Aydinlik 20140410

Page 1

Hazırlayan: Sema SEZEN

‘Hükümet sanatı mahvetmek üzere’

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Ece

ATAER heceataer@gmail.com

Henüz ortaokul yaşlarındayken tiyatro çalışmalarına başlayan Türk pantomim sanatçısı, oyuncu belirtti Huzur-suz-luk Ulvi Arı, pantomimin, diktatörlük ve faşizmin hakim olduğu ülkelerde daha çok geliştiğini belirtti.

T

ÖZGE YEŞİLDAĞLI

O

rtaokul dönemlerinde İşçi Kültür Derneği’nde Yılmaz Onay’ın yürüttüğü tiyatro çalışmalarına katılarak pantomim sanatına hazırlanan Ulvi Arı, Tamer Levent, Cüneyt Çalışkur, Yeşim Dorman, Ömer Polat, Teoman Gülen ve Erkan Yücel gibi önemli isimlerle çalıştı. 1984 yılında, ünlü Fransız pantomim ustası Marcel Marceau’nun eğitmenliğinde gelişen Arı, sanat yaşamını ve bugünün siyasi durumunu Aydınlık’a anlattı: Pantomimci olmaya ne zaman karar verdiniz? 1977 yılında ilkokul öğretmenime pantomimci olmak istediğimi söylemiştim. Bunun üzerine öğretmenim beni İşçi Kültür Derneği’ne götürdü. Bu arada rejisör ve çevirmen olan Yılmaz Onay ile tanıştık. Tiyatroya başlangıcım böyle oldu. Rahmetli Erkan Yücel ve Ankara Halk Tiyatrosu’nun ayrı bir yeri vardır benim için. Daha sonra Erdinç Dinçer’den iki yıl süreyle pantomim dersi aldım. Dinçer’in Cüneyt Gökçer ile bir türlü kanı uyuşmadı. Sonra Dinçer’i Bursa’ya atadılar. Böylece hocasız kalmıştık. Bunun üzerine kendi olanaklarımızı zorlayarak çalışmalarımızı sürdürdük. Ayakta durmayı başardığımızda kendi kanatlarımızla uçmayı denedik.

‘Doğu’da gitmediğim kasaba kalmadı’ Bu çalışmalardan sonra Ankara Gösteri Sahnesi’ni kurduk. Çalışmalarımızı burada daha da geliştirdik. Birçok gösterilerde bulundum. Kızıl Sineması’nda da gösteri yaptım, ardından Anadolu’ya açıldım. Özellikle Doğu’da gitmediğim kasaba kalmadı. Pantomimin gelişmesini nelere bağlıyorsunuz? 80’li yıllarda Özal yeni gelmişti. Özellikle pantomimin geliştiği yerler diktatörlükle yönetilen ülkeler

H-ECE

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

Ulvi Arı, öğrencilerini sadece yetiştirmekle kalmıyor, onlarla beraber projeler de üretiyor. ve faşizm olan yerlerdir. Bu bir ironi. Pantomimin gelişmesi diğer sanatların gelişimiyle eş değerdir. Şu an hükümet, sanatı mahvetmek üzere. Brecht’in de dediği gibi “sanatçı verimli toprakta yetişir.” Ama bu demek değildir ki pasifizm. Bizim sanat yapma derdimiz devam edecek. Örneğin İstanbul Üniversitesi Devlet Konservaturı’nda açılan Vecihi Ofluoğlu’nun açtığı Pantomim Bölümü, öğrenci yetiştirmeye devam ediyor. Siz nasıl bir pantomim biçemini (üslubunu) uyguluyorsunuz? Öngördüğünüz pantomim yöntemleri nelerdir? Benim pantomim anlayışım Klasik Fransız Pantomim anlayışından farklı. Çünkü ben bu ülkenin sanatçısıyım. Kendi gösterilerimde klasik pantomime zikir ve samah

ekliyorum. Bu daha çok mistik, görsel, folklorik tat veriyor ve izleyicileri bağlıyor. Özellikle samah halk danslarımızın içinde en yaygın ve zengin olanıdır. Müziği halk müziğinin en ilgi çekici türlerinden biridir. Pantomim olarak sunacağınız gösterinin içeriği nasıldır? Oyun, içeriğinde 10 bölümden meydana geliyor. “Barış” diyerek savaşa hayır diyoruz. “Heykel” oyununda var olan hükümetin sanata müdahalesini ve sansürünü, “Sihirbaz”da kadına şiddeti, “Karınca” ile ise hayvan sevgisini işledik. Kostümler Barbaros Şansal’a ait.

‘Mim Rock’ geliyor Projede emeği geçenler Hatice Yanık, Asuman Sütçü ve Sesim Gül’e teşekkürü bir borç bilirim.

Projenin ikinci ayağı ise “mim rock” projesi. Moğollar’dan Taner Öngür ile yapıyoruz. Bir diğer projemiz de Bilgesu Erenus’un “Kelaynaklar”ı. Renan Bilek ile çalışıyoruz. Gösterilerinizin dışında pantomim ile ilgili çalışmalarınız var mı? İlk kitabım “Pantomime Drama”nın ilk baskısı tükendi. İkinci genişletilmiş kitabım “Pantomim Sanatı”. Yayına hazırlanıyor. Önsözünü Yılmaz Onay yazdı. Editörlüğünü Caner Karavit yapıyor. Yayına hazırlayan da Hatice Yanık. - Pantomim olarak sunacağınız “Susuyorum, duyuyor musun?” adlı oyunu nerede, ne zaman sunacaksınız? “Susuyorum, duyuyor musun?” adlı oyun

12 Nisan’da Moda Sahnesi’nde saat 18.30’da sahnelenecek. 27 Nisan’da da Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde olacağım.

Ulvi Arı

Bitonti ve Viscuso İstanbul’da Dünyaca ünlü heykel sanatçısı, mimar, Sicilya Sinema Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Emanuele Viscuso ve Albertina Üniversitesi Dekanı Prof. Salvo Bitonti, Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi davetlisi olarak 8 Nisan Salı günü fotoğraf sergisi açtı. Tiyatro ve Sinema Yönetmeni Salvo Bitonti’nin “Setlerden ve Sahnelerden Canlı Kareler” ve Emanuele Viscu’nun “Yeni Milenyum Mimarisine İlham Veren Sanatçılardan Biri” adlı fotoğraf Sergisi, aynı zamanda ödül alan “Çocuk Evlilikleri Tasarım Yarışması” finalistleri sergisi ve derece alan üniversite öğrencilerinin ödül töreni aynı tarihte Doğuş Üniversitesi, Acıbadem H Blok fuayede yer aldı.

Emanuele Viscuso

40 ünlü kadın bu kitapta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın 2011 yılında “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla hazırladığı belgesel film “İstanbul’un Kadınları Sahneler’in Sultanları” kitap olarak yayımlandı. Yönetmen-oyuncu Hülya Karakaş’ın hazırladığı “İstanbul’un Kadınları Sahneler’in Sultanları” adlı kitap, 40 ünlü kadın oyuncuyu bir araya getiriyor. Kitap, 1860’lı yıllardan 1940’lı yıllara nasıl geçtiğimizi, Mari Nıvart’dan Afife Jale’ye uzanan kadınlık hikâyesini anlatıyor.

Salvo Bitonti

oplum olarak huzursuzluk içinde olduğumuz kesin. Bu gerçeğe, istesek de, gözümüzü kapatamayız; onu her birimiz her gün dipdiri içimizde yaşıyoruz. Direnmelerimiz, arayışlarımız böyle bir gerçeğin belirtisi. Huzursuzluğun nedeni “bütün”deki genel sarsıntının her parçasında kendini göstermesi. Sarsıntı, toplumsal bir bunalım yaratıyor. Zemin ayaklarımızın altından kayıyor gibi. Sağlam olmayan bir temel üzerinde yaşamak yeterince zor. Ama insan topluluklarının hayatı hiçbir zaman tamamlanmaz. Bir topluluğun ne olacağını; kendisinin ne olmayı istediği ve ne olmayı özlediği belirler. Bu yüzden toplumların hayat planları tarih içinde zaman zaman değişir. Biz, köklü değişmelere “devrim” diyoruz. 1923’te ulus olarak geleceğimize yeni bir sayfa açtık. Varoluşumuzu bir zamanlar biçimlendirilmiş olan bir varlık planını bırakıp bir yenisine yöneldik ve kendimiz için bunu gerçekleştirmeye çalıştık. Bıraktığımızın iddiası neydi? Bıraktığımız hayat planı varlığımızı öbür dünyaya göre ayarlıyordu. İnsan için öbür dünya bir değer ölçüsü olunca, bu dünyadaki hayat gölge bir hayat olur, gerçek hayat olmaz. Bu durumda gerçek dünyada içgüdüler baskı altında bulundurulur ve kişi içinde bulunduğu yaşama sadece uymaya çalışır. Bunun verdiklerinden başkasını aramaz. Çatışmalar içinden geçerken sanki öbür dünyadaki kurtuluşu özler. Çünkü o, bu dünyada misafirdir. Bulduğuna razı olur. Dolayısıyla dünyadaki ağırlık merkezi olmaktan çıkar. Değiştiremeyeceğini bilmek, kişiliğin gelişimini engeller. Çünkü o sadece tanrının kuludur.

Geçmişten geleceğe... 1923’ten sonra yöneldiğimiz hayat planı ise farklı bir insan varlığını gerçekleştirmeyi hedefliyordu. Bu planda insan için gerçek dünya bu dünyadır ve insan, bütün bolluğu ve renkliliği ile bu dünyayı yaşamak ister. Yaşama sevinci onu sahip olduklarıyla yetinmemeyi öğretir. Dolayısıyla doğal çevresinde sınırlarının dışına çıkar. Doğanın güçlükleri karşısında teslim olmaz, meydan okur. Yaşadığı yeri seçtiği yaşama göre kendine uydurmaya ve düzeltmeye çalışır. Değiştirir. Toplumunu yüceltir. Çünkü bu sistemde bağımsızdır. Kişilik sürekli gelişir. Bugün, bizi geriye döndürmek isteyenler, insan yapısının özünü anlamamış, bu yapının içinde geçmişten geleceğe doğru uzanan bir gidiş olduğunu kavramamış olanlardır. Bunlar; sadece olmuş olanla yetinmeye kalkışanlardır. Çünkü olacak olanı biçimlendirme gücünü kendilerinde bulamayanlardır ve bu güç kendilerinde olmadığı için onun bu toplumda da olmadığını sananlardır. Ama insan hayatı sonsuz bir ödev ve sonsuz bir program. Bu programın belli bir yerinde sözde demokrasi yoluyla son söz söylenmiş gibi görünse de, hatta başka bir bakış açısıyla işleyiş kesintiye uğrasa da her şey bitmiş demek değildir. Gelecekte kuşakların bu huzursuzluktan dersler alıp geçmişlerinden bir değer yaratamayacaklarını nereden biliyoruz? Bazılarının bilmediği, şair Ataol Behramoğlu’nun söylediği gibi, bu toplumun bittiği sanıldığı yerden tekrar başlayacağıdır. İşte o zaman huzursuzluğun yerini rasyonel bir huzur alacaktır.

BİFO konserinde bugün şef Gœtzel var

Borusan Filarmoni Orkestrası’nın, şef Sascha Gœtzel yönetiminde, bugün saat 20.00’de Zorlu Center Ana Tiyatro’da vereceği konserde günümüzün en önemli piyanistleri arasında kabul edilen Rudolf Buchbinder Beethoven’in “3. Piyano Konçertosu”nu seslendirecek. Programda, Mozart’ın “Requem”ini TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu, Cemi’i Can Deliorman yönetiminde seslendirecek. Solistler; soprano Chiara Skerath, mezzosoprano Rachel Frenkel, tenor Frederic Antoun ve bas Markus Marquardt olacak.

‘İstanbul Efendisi’ bugün oynuyor Musahipzade Celâl’in yazdığı, Engin Alkan’ın yönettiği “İstanbul Efendisi” adlı oyun, 9-13 Nisan 2014 tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde oynanacak. Oyunda, Tankut Yıldız, Zafer Kırşan, Volkan Ayhan, Hüseyin Tuncel, Emre Şen, Edip Tepeli, Emrah Özertem, Tuğrul Arsever, Cihan

Kurtaran, Serkan Bacak, Murat Üzen, Hamit Erentürk, Berna Adıgüzel, Zeynep Ceren Gedikali, Derya Çetinel, Selin Türkmen, Reyhan Karasu, Çiğdem Gürel, Senem Oluz, Özge Midilli Aşar, Murat Güreç, Utku Akıncı, Kayahan Erdem rol alıyor. TURGAY OĞUZ


Operasyon İstanbul’a sıçradı Ço unlu u stihbarat ube Müdürlü ü’nde görevli olan polislerin bir k sm n n Ali Fuat Y lmazer ekibinde yer ald klar ö renildi

Yasad dinleme iddialar yla ilgili ba lat lan operasyonlar, stanbul ba ta olmak üzere 4 ayr ile s çrad . Ankara Ba savc l ’n n yürüttü ü soru turmada stanbul, Erzincan, Çorlu, K rklareli’nde 11 polis gözalt na al nd .

SALDIRGAN AKP’li çıktı KURULUŞ 1921

stihbarat ube Müdürlü ü’nde görevli olan polislerin baz lar n n eski stanbul stihbarat ube Müdürü Ali Fuat Y lmazer’e ba l çal t klar ö renildi. Gözalt na al nan polislerden 6’s tutukland . GAMZE ÇINLAR’ n haberi 11’de

Ali Fuat Yılmazer

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yumrukla saldıran Orhan Övet’in, AKP üyesi olduğu ortaya çıktı. AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik de Övet’in parti üyeliğini doğruladı. CHP yönetimi saldırıyı, “Planlanmış, stratejik bir saldırı” olarak değerlendirdi. ZİHNİ ERDEM’in haberi 10’da

‘Dinlediğimiz hâkim miymiş!’

Adana’da önceki gün gözaltına alınan eski Emniyet Md. Yrd. İsmail Bilgin’in, “Hâkim ve savcılar için yetkili mercilerden izin aldınız mı?” sorusuna, “Önleyici dinleme olduğu için gerek yok” yanıtı dikkat çekti. Aydınlık, Bilgin’in ilk ifadesine ulaştı. 11’de

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE - 75 KURUŞ

ÖĞRENCİ EL KOYDU

Sakarya Üniversitesi öğrencileri, formasyon belirsizliğine tepki göstermek için ayağa kalktı. Rektörlük binasına giren öğrenciler, sorunlarını Rektör Yardımcısı’na ileterek çözüm istedi

Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencileri, yıllar süren Pedagojik Formasyon belirsizliğinin giderilmesi için dün eylem yaptı. TGB ve Atatürkçü Düşünce Topluluğu önderliğindeki eyleme bini aşkın öğrenci katıldı. Gençler, Rektör Muzaffer Elmas’la görüşmek istedi; ancak onlara Rektör’ün yurtdışında olduğu söylendi.

Sakarya Üniversitesi öğrencileri senato salonunda

Bunun üzerine Rektör Yardımcısı Musa Eken, 3 temsilciyle görüşeceğini bildirdi. Eken’in talebini reddeden öğrenciler, hep beraber içeri girerek senato odasını işgal etti. Öğrenciler, senato odasında yapılan toplantıda, TGB Sakarya İl Yönetim Kurulu üyesi Aslı Bahar Kartal önderliğinde, Rektör Yardımcısı Eken’e taleplerini iletti. 7’de

Mehmet Bedri GÜLTEKİN 2’de

Büyük çözüme do ru

YSK, CHP’nin talebini reddetti Yüksek Seçim Kurulu, CHP’nin Ankara seçiminin iptali için yaptığı başvuruyu oybirliğiyle reddetti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, kararın siyasi etki altında verildiğini söylerken, CHP AYM’ye başvurmaya hazırlanıyor. 9’da

Okumak istedi inşaatta öldü Üniversiteye hazırlanmak için rezidans inşaatında çalışan Erdoğan Polat, halat kopması nedeniyle 15. kattan düşerek hayatını kaybetti. 19 yaşındaki genç, dershane parası biriktirmek üzere Van’dan İstanbul’a gelmişti. 8’de

Tu ra geldi YÖNETİM SÖZ VERDİ Rektörlük binasına giren öğrenciler toplantı yaptı. Yönetimden söz aldı ve başarılarını davul zurnayla kutladı.

Özdemir İNCE 8’de

Laiklik günü ve milli e itimin yobazlar

Mehmet FARAÇ 11’de

‘Suikast’ antrenman : Hedef kim?

Sabahattin ÖNKİBAR 12’de

Çankaya Kö kü’ndeki Fethullahç lar

ABD-Erdoğan arasında gizli Suriye anlaşması ABD’li ünlü gazeteci Seymour Hersh, 2012 yılı başında Obama ile Erdoğan arasında gizli bir anlaşma yapıldığını yazdı

Seymour Hersh, haberini Senato İstihbarat Komitesi’nin hazırladığı rapora dayandırdı: “Bu anlaşma ‘gizli hat’a dahildi. Parasal kaynak Türkiye’den, S. Arabistan ve Katar’dan geliyordu. Operasyonu CIA Başkanı yürütüyordu.”

Yatağan işçisinden KORKTULAR

“2012’de oluşturulan gizli hat; Türkiye’nin güneyi ve Suriye üze rinden muhaliflere silah ve mühimmat akışında kullanılmıştı. Suriye’deki bu muhalif gruplar; cihatçılar ve El-Kaide ile bağlantısı olan örgütlerdi.” 12’de

Pandomim İRONİSİ İşçi Kültür Derneği’nde eğitimine başlayan pandomim sanatçısı Ulvi Arı, faşizmin hâkim olduğu ülkelerde pandomimin daha çok geliştiğini belirterek, “bu bir ironi” dedi. Arı, AKP hükümetinin sanatı mahvetmek üzere olduğunu söyledi. ÖZGE YEŞİLDAĞLI’nın söyleşisi 17’de

Zarrab’ın altınları cari açığı kapatmış ISSN 2146-2356

T.C. gitti

Y

atağan işçileri yola çıktı, Ankara’da olağanüstü hal ilan edildi. Valilik, birçok bölgede gösteri yapılmasını yasaklandı. Emniyet; Özelleştirme binasının etrafını TOMA ve Akrep’lerle çevirdi. İşçiler ise meydan okudu: “Ne olursa olsun Ankara’dayız.” 6’da

Bakanlarla ilgili hazırlanan fezlekede rüşvet karşılığı göz yumulan altın ve hayali gıda ticaretiyle ihracat rakamının artırılarak cari açığın dengede tutulmak istendiği iddia edildi. Tapelerde Zarrab, “Seçime kadar ihracata ihtiyaç var” ifadelerini kullandı. 8’de

İstanbul Üniversitesi’nin ana girişindeki tarihi kapı, yaklaşık 10 ay süren restorasyon çalışmasının ardından kullanıma açıldı. Ancak kapının üzerinde yer alan T.C.’nin yerine Osmanlı tuğrası getirildi. 7’de

Zincirleme FACİA: 10 ÖLÜ

Konya’da sürücüsünün uyuduğu öne sürülen TIR’ın, yolcu minibüsü ve araç yüklü kamyona çarpması sonucu 10 kişi öldü, 11 kişi yaralandı. 4’te

Sevgili Filiz Kardeş, Fikret Ağabeyciğim,

Merhaba Ankara! Sizin yeni serginiz, Cumhuriyet halkının Ankara Kalesi’ne merhaba olacak! GELİYORUZ ANKARA’nın size yakışan nazikçesi! “Merhaba”, daha kibar, daha zarif, daha ince...

Doğu PERİNÇEK

10

Erdoğan için 529 idam 1 Esma etmedi Erdoğan da hiç konuşmadı. Suud dolarları için olmasın? Malûm: Suud, Mısır’da İhvan’ın devrilmesini destekledi. İslamcı yazar Rıdvan Kaya’dan bir “evet”, bir de “hayır”.

Rafet BALLI

4


10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

1 Erol ERTUĞRUL

7 Aralık operasyonunun ardından ortaya savrulan yolsuzluk ve rüşvet skandalının gölgesinde, Suriye’ye saldırmaya gerekçe oluşturmak üzere yapılması düşünülen planların bilgisi altında 30 Mart Yerel seçimleri yapılmıştır. Yerel seçimler sonuçlansa da söylentiler sonuçlanmamıştır. Seçim gecesi aynı anda onlarca yerleşim yerinde elektriklerin kesilmesi, çöplerden toplanan oy pusulaları, sahte seçmenler, muhalefet partilerine ait binlerce oyun geçersiz sayılması bu seçimleri Cumhuriyet tarihinin en tartışmalı seçimleri durumuna getirmiştir. Açıklanan resmi olmayan sonuçlara göre AKP kullanılmış oyların yüzde 44’ünü almıştır. Muhalefet partilerinin aldıkları oy ise yüzde 56’dır. Yedi milyon vatandaşımız oy kullanmamıştır. Bu seçimleri onca söylentiye karşın geçerli saysak bile AKP’nin karşısında yüzde 56’lık bir çoğunluk vardır. Yaşadığımız yolsuzluk ve rüşvet olayları, Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmayan utanç verici organizasyon girişimleri, yargının içerisine düşürüldüğü çıkmazlar nedeniyle AKP kaç oy almış olursa olsun bir önem taşımamaktadır. Artık AKP’nin ülkemizde gerçek bir barış ortamını kurmasının olanağı yoktur. AKP ülkemiz insanlarını ikiye bölmüş, bir baskı düzeni kurmuş, yargıyı kendi denetimi ve yönetimi altına almış, Cumhuriyet’in Ordusunu etkisizleştirmiş, vatanseverleri cezaevlerine doldurmuş, kendileri için ise bir çalma çırpma düzeni kurmuştur. AKP’li yöneticilerin yolsuzluklarla ve rüşvetle özdeşleştiği görülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir durumu hiç yaşamamıştır. Bu koşullar altında AKP’nin aldığı oy hiçbir önem taşımamaktadır. Üzerinde durulması gereken bir başka konu ise halkımızın bir bölümünün aldatılmış olması ve bunca olumsuzluklara karşın AKP’ye oy atmış olmasıdır. Ekonomik olumsuzluklar da bir bölüm vatandaşımızı küçük çıkarlara muhtaç duruma getirmiştir. Bunun dışında muhalefet partilerinin Atatürk’te birleşerek bir güçbirliği oluşturmamış olmaları alınan olumsuz sonuçlarda etkili olmuştur. Tüm bunlara karşın güneşi balçıkla sıvamanın olanağı yoktur. AKP’nin karşısında yüzde 56’lık bir muhalefet vardır. Artık geleceğe bakmak ve ülkemizi AKP’den kurtarmak gerekmektedir. Kimsenin kuşkusu olmasın bunca olumsuzluğu sırtında taşıyan bir kadro en yakın zamanda gidecek, ülkemiz hak ettiği güzel günlere ulaşacaktır.

Her şey dahil “Neler oluyor?” demeyin. Birkaç yıl öncesini bir anımsayın: CHP’nin eski Genel Başkan Yardımcılarından Eşref Bey, daha öncesinde de CHP’de Genel Sekreterlik yapan Ertuğrul Bey gibi CHP’nin “sağa kaydığını” söyleyerek istifa etmemiş miydi? Hem de CHP, Kılıçdaroğlu gibi bir genel başkan bulduktan sonra! Demek ki; Kemal Kılıçdaroğlu’nun meydanlarda söyledikleri, “sol” adına söylenebilecekler değil. Adamlar haklı gibi. Siz hiç “daha fazla demokrasi”, “daha fazla özgürlük” dediğini duydunuz mu? Bilirsiniz; iki tip salata vardır. Biri mevsiminde yetişen sebzelerden oluşur, diğeri ise bir mevsimlik olup, her mevsimde eksik olmayan hormonlu sebzelerden, bitkilerden yapılan salatalar! Mevsimlik salataların en büyük özelliği; yerinde ve zamanında kullanılacak, en az üç mevsim özlemi çekilen sebze ve bitkilerden oluşmasıdır. En kötü özellikleri ise; içlerinden “her mevsimin salatası” olan sebze ve bitkilerin çıkabilmesidir. Gördüğünüz gibi; bazılarını elân sultan sanırken, bazılarını da aynı ülkede sultan ilan ediyorlar. Bunlar; günü gelir sizi şıp diye AB’ye sokarlar, günü gelir, don bile bulamayanın bir gecede gelirini 2500 dolar artıranlara nedenini, nasılını sormadan şak-şak tutarlar. Gün gelir “A” derler; gün gelir “Z” derler; işi punduna getirdiklerinde de ikisini birden “Az bile!” derler. Gözleri doymaz, hamutu ile yutarlar, haram dedikleri her lokmayı... Bu salatalık sebze ve bitkilerin hangi dönemlerde kimin yanında oldukları bilinir de; kimin yanında olacakları asla bilinmez! Bilinmesin diye de dar alanlarda paslaşır ve sonuçlar üzerinde konuşurlar. Yeni CHP’deki kaymayı bu denli dikkate almayın canım! O partide devlet kuran bir insan kaldı mı? Kurulmuş olanı dahi koruyamayanların mugalaütası bunlar. Dünya halidir, ne diyelim? Halil Şahin Eğitimci

BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI KEMAL BEY 95 YIL ÖNCE ŞEHİT EDİLMİŞTİ

Milli direnci kırmak için tertiple astılar! M

illi direnci örgütleyecek ve halkı ayağa kaldıracak öncüleri bir bir tutuklayarak Malta Adası’na süren işgalci İngilizler ve işbirlikçi Vahdettin yönetimi, bununla da kalmadı; uyduruk Nemrut Mustafa Divanı’nda öncüler yargılanarak idam cezası verildi. Buna ilk olarak Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey maruz kaldı. Kemal Bey hakkında verilen ceza 10 Nisan 1919 günü infaz edildi. İşbirlikçi yönetim, benzer suçlamalarla Millici şahsiyetlerden Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey’i de idam ettirdi. İdam etmek istedikleri Diyarbakır Valisi Reşit Bey ise intihar ederek onursuz girişime engel oldu. Ercan DOLAPÇI

Aldığın oy kaç para eder

Direnci kırmak için yoğun tutuklamalar

Vali Reşit Cihan Harbi’ni kaybetmeBey mizden sonra İttihatçı önderler, düşman eline düşmemek için yurtdışına çıkmak zorunda kaldılar. Bir ara milli bir hava esti. Herkesin bir araya gelerek, yaklaşan işgale karşı direniş oluşturması istendi. İşbirlikçi Vahdettin ve Damat Ferit bunun önüne geçti. Yoğun bir İttihatçı avına çıktılar. Buna İngilizler de destek verdi. 13 Kasım 1918 günü İstanbul İngilizler ve müttefikleri tarafından fiilen işgal edildi. İlk etapta tespit edilen milliciler, tutuklanarak Bekir Ağa Bölüğü’ne konuldu. 16 Mart 1920’de İstanbul’un resmen işgalinden sonra da buna hız verildi. Daha geniş listeler oluşturuldu. Mahkemeler kuruldu. Asılsız suçlamaların başında “Ermeni tehciri ve onlara kötü muamele ile ölümlerine sebebiyet vermesi” geliyordu. Sayın Ahmet Hakan, 8 Nisan 2014 tarihli yazınızda, “Beş adımda iyi bir parti olmanın yolu”nu göstermişsiniz. Bu beş adımı atan bir parti var. İşçi Partisi Tüzüğü ve Programı’nı dikkatlice incelemenizi tavsiye ediyorum. Bu partinin tek eksiği, kendisini halka anlatma olanaklarının kısıtlı olmasıdır. Doğu Perinçek 2008 yılında hapse atıldı ve İşçi Partisi 2009 ve 2011 seçimlerine genel başkanı hapiste olan bir parti olarak girdi. Birinci adım: Hitabetiyle, kararlılığıyla, azmiyle, risk alabilmesiyle göz dolduran bir lider. Doğu Perinçek’te bu liderlik özellikleri fazlasıyla var. İkinci adım: Ekonomide işbaşındakilerden daha daha başarılı olunacağına dair sağlam güvence. Bu konuda, 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri Seçim Bildirgesi’nde yer alan Milli Direnme Ekonomisi bölümünü okumanızı ve İşçi Partisi’nin Milli Hükümet Programı’nı incelemenizi öneriyorum. Üçüncü adım: “Dinle ve dindarlarla hesapsız, hakiki ve samimi ilişki” bu konuda

OLMAK YA DA OLMAMAK

Hazırlayan: Murat ŞİMŞEK

İngilizler sınır boylarında, işbirlikçi hükümet de İstanbul’da insan avına çıkarken; İngiliz gizli servisi de harıl harıl çalışır. Rum ve Ermeniler en büyük yardımcılarıdır. Bir de Hürriyet ve İtilaf Partisi yanlıları vardır... Onların amacı ise göze girerek iktidara gelmek! İngilizler kara listeye Mustafa Kemal Paşa’yı da koyarlar. Paşa’nın ismi, Yüşbaşı Hoyland’ın 28 Şubat 1919 tarihli “azledilip sürülecek” kişiler listesinde yer alır. Listede Paşa’nın yanında yer alacak komutanlar da vardır. Ancak ondan fazla kuşkulanmazlar; çünküq İttihatçı değildir. Bu durum Paşa’ya yarar ve kendisini Anadolu’ya sorunsuz atmasını sağlar.

‘Allah’tan sonra İngiltere!’ Yeni Sadrazam Damat Ferit, gelir gelmez İngilizlerin verdiği listeleri uygulamaya geçirir. İngilizler, Damat Ferit’ten memnuniyetlerini Londra’ya da bildirirler ve “çok iyi işbiklikçi” notunu düşerler. İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Webb, 9 Mart tarihli raporunda bunu şu ifadelerle açıklar: “Sadrazam bugün öğleden sonra beni ziyaret etti. Efendisi Padişahın Allah’tan sonra İngiltere’ye umut bağladıkları yolundaki güvencesini birçok kez tekrarladı. Bu kimselerin yakalanacaklarına ve cezalandırılacaklarına söz verdi.” Amiral Webb, 11 Mart günü de izlenimlerini Londra’ya şöyle teller: “Yeni hükümet, övülecek bir çabayla yeniden tutuklamalara başladı. Eski Sadrazam Sait Halim’den başlayarak, savaş içinde nazırlık yapmış birçok kimseyi de kapsayan 20’nin üstünde kişi dün tutuklandı.” (Bilal N. Şimşir, Malta Sürgünleri, 4. Basım, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2009, s.87, 88, 89)

da size yine Milli Hükümet Programı’nı ve Doğu Perinçek’in Din ve Laiklik konusunda yazdıklarını önerebilirim. İşçi Partisi’ni din ve dindarlarla hiçbir zaman kavgası olmamıştır. İşçi Partisi, halkın dinsel inançlarını kullanarak iktidar olan ve kendi çıkarlarını esas alanlara karşı mücadele etmektedir. İşçi Partisi’nin amacı, Kemalist Devrim’in getirdiği laikliği ve aydınlama eylemini, Ortaçağ’ ın karanlığından çıkış ve ağalık, şeyhlik, tarikatçılık gibi kurumların baskısından dindar vatandaşlarımızı kurtarmak ve özgürleştirmektir. Dördüncü adım: “Kürtlerle barış konusunda radikal, çekincesiz ve özgüvenli adımlar.” Bu konuda öncelikle şunu söylemeliyim. Kürtlerle savaş halinde değiliz. Kürt siyasetçileri ve siyasi partileriyle de savaş halinde değiliz. Öyleyse hangi barış konusunda radikal adımlar atacağız. PKK

mbgultekin@ip.org.tr

30 MART SEÇİMLERİ (3)

Büyük çözüme doğru

A

dir. Hem de Cumhuriyet tarihinin en ağır krizi. Bir yanda açılım tavizleri ile büyütülen PKK, öte yandan her geçen gün daha da ağırlaşan Kürt sorunu; ödenecek fatura olarak Türkiye’nin önünde duruyor. AKP, Suriye’de bozguna uğradı. Muhalefet partileri de bu bozgunun ortaklarıdır. Buradan da Türkiye’ye bir fatura çıkacaktır. Bütün bunlarla birlikte devlet ve toplum hayatında yozlaşma, etnik ve dinsel inançlar temelinde kutuplaşma derinleşmiştir. Doğrudan doğruya bu tablonun sonucu olarak bugüne kadar suç ortakları olarak Türkiye’yi yönetenler birbirlerine düşmüşlerdir. Bütün göstergeler, aralarındaki çatışmanın derinleşeceği yönündedir. Kısacası sistem çözümsüzlük içinde debelenmektedir.

İşçi Partisi AKP açısından Türkiye’yi yönetme olanağı kalmamıştır. Türkiye artık yönetenlerin eskisi gibi yönetemedikleri, yönetilenlerin ise eskisi yönetilmek iste-

Vahdettin kararı hemen onaylar ve Kemal Bey, 10 Nisan günü saat 17.00’de Beyat Meydanı’nda güpegündüz asılır. Kalabalık toplanmıştır. Kemal Bey dik duruşuyla herkesi etkiler. Suçlamaları kabul etmez. Görevini yaptığını söyler. Kemal Bey’in şu sözleri Meydan’da yankılanır: “Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar... Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet!”

25 Ocak 1919 günü ilk tutuklananlardan, Diyarbakır Valisi ve İTC ileri gelenlerinden Dr. Reşit Bey, Bekirağa Bölüğü’nden kaçar. Diyarbakır’da bölücü Ermeni hareketine büyük darbe vurmuştu. Kaçışı büyük yankı yaratır. İşbirlikçi basın, işbirlikçi Ermeniler ve polis sürek avına çıkar. 6 Şubat günü yakalanacağını anlayınca da Beşiktaş sırtlarında silahıyla intihar eder. Dostlarının ihmal ve Nusret Bey de idam edildi ihbarına uğramıştır. Cebinde taşıdığı İdamlar Kemal Bey’le durmaz. vasiyetinde şunları yazar: “UtanBayburt Kaymakamı Nusret Bey madan teslim olmaklığımı tavsiye de aynı suçlamayla 20 Temmuz ediyorlar. Neticeyi karanlık gö1920 günü idama mahkûm rüyorum. Yakalanıp Hükümetin edilmiş ve 3 Ağustos günü oyuncağı, düşmanlarımın eğde infaz gerçekleşmiştir. Bu lencesi olmamak için, son dagelişmelerden sonra İngiliz kikada intihar etmek fikrinYüksek Komiseri Calthorpe, deyim. Hayatımın bence hiçbir Londra’ya şu mesajı geçer: kıymeti kalmadı. Ne çare, her “Tutuklamaların etkisi, her istenilen olmadı. Sizi milletim bakımdan fevkalade oldu. için ihmal ettim. İstikbalinizi Hiç değilse İstanbul’da, İttihat düşünemedim. Herkes beni ve Terakki Komitesi’nin yılErmeni malı ile zenginleşmiş dırıldığını sanıyorum.” biliyor. Halbuki sizi temin-i maiKaymakam şetten aciz bırakıyorum. Bu da Nusret Atatürk, çocuklarına talihin bir cilvesi...” (Celâl Bayar, Bey sahip çıkmak istedi Ben de Yazdım, Sabah Kitapları, İsİdamdan sonra TBMM, 14 Ekim tanbul, 1997, s.71-75) 1922’de Kemal Bey’i, Urfa Mutasarrıfı Kaymakam Kemal Bey’in idamı Nusret Beyi ve Diyarbakır Valisi Reşit Bey’i bardağı taşırır! “Şehid-i Millî” ilân eder. Bunun üzerine İngilizler kurban istemektedir. İşgale dede Arif Bey, Atatürk’ü ziyaret eder. Orada tepkiyi önlemek ve kitleleri korkutmak için “vatanın babası” iltifatlarıyla karşılanır. AtaNemrut Mustafa Paşa’nın Harp Divanı, Be- türk, torunlarını evlat edinmek istediğini kirağa Bölüğü’nde tutuklu bulunan eski Bo- söyler. Arif Bey ise, “Onlar bana oğlumun ğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’i “Erme- bediasıdır. Müsaade edin, bende kalsınlar. nileri tehcir ettiği ve bu sırada insanların Nafakalarını karşılamanız yeterlidir.” der. ölümüne sebebiyet verdiği” iddiasıyla alel- Bu görüşmenin bir sonucu olarak TBMM’de acele yalancı tanıklarla yargılar ve 8 Nisan kanun çıkarılır ve Beşiktaş’ta 4daireli bir 1919 günü idama mahkûm eder. Damat apartman, Beyoğlu’nda 1 ev ve kayd-ı hayat Ferit aynı gece kararı Padişah’a gönderir. şartıyla tüm çocuklara maaş bağlanır.

Ahmet Hakan’a açık mektup

Mehmet Bedri GÜLTEKİN

KP yüzde 45’le kendisinin de beklemediği bir sonuç elde etti. İktidar yandaşları şimdi zafer sarhoşluğu içindeler. Oysa cevaplanması gereken temel sorular orta yerde duruyor: 19 Mayıs 2012’den bu yana halkımızın yüz binler ve milyonlar olarak ayağa kalkmasının nedeni olan sorunlar, çözülmek bir yana daha da ağırlaşarak devam ediyor. Haziran günlerinde yurdumuzun dört bir yanında insanlarımızı büyük bir kararlılık ve fedakârlıkla alanlara çıkaran nedenler, hâlâ ülke gündeminde duruyor. Hatta daha fazlası var. Son beş ay içinde ortalığa saçılan gerçekler, ayakkabı kutularından çıkan milyonlar, iktidar sözcüleri tarafından yapılan kumpas itirafları, komşu ülkelere tertipler düzenleyerek savaş açmayı planlayan gözü dönmüşlükler; Haziran günlerinde de tahmin ediliyordu ama bugünkü somutlukta bilinmiyordu. Türkiye, elverişli ulusal ve uluslararası durum dolayısıyla 2008 krizini gerçekten de “teğet” geçti. Ama şimdi herkesin hemfikir olduğu üzere, kriz önümüzde-

Vali Dr. Reşit Bey intihar eder

Kaymakam Kemal Bey

30 yıl silahlı terörü kullanarak Türkiye Cumhuriyeti devletini ve Türk milletini bölünmeye razı etmeye çalıştı. Bu çabasını ABD desteği ve ABD’nin işbaşına getirdiği AKP iktidarı sayesinde sürdürdü ve belirli bir başarı kazandı. TSK ise yıllarca terör örgütüne karşı mücadele etti. Buna savaş denmez. Çünkü savaş iki ayrı devlet ve o devletlerin silahlı kuvvetleri arasında yapılır. Siz terörle mücadele eylemine savaş derseniz, otomatik olarak PKK’ya milli kurtuluş ordusu payesini vermiş olursunuz. Tayyip Erdoğan’nın Abdullah Öcalan’a siyasi lider payesi vermesi bu yüzdendir. medikleri bir ülkedir. Devrim koşullarının hızla olgunlaştığı bir ülke tablosu ile karşı karşıyayız. Seçim sonuçları Devrim sürecinde halka önderlik edecek bir devrimci Partinin ortaya çıkmış olduğunu tescil etmiş midir? Bu soruya ne yazık ki olumlu bir cevap verecek durumda değiliz. İşçi Partisi 2012 yılından itibaren ayağa kalkan halk kitlelerine önderlik etti. İçerde ve dışarıda yürüttüğü mücadeleyle Ergenekon ve Balyoz tertiplerini bozguna uğrattı. Suriye’deki emperyalist oyunlara Türkiye’de neredeyse tek başına göğüs gerdi. Ermeni soykırımı yalanına karşı devletin yapamadığı işi başardı, AİHM’de büyük bir zafer kazandı. Gençliği ve kadınları örgütlemede büyük adımlar attı. Ama bütün bunlar İşçi Partisi’nin bir seçim başarısı elde etmesine yetmedi. Foça ve Hatay-Defne’de elde edilen yüzde 5, Samandağ, Erzincan Ulalar, Ardahan Damal ve Tokat Almus’ta iki beldede elde edilen yüzde 13-14 civarındaki oylar ile kazanılan Meclis üyelikleri küçümsenmese de, bütün bunlar seçimin bütünü açısından elde edilen sonucu değiştirmeye yetmemiştir.. “Ne olursa olsun yeter ki AKP gitsin”, “Oylar bölünmesin” düşüncesi, halkın iktidar partisi karşısında en güçlü gördüğü partilerde toplanmasına yol açtı. Öte yandan İşçi Partisi’nin son ana kadar Güçbirliği için çalışması, aday belirleme ve seçim çalışmasına geç başlaması da alınan sonuç üzerinde etkili oldu. Sonuçta alanlarda kendini ortaya koyan halk muhalefetinin sandığa yansımadığını söyleyebiliriz.

İşçi Partisi, 1970 yılından beri Kürt vatandaşlarımızın her türlü baskı ve zulme karşı mücadelesini desteklemiş, dil ve kültürel özgürlüklerini savunmuştur. 1991 sonrasında İşçi Partisi’nin o bölgede örgütlenmesi silah zoruyla, ilçe başkanları katledilerek engellendiği için vatandaşlarla buluşamıyoruz, ama o engellerde aşılacak. Beşinci adım: “Toplumun sadece bir hassasiyetine değil, bütün hassasiyetlerine karşılık verebilme esnekliği”. Bu konuda da İP’ nin taktik hassasiyetleri var. İşçi Partisi, politikalarını ve taktiklerini egemenlerin kabul edip etmemesini kıstas alarak belirlemez, halkın ihtiyaçlarını esas alarak belirler. Söz konusu belge bilgileri İşçi Partisi İstanbul İl Örgütü’nden temin edebilirsiniz. Ali Karşılayan, İşçi Partisi MKK üyesi

Örgütlenme dersi İşçi Partisi açısından 30 Mart seçimlerinden çıkarılması gereken en önemli derslerin başında sistem Partilerinin yarattığı binbir engelin ancak halk içinde derinlemesine örgütlenmeyi başarmış bir Parti gücüyle aşılabileceğidir. İşçi Partisi’nin, Samandağ, Defne ve Foça başta olmak üzere şimdi bir çok yerde elde etmiş olduğu sonuçlar, halk içinde işyeri işyeri, mahalle mahalle, köy köy örgütlenme olanağına sahip olduğunu göstermiştir. Buralarda halkın öncüleriyle birleşme yolunda büyük adımlar atılmış, her düzeyde ilişkiler kurulmuştur. Gerçek anlamda bir halk iktidarını mümkün kılacak örgütlü kuvveti inşa etmenin nesnel zemini olgunlaşmıştır. Bütün canlılığıyla devam etmekte olan halk hareketi, nesnel zeminin esasıdır.

Halk hareketine önderlik Önümüzdeki dönem halk hareketi daha da büyüyerek devam edecektir. Haziran ayında ayaklanmaya dönüşen halk muhalefeti, 10 Kasım’da Arslanlı Yol’da yürüyen bir milyonu aşkın yurttaş gerçeği ile büyümeye devam ettiğini göstermiştir. Gerek uluslararası gerekse ulusal koşullar uygundur. Halkın morali yerindedir, mücadele isteği daha da güçlenmektedir. Devrimci parti açısından bütün sorun yükselen halk hareketinin başında olabilmek, akıllı bir önderlikle halk hareketini yeni başarılara götürmektir. Türkiye “Büyük Çözüme” bu yoldan ilerleyerek ulaşacaktır.


10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Osman ERBİL

Tayyip’in ‘tuzluk’ları GUL’UN SOFRASINDA K

Azmettireni bulmak o kadar mı zor?

Ç

ankaya’da önceki gün Kenya Cumhurbaşkanı onuruna verilen resmi akşam yemeğinde, katılımcı iki isim dikkat çekti. Yakın zamanda AKP’den istifa eden İzmir Milletvekili İlhan İşbilen ile Kenya’daki Light Akademi Okulları Genel Müdürü ve Ömeriye Vakfı’nın Başkanı Bilal Karaduman, Abdullah Gül tarafından düzenlenen resmi yemekte misafirler arasında yer aldı. İlhan İşbilen ve Bilal Karaduman’ın davetliler arasında yer almaları Ankara kulislerinde konuşuldu. İşbilen 17 Aralık yolsuzluk iddialarından sonra Cemaat’e yakın bir

milletvekili olduğu için Tayyip Erdoğan tarafından “tuzluk” olarak nitelendirilmişti. İşbilen, bunun ardından AKP’den istifa etmişti. Dikkat çeken ikinci isim ise Kenya Light Akademi Okulları Genel Müdürü Bilal Karaduman oldu. Karadu-

man aynı zamanda, Kenya’nın başkenti Nairobi’de

bulunan Ömeriye Vakfı’nın Genel Başkanı. Vakfın Gülen cemaatiyle bağlantılı olduğu biliniyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2009’daki Kenya ziya-

reti sırasında bu vakfa ait okulların resmi açılışını yapmıştı. Köşk’teki resmi yemeğe Cemaat’e yakınlığıyla bilinen TUSKON’dan temsilcilerin davet edilmemesi ise dikkat çekti.

Tüketmeyenler çığ gibi büyüyor SEDA AKYÜZ

G

azetemizin köşe yazarlarından Mustafa Mutlu’nun başlattığı “TÜKETMİYORUZ” kampanyasına yurttaşların katılımı çığ gibi artıyor. Mutlu’nun Facebook’ta “TÜKETMİYORUZ” adlı grubuna yaklaşık 20 bin kişi destek verdi. Mutlu, kampanya için “Biz insan ve vatandaş kimliklerimizden önce tüketici olarak gözükmeye başlamıştık. Yapacak tek şey vardı: tüketmemek” diye konuştu. Üretmeden tüketmeyi öğütleyen ve her bireye “tüketim makinesi” olarak bakan sisteme karşı bir direniş sergileyen Mutlu, yerel seçim-

lerden sonra Facebook’ta başlattığı kampanyaya katılan vatandaşlarla birlikte tüketmeyerek tepki göstermeye devam ediyor. Kampanyayı Aydınlık’a anlatan Mutlu, seçim gecesinin bir kesim için hüsran olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Türkiye’nin her tarafınYazarımız Mustafa Mutlu dan seçimde usulönderlik ettiği kampayla süzlük haberleri ilgili ayrıntıları anlattı geldi. O an Türkiye’de rejimin demokrasi olmaktan çoktan çıktığı kanaatine vardım. Çünkü demokrasilerde seçimle gelen seçimle giderdi. Ama seçimle gelenlerin seçimle git-

mediği bir rejime dönüşmüştük. Gerekçe ne olursa olsun tablo ortadaydı; üreten, vergi veren, toplumu ayakta tutan, değer yaratan bizdik. Ama bunlara karşı kendisini ifade edemeyen, biber gazı yiyen, itilen, öldürülen yine bizdik. Eğer sosyalist bir sistemde yaşasaydık üretimden gelen gücümüzü kullanıp üretmeyi durdurarak greve giderdik.”

‘Sıfırlayacak paramız yok ama...’ Ülkemizde 12 yıldır üretimin yapılmadığını vurgulayan Mutlu şöyle devam etti: “Biz insan ve vatandaş kimliklerimizden daha önce tüketici olarak gözükmeye başlamıştık. O zaman yapacak tek şey var-

dı: Tüketimden gelen hakkımızı kullanmak. Yani tüketmemekti. Çeşitli yöntemlerle cebimizdeki paraları alan, hem de bizi siyasette dövmeye çalışanlara ancak böyle bir yanıt verebilirdik. Bir süre de olsa tüketimi en aza indirmekle başlayabilirdik. Birileri gibi evlerinde sıfırlayacak para yoktu ama alışverişlerimizi, eğlenceye harcamalarımızı sıfırlayabilirdik. Kısacası bu zalim değirmenin bizi öğütmesine tepki koyabilirdik.

‘Hedefimiz 1 milyon kişi’ Mutlu, kampanyanın gördüğü desteği de şöyle anlattı: “Evet, biz artık 1 haftada 20 bin kişiye ulaştık. İlk hedefimiz, 1 milyon kişiye ulaşmak. Bunu da başaracağız ve bizi tüketim makinesi gibi görenlere hak ettikleri cevabı vereceğiz. Bizi ciddiye almak gerektiğini onlara öğreteceğiz. Bu hareket, Gandi’nin meşhur ‘Tuz direnişi’ gibi dünyaya damgasını vuracak bir pasif direniş olacaktır. Bu yüzden herkesi Facebook’ta açtığımız “TÜKETMİYORUZ’ sayfasını beğenmeye ve orada örgütlenmeye davet ediyoruz.”

emal Kılıçdaroğlu’na saldıran Orhan Övet’le ilgili dün üç yeni bilgi ortaya çıktı: Birincisi; yakalandığında cebinde sadece 2 Türk Lirası ve iki de pet su şişesi kapağı olduğu... İkincisi; Facebook sayfasında Melih Gökçek’in bir posterinin önünde gururla poz verdiği... Üçüncüsü; AKP’nin Elmadağ Teşkilatı’na üye olduğu! Oturduğu evin sahibi dün gazetecilere konuşmuş... Demiş ki: “Aslında kibar bir gençtir. Çok yoksuldur. Annesine babasından bağlanan dul maaşıyla ve belediyeden yapılan yardımla yaşıyorlar. Orhan, üç yıl önce evlendi. 1,5 yaşında bir kızı var. Birçok suçtan sabıkalı

Mustafa MUTLU mustafamutlu@aydinlikgazete.com olduğu için iş bulamıyordu. İşsiz olduğu için de genellikle annesinin yanında kalıyorlardı. Birçok partiye girer çıkardı. Son yerel seçimler sırasında onu tüm partilerin içinde gördüm. Bu işi birilerinden aldığı para karşılığı yaptığı kanısındayım.” Adam zaten sabıkalı... Defalarca cezaevine girip çıkmış... Yani “içeri düşmek” onun için korkutucu değil; belki de tam tersine cazip! Yetmezmiş gibi işsiz ve annesi, karısı, çocuğu aç! Biri geliyor, “Al şu parayı, git Kemal Kılıçdaroğlu’nu yumrukla” diyor. Asıl mesele, Orhan’ı suça teşvik eden bu adamın kim olduğu? Peki; polis, istese bu adamı şıpın işi bulamaz mı?

TÜKETMİYORUM, ÇÜNKÜ... (8)

20 bine ulaştık! Bir hafta önce demiştim ki: “Eğer üreten bizsek, vergi veren, bu toplumu ayakta tutan, artı değer yaratan, aklını çalıştıran ve tüm bunlara karşın kendini ifade edemeyen, ezilen, itilen, kakılan yine bizsek... O zaman tüketimi durdurmayı deneyeceğiz bir kez olsun! Evet; tüketmeyeceğiz. Tüketimi en aza indireceğiz bir süreliğine... Birileri gibi evdeki paraları sıfırlama olanağımız olmasa bile alışveriş, eğlence, gezi harcamalarını sıfırlayacağız...” Bu yazıyı yazdığım zaman tek başımaydım... Bugün 20 bin kişi olduk. Biz şimdilik 20 bin kişiyiz ama yakında milyonlarca olacağız. Diyoruz ki: Onurlu bir insan olduğum için TÜKETMİYORUM!

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Berkin’in ve Haziran direnişi şehitlerinin katilleri bulunmadığı için TÜKETMİYORUM! Ülkem bölünmeye götürüldüğü için TÜKETMİYORUM! Birilerinin ayakkabı kutularının daha fazla dolmasına katkıda bulunmamak için TÜKETMİYORUM! Yargı, iktidar tarafından ele geçirildiği için TÜKETMİYORUM! Bu ülkede nefes bile alamaz hale geldiğim için TÜKETMİYORUM! Bizi bugüne kadar bir “tüketim makinesi”ne dönüştürenleri protesto etmek için TÜKETMİYORUM! Bu iktidardan kurtulacağım güne kadar TÜKETMİYORUM! Siz de bizim gibi düşünüyorsanız sayfamızı beğenerek kampanyamıza katılmanızı bekliyoruz: https://www.facebook.c om/pages/T%C3%BCketmi yoruz/228026437387698

Sahi... Ankara’da seçimi burun farkıyla kazanan ve CHP’li rakibi tarafından hile yapmakla suçlanan Melih Gökçek, seçimlerden hemen önce ne demişti: “Korumaları Kemal Bey’i iyi korusun. Kendisine yönelik bir suikast girişimi olabilir!” Şimdi size soruyorum: Bu tahmini tuttuğu için Melih Gökçek’i tebrik mi edeceğiz, yoksa “Sen bu saldırıyı nereden biliyordun?” mu diyeceğiz? Hadi bakalım; siz söyleyin. Üç kuruş para bulabilmek için seçim kampanyası sırasında her partinin etkinliğine katılan Orhan Övet’i, Kemal Kılıçdaroğlu’nu yumruklaması için kim azmettirmiş olabilir ki?..

:) :) :)

GENEL AF Dün yüze yakın eposta aldım. Bazı okurlar, Doğu Perinçek’in CNN Türk’te dile getirdiği genel af konusunda ne düşündüğümü soruyor. Bildiğiniz gibi Perinçek, PKK’nın silah bırakması, örgütün dağıtılması ve huzur ortamının sağlanması koşuluyla genel af çıkarılabileceğine işaret etti. Benim ise bu konudaki düşüncem net: Ben afların toplumsal barışa hizmet etmediğine, tam tersine bazı insanlarda büyük bir haksızlığa uğrama duygusu oluşturduğuna inanıyorum. Bu nedenle, bırakın Apo’yu da kapsayacak bir genel affı, yıllardır vergi aflarına bile itiraz ettim. Bugün de olduğum yerdeyim. Apo’ya ve PKK’lı militanlara af çıkardığınızda, şehit annelerine de söyleyecek bir sözünüz olmalıdır.

GÜNÜN SORUSU TCDD, Marmaray’ın duvarlarında çatlamalar olduğunu ve buralardan su sızıntısı başladığını doğrulamış... Sorum kendilerine: Önlem almak için binlerce kişinin ölümüne yol açacak bir felaket olmasını mı bekliyorsunuz?

GÜNÜN İSYANI! Sağlık Bakanlığı acil servislerdeki yoğunluğu aşmak için, “kırmızısarı-yeşil alan” uygulamasına geçecekmiş... Aciliyeti daha az olan hastaların kabul edileceği “yeşil alan”a gidenlerden bundan böyle para alınacakmış... İsyanım, “Sağlıkta Reform” masalı adı altında sağlık hizmetlerini tamamen paralı hale getirmeye çalışanlara: Hepiniz morarırsınız inşallah!


Hazırlayan: Gökçen BEYAZ

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

ANKARA İmsak 04:43 Güneş 06:12 Öğle 12:57 İkindi 16:34 Akşam 19:30 Yatsı 20:52 HAVA DURUMU

Ankara: 5/17

b

İstanbul: 10/17

b

Rafet

BALLI rafballi@gmail.com

Erdoğan için 529 idam 1 Esma etmedi

İ

slamcı yazar Rıdvan Kaya’ya da sordum. Özgür-Der Başkanı. Haksöz dergisi yazarı. Konu: Mısır’da 529 idam kararı verildi. Çoğu, İhvan (Müslüman Kardeşler) çevresinden isimler. Şaşırtıcıydı: Türkiye’den pek tepki olmadı. Cılız birkaç basın açıklaması: O kadar. Oysa Mursi’nin devrildiği ilk dönemi hatırlayalım. AKP doğrudan taraf olmuştu. Tepkinin en serti Türkiye’dendi. Hele Rabia Meydanı’ndaki olaylarda. Aylarca kampanya yürütülmüştü. Rıdvan Kaya “katı” ideolojik tutumludur. Fakat, gerçeği de teslim eder: “Doğrudur. Tepkide biraz zayıf kaldık.” Nedenine girmedi. Eylem takvimi açıkladı. AKP örgütleri: Çarşambadan itibaren. Özgür-Der de: Cuma günü. Protesto açıklamaları yapacakmış. Dikkat: Hareketlenme muhalefetin “ortak bildiri” girişiminde sonra. Haksöz ve Özgür-Der için bir not: Radikal tutumlu İslamcı bir aydın çevre. Nispeten hükümetten bağımsızdı. Son yıllarda evrim geçirdi. AKP’yle uygun adım yürüyor artık. Devam ettim: Erdoğan da hiç konuşmadı. Suud dolarları için olmasın? Malum: Suud, Mısır’da İhvan’ın devrilmesini destekledi. Kaya’dan bir “evet”, bir de “hayır”. Evet: “Erdoğan, idamları hiç konuşmadı.” Hayır: “Sebebi Suud doları olamaz.” Ne olabilir: ?! Biraz geriye gidelim. İhvancı Muhammed Mursi 3 Temmuz’da devrildi. Mursi taraftarları Rabia’tül Adeviye Meydanı’nda toplandı. Güvenlik güçleri 14 Ağustos’ta müdahale etti. Çok sayıda kişi öldürüldü. Biri de Esma Bilteci. İhvan liderlerinden Muhammed Bilteci’nin kızı. Esma’yı kamuoyumuz kolaylıkla hatırlar. Erdoğan, ardından televizyonlarda ağlamıştı. Türkiye’deki gösterilerde Esma sembol olmuştu. Tekrar bugüne dönelim. Yine soralım: Erdoğan Mısır’ı niye konuşmuyor? 529 idam kararı 24 Mart’ta verildi. Erdoğan için bulunmaz bir fırsattı. Seçim kampanyasının bayrak konularından biri yapabilirdi. Üstelik “şeytan”ı bol bir kampanya yürütüyordu. Sataşma listesi kabarıktı. Fakat bir ülkenin adı hiç geçmedi: Mısır. Bir lideri hiç görmedi: Abdülfettah Sisi. Sebep: ?! Tekrar geriye gidelim. 18 Mart’ta açıklanan ses kaydına. İddia o ki, konuşan üç kişi bilinen isimler: Tayyip Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ve Yasin El Kadı. Kadı yabancı değil. Suudi asıllı ünlü işadamı. Hikâyemiz, yine iddiaya göre şöyle: Bilal Erdoğan, bir Twitter mesajı atıyor. Suudileri eleştiren. Baba, oğluna kızıyor: “Oğlum sen yani bütün ortalığı altüst etmişsin, rezil ettin her tarafı...” Niye: “Bundan sonra bizim bütün yani Suud’la olan şeylerimiz altüst olur.” Şifresi: Para işlerimiz var demek istiyor. Zaten, Yasin El Kadı da onun için gelmiş: Aman Suudileri eleştirmeyin! Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu. Suriye ve Mısır politikasının mimarları. Dediler: “Suriye bizim iç işimiz.” Bol bol: “Demokrasi gelecek” dediler. Sonuç: Suriye yandı, yıkıldı. Sonra: Mısır’a demokrasi getirmeye kalktılar! Allahtan: İhvan, bizimkilerin sözüne tam uymadı. Yani: Silaha sarılmadı. Hasar: Suriye’den sonra Mısır da kapıları kapattı. Büyükelçimizi kovdu. Yine de zararımız Suriye’deki kadar büyük olmadı. Erdoğan ve Davutoğlu: Her gün Mısır için konuşuyorlardı. Diyorlardı: “Demokrasi dış politika ilkemiz. Sessiz kalamayız.” Peki: AKP’nin “ilkeli dış politikası” ne kadar sürdü? AKP hükümeti döviz kıtlığı işaretleri alıncaya kadar. Dolar 1.80’den 2.30’lara fırladı. “İlke” bitti. Çünkü: ABD Merkez Bankası politika değiştirdi. Dolar basmayı azaltıyor. Bizim gibi ülkelere artık para gelmiyor. Oysa AKP’nin ihtiyacı büyük: Her ay 15 milyar dolar. Yatırım amaçlı değil. Sadece borç ödemek için. Bol dolar ise bir tek yerde var: Suud’da ve Körfez’de. Sonuç: Suud doları Erdoğan ve Davutoğlu’nun “ilke”sini yendi. Söyleyen dilleri sustu. Yakın günler için uyarı: AKP’nin döviz ihtiyacı çok büyük. Kasa: Yine Suudi Arabistan ve Körfez. Döviz gelmezse: Beklenen kriz patlar. Erdoğan iktidarının sonu gelir. Yani: AKP, Suud’un dış politika dayatmalarına mecbur. Soru: Ya Suudi Arabistan Suriye’de bir macera dayatıyorsa? Acaba: AKP “hayır” diyebilir mi?

İzmir: 10/22

b

Antalya: 12/18

İSTANBUL İmsak 04:55 Güneş 06:27 Öğle 13:13 İkindi 16:50 Akşam 19:46 Yatsı 21:10

i

Adana: 13/20

h

Diyarbakır: 6/19

h

Erzurum: 3/9

h

Sivas: 3/15

h

İZMİR İmsak 05:09 Güneş 06:36 Öğle 13:20 İkindi 16:56 Akşam 19:51 Yatsı 21:11

Tunceli: 7/18

h

Trabzon:9/13

d

Zonguldak: 6/13

b

Bursa: 6/19

b

5 bin çocuğumuzun akıbeti belli değil

Konya: 5/17

g

Mert Aydın

ÖZLEM KONUR USTA

T

ürkiye’de, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık İstihbarat Hareket ve Bilgi Toplama Dairesi Şubat ayı verilerine göre 5 bin 530 çocuk kayıp. Bunların yüzde 65’i kız çocukları... Türkiye İstatistik Kurumu’na göre ise yalnızca 2012 yılında güvenlik birimlerine bildirilen kayıp çocuk vakası 12 bin 474. Bulunan çocuk, 1661. Kayıp çocuk vakaları her geçen gün artıyor. TÜİK verilerine göre 2008’de 4 bin 517 olan vaka sayısı 2012’de 12 bin 474’e yükseldi. YAKAD Başkanı Zafer Özbilici’ye göre toplumsal koordinasyonla kayıpların önüne geçilebilir. Toplumsal koordinasyondan kastı: Devlet el vermeli, kayıplar toplumun gündemine girmeli. Özbilici, “Pamir için çok üzüldük. Hepimiz ağladık. Maalesef 3 gün sonra kayıp olgusu unutulacak” diyor. YAKAD, Umut Otobüsü ile Türkiye’nin gündemine girdi. Umut Otobüsü Türkiye’yi dolaştı, diğer çalışmalarla birlikte 900 kişi ailesine kavuştu. Yüz yaşlandırma tekniğini emniyetten önce YAKAD gündeme getirdi. Zafer Özbilici, 3 ay önce yeni bir proje için

25 yıldır ağabeyini arıyor

Zafer Özbilici’nin ağabeyi Abdülhamit Özbilici 25 yıl önce kayboldu. Babası İsmet Özbilici il il, sokak sokak onu aradı. Bu sırada başka kayıp yakınlarıyla karşılaştı. Böylece kayıp yakınlarını tek bir çatı altında toplama fikri ortaya çıktı. Umut Otobüsü, üzerine kayıp fotoğraflarıyla Türkiye’yi dolaştı. Zafer Özbilici, geçmişte yakınlarını kaybedenlerle ilgili hiçbir çalışma yapılmadığını söylüyor. Diyor ki, “Kapımı çalıp da senin ağabeyinle ilgili bir gelişme var diyen yok. Bir avuç fakir fukara bir araya geldik. Kendi imkânlarımızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Yardım edenimiz yok.”

Zafer Özbilici

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kapısını çaldı. Büyük panolara kayıpların fotoğraflarının asılmasını, böylece kayıp olgusunun her an toplumun gündeminde olmasını önerdi. Emniyet ise, “zaaf olarak algılanır” diye projeye sıcak bakmadı. Özbilici, kolluk kuvvetlerinin kaybolma olayından sonra harekete geçtiğini, devletin kayıplarla ilgili farkındalık çalışmalarına daha çok önem vermesi gerektiğini söylüyor.

Babadan göremediği sevgiyi internette arıyor Zafer Özbilici, kayıp çocuk vakalarında artış olmakla birlikte kaçırılan çocuk vakalarında azalma olduğuna dikkat çekiyor. Ortalama bin kayıp çocuktan 6’sı kaçırılmış ya da kaçırıldığından şüphe ediliyor. Çocuklar en çok kendi istekleriyle evden kaçıyorlar. Özbilici, bunun nedenlerini şöyle özetliyor: “İmkânsızlıklar, aile içindeki şiddet, macera düşkünlüğü ve gönül ilişkileri... Çocuk rahat yaşama kavuşma isteğiyle kaçabiliyor. Ya da borca giriyor, babasından şiddet görmektense kaçmayı tercih ediyor. Aileler, çocuklarıyla iyi diyalog kurmalı. Gönül ilişkilerine hoşgörüyle yaklaşmalı. İnternet de ciddi bir tehlike. Çocuğunuzun internette kimlerle ilişki kurduğunu kontrol

edemiyorsunuz. Kız çocukları, babalarından göremedikleri sevgiyi internette tanıştığı babası yaşındaki adamda arayabiliyor. Anne babanın evde çocuklarına sevgisini göstermesi çok önemli. Kaçırılan çocuk kadar kendi isteğiyle kaçan çocuklar da istismara uğrayabiliyor, suça karışabiliyor.” Cinsel istismar, pedofili ve ensestin en büyük tehlike olduğunu dile getiren Zafer Özbilici, ailelere bu konuda yaptıkları uyarıları da anlattı: “Aileler çocuklarına yabancı mesafesini anlatmalı. Çocuk, kimseden yiyecek içeçecek almaması gerektiğini bilmeli. Yabancıyla konuşmamalı, kurduğu diyaloğu ailesiyle paylaşmalı. Köşedeki bakkal amcanın kucağına oturup onu sevmesine izin vermemeli, dayısının çocuğuyla aynı yatakta uyutulmamalı. Aileler, çocuklarının iç dünyasının yakından takip etmeli.”

Saç tellerini saklayın YAKAD’ın anne babalara kaybolma olayının ardından çocuklarını kolay bulabilmesi için de önerileri var. Çocuğunuzu bir yere gönderirken güzergâhını ve hangi araçla gideceğini birlikte kararlaştırın. Saç tellerini tarihini kaydederek saklayın.

‘Mert’in cinayet zanlısı görüldü’ iddiası Kars polisi kaçırıldıktan sonra hunharca öldürülen Mert Aydın’ın cinayet zanlısının görüldüğü iddiasıyla alarma geçti. Şüphelinin görüldüğü Digor yolu, Bölge Trafik ve Asri Mezarlık civarında vatandaşların da katılımıyla gece saatlerinde arama çalışması başlatıldı. Çevreyi kuşatan polis ekipleri, el feneri, projektör ve cep telefonu ışığıyla şüphelinin saklanabileceği yerleri aradı. Bölgedeki kullanılmayan boş binalar, inşaatlar ve kanal içleri tek tek arandı. Çalışmalar sırasında bazı bölgelerde kapıları aralıklı olan ahırlar da aranırken, ahır sahipleri de aramaya destek verdi. Arazide yapılan arama çalışmaları sırasında şüphelinin saldırma ihtimali üzerine biber gazı taşındı. Didik didik aranan bölgede şüphelinin izine rastlanılmadı. Öte yandan şüphelinin arama çalışmasına katılan vatandaşlar, katil ya da katillerin bulunması için dua ettiklerini söylediler. Mert Aydın’ın vahşice öldürülmesinden sonra olayın faili olduğu iddiasıyla kapşonlu bir kişi polis tarafından her yerde aranıyor.

Kazanın ardından ortalık adeta savaş alanına döndü.

Konya’da feci kaza: 10 ölü K onya’da sürücüsünün uyuduğu iddia edilen bir TIR’ın neden olduğu kazada 10 kişi öldü, 11 kişi yaralandı. Kaza, dün saat 06.45’te Konya-Afyonkarahisar karayolunun 20. kilometresinde meydana geldi. Direksiyon başında uyuduğu iddia edilen Halil İbrahim Esen yönetimindeki TIR, karşı şeride geçip Sarayönü ilçesinden Konya’ya yolcu taşıyan Osman Demirkol yönetimindeki minibüs ile Sebahattin Özçıray yönetimindeki araç yüklü TIR’a çarptı. Kaza yeri kan gölüne dönerken 7 kişi olay yerinde, 3 kişi de kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. 2’si ağır 11 kişi yaralı ambulanslarla Konya’daki çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazada çarpışmanın şiddetiyle TIR’da yüklü otomobiller de yere düştü. Sarayönü’nden Konya’ya yolcu taşıyan minibüsün, hareketinden

Yaralılara ilk müdahale kaza yerine gelen sağlık görevlileri tarafından yapıldı.

yaklaşık 15 dakika sonra kazaya karıştığını ifade eden Sarayönü Minibüscüler Yolcu Taşımacığılı Kooperatifi Başkanı Ahmet İnanır, şunları söyledi: “Minibüsümüz saat 06.30’da 13 yolcu ve 2 personel ile Konya’ya hareket etti. Sarayönü’nde oturup Konya’da çalışan kişileri taşıyordu. TIR karşı yönden gelip bizim minibüsü biçmiş. 10 vatandaşımız hayatını kaybetti. Sarayönü’ne acı çöktü.’’

Ölenlerin isimleri Kazada, araç yüklü TIR’ın sürücüsü Sebahattin Özçıray (42), minibüs sürücüsü Osman Demirkol (55), minibüste bulunan yolculardan Sıtkı Büyüksarı (51), Sadi Önal (51), Fehmi Bakırcı (56), İmdat Gümüş (37), Dilek Demirkaya (32), Ahmet Solak (46) ve diğer TIR şoförü Halil İbrahim Esen yaşamlarını yitirdi. Ölen 1 kişinin de kimlik belirleme çalışması sürüyor.


10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

DOLAR

Çarşamba 2.1182 Salı 2.0926

EURO

Hazırlayan: Recep ERÇİN

Çarşamba 2.9270 Salı 2.8887

BORSA

Çarşamba 72.861 Salı 73.684

ALTIN

(Cumh.)

Çarşamba 596 TL Salı 594 TL

FAİZ

Çarşamba % 9.99 Salı % 9.96

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

PETROL (Brent)

Çarşamba $ 107.80 Salı $ 106.24

AKP ve lobilere karşı birleştiler

H. Ufuk

SÖYLEMEZ Fax: 0312 467 78 93 ufuksoylemez@aydinlikgazete.com

UFKA BAKIŞ

*Serbest piyasa satış fiyatları

Rusya Büyükelçisine ne sordum?

D İşçi ve çiftçi örgütleri, halkı mağdur eden AKP’nin ‘Kemal Derviş modeli’ şeker yasasına karşı çıktılar. Pankobirlik, Şeker-İş ve TZD, yasanın uluslararası firmaların çıkarına olduğunu savundular LEVENT AK/ANKARA AKP hükümeti, Kemal Derviş’in Türkiye’ye zorla uygulattığı şeker kotasını, yeninden gündeme aldı. Cargill gibi firmaların baskısıyla nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotası bu kez yüzde 15’e sabitleniyor. Sektörün can damarı işçi ve çiftçi örgütleri ise, yıllar sonra bir kez daha ortak hareket etme kararı aldı.

Erdoğan’ın imzasıyla TBMM’de 8 Nisan 2013’te, yani bundan tam bir yıl önce, Şeker Kurumu’nca hazırlanan ve Erdoğan’ın imzasıyla TBMM’ye sevk edilen Şeker Kanunu Tasarısı’nın hızla yasalaştırılması için AKP harekete geçti. NBŞ üreten ve kullanan firmalardan, yerel seçim sonuna kadar sabretmelerini isteyen hükümetin, şimdi tasarıyı raftan indirip komisyon ve genel kuruldan hızla geçirip yasalaştırma kararı aldığı öğrenildi.

İşçi ve çiftçi yıllar sonra yeniden birleşti AKP’nin, işte bu kritik hamleyi atacağı ortaya çıkınca, ekmeğini şekerden kazanan çiftçi ve işçilerin örgütleri de harekete geçti. Pancar üreticisinin çatı kuruluşu Pankobirlik, şeker fabrikalarında çalışan işçilerin örgütlü olduğu Şeker-İş Sendikası ve Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD), yeni süreçte ortak hareket edecek. Üç örgüt bu birlikteliği, dün Ankara’da gerçekleştirdikleri basın

Otomotivde geri vites

Otomotiv Sanayii Derneği verilerine göre, otomotiv sanayi üretimi Mart ayında yüzde 3 gerileyerek 97.310 adet oldu. 2014 Ocak-Mart döneminde de bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 8 oranında geriledi. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin Mart 2014 Araç Pazar sonuçlarına göre de, Türkiye’de otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı 2014 yılı Ocak-Mart döneminde yüzde 24.46 daralmıştı. Pazar ve üretimdeki gerileme sektörün 2014’e sıkıntılı başladığını gösterdi.

toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. TZD Genel Başkanı İbrahim Yetkin’in okuduğu ortak bildiride Şeker Kurumu’nun NBŞ lobisi için hizmet yarışına girdiği belirtilerek “Ne Türk çiftçisi, üreticisi, ne de işçisi hiçbir zaman celladına aşık olmayacaktır” denildi. Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve diğer siyasi kesimlere de ‘şeker sektörü’ne milli menfaatler temelinde yaklaşım sergilemeleri çağrısı yapılan bildiride şu talepler sıralandı: İhracata imkan tanıyacak altyapı oluşturulmalı. Ülkemizde uygulanacak şeker politikası AB şeker rejimine eşdeğer statüde olmalı. Kamu fabrikalarında yeniden yapılandırma ile rekabet gücü arttırılmalı. İhtiyaç dışı kota artırım yapıldığına dair Sayıştay raporları ve Şeker Kurumu’nun yanlış yönlendirmeleri irdelenmeli.

Gök: Alt komisyonda kalacağını düşünüyorum Şeker Kanun Tasarısı’nın akıbeti hakkında bilgiler veren Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, düzenlemenin bir yılı aşkın süredir KİT komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyonda beklediğini belirterek şunları kaydetti: “Teklifin, alt komisyondan üst komisyona getirileceğini şahsen düşünmüyorum. Ancak bu süreçte NBŞ lobisinin bastırdığını biliyoruz. NBŞ bastırdıkça bizim de mücadelemiz sürecek.”

Erdoğan, Derviş’in çizdiği yoldan gidiyor 2001 krizinde ekonominin direksiyonuna oturtulan Kemal Derviş’in cebine konulan ve 15 günde çıkarılmasını istediği 15 yasadan biri şekerde kota uygulaması olmuştu. Kota uygulaması hayata geçirildikten sonra pancar ekim alanları daralmış, onbinlerce pancar ekicisi üretin dışına itilmişti. Derviş’in programını AKP iktidarı aynen uygulamış, hatta bir ileri aşamaya taşıyarak şeker fabrikalarının özelleştirme sürecini başlatmıştı.

Kota, yüzde 15’e sabitleniyor Şeker, şeker ham maddeleri ve şeker alternatifleri tatlandırıcıların, üretimi, kullanımı ile şeker piyasasının sağlıklı ve düzenli işlemesini sağlama ve geliştirme iddiasıyla hazırlanan ve aynı zamanda Şeker Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumunun teşkilat, görev ve yetkileri ile Kurum personeline ilişkin düzenlemeler öngören tasarının en kritik unsuru, kota düzenlemesi. Mevcut kanuna pancar şekeri dışındaki nişasta bazlı şekerlere (NBŞ) tanınan kota yüzde 10 ve

bunu yüzde 50 oranında arttırma veya eksiltme yetkisi Bakanlar Kurulu’nda. Bu kota oranı AB ortalamalarının da üzerinde olduğu için sürekli eleştiri konusuydu ve kotanın indirilmesi öncelikli talepti. Ama AKP iktidarı bunu yapmadı, aksine tasarıyla kotayı en üst noktaya çekip orada da sabitledi. NBŞ üreticilerine yapılan bu kıyağın şeker üretimindeki karşılığı yaklaşık 120 bin ton. Bu 120 bin ton şekerin, pancar üretiminde yaratacağı daralmaysa bir milyon ton. Bir milyon ton şeker pancarının

üretilemeyecek olması, 9 bin 500 ila 10 bin civarındaki pancar çiftçisinin daha üretimden uzaklaşması anlamına geliyor. Tasarı, Şeker Kurumu’nun yapısında da kritik değişiklikler öngörüyor. Sektörün ana unsuru olan üreticiler, şeker politikalarının oluşturulması sürecinin tamamen dışına çıkarılacak. Demokratik ve özerk olması gereken kurul yapısı, tasarı hükümleriyle tamamen yürütmenin inisiyatifi doğrultusunda oluşturulacak, üreticilerin temsil ve söz hakkı da kısıtlanacak.

BDDK, ‘Deli Dumrul’ ücretlerini yasallaştıracak EKONOMİ SERVİSİ

B

ankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), önceki gece internet sitesinde yayımladığı “Finansal Tüketicilerden Faiz Dışında Alınacak Ücret, Komisyon ve Masraflara İlişkin Usul ve Esasları Belirleyen Yönetmelik Taslağı” ile, bankaların vatandaşlardan aldığı ‘deli dumrul’ ücretlerinin yasallaşmasının önünü açtı.

Para alınacak işlemler Yayımlandıktan bir süre sonra kurumun internet sitesinden kaldırılan taslakta yer alan bilgilere göre, bankalar şu ürün ve hizmetler için ücret ya da başka ad altında kesinti yapabilecekler: “Bireysel kredilerde, tahsis ücreti, ekspertiz ücreti, taşınır ve taşınmaz rehin ücreti. Mevduatlarda, TL ve döviz cinsi hesap işletim ücreti. ATM’den para çekme ve başka bankanın ATM’sinden bakiye sorgulama. Para transfer ederken, elektronik fon transferi (EFT), havale, havale, SWIFT, hatalı veya rutin işlem dışında yapılan para transferi. Asıl ve ek kart yıllık üyelik ücreti, kredi kartı yenileme ücreti. Kiralık kasa, kampanyalar, fatura

ödeme, arşiv-araştırma, talebe bağlı bildirim, mevzuat gereği yapılan ödemeler.’’ Birçok kesim tarafından karşı çıkılan ücret ve kesintiler için Tüketici Mahkemeleri’nde yüzlerce dava açılıyor ve birçoğu “iade kararı” ile sonuçlanıyordu. BDDK’nın bu kararıyla, artık banka müşterileri, kesinti ve ücretler nedeniyle tüketici mahkemelerine gidemeyecek.

Tüketici örgütleri karşı çıktı BDDK’nın, banka ücret ve kesintilerini yasal zemine kavuşturan taslağına tüketici örgütleri ise tepkili. DHA’dan Gülseli Kenarlı’ya konuşan Tüketiciler Derneği (TÜDER)

Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu, bireysel kredilerden yapılan kesinti ve ücretleri “Deli Dumrul vergisi” olduğunu söyledi. Taslakta yer alan pek çok ücret kaleminin haksız ve adil oldığını savunan Ağaoğlu, “Bireysel kredilerde kredi tahsis ücreti, dosya masrafı gibi isimler altında deli Dumrul vergilerinin alınmaya devam edilmesi tüketicilerin asla kabul etmeyeceği bir düzenleme olur” dedi. Ağaoğlu, şöyle devam etti: “Çünkü Yargıtay’ın içtihat haline gelmiş karalarında açıkça bankaların tüketicilere kredi kullandırılırken faiz dışında sözleşmede yer verilmek sureti ile yalnızca o kredi için yasal ve zorunlu masrafları alabilmeleri mümkün görülmüştür.”

Kullanılmayan hesaplara dikkat! BDDK’nın yeni düzenlemesiyle bankaların, kullanılmayan mevduat hesaplarını kapatmayan müşterilerinden hesap işletim ücreti alacağı bildirildi. Kullanılmayan hesapları kapatmak için son tarih ise 28 Nisan 2014. Konuya ilişkin DHA’ya bilgi veren TÜDER Genel Başkanı Ağaoğlu, 28 Mayıs’ta yürürlüğe girecek olan

yeni Tüketici Kanununa dikkat çekerek, “Haberiniz olmadan borçlanmak istemiyorsanız, mutlaka duran hesaplarınızdan olsa, çalışmayan banka hesaplarınızı kapatın. Aksi halde size bir ücret yansıtılır, haberiniz olmadığı ve hesapta da para olmadığı için kara listeye bile girebilirsiniz” dedi.

ün (09.04.2014) Ankara’da Atılım Üniversitesinde düzenlenen önemli bir toplantıyı izledim. Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sn. Abdurrahim Özgenoğlu ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sn. Hasan Ünal’ın ev sahipliği yaptıkları “Kırım Referandumu ve sonuçlarına ilişkin Rusya’nın pozisyonu” konulu toplantının konuşmacı konuğu Rusya Federasyonunun Türkiye Büyükelçisi Sn. Adrey Karlov’du. Ukrayna’da, Kırım’da, Karadeniz’de yaşanan gerilim ve mücadelenin en önemli aktörlerinden olan Rusya’nın duruşu ve bakışını ilk defa basına da açık bir toplantıda ülkemizde en yetkili ağızdan dinlemek son derece ilginç oldu. Daha önce Kore’de de görev yapmış olan Büyükelçi, konularına hakim, bilgili ve nazik diplomatik üslubu ile toplantı sonrası (bazıları kendisine ters de gelse) sorulan soruları, nezaket soğukkanlılık ve açıklıkla cevaplamaya çalıştı. Büyükelçi, Kırım yarımadasında 2 milyonu aşkın insanın yaşadığını, nüfusun %12’sini Kırım Tatarlarının, %58’ini Rusların ve kalanını ise Ukraynalıların oluşturduğunu söyledi. Kırım Tatarları’nın yapılan referanduma %1 oranında bile katılmadığı yolundaki Türk ve Batı medyasında çıkan haberlerin asılsız olduğunu, Tatarların %38’nin referanduma iştirak ettiğini, seçim sonuçları olduğunu söylediği bazı resmi belge ve tutanakları da göstererek açıkladı. Bizim yakından izlediğimiz tedirgin olduğumuz ve merak ettiğimiz Kırım Tatarları’na ilişkin ise; ayrımcı politikalar izlemeyeceklerini ve Kırım Tatarcasının Kırım’ın resmi dili olarak kabul edileceğini açıklayan Büyükelçi, Kırım Tatarlarının %30’un sadece emekli maaşları ile geçindiğini belirterek, 4 ay içinde bu maaşların 2 kat arttırılarak Rusya Federasyonu emeklilerinin düzeyine yükseltileceğini beyan etti. 1944 yılında Stalin döneminde sürgün edilen Tatarların trajedisine de saygı duyduğunu o dönemde sadece Tatarların değil, tüm Rus halkının sıkıntı ve baskı gördüğünü söyleyerek bir manada özeleştiri yaptı. Ben, kendisine, Rusya’nın Berlin Duvarının yıkılmasına, Sovyetlerin dağılmasına rağmen, sanki - yeni bir soğuk savaş - varmışçasına, ABD ve bazı müttefikleri tarafından yalnızlaştırılmasına ve hedef alınmasına karşı ne düşündüğünü sordum. Büyükelçi, Berlin Duvarının yıkılması ve Varşova Paktının dağılması ile NATO’nun bugün neye ve kime karşı olduğunu kendilerinin de anlamakta zorluk çektiğini söyledi. “... Berlin Duvarı yıkıldı ama Batı bizimle arasında fiilen ve vizelerden oluşan yeni bir duvar inşa etmeye çalıştı. Bu nedenle Batıyla ticari, turistik, kültürel diyalog ve işbirliği kurmakta sorun yaşadık” dedi. Toplantı sonunda izleyenlere de sempatik gelen Türkçesiyle çevirileri yapan Basın sözcüsü Sn. İgor Mityakov’a, Rusya’nın Türkiye ile ticari turistik, müteahhitlik hizmetleri ve enerji ithalatı gibi konularda çok kapsamlı ve karşılıklı ilişki ve çıkarlarının bulunmasına rağmen, Kırım meselesinde olduğu gibi, Rusya’nın Türkiye’de kendi pozisyonunu duyurmakta, anlatmakta ve anlaşılmakta yetersiz kaldığını söyledim. Türk milletinin bu tür meseleleri, büyük bir propaganda merkezi gibi çalışan “sahibinin sesi” olan taraflı medyadan ve tek yanlı olarak eksik ve yanlış öğrendiğini ve bilgilendiğini vurguladım. Bu konuda Türkiye ve Türk halkıyla daha yakın kültürel, ticari ve akademik ilişkiler geliştirmek istediklerini, bu konuda bazı yeni girişimlerde bulunacakları cevabını verdiler. Gerçekten de, soğuk savaş bittiyse, Varşova Paktı lağvedildiyse, Rusya komşularına ve bölgesine yayılmacı “rejim ya da ideoloji” dayatmıyorsa, niye Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler, ABD’nin tek yanlı ve hasmane politikaları nedeniyle gerilsin ya da soğusun? Her iki ülke de, karşılıklı mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde, ortak çıkarları doğrultusunda, birbirlerinin içişlerine karışmayarak ve bağımsızlıklarına saygı göstermek suretiyle, çok daha sağlıklı ilişkiler geliştirmelidir, geliştirilebilir de...

T.C. B GAD Ç CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/709 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Balıkesir İl, Bigadiç İlçe, 149 Ada No, 16 Parsel No, Karşı Mahalle/Mevkii, Hamidiye Köyü, Parsel konum itibari ile köyün biraz dış kısmında kalmaktadır. Bu durum göz önüne alındığında arsa fiyatı olarak köy merkez fiyatı eder durumda değildir. Adresi : Bigadiç İlçesi Hamidiye Köyü Yüzölçümü : 506,98 m2 Arsa Pay : Tam imar Durumu : Dosyasında mevcuttur K ymeti : 12.674,50 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : Dosyasında mevcuttur 1. Sat Günü : 23/05/2014 günü 11:00 - 11:10 arası 2. Sat Günü : 17/06/2014 günü 11:00 - 11:10 arası Sat Yeri : Bigadiç Hükümet Konağı Çay Bahçesi Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve

satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve iflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Dosyadaki ilgilililere yapılacak olan tebligatın bilağ tebliğ olması halinde İ.İ.K.nun 127 maddesi uyarınca gazetede ve elektronik ortamda yapılan ilanın tebligat yerine geçmesine 7- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/709 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 14/03/2014 (İİKm.126)_ (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 22954 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de


Hazırlayan: Tarık TEKGÖZLİ

Mehmet

AKKAYA mehmetakkaya@aydinlikgazete.com

İl Özel İdareleri neden yok edildi?

T

aşeron işçilerinin AKP’ye oy vermelerini sağlamak için, “kadro verilecek” fısıltıları yayılmıştı. Doğruluğuna, kimin yaydığına, hükümetin devlet kadrolarını tasfiye eden geçmişine ve merkezi devleti dağıtmayı amaçladıklarına bakmadan, taşeron işçisi fısıltılara kandı ve büyük kısmı yine oyunu verdi. Seçim bitti, takke düştü. Kadro alacağını sanan taşeron işçileri, bırakalım kadro almayı, işlerini kaybettiler. Şimdi, her gün bir belediye, taşeron işçilerini sokağa atıyor.

Taşeron sistemi ve Cumhuriyet devletinin yıkılması AKP’nin Parti Programı’nda, sadece devletin bütün kurumlarını satmak yoktu. Merkezi devletin tasfiyesi de vardı ve 12 yıldır yapılan da bu idi. Ne diyorlar programlarında? ‘’Devlet temel fonksiyonları olan iç ve dış güvenlik, adalet, temel eğitim, sağlık ve alt yapı hizmetleri dışında kalan tüm hizmet alanlarından icracı sıfatıyla çekilmeli, Ülkemizde merkezi idarenin üstlenmiş olduğu birçok hizmet alanı, mahallindeki kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlere ve mümkün olanlar da özel sektöre devredilecektir. Zorunlu olan haller dışında kamu kuruluşlarının bölge yönetimleri kaldırılacak.” (AKP Parti Programı) Bu amaç için neler yaptılar? 2004 yılında, 5227 sayılı Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılmaları Kanununu çıkararak merkezi devletin yetkilerini ve olanaklarını İl Özel İdarelerine ve belediyelere devretmeyi amaçladılar. Cumhuriyetin üniter devleti ortadan kaldırılıyor, PKK’nın da amaçladığı eyaletler yaratılıyordu. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yasayı iade edince, planlarını parçalayarak uygulamaya koydular. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatıldı. Görevleri, işçilerle birlikte İl Özel İdarelerine devredildi. Şimdi de İl Özel İdareleri kapatıldı. SSK Hastanelerine el koydular. Kamu hastanelerinde, kamu-özel ortaklığı başlatarak devletin hastanelerini özelleştirmeye açtılar. Belediyelerin yetkilerini genişlettiler ve merkezi idarenin belediye üzerindeki denetimini zayıflattılar. Son olarak da Bütünşehir Yasası ile 30 ilin belediye mücavir alanını ilin tamamını kapsayacak kadar genişlettiler. Merkezi devletin illerdeki uzantıları olan İl Özel İdarelerini kapatarak belediyelere tam sorumluluk ve yetki verildi. Adım adım Cumhuriyetin merkezi devletinin tasfiyesi ve eyaletlerin yaratılması idi yapılanlar. “Kürt Açılımı” denilen, ekonomik ve idari alanda devletin dağıtılması planının siyasal düzlemdeki uzantısı idi...

Taşeron işçilerine ne oldu? Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün görevleri ve hastaneler, devredildikleri İl Özel İdarelerinde ihaleler ile daha da çürütüldüler. Bütün işler taşeronlara verildi. Bütünşehir Yasası ile 30 ilde merkezi devletin uzantıları olan İl Özel İdareleri Bütünşehir yasası ile 30 ilde kapatılınca, buralarda çalışan taşeron işçileri de kendilerini kapıda bulmaya başladılar. Cumhuriyet yıkılıp üniter devlet dağıtılınca, işçilerin payına düşen, kadro almak değil, tam tersine taşeronların kölesi olmak ya da sokakta bulmaktır kendilerini. Kadro bekleyen taşeron işçileri, ayıkken rüya görüyorlar.

BMC ihalesi 30 Nisan’a ertelendi

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Çukurova Grubu’na bağlı İzmir’deki BMC Fabrikası’na Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Mehmet Emin Karamehmet’in borçları nedeniyle 18 Mayıs’ta el koydu. BMC Fabrikası’nın 10 Nisan’da satış ihalesi yapılması bekleniyordu. Ancak yazılı bir açıklama yapan TMSF yeni ihale tarihin 30 Nisan olduğunu açıkladı. Son başvuru tarihini 29 Nisan olarak açıklayan TMSF, BMC için 985 milyon bedel belirledi. 30 Nisan’da yapılan olan ihale, kapalı zarfla verilen mali tekliflerin açılması ile başlayacak. Daha sonra açık artırmaya katılmaya hak kazananların listesi oluşturulduktan sonra, açık artırma aşamasına geçilecek. İhalede kazanan firma açık artırma ile belli olacak.

İşçiden OHAL’e meydan okuma Özelleştirmeye karşı direnişi Ankara’ya taşımaya hazırlanan Yatağan işçilerine Başkent engeli geldi. Ankara Valiliği iki gün boyunca eylem yapılmasını yasakladı ancak işçiler meydan okudu AYDINLIK / ANKARA

Av. Mehmet Cengiz:

H

ükümet Yatağan işçilerinden korktu. Yatağan işçileri gelecek diye Ankara’da Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilirken birçok bölgede gösteri yapılması yasaklandı. Özelleştirme İdaresi önüne de çok sayıda TOMA ve polis yığıldı. Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy Termik Santralları ile kömür ocaklarının özelleştirilmesine karşı büyük bir direniş sergileyen işçiler tüm engellemelere rağmen Ankara’ya ulaştı. İşçilerin Ankara’ya gelmesinin ardından Ankara Valiliği skandal bir karara imza attı. Valilik iki günlük Olağanüstü Hal ilan etti. Valilikten TES-İş ve Türkiye Maden-İş sendikalarına gönderilen yazıda, Ankara’nın önemli merkezlerinden Bayındır Sokak, Mithat Paşa Caddesi, Ziya Gökalp Caddesi, Kurtuluş Kavşağı, Kolej Kavşağı, Özelleştirme İdaresi önü, Kurtuluş Parkı, Kızılay Bölgesi ve TBMM çevresinde, 9-10 Nisan 2014 tarihlerinde her türlü toplantı, gösteri ve yürüyüşün yasaklandığı bildirildi.

İşçinin hakkı tehditlerle engellenmek isteniyor

İşçiler kararlı: “Özelleştirme iptal edilene kadar Ankara’dayız.”

rından kortej oluşturarak araç ve yay trafiğini Kararın gerekçesine de ise engelleyerek, Ziya Göişçilerin yapacağı eylem “kanuna kalp Caddesi Özelleşaykırı” olarak nitelendirilirken, tirme İdaresi Başkanlığı işçilere destek için çok sayıda önüne kadar yürümek dernek, siyasi parti ve sendikanın suretiyle burada kitlesel geleceği ifade edildi. Gerekçede basın açıklaması adı alşu ifadelere yer verildi: tında kanuna aykırı ey“10.04.2014 Perşembe günü, lem sonrasında; Özelilimizde özellikle Bayındır So- leştirme İdaresi Başkankak, Mithatpaşa Caddesi civalığı önünde ‘Direniş Çadırı’ adı altında gerçekleştirilmek istenilen söz konusu kanuna aykırı eyleme il dışından ve ilimizden çok sayıda siyasi parti, sendika, dernek ve platformların yanı sıra, çeşitli aşırı uç ideolojik görüşe mensup grupların, öğrenci Ankara Emniyeti, bir gün önceden TOMA, gruplarının katılabileceği Akrep, bariyer ve Çevik Kuvvet ile Özeldeğerlendirilmektedir. leştirme binasının etrafını çevirdi. Konu ile ilgili olarak İlimizde daha önce farklı tarihlerde çeşitli sivil toplum kuruluşları organizesinde kitlesel basın açıklaması Valiliğin kararını Aydınlık’a değer- tersine çevirmiş olacağız. Geri adım atlendiren Maden-İş Yatağan Şube Baş- mayacağız. Her ne şartta olursa olsun kanı Süleyman Girgin, “Her ne şartta Ankara’da olacağız. Mücadelemiz ihaolursa olsun Ankara’da olacağız” diye- leler iptal edilinceye kadar devam edecek. Bu işyerleri kapanırsa işsiz karek şunları söyledi: “Sözde demokrasiyle yönetilen bir lacağız, güvencesiz kalacağız, fabrikaülkede bu uygulamaların ne anlama lar kapanacak, sendikalaşmaya engel geldiğini kamuoyunun takdirine bıra- getirecekler. Bunları hepsini biliyoruz. kıyorum. AKP TEKEL eylemine döner Bu işyerlerini biz milli servetimiz oladiye korkuyor. TEKEL mücadelesi ikti- rak görüyoruz” diye konuştu. darın kabusu olmuştu. O yüzden yeni 76 milyon insanın hakkına, hukubir kabus yaşamaktan çekiniyorlar.” kuna sahip çıktıklarını belirten Girgin, “Bizler, AKP iktidarının tek bir damla Emek örgütlerine çağrı çabası olmayan bu santrallarımızı ve Yatağan ve Milas’taki mücadelenin maden ocaklarımızı özelleştirme saldıhedefinde özelleştirme olduğunu vur- rısından ne pahasına olursa olsun kogulayan Girgin, “Bu IMF ve Dünya ruyacağız. Bunun içinde bütün emek Bankası’nın talimatıyla yürütülen eko- dostlarını yarın (bugün) saat 11.00’da nomik politikalarla mücadeledir. Bi- Toros Sokak’a çağırıyoruz. Toros Sozim başarı elde etmemizle sadece Ya- kak’ta toplanacağız. Sonra’da Özelleştağan, Milas kurtulmayacak. IMF da- tirme İdaresi önünde basın açıklaması yatması olan ekonomik politikaları da yapacağız” ifadelerini kullandı.

‘Kanunu aykırılık’ iddiası

Girgin: Ne olursa olsun Ankara’dayız

TEKZİP

BANKA ZARARI YOKTUR

Aydınlık Gazetesi’nin 21 Şubat 2014 nüshasında yayımlanan; Halk Bankası 110 milyon lira zarar ettirildi” başlığı altında Türkiye Büyük Meclisi üyesi olan bir Milletvekili’nin iddiaları dayanak gösterilmek suretiyle; Bankamızın müflis bir firmadan alacağının tahsiline ilişkin yaptığı işlemlerle ilgili gerekçeye aykırı ve Bankanın itibarını zedelemeye yönelik açıklamalar yer aldığı görülmüştür. Bankamızın adı geçen firmadan hiçbir zaman 137 milyon TL alacağı olmadığı gibi haberde anılan gayrımenkulün kredi kullanımında teminat gösterilmesi de sözkonusu değildir. Ayrıca 137 milyon TL alacak olduğu iddiasına mesnet gösterilen sözkonusu belgede gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmiş olup, hiç bir hukiki geçerliliği ve değeri bulunmamaktadır. Kaldı ki, haberde belirtilen miktarda alacağın olmadığı, konuyla kısıtlı olanların dahi icra takip talebi üzerinde yapacağı basit bir inceleme ile kolyca tespit edilebilecektir. Bankamızca iflas müdürlüğü’ne gönderilen yazıdan da anlaşıldığı üzere o tarih itibari ile 50,9 milyon TL’dir ve herkes tarafından da bilindiği üzere iflas tarihinden sonra hukuken alacağa temerrüt faizi yürümemektedir. Bu nedenle haberde belirtilen, iflas tarihi ile termik tarihi arasında geçen süre boyunca doğan yaklaşık 25,3 milyon TL’lik gecikme zammının dikkate alınmadığı iddiası da hukuki dayanaktan yoksun ve

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz, Ankara Valiliği’nin kararını değerlendirdi. Karara dayanak gösterilen kanun maddelerinin “suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlikenin mevcut olması hali”nden söz ettiğine dikkat çeken Cengiz, “Özelleştirmeleri iptal eden yargı kararlarını uygulamayan siyasal iktidarın işlediği suçlar göz ardı edilerek, bu kanunsuzluklara demokratik Mehmet Cengiz tepki gösteren işçilerin suç işleyeceklerini varsaymak, ‘suçu önlemek’ değil, iktidarın suçuna ortak olmaktır” dedi.

gerçeği yansıtmayan bir iddiadan ibarettir. Aynı şekilde, haberde teminat olarak verildiği belirtilen gayrimenkulün tapu kaydı incelendiğinde de görüleceği üzere, hiç bir zaman Banka lehine ipotek edilmediği ve kredinin anılan gayrımenkul teminat alınarak kullandırıldığı iddiasının doğru olmadığı ve tamamının müflis firmaya ait olmayıp yüzlerce hissedarı bulunduğu da da görülecektir. Diğer yandan, anılan gayrımenkulün hukuki, imar ve hissedar durumu gibi hususlar incelendiğinde de; yüzlerce ortaklı olması, Ömerli barajı su toplama ve koruma alanınında bulunması, kısmen özel orman vasıflı olması, gayrımenkule ilişkin olarak eski malik tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası bulunması gibi nedenlerle, hiç bir Bankanın teminat olarak kabul edebileceği bir gayrımenkul olmadığı kolaylıkla tespit edilebilecektir. Netice olarak Banka, alacağını hukuki çerçevede diğer 56 adet alacakla ile birlikte iflas masasına kaydettirmiş ve sonrasındaki bütün işlemleri de mevzuata, Bankacılık ilke ve teamüllerine uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Konu daha öncede adli ve idari mercilere yapılan şikayetler çerçevesinde incelenmiş olup, herhangi bir usulsüzlüğe rastlanmamıştır. Bankamızın 18.11.2011 tarihinde alacağını temlik ettikten sonra bu olayla ilgili de kalmamıştır.

‘Mücadele zafere ulaşacak’

adı altında gerçekleştirilen kanuna aykırı eylemlerde çeşitli gruplara mensup şahıslar tarafından görevli güvenlik güçlerine yönelik provokatif saldırıların gerçekleştiği, bu saldırılar sonucu çok sayıda personelin yaralandığı, çevreye büyük zararlar verildiği, bu yolla kamu düzeni ve güvenliğinin bozulmaya çalışıldığı görülmüştür.”

Kararda, işçilerin eylemine verilecek destekten korkulduğunun açıkça ifade edildiğini belirten Cengiz şunları söyledi: “Valilik kararı, işçilerin gösteri haklarının yasadışı tehditlerle engellenmek istediğini göstermektedir. Şimdiden uyarıyoruz: eylemde kargaşalık çıkarsa sorumlusu Ankara Valiliği olur. Ankara halkı Yatağan işçilerini kucaklayacak, bu eylem sağduyu içinde başarıyla gerçekleştirilecek ve özelleştirmeye karşı verilen mücadele zafere ulaştırılacaktır.”


Hazırlayan: Masum GÖK

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ FORMASYON BELİRSİZLİĞİ İÇİN AYAKLANDI

Bin öğrenci Rektörlüğe yürüdü Sakarya Üniversitesi öğrencileri pedagojik formasyon hakkı için Rektörlük binasını adeta işgal etti. Türkiye Gençlik Birliği önderliğindeki eyleme binlerce öğrenci ‘Adalet istiyoruz’ diyerek destek verdi AYDINLIK / SAKARYA

S

akarya Üniversitesi (SAÜ) Fen Edebiyat Fakültesi öğrencileri, yıllardır süren Pedagojik Formasyon Sertifika Programı’yla ilgili belirsizliğinin giderilmesi talebiyle dün eylem yaptı. Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve Atatürkçü Düşünce Topluluğu önderliğinde gerçekleşen eyleme bini aşkın öğrenci katıldı.

Öğrenciler senato binasında Fen Edebiyat Fakültesi önünde toplanan öğrenciler, “Formasyon hakkımız engellenemez”, “Rektör uyuma, öğrencine sahip çık”, “Ayrıcalık değil, adalet istiyoruz” sloganları atarak Rektörlük binasına yürüdü. Öğrenciler, Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas ile görüşmek istedi. Ancak rektörün yurtdışında olduğunu söyleyen Rektör Yardımcısı Musa Eken, 3 temsilciyle görüşeceğini bildirdi. Eken’in talebini reddeden öğrenciler hep beraber içeri girerek senato odasını işgal etti.

Öğrenciler Sakarya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Musa Eken’le toplantı yaptı. Öğrenciler, senato odasında yapılan toplantıda TGB Sakarya İl Yönetim Kurulu üyesi Aslı Bahar Kartal önderliğinde, Rektör Yardımcısı Eken’e taleplerini iletti. Öğrenciler üniversite yönetiminden taleplerin karşılanması konusunda YÖK’e baskı yapma sözü aldı. TGB tarafından konuya ilişkin yapılan basın açık-

lamasında, YÖK’ün aldığı her yeni kararla, mağduriyetlerine yenisinin eklendiği belirtildi. YÖK’ün sertifika programı hakkında standart oluşturamadığı vurgulanan açıklamada, talepler şöyle sıralandı: “Formasyon programı, Fen Edebiyat Fakültesi öğrencilerine hiçbir koşul aranmadan verilme-

lidir. Başta Fen Edebiyat Fakültesi mezunları olmak üzere öğrenim gören ara sınıf ve son sınıf öğrencilerinin şartları düzeltilmelidir. Yeni bir mağduriyete yol açmamak için YÖK’te alınacak kararlarda öğrencilerin talepleri göz önünde bulundurulmalıdır. YÖK’ te alınan kararlar öğrencilere tepeden inme bir şekilde dayatıl-

mamalıdır. Uygulamada olan ALES, Fen Edebiyat Fakültesi öğrencilerinin bilgilerini ölçmemektedir. Bu sınavın yapı geçerliliği olmadığı için derhal kaldırılması gerekmektedir. Son sınıf öğrencileri için çözüm önerimiz: Teori dersleri yaz okulunda; uygulama, yani staj güz döneminde verilmelidir.”

PALALI’NIN AVUKATINDAN SKANDAL SAVUNMA:

İsteseydi öldürürdü ÖZER SÜRMELİ Haziran Ayaklanması’nda yurttaşlara pala ile saldıran Sabri Çelebi ve arkadaşlarının yargılandığı dava 5 ay sonraya ertelenirken, palalı saldırgan Çelebi’nin tutuklanması veya adli kontrol uygulanması talepleri de reddedildi. Haziran Ayaklanması sürerken 6 Temmuz 2013 tarihinde Beyoğlu’nda bankacı E.Y. adlı kadının kalçasına palayla vuran Sabri Çelebi hakkında açılan 3 ayrı davadan ikisi, dün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı 53. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Çelebi hakkında açılan 3 ayrı davanın birleştirilerek görevsizlik kararıyla ağır ceza mahkemesine gönderilmesi istendi. Yargıtay içtihatlarını gerekçe gösteren avukatlar; palalı saldırının “kasten adam öldürmeye teşebbüs kapsamında” olduğunu söyledi. Mahkeme, taleple ilgili savcı mütalaasının sorulmasına karar verdi ve duruşmayı 16 Eylül 2014’e erteledi. Avukatların itirazına rağmen hâkim mahkemenin yoğunluğu gerekçesiyle talebi reddetti. Palalı saldırgan Çelebi ise üç cümlelik bir savunma yaptı. Saldırıda yaraladığı kişileri ilk kez mahkemede gördüğünü iddia eden Çelebi, “Bu kişilerin olayda yaralanıp yaralanmadığını bilmiyorum” dedi.

Öner: Öldürme kastı olsaydı başarırdı Palalı saldırganın avukatı Turan Öner de savunmasında ilginç açıklamalarda bulundu. Avukat Öner, Çelebi için “Öldürme kastı olsaydı başarıya ulaşırdı” ifadelerini kullandı. Çelebi’nin terör örgütlerinin tehdidi altında olduğunu iddia eden Av. Öner, bu konudaki Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet raporlarını dosyaya

görüntüleri de delil İstanbul 53. Asliye Ceza Mahkemesi, Çelebi hakkında kendi baktığı 2 davanın birleştirilmesine; İstanbul 27. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen dava dosyasının da incelenmesine karar verdi. Ulusal Kanal’ın palalı saldırı olayıyla ilgili haber ve görüntüleri de delil olarak dava dosyasına girdi.

TC yerine Osmanlı tuğrası İ Sabri Çelebi sunacaklarını söyledi. Avukat Öner’in mahkemede “Şikâyetçiler Gezi Parkı’na piknik yapmaya gitmedi, teröristler müvekkilim Çelebi’nin dükkânını yaktı” sözleri ise tartışma yarattı. Şikâyetçilerden Seyfettin Efe, Av. Öner’e “Bize terörist mi diyorsun?” diyerek tepki gösterdi. Mahkemede olayı anlatan Ender Ergün de ifadesinde Çelebi’nin saldırırken “Sizi öldüreceğim, ananızı sinkaf edeceğim” dediğini söyledi. Seyfettin Efe de Çelebi’nin yalnız olmadığını, teşhis edemediği bir şahsın da kendisine döner bıçağıyla saldırdığını vurguladı.

TCDD: Marmaray’da sızıntı normal

TCDD yapılan inceleme sonucu Marmaray’ın deniz altındaki tüplerinde herhangi bir sızıntı veya nemlenmeye rastlanmadığını bildirdi. TCDD’den Marmaray’da sızıntı görüldüğü haberlerine ilişkin ikinci bir yazılı açıklama geldi. Bazı gazetelerde yer alan Marmaray haberleriyle ilgili yazılı açıklamada Marmaray’ın, ileri teknolojiyle inşa edilen dünyanın en güvenli projelerinden biri olduğu belirtildi. Gazete haberlerinde “yetkililer”e dayandırılan açıklamaların TCDD ait olmadığı belirtilirken, ha-

berler üzerine; TCDD, Marmaray Bölge Müdürlüğü, Müşavir Avrasya Ortak Girişimi ve Yüklenici TGN Ortak Girişimi uzman yetkililerinden oluşan bir teknik ekip tarafından Marmaray’da inceleme yapıldığı bildirildi. Açıklamaya şöyle devam edildi: “Teknik inceleme sonucunda işletme güvenliğine mani herhangi bir durumun olmadığı bir kez daha tespit edilmiştir. Yaklaşma tünellerindeki (kara tünellerinde) nemlenme/ıslaklık, toleranslar dahilinde olup dünyanın bütün kara tünellerinde görülebilecek bir durumdur.”

stanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi ana giriş kapısındaki restorasyon yaklaşık 10 ay süren çalışmaların ardından dün son buldu. Öğrenciler, üniversiteye ana kapıdan giriş çıkış yapmaya başladı. Ancak, 1933 yılında Sultan Abdülaziz tuğrasının yerine getirilen ‘TC’ ibareli

madalyonun tekrar tuğraya döndüğü görüldü. TC ibaresi ise üniversitenin adının başına getirildi. Üniversite yönetimi tarafından yapılan yazılı açıklamada, kapının üzerindeki kitabe ve tuğraların 1933’te kapatıldığı belitilerek “Restorasyon çalışma-

larına başlandığında, madalyonların altında tuğraların bulunduğu görülmüştür. İstanbul 1 Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 19 Şubat 2014 tarihli kararı ile tuğraların tekrar gün yüzüne çıkarılmasına karar verilmiştir” denildi.

Eğitimde ‘Yandaş müdür’ dönemi TUĞÇE YERDELEN / İZMİR Okullara müdür ve müdür yardımcıları atama yetkisi 6528 sayılı Kanun’la Valiliklere verildi. Yeni yasaya göre, ülkemizde bu yıl 20 ile 30 bin arasında müdür ve müdür yardımcılarının ataması gerçekleşecekken önümüzdeki yıl köklü bir değişikle mevcut olan müdür ve müdür yardımcılarının hepsinin idareciliğine son verilip yeni atamalar yapılacak. Valiliğin idareci atamalarına karar vermesiyle daha önce sınavla alınan müdür ve müdür yardımcıları mülakat sistemine göre yerleştirilip, eğitim siyasetin elinde olacak.

‘Eğitim sisteminin altına dinamit konuluyor’ Eğitim sisteminde yapılan köklü değişiklikleri değerlendiren Turan, Türkiye’nin hiçbir döneminde eğitimde bu kadar belirsizlik olmadığını belirterek şöyle konuştu: “ Vali, Cumhuriyet’in değil, iktidarın Valisidir. Dolayısıyla Valilinin mü-

Soldan sağa: Eğitim-İş İzmir 1 No.lu Şube Sekreteri Osman Taşkın, Eğitim-İş İzmir 1 No.lu Şube Başkanı Bülent Turan. dür ve müdür yardımcıları ataması demek ‘yandaş okul müdürü’, ‘yandaş siyaset’ demektir. AKP kendi eliyle okula siyaseti sokarak, eğitimi siyasal hale getirmeye çalışıyor. Atatürk ilke ve inkılapları bir kenara itilerek, eğitim sisteminin altına dinamit konuluyor.” Yeni yasaya göre, müdür ve müdür yardımcıların artık öğretmenlik kökeninden gelmesinin gerekli olmadığının söyleyen Turan, “Torba Yasa ile birlikte farklı kurum ve kuruluşlarda çalışanlar okullara idarecilik statüsüyle atanabilecek. Öğretmen olmak, kıdem,

meslekte almış olduğu ödüller daha önce idareci olmak için gerekliydi; şimdi ise Vali istediğini atayabilecek” dedi.

Yandaş sendika baskısı Eğitim Bir- Sen sendikasının okullarda baskı yaptığını vurgulayan Turan, “İdarecilerin görevine son verilmesini fırsata çevirmeye çalışan Eğitim BirSen, okullarda üye toplamaya çalışıyor. Hatta müdür ve müdür yardımcıları ile görüşecek yerinizde kalmak istiyorsanız üye olun diyor. Yandaş sendika açıkça idarecileri zorluyor” şeklinde konuştu.

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Şahin

MENGÜ sahinmengu48@gmail.com

ŞAHİN BAKIŞI

GÜNDEM

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

Ulusalcılık CHP’nin temelidir

Y

erel seçim sonuçlarının ortaya çıkmasından sonra “Y-CHP”nin şakşakçıları paniğe kapıldılar. “Aman bu yolda devam edin, sakın ulusalcılara geçit vermeyin” demeye başladılar. Türkiye’yi başka noktalara çekmek isteyenler, ulusalcıları dindara, Kürtlere, özgürlüğe ve de Dünya’ya düşmanmış gibi göstermek çabasındadırlar. Laik olmak mı dindara düşman olmak? Dini simgelerin Başbakan gibi siyasi amaçla kullanılmasına karşı çıkmak mı dindara düşman olmak? Laikliğe zarar vermeyin, toplumu ayrıştırmayın; bu gidiş tehlikeli bir gidiştir, demek mi dindara düşman olmak? Laiklik hiçbir şekilde din düşmanlığı değildir. Atatürkçülerin, ulusalcıların yaptığı, dine derin bir saygı göstererek, dinin değerini, önemini özümseyerek, inancın insanın en temel özgürlük alanı olduğunu kabul ederek; laik devlet düzeninin din bakımından da toplum bakımından da ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışmaktır. Laikliği din düşmanlığı olarak algılayanlara, onlara hak vererek, onlara yaranmaya çalışan devşirmelere karşı çıkmak mı, din düşmanlığıdır.

Kürtlerin sorunlarını ulusalcılar gündeme getirdi Ülkeyi bölmek istercesine, gerçekleri saklayarak istedikleri şekilde algı yaratmak için, ulusalcılara “Kürt düşmanı” dediler. Atatürkçüler hiçbir zaman, bin yıldır beraber yaşadıkları Kürtlere düşman olmadılar, onları düşman görmediler. İnceleyin bakalım, bugüne kadar adına ister demokrasi sorunu, ister Kürt sorunu deyin, kimler bu konuda kafa patlatmış raporlar yazmış? O ulusalcı diye suçladığınız Atatürkçüler yazmış. Birçok Kürt kökenlinin bile anadil yasağının kaldırılmasını ağzına alamadığı bir dönemde, bunu dile getirenler, bugün Kürt düşmanı ilan edilen ulusalcılardır. O yörenin ekonomik ve sosyal problemleri o raporlarla ortaya konuldu. Bunlar mı Kürt düşmanlığı? Ulusalcılar içeriğini bilmedikleri açılım sürecine evet demeyecekleri gibi, teröristle müzakere değil mücadeleyi savunurlar. Bunlara göre, Atatürkçüler/ulusalcılar özgürlüğe düşmanmış. Eğer bu söylem yakın tarihi bilmemekten ileri gelmiyorsa, kötü niyetten, laik cumhuriyet düşmanlığından ileri geliyordur. Bu ülkede, bugün normal kabul edilen birçok konunun, sosyal adalet, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler, Anayasa Mahkemesi, yargı bağımsızlığı, kanun önünde eşitlik, dünyanın kabul ettiği bütün hak ve özgürlüklerin Türk vatandaşlarına da sağlanacağı ve bu hakların açık biçimde tanımlanarak anayasalarda yer alacağı daha 1959’da CHP’nin İlk Hedefler Beyannamesi’nde yer aldığını bilirler. 1982 Anayasası’nda yapılan değişikliklerde, “Kuvvetler Birliğinin” önünü açan 12 Eylül 2010 değişiklikleri hariç, 1982 Anayasası’ndan askeri cuntanın izlerini silmenin önündeki engelleri kaldıran bütün değişikliklerde CHP, yani Atatürkçüler vardır.

Kim dünyaya düşman? En büyük iftira da ulusalcılar/ Atatürkçüler için “Dünyaya düşman” söylemidir. Temel inancı “Yurtta sulh cihanda sulh” olan insanların dünyaya düşman olduğunu söyleyebilmek, Atatürk’e, onun kurduğu laik cumhuriyet ve onu savunanlara duyulan kin ve nefret duygusundan olabilir. 1 Mart 2003’te, Irak’a yapılmak istenen ABD askeri müdahalesi içine Türkiye’nin çekilmesine engel olmak mı dünyaya düşman olmaktır? Orda bir milyondan fazla Müslüman öldürülürken, Müslüman kadınların ırzına geçilirken buna karşı çıkmak mı dünyaya düşman olmaktır? Yoksa bütün bunlar olurken “ABD askerlerine sağlık ve başarı” dilemek midir? Arap ülkelerinin içişlerine karışmayın, Araplar arası ihtilafta tarafsız kalın demek mi, dünyaya düşman olmaktır? Bunları söyleyerek CHP düşmanlığı yapanların gayesi, CHP’yi yönlendirmek arzularıdır. Cumhuriyet kurulduğundan beri, ulusalcılar, devrimciliklerinin gereği ülkemizi, toplumumuzu çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkartmak için değiştirme, dönüştürme, ilerletme mücadelesini yapıyorlar. Atatürkçüler, hem ulusalcıdırlar hem de devrimciliklerinin gereği yenilikçidirler. Ulusalcılık CHP’nin temelidir, ulusalcı olmayanlar CHP’li olamazlar.


Dershane parası için çalıştığı inşaatta can verdi

İstanbul Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen Stadı yerine yapılan rezidans inşaatında çalışan 19 yaşındaki Erdoğan Polat, 15. kattan düşerek hayatını kaybetti. Üniversiteye hazırlanan Polat’ın para biriktirmek için Van’dan İstanbul’a geldiği öğrenildi. Ali Sami Yen Stadı yerine yapılan rezidans inşaatında çalışan Polat, inşaat sepeti halatının kopması nedeniyle 15. kattan düştü. 19 yaşındaki Polat tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Erdoğan Polat’ın, Van’dan İstanbul’a dershane parası kazanmak için çalışmaya geldiği belirtildi. Erdoğan Polat’ın dayısı Kerem Yıldırım Çakar, kazanın ihmal sonucu meydana geldiğini belirterek, “Daha 19 yaşındaydı. Liseyi bitirmişti. Buraya dershane parası biriktirmeye gelmişti. Bu olayda büyük bir ihmal var. Hiçbir güvenlik tedbiri alınmamış. Olay oradaki sepetin halatının kopması ile meydana geliyor. Yani benim yeğenim düşmüyor, halatın kopması sonucu düşüyor” dedi. Eski Ali Sami Yen Stadı’nın bulunduğu alanda Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı tarafından Torun Center projesi yürütülüyor.

Youtube yasağı iki mahkeme kararıyla kalktı

Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesi, Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen YouTube kararının yok hükmünde olduğuna kanaat getirdi. YouTube, Avukat Gönenç Gürkaynak aracılığıyla geçen hafta cuma günü Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi kararına, bugün de Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesi kararına itiraz etti. İki mahkeme de daha önce verilen yasağın devamına ilişkin kararı yok hükmünde sayarak, yeniden karar verdi. Mahkemeler, kararın uygulanmasına son verilmesine hükmetti. Kararın TİB’e iletilmesinin ardından YouTube’un tekrar erişime açılması bekleniyor.

BDP heyeti Öcalan’la görüşme öncesi Kandil’de

BDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken, İmralı’da geçen hafta sonu yapılması beklenen, ancak bu hafta sonuna kalan görüşme öncesinde Kandil’e gitti. BDP heyetinin Kandil’de PKK’nın üst düzey yöneticileriyle seçim sonuçlarını ve müzakerelerde bundan sonraki süreci konuşacağı söyleniyor. Kandil’deki isimlerle yapılacak görüşmeden sonra hafta sonu Öcalan’a bilgi verilecek.

KÜRDSİAD’ın tüzüğü Anayasa’ya aykırı bulundu

Diyarbakır’da, bir grup işadamı tarafından kurulan Kürdistan Sanayici ve İşadamları Derneği’nin tüzüğü, Anayasa ve yasalara aykırı bulundu ve değiştirilmesi için dernek kurullarına süre verildi. Dernek tüzüğünün “Derneğin amacı” başlıklı ikinci maddesinin, Anayasası’nın Başlangıç hükümlerinin 1. ve 5. fıkraları ile 3- 5 ve 14. maddelerine açıkça aykırılık oluşturduğu belirtildi. Dernek Genel Sekreteri Hüseyin Bardakçı, “Kürdistan” ismi ve ana başlıklarda değişiklik yapmayacaklarını söyledi.

İRAN MİLLETVEKİLİ PURMUHTAR:

Zencani Türkiye’deki bağlantılarını söyledi

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Reza Zarrab’ın ortağı olduğu iddia edilen ve yolsuzluk iddiaları üzerine tutuklanan İranlı işadamı Babek Zencani’nin, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu İran dışındaki bağlantılarını anlattığı belirtildi. İranlı Milletvekili Muhammed Ali Purmuhtar, Zencani’nin Türkiye, Malezya ve Tacikistan’daki bağlantılarının kimliklerini söylediğini açıkladı. Purmuhtar, şöyle konuştu: “Zencani işbirliğinde bulundu ve Türkiye, Malezya ve Tacikistan’daki bağlantılarını açıkladı. Söylediği bağlantılarla irtibata geçip yurtdışındaki malvarlığı konusunda yeni bilgilere ulaştık.” İran Meclisi’ndeki “90’ıncı Madde” adlı komisyonun başkanı olan Purmuhtar, Zencani’nin yurtdışındaki malvarlığını nakde çevirerek İran’a aktarmaya çalıştıklarını kaydetti. İranlı bazı yetkililer, Zencani’nin ülke içindeki malvarlığının devlete olan borcunu kapatmaya yetmediğini, bu sebepten ünlü milyarderin yurtdışındaki malvarlığının izini bulmaya çalıştıklarını kaydediyor. Daha önce Zencani’nin dosyasıyla ilgili parlamentoda kurulan araştırma komisyonun üyesi Milletvekili Emir Abbas Sultani de ünlü işadamının tek başına çalışmadığını itiraf ettiğini ileri sürmüştü. “Yolsuzluk ve evrakta sahtecilik” yaparak devleti dolandırmak suçlamalarıyla 30 Aralık’ta tutuklanan Zencani’nin, İran devletine 2 milyar avronun üzerinde borcu bulunuyor.

Laiklik günü ve milli eğitimin yobazları Şimdi CHP’den, Sol’dan emekli ama gözleri hâlâ çöplükte olan siyasetçilerin ve düşünsel posası çıkmış köşemenlerin CHP’ye ve Sol’a akıl veren muhtıralarını okudukça tepem atıyor. Peki sizler ne yaptınız arkadaşlar; Cumhuriyetin Devrim Yasalarının ırzına geçilirken ne yaptınız; Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun boynu vurulurken siz ne yaptınız? Bir sözüm de Sağ Kemalist (Cumhuriyetçi) olduğunu iddia eden MHP’ye ve MHP’lilere: 4+4+4 yasasına oy verirken; İmam-Hatip istilasının saldırılarına sakalık yaparken vicdanınız acımadı mı? “Tekbir”, Sağ Cumhuriyetçi MHP’nin Onuncu Işığı mı oldu? Eğri oturup doğru konuşalım: Cumhuriyet Devrimlerini 1945’ten sonra CHP içindeki sağ hizip (fraksiyon) törpüledi, sabote etti. Bunun iki örneği Atatürk’ün kuruluştan itibaren peşinde olduğu ama parti içi muhalefet nedeniyle yaşarken uygulamayı başaramadığı Toprak Reformu, ancak 1945’te kuşa dönmüş biçimde çıkartıldı ama uygulanamadı; çünkü Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuad Köprülü, doğulu ve batılı toprak ağalarını, mütegallibe ve şeyhleri temsilen, önce dörtlü takriri verdiler, sonra Demokrat Parti’yi kurdular. Toprak Reformu, Köy Enstitülerini güçlendirmek, yerleştirmek; köylü ve tarım devrimini gerçekleştirmek için çıkartılacaktı. Toprak Reformunu yaptırmayanlar, Köy Enstitülerini kapattıranlar, R.T.

Erdoğan ile Abdullah Gül’ün atalarıdır. Toprak ağalarının, mütegallibe ve şeyhlerin dediği oldu: Toprak rejimi statükosu korundu, Köy Enstitülerinin yerine İmam-Hatip okulları ikame edildi. Bu, maçın ilk devresidir. İkinci devre, 1974 yılında oynandı. Bu devreyi Bülent Ecevit’in “Tarihsel (Tarihi) Yanılgı” deyişi özetler. Tarihsel Yanılgı ne idi? Ecevit’e göre Laik/Dinci Çelişkisi idi. Ecevit bu çelişkinin rasyonel olmadığını kanıtlamak için Necmettin Erbakan’ın Milli Selamet Partisi ile CHP’nin 37. koalisyon hükümetini (26.1.1974-17.11.1974) kurdu. Amacı, koalisyon protokolünde “Milli, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesine yürekten inanan; hukukun üstünlüğüne, demokratik hak ve hürriyetlere saygılı olan iki partinin ortak amaçlarının, kanunları herkese eşit olarak uygulayan, Atatürk ilkelerine bağlı bir devlet idaresiyle anlayış, kardeşlik ve sosyal adalete dayanan bir toplum düzeninin kurulması” olarak belirtilmişti. Protokolün amacı gerçekleşmediği gibi, başta Tevhid-i Tedrisat Kanunu olmak üzere Devrim Yasalarından ödünler verildi. CHP-MSP koalisyonunda sadece irtica kazandı: 1973-74 öğretim yılında CHP-MSP koalisyonu, İmamHatip okullarının orta kısımlarını yeniden açtı ve İmam-Hatip liselerine bütün üniversitelere giriş olanağı verdi.

1974 yılında 33 tane İmamHatip okulu açıldı. İmam-Hatiplerin orta kısımlarının yeniden açılması, İmam-Hatip liselerine üniversiteye giriş olanağı verilmesi, Anayasa’ya ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na aykırıydı. Bu aykırılıklara karşı çıkıp Anayasa Mahkemesi’ne götürmesi gereken CHP, bu ihaneti yapan hükümetin ortağı idi. Yıllar sonra Bülent Ecevit, bana, siyasi hayatındaki en büyük iki pişmanlığın MSP ile koalisyon yapmak ve İsmail Cem’i TRT Genel Müdürü olarak atamak olduğunu söylemiştir. 1928-1936 arasındaki sayısız girişimini bir yana bırakalım. 1936 yılında toprak yasasının kısa bir zaman içinde çıkarılmasını ve topraksız köylü bırakılmamasını isteyen Atatürk, şöyle demektedir: “Toprak kanununun bir neticeye varmasını Meclisin yüksek himmetlerinden beklerim. Her Türk çiftçi ailesinin, geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması, behemahal lazımdır.” Toprak reformu için, 5 Şubat 1937’de Anayasa’da değişiklik yapılmış ve Atatürk, 1937 yılının Meclis açış konuşmasında, çiftçiyi topraklandırma yasasının ana ilkelerinin, “1) Ülkede topraksız çiftçi bırakmamak, 2) Bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir şekilde bölünme’sine izin vermemek ve 3) ‘Büyük çiftçi ailesinin ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliğini, arazinin

Özdemir TERSİ-DÜZÜ

Hazırlayan: Emine DÖLEK

İNCE

oince@aydinlikgazete.com

bulunduğu bölgelerin nüfus yoğunluğuna göre ve toprağın verimliliğine göre sınırlandırmak’ olacağını açıklamıştır.” (Süleyman İnan). Toprak reformu Atatürk’ün güçlü ve ısrarcı iradesine karşın gerçekleşmemiş ve onun tamamlayıcısı Köy Enstitüleri kapatılmıştır. Bunları yaptırmayan, dolayısıyla çağdaşlaşmayı, ilerlemeyi kaynağında engelleyen ve bunun karşıtı olarak, toprak statükosunu, şeyhliği, ağalığı ve mütegallibeyi koruyup güçlendiren, AKP’nin mazlum (!) ve hor görülen (!), din taciri ve işletmecisi ataları olmuştur. Toprak reformu, doğuda, halkı birer derebeyi olan şeyhlerin, aşiret reislerinin, mirlerin sultasından kurtarıp özgürleştirmeyi amaçlıyordu. Orta Anadolu’da ve batıda hedef Adnan Menderes, Emin Sazak gibi toprak ağalarıydı. Bu engellendi! İddiaya göre, ABD’li uzmanların tavsiyesi ile Köy Enstitüleri kapatıldı, onların yerine İmam-Hatipler ihya edildi. Öncesini ve “İmam-Hatipler bizim arka bahçemizdir” diyen Erbakan’ın dönemini de bir yana bırakalım. Sadece 12 yıllık AKP iktidarına bakalım: AKP tarikatı en büyük meydan

muharebelerini Türban ve İmam-Hatip alanlarında vermiştir. AKP’nin, kızlı-erkekli İmam-Hatip mezun ve mensupları sayesinde iktidara gelmiş olduğunu ileri sürenler kesinlikle yanılmazlar. Mevcut hükümet ve TBMM’de, devlet hizmetlerinin üst ve en üst kademelerinde kaç adet İmamHatipli var, bunu öğrenmek isterdim. AKP bugün de yarın da İmam-Hatip halatının ucunu elinde tutmak isteyecektir. İşte bu nedenle, ülkenin anayasa ve yasa gereği laik olması gereken okullarını İmam-Hatipleştiriyor. Bazı velilerin Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) geldiği iddia edilen şikâyetler bahane edilerek liselerden sonra ilkokullarda da “Bay ve Bayanlar için” mescitler açılıyor. Bu girişim, anayasa ve yasalara aykırıdır. Cumhuriyetçi olması gereken CHP, MHP, İP, TKP, ÖDP, LDP, BDP, HDP ve öteki laik partiler, AKP tarikatının laiklik karşıtı, mürteci eğitimöğretim siyasetine ortaklaşa karşı çıkabilecekler mi? İşte zurnanın zırt dediği yer burası! Bu partiler, bu mürteci siyasete karşı ortak mücadeleye girmedikçe ve mücadeleyi kazanmadıkça Türkiye “adam” olamaz!

ZARRAB: 4 MİLYAR DOLAR HEDEFİ İÇİN BAŞBAKAN’A SÖZ VERDİM

Cari açık o altınlarla düşürüldü Bakanlarla ilgili fezlekeye göre, rüşvet karşılığı altın ve hayali gıda ticaretine göz yumularak seçimlere kadar cari açık dengede tutuldu

1

7 Aralık yolsuzluk operasyonunda örgüt lideri olmakla suçlanan Reza Zarrab ile dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan arasındaki rüşvet ilişkisinin boyutu, AKP’li üç eski bakan hakkında hazırlanan fezlekeyle ortaya çıktı. Buna göre, Çağlayan’la tanıştıktan sonra Zarrab’a ait iki firma Türkiye’nin altın ihracatında ilk iki sıraya oturdu. Fezlekeye göre, Zarrab’a ait firmaların Halkbank’taki hesabına gelen paralar altına dönüştürülerek İran’a gönderildi. “İran odaklı yeni sistem” diye adlandırılan sistem şöyle işledi: Çin’de paravan firmalar adına hesap açıldı, İran’daki bankalardan ihracat ödemesiymiş gibi bu hesaplara havale yapıldı. Bu işlemler için sahte evrak düzenlendi. Ardından, Çin’deki paralar ihracat ödemesi gibi gösterilerek, Türkiye’de kurulan paravan veya gerçek firmaların hesabına aktarıldı. Paralar, İran’a göndermek üzere altına dönüştürüldü. Bunun için gerçek firmaların Halkbank’taki hesapları kullanıldı. Toplanan külçe altın ve nakit para kuryeler aracılığıyla havalimanından İran’a veya İran’a göndermek üzere Dubai’ye yollandı.

Çağlayan’la tanıştı altında ilk iki sıraya oturdu

Zarrab’a rakiplerini engelleme sözü verildi ve verilen söz tutuldu. Halkbank, hayali ihracat yapan diğer firmalara bazı kısıtlamalar getirerek, evraklarla ilgili zorluk çıkarmaya başladı.

‘Seçime kadar ihtiyaç var’

TÜİK’in İran’la altın ihracatı rakamları Zafer Çağlayan’la tanıştıktan sonra Zarrab’a ait iki firma Türkiye’nin altın ihracatında ilk iki sıraya oturdu. 2012’de İran’a yapılan ihracatın yüzde 36’sı bu iki firma üzerinden yapıldı. Zarrab’ın Bakan Çağlayan’a verdiği 19.3.2012’deki ilk rüşvetten sonra Türkiye’nin ihracat kaleminde “altın” etkisi arttı. Ocak 2012’de hiç altın ihracatı yokken Mart’ta bu rakam 450 milyon dolara, Nisan’da 1 milyar 200 bin dolara fırladı. İran’a ambargo uygulamasından faydalanılarak yapılan altın ve hayali gıda ihracatıyla cari açık düşürülmeye çalışıldı. Fezlekede yer alan telefon görüşmelerinden işlemin, seçimlere kadar cari açığı dengede tutmak için yapıldığı anlaşılıyor.

Zafer Çağlayan’la tanıştıktan sonra Zarrab’a ait iki firma Türkiye’nin altın ihracatında ilk iki sıraya oturdu. 2012’de İran’a ihracatın yüzde 36’sı bu firmalar üzerinden yapıldı.

Fezlekeye göre, Reza Zarrab ile Abdullah Hapani arasında 28.5.2013’te geçen telefon görüşmesinde Zarrab, “Oradan hep yap da bi ihracat biraz artsın. Bu seçime kadar ihracata ihtiyaç var” diyor. Zarrab ile Süleyman Aslan arasında 19.9.2013’te yapılan görüşmede de Zarrab, “4 milyar dolar hedefine koşmak için Başbakana söz verdim” diyor.

‘Başbakanın talimatı’ 3.10.2013’te Zafer Çağlayan ile Süleyman Aslan arasında geçen görüşme de şöyle: Çağlayan: Nasıl o şey, ihracat iyi gidiyor mu? Aslan: İhracat fena değil, belli bir rakam yaptık, bugün de bir araya geldik nasıl daha artırabilirizi konuştuk Sayın Bakanım... bazı yöntemler var biliyorsunuz daha önce konuştuğumuz bir konu vardı, o konuda da kısıtları getirdik... bayağı üzerimize baskı geliyor sayın bakanım. Çağlayan: Gelirler ama onun tabii Başbakanın talimatı o yönde... Valla Süleyman en az 3-4 milyar dolar ihracat ihtiyacı var Türkiye’nin şu anda. Rakamlar iyi gitmiyor. Dün akşam 2 saat toplantı yaptık Sayın Başbakanla İstanbul’da... Ben kendisine anlattım, onların baskılarını işte bu transit hadisesini falan. Hiçbir şekilde orada gevşeme olmasın dedi... Çünkü neticede bizim dış ticaret rakamımız negatife döndü mü Türkiye’nin faizi... en iyi bilen sensin...

5 bin ton kapasiteli gemiyle 150 bin ton mal böyle taşındı Fezlekede, Halkbank’ın İran’a altın ihracatı sebebiyle uluslararası finans topluluklarından (özellikle swift denetimleri sebebiyle Amerika’dan) baskı görmesi nedeniyle altından vazgeçilerek ambargo kapsamında olmayan gıda ve ilaç ihracatına başlandığı belirtiliyor. Fezlekede, “Süleyman Aslan’ın ambargo kapsamında olmayan ‘gıda’ ihracatına dair transit ticaretle para aktarma işlemlerine başlamalarını telkin ettiği, altın işinde olduğu gibi transit gıda ticareti belgeleriyle para döndürme işinde de rakiplerinin engellenip sadece Zarrab’a bu imtiyazın sağlanacağı, bahse konu transit ticarete konu evrakların gerçekliğine önem verilmediği, nereden belge ayarlanabiliyorsa o ülkeden ihracat yapılmış gösterilerek ve

ödemesinin sanki Zarrab’ın kurduğu sistemle yapılıyormuş gibi gösterilerek paranın aktarılacağı anlaşılmıştır” ifadelerine yer verildi. Aslan’ın telkiniyle hayali gıda ticaretine giren Zarrab, 5 bin ton kapasitelik gemilerle 150 bin ton mal taşıdığını ibraz eden belgeleri ve Dubai’de buğday üretimi olmadığı halde Dubai’den buğday alındığını Halkbank’a sununca “gerçeğe uygun değil” uyarısı yapıldı. Zarrab, bankanın sahte belgeleri kurcalamasından rahatsızlık duyduğunu Süleyman Aslan’a iletince 2.7.2013’te yaptıkları telefon görüşmesinde Aslan Zarrab’a “Arkadaşlar biraz gereğinden fazla hassas davranıyorlar.... Bunların hepsini hallederiz merak etmeyin, söz verdiysek yapacağız” diyor.

Eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’a ‘Abi’ koruması AYDINLIK / ANKARA 17 Aralık yolsuzluk operasyonunda evinde ayakkabı kutuları içinde 4,5 milyon dolar bulunan eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, Ziraat

Bankası’nda Yönetim Kurulu üyesi oldu. Aslan’ın Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine atanması “Abi koruması” olarak değerlendirildi. Halkbank ve Ziraat Bankası kaynaklarının Aydınlık’a ver-

dikleri bilgiye göre, Aslan’ı Ziraat Bankası Yönetim Kurulu üyeliğine, Halkbank’ın Aslan’dan önceki Genel Müdürü ve mevcut Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın önerdi. Aydın’ın, Sabah-ATV Gru-

bu’nun Çalık Holding’e satışı sürecinde Çalık’a açılan kredide onayı var. Aydın, Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’ne geçince yerine “güvenilir eleman” olarak Süleyman Aslan’ı buldu. Başbakan Erdoğan’ı Aslan ko-

nusunda ikna eden de Hüseyin Aydın’dı. Kaynaklar, “Evinde ayakkabı kutusunda 4,5 milyon dolar bulunan biri niye bu kadar korunuyor? Belli ki ikisinin de bildiği çok sır var” yorumunu yaptı.


Hazırlayan: Osman Erbil

Vatandaşlar 30 Mart seçiminde ortaya çıkan hırsızlıklar sonucu YSK binası önünde toplandı.

YSK’dan Ankara itirazına ret yerel seçimlere ilişkin yapılan itirazları değerlendirmek için Yüksek Seçim Kurulu (YSK), dün toplandı. İtiraCHP’nin Ankara’daki yerel seçimin ipzın oy birliğiyle taline yönelik yaptığı itirazı reddetti. reddedildiği öğrenildi. CHP Oy birliği ile reddedildi Ankara BüyükYSK, CHP Ankara Büyükşehir Beşehir Beledilediye Başkan Adayı Mansur Yavaş’ın ye Başkan seçimlerin iptaline yönelik yaptığı Adayı Manitirazı karara bağladı. YSK’nın, sur Yavaş, CHP’nin Ankara’da seçimin iptal usulsüz oy edilmesine yönelik talebini oybirsayımı ve liği ile reddettiği öğrenildi. YSK Mansur Yavaş mükerrer AYDINLIK/ANKARA

oy kullanıldığı gerekçesiyle YSK’ya başvurmuştu. Mansur Yavaş, YSK’nın seçimlerin yenilenmesi başvurusuna olumsuz yanıt vermesi halinde, hukuksal mücadelesini sürdüreceğini açıklamıştı, Anayasa Mahkemesi, oradan da beklediği yanıtı alamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğini belirtmişti. Bu arada YSK, MHP’nin Kastamonu seçim sonuçlarına yaptığı itirazı kabul ederek, iddiaların İl Seçim Kurulunca incelenmesine karar verdi.

W

Yasağı kaldıran Anayasa Mahkemesi’ne Adalet Bakanlığı’dan ‘Sen süper temyiz mahkemesi değilsin’ itirazı geldi. Oysa özgürlüğün ihlal edildiği bazı hallerde yüksek mahkemeye başvuru hakkı bulunuyor AYDINLIK/ ANKARA

Burhan Kuzu: Twitter tekrar kapatılabilir

Anayasa Mahkemesi ğında; Bireysel başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Olağan yargı yolu tüketilmeden bireysel başvuru yapılamaz. Anayasa Mahkemesinin 02 Nisan 2014 tarihli Twitter kararına konu olayda talep sahipleri, olağan yargı yollarına müracaat etmeden doğrudan bireysel başvuruda bulunmuşlardır. AYM verdiği bu kararla, bireysel başvurularda kendisini ilk derece mahkemesi konumuna getirmektedir.” Açıklamada, Twitter firması da eleştirilerek, firmanın bugüne kadar Türkiye hukukuna uymadığı be-

lirtildi. AYM’ye yönelik şu sert ifadeler yer aldı: “Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapamaz. AYM, bireysel başvurular yönünden kendisine doğrudan başvurulabilecek ilk derece mahkemesi olmadığı gibi, ilk derece mahkemeleri ile diğer yüksek mahkemelerin kararlarını her türlü hukuka aykırılık sorunu açısından ince-

leyebilecek bir süper temyiz mahkemesi de değildir.” Oysa AYM’nin Twitter hükmüyle ilgili verdiği kararda, bir özgürlüğün kullanılmasını engellemek amacıyla bir süreliğine de olsa kısıtlanmasının “ihlal” olduğu kaydedildi. Hukukçulara göre de “ihlal”in ağır olduğu ve “ivedilikle” giderilmesinin zorunlu olduğu hallerde AYM’ye bireysel başvuruya gitmek mümkün. Öte yandan “iç hukuk yolları tüketilmeden” belli durumlarda AİHM’ye başvurulabiliyor.

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, “İçtihat kararından sonra Twitter tekrar kapatılabilir” dedi. Burhan Kuzu, konuyla ilgili şunları söyledi: “İçtihat kararıyla Twitter tekrar kapatılabilir. Anayasa Mahkemesi’nin ferdi başvuru için ferdi karar alması lazım. Hükümetin veya TİB’in yetkili kararın bu karar uymadığını da gerekçe gösteriyor ki böyle bir şey asla mümkün değil. Böyle bir yetkisi yok Anayasa Mahkemesi’nin. Bu çok yanlış bir karar. Anayasa Mahkemesi’nin yapısında değişiklik söz konusu değil. herhalde mahkeme kendi içtihadını kendi değiştirir diye düşünüyoruz.”

Burhan Kuzu

ODTÜ yolu bitti, bilirkişi incelemeye geldi! AYDINLIK/ ANKARA

O

DTÜ yolu olarak bilinen 1071 Malazgirt Bulvarı’nda bilirkişi incelemesi yapıldı. Bilirkişi incelemesinin yolun yapımının tamamlanması sonrası gündeme gelmesi tepkilere neden oldu. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) yolu olarak bilinen 1071 Malazgirt Bulvarı, bir gece yarısı operasyonu sonucu başlamış ve inşaat süresinde de yol ODTÜ’lüler ve Ankaralıların tepkisine neden olmuştu. Yol tamamlandıktan yaklaşık 1,5 ay sonra da bilirkişi incelemesi yapıldı. Bilirkişi keşfine davacı ve davalı tüm taraflar katıldı. Mahkemenin talebiyle yapılan bilirkişi keşfine Büyükşehir Belediyesi avukatları, meslek odalarının avukatları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri ve oda yöneticileri katıldı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu ve Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Sekreteri Deniz Kimyon da keşif heyetine eşlik etti.

‘Planlama sürecinde halkın katılımı yok’ ODTÜ yolu üzerinde inceleme yapan bilirkişiler, yola ait tüm plan notlarını, meclis kararlarını, plan paftasını ve yola dair ulaşım raporlarını taraflardan talep etti. Candan keşif heyetine, “Yol bitti, yürütmeyi durdurma kararının hızlıca verilmesi gerekirdi. Planlama sürecinde halkın katılımı olmadı, ODTÜ’lü öğrenciler ve Yüzüncü Yıl Mahallesi sakinleri de yola karşı çıktı. ifadelerini kullandı.

AKP’li vekil: ‘Gavat’ dedi, kaybettirdi

AKP Milletvekili Ali Küçükaydın, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un seçimleri kaybetmelerinde etkili olduğunu söyledi. Haber sitesi adanapress.com’a konuşan Küçükaydın, yenilgiyi şöyle açıkladı: “2011 seçimlerinde AKP oyları MHP’nin 200 bin farkla önündeydi. Genel merkez yetkililerini yanıltanlar hesap versinler.” AKP’li vekil, Adana’yı kaybetmelerinde vatandaşa “gavat” diye hitap eden Vali Hüseyin Avni Coş’un da etkili olduğunu da kaydetti.

GÜLLER

İsrail’in Çin’den beklentisi

Twitter’ı niye özgür bıraktın? A

Mehmet Ali maliguller@aydinlikgazete.com

TWİTTER KARARINI HAZMEDEMEYEN ADALET BAKANLIĞI’NDAN İLGİNÇ ELEŞTİRİ:

dalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Twitter ile ilgili verdiği kararı eleştirdi. Anayasa Mahkemesi’ne özgürlüğün kaldırılmasına karşı ivedi hallerde bireysel başvuru hakkını yok sayan Bakanlık “AYM kendisini ilk derece mahkemesi konumuna getirdi” şeklinde ilginç bir eleştiride bulundu. Oysa AİHM’nin ve AYM’nin içtihatları Bakanlığın tespitini çürütüyor. Adalet Bakanlığı tarafından AYM’nin Twitter yasağını kaldıran kararına ilişkin yapıtığı yazılı açıklamada yüksek mahkemeye karşı sert bir eleştiride bulunuldu. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olmasının şart olduğu vurgulandığı açıklamada “Bireysel başvurunun ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabileceği kaydedildi” ve devamında şöyle denildi: “Belirtilen Anayasa ve yasa hükümleri ışı-

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

UFUK ÖTESİ

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

ashington, Asya-Pasifik merkezli bir güvenlik doktrini kabul ettiğinden beri Pasifik bölgesinde Pekin’le daha çok karşı karşıya gelmeye başladı. ABD birincisi Tayvan’a destek vererek, ikincisi Japonya ve Güney Kore’den silah göstererek, üçüncüsü Hindistan-Güney KoreJaponya yayına yaslanarak, dördüncüsü Avustralya-Filipinler-Tayland hattını kaldıraç yaparak ve beşincisi ASEAN’a dayanarak Çin’i bölgede çevrelemeye çalıştı. Ancak bunda şimdiye kadar başarılı olamadı. Üstelik tartışmalı adalara el koyması için kışkırttığı müttefikleri Japonya ve Güney Kore’yi Çin’in tahmin edilemez sertlikte tepkisi nedeniyle koruyamadı. Washington, müttefiklerinin adalara el koyabilmesiyle bölgede hamle yapmak isterken, tersine Çin, “Güney Çin Denizi” dediği bölgede iyice egemen hale geldi.

Pekin’de Hagel’e sert uyarı İşte tam bu süreçte ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel Uzakdoğu’yu ziyaret etti. Önce ASEAN Savunma Bakanları toplantısına katıldı ardından da Japonya’ya gitti. Hagel ASEAN Savunma Bakanları toplantısında Güney Çin Denizi’ndeki kıta sahanlığı ve egemenlik konularında endişeli olduğunu açıkladı. Japonya’da Nikkei gazetesine röportaj veren Hagel, burada daha da ileri gitti ve Pekin’in Doğu Çin Denizi’nde kurduğu hava savunma ve tanımlama sahasını “proaktif” bulduklarını söyledi. Hagel’in bu iki açıklamasına, daha sonra gittiği Pekin’de sert yanıtlar verildi! Hagel Pekin’de önce Çin Savunma Bakanı Çang Vançuan ve sonra da Çin Merkezi Askeri Komisyonu Başkanı Fan Çanglong ile bir araya geldi. Şinhuahaber ajansının haberine göre Hagel, özellikle Çin Merkezi Askeri Komisyonu Başkanı Fan Çanglong’la görüşmesinde soğuk bir rüzgârla karşılaştı. Fan, Hagel’e ASEAN ve Japonya’daki açıklamalarını anımsatarak, “kendisi dâhil tüm Çin halkının bu tür açıklamalardan memnun olmadığını” belirtti. Fan, Hagel’e “seyahatlerinizi dikkatle izliyoruz” dedi!

Hagel: Yeni modele ihtiyaç var ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, bu sert mesajların ardından Çin Halk Ordusu Ulusal Güvenlik Üniversitesi’nde bir konuşma yaptı. Hagel kapsamlı sunumunda, askerden askere ilişkinin üç yolu izleyen yeni bir modele ihtiyaç duyduğunu savundu. Hagel’e göre o üç yol şunlardı: 1) Diyalogun sürdürülebilmesini korumak. 2) İlgi alanlarının ortak olduğu noktalarda pratik işbirliği için zorlamak. 3) Açıklık ve iletişim yoluyla rekabeti ve farklılıkları yönetmek için çalışmak. (cfr.org, 8 Nisan 2014) Hagel ayrıca kendisini dinleyenlere General Chang’le yaptığı görüşmenin ayrıntılarından bahsetti. Hagel ABD ve Çin’in hem “Pasifik gücü” hem de “büyük güç” olduğunu, bu nedenle General Chang’e uzun dönemli bir perspektife ihtiyaç olduğunu söylediğini anlattı.

Çin’in Ortadoğu’ya büyük hizmeti

Başkent Dayanışması’ndan ‘Sandık’ festivali AYDINLIK/ ANKARA Başkent Dayanışması üyeleri, Yüksek Seçim Kurulu’nun da olduğu Mithatpaşa Caddesi’nin trafiğe kapatılmasını fırsat bilerek cadde üzerinde etkin-

likler düzenledi. 30 Mart yerel seçimlerinin ardından Ankara’da çıkan tartışmalar vatandaşların tepkisine neden olmuştu. Ankara’nın farklı noktalarında, oyların yeniden sayılması için yurttaşlar tarafından

eylemler düzenlenmişti. Bu eylemlerden biri de YSK’nın da olduğu Mithatpaşa Caddesi’nde yapılmıştı. Burada yapılan eylemde polis vatandaşlara müdahale etmiş, daha sonra da polis tarafından Mithatpaşa

Caddesi trafiğe kapatılmıştı. Başkent Dayanışması bileşenleri de yolun trafiğe kapatılması nedeniyle cadde üzerinde bazı etkinlikler düzenledi. Şarkılar söyleyip, dans eden yurttaşlar ip de atladı.

Hagel’in ziyareti, ABD-Çin ilişkilerinde terazinin kefesinin gün geçtikçe Pekin lehine ağırlık kazandığını sergilemiş oldu. Ama daha ilginci aynı tarihte İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in de Çin’de olmasıydı ve İsrail gazeteleri sıklıkla Pekin’in Ortadoğu’da gün geçtikçe güçlendiğine dikkat çekiyorlardı. Geçen yıl İsrail-Filistin görüşmeleri başlarken aynı anda hem İsrail Başbakanı Benyamin Netenyahu’yu hem de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı Pekin’e davet eden ve ikiliyle ayrı ayrı görüşen Çin’in şimdi de Peres’i Pekin’de ağırlaması oldukça önemli. Zira İsrail-Filistin görüşmelerinde yine tıkanma var. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry geçen hafta İsrail ve Filistin’i “Washington’un zamanının da bir sınırı var” diyerek uyarmıştı. Bu ziyaretin ne anlama geldiğini aslında Peres’in Çin basınına verdiği şu mesaj en açık şekilde özetliyordu: “Çin, Ortadoğu’ya Dolar ya da Ruble olmadan, bölgenin kendi eliyle kendini koruyabileceğini göstererek büyük bir hizmet yapabilir.” (The Diplomat, Shannon Tiezzi, 9 Nisan 2014)

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı mazbatasını aldı YSK, MHP’nin Kastamonu

A

dana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü mazbatasını aldı. MHP’den girdiği seçimleri kazanan Sözlü, MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz, ailesi ve partililerle beraber dün Adana Adliyesi’ne giderek Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Kaya’nın odasında yaklaşık 10 günlük gecikmeyle mazbatasını alabildi. Adliye çıkışında ga-

zetecilerin sorularını yanıtlayan Sözlü, 30 Mart’taki yerel seçimlerde AKP’lilerin şaibe karıştırıldığı iddialarını hatırlatarak “Hırsızlıktan tescilli olanların milli iradeyi çalma girişimleri yarım kalmıştır” dedi. 2009’daki seçimleri de yine MHP’nin kazandığını söyleyen Sözlü, “2014 yılında seçimlerde kopartılan fırtınayı normal şartlarda anlamak mümkün değil. İk-

tidar partisinin genel başkan yardımcıları, bakanları, Anayasa Komisyonu üyeleri, Başbakan Yardımcısı, çıktıkları her toplantıda Adana’da şaibe olduğunu ifade etmişlerdir. İl Başkanı, mikrofonu eline her aldığında ellerindeki tutanaklara göre, seçimi kendilerinin kazandığını iddia etmiştir. Ama bunların hiçbirini ispatlayamamıştır” diye konuştu.

itirazını kabul etti

Hüseyin Sözlü

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), MHP’nin Kastamonu’da seçimlere ilişkin yaptığı itirazı haklı buldu. Kastamonu’da resmi olmayan sonuçlara göre 320 oy farkla belediye başkanlığını kaybeden MHP, oyların yeniden sayılması için İl Seçim Kurulu’na itiraz başvurusunda bulunmuştu. İl Seçim Kurulu’nun itirazı reddedilmesi üzerine MHP, YSK’ya başvurdu. YSK, MHP’nin itirazını haklı buldu. YSK’nın, Kastamonu İl Seçim Kurulu’ndan MHP’nin itirazının yeniden değerlendirilmesini istedi. Kastamonu İl Seçim Kurulu da YSK’nın kararı doğrultusunda MHP’nin itirazını yeniden inceleyecek.


ROTA

Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Doğu PERİNÇEK dperincek@ip.org.tr

Sevgili Filiz Kardeş, Fikret Ağabeyciğim,

Merhaba Ankara!

S

izin yeni serginiz, Cumhuriyet halkının Ankara Kalesi’ne merhaba olacak! GELİYORUZ ANKARA’nın size yakışan nazikçesi! “Merhaba”, daha kibar, daha zarif, daha ince... Bu serginiz, tarihi bir sergi. Halk Ankara’ya kaç fersah mesafede? Kaç adım kaldı Ankara’ya? Şehitler, Kuvayı Milliye şehitleri mezarlarından kalktı ve Ankara’ya yürüyor; şakası yok! Ankara Kalesi’ne Cumhuriyet Devriminin bayrağını çekmek için daha kaç fedai, canını meydan yerine koyacak? Sorular bunlar! Sergi, bu soruları sergiliyor, gözlerimle görüyorum. Ve Filiz, dokumalarıyla örgü örgü örüyor bu yolu, nakışlıyor. Fikret Ağabey, bütün keçilerini toplamış, önüne katmış ve elinde Hz. Musa’dan miras kalan asası Ankara’ya yürüyor. Ankara’nın surlarına dayanmış ve oradan bütün gelmiş geçmiş firavunlara, “İşte kapıdayım ve saltanatınızı yıkmaya geldim” diyor. Bu geliş, başka bir geliş! Öyle Yahya Kemal’in yataklı vagondan Ankara Garı’na inmesi gibi değil! Fikret Otyam, yalnız ceylanlarını değil, gençlerini ve cümle halkını toplamış, öyle geliyor Ankara’ya. Halkın hükümetini kurmak için, arkasına Haziran rüzgârını almış, yüreğinde Mustafa Kemal ateşiyle Ankara önlerinde. Bu fakir, yeni serginin resmini böyle yapıyor. Bu resim, hayali değil, hakiki. İspatı gündemde. Halkın bu ayağa kalkışı, Filiz ve Fikret Otyam’ların bütün erdemlerinin ayağa kalkışıdır. Kökleri derindir ve geleceği enginlerdedir. Bu erdemleri, genç kuşaklara, o güzel ellerinizle, azimle ve sabırla sizler getirdiniz. Büyük bir tarihin insan bilincindeki, insan gönlündeki birikimini sizler, Dede Korkut’lardan, Gazi Kemal’lerden el alıp bugüne taşıdınız. Keçilerin ve ceylanların ve ceylan gözlülerin, nakışların ve ilmiklerin, hepsinin özeti budur. Yunus’un “Dört kitabın manası budur, işte var ise” dediği o büyük zenginlik, işte onu getirdiniz. Fikret Ağabey, Binlerce yıldır bize, severek, söverek, döverek, “Dört kitabın” asıl var olan manasını, esrarını ve hikmetini anlatıyorsun. Eğilmeden, bükülmeden, yorulmadan. Ellerinizden minnetle ve aşkla öpüyoruz. Filiz, bize hep sevmeyi ve güzel olmayı öğretti. Onun da gözlerinden sevdayla ve saygıyla öperiz. Sevgide buluşuyoruz.

Kılıçdaroğlu’nu yumruklayan AKP ÜYESİ ÇIKTI CHP lideri Kılıçdaroğlu’na Meclis’te yumrukla saldıran Orhan Övet’in AKP’li olduğu ortaya çıktı. Bilgiyi doğrulayan Hüseyin Çelik, olay sonrası Övet’i ihraç ettiklerini belirtti ZİHNİ ERDEM / ANKARA

C

HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruklu saldırıyı gerçekleştiren Orhan Övet’in AKP üyesi olduğu ortaya çıktı. CHP yönetimi saldırıyı “Planlanmış, stratejik bir saldırı” olarak değerlendirdi.

2012’de Elmadağ’da üye olmuş TBMM’de önceki gün CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyı gerçekleştiren Övet ile ilgili yeni ve önemli bilgiler ortaya çıktı. Orhan Övet’in AKP üyesi olduğu belirlenirken, neden

Doğu Perinçek

Mısır Dışişleri Bakanı: İdam cezaları nihai karar değil Mısır’da Müslüman Kardeşler yanlısı 529 kişiye verilen idam kararına tepki gösterenlere Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi cevap verdi. Fransız Le Figaro gazetesine konuşan Mısır Fehmi, “Avrupa ve ABD 529 Müslüman Kardeşler destekçisinin idam cezasına çarptırılması karşısında dehşete düştü” sözlerine bunun nihai karar olmadığı söyleyerek yanıt verdi. Fehmi, şöyle devam etti: “140 kişi için yapılan yargılamanın bir aşaması. Gıyabında yargılanan diğerleri ise ceza uygulanmadan önce yeniden yargılanmak zorunda. Nihai karar bu olsa bile hem şeklen hem de içerik bakımından temyiz hakkı var. Son olarak, yeni seçilecek cumhurbaşkanı da af yetkisini kullanabilir.”

lıçdaroğlu’na bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi bildiriyoruz” dedi.

Orhan Övet

CHP ve MHP ‘Müslüman Kardeşler’in derdine düştü AYDINLIK/ANKARA

C

HP ve MHP Mısır’da yeni yönetim tarafından “Müslüman Kardeşler” üyeleri ile ilgili verilen idam cezalarını protesto etmek için çalışma başlattı. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, dün Meclis Genel Kurulu oturumunda söz alarak, Mısır’da kan dökülmesine neden oldukları için idam cezasına çarptırılan Müslüman Kardeşler üyelerinin durumunu gündeme getirdi. Hamzaçebi TBMM’deki tüm siyasi parti gruplarına çağrı yaparak, Mısır’daki idam cezalarına karşı, TBMM’nin ortak bir bildiri yayınlamasını önerdi.

Hamzaçebi’nin önerisine MHP destek verdi. Hamzaçebi yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İdam cezalarının yanlışlığı konusunda TBMM’nin hassasiyetini Mısır parlamentosuna iletelim çağrısında bulundum. Müşterek bir bildiri yayınlanmasını önerdim. AKP’den hiçbir yanıt gelmedi. MHP, aramızda yaptığımız konuşmalarda, bu öneriye destek vereceğini bildirdi. Hatta MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural yaptığı konuşmada da konuya olumlu yaklaştıklarını söyledi.” CHP’nin “Müslüman Kardeşler” örgütü üyelerine gösterdiği hassasiyet tepkilere neden oldu. Bazı CHP

C

HP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), dün Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında saldırının değerlendirdiği bir toplantı yaptı. Toplantıyla ilgili bir basın açıklaması yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, polisin aldığı Orhan Övet’in ifadesini eleştirirken, “Şaşkınlık içindeyiz, bırakın terörle mücadeleyi, bir bekçi bile böyle ifade almaz, en temel sorular bile sorulmamış” diye konuştu. Tekin açıklamasında şunları kaydetti:

Bizim ve kamuoyunun beklentisine cevap verebilecek soruların sorulmaması hepimizi şaşırtmıştır. Mesela, sıradan normal bir polisin sorması gereken “Bir gün önce Facebook sayfasına Deniz Gezmiş’in resmini niye koydun” sorusu yoktur. “Bu olaylardan bir gün önce ya da aynı

gün kimlerle görüştün, kimlerle buluştun, buluştuğun insanlarla nerede oturdun” sorusu yoktur. Kendisinin ifadesiyle 4 gün önce esrar aldığını ifade ediyor. Esrarı kimden, nasıl temin ettiğini maalesef polis soramamıştır.

bile bir garip durumdur.

‘CHP-BDP çatışması kaçınılmazdı’

Telefonsuz yaşam yok. Bu şahsın parlamentoya gelirken, telefonunu yanına almamasının bir anlamı yok mu? Hayatında ‘Tanıdığı ilk kez gelmiş olduğu TBMM’de milletvekili var mı?’ nerede duracağını çok iyi biliyor. En stratejik, en kritik yerde. Ana muhalefet liderine BDP’nin Grup toplantısının kasaldırmış bir sanıkla ilpısında bekliyor, onların dağılıgili “Tanıdığın, görşıyla bizim gelişimiz arasında üştüğün milletvekili eylemini gerçekleştiriyor. Bizler, var mı yok mu” cümBDP milletvekilleri o anda oralesinin olmaması da da olmasa, bir BDP-CHP çaönemli eksiklik. Dün tışmasının kaçınılmaz olkamuoyuna yansıduğunu göz ardı yan annesietmemeliyiz. nin “Çocu (Tutanağı ğumu kulg ö stererek) landılar” Bunları ortalacümlesima bekçilik nin sogörevi yapmış, rulmaGürsel profesyonel ması Tekin

Meclis MİT Yasası mesaisine başladı AYDINLIK / ANKARA

M

eclis Genel Kurulu’nda AKP’nin Meclis gündemine ilişkin grup önerisi kabul edildi. Bu kararla birlikte Genel Kurul’da MİT Yasası’nda

değişiklik öngören teklifin görüşülmesine başlandı. Karar gereğince MİT Yasası’nda değişiklik öngören teklif temel kanun olarak görüşülecek. MİT teklifinin ardından da gündeme Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Deği-

Dinleme tekeli MİT’in Teklif yasalaşırsa Türkiye’de dinleme tekeli MİT’in eline geçmiş olacak. 2012 yılında MİT’e devredilen GES tamamen MİT’in kontrolüne girecek. MİT ayrıca yeni bir dinleme üssü kurabilecek. Yasa teklifinde MİT yönetimi ve çalışanlarının koruma kalkanları güçlendirilirken, yetkileri de artırılıyor. Yasa teklifinin kabul edilmesi halinde MİT hü-

Kemal Kılıçdaroğlu

milletvekilleri, “Bu iş nereden çıktı. Bunca sorunumuz varken, Müslüman Kardeşler örgütü üyeleriyle mi uğraşacağız. Suriye’de yaşanan katliamların sorumlularından biri de Müslüman Kardeşler örgütüdür. Onların işlediği cinayetlerle uğraşacağımıza AKP’nin Mısır’daki dostları Müslüman Kardeşler örgütü üyeleriyle uğraşıyoruz” dediler. Bazı CHP milletvekilleri de “F tipi örgütten sonra şimdi bir de Müslüman Kardeşler örgütü çıktı. F tipi örgüt yüzünden seçimlerde aldığımız sonuç yetmedi galiba” diye parti yönetimine sitemde bulundular. Bu tür hassas konularda grup görüşünün alınmasını istediler.

‘Protestocunun giremediği Meclis’e saldırgan nasıl girdi?’

Gürsel Tekin: Bekçi bile böyle ifade almaz

‘Beklediğimiz sorular sorulmamış’ Doğu Perinçek’in raporu: 10 Nisan 2014 tarihine kadar Fırat nehri, Yeşil Irmak, Kızılırmak, Sarı nehir, İndus, Nil nehri, Missuri, Volga, Dinyeper ırmakları kıyılarında ve Amazon ormanlarında Fikret Otyam’ın tek bir keçisi kaybolmamıştır.

saldırıdan bir gün önce sitesinde Deniz Gezmiş’in fotoğraflarını paylaştığı açıklık kazanmadı. Övet’in AKP üyesi olduğunun ortaya çıkması sonrası ilk açıklama AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’ten geldi. Çelik, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Kılıçdaroğlu’na saldıran Orhan Övet’in 2012’de Elmağ’da partimize kaydolduğu tespit edilmiş ve olay sonrası derhal ihraç edilmiştir. 9 milyon küsur üyemiz vardır. Onlarca sabıkası olan birinin Partimize üye kabul edilmesini, ciddi bir özensizlik olarak değerlendiriyoruz. Bu vesileyle Kı-

kümetin hizmetinde, demokrasi kuralları dışında, olağanüstü yetkilerle donatılmış bir “özel örgüt” haline getiriliyor. Hükümetlerin MİT üzerinden muhaliflerinin her türlü sırlarına, özel yaşamlarına ulaşmasının önü açılıyor. Şirketlerin gizli bilgileri açık hale gelirken, bu bilgilerin rakip şirketlerce öğrenilmesi tehlikesini de doğuruyor.

“Dış güvenlik, terörle mücadele ve millî güvenliğe ilişkin konularda Gül’le anlaşıldı bakanlar kurulunca verilen Edinilen bilgilere her türlü görevi yerine gegöre, Cumhurbaşkanı tirmek “ ifadesinden, “her Abdullah Gül’ün yasaya türlü” kelimesi çıkartılacak. itirazları giderildi. Gül’ün MİT’in soruşturma itirazları teklif Genel Kuve kovuşturma tutanaklar Hakan Fidan rul’da görüşülürken veile her türlü bilgi ve belgeye rilecek önergelerle düzeltilecek. ulaşacağı davalara sınır getirilecek. Bu konudaki düzeltme önerilerinin Askeri davalar kapsam dışında tuBaşbakan Yardımcısı Beşir Atalay tulacak. tarafından Cumhurbaşkanı Ab “Kanun kapsamına giren dullah Gül’e götürdüğü ve Gül’ün suçlar ile MİT mensuplarının görev teklife itirazının kalmadığı bildi- suçlarına ilişkin yargılamaları yaprildi. maya Ankara Ağır Ceza Mahkemeleri yetkilidir” ifadesi tekliften Genel Kurul’da düzeltme çıkarılacak. “MİT Müsteşarı hakTeklifte Genel Kurul’da ya- kındaki yargılama Yargıtay ilgili pılması planlanan değişikliklerden dairesince yapılır” hükmü ise yebazıları şunlar: rinde kalacak.

şiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı alınacak.

polis olmasına gerek yok... Ne diyor şahıs. Altındağ Belediyesi’nin önünde indim. MOBESE sistemlerinde görürsünüz, doğru mudur... Bu MOBESE’ler incelendi mi? İncelenirse bu şahısların söyledikleri doğru mu değil mi? Bu saate kadar bunlar yapılabildi mi? Yapıldıysa, ana muhalefetin genel başkanına ya da parti yetkililerine bilgi verme imkânı yok muydu? Polisin aklına “herhangi bir siyasi partiye üyeliğiniz var mı, yok mu” sorusu gelmez mi? Şaşkınlıkla izliyoruz.

‘Gökçek’in ifadesi alınmalı’ (Gökçek’in kampanya sürecinde saldırı ihtimali bulunduğu sözleri) Savcıların, vatandaşların her sözünü değerlendirmesi gerekir; belediye başkanı seçim öncesi bir şeyler paylaşıyorsa ya bilgiye ya belgeye dayanarak söylüyor. Savcıların ifadesini alarak bu konuyu sorması gerektiğine inanıyorum.

‘Çözüm sürecinde önemli görev görüyor’ Görüşmeler sırasında muhalefet temsilcileri tasarıyı eleştirdi. BDP adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve CHP adına Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ da MİT yasasını eleştirdiler. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, “Çözüm sürecinde kararlıyız. MİT de burda çok önemli görev görüyor. Kararlıyız.” dedi. Atalay, GES Komutanlığı’nın MİT’e devredildiğini hatırlattı. Yeni yasayla birlikte MİT’in yurt dışında herkesin menfaatine çalışmaları olacağını iddia eden Atalay, şu an MİT’in yaptığı çalışmaların büyük çoğunluğunun yasalardan ziyade gizli yönetmeliklerle yürütüldüğünü belirtti. Yasayla birlikte MİT’in, çalışmalarına yasal kılıf uydurulacağını belirten Atalay, “Hiçbir kurum hukuk dışı talimatları uygulamaz. Bakanlar Kurulu da hukuk dışı bir talimat vermez.” diye konuştu. Teklifin görüşülmesine bugün saat 14.00’de devam edilecek.

Umut Oran CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, önceki gün TBMM kulisinde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yapılan yumruklu saldırının takibi açısından TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya ayrı ayrı üç soru önergesi verdi. Oran, saldırı ile TBMM Başkanı Çiçek’e şu soruları yöneltti: Zamları protesto gösterisine katılan bir vatandaş dahi TBMM’ye girmek istediğinde polislerin kullandığı POLNET üzerinden alarm vererek, bu kişinin içeri girişine güçlük çıkartılırken, suç ve sabıka dosyası kabarık Orhan Övet içeri nasıl girebilmiştir, burada bir ihmal var mıdır, ihmal varsa sorumlusu kimdir, hakkında hangi işlemleri yaptınız? Grubu bulunan siyasi parti liderleri için TBMM’de aynı güvenlik prosedürü uygulanmıyor mu? Saldırganın TBMM Kampüsüne girişinde yanında kendisine beyaz montlu birisinin eşlik ettiği doğru mudur, Orhan Övet’in TBMM’ye giriş görüntüleri incelendi mi, görüntülerde şüpheli herhangi bir durum var mıdır?

Hamzaçebi:Saldırganın başına bir şey gelmesin!

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran Orhan Övet hakkında denetimli serbest bırakılma kararı üzerine İçişleri Bakanını uyardı. Övet’in başına bir şey gelme endişesi taşıdıklarını belirten Hamzaçebi şunları söyledi: “Savcılığın soruşturmasına güvenmek istiyoruz, olayın ayrıntılarıyla aydınlatılmasını istiyoruz. TBMM’ye daha önce hiç gelmemiş bir kişinin CHP Genel Başkanı’nın geçeceği yolları bilerek, orada konuşlanması dikkat çekicidir. Bu durum bize bu olayın bireysel olmadığını göstermektedir. Bu kişinin can güvenliği hükümetin güvencesi altında olmak zorundadır. Ben İçişleri Bakanını uyarıyorum, bu kişinin başına herhangi bir şey gelirse failler açığa çıkmayacak demektir.”


Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ

F Örgütü’ne operasyon 4 ile daha sıçradı GAMZE ÇINLAR

Y

asadışı telefon dinleme iddialarıyla ilgili Adana ve Ankara’da başlatılan Emniyet içindeki “F tipine” yönelik operasyonlar İstanbul başta olmak üzere 4 ayrı ile sıçradı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul, Erzincan, Çorlu ve Kırklareli’nde gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda 11 polis gözaltına alındı. Aydınlık’ın ulaştığı bilgilere göre, gözaltına alınan polislerden çoğu İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli. Polislerden bazılarının da eski Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olduğu dönemde ona bağlı olarak çalıştıkları öğrenildi. “Sahte isimle yasadışı

dinleme yapmak ve eyleme iştirak etmek” suçlamasıyla Adana ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında önceki gün Terörle Mücadele Şube Müdürlü-

ğü’nün de desteğiyle 13 polis gözaltına alınmıştı. Diğer illerle birlikte, Emniyet içindeki F tipi yapılanmaya yönelik operasyonlarda gözaltına alınan polis sayısı 24’e ulaştı.

İşte il il Ankara gözaltına Adana ..............94 alınan İstanbul ....8 polis ÇEorzrluurum ....1 sayısı: Kırklare..........1 li ..1

Ali Fuat Yılmazer: Tutukla dedi tutukladık Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer Ergenekon, Balyoz ve Oda TV operasyonlarını bizzat yöneten isimdi. Eski Emniyet Müdürü 18 Mart 2013 akşamı Bugün TV ekranlarından söz konusu davalarla ilgili “Başbakan tutuklayın dedi, tutukladık” itirafında bulundu. Yılmazer “İlker Başbuğ’un tu-

tuklanmasındaki rolünü de “Genelkurmay Başkanı için yapacağız(tutuklama) ama başsavcı vekili telaşa düştü ve yanıma gelmiştir. Benim söylediğim ‘Gereği neyse onu yapın’ oldu. Yılmazer, Dönemin Emniyet Genel Müdürü Necati Altuntaş’ın 2008’de hazırlattığı “Fethullahçılar listesi”nde 10. sıradaydı.

ADANA ESKİ EMNİYET MÜDÜR YARDIMCISI İSMAİL BİLGİN’İN TEM’DEKİ İFADESİ:

Onların hâkim ve savcı olduklarını bilmiyordum AYDINLIK’ın ulaştığı Emniyet’teki ifadesinde Bilgin ‘Dinlemelerin önleyici dinleme mahiyetinde olacağı için bir izne tabi olmayacağını düşünmekteyim’ dedi

A

dana’da önceki gün yapılan operasyonda gözaltındaki 8 polisten 2’si serbest bırakılırken, 6 polis tutuklanma talebiyle sevkedildiği mahkemece tutuklandı. Tutuklanan polislerden eski Emniyet Müdür Yardımcısı İsmail Bilgin, Adana Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki ifadesinde “hakim ve savcı ile ilgili bir dinleme yapılmışsa bile bu dinlemelerin önleyici dinleme mahiyetinde olacağı düşünüldüğünde bir izne tabi olmayacağını” düşünüyorum dedi. Aydınlık, İsmail Bilgin’in Adana TEM şube müdürlüğündeki ifadesine ulaştı. Sorular ve Bilgin’in yanıtları şöyle: Soru- Adana’da aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 13.054 kişinin dinlendiğine dair Star Gazetesi’nde yer alan haberde iddia edildiği gibi kamu görevlilerini yasadışı dinlediniz mi ya da dinleme talimatı verdiniz mi? Yanıt- Ben hiçbir şekilde yasa dışı dinleme talimatı vermedim. Bizim yaptığımız bütün çalışmalar 5397 sayılı kanun çerçevesinde yapılmıştır. Bu çerçeve içerisinde hakim kararı alınmaktadır. Hakim kararı alınmadan hiçbir dinleme yapılmamıştır. Soru- Söz konusu haberde, yasa dışı olarak dinlendiği iddia edilen şahısların farklı isimlerle dinlendiği anlaşılmaktadır.Başka isimler kullanarak herhangi bir şahsın telefonunun dinlenmesi talimatı verdiniz mi? Yanıt- Hayır hiçbir şekilde yasa dışı dinleme ile ilgili bir emir vermedim. Yaptığımız çalışmalar beyan ettiğim gibi 5397 sayılı kanuna göre yapılmıştır. Kesinlikle başka isimler kullanarak herhangi bir şahsın dinlenmesi talimatı vermedim.

‘Hakim kararı olmadan TİB aktarım yapamaz’ Soru- Başka isimler kullanarak herhangi şahısın telefonunun dinlenilmesi talimatını verdiyseniz, şu ana kadar kaç kişiyi dinlediniz? Yanıt- Biz hukuksuz bir dinlemede bulunmadık. Yapılan tüm işlemler 5397 sayılı kanun çerçevesinde yapılmıştır ve neticesinde hakim ka-

130 polisin görev yeri değiştirildi Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü’nde 5’i rütbeli 130 polisin görev yerleri değiştirildi. Şanlıurfa’da 2 ay önce göreve başlayan Emniyet Müdürü Sıtkı Akgül’ün talebi ve Valilik onayıyla çeşitli şubelerden 130 polisin görev yerleri değiştirildi. Görevlendirmenin ardından polisler görev yerlerinde çalışmaya başladı. Sıtkı Akgül’ün atandığı Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü’nde kısa süre önce de 200’ü polisin görev yeri değiştirilmişti.

‘Suikast’ antrenmanlarında hedef kim?..

E

srarkeş sabıkalının biri elini kolunu sallayarak TBMM’ye giriyor... Bahçede, koridorda, orada-burada dolaşıyor ve de sonra gizemli bir yerde saklanmışçasına, “3 saat” boyunca ortadan kayboluyor!.. Sonra da onlarca vekil ve korumanın önünde, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıracak kadar pervasız olabiliyor... Ne şaşırtıcı değil mi; CHP yöneticileri saldırganı TBMM’ye girişinden itibaren gösteren kamera kayıtlarını izlemişler, ancak Orhan Övet adlı tetikçinin “3 saat boyunca” izini gösterecek bir kayda rastlayamamışlar!!! Hayalet olmuş adam yani!.. Her yerinden kuşku dökülen bir karanlık senaryo mu bu, yoksa sıradan bir kabadayılık özentisi mi?.. Ne yazık ki ürkütücü iddialar da var: “Birileri tetikçiyi aldı, Meclis’e ilk kez gelmesine rağmen CHP Grup Salonu’nu kolaylıkla

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Mehmet FARAÇ farac65@gmail.com twitter.com/FARACYAZIYOR

MED CEZİR

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

bulabilecek kadar eğitti, sonra da saati gelince hedefin üzerine yönlendirdi...” Bu, büyük ve derin bir kuşkudur; hızla aydınlatılmalıdır!!! Kılıçdaroğlu’nun korunamamasını, hem de kendi Grup salonunda, partililerinin arasında bile savunmasız kalmasını bir yana bırakalım... Bu, Meclis yönetiminin olduğu gibi, aynı zamanda CHP’nin de sorunudur... Ancak asıl konu bu da değil; Kılıçdaroğlu’nun politikaları eleştirilebilir ama karanlık bir kişinin saldırısına uğratılacak kadar düşmanlık beslenemez ki... “Uğratılacak” derken bunu ısrarla yazıyorum... Çünkü durup dururken, tehdit-şantaj, mekâna zorla girme ve yaralama gibi onlarca sabıkası olan pervasız bir suç makinesinin, Meclis çatısı altında terör estirebilmesini sıradan saymak bana pek mantıklı gelmiyor...

Geliyorum diyen kaos!.. Evet; alıştık artık... Kılıçdaroğlu saldırısını da belki esrarkeş bir meczubun işi diye unutturacaklar... Ama unutmayınız ki, vardır bunun da arkasında bir çapanoğlu!!! Çünkü “geliyorum” diyordu tehlike adeta... Hem de antrenman yapa yapa!.. Ne çabuk da unuttuk yerel seçim öncesinde ısrarla dillendirilen saldırı-suikast iddialarını?.. Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, “Seçime giderken büyük olaylar olabilir” demedi mi?.. Melih Gökçek’in şu sözleri çok daha vahim iddialar içeriyordu: “Allah korusun, muhalefet partilerinin lider konumundaki şahıslarına suikast yapılmasından korkuyoruz. Kılıçdaroğlu’na, Bahçeli’ye, Mansur Yavaş’a...” Peki ya Mansur Yavaş’ın seçim öncesi yaptığı ürkütücü uyarılar nasıl yorumlanmalı?.. Bakınız, ne demişti CHP’nin Ankara adayı: “Devletin güvenlik

birimlerinden ulaşan bilgilere göre, bana ve ekibime yönelik ciddi bir saldırı planlandığı... Bu amaçla 100’den fazla silahlı provokatörün Ankara’ya getirildiği...” Emrullah İşler, Gökçek ve Yavaş’ın tehlikeyi haber veren açıklamalarını Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyla ister ilişkilendirin, ister ilişkilendirmeyin... Ancak şöyle bir gerçek var: “Kurultay” çağrılarının içten içe seslendirildiği bir dönemde, seçimlerde yenilgi yaşamış bir parti liderine, hem de Meclis’te kolaylıkla bir saldırı yapılabiliyorsa, geriye çok ciddi kuşkular da kalır... Birileri cumhurbaşkanlığı ve 2015 seçimleri öncesi suikastkaos-kargaşa ya da en kötüsü de mağduriyet yaratmak uğruna “antrenman” mı yapıyor acaba?.. Yoksa Kılıçdaroğlu’na yönelik bu saldırı AKP üyesi, işsizgüçsüz, uyuşturucu kullanan birinin sıradan şöhret olma çabası mıdır?..

Erdoğan’ın ‘millet’i!.. İsmail İsmail İsmail İsmail Bilgin Bilgin Bilgin

rarı alınmıştır. Hakim kararı alınmadan TİB hiçbir şekilde yazılı veya sözlü bilgi aktarımı yapamaz. Soru- Yapılan yasa dışı dinlemeleri neden yaptırdınız, yasa dışı olarak dinlenildiği iddia edilen şahıslarla ilgili dinleme yapılması için herhangi bir kişi, oluşumdan bu konuda talimat aldınız mı? Yanıt- Hukuksuz olarak herhangi bir dinleme yapılmadı. Yapılan her işlemin ardında hakim kararı bulunmaktadır. Talimat olarak da yalnızca kanunların verdiği talimatlar bizim için geçerlidir ve bağlayıcıdır. Bize başka bir talimatın verilmesi söz konusu değildir.

‘Veriler imha edildi’ Soru- İddia edilen şahıslarla ilgili yaptırmış olduğunuz dinlemelerden elde edilen bilgileri hangi bir amaç için kullandınız? Yanıt- Dinlemelerden elde edilen veriler süre dolduktan sonra 10 gün içerisinde imha edilmiştir.

Soru- Telefon dinlemesi yapılan şahısların hakim ve savcı olduğunu biliyor muydunuz? Hakim ya da savcıların HSYK’ya tabi olduklarını bunlarla ilgili yapılacak olan tahkikat ile ilgili yetkili merciden izin alınması gerektiğini biliyor muydunuz? Yanıt- Ben kanunsuz olan hiçbir evraka imza atmadım. O numaraların hakim veya savcıya ait olup olmadığını bilmiyorum. Benim numara ve isimleri tek tek kontrol etmem mümkün değildir. Ben yasa dışı kastı ile hareket etmiş değilim. Yasanın bana vermiş olduğu görevi yine yasal mahkeme kararlarına dayanarak yerine getirmeye çalıştım. Ben hakim ve savcı ile ilgili bir olay ya da dinleme hatırlamıyorum. Yanı sıra hakim ve savcı ile ilgili bir dinleme yapılmışsa bile bu dinlemelerin önleyici dinleme mahiyetinde olacağı düşünüldüğünde bir izne tabi olmayacağını mahkeme kararının bu konuda yeterli olacağını düşünmekteyim.

2 asker gözaltında Adana’da MİT’e ait olduğu iddia edilen TIR’ların durdurulmasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı verilen Jandarma İstihbarat Yüzbaşı Hakan Gençer ve Jandarma İstihbarat Astsubay Gültekin Menge gözaltına alındı. Silah ve mühimmat yüklü olduğu ortaya çıkan TIR’ları ihbar eden iki asker, daha önce Adana’da sorgulanmış ve serbest bırakılmıştı. Ulaşılan bilgilere göre, Gençer ve Menge hakkında “yeni deliller ortaya çıktı” gerekçesiyle yeniden yakalama kararı verildi. Gözaltına alınan iki muvazzaf askerden biri soruşturmanın yürütüldüğü Adana’ya gönderilirken, diğerinin de Ankara’daki işlemlerinin bitmesinin ardından Adana’ya gönderileceği öğrenildi.

‘88 kişilik El Kaide listesi kayboldu’ iddiası

E

mniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nda Van merkezli El Kaide operasyonu sonrasında 88 kişilik bir liste oluşturulduğu, ancak bu listeyle birlikte Emniyet’teki El Kaide masanın arşivinin kaybolduğu iddia edildi. Reyhanlı patlamasının ardından başta Jandarma olmak üzere istihbarat birimlerinin, “Türkiye’de bombalı eylem hazırlığı içinde oldukları” bilgisi üzerine El Kaide’ye yönelik çalışmalara yoğunlaştığı bildirilmişti. El Kaide’ye bağlı Irak Şam

İslam Devleti’nin (IŞİD), Kasım 2013’te Türkiye’ye dört bombalı araç sokmayı başardığının tespit etmesinin ardından Emniyet 14 Ocak’ta Van merkezli bir operasyon başlatılmıştı. Bu kapsamda Adana, Gaziantep, İstanbul, Kilis ve Kayseri’de eşzmanlı olarak bazı adreslere baskın yapılmış ancak adreslerden birisi Kilis’teki İHH bürosu da olunca, 13 kişinin gözaltına alındığı operasyon durdurulmuştu. Yurt gazetesindeki habere göre, “operasyona müdahale”

bununla da sınırlı kalmadı. İddiaya göre, konuyla ilgili tüm teknik takip kararları kaldırıldı ve Emniyet İstihbarat Dairesi’nde El Kaide’nin hücrelerine ilişkin 88 kişilik liste de kayıplara karıştı. Alt birimlere ulaştırılan listeyle birlikte Emniyet’te El Kaide masasının arşivinin de yok edildiği ileri sürüldü. Öte yandan MİT’in de El Kaide’yi öncelikli tehditler arasından çıkararak bu konuda çalışma yapmadığı bilgisine ulaşıldı.

Başbakan Erdoğan, önceki gün TBMM’deki Grup toplantısında, seçim sonuçlarını, aynı zamanda “millet”in cemaate yönelik operasyon talebi olarak algıladıklarını söyledi ya?.. Dünkü yandaş gazetelerin birkaçı, bu tepki üzerine “Talimat milletten” diye manşet atınca çok güldüm... Anlaşıldı; Erdoğan cemaati tamamen bitirmek için sessiz sedasız büyük bir operasyon hazırlığı yaptırıyor... İyi de AKP’liler ve onların medyası geçmişi ne çabuk unuttular ki?.. “Talimat milletten” derken hangi “millet”ten söz ediliyor acaba?.. AKP’yi 12 yıldır ısrarla destekleyen kitle değil midir ki, tarikat ve cemaatlerin

palazlanması için varlarını yoklarını seferber eden... O “millet” değil mi, tarikat ve cemaat gazetelerine abone bulan, reklam veren, öğrencilerine burs dağıtan, mağazalarından alışveriş yapan, paralarını koşarak bankalarına götüren... O kitle değil mi, çocuklarını cemaat dershanelerine gönderen, yurtlarında barındıran, körpe beyinleri “abi”lere, “abla”lara teslim eden?.. Anlaşıldı ki, AKP’ye oy veren kitle, iktidar partisiyle müthiş entegre olmuş... Yani bu rant çarkı yürüsün de nasıl yürürse yürüsün anlayışı uğruna her türlü takiye de şart olmuş... Vay “millet” vayyy!..

Uygarlığın canına okumak!.. Dün öyle bir haber okudum ki, aklıma dehşet verici üç soru da geldi: Kitap bir aydınlanma aracı mıdır?.. Yalnızca uygarlığı mı temsil eder kitap?.. Ya da bilgi dağıtmakla mükellef kitaplar, var oluşlarıyla barbarlığı da resmederler mi?.. Üç soru da şaşırtıcı değil mi?.. Zaten dün, beni dehşete düşüren o haberi okuyunca ve yanındaki fotoğrafları görünce, kitapların aynı zamanda cehalet ürünü olduğu sizin de aklınıza gelecek: Birkaç yıl önce ABD’deki Harvard Üniversitesi’nin kütüphanesinde, tuhaf görünümlü deri kapları olan üç kitap dikkatleri çekmiş... Uzmanlar 17. yüzyıla ait bu kitapları incelemiş ve görmüşler ki, hepsi “insan derisi”yle kaplıymış!.. Çünkü o dönemde insan derisinden kitap cildi yapmak popüler bir uygulamaymış... Hatta nasıl saptamışlarsa; iddiaya göre, kitaplardan birinin cildi, “yaşarken” derisi yüzülmüş bir adamdan alınmış!.. Daha vahimi de var ki, bu da fizik-içerik sarmalında büyük

bir paradoks da yaratıyor ki, uğruna destan yazsan anlatamazsın... Çünkü Harvard’daki bu şoke edici kitaplardan birinin içeriği Roma “şiir” sanatıyla ilgiliymiş!.. Bir kitapta Fransız “felsefe”si işlenmiş, diğerinde ise Ortaçağ İspanyol “hukuk”una ilişkin bir tez yer alıyormuş!.. Ne kadar ilginç değil mi; “canına okumak” bu olsa gerek!.. Ama hem şiirsel, hem felsefi, hem de hukuki bir okuma... Hele, Tarık Zafer Tunaya’nın, “İnsan Derisiyle Kaplı Anayasa” adlı kitabında, Fransa’nın ilk yazılı anayasası olan “1791 Anayasası”nın ilk kitabının da insan derisiyle kaplı olduğunu öğrenince, vah dedim Avrupa’ya. Günümüzde çağdaşlık anlayışı örnek alınan bir coğrafyada, bir zamanlar insan derisine şiir yazılırken, insan teni üzerinden felsefe de yapılıyormuş!.. Ne yazık ki hukuka “kılıf” hazırlama uğruna insan katledilirken, infaz kararları deriye yazılıyormuş!.. Gözünü sevdiğim, medeniyet denilen derisiz kalmış canavar!.. Sen insan mısın be?..


10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Barzani ile Irak için uluslararası arabuluculuk

Reşit Tahir

Kuzey Irak’tan yayın yapan Xendan adlı internet sitesinin haberine göre, Kuzey Irak Bölgesel Ekonomi Bakanı Yardımcısı Reşid Tahir, Bağdat ve Erbil arasındaki sorunların çözümü için uluslararası arabuluculuk girişimleri başlatıldığını açıkladı. Reşid Tahir, arabuluculuk için Amerika, Türkiye ve İran’ın yanı sıra Iraklı bazı milliyetçilerin de çaba gösterdiğini söyledi. Arabuluculuk girişimlerinin Irak merkezi hükümeti ile Kuzey Irak Bölgesel yönetimi arasında bütçe paylaşımı ve petrol ihracatı konularında yaşanan görüş ayrılıklarının giderilmesine yönelik olduğunu belirten Tahir, soruna diyalog yoluyla çözüm bulunmasına çalıştıklarını söyledi ve “Tüm taraflar, Kürdistan Bölgesi’nin attığı adımların Irak anayasası çerçevesinde olduğunu bilmektedir” dedi. Kuzey Irak Bölgesel yönetiminin Türkiye üzerinden Kerkük petrolünü Türkiye üzerinden ihraç etmeye başlaması merkezi hükümet ile sorunların daha da büyümesine neden olmuştu.

Van’da İran’la sınır güvenliği toplantısı

Van’da, Türkiye ile İran arasında arasında sınır güvenliği konulu toplantı yapıldığı belirtildi. Van Valisi Aydın Nezih Doğan İran’ın Salmas Kenti Yabancılar Şube Müdürü Yarbay Nasır Salekniya ile bir görüşme yaptı. Salekniya 10 kişilik bir heyet ile KapıköyRazi hudut kapısından giriş yaparak Van’a geldi. Vali Doğan, makamında ağırladığı İran heyeti ile bir süre görüştü. Heyet daha sonra Valilik toplantı salonunda iki ülke arasında sınır güvenliği konulu toplantıya katıldı. Toplantıya Van Valisi Aydın Nezih Doğan, İl Jandarma Komutanı Albay İrfan Kızılaslan, Van Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan, Saray Kaymakamı Ahmet Can Pınar, 6’ncı Hudut Alay Komutanı Albay Ahmet Bican Kırker, Gürpınar Kaymakamı Metin Yılmaz, Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şube Müdürü Süleyman Özgür Özdamar, Binbaşı Orkun Alcan, İran heyetinden Yarbay İmam Ali Hüdaifer, Salmas 1’inci Derece Hudut Komiseri Albay Hasan Hasanlı, Yabancılar Şube Müdürü Yarbay Nasır Salekniya, Heştrak 2’nci derece Hudut Komiseri Binbaşı Perviz Dehkan katıldı. İki gün sürecek ziyaretin ardından heyet yarın İran’a dönecek.

10 Iraklı diplomata Türkiye semineri

AYM kavgası ve Çankaya Köşkündeki Fethullahçılar

T

ayyip Erdoğan’ın Twitter üzerinden Anayasa Mahkemesi ile başkanı Haşim Kılıç’ı hedefe oturtmasının altı çizilmelidir. Bu çatışmanın özgürlükleri farklı yorumlamanın ötelerinde bir içeriği var. Erdoğan, Anayasa Mahkemesini karşı cephede konumlandırıp art arda dövüyor ise özel bir bilgisi ve çekincesi var demektir.

Bu çatışmaya paralel bir fotoğraf. Önceki akşam Çankaya Köşkü. Kenya Cumhurbaşkanına yemek veren Abdullah Gül, yemeğe iki ilginç ismi davet etti. Bunlar Tayyip Erdoğan’ın örgüt ve çete diye itham edip inlerine gireceğiz dediği F tipi Cemaate sempati ile baktığı bilinen İlhan İşbilen ile Bilal Karaduman’dır ki, İşbilen Tayyip Erdoğan’ın

sonkibar@gmail.com

çatışma uç vermiştir. Tayyip Erdoğan aslında Anayasa Mahkemesine karşı çıkarken o mahkemenin 15 üyesinden 10’unu atayan Gül’e mesaj vermiş oluyor. Aynı şekilde Abdullah Gül de

Erdoğan’a F tipi Cemaat bağlamında seninle aynı düşünmüyoruz noktasında. İktidar yani post mücaledesi içerikli bu kavga anlaşma olmazsa derinleşecektir.

Cemaat’ten Çiller’e: Partimizin başına geç!

Tayyip’i yumruklasa serbest kalır mıydı?

Yılmaz Özdil bir sene içinde sekizinci defa izne çıkarılınca bu sütunda kovuldu mu diye sormuştum. Ertesi gün gün Hürriyet Gazetesi, ne kovulması izinde diye açıklama yapmıştı. Derken Sevgili Yılmaz yine izne çıkarıldı. Bizim meslekte senelik izin bir, bilemedin ikiyi geçmez ama Yılmaz Özdil için galiba bu dokuzuncu oluyor. Benim Doğan Grubunda çalıştığım dönemde böyle bir şey yoktu. Ancak kimileri bu sefer bu izin başka demeye başladılar. İddialara göre, Doğan Grubu 28 Şubat soruşturmasının medya ayağına girilmemesi için Yılmaz’ı diyet olarak vermişmiş! Yakıştırmadır, inanmam... Aydın Bey her şeye rağmen merkez medyanın en dik duran ismidir... Hürriyet’ten yeni açıklama bekliyoruz.

Kimden mi Tam 12 yıldır gıkını bahsediyorum? çıkarmadı. Tansu Çiller’den... TSK’ya kumpaslar Diyeceksiniz ki o ancak kurulur, zulümler yapılır, Erdem Başçı ile muhatap kıyametler koparken hep olabilecek düzeyde! sustu. Vallahi öyle! Kutu kutu dolarları, sıra Tersi olsaydı Tayyip sıra para dolu kasaları Erdoğan “Bizden görmezden geldi. önceki seksen yıl” Bilal’e edilen diye başlayıp topa sıfırlayın tuttuğu kendi telefonuna sağır dönemini oldu! savunurdu. Öcalan’la Muhtemeldir ki yapılan kendince beni müzakereye unutmayın, yeni gözlerini yumdu. SİYASİ oluşumda Ve şimdi Tansu Çiller ben de varım diyor Merkez Bankası ki kulislerde F Tipi Başkanı Erdem Başçı’ya çevrelerin ona mesaj faiz ifadesinden ötürü gönderdiği iddiaları var. yazılı olarak cevap veriyor!

Kılıçdaroğlu’nu yumruklayan saldırgan serbest bırakıldı. Demek bu iş bu kadar basit öyle mi? Anamuhalefet partisi liderine hücum etmenin müeyyidesi yok. İnsaf ile söyleyin aynı şey Tayyip Erdoğan’a yapılsa neler olurdu? Bakın söyleyeyim: Dün de yazdık, Tayyip Erdoğan atılan yumruğu yedi düvele mal ederdi. Manşetler atılır, televizyonlar da her dakika bu hadise konuşulur ve onlarca komplo teorisi seslendirilirdi. Dahası, saldırgana hemen bir örgüt uydurulur ve art arda operasyonlar yapılırdı. Yumrukçunun değil serbest kalması, müebbet hapis istemi ile dava açılırdı. Saldırılan CHP lideri olunca saldırgan serbest. E öyle olur tabi sabıkalı saldırgan AKP’nin Emirgan Örgütü üyesi.

HERSH’İN YAZISINDA DİKKAT ÇEKEN AYRINTILAR

Obama-Erdoğan gizli Suriye anlaşması

David Petraeus

Barack Obama

Tayyip Erdoğan

A

BD’li ünlü gazeteci Seymour M. Hersh’in 4 Nisan 2014 tarihli “The Red Line and The Rat Line” başlıklı yazısında AKP’nin Suriye’ye yönelik ABD operasyonunu gerçekleştirebilmek için El Kaide bağlantılı gruplara kimyasal silah saldırısı düzenlettiğine ilişkin bilgileri Aydınlık 3 gündür haberleştiriyor. Hersh’in yazısında dikkat çeken başka ayrıntılar da var. Bunlardan en önemlisi, 2012 yılı başında Erdoğan ve Obama arasında gizli bir anlaşmanın yapılması.

Senato İstihbarat Komitesi’nin raporu Hersh, konuyla ilgili ulaştığı önemli bilgiyi şöyle aktarıyor: “Ocak ayında, Senato İstihbarat Komitesi Eylül 2012?de Bingazi’deki Amerikan konsolosluğuna yerli militanlar tara-

fından yapılan ve biri Amerikan Emekli Suriye’deki teröristlerin silahlanelçisi Christopher Stevens’in ara- Amerikan askerleri, kim tarafın- dırılması ve eğitimiydi. Hersh, larında bulunduğu 4 kişinin ölü- dan işe alındıklarını bilmeden “2012’de oluşturulan ‘gizli hat’; müyle sonuçlanan saldırı hak- bu şirketlerde satın alma ve nak- Libya, Türkiye’nin güneyi ve Sukında bir rapor yayınladı. Rapo- liyat işlerinde çalışıyordu. Yakında riye üzerinden muhaliflere silah run halka açık olmayan gizli bir emekliye ayrılacak olan CIA Baş- ve mühimmat akışında kullanılekinde, Erdoğan ve Obama ara- kanı David Petraeus operasyonu mıştı. Suriye’deki bu muhalif sında 2012 yılı başlarında imza- yürütüyordu.” gruplar, cihatçılar ve El-Kaide lanan gizli bir anlaşmadan bahBu gizli anlaşmanın konusu, ile bağlantısı olan örgütlerdi” sediliyordu. Bu anlaşma ‘gizli diye yazıyor. hat’a dahildi. AnlaşPetraeus’un sır maya göre, parasal Ankara ziyareti kaynak TürkiSuriye’ye yönelik ye’den, Suudi Arai Konsolosluğu aslında siHersh’in haberine göre, Bingaz an erik operasyonu yürüten bistan ve Katar’dan Am e enl ned Bu . zdi rke lah sevkiyatının yönetildiği me işti. Obama yönetimi Kongeliyordu. CIA ise eski CIA Başkanı Daem nm ordusundan korunması iste da kın M16 desteği ile Kadvid Petraeus, 13 Mart hak ırı sald n na düzenlene gre’nin Bingazi Konsolosluğu Su2012’de Ankara’ya dafi’nin Libya’daki aşmanın ortaya çıkmaması ve anl li giz ı, asın açm a urm uşt sor di. sürpriz bir ziyaret için cephaneliklerinden elle eng için ek em önl ı riye’ye silah akışının durmasın uk ve azınlık liderleri ile Segelmişti. Tayyip Erdoele geçirdiği silahunl çoğ Bunun için Kongre’nin ve kan ğan, MİT Müsteşarı lardan sorumlu idi. baş in erin hbarat komitel nato ve Temsilciler Meclisi isti uşsor k ara Hakan Fidan ile birLibya’da birkaç firma arıl akt iler bilg li ye giz yardımcılarından oluşan 8 kişi ıştır sıkı likte Suriye konusunu kurulmuştu. Bir kısmı çok rak ola li ilgi a uyl kon turma örtbas edildi. O sırada görüştüklerini, bir gün Avustralyalı kuruluşrahatsızlığı in bey , ton Clin lary Hil anı lan dönemin Dışişleri Bak . sonra gelen sorular lar kapsamındaydı. adı çıkm a sorgulamasın geçirdiği gerekçesiyle Kongre

Soruşturma savsaklandı

Rus Büyükelçi: ABD Montrö’yü ihlal etti Karlov

R

Sabahattin ÖNKİBAR

Yılmaz Özdil’i diyet mi verdiler?

AYDINLIK/ANKARA

Türkiye Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi tarafından Iraklı genç diplomatlar için eğitim semineri düzenlenecek. Seminerler 6-13 Nisan 2014 tarihleri arasında Ankara ve İstanbul’da yapılacak. Eğitim kapsamında 10 Iraklı diplomata Türkiye-Irak ilişkileri, bölgesel ve küresel konular, çevre, enerji ve dış yardımlar alanında seminer verilecek. Türkiye Bağdat Büyükelçisi Faruk Kaymakçı yaptığı yazılı açıklamada, alanında uzman Dışişleri diplomatlarının derslere katılacağını belirtti. Kaymakçı, program kapsamında Iraklı diplomatların, Anıtkabir, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yunus Emre Enstitüsü, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nı ziyaret edeceklerini aktardı. Kaymakçı ayrıca, Sultanahmet Camisi, Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı ve Boğaz turu gezisinin de programda yer aldığını kaydetti.

Cemaati hedef alması üzerine AKP’den istifa eden milletvekilidir. Evet Tayyip Erdoğan Cemaate karşı adeta cihat ilan edip operasyonlara start verirken Abdullah Gül o kesime mensup isimleri Çankaya Köşkündeki devlet yemeğinde ağırlıyor. Bize göre sunduğumuz bu iki hadise birbirinden bağımsız değildir. Görülüyor ki Erdoğan ile Gül arasında ciddi bir

POLİTİKA GÜNLÜĞÜ

Hazırlayan: Füsun İKİKARDEŞ

usya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, Kırım konusunda Türkiye’nin NATO’nun çizgisini benimsemesine saygı duyduklarını belirtirken, Montrö Boğazlar sözleşmesinin ihlal edildiğini söyledi. Karlov, Atılım Üniversitesi’nin düzenlediği “Diplomasi Saati” etkinliğinde, Ukrayna krizi ve Kırım’daki son durumu değerlendirdi. Rusya Federasyonu’na bağlanmak için Kırım’da yapılan halk oylamasına ilişkin kamuoyuna, tek taraflı ve yanıltıcı bilgiler servis edildiğini kaydeden Karlov, iddiaların aksine referandumda Kırım Tatarları’nın yüzde 38 oranında katılım sağladıkları bilgisini paylaştı.

NATO çizgisinin, TürkiyeRusya ilişkilerine etkisi Türkiye’nin sergilediği tutumu değerlendiren Karlov şunları kaydetti: “Ukrayna krizindeki pozisyonu itibarıyla Türkiye, NATO ve AB

mayan askeri gemiler sadece belli süre zarfında Karadeniz’de kalabilirler. Dolayısıyla anlaşmanın ihlal edildiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

NATO, kapı duvar ülkelerine benzeyen ortak bir tutum benimsedi. Türkiye’nin bu tutumuna saygı duyuyoruz. Konulardaki farklılıklarımız, başta ekonomik ilişkilerimizin geliştirilmesine olumsuz katkı yaratmıyor.” Kırım’ın yeni dönemde, büyük yatırımlara ihtiyaç duyacağını hatırlatan Karlov “Kırım, Türkiye ile Rusya arasında yeni bir işbirliği alanı olabilir” dedi.

Montrö ihlal edildi Ukrayna kriziyle birlikte yeniden tartışılan Montrö Boğazlar Sözleşmesine de değinen Karlov “Karadeniz’de bir Amerikan askeri gemisi bulunuyor. Montrö Sözleşmesine göre Karadeniz’de kıyısı ülkesi ol-

Karlov, öğrencilerin ve toplantıyı izlemeye gelen gazetecilerin sorularını da cevapladı. Aydınlık’ın, Montrö engelini aşamayan ABD’nin, balkanlardaki askeri üslere takviye güç yığdığı yönündeki haberlerin Rusya tarafından nasıl değerlendirildiği yönündeki sorusunu Karlov şöyle cevapladı: “Bunları, kuşku verici gelişmeler olarak değerlendiriyoruz. Çünkü sınırlarımızda, bir hareketlilik oluşuyor. Ancak, ulusal menfaatlerimizin zedelenmesine göz yummamız düşünülemez. NATO, şu süreçte tuhaf bir tutum sergiliyor. Biz, bu konuları NATO’yla görüşmek için hazırız. Ancak NATO, bütün temasları durdurdu. Diplomatlarımız, Brüksel’de NATO’nun merkezine dahi giremiyor.”

üzerine açıkladı. Tayyip Erdoğan, 25 Mart’ta Seul’de ABD Başkanı Barack Obama ile görüştü. Görüşmede Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hulusi Akar da yer aldı. Yaklaşık 1,5 saat süren görüşme sonrasında iki lider ortak açıklama yaptılar. Başbakan Erdoğan toplantının verimli geçtiğini belirterek, “Öncelikle Suriye konusunu ele aldık” diye konuştu. “Son yıllarda ABD ve Türkiye arasındaki ilişkiler her boyutta büyümeye devam etti. Başbakan Erdoğan’ı göze çarpan bir lider olarak görüyorum ve pek çok konuda kendisiyle görüştük” diyen ABD Başkanı Obama, görüşmenin büyük bölümünün Suriye konusuna ayrıldığını belirtti.

MOSSAD’A YAKIN DEBKAFİLE İDDİASI:

ABD’den ÖSO’ya ağır silah yardımı

A

merikan yönetiminin Suriye’deki muhalif güçlere silah yardımında bulunduğu iddia edildi. Suriye’de krizin başlamasından bu yana ABD’nin doğrudan ağır silah yardımında bulunması söz konusu değildi. İsrailli “DebkaFile” isimli haber sitesinin haberine göre ABD ordusu geçen günlerde Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Suriye Devrim Cephesi gruplarına BGM-71 TOW model anti-tank silahları sevk etmeye başladı. Habere göre silahlar hava yoluyla Diyarbakır’a ve Ürdün sınırındaki Kral Faysal Üssü’ne gönderiliyor. Türkiye’ye gelen silahlar daha sonra, “Kilis Koridoru” olarak anılan ve Gaziantep’ten Halep kentine ulaşan 40 kilometrelik insani yardım koridorundan muhaliflere sevkediliyor. Suriyeli muhalifler, ABD ordusunun Tür-

Dempsey

kiye ve Ürdün üzerinden sevk ettiği BGM-71 TOW model antitank silahları sayesinde İdlib çevresinde ordu birliklerini geri çekilmeye zorluyor.

Emri Dempsey verdi Debkafile’a göre, sevkiyat emrini Amerika Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey verdi. Teröristlere ağır silah sevkiyatı ise, Dempsey’nin geçen haftaki İsrail ziyaretinde planlandı. İddiaya göre, silahlar, Ürdün ve Türkiye sınırında kara operasyonu başlatan Suriye Ordusu’na karşı verildi.


10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Şafak TERZİ

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

PULITZER ÖDÜLLÜ AMERİKALI ARAŞTIRMACI SEYMOUR HERSH İLE SÖYLEŞİMİZE DEVAM EDİYORUZ

Nusra’nın tedarikçisi ve eğiticisi Türk istihbaratı Kaynaklarımla ilgili her zaman ‘güvenilmez’ söylentileri çıkardılar ama kimse yazdıklarımı yalanlayamadı. Zaman içinde de kabul edildi. Nusra’nın Türk istihbaratı tarafından eğitildiği ve destek verildiğine dair belgeler çok ikna edici

Şafak TERZİ

1937 doğumlu, Pulitzer ödüllü Amerikalı araştırmacı gazeteci Seymour Hersh ile söyleşimizin devamında gündeme oturan raporun ayrıntılarını konuşmaya çalıştık. 2013 Ağustos ayında Şam’a yakın Doğu Guta’da gerçekleşen kimyasal saldırıyla ilsafakterzi@yandex.com gili hazırladığı kapsamlı dosya konusunda çok temkinli ifadeler kullanmaya çalışan Hersh, Amerika’da da dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi yazdıklarından mutlu olmayan insanlar ve çevreler olduğunu hatırlattı. Hersh, daha önceden Amerikan askerinin 1969 yılında Vietnam’daki halka yönelik My Lai katliamını ortaya çıkarmıştı ve iddialar uzun süre yalanlanmasına rağmen, bu araştırması nedeniyle 1970 yılında Pulizer ödülüne layık görülmüştü. 2004 yılında da Irak hapishanelerinde (Ebu Gureyb vb.) Amerikalı askerlerin yaptıkları iskenceleri ortaya çıkaran Hersh, makelesinde verdiği bilgiler dışına çıkmamaya özen gösteriyor. London Review of Books dergisinde yayımlanan makaledeki iddialara göre Türkiye’nin amacı, kimyasal silah kullanımını ‘kırmızı çizgisi’ olarak belirleyen ABD’yi, “Suriye’ye askeri harekât düzenlemeye zorlamaktı.”

‘Kaynaklarım Pentagon...’ Makalenizde inanılmaz ayrıntılar var, Washington’daki etkileri nasıl oldu? Şu an Washington yazdıklarıma karşılık bile vermiyor. New York Times gazetesi olsun, Washington Post olsun, hiçkimseden bir tek söz bile duymadım. (Gülerek) Konunun dağılıp gitmesini arzu ediyorlar... Bilirsin, eğer bir Başkan’ın yanlış bir politikası varsa ve bu konu basında herhangi bir şekilde kaleme alındıysa, kimse bu konularla ilgili konuşmak istemez... Şimdi bu makalemde son derece fazla bilgi var. Biraz zaman geçmesi gerekir. Bu bilgilerin sindirilmesi gerekiyor. Ondan sonra, yeni olan gelişmeleri de göz önünde bulundurunca bunları oturup seninle konuşsak çok daha sağlıklı olur... Peki ABD içindeki kaynaklarınız Obama’ya yakın mı? Cevabını vermek istemeyeceğim sorular soruyorsun... Pentagon çevresinden, içinden ve-

*Dr. Bessam

ABU ADBULLAH dr.bessamabuabdullah@gmail.com

Yazarımızın makalesi teknik bir arıza nedeniyle elimize ulaşamamıştır.

Batı, Ukrayna’da çıkmaza girdi DENİZ KAHRAMAN

Ukrayra krizi, Batılı ülkeleri ile Rusya arasında bugüne kadar oluşturulan ilişki mekanizmalarının çerçevesini de ortadan kaldırırken, özellikle ABD ve AB açısından çıkmaz giderek gerinleşmeye başladı. Ankara’da Doğu Avrupa konusunda uzmanlığı ile bilinen Batılı bir ülkenin diplomatı, “Avrupa açısından sıkıntı sadece Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığı değil. Sorun, jeostratejik. Rusya’nın uyguladığı siyasi ve stratejik ‘buffer zone’ tampon bölge politikası için kritik eşik Ukrayna. Ukrayna’daki gelişmeler, Avrasya’nın gelecek yüzyılını da belirler” değerlendirmesinde bulundu. Başkentin diplomasi kulisleri, yerel seçim sonrasında hareketlendi. Ancak, özellikle Avrupalı diplomatlar açısından, çok fazla öne çıkmasa da gündemin en kritik konu başlığı Ukrayna’daki gelişmeler. AB üyesi ülkelerin diplomatları hemen her düzeyde periyodik olarak toplanıp, Ukrayna’daki sıcak gelişmelere odaklanıyorlar.

Batılı diplomat Aydınlık’a konuştu Seymour Hersh

riler var. Yani saldırıda elde edilen sarin ile, Suriye’deki depolardan elde edilen sarinin aynı olmadığını gösteren bilgiler.

Belgeler sağlam ve herşeyi anlatıyor Uluslararası basında ve Türkiye’de kanıtların yetersiz olduğu yönünde söylentiler çıktı... Ben bunu anlamıyorum. Daha önceden hangi konuya eğildiysem, benzer iddialar attılar ortaya. Daha önce söylediğim gibi, Amerikan istihbaratına ulaşabiliyorum, Türk istihbaratı ve jandarmasında da kaynaklarım var. Ve özellikle ABD’nin Nusra Cephesi gibi cihtatçı örgütlerle ilgili doğrudan istihbarat raporuna erişebiliyorum... Kaynaklarımın adını vermediğimi söyleyenler oluyor, ben gazeteciyim... Kafalarına göre takılsınlar... Amerika içinden çok net ifadeler yazıyorum. Bu istihbarat belgesinin içinden çok açık ifadeleri aktarıyorum. Buna karşı çıkamaz kimse. Tek bir belge üzerinden mi hazırladınız bu makaleyi... (Kızarak) Söylediğim gibi Türk istihbaratı ve jandarma belgeleri de var. Suriye’dekilerin eğitimlerinde yer aldıkları konusunda ip uçları var ve bu konuda şüphelenmek için yeterince neden var... Mesela Ağustos ayında en kolayı Suriye ordusunu şüpheli görmekti. Ama diğer tarafın da elinde sarin vardı. Kimsenin aklına o gelmedi. Guta saldırısında tüm ve-

‘Bu savaşı Esad kazanır’ İngiliz BBC radyosunun “The World Tonight” adlı programına da katılan Seymour Hersh, savaşın ‘uzun dönemde sonuçlarının ne olacağı’ sorusuna ise “Savaşı Beşar Esad kazanır ve Türkiye dahil bölge büyük bir karmaşaya sürüklenir” cevabını veriyor. ABD’nin Suriye’ye askeri müdahaleye yanaşmaması üzerine, Ankara ve Washington arasında gerginlik yaşandığı algısı oluşmuştu. ABD’nin, Suriye’nin elindeki tüm kimyasal silahları uluslararası topluma devretmeyi kabul etmesini ‘askeri rilerin Türkiye’yi gösterdiğini söylüyorsunuz. Erdoğan’ın Washington’dan bağımsız bir şekilde Suriye’de nasıl hareket edebildiğini anlamıyorum. Bu güne kadar her adımları bir birlik içinde değil miydi? Sen gerçekten de Türkiye’nin Washington’u bu derece sevdiğini mi düşünüyorsun? BOP’ta birlikte olduklarını açıkça söylediler... Türklerin Washinton’u gerçekten sevdiğini mi düşünüyorsun?.. Hayır, son derece fazla gerginlik var aralarında. Ama bu konuda sana gerçekten yardımcı olamam. Yani yazdıklarımın da bir süre sindirilmesi gerekiyor, o kadar çok bilgi var ki. Bu konuları birkaç hafta sonra konuşsak bambaşka bir çerçeve çıkacağından emin olmalısın. Bunun haricinde bir şekilde yorum yapmak benim için aptallık

operasyonu önleyecek bir gelişme’ olarak nitelemesini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ‘kozmetik bir yöntem’ olarak eleştirmiş ve şu yorumu yapmıştı: “Bugün böyle kozmetik bir yöntemle eğer geçmişte uygulanan o büyük suçu unutturmak adına nerede olduğunun tespit edilmesi bile aylar alacak olan bir kimyasal silahlar envanteri- Beşar nin çıkarılması veya devri gibi bir konuyla Esad zaman kazandırılmaya çalışılırsa, Beşar Esad’ın bundan sonraki katliamlarına yeşil ışık yakılmış olur.”

olur.

Heysem Kassap çok önemli Heysem Kassap’ın rolü nedir peki bütün bu olaylarda? Elimde bulunan belgelere bakılırsa Kassap’ın çok önemli bir rolü var. Peki bu saldırıda kilit isimlerden biri olduğunu söyleyebilir miyiz? Hayır, Kassap emir alan birisi, Nusra için çalışıyor. Tabii ki bilebildiğim kadarıyla önemli bir şahsiyet ama asıl patronu Halep’teki Abdul-Gani. Amerikan istihbaratı raporunda Nusra Cephesinin Askeri Tedarik Şefi Abdul-Gani’nin çok önde gelen bir isim olduğu söyleniyor. “The Emir” olarak anılıyor ve Nusra cephesinin askeri mühimmat tedarikçisi. Yani silahları alma, askeri destek sağlama ve silah üretimi konusunda Nusra

cehpesinin “emir”i... Halep’te çok sayıda silah üretim merkezi kurduklarını duymuşsundur. Çok sofistike operasyonlar yürüttüklerini ve o bölgeye Esad’ın da bu nedenle çok sayıda saldırı düzenlediğini de biliyorsundur. Yani Kassap, bu “emir” için çalışıyor gibi görünüyor. Bu cephede en büyük hikaye de zaten Kassap değil. Türkiye’deki çetenin belki lideri olabilir. Ama onun dışında lider değil, emir alan birisi. Peki Hakan Fidan ile ilişkileri var mı? Bana makalemde olmayan konularla ilgili sorular soruyorsun. Bunlara cevap vermek istemem ve cevap vermemi beklemek bana haksızlık olur...Fidan bağlantılı olduğunu düşündüğümü soruyorsun madem. Hayır bilemiyorum. Bunu kanıtlayan bir belgem yok elimde.

Aydınlık’a değerlendirme yapan ve Doğu Avrupa konusunda uzmanlığı ile bilinen Batılı bir ülkenin diplomatı, Ukrayna’da ABD ve AB’nin giderek çıkmaza girmekte olduğunu, açıklanan yaptırımların Batı’nın Rusya ile cepheleşmesinin keskinleşeceği uyarısında bulunurken, “Bu cepheleşme, soruna siyasi bir çözüm bulunmasının da önünü kesecektir” mesajı verdi. Aynı diplomat, “Avrupa açısından sıkıntı sadece Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığı değil. Sorun, jeostratejik. Rusya’nın uyguladığı siyasi ve stratejik ‘buffer zone’ tampon bölge politikası için kritik eşik Ukrayna. Ukrayna’daki gelişmeler, Avrasya’nın gelecek yüzyılını da belirler” değerlendirmesinde bulundu. Batılı ülkelerin başkentlerinde Ukrayna’ya ilişkin çok sayıda senaryonun “rasyonel” biçimde ele alındığına işaret eden aynı diplomat, “Eğer bu krizden Batılı ülkeler kazançlı çıkarsa, Rusya gibi Avrupa’yla ekonomik, sosyal ve tarihsel açıdan çok yakın ilişkileri olan bir ülke, Asyalılaştırılmış olur. Bu da Avrasya jeopolitiğinin tamamen değişmesi anlamına gelir. Bu, Batılı ülkelerin çıkarına olmaz. Eğer, Rusya hiç geri adım atmayıp, Ukrayna’yı bir tampon bölge olarak kullanmaya devam ederse, AB’nin hemen yanındaki bu ülke sürekli istikrarsızlık unsuru haline gelir. Bu da Batı’nın çıkarına olmaz. Ukrayna krizinin çözümü, iki tarafın rasyonel siyaset içinde uzlaşarak bir formül bulmasından geçiyor” görüşünü dile getirdi. Çözüm bulunaması durumunda krizin Ağustos ayında AB ile ortaklık anlaşması imzalayac ak olan Gürcistan ve Belarus’a yayılması riskinin büyük olduğuna işaret eden aynı diplomat, Avrupa’nın geniş boyutlu bir krizi karşılamaya hazırlıklı olmadığını da belirtti.

TERME VERG DA RES MÜDÜRLÜ ÜNDEN MÜKELLEFİN

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24

Adı Soyadı (Ünvanı) Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR Erkan ÇAĞLAR

VERGİ VEYA CEZANIN V.Kimlik Numarası 217 009 1957 218 009 1957 219 009 1957 220 009 1957 221 009 1957 222 009 1957 223 009 1957 224 009 1957 225 009 1957 226 009 19057 227 009 1957 228 009 1957 229 009 1957 230 009 1957 231 009 1957 232 009 1957 233 009 1957 234 009 1957 235 009 1957 236 009 1957 237 009 1957 238 009 1957 239 009 1957 240 009 1957

Adresi Elmalık Man Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSLiN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN Elmalık Mah.Gölyazı Cad.2.Terme/SAMSUN

Dönemi 2010 2010/1 2010/1 2010/2 2010/2 2010/3 2010/4 2010/4 2010/5 2010/5 2010/6 2010/6 2010/7 2010/7 2010/8 2010/8 2010/9 2010/9 2010/10 2010/10 2010/11 2010/11 2010/12 2010/12

Nev’i Ö.USULSÜZLÜK KDV VERGİ ZIYAI KDV VERGİ ZIYAI KDV KDV V.ZİYAI CEZASI KDV V.ZİYAI CEZASI KDV V.ZİYAI CEZASI KDV V.ZİYAI CEZASI KDV V.ZİYAI CEZASI KDV V.ZİYAI CEZASI K.D.Vergisi V.ZİYAI CEZASI K.D.Vergisi V.ZİYAI CEZASI K.D.Vergisi V.ZİYAI CEZASI

Miktarı 1.6473,71.-TL 17.664,54.-TL 52.993,62.-TL 19.510,56.-TL 58.531,68.-TL 28330,80.-TL 35.636,48.-TL 106.909,44.-TL 48.728,20.-TL 146.184,60.-TL 11.883,18.-TL 35.649,54.-TL 13.507,20.-TL 40.521,60.-TL 77.991,80.-TL 233.975,40.-TL! 2.745,76.-TL 8.237,28.-TL 7.946,10.-TL 23.838,30.-TL 21.645,00.-TL 64.935,00.-TL 108.104,64.-TL; 324.313,92.-TL

KAYIP

Dairemiz mükelleflerinden kimlik bilgileri yukarıya çıkartılmış olanlar, bildirim adreslerinde bulunamadıklarından kendilerine tebligat yapılamamış olup, Haklarında VUK’nun 103/106 maddeleri gereğince ilanen tebliğ uygulamasına geçilmiştir. İş bu ilan yazısının ilan koymaya mahsus İlan panosuna asılmasını izleyen onbeşinci gün ilan tarihi olarak kabul edilecektir. Mükelleflerin ilan tarihinden başlayarak bir ay içinde Vergi Dairesine bizzat veya bilvekale müraccat etmesi veyahut taahhütlü mektup veya telgrafla açık adreslerini bildirmeleri halinde, kendilerine süre ile kayıtlı resmi tebliğ yapılacağı; aksi halde ilan tarihinden itibaren bir BASIN: 22039 (www.bik.gov.tr) ayın sonunda tebliğin Yapılmış sayılacağı hususları ilanen duyurulur.

Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür.

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

Günhan Özkara


Hazırlayan: Aysen BEYAZ

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

DÜNÜN ÇÖZÜMLERİ Sudoku 2

Sudoku 1

Kakuro 1

Aydınlık

KURULUŞ. 1921

ŞEFİK HÜSNÜ DEĞMER

Kakuro 2

Yıl. 94 Sayı. 2342

VATAN - EMEK - NAMUS

Sahibi Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdür Celal Demirel Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel Yazıişleri Müdürü Ergün Gedek Sorumlu Müdür Murat Şimşek

Kare

Haber Koord. Haber Müdürü Haber Md. Yrd İstihbarat Şefi Haber Araştırma Ekonomi

Önder Öztürk Kültür Sanat Hayati Asilyazıcı Erdem Atay Dünya Şafak Terzi Emek Esin Turhan Cansu Yiğit Toplum Özlem Konur Usta Sezim Özadalı Ceyhun Bozkurt Spor Anıl Budak Recep Erçin Bilgi İşlem Güven Karakurt Ankara İsmet Özçelik İzmir Hayati Özcan Avrupa Beyhan Yıldırım Reklam Müdürü: Kamile Karakadılar Genel Müdür Yardımcısı (Tüzel Kişi Temsilcisi) Metin Aktaş Genel Müdür Yardımcısı (Personel ve İdari) İsmet Öğütücü Genel Müdür Yardımcısı (Baskı ve Teknik) Melih Yıldırım

Yönetim Yeri. İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No.3/3 Beyoğlu - İstanbul

Tel. 0212 251 21 14 - 15 - 16 Faks. 251 55 06 Ankara Büro Tel. 0312 229 88 45 Faks. 0312 229 88 47 İzmir Büro Tel ve Faks. 0232 489 16 15 Avrupa Tel: 0049 69 25 62 88 73 E-Posta: haber@aydinlikavrupa.eu Adana Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0322 435 92 77 İzmir Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0232 257 69 01

Ankara Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. 35. Cadde Matbaacılar Sitesi No. 11 İvedik-Ankara İstanbul Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Oruçreis Cad. Remzi Özkaya Sok. No.16 Bahçelievler / İstanbul Tel. 0212 655 44 34

Dağıtım. Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş.

Önerileriniz için. halklailiskiler@aydinlikgazete.com www.aydinlikgazete.com Yayın Türü. Yaygın Süreli

Sayısal

Soldan sağa 1. İnceleme - Bir düşünce anlatan bir veya birkaç cümlelik söz 2. Doğru, adaletle iş gören - En küçük sosyolojik birim; familya Bağışlama, mazur görme 3. Birikme, bir yere toplanıp yığılma - Yan yana, art arda veya zaman sırasına göre sıralanmış birbirleriyle ilişkili nesne veya olayların oluşturduğu bütün sıra 4. Tümör - Hz İsa Peygamber’ in doğduğu gün - Radyum’un simgesi 5. Ölünün vücudu, ceset - Doku teli - Kiloamper (kısa) 6. Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan tuzlu sıvı - Dolaylı anlatım “Kopya” karşıtı 7. Bir işaret sıfatı - Bulunduğu yerden yukarıya doğru çıkma, yükselme, yücelme 8. Işık ışınlarını saptıran ve ayrıştıran, saydam maddeden yapılmış üçgen - Baryum’un simgesi - Arnavutluk’un plakası 9. İçki mahzeni - İnanma, güvenme 10. Belli bir anlamı olan iz, işaret - İlave - Niyobyum’un simgesi Kadın 11. Gerek, lüzum - Sürdürme, devam ettirme 12. Bir günün veya olayın arkasından gelen zaman -

Üretilen veya yapılan şeylerin kullanılıp harcanması, istihlak Yukarıdan aşağıya 1. Kutsal sayılan bazı insanlara, hayvanlara, nesnelere dokunulmasına, kullanılmasını yasaklayan dini inanç - Birbirini etkileyen maddeler arasında ortaya çıkan olay, reaksiyon 2. Bir ilimiz - Boyun eğen 3. Ok - Belge ve yazıların saklandığı yer;belgelik - Köpek 4. İklimleme cihazı - İşe yatkın, becerikli - Kraliçe 5. Şahıs, insan, kimse - Evren pulu 6. Söyleyen - Kullanma süresi Platin’in simgesi 7. Hammaddeyi işleyerek yapılan üretim - Manganez’in simgesi 8. Vilayet - Boru sesi Çavuşkuşu 9. Kötü, çirkin - Adı söylenmek istenmeyen bir şahıs veya bir şeyi anlatmak için kullanılan bir sözcük - Bir bulunma hali eki 10. İridyum’un simgesi - Bir dilek şart eki - Serbest bırakma 11. İri ve uzunca taneli, kalın kabuklu, tatlı bir üzüm türü Kansızlık 12. Engerek yılanı - Sakat, hastalıklı - Rutubet

Soldan sağa 1 Kalp kası 8 İddia, tez 11 “Oğuz …” (yazar) 12 Kenya’nın başkenti 14 Bir resmi sulandırılmış renklerle boyama ya da gölgeleme biçimi 16 Bizmut’un simgesi 17 Bahamalar (kısa) 18 Eritre (kısa) 20 Bağışlamak 23 Dini inanç, itikat 25 Bir halk oyunu 26 Gümüş’ün simgesi 27 Hıyanet eden 29 Uyarı 31 Üstün, yüksek 33 Mezar, kabir 35 Bir kumar türü 37 Tanrı 39 Uygun bulma, tasvip 41 Norveç’in başkenti 43 Hollanda (kısa) 44 Latife, şaka 46 Dogma 48 Terbiyeli, nazik 51 Kenya (kısa) 52 Mahir 53 Bir kuvars türü Yukarıdan aşağıya 1 Paraguay çayı

2 Köpek 3 Kılıcın ya da bıçağın keskin yüzü 4 İnce dantel 5 Haşin, kaba 6 Radyum’un simgesi 7 Büyük havan 8 Somali (kısa) 9 Etiyopya’da bir göl 10 Akışkan olmayan 13 Dizemli 15 Valf 19 Letonya’nın başkenti 21 Çiçekli bitkiler 22 Elle sigara yapımında kullanmak için önceden kıvrılıp hazırlanan boru biçimindeki sigara kağıdı 24 Hükümler 26 Dalgın, uyuşmuş 28 Dolaylı anlatım 30 Cet 32 Tanrı’ya tapınmak 34 Habeş soylusu 36 Nepal’de bir nehir 38 Çiçek demeti 40 Hollanda (kısa) 42 Şarkı 45 Derviş hırkası 47 Dingil 49 Rusça’da evet 50 Neon’un simgesi


10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Murat ŞİMŞEK

Cemaat’in Perinçek mesaisi Perinçek’in F Tipi’ni hedef alan sözleri örgütte paniğe yol açtı. Cemaat gazetelerinde köşe yazarları Perinçek’e saldırırken, Samanyolu Haber günlerdir Perinçek’in sözlerini ekrana taşıyor

D

oğu Perinçek, Akit gazetesine verdiği röportajda “F örgütünün kökünün kazınmasında kim varsa beraber olacağız” demişti. Bu sözlerin ardından bir kısım “solcu”nun yanı sıra Cemaat’in yayın organları da Perinçek’i hedef almıştı. Söyleşinin üzerinden günler geçmesine rağmen Cemaat medyasının saldırısı son bulmadı. Perinçek’in sözlerinin ardından telaşa düşen Cemaat, gazete köşelerinin yanı sıra televizyon ekranlarını da Doğu Perinçek’in sözlerine ayırdı. Cemaatin televizyon kanallarından Samanyolu Haber, 7 Nisan ve 8 Nisan tarihlerinde Doğu Perinçek’in sözleri üzerinden toplam onlarca haber yayınladı. 7 Nisan günü ilk olarak saat 17.17’de “Yeni Akit gazetesine röportaj veren Ergenekon hükümlüsü Doğu Perinçek, camiayı bitirme konusunda Başbakan Erdoğan’la birlikte olacaklarını söyledi” başlığıyla haber yayınlayan Samanyolu Haber, aynı gün yedi

saat içerisinde 8 kez daha Perinçek’in sözlerini ekrana taşıdı. “Doğu Perinçek’in Yeni Akit gazetesine verdiği röportajla ilgili hükümet tarafından bir açıklama gelmedi” şeklinde haberler de yayınlayan Samanyolu Haber, ertesi gün ya-

yınlarına kaldığı yerden devam etti.

Gün boyu Perinçek 8 Nisan’da saat başı haber bültenlerinde Perinçek’in sözlerini yayınlayan Samanyolu Haber, haberlerinde “Başkent Ankara Doğu Perinçek’in şok açıklamalarını ko-

Hükümetin rehberi Doğu Perinçek 28 Şubat ve onu takip du. Bunlar da devlet imeden süreçlerde devletin kânlarını kullanarak okulistihbarat teşkilatların olduğu ülları birçok ülkenin kelere şikâyetleryöneticilerine Türk de bulunuyor, okulları aleyhine aleyhte dosyalar dosyalar veriyordu. hazırlıyorlardı. Türkçeyi, Türk Aradan yıllar geçkültürünü dünya- Mehmet KAMIŞ miş ve Türkiye’yi nın her yerine göyönetenler değiştüren bu okullar miş olmasına rağen çok Doğu Perinçek, men Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük, Kaşif Ko- Yalçın Küçük gibi isimler zinoğlu düşüncesindeki yine sahalardaki yerlerini insanları rahatsız ediyor- almaya başladı. Bu adam-

T

araf gazetesi yazarı Mehmet Baransu hakkında, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya “iftira” ettiği gerekçesiyle 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın avukatlarının suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu tarafından iddianame hazırlandı. Efkan Ala’nın müşteki olduğu iddianamede, şüpheli Mehmet Baransu’nun Taraf gazetesinin 2 Aralık 2013 tarihli nüshasının 1. sayfasında yer alan “Yıl 2013 Hükümete ters düşen cemaat de fişleniyor” ve manşetin devamı olan 11. sayfada “Fişlemeler 2013’te de sürmüş” başlıklı haberde Ala’ya yönelik “iftira” suçunun işlendiği belirtildi. Efkan Ala’nın olay tarihinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini yürüttüğünü ifade eden Savcılık, “Müşteki Efkan Ala hakkında habere konu olayla ilgili doğruluğuna yönelik

‘Yeni Türkiye’ diye karşımıza dikilen 28 Şubat hortlağı da bugün aynı temayı manşetlerine taşıyor. Ergenekon terör örgütü sanıkları bile kıymete bindi, ‘derin analizlerini’ hükümet medyasıyla paylaşıyorlar. Son örnek İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Akit Gazetesi’ne verdiği mülakatta ‘Cemaat’in bitirilmesi için Başbakan Tayyip Erdoğan’a destek vereceğini’ açıkladı.

Şu sözler kazırsa kimse onun Perinçek’e ait: “F elini tutmayacak ve örgütünün biz orada beraber kökünü Bülent KORUCU olacağız.” kazıyacağız, Muhabir, desteğin cemaatlerin değil. biraz daha açık Herkes cemaat derken F ifade edilmesini istiyor ve örgütünden bahsettiği için soruyor: “O halde Tayyip toplumdaki yaygın ifadeyi Erdoğan’la da beraber mi kullandım. Ama sonra olacaksınız?” Perinçek arkadaşlarım beni uyardı tereddütsüz cevaplıyor: yanlış anlaşılma olur diye. “Evet, o konuda beraber Düzeltelim, bundan sonra olacağız. Yani F örgütünün hepimiz F örgütü diyelim kökünün kazınmasında dedim. Kim onun kökünü kim varsa”

Nazlı Ilıcak’a yakın tarih dersleri

B hukuken geçerli somut bilgi ve belge bulunmaksızın şüpheli Baransu’nun basın yoluyla Ala hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılması için hukuka aykırı fiil isnat etmek suretiyle iftira suçunu işlediği kanısına varılmıştır” dedi. Baransu hakkında “iftira” suçundan 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi. Düzenlenen iddianame basın suçlarına bakmakla görevli Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İddianamenin kabul edilmesi halinde Baransu’nun yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.

Doğu Perinçek, AK Parti’nin en büyük hasımlarından biri; düpedüz Tayyip Erdoğan düşmanı. 2008’de, AK Parti kapansın diye her türlü tertibin içine girmişti. Zaten cezaevinden çıkarNazlı ILICAK ken, “Erdoğanlar’ın, Güller’in iktidarını yıkacağız. Cemaatler’in kökünü kazıyacağız” diye bağırdı. Akit’e verdiği son röportaj, pek hayra alâmet değil. Diyor ki: “Kim Hizmet’in kökünü kazırsa, biz onunla birlikte çalışacağız. Bu konuda Tayyip Erdoğan’la beraber olacağız.” Hayra alâmet değil derken yanlış anlaşılmasın. Bu işbirliği, Tayyip Erdoğan açısından hayırlara vesile olmaz; hayır getirmez, anlamında yazdım. Zira “Zulm ile abad olanın, ahiri berbat olur.”

F örgütünün kökü

ların kendine dindar diyen gazetelere, Hizmet’in nasıl bitirilebileceği konusunda röportajlar verdiği bir dönemde, bu kez kendisine muhafazakâr diyen bir hükümetin bizzat kendisi tarafından Türk okullarının kapatılmaya çalışılması bir hayli ironik geliyor insana. Bu süreçte hükümetin rehberinin Doğu Perinçek olması da kaderin bir cilvesi sanıyorum.

Baransu’ya 4 yıla kadar hapis istemi!

nuşuyor” ifadelerine yer verdi. Aynı gün Perinçek’in sözlerinin Bülent Arınç’a sorulması üzerine “Arınç, ‘Perinçek’in bana sorulmasını yakışıksız buldum’ dedi” başlığıyla defalarca yayınlandı. Perinçek’in sözleri 8 Nisan’da yirmiden fazla haberde Samanyolu Haber ekranlarında yayınlandı.

Doğu Perinçek ve Tayyip Erdoğan

ugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak, Doğu Perinçek’in F Tipi’ne karşı söylediği sözlerin ardından köşe yazısında Doğu Perinçek ile Abdurrahman Dilipak’ın siyah beyaz fotoğrafını yayımlayan Ilıcak, “bu beraberliğin bir dostluk hikâyesi var mı” diye sordu. “Belirli bir maksatla mı bir araya gelmişlerdi? Biri radikal İslâm, diğeri Maocu... Yoksa bu birliktelik diyalog ve hoşgörü sürecinin bir parçası mı?” diyen Ilıcak’a Yeni Akit yazarı Dilipak’tan cevap geldi. İşte Dilipak’ın yazısından bazı satırlar: “Açıklayayım.. 1980 sonrası ilk siyasi panel 7-8 Nisan 1987 tarihinde İstanbul’da Kenterler Tiyatrosu’nda BİLSAK tarafından düzenlenen Asaf Savaş Akat, Taha Akyol, Murat Belge, Yalçın Küçük ve Uğur Mumcu’nun katıldığı ‘Siyaset, Sivil Toplum ve Gelişme’ konulu panelinden kısa süre sonra 2000’e Doğru dergisi tarafından 6 Haziran 1987’de İstanbul İnci Sineması’nda, ağırlığını SolSosyalist aydınların oluşturduğu bir başka panel düzenlendi.. O ikinci panelde Maoistlerle birlikte başka sol aydınlar da vardı.. O panelde

Perinçek’le yan yana düşmüştük ve o resim, o günkü gazetelerde ve dergilerde çıkmıştı.. Yani 33 yıllık bir resim ve bir panel görüntüsü.. O günlerde sizinle de çıkan resimlerim var, Aybar’la da.. Nazlı hanım, dürüst ve samimi ise “Acaba bu beraberliğin bir dostluk hikâyesi var mı? Belirli bir maksatla mı bir araya gelmişlerdi?” şeklindeki sorularının cevabını merak ediyorsa, o her iki toplantıda konuşulanlar kitaplaştırıldı.. (Abdurrahman Dilipak / Savaş, Barış, İktidar / İşaret Yayınları), öteki toplantının metni ise (İslamiyet ve Barış Tartışması Doğu Perinçek, Abdurrahman Dilipak, Murat Belge, Kaynak Yayınları). Bu kitap, yayınevinin kataloğunda şöyle tanıtılıyor: “2000’e Doğru dergisinin 6 Haziran 1987’de İstanbul İnci Sineması’nda düzenlediği, Hasan Yalçın’ın yönettiği, Murat Belge, Ab-

durrahman Dilipak ve Doğu Perinçek’in konuşmacı olarak katıldığı ‘İslamiyet ve Barış’ konulu panelde yapılan tartışmalardan oluşuyor. Perinçek o konuşmasında “Amerikan işbirlikçisi iktidarlar, 1950’lerde başlatılan ‘Küçük Amerika olma’ süreciyle birlikte, şeriatçılığın da önünü açtılar.” Ben de o yıllarda farkı kesimden insanlarla Amerikano İslam’dan söz ediyordum. Daha sonra Amerikano Mehdi, TSE damgalı bir din tartışmaları yaptık. “Bu din benim dinim değil” diye bu TSE damgalı dine karşı çıktım sonraki yıllarda! Perinçek “1980 sonrası süreçte ise, ABD emperyalizminin “ılımlı İslam” programı doğrultusunda şeriatçılığın tırmandırılması olgusunu yaşadık.. Devlet içinde önemli mevzileri ele geçiren şeriat, şimdi iktidarın tümünü istiyor” diyordu.

twitter.com/medyaninhalleri

El Nusra’nın sağdıcı olduk.. Geçen Ağustos’ta Suriye’ye yapıldığı iddia edilen sarin gazı saldırısında Türkiye, suçun failini Esad olarak göstermek için adeta yırtınmıştı. Cumhurbaşkanı’ndan bir kadın Bakan’a kadar bu savaş suçunu, saçma sapan duygusal laflarla savunmuşlardı. Üstelik kadın Bakan Esad’a “Mezar taşı olmayacak” gibilerden anlamsız ve acayip bir tespitte bulunmuştu, ağlamaklı bir yüzle. Şimdi o Bakan, Gaziantep Belediye Başkanı. Araya Rusya’nın uzaydan çekilen görüntüleri girdi, Türkiye muhalefeti girdi, Obama ve savaş meraklısı Kerry bu kirli ithamın yalan olduğuna boyun eğmek zorunda kaldılar. Üstelik Birleşmiş Milletler’den de 15 kişilik bir heyet gelip, bahsedilen yerde sarin gazı izleri bulmuşlar ama muhaliflerin tarafında olduğunu söylemişlerdi. ABD’nin Pulitzer Ödüllü gazetecisi Seymour Hersh, ABD istihbaratından öğrendiği bilgileri şimdi, işte Napalm bombası gibi patlattı. Bunlar, Erdoğan onaylı diyor... Afet ILGAZ Reyhanlı patlamasından sonra Alevi gençleri toplayıp götürürlerken içim sızlamıştı. Failin El Kaide olduğunu herkes biliyor ama saklıyordu. Ne şeytani bir düzen. O patlamayı da El Kaide’nin yaptığını bir Türk yetkili açıkladı. Nerenin taşları döşeniyor bilmem. Yavaş yavaş Türkiye’ye doğru geliyor döşenen taşlar. Bizimkiler ise Tarabya’daki yağmalanmaya hazırlanan arazi ile Antalya Belek’te yağmalanmış olan 30 dönüm arazinin peşinde koşuyorlar. Böyle durumlarda rahmetli annem “gözünü toprak doyursun” derdi. Facia bu kadarla bitmiyor. 15 yaşında bir Suudi kız, seks cihadı yaptığına inandırılarak Suriye’ye yollanmış ve bin, Nusra militanıyla ilişkiye girmiş. Daha bitmedi. En son ilişki kurduğu adam da Nusra lideriymiş. Onunla İsrail’e gittiklerini söylüyor. İsrail’e, Suriye’ye saldırı planlarını görüşmek için gitmişler. Demin şeytani bir düzen dedim ya şeytani demek de yetmiyor. İnsana nefes aldırmıyor. Ne demek lazım bilmem. Ölen insanların, ziyan edilen kızların, gasp edilen toprakların vebalini nasıl ödeyecek bunlar. Üstelik ağızlarından, mahremiyet ve başörtüsü lafı düşmez. Dinimizi ne hale getirdiler. Tertemiz Türk ahlakını hatta Suudileri hatırlarsanız tertemiz İslam ahlakını, ruhunu ne hale getirdiler. Bunların, o kadın Bakan’ın dediği gibi mezar taşları bile olmayacak. El Kaide’ye silah ve lojistik yardımı, sınırları açmak, tıbbi yardımdan başka bir de böyle vahşet manzaraları... Ve amaç, sözde Kürt devletine Lazkiye’den denize kapı açmak. Başaramadılar işte. Başaramayacaklar...

Eren Erdem istifa etti Karşı gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Eren Erdem görevinden istifa etti. Eren Erdem istifasını Twitter hesabından duyurdu. Erdem, gazetedeki köşe yazılarına devam edeceğini belirtti. İşte Eren Erdem’in Twitter’dan şu satırları yazdı: “An itibariyle Karşı gazete Genel Yayın Yönetmenliğinden istifa ettiğimi, lakin yazılarımla köşeme devam edeceğimi bildiririm. Saygılarımla.”

YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... 06.30 Muhabbet 08.00 Televizyon Gazetesi 10.00 Ekopolitik 11.00 Mutlu Yaşam 12.00 Haber Masası

10.00 Ezgi Değirmencioğlu ile Haber Saati 10.37 Ekonomi 14.00 Öğleden Sonra 17.00 Akşam Haberleri 17.35 Ekonomi 18.15 Yüksek Adrenalin 19.00 Halk Ana Haber 19.35 Hakan Aygün Analiz 20.00 Murat Gezici ile 21.00 Uğur Dündar İle Halk Arenası

07.30 Uyan Türkiye 10.00 Keyifli Sabahar 12.00 Belgesel 13.00 Haber 13 14.00 Dizi 15.00 Bahar’la Güzel Şeyler 17.00 İstekleriniz 18.30 Ana Haber 19.30 Cem İbadeti 21.30 İkrar Yolu 00.00 Cem İbadeti

09.20 Sormak Gerek 10.00 Biz Bize 11.30 Gündemin İçinden 13.30 Söz İstanbul’da 14.20 Habercinin Saati 15.30 Dünyadan Haberler 16.00 Güncel 17.30 Ekonomi Haberleri 18.00 Spor Haberleri 18.30 Günce 20.00 Ana Haber 21.00 Birebir

10.20 Spor 11.00 Karşı Gündem 12.00 Bugün 16.00 Dünya Hali 16.30 Paranın İzi 16.45 Afiş 18.00 Ana Haber 19.00 Spor Ana Haber 19.30 360 Derece 20.45 Aykırı Sorular 21.30 Dört Bir Taraf 23.30 Burada Laf Çok

11.00 Haber 12.00 Haber Merkezi 13.00 Öğle Bülteni 14.20 Haber Aktüel 15.30 Günün İçinden 16.20 NTV’ye Sorun 18.15 Gece Gündüz 19.00 Akşam Haberleri 20.00 Ana Haber 21.10 Bugün Yarın 22.05 Sevilla-Porto 00.00 Gece Bülteni

11.00 Mutfağım 12.15 Gün Arası 12.30 Kaynana Gelin Seda’ya Gelin 15.00 Evim Şahane 17.00 Arka Sokaklar 18.50 Koca Kafalar 19.00 Ana Haber 19.50 Spor 20.00 Çalıkuşu 22.30 Arkadaşım Hoşgeldin “Eğlence”

06.45 Bugün 09.00 Beni Affet 10.00 Melek 12.00 En Güzel Bölüm 12.30 Aşkın Bedeli 14.30 Soframız 15.30 Küçük Kadınlar 17.00 Beni Affet 19.00 Ana Haber 20.00 Aramızda Kalsın 22.45 Kardeş Payı

08.30 Show Dünyası 09.15 Pepee 10.00 Her Şey Dahil 12.00 Gülben 14.00 Misafir Ol Bana 16.00 Adını Feriha Koydum 17.45 Pepee 18.30 Ana Haber 19.15 Büyük Risk 20.00 Güldür Güldür Show 22.30 Fatih Harbiye

07.00 Galaksi Rehberi

07.00 Kahvaltı Haberleri

08.20 Küçük Hanımefendi 10.00 Anne Elimi Tutsana 11.15 İyi Şeyler 11.30 iyi Fikir 13.00 Haber 13.25 Elde Var Hayat 14.50 Aileler Yarışıyor 16.30 Seksenler 19.00 Haber 19.55 Z. Kız Fakir Oğlan 22.55 Süper Dadı 00.15 Film: Mucize

10.35 Gündem 11.35 Açık Büfe 13.35 Gündem 14.00 Haber 15.35 Gündem 16.35 Bin Kişiye sordUK 17.10 Dünya Turu 18.00 Haber 18.30 İnsan 19.50 Kuklagiller 20.00 Ana Haber 21.00 Ömür Dediğin

09.00 Haber 10.00 Haber Ajanda 12.00 Haber Masası 13.00 Gün Ortası 14.40 Ekonomide Görünüm 15.00 Güne Bakış 16.40 Ekonomide Görünüm 17.00 Akşam Haberleri 18.00 Akşam Raporu 20.00 Televizyon Gazetesi 21.00 Habertürk Özel 23.00 Öteki Gündem

09.30 Gündem Özel 11.00 Nazım Usta ile Mutfak Keyfi 12.30 Parantez 13.30 Film 15.00 Hong Gil Dong 16.00 Hayat ve Sağlık 16.30 Safa Geldiniz 18.00 Kum Saati 19.00 Sporaktif 19.30 Ana Haber 20.15 Hong Gil Dong

10.00 Piyasa Ekranı 12.00 Finans Cafe 14.00 Piyasaya Bakış 14.30 İş Dünyasından 16.00 Kapanışa Doğru 18.00 Robot and Monster 18.30 Monsters vs. Aliens 19.00 The Bing Bang Theory 20.00 How I Met Your Mother 21.00 Person of Interest 22.00 Film: Şöhret Yolunda

10.00 Parade’s End 11.00 The Newsroom 12.00 Ellen Show 13.00 Cleveland Ateşi 13.30 Mike ve Molly 14.00 Rizzoli and Isles 15.00 The Newsroom 17.00 Cleveland Ateşi 18.00 Rizzoli and Isles 19.00 The Newsroom 20.00 Ellen Show 21.00 Doctor Who

06.45 Çalar Saat 10.00 Ömre Bedel 12.30 Yemekteyiz Anadolu 14.30 Unutma Beni 16.30 Esra Erol’da Evlen Benimle 19.00 FOX Haber 19.30 Deniz Yıldızı 20.45 Umutsuz Ev Kadınları 23.30 Türkiye’nin Trendleri

06.40 Ejder Avcıları

08.40 Aramızda Kalsın 12.00 Özge ile Yeni Hayat 14.30 Anlatacaklarım Var 17.00 Komedi Dükkanı 18.40 Survivor Panorama 20.15 Film: Ultraviolet 22.15 Saba Tümer’le Bu Gece

14.00 Püf Noktası 15.00 Haber Merkezi 18.00 Spor Ana Haber 19.00 Ana Haber

10.00 Müge Anlı ile Tatlı Sert 13.00 Kızlar ve Anneleri 15.00 Alemin Kralı

20.00 İkna Odası 22.00 Nasıl Yani?

16.00 Zahide ile Yetiş Hayata 19.00 atv haber 20.00 Kurtlar Vadisi Pusu

00.00 Gece Raporu

23.15 Dosta Doğru

09.30 Annem 11.10 Kavak Yelleri 13.00 Merhamet 15.10 Hanımın Çiftliği 17.20 Ejder Avcıları 19.10 BKM Mutfak 21.30 Film 23.40 Sesli Güldüm


Hazırlayan: Ece KIRBAŞ

Festivalde BUGÜN Türkiye’den sinema profesyonellerini hedefleyen bu “Köprüde Buluşmalar” sinema dersinde ortak yapım marketleri, atölyeler, dağıtım ve pazarlama hakkında genel bilginin ardından senaryo sunumunun 10 Altın Kuralı sinemacılarla paylaşılacak. Sinema dersini, film festivallerinin yanı sıra proje geliştirme, dağıtım ve finansman konularında yapımcılara danışmanlık yapan Tobias Pausinger, uzun yıllar Binger Filmlab’in artistik direktörlüğünü yürüten ve halen Hindistan Ulusal Film Geliştirme Kurumu’nda çalışmalar yürüten yapımcı Marten Rabarts ve Köprüde Buluşmalar Yöneticisi Gülin Üstün birlikte verecek. Akbank Sanat’ta gerçekleşecek panel saat 10.00’da başlayacak.

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

BU İKİLİYE DİKKAT! İstanbul Film Festivali, sinemamızın yüzüncü yılını ‘Bu İkiliye Dikkat’ özel programıyla kutluyor. Festival ekibinin belirlediği ‘ruh ikizi’ filmler, birbiri ardına beyaz perdeye yansıyor MURAT ŞİMŞEK

T

ürk sineması 100 yaşında. Bir asrı geride bırakan sinemamız tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi inişli çıkışlı bir yolda ilerliyor. 60’larda altın çağını yaşayan, 70’lerde çeşitli furyaların etkisinde kalan, 80’lerde Yeşilçam’ı geride bırakan, 90’ların ikinci yarısıyla birlikte kimlik arayışına giren sinemamız bugün yeniden bir atılıma imza atı-

yor. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın ev sahipliğinde düzenlenen İstanbul Film Festivali’nin gösterimlerinde yine onlarca yerli film yer alıyor. 33.’sü düzenlenen festivalde Türk sinemasının 100. yaşı “Bu İkiliye Dikkat” bölümüyle kutlanıyor. Sinemamıza damgasını vuran 36 film, ruh ikiziyle buluştu. Bu sefer ikilikler karşılaştırma-yarıştırma üzerine değil, ortaklıklar ve benzerlikler üzerinden

belirlendi. “Bu İkiliye Dikkat” gösterimleri bu yönüyle yıllarca karşıt gösterilen şeylerin, aslında benzerliklerinin de bulunduğu ve yanyana duracağını yansıtıyor. Tıpkı daha önce yanyana geleceğini düşünemeyeceğimiz kesimlerin Gezi Parkı eylemlerinde bütün ikilikleri bir kenara bırakıp yanyana durmaları gibi. İkili filmler dönemlerinin toplumsal, politik manzarasını yansıtırken farklı karakterlerin

aslında aynı hikayeyi anlattığına tanık oluyoruz. Muhsin Ertuğrul’dan Ömer Lütfi Akad’a, Halit Refiğ’den Tunç Okan’a, Nuri Bilge Ceylan’dan Zeki Demirkubuz’a kadar uzanan bu seçkide “kardeş filmler” birkaç saat arayla aynı salonda izleyiciyle buluşuyor. Türk sinamasının klasikleri arasına giren filmleri 20 Nisan’a kadar festival kapsamında izleyebilirsiniz.

Ressam Tanboğa’yı kaybettik

Ressam Maruf Tanboğa dün sabaha karşı ablasının evinde yaşamını yitirdi. 1943 Adana doğumlu olan Tanboğa, Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi’nde geçtiğimiz Mart ayında açık kalp ameliyatı geçirmişti. Sanatçı, Küçükçekmece Fatih Camii’de kılınan ikindi namazından sonra Küçükçekmece Mezarlığı’nda sevenleri tarafından toprağa verildi. Aydınlık gazetesi olarak Tanboğa’nın ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz.

Türk sinemasının 100. yılı paneli

Hindistan’dan ilk bir Aslen oyuncu olan Geetu Mohandas’ın yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı filmi “Zar Oyunu” “Yeni Bir Bakış” bölümünde izleyicilerle buluşacak. İlk gösterimini Sundance’te yapan filmin başrollerini Geetanjali Thapa ile Lunchbox / Sefertası ve Wasseypur Çeteleri’nden tanıdığımız Bollywood oyuncusu Nawazuddin Siddiqui paylaşıyor. Film, Himalayalar’da yaşayan, başına buyruk Kamla’nın köy büyüklerinin sözünü dinlemeyip, beş aydır haber alamadığı kocasını aramak üzere yollara düşmesini anlatıyor. Atlas Sineması saat 16.00’daki gösterimde güzel oyuncu Geetanjali Thapa da seyircilere eşlik edecek.

Bergman ve Bertolucci hayranlarına

Festivalde yarın “NTV Belgesel Kuşağı”ndan usta yönetmenler Bergman ve Bertolucci hakkında kaçırılmayacak iki belgesel var. “Bergman’ın Evinde” filminde günümüzün usta oyuncu ve yönetmenleri Bergman’ı,”Bertolucci’den Bertolucci” belgeselinde ise adından da anlaşılacağı gibi yönetmen kendisini anlatıyor. Woody Allen, Robert De Niro, Lars von Trier, Holly Hunter, Martin Scorsese, Claire Denis, Michael Haneke, Francis Ford Coppola ve daha birçoğunun gözünden İsveçli usta yönetmen Bergman’ın hayatını ve filmlerini, filmlerinden daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış kamera arkası görüntüleriyle birlikte izleme fırsatını kaçırmayın. “Bergman’ın Evinde” 13.30’da Beyoğlu Sineması’nda izlenebilir. Beyoğlu Sineması’nda 21.30’da seyredebileceğiniz “Bertolucci’den Bertolucci” ise çok özenli ve detaylı bir arşiv çalışmasının ürünü. Dünyanın dört bir yanından, 300 saati aşkın arşiv kaydının bir araya geldiği filmde Bertolucci sinemasını kendine has üslûpla ve eğlenceli bir dille anlatıyor.

Tarantino’nun önerisi “Geceyarısı Çılgınlığı” takipçilerinin merakla bekledikleri “Büyük Kötü Kurtlar”ın ilk gösterimi Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda 21.30’da.

YALNIZLAR RIHTIMI Ö. Lütfi Akad

Doç. Dr. Adnan Tönel’in, Akbank Sanat’ta düzenlediği “Türkiye Sineması 100 Yaşında” paneli, 10 Nisan 2014 (bugün) saat 19.00’da Akbank Sanat Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirilecek. Yönetmen Reis Çelik, sinema yazarı Burçak Evren ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Şükran Kuyucak Esen’in konuşmacı olacağı panelde, bu yıl 100’üncü yaşına basan Türk Sineması’nın tarihi bir yönetmen, film eleştirmeni ve bir akademisyenin gözünden değerlendirilecek.

Sinemamız hafızasına kavuşuyor

GEMİDE Serdar Akar

ARKADAŞ Yılmaz Güney

EŞKIYA Yavuz Turgul

OTOBÜS Tunç Okan

FOTOĞRAF Kazım Öz

TEYZEM Halit Refiğ

UÇURTMAYI VURMASINLAR Tunç Başaran

“Türk Sineması ancak kökleriyle olan bağı akademik bir yaklaşımla yeniden kurularak yarına taşınabilir” düşüncesiyle yola çıkan Bilim ve Sanat Vakfı (BİSAV) ve İstanbul Şehir Üniversitesi Sinema TV Bölümü, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle Türk Sineması çatısı altında hayat bulan tüm çalışmaları sistematik bir şekilde ele alarak geniş, kapsamlı bir tespit, temin ve tasnif çalışması yürütüyor. Akademisyenlerden Türk Sineması ile ilgili herhangi bir bilgiyi arayan herkese hitap edecek www.tsa.org.tr üzerinden film, kişi, kitap, dergi, makale, röportaj ve tez kategorilerinde onbinlerce başlığa ait künye bilgilerine ve telif hakkı söz konusu olmayan ilgili dokümanlara ulaşmak mümkün olacak. Veritabanına paralel olarak proje kapsamında temin edilen filmler, kitaplar, süreli yayınlar, afişler, lobiler vb. materyallerle BİSAV Kütüphanesi bünyesinde oluşturulması planlanan TSA Arşiv Birimi yine araştırmacıların ve akademisyenlerin kullanımına açılacak. Haziran ayının ilk günlerinde test yayınına başlayacak projenin danışma kurulunda Giovanni Scognamillo, Burçak Evren, Semih Kaplanoğlu, Peyami Çelikcan, Yalçın Yelence gibi isimler yer alıyor. Proje kapsamında Agâh Özgüç ve Vadullah Taş gibi koleksiyonerlerin arşivlerinden istifade ediliyor. 8 kişinin tam, 5 kişinin ise yarı zamanlı çalıştığı proje birçok gönüllü tarafından da destekleniyor.

DİĞER RUH İKİZLERİ: İstanbul’un Fethi (Aydın Arakon, 1951) - Karanlık Sular (Kutluğ Ataman, 1994) Beklenen Şarkı (Sami Ayanoğlu, 1953) - Mavi Boncuk (Ertem Eğilmez, 1974) Yalnızlar Rıhtımı (Ö. Lütfi Akad, 1959) - Gemide (Serdar Akar, 1998) Her Şey Çok Güzel Olacak (Ömer Vargı, 1993) - Küçük Hanımın Şoförü (Nejat Saydam, 1962)

Fıstık Gibi Maşallah (Hulki Saner, 1964) - Kilink İstanbul’da (Yılmaz Atadeniz, 1967) Beyoğlu’nun Arka Yakası (Şerif Gören, 1986) - Sürtük (Ertem Eğilmez, 1965) Dönüş (Türkan Şoray, 1972) - Duvara Karşı (Fatih Akın, 2004) Yatık Emine (Ömer Kavur, 1974) - Aysel Bataklı Damın Kızı (Muhsin Ertuğrul, 1935)

Çöpçüler Kralı (Zeki Ökten, 1977) - Korkuyorum Anne (Reha Erdem, 2004) Aaah Belinda!.. (Atıf Yılmaz, 1986) - Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri (İrfan Tözüm, 1992) Hamam (Ferzan Özpetek, 1996) - Bir Türke Gönül Verdim (Halit Refiğ, 1969) Mayıs Sıkıntısı (Nuri Bilge Ceylan, 1999) - Yumurta (Semih Kaplanoğlu, 2007)

Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak (Ahmet Uluçay, 2004) - Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi (Emre Akay, 2003) İki Başlı Dev (Orhan Oğuz, 1990) - Babam ve Oğlum (Çağan Irmak, 2005) Kuyu (Metin Erksan, 1968) - Kader (Zeki Demirkubuz, 2006) Tabutta Rövaşata (Derviş Zaim, 1996) - Araf (Yeşim Ustaoğlu, 2012)

T.C. S L FKE CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/578 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Mersin ili Silifke ilçesi Kapızlı köyü 162 ada, 1 parsel üzerinde Göksu park sitesi içerisinde bulunan C blok 3.kat 12 nolu bağımsız bölümün satışına karar verilmiştir. Satışına karar verilen taşınmaz dairenin bulunduğu sitenin yeni yapılmış olduğu yapı niteliği bakımından iyi durumda olduğu, sitenin oluştuğu A slok ayrı iken B veC blokların bitişik konumda, ayrıca site içerisinde asönsör bulunmakta bunun yanında iyi düzenlenmiş bahçe ve büyük bir havuzu vardır. C bloğun altında kapıcı dairesi ve sığınak bölümlerii mevcuttur. dairenin içinde bulunduğu site tapu kayıtlarına göre kat irtifası teşkil edilmiş fakat cins değişikliği ve kat mülküyeti yapılmamış durumda ayrıca bağımsız bölüm niteliği mesken olan taşınmazın arsa payı 6/300 oranında olup bunun yanında eklenti olarak daireye ait B blokta odunluk kısmı bulunmakta, yine bağımsız bölüm ara daire özelliğinde olup dairenin kat ini fasına dönük olarak hazırlanmış mimari projesi incelendiğinde dairenin fonksiyonel olarak havuz tarafında 9.10 m2 balkon ve 22.45 m2 alana sahip açık salon mutfak bölümü bulunmakta dairenin diğer tarafında ise 12,27 ile 10,40 m2 yüzey alanına sahip olup, iki adet yatak odası bulunmakta, ayrıca iki oda arasında 2,77 m2 ebeveyn bonyo ile 4,44 m2 banyo bölümleri mevcut, bunun yanında 6.71 m2 antre yer almakta, yapının balkon hariç alanı 67.21 m2 civarında olup balkon dahil alanı ise 80.50 m2 civarındadır. Adresi : Mersin ili Silifke ilçesi Kapızlı Köyü Yüzölçümü : 3.122,19 m2 Arsa Pay : 6/300 mar Durumu : Kaydı gibidir. K ymeti : 115.000.00 TL KDV Oran : %1 Kayd ndaki erhler : Kayd gibidir 1. Sat Günü : 21/05/2014 günü 10:00 - 10:10arası 2. Sat Günü : 16/06/2014 günü 10:00 - 10:10 arası

Sat Yeri : Silifke Adliye Sarayı İcra Müdürlüğü önü Silifke Mersin Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok anırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi. KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse icra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir ömeği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/578 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 21/03/2014 BASIN: 23087 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de


Hazırlayan: Anıl BUDAK

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

KULÜPLER BİRLİĞİ KARARINI VERDİ

Yabancı sınırı değişiyor! Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı İlhan Cavcav, yabancı oyuncu statüsünde gelecek sezon için “6+2” formülünde anlaştıklarına dair yazıyı Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) gönderdiklerini söyledi

U

zun bir süredir tartışma konusu olan yabancı sınırlamasıyla ilgili Kulüpler Birliği Vakfı, sonunda ortak bir karara vardı. Birlik, gelecek sezonun yabancı sınırı için 6+2’de anlaşma sağladı. Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı İlhan Cavcav, yabancı oyuncu statüsünde gelecek sezon için “6+2” formülünde anlaştıklarına dair yazıyı TFF’ye gönderdiklerini söyledi. Cavcav, yaptığı açıklamada, “18 kulübün 10’u kabul etse zaten karar alınır, ama biz herkese uyacak bir formül aradık. Ben mesela görüşmelere 6+4 olsun diye başladım. Yabancı futbolcuya meraklı değiliz. Mahkum da değiliz. Ama her

kulüpte sözleşmeli yabancı oyuncu çok fazla. Bu yüzden mağdur olunmaması için büyük bir çoğunluk 6+2’de uzlaştı’’ ifadelerini kullandı.

‘İsteğimiz yerine gelecektir’ Türk futbolunun geleceği için birlikte hareket etmek gerektiğinin altını çizen Cavcav, Akhisar’ın öncelikle 6+2’ye karşı çıktığını ifade ederken, şöyle konuştu: ‘’Biz eğer birliksek Türk futbolu için önemli olan bu konuda da birlikte hareket etmeliyiz. Akhisar Başkanı, ‘ben imza atmam’ dedi. O zaman birlikten çık dedik, ‘çıkmam siz gönderin’ dedi. Biz gönderemeyiz, öyle bir yet-

kimiz yok dedim. Sonra federasyona yazı gönderme kararı aldılar ve çoğunluğa uyacaklarını söylediler. Fenerbahçe de çoğunluk kararına uyacağına dair yazıyı göndermişti. TFF de bizim federasyonumuz olduğuna göre, bizim isteğimizi yerine getirecektir” şeklinde konuştu. Öte yandan yabancı sınırlamasının artmasına karşı çıkan Fenerbahçe yönetim kurulunun da bu değişime sıcak baktığı ifade edildi.

KAPTANA acil çağrı!

EL ELE YARI FINALE

Sarı-Kırmızılı camia, uzun süredir kötü performansı nedeniyle eleştirilen ve Fenerbahçe maçında Mancini ile yaşadığı gerilim sonrası ‘ayrılık’ sinyalleri veren Selçuk’tan eski günlerine dönmesini bekliyor CENK ÇINAR

S

elçuk İnan, Galatasaray için son derece önemli bir figür. Son iki sezonda gelen lig şampiyonlukları ve Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinin baş mimarlarından biri ve örnek davranışlarıyla birçok otoritenin takdirini kazanmış bir isim. Bu sezon, Sabri Sarıoğlu ile yaşanan tartışmalardan sonra kaptan olarak sahaya çıkması da bunu kanıtlar nitelikte. Ancak, Selçuk bu sezon Fatih Terim’in gidişinden ve Wesley Sneijder’in takıma monte edilme sürecinden çok olumsuz etkilendi. Adeta sahada ruh gibi geziniyor ve sorumluluktan kaçıyordu. Bu nedenle taraftarın da tepkisini çekti ve özellikle başarısız sonuçların geldiği son 1 ayda artık iyice kriz halini aldı Selçuk’un durumu. Fenerbahçe maçında Roberto Mancini ile yaşadığı tartışma da her şeyin üstüne tuz biber oldu.

Tatlıya bağlandı Ancak, Galatasaray camiası Selçuk İnan’ın bu takım için ne denli önemli bir oyuncu ol-

Kadınlar Avrupa Ligi 8’li Finalleri’nde Fenerbahçe ve Galatasaray, yarı finale yükseldi. F.bahçe Cuma günü Bourges ile, G.Saray ise Ekaterinburg’la karşılaşacak.

duğunun farkında. Fenerbahçe maçının ardından bir açıklama yapıldı ve Selçuk İnan’ın bu takım içinde ne kadar vazgeçilmez olduğu hatırlatıldı, kaptana inanıldığı net bir biçimde açığa çıktı. Özellikle bu açıklamadan sonra krizin tatlıya bağlandığını ifade edebiliriz. Şimdi, her şey Selçuk’un elinde. Galatasaray’ın kaptanına ve oyun kurucusuna ne kadar ihtiyacı olduğu alınan sonuçlardan da görüldüğü üzere ortada. Artık, milli oyuncu silkinip kendine gelmeli ve sezonun geri kalanında kendine yakışan bir Galatasaray Divan Kurulu toplantısı, Gafutbol ortaya koyarak latasaray Lisesi Tevfik Fikret Salonu’nda ikincilik savaşında ta- gerçekleştirildi. Toplantıda ASY Arena kımına katkı vermeli, Stadı’nın eksiklikleri hakkında da önemgelecek sezon için ca- li açıklamalar yapıldı. Galatasaray Kulümiaya güven aşılamalı. bü Başkan Yardımcısı Ümit Özdemir, DiAksi takdirde, Gala- van Kurulu toplantısında yaşadıkları zortasaray’ın işi son de- lukları anlatarak, “Statta neye elimizi atrece zor olacak, tabii sak elimizde kalıyor. Stadın devrini bize Selçuk’un da.

Fener grubu lider bitirdi Kadınlar Avrupa Ligi 8’li Finaller A Grubu 3. Maç’ında Spartak Moskova’yı 58-57 yenen Fenerbahçe, yarı final biletini alan ilk takımımız oldu. İlk çeyreği 17-14 geride kapatan Fenerbahçe, 2. çeyrekte savunmasını sertleştirip defanstaki başarısını hücuma da yansıtınca, soyunma odasına 30-26 önde girdi. Büyük bir çekişmenin yaşandığı 3. periyotu 49-46 önde bitiren temsilcimiz, son çeyrekte de etkili oyununu sürdürdü ve sahadan 58-57 galip ayrıldı.

Divan Kurulu’nda isyan!

Özdemir: Stadı bize devretmiyorlar yapmıyorlar. 50 bin kişilik stadın doğru dürüst yolu yok. İnsanlar daracık yol ve sadece metro ile stada giriş yapabiliyor. Bir de şimdi Aslanlı Yol’un bulunduğu yere kavşak yapılması gündemde. Buna elbette itiraz ettik. Sayın Başkan ile birlikte Vali Bey ile görüştük. Şimdilik bu proje donduruldu ancak tamamen çözülmüş değil” dedi.

2. yarı finalist Galatasaray A Grubu’ndaki diğer maçta Galatasaray, Kayseri Kaski ile karşılaştı. Yarı final için akibini 8 sayı farkla yenmek zorunda olan Kayseri, maça hızlı başladı ve ilk çeyreği 20-13 önde bitirdi. 2. periyotta toparlanan Galatasaray, soyunma odasına 26-26 eşitlikle gitmeyi başardı. Kayseri Kaski 3. çeyreği 42-41 üstün tamamlasa da Galatasaray, son saniye basketiyle karşılaşmayı 58-56 kazanarak adını yarı finale yazdırdı

Yıldızlar Avrupa’ya bağlı Her fırsatta yıldız futbolcu isteyen Bilic’e Başkan Fikret Orman, Şampiyonlar Ligi’ne direkt gidilmesini şart koştu

L

igde zirvenin 10 puan gerisinde 3.sırada bulunan Beşiktaş, artık rotasını Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılım olarak belirledi. Ligde ikincilik altı her sonucu başarısızlık olarak kabul edeceğini belirten Başkan Fikret Orman’da Hırvat çalıştırıcıdan kalan 6 maçı kazanıp ikinci olunmasını istedi. Takımda lider oyuncu eksikliğinden yakınan

Jones’un bileti kesildi Son iki sezondur ligin devre arasında yapılan transferlerden istenilen verimi alamayan Beşiktaş’ta, yönetim Dany’den sonra Jones’un da biletini kesmeye hazırlanıyor. Her iki futbolcuyu kirala-satın al metoduyla Beşiktaş’a getiren Siyah-Beyazlı yönetim, gelecek sezonki transfer çıtasını yüksek tutacak olması nedeniyle, bu transferlerdeki satın alma opsiyonunu kullanmayacak.

Hırvat teknik adama Başkan Orman, Şampiyonlar Ligi’ne direkt gitmeyi başarabilirse yıldız oyuncular alınacağının da sözünü verdi. Ligin üçüncü sırada bitirilmesi halinde daha kısıtlı bir bütçe ile yola çıkılacağını Bilic’e anlatan Fikret Orman, yıldızlar için takımın ligi en kötü ikinci sırada tamamlamak zorunda olduğunu söyledi.

1. LİG PANORAMA HAFTANIN TAKIMI

İSTANBUL BŞB HAFTANIN FUTBOLCUSU

ERGİN KELEŞ (ADANASPOR) HAFTANIN TEKNİK ADAMI

Devrim gibi karar Rekabet Kurulu, Süper Lig yayın hakları için devrim gibi bir karar aldı. Kurul, 2015-2016 ve 2016-2017 sezonu için Digitürk’e “İhalesiz olarak yayın hakları satılırsa diğer operatörlere de maçları yayınlama zorunluluğu” getirdi. Böylece; Digitürk Rekabet Kurumu’nun onaylayacağı bir tarife ile tüm düğer platformlara artık Süper Lig’deki maçların yayın iznini vermek zorunda. Artık Süper Lig maçları her paralı platformdan yayınlanabilecek. Eğer Digitürk bu karara ‘hayır’ der ve uygulamazsa Rekabet Kurumu 2 yıllık uzatmayı iptal edeceği gibi ana sözleşme üzerinden ceza verebilecek veya ihale açılması için TFF’ye şart koşacak.

‘Schumacher tepki verdi Fransa’da kayak yaparken düşerek ağır yaralanan ve tedavisi devam eden Formula 1’in efsanevi pilotu Michael Schumacher’in sağlık durumu hakkında olumlu haberler gelmeye devam ediyor. Schumacher’in yakın arkadaşı eski Formula 1 pilotu Jean Alesi, “Speedweek” dergisine yaptığı açık-

lamada, bir süre önce Alman pilotu hastanede ziyaret ettiğini söyleyerek “Schumacher, kendisine dokunulduğunda tepki verebiliyor” dedi. Schumacher’in menajeri Sabine Kehm ise bir süre önce Schumacher’in sağlık durumunda “iyiye doğru bir gidişat” olduğunu açıklamıştı.

Hami Mandıralı: Bir tane Trabzonspor var Trabzonspor teknik sorumlusu Hami Mandıralı, kritik bir süreçten geçtikleri için Bordo- Mavili camiadan destek istedi, “Bir tane Trabzonspor var. Başka takımımız yok” dedi. Antrenmandan önce basın mensupları ile sohbet eden Mandıralı, hataların eleştirileceğini belirtirken, “Ama yapıcı olmak gerekiyor. Yıkıcı olmak takımımıza zarar verir” diye ko-

nuştu. Mandıralı, sahalarında oynadıkları F.Bahçe maçının tamamlanmaması nedeniyle üzgün olduğunu tekrarlarken, “Karşılaşmaya çok iyi hazırlanmıştık. Şimdi rakip oynamadan 3 puanı aldı. Bu bizi gerçekten çok üzdü” dedi.

ÖZCAN BİZATİ (DENİZLİSPOR) PUAN DURUMU 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19

İSTANBUL ORDUSPOR BALIKESİR ANKARA SAMSUN MERSİN İY MANİSA Ş.URFASPOR KARŞIYAKA A.DEMİR DENİZLİSPOR BUCASPOR ADANASPOR GAZİANTEP BOLUSPOR FETHİYESPOR 1461 TRABZON T.LİNYİTSPOR K.MARAŞSPOR

O 32 32 32 32 32 32 32 33 32 33 33 32 33 32 32 32 32 32 32

G 21 19 19 17 15 15 15 12 10 10 12 12 9 8 8 8 6 8 2

B 6 7 7 11 13 11 5 8 10 10 4 3 9 11 10 8 13 7 7

M 5 6 6 4 4 6 12 13 12 13 17 17 15 13 14 16 13 17 23

A 65 49 50 56 53 50 49 42 44 53 35 40 46 26 30 41 42 36 28

Y 34 24 28 29 31 35 40 43 45 57 53 52 53 40 41 52 53 58 67

Av. P 31 69 25 64 22 64 27 62 22 58 15 56 9 50 -1 44 -1 40 -4 40 -18 40 -12 39 -7 36 -14 35 -11 34 -11 32 -11 31 -22 31 -39 13

34. HAFTA SONUÇLARI A.Demir 1-3 İstanbul, Ankara 0-2 Ş.Urfaspor, 1461 Trabzon 1-1 Karşıyaka, Denizli 3-0 T. Linyit, Boluspor 1-0 K.Maraş, Balıkesir 2-2 Ordu, Gaziantep 0-1 Manisa, Bucaspor 1-3 Adana, Samsunspor 3-3 Mersin İY GELECEK HAFTA PROGRAMI 13 Nisan Pazar: 13.30 T. Linyit A.Demir, İstanbul BŞB - Boluspor, K.Maraşspor - Gaziantep, Manisaspor - 1461 Trabzon, Karşıyaka - Balıkesirspor, Orduspor - Samsunspor, Mersin İY - Bucaspor, Adanaspor Ankaraspor, Fethiye - Denizli


10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

Hazırlayan: Cenk ÇINAR

SPORDA HALK PAZARI

Göllü, ben ve kobralar ü ve eskimeyen melekle l l ö G i z ri Ceng

En amatör ‘Lejyoner’ Onur BELGE onurbelge@aydinlikgazete.com

Ahlak ölçüsü Melo

E

line sağlık Cengiz Ağabey, 56 yılını “Okul Bahçesinden Olimpiyat’a” diye ne kadar da güzel kitaplaştırmışsın. Evet, Cengiz Göllü voleybolumuzun efsanesidir. Kendisi ile uzun yıllara dayalı bir geçmişimiz vardır. Şimdilerdeki gibi vur, kır, parçala değildi spor. Ve biz spor yazarları bisikletten, voleybola, futboldan, güreşe her dalı yazmaya, fotoğraflamaya, haber yapmaya giderdik. Özellikle de Cengiz Göllü’nün başında olduğu voleybolumuzun melekleri, Avrupalı rakiplerine karşı üstünlüğe başladıklarından, onlarla birlikte maçlara gitmeye bayılırdık. Kadınların kafasını kızdırırsanız, başınıza gelmedik iş kalmaz. İnanın işinde Cengiz Göllü kadar ciddi, hatta zaman zaman asık suratlı bile

diyebileceğiniz az insan vardı. Ama bu maskeyi sevecen ve bağışlayıcı kalbini kamufle etmek için kullanırdı. Şimdilerde onlara Melekler diyoruz. Ancak o zamanlar, onlar kendilerine “Kobralar” derlerdi. Bizim de başımıza bir Bulgaristan seyahatinde geldi gelenler. Eee, onlar sporcu, akşam erken yatmalılar. Cengiz ağabey sızlanmalarına aldırmadan, “hadi bakalım, odalarınıza” diye gönderdi. Biz de yöneticiler faslından Bulgar yetkililerinin düzenlediği gece yemek ve eğlence programına gittik. İkişerli oda durumu dolayısıyla ben ve Cengiz Göllü aynı odada kalıyoruz. Violet, Yurdagül, Arzu’lar, Selcan, Hülya’yı hatırlıyorum. Gecenin bir saatinde geldik, ışıkları bile yakmadan yataklarımıza girdik, gözlerimizden uyku akıyor.

Aman hey, o koku da ne. Bulgar yetkililer, hediye olarak müthiş konsantre olan gülyağı hediye etmişlerdi. Kobralar, gece evde bırakıldıkları için melekten cadıya dönmüşler. Resepsiyona dil döküp bizim odanın anahtarını almışlar. Gülyağlarını yatak örtülerine ve çarşaflara boca etmişler. Durumu kavrayana dek epey vakit geçti. Üzerimize sinen kokuyu çıkarabilmek için beşer dakika arayla duşa girip çıkıyoruz, ne mümkün. Sabahı öyle ettik. Kahvaltıda yüzümüzden bir şey çıkarmak için bakıyorlar ama hiç renk vermedik haaa. Sonrası mı, Cengiz Ağabey nasıl acısını çıkarmış, kitabında okuyun isterseniz. Not: Fotoğraflar ve bilgiler için emektar voleybol yazarı Enver Bağlarbaşına teşekkürler.

Garo yeniden Taksim Başkanı

G

aro Kaptan (Hamamcıoğlu) yapılan kongrede yeniden Taksimspor Kulübü Başkanlığına seçildi. Hayırlı olsun. O da artık rekora doğru gidiyor. Kolay değil, bizim yazın Adalar veteranları arasında düzenlediğimiz turnuvanın da genel kaptanı. 14 yılı devirdi, 3 yıl için daha seçildi. Allah sağlıkla ömür versin, başarıların devamını dilerim. Zira Mustafa Sarıgül’ün

Hafta sonu Galatasaray’a kaybeden Fenerbahçe’de ceza alan oyuncuların fazla olması can sıkıyor. Her oyuncusuna güvenen Ersun Yanal ise yeni bir galibiyet serisinden emin

büyük katkılarıyla yapılan Taksimspor Süleyman Seba tesislerinde faaliyetlerini sürdürürken, özellikle alt yapıya verdikleri önemli çevre halkının da takdirini topladılar. Taksimspor Yönetim Kuruluna da şu isimler seçildi: Kirkor Duvarcı, Ohannes Özgür, Dr. Mıgırdiç Gülezyan, Hıraç Keçioğlu, Şahin Erikin, Mircan Çepni, Hakan Nagaşoğlu, Arman Kendirli, Oskiyan Habeş, Can Erikin, Aret Boşnak, Haçadur Haçik. Yedekler: Mıgırdiç Batmaz, Avedis Arzuman, Sinan Murat, Hıraç Cingöz, Arman Hubeseryan.

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanan maçın üzerinden bugün itibariyle 4 tam gün geçti. Tartıştığımız şeye bak. Bir taraf Melo’yu suçluyor, ahlak düşüklüğünün öne çıktığını söylüyorlar. Son söylemde ben de varım. Başkan düzeyinde ise Galatasaray siz kendi işinize bakın diyor. Sayın Başkanım, siz başkalarına söyleyeceğinize kendi işinize baksanız ya. Çok beyefendi, düzenli, tertipli, temiz kişilikli bir insansınız. Keşke dolmuşa gelmeseydiniz, “Cezasını biz veririz, yaptığı Galatasaray’ın Geleneklerine yakışmadı” falan deseydiniz. Şimdi daha iyi anlıyorum ve üzülerek söylüyorum ki, bizim futboldaki ahlak ölçümüz Melo. Bunu genel ahlaktan ayıramazsınız, öyleyse neyi tartışıyoruz Allah aşkına... Maçın hakeminin yaptıklarına, Fenerbahçeli oyuncuların futbol tabiriyle “dayak yemelerine” seyirci kalmasına fazla söylenecek bir şey yok. Dayak yeme tabiri benim değil, Kadıköy tarafında By Hüsnü’de bilardo’da hemen her gün birlikte olduğumuz ve de iyi bir Galatasaraylı olan Erol kardeşimindir. Şimdi geliyorum işin anasına. Delikanlı Melo Chelsea maçında neredeydi. Dili neresine gitti bilemem. Maçın daha ilk çeyreği bitmemişti. Galiba Melo’nun Türkiye’de hakemler tarafından korunduğunu sandığı dakikalardaydı. Hakem bastı sarı kartı. Biraz sonra da yalandan

Bursa Süper Amatör Ligi ekiplerinden Mudanya Mütarekespor’un 20 yaşındaki futbolcusu Erkan Demir , Ertuğrul Sağlam döneminde Bursaspor’un yardımcı antrenörlerinden Birol Berkem tarafından izlenmiş ve Finlandiya’nın ikinci lig ekiplerinden TP-47 takımına önerilmişti. İdmanlarda genç futbolcuyu takip eden Finlandiya temsilcisi Erkan’ı kadrosuna katma kararı aldı. “Bursa’yı en iyi şekilde temsil edeceğim ‘’ açıklamasını yapan Demir , amatör ligden yurtdışına transfer olan ilk Türk futbolcu olma başarısını gösterdi.

Pele’ye unutulmaz hediye Brezilyalı futbol efsanesi Pele’ye unutulmaz bir hatıra sunuldu. Saçın doğal yapısında bulunan karbon aracılığı ile elde edilen 1283 elmastan oluşan küçük heykelcik Pele’ye hediye edildi. Her bir parçası 7500 dolar civarında olan bu elmasların 1283 adet olmasının ise farklı bir anlamı var. Brezilyalı’nın kariyeri boyunca attığı ve Guinnes rekorlar kitabına girdiği 1283 golü temsilen seçilen elmaslardan oluşturulan heykelciğin Pele’ye sunulması ile duygusal anlar yaşandı.

Avrupa Ligi’nde Türk gecesi bir yere düşüş yaptı. Hakem şöyle yan gözüyle geri dönüp bir baktı, ödü koptu ikinci sarı karttan atılacak diye. Ve de sahada ondan sonra ne Melo kaldı ne de bir şey. Sayın Türk hakemleri, orada ahlak ölçüsü öyle, burada böyle. Şimdi söyleyin bana bakalım, Melo o karakterle İtalya’da bile neden barınamadı, kendine Avrupa’da kulüp bulamıyor. Masal anlatmayın, çok dinledim ben. Yazık Türk gençliğine gösterilen örneğe, vah, vah, vah...

Basketbol Avrupa Ligi Top 16 turu E Grubu 14. ve son hafta maçı bugün İstanbul’da “Türk derbisine” sahne olacak. Çeyrek final umutlarını daha önce yitiren Fenerbahçe ile Anadolu Efes, saat 20.00’de Fenerbahçe Arena’da karşı karşıya gelecek. İki ekip Avrupa arenasında bu sezon Avrupa Ligi Top 16 turunda aynı grupta yer aldı ve 18 yıl sonra karşı karşıya geldi. Abdi İpekçi Spor Salonu’ndaki maçı Fenerbahçe Ülker 71-63’lük skorla kazanmıştı.

Fener yeni seri peşinde EMİR RIZA LEKİ

L

igde 10 puan farkla 1.sırada yer alan Fenerbahçe geçen hafta oynanan Galatasaray maçının yaralarını sarmak istiyor. Derbinin kaybedilmesi moralleri bozarken takımda bir çok oyuncunun kart cezalısı veya sakat olması Ersun Yanal’ı iyice zora soktu. İkinci devrenin başında olduğu gibi yeni bir panik ortamı istemeyen tecrübeli teknik

adam işini sıkı tutuyor. Her defasında kadrosundaki her futbolcudan aldığı maksimum verim sayesinde lider olduklarını hatırlatan Ersun Yanal rotasyon oyuncularına çok güveniyor. Futbolcularıyla görüşmeler yapan Ersun Yanal derbinin çok belirleyici olmadığını sadece şampiyon olacakları haftayı ertelediklerini artık Galatasaray maçını unutup yeni bir seri yakalamaları gerektiğini söyledi. Galatasaray’la oynanan maçtan önce

son 5 haftada sadece penaltıdan 1 gol yiyen Fenerbahçe savunmasının yükselen form grafiğiyle dikkat çekiyordu. Topu ağlarında en son 2 hafta önce gören Sarı-Lacivertlilerin gol yememe serisi Galatasaray karşısında bozuldu. Son haftalarda savunma hattında zorunlu değişiklikler yapmasına rağmen yenilen gol sayılarının azalması Ersun Yanal’ı çok mutlu etti. Alves’in ve Egemen’in sakatlığında Bekir’e formayı veren Ersun

Yanal milli oyuncunun performansından çok memnun kaldı. Az oynamasına rağmen aldığı süreler boyunca çok iyi bir performans ortaya koyan Bekir’in profesyonellik anlayışı takdir gördü. Sezon başından bu yana sürekli eleştirilen Volkan Demirel de son haftalarda formu yükselen isimlerden. Son maçlarda yaptığı kritik kurtarışlarla takımının puan farkını açmasını sağlayan Volkan şampiyonluk yürüyüşünde kilit rol oynuyor.

T.C. GEBZE 3. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2011/2680 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : TA .TAPU KAYDI : Kocaeli İli Gebze İlçesi Hacı Halil Mah.Tatlıkuyu Sokağı 3 pafta, 376da 104 parselde kat irtifaklı, sayılı arsa vasıflı, 24/288 arsa paylı A Blok Bodrum kat (1) nolu depo niteliğinde taşınmazın tamamı Özellikleri : Satışa konu taşımaz Şehir Merkezinde Hacı Halil Mah. Adliye Caddesi ile Ismetpaşa Caddesi arasında bulunan 1209/1 sokağa cepheli bulunan 4 kat betonarme A Blok Arifler Apartmanının bodrum katında 5 kapı nolu depo türünde taşınmazdır. Bu işyeri borçlu tarafından atölye ve depo olarak kullanıldığı görülmüştür. Girişde demir doğramalı, zemini beton ahşap kaplı, plastik badanalıdır. Taşınmazın bulunduğu binaya ait kat irtifağına esas projesinde bu bağımsız bölümün fotokopisi dosyada mevcuttur. Bu işyeri kat irtifak projesinde net 368,00 m2.dir. Taşınmaz,Gebze Merkezinde olup Bankalara, resmi kurumlara, çok yakındır. Tüm belediye hizmetlerinde faydalanmaktadır. Çevresinde işyeri ve konut türü yapılaşmalar mevcuttur. Adresi : Kocaeli li Gebze lçesi Hac Halil Mah.1209/1 sok No:9 Gebze Yüzölçümü : 368,00 m2, Arsa Pay : 24/288 imar Durumu : 1/1000 Ölçekli İmar Planında Ticaret Alanında kaldığı, Bitişik nizam 4 kat Hmax=12,50 metre, olduğu belirtilmiştir. K ymeti : 294.324,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : Tapu kayd nda oldu u gibidir. 1. Sat Günü : 22/05/2014 günü 11:00 - 11:05 arası 2. Sat Günü : 16/06/2014 günü 11:00 - 11:05 arası Sat Yeri : GEBZE ADLİYESİ EK BİNA 1 NCİ KAT MEZAT SALONU GEBZE null null / null Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün

sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2011/2680 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 01/04/2014 (İİK m. 126)_ (*) ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 23114 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de

T.C. DÜZCE 1. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2012/1808 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Düzce İli, Gümüşova İlçesi, 291 Ada No, 1 Parsel No, Merkez Mah. Hanyanı Mevkii, İmar uygulama planı içerisinde kalmakta olan ve sanayi alanına tahsisli taşınmaz E=1,00 Hmax=serbest alan olarak belirlenmiş olup, batı hududu yorganlık köy yoluna, doğu hududu yorganlık deresine cepheli, diğer hudutları ise komşu parseller ile çevrili vaziyettedir. Taşınmaz üzerinde 180 m2 taban alanına sahip iç ve dış boyası ile çatı sistemi ve çatı örtüsü olmayan, kapı ve pencereleri olan 111.sınıf A grubu betonarme karkas bina ve 54 m2 yapı alanına sahip tek katlı, çatısı trapez sac kaplı, iç ve dış boyası olmayan, doğramaları olmayan, 8 adet duşa kabin ve 8 adet tuvalet ile 1,30 m yüksekliğinde 100 m uzunluğunda 2 adet istinat duvarı ve 3 m yüksekliğinde 60,5 m uzunluğunda2,7 m yüksekliğinde 95 m uzunluklarında istinat perdeleri ile 24 adet 1,30 m 1 yüksekliğinde betonarme kolon ayaklan bulunmaktadır. Bu tür yapı sınıfları 1 A grubu olup, yapılar 4-6 yıllıktır. Taşınmaz tapuda tarla vasfında olup üzerinde bir bitki bulunmayıp dere kenarında ve batı kısmında ekonomik değeri olmayan ağaçlar bulunmaktadır. Taşınmaz üzeri ve etrafı tamamen sanayi alanı haline gelmiş ve bütün belediye hizmetlerinden yararlanmaktadır. Toplam arazinin değeri 458.367,00 TL, üzerindeki yapıların değeri 184.990,71 TL olup, Toplam değeri ise 643.357,71 TL bedelle. Adresi : Merkez Mah. Hanyanı Mevkii Gümüşova/DUZCE Yüzölçümü : 13.096,20 m2 Arsa Pay : Tam imar Durumu : İmar uygulama planı içerisinde K ymeti : 643.357,71 TL KDV Oran : Alacaklının Varlık Yönetim Şirketi olması nedeniyle satış KDV istisnalı olarak yapılacak olup, KDV istisnası 3.kişi alıcılar içinde geçerlidir. Kayd ndaki erhler : Tapu kaydındaki gibidir 1. Sat Günü : 30/05/2014 günü 14:40 - 14:50 arası 2. Sat Günü : 26/06/2014 günü 14:40 - 14:50 arası Sat Yeri : Düzce Belediyesi Mezat Salonu-Fevzi Çakmak Mah. Belediye Ek Binası Merkez/Düzce Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve

rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-1 Maddesinin; “30/01/2002 tarihli ve 4743 sayılı Kanun-hükümlerine göre kurulan varlık yönetim şirketlerinin bankalar, özel fınans kurumları ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatım oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi ile aynı Kanuna göre finansal yeniden yapılandırma çerçeve anlaşmaları hükümleri kapsamında yeniden yapılandırılan borçların ödenmemesi nedeniyle bu borçların teminatım oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi,” hükmü uyarınca satış KDV istisnalı olarak yapılacaktır. 4- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 5- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 6- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 7- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2012/1808 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 27/03/2014 (İİKm.126)_ (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 22853 (www.bik.gov.tr)

Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de


Hazırlayan: Sema SEZEN

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Kedigillerden ‘Saz kedisi’ Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) verilerine göre, Türkiye’de nesli tükenmekte olan saz kedisi (Felis chaus) ya da bataklık vaşağı, sazlıklarda yaşayan boz renkli, ince uzun bacaklara KURULUŞ 1921

sahip bir tür. Yaban kedisinden daha büyük, ancak vaşaktan daha küçük olan saz kedilerinin her birinde, kendine özgü asimetrik çizgiler bulunur. Koku alma ve görme duygusu çok gelişmiş

olan saz kedisi, herhangi bir tehlike anında çalılık içine gizlenerek hareketsiz bekler. Çok iyi yüzücü olan saz kedisi, ülkemizde suyu seven ve suda avlanan tek yabani kedi türüdür.

10 NİSAN 2014 PERŞEMBE

Saz kedileri yok oluyor!

Sema SEZEN

Türleri Türleri yok yok olma olma tehlikesiyle tehlikesiyle karşı karşı karşıya karşıya gelen gelen saz saz kedisinin kedisinin yakından yakından fotoğraflarını fotoğraflarını çeken çeken doğa doğa fotoğrafçısı fotoğrafçısı ve ve doğa doğa koruma koruma gönüllülerinden gönüllülerinden Onur Onur Özcan Özcan ve ve ile Cavit Cavit Bilen, Bilen, bu bu kedi kedi türünü türünü Aydınlık’a Aydınlık’a anlattı anlattı

Saz kedilerinin ortalamaboyu: 72 cm, ağırlığı: 7-10 kg, ortalama yaşam süresi ise 15 yıldır

Doğada sayıları git gide azalan saz kedisini fotoğraflamak üzere “Devbelgesel” kurucularından Cavit Bilen’le birlikte Adana’da kamp kuran Onur Özcan, Adana’da bulunan Akyatağan Milli Parkı’nda Şubat ayında saz kedisini net olarak fotoğrafladı. Saz kedisi için av ve insan baskısı olduğunu hatırlatan Onur Özcan, diğer türlerin, yavrularını yiyebileceğine dikkat çekerek, saz kedisi türünün geleceği konusunda endişe duyduğunu belirtti. Onur Özcan’la saz kedisiyle ilgili konuştuk: Fotoğraf çekmeden önce ne gibi hazırlıklarınız olur? Fotoğraf çekmeye giderken, doğanın ruhuna uygun olarak “rastgele” diyerek yola çıkıyorum. Tabii daha önceleri saz kedisiyle ilgili sürekli Cavit Bilen ile konuşuyordum. Ancak tam olarak bir plan yapmadık. Plan yapmamış olmamız daha iyi şans getirdi diye düşünüyorum. Saz kedisini görüntülemek için kamp kuracağınız yeri nasıl belirlediniz? Tam olarak alana hakim olmadığımız için yer arayışına giriştik. Bu esnada şansımız yaver gitti ve kalacak yerimizi ormanın içinde ayarladık. Saz kedisine de kaldığımız alanda ulaştık. Kamp kurduğunuzda ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Havanın soğuk olması bizi biraz zorladı. Daha önce gelmediğimiz bir alan olduğu için ufak tefek sıkıntılarımız oldu. Fakat doğaya çıkan insan bunları hesap ederek yola koyulur. Bunlar da doğanın küçük kaprisleridir. Saz kedisi ilk kez sizin objektifinizle bu kadar yakından görüntülendi. Onu görüntülerken neler hissettiniz? Nasıl bir heyecandı? Fotoğrafladığım diğer hayvanlardan farklı olacağını düşünmüyordum. Sıradan geliyordu. Sonrasında fotoğrafları çekince o gün uyuyamadım. Sabah tekrar tekrar fotoğraflara baktım. Gerçekten bu saz kedisinde güçlü sinyaller vardı.

‘Fotoğraf çekmemize izin verdiler’

Nesli tükeniyor Türkiye’de koruma altındaki türlerde kaçıncı sırada yer alıyor? Dünyada bilinen türlerin 16.928’i yok olmak üzere. Saz kedileri tehlike altında ya da hassas türler arasında. Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Liste’ye göre Türkiye’de, küresel ölçekte tehlike altında olan 134 tür ve alttür yer alıyor. Saz Kedisi de bunlardan biri. Evcilleştirilebilir mi? Evcilleştiğinde evde bakılabilir mi? Evde saz kedisi beslemek isteyenler onları nereden edinebilir? Geçmişte bunu deneyenlerin olduğunu bölgede yaşayan insanlarla sohbetimde öğrendim. Evcilleştirilemez, evde bakılamaz. Esaret altında tutulabilir ve bunun da cezası çok ağırdır. Hem bulunduran, hem temin eden açısından çok ağır yaptırımları vardır. Hayal bile etmemelerini öneririm. Evde beslediğimiz kediler mideleri için bazı otları yeme ihtiyacı hissederler. Bu otlarla kendilerini tedavi ederler. Saz kedilerinde de böyle özellikler var mı? Yaban hayatı milyonlarca yıllık birikimle kendi tedavisini içinde barındırır. Evde beslediğimiz kedi ve köpeklerin bu tür davranışlarla kendilerini iyileştirme yöntemleri olduğunu biliyorum. Bu güzel tür tüm bunları çok iyi biliyor. Çünkü fotoğraf çektiğimiz alan eski Akyatan Kumulu. Yani mazisi tamamen kumsal bir alan.

‘40-50 kadar saz kedisi var’ Adana-Karataş ilçesinde 14 km uzunluğunda 4.500 hektarlık bir yer. Bu bölgede rüzgârın etkisiyle sürekli yükselen kum tepeleri, düzlükler ve çukurlar oluşuyordu. 1972 yılında Adana Orman Bölge Müdürü tarafından hazırlanan “Akyatan Kumul Ağaçlandırma Projesi” ile Okaliptus, Akasya ve Fıstık Çamı ekilerek orman haline getirilmiş. Kumsal 22 km’ye çıkarılmış. Dünyada nesli tükenmek üzere olan iri başlı deniz kaplumbağası (Carettacaretta) ve yeşil deniz kaplumbağası’nın (Chelonia mydas) Haziran ayında sahile çıkarak yumurta bıraktıkları yer. 1987 yılında Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından “Yaban Hayatı Koruma ve

Onur Özcan Üretme Sahası” ilân edilmiştir. Yaşadığımız dönemde saz kedisi bu bölgede yer edinerek yaşamını daha rahat sürdürür hale gelmiştir. Bölgede 40-50 civarında saz kedisinin yaşamını sürdürdüğüne dair bilgiler verilmektedir.

Avcıların tehditi altındalar Dünya üzerinde en çok hangi ülkede saz kedisi var? Dünya’da bulunduğu bölgeler: Suriye, Irak, İran, Hazar ve Aral Gölü çevresi, Kafkaslar, Güney Asya, Hindistan, Pakistan, Ürdün, İsrail, Güney Lübnan, Afrika’da Nil deltası. Saz kedileri Akyatağan’da insan ırkının tehditi altındalar. Saz kedisi avlamanın cezası yok mu? Saz kedisi, herhangi bir ekonomik değeri olmamasına rağmen, avcılar ve Akyatan çevresindeki tarım alanlarında gece domuz sürülerini avlamak için bekleyen bekçiler tarafından avlanmaktadır. (WWF) 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu’na göre 2013 yılında “İşlenen Av Kabahat ve Suçlarına Uygulanacak Cezalar” tablosunda 731 TL ile 3.661 TL’ye kadar “İdari Para Cezası” gösterilmektedir. Bu ceza miktarı diğer bileşenleri ile 14.651 TL’ye kadar çıkarılabilmektedir. Bazı türler için ise 60.000 TL’ye varan cezalar mevcuttur.

Yaşamını, doğadaki yaban hayatını korumaya; yaban hayvanları hakkında bilgi ve belge toplamaya adayan Cavit Bilen, kendisine “bir doğa işçisi” diyor. Kendi gelirinin bir kısmını da doğal yaşamı korumak için ayıran doğa dostu Cavit Bilen, saz kedisinin yapısını anlattı: Fotoğrafı çekmeden önce nasıl bir çalışma sürecinden geçtiniz? Özellikle saz kedisi çekmek için bir plan yapmadım ama hep hayallerimi süslerdi. Bir arkadaşımla beraber gittiğim, İspanya’da dünya enderi İber Vaşağı (iberianlynx) planlı fotoğraf safarisinden yeni dönmüştüm. Doğa dostum Onur Özcan’ın ısrarlı daveti üzerine Adana’ya fotoğraf çekmeye gittim. Onun da özellikle bir plan yapmadığını biliyorum. Doğa bize istediğini verir diye düşünürüm hep. Nitekim de öyle oldu. Tamamen rastlantısal bir şekilde önümüze çıktı. Zor koşullarda çok başarılı bir kamuflaj çalışması yaptık. Saz kedilerinin çok sevdiğini sandığımız yiyecekleri bir noktaya bıraktık. Gece boyunca gizlenerek ve çıt çıkarmadan bekledik. Bir gün sonra geldiler ve bizim fotoğraf çekmemize izin verdiler. Yeterince fotoğraf çekince, saz kedileri ile birlikte sessizce mekanı terkettik. Sessizlikte saz kedisinin yöntemini kullanmamızda en büyük etken, doğa dostu, genç öğrenci arkadaşım Onur Özcan’ın tavsiyelerine uymak oldu. Fotoğrafı çekmek için uğraş verdiğinizde ne gibi tehlikeler atlattınız? Yaban hayatındaki tehlikeler, günlük şehir yaşamındaki tehlikelerin binde biri bile değil. Türkiye’de kaç civarında saz kedisi kaldı? Sayıları hızla azalıyor. Tam olarak istatistiki bilgilere ulaşamadım ama 200’den fazla olduğunu tahmin ediyorum.

Saz kedisi de kendi arasında türlere ayrılıyor mu? Kedigiller/ Saz Kedisi / Jungle Cat / Felis chaus olarak tarif edilen türün dünya örneklerine baktığımızda F.c. affinis-F.c. chaus- F.c. fulvidina - F.c. furax -F.c. kelaarti - F.c. kutas - F.c.nilotica - F.c. oxiana - F.c. praten adlı alttürlerinden söz edilmektedir. Saz kedisini diğer yabani kedilerden ayıran belirgin özellikleri nelerdir? Özellikle suya bağımlı olmasına rağmen ağırlıklı olarak tavşan, fare, küçük memeliler, kertenkele, kurbağa ve kara hayvanlarını avlaması. Uzun, olağanüstü sıçrama yetenekleri ile yakalama becerileri var. Yumurtalarını kıyıya bırakmak ya da su kıyısındaki böcekleri avlamak için gelen yayın benzeri balıkların üzerine atlayarak, onları suyun içinde avlaması bence onları diğer kedilerden en çok ayıran özelliğidir. İnsanları gördüğünde davranışları nasıldır? Tüm kedigiller gibi gizlenerek avlandığından saldırgan bir yapısı yok. İnsanların olduğu yerden her yaban canlısı gibi hızla uzaklaşma güdüsündedir.

Cavit Bilen

EVLAT EDİNİN

S

az kedisini korumak için çalışmalar yapan Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye’den söz eden Cavit Bilen, hayvanseverlerin saz kedisi evlat edinerek, doğa korumacılara destek verebileceklerini belirtti. Hayvanseverler saz kedilerinin neslini korumak için derneklere nasıl destek verebilirler? Saz kedisi ülkemizin nesli tehlike altındaki türlerinden sadece birisi. 2010 yılından beri Adana Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme sahasında bu türü korumak için ülkemizin en nadide sivil toplum kuruluşlarından WWF-Türkiye koruma çalışmalarını yürütüyor. Bu projeye doğrudan yapılacak bir yemek parası miktarı bile çok değerli. Kendiniz ya da sevdikleriniz için bir saz kedisi evlat edi-

nerek bu çalışmalara destek olabilirsiniz. Toplumun tüm kesimlerine özellikle yöredeki insanlara türün tanıtımı ve korunması konusunda bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları Çevre Orman Bakanlığı-Adnan Menderes Üniversitesi WWF Türkiye tarafından yapılıyor. Bunun sürekliliği sağlanmalı. Bu konuda çalışmak isteyen kurum ve kişilere destek verilmeli. Karakter olarak sokakta beslediğimiz kedilerle ne gibi farklılıklar var? Sokaktaki kedilerden tamamen farklı bir yaşam sürer. Yavru haliyle yakalayıp beslemek isteyenlerin anlattığı hikayelere bakarsak, esaret altındaki yaşamından bulduğu ilk fırsatta yaban hayatına geri dönüyor.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.