Aydinlik 20140402

Page 1

Köşk’e ortak aday çağrısı Tansel Çöla an, muhalefetin yerel seçimlerde gerçekle tiremedi i ortakl Cumhurba kanl için yapmas gerekti ini belirtti

A

tatürkçü Dü ünce Derne i Gen. B k. Tansel Çöla an, seçim sonuçlar n Ayd nl k’a de erlendirdi: “Muhalefet, Erdo an’ n gündemine tak ld . En büyük hata bu. Ve Türkiye cephele ti. AKP bunu özellikle yapt . Bu bilindi i halde Cumhuriyetçi bir cephe olu turulmad .”

KURULUŞ 1921

C

öla an, Cumhurba kanl seçimleri için de ça r yapt : “Muhalefet, seçimlerde yapamad dayan may yapmal . Halk n her kesiminde kabul görecek, yurtsever ve Atatürkçü bir aday ç karmal . Cumhurba kanl ’n n ard ndan genel seçimlere de böyle gidilmeli.” 8’de

AKP’de erken seçim hazırlığı 17 Aralık operasyonuna rağmen yüzde 45 oy alan AKP, “erken genel seçim”i tartışmaya başladı. Cumhurbaşkanlığı ile genel seçimlerin birleştirilmesi çalışmaları yapılıyor. Abdullah Gül’e yakın vekiller ise bu hazırlığı “Gül’e tuzak” olarak değerlendiriyor. 8’de

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA - 75 KURUŞ

Fotoğraf: Olcay Kabaktepe

HALK YSK’YI KUŞATTI

Yalova’da yeniden sayım talebi kabul edildi 11

PKK, AKP’ye akıl verdi: Üzerinize gelecekler Duran DİKKAT! Kalkan PKK yöneticisi Kalkan, “AKP’nin üzerine gidecekler, yanıltmaya çalışacaklardır, rahat bırakmayacaklardır” dedi. 12’de

Dr.Svante SvanteCornell: Cornell: Dr.

Seçimleri muhalefet hediye etti

YSK’nın bulund uğ larındaki halk ay u Mithatpaşa Caddesi, Hazira n-Te aklanmasını anım satan görüntüler mmuz aye sahne oldu.

Washington’un önemli Türkiye uzmanlarından Dr. Svante Cornell, seçimleri değerlendirdi: “Sevmeden verilen oylar için ‘Burnunu tıka, oyunu at’ denir. Çünkü alternatifi daha beterdir. Türkiye’nin sorunu da bu, muhalefetin zayıflığı.” ŞAFAK TERZİ’nin söyleşisi 13’te

CHP’de ilk hesaplaşma parti kurullarında 9

nöbet tutan Ankaralılar, YSK önünde de eylem yaptı. Polis ise TOMA’larla saldırdı Mustafa MUTLU 3’te

Tüketimden gelen gücümüz

‘Kıymet’li direniş Edirne 1. Murat Mahallesi’ndeki parka kepçe girince halk tepki gösterdi. Yeşil alanın kaldırılmasını istemeyen 75 yaşındaki Kıymet Peker, kepçenin önüne oturarak çalışmaları durdurdu. 4’te

Seçim sonuçlarına hile karıştığı iddiaları, Ankaralıları isyan ettirdi. AKP’li Melih Gökçek’e karşı birleşen yurttaşlar, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ile sonuçların toplandığı Necla Kızılbağ An. Lisesi ve Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’ni kuşattı. Seçimlerde sağlanamayan birlik, sandıklara sahip çıkma eylemlerinde gerçekleşti.

CHP’lisi, MHP’lisi ve İşçi Partilisi bir araya geldi. Eylemlerde; “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları atıldı. Polis de durmadı; YSK önünde trafiğin tıkandığını gerekçe göstererek yurttaşların dağılmasını istedi. Halk, uyarı üzerine trafiği açtı; buna rağmen polis, gaz ve tazyikli suyla saldırdı. 10’da

Mehmet FARAÇ 11’de

Özdemir İNCE 8’de

Komik bir balkon konu mas

Mehmet YUVA 13’te

Meydan okuma taviz, rest ve hezimet

Parti liderlerinin planı

Sava ve seçim ktidar ve muhalefet

CEMAAT’TEN OLMAYAN İŞADAMLARINA TASFİYE

İşadamı Mustafa Pusmaz, Kayseri’deki F tipi örgütlenmeyi Ayd nl k’a anlattı: Cemaat’ten olmayan i adamlar na 2005’ten sonra operasyon yap ld Kayseri’deki Fethullah Gülen örgütlenmesiyle mücadele eden işadamı Mustafa Pusmaz, işadamlarını hedef alan operasyonların, AKP işbirliğiyle yapıldığını belirtti. Cemaat’in bu yöntemle, en büyük ekonomik güç haline geldiği bilgisini verdi.

Pusmaz, F tipi yapının eğitim alanındaki faaliyetlerini de anlattı: “Merkezleri Serhat Dershanesi’dir. Öğrenciler burada özel bir eğitimden geçirilir. Abi ve abla olurlar. Aile birliğini bile bozan bir yapıları var.” CEYHUN BOZKURT’un haberi 7’de

İlk zam elektriğe!

5

Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına aday olursa seçileceğini düşünüyor; BDP seçmeninden de oy almayı hesaplıyor. Kemal Kılıçdaroğlu istifayı düşünmüyor ama CHP’de sular durulacak gibi görünmüyor. MHP’de ise Devlet Bahçeli ölene kadar başkan.

Sabahattin ÖNKİBAR

11

MİT Yasası yeniden TBMM gündeminde 30 Mart sonrasına bırakılan MİT düzenlemesi, yeniden TBMM gündemine geliyor. MİT’in yapısında değişiklikler öngören düzenlemenin hızlandırılmasında gizli Suriye toplantısının kayıtlarının sızması etkili oldu. 7’de ISSN 2146-2356

Sandık başlarında 24 saat


2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Tuna

KİREMİTÇİ tunakiremitci@aydinlikgazete.com

Bir genci nasıl öldürdüm

G

eçenlerde doğum günümdü. Sade ve olaysız bir şekilde girdim 41. yaşıma. Tam da o gün, “bir kısım” medyanın bir yazıma cevabı, hakkımda yalan haber yazmak olmuş. Hay bin kunduz! Kim bilir yine hangi zülfiyâre dokunduk! Duyunca daldım gittim maziye. Aklıma bir zamanlar yaşamış bir genç geldi. 2000’ler tüm Türkiye ile beraber kültürsanat dünyamızın da yeniden formatlandığı yıllardı, malum. Rejim değiştiren her iktidar gibi, kendi destekledikleri yazarları en tepeye çıkarmaya hazırlanıyorlardı. Fakat karşılarında gözlüklü bir genç buldular. Kel alaka bir tip. İki küçük roman yazmış, her nasılsa o yılın en çok okunanı olmuş. Saçma bir durumdu doğrusu. Lanet olasıcanın orada olması kimsenin planı değildi. Genç adam da nerede olduğunun farkında değildi. Romantik, hülyalı, az buçuk da salak biriydi. Başarısının şaşkınlığını yaşıyor, el yordamıyla bir şeylere tutunmaya çalışıyordu. Görmediği ise, hasbelkader bir büyük gücün ayağına dolandığı, sistemde “kıymık” yarattığı idi. Kahraman falan değildi... Üzerine neyin geldiğini görse muhtemelen kenara çekilir; “büyüklerine” kendiliğinden verirdi yol. Zaten orada olması da kaderin bir cilvesi, kahrolası bir yanlış anlamaydı. Ama bedelini ağır ödedi. Çok fazla yaralandı, itilip kakıldı, ayaklar altında kaldı. Kolay hedefti çünkü; başına gelenlerin asıl sebebine uyanıp ortadan kaybolacak zekâdan ve olgunluktan yoksundu. Sonunda can havliyle önce roman yazmayı bıraktığını açıkladı, ardından ilk fırsatta kaçtı gitti uzaklara. Birkaç yıl sonra geri döndüğünde, başka biri olmuştu. Artık yaşamıyordu o genç yazar. İtiraf ediyorum, o genci ellerimle öldürdüm. Daha fazla acı çekmesine gönlüm razı olmadı. Öldürmesem de çok yaşamazdı. Kendi cahilliğinin ve kahrolası yalnızlığının kurbanı olmuştu çoktan. Romantik ve aptal bir gençti, evet. Yine de onu zaman zaman özlüyorum. Bir onun resmine bakıyorum bir de aynadaki adama. Aradaki fark biraz keder veriyor. Aynada ışın kılıcı elinde, feleğin çemberinden geçmiş bir adam var. Belki cahil ve yalnız değil; ama artık genç de değil.

Çağdaş demokrasi beşiği Anadolu’nun çağdaş demokrasinin beşiği olduğunu tarih her zaman yazacaktır. Çünkü çağdaş batı demokrasisinin kökleri Anadolu’dadır. Emin Oktay tarihi ile ilköğrenimini yapan kuşak anımsayacaktır. İlk çağ tarihi ile ilgili bilgilerin anlatıldığı bölümdeki Anadolu yerleşkesinde, Batı Anadolu’daki Bergama, Milet vb site devletlerinden söz edilirken, Taşeli Platosu’nda da Likyalılardan bahsedilir ve bu toplumların yaşam biçimini belirleyen katılımcı yönetim anlayışının ileri demokrasi örneği olduğu anlatılırdı. Bu bilgiler daha sonrasında yine, İlköğretim aşamasında okutulmağa başlatılan Vatandaşlık Dersi kitaplarında da demokrasi gelişimi anlatılırken yerini alıyordu. Ama şimdilerde yeni bir bilgiymiş gibi, Yunanlılara hayran olan topluma enjekte edilmeğe başlanması insanları düşündürüyor. Salt Atinalı özgür erkeklerin katıldığı, asker kökenli yönetim erki başkanının ölünceye değin görevde kaldığı “Atina Demokrasisi” gibi seçkinci bir demokrasi anlayışının yanında, katılımcı, nüfus sayısına göre erkin şekil aldığı, kadınların dahi seçilebildiği Likya Demokrasisi elbette çok daha ileri ve çağdaştır. Günümüz ABD güdümündeki bir Birleşmiş Milletler sistemi gibi, o zamanın Federal Likya Meclisi ile sistem içinde kalan kent meclisleri, Roma Eyalet Valisi’nin onayına aykırı hiçbir karar alamazdı. O zamanın şartlarında, başka toplumları “köleci düzen” anlayışı içinde yönetmeğe kalkanların ortaya koyduğu bu federatif anlayışın, günümüzdeki küresel anlayışla bu denli özdeşleştirilerek Türkiye insanına övgüyle sunulması, size çok anlamlı gelmiyor mu? George Santayana’nın şu sözünü asla unutmayın: Geçmişi hatırlamayanlar, onu bir kere daha yaşamak zorunda kalırlar. Ve bizler; Atatürk’ün “Yurttaşlık Bilgileri” dersinden sonra “Vatandaşlık Bilgileri” derslerini MEB müfredatlarına koysak ta bu ülke insanlarına yurttaş olabilmeyi, demokrasinin olmazsa olmazlarını, her nedense bir türlü öğretemedik. Böylesine bitek topraklarda çağdaş demokrasiyi yeşertemedik. Halil Şahin Eğitimci

AKP’nin erime sürecinin başlangıcındayız 30

Mart yerel seçimlerini AKP açısından değerlendirilmesinde iki faktör dikkat çekmektedir. Birincisi bir süredir AKP’nin Türkiye’yi yönetmesini güçleştiren hiçbir olguda AKP lehine bir değişme olmamıştır. O halde hükümetin yönetme krizi sürecektir. İkincisi, tüm kriz faktörlerine rağmen, AKP bir seçim zaferi daha kazanmış görünmektedir. Bu ne anlama gelmektedir? Haziran ayaklanması sonrasında toplumun farklı kesimlerinde AKP oylarının eriyeceğine dair bir beklenti vardı. Zafer görüntüsüne rağmen, gerçekte bu beklenti gerçekleşmeye başlamıştır. “Haziran ayaklanmasından AKP 2011 genel seçimlerine oranla % bu yana bu bilinç, Türk toplumunun 5 dolaylarında oy kaybetmiştir. 2009 dar bir öncü kesimine ait olmaktan yerel seçimleri ile yapılacak bir kar- çıkarak kitleselleşme eğilimine girmiştir. şılaştırma yanıltıcı Orta vadede dalgalar halinde topluolacaktır. Çünkü ekonomik kriz fakmun geri kalan kesimleri törü o seçimlerde etkili latetkileyecektir.” olmuştu. 30 Mart seçim m a k sonuçları, AKP’nin gücünü durumunkaybetme ve erime sürecine girdayız. diği tespitini doğrulamaktadır. HeMarx, bilincimizi belirleyen nüz düşme eğilimi sürecinin ba- maddi koşullardır demişti. Maddi şında olduğumuzdan, pek çok kim- koşulların değişmeye başladığı bir se ortaya çıkan rakamları durağan süreçteyiz. Orta vadede AKP oybir veri olarak değerlendirme ha- larını azaltacak iki eğilim buluntasına düşebilir. Ancak toplumsal maktadır. Birincisi, toplumun kentli değişme kanunlarının, duygular ve eğitimli kesimlerinden başlave niyetlere tabi olmadığını hatır- yarak kararlılık kazanan AKP’den Yrd. Doç. Atakan Hatipoğlu

SUDAKİ DUMAN

Hazırlayan: Murat ŞİMŞEK

kopma eğilimidir. Otoriterleşme, yolsuzluklar, bölücülüğe verilen tavizler vb. gelişmeler bu sonucun ortaya çıkmasında belirleyici olmaktadır. Bu eğilimin yaratacağı sosyolojik ağırlık, AKP oylarının uzun vadede adım adım aşınmasına neden olacaktır. İkincisi, AKP’nin yönetmekte zorlanacağı bir ekonomik ve siyasal kriz sürecinin alttan alta ilerliyor olmasıdır. Bu ikinci eğilim, Türkiye’de bütün siyasi manzarayı değiştirme potansiyelini içinde taşımaktadır. Her iki eğilimin yaratacağı “AKP Türkiye’yi yönetemez” düşüncesinin geniş kitlelerin bilincine yansıması zamana yayılacaktır. Haziran ayak-

lanmasından bu yana bu bilinç, Türk toplumunun dar bir öncü kesimine ait olmaktan çıkarak kitleselleşme eğilimine girmiştir. Orta vadede dalgalar halinde toplumun geri kalan kesimleri etkileyecektir.

Seçmen kitlesinin sandık beklentisi Seçim olgusunu, kendi mantığı içinde değerlendirmek gerekir. Sandık başına giden 46 milyonluk seçmen kitlesinin, seçim beklentileri açısından kendi içinde çeşitli katmanlara ayrılması doğaldır. Ortalama seçmen, gündelik hayatındaki somut kazanım veya kayıplara göre karar vermektedir. AKP seç-

menleri, yurtseverlik duyguları zayıf ya da duyarsız kimseler değillerdir. Aksine, AKP’nin icraatlarının haberdar edildikleri kısımlarında, Türkiye’nin bir dünya gücüne dönüştüğü şeklinde milliyetçi bir sanıyı desteklemektedirler. İktidar-muhalefet ilişkilerine dair, AKP tarafından kendilerine sunulan başka bir manzaraya bakmakta ve başka duyarlılıkları ön plana çıkararak oy vermektedirler. Muhalefet partilerinin bu algıyı tersine çevirebilmek bir tarafa, CHP’nin şahsında açılıma, Suriye saldırganlığına ve piyasacılığa taraftar olmaları, “taklitler daima asıllarını yüceltirler” şeklindeki bilindik sözü bir kez daha akıllara getirmektedir. AKP’nin daha fazla oranda ve daha süratle oy kaybetmesini bekleyenler, bu noktayı göz ardı etmemelidirler. İktidar partisi bir bunalım döneminin başındadır ve bu dönem muhalefetin zaten bir süredir yaşamakta olduğu seçenek olamama bunalımı ile üst üste binmek üzeredir. Seçimlerde başarısız olan sadece CHP ve MHP değil, aynı zamanda CHP’ye büyük umutlar bağlayan Atatürkçü seçmendir. Başarısızlık algısını biraz da bu partilerin seçmen kitlelerindeki büyük umutlar beslemektedir. Kendi partilerinden büyük seçim başarıları bekleyenlerin, seçmen tercihlerini etkileyecek hangi somut farklılıklar için kitlelerden oy beklediklerini de açıklamaları gerekir. Önümüzdeki dönem CHP’de liberal yönetim kadrosu ile hayal kırıklığı yaşayan Atatürkçü üye kitlesi arasında bir parti içi krizin yükselmesi kaçınılmazdır.

Cumhuriyeti mi koruyacağız, Y-CHP’yi mi? meye başladılar çatırdama kaçınılmaz oldu. Gorbaçov’un ‘“lasnost ve Perestoroyka” politikaları Sovyetler’in sonu oldu ve ülke bölündü, rejim çöktü. “Glasnost ve Perestoroyka” ne demek biliyor musunuz? “Açıklık(açılım) ve Yeniden yapılanma” Tanıdık geliyor mu? “Açılımı biz daha iyi yaparız” propagandası endişe vermiyor mu?

TEOMAN ALİLİ

C

umhuriyet Halk Partisi’nin kurucu kadrosu, kuruluş ilkeleri ve devrimi elbette hepimiz birleştiren esas güç daha açıkça yazarsak CHP’yi kuran fikirler etrafında yani Atatürk’te birleşmenin ötesinde bir kurtuluş yok. Büyük beyinli insanlar olarak da elbette fikirleri konuşacağız, tartışacağız ve doğru fikrin etrafında birleşeceğiz. “Atatürk’te Birleşmek” programı da bu ihtiyaçtan doğuyor. CHP bir parti, partinin canı olmaz dolayısıyla fikri de olmaz. Yani CHP tüzel bir kurumdur ama uhrevi bir kutsallığı yoktur. Partileri yönetenler ve destekleyenler insanlardır bu nedenle düşünmesi gereken de insanlardır.

Acı ama gerçek Değerli dostlar acı olsa da gerçekleri söylemek, görmek zorundayız. Bir partiye uhrevi kutsallıklar katıp sanki tek seçenekmiş gibi hareket etmek bizi

Tito’dan sonra Kemal Kılıçdaroğlu felaketlere ve bölünmeye götürür. Tarih içinden örnekler çok çarpıcı. Ortaya çıkan gerçek şudur ki bölünen ve rejimleri değişen bütün ülkelerde o ülkelerin kurucu partileri iktidardaydı. Kurucu partiler ana fikirlerinden yani devrimi gerçekleştiren ve yürüten programlarından uzaklaşınca hem iktidarlarını kaybettiler hem de ülkeleri bölündü. İşte örnekler...

SSCB, Glasnost ve Perestoroyka Sovyetler Birliği’ni Komünist Parti kurdu. Dünyanın en etkili siyasi partisi haline geldiklerinde Lenin ve Stalin’in devrimci fikirleri ülkeyi hep ileri taşıdı. Büyük felaketlerden zaferle çıkıp faşizmi tarihin çöplüğüne gömdüler. Ne zaman ki fikirlerinden uzaklaşıp yeni politikalar üret-

Parçalanma denince akla ilk gelen ülke Yugoslavya. Bağımsız yaşanabileceğini ilk kanıtlayan ülke de Yugoslavya’ydı. Yugoslavya parçalanırken de ülkeyi kuran parti yönetiyordu. Önce Tito sonrası Ante Markoviç yönetiminin açıklık politikaları ardından parçalanma süreci. Temel hata aynıydı. Ülkeyi kuran parti, ülkeyi kuran ve yaşatan ideolojiden uzaklaşmıştı.

Çekoslovakya ve Bulgaristan Tıpkı cumuhuriyetimizi kuran kadronun CHP’si gibi Çe-

Siyasete girmeyen Gnkur!

S

uriye savaş uçağının Türk uçakları tarafından düşürülmesi sağduyu sahibi çevreleri rahatsız etti. Yapılan işin; Suriye’nin terör grupları ile mücadelesini zorlaştırdığı ve güney sınırımızda Kürtlerin Akdeniz’e açılmasını sağlayacak bir koridor oluşturulmasına hizmet ettiği değerlendirildi. Komşu ülke ile yoktan yere savaşa girilmesi istenmediğinden,TSK’nın, AKP’nin ve özellikle RTE’nin siyasi çıkar hesaplarına alet olmaması gerektiği yorumları yapıldı. Gnkur Bşk. hemen açıklamayı patlattı; TSK siyasi konuların içine çekilmek isteniyormuş, Siyasi tartışmaların ve konuşmaların dışında kalmasının gerektiği düşünülüyormuş...

Şimdi ne oldi? Açıklamanın üstünden üç gün geçti ki Gnkur. İkinci Bşk.Org.GÜLER’in de içinde olduğu dörtlünün görüşme kayıtları ortaya çıktı. Kabul edilemez bir devlet zaafı. Kim ve ne amaçla yaparsa yapsın güvenlik rezaleti.

İçeriği ise sefalet. Konuşmalar düzeysiz. Devlet sorunu görüşülmüyor da okey oynanıyor sanki. Her kafadan bir ses. Siyasete girmeyen Gnkur.un temsilcisi; AKP’nin fırsattan yararlanma, savaş çıkartmak için bahane yaratma tezlerine tepkisiz. Hatta iyi bir gerekçe bulunmasını anımsatıyor. AKP’yi desteklemedikleri için muhalefet partilerini eleştiriyor. Hani siyasetin dışında kalıyordu TSK. Tam siyasetin göbeğine oturmuş. Ülkenin çıkar siyasetinin yanında olacağı yerde RTEAKP çıkarının göbeğine. Bu ne lahana turşusu? Temel’in dediği,”Şimdi ne oldi?”

İpler kimde? ABD’liler Gnkur.a “UÇUŞA YASAK BÖLGE” planlarını göstermişler. ABD’li bakan bizim bakana “savaş kararı alabilir misiniz?” demiş. Bakan alamamaktan mahcup. Bizi savaşa sokmak isteyen kim? Bizim adımıza karar

veren kim? Tampon(uçuşa yasak) bölge kimin çıkarınadır? TSK kime hizmet ediyor? Türkiye bağımsız bir ülke mi, sömürge mi? İpler kimin elinde? Ulus devletin düşürüldüğü duruma bakın...

Türbeye saldırı Süleyman Şah Türbesi’ne kim saldırır? Suriye; asla. Türkiye ile savaşa girmek en son isteyeceği şeydir. El -Kaide, El-Nusra, IŞİD vb.leri; hiç sebep yok. Türkiye’den destek alırken ayaklarına kurşun sıkarlar mı? PYD; anlamsız. Türkiye’yi üzerine çekerek sağladığı avantajı neden kaybetsin. TSK; savaşı en az asker ister. Çünkü en çok o zarar görür. Geriye ne kalıyor? ABD ekürisi; Gül, RTE, Davutoğlu, Fidan. Konuşulanlar da onu gösteriyor zaten.

Seçim Genel durum değişmedi. %45 soygunu, vurgunu, ekonominin kötüye gidişini, yasakları, baskıyı, ölümleri, hatta ülkenin bölünüşünü

koslovakya’yı kuran kadroda devrimciydi ve Çeklerle-Slovakları birleştirmişti. Fakat batının kışkırtmasıyla bizzat kurucu parti bir gece de ülkeyi böldü. Bulgaristan’da devrimci önder Dimitrov daha 2. Dünya Savaşı’ndan beri hep birleşmeyi savunmuş ve ‘Birleşik Cephe’yi kurmuştu. Sovyet emperyaliziminin baskısıyla Dimitrov’u etkisiz hale getirenler ve kadroları imha edenler de yine kurucu partinin içinden çıkmıştı. Sonuç Bulgaristan’da kralın yeniden iktidara gelmesi oldu. Bu acı gerçekler ışığında başlığa geri dönelim ve seçim arifesinde soralım: Mustafa Kemal’in fikirlerinde birleşip Cumhuriyeti mi koruyacağız, Altı Ok’un yanına bölücülerin amblemine benzeyen ağaç amblemini koyup, Fethullah Hoca’ya laf söyletmeyen, ben daha iyi açılım yaparım diyen YCHP’yi mi koruyacağız? Oyları mı bölüyoruz yoksa Türkiye’nin bölünmesini engellemek için Atatürk’te mi birleşmeye çağırıyoruz?

Naci BEŞTEPE nacibestepe72@gmail.com görmüyor, duymuyor veya umursamıyor. Söylenene inanmak kolayına geliyor. Kıllar kökleşiyor, kemikleşiyor. “Çalıyor ama başı secdeye varıyor” veya, “Çalıyor ama çalışıyor, bize de veriyor” söylemleri geçerli görülüyor. Demokrasi susuz kalmış ülkemde. Eğitim-kültür öz suyu eksik. Değer yargıları yerle bir olmuş. Ulus bilinci sürünüyor. Güç birliğine yanaşmayan, kimliklerini inkar eden CHP ve MHP kaybetti ama bahaneleri hazırdır mutlaka. Bu kaybın hesabını seçmenleri, üyeleri sormalıdır.

Fedailer İP, halkın beğenisini kazandı ama oylarını alamadı. Vatanımız ve milletimiz sağ olsun. Fedailerin, yurtseverlerin derdi oy değildir. Halkı aydınlatmaya,

uyarmaya, haklarını aramak ve haksızlığa karşı koymak için ayağa kaldırmaya devam edecektir. Günü geldiğinde oy da olur. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ Ölçü Deniz Baykal’a ait kasetlerin piyasaya sürülmesini istediği açıklanınca RTE,”O ahlaksızlığı yapacak kadar ahlaksız değiliz” dedi. Peki ne kadar?... Nesin’lik AKP %45 oy aldı. %15 kaybı var... Bilal Balkon’a Bilal de çıktı. Mesaj; Hem soyarız, hem OY’arız...


2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

Hazırlayan: Osman ERBİL

Türbanı savunan Pavey’e ‘laiklik’ ödülü DOĞAN KEMANCI/ LONDRA

İ

ngiltere’de “Yılın laik kişisi” ödülü bu yıl CHP’nin liberal milletvekillerinden Şafak Pavey’e verildi. Pavey, TBMM’de CHP adına türban özgürlüğünü savunmuştu. CHP Milletvekili Şafak Pavey’e İngiltere’nin başkenti Londra’da, Cumartesi akşamı yapılan bir toplantıda “Yılın laik kişisi” ödülü olan “İrwin Ödülü” verildi. Ödülünü İngiltere’nin “Gölge Dışişleri Bakanı” olarak bilinen Kerry McCarthy’den alan Pavey’e ayrıca, 5 bin Sterlin ödül de takdim edildi. İngiltere’deki Ulusal Laik Topluluk adlı sivil toplum örgütünün başkanı Terry Sanderson törende yaptığı

konuşmada Şafak Pavey’in ödülünü alır almaz seçimlere yetişmek için Türkiye’ye döndüğünü ve bu seçimlerin Türkiye için çok önemli olduğunu söyledi.

Türbanı savunmuştu CHP Milletvekili Şafak Pavey, türbanı savunan çizgisiyle biliniyor. AKP, türbanı kamuda serbest bırakan kanun taslağı Genel Kurul’a getirdiğinde Muharrem İnce ile birlikte CHP adına konuşmuş ve türbanın kamuda serbest olmasınının “özgürlük” olduğunu savunmuştu.

tralyalı ‘insan hakları savunucusu’ Peter Tatchell’a verilmişti. Tatchel, Amerika’nın Afganistan işgalini devam ettirmesini savunmuş ve ABD’li askerlerin ülkeden çıkmaları konusunda “Amerika Afganistan’dan çekilmeli ama şimdi değil. Oraya laikliği yerleştirdikten sonra” demişti.

Bu zulmü bitirmek için tüketimden gelen gücümüzü kullanmalıyız!

Önceki ödül işgali savunana Aynı ödül 2012 senesinde Avus-

‘CEMAAT’E YAKIN POLİSLER SORUŞTURMALARLA AÇIĞA ALINACAK‘

EMNİYET’TE

bin kişiye operasyon

Muharrem Muharrem Durmaz MuharremDurmaz Durmaz

Başta Ramazan Akyürek olmak üzere Cemaat’e yakın polisler hakkında ‘kanunsuz dinleme, kayıtların silinmesi’ gibi suçlamalarla soruşturma açıldığı ve müfettişlerin görevlendirildiği iddia edildi

E

mniyet Genel Müdürlüğü’nde, Cemaat’le irtibatlı bin kişinin açığa alınacağı belirtildi. Zaman gazetesinin haberine göre, İçişleri Bakanlığı tarafından onaylandıktan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanlığı’na iletilen isimleri açığa alma işlemi birkaç hafta içerisinde kademeli olarak hayata geçirilecek. Habere göre, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın talimatıyla, daha önce açığa alınan Ramazan Akyürek, Muhar-

rem Durmaz, Hami Güney ve Zeki Güven’le birlikte çalışan aralarında emniyet müdürü, amir ve polis memurlarının bulunduğu yaklaşık bin kişilik bir liste oluşturuldu. Bu kişiler döneminde yapılan soruşturmalarla ilgili kapsamlı incelemeler yapıldı ve belirlenen kişiler hakkında, “usulsüz dinleme, bazı verilerin kaçırılması, silinmesi, görevi kötüye kullanmak ve yasa dışı veri elde etmek ve servis etmek” suçlamalarıyla raporlar hazırlandı. Ardından hazırlanan ra-

por, beş kişilik kurula sunuldu. Kurul da yaptığı incelemelerin ardından belirlenen şahısların bir an önce açığa alınması yönünde değerlendirme sundu. Belirlenen şahıslar hakkında öncelikli olarak EGM ve İçişleri Bakanlığı tarafından idari soruşturma açıldı. Soruşturmaların takibi için de Teftiş Kurulu Başkanlığı’nda görevli iki müfettişin yanı sıra İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı’nda görevli iki mülkiye müfettişi görevlendirildi.

Başbakanlık, Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’na ait atama kararları dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, Başbakanlık Başmüfettişliği’ne Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkan Yardımcısı Harun Tuncer, Gençlik

ve Spor Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı’na Mehmet Haluk Uçkun, Maliye Bakanlığı Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu üyeliğine aynı yer Genel Müdür Yardımcısı Şeref Çolak, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişliklerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hiz-

‘Özdemir’e komployu o kurdu’ iddiası Hakkında soruşturma başlatılan isimlerden eski Emniyet Müdürü Zeki Güven’in, Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabın- Zeki Güven da, Cemaat’in Emniyet imamı Kozanlı Ömer kod adlı Osman Hilmi Özdil ile ilişkili olduğunu bilgisi yer almıştı. Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’in, tutuklanmadan birkaç gün önce İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Zeki Güven’i görevden alması dikkat çekmişti.

Akyürek, ‘Fethullah’ sicilli

Bürokrasinin tepesinde de görevden almalar devam ediyor metleri Genel Müdürü Abdulkadir Kaya ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanı Ahmet Tüzemen atanırken, Gençlik ve Spor Bakanlığı Personel Dairesi Başkanı İsmail Oral başka bir göreve atanmak üzere görevden alındı. AYDINLIK / ANKARA

Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, 2008 yılında ortaya çıkan ve Emnniyet Genel Müdüdü Necati Altuntaş’ın hazırlattığı “Fethulahçı polisler” raporunda ilk sırada yer alan isimdi. Akyürek, ayrıca dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır’ın siciline “Fethullahçıdır” notu düşülen emniyet müdürüydü.

Kesep’in faturası Türkiye’ye çıkıyor Amerikan Ermenileri Komitesi Suriye’de yaşanan gelişmelerle ilgili Türkiye’yi suçladı ve ABD Senatosu’na başvurdu. Suriye’nin Kesep ilçesine teröristlerin saldırıları sonrasında Suriye ordusunun harekete geçmesiyle yaşanan çatışmalar artıyor. Bölgede yaşayan Ermeniler, teröristlerden kaçarak bölge ülkelere ve illere sığınmaya başladı. Son gelişmelere göre, 2 bin Ermeninin Kesep’ten ayrıldığı belirtildi. Ermenilerin göç etmesi, Amerika’daki Ermeni Lobisi’ni harekete geçirdi. Ermeni Lobisi, 2 bin Ermeninin göç etmesi ile ilgili Türkiye hakkında soruşturma başlatılmasını istedi. Ermeni Lobisi, teröristler tarafından 21 Mart günü Ermeni nüfusun yoğun yaşadığı Kesep bölgesine yönelen saldırıları, Türkiye’nin üzerine yıkmaya çalışıyor. Amerikan Ermenileri Komitesi 2 bin Ermeninin teröristlerin saldırıdan kaçtığını ve bun-

Okan Üniversitesi’nde zam protestosu BAŞAK KAHVECİ

dan da Türkiye’nin sorumlu olduğunu iddia etti. Türkiye hakkında soruşturma başlatılması için ABD Temsilciler Meclisi ve Senato’ya başvuran Amerikan Ermenileri Komitesi, Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını istiyor. ABD Senatosu Dışi İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör Robert Menendez de Ermenilere yönelik saldırıları şiddetle kınadığını açıkladı.

Okan Üniversitesi’nde öğrenciler eğitim, ulaşım ve yemek fiyatlarının düşürülmesini protesto ettiler. Üniversitenin Akfırat Kampüsü’de toplanan öğrenciler dışarı çıkarak “Okan uyuma öğrencine sahip çık”, “Müşteri değil öğrenciyiz” sloganlarını attı. Okan Üniversitesi kampüsü önüne çıkarak eylem yapan grup burada bir basın açıkalamsı yaptı. Öğrenciler adına konuşan Cüneyt

Mustafa MUTLU mustafamutlu@aydinlikgazete.com

Şafak Pavey

Ramazan Akyürek

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Tekin şunları söyledi: “Biz üniversitedeki eğitim, ulaşım ve yemek fiyatlarının düşürülmesini talep ediyoruz. 2014-2015 Eğitim-Öğretim yılı içinde eğitim ücretine yapılan yüzde 12 oranında bir zam olduğunu öğrendik. Diğer üniversiterinde bu oran yüzde 5 buçuk olarak gerçekleşti. Biz de aynı oranın yapılmasını istiyoruz.” Eylemde ayrıca yemek ve ulaşım hizmetlerinin fiyatlarının diğer vakıf üniversitelerine oranla çok yüksek olduğu belirtildi.

A

y, hepiniz ne kadar da hassasmışsınız canım! Nasıl olur da bu halk göz göre göre oyunu AKP’ye verirmiş? Bunun adına “katiline âşık olmak” denirmiş... Böyle bir ülkede yaşamak artık olanaksız hale gelmiş... Bu iktidarın değişeceğine olan inancınız kalmamış! Zaten herkes layık olduğu iktidar tarafından yönetilirmiş... Bir sürü laf, laf, laf! Sözüm sana; seçim yenilgisi şokunu üzerinden atamayan, üzgün, yılgın saf vatandaş: Hemen aklını başına topla, kendine gel! Yoksa senin bu yılgınlığından, bezginliğinden öyle bir yararlanırlar ki; işte o zaman gerçekten kaçacak delik ararsın... Gün, ağlayıp sızlanma günü değil... Pes edip, kaçıp gitme günü, hiç değil! Gün, direnme günü! Pasif ama kararlı bir direnişin tam zamanı artık! Sokaklara çıkmak, bağırmak çağırmak, öfkelenmek, sinirlenmek yok bu direnişte... Öğren artık iyi niyetli arkadaş; seçimle gelir bunlar... Ama asla seçimle gönderemezsin! Çünkü demokrasi, insanlığının ve yurttaşlığının bilincinde olan insanların çoğunlukta olduğu ülkeler için ideal bir sistemdir. Bizim gibi okuyup yazmayı bilene ve dört işlemden ikisini güç bela yapana “aydın” denilen ülkelerde demokrasi, sadece zorbalara hizmet eder! “Peki; biz ne yapacağız o zaman?” diyorsan... İşte; doğru soruyu buldun nihayet! Demokrasicilik oyununun adaletten ve çağdaşlıktan uzaklaştığı, diktatörlüklerin aracı haline getirildiği toplumlarda, aklını çalıştıracaksın... Sosyalizm, emekçilerin

üretimden gelen güçlerini kullanmaları esasına dayanır... Günümüz toplumu ise üretim değil; tüketim toplumu... O zaman biz de tüketimden gelen gücümüzü kullanacağız! Eğer üreten bizsek, vergi veren, bu toplumu ayakta tutan, artı değer yaratan, aklını çalıştıran ve tüm bunlara karşın kendini ifade edemeyen, ezilen, itilen, kakılan yine bizsek... O zaman tüketimi durdurmayı deneyeceğiz bir kez olsun! Evet; tüketmeyeceğiz. Tüketimi en aza indireceğiz bir süreliğine... Birileri gibi evdeki paraları sıfırlama olanağımız olmasa bile alışveriş, eğlence, gezi harcamalarını sıfırlayacağız... Yeme, içme, barınma ve giyinme harcamalarını kısabildiğimiz kadar kısacağız. Gerekiyorsa arabaya binmeyip yürüyeceğiz... Bu zalim değirmenin, bizim taşıdığımız sularla, yine bizi öğütmesine böyle tepki göstereceğiz. Değerimizi anlayacakları güne kadar... Heceleyerek söylüyorum: TÜ-KET-ME-YE-CE-ĞİZ! Bu kampanyaya da iktidarın emir kulu olan işadamlarının şirketlerini boykot ederek başlayacağız. Bu zulme seyirci kalan firmalardan tek kuruşluk alışveriş yapmayacağız, gazetelerini almayacağız, sularını içmeyeceğiz, kredi kartlarını iptal edeceğiz, bankalarındaki paralarımızı çekeceğiz... Hatta bırakın özel arabalarımızı, toplutaşıma araçlarına bile binmeyip yürüyeceğiz! Bizi umursamadılar; çocuklarımızı öldürüp geçtiler... Paramızın önünde kul olacaklarına adım gibi eminim!

GÜNÜN SORUSU Seçim sonuçları ortada; ne ilginçtir ki üç parti de yenilgiyi kabul etmiyor! Tablo açık: Berkin’i vuranlar, ayakkabı kutularına para dolduranlar, baskın yapılacağından kuşkulanınca evdeki paraları sıfırlayanlar kazandı. Bu yüzden, bugüne kadar izlediğimiz mücadele yöntemlerini yetersiz buluyorum ve yeni bir kampanya başlatıyorum: TÜKETMİYORUZ! Sorum size: Var mısınız?

TÜKETMİYORUM, ÇÜNKÜ... Haydi; tam sırası: Sandıktaki gücümüzü küçümseyenlere, anlayacakları dilden yanıt verelim! Ben internette https://www.facebook.com/pages/ T%C3%BCketmiyoruz/22802643 7387698 adresinde “Tüketmiyoruz” diye bir sayfa açtım... Sayfa anında büyük ilgi gördü ve bir günde binden fazla katılımcısı oldu... İster bu sayfadan, ister kendi sayfalarınızdan bu kampanyanın yangınlaşmasını sağlayın. Yaptırabiliyorsanız; küçük el ilanları, broşürler, afişler, çıkartmalar yaptırıp; duraklara, araçlara, apartmanlara... Yani bırakabildiğiniz her yere bırakın! Dinci ve bölücü şirketlerle bu baskı düzenine hizmet eden firmaların ürünlerini almayın, hizmetlerine para ödemeyin... Bu kampanyayı eşinize, dostunuza, arkadaşlarınıza ve ulaşabildiğiniz herkese duyurmaya çalışın.

Kısacası: Onurlu bir insan olduğum için TÜKETMİYORUM! Berkin’in ve Haziran direnişi şehitlerinin katilleri bulunmadığı için TÜKETMİYORUM! Ülkem bölünmeye götürüldüğü için TÜKETMİYORUM! Birilerinin ayakkabı kutularının daha fazla dolmasına katkıda bulunmamak için TÜKETMİYORUM! Yargı, iktidar tarafından ele geçirildiği için TÜKETMİYORUM! Bu ülkede nefes bile alamaz hale geldiğim için TÜKETMİYORUM! Bizi bugüne kadar bir “tüketim makinesi”ne dönüştürenleri protesto etmek için TÜKETMİYORUM! Bu iktidardan kurtulacağım güne kadar TÜKETMİYORUM! Bu ülkeye sevdalı ve mücadele etmekten yorulmuş herkesi, bu pasif direnişe katılmaya davet ediyorum!

GÜNÜN İSYANI! İsyanım, yeni kampanya önerisini daha okur okumaz, “Tutmaz” diye burun kıvıran bezgin okurlara: Tutup tutmaması senin elinde... Önce bir dene! Bu tiranların şirketlerine para kazandırma... Kamu arazisi yağmalanarak yapılan o evleri alma... Yüzde 60’ı vergiden oluşan otomobillere binme... İktidar yalakası işadamlarının sahibi olduğu mağazalardan giyineceğine, pazardan giyin! Yeter ki yenilgiyi kabullenip, 1.80 uzanma! Kısacası... Hadi beyim; yılmak yok... Unutma ki her yıkım, yeni bir başlangıç için fırsattır!


Hazırlayan: Gökçen BEYAZ

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

ANKARA İmsak 04:57 Güneş 06:25 Öğle 12:59 İkindi 16:31 Akşam 19:22 Yatsı 20:42 HAVA DURUMU

Ankara: 3/17

b

İstanbul: 7/16

b

İzmir: 11/24

ÇIRNIK

Türker

ERTÜRK

b

Antalya: 11/21

İSTANBUL İmsak 05:10 Güneş 06:40 Öğle 13:15 İkindi 16:47 Akşam 19:38 Yatsı 21:00

b

Adana: 7/23

b

Diyarbakır: 0/18

b

Erzurum: -9/3

b

Sivas: 0/11

b

İZMİR İmsak 05:23 Güneş 06:49 Öğle 13:22 İkindi 16:54 Akşam 19:44 Yatsı 21:02

Tunceli: 2/13

b

Trabzon: 7/15

b

Zonguldak: 8/14

Öncü Kadın’ın davetiyle İTÜ’deki panele katılan Şanghay Kadın Kan değişikliği gerekli Federasyonu üyeleri Çin’deki kadın ve çocuk haklarını anlattı

S

Erdoğan siyaseten bitmiştir! Erdoğan, seçimlerden kendisinin bile beklemediği kadar sayısal başarı ile çıktı. Bu başarının en önemli nedeni, halkın özgür iradesinin tecelli etmesinin bir şekilde önüne geçilmesiydi. Baskı, korkutma, sosyal medyayı da kapsayacak şekilde çok ağır sansür, seçimler öncesi çıkar ve avanta dağıtarak şike yapmak ve seçimler sırasında hileye başvurmak yöntemlerden yalnızca bazılarıydı! Seçimlerden çıkan diğer önemli bir netice de Türkiye genelinde eğitim ve öğretim seviyesi arttıkça AKP’ye oy verenlerin oranında radikal bir şekilde düşme olduğuydu. Diğer bir ifade ile AKP’nin oy oranını artırmak için cehaleti daha fazla artırmak gerekmektedir. Seçim sonucu ne olursa olsun artık Erdoğan siyasetten bitmiştir. Bu sonuçlar, onun siyasi yaşamını bir süre daha öteler ama nihai sonucu asla değiştiremez. Direndikçe sadece kendisinin ve ülkemizin başına gelecek felaketin şiddetini artırır o kadar! Erdoğan’ın elde ettiği bu başarıda diğer önemli bir etken, halkın önüne umut olarak kuvvetli bir alternatifin konamamasıdır. Çoktan seçmeli sınavlarda da böyledir. Size sunulan seçeneklerden emin olamaz iseniz yukarıda en fazla işaret ettiklerinizden birini, yani istikrarı seçersiniz. Erdoğan’a bu başarıyı yaşatan diğer bir olgu da YCHP’dir. Yani CHP’yi dönüştürme ve başkalaştırma projesinin iflasıdır. Seçimler öncesinde verdiğim konferanslarda sorardım, “Seçimlerde kime oy vereceğinize emin misiniz?” diye. Beni dinlemeye gelenlerin yüzde 75’i CHP seçmeni olmasına rağmen sadece bir veya iki parmak kaldırıldığını görürdüm. Bunun anlamı CHP seçmeni bile partilerinin politikaları ile hal ve gidişinden memnun değildi.

Irkçılığa dayalı Atatürk milliyetçiliği! “Statükocu ve ırkçılığa dayalı Atatürk milliyetçiliğine son vermek ve kardeş halkların özgürce yaşadığı bir Türkiye için CHP”; bu sözler hakkında CIA ajanı iddiaları da bulunan Sezgin Tanrıkulu’na ait. Sıradan birisi değil, CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı. CHP milletvekillerinden öğrendiğime göre, eşbaşkan muamelesi görüyor. YCHP için bu bir seçim bir hezimettir. Özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir’de AKP kazanmasın diye CHP adaylarına oy veren MHP seçmenlerini de düşünürseniz; oyları bırakın artmayı, düşmüştür. Konjonktür bu kadar avantaj sunmasına rağmen Ana Muhalefet Partisi olduğu halde oylarını düşüren sanırım dünyada ilk örnektir. Atatürk düşmanlarının, bölücülerin, etnik milliyetçilerin, kurucu ideolojimize düşmanlık edenlerin, liboşların, II. Cumhuriyetçilerin, Altı Ok’un modasının geçtiğini söyleyenlerin, cemaatçilerin, hırsız ve uğursuz takımının partiye monte edilmesinin sonuçlarıdır bunlar. Ne yazık ki seçimler öncesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve onun üzerinden Türkiye Cumhuriyeti’ne kumpas kuran çetenin bir numaralı tetikçisi olan F Tipi Örgüt ile işbirliğine girilmiş ama beklenen netice alınamamıştır. Bunun bir faturası olmalıdır! Kemal Kılıçdaroğlu temiz bir siyasetçidir ve dürüsttür ama kitleleri ikna edebilecek, peşinde sürükleyebilecek, umut verebilecek ve çok zor bir dönemden geçen ülkemizi esenliğe çıkarabilecek bir lider görüntüsü vermemiştir, verememiştir. CHP’de ivedi olarak kan değişikliğine ihtiyaç vardır. Hem CHP için hem de ülkemiz için bu farzdır. Aksi yolda direnmek ve mücadele vermek hainliktir. Saygılar sunarım.

Bursa: 5/18

h

Konya: 3/17

b

Çin’in kadın öncüleri İstanbul’da

erturkturker@gmail.com

andık, demokrasinin olmazsa olmazlarından biridir ama sandığın var olması ve halkın önüne konuyor olması demokrasi demek değildir. Faşist yönetimler de halkın önüne sandık koyarlar ve her seferinde daha da yüksek oy alarak bunu meşruiyetlerinin kaynağı sayarlar. Durum böyle olmasına rağmen bunu bilmeyen, anlamayan ve içselleştirmeyen bir Başbakan’ın yönetiminde geçen Pazar günü yerel seçimleri yaşadık. Seçimlerden sonra kendisi açısından gelenek haline getirdiği şekliyle, geniş ailesiyle birlikte balkon konuşması yaptı. Bu tür balkon konuşmaları demokratik ülkelerde seçimle gelen ve giden liderler tarafından asla yapılmaz ve yapılamaz. Bu sahneleri ancak ve ancak faşist yönetimlerde, diktatörlük altında bulunan ülkelerde ve monarşiyle idare edilen topraklarda görebilirsiniz. Erdoğan bu konuşmasında “Suriye ile savaş halindeyiz” dedi. Türkiye’nin Suriye ile herhangi bir alıp veremediği yoktur. Suriye’nin bölünmesinin, bu ülkede istikrarın bozuk olmasının ve yönetimin devrilmesinin ülkemize yönelik herhangi bir faydası olmadığı gibi, Türkiye’nin yaşamsal çıkarlarına zarar vermektedir. Savaş halindeyiz ama Suriye ile değil. Gerçek savaş Aydınlanma Devrimlerini içselleştirmiş Türkiye ile Erdoğan’ın temsil ettiği Ortaçağ karanlığı arasındadır. Yerel seçimler adeta genel seçim havasında yapıldı. Erdoğan 17 Aralık’ta başlayan ve daha sonra kepazeliklerin ortaya döküldüğü “Rüşvet ve Yolsuzluk” iddialarına karşı bu seçimi bir aklanma yeri olarak gördü. Erdoğan değil yüzde 43,23 yüzde 70 bile alsa temize çıkamaz. Aklanabileceği tek yer mahkemedir ama devletin gücünü kullanarak buradan kaçmıştır. Çünkü verebileceği bir hesabı yoktur.

b

Li Shanguo

Dilek Gözütok

Tian Xiong

Ş

anghay Kadın Federasyonu’ndan 6 kişilik heyet Öncü Kadın’ın davetiyle İstanbul’a geldi. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maçka yerleşkesinde Pazartesi günü yapılan panelde, Türkiye ve Çin’deki kadın ve çocuk hakları konuları konusunda bilgiler verildi.

Tek çocuk sınırlaması tarih oluyor Şanghay Kadın ve Çocuk İşleri Komitesi üyesi Tian Xiong ve Şanghay Sağlık ve Aile Planlaması Komitesi Başkanı Li Shanguo’nun konuşmacı olarak katıldığı panelde, anne çocuk

sağlığı, eğitim durumu, kadına şiddet ve çocuk sınırlaması konuları konuşuldu. Çin’de ailelere tek çocuk sınırlaması getiren yasayla ilgili olarak konuşan Li Shanguo, kısıtlamanın tüm ülkede uygulanmadığın söyledi. Shanguo “Dünya nüfusunun dörtte biri Çin’de yaşıyor. Özellikle kırsalda doğum hızı çok yüksek. Kısıtlama getirilmeseydi her yıl Avustralya dolusu kadar çocuk doğmuş olacaktı. Hükümet politikası olarak ailelere bir çocuk sınırlaması getirildi. Ancak tüm ülke genelinde uygulanmıyor. Azınlıklar için geçerli değil. Kırsalda da

iki veya daha fazla çocuk sahibi olabiliyorlar. Evlenmekte olan çiftlerin ailelerinde tek çocuk olması durumunda iki çocuğa izin verilmekte. Devletin bu konudaki politikaları gözden geçirilmekte” diye konuştu.

Şiddete uğrayan kadınlara destek Aile içi şiddetin önlenmesi için de çalışmalar yaptıklarını söyleyen Tian Xiong, şiddet nedeniyle kurumlarına başvuran kadınların oranının yüzde 5’e gerilediğini söyledi. Xiong, “Şiddete maruz kalan kadınların sessiz kalmasını istemiyoruz ve bunun bir çözüm

Kıymet Peker

VAN’DA 3.5

büyüklüğünde

DEPREM

Van’da Richter ölçeğine göre 3.5 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgiye göre, dün saat 15.39’da merkez üssü Van Gölü olan 3,5 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Yerin 5 kilometre derinliğindeki deprem, herhangi bir hasara ve can kaybına yol açmadı.

birlikte çevrede toplananlar, İdare Mahkemesi’nde arsaya imar izninin iptali için dava açıldığını, bunun beklenmesi gerektiğini savundu. Arsanın 18 yıldır park olarak kullanıldığını belirten Kıymet Peker, “Biz gelip burada nefes alıyoruz. Çocuklara bu oyun yeri kalsın. Gelip dolaşsınlar, salıncakta sallansınlar. Biz böyle istiyoruz. Buranın park kalması için Yasin adadım” diye konuştu.

Belediye Başkanı söz verdi Seçimi kazanan, ancak görevi henüz teslim almayan Edirne Belediye Başkanı CHP’li Recep

Gürkan da olay yerine giderek bir süre Kıymet Peker’le oturdu. Başkan Gürkan, yeşil alanları ranta kurban etmeyeceklerinin sözünü veren Başkan Gürkan, “Biz kimsenin hukukuna karşı değiliz ama yeşil alanları da ranta kurban etmeyeceğiz. Merak etmeyin, belediye başkanı olduğum sürece hiçbir park yıkılamayacak” dedi. Edirne Belediyesi yetkilileri, söz konusu arsanın imar planında belediye hizmet alanı olduğunu ancak 1996 yılından beri kamulaştırılmaması üzerine mülk sahibinin kendilerine başvurarak imar izni istediğini söyledi.

En çok dolaşım sistemi hastalıkları öldürüyor Dolaşım sistemi hastalıkları, Türkiye’de ölüm nedenlerinin en başında yer alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) araştırması, 2013 yılında ölümlerin yüzde 39,8’inin dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklandığını ortaya çıkardı. TÜİK’in araştırmasına göre, ölüm nedenleri arasında dolaşım sistemi kaynaklı hastalıkları; yüzde 21,3’le tümörler, yüzde 9,8’le solunum sistemi hastalıkları, yüzde 5,6’yla endokrin, beslenme ve metabolizma hastalıkları, yüzde 5,5’la dışsal yaralanma nedenleri ve zehirlenmeler, yüzde 4,1’le sinir sistemi ve duyu organlarıyla ilgili hastalıklar takip etti.

Kadın ve çocuk sağlığı devlet güvencesi altında Şanghay’da büyük devlet hastanelerinin yanı sıra 90 da doğumevi bulunuyor. Kadınlar do-

Panelde Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Dilek Gözütok ve Doç. Dr. Müge Artar da ülkemizdeki kadın ve çocuk sorunları hakkında bilgi verdi. Türkiye’de kadın erkek eşitsizliğinin her alana yayılmış olduğunu söyleyen Gözütok, kadınların işgücü, siyasal yaşama katılım ve malvarlığına sahip olma konusunda erkeklerden geride kaldığını söyledi. Türkiye’deki çocuk sorunlarına değinen Artar ise “Yoksulluk, yetersiz beslenme ve çocuk işçiliği en büyük problemlerimiz arasında. Çocuklara yönelik projelerin artırılması gerekli. Eğitim sistemimizde de açıklar var. 4+4+4 sistemi ile 5 yaşında, okul olgunluğuna erişmemiş çocuklar okula gönderilmeye başlandı. Aile ekonomik sıkıntı yaşıyorsa bu oran daha da artıyor” diye konuştu. ğum sürecine kadar maddi destek alırken çocuklara da sağlık ve eğitim alanında kolaylıklar sunuluyor. 6 yaşına kadar çocuk bakımını devletin üstlendiğini söyleyen Li Shanguo, “Çocuk 3 yaşına girdiği zaman kreşe verme zorunluluğu var ve Kadın Kolları olarak sağlığı dahil her şeyle ilgileniyoruz. İlkokuldan ortaokula kadar da sağlık problemi olunca yardımcı oluyoruz. Çocuklarda işitme kaybı olduğunda işitme cihazını devlet veriyor. Genetik hastalıkların tedavisinde de devlet yardımcı oluyor. Engelli çocukların eğitim, sağlık ihtiyaçlarıyla ilgileniyoruz” diyerek çalışmalarını anlattı.

Ankara Barosu 3 yılda 25 bin kadına el uzattı

Kıymet teyze kepçeyi böyle durdurdu

Edirne’de park alanının imara açılmasına engel olmak isteyen 75 yaşındaki Kıymet teyze kepçenin önüne oturarak çalışmaları durdurdu. Edirne 1. Murat Mahallesi’nde yıllardan beri park ve çocukların oyun alanı olarak kullanılan arsaya inşaat yapmak için kepçe geldiğini gören halk tepki gösterdi. Yeşil alanın betonlaşmasına engel olmak isteyen 75 yaşındaki Kıymet Peker de gelen kepçenin önüne oturdu. Kazı yapmaya gelen işçiler ise inşaat için belediyeden ruhsat alındığını ve çalışmaya başlayacaklarını söyledi. Kıymet teyzeyle

olmadığını söylüyoruz. Televizyon reklamı ve kamu spotlarıyla da bu düşüncelerimizi ifade ettik. Kadın sığınmaevlerinde şiddete uğrayan kadınlara da destek oluyoruz. Çalıştığımız kurumda kadınlar şiddetle ilgili başvurduklarında avukatlarımız yardımcı olmaktalar. Şiddet, yasaklanması gereken bir sorun. Hükümet ve polislerin bu sorunu ortaklaşa çalışarak çözmesi gerekir” dedi.

‘Çocuklara yönelik proje geliştirilmeli’

TÜİK’in “Ölüm Nedeni İstatistikleri-2013” başlıklı çalışmasına göre, dolaşım sistemi kaynaklı ölümler en çok kadınlarda, tümör kaynaklı ölümler ise en çok erkeklerde görülüyor. Dolaşım sistemi nedeniyle yaşanan ölümler en fazla 75-84 yaş grubunda görülürken, tümör kaynaklı olanlar 65-74 yaş grubunda daha sık görülüyor. TÜİK’in verileri arasında dikkat çeken bir diğer başlık ise tümörler nedeniyle ölümlerin en yüksek görüldüğü iller sıralaması oldu. Buna göre, tümör nedeniyle yaşanan ölümler sırasıyla en çok İstanbul, Kocaeli, İzmir, Rize ve Tekirdağ’da yaşanıyor.

Ankara Barosu’nun şiddet mağduru kadın ve çocuklara destek olmak amacıyla başlattığı Gelincik Projesi üçüncü yılını geride bıraktı. Bu süre içerisinde “Alo Gelincik Hattı”nı, 25 bin mağdur aradı. Ankara Barosu tarafından 2011 yılında başlatılan “Gelincik Projesi”, şiddete maruz kalan kadın ve çocuklara yardımcı oldu. 7 gün 24 saat hizmet veren 444 43 06 numaralı Alo Gelincik Hattı’nı 3 yılda 25 bin kadın ve çocuk arayarak yardım istedi. 2

bin 418 kadın da Gelincik Merkezi’ne başvurdu. Gelincik Merkezi bu kadınlara avukat atadı, 520 kadını sığınmaevine yerleştirdi. Merkez, 15 kadının eğitim giderlerini üstlenirken, 210 kadına ise psikolojik destek sağladı. Türkiye’de kadına ve çocuğa yönelik şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çeken Ankara Barosu Başkanı Av. Sema Aksoy ise, Gelincik Projesi’nin bir sosyal sorumluluk mücadelesi olduğunu söyledi. AYDINLIK / ANKARA

‘Uyuşturucu öldürüyor devlet seyrediyor’

Bursa’nın Yıldırım ilçesi millet Mahallesi’nde yaşayan 21 yaşındaki Abdülsamet Bulut geçen hafta dere kenarında ölü olarak bulundu. Üzerinden uyuşturucu kullanımında yararlanılan huni ve uyuşturucu madde kalıntıları çıkan Bulut’un arkadaşları ve mahalle halkı sokaklarda uyuşturucu satışlarının yaygınlaştığını belirterek eylem yaptı. Uyuşturucu satışına karşı önlem alınmasını isteyen yurttaşlar Bursa-İstanbul-Ankara yakın doğu çevre yolu üzerindeki Millet Mahallesi trafik ışıklarında toplandı. Grup adına konuşan Recep Aslan, “Askerden yeni gelen arkadaşımız, niye ölüyor? Polis birazdan yolu kapattığımız için bizi dağıtacak.

Gidip, uyuşturucu satılan mahalleri dağıtsınlar” dedi.

‘Satıcılara dokulunmuyor’ Emrah Şafak ise, “Gençler ölüyor. Niye önlem alınmıyor. Henüz 10-15 yaşlarındaki çocuklara 5 liraya uyuşturucu satıyorlar. İnsan ömrü 5 lira kadar ucuz olmasın. Bursa’da bonzaiden kaç kişinin öldüğü belli değil. İçen kişileri yakalıyorlar, satanlara dokunulmuyor. Buna birilerinin ‘dur’ demesini bekliyoruz” ifadesini kullandı. Açıklamaların ardından mahalleli gençler, “Devlet uyuma gençlere sahip çık”, “Gençler ölmesin”, “Uyuştucuya hayır” sloganları atarak bir süre yolu trafiğe kapattı.


2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

DOLAR

Salı 2.1438 Pazartesi 2.1488

Hazırlayan: Recep ERÇİN

EURO

Salı 2.9581 Pazartesi 2.9665

BORSA

Salı 70.847 Pazartesi 69.398

ALTIN

FAİZ

Salı 599 TL Pazartesi 610 TL

(Cumh.)

Salı % 10.57 Cuma % 10.81

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

PETROL

Salı $ 107.14 Cuma $ 108.16

(Brent)

Elektriğe ‘öncü zam’

Doç. Dr. Melih

BAŞ

ismeba56@yandex.com

Kütüphaneciler haftası ve ekonomi

TETAŞ’ın dağıtım şirketlerine sattığı elektriğe yüzde 6.1 oranında zam yapıldı. ESM Samsun Başkanı Müşfik Veysel Erdoğan, bu zammın ilerleyen dönemde faturalara daha yüksek oranlarda yansıyacağını kaydetti

5

ANKARA / AYDINLIK

H

Şimdilik faturalara yansımadı EPDK kararında, enerji tarifelerinde değişiklik yapılması konusunda TETAŞ’a değişiklik teklifi verme yetkisi de tanındı.

Buna göre, dağıtım ve görevli tedarik şirketleri açısından makrœkonomik göstergelerde meydana gelebilecek değişikliklerden veya sair nedenlerden dolayı TETAŞ tarafından EPDK’ya tarife değişikliği teklifinde bulunulması durumunda, EPDK tarafından yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucu alınan kurul kararı çerçevesinde tarife değişikliği yapılması yönünde karar alındı. Haberin basında “elektriğe zam yapıldı’’ şekilde yer alması üzerine açıklama yapan EPDK, elektrik tarifelerine ilişkin nihai tüketici fiyatlarında herhangi bir değişim

Turkcell dünyada 127 şirketten biri oldu

İş yapış biçiminde uluslararası standartları yakalayan Turkcell Grup, “CIPS Kurumsal Satınalma Sertifikası’’ almaya hak kazandı. 100 binden fazla kurumsal üyesi ile dünyanın en saygın ve büyük satınalma organizasyonu olan İmtiyazlı Satınalma ve Tedarik Enstitüsü (Chartered Institute of Purchasing and Supply - CIPS), 6 aylık bir inceleme süreci sonrasında Turkcell Grup Finans Satın Alma Departmanı’nı bu sertifikayı almaya değer buldu. Şirketten yapılan açıklamada, Turkcell’in “CIPS Kurumsal Satın alma Sertifikası’nı, Türkiye’de almaya hak kazanan ilk şirket olduğu belirtilirken, şu anda tüm dünyada bu sertifikaya sahip sadece 127 şirket bulunduğu kaydedildi.

Giyilebilir teknoloji için 1.3 milyon dolar ödül

Intel, giyilebilir teknolojiler alanında yenilikçiliği teşvik etmek ve bu alanda yeni deneyimler yaratılmasına destek olmak için “Make It Wearable” adlı yarışmayı başlattı. “Make It Wearable Yarışması” ile Intel, seçilecek fikirlerin sahiplerine mentorluk desteği vererek prototip oluşturmalarını sağlayacak. 2014 yılı Kasım ayına kadar sürecek olan yarışmada proje sahiplerine, sektörün tanınmış isimleriyle bağlantı kurma olanakları da tanınacağı bildirildi. Toplam nakit ödülü 1.3 milyon dolardan fazla olan “Make It Wearable” yarışmasında geliştirme kategorisinde birinci olacak projenin sahibi tam 500 bin dolar değerinde nakit ödül kazanacak.

TL banknotları DYO boyadı

T.C. Merkez Bankası’nın (MB) banknot baskısı için açtığı ihalenin simultan mürekkepleri ürün grubunun ihalesini kazanan DYO Matbaa Mürekkepleri’nin, ilk ürün teslimatlarını tamamladığı bildirildi. Şirketten yapılan açıklamada, “Dyo, ilerleyen dönemde Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vererek, Türk parasının basımında kullanılan diğer mürekkep türlerinin de üretim ve satışını gerçekleştirmeyi hedefliyor’’ denildi.

olmadığını ve elektriğe zam yapılmadığını bildirildi.

Havaların ısınması bekleniyor Dağıtım şirketlerinin satın aldığı elektriğe yapılan zammın nihayetinde tüketiciye de yansıtılacağını kaydeden Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) Samsun Şube Başkanı Müşfik Veysel Erdoğan, konuya ilişkin Aydınlık’a bilgi verdi. “Siz bir özel şirketsiniz 10 liraya aldığınız bir malı 8 liraya satamazsınız. Bu zam eninde sonunda tüketiciye de tansıtılacaktır’’ diyen Erdoğan, elektik ve doğalgaz zammı

peş peşe yapılacağı için özellikle doğalgaz kullanımının olmadığı Mayıs ayının beklendiğini kaydetti. Hükümet kanadından gelen “Nisan’da zam yok’’ açıklamasının buna işaret ettiğini kaydeden Erdoğan, “Türkiye enerjide dışa bağımlı bir politika izliyor. Dolar kuru yükselince maliyetler arttı. Elektrik üretiminin de büyük bir kısmı doğalgazdan elde ediliyor. Dolayısıyla bu zammı tedarikçi şirketler vatandaşa yansıtacaklardır. Bu zam da seçim için ertelendi. Mayıs ayında hem elektrik hem de doğalgaza ciddi oranlarda zam yapılmasını bekliyoruz’’ diye konuştu.

İhracatta ilk çeyrek artışı yetersiz kaldı bilgi veren TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracatçı birliklerinin kaydından muaf ihraç kalemleri hariç, net mal ihracatının ilk 3 aydaki birikimli artış performansının yüzde 5.8 olarak hesaplandığını açıkladı.

EKONOMİ SERVİSİ

T

ürkiye ekonomisi bu yıl artan döviz kurları, faizler ve iç talebin kısılmasına yönelik önlemler nedeniyle dış talebe odaklanmış durumda. Nitekim Türkiye’nin en önemli ticari ortaklarından Avrupa Birliği (AB) ekonomilerinde görülen ılımlı büyüme, ihracatının son aylarda artmasına neden oldu.

Firmalar kâr krizi yaşayacak

Artış yetersiz Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıkladığı Mart ayı ihracat rakamlarına göre, ihracat geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 4.3 oranında artarak 13 milyar 14 milyon dolara yükseldi. Böylece yılın ilk çeyreğindeki (Ocak, Şubat ve Mart) ihracat artışı geçen yıla göre yüzde 6.2 oranında artarak 38.6 milyar dolara çıktı. Fakat oluşan rakamlar itibarıyla 2012-2013 ve 2013-2014 dönemlerini kıyasladığımızda son üç aydaki artışın yıllık ihracatı eksiden kurtarmaya yetmediği görüldü.

Mehmet Büyükekşi

Buna göre, 2012-2013 döneminde toplam 153.5 milyar dolarlık ihracat yapılmışken bu rakam 2013-2014 döneminde yüzde 0.1 azalarak 153.4 milyar dolarda kaldı. Dün yaptığı yazılı açıklamada Mart ayına ilişkin ihracat rakamlarının detayı hakkında

Büyükekşi, üretici enflasyon oranlarının, üretenlerin ne kadar zor durumda olduğunu gösteren bir sinyal olduğunu söyleyerek, “Üretici enflasyonu Şubat ayında yıllık bazda yüzde 12.4 çıkarken, tüketici enflasyonu yüzde 7.9 oldu. Rakamlar bize zayıf talep sebebiyle tüketicilerin fiyata karşı hassasiyetinin arttığını gösterdi” diye konuştu. Bu durumun, aramalı-yatırım fiyatlarında artışa sebep olduğuna dikkat çeken Büyükekşi, ortaya çıkan büyüme ve firmaların yaşayacağı kâr krizinin önemine dikkat çekti. Büyükekşi, sadece iç pazara çalışan firmalar değil, ihracat yapan firmaların da düşük kârlarla çalışmak zorunda kalacaklarını ifade etti.

TÜSİAD VE DEİK ÇİN’İ ANLAMAK VE ÇİN İLE İŞ YAPMAK İÇİN TOPLANDI

‘Çince öğrenmek geleceğe güzel bir yatırım’ T ürk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) dün İstanbul’da “Çin’i anlamak ve Çin ile İş Yapmak’’ konulu bir konferans düzenledi. Aksa Jeneratör Sanayi A.Ş., Bank of China, Genertec ve HSBC gibi kuruluşların sponsorluğunda düzenlenen konferansın açılış konuşmalarını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, DEİK / Türk-Çin İş Konseyi Başkanı Hüsnü Özyeğin, Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Xiaosheng Gong yaptı. Recep ERÇİN

ükümet, 30 Mart’tan önce askıya aldığı zamlar için düğmeye bastı. Türkiye Elektrik Ticaret Taahhüt Anonim Şirketi (TETAŞ), dağıtım ve görevli tedarik şirketlerine sattığı elektrik enerjisinin kilovatına zam yaptı. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) kararına göre; TETAŞ tarafından, dağıtım ve görevli tedarik şirketlerine bugünden geçerli olmak üzere aktif elektrik enerjisi bedeli 16.32 kuruş yerine 17.32 krş/kWh olarak uygulanacak. Buna göre dağıtım şirketlerine satılan elektriğe yüzde 6.1 oranında zam yapılmış oldu.

GEÇİM VE TUTUM

*Serbest piyasa satış fiyatları

Muharrem Yılmaz

Yılmaz’dan gençlere yatırım tavsiyesi Çin’in TÜSİAD’ın öncelik verdiği ülkelerden biri olduğunu kaydeden TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, konuşmasında Çin’e yapacakları ziyaret hakkında bilgi verdi. “TÜSİAD Yönetim Kurulu’nun öncülüğünde, Pekin ofisimiz ve Küresel Ekonomik İlişkiler Komisyonumuz tarafından, bu yıl 2430 Mayıs tarihleri arasında Pekin, Chengdu ve Şangay’ı kapsayan bir Çin ziyareti planlanmaktadır’’ diyen Yılmaz, ziyaretin temel amaçlarını şöyle sıraladı: “Çinli muadil kuruluşlarımızla, hükümet

temsilcileriyle ve iş dünyasının temsilcileri ile ikili ilişkilerimizi güçlendirmek, yapacağımız saha ziyaretleri ile yerinde gözlem yapma fırsatı bulmak, Çin hükümeti tarafından yabancı yatırımın teşvik edildiği Çin’in batı bölgelerinin önemine dikkat çekerek oradaki iş olanaklarını değerlendirmek ve Türk iş dünyası ile bunları paylaşmaktır.’’ Konferansa ara verildiği sırada gazetecilerle sohbet eden Yılmaz, yerel seçimlere yönelik sorularımızı ‘gençler için süt ve süt ürünlerinin önemli olduğunu belirterek’ yanıtsız bıraktı. Yılmaz’a “Peki, gençlere Çince öğrenmelerini tavsiye eder misiniz?’’ diye sorduğumuzda, “Çine öğrenmek gençler için geleğe güzel bir yatırım’’ diye yanıt verdi.

‘Çince bilen elemana ihtiyaç var’ Nitekim TÜSİAD’ın Pekin Bürosu Direktörü Iraz Turhan da konferansta yaptığı sunumda, Çinliler’in Türkiye’yi çok önemsediklerini ve Türkiye’de muhatap bulduklarında bunu unutmadıklarını kaydetti. Türkiye ve Çin arasındaki en büyük sorunlardan birinin dil sorunu olduğunu kaydeden Turhan, “Çinliler proje ve ortak bulun. Bizim paramız var’ diyorlar’’ dedi.

0. Kütüphane Haftası tüm Türkiye’de kütüphanelerin bireyin ve toplumun gelişimindeki önemine vurgu yapmak amacıyla belirlenen Hayat Boyu Kütüphane temasıyla kutlanıyor. En yoğun kutlama etkinlikleri bu yıl da İstanbul’da gerçekleşiyor. Türk Kütüphaneciler Derneği (TKD) İstanbul Şubesi tarafından hazırlanan etkinlikler kapsamında konferanslar, söyleşiler, sergiler düzenlenecek. 2011 yılında başlatılan ve her yıl katılımcı kütüphane sayısı artan Geceleyin Açık Kütüphane etkinliği ise haftanın dikkat çekici etkinlikleri arasında yer alıyor. Etkinlikler için bilgiler www.istanbulkutuphaneci.org.tr adresinde yer alıyor. Kütüphane haftası izlencesinin ilginç bir etkinliği de bugün (2 Nisan): 12.30 - 13.30 arasında 81 ilde aynı anda gerçekleştirilecek olan 81 ilde kitap okuyoruz. Bu etkinlik İstanbul’da İstanbul Üniversitesi ana kapısı önünde Beyazıt’ta gerçekleştirilecek. Yıllardır kütüphaneciler tüm yurtta yoğun etkinlikler düzenleyerek kütüphanelerle ilgili farkındalık yaratmaya çabalarlar. Ancak, kütüphane bütçeleri, fiziki olanakları, ulus olarak okuma alışkanlıklarımız ve nihayet yıllar içinde yapılan atamalar ve görevlendirmelere bakıldığında en azından mesleki olarak beklenen sonuçların elde edilemediği görülebilmektedir. Türkiye’de kütüphanelerin ve kütüphanecilerin durumunu daha net anlayabilmek için yurt dışından kimi örneklerle karşılaştırma yapmakta yarar var. Kültür Bakanlığı verilerine göre 2013 yılı sonunda Türkiye’de toplam 1118 halk kütüphanesi mevcut. OCLC (http://oclc.org/global-library-statistics.en.html) 2011 verilerine göre Almanya’da 8195, İspanya’da 4164, Fransa’da 3410 adet halk kütüphanesi bulunuyor. Türkiye’deki halk kütüphanelerinin 250’den fazlasının ise kapalı durumda olduğunu belirtmekte yarar var. Kültür Bakanlığı verilerine göre 2013 yılı sonunda halk kütüphanelerinde 16.099.093 adet kitap mevcut. Yine OCLC 2011 verilerine göre, halk kütüphanelerindeki kitap sayıları Almanya’da 143.000.000, İspanya’da 69.519.496 Fransa’da ise 169.506.000 adet. Euromonitor verilerine göre Norveç’te kişi başına ortalama yıllık kitap harcaması $140, AB ülkelerinde kişi başına ortalama yıllık kitap harcaması $100 iken Türkiye’de yalnızca $5,7. Türkiye’de halk kütüphanelerine oranla görece daha iyi durumda olan üniversite kütüphanelerinde de rakamlar pek iç açıcı değil maalesef. Türkiye’deki devlet - vakıf tüm üniversite kütüphanelerinin toplam bütçesi Yale Üniversitesi’nin küyüphane bütçesinden daha az. Hatta Türkiye’de yıllık 50.000TL bütçesi olan üniversite kütüphanelerinin olduğu da biliniyor. Kütüphanelerle ilgili rakamlar bunlar, peki kütüphanecilerin durumu nedir? Bir kaç yıl önce kamuda görev yapan kütüphanecilerin teknik kadro ünvanı almaları ile gelirlerinde göreli bir artış sağlandı. 2012 yılında yapılan bir düzenleme ile kamu kurumlarında kütüphaneci kadrosunda görev yapan personelin maaşında yaklaşık %30’luk bir artış sağlandı ve ücretleri 2200.TL civarına yükseldi. Bu rakam yan ödemeler, çocuk sayısı, eşin çalışma durumuna göre yaklaşık 150 - 200.-TL civarında artış gösterebiliyor. Bir halk kütüphanesi yöneticisinin eline ise yaklaşık olarak 2.800.-TL civarında bir aylık ücret geçiyor. Tüm bu artışlar gözardı edilemeyecek düzeyde olsa da yaşam standardına önemli bir etkisi olmadı maalesef.Türk-İş verilerine göre Şubat 2014 sonunda ülkemizde 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 1.130,37.-TL, yoksulluk sınırının ise 3.681,99.-TL olduğunu belirtmekte yarar var. Türk-İş verilerine göre kütüphaneciler hala yoksulluk sınırının altında bir ücretle hayatlarını sürdürmeye gayret ediyorlar. Kütüphanecilerin yaşam koşulları ile ilgili hoşnutluklarının değerlendirilmesini okuyucuya bırakalım. Bu verilerle, Türkiye’nin 2012 BM Gelişmişlik Endeksi’ndeki yerini (187 ülke arasında 90.) yadırgamamak gerekir. Okumadan, gelişme olabilir mi? Herkese bol kitaplı günler, 50. Kütüphane Haftası hayırlı olsun! Not: Yazının hazırlanmasında katkısı için değerli dostum Ertuğrul Çimen’e çok teşekkürler.

T.C. KÖRFEZ CRA DA RES TA INIRIN AÇIK ARTIRMA LANI 2014/4 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun sat bedeli üzerinden KDV. ve Mahcuz mallar n ithal edildi i ve henüz millile tirilmemi olmas nedeniyle mahcuzlar n millile tirilmesi giderleri (06/03/2014 tarihi itibariyle % 130 Gümrük vergisi - %1 E yan n KDV oran ) ihale al c s na ait olaca ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 27/03/2014

1. hale Tarihi 2. hale Tarihi hale Yeri

: 24/04/2014 günü, saat 10:00 - 10:10 aras . : 09/05/2014 günü, saat 10:00 - 10:10 aras . : Rota Liman Atalar mah. Liman mevkii Yar mca Körfez/Kocaeli - null null / null

No

Takdir Edilen De eri TL.

Kg.

1

1.984.547,63

4.500.108

KDV

Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) 4.500.108 kg Dökme Rus Mısırı

( K m.114/1, 114/3) * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir.

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

BASIN: 20856 (www.bik.gov.tr)


Hazırlayan: Tarık TEKGÖZLİ

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Mehmet

AKKAYA

İşçinin İZAYDAŞ zaferi

mehmetakkaya@aydinlikgazete.com

Kabahatin çoğu senin canım kardeşim Seçimler bitti. Nisan ayı satış ayı... “Yola devam” yani. Hükümetin Nisan ayında satmayı planladığı kurumlar arasında, seçime giderken işçinin direncini kırmak ve savaştığı cepheleri azaltmak için seçim sonrasına ertelenen kurumlar da var. “Saldırıyı seçim sonrasına bırakıyoruz” diye ilan ettiler. Kemerköy ve Yeniköy Santralları ile Kemerköy Liman sahası için ihale başvurusunun son günü 10 Nisan. Çatalağzı Termik Santralı için ihale başvurusunun son günü 21 Nisan, Yatağan Termik Santralı ve Güney Ege Linyit İşletmeleri 30 Nisan. Diğerleri hangileri? Nisan ayında akarsu santrallarını da satmayı planlıyor hükümet. EÜAŞ’a ait, Esendal, Işıklar, Kayaköy, Dere ve İvriz santrallerinin işletme hakkını devrediyorlar. Yine Nisan ayında Türkiye Denizcilik İşletmesi’nin Kalamış Yat Limanı satış planına alınmış. Ve şans oyunları... 22 Nisan’dan itibaren teklifleri toplayacak, ardından satacaklar. TDİ’ye ait romörkörler, su tankerleri ve Maliye Bakanlığı’nın kontrolünde bulunan onlarca hazine arazisi ve binaları da saymak lazım. Nisan ayında planlanan bunlar. İşçi yeniden yollara düşecek, yeniden çadır kuracak. Sodra Dağı’na çıkacak, Ankara kapılarına dayanacak, belki fabrikaya zincirleyecekler kendilerini. “Kamu kurumlarını satmak vatan hainliğidir”, “Cumhuriyetle hesaplaşıyorlar, Cumhuriyeti yıkmaya çalışıyorlar” denecek. Türk bayraklarıyla yürünecek, binaların çatılarına çıkılıp Atatürk posterleri açılacak. “Koşun, destek verin” diye millete seslenilecek, diğer sendikalardan, işçilerden yardım istenecek. Türk-İş Başkanı, belki yine Ankara’da karşılamaya hazırlanacak işçileri. “Bu kurumlar, millete de devlete de lazım. Neden satıyorsunuz” diye sitem edecek hükümete. Ulusal Kanal’ın telefonları susmayacak. Aydınlık’ta haberlerinin çıkmasına sevinecekler. İşçi Partisi’nin alarma geçmesi, sınıf örgütlerini, kitle örgütlerini ve milleti ayağa kaldıran gücünün seferber olmasını beklenecek. Anlayacağınız, yeniden, yeniden yaşanacak yıllardır yaşananlar. Biraz da iğneyi kendimize batırmak zamanı gelmedi mi sevgili işçi arkadaşlar ve sevgili sendikacı dostlar? Yüzlerce kurumu satan, işçi sınıfının ve sendikal hareketin elindekileri birer birer alan, on binlerce işçiyi süren, ülkeyi taşeron cehennemine çeviren, esnek çalışma, kiralık işçi büroları ve kıdem tazminatını kaldırma planlarıyla kafanıza çuval geçirmeye hazırlanan hükümete karşı, 30 Mart seçimlerinde ne yaptınız? “Hükümete oy vermek, 12 yıldır yapılan saldırıları onaylamaktır” mı dediniz? “Hükümete oy vermek, kapıdaki saldırıları desteklemektir” mi dediniz? Seçimden hemen sonra fabrikaları satılacak olan enerji ve maden işçileri ve örgütlü oldukları sendikalar, “AKP’yi destekleyen, santralların ve madenlerin satılmasına da onay vermiş olacaktır” demediler, “AKP’ye oy vermeyin” çağrısı mı yaptılar? Topluma çağrı yapmadığınız gibi, işçiye de yön vermediniz. Büyük olasılıkla da, sendikacıların ve işçilerin önemli kısmı, AKP’ye oy verdiniz. Bu ne yaman çelişki? Ama biliniz ki, oy vermediğiniz İşçi Partisi, önemli kısmınızın desteklediği AKP’nin saldırılarından sizi ve ülkeyi korumak için bütün olanaklarıyla orada olacak. Yine de büyük şair Nazım’ı anmadan edemedim. “Kabahatin çoğu senin” sevgili işçi kardeşim ve de sevgili sendikacı dostlar. Azıcık iğneyi kendinize batırın gayri.

Kocaeli İZAYDAŞ’ta uzman atık personeli olarak çalışan dört işçi, temizlik personeli kadrosunda çalıştırılınca ücretleri yarı yarıya düştü. İşçilerin kurum hakkında açtığı dava zaferle sonuçlandı

İ

zmit Atık ve Artıkları Arıtma Yakma ve Değerlendirme A.Ş’de (İZAYDAŞ) uzman atık personeli olarak çalışırken temizlik biriminde gösterilip düşük maaş alan dört işçinin kurum aleyhine açtığı dava işçilerin zaferiyle sonuçlandı. Türkiye’nin ilk katı atık yakma fabrikası olan İZAYDAŞ’ta çalışan dört işçi, uzman atık personeli oldukları halde İZAYDAŞ’ın temzilik personeli kadrosunda çalıştırılınca ve uzman atık personeli maaşı yerine onun yarısı kadar olan temizlik görevlisi maaşı alınca kurum hakkında 2 yıl önce eşit işe eşit ücret davası açtı. Bizimkocaeli.com sitesinin

haberine göre, Kocaeli 2. İş Mahkemesi’nde görülen davanın son celsesinde 4 işçiyle birlikte kendileri gibi çalışan yaklaşık bin İZAYDAŞ ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi işçisine emsal teşkil edecek bir karar çıktı. Dün sabah saatlerinde Kocaeli 2. İş Mahkemesi’nde görülen davaya işçilerden Cevdet Sert, Şevket Kaynaker, Ferhat Patır ve Necmettin Özkol ile avukatları Nesrin Gültekin Aktş ile İZAYDAŞ avukatı İsmet Kartal katıldı.

Maaş farkları ödenecek Mahkeme heyeti hazırlanan bilirkişi raporlarını değerlendirerek yaklaşık bin işçiyi ilgilendiren bir karar verdi. Mahkeme uzman atık perso-

neli olan işçilerin başka alanda çalıştırılamayacağına hükmederek, işçilere düşük maaş ile çalıştıkları temizlik alanındaki maaşlarıyla atık biriminde çalışan personelin aldığı maaş arasındaki farkların en yüksek faiz ile hesaplanarak işçilere ödenmesine karar verdi.

Emsal karar Mahkemenin verdiği karar işçlerde büyük sevince neden olurken, karar dört işçiyle aynı şekilde çalıştırılan yaklaşık bin İZAYDAŞ ve Büyükşehir Belediyesi çalışanı için emsal teşkil edecek. İZAYDAŞ mahkemeden çıkan kararı temyize götürecek. İlerleyen günlerde aynı durumda olan işçilerin dava açması bekleniyor.

Samsun’da intern doktorlar eylem yaptı

İ

ntern doktor olarak adlandırılan Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi 5 ve 6’ncı sınıf öğrencileri, hastane önünde eylem yaptı. Alkışlarla hastane binasından dışarı çıkan yaklaşık 100 kişilik grup, görevleri dışında işlerin kendilerine yaptırıldığını öne sürdü. OMÜ Tıp Fakültesi 6’ncı sınıf öğrenci temsilcisi Onur Yanık, intern doktor kavramının hastane içi rotasyon sistemiyle stajlarını tamamlayarak tıp doktoru olmaya aday öğrenci anlamına geldiğini söyledi.

‘Güvencemiz yok’ Yanık, “Bizler istifa eden asistanın yerine asistan, hemşire, tıbbi sekreter ve hatta personel olarak

kullanılmaktayız” dedi. Gün boyunca paramedik ya da hemşire yerine kan aldıklarını belirten Yanık, “Tıbbi sekreter yerine tetkik sonuçlarını hasta dosyalarına yazarız, personel yerine aldığımız kan örneklerini laboratuvara taşıdığımız olur. Teknisyen yerine biz EKG ve akciğer grafisi çekeriz. Ama tam anlamıyla yorumlamayı bilmeyiz. Kan yoluyla bulaşan hastalığı olan hastalardan kan alırken o koşuşturmacada hastanın iğnesi elimize batar. Yüreğimizi dağlayan sonuçlara yol açabilecek bu olay hastanemizde defalarca yaşanmıştır. Hiçbir güvencemiz ve güvenli ekipmanımız yoktur” diye konuştu. Basın açıklamasının ardından intern doktorlar dağıldı.

İŞKUR, 1.5 milyon işsize ulaşmayı hedefliyor

T

ürkiye İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürü Nusret Yazıcı, 2014 yılı sonuna kadar, 1.5 milyon işsize ulaşarak iş bulmalarına yardımcı olmayı ve İş ve Meslek Danışmanlığı kapsamında hizmet sunmayı hedeflediklerini açıkladı. İş ve Meslek Danışmanlığı hizmetlerinin istihdama yeni bir boyut

kazandırdığını da vurgulayan Yazıcı, “2014 yılı sonuna kadar 1.5 milyon işsize ulaşmayı ve onlara en uygun çözümü üretmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda Türkiye İş Kurumu olarak 81 İl Müdürlüğü’nde faaliyet gösteriyoruz. Ayrıca Üniversitelerde İrtibat Noktaları ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarında ve Belediyelerdeki Hizmet Noktaları’nda tüm işsizlerimize ulaşmayı hedefliyoruz” dedi.

T.C. ALADA CRA DA RES TA INIRIN AÇIK ARTIRMA LANI 2014/9 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 25/03/2014

1. hale Tarihi 2. hale Tarihi hale Yeri No 1

: 24/04/2014 günü, saat 11:00 - 11:10 aras . : 09/05/2014 günü, saat 11:00 - 11:10 aras . : Güney Kromlar Madencilik A. . Gerdibi Köyü civar - null null / null

Takdir Edilen De eri TL. 47.500,00

Adedi 950000

KDV %1

Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri) 950.000 ton fabrika ara ürün stok sahasında depolanmış olan fabrikalık maden

( K m.114/1, 114/3) * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir.

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

BASIN: 20862 (www.bik.gov.tr)


GÜNDEM

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

Hazırlayan: Cansu YİĞİT

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

CEMAAT’TEN OLMAYAN İŞADAMLARI 2005’TEN SONRA TASFİYE EDİLDİ

İşadamlarına Kayseri’de F-Operasyon İşadamı Mustafa Pusmaz, F tipi örgütün eğitim merkezinin Serhat Dershanesi olduğunu açıkladı. Pusmaz, Cemaat’ten olmayan işadamlarının 2005’ten sonra tasfiye edildiği tespitini de yaptı

K

ayseri’deki Fethullah Gülen örgütlenmesiyle ilgili açıklamalarıyla geçen hafta gündeme gelen işadamı Mustafa Pusmaz, yaptığı araştırmanın sonuçlarını Aydınlık ile paylaştı. Kayseri’nin muhafazakâr-milliyetçi yapısından dolayı ilde daha önce Ülkücü işadamlarının güçlü olduğunu söyleyen Pusmaz, Cemaat’in, AKP desteğiyle 2005 yılından itibaren bu işadamlarına yönelik operasyonlara başladığını açıkladı. Cemaat’in bu yöntemle, Kayseri’nin en büyük ekonomik gücü haline geldiğini dile getiren Pusmaz, F tipi yapının eğitim alanındaki faaliyetlerini de anlattı. Ceyhun BOZKURT

maati, Türk Ocakları’na bile sızmıştır. Örneğin, son rektörlük seçimlerinde de bu vardır. İncelenirse ortaya çıkacaktır. Cemaat kendi adayını seçtirmiştir. Cumhurbaşkanı da bu adayı onaylamıştır. Deniyor ki, çok oy aldığı için bu adayı seçti. Ancak 2005 ve 2006 yıllarından sonra Erciyes Üniversitesi’ne alınan kadroların yüzde 90’ı Fethullahçı kadrolardır. Bu nedenle aldığı oya aldanmamak gerekir. Erciyes Üniversitesi bugün Fethullah’ın kalelerinden biridir. Bugün üniversitenin tıbbi ve medikal ihalelerine giren büyük firmaların yüzde 90’ı Fethullahçıdır. Örneğin; beyin cerrahi, onkoloji, kalp damar servislerine malzeme veren firmaları hep incelesinler. Yurtlar da bunların kontrolüne geçmiştir. Kayseri’de iflas eden özel yurtlar bir araştırılırsa, bunların iflasının perde arkasında da Cemaatin baskısı olduğu ortaya çıkar. Önce bu yurtların müşteri potansiyeli daraltıldı, Maliye’den adam gönderildi. Sonra da bu yurtlar iflas etti. Cemaat buraya da hâkim oldu.

Odalar Cemaat’in kontrolüne geçti Bu örgütlenme Kayseri’de ne zaman güçlenmeye başladı? Fethullah cemaati 2005’li yıllarda Kayseri iş hayatına ve sosyal hayata hâkim olmaya başladı. Bu tarihten itibaren örneğin Eczacılar Odası, Şoförler, Mobilyacılar Odası vs. bir sürü sivil toplum örgütü hep bu Cemaat’in kontrolüne geçmiştir. Cemaat’in Kayseri’ye bu denli hâkim olması sebebiyle birçok ihale, yeterliliği olmasına rağmen Ülkücü işadamlarına değil, Cemaat’e yakın işadamlarına verilmeye başlandı. Cemaat bu şekilde güçlendirildi. Hatta bu durum Ticaret Odası seçimlerinde bariz ortaya çıktı. Yönetim Kurulu Başkanı’na bir operasyon yapıldı ve burası da tamamen Cemaat’in kontrolüne geçti. Cemaat neden sadece Ülkücüleri hedef alsın ki?.. Örneğin, başka bir ilde sosyal demokratlar hâkimse, Cemaat sosyal demokrat işadamlarına operasyon yapıyor. Kayseri’de de Ülkücüler iş hayatına hâkim olduğu için ilimizde de rakip olarak Ülkücüleri gördü ve hedef aldı. 20052006’dan sonra yapılan birçok operasyonda Cemaat’e mensup hiçbir işadamı, müteahhit gözaltına dahi alınmadı. Ama çok sayıda Ülkücü işadamı gözaltına alındı.

Balyoz duruşmaları 24 Haziran’da başlıyor

Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 10. maddesiyle görevli özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından Balyoz davasında aldığı mahkûmiyet kararları bozulan 88 sanık ile ilgili davanın duruşma tarihi belli oldu. Sanıkların 24 Haziran 2014 günü saat 09.30’da Kartal’daki Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına başlanacak.

Kartal Adliyesi’nde görülecek TMK’nın 10. maddesi uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin 6 Mart’ta kaldırılmasının ardından, ellerindeki dosyalara yasa gereği bakamayacak mahkemeler, dava dosyalarını suç yerine göre ilgili adliyelere gönderdi. Bu kapsamda 17 Nisan’da duruşması gerçekleştirilecek olan Balyoz davası Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Dava dosyası, ‘Balyoz Planı ve Seminerinin’ Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetki ve görev bölgesindeki 1. Ordu Komutanlığı’nda hazırlandığı gerekçesiyle bu adliyeye gönderilmişti.

Ersöz’den Adalet Komisyonu’na başvuru

Ergenekon davasının tutuksuz sanıkları gazeteci Tuncay Özkan, emekli Albay Levent Göktaş ve emekli Albay Hüseyin Vural Vural’ın avukatı Hüseyin Ersöz, Adalet Komisyonu Başkanlığı’na bir dilekçeyle Ergenekon mahkemesi heyetini şikâyet etti. Dilekçede, “Yasaya aykırı olarak; gerekçeli kararı talep eden avukatlara vermeyen, mahkemeye dilekçe sunmak üzere duruşma salonunun bulunduğu binaya gelen avukatların içeri alınmaması talimatı vererek görevlerini kötüye kullanan Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında işlem başlatılmasını ve durumun HSYK’ya bildirilmesini talep ederiz” denildi.

Özışık operasyonunun hedefi

‘Psikolojileri bozuluyor’

Bir Kayseri Şeker olayı vardı... Evet. Bunu herkes bilir ki Kayseri Şeker Fabrikası Başkanı Vedat Ali Özışık gençlik yıllarından beri Ülkücüdür. Özışık hep Ülkücüleri kollamıştır. Cemaat bu nedenle Özışık’a diş biledi, bu durumu hazmedemedi. Çıkardığı gizli tanıkla -o da aslında alenen tanık- bir sürü iftirayla Özışık’a operasyon yapıldı. Özışık, ikiiki buçuk sene gibi tutuklu kaldı. 6-7 ay önce cezaevinden çıktı. Kayseri Şeker’e neden operasyon yapıldı? Amaç, büyük oy potansiyeli olan çiftçilere hükmetmek. Cemaat’in amacı buydu. Şeker operasyonunu yapan savcılar Cemaatçi midir değil midir, önce ona bakmak lazım. Ankara’dadır (Aydınlık’ın notu: Kayseri Şeker operasyonunun talimatını dönemin Ankara Özel Görevli Savcısı Cemil Tuğtekin vermişti). Kayseri’de yapılan birçok operasyonda hep Ülkücüler gözaltına alındı. Özellikle operasyonu yapan dönemin Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın da Cemaat’in kontrolünde olduğunu hatır-

Evlilikleri de onlar mı planlıyor? Bu Cemaat’in kadınları ve erkekleri arasında ilginç ilişkiler olmuştur. Türk aile yapısına, birliğine uygun olmayan enteresan gönül ilişkileri olmuştur. Üniversite öğrencileri, ablaların abilerin bilgisi olmadan evlenemez, nişanlanamaz. Zaten kendi aralarında evleniyorlar. Ailelerin bu evliliklerden haberleri olmuyor. Bu evlilikler aile baskısıyla bozulunca, karı-koca olunduğu için birçok genç kız psikolojik travma yaşamış, bunalıma girmiştir. Çünkü ailenin haberi olmadan karı koca olmuşlardır. Zaten kişisel bir tespitim var: Bu cemaatlerde uzun bir süre durup daha sonradan psikolojisi bozulmayan, dengesi kaybolmayan hiçbir öğrenci yoktur. Sosyal hayattan kopuk, gettolarda yaşıyorlar ve bu insanların psikolojileri bozuluyor. Özellikle kız öğrenciler, Fethullah Gülen’in seçilmiş bir insan olduğunu düşünüyorlar. Bu ablalar ve abiler, yeni insanlara, öğrencilere Fethullah Gülen’den evliya gibi, seçilmiş insan gibi, “Evliyatullah” diye bahsediyorlar.

Mustafa Pusmaz

latmak isterim.

Erciyes Üniversitesi kalelerinden biri İş hayatı dışında başka hangi alanda çalışmaları var? Özellikle eğitim alanında da tespit ettiğimiz ciddi çalışmalar yapılıyor. Bu yapılanmanın Kayseri’de üniversite kısmı var. Maalesef rektörlük seçim sürecinde de gördük ki, Kayseri’de Fethullah ce-

Merkez Serhat Dersanesi Cemaat öğrenciler içinde nasıl örgütleniyor? Üniversiteye çevre illerden, dışarıdan gelen kız öğrencileri, Cemaat’in özellikle Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Van, Bitlis, Erzurum, Erzincan gibi illerinden gelen Doğu kökenli öğrencilerle evlenmeye teşvik ediyorlar. Kabul etmeyen öğrenci zorla evlendirilebiliyor. İşte bu tür öğrenciler Kayseri’de abilik ve ablalık “makamını” oluşturmuşlardır. Bu abiler ve ablalar, çevre il ve ilçelerden dershanelere gelen ortaöğretim öğrencilerini bizzat otobüs terminallerinde karşılayarak, çok yakından ilgilenerek, kendi bünyelerine kazandırmışlardır. Herkesin bildiği dershane merkezi de Serhat Dersanesi’dir. Bu dersanenin Kayseri’de özel eğitim grubu vardır. Özel öğrenciler burada özel bir eğitimden geçirilirler. Bu gençler, burada abi ve abla olarak yetiştirilirler. Eğitim anlamında Cemaat’in merkezi bu dershanedir. Bunu özellikle yazmanızı istiyorum, örneğin kadın evli ve Cemaat’te abla. Cemaat’in doğruları adına eşini bile dinleme noktasında başka bir abiye tabidir. Aile birliğini bile bozan bir yapı var. O hiyerarşide, bir yere gitmesi gerekiyorsa, eşi karşı çıksa bile gitmek zorundadır. Bu kadar öğrencinin masrafını nasıl karşılıyorlar? Kayseri’de Cemaat hâkimiyeti başladıktan sonra hayırseverler hep Fethullah Cemaati öğrencilerini okutmuşlardır. Hem gündemde kaldılar hem de işlerinde bir sıkıntı çıkmadı. Kayseri’nin hayırseverlerine bakın. Örneğin İstikbal Boydak Grubu... Okuttuğu bütün öğrenciler hep Cemaat’in öğrencileridir. İçlerinden bir tane Cemaat’e bağlı olmayan öğrenci getirsinler, ben kellemi keserim.

‘Titan gibiler’ “Öncelikle vurgulayayım, Kayseri’de birçok insan inansa da inanmasa da iş alabilmek, para kazanabilmek için Cemaat’e yakın durmaktadır. Fethullah cemaatinin Kayseri’deki abileri veya abicikleri akşam cemaat oturmalarında tespih çekip, oturma bittikten sonra sekreterleriyle ya da sevgilileriyle soluğu Avanos veya Ürgüp’te alırlar. Ben de diyorum ki, bu ne perhiz ne lahana turşusu. Bu Kayseri’deki Cemaat yapılanması Titan yapılanması gibidir. Hayatlarında hiç namaz kılmayan insanlar, bu yapılanmaya tabi olmuşlardır.”

MİT Yasası gündeme alınıyor M

İT’in yapısını değiştiren yasa teklifi, Meclis açıldıktan hemen sonra gündeme alınıyor. Hükümet, Meclis Genel Kurul gündeminde bulunan yasa teklifini, 17 Aralık sürecinden sonra gergin geçen siyasi ortamı daha da germemek için 30 Mart yerel seçimleri öncesi askıya almış, düzenlemeyi Genel Kurul’dan geri çekmişti. ANKA’nın edindiği bilgilere göre; seçimlerden iki gün önce Suriye konulu Dışişleri Bakanlığı’nda gerçekleşen toplantının dinleme kayıtlarının sızdırılmasının ardından hükümet MİT Yasası’nı yeniden gündemine aldı. Yerel seçimler nedeniyle ara tatile giren Meclis 8 Nisan Salı günü açılıyor. Hükümet, Genel Kurul’da bekleyen ve MİT’e olağanüstü yetkiler verip doğrudan Tayyip Erdoğan’a bağlayan yasayı Meclis’in açıldığı hafta görüşmeyi planlıyor.

Yasa MİT’e kritik yetkiler veriyor “Milli güvenliğin ve ülke menfaatinin gerektirdiği hallerde yerli ve yabancı her türlü kurum ve kuruluş ile tüm örgüt veya oluşumlar ile kişilerle doğrudan ilişki kurabilir, uygun koordinasyon yöntemlerini uygulayabilir.”

Birliklere Suriye denetimi

Abdullah Gül

Hakan Fidan

“MİT mensupları görevlerini yerine getirirken ceza ve infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerle önceden bilgi vermek suretiyle görüşebilir, görevinin gereği terör örgütleri dahil olmak üzere milli güvenliği tehdit eden bütün yapılarla

irtibat kurabilir.” Teklif yasallaşırsa MİT’e, “Bakanlar Kurulu’nun verdiği her türlü görevi yapma” yükümlülüğü gelecek. Yasayla ayrıca MİT’e, CIA’yı bile kıskandıran “operasyon yetkisi” verilecek.

Savunma Bakanı’nın MİLGEM sessizliği AYDINLIK/ANKARA

M

illi Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, MİLGEM ihalesinin iptal gerekçesi ile ilgili soruyu yanıtsız bıraktı. Yılmaz, “Gemi tedariki planlandığı şekilde devam etmektedir” demekle yetindi. CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın soru önergesini yanıtlayan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, MİLGEM Projesi’nin Genelkurmay Başkanlığı’nın onayından sonra Savunma Sanayii Müsteşarlığı’na devredildiğini ve projenin Müsteşarlığın koordinesinde sürdüğünü kaydetti. Acar’ın Koç Grubu’na verilen ihalenin iptal gerekçesine ilişkin sorusunu yanıtsız bırakan Yılmaz, “MİLGEM Tedariki Projesi” planlandığı şekilde devam

İsmet Yılmaz etmektedir” dedi. Yılmaz, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na verilen görevler gereği balistik füzeye ilişkin herhangi bir hareket ihtiyacı tanımlanmadığını belirterek, “Bu kapsamda Deniz Kuvvetleri envanterinde balistik füze bulunmamaktadır” diye konuştu.

Bakan Yılmaz’ın yanıtını değerlendiren Acar ise şunları söyledi: “Bakan Yılmaz, ihalenin neden iptal edildiğini açıklamıyor ama bütün Türkiye, bu ihalenin hangi gerekçelerle iptal edildiğini biliyor. Türkiye’de hukuk ve adalet sistemi işlemediği için, Başbakan her şeye müdahale etmeyi kendine hak görüyor. Türk Ordusu’nun, Deniz Kuvvetleri’nin kullanacağı gemilerin ihalesine bile siyaset bulaştırılmış durumdadır. Yasal mevzuata uygun yapılmış bir ihale iptal edilip, yeni süreçler başlatılıyor. Ülkenin savunması için gerekli olan araçların temini, iktidarın kendi hedefleri doğrultusunda geciktiriliyor. Bu gecikmenin bir faturası yok mudur? Bunu kim ödeyecektir? Bu gecikmenin hesabı elbet bir gün mutlaka sorulacaktır.”

Hatay 39. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hakan Atınç, önceki gün 3 top mermisi ve 1 roketin düştüğü Hatay’ın Yayladağı ilçesindeki birliklerde denetlemelerde bulundu. İlk olarak Yayladağı’ndaki 3. Hudut Tabur Komutanlığı’nı ziyaret ederek İlçe Garnizon Komutanı Piyade Yarbay Salim Afgün’den son gelişmeler hakkında bilgi alan Tuğgeneral Hakan Atınç, daha sonra Yayladağı Kaymakamı Turan Yılmaz ile İlçe Emniyet Amiri Akif Kızılkaya’yı ziyaret etti. Atınç’ın sınırdaki birlikleri de ziyaret edip incelemelerde bulunacağı belirtildi. Yayladağı Sınır Kapısı’nın karşısındaki Suriye’nin Kesep Sınır Kapısı’nda Suriye orudusu ile teröristler arasında başlayan çatışmalar nedeniyle ilçenin kırsalına ve merkezine top mermileri düşmeye başlamış, son olarak dün Suriye tarafından ateşlenen 1 roket ilçe merkezindeki camiye isabet etmiş ve bir kadın yaralanmıştı. Bu arada Hatay’da bulunan bazı yurttaşlar, sosyal medya üzerinden bir fotoğraf paylaştı. Fotoğrafın dün çekildiği ve TSK’nın sınıra tanklar sevk ettiği ileri sürüldü.

15 ilde birinciler değişti

30 Mart seçimlerinde, 2009 yılındaki seçimlere göre 15 ilde birinciler değişti. Resmi olmayan sonuçlara göre Antalya, Mersin, Hatay, Kars, Balıkesir, Ağrı, Mardin, Artvin, Ordu, Sivas, Kastamonu, Uşak, Burdur, Gümüşhane ve Bitlis’te birinci partiler, 2009 seçimindekinden farklı olarak belirlendi. AKP, CHP’den Antalya, Artin ve Ordu’yu; MHP’den Uşak, Balıkesir, Gümüşhane ve Kastamonu’yu; BBP’den ise Sivas’ı aldı. CHP ise AKP’nin elinde olan Burdur ve Hatay’ı kazandı. MHP AKP’nin elinden Kars’ı alırken, CHP’den de Mersin’i aldı. BDP de elinde bulundurduğu hiçbir ili kaybetmezken, AKP’nin elindeki Ağrı ve Iğdır’ı aldı. AKP’deki Mardin’i ise bağımsız aday Ahmet Türk kazandı.


Hazırlayan: Emine DÖLEK

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

D Bir gecede ‘kentli’ oldular

30 Mart seçimleriyle birlikte, Türkiye neredeyse ‘köysüz’ kaldı. Büyükşehir Yasası gereği, büyükşehirlerdeki 16 bin köyün tüzel kişiliği tek bir cümleyle yok edildi. Türkiye’de ne kadar “köylü” varsa, yasa gereği bir kalemde “kentli” yapıldı. 2012’de halkın yüzde 77.3’ü il ve ilçe merkezlerinde oturuyordu. Yasa ile 14 ilin daha büyükşehir belediyesi statüsüne geçmesi ile toplam 30 ilde, belde ve köylerin ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmasıyla kentli oranı yüzde 91.3’e yükseldi. 31 Mart itibarıyla Türkiye bir anda “kenti” oluverdi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi emekli Öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, “Köylülüğü bitirme salt Türkiye’ye özgü değil. Dünyada da, küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleriyle yapılan aile çiftçiliği, bir başka deyişle köylülük endüstriyel dev ölçekli işletmeler ikame edilerek bitirilmek isteniyor. Bu şekilde köylerin boşaltılmasıyla kentlere gelecek, ancak iş ve aş bulamayacak yoksul köylülerin denetimi daha kolay olacak” dedi. Prof. Kaymakçı, Büyükşehir Yasası’nın getirdiklerini şöyle sıraladı: Köylerin, meraların, sulak alanların ve tarlaların iskâna açılması mümkün hale getiriliyor. Orman köylerinin kentsel ranta açılması kolaylaşıyor, yabancılara toprak satışının önü açılacak. Köyler; personelini, taşınır ve taşınmazlarını ilçe belediyesine 1 ay içinde bildirecek. Köylerde, tarım/köylü işletmeleri dahil her türlü esnaf işletmeleri ruhsat alacak. Köylerde emlak vergisi, belediye vergileri, harç ve katılım payları 5 yıl sonra alınmaya başlanacak. Belediye hizmetlerine ulaşmak daha da zorlaşacak ve hizmetler pahalılaşacak. Yasa ile köylü kendi yaşam alanı üzerindeki tüm yönetim haklarını kaybetmiştir. Köy alanlarının rantı belediyelere aktarılmaktadır. Köylüler ücretsiz eriştiği altyapı hizmetleri için bedel ödemek zorunda bırakılmakta. Yasa ile küçük ve orta ölçekli işletmelere sahip köylüler daha da yoksullaşacak ve yok olmak üzere üretim dışına itilecek. Yerleşim alanlarına yakın bölgelerde hayvancılık yapılmasının “umumi hıfzıssıhha kararı” gereğince yasaklanacak. Buna göre ilçe merkezi, belde ve köylerdeki ahır, ağıl ve kümesler ivedi olarak ortadan kaldırılacak. DENİZ KAHRAMAN

Beşir Atalay

‘Erken seçim yok’

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, hükümetin erken seçim için harekete geçtiğini yalanladı ve “Erken seçim yok. Hiçbir zaman erken seçim düşünen bir parti değiliz. İtirazlar yürüyor, itiraz ediyorlar. Ufak tefek değişiklikler olabilir ilçelerde ama bence seçim sonucu bellidir” dedi. ‘Açılım’ süreciyle ilgili de konuşan Atalay; İmralı’ya gidilip gelindiğini, bunda gizli hiçbir şey olmadığını söyledi. Atalay, Abdullah Öcalan ile görüşmelerin şeffaf olduğunu savundu ve şöyle konuştu: “Çözüm süreci şu anda gizlilik içinde yürüyen bir şey değil. Saydam ilerliyor, herkes biliyor. Mektup getiriyor, okuyorlar, adaya gidiyorlar geliyorlar. Şeffaf bir şey, gizli yürüttüğümüz bir şey değil. Onların bir yasa teklifi var. Bu görüşmeler resmileşsin diye. Hükümet olarak bir kararımız yok görüşmedik bir şey diyemem.” Açılım politikalarına karşılık BDP’ye sitem eden Atalay, “Bu seçim ortamında seçim süreci ve BDP’in tutumu... Bu seçim kampanyasında en çok bizi üzen Van’dır. Bölgede bir AK Parti var, bir de BDP var. Demokrasinin tadını çıkarmak yerine şiddet dilini bırakmadılar. Bugün Ahlat ve Viranşehir’de şiddet var. İtiraz edebilirsiniz ama sokaklarda militanlar, gençler tahrip ediyorlar” diye yakındı.

aha seçim sonuçları kesinleşmeden, eski Sovyet liderleri gibi tam tekmil Politbüro üyeleriyle birlikte balkona çıkmış... Yanında Burak Erdoğan dışında bütün ailesi, mutat zevat ve aralarında düşük (sabık ve sakıt) bakan Egemen Bağış... Görülmemiş bir gösteriş ve kibirle, sanki rakiplerinin yedi göbek sülalesine küfredercesine, tahkir ve tahrik kokan bir konuşma yapıyor... Habbeyi kubbe yapmakta, çevir kazı yanmasın yönteminde üzerine yok! Tumturaklı, içi boş söz sanatında maşallah pek kuvvetli, sanki laf ebeliği zanaatının Zati Sungur’u... Zati Sungur olduğu için bir bozguna zafer havası verebilir, İspanya fethinden dönen bir Sezar gibi geçit töreni yapabilir. Ve kendisi de inanır! Sol tarafında, iddiaya göre evdeki kirli paraları sıfırlayamayıp milyonlarca doları ne yapacağını bilemeyen, şaşkın ve beceriksiz oğul Bilal... Babası Hafız Esad’ın yanında duran Beşar Esad gibi, geleceğin “Reis”i... Saltanat babadan oğla geçecek ya... Bilal’in solunda, (gene iddiaya göre) Bilal’e yardım kuvveti olarak İstanbul’a gönderilen, kerime ve hemşire Sümeyye... Bu sahne insanlara 18 ve 25

Mart baskınlarını anımsatıyor. Anımsatıyor da ne oluyor? “Ulan topunuzla, tüfeğinizle, polisinizle, savcınızla, hâkiminizle üzerime gelin ulan, hepiniz vız gelirsiniz, bu batakhane benden sorulur!” demek istiyor. Muhalefete, nüfusun %55’ine, hukuk ve adalete karşı tam anlamıyla bir meydan okuma, dört nala bir saldırı. Seçim sonuçları, inşallah bölgemizde ve dünyada huzur ve istikrar sağlayacakmış, istersen inanma!.. Egemen Bağış kim? Rüşvet ve yolsuzluk suçlamaları dolayısıyla bakanlıktan istifa etmek zorunda kalan, Bakara makara diye Kutsal Kitap’la dalga geçen; Berkin Elvan’ın ölümünün ardından yurt genelinde düzenlenen eylemlerle ilgili Twitter üzerinden yaptığı “Terörün bitmesinden ve kardeşliğimizden rahatsız olup çözüm sürecini hedef alan nekrofillere (ölüsevicilere) de gereken cevabı milletimiz 30 Mart’ta verecek” açıklamasını yapan patavatsız insan... O densiz açıklamayı hatırlatmak için mi balkondaydı? Evet! Bağdat, Kahire, Saraybosna, Bakü, Lefkoşe ve bütün dost ve kardeş halkları “buradan” selamlıyormuş, “Bu sonuçlar inşallah bölgemize ve dünyada barışa, adalete, huzur ve

istikrara katkı sağlasın”mış... Bu da insanların yüzüne baka baka küfüretmek gibi bir şey, sanki Bağdat ve Kahire sokaklarından taciz edilmeden, saldırıya uğramadan yürüyebilirmiş gibi... Suriye ile savaş halindeymişiz, öyle diyor, ama bizim haberimiz yok. Suriye ile savaş halinde olan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti yok, milleti yok... Belki kendisi, ailesi, çevresindeki mutat zevat millete karşın Suriye’ye savaş açmıştır; savaş kumpası kurmuştur, ama millet değil... Düpedüz milletle alay ediyor! Düpedüz milletle alay ediyor: “Kardeşlerim, aziz milletim; Sandıktan çıkan sonucu, sandığın verdiği mesajı en doğru şekilde okumanın çabası içinde olacağız. Aziz milletimiz bize sadece hükümet etme yetkisi vermedi, aynı zamanda yeni anayasa yapmak için görev verdi. Bu yeni anayasayı uzlaşmayla, istişareyle, müzakereyle yapma mesajı verdi. 330’un altında milletvekili çıkardık veya çıkarıyoruz diye biz kapımızı kapamayacağız ve muhalefete gideceğiz. Kabul ederlerse, kabul buyururlarsa uzlaşmaya, parlamento dışındaki partilerle, sivil toplum

TERSİ-DÜZÜ

Komik bir balkon konuşması Özdemir

İNCE

oince@aydinlikgazete.com

örgütleriyle, medyayla, akademisyenlerle, bu alanda sözü olanlarla en geniş anlamda istişare ve uzlaşma arayışı içinde olacağımızı daha bu akşamdan ifade ediyorum. Anayasa her kimlik talebine karşılık verecek.” Bunun ardından, “Meydanlara ifade ettiğimiz gibi özgürlükçü bir anayasayı hep birlikte yapacağız. Bu anayasada herkes kendini bulacak; doğu da bulacak, batı da bulacak, kuzey de güney de. Velhasıl milletim ‘İşte bu benim anayasam’ diyecek. Yeni anayasa milletin her bir ferdini birinci sınıf olarak görecek. Her kimlik, her değer, herkesin özgürlük, demokrasi, barış ve adalet talebine bu anayasa karşılık verecek. Bu anayasa Türk’ün, Kürt’ün, Zaza’nın, Arap’ın, Çerkes’in, Laz’ın, Gürcü’nün, Roman’ın, Türkmen’in, Alevi’nin, Sünni’nin, azınlıkların, yani 74 milyonun anayasası olsun!” diyor ki “Türk’ün, Kürt’ün, Zaza’nın, Arap’ın, Çerkes’in, Laz’ın, Gürcü’nün, Roman’ın, Türkmen’in, Alevi’nin, Sünni’nin, azınlıkların” sayılmasının ne anlama

geldiğini herkes çok iyi biliyor artık. Çünkü hiçbir anayasada Türk, Kürt, Zaza, Arap, Çerkes, Laz, Gürcü, Roman, Türkmen, Ermeni, Rum, Alevi, Sünni ad ve sıfatları her ne amaç ve anlamda olursa olsun yer almaz, alamaz. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorsa, Burhan Kuzu dışında bir anayasa hukukçusuna sorsun, sormalı. Bu ad ve sıfatlardan birinin anayasaya girmesi bir ayrıcalık (imtiyaz) anlamına gelir. Balkonda zafer konuşması yapmanın hâkimiyetiyle “Her kimlik, her değer, herkesin özgürlük, demokrasi, barış ve adalet talebine bu anayasa karşılık verecek” diyor. Bu saydığı erdemlerin anayasada yer alması yetmez, bunlarla ilgili yasaların da var olmaları ve uygulanmaları gerekir. Tamı tamına 12 yıldır iktidarda bulunan, bilmem kaçıncı kez seçim zaferi kazanan bir başbakan, 12 Eylül cuntasının çıkardığı Siyasal Partiler Yasası ile %10’luk Seçim Yasası’yla kimsenin gözünü külleyemez.

ADD GENEL BAŞKANI TANSEL ÇÖLAŞAN’DAN CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN ÖNEMLİ ÇIKIŞ

‘AKP’ye karşı Cumhuriyetçi cephe oluşturulmalı’ Çölaşan, muhalefetin Cumhurbaşkanlığı seçimi için her kesimde kabul görecek ortak aday üzerinde birleşmesi gerektiğini söyledi. Seçim sonuçları için de muhalefeti eleştirdi AYDINLIK / ANKARA

A

tatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan, AKP’nin aslında kazanmadığını, kaybettiğini ve Cumhuriyetçi bir cephe oluşturulması gerektiğini belirtti. Seçim sonuçlarını değerlendiren Çölaşan, AKP’nin kendi beklentisinin üzerinde oy aldığını ancak genel sonuca bakıldığında aslında kaybettiğini bildirdi. AKP’nin oylarının sürekli aşağıya düştüğünü ve yavaş yavaş kendi tabanını kaybettiği savunan Çölaşan, “AKP son 12 yılda adım adım diktatörlüğe giden yolu oluşturdu. Büyükşehir yasasını çıkarttı. Çünkü oylarının düştüğünün bilincindeydi. Bütün-

şehir yasası ile de bütün köyler ve kırsal oylar büyükşehir belediyesine yansıdı. Zaten AKP’nin oy potansiyeli kırsal alan. Bir taraftan rant paylaşımı getiren yasa, bir taraftan da azalan oylarını telafi imkanı sağladı. En sonunda Youtube, Twitter, polis tayinleri, HSYK, seçim sırasında özgür rekabet ortamını kaldırdı. Seçim sırasında da elektrikler söndü, mühürler kayboldu, müşahitlere görev yaptırılmadı. Sonuçta yüzde 44 aldı. O yüzden bir başarı yok. Mevcutların içerisinde birinci” dedi.

Muhalefet Erdoğan’ın gündemine takıldı Seçim kampanyası sırasında muhalefetin Erdoğan’ın gündemine takıldığını kayde-

den Çölaşan, “Muhalefet neden kazanamadı? CHP, MHP ve diğer partilerin buna cevap vermesi gerekir. Örneğin, Tayyip Erdoğan çıkıp konuşuyor, muhalefet onun konuşmasına cevap yetiştiriyor. En büyük hata bu. Gündemi Tayyip Erdoğan belirledi. Onlar da çalışmalarını bu gündem üzerinden yürüttükleri için Erdoğan öne geçti” diye konuştu.

AKP’ye karşı cephe oluşturulmalıydı Siyasi partilerin artık bu olayın bir cephe olayı olduğunu görmeleri gerektiğini ifade eden Çölaşan şöyle devam etti: “Türkiye cepheleşti. AKP bunu özellikle yaptı. Çünkü siyaseti ayrışmaya, bölmeye, düşmanlığa dayalı. Ken-

di tabanını da böyle oluşturuyor. Bu bilindiği halde Cumhuriyetçi, yurtsever cephe oluşturulmadı. Siyasi partiler, ben demekTansel Çölaşan’ ten vazgeçmedi. Hala bir parti diğer partiden oy çalmaya çalışıyor. Hala bir parti küskünü, diğer partiden aday olmaya çalıştı. Bunlar yanlıştı. CHP birinci parti olduğu için diğer partiÇölaşan önümüzdeki Ağustos ayında yapılacak Cumlerle dostluk ilişkisi kuhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili de dayanışma çağrısı yaptı. rup ortak adaylarda anÇölaşan, “Ne yapmalı? Cumhurbaşkanlığı seçimleri var laşabilirdi. Bu eli uzatönümüzde. Muhalefet bundan önce yapamadığı dayanışmalıydı. O el bazı parmayı yapmalıdır. Halkın her kesiminde kabul görecek adaytilere uzatıldı o partiler lar çıkarılmalıdır. Seçimlerde yapmadıkları ortaklığı şimdi de cevap vermedi. Bu yapmalılar. Yurtsever, Atatürkçü ama 12 Eylül Atatürkçülüaşama yarışma aşaması ğü değil; Devrimci, Kemalist Atatürkçü adaylar seçilmeli. değil, AKP zihniyetinin Dilerim ilk ortaklık yapılır ve genel seçimlere öyle gidilir.” bu ülkeden kovulması aşamasıdır.”

Siyasi partiler ‘ben’ demekten vazgeçmeli

Erken seçim için düğmeye basıldı öğrenildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de erken genel seçime sıcak bakmadığı bildirildi. Gül’e yakın milletvekillerinin, “Genel seçimlerin Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birleştirilmeye çalışılması Abdullah Gül’e tuzak” ifadelerini kullanmaları dikkat çekti.

AYDINLIK / ANKARA

A

KP’de, yerel seçimlerde yüzde 45 oranında oy alınmasının ardından genel seçimin erkene alınabileceği tartışılmaya başlandı. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle erken genel seçimin birleştirilmesi konusunda hazırlık yapılması için düğmeye basıldığı öğrenildi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın daha önce gazetecilere genel seçimlerin erkene alınabileceği açıklaması yaptığını kaydeden AKP yöneticileri, “Bütün kasetlere, 17 Aralık operasyonuna rağmen yüzde 45 oy aldık. Bu durumu değerlendirmemiz lazım. Başbakanımız genel seçimlerin erkene alınabileceğini söylemişti. Türkiye’nin sürekli seçim atmosferini yaşaması doğru değil. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimler aynı anda yapılabilir. Başbakanımızın isteği ile ön çalışmalara başladık. Şu anda bir sorun olmayacağı görülüyor. Başbakanımız uygun görürse hemen harekete geçebiliriz” dediler.

Muhalefet: Seçimler zamanında yapılsın! Tayyip Erdoğan Emine Erdoğan AKP’de yönetime mesafeli duran ve 3. dönem engeline takılan bir milletvekili de yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Erdoğan şu anda elini güçlü hissediyor. 3. dönem konusunda tüzüğü değiştirebiliriz falan demişti. Şimdi bu kararından vazgeçecektir. Amacı partide tam kontrol sağlamak. Pürüz çıkaracak milletvekili istemiyor. Balkona aile boyu çıkması bir işaret. Erken genel seçime

gideceği anlaşılıyor. Bu yolla herkesi kendisine biat ettirmeyi planlıyor. Balkon konuşmasında gerginliği sürdüren bir konuşma yapması da bunun göstergesi. Yalnız hesap tutmayabilir. Aşırı güven her zaman risktir.” Erdoğan’ın yakın çevresinin erken genel seçim için birkaç alternatif üzerinde çalıştığı, bu çalışmaların Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adayı olup olma-

masına göre şekilleneceği ifade ediliyor.

AKP içinde karşı çıkanlar var Öte yandan 3. dönem engeline takılan milletvekilleri ile yeniden aday gösterilmeyeceğini düşünen milletvekillerinin erken genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimlerin birleştirilmesine itiraz ettikleri

Muhalefet partileri de seçimlerin zamanında yapılmasından yana. Seçime karşı çıkıyor görüntüsü vermemek için isminin açıklanmasını istemeyen bir CHP Genel Başkan Yardımcısı şu görüşleri savundu: “AKP seçim sonuçlarına güvenerek iktidarını uzatmayı planlıyor. Bu nedenle seçimleri bir sene öne alarak erken genel seçimlere gitmeyi planlıyor. Hızla yaklaşan ekonomik kriz gelmeden, halkın tepkisi ortaya çıkmadan sandık getirmeyi amaçlıyor. Bu konuda bizim de duyumlarımız var. Ama biz seçimlerin zamanında yapılmasından yanayız.”


Hazırlayan: Füsun İKİKARDEŞ

Cemaat’in kuyruğuna takıldılar seçimleri AKP’ye hediye ettiler Yerel seçimlerde AKP ve BDP’nin başarısı, CHP’nin Gülen cemaatiyle giriştiği ittifak tartışmalarını alevlendirdi. AKP kurucularından Şener ‘Başbakan kutuplaştırdı, muhalefet tuzağa düştü’ dedi AYDINLIK/ANKARA

AKP’ye hediye Şahin Mengü: Muhalefet sürekli hata yaptı. Ne yapacağını söylemeden iktidarı eleştirdi. Laikliği es geçti. Cemaatle ilişkiler öne çıktı. CHP’li olmayan parti yöneticilerinin belirlediği adaylar olumsuz etki yaptı.Sonuçta bir seçim AKP’ye hediye edildi. Şahin Mengü

S

eçim sonuçlarını değerlendiren uzmanlar, muhalefet partilerinin Fethullah Gülen cemaatinin kuyruğuna takılmasını ve CHP’nin AKP’nin “açılım” politikasına talip olmasının AKP’ye yaradığını bildirdiler. “CHP ve MHP seçimi AKP’ye hediye etti” dediler. 30 Mart seçimlerini değerlendiren uzmanlar, muhalefetin izlediği seçim stratejisinin AKP’ye yaradığını belirttiler. Muhalefetin F tipi örgütün kuyruğuna takılmasının muhalefetin lehine değil aleyhine olduğunu kaydeden uzmanlar, bu durumun seçim öncesi yapılan anketlerde ortaya çıkmasına rağmen muhalefet partilerinin anketleri dikkate almadıklarını vurguladılar. Bir anket şirketinin temsilcisi Aydınlık’a yaptığı açıklamada Başbakan’ın seçimler yaklaştıkça milliyetçi söyleme yönelmesinin ve bu söylemlerin bütün kanallarda yayınlanmasının AKP’den kaçan oyları yeniden topladığını vurguladı. Seçim sonuçlarını “Muhalefet seçimi AKP’ye hediye etti” diye yorumlayan yetkili, sonucun böyle olacağı konusunda muhalefet partilerinin bilgilendirildiğinde ısrar etti. AKP kurucularından ve AKP Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yapan Abdullatif Şener, CHP eski TBMM Başkanvekili Kemal Anadol ve CHP eski milletvekili Şahin Mengü seçim sonuçlarını şöyle değerlendirdi:

Erdoğanlar seçim sonuçlarını saltanat ailesi edasıyla kutladı.

AKP’nin tuzağına düştüler Abdullatif Şener: Seçim kampanyaları başlarken partiler seçmeni katı bir şekilde kutuplaştırdı. Bu da seçmenleri daha önce oy verdiği partide sabit hale getirdi. Bunun sonucunda da çok önemli sıkıntıları, sorunları olmasına rağmen, ortada çok tartışılan olaylar bulunmasına rağmen AKP oylarındaki düşüş az oldu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın strateAbdüllatif Şener jisi buydu, muhalefet

Çıkış yolu Altı Ok

Kemal Anadol: Seçim sonuçları sonrası herkes başarılı olduğunu söylemektedir. Böyle bir şey mümkün değildir. de bu tuzağa düştü. Bu seçim sonuçları CHP’de bir eksen kayması var. Bu Türkiye’deki sistemin çözüldüğünün de eksen kaymasını seçim kamgöstergesidir. İktidarın yolsuzlukpanyasında da gözledim. Selarından, hukuksuzluklarından heçim kampanyası sırasında lasap soracak bir mekanizma kaliklik ilkesi önemsenmedi. Cemadı. maatle ilişkiler öne çıktı. “AçıBu büyük bir risk. Artık kimse lım” sürecine sahip çıkıldı. yolsuzluktan, hukuksuz uygulamaAncak bu politikalar sonuçlara lardan kendini arındıramaz. ne Konya’da, Kayseri’de ne 17 Aralık operasyonu sonrası de Güneydoğu’da etkili oldu. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı için CHP yönetiminin izlediği poşansı kalmadığı söyleniyordu. Kemal Anadol litika AKP stratejisine yol AKP’liler de bu görüşteydi. Ancak açtı. Başarı için CHP kendi köklerine bu sonuçlardan sonra ben Erdoğan’ın dönmeli ve Altı Ok’a sahip çıkmalıdır. Cumhurbaşkanlığı adayı olarak ortaya çıkabileceğini düşünüyorum.

CHP’de ilk seçim hesaplaşması kurullarda ZİHNİ ERDEM / ANKARA

Yanıt bekleyen sorular

C

HP’de 30 Mart seçimlerinin yarattığı hayal kırıklığı ile birlikte muhalefet, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun izlediği “Kürt açılımı”, “Özerklik” ve Cemaat konusunda izlediği çizgiyi partinin yetkili kurullarında eleştirmeye hazırlanıyor. 30 Mart seçimlerinden başarısız sonuçlarla çıkarak hayal kırıklığı yaşayan CHP’de seçim sonuçlarının öncelikle bugün yapılması beklenen MYK’da, ardından da partinin kurultaydan sonra en yetkili karar organı olan Parti Meclisi’nde (PM) masaya yatırılması bekleniyor. CHP kaynakları, yetkili kurullarda, özelikle de Parti Meclisi toplantısında parti içi muhalefetin Kılıçdaroğlu’nun seçim miting meydanlarında Başbakan’a AKP hükümetinin yasalara aykırı bir şekilde yürüttüğü PKK ile müzakereler konusunda hiçbir eleştiri yöneltmemesinin, tam tersine

Seçim sonuçlarında kaset operasyonunun etkisi AYDINLIK/ANKARA

E

ski CHP Genel Başkan Yardımcısı emekli Büyükelçi Onur Öymen, seçim sonuçlarında 4 yıl önce CHP’ye yapılan operasyonun etkisi olduğunu söyledi. Öymen yeni söylemin Konya, Kayseri gibi illerde ve Güneydoğu’da etkili olmadığına dikkat çekti. Türkiye’de siyasetin, 4 yıl önce bazı yasa dışı yollardan CHP’ye yönelik komplolarla yönlendirildiğini vurgulayan Öymen, “Bunun seçimleri ne ölçüde etkilediğini de değerlendirmek gerekiyor. Son olarak ortaya çıkan bilgilerin ve belgelerin ışığında yapılan komplonun hukuki ve siyasi sonuçları olacak ve bu sonuçlar siyasetin yeniden yapılanmasına katkı sağlayacaktır” dedi. Yıpranmış bir iktidara karşı muhalefetin başarılı Onur Öymen olamadığını belirten Öymen şunları söyledi: “Bu çok düşündürücüdür. Seçimlere katılan bütün partiler kendi içlerinde kapsamlı bir değerlendirme yapmaları, nerede hata yapıldığını saptamaları gerekiyor. Partilerin söylemlerini de gözden geçirmeleri lazım...Bazı muhalefet partileri mütedeyyin vatandaşların desteğini kazanmaya yönelik bir söylem geliştirdiler. Ancak bunun somut sonuç verdiği görülmedi. Terör örgütüyle müzakere sürecinin desteklenmesi Güneydoğu’daki oylarda artışa yol açmadı. Bu ve benzeri durumlar serin kanlılıkla gözden geçirilmelidir. ”

CHP MYK toplantısı

Tunceli’de “Kürt açılımını sürdürme” sözü vererek BDP’nin özerk bölge inşa girişimlerine sessiz kalmasının ve CHP ile Fethullah-Cemaat isimlerini yan yana getiren Cemaat’e sahip çıkma çizgisinin sert bir dille eleştirileceği belirtiliyor.

‘Beşli komite’ hedefte MYK’da ise Kılıçdaroğlu’nun, yapılan aday tercihleri nedeniyle eleştirilebileceği

ancak bu yöndeki eleştirilerin daha çok aday belirleme süreçte etkin rol oynayan “Beşli Komisyon”a yöneltileceği ifade ediliyor. Genel Başkan Yardımcıları Adnan Keskin, Bülent Tezcan, Umut Oran, Haluk Koç ve Gökhan Günaydın’dan oluşan komisyon aday belirleme sürecinde özellikle anketler ve önseçim sonuçları çerçevesinde eleştirilerle karşılaşmıştı.

Yerel seçim söylememizi sadece yolsuzluk ve kasetler üzerine kurulması ve sürdürülmesi doğru muydu? Kürt açılımına destek verilmesi CHP’ye oy verilmesini engelledi mi? Gülen Cemaati’ne “arka çıkma görüntüsü” doğru mudur? Açılıma verilen açık kredi ve destek ile Doğu, Güneydoğu’daki ‘tabela partisi’ durumu nasıl değiştirilecek? İstanbul’da yüzde 9’a yaklaşan fark yanlış aday tercihi sonucu mudur? İzmir Aziz Kocaoğlu’nun istemi doğrultusunda mevcut başkanların değiştirilmesi kararı doğru muydu? Antalya’da parti içi iktidar kavgası stratejik bir yanlış değil mi? Ankara’da dış ilçeler ve sokak çalışmaları yeterince yapılabilmiş, parti örgütü ile aday arasında koordinasyon kuruldu mu?

MHP’de oklar Genel Merkez’e yöneldi AYDINLIK/ANKARA

A

lınan oy oranı, beklentilerin çok gerisinde kalan ve kritik bazı belediyeleri kaybeden MHP’de; Genel Merkeze, özellikle de Devlet Bahçeli ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz’a yönelik tepki sesleri yükselmeye başladı. 30 Mart’ta yüksek oy oranı beklentisi içine giren MHP yönetimi ve parti tabanı, sonuçların açıklanmasının ardından yeni bir sorgulama süreci başlattı. Tıpkı CHP’de olduğu gibi MHP’de de, yaratılan beklentinin çok gerisinde bir sonuç elde edilmesi, beraberinde tepkiyi de getirdi.

Mehmet Ali

GÜLLER

maliguller@aydinlikgazete.com

Yüzde 45’le savaş çıkarılabilir mi?

S

eçim sonrası Washington’dan yapılan ilk açıklamanın mesajı netti: “Pensilvanya’dakini unutun, bizim müttefikimiz Ankara.” Mesajı veren ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf “Türk hükümetiyle ikili bir ittifaka sahibiz. Türkiye yakın bir NATO müttefiki.” diyerek ayrıca Erdoğan’a bağlı olduğu yükümlülükleri anımsattı. Yani Erdoğan’ı çizmeyen ABD, 30 Mart seçim sonuçlarını esas alarak “reel politika” yapıyordu. Peki, bu durumda haklı olarak sorabilirsiniz: O zaman 17 Aralık neden yaşandı?

Had bildirme operasyonu Pek çok kez dile getirdiğimiz o gerekçe özetle şu: ABD Erdoğan’dan çok da memnun değildi. Çünkü Erdoğan güç zehirlenmesi yaşadı ve zaman geçtikçe kendisini o koltuğa oturtanları bir ölçüde dinlememeye başladı. Üstelik Erdoğan kimi görevleri de Türkiye’deki muhalefet nedeniyle yerine getiremiyor, zaman kaybediyordu. Fakat dünya çapında güç erozyonuna uğrayan ABD’nin de pek seçeneği yoktu: Erdoğan’sız AKP mümkün değildi. AKP’siz bir hükümet seçeneği de gerçekçi değildi. AKP’nin bölünmesi ise kontrol edilemeyecek sorunları yaratacaktı. ABD’ye göre en iyisi Erdoğan’ı terbiye etmekti. 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun asıl anlamı buydu: ABD Cemaati kullanarak ve pek çok kirli çamaşırı ortalığa dökerek Erdoğan’a haddini bildirecekti. ABD “deliğe süpürme” tehdidiyle Erdoğan’ı hizaya sokacaktı.

ABD’nin takvim sorunu AKP ve medyası bu nedenle bol zikzaklı politikalar izledi. Örneğin AK Medya 17 Aralık’ın arkasında önce ABD’nin olduğunu yazdı, asıl hedefin İran olduğunu savundu. Erdoğan açık açık ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin düğmeye bastığını söyledi. Ama AK Medya sonra çark etti ve “operasyonun arkasında Washington değil, neo-conlar var” diye hatta “Obama iyi, çevresi kötü” diye yazdı. Aslında ABD-Erdoğan ilişkisi iki soruna bakarak anlaşılabilirdi. ABD için Erdoğan’ın iki temel görev vardı; Açılım ve Suriye. Erdoğan bu konulardaki Atlantikçi politikaya bağlıydı ama ilerletemiyordu, sorun buydu. Yani ABD ile Erdoğan arasında bir görüş farkı yok, yapamama sorunu vardı. Erdoğan içerideki muhalefeti, halk hareketini, yıkılma riskini de görerek zaman zaman adımlarını yavaşlatıyordu. Ama ABD’nin zamanı değerliydi. Zira geri çekilirken mevzi yaratmak istiyordu. Ortadoğu’dan atılmadan önce Irak’ın kuzeyini Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e açabilmesi hayatiydi. Son Öcalan Açılımı da zaten bu hedefin gereğiydi. Suriye’de iş uzadıkça ve başarı sağlanamadıkça, Rusya mevzi kazanıyordu. Bu kez Washington Moskova’ya karşı yeni cepheler (Ukrayna) açmak zorunda kalıyordu.

‘Suriye’ye kumpas’ı kim deşifre etti?

Devlet Bahçeli

Sadir Durmaz

Hedefteki Başkan Yardımcısı Parti kulislerinden yansıyan bilgilere göre eleştiriler, iki ayrı isim üzerinde yoğunlaşıyor. Bunlardan biri partinin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz. Aday belirleme sürecinde Durmaz’ın partiyi, özellikle de Genel Başkan Bahçeli’yi yanlış yönlendirdiği, yanlış adayları partiye dayattığı ve bu isimlerin aday olarak belirlenmesine sebep olduğu görüşü, parti örgütlerinde en yaygın kanaat durumunda. Zira adayların belirlenmesi sürecinde birçok il ve ilçe yönetimi, genel merkezin dayattığı adaylara tepki göstermiş ve birçok kentten istifa haberleri gelmişti. O günlerde itiraz edilen bütün adayların, bugün başarısız sonuçlar aldıkları belirtiliyor. Durmaz’ın görevden alınmasını isteyen birçok partilinin, Pazar gecesinden itibaren genel merkezi, parti örgütlerini ve milletvekillerini telefon yağmuruna tuttukları öne sürüldü. Sonuçları, MHP açısından başarısızlık olarak gören partililerin, bu sonuçtan sorumlu

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

UFUK ÖTESİ

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

tuttukları ikinci isim ise, genel başkan Devlet Bahçeli. Seçim sonrası yaptığı ilk açıklamada “MHP önemli sayılabilecek bir başarıya imza atmıştır” ifadelerini kullanan Bahçeli’nin bu görüşüne birçok MHP’li katılmıyor. Parti kulislerinde, sonuçlar üzerinden birçok ilginç örnek verilerek, ‘başarı sorgulaması’ yapılıyor. Örneğin, İstanbul’da, bir önceki

yerel seçimde 5,1 oy alan MHP’nin 4,2’ye kadar gerilemesinin nasıl bir başarı olduğu konusunda açıklama isteniyor. Bu görüşü savunan partililer “eğer bir başarı arıyorsak, İstanbul’da MHP’nin aldığı oy oranını, Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Hilal belediyesinde almayı başaran MHP’li kadın aday Şahima Zeyrek’in başarısını kutlayalım” dediler.

Teşkilatlarda huzursuzluk yaratan tablo Türkiye genel haritasına bakıldığında, iki büyükşehir belediyesini daha kazanmış gibi görünse de MHP’lilerin canını sıkan asıl tablo, ayrıntılı haritadaki durum. İstanbul’da hiçbir ilçe belediyesini kazanamayan MHP, Ankara’da ise 5 olan ilçe belediyesini ikiye indirdi. Kaybedilen Gölbaşı, Kızılcahamam ve Nallıhan ilçeleri MHP için kritik önem taşıyordu. İzmir’de Aliağa ve Kiraz’ı MHP’li

adaylar kazansa da, kaybedilen Bergama ve Kınık, MHP’liler açısından tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu. MHP’nin, çeşitli il ve ilçelerde belediye başkanlığına aday gösterdiği milletvekilleri Ali Uzunırmak, Mehmet Erdoğan, Alim Işık ve Necati Özensoy’un da seçimleri kaybetmesinin de, parti teşkilatlarındaki yenilgi duygusunu perçinlediği belirtiliyor.

İşte 17 Aralık operasyonuyla Erdoğan yeniden bu çizgiye sokulmuş oldu. Nitekim Erdoğan seçim gecesi çıktığı balkonda, “Suriye’yle savaş halindeyiz” diyerek ABD’ye “tamam” mesajı vermiş oldu. IŞİD’in sözde “Süleyman Şah Türbesi’ne saldırırız” tehdidi üzerinden savaş naraları atılması da, ihlal iddiasıyla Suriye uçağı düşürülmesi de, “Suriye’ye kumpas” toplantısında MİT’in “gerekirse Türbe’yi biz bombalarız, Suriye’ye adam gönderir Türkiye’ye 8 füze attırırız” demesi de, daha sandıklar seçmenin önüne gelmeden Erdoğan’ın ABD’ye “tamam” dediğinin göstergesiydi zaten... O nedenle yeni bir kuvvet sahaya inmiş ve Erdoğan’ın savaş tezgâhını deşifre etmişti!

Yüzde 90 bile yetmez! Peki, ABD’ye “tamam” diyen AKP sandıktan çıkardığı yüzde 45 ile Suriye’ye saldırabilir mi? Yanıtı şöyle verelim: Sandıktan yüzde 90 çıkartsa bile kardeşi kardeşe düşüremeyecekler! Ve önemle belirtelim: Tankların önünde duracak kuvvet, Türkiye’nin yeni çözüm adresi olacaktır!


ROTA

Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Doğu PERİNÇEK dperincek@ip.org.tr

Yazarımız yoğunluğu nedeniyle, bugünkü yazısını yazamamıştır.

MELİH GÖKÇEK’E TOMA VE GAZLI DESTEK

Ankaralılar YSK’yı kuşattı

YSK: Hata varsa düzeltiriz

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, dün seçim sonuçlarındaki şaibeyle ilgili bir açıklama yaptı. “Islak imzalı tutanaklarda hata varsa düzeltilir, kimsenin endişesi olmasın” diyen Güven, “Vatandaşlarımızın, siyasi partilerimizin sakin olmalarını istiyorum. 30 sene hâkimlik yaptım. Yasal hakkı olmadığı sürece hiç kimsenin bağırıp çağırarak hak elde ettiğini görmedim. Herkes sükûnet içinde varsa hakkını ileri sürsün. Ancak bunu yasal çerçeve içinde yapmalılar. İlçe seçim kurullarına güvensinler” diye Sadi Güven konuştu. 7 kişilik sandık kurulunda 5 kişinin siyasi parti temsilcisi olduğunu hatırlatan Güven, ilçe seçim kurullarında da en çok oy alan 4 siyasi parti temsilcisinin yer aldığını kaydetti. Güven, “Siyasi partilerimizin, itirazını yaptıktan sonra kendi temsilcilerinin de bulunduğu, hatta çoğunlukta olduğu bu kurulların çalışmalarında rahat etmelerini sağlamalarını diliyorum” dedi.

‘Kimse tedirgin olmasın’ Güven, gazetecilerin “Islak imzalı tutanaklar ile YSK rakamlarının tutmadığı iddiası var. Bu doğru mu?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Biz yüzde 90’ın üzerinde seçim sonuçlarını siyasi partilerle paylaştık, kendi internet sitemizde de yayınlıyoruz. Bu ıslak tutanaklar seçimin teminatıdır. Bu tutanaklarda yanlış varsa ilçe seçim kurullarında düzeltilecek ve internet sayfamızda yayınlanacaktır; kimsenin tedirginliği olmasın.”

‘Antalya’da oylar yeniden sayılsın’

30 Mart seçimlerinde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı için CHP adayı Mustafa Akaydın ile AKP adayı Menderes Türel arasında, son ana kadar başa baş olan seçim yarışına CHP’den itiraz geldi. CHP, “Birleştirme tutanakları olmadan oyların sisteme girişinin yapılması” başta olmak üzere çeşitli usulsüzlükler için il genelinde oy sayımı istedi. Mustafa Akaydın CHP’nin kurduğu komisyon üyelerinden Avukat Pınar Toğaç, sonuç tutanaklarında geçerli-geçersiz oylarda oynamalar olduğunu, özellikle Kepez bölgesinde sayıların tutmadığını ve bunun bire bir şahidi olduğunu söyledi. Toğaç, sandıkların tekrar sayılarak, sandık sonuç tutanaklarının tekrar tutulmasını talep ettiklerini ve Kepez’de hiçbir sayının tutmadığını öne sürdü.

Ha kla Ha rınıııara Hakla kların ara arayan rın yan yanyur ttaş yur yurttaş lar arasın ttaşlar larara sında ara da daboz sın boz bozkur ve kur kurtttve zaf er vezaf zafer er işa reti işa yapanl işareti retiyap anl anların yap arın arınday anı day dayanı şm asıdik dikkat anışm şması ası kat katçek dik çek çekti. ti. ti.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde hile ve usulsüzlük gerekçesiyle halk YSK’yı kuşattı. Sandıkların yeniden sayılmasını isteyen vatandaşlara Çevik Kuvvet TOMA’lar ve gazla saldırdı Seçimler sırasında gerçekleşmeyen birliktelik sandıklara sahip çıkma eylemlerinde gerçekleşti. Sandıklara Mart yerel seçimleri son- sahip çıkma eylemleri yapan varasında seçime hile ka- tandaşlar arasında çok sayıda Ülrıştığı iddiaları gündeme kücünün de olması dikkat çekti. geldi. Melih Gökçek’in seçim sonuçlarına müdahale ettiği iddiaları Yavaş: Geceden beri sonrasında vatandaşlar sandıklara organize müdahale var CHP’nin Ankara Büyükşehir sahip çıkmak için seçim sonuçlarının toplandığı Seyranbağları Nec- Belediye Başkanı Adayı Mansur la Kızılbağ Anadolu Lisesi, Nâzım Yavaş, yaşanan gelişmelerle ilgili Hikmet Kültür Merkezi ve Mit- basın toplantısı yaptı. Sandıkların hatpaşa Caddesi’ndeki Yüksek açılmasından sonra operasyonun başladığını vurgulayan Yavaş, Seçim Kurulu’nu kuşattı. Anadolu Ajansı’nın yayınlarına ‘Birleşe birleşe kazanacağız’ dikkat çekti. Ajansın başındaki Sandıkların tutulduğu yerlerde kişinin seçim akşamı nerelerde 24 saat nöbet tutan Ankaralılar dolaştığını soran Yavaş, basın topgün boyunca eylem yaptılar. Nâzım lantısında şunları söyledi: “Ankaralılar haklarını arıyorlar, Hikmet Kültür Merkezi’nde binlerce yurttaş, “Birleşe birleşe ka- oyların takipçisi olacağız. Bugün zanacağız”, “Mustafa Kemal’in as- ilçe seçim kurullarına itirazlarımızı kerleriyiz”, “Gökçek gidecek, Man- yaptık ve oralarda bir sürü yanlış sur Yavaş gelecek” sloganlarını yapıldığını tespit ettik. Ankaralılar atarak bekleyişlerini sürdürdüler. seçimlere şaibe olduğunu düşü OLCAY KABAKTEPE OSMANCAN GÜRDOĞAN / ANKARA

30

On binlerce oy geçersiz sayıldı

Ceylanpınar’da meydan savaşı

Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde, yerel seçimlerde BDP’li İsmail Arslan 755 oy farkla başkanlığı AKP adayı Menderes Atilla’ya kaptırınca olay çıktı. Sonuçların açıklanmasından sonra başlayan gerginlik büyüdü, sokaklar savaş alanına döndü. Çıkan olaylara polis biber gazı, tazyikli su ve plastik mermilerle müdahale etti. Ceylanpınar’da geçen pazar günü yapılan yerel seçimlerin ardından resmi olmayan sonuçlara göre belediye başkanlığını AKP adayı Menderes Atilla kazandı.

4 şüpheli gözaltında Bu sonucun ardından önceki başkan ve BDP adayı İsmail Arslan ile parti yöneticileri, seçimlerde ve sayımda usulsüzlük yapıldığını, bazı okullarda yanmış oy pusulaları bulunduğunu söyleyerek İlçe Seçim Kurulu’na itirazda bulundu. İtirazın ardından önceki gece Ceylanpınar Hükümet Konağı önünde eylem yapan BDP’li grup, polislerin “dağılın” uyarılarına uymayınca arbede yaşandı. Polisin biber gazı, tazyikli su ve plastik mermilerle müdahale ettiği grup, ara sokaklara kaçtı, ancak olaylar durulmadı. Bu kez gösterici grup parkları ateşe İsmail İsmail vermeye, işyeri ve araçları Arslan Arslan Arslan Arslan taşlamaya taşladı. Polis, olaylara karıştığı iddia edilen 4 şüpheliyi gözaltına aldı.

Melih Gökçek tehdit etti

Seçimlerin ardından bazı illerde çok küçük yüzdelerle arada fark oluşurken, geçersiz sayılan oyların da çekişen partilerin arasındaki oy farkından daha fazla olduğu iddia edildi. Radikal’in haberine göre, çekişmeli altı ilde de geçersiz oyların sayısı iki parti arasındaki oy farkından katbekat yüksek. O illerden bazıları ise şöyle sıralandı: Antalya (Açılan sandık yüzde 99,85) Oy farkı: 11 bin 745; Geçersiz oy: 43 bin 058; AKP: yüzde 35,95, CHP: yüz-

de 35,08; AKP oy sayısı: 484 bin 244, CHP oy sayısı: 472 bin 499. Ankara (Açılan sandık yüzde 99,85) Oy farkı: 31 bin 904; Geçersiz oy: 123 bin 275; AKP: yüzde 44,79, CHP: yüzde 43,78; AKP oy sayısı: 1 milyon 413 bin 707, CHP oy sayısı: 1 milyon 381 bin 803. Yalova (Açılan sandık yüzde 99,56) Oy farkı: 1; Geçersiz oy: 2 bin 319; AKP: yüzde 42,98, CHP: yüzde 42,98; AKP oy sayısı: 26 bin 899, CHP oy sayısı: 26 bin 898.

Mansur Mansur Mansur Mansur Mansur Yavaş Yavaş Yavaş Yavaş

nüyorlar; biz de bunun takipçisi olacağız.

AYM’ye kadar gideriz CHP’ye verilen oyların bir alta veya bir üste yazılmak suretiyle tutanaklar düzenlendiğini tespit ettik. Bununla ilgili İl Seçim Kurulu’na müracaatımızı yaptık. 12 binden sandığın ıslak imzalı tutanaklarla incelenmek üzere karşılaştıracağız, 1 oy bile boşa gitmeyecek. 2 gecedir hiçbir arkadaşlarımız yatmıyor. Bu taleplerimiz reddedilirse, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruya kadar bu işi götüreceğiz.”

YSK önünde binlerce yurttaş toplandı Ankara’daki sandık sonuçlarının YSK sistemine yanlış aktarıldığını düşünen yurttaşlar da YSK önünde toplanmaya başladı. Mithatpaşa Caddesi’ni trafiğe kapatan vatandaşlar “AKP halka hesap verecek”, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Her yer rüşvet, her yer yolsuzluk”, “Mustafa Kemal’in

askerleriyiz” sloganlarını attılar.

TOMA ve gazlı müdahale Mansur Yavaş’ın basın toplantısının bitimi sonrasında YSK önünde hareketlenme başladı. TOMA’lar ve çok sayıda polis geldi. Polis trafiğin kapatıldığını gerekçe göstererek vatandaşlardan dağılmalarını istedi. Vatandaşlar kendi aralarında organize olarak trafiği açmalarına rağmen polis gaz ve tazyikli suyla sert bir şekilde müdahale etti.

‘Haziran çiçeği’ yeniden açtı Polis müdahalesi öncesinde, YSK’nın bulunduğu Mithatpaşa Caddesi, Haziran ayındaki halk ayaklanmasını anımsatan görüntülere sahne oldu. Bir ellerinde Türk bayrakları, dövizler, ayakkabı kutuları taşıyan binlerce yurttaş, diğer elleriyle de yumruk, zafer ve bozkurt işaretleri yaptı. İstiklal Marşı ve Andımız’ı da büyük bir coşkuyla okuyan binlerce kişi, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”, “Ankara uyuma, oyuna sa-

Kesin olmayan sonuçlara göre Ankara’daki yarışı önde bitiren AKP’li Melih Gökçek ise, seçimden zaferle çıktıklarını, muhalefetin de bu nedenle kaos çıkarma planları yaptığını ileri sürdü. YSK önünde toplanan gruba polis müdahale ederken, AKP Ankara Milletvekili Salih Melih Gökçek Kapusuz ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Melih Gökçek; Mansur Yavaş, CHP milletvekilleri ve Kılıçdaroğlu’nun sürekli insanları tahrik ettiğini, sokağa dökmeye çalıştıklarını öne sürdü. Gökçek, bu yolla seçim kurulları üzerinde baskı oluşturulmak istendiğini iddia ederek, suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. hip çık”, “Ölmek var dönmek yok”, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “YSK korkma, halk yanında”, “Hırsız Tayyip Erdoğan” sloganlarıyla attı. Vatandaşlar müdahaleden sonra tekrar toplandı. Polis yeniden müdahale etmeye hazırlanırken CHP milletvekilleri araya girerek, itirazların henüz YSK’ya gelmediğini belirterek halktan dağılmalarını istedi.

6 kişinin öldüğü köye taziye ziyareti

Ş

anlıurfa Valisi İzzettin Küçük, Yuvacalı köyünde muhtar adayları arasında çıkan silahlı kavgada yaşamını yitiren 6 kişinin yakınlarına taziye ziyaretinde bulundu. İl Jandarma Komutanı Albay Selman Kömürcü, Emniyet Müdürü Sıtkı Akgül ve ilçe bürokratlarıyla birlikte Hilvan ilçesine bağlı Yuvacalı köyüne giden Vali Küçük, sağduyu çağrısı yaptı.

yorum” diye konuştu. Yerel seçimlerin yapıldığı geçen pazar günü, Yuvacalı köyünde muhtar adayı olan Çelik ve Tanık aileleri arasında sandığa giden seçmenleri yönlendirdikleri gerekçesiyle başlayan tartışma, silahlı kavgaya dönüşmüş, her iki aileye mensup 6 kişi yaşamını yitirmişti. (DHA)

‘Failler yakalanacak’ Olayda 4 yakınını kaybeden Çelik ailesini ziyaret eden Küçük, “Her iki aileye başsağlığı dileklerinde bulunuyorum. Umarım bu üzücü olay nedeniyle her iki aile sükûnet içeresinde hareket eder. Bu olayı gerçekleştiren faillerin ise en kısa zamanda yakalanacağının da bilinmesini isti-

İzzettin İzzettin İzzettin İzzettin İzzettin Küçük Küçük Küçük Küçük Küçük

Defne’de çöp bidonunda oy pusulaları bulundu

H

atay’da bir çöp bidonunda, üzerlerinde “Evet” mührü basılmış oy pusulaları bulundu. Hatay merkez Defne ilçesinin Gazi Mahallesi’nde bulunan Gazi Ortaokulu’nun temizlik görevlisi, okulun yanındaki çöp bidonunda oy pusuları olduğunu görünce polise haber verdi. İhbar üzerine okula gelen polis, incelemede, üzerlerinde “Evet” mührü basılmış oy pu-

sulaları ile 1254 No’lu sandığa ait, üzerinde sandık kurulu başkanı ve üyelerinin imzalarının bulunduğu bir tutanak buldu. Oy pusulaları ve tutanak, olay yeri inceleme ekiplerinin yaptığı incelemelerin ardından çöp bidonundan alınarak emniyete götürüldü. Oy pusulalarının sayısı hakkında bilgi verilmezken, pusulaların da tek bir partiye ait olmadığı belirtildi. (DHA)


Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ

ENERJİ BAKANI’NDAN GÜLDÜREN AÇIKLAMA

‘Elektriği, trafolara giren kediler kesti’ HABER MERKEZİ

E

nerji Bakanı Taner Yıldız, 30 Mart’taki seçimlerde sandıklar kapandıktan sonra başlayan sayım işleminde yurdun

dört bir yanında yaşanan elektrik kesintilerinin sebebinin kediler olduğunu öne sürdü. Enerji Bakanı Yıldız, “Espri yapmıyorum; trafoya kedi girdi. Bunu seçime bağlamak yanlış” diye konuştu.

‘Espri yapmıyorum arkadaşlar’ Birçok il ve ilçede 10-15 dakikalık kesintiler yaşandığını, bunun sonuca etki etmeyeceğini savunan Yıldız, bu konuyu gündeme getirenler için ise “elektrik direklerinin arkasına sığınmayalım” sözlerini sarf

etti. Yıldız şunları söyledi: “Espri yapmıyorum arkadaşlar. Trafoya kedi girdi. Kesinti bundan yaşandı ama bu durum ilk kez yaşanmadı. Seçimden önce de yaşanmışTaner Yıldız

tı. Bunu seçime bağlamak yanlış. Zaman zaman eksiklerin olabileceğini söylüyorum. Kasıt aramak yanlış. Seçimde istediği sonuca ulaşamayan partilerin bu tür mazeretlerin ardına sığınmasını doğru bulmayız. Yenileceklerini anlayanlar mazeret üretiyor.”

‘At girdi deseydi daha inandırıcı olurdu’ Yıldız’ın bu açıklaması AKP tarafından kapatılan sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden günün en çok konuşulan konularından biri oldu. Twitter kullanıcıları Yıldız’ın sözlerine ilişkin “kedilobisi” ve “TrafoyaKediGirdi” etiketleri altında şunları kaydetti: Kedilerden beklenen açıklama geldi: “Martın bitişini protesto için yaptık.” Gerekirse 8 kedi gönderir bombalatırız o trafoyu. 40 kedi, 40 ilçede, 40 trafoya

girerse, 40 sandık çalan 40 haramiler yüzde kaç oy alır? Hocam trafoya kedi girdi ödevi yapamadım. Allah Melih Gökçek’in evine Ankara kedilerini salsın. Yok kesin şakadır dediğin “trafoya kedi girdi” açıklamasına inanan milyonlar var, işte siyaset budur. Kedilerin imamı paralel yapının işi. Araba kaputuna giren kediyi anlarım da trafoya girmek nedir? Bari at girdi falan diyeydiniz, daha inandırıcı olurdu. Trafoya kedi girdi diyen adam nükleer santral yapçam diyor... Seçim günü yaklaşık yüzden fazla yerde trafolara girip elektrikleri kesmişler, kedilerin 30 Mart trafolar gününü kutluyoruz. Kediyi tebrik ediyorum aynı anda 34 ildeki trafoya girmiş! :)) “...kedi trafoya girdi, köpek sandıkları yedi, bir aslan miyav dedi, minik fare kükredi; işte memleketin hali...”

‘İstanbul’da 3500 sandık hileli’ CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ve Mustafa Sarıgül, İstanbul’daki seçim sonuçlarına itiraz edeceklerini açıkladı SEDA AKYÜZ - EZGİ HOTALAK YEŞİM ÇATALTAŞ

R

esmi olmayan sonuçlara göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını AKP’li Kadir Topbaş’ın kazanması üzerine seçimde yaşanan şaibeleri değerlendiren İstanbul CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ve Mustafa Sarıgül, İstanbul’daki seçim sonuçlarına itiraz edeceklerini açıkladı. Levent’teki İstanbul İl Başkanlığı’nda yapılan toplantıda konuşan Sarıgül, seçim sonuçlarının henüz kesinleşmediğini, İstanbul’un pek çok ilçesinde seçim sonuçlarına itiraz ettiklerini de dile getirdi.

Yüzde 10’un üzerinde Oğuz Kaan Salıcı da “Bizim elimizde olan ıslak imzalı tutanaklar ile YSK’nın birleştirme tutanaklarını karşılaştırdığımızda, 3500’e yakın sandıkta fark tespit ettik. İstanbul’da toplam 32 bin sandık olduğunu düşünürseniz, yüzde 10’un üzerinde bir rakam ortaya çıkıyor. 39 ilçede 3500’e yakın sandıkta belediye meclisi, ilçe belediye başkanlıkları ya da büyükşehir belediye başkanlıklarında fark var” diye konuştuk

CHP, 3 ilçede seçim sonuçlarına itiraz etti Bu arada Salıcı, CHP’nin oy-

Özkes: Entrika ve hile yaptılar CHP Üsküdar Belediye Başkan Adayı İhsan Özkes, yaptığı açıklamada, seçimlerde birçok entrika ve hileyle karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Üsküdar İlçe Seçim Kurulu’na dün öğleden sonra 9 mad-

Mustafa Sarıgül delik itiraz dilekçelerini sunduklarını ifade eden Özkes, “Başka bir ilçe belediyesine ait oy pusulaları Üsküdar’da kullanıldı.Üsküdar’da 15 bin 689 geçersiz oy var. Bunların önemli bir bölümünün bizim seçmenlerimiz olduğunu düşünüyoruz” dedi.

‘Bazı öğretmenler AKP militanı gibi’ Konuya ilişkin Aydınlık’a değerlendirmede bulunan CHP Küçükçekmece İlçe Başkanı Dursun Zengin ise “Küçükçekmece’de bu dönem sandık başına atanan öğretmenlerin büyük bir kısmı AKP militanı gibi davranmışlar” dedi.

MHP dört ilde seçime itiraz etti

Yalova’da oylar yeniden sayılacak

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Kastamonu, Iğdır ve Kütahya’nın seçim sonuçlarına itiraz için İl Seçim Kurullarına başvurdu. MHP, dün İl Seçim Kurullarına başvurarak 4 ilde oyların yeniden sayılmasını istedi. Kastamonu’da seçimi çok az bir farkla kaybeden MHP, yeniden yapılacak bir sayım-

Yalova’da Belediye Başkanlığı seçimini 1 oy farkla AKP’nin kazandığının açıklanmasının ardından CHP ve AKP’nin yaptığı itirazları İl Seçim Kurulu kabul etti. Karara göre, 124 sandıktaki oyların yeniden sayımı yapılacak. Yalova İl Seçim Kurulu’nun se-

la kazanacağını iddia ettiği Iğdır’da ve Kütahya’da da sonuçlara itiraz etti. MHP’nin itiraz ettiği Iğdır’da BDP birinci olarak açıklandı. Afyon’da da genel usulsüzlük iddiasını gündeme getiren MHP, ayrıca belediye başkanlığı, belediye ve il genel meclisi üyelikleri için de ayrı ayrı sandıklarla ilgili olarak itirazlarda bulundu.

çimi 1 oy fark ile AKP’nin kazandığının duyurulmasının ardından CHP ve AKP, 2319 geçersiz oy iddiasında bulunarak sonuçlara itiraz etmişti. CHP ayrıca Gaziantep’te de oyların yeniden sayılması için İl Seçim Kurulu’na itiraz dilekçesini sundu.

BDP itiraz etti, olaylar çıktı

Ş

MHP: Adana sonucunu değiştirme çabasındalar

M

HP Konya Milletvekili ve Merkez Yürütme Kurulu üyesi Faruk Bal, Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini MHP’nin kazandığını ancak AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu ile Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in ilçe seçim kurullarına baskı yapıp, sonucu değiştirme çabası

içinde olduğunu iddia etti. Faruk Bal, MHP İl Başkanı Mustafa İzgioğlu ve ilçe başkanlarıyla birlikte basın toplantısı düzenledi. Bal, “AKP bu galibiyeti hazmedememekte, iktidar gücünün vermiş olduğu hırsla, Adana’daki seçimleri, yargı üzerinde, seçim kurulları üzerinde baskı yapmak suretiyle değiştirme çabası içindedir” dedi.

anlıurfa’nın Birecik ilçesinde, AKP adayının kazandığı yerel seçimlerde, usulsüzlük yapıldığını iddia ederek oyların yeniden sayılmasını isteyen BDP’nin itirazının haklı bulunmaması üzerine ilçede olaylar çıktı. Pazar günü yapılan yerel seçimleri mevcut belediye başkanı ve AKP adayı Faruk Pınarbaşı kazandı. Seçimleri 1550 oyla kaybeden BDP adayı Sami Akşahin, dün HDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ile birlikte İlçe Seçim Kurulu’na itiraz ederek oyların yeniden sayılması talebinde bulundu. İtiraz başvurusunun ardından yüzlerce BDP taraftarının adliye çevresinde beklemeye başlarken, İlçe Seçim Kurulu başvuruyu reddetti.

Olaylar çıktı Olumsuz kararın duyulmasının ardından adliye ve çevresinde bekleyen BDP taraftarları

H

üseyin Gülerce, Fethullahçılar içinde önemli bir isim... Kendisi Zaman gazetesinin yazarlarından... Önceki gün, cemaatin 30 Mart seçimleriyle ilgili yaptığı hataları sıralarken önemli bir itirafta da bulundu... Dedi ki, “Cemaat kapı kapı dolaşarak CHP’ye oy istedi...” Gülerce’nin açıklamasından yola çıkarak iki önemli konuyu irdelemekte yarar var... Önce cemaatin oy oranlarıyla ilgili şehir efsanelerine bakalım: Gülen cemaatinin ağırlığı AKP iktidarıyla birlikte öne çıktı... İktidar, cemaatin iç ve dış örgütlenmelerinin yolunu açtı, bürokrasi ve iş dünyasında yükselmeleri için her türlü olanağı sağladı... Ancak cemaatin sırtını AKP’ye dayayarak büyümesi, tabanda da yaygınlaştıkları şeklinde yanlış bir algı yarattı... Cemaat beslemesi kimi yazarlar, sanki Gülenciler bir parti kursalar, en az yüzde 10 barajını aşacaklarmış gibi bir hava yaratmaya çalıştı!.. Kimi çevreler ise daha

Mehmet FARAÇ farac65@gmail.com twitter.com/FARACYAZIYOR

ihtiyatlıydı... Medyadaki tartışmalarda öne çıkan iddialara göre, cemaatin oylarını yüzde 7 gösteren uçuk isimler de oldu, “yüzde 3-4” bandında tahmin eden de... Oysa gerçek öyle değildi... 6 Aralık 2013’te CNN’e konuşan Zaman yazarı Ahmet Türker Alkan, cemaatin oy potansiyeliyle ilgili en doğru tahmini zaten yapmıştı... Alkan, “Benim tahminim cemaatin oy oranı yüzde 1’dir. Ve bu yüzde 1’in politik açıdan hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Fakat yüzde 1’in özgül ağırlığı var” demişti... 30 Mart seçimlerinin hemen ardından “Muhalefetle birlikte cemaat de kaybetti” şeklinde öne çıkan tartışmalarla birlikte Gülencilerin etkisi yeniden gündem konusu oldu. Cemaate yakın olan Fatih Üniversitesi yöneticisi Doç. İhsan Yılmaz da önceki gün bir gazeteye yaptığı açıklamada, “Yüzde 1’ rakamı gerçekçi bir rakam” diyerek cemaatin oy potansiyeliyle ilgili tahmini doğruladı...

Yanlış ittifakın sonu!..

Oğuz Kaan Salıcı larının 3 ilçede seçim hilesiyle kaydırıldığını belirtti. YSK’ya itiraz ettiklerini söyleyen Salıcı şöyle devam etti: “İlçelerimiz dün ve bugün birçok yerde itirazlarını yaptı, yapmaya da devam ediyor. Bugün itibarıyla Küçükçekmece, Beyoğlu ve Üsküdar ilçelerinde, belediye başkan adaylıklarıyla ilgili seçim sonuçlarına itiraz ettik.”

Meydan okuma, taviz, rest ve hezimet!..

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

MED CEZİR

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

olay çıkardı. Kalabalık, bir anda adliye binası, resmi kurumlar ve kendilerine engel olmaya çalışan polislere taşlarla saldırdı ve Şanlıurfa-Gaziantep karayolunun kilit noktası olan Birecik Köprüsü’nü ulaşıma kapattı. Uyarılara rağmen dağılmayan kalabalığa polisler biber gazı ve zırhlı araçlardan tazyikli su sıkarak müdahale etti.

Takviye ekip geldi Gerginliğin devam etmesi üzerine Şanlıurfa ve Gaziantep’ten ilçeye zırhlı araç ve polis birlikleri takviye olarak gönderildi. Çok sayıda kişi yaralandı.

Başbakan Erdoğan’ın son dönemde, Gülen’e taarruz ederken “çete” ve “örgüt” suçlamalarında bulunması, aslında cemaatin Anadolu sermayesi üzerindeki baskısını da dışavuruyordu... Anadolu’da; cemaatin yayın organları, yurtları, okulları ve diğer etkinlikleri için yardım toplama çalışmalarında “kaset şantajı” yapıldığı iddiaları da medyaya yansıyınca, cemaatin militan yapısının dışındaki örgütlenmesinin biraz da baskıyla oluşturulduğu ve suni olduğu konuşuldu... Peki, 30 Mart seçimlerinde AKP’ye büyük yenilgi yaşatacakları iddia edilen Fethullahçılar ne kadar başarılı olabildi?.. Bu soruya yanıt olacak iki gerekçe var... İlki; AKP’nin bir

önceki seçime oranla ciddi bir oy kaybı yaşamadığı, tam aksine CHP’nin etkin olduğu kıyı şeridine bile indiği ortaya çıktı. İkinci gerekçe ise CHP hattında... Başta Mustafa Sarıgül olmak üzere kimi CHP adayları ile yöneticilerin, cemaati militanca savunması, zeytin dalı uzatması, Muhammed Çakmak gibi Fethullah Gülen hayranlarının başkan adayı gösterilmesi “CHP-cemaat ittifakı”na gerekçe gösterildi... Erdoğan’ın miting meydanlarında cemaati CHP’ye çalışmakla suçlamasının ardından, Zaman yazarı Gülerce’nin bu konudaki çabalarını itiraf etmesi de “ittifak” iddialarına açıklık getirdi...

Militan müritlik!.. Peki, cemaatin tamamı gerçekten CHP’ye oy verdi mi?.. Araştırmacı Adil Gür’ün medyaya yansıyan açıklamasına göre de cemaatin oylarının önemli bölümü AKP’ye gitti... Gür’ün bu açıklaması şu soru açısından da irdelenmeli: Fethullah Gülen ya da müritleri ne kadar çağrı yaparlarsa yapsınlar, cemaat üyeleri gerçekten daha düne kadar düşman bildikleri bir partiye oy verirler mi?.. Bu soru yalnızca CHP’yi “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan” etmedi, cemaatle ilgili önemli bir yanılgıyı da ortaya çıkardı... Yani, militan-mürit yapılarının CHP’ye oy vermesini engelleyecek bir örgütlenme içinde oldukları kesinlikle göz ardı edilmemeli!.. Düşünebiliyor musunuz; 40 yıl

boyunca, Atatürk’ü “Deccal”, laikliği “din düşmanlığı” gibi gören, CHP’yi ise Hilafeti yıktığı için hedef gösteren bir söylemle yetiştirilen müritlere, “hadi şimdi Atatürk’ün partisine oy verin” demek ne kadar etkili olabilirdi ki? “Düşmanımın düşmanı dostumdur” söylemi dinci yapıların nihai hedeflerine ulaşmasında etkili olabilir, hatta bizzat Gülen’in, nihai hedefe ulaşabilmek için her yere sızmayı mübah sayması da bilinir; ancak müritlerin topyekûn CHP’ye yönlendirilmesi inandırıcılık ve dinci ideolojinin gereği açısından da pek olanaklı değil... Çünkü böyle bir istek, cemaat yönetiminin inandırıcılığını zedeleyeceği gibi, müritlerin hocalarına yönelik saygısını da sarsar...

CHP’nin çıkartacağı ders!.. Oy oranları da gösteriyor ki; Adil Gür’ün saptaması ve Hüseyin Gülerce’nin itirafı, 30 Mart seçimlerinin sonucu açısından aslında hiçbir önem arz etmedi... Çünkü sonuçta, yolsuzluk ve rüşvet sarmalında yıpranması gereken AKP yüzde 46’ya varan oranla seçimi yeniden kazandı... Hem de bir sürü rezalete ve cemaatin tüm taarruzuna rağmen... Peki, ya CHP ne kazandı, ne kaybetti acaba?.. Sarıgül’ün bütün gül uzatmalarına rağmen, İstanbul’da cemaatten aldığı belki yüzde bir-iki oranındaki geçici takiye oyun ne anlamı oldu ki?.. Ya da Hatay gibi bölgelerde AKP’den transfer edilen bir adayın seçimi kıl payı kazanması CHP açısından bir kazanç mı?.. Kılıçdaroğlu’nun; her birinin nüfusu milyonu aşmış Mersin, Antalya ve Ordu’nun kaybedilmesi dururken, İstanbul’un bir mahallesi kadar olan CHP’nin kalesi Artvin’de seçimin yitirilmesine üzülmesinde cemaat

tartışmalarının etkisi olmadı mı sanıyorsunuz?.. İşin asıl vahim tarafı ne biliyor musunuz; cemaatin gücünün hiç de şişirildiği gibi olmadığı iyice ortaya çıktı... Artık cemaatin bir parti kurmasından söz bile edilemez... İkincisi; AKP cemaati yerden yere vurmasına rağmen rahatlıkla seçimin galibi olduysa, feodal yapıdan sonra tarikat yapısının da artık etkisizleştiği anlaşıldı.. Tüm bu beklenti-yanılgı, çıkmaz-hezimet hattında en çok kaybeden, ne yazık ki halkın AKP karşısında en azından son seçimde büyük umut beslediği CHP oldu... 30 Mart’tan ders çıkarması gerekenler ya çıkarır ya çıkarırlar!.. Aksine yineleyelim ki, bu rota şaşkınlığı, bu ideolojik erozyon, Atatürkçü, ulusalcı, cumhuriyetçi çevrelerle, “Atatürk’te birleşelim” diyen CHP’nin gerçek tabanının sabrını da artık iyice tüketiyor... CHP’ye de, laik cumhuriyete de, dışlanan parti örgütüne de, halka da yazık oluyor..


Hazırlayan: Ceyhun BOZKURT

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

ÖZÇELİK

Böyle muhalefete böyle iktidar!

B

ir seçim dönemi daha geçti. AKP durumdan memnun. Beklenenin üzerinde oy aldığı için sevinçli. Sevinci kursağında kalabilir. Onu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama benim bugün dikkat çekmek istediğim konu başka. Muhalefet! Belediyeler söz konusu olunca rant kavgası öne çıktı. Belediye Meclisi üyelikleri için bile pazarlık yapıldı. Bu nedenle örgütler ve taban bir türlü harekete geçirilemedi. Seçim gününe az bir süre kalmasına rağmen Türkiye seçim havasına sokulamadı. AKP’nin yolsuzlukları tartışılırken, ayakkabı kutularındaki paralar, Kısıklı’daki bir milyar dolar konuşulurken, kendi partilerinde yaşananlar içlerine sinmedi.

Halktan değil kasetten umut beklediler! CHP de MHP de halktan değil, F tipi örgütün kasetlerinden umut bekledi. Halka AKP’nin Türkiye’yi nasıl böldüğünü, Türkiye’yi nasıl yağmaladığını, ekonomide yaklaşan krizi, işçinin, köylünün, memurun, ... yaşayacağı sıkıntıyı anlatma yerine, kasetleri işaret ettiler. Herkes işi gücü bıraktı, gece yarılarına kadar internette kaset bekler oldu.

AKP katı defans uyguladı AKP, gelen eleştirilere, ortaya çıkan yolsuzluklara karşı katı bir defans yaptı. Muhalefet yanlış bir strateji uyguladığı için defansı aşıp gol atamadı. Bir futbolcu dostum durumu şöyle anlattı: “Maçta bir takım katı bir defans yapıyorsa o defansı dağıtmak için çeşitli taktikler uygulanır. Zaman zaman rakip takım üste çekilir. O gol atacağını sanır. Ama inisiyatif sendeyse, sen oyuna hâkimsen bir yolunu bulur golü atarsın. AKP mevcut durumunu korumak için defans yaptı. Gerilim yarattı. Seçmeni taraftar haline getirdi. Muhalefet de sabahtan akşama kadar sadece “Hırsız var” diyerek AKP’nin stratejine yol açtı.

Muhalefet seçimi AKP’ye hediye etti Seçimler için son haftaya girildiğinde her şey ortaya çıkmıştı. Yabancı diplomatlar ülkelerine geçtikleri raporları revize etmişlerdi. Birçok ülkenin büyükelçisi AKP’nin oy yüzdesini ülkelerine, “yüzde 40’ın üzeri” olarak bildirdi. Gerçeğe en yakın rakamı Ruslar bildi. Batılı bir diplomatla seçim sonuçlarını konuşuyoruz. “Siz önce AKP’yi çok düşük göstermiştiniz, sonra görüşünüzü nasıl değiştirdiniz?” diye sordum. “Biz muhalefetin böylesine büyük hata yapacağını tahmin etmedik” dediler. Seçim öncesi Borsa yükselmeye başladı. Yabancılar ve büyük sermaye sonucu satın aldı. Garibanları yine tokatladı. Muhalefet onu bile fark etmedi. Herkes hemfikir: Muhalefet seçimi AKP’ye hediye etti. AKP, CHP’den de MHP’den de memnun. O nedenle kulislerde sık sık, “Böyle muhalefete, böyle iktidar!” sözleri duyulur oldu.

Güçbirliği yapılan iller! CHP ve MHP istemese de gönülsüzce olsa da “güçbirliği” yapılan iller oldu. Ankara, Hatay, Antalya, ... bunlardan bazıları. Buralarda muhalefet oyları yüksek çıktı. Hatay AKP’den alındı. Antalya ve Ankara’da oylar önemli ölçüde arttı. Yarım puanla, bir puanla kaybedildi. AKP’ye “Bütünşehir Yasası” yardım etti. “Gönüllü güçbirliği” olsaydı, örgütler harekete geçirilirdi. Bırakın bir puanla, yarım puanla kaybetmeyi, açık farkla kazanılırdı. Ne diyelim; “Bir musibet bin nasihatten iyidir” derler. Önümüzde iki seçim daha var. Bakalım ders alınacak mı?

BDP, AKP oylarına sevindi AYDINLIK / ANKARA

PKK ve BDP’lilerin, AKP’nin beklenenden yüksek oy almasına sevindiği ortaya çıktı. Seçimlerde oylarını artıramayan, HDP, projesi çöken BDP ve PKK’nın; seçimde AKP’nin açık farkla 1. parti olmasından sevinç duydukları öğrenildi. PKK-BDP çevreleri bunu gizlemiyorlar. BDP çevrelerinde yapılan değerlendirmelerde “AKP’nin yüksek oy alması açılımın güvencesi, açılıma verilen destektir. AKP halktan aldığı bu destekle Öcalan’a verdiği sözleri yerine getirir” deniliyor. BDP çevrelerinden edinilen bilgilere göre AKP’nin aldığı oy Kandil’de de sevinçle karşılanmış. Sonuçların açıklanmasından sonra havaya ateş açan PKK yöneticileri bile olmuş.

T

ayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına aday olduğu takdirde seçileceğini düşünüyor. BDP seçmeninin CHPMHP ortak adayı yerine kendine oy vereceğini hesap ediyor. Bu basit hesaba rağmen Erdoğan kararsız. Kararsızlığı, var olan yolsuzluk iddiaları. Hayır; endişesi bu

iddiaların Cumhurbaşkanlığı seçiminde sandığa yansıması değil, sonrası içindir. Köşk’e çıkacak ve yürütme gücünü yitirecek olan Erdoğan’ın hesap vermeme garantisi yok. Kuşkusuz AKP’yi Numan Kurtulmuş ya da Efkan Ala gibi güvenecek birine teslim edecek ama bu isimlerin sadakatinin ne kadar

süreceği meçhul. Buradan hareketle, Erdoğan için bugünden “Çankaya’ya kesin adaydır” demek gerçekçi olmaz. Şayet aday olmaz ise Abdullah Gül devam edebilir ki son fotoğraflar sanki buna işaret ediyor. Her iki halde bile dün yazdığımız gibi iki seçimin bir arada olması ağırlıklı ihtimaldır.

K

emal Kılıçdaroğlu istifayı düşünmüyor ama bu, CHP’de suların durulacağı anlamına gelmiyor. Şok geçer geçmez parti kamuoyunda sorgulamalar başlayacaktır. Muhtemeldir ki kurultay için talepler de seslendirilecektir.

Kedi ve geçersiz oylar!

Baskın erken genel seçim ihtimali Meclis Grubu’nu frenleyebilir; lakin medyada tartışma alevlenecektir. Genel başkanlık yarışı için akla gelen ilk isim Mustafa Sarıgül olacak ama Deniz Baykal’ın bile kendine zemin bulamaması halinde Sarıgül’ün yerine Kılıçdaroğlu’nu tercih

E

nerji Bakanı’nın, seçim gecesi vuku bulan elektrik kesilmelerini kedinin trafoya girmesiyle izah etmesi sosyal medyada alay konusu oldu. İstatistikler yayınlandı; son

sonkibar@gmail.com

D

evlet Bahçeli seçim gecesi “MHP başarılıdır” dedi; o dakika nokta konuldu. Bahçeli’nin sözünün üstüne söz etmek kimin haddine? Ertesi gün medyanın karşısına çıkan MHP’lilerde aynı nakarat! Her şey ortada; MHP maalesef Devlet Bahçeli’nin dükkânı gibidir. Başarı ya da başarısızlık çıtasını o belirliyor.

edeceği ortadadır. Keza CHP’deki ulusalcı isimlerin F Tipi Cemaat’le özdeş görünen Sarıgül’e biat etmesi kolay olmayacak. Bunların dışında bir isim ise akla dahi gelmiyor. Sonuç olarak Kılıçdaroğlu genel seçime girecek gibi görünüyor...

365 günde ilan edilmeksizin bu kadar yoğun kesinti hiç görülmedi ki haklı olarak bu durum kuşku yaratıyor. Aynı şekilde hiçbir seçimde bu kadar yoğun oy iptalleri olmamış.

Sabahattin ÖNKİBAR

MHP’de Bahçeli ölene kadar başkan!

CHP’de kurultay olur mu?

İlginç olan, iptal edilen oyların tamamına yakınının muhalefete verildiği iddiasıdır. Sadece Ankara’da iptal edilen oy 123 bin küsurdur ki AKP 31 bin oy farkıyla başkanlığı kazanmıştır.

Sıradan biri MHP’nin başında olsa yüzde 25 alınacak bir süreçte, Bahçeli alınan oyu “başarı” diye sunabiliyor. MHP Meclis Grubu’nda Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatçı misali meydan okuyabilecek yüreklerin olmaması, bu partinin içine düştüğü sefaleti resmediyor. Mübarek olsun; Bahçeli eli ayağı tutana kadar başınızdadır, hayrını görün!

Aynı şekilde 11 bin oy ile CHP’nin seçim kaybettiği Antalya’da iptal edilen oy sayısı 11 bindir. Oy iptalleri, bu seçime damgasını vuran husus olmuştur.

AKP-PKK TARAFINDAN ‘AÇILIM’ HIZLANDIRILACAK VE MÜZAKERE İÇİN YASAL ZEMİN OLUŞTURULACAK

Özerklikte ilk adım Kürtçe eğitim Seçimler sonrasında BDP’nin özerklik çalışmaları çerçevesinde ‘Kürtçe hizmet’ ve Kürtçe eğitim kurumlarını artırma çalışmaları yapacağı öğrenildi

Y

erel seçimlerden sonra BDP özerklik çalışmalarını hızlandıracak. Seçim stratejisini oceyhunb@gmail.com “özerklik propagandası” üzerine oturtan BDP’de, önümüzdeki dönemde atılacak adımlarla ilgili çalışmalar başladı. BDP kaynaklarından edinilen bilgilere göre, BDP ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) yöneticilerinin önümüzdeki günlerde bir dizi toplantıyla hemseçim değerlendirmesi yapacakları hem de önümüzdeki dönemde atılacak adımları kararlaştıracakları öğrenildi. Ceyhun BOZKURT

ARALIK

İsmet

POLİTİKA GÜNLÜĞÜ

Tayyip Erdoğan’ın planı

Diyarbakır Bağlar Belediyesi’nin açtığı Eğitim Destek Evi’nde Kürtçe eğitim veriliyor.

Kışanak’ın Alevi olması dolayısıyla kentte yapılan mezhepçi propaganda etkili oldu. Bu propaganda sonucunda muhafazakâr bazı BDP seçmenleri AKP veya Hüdapar’a oy verdi. Hakkâri’de de kadın aday gösterilmesinin oy düşüşünde etkili olduğu ileri sürülüyor.

Kürtçe eğitim ve hizmet için hızlı adımlar BDP’nin, önümüzdeki dönemde özerklik hazırlığı olarak tanımladığı adımları da atmaya başlayacak. Aydınlık’ın ulaştığı bilgilere göre, daha önce BDP’li belediyeler

Önce analiz yapılacak BDP ve DTK’nın, PKK ve KCK talimatları çerçevesinde önce seçim analizi yaptığı öğrenildi. Örgütün yayın organlarındaki bilgilere göre, 2009’da 100 belediye başkanlığı kazanan BDP, 2014’te belediye sayısını 102’ye çıkardı. Gayri resmi sonuçlara göre, 3 büyükşehir, 8 il, 68 ilçe ve 23 beldede kazanan BDP, 2009 seçimlerine göre bazı illerde oy oranlarını düşürdü. Bu iller Diyarbakır, Hakkâri, Ardahan ve Bingöl. Yapılan değerlendirmede, Diyarbakır’daki oy düşüşünde Gültan

bünyesinde ve dershane özelliğinde oluşturulan “Belediye Eğitim Destek Evleri” artırılıp güçlendirilecek. Bu merkezlerde Kürtçe eğitim veriliyordu. Ayrıca belediyelerde “Kürtçe hizmet”leri fiilen vermeye

başlayacaklar. Selahattin Demirtaş da, seçim değerlendirmesinde çokdilli hizmet ve eğitimin adımlarını atacaklarını açıklamıştı. Demirtaş şunları söylemişti: “Araplar, Süryaniler ve Yezidiler’den de oy aldık. Onların inanç, dilinin gelişmesi için ne kadar imkân varsa kullanacağız. Bunu Kürtçe

için de yapacağız. Ders kitaplarının basılmasından ücretsiz dağıtılmasına, başka dillerde öykü, roman, şiir kitaplarının basılıp dağıtılmasına kadar elimizde ne imkân varsa kullanacağız. Anadilde eğitim yapılması için örnek model sınıflar açılması için uğraşacağız. Bütün bunların hepsi demokratik özerklik dediğimiz, halkın yerelde ihtiyaç ve sorunlarının çözümünün bir parçasıdır. Halk buna oy verdi. Halk bunu bekliyor. Gereğini yapmak boynumuzun borcudur.”

Açılım ortaklığına vurgu BDP içinde yapılan ilk değerlendirmelerde de, seçimden “AKP ve BDP’nin başarılı çıktığı” vurgulanarak AKP’ye “yasal adımların atılması” yönünde baskı yapılma eğilimi öne çıktı. Bu değerlendirmeye göre, AKP’nin seçim başarısı, BDP’nin de belediye sayısını artırmasının en önemli nedenlerinden biri “çözüm süreci” olarak tanımladıkları “açılım süreci”nin devam ediyor olması.

Barzani, ‘kardeşini’ kutladı PKK’dan AKP’ye ‘dikkatli

ol’ uyarısı AYDINLIK / ANKARA

P

KK yöneticilerinden Duran Kalkan, AKP’ye akıl verdi. Kalkan, AKP’nin, kendisine dönük müdahaleyi ortadan kaldırdığını sanması halinde büyük yanlışa düşeceği uyarısında bulunarak, “AKP’nin üzerine gidecekler, yanıltmaya çalışacaklardır, rahat bırakmayacaklardır” dedi. PKK yöneticisi Duran Kalkan, örgüte yakınlığıyla bilinen bir televizyon kanalında seçim sonuçlarını değerlendirdi. AKP’nin Fethullahçı kesimlerle mücadele stratejisini mantıklı bulduğunu bildiren Kalkan, “AKP sandıktan başarıyla çıktı, çok oy alarak çıktı. Ama bu, AKP’nin zafer kazandığı, kendine dönük müdahaleyi ortadan kaldırdığı anlamına kesinlikle gelmiyor. Öyle sanırsa AKP büyük yanlışa düşmüş olur. Karşıtları durmayacaktır. Zaten doğrudan doğruya AKP ile çatışan güçler seçimlere gitmediler. Seçimde taraf olmadılar. Onlar

PKK yöneticisi Duran Kalkan

seçim yöntemiyle de mücadele etmiyorlar. Dolayısıyla AKP’nin üzerine gidecekler, yanıltmaya çalışacaklardır, rahat bırakmayacaklardır” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın balkon konuşmasını da değerlendiren Kalkan, AKP’ye iktidarının ömrünü uzatabilmesi konusunda da fikirler verdi. Kalkan şunları söyledi: “Daha farklı konuşabilirdi. Konuşmalıydı, seçim sonrasında eğer bu seçim sonuçlarını kendi iktidarını uzatmak için, Türkiye’ye hizmet eder bir sonuç haline getirmek için kullanmak istiyorsa o zaman yaklaşımı farklı olmalı. Temel sorunlara daha açık değinmeli, daha demokratik, açıklayıcı bir tutum sergilemeli. Toplum, herkes kendisinden bunu bekliyordu, zaten seçimde gerildiği kadar gerilmişti.”

I

rak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçimdeki başarısından dolayı tebrik etti. Kutlama mesajındaki “Erdoğan Kardeşim” ifadesi dikkat çekerken Barzani, BDP’ye de bir kutlama mesajı gönderdi. Barzani, her iki mesajında da “Kürdistan bölgesi” vurgusu yaparak seçim sonuçlarının Türkiye’de çözüm ve barış sürecinin güçlendireceğini belirtti. Barzani’nin Erdoğan’a gönderdiği mesajda, demokrasi ve kalkınma konularında takdirlerini bildirmesi dikkat çekerken, IKBY başkanlığı resmi internet sitesinde yayımlanan kutlama mesajında şu ifadeler yer aldı:

Mesajda açılım vurgusu “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Kardeşim, Türkiye’deki yerel seçim sürecinin başarıyla sonuçlanmasından ve partinizin aldığı

başarıdan dolayı Türkiye halkını ve sizi en derin duygularımla kutluyorum. Şüphesiz bu süreç, Türkiye’de demokrasinin kökleşmesi ve halk iradesinin tecelli etmesi açısından çok önemliydi. Şuna eminim ki seçim sonuçları, Türkiye’deki barış sürecine olumlu etkilerde bulunacaktır. Ülkenizdeki barışın, kardeşliğin ve kalkınmanın güçlenerek devam etmesini ümit ediyorum.” BDP yönetimine de kutlama mesajı gönderen Barzani, sonuçların “Kürtlerin siyasi ve demokratik yollarla ilerlemesi” anlamına geldiğini ve sevindirici bir durum olduğunu ifade etti. Barzani, şunları kaydetti: “Bu gelişme barış, kardeşlik ve birlikte yaşam kültürünün kök salmasını sağlayacaktır. Türkiye’deki çözüm ve barış sürecinin güçlenmesine vesile olacaktır. Bizler de Kürdistan bölgesi olarak Türkiye’deki kardeşlerimize desteklerimizi devam ettireceğiz.”


2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

Hazırlayan: Şafak TERZİ

NATO’dan ‘Rusya ile ilişkileri askıya alma’ kararı DIŞ HABER SERVİSİ NATO, Ukrayna ve Kırım’da yaşanan gelişmeler nedeniyle Rusya ile tüm sivil ve askeri ilişkileri askıya aldı. NATO üye ülkelerinin ortak açıklamasında, NATO ve Ukrayna işbirliğinin derinleştirileceği ve savunma reformlarını güçlendireceği belirtildi. NATO Dışişleri Bakanları toplantısının açılışında konuşan

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, sınırları yeniden çizmek için güç kullanmaya hazır olduğunu gösteren Rusya ile ilişkilerin eskisi gibi süremeyeceğini söylemişti. Bu bölgedeki güvenlik ve istikrarın nasıl korunacağını ele alacaklarını ifade eden Rasmussen, “Rusya, sınırları yeniden çizmek ve Avrupa’da fay hatlarını yeniden oluşturmak için güç kullanmaya hazır olduğunu gös-

terdi. Bu, Rusya’nın uluslararası taahhütlerine ve uluslararası hukuka aykırıdır” demişti. Rusya’nın meydan okumasına karşı koyulması gerektiğini ifade eden Rasmussen, kolektif savunma taahhüdünü bir kez daha teyit edeceklerini belirterek, “Teyakkuzda ve hazır olacağız, her türlü tehdide karşı kendimizi savunacak ve caydırıcı olacağız” diye konuştu. NATO’nun 2 gündür süren

toplantıdan yapılan ortak açıklamada da Rusya hedef alındı.

‘Afganistan’daki işbirliği sonlanabilir’ Açıklamada, “NATO ile Rusya arasındaki bütün pratik sivil ve askeri işbirliğini askıya almaya karar verdik. Gerekirse, NATO-Rusya Konseyi’ndeki siyasi diyaloğumuz, -öncelikli olarak bu krizde görüş alışverişinde bulunabilmek amacıyla- elçilik

Prof. Dr. Mehmet ve daha üst düzeyinde devam edebilir” dendi. NATO, Haziran ayında yapılacak bir başka toplantıda Rusya ile olan ilişkileri bir daha gözden geçirecek. Kararın Afganistan’da uyuşturucu ile mücadele personelinin eğitimi ve Afgan hava kuvvetleri helikopter bakımı ve savaşla boğuşan ülkede transit yolların oluşturulması konusundaki NATO-Rusya işbirliğini etkileyebileceği belirtiliyor.

WASHINGTON’UN ÖNEMLİ TÜRKİYE UZMANLARINDAN DR. SVANTE CORNELL, AYDINLIK’A SEÇİMLERİ DEĞERLENDİRDİ:

AKP seçimleri muhalefet olmadığı için kazandı

Seçimlerin sonuçlar n nas l de erlendiriyorsunuz? Sonuçlara çok da şaşırmadım, bunun birkaç sebebi var. İlk olarak; Türkiye çok kutuplaşmış bir toplum. İkincisi; Başbakan uzun bir zaman önce, bu kutuplaşmayı ileri götürmenin ve daha kötü bir hale getirmenin kendi siyasi çıkarına uygun olduğunu keşfetti. Bu da tabii ki ülkenin çıkarına değil. Üçüncüsü de -özellikle muhalefetin görece zayıflığına bakarsak- hükümetin hâlâ olağanüstü avantajları var. Biliyorsun, buna muazzam finansal kaynaklar da dahil. Devletin kaynaklarıyla partinin kaynaklarını karman çorman ediyorlar. Basın üzerinde neredeyse tam kontrole sahipler. Ayrıca tüm bunların yanı sıra, otoriter rejimlerin seçimleri kazanabilme

Türkiye’nin asıl sorunu, muhalefetin zayıflığıdır. Bunu biz dışarıdan söylemeye devam ediyoruz, sokaktaki insanlar da aynı sorundan bahsediyor Sizce Erdo an’la ilgili kasetler ters mi tepti? Ya da etkisi olmad m ? Etkisi olmadığından hiç de emin değilim. Biliyorsun Aralık ayında anketler iktidar partisi için oy oranını yüzde 54 veriyordu. Bu nedenle seçim sonucuna bakınca, kasetlerin etkisi olduğunu düşünüyorum. Amerika’da istemeden oy verenler için, “burnunu tıkayıp oyunu herhangi bir partiye atan seçmen” diye söz edilir. Yani bir partiyi sevmeseler bile ona oy verirler; çünkü alternatifi ondan da beterdir. Bugün Türkiye’nin sorunlarından birinin bu olduğunu görüyorum. Yani Erdoğan doğru ya da yanlış olabilir. Ancak seçmenler arasında şöyle bir düşünce var; “AKP’nin yerine zayıf bir CHP-MHP koalisyonu gelecek ve dolayısıyla Gülen hareketinin devlet içindeki konumuna tabi olacak.” Durumun muhtemelen daha da kötü olacağını öngörüyorlar ve Türkiye’de 90’larda zayıf koalisyonlar olduğunu, ekonominin tam bir felaket olduğunu da tabii biliyorlar. Ve Erdoğan’ı yine de olumlu ekonominin bir garantörü olarak algılıyorlar.

performans sergiledi. Çünkü Demokratların siyasi mekanizması Cumhuriyetçilerden çok daha güçlüydü ve seçmeni kendilerine çekmenin yollarını buldular. Ve bence Türkiye’de de durum aynı, biliyorsunuz AKP sonuçta seçmenlerine ekonomik çıkar vaat edecek muazzam kaynaklara sahip. Hükümetin mitinglerine katılan çoğu insan oraya kamu bünyesindeki toplu taşıma araçlarıyla götürüldü. Toplu taşımanın işi bu tip şeylere dahil olmak değil. Bu yüzden ben de diyorum ki, Türkiye’de belki özgür bir seçim oldu ama hiçbir standarda göre adil bir seçim olmadı. Adil seçimden kast n z nedir? Yani örneğin TRT ile ilgili rakamlara bakalım, devlet televizyonunda muhalefet liderlerine oranla Erdoğan’a ayrılan zamana... Ana etkenlere bakalım. Dediğim gibi yolsuzluk skandalından, AKP Hükümetinin partisine, seçim mekanizmasına ve partisini desteklemesi için medyaya para taşımak üzere hukuksuz yöntemler kullanmak için konumunu nasıl kullandığını öğrendik. Bunu ayrıca Deniz Feneri’nden de biliyorduk. Bir de bence 2008’deki Deniz Feneri ile kıyaslandığında, bugünkü durum çok çok daha kötü. Başbakanın basına doğrudan müdahale ettiğini biliyoruz, basın kuruluşu sahibi olmanın standartlarını biliyoruz. Ayrıca hükümetin özellikle kırsal bölgelerde

görevini ve devletin kaynaklarını partisine çıkar sağlamak için nasıl kullandığını, anlatılan hikaye ve anekdotlardan yalnızca kısmen biliyoruz. Bütün bunlar adil bir seçim olmadığı anlamına gelir... Türkiye’de bugün muhalif bir siyasetçi olmak, biliyorsun.. Birçoğunun hapse atıldığını hatta Ergenekon soruşturmasına dahil edildiğini gördük. Yani demek istediğim, çok çok tehlikeli ve zor bir durum. Türkiye her yıl giderek daha da demokratik olmayan bir ülke haline geliyor. Biliyorsun Ferid Zekeriya’nın “liberal olmayan demokrasiler(illiberal democracy)” kavramını uzun yıllardır kullanıyoruz. Türkiye de çok uzun bir zamandır insanların oy kullandığı, “liberal olmayan bir demokrasi” oldu. Ancak oy verilen durum ve ortam demokratik değil.

Bu seçimler daha çok ‘bir şeye karşı olma’ temelindeydi. Yani Erdoğan’a karşı olmak... Ama CHP’nin ülkeyi yönetme konusundaki gündemini soracak olursan, sana hiçbir şey anlatamam

‘Seçimler adil olmadı’ Yani sizce halk n altenatifi mi yok? Alternatifi yok... Ama aynı zamanda başka bir mesele daha var. 2 yıl önce Amerika’daki Başkanlık seçimlerinde anketler Romney’nin Obama’ya çok yakın olduğunu gösteriyordu. Ama gerçek seçimler geldiğinde Obama beklenenin çok üstünde bir

Prof. Dr. Ramazan Korkmaz

Dr. Svante Cornell

Dr. Svante Cornell, Hazar Strateji Enstitüsü’nün (HASEN) İstanbul’da düzenlediği I. Hazar Forumu’nda ‘Hazar Bilim Adamı Ödülü’ne layık görülmüştü.

‘Gezi protestoları muhalefet zayıf olduğu için doğdu’ Seçimlere kat l m yüzde 90’ n üzerindeydi. Haziran eylemlerine kat lan gençler de ilk kez oy kulland . Bir etkisi olmam a gibi görünüyor... Yani henüz sonuçları görmedim... Analiz etmek için biraz erken. Ama az önce anlattığım etkenler olmasaydı sonuca etki ederdi. Ayrıca dediğim gibi Aralık ayında anketler AKP için yüzde 54 veriyordu yani durumu kötüleşmiş. Ayrıca Erdoğan’ın seçim kampanyalarında güçlü olduğunu biliyoruz... Gezi Protestoları ile ilgili olarak ise tek bir şey söyleyeceğim; bu protesto biraz da muhalefetin zayıflığının bir sonucuydu. Gösterilere katılanlar insanlar, hiçbir muhalefet partisi ile ilişkilendirilmek istemediler, hiçbir partiyi desteklemediler. Çünkü bu partilerin Gezi Parkı hareketine katılan insanları temsil etmediğini düşünüyorlardı. Bu nedenle Türk toplumunun kendisini çıkmazda ve bastırılmış hissettiğini düşünüyorum. Bir engellenmişlik hissi...ama bundan da önce toplumda bir kutuplaşma var. Yani Türk toplumunun bir kısmında gerçek anlamda bir engellenmişlik duygusu var. Ancak bu, insanların heyecanla gidip Mansur Yavaş veya Mustafa Sarıgül’e oy verdikleri anlamına da gelmiyor. K l çdaro lu Gülen’e yak n durmay tercih etti ama bu seçimleri pek etkilemi e benzemiyor. Yoksa olumsuz bir etkisi oldu mu? Sizce CHP daha sol bir siyaset izleseydi Gezi protestocular n n oyunu almaz m yd ? Bunun sol ya da sağ ile ilgili olduğunu pek sanmıyorum. Ama sen de biliyorsundur, bu seçimler daha çok “bir şeye karşı olma” temelindeydi. Yani Erdoğan’a karşı olmak... Hükümete karşı kullanılan tapeler, ses kayıtları vs. hep Erdoğan’ın yolsuzluğun içinde olduğunu vb. göstermek için... Ama CHP’nin ülkeyi yönetme konusundaki gündemini soracak olursan, sana hiçbir şey anlatamam. Bu ülkeyle ne yapmak istiyorlar? Nereye getirmeyi amaçlıyorlar?..

YARIN

Şafak TERZİ

‘Sonuç şaşırtıcı değil’

yeteneği olduğunu çok sayıda başka ülkede gördük. Ve bence Türkiye de bu hale geliyor. Benzer örnekleri Venezuela’da, Rusya’da ve daha birçok yerde gördük. O bakımdan çok şaşırmadım.

YUVA

yuvacenudi@gmail.com

Savaş ve seçim

S

eçim sürecini Hatay ve Gaziantep vilayetleri arasında yaşadım. TürkiyeSuriye arasında mevcut olan tek resmi kapı olan Yayladağı-Keseb hudut kapısı muhalif silahlı gruplar tarafından Mart ayının ortalarında işgal edildi. Buradan Keseb kasabası dâhil bölgenin köy ve mezralarına karşı büyük bir saldırı yapıldı. Amaç, Lazkiye vilayetine bağlı olan yüksek dağ ve tepeler ile kıyı şeridin kontrol edilmesi idi. Başka bölgelerden yüzlerce militan buraya kaydırıldı. Saldırının ilk günlerinde Suriye ordusu ve onunla birlikte hareket eden milis kuvvetler anında müdahale yerine geri çekilme ve militanların hudut kapısından daha ileri noktalara çekme taktiği uygulandı. Önlerinde ciddi bir mukavemet görmeyen militanlar mümkün olan en geniş alanları ele geçirme hırsı ile ileriye atıldı.

Türkiye kaçan muhalifleri istemiyor mu?

Amerika’da istemeden oy verenler için, ‘burnunu tıkayıp oyunu herhangi bir partiye atan seçmen’ diye söz edilir. Yani bir partiyi sevmeseler bile ona oy verirler; çünkü alternatifi ondan da beterdir. Bugün Türkiye de aynı sorunla karşı karşıya’ Son dönemde Türkiye’nin eski ABD Büyükelçileri Eric Edelman ve Morton Abramowitz imzasıyla yayınlanan birçok rapor dikkat çekti. “Bipartisan” adlı Washington merkezli düşünce kuruluşunun Türkiye Girişimi tarafından hazırlanan raporlarda AKP hükümeti değişik açılardan eleştiriliyordu. Dr. Svante Cornell ise bu raporların mutfağında yer alan ve Washington için gelecek vaat eden önde gelen isimlerden. Başlıca uzmanlık alanları, Türkiye, Hazar bölgesi, Avrasya ve güvenlik meseleleri. Dr. Cornell aynı zamanda Silkroad Studies düşünce kuruluşunun Araştırma Müdürü. ABD Dışişleri’nin Dış Hizmet Enstitüsü (FSI) Kafkasya Masası Başkanlığı yapmış. Dr. Cornell ile, 65 yıllık bir sürecin nihayetinde Türkiye’ye dayatılan seçeneksizliğin korkunç boyutunu konuştuk. Kabiliyetsiz ve programdan, projeden yoksun bir muhalefetin ülkeyi nasıl bir çaresizliğin içine ittiğini ele aldık. Aslında Amerika merkezli sistemin yarattığı iktidar ve muhalefetin en sonunda sistemi bile alternatifsiz bıraktığını ve seçmenleri “iki kötüden birini” seçmek zorunda bıraktığını konuştuk... Cornell, dışarıdan bakan bir uzak olarak, Türkiye’nin en büyük sorununun muhalefetten yoksun olmak olduğunu belirtti.

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Programs z plans z muhalefet

Bu aşamadan sonra Suriye ordusu ve milis kuvvetler militanların toplanma merkezlerini ve kullandıkları güzergâhları tespit etmeye başladı. Ablukaya alma ve topluca imha etme askeri stratejisi ile hareket eden Suriye ordusu yoğun top ve füze bombardımanı ardından bölgede büyük bir taarruz başlattı. Bugün itibari ile çok ciddi kayıplar veren militanlar arkalarında ciddi kayıplar bırakarak Türkiye hududuna doğru kaçış halindedir. Türkiye, terör grupların Suriye dâhilinde kalması için önce topçu ateş desteği ile yardımına gitse de esas amacın militanların Türkiye topraklarına girmemesini sağlamak olduğu yönünde ciddi göstergeler var. Bunlardan biri TSK’nın Hatay-Suriye geçiş güzergâhlarında önlem almasıdır. Bu uygulama terör grupları arasında ciddi bir tedirginlik yaratmıştır. Muhalefet kaynakları, Suriye ordusu önünde ağır kayıplar veren silahlı grupların Türkiye’ye geçişlerinin önlenmesinin büyük bir felakete yol açacağı ve TSK’nın bu tavrını anlayamadıklarını ifade etmişlerdir. Bu konuyu, saklı niyetler, açığa çıktığında daha detaylı analiz edeceğiz. Bu gelişmeler ışığında Hatay seçmeni AKP’nin savaş politikalarını kabul etmediğini, Hatay Büyükşehir yönetiminin militanlar ile haşır neşir olan AKP’nin adayı Sadullah Ergin’e teslim edilmemesi gerektiğini CHP adayı Lütfü Savaş’ı tercih ederek göstermiştir. Suriye ile “dostluk ve açılım” dönemini AKP’yi ödüllendirerek gösteren Hatay halkı Suriye ile “savaş” söylem ve eylemlerini cezalandırmıştır. Bu husus Lütfü Savaş’ın her daim nazar-i dikkate alması gereken bir ilke olmalıdır.

‘Hristiyanlar Beyrut’a Aleviler tabuta’ Seçimin “galibi” olarak beton balkondan konuşan Erdoğan: “Suriye ile savaş halindeyiz. Suriye’ye bombaların kurşunların altında açlıkla kıtlıkla baş başa ama Türkiye’nin AK Parti’nin zaferi için dua eden mazlum kardeşlerime teşekkür ediyorum.” dedi. Samandağ’ını seyreden Kel dağının hemen arka yamaçlarında bekleyen ağzı salyalı sırtlanlar Suriye’de yapılan talan, şantaj, katliam, terör ve tecavüzleri Hatay bölgesi içinde planlıyor. “Hristiyanlar Beyrut’a Aleviler tabuta” diye naralar atanlar Hatay’a inmek için işaret bekliyor. Seçim süreci boyunca elimde mikrofon bu tehlikeye dikkat çekmeye çalıştım. Neden İşçi Partisi, Ulusal kanal, Aydınlık gazetesi, TGB, Liseli Gençlik Birliği ve Öncü Kadın ile siyasiiktisadi rant kaygısı ile hareket etmeyen millet-perver, vatan-perver kardeşlerimin yanında durduğumu, onları desteklediğimi açıkladım. Halkımız gittiğim her yerde bizi bağrına bastı. Samimi sevgisi ve saygısı ile mest etti. Gittiğim her yerde büyüklerimin, küçüklerimin ve kardeşlerimin derin muhabbeti ve değerli göz yaşlarına muhatap oldum. Yaşadıklarım anlatılmaz yaşanır. CHP, MHP gibi siyasi muhalefet partileri benimsendikleri ve çözümler ürettikleri için değil ancak AKP iktidarına tepkili olduğu için Hatay halkının teveccühüne mazhar oldular. Seçim süreci boyunca halktan gelen en önemli sorular: “Muhalefetin nasıl bir Türkiye istediği, ne inşa etmek istediğini bilen var mı? Bölücülük meselesinde, Suriye ve bölgesel meselelerde ne istiyorlar? Hudut bölgelerimize nasıl bir alternatif sunuyorlar bilen var mı? AKP Gaziantep’te neden kazanır? Çünkü sanayi kuruluşlarına, tüccarlara alternatif sunuyor” demişlerdir. AKP temsilcileri, “Halep’in sanayisini sizin sanayinizi korumak için talan ettiler, yıktılar. Suriye’de savaş var ama bu sizin ticaretinize olumsuz etki yapmıyor. Suriye hudut bölgelerine satılan malların büyük çoğunluğu Antep’ten gidiyor. Sizin Antep-fıstığınıza rekabet oluşturan Halepfıstığı tarlalarını üretemez hale getirdik. Tekstil, yağ, gıda ve mobilya sektöründe size rekabet etme şansını yok ettik. Buna karşılık onlarca Suriyeli milyarderin parasını Antep’e yatırmasını sağladık. Petrol kaçakçılığını önlemedik. Böylece daha ucuz akar-yakıt sahibi olmanızı sağladık” demektedirler. “Muhalefetin ne dediğini bilen var mı? Buradaki sanayici, tüccar, esnaf ve tarım çiftçisi AKP’ye değil de kime oy verecek?” diye sormaktadırlar. Bu seçimde bir kez daha tanık olduk. Emaresi okunmayan partilerin aldığı oyları bile açıklayan medya, binlerce oy almış ve Hatay-Samandağ Belediye Meclisine üye sokabilmiş İşçi Partisi’ni telaffuz etmeye korkmaktadır. Korkmakta da haklıdır. Çünkü asıl kavganın altı oku da Mustafa Kemal’in ilkelerini de temsil eden bu kuvvetler ile olacağını biliyorlar.


Hazırlayan: Aysen BEYAZ

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

DÜNÜN ÇÖZÜMLERİ Sudoku 2

Sudoku 1

Kakuro 1

Aydınlık

KURULUŞ. 1921

ŞEFİK HÜSNÜ DEĞMER

Kakuro 2

Yıl. 94 Sayı. 2334

VATAN - EMEK - NAMUS

Sahibi Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdür Celal Demirel Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel Yazıişleri Müdürü Ergün Gedek Sorumlu Müdür Murat Şimşek

Kare

Haber Koord. Haber Müdürü Haber Md. Yrd İstihbarat Şefi Haber Araştırma Ekonomi

Önder Öztürk Kültür Sanat Hayati Asilyazıcı Erdem Atay Dünya Şafak Terzi Emek Esin Turhan Cansu Yiğit Toplum Özlem Konur Usta Sezim Özadalı Ceyhun Bozkurt Spor Anıl Budak Recep Erçin Bilgi İşlem Güven Karakurt Ankara İsmet Özçelik İzmir Hayati Özcan Avrupa Beyhan Yıldırım Reklam Müdürü: Kamile Karakadılar Genel Müdür Yardımcısı (Tüzel Kişi Temsilcisi) Metin Aktaş Genel Müdür Yardımcısı (Personel ve İdari) İsmet Öğütücü Genel Müdür Yardımcısı (Baskı ve Teknik) Melih Yıldırım

Yönetim Yeri. İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No.3/3 Beyoğlu - İstanbul

Tel. 0212 251 21 14 - 15 - 16 Faks. 251 55 06 Ankara Büro Tel. 0312 229 88 45 Faks. 0312 229 88 47 İzmir Büro Tel ve Faks. 0232 489 16 15 Avrupa Tel: 0049 69 25 62 88 73 E-Posta: haber@aydinlikavrupa.eu Adana Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0322 435 92 77 İzmir Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0232 257 69 01

Ankara Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. 35. Cadde Matbaacılar Sitesi No. 11 İvedik-Ankara İstanbul Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Oruçreis Cad. Remzi Özkaya Sok. No.16 Bahçelievler / İstanbul Tel. 0212 655 44 34

Dağıtım. Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş.

Önerileriniz için. halklailiskiler@aydinlikgazete.com www.aydinlikgazete.com Yayın Türü. Yaygın Süreli

Sayısal

Soldan sağa 1. Henüz yetişmiş, çok taze, daha büyümemiş, genç - Dört bir taraf 2. İlaç, merhem - Edebiyatla ilgili, yazınsal - Yünden dövülerek yapılan kaba ve kalın kumaş 3. İyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık - Birilerini yurt veya ev sahibi yapma, yerleştirme 4. Kır koşusu - Ten, deri - Baryum’un simgesi 5. Boynu bükük, üzgün, zavallı Şikar 6. Lümen (kısa) - Yarı, yarım Bulunduğu yerden yukarıya doğru çıkma, yükselme, yücelme 7. Su yolu, kanal - Angola’nın para birimi 8. Akümülatör (kısa) - Efsanevi bir masal kuşu - Mesafe 9. Dik olarak, dikine - Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik 10. Utanma duygusu, hicap Erkek evlat, oğul 11. Neptünyum’un simgesi Otlar - Gümüş’ün simgesi Arnavutluk’un plakası 12. Kutsal bir güce, bir dileği yerine getirmesi için yapılan vaat,

nezir - Küçük boylu bir cins at Yukarıdan aşağıya 1. Bir süt tatlısı - Bir ilimiz 2. Yasama veya var olma süresi, hayat - Akdeniz bitki örtüsü Palladyum’un simgesi 3. Yayla evi - Öne doğru eğilme 4. Konuşurken gereksiz yere tekrarlanan söz - Giysinin alt kısmı 5. Tavır, davranış - Lityum’un simgesi - Altın veya gümüşte değer derecesi 6. Alt kurul, komisyon - Ad, ün 7. Bir kan grubu - Vilayet - Daha çok radyo için hazırlanmış, genellikle güldürü niteliğinde kısa oyun 8. İş, oluş, hareket - Bir kimseyi herhangi bir konuda uyarma, uyarı - İsim 9. Kamu kuruluşlarının ve devlet memurlarının temel hak ve yükümlülüklerini belirleyen yasalar - Melodi, nağme 10. Elma, armut kurusu - Sepilenmiş dana derisi 11. Bölüm - Bir tür yumuşak peynir - Ağacın kollarından her biri 12. Orta Amerika’da bir devlet Tatbiki, pratik, uygulamalı

Soldan sağa 1 “İliada ve Odysseia” adlı eserin sahibi olan Eski Yunan şairi 7 İvegen 10 Erler 11 Şerit halinde bezemeli çevre süsü 13 İzlenimciliğin başlıca yaratıcılarından olan Fransız ressam 15 Damıtıcı 17 Nazi polis örgütü 18 Ortasulardaki küçük kabukluların yoğun hayvan planktonlarıyla oluşturduğu popülasyon 20 Dingil 21 Lokman ruhu 23 Kaliforniya’da yetişen, yüksek boylu ve çok uzun ömürlü kozalaklı ağaç 25 Aşama 27 Saçta ayırma yeri 28 Fas (kısa) 30 Sosyal olmayan 32 Bedevi Araplar’ın başlığı olan kefiyeyi tutturmakta kullanılan

düğümlü kordon 34 Bizmut’un simgesi 35 Geceye özgü 37 Yüce 39 Lak ile cilalanmış 40 Eğik olmayan 42 Evlerin damları üzerinde yapılan oda ya da sundurma 44 Her vakit 46 Küçük mağara 47 Su yosunları 49 Doktor (kısa) 50 Oruçlu, oruç tutan 51 Bağırsak solucanı

Yukarıdan aşağıya 1 Haşlanmış ve dövülmüş buğday 2 Yunan mitolojisinde annesini ve onun suç ortağını öldürerek babasının intikamını alan Agamemnon ile Klytaimnestra’nın oğlu 3 Mantık (kısa) 4 Yalnızca ahlak üzerine kurulu yönetim biçimi

5 Otsu bir bitki 6 Bir nota 7 Atmosfer (kısa) 8 Hint domuzu 9 Teleks (kısa) 12 Uykuda sıçrama 14 Şarkı, türkü 16 Yerine kullanma 19 Göçmen bir kuş 22 Etçil 24 Beyzi 26 Paraguay (kısa) 29 Tabildot karşıtı 30 Çakal başlı bir insan görünümündeki Mısır tanrısı 31 Bir gemiye veya kıyıya göre açık deniz tarafı 33 Azarlama sözü 36 Asıl karşıtı 38 Rusya’da bir ırmak 39 Parlak, saydam kırmızı renkte değerli bir taş 41 Şimdi 43 Sazın en kalın teli ya da kirişi 45 “... Güler” (fotoğrafçı) 48 Lesoto (kısa)


2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

Hazırlayan: Murat ŞİMŞEK

CHP NİYE KAYBETTİ?

Leyla İpekçi ilk yazısında Cemaat’e yüklendi

Yerel seçimin ardından usta yazarların muhalefet eleştirileri devam ediyor. Çok sayıda köşe yazarına göre CHP’nin başarısızlığının sebebi köklerinden kopması ve Cemaat’e yakınlaşması

Zaman gazetesinde uzun süre yazarlık yapan Leyla İpekçi 3 Aralık 2013’te “yazacağım bir şey kalmadı” diyerek yazılarına son vermişti. İpekçi, bir süredir devam eden suskunluğunun ardından Yeni Şafak gazetesinde yazmaya başladı. Dün ilk yazısını kaleme alan İpekçi, “Yeni Türkiye’nin iç sesiyle konuşan...” başlıklı yazısında Ergenekon davasında insanların kandırıldığından bahsetti. Cemaat’i eleştirip iktidarı öven İpekçi’nin yazısından bir bölüm: “Ergenekoncuları mahkum etmek için kullanılan kanıtlara sahte deliller karıştırıldığı ortaya yeni çıkmıştı. Yolsuzluk kanıtları arasında bazı delillerin yine kör gözüm parmağına üst üste konulması karşısında en azından daha mesafeli duruyorlardı. Bir kez daha kandırılmak istemiyorlardı. Muhalif dili bozuk nakarat haline getirenler ise örgütlemeye çalıştıkları nefrete muhtaçtılar. Hileli yöntemlerle hukuk dışına çıkmayı seçmene mubah göstermenin başka yolu yoktu. Bu muhtaçlık onların dilini kafesliyor, gerçeğe bakışlarını perdeliyordu.”

CHP’Yİ İNANÇSIZLIK YIKTI Tek bir nedeni var: CHP’yi TBMM’nin dört duva“inançsızlık” yıktı! rına hapsetti. Kurtuluş Savaşı’nın kahSokaktan korktu. ramanı, Cumhuriyet kuruGençlerden korktu. cusu, yoksullukla mücadele Dindarlardan korktu. eden halkçı parti, devrimLaiklerden korktu. Soner Yalçın ciliğinden utanır hale getiMerkez oylar giderildi. cek diye korktu. Merkez İnsani tüm değerleri yımedya kızacak diye kan neoliberalizmin gerici rüz- korktu. garlarından etkilendi; siyaseti paBize Kürt diyecekler diye raya indirgedi. korktu. Bize Alevi diyecekler diye Kendi devrimci programına korktu. yabancılaşarak, masa başı “siyaset Bize devletçi diyecekler diye mühendisliğiyle” politikayı dizayn korktu. edeceğini sandı. Korkak bir parti oldu. Devrimci parti CHP, “inançVe en acısı, Altı Ok’undan sızlığa” yenildi. utandı! Böylece... Mustafa Kemal’i ağzına alSiyaseti; bürokratik hantal maktan utandı. parti genel merkezine ve Yetmedi: Takiyeci oldu! Dü-

nün rezilliğinin baş aktörü Cemaat’ten yarar bekledi. Seçim propagandasını Cemat kasetlerine tapelerine bıraktı. Halktan uzaklaştı. Mücadeleci kitlelerden koptu. Cahilliğe, vasatlığa, popülerliğe, salt kişisel çıkarını düşünen “siyaset profesyonellerine ” prim verdi. Kurnaz sağcıları, Gladio piyonu Cemaatçileri el üstünde tutarak, yıllardır parti mücadelesi veren CHP’lilerin çalışma azmini direncini yok etti. Örgütünün, tabanının, seçmeninin kafasını karıştırdı. Partiye kir bulaştırdı... Sonuçta... Şaşkın ne yapacağını, ne diyeceğini bilemeyen bir CHP ortaya çıktı.

Seçim sonucuna şaşırdınız mı?

CHP’nin kuruluş kacak... Bunun siyasi ustalık felsefesini, temel ildeğil, saf köylü kurnazlığı olkelerini, Altı duğunu göremeyeceksiniz... Ok’unu özde değil sözKürt sorununda net bir polide savunacak, daha tikanız olmayacak... Bir yandan doğrusu savunur görü- Melih Aşık ulusalcılara diğer yandan Kürtneceksiniz... İçinize parçülere şirin görünmeye çalıtiyle alakası olmayan şacaksınız... “Açılım” konuinsanları doldurduğunuz gibi bir sunda AKP’nin dümenine takıde onları parti yönetisi, millet- lacak, seçim sonrası özerklik vekili yapacaksınız... Partide her ilan edeceğini açıkça söyleyen kafadan bir ses çıkacak, çıkan BDP’ye karşı tek kelime etmeher ses tabanın kafasını karıştı- yeceksiniz... “Herkese mavi bonracak, soru işaretleri oluştura- cuk dağıtma” politikasının yavaş cak... Siz bunu dert etmeyecek, yavaş partiyi küçültme, dağıtma tam tersine bu kakafoniyi “kitle anlamına geldiğini göremeyepartisi” olmanın doğal sonucu ceksiniz. Aday seçiminde hata sayacaksınız... Bir yandan Mus- üstüne hata yapacak, çoğunu tafa Kemal deyip öte yandan son dakikada belirleyeceksiniz. Cemaat’e göz kırpacaksınız... Bir yerel yönetim politikanız ve Türbanın önünü açacak, ilkokul- bildirgeniz olmayacak. Genel lara kadar girmesine sebep ola- seçim siyaseti yürüteceksiniz caksınız... Hem Silivri mağdur- ama farklı bir iktidar programılarını hem onları mağdur eden- nız olmayacak... Sonuç bu olunca leri aynı anda idare etmeye kal- şaşıracaksınız. İyi de niye?

CHP, yoksulları yanına almak için devrimci programına dönmek zorundadır. “Kim ne der ne yapar” demeden tarihinden gurur duyarak devrimci programıyla halkın karşısına çıkmalıdır. Hiç kimse enseyi karatmasın... Sonuca endeksli düşünmesin; “O belediyeyi kazandık, bu belediyeyi kaybettik” hesapları içine girmesin. Aslonan başarı değil, mücadeledir. Başarı, ölümlüdür; gün gelir

unutulur, biter, yok olur. Sonsuz olan mücadeledir. Kimse moralini bozmasın. Ve zafer’in hemen kazanılacağı kolaycılığına teslim olmasın. Koca Nazım’ın dediği gibi... “Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar. Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır. Safları sıklaştırın çocuklar, bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.” Unutulmasın: Yenilgi öğretmendir. Dersler çıkaracağız.

Kılıçdaroğlu neden kaybetti?

Her şeyden önce başkan olarak güven vermedi. şunu belirtmek geSabah ve akşam rekir ki AKP ‘yi kufarklı konuştu. ran da örgütü dizayn Adaylıklarda, eden de Başbakan ol“sen adaysın” duğu için, başarı ve başarısızlıkta parti ile Baş- Esfender Korkmaz diye zorladıklarını bile yarı bakanı farklı değerlenyolda bıraktı. dirmek mümkün değilBire bir verdikleri hiç bir dir. AKP’liler de Başbakan giderse her şeyin farklı ola- sözü tutmadı. Bir misyonu olmadı. Halka umut olacağına inanıyorlar. CHP’de ise Kılıçdaroğlu madı. Sakin güç olarak alyeni CHP dedi ve CHP’nin gılamak isteyenlere de geçmişini adeta inkar etti. umut vermedi. Zira sakin Herkese kucak açıyorum güç, aynı zamanda düşünen diye yönetimini, adayları, ve fikir ve proje yaratan çoğu CHP misyonu ve viz- insan demektir. Pasif güç yonu ile ilgisiz ve aynı za- değildir. 2) Tekrar söylemek gemanda farklı ideolojik gruplardan topladı. Bu ne- rekir ki Kılıçdaroğlu, denle başarı ve başarısızlık CHP’lilerle CHP geçmişi CHP’nin değil, doğrudan arasındaki bağı koparmaya çalıştı. Birbirine zıt ideoKılıçdaroğlu’nundur. 1) Kılıçdaroğlu genel lojik düşüncede olanları ve

hatta açıkça Atatürk karşıtıyım diyenleri iki ilde milletvekili ve İzmir’de belediye başkan adayı yaptı. Ermeni soykırımı var diyen ve Ermenilerden özür dileyenleri milletvekili yaptı veya Parti Meclisi’ne aldı. Partiyi değerlerinden yoksun ve adeta hüviyetsiz bir parti yaptı. AKP’nin kullandığı değerleri taklit etti.AKP’nin dümen suyundan gitti. 3) Parti, Belediye Başkan adaylarını haftalarca belirleyemedi. Genel Başkan yardımcıları adaylar konusunda parti içinde paylaşma kavgası verdi. Bu kavga dışarıya yansıdı. Partiye yeni giren Sarıgül, MYK ve Parti Meclisi üstünde, aday ve meclis üyelerini belirledi.

Bakan ‘kedi’ dedi sosyal medya inledi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, yerel seçimlerin yapıldığı 30 Mart’ta yaşanan elektrik kesintileriyle ilgili açıklama yaptı. Taner Yıldız, “Espri yapmıyorum arkadaşlar. Trafoya kedi girdi” dedi. Yıldız’ın açıklamalarına sosyal medyadan tepki yağdı. Twitter’da #TrafoyaKediGirdi, #kedilobisi, #direnkedi etiketleri TT olurken, komik caps’lerle Bakan Yıldız’ın sözleri dalga konusu oldu. İşte twitter’dan seçtiğimiz bazı caps’lar

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

AA: Taraf gazetesi ile ilişkileri sonlandırdık

Yerel seçimler sırasında yürüttüğü yayın politikasıyla tepki çeken Anadolu Ajansı, Taraf gazetesiyle ilişkisini sonlandırdı. AA’dan yapılan açıklamada, Taraf Gazetesi’nin seçimlerden önce Ajansın marka değerini düşürücü, ajans ve yöneticilerinin ticari itibarını ve iktisadi faaliyetlerini zedeleyici, haksız rekabete sebep olan asılsız isnatlarda bulunduğu iddia edildi. Gazetenin iftira ve kurgu haberlerle kamuoyunu yanıltmaya çalıştığı ileri sürülen açıklamada gazetenin borçlarını ödemediği de iddia edildi.

GÖP’de görev değişikliği

İŞTE BU KEDİYDİ

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Gazetecilere Özgürlük Platformu(GÖP) başkanlığını Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’e devretti. TGC Başkanı Olcayto, cezaevinde hala gazetecilerin olmasının, gazetecilerin sendikasız çalışmasının ve gazetecilere yönelik şiddetin büyük sorun olduğunu söyledi. Basın Konseyi Başkanı Türenç ise internetin ve ifade özgürlüğünün sansüre uğramasından kaygılı olduğunu belirtti. GÖP Başkanlığı 2 ayda bir değişiyor. TGC Başkanı Turgay Olcayto, yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Türkiye’de gazetecilerin de kutuplaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Gazetecilere Özgürlük Platformu, bu dönem içinde gerçekten bir umut ışığıydı. Birbirlerinin görüşlerine katılmasa da pek çok gazetecilik meslek örgütü, gazetecilerin özgür, bağlantısız haber yapabilmesi için uğraş verdi.” Pınar TÜrenç ise konuşmasında, GÖP’ün son derece önemli bir platform olduğunu belirterek “İnternetin başına gelen yasaklara, halkın haber alma hakkının kısıtlanmasına karşı mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.

YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... 06.30 Muhabbet 08.00 Televizyon Gazetesi 10.00 Ekopolitik 11.00 Mutlu Yaşam 12.00 Haber Masası 14.00 Kent ve Yaşam (t)

10.37 Ekonomi 14.00 Öğleden Sonra 17.00 Akşam Haberleri 18.15 Yüksek Adrenalin 19.00 Halk Haber 19.35 Hakan Aygün Analiz 20.00 Hakan Bayrakçı ile Seçime Doğru 21.00 En Ana Haber 22.00 Nereye Gidiyoruz? 00.00 İsmail Dükel ile Gün Sonu Haberleri

07.30 Uyan Türkiye 10.00 Keyifli Sabahar 12.00 Yereli Yönetenler 13.00 Haber 13 13.45 Türk Filmi 15.00 Bahar’la Güzel Şeyler 17.00 İstekleriniz 18.30 Ana Haber 20.00 Yereli Yönetenler 21.00 Bilinen Doğrular 22.30 Umman 00.00 Belgesel

09.20 Sormak Gerek 10.00 Biz Bize 11.30 Gündemin İçinden 13.30 Söz İstanbul’da 14.20 Habercinin Saati 15.30 Dünyadan Haberler 16.00 Güncel 17.30 Ekonomi Haberleri 18.30 Günce 20.00 Ana Haber 21.00 Devlet Demiryolları 21.30 Hariciye Kliniği 23.00 Gezi Notları

11.00 Karşı Gündem 12.00 Bugün 14.00 Günlük 16.00 Dünya Hali 16.30 Paranın İzi 16.45 Afiş 17.00 Ana Haber 17.40 Spor Vizyon 18.00 Ana Haber 19.30 5N1K 20.45 Aykırı Sorular 21.30 Tarafsız Bölge 23.30 Burada Laf Çok

14.00 Günün İçinden 14.20 İl İl Seçim Nabzı 15.00 Günün İçinden 15.30 Doğru Tercih 16.00 Günün İçinden 16.20 NTV’ye Sorun 17.00 Akşam Haberleri 18.15 Gece Gündüz 19.05 Adaylar Konuşuyor 20.00 Ana Haber 21.10 Seçimin Ardından 21.10 Yakın Plan 23.00 Gece Bülteni

09.00 Doktorum 11.00 Mutfağım 12.15 Gün Arası 12.30 Kaynana Gelin Seda’ya Gelin 15.00 Evim Şahane 17.00 Arka Sokaklar 18.50 Koca Kafalar 19.00 Ana Haber 20.00 Ankara’nın Dikmeni 23.30 Zeytin Tepesi

06.45 Bugün 09.00 Beni Affet 10.00 Melek 12.00 En Güzel Bölüm 12.30 Aşkın Bedeli 14.30 Soframız 15.30 Küçük Kadınlar 16.45 En Güzel Bölüm 17.15 Beni Affet 19.00 Star Haber 20.00 Muhteşem Yüzyıl 23.30 Süper Dadı

08.30 Yeni 1 Gün 10.00 Her Şey Dahil 12.00 Gülben 14.00 Film: Kınalı Yapıncak 16.00 Adını Feriha Koydum 17.45 Pepee 18.15 Ana Haber 19.00 Büyük Risk 20.00 Sevdaluk 22.45 Dila Hanım

07.00 Gülhan’ın Galaksi Rehberi 08.40 Aramızda Kalsın 12.00 Özge ile Yeni Hayat 14.30 Anlatacaklarım Var 17.00 Komedi Dükkanı 18.45 Survivor Panorama 20.15 Film: Özel Tim 22.30 Saba Tümer’le Bu Gece

07.00 Kahvaltı Haberleri 10.00 Müge Anlı ile Tatlı Sert 13.00 Kızlar ve Aileleri 15.00 Alemin Kralı 16.00 Zahide ile Yetiş Hayata 19.00 Ana Haber 20.00 Kara Para Aşk

08.25 Küçük Hanımefendi 10.00 Eline Sağlık 11.30 İyi Fikir 13.00 Haber 13.15 Spor 13.20 Elde var Hayat 14.50 Aileler Yarışıyor 16.35 Zengin Kız Fakir Oğlan 19.00 Haber 19.55 Kızıl Elma 22.40 Film: Matrix 01.10 Aileler Yarışıyor

12.35 Haber Kameramanı 13.35 Gündem 15.00 Haber 15.30 Haber Özetleri 15.35 Gündem 16.00 Haber 16.30 Haber Özetleri 16.35 Bin Kişiye Sorduk 18.00 Haber 18.30 İnsan 20.00 Ana Haber 21.00 Ufuk Çizgisi 22.30 Açı

09.35 Bakış 10.00 Haber Ajanda 11.00 Haber Masası 12.00 Haber Masası 13.00 Gün Ortası 14.45 Ekonomide Görünüm 15.00 Güne Bakış 16.40 Ekonomide Görünüm 17.00 Ana Haber 18.00 Akşam Raporu 20.00 Televizyon Gazetesi 23.30 Okan Bayülgen Sunar

11.00 Nazım Usta ile Mutfak Keyfi 12.30 Parantez 13.30 Film 15.00 Hong Gil Dong 16.00 Hayat ve Sağlık 16.30 Ayhan Aşan ile Safa Geldiniz 18.00 Kum Saati 19.30 Ana Haber 20.15 Hong Gil Dong 21.30 Haber Ötesi 23.00 Film

12.00 Finans Cafe 14.00 Piyasaya Bakış 14.30 İş Dünyasından 15.00 Piyasaya Bakış 16.00 Kapanışa Doğru 17.30 Piyasaya Bakış 18.00 Avatar 18.30 Ninja Kaplumbağalar 19.00 The Simpsons 20.00 Hot in Cleveland 21.00 Rizzoli ve Isles 22.00 Vikings 23.00 Black Sails

12.00 Ellen Show 13.00 Hayallerinin Peşinde 14.00 Taht Oyunları 15.00 Kanun ve Düzen 16.00 Ellen Show 17.00 Hayallerinin Peşinde 18.00 Sinbad 19.00 Cleveland Ateşi 20.00 Ellen Show 21.00 Doctor Who 22.00 The Tonight Show with Jay Leno 23.00 Winners and Losers

06.45 Çalar Saat 10.00 Doktorlar 11.30 Babam Sınıfta Kaldı 12.30 Yemekteyiz Anadolu 14.30 Unutma Beni 16.30 Esra Erol’da Evlen Benimle 19.00 Haber 19.30 Deniz Yıldızı 20.45 Not Defteri 23.15 O Hayat Benim

08.10 Genç Şefler 09.10 Bir Bulut Olsam 11.10 Kavak Yelleri 13.00 Menekşe ile Halil 15.00 Hanımın Çifliği 16.40 Ejder Avcıları 17.10 Genç Şefler 18.10 Painkiller Jane 20.30 Sesli Güldüm 21.30 Film: Issız Adam 23.30 Lie To Me

15.00 Haber Merkezi 18.00 Spor Ana Haber 19.00 Ana Haber 20.00 Seçime Doğru 22.00 Medyanın Halleri 00.00 Gece Raporu


Hazırlayan: Ece KIRBAŞ

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Tavan arasındaki plakların Rod Stewart’ı Her döneme uyum sağlayan bir ‘bukalemunluk’ sergileyen Rod Stewart’ın ‘Live 1976-1998 Tonight’s The Night’ albümüyle bugün unutulan rock ve blues dönemlerine gidiyoruz. 18 Mart’ta piyasaya çıkan konser albümü daha önce yayınlanmamış kayıtlarıyla bizi 30 yıl öncesinin Rod Stewart’ına götürüyor

İ

skoç kökenli İngiliz müzisyen Rod Stewart denilince akla gelen ilk resim, geçen yıl yapılan Manchester United maçında tribünlerdeki desteğidir. Ergenlik yıllarında okul takımında oynayarak başlayan futbol merakı sonraları amatör kulüplerde devam edecekti. Futbol oyunculuğunu Arsenal takımında profesyonelliğe taşıyan şarkıcı, daha sonrasında alkol ve müzik merakı nedeniyle spor hayatını noktalayacaktı. Ancak futbol merakı İskoç kökenli futbol takımı Manchester United taraftarlığıyla bugünlere kadar taşınacaktı. Hatta bu takım için “You”re In My Heart” isimli şarkıyı da yapacaktı. Kim bilir onun futbol hayatı devam etseydi belki de şimdi ülkemizin takımlarından birine hoca olarak gelmiş ya da takımı şampiyon edemedi diye büyük tazminatlarla gönderilmiş olabilirdi. İyi ki futbola devam etmemiş ve 60’lardan bu yana gelen popüler bir kişilik kazanılmış. Rod Stewart, çoğu fotomodel, manken olmak üzere yaptığı evlilikler ve aralarında (bir zamanların sarışın bombası) Brit Ekland’ın da olduğu aşklarıyla magazin sayfalarını süslerken pop müziğinde tanınan şarkıcılarındandır. Onun albümlerinden 7’si, 45’lik plaklarından

(single) da 62’si listelerde 1 numaraya yükselebilme başarısını göstermiştir. Şimdilerde pop kulvarında görülen sanatçı bu liste başarılarından birçoğunu rock, blues, hard rock tarzlarındaki dönemlerinde de elde edecekti.

Bir zamanların blues vokali

Rod Stewart’ı ilk döneminde Jeff Beck Group’ta çok farklı bir blues ve rock vokali olarak görecektik. Onun büyük blues bestecisi Willie Dixon’ın klasiklerini sesiyle yorumlayışı çok farklı bir etki yaratırken, Led Zeppelin’in muhteşem vokalisti Robert Plant’e de yeni bir alternatif oluşturacaktı. Jeff Beck’in gitarı ile Stewart’ın sesi çok güzel bir lezzet oluştururken, blues tarihine yer etmiş birçok parça da yeni yorum zevkine doğru bir seyahat yapıyordu. Rod Stewart’ı Jeff Beck’in ardından Faces grubunda görecektik. Sanatçı burada yaptığı vokaliyle de hard rock hatta heavy tarzlarında da başarısını sürdürecekti. 70’lerin sonlarına doğru “Pop Star”lık kariyerine oynayan Rod Stewart, 80’lerde de dönemin renginde işler yaptı. 2000’lerin başında da onu Amerikan müziğinin naftalinli klasiklerini “Great American Songbook” adıyla toplayıp albüm yaparken gördük. Bu iyi giRod Stewart, dince devamı da geldi. Nasıl Faces grubu gelmesin; o albüm 19 milgünlerinden yondan fazla satış yapmıştı. Her döneme uyum sağlayan bir bukalemunluk sergileyen (ama bu yüzden de kızılamayacak kadar başarı sağlayan) Rod Stewart’ın, bugünlerde çıkan antolojik bir konser albümüyle onun unutulan rock ve blues dönemlerine gidiyoruz. “Live 1976-1998 Tonight’s The Night” adıyla 18 Mart’ta piyasaya çıkan ve 4

TURGAY OĞUZ

Genco Erkal’ın Nâzım Hikmet’in şiirlerinden uyarladığı “Yaşamaya Dair-Bursa Cezaevi’nden Mektuplar” isimli oyunu Boğaziçi Üniversitesi’nde sahneliyor. Boğaziçi Üniversitesi, 150. yıl etkinlikleri kapsamında 3 Nisan Perşembe günü (yarın) saat 20.00’de Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Salonu’nda sahnelenecek oyunda, usta oyuncuya Tülay Günal eşlik ediyor. Genco Erkal’ın, Nâzım Hikmet’in ölümünün 50. yıldönümü için uyarlayıp yönettiği ve sahnelenmeye başladığı günd e n beri oldukça ses getiren “Yaşamaya Dair-Bursa Cezaevi’nden Mektuplar”; ozanın, Bursa Cezaevi’ndeki yaşamını ve eşi Piraye Hanım’a olan tutkusunu anlatıyor. Usta oyuncunun, Hikmet’in sürgün yılları ve vatan hasretine odaklandığı oyunda, izleyici adeta ozanın destansı yaşamındaki o yıllara doğru yolculuğa çıkıyor. Piyano ve viyolonsel eşliğinde sahnelenen oyunda; Fazıl Say, Zülfü Livaneli, Cem Karaca, Tarık Öcal, Edip Akbayram, Tolga Çebi, Nadir Göktürk, Timur Selçuk gibi bestecilerin Nâzım Hikmet şarkıları da seslendiriliyor.

Pop yıldızlığından önceki Rock’çı Dört CD’den oluşan ve 58 parçanın yer aldığı “Live 1976-1998” Tonight’s The Night” Rod Stewart’ın bugün unutulan, rock, blues, rock’n roll ve hard rock temelli dönemine bir gezinti niteliğinde. Şarkıcının 70’lerdeki grubu Faces’in tekrar kurulacağı haberlerinin ardından çıkan bu albüm, oldukça manidar gibi. Rod Stewart’ın 1976 ile 1998 arasındaki rock dönemini getiren albümün ilk CD’sinde 1976 yılının Aralık ayında İngiltere turnesinde verdiği kayıtlar yer alıyor. Burada 1971 tarihli unutulmaz klasiği “Maggie May” ile rock’n roll parçası “Sweet Little Rock’n Roller” harikalaşırken Beatles parçası “Get Back” yorum farkıyla görkemleşiyor.

Bir döneme oturan “Sailing” ile başlayan ikinci CD ise 1976’dan 1981’e kadar olan konser kayıtlarından oluşuyor. Sanatçının ABD’de verdiği konserlerin de yer aldığı bölümde Faces grubundayken yaptığı parçaları da bulabiliyoruz. İkinci CD, 1980’de Wembley Stadyumu’nda Tina Turner’la Rod Stewart’ın yaptığı düet olan “Hot Legs”le son buluyor. 1984 ile 89 arası konser kayıtlarından oluşan üçüncü CD’de 60’larda gitarist Jeff Beck’le yaptığı blues klasiklerinin solo konser yorumları de yer alıyor. 1990’lı yıllardaki konserlerinden seçilen son CD’de ise Oasis’ten hatırladığımız “Cigarettes And Alcohol” ve Primal Scream’ın “Rocks” şarkıları Rod Stewart tarafından seslendiriliyor. Yeni gruplardan yapılan bu yorumların yanında Stewart’ın Bruce Springsteen, BB King, Jimi Hendrix, Van Morrison klasiklerine de yer verdiğini görüyoruz. Farklı sesi ile dikkat çekici bir dinleti etkisine sahip Rod Stewart’ı zaman içindeki farklılaşmasıyla izlememizi sağlayan “Live 1976-1998 Tonight’s The Night” belgesel nitelikte ama keyif verici bir seçki oluşturmuş.

aptulelcioglu@gmail.com

NARDA AFRİKA Türkçe rock alanında farklılığı hedefleyen gruplardan biri. Grup, ironik sözleri ve kabare tarzı müzik yapısıyla teatral bir sunumda pop ile rock’ı birleştirmiş. Yeknasak ve birbirini takip eden ülkemizin rock ortamında böylesi değişik bir kulvar çıkarmak gerçekten kıvanç verici bir yaklaşım. Barış Başarol, Onur Erdem Erdur, Görkem Atakul ve Şah Cihan İngin’den oluşan Narda Afrika grubu bu yeni yaklaşımı oluşturabilecek birikime hem müzik hem de söz yazarlığı noktasında sahip. Ancak ellerindeki bu gücü ve farklılığı alışılmış rock gruplarımızın yaklaşımında kullanmaları ise eksi puan haline gelmiş. Şarkıların sözlerine baktığımızda bunu fazlasıyla görüp üzülüyoruz. Zira yaklaşılan konular genellikle aşk ve ilişki üzerine kurulu. Rock tarihi içindeki Jethro Tull’daki teatral yapı ile Frank Zappa’daki ironik anlatım Narda Afrika için ilham açıcı olabilir. Olumlu ve olumsuz iki görüş sunduktan sonra albümün başarı

hanesine müzik direktörlüğü koltuğundaki başarıyı da oturtmalıyız. Ülkemizin müzikal ortamına 90’larda kalite boyutunu eklemleyen müzisyen Hakan Kurşun prodüksiyonu oluşturmuş. Başarılı, teatral vokaliyle öne çıkan Barış Başarol, albümde yer alan 12 şarkının da hem bestelerini hem de sözlerini yazmış. Grubun farklılığını oluşturan teatral anlatımı verebilen bu şarkı sözlerinde hicivsel metaforlar etkileyici. Bir sonraki albümde konsept bir konu üzerinden hareket edilmesi grubun farklı duruşunu daha çok ortaya çıkarabilecek gibi.

NADA

‘Occupo Poco Spazio’ Siyah beyaz televizyon döneminde ülkemizde de yayınlanan “İtalya’dan Müzik”, “Rafealla Carra Show” isimli programlar ve İtalyanca şarkılar oldukça revaçtaydı. Bu dönemlerin naklen yayınla verilen müzik yarışmalarından biri de “Sanremo

Müzik Festivali”ydi. İşte bu yarışmanın 1969 yılında yapılanında 16 yaşında bir kız çıkıp “Ma Che Freddo Fa” isimli şarkısıyla birinci gelecek ve Avrupa çapında ünlenecekti. Ülkemizde de çok sevilen bu şarkıyı seslendiren Nada, bugün 61 yaşında ve yeni albümüyle karşımızda. Bizim 1969’dan sonra pek takip etmediğimiz Nada, sonraki yıllarda da müziğe devam etmiş birçok albüme imza atmış. Şarkılarını İtalyanca söylemesine karşın İtalya dışında da tanınan şarkıcının son albümü “Occupo Poco Spazio” şu sıralar ülkemizde de yayınlandı. Pop rock tarzında 10 şarkının yer aldığı albümde, popüler müzik yapısının içinde derinlikli çalışmaları da göze çarpıyor

Müziğe adanmış bir hayat: ORHAN TANRIKULU O

smanlı döneminde 1827 yılında kurulan “Saray Bandosu”nun, Cumhuriyet Türkiye’sinde Ankara’ya taşınarak 1924 yılında “Riyaseti Cumhur Musiki Heyeti” adını alarak kurulması, 1914 yılında sanat eğitimi veren “Dar-ül Bedayi”nin, 1923 yılında İstanbul’da yeniden açılması ve Ankara’da Cumhuriyet Döneminin ilk müzik eğitimi veren eğitim kurumu “Musiki Muallim Mektebi”nin 1924 yılında öğretime başlaması, yeni kurulacak olan Ankara Devlet Konservatuvarı’nın oluşumunda en etkin rolü üstlenmiş olan kuruluşlar olarak görülmekte. Ankara’da 1934-35 yılında Türk müzikçilerinden ve ilgililerden oluşan bir kongre toplanır. Kongreye Cemal Reşit Rey, Cevat Memduh Altar, Cezmi Erinç, Halil Bedii Yönetken, Hasan Ferit Alnar, Necil Kazım Akses, Nurullah Şevket Taşkıran ve Ulvi Cemal Erkin katılır. Ve 1936 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı kurulur. 1957-66 yıllarımı bu sanat kurumunda geçirdim. Birçok değerli sanatçıyla birlikte büyüdüm. Saymakla bitiremeyeceğim değerli sanatçılardan biri de Orhan Tanrıkulu’dur.

Deniz Olgay YAMANUS

‘Yaşamaya Dair’ Boğaziçi Sahnesi’nde

CD’den oluşan konser albümü, daha önce yayınlanmamış kayıtlarıyla bizi 30 yıl öncesinin Rod Stewart’ına götürüyor. Bu tarihsel gezide karşılaşılan Rod Stewart’a o dönemleri bilmeyenler şaşırırken, bilenler de onu yeniden hatırlayıp eski plaklarını tozlu tavan aralarından çıkarmaya koyulacaklar.

Yeni albümler

Ankara yılları Ankara, Cebeci’deki Konservatuvar’ın harika bir sahnesi vardır. Konservatuvar’da okuduğum yıllarda hatırladığım talebe geceleri olurdu. Orhan Ağabey, müzik tarihi, besteciler ve eserleri hakkında konferans verirdi talebeyken. Dikkatle dinlediğimi hatırlıyorum. 1953 Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kontrbas bölümüne girerek besteci İlhan Usmanbaş

Orhan Tanrıkulu ve Prof. Heinz Promme ile çalışır. 1961 yılında Konservatuvar’ı bitirip 10 yıl Ankara Devlet Operası orkestrasında çalışır. Türkiye’nin değerli kompozitörlerinden, hocası İlhan Usmanbaş “Sadece müzisyen olarak kalmak değil, müziğin gerektirdiği, daha doğrusu Türkiye’de sanatçının sorumluluğu altında olan müzik sanatını daha geniş kitlelere duyurmak mecburiyeti, Orhan’ın daha sonra daha geniş çevre içinde tanınmasına neden oldu. Radyo programlarında özellikle çok değişik yorumları yan yana getirerek, belki müzik severlerin o zamana kadar pratik bildikleri ayrıntıları plaklarla açıklamaya başladı” demişti Orhan Tanrıkulu için. Orkestra şefi olma isteğini kendinde hissetmeye başlayan Tanrıkulu, 1968’de 3 aylığına Amerika’ya giderek, Fledelfiya Temple Üniversitesi’nde orkestra şefliği ve koro yönetimi çalışma-

larına katılır. Amerika Dışişleri Bakanlığı Kültür Dairesi’nin “Exchange visitors” programıyla, ülkenin güney sahillerindeki müzik merkezlerinde incelemeler yaparak konserler yönetir. Ülkeye döndükten sonra, 1968 yılında Ankara Oda Korosu’nu kurar. 1969 yılında da Halkevleri Oda Orkestrası’na Müzik Direktörü olarak atanır. İki yıllık çalışması sonrasında orkestra her yönüyle gelişim göstermiştir. Aynı yıl değerli opera sanatçımız Remziye Alper’le evlenir. 1971 de İtalyan hükümetinin bir yıllık ihtisas bursunu alan Orhan Tanrıkulu, Roma’da Santa Cecillia Konservatuvarı’ndaki çalışmalarında gösterdiği başarıdan ötürü bursu uzatılır. Besteci olarak orkestra ve şan için eserlerinin yanında radyo oyunları ve tiyatrolar için çeşitli müzikler yazan, 1957’den sonra çeşitli dergilerde makale ve eleştirileri ya-

yımlanan ve 1964’ten sonra da Ankara Radyosu için müzik programları hazırlayan Orhan Tanrıkulu’nun kendi notlarından edindiğimiz bilgiye göre yazdığı, yayına hazır üç kitap taslağı ne yazıktır ki bugüne kadar bulunamamıştır. 1981’de İstanbul Devlet Opera ve Balesi’de Müdür olarak görev yapan Tanrıkulu görevden ayrıldığında da arkasında onu seven birçok sanatçı bırakmıştı. Değerli müzik adamı, orkestra şefi Orhan Tanrıkulu için, 29 Mart Cumartesi günü 25. Anma programı yapıldı. Sanatseverlerin izleyici olarak katıldığı programda eşi Remziye Alper (soprano), Funda Güllü (soprano), Elif S. Güleç Külekçi (soprano), Sevinç Yıldız (soprano) ve piyanoda Anna Maria Y. Otcuoğlu eşliğinde bir program sunuldu. Sanatçılarımızı daima hatırlamayı umuyorum...


2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

Hazırlayan: Sema SEZEN

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Nâzım’ın Kuvay-ı Milliye’si sahnede Usta şairimiz Nâzım Hikmet’in epik tiyatrodaki en iyi örneklerinden olan yapıtı ‘Kuvay-ı Milliye Destanı’nı sahneye koyan Zeliha Berksoy, Aydınlık’a oyunu anlattı

T

iyatro 2000’in kurucusu ve yöneticisi Zeliha Berksoy, dünyaca ünlü şairimiz Nâzım Hikmet’in Kuvay-ı Milliye Destanı’nı sahneye koydu. Berksoy, Nâzım’ın bu oyunu yazdığı süreci ve oyunun içeriğini anlattı: Beyoğlu Ses Tiyatrosu’nda sahneye koyduğunuz Nâzım Hikmet’in epik bir yapıtı olan Kuvayı Milliye Destanı ile ilgili görüş ve düşüncenizi anlatır mısınız? Nâzım Hikmet, Bursa Cezaevi’nde Kuvay-ı Milliye’yi yazıyor. Kuvay-ı Milliye’yi özel olarak büyük bir ustalıkla kurguluyor. Aynı zamanda çok yetenekli ve kurgucu bir şair. Nâzım burada son derece diyalektik bir kurgu yapıyor. Önce geneli alıp, sonra özele iniyor. Zaten destan olduğu için epik bir anlatım sunuyor. Bunu da 8 parçaya bölmüş. Birinci baptan sekizinci bapa kadar devam ediyor. Sekizinci bap (bölüm) tamamen 30 Ağustos ve zaferi kapsıyor. Yedi bap boyunca ise kurtuluş mücadelesi anlatılıyor. Burada dikkat çeken şey şu; büyük ihanetler, çeteler, yabancı işbirlikçilerle içli dışlı mücadelelere karşı yapılan bir savaş. Bu yüzden Nâzım’ın başladığı ilk cümle “ateşi ve ihaneti gördük” oluyor. Ve bu, motif olarak sürekli tekrarlanıyor.

Nutuktan alıntılar var İkinci bapta Nutuk’tan sayfalarca alıntı yapmış. Yani insan okuduğu zaman her cümlede bambaşka şeyler keşfediyor. Karakol baskını bölümüne ise Nâzım çok önem veriyor ve yine Nutuk’tan bir alıntı ekliyor. Bu bölümü de ben okuyorum. Çok ince işlenmiş bir eser. İki kelime içinde müthiş bir şeyden söz edebiliyor. Tek başına tarihsel bir belgesel diyebilirim. Küçük hi-

kayeleri koyması destana mükemmel bir duygusallık ve mesaj veriyor. Nâzım’ın Kuvay-ı Milliye’yi sahne eseri olarak yazdığını düşünüyorum.

Neruda: En büyüğümüz Nâzım’dır Pablo Neruda’nın “en büyüğümüz Nâzım’dır” dediği gibi 20. yüzyılın en büyük şairi diyebilirim. Kurgulamada ise kusursuz başarılı. Ben Kuvay-ı Milliye’ye çok özendim. Oldukça araştırma yaptım. İnsan sanatta deneyim kazandıkça bazı şeyleri yeniden keşfediyor. Söz gelimi Nâzım’ın şiirlerine Zeliha Berksoy: kapılırken bir de şifrelerini okumak Annem Semiha Berksoy miha Berksoy ile gerekir. Onun tüm mektuplaşmaları 1934’te Atatürk’ün emriyle yaşadıkları Kuvayve Tosca hikayeı Miiliye’de buluAnkara’ya gidip ilk operada sinden söz eder minuyor. Bazen bu kasiniz? oynadı dar şeyi nereden bildi1930’lu yıllarda Dağine şaşırıyorsunuz. Yeşil rülbedayi’de Nâzım’ın oyunkertenkelelerin kırmızı kayalar üsları oynanıyordu. Annem o yıllarda tünde olması nasıl bir hayaldir? Nâ- Dram Tiyatrosu’nun hem operet zım’ın yüreğini kainat kaplıyor. hem de dram bölümünde oyuncuydu. Oyunda kimler rol alıyor? Aynı zamanda da annem tam bir Bu oyunu çalışırken en önem Nâzım Hikmet hayranı. verdiğim şeylerden biri doğru oyuncu seçimi yapmaktı. Karayılan’ı, Şoför ‘Çeviri için annem Ahmet’i, Kartallı Kazım’ı kim oynar Nâzım’ı öneriyor’ diye çok uzun zaman düşündüm. Nâzım onlar için büyük bir idol. Birçok oyuncuya rol giydirdim. Ka- “Kafatası” piyesinde çiçekçi kız rayılan’ı Devrim Evin, Kartallı Ka- rolü anneme veriliyor. Annem Sezım’ı Mehmet Ali Kaptanlar, Arhavili miha Berksoy 1934’te Atatürk’ün İsmail’i Tamer Levent, Eşvak’ı Nişan emriyle Ankara’ya gidip ilk operada Şirinyan, Kambur Kerim’i Efe Tun- oynuyor. Semiha Berksoy bu yılcer oynuyor. Gerçekten Nâzım’ın larda Darülbedayi’de parlak bir hayal ettiği, kalbinin çarptığı bir şe- yıldız. Böylece aralarında hayranlığa kilde oynuyorlar. Müzikler Muam- dayalı bir iletişim yaşanıyor. Ancak mer Sun’a ait. Oyuncular da bu mü- ikisinin idealleri farklı oluyor. Anziğin teması üstüne oynuyorlar. De- nem opera sanatçısı olmak istiyor. senler Abidin Dino’nun. 3 boyutlu Tam o sırada Atatürk Berlin’den bir fon uyguladık. Tam bir tarz birliği uzmanlar getirip Ankara Devlet var. Müzik, metin ve görsel stil olarak Konservatuarı’nı kuruyor. Çünkü bir uyum içinde. Atatürk sanatın akademik olmasını, Nâzım Hikmet’in anneniz Se- kurumsallaştırılmasını istiyor. Se-

miha sınava girip Berlin Yüksek Müzik Akademisi’nde okumaya hak kazanıyor. Ne yazık ki Nâzım’la aralarındaki bu tutku kesintiye uğruyor. Nâzım da Semiha’nın bu yeteneğine destek verip gitmesine izin veriyor. Semiha, 1940’ta memlekete dönünce Çankırı Cezaevi’ne Nâzım’ı ziyarete gidiyor. Carl Ebert, bu arada anneme “bir opera seçelim” diyor. Cezaevindeki görüşmede Nâzım ile Tosca’ya karar veriyorlar. Çünkü Tosca aynı zamanda bir devrim operası. Tosca’da devrimci ressam Cavaradossi hapse düşer. Scarpia adında acımasız bir polis müdürü vardır. Tosca bir opera artistidir. Tosca ressam Cavaradossi’yi kurtarmaya gider ama sonunda intihar eder. Hapishanedeki görüşme sonucunda Tosca’ya karar veriliyor. Çeviri için de annem Nâzım’ı öneriyor. Böylece Semiha 1941’de Tosca’yı oynuyor. Nâzım’ın mektuplarında annem, “benim mert kızım” ifadesiyle geçer hep. Aralarındaki dostluk hiç bitmiyor. Nâzım hapisten çıktıktan sonra yurttan ayrılmak zorunda kalıyor.

‘Nâzım’ın annesi ressamdı’

Nâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım için neler söylemek istersin iz? O dönemde herkes birbirini tanıdığı için babam anlatırdı; Nâzım’ın annesi Celile Hanım Kadıköy’de oturuyord u. Çok iyi Fransızca bilirdi ve ressamdı. Son derece kültürlü bilge bir hanımefendiydi. O kadar fedakar bir anne ki Nâzım Bursa cezaevinde hasta

olduğu için Bursa’ya taşını yor. Maalesef ilk oturduğu yer bir otel od ası oluyor. Daha sonra hapishaneye yakın olan bir gecekonduya yerleşmek zorunda kalıyor. Her gün yanında boya fırçalarıyla oğl una ziyarete geliyor. Yemekler yapıp götür üyor, resimlerle onu eğlendiriyor. Yani Nâzım ’ın en büyük kadın Celile Hanım hayatındaki .

Orhan Veli sergisi YKY’de

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılığı’nın düzenlediği “Sakın Şaşırma: Orhan Veli 100 Yaşında” adlı sergi, 4 Nisan 2014 Cuma günü (Beyoğlu, İstiklal Caddesi binasındaki sergi salonu) açılıyor. Sergi, Orhan Veli arşivindeki ve koleksiyonerlerdeki fotoğraflar, mektuplar, şiirler, kitaplar, gazete ve dergiler, resimler, heykeller ve çizimlerden oluşuyor. Sergide 36 yaşında (1914-1950) yitirdiğimiz şairin kısacık yaşamı kronolojik bölümler halinde, bütün yönleriyle ortaya konuyor. Sergi, Orhan Veli’yi daha yakından tanımak isteyenler için 3 Mayıs 2014 tarihine kadar görülebilir.

Hayati

ASILYAZICI hayatiasilyazici@yahoo.com

ELEŞTİREL BAKIŞ

ÖZGE YEŞİLDAĞLI

Zeliha Berksoy, gazeteci, sanat eleştirmeni ve Kültür-sanat servisimizin sorumlu müdürü Hayati Asılyazıcı ile oyunun detaylarını konuştu.

‘Aşk Bir Şey Değildir’

B

ursa Devlet Tiyatrosu bu dönem Şahin Örgel’in yazdığı, Ali Volkan Çetinkaya’nın sahneye koyduğu ve oyunun eksen kişisini Ecehan Şarman Çetinkaya ile paylaştığı “Aşk Bir Şey Değildir” adlı oyun ilgiyle izleniyor. 1. Uluslararası Bursa Balkan Tiyatro Festivali’ndeki oyunlar arasında yer alan yapıt ayrıntılı biçimde aşk kavramını irdeliyor. Oyunu izlerken Shakespeare’in bir özdeyişini anımsadım: “Aşktan söz ederken yavaş sesle konuşunuz.” Bu bir yorum olarak insana çok şeyler anlatıyor. Adem ile Havva’dan beri aşkın tanımı yapılmaktadır. Her tanımın ayrıcalıklı, özel ve öznel görünümlü anlamları vardır. Dünyanın bütün şairleri aşk için şiir yazmaktan kendilerini alamamışlardır. Her insanın yaşam biçiminde aşk vardır ve tanımlanması da her insana göre değişmektedir. Bir şairimizin dediği gibi: “Aşk söyletir en yanık şarkıları / Ay buluta girdiği gecelerde.”

Şiirlerde olduğu kadar tiyatro oyunlarında da aşk her zaman güncelliğini koruyarak konu edilmektedir. Şahin Örgel’in “Aşk Bir Şey Değildir” oyunu karı koca arasında geçen bir sahe yapıtıdır. Bulvar oyunlarından farklı olarak karı koca arasındaki ilişkiyi çeşitli boyutlarıyla irdeleyen bu oyunda zaman zaman kadının ya da erkeğin hem öznel hem de nesnel davranışlarına tanık oluyoruz. Her yazarın karı koca arasındaki ilişkiyi sahneye taşıyışında farklı gözlemler ve izlenimler görürüz. Bu oyunun kahramanları arasında geçen günlük yaşamın değişik boyutları sergilenirken ayrıntıyı sevgi ve aldatma konularında odaklanmaktadır. Karı koca arasındaki aşk, kıskançlıkla nefreti getiren bir başka olgudur. Kişilerin bireysel davranışlarıyla örtülü olan bu içsel görüntüler dışa farklı biçimlerde yansır. Kadın sevgiyi ve kıskançlığı kendine özgü biçimde tanımlar ve eşine öyle yansıtır ya da yansıtmaya

çalışır. Erkek ise daha yalın, gerçeklerden biraz daha uzak, doğru ile her zaman örtüşmeyen sevgisini farklı biçimde dile getirir. Bu söylediklerimin tümünü oyunun yazarı kendi yöntemine göre değişik biçimde anlatmakla birlikte, sonuç olarak karı koca ilişkisini oldukça derinlemesine irdeliyor. Bunun sahneden izleyiciye yansıyışında iki yetkin ve başarılı oyuncunun oyuna değer kattıklarını belirtmeliyim. “Nihal” karakterini canlandıran Ecehan Şarman Çetinkaya aşkın ve evliliğin güzel ve zorlu yollarını betimleyerek tanımlıyor ve oyuna derinlik kazandırıyor. “Tekin” rolünde Ali Volkan Çetinkaya oyunculuğun ustalığını izleyici ile inanılmaz güzellikte buluşturuyor. İkili, üst düzeye varan oyunculuklarıyla karı koca ilişkilerinin bilinenle bilinmeyen yönlerini ustalıkla sergiliyorlar. Evli çiftlerin ilişkilerinde zaman zaman düşle gerçek örtüşür, zaman zaman da bu ilişkiler gerçekliğe ulaşır. Oyun, aşk bir şey değildir ama aşk çok şeydir kavramından yola çıkarak izleyenlere bir yol haritası çiziyor. Oyunun sahne tasarımıyla Ufuk Üsterman, giysi tasarımıyla Ceren Karahan, ışık düzenlemesiyle Yüksel Aymaz oyunun başarısına katkı sağlıyor. Müziği ile Ecmel Çatıkkaş oyuna renk katıyor. “Aşk Bir Şey Değildir” Bursa Devlet Tiyatrosu’nun görülmesi gereken oyunlarından...


Hazırlayan: Fırat KORSAN

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

YENİ SEZONDA, ARENA’DA FIRTINALAR ESTİRMEK İSTEYEN SİYAH-BEYAZLILAR GÖZÜNÜ YILDIZLARA ÇEVİRDİ

Devler Ligi’ne DEV BÜTÇE! Beşiktaş’ta, yeni sezon transfer planlaması şekilleniyor. Zirvenin 10 puan uzağında kalan Siyah-Beyazlılar, ligi ikinci bitirmesi halinde zengin bir bütçe ile hareket etme kararı aldı

B

eşiktaş, sezon sonu transfer bütçesini iki bölüme ayırdı. Süper Lig’in bitmesine 7 hafta kala şampiyonluk şansını mucizelere bırakan ve gerçek hedefini Şampiyonlar Ligi olarak koyan Beşiktaş’ta yeni sezon planlaması da bu doğrultuda yapılıyor. İkinci olarak doğrudan Şampiyonlar Ligi’ne kalınması halinde daha zengin bir bütçe ile hareket edilecek ve hazırlanan listedeki öncelikli isimler ile daha rahat pazarlıklar yapılabilecek. Ligin üçüncü bitirilmesi halinde ise daha makul bir bütçe ile transfer çalışmaları yürütülecek. Bunun sebebi de, son yıllarda Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde oldukça zor takımların bulunması ve UEFA Avrupa Ligi’nin de maddi kazancının çok az olma-

SÜPER LİG PANORAMA HAFTANIN TAKIMI

GENÇLERBİRLİĞİ HAFTANIN FUTBOLCUSU

MERT NOBRE (KAYSERİSPOR) HAFTANIN TEKNİK ADAMI

ERSUN YANAL PUAN DURUMU 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18

FENERBAHÇE GALATASARAY BEŞİKTAŞ SİVASSPOR KASIMPAŞA TRABZONSPOR KARABÜKSPOR ESKİŞEHİRSPOR G.BİRLİĞİ AKHİSAR BLD. G.ANTEPSPOR BURSASPOR KONYASPOR RİZESPOR ELAZIĞSPOR ANTALYASPOR K. ERCİYESSPOR KAYSERİSPOR

O 26 27 27 27 27 26 27 27 27 27 27 27 27 27 27 27 27 27

G 19 13 14 12 10 10 10 10 11 10 10 9 9 7 8 5 7 6

B 3 11 8 4 9 9 9 7 4 6 5 7 5 9 4 12 5 7

M 4 3 5 11 8 7 8 10 12 11 12 11 13 11 15 10 15 14

A 59 47 45 46 42 36 26 28 33 35 32 28 35 33 33 28 27 22

Y 27 22 25 46 32 29 25 26 34 42 46 37 37 38 51 33 42 43

A v. P 32 60 25 50 20 50 0 40 10 39 7 39 1 39 2 37 -1 37 -7 36 -14 35 -9 34 -2 32 -5 30 -18 28 -5 27 -15 26 -21 25

27. HAFTA SONUÇLARI Karabük 1-0 Beşiktaş, Sivas 3-2 G.Antep, Elazığ 0-0 Trabzon, Akhisar 2-3 Rize, Konya 0-0 G.Saray, Kayseri 3-1 Antalya, F.Bahçe 3-0 Bursa, Eskişehir 0-1 Gençlerbirliği GELECEK HAFTA PROGRAMI 04 Nisan Cuma: 20:00 G.Antep-Kasımpaşa, 05 Nisan Cumartesi: 13:30 Akhisar-Eskişehir, 16:00 Antalya-Konya, 19:00 Beşiktaş-Kayseri, 19:00 Rize-Karabük, 06 Nisan Pazar: 13:30 K.Erciyes-Elazığ, 16:00 Bursa-Sivas, 19:00 Galatasaray-Fenerbahçe, 07 Nisan Pazartesi: 20:00 Trabzon-Gençlerbirliği

sı. Siyah-Beyazlı yönetim, sezon sonunda 6’sı yabancı en az 10 futbolcu transfer etmeyi planlayan Bilic ve Önder Özen’in belirlediği isimler ile şimdiden görüşmelere başladı. Lescott’tan önümüzdeki sezon için söz alan yönetim, Werder Bremenli Hunt ile görüşüp bu futbolcudan da ‘gelirim’ yanıtını aldı. Listede bulunan diğer isimlerin de takibi sürüyor.

Almeida bilmecesi İç transferde ise Almeida ile henüz anlaşamayan Beşiktaş yö-

Sponsorlardan destek Vodafone Arena Stadı’nın kom-

FİŞİ ÇEKTİ

Fenerbahçe, son 3 haftada aldığı galibiyetlerle lig yarışını bitirme noktasına geldi. Rakiplerinin puan kaybettiği haftada seri galibiyetler alan Sarı-Lacivertliler, emin adımlarla şampiyonluğa ilerliyor

bine ve loca satışlarını artırmak için mutlaka bir dünya yıldızı getirmek isteyen başkan Fikret Orman ve yönetim, yıldız transferi için ödenecek ücreti genel transfer bütçesinin dışında tutacak. Başkan Orman, getirilecek yıldız oyuncuya ödenecek paranın reklam gelirleri ve forma satışları ile karşılanacağını düşünüyor. Fikret Orman, Kartal Yuvaları’nda her yıl artan cironun, stadın bitmesi ve dünya yıldızı transfer edilmesi ile birlikte 70-80 milyon liraya çıkmasını hedefliyor. Böylelikle, yapılacak yıldız oyuncu transferleri Kartal Yuvaları’ndan beklenen bu artış ile karşılanacak ve genel transfer bütçesi diğer oyuncular için kullanılacak.

PFDK şoku !

Şükrü Sa ra skorla de caoğlu’nda Bursa viren ve e sp n yakın ra or’u 3-0 gibi rah 13’e çıkart at k a saspor m n Fenerbahçe’nin ibiyle olan puan fa bir açında tr rkını sahası ka çirkin teza ibünlerde p h n Galata anabilir. Bursaray’a e sevk edile ürat nedeniyle Sa rı-l d b nama cez ileceği öğrenildi. acivertli ekibin PFD ilen Fenerbah ası alırsa çe seyirci K’ya talyaspor 29. hafta siz d maçı kad ın ve çocu a oynanacak olan oyklara karş A ı oynana ncak.

CENGİZ UYGUR

F

enerbahçe, ligin ilk haftalarında ortaya koyduğu futbolla otoritelerin beğenisini kazanmayı başarmıştı. Hücumda SowEmenike-Kuyt-Webo dörtlüsünü son derece efektif kullanan Sarı-Lacivertliler, savunmada da rakiplerini prese boğmuş ve puanları toplamayı başarmıştı. İşte bu futbol, son 3 haftada kendini gösterdi. Şampiyonluk yarışını bitirebilmek için böyle bir atağa ihtiyaç vardı. Hatırlayacaksınız, Fenerbahçe ligin ikinci yarısıyla birlikte düşüşe geçmiş, iç sahada maçları ite kaka kazansa da üst üste 4 deplasman maçında puan kaybetmişti. Eğer rakipler direnç gösterebilseydi, Fenerbahçe’yi bu sıkıntılı dönemde yakalayabilirlerdi. Ancak, Beşiktaş ve Galatasaray belli bir form seviyesini tutturmakta zorlanınca, Fenerbahçe’ye gün doğdu. Sarı-Lacivertliler rakiplerinin puan kaybetmesiyle hırslandı ve artık bu işi bitirmeye karar verdi.

Forvetler açıldı Fenerbahçe’nin bu yüksek form seviyesinin bir sebebi de forvetlerin form bulmuş olması. Ligin ilk yarısındaki etkinlikleriyle rakipleri dize getiren Sow, Kuyt, Emenike ve Webo, ligin bu döneminde tekrar eskisi gibi oynamaya başladı. Sarı-Lacivertliler, üst üste 4 deplasman maçından boynu bükük ayrılıp, içeride zar zor maç kazandıkları dönemde bu isimlerin form durumundan çok etkilenmişti. Trabzonspor maçı da dahil olmak üzere son 4 maçta atılan bütün goller bu dört oyuncudan geldi. Bu süreçte Emenike 4, Kuyt ve Sow 2 Webo ise 1 gol buldu.

Trabzon’da forvet sıkıntısı

F

orvet oyuncularının Fenerbahçe’nin 31, Galatasaray’ın 25, Beşiktaş’ın da 17 gol attığı Süper Lig’de Trabzonspor’un forvet hattı, fileleri sadece 15 kez havalandırabildi. Trabzonspor yönetiminin sezon başında gerçekleştiremediği forvet transferi, takımı gol yollarında büyük sıkıntıya soktu. Trabzonspor’un Janko, Henrique ve Emre Güral’dan oluşan forvet oyuncuları bu sezon sadece 15 gol atabildi. Ligde alt sıralarda bulunan bir çok takımın gol ortalamasının da gerisinde kalan bordo mavili takımda forvet oyuncularına sol kanat oyuncusu Olcan Adın, attığı 8 golle çok önemli katkı yaptı.

netimi, bu futbolcunun Dünya Kupası’ndan önce imza atmaması halinde yeni stat için planlanan yıldız transferi sayısını ikiye çıkaracak. Başkan Fikret Orman, “Almeida imza atacak. Ama atmazsa 10 numara olarak düşündüğümüz yıldız transferinin yanına bir de santrfor ekleriz. Yeter ki Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılalım. Bunun için de mutlaka ligi ikinci bitirmeliyiz” diyor.

Madalya ile başladık Avrupa Güreş Şampiyonası Helsinki’de başladı. Şampiyonadaki ilk madalya, 65 kiloda Servet Coşkun’dan geldi. Coşkun, finalde Rus rakibine sayı tuşuyla yenilerek gümüş madalyanın sahibi oldu. Serbest stil 97 kiloda Rıza Yıldırım 1. turda, kadınlar serbest stil 48 kiloda ise Sümeyye Sezer, 2. turda yenilerek turnuvaya veda etti.

RE A Ç TEK BİYET GALİ

MANCİNİ’NİN KOZU DROGBA!

Pazar gecesi Arena’da ezeli rakibi Fenerbahçe ile karşılaşacak olan G.Saray’da teknik direktör Roberto Mancini, Drogba’ya güveniyor Aldığı kötü sonuçlarla taraftarını üzen ve zirvenin uzağında kalan Galatasaray, 2 günlük iznin ardından derbi hazırlıklarına başladı. Dev derbi öncesinde teknik direktör Mancini’nin 2 gün izin vermesi şaşkınlıkla karşılanırken, son iki lig maçında gol dahi atamayan Sarı-Kırmızılı ekibin derbi performansı merakla bekleniyor. Mancini’nin, son iki lig maçında oynatmadığı Drogba’ya Fenerbahçe karşısında şans vermesine kesin gözüyle bakılıyor. Mancini’nin, derbi öncesinde Drogba ile görüşüp kendisini özel olarak hazırlayacağı bildirildi. Ayrıca Konya’da cezalı olduğu için forma giyemeyen Felipe Melo

da Fenerbahçe maçında formasını teslim alacak. Zorlu maçta galip gelerek üzerindeki kara bulutları dağıtmayı amaçlayan Galatasaray da teknik direktör Mancini oyuncularını galibiyete şartlarken, bu maçtan çıkacak sonuç Sarı-Kırmızılı camianın yol haritasını da belirleyecek. Sarı-Kırmızılı yönetim de derbi öncesinde futbolcularına destek vermek için Florya mesaisini sıklaştıracak. Başkan Ünal Aysal’ın cuma günü futbolcularla birlikte yemek yiyeceği ve prim sözü vereceği bildirildi.

UEFA’dan UEFA’dan ihtar ihtar UEFA’nın bütçeyle ilgili inceleme başlattığı G.Saray’ın, 10 Nisan’a kadar savunmasını istediği açıklaması geldi. Kulüp bu olayın UEFA’ya önceden bildirdiğini belirtti.

‘Ağlayarak gidiyorum’ Beşiktaş’ın senelik 2 milyon avrodan 3 yıllığına anlaşmaya vardığı iddia edilen Aaron Hunt, Bild’e ses getirecek açıklamalar yaptı. Başarılı yıldız, “Ağlayarak gidiyorum. Benim için zor bir karar oldu” dedi. Gelecek sezon Werder Bremen’de olmayacağını iyi bildiğini vurgulayan Hunt, Beşiktaş’ın adını vermeden, “Ciddi olarak görüştüğüm takımlar var. Sadece imza atmadım” ifadesini kullandı. Bremenli futbolcunun menajerinin önümüzdeki günlerde İstanbul’a gelerek Siyah-Beyazlılarla masaya oturup ön sözleşme imzalaması bekleniyor.

Fernandes’e izin yok Geçen hafta Portekiz’e giderek milli takım doktoruna tedavi olan ve ameliyat olmasına karar verilen Manuel Fernandes’e kulüpten onay çıkmadı. Galatasaray maçından bu yana yapılan tedavinin son aşamasına gelindiği ve büyük oranda ameliyata gerek kalmayacağının Fernandes’e bildirilmesi üzerine bu futbolcu Portekiz’e gitmekten şimdilik vazgeçti.

Cüneyt

AKALIN Mancini a casa*

T

ürkiye ünlü yabancı çalıştırıcılar mezarlığıdır.

Dünyanın en ünlüleri, ünlerinin doruğunda bu ülkeye geldiler, ala ile vala ile takımların başına geçirildiler. Sonuçlar çarpıcı: Bir-iki istisna dışında ( kısmen Didi, Derwall, Piontek) kovuldular. Şöyle bir hatırlayalım: Hiddink Fener’e geldi, başarısız oldu. Şimdilerde Alman milli takımıın yöneten Löw Fener’e geldi, kovuldu. Real Madrid’den gelen Del Bosque Beşiktaş’nın başında alay konusu oldu; memleketine döndü, milli takımın başına geçti; Ne mi oldu? Dünya Şampiyonu takımın hocası oldu. Hiddink yıllar sonra bu kez milli takımın başına geçti; Lütfen buraya gelmiş havalardaydı. Bir çalıştırıcıdan çok scout (istatistik) görevlisini, ya da iş görüşmesi için randevu bekleyen bir mühendisi andırıyordu. Dünya kadar tazminatla zar-zor başından savdı Federasyon yetkilileri. Aragones Fener’in başına gelmeden hemen önce İspanya’nın başında Avrupa Kupası’nı kaldırmıştı. İspanyol teknik adam kovulmaktan beter oldu. Mallorca-Valencia başarılarına imza atan Arjantinli teknik adam Hector Cooper Orduspor’da tutunamadı, sezonu tamamlayamadı. Tv ekranlarının kahramanlarından Hollandalı Rijkaard’un futbolu bıraktıktan sonra Hollanda milli takımı ile kupayı kazanmıştı. Ordan Barselona’ya geçen Rijkaard İspanya’da iki kez La Liga şampiyonluğu, UEFA Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu ve İspanya Kupalarını kaldırdı. Rijkaard’ın Galatasaray fiyaskosu belleklerde tazedir. Yetti mi bu kadar örnek? Efendim, serbest piyasa! başarılı olan kazanır başarısız olan gider ...miş! Bu kadar başarısızlığın hepsi mi tesadüf? Yoksa, balık baştan mı kokuyor? Kariyerlerinin doruğunda Türkiye’ye geldiler. Başarısız olarak (bu arada yüklü tazminatlar kazanarak) çekip gittiler. Eğri oturup doğru konuşalım. Yabancı teknik adamlar başarılı olamıyorlar. Apaçık bu. Son örnek Mancini. İngiltere’den geldi, milyonlarca dolarlık sözleşmelere izma attı. Galatasaray’ın hali ortada. Futbol basit bir oyun. Bunu anlamak için Avrupa doğumlu olmak gerekmiyor. İzmir’li Mustafa Denizli, Adana’lı Fatih Terim, Trabzon’lu Şenol Güneş herkesin gözü önünde bu gerçekleri kanıtladılar. Geçn yıl Aykut, bu yıl Ersun Yenal Fener’in başında aynı şeyi yapıyorlar. Fatih’ten sonra teknik adam arayışına giren Galatasaray’da eski yöneticilerden Hayri Kozak, “Takımın başına Yılmaz Vural’ı getirelim, başarısız olursa bile hiç olmazsa para cebimizde kalır” demişti. Kimseye anlatamadı derdini. Yabancı teknik adam işi bizim aşağılık kompleksimizden ve kulüplerin başına çöreklenen parababalarının caka satma merakından kaynaklanıyor. Yabancı antrenöre hayır! Mancini go home... Ne kadar çabuk giderse o kadar azalır verdiği zarar. Mancini a casa. *Evine, çek git.


Şut değil füze

H

ami Mandıralı. Çiçeği burnunda Trabzonspor teknik direktörü. Burcu burcu Karadeniz kokuyor. Konuşması, fiziği davranışları, inatçılığı ile tipik bir Karadenizli. Onun futbolunu 1996’da Trabzon’da oynanan Trabzon-Fenerbahçe şampiyonluk maçında izlemiştim. Unutulmayacak bir maçtı. Attığı şutların benzerini pek görmemiştim. Şutları sanki bir füze kadar hızlı ve kuvvetli idi. Hep köşeleri buluyor. Ne var ki Rüştü de bu topları kurtarma marifetini gösteriyordu. Bu kadar yıl top oynadım. Avrupa’nın büyük kalecilerinden biri olan Cihat Arman bile böyle topları kurtaramazdı. Sanki o maçta görünmeyen bir kuvvet Rüştü’nün kalesini koru-

SOL AÇIK

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

Hazırlayan: Cenk ÇINAR

Halit DERİNGÖR hderingor@hotmail.com

muştu. Eski yıllarda Hami’nin bir benzeri de vardı. Sabahattin Erman. Harp okulu takımının santrforu idi. Hami’nin şutları bana Erman’ı hatırlatmıştı. Hiç unutmam bir Fenerbahçe maçında Erman’ın 30 metreden attığı şut bizim futbolculardan Arap Kadri’ye çarpmış ve onu bayıltmıştı. Erman,. futbolu bıraktıktan sonra Federasyon Başkanlığı da yaptı. İki yıldır Hami’yi Fenerbahçe altyapı tesislerinde devre arkadaşları ile maçlarını izliyorum. Eski İstanbulsporlu Zorbay ile Fenerbahçeli Nevruz’un takımları sahada kıyasıya mücadele ediyorlar. Büyük esprileri de beraber

izliyoruz. Hami Mandıralı’nın eski vuruşlarının devam ettiğini görüyorum. Hatta bazı arkadaşlara “Hami’nin şutlarından bir gün bir yaşlı arkadaşımıza yanlışlıkla isabet ederse tehlikeli duruma girebilir diye ikaz etmekten de kendimi alamıyorum Hami şimdi Trabzonspor teknik direktörü İlk maçlarda başlarda başarılı oldu ama Fenerbahçe ile oynadığı maçta yenildi. Üstüne üstlük bir de tribün olayları oldu. Takımı da ceza aldı. Maç sonrası Hami çok üzüntülü idi. Yorumlarında, “ne yaparsanız yapın sonucu futbolcular tayin eder” diyordu. Bunda da çok haklı. Hami, teknik direktörlük yaşamı ile değişik bir devreye gidi..Bu yeni görevinde başarısının da şutları gibi güzel olmasını dilerim.

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

ICH LIEBE DICH MUHTAR Çok şeyi bilmedikleri halde bilirmiş gibi ahkâm kesenleri görürüz etrafımızda. Bu tip konuşanlardan ya da yazanlardan hoşlanmayanlar, “her şeyi bilir ama bir de kendini bilebilse” diye biraz da alayla karışık eleştiri yaparlar. Çok dikkat ettiğim bir konudur bu. Uzmanı olmadığım konularda ahkâm kesmek. Uzun yıllar futbol ile iç içeyim. Biraz da anladığımı sanırım. Ancak basketbol ve voleyboldan yorum yapacak kadar anlamam. İzlerim ama hiçbir zaman bu işten anlıyormuş gibi davranmam. Neyi bilmediğimi bilirim, çok şükür. 1940’lı Yıllarda Haydarpaşa Lisesindeydim. Muhtar Sencer muallim muavinliği yapan yani öğretmen yardımcılığı yapan, sporu çok seven Almancayı ana dili gibi konuşan, her zaman kolunun altında almanca mecmua taşıyan, şişman, babacan, Fenerbahçe yö-

netimi ile yakın ilişkisi olan kibar bir insandı. Spora özellikle de basketbola ilgisi çoktu. Çok sevdiğimiz için “ich liebe dich Muhtar” diye hitap ederdik. Ülkemizde ilk basketbolun takımının kurulması, bu spor dalının tanınması ve yaygınlaştırılması onun sayesinde oldu. Haydarpaşa Lisesinin basketbol sahasında öğrencilere antrenman yaptırırdı. Yıllar böyle geldi geçti. Bir dönemde “Beyaz Gölge” adlı bir dizi film izledik. Tamamen basketbol ile ilgili bir dizi idi. Takımın oyuncuları değil de, Koç’u enteresan ve önemliydi bence. Bir psikolog gibi oyuncularını motive edişini hayretle izlerdik. Ondan sonra herkes bahçesine veya otoparkına basket potası koyarak çalışmaya başladı. Sanki güreş gibi milli sporumuz oldu. Bu günkü basketbolun geldiği nokta özellikle FB’de Muhtar Sencer’in eseridir. Bu nedenle de FB’nin

Basket sahası salonuna Onun ismi kondu. Voleybol da buna paralel olarak yükselmeye başladı. İlk defa, Beden Eğitimi Öğretmeni olan Selim Sırrı Tarcan, öğrencilerine bu oyunu öğretmeye başladı. Merak sardı herkes. Diğer okullardaki beden eğitimi öğretmenlerinin benimsemesi ile de birlikte voleybol takımları kuruldu. Okullar arası turnuvalar yapıldı. Daha sonra da üniversite öğrencilerine ve kulüplere yayıldı. Sonuçta hafta içinde izlediğimiz gibi Kız ve Erkek Voleybol takımı Avrupa birincisi oldular. Bu, 15-20 yıl önce hayallerin ötesinde bir olaydı. Bunu destekleyen ve bu noktalara getiren, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ı, yönetim Kurulunu ve voleybol konusundaki desteklerinden ötürü Mehmet Ali Aydınları kutlarım.

T.C. STANBUL ANADOLU 12. CRA DA RES TA INIRIN AÇIK ARTIRMA LANI 2012/1100 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı taktirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 21/03/2014 (İİK m.114/1, 114/3) * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir.

1. hale Tarihi 2. hale Tarihi hale Yeri

: 21/04/2014 günü, saat 10:00 - 10:10 aras . : 06/05/2014 günü, saat 10:00 - 10:10 aras . : ÇAKMAK YEDD EM N OTOPARKI (ARMAGAN EVLER MAH. 23 N SAN CAD NO:66 ÜMRAN YE- ST.)

No

Takdir Edilen De eri TL.

Adedi

KDV

Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri)

1

17.000,00

1

%18

34UYE64 Plakalı, FORD Marka, 34UYE64 Plakalı Ford marka 2006 Model Beyaz inci renkli kamyonet. Aracın ön incelemesinde arka sağ kapağında ezik, sol arka tamponun olmadığı, sol stop lambasının kırık ve muhtelif çiziklerin olduğu görüldü. Anahtar ve ruhsat yok. BASIN: 20992 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

T.C. MALKARA ASL YE HUKUK MAHKEMES NDEN KAMULA TIRMA LANI KAMULA TIRMAYI YAPAN DAREN N ADI : MALKARA BELEDİYE BAŞKANLIĞI KAMULA TIRMANIN VE BELGELER N ÖZET : Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın, imar yoluna isabet eden 737,14m2’Iik kamulaştırmasına karar verilen kısmın, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2013/536 Esas sayısında dava açılmıştır. 30 gün içerisinde idari yargıda iptal davası açtığınız veya yürütmeyi durdurma kararı aldığınızı belgelendirmediğiniz takdirde Kamulaştırma kesinleşecek olup, mahkememizce tespit edilen bedel üzerinden taşınmazda irtifak hakkı Malkara Belediye Başkanlığı adına tapuya tescil edilecektir. Kamulaştırılan taşınmazlara ilişkin iddia ve itirazı olan ilgililerin yukarıda esas numarası belirtilen dava dosyasına müracaat ederek, itiraz ve iddialarını bildirmeleri gerekmektedir. Konuya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerinizi tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize yazılı olarak bildirmeniz gerekmektedir. İlgililere 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasasının 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. 16/01/2014 BASIN: 20885 (www.bik.gov.tr)

ESAS NO: 2013/536 Esas

KAMULA TIRILAN TA INMAZIN BULUNDU U YER : Malkara İlçesi, Camiatik Mah. MEVK ADA NO PARSEL NO VASFI YÜZÖLÇÜMÜ MAL K N ADI VE SOYADI

: Akbaldır Mevkii : 381 : 29 : Tarla : 8.220,00 m2 : - ENVER CÖMERT - ZİVER CÖMERT - ZİYA CÖMERT - ZEYNEL CÖMERT

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

T.C. KÖRFEZ CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/1374 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Kocaeli İl, Körfez İlce, 95 Ada 25 Parsel 11 Bağımsız Bölümdür. Parsel üzerinde 15 yıl önce inşa edilen 1 adet 4 katlı, 4 adet 5 katlı blok yapı bulunmaktadır. A blok parselin güneyinde yer almaktadır. Binada 8 adet mesken 3 adet dükkan vardır. Bahse konu A blok 4. kat 11 nolu mesken A blokun kuzey tarafında bulunmakladır. Meskenin batı, kuzey ve doğu cepheleri açık, güney cephesi kapalıdır. Mesken 3 oda, salon, mutfak, banyo, wc, hol, antre ve 2 adet balkon mekanlarından müteşekkil betonarme konut olarak iskan edilmektedir. Meskenin zemini laminat parke döşeme iç doğramaları ahşap dış doğramaları PVC ve ısıcamlı, duvarları saten alçı badanalı ve kartonpiyerli, daire girişi çelik kapı, bina dış cephesi sıvalı, boyalı ve mantolaması yapılmıştır. Bina doğalgazlı ısınma türündedir. Etrafında yoğun yapılaşma vardır. Belediye hizmetlerinin bulunduğu bölgedeki parseldir. Adresi : Kocaeli İl, Körfez İlçe. 95 Ada 25 Parsel 11 Bağımsız Bölüm Yüzölçümü : 120 m2 Arsa Pay : 2/160 imar Durumu : 1/1 000 ölçekli uygulama imar planında ticaret alanında kaldığı blok nizam 3 kat TAKS:0,40 + 040. KAKS: 1.20 + 0.40 ön bahçe mesafesi 5,00 m, komşu çekme mesafesi 3,00 olduğu belirtilmektedir. K ymeti : 95.000.00 TL KDV Oran : KDV den muaf Kayd ndaki erhler : Doyasında 1. Sat Günü : 15/05/2014 günü 14:00 - 14:05 arası 2. Sat Günü : 09/06/2014 günü 14:00 - 14:05 arası Sat Yeri : Kaymakamlık bahçesindeki kamelya - null null / null Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar

esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır: aksı takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya hır örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013 1374 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 19/03/2014 * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. (İİK m. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. BASIN: 20976 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

T.C. GÖLCÜK CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/1725 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Kocaeli İl, Gölcük İlçe, 240 Ada No, 5 Parsel No, İHSANİYE KÖYÜ Köyü, 6 Bağımsız Bölüm A blok, 3 katlı binanın 2.katı 6 no’lu dubleks mesken. Teras ve balkon hariç 80 m2’dir. Taşınmaz duvarlarla çevrili A ve B bloklardan oluşan site içerisinde, bahçe düzenlenmesi yapılmıstır. Binanın dışı sıvalı ve boyalıdır. Çatısı vardır. D-130 devlet karayoluna, devlet hastanesine, liseye ve köy merkezine yakın. Mesken doğalgazlı kaloriferli. Dubleks alt katta antre, salon, 1 oda, mutfak ve WC vardır. Anter mutfak wc tabanı seramik duvar tavana kadar fayans, daire pençeler pvc kapılar ahşap, alt katta iki balkon mevcuttur. Üst kat; koridor, iki oda, bir banyo, odalar tabanı laminant parke duvarları ve tavanları sıvalı boyalıdır. Pencelere pvc kapı kanatları ahşap, banyo koridor tabanı seramik, banyo duvarları tavana kadar fayansdır. Üst katta teras mevcuttur. Borçlunun hissesi tamdır. Adresi : İhsaniye Çiftlik Mah. Adnan Menderes Cad.No:58 Gölcük/Kocaeli Yüzölçümü : 1.165,87 m2 (80 m2 dairenin alanı) Arsa Pay : 4/66 imar Durumu : imar planı dahilinde, konut alanında kalmaktadır. K ymeti : 120.000,00 TL KDV Oran : 5582 Sayılı yasanın 35. maddesi ile 3065 Sayılı KDV Kanunu nun 17. maddesinin 4. fıkrasına eklenen ( ş ) bendi uyarınca alıcılar KDV’den Muaftır. Kayd ndaki erhler : -1. Sat Günü : 07/05/2014 günü 14:00 - 14:10 arası 2. Sat Günü : 06/06/2014 günü 14:00 - 14:10 arası Sat Yeri : HÜKÜMET KONAĞI K:2 GÖLCÜK İCRA MÜDÜRLÜĞÜ GÖLCÜK/KOCAELİ Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar

esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/1725 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 26/03/2014 (İİKm.126)_ (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 20977 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

T.C. GEBZE 1. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/1925 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: TA INMAZIN Tapu Kayd : Kocaeli İli, Gebze İlçesi, İstasyon mahallesi, 945 Ada No, 8 Parsel No, 2. kat 12 bağımsız bölüm nolu borçlu Filiz Işık adına tam hisse ile kayıtlı çatı piyesli daire. Özellikleri : Taşınmaz; Gebze ilçesi, İstasyon Mahallesi, Eskihisar Caddesinden, 1594 sokağa girildiğinde bu sokağa cepheli, dış kapı numarası 5 olan Rüzgar Apartmanında, 2. Kat 12 nolu çatı piyesli meskendir. Mesken, merdiven çıkışından sağa dönüldüğünde, karşıdaki çelik kapılı dairedir. Kat irtifak projesine göre yapılan tespitte; yapıda her katta dört daire bulunmaktadır. Bina da, bodrum kat + zemin kat + iki normal kat ve çatı katı bulunmaktadır. Daireye girişte, salon, iki oda, mutfak, banyo, antre ve holden ibarettir. İçeriden merdiven ile üst kata çıkıldığında, iki oda, banyo-tuvalet ve önünde terası mevcuttur. Dairede odalar ve salon zemini lamine parke, ıslak hacimlerinki seramik, banyo, tuvalet duvarları tavana kadar fayans kaplıdır. Kartonpiyerli, kısmen duvar kağıtlı, plastik dış, amerikan panel iç doğramalı daire doğal gaz kombi ısıtmalıdır. Terası 18,50 m2 olan dairenin brüt oturma alanı 111,50.m2 dir. Bina yeni yapı olup 3. Sınıf (B) gurubu yapı türündedir. Gebze şehir merkezine yakın, Farabi Devlet Hastanesine, Gebze Tren İstasyonuna, Eskihisar Feribot yoluna yakın konumdadır. Çevresinde konut türü yapılar mevcuttur. Tüm belediye hizmetlerinden faydalanmakta olup ulaşım imkanı çok iyidir. Yüzölçümü : 819,00m2 Arsa Pay : 93/819 mar Durumu : 1/1000 Ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planında, konut alanında kaldığı, ayrık nizam, 3 kat, H= 9,50 m, TAKS: 0,40 olarak belirtilmiştir. K ymeti : 121.320,00 TL KDV Oran : KDV Kanununun 17. Maddesinin de i ik (r) bendi gere ince tüm al c lar KDV’den MUAFTIR. 1. Sat Günü : 12/05/2014 günü 10:45 - 10:50 arası 2. Sat Günü : 06/06/2014 günü 10:45 - 10:50 arası Sat Yeri : SULTANORHAN MAHALLESİ, İLYASBEY CADDESİ, GEBZE ADLİYESİ EK BİNASI 1. KAT İHALE SALONU-GEBZE

Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha soma ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/1925 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 25/03/2014 * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. (İİK m. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. BASIN: 20978 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de


Hazırlayan: Özlem KONUR USTA

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Bütünşehir kedi ve köpekleri sahipsiz bıraktı

2 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA

Masallar çocuk toplumlar içindir

FOTOĞRAFLAR: ALPAY TUĞLU

Barbaros

ŞANSAL barbarossansal@aydinlikgazete.com

Basirete kanlı, siyasete janjanlı mezhep!

S

Dr. Muhsine Helimoğlu Yavuz’la geçmişten günümüze masalları konuştuk. Diyor ki, ‘Toplumlar bastırıldığı, çocuk bırakıldığı sürece masallar, efsaneler hep yaratılacaktır. Tıpkı Gezi efsanesi gibi...’

O Ebru BOZKÖYLÜ

bir masal doktoru ve bir efsane avcısı. Yedi iklim dört cihanda masalların izinde bir seyyah, bir halkbilimci, bir yazar. Dr. Muhsine Helimoğlu Yavuz ile masalları konuştuk. Dr. Helimoğlu Yavuz, kırmızılı kadından Ergenekon’a geleceğe kalacak efsanelerin sembollerini de anlattı. İnsanlar neden masal yaratıyor? İnsanın her zaman söyleyeceği bir sözü vardır. En zalim işkenceleri bile yapsanız susturamazsınız. Demokrasinin gelişmediği toplumlarda, halk sözünü direk söyleyemeyince sorunlarını, eleştirilerini, önerilerini sembollerle dile getirir. Doğrudan dese kelle gidecek, içinde tutsa ruhu hasta olacak. Te m e l d e

‘Şule Perinçek, bir nın sı Penelope’dir. Koca ülkeyi ca esaret yılları boyun yayı n dolaşmış, hatta dü r. O ıştı dolaşmaya çalışm O subayların eşleri... rde şle çadırlarda, yürüyü ’dir. pe hepsi birer Penelo a, rın Odisseas’lar yurtla er de e’l yürürken, Penelop rlar’ yo onların yolunu açı bunun için doğar masallar. Bir toplumda sorun varsa anlatı da vardır. Masallar, düşünüldüğü gibi laf olsun diye, çocuklar eğlensin diye yaratılmamıştır.

Baskıcı yönetimler masaldan korkar Neden böyle olduğunu düşünüyoruz peki? “Bana masal anlatma” deriz mesela... Bu çok büyük ve bilinçli yapılmış bir saptırmadır. Baskıcı yönetimler halk anlatısının işlevinden öyle çok korkar ki, onu hafif ve basit bir yöne kanalize edip etkisini azaltmak isterler. Masallar, efsaneler, halk hikayeleri, ninniler, türküler, bilmeceler, atasözleri hepsi önemli mesajlar içerir. Sorunları ve çözümlerini dile getirir, toplumları uyandırırlar. Ağızdan ağza aktarılarak kolektif bir bilinç oluştururlar. Eleştirilmek, sorgulanmak yöneticilerin işine gelmez. Anlatımı engelleyemedikleri için de onları basite indirger, değersizleştirerek etkisini azaltmaya çalışırlar. Öyleyse masallar yalnızca çocuklar için değildir. Masallar çocuklar için değil, çocuk toplumlar içindir. Ve toplumlar bastırıldığı, çocuk bırakıldığı sürece masallar, efsaneler hep yaratılacaktır. Günümüze bakalım bir Gezi efsanesi oluşuyor. Hangi gereksinimden doğdu? İşte bu bastırılmışlıktan, yaşam tarzına yapılan müdahaleden. Anlatılarda hep semboller kullanılır. Bakıyoruz şimdi bir kırmızılı kadın sembolü, bir TOMA, bir gaz maskesi sembolü... Gezi efsanesi kendi artı ve eksi nesnelerini üreterek ilerliyor. Gelecekte efsanelerde bunlar yer alacak. Temmuz ayında Londra’dayken kırmızılı kadınlara rastladım ve bana Gezi’yi sordular. Demek ki efsane hızla dünyaya yayılıyor. Dünyadaki bütün efsaneler ortak motifler üzerine mi kurulur? Ortak motifler üzerine kurulur ama ulusal öğelerle işlenir. Aynı olayda, batıdaki kahraman Maria’dır, bizdeki Meryem’dir. Batıdaki kili-

sede geçer, bizdeki camide. Biri etek giyer, öteki şalvar. Değer yargıları farklıdır. Ama olaylar ortaktır. Çünkü sorunlar ortaktır. Baskıcı yönetimler her yerde vardır. Bu, siyasal yönetim olabilir, toplumsal veya ailevi baskılar olabilir. Mesela bizim toplumda müthiş bir ensest olgusu var, gizlenen. Masallarımız, dolaylı olarak hem o ensesti işliyor hem de çocuklara ensestten kaçıp kurtulma yöntemlerini öğretiyor. Demek ki masallar yalnızca sorunu göstermiyor, sorunun çözümlerine de işaret ediyor. Ve mutlaka mutlu sonla bitiyor. Ama gerçek hayatta her zaman mutlu sonla bitmiyor. Bütün masallar gerçek olaylardan hareket eder ve hep şu mesajı vermeye çalışır; mutlaka iyiler ve doğrular kazanacaktır. Tamam, çok zorluk çekeceksin, mutluluğa giden yol uzun ve çetin. Ama sonunda mutlaka doğrular kazanacak. Gerçek hayatta neden kazanmadığını

gelmez.

Kadın güçlüdür

Masallarda kadın figürü hep tartışılagelmiştir. Siz bu konuda ne diyeceksiniz? Mitolojik anlatılarda kadınların büyük çoğunluğu güçlüdür. Girişken, ne istediğini bilen, hayatı çekip çeviren kadınlardır. Mesela Odisseas’ın karısı Penelope önemli bir figürdür. Savaşa giden kocasını 20 yıl sabırla, bir halı dokuyarak beklemiştir. Halı burada bir semboldür. Bu süreçte kendisiyle evlenmek isteyen taliplerine karşı sarayını yağmalanmaktan kurtarmış, kendisini ve çocuklarını korumuştur. Gelelim günümüze... Ergenekon, Orta Asya’da yaşam alanı bulamayan Türkler’in çıkış yolu için demir dağı erittikleri bir destandır. Ergenekon davasında yine demirden bir dağı eritiyoruz. Yine karanlıktan aydınlığa çıkıyoruz. Ergenekon efsanesi yeniden yaşanıyor. Kahramanların eşlerine bakalım. Mesela Ebru Bozköylü’nün sorularını yanıtlayan Dr. Helimoğlu Yavuz, Şule Perinçek, o bir kırmızılı kadın gibi sembollerin geleceğe kalacağını söyledi. Penelope’dir. Kocasının esaret yılları boyunca ülkeyi dolaşmış, hatta dünyayı dolaşmaya çalışmıştır. Yıllarca o da kendi halısını dokumuştur. Doğu Perinçek de Odisseas’ın ülkesine dönüşü gibi evine-ülkesine dönüyor. Karanlığı yara yara Penelopesine-halkına dönüyor. Nilgün Doğan da bir simgedir. O subayların, askerlerin eşleri, Sessiz Çığlık grubu... O çadırlarda, yürüyüşlerde hepsi birer Penelope’dir. Odisseas’lar yurtlarına, evlerine yürürken, Penelope’ler de onların yolunu açıyorlar. Bunun bir efsane olduğunu ve sonunda iyilerin kazanacağını biliyorlar. Haklılıklarından eminler. Anadolu masallarında durum nasıl? Eskiden fermanlar “Bay ve bayan hakan der ki..” diye başlardı. Dede Korkut’ta, hakanın oğlu esir düştüğü zaman bayan hakan kılıcını kuşanır ve asker olarak yanına 40 ince belli çocuklar kızını alıp, oğlunu esaretten kurtarmaya gider. büyüdükçe anlayacaklar. Ama bir iyileştirme Düşmanla savaşır ve kazanır. Bazı Anadolu öğesi olarak kazanacaksın diyor, doğru kazanır masallarında da taliplisi çok olan kız şart diyor. Masal kendisini bu mesajı vermekle koşar; “Sizinle güreş tutacağım, ok atacağım, görevli hissediyor. İyiliğe ve doğruluğa teşvik koşacağım. Beni yenen erkekle evleneceediyor. Bu nedenle bütün dünya masallarında ğim”. Çoğunu da yener. Ve nihayet bir verilen ana ileti budur. Bizim masallarımızda kahraman çıkar kızın sırtını güreşte yere ise birincil ileti bu olmakla birlikte ondan getirir. Onunla evlenir. Gerçek Anadolu sonraki en çok verilen ileti kimseye güvenmedir. kadını, gerçek dünya halklarının kaNe kadar hazin değil mi? dınları böyledir. Bir toplumun masalları çözümlenerek, Şimdilerde bazı erkekler, ne halk etik, estetik, ekonomik, sosyolojik, psikolojik kültürünü biliyorlar, ne de kendi haritası çıkartılabilir mi? kadınlarının gücünü. Kadına yapılan Elbette, bu çok işlevsel bir yöntemdir ve bütün saygısızlıkların altında cehalet Halkbilimi kürsüleri tarafından yapılır. Ne yatıyor. Birey olarak kendini gelişyazık ki bu kürsüler bizim ülkemizde yok. tirememiş erkekler, analarının etekPertev Naili Boratav’ın yurtdışında yaşamaya lerindeki sümüklü çocuklar gibi. zorunlu bırakılmasıyla kapatılmıştır. Bir daha Analarından korktukları gibi diğer da kurulamamıştır. Çünkü halk anlatılarının kadınlardan da korkuyorlar. Çünçözümlenmesi sonucunda ortaya çıkacak ger- kü yönetenin kadın olduğunu çekleri bilmek, yönetsel baskıcıların pek işine çok iyi biliyorlar. Onunla

beraber koşup gelişemedikleri için de kadını sindirmeye çalışıyorlar.

Ortadoğu’da eski ayakkabıyla vurmak Bazı masallarda ise kadın, cadı, büyücü veya şeytan olarak karşımıza çıkıyor. Bunlar hep olumsuz kullanılıyor ama aslında müthiş güçleri vardır. Mesela şeytanın öyküsüne bakalım. Dini anlatılara göre tanrı çamurdan insanı yarattığı zaman, ışıktan yaratılmış meleklerine insanın önünde eğilmelerini emrediyor. Şeytan, “Ben ateşten yaratılmışım, çamurdan yaratılanın önünde eğilmem.” diyerek karşı çıkıyor ve cennetten kovuluyor. Cennetin rahatlığını elinin tersiyle itebilmek kolayca yapılabilecek bir iş olmasa gerek. Bu olay, gerçek hayatta karşılığı olan müthiş bir semboldür. Kadının, olağanüstü güçleri olan cadı ya da büyücü olarak gösterilmesi de aynı bağlamda değerlendirilmelidir. Ama halkın bu benzetmeleri olumsuz algılamalarını da anlıyorum. Çünkü Anadolu’da bir uygulama vardır. Çok şarkı söyleyen, çok konuşan, neşeli, ateş gibi çocukları Cuma salasından sonra köyün meydanında yere yatırırlar ve ağzına eski ayakkabıyla vururlar. Çünkü çocuğun içine şeytan girdiğini düşünürler. Bunun iki sonucu olur; bir, çocuk bundan utanır, bu travmayı taşıyamaz ve susar. Böylece şeytanı içinden çıkardıklarını zannederler. İki, çocuk tam tersine tepki verir. O kadar arsızlaşır ki on katı bağırıp türkü söylemeye, oynamaya, her şeye karşı çıkmaya başlar. O zaman da şeytanı azdırdıklarını zannederler ve daha da dokunamazlar. Bakın nerden nereye geliyoruz. Ortadoğu halk kültüründe eski ayakkabı yani kelik bir semboldür. Kelikle birisine vurmak çok onur kırıcıdır. Saddam devrildiğinde heykeline halk, eski ayakkabılarını fırlattı. Iraklı gazeteci de Bush’un kafasına eski ayakkabı fırlattı. Öyleyse anlatıların sembollerini çözmek o halkın kültürünü, sosyolojisini, psikolojisini, ekonomik değerlerini anlamak için önemlidir. Amerika’nın son dönemde Ortadoğu’da kaybettiği savaşların altında elbette ekonomi ve benzeri nedenler var. Ama büyük oranda işgal ettikleri ülke halklarının kültürünün inceliklerini bilmemeleri d e var.

üleyman Şah Türbesi ile bulunduğu alan, Suriye’nin, Halep ilinin, Karakozak sınırları içinde bulunan ve Türkiye’nin, kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçasıdır. Türbede, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi’nin babası olan Süleyman Şah’ın naaşı bulunmaktadır. Süleyman Şah, yeni vatan aramak amacı ile boyu ile birlikte Fırat kıyısına gelmiştir. Kayı Boyu’ndan iki asker Ceber’e gitmek için Fırat’tan geçerken boğularak vefat etmiştir. Ölümünden sonra beraberindeki iki adamı ile Ceber kalesinin eteklerindeki gümbete gömülmüştür. Türbe ve Ceber Kalesi Osmanlı Devleti yıkılınca Fransız Suriye mandası içinde kaldı. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin Fransa ile yaptığı Ankara Antlaşması ve Lozan Antlaşması’na göre kale ve türbe Türkiye’nin toprağı sayıldı. 1938’de Türbe yanına jandarma karakolu inşa edildi ve türbenin korumasını Türk askeri yapmaya başladı. 1973 yılında Suriye Hükümeti, Tabka Barajı’nın yapımının bitirileceğini ve türbenin Esed Baraj Gölü’nün suları altında kalacağını bildirdi. Bu yüzden türbe ve karakol, Halep iline bağlı Karakozak Köyü’ndeki 10. 096 metrekarelik yeni yerine taşındı. Türbe yüksek duvarlar ve tipik Türk stili ile çevrilidir. Kaledeki eski türbe ise, 1144 yılında Halep Emiri Zengi Atabek tarafından başlatıldı ve oğlu Nureddin tarafından tamamlatıldı. Selahadin Eyyubi, türbeyi koruma altına aldı. 1260 yılında Moğollar tarafından yıkıldı. Daha sonra kaledeki türbe, 1510’lu yıllara kadar bakım görmedi Yavuz Sultan Selim bölgeyi fethettikten sonra tekrar düzenletip restorasyon yaptırdı.

Goben ve Breslav İktidarın izlediği politikanın yarattığı olumsuz sonuçlardan biri daha Türkiye’nin karşısına çıkmış vaziyette. Türk askerinin T.C. toprağı olan Süleyman Şah Türbesi’nden çekilmesi söz konusu olmadığından, Türbe’nin korunması gerkecek. IŞİD’in tehdidi fiiliyata dönüşürse Türk Ordusu’nun Suriye’ye girme zorunluluğu doğacak. Böyle bir gelişmenin de nerede son bulacağını kimse önceden planlayamayacak. Sözde Osmanlı Devleti’ne sığınan ve yine sözde satın alınan Goben ve Breslav Karadeniz’e çıkıp Alman Amiral Souchon komutasında 27 Ekim 1914’de Rus limanlarını bombaladı. Böylece Osmanlı Devleti’nin Almanya safında, 1. Dünya Savaşı’na fiilen girmesine yol açtı. Dönemin Osmanlı Hükümeti Talat ve Enver Paşa’ların elindeydi. Ve bu ikili Alman hayranıydı. Ancak altı çizilmesi gereken çok daha önemli bir konu var. Üstelik oldukça tehlikeli. İktidarın sırf Alevi diye, Beşar Esad rejimine karşı el altından destekleyerek işbirliği yaptığı yasadışı örgütlerden biri yurdumuzu tehdit eder hale geldi. Kosova’dan Bosna’dan terör ithal eder olduk. Asker öldürmeyi sevap sayan caniler ile Niğde’de dehşet bulduk. Yoksa Abdocan, Ali İsmail, Berkin gibi Gezi şehitlerinin çoğunun Alevi olduğunu mu unuttuk? Maraş Sivas hâlâ tütüyor. Sanırım Ortadoğu’yu tarihin en kanlı mezhep savaşı bekliyor. Tarih tekerrürden ibaret ise yönetimin Sünni İslamcı eğilimleri Türkiye’yi yeni bir felakete götürebilir. Ateşle oynayanlar birçok masum insanı daha ölüme mahkum edebilir. Mekke’de kutsal Osmanlı eserleri yıkılıp yerine 7 yıldızlı oteller yapılırken öylece seyredilir. Dalaman’a tren istasyonu, Beyrut’a av köşkü yapımı da Osmanlı’nın müteahhit yanlışlığının komik eserleridir. Sultanahmet’teki Hürrem Sultan hamamına Amerikan mutfak takan zihniyet kimin eseridir? Hasankeyf ve Zeugma sular altında kalsa ne olur. 16 Türk devletinden bir tek Osmanlı mı bağlanmış basiretimizdir, ivedilike sorulur?

Dr. Muhsine Helimoğlu Yavuz kimdir

anı olmalı Herkes kendisinin kahram kendisinin yoktur. Herkes Gelişmiş toplumların kahramana ihtiyacı “Kurtar bizi baba” diye ise da kahramanıdır. Az gelişmiş toplumlar kurtar bizi baba”. Bir ver arna mak ver, bağırırlar, “İki kilo kömür liyor musun, öyle bir kurtarıcıya gereksinim duymadan yaşayabi beyni ve vicdanı gelişmiş n toplum oluşturabiliyor musun... İşte bütü iğimiz budur. isted ak aydınların uğraşısı budur. İşte yapm

Beldesi’nin kapanmasıyla birkaç gündür beslenemeyen sokak hayvanları için hayvanseverleri yardıma çağırdı. Thirkill, “Belediyeden her ay 30 torba kedi ve 20 torba da köpek maması temin ediyorduk. Son mamayı birkaç gün önce hayvanlara verdim” dedi.

TOPLU İĞNE

KURULUŞ 1921

Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı Armutalan Belde Belediyesi’nin yerel seçimlerin ardından kapanması, bölgedeki sokak hayvanlarının yaşamını da etkiledi. Marmaris’te ‘Kedilerin annesi’ olarak tanınan Jeannie Thirkill, kendilerine en büyük desteği veren Armutalan

Muhsine Helimoğlu

1972’de Ankara Üniversitesi’nde Türkoloji Bölümü’nü bitirdi. Halkbilimi alanında Diyarbakır Efsaneleri-Motif-Index teziyle yüksek lisans, Masalların Eğitimsel İşlevleri ve Mesaj-Index’i teziyle de doktora yaparak bilim doktoru oldu. “Diyarbakır Efsaneleri-Motif Index” adlı eseriyle İsviçreStockholm “Culture House Research Reward”u, “Masallar ve Eğitimsel İşlevleri Mesaj-Index” eseri ile de “Pertev Naili Boratav Halkbilimi Ödülü”nü aldı. Dicle, Bilkent, Mimar Sinan ve Bahçeşehir Üniversiteleri’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Yurtdışında üniversitelerde konuk öğretim üyesi olarak dersler verdi. Halen “Halk Anlatılarının Örtük Transaksiyon Yoluyla Psikoterapi Aracı Olarak Kullanılması” ve “Anlatı-Masal Çözümlemeleri” konusunda çalışmaktadır. Yayınlanmış 20 kitabı, 54 bildirisi ve 63 makalesi var. “Masallar ve Eğitimsel İşlevleri Mesaj-Index” kitabından seçilmiş masal ve tekerleme metinleri, Pertev Naili Boratav Arşivi’nden alınmış bazı masallarla birlikte Fransızca’ya çevirilerek Paris’te, “Cigaramın Üstünde Bir Topal Karınca” adlı kitabı ise Macarca’ya çevrilerek, Budapeşte’de yayımlandı.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.