtyıldan, bu yüzyıla girdiği şekil leşmesi durumunda sonuç ne olur? ler arasında da şimdiye kadar en veya boyutta ayrılacağını sanmıTekrar söylüyorum, ben siyasi çok desteği alan Kürt lider. yorum. partilerin “yapmayı planladıkların“İran Kürdistan”ında da desTarihçiler, Erdoğan’ı “Türkiteği var ve “Irak Kürdistan”ında, dan” ziyade, yaptıklarıyla ilgileniye’nin topraklarını değiştirecek yorum. Özellikle de planların yüzde -özellikle de Süleymaniye bölgesüreci başlatan adam” olarak ta90’ının hayata geçmediğini göz sinde- geniş bir alanda hayranlık nımlayacak. önüne alınca... duyulmakta. Ekonomiye gelirsek, Türk ekoKürtlerin çoğu şu an Öcalan’ı nomisi derin bir uçurumun kena- Erdoğan, Öcalan’ı açılım sürecine liderleri olarak görüyor, ancak rında duruyor... Barzani -etki olarak- bir validen dahil ederek tartışmasız bir lider Ben Erdoğan’ın, Gezi olaylabiraz fazlasından öteye geçemiyor. haline getirdi Bununla birlikte, Öcalan’ın rıyla başlayan ve günümüzde yehedeflediği adımlar da evrim ge- niden alevlenen protestolarda yangına körükle gitmesinin nedeni çirdi: Herhangi bir ülkeyi bölmeyi olarak, krizin suçunu muhaliflerin amaçladığını ya da bağımsız bir üstüne atmak için yaptığını düşü“Kürdistan” oluşturmaya çalıştığını nüyorum. Erdoğan, Türk ekonoreddediyor. Bunun yerine, değişik misinin uçurumun kenarında olülkelerde federasyondan bahse- duğunu biliyor ve bu nediyor. Bu yapı içinde Kürt federal denle, başkanlığını ‘Türk ordusu kendi birliklerin kendi aralarında özel yaptığı bu balonueski halinin bir gölgesi haline nun patlamasının bir ilişki yürütmesi gerektiğini beAKP’ye geldi. Türkiye’nin anayasasını lirtiyor. Yani Türkiye, Suriye, Irak suçunu siyasi ve g e lirsek: muhaliflerin üsAta türk’ün vizyonunu koruma ve İran’ın parçaları olmaya devam Atatürk’ün tüne atabilmemi syo nu konusunda başarısız oldu. ederek... yolunda giOrdunun bugünkü duruşunu BDP seçimlerden sonra nin koşullarını n ne den CHP haolduğu büyük oranda önemi “özerklik” ilan edeceğini ilan etti... yaratıyor. Muhani ricinde, hiçbir lefeti suçlu ilan Bu sizce mümkün mü? Değilse, yitirmiştir’ parti karizmatik bunu ilan etmekteki amaçları ne- edebilme olanağını liderini yaşatamayaratmaya çalıştığını düdir? mıştır: Menderes ve Bu, yalnızca BDP’nin cevap şünüyorum. Yangına körükle Özal’ın destekçilerine sormak yegitmesinin nedenlerinden biri bu... verebileceği bir sorudur. Ancak, ter... PKK’nın da AKP’den daha Krize gelecek olursak... Kürt barış sürecine gelecek olursak uzun yaşayacağını sanmıyorum... İlk bakıştı, Türkiye’nin borcu Erdoğan’ın hedefi ateşkes yap CHP de Avrupa Yerel Yömaktı ve bu hedefe ulaştı. Ancak GSYİH oranına kıyasla iyi görü- netimler Özerklik Şartı’nı kabul nüyor, ancak Türkiye’nin karşı karPKK’nın çok daha geniş talepleri etti. Özerklik ilan edilirse sizce var... PKK’lı bir militanın bana şıya olduğu gerçek ekonomik kriz CHP’nin buna tavrı ne olur? bireysel borçlarla ilgilidir. Ki bu esprili bir şekilde söylediği gibi: Tekrar ediyorum; bu, yalnızca bireysel borçlanma AKP göreve CHP’nin cevap verebileceği bir sorudur. Ama Erdoğan’ın “barış süreci”, -PKK ve Kürt milliyetçi taleplerine gelince- siyasi manzarayı temelden ve sonsuza dek değiştirdi. Olası bir “özerklik” ilanında sizce Türk ordusunun konumu ne olur? Türk ordusu kendi eski halinin bir gölgesi haline geldi. Türkiye’nin anayasasını ve Atatürk’ün vizyonunu koruma misyonu konusunda başarısız oldu. Ordunun bugünkü duruşunun ‘Erdoğan yangına körükle giderek gelen ekonomik krizin faturasını ne olduğu, büyük oranda önemini gerektiğinde muhalif güçlerin üstüne atmayı amaçlıyor’ yitirmiştir.

Mehmet Ali

UFUK ÖTESİ

PENTAGON’UN IRAK İŞGALİ SIRASINDAKİ DANIŞMANLARINDAN CFR ÜYESİ MICHAEL RUBIN, AYDINLIK’A KONUŞTU:

Tayyip Erdoğan

‘Barzani paranın müptelası oldu’ Barzani ile Maliki arasında bir gerginlik varmış gibi görünüyor. Irak’ta neler oluyor? Başbakan Nuri El Maliki ile Mesut Barzani’nin arasını bozan bazı meseleler var. Örneğin, petrol ile ilgili çözülmemiş anlaşmazlıklar; Kerkük’ün statüsünü belirleyecek referandumun yapılmasını gerektiren Irak Anayasası’nın 140. maddesinin uygulanmasındaki eksiklikler ve peşmergelerin diğer tartışmalı bölgelere dağıtılması meselesi. Barzani’nin, -Tarık El Haşimi gibi- Maliki tarafından teröristlikle suçlanan siyasilere sığınma hakkı tanımak istemesi, aralarındaki gerilimi daha da şiddetlendirdi.

Bunu söylemişken, Irak’taki bazı alaycı çevreler, Maliki ile Barzani’nin bazen koreografisi dikkatlice hazırlanmış bir karşılıklı bir dansın içinde olduklarını öne sürüyorlar: Her ikisi de kendi tabanlarını harekete geçiriyor ve yerli rakiplerine karşı desteklerini kuvvetlendiriyorlar, ancak hem Barzani hem de Maliki aralarındaki çatışmayı şiddete dönüştürecek kadar zorlamaktan kaçınıyor. Barzani kendi kaderini tayin hakkından (self determinasyon) söz etti. Sizce bu adımı atabilir mi? Barzani için Kürt milliyetçiliği, samimi bir inançtan ziyade siyasi güç için kullanılan bir araç gibi duruyor. Bu adamın Saddam Hüseyin’i, -siyasi rakibi Celal Talabani’ye Erbil’i kaptırmamak için, 1996 yılında Kürtlerin başkenti Erbil’e davet ettiğini hatırlarsınız. Eğer Barzani self determinasyon gibi bir adım atmak isteseydi, bugüne kadar çoktan yapardı. Ancak Irak petrollerinden cebine akan paraların bağımlısı oldu ve güney Irak’tan akan petrolden elde ettiği karı kaybetmek istemiyor.

Michael Rubin kimdir? Michael Rubin, Amerikan muhafazakâr kanadı NeoCon’ların önemli isimlerinden. Amerikan derin devleti CFR üyesi. ABD’nin Irak işgalinden hemen öncesinde ve birinci yılında, 2002 ile 2004 yılları arasında Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon’a İran ve Irak konusunda danışmanlık yaptı. Bağdat’ın düşmesinden sonra, 2003 ve 2004 yıllarında Irak’taki Koalisyon İşgal Yönetimi’nde görev aldı. Şu an Amerikan Girişim Enstitüsü adlı kuruluşta ça-

Michael Rubin

lışmakta. Ayrıca Amerikan Donanması Askeri Akademisi’nde öğretim görevlisi ve Amerika’da yayınlanan Middle East Quarterly (Ortadoğu bülteni) dergisinin editörlüğünü yapmaktadır. Yale Üniversitesi’nde, İsrail’de Kudüs İbrani Üniversitesi’nde ders verdikten sonra, 2000 ve 2001 yıllarında Çekiç Güç uygulaması sırasında Kuzey Irak’taki Süleymaniye, Selahaddin ve Dohuk Üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalıştı.

Özerkliğin üç aşaması ile AKP’nin Kürt Açılımı aşamaları birlikte, birbirinden beslenerek yürütüldü: 2005’te Diyarbakır Açılımı, 2009’da Kürt Açılımı, 2013’te Öcalan Açılımı... Bir de Açılım ile özerklik hedeflerinin altyapısını sağlayacak yasalar var elbette: BM İkiz Sözleşmeleri, Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı, Kalkınma Ajansları, Büyükşehir Yasası... Kuşkusuz bu kısa “bölünme” tarihinin en önemli dönemeçlerinden biri de Öcalan’ın 2004’te TSK denetiminden çıkarılması ve MİT’in kontrolüne verilmesi olmuştur. O tarihten itibaren PKK eylemlere yeniden başlamış, ABD’nin işgal ettiği topraklarda güvenli bölge kazanmış, büyümüş ve Türkiye’yi yeniden tehdit eder hale gelmiştir.

5 adımda özerklik inşası Peki, sırada ne var? PKK nasıl bir hamleyle özerkliğin “inşa” sürecini gerçekleştirecek? Murat Karayılan’ın açıklamalarıyla başlayalım. Karayılan Suriye’de yani Batı Kürdistan’da üç kantonda ilan ettikleri özerkliğin, Kuzey Kürdistan, yani Türkiye için örnek olacağını belirtmektedir. El Cezire Türk televizyonuna konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise konuyu daha da somutlaştırmaktadır. Buna göre: 1) BDP kazandığı yerel yönetimler aracılığıyla, kamusal alana anadili sokacak. 2) Belediyeler eliyle kütüphane, dil kursu, etüt merkezi açılacak ve buralarda anadilde eğitim yapılacak. 3) Belediye meclislerini bir tür yerel parlamentoya çevirecek. Bir de Demirtaş’ın anlatmadığı ama fiilen atılan adımlar var: 4) PKK’nin asayiş birimleri, fiilen polisin yerini alacak. Nitekim bu başladı ve asayiş birimleri, örneğin fuhuş yapılıyor diyerek bir internet kafeyi bastı, bilgisayarları parçaladı, binayı yaktı! 5) PKK’nin kolluk kuvvetleri, kent giriş ve çıkışlarını tutacak. O kente giren ve çıkan araçları durdurup, ehliyet, ruhsat, pasaport kontrolü vs. yapacak. Böylece bölgeye adım adım otoritesini kabul ettirecek.

ABD ve bölücülük kaybediyor Peki, tüm bunlar mümkün mü? Kuşkusuz fiilen uygulanmaya başladığı için mümkündür. Fakat bu tür uygulamalar son tahlilde gerçek bir özerklik değildir ve AKP sonrasında uygulanma alanı bulamayacaktır. Diğer yandan Türkiye’de özerkliğin iki temel şartı vardır: 1) ABD’nin bölgede silahlı kuvvet bulundurması. 2) Irak’ın kuzeyinin Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e bağlanması. Her iki şart da mevcut değildir. ABD 2010’da Irak’ı terk etmek zorunda kalmıştır. ABD olmayınca, 1992’den itibaren adım adım inşa edilen Kuzey Irak’taki yapı yeniden Bağdat’ın çekim alanına girmeye başlamıştır. Suriye de iyi direnince Kürt Koridoru inşa edilememiştir. Bu şartlarda Türkiye’de özerklik ilan edebilmek, gerçekçi değildir. Ama PKK’nin “özerkliği inşa edeceğim” demesinin başka anlamları vardır: Türkiye’de bir iktidar seçeneği yaratamayan ABD, PKK’nin özerklik kışkırtmasını manivela yapmayı ve TSK’yi bir Amerikancı darbeye mecbur etmeyi planlamaktadır. Bunun da uygulanamayacağını gerekçeler ile bu köşede incelemiştik.


ROTA

Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ

20 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Doğu PERİNÇEK dperincek@ip.org.tr

Hazreti Muhammed’in Mekke’de kaç oyu vardı?

S

alı akşamı Expo Channel’da Ebru Eğinlioğlu’nun konuğu idim. Güzel bir söyleşi oldu. Birkaç gün içinde yayınlanacak. Size bu köşeden duyuracağız. Ebru Hanım’ın sorularından biri şuydu: “Toplumda İşçi Partisi’ne çok büyük bir ilgi var. Fakat oyların bugüne kadar düşük olması seçmende duraksamaya neden oluyor. Seçmeni bu konuda nasıl ikna edeceksiniz?”

Büyük çözümün partisi İşçi Partisi büyük çözümün partisidir. Belli bir tarihsel göreve kendisini adamıştır. Türkiye’nin cankurtaranıdır. Şimdi vatanın bütünlüğünü ve Cumhuriyet’i kurtarma görevi gelmektedir. İşçi Partisi’nin hızla büyümesi de buna işaret ediyor. Bütün yurttaşlarımın düşünmesini diliyorum:

Çıkmazdaki Mekke’den hicret Hazreti Muhammed’in Mekke’de iken kaç oyu vardı? O büyük devrimcinin çevresinde ilk başta çok az insan vardı. Başına koyun işkembesi geçirdiler. Onu taşa tuttular. Mekke’yi terk etmek zorunda kaldı. Medine’ye hicret etti. Mekke çıkmazdaydı. Çürüyen rejimin merkeziydi. Aslında hicret, çıkmazdaki Mekke aristokrasisine karşı isyanın adımıydı. O büyük Medeniyet İhtilali büyük güçler topladı ve en sonunda Mekke’yi fethetti. Hazreti Muhammed, bütün Arap kabilelerini ümmette birleştirerek Medeniyet Devrimini başarıya ulaştırdı. O Medeniyet Devrimi, Arap Yarımadası’ndaki bedevi kabilelerin önündeki tarihsel sıçramaydı. Hazreti Muhammed işte o toplumsal hareketi görerek çevresinde en sonunda büyük güçleri topladı ve önce Arap Yarımadası’nı bir devlet yönetiminde birleştirdi. Kurduğu model kısa sürede Orta Asya’dan İspanya’ya kadar yayıldı. Tarih Mekke günlerinde sona erseydi, Hazreti Muhammed’in Mekke’de kaç oyu vardı sorusu bir anlam taşıyabilirdi.

Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’da kaç oyu vardı? Mustafa Kemal Paşa 15 Mayıs 1919 günü Bandırma vapuruyla Anadolu’ya geçerken, acaba İstanbul’da kaç oyu vardı? Erzurum’a geldi. Askerlikten uzaklaştırıldı. Şeyhülislamlar O’nun hakkında idam fetvaları verdiler. Ama Mustafa Kemal Paşa tarihsel sürecin zafer vaa ettiği bir görevin başına geçmişti. 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya geldiği zaman acaba anketçiler bir araştırma yaptılar mı, kaç oyu vardı? 12 Ocak 1920 günü Meclis-i Mebusan İstanbul’da toplandığı zaman, Mustafa Kemal Paşa Ankara’da yalnızdı. İstanbul’a yolladığı yakın arkadaşları dahi alınan kararları yerine getirmediler. Yunus Nadi o günler için “Mustafa Kemal Paşa’nın yalnızlık ayları” diye yazar. 26 Mart’ta İngiliz emperyalistleri İstanbul’u işgal ettiler ve gözler Ankara’ya döndü. Görev günleri gelmişti.

Büyük çözümde her yurttaşa düşen pay Bugün Türkiyemiz büyük çözümün eşiğindedir. Sıcak para diktasının sonu gelmiştir. Bölünme sürecinin sonu gelmiştir. Türkiye yeniden üretim ekonomisine geçecektir. En önemlisi vatanın bütünlüğü sağlanacaktır. Ülke içinde Türk Ordusu’ndan başka silahlı güçler örgütlenmesine artık izin verilmeyecektir. Milletin öncüleri Arslanlı Yoldan ilerleyerek halkı örgütleyecek, Milli Meclis ve Milli Hükümeti kuracak ve Türkiye Devleti’ni, toplumu Atatürk Devrimi temelinde yeniden yapılandıracaktır. Şimdi o tarihsel eşikteyiz. Şu anda en büyük oy potansiyeline sahip olan parti, işte bu tarihsel görevi önüne koyan İşçi Partisi’dir. Ufuklara bakmazsak çözümsüzlükler içinde kayboluruz. Bugün önümüzdeki görevlere yönelmenin zamanıdır. O görevlerden her yurttaşa bir pay düşmektedir.

Failler dışarda, Org. Tolon hapiste! tahliye edilmesine rağmen Zirve’den tahliye rgenekon’dan edilmemesine avukatı tahliye edilen Sezer isyan etti. Anaancak Zirve dayasa Mahkemesi’nin vasında halen tutuklu Orgeneral İlker Başbuğ yargılanan Orgeneral için verdiği özgürlük ve Hurşit Tolon’un avuhak ihlali kararı ile katı İlkay Sezer, asıl ÖYM’lerin kaldırılmafaillerin dışarda oldusının ardından Ergeneğunu belirterek “Tokon için verdiği tahliye İlkay Sezer lon’un bu dosyada hiç talebi kabul edilen Toyargılanmaması gerekirdi” dedi. lon, Malatya 2’nci Ağır Ceza Zirve Yayınevi katliamının Mahkemesi’ne başvurarak Zirve azmettiricisi olduğu iddiasıyla davasından da tahliyesini istetutuklu bulunan eski 1’inci Ordu mişti. Mahkeme başkanı suç Komutanı emekli Orgeneral isnadının sadece gizli tanık beHurşit Tolon’un Ergenekon’dan yanına dayandığı gerekçesiyle EZGİ HOTALAK

E

tahliye yönünde oy kullanmış ancak 2 üye hakim tutukluluğun devamı yönünde karar vermişti. Zirve Yayınevi’nin 5 sanığı ise 5 yıllık tutukluluk süresini aştıkları için tahliye edilmişti.

‘Hukuki yanlışın düzeltilmesini bekliyoruz’ Aydınlık’a konuşan Tolon’un avukatı İlkay Sezer, tahliye talebine yaptıkları itirazın incelendiğini belirterek şunları söyledi: “Mahkemenin etkili bir tutukluluk incelemesi yapmadan verdiği karara bugüne kadar hep itiraz ettik. Şimdi de ediyoruz. Bu itiraz sonucunu bek-

liyoruz. Hukuken değerlendirme yapmak gerekirse, hiç tutuklanmaması, bu dosyada hiç yargılanmaması gereken bir kişi önce sanık yapıldı, sonra tutuklandı. Şu anda o hukuki yanlışın düzeltilmesini bekliyoruz. Dosyaya kurulu suçun asli failleri tahliye edilmiş durumda. Yalnızca bir gizli tanığın asılsız olduğu bugün ortaya koyulan iddiaları nedeniyle iki ayrı orduya komutanlık yapmış, göğsünde 3 madalya taşıyan 73 yaşında birinin tutuklu kalması akıl mantık kurallarıyla izah edilebilecek bir durum değil.”

Hurşit Tolon

TAYYİP ERDOĞAN, TOKİ BAŞKANI HALUK KARABEL’İ AZARLADI:

Habersiz arsa satmak yok! B

aşbakan Tayyip Erdoğan ile TOKİ Başkanı Haluk Karabel arasında geçtiği iddia edilen görüşmenin ses kayıtları internette yayınlandı. Kayıtlara göre Erdoğan, Karabel’i Ataşehir’deki bir arsanın satışıyla ilgili azarlıyor. Arsanın kendisinden habersiz satışına itiraz eden Erdoğan, “Kupon arazileri benden habersiz satmayacaksınız” talimatı veriyor. “Kupon araziler” tabiriyle güzel ve değerli araziler kastediliyor. İşte ses kaydı: Recep Tayyip Erdoğan (RTE): Ya Haluk, bu Ataşehir’den sen bu BİAT’a hasılat paylaşımıyla yer mi verdin? Karabel: BİAT’a mı efendim? Hayır, biz öyle bir şey vermedik. RTE: Şeriflere (Şerif Enis) vermişsin. Karabel: Daha evvelden. Onlar oradan arsa almışlardı efendim. RTE: Nasıl arsa aldılar? Karabel: Yani bakanımız döneminde (Bayraktar’ın TOKİ Başkanı olduğu dönem) arsa satın almışlardı Ataşehir’de.

Ergenekon’u suçla ‘kurtul’ dediler Tayyip Erdoğan

Haluk Karabel RTE: Haluk, sen bu işi yanlış biliyorsun.(...) Karabel: Ben size onu bir bilgi notu olarak göndereyim mi efendim, arzu ederseniz. RTE: Ya gönder de bu tür şeyleri lütfen benimle konuşun yaa. Karabel: Efendim... RTE: Bu arsayı satıyoruz satmıyoruz diye bir konuşun yaa. Eski dediğin senin kaç aylık? Karabel: Senelik diyebiliriz efendim. (...) RTE: Offfff. Sen hemen şey yap,

gerekirse iptal edeceğiz. Karabel: Anladım sayın başbakanım. RTE: Sen hemen iptal edilip edilmeme durumlarını da bir incele. Karabel: Tamam efendim. RTE: Ve bu tür şeylerde, bu tür özellikle satışında benden okey alacaksın. Benden onay almadan bunların satışını yapmayacaksın. Karabel: Ben, ben size sormadan herhangi bir şey yapmıyorum efendim. RTE: Ama benim bundan haberim yok işte.

Fidan’ın Gülen’le görüştüğü doğrulandı Ali Özgündüz

Ali Serindağ

Hangi sıfatla Gülen’e gitti? avc kökenli CHP Milletvekili Ali Özgündüz, Fidan-Gülen görü mesiyle ilgili olarak, “M T’in görevi bellidir. M T Müste ar n n böyle bir görevi yok. Görü menin zamanlamas henüz belli de il. Ama belli ki bir arabuluculuk görevi var. Görü me 17 Aral k’tan önce mi sonra m bilinmiyor. Zaman çok önemli” diye konu tu. Vali kökenli CHP milletvekili Ali Serinda da görü me ile ilgili olarak unlar söyledi: “M T Müste ar n n Gülen’le görü mesi devletin nas l yönetildi inin göstergesi. Hukuk devletinde böyle eyler olmaz. Biz Hakan Fidan’ sadece M T Müste ar olarak biliyorduk. Demek ki bizim bilmedi imiz ba ka görevleri de varm . Fidan’ n hangi s fatla Gülen’e gitti inin aç klanmas laz m.”

S Fethullah Gülen AYDINLIK / ANKARA

F

ethullah Gülen’e yakın Samanyolu TV’nin Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın gündeme getirdiği Gülen ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Pensilvanya’da görüştüğüne ilişkin iddiada yeni bir gelişme yaşandı. AKP iktidarının yayın organı olarak anılan Yeni Şafak gazetesi dün manşetinden görüşmeyi doğruladı. Gazetenin haberinde, “Pensilvanya görüşmesinin ayrıntılarına ulaştık” denilerek Fidan’ın Gülen’e, “Devletin kodlarıyla oynama” uyarısı yaptığı öne sürüldü. Fidan’ın Gü-

Hakan Fidan len’e, “Hukukun dışına çıkılması halinde bundan herkes zarar görür. Devlet içinde kalacaksanız devlet geleneğini çiğnemeyin, hukukun dışına çıkmayın, dar zümre çıkarı için devletin kodları ile oynamayın. Bu herkese zarar verir. Cemaat olun, örgüt olmaktan çıkın. Türkiye’de din ve devlet işleri normale döndükçe devlet içindeki pozisyonunuzu bırakmanız lazım. Devlete şerik olamazsınız, daha meşru bir konuma geçin, irşad faaliyetlerine yoğunlaşın, koşullar değişti. Böyle devam ederseniz felakete sürüklenirsiniz” dediği iddia edildi.

Ses kayıtları ABD’den servis edildi Ulaştırma, DenizciElvan, “Amerika” karlik ve Haberleşme Başılığını verdi. kanı Lütfi Elvan yayımBilim, Sanayi ve lanan ses kayıtlarının Teknoloji Bakanı Fikri çok büyük bir bölümüIşık da gazetecilerle nün kaynağının Amerisohbetinde, kriptolu teka olduğunu söyledi. Balefonların dinlenmesi kan Elvan, TBMM’de ile ilgili soruşturmanın gazetecilerin sorularını sürdüğünü, ortada ciddi yanıtladı. Lütfi Elvan bir güvenlik zaafı olduLütfi Elvan bir soru üzerine interğunu belirtti. Işık, “Cidnette yayınlanan ses kayıtlarının di güvenlik zaafları var. Kriptoyu büyük ölçüde yurt dışından servis oluşturanla sertifikayı veren aynı edildiğini bildirdi. Gazetecilerin kişi olmamalı, şu anda öyle. Sadece “Hangi ülke” sorusunu üzerine Genelkurmay ve bir iki kurum

kendi sertifikasını oluşturmuş, onun dışındaki tüm sertifikasyonu, kriptoyu oluşturanlar yapmış. Bu, ciddi bir zaaftır” görüşünü dile getirdi. Önemli olanın yazılım olduğunu kaydeden Işık, “Bir telefonu alıp başka bir telefonu vermekle bir şey değişmiyor. Burada önemli olan yazılım. Yazılımdaki inceleme bitene kadar net bir şey söyleme imkanı yok. Yazılımı incelemek iki ayı bile geçebilir çünkü satır satır incelenecek. Yani böyle iğneyle kuyu kazmak gibi bir şey” ifadelerini kullandı.

Ergenekon davasına yön veren tanıklardan Engin Bağbars, gizli tanık olması için Cemaat’ten baskı gördüğünü söyledi. Davada verdiği ifadelerin ise Cemaat’in isteği doğrultusunda olduğunu belirtti. Uyuşturucu ticaretinden cezaevinde yatan Engin Bağbars, dün, Sabah Gazetesi’ne verdiği röportajda Ergenekon davasında gizli tanıklığa Cemaat tarafından zorlandığını anlattı. Ergenekonda yaptığı tanıklıkta Ergenekon örgütünün Başbakan’a suikast planladığını, dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun oğlu Murat Aksu’yu öldüreceklerini ve TÜSİAD’ın basılacağına kadar birçok iddiada bulunan Bağbars, tanıklığa zorlandığını şu ifadelerle dile getirdi: “Paralel örgüt, cezaevinde psikolojik baskı yaparak beni gizli tanık olmaya zorladı.” Bağbars verdiği tüm ifadelerin Cemaat’in kontrolünde olduğunu da belirtti.

‘Aylarca psikolojik baskı yaptılar’ Tekirdağ Cezaevi’nde Fethullahçı bir yapılanma oldu-

Engin Bağbars ğunu söyleyen Bağbars yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bize, ‘Ergenekoncuların aleyhinde gizli tanıklık yapın, ifade verin kurtulun’ diyorlardı. Aylarca psikolojik baskı yaptılar. Aç bıraktılar. O şartlarda kim olsa, benim yaptığımı yapardı. Herkesin ajanları var içerde. Bunlar da bir yerlere çalışıyor cezaevinde. Diğer gizli tanıkları da bu yöntemlerle sanıkların aleyhine yalan ifade vermeye zorladıklarını düşünüyorum. Fethullahçılar Ergenekon’a sızmış. Her tarafa sızmış onlar. Ben inanmıyorum Danıştay ve sonrasındaki siyasi cinayetleri Ergenekoncular yapmadılar. Arkasından yine başkaları çıkacak.”

Şanlıurfa’da 130 polis görevden alındı HABER MERKEZİ Şanlıurfa Emniyeti’nde 20 şube müdürünün ardından, çoğu amir ve komiserlerden oluşan 130 polisin daha görevinden alındığı öğrenildi. Yaklaşık bir hafta önce Tayyip Erdoğan’ın miting sırasında kürsüden azarladığı emniyet müdürlerinin ardından, çoğu amir konumunda olan 130 polis daha kızağa çekildi. Şanlıurfa Valiliği’nce onaylandığı belirtilen kararda görevden alınanların büyük bölümünün Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele, Terörle Mücadele ile Siber ve Bilişim Suçlarla Mücadele şubelerindeki polis memuru ve ko-

miserleri kapsadığı öğrenildi. Görevden alınan polislerin branşlarıyla hiçbir ilgisi olmayan bölümlere, özellikle de kamu binalarının güvenliği ile ilgili kızak görevlere gönderildikleri belirtiliyor. Görevden alınanlar arasında, 17 Aralık’tan bu yana birden fazla defa görev yeri değiştirilen, hatta mahkeme kararıyla görevlerine iade hakkı kazananların da olduğu kaydediliyor.

Temiz’in yakalama kararı kaldırıldı mesi talebimizi reddetti. Bunun üzerine 13 İstanbul 13. Ağır Mart tarihinde İstanbul Ceza Mahkemesi’nin 5. Ağır Ceza Mahkehakkında 10 yıl hapis mesine redde ilişkin iticezası istediği Ülkü razlarımızı sunmuştuk. Ocakları eski Başkanı Anayasa Mahkemesi Levent Temiz kararı ile sabit olması Avukat Levent Temiz hakkında çıkan yakalama kararı ve dosyadaki tutuklu sanıkların kaldırıldı. Konuyla ilgili açık- tahliyesinin ardından yurtdılama yapan Levent Temiz’in şındaki sanıklar hakkındaki yaavukatı Zekiye Savruk şunları kalama kararlarının devamı huifade etti: “10 Mart tarihinde kuka aykırıydı” dedi. Savruk, yaptığımız başvuruyu inceleyen “Bu karar vatanseverlere emsal İstanbul 4. Ağır Ceza Mahke- niteliğinde olmalıdır” dedi. İSTİHBARAT SERVİSİ


Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ

İSTEE CLİST MECL ME LUK, UZLU LSUZ K, YOLS “HER “H YERR YO ER YE ET” HERR YE RÜŞVET” HE YERR RÜ OGAN RI SLOG SL LARI ANLA

AKP fezlekeleri muhalefetten kaçırdı TBMM Genel Kurulu’nda fezlekeler için yapılan olağanüstü toplantıda, CHP’nin genel görüşme talebine AK Parti sıralarından 259 ret oyu çıktı ZİHNİ ERDEM/ ANKARA

M

eclis Genel Kurulu, CHP’nin başvurusu üzerine 4 eski bakan hakkındaki fezlekelerin okunması ve genel görüşme açılması için olağanüstü toplandı. Meclis Başkanvekili Sadık Yakut’un fezlekelerin üst yazısını okutmaması üzerine tansiyon yükseldi. Genel görüşme açılmasına ilişkin önerge ise 158 kabul oyuna karşı 259 oyla reddedildi. Önergenin red edilmesi üzerine CHP’li milletvekilleri Genel Kurul’da “Her yer rüşvet her yer yolsuzluk” sloganı attı.

Muhalefetten Yakut’a itiraz TBMM Genel Kurulu, tezkere tartışmaları odaklı tarihi günlerden birini yaşadı. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına adı karışan AB eski Bakanı Egemen Bağış, Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri eski Bakanı Muammer Güler ve Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında fezlekelerin okunması için yapılan olağanüstü toplantıyı Meclis Başkanvekili Sadık Yakut yönetti. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu görüşmeye diğer liderler katılmadı. Hakkında fezleke gelen 4 eski bakan da Genel Kurul’daki görüşmelere katılmaması dikkat çekti. AKP milletvekilleri 184 toplantı yeter sayısı bulununcaya kadar kuliste bekledi. AKP’den istifa eden milletvekilleri ise Genel Kurul salonuna muhalefet kulisinden girdi. Genel Kurul’da ilk tartışma Yakut’un başkanlık koltuğunda oturması üzerine yaşandı. Ardından fezlekelerin üst yazısı yerine TBMM Başkanı Cemil Çiçek imzalı sunuş yazısı okundu. Bunun üzerine salonda tansiyon yükseldi. Muhalefet partisi milletvekilleri

T

Muhalefet Grup Başkanvekilleri ve milletvekilleri TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un oturumu usulüne uygun yönetmemesini protesto etti.

itiraz ederken, MHP’li Oktay Vural, “Bu sunuş usule aykırıdır. Bundan önce başkanlık sunuşları tezkerelerin milletvekillerinin tetkikine açıldığına ilişkin bir ibare ile okunur. Türk milletinden saklayacak bir şeyiniz yoksa dosyaları görmek istiyoruz.” diyerek itiraz etti. AKP’li Nurettin Canikli ise fezlekelerin kamuoyuna sızdırıldığını belirterek, 4 bakanla ilgili olarak soruşturma komisyonu kurulması için imzaların toplandığını söyledi. Tartışmaların ardından Yakut, “Üst yazıların ayrıca okunmasına da gerek bulunmamaktadır” derken, söz konusu fezlekelerdeki iddiaların milletvekillerinin incelemelerine açılmayacağını açıkladı.

‘Yüce Divan’a gönderelim’ Gerginliğin artması üzerine oturuma ara verildi. Verilen arada; yaklaşık 40 dakika 4 siyasi partinin grup başkanvekilleriyle görüşen Yakut, iktidar ve muhalefet parti temsilcilerini görüşmelerin gergin geçmesine meydan vermemeleri konusunda uyardı. Verilen aranın ardından CHP ve MHP temsilcileri Meclis Başkanvekili Yakut’u “hırsızları korumakla” suçladı ve bunun üzerine usul tartışması başladı. Bu sırasında Yakut ile tartışan CHP’li Kamer Genç “Meclis Başkanvekili Genel Kurul’da bana söz vermiyor. Tahrik ediyor, ben de ağır konuşuyorum. Ondan sonra bana tazminat davası açıyor” diyerek yere 10 TL attı. Usul tartışmasından sonra TBMM Başkanlık Tezkeresi okundu. Daha sonra CHP’nin Genel Görüşme önergesinin görüşmelerine başlandı. Hükümet adına konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, haklarında fezleke düzenlenen dört eski bakanın, soruşturma komisyonu kurulması için Meclis Başkanlığı’na başvur-

duğunu ve AKP Grubu’nun önerge verdiğini belirtti. CHP adına konuşan Ali Özgündüz ise 4 bakan hakkındaki iddialarla ilgili resimler göstererek, “Elimizi vicdanımıza koyarak, bütün delilleri toplayarak bu kişileri Yüce Divan’a gönderelim. Aklanacaklarsa orada aklansınlar” diye konuştu. Konuşmaların ardından Genel Görüşme önergesi oylamaya sunuldu. Elektronik yoklama ile yapılan oylama sırasında CHP’li milletvekilleri AKP sıralarına dönerek “Ahlak, vicdan, cesaret”

sloganları attı. Dört kez tekrarlanan oylamanın ardından 158 “kabul” oyu 259 “red” olduğu söyledi. Mahmut Tanal’ın “Mecliste oyları doğru sayamıyorlar ancak paraları doğru sayıyorlar” dediği duyuldu. TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeler sürerken CHP, 4 eski bakan ile ilgili Meclis soruşturması açılması için önerge verdi. CHP’li milletvekilleri 4 bakan ile ilgili ayrı ayrı hazırladıkları önergeleri Meclis Başkanlığına sundu.

Özgündüz okunmayan üst yazıyı okudu CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, 4 eski bakan hakkındaki fezlekeler için olağanüstü toplanan Meclis Genel Kurulu’nda İstanbul Cumhuriyet Savcılığının gönderdiği yazıyı okudu. “Neydi İstanbul Cumhuriyet Savcılığının gönderdiği yazı?” diyen Özgündüz şöyle konuştu: “Sizin gizlediğiniz yazıyı okuyorum. İstanbul Başsavcılık Kaçakçılık ve Narkotik Suçlar Bürosunca yürütülen 2012/120653 soruşturma numaralı evrakta Rıza Sarraf liderliğindeki suç örgütünün resmi belgede sahtecilik, kaçakçılık, rüşvet alıp vermek vb. suçları işlediği tespit edilmiş ve mahkemece verilen kararlar çerçevesinde yapılan iletişimin tespit ve kayda alınması arama ve el koyma yakalama ve gözaltına alma vb. delil toplama faaliyetleri sonrasında şüphelilere yönelik 17 Aralık 2013 tarihinde operasyon düzenlenmiştir. Düzenlenen operasyon sonrası iletişimin tespit ve kayda alınmasına ilişkin kararlar çerçevesinde yapılan dinlemelerle ilgili şüphelilerin yapmış olduğu görüşmelere ilişkin çözüm tutanakları, fiziki takip tuta-

nakları, soruşturma aşamasındaki ifade tutanakları, bunlara ilişkin ses ve görüntüleri içeren CD ve DVD’ler ve soruşturma evrakının bir sureti yazımız ekinde gönderilmiştir. Suçun işlendiği tarih itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinde Ekonomi Bakanı olarak görev yapan Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Muhalefet, Resmi Belgede Sahtecilik, birden çok rüşvet aldığına ilişkin suçlamalar. İki, İçişleri Bakanı olarak görev yapan Mardin Milletvekili Muammer Güler hakkında sahte belge düzenlemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, nüfuz suiistimali ve birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalar. Avrupa Birliği Bakanı olarak görev yapan İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkında birden çok kez rüşvet aldığına ilişkin suçlamalar devam ediyor. Niye bu tapelerin çıkarılmadığını falan izah ediyor. Soruşturma önergesi ve sonraki işlemlerin yapılması amacıyla Anayasa 100 ve İçtüzük 107 gereğince gereğinin takdiri için Meclis Başkanlığına gönderiyor.”

THY’de ‘silah’ telaşı sizlik ortaya çıkarsa THY’nin başı ağrıyabilir. Uluslararası sivil havacılık kurallarına göre işleme uğrayabilir” dedi.

AYDINLIK / ANKARA

T

HY Özel Kalem Müdürü Mehmet Karakaş ve Başbakan Başdanışmanı Mustafa Yapılan suç Varank arasında geçen ve Emekli Hava THY ile Nijerya’ya silah Hüseyin Pazarcı kün değil. Yasadışı bir şey Korgeneral Erdosevkiyatı yapıldığını gösteolmalı ki durumun aciliğan Karakuş da ren ses kaydı ortalığı karışyetinden söz ediliyor. MİT tırdı. THY, sevkiyatı yalanlarken yaptığı açıklamada, uçakta Müsteşarı ile görüşülmek konunun uzmanları olayın doğru bulunan malzemelerin mutisteniyor. Bu olay tespit laka hava sahasınçıkması halinde THY’nin Atilay Ayçin edilirse bu THY için ciddi dan geçilen ülkelere sıkıntıya düşebileceğini berisk oluşturur. Kararı ulusdeklare edilmesi gelirttiler. Uluslararası hukuk rektiğini bildirdi. Karakuş lararası hava kuruluşları verir. Bu uzmanı Prof. Dr. Hüseyin patlayıcı özelliği bulunan silahlar oradaki yasadışı örgütlere Pazarcı, hava sahası kullasilah ve mühimmatın ise gidiyorsa, THY onların karşısındaki nılan devletlerin olayla ilgili yolcu ile birlikte taşınama- örgütlerin hedefi haline gelebilir. girişimde bulunabilecekleTHY’nin bu tür işlerin içine karışyacağını ifade etti. rini kaydederek, “THY Hava-İş’in eski Genel tırılması şirketin itibarını da sıfırlar. uçaklarında bildirim dışı Erdoğan Karakuş Başkanı Atilay Ayçin de THY silah işine bulaştırıldıysa, simal ve silah taşındığından şüphelenen ülkeler THY uçaklarını olayla ilgili görüşlerini şöyle açıkladı: lahların yasadışı gruplara gittiği idindirip kontrol edebilir. Bir güven- “Olay doğru ise böyle bir şey müm- diaları doğru ise suç işlenmiştir.”

Silahlar Boko Haram örgütüne mi gitti? Bu arada silahların Nijerya’nın kuzeyinde Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde etkin ola Boko Haram örgütüne gönderildiği iddiaları gündemde. El Kaide ile irtibatı olan örgütün kökeni Vahabiliğe dayanıyor.

Müslümanları mı öldürecek Hıristiyanları mı!

Başbakan Başdanışmanı Mustafa Varank ile THY Özel Kalem Müdürü Mehmet Karakaş arasında geçtiği ileri sürülen ses kaydında, Nijerya’ya yapılan silah sevkiyatı anlatılıyor. Varank ve Karakaş arasında geçen ses kaydı şöyle: Karakaş: Mustafa sana bir konu arz etmiştim. Ama hatırlıyor musun şu bizim taşıma hu-

susuyla ilgili. Varank: Onu Hakan (Fidan) Bey’le bir araya gelemedik de ondan dönemiyorum sana. Karakaş: Ya Mustafa. Varank: Çok acil tamam. Karakaş: Onlarca malzeme taşıyorum Nijerya’ya gidiyor. Şu anda tamam mı. Müslümanları mı öldürecek, Hıristiyanları ma öldürecek, vebal altındayım haberin olsun.

Beklenen kasetin gölgesinde ölüm kalım savaşının anatomisi!..

THY: Nijerya’ya silah taşımadık

Ses kayıtları sonrasında Türk Hava Yolları (THY) da bir açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi: “THY tarafından kargoda gerçekleştirilen silah ve askeri malzeme taşımaları uluslararası hukuk ve IATA taşımacılık kuralları çerçevesinde resmi prosedürlere uygun olarak yapılmaktadır. Silah taşımalarında gönderici ve alıcılar ülke otoritelerinden gerekli izinlerini tamamladıktan sonra belirledikleri acente vasıtasıyla kargolarını THY Kargo ile gönderebilirler. THY Kargo gönderici ve alıcı ülke kurallarına uygun şekilde ve diğer havayolu taşımacılarının da yaptığı gibi gerekli emniyet tedbirlerini alarak sevkiyatları gerçekleştirir. Haberlerde geçen ülkeye Türkiye’den veya başka bir ülkeden silah taşıması yapılmamıştır.”

ürkiye; bugüne kadar çok kritik seçimler gördü... Mart sonundaki sandık savaşı ise sonuçlarının yaratacağı şoklar açısından belki de son 50 yılın en stratejik seçimi olacak... Bu seçimin yalnızca bir kazananı olmayacak, tükeneni de olacak, sarsılanı da!.. Peki ya sonuç?.. İşte asıl mesele bu... Geliniz, hayal ve kaos paralelinde bir siyaset turu yapalım: Seçimleri AKP kazanacak; çünkü devlet de iktidar da elinde... Dış güçler, medya ve sermaye halen iktidarın ardında... AKP’nin 21 milyon oy aldığı bu ülkede, 11 milyon Yeşil Kartlı olduğunu ve büyük bölümünün “yoksullaştır-köleleştir” stratejisiyle devlete mahkûm bırakıldığını unutmayınız... Toplumun duyarsızlığı da cabası!.. AKP kaybedecek; çünkü 3. iktidar döneminde çok yıprandı... PKK meselesi çıkmazda... Hükümet Suriye krizinde kaybetti... İşsizlik büyük boyutlarda... “Gezi” eylemlerinin yarattığı şoklar da gösteriyor ki, sosyal patlama tehlikesi geçmedi... En önemlisi de yolsuzluk kasetleri ve cemaatle girdiği savaş da hükümeti sarsıyor... Üstelik Erdoğan’la ilgili “25 Mart’ta beklenen şok kaset”, dengeleri altüst edebilir... Seçimleri CHP kazanacak;

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Mehmet FARAÇ farac65@gmail.com twitter.com/FARACYAZIYOR

MED CEZİR

20 MART 2014 PERŞEMBE

çünkü tüm hatalarına rağmen AKP’ye karşı oy oranı ve Meclis üstünlüğü açısından en güçlü parti konumunda... “Gezi”nin CHP’ye yansıması henüz bilinmiyor ama bir kesim, “büyük parti olduğu için” CHP’ye şans verilmesi ve AKP’nin ancak bu şekilde indirileceği iddiasında... CHP kaybedecek; çünkü AKP karşısında etkin duruş sergileyemiyor... Partideki ideolojik sapmanın yanı sıra BDP ve cemaate yakın kimi vekil ve yöneticilerin çıkışları, ulusalcı tabanda infial yaratıyor. Sarıgül’le ilgili yolsuzluk iddiaları, cemaate sürekli gül uzatması ve aday belirlemelerde örgütün dışlanması da ana muhalefeti başarı bandından uzaklaştırıyor... Seçimleri MHP kazanacak; çünkü AKP-PKK diyaloğu toplumun bir kesiminde tepki çekerken, ibre MHP’ye kayıyor... AKP’nin etkisinin merkez sağdaki boşluktan kaynaklandığını gören kitleler de MHP’yi güçlendirebilir. CHP, cemaat oylarının peşinde olsa da bu grubun cumhuriyete yönelik olumsuz bakışı, cemaatlerin bir kesimini MHP’ye yönlendirebilir... MHP kaybedecek; çünkü o da Meclis’te etkin muhalefet yapamıyor, umut veremiyor. AKP’nin kimi yasalarına destek vermesi de MHP’ye yönelik tepkilerin başında geliyor... Özellikle İstanbul-Ankara-İzmir gibi büyük kentlerde varlık gösterememesi de MHP’nin önemli çıkmazlarından biri...

İşçi Partisi sürpriz peşinde... Fethullah Gülen’in “Ulusalcı dalgayı aşacağız” demesinin üzerinden çok zaman geçti... AKP lideri ve yardımcılarının “Milli orduya kumpas yaptılar” itirafının ardından “Ergenekon tertibi” de geçen haftaki tahliyelerle çöktü... Artık militan AKP yandaşları bile “tutsaklara haksızlık yapıldı”ğını söylüyor... Şüphesiz “Ergenekon tertibi”nin en büyük mağduru da İşçi Partisi kesimi oldu... Hem parti yöneticileri hem de Ulusal Kanal ve Aydınlık çalışanları suçsuz yere zindana atıldı... Ancak unutulmasın ki, ne vekilleri zindana atılan muhalefet partileri ne de TSK, “Ergenekon” ve “Balyoz”a karşı İşçi Partisi kadar direnemedi...

Atatürk ve laikliğe karşı saldırılara direnmesinin yanı sıra, TGB gibi bir gençlik örgütlenmesinin başarısı da İşçi Partisi’ni ilginin merkezine oturttu... Doğu Perinçek hafta sonu Kadıköy ve İzmir’de, ardından da İşçi Partisi’nin sürpriz peşinde olduğu Hatay’ın Samandağ ve Defne ilçelerinde kitlelerle kucaklaşacak... Şişli’nin yanı sıra başta İzmir’in Foça ilçesi olmak üzere İP adayları birçok ilçede şaşırtıcı sonuçlar alacak... Özetle; İşçi Partisi’ndeki devinimi dikkatle izlemekte yarar var... Yerel seçim sonrası Türkiye’nin allak bullak olacak seçim dengeleri içinde İşçi Partisi dikkat çekici bir rotaya girerse kimse şaşmasın...

BDP’nin derin çıkmazı... Kürt siyaseti ve kimi sol fraksiyonlar her ne kadar MHP’yi “kan üzerinden siyaset yapmakla” suçlasa da ne yazık ki BDP de PKK terörünün yansımalarından nemalanan bir parti... Yani PKK olmasaydı, bugün BDP’nin varlığından da söz edilemezdi... Kürt siyasetinin bu partisinin en büyük açmazı, yalnızca PKK’nın legal kolu olması değil, bir türlü Türkiye hattında kendini kabul ettirememesi de BDP’yi baraj altında tutuyor... BDP yine de bu seçimde bazı sürprizler yapabilir... Her ne kadar

Büyükşehir Yasası kapsamına alınan Güneydoğu’daki kimi ilçeleri kaybetme riski bulunsa da, Urfa gibi bazı kent merkezlerinde yaşanacak sürprizlerden BDP de katkı alabilir... BDP’nin Türkiyeleşme sevdasına gelince... Bu planın tutması için henüz çok erken... PKK’nın tehditkâr açıklamaları sürdükçe, örgüt, silahı bir dayatma unsuru olarak kullandıkça, BDP ile HDP gibi partiler terör örgütünün gölgesine sığındıkça ve benzer söylemleri kullandıkça, Kürt siyasetinin yurt genelinde bayrak dalgalandırması çok güç...

İşte seçimin asıl sonucu!.. Mart sonundaki yerel seçimler her ne kadar bir kazanan, bir nemalanan ve birçok kaybedene gebe olsa da yaşanacak tüm olasılıklarda Türkiye’nin kaybedeceğini unutmayın... Çünkü günümüz siyasetindeki çalkantılar, tartışmalar, kavga gerekçeleri ve taarruzlar da gösteriyor ki; siyasetin gündeminde yolsuzluk-hırsızlık varken, özel yaşamı da vuran kasetçilik anlayışının, vurgun, rüşvet ve rezaletleri deşifre eden ses bantlarının siyaseti teslim aldığı bir ülkenin huzuru yakalaması çok zor görünüyor... Hele de laik cumhuriyetin erozyona uğratıldığı, bürokrasinin mürit-militan ekiplerce kuşatıldığı, iç ve dış sorunların

kangrene dönüştüğü bir ülkede, beklenen ekonomik ve sosyal çalkantılar da varken, seçim sonucunun huzur getireceğini söylemek de hayalcilik olur... Velhasıl, bu seçimler iktidarı ve muhalefetiyle Türkiye’yi ciddi bir değişime zorlayacak... Gericilik-bölücülük hattında cumhuriyetin kemirildiği bir ülkede; dini kullanan siyasete karşı merkezde “millici” duruş sergileyecek bir partinin yokluğu devam ettikçe sorun daha da büyüyecek... Türkiye, Mart sonundaki yerel seçimin başarısı ya da başarısızlığıyla değil, her koşulda olası sosyal, siyasal ve ekonomik krizleriyle ne yazık ki kaybedecek... Hazırlıklı olunuz!...


20 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Seçimler, açılım için referandum niteliğinde

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, BDP’nin özerklik ifadelerinin altının boş olduğunu ve seçimlerin “çözüm sürecini isteyenler ve istemeyenlerin” mücadelesini gösteren bir referandum niteliğinde olduğunu söyledi. Partilerin ve paralel yapının hedefinde çözüm süreci olduğunu belirten Atalay, “Çözüm süreci bizim açımızdan şu anda devletimizin, hükümetimizin önündeki en önemli projedir. En önemlilerinden biri demiyorum, en önemli projedir ve biz bunu kararlı bir şekilde sürdürüyoruz” dedi. Başbakan Yardımcısı Atalay, Şırnak’ta Şehrı Nuh Otel’de verilen kahvaltıda, 30 Mart’ta yapılacak seçimin ulusalcılar ve çözüm sürecine karşı olanlar ile AKP’nin referandumu olduğunu belirterek şöyle dedi: “Bu seçim bizim demokrasi mücadelemizle eski Türkiye özlemcilerinin bir referandumudur, çözüm süreci karşıtlarıyla, ulusalcıların, Türkiye’nin ilerlemesini, büyümesini durdurmak isteyenlerle, koalisyonla, AK Parti’nin bir referandumudur. İşte seçim o hale dönüşmüştür ve bütün vatandaşlarımız bu seçimi bütün bu yönleriyle iyi değerlendirsinler.”

‘Çok dikkatliyiz, PKK açılımını zedelemeyiz’ Atalay şöyle devam etti: “Çözüm süreci bizim açımızdan şu anda devletimizin, hükümetimizin önündeki en önemli projedir. En önemlilerinden biri demiyorum, en önemli projedir ve biz bunu kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Çözüm sürecini zedeleyecek tek bir cümle bizden duymazsınız, çok dikkatliyiz” dedi.

KCK’da 10 kişi tahliye edildi

50 sanıklı KCK davasında dün davaya bakan 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kapatılmasının ardından yapılan tahliye talebi sonrası çoğu Abdullah Öcalan’ın avukatı olmak üzere 10 kişi tahliye edildi. Tahliye taleplerini değerlendiren İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi yurt dış yasağı koyarak avukatlar Doğan Erbaş, İbrahim Bilmez, Ömer Güneş, Hatice Korkut, Cengiz Çiçek, Muharrem Şahin, Emran Emekçi, Sebahattin Kaya, Mehmet Bayraktar ile yazar Cengiz Kapmaz’ın tahliyesine karar verdi. Tahliyeler sonrası KCK’dan tutuklu avukat kalmadı.

Karayılan’ın açıklamasından hemen sonra KCK’nın silahlı kanadı HPG’nin başındaki Murat Karayılan pazartesi günü yaptığı açıklamada seçimlerden sonraki 1-2 hafta içinde hükümetten adım beklediklerini, adım atılmazsa ‘sürecin’ biteceğini söylemişti. KCK tahliyelerin “Apo ve tüm siyasi tutsaklar özgür olmadıkça, gerilla asla silah bırakmayacaktır” açıklamasından hemen sonra gelmesi dikkat çekti.

Davutoğlu’nu kefenle karşıladılar

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Konya’nın Çumra ilçesindeki mitinginde, üstlerine kefeni sembolize eden beyaz çarşaf giymiş bir grubun bulunması dikkat çekti. Davutoğlu kefenli ekibe, “Allah razı olsun” dedi. Seçim çalışmalarını memleketi Konya’da sürdüren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ilk durağı İçeri Çumra Beldesi oldu. Bakan Davutoğlu, Çumra İlçesi’nde düzenlenen mitingde halka hitap etti. Kalabalık arasındaki üstlerine kefeni sembolize eden beyaz çarşaf giymiş bir grubun bulunması dikkat çekti.

Erdoğan’a uluslararası soruşturma eşikte

İ

ran petrolu ve doğal gazına ödemeler altınla... Ve Dubai üzerinden kurulan Ankara-Tahran kara para hattı... Bu iddialar artık uluslararası boyut kazandı. Dahası, İran’da bu konu bağlamında soruşturma açıldı ve eski Devlet Başkanı Ahmedinecad’ın yardımcısı Rıza Rahimi hedefte. Rahimi, Babek Zencani ile

olan ilişkileri çerçevesinde suçlanıyor. Zencani malum bizim bakanlarımıza rüşvet dağıttığı ileri sürülen Reza Zarrab’ın patronu. Evet Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın hayırsever işadamı diye lanse edip protokol listesine aldığı Reza’nın patronu Babek Zencani esrarengiz ilişkileri ve özel görevleri ile boy

Hepiniz beraberdiniz

A

li Fuat Yılmazer’e göre İlker Başbuğ’u Tayyip Erdoğan tutuklatmış. Sadece o değil bütün Ergenekon şüphelileri onun emriyle hapse girmiş. Keza Oda TV davası onun istemiyle açılmış. Bunlar doğru mu yalan mı bilmiyorum zira Ali Fuat Yılmazer kendisinden hesap sorulur endişesi ile panikte ve temize çıkmak istiyor. Bildiğim ya da kamuoyundaki yaygın kanaat, Ergenekon

tertibinde Cemaat ile AKP’nin el ele, omuz omuza olduğudur. İlaveten Genel Kurmay eski Başkanı Başbuğ, Tayyip Erdoğan’a rağmen tutuklanamaz... Kazara böyle bir şey ona rağmen olsaydı Hakan Fidan olayında olduğu gibi Erdoğan harekete geçip yasal zeminleri inşa edip ona engel olurdu... Hülasa ne Ergenekon, Balyoz, Şike ve Oda TV gibi davalarda Cemaat-Tayyip koalisyonu tartışılamaz.

hedefi. Zencani eğer konuşursa ki beklenen odur- Türkiye Başbakanının uluslararası yargı ile başı derde girebilir. Mesela El Beşir misali hakkında tutuklama kararı bile çıkartılabilir... Olmaz demeyin İran’da Ahmedinecad’ın tasfiyesi aslında bölgedeki başka liderlerin tasfiye edileceğininin işareti gibidir.

POLİTİKA GÜNLÜĞÜ

Hazırlayan: Yiğit ERYILMAZ

T

sonkibar@gmail.com

Kılıçdaroğlu kendini Tunceli Belediye Başkan Adayı zannediyor!

N

e zaman Tunceli’ye gitse Kemal Kılıçdaroğlu’na bir haller oluyor. Kimileri aslına rücu ediyor bile diyor. Önceki gün Tunceli meydanında yine Dersim bayrağını göndere çekti.Yetmedi PKK ile girilen kirli bölünme süreci için, AKP gitse de devam eder diyor. Hatırlayın, Kılıçdaroğlu benzer sözleri 2010 referandumunda etti ve seçmenden tokat yedi. Buna rağmen yine aynı

Adamına göre anket ürkiye’de kurumlaşmış anket firmaları maalesef yoktur. Bir kaçı hariç pek çoğu anket cambazıdır ve seçim dönemi vurgunlarının peşindedir. Yakından biliyorum bu anketçilerden bazıları yaptığı anketlerden değil yapmadığı anketlerden para kazanırlar. Aldıkları paralar karşılığı aday ya da partiler için manipülasyon yapıp yapay rüzgarlar estirirler. Buradan

Sabahattin ÖNKİBAR

hareketle siz siz olun bugünden itibaren kamuoyuna mesaj niyetine açıklanan anketlere itibar etmeyin. Doğru anketler ise özel yaptırılan ve açıklanmayan anketlerdir ki büyük bir ticari grubun yaptırdığı ankete göre İstanbul’da Kadir Topbaş, Sarıgül’ün 1 puan önünde, Ankara’da Mansur Yavaş, Gökçek’in 4 puan önünde, Adana’da MHP seçimi garantiledi, İzmir ve Antalya’da CHP banko...

şeyi söylüyor... Amacı Tunceli selamı ile Kürtlerden oy almak ise mümkün değil zira Kürtlerin ırkçısı BDP’de, dincisi AKP’de, ortası ise bugün için maalesef yok. Ama buna mukabil Dersim ve süreç söylemi ile Karadeniz, Akdeniz, Ege ve Marmara’da oy kaybediyor haberi yok. Kılıçdaroğlu kendini Tunceli Belediye Başkan adayı zannediyor oysa o şimdi Atatürk’ün partisi CHP’nin lideri.

Fenerbahçe Arslanlı Yol’da

Ö

nümüzdeki Pazar büyük gündür. Futbolu fetih adına taarruza uğrayan Fenerbahçe, Ata’nın huzuruna çıkıyor. Hayır bu isyan Fenerbahçe’ye hak aranmasının ötesinde Atatürk Türkiyesi adınadır. Dolayısı ile değil sadece Fenerbahçeliler değil, bütün

futbolseverler Pazar günü Anıtkabir’de olmalıdır. Sadece onlar da değil. Türkiye bölünmesin, diktatörlük tasfiye edilsin diyen bütün Ankaralılar orada olmalıdır. Pazar günü Aziz Yıldırım’dan açık ve net olarak Fenerbahçeli seçmene vereceği mesajı bekliyoruz.

TGB, ANTİ-EMPERYALİST GENÇLİK ÖRGÜTLERİNİ SAMANDAĞ’DA AĞIRLAYACAK

Dünya gençlik örgütleri Hatay’da buluşuyor Türkiye Gençlik Birliği Hatay’ın Samandağ’ı ilçesinde dünyanın antiemperyalist gençlik örgütlerini toplayacak. 21-22- 23 Mart tarihlerinde gerçekleşecek sempozyuma Latin Amerika’dan, Afrika’dan ve Ortadoğu’dan gençlik örgütleri katılacak HÜSEYİN GÜLER/HATAY

Barışın ve kardeşliğin şehri Hatay

T

GB tarafından Hatay’ın Samandağ ilçesinde dünya gençlik örgütü ve önderlerinin katıldığı bir sempozyum düzenlenecek. Sempozyuma emperyalizme karşı direnen ve mücadele eden tüm gençlik örgütleri davet edildi. Latin Amerika’dan, Afrika’dan ve Ortadoğu’dan gençlik örgütleri sempozyuma katılacak. Sempozyum 21-22-23 Mart günlerinde Samandağ’da gerçekleştirilecek. TGB’nin Hatay il binasında yapılan açıklamada TGB Genel Sekreteri Sinan Sungur Amerika’nın bütün dünyada bir yenilgi yaşadığını Türkiye dışında tutunacak bir dalının kalmadığını ifade etti. Lübnan’da düzenle-

Mehmet Yaşar Yıldız

Sinan Sungur

nen bir toplantıya Türkiye’den TGB’nin çağırıldığını ve en çok Türkiye’nin tartışıldığını belirten Sungur, “Çünkü Türkiye başbakanı BOP eş başkanı olduğunu açıklamış ve onun gereğini yap-

Ali Turna

tığını belirtmişti” dedi. Sungur; AKP hükümetinin ortadoğu’ya “terör ihraç etiğini” dikkat çekerek BOP’un çöktüğünü ve bunun yanı sıra AKP’nin de çöküş yaşadığını söyledi.

Sungur, “Geçtiğimiz dönemlerde özellikle Ortadoğu ülkelerinin en büyük ve itibarlı gençlik örgütleri çeşitli ülkelerde bir araya gelmiş ve mücadelelerini ortaklaştırmıştır. En son 21 Şubat’ta Lübnan’da Dünya gençliği bir araya gelmiş ve aynı tespiti yapmıştır. Bir sonra ki toplantı Türkiye Gençlik Birliği’nin davetiyle Hatay şehrinde yapılacaktır. AKP tarafından dünya istihbarat örgütlerinin odak noktası ve bir mayınlı arazi haline, silah deposu haline getirilen Hatay’ı Ortadoğu’da barışın ve kardeşliğin şehri yapmak için, emperyaliz-

KKTC’de Andımız’ın kaldırılması kabul edildi K

‘Bakanlar kuruluna götürmeyeceğim’

Bakan Davutoğlu da, kefenli grubun önünde bulunan pankarttaki ‘Senin kefenini giyip çıktık bu yola. Biz mezarımızı kazıp da geldik’ yazısını okuyarak şunları söyledi: ‘’Fedakarlığınız için Allah razı olsun. Ama biz bu yola mezar kazmaya değil. Biz bu yola bu memleketi icra edip, herkese hayat sunmaya geldik. Aynen Şeyh Edebali gibi, ‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ biz bu milleti yaşatmaya geldik. Bu güzel mesajınızla şunu demek istiyorsunuz, biz neredeyseniz sizde orada olacaksınız bunu da anlıyoruz zaten Çumra’dan da başka bir şey beklenmez.’’

Koalisyon hükümetinin ortağı Demokrat Parti’nin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Arabacıoğlu, Şura’nın kararlarını kabul etmediğini belirterek, “Bunlar tavsiye niteliğinde uygulanması için Bakanlar Kurulu kararı gerekir. Kurula da götürmeyeceğim” dedi. Ancak hükümetin büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin Genel Sekreteri Kutlay Erk, Andımız’ın Türkiye’de de kaldırıldığına dikkat çekerek, okullarda okunan andın kaldırıl-

Melih Gökçek’in son 10 günü AYDINLIK/ ANKARA

KTC Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği “5. Milli Eğitim Şurası’nda” yapılan oylamada Andımız’ın kaldırılması kabul edildi.Gazimağusa’da yapılan eğitim şurasında 11 komisyonda alınan kararlar, Eğitim Şurası Genel Kurulu’nun onayına sunulduktan sonra, protesto edilmesine rağmen, genel kurulda da kabul edildi.

‘Senin kefenini giydik, mezarımızı kazdık’

min üstüne yürümek için 21-23 Mart tarihlerinde Hatay Samandağ’da ‘Teröre ve Gericiliğe Karşı Dünya Gençliği Buluşuyor’ sloganıyla uluslararası bir gençlik sempozyumu düzenliyoruz. Ortadoğu’nun ve Batı Asya’nın geleceğini Hatay’da konuşacağız. Bugün ülkelerinde gençlik ve vatan mücadelesi yürüten bizler ülkelerimizin ve dünyanın geleceğini de şekillendirme iradesi ile bir araya geliyoruz. Sempozyumda Türkiye Gençlik Birliği’nin önerisiyle emperyalizme karşı mücadeleyi ve dünyayı yeniden kurma mücadelesini ortaklaştırma programını konuşacağız” şeklinde konuştu.

masını savundu. Erk, “Andımız ırkçıdır ve kaldırılmalıdır” dedi. Şura’nın dil eğitim komisyonu ise Kıbrıs’ta devam eden müzakereler çerçevesinde federal çözümü katkı koymak amacıyla Yunanca’nın ivedilikle zorunlu yabancı dil olarak ders programlarına dahil edilmesi, Türkçe’nin de aynı şekilde Güney Kıbrıs’ta eş zamanlı

olarak öğretilmesi için temaslar yapılması, Türkçe, Yunanca ve İngilizce’nin resmi dil ilan edilmesini tavsiye etti. KKTC’deki gelişmeleri Aydınlık’a değerlendiren KKTC’nin eski Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Buluç “Kıbrıs halkının Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu belirterek Andımız’ın kal-

dırılmasının kabul edilmeyeceğini söyledi. Andımız’ın kaldırılması Kıbrıs Türk halkının toptan isteyeceği bir şey değildir. Çünkü Andımız aynı zamanda KKTC’nin varlığıdır” dedi. Yunanca’nın da yabancı dil dersi olmasında bir sakınca olmadığını belirten Buluç, bunun bir dayatma şeklinde olmaması gerektiğini ifade etti.

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Melih Gökçek’in seçim projelerini eleştirerek, Gökçek’in Belediye Başkanlığı’nın 10 gün sonra sona ereceğini söyledi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in 30 Mart yerel seçimlerine dönük projelerini değerlendirdi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, bugüne kadar Gökçek’in projeleriyle ilgili açtıkları davaların lehlerine sonuçlandığını hatırlatarak, “Gökçek Ankara’yı yönetememektedir. Yeni dönemde böyle birisinin başkan olmasını istemiyoruz. Ankara’yı rantçılara teslim etmeyeceğiz. Ankara, Cumhuriyet’in başkentidir. Gökçek’in 10 günü kaldı” diye konuştu.


20 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Şafak TERZİ

Suriye’de Yabrud zaferi milattır

RUSYA BAŞBAKAN YARDIMCISI DMİTRİY ROGOZİN:

Tek kutuplu dünya Kırım referandumuyla bitti Rusya Başbakan Yardımcısı Dmitriy Rogozin, Kırım ve Sivastopol’un Rusya ile birleşmesi yönünde başlatılan sürecin tek kutuplu dünyanın sonunun göstergesi olduğunu söyledi

R

usya Federal Savunma Siparişleri Servisi (Rosoboronzakaz) toplantısında konuşan Rusya Başbakan Yardımcısı Dmitriy Rogozin, “Umarım bu gün temel öneme sahip bir gün olacak. Rusya bugün ilk kez tek kutuplu dünyanın sonu geldiğini duyurdu. Üzerine büyük bir sorumluluk aldı” dedi. Interfaks ajansının verdiği habere göre Rusya Başbakan Yardımcısı, Kırım ve Sivastopol’un Rusya’ya geri dönmesinin tarihi bir olay ve “Rus ulusal kimliğinin canlandırılması günü” olduğunu vurguladı. Rus halkının bölünmüş en büyük halk olduğunu, yüzde 17,5’inin Rusya dışında yaşadığını ifade eden Rogozin, “Bugün, büyük bir kısmı, inanılmaz bir cesaret ve dayanışma göstererek ve beraberlik sergileyerek Rusya ile birleşti” diye kaydetti.

Simferopol’de ölümlere yol açan olay provokasyon Rusya ve NATO, Kırım’ın Simferopol kentinde bir Ukraynalı asker ile Kırım güvenlik güçlerinden bir kişinin öldüğü trajik olayı konuşDmitriy Rogozin tu. Konuya ilişkin açıklama yapan Rusya’nın NATO Daimi Temsilcisi Aleksandr Gruşko, “Bu olayı bir provokasyon olarak gördüğümüzü söyledik. Rus askerler bu olaya karışmadı. Kiev’in iddia ettiği gibi Ukrayna askeri üsse saldırı olmadı. Halihazırda olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Suçlular cezadan kaçamayacak” dedi. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in Simferopol’de Ukraynalı askerin öldürülmesi ile ilgili dile getirdiği endişeleri yorumlayan Gruşko, “Bu bağlamda konuyla ilgili spekülasyonlarının kabul edilemez olduğunu ve gerginliği tırmandırdığını düşünüyorum. Bu, özellikle Kiev’de “sıcak kafaların” silaha ve militanları silahlandırmaya çağırdıkları bu ortamda çok tehlikeli” ifadesini kullandı. Gruşko, “Benzer provokasyon-

Kırım’daki referandumda yüzde 93 oranında Rusya’ya katılma kararı çıktıktan sonra halk Sovyet ve Rus bayraklarıyla kutlama yaptı.

sından kimlerin sorumlu olduğunu hatırlatmak isterdik. Budapeşte Bildirgesi’nde Rusya, ABD ve İngiltere, Ukrayna’nın egemenlik haklarının garantörü olma taahhüdünde bulunmuştur.” denildi. Açıklamada, “Bu durumda şu soruyu sormak isterdik: Kiev’deki şiddet ABD’nin ‘tek kutuplu dünya’ hayali sona erdi... olayları sırasında ABD ve AB’nin Ukrayna yönetimine ların tekrarlanması için gereken karşı defalarca dile getirdiği tüm tedbirleri alacağız” diye vur- yaptırım tehditleri, bu garantiguladı. lere nasıl uyuyor? Bu, egemen bir ülkeye karşı ekonomik baskı ‘AB ve ABD’nin Kiev’deki değilse nedir? Batılı elçilerin eylemleri Budapeşte Maydan’daki daimi mevcudiyeBildirisi’ne aykırı’ tine nasıl yaklaşmalıyız? ABD Rusya, ABD ve Avrupa Bir- ve AB’nin, tüm anayasal süreçliği’nin aktif bir şekilde Kiev’deki lere aykırı bir şekilde meydanda darbeyi desteklediğini ve bununla atanan yeni yöneticilerinden Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü farklı olarak meşru seçilmiş devve egemenliğini garanti eden let başkanını yasal ortak görBudapeşte Bildirisi’ni ihlal etti- mediklerine dair açıklamalarını ğini savunuyor. Rusya Dışişleri nasıl değerlendirmeliyiz? Tüm Bakanlığı’nın yaptığı yazılı açık- bunlar, ABD ve AB’nin, Budalamada, “Ukrayna’daki durum peşte Bildirgesi’ndeki yükümbağlamında bazı ortaklarımız, lülüklerine aykırı bir şekilde Rusya Federasyonu’na 1994 Bu- Ukrayna’nın siyasi bağımsızlığı dapeşte Bildirgesi’ndeki yüküm- ve egemenliğine karşı hareket lülüklerine işaret ediyor. Bu bağ- ederek Kiev’deki darbeyi aktif lamda bu yükümlülüklerin ne- desteklediğine bir örnek” diye lerden oluştuğunu ve uyulma- vurgulandı.

8

ğunlaşıyor. Malezya Savunma Bakanı Hishammuddin Hussein düzenlediği basın toplantısında, uçak rotadan çıkmadan önce, pilotlardan kuleye gelen son bildirimin “Tamam, her şey yolunda. İyi geceler” olduğunu açıkladı. Ses kaydınının hangi pilot ait olduğu bilinmese de, bu son telsiz mesajından sonra uçağın sinyalizasyon sisteminin devre dışı kaldığı biliniyor. Şüpheler ise 53 yaşındaki Zharie Ahmad Shah üzerinde yoğunlaşıyor. Ülkenin muhalefet lideri Enver İbrahim’i desteklediği belirtilen Shah’ın eylem olarak uçağı kaçırdığı öne sürüldü.

Batı basınından Ukrayna özeleştirisi!

Alman ve İngiliz yazılı basınında son gelişmelerden sonra süreç boyunca takınılan tavrın açıkça sorgulandığı görülüyor. Almanya’nın önde gelen gazetelerinden Süddeutsche Zeitung, krizin Batı medyası tarafından aktarımı ile ilgili kapsamlı bir makale yayımladı. İngiliz Guardian’dan Antony Loewenstein isimli gazeteci ise “Batı medyasının krizi ele alış biçimi, bazı soru işaretleri yaratıyor” diye yazdı. Bu yazıları bir tür özeleştiri olarak yorumlamak mümkün. Avrupa’nın önde gelen yayın kuruluşlarının bu yönde yazılar yazması krizin Rusya’nın lehine sonlanmasının sonucu olarak değerlendiriliyor. Yine Batı basınında gözlemlenen bu sürpriz tutum, Rusya’nın Kırım hamlesinin yakın gelecekte siyasi dengeleri etkileyeceğinin işareti olarak algılanıyor.

Rusya’nın ‘bir numaralı düşmanı’ öldürüldü Doku Umarov

R Mart Cumartesi günü kaybolan Malezya Havayolları’na ait uçağın parçaları halen bulunmadığı için hergün yeni bir teori üretilmeye devam ediyor. Uçağın 11 Eylül gibi bir saldırı amacıyla pilotlardan biri tarafından kaçırıldığı öne sürüldü. 8 Mart’ta Kuala Lumpur-Pekin seferi yaptığı sırada kuleyle bağlantısı kesilen ve hala bulunamayan Malezya Havayolları’na ait uçağa dair yeni bir iddia ortaya atıldı. Yeni iddia pilotlardan birinin uçağı kaçırma ihtimali üzerinde duruyor. Bu kez iddialar uçağın iki pilotu Zaharie Ahmad Shah ve Fariq Hamid üzerine yo-

*Dr. Bessam

ABU ADBULLAH dr.bessamabuabdullah@gmail.com

S

uriye teröre karşı savaşında üçüncü senesini tamamlamış, dördüncü yılına ve son ilkbaharına adım atmıştır. Bu sene “Ihvan Baharı” faslının Kuzey Afrika coğrafyasından Türkiye’ye kadar geniş bir alanda bittiği ve bu zihniyetin tarihin çöplüğüne atıldığı zaman olacaktır. Çok şiddetli çatışmalar sonucunda Yabrud bölgesi Suriye ordusunun elinde. Terör örgütlerin askeri sevkiyatları ve dış bağlantıları için çok önemli olan Kalamun bölgesinin merkezi olan Yabrud kentinin temizlenmesi Arap medyasında sessizce geçiştiriliyor. Terör örgütleri birbirlerini ihanetle suçluyor. Bu sebeple aralarında müthiş bir kanlı husumet baş gösterdi. Terör gruplarına destek veren Arap hükümetleri gelişmeler karşısında sus pus olmuş. Klasik tehditler ve hamasi söylemler dışında hiçbir şey yapamamanın aczine düşmüşlerdir.

Kırım ve Yabrud

Kayıp uçağın pilotuyla ilgili yeni iddialar

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

usya’nın arananlar listesinde ilk sırada yer alan ayrılıkçı Çeçen isyancıların lideri Doku Umarov’un öldüğü bildirildi. Haberi duyuran Çeçen isyancıların internet sitesi Kavkaz Center, Kafkasya Emirliği’nin lideri Umarov’un ‘şehit olduğunu’ belirtti. Site, “hayatının 20 yılını cihada adayan” Çeçen liderin nasıl yaşamını yitirdiği hakkında ise detaylı bilgi vermedi.

‘Moskova’daki saldırıyı ben emrettim’ Rus yetkililer geçtiğimiz yıllarda birkaç kez Umarov’un öldüğünü duyurmuş, Çeçenler bunu hiçbir zaman doğrulamamıştı. Çeçen lider ise geçmişte, öldürüldüğünün iddia edilmesinden bir-

kaç gün sonra video kayıtlar yayınlayarak sağ olduğunu bildirmişti. Kavkaz Center daha sonra Twitter üzerinden bir de mesaj yayınlayarak, Kafkasya Emirliği’nin liderliğine Doku Umarov’un yerine Ali Ebu Muhammed’in seçildiğini duyurdu. Kafkasya Emirliği son yıllarda Rusya’da düzenlenen çok sayıda saldırının sorumluluğunu üstlenmişti. Bu eylemler arasında 2010’da Moskova Metrosu’nda düzenlenen ve 39 kişinin öldüğü intihar saldırıları ile 2011’de Moskova Havaalanı’nda düzenlenen ve 36 kişinin öldüğü saldırı da vardı. Umarov, Soçi’deki Kış Olimpiyatları sırasında çeşitli saldırılar düzenleme tehdidinde de bulunmuştu.

Yabrud kentinin ordunun eline geçmesinin Kırım’daki gelişmelerle bir alakası var mıdır? Kırım’ın bir halk referandumu sonucu Suriye’nin müttefiki Rusya’ya dâhil olması tarihi bir rastlantı mıdır? Yoksa Ukrayna ve Kırım hadiseleri ile aynı döneme rast gelmesi arasında bir direkt bağlantı var mıdır? Terör gruplarına destek veren ülkeler ve en önemlisi ABD stratejik bir “yenilgi” olarak kabul edilen Yabrud muharebesini nasıl telakki edecekler? Yabrud’ta sağlanan hayati önemdeki askeri zafer ile Rusya’nın ABD ve Batı ile Ukrayna, Kırım ve diğer bölgelerde sürdürdüğü mücadeleden bağımsız değildir. ABD ve müttefikleri, Rusya, Çin, İran, Suriye, Lübnan Hizbullah’ı ve müttefik mukavemet kuvvetlerinin duvarına çok kötü toslamışlardır. Zikrettiğimiz kuvvetlerin sağlayacağı her başarı Suriye sahasına olumlu yansıyacaktır. Suriye sahasında kazanılan her askeri, siyasi başarı uluslararası arenada ABD ve müttefiklerini geriletmeye yarayacaktır. Bu çerçevede Yabrud zaferinin ne anlama geldiğini masaya yatıralım:

Batı için sonun başlangıcı Suriye ordusu ve Hizbullah’ın Suriye-Lübnan hudut bölgesini güvenli mıntıka haline dönüştürülmesi Yabrud zaferi ile büyük bir ilerleme kaydetmiştir. Terör gruplarına Lübnan üzerinden sağlanan askeri destek büyük ölçüde kesilecektir. Bu bölgeden hareketle, askeri ilerleme Suriye’nin diğer bölgelerinde de devam edecektir. Yabrud zaferi, terör grupları arasındaki hilafeti derinleştirmiştir. Büyük bir moral bozukluğu yaşayan silahlı gruplar birbirlerini suçlama dâhil kendi aralarında kıyasıya bir kavga baş göstermiştir. Halkın desteğini tamamen kaybeden bu gruplar Suriye ordusunun halkın büyük bir sevgi ve desteğine haiz olduğunu yaşayarak öğrenmişlerdir. Bu durum moral bozukluğunu derinleştirmiştir. Suriye devletini terör gruplarına destek verip askeri güç kullanarak dize getiremeyeceğini idrak eden ABD, bu gruplarla daha çok ilişki istememektedir. Bu grupları terör sorumlulukları ile yalnız bırakmıştır. Suriye sahasında terör gruplarının uygulamaya koyduğu barbar eylemlerine ortak olmak istememektedir. Bu grupların çoğuna ne kendisi ne de müttefikleri söz

geçirememektedir. Serseri mayın misali olan bu grupları daha çok sırtlanmayı sorun olarak görmektedir. Bölgesel müttefikleri üstlendikleri sorumlukları yerine getirememiş ve bunlara itimat edilemeyeceğini idrak etmiştir.

Suudiler suçluyu buldu: Katar ABD maslahatları gereği “müttefik ve memurlarını” zor durumda da bıraksa her daim geri adımı hesaba katar. Suriye’nin müttefik devletleri ile sağlayacağı anlaşmalara ehemmiyet verir. Çıtayı yükselterek daha çok taviz koparma arzusundadır. Ancak son merhalede her şeyi kaybetme uğruna elini taşın altına koymayacak ve Suriye meselesinde Suriye ve müttefiklerinin dayatacağı çözümü kabul edecektir. Uluslararası arenda terör örgütlerinin hamisi olarak telakki edilen Suudi Krallığı bu algıyı değiştirmek için destek verip kolladığı Müslüman Kardeşler Örgütü, Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) ve El-Nusra terör gruplarını terörist ilan etmiştir. Bu örgütlerin hamisi olarak suçu Katar Krallığına havale etmiş ve Katar’daki büyükelçiliğini geri çekmiştir. Bu yönde karar almaları için Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’e baskı kurmuş ve bunun neticesinde bu ülkeler büyükelçiliklerini Katar’dan çekmişlerdir. Bu gelişmeler, zaten mevcut olan, Suudi-Katar kavgasını derinleştirmiştir.

Rusya asıl hedef olduğunu gördü Katar, bu gelişmeler yaşanırken, İran ile yakınlaşma sinyalleri vermiş ve Suriye meselesinde farklı bir pozisyon alacağının işaretini vermiştir. Katar’ın bu kararı Suudi Krallığının büyük tepki göstermesine sebep olmuştur. Suudi-Katar kavgası ve Suriye sahasındaki yenilgi bu ülkelerden gelen ve Suriye’den kaçabilen teröristlerin ülkelerine dönmelerine yol açmıştır. Körfez ülkeleri dönen teröristler ile ne yapacağını konusunda ciddi bir kaygı taşımaktadır. Rusya, Batı ve ABD’nin sürekli yalan söylediğini, verdiği sözleri yerine getirmediğini, Ukrayna ve Kırım sahasında yaşanılan olaylardan sorumlu olduklarını görmüştür. Esas hedefin Rusya’nın ablukaya alınması ve iç karışıklıklarla kontrol edilmesi olduğunu idrak eden Putin resti çekmiştir. Putin, Suriye sahasında Batı ve müttefiklerinin kaybetmesi için elindeki bütün imkânları seferber etme kararı almıştır. Suriye, Erdoğan hükümeti ve onun üzerinden pazarlanan “Uyumlu İslam” projesini tarihin çöplüğüne atmıştır. Erdoğan hükümetinin yolsuzluk, hukuksuzluk ve ABD’nin kucağında oturan “Müslüman” ile yaşadığı kavga, Türk halkının siyasi sorumluluk üstlenerek bu kuvvetlerden bir bütün olarak kurtulmanın gerekli olduğu bilincini yükseltmiştir.

İran Erdoğan’ı kurtarır mı? Zor durumda olan Erdoğan İran’a büyük bir umut bağlamıştır. İran, Erdoğan’ı “kurtarmak” için telkinlerde bulunmaktadır. Bu telkinlerin işe yarayıp yaramayacağını zaman gösterecektir. Türkiye’nin ulvi maslahatları için köklü bir değişimin gerekli olduğu aşikârdır. Suriye sahasında önümüzdeki aylarda şahit olacağımız büyük başarılar Türkiye’nin istikrarı ve egemenliği için önemli olacaktır. Aynı zamanda Türk halkının kendi ulvi çıkarları için atacağı her olumlu adım Suriye ve bölgeye olumlu yansıyacaktır. Kesin olan Yabrud öncesi ve sonrası tarih olacaktır.

* Şam Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Çeviren: Prof. Dr. Mehmet Yuva

İsrail Suriye’ye saldırdı

İsrail ordusu, savaş uçaklarının Suriye ordusuna ait hedeflere yönelik 4 hava saldırısı düzenlediğini duyurdu. İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada, “İsrail Hava Kuvvetleri, gece yarısından sonraSuriye ordusuna ait hedeflere 4 hava saldırısı düzenledi” ifadesi kullanıldı. Açıklamada, saldırılarda, İsrail devriyesine yönelik saldırıyı kolaylaştıran ve yardımcı olan Suriye ordusunun birlikleri hedef alındığı kaydedilerek, uçakların hedeflerini vurup üslerine döndüğü belirtildi.

İsrail ordu radyosu savaş uçaklarının Suriye ordusuna ait hedeflere yönelik düzenlediği saldırıya misilleme olarak düzenlenmesi muhtemel saldırıya karşı Suriye sınırındaki birliklerin alarma geçirildiğini belirtti.


Hazırlayan: Aysen BEYAZ

20 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

DÜNÜN ÇÖZÜMLERİ Sudoku 2

Sudoku 1

Kakuro 1

Aydınlık

KURULUŞ. 1921

ŞEFİK HÜSNÜ DEĞMER

Kakuro 2

Yıl. 93 Sayı. 2321

VATAN - EMEK - NAMUS

Sahibi Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdür Celal Demirel Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel Yazıişleri Müdürü Ergün Gedek Sorumlu Müdür Murat Şimşek

Kare

Dünya Şafak Terzi Önder Öztürk Erdem Atay Emek Esin Turhan Cansu Yiğit Toplum Özlem Konur Usta Sezim Özadalı Anıl Budak Ceyhun Bozkurt Spor Bilgi İşlem Güven Karakurt Recep Erçin Hayati Asilyazıcı Dağıtım Md.Cumali Karagöllü Ankara İsmet Özçelik İzmir Hayati Özcan Avrupa Beyhan Yıldırım Reklam Müdürü: Kamile Karakadılar Genel Müdür Yardımcısı (Tüzel Kişi Temsilcisi) Metin Aktaş Genel Müdür Yardımcısı (Personel ve İdari) İsmet Öğütücü Genel Müdür Yardımcısı (Baskı ve Teknik) Melih Yıldırım

Haber Koord. Haber Müdürü Haber Md. Yrd İstihbarat Şefi Haber Araştırma Ekonomi Kültür Sanat

Yönetim Yeri. İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No.3/3 Beyoğlu - İstanbul

Tel. 0212 251 21 14 - 15 - 16 Faks. 251 55 06 Ankara Büro Tel. 0312 229 88 45 Faks. 0312 229 88 47 İzmir Büro Tel ve Faks. 0232 489 16 15 Avrupa Tel: 0049 69 25 62 88 73 E-Posta: haber@aydinlikavrupa.eu Adana Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0322 435 92 77 İzmir Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0232 257 69 01

Ankara Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. 35. Cadde Matbaacılar Sitesi No. 11 İvedik-Ankara İstanbul Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Oruçreis Cad. Remzi Özkaya Sok. No.16 Bahçelievler / İstanbul Tel. 0212 655 44 34

Dağıtım. Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş.

Önerileriniz için. halklailiskiler@aydinlikgazete.com www.aydinlikgazete.com Yayın Türü. Yaygın Süreli

Sayısal

Soldan sağa 1. Bir amirin yanında veya emrinde bulunan kimseler Sanayi ile ilgili 2. Madun - Bir kimsenin yararlılığını, yeteneğini gösteren belge 3. İşaret olarak veya çeşitli amaçlarla kullanılan küçük bayrak Kekliğin boynundaki siyah halka İlave 4. Bir dilek şart eki - Maksat, gaye, erek - Topluluk, grup 5. İngiliz kilisesi' ne bağlı olan kimse - Afrikada bir nehir 6. Bir renk - Gelecek 7. Uzunluk - Üzerine şilte serilerek oturmaya veya yatmaya yarayan tahta seki, peyke, sedir 8. Argoda "para", özellikle "kağıt para" - İstek 9. İlkel bir silah - Erkek keçi Cilde yumuşaklık vermek veya dış etkilerden korumak için sürülen güzel kokulu merhem 10. Makine Kimya Endüstrisi (kısa) - ABD'de bir eyalet 11. Yırtıcı bir hayvan - Dört tekerlekli bir kara taşıtı 12. Bayrak - Değişiklik

Yukarıdan aşağıya 1. Eklem, oynak - Hava veya herhangi bir akışkanı bir yerden başka bir yere aktarmaya yarayan makine 2. Yırtıcı bir hayvan - Gündelik tüketim maddelerini perakende olarak satan esnaf 3. Verme, ödeme - Lamba karpuzu - Arapça'da "ben" 4. Bir şeyin meydana getirilinceye kadar mal olduğu değerlerin toplamı - Türk Malı (kısa) 5. Dul kadınlar - Kir izi 6. Bir cetvel türü - Akarsu yatağı Gençliği ve körpeliği kalmamış olan 7. Argoda "giysi" - Yemişlerin yenilen bölümü 8. Sürekli yağmurlardan veya eriyen karlardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su Külhanbeyi bağırtısı - Uğur 9. Uzak - Gümüş veya altın tellerden yapılmış motiflerle süslü 10. Sodyum'un simgesi - Evrensel 11. Kansızlık - Eskrimde kullanılan bir kılıç türü - Baryum'un simgesi 12. İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı - Kullanma süresi

Soldan sağa 1 Rönesans döneminin en büyüklerinden İtalyan ressamı ve mimarı (1483-1573) 8 Anadolu'da kullanılan dövme türü 11 Büyük Britanya'da akarsu 12 Hindistan ve İran'da yetişen hoş kokulu bir pirinç türü 14 Endenozya'nın para birimi 16 Çalışma, meslek 17 Bir yüzölçümü birimi 18 Dingil 20 "... Gündüz Kutbay" (ney üstadı) 22 Ardıç ağacının meyvesi 24 Türk müziğinde bir makam 26 İkiyüzlülük 28 Fas'ın plakası 29 Çorak toprak 31 Güney Kafkasyalı bir halk 33 İki yanı ağaçlı, doğrusal, geniş yaya caddesi 35 Bağışlama, mazur görme 36 Göz 37 Anahtar 39 Eyere alıştırılmamış binek hayvanı 41 İçki mahzeni 43 Köpeklerin boynuna takılan tasma, boyunduruk 45 Beyaz 46 Haşin, kaba 48 Mavi 49 Çocuğu olan kadın 50 Lütesyum'un simgesi

51 Yarı efsanevi Yunan masalcı 53 Dul kalan kadının sadakatini göstermek üzere kendini kurban etmesi şeklinde bir Hindu geleneği 54 Yunanistan' ın başkenti 55 Şeytani, ifritçe niyet, kötü düşünce Yukarıdan aşağıya 1 Hırvatistan'da bir liman kenti 2 Şikar 3 Gemilerde kürek çekmeye veya ağır işlerde çalışmaya mahkum edilen kimse 4 Mezopotamya panteonunda tüm tanrıların babası ve kralı olan gök tanrısı 5 Din-devlet ve yönetim işlerini birbirinden ayrı tutan, dini kuruluşların yetkisi dışında kalan 6 Lümen (kısa) 7 Kimononun üstüne takılan, biçimi ve boyutu cinsiyete, yaşa, mevkiye ve bölgeye göre değişen, bir düğümle birleştirilen geniş ipek kuşak 8 Doktor (kısa) 9 Kılaptan ipekle işlenmiş, kalın ve iri desenli bir tür kumaş 10 Kolay kanmayıp başkalarını kandırabilen, açıkgöz 13 Cinsiyet 15 Parça ya da ezme et ya da sakatata çeşitli harçlar katılarak hazırlanan bir şarküteri ürünü

19 Hükümdar 21 "... Kaptan" (ressam) 23 Ağızdan dolma toplarda, barutu ateşlemek üzere topların kuyruk kısımlarında hazne üzerine ağız otu konması için açılmış delik 25 Daha çok radyo için hazırlanmış, genellikle güldürü niteliğinde kısa oyun 27 İridyum'un simgesi 28 Delikli tahta üzerinde taşlarla oynanan bir oyun 30 And Dağları'ndaki yüksek otlaklara verilen ad 32 Bir dönem Fransızca sözcüklerle konuşmaya özenen çevrelerde "memnun oldum, tanıştığımıza sevindim" anlamında kullanılan bir sözcük 34 Bir resmi sulandırılmış renklerle boyama ya da gölgeleme biçimi 36 Kekliğin boynundaki siyah halka 38 Bir acı ünlemi 39 Gelecek 40 Din inanç ve ibadet kuralları 42 İnatçı 44 Unlu tanelerin suda kaynatılıp bulamaç kıvamına getirilmiş durumu 47 Fizik, kimya, matematik ve biyolojiye verilen ortak ad 49 İsviçre'de bir nehir 52 Fas'ta bir ırmak 53 Bir dilek şart eki


20 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Murat ŞİMŞEK

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Mizah dergilerinde bu hafta

Basının iflası

Alo Mustafa da ‘montaj’ dedi

Basında 20 yılını dolduran bir gazeteci olarak, bu durumdan fevkalade utanç duyuyorum. Sizden, gazete alıp TV haberi seyreden herkesten, özellikle bu mesleğe yeni başlayan ve heves eden genç arkadaşlarımdan, hepimiz adına özür diliyorum. Çünkü kimse; hiçbir medya patronu, hiçbir yönetici, hatta zamanında sesini çıkarmamış hiçbir gazeteci masum değil. Bakmayın siz rotayı yeni değiştirenlere... Çoğu, meslek etiğiyle çelişen, basın özgürlüğünü hiçe sayan durumun pekala farkında olup bu düzenin bir parçası olmaktan rahatsızlık duymuyordu. Ancak gözden çıkarılınca sesleri çıktı. Önce Roboski felaketi... Sonra Gezi protestoları, Türkiye basının iflas ettiğini zaten gösterdi. 17 Aralık’tan sonra da cemaatçiler ve destekçisi gazeteciler isyan bayrağını çekti. Geçmiş olsun. Oysa çok önce, meslektaşlarımız birer birer işinden olurken Başbakan’ın gözüne girebilmek için yarışıyorlardı. Bazıları “her şeye rağmen işimizi yapabiliyoruz demek ki durum o kadar vahim değil” derken, suda ısıtılan kurbağa misali, gerçekleri çok geç fark ettiler. Mehveş Evin - Milliyet

İktidarın medyaya yönelik baskılarını gösteren ses kayıtları birbiri ardına yayınlanıyor. Erdoğan’ın ardından yandaş medya yöneticileri de ‘montaj’ diyerek kendilerini ‘aklama’ derdinde düştü

T

ayyip Erdoğan’ın Habertürk yöneticisi Fatih Saraç’ı arayıp emir verdiği ses kasetlerinin ardından Star Gazetesi Medya Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu ile arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtları internette yayınlanmıştı. İlahiyatçı yazar Hidayet Şefkatli Tuksal’ın, Erdoğan’ı eleştiren yazısından sonra gerçekleşen görüşmede Erdoğan, Mustafa Karaalioğlu’na sert tepki göstererek Tuksal’ı neden hala gazetede tuttuğunu sorguluyor, “Yazılarını yayınlamaya mecbur musunuz” diyerek azarlıyordu. Karaalioğlu ise “Olacak şey değil, haklısınız efendim. Yanlış oldu, o bizim gündemimizde” diyerek, Erdoğan’dan özür diliyordu. Erdoğan ile Karaali arasında geçtiği iddia edilen bir başka ses kaydında ise, Erdoğan’ın Star gazetesi başyazarı Mehmet Altan’ın görevine son verilmesi için talimat verdiği anlaşılıyor. 2011 yılınca geçen görüşmede Erdoğan, Altan’ın kendi yazılarını cımbızlayarak yazdığını iddia ederek, “gereği neyse uzatmadan yapılmalı” talimatı veriyordu. Ses kaydının yayınlan-

masının ardından katıldığı bir televizyon programında iddiaları değerlendiren Mehmet Altan, Başbakan Tayyip Erdoğan’a tepki gösterdi.

‘Saçma sapan konuşursan eleştiririm’ Altan’ın açıklamalarının satırbaşları şöyle: -Sen genel yayın müdürüne telefon edip yazar hakkında ne yazıp yazamayacağını nasıl söylersin. -Aynı şekilde Çevik Bir’in Sabah gazetesinde patronla görüşüp, “ordu rahatsız bunu atın” dediğini biliyorum. Peki bizim Başbakan’ın, Çevik Bir’den farkı ne? -Ben Başbakan’ın sevdiği şeylerimi yazmak zorundayım. Doğru bir şey yaparsa kutlarım, yanlış bir şey yaparsa eleştiririm. -Ona bir

şekilde biat edilecek, ne söylerse söyleyecek. O Ak Partilileri de öyle alıştırdı... -Saçma sapan konuşursan eleştiririm. Bu benim zaten iktisat mesleğim. Sen ne rahatsız oluyorsun, doğru dürüst, mantıklı konuş. -Hani ileri demokrasiydi, özgürlüklerdi. Herkes istediğini yazıyordu, haktı hukuktu. Laf ola beri, gele...

‘Montaj’ dedi Mustafa Ka-

Alo Fatih, Alo Ferit, Alo Nermin

Fatih Saraç

Ferit Şahenk

raalioğlu, 24 TV’de Murat Çiçek ile Melih Altınok’un konuğu oldu. Karaalioğlu, Tayyip Erdoğan’ın kendisini Mehmet Altan ve Hidayet Tuksal’ın kovulması için aradığı iddia edilen telefon görüşmelerini “Net söylüyorum konuşma montajlanmış” sözleriyle yalanladı. Karaalioğlu sözlerine şöyle devam etti: “O konuşmaların aslı astarı yok. Kesilmiş, montajlanmış, başbakan medyaya baskı yapıyor imajı oluşturulmak isteniyor. Beni başbakan aramıştır. Başka siyasiler de aramıştır. Bize taleplerde bulunurlar. Bizim işimiz o talepleri değerlendirmektir. Ne başbakan benden istedi atılmasını, ne de ben başbakan istedi diye attım.”

Mustafa Karaalioğlu’nun ses kaydından önce Tayyip Erdoğan’ın Fatih Saraç ve Ferit Şahenk’le gerçekleştiği iddia edilen ses kayıtları ortaya çıkmıştı. Erdoğan’ın “Alo Fatih”le arasındaki son görüşmede, “bundan sonra beni aramayacaksın” dediği ortaya çıkmıştı. Fatih Saraç ve Fatih Altaylı arasında geçtiği iddia edilen bir başka ses kaydında ise anket manipülasyonu gözler önüne serilmişti. Fatih Altaylı ses kaydını inkar ederek “montaj” demişti. Erdoğan daha önce Habertürk’te “Alo Fatih” hattını kabul etmiş, yayınlara Fas’tan müdahale ettiğini itiraf etmişti. Tayyip Erdoğan’la NTV’nin sahibi Ferit Şahenk arasında geçtiği iddia edilen ses kaydı, geçtiğimiz günlerde yayınlanmıştı. Erdoğan, Şahenk’ten Yiğit Bulut’a program yaptırmalarını istemişti. Bir başka kayıtta ise Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan, NTV Genel Yayın Yönetmeni Nermin Yurteri’yi arayarak Yolsuzluk Operasyonu yayınlarından duydukları rahatsızlığı dile getirmişti.

Metehan Demir programa çıkmadı

Egemen Bağış ile Metehan Demir’e ait olduğu iddia edilen ses kaydı sonrası, Metehan Demir programa çıkmadı. Hafta için her gün saat 09:00’da CNN Türk’de Parametre programına yorumlarıyla katılan Metehan Demir dün canlı yayına çıkmadı. Demir Twitter hesabından yaptığı açıklamada Tayyip Erdoğan gibi tapelerin montaj olduğunu iddia etmiş ve yayınladığı ayetle cevap vermişti.

T.C. MERS N 7. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2012/11114 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Mersin İl, Yenişehir İlçe, 2258 Ada No, 1 Parsel No, BAHÇELİEVLER Mahalle/Mevkii, Mersin İli Yenişehir İlçesi Bahçe Mahallesi, 2258 ada, 1 parsel üzerinde kurulu, 18/2400 arsa paylı D blok, 6. Kat, 12 nolu Mesken Yenişehir Belediye Belidiyesinin 1/1000 ölçekli imar planı dahilinde ve konut alanındadır. Taşınmaz üzerinde zemin + 12 katlı site mevcuttur. Yenişehir Belediyesi, Bahçelievler Mahallesi, 1829 Sokak, Gökçel Ekinci Sitesi D blok, 6. kat, 12 nolu dairedir. 18. Caddeye yakın konumdadır. Site içerisinde her katta 2 daireli, Asansörlü bloklar mevcuttur. Çevresi tamamen yapılaşmış durumdadır. Mersin lisesinin kuzey kısmındadır. Yenişehir Belediyesinin tüm alt yapı hizmetlerinden yararlanmaktadır. Ulaşım sorunu yoktur. Mevcut Daire, Güney, Kuzey ve doğu cephelidir. Dairenin alanı 200,00 m2 dir. Daire olarak 3 oda, 1 Salon, 3 balkon, mutfak ve diğer kısımlardan oluşmaktadır. Dairenin giriş kapısı çelik ve panjurlu, iç kapılar Amerikan sitili hazır panel kapı, pencereler alüminyum esaslı, zemini seramik kaplı, duvarları alçı sıvalı ve saten boyalıdır. Mutfak dolabı ve tezgahı mevcuttur. Elektrik ve suyu mevcut olan daire kullanılır durumundadır. Adresi : Bahçelievler Mahallesi 1829 Sokak, Gökçel Ekinci Sitesi, D blok Kat:6/12 Mersin/YENİŞEHİR Yüzölçümü : 8.346.00 m2 Arsa Pay : 18/2400 imar Durumu : Yenişehir Belediyesinin 1/1000 ölçekli imar planı dahilindedir. K ymeti : 160.000,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : Tapu kaydındaki gibi. 1. Sat Günü : 12/05/2014 günü 10:00 - 10:10 arası 2. Sat Günü : 09/06/2014 günü 10:00 - 10:10 arası Sat Yeri : Mersin 7. İcra Müdürlüğü - null null / null

Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi. KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2012/11114 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 07/03/2014 BASIN: 17542 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... 08.00 Semra Topçu ile Güne Başlarken

10.00 Ezgi Değirmencioğlu ile Haber Saati 14.00 Öğleden Sonra

10.00 Ezgi Değirmencioğlu ile Haber Saati 14.00 Öğleden Sonra 17.00 Akşam Haberleri

17.00 Akşam Haberleri 19.00 Halk Ana Haber 19.35 Hakan Aygün Analiz 20.00 Murat Gezici ile Gezici Anket 00.00 İsmail Dükel ile Günsonu

19.00 Halk Ana Haber

Haber

07.30 Uyan Türkiye 10.00 Keyifli Sabahar 12.00 Yereli Yönetenler 13.00 Haber 13 13.45 Türk Filmi 15.00 Bahar’la Güzel Şeyler 17.15 Yereli Yönetenler 18.30 Ana Haber 19.30 Cem İbadeti 21.30 İkrar Yolu 23.30 Zerre 00.00 Belgesel

11.30 Gündemin İçinden 13.30 Söz İstanbul’da 14.20 Habercinin Saati 15.30 Dünyadan Haberler 17.30 Ekonomi Haberleri 18.00 Spor Haberleri 18.30 Günce 20.00 Ana Haber 21.00 Birebir 21.30 Bizim Türküler 23:00 Belgesel 23.30 İslam ve İnsan

09.00 Parametre 10.20 Spor 11.00 Karşı Gündem 12.00 Bugün 16.00 Dünya Hali 16.30 Paranın İzi 16.45 Afiş 18.00 Ana Haber 19.30 360 Derece 20.45 Aykırı Sorular 21.30 Dört Bir Taraf 23.30 Burada Laf Çok

10.00 Haber Merkezi 11.00 Haber 12.00 Haber Merkezi 14.00 Günün İçinden 14.20 İl İl Seçim Nabzı 16.25 Seçim Aktüel 17.00 Akşam Haberleri 18.15 Gece Gündüz 19.05 Adaylar Konuşuyor 20.00 Ana Haber 22.00 Napoli-Porto 23.00 Gece Bülteni

09.00 Doktorum 11.00 Mutfağım 12.15 Gün Arası 15.00 Evim Şahane 17.00 Arka Sokaklar 18.50 Koca Kafalar 19.00 Ana Haber 19.50 Spor 20.00 Boynu Bükükler 22.30 Arkadaşım Hoşgeldin “Eğlence”

06.45 Bugün 09.00 Beni Affet 10.00 Melek 12.00 En Güzel Bölüm 12.30 Aşkın Bedeli 14.30 Soframız 15.30 Küçük Kadınlar 16.30 En Güzel Bölüm 17.00 Beni Affet 19.00 Ana Haber 20.00 Aramızda Kalsın 22.45 Kardeş Payı

08.30 Yeni 1 Gün

07.00 Galaksi Rehberi

10.00 Her Şey Dahil

08.40 Aramızda Kalsın

12.00 Gülben

12.00 Özge ile Yeni Hayat

08.40 Sen de Gitme 08.35 Seçmenin Sesi 10.00 Anne Elimi Tutsana 11.15 İyi Şeyler 11.30 iyi Fikir 13.25 Elde Var Hayat 14.35 Aileler Yarışıyor 16.20 Zengin Kız Fakir Oğlan 18.40 Seçmenin Sesi 19.00 Haber 22.50 Süper Baba 00.10 Film: Bisikletçi

12.00 Haber 12.35 Haber Kameramanı 13.35 Gündem 14.00 Haber 15.30 Haber Özet 16.35 Bin Kişiye sordUK 17.10 Dünya Turu 18.30 Açık Büfe 19.50 Kuklagiller 20.00 Ana Haber 21.00 Ömür Dediğin 23.05 Reçetesiz Hayat

09.00 Haber 10.00 Haber Ajanda 12.00 Haber Masası 13.00 Gün Ortası 14.40 Ekonomide Görünüm 15.00 Güne Bakış 16.40 Ekonomide Görünüm 17.00 Akşam Haberleri 18.00 Akşam Raporu 20.00 Televizyon Gazetesi 21.00 Teke Tek Özel 23.00 Neyim Var Ne Yapalım

09.30 Gündem Özel 11.00 Nazım Usta ile Mutfak Keyfi 12.30 Parantez 13.30 Film 15.00 Hong Gil Dong 16.00 Hayat ve Sağlık 16.30 Safa Geldiniz 19.00 Sporaktif 19.30 Ana Haber 20.15 Hong Gil Dong 21.30 Hayat ve Sağlık 22.30 İrfan Vakti

07.00 Geri Sayım 10.00 Piyasa Ekranı 12.00 Finans Cafe 14.00 Piyasaya Bakış 14.30 İş Dünyasından 16.00 Kapanışa Doğru 17.30 Son Baskı 18.30 Monsters vs. Aliens 19.00 The Simpsons 20.00 How I Met Your Mother 21.00 Person of Interest 22.00 Film: Hotel Rwanda

10.00 Taht Oyunları 11.00 Kanun ve Düzen 12.00 Ellen Show 13.00 Hayallerinin Peşinde 15.00 Dallas 16.00 Ellen Show 17.00 Hayallerinin Peşinde 19.00 Kanun ve Düzen 20.00 Ellen Show 21.00 CSI: NY 22.00 The Tonight Show 23.00 Family Guy

14.00 Film: Hıçkırık 16.00 Adını Feriha Koydum 17.45 Pepee 18.15 Ana Haber

14.30 Anlatacaklarım Var 17.00 Komedi Dükkanı 18.40 Survivor Panorama

19.15 Büyük Risk

20.15 Film: Merhaba Dünyalı

20.00 Güldür Güldür Show

22.15 Saba Tümer’le Bu Gece

22.15 Fatih Harbiye

23.45 Survivor Panorama

06.45 Çalar Saat 10.00 Doktorlar 11.30 Babam Sınıfta Kaldı 12.30 Yemekteyiz Anadolu 14.30 Unutma Beni 16.30 Esra Erol’da Evlen Benimle 19.00 FOX Haber 19.30 Deniz Yıldızı 20.45 Çocuklar Duymasın 21.45 Umutsuz Ev Kadınları 23.00 Umutsuz Ev Kadınları

09.00 Bir Bulut Olsam 13.00 Menekşe ile Halil 15.10 Hanımın Çiftliği 17.20 Ejder Avcıları 18.10 Kobra Takibi 19.10 BKM Mutfak 20.00 Fırıldak Ailesi 20.20 BKM Mutfak 21.30 Film 23.30 Ah Biz Kadınlar

19.35 Hakan Aygün Analiz 20.00 Murat Gezici ile Gezici Anket

07.00 Kahvaltı Haberleri

21.00 Uğur Dündar İle Halk Arenası

13.00 Kızlar ve Anneleri

00.00 İsmail Dükel ile Günsonu Haber

16.00 Zahide ile Yetiş Hayata

10.00 Müge Anlı ile Tatlı Sert

15.00 Alemin Kralı

19.00 atv haber 20.00 Kurtlar Vadisi Pusu 23.15 Dosta Doğru


Hazırlayan: Ece KIRBAŞ

20 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Festival ‘Umudun Peşinde’ başlayacak

Marquez’den veda mektubu

Y

akalandığı lenf bezi kanseri nedeniyle sağlık durumu kötüleşen ve inzivaya çekilme kararı alan Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez, sevenlerine veda mektubu yolladı. İşte büyük yazar Gabriel Garcia Marquez’in veda mektubu: “Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm. Eşyaların maddi yönlerine değil anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye boyunca ışığı yitirdiğimi düşünürdüm. İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır. Başkaları durduğu zaman yürümeye devam ederdim. Başkaları uyurken uyanık kalmaya gayret ederdim. Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı dondurmanın tadından zevk almaya bakardım. Eğer Tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir, sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım. Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve güneşin göstermesini beklerdim. Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh resimleri çizer, Benedetti şiirleri okur ve serenatlar söylerdim. Gözyaşlarımla gülleri sular, vücuduma batan diken-

lerinin acısını hissederek dudak kırmızısı taç yapraklarından öpmek isterdim. Tanrım bir yudumluk yaşamım olsaydı... Gün geçmesin ki, karşılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim. Tüm kadın ve erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer birer ikna ederdim. Ve aşk içinde yaşardım. Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış olduğunu anlatırdım. Çünkü insan aşkı bırakınca yaşlanr. Çocuklara kanat verirdim. Ama uçmayı kendi başlarına öğrenmelerine olanak sağlardım. Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile değil unutma ile geldiğini öğretirdim. Ey insanlar! Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim. Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden, dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim. Yeni doğan küçük bir bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu kendisine sonsuza dek kelepçeyle mahkûm ettiğini öğrendim. Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim pek işe yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim. Mutsuz bir şekilde... Artık ölebilir miyim?”

87 yaşında olan Kolombiyalı dünyaca ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez’in mektubu farklı dillere çevrilip, internet üzerinden yayına verildi.

İstanbul Film Festivali’nin biletleri 22 Mart Cumartesi sabahından itibaren satışa çıkyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, onuncu kez düzenlenecek festival bu yıl 5 Nisan’da başlayacak

H

er yıl yaklaşık 150 bin izleyiciye ulaşan İstanbul Film Festivali’nde bu yıl sinemaseverleri, 20’nin üzerinde bölümde 200’ü aşkın filmin yanı sıra usta sinemacıların katılacağı söyleşiler, atölye çalışmaları ve sinema dersleriyle dolu iki hafta bekliyor.

Aleksey German’ın tüm filmleri festivalde Sinemaseverler, 2013 ve 2014’ün nitelikli yapımlarından sinemanın klasiklerine, usta yönetmenlerin başyapıtlarından Sundance ve Berlin Film Festivallerinde prömiyerleri yapılan eserlere, belgesellerden çocuk filmlerine uzanan bir yelpazedeki programı takip edebilecekler. Festival, klasikleşmiş bölümlerinin yanı sıra 2014 yılına özel bölümleriyle de ses getirecek. Türkiye sinemasının 100. yılı için hazırlanan “Bu İkiliye Dikkat”, 2014 yılında kutlanan Polonya-Türkiye arası diplomatik ilişkilerinin tesisinin 600. yıldönümüyle ilgili kutlamaların kültür programı çerçevesinde hazırlanan “Polonya Canlandırma Sineması” ve Marin Karmitz’in kurduğu prodüksiyon şirketi MK2’nün 40. yılı şerefine hazırlanan

‘Umudun Peşinde’ filminin başrol oyuncusu Judi Dench. “MK2-40. Yıl” festivalin heyecan verici projelerinden... Yalnızca altı film yapmasına rağmen, Rus sinemasının dünyadaki önemli temsilcilerinden biri olan, adı çoğu zaman Tarkovski’yle birlikte anılan Aleksey German’ın tüm filmleri festival kapsamında izleyiciyle buluşacak. Festivalde ayrıca Türkiye sinemasının 100. yılı vesilesiyle, Balkanlar’ın ilk sinemacıları Yanaki ve Milton Manaki’nin restore edilen filmlerinin tamamı gösterilecek. Türkiye’den sinemacıları uluslararası profesyo-

VİZYONDAKİLER.. VİZYONDAKİLER.. VİZYONDAKİLER..VİZYONDAKİLER..

Türk sinemasının geleceği aranıyor

İ

stanbul (Erkek) Lisesi, 11 yıl önce düzenlemeye başladığı Liseler Arası Kısa Film Yarışması’nı 2014’te de kaldığı yerden tüm hızıyla devam ettiriyor. Yarışma, Türkiye’de düzenlenen ilk liseler arası kısa film yarışması olma özelliğine sahip. Geçen yıl Türkiye’nin dört bir yanından toplam 95 filme ev sahipliği yapan yarışma, bu yıl daha çok gence ulaşmayı amaçlıyor. Yarışma, öğrencileri genç yaşta sinemaya yöneltiyor ve onlara sinema sevgisi kazandırmayı hedefliyor, bu sayede Türk sinemasının geleceğine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Kısacası, Türk sinemasının geleceğini arıyor! Sinema çevreleri tarafından büyük beğeni toplayan “İstanbul Lisesi Liseler Arası Kısa Film Yarışması”, genç yönetmen adaylarına güzel

fırsatlar tanıyor, gençlerle ustaları bir araya getiriyor ve tüm liseli gençleri kısa film çekmeye davet ediyor. Yarışma jürisinde; Selim Evci, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Araş. Gör. Dr. Tonguç Sezen; oyuncular Ahmet Mümtaz Taylan, Özge Özberk, Bennu Yıldırımlar yer alıyor. Jüri değerlendirmesi sonucunda birinci seçilen filmin yönetmenine HD kamera, ikinciye dijital fotoğraf makinesi, üçüncüye IPOD ve mansiyon olarak DivX DVD oynatıcı gibi çeşitli ödüller verilecek. Yarışma sonuçları, genç sinemacı öğrencilerin ustalar ile bir araya geleceği ve ödüllerin sahiplerini bulacağı 5 Haziran 2014 Perşembe gecesi yapılacak olan Ödül Gecesi’nde açıklanacak.. Yarışmanın son katılım tarihi ise 2 Mayıs 2014.

Eskişehir Devlet Hastanesi’nde doktor olarak çalışan Pınar, bir geceyarısı başhekimlikten aldığı görevle bir hapishaneye gönderilir. Bu büyük hapishanede, muhalefetteki örgütlerin önemli kademelerindeki siyasi tutuklular bulunmaktadır ve bu tutuklular hapishane yönetimini ve adalet sistemini protesto etmek için 1 aydır açlık grevi yapmaktadırlar. Hapishane yöneticileri ve Vizyon tarihi: 21 Mart 2014 Adalet Bakan- Yönetmen: Ömer Leventoğlu hapishaneye lığı çalışanları Oyuncular: Nazmi Kırık, Ezgi çağırıldığı gün Çelik, Gıyasettin şehir, Bilal Bututukluları sevk tutuklular sevk edip hapisha- lut, Erdal Ceviz edilmek üzereneyi kapatarak Yapım: 2013 - Türkiye dir. Pınar’dan olayı basına dubeklenen tek şey, bürokratik yurmadan örtbas etmenin peengelleri aşmalarına yardımcı şindedir ve Doktor Pınar’ın olacak bir imzadır.

Sait Maden Bursa’da anılıyor Ş air, çevirmen, yayıncı, ressam, fotoğrafçı ve grafik tasarımcısı Sait Maden, TÜYAP 12. Bursa Kitap Fuarı’nda düzenlenen bir söyleşiyle anılıyor. Fuar etkinlikleri kapsamında Sis Çanı ile Broy Yayınevi’nin ortaklaşa düzenlediği “Şiirin Yeryüzü Tanığı” başlıklı söyleşinin konuşmacıları; Aydınlık gazetesi yazarları, şair Seyyit Nezir ile şair Mecit Ünal. 17.30-18.30 saatleri arasında Çekirge Salonu’ndaki söyleşiyi Aydan Ay yönetiyor. 1931’de

33. İstanbul Film Festivali, 4 Nisan Cuma akşamı yapılacak açılış töreniyle başlayacak. Törenin hemen ardından Frears’in, son filmi “Umudun Peşinde” (Philomena) festivalin açılış filmi olarak gösterilecek. 19 Nisan Cumartesi akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılacak kapanış ve ödül töreninde ise Altın Laleler ile festi-

Biletler satışa çıkıyor Sinemaseverlerin her yıl merakla beklediği etkinlik 33. İstanbul Film Festivali’nin biletleri 22 Mart 2014 Cumartesi günü 10.00’dan itibaren satışa çıkıyor. Biletler Biletix satış noktalarında, hizmet bedelsiz olarak Atlas ve Rexx Sinemalarında açılacak ana gişelerden alınabilecek.

İ

Kapanış, ödüllü filmle

valin diğer ödülleri açıklanacak. Törenin ardından Uluslararası Yarışma’da Altın Lale Ödülü’nün sahibi olan film kapanış filmi olarak gösterilecek.

Sinemanın usta isimleri Ankara’da buluşuyor

‘Hazine Avcıları’ ‘Mavi Ring’ (The Monuments Men)

Vizyon tarihi: 21 Mart 2014 Ünlü aktör, bir grup tarihçi ve Yönetmen: George Cl ooney sanat uzmanın bir yönetmen ve Oyuncular: Matt Damo n, Ge- araya gelmesiyle yapımcı Ge- orge Cl ooney, Cate Blanchett , oluşan ekip, Naziorge Cloo- Bill Mu rray, John Goodman ney’nin yöler tarafından ele Yapım: 2014 - ABD netmenliğigeçirilen ve her an ni üstlendiği yok olma tehlikefilm, İkinci Dünya Savaşı dösiyle karşı karşıya olan önemli neminde geçiyor. Romandan sanat eserlerini kurtarmaya çabeyazperdeye uyarlanan filmde, lışıyor.

neller ile bir araya getiren “Köprüde Buluşmalar”ın dokuzuncusu da yine festival kapsamında yapılacak.

Çorum’da yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Sait Maden, 13 yaşındayken şiir yazmaya, 18 yaşında ise Fransızcadan çeviriler yapmaya başladı. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nü bitiren Maden, hazırladığı kitap kapakları, afişler ile grafik tasarımları ve şiirleri dışında Baudelaire, Lorca, Neruda, Aragon, Paul Éluard, Mayakovski gibi şairlerden çevirdiği şiirlerle de tanınıyordu. Sait Maden Haziran ayında aramızdan ayrılmıştı.

ki yıl önce kurulan CAVA (Cinema and Audio Visual Arts) Enstitü 4’üncü döneminde beş farklı atölyeyle Ankaralı sinemaseverlerle buluşuyor. Deniz Çakır, Mert Fırat, Pelin Esmer ve Tayfun Pirselimoğlu gibi ünlü isimlerin ders vereceği atölyeler, 10 Nisan-15 Haziran tarihleri arasında etkinliğe açık. CAVA Program Yönetmeni Tufan Taştan’ın yürütücülüğünde “Bir Film Yaratmak” sinema atölyesi ile senaryodan kurguya, film dilinden sinematografiye, sinemanın bilgisine, tekniğine ve anlamına dair teorik süreç, pratik olarak film yapımcılığı; “Behzat Ç.” ve “Cinayet” dizilerinin senaristlerinden Birol Tezcan’ın yürütücülüğündeki “Düşten Kağıda” senaryo atölyesi ile “anlatının söze, sözün kağıda” dönüştüğü süreç; senaryo yazarlığının tüm serüveni ve sinema ve senaryo atölyelerinin danışmanlığını yapacak olan Pelin Esmer ve Tayfun Pirselimoğlu’nun deneyimleriyle film yapımına dair pratik süreç anlatılacak. Katılımcılar, usta oyuncular Deniz Çakır ve Mert Fırat’ın danışmanlığında, Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçısı Murat Çidamlı yürütücülüğündeki “Kameraya Oynamak” oyunculuk atölyesi ile dünyaca ünlü senaryolar eşliğinde pratik çalışmalarla ısınıp, oyunculuğun teorik birikimini uygulamalı olarak kamera önünde öğrenebilecekler. “Muhsin Bey”, “Mum Kokulu Kadınlar”, “Arabesk”,

“Düttürü Dünya” gibi sinemamızın önemli filmlerinin görüntü yönetmeni olan Aytekin Çakmakçı yürütücülüğündeki “Görüntünün Dili” atölyesi ile uygulamalı olarak çalışmalar yapılacak. Türkiye’nin önemli sinema dergilerinden Altyazı ve SineCine dergilerinin yayın kurullarının koordinasyonunu yapacağı ve Doç. Dr. Ahmet Gürata, Prof. Dr. Seçil Büker, Prof. Dr. Ruken Öztürk, Prof. Dr. Nejat Ulusay, Gürsel Korat, Senem Aytaç ve Fırat Yücel gibi usta sinema yazarlarının yürütücülüğündeki “Sinema Okur Yazarlığı” eleştiri atölyesi de dünya sinemasında bir gezinti sunacak. Yapım-eki’nin proje tasarımıyla Ankara’da akademi dışı alternatif bir sinema enstitüsü olarak kurulan CAVA (Cinema and Audio Visual Arts) sinemanın merkezini Ankara’ya taşımaya devam ediyor. CAVA Enstitü, Kavaklıdere’deki yeni adresinde katılımcılarına film gösterimleri, okumaları, workshop’lar ve proje geliştirmeleri için uygun bir ortam sunuyor. Kontenjanı sınırlı olan 4. dönem sinema atölyeleri için son başvuru tarihi 10 Nisan 2014.

T.C. STANBUL ANADOLU 16. CRA DA RES TA INIRIN AÇIK ARTIRMA LANI 2014/310 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 14/03/2014 (İİK m.114/1,114/3) * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir.

1. hale Tarihi 2. hale Tarihi hale Yeri

: 04/04/2014 günü, saat 10:00 - 10:10 aras . : 21/04/2014 günü, saat 10:00 - 10:10 aras . : BARBAROS MAH.EVREN CAD.BA ARAN SK.NO.6 ATA EH R/ STANBUL- null null / null

No

Takdir Edilen De eri TL.

Adedi

KDV

Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri)

1

55.000,00

1

%18

34HD8169 Plakalı, 2011 Model, CITROEN Marka, JUMPER Tipli, BEYAZ RENKLİ 16+1 KAHVE RENK KOLTUKLU KLİMALI MUHTELİF YERLERİNDE ÇİZİKLER MEVCUT

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

BASIN: 18011 (www.bik.gov.tr)


20 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Sema SEZEN

Halkın sazı, halkın sözü Halk ozanları, vatan ve milletin değerlerini aşındıran düzen siyasetçileriyle hiç barışmadıkları gibi en sert ve ağır eleştirileri yine onlar yöneltmişti

T

arih boyunca yaşadıkları dönemlerde toplumun en yalın dili olma özelliğini taşıyan halk ozanlarının kendilerine göre ayrı bir yeri vardır ama tüm halk ozanlarının buluştuğu ortak yer, kendilerini var eden halkın gönlüdür. Halk ozanları değişen yaşam koşulları ve değer yargıları karşısında her ne kadar gerileme yaşamış olsa da halk kültürünün vazgeçilmez simgelerinden birisi olma özelliğini günümüze kadar korumuştur. Halkın en yalın dili olan ozanlar, toplumdaki olumlu/olumsuz gelişmeleri sesine ve sözüne konu ederken, sistem eleştirisinde daha etkili olmuşlardır. Çünkü; ozanlık geleneğinde doğa sevgisi, vatan sevgisi, hak ve halk sevgisi de vardır. Ozanlar, âşıklık geleneği icabı hiçbir konuda herhangi bir siyasi figürü bire bir muhatap almaz ve tartışmaya girmez. Onlar için tartışmak, atışmak demektir ve muhatap kabul etmeleri için karşılarına sazınızı ve sözünüzü alarak çıkmanız gerekmektedir.

İnsanlığın sözlü mirası Âşıklık geleneğinde sazlı, sazsız, doğaçlama, yazarak ya da birkaç özelliği birden taşıyıp geleneğe bağlı şiir söyleyenlere âşık, bu söyleme biçimine âşıklık, âşıkları yönlendiren kurallar bütününe âşıklık geleneği denir. Bir toplulukta eskiden olmalarından ötürü saygın tutulup kuşaktan

halk ozanları Murat Çobanoğlu, Âşık Reyhani, Şeref Taşlıova daha çok halk hikâyeleri ve şiirini devam ettirirken, Afşinli halk ozanı Mahzuni Şerif, toplumsal ve siyasi konuların yanı sıra protest şiirlerle halkın sorunlarını dile getirmiştir.

‘Yuh, yuh soyanlara’ lenektir diyebiliriz. UNESCO tarafından “İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Kültürel Mirasının Başyapıtları” listesinde yerini alan âşıklık geleneğinin temsilcileri olan halk ozanları, ezilmişlik ve yoksulluk içinde yaşadılar; fakat yine de halkın, ulusun değerlerinden yana tavırlarını sürdürdüler. Bu yüzdendir ki halkın değerlerini aşındıran düzenin siyasetçileriyle hiç barışmadıkları gibi en sert ve ağır eleştiriler yine onlardan geldi. Âşıkların anayurdu olan Doğu Anadolu’nun yetiştirdiği ve ilk başta akla gelen

Âşık Murat Çobanoğlu, Kars

Ne demek efendim bey ve amele Fakir soymak yakışır mı kemale Rüşveti hak bilip her dakka hile Yapıp yapıp kafa çektim ise yuh Yuh yuh soyanlara soyup kaçıp doyanlara İnsana kıyanlara yazık şu uyuyanlara Âşık Mahsuni Şerif

Murat Çobanoğlu; “Yirminci asrın sonuna kaldık / Kızı ana-oğlu baba bilmiyor / Meyhaneler doldu cami boşaldı / Hafız namaz, hoca dua bilmiyor.” Âşık Reyhani ise “Vücut bir camidir vicdan seccade / Onun bunun çıkarına seremem” şeklinde din üzerinden eleştiri getirirken, Şeref Taşlıova; “Biri büyük asker, büyük kumandan / Biri Anadolu, Biri Atatürk” dizeleriyle Anadolu’yu ve Atatürk’ü işaret etmiştir. Âşık Mahzuni Şerif’i diğer halk ozanlarından ayıran özelliği ise demokratik ve sosyalist mantığı, geleceğin en tutarlı terbiye kalıpları olarak muhafaza etmesidir. 1971 yılında yazdığı “Yuh, Yuh”un üzerinden kırk üç yıl geçmesine rağmen bugün günümüz Türkiye’sini anlatan yegâne türkü özelliğini taşımaktadır. Yuh türküsüne “Benim kimlere yuh çektiğimi, ait olduğum sınıf belirleyecektir” şeklinde bir de girizgâh yapan Mahzuni Şerif’in dizeleriyle tüm ozanlarımızı analım ve yazımızı bitirelim.

2014 PEN Şiir Ödülü Refik Durbaş’a verilecek P

EN Şiir Ödülü, bu yıl Refik Durbaş’a verildi. 21 Mart Dünya Şiir Günü nedeniyle şair Refik Durbaş’a ödülü, Cuma akşamı saat 19.00’da İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde yapılacak olan törenle verilecek. PEN Yazarlar Derneği’nin yaptığı açıklama: “Hayatını emeğin özgürleşmesine adayan ve geniş Türkçe yelpazesiyle özgün bir şiir oluşturan Refik Durbaş’a 21 Mart Dünya Şiir Günü bağlamında bir şükran ifadesi olarak PEN Şiir Ödülü’nü sunmaktan kıvanç duyuyoruz.” 2014 Dünya Şiir Günü Bildirisi, Refik Durbaş’ın tarafından yazılacak.

Refik Durbaş’ın kaleme aldığı 2014 Dünya Şiir Günü Bildirisi:

töreninden Asena Ödül u yg u D N E 2014 P

Kendisi de dahil hayata itirazdır. Kendisine de karşıdır, itirazına da.. . Savaşa karşı, ama kavganın yanında . Barışa, özgürlüğe, vicdana taraftır. Yolsuzluk, rüşvet yoktur defterinde. Var oluşu baş eğmeyi reddinde. Montaj, dublaj, kumpas bilmez. Yazıldığı gibi yaşar anadilinde.

PEN Duygu Asena Ödülü Ayrıca, PEN Duygu Asena Ödülü, Taksim Dayanışması Sekreteri ve Mimarlar Odası üyesi Y. Müh. Mimar Mücella Yapıcı’ya verildi. Ödül töreni, Tiyatro Karnaval’da yapıldı. Tarık Günersel Dünya Yazarlar Birliği PEN’in edebiyatın bütün dillerde özgürce gelişmesi, ifade özgürlüğü ve dünya barışı için 1921’den beri mücadele verdiğini hatırlattı ve bazı tahliyelere rağmen PEN üyesi

Muharrem Erbey ile başka pek çok aydının yıllardır tutuklu olduğuna dikkat çekti. 2014 PEN Duygu Asena Ödülü, Gezi Parkı Direnişi’nde simge olan değerli çevreci ve insanca

hayat savunucusu mimar Mücella Yapıcı’ya; baskıya, şiddete, gerilime karşı durması, doğa ve insan hakları bilinci ile önemli katkılarda bulunması nedeniyle verildi. 2012’de ödüle değer görülen

Ayşe Berktay cezaevinde olduğu için ödülünü alamamıştı. Tutukluluğu sona erdikten sonra, serbest bırakılan Ayşe Berktay’a gecikmiş olan ödülü, 2014 ödül sahipleriyle birlikte verildi.

Edebiyatın isyankâr edepsizi, Dünya halklarının ortak sesidir. Düş ve gerçek, aşk ve karasevda Bir de kendisi dışında her şeydir. Şiir, şiirden başka bir şey değildir .

Leyla Gencer anısına konser

İzmir’de ‘Madama Butterfly’ operası TURGAY OĞUZ İzmir Devlet Opera ve Balesi (İZDOB), 20 Mart 2014 Perşembe günü saat 20.00’de Elhamra Sahnesi’nde Giacomo Puccini’nin ölümsüz eseri “Madama Butterfly” adlı üç perdelik operasının prömiyerini gerçekleştirecek. 19. yüzyıl sonlarında Japonya’nın Nagazaki kentinde başlayan ve bir Amerikan subayı ile bir Japon kızının aşkının anlatıldığı “Madama Butterfly”, John Luther Long’un “Madame Butterfly” adlı romanından alın-

Ekrem KAHRAMAN

İşin Öteki Yüzü

kuşağa iletilen kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar olarak ifade edilen âşıklık geleneği, diğer kültür değerlerinde olduğu gibi belirli bir işlevi yerine getirmek, bir ihtiyacı karşılamak üzere geleneksel kültürün yarattığı değerdir. Âşıklık geleneği, halk edebiyatında usta-çırak ilişkisinin bozulmadığı tek ge-

VEYSEL BOĞATEPE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

mıştır. Aytaç Manizade’nin sahneye koyduğu Madame Butterfly’da, orkestrayı şef Tulio Gagliardo ve Tolga Taviş dönüşümlü olarak yönetecek. Koro şefliğini Nadezhda Mileva’nın yaptığı operanın, dekor ve kostümlerini İsmail Dede, ışık tasarımını Oktay Kanca hazırladı. “Madama Butterfly”da rol alan sanatçılar arasında: Birgül Su Ariç, Burçin Çilingir Savigne, Derya Kırcalı Gürlük, Sevinç Demirağ, Lorenzo Mok Arranz, Oğuz Çimen, Serkan Taylan, Fırat Yalçınkaya, Cengiz Sayın bulunmaktadır.

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), şef Sascha Goetzel yönetiminde, 20 Mart 2014 Perşembe (bugün) saat 20.00’de, Lütfi Kırdar Uluslararası Konser ve Sergi Salonu’nda; uluslararası üne sahip sopranomuz Leyla Gencer anısına her yıl düzenlediği özel konserlerden birini daha verecek. Programda yer alan Puccini’nin ünlü Tosca Operası’nın konser versiyonu, yurtiçi ve yurtdışından solistlerle birlikte seslendirilecek.

Leyla Gencer (10 Ekim 1928-10 Mayıs 2008)

Son 10-15 yıldır Türkiye’nin birliğinden, dirliğinden sorumlu, yetkili, görevli olanlar meğerse öylesine bir “gaflet ve dalâlet” halindelermiş ki kabul edilebilir gibi değil. Ergenekon tertipleri süreci de gösterdi ki meğerse koca koca genelkurmay başkanları, siyasi parti genel başkanları, -İşçi Partisi ve devrimci cumhuriyetçiler hariç- sözde sol, komünist, demokrat, sosyal demokrat partiler, üniversiteler, yargı kurumları hatta bu ülkenin başbakanı ve bakanları bile aslında ne olduğunu ve muhtemel sonuçlarını birazcık bile öngörememişler. Aradan ancak 6 yıl geçtikten sonra işlenen toplumsal, milli cinayetin bir nebze olsun samimi ya da samimiyetsiz- farkına varmış gibi görünseler de yarım yamalak. Başta Aydınlık olmak üzere başından beri bütün bu olanlar sürekli yazıldı, yazılıyor biliyorsunuz. Ben bugün sizlere hemen üst karşı yamacımızda yaşanan ve “turuncu devrim” gelgitleriyle göz göre göre boğulup öldürülen Ukrayna meselini yazayım en iyisi. Ama bu ibret verici meselin ideolojik zemininde bir yün yumağı gibi düşüncesizce karşılıklı atılıp durulan sözüm ona çağdaş düşüncenin, sanatın, kültürün bir enstrüman gibi kullanılarak ülkenin altının nasıl oyulup çökertildiğini yazayım. Koskoca bir ülkenin cumhurbaşkanları, başbakanları Kuçma’sıyla, korsan CD satışıyla ticarete atılan ve sonrasında gaz endüstrisinde birden zengin bir oligarka ve “dünyanın en güçlü 3 kadınından biri” haline dönüştürülmüş Timoşenko’suyla, Yuşçenko’suyla, Yanukoviç’iyle 20 yıllık bir süreçte özelleştirmelerle nasıl birer vahşi oligarklar haline geldiklerini hatırlatayım. Birisinin partisinin adı: Tüm Ukrayna Anavatan Birliği Partisi, diğerininki Bizim Ukrayna Partisi, öbürününkü ise Bölgeler Partisi. İsimlere dikkat edin. Bunlar bile simgesel olarak asıl kavganın ideolojik trajedisinin koordinatları durumunda aslında. İddialarına bak, hep birlikte geldikleri yere bak: Bölünüp parçalanmış, çökmüş bir ülke. Türkiye’deki siyasi çevrelerde ne yazık ki Ukrayna’nın da daha 1990’lı yıllardan itibaren özellikle George Soros tarafından kurulan vakıflar kanalıyla -tıpkı Gürcistan’da olduğu gibi- çağdaş sanatı destekleme bağlamı üzerinden kurulan ideolojik bir örgütlenme ve dönüşüme tabi tutulmuş bir ülke olduğu pek bilinmiyor. Tıpkı Arap Baharı teraneleri gibi turuncu devrim, turuncu devrim deniliyor ya işte bu sözde devrimlerin yıkıcı ideolojik zeminlerini bu vakıflar kanalıyla aktarılan paralarla örgütlenen sözde çağdaş düşünce, sanat örgütlenmeleri, etkinlikleri oluşturdu yıllarca. Siz Kiev’deki Maidan’ı ne sanıyorsunuz? Sadece silahlı çatışma, siyasi direnişle salt bir özgürlük arayışı mı? Bizdeki “yetmez ama evet”çi AKP değişimcileri hatırlayınız. Bir de sonlarını elbette... Ukrayna da tıpkı Türkiye gibi uzunca bir süredir aynı neoliberal küresel cendereye alınmış durumdaydı. Olan oldu. Entrikanın, hırsızlığın, yolsuzluğun, hukuksuzluğun, kanın, siyasi yanılgının ve basiretsizliğin bini bir para. Fakat bedeli daha da ağır olacak göreceksiniz. Bizdeki ErdoğanKılıçdaroğlu-Bahçeli üçgenindeki gibi Yuşçenko-Yanukoviç-Timoşenko çatışması da adım adım gelen siyasi bir intihardı aslında. Sonuç ortada. ABD’si, AB’si de bu sonuçtan stratejik mevziler, çıkarlar kapmaya çalışan leş kargaları. Peki, bütün bu olanlardan ve gelinen noktadan sadece cumhurbaşkanları, başbakanlar, siyasi partiler mi sorumlu? Bu ülkenin hiç mi aydınları, entelektüelleri, sözüm ona çağdaş sanatçıları, yazarları, üniversiteleri vb. yok? Olmaz olur mu? Onlar da oralara angaje olma ve pay kapma savaşındalar ne yazık ki! Sözde çağdaş sanatçılar, çağdaş sanatı “diplomatik bir geçiş izni” olarak kullanan küreselleşmeye angaje sözde küratörler, sanat yazarları, sponsor neoliberal küresel para babaları, şirketler ile Ukrayna’nın yeni sermayedarları yeni oligarklar. İşin bir de bu yüzü var. Gelecek yazımda size onlardan birini anlatacağım.

‘Don Giovanni’ operasının galası Antalya Devlet Opera ve Balesi, 20 Mart 2014 Perşembe (bugün), saat 20.00’de Haşm İşcan Kültür Merkezi’nde Mozart’ın dünyaca ünlü operası “Don Giovanni”nin gala gösterimini yapacak. Artem Makarov’un yöneteceği orkestra eşliğinde; Umut Tarık Akça (Don Giovanni), Burcu Bükem Kuru (Donna Elvira), Seda Arıcı (DonBurcu Bükem Kuru na Anna), Engin Suna (Leporello), Aslı Ayan (Zerlina), Ümit Tekinay (Masetto), Toygarhan Atuner (Comendatore) rolleri paylaşıyor.


Hazırlayan: Fırat KORSAN

20 MART 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

SARI-KIRMIZILI TARAFTARLAR KÖTÜ OYUNUN FATURASINI İTALYAN HOCAYA KESTİ

YETER ROBERTO MANCİNİ YETER!

da hoca hoca OO da bu da da bu hoca! hoca! Roberto Mancini’nin Chelsea maçındaki rahat tavırları şaşkınlık yarattı. Galatasaraylı taraftarlar sosyal medyadan, İtalyan hocanın takım 2-0 gerideyken ayaklarını üst üste koyarak oturduğunu ve gülümseyerek sanki her şey yolundaymış gibi etrafını izlediğini belirtti ve bunun Galatasaray’a yakışmadığı görüşünde birleşti. Bu davranışlar akıllara Mancini’nin selefi Fatih Terim’in maç içinde nasıl da farklı davrandığını getirdi. Taraftarlar, Terim’in her zaman kanter içinde kaldığını, her pozisyonda heyecanlandığnı ve takımı umursadığını gösterdiğini belirtti.

Galatasaray, Chelsea karşısında 2-0 mağlup olarak Şampiyonlar Ligi’nden elendi. Sarı-Kırmızılılar maç boyunca etkisiz olmanın yanı sıra son derece ruhsuz bir görüntü sergiledi. Taraftarlar, bu görüntünün Galatasaray’a yakışmadığı görüşünde de birleşti

G

alatasaray, Şampiyonlar Ligi’nden elenmenin üzüntüsünü yaşıyor. Sezon başında bütün planlarını bu kupa üzerine kuran Sarı-Kırmızılı ekipte bu mağlubiyet şok etkisi yarattı. Maç sırasında futbolcuların ve teknik heyetin vurdumduymaz, bitse de gitsek şeklindeki tavırları taraftarı kızdırdı. Galatasaray’a gönül verenler sosyal medyada son derece ağır ifadeler kullanarak teknik heyeti ve futbolcuları eleştirdi. Muslera ve Melo dışındaki bütün futbolcuların kötü oyunu ve isteksiz tavrı mağlubiyetin hazırlayıcısı oldu. Bu seviyede böyle bir tavır kesinlikle kabul edilemez. Galatasaray adına böyle nemli bir maçta futbolcuların isteksiz, ruhsuz ve vurdumduymaz olması, bir otorite boşluğuna işaret eder. Bu anlamda hesap sorulacak kişi, takımın teknik sorumlusu olan Mancini. İtalyan hocanın futbolcularına uyması, taktik anlamda birçok yanlış yapması ve neredeyse istediği bütün transferler yapılmasına rağmen takımın istenen oyunu ortaya koyamaması taraftarın sabrını taşırıyor. Taraftarlar, “Fatih Terim takımın başında olsaydı, kesinlikle bu duruma düşmezdik” diyerek tepkilerini ortaya koyuyor. Terim’in takımda

gönderilmesi, büyük bir otorite boşluğuna yol açtı ve bu boşluk, Mancini tarafından doldurulamadı.

Elde var Türkiye Kupası Şampiyonlar Ligi’nden elenen G.Saray, ligde de maç fazlasıyla 5 puan geride. Bu da elde

kalan tek hedefin Türkiye Kupası olduğunu gösteriyor. Ancak, taraftar bu kupanın da geleceğinden emin değil. Chelsea maçında sergilenen oyun birçok G.Saray sevdalısını endişeye düşürdü. Böylesine ruhsuz bir takımın kupa kazanamayacağını düşünenlerin sayısı hiç de az değil.

Drogba: Drogba: Beni Beni unutun unutun

Ayrıca, Sarı-Kırmızılılar bu sene ligde hiç istikrarlı bir görüntü sergileyemedi. Özellikle deplasman karnesi büyük bir takım için son derece kötü olan Galatasaray’ın ikincilik şansı da tehlikede. Şu an maç eksiğiyle lider olan Fenerbahçe’nin cezası, ikinci olan takımın Şampiyonlar Ligi gruplarına direk

Galatasaray’ın yıldız golcüsü Drogba, Chelsea maçının ardından açıklamalarda bulundu. Kötü oynadıklarını dile getiren Drogba, “Burada önemli olan şey Şampiyonlar Ligi’nin dışında kalmış olmamız. Daha iyi oynayabilridik. Çok hata yaptık. Devler Ligi’nde oynamak çok zor. O maçta, o golü

Wesley için Brezilya tehlikede! Hollanda basını, Chelsea karşısında Sneijder’i izlemeye giden Louis van Gaal’ın oyuncunun performansından memnun kalmadığını yazdı. Haberlerde, Fransa ile oynanan hazırlık maçında iyi bir performans göstermediğini ifade eden tecrübeli teknik adam oyuncusunun son durmunu hakkında bilgi almak için stattaki yerini aldığını ancak, Sneijder’in oyunu sonrası hayal kırıklığı yaşadğı ifade edildi. Öte yandan Sneijder’in takımı beklemeden İstanbul’a döndüğü öğrenildi.

katılmasını sağlıyor. Ancak, Galatasaray bu sırayı da alamayabilir. Zira, deplasman karnesi son derece kötü ve Beşiktaş hiç de yabana atılacak bir takım değil. Velhasıl, sezon başında Şampiyonlar Ligi’nde yarı final hedefleyen Sarı-Kırmızılılar bu hale geldi. Bunun sorumluları derhal taraftara hesap vermeli! yemeseydik farklı olabilirdi. Takım hala genç. Gelecek sezon umarım farklı olur” dedi. “Gelecek sezon senin takımdaki durumun ne olacak?” sorusunu yanıtlayan Drogba, “Bu konuda konuşmak istemiyorum. Bu bir takım oyunu. Ben önemli değilim. Önemli olan taraftarlar. O yüzden beni unutun. Bugün alınan sonuç önemli” şeklinde konuştu.

QPR tesislerinde idman Galatasaray, Chelsea maçının ardından Londra’da kalarak dün Queens Park Rangers Kulübü’nün tesislerinde bir çalışma yaptı. Maçta forma giyen oyuncular rejenerasyon çalışması yaparken, diğer grup ısınmanın ardından mini sahada çift kale maç ile çalışmayı tamamladı. Galatasaray, dün akşam saatlerinde İstanbul’a döndü. Kayserispor maçının çalışmaları bu sabah başlayacak.

‘Mancini gidiyor mu?’ İngiliz gazeteciler, Roberto Mancini hakkında şok bir iddiada bulundu. “Chelsea, Eto’o ve Cahill sayesinde Galatasaray’a darbe vurdu” başlığını kullanan The Guardian, Chelsea’nin Avrupa’da ayakta kalan son İngiliz kulübü olduğuna vurgu yaptı. Chelsea’ye övgüler yağdıran İngiliz basınının yaptığı gözlemlere göre, Roberto Mancini’nin İstanbul’u terk ederek İngiliz futboluna geri dönebileceğini yazdı.

51 milyonluk serüven Galatasaray Şampiyonlar Ligi’ne veda etse de bu sezon UEFA’dan toplamda kasasına 17.1 milyon avro koydu. Katılma parası olarak 8.6 milyon avro alan Aslan, performans havuzundan 2.5 milyon avro kazandı. Gruptaki 2 galibiyet ve 1 beraberliği için 2.5 milyon avro daha kazanan G.Saray, Chelsea ile çıktığı son 16 maçı için ise 3.5 milyon avro daha kazandı. Bu rakamlar toplamda 51.5 milyon TL’yi yakaladı.

Kartal 111yaşında

Pazar te ’ 0 0 : 4 1

Antrenmanı ziyaret eden bir anaokulunun öğrencileri, teknik heyet ve futbolculara çiçek verip fotoğrafı çektirdi.

İyi ki doğdun ARSLANLI YOL ‘ADALETE FENER YAK’ACAK! BEŞİKTAŞ Beşiktaş’ın 111. kuruluş yıldönümü, Vodafone Arena’da düzenlenen törenle kutlandı. Törene Başkan Orman, Yönetim Kurulu Üyeleri, tüm kurullarınbaşkan ve üyeleri ile tüm branşlarıdan sporcular ve teknik kadrolar katıldı. Açılış konuşmasını yapan Orman, “Beşiktaşımızın 111. yılı kutlu olsun” dedi ve şunları söyledi: “Kulübümüzün bu denli büyüyüp Türkiye’nin en büyük camiası olmasında emekleri olan değerli büyüklerimizi sevgi ve saygıyla anıyoruz.” Yapımı devam eden stat ile ilgili de konuşan Orman, “Bu stat Beşiktaşlıların alın terleriyle yapılıyor. 30 Ağustos’a yetiştirmeye çalışıyoruz. Planladığımız gibi çalışmalar sürüyor” diye konuştu.

Emre Güral geri döndü Trabzospor’da Fenerbahçe maçı öncesi kalbinde ritm bozukluğu tespit edildiği için tedavi için Ankara’ya giden Emre Güral’ın sağlığına kavuştuğu bildirildi. Uzun süredir takımdan ayrı kalan Emre Güral, dün basına kapalı olarak gerçekleştirilen Kasımpaşa maçının hazırlıklarına katıldı. Antrenman öncesi takım arkadaşları ile hasret gideren Emre’nin Kasımpaşa maçında oynaması beklenmiyor.

Şahin’in idolü Hami! Trabzonspor’un Kasımpaşa’dan transfer ettiği forvet Şahin Aygüneş, “Çocukluğundan beri Hami Mandıralı’yı örnek alarak büyüdüm. İdolümdü. Onunla tanışmak benim için rüya gibiydi” dedi.

Sivok veda ediyor Yıldırım’dan Başbuğ’a davet Türk ordusuna kumpasa karşı adalet talebini meydanlarda haykıran Vardiya Bizde Platforiçin mu’unun da pazar günü Anıtkabir’de, adalet için yüş yürü dev de e TGB’y yer alacağı bildirildi. davet geldi. Öte yandan, Aziz Yıldırım da, Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ’u arayarak, pazar günü Anıtkabir’e davet etti.

LEVENT AK / ANKARA ncülüğünü Fenerbahçelilerin yaptığı, ancak bütün kulüplere gönül vermiş taraftarların da formalarını giyip destek vereceği büyük Anıtkabir buluşması bu Pazar gerçekleşecek. Kampanya, sosyal medyada büyük yankı uyandırırken, buluşmaya ev sahipliği yapacak olan Ankara Fenerbahçeliler Derneği, dev eylemin ha-

Ö

zırlıklarını bütün hızıyla sürdürüyor. F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve kulübün bütün yönetim kurulu üyelerinin de Anıtkabir’de hazır bulunacağı etkinliğe, yurt içi ve yurt dışında faaliyet yürüten bütün taraftar dernekleri, derneklerin çatısı altında oluşturulan taraftar grupları, bazı sivil toplum örgütleri ve çağrıda yer alan ‘adalet’ talebini benimseyen diğer takım taraftarlarının da aralarında bulunacağı yüzbinlerce yurttaşın katılması bekleniyor.

Beşiktaş, Tomas Sivok ile yollarını ayırmaya hazırlanıyor. 2009 yılında İtalya’nın Udinese takımından vatandaşı Zapotocny ile birlikte transfer edilen Sivok, 6 yıldır SiyahBeyazlı formayı giydi. Yeni sezonda farklı defans oyuncuları almayı planlayan teknik heyetin, Sivok’u göndermeyi düşündüğü ifade edildi.


20 MART 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Cenk ÇINAR

G Yıldırım, Baykan ve sağlık

G

eçtiğimiz pazar günü Fenerbahçe’nin Dereağzındaki Lefter Küçükandonyadis tesislerindeki Sporcu Sağlık Merkezi’nin açılışı vardı. Biraz gecikmeli de olsa yetiştim. Fenerbahçe Sporcu Sağlık Merkezi Direktörü sevgili kardeşimiz Asım Baykan’nın mutluluğundan ağzı kulaklarındaydı. Gerçekten mükemmel bir yer olmuş. İçinde neredeyse yok “yok”. Şöyle anlatayım, bir adım ötesi artık tam teşekküllü hastane. Çok uzun süredir Fenerbahçe’nin takım doktorluğunu yapan Baykan bu konuda yani Takım doktorluğu konusunda Amerika’da eğitim almış. Bilirsiniz Fenerbahçe’de bir iş yapılacağı zaman öncelikle Başkan Aziz Yıldırım ile yöneticileri inandırmak gerek. İşin en zor taraflarından biri budur, ondan sonrasını Fenerbahçe’nin dinamiği ve becerikliliği halleder. Bu soruyu sordum sevgili Baykan’a. İnanmayacaksınız ama işin en kolay yanı bu olmuş, anlattı. “Konu Fenerbahçe olunca günde yaklaşık 50 sporcuya hizmet verilmesi gerek. Bu ayda 1500 tedavi hizmeti demek. Hastanelere ve tedavi merkezlerine gönderilen futbolcular için verilen parayı hesap edin. 3-5 aylık gider ile Fenerbahçe’ye kendi merkezini kazandırmış olduk. Bunu anlattığım Fenerbahçe Sayın Başkanı Aziz Yıldırım ile yöneticiler sağolsunlar bizleri desteklediler ve yüreklendirdiler. Sonu böyle gördüğümüz gibi mükemmele yakın oldu. Umarım bunu daha da ileri götürürüz.”

alatasaray, Morinho’nun takımı Chelsea’ye elendi. 20 yenilmesi bir şey değil, futbol bu elenmek de var, elemek de, kötü oynamak da iyi oynamak da... Ama Real Madrid’ten 6 gol yerken bile Chelsea karşısında olduğundan çok daha yürekliydi sarı kırmızılılar. Yani özellikle Avrupa maçlarında oynadığı yürekli futbolunu bildiğiniz Galatasaray’a ne olduğunu doğrusu merak etmemek elde değil. Bir değişim rüzgarının

onları bu hale getirdiğine inanmak zor. Önce Muslera’ya değinmek gerek. Neredeyse bazıları tarafından dünyanın en iyi kalecisi ilan edilecek. Ama yediği goller tam acemilik işiydi. O düzeyde ve ustalıkta bir kaleci daha 3. dakikada öyle gol yerse takım arkadaşlarının oyundan düşeceğini bilmeliydi. Eldivenlerinin ortası delikti herhalde, top oradan geçti. İkinci gole gelince,

Salih için doğru yöntem Okuyanlardan hatırlayanlar olacaktır. Fenerbahçe’nin gözde çocuğu Salih Uçan konusunda birkaç kez burada yazdım. Onu kazanmanın yolunun Aykut Kocaman’ın uygulamalarından geçtiğini belirttim. Doğrusu, zaman gösterdi ki, davranışlar alaturka olunca, karşılığı da öyle alıyorsunuz. Yani Salih’in davranışlarının da beklendiği olgunlukta olmadığı bilgileri gelmişti. Dün gördüğüm bir haber beni umutlandırdı. Öyle ya, daha 20 yaşında, oynamadığı alt kategori Milli takımmımız kalmadı. Neredeyse rekor sayıda. Bu elbette ki, Avrupalıların gözünden de kaçmamıştı, teklifler ve talipler birbiri ardına sıralanıverdi. Başkan Aziz Yıldırım öyle arabesk değildir. Gerekli görürse, hem Fenerbahçe’nin, hem

futbolcunun menfaatini düşünür, gereğini yapar. Bu kez de öyle yapmış. Ama tam sarı lacivertlilerin çıkarına ve babaca. Teknik Direktör Ersun Yanal ile konuşmuş. Sonra birlikte sık sık Salih ile konuşup nasihat etmeye başlamışlar. Bazan kulak çekmişler, bazen sırtını okşamışlar. Sonuç ortada, Salih’in yeniden yükselen perfırmansı var. Şimdi iş daha fazla dakika almasına geldi. İnanın, gözlerimle görüyorum, Fenerbahçe zorlandığı anlarda oyuna Meireles ve Salih girerlerse pas yüzdesi birden artıyor, Sarı lacivertliler orta alan ile forvet arasını yakınlaştırıp karşı kaleyi daha fazla zorlamaya başlıyorlar. Salih’in yaptığı kötülere değil iyi şeylere baktığınızda onun kıymetini daha iyi anlayacaksınız.

SPORDA HALK PAZARI

Çilek değil yürek gerek

Phil Jackson’a başkanlık

Onur BELGE onurbelge@aydinlikgazete.com

mahalle takımlarında bile kalecilik öğretilirken, topun ortaya değil, yana yumruklanması veya çelinmesinin mutlaka gerekli olduğu ağabeyler tarafından “uygun” bir dille anlatılır. Rakibinin ayağına indirirsen, İngilizvari golü yiyiverirsin. Sonrasında da takımın ne morali kalır, ne de atak yapma isteği. Düşünün ki, bu işi yapmak görevi, yani arkadaşlarını yüreklendirmek ve hırslandırmak görevi, gayrı resmi yaşını bilmiyorum. Ama resmi yaşı 36 olan Drogba’dan bekleniyor. Yani

sayın Ünal Aysal’ın deyimiyle “Çilek”ten. İşte Galatasaray’ın sayın başkanının anlayamadığı konu bu. Maçları “Çilekler” değil, “yürekler” kazanır. Bakın geriye bakalım, o efsanevi kadroda Okan, Suat, Ümit, genç Emre Belözoğlu, Bülent Korkmaz, Hakan Ünsal, Arif Erdem, Hakan Şükür çilek miydiler, yoksa yürekleriyle oynayan kahramanlar mıydı? Hagi’yi bir kenara ayırın ve tabloya bakın. Sneijder, Drogba, Telles, Selçuk, Chedjou ve de diğerleri. Fazla söze gerek yok bence.

Avni Aker’i basmak ! Hemen söyleyeyim, Trabzonspor’a verilen 6 maçlık ceza insafsızlıktır. Evet, Fenerbahçe maçında tribünler doğru şeyler yapmadı. Ama sahaya da girmedi. Tamam, özellikle başkanlarının kışkırtmasıyla eline geçeni sahaya yağdırdı. Ama sahanın içinde futbolcuların birbirlerine davranışı normal ölçülerin asla dışına çıkmadı. Pazartesi günü, birlikte Meltem TV’de programa çıktığımız Mustafa Kahraman açıkladı. Verilen 6 artı 1 maçlık ceza Trabzonluları çok kızdırmış. Avni Aker Stadı’nı kapıları kırıp basacaklarmış. İşte bu hiç olmaz. Yörelerinin ürünü Kisarna köpüklü maden suyu gibi maşallah bizim mübarek Trabzonlu dostlar. Akılları sıra Federasyonun kararını

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

tanımayacaklar ya... Bakın kardeşler, bilen bilmeyene anlatsın. Yapmayın, etmeyin. Bana göre de verilen kapatma cezası çok fazla. En fazla 2 artı 1 olmalıydı. Üstelik böyle olunca “ Bak, Galatasaray maçı da böylece aradan çıkıyor” dedikoduları da önlenirdi. İnşallah konu sadece söylentide kalır, Trabzon’un akil adamları konuya el koyar. Taraftarlara Sivas maçını örnek gösterirler. Her zaman söylediğim gibi, Trabzonspor sahanın içinde oynadığı zaman, mükemmel işler yapıyor. Çıkmayın yeşil çimler dışına, bırakın olayları akışına. Size sürekli kin, nefret, düşmanlık pompa edenleri silin atım bordo mavililerin hayatından. Gökeceksiniz her şey daha iyi olacak.

Amerikan Ulusal Basketbol Ligi’nin (NBA) efsane antrenörlerinden Phil Jackson, New York Knicks’te başkanlık görevine getirildi. Takım sahibi James Dolan’ın kulübün resmi internet sitesinde yer alan açıklamasında, Knicks’te başkanlık için Phil Jackson ile anlaşıldığı duPhil Phil Jackson yuruldu. Başkan olarak basketbol takımını ilgilendiren tüm kararlarda Jackson’ın söz sahibi olacağı açıklanırken, Steve Mills’in de genel menajerlik görevine devam edeceği aktarıldı.

Fener avantaj peşinde

Euroleague Top 16 turu E Grubu 11. hafta maçında Fenerbahçe, OAKA’da Panathinaikos ile karşı karşıya gelecek. Grupta 10 maçta 5 galibiyet, 5 yenilgi ile 5. sırada bulunan temsilcimiz, İstanbul’da 7772 mağlup ettiği rakibini deplasmanda da mağlup ederek olası puan eşitliğinde ikili averajda Yunan temsilcisine üstünlük sağlamak istiyor. Yoncalar’a 4 sayı farkla bile yenilse ikili averajda rakibine üstünlük kuracak Sarı-Lacivertliler, 5 sayının üzerinde mağlup olursa bu avantajı rakibine kaptıracak.

Arjen Robben uzattı

Bayern Münih, Arjen Robben ile sözleşmesini 3 yıl daha uzattı. Münih forması ile 2 Bundesliga Şampiyonluğu, 1 Şampiyonlar Ligi, 1 Süper Kupa ve Kıtalararası Kupa kazanan Robben sözleşmesinin uzatılmasından sonraki mutluluğunu verdiği açıklama ile dile getirdi. Robben “Bayern ile çok başarılı bir 5 sene geçirdim ve şimdi 3 yıl daha burada olacağım. Amacım Bayern Mühih ile daha fazla kupa kazanmak” dedi.


Hazırlayan: Sezim ÖZADALI

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Narmanlı Han ölüme terk edildi Narmanlı ailesi 2001 yılında Han’ın yüzde 15’ini Yapı Kredi Koray İnşaat’a satıldı. Şirketin planları ailenin ve çeşitli kuruluşların planlarıyla ör-

u n n ‘ ’ H u u lğ 20 MART 2014 PERŞEMBE

zur’u

Beyo

KURULUŞ 1921

tüşmeyince 2008’de hisseler geri alındı. Fakat varisler hanı ölüme terk etti. 2014’te Narmanlı Han, Erkul Kozmetik’in sahibi Mehmet Erkul ve Eteksan Tekstil’in sahibi Tekin Esen’e satıldı.

yardım çığlıkları atıyor SEZİM ÖZADALI / EZGİ HOTALAK

Dükkânlar boşaltıldı, han yalnızlığa mahkûm edildi. Narmanlı eski günlerine döndürülmek istesense de nafile. Han yardım çığlıkları atıyor her gün binlerce kişiye, ‘AVM, olmak istemiyorum’ diye

İ

stanbul’a gelenler bilir. Beyoğlu’nun incisi İstiklal Caddesi’nin sonuna doğru bir huzur kaplar insanı. Tünel’e yaklaştığında Narmanlı Han tüm tarihiyle sanki bir şeyler fısıldar insanın kulağına. Han artık fısıldamıyor, yardım çığlıkları atıyor. Görmüş geçirmiş, iki yüz yıla dayanan tarihinde 3 büyük sanatçıya kapısını açmış Narmanlı Han. Akasya ağaçları, morsalkımları, kuş sesleri, kediler ve bekçi ile şimdilerde eski halini aratıyor. Han artık yorgun kolay değil tam 183 yıldır yaşıyor. Duvarlarının her bir taşında binlerce anı var. Mahkûmların çığlıklarını da duydu han, sanatçıların eserlerini de gördü. Kimi zaman acılar yaşandı içinde, kimi zaman sevinçler ama en çok sanatıyla bilindi.

Mahkûmların çığlıklarını da duydu 1831 yılında inşa edilip önce Rusya Büyükelçiliği ardından 1914’te Rus hapishanesi olarak kullanıldı. 1933’te İstanbul’un ünlü tüccarlarından Narmanlı ailesinin mülkü olduğunda ise asıl hikâyesi başladı hanın. Sanatsever kişilikleriyle tanınan Narmanlı ailesi tüccarlara değil sanatçılara kiralamayı tercih etti. Sanatçılar hanı “Narmanlı Yurdu” olarak anar oldu. Birçok sanatçının uğrak yeriydi artık yetenek kokan Narmanlı Yurdu. Genç duvarları sergilere ev sahipliği yaptı. Akasya ağaç-

ları, morsalkımlar, Meral Hanım’dan yadigâr kalan kediler ve bekçi kaldı bir tek geriye. Hanın tadına ilk Ahmet Hamdi Tanpınar baktı. 1944 yılında giriş kapısının sağındaki odalardan birine yerleşti. Tam 7 yılını geçirdi Tanpınar burada. En bilinen, en sevilen ve Türk Edebiyatına yön veren eserlerini burada yazdı. Başka bir dünyadaymış hissi veren avlu, ağaçların hışırtısı, suyun melodisi ve geçmişin kokusuyla huzur veren bu handa yazdı “Huzur” adlı romanını. Tanpınar sanki yıllar önceden gördü olacakları ve romanında şöyle yazdı: “İnsanoğlu güzel şeye düşmandı. Nasıl

bilmeden kendi saadetini; başkasının saadetini yıkmak isterdi?”

‘Karadut’ Ahmet Hamdi Tanpınar’a huzuru getiren han ardından Bedri Rahmi Eyüboğlu’na açtı kapılarını. Atölyesini hana taşıyan Eyüpoğlu “Karadut” adlı şiirini, ünlü tablolarını Narmanlı Han’da yaptı. Belki insanlığı, belki aşkı belki eskiyi buldu hanın kapıları ardında. Ve şöyle dedi dizelerinde: Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Agaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın a gülüm Günahımsın, vebalimsin.

‘Aşkla yarattım’ Aynı tarihlerde Aliye Berger de geldi hana. Narmanlı artık tam bir sanat yuvası olmuştu. Berger, hanın ön cephesine bakan dört odalı atöl-

yesinde aşkla yarattı eserlerini. Handa yarattığı eserleri için şöyle dedi Berger: “Aşkla yaşadım. Ölümler bile öldüremedi bendeki aşkı. Coşkuyla, aşkla ve sevgiyle yarattım ne yarattımsa...”

Han yalnızlığa mahkûm edildi Narmanlı’nın sanata yaptığı ev sahipliği 1970’li yıllarda sona erdi. Avludaki dükkânlar sanat eserlerinin yerine yavaş yavaş eski kitaplarla bezendi. Sahaflığı da 20 yıl kadar sürdü hanın. 90’lı yıllarda sarı sayfaların kokusu gitti hanın üzerinden. Dükkânlar boşaldı, han yalnızlığa mahkûm edildi. Narmanlı’nın varislerinin çabalarıyla han eski günlerine döndürülmek istense de olmadı. Han’ın sarı, yorgun ama yetenek kokan duvarları geçmişiyle baş başa kaldı. Yardım çığlıkları atıyor Narmanlı Han, her gün binlerce kişiye. Yıkılmamak, AVM’ye, otele, rezidansa dönüşmemek için çırpınıyor adeta.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.