2014 YEREL SEÇİMLERİ
KURULUŞ 1921
31 MART 2014 PAZARTESİ - 75 KURUŞ
SİSTEMÇIKMAZDA BÜYÜKÇÖZÜMGELİYOR CHP ve MHP’nin sistem içi muhalefeti, AKP’yi sandıktan birinci çıkardı. Ancak yeni dönemde AKP’nin önünde çözemeyeceği sorunlar duruyor
Sandık değil program kazanacak! Sistem kendisini seçimler aracılığıyla ayakta tutmaya çalışmaktadır. Aynı programlar, aynı söylemler fakat farklı tabelalar farklı yüzler! Maksat demokrasi olsun! Mafya rejiminin ‘seçim’leri artık sistemin krizlerini perdelemek için vardır. Seçim sonuçları bizi yanıltmasın. Türkiye’nin geleceğine zor günlere hazırlananlar ve programı olanlar damga vuracaktır. AKP yüzde 90 oy alsaydı bile Türkiye’yi artık yönetemez. AKP’nin oyları karın doyurur mu? Üretim programları, Türkiye’yi birleştirme planları var mı? AKP’nin yönetme, hükmetme dönemini geçen sene kapatmıştık. Seçim sonuçlarıyla birlikte biraz olsun nefes almaya çalışacak. Sesi gitti görüntüsü kaldı. Yandaş muhalefet ise güçbirliği çağrılarına kulakları tıkadı, cemaatle kolkola girdi ve AKP’yi birinci yaptı. AKP’ye milliyetçi rolünü oynamasına fırsat verdi. Atatürk’te Birleşme planı, her geçen gün daha da kitleselleşen halk hareketinin önüne bir iktidar projesi koyuyordu. Fakat güçbirliği isteyenlerle değil ABD elçisi Ricciardione ile süreci planladılar. Suriye politikasında, özerklik planlarında, ekonomik kriz programında AKP’yle yarıştılar. CHP vatansever oyları AKP’ye itti. AKP cemaatten kurtuldu oylarını arttırdı. CHP cemaate sarıldı oylarını kaybetti. Sandıktan gerici çözümler çıkar ama bu sonuçlar tarihin ilerleyişini durduramaz. Kargaşa ve kriz zamanlarında oy sayısı değil halk hareketini yönetme becerisi belirleyicidir. Kale gibi duran, boyun eğmeyecek sağlam bir teşkilat büyük sürprizlere hazırlanır. Doğru önderlik belirleyici hale gelir. F tipi şefi Ali Fuat Yılmazer diyor ya; “AKP’yi kapatılmaktan kurtarmak için İşçi Partisi liderlerini hapse attık”. Şimdi böyle bir fırsatı bulabilecekler mi? Böyle güçleri var mı? Bitti o dönem. Kemal’in askerleri duruma teslim olmaz. Asıl mücadele şimdi başlıyor! Yiğitler meydana! ilkeryucel@aydinlikgazete.com
M. İlker Yücel
POLİS TAKSİM’E ÇIKARMA YAPTI İstanbul’da yerel seçimler için sandığa giden yurttaşlar, oy kullandıktan sonra Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi’nde gezmeye çıktılar. Polisin; aldığı güvenlik önlemleri ise herkesi şaşırttı. TOMA ve Akrep araçları saatlerce insanların arasında dolaştı.
AKP’nin işi her zamankinden zor. Ekonomide ertelenen sıkıntıların sonuçları 2014’e yansıyacak. Suriye krizi ve PKK’nın özerklik kalkışması da büyük sorunlar yaratacak. Ama en önemli gerçek, Haziran 2013’te ayağa kalkan Mustafa Kemal’in askerleri. Sözün kısası; mücadeleye devam. 7-8-9-10-11’de
Sonuçlara dair ilk yorumlar...
Akıl ve mantık devreye girer mi? Umarım... Ya girmezse? Ülke; birbirinden farklı ve bağımsız üç insan tipine bölünmüş olur: Bir: Dinciler... İki: Çağdaşlıktan ve tek devletten yana olanlar. Üç: Kürt milliyetçileri!
Mustafa MUTLU
00.30 İTİBARIYLA SONUÇLAR
TÜRKİYE GENELİ
AKP
CHP
AKP % 43 % 8 % 0.65 CHP % 25 MHP % 18 % 46 % 42 BDP % 5 % 4 % 4
% 45 % 42
MHP
HDP
İstanbul
AKP
CHP
MHP
HDP
9
3
İzmir
Türkiye yeniden inşa sürecinde
AKP
Geldiğimiz noktada önemli olan gerçek şudur: Halkın değişim isteği, devrim ihtiyacı! Artık o ihtiyaca göre hayat şekillenmektedir. Kemalist Devrim’i tamamlama zorunluluğu, Türkiye’nin varlık yokluk sorunudur!
Mehmet Ali GÜLLER
CHP
% 35 % 50 MHP 9
Oy oranı önemli değil Türkiye’yi yönetemez AKP iktidarı zorda. Ama elbette seve seve terk etmeyecek. İktidarın nimetleri bir yana, iktidardan gittikleri anda başlarına nelerin geleceğinin farkındalar. O nedenle iktidara kendilerini kilitlemişler.
İsmet ÖZÇELİK
Ankara
12
Elektrikler kesildi mühürler kayboldu
HDP
%8 %2
Seçimler bittiği anda onlarca yaşanan elektirik kesintileri sandık görevlilerini ve müşahitleri isyan ettirdi. Gaziantep ve bazı illerde oylar mum ışığı altında sayıldı. Oy kullanımları başlar başlamaz siyasi parti büroları ve haber merkezlerine seçim hileleri ihbarları yağdı. İzmit ve İstanbul’da kaybolan mühürler kriz çıkardı. 2’de
KANLI SEÇİM
9ölü
Muhtarlık yarışında sandık başına giden yurttaşlar arasında çıkan kavgalarda silahlar ateşlendi. Hatay’ın Gölbaşı Köyü’nde 2 yurttaş hayatını kaybetti, 13 yurttaş da yaralandı. Şanlıurfa’nın Yuvacık Köyü’ndeki kavgada kurşunlara hedef olan 6 kişi öldürüldü. Trabzon’da ise bir yurttaş, oy kullandığı okulda intihar etti. 3’te
‘AKP’nin çözümü yok’ çi Partisi Genel B k. Do u Perinçek 2014 yerel seçimlerini de erlendirdi. 7’de ISSN 2146-2356
BA YAZI
Türkiye, 30 Mart yerel seçim sonuçlarını iki farklı haber ajansından gelen farklı verilerle takip etti. Oy oranlarındaki farklar büyük bir tartışma yarattı. AKP’liler Anadolu Ajansı (AA) verilerini kaynak olarak gösterirken, CHP’liler Cihan Haber Ajansı (CİHAN)’nın rakamlarını kaynak olarak kullandı. Seçim sonuçları ise yeni bir mücadele dönemine işaret ediyor. Ana muhalefet partisi olarak, özerklik planlarının yanında yer alıp Cemaat ile ittifakı açıktan savunan CHP, milli bir iktidar alternatifi yaratma çağrılarına ısrarla kulaklarını tıkadı. Oylarını artıramayan CHP, AKP’nin de önünü açtı.
SUDAKİ DUMAN
Hazırlayan: Osman ERBİL
31 MART 2014 PAZARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Tuna
KİREMİTÇİ tunakiremitci@aydinlikgazete.com
Duymak istediklerimiz ve gerçekler
“B
üyük” gazetelerdeki “süper” muhalif yazarların faydaları saymakla bitmez. Bizi neredeyse bizden iyi tanıdıklarından, genellikle duymak istediklerimizi yazarlar her gün. Zaten süpermuhaliflik, okurun o gün ne duymak istediğini önceden tahmin edip söylemek sanatıdır. Gerçeğe uysa da uymasa da. Biz de bunu en iyi yapanı baştacı eder, yazısını eşle dostla paylaşırız. Sonra da tatmine ulaşmış, gururumuz okşanmış şekilde devam ederiz hayata. Yazarımız bizim kanaat önderimiz, bizler de onun akıllı ve seçkin okurlarıyızdır. Sayımız az değildir ha! Bazı imza günlerinde kuyruk kilometreyi bulur! Ama gel gör ki memleketin halinde değişiklik olmaz. Seçimi yine AKP kazanır. Çünkü duymak istediklerimizle gerçekler arasında, görmek istemediğimiz bazı “küçük” farklar vardır. Mesela, süpermuhalif yazarlar halkın “göbeğini kaşıyan adam” ya da “bidon kafalı” olduğunu söyler bize. Bunu duymak bizi rahatlatır. Hatayı kendimizde aramak zahmetinden kurtarır çünkü. Aksi takdirde maazallah, millete yıllardır doğru düzgün vizyon, proje, reform ya da vaat sunamadığımızı kabullenmek zorunda kalırız. Ya da mevcut iktidarın gül gibi memleketi batırdığını ve mahvettiğini yazarlar. Bunu duyunca da 90’larda Türkiye’nin ne halde olduğunu hatırlamaktan kurtuluruz. Tansu Çiller’i, Mesut Yılmaz’ı, Susurluk’u falan... Sonra “mücadelenin dincilerle laikler arasında geçtiğini” söylerler hep. Bu da dünyadaki tek gerçek ayrımın zenginle gariban arasındaki olduğuna uyanmamız riskini sıfırlar. Kürt sorununun ancak silah yoluyla çözülebileceğini fısıldarlar satır aralarında. Bu bize kendimizi üstün ırk gibi hissettirir. Üstelik yalnız olmadığımızı görüp seviniriz. Süpermuhalif yazarlar için “müşteri memnuniyeti” esastır. AKP tabanının ya da Kürtlerin zaten müşterileri olmadığını bilirler. Yani iktidarı sahiden değiştirmek için oyu ve gönlü kazanılması gerekenlerin. Bu sebeple de o vatandaşlara söyleyecek sözleri, uzanacak gönülleri, verecek fikirleri yoktur. Onların işi, bizi bu yazıdakiler gibi “rahatsız edici” fikirlerden uzakta, huzurlu tutmaktır. Sonuçta yazarımız süper, AKP iktidar, biz de Matrix filmindeki “mavi hapı” almış halde uykuda kalmaya devam ederiz. Alan memnun-satan memnun, el ne karışır?
Ben bir tek oy kullanabildim
P
is bir tarih 31 Mart! Abdülhamit dönemindeki Taksim Topçu Kışlası yobaz ayaklanmasının yıldönümü! Bu yazı yazılırken sandıklar açılmış değildi. Ve fakat, 30 adet seçim oyu mührünün çalındığı, lüzumundan gayet fazla oy pusulası bastırıldığı, Sarıyer’de izbe bir sokakta ikamet ettiği iddia edilen 10 bin kişiye seçmen kartı verildiği, o sokakta öyle adresler ve siteler olmadığı, AKP’nin İzmir’de bastırttığı 30 bin sahte oy pusulasını Antalya’ya gönderdiği, biliniyordu. Bunlar, sadece bilebildiklerimiz yani! Mühür niçin çalınıyor? Fazla oy pusulasını ampulleyebilmek
pusula? Anakara, Çankaya’da Prof. Tansel Türkdoğan’ın, yıllardır atölye olarak kullandığı, kimsenin yaşamadığı adrese Kerem K. ve Gülçin K. adına seçmen bilgi kağıdı gönderilmiş! Prof. Türkdoğan, dairenin bulunduğu site yönetiminden, o adreste kimsenin yaşamadığına dair belge alarak, durumu Yüksek Seçim Kurulu’na bildirmiş. Ve
Seçim hilelerinde AKP damgası 30 Mart seçiminde birçok seçim merkezinde AKP mühürlü sahte oy pusulası ortaya çıkarken, Türkiye’de barındırılan Suriyeli muhaliflerin oy kullandığı bildirildi
T
ürkiye dün yerel seçimlere kilitlendi ve milyonlarca yurttaş dün sandık başındaydı. Oyların kullanılması ve sayılması sırasında ise her şeçimde yaşanan olaylar tekrar etti. Sahte oy pusulaları, açık oy kullanmalar, mühürlenmiş oy pusulalarını dağıtan kadınlar, araçlarda bulunan AKP’ye “evet” damgalı pusulalar, mühürlenmemiş sandıklar...
revlileri, her seçimde AKP’nin az, muhalefet partilerinin ise yüksek oy aldığı bu seçim çevresinde, oy kullanma işlemi sonunda AKP’lilerin “sandık mühürsüz” diyerek seçimi iptal ettirmeyi planladıklarını öne sürdüler. Ankara’da tanık olunan diğer seçim hileleri ve usulsüzlükleri şöyle:
ğını fark etti. Tutanak tutuldu.
Çorum’da pusula dağıtılmadı
Mühürlemenin evde yapıldığnı gösteren tutanak.
Çorum’un Sungurlu ilçesinde Mehmetçik İlkokulu’nda 1011 numaralı sandık görevlileri, Belediye Başkanlığı seçimleri için gerekli pusulayı seçmenlere dağıtmadı. Seçim görevlileri durumu tespit etti. Seçim Hakiminin parti temsilcileriyle yaptığı toplantı sonucu sabah saatlerinde oy kullanan 110 seçmenin yeniden oy kullanması kararı çıktı.
Pusulaları evde mühürledi
Yakılan oy pusulası.
Sandık başkanı oy pusulasını yaktı Ankara’da bir sandık başkanı, işaretlenmiş oy pusulasını yaktı. Olay Ankara’nın Çankaya ilçesindeki Namık Kemal Ortaokulu’nda gerçekleşti. 1386 nolu sandıkta oy kullanan ve sandık başkanının eşi olan bir kadın, oyunu kullandıktan sonra yanlış yaptığını söyleyerek geri döndü. Bunun üzerine sandık başkanı sandıktan çıkardığı bir oy pusulasını yaktı. Diğer sandık görevlileri duruma tepki gösterirken olay tutanağa geçirildi.
Ankara İncek’teki TEK İlkokulu’nda, vatandaşların oylarını kullandığı iki sandığın mühürsüz olması üzerine CHP ve MHP’liler harekete geçerek tutanakla, durumu seçim kuruluna bildirdi. Muhalefet partilerinin sandık gö-
Düzce’de, tekerleklekli sandalyesi ile oy kullanacağı okula babasıyla gelen 20 yaşındaki Nazlı Emiroğlu, sandalye ile oyunu kullanacağı birinci kattaki sandığın yanına taşındı. Kızının merdivenlerden çıkarak oy kullanmasının mümkün olmadığını belirten baba Emiroğlu, sandık görevlilerinden aşağı inmelerini rica etti. Talebinin usulen uygun olmadığı yanıtını alan Baba Emiroğlu, kızını tekerlekli sandalyeden alarak bir sandalyeye oturttu ve oy kullanacağı sandığın yanına kadar taşıdı.
Ankara Altındağ İlçesi’nde bulunan Yıldırım Beyazıt Lisesi’ndeki 1221 numaralı sandıkta oy kullanacak bir vatandaş, önceden yerine imza atıldığı için oyunu kullanamadı. Olayla ilgili tutanak tutuldu. Ankara Ege Lisesi’nde Suriyelilerin oy kullandığı bildirildi.
Dicle Haber Ajansı’na göre Bitlis’in Tatvan ilçesinde Tuğ İlköğretim Okulu’nda, 1009 numaralı sandık kurulu başkanının, oy pusulalarını sandık kurulu üyelerinin gözü önünde mühürlemesi gereken seçim pusula ve zarflarını evde mühürlediği ortaya çıktı. Olay tutanakla belgelendi. ANF’nin haberine göre HDP Bitlis İl Başkanı Hamza Özkan, Bitlis Lisesi 1083 Nolu Sandıkta, AKP mühürlü oy tespit edildiğini ve gerekli itirazı yaptıklarını söyledi. Özkan, benzer bir durumun Tatvan’da da yaşandığı bilgisini de verdi.
Ankara’da adresinden taşınan kişilerin oy kullandığını gösteren tutanak.
Adana’da 350 kişi yakalandı Adana’da seçimler sırasında polis, Adliye İnfaz Bürosu ile ortak çalışma yaptı. Günler öncesinden sandık listelerini değerlendirmeye alan polis, hakkında yakalama kararı bulunanları tek tek saptadı. Şüphelilerin listeleri hazırlanıp, karakol ve okullarda görevli ekiplere dağıtıldı. Oy kullanmak için sandık başına gelen 350 kişi de yakalandı. Aranan şüpheliler işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi.
Okuma yazma bilmeyenlere yönlendirme
Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi 3220 numaralı sandıkta oy kullanan ev sahibi, daha önce evlerinde oturan ama ayrılmış kişilerin adreslerinin tekrar orası gösterilip oy kullandırıldı-
Erzurum’da mühürlü pusula
Erzurum’un Yakutiye ilçesinde bir sandıkta, kurul başkanın oy pusulalarını sandık kurulu üyelerinin yanında değil evinde mühürlediği ortaya çıktı. Görevliler evde mühürlünen oy pusulaları için tutunak tuttu.
İzmir’in Bayraklı İlçesi’nde, Ercan Geneş’in kullandığı CHP’nin seçim çalışmalarında kullandığı otobüsün, kimliği belirsiz yaklaşık 15 kişi tarafından taşlanmasının ardından kaçan zanlıların yakalanması için polisin başlattığı soruşturmanın sürdüğü kaydedildi. Denizli’de çeşitli suçlardan polis tarafından aranan 38 kişi, oy kullanmak için gittikleri sandık başlarında yakalandı.
Oy kullanan 32 kişinin ikametgahının bulunduğu boş daire.
Muhalefet.org internet sitesinin haberine göre, Bitlis Ahlat’tan okuma yazma bilmeyen seçmenlere AKP yönlendirmesi yapıldığına dair tutanak tutuldu. Oy kullanan Suriyeli’nin kimliği.
İzmir’de CHP otobüsüne saldırı
Bakırköy’de boş daireye 32 seçmen İstanbul Bakırköy’de soyadları farklı 32 kişinin satılık olan boş bir dairede ikamet ediyor olarak gözüktüğü ortaya çıktı. OdaTV’nin haberine göre Dadyan Ermeni Okulu’nda bulunan 1497 no’lu sandığa ait listedeki
bir ayrıntı seçmenlerin dikkatini çekti. Bakırköy’de Zeytinlik Mahallesi Milliyetçi Sokak’ta satılık olan bir dairede ikamet ediyor olarak görülen soyadları farklı olan 32 kişinin aynı sandıkta oy kullandığı görüldü.
‘Savaş olmasın diye oy kullandım’
Yatalak hasta sedyeyle getirildi Rize’nin Çorapcılar Mahallesi’nde yaşayan yatalak hasta Gülhanım Papaker’in oy kullanmak istemesi üzerine yakınları sağlık görevlilerinden yardım istedi. Kar yağışı nedeniyle patika yolu kapanan evden sedye ile alınan yaşlı kadın güçlükle ambulansa taşındı, oy kullandıktan sonra yine ambulansla evine götürüldü.
için! Elinde pusula olmayan, mührü neresine basacak? Mühür, nerden, nasıl çalınabiliyor? Niye seçmen sayısından bu çok kadar fazla oy pusulası bastırlıyor? Kağıt mı bedava? Matbaacı mı AKP’li? Seçmen sayısının hepsi sandığa gitmiyor zaten! Onlar ülkenin yaşadığı korkunç şeylerle ilgili değiller! Neye lazım had safhada yedek
Çöpe atılan oy sayısı nedir? Bilemiyoruz. Trilyon çalan oy çalmaz mı? Ben ilkokuldayken Demokrat Parti iktidardaydı. 0 zamandan beri pek hilesiz seçim görmedim. Bu seçim de çok şaibeli seçimlerden biri olarak geçecek tarihe. Sandıktan mavi kuş mu çıkacak? Ampül mü çıkacak? Korkarım, gene sandıktan ampül çıkacak! Bunu diliyor değilim, bir korku olarak dile getiriyorum. Dileğim, yanılmış olmak! Bu kadar hileye, oy hırsızlığına rağmen, şaşırt beni Türkiye! Gelecek haftaki yazımın başlığı “Şaşırtamadın beni Türkiye” olmasa daha iyi olur!
USULSÜZLÜK, SAHTE OY... TUTANAKLAR BİNİ GEÇTİ
AKP’den ‘mühürsüz sandık tezgahı’
Sandalyeyle taşınarak oyunu kullandı
Ferhan ŞENSOY
fakat YSK’nın internet sitesindeki sistemde, bu kişilerin Dikmen Öğretmen Necla Kızılbağ Ortaokulu’ndaki 2249 nolu sandıkta oy kullanacakları bilgisi var! Yani seçim sabahı, Kerem K. ve Gülçin K., nerede ikamet ediyorlarsa, önce orada oy kullandılar, sonra Dikmen’de oy kullandılar. 2249 nolu sandıkla iki hileli oy olduğunu biliyoruz. Suriyeli konuk vatandaşlarımız oy kullandılar mı? Nerelerde kullandılar? Otobüslerle taşınarak değişik yerlerde mükerrer oy mu kullandılar? Ben bir tek oy kullanabildim. Suriyeli 2 oy kullanıyorsa, benim 4 oy kullanabilmem lazım!
Ukraynalı Natali Akkaya
Antalya yerel seçime büyük ilgi gösterdi. Yabancı asıllı Türk vatandaşları da sandık başına gitti. Ukraynalı çifte vatandaş Natali Akkaya, “Çocuklar mutlu olsun savaş olmasın diye oy kullandım” dedi. Katılımın yüksek olduğu Antalya’da sandıkların önlerinde uzun kuyruklar oluştu. Güvenlik tedbirlerinin yüksek olduğu oy merkezlerinde, engelliler için kolaylıklar sağlandığı gözlendi. Çok sayıda yabancının yaşadığı Antalya’da, aynı zamanda Türk vatandaşı da olan yabancılar da oy kullanmak için sandık başındaydı. Finlandiyalı çifte vatandaş Sonja Helena Engör ve Ukraynalı çifte vatandaş Natali Akkaya eşleri ve çocuklarıyla birlikte sandığa giden ya-
bancılar arasında yer aldı. Antalya’da yerel seçim karelerine girenler arasında yeni doğmuş bebeği kucağında sandık başına gidenler, alçılı ayağı nedeniyle tekerlekli sandalyeyle gelenler de vardı.
Saat uygulaması seçmeni mağdur etti Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’de saatlerin ileri alınmasının 1 gün ertelenmesi, bazı kişileri mağdur etti. ‘Akıllı telefonların saatleri otomatik ileri alması üzerine birçok kişi oy kullanma saatinden önce okullara gidince şoke oldu. Okulların kapalı olduğunu görenler geri dönmek zorunda kaldı.
31 MART 2014 PAZARTESİ
Hazırlayan: Osman ERBİL
Seçim kanlı oldu: 9 ölü Sandık başına giden vatandaşlar arasında çıkan kavgalarda silahlar ateşlendi. Bazı illerde tartışmanın nedeni muhtarların çekişmesi olurken, birçok yerde kurallara uyulmaması gerginlik yarattı
T
ürkiye’de seçim kanlı bitti. Birçok ilde kavga yaşanırken, kötü haber Hatay ve Şanlıurfa’dan geldi. Muhtar adayı olan gruplar arasında çıkan kavgalarda 8 kişi hayatını kaybetti. Oy kullanmak için sandık başına giden iki yurttaşımız da kalp krizi geçirdi ve yaşamını yitirdi.
Hatay’da muhtarlık kavgasında 2 ölü, 13 yaralı Hatay’ın Kırıkhan İlçesi’ne bağlı Gölbaşı Köyü’nde, muhtar adayı yakınlarının karşılıklı ateş açması sonucunda iki kişi yaşamını yitirdi. 13 kişinin yaralandığı, 4 kişininse durumunun ağır olduğu bildirildi. 30 Mart seçimlerinde silahların konuştuğu olayların birisi de Hatay’ın Kırıkhan İlçesi’ne bağlı Gölbaşı köyünde meydana geldi. İskan İlköğretim Okulu bahçesinde saat 12.00 sıralarında muhtar adayları ve yakınları birbiriyle tartışmaya başladı. Tartışmanın hızla büyümesi sonrasında silahlar devreye girdi. Silahların hedefi olan 50 yaşındaki Süleyman İsmail Bilgin ile 56 yaşındaki Ayşe Yüceur olay yerinde yaşamını yitirdi. Bununla bir-
HATAY
likte Yusuf Yüceur (32), Cemal Yüceur (49), Şamo Bilgin (42), Erhan Bilgin (40), Abdo Yüceur (59) ve Süleyman Bilgin (18) ve 7 kişi daha yaralandı. Hastaneye kaldırılan yaralılardan
4’ünün durumunun ağır olduğu belirtildi. Hayatını kaybedenlerin ve yaralıların yakınlarının Kırıkhan Devlet Hastanesi’ne akın etmesi nedeniyle, hastanede başka olayların çıkmaması için ge-
niş güvenlik önlemleri alındı. Olayla ilgili başlatılan soruşturma çerçevesinde jandarmanın, her iki taraftan çok sayıda kişiyi gözaltına aldığı belirtildi. Olayların büyüme ihtimalı üzerine Ha-
tay’dan da komando birlikleri köye gönderilirken, gazetecilerin de köye girişine izin verilmedi. İşte, Türkiye’de seçim sırasında yaşanmasını istemediğimiz olaylardan birkaçı:
Hilvan’da muhtarlık kavgası kanlı bitti 6 ölü
AKP’lilerden İşçi Partili Ş adaya linç girişimi
anlıurfa’nın Hilvan ilçesi Yuvacık Köyü’nde mevcut köy muhtarı ve yeniden aday olan Ertem Çelik ile diğer aday Abit Tanık arasında seçmenleri yönlendirdikleri iddiasıyla tartışma çıktı. İddiaya göre, köy okulunun bahçesindeki tartışma muhtar adaylarının yakınlarının katılmasıyla kısa sürede kavgaya dönüştü. Jandarmanın müdahalesiyle önlenen ve okul bahçesinden çıkarılan Çelik ve Tanık ailesinin fertleri, bu kez köy meydanında kavga etti. Kavga sırasında Çelik ve Tanık ailesi fertleri birbirlerine tabanca, av tüfeği ve kalaşnikof tüfekle ateş açarak çatışmaya başladı. Çatışmada
yaralanan ve Şanlıurfa’daki hastanelerde tedavisine başlanan muhtar adayı Ertem Çelik, Bedirhan Çelik, Semih Çelik, Davut Çelik, Orhan Tanık ve Suphi Tanık yaşamını yitirdi. Köyde jandarma üst düzeyde güvenlik tedbirleri aldı. Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine bağlı Hamamören Köyü’nde, sandık başında BDP’li Fener ile AKP’li Karalayalı ailesi fertleri arasında açık oy kullanılması iddiasıyla başlayan tartışma tekme tokatlı kavgaya dönüştü. Jandarmanın müdahalesiyle bastırılan kavgada; Ramazan, Ferit, İbrahim ve Ömer Fener yaralandı. Yaşanan olayın ardından jandarma, köyde önlem artırdı.
YOZGAT İşçi Partisi (İP) Kırklareli Belediye Başkan Adayı Teoman Üstündağ, AKP’li belediye meclis üyesi ve kardeşleri tarafından saldırıya uğradı. Tanık olduğu hile girişimini polise bildirince linç edilmek istenen Üstündağ, yaptığı açıklamada yaşadıklarını şöyle anlattı: “Eşim Halime Üstündag ile birlikte seçim bölgerini geziyorduk. İsminin Bekir Demir olduğunu sonradan öğrendigim bir genç, üç kişiye oy pusulası üzerinden bir şeyler tarif ediyordu. Müdahale ettim. Binanın ikinci katına çıkan rampanın beş yada altıncı basamağındaydık, aşağıya inerek Asuman Avcı isimli polis memuruna ve bina yöneticisine zabıt tutulması için müracaat ettim. Polis memuresi gerekli müdahaleyi yapıp Bekir’in elinden evrakı aldı. Za-
Mustafa MUTLU mustafamutlu@aydinlikgazete.com
Sonuçlara dair ilk yorumlar...
Y
Ş.URFA
bıt tutulma esnasında AKP’nin belediye meclis listesinde beşinci sırada bulunan Ayvaz Kartal ve kardeşleri tarafından yakamdan tutularak kalabalık içine çekildim, yaklaşık 70 kişi tarafından darp edildim.Telefonum parçalandı, olaylara MHP müşehaidi ve meclis adayı emekli öğretim görevlisi Hasan hoca’da tanık oldu. Sanıyorum bu bölgede emniyet güçleri zayıf tutuldu, saldırganlar oldukça organizeydiler. Beni tanıyan Romen dostlarımın müdahalesiyle büyük bir linçten kurtuldum. Üyelerimizi ve değerli halkımızı sükunete davet ediyorum. Demokrasi anlayışı bir otobüse binip istediği yerde inecek olan anlayışın kadrolarından demokratça davranış beklemek hataydı.”
Yozgat’ta tekme tokatlı seçim Muhtarlık seçimleri birçok ilde kavgalı geçti. Kavgalardan birisi de Yozgat’ta yaşandı. Türkmensarılar Köyü’nün muhtar adaylarından
Hasan Duyar ve Mehmet Özipek’in yakınları arasında taşlı sopalı kavga çıktı. Olayda 3 kişi başlarından aldıkları darbelerle yaralandı.
Seçim kuyruğunda beklerken kalbine yenildi ADANA
Jandarma silahla yaraladı Rize’de seçimlere silah karıştı. Çıkan kavgada bir uzman çavuş silahla yaralandı. İl merkezine bağlı Küçükçayır köyünde Ali T. ile Şakir G. arasında kendi adaylarına oy verme meselesi yüzünden tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine olaya jandarma ekipleri müdahale etti. Şakir G.’nin silahını ateşlemesi sonucunda kurşun, uzman çavuş Korhan Soylu’ya isabet ederek yaralanmasına neden oldu.Şakir G. gözaltına alındı.
Adana’nın Seyhan ilçesinde oy kullanmak için sandık başına giden 76 yaşındaki Necmiye Ateş kalp krizi geçirerek, yaşamını yitirdi. 76 yaşındaki Necmiye Ateş isimli bir yurttaş , Adana merkez Seyhan ilçesi Gülpınar Mahallesi’nde bulunan Atatürk Kız Meslek Lisesi 4158 numaralı sandıkta oy kullanmak için beklerken kalp krizi geçirdi. Sandık görevlileri tarafından okula çağrılan ambulansla hastaneye kaldırılan Ateş, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak, yaşamını yitirdi.
Okulda intihar etti Trabzon’da 52 yaşındaki Sultan Kandemir oyunu kullanmak için geldiği okulda intihar etti. Trabzon’da hakkındaki yakalama kararı bulunan ve oyunu kullandığı okuldaki polisler tarafından gözaltına alınmak istenen 52 yaşındaki Sultan Kandemir, üzerindeki tabancayı başına dayayıp tetiği çekerek yaşamına son verdi.
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
erel seçimleri yaptık... Sonuç: Dokuz ölü! Onlarca yaralı! Yüzlerce sahtekarlık... Hem de tutanaklı! Oyları sandığıyla götürmeye kalkan bile oldu yahu... Peki ya gerisi? Değişen pek fazla bir şey yok! Bu yazıyı seçimlerin yapıldığı günün gecesi yazıyorum. Bir yandan da televizyon izliyorum. Sunucular sık sık yurdun dört bir yanından gelen “sürpriz elektrik kesintisi” haberlerini veriyor. Yurdun hemen her köşesi, her seçim gecesi olduğu gibi bu gece de aynı anda karanlığa bürünverdi nedense... Televzyondaki sunucu, elektriklerin kesildiği bölgelerdeki sandık gözlemcilerine ve görevlilerine çağrıda bulunuyor: “Sandığın üzerine oturun ve elektrikler gelinceye kadar asla kalkmayın!” Sunucunun iyi niyetinden kuşkum yok da... İyi de elektrikler kesik arkadaş... Üstelik adamlar okulda, sandık başında... Senin bu çağrından nasıl haberdar olup da dediğini yapacaklar ki? Kısacası yukarıda da söylediğim gibi Anadolu Ajansı’nın ve Cihan Haber Ajansı’nın, tuttukları takıma (pardon partiye) göre “çarpıtarak” verdikleri sonuçlar ortada:.. Siyaseten hiçbir şey değişmedi: Sanki Gezi Direnişi hiç olmamış, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım, Hasan Ferit Gedik, Mustafa Sarı ve Berkin Elvan ölmemiş, ayakkabı kutuları ortaya çıkmamış, evdeki paralar sıfırlanmamış, iktidar mensupları rezilce işler yaparken yakalanmamış, Youtube ve Twitter bile yasaklanmamış gibi bu halkın “yüzde 50’si” hâlâ iktidar partisinin arkasında! Gelin artık sorunun adını daha gerçekçi b.ir şekilde koyalım: Türkiye’de iktidar sorunu yok... Türkiye’de muhalefet sorunu da yok! Türkiye’de demokrasiyi bilmeyen insanlara demokrasicilik oynatmaktan kaynaklanan bir “sistem” sorunu var! Dünkü sonuçlardan sonra, “Türkiye’de seçmen, aklını yemiş” diyerek işin içinden çıkmak, en kolay olanı! Zor olanı ise; bu halkı, “verdiği oyun değerini bilecek
kadar olsun eğitmek...” Peki; önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı ya da milletvekilliği genel seçimlerinde değişir mi bu tablo? Din sömürüsü, alışveriş çeki etkisini kaybeder de akıl, mantık devreye girer mi? Umarım... Ya girmezse? İşte bu, ayvayı yediğimizin resmi olur! Çünkü o zaman mevcut “kutuplaşma”, giderilmesi zor bir şekilde sabitlenmiş demektir! Halkın birbirinden koptuğu tescillenir... Ülke; birbirinden farklı ve bağımsız üç insan tipine bölünmüş olur: Bir: Dinciler... İki: Çağdaşlıktan ve tek devletten yana olanlar. Üç: Kürt milliyetçileri! “Bu durum zaten bugün de yok mu?” diye sorabilirsiniz Olmaz olur mu, elbette var! Ancak... Önümüzdeki iki seçim de dünkü gibi tamamlanırsa... Bölünme, resmiyet kazanır; laik cumhuriyetten din devletine dönüşüm kaçınılmaz olur.
OY VE ÖTESİ! Dün demokrasi tarihimizde bir “ilk”e imza atıldı: İstanbul’daki hemen hemen bütün seçim sandıkları, “partiler üstü” bir “sivil oluşum” tarafından resmen “korumaya” alındı. “Oy ve Ötesi” isimli oluşumda buluşan on binlerce İstanbullu kadın, öğrenci ve aydın, sabahın ilk ışıklarından itibaren görevlendirildikleri sandıkların başında yer aldılar ve oy kullanma sürecinin doğru işlemesini sağladılar. Gördükleri usulsüzlükleri tutanaklara dönüştürerek yasal sürecin başlamasını sağladılar. Dünkü seçimlerde İstanbul’da başlayan bu halk hareketinin önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde tüm yurda yayılması; demokrasimizin kalitesini artıracak, seçimlere olan güvenin pekişmesini sağlayacaktır. Dün bizim adımıza sandıklarımızı koruyan ve kollayan “Oy ve Ötesi”nin tüm sivil kahramanlarını yürekten kutluyor, hepsine tek tek teşekkür ediyorum.
GÜNÜN SORUSU Sorum, HDP’li Sırrı Süreyya Önder’e: Duydum ki tenezzül edip kendine oy bile vermemişsin... O zaman İstanbullu seçmenin yaklaşık yüzde 4’ünü neden kandırdın da oylarını aldın?
Başbakan yine bir taşla beş kuş vurma derdinde! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün oyunu kullandıktan sonra kameraların karşısına geçti ve “Bugün milletin söylediği belirleyici olacak. Millet ne derse o olur. Bunun dışında konuşulanlar bu akşam sandıktaki neticeler açıklandıktan sonra tarihe kayıt olarak düşecektir” dedi. Başbakan, her zaman olduğu gibi abartıyor. Milletin gücünü, yine kendine yontuyor! Bu sabah itibarıyla yine bir seçim zaferi kazanacağına
inandığı için, böyle konuşuyor. Son aylarda şahsına, ailesine, bakanlarına ve onların yakınlarına yönelik “suçlamalar”ı, bu sabahki oy dağılımına göre rafa kaldırabileceğini düşünüyor! Oysa sandık zaferi başka; hırsızlığın, sahtekarlığın, cinayetin, şiddetin, zulmün hesabını yargı önünde vermek başka... Umarım yargı mensupları da bu konuda Başbakan gibi değil, benim gibi düşünüyordur!
GÜNÜN İSYANI! Önceki Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer ve eşi dün de her seçimde olduğu gibi oylarını kullanmak için sıraya girip kimsenin hakkını yememeye dikkat ettiler. Cumhurbaşkanı Gül ve eşi ise onlarca kişinin önüne geçip bir de içeride dakikalarca gazetecilere poz vererek, sıradaki vatandaşların uzun süre beklemesine neden oldular. İsyanım, ortaya: Adalet ve demokrasi kavramları insanın yüreğinde olmalı kardeşim. Yoksa Abdullah Gül’de durduğu gibi, iğreti durur!
Hazırlayan: Gökçen BEYAZ
31 MART 2014 PAZARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
ANKARA İmsak 05.01 Güneş 06.28 Öğle 13.00 İkindi 16.31 Akşam 19.20 Yatsı 20.40 HAVA DURUMU
Ankara: 4/20
b
İstanbul: 9/21
b
İzmir: 9/21
b
Rafet
BALLI rafballi@gmail.com
Erdoğan-Gül, ABD’nin savaş dayatmalarına açık
S
andıkların açılmasına daha saatler var. Tahmin için geç. Sonuçları konuşmak için de erken. Olacaklar oldu. Fakat henüz bilmiyoruz. Ama gazete baskıya yetişmek zorunda. En doğrusu kapımızdaki savaşı konuşmak. Önce olguları sıralayalım. İslamcı bir kaynağımla ayaküstü değerlendiriyoruz. Gül’ün savaşçılığı sahiplenmesine gönderme yapıyorum: Gül de işin içindeymiş. Ne söylediğini biliyor: “Kimler yok ki. Hepsi içinde.” Ardından, AKP tayfasının sürüklenmişliğini özetliyor: “Aslında kim işin içinde ki!” Onun adına ben özetliyorum: Hepsi içinde. Fakat iradeleri yok. 50 gün kadar önceye gidelim. “El Kaide bahanesiyle TSK’nın Suriye’ye sürülmek istendiğini” yazmıştım (1 Şubat). Ardından, “Irak’tan sonra Suriye’de ‘tampon’ tuzağına çekiliyoruz’ diye dikkat çekmişim (3 Şubat). Yine bir İslamcı kaynağımla sohbetteyiz. Ortadoğu’yu içinden iyi bilen bir isim. Nasıl oluyor bilmiyorum. Davutoğlu’nun atacağı adımlardan haberdar. İki yazıyı net şekilde doğruluyor: “İyi yakaladın.” Mart ayının ortaları. Elektronik posta adresine bir fotoğraf gönderildi. Suriye’deki muhalif kaynaklardan. İddia: Süleyman Şah türbesindeki Türk bayrağı indirildi. İndirten: IŞİD. El Kaide yani. Önemliydi. Çünkü, türbe resmen Türk toprağı. Fakat tereddüt ettim. Bir: Fotoğraf net değildi. İki: Yönlendirme mi yapılıyordu? Aynı günlerde bir adım daha atıldı. İnternette bir video dolaştırıldı. Konu: Yine Süleyman Şah türbesi. El Kaide adına yayınlanmıştı. Türkiye tehdit ediliyordu. Türbedeki Türk bayrağı 3 günde indirilmeliydi. Aksi takdirde zorla indireceklerdi. Zamanlaması itibariyle danışıklı gibiydi. Birileri Türkiye’ye bahane hazırlıyordu sanki. Suriyeli Türkmenlerini aradım. Neydi bu işin aslı? Kuşkularımı doğruladılar. “IŞİD bildirilerine benzemiyor. Bu tür bildirileri üst düzey isimler okr. Onlar da yabancıdır. Arapçaları aksanlı olur.” “Türkiye’ye tehdit” bildirisi nasıldı? “Halep aksanıyla konuşuyorlar. IŞİD olamaz.” Aynı günlerde Kemal Kılıçdaroğlu konuştu. Bilinen uyarıyı yaptı. O açıklamadan sonra rahatladım. Savaş hazırlığı niyetlerine set çekilmişti. Sezgiye dayalı bir not: “Bir kuvvet” Türkiye’nin savaşa girmesini önlemek istedi. Bunu da Kılıçdaroğlu üzerinden yaptı. Hakkını teslim ediyorum: CHP liderinin son aylardaki en olumlu adımı. PKK savaş konuşmalarına nasıl bakıyor? Örgütün temel kanunu: Komşular arasındaki savaş iyidir. Fakat bazı tereddütler var. Soruları üzerinde durulmaya değer: “Konuşmalarda niye hiç “örgüt”ten, Kürtlerden söz edilmiyor?” Bu yönden bakmamıştım. Gerçekten de yok. Yorumları: Mutlaka vardır. Fakat “açık” eden kuvvet oraları sansürlemiş. Soru: Sansür, o kuvveti tarif etmeye yardımcı olur mu? Bir diğer olgu öbeğine geçelim. Suudi Arabistan merkezli gelişmeler. Biri eski, ikisi yeni. Suudi hanedanı yedek veliahd tayin etti. Prens Mukrin. Hem de Obama’nın ziyaretinden 1 gün önce. Resmi gerekçe: Kral Abdullah 90, birinci veliahd Prens Selman 78 yaşında. İkisi de sadece yaşlı değil, hasta. Prens Mukrin 69 yaşında. “Genç” diyorlar. İlk ve kaba bilgi: ABD’ye yakın bir isim. Diğer taze gelişme malum: Obama Suudi Arabistan’ı ziyaret etti. Tam da Suriye’de savaşın konuşulduğu dönemde. İsrail’e oldukça yakın bir kaynağın ek yorumu: Obama, İran’la müzakereler konusunda Suudileri rahatlatmak istedi. Asıl muammalı gelişmeye gelelim: Bender bin Sultan. Cenevre 2 gelişmeleri öncesinde görevden alındığı söylendi. İstihbaratın başındaydı. 2 ay kadar kayboldu. Sonra birden ortaya çıktı. Tekrar görevine döndü. Tam savaşın konuşulduğu bir dönemde. Bender Sultan, Ortaoğu’daki gizli kapaklı işlerin merkezindeki adam. Suriye dosyasının başında o vardı. Ayrıca, El Kaide’nin arkasındaki isim diye bilinir. Suudiler, o yokken bir terör örgütleri listesi yayınladı. Kimleri vardı: IŞİD, El Nusra, İhvan, Hizbullah. Önemi: Kendi desteklediklerini de terörist ilan ettiler. Soru: Bender Sultan’ın dönüşü listeyi etkiler mi? İsrail’e yakın kaynağım’la Sultan’ı konuşuyoruz. Sultan haftalardır Fas’taymış. Tatil yapıyormuş! Niye Fas? Niye Batılı bir ülke değil! Kaynağım, tecrübesini konuşturuyor: “Faslı kadınlar sağlamdır. Kamerayla gelmezler!.. Fas Kralı, Körfez prenslerini bu riskten korur.” Aynı kaynakla Lazkiye yolunun açılmasını konuşuyorum. Suriye muhalefeti artık denize ulaşıyor. Soru: Savaş çıkarsa PKK/PYD’nin durumu ne olur? TSK, PYD’yi tasfiye etmek için bir adım atar mı? Kaynağım ihtimal bile vermiyor. “Hatta önleri açılır.” Kaynağım bütün Kürt hareketlerini içinden bilir. Gelelim Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’a. Bazı İslamcılar, Erdoğan’dan Batıya karşı “kahramanlık” bekliyordu. Tam teresi oluyor. Hem Gül, hem de Erdoğan. İçeride halk hareketiyle zayıfladılar. Seçimde gösterilecek bir “başarı”: Kendilerini kurtarmayacağını düşünüyorlar. Şimdi: ABD’nin her türlü dayatmasına açık haldeler. Buna savaş da dahil. Manzara: Türkiye’yi bölecek bir savaşa evet demişler. Teyid ediliyor: AKP, Türkiye için bir milli güvenlik sorunudur.
Antalya: 13/24
İSTANBUL İmsak 05.14 Güneş 06.43 Öğle 13.15 İkindi 16.46 Akşam 18.36 Yatsı 20.57
b
Adana: 11/25
b
Diyarbakır: 11/28
b
Erzurum: -2/12
b
Sivas: -1/20
b
Tunceli: 4/19
İZMİR İmsak 05.27 Güneş 06.52 Öğle 13.23 İkindi 16.53 Akşam 19.42 Yatsı 21.00
b
Trabzon: 9/18
b
Zonguldak: 9/17
b
Bursa: 8/23
b
Konya: 6/20
b
ATATÜRK POSTERİNİ İNDİRTMEDİĞİ İÇİN, MUAYENEHANESİ KAPATILACAK
‘O mührü aynı gün sökeceğim’
Dr. Abdurrahman Akbaş
Atatürk’ü savunan hekimin muayenehanesi 4 Nisan’da kapatılacak. Doktor Abdurrahman Akbaş’a şimdiden binlerce yurttaş destek için o gün orada olacağız mesajı gönderdi. Akbaş’a göre mühürleme işlemi karnaval havasında olacak BÜLENT KARSLIOĞLU
B
aşbakan Tayyip Erdoğan’ın Samsun mitingini gerçekleştirdiği gün, Dr. Abdurrahman Akbaş’ın camına Atatürk posteri astığı muayenehanesi için kapatma kararı çıktı. Dr. Akbaş’ın muayenehanesi 4 Nisan’da mühürlenecek. Akbaş, kapatma kararının duyulmasıyla birlikte “Biz de orada olacağız” diyen binlerce destek mesajı almış. Ona göre kapatma girişimi karnaval havasında geçecek. Dr. Abdurrahman Akbaş’ın muayenehanesi ilk kez mühürlenmiyor. Tam Gün Yasası’nı ihlal ettiği gerekçesiyle de daha önce 2 kez mühürlenmiş. Dr. Akbaş, hukuksuz kararı tanımamış, mührü sökmüş. Dr. Abdurrahman Akbaş, 4 Nisan’da olacakları ise, “Gelsin kapasınlar aynı gün mührü sökerim” diye özetliyor. Tayyip Erdoğan’ın Samsun’da miting yapacağı 25 Mart’ta Dr. Abdurrahman Akbaş, muayenehanesinin camına üzerinde “Bu Topraklarda Mustafa Kemal’ler Yenilmez” yazan Atatürk posteri asmış, polisler gelip “Provokasyona neden olabilir, indirin” diyerek posteri almak istemişlerdi. Akbaş’ın direnmesiyle poster yerinde kaldı. Ancak posterin önü Recep Tayyip Erdoğan afişleriyle kapatıldı. Dr. Abdurrahman Akbaş, sonra yaşananları Aydınlık’a anlattı.
‘Erdoğan’ın samimiyetini test ettim’ O posteri neden astınız?
Başbakan, AKP’nin oyları düştükçe Atatürkçü ve ulusal birlik ve bütünlüğümüzü savunur bir görünüm içine girdi. Bu konudaki samimiyetini sınamak istedim. Bu yaşananlar RTE ve AKP cenahının Atatürkçü ve milliyetçi söylemlerinin takiyye olduğunu gösterdi. İşyerimde, evimde, arabamda yaşadığım her alanda Atamızı anımsatan simgeler vardır. Bu, AKP’nin RTE’nin kesintisiz Atatürk düşmanlığı yaptığı günden beri böyle. AKP iktidarında, Ziyaret ettiğimizde muayenehanesinin Atatürk’ü anımsatan Camında bu kez ay yıldızlı Atatürk posteri vardı. her şey sürekli saldırıya maruz kaldı. Kendisi rik ve takdir etti. Sağlık Müdürlüğü’nün 4 de ‘’Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek Nisan’da yapacağı kapatma yok’’ diyerek derin Atatürk işlemi sırasında orada olacaksevgisini belli etti. Ayrıca milli larını söyleyen binlerce mesaj bayramların, Andımızın ya- aldım. Kapatma girişimlerini saklanması, ders kitaplarından bir karnaval havasında yaşaAtatürk ilke ve devrimlerinin yacağımızı ümit ediyorum. Kapatma kararının gekaldırılması, resmi dairelerden Atatürk köşelerinin kaldırıl- rekçesinde Tam Gün Yasaması... Bunlar yeterli kanıt. sı’na aykırı hareket ettiğiniz Atatürk posteri testimiz de yazıyor. Kararın sizin durubunu bir kere daha gösterdi. şunuz ve bu haber sonrasına denk gelmesi tesadüf mü? Cezalandırmak istediler Bu, tamamen Atatürk pos Muayenehanenizin ka- teri asmamla ilgili bir karar. patılacağı duyulduktan sonra Bunun kanıtı bana tebliğ ettikleri resmi evrakta. Olay 25 nasıl tepkiler geldi? O gün yaşananları sosyal Mart’ta yaşandı. 26 Mart’ta medyada paylaştım. Kısa süre Samsun Valiliği ve Sağlık Müiçinde vatandaşlarımız olayı dürlüğü mühürleme evraklasahiplendi. Halkımız hem sos- rını hazırladılar. 27 Mart’ta yal medya üzerinden hem de da karar bana tebliğ edildi. telefonla yaptığım eylemi teb- Bu kadar tesadüf olamaz. Kal-
Denizlerin ruhu Atatürk’ün felsefesi Abdurrahman Akbaş’ın 3 çocuğu var. dı ki 18 Ocak’ta yüDeniz Can, Umut Ata ve Yiğit Alp. Akbaş rürlüğe giren Torba bu üç isimde yatan anlamı özetliyor. Yasa’ya göre Tam Gün “Denizlerin ruhu ile Atatürk felsefesi ile Yasası’nda özel muayiğitçe mücadele vermek.” yenehaneleri kapatmak için 18 Nisan’a kadar süre tanınıyor. Samyapacağım. Sağlık Bakanlığı sun’daki diğer özel muayene- ne yapacağımı biliyor. Daha hanelere bu tebligat yapılma- önce Tam Gün Yasası ile iki dı. Belli ki bu aceleciliğin bir kez mühürlendik. nedeni var. Atatürk posteri Bu işlemlerin yasadışı olnedeniyle cezalandırmak is- duğuna inandığımız için mühtiyorlar. rü kırmıştık. Bize dayatılan 4 Nisan’da ne yapacak- kapatma talebi öncekiler gibi sınız? Muayenehanenizi ka- hukukdışı. Bu mühürleme işpatacak mısınız? lemine karşı hakkımızı hukuki Daha önceki kapatmalar- yollardan yine arayacağız. da ne yaptıysam yine aynısını
Dr. Abdurrahman Akbaş, çalıştığı hastanede ve muayenehanesinde sırtında Atatürk resmi, ay yıldız ve “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” yazan önlükle hasta bakıyor.
Polisler provokasyon olabilir diyerek bu posteri indirmek istemişlerdi.
Magandalar yakayı eleverdi Fırtına kabus gibi çöktü
Bartın’da soba faciası: 2 ölü
İstanbul Beyoğlu’nda önceki gece 52 aracın camlarını kıran 7 şüpheli, güvenlik kameralarını inceleyen polisin çalışması sonucu 10 saat sonra yakalandı. Halıcıoğlu Mahallesi’nde önceki gece 03.00 sıralarında bir grup genç, mahallede park halindeki araçların camlarını çekiç ve sopalarla kırdı. Mahallelinin polisi aramasıyla olay yerinden kaçtı. Olay yerinde inceleme başlatan polis 52 araçta hasar tespit etti. Kurulan 20 kişilik özel ekip, çevredeki işyerlerinin güvenlik kameralarını tek tek incelemeye aldı. Ekipler, 7 şüpheliyi olaydan 10 saat sonra Ha-
lıcıoğlu’nda bir çay bahçesinde otururken yakaladı. Şüphelilerden yaşı 18’den küçük A.S., Çocuk Büro Amirliği’ne gönderilirken altı şüpheli de Asayiş Büro Amirliği’ne götürüldü. Aralarından birinin uyuşturucu kullanma ve bıçakla adam yaralama suçundan kaydı bulunan şüphelilerin, olay çıkarttıkları mahallede oturdukları öğrenildi. Şüpheliler ifadelerinde, gece geç saate kadar alkol aldıktan sonra mahalleye gittiklerini, daha sonrasını hatırlamadıklarını söyledikleri belirtildi. Zarar gören bazı araç sahipleriyle yakalanan şüphelilerden bazılarının akraba ve komşu oldukları da ortaya çıktı.
Gaziantep ve Adıyaman’da önceki geceden itibaren etkili olan fırtına, yaşamı olumsuz etkiledi. Fırtına Gaziantep’te birçok ev ve işyerinin çatısını uçtu. Fırtınanın kablo ve trafolara zarar vermesi nedeniyle kentin birçok bölgesinde elektrikler kesildi. Şiddetli fırtına nedeniyle çok sayıda kişi de sobadan sızan karbonmonoksit gazın-
dan zehirlenerek hastanelik oldu. Hatay’ın İskenderun ilçesi ise “Yarıkkaya” adıyla bilinen fırtınanın etkisi altına girdi. Karada elektrik iletim hatlarının kopması ve trafolarda arızalara neden olan fırtına, denizin kabarmasına da neden oldu. Sahil kesiminde yüksekliği yer yer 4 metreyi bulan dalgalar parklara ve yeşil alanlara kadar ilerledi.
Bartın’ın Aladağ Mahallesi’nde babası Necati Kemancı’yla birlikte yaşayan 53 yaşındaki Hayriye Kemancı, önceki akşam sobayı yakarak yattı. Üst katta oturan Necati Kemancı’nın gelini, sabah kahvaltıya çağırmak istediği kayınpederi ile görümcesi kapıyı açmayınca açık olan pencereden içeriye girdi. Hayriye Kemancı’yı kanepede, 77 yaşındaki Necati Kemancı’yı da odasında baygın bulan kadın, 112 Acil Servis’e haber verdi. Sağlık görevlilerinin Bartın Devlet Hastanesi’ne kaldırdığı baba ve kızının, sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenerek öldüğü belirlendi.
DOLAR
Cuma 2.1927 Perşembe 2.1843
EURO
Hazırlayan: Tarık TEKGÖZLİ
Cuma 3.0151 Perşembe 3.0089
BORSA
Cuma 68.796 Perşembe 67.520
ALTIN
(Cumh.)
Cuma 611 TL Perşembe 615 TL
FAİZ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
PETROL
Cuma % 10.81 Perşembe % 10.98
Cuma $ 108.16 Perşembe $ 107.64
(Brent)
*Serbest piyasa satış fiyatları
Prof. Dr. Ali
Kar ve soğuk fındığı vurdu
AKDEMİR aliakdemiral@gmail.com
Ekonomide silah sanayi liderliğini sürdürüyor
B
Mart ayı sonunda aniden bastıran kar yağışı fındık üreticisini vurdu. Zor durumda kalan üreticiler tarım sigortası yaptıran çiftçi sayısının çok düşük olduğunu belirtti, hükümetten destek istedi AYDINLIK / GİRESUN
H
aza sıcaklıkları normalin çok üzerinde seyrederken birdenbire kar yağması birçok üründe zarara yol açtı. Yağan karın fındığı vurduğu ve fındığa büyük zarar verdiği belirlendi. Fındık normal koşullarda Nisan ayında çiçek açardı. Ancak bu yıl havaların normalin üzerinde seyretmesi nedeniyle Şubat ve Mart aylarında çiçek açtı. Havaların birdenbire soğuması ve yağan kar fındıkta dona yol açtı. Giresunlu fındık üreticisi Ertuğrul Kocabaş yaşanan durumun tam bir felaket olduğunu belirterek, “Bu yıl fındık erken çiçek açtı. Don olacak diye tedirginlik yaşıyorduk. Korktuğumuz başımıza geldi. Önceki gece yağan kar ve arkasından havanın dona çevirmesi fındığı bitirdi. Açan çiçeklerin donması demek fındık üretimi-
nin de donması demek. Yüksek yerlerdeki fındıklarda zarar çok büyük” dedi.
‘Hükümet üreticiyi desteklemeli’ Ulusal Fındık Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Özer Akbaşlı da yaptığı açıklamada zararın afet boyutunda olduğunu bildirdi. Akbaşlı, “Kar yağışı etkili oldu. Arkasından sıcaklık sıfırın altında 8 dereceye kadar düştü. Bu da fındığın donması demek. Yaptığımız ilk incelemelerde zararın tahminlerimizden de büyük gibi görünüyor” diye konuştu. Fındık üreticileri benzer bir felaketin 2004 yılında da yaşandığına dikkat çekerek, tarım sigortası yaptırmayan üreticilerin zor durumda kalacaklarını ifade etti. Üreticiler tarım sigortası yaptıran çiftçi sayısının çok düşük olduğunu kaydederek, hü-
kümetin fındık üreticisini desteklemesini istedi. Fındığın Türkiye’nin en önemli ihraç kalemlerinden biri olduğuna dikkat çeken Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği yetkilileri de yaptıkları değerlendirmede, 2013 yılında Türkiye’nin 274 bin 657 ton iç fındık ihraç edildiğini ve bunun karşılığında 1 milyar 767 milyon 276 bin 552 dolar döviz girdisi sağlandığını belirterek, “Şu anda stoklarda yeteri kadar fındık var. Ama don nedeniyle fındıkta rekoltenin düşmesi hem iç piyasada, hem dış piyasada fiyatları etkiler. Dünya fındık üretiminin çok önemli bir bölümünü Türkiye üretmektedir. Bu nedenle önümüzdeki günlerde dikkatli bir fındık politikası izlenmeli, Avrupalı tüketicilerin alternatif ürünlere yönelmesinin önüne geçilmelidir” görüşünü savundu.
HALKIN EKONOMİSİ
31 MART 2014 PAZARTESİ
TESK: İndirimden esnaf da yararlanmalı’
Esnaf ve sanatkarın ödediği elektrik faturaları en yüksek tarifeden hesaplanıyor. Konuya nilişkin açıklama yapan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Esnaf ve sanatkarın ödediği elektrik faturalarının en yüksek tarifeden hesaplandığını” ifade ederek, her kesime uygulanan indirimlerin esnafa da yansıtılmasını istedi.
‘Faturalar hafifletilmeli’ Palandöken yaptığı yazılı açıklamasında, esnafın elektrik faturası giderlerinin hafifletilmesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu: “Esnaf ve sanatkarın ödediği elektrik faturaları en yüksek tarifeden hesaplanıyor. Yetkililerimiz elektrik faturalarına yansıtılan dağıtım bedeli, satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli ve TRT payı gibi kalemlerin yasal olarak alındığını açıklıyorlar. ‘Kayıpkaçak oranı kalktı’ diyorlar ama elektrik dağıtım şirketleri kayıp-kaçak arttığı için fiyat artışı istiyorlar. Esnafın beklentisi, her kesime uygulanan indirimlerin bir an evvel esnafa da uygulanarak faturaların hafifletilmesidir.”
‘Verginin vergisi’ Palandöken, kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende satış, iletim sistemi kullanma bedeli adı altında tahsilat yapıldığını söyleyerek, “Elektrik Tüketim Vergisi’nin de KDV’si alınmaktadır. Yani verginin vergisi alınmaktadır. Haksız uygulamalar kaldırıldığında faturalarımız yüzde 40 azalacaktır” ifadelerini kullandı. TESK Başkanı, denetimlerde kaçak elektrik kullanımının devam ettiğinin tespit edildiğini ve bundan kaynaklanan en az 2 milyar liralık zararı ise faturalarını düzenli ödeyen abonelerin üstlendiğini söyledi.
Türkiye’nin 2013 büyüme rakamları bugün açıklanacak AYDINLIK / ANKARA Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013 yılına ilişkin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla verilerini bugün saat 10:00’da internet sitesinden açıklayacak. TÜİK verilerine göre, Türkiye ekonomisi 2013’ün ilk dokuz ayında büyüme rakamı yüzde 4 olarak gerçekleşmişti. Hükümetin Orta Vadeli Programı’nda büyümenin 2013’te yüzde 3.6, bu yıl da yüzde 4 olması öngörülüyordu. Ekonomistler TÜİK rakamlarının tartışmalı olduğuna dikkat çekiyor. TÜİK rakamları için, “TÜİK’in işsizlik, enflasyon rakamlarına kimse güvenmiyor. Özellikle Türkiye ile iş yapan yabancılar gerçek rakamlara ulaşmak için TÜİK rakamları ile diğer özel ve resmi kurumların rakamlarını karşılaştırıp ona göre karar veriyor. Durum böyle olsa da TÜİK rakamları kaba hatlarla bir bilgi veriyor” dediler. Bugün ayrıca, TÜİK ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan bu yılın Şubat ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri de açıklanacak.
u hafta, ekonomik boyutu olabildiğince geniş ve fakat bir o kadar sevimsiz, sert, katı bir konuda yazı yazmaya karar verdim. Belki de böyle bir yazıya; Türkiye ekonomisinin, daha doğrusu halkın ekonomisinin karanlık tablosu ile siyasette yaşanan kara tablonunyazının yayımlandığı günde ülkemizde yeniden aydınlık günlere geçiş sürecinin ilk evresinin başarıyla gerçeklemiş olacağı ümidini taşıyorum elbette- neden olduğu duygu halim neden oldu. Karanlık gerçeklerle yüzleşmeden aydınlığa çıkmanın mümkün olmadığı gerçekliği ya da ‘’karanlıkta kalanın aydınlığa çıkma özlemi yüksektir’’ söyleminin bilinçaltı etkisinde kalarak böyle bir temayı seçmiş olabilirim. Karanlık tablolar iç dünyamızı karartmakta, bu da iç karartıcı da olsa, karanlık konuları kaleme almamıza neden olmaktadır. Bu cümlelerden hareketle söyleyeyim ki; bu hafta, tüm dünyada silah sanayinin ekonomik boyutunu yazdım sizler için... ABD ekonomisi toparlanıyor, Çin ve Rusya yükselişte, Avrupa ülkeleri krizden çıkma çabalarını, bocalayarak da olsa sürdürüyor derken, yaşanan krizlerin ve problemlerin arka plan gerçekliği ve nedenselliği savaş ekonomisini, silah sektörünü işaret ediyor. Reel ekonomi küçülüyor, rant ekonomisi, finansal ekonomi kabarıp kriz çıkıyor; diğer yandan da, silah ekonomisi giderek büyüyor. Evet, çok büyük ülkeler, ekonomiler bile tökezlerken, yoksulluk ve yolsuzluk onlara eşlik etmekte, ülkelerin çöküşlerinin de, yükselişlerinin de arka planında silah sanayinin olduğunu rakamlarla gözlemliyoruz, görüyoruz.
Uluslararası Stockholm Barış Enstitüsü’nün çarpıcı raporu 17 Mart 2014’te ilgili Enstitü’nün web sayfasında yayımlanan rapor, çok çarpıcı sonuçları ortaya koymaktadır. 2004-2008 ile 2009-2013 olarak belirlenen iki zaman grubunda yapılan askeri harcamaları, konvansiyonel silah ithalatını karşılaştırmalı olarak yansıtan rapor; bazı ülkelerin silah sektörü ihracatıyla nasıl büyüdüğünü açıklarken, bazı ülkelerin de silah ithalatıyla nasıl küçülüp yoksullaştığını çarpıcı olarak resmetmektedir.
En büyük 5 tedarikçi ülke Enstitü araştırmasına göre, 2009-2013 olarak belirlenen zaman grubundaki uluslararası silah ticareti, 2004-2008 zaman grubu ile karşılaştırıldığında yüzde 14’lük bir artışa işaret etmektedir. Ülkelerin askeri harcamalara ayırdıkları fon, GSYH’nın yüzde 0.5 ile yüzde 8.2 ‘si aralığındadır. Medyan (orta değer) olarak yüzde 4 ‘ü alacak olursak, 70 trilyon dolarlık dünya GSYH’nin 2.8 trilyon dolarlık kısmının her yıl silah sanayine ,askeri harcamalara gittiğini hesaplayabiliriz kabaca ... Konvansiyonel silahlarda dünyanın en büyük 5 tedarikçi ülkeleri; ABD (toplam satışların yüzde 29’unu gerçekleştiriyor), Rusya (yüzde 17’sini gerçekleştiriyor), Almanya (yüzde 7’sini gerçekleştiriyor), Çin(yüzde
6’sını gerçekleştiriyor) ve Fransa (yüzde 5 ‘ini gerçekleştiriyor) olarak sıralanıyor. Bu 5 ülke, dünya silah ticaretinin yüzde 74’ünü gerçekleştiriyor iken, Rusya ve ABD dünya silah ticaretinin yüzde 56’sına nüfuz etmektedir. Rusya, yalnız başına 2009-2013 zaman grubunda 52 ülkeye silah ihracatında bulunmuştur.
Avrupa’da harcama azalıyor,diğer kıtalarda yükseliyor Yayımlanan rapordaki ilginç nokta, Avrupa ülkelerinin 2009-2013 yılları arasında yaptıkları askeri harcamalarını yüzde 25 oranında azaltmış olmalarıdır. 2004-2008 ve 2009-2013 zaman grupları arasında Hindistan ithalatını yüzde 111 oranında artırmıştır. İthalatının yüzde 75’ini Rusya’dan sağlamaktadır. Dünya silah ithalatının yüzde 14’ünü Hindistan gerçekleştiriyor. Körfezdeki Arap ülkeleri, son beş yılda (2009-2013) önceki 5 yıla göre, ithalat düzeylerini yüzde 13 oranında artırmışlardır. Suudi Arabistan, silah ithalatında dünya birincisi olmuş, Körfez ülkeleri, silah ithalatlarının yüzde 46’sını ABD’den gerçekleştirmektedirler. Yoksulluğun kök saldığı sahra altı Afrika’sında ithalatın yüzde 17’sini Sudan, yüzde 16’sını Uganda gerçekleştirmektedir. Azerbaycan, son 5 yılda (2009-2013) silah ithalatını yüzde 378 oranında artırmıştır. Türkiye, GSYH’nin yüzde 2.4’ü oranında askeri harcama yapmaktadır. Doğuda silah ticareti ekonomik ve politik nüfuza köprü oluyor Çin, Rusya ve ABD bölgede siyasi ve ekonomik nüfuz için silah ihracatını köprü yapmaya çalışıyorlar. Pakistan, son 5 yılda ithalatını yüzde 119 oranında artırdı. Anılan ülkenin ithalatının yüzde 54’ünü Çin, yüzde 27’sini ABD karşılıyor. Çin, Bangladeş’in silah ithalatının yüzde 82’sini karşılamakta iken, Hindistan’ın ithalatında Rusya baskın konumdadır, ABD ithalatın yüzde 7’sini karşılamaktadır. Güney Kore, Kuzey Kore tehdidi nedeniyle son 5 yılda dünyanın en büyük 8. ithalatçısı olmuş. Avustralya, silah ithalatını son 5 yılda yüzde 83 oranında artırmıştır. Bu rakamlar ve bu artışlar; ‘’bazı ülkeler, gereksiz çatışmaların yönlendirmesi sonucunda yaptıkları silah satın almaları nedeniyle ekonomik krize girip kalıcı yoksulluk girdabında boğuşurken; bazı ülkeler de, ekonomik büyümeleri ve refah artışları durunca çatışma ve savaş çıkartıp zenginliklerini bu kez de silah sanayi ekonomisiyle büyümektedirler’’ yargımızı teyit eder niteliktedir. Düşünelim bir kez; yıllık yaklaşık 3 trilyon dolarlık silah ve askeri harcamanın yarısını bile insanlığın sorunlarının çözümüne ve ekonomik kalkınmaya tahsis etsek, yoksulluk sona ermez mi, yoksul ülkelerin refah payı yükselmez mi,açlık bitip demokrasi ve barış gelişmez mi? Kavga çıkaran silah satıp zenginleşiyor, kavga edenler silah satın alıp fakirleşiyor! Bu yalın ve basit saptamaya odaklanmamızın zamanı gelmedi mi; ne derseniz?
Yıldırım
KOÇ
yildirimkoc@aydinlikgazete.com
Sazan nasıl alabalık oldu
G
eçenlerde Almanya’da doğup büyümüş ve oradaki bir üniversitede yüksek lisans yapmakta olan bir Türk öğrenci benimle görüşmek istedi. Tezini yazıyormuş. Tez konusu da Türkiye sendikaları ile Almanya sendikalarının karşılaştırılmasıymış. Bu öğrenci, konuşma sırasında, Almanya’daki akademisyenlerin Türkiye’deki sendikaları çok aşağıladıklarından söz etti. Büyük tepki gösterdim. Öğrenci sert tepkime çok şaşırdı. Türkiye’deki sendikacılık hareketinde yaşanan bir sürü olumsuzluğu bilen ve yazan bir kişiyim. Ancak Almanya’daki birilerinin böyle bir değerlendirme yapmasını içime sindiremedim.
Emperyalist ülkelerin işbirlikçi işçi sınıfları Bu öğrenciye, son 10 ve hatta 20 yıl içinde Almanya’da yüzbinlerce işçinin protesto eylemlerini hatırlayıp hatırlamadığını sordum. Hiçbir büyük eylem hatırlayamadı. Ben de hatırlamıyorum. Sonra da Türkiye’de her gün bir sürü eylem olduğundan söz ettim. Bu öğrenciye, Almanya’daki sendikaların 1933 yılında Naziler’e nasıl teslim olduklarını, 1 Mayıs’ı Naziler’le birlikte kutladıktan sonra 2 Mayıs günü bütün sendikalar kapatıldığında nasıl direnmediklerini, sessizce teslim olduklarını hatırlattım. Durgun göllerde çamur kokan sazanlar yetişir. Munzur’un soğuk ve hırçın sularında ise son derece lezzetli, kırmızı benekli alabalıklar yaşar. Almanya’daki işçiler emperyalizm döneminde kapitalizmin mezar kazıcıları olmaktan çıkmış, kapitalizmin payandalarına dönüşmüştür; aynen diğer emperyalist ülkelerde olduğu gibi. 1-7 Eylül 1920 tarihlerinde Bakü’de toplanan Birinci Doğu Halkları Kurultayı’nın sonunda yayımlanan “Avrupa, Amerika ve Japonya’nın İşçilerine Doğu Halkları Kongresi’nin Çağrısı” belgesinde emperyalist ülkelerin işçilerine şöyle sesleniliyordu: “Sizler ki kapitalistlere köpeklik ediyordunuz; bizi kendi köpekleriniz olarak gördünüz.” Emperyalizmin payandalığını yapan işçi sınıfları emperyalizmi de, kapitalizmi de destekler; bunun karşılığında emperyalist sömürüden pay alır. Durgun göllerde çamurda yatan çamur kokulu lezzetsiz sazanlar gibidirler.
Sazanlar nasıl alabalığa dönüşür? Emperyalist sömürü altındaki bir ülkenin, hele hele küresel kriz koşullarında yaşayan işçileriyseniz, hayat zordur. Ülkenizdeki yağma ve sömürü düzeni de sınırlarına ulaşmışsa, deniz tükenmişse, saldırının hedefiyseniz, eylemlilik kaçınılmazdır. İçinde yaşadığınız sular soğuk ve hırçındır. Kendinizi geliştirmekten, mücadele etmekten başka seçeneğiniz yoktur. Türkiye’de kamu sektöründeki işçiler 12 Eylül öncesinde rahat çalışma koşullarına sahipti. Sazan gibiydiler. Ancak özellikle 19831989 döneminde çok büyük bir yoksullaşma yaşadılar. Durgun ve ılık göller, soğuk ve hırçın akarsulara dönüştü. İçindekiler de bir dönüşüme uğradı; yaşayabilmek için bu dönüşümü yaşamaktan başka çareleri yoktu. Sazanlıktan alabalıklığa terfi ettiler. 1989 Bahar Eylemleri, 1990 grevleri, 1991 genel eylemi ve Madenciler Yürüyüşü bu nitelikte hareketlerdir. Emperyalist ülkelerin işçi sınıfları ise sazanlığı sürdürüyor. Onların sazanlıktan kurtaracak olan, bizim gibi ülkelerin işçi sınıfının öncülüğünde gerçekleştireceği anti-emperyalist mücadeledir. Emperyalist sömürüye engel olabilirsek, emperyalist ülkelerin işçi sınıfları, emperyalizmin ve kapitalizmin payandaları olmaktan çıkar; insanca çalışabilmek ve yaşayabilmek için kapitalizmin mezar kazıcıları olmaktan başka çareleri kalmaz. Sazanlıktan kurtulup, alabalıklaşırlar. Türkiye’de ne yazık ki hâlâ Dünya Sosyal Forumu’ndan, Avrupa Sosyal Forumu’ndan, emperyalist ülkelerin işbirlikçi sendikalarının hakimiyetindeki uluslararası sendikacılık hareketinden medet umanlar var. Sazanlardan medet umacak kadar sazanlaşmayın!
İnşaat iskelesinden düşen işçi öldü
31 MART 2014 PAZARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Kayseri’de inşaat işçisi, 64 yaşındaki Mahmut Aslan, yaklaşık 6 metre yükseklikteki iskeleden düşünce öldü. Olay, Melikgazi İlçesi Yeniköy Mahallesi Uzundere Sokak’ta yapımı devam eden bir inşaatta önceki gün saat 15.00 sıralarında meydana geldi. Mahmut Aslan, inşaatın 2’nci katında çalıştığı sırada iskelede dengesini yitirince düştü. Başından ağır yaralanan Aslan, çağrılan ambulansla kaldırıldığı Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde öldü. Polis, soruşturma başlattı.
Polis, öğretmenleri fişledi Kocaeli’de MEB Yasa Tasarısı’nı protesto eden öğretmenlerin fişlendiği ortaya çıktı. Polis, eyleme katılanlar hakkında isim listesi hazırladı, fotoğraflarıyla birlikte İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ulaştırdı MUSTAFA K. EROL / KOCAELİ
Y
eni Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesi talebiyle iş bırakıp yasal haklarını kullanarak, 26 Şubat tarihinde İzmit Merkez bankası önünden Sabri Yalım Parkı’na bir yürüyüş düzenleyen öğretmenlerin, polis tarafından resmen fişlendiği ortaya çıktı. Eğitim-İş, Eğitim-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in ortaklaşa düzenlediği eyleme katılan 4 binin üzerindeki öğretmenlerden, çoğu sendika yöneticisi olan 21’i hakkında Emniyet Müdürlüğü tarafından Milli Eğitim Müdürlüğü’ne kapalı bir zarfın içinde yazı gitti. Zarfın içinde, eyleme katılan öğretmenlerin adı soyadı, fotoğrafı ve çalıştığı okul gibi bilgilerin yer aldığı öğrenilirken, Emniyet, söz konusu öğretmenlerle ilgili Milli Eğitim Müdürlüğü’nün soruşturma başlatmasını istediği ileri sürüldü.
Suç gibi gösterildi Fişleme olayı şöyle gerçekleştirildi: Polis, öğretmenleri görüntüleyerek, eyleme katılanlar hakkında bir isim listesi ile bir de fotoğraf ve görüntü CD’si hazırladı. Emniyet’te oluşturulan bu doküman, daha sonra kapalı zarf içinde Kocaeli Valiliği’ne bağlı İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ulaştırıldı. Geçen hafta içinde ise Milli Eğitim Müdürlüğü, söz konusu fişleme zarflarını öğretmenlerin çalıştığı okulların müdürlük makamına gönderdi. Öte yandan, Emniyet’in konuyla ilgili Valiliğe yazdığı yazıda eylemin bir suç gibi gösterilmeye çalışılması dikkat çekti. Emniyetin yazısındaki “konu” kısmında “İzinsiz eyleme katılan memurlar” yazıldığı görüldü. Fişleme skandalı ile ilgili sendikalardan tepki geldi. Konuyla ilgili konuşan Eğitim-İş Şube Başkanı
Emniyet Müdürlüğü’nden, Valiliğe gönderilen yazıda, fişlemeyi itiraf eder nitelikte “Eyleme katılan memurlarla ilgili bilgiler ektedir” yazıyor.
Polis, eyleme katılan öğretmenlerin görüntülerini alarak fişleme dosyası oluşturdu. Bilal Şener, “Sendikal eylemlerde memurlara ceza olmadığı için dosya kapatılır. Şimdi farklı yöntemlerle uyguluyorlar. Korkutmaya çalışıyorlar. Bu da bizim Kocaeli’ye özgü bir şey. Yani emniyet, eyleme katılan
bazı öğretmenleri fişleme yoluna gitmiş. Valiliğe de yazı yazmışlar. Bizi bu yöntemlerle asla yıldıramazlar. Biz haklarımızın sonuna kadar farkındayız ve onları kullanmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.
‘Korkmayacağız’ Eğitim-Sen Şube Başkanı Suca Omurca da polis tarafından fişlenen 21 öğretmenin 17’sinin Eğitim-Sen, 2’sinin Eğitim-İş ve 2 kişinin de Türk Eğitim-Sen üyesi olduğunu
Santralların satışı için geri sayım D
ört termik santral ve bu santrallara bağlı çalışan kömür ocaklarının satışı için son teklif verme süresi Nisan ayı içerisinde tamamlanacak. Yeniköy ve Kemerköy Termik santralları ve bağlı kömür ocakları için son teklif verme tarihi 10 Nisan, Çatalağzı Termik Santralı için 21 Nisan, Yatağan Termik Santralı için ise 30 Nisan. Türkiye’nin hem elektrik üretimi için hem de ekonomisi için büyük değer olan termik santrallar peşpeşe satılacak. AKP hükümetinin “Varlık satış” yöntemiyle özelleştirme programına aldığı ÇATES, Türkiye’de termik santralların ilki. Kuruluşu 1946’lara dayanan santral, Zonguldak kömürünü yakıt olarak kullansın diye Çatalağzı’nda yapıldı. ÇATES, 1990’larda da satılmak istendi. Ancak santralı satamayan hükümetler yatırım yapmayarak çürümeye bıraktı. ÇATES’in tek-
vurguladı. Omurca, “Baskılara asla boyun eğmeyeceğiz. Sendika olarak anayasal hakkımızı kullandık ve bundan sonrada kullanmaya devam edeceğiz. Yapılanlara rağmen, korkmayacağız, susmayacağız ve mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
İzmit’te Milli Eğitim Bakanlığı Yasa Tasarısı’nın geri çekilmesini isteyen eğitim sendikaları üyeleri protesto gösterisi yapmıştı.
YATAĞAN İŞÇİLERİ DİRENİŞ ÇADIRINI ANKARA’YA TAŞIYACAK
Esin ERGENÇ TURHAN
SINIF GÖZLÜĞÜ
Hazırlayan: Tarık TEKGÖZLİ
nolojisi 1990’lardan itibaren yenilenmedi. Bu eski teknolojisine rağmen Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun ürettiği kömürün yüzde 70’ini ÇATES kullanıyor. ÇATES’in faaliyetini sürdürmesi, 17 bin 500 kömür işçisinin de istihdamını sağlıyor.
Hem üretiyor hem kazandırıyor Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının 2012 yılındaki kârı 70 milyon TL. Termik santrallara kömür üretimi sağlayan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) ise 2011 yılında 514 milyar TL’lik kâr elde etti. İlk 500 büyük sanayii kuruluşu arasında bu kârla 10. oldu. Yıllardır kurumlar vergi rekortmeni olan TKİ’ye bağlı Güney Ege Linyit (GELİ) Kömür Ocağı’nın 2012 yılı kârı 244 milyon TL.
35 yıllık kömür rezervi AKP hükümetinin özelleştirmek istediği TKİ’ye bağlı Yatağan ve Milas’taki ocakların kömür rezerv ömrü 35 yıl. Bölgede 500 mil-
yon ton linyit kömürü rezervi bulunuyor. Bu miktarda bir linyit rezervi bile özelleştirmenin ülke ekonomisine vereceği zararı göstermeye yeterli. Çünkü bu kaynaklar santralların varlığı sayılarak birlikte satılacak. Yatağan Termik Santralı 1984 yılında, Yeniköy Termik Santralı 1986 yılında, Kemerköy Termik Santralı da 1993 yılında kuruldu. Üç santralın yıllık elektrik üretimi 1680 megawatt (mw). Türkiye’de linyite dayalı elektrik üretimi yapılan santrallarda yılda 8 bin 300 mw elektrik üretiliyor. Bunun 4 bin 209 mw’lik kısmı TKİ’nin linyit kömürüyle üretiliyor.
Çadır Ankara’ya taşınacak Yatağan Termik Santralı girişine 197 gün önce Direniş Çadırı kuran TES-İş ve Maden-İş üyesi işçiler, mücadelelerini aynı kararlılıkla sürdürüyor. TES-İş ve Maden-İş Sendikası Yatağan Şube yöneticileri, Nisan ayında Ankara’da olacaklarını, Direniş Çadırı’nı oraya kuracaklarını belirtiyor ve “İşyerlerimizi sattırmayacağız” diyor.
Özelleştirmeler işçiye ne kaybettirdi? Özelleştirmeler ülke ekonomisi kadar işçilere de işlerini kaybettirdi. TELEKOM satılırken tam 20 bin işçi tasfiye edildi. Sümerbanklar satılınca 33 bin işçi işini kaybetti. TÜPRAŞ, ERDEMİR, Petrol Ofisi ve KARDEMİR’de 12 bin işçi işini kaybetti. İşçiye veriyoruz diye kandırdıkları KARDEMİR’de işçi köle oldu, daha 2 yıl önce 330 işçi işten atıldı. İSDEMİR’de işçiye verilen yüzde 11 hisseye işveren el koydu. İşçi sayısını 11 binden 4 bine düşürdüler.
Isparta Taşeron İşçileri Derneği kuruldu BORA TÜFEKLİ / ISPARTA
Isparta’da Taşeron İşçileri Derneği kuruldu. Isparta Taşeron İşçileri Derneği Kurucu Başkanı Zehra Kaya, düzenlediği basın toplantısında derneğin amacını şöyle açıkladı: “Dernek üyelerinin ve ailelerinin sınıfsal, ulusal, ekonomik, sosyal ve kültürel hak ve çıkarlarını korumak, geliştirmek gereğini taşır. Bu hedefi gerçekleştirirken, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunmasını öncelik sayar.”
Taşeron sistemine karşı mücadele Kaya açıklamasında, “Dernek, üyelerin hak ve çıkarlarını geliştirmek amacı ile bu ve benzeri amaçla kurulan demokratik kitle örgütü ve sendikalarla demokratik kanallarda ortak çaba içinde olur. Dernek taşeron sistemine karşı mücadele eder, ortadan kaldırılmasını sağlamaya çalışır” dedi. İşçilerin birçok haklarından habersiz olduğunu kaydeden Kaya şunları söyledi: “Sermayedar sınıf ya bu hakları kaldırmak istiyor veya daha kötü bir düzenlemeyi hedefliyor. Eğer bu düzenlemeler engellenmezse taşeron işçiliğin yerini, kiralık işçilik alacak ve çalışma koşulları daha da kötü olacak.” “Taşeron işçilerin sendikalaşma, toplu pazarlık ve grev hakları vardır” diyen Kaya, işçileri sosyal, özlük ve demokratik haklarını kullanabilmeleri için derneğe üye olmaya çağırdı. Kunduracılar Sitesi’nde bulunan dernek 13 Nisan’da resmi açılış yapacak.
SEÇİM
31 MART 2014 PAZARTESİ
Hazırlayan: Recep ERÇİN
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Perinçek: Sistem partilerinin çözümü yok İP lideri Perinçek, ‘AKP isterse yüzde 90 oy alsın. Bu oylarla önümüzdeki dönem sıcak para krizini çözebilecek mi? Sistemin bütün partileri toptan çöküşe gidiyor. Çoban yıldızı parlayacak. Erdoğan- Gül- Gülen bunlar Türkiye’nin önünde yok’ dedi
İ
şçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek 30 Mart akşamı, sandıkların önemli bir kısmının açılmasından hemen sonra sonuçları Aydınlık gazetesine değerlendirdi. Perinçek bu seçimde “AKP ile AK CHP ve AK MHP yarıştı. Erdoğan Cemaat’le mücadele ederek oylarını artırdı. CHP ve MHP ise Cemaat’e sarılarak oy kaybetti” dedi. İP lideri şöyle konuştu: “Sistem çıkmazda, büyük çözüm geliyor. Bu sonuçlar sistemin çıkmazını yansıtıyor. AKP, yüzde şu kadar oy aldı. İsterse daha fazla, isterse yüzde 90 oy alsın. AKP bu oylarla önümüzdeki dönem sıcak para krizini çözebilecek mi? AKP bu oylarla Türkiye’nin bölünmesine bir cevap üretebilecek mi? AKP bu oylarla ekonominin çöküşüne, hayat pahalılığına, fabrikalardan işçilerin atılmasına, ithalatın daralmasına bir çözüm getirebilecek mi? Buralarda AKP’nin hiç çözümü yok. AKP’nin karşısında kim var? AK CHP var. Aslında seçime iki AKP girdi. Biri AKP, biri AK CHP biri de AK MHP.”
büyük bir sahtekarlık yaparak “Amerika’ya kafa tutuyor,” görüntüsünü vermiş oldu. CHP işte bu rolleri AKP’ye teslim etti. Türk bayrağını da AKP’ye teslim etti. CHP, bölü-
cülüğün ve Cemaat’in yanında tavır aldı. AKP’den farklı hiçbir politikası, programı yok. Sonuç itibariyle seçime iki tane AKP girdi ve asıl AKP, yani Tayyip Erdoğan’ın AKP’si Kemal Kılıç-
daroğlu’nun AKP’sini yendi. Bizim onlara önerdiğimiz gibi CHPMHP-İP birleşseydi birçok belediye alınırdı. CHP büyük bir tarihi fırsatı kaçırdı. Kılıçdaroğlu ve onun etrafındaki şaşkın, çapsız,
‘Karamsarlık için neden yok’ “Türkiye’nin AKP ve CHP ve MHP dışında bir seçeneği yok mu? Sistem bütün ağırlığıyla, gücüyle, sistem dışı çözümleri hapislere attı, duvarların arasına tıkadı ve seçim sürecinde de tamamen vatandaşın gözünden uzaklarda tutmayı başardı; bugünkü medyasıyla vs. Ama bunların hepsi geçicidir. Bu söylediklerimi önümüzdeki en kısa zamanda yaşayacağız. Özellikle yurttaşlarımı bu açıdan uyarıyorum, karamsarlık için hiçbir neden yok. Bu seçim sonuçları sistemin çıkmazıdır.”
‘Takvim 31 Mart’la başlıyor’ “Önümüzde 31 Mart ve sonrası var, biz hep bunu söyledik. Mücadele takvimi 30 Mart’la bitmiyor, 31 Mart’la başlıyor. Sistem şu anda İşçi Partisi gibi Mustafa Kemal’in askerlerini, Arslanlı Yol gibi Türkiye’nin önündeki seçeneği gizlemeyi başardı. Böyle durumlarda bu tür sonuçlar olabilir.”
‘Çoban yıldızı parlayacak’
‘AKP Cemaat’in üzerine yürüdü ve oy kazandı’ “AKP Cemaat’in üzerine yürüyerek oy kazandı, CHP ise Cemaat’e sarılarak oy kaybetti. AKP, en sonunda halkın büyük mücadelesinin sonuçlarını dikkate alarak Ergenekon davasıyla ilgili o kanunları çıkarttı. CHP ona bile muhalefet etti. Ve bizim içeride kalmamız için uğraştı ve oy kaybetti. Bütün Türkiye’nin ihtiyacı olan görüntüleri AKP’ye teslim etti. Cemaat’le işbirliği yapan, Ricardione’nin ayağına koşan CHP’nin karşısında AKP, çok
liberal, birikimsiz kadro AKP’ye bu seçimleri hediye etti. ”
Perinçek, oyunu eşi ve çocuklarıyla Beşiktaş’ta kullandı
Ergenekon tertibiyle 6 yıl Silivri’de tutsak edilen ve 10 Mart’ta tahliye olan İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, dün yerel seçimler için İstanbul Beşiktaş’taki Şair Nedim Ortaokulu’nda oy kullandı. Eşi Şule Perinçek, oğulları Mehmet Bora ve Sadık Can Perinçek ile okula gelen Doğu Perinçek, seçmenler ve sandık görevlileri tarafından alkışlarla karşılandı.
“Önümüzdeki dönemde “Çoban Yıldızı” parlayacak. Sistemin bütün partileri toptan çöküşe gidiyor. Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül-Fethullah Gülen bunlar Türkiye’nin önünde yok. AKP’nin bir kopyası olan Kılıçdaroğlu’nun AK CHP’si yarın yok. Kılıçdaroğlu 6 ay sonra var mı? ‘Oyları bölmeyelim’ diyenler 6 gün sonra yok; ama 6 gün sonra, 6 ay sonra, 60 yıl sonra da Türkiye’de bir İşçi Partisi var. Ve hızla göreceksiniz; önümüzdeki seçenek, sistemle devrimci mücadele veren İP’dir.”
‘Ülkemiz bölünmesin tek amacımız bu’
İşçi Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Levent Kırca oyunu, Bebek Tevfik Fikret İlköğretim Okulu’nda 1076 nolu sandıkta kullandı. Kırca, çıkışta basın mensuplerına bir açıklama yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Oyumu kullandım. Bunca yıldır oy kullanıyorum ilk kez bu kadar heyecanlandım. İçimden bir ses başkan olacağımı söylüyor. Öncelikli isteğim İşçi Partisi’nden İstanbul Büyükşeehir Belediye Başkanı olmak. Olmaması halinde oy çoğunluğu sağlamak, oyumuzun yüzdesini arttırmak istiyorum. Ülkemiz için hayırlı uğurlu olsun. Cumhuriyetimiz payidar olsun. Ülkemiz bölünmesin. Tek amacımız bu.”
AKP ve CHP’den karşılıklı açıklamalar gelirken, MHP cephesi sessizliğini korudu
Başbakan Tayyip Erdoğan hastaneye gitti İstanbul İl Başkanı erken zafer ilan etti
B
aşbakan Tayyip Erdoğan oyunu kullanmaya eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, kızları Sümeyye Erdoğan, Esra Albayrak gelini Reyyan Erdoğan ve damadı Berat Albayrak ile birlikte geldi. Erdoğan ailesi oylarını Üsküdar Saffet Cebi İlkokulu’nda kullandı.
Abdullah Gül: Sert bir seçim kampanyası oldu
C
umhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte Çankaya İlköğretim Okulu’nda oyunu kullandı. Gül çıkışta yaptığı açıklamada, “Bugün artık söz milletin. Millet, görüşlerini oy sandığında ifade ediyor. Eminim ki milletin iradesi nasıl tecelli ederse bunu herkes büyük bir olgunluk ve saygıyla karşılayacaktır. ondan sonra hepimizin hemen, Türkiye’nin artık kendi gündemine dönmesi gerekir. Hepimiz biliyoruz ki biraz
sert bir seçim kampanyası oldu. Artık bunları geride bırakmak gerektiğine inanıyorum” dedi. Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel oyunu Teğmen Kalmaz İlköğretim Okulu’nda kullandı. Demirel oy kullanacağı okula yardımcılarıyla geldi. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer oyunu Ankara Gölbaşı Şahin Sevin İlköğretim Okulu’nda kullandı. Sezer ve eşi oy kullnabilmek için uzun süre sıra bekledi.
Türkiye geneli açılan sandık oranı yüzde 20’nin üzerindeyken Başbakan Erdoğan, saat 20.30 sularında İstanbul Çamlıça’daki evinden ayrıldı. Erdoğan’ın Koşuyolu Medipol Hastanesine gittiği öğrenildi. Kısa bir süre hastanede kalan Erdoğan daha sonra Ankara’ya gitmek üzere Sabiha Gökçen Havalimanı’na hareket etti. Erdoğan’ın hastanede tedavi gören bir yakınını ziyaret ettiği bildirildi. Saat 20.50 sularında açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, “Sandığa atılan oy konusunda güvenimiz var” dedi. AKP Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Melih Gökçek ise, Ankara’daki seçimleri yüzde 50’ye yüzde 39 kazanacaklarını söyledi. Gökçek, Cihan Haber Ajansı’nın manipülasyon yaptığını ve ortalığı karıştırmak istediğini iddia etti. AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu da daha sonra yaptığı açıklamada, “Bu seçimi yerel seçimin çok ötesine taşımak isteyenler sonuçlarla birlikte İstanbul’da bir kere daha kaybettiler. AKP Sarıgül’e yenilgiyi tattırarak, onu CHP Genel Merkezi’ne gönderiyor’’ dedi.
‘Zafer ilan edenler farklı sonuçla karşılaşacak’ Sırrı Süreyya Önder kendine oy vermedi HDP İstanbul Büyükşehir Belediye Başakan Adayı Sırrı Süreyya Önder oyunu İstanbul’da değil Ankara’da Kullandı. Önder’in kaydı Ankara’da olduğu için kendisine oy atamadı. Sabah saatlerinde Ankara’da oyunu kullandıktan sonra İstanbul’a dönen Önder, HDP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Pınar Aydınlar’a oyunu sandığa atarken eşlik etti.
A
nkara’da açıklanan ilk seçim sonuçlarına göre, AKP ve CHP arasındaki oy oranları başa baş gitti. CHP Ankara Büyükşehir Belediye Baş-
kan Adayı Mansur Yavaş, dün gece saat 20.45 sularında yaptığı açıklamada, “Şu anda yüzde 50’ye yakın oy alıyoruz. Temennimiz en az 51. Bu bilgiyi alan, arada
5-10 puan varmış gibi gösteren TV’ler olduğu müddetçe sandık başındaki arkadaşlarımız dağılsın diye yapıyorlar. Buradan sesleniyorum sonuna kadar torbaların
Sarıgül: Özgürlük ve demokrasi çıkacak
MHP: Farklılık nedeniyle şaşkınız MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anıttepe Orta Okulu’nda oy kullandı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural akşam saatlerinde yaptığı açıklamada , oranlardaki farklılık nedeniyle şaşkın olduklarını, daha önce böyle bir durum yaşamadıklarını dile getirerek, “Şu anda sonuçlar konusunda bir yorum yapamayacağız” dedi.
Merkez Kurula teslim edilinceye kadar takipe dilmesini istiyorum’’ diye konuştu. Diğer yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile Çukurambar Mahallesi Arjantin İlköğretim Okulu’nda oyunu kullandı. Kılıçdaroğlu ve eşi oy kullanabilmek için bir süre sırada bekledi. Kılıçdaroğlu, oyunu kullandıktan sonra yaptığı açıklamada, “Mutluyum oyumu kullandım” dedi. CHP Sözcüsü Haluk Koç da, herhangi bir manipülasyona fırsat vermemek için görevlilerin sandıların başında olduğu belirterek, “Zaferlerini erkenden ilan edenler, sabah çok farklı sonuçlarla karşılaşabilirler’’ diye konuştu. CHP Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Yılmaz Büyükerşen de, kent merkezinde 6 büyük mahallede ve adliyede elektriklerin kesik olduğunu söyledi.
Mustafa Sarıgül, oy kullanmaya oğlu Emir, gelini Fatoş ve torunu Ayşe Naz ile birlikte gitti. Oyunu Nişantaşı Sait Çiftçi İlkokulu’nda kullanan Sarıgül, oy kullanma işlemini gerçekleştirdikten sonra gazeticilere açıklamada bulundu. Sarıgül, oyunu kullandıktan sonra gazetecilere açıklama yapan Sarıgül, ‘’Takdir İstanbullu yurttaşlarımızındır. İnanıyorum ki sandıktan özgürlük ve demokrasi çıkacak” dedi. Diğer yandan İstanbul’da oy sayım işleminin başlamasının ardından bazı partililer CHP İstanbul İl Merkezi’ne gelerek, ‘’El ele kol kola omuz omuza, Çare Sarıgül,Mustafa Kemal’in askerleriyiz’’ sloganları attılar.
Topbaş: Çalıştık, gayret gösterdik
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, eşi Özleyiş Topbaş ve oğlu Ömer Topbaş ile Florya’da sandık başına gitti. Bakırköy Şenlikköy’deki Murat Kölük İlkokulu’nda oyunu kullanan Topbaş, oyunu kullandıktan sonra, “Demokrasilerde seçimler bayram günleridir. Arzumuzu bu güzel günlerin birlikteliğimizi, coşkumuzu bozmadan büyük bir aile olarak geleceğe birlikte yürüyebilelim. Çalıştık, gayret gösterdik. Ancak kararı halkımız vermekte. Sandık karar yeridir. Milletimizin milli iradesi yansıyacaktır. İstanbul’a ülkemize, barışımıza demokrasimize hayırlı olsun diyorum” dedi.
31 MART 2014 PAZARTESİ
Hazırlayan: Gökçen BEYAZ halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Oy kullanma işlemi sırasında bazı okullarda mühür krizi de yaşandı. İzmit Fatma Seher İlköğretim Okulu’ndaki 1018 numaralı sandığa giden kadın seçmen, oyunu kullandıktan sonra mührü de alıp gitti. Sandık görevlileri mührü bulamayınca karmaşa yaşandı ve oy kullanma işlemi bir süre durdu. Olayın ardından İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve jandarmaya haber verildi. İncelemeler sonunda son oy kullanan kadın seçmenin dalgınlıkla mührü de çantasına koyup oradan ayrıldığı, başka işleri olduğu için evine de gitmediği belirlendi. Seçim Kurulu ile yapılan görüşmeler sonunda oy verme işlemi yedek bir mühürle devam etti. İstanbul Esenyurt’ta da Ali Kul Çok Programlı Lisesi’ndeki 1596 No’lu sandığın iki mühüründen biri sabah saatlerinde kayboldu. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı yetkilileri kaybolan mühürle ilgili tutanak tuttu ve sandık yetkililerine yeni mühürü teslim etti. Fatih’teki Hırkai Şerif İlköğretim Okulu’nda bulunan 1041 No’lu sandığın bir mühürünün de kaybolduğu iddia edildi. Öte yandan, okulda bazı vatandaşlar arasında tartışma yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine okula çevik kuvvet ekibi sevk edildi.
AKP’li vekil seçim sonrası istifa etti
AKP Kayseri Milletvekili Ahmet Öksüzkaya, dün partisinden istifa ettiğini açıkladı. Öksüzkaya istifasına ilişkin açıklamasını Twitter’dan paylaştı. Öksüzkaya, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “2002 yılından beri özellikle ilk iki dönemde icraatların, hem yurtiçinde ve de yurtdışında yıldızı parlayan bir ülke konumuna gelmemizde mensubu olduğum partinin katkısı büyüktür. Milletimiz ve dünya milletleri bu gelişmeleri takdirle karşılamıştır. Ancak üzülerek görüyorum ki, son zamanlarda demokAhmet Öksüzkaya rasi, hukuk ve uzlaşma konularındaki parti politikaları ile şahsi görüşüm uyuşmamaktadır. Bu nedenle Adalet ve Kalkınma Partisi’nden istifa etme kararı almış bulunuyorum. Bugüne kadar birlikte çalıştığım tüm arkadaşlarımdan haklarını helal etmelerini temenni ediyorum. Milletimize ve şehrime bağımsız olarak hizmet etmeye devam edeceğim.” TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Öksüzkaya’nın seçim günü gelen istifası için, “Uzun süredir ikilem içerisindeydi. İstifasını üzüntüyle karşıladık. Keşke bu kararı daha önce verseydi” değerlendirmesinde bulundu. Öksüzkaya’nın istifasıyla birlikte, AKP’nin milletvekili sayısı 317’ye düştü.
BBC’nin gözünden yerel seçimler
Türkiye’de gerçekleşen yerel seçimde sandıkların kapatılmasının ardından yurt dışından gelen ilk yorumlar “Türkiye’de son yılların en tartışmalı ve gergin seçim kampanyasının ardından gidilen yerel seçimlerde oy verme işleminin sona erdiği ve seçimde kan döküldüğü” şeklinde oldu. BBC’de yayınlanan “Yerel Seçim: Oylar verildi, sonuçlar bekleniyor” başlıklı haberde “Hükümet ve muhalefetin yerel seçimleri bir güven oylaması olarak gördüğü” kaydedildi. Haberde seçimde 53 milyona yakın kayıtlı seçmenin 195 binden fazla sandıkta oy kullandığına dikkat çekildi. “Görgü tanıklarının ifadeleri ve sosyal medyada paylaşılan mesajlarda seçime katılım oranının yüksek olduğu görülüyor” diyen BBC haberde, sosyal medyada paylaşılan usulsüzlük iddialarına da değindi. “Seçimde kan döküldü” ifadesine yer verilen haberde “Şanlıurfa’da muhtarlık seçimi nedeniyle çıkan silahlı çatışmada 6 kişi hayatını kaybetti. Hatay’da da benzer şekilde 2 kişi can verdi” denildi.
Bir kez daha: ne yapmalı?
S
eçim öncesi son yazımı Perşembe günü gazeteye gönderdikten sonra, 31 Mart 2014 pazartesi günü ben ne yazacağım diye düşünmeye başladım. AKP fiyakasını sürdürmeye devam ediyorsa ne yazacaktım, etmiyorsa ne yazacaktım? “Bir Kez Daha” dizisinde, son 12 yıl içinde, hepsi doğru çıkan teşhis yazıları yazmış ve yayımlamış olduğuma tanıklık etmiştiniz. Öyle bir yazı bulmalıydım ki seçim sonuçlarının her iki durumunda da okunabilmeliydi. O yazıyı buldum: “Sol ve Sofya’da Bir Gece, Hürriyet, 18.10.2006; Demokrasisiz Demokrasi, Cumhuriyet Kitapları, 2009,s.256) Bir başka versiyonu da “Bir Fantezi, Bir Gerçek, Aydınlık, 15.08.2012) olabilirdi. Yukarıdaki satırları 27 Mart günü, saat 07:45’te yazdım. Dört gün bekleyeceğim, 8 yılda ne değişti acaba? Şimdi “Sol ve Sofya’da Bir Gece”yi okuyalım: [Turgut Özal’ın Anavatan Partisi ANAP 1983 seçimlerinde oyların yüzde 45’ini alarak seçim kazanmıştı. Özal 7 Aralık 1983 günü Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından hükümet kurmakla görevlendirilmişti. Birkaç gün sonra bir uluslararası yazarlar toplantısına katılmak üzere Sofya’ya gittim. Çalışma sonrasında Moskova Park Hotel’de verilen kokteyl sırasında tanıdığım bir Yazarlar Birliği görevlisi yanıma gelip, müsait isem Gyorgi Cagarov’un beni otelin teras katındaki lokantada
beklediğini söyledi. Cagarov çok büyük bir şair aynı zamanda Kültür İşleriyle görevli Cumhurbaşkanı yardımcısıydı. Arkadaşımdı. Lokantada çok büyük, yuvarlak bir masanın çevresinde on kadar resmi suratlı adamla oturmuştu. Beni bu insanlarla tanıştırdı. Bulgaristan Komünist Partisi’nin bölge sekreterleriymiş. Masaya oturur oturmaz, daha bir yaşında bir sağ partinin seçim kazanıp solun kazanamamasının nedenini sordu. Ben de şöyle konuştum: “Marx, Engels ve Lenin’in ilkel sınıfsız toplum çözümlemelerinin yanlış olduğunu düşünüyorum. İlkel sınıfsız toplumların ortaklaşmacı niteliğinin iş bölümü ile bozulduğunu ve bu bozulmanın kapitalizme giden yolu açtığını söylerler. Bence yanlış. İnsanın doğası ortak mülkiyete, sosyalizme değil kapitalizme, özel mülkiyete yatkın. İnsanların sosyalizme oy vermeleri için kapitalizmin ömrünü tamamlaması ve insanların bencillik illetinden kurtulup mükemmelleşmeleri gerekir.” “1962’den itibaren siyaset sahnesine çıkan Türkiye İşçi Partisi (TİP)’nin sosyopolitik şiarlarından biri ‘herkesin emeğinin karşılığını alacağı’ idi. Bu sihirli cümle söylenir söylenmez bütün oyların TİP’e (TİP gibi bir partiye) gideceğini düşündüm yıllarca. 1965 seçimlerinde TİP sözcüleri mitinglerde, radyolarda herkesin emeğinin karşılığını alacağını söylediler.
Ama TİP ancak yüzde 2,5 oy alarak ulusal artık sistemi sayesinde 15 milletvekili çıkardı. TİP’in kapatıldığı 1970’e kadar oyu çoğalmadı. ‘Herkes emeğinin karşılığını alacak’ sloganını kullanan sol partilerin seçim kazandığına tanık olmadım. Çünkü hiç kimse emeğinin karşılığı olan kazancı istemiyor, on katını, yüz katını istiyor. Bu da çalışanların bir işçi sınıfı yaratamadığını gösteriyor.” “TİP’in yerel yöneticilerinden biri bir kahve toplantısında, ‘Siz bize oy verir de seçimi kazandırırsanız, Koçların, Sabancıların, Eczacıbaşlarının mallarını ellerinden alıp sizlere dağıtacağız’ dediği sırada dinleyiciler arasında bulunuyordum. Dinleyiciler hemen bir tepki vermediler. Biraz düşündükten sonra aralarından birkaçı ‘Kime vereceksiniz?’ diye sordu. O zaman farkettim ki zenginlerin elinden alınan malların aralarında eşit olarak paylaştırılmasını istemiyorlardı. Aralarından birilerine bu malların aynen verilmesini hayal ediyorlardı, kendileri Koç, Sabancı ve Eczacıbaşı olmak istiyorlardı.” Konuşmam bitince Gyorgi Cagarov yüzüme ironiyle bakıp “Kaç yaşındasın Özdemir?” diye sordu. “46 yaşımdayım” dedim. “Güzel, dedi, seni Türkiye’de asmazlarsa, biz burada asarız!” Üçüncü öykü gerçek değildi, ben uydurmuştum. Uydurmuştum, ama inandırıcıydı. Sol üzerine mangalda kül
TERSİ-DÜZÜ
Mühürler kayboldu
Özdemir
İNCE
oince@aydinlikgazete.com
bırakmayanların işin bu yanını düşündüklerini hiç sanmıyorum. (Devam edecek. Hürriyet, 18.10.2006)] Bu yazı dizi halinde birkaç yazı daha sürdü. Ne soldan ne sağdan hiçbir tepki gelmedi. Türkiye’de köşe yazarlarının ezici çoğunluğu gördüğünü özetler, kesinlikle düşünmez. Son iki ay içinde “Ortak Akıl”, “Ortak Vicdan”, “Ortak İrade” gibi içi boş kavramlarla dalga geçtiğimi ve “Ortak akıla, ortak vicdana, ortak iradeye düşkün insanlarımızın, üretim araçlarında ortak mülkiyete neden karşı oldukları”nı sorduğumu hatırlarsınız. Yozlaşmış da olsa, hurafeden ibaret de olsa, bir “ortak din”in afyonuyla bilincini yitirmiş ½ halk bakalım neye karar verecek? Ülkemizin bahtı açık olsun, şu AKP taunu sona ersin!
30 Mart sabahı 12 Nisan 2013 tarihli adı “Dertleşme” olan yazım şöyle bitiyordu: “Şimdi gelelim gelecekle ilgili düşüncelerime: Şimdiye kadar geleceğimi titizce programlardım. Altı ay, bir yıl sonra ne yapacağım belliydi. Arkadaşlarım bu yüzden benimle dalga geçerler. Ben bu dalga geçilen huyumu da beğeniyorum. Size karşı dürüst olmak zorundayım: Artık yazmaktan
bıktım. Öğretmekten tiksinir oldum. İçimde çöreklenen sanki boşluğa konuşuyormuşum duygusu midemi bulandırıyor. Ama, her şeye karşın, 31 Aralık 2013’e kadar yazmayı sürdüreceğim. Belki seçimlere kadar. Sonrasını bilmiyorum artık. Dizginlerimi serbest bıraktım: İlk kez gelecekte ne yapacağımı açık-seçik bilmiyorum. Lütfen bağışlayın beni. Özürümü lütfen kabul edin! Biraz temiz havaya ihtiyacım var! Aydınlık’ın aydınlık dünyasına, okurlarına ve yazarlarına çok teşekkür ederim!” Şu anda bütün Türkiye’de seçmenler oy sandıklarının başına gidiyor. 1946 yılından, aklımın ermeğe başladığından itibaren böylesine rezil bir seçim ortamına tanık olmadım. Bu ortamı düşünerek, 20022009 yılları arasında yayınlanan yazılarımı, ön ve arkalarına yorumlar ekleyerek bir kez daha yayımladım. Kendimi 12 yılın perspektifi içinde ifade ettim. Eskiden koyu bir karamsardım ama umudum vardı. Artık umudum da yok! Cumhuriyetçiler, Dinsiz Dinciler ve Kürtçüler arasında üçe bölünmüş bir Türkiye için nasıl umudum olsun? Yarın görüşmek üzere!
Sandık başında yakalandılar Seçimlerden önce çalışma başlatan polis, hakkında yakalama kararı bulunan çok sayıda kişiyi sandık başında gözaltına aldı
S
eçimden günler önce sandık listelerini değerlendirmeye alan polis, hakkında yakalama kararı bulunanları tek tek saptadı. Şüphelilerin listeleri hazırlanıp, karakol ve okullarda görevli ekiplere dağıtıldı. Haklarında arama kararı bulunan kişiler oy kullanmak için sandık başına geldiğinde gözaltına alındı. Adana’da seçimler sırasında polis, Adliye İnfaz Bürosu ile ortak çalışma yaptı. Oy kullanmak için sandık başına gelen 350 kişi yakalandı. Aranan şüpheliler işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi.
Cezaevi firarisi oy kullanmaya geldi Aydın’da, çeşitli suçlardan
aranan 65 kişi, oy kullanmak için gittikleri sandık başında polis tarafından yakalandı. Yakalananlardan ikisinin cezaevi firarisi olarak aranan Ö.Y. ve M.Z. olduğu belirlendi. Şüpheliler, Aydın Devlet Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra adliyeye sevk edildi. Denizli’de de çeşitli suçlardan polis tarafından aranan 38 kişi, oy kullanmak için gittikleri sandık başlarında yakalandı. Gözaltına alınanların, adliyeye sevk edildiği bildirildi. Karabük’te de 3’ü kadın 30 kişi gözaltına alındıktan sonra adliyeye sevk edildi. Sivas’ta ise, çeşitli suçlardan aranması bulunan 45 kişi oy kullanmak için gittikleri sandıklarda yakalandı. Oy kullanma işlemi
Oy kullanmak için sandık başına gelen 350 şüpheli gözaltına alındı.
başlamadan önce sandıklarda tedbir alan ekipler, arama ve yakalama kararı bulunan kişileri bekledi. Seçmen listeleri ve san-
Hatay’da CHP kazandı H
atay’da saat 23.50 itibariyle sandıkların yüzde 88,87’i açıldı. Cihan Haber Ajansı’nın verilerine göre, CHP Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Lütfü Savaş yüzde 42,25 oy alırken, AKP adayı Sadullah Ergin ise oyların yüzde 38,74’ünü a l d ı .
MHP adayı Mete Aslan’ın oy oranı da yüzde 16,14 oldu. Hatay’ın Samandağ ve Defne ilçelerinde ise belediyeleri açık ara farkla CHP kazandı. Her iki ilçede de İşçi Partisi, saat
dık numaralarına göre tedbir alan ekipler, şüpheli kişileri geldikleri anda gözaltına aldı. Akşam oy verme işleminin bitimine
kadar 45 kişinin yakalandığı belirtildi. Kayseri’de de çeşitli suçlardan aranan 32 kişi sandık başında gözaltına alındı.
Samandağ’da oy dağılım tablosu
23.50 itibariyle üçüncü sıradaydı. Defne’de CHP yüzde 83,16 oranında oy alırken, TKP yüzde 6,62; İşçi Partisi de yüzde 3,56 oranında oy aldı. AKP ise yüzde 3,34 oy oranı ile dördüncü sırada kaldı. Samandağ’da da CHP yüzde 81,50, AKP yüzde 5,16, İşçi Partisi de yüzde 9,69 oy aldı.
Defne’de oy dağılım tablosu
İlçelerde durum Altınözü: % 64,95 AKP Antakya: % 49,16 AKP Arsuz: % 67,51 CHP Belen: % 48,48 AKP Defne: %83,37 CHP
Dörtyol: % 39,57 MHP Erzin: % 37,74 AKP Hassa: % 51,69 AKP İskenderun: % 37,73 CHP Kırıkhan: % 65,24 AKP
Kumlu: % 41,96 AKP Payaş: % 47,26 AKP Reyhanlı: % 58,89 AKP Samandağ: % 81,33 CHP Yayladağı: % 60,24 AKP
Hazırlayan: Emine DÖLEK
AKP’de kaldı... Diren İstanbul!
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Mehmet Ali
GÜLLER
maliguller@aydinlikgazete.com
Erdoğan balkona Bilal’le çıktı
Saat 23.00 itibariyle İstanbul’un ilçelerindeki son durum
‘Cemaat’e en net operasyon mesajı’ İlk sonuçlar açıklanınca İstanbul’dan Ankara’ya dönen Erdoğan, gecenin ilerleyen saatlerinde partisinin genel merkezinde klasik balkon konuşmasını yaptı. Erdoğan’ın balkon konuşmasını yaparken, 17 Aralık günü evdeki paraları sıfırlama tapeleriyle gündeme gelen oğlu Bilal’i de yanına alması dikkat çekti. Erdoğan, balkon konuşmasında daha öncekilerden farklı olarak, ılımlı mesajlar vermek yerine seçim kampanyasındaki gibi kutuplaşmayı arttırıcı ve saldırgan bir üslup kullandı. Erdoğan bu konuşmasında, cemaate operasyon yapacaklarına ilişkin en net mesajı da verdi. Kendilerine kumpas kuran bazı kişilerin yurtdışına kaçtıklarını, bazılarının ise kaçmaya hazırlandıklarını kaydeden Erdoğan, cemaati kastederek ‘inlerine gireceğiz’ sözünü yineledi.
Adalar: % 49.8 CHP Aranavutköy: % 50.86 AKP Ataşehir: % 46.89 CHP Avcılar: % 45.26 CHP Bağcılar: % 59.06 AKP Bahçelievler: % 45.75 AKP Bakırköy: % 65.92 CHP Başakşehir: % 48.41 AKP Bayrampaşa: % 50.09 AKP Beşiktaş: % 77. 33 CHP
Beykoz: Beylikdüzü: Beyoğlu: Büyükçekmece: Çatalca: Çekmeköy: Esenler: Esenyurt: Eyüp: Fatih:
% 43.51 AKP %49.82 CHP % 43.04 AKP % 48.01 CHP % 44.56 CHP % 47.79 AKP % 67.61 AKP % 48.18 AKP % 45.02 AKP % 49.83 AKP
Gaziosmanpaşa: % 49.33 AKP Güngören: % 50.59 AKP Kadıköy: % 72.18 CHP Kağıthane: % 50.79 AKP Kartal: % 45.54 AKP Küçükçekmece: % 40.61 AKP Maltepe: % 49.82 CHP Pendik: % 49.65 AKP Sancaktepe: % 50.87 AKP Sarıyer: % 52.66 CHP
Silivri: Sultanbeyli: Sultangazi: Şile: Şişli: Tuzla: Ümraniye: Üsküdar: Zeytinburnu:
% 49.31 CHP % 61.44 AKP % 56.55 AKP % 42.63 AKP % 63.03 CHP % 50.66 AKP % 49.41 AKP % 44.66 CHP % 49.21 AKP
Ankara’da saat 23.00 itibariyle sandıkların yüzde 61’i açıldı. Cihan Haber Ajansı’nın verilerine göre, AKP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı İbrahim Melih Gökçek yüzde 45,85 oy aldı. CHP adayı Mansur Yavaş oyların yüzde 42,25’ini alırken, MHP adayı Mevlüt Karakaya da yüzde 8,59 oranında oy aldı. 2009 yerel seçimlerinde CHP oyların yüzde 31,5’ini, AKP yüzde 38,5’ini, MHP de 26,9’unu almıştı. Ankara’nın 25 ilçesinden 10’unda, resmi olmayan sonuçlara göre, yerel yönetimde olan partiler değişti. CHP’nin yönetimindeki Ayaş ve Kalecik’te, AKP’nin, AKP’nin yönetimindeki Polatlı’da ise
MHP’nin önde gittiği görüldü. MHP’nin yönetimde olduğu Bala, Beypazarı, Evren, Gölbaşı, Haymana, Kızılcahamam ve Nallıhan ilçelerinde ise resmi olmayan sonuçlara göre AKP kazandı. İlçelerde ise gazetemiz baskıya girene dek son durum şöyleydi:
Akyurt:% 57,8 AKP Altındağ:% 62,25 AKP Ayaş:% 48,99 AKP Bala: % 48,99 AKP Beypazarı: % 50,81 AKP Çamlıdere:% 67,52 AKP Çankaya: % 67,72 CHP Çubuk:% 55,65 AKP Elmadağ:% 41,12 MHP Etimesgut: % 39,86 MHP Evren:% 49,79 AKP Gölbaşı: % 43,81 AKP Güdül: % 45,49
Haymana: % 53,71 DP Kalecik: % 54,96 AKP Kazan:% 51,78 AKP Keçiören:% 43,83 AKP Kızılcahamam: % 53,05 AKP Mamak:% 46,69 AKP Sincan: %56,43 AKP Nallıhan: %46,28 AKP Polatlı: % 48,08 MHP Pursaklar: % 66,32 AKP Sincan: % 55,59 AKP Şereflikoçhisar:% 47,02 AKP Yenimahalle: % 50,20 CHP
ZİHNİ ERDEM
C
AKP ile CHP arasında dün gece Ankara-İstanbul seçim sonuçları üzerinde tehlikeli bir restleşme yaşandı. Seçim sonuçlarının açıklanmaya başlandığı saatlerde CHP ve AKP sözcüleri ayrı ayrı Ankara ve İstanbul’u kendilerini kazandığını ilan etti. CHP Genel Merkezi dün akşam saatlerinde zafer için hazırlandı. Genel Merkezin bahçesi kutlamalar için düzenlendi. Sonuçları yayınlamak için bahçeye dev ekran yerleştirildi. Yapılacak konuşmalar için platform oluşturdu. Ancak ilk sonuçlar beklenin heyecanı yaratmadı. Bu sonuçlara göre AKP öndeydi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonuçlarını evinde, Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ise basın merkezinde izledi. Basın mensuplarının karşısına geçen Tekin, “Gaziantep Şehitkamil’de, Bakırköy’de elektrikler kesildi” dedi ve kesintiler sırasında sandık sonuçlarının iktidar partisi lehine değiştirildiğini imasında bulundu.
Yavaş’tan yüzde 50 açıklaması CHP Genel Merkezi’nde STV’nin izlenmesi dikkat çekti. TRT, Haber Türk, NTV gibi haber kanallarının açıkladıkları sonuçların AA kaynaklı olduğu için doğru olmadığı belirtildi. Bu arada bir partilinin, “Yandaş kanalar sonuçları manipule ediyorlar. STV daha doğru veriyor. Onu açın. Kimden korkuyorsunuz” sözleri dikkat çekti. Oylarla ilgili belirsizlik sürerken, CHP Ankara Büyükşehir Belediye
Başkan Adayı Mansur Yavaş’ın, “Yaptığımız hesaplara, bize gelen bilgilere göre yüzde 50’ye yakın oy alıyoruz” açıklaması, CHP Genel Merkezi’nde heyecan yarattı. Benzer bir açıklamayı da İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı yaptı. Bu açıklamalar Genel Merkez’de tedirgin bekleyen yüzleri güldürdü, hareketlenme başladı. Partililer de açıklamanın ardından, kutlamalara katılmak için Genel Merkez’e gelmeye baş-
ladı.
Gökçek: Manipülasyon AKP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Melih Gökçek, “Seçim sırasında önce bizi Ankara ve İstanbul gibi yerlerde düşük göstermeye çalışacaklar. Bunun neticesinde de insanları sokağa dökecekler. Şu anda yapılan böyle bir olay var. Cihan Haber Ajansı ana mihrak noktası. Cihan tamamen gerçek dışı veriler vererek ortalığı karıştırmak istiyor. Tabi bu manipülasyonun uzantısı olarak Ankara CHP adayını da kullanıyorlar. Basın toplantısına çıktı, biz bu seçimi aldık. Hadi canım sende. Ankara’da 25 ilçe var. Ankara’nın taşra ilçelerini tek tek sayıyor. 17 tane ilçemiz var. 16 tanesinde AK Parti kazanmış, bir tanesini başka parti. Her tarafı
Cihan Haber Ajansı’nın verilerine göre, İzmir’de saat 23.00 itibariyle sandıkların yüzde 60,06’sı açıldı. Büyükşehir’de oyların yüzde 51,4’ünü CHP alırken, seçime Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile giren AKP yüzde 35,4 oy oranı ile ikinci sırada yer aldı. İzmir’de CHP’nin merkez seçim bürosunda ilk sandıkların açılmasının hemen ardından davullu zur-
İzmir’in ilçelerindeki son durum Aliağa: % 33,03 MHP Balçova: % 58,27 CHP Bayındır: % 37,16 AKP Bayraklı: % 44,4 CHP Bergama: % 36,36 CHP Beydağ: % 52,23 CHP
Bornova: % 52,79 CHP Buca:% 44,08 CHP Çeşme: % 60,42 CHP Çiğli:% 52,57 CHP Dikili: % 53,21 CHP Foça: % 42,04 CHP Gaziemir: % 51,58 CHP Güzelbahçe: % 50,53 CHP
Karabağlar: % 44,24 CHP Karaburun:% 50,55 CHP Karşıyaka: % 72,9 CHP Kemalpaşa: % 40,11 AKP Kınık: % 49,22 AKP Kiraz:% 40,94 MHP Konak:% 44, 85 CHP Menderes: % 41,4 CHP
B
u satırları yazdığımızda sandıklar henüz kapanmamıştı. O nedenle seçim sonuçlarına dayanan bir yorum yapmayacağız, ama sandık sonuçlarına bağlı olmayan kimi sonuçlara önemle dikkat çekeceğiz:
Menemen:% 46,54 CHP Narlıdere: % 69,75 CHP Ödemiş:% 38,59 AKP Seferihisar:% 55,04 CHP Selçuk:% 37,09 CHP Tire:% 37,23 CHP Torbalı:% 35,18 AKP Urla:% 42,64 CHP
Sandıktan ne çıkarca çıksın, yüzdeler ne olursa olsun, artık bir AKP iktidarından söz etmek mümkün olmayacaktır. Elbette bunu “ABD AKP’den desteğini çekti” anlamında söylemiyorum. O konuda başından beri savunduğum hep şu oldu: “ABD Erdoğan’ı çizmedi, 30 Mart’a göre karar verecek; oylar önemli oranda düşmezse Washington yola Erdoğan ile devam edecek.” Ancak... “AKP iktidarından söz edilmeyecek” derken ABD’ye değil, Türkiye’ye bakarak bir değerlendirme yapıyoruz. Orada da gördüğümüz tablo şu: 1) Haziran Halk Hareketi ile birlikte AKP iktidarı çözüldü. Erdoğan 9 aydır fiilen iktidar değil. Bu iktidar boşluğunu hayatımızın her alanında somut görüyoruz. 2) Erdoğan’ın konutundan Davutoğlu’nun bakanlık makamına kadar her yer böcek dolu, her yer dinleniyor... Bu tablo iradesizliğe işaret etmektedir. 3) Devlet kurumları eşgüdümü kaybetti, ayrıca kurumsal erozyon yaşanıyor. Yargı ve emniyet başta olmak üzere pek çok kurum yapısal olarak darmadağın. 4) Başbakan’ın yasakladığı twittere Cumhurbaşkanı’nın gizli yollarla girmesi, devlet ciddiyetinin ortadan kalktığına işaret etmektedir.
Halk irade kullanıyor
biz kazanırken, hikmeti ilahi bir de bakıyorsunuz CHP Ankara’da kazanmış. Bu tam bir manipülasyon.” Gökçek’in kendisinin önde olduğunu ileri sürmesi üzerine açıklama yapan CHP Sözcüsü Haluk Koç, “Sonucun maalesef Sayın Gökçek’e bir kabus yaşatacağı ortadadır. Erken zafer ilan edenler çok farklı sonuçlarla karşılaşırlarsa şaşırmasınlar” ifadelerini kullandı.
‘Kılıçdaroğlu gibi Sarıgül’ü de merkeze göndereceğiz’ Aynı saatlerde AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu da Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kadir Topbaş’ın önde olduğunu öne sürdü. Babuşçu, “2009’da farklı manipülasyonlar çıkmıştı. Yerel seçimleri çok farklı yerlere taşımak istediler. Sonrasında İstanbul’da bir kez daha kaybettiler. Şu anda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bir kez daha Kadir Topbaş’tır. 2009’da Kemal Kılıçdaroğlu’nu nasıl genel merkeze gönderdiysek Mustafa Sarıgül’ü de göndereceğiz” diye konuştu.
İzmir’de CHP 7 ilçeyi kaybetti
Saat 23:00 itibariyle İzmir ilçelerindeki son durum
Türkiye yeniden inşa sürecinde
Artık AKP iktidarı yok
Ankara’da CHP-AKP restleşmesi Melih Gökçek: Ankara’yı ben kazandım
UFUK ÖTESİ
31 MART 2014 PAZARTESİ
nalı erken kutlama yapıldı. 2009 yerel seçimlerinde İzmir’in 28 ilçesini CHP kazanırken, Bayındır’ı AKP, Tire’yi DP kazanmıştı. Ancak bu seçimde, Aliağa ve Kiraz’da MHP; Bayındır, Kemalpaşa, Kınık, Ödemiş ve Torbalı’da AKP’nin önde olduğu görüldü. İzmir’in 30 ilçesinde, gazetemiz baskıya girene dek son durum şöyleydi:
Foça’da İP 5’inci parti Foça’da İşçi Partisi yüzd e 4,08 CHP, MHP, DSP ve AKP’d oy alarak ilçede 5’inci parti oldu. en sonra İşçi Partisi Foça Belediye Başkan Adayı Yavuz Efe, Facebook sayfasından yaptığı açıklamada, “Mücadele miz bitmez, yeni başlıyoruz” dedi.
Haziran Halk Hareketi’nden bu yana Türkiye’de önemli bir değişiklik yaşandı: Halkın etkili bir bölümü, özellikle gençler irade kullanıyor! Halk iradesini “yasakları” çiğneyerek, AKP’nin gerçeği gizleme çabalarına engel olarak, korkmayarak, cesaretle gerçeği haykırarak kullanıyor. Örneğin, AKP yolsuzluk içeren ses kayıtlarını yasakladığında gençler o kaydı cep telefonlarına yüklüyor ve cesaretle toplu taşıma araçlarında kitleye dinletiyor. Örneğin, AKP twitteri yasaklayarak kimi gerçekleri örtmeye çalıştığında, gençler o yasağı açıktan çiğniyor ve korkusuzca gerçeği paylaşıyor.
Sandık her şey değil! Kuşkusuz bu irade sandığa tam olarak hemen yansımaz, ancak bir eğilimi mutlaka işaret eder. Kaldı ki sandık da her şey değildir. Nitekim Türk milleti sandığın her şey olmadığını, tek belirleyen olmadığını geride kalan bir yılda fazlasıyla gösterdi. O nedenle AKP artık sandık fetişizmi yapıyor. Erdoğan o nedenle sandıkta aklanmayı, yolsuzlukları o nedenle sandıkta beraat ettirmeyi arzuluyor. Ancak bu demokrasiye de aykırıdır, halkın devrim ihtiyacına da...
Devrim zorunluluğu Geldiğimiz noktada önemli olan asıl gerçek artık şudur: Halkın değişim ve yenilik isteği, devrim ihtiyacı! Artık o ihtiyaca göre hayat şekillenmekte ve o ihtiyaca göre siyaset kendisine yatak aramaktadır. Çünkü Kemalist Devrim’i tamamlama zorunluluğu, Türkiye’nin varlık yokluk sorunudur!
Hazırlayan: Erdem ATAY - Cansu YİĞİT
İL İL YEREL SEÇİM SONUÇLARI
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
ADANA
BARTIN
DİYARBAKIR
2009 Aytaç Durak %29.70 MHP
2009 Cemal Akın %39.90 MHP
2014
2014
Hüseyin Sözlü
Cemal Akın
KIRKLARELİ
NEVŞEHİR
TEKİRDAĞ
2009 Osman Baydemir %65.27 DTP 2009 Lütfü Savaş %50.90 AKP
2009 Cavit Çağlayan %49.88 CHP
2009 Hasan Ünver %52.79 AKP
2009 Adem Dalgıç %45.56 CHP
2014
2014
2014
2014
Gültan Kışanak
HATAY
31 MART 2014 PAZARTESİ
2014
Lütfü Savaş
Mehmet Kesimoğlu
Hasan Ünver
Kadir Albayrak
%32,28
%45,83
%57,01
%42,42
%38,00
%53,06
%46,70
ADIYAMAN
BATMAN
DÜZCE
IĞDIR
KIRŞEHİR
NİĞDE
TOKAT
2009 Necip Büyükaslan %49.26 AKP
2009 Nejdet Atalay %59.67 DTP
2009 İsmail Bayram %42.29 AKP
2009 Nuri Güneş %39.62 DTP
2009 Yaşar Bahçeci %37.27 AKP
2009 Faruk Akdoğan %39.95 AKP
2009 Adnan Çiçek %49.61 AKP
2014
2014
2014
2014
2014
2014
2014
F. Hüsrev Kutlu
Sabri Özdemir
Mehmet Keleş
Murat Yikit
Yaşar Bahçeci
Faruk Akdoğan
Eyüp Eroğlu
%56,40
%56,35
%54,19
%43,65
%41,58
%40,58
%52,20
AFYONKARAHİSAR
BAYBURT
EDİRNE
ISPARTA
KİLİS
ORDU
TRABZON
2009 Burhanettin Çoban %48.23 AKP
2009 Hacı Ali Polat %34.90 AKP
2009 Hamdi Sedefçi %57.07 CHP
2009 Yusuf Ziya %38.67 MHP
2009 Mehmet Abdi Bulut %49.90 AKP
2009 Seyit Torun %52.74 DSP
2009 Fevzi Gümrükçüoğlu %47.79 AKP
2014
2014
2014
2014
2014
2014
2014
Burhanettin Çoban
Mete Memiş
Recep Gürkan
Y. Ziya Günaydın
Hasan Kara
Enver Yılmaz
O. F. Gümrükçüoğlu
%48,63
%51,79
%37,16
%45,09
%50,88
%52,87
%56,70
AĞRI
BİLECİK
ELAZIĞ
İSTANBUL
KOCAELİ
OSMANİYE
TUNCELİ
2009 Hasan Arslan %39.61 AKP
2009 Serdar Atalay %42.84 AKP
2009 M.Selmanoğlu %47.76 AKP
2009 Kadir Topbaş %44.34 AKP
2009 İ.Karaosmanoğlu %47.21 AKP
2009 Kaduir Kara %48.79 MHP
2009 Edibe Şahin %30.00 DTP
2014
2014
2014
2014
2014
2014
2014
Hasan Arslan
Selim Yağcı
Mücahit Yanılmaz
Kadir Topbaş
İ. Karaosmanoğlu
Kadir Kara
Mehmet Ali Bul
%46,79
%39,61
%55,37
%46,13
%51,74
%47,31
%42,84
AKSARAY
BİTLİS
ERZİNCAN
İZMİR
KONYA
RİZE
UŞAK
2009 Nevzat Palta %58.24 AKP
2009 Fehmi Alaydın %43.10 AKP
2009 Yücel Çakır %51.35 AKP
2009 Aziz Kocaoğlu %54.99 CHP
2009 Tahir Akyürek %67.97 AKP
2009 Halil Bakırcı %46.77 AKP
2009 Ali Erdoğan %39.57 MHP
2014
2014
2014
2014
2014
2014
2014
H. Şahin Yazgı
Hüseyin Olan
Cemalettin Başsoy
Aziz Kocaoğlu
Tahir Akyürek
Reşat Kasap
Nurullah Cahan
%56,70
%44,83
%54,22
%51,25
%64,81
%68,30
%43,74
AMASYA
BOLU
ERZURUM
KAHRAMANMARAŞ
KÜTAHYA
SAKARYA
VAN
2009 Cafer Özdemir %40.12 AKP
2009 Alaaddin Yılmaz %43.35 AKP
2009 Ahmet Küçükler %56.76 AKP
2009 Mustafa Poyraz %65.31 AKP
2009 Mustafa İca %62.02 AKP
2009 Zeki Toçoğlu %45.27 AKP
2009 Bekir Kaya %53.54 DTP
2014
2014
2014
2014
2014
2014
2014
Cafer Özdemir
Alaaddin Yılmaz
Mehmet Sekmen
F.Mehmet Erkoç
Kamil Saraçoğlu
Bekir Kaya
Zeki Toçoğlu
%43,35
%50,03
%59,36
%58,75
%48,48
%57,41
%50,38
ANKARA
BURDUR
BINGÖL
KARABÜK
MALATYA
SAMSUN
YALOVA
2009 Melih Gökçek %38.47 AKP
2009 Sebahattin Akkaya %40.00 AKP
2009 Serdar Atalay %42.80 AKP
2009 Rafet Vergili %31.00 MHP
2009 Ahmet Çakır %53.08 AKP
2009 Ziye Yılmaz %48.45 AKP
2009 Yakup Koçal %35.43 DP
2014
2014
2014
2014
2014
2014
2014
Melih Gökçek
A. Orkun Ercengiz
Yücel Barakazi
Rafet Vergili
Ahmet Çakır
Y. Ziya Yılmaz
Vefa Salman
%46,09
%44,79
%58,36
%52,59
%64,64
%52,62
%44,44
ANTALYA
BURSA
GAZİANTEP
KARAMAN
MANİSA
SİİRT
YOZGAT
2009 Mustafa Akaydın %40.79 CHP
2009 Recep Altepe %47.27 AKP
2009 Uğur Güzelbey %52.53 AKP
2009 Kamil Uğurlu %49.39 AKP
2009 Cengiz Ergün %38.74 MHP
2009 Selim Sadak %49.43 DTP
2009 Yusuf Başer %54.68 AKP
2014
2014
2014
2014
2014
2014
2014
Mustafa Akaydın
Recep Altepe
Fatma Şahin
Ertuğrul Çalışkan
Cengiz Ergün
Tuncer Bakırhan
Kazım Arslan
%36,48
%47,46
%53,68
%51,89
%40,55
%49,40
%56,05
ARDAHAN
ÇANAKKALE
ESKİŞEHİR
KARS
MARDİN
SİNOP
ZONGULDAK
2009 Faruk Köksoy %36.91 AKP
2009 Ülgür Gökhan %39.36 CHP
2009 Yılmaz Büyükerşen %51.51 DSP 2009 Nevzat Bozkuş %32.72 AKP 2009 Beşir Ayanoğlu %45.04 AKP
2009 Baki Ergül %52.08 CHP
2009 İsmail Eşref %45.78 CHP
2014
2014
2014
2014
2014
Faruk Köksoy
Ülgür Gökhan
2014
Yılmaz Büyükerşen Murtaza Karaçanta
2014
Ahmet Türk
Baki Ergül
Muharrem Akdemir
%35,11
%52,06
%43,77
%28,32
%51,79
%54,36
%40,63
ARTVİN
ÇANKIRI
GİRESUN
KASTAMONU
MERSİN
SİVAS
2009 Emin Özgün %43.75 CHP
2009 İrfan Dinç %46.93 AKP
2009 Kerim Aksu %46.49 CHP
2009 Turhan Topçuoğlu %49.33 MHP 2009 Macit Özcan %30.99 CHP
2014
2014
2014
2014
Tablodaki seçim sonuçları saat 24.00 itibarıyla Cihan Haber Ajansı’nın verileri esas alınarak hazırlanmıştır. Hazırlandığı saatte Türkiye genelinde açılan sandık oranı yüzde 65’di.
İrfan Dinç
Mehmet Kocatepe
%46,33 AYDIN 2009 Özlem Çerçioğlu %26.03 CHP
2014
Özlem Çerçioğlu
Kerim Aksu
Tahsin Babaş
2014
B. Kocamaz
2009 Doğan Ürgüp %50.78 BBP
2014
Sami Aydın
%54,60
%46,49
%45,70
%33,44
%58,10
ÇORUM
GÜMÜŞHANE
KAYSERİ
MUĞLA
ŞANLIURFA
2009 Muzaffer Külcü %45.70 AKP
2009 Mustafa Canlı %41.84 MHP
2009 Mehmet Özhaseki %60.52 AKP 2009 Osman Gürün %46.00 CHP
2014
2014
2014
Muzaffer Külcü
Ercan Çimen
Mehmet Özhaseki
2014
Osman Gürün
2009 Eşref Fakıbaba %44.03 BĞM
2014
Celalettin Güvenç
%50,26
%57,48
%59,50
%49,61
%61,33
BALIKESİR
DENİZLİ
HAKKARİ
KIRIKKALE
MUŞ
ŞIRNAK
2009 İsmail Ok %41.97 MHP
2009 Nihat Zeybekçi %39.90 AKP
2009 Fadıl Bedirhanoğlu %78.97 DTP
2009 Veli Korkmaz %31.78 AKP 2009 Necmettin Dede %50.55 AKP
2009 Ramazan Uysal %53.75 DTP
2014
2014
2014
2014
2014
%44,08
A. Edip Uğur
%37,11
Osman Zolan
%43,97
Dilek Hatipoğlu
%63,48
Mehmet Saygılı
%44,52
2014
Feyat Asya
%48,27
Serhat Kadırhan
%60,75
31 MART 2014 PAZARTESİ
Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
AKP CHP MHP BDP BAĞIMSIZ
AJANSLAR SAVAŞI
YSK’nın saat 19.15 itibariyle seçim sonuçlarının açıklanmasına izin vermesiyle Türkiye yerel seçimlerde iki farklı oy oranlarıyla karşılaştı. Anadolu Ajansı ile Cihan Haber Ajansı’nın verdiği veriler birbiriyle çelişti. Seçimlerde kesinleşmeyen sonuçlara göre sürprizler de yaşandı HABER MERKEZİ
T
ürkiye, 30 Mart seçim sonuçlarını iki farklı ajanstan gelen farklı verilerle takip etti. Yüksek Seçim Kurulu’nun saat sandıkların açılmasının ve oy sayımının ardından 19.15 itibariyle yayına izin vermesinin ardından açıklanan rakamların farklı olması büyük tartışma yaşanmasına neden oldu. AKP’liler Anadolu Ajansı (AA) verilerini kaynak olarak gösterirken, CHP’liler Cihan Haber Ajansı (CHA)’nın rakamlarını kaynak olarak kullandı.
Ankara ve İstanbul’da büyük tartışma İki ajanstan gelen farklı rakamlar özellikle Ankara ve İstanbul’da büyük tartışma ya-
şanmasına neden oldu. Ankara’da Melih Gökçek ile Mansur Yavaş’ın başa baş yarıştığı seçimde AA ilk sonuçlarda Gökçek’i farklı bir şekilde önde gösterirken, CHA’dan gelen ilk verilerde küçük bir farkla Yavaş önde gösterildi. Ancak 21.24 itibariyle CHA’da da Gökçek yüzde 45,86’lık oy oranıyla öne geçmişti. Son veride CHA Yavaş’ın oyunu yüzde 42,28 olarak verdi. İstanbul’da da benzer bir durum yaşandı. AA, ilk verilerde Kadir Topbaş’ı, CHP adayı Mustafa Sarıgül’ün yaklaşık 10 puan önünde gösterirken, CHA, Sarıgül’ün 2-3 puan önde olduğunu geçti. Yine 21.24 itibariyle CHA verilerinde yüzde 45,56’ya, yüzde 43,83 oy oranıyla Top-
baş öne geçti.
Yurtta kesinleşmeyen sonuçlar Resmi olmayan sonuçlara göre 21.30’da bazı illerde seçimleri kazanan belediye başkanları da belli olmaya başlamıştı. Tunceli’de BDP’li Mehmet Ali Bul, Hakkari’de BDP’li Dilek Hatipoğlu, Bayburt’ta AKP’li Mete Memiş, Rize’de AKP’li Reşat Kasap, Artvin’de AKP’li Mehmet Kocatepe, Gümüşhane’de AKP’li Ercan Çimen, Edirne’de CHP’li Recep Gürkan, Konya’da AKP’li Tahir Akyürek, Aksaray’da AKP’li Haluk Şahin Yazgan, Adıyaman’da AKP’li Fehmi Hüsrev Kutlu, Karabük’te MHP’li Rafet Vergili, Bartın’dan MHP’li Cemal Akın, Nevşehir’de
AKP’li Hasan Ünver, Erzincan’da AKP’li Cemalettin Başsoy, Kırklareli’nde CHP’li Mehmet Kesimoğlu, Karaman’da AKP’li Ertuğrul Çalışkan, Sivas’ta AKP’li Sami Aydın, Kilis’te AKP’li Hasan Kara kazandı.
Tunceli’de CHP oylarını arttırdı ama BDP kazandı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun memleketi Tunceli’deki yerel seçimlerde resmi olmayan sonuçlara göre BDP’nin adayı Mehmet Ali Bul kazandı. 47 yaşında evli ve 2 çocuk babası olan sendikacı Mehmet Ali Bul’un saat 23.45 itibariyle oy oranı yüzde 42,84 olarak belirlendi. İlk sonuçların ardından BDP’liler kentte kutlamalar yaptı. CHP, 2009 yerel
seçimlerinde yüzde 15,7 olan oy oranını yüzde 28,29’a çıkarmasına rağmen, BDP’ye karşı yarışı kaybetti.
Hakkari’de BDP oyları düştü Hakkari’de yerel seçimleri resmi olmayan sonuçlara göre BDP’nin adayı Dilek Hatipoğlu kazandı. Hakkari’nin ilk kadın belediye başkanı olan Hatipoğlu, İşletme Fakültesi mezunu. İki çocuk annesi ve Muşlu olan Hatipoğlu, seçimlere BDP’nin kadın kotasıyla girdi. BDP’nin 2009 seçimlerinde yüzde 80 olan oyu, saat 23.45 itibariyle yüzde 63.48 olarak açıklandı.
CHP Artvin’i kaybetti Seçimlerde en önemli
sürprizlerden biri Artvin’de yaşandı. Üç dönemdir CHP’nin yönettiği Artvin Belediye Başkanlığı’nı resmi olmayan ilk sonuçlara göre AKP adayı Mehmet Kocatepe kazandı. Ordu’da da, 23.45 itibariyle, CHP’nin olan Belediye Başkanlığı seçimlerini, AKP adayı açık farkla önde götürüyordu. MHP’nin 2009’da galibiyetle çıktığı Gümüşhane’de başkanlığı resmi olmayan ilk sonuçlarda AKP adayı Ercan Çimen kazandı.
Rize’de AKP kazandı Rize’de belediye başkanlığı seçimini resmi olmayan sonuçlara göre AKP adayı Reşat Kasap kazandı. Saadet
Partisi’nden aday olan Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu ise ikinci sırada kaldı. Bayburt Belediye Başkanlığı’na da resmi olmayan sonuçlara göre AKP adayı Mete Memiş kazandı. 2009 yılında Karabük ve Bartın’da kazanan MHP, resmi olmayan ilk seçim sonuçlarına göre, bu illeri yeniden kazandı. Ancak MHP, Manisa Belediye Başkanlığı seçimlerinde ikinci sırada gözüktü. MHP ayrıca Adana ve Mersin gibi iki kritik ilde de iddialı adaylarla, 21.40 sularında birinci sırada görünüyordu. Bartın’da da Belediye Başkanlığı seçimini resmi olmayan sonuçlara göre MHP adayı Cemal Akın yeniden kazandı.
ADANA
ANTALYA
AYDIN
BALIKESİR
BURSA
DENİZLİ
DİYARBAKIR
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
KAYSERİ
K.MARAŞ
KOCAELİ
KONYA
MALATYA
MANİSA
MARDİN
MERSİN
MUĞLA
ORDU
ŞANLIURFA
SAKARYA
SAMSUN
TEKİRDAĞ
TRABZON
VAN
Gazetemizin baskıya girdiği 23.45’e kadar kesin olmayan sonuçlar
31 MART 2014 PAZARTESİ
Hazırlayan: Tarık TEKGÖZLİ halklailiskiler@aydinlikgazete.com
İsmet
ARALIK
ÖZÇELİK
AKP’nin oy oranı önemli değil: Türkiye’yi yönetemez!
B
u yazıyı daha sandıklar açılmadan yazıyorum. AKP’nin oyları düştü mü, arttı mı henüz belli değil. Muhalefetin oyları ne oldu bilmiyorum. Ama önümüzdeki dönemde ne olacağını görmek için kahin olmaya gerek yok. Yaşanacakları şöyle sıralamak mümkün:
AKP iktidarının sonu geldi: AKP’nin oy oranı ne olursa olsun artık iktidar olması mümkün değil. Neden mi? Birkaç başlık altında sıralayalım: -Milyonlar ayakta. En küçük bir olayda biraraya geliyor. “Halk duruldu” dendiği anda ayağa kalkıyor. Seçimden önce Berkin Elvan’ın cenazesinde bu görüldü. Arkasından Fenerbahçeli yüzbinler Anıtkabir’e aktı. Önümüzdeki günlerde AKP’nin korkulu rüyası milli bayramlar geliyor. 19 Mayıs’a az kaldı. AKP çaresiz! -Müslüman komşu ülkemiz Suriye’ye saldırmak için kendi ülkesine füze atacak kadar pespaye olmuş bir yönetimin artık Türkiye’yi yönetmesi zor. - Hükümet bölgede iyice yalnızlaştı. AKP’yi kendi müttefikleri, Arap şeyhleri bile terk ediyor. -Sıcak para saltanatı bitti. Borçla sürdürülen saltanatta sona gelindi. Türkiye’yi çok kötü günler bekliyor. Bu arada çiftçinin, işçinin, memurun, emeklinin, esnafın sabrı da tükendi. Bardağı taşıracak su her an damlayabilir. -Boynunda, “ayakkabı kutusu, para sayma makinesi, evdeki bir milyar dolar” asılı bir iktidar daha fazla ayakta kalamaz. Yüzde 50 oy alsa da kalamaz. Bilmediğimiz ama her an öğrenebileceğimiz yeni dosyalar da cabası. AKP kevgir gibi. Her şey ortada. Üstelik yabancı diplomatlarla sohbet edince çok az şey bildiğimizi anlıyoruz. İtibar sıfır!
AKP’yi iktidara getirenler arayışta! Bu beş madde bile AKP’nin iktidar olamayacağının kanıtı. Oy almak başka, iktidar olmak başka! AKP’nin iktidarı TGB’nin 19 Mayıs 2012 İstiklal yürüyüşünden, yüzbinlerin Ankara-Ulus buluşmasından beri sallantıdaydı. Şimdi iktidarda olsa da “iktidar” olduğu tartışmalı. Önümüzdeki süreçte ne olacağı açık. Onun içindir ki AKP’yi iktidara getirenler yeni arayış içinde! Onlar için AKP değil, Türkiye’yi kontrol altında tutabilecek iktidar önemli!
Erdoğan-Ala-Fidan üçlüsü Başbakan Erdoğan kimseye güvenmez oldu. Dışarıdakilere değil, kendi partisindekilere de güvenmiyor. Uzunca bir süredir parti yönetimi, TBMM grubu devre dışı. Dar ekiple işi götürüyor. Başbakanlık konutunda hep onlar var. Her işin içindeler. Son dönemlerde bu ekipten uzaklaşanlar olduğu konuşuluyor. “Dar ekip iyice daraldı” deniyor. İşler kötüye gittikçe de “günah keçileri”ne kızılıyor. Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Taner Yıldız, Nurettin Canikli gibileri Erdoğan’ı savunsa da açıklamalarının “Resmi görüş” olduğu ifade ediliyor. “Erdoğan-Fidan-Ala” üçlüsü hedefte! Hükümette olmalarına rağmen AKP kulislerinde, “Kılavuzu karga olanın ....” atasözü artık daha sık hatırlatılıyor.
AKP çılgınlaşabilir! AKP’nin sıkıntısı büyük. Dün yapılan seçimde hangi oyu alırsa alsın zorda. İktidarın nimetleri bir yana, iktidardan gittikleri anda başlarına nelerin geleceğinin farkındalar. O nedenle iktidara kendilerini kilitlemişler. Kulislerde iddia çok. AKP’nin her çılgınlığı yapabileceği konuşuluyor. Ortalığa düşen gizli toplantılarda konuşulanlar da bunun kanıtı. AKP, Türkiye ile birlikte kendisini de öyle bir batağa sapladı ki her hareketi onu daha da dibe çekiyor. Üstelik de suç karnesi giderek kabarıyor. Uyarması bizden! Seçim sonuçları hiç önemli değil!
PKK, GSM verici kabinine ateş açtı
Bingöl’ün Genç ilçesi Servi Beldesi’ndeki GSM şirketine ait verici katibinine bir grup PKK’lı tarafından ateş açıldığı belirtildi. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesindeki bilgiye göre, bir grup PKK’lı, Bingöl’ün Genç ilçesi Servi Beldesi Kepeli Tepe Mevkii’nde bulunan bir GSM şirketine ait verici kabinine, uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Vericide hasar olduğu, savcılığın soruşturmaya başladığı ifade edildi.
Bu kayıtlar Türkiye’nin Wikileaks’i
MEHMETÇİK’E FÜZE ATTIRMAK VATANA İHANET DEĞİL Mİ?
‘8 füze’ Meclis’te AYDINLIK/ ANKARA ışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT MüsteşarıHakan Fidan, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Orgeneral Yaşar Güler arasında geçen skandal ses kaydını TBMM’ye taşındı. CHP Milletvekili Umut Oran, Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle TBMM’ye bir soru önergesi verdi. Oran önergesinde, şu değerlendirmeyi yaptı: “Toplantıda sizin ‘Başbakan da bu (Süleyman Şah Türbesi) bir imkan gibi değerlendirilmeli, bu konjoktürde diyor’ dediğiniz, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ‘Ben öbür tarafa (Suriye’ye) 4 tane adam gönderirim 8 tane füze attırırım sorun değil’ dediği yine Hakan Fidan’ın bu zamana kadar Suriye’ye 2000’e yakın tır ve malzeme gönderildiğini ifade ettiği, Süleyman Şah Türbesi’nin hükümet için bir anlamı olmadığı, imaj açısından anlamı olduğu, eğer savaşa girilecekse biz bunu baştan planlayalım ve girelim dediği görülmektedir.”
D
Dışişleri’ndeki savaş toplantısının ses kayıtlarını Aydılık’a değerlendiren Emekli Büyükelçi Onur Öymen, ses kayıtların içeriğinin vahim, BM ve uluslararası hukuka göre suç olduğunu belirtti AYDINLIK / ANKARA
E
mekli Büyükelçi Onur Öymen, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun katıldığı gizli bir toplantının ses kayıtlarının internette yayınlanmasını değerlendirdi. Olayı vahim olarak niteleyen Öymen, “Bu tür görüşmeler ulu orta yapılmaz. Gerekli önlem alınarak yapılır. Gerekli önlem alınmadan bu tür toplantıları yapanlar da yaşananlardan sorumludur. Bu olay Türkiye’nin Wikileaks’idir” dedi. ABD istihbaratının dünyada herkesi dinlediğinin ortaya çıktığını kaydeden Öymen, “Almanya Başbakanı Merkel’i dinlemişlerdir. Obama’ya ‘Türkiye Başbakanı Erdoğan’ı da dinlediniz mi?’ diye sorulmuş, Obama ‘Dinlemedik’ diyememiştir. Bu tür dinlemeleri birçok ülke de yapabilir. Birçok gizli örgüt yapabilir. Bu bilinmektedir. Bu nedenle buna göre önlem alınması zorunlu iken, önlem alınmamıştır” diye konuştu.
ve unutturmaya çalışıyor. Kayıtta gündeme getirilen konular, provokasyon planları BM ve uluslararası hukuka ters ve suç içeriyor. En önemlisi Türkiye’nin güvenirliği yok edilmiş durumda. Bu kayıtlardan sonra Türkiye’ye kimse güvenmez. Bu nedenle bu durumun siyasi sorumluluğu vardır. Bu da istifadır. Dışişleri Bakanı’nın telaşı da bundandır. Suçu sağa sola atarak kendi sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor. Tedbir almadan kusuru dinleyenlere yüklemekle sorun çözülmez. Yapanlar yakalanmalı, cezalandırılmalıdır. Ama tedbir almayanlar da gerekeni yapmalıdır.”
Onur Öymen Deniz Baykal’ı istifaya götüren kasetle ilgili gelişmeleri de değerlendiren Öymen şu görüşleri savundu: “Deniz Baykal’la ilgili kaset konusu da önemlidir. Bu kasetle siyasi sonuç doğmuştur. Türkiye’nin siyasi yapısı değiştirilmiştir. Şimdi bu kasetle ilgili yeni bir durum ortaya çıkmıştır. Bunun hukuki ve siyasi sonuçları olması lazım. Bu olayın siyasi sonuçları ile birlikte yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Bu kasetin çekilmesi ve servis edilmesi Başbakan’ın bilgisi dahilinde olduğu ispatlanırsa Erdoğan’ın istifa etmesi zorunludur.”
Davutoğlu: Koruma ekibinden gözaltına alınan yok Suriye füze radarları Türk uçaklarına kilitlendi (dün) haberlere yansıdığı şekliyle koruma ekibinden herhangi bir arkadaşımızın gözaltına alınması ya da şüpheli muamelesiyle bir şekilde muamele görmesi söz konusu değildir. Bu haberlere karşı özellikle kamuoyumuzun hassasiyet içinde olmasını rica ederim. Bu haberlerin bir kısmı yönlendirme, manipülasyon ve belki de muhtemel kaynakları örtebilmek için yapılabilecek saptırma haberlerdir. Biz konuşana kadar ilgili birimlerimiz konuşana kadar, hiçbir şekilde bu haberle itibar edilmesini rica ederim.’’ Haber Türk’ün “Bakan korumasına ‘ajan’ sorgusu” başlıklı dünkü manşetinde, Dışişleri’ndeki Suriye zirvesi tapelerinin sızdırılmasıyla ilgili Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun korumasının gözaltına alındığı belirtilmişti.
Türkiye’nin bir Suriye uçağını düşürmesinden sonra iki ülke arasındak i gerginlik devam ediyor. Dün de, Sur iye füze sistemleri sınırda uçuş yapan Türk 16’larına kilitlendi. Genelkurm Fay Başkanlığı, Suriye’deki konuşlu füz e sistemlerinin, Türk hava sahasın daki F-16 Türk savaş uçağını radar kilitlem esi parak taciz ettiğini bildirdi. Gen yaelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi: “4 adet F-16 ile Türkiye-Suriye hudut hattı boyunca devriye uçuşu icra edilmiştir. İcra edilen bu görevler esnasında, 1 F-16 uçağımıza Suriye’de konuşlu SA-2 ve SA-17 füze sistemleri tarafından, toplam 45 saniye süre ile radar kilidini muhafaza etm suretiyle tacizde bulunulmuştu ek r.”
GÖREVDEN ALINAN SAVUNMA SANAYİ MÜSTEŞARI:
Silahların El Kaide’ye gitmesinden kaygılıyız
K
atar’da yayımlanan Gulf Times gazetesi, 27 Mart’ta üçlü kararname ile görevinden alınan Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar’ın görevden alınmadan hemen önce ziyaret ettiği Doha’da gazeteye verdiği demeci yayınladı. Murat Bayar, Türkiye’nin Suriye’de silahların “Yanlış kişilerin eline geçmesinden kaygı duydu-
IŞİD’de MİT personeli var mı? Eğer Türk bayrağı indirilmezse Süleyman Şah Türbesini bombalamakla tehdit eden IŞİD Güçleri arasında Dışişleri Bakanlığı veya MİT personeli bulunmakta mıdır? Bu tehdit bilginiz dahilinde mi yapılmıştır? Süleyman Şah Türbesi’nde nöbet tutmakta olan Mehmetçik’in üstüne MİT personeli tarafından 8 füze atılması cinayet ve ihanet değil midir? Türk Ceza Kanunu’nun 304. Maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Tahrik fiilinin basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır” bu tip eylemleri yapmak MİT’in ve Dışişleri Bakanlığı’nın görevleri arasında mıdır?
Ortaya çıkan ses kayıtların içeriğini de değerlendiren Öymen şunları söyledi:“Görüşme kayıtlarının doğru olduğu anlaşılıyor. Buna bir itiraz eden yok. Kayıtların içeriği çok vahim. Hükümet kayıtların içeriğini gözlerden uzak tutmaya
D
Oran, önergesinde Davutoğlu’ndan yanıtı istediği soruları şöyle: Bu kayıtlar kim tarafından alınmıştır? 13 Mart’ta yaptığınız görüşmede odanızda bir kayıt cihazı bulunmakta mıdır veya sizin bilginiz dahilinde herhangi bir toplantı katılımcısı kayıt almış mıdır? Bu kayıtlar kim taraUmut Oran fından alınmıştır? Dışişleri Bakanlığı mensupları arasında bir köstebek var mıdır?
Savaş için işbirliği suç değil mi?
İçerik unutturulmaya çalışılıyor
ışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı’ndaki “savaş toplantısı”nın ses kayıtlarının internette yayınlanmasıyla ilgili koruma ekibinden bir kişinin gözaltına alındığı iddialarını yalanladı. Koruma ekibinden gözaltına alınan herhangi birinin olmadığını ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi: “Arkadaşlarla toplantılar gerçekleştirdim. Son derece titiz bir çalışma yürütülüyor. Bu yürütülen soruşturma ve bütün araştırmalar, devlet mahrumiyeti içinde yürür ve kimse bizim adımıza açıklama yapma yetkisine sahip değildir. Bir açıklama yapılacaksa, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Müsteşarı, Bakan Yardımcıları veya ben yapabilirim. Ya da ilgili güvenlik birimleri yapar. Bugün
‘Dışişleri’nde köstebek mi var?’
ğunu” belirtirken Türkiye’nin Suriye halkının sadece “meşru temsilcileri”ne yardım etmek istediğini ifade etti.
‘İran ile ilişkileri iyi’ Bayar, Türkiye’nin tüm bölge ülkeleriyle iyi ilişkileri geliştirmek istediğini de vurgularken, “İran ile çok iyi ilişkilerimiz var. Tüm Körfez İşbirliği Konseyi
ülkeleri ile ayrı ayrı sağlam ilişkilerimiz var. Zaman zaman meseleler ve farklı görüşler olur ama bu, uzun vadede ortaklığımızın sürmeyeceği demek değil” dedi. Gulf Times, 28 Mart’tan alındığına dikkat çektiği haberinde Murad Bayar’a 25 Türk savunma sanayi şirketinin yer aldığı bir heyetin eşlik ettiğine de işaret ettiğine dikkat çekti.
Cemaat’ten baskın açıklaması
İzmir Çağlayan Matbaası’nda sahte oy pusulası basıldığı gerekçesi ile dün akşam saatlerinde polis ekiplerince arama yapıldı. Polis aramasının ardından, Fethullah Gülen Cemaati’ne yakınlığı ile bilinen Kaynak Holding’ten bugün yazılı bir açıklama geldi. Açıklamada “Belirli bir merkezden yönlendirildiği aşikar olan asılsız ihbar mektupları ile başlayan, bilahare bazı haber ajansı ve gazete/TV temsilcilerinin katılımıyla medyaya haber yapılan ve en nihayetinde malum medyada asılsız bilgi, resimlerle yer bulan bir yalan fırtınasına daha şahit olunmuştur” ifadeleri dikkat çekti. Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun yaptığı açıklamada, baskın için “Algı operasyonu ve kara propaganda” iddiasında bulundu.
31 MART 2014 PAZARTESİ
Hazırlayan: Hasan BÖGÜN
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
UKRAYNA’DA BÖLÜNME ETKENLERİ AĞIRLIK KAZANIYOR
Harkov’da özerklik gösterisi DIŞ HABER SERVİSİ
U
krayna’nın Harkov kenti merkezinde toplanan göstericiler, Güneydoğu Özerkliği adlı bir birlik kurulmasını istedi. Göstericiler Özerkliğe Ukrayna’nın 8 bölgesinin dahil edilmesini savunuyor. ITAR-TASS ajansının verdiği habere göre, Harkov Sivil Forum liderlerinden Yuriy Apuhtin, “Hepimiz, Donetsk-Krivorojsk ve Odessa cumhuriyetlerinin mirasçılarıyız. Aslında Banderacılar değil, biz ülkemizin temeliydik ve öyle de kalacağız” açıklamasını yaptı. Güneydoğu bölgelerinin gücünü birleştirerek tek cephe olarak Kiev’deki darbecilere karşı çıkmayı öneren Apuhtin, ortak eylemler konusunda Donetsk ve Lugansk’taki gösteri liderleriyle anlaşmaya varıldığını bildirdi. Göstericiler, 1 Mart eylemi sırasında gözaltına alınan Ignat Kromskoy’un serbest bırakılmasını talep etti. Kromskoy, diğer bölgelerden gelen Maydan destekçileri tarafından işgal edilen valiliğin boşaltılması eylemine katılmıştı.
Rusya’dan öneri Rusya’nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Vitaliy Çurkin, Ukrayna’da 25 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin gerginliği yatıştırmayacağını, tersine ülkenin bölünmesine yol açacağını söyledi. Çurkin, BM Güvenlik Konseyi’nde Ukrayna’nın konuşulduğu iki saatlik kapalı toplantının ardından, bu ülkenin bazı bölgelerinin seçimlere katılmak istememesi ve gözlemci sayısının yetersiz olması durumunda, se-
Neo nazi militanlar Ukrayna parlamentosunu kuşatmaya almış durumda. çimlerin krizi daha da ağırlaştırabileceğini belirtti. Toplantıda, BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun’un bu Moskova ve Kiev ziyareti hakkındaki raporu okundu ve Ukrayna’daki duruma ilişkin fikir alışverişi yapıldı. Güvenlik Konseyi’nin bazı üyelerinin suni uluslararası kriz havasını yaratmak istediği izleniminin doğduğunu ifade eden Çurkin, Rusya’nın bu krizden nasıl çıkılması gerektiği konusunda net görüşü olduğunu söyledi. Çurkin, krizden çıkış yolunu şöyle tanımladı: Anayasa temelinde diyalog, anayasal meclisin toplanması, referandumun yapılması, yeni anayasanın kabul edilmesi ve ardından devlet başkanlığı seçimlerinin düzenlenmesi. Çurkin, anayasal sürecin başlamasının da radikal grupların dağıtılmasına bağlı olduğunu vurguladı. Kerry
Bakanı Sergey Lavrov, Batı’nın Ukrayna’yı Rusya’dan koparmak için uzun yıllar boyunca gereken koşulları oluşturduğunu söyledi. Lavrov, Rusya’nın Birinci televizyonuna verdiği demeçte, “Tabloya geniş açıdan bakarsak Batılı meslektaşlarımızın Ukrayna’yı Rusya’dan koparmak için uzun yıllar boyunca gereken koşulları oluşturduğu izlenimi
oluşuyor. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra varılan tüm anlaşmaları baltalayan eylemlere başvurmakla haksız olduklarını ve hata yaptıklarını anlayınca, bunu itiraf edemediler. Kendilerini üstün görme duygusu buna engel oldu” dedi. Batılı diplomatların ikili konuşmalarda, kamuoyları karşısında zor durumda kaldıklarını söylediklerini ve anlayış beklediklerini ifade eden Lavrov, şöyle devam etti: “Ortaklar olarak hepimiz bir aradaysak, ortak bir tutum sergilemeliyiz diyorlar. Bu, jeopolitik stratejik rakipler, düşmanlar, çatışan bloklar arasında oyun oynandığı geçmiş dönemden kalma bir anlayış. Oyun, ‘bizimle veya bize karşı’ ilkesine göre oynanıyordu. Biz bundan uzun zaman önce vazgeçtik. Maalesef, bu mantalite, Batı’nın günümüz politikasına yön veren birçok si-
Lavrov
Keskin nişancılar konusu Lavrov, Ukrayna’nın başkenti Kiev’in merkez meydanında ateş açan keskin nişancıların Sağ Sektör adlı örgüte mensup olabileceğine dair ellerinde bilgilerin bulunduğunu açıkladı. Lavrov, Sağ Sektör’ün Kiev’de birçok şiddet olayını yönettiğini ve keskin nişancıları organize ettiğini söyledi. Moskova’nın bu bilgiyi Batılı ortaklarıyla paylaştığını ifade eden Lavrov, yüzde yüz emin konuşamayacağını, ancak çok sayıda kanıtın Sağ Sektör ve keskin nişancı olayı arasında bağlantı olduğuna işaret ettiğini anlattı. Lavrov, keskin nişancılar olayı ile ilgili soruşturmanın sonuna kadar vardırılacağını ve “halının altına süpürülmeyeceğini” umduğunu söyledi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Fransa’nın başkenti Paris’te bir araya gelerek Ukrayna’daki gelişmeleri görüştü. RIA Novosti ajansının verdiği habere göre, Rusya Dışişleri Bakanlığı, Lavrov ve Kerry arasında bir görüşme gerçekleştiğini açıkladı. Rusya ve ABD başkanları, geçtiğimiz cuma günü, Ukrayna’daki du-
rumun normalleşmesi için uluslararası toplumun atacağı olası adımlarını konuşmuştu. İki ülke lideri, bu tür ortak çalışmanın somut parametrelerinin Lavrov ve Kerry tarafından ele alınacağı üzerinde anlaşmıştı. İki ülke dışişleri bakanı, en son geçen hafta başında Lahey’de görüşmüştü. Müzakerelerin ana konusu Ukrayna’daki durumdu.
Rusya Dışişleri
Obama, Rusya’ya yaptırım konusunda yalnız kaldı DIŞ HABER SERVİSİ
A
BD Başkanı Barack Obama, geçen haftanın tamamını Avrupa’da geçirerek Avrupa Birliği üyesi müttefiklerini Kırım referandumu için Rusya’yı cezalandırmaya ikna etmeye çalıştı. Ancak Brüksel’e Moskova karşıtı yaptırımları kabul ettiremedi. Hafta başında AB ülkelerinin ezici çoğunluğunun Rusya’ya karşı ticari savaş başlatmak niyetinde olmadığı belli oldu. ABD ile ortak tutumda olduğunu bir çok kez seslendiren Avrupalılar, müzakereleri o denli us-
Obama AB liderlerini ikna edemedi taca yönettiler ki hem ABD’ye sözde desteği korudular, hem de müzakerelerden herhangi bir sert sonucun çıkmamasını sağladılar. AB liderleri Obama’yı dinledi
ve anlayışla kafalarını salladılar, ancak yaptırımları kabul etmeyi reddettiler. AB’nin önde gelen ülkeleri, sırf Washington’un silah yoluyla Kiev’de göreve getirdiği
yönetime destek olmak için en büyük ticari ortakları Rusya ile ilişkileri kesmeyi anlamakta güçlük çekti. Sadece Almanya’da 300 binden fazla işyeri Rusya’ya ekonomik olarak bağlı. Rusya’nın Uluslararası Yeni Devletler Enstitüsü Direktörü Aleksey Martinov, aslında ABD’nin de Avrupa’nın da yaptırım uygulamak niyetinde olmadığını belirterek şunları söyledi: “Şu anda Batı için Rusya karşıtı yaptırım uygulamak için iyi bir zaman değil. Batı, son 20 yılda Rusya’yı küresel ekonominin bir parçası haline getirmek için dev ça-
Şi Cinping
yasetçinin kafasında yaşamaya devam ediyor.”
Lavrov ve Kerry yine buluştu
Lavrov’dan Batı yorumu
Angela Merkel
ÇİN CUMHURBAŞKANI Şİ’NİN AVRUPA GEZİSİ
İpek Yolu için atak DIŞ HABER SERVİSİ
Almanya’da bulunan Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping, Almanya ziyaretini tamamladıktan sonra Belçika’nın başkenti Brüksel’e geçti. Çin Cumhurbaşkanı Şi, Brüksel’de ziyaretinin Çin ile Belçika arasında karşılıklı anlayışın ve dostluğun artırılmasını, ikili ilişkilerin daha yüksek düzeye çıkarılmasını umduğunu belirtti. Şi, Çin’in ve Avrupa’nın kendi gelişme sürecinin kritik aşamasında bulunduğuna, yeni fırsatlarla karşı karşıya olduklarına dikkat çekti. Şi, Avrupa Birliği liderleriyle Çin-Avrupa kapsamlı ortaklık stratejisini derinleştirme konusunu ele alacaklarını söyledi. Şi, Belçika ziyareti sırasında, Avrupa Birliği’nin merkezini ziyaret de edecek.
İpek Yolu limanı Çin Cumhurbaşkanı Şi, Almanya’daki son görüşmelerini Düseldorf’ta, Kuzey Ren Vesfalya eyaletinin valisi Hannelore Kraft ile yaptı. Şi, eyaletin Düseldorf’un liman kenti olma avantajından yararlanarak, İpek Yolu Ekonomi Hattı’nın inşasına katılmasını beklediğini belirtti. Şi, Kuzey Ren Vesfalya eyaleti ile Çin arasındaki işbirliğinin verimli olacağı inancını dile getirdi. Şi, Düseldorf’ta Almanya Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi ve Enerji Bakanı Sigmar Gabriel ile de görüştü. Şi Jinping, ekonomik ve ticari yatırım ve işbirliğinin, Çin-Almanya ilişkilerinin temel taşı olduğuna ve güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekere, “Çin ekonomik kalkınma tarzını ve ekonomi yapısını yeniden düzenliyor. Böylece ikili işbirliklerine fırsatlar yaratılacak” dedi. Gabriel ise, işbirliğini güçlendirmeye hazır olduklarını ifade etti. İpek Yolu Ekonomi Hattı’nı inşa etme önerisini olumlu karşıladıklarına işaret eden Gabriel, Çin’le diyalog ve iletişimi güçlendireceklerini kaydetti.
balar sarf etti. Bunu başardı da. Ancak şimdi Rusya’yı cezalandırma çabası Rusya ile sıkı işbirliği olan kendi şirketlerini cezalandırmak anlamına gelir.”
Suudi Arabistan ziyareti Obama, Avrupa’dan Suudi Arabistan’a gitti. Basına göre Obama’nın başlıca hedefi, Riyad’ı küresel piyasalarda enerji fiyatlarını düşürmeye ikna etmekti. Böylece Kırım yüzünden Rusya cezalandırılacaktı. Uzmanlara göre asıl amaç, sermayenin petrol piyasasından banka piyasasına akımını kışkırtmak.
KDHC lideri Kim Jong Un
KDHC: Yeni tür nükleer deneme yapabiliriz DIŞ HABER SERVİSİ
Hollande: Çin’i tanımak, gelecek seçimi yapmaktır ALİ RIZA TAŞDELEN
B
u hafta Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping Avrupa’daydı. Hollanda’da yapılan Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katıldı, sonra Fransa’ya geçti. Paris’ten önce, tarihte İpek Yolu’nun Avrupa’daki başlangıcı Fransa’da ipek üretim merkezi ve Çin liderlerinden Deng Sio Ping’in öğrencilik yıllarını gecirdiği Lyon kentine gitti. Şi Cinping’in gelişini basın “Kraliyet protokolü uygulandı. Kırmızı halılar serildi” başlıklarıyla verdi. Aynı zamanda 2014 Fransa’nın Çin’i resmen tnımasının 50. yılı. 1964 yılnda, başında Charles De Gaulle’ün bulunduğunu Fransa Çin’i tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuştu. Çin Cumhurbaşkanı, Fransa krallarının sembolü Versay Şatosu’nda ağırlandı. Böyle bir ağırlama her devlet başkanına nasip olmaz. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande Çin’e övgüler düzdü: “1 milyar 300 milyon nüfuslu, büyük bir uygarlığın mirasçısı, sanatlarıyla Fransa’yı cezbeden, dünyanın ikinci büyük ekonomisi bir ülke”...
Afrika’da temkinli Avrasya’nın temel taşlarından Rusya’ya karşı ABD cephesinde yer alan Fransa, Afrika’da çıkar çatışmasında olsa da Çin’e karşı daha temkinli bir tutum içinde.
Fransa’nın ekonomisi altından sıkışan Fransa’ya el uzatıyor. Frankalkılamayacak zorluk içinde. sa’nın ekonomik sıkıntılarının farEkonomi devi Çin’e karşı süt kında. Bu ziyaretle atılan imzalar dökmüş kedi gibi. Çin’e yapacağı bunu gösteriyor. 18 milyar avro tutarında 50’ye ihracat hayati önemde. Çin’in yatırımlarına muhtaç, hatta turistine yakın ticari anlaşma imzalandı. Airbus 320 tipi uçakların Çin’in bel bağlamış. Bugün Fransa’nın Çin paza- Tianjin kentinde 2025 yılına kadar rındaki payı yüzde 1,2. Alman- üretimi devam edecek. Çin, 7 ya’nınki ise yüzde 4,8. 2012 yılında milyar avro değerinde A320 ve Çin-Fransa ticaret hacmi 56 milyar 300 milyon avro, Çin-Almanya ticaret hacmi ise 159 milyar 700 milyon avro oldu. Fransa’nın Çin ile mevcut ticaret açığı 26 milyar avro civarında. Bu oran FranHollande sa’nın dış ticaret açıŞi Cinping ğının yüzde 40’ını oluşturuyor. Çin Cumhurbaşkanı’nın Fransa ziya- A330 tipi 70 Airbus yolcu uçağı retinin Hollande açısından önemi satın alacak. Fransız otomobil üreticisi PSA Peugeot Citroen buradan da anlaşılıyor. Hollande’nin Şi Cinping’in Grubu, Çin’in otomobil üreticisi onuruna verdiği yemekte yaptığı Dongfeng Motor ile ortak üretim konuşmadaki şu sözler her şeyi yapacak. Çinli Avicopter Grubu, anlatıyor: “Çin’i tanımak, çatış- Eurocopter ile gelecek 20 yılda mayı değil diyalogu benimsemek bin helikopter üretecek. Frans’dan sonra Almanya’ya ve bloklar arası çatışmaların üstünde düşünmektir. Çin’i tanımak, geçen Şi, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüştü. Çin gelecek seçimi yapmaktır.” ve Almanya arasında tarım ve 50 anlaşma enerji alanında toplam 18 anlaşma Almanya Çin ile 160 milyar imzalandı. Söz konusu anlaşmalar euro olan ticaret hacmini 2015’de Alman otomobil üreticilerinin 280 milyara çıkarmayı planlıyor. Çin’de daha fazla faaliyet gösÇin Atlantik ile Avrasya arasında termesini de içeriyor.
Avrupa’nın önündeki soru: Atlantik mi, Avrasya mı? Nükleer Güvenlik Zirvesi Hollanda’nın başkenti Lahey’de dünya liderlerini bir araya getirdi. Zirveye ABD, Çin, Almanya, İngiltere ve Fransa cumhurbaşkanları katıldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılmadığı toplantıya Rusya’yı Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov temsil etti. Zirve, Suriye ve Ukrayna gölgesinde yapıldı. ABD Başkanı Barack Obama Birleşmiş Milletler’de (BM) Kırım refefarandumuna karşı yapılan oylamada çekimser oy kullanan Çin’den destek istedi, ancak aradığını bulamadı. Çin ile birlikte BRİCS ülkeleride (Brezilya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) oylamada blok olarak çekimser oy kullanarak, Rusya’nın yanında
olduklarını ilan etmişlerdi. ABD Başkanı Obama, Ukrayna krizini fırsat bilerek Avrupa’yı yanında tutmaya çalıştı. ABD açısından Avrupa’nın önemine dikkat çekti. “ABD ve Avrupa, dünyada uluslararası hukukun korunması ve demokrasinin gelişmesinin temelidir” dedi. Obama’nın ağzından “uluslararası hukuk ve demokrasi” sözcüklerini duymak Afganistan, Irak, Suriye, Libya ve Afrika ülkelerinin ezilen ülkelerini akla getiriyor ve sinir bozuyor. Sen kim uluslararası hukuk kim! Obama ile aynı hafta Avrupa’da bulunan Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping’in Fransa ve Aymanya ziyareti Atlantik cephesi ile Avrasya arasında sıkışan Avrupa’nın bir resmiydi.
Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC), “yeni tür” nükleer deneme gerçekleştirebileceğini açıkladı. KDHC Merkez Haber Ajansı’nca yapılan açıklamada, “Savunma potansiyelimizin güçlendirilmesi için yeni tip nükleer denemenin gerçekleştirilmesi ihtimal dışı değil” ifadesi yer aldı. Ajansın bildirdiğine göre, deneme, KDHC’nin nükleer ve füze programını kınamaya devam eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına yanıt olacak. KDHC, BM Güvenlik Konseyi’nin bu ülke için nükleer teknolojilerle ilgili tüm faaliyetlere koyduğu yasağa rağmen, 2006 yılından bu yana üç nükleer deneme yaptı. KDHC uzmanları, 2006 ve 2009 yılında plütonyum çekirdek patlatmıştı. Şubat 2013’teki deneme sırasında kullanılan nükleer cihazın tipi halen bilinmiyor.
Lübnan karakoluna intihar saldırısı DIŞ HABER SERVİSİ
Lübnan’ın Suriye sınır bölgesindeki Arsal kentinde bir askeri karakola intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 3 Lübnan askeri öldü, 4 kişi yaralandı. Lübnan ordusunca yapılan açıklamada, intihar bombacısının Suriye’den Lübnan’a sızdığı belirtildi. Açıklamada, saldırganın patlayıcı maddelerle dolu bir araçla askeri karakola yaklaştığı ve hazırladığı düzeneği infilak ettirdiği ifade edildi. Patlamanın hemen ardından, Lübnan güvenlik birimleri olay yerini abluka altına aldı ve soruşturma başlatıldı. Saldırının hedefi olan karakolunun ücra bir dağlık bölgede bulunduğu ve Lübnan ordusunun yaralıları hastaneye kaldırmak için bölgeye bir helikopter gönderdiği bildirildi. Olayın sorumluluğunu Baalbek Özgür Sünniler Tugayı üstlendi. Örgüt, kısa süre önce Lübnan ordusu tarafından öldürülen bir örgüt üyesinin intikamını almak için bu eylemi gerçekleştirdiğini açıkladı.
Hazırlayan: Aysen BEYAZ
31 MART 2014 PAZARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
DÜNÜN ÇÖZÜMLERİ Sudoku 2
Sudoku 1
Kakuro 1
Aydınlık
KURULUŞ. 1921
ŞEFİK HÜSNÜ DEĞMER
Kakuro 2
Yıl. 94 Sayı. 2332
VATAN - EMEK - NAMUS
Sahibi Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdür Celal Demirel Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel Yazıişleri Müdürü Ergün Gedek Sorumlu Müdür Murat Şimşek
Kare
Haber Koord. Haber Müdürü Haber Md. Yrd İstihbarat Şefi Haber Araştırma Ekonomi
Önder Öztürk Kültür Sanat Hayati Asilyazıcı Erdem Atay Dünya Şafak Terzi Emek Esin Turhan Cansu Yiğit Toplum Özlem Konur Usta Sezim Özadalı Ceyhun Bozkurt Spor Anıl Budak Recep Erçin Bilgi İşlem Güven Karakurt Ankara İsmet Özçelik İzmir Hayati Özcan Avrupa Beyhan Yıldırım Reklam Müdürü: Kamile Karakadılar Genel Müdür Yardımcısı (Tüzel Kişi Temsilcisi) Metin Aktaş Genel Müdür Yardımcısı (Personel ve İdari) İsmet Öğütücü Genel Müdür Yardımcısı (Baskı ve Teknik) Melih Yıldırım
Yönetim Yeri. İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No.3/3 Beyoğlu - İstanbul
Tel. 0212 251 21 14 - 15 - 16 Faks. 251 55 06 Ankara Büro Tel. 0312 229 88 45 Faks. 0312 229 88 47 İzmir Büro Tel ve Faks. 0232 489 16 15 Avrupa Tel: 0049 69 25 62 88 73 E-Posta: haber@aydinlikavrupa.eu Adana Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0322 435 92 77 İzmir Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0232 257 69 01
Ankara Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. 35. Cadde Matbaacılar Sitesi No. 11 İvedik-Ankara İstanbul Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Oruçreis Cad. Remzi Özkaya Sok. No.16 Bahçelievler / İstanbul Tel. 0212 655 44 34
Dağıtım. Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş.
Önerileriniz için. halklailiskiler@aydinlikgazete.com www.aydinlikgazete.com Yayın Türü. Yaygın Süreli
Sayısal
Soldan sağa 1. Yürüyerek - Ek 2. Otlar - Vakit kazanmak için aldatmak, meşgul etmek 3. Sert - Fakat, lakin 4. Davranma, davranış, işlem Sakat, hastalıklı 5. Yabancı - Uygulamalı, tatbiki, ameli - Sodyum’un simgesi 6. Beytullah - Afrikada bir nehir Trabzon’un bir ilçesi 7. Nokta ve çizgilerden oluşan bir alfabe ve telgraf sistemi ve bu işaretleri almaya veya göndermeye yarayan alet - Eğitim, öğretim sistemi 8. Uğur - Duyuru - Eşek sesi 9. Eski Yunan şehirlerinde tapınakların bulunduğu iç kale - Aynı ülkede oturan insanların hepsi, ahali 10. İşe yatkın, becerikli - Bir ilimiz 11. Toplayarak, toplam olarak, hepsini içine alarak - Giyside bir kol kesimi türü 12. Türkü,şarkı - Temiz ahlaklı Milli İstihbarat Teşkilatı (kısa) Yukarıdan aşağıya 1. Alaylı bir dille kusurlarını söylemek, kusurlarını ortaya koymak, hicvetmek - Devlet adına ve yararına davalar açan, kamu haklarını ve hukuku yerine getirmek üzere
yargıç katında sanıkları kovuşturan görevli 2. Bir yüzölçümü birimi - Katmak, ilave etmek - Rütbesiz asker 3. Giyside boyun bölümü - Bir yapının yol düzeyinden aşağıda kalan bölümü 4. Elektrik akımında şiddet birimi Şiir yazan kimse, şair 5. Çeşitli belge ve işlemlere resmiyet kazandırmak gibi görevleri yerine getiren görevli - Çiçek ve meyveyi dala bağlayan ince bölüm - Bir soru sözü 6. Sürüngen bir hayvan - Kısa hatırlatma yazısı 7. Lantan’ın simgesi - Bir dildeki kelimelerin kaynağını gösteren, ne zaman ortaya çıktıklarını, nereden geldiklerini, hangi evrelerden geçtiklerini araştıran bilim dalı, kökenbilimi 8. Kekliğin boynundaki siyah halka Duyuru - Kimi zaman 9. İki ağaç arasına asılmış sallanabilen ağ yatak - Sahabeler 10. Yapım - Ordu (kısa) - Birkaç türü birleştiğinde çeşitli kimyasal birleşikleri yani molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal öğeyi oluşturan parçacık 11. Kiloamper (kısa) - İçerleme, kırılma, gücenme - Nikel’in simgesi 12. Amerikan pamuğu - Düşünme, düşünce
Soldan sağa 1 Bir şeyden kurtulmuş, bir şeyin uzağında 7 Genellikle yüzük yapımında kullanılan değerli bir taş 11 Elekten geçirme 12 Oyuncak 14 Çıplak toprak 15 Ateşli silahlarla atılan delici ve patlayıcı madde, kurşun 17 Rütbesiz asker 18 Metal olmayan 20 Belirli bir coğrafi alanda bulunan bitki türlerinin tümü 22 Tantal’ın simgesi 23 Bön, avanak, budala 25 Asalak bir böcek 26 Organik maddelerin ayrışmasından oluşan yanıcı yağlara verilen ad 28 Kılaptan ipekle işlenmiş, kalın ve iri desenli bir tür kumaş 30 Sazın en kalın teli ya da kirişi 31 Pamuk, keten, yün, ipek gibi maddelerden bükülerek yapılmış tel 33 En kısa zaman parçası, lahza 34 Divan edebiyatında gazelin son beyti 36 Güney Kore’nin para birimi 38 Çayda bulunan uyarıcı bir madde 40 Bir dönem Fransızca sözcüklerle konuşmaya özenen çevrelerde “memnun oldum, tanıştığımıza sevindim” anlamında kullanılan bir sözcük 43 Beyaz 44 Bazen, kah 46 “... Güler” (fotoğrafçı) 47 Sütun 49 Dağ lalesi 51 Kısa, ince boyunlu, şişkin yuvarlak gövdeli, Kütahya ürünü çini sürahi tipi 52 Bir yük hayvanı Yukarıdan aşağıya 1 “... Türkali” (asıl adı Abdülkadir Pirhasan olan bir yazarı-
mız) 2 Büyük bir balıkçı kayığı türü 3 Kapıları açıp kapamaya yarayan, iki parçadan ibaret demir menteşe 4 İlaç, merhem 5 Anlambilim 6 Bulut 7 Görevden alma 8 İlgi eki 9 İçte kalan yüz 10 Deri, tırnak, saç, boynuz gibi yapılarda bulunan protein 13 Hem karada hem suda yaşayabilen 16 Gözde açık kestane rengi 19 Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan bir tür çalgı 21 Kimononun üstüne takılan, biçimi ve boyutu cinsiyete, yaşa, mevkiye ve bölgeye göre değişen, bir düğümle birleştirilen geniş ipek kuşak 24 Aldatmak amacıyla, bilerek gerçeğe aykırı olarak söylenen söz 27 Halk dilinde amca 29 Saydam suluboya katmanlarıyla yapılmış resim 30 Güvercinle yollanan mektup 32 Eski bir Mısır tanrısı 33 Kutsal sayılan bir şey üzerine kutsal sayılan bir varlık tanık gösterilerek verilen söz, edilen yemin 35 Seramik çamurunun süzülüp renklendirilmiş sıvı hali 37 Uygun bulma, tasvip etme 39 Bir bilim veya sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya akım, okul 41 İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi 42 İtalya’da bir yanardağ 45 Çocuğu olan kadın 48 Lityum’un simgesi 49 Bir haber ajansı 50 Toparlak kemik ucu
31 MART 2014 PAZARTESİ
Hazırlayan: Murat ŞİMŞEK
Utanma duygusu: Silivri ve seçim Türkiye bir seçime daha yüzlerce askerinin esareti ile girdi. Hükümetten yapılan ‘kumpas’ itiraflarına rağmen esaretlerin devam etmesi, demokrasi nutuklarının atıldığı seçim günü köşe yazarlarının da gündemindeydi
B
ugün seçim var... Silivri, Hasdal ve benzeri cezaevlerindeki seçmenler de oy kullanacak. Davaları açan savcıları, yargılamayı yapan yargıçları “paralel devlet” olmakla suçlayacaksın... Bu mahkemeleri kapatacaksın... Savcıları ve yargıçları süreceksin... Dava dosyalarını hazırlayan savcılara delilleri getiren polisleri suçlayacaksın... Hepsini çil yavrusu gibi dağıtacaksın... En yetkili ağızlardan “Orduya kumpas kuruldu” diyeceksin... Davalardaki hukuksuzluklar, delillerin sahteliği hakkında raporlar yazılmış, kitaplar yayımlanmış olacak... Yerli ve yabancı uzmanlar, yapılan hukuk ve insan hakları ihlalleri hakkında defalarca demeçler verecek... Emrin altında bulunan sözde uzman kuruluşlar, bilirkişi raporları verenler bile sonunda dayanamayıp, delillerin şaibeli olduğuna dair görüş bildirecek... Meclis, haksızlık ve hukuksuzluklara karşı yeni yasalar çıkarmış olacak... Anayasa Mah-
kemesi, insan hakları ihlalleri olduğuna karar verecek... Bazı sanık ve mahkûmların tahliyeleri zorunlu kılınacak... Bu arada insanların hayatları kayacak... Aileler dağılacak...
İnsanlar ölecek... Kimileri onulmaz hastalıklara yakalanacak... Gençler evlenecek, çocuklar, torunlar doğacak, anneler babalar vefat ede-
B
u yazı yerel seçimler için oy vermeye gitmekte olduğumuz 30 Mart Pazar günü yayınlanmış olacak. “Tutsak Arkadaşlara Selam” diye başladım , “gitmek” sözcüğüyle devam edeceğim... Günlük yaşam içinde sayısız kez kullanmaya alışık olduğumuz, belki en çok kullandığımız sözcük... Eve gitmek, ekmek almaya gitmek, işe gitmek, okula gitmek, sinemaya gitmek, parka gitmek, arkadaş ziyaretine gitmek vb... Cezaevleri bu gitmeklerin en aza inmiş olduğu, bir çok gitmenin yasaklandığı yerlerdir. Bu konuda az çok deneyim sahibi olarak, bir tek gün bile değil tek bir saat bile özgürlükten yoksun olmanın ne demek olduğunu bilirim. Az çok diyorum, çünkü ülkemizde bu gün yaşanmakta olanlar darbe dönemlerinde yaşananlardan farksız olmakla kalmayıp bazı bakımlardan onları da geride bırakıyor. Tutukluluk süresinin on yıldan beş yıla indirilmiş olması demokrasi yönünde bir adım sayılıyor...
Tutsak arkadaşlara selam Beş yıl süren bir tutukluluk... Tüyler ürpertici ve ne yazık ki neredeyse olağan karşılıyoruz... Ergenekon yalanı, sahteciliği, alçaklığı şimdilik çökmüş görünüyor. Özgürlüklerine kavuşan arkadaşlarla karşılaşıp kucaklaşmanın tadı bir başka oluyor. O rezil mahkeme salonunda, birkaç hukukçu müsveddesi karşısında savunmalarını yaparken görmeye alıştığımız dostlarımızı karşımızda dipdiri,sımsıcak görüp kucaklamak
cek... İnsanların hayatlarından çalınan yıllar vicdanlarda kanamalara yol açacak... Ve bu ortamda: “Demokrasinin olmazsa olmaz, ama tek başına olması da yetmez seçimde” (seçme hakkından mahrum olanlar dışında kalan) bu insanlar hapiste oy kullanacaklar! Parmak boyası yok... Sandıklara göre oy dağılımının kamuoyuyla paylaşılması yok... Gereğinden fazla basılan oy pusulası haberleri var... Olmayan evlerde, dairelerde, oturuyor gösterilen binlerce kişinin seçmen kaydı yapıldığına ilişkin iddialar var... Oyları elektronik ortama aktaran bilgisayar programının ciddi açıkları olduğuna ve bu nedenle bazı ülkelerde kullanılmaktan vazgeçildiğine ilişkin haberler var... Sandık sonuçlarının sahte YSK sitesine yönlendirileceğine ilişkin iddialar var... Twitter ve YouTube kapalı... Ben ülkemin içine düştüğü bu durumdan utanıyorum! EMRE KONGAR - CUMHURİYET
benzersiz bir mutluluk... İlk sevinci Soner Yalçın’la yaşadık...Onu epeyce arayla da olsa Balbay izledi... Geçen hafta Bursa Kitap Fuarında, önünde biriken okur topluluğunu güçlükle aralayarak yanına ulaşabildiğim Tuncay Özkan yine kıpır kıpır, yine enerji doluydu... Sımsıkı kucaklaştık... İçerde nasıl onurla, inançla, çalışarak, üreterek yattılarsa, dışarıda da, öncekinden bile daha pırıl pırıl yaşamın içindeler... Doğu
Perinçek, Yalçın Küçük, Fatih Hilmioğlu, Kemal Alemdaroğlu, Turhan Özlü gibi dostlarımla tahliyeleri sonrasında henüz karşılaşıp kucaklaşmadık... Onlara, özgürlüklerine kavuşan bütün yurtseverlere geçmiş olsun diyorum... Fakat geçti mi gerçekten? Uydurmasyon yargı kurulu dağıtılmış olsa da uydurma davalar sürüyor. Yıllarca tutuklu kaldıktan sonra mahkûmiyet kararları Yargıtay’da el çabukluğuyla onanan yurtsever subaylar hapisteler. Ergenekon, Balyoz, vb sahte davalar bütün sonuçlarıyla sona ermeden, ülkemizin üzerindeki karanlık tümüyle dağılmadan hiçbir şey geçmiş olmayacak... 30 Mart tarihinin özgürlükler yönünde bir dönüm noktası olması , ülkemizin üzerine çeken bu lanet karanlığın dağılması dileği ile, içerde de özgür olma iradesini, inancını, direncini diri tutmayı başaran bütün tutsak arkadaşlara selam olsun... ATAOL BEHRAMOĞLU - CUMHURİYET
Yoldaşlar, yolu güzel yapanlar 1
7 Ocak’ta septik şok sonucu fenalaşarak acil servise kaldırılan ve o günden bu yana hastanede tedavi gören Nejat İşler, OT Dergi’deki yazılarına devam ediyor. Ünlü oyuncu, derginin nisan sayısında “Yoldaşlar, yolu güzel yapanlar” başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı: Gezi’de yapılan “çapuling” yeterli gelmiş, köye dönülmüş ve forumların öncüleri olan tartışmalar başlatılmıştı. Derken, önce 6 Temmuz günü akşam haberlerinde, sonra da sosyal paylaşım sitelerinde defalarca “palalı saldırı”yı seyrettik ve bi yoldaşla beraber, ilk uçakla İstanbul’a, “kavgamızın şehrine” döndük... Kalacağımız oteli ayarladıktan sonra sokağa attık kendimizi. İstiklal Caddesi’nin Yeşilçam Sokak ve Ayhan Işık Sokak kesişkesindeki barikatın arkasında 1, 1.5 saat falan geçirdik... Ertesi gün uyanınca, komadaki Lobna ve Berkin geliyor aklımıza, ziyaret etmeye karar veriyoruz. Önce Taksim İlkyardım. Lobna’nın ablası karşılıyor bizi. Lobna uyanmış, kimseyi istemiyor odasında ama kim gelmiş merak ediyor. Gelenlerin fotoğraflarını görmek istiyormuş. Çok mutlulukla çektiriyoruz fotoğrafları, odur budur, ihtiyaç, telefonlar falan derken Okmeydanı’ndayız. Taksim İlkyardım’ı “gecelerden” bilirim, Okmeydanı Devlet’i “babamdan”. Taksim İlk-
yardım’da yaşadıklarımı genelde gülerek anlatırım, Okmeydanı’ndakileri kızgınlık ve yenilmişlikle... Bu yüzden Berkin’in doktorlarına ilk sorduğum soru “Başka bi hastaneye götürebilir miyiz?” oldu. Cevap negatif. Berkin’in uykusu o kadar hafifmiş ki, ufacık bi şeyde
uyanır, kızarmış bize. Aileyi sorduk, elleriyle işaret ettiler... Hastane bahçesinde bir konduya giriyoruz sanki. Ayakta karşılanıyoruz, hemen sandalyeler geliyor, çaylar söyleniyor. Daha önce evlat acısı görmüştüm, tarifsiz bi durum. Anne daha saklıyor kendine acısını, Sami abi
metanetli, gözünün içine bakıyor ama aslında daha uzağa, şu anda Berkin’ini hemen yanına getirecek kişiye ya da mucizeye bakıyor senin gözlerinde umutsuzca... Gidemiyoruz bi türlü, kalasımız var, onlar da kovmayacaklar herhalde ama gitmek lazım, kucaklaşıp ayrılıyoruz... Aslında ayrılamıyoruz tabii. Rahatsız etmeyeceğimizi düşündüğümüz aralıklarla görüşüyoruz. Bu arada ben patlıyorum Bodrum’da. Komadan çıktıktan 20-25 gün sonra bi gazete geçiyo elime, Berkin’le ilgili haberler var, çekinerek arıyorum Sami abi’yi. “Abi hayrola” demeden, “Nejat’çım gelemedik yanına, kusura bakma” diyor güzel adam. Zorla biten telefon görüşmesinden arta kalanlar; Sami abi’nin soğuk sesi, benim mevzuyu anlayıp küçük cümlelerle konuşmayı geçiştirişim, sonra çaresizlik, sonra öfke, sonra tekrar çaresizlik, sonra sessizlik. Kazova işçileri gelmiş hastaneye ben komadayken. Hem kendi ördükleri kazaklardan bırakmışlar, hem de şahane bi hediye getirmiş yoldaşlar, sağolsunlar. Küba genç milli futbol takımının forması, göğsünde “Diren Kazova” yazıyor. Paketi açtığım anda “bu Berkin’e” demiştim. “Yedi bela” Tuna’nın kısmetiymiş. Bizim köyden, sıkı bi yoldaşı Berkin’in...
twitter.com/medyaninhalleri
Şehir olamayan şehirlerde yaşamak!
Bana göre 31 Mart’tan itibaren ‘yeni mesele’ kentlerimizin nasıl yönetilmesi gerektiği hususunda şekillenmeli. Hali hazırdaki manzara bize şehirlerimizin artık ‘30 Mart’ öncesinde yönetildiği biçimde yönetilmemesi gerektiğini ifade ediyor. Şehrin insanları şehirlerinin kaderiyle daha yakından alakadar olmalılar. ‘Yeni Abdullah Muradoğlu belediyecilik’ halk ile belediye yönetimi arasında sağlıklı diyalog ve katılım kanallarının açılmasıyla vücut bulabilir. Hala büyük şehirlerde insanlar gurbetteymişler gibi yaşıyorlar. 1980’lerin başlarından beri İstanbul’da yaşadığım halde ben bile kendimi gurbetteymiş gibi hissediyorum. Bu şehirden başka bir şehirde yaşayamayacağımı bildiğim halde bu gurbet hissi nereden geliyor? İstanbul’un kaotik, çok kültürlü yapısı mı cezbediyor ruhumu bilemiyorum. Yeni belediyecilik işte bu ‘yabancılık hissi’ni ortadan kaldırabilmelidir.
Kemaliye
Eski adı Eğin... Atatürk “Kendi adını” vermiş, Eğin’in adını “Kemaliye” yapmış. Erzincan’ın ilçesi. Yeşillikler içinde cennetten bir köşe. Eski başbakanlardan Şemsettin Günaltay’ın... Ali Coşkun’un, Doğu Perinçek’in, Tuncay Özkan’ın memleketi... “Yetiştirdiği şöhret çok.” Nüfusu 2.500... Köyleriyle birlikte 5 bin. KüYavuz Donat çücük bir yer ama... “Türkçe, İngilizce, Almanca” gazeteleri var. Dutağacı... The Kemaliye Times... Der Kemaliye Spiegel. Kemaliye gazeteleri bütün dünyaya yollanır... İngilizce’si “Beyaz Saray’a.” Almanca’sı “Angela Merkel’e.” Binali Yıldırım bize Kemaliye’yi sordu... Anlatalım: -Kemaliye Senfonisi ve Oda Orkestrası kuruldu. -İlk konser 25 Nisan’da... İstanbul’da. -İkinci konser 21 Ekim’de Ankara’da... Üçüncüsü İngiltere’de... Mart 2015’te.
Seçim sonrası ekonomi
Seçim öncesi, ekonomik gidişatta çelişkili durumlar ortaya çıktı. Son on beş günde tüketici kredileri azaldı. Kredi derecelendirme kuruluşu StandardandPoor’s, Türk bankalarına yaklaşan seçimler, politik tansiyon ve FED politikalarının belirsizliği artırdığı uyarısında bulundu. Buna karşılık, borsa endeksi bir haftada yüzde 7 arttı. Tahvil faizleri Esfender Korkmaz 11.48’den 10.79’a geriledi. Dolar kuru da, 2.23’ten 2.18’e geriledi. İyimserliği artıran nedenlerden birisi, Rusya’da istikrarsızlığın artması buna karşılık alternatif olarak görülen Türkiye’ye yabancı girişinin artması oldu. Bir diğer neden, Merkez Bankası TL zorunlu karşılığı için bankalar faiz ödeyeceğini açıkladı. Seçime yakın ekonomi canlanır. Zira hem bütçe harcamaları artar, söz gelimi geçmiş yıllarda Ocak- Şubat aylarında genellikle alt yapı yatırım harcamaları artmadığı halde, bu sene seçim nedeniyle arttı. Kaldı ki, siyasi partiler ve adayların yaptıkları harcamalar, piyasayı ve ekonomiyi daha canlı tuttu. Seçim sonrası ise bu harcamaların kesilmesi, talebin düşmesi ve ekonomide canlılığın kaybolması kaçınılmaz görünüyor. Ok yaydan çıkmıştır. Siyasette istikrar beklemek nafile bir bekleyiş olur. Siyasetteki sorunlar da ekonomiyi daha çok vuracaktır.
Nejat İşler
YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... 06.30 Muhabbet 08.00 Televizyon Gazetesi 10.00 Ekopolitik 11.00 Haftaya Bakış 12.00 Haber Masası 14.00 Ne Dersiniz? (t)
08.00 Semra Topçu ile Güne Başlarken 10.37 Cüneyt Akman ile Ekonomi 14.00 Öğleden Sonra 17.00 Akşam Haberleri 17.35 Ekonomi 18.15 Yüksek Adrenalin 19.00 Halk Ana Haber 21.00 En Ana Haber 22.00 Cüneyt Akman ile Zamanın Ruhu 00.00 İsmail Dükel ile Günsonu Haberleri
07.30 Uyan Türkiye 10.00 Keyifli Sabahar 12.00 Yereli Yönetenler 13.00 Haber 13 13.45 Film 15.00 Bahar’la Güzel Şeyler 17.00 İstekleriniz 18.30 Ana Haber 20.00 Yereli Yönetenler 21.00 Canlı Performans 22.00 Türkü Pınarı 00.00 Belgesel
09.20 Sormak Gerek 10.00 Biz Bize 11.30 Gündemin İçinden 13.30 Söz İstanbul’da 14.20 Habercinin Saati 15:30 Dünyadan Haberler 16.00 Güncel 17.30 Ekonomi’de Bu Hafta 18.30 Günce 20.00 Ana Haber 21.30 Sanatın Adımları 22:30 Beyaz Perdenin Notaları 23:00 Şehrin Sesi 23.30 Tarihe İmza Atanlar
09.00 Parametre 10.00 2014 Yerel Seçimler 12.00 Bugün 13.00 2014 Yerel Seçimler 14.00 Günlük 15.00 2014 Yerel Seçimler 16.00 2014 Yerel Seçimler 18.00 Haber 19.30 5N1K 20.00 Haber 21.30 Tarafsız Bölge 23.30 Burada Laf Çok
09.30 Ekonomi Notları 10.00 Haber Merkezi 10.25 Seçim Aktüel 12.15 Ekonomi Piyasaları 13.00 Öğle Bülteni 14.20 Haber Aktüel 16.00 Günün İçinden 16.45 Dünya Gündemi 18.00 Akşam Haberleri 20.00 Ana Haber Bülteni 20.45 % 100 Futbol Devre Arası 21.00 Seçimin Ardından 21.55 % 100 Futbol
06.45 Günaydın 09.00 Doktorum 11.00 Mutfağım 12.15 Gün Arası 12.30 Kaynana Gelin Seda’ya Gelin 15.00 Evim Şahane 17.00 Arka Sokaklar 18.50 Koca Kafalar 19.00 Ana Haber 19.50 Spor 20.00 Bir Milyon Canlı Para 23.00 Arkadaşım Hoşgeldin
06.45 Sabah Haberleri 09.00 Beni Affet 10.00 Melek 12.00 En Güzel Bölüm 12.30 Aşkın Bedeli 14.30 Soframız 15.30 Küçük Kadınlar 16.45 En Güzel Bölüm 17.00 Beni Affet 19.00 Star Haber 20.00 Survivor 23.30 Aramızda Kalsın
07.00 Kahvaltı Haberleri 10.00 Müge Anlı ile Tatlı Sert 13.00 Kızlar ve Anneleri 15.00 Alemin Karlı 16.00 Zahide ile Yetiş Hayata 19.00 Ana Haber Bülteni 20.00 Karadayı 23.15 Kara Para Aşk
08.20 Küçük Hanımefendi 10.00 Sağlık Sıhhat 11.15 İye Şeyler 11.30 İyi Fikir 13.00 Haber 13.30 Elde Var Hayat 14.55 Aileler Yarışıyor 16.45 Zengin Oğlan Fakir Kız 18.40 Seçmenin Sesi 19.00 Ana Haber 19.55 Beni Böyle Sev 22.55 Film: Aşk Tarifi
10.00 Haber 10.35 Gündem 11.35 Açık Büfe 12.35 Haber Kameramanı 15.30 Haber Özetleri 15.35 Gündem 16.10 Türkiye Ajansı 17.35 Dünya Turu 18.00 Haber 18.30 İnsan 19.00 Spor Kritik 19.50 Kuklagiller 20.00 Ana Haber 22.30 Pazartesi Sendromu
09.35 Bakış 10.00 Haber Ajanda 11.00 Haber Masası 12.00 Gün Ortası 14.40 Ekonomide Görünüm 15.00 Güne Bakış 16.40 Ekonomide Görünüm 17.05 Söz Sende 18.00 Akşam Raporu 20.00 Televizyon Gazetesi 21.30 Okan Bayülgen Sunar
09.30 Gündem Özel 11.00 Nazım Usta ile Mutfak Keyfi 12.30 Parantez 13.30 Film 15.00 Hong Gil Dong 16.00 Hayat ve Sağlık 16.30 Ayhan Aşan ile Safa Geldiniz 18.00 Kum Saati 19.30 Ana Haber 20.15 Hong Gil Dong 21.30 Haftanın Sohbeti 22.30 Top Ağlarda 00.30 Gece Haber
10.30 Piyasa Ekranı 11.00 Finans Ekranı 12.00 Finans Cafe 14.00 Piyasaya Bakış 15.30 Piyasa Ekranı 16.00 Kapanışa Doğru 16.45 cnbc-e.com’da Bugün 17.00 Son Baskı 18.00 Fanbol and Chum Chum 18.30 Sünger Bob 20.00 Two and a Half Men 22.00 Vikings 23.05 CSI:NY
10.00 Wedding Band 11.00 Taht Oyunları 12.00 Ellen Show 13.30 Mike ve Molly 14.00 Wedding Band 15.00 Kanun ve Düzen 16.00 Ellen Show 17.00 Cleveland Ateşi 18.00 Wedding Band 19.00 Taht Oyunları 20.00 Ellen Show 21.00 Doctor Who 22.00 The Tonight Show
15.00 Haber Merkezi 18.00 Spor Ana Haber 19.00 Ana Haber 20.00 Matruşka 22.00 Kırmızı Klasör 00.00 Gece Raporu
07.00 Cennet Mahallesi 08.30 Show Dünyası 10.00 Her Şey Dahil 12.00 Gülben 14.00 Misafir Ol Bana 16.00 Adını Feriha Koydum 17.45 Pepee 18.30 Ana Haber 19.15 Büyük Risk 20.00 Canavarlar Yaratıklara Karşı 21.45 Güldür Güldür 23.15 Hey Canlı
06.45 Çalar Saat 10.00 Ömre Bedel 12.30 Yemekteyiz Anadolu 14.30 Unutma Beni 16.30 Esra Erol’da Evlen Benimle 19.00 Ana Haber 19.30 Deniz Yıldızı 20.45 Çocuklar Duymasın 22.45 Not Defteri
07.00 Gülhan’ın Galaksi Rehberi 08.40 Aramızda Kalsın 12.00 Özge ile Yeni Hayat 14.30 Anlatacaklarım Var 17.00 Sine 8 18.30 Oynat Bakalım 20.15 Film: Tanrının Zırhı 22.15 Saba Tümer’le Bu Gece 23.45 Film: Yol
09.00 Bir Bulut Olsam 11.10 Kavak Yelleri 12.50 Menekşe ile Halil 15.00 Hanımın Çiftliği 16.40 Ejder Avcıları 17.10 Genç Şefler 18.10 Sesli Güldüm 19.00 Kobra Takibi 20.00 Çok Güzel Hareketler Bunlar 21.30 Film 23.30 Entourage
Hazırlayan: Ece KIRBAŞ
31 MART 2014 PAZARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Ücretsiz Deep Purple konseri! Çadırını veya tulumunu alan herkesin kampuste konaklayabileceği konser için YDÜ, müziğin birleştirici gücü ile herkese kapılarını açıyor
K Kader Sevinç şiirseverlerle buluşuyor
Kısa bir süre önce “Kırık Ülke” adlı şiir kitabıyla okuyucuya ulaşan ve Brüksel’de yaşayan şair Kader Sevinç, 8 Nisan’daki imza gününde İstanbullu edebiyatseverlerle buluşuyor. Galatasaray’daki Aziz Kedi Kitabevi’nde düzenlenecek etkinlik saat 19.00’da başlayacak. “Kırık Ülke” adlı şiir kitabı kısa bir süre önce yayınlanan Şair Kader Sevinç, 8 Nisan’da Galatasaray’daki Aziz Kitabevi’nde düzenlenecek imza gününde okuyucusuyla buluşacak. Şiirinde kendine özgü bir dil geliştiren Sevinç, şiirinin ana omurgasını da “aşk, doğa, bitmeyen bir insanlık sevinci ve insana duyulan sorumluluk bilinci ile” çatıyor. Kitapla aynı adı taşıyan şiirinde “umarsızım, / yankılanmaktan eprimiş utanç, / o eski kırık ülkeyi bir daha düşle” diye seslenen Sevinç, Brüksel’de CHP Avrupa Birliği Temsilcisi ve Avrupalı sosyal demokratların çatı partisi PES’in yönetim kurulu üyesi. Washington DC’deki J o h n s Hopkins Üniversitesi / SAIS’in akademi üyesi de olan Sevinç’in şiirleri No Edebiyat, Başka, Ay, Şiirden, İzmir İzmir, BT Sanat, NAR gibi çeşitli dergilerde ve fanzinlerde yayımlandı. Kader Sevinç, 2009 yılında Brüksel Şairler Grubu’nun girişimiyle bir araya gelen Avrupalı 50 şair ile birlikte Avrupa Anayasası tartışmalarına dizeleri ile katkıda bulundu. “Dizelerle Avrupa Anayasası” şiir kitabı üç dilde yayımlandıktan sonra birçok AB başkentinde okumalarla tanıtıldı.
uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Mayıs’ta efsanevi rock grubu Deep Purple’ı ağırlamaya hazırlanıyor. Son zamanlarda gerçekleştirdiği birbirinden farkı etkinliklerle adından sıkça söz ettiren Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ), dünyanın her yerinden gelen müzikseverlerin biletsiz izleyebileceği Deep Purple konseri ile KKTC’de bir ilke imza atıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde böylesine büyük organizasyona ilk kez ev sahipliği yapan adada dünyanın efsane gruplarından Deep Purple’ı ağırlayan YDÜ tarihi bir güne adını yazdıracak. Her yaştan ve ulustan insanı bu konser sayesinde kampusünde buluşturan YDÜ; müziğin birleştirici gücünü kullanarak tüm sınırları ortadan kaldırıyor.
‘Çadırını al gel’
ğuyla özdeşleştirmesi olduklarını söylüyor. Basında yer alan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin konserin iptali için girişimlerde bulunduğu haberlerini doğrulayan Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Murat Tüzikan, konserin iptal olma durumunun ise söz konusu olmadığını söyledi. Tüzikan “Konser siyasi bir amaç taşımıyor” diyerek, konserin ‘bölücü’ değil ‘birleştirici’ olduğunu vurguladı. YDÜ kampusu içinde, 105,000 m2 alanda, 150,000 kişilik seyirci alanına sahip olan Park Near East’te gerçekleşecek Deep Purple konseri için 50m genişliğinde ve 25m derinliğinde 1,250 m2’lik devasa bir sahne hazırlanıyor.
2010 yılında kaybettiğimiz Ronnie Jame Dio, 1967 he Elves (bu grubun adı 1970’in ortalarında Elf olarak değiştirilecektir) adlı grubu kurdu. Bu grup, Ritchie Blackmore’un dikkatini çekti ve pek çok turnede Deep Purple’a Dio’nun grubu alt grup olarak eşlik etti. Dio, 1974 yılında Ritchie Blackmore’un kurduğu Rainbow grubuna geçti.
Dev konser için, Türkiye’den Kıbrıs’a uçuş olan her noktandan uygun bilet avantajları için de görüşmelerini sürdüren Yakın Doğu Üniversitesi, aynı zamanda “Konser günü tulumunu veya çadırını al, gel!” diyerek konsere gelen herkese kampus içinde konaklama fırsatı sunuyor. Mayıs’ta gerçekleşecek konserin basın toplantısında etkinlikle ilgili bilgi veren Mütevelli Heyeti Başbakanı Yrd. Doç. Dr. İrfan Günser, “Tüm adayı kucaklayacak, her yaştan ve ulustan insanı müzik ziyafetiyle keyiflendirecek bir konser hayal ettik. Deep Purple birkaç nesil ve tüm dünya için ortak bir tutkudur” diyerek, Deep Purple’ı seçme nedenlerini ise grubun yarım asırlık müzik yolculuğunun üniversitenin yolculu-
‘YouTube yasağı bize zarar verir’ M
SG (Musiki Eserleri Sahipleri Grubu Meslek Birliği) Genel Sekreteri Avukat Dr. Barış Şensoy ‘Youtube’un Türkiye’de yasaklanması ile gelirlerimiz düşer. Çünkü anlaşmamız müzik videoları önüne konulan reklam gelirleri üzerindendi’ dedi. Wall Street Journal Türkiye’nin haberine göre; Bu yıl MSG üyelerinin telif kazancının artış hazı da yükseliyor. 2012 yılında telifteki artış bir önceki yıla göre %11 olurken 2013 yılı teliflerinin toplamı 2012’nin %35 üzerine çıkmış görünüyor. 2 yıllık artış oranı ise yüzde 50’yi aşıyor.
Nâzım Hikmet’in yolculuk fotoğrafları
‘Youtube’un kapatılması gelirlerimizi düşürür’
José Carreras dakikalarca ayakta alkışlandı
Grammy ödüllü efsanevi tenor José Carreras, soprano Simge Büyükedes ve orkestra şefi David Gimenez eşliğinde unutulmaz bir opera gecesiyle, Zorlu Center PSM’de hayranlarıyla buluştu. 6 yaşındayken ünlü Amerikalı tenor Mario Lanza’ya hayranlığıyla müziğe ilgi duyan ve amatör bir bariton olan dedesi Salvador Coll’un desteğiyle piyano ve ses eğitimi alarak müzik hayatına merhaba diyen José Carreras, 8 yaşında konservatuvar eğitimine başladı. Ünlü tenor ilk sahnesini 11 yaşında Gran Teatre del Liceu’da aldı. 1970’te Nabucco ve Lucrezia Borgia ile yaptığı çalışmalarla ses getiren ve 1971 yılında Parma’nın en prestijli yarışmalarından Voci Verdiane’yi kazandı. İlk kez İtalya’da sahne alarak müzik kariyerinde hızla ilerleyen Carreras, bu performansın ardından New York, San Francisco, Londra başta olmak üzere pek çok şehirde ünlü sopranolarla sahne alarak kısa sürede tanınırlık kazandı.
MSG bu yıl da yüksek oranda gelir artışı hedefliyor. Ancak, Youtube’un kapatılması bu gelir beklentisini olumsuz etkileyecek gibi görünüyor. Youtube ile yaptığı anlaşmayla 1 yıl için beklediği gelirin 3 milyon TL olmasını hedefleyen MSG’nin Genel Sekreteri Avukat Dr. Barış Şensoy “Youtube’un Türkiye’de yasaklanması ile gelirlerimiz düşer. Çünkü anlaşmamız müzik videoları önüne konulan reklam gelirleri üzerindendi. Bunlar kapatılırsa o yüzde de alınamayacak”
dedi. 1 Şubat’ta devreye giren anlaşma kapsamında şimdiden gelir elde etmeye bşladıklarını dile getiren Şensoy: “Belli bir ön ödeme de aldık Youtube’da. Reklam gelirleri onun üzerine çıkarsa yıl sonunda hesaplaşacaktık. Uluslararası diğer meslek birliklerinin anlaşma örneklerinden de yüksek bir komisyonla anlaşmıştık. You-
tube’un açılmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Mafyan: ‘Dijital platformlarla anlaştık’ MSG Başkanı Garo Mafyan son yıllarda ki müzik teliflerinin artırılabilmesi için, attıkları adımlara dikkat çekerek “Uluslararsı dijital müzik platformlarıyla anlaşmalar yaptık. Son yıllarda artan müzik telifi gelirlerimizde bunun bir göstergesi. 2013 yılı gelirimizi iki yılda %50 artırdık. 2014 yılında yaptığımız yeni anlaşma ve çalışmalar sonucunda da bu oranın artmasını bekliyoruz” dedi.
Acartürk’ten gaz maskeli seramikler
B
uket Acartürk’ün “Sinana Sinana” adlı seramik sergisi Galeri Park Art İstanbul’da 5 Nisan 2014’e kadar sanatseverlere açık olacak. “Meydanlar geçmişle gelecek arasında siyasal, sosyal ve kültürel bağların kurulduğu tarihsel, toplumsal ve estetik mekânlardır. Bu açıdan tarihsel süreçte kentlerin ortak belleğini oluştururlar. Tarih boyunca kentlerin toplumsal yaşamında önemli bir rol oynayan meydanlar aynı zamanda “toplumsal direnç” alanları olarak karşımıza çıkarlar. Aidiyet duygusunu güçlendiren meydanlar haksızlıklara, baskılara ve zulümlere toplumsal olarak
direnmenin merkezidir. Bu bağlamda; meydanların kent kültüründeki anlamını ve insanların bir amaç uğruna “biraradalığına” göndermede bulunan seramik sanatçısı Buket Acartürk insanlık serüveninin tarihsel, toplumsal ve siyasal deneyimlerini kendi bilimsel ve sanatsal süzgecinden geçirerek “Sınana Sınana” adlı sergisinin her parçasına yansıtmaktadır. Sanatçı uzun sü-
redir farklı misyonlar yükleyerek sergilediği karınca figürlerini bu sergisinde, yaşanan toplumsal değişim ve dönüşümlerin etkisi ile yeniden yorumlamıştır. Sergi 270 parçalı iki ayrı yerleştirmeden oluşmaktadır. İlk yerleştirme “meydan” kavramını temsil ederken, gaz maskeli karınca figürleri ise, baskıya direnmenin tarihsel serüvenini simgelemektedir. İmgesel ve simgesel etkinin biçimsel olarak çok parçalı yapısının yanı sıra sanatçının ortaya koyduğu figürlerin kavramsal alt yapısı izleyenlerle yaşamsal bir ilişki kurmayı hedeflemektedir. İşte bu noktada birey kendini tarihsel ve toplumsal bir serüvenin içinde bulur.”
Nâzım Hikmet’in yolculuk fotoğrafları sergisi Kadıköy Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) açıldı. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ve Kadıköy Belediyesi CKM Sanat Galerisi işbirliği ile düzenlenen”Alnımın Çizgilerindesin Memleketim: Nâzım Hikmet’in Yolculuk Fotoğrafları” sergisi, Nâzım Hikmet’in “rüyalarımın memleketi” diye adlandırdığı Moskova’ya üçüncü gidişinden sonraki 1951-1963 yılları arasındaki fotoğraflarını kapsıyor. Sergide yer alan seçki, Nazım Hikmet üzerine çalışmalarıyla tanınan M. Melih Güneş tarafından, Vera Tulyakova Hikmet Arşivi, Rusya Devlet Edebiyat ve Sanat Arşivi ile başka ülkelerdeki arşivlerden bir araya getirilerek oluşturuldu. Serginin küratörü M. Melih Güneş sergi ile ilgili şöyle konuşuyor: “Kültür varlığı, geleneklerin dışında yalnızca yapılar, arkeolojik kalıntılar, doğal sitler ya da birkaç bin yıllık elyazmaları değildir. Şairin yolculuklarından sayılabilecek bu sergiyi, Nâzım Hikmet gibi bir kültür varlığımızın edebi mirasının şehrine ulaşma yolculuğunda ‘bir gül bahçesinde dinlenme’ gibi görüyor, hasret ve ümitten ibaret Nâzım Hikmet’in ‘Bir yerlerde bir sevinç günün birinde fışkırır’ diyen sözüne kulak veriyorum.”Nâzım Hikmet’in 1951’de Türkiye’den ayrıldığı yıldan başlayarak ölüm tarihi olan 1963’e kadarki yurtdışında geçirdiği hasretlik yıllarında çekilen pek çok fotoğrafı bu sergide yer alıyor.
31 MART 2014 PAZARTESİ
Hazırlayan: Sema SEZEN
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Ressamın son çalışmaları tamamen doğa temalı.
. . . r a l a y n ü d ı s l a Mas
Kaya
ÖZSEZGİN kayaozsezgin@yahoo.com.tr
1
Ressam Niyazi Toptoprak’ın Bakraç Sanat Galerisi’nde açtığı sergi 4 Nisan’a kadar izlenebilir. Sadece resim yapmak gibi bir çabanın peşinden koşan sanatçı tablolarında günümüzün kaotik ortamından kaçış yollarını sunuyor
C FATMA BATUKAN BELGE
umhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarıyla lekelenmiş; ülkeyi yönetemeyen; toplumu ayrıştıran; adalet, hukuk, insan hakları, bireyin özgürlüğü, basın özgürlüğü, temiz siyaset gibi kavramları toptan çöpe atmış bir hükümetin her gün tırmandırdığı gerilimli ortamdan ne zaman kurtulacağız bilinmez... Ama her güne tape fırtınaları arasında uyanırken ressam Niyazi Toptoprak gibi bir sanatçının yapıtlarını izlemek kısa süreli de olsa başka bir gerçekliğe doğru yönelmemizi sağlıyor. En azından bir sergi gezme süresi içinde- daha dingin, mutlu, doğayla barışık bir dünyada yaşama ümidini yeşerten resimler şu günlerde Bakraç Sanat Galerisi’nde görülebilir. “Ben sadece ressam olmaya çalışıyorum. Hayatım boyunca bu çabanın peşinde koştura geldim” diyen Niyazi Toptoprak ya-
pıtlarını herhangi bir başlıktan arındırarak sergiliyor. Bugüne kadar açtığı 150’den fazla serginin hiçbirine isim vermeyen sanatçı sadece resim yapmak gibi tekil bir çabanın üzerinde duruyor. İsimlendirmeyi şairlere bırakıyor ve böylece izleyicide çağrışımlar yaratabilecek bir tavırdan kaçınıyor. Bakraç Sanat Galerisi’nde son dönem çalışmaları yer alıyor; otuza yakın, duralit üzerine yağlıboya tablo. Naif denebilecek, ancak
‘Kentte Yalan Keşmekeşi’ sergisi Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü öğrencilerinin eserlerinden oluşan ‘Kentte Yalan Keşmekeşi’ isimli resim sergisi Şirket-i Hayriye Sanat Galerisi’nde açıldı. Sergi, 4. sınıf Resim Anasanat Atölyesinden Damla Demirbaş, Tıfak Arslan, Çiğdem Tezcan, İrem Yeşil, Şeyda Yılmaz, Rabia Kalyoncuoğlu, Selva Kenavlı, Belgin Şen, Osman Taş, Felek Taş, Saddam Batman, Melahat Eroğlu, Işıl Aydın, Sena Karataş, Hüseyin Demirbaş, Zeliha Hosman’ın katılımıyla hazırlandı. Prof. Dr. Ümran Bulut’un yönetiminde gerçekleştirilen resimler İstanbul’da standartların çoktan aşıldığını ve değersizleştirme boyutunun adeta sınırsızlaştırıldığını anlatıyor. Sergi 4 Nisan 2014’e kadar Şirket-i TURGAY OĞUZ Hayriye Sanat Galerisi’nde görülebilir.
Sergide yalan, talan, karmaşa karşısında yanlızlık, çaresizlik, bitkinlik olguları değerlendiriliyor.
günümüz naif ressamlarından özgün üslubuyla ayrılan Toptoprak’ın resimlerinde yalın doğa betimlemeleri var. Daha önceki çalışmalarında bolca kedilere ve ender de olsa insan figürüne yer veren ressamın son dönem çalışmaları tamamen doğaya yönelik ki, bir iki yıl önce Bindallı Sanatevi’nde açtığı sergide de bu çalışmaları izleme şansına sahip olmuştuk. Toptoprak’ın resimleri minyatür gibi stilize edilmiş ağaçlar, evler, alçak
tepeler, parsellenmiş tarlalardan kurulu dingin bir dünyayı yansıtıyor. Ve bu dünya, toprağın altında kalan yansımalarıyla şeffaf bir özellik taşıyor.
Toplumsal maskelerin ardına gizlenmiş bireyler Toptoprak’ın resimleri yüzeyde üç boyutluluk yanılsaması yaratmadığından ve resmin yüzeyini bölen kıvrımlarla grafik tatlar da taşıyor. Detayları, tuvali dantel gibi dokuyan naiflerin aksine, sa-
dece yüzeyin belli yerlerinde kullanarak dümdüz alanlara zıtlık oluşturan dokular elde etmiş. Toptoprak’ın kimi resimlerinde kompozisyonun ana unsuru olan devetabanları ise maskeye dönüşmüş ve izleyiciye maskelerin ardından onu gözleyen varlıklarmış izlenimini veriyor. Ve ağaçlaşan devetabanı yaprakları arasına kurulmuş kargalar tekinsiz çağrışımlar yaparak gerilimi artırıyor. Özellikle bu gruptaki resimleri izlerken sanatçının, toplumsal maskelerin ardına gizlenmiş bireylerle çevrili oluşumuza gönderme yaptığını düşünmek olası. Bu yazı 30 Mart’tan önce yazıldı ve büyük olasılıkla yayınlandığında yerel seçimler sonuçlanmış olacak. Ülkeyi karanlığa sürükleyenlerin yarattığı toplumsal bunalımdan çıkıp çıkamayacağımızı 31 Mart günü göreceğiz. Ne olursa olsun güzel günler göreceğimize olan inancımızı yitirmemeliyiz, Niyazi Toptoprak yitirmiyor ve masalsı dünyalar inşa etmeyi sürdürüyor.
Mamut Art Project’te geri sayım S
anatı bir deneyim olarak görenlerin merakla beklediği Mamut Art Project, bu yıl 3-6 Nisan tarihleri arasında Küçükçiftlik Park’ta sanatseverlerle buluşacak. Bağımsız ve gelecek vadeden sanatçıların erken keşfedilebilmesi amacıyla kurulan Mamut Art Project, sanatseverleri 55 genç sanatçı ile görsel bir sanat keşfine davet ediyor. Resim, fotoğraf, enstalasyon, sokak sanatları, heykel, illüstrasyon, video art, land art, kinetic art gibi farklı alanlardan 55 sanatçının her birinin yaklaşık 10’ar metrekare sunum alanında 4 gün boyunca eserlerini sergileye-
ceği Mamut Art Project’te son hazırlıklar devam ediyor. Ali Kazma, Emre Baykal, Emre Zeytinoğlu, Oya Delahaye ve Saruhan Doğan’dan oluşan jüri tarafından değerlendirilerek belirlenen sanatçıların eserleri, Küçükçiftlik Park’ta kurulan 1.500 metrekarelik dev çadırda sergilenecek. Bu yıl ikincisi düzenlenen Ma-
mut Art Project kapsamında, galeri sahipleri, koleksiyonerler ve küratörlerin katılacağı özel gösterim gecesinde genç sanatçılar sanat dünyasının önde gelen isimleriyle tanışma fırsatı bulacak. Engelli ve sosyal dezavantajlı gençlere ücretsiz olarak kültür ve sanat eğitimlerinin verildiği Düşler Akademisi’nin de bir sergi alanının bulunacağı etkinlikte, iki stand ise interaktif seminerlere ayrılacak.
Mamut Art Project kapsamında, resim, fotoğraf, enstalasyon, sokak sanatları, heykel, illüstrasyon, video art, land art, kinetic art alanlarında eserler sergilenecek.
Aydın kırımının anısına müze
993’te Sivas Madımak otelinde bir avuç aydın, yazar ve şaire uygulanan kırım olayının üzerinden 20 yılı aşkın bir zaman geçti. Bu süre içinde bir kuşak eskidi, yerine yenisi geldi. Olayın acısı dinmek şöyle dursun, her geçen yıl biraz daha derinleşerek bilinçlere kazınmış olan izleri, anılardaki yerini hep koruyageldi. Otelin koridorlarına hapsedilerek ateşe verilenlerden geriye kalan, yalnızca 35 cana kasıt değil, onun da ötesinde uluslararası insan hakları anlaşmasını hiçe sayarak yıldan yıla daha da kalınlaşan bir karanlığın içine koca bir ülkeyi çekmeye cüret edenlerin hak ettikleri cezayı hâlâ bulmamış olmalarıdır. Kamu vicdanını yaralayan, o nedenle de belleklerdeki yerini koruyan olaylar, tarihe düşülmüş notlardır. Giden bir avuç aydının, kültür tarihimizde bıraktığı büyük boşluğun yerini doldurmak ise mümkün değil. Ama onların anısını her şeye rağmen diri tutmak elimizde. Bu bilinçten yola çıkarak, insanlığa karşı işlenmiş suçun faillerini her defasında lânetleme fırsatı verecek ve kıyıma uğrayanların anısını canlı tutacak bir müzeyi, Beşiktaş Belediyesi hayata geçirdi geçtiğimiz günlerde. Beşiktaş Akatlar’da Uğur Mumcu caddesi üzerindeki sergileme mekânının 500 küsur metrekarelik bir bölümünü müzeye dönüştürdü ve adına da “Unutmamak Müzesi” diye bir bellek vurgusu yaptı. Ayrıca bir de kitap yayımladı. Belediye başkanı Sayın İsmail Ünal’a bu konuda destek verenlerin dayanışma ruhu içinde gerçekleştirdikleri müze, sanatçı dostumuz Bubi’nin önerisine uyularak, sanatçılardan edinilen yapıtlarla, anlamına en uygun bir eylemi gerçekleştirdi: Müzeye yapıtlarıyla bağışta bulunan sanatçılar, kendi inisiyatifleri doğrultusunda yapıtlarının belli bir kesimini yakarak müzeye bağışlamakla, evrensel nitelikli bir mesaj çevresinde birleşmiş oluyorlar. Madımak otelinde ateşe verilen aydınlarımızın anısına ortaklaşa bir sunumdur bu aynı zamanda. Her insan gibi her yapıt da, sanatçısının ona emeğiyle can verdiği bir ürün olduğuna göre, sanatçılar şimdi bu müze nedeniyle yapıtlarının bir bölümünü yakarak müze envanterine teslim etmekle, hem bu olay nedeniyle mesajlarını dile getirmiş hem de yaşam gerçekliğinin önemine vurgu yapmış olmaktadırlar. İnsana yaşama hakkı tanımayanlar karşısında, yapıtını hasara uğratarak onlara, işledikleri cinayetlerin bedeli hakkında da bir ültimatom vermiş oluyorlar böylece. Can bedende durdukça, ait olduğu kişinin mesajını dışa vurmasına olanak tanır; tıpkı bir sanat yapıtının, altında imzası bulunan sanatçıya, bir mutluluk ve hayat hakkı iletmekte aracı olması gibi.. Şimdi, müzenin duvarlarında asılı bulunan yapıtların yanık kokan parçaları, Sivas katliamında yakılarak hayata veda ettirilen aydınlarımızın sessiz birer çığlığıdır. Bundan böyle müzeyi dolaşarak o çığlıklara kulak verenler açısından bu yapıtlar, Madımak yangınının ve o yangında can verenlerin mesajlarını daha da somutlaştırmış olacaklar. Nasıl olmasın ki? Sanat, aynı zamanda bir direnç göstergesi olduğuna göre, Madımak cinayetleri, bu yapıtlarla kamuoyunun sahiplenici tavrı için de bir çağrıya vesile olmaktadır. Söz konusu müze, taşıdığı bu işlev yanında, müzecilik kavramına özgün bir katkıda bulunmuş oluyor. Bizde, dolayısıyla dünyada müze ve müzecilik, yaşanan tarihe bir göndermede bulunur ve orayı süsleyen belgeler, bir kültür varlığına tanıklık eder. “Unutmamak Müzesi” ise, bu sınırın ötesine taşıyor ve sanatçıların yapıtlarında temsil edilen ve 35 aydının silinmeyecek anısına ışık tutarak onu geleceğe taşıyan bir mesajı yeni kuşakların algısına sunuyor.
‘3 Kadın Bin Turna’ Sahnede beyaz bir bank ve yan yana oturan üç kadın; bir “çocuk gelin”, çocuğunu kaybetmiş bir anne ve çocuksu umutlarla çıktığı yolculukta tecavüze uğramış bir kadın... Susturulmuş, ezilmiş, duyguları hapsedilmiş bu üç kadının, tüm kadınların sesine dönüştüğü beden tiyatrosu “3 Kadın Bin Turna”; 2 Nisan 2014, Çarşamba akşamı 20:00’de Beyoğlu Hayal Perdesi’nde sergilenecek. Bir beden tiyatrosu olarak hayata geçen oyun; buruşturulup bir kenara atılmış kağıt parçaları gibi, yere düştüğü anda unutulan bu hayatlara dikkat çekmek için yola çıktı. Kadınlar artık susmasın, susturulmasın, susmak zorunda kalmasın umuduyla perdelerini açan “3 Kadın Bin Turna”;
Tiyatro Tatavla’nın ikinci projesi. Konsepti, rejisi ve koreografisi Arda Alpkıray’a ait olan, Eraslan Sağlam’ın danışmanlık yaptığı “3 Kadın Bin Turna”da Ayça Bildik, İrem Erkaya ve Yeşim Egemen Özaydın rol alıyor. Kostümlerini Elif Bayraktar’ın hazırladığı, ışık tasarımını Koray Erhan Doğrul’un yaptığı “3 Kadın Bin Turna”; derdini, bedensel anlatımın önde olduğu performansla tiyatro sahnesine taşıyor.
SANAT NOTLARI
DAHA MUTLU BİR DÜNYADA YAŞAMA ÜMİDİNİ YEŞERTEN RESİMLER
Tiyatro Tatavla; “3 Kadın Bin Turna” projesiyle, kadına yönelik şiddetle ilgili uluslar arası kamuoyu oluştururken aynı zamanda, dünyada tuhaf bir şekilde yoksunluğu hissedilen “Kadına Yönelik Şiddet Utanç Müzesi”nin İstanbul’da açılması için ön ayak olmayı hedefliyor.
Hazırlayan: Hüseyin KAYA
31 MART 2014 PAZARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
UEFA için sıcak para
Mancini ada yolcusu
Hafta içinde 108 milyon TL’lik vergi cezası ile şok yaşayan ve ardından UEFA tarafından ‘financal fair-play’ kapsamında denetlenen G.Saray, sınırlı sermaye artırımı sayesinde kasasına 11 milyon TL sıcak para koydu. Sermaye Piyasası Kurulu’ndan alınan izinle bu işlemi gerçekleştiren sarı-kırmızılı yönetim, 2015’e kadar hisse satışı yapamayacak. 31 Mart’a kadar UEFA’ya verilmesi gereken oyuncuların borçsuzluk kağıdı nedeniyle bu operasyonu gerçekleştiren Sarı-Kırmızılı yönetim için bu rakam adeta ilaç oldu.
Galatasaray’da geleceği tartışma konusu haline gelen Mancini için İngiliz basınından yeni bir iddia geldi ve Arsenal’in olası menajer adaylarından birisinin Mancini olduğu kaydedildi
İ
ngiliz basını sezon sonunda Arsenal ile sözleşmesi sona erecek olan Arsene Wenger ile yolların ayrılabileceğini belirtti. Bunun en büyük sebebi olaraksa Fransa Futbol Federasyonu’nun 2016 yazında Fransa’da düzenlenecek olan EURO 2016’da takımın başında Arsene Wenger’i görme arzusu. Fransa Futbol Federasyonu’nun bu konuda kesin olarak çalışmalara başladığı ve Dünya
Kupası’nın ardından Arsene Wenger ile sözleşme imzalamak istediğinin de altı çizildi. İngilizler ayrıca Arsenal ile tam 9 sezondur kupa kazanamayan Arsene Wenger’in de takımdan ayrılmayı düşündüğü aktarılırken Arsenal yönetiminin listesinde 4 teknik adam olduğu belirtildi. Bu isimler; Roberto Mancini, Diego Simeone, Jurgen Klopp ve Roberto Martinez. İngiliz basını bu isimleri
değerlendirirken eski İskoç oyuncu ve yorumcu olan Andy Gray’in yorumlarına da yer verdi. Gray, Mancini’nin Arsenal için iyi bir tercih olacağını söylerken, “Mancini, hem Serie A’yı hem de Premier Lig’i kazandı. Kazanmayı bilen bir teknik adam. Mancini, Arsene Wenger’e göre biraz daha pratik bir teknik adam. Belki daha iyi bir tercih olabilir. İlginç bir fikir” ifadelerini kullandı.
Sneijder’e çağrı Hollanda devi Ajax’ın teknik direktörü Frank De Boer, Galatasaray’ın yıldızı Wesley Sneijder’in takıma dönm esini arzula dığını söyled i. Ajax’ın eski yıldızların eksikliğini hissettiği ve bu oyuncuların takıma dönme ihtimalleri üzerine yönetimle durum değerlendirmesi yaptıklarını ifade eden genç teknik adam Wesley Sneijder ile birlikte Rafael Van Der Vaart ve Klaas Jan Huntelaar’ın da dönmesini istedi.
Lider sahne alıyor Galatasaray ve Beşiktaş’ın puan kaybettiği haftada Bursaspor’u yenmek isteyen Fenerbahçe, zorlu Galatasaray derbisi öncesi puan farkını artırarak gövde gösterisi yapmak istiyor
FIRTINA
fırsat tepti Bu sezon ligde Avrupa kupalarına katılmayı hedefleyen Trabzonspor, Elazığspor karşısında aldığı beraberlikle her anlamda büyük bir kayıp yaşadı. Teknik direktör Hami Mandıralı’nın öğrencileri, az da olsa yakaladıkları fırsatları gole çeviremedi. Bir bakıma bir puana razı olan Bordo-Mavililer, rakiplerinin de kazandığı haftada kendisini bir anda 6. sırada buldu. Karadeniz ekibi, bu maç öncesi 38 puanla dördüncü sıradaydı. Ancak önceki gün Kasımpaşa’nın, Kayseri Erciyespor’u 3-0, Sivas’ın da son dakikada attığı golle sahasında Gaziantepspor’u 3-2 yenmesiyle bir anda iki takımın da sıralamada altına düştü. Deplasmanlarda bu sezon iyi bir grafik sergileyemeyen BordoMavililer, bir kez daha 2 puan bıraktı. Bu sezon ligde 13 maçta sadece 11 puan topyabilen Mandıralı’nın ekibi,
Son maçta gol yemedi Sadece ilk yarıda Kayseri ve geçen hafta da Sivas’ı deviren Trabzon için sevindirici olan ise yarıda kalan Fenerbahçe maçı hariç oynanan son 4 mücadelede kalesinde hiç gol görmedi. Artık Karadeniz temsilcisi için önümüzdeki hafta oynanacak Gençlerbirliği sınavının önemi bir kez daha arttı. Başkent ekibiyle kozlarını Hüseyin Avni Aker’de, ancak cezası sebebiyle kadın ve çocukların önünde paylaşacak olan Trabzonspor, üstündeki takımların puan kaybı yaşamasını bekleyecek ve Gençler’i de devirmenin hesaplarını yapacak.
Hayal kırıklığı Hami Mandralı’nın ilk 11’de sahaya sürdüğü Paulo Henrique, Elazığspor karşısında bekleneni veremeyen isimler arasındaydı. Bu sezon toplamda 7 golü bulunan ancak oynadığı son 13 karşılaşmada sadece 1 gol atabilen Brezilyalı futbolcu, Atatürk Stadı’nda da yakaladığı pozisyonları gole çevirmeyi başaramadı. Henrique, 68. dakikada yerini Zeki Yavru’ya bıraktı.
S
üper Lig’in 27. haftasında Fenerbahçe, Bursaspor’u konuk edecek. Beşiktaş ve Galatasaray’ın puan kaybettiği haftada bu karşılaşmadan 3 puan çıkarmak isteyen Sarı-Lacivertliler, rakipleriyle puan farkını 13’e yükseltmenin peşinde. Henüz ‘hükmen 3-0’ kararı verilmeyen Trabzonspor maçı kararını da bekleyen Fenerbahçe’nin aklı, aynı zamanda 6 Nisan’da oynanacak derbide.
maz, Emmanuel Emenike, Dirk Kuyt ve Gökhan Gönül gibi takımın ilk on birinde direkt oynayan isimler. Teknik Direktör Ersun Yanal’ın da Bursaspor maçında gereksiz kart görmemeleri konusunda 5 as öğrencisini uyardığı öğrenildi.
Kadıköy’de kaybetmiyor
Fenerbahçe, iç saha adeta rüzgar gibi esiyor. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda, geçen sezonun 20. Sarı kart alarmı haftasında, 3 Şubat 2013’te Sivasspor Fenerbahçe’de önümüzdeki hafta karşısında yaşadığı 2-1’lik yenilgiden ASY Arena’da oynanacak Galatasaray sonra seyircisi önünde çıktığı 19 maçın derbisi öncesi sarı kart alarmı verildi. 17’sini kazanan Sarı-Lacivertli takım, sadece 2 maçta beraberZira Sarı-Lacivertli likle puan yitirdi. En yaekipte tam 5 futbolcu Bursaspor karşılaşÇE FENERBAH kın rakipleriyle arasındaki puan farkını artımasında sarı kart görrarak şampiyonluğa ilermeleri halinde derbi- BURSASPOR leyen Sarı-Lacivertli tade cezalı duruma dükım, iç sahadaki yenilşecekler. Sınırda olan Saat: 20.00 mezlik serisini de arttıoyuncular ise Mehmet Stat: Şükrü Saracoğlu Topal, Egemen Korkrıyor. Hakem: Cüneyt Çakır Yayın: Lig TV
POTADA
derbi günü! Basketbol Ligi’nin 24. haftası derbiye sahne olacak. Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı ağırlayacağı müsabaka saat 17.00’da başlayacak. Fenerbahçe Arena’da oynanacak zorlu karşılaşma, ligin kaderini de etkiliyecek. İkinci sıradaki Fenerbahçe lider Banvit’i takip ederken, Anadolu Efes’in nefesini ise ensesinde hissediyor. Bulunduğu konumu korumak isteyen Sarı-Lacivertliler, derbiden galibiyetle ayrılmanın hesaplarını yapıyor. Galatasaray cephesinde de puan cetveli kaygısı sürüyor. Maç eksiğiyle 6. sıraya kadar gerileyen Sarı-Kırmızılılar, derbiden 2 puan çıkararak,40 puanla 4. sıraya yerleşmek istiyor. Ligde artık son haftalara girilirken, iki ekipte, play-off hesapları yapıyor.
Taraftarlar şampiyonluk havasında Karşılaşma öncesi neredeyse biletleri tüketen Fenerbahçe taraftarlar, Bursaspor mücadelesini şampiyonluk havasında izleyecek. Sloganlar ve pankartlarla gelecek haftaya oynanacak derbiye atıfta bulunacak olan taraftarlar, 6 Nisan’da oynanacak derbiye de ‘6 Kasım’lı göndermede bulunacak.
Sürpriz olabilir Ersun Yanal’ın Galatasaray maçı öncesi, sarı kart sınırındaki futbolcuları kulübeye çekebileceği öğrenildi. Bu durum da Emenike’nin yerine Webo forma şansı bulurken, Kuyt’ın yerine Alper görev alması düşünülebilir.
90. randevu
Bursaspor ile Fenerbahçe, yarınki maçla birlikte lig tarihinde 90’ıncı kez karşı karşıya gelecek. İki takım arasında şimdiye dek yapılan 89 maçtan 45’ini Fenerbahçe, 13’ünü Bursaspor kazanırken 31 maç berabere sonuçlandı. Fenerbahçe’nin attığı toplam 140 gole, Bursaspor 72 golle karşılık verdi.
CÖMERT KARTAL! Beşiktaş, Galatasaray ile 2. sıra yarışı verirken, Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılma avantajını elde etmek istiyor. Ancak Aslan’ın puan kaybettiği haftalarda, puan kaybı yaşayan SiyahBeyazlılar, fırsatları bir bir tepiyor. Ligin ikinci yarısına fırtına gibi başlayan Siyah-Beyazlı takım, Galatasaray mağlubiyetiyle birlikte düşüşe geçti. Ligin ilk yarısındaki performansını hatırlatan Beşiktaş, Galatasaray’ın puan kaybı yaşadığı haftaları ise iyi değerlendiremedi. 23. haftada Rizespor ile 1-1 berabere kalan Galatasaray, 2 puanı deplasmanda bırakırken, Beşiktaş ise Antalyaspor’la berabere kaldı ve 2. olma fırsatını kaçırdı. 25. haftada Galatasaray Karabükspor deplasmanında beraberlik yaşarken, Beşiktaş bu kez Rize’de puan bırakan ekip oldu. Nitekim Beşiktaş G.Saray’ın Kayseri mağlubiyetini iyi değerlendirerek, rakibinin 1 puan önüne geçmeyi başardı. Haftalar 27’yi gösterdiğinde ise Karabükspor’a mağlup olan Beşiktaş, Galatasaray’ın deplasmanda yine 2 puan bırakmasıyla, rakibiyle puanları eşitlemiş oldu.
31 MART 2014 PAZARTESİ
Hazırlayan: Hüseyin ŞUEKİNCİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Formalarını giyip sandığa koştular 30 Mart Yerel seçimleri ilginç görüntülere sahne oldu. Bazı taraftarlar, oy kullanmaya tuttukları takımların formalarını giyerek gitti Son yıllarda görülmemiş bir şekilde politize edilen Türk sporunda söz hakkı, dün taraftarlardaydı. “Formamla sandıktayım” sloganıyla başlatılan kampanyaya, taraftarlar kayıtsız kalmadı. Yurdun dört bir tarafında, taraftarların tuttukları takımın formalarını giyerek oy kullandıkları görüldü. Demokratik haklarını kullanmak üzere oy kullanacakları okullara giden taraftarlar, fotoğraflarını sosyal medyadan paylaşmayı da ihmal etmediler. Taraftarlar zarfları sandıklara atmadan önce bu anın fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaştı. Twitter’da “formamla sandıktayım” sloganıyla başlayan kampanyaya, formalı oy fotoğrafları yağdı. Paylaşılan fotoğraflar arasında eşi ve çocuklarıyla birlikte gönül verdiği renklerin formasını giyerek sandık başına giden de vardı, oy vermeden önce takımının armasını öperek poz veren de.
Sandıkta görüştüseçilem r!öncesi yazdıkları beste
Fenerbahçeli taraftarlar, e ‘bize yanlış yapanı unutile,kendilerinden oy isteyen siyasiler mayız’ mesajı vermişti. ra Secim günü geliyor, muhtaçsınız oyla ığa sand iz eceğ göm anı, yap lış Bize yan sorun Unutursanız bizi, Mesut Yılmaz’a ’yle oyun hçe erba Fen Hiç kimse oynayamaz, lmaz yıkı hce erba Fen , maz Ali İsmail kork
Sandıklar rengarenk İzmir’de de bazı seçmenler Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş formalarıyla sandığa gitti. Formalı vatandaşlar, “Kime oy atmadığımız belli olsun diye bu tepkiyi koyduk” dedi. Seçim sandıkları İzmir’de de futbol takımlarıyla renklendi. Fenerbahçe formasıyla sandığa giden İlkay Girgin, “Yapılanları ve kimlerin yaptığını bildiğimiz için bunların hiçbirini, Fenerbahçe taraftarı unutmayacak, unutturmayacak. Kime atmadığımız belli olsun diye bunları giydik. Kime attığımız belli değil ama kime atmadığımız belli. Bize kimse ‘Sandığa formayla git’ demedi. Taraftarlar olarak kendi bireysel tepkimizi koyduk” dedi.
Antalya’da taraftarlar formalarıyla oy kullandı Antalya’da sandık başına giden vatandaşlar arasında Fenerbahçe ve Beşiktaş formalı seçmenler ilgi çekti. Kızlı erkekli bir grup taraftar, Fenerbahçe forma, atkı ve beresiyle oy kullandı. “Fenerbahçe taraftarları olarak oyumuzu kullandık” diyen gruba başka takımların taraftarlarından da destek geldi.
Bordo-Mavi tepki
Trabzonspor taraftarları 30 Mart yerel seçimlerinde, siyasi partilere tepkilerini sandıkta da gösterdi. Siyasi partilerin şike sürecinde adaletsizliğe ortak olduklarını düşünen Bordo-Mavili taraftarlar, tepkilerini sandıkta gösterdi. Trabzonsporlu taraftarlar, oy pusulalarının üzerine “2010-2011 Şampiyonu Trabzonspor’dur”, “Benim oyum Trabzonspor’a” şeklinde yazı yazdıkları görüldü. Bordo-Mavililer, sosyal medyada bu şekilde çok sayıda oy pusulasının fotoğrafını paylaştı.
Aksu, formasıyla geldi
Bornova Ali Suavi İlköğretim Okulu’nda 7 aylık hamile kadın Galatasaray forması giyerken eşi de Fenerbahçe formasıyla oy verdi. Çift, “Oyumuz tepkisel” dedi.
Beşiktaş’ın eski yöneticisi ve eski başkan adaylarından Murat Aksu, yerel seçimlerde Beşiktaş formasıyla sandığa gitti. Aksu, Beşiktaş ilçesinde oyunu kullandıktan sonra yerel seçimlerin Türkiye için hayırlı olmasını diledi.
Kime oy vermedikleri belli
İzmir’de, Ali Suavi İlkokulu’nda oy kulanan Fatih Bölek Fenerbahçe forması giymesinin nedenini “Yaşanan olaylara karşı bir tepki bu. Genel seçimde de böyle yapacağız” diye açıkladı. Fenerbahçeli bir taraftar, oy kullanmadan önce tuttuğu takımın armasını öperek poz verdi
Fenerbahçeli taraftarların, sosyal medyada başlattıkları ‘formamla sandıktayım’ kampanyasına Beşiktaş ve Galatasaraylı taraftarlar da destek verdi.
Fenerbahçe taraftarı bir çift, çocuklarını da yanlarına alarak oy kullanma işlemlerini gerçekleştirdi. Çift, gazetecilerin “Oy kullanmaya neden formayla geldiniz?” sorusuna, “Kime oy vermediğimiz belli olsun diye” yanıtını verdi.
Hazırlayan: Sema SEZEN
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Suların çağladığı bir cennetti Konya platosu Bugün kupkuru bir plato olan KonyaKaraman-Aksaray ovalarında, suların, ormanların ve hayatın gürül gürül aktığı M.Ö. 8000’den itibaren ise, bir nüfus patlaması oluşmuş denilebilir. KURULUŞ 1921
Aşıklıhöyük, Musular, Can Hasan 3, Süberde, Yumuktepe ve Hacılar gibi yerleşimlerde, binlerce insan yaşamaktaydı. Bu köylerin içinde en meşhuru, Konya yakınlarındaki Çatalhöyük’tür.
Burada yaklaşık bin adet ev, tek katlı şekilde inşa edilmiştir. Toplam yirmibeş katmandan oluşan bu köy, Anadolunun orjinal Anatanriçası Kibele’nin de yurdu olarak kabul edilir.
31 MART 2014 PAZARTESİ
Kimler gelmiş kimler geçmiş bu ellerden Pamukkale’de bulunan Hierapolis Tiyatrosu.
T LATİF BOLAT
arsus’un bir köyünde, anneannemin yunaklığındaki o bembeyaz mermer sütun tabanı idi tarih ile samimiyetimin başlangıcı. Haftada bir gün, bahçedeki kuyumuzun suyu ile yıkanan çamaşırlar, bu iki bin yıllık bembeyaz Roma sütun tabanının üzerinde, tahtadan tokaçlarla iyice bir dövülür ve tertemiz hale getirilirdi. Geçen hafta gittiğim köydeki evimizde, etrafa bir baktım. O iki bin yaşındaki mermer hala oradaydı, ama anneannem de, evin bahçesinde çamaşır asan teyzelerim de çoktan fani alemden göç etmişlerdi. O mermer sütun tabanı, Anadolu’nun devamlılığının bir metaforuydu sanki... Bin yıldır bizim olan bu toprakların eski nüfusu kimlerdi, nerden gelmişlerdi, nasıl yaşayıp nasıl ortadan kaybolmuşlardı. Tarsus’un köyündeki o bembeyaz mermer sütun tabanı kime aitti ve nasıl gelmişti oraya? Tüm bunları düşünürken, son yirmi bin senedir binbir türlü insan ve medeniyete ev sahipliği yapmış olan Anadolumuz’un bu eski sahiplerini düşündüm ve zaman makinası ile gerilere gidip hem onların hatıralarını anmanın, hem de bizim kendi varlığımızda da içselleştirdiğimiz bu medeniyetlere bir göz
Bin yıldır bizim olan bu toprakların eski nüfusu kimlerdi? Nereden gelmişler, nasıl yaşamış, neden ortadan kaybolmuşlardı? Tarsus’un köyünde çocukluğumda tanıdığım o bembeyaz mermer sütun tabanı kime aitti ve nasıl gelmişti oraya? atmanın iyi olacağını düşündüm.
Anadolumuz’un ilk sakinleri Anadolumuz’un ilk insanları, küçük gruplar halinde yaşayan ve genellikle avcı ve toplayıcı olan topluluklardı. Bunlar genellikle Palaeolithic çağlar dediğimiz M.Ö. 10.000’den önceki dönemlere aittir. Bu gruplar, yerleşik olmadıklari için, arkalarında fazla birşeyler bırakmadan kayboldular ya da daha sonra gelenlere karışıp değiştiler. Onlardan arda kalanlara, Anadolu’nun hemen her yerindeki mağaralarda rastlarız. En eski yerleşim mağarası, Küçükçekmece Gölü kıyısındaki Yarımburgaz mağarasıdır. Burada 16 farklı katmana rastlanır bu döneme ait. Antalya’daki Karain, Öküzini, Beldibi mağaralari ile, Adıyaman Palanlı, Kars Camuşlu, Hakkari Tirsin platosu ve Cilo dağlarında da aynı döneme ait hayat izleri vardır. Artık insanlar aktif tarımcı ve hayvan yetiştiricisidirler. Ve bunun
Anadolu’da geçmiş dönemde bazı medeniyetlerin yerleşimi.
için de, bu grupların bazıları göçebeliklerini belli ölçüde gevşetip, bazı tepe başlarında korunaklı ağıllarda yaşamış olmalılar ki, onlardan arda kalanlara Şanlıurfa’daki Söğüt Tarlası ve Biris Mezarlığında rastlarız. Göbeklitepe belki de insanlığın ilk “kutsal şehri” denebilecek bir özelliğe sahiptir ve 11 bin yaşındadır. Yani İngilizlerin meşhur Stonehenge’sinden 6000 sene daha eskidir!
Bronz icat edilir, oyunun kuralları değişir! Artık taşın yanısıra bakırı da kullanabilen bu dönemde, insanlar Tarsus’taki Gözlükule’den, Çanakkale’deki Kumtepe’ye yüzlerce köyde topluluklar oluşturdular. Bakırı kalay ile karıştırıp Bronz Çağı’nı başlatınca, Truva gibi önemli merkezler ortaya çıktı. Anadolu’nun dört bir yanında artık kaleleri ve yüksek duvarları olan küçük şehirler meydana geldi. Buralarda tapınaklar, zenginlerin sarayları, düzgün sokakları olan şehirler oluştu. Kültepe, Boğazköy, Alişar ve Alacahöyük bunlardan sadece en meşhurları. Böyle bir geçmiş üzerine gelişen Anadolu insanı, sürekli aldığı göçlerden dolayı yeni gelen nüfuslarla da karışıp yepyeni medeniyet ve kültürler oluşturdu. Bunların ilk büyük toplumu Hititler’di. M.Ö. 1650 ile 750 arasında çeşitli aşamalarla, bu medeniyet Orta Anadolu’da uzun bir süre yaşadı.
Doğu’dan yükselen yeni yıldız Batı’ya kayar M.Ö. 547 civarlarında, büyük Pers İmparatoru Cyrus Anadolu’nun büyük bir kısmını işgal ederek Pers varlığını Ege kıyılarına yayar. Başkenti, İzmir yakınlarındaki Sart şehridir. Ama Perslerin Atina ve Sparta’ya kadar uzanan saldırıları, Makedonyalıların başındaki Büyük İskender’in, Anadolu’ya geçip Hindistan’a ve Afganistan’a kadar uzanacak bir Makedon İmparatorluğu kurmasına yol açacaktır M.Ö. 334 senesinde. Ama Büyük İskender’in erken ölümüyle birlikte, Makedon İmparatorluğu üç parça halinde varlığına devam eder. Bu, Anadolu’daki Selefkoslular dönemini başlatır ve Yunan kültürünün geliştiği bir dönem olur. Selefkosların zayıflamasıyla da, M.Ö. 279 senesinde Ankara civarına gelen Keltliler Galata krallığını kurarlar. M.Ö. 250 yılındaysa, Bergama Krallığı yükselen bir güç olarak, Antalya dahil tüm Batı Anadoluyu topraklarına katar. Son kral Attalos’un krallık topraklarını gönüllü olarak Roma İmparatorluğu’na bağışlaması sonucunda ise, M.Ö. 129’da, tüm Anadolu Romalıların Küçük Asya eyaleti haline gelir. Başkent Efes’tir artık. Aynı dönemlerde, Nemrut Dağındaki ünlü heykelleriyle
meşhur Kral Antiochos’un Kommagene Krallığı da ikiyüz sene kadar bağımsızlığını sürdürse bile, sonunda Romalıların idaresi altına girer.
Tarsuslu Paul Anadolu’yu dönüştürür Bu arada kendisi de bir yahudi olan İsa’nın aracılığı ile, Hristiyanlık yeni bir din olarak Kudüs’te ortaya çıkar. Tarsus’lu hemşerimiz Saul, Hristiyan olup Paul adını alacak ve M.S. 47 ile 57 yılları arasında Batı Anadolu’da propaganda için gitmedik şehir bırakmayacaktır. Onun misyonerlik çalışmaları sayesinde, özellikle de Batı Anadolu’da, hemen her şehirde Hristiyan topluluklar oluşacak ve putperest Romalıların eziyetlerine rağmen, önlenemez şekilde güç kazanacaklardır. Roma İmparatorluğu’nun Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılmasıyla ise, Anadolu Doğu Roma’nın kalbi haline gelecek, M.S. 330 senesinde, Konstantinopol “Yeni Roma” olarak dünyanın en önemli şehri olacaktır. Daha sonraları Bizans İmparatorluğu olarak tanınacak olan Doğu Roma Konstantinopol’den yönetilip, Kuzey Afrika’dan Basra körfezine, Kafkaslardan Balkanlara bin yıllık bir yaşama sahip olacaktır.
Kral Midas’ın temsili resmi
savaşı kaybedip intihar edince Frigyalıların da sonu gelir. Bu dönem aynı zamanda, küçük bölgesel Helenistik devletler zamanıdır Batı Anadolu’da. İzmir’deki İyonya, Fethiye’deki Likya, Sart’daki Lidya, Marmaris’teki Karya ve Side’deki Pamfilya bu dönemde güçlenirler. Hititlerin son senelerinde,
M.Ö. 860’larda, Doğu sınırlarında Urartu Krallığı ortaya çıkar ve Mezopotomya’daki Asurlular ile mücadele içinde, sürekli genişleyip küçülen bir toprağa sahip olarak, Van’dan Ağrı Dağı’na ve Urmiye Gölü’nden Suriye’ye kadar olan bir bölgede varlığını sürdürür. M.Ö. 590’larda ise Saka’ların saldırısıyla ortadan kalkar.
ŞANSAL barbarossansal@aydinlikgazete.com
Eşek anırdı abdest bozuldu! (Ayşegül Garabli’den)
K
öyün birine bir imam atanır. Köylü ile çok güzel anlaşır ama her eşek anırışındaki köylünün abdest yenilemesine bir türlü anlam veremez. Dikkatini çeken bu durumun nedenini sorar. İçlerinden birisi, yıllar evvel köyün imamının, “eşeğin anırdığını duyarsanız abdestiniz bozulur” dediğini, o yüzden de, yıllardır bunu uyguladıklarını söyler. İmam, böyle bir şeyin olamayacağını söyleyerek olayı araştırır. Öğrenir ki, çok yıllar evvel, köyde su olmadığı için köy halkı toprakta abdest alırmış, yani teyemmüm yaparmış. Tabi ki, köye su, eşeklerin sırtında taşındığı için de, o zamanın imamı bir vaazında; “köyde su olmadığı için, abdestinizi toprakla alabilirsiniz ancak, eşeğin sesi duyulduğunda sırtında su taşıdığını bildiğiniz için, toprakla alınan absdest bozulur, çünkü artık su vardır’’ demiş. Ancak vaazı gönülsüz dinleyen bir köylü, sadece “eşek anırmasını duyarsanız abdest bozulur” kısmını okuyup, bunu da halka yaydığı için, herkes de sorgulamadan bunu uygulamış.
Şartlar değişmiş huylar değişmemiş Görünen o ki, zaman geçtikçe bu hikayedeki şartlar değişmiş olsa da, insanoğlunun huyu pek değişmemiş. Ne yazık ki, hala insanlar, bir konu hakkında, bilgi edinme, doğrusunu öğrenme yerine, duydukları ile hareket edip, duyduklarına gösterdikleri tepkilerle, toplumsal refleksler oluşmasına neden oluyor. Medyada yer alan ya da birilerinin kulaktan dolma verdiği bilgilerle, çığ gibi büyüyen tepkiler yaratabiliyor... Gerçi, eşeğe altın semer vursak eşek yine eşek kalıyor ama bundan faydalanan bazı işgüzar ve haysiyetsiz siyasetçiler, tuz yüklü eşeği bile dereden geçirip, bir damla rutubet almadığını iddia ederek, yalana, dolana ve talana kılıf bulabiliyor. Böylece tuzun bile kokması gerçekleşebiliyor. Tuzsuz deli Bekir misali, hönkürerek bağıranlara inat sukunetimi korumaya devam edeceğim. Yarasına tuz basmışcasına acı çeken, Silikozis hastalarının vebalini de elbet birgün ortaya dökeceğim. Diktatöre yakın danışmanın tuzu kuru kardeşlerinin, utanmadan, halkın malı olan binayı gasp edip otel yapmasını, yetmezmiş gibi, bir de, milletin iskelesini buna katıp, biri halk arasında Eşek adası diye bilinen iki adaya da el koymaya kalkmasını görmezden gelemeyeceğim. Karpazın eşekleri bile koruma altında, tevekkeli bu coğrafyada eşeğine ters binmişti Nasreddin Hoca. Çocukken uzun eşek oynadığımız günler geride. “Eşek sıpası” diye sevildiğimiz günler de. Aslında bu makale, seçmenin de, iktidarın yedirip semirdiklerini de, ne kadar kolayca algılatıyor bugünden yarın gelecek aydınlık günlere.
Kütahya’da arkeoloji sempozyumu
Eşek kulaklı Kral Midas’ın da yurdu Anadolu’nun Batı kıyılarında ve Eskişehir civarlarındaki yaylalarda, Frigyalıların M.Ö.1200’den 696’ya kadar uzanan bir muhteşem varlığı olacaktır. Ünlü Kral Midas belki de Frigyalıların en ünlü ismi olarak hafızalarımıza kazınır, dokunduğu herşeyi altın yapan talihsizliği ile. M.Ö. 696 yılında Kral Midas Kimmerlere karşı
Barbaros
Daha önce Türkler’in de yaşadığı Anadolu, Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türk toprağı haline geldi.
Uzak Asya’dan dört nala gelenler Anadolu’nun bu kadar renkli yaşam öyküsüne, 1071’deki Malazgirt Savaşı ile Türk unsuru da katılacaktı. Daha önceleri bile Türklere ev sahipliği yapan bu topraklar, 1071’den sonra artık süreklilik kazanan ve giderek gelişen bir Türk toprağı haline gelecektir. Ve 1453’te Konstantinopolis’in İstanbul haline gelmesiyle de, Anadolu önceleri Osmanlı’nın, sonra da genç Türkiye Cumhuriye-
ti’nin anayurdu olacaktır. İşte tüm bunlardan dolayı, Anadolu’nun neresine giderseniz gidin, tarihten bir sayfa açılır önünüze. Yirmi bin yıllık kültür ve tarih birikimi, hiç beklemediğiniz yerlerde ve anlarda size varlığını hatırlatır. Ve tarihin sizinle başlamadığını, bu nedenle de bu topraklara izlerini bırakmış tüm hemşehrilerimize, derin bir gönül borcu ile minnet duymamızı söyler.
TOPLU İĞNE
ZAMAN TÜNELİNDE BİR ANADOLU GEZİNTİSİ
Kütahya’da, Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu düzenlendi. Sempozyumun açılışında bir konuşma yapan Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen sempozyumun Erken Tunç Çağının incelendiği bir sempozyum olduğunu kaydederek, Seyitömer Höyük kazılarıyla ilgili bilgiler verdi. 2 günde altı oturum halinde devam eden sempozyumun ilk oturumu Prof. Dr. Aliye Özden’in oturum başkanlığında gerçekleşti. Birinci oturumda “Erken Tunç Çağı’nda Seyitömer Höyük” başlığı altında bir sunum yapan Prof. Dr. Nejat Bilgen, Tarihin sırlı hazinesi olarak nitelendirilen Seyitömer Höyük’te yüzlerce tarihi eseri gün yüzüne çıkardıklarını belirterek çıkan eserler ve mimari yapılar konusunda bilgiler verdi.