1 MAYIS’TA KADIKÖY’DEYİZ Kumpas Şefi’nin dosyası yargıda
Gemiciğe doymuyor
‘İşyerlerimizi ‘İşyerlerimizi teslim teslim etmeyiz’ etmeyiz’
İşçi Partisi, Ali Fuat Yılmazer dosyasını, Ankara C. Başsavcılığı’na verdi. İP Genel Skr. Hasan Basri Özbey, Yılmazer ve suç ortaklarının cezalandırılmasını istedi: “ABD planları doğrultusunda İşçi Partisi’ne, Türk Ordusuna ve aydınlara kumpas kuran F tipi örgütün kökü kazınmalı.” 10’da
Ali Fuat Yılmazer
Termik santrallar m z n sat için aç lan ihaleye kat lan firmalar belli oldu. çiler, hükümeti uyard . LKAY AKKAYA’n n haberi 6’da
Tayyip Tayyip Erdo an’ n Erdo an’ n o lu o lu Burak Burak Erdo an, Erdo an, filosuna filosuna 15 15 milyon milyon dolar dolar de erinde de erinde ve ve “PENYEZ” “PENYEZ” ad nda ad nda bir bir gemi gemi daha daha ekledi. ekledi. Eski Eski ad ad “Pasific “Pasific Chikusa” Chikusa” olan olan Güney Güney Kore yap m yap m gemi, gemi, 141 141 metre metre uzunlu unda. uzunlu unda. DERYA DERYA DERV ’in DERV ’in haberi haberi 3’te 3’te Kore
Toplusözleşme tarihinde bir ilk
KURULUŞ 1921
Sosyal- Sendikas , toplu i sözle me yetkisini Çal ma Bakanl ’ndan de il, Uluslararas Af Örgütü çal anlar ndan ald . Taraflar, anla ma sa lad . TARIK TEKGÖZL ’nin haberi 6’da
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ - 75 KURUŞ
ÖZERKLİK ‘ASKERLERİ’
AYM’den salvolar
HSYK’nın yapısını değiştiren Kanun’da, Adalet Bakanına verilen yetkiler iptal edildi. Kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunması için BTK’ya verilen yetki iptal edildi. Twitter’ın kapatılmasını insan haklarına aykırı bulan Mahkeme, Twitter’da hesap açtı. 11’de
Haberimiz doğrulandı: İstihbarat birimlerinin raporunda, AKP’nin ‘Ülke dışına çıktılar’ dediği PKK’lıların eğitilerek geri döndükleri tespit edildi. Örgüte 2 bin yeni katılım olduğu belirtildi
Emniyet ve Jandarma istihbarat birimlerince ortak hazırlanan “Çözüm Süreci/PKK Raporu”nda, yurtdışına çıkan PKK’lıların, örgüte yeni katılanlar olduğu ve silahlarıyla birlikte dönüş yaptıkları vurgulandı: “PKK’nın silahlı unsurlarının sınır dışına çekilmesi 3 ayla sınırlı kaldı. Havaların ısınmasıyla, silahlarıyla iç bölgelere dönük olarak hareketlendiler.”
Genelkurmay İstihbarat Başkanı E. Korg. İsmail Hakkı Pekin, gelenlerin “özerklik askeri” olduğunu belirtti. E. Tümg. Osman Özbek de terörle ilgilenen bir birim olmadığını söyledi. Aydınlık, 24 Mayıs 2013 tarihli haberinde, “Eğitimliler kente, acemiler Kandil’e” başlığıyla, sürecin raporda bahsedildiği şekilde gelişeceğini yazmıştı. 9’da
Türk bayra ta mak Ahmet YAVUZ 8’de
Ba bakan’a aç k mektup
Independent yazarı:
Erdoğan, Sarin gazıyla bağlantılı
İzmir Casusluk davasında tutuklu Ergün Özkan, Merdin Kışkan, Saygı Özdemir, Sunay Akkaya ve Ümit Toplaoğlu dün tahliye edildi. 357 sanıklı davada tutuklu sayısı 10’a düştü. Duruşma savcısı önceki gün “Dijital veriden delil olmaz” şeklinde görüş bildirerek tüm sanıkların tahliyesini istemişti. Av. Murat Ergün, kararı Aydınlık’a değerlendirdi. TUĞÇE YERDELEN’in haberi 8’de
Yazar Robert Fisk Erdoğan’ın, Suriye’deki kimyasal saldırıyla bağlantılı olduğunu yazdı. Fisk, “Erdoğan: Model güçlü adamdan, adi ZİHNİ ERDEM’in haberi 9’da diktatöre” başlığını kullandı. 13’te
Themis’ten habersiz hâkim olur mu?
Mehmet Ali GÜLLER 9’da
ABD, PKK’y Aç l m’la büyüttü Hasan BÖGÜN 13’te
Erdo an, ‘Beyaz Saray’a da girecek mi? Hüseyin HAYDAR 17’de
ISSN 2146-2356
M.Ö. sınavda başarılı olamayınca 5. kattan atlayacağını söyledi. Annesi oğlu düştüğünde ölmesin diye aşağıya inip kendisini siper etti. Genç annesinin üzerine düşerek ölümden döndü. 3’te
Ermeni soykırımı yalanını, ABD Senatosu Komitesi’nden geçiren ABD’li Senatör Robert Menendez’in, tasarının kabul edilmesinden bir gün önce Gülen’e yakınlığıyla bilinen işadamları örgütü TUSKON’un resepsiyonunda ağırlandığı ortaya çıktı. 7’de
Kamuoyunda ‘Askeri Casusluk’ olarak bilinen davada 5 muvazzaf askeri tahliye ederken ‘10 sanığın tutukluluğuna devam’ dedi Yıldırım KOÇ 6’da
Anne, oğlu için kendini siper etti
‘Soykırım’cı Senatör Cemaat toplantısında
‘KUMPAS’TA 5 tahliye kararı
Kesilmeyen Umut
Türk- 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, 1 May s programlar n Ayd nl k’a anlatt : “Sendikalar , siyasal partileri, kitle örgütlerini, emekçileri ve ayd nlar m z 1 May s’ co kuyla kutlamak için Kad köy’e ça r yoruz.” YE M ÇATALTA ’ n haberi 3’te
Cumhuriyet halkının ‘merhaba’sı Filiz ve Fikret Otyam’ın, “Merhaba Ankara” sergisinin açılışı dün yapıldı. Fikret Otyam, serginin adına, Doğu Perinçek’in Silivri’den gönderdiği mektup üzerine karar verdiğini anlattı. OLCAY KABAKTEPE’nin haberi 2’de
Hâkim İbrahim Sağır’a söylemek isterim ki; tarafsız olması gereken bir hâkim olarak, Başbakan’a dair kişisel hislerinizi açıklamanız asla “özel” olamaz!
Mustafa MUTLU
Şampiyonlar Ligi’nde erken final Bayern Münih Real Madrid
Spor’da
Suçlu kaptan oldu! Savcılıkiddianamesinde, iddianamesinde, Savcılık kaptanve veiki ikigörevli, görevli,taksirtaksirkaptan ölümeve veyaralanmaya yaralanmaya leleölüme nedenolmakla olmaklasuçlandı. suçlandı. neden ihmalleriise ise Müsteşarlığınihmalleri Müsteşarlığın görmezdengelindi. gelindi.4’te 4’te görmezden
YAR’e
Ece Ece EceSu Su Su (5) (5) (5)olayda olayda olayda Ece Ece Su Su (5) (5) olayda olayda hayatını hayatınıkaybetmişti. kaybetmişti. kaybetmişti. hayatını hayatını kaybetmişti. kaybetmişti.
mektup ar Mehmet FARAÇ 11’de
3
Hazırlayan: Özlem KONUR USTA
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Fikret
OTYAM
Pervin Buldan sultan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ‘çözüm’ diye süreçte adımlara göre Erdoğan’a destek verebileceklerini söylüyor! Böyle bi cumhuriyet ve cumhurbaşkanı düşünebiliyor musunuz ey millet?
KORKUNÇ KOŞUL! BDP, ERDOĞAN’IN KÖŞKE ÇIKABİLMESİ İÇİN ÜLKENİN BÖLÜNMESİNİ ÖNGÖREN ‘ÇÖZÜMÜ’ ÖNE SÜRÜYOR!
A
nkara-Şu korkunç haberi, Antalya’dan getirdiğim Aydınlık gazetemden, Türkiye’nin kalbi Ankara’da yazıyorum.
‘DARALTILMIŞ BÖLGE ÖZERKLİK İÇİN AKP-PKK MİLLETVEKİLİ SAYISININ, ANAYASA’YI DEĞİŞTİRECEK DÜZEYE...’ “Amaç Güneydoğu’yu PKK’ya; Karadeniz, İç Anadolu, Ege ve Akdeniz’in iç bölgelerini tamamen AKP’ye vermek. Arkasından da PKK’ya ‘ÖZERKLİK’, Tayyip Erdoğan’a ‘BAŞKANLIK’ getirmek.”
BÖYLE Bİ CUMHURİYET VE CUMHURBAŞKANI DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ EY MİLLET? BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan sultan da “ÇÖZÜM” diye, süreçte adımlara göre Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’a destek verebileceklerini söylüyor!
‘TEKEDEN SÜT SAĞILMAZ’ Yukardaki yazılarımın akşamı, haberleri izliyorum yorgun argın. 10 Nisan Perşembe saat 18.30’da Hilal Mahallesi Alexander Dubcek Caddesi yani 6. Cadde 18/B Yıldız Çankaya’da Peker Sanat’ta açacağımız FilizFikret Otyam “MERHABA ANKARA” sergimizin hazırlıkları bitti gibi... Yorgun morgun, ama keyifli bi gün... İstanbul Çırağan Sarayı Sanat Galerisi’nde açtığımız “Hoşçakal İstanbul” sergimizin devamı Ankara sergimizde, yani veda sergisi
derken MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin yaptığı konuşma dikkatimi çekti, nasıl çekmesin, işte ondan bir bölüm: “...Önce özerkliğe arkasından Kuzey Kürdistan’a açık kapı bırakandan cumhurbaşkanı olmaz. Toplumu kamplara ayırandan cumhurbaşkanı olmaz. Teröristlere kucak açandan cumhurbaşkanı olmaz. Twitter’i engelleyen, YouTube’u kapatan, hürriyetleri budayandan cumhurbaşkanı olmaz. Adaletten kaçandan, rüşvetçilere ve hırsızlara kol kanat gerenden cumhurbaşkanı olmaz. Villalara balya balya dolar yığandan, kamu arazilerini zimmetine geçirenden, evdeki parayı sıfırlarken haysiyet ve inandırıcılığını da sıfıra düşürenden cumhurbaşkanı olmaz. TSK’ya kumpas kurandan başkomutan olmaz. Türklüğü reddeden, TC’yi silen, milliyetçiliği, ayaklar altına alan bir inkârcıdan Türkiye’ye Cumhurbaşkanı olmaz, olamaz, olmayacaktır.” Bu çok ağır suçlamalar Tayyip Erdoğan’a... Bu kadar ağır suçlamaları nasıl kabullenecek Erdoğan, ne yanıt verecek dersiniz? Yani kıssadan hisse “Tekeden süt sağılmaz” diyor Devlet Bahçeli. Bu kadar marifeti beceren valla tekeden de süt sağdırır gibime geliyor eyvaaah eyvah ki eyvah!
Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan yumruklu saldırıya şükür diyorum, bu herif ya silahlı bi saldırı yapsaydı düşünebiliyor musunuz, şükür dediğim bundan... Herif “hiçbi bağım yok” dedi durup dururken meğer bi nedeni varmış!
YUMRUKÇU AKP’Lİ ÇIKTI! Ayrıntısına gerek yok! Kılıçdaroğlu’na bin kere geçmiş olsun diyorum.
DÜNKÜ 9 NİSAN SAAT 18.30, ŞU AHİR ÖMRÜMÜN EN MUTLU ANIYDI, BİN YILLIK DOSTUM DOĞU PERİNÇEK CANLA KUCAKLAŞTIK. GÖZ YAŞLARIMIZDAN KİME NE...
Bin yıllık dostum Doğu Perinçek canla kucaklaştık.
‘ÖZERKLİK FİİLEN GERÇEKLEŞECEK’ Ya şu bücür, fırıldak da bakın ne buyurmuş:
HELE ŞUNLARA DA BAKIN Bİ YOL!
‘BAĞIMSIZ BİR KÜRT DEVLETİNE DOĞRU GİDİYORUZ’
HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya:
Bücür gidedursun, size hayırlara vesile olacak bi
haberim var, liselerden sonra:
İLKOKULLARDA DA MESCİT AÇILACAK Şu AKP dinine ne kadar bağlı di mi?
AH SALT DİNİNE BAĞLI OLSA EYVALLAH YUMRUK SPORUNA DA BAĞLI! CHP Genel Başkanı Sayın
Aydınlık Ankara Temsilcimiz şu bizim Gazipaşalı İsmet Özçelik, son çalışmaları yaptığımız PEKER SANAT’a telefon etti, “baba” dedi, “Başkan burada, size gelmek istiyor”. “Ne başkanı İsmet?” Aldığım yanıt dellendirdi, gelmek isteyen Genel Başkanımız Doğu Perinçek’ti... Mahpus zindanındaki bir fotoğraftan kocaman bi portresini yaparken gözümden akan suların boyalara karıştığını nasıl nasıl unutabilirdim bu mahpushane kralının? Bi trilyon şükür “demokrasi şehidi!” olmadan/oldurulamadan çok şükür özgür oldu...
MERHABA SAYIN GENEL BAŞKANIM, HOŞ GELDİN ARAMIZA, HOŞ GELDİN, HOŞ GELDİN... Ankara, 10 Nisan 2014
Filiz ve Fikret Otyam’dan ‘Merhaba Ankara’ OLCAY KABAKTEPE / ANKARA
F
iliz ve Fikret Otyam’ın, “Merhaba Ankara” sergisinin açılışı dün yapıldı. Açılışa çok sayıda davetli katıldı. Peker Sanat Galerisi’ndeki sergi, 8 Mayıs’a kadar açık kalacak. Aydınlık’ın kıdemlisi Fikret Otyam, serginin açılışı sırasında sorularımızı yanıtladı. Serginizin adı neden
Perinçek, damat ve gelin için ‘Otyam’ın şaheseri’ dedi.
Merhaba Ankara? 88 yaşına geldim. 1943’ten beri resim yaparım, sergiler açarım. Geçen sene İstanbul’da, “Hoşça kal İstanbul” sergisi açtık. İstanbul’a veda ettik. Şimdi veda sırası Ankara’ya geldi. Benim ömrüm Ankara’da geçti. 1 yıl Atatürk Lisesi’nde okudum. “Elveda Ankara” sergisi diyecektim. Doğu Hocam bir mektup gönderdi, “Merhaba Ankara Kalesi, Merhaba Ankara” dedi. Yani serginin adını Doğu Hocam verdi. Ankara’ya da resim olarak hoşça kal demek istedim. Ankaralılara merhaba dedik ve allahaısmarladık demek istedik. Doğu Perinçek’in sizi ziyareti sırasında neler hissettiniz? Bizim Gazipaşalı İsmet Can aradı. “Başkan” dedi. “Ne başkanı” dedim? “Doğu Perinçek seni görmek istiyor” deyince inanamadım. Gözlerim doldu. Kapıda karşıladım. Karşılıklı konuştuk. Büyük bir resmim var, onu çok duygulandırmış. Kapıdan ağlayarak gitti. Ben
de Cumartesi günkü yazımı herkesin okumasını istiyorum.
Anadolu benim her şeyim Resimlerinizde neden hep Anadolu’ya ilgi duydunuz? Ben bir Anadolu çocuğuyum. Çocukluğum Aksaray’da geçti. 2. Dünya Savaşı sırasında babamın eczanesinde çalışırdım. O açlığı bilirim. Hastane önünde insanların öldüğünü bilirim. 1953’te Doğu ve Güneydoğu’ya gittim. Oraların insanlarını, sorunlarını anlattım. Adım “Komünist
Kürtçü”ye çıktı. Neden sadece Doğu fotoğrafları çekiyormuşum. Bütün illeri gördüm, bir tek Antalya’yı görmemiştim. Yıllar sonra Antalyalı oldum. 25 yıl, adı da güzel, kendisi de güzel Gazipaşa’da yaşadım. Adamın biri oraya bir lise yaptırınca ben burada yaşamam dedim. Ancak gönlüm Gazipaşa’da. Hâlâ onlar beni resim sergisi açmaya gitti diye biliyorlar. Oradan sonra yine Antalya’da Geyikbayırı diye bir cennet köy. Anadolu benim her şeyim.
Sanatın durumunu nasıl buluyorsunuz. Özellikle TÜSAK yasa tasarısı denen bir şey çıktı? Benim ömrüm AKP’nin rezilliklerini yazmakla geçti. Hiç yadırgamadım bunu. Yarın, “Resim sergileri açmak yasaktır” deseler hiç şaşırmam. Artık ilkokullarda mescit açılıyor. Bu laik Türkiye Cumhuriyeti’nde olacak şey mi? Ben yıllardır bunlarla savaşıyorum. Ben 33 yıldır Aydınlık yazarıyım. Ömrüm bunlarla savaşmakla geçti.
Perinçek’le buluşma İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Otyam’ın sergisini açılıştan bir gün önce gezdi. Perinçek’le Otyam yaklaşık 7 yıldır görüşemiyorlardı. Perinçek Silivri’de tutsaktı. 7 yıl sonraki ilk buluşmada duygusal anlar yaşandı. Perinçek Otyam’ın elini öptü. Otyam öptürmek istemese de Perinçek, “Bu eller öpülür” diyerek ısrar etti. Çok sıcak geçen görüşme sonrası Filiz ve Fikret Otyam’la birlikte sergideki resimler gezildi. Otyam, Perinçek’e tek tek resimlerin öyküsünü anlattı. Perinçek en çok Otyam’ın “Damat ve gelin” resmini beğendi. Bu resmin Otyam’ın şaheseri olduğunu söyledi.
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
Hazırlayan: Osman ERBİL
Burak’ın 15 milyon $’lık gemiciği Tayyip Erdoğan’ın gemicikleriyle anılan oğlu Burak Erdoğan, filosunu genişletti. MB Denizcilik’in sahibi Erdoğan, ‘Penyez’ adında ve 15 milyon dolar değerinde bir gemi daha satın aldı
B
Derya DERVİŞ
aşbakan Erdoğan’ın armatör oğlu Burak Erdoğan, “gemicik” filosuna 15 milyon dolar değerinde “Penyez” adında bir gemi daha ekledi. MB Denizcilik’te ortağı Mert Mecit Çetinkaya’nın elindeki hisseleri alarak şirketin yüzde 99’una sahip olan Burak Erdoğan, gemilerin işletmeciliğini ortağı Çetinkaya’ya yaptırmaya devam etti. Çetinkaya, aynı zamanda Üsküdar Spor Kulübü Başkanı Mecit Çe-
tinkaya’nın oğlu. Oğul Çetinkaya’ya ait Manta Denizcilik Şirketi tarafından işletilen gemilerle ilgili bir değişiklik şirketin internet sitesine bakılınca anlaşıldı. Manta Denizcilik, resmi sitesinde, “Filomuz” adı altında şimdiye kadar, Safran-1, Sakarya, Cihan, Bosna, G.İnebolu adlarında 5 gemi tanıtılırken, söz konusu filoya “Penyez” adında 6. gemi eklendi.
15 milyon dolar değerinde Eski adı “Pasific Chikusa” olan Güney Kore yapımı gemi, satın alınmadan önce Güney Kıb-
rıs Rum Kesimi bayrağı taşıyordu. Adı “Penyez” olarak değiştirilen geminin şu anda Marshall Adaları bayrağı taşıdığı belirlendi.141 metre uzunluğunda 9994 groston ağırlığındaki kuru yük gemisinin değerinin 15 milyon dolar olduğu belirtiliyor. İMO numarası 9200574 olan Penyez gemisinin 4 ambarı ve 3 vinci bulunuyor. Gemi en son olarak Hindistan’ın Sanghi Limanı’ndan mal aldıktan sonra Birleşik Arap Emirliği’ne bağlı Mina Saqr Limanı’na doğru Hint Okyanusu’nda yol alıyor.
1 Mayıs’ta Kadıköy’de olalım eğer izin verirlerse kitlenin diğer kısmı da Taksim’de olacak. Bizim istediğimiz sadece İstanbul değil, Türkiye’nin bütün illerinde 1 Mayıs coşkuyla kutlansın” dedi.
YEŞİM ÇATALTAŞ
T
ürk-İş Başkanlar Kurulu, 1 Mayıs kutlamalarının merkezi olarak İstanbul’da Kadıköy Meydanı’nı belirlediklerini açıkladı. Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, “Bütün sendikalara, sivil toplum kuruluşlarını, emekçileri, sınıf mücadelesi veren tüm insanları, aydınlarımızı 1 Mayıs’ta Kadıköy’e bekliyoruz” dedi. Büyükkucak, 1 Mayıs kutlamalarında İstanbul’da iki farklı adresin gösterilmesinin, DİSK ve diğer konfederasyonların Türk-İş ile görüşmeden Taksim kararını alıp açıklamalarından kaynaklandığını
‘Bütün Türkiye’de coşkuyla kutlansın’
ifade etti. Aydınlık’a konuşan Büyükkucak şunları söyledi: “Bizim de fikrimizi almadan, kutlamayı Taksim’de yapma kararı almışlardır. Geçen sene sendikalar son dakikaya kadar bekletilmiş son dakika Taksim’de kutlamaya izin verilmemişti. Ve akabinde bir sürü
AOÇ, Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor
Anne 5. kattan atlayan oğluna siper oldu
T
ekirdağ’da YGS’de istediği puanı “Gelme, kendimi aşağı atacağım” alamadığı için intihar etmek is- diyerek cevap verdi. tediği öne sürülen Telaşa kapılan anne S.Ö., Anne S.Ö. ikna edemediği oğlunun atlama 16 yaşındaki M.Ö., 5. ihtimali üzerine apartmanın önükattaki balkondan aşağı sarkarken kayıp aşağıda ne indi. Bir süre balkondan aşağı onu kurtarmak isteyen sarkan M.Ö. kayarak annesinin annesi 42 yaşındaki üzerine düştü. Çevredekilerin S.Ö.’nün üzerine düştü. ihbarıyla gelen ambulansla Tekirdağ Devlet Hastanesi’ne kalHastaneye kaldırılan anne S.Ö. ayakta tedavi dırılan M.Ö. ile annesi S.Ö. teedilirken, M.Ö. ağır yadavi altına alındı. ralandı. Yapılan ilk müdahalede Geçen Mart ayında M.Ö.’nün düşmenin etkisiyle girdiği YGS’de istediği karaciğerinde yırtık oluştuğu puanı alamayan Teve vücudunun çeşitli yerlerinkirdağ Anadolu Lisesi den yaralandığı belirlendi. son sınıf öğrencisi M.Ö., apartma- Anne S.Ö. ise düşme sırasında kafanın 5. katındaki evlerinden, boş sından yaralandı. M.Ö. ameliyata daireye geçerek kapıyı kilitledi. alınırken, anne ayakta tedavi edilM.Ö., annesi S.Ö.’nün seslenmesine dikten sonra taburcu edildi.
AYDINLIK / ANKARA
Atatürk Orman Çiftliği’nde yapılan inşaat süreçlerine karşı davalar açan meslek odaları mahkemelerin lehte kararlarına rağmen inşaatların durdurulmaması nedeniyle konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacak. Atatürk Orman Çiftliği arazisinde mahkemelerin verdiği yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarına rağmen Başbakanlık Hizmet Binası ve Ankapark inşaatları devam ediyor. Atatürk Orman Çiftliği’nde yaşanan hukuksuzluğa son vermek isteyen meslek odaları da Anayasa Mahkemesi’ne başvurma kararı aldılar. Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapacaklar arasında Ankara Barosu, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Peyzaj Mimarları Odası, Şehir Plancıları Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Çevre Mühendisleri Odası yöneticileri olacak. Bireysel başvuruyla AOÇ davaları ve süreci Anayasa Mahkemesi’ne taşınacak. Atatürk Orman Çiftliği Ana Plan Davası’nda Ankara 5. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı vermişti. AOÇ’deki mahkeme kararlarının ardından Koruma Kurulu da, Başbakanlık Hizmet Binası’nın devam edeceği yönünde karar almıştı.
olaylar yaşandı. Coşkuyla kutlanılması gereken bir gün çok kötü bir güne dönüştü. Biz bu sene aynı olayların yaşanmaması adına Kadıköy’de kutlamaya karar verdik.” Büyükkucak; “İstanbul’da kitlenin bir kısmı Kadıköy’de olacak,
Büyükkucak, diğer konfederasyonların Taksim’i istemelerinin nedeninin, kanlı 1 Mayıs’ta şehit olanlara saygı ve onları unutturmamak olduğunu da ifade etti. Artık 1 Mayıs’ın alana sıkıştırılmasından kurtarılıp günün anlamına uygun olarak gerçekleştirilmesi gerektiğinin de altını çizen Büyükkucak, bir kez daha tüm sendikalara, siyasi partilere ve kitle örgütlerine 1 Mayıs’ı Kadıköy’de birlikte kutlama çağrısı yaptı.
Sevgililer Ormanı yok oluyor K
uzey Marmara Otoyolu’nun İstanbul’a giriş noktası uzanan yolda yer alan Sevgililer Ormanı hızla yok oluyor. Ormanda harfiyat kamyonları geziyor. İstanbulluların Sevgililer Ormanı 3. Köprü inşaatı nedeniyle inşaat kamyonlarıyla doldu. Şehrin en sulak bölgelerinin üzerinde oluşan ve Belgrad Ormanı’nın devamı niteliğindeki ormanda kamyonlar hafriyat taşıyor. Eyüp ve Arnavutköy bölgesinde bulunan göl ve göletler taşınan hafriyatla dolduruluyor. Viyadük inşaatı sırasında 3 işçinin hayatını kaybettiği dev şantiyede köprü ve yol yapımı için yüzlerce kepçe ve hafriyat kamyonu çalışıyor. 3. Köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu inşaatında çalışmalar Sarıyer-Arnavutköy ilçesi
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Mustafa MUTLU mustafamutlu@aydinlikgazete.com
Themis’ten habersiz hâkim olur mu?
A
dliyelerin önünden geçerken bir elinde terazi, diğerinde kılıç tutan, gözleri bağlı bir kadın heykeli görürsünüz... İşte o heykel, Adalet ve Düzen Tanrıçası Themis’e aittir! Themis; yasadır, kuraldır. Mitolojiye göre Olympos’ta yaşar; tanrıların toplantılarına başkanlık eder. Her yerde her zaman vardır. Elindeki terazi, adaleti ve bunun dengeli şekilde dağıtılmasını... Diğer elindeki kılıç ise adaletin keskinliğini simgeler. Kadın ve bakire oluşu, bağımsızlığını... Gözlerinin bağlı olması da tarafsızlığını ifade eder. Durup dururken neden mi anımsattım bu ansiklopedik bilgileri size? Adana’da yasadışı izleme iddiasıyla tutuklanan altı polisi biliyorsunuz... İşte; onların tutuklanmasına karar veren hâkim İbrahim Sağır, hakkındaki “O zaten AKP’li... Doğal olarak iktidarın emrinde” iddiasına dün Facebook hesabından yanıt vermiş... Demiş ki: “Hakkımda basında birçok haber yayınlanmış olduğunu gördüm. Hâkim, dosyanın muhteviyatına bakarak hukuki gerekçeler ve vicdani kanaatine göre karar verir. Verdiğim karardan da eminim. Sayın Başbakan’ın hayranı olmam hususuna gelince: Şu büyük milletin teveccühünü kazanmış ve ülkemin başbakanlığını yapan Sayın R.T. Erdoğan’ı seviyor ve takdir ediyorum. Şimdi; verilen tutuklama kararıyla bu hususun ne gibi bir bağlantısı var, onu anlayamadım. Özel hayatım bana aittir ve kimi sevdiğim kimi sevmediğim de hiç kimseyi ilgilendirmez.” Bu açıklamayı okuyunca bile; insanın tüyleri diken diken oluyor ve ülkemizdeki yargı teşkilatına olan güveni sıfırlanıyor. Bırakın dört yıl hukuk
okumayı, hâkimlik, savcılık ya da avukatlık yapmayı, biraz olsun mürekkep yalamış herkes Themis’i ve onun elindeki terazi ile kılıcın ne anlama geldiğini, gözlerinin neden bağlı olduğunu bilir. Ama bizim hâkimimiz bilmiyor! Demokrasilerde birbirinden ayrı olması gereken üç güçten birinin, yani yargının mensubu olarak; iktidarla, yani yürütmeyle hiçbir ilişkisi olmaması gerektiğinden haberi bile yok! Hani; Deniz Baykal’a ait kaset ortaya çıktığında Başbakan keyifle, “Bu kasetin özel hayata ait olduğu iddia ediliyor. Ne özeli be; genel bu, genel” diye bağırmıştı ya... Ben de Hâkim İbrahim Sağır’a söylemek isterim ki; tarafsız olması gereken bir hâkim olarak, yürütmenin başındaki Başbakan’a dair kişisel hislerinizi açıklamanız asla “özel” olamaz beyefendi! Açıklarsanız; bu hisler “özel” olmaktan çıkar, genelleşir! Böyle olunca da sizin tarafsızlığınıza, bağımsızlığınıza ve doğal olarak verdiğiniz ve vereceğiniz kararların adilliğine güvenimiz kalmaz! Hâkim Bey’i bu açıklamasından dolayı kınamıyorum. Çünkü eğer bir “hâkim”, “tarafsız” olması gerektiğini bile bilmiyorsa, Başbakan’a olan sevgisini uluorta açıklamasının tarafsızlığına gölge düşürebileceğini görmüyorsa ve bunu “özel hayat” olarak algılıyorsa; emin olun suç onda değildir! Suç, onu “yetiştirmeden” mezun eden hukuk eğitimi sistemi ile hâkim yapan devlettedir! Eminim ki bu Hâkim Bey, bu yazımdan dolayı hakkımda dava açacak... Hay, hay; bu konuda açılacak bir davada, hele hele bir yargı mensubuna karşı Themis’i savunmak için seve seve kellemi bile verebilirim!
TÜKETMİYORUZ! (10) 25 BİN! Tüketimden gelen gücümüzü kullanmak ve “demokratik diktatörlüğe” isyanımızı haykırmak için Facebook’ta açtığımız sayfaya TÜKETMİYORUZ isimli sayfaya katılım on günde 25 bine yaklaştı. Bu, bir rekora koştuğumuzun kanıtı!
Şimdiki hedefimiz bu sayıyı sizlerin katkısıyla birkaç ay içinde milyonlara ulaştırıp belki de dünyanın en geniş katılımlı “pasif direnişi”ni başlatmak... Desteğinizi bekliyoruz: https://www.facebook.com/p ages/T%C3%BCketmiyoruz/228 026437387698?ref=hl
GÜNÜN SORUSU Yıllardır iktidarı üzecek hiçbir karar almayan Anayasa Mahkemesi’ne bir şeyler oldu. Önce Silivri zindanlarını kısmen de olsa boşalttı, sonra Başbakan’a rağmen Twitter’ı açtı; dün de iki kanunu iptal etti. Sorum size: Yüce Mahkeme’deki bu ilginç değişikliklerde, üyeler arasındaki “hükümetçi-cemaatçi ittifakı”nın bozulmasının rolü olabilir mi?
Türbanlı ilk rektör! İki dönemdir rektörlük görevini yürüten Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç da türbana bürünmüş... Peki; kim bu Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç? Özgeçmişini anlatacak değilim; meraklısı internette arar, bulur! Sadece şu kadarını bilin yeter: 27 Temmuz 2007 genel seçimlerinde AKP’den milletvekili adayı oldu, seçilemedi. Sonra Dicle Üniversitesi
rektörü adayı oldu. Seçimlerde aldığı oylarla üçüncü sırada olmasına rağmen Cumhurbaşkanı tarafından ataması yapıldı. Kendisine bir sorum olacak: Birdenbire hidayete ermediğinize göre bunca yıl, başınızı açarak günah işlediğinizi mi düşünüyorsunuz? Yoksa bugün örtünmenizin altında, mensubu olduğunuz söylenen Fethullah Gülen Cemaati’nin iktidarla kavgasından zarar görmeden kurtulma hesabı mı yatıyor?
GÜNÜN İSYANI! hattında ilerliyor. Sarıyer- Garipçe ve Beykoz-Poyrazköy’de bulunan köprü ayakları da tamamlanmak üzere. IC İÇTAŞ-ASTALDİ konsorsiyumu tarafından yap-işlet-devret modeliyle yapılan Kuzey Otoyolu Projesi’nde yer alacak 65 viyadükün inşasına
da başlandı. Sarıyer Garipçe sırtlarında bulunan viyadük ayakları ormanlık arazi içinde açılan dev şantiyede yükseliyor. Yol açma ve genişletme çalışmaları sebebiyle ağaç kesimine de devam ediliyor. Kesilen tomruklar yol kenarlarına tasnif ediliyor.
Holding gazetelerinin, dik durmaya çalışan gazetecileri teker teker kapı önüne koyduğu bir dönemde, tek özelliği “Cumhurbaşkanı Gül’ün arkadaşı olmak” olan Fehmi Koru isimli ispiyon yazarı, dün yine bazı yazarları patronlarına şikâyet ederek atılmalarını istemiş... Sözüm, kendisine: Bugüne kadar dökülmesine neden olduğun gazeteci kanları yetmedi mi ki hâlâ birilerini jurnalleyip duruyorsun?
Hazırlayan: Gökçen BEYAZ
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
ANKARA İmsak 04:39 Güneş 06:09 Öğle 12:57 İkindi 16:35 Akşam 19:32 Yatsı 20:55 Ankara: 3/17
HAVA DURUMU
b
İstanbul: 7/16
b
ÇIRNIK
Türker
ERTÜRK erturkturker@gmail.com
Aşağılık kompleksi
G
eçen ay bir seri konferansa katılmak için gittiğimiz Almanya’dan milli havayolu şirketimiz olan Türk Hava Yolları (THY) ile dönüyordum. Uçak henüz havalanmıştı ki, önümdeki koltuğun arkasındaki cepte bulunan THY’nin Skylife dergisine elim gitti. Sonra kendimi tuttum! Çünkü bu dergiyi ne zaman elime alsam içinde bilgisizliğin, kısmen cehaletin ve çoğunlukla da tarihimizin onur duyulacak bölümlerine, Cumhuriyetimize ve Atatürk’e düşmanlığın tezahürü sayılabilecek bombalarla karşılaşıyordum. Bu düşmanlıklar kimi zaman ustaca yapılıyor, bazen de kör gözün parmağına şeklinde oluyordu. Yolculuk uzundu; okumak için yanımda getirdiklerimi bitirmiştim. Esasında İstanbul’a inişe de çok kalmamıştı. Ama şeytan beni dürttü, Skylife dergisini elime aldım ve bir göz attım.
Poppy Day Sayfa 30’da “Zaferin 99. Yılı” başlığı altında derginin Mart 2014 sayısı olması nedeniyle Çanakkale Zaferi’nden bahsedilmeye çalışılmış. Daha doğrusu şöyle bir değinilmiş. Dünya tarihine geçmiş Çanakkale Deniz Zaferi’ne, başlık ve bağlaçlar dahil 100 kelimeden meydana gelen bir yazı layık görülmüş. Ama derginin diğer sayfalarında eften püften, incir kabuğunu doldurmayacak konular için daha fazla yer ayrılmış. 18 Mart tarihi aynı zamanda Şehitlerimizi Anma Günü. Böyle olmasına rağmen bu konudan bahsedilmemiş bile! Türk Hava Yolları yılda bir kere andığımız şehitlerimizi anımsamıyor ve bu konuya değinmiyor. Bundan daha büyük duyarsızlık ve düşmanlık olabilir mi? Örneğin İngiltere’de her yıl tekrarlanan ve I. Dünya Savaşı’nın bitişini markalayan Remembrance Day veya Poppy Day dedikleri anma törenleri yapılır, her yerde bir hafta süresince hatta bıktırırcasına bundan bahsederler. Bakanlar, bürokratlar ve televizyon ekranlarına çıkan spikerler dahi yakalarına poppy (gelincik) takarlar, verdikleri önemi gösterebilmek için.
Kanbera’da ve Londra’da bile var! Yazıda Atatürk ustaca sıradanlaştırılmaya çalışılmış. Bu dergiyi THY ile seyahat eden yabancılar da okuyor. Bu fırsat kaçar mı? İnsan Atatürk’ün, Çanakkale’de yaşamını yitiren yabancı askerler için söylediği, Kanbera Avustralya’da Anzak Bulvarı’nda bulunan anıtın üzerinde de yazılı olan ve her yıl Londra’da yapılan Çanakkale törenlerinde de okunan “Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindeler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” sözlerini dergiye koymaz mı? Kim bu sözleri okuduktan sonra duygulanmaz ki? Bu yazının yanında yer alan İngilizce tercümesine de baktım, tam bir garabet ve aşağılık kompleksi içeren emareler veriyor. Yabancıların nasıl adlandırdığının önemi yoktur. İstanbul Boğazı İngilizceye İstanbul Strait, Çanakkale Boğazı ise Çanakkale Strait olarak çevrilir. Eğer her iki boğazdan bahsetmek gerekirse, bunun adı Turkish Straits’dir. Bosphorus ve Dardanelles gibi çeviriler yanlıştır. Aynen İstanbul’a Konstantinopolis demek gibidir.
Özgüven eksikliği kültürel yozlaşma! Aynı aşağılık kompleksi belirtilerine İstanbul Belediyesi’nin uygulamalarında da rastlıyorum. İstanbul’da çoktandır vapurlarda, deniz otobüslerinde, metrolarda, otobüslerde ve bilumum belediyenin kontrolünde bulunan toplu taşıtlarda Türkçeden sonra İngilizce ikinci bir anons yapılıyor. İngilizce resmi bir dil oldu da bizim mi haberimiz yok! Görebildiğim kadarı ile sömürge geçmişi olan ülkeler hariç, böyle kişiliksiz uygulamaya dünyanın hiçbir yerinde rastlamadım. Tokyo’da, Seul’de, Tahran’da Moskova’da, Kiev’de, Atina’da, Berlin’de, Roma’da, Paris’te, Madrid’de ve Viyana’da ülkelerinin resmi dili dışında başka bir dilde toplu taşıtlarda duyuru yapıldığını duymadım. Sanırım özgüven eksikliği, cehalet, aklın geri plana itilmesi, saplantı bozuklukları, kültürel yozlaşma, ulusal değerlerin aşındırılması yaşanan bu aşağılık duygusunun nedenleri olsa gerek. Saygılar sunarım.
İzmir: 11/24
b
Antalya: 11/21
İSTANBUL İmsak 04:51 Güneş 06:24 Öğle 13:12 İkindi 16:51 Akşam 19:49 Yatsı 21:13
b
Adana: 7/23
b
Diyarbakır: 0/18
b
Erzurum: -9/3
b
Sivas: 0/11
b
İZMİR İmsak 05:06 Güneş 06:33 Öğle 13:19 İkindi 16:57 Akşam 19:53 Yatsı 21:13
Tunceli: 2/13
b
Trabzon: 7/15
b
Zonguldak: 8/14
b
Bursa: 5/18
h
Konya: 3/17
b
Kaptan tam kusurlu ARABALI VAPUR FACİASINDA R I Z A H E M A N A İ D İD
Savcılık iddianamesinde, yandaki vapurun çıkardığı sesi ‘kalk’ işareti olarak algıladığını söyleyen kaptan ve iki görevli, taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmakla suçlandı
İ
stanbul Sirkeci’de 15 Mart’ta meydana gelen arabalı vapur kazasında denize düşen otomobilde hayatını kaybeden 5 yaşındaki Ece Su Yılmaz ve anneannesi Şaziye Güleren’in ölümüyle ilgili olarak yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında feribotun kaptanı Erkan Atalay İm ile feribotta görevliler Levent Dönmez ve Özay Yaşar hakkında iddianame hazırlandı. İddianamede 3 kişi ‘taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan’ suçlandı.
Anne: Görevli yönlendirdi İddianamede aracın sürücüsü anne Ebru Güleren Yılmaz’ın müşteki olarak alınan ifadesi yer aldı. Vapura binmek için bekledikleri sırada bir görevlinin kendisinden beklemesini istediğini ifade eden Yılmaz’ın, “Bu vapur almazsa diğer vapura binebileceğimizi söyledi. Ben de kendisine acelem olmadığını belirttim. Daha sonra telsiz konuşmalarından sonra bir görevli şahıs beni vapura yönlendirdi” dediği belirtildi. Vapurda bir araçlık yer olduğunun belirtilerek kendisinin vapura yönlendirildiğini anlatan Yılmaz’ın, “Vapura doğru hareket ettim. Vapurun arka kapağı üzerindeyken, vapurun hareket etmesi üzerine otomobil kaydı ve denize düştü. Vapur arka kapağı kapanmadan hareket etti” diye ifade verdiği kaydedildi.
Kaptan: Yan vapurun sesiyle karıştırdım Şüpheli kaptan Erkan Atalay İm’in ifadesi de iddianamede yer aldı. İm’in, “Gemi dolmak üzere iken yan tarafa yanaşan Sultanahmet isimli araba vapurunun yanaşma sırasında çıkardığı siren sesi üzerine Neta (hareket etmek için alınan onay sesi) aldığımı zannederek gemiyi hareket ettirdim. Tam bu sırada panelden aracın kapakta olduğunu görünce manevra yapıp aracı kurtarmak istedim ancak otomobil denize düştü” dediği belirtildi.
Çımacı: Araç yollayın dediler yolladım Görevli Özay Yaşar ise aracı kendisinin
15 Mart’ta meydana gelen olayın kamera görüntülerinde, aracın arabalı vapura bineceği sırada vapurun kapaklarını kapatmadan hareket ettiği ve aracın denize düştüğü görülüyor. vapura yönlendirdiğini, aracın geminin kapağının üzerine geldiği sırada geminin hareket ettiğini, kapağın aşağı doğru kayması üzerine de kadın sürücünün heyecanlandığını belirtti. Yaşar, “Sürücü ellerini aracın direksiyonundan çekti. Araç kayıp denize düştü. Bu sırada telsizle kaptanı ‘otomobil denize düşüyor’ diye uyardım ancak otomobil düştü”dedi. İskelede çımacı olarak görev yaptığını belirten diğer şüpheli Levent Dönmez de, “Usta gemici üç araba daha göndermemi istedi. Ben de üç aracı daha gönderdim. Daha sonra bir araç daha istedi. Ben de bayan sürücüyü vapura yönlendirdim. Arkamı döndüğümde kaza meydana geldi” diye ifade verdi.
Yakalama kararı talebi İddianamede bilirkişi raporuna da yer verildi. Raporda kaptan Erkan Atalay İm’in tam kusurlu olduğu belirtilirken Kaptan İm’in araçların alınmasının tamamlandığına ilişkin onay almasının gerektiği belirtildi. Raporda, “Kaptan bununla yetinmeyip bizzat kaptan köşkünde bulunan panelden kontrol edip, emin olduktan sonra gemiye yol vermesi lazımken, bunları yapmadan gemiye yol vermiştir. Bu nedenle kazaya neden olmuştur. Kazanın meydana gelmesinde asli-tam kusurludur. Yandaki vapurun çıkardığı sesten ‘neta aldığını zannetmesi’ kabul edilebilir
bir davranış ve mazeret değildir. “ şeklinde ifadeler yer aldı. Bilirkişi raporunda anne Ebru Güleren Yılmaz ile diğer iki şüpheli Özay Yaşar ile Levent Dönmez kusursuz bulundu. Ancak savcılık Yaşar ve Dönmez’i de kusurlu bularak haklarında dava açtı. Savcılık kaptan Erkan Atalay İm, Özay Yaşar ve Levent Dönmez hakkında, ‘taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak’ suçlarından 3 yıldan 15’şer yıla kadar hapis cezası istedi. Ayrıca şüphelilerden Kaptan Erkan Atalay İm’in, olay sırasında asli-tam kusurlu bulunması nedeniyle tensiple birlikte hakkında yakalama kararı çıkarılması talep edildi. İddianamenin, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildiği öğrenildi.
Ece Su 5 yaşındaydı
‘Bu yol ecelimiz olmasın’ ZEYNEL BATTAL / KARABÜK
K
HES’çilere halk engeli MEHMET ÖZDEN / ARTVİN
A
rtvin’in Ardanuç ilçesine bağlı Aydın Köyü’ne yapılması planlanan HES projesinin bilgilendirme toplantısı halk engeliyle karşılaştı. Önceki gün gerçekleştirilecek toplantı öncesi köy meydanında toplanan halk, HES şirketi yetkilerinin köye girişine izin vermedi. Bu sırada jandarma köyde yoğun güvenlik önlemleri aldı. Köylülerin
tepkisi üzerine araçlarında inemeyen şirket yetkilileri toplantının yapılmadığına dair tutanak tutulmasının ardından bölgeden ayrıldı. Topraklarında HES’e izin vermeyeceklerini söyleyen köylüler, “Askere olan sevgimizden şirket yetkililerine birşey demedik. Ama köyümüzde inşaat başlarsa burada çalışanların hepsi düşmanımız olur. Akıllarını başlarına alsınlar, topraklarımızdan uzak dursunlar” dedi.
arabük Üniversitesi öğrencisi 21 yaşındaki Ersin Sönmez, Karabük-Kastamonu karayolu üzerindeki 100. yıl kavşağında bir kamyonun çarpması sonucu ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan Sönmez tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Geçen Salı meydana gelen kazanın ardından isyan eden Karabük Üniversitesi öğrencileri, aynı kavşakta daha önce de kazaların yaşandığını ancak önlem alınmadığını belirtti. Kazanın olduğu yerde toplanarak yol kapatma eylemi yapan 300’den fazla öğrenci, yetkilileri sorumlu olmaya çağırdı. Grup adına konuşan Mehmet Emin Ünal, “Rektörlükten valiliğe kadar, belediyeden karayollarına kadar her kurum bu ölümden sorum-
ludur! Öğrencilerin güvenliği, sağlığı, barınma imkanları ve diğer alt yapılar sağlanmamıştır. 32 bin öğrenciyi tüm bu eksiklikler varken geleceğe hazırlamak, öğretime katmak, bilimsel düşünceye yönlendirmek olanaklı değildir. Yetkilileri derhal göreve çağırıyoruz!” dedi. Daha önce aynı yerde kaza geçiren Melike Atmaca ise şöyle konuştu: “2 ay önce benim başıma gelen, Ersin arkadaşımızın başına daha kötü bir şekilde geldi. Bizler artık bu kavşağa daha fazla arkadaşımızı kurban vermek istemiyoruz. Bu yol ecelimiz olmadan derhal önlem alınmasını istiyoruz.” Açıklamanın ardından yolu yarım saat trafiğe kapatan öğrenciler kavşakta önlem alınana kadar her hafta yolu trafiğe kapatacaklarını duyurdu. Öğrenciler acil olarak önlem alınmasını istedi.
Rize’de ‘İyileş Avni’ eylemi! Avni Gülten
Rize’de kısa süre önce deri kanseri olduğu ortaya çıkan lise son sınıf öğrencisi 18 yaşındaki Avni Gülten için arkadaşları konser etkinliği ile destek kampanyası başlattı. İlçe halkının da katılımı ile yapılan yürüyüşün ardından yüzlerce genç Avni Gülten’in evinin önünde toplandı. Uzun süre, “Avni sen bizim herşeyimizsin” sloganları atan gençler, “Güzel günler göreceğiz, güneşli günler” türküsünü söyledikten sonra tulum eşliğinde horon oynadı. Arkadaşlarına balkondan kısa bir süre el sallayan Avni Gülten, çevredekilere duygusal anlar yaşattı.
Çaldıran’da öğrenci kavgası: 1 ölü Van’ın Çaldıran ilçesinde bir lisenin yurdunda öğrenciler arasında çıkan kavgada 1 öğrenci öldü, 1 öğrenci de yaralandı. Olay sabah dün saat 09.00 sıralarında Zahide Mehmet Salih Tamince Kız Meslek Lisesi önünde meydana geldi. Aynı lisenin erkek yurdunda kalan öğrenciler arasında henüz bilin-
meyen nedenle kavga çıktı. Okulun 12’nci sınıfında okuyan öğrenci 18 yaşındaki Azem Çınar aldığı bıçak darbeleriyle olay yerinde yaşamını yitirdi. Kavga sırasında hafif yaralanan sınıf arkadaşı Sedat Özcan ise götürüldüğü Çaldıran Devlet Hastanesi’nde ayakta tedavisinin ardından taburcu edildi.
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
DOLAR
Cuma 2.1196 Perşembe 2.1018
EURO
Hazırlayan: Recep ERÇİN
Cuma 2.9433 Perşembe 2.9170
BORSA
Cuma 72.607 Perşembe 73.096
ALTIN
(Cumh.)
Cuma 601 TL Perşembe 600 TL
FAİZ
Cuma % 9.92 Perşembe % 9.88
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
PETROL (Brent)
Perşembe $ 107.61 Perşembe $ 107.64
Siyasi risk Türkiye’nin notunu negatife çevirdi EKONOMİ SERVİSİ
U
luslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin kredi notunu durağandan negatife çevirdiğini açıkladı. Kuruluş önceki gece sabaha karşı yaptığı açıklamada, Türkiye’nin devlet tahvili notunu Baa3’te sabit bırakırken görünümü negatife çevirmesini “artan siyasi belirsizlik ve yavaşlayan büyüme oranına’’ bağ-
ladı. Yapılan açıklamada, “Artan siyasi belirsizlik ve dünya genelinde azalan likidite, ülkenin dış finansman pozisyonu üzerinde baskı oluşturarak, yerli ve yabancı yatırımcıyı olumsuz etkiliyor” değerlendirmesine yer verilirken, Türkiye’nin notunun kısa vadede yükseltilmesinin ise mümkün olmadığı kaydedildi. Diğer yandan, bütçe dengesindeki bozulmanın ise kredi notu üzerinde aşağı yönlü baskı ya-
Ratings de 4 Nisan’da Türkiye’nin BBB- olan notunu değiştirmemiş görünümü de durağan da sabit bırakmıştı.
Borsa düştü, dolar çıktı ratacağına dikkat çekildi.
Fitch sabit bırakmıştı Moody’s not görünümünü negatife çevirirken Türkiye’nin notunu düşürmemesini de; Tür-
kiye ekonomisinin büyüklük, varlık ve çeşitliliğinden kaynaklanan ekonomik gücünün, benzer kategorideki diğer ülkelerden daha yüksek olmasına ve hükümetin mali dengelerine bağladı. Fitch
Moody’s’in not kararının ardından 2.09 TL seviyelerinde olan dolar kuru dün gün içinde 2.12 TL’ye kadar çıktı. Borsa İstanbul ise, yüzde 0.7 oranında değer kaybetti ve 72 bin 600 puan düzeyine geriledi.
PROF. DR. KORKUT BORATAV ÖDEMELER DENGESİNDEKİ ŞÜPHELİ TABLOYU YORUMLADI
Ekonomi kara para ile ayakta duruyor Türkiye yılın ilk iki ayında 8.1 milyar dolar cari açık verdi. Ödemeler dengesinde görülen 4.4 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para girişi ise dikkat çekti. Prof. Dr. Boratav, ‘Kara para ile ayakta duran kara para ile de çöker’ dedi RECEP ERÇİN
T
.C. Merkez Bankası’nın (MB) dün açıkladığı Şubat ayı Ödemeler Dengesi Raporu akıllarda soru işaretleri bıraktı. Rapora göre Şubat’ta 3.2 milyar dolarlık cari işlemler açığı oluştu. Ocak ayındaki 4.9 milyar dolarlık rakamla birlikte, OcakŞubat döneminde
Prof. Dr. Korkut Boratav
Turkcell ve Biletix’ten Bilette akıllı cep devri
Turkcell’in mobil bilet servisi “Biletim Cepte” Biletix işbirliği ile cep telefonu kullanıcılarına yeni bir kolaylık sağlayacak. Biletim Cepte servisi ile biletler cep telefonuna SMS olarak gelecek ve etkinlik mekânına girerken görevlinin akıllı telefonundaki uygulama ile doğrulanacak. Üstelik bu servisten tüm operatörlerin aboneleri faydalanabilecek. Dün düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Turkcell Ürün ve Servislerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Semih İncedayı, “Biletim Cepte’yi eğlence sektöründen başlayarak bilet sağlayan bütün sektörlere açtık. Hedefimiz servisi bilet gönderiminde kolaylık isteyen bütün sektörlerin kullanımına sunmak” dedi.
Kırtasiye fuarında ürün rekoru
Kırtasiyecilik ve ofis alanında yenilik ve gelişmelerin sergilendiği 20. Uluslararası İstanbul Kağıt Okul ve Ofis Ürünleri Fuarı’nda, 90 bin çeşitlik rekor ürünle görücüye çıktı. CNR EXPO Yeşilköyde dün kapılarını açan fuar, ürün çeşidi fazlalığının yanısıra inovatif ürünleri ile de ilgi gördü. Taştan ve kayadan üretilen defterler de fuarın ilgi odağı oldu. Doğal taş ve kayalardan yapılmış Aqua defterler; ıslanmaz özelliği ile arazide çalışanların, dalgıçların, madencilerin, askerlerin ve çevre dostlarının gözdesi haline geldi. 13 Nisan’a kadar açık kalacak CNR Kırtasiye ve Ofis 2014 Fuarı’nda 20 bin ziyaretçi hedefleniyor.
8.1 milyar dolarlık cari açık verildi. Bu rakam geçen yılın aynı döneminde 10.9 milyar dolardı. Böylece, Türkiye’nin yapısal bir sorunu olarak ileri geldiği üzere ekonomik büyümedeki azalmayla birlikte cari işlemler açığında da gerileme görüldü.
Şüpheli tablo Fakat açıklanan rakamlarda asıl dikkat çeken nokta, son iki ayda oluşan 8.6 milyar dolarlık açığın nasıl finanse edildiği. Hatırlanacağı üzere Ocak ayında Türkiye; 4.9 milyarı dış ticaret dengesinden 3.1 milyarı da sermaye çıkışından olmak üzere 8 milyar dolar dış açık vermişti. Şubat’ta ise, 3.2 milyar dolarlık dış ticaret dengesi açığına karşılık bankalar kaynaklı 2.6 milyar dolarlık dış finansman girişi olduğu görülüyor. Böylece Şubat’taki
dış denge açığı 582 milyon dolar olmuş.
Net hata noksan bilmecesi Bu açık; ödemeler dengesinin net hata noksan kalemindeki 2.2 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para girişiyle finanse edilmiş. Kalan 1.6 milyar dolar da Merkez Bankası’nın rezevlerine eklenmiş! Ocak ayındaki 8 milyar dolarlık açık ise, bilindiği üzere; 5.8 milyar doları MB rezervlerinden 2.2 milyar doları da yine net hata noksandaki kaynağı belirsiz para girinden olmak üzere karşılanmıştı. Geçmiş dönemlerde de yaşanmıştı fakat, dış finansman girişinin neredeyse durduğu hata net çıkışın yaşandığı son iki ayda cari açığın kaynağı belirsiz para girişiyle finanse edilmesi şüpheli bir durum olarak algılandı.
SIC A R AK A P PARA A R SOYGUNU VE KA Konuya ilişkin görüşüne başvurduğumuz Türkiye’nin saygın iktisatçılarından Prof. Dr. Korkut Boratav, “Mafyatik siyaset ve mafyatik toplum istatistiklere de yansıyor. Bunların çözümü artık polisiyedir’’ dedi. İktisatçıların verileri analiz ederken; bir yandan altın ticareti, bir yandan Arap fonları vs. gibi milyar doları bulan paraların girip çıktığını belirten Prof. Dr. Boratav, “Ekonomi kara para ile ayakta duruyor. Kara para ile ayakta duran, kara para ile de çöker. Bir seferlik ayakta tutar ikincisinde çıkar gider’’ değerlendirmesinde bulundu. Mart sonu itibarıyla başlayan bir sıcak para girişi olduğuna işaret eden Boratav, sıcak para soygununun artık kara para ile daha vahim bir boyuta ulaştığını söyledi.
ABD’li banka: Dolar 2.50 TL olacak ABD’li dev yatırım bankalarından Goldman Sachs, Türk lirasına ilişkin son raporda dolar kurunun 2.50 TL’ye çıkacağını öngördü. Cnbc-e’nin geçtiği habere göre, geçen aylarda liranın güçlendiğini belirten banka, para biriminin Mayıs 2013-Ocak 2014 arasında gördüğü kaybın yüzde 40’ını telafi ettiğini kaydetti. Raporda bu durumun TL’nin yüzde 5.5 kadar aşırı değerli hale gelmesine neden olduğu not edildi.
Sürdürülebilir değil Liradaki bu yükselişin sürdürülebilir olmadığının ifade edildiği rapora öne sürülen iki gerekçe ise şöyle oldu; küresel
piyasanın doları destekleyici hale gelmesi ve kurdaki yükselişin makrœkonomik düzeltmeyi tersine çevirmesi.
‘Faiz indirmeyin’ dedi Raporunda, Türk lirasındaki değerlenmenin T.C. Merkez Bankası tarafından faiz artırımı beklentisini azalttığını belirten banka, “200 baz puanlık faiz artırımı beklentimizi 2014’ün ikinci yarısına taşıyoruz” yorumunda bulundu. Faizin indirilmesi için de bir gerekçe görülmediğini belirten Goldman Sachs, “Erken faiz indirimi sabitlenmemiş enflasyon beklentileri ve büyük dış dengesizlikler nedeniyle pahalıya mal olabilir” uyarısı yaptı.
CHP’Lİ GÜRKUT ACAR, MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK’E SORDU:
Cengiz İnşaat’tan 1 milyar TL alınacak mı? AYDINLIK / ANKARA CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, aralarında Seydişehir Eti Alüminyum ve TÜPRAŞ gibi özelleştirme işlemleriyle mahkeme kararları konusunda Hükümet’e yetki veren yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğine dikkat çekerek, “Oymapınar HES’in geri almak için ne bekleniyor? 1 milyar TL Cengiz İnşaat’tan alınacak mı?” diye sordu.
Anayasa Mahkemesi’nin kararını hatırlattı Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yanıtlaması istemiyle verdiği önergede Acar, özelleştirme işlemleri konusundaki yargı kararlarına ilişkin Bakanlar Kurulu’na yetki veren 6300 sayılı Kanun’un ilgili maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından 03.10.2013 tarihinde iptal edildiğini, gerekçeli
kararın da 27.03.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlandığına dikkat çekti. Karar doğrultusunda başta Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş. ve Oymapınar HES olmak üzere, yargının kesinleşmiş kararları olan tesislerin derhal geri alınmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Acar, “Ancak hiçbir işlem yapılmayarak, kamunun ve yurttaşlarımızın zararına seyirci kalınmaktadır. Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş. özelleştirmesi kapsamında Oymapınar HES’i bedava alan Cengiz İnşaat, barajdan sattığı elektrikle yaklaşık 1 Milyar TL kazanmıştır. Yargı kararı uygulanmadığı için şirket hala elektrik satışından para kazanmaktadır. Oymapınar HES üzerinden yapılan elektrik satışları ile şirketin kasasına giren yaklaşık 1 Milyar TL de geri alınacak mıdır?
H. Ufuk
SÖYLEMEZ Fax: 0312 467 78 93 ufuksoylemez@aydinlikgazete.com
UFKA BAKIŞ
*Serbest piyasa satış fiyatları
Malumun ilamı!
K
redi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin kredi notu görünümünü “Durağandan, Negatife” çevirdi. Daha önce Türk Bankalarını negatif izlemeye almış olan Moody’s, kredi notunda ise (Baa3) bir değişiklik yapmadı. ABD’de başlayan ve AB’ye sıçrayan ekonomik kriz ve büyük durgunluk döneminde, karşılıksız basılan dolar ve euroların yüksek faizle nemalanmak için Türkiye gibi ülkelere sıcak para olarak akması nedeniyle, halının altına süpürülmüş olan sorunlar şimdi ortaya çıkmaya başladı. Rakamlar ve verilerle bugün ortaya çıkan tablo, ekonomide bugünleri bile arayacak hale gelineceğinin bir kanıtı adeta. TC Merkez Bankası verilerine göre, cari açık, Şubat 2014 itibariyle aylık 3.2 milyar dolar oldu ve beklentilerin üzerinde çıktı. 2013 yılsonu itibariyle milli gelirin yüzde 7.9’una tekabül eden 64.9 milyar dolarlık cari açık Türkiye’nin ekonomideki en kırılgan göstergelerinden birisi. 2014 yılının, 2 aylık “net - hata noksan” kaleminde görünen, kaynağı ve sahibi meçhul para miktarı ise 4.4 milyar dolar. İnanılmaz bir durum. Öte yandan, ekonomik büyümenin 2014 yılında yüzde 3’ün altına ineceği tahmin ediliyor. İşsizlik ve enflasyon çift haneye çıkarken, ekonomide küçülme ve durgunluk yaşanıyor. T. Erdoğan ve hempaları ise “kof büyüme” rakamları ile boşyere övünüyorlar. Çünkü kişi başına düşen milli gelir sıralamasında, Türkiye 62nci sıraya gerilemiş vaziyette. 5 yıldır kişi başına 10 bin dolar milli gelir seviyesinde patinaj yapılıyor ve orta gelir tuzağından bir türlü çıkılamıyor. İnsanları gelirlerinden fazla tüketmeye teşvik eden, hatalı politikalarla kamu - özel toplam iç ve dış borçlar, 600 milyar doları aştı. İmalat yerine ithalatı, üretim yerine tüketimi, tasarruf yerine borçlanmayı ve ihracat yerine ise ithalatı önceleyen ekonomi politikaları ile ne rekabet gücümüzü, ne istihdam potansiyelimizi de katma değerimizi yeterince arttırabildik. İhracatımızın milli gelirdeki payı 2013 yılsonu itibariyle yüzde 19 dolayında kaldı, halbuki örneğin, G. Kore’de bu oran yüzde 48 dolayında. Öte yandan sosyo - kültürel veriler açısından da, Türkiye’nin dünyada hiç de övünülecek bir yerde olmadığı ortada. 36 OECD ülkesi arasında yaşam ve mutluluk kalitesi sıralamasında sonuncu durumdayız. 2012 yılı Hukukun üstünlüğü endeksine göre, 97 ülke arasında 76ncı sıradayız. Economist Intelligence Unit (2011) verilerine göre, 167 ülke arasında demokrasi endeksinde 88’inci, BM (2012) verilerine göre İnsani Gelişim endeksinde 187 ülke arasında 154’incü, Dünya ekonomik forumunun (2012) Küresel Cinsiyetler Arası Farklılık raporunda 124ncü sıradayız, maalesef. Çocuk gelinler sıralamasında Unicef rakamlarına göre Avrupa’da ikinci, 2013 Yolsuzluk Algısı endeksinde 177 ülke arasında 53’üncü sıradayız, Yaşam kalitesi ve toplumsal refah açısından yukarıdaki verilerdeki pozisyonumuz, içler acısı bir hali yansıtıyor. Tarımı, üreticiyi, esnaf ve sanatkarları, çalışanları ve emeklileri yok sayan, altta kalanın canının çıktığı bir “vahşi kapitalizm” ve “sıcak para” politikası, Türkiye’yi ekonomik, sosyal ve kültürel olarak dünya liginde alt sıralara savurmuş bulunuyor. Bu nedenle, Moody’s’in durağandan negatife çevirdiği görünüm notu esasında “malumun ilamından” ibarettir.
MÜSİAD’ı don vurdu
Yurttaşın 1 milyar TL’sinin bir şirketin kasasında kalmasına seyirci mi kalınacaktır?” dedi.
Eti ve Oymapınar geri alınmalı Anayasa Mahkemesi karanının Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından yaklaşık 15 gün geçmesine karşın Eti Alüminyum A.Ş. ve Oymapınar Barajı’nın geri alınmamasının gerekçesini soran Acar, “Danıştay kararlarından sonra Anayasa Mahkemesi kararı da mı uygulanmayacaktır?” diye sordu.
Gürkut Acar
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Mart ayının son günlerinde meydana gelen don olayı nedeniyle özellikle Malatya bölgesinin afet kapsamına alınması gerektiğini açıkladı. Kurum adına açıklama yapan Malatya MÜSİAD Şube Başkanı Mehmet Balin, üyelerinin don hadisesinden kaynaklanan zararlarının büyük olduğunu ifade etti. Balin, özellikle bölgelerindeki zararın; kayısı, ceviz, kiraz ve vişne ağaçlarında yoğunlaştığını ifade ederken elma ağaçlarının da ciddi zarar aldığını söyledi. “Çiftçiler, tüccarlar, işletmeciler, nakliyeciler, aile işçileri ve sezonluk işçiler gibi birçok kesimin yıllık 300 milyon dolar’ı bulan kayısı gelirinden aldıkları payın 2014 yılında yüzde 95 oranında azalması söz konusudur’’ diyen Balin, il ekonomisindeki bu parasal kaybın diğer tüm sektörlere de direkt etkisinin olacağını kaydetti.
SINIF GÖZLÜĞÜ
Hazırlayan: Esin ERGENÇ TURHAN
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Yıldırım
KOÇ
yildirimkoc@aydinlikgazete.com
Türk Bayrağı taşımak
T
ürk bayrağı taşımak zannedildiği kadar basit bir iş değildir. Türk bayrağını taşımak, “önce vatan” bilinciyle hareket etmek demektir. “Önce vatan” diyen, milletimizin neredeyse üçte ikisini oluşturan işçi sınıfımızın durumunu dikkate alarak, aynı zamanda “önce emek” demek zorundadır.
Türk Bayrağı taşımak, anti-emperyalist olmaktır Türk bayrağı, mazlum milletlerin emperyalizme karşı ilk başarılı savaşının simgesidir. Türk bayrağı taşıyorsan, emperyalizme karşı çıkacaksın; Avrupa Birliği’ne, ABD’ye, diğer emperyalist ülkelere karşı açık tavır alacaksın; onların Türkiye’deki uzantıları ve işbirlikçileriyle ilişki içinde olmayacaksın. Türk bayrağı taşıyorsan, emperyalizmin Suriye’ye yönelik saldırısına tepki göstereceksin; emperyalizmin kuklası terör örgütlerine yardım etmeyeceksin; onlar için para toplamayacaksın; bu terör örgütlerinin Türkiye’deki faaliyetlerinin durdurulması için çaba göstereceksin. Türk bayrağı, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkının oluşturduğu Türk milletinin birlik ve bütünlüğünün simgesidir. Türk bayrağı taşıyorsan, bölücülüğe, “açılım” politikalarına karşı çıkacaksın. Türk bayrağı taşıyorsan, Kemalist devrime darbe indiren, insanları özgür yurttaşlar olmaktan çıkararak tarikat ve cemaat şeyhlerinin, aşiret reislerinin, toprak ağalarının kulu yapmaya çalışanlara karşı mücadele edeceksin. Türk bayrağı taşıyorsan emekten yana olacaksın; Yatağan-KemerköyYeniköy enerji ve maden işçilerinin mücadelesini destekleyeceksin; bu vatanın bağımsızlığını, milletimizin özgürlüğünü ve refahını savunmak için işyerlerinde verilen mücadeleye sahip çıkacaksın; vatan ve emek mücadelesinin bütünlüğü içinde hareket edeceksin. Türk bayrağı taşıyorsan, emperyalist Avrupa Birliği’nden, ABD’den, diğer ülkelerden, yabancı istihbarat örgütlerinin denetimindeki kurum, kuruluş ve kişilerden “proje” adı altında para almayacaksın; onurlu olacaksın, emperyalistlerden para dilenmeyeceksin. Türk bayrağı taşıyorsan, 11 yıldır uyguladığı politikalarla vatanımıza ve işçi sınıfımıza büyük zararlar vermiş olan AKP’ye ve benzeri yapılara karşı açık tavır alacaksın. Türk bayrağı taşıyorsan, özelleştirme politikalarına karşı çıkacaksın; Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinin güvencesi olan halkçılığı ve devletçiliği savunacaksın, özelleştirilen işletmelerin yeniden kamulaştırılmasını talep edeceksin. Bu listeyi uzatabilirsiniz. Özetle, ancak Türkiye Cumhuriyeti’ni “vatan” kabul ediyorsanız ve “vatan ve emek” için özveride bulunuyorsanız, Türk bayrağı size yakışır. Türk bayrağını taşımak sorumluluk ister.
Türk Bayrağı taşımak onur ister “Hem Türk bayrağı taşıyarak gösteriş yaparım, hem de bildiğimi okurum,” diyorsan, ayıp ediyorsun. “Mecburen bir Türk bayrağı taşıyorum ama, emperyalizmin ve işbirlikçilerinin saldırıları karşısında sesimi çıkartmam; hatta onlardan para almakta pek bir sakınca da görmüyorum” diyorsan, gün gelir, hesap döner, hesap verirsin. “Türk bayrağını taşırım, ama AKP ile halledeceğim bazı işler var; AKP ile iyi geçinmekte yarar var” diyorsan, dürüstlükten söz edemezsin. “Hırsızlığımı, yolsuzluğumu, haksız kazancımı, anti-demokratik uygulamalarımı gizlemenin yolu, vatan-millet edebiyatı yapmaktır; Türk bayrağı da bunun için gerekli,” diyorsan, paçanı kurtaramazsın. Eğer böyle biriysen, hiç olmazsa Türk bayrağını eline alma, bayrağımızı kirletme.
TERMİK SANTRAL VE OCAKLAR İÇİN İHALEYE KATILAN FİRMALAR AÇIKLANDI
Yatağan işçileri: Ülkenin kaynakları bize emanet Termik Santrallerinin satışı için açılan ihaleye katılan firmalar belli oldu. İşçiler hükümeti ve şirketleri, “İhaleyi iptal ettireceğiz. İhale yapılsa bile işyerlerimizi teslim etmeyeceğiz” diyerek uyardılar rağmen ihale yapılırsa, ihalenin yapıldığu gün, işçisi köylüsü, çocuğu genci hep birlikte geleceğiz. Güner Kazıl: 2000’li yıllarda da bu süreçlerden geçtik. 2000 yılında bunu kırdık. Bizim şimdide kıracağımızı biliyorum. Yeterki işçi kimliğimizden, sınıf bilincimizden ve örgütlü mücadelemizden ödün vermeyelim. 2000 yılında yaktığımız bu ateşi genç nesillere bayrak olarak teslim edeceğiz. Emekli olsak bile bu davadan vazgeçmeyeceğiz. Vazgeçtiğimiz anda demokrasi kaybeder, Cumhuriyetin kazanımları kaybolur. Sonuç olarakta genç nesiller kaybeder. Ama buna müsaade etmeyeceğiz.
İLKAY AKKAYA \ ANKARA
Y
atağan, Yeniköy ve Kemerköy işçileri, AKP’nin tüm engellemelerine rağmen Ankara’ya çıkartma yaparak hükümete son uyarılarını yaptılar. Santraller ve kömür ocaklarının satış ihalelerinin iptal edilmesini isteyen işçiler, satışın yapılması halinde üretimden gelen güçlerini kullanacaklarını belirtmişlerdi. Perşembe günü yapılan eylemin ardından 50 işçi Ankara’yı terk etmeyerek Özelleştirme İdaresi Başkanlığı binası önündeki bekleyişlerini sürdürüyor. İhaleye katılan firmaların açıklanmasının ardından işçiler Aydınlık’a konuştu.
‘Sermayenin değil halkın sesine kulak verin’
‘İşyerlerimizi teslim etmeyeceğiz’ Volkan Ergenç: 2000 yılında da aynı süreci işlettiler Ama o zaman buralarda çalışan ağabeylerimiz işyerlerini teslim etmediler. Bazılarımızın babaları buralarda çalışıyordu. Şimdide onların çocukları buradalar. Bizlerde teslim etmeyeceğiz. İşçi gücünün bilincine varırsa başaramayacağı hiçbir şey yok. Biz buraya yalnızca işimiz için gelmedik. Geleceğimiz için geldik. Çünkü bu işyerleri, ülkenin kaynakları bize emanet edildi. Bu emanete sahip çıkmak için buraVolkan Ergenç dayız. Onlar bize ne kadar saldırırsa saldırsın ihale yapılsa bile işyerlerimizi teslim etmeyeceğiz.
‘Gelecekleri varsa görecekleri de var’ Ömer Öztürk: Tek amacımız özelleştirmeyi durdurmak. Biz ekmeğimizin, işimizin, geleceğimizin peşindeyiz. Dün geldik asın açıklaması yaptık, bilgi almak istedik ama polis bize müdahale etti. Biz buraya on binlerin temsilcisi olarak geldik. Ömer Öztürk Masa başında işyerlerimizi satabilirler ama biz işimizi teslim etmeyeceğiz. Hangi firma alırsa alsın. Gelecekleri varsa
görecekleri de var. Onların biber gazı, TOMA’sı varsa bizimde emekten gelen gücümüz var.
‘Maden ocakları Cumhuriyetin kazanımı’ Enver Asar: Santrallerimiz özelleştirilmesin diye 209 gündür mücadele ediyoruz. Bu sadece Yatağan işçilerinin sorunu değil, Türkiye işçi sınıEnver Asar fının sorunu. Herkesin gözü bizim üzerimizde. Biz kaybedersek Türkiye işçi sınıfı kaybeder. İnançlıyız, kararlıyız. Cum-
SOSYAL-İŞ SENDİKASI BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİREREK YASAKÇI, BARAJCI YETKİ DÜZENİNİ TANIMADI
Toplu sözleşme devrimi TARIK TEKGÖZLİ
T
ürkiye sendikal hareketi tarihinde devrim niteliğinde bir gelişme yaşandı. DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikası bir ilke imza atarak, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ile toplu iş sözleşmesi sürecini 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre değil, Türkiye tarafından onaylanan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 87 ve 98 Sayılı Sözleşmeleri’ne dayanarak yürüttü. Sendika, toplu iş sözleşme yetkisini Çalışma Bakanlığı’ndan değil Uluslararası Af Örgütü çalışanlarından aldı. Taraflar arasında yürütülen görüşmelerde anlaşma sağlandı ve sözleşme imzalandı.
Sendikal baraj ortadan kalktı 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre bir sendikanın toplu iş sözleşmesi imzalayabilmesi için öncelikle işkolu barajını geçmesi, ardından işletme/işyeri barajı şartını yerine getirmesi gerekiyor. Bunları takiben sendikanın Çalışma Bakanlığı’ndan çoğunluk tespiti alması gerekiyor. Ancak bu da yetmiyor. Bu tespite itiraz olmadığı takdirde Bakanlık, sendikaya yetki belgesi veriyor ve sendika ancak bu belge ile toplu iş sözleşmesi sürecini başlatabiliyor. Sosyal-İş Sendikası, yüzde 1’lik işkolu barajını geçememesine rağmen ILO sözleşmelerini dayanak gösterip ilk toplu iş sözleşmesini yaptı. Böylece
mevzuattaki işkolu barajı da devredışı kaldı.
Sendikalara örnek Sosyal-İş Sendikası’nın ILO’ya dayanarak yürüttüğü toplu iş sözleşmesi diğer sendikalara örnek niteliğinde. Konunun uzmanlarına göre, Anayasanın 90. maddesindeki düzenleme çerçevesinde ILO sözleşmelerine dayanarak imzalanan bu ilk toplu iş sözleşmesi, 6356 Sayılı Yasa’nın ILO sözleşmelerine aykırı olduğunu ve geçersiz sayılması gerektiğini göstermesi bakımından Türkiye toplusözleşme sisteminde devrim niteliğinde bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Görüşme süreci Sosyal-İş Sendikası, Uluslararası Af Örgütü çalışanlarını üye yaptıktan sonra, işveren tarafını toplusözleşme masasına çağırdı. İşverene gönderilen yazıda, Anayasa’nın 90. maddesine göre uluslararası sözleşmelerin doğrudan uygulanırlığının bulunduğu belirtildi ve ILO sözleşmelerine dayanarak toplı iş sözleşmesi yapılması talep edildi. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu bu çağrıya olumlu yanıt verdi. Yaklaşık üç ay süren toplusözleşme görüşmeleri anlaşmayla sonuçlandı. Dün İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nde uluslararası sözleşmelere dayanan ilk toplu iş sözleşmesi törenle imzalandı.
huriyetin kazanımları olan maden ocaklarımızı teslim etmeyeceğiz. Bu sadece işçinin sorunu değil köylününde sorunu. O yüzden her şeye
Teklif süresi doldu İşçilerin dün yaptıkları uyarının ardından ve ihaleye başvuru süresinin de dolması üzerine Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ihaleye katılan firmaları açıkladı. İhaleye, Park Holding A.Ş., Çelikler Taahhüt İnşaat ve Sanayi A.Ş., Kalyon İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Ortak Girişim Grubu, Limak İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., Elsan Elektrik Gereçleri Sa-
Mustafa Koçak: Enerji santrallerinin ihalesinin iptalini istiyoruz. Enerjimizin elimizden alınıp yandaşlara peşkeş çekilmesini istemiyoruz. Bu sermayenin tabana yayılması değil, yandaşlara paylaştırılmasıdır. İhale iptal edilinceye kadar buradayız.Hükümet sermayenin değil halkın sesine kulak versin. nayi ve Ticaret A.Ş., IC İçtaş Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş., Konya Şeker Sanayi ve Ticaret A.Ş. katıldı. İhaleye katılanlar arasında 2000 yılında iptal edilen ihaleye katılan Limak’ın da yer alması dikkat çekti. Yatağan’da 2000 yılında da işletme hakkı devri ihalesi sonuçlanmış ancak, işçilerin kararlı mücadelesi sonucu ihale iptal edilmişti. İşçiler 2000 yılında olduğu gibi ihaleyi bu seferde iptal ettireceklerini belirtiyorlar.
GÜNDEM
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
ERMENİ SOYKIRIM YALANI ABD KOMİTESİ’NDEN GEÇTİ
AKP seyretti
Hükümet adım adım gelen tasarıya karşı gerekli önlemleri almadı. Türkiye’nin Washington B.elçiliği atamaların yarattığı boşluk nedeniyle gereken diplomatik girişimde bulunamadı DENİZ KAHRAMAN
A
BD Senatosu’nun Dış İlişkiler Komitesi’nde görüşülen S.RES.410 sayılı Ermeni “Soykırımı” karar tasarısının 12’ye karşı 5 oyla kabul edilmesi, dikkatleri AKP hükümetinin tasarıyla ilgili yaklaşımına çevirdi. Son kabul edilen tasarının engellenmesine ilişkin AKP’nin yeterince çaba göstermemiş olması dikkat çekti.
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
TASARISININ SAHİBİ ABD’Lİ SENATÖRÜ
GÜLEN CEMAATİ resepsiyonda ağırlamış E
rmeni Soykırımı Yalanı tasarısının Senato Dış İlişkiler Komitesinden geçmesini sağlayan Amerikalı Senatör Robert Menendez’in tasarının
Büyükelçi yok! Bu yıl Senato Dış ilişkiler Komitesi’nin kabul ettiği tasarı öncesinde, Türkiye’nin diplomatik çabaları eksik kaldı. Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’ne yapılan yeni atama nedeniyle, diplomatik çabalar üst düzeye taşınamadı. Bir başka soru işareti de, sözkonusu tasarının hazırlanıyor olduğunun bilinmesine karşın, Dışişleri Bakanlığı’nın neden Büyükelçi Tan’a, “Bir ay daha Washington’da kal” talimatı göndermemesi oldu. Oysa, AİHM’in Perinçek kararı sonrasında, sözde Ermeni soykırımı konusunda Türkiye’nin eli uluslar arası alanda ciddi anlamda güç kazanmıştı. Hükümetin, bu konuyu da gündeme taşımamış olması dikkat çekti.
Kandemir: Yeterince çaba gösterilmedi... Türkiye’nin Washington’da en uzun süre görev yapmış diplomatlarından olan emekli Büyükelçi Nüzhet Kandemir, Aydınlık’ın, “Bu kez AKP yeterince çaba göstermedi. Sizin değerlendirmeniz nedir?” sorusu üzerine, “Sizin müşahedeniz doğrudur,
kabul edilmesinden bir gün önce Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen işadamları örgütü TUSKON tarafından Vaşington’da düzenlenen resepsiyonda ağırlandığı ortaya çıktı. Resepsiyon Gülen’e yakınlığıyla bilinen Türki Amerikan Birliği çatısı altında gerçek-
leştirildi. Resepsiyona katılan Amerikalı senatörler arasındaysa en dikkat çekici isim Amerikan Kongresi’nin Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Partili Robert Menedez’di. Ermeni Soykırım Yalanı tasarısının kritik oylamasından bir gün önce düzenlenen resepsiyona katılan Menendez resepsiyonda Gülen cemaatinin öndegelen isimleriyle de görüştü. Senatör Menendez Amerika’daki Türkiye karşıtı yoğun faaliyetiyle tanınıyor. Menendez daha önce de Ermeni Soykırımı yalanıyla ilgili açıklamalar yapmıştı. Menendez ayrıca Kıbrıs ve Ruhban Okulunun ekümenikliği konularında da Türkiye karşıtı tasarılar gündeme getirdi.
Tasarıya destek veren Senatör John McCain Abdullah Gül’le görüşmüştü Benim de müşahademe uygun, yani bundan önceki yıllarda sarfedilen gayretler kadar bir gayret gözükmüyor etrafta. Bu Ermeni lobisi de zamanı çok iyi ayarlamış. Birincisi, buradaki büyükelçi, geri gidecek belli, yerine tayin de yapıldı. Bizim oradaki büyükelçimiz dönüyor. Türkiye’de çok büyük bir belirsizlik var. Seçimler dolayısıyla. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde bir soğukluk var. Erdoğan-Obama ilişkileri bir sene öncesi ile kıyasladığımızda son derece düşük düzeyde. Bir de Türk ekonomisinin tabi, karşı karşıya olduğu zorluklar var.” dedi.
‘Acele ve acemice hazırlanmış bir tasarı’ Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, alelacele ve acemice hazırlanmış gayrı ciddi bir karar tasarısını oy çokluğuyla kabul etmek suretiyle, konum, yetki ve sorumluluk alanını aşan bir tasarrufta bulunmuştur. Ta-
Fethullah Gülen cemaatinin Azerbaycan’daki milyonları İSTİHBARAT SERVİSİ
G
ülen Cemaati’nin Azerbaycan’daki 53 milyon doları cemaat mensubu Mustafa T.’nin Fethullah Gülen’e gönderdiği mektupla ortaya çıktı Fethullah Gülen Cemaati’nin Azerbaycan’daki para trafiği belgelendi. Azeri haber sitesi ANS Press’in yayınladığı belgede Cemaat’in mali raporu kalem kalem sıralandı. Cemaat mensubu Mustafa T.’nin Fethullah Gülen’e hitaben ıslak imzasıyla gönderdiği mektupla ortaya çıkan raporda cemaatin 2013 yılı boyunca Azerbaycan’da kontrol ettiği 53 milyon dolarlık para trafiği ortaya serildi.
vurgulandı. “Söz konusu meblağın bankalar aracılığıyla Türkiye’ye transferinde ciddi sıkıntılar yaşamaktayız” diyen Mustafa T. mektubuna şöyle devam etti: “Daha önce çalıştığımız bankalar yüklü miktardaki para transferleri isteklerimizi kabul etmemekteler. Bu durumun Türkiye’deki malum olaylar sebebiyle meydana geldiğini düşünmekteyiz.”
MUSTAFA KEREM EROL / KOCAELİ
Cemaat’in çeşitli kurum ve kuruluşlara aktardığı paralar ise şu şekilde:
Araz Kurslar
765 bin dolar
Hizmet hareketimizi teşvik niteliğindeki kitap, dergi, broşür ve d. araçlar için
“Çağ Öğretim” işletmelerine
8 milyon 435 bin dolar
Azerbaycan’daki çeşitli bölgelerindeki imam arkadaşlarımız ve cemaatlerinin masrafları için 184
367 bin dolar
rının kayıt yapmadığı yönde bir şikayeti olmamıştı. Güvenlik kameralarının yapmış olduğu kayıtların bir örneği bizde bulunmaz. Kaydedilen görüntüler ancak format atarak silinebilir.” Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkeme heyeti duruşmaya
gelmeyen tanık Yılmaz Balkan’ın talimatla ifadesinin alınmadığının Kayseri 3’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne bildireceklerini ve dinlenmesinin zorunlu olup olmadığının sorulması amacıyla duruşmayı 2 Mayıs 2014 tarihine erteledi.
Berkin’i anan üniversitelilere disiplin soruşturması
Kalem kalem milyon dolarlar 2 milyon dolar
Görüntüler ancak formatla silinebilir E
skişehir’de 2 Haziran 2013’te Haziran Ayaklanması sırasında saldırıya uğrayıp 38 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitiren 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın ölümü ile ilgili olarak Eskişehir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, fırının güvenlik kamerası sistemini kuran şirket yetkilisi Koray Demirel tanık olarak ifade verdi. Demirel, fırın sahibi tutuklu sanık İsmail Koyuncu’nun kameraların kayıt yapmadığı yönünde kendilerine bir şikayeti olmadığını söyledi. Koray Demirel, görüntülerin silinmesi konusunda kendisinin bilgisinin olmadığını belirterek şöyle konuştu: “Ben olayın meydana geldiği yerdeki ekmek fırınına olaydan 6 ay kadar önce güvenlik kamerası montajı yapmıştım. Birkaç kez fırın sahibi olay öncelerinde beni arayarak güvenlik kameralarında arıza olduğunu söylemişti. Yaptığım kontrollerde arızalı olmadığını tespit etmiş ve kendisine söylemiştim. Bir keresinde de taktığımız güvenlik kameralarından birisini değiştirmiştim. Ancak benden güvenlik kamerala-
Rüşvet de verilmiş
Hazar TV ve Burç FM
üzerinden gizlice Suriye’ye geçerek Özgür Suriye Ordusu militanlarıyla görüşmüştü. Türkiye’nin desteğiyle bu görüşmeyi yapan McCain Senato Dış İlişkiler Komitesindeki oylamada Ermeni “Soykırımı” tasarısı lehinde oy kullandı.
ALİ İSMAİL DAVASINDA GÜVENLİK KAMERASI ŞİRKETİNİN SAHİBİ İFADE VERDİ:
AZERİ HABER SİTESİNDEN ŞOK BELGE
Raporda geçen “Devlete ait kurum ve kuruluşlardaki arkadaşlarımızın aylık ek masrafları için 3 milyon 565 bin dolar” ifadesiyle açıkça rüşvet dağıtıldığı da ilk kez belgelenmiş oldu. Öte yandan 53 milyon doların dağıtılan kısmının dışında kalan paranın ise güvendikleri kişilere ait kurumlardaki özel kasalarda tutulduğu anlaşıldı. Türkiye’de yaşanan sıkıntılardan dolayı paraları nereye götüreceklerini bilmedikleri de mektupta yer aldı. Mektupta, yaklaşık 36 milyon doların da özel kasalarda tutulduğu
rihi ve hukuku çarpıtan bu siyasi istismar çabasını reddediyor, peşin hükümlü ve hukuki temelden yoksun sözkonusu girişime öncülük edenleri şiddetle kınıyoruz” denildi.
Amerikan Kongresi Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilen Ermeni “Soykırımı” tasarısına destek veren Amerikalı Senatörler arasında en tanıdık isimse Cumhuriyetçi Senatör John McCain. Türkiye’yle yakından ilgilenen Amerikalı Senatör McCain Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yakın temaslarıyla dikkat çekiyor. McCain 2012 yılında yaptığı Türkiye ziyaretinde Gül’ü de ziyaret etmişti. Görüşmede Suriye konusu da ele alınmıştı. Amerikanın Suriyeli grupları silahlandırmasını savunan McCain geçen yıl 28 Mayıs’ta Türkiye
bin dolar
“Zaman Azerbaycan” gazetesinin basım,
Devlete ait kurum ve kuruluşlardaki arkadaşlarımızın
yayım ve dağıtımı için ek ödeme olarak 413 bin dolar
aylık ek masrafları için
Hizmet hareketimizi anlatan sempozyum,
Çeşitli yurtdışı seyahatleri,
konferans, toplantı ve d. etkinlikler için 210 bin dolar
yurtdışındaki etkinlikler için
3 milyon 565 bin dolar 165 bin dolar
Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleşkesi’nde, Berkin Elvan’ın öldürülmesini protesto eden 27 öğrenci hakkında, eyleme engel olmak isteyen polise direndikleri gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatıldı. Öğrenciler dün soruşturma kapsamında Rektörlük’te savunma verdi. Savunma öncesi yerleşkedeki sosyal tesislerde toplanan gençler, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz”, “Üniversiteler bizimdir” sloganlarıyla Rektörlük binasına yürüdü. Topluluk
adına basın açıklaması yapan İrem Özdemir, “Anmaya katılan onlarca öğrencinin karşısına özel güvenlik çıkaran, polisi bizlerin üniversitesine çağıran Rektörlük tarafından hakkımızda soruşturma açılmıştır. Soruşturmaların nedeni bellidir. Gezi Parkı Direnişi ile daha da artan, gençliğin devrimci dinamiğinin yükselişidir. Bu soruşturmalar, ne ilk ne de sondur. Gençliğin, her alandaki mücadelesi devam edecektir” diye konuştu.
Mehmet Ali Şahin: AYM yetkilerini genişletmiş Anayasa Mahkemesi’nin HSYK kararını değerlendiren AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, “Yasama organına Anayasa’nın vermiş olduğu bir yetkiyi Anayasa’ya aykırı görmeyi anlamakta zorluk çekiyorum. Anayasa Mahkemesi yetkilerini birazcık genişletmiş ve bu çerçevede karar vermiş gibi geliyor bana” dedi.
AY IŞILTISI
Hazırlayan: Masum GÖK
S
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Ahmet
YAVUZ
Başbakan’a açık mektup
ayın Başbakan, 8 Nisan 2014 günü partinizin grup toplantısındaki konuşmanızı televizyondan izledim. “Paralel yapı” olarak tanımladığınız oluşumu devletten temizleme iradenizi yinelediniz. Bir Balyoz sanığı olarak, aşağıda belirteceğim hukuksuzluk örneklerinin çok daha fazlasını, partinizin başkanlığını yaptığı TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na iletmemize ve hiçbir ilgi gösterilmemesine rağmen yeniden ifade etmeyi uygun buldum. Eğer sözünüzde samimiyseniz, yazdıklarım hukuki zeminde sorunsuz bir mücadele yürütmenize katkı sağlayacaktır. 1. Balyoz yalanı ortaya atıldığında, 1. Ordu Askeri Savcılığı’nca Jandarma Genel Komutanlığı’ndan bilişim uzmanı talebinde bulunulur. Anılan K.lıkça J. Mu. Yüzbaşı A. Hakan Erdoğan görevlendirilir. Kendisi 1. Ordu’nun mevcut bilgisayarlarında 2001-2010 yılları arasında kayıt altına alınmış bütün dijital verileri inceler. Mealen “1. Ordu bilgisayarlarında suça konu (Balyoz, Suga, Oraj, Sakal vb.) planların ve dijital verilerin izlerine rastlanmamıştır. Ayrıca tarafıma teslim edilen DVD içinde de manipülasyon yapılmıştır” ifadesini içeren raporunu sunar. Askeri Savcı, bu raporu Beşiktaş’taki soruşturma savcılarına resmi yazı eşliğinde ve tutanakla teslim ettirir. Bu rapor soruşturma savcılarınca maksatlı olarak kaybedilir! Sanıklarca 10. ÖYM’ye sunulduğunda da hiç dikkate alınmaz. 2. Soruşturma safhasında altı klasör evrakın tamamı sanıkların lehine ifadeler içermektedir. Bu evrak soruşturmanın sürdürülmesini gereksiz kılacak mahiyettedir. Ama savcılar bu dosyaları adli emanete kaldırırlar. Yani saklarlar. Ve lehe olan ifadeleri tahrif ederek iddianameye aleyhte veriler olarak yansıtırlar. 3. 2 Aralık 2012 tarihinde yazıldığı iddia olunan sözde “Balyoz Güvenlik Harekât Planı”nın metin bölümünde, sözde “darbe”den sonra işbirliği yapılacaklar arasında Türkiye Gençlik Birliği (TGB) de vardır. Oysa TGB 19 Mayıs 2006’da kurulmuştur. Savcılarca İstanbul Emniyet Md.lüğü’nden TGB hakkında bilgi talebinde bulunulur. Cevabı imzalayan Em. Md. Yard. Yurt Atayün, Türkiye Gençlik Birliği Derneği’ne yani başka bir derneğe ilişkin bilgileri gönderir. Açığa çıkarılan bu sahteliğin üstü soruşturma savcıları ve ÖYM hâkimleri tarafından örtülür. 4. Suça konu bütün dijital dosyaların 2006 yılı ikinci yarısında piyasaya sürülen Microsoft Office 2007 içinde yer alan “Calibri” fontu kullanılarak yazıldığı açığa çıktıktan sonra 10. ÖYM heyeti konuyu göz ardı eder. 5. Donanma Karargâhı’nda yapılan aramada bulunan 5 No.lu Hard Disk’te suça konu bilgilerin 2009 yılında bu diske yüklendiği TÜBİTAK raporuyla açıklık kazanmıştır. Bu sahtekârlığı yapanları bulmak hiç zor değildir. Bu örnekleri çoğaltmayı gereksiz görüyorum. Haksız ve hukuksuz uygulamaların müsebbibi olan polis fezlekelerini oluşturan polisler, soruşturma savcıları ve 10. ÖYM hâkim ve savcıları bu yapının elemanlarıdır. Savcı ve hâkimler hakkında yüzlerce şikâyet dilekçesinin hiçbirine o dönemin HSYK’sı işlem yapmamıştır. Tarafınızdan ve dönemin Adalet Bakanı’nca zaman zaman bu hukuksuzlukları yapanlara sahip çıkılmıştır. Yargıtay’ın ilgili savcıları ve 9. Ceza Dairesi’nin ilgili hâkimleri, bütün bu gerçekler kendilerine anlatılmasına rağmen hiç oralı olmamışlardır. Yapının tamamlayıcısıdırlar. İlgililerin isimleri dava dosyasında mevcuttur. Sayın Başbakan, Halen 237 masum ve mağrur insan bu hukuksuzluğun mağduru olarak hapishanelerde yatmaktadır. Ali Fuat Yılmazer’in işaret ettiği gibi, dava sürecindeki tutumunuz bu hukuksuzlukları sergileyen “yapı”nın en temel desteğini oluşturmuştur. Bu nedenle açıklamanızı, maruz bırakıldığımız tertip özelinde ihtiyat ile karşılamaktayım. Buna rağmen yıllarını devlete hizmetle geçirmiş bir vatandaş olarak devlet idaresinin çift başlılığı kaldıramayacağı genel doğrusundan hareketle, bu hukuksuzlukları üreten yapının devletten temizlenmesini son derece gerekli görüyorum. Mektubu da esasen bu nedenle kaleme aldım. Son olarak şunu belirtmek istiyorum: Atatürk aydınlanmasını savunanların Laiklik ısrarı bir hobiden kaynaklanmamaktadır. Devlete hizmet edenlerin kanunlardan ve amirlerinden emir almak yerine bağlı olduğu “imam”dan emir almayı tercih eden bir yapıyı reddetmelerinden de kaynaklanmaktadır. Saygılarımla.
‘Kumpas’ta 10 tutuklu, 5 tahliye İzmir’deki davada Savcı tüm tutukluların tahliyesini isterken, mahkeme ‘kumpasa devam’ dedi TUĞÇE YERDELEN / İZMİR
K
amuoyunda “Askeri Casusluk” olarak adlandırılan, İzmir merkezli, 15’i tutuklu 357 sanıklı “gizli bilgi ve belge bulundurma” davasında mahkeme heyeti, Deniz Teğmen Sunay Akkaya, Deniz Üsteğmen Saygın Özdemir, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli Piyade Binbaşı Merdin Kışkan, Yarbay Ümit Topaloğlu ve Tabib Albay Ergün Özkan hakkında adli kontrol kaydıyla tahliye kararı verdi. Narin Korkmaz ile işadamı Bilgin Özkaynak’ın da aralarında bulunduğu 10 sanığın ise tutuklu-
luklarının devamına karar verildi. TMK 10. maddesiyle görevli mahkemelerin kaldırılmasının ardından kapatılan İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nden sonra davaya İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşma savcısı Fatih Genç’in önceki gün “Dijital veriden delil olmaz” şeklinde görüş bildirerek tüm tutuklu sanıkların tahliyesini istemesi dünkü duruşmada sanıklar ve yakınları arasında heyecan yarattı. Duruşma salonuna tutuklu sanıkların alınması sırasında duygulu anlar yaşandı. Yakınlarına el sallayan sanıklar “Esaretin bitmesine az kaldı” dedi.
Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş, duruşma savcısı Fatih Genç’in dünkü duruşmada tahliye talep etmesiyle ilgili tutuklu sanıklar ile avukatlarından bir değerlendirmeleri olup olmayacağını sordu.
Tahliyelerini istediler İlk söz alan sanık Narin Korkmaz, geç gelen adaletin tecelli edeceğine inandığını söyledi. Tutuklu muvazzaf asker Bülent Acar, adaleti somut olarak görmenin inancını yaşadığını ifade etti. Tutuklu sanıklardan Sahil Güvenlik Komutanlığı Deniz Kıdemli Üsteğmen Onur Süer, tahliyesinin Çoğunluğu Deniz Kuvvetleri’ne mensup 357 kişinin yargılandığı davada 5’inin tahliyesiyle beraber tutuklu sanık sayısı 10 kişiye düştü.
‘İçerde olmalarını gerektiren sebep yok’ Kararı Aydınlık’a değerlendiren sanık avukatlarından Murat Ergün, “Mahkeme kategori kurmuş. Kalsın dedikleri, iddianamede yönetici gösterilen sanıklar. Bir dahaki duruşmada onların da bırakılacağını düşünüyorum.Bizler avukat olarak taleplerimizi yineledik. Savcı da Cumhuriyet Savcısı olduğunu gösterdi ve tahliye talebinde bulundu. Olağanüstü koşullarda bile tutukluluk süresi iki senedir. Benzer koşullar olanların çoğu dışarıda, diğerlerinin içerde olmasını gerektiren sebep yok. Bu davalar ile çok can yandı. Tüm dünya en başından beri hard disklerin delil olamayacağını söylüyor” diye konuştu. yanı sıra adli kontrol uygulanmamasını talep etti. Süer, “Bizler TSK mensubuyuz, gemilerde çalışan, uçaklarla hava sahamızın dışına çıkma gereği olan insanlarız. TSK bizleri yetiştirdi, bizlerden istifade edebilmesi için görevlerimizi ifa etmemiz gerek. Yurtdışında olanlar, kendileri gelip teslim oldu. Hiçbiri polis tarafından getirilmedi. Kaçma şüphemiz yok” dedi. Diğer tutuklu sanıklar da, savcının mütalaasına katıldıklarını dile getirdi.
5 buçuk saat ara verildi Duruşmaya verilen 5,5 saatlik aranın ardından Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş ara kararı açıkladı. Muvazzaf olan Deniz Teğmen Sunay Akkaya, Deniz Üsteğmen Saygın Özdemir, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli Piyade Binbaşı Merdin Kışkan, Yarbay Ümit Topaloğlu ve Tabib Albay Ergün Özkan tahliye edildi. Sivil sanıklar, Bilgin Özkaynak, Özkaynak’ın yanında çalışan emekli Albay Coşkun
FOTOĞRAF TEMSİLİDİR
Bağbuğ, Narin Korkmaz, Safiye Köten, Hakan Oğuzhan ile muvazzaf askerler Deniz Binbaşı Bülent Akbaş, Jandarma Albay Bülent Acar, Jandarma Albay Engin Çırakoğlu, Jandarma Albay Engin Karatekin ve Deniz Üsteğmen Onur Süer’in ise tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Dosyaların ayrılması talebi reddedildi Mahkeme tahliye kararlarının yanı sıra, muvazzaf subayların askeri mahkemelerde yargılanması ile sivil mahkemenin görevsiz ve yetkisiz olduğuna yönelik talepleri reddetti. Heyet, sanıklar hakkında birleştirilen iki davanın ayrılması talebini de, şüphelilerin aynı kişiler olması, delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle yine reddetti. Heyet yine, daha önce tahliye edilen 10 sanık hakkında adli kontrol ve yurtdışına çıkış yasağını kaldırdı, 28 kişinin bu yöndeki yasaklarının devamına karar verdi. Duruşma, 16 Haziran tarihine ertelendi.
AİHM: Balyoz tutuklamaları keyfi yapıldı Balyoz davasından tutuklu bulunan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’in yaptığı başvuruyu değerlendiren AİHM, yapılan tutuklamaların keyfi olduğuna hükmetti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Balyoz davasından 18 yıl hapis cezası verilen emekli Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz’in başvurusu üzerine Birleşmiş Milletler’nin (BM) daha önceki “Tutuklamalar keyfidir” kararının bağlayıcı olduğunu belirtti. BM Çalışma Grubu, 1 Mayıs 2013’te Balyoz davasında 250 sanık hakkında verilen tutuklama kararının keyfi ve İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu kararını vermişti. AİHM kararında da BM Çalışma Grubu’nun kararının bağlayıcı olduğunu belirtilerek şu ifadelere yer verildi: “Keyfi tutuklamalar hakkında çalışma grubu, Balyoz davasından, şikâyetçinin de aralarında bulunduğu 250 sanığın tutuklamalarının keyfi olduğuna ve ulus-
AİHM’nin verdiği bu karar Balyoz davasına emsal teşkil edebilir.
Cem Gürdeniz lararası medeni ve politik haklar anlaşmasının 9 ila 14. maddeleri ile İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9, 10 ve 11. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varmıştı. Bu nedenle, madde 5/1 ve 3’e da-
yandırılan şikâyetler, keyfi tutuklamalar hakkında Çalışma Grubu’nca değerlendirilen vakayla temelde aynı olduğundan Sözleşme’nin 35/b maddesi uyarınca ele alınmaması.”
Böylece AİHM, BM Çalışma Grubu tarafından verilen ihlal kararın bağlayıcı olduğunu belirterek yeni bir karar vermeye gerek görmedi.
‘Anayasa Mahkemesi kararı göz önüne alacak’ Avukat Hüseyin Ersöz, AİHM kararına ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu kararın halihazırda devam eden Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru süreçleriyle de bağlantılı olduğu düşüncesindeyim” dedi. Ersöz, “Adil yargılanma hakkı ihlallerinin ele alındığı bu yargı süreçlerinde, AİHM’nin kararı ışığında, hak ihlallerinin de göz önüne alınacağına eminim. Sahtecilik iddiaları vb. konularla ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmaması BM Çalışma Grubu tarafından ihlal olarak görülmüştü. Konuyla ilgili hükümet savunmasının
Erdoğan, ‘İçki içtiler’ dediği camide
Başbakan Tayyip Erdoğan, Haziran Ayaklanması sonrası ilk kez Dolmabahçe Bezm-i Âlem Valide Sultan Camisi’ne geldi. Haziran Ayaklanması sırasında vatandaşların sığınmasıyla gündeme gelen camide Başbakan Erdoğan, daha önce sık sık cuma namazı kılıyordu. Erdoğan, Haziran olayları sırasında camiye sığınan vatandaşlara “Camiye ayakkabıyla girdiler, içki içtiler” şeklinde tepki göstermişti. Caminin imamı ise Erdoğan’ı yalandığı için başka bir yere tayin edilmişti. Haziran’dan ilk kez Dolmabahçe Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’ne gelen Başbakan Erdoğan en son 10 Mayıs 2013’te burada cuma namazı kılmıştı.
‘Hava Kuvvetleri MİT vasıtasıyla tasfiye ediliyor’
C
HP Konya Milletvekili Atilla Kart, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın MİT vasıtasıyla sürdürülen bir tasfiye operasyonuyla karşı karşıya olduğunu söyledi. TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki istifaların ciddiyetini vurgulayan Kart, şunları kaydetti: “Silahlı Kuvvetlerimizde, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ağırlıklı olarak ‘özel hayatlar, etnik kökenler ve mezhepler’ üzerinden sürdürülen tasfiye sürecini Şubat 2013 tarihinden bu yana somut belge ve bilgileriyle dile getiriyoruz. Kararlı takiplerimiz üzerine Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın önerge cevabına göre, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 2010, 2011, 2012 yıllarında emeklilik veya istifa nedeniyle ayrılan, Subay ve Astsubay sayısının 2 bin 119 olduğu anlaşılmıştır. Bu sayı, ciddi bir olguyu göstermektedir. Özel hayatlar üzerinden ve karalamalar yapılarak istihbarat birimi tarafından ve özellikle Astsubaylar tasfiye edilmektedir. Sorgulanan insanların etnik kimlikleri, mezhepleri ve eşlerinin aidiyetleri üzerinden ayırımcı yaklaşım varlığını 2013 ve 2014 yıllarında da sürdürmüştür.”
Kritik konumdakiler tasfiye ediliyor Haklarında tasfiye işlemi uygu-
FOTOĞRAF TEMSİLİDİR
AB Bakanı KKTC’de
TSK’ya yapılan kumpasların sonucu olarak, Hava Kuvvetleri’nden birçok pilot subay istifa ederek özel sektörde çalışmaya başladı. lanan personelin genellikle kritik konumlarda görev yapan, istihbari alanlarda yetkin olan ve haklarında disiplin soruşturması bulunmayan kişilerden oluştuğuna dikkat çeken Kart, “Bir başka ifadeyle Hava Kuvvetleri Komutanlığı, MİT vasıtasıyla sürdürülen bir tasfiye operasyonuyla karşı karşıyadır. MİT ile ilgili yasal düzenlemelerin yapıldığı bir dönemde, bu kritik vakıayı kamuoyunun dikkat ve takdirlerine sunuyoruz.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda bu tasfiye yapılırken, Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı ne yapıyor? Kendi sorumlulukları altında görev yapan personellerinin, hak ve hukukuna neden sahip çıkamaz hale gelmişlerdir?” diye konuştu. Atilla Kart
KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Dışişleri Bakanı Özdil Nami’nin davetlisi olarak dün akşam KKTC’ye gelen Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu’nu kabul etti. AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Bakan olarak ilk ziyaretini Kıbrıs’a gerçekleştirdiğini kaydetti ve kabulden dolayı teşekkür etti. Hem Türkiye hem de KKTC’nin haklarını en iyi şekilde savunmaya çalıştıklarını ifade eden Çavuşoğlu, bu süreçte Dışişleri Bakanı ile de yakın çalışma içerisinde olduklarını ifade etti. 2004’teki referandumdan sonra, AKP’nin 2 KKTC’li milletvekilini meclise dahil etmesinin ve bu milletvekillerinin aktif şekilde çalışma yapmasının Avrupa’ya bir mesaj olduğunu belirten Çavuşoğlu, AB’nin de bu konularda üzerine düşeni yapmasını arzu ettiklerini ifade etti.
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
Hazırlayan: Osman ERBİL
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Eğitim için çıkış, özerklik için dönüş Eski Genkur. İstihbarat Dairesi Başkanı emekli Korg. Pekin ‘Yeni katılanları Kandil’e gönderdiler, bir yıldır özerklik için eğitiliyorlar’ derken, emekli Tümg. Özbek ‘Yaşananlar sürpriz değil’ tepkisini verdi AYDINLIK/ANKARA
A
KP’nin Öcalan’la başlattığı “açılım” sürecinin ilk günlerinde “PKK yurt dışına çıkıyor” diye kamuoyuna sunulan bilgilerin doğru olmadığı ortaya çıktı. Ülke dışına çıktı denilen PKK’lıların Kandil’de eğitilerek geri döndükleri tespit edildi. Bu durum bizzat jandarma ve emniyet raporlarında yer aldı. Aydınlık o günlerde yaptığı yayınlarda, yurtdışına çıkanların daha çok PKK’ya yeni katılanlar olduğunu, Kandil’de eğitimden geçirildikten sonra tekrar geri geleceklerini belirtmişti. Aydınlık’ın dedikleri bir bir gerçekleşti. Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, gelenlerin “özerklik askeri” olduğunu bildirdi. Emekli Tümgeneral Osman Özbek de şu anda Türkiye’de terörle ilgilenen bir birim olmadığını söyledi.
Çekilme 3 ayla sınırlı kaldı Emniyet ve Jandarma istihbarat birimlerince hazırlanan “Çözüm Süreci/ PKK Raporu”nda yurt dışına çıkan PKK’lıların PKK’ya yeni katılanlar olduğu silahlarıyla birlikte geri dönüş yaptıkları vurgulandı. Raporda şu görüşlere yer verildi: “PKK’nın silahlı unsurlarının sınır dışına çekil-
çıkmadı. Bazı yaşlılarla PKK’ya yeni katılanları Kandil’e gönderdiler. BunEski Genelkurmay lar bir yıldır orada eğitiliİstihbarat Dairesi Başyorlar. Özerk yönetim için kanı emekli Korgeneral eğitiliyorlar. Öz savunma İsmail Hakkı Pekin gücü dedikleri birimler PKK’nın yurtdışına çeiçin hazırlık yapıldı. Bunkildiği iddialarının ta- İsmail Hakkı Pekin ların hepsi dağlarda silahlı mamen uydurma oldugüç olmayacak. Şehirlerğunu kaydederek, “Terör örgü- deki çeşitli görevler için yetiştiriltünün silahlı güçler Türkiye’den diler. Bu arada dağ ekibi de gen-
Kenan Malkoç, Salıcı’yı istifaya çağırdı
24’üncü dönem İstanbul Milletvekili adayı olan Kenan Malkoç, 30 Mart seçimlerde alınan sonuçlardan sonra CHP’nin İstanbul İl Başkanı Oğuz Salıcı’yı istifaya çağırdı. CHP’li Malkoç, İstanbul’daki yerel basına Şişli’de verdiği sabah kahvaltısında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Malkoç; “Tüm İstanbullulara ve partili yol arkadaşlarıma daha iyi bir İstanbul oluşturmak için İstanbul İl Başkanı’nı istifa etmeye davet ediyorum” diye konuştu.
‘İstanbul’da skandallar yaşandı’ CHP’nin İstanbul’da bir değişim yaşaması gerektiğine dikkat çeken Malkoç, “İstanbul’da 2009 yerel seçimlerinde oy oranı yüzde 7 iken, 2014 yerel seçimlerinde yüzde 8 olmuştur. Oy farkı 600 binden 750 bine çıkmıştır. Bazı ilçelerde kurtarıcı olarak getirilen ithal adayların CHP’ye hayal kırıklığı yaşattığı net olarak görülmüştür. Fatih’te ki adayımız bir önceki seçimde 30 bin olan oy farkını 50 bine çıkartmıştır. Bu da gösteriyor ki örgütün yok sayıldığının karşılığı ağır olmuştur. Artık başarısız olanların gidip başaracak olanların gelmesi zamanıdır. Mevcut il başkanı partimizin geleceğini düşünüyor ise istifa etmelidir.”
İsmail Asi
Belediye Başkanına silahlı saldırı
Mardin’in Kızıltepe İlçesi Belediye Başkanı BDP’li İsmail Asi, makamında uğradığı tabancalı saldırıda yaralandı. Yerel seçimlerde Kızıltepe Belediye Başkanlığını kazanan BDP’li İsmail Asi, dün 16.00 sularında makamında kimliği açıklanmayan bir kişinin silahlı saldırısına uğradı. Saldırıda yaralanan Asi, Kızıltepe Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Belediye binasından kaçmaya çalışan saldırgan ise yakalanarak polise teslim edildi.
GÜLLER
maliguller@aydinlikgazete.com
AKP, PKK’yı Açılım’la büyüttü
P
KK’nin ABD’yle büyüdüğü, birinci yasaydı. Artık raporlarla da saptandı ki, PKK Açılım’la da büyüyor; bu da ikinci yasadır. Ve bu iki yasanın aynı sonuçta birleşmesi, “Kürt Açılımı, AKP’nin değil ABD’nin Açılımı’dır” tezini de en somut şekilde kanıtladı.
1. Yasa: ABD, PKK’yi büyütüyor
Pekin: Özerk yönetim için eğitildiler
Kenan Malkoç
Mehmet Ali
UFUK ÖTESİ
AYDINLIK’IN ‘ÖCALANLI AÇILIM’A İLİŞKİN HABERLERİ BİR BİR DOĞRULANIYOR
mesi 3 ayla sınırlı kaldı. Örgüt şu an itibariyle mevcut durumunu korumakta. Havaların ısınmasıyla birlikte sınırın sıfır noktasında kış üstlenmesinde olan örgüt mensupları hafif silahlarla iç bölgelere dönük olarak hareketlendiler. Sınır dışına çıkış yok, giriş var.”
çleştirildi. Irak’ın Kuzeyindeki Barzani bölgesi gibi bir bölge oluşturulmak isteniyor. AKP Hükümetinin PKK’ya belli sözler verdiği belli. PKK’nın yurt dışına çıkmadığını bilmemesi de olanaksız. Ama halk ‘PKK yurt dışına çıktı’ diye kandırıldı” dedi.
‘Terörle ilgilenen bir kurum yok’ Bölgede uzun yıllar görev yapmış Emekli Tümgeneral Osman
Özbek de PKK’lıların bir ses çıkmıyor. PKK’lılar Türkiye’ye giriş yapmaözerklik için Kandil’e gitlarının sürpriz olmadımiş ve eğitilmişlerdir. Şimdi ğını bildirdi. Özbek geri geliyorlar. Bu bilinmeşunları söyledi: “Şu yen bir durum değildir. Biz anda ne Hükümet, ne o günlerde bu konuda çok TSK terörle ilgilenmiuyarı yaptık. Engin Alan yor. Eğer PKK’ya müzakerelerin sürdüğü Osman Özbek özerklik sözü vermişsen Güneydoğu bölgesi ile ilgili, bu yaşananlar da nor‘Şu anda bölgede Türk maldir. Ne TBMM’den, ne de Hü- Bayrağı var mı?’ diye sordu. Bu kümetten ‘özerkliğe karşıyız’ diye soru önemlidir.”
CHP’de ‘format atma’ tartışması ZİHNİ ERDEM / ANKARA
lendi.
C
‘OccupyCHP’ hereketi Genel Merkez’de
HP’de, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik yumruklu saldırı nedeniyle ötelenen seçim sonuçları tartışması yeniden başladı. Yönetim içinde de belli bir ağırlıkları olan liberaller, CHP’nin “BDP ile ittifak ve Kürtlerle kucaklaşma” formülünü tartışmaya açıyor. CHP Genel Başkan Kılıçdaroğlu’ya Salı günü yapılan fiili saldırı nedeniyle, parti içinde askıya alınan yerel seçim sonuçları ile tartışması yeniden alev-
Sosyal medya üzerinden örgütlenen ‘occupyCHP’ (CHP’yi işgal) hareketi bugün CHP Genel Merkezi olacak. Hareketin “Tıpkı uzun süre kullanılan bilgisayarların belli bir süreden sonra bir formata ihtiyaç duyması gibi, biz de CHP’ye format atmak istiyoruz” söylemi kullanması parti için farklı tepkilere yol açtı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, 1 Nisan günü bir attığı tweet mesajında, işgal hareketine “İşgalinizi dört gözle bekliyoruz, dükkan sizin gençler” açıklaması ile destek verdi.
‘Format atmak kimsenin haddi değil’ Genel Başkana yapılan saldırı nedeniyle seçim sonuçları ilgili tartışmalarda frene basan parti içi muhalefet ise, ‘occupy CHP”
“CHP’yi İşgal” grubunun çağrısı (CHP’yi işgal) hareketinin “CHP’ye format atma” şeklinde ifade edilen söylemine tepki gösterdi. Ulusalcı olarak bilenen bir milletvekili, bu hareketi Sezgin’in adamlarını Genel Merkez’i işgal hareketi olarak nitelendirerek, “Bu alınan sonuçları görmemezlikten gelmektir” dedi. Aynı milletvekili “CHP’ye format atmak kimsenin haddi olamaz. CHP, CHP olarak kalmalıdır” diye konuştu.
‘Doğal müttefikimiz ‘Sol’ ve Kürt partileri olmalı’ Bu arada, CHP’de çizgi tartışması da alttan alta devam ediyor. Parti Meclisi ve MYK’da belli bir
ağırlığı olan liberal kanat sözcüleri, seçimlerdeki başarısızlığı partinin sağa açılmasına bağlayarak, “Sağ partili adaylarla yapılan arayışlar sonuç vermedi. Bunu defalarca denedik ve hiçbir sonuç alamadık. Ama bizim doğal ittifak yapacağımız kesimler milliyetçi- ulusalcı partiler değil, sol, sosyalist bloklar ve Kürt partileri olmalı” tezini ısrarla işlemeye devam ediyor.
‘Herkesle işbirliği siyaseti bunalama yol açıyor’ Yönetime muhalif bir milletvekili hem yerel düzeyde ittifaklara karşı olmadığını belirterek, “CHP önce kendi ilkelerine sahip çıkmalıdır. Bu tür sağ-sol aday arayışları ve ittifaklar tabanda bunalıma yol açıyor. Eğer, BDP ile MHP ile işbirliği yaparsan, Fetullah Gülen ile işbirliği yapar ve laiklik ile ilgili tek bir söz söylemezsen o zaman biz tabanımız özgüveni kaybeder ve her yere gidebilir. Bu da CHP için çöküş demektir” görüşünü savundu.
‘İkinci Cumhuriyetçilerin bir tezgahı’ CHP yönetimine muhalefet eden eski milletvekili Şahin Mengü ise işgal hareketinin bir tezgah olduğunu savunarak, “Bir grup CHP’yi işgal edecekmiş. Adları bile Türkçe değil. Bu, Sezgin Tanrıkulu gibi CHP’yi sızmış İkinci Cumhuriyetçilerin bir tezgahı. CHP’yi köklerinden koparacaklarmış. CHP’nin köklerinde ulusalcılık, yani Atatürk milliyetçiliği var. Bu gençleri tanımıyorum” diye tepki gösterdi.
Loğoğlu, Ahmet Davutoğlu’na ‘sarin gazı’ iddialarını sordu CHP Genel BaşSuriye’de 21 Ağustos kan Yardımcısı Faruk 2013’te düzenlenen Loğoğlu, Dışişleri ve yüzlerce kişinin Bakanı Ahmet Daölümüne neden olan vutoğlu’na, “Surisarin gazı saldırısının ye’de yüzlerce kişinin Tayyip Erdoğan’ın ölümüne neden olan bilgisi dahilinde, sarin gazı saldırısına AKP Hükümeti’nin ilişkin kimyasal silahdesteklediği Suriye ların kimin tarafınmuhalefetinin radidan kullanıldığına kal unsurlarına yapdair elinizdeki delil tırıldığını öne sürmFaruk Loğoğlu ve veriler nelerdir?” üştür. Türkiye Cumdiye sordu. huriyeti Dışişleri BaCHP Genel Başkan Yar- kanlığı Hersh’in iddialarını yaldımcısı Faruk Loğoğlu’nun Dış- anlamıştır. Kamuoyumuzda, söz işleri Bakanı Davutoğlu’nun ce- konusu iddiaların ağırlığı ve cidvaplaması istemi ile TBMM diyeti endişe; Dışişleri BakanBaşkanlığına verdiği soru öner- lığı’nın Hersh’in iddialarını yalgesi şöyle: “Pulitzer dahil bir anlama gerekçesi de merak çok ödülün sahibi, saygın gaze- uyandırmıştır. Bu kapsamda, teci Seymour Hersh, dünyaca Seymour Hersh’in iddiaları doğünlü London Review of Books ru değil ise, kimyasal silahların dergisinde Nisan 2014’te yayın- kimin tarafından kullanıldığına lanan ‘The Red Line and the dair elinizdeki delil ve veriler Rat Line’ başlıklı makalesinde, nelerdir?”
Şahin Mengü
Erdoğan’a ortak bildiri TOBB, TESK, Türk-İş, Memur-Sen, Hak-İş ve TİSK temsilcileri Başbakan Tayyip Erdoğan’a ortak bir bildiri sundu. Tayyip Erdoğan’ı Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde ziyaret eden TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na eşlik eden TOBB, TESK, Türk-İş, Memur-Sen, Hak-İş ve TİSK temsilcileri, Erdoğan’a ortak bir bildiri sundu. Bildiride, 5 örgüt, Başbakan’dan “siyasi ortamın yumuşamasını” istedi.Erdoğan’a sunulan bildiri, ziyaret çıkışında Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken tarafından okundu. Örgütlerinin, her görüşten, inançtan ve etnik gruptan üyelere sahip olduğu vurgulanan bildiride, “Milli iradenin elindeki yetkiler ve takdir yetkisi bürokrasiye devredilmemelidir” denildi.
‘Herkes işine odaklansın’ Ortak bildiride “Bu yoğun siyaset gündeminin ardından,
herkesin kendi işine odaklanabilmesine fırsat verebilmek için, siyasi ortamın bir an önce yumuşatılmasının son derece önemli olduğunu düşünüyoruz” görüşüne yer verildi. Türkiye’nin dışa açık bir ülke olduğu belirtilen bildiride, “Dışa açılarak zenginleşebileceğimizi, yaşayarak öğrendik. Dışa açık bir ülkenin, dışarıdan gelen şoklara her zaman hazır olması gerektiğini de biliyoruz. Dışarıdan gelen negatif iktisadi etkileri, çalışarak ve üreterek bertaraf edebilmemiz için, Türkiye’nin önümüzdeki aylarda daha huzurlu bir siyasi ortama ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz” ifadesi kullanıldı.
Diğer partiler de ziyaret edilecek Bununla birlikte “Türkiye’de huzurlu bir siyasi ortam isteklerini iletmek için Erdoğan’la görüştüklerini” vurgulayan temsilciler, diğer siyasi partileri de ziyaret edeceklerini dile getirdiler.
ABD’nin Ortadoğu’ya gelmesi ve Irak’ı işgal etmesi, en çok PKK’ye yaradı. 1. Körfez Savaşı’yla; a) ABD, PKK’ye Irak’ın kuzeyinde daha geniş alanda üslenme olanağı yarattı. b) ABD 36. paraleli çekerek hem Kürdistan’ın inşasına başladı hem de Bağdat ve Ankara’ya karşı PKK’ye kalkan oldu. c) ABD, PKK’ye Batı’da “yasallık” kazandırdı; siyasi ve hukuki statü sağladı. d) ABD, Çekiç Güç üzerinden PKK’ye silah sağladı, istihbarat verdi. ABD’nin 2003 Irak işgaliyle; a) Ankara 1999-2004 sürecinde TSK üzerinden Öcalan’ı denetiminde tutarak neredeyse terörü sıfırladı. Ancak ABD’nin Irak’ı işgali, Erdoğan’ın ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesine Eş Başkan olması ve Washington’un PKK’ye duyduğu ihtiyaç örgütü hızla büyüttü ve TC hükümetiyle müzakere eder konuma getirdi. b) ABD, AKP hükümeti üzerinden TSK’ye “Kuzey Irak’ta bağımsız operasyon yapmayı” yasaklayarak, PKK’ye büyüme ve harekât alanını genişletme olanağı sağladı. c) ABD, Irak Ordusu’ndan elde ettiği gelişmiş silahları PKK’ye verdi. d) ABD PKK’yi terör örgütü listelerinden çıkararak Batı’da rahatça faaliyet yapabilmesini sağladı, finans sağlayabilmesini kolaylaştırdı. e) ABD, Delta Force ve Blackwater aracılığıyla PKK birliklerine “özel savaş” eğitimi verdi. f) ABD, milli kuvvetlere Ergenekon operasyonu yaparak, AKP ve PKK’ye masaya oturabilme olanağı yarattı.
2.Yasa: Açılım PKK’yi büyütüyor ABD’nin AKP üzerinden uyguladığı 2005 tarihli Diyarbakır Açılımı, 2009 tarihli Kürt Açılımı ve 2013 tarihli Öcalan Açılımı, PKK’yi hem büyüttü hem de TC hükümetinin önüne resmi muhatap olarak oturttu! Emniyet ve Jandarma istihbarat birimlerinin hazırladığı “Çözüm Süreci PKK Raporu” bu gerçeği somut ve rakamlarla ortaya koydu: Rapora göre; a) 2013 Eylül’ünden başlayarak üç ay boyunca ortalama 15 kişiden oluşan 65 grup sınır dışına çekildi. (Yaklaşık bin kişiyi bulan bu gruplar, aslında emekliye ayrılacak ekiplerdi. Y.N) b) Bu süreçte örgüte 2 bin yeni katılım oldu. c) Örgüte katılanlar Kuzey Irak’taki PKK kamplarında eğitimlerini tamamladıktan sonra Türkiye’ye döndüler. d) PKK kış üslenmesi için sınırın sıfır noktalarındaki sığınakları aktif hale getirmişti; gıda, ilaç ve yaşamsal malzemeler depolamıştı. Bu sığınakta kış boyunca rahatsız edilmeden konuşlanan PKK, havaların ısınmaya başlayınca, iç bölgelere doğru hareketlenmeye başladı. (hurriyet.com.tr, 11 Nisan 2014) Küçük bir özeti basına yansıyan bu rapora göre AKP’nin kamuoyunu ikna edebilmek için savunduğu “PKK sınır dışına çıkacak” ve “PKK silah bırakacak” lafları büyük yalandı!
Açılım, bölünme sürecidir Bir de rapora yansımayanlar var elbette. Onları da biz özetleyelim: a) ABD’nin Kürt Açılımı’yla Türk ve Kürt ayrışmaya başladı. Bu ayrışma terörün en yoğun olduğu ve şehit cenazelerinin her gün geldiği süreçte bile yaşanmamıştı. Millet, birlikte yaşama, ortak kültür gibi değerler önemli oranda aşındı. b) AKP, PKK ile masaya oturarak ona yasal statü kazandırdı ve önemli mevziler hediye etti. PKK adım adım Türkiye’nin güneydoğusunda otorite oldu. c) AKP, Öcalan’a örgütünü cezaevinden rahatça yönetme olanağı verdi. d) AKP, PKK’ye “özerklik” için yasal olanaklar sağladı; BM İkiz Sözleşmesi, Kalkınma Ajansları, Büyükşehir Yasası vs. ABD’nin ve AKP’nin PKK’ye kazandırdıklarının özeti bile bu köşeye sığmaz. Konuyla ilgilenen okurlarımıza, Kaynak Yayınları’ndan çıkan Büyük Kürdistanve HükümetPKK Görüşmeleri kitaplarımı okumalarını öneriyorum.
Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
ROTA
‘AKP’Yİ KURTARMAK İÇİN İŞÇİ PARTİSİ’NE OPERASYON YAPTIK’ DEMİŞTİ
Doğu PERİNÇEK dperincek@ip.org.tr
Yazarımız, yoğun görüşmeleri nedeniyle siz değerli okurlarımızdan bir süre daha izin istiyor.
‘SALLAMA’DAN, BELGE USULÜ KAÇAKÇILIK DÖNEMİNE GEÇİŞ
Kaçakçılıkta ‘Doğan görünümlü Şahin’ taktikleri CEYHUN BOZKURT
Gümrüklerde son dönemlerde yapılan birçok operasyon kaçakçıların yeni yöntemler geliştirdiğini ortaya koydu. Kaçakçıların, tepsi, seccade, bavul gibi eşyaları beyan ettiği, şüphe üzerine yapılan aramalarda kaçak sigara, saat gibi malların bulunduğu belirlendi. Gümrükçü beyanlarının gerçeği yansıtmadığı yapılan operasyonlarda ortaya çıktı. Gümrük uzmanları bu durumu “kaçakçılıkta ‘sallama’ dönemi bitti, yerine belge üzerinden kaçakçılık dönemi başladı” sözleriyle yorumladı. Türkiye’de son yıllarda yapılan kaçakçılık operasyonları, ilginç bir yöntemi de ortaya çıkardı. Kaçakçıların, gümrük uzmanlarının “sallama” ismiyle tanımladığı yöntemden vazgeçerek, belge usulü kaçakçılığa yöneldikleri öğrenildi. Buna göre sallama usulü, kağıt üzerinde bir ülkeden üçüncü bir ülkeye götürüldüğü ifade edilen ancak kaçak malların iç piyasaya sokulduğu metot. Belge üzerinden kaçakçılık ise, gümrükte beyan edilen malın yerine kaçak başka malların bulunması metodu. Son dönemlerde yapılan birçok operasyonda bu metodun kullanıldığı ortaya çıktı. İşte bu operasyonlardan bazı örnekler şöyle:
Yılmazer için suç duyurusu İşçi Partisi adına Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Genel Sekreter Özbey, partisine karşı tertipler uygulayan Polis Şefi Ali Fuat Yılmazer ve suç ortaklarının yargılanmalarını istedi AYDINLIK / ANKARA
İ
şçi Partisi, Ali Fuat Yılmazer dosyasını açtı. İşçi Partisi adına Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, partisine karşı tertipler planlayarak uygulayan Polis Şefi Ali Fuat Yılmazer ve suç ortaklarının yargılanarak, cezalandırılmalarını istedi. Hasan Basri Özbey, Ali Fuat Yılmazer’le ilgili şikayet dilekçesini savcılığa verdikten sonra adliye önünde basın mensuplarına bilgi verdi. Özbey, “İşçi Partisi’ne karşı 21 Mart 2008 tarihinde Ergenekon adıyla başlatılan operasyonun perde arkası, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi emekli eski müdürü olan Ali Fuat Yılmazer’in, ‘Bugün TV’de yaptığı açıklamalarla gün ışığına çıkmıştır” dedi.
‘Kumpasları itiraf etti’ Yılmazer’in AKP’nin kapatılmasını önlemek için İşçi Partisi’ne operasyon yaparak, Genel Başkan Doğu Perinçek ve diğer
Yusuf Tuncer
Hasan Basri Özbey
Mehmet Cengiz parti yöneticilerinin tutuklandıklarını itiraf ettiğini belirten Özbey; “Ali Fuat Yılmazer, Bugün TV’de yaptığı açıklamalardan da anlaşılacağı gibi Tayyip Erdoğan’ı AKP’nin kapatılmasını önlemek için İşçi Partisine operasyon yapmaya ikna eden kişidir. Tayyip Erdoğanlar da Partimize yönelen tertibin başındadır” diye konuştu.
Yılmazer’in İşçi Partisi’ne operasyonun ardından Anayasa Mahkemesi’ndeki AKP kapatma davasında dengelerin nasıl değiştiğini anlattığını belirten Özbey şunları söyledi:
‘Yılmazer ve yardımcıları cezalandırılmalı’ “Yılmazer, açıklamalarında ‘İşçi Partisi Operasyonu dışındaki
hiçbir şey onun kadar tesirli olmamıştır’ diyerek, AKP’yi kapanmaktan İşçi Partisi’ne yapılan operasyonla nasıl kurtardıklarını itiraf etmektedir. ABD planları doğrultusunda İşçi Partisi’ne, Türk Ordusuna, aydınlara, vatanseverliğe kumpaslar kurarak, operasyon düzenleyen F Tipi Örgütün kökü kazınmalı, yönetici ve üyeleri yargılanarak, ce-
Beyan tepsi, bulunan sigara Bu yılın başında Ambarlı Mardaş Limanı’nda ‘tepsi’ olarak beyan edilen 4 adet konteynerde yapılan aramada, her konteynerda yaklaşık 325 bin paket olmak üzere toplamda 1 milyon 300 bin paket yabancı marka sigara ile 4 konteynerde toplam 4 bin 250 adet çay tepsisi cinsi eşya ele geçirildi. Ele geçirilen eşyaların gümrüklenmiş değerinin ise, 9 milyon 630 bin TL olduğu belirlendi.
Bavul dendi, saat çıktı Aydınlık’ın dün duyurduğu Ambarlı Gümrüğü’nde geçen ay yapılan operasyonda, piyasa değeri 23 milyon TL olan kaçak saat ele geçirildi. Kaçakçıların gümrüğe bavul beyan ettikleri, durumdan şüphelenen görevlilerin aramasıyla ortaya çıkan olayın soruşurmasının Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütüldüğü öğrenildi. Bu arada İsviçre Başkonsolosu’nun da kaçak saatleri incelemek için gümrüğe gittiği öğrenildi.
Reza Zarrab
Yolsuzluk iddianamesi yeniden mahkemede
“17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet” soruşturması kapsamında, aralarında Fatih Belediyesi çalışanlarının da bulunduğu 31 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame ikinci kez mahkemeye gönderildi. Savcı Ekrem Aydıner tarafından hazırlanan iddianame İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “usül eksiklikleri” gerekçesiyle savcıya iade edilmişti. Aydıner, iddianamedeki eksiklikleri gidererek yeniden İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkemenin iddianamenin kabulü veya reddi yönünde 15 günlük yasal süresi bulunuyor.
zalandırılmalıdır. Ali Fuat Yılmazer pervasız itirafıyla kendi iddianamesini yazmıştır. Suç ortakları malumdur. Belirlenerek yargılanmalıdırlar. Bu amaçla Cumhuriyet Savcılığına başvuruyoruz. F Tipi Örgüt, Gladyodur. Türkiyemize karşı büyük suçlar işlemişlerdir. F Tipi Örgütle mücadele söylemle ‘bana dokunduğu kadarıyla’ yürütülemez. Ergenekon ve Balyoz tertiplerinin üzerine gidilmeden F Tipinin inine girilemez, kökü kazınamaz.”
‘Muammer Güler, Reza Zarrab’ın önüne yatıyor, malı Zafer Çağlayan götürüyor’ Zafer Çağlayan
Seccade dediler, kaçak sigara çıktı Birleşik Arap Emirlikleri’nden Ambarlı Gümrüğü’ne gelen bir gemiden 2012 yılının Ekim ayında indirilen ve içindeki malın “seccade” olarak beyan edildiği 4 konteyner, Esenyurt’ta bir depoya boşaltılırken açılmıştı. Bu konteynerlerden beyan edilen seccadelerin önünü kapattığı binlerce yabancı menşeli kaçak sigara çıktı. Kaçak sigaraların o dönem 3,5 milyon TL piyasa değerinde olduğu belirlenmişti.
Ali Fuat Yılmazer
Egemen Bağış
Erdoğan Bayraktar
Muammer Güler
‘Güler açık veriyor Çağlayan tedbirli’
Ü
ç bakan hakkında savcılığın hazırladığı fezlekeye göre eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Reza Zarrab’tan toplamda 119 milyon 841 bin 221 lira rüşvet alırken eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in aldığı rüşvet bu rakamın yanında “devede kulak” kalıyor. Güler’in fezlekeye konu olan aldığı rüşvet miktarı 13 milyon 535 bin lira. Fezlekedeki iddialar incelendiğinde Muammer Güler iş başına rüşvet alıyor. Örneğin, İran uyruklu kişilerin Türk vatandaşlığına geçirilmesi ya da Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin İstanbul’dan sürülmesi karşılığında rüşvet alıyor.
Başbakana nasıl komşu olunur? Bakan Çağlayan ise Zarrab’ın kazandığı para üzerinden yüzdelik alıyor. Örneğin, İran’ın parasını altın ihracatıyla döndürme işlemlerinde Zarrab’a ait firmaların hesabına gelen paranın binde 5’i Çağlayan’a ödeniyor. Dolayısıyla Ekonomi Bakanı Çağlayan’ın hesabı oldukça kabarık. Teknik takibe konu olan tarihler arasında aldığı para 1 Nisan 2014 kuruna göre yaklaşık 120 milyon lira. Güler’in aldığı rüşvet ise 13 milyon. İki bakanın Zarrab’tan aldığı rüşvet yaklaşık olarak 133 milyon liraya denk geliyor.
Yani bu para ile; 840 lira olan asgari ücretten 156 bin işçinin maaşı ödenebilir. 280 liradan 475 bin öğrencinin burs/kredisi verilebilir. 133 milyon Berkin Elvan, eğer polisin gaz kapsülüyle vurulmazsa aldığı ekmeği evine getirebilir.
Başbakan Erdoğan’ın “evde kalan para” ile Şehrizar’dan 14 milyon 120 bin 250 liraya aldığı 6 dairenin yanında 54 daire daha alınarak Başbakana komşu olunabilir. “Yok o kadar lüks olmasına gerek yok” derseniz ortalama bir muhitte 250 bin liradan 532 daire satın alınabilir.
Fezlekede dikkat çeken bir husus Muammer Güler savcılığın teknik takibine oldukça fazla takılıyor. Savcının “örgüt lideri” olmakla suçladığı Reza Zarrab ile defalarca telefon görüşmesi yapan Güler, rüşvete aracı olan oğlu Barış Güler ile de ne kadar şifreli konuşmaya çalışsa da açık veriyor. Zafer Çağlayan ise daha tedbirli. “Akçeli işleri” bilinen telefon numarası üzerinden yapmayan Çağlayan’ın diğer örgüt üyeleri gibi olası bir teknik takibe yakalanmamak için “bire bir hat” diye tabir edilen başkalarının üzerine kayıtlı ve 1’den başlayarak numaralandırdıkları GSM hattı üzerinden haberleşiyor. Örneğin Zafer Çağlayan’ın kullandığı 05314751000 numaralı telefonun 11.02.2013 tarihinde saat 00.22 ile 01.07 saatleri arasında Reza Zarrab’ın kullandığı 05319831300 numaralı telefon ile 24 kere mesajlaştığı fezlekede belirtiliyor. Yine 29.09.2012 tarihinde Zarrab ile Çağlayan arasında yapılan görüşmede önceden kodlamış oldukları telefonların açık olduğunu ancak yanlarında olmadıklarını ifade ediyorlar: Çağlayan: O şey zaten açık gerçi yanımda değil benim. Zarrab: Benim de değil.
Adana operasyonunda son durum: 1 astsubay tutuklandı
A
dana’da, MİT’e ait TIR’ların aranması nedeniyle açılan ‘casusluk’ soruşturması kapsamında Ankara’da gözaltına alınan Jandarma İstihbarat Astsubay Gültekin Menge tutuklandı. Suriye’ye 19 Ocak’ta giden MİT’e ait TIR’ların Adana’da aranmasıyla ilgili başlatılan ‘casusluk’ soruşturması kapsamında
Ankara’da gözaltına alınan İstihbaratçı Yüzbaşı Hakan Gençer, önceki gün tutuklanmıştı. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında yine Ankara’da gözaltına alınan Astsubay Gültekin Menge de dün sabah Adana’ya getirildi. Mengen, çıkartıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı. Yolsuzluk ve rüşvet soruş-
turmasının ardından Tayyip Erdoğan sık sık Cemaati kastederek “İnlerine gireceğiz” ifadesini kullanmıştı. Yerel seçimlerin hemen ardından Cemaate yönelik ilk operasyon Adana’da başladı. Aralarında Vali Hüseyin Avni Coş, MİT görevlilerinin de bulunduğu birçok kişinin dinlendiği gerekçesiyle Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan, 7 Ni-
san’da soruşturma başlatmıştı. İddialarla ilgili Adana’da biri kadın 9 polis gözaltına alınmış, Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevli 4 müdür de görevden alınmıştı. “Sahte isimlerle yasa dışı dinleme yapmak ve bu eyleme iştirak etmek...” suçlamasıyla alınan polislerin 3’ü emniyet müdürü 1’i ise komiser.
Üç kritik ilde emniyet müdürleri değişti HABER MERKEZİ
Aydın, Hakkari ve Tunceli il emniyet müdürleri merkeze çekilirken, boşta bulunan Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı’na ise merkezden Necat Özdemiroğlu atandı. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından başlayan atama fırtınası, yayınlanan yeni kararnamelerle hız kesmeden sürüyor. Aydın, Hakkari ve Tunceli il emniyet müdürlerini merkeze çeken ve açık bulunan Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı’na ise Merkez Emniyet Müdürü Necat Özdemiroğlu’nu atayan kararnameler Resmi Gazete’de yayınlandı.
Yılmaz merkeze çekildi Buna göre, Aydın Emniyet Müdürü Ahmet Turan Temel, Hakkari Emniyet Müdürü Tufan Ergüder, Tunceli Emniyet Müdürü Hayati Yılmaz, başka bir göreve atanmak üzere merkeze çekildi. Aynı kararnameyle, Aydın Emniyet Müdürlüğü’ne Polis Başmüfettişi Adnan Taşdan, Hakkari Emniyet Müdürlüğü’ne Polis Başmüfettişi Resul Holoğlu, Tunceli Emniyet Müdürlüğü’ne Polis Başmüfettişi Fahrettin Şen atandı. Ayrıca, açık bulunan Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı’na ise Merkez Emniyet Müdürü Necat Özdemiroğlu atandı.
Baskılar üzerine istifa etmişti Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde, Çiller’in koruma müdürlüğü görevinde bulunan ve son kararnameyle Tunceli’den merkeze çekilen Hayati Yılmaz, daha önce görevinden istifa ettiğini açıklamıştı. Berkin Elvan eylemleri sırasında “canlar yerine camlar kırılsın” diye tweet atmış ve ardından hükümetin hedefi haline gelen Yılmaz, baskılar üzerine 20 Mart’ta istifasını açıklamıştı.
Hazırlayan: Mustafa GÜRBÜZ
Hasretinden nadasa yattığım!..
AKP’nin kararları AYM’den döndü
Anayasa Mahkemesi, HSYK’nın yapısını değiştiren kanunla ilgili kısmi iptal kararı verirken, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na yetki veren kanunu da iptal etti AYDINLIK / ANKARA
BTK’ya yetki veren kanuna iptal
A
nayasa Mahkemesi aldığı kararlarla gündeme damgasını vurdu. Son günlerde AKP iktidarının tepkisini çeken uygulamalara imza atan Anayasa Mahkemesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısını değiştiren kanunla ilgili kısmi iptal kararı verdi.
Anayasa Anayasa Mahkemesi Mahkemesi Başkanı Başkanı HaşimKılıç Kılıç Haşim Haşim Kılıç
Bakana geniş yetkiler tanınmıştı Anayasa Mahkemesi, HSYK’ nın yapısını değiştiren kanunla ilgili başvuruyu değerlendirdi. Gündeminde yer almamasına rağmen dün toplanarak HSYK’ nın yapısında değişiklik öngören düzenlemenin esas incelemesini yaptı. Yüksek Mahkeme, HSYK’ nın yapısını değiştiren kanunla ilgili kısmi iptal kararı vererek, kanunun Adalet Bakanı’na verilen ve yetkilerini düzenleyen hükümlerini iptal etti. Kanunun
Anayasa Mahkemesi Twitter hesabı açtı
Adalet Akademisi’yle ilgili bölümlerinin iptal istemi ise reddedildi. TBMM’den geçen ve Cumhurbaşkanı Gül’ün de onayıyla yürürlüğe giren yasayla, HSYK’ nın 22 üye dışındaki tüm çalışanlarının görevleri sonlandırılmıştı. Adalet bakanına da görevi sonlanan bürokratların atamasına ilişkin geniş yetkiler tanınmıştı. Yasa değişikliğiyle birlikte Adalet
Anayasa Mahkemesi, Twitter’ın açılmasının ardından resmi bir Twitter hesabı açtı. AYMBASKANLIGI isimli hesaptan ilk tweet de 8 Nisan tarihinde atıldı. Twitter’ın
YETKİLERİ İPTAL EDİLEN BOZDAĞ:
Bugün gündeme alınması anlamlı! Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesi’nin HSYK düzenlemesinde adalet bakanının yetkilerine kısmi iptal kararını gazetecilere değerlendirdi. Anayasa’nın 159. maddesine ve diğer maddelerine uygun bir düzenleme yaptıklarını, Anayasa Mahkemesi’nin kararının bu düşünceyi değiştirmediğini ifade eden Bozdağ, “Yaptığımız düzenleme, Anayasa’ya uygundur. İptal kararı bu yöndeki kanaatimi değiştirmemiştir. Mahkemenin iptal kararına uyup bu kararı yerine getireceğiz” dedi.
‘Kanun yine yürürlükte’ Anayasa Mahkemesi’nin düzenlemenin tamamını iptal etmediğinin altını çizen Bozdağ, HSYK’da kanun yürürlüğe girmesinin ardından yapılan uygulamaların yürürlükte olduğunu ifade etti. Bozdağ, “Kanun yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar yapılan değişikliklerin geriye gitmesi, eski hale dönmesi söz konusu değildir. Yapılan iptallerin içerisinde yer alan kısımlar HSYK’nın usul bakımından özellikle Teftiş Kurulu’na ve tetkik hâkimliğine seçileceklerle ilgili bazı usuli işlemler ve Adalet Bakanı’na verilen bazı yetkilerle ilgili değildir. Bunlar bize göre Anayasa’ya aykırı olan düzenlemeler değillerdi; ancak mahkeme bu yönde bir karar vermiştir” ifadelerini kullandı.
‘Zorlayan bir şey yoktu!’ Yasa yürürlüğe girdikten sonra atamalar yapıldığı ve görevden alınanların yeniden görevlerine dönüp dönemeyeceğine ilişkin bir soru üzerine Bozdağ, “Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez. Bugüne kadar yapılmış değişikliklerin geriye dönük ihyası mümkün değildir, yapılmış uygulamalar geçerlidir” diye konuştu. Bozdağ, değerlendirmelerini şu sözlerle sürdürdü: “Bugüne kadar Anayasa Mahkemesi Başkanı ve mahkemeyi bu işi gündeme almaya zorlayan bir şey yoktu ama öyle anlaşılıyor ki Sayın Başkanımızı ivedi olarak bu konuyu gündeme almasını gerekli kılan başka şeyler oldu. Biz de bu noktadaki değerlendirmemizi yapacağız. Gündemde olmadığı halde hemen gündeme sokulup karara bağlanmasını anlamlı bulduğumu ifade etmek isterim.”
Akademisi’nde çalışanların da görevleri sonlanmış, kendisine verilen yeni yetkiler çerçevesinde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu kurumda da atamalara imza atmıştı. CHP, 6524 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açmıştı.
engellenmesinin ardından Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurular sonrasında Anayasa Mahkemesi, başvurucuların haklarının ihlal edildiğine karar vermiş ve
daha sonra da Twitter açılmıştı. Yüksek Mahkemenin Twitter kararının ardından özellikle Tayyip Erdoğan ve iktidar kanadından karara tepkiler gelmişti.
Anayasa Mahkemesi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) elektronik haberleşme sektörüyle ilgili kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi veren kanun hükmüyle ilgili başvuruyu da karara bağladı. Başvuruyu esastan inceleyen Yüksek Mahkeme, kanunun bu maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline h ü k metti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun söz konusu düzenlemeyi içeren 51. maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARINA İKTİDAR VE MUHALEFETTEN TEPKİLER:
İktidar: Zamanlama manidar A
YM’nin HSYK düzenleme- olacak ama soruşturma, kovuşturma sini kısmen iptal etmesi, ik- alanında zerre kadar yetkisi olmatidar kanadında rahatsızlık, yacak, bunu doğru bulmam. Ama muhalefetteyse memnuniyet yarattı. verilmiş bir karar” dedi. İktidar sözcülerinin, aleyhlerindeki her gelişme için kullandıkları “za- CHP ve MHP memnun TBMM’de düzenlediği basın manlama manidar” açıklaması; AYM’nin, HSYK düzenlemesini toplantısında, AYM’nin kararını da değerlendiren CHP Konya kısmen iptal etmesinin arMilletvekili Atilla Kart, dından tekrarlandı. BaşAnayasa Mahkemesi’nin bakan Yardımcısı EmrulHSYK kararını, “Hukuk lah İşler, karara ilişkin şu adına olumlu bir gelişme” açıklamayı yaptı: olarak nitelendirerek, “An“Bu kararın açıklancak bu arada Hükümet masının bu kadar hızlı olamacına ulaştı. Aradan geması ve zamanlamasını biçen sürede atamaları yaptı” raz manidar olarak değerAtilla Kart dedi. lendiriyorum. Anayasa MHP Ankara Milletvekili ÖzMahkemesi’nin kararları bağlayıcıdır. O konuda da herhangi bir te- can Yeniçeri de, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, AYM’nin, reddüt söz konusu değildir.” TBMM Anayasa Komisyonu vermesi gereken kararı verdiğinin altını çizerek şöyle devam Başkanı AKP’li Burhan etti: “Hukukçu değiliz ama Kuzu da katıldığı bir tegetirilen düzenlemenin levizyon programında, Anayasa’ya aykırı olduğu“Mahkemenin kararı, uynu açık, net, alenen ortamamız gereken karar. İki daydı. Bunu ifade ettik, noktada iptal var. Özellikle üzerine gittik. Ancak bir teftişle alakalı bölüm. AnaAKPli çıktı ‘bu Meclis’in yasa Mahkemesi bunu düAnayasa aykırı yasa yapma şünürken Adalet BakaÖzcan Yeniçeri hakkı da vardır’ dedi. Bunı’nın sorumluluğunu kenara koymuş gibi görünüyor. Bir gün getirilen MİT Yasası da anabakanlık her alanda sorumlu olacak, yasaya, temel hak ve özgürlüklere bir hâkimin yaptığı işlerden sorumlu aykırıdır. Bu da gidecek, mahke-
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
O
sabah mahmurluğunda; hani gözlerimin, güneşin o tatlı telaşıyla bocaladığı o an var ya?.. Şaşkın halde baktım da uzağa; sanki güneşin içinden bir can süzülmüştü gölgenin o en duyarlı sinesine... Dedim ki kendi kendime; yüreğin neresine nakşolur böyle gizemli bir resim; neresinde sızı yaratır, neresinde sefa?.. Teninde bebek kokusu bir kuzu, zümrüt yeşili çimlerin üzerinde paytak paytak yürürken, o meçhul gölgeyi izliyordum ben... Yaşamın o henüz doğmuş canında; bir esrarlı oyunu anlatan, o müthiş ve insanı çeken, hatta kendinde hapseden gölge... “Gölge” dedim de siz bakmayın, Nisan’ın şu kışa tutunmuş inatçı günlerine... “Gölge” dediysem aslında
YÂR’e
Mehmet FARAÇ farac65@gmail.com twitter.com/FARACYAZIYOR
MED CEZİR
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
resmettiğim, hasretinden nadasa yattığım “huzur”dur benim... Yüreğimdeki yalnızlığı ve büyük kentin yozluğunda, yumruklanmış bağrımı ıstıraplardan bertaraf edecek, ebrulardan süzülmüş bir huzur!.. O yüzden uzakta; annelerinin ayakları dibinde tembel tembel gezinen minik kuzulardır bana mahzun ancak heyecanlı duyguları yaşatan... Çünkü dünyaya henüz gelmiş ama dünyadan bihaber ve de yaşama huzur saçan narin güzelliklerdi onlar... Taze ve taptaze, bir yeni sevda gibi, belki yüreğin kuyusuna uzatılan yakuttan bir kâse gibi... Ve belki de ömrüm boyunca kelepçelenmeye razı olacağım, kalbimin damarlarına dolanmış bir altın zincir gibi...
mektup ar
Sevda dolu bir tebessüm... İşte böyle yâr... Uzakta, kentin ihanetlerinden çok uzakta... Sırtını ormanlara dayamış o sessiz vadinin tam karşısında; yalnızlıkla hasbihal ettiğim o evde gördüm bu huzurlu rüyayı... Dün gece rüyamda; bahçe çitlerinin ötesinde, doğanın bağrında gri bir hançer izi gibi duran tel örgülerin ardından, işte o minnacık kuzulardan en güzeli uzatıldı bana... Kollarımın çizilmesini, canımdan süzülen kan damlasının sabah sarhoşu papatyalara düşmesini boş vererek uzattım ellerimi, tel örgülerin üzerine... Henüz masum kokan, henüz ürkek ve şaşkın ve de henüz ne olduğunu bilmeyen o zarif canı aşk gibi sardım!.. Uyandığımda sabah olmuştu; “hayırdır” dedim içimden... Bir de baktım, posta kutumda küçük, mahcup ve de sevda dolu bir tebessüm...
Ve de bakışlarıma kilitlenmiş; bir mektubun taptaze pulları gibi duran, bir çift esrarlı ve ceylani gözle buluştum... Kollarını açmış gibi kocaman, denize düşmüşçesine yelkenli, bir mırra tadında kahverengi ve de cilve yapan kirpikleriyle buhranlı ve baygın gözler... O an ne dedim biliyor musun içimden?.. O an nasıl resmettim seni aklımda biliyor musun?.. Ve ne geçti içimden yüreğimin sersemliğinde, merak ediyor musun?.. Biraz keskin, biraz sert ama pamuğa sarılmışçasına yumuşak ve mutlu bir tanımlama düştü dilimden: “Gözleri kalaşnikof, dudağı hançer... Her baktığımda, kalbime düşer...” Evet; ay yüzüne sinmiş beyaz teninde; gülerken el sallayan nazlarını ancak böyle sözcükler anlatabilirdi...
Kehribar gibi damlarken... Emrullah Emrullah Emrullah Emrullah İşler İşler İşler
meden dönecek.”
‘Çankaya noteri’ İptal edilen düzenleme konusunda, düzenlemeyi onaylayan Abdullah Gül’ü de eleştiren Yeniçeri “Cumhurbaşkanı’nın bu yasayı onaylaması da ibret vericidir. Ankara’dan bir noteri alıp Çankaya’ya çıkaralım, nasıl olsa her geleni imzalıyor Cumhurbaşkanı. Aranızdaki ikili ilişkileri bozmamak için ülkenin hukuk düzenini bozuyorsunuz. Siz orada niye varsınız Sayın Cumhurbaşkanı?” ifadelerini kullandı.
O an olsaydın yanımda; hiç tanımazken ilk sarılışım var ya; işte onun gibi çok şaşırtacak, belki başka şeyler de yapardım o an!.. Ne bileyim işte; tenine sevdamı yazmak isterdim belki ama kalemi kıskanır mıydım sence?.. İyisi mi, buselerle “aşk” nakşetsem canına ve mürekkebimin her bitişinde susasam sana!.. Sonra desem ki; “Çok bekledim, çok geç geldin canıma... Ve kehribar tanesi gibi upuzun çamlardan damlayıp düştün yanı başıma...” Söylesene yâr... Ya büyük itiraf hangi sözcüklerin büyüsünde dans ederdi acaba?.. Sözün sonu nereye gelirdi sence?.. Hangi notalar alıp getirirdi sana, seni senden alacak ve belki de bana getirecek lafları... Şöyle miydi düşlediğim satırlar acaba: “Ben sana yüreğimi açmadım ki, ben sana onu armağan ettim...”
Söyle yâr; merak ediyor musun, seni haber veren o rüyanın, uyanmak istemediğim sonunu... O rüyada var ya; aldım yerden, kanımdan damlaya bulanmış ve belki de kızıl bir gelinciğe dönmüş o papatyayı... Sonra da fallara hükmettim, hayallerimle eskimiş özlemlerimi... Bilirsin, sonu bellidir falların; “Üç gün mü desem, üç ay mı... Üç sene mi?..” Oysa çok bekledim ben... Müebbet hapislerden kurtuluş gibi çok bekledim... Sen ne diyorsun yâr; hiç açılmamış kahve fincanlarını, ölüm uykusuna yatırmışçasına; sonu, en güzele mahkûm olana kadar bekledim seni... Tıpkı sabırlara mahkûm olmuş tespihlere veryansın eder gibi beklerken şöyle de dedim içimden: “Nazın tespih olsa keşke, ömür boyu çeksem...”
‘Hükümet, AİHS’den bihaber!’ DENİZ KAHRAMAN
S
osyal paylaşım sitesi Twitter, AKP hükümetinde adeta “takıntı” haline geldi. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Twitter’ın açılması yönündeki kararı sonrasında AKP’den yapılan açıklamalar ve TBMM Anayasa Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Burhan Kuzu’nun Twitter’ın yeniden kapatılması için AYM’ye yaptığı başvuru, hükümetin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden haberdar olmadığını gösterdi.
Mesele yürek meselesi... Bekir Bozdağ Burhan Burhan Burhan Burhan Burhan Kuzu Kuzu Kuzu Kuzu
‘Bakan’ın yorumu yanlı’ fatıyla Avrupa İnsan AYM’nin Twitter’ın açılHakları Sözleşmesi’ni en ması kararı sonrasında Adaiyi bilmesi gereken kişi let Bakanı Bekir Bozdağ, Rıza Türmen olan Bozdağ’ın, AYM’ye “Twitter ile ilgili karara baktığınız zaman, bireysel başvuru hak- bireysel başvuru süreci ve bunun kını kullananların yargı yoluna baş- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi vurmadıkları, doğrudan Anayasa ile bağlantısından haberdar olmadığı Mahkemesi’ne başvurdukları gö- ortaya çıktı. Bozdağ’ın “Maalesef Anayasa züküyor. Anayasa Mahkemesi’ne yargı yollarını tüketmeden doğrudan Mahkemesi Twitter ile ilgili verdiği başvurma hakkı yoktur” açıklaması kararda kanunun tanıdığı usule uyyapmıştı. Oysa, Adalet Bakanı sı- mamış ve çizilen sınırları aşmıştır”
yönündeki sözlerini değerlendiren CHP İstanbul Milletvekili, eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, “Bozdağ’ın bu açıklaması Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru sistemini ve ilgili mevzuatı eksik ve yanlı yorumlamayı temel almaktadır. Sayın Bakan’ın açıklaması, böylesine önemli ve teknik bir konu yla ilgili olarak halkın doğru ve tarafsız bilgi alma hakkıyla çelişmektedir” değerlendirmesini yaptı.
Biliyorum; diyorsun ki, “peki ya fal?..” Peki ya o rüyanın hasrete susamış sonu?.. Bir kolumda kuzu, bir elimde o papatya... Sanki kan değil tenine düşen yaprakların, sanki busenle damga vurmuşçasına papatya... İşte o an, uyanmaya az kalmışken dedim ki rüyamda; “Mesele ‘seviyoooorrrr...’, ‘sevmiyoooorrrr’ değil ki... Mesele yürek meselesi...” Bak yâr; bizi bizden ayıran, bizi bizden uzak tutan ve bize özlemimizle zulmeden o yıllar zamana yenildi işte... Haber verdi bir rüya, kuzu teninde geldin işte!.. Oysa düşünsene, kader bizi bir rüyada değil de kimbilir kaç kez
buluşturmuştu, birbirimizden habersiz bir yerlerde... Kim bilir kaç kez gölgelerimiz öpüştü kaldırımlarda, kim bilir kaç kez terimiz değdi tenimize?.. İsyanını gülüşüne, bakışını rüzgâra sakladığın meçhul zamanlarda, kader belki çok buluşturmuştu bizi yalnızlığa sığındığımız anlarda... Kahkahan bir sevdayı, göz kırpışların bir gemiyi yürütürken, o an rıhtımlarda ben var mıydım acaba?.. Hepsini boş verdim yâr... Rüyam gerçek çıktı çünkü... Rüyamda kollarıma bırakılan kuzu can verdi yüreğime, şimdi nefesimde koşuyor, bir ceylanın sevda diyen zarafetinde... Hoş geldin yâr... Hoş geldin...
Hazırlayan: Aysen BEYAZ
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Açılım, PKK’ya ordu kurdurmak mı? ARALIK
ÖZÇELİK
AKP şimdi ne diyecek?
A
KP, ABD koordinatörlüğünde masaya oturtuldu. Öcalan AKP’ye, AKP de ABD’ye biat etti. Söylendiğine göre, yazılı bir metnin altına da imza attılar. Nitekim Öcalan bunu çok önemsedi. Aynı metnin altına imza atmanın bile çok önemli olduğunu söyledi. Haksız da sayılmaz..! “Öcalanlı açılım” büyük kampanyalarla kamuoyuna sunuldu. Önce “PKK silah bırakacak” dendi. PKK, “Hayır bırakmıyorum” deyince, “PKK ülke dışına çıkacak” propagandası yapıldı. PKK’lıların hareketleri saat saat duyuruldu. “PKK’lılar 50 metre çekildi, yüz metre çekildi. Geceyi şurada geçirdi, sınıra bu kadar yaklaşıldı, ...” haberleri “son dakika” olarak verildi.
B
ilgi Jandarma istihbaratından. Açılım ve yeni süreçle beraber PKK’ya 2 bin kişilik yeni katılım olmuş. Bunlar sınır dışında eğitildiler ve havaların ısınması ile beraber bölükler halinde geri dönüyorlarmış. İyi de açılımın olmaz-
sa olmaz şartı PKK’lı teröristin yurdu terk etmesi ve hatta silah bırakması değil miydi? Yeni süreç ile olan ise operasyon tehdidi olmaksızın PKK’nın derlenip toparlanmasına ve adeta bir ordu kurmasına imkan tanınmasıdır! Diyecekler ki bir yıl-
Cumhurbaşkanı adayı totosu devam ediyor. Adı ortaya atılan son isim Mehmet Haberal. Bu ismin CHP’nin yanısıra MHP’ye de makul geleceği kaydediliyor. Hayır Haberal’ın adaylığı zordur... Niye mi? Haberal 2000 yılında Ecevit’ın ısrarına rağmen neden aday olmadı ise bugün de ondan? İlaveten Haberal muhafazakar camiadan oy
alamaz ve Tayyip Erdoğan’la boğuşamaz. Ayrıca Haberal’ın davası henüz Yargıtay’da ve ne olacağı meçhul. Ama en önemlisi son dönem gözlenen savrulmasıdır ki tahliye edildiğinin ertesinde hemen F tipi Cemaatin çok önemli isminin ayağına gidip ziyaret etmiş keza AKP’ye methiyeler düzmüştü... Dolayısı ile bundan böyle Atatürkçüler bile Haberal’a kuşku ile bakar.
Özerklik için silah gösteriyorlar Şimdi bırakın dağları, PKK silahlarıyla şehirlerde. Evler cephanelik gibi. PKK her şeyi açık açık yapıyor. TSK’ya müdahale edilmeyecek emri verildiği için rahat. Bu durumu “Özerklik için silah gösteriyor” diye değerlendirenlerin sayısı giderek artıyor.
ABD maçı soğutuyor Son gelişmeleri uzun yıllar bölgede görev yapmış komutanlarla görüştüm. Hükümetin her şeyden haberdar olduğu görüşündeler. Havaların ısınmasıyla birlikte PKK’lıların ülkeye geri dönmesi ile ilgili olarak da “Kaçıncı kez?” diye soruyorlar. “PKK özerklik için hazırlık yapıyor. AKP söz vermiş. Trafik polisi, zabıta, öz güvenlik örgütü, ... lazım. Kandil’deki eğitim bunun için” görüşündeler. Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ABD ve Avrupa ülkelerinin tavrına dikkat çekti. ABD ve Batının bölgede zaman kazanma derdinde olduğuna vurgu yaptı. “Hani futbolda durumu korumak için maç soğutulur ya durum aynı. ABD ve Batı bölgede de dünyada da sıkıntılı. Şimdilik bölgede mevcut durum fazla değişsin istemiyor. PKK da mevcut durumunu pekiştirme derdinde. AKP iktidarının zafiyetlerini bildiği için durumdan yararlanma peşinde” dedi. Durum bu. “Öcalanlı açılım” için söylenen her şey yalan çıktı. PKK’lılar silahlarıyla ortalıkta. Bakalım AKP şimdi ne diyecek?
BAKANLAR KURULU’NDAN ŞOK EDEN KARAR:
El Kaide’nin mal varlığına dokunulmasın
Bakanlar Kurulu, daha önce terör örgütü El Kaide bağlantılı mal varlıkları dondurulan 3 kişinin hakkındaki söz konusu hükmün yürürlükten kaldırılmasına karar verdi. Konuya ilişkin kararlar, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Karara göre, Bakanlar Kurulu, daha önce alınan kararın “El Kaide ile Bağlantılı Gerçek Kişiler” başlıklı bölümde yer alan Yacine Ahmed Nacer, Abderrahmane Kifane ile Amran Mansor’a verilen hükümleri yürürlükten kaldırdı. Bu bölüme Malik Muhammed Ishaq’ın eklenmesini kararlaştırdı. Kurul ayrıca “Taliban ile Bağlantılı Gerçek Kişiler” başlıklı bölüme ise Qari Saifullah Tokhi’nin eklenmesine karar verdi.
Sabahattin ÖNKİBAR sonkibar@gmail.com
Moody’s çöküşün işaretini verdi!
Haberal olmaz çünkü!
Havalar ısındı geri geliyorlar Kandil’de PKK’lıları karşılama töreni düzenlendi. Bizim bordrolular, iliştirilmişler, hepsi Kandil’de kuyruğa dizildi. “PKK yurtdışına çıktı” denilerek, halk bölünmeye ikna edilmeye çalışıldı. Gelenlerin yaşları küçük gençler, hatta çocuklar olmasına bile kimsenin dikkatini çekmedi(!) Şimdi emniyet ve jandarma “Havalar ısındı, gidenler geri geliyor. Eğitildiler, Türkiye’ye dönüyorlar” diye raporlar hazırlamış. Irak sınırı kevgir gibi. Kontrol önemli ölçüde PKK’da. Raporda, silahlarıyla dağlardan Türkiye’ye akın edenler ise yok. Aydınlık bunu daha ilk günden açıkladı. Günlerce manşet yaptı. “Halk kandırılıyor. PKK’nın silahlı güçleri çekilmedi. PKK’ya yeni katılanlar Kandil’e eğitime götürülüyor” dedi. Ama Hükümete dinletemedi.
dır ölüm yok ama! Doğru yok ama o ambalaj ile yeni bir askeri oluşuma ve isyana hazırlık var. Öyle olmasa eğitilen PKK birlikleri yurda niye giriş yapıyor olsun? Sadece bu hadise bile açılım ve sürecin kandırmaca olduğunu ortaya koymuyor mu?
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
İsmet
Moody’s diyor ki dış finansman pozisyonunuz üzerinde baskılar var. Dahası, büyüme de trajik düşüşler olacak. Buradan hareketle Türkiye’nin görünümünü durağandan negatife çeviriyorum. Bunun anlamı not düşürüleceğinin sinyali ve kriz işaretidir. Evet bütün emareler çöküşü gösteriyor ki krizin geç kalması ABD’deki buhran
Türban bayrağı
sonrasında FED’in dolar basıp dünyaya sürmesi ve Türkiye’nin o sıcak para ile çarkı döndürmesidir. Ama artık FED’in sıcak para denizi kuruyor. Bu durumda Türkiye zorlanacak zira Batı sermayesi gibi Körfez sermayesinin gelişinde de sorunlar var. Öyle olunca cari açığı finanse etmek zorlaşacak ve üretmeyin tüketen Türkiye Yunanistan misali gümleyecek...
Perinçek ve 500 atlı
D
oğu Perinçek’le cezaevinden çıktıktan sonra telefonla geçmiş olsun demiş ama görüşememiş-
tim. Ankara’ya gelince Ufuk Söylemez ile beraber Sayın Perinçek’le akşam yemeğinde beraber olduk. İlginç ayrıntı kalabalık restoranda
insanların Perinçek ile resim çektirmek için yarışmalarıydı. İşte o fotoğraf çekimi anları esnasından bir diyalog: Perinçek etrafını kuşatan hemşehrilerine Eğin’in nasıl Kemaliye olduğunu aktarıyor: -Kurtuluş savaşı günlerinin en
karanlık sürecinde Eğinliler Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, “Dayan Paşam Eğinliler olarak 500 atlı ile geliyoruz telgrafını çekiyorlar... Atatürk bu müthiş heyecanı ve ruhu unutmuyor ve bilahare Eğin’e Kemaliye adını veriyor. İşte Eğinliler olarak biz böyle vatanseveriz.”
H
ep söylüyoruz başörtü saygıdeğerdir, türban ise siyasal simge ya da forma! Gelin sunacağım şu fotoğraf başörtüsü mü, türban mı siz değerlendirin. Adı: Ayşegül Jale Saraç. Dicle Üniversitesi Rektörü. Önceden AKP’den milletvekili aday adayı olmuş. Hanımefendi önceki gün türban takma kararını almış. Ve bu tercih fotoğraflı olarak Üniversitenin genel sekreteri tarafından sosyal paylaşım sitesi aracılığı ile duyurulmuş. Soruyorum bu duyuru nedendir ve bunu niçin Üniversitenin genel sekreteri yapıyor? Türban şahsi bir inanç tercihi ise neden böyle bir duyuru ile teşhir yapılıp adeta türban bayrak misali göndere çekiliyor?
KESEP’TEN VAKIFLI’YA GELEN ERMENİLER KASABALARINA BASKIN YAPAN TERÖRİSTLERİ ANLATTI:
Alevi erkek ve çocukları öldürüp kadınları yanlarında götürdüler Gördükleri herkese ‘Alevi misin? Onlar nerede?’ diye sordular. Erkekleri ve çocukları öldürüp kadınları ise götürdüler. Suriye’de Alevi, Ermeni, Sünni birlikte yaşıyor hiç bir zaman düşman olmadık HÜSEYİN GÜLER / HATAY
S
uriye’nin Kesep kasabasının ÖSO militanlarının kontrolüne geçmesinin ardından, Kesep’ten Türkiye’ye gelerek Samandağ’ın Vakıflı köyüne sığınan Ermeniler, yaşadıklarını Aydınlık’a anlattı. Teröristlerin kendilerini üç gün bir ahıra kapattığını, evlerinin yağmalandığını ve hayvanlarının çalındığını anlatan Ermeniler, teröristlerin kasabaya Türkiye’den girdiğini söylediler. Yasayen Ayntablen’in anlattığına göre, teröristler Kesep’e girdiklerinde gördükleri herkese ilk önce “Alevi misin? Aleviler nerede?” diye sordu; Alevi erkekleri ve çocukları öldürüp kadınları ise yanlarında götürdüler. Suriye devletinden hiçbir zaman baskı görmediklerini vurgulayan Hasbet Curyen de “Orada Ermeni, Türk, Arap, Alevi ve Sünniler yaşıyor. Kimse ile düşman olmadık, kimseden de düşmanlık görmedik. Kavga nedir bilmedik” diye konuştu.
Çocuklarını merak ediyorlar Teröristlerin Kesep’e saldıracağı bilgisini alan Suriye devleti, saldırılardan iki gün önce köyün boşaltılmasını sağladı. Ancak dağlık alanda yaşayanlar, yaşlılar ve bazı Ermeniler yurtlarını terk etmemişti. Kesep’in teröristlerin eline geçmesiyle, kasabada kalanlar günlerce zulme uğradı. Suriyeli 21 Ermeni, 5 Nisan günü Yayladağ sınırından Türkiye’ye getirilerek, yine bir Ermeni köyü olan Vakıflı’ya yerleştirildi. Savaşın artık önce bitmesini ve evlerine dönmek
Papken Curyen Yesayen Ayntablen Hasbet Curyen
istediklerini ifade eden Ermeniler, “Çocuklarımız dağıldı, akrabalarımız hangi ülkelere gitti onu bile bilmiyoruz. Her şeyimiz orada kaldı” diyorlar. Yaşadıklarını anlatırken bile aynı korku ve acı gözlerinden okunuyor. Vakıflı köyü muhtarı Berç Kartum, “Bir amcamız hiç yemek yemiyor. ‘Ben buraya düğüne gelmedim, yastayım’ diye isyan ediyor” dedi.
biz de ‘O zaman Müslüman olmayız’ dedik. Bizi Kesep’te bir kiliseye kapattılar. ‘Dua edeceksiniz’ dediler. Ne dedilerse yaptık. Çünkü hepsi silahlı ve saldırgandı. Canavar gibi insanlar, sakallı ve uzun saçlılar. Kiliseden indik, evlerimizden giysi alalım dedik. Ama onlar ‘Hadi yallah’ diyerek, izin vermediler. ‘Siz Er-
Mesut Barzani, ABD’nin Irak’ta çok hata yaptığını belirterek, “Bunlardan biri Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmemize engel olmasıydı” dedi. Ortadoğu üzerine araştırmalar yapan bir kuruluşun uzmanlarıyla görüşen Barzani, çarpıcı açıklamalar yaptı. Barzani, 2003 yılında Irak’ı işgal eden Amerika’nın siyasi açıdan pek çok hata yaptığını kaydetti. “Bu hatalardan biri de Kürtler’in o dönem
Papken Curyen, “Evimizi talan ettiler. Bizi bir arabaya bindirdiler, Türk hükümetine teslim ettiler. Teslim sırasında sakallılar Yayladağ kapısının yanında kaldılar” diye konuştu.
Vakıflı köyü muhtarı Berç Kartum, Kesep’e daha önce gittiğini belirterek, kasabanın bölgenin en güzel yaylasına ve en güzel deniz kıyılarına sahip olduğunu söyledi. Savaşın bir an önce bitmesini dileyen Kartum, şöyle konuştu: “Suriye askerleri orayı koruyordu, ama son birkaç günde nasıl girmişlerse, girmişler ve her şey allak bullak olmuş. Bir amcamız var. Tamamen isyan etmiş, yemek yemiyor, yı-
Berç Kartum
‘ABD Irak’ta çok hata yaptı’ Mesud Barzani
‘Biz Alevileri arıyoruz’
‘Kesep aynı bizim gibiydi’
‘Hepsi silahlı ve saldırgandı’ Hasbet Curyen, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Geldiler ve kapımızı kırdılar. Bizi ahır gibi bir yere kapattılar. Orada üç gün kaldık. Sonra bu kez Kesep dışında bir yere götürdüler, 10 gün kadar da orada kaldık. Her vakit gelip sorarlardı, ‘Müslüman olacak mısınız?’ diye. Biz de ‘Kuran’ı tercüme edin, hepimiz olalım’ dedik. ‘Biz Kuran’ı tercüme edemeyiz’ dediklerinde
meni’siniz, burada kalamazsınız’ dediler.”
Yasayen Ayntablen de kasabanın basıldığı 21 Mart günü tanık olduklarını şöyle aktardı: “Kızımın evi sınıra daha yakındı. Bana geldi, ‘Allahuekber sesleri duydum, silahlı adamlar geliyor’ dedi. Arkasından otomatik silah sesleri duyduk. Kızıma ‘Çocuklarını al, Lazkiye’ye indir’ dedim. Kızımın, oğlumun ve benim toplam 300 koyunumuz vardı. Dağda çadır kurduğumuz yere koyunları götürdüm. Daha sonra bir patlama... Akşam eve geldiğimde kapılar açıktı. İçeri girdim baktım; eşim, bacım yoktu. Ellerinde otomatik silahlarla sakallı adamlar vardı. ‘Kimsiniz?’ dediler. ‘Kesepli Ermeniyiz’ dedim. ‘Tamam, biz Alevileri arıyoruz’ dediler. Sabah oldu, eşimi getirdiler. Sonra bizi Cisr El Şuur tarafına götürdüler. Yaklaşık 15 gün sonra tekrar Kesep’e götürüp bir kilisede dua etmemizi istediler. Daha sonra da iki araçla bizi Yayladağ sınırına getirip Yayladağ Kaymakamlığı’na teslim ettiler. Bizi teslim etmelerinin amacı, işbirliği yaptıkları ülkelerin kendilerine olumlu davranmasını sağlamak.”
bağımsız devlet ilan etmesini engellemekti” diyen Barzani, Irak’ın şimdiki siyasi durumunda bir değişiklik olması açısından 30 Nisan’da yapılacak olan yerel ve genel seçimlere vurgu yaptı. Seçim sonuçlarına göre BağdatErbil ilişkilerinde normalleşme olup olmayacağına bakarak Federal Irak Hükümeti’ne karşı tutum takınacaklarını belirtti. Barzani kendisiyle görüşen Suriye Kürdistan Demokrat Partisi yöneticilerine her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.
kanmıyor da. ‘Ben buraya düğüne gelmedim. Ben yastayım, toprağımı, evimi istiyorum’ diyor. Suriye devleti ve askerleri tarafından baskı görmediklerini anlatıyorlar. Ben oraya gittim. Orası da aynı burası gibi Alevisi, Sünnisi, Ermenisi, Türkü hep birlikte kardeş gibiydi. Ortadoğu’nun turizm yeri bir anda yok oldu gitti. Bu sakallılar deniz kısmından girmişler. Bize böyle söylüyorlar.”
‘Sarin’de AKP’ye işaret etti Robert Fisk
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
Hazırlayan: Şafak TERZİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Putin’in mektubu ABD’yi telaşlandırdı
Hasan
BÖGÜN hasanbogun@aydinlikgazete.com
Erdoğan Beyaz Saray’a da girecek mi? Yüzdeler, Ukrayna üzerinden gelen Rus doğa l gazının oranını gösteriyor.
Putin’in doğal gaz konusundaki uyarıları Washington’da büyük tepki gördü. Enerji konusunda eli kolu bağlı olan ABD, bu mektubu tehdit olarak algıladı. Ukrayna ise Avrupa’ya sevkiyata son verme ihtimalinden söz etti DIŞ HABER SERVİSİ
R
usya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rus doğalgazını Ukrayna üzerinden transitle alan ülkelerin liderlerine yazdığı mektubun ABD tarafından ‘şantaj’ olarak nitelendirildiğini söyledi. Ukrayna’nın doğalgaz borcu ile ilgili olarak Doğu ve Batı Avrupa ülkelerinin yöneticilerine önceki gün bir mektup gönderen Putin, ülkesinin son dört yılda “mavi yakıt” için uyguladığı indirimle Ukrayna’ya 35,4 milyar dolarlık yardımda bulunduğunu hatırlatmıştı. Devlet Başkanı, Ukrayna ekonomisinin istikrara kavuşturulması ve Rus doğalgazının anlaşmalara uygun olarak tedariki ve transitinin sağlanması konularında mutabık eylemlerin belirlenmesi için acil bakanlık istişarelerinin yapılmasını teklif etmişti. “Rossiya 24” televizyonuna demeç veren Lavrov, bu yapıcı teklifin ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü tarafından Rusya’nın yeni şantajı olarak nitelendirdiğini belirtti.
İsrail’den Filistin Yönetimi’ne vergi yaptırımı
Rusya Dışişleri Bakanı, Moskova’nın Ukrayna transiti sorunuyla ilgili olarak, “Rus doğalgazının hem alıcılarıyla hem de transit ülkeyle karşılıklı yarar temelinde yapıcı çalışmaya” hazır olduğunu ifade etti.
Ukrayna Avrupa’yı tehdit ediyor Ukrayna Enerji ve Kömür Sanayi bakanı Yuriy Prodan, Rusya doğal gaz yeni fiyatı dolayısıyla Ukrayna ve Avrupa’da Rusya gazı sevkiyatına son verme tehdidinin yaşanabileceğini açıkladı. Dünya enformasyon ajansları Ukrayna bakanının şu sözlerini aktarıyor:”Gaz transitine Ukrayna’nın destek göstermekle ilgili olanakları sınırsız değil”. Ukrayna, Avrupa’ya gaz transitinin kapatılması olasılığından söz ederken, Rusya doğal gazının Ukrayna topraklarından transitini 2015 yılı başlarına kadar ödemiş bulunuyor. RF FS Devlet Duması Enerji Komitesi başkanı nezdindeki Danışma Konseyi düzenleme kurulu yöneticisi Raşid Artikov, gaz iletim şebekeleri için herhangi gerçek tehditlerin olmadığını açıkladı.
Gazın transiti için Ukrayna para alıyor ve gazsız kalmak istemiyen Avrupa’ya Ukrayna bugün kulak asmak zorunda. Rusya ise gazın satılmasına ilgi gösteriyor.
Üç tarafın da bu işte çıkarı var. Politikacılar istediklerini söyliyebilir, fakat politika konsantre edilen ekonominin ifadesidir. Her politikacının arkasında kimi oligşarşi
İsrail, bir dizi uluslararası anlaşma imzalayan Filistin Yönetimi’ne yeni yaptırımlar koydu. Filistin yönetimi geçen hafta Birleşmiş Milletler’in bazı sözleşmelerine taraf olmuştu. Filistinliler adına toplanan
vergiler dondurulurken, İsrail bankalarındaki hesaplara erişim sınırlandırıldı. Filistin Yönetimi’nin başmüzakarecisi Saib Erekat, kararları kınadı ve İsrail’in ‘hırsızlık’ yaptığını söyledi. İsrail, bu anlaşmaları
imzalamasının Filistin Yönetini’nin görüşmelerin başlamasından önceki taahhütlerine aykırı olduğunu belirtiyor. Görüşmeler üç yıllık bir kesintinin ardından Temmuz’da yeniden başlamıştı.
gruplar ile işletmeler duruyor. Sözünü ettiğimiz bu işletmeler, politikacının yalnış kararlar almasına ve düşünülmemiş davranışlarda bulunmasına yer vermeyecek
Sarin gerçeği, gaza getirme dönemini bitirdi!
Netenyahu
ABD, Suriye yenilgisinin acısını Ukrayna’dan çıkarıyor
Gönül KENTER
güne bakış
Paris’te yayımlanan La pensée libre’nin genel yayın yönetmeni ve aynı zamanda tanınmış politolog Bruno Drwenski, Ukrayna’yı ABD’nin Suriye’deki yenilgisinin rövanşını almak istediği bir satranç tahtasına benzetiyor. Ve ekliyor: “Batı, Rusya’nın Suriye’deki diplomasi başarısının karşısında yerle bir olan imajını şimdi Ukrayna üstünden düzeltmek istiyor.” Rusya ve Avrupa’daki birçok uzman, Drwenski gibi “Ukrayna’daki tolpumsal huzursuzluğu ABD ve AB çıkardı, şimdi krizin tüm sorumluluğunu taşımak zorundadır” görüşünü paylaşıyor. Drwenski: “Görülüyor ki, Ukrayna krizi ile Rusya’ya baskı yapma girişimi de başarısız oldu. Zira Rusya, Suriye’de dış politikasını değiştirmeyeceğini gösterdi” diyor.
İ
Brüksel eksenindeki “Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu derhal harekete geçmeli”, “Suriye’deki rejimin yaptıkları dünya devletlerinin barış ve güvenliği için tehdittir” diyen savaş çığırtkanları da dillerini yuttular. Yoksa, 21 Ağustos 2013’te 1700 Suriyelinin katledildiği sarin gazı saldırısını Şam hükümetinin değil de, Büyük Ortadoğu
T
ayyip Erdoğan birkaç kez 30 Mart yerel seçimleri öncesindeki konuşmalarında, seçimden sonra da “balkon konuşması”nda dört bakanını, oğlu Bilal Erdoğan’ı hedef alan 17 Aralık operasyonunu yürüten F tipi gladyonun “inlerine gireceğini” söyledi. 17 Aralık’ta İran ile ticaretten yapılan vurgunu soruşturan F tipi savcılar ve hakimler görevden alınarak daha alt görevlere atandılar. Suriye’deki terör gruplarına silah ve mühimmat taşıyan MİT TIR’larını durduran F tipi polisler gözaltına alındı. Gözaltına almalar, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu arasındaki “Suriye’ye savaş açma tertibi” konuşmasını gizlice dinleyerek medyaya sızdıran polislerle sürdü. Soruşturmalar Adana ve Ankara’dan sonra İstanbul, Erzurum ve Kırklareli’ne yayıldı. 180’i aşkın soruşturma yürütüldüğü açıklandı. AKP medyası, görevden almaları ve gözaltıları, “paralel yapı örgütlenmesi” diye adlandırdığı F tipi gladyonun “inine germek” gibi yansıtıyor.
17 Aralık’ta düğmeye Obama bastı
Abbas
ddia vahim, Amerika’yı Suriye’ye karşı bir savaşa kışkırtmak için Sarin gazı saldırılarının arkasında Erdoğan’ın olduğu söyleniyor. Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’in haberi Avrupa’ya bomba gibi düştü, kan dondurdu. Erdoğan açısından tahribat 17 Aralık yolsuzluk haberlerinden de büyük. Kendilerini dünyanın şahı ve padişahı sananlar; “Şam’dakinin kellesini getirmek” için yarışa girenlerden, hiç göz kırpmadan canım Suriye halkına kıyanlardan tık ses yok. Amerikan televizyonlarına verdiği demeçlerde “diktatör” dediği Esad’ı, kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmakla suçlayan “Amerika daha sert bir tavır sergilemeli” çağırısında bulunan Erdoğan ve yakın çevresinden ikna edici bir açıklama hiç yok. Washington, Berlin,
İZDÜŞÜM
ABD VE AVRUPA’NIN ENERJİ ÇIKMAZI
Projesi eşbaşkanlarından birinin gerçekleştirmiş olduğu ihtimali dünya barış ve güvenliği için bir tehdit oluşturmuyor mu? Kamuoyu gaza getirilerek, Suriye’den gelecek tehditlere karşı Türkiye’nin Güneydoğusu’na yıldırım hızıyla yerleştirilen NATO patriot füzelerini hangi gerekçeyle orada tutacaksınız şimdi?
Asıl tehditin Şam olmadığı gerçeği artık inkar edilemez biçimde ortaya çıktı. Esad’a “Şiddete son ver” yaygarasıyla ortalığı inleten, Şam hükümetinin sözde katliamlarını engellemek bahanesiyle bölgeyi silah deposuna çeviren Batı ve yardımcıları artık sorumluluğu üstlenmek zorundadır. Kaçışın olmadığı o güne gelinmiştir.
Dikiş tutmuyor Soru: Yenilgiye doymadı diye Amerika, tüm bölgeyi altından köstebek geçmiş, üstünde fillerin tepindiği bir harabeye mi çevirecek? Öneri yine Drwenski ve Avrupa’nın akillerinden: “Amerika dünyanın 1980’lerdeki gibi tek kutuplu olmadığını kabul etmeli ve barışa götürecek müzakere masasına oturmalıdır. Rusya’nın artan siyasi gücü BRICS’lerle dayanışıyor. Ayrıca çok kutuplu dünya gelecek için barış umudu veren iyi bir jeopolitik modeldir.”
Amerikalı gazeteci Seymur Hersh, günlerdir Aydınlık’ta yer verdiğimiz London Review of Books’ta yayımlanan “The Red Line and The Rat Line” (Kırmızı Hat ve Gizli Hat) yazısında, ABD yönetiminin İran ile ticaretten yapılan vurgunu bildiğini ve geçen Aralık ayına kadar göz yumduğunu yazdı. F tipi gladyonun operasyonu 17 Aralık’ta başladı. Hersh’ün belirttiğine göre, ABD Başkanı Barack Obama, AKP yönetiminin Suriye’deki terör gruplarına nasıl silah (kimyasal dahil) desteği verdiğine dair her şeyi de biliyor. Zaten bu “gizli hat” ABD yönetimi ile AKP yönetimi arasında yapılan gizli bir anlaşmaya dayanıyor. F tipi gladyonun AKP’yi sıkıştırdığı ikinci konu da bu silah sevkiyatı. Hersh’ün arkadaşımız Şafak Terzi’nin sorularına verdiği öyle bir yanıt var ki, F tipinin 17 Aralık operasyonunu başlatma düğmesine Obama’nın bastığı konusunda hiçbir kuşku bırakmıyor. Şafak Terzi “Erdoğan-Obama ilişkisini” soruyor, Hersh “Geçen Şubat ayında Obama ve Erdoğan’ın bir konuşması oldu. Birçok insan bu konuşmanın gerçekleşmesine şaşırdı” yanıtını veriyor.
Çağlayangil dersi Hersh’ün yazdıkları ve söyledikleri, F tipi gladyonun merkez üssünün Beyaz Saray olduğunu gösteriyor. Aslında bu gerçeği en iyi bilecek durumdaki kişi Erdoğan’ın kendisidir. Fehmi Koru, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne Ergenekon ve Balyoz kumpasının, 5 Kasım 2007’de Erdoğan’ın George W. Bush ile Beyaz Saray’da kararlaştırıldığını yazmıştı. TSK, kumpas sonucunda “terör örgütü”, Genelkurmay Başkanı “terör örgütü lideri” yapıldı. Aralarında ordu komutanlarının da bulunduğu en seçkin 320 subayını kaybetti. TSK’ya ve İşçi Partisi’ne “paralel yapı”nın kumpas yaptığını şimdi Erdoğan’a yakın medya da yazıp çiziyor. Yargıdaki ve Emniyet içindeki F tipi yapının TSK’ya tarihinin en ağır kaybını verdirecek gücü yoktur. F tipi bunu yapabildiyse, ABD’nin ve bizzat Erdoğan’ın desteğiyle yapabildi. Şimdi soru şu: Erdoğan, gerçekten kendisini hedef alan gladyonun “inine girip” kökünü kazıyacak mı, yoksa F tipi hakim ve savcılar ile Emniyet görevlilerini soruşturmakla mı yetinecek? Elbette bu da bir şeydir. Ama gladyonun “inine girmek” ve kökünü kazımak değil, bazı kolları budamaktır. Gladyonun kökünü kazımak için ilk aşamada bütün kumpas davaları sonuçlarıyla birlikte yok sayılmalı, tutsak komutanlar derhal serbest bırakılmalıdır. Arkasından NATO’dan çıkmak dahil, “Kürt açılımı” dahil ABD ile yapılan bütün gizli açık anlaşmaları masaya yatırmak gerekir. Gladyo ile mücadelede, başta TSK olmak üzere bütün milli güçlerin desteğini almak şarttır. Gladyonun suçlarına ortak olmayı sürdüren Erdoğan’dan bu beklenir mi? Yoksa iktidardan uzaklaştırıldıktan sonra İhsan Sabri Çağlayangil gibi “CIA altımı oymuş” mu diyecek?
T.C. STANBUL ANADOLU 3. CRA VE FLAS DA RES MÜDÜRLÜ ÜNDEN SIRA CETVEL LANI Dosya No : 2012/51 FLAS Müflisin Ad , Soyad Adresi : REGA KONFEKS YON HAZIR G Y M SANAY T CARET L M TES RKET - Bahçelievler Mah, D/100 Karayolu No:58 Pendik/ stanbul Müflis masasına kaydı yapılan 1 ila 17 kayıt sıra numaralar arasındaki alacak ve istihkak iddialarının tahkik ve tetkik işlemi bitmiş, İ.İ.K.un 206.ve 207 maddeleri gereğince düzenlenen alacaklılar sıra cetveli incelenmek üzere dosyasında hazırdır.
Sıraya ait şikayetin ilan tarihinden itibaren 7 gün içinde İcra Tetkik Mercii’ne, alacağın esasına ve miktarına ilişkin itirazların ise ilan tarihinden 15 gün içinde Asliye Ticaret Mahkemesi’ne İ.İ.K.un 235. maddesine göre yapılması gerekir. İ.İ.K.un 232. 234. ve 235. Maddeleri gereğince tebliğ ve ilan olunur. 02.04.2014 BASIN: 23736 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
T.C. KAR IYAKA 2. (SULH HUKUK MAH.) SATI MEMURLU U TA INMAZ AÇIK ARTIRMA LANI 2014/17 SATI Tapu Kayd : İzmir İl, Çiğli İlçe, 22289 Ada No, 5 Parsel No. Çiğli ilçesi Balatçık Mahallesi Adresi : Balatçık Mahallesi 8809/16 Açelya Sitesi No 5 Yaprak Apt.Karşısı Çiğli Özellikleri : işbu takınmaz arsa vasfında tamamı 840 m2. olup üzerinde herhangi bir muhtesat yoktur. Taşlık, kayalık, otluk, cebel, arazi vasfı görünümündedir. Meyilli körfez manzaralı bir konumdadır. 8809/16 Açelya Sitesinde bulunan 5 kapı numaralı yaprak apartmanının tam karşısındadır. İzsu duvarına yaklaşık 80 mt. mesafededir. Evka/5 e yakın, Egekent ve İzkent’in nisbeten uzağındadır. Anadolu caddesine yaklaşık 400.00 mt. Evka/5 yoluna ve köprülü kavşağına yaklaşık 250.00 mt.dir. Arsanın 8809/16 sokak cephesi yaklaşık 20 mt.dir. (300.00 m2.sinin) intifa hakkı olduğundan NT FALI olarak satılacaktır, imar Durumu : Ayrık nizam E=1,6 yapı oranlı, 7 kat gabarili konut alanına isabet etmekte olduğu Çiğli Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından bildirilmiştir. K ymeti : 504.000,00 TL KDV Oran : %18 1. Sat Günü : 16/05/2014 günü 14:00 - 14:10 arası 2. Sat Günü : 10/06/2014 günü 14:00 - 14:10 arası Sat Yeri : Karşıyaka 2.Sulh Hukuk Mahkemesi Duruşma Salonunda Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik
ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında 100.800,00 TL.’yi Karşıyaka Vakıflar Bankasında açtırılan TR890001500158007300602945 numaralı hesaba yatırarak makbuzunu ibraz etmeleri veya bu miktar kadar kesin ve süresiz banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse icra ve iflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir, ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatınnamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2014/17 Satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 07/04/2014 BASIN: 23804 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Hazırlayan: Aysen BEYAZ
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
DÜNÜN ÇÖZÜMLERİ Sudoku 2
Sudoku 1
Kakuro 1
Aydınlık
KURULUŞ. 1921
ŞEFİK HÜSNÜ DEĞMER
Yıl. 94 Sayı. 2344
VATAN - EMEK - NAMUS
Sahibi Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdür Celal Demirel Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel Yazıişleri Müdürü Ergün Gedek Sorumlu Müdür Murat Şimşek Haber Koord. Haber Müdürü Haber Md. Yrd İstihbarat Şefi Haber Araştırma Ekonomi
Kakuro 2
Kare
Önder Öztürk Dünya Şafak Terzi Erdem Atay Emek Esin Turhan Toplum Özlem Konur Usta Cansu Yiğit Spor Anıl Budak Sezim Özadalı Ceyhun Bozkurt Bilgi İşlem Güven Karakurt Recep Erçin Kültür Sanat Hayati Asilyazıcı Gece Haber Müdür Osman Erbil
Ankara İsmet Özçelik İzmir Hayati Özcan Avrupa Beyhan Yıldırım Reklam Müdürü: Kamile Karakadılar Genel Müdür Yardımcısı (Tüzel Kişi Temsilcisi) Metin Aktaş Genel Müdür Yardımcısı (Personel ve İdari) İsmet Öğütücü Genel Müdür Yardımcısı (Baskı ve Teknik) Melih Yıldırım Dağıtım Md. Cumali Karagöllü
Yönetim Yeri. İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No.3/3 Beyoğlu - İstanbul
Tel. 0212 251 21 14 - 15 - 16 Faks. 251 55 06 Ankara Büro Tel. 0312 229 88 45 Faks. 0312 229 88 47 İzmir Büro Tel ve Faks. 0232 489 16 15 Avrupa Tel: 0049 69 25 62 88 73 E-Posta: haber@aydinlikavrupa.eu Adana Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0322 435 92 77 İzmir Baskı. Arslan Güneydoğu Gazetecilik Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Tel. 0232 257 69 01
Ankara Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. 35. Cadde Matbaacılar Sitesi No. 11 İvedik-Ankara İstanbul Baskı. Anadolum Gazetecilik Bas. Yay. San. ve Tic. A.Ş. Oruçreis Cad. Remzi Özkaya Sok. No.16 Bahçelievler / İstanbul Tel. 0212 655 44 34
Dağıtım. Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş.
Önerileriniz için. halklailiskiler@aydinlikgazete.com www.aydinlikgazete.com Yayın Türü. Yaygın Süreli
Sayısal
Soldan sağa 1. Uzun tüylü kalpak - Düzenli olarak ekim yapılan arazi 2. Yalıtım, tecrit - Fas’ın plakası 3. Çiğ, şebnem - Katılma, karışma 4. Bir tarafa yatırma, eğme - Büyük ve sert taş kütlesi 5. Soğurma, emme - Allaha olan şükran duygularını bildirme Sürekli yağmurlardan veya eriyen karlardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su 6. Bir yüzölçümü birimi - Polonyalı Bal yapan böcek 7. Göze renk veren tabaka - Sıcaktan ve fazla terlemeden dolayı vücutta görülen ufak pembe kabartılar 8. Elde bulunan para - Şaman 9. Önder, lider - Bir dış gücün etkisi altında uzama, kısalma, eğrilme, vb. biçim değişikliklerine uğradıktan sonra, etkinin kalkmasıyla eski biçimini alabilme özelliğinde olan, elastiki Boru sesi 10. Alamet, nişan - Katran, petrol, neft gibi maddelerden çıkartılan ve mum yapımında kullanılan yanıcı bir madde 11. Başkentimiz - Aşırı dikkat, özen, ihtimam
12. Bir nota - Melez, azma - Dilsiz Yukarıdan aşağıya 1. Bir yatak kıyafeti - Şahıslar, kişiler 2. Üye - Belirli bir günün veya olaydan bir önceki gün; öngün Nikel’in simgesi 3. Şehirde kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlayan kuruluş ve bu kuruluşta görevli olan kimse - Arkadaş, dost 4. Bayrak - Lakin, ama - Bir şeyin fiyatını artırma 5. Kiloamper (kısa) - Yavaş, ağır Bir nota 6. Savunmak veya saldırmak amacıyla kullanılan araç - Delil veya tanık göstererek bir şeyin doğruluğunu ortaya çıkartma 7. Fiil, amel - Yok etme, tüketme 8. Pamuklu bir kumaş türü - Madenden derince kap - Yunan mitolojisinde “kavga tanrıçası” 9. Kedi, köpek yavrusu - İncelik, naziklik 10. Bir işten elde edilen sonuç - Bir hayvan 11. Üzeri emayla kaplanmış olan Kaçınma, çekinme 12. Hamam böceği - Kendisine inanılan kimse
Soldan sağa 1 Hayvan hastalıkları hekimi, baytar 9 Numara (kısa) 11 Elekten geçirme 12 Ağrı Dağı’nın diğer adı 14 Bir nota 15 Yatay 17 Bulanık olmayan, berrak 18 Makine Kimya Endüstrisi (kısa) 20 Donanma 22 Kurtuluş, kurtulma 24 Tavlada “üç” sayısı 25 Bakır’ın simgesi 26 Yemek, yiyecek 28 Arapça’da bir harf 30 Çölde esen rüzgar 31 Eski bir Mısır tanrısı 33 Bir sebze 35 Lantan’ın simgesi 36 Haber veren, haberci 38 Kafiye 40 Para, nakit 42 Küçük sermaye ve zanaat sahibi 44 Hücum 46 Araplar’ ın recep ayında kestikleri kurban 48 Bir yağış biçimi 50 Bir Ortadoğu tanrısı 52 El 53 Sanki, hemen hemen 54 Kalıpla basılıp elle boyanmış tülbent, yazma Yukarıdan aşağıya 1 Bir çok bitkiyle özel koku verilmiş tatlı bir şarap türü 2 Taneli veya toz halinde şeyleri yabancı
maddelerden ayırmakta kullanılan eleme aracı 3 Bir cetvel türü 4 Koşucu devekuşu 5 Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç 6 Bollukta yaşayış 7 Rütbesiz asker 8 Kerte, derece 9 Bir meyve 10 Bir, meclis veya kurulun bir konuyu görüşmek üzere yaptığı toplantı, celse 13 İskambilde “papaz” 16 Hükümdar 19 İhtiyaçları devletçe karşılanan onbaşı ve çavuş rütbesindeki asker 21 Üzüm veren bitki 23 Bir şeyi korunması için güvenilir birisine bırakma, vedia, inam 25 Gösteriş, fiyaka 27 Çok ak 29 Yankı, yansıma 30 Yazlık, yazlık ev 32 Bir gayret ünlemi 34 Kutu 35 Gevşemiş, işlenmez halde olan 37 Kalıcılık, ölümsüzlük 39 Borcunu ödeme yeteneği 41 Sonuç için gerekli yol, çözüm yolu, umar 43 İnleme 45 Yünden dövülerek yapılan kaba ve kalın kumaş 47 Evcil bir geyik türü 49 İsim 51 Gezegenimizin uydusu
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
Hazırlayan: Murat ŞİMŞEK
Haram yeme yumruk ye Haram yeme. Yumruk ye. Canın sağ olsun... Üzülme. Rüşvet yemedin. Yumruk yedin. Varsın vursunlar... Dert etme. Şişi insin diye metal bir lirayla bastırdılar, tura tarafı denk geldi, Atatürk’ün izi çıktı yüzünde... Alnında Euro izi olsaydı, o fe-
naydı, o zaman çıkamazdık insan içine. Ceketinin omzu yırtıldı, müftü milletvekili İhsan Özkes’in ceketiyle çıktın, Meclis kürsüsüne, ne mutlu sana... Cebine dolar sıkıştırılmış takım elbiseyle çıksaydın, koluna takılmış 700 bin liralık avanta saatle çıksaydın, asıl o zaman utanırdık; biz ne insanlar gördük, sırtında elbise yok, ne elbiseler gördük, içinde
insan yok, aldırma... Ve, her şerde bi hayır vardır. Bakarsın, bu yumruk sarsıp, kendine getirir seni... Çok yedim bilirim, bazen işe yarar. Kalkarsın şöyle sersemlemiş halde yerden, yahu nasıl oldu da etrafıma bu kadar liboş toplandı diye, kendine sorabilirsin mesela... Şu anap’tan atılmamış mıydı, şu dyp’den kovalanmamış mıydı, ne arıyor kardeşim bunlar
benim yanımda, herkesi kucaklayacağız derken, acaba kucağa mı oturtulduk diye, sorabilirsin. Hangi akıl hocaları, hangi çıkar hesaplarıyla, beni fetocularla cankuş yaptı diye, merak edebilirsin. Akp’nin kullanılmış kâğıt mendil gibi fırlatıp attığı dönek, fırıldak, ikinci cumhuriyetçi gazteciler, şimdi niye beni alkışlıyor, benim bu utanmaz heriflere itibar etmem Mustafa Kemal’in
twitter.com/medyaninhalleri
Haşim Kılıç’ın geçmişi didik didik edilebilir
partisine yakışı- Yılmaz ÖZDİL yor mu diye, sorabilirsin. Ulusalcıları tasfiye ettim, özerk’çileri baştacı ettim, peki niye doğu’da güneydoğu’da yüzde bir bile alamadım, yoksa partiye sızmak için beni tufaya mı getirdiler diye, merak edebilirsin. Her şerde bi hayır vardır... Umarım, o yumruğu boşuna yememiş olursun.
Mizah dergilerinde bu hafta
Yeni Akit gazetesi Genel Yayın Koordinatör Hasan Karakaya, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, yüksek mahkemenin Twitter yasağının kaldırılması yönündeki kararının arkasında durmasıyla ilgili olarak, “Şahsen ben, Haşim Kılıç’ın; “CHP ve MHP’nin ortak Cumhurbaşkanı adayı gösterileceği” iddiaları üzerine bu tür “anlamsız tavırlar” sergilediğine inanmak istemiyorum... Eğer bu iddialar doğruysa, “Haşim Kılıç’ın geçmişi”nin de didik didik edileceğini düşünüyorum... Yine de, kendisi bilir... Ama; Gittiği yol, Haşim Kılıç yol değil!..” dedi. Karakaya’nın yazısında şu satırlara yer verildi: “Haşim Kılıç, ya bir an önce sözlerini “tavzih” etmeli, ya da böyle bir”münasebetsiz başvuru” olduğunda, “Yetkimiz yok” deyip, başvuru dosyasını açmadan geri göndermelidir!.. Şahsen ben, Haşim Kılıç’ın; “CHP ve MHP’nin ortak Cumhurbaşkanı adayı gösterileceği” iddiaları üzerine bu tür “anlamsız tavırlar” sergilediğine inanmak istemiyorum... Eğer bu iddialar doğruysa, “Haşim Kılıç’ın geçmişi”nin de didik didik edileceğini düşünüyorum... Yine de, kendisi bilir... Ama; Gittiği yol, yol değil!..”
Aydınlık geçmişini yazmıştı
Güller’den RS FM’e Rusya yorumları
Katiller özgür Hurşit Tolon esir
G
Emin Çölaşan son günlerde sıkniçin tahliye edilmiyordu? Onu ça dile getirdiği Hurşit Tolon’un suçlayan sadece ve sadece bir kişi esaretini dün yine okuyucularına var: hatırlattı. İşte o yazı: Davanın tutuksuz sanığı, aynı Hurşit Tolon ve Zirve Yayınevi cizamanda Deniz Uygar ismiyle nayetinden yargılanan öteki asker gizli tanığı, sonra da açık tanığı ve sivil görevliler niçin tutuklu? İlker Çınar! Zirve’nin katil zanlılarının dördü Zamanında Genelkurmay tade yakalandı. Hıristiyan misyonerleri rafından kurulan gizli TUSHAD Hurşit Tolon kafalarını keserek öldürmüşlerdi ve silahlı terör örgütü mensubu olsuçlarını itiraf ettiler. duğunu iddia eden, TSK’dan kovulmuş bir Ama onlar şimdi tutuklu değil. Niçin? uzman onbaşı. Hurşit Tolon’un emrinde Çünkü beş yıllık tutuklama süreleri bitti ve görev yaptığını, Zirve Yayınevi cinayetini de geçtiğimiz günlerde hep birlikte tahliye edil- onun işlettiğini iddia ediyor! Bu konuda herdiler! Mahkeme aşamasında kendilerine sık hangi bir bilgi, belge veya kendisinden başka sık soruldu: bir tanık var mı? Yok! ‘Siz Hurşit Tolon’u tanır mısınız?’ Peki zamanında TSK tarafından kurulVerilen yanıtlar hep aynı oldu, tanımı- muş TUSHAD diye bir örgüt var mı? yorlardı. Mahkeme bu soruyu hem Genelkurmay, ‘Siz bu cinayet konusunda kendisinden hem de MİT’e yazıyla sordu. Gelen yanıt doğrudan veya dolaylı bir direktif aldınız mı?’ aynıydı: Yanıt yine hayır oldu. ‘Böyle bir örgüt hiçbir zaman olmamışO halde Tolon Paşa’yı kimler suçluyor- tır.’ du? O halde Tolon ve öteki asker ve sivil tuGerçek katiller tahliye edildiği halde o tuklular niçin tahliye edilmiyor?
azetemiz yazarı Mehmet Ali Gül- yonu da eline yüzüne bulaştırmış oldu. ler, Ukrayna’da yaşanan son ge- Batı, Ukrayna’yı Rusya’nın kenarından lişmeleri ve ABD ile Rusya ara- koparmaya çalışırken şimdi tam tersi sındaki gerilimi, Rusyanın Sesi - RS oldu ve Rusya, Ukrayna’yı parça parça FM’e değerlendirdi. Batı’nın elinden koparıyor.” Güç dengelerinin aslında uzun zaGüller, “Cenevre 2 ve Kırım ile birmandır değiştiğini söyleyen Güller, “2004, likte 90’ların ‘ihtiyatlı’ Rus dış politikası, tek süper devlet olan ABD için geri dö- artık proaktif bir eksene mi kayıyor?” nüşün başladığı tarih. Irak direnişi, sorusuna şöyle yanıt verdi. 2006’da Hizbullah’ın Lübnan’da İsrail’i “Rusya’nın yeni dönem için politiyenmesi ve 2008’de Rusya’nın Gürcis- kasında aslında büyük bir yenilik yok. tan’a müdahale etmesi aslında yeni bir Son 10 yıldır, BM Güvenlik Konseyi dünyayı başlatmış oldu” dedi. içinde Çin’le birlikte bir barikat kurarak, ABD’nin gücünü kaybetmekte ol- ABD’nin yayılmasını engellemek şekduğunu ve geri çekilirken belli yerlere linde özetleyebileceğimiz bir dış politika tutunduğunu ifade eden Güller, uyguluyorlar. Şimdi bunu Şangay sözlerine şöyle devam etti: İşbirliği Örgütü’nü daha da aktif “Bunlardan biri Suriye, bir diğeri hâle getirerek, ortak askeri opede Ukrayna’ydı ama her ikisinde rasyonlar ile daha proaktif hale de başarılı olamadılar. Tam tergetirmeye başladılar... Rusya ve sine AB ve ABD’nin bu hamlesi, Çin, şimdi yavaş yavaş atak yahiç tahmin edilmeyecek bir şeparak Washington’ı nüfuz alankilde Rusya’nın sert bir atağı larından geri püskürtmeye başile Kırım kartıyla karşılaştı ve ladı. Bu haliyle yeni bir dünyaya Washington aslında bu operas- Mehmet Ali Güller gidiyor gibi görünüyoruz...”
Aydınlık, hukukçu olmadığı hâlde Anayasa Mahkemesi Başkanı olan Haşim Kılıç’ın adı İBDA-C’nin yayın organı Gölge Dergisi’nde Ankara Temsilcciliği yaptığını daha önce haberleştirmişti. Kılıç, Gölge Dergisi’nde görev aldığını reddetmiş ve bu kişinin Hüsnü Kılıç olduğunu iddia etmişti.
Şifrelerinizi değiştirin uyarısı Google, Yahoo, Amazon, Facebook gibi şirketler kullanıcılarını uyardığı ve kullandıkları OpenSSL’lerini güncelleştirmelerini istediği belirtildi İngiliz basını, Google, Yahoo, Amazon, Facebook kullanıcılarını, “Tüm kullanıcı kodu şifrelerinizi (parola) değiştirin” diye uyarırken, BBC televizyonu “Teknoloji firmaları şifrelerin acilen değiştirilmesini önerdi” başlıklı haberinde OpenSSL kullananan servis vericilerin web sitelerine girilerek bilgilere ulaşılabildiğini bildirdi. Google’un bazı kuruluşları uyardığı ve kullandıkları OpenSSL’lerini güncelleştirmelerini istediği belirtildi. Şifreler değiştirilmeden internet servisi verenlere danışılması tavsiye edildi.
YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... YAYIN AKIŞI... 07.00 Çizgi Film “Marsupilami” 08.00 Belgesel; Sonsuzluğa Uzanmak 09.00 Ekopolitik(t) 11.00 Sorunlar ve Çözümler 13.00 Haber Bülteni 13.30 Müzikle Muhabbet
09.00 Basının Gündemi 11.00 Saklı Tarih 12.00 Haber 18.00 Ombudsman 19.00 Halk Ana Haber 20.00 Saygı Öztürk ile Sisler Bulvarı 21.00 En Ana Haber 22.00 Müjdat Gezen ile Tele Sohbet 00.00 İsmail Dükel ile Günsonu Haberleri
07.30 Klip Saati 09.00 Yaşamın İçinden 10.30 Şehir Işıkları 12.00 Belgesel 13.00 Klip Saati 14.00 Sağlık Güzellik 15.00 Film 16.30 Farklı Bakış 18.30 Ana Haber 20.00 Yaşamdan İzler 21.30 Türkü Pınarı 23.30 Belgesel
10.00 Bu Toprağın Adımları 11.00 Başkent’te Sağlık 13.00 Bizim Türküler 15.00 Genç Düşünce 16.00 Belgesel 17.00 Bizim Topraklar 18.00 Sağlıklı ve Formda Sohbetler 19.30 İki Kürek Tek Yürek 20.00 Ana Haber 21.00 Giderayak 22.00 Sanatın Adımları
09.30 Sağlık Kontrolü 10.00 Hafta Sonu Keyfi 12.10 Serra ile İtalyan İşi 13.10 Lezzet Durakları 14.00 Haber 15.00 Dünya Alem 15.30 Işıltılar 16.05 Frekans 17.00 Haber 19.05 Hayatın Tanığı 22.15 Ne Oluyor? 23.00 Aykırı Sorular Cumartesi
10.15 Haftasonu 12.15 Canım Doktor 13.00 Öğle Bülteni 14.15 Güncel Dosya 15.15 Asırlık Yüzler 16.15 Pasaport 18.15 Makam Farkı 19.00 Haberler 19.45 % 100 Futbol Devre Arası 20.00 Haber 20.55 % 100 Futbol
07.45 Çok Güzel Hareketler Bunlar 09.30 Magazin D 12.30 Galip Derviş 13.45 Boynu Bükükler 16.00 Ben Bilmem Eşim Bilir 19.00 Ana Haber Bülteni 20.00 Arka Sokaklar 23.15 Boynu Bükükler 01.20 Kanıt
07.00 Yalancı Yarim 08.00 Kayıp Prenses 09.30 Dizi 11.00 İnan Bana 12.00 Ne Güzel Evim 13.00 Mucize Lezzetler 14.00 Akasya Durağı 16.15 Dizi 19.00 Ana Haber 20.00 Survivor 23.30 Kim O! 01.30 Film
08.30 Winx Club 09.30 Pepee 10.00 Cumartesi Sürprizi 13.00 Lezzet Haritası 14.00 Ev Kuşu 15.15 Film: Tatlı Kaçık 17.00 Dila Hanım 19.00 Show Ana Haber 20.00 Fatih Harbiye 23.15 Sevdaluk
08.00 Şeffaf Oda 09.00 Aramızda Kalsın 11.00 Gülhan’ın Galaksi Rehberi 12.00 Sine 8 13.30 Oynat Bakalım 15.15 Film: Zor Baba 17.00 Survivor Panorama 19.30 Film: Ay Prensesi 21.45 Film: Oxford Cinayetleri 23.30 Kick Boks
07.00 Çocuklar Duymasın 08.45 Adanalı 10.45 Selena 12.20 Doksanlar 14.50 Alemin Kralı 16.20 Bugunün Saraylısı 19.00 Ana Haber Bülteni 20.00 Bugünün Saraylısı 00.35 Taşıyıcı 01.25 Elveda Rumeli
10.45 Yeni Zamanlar 11.55 Aklı Selim 13.00 Haber 13.25 Savaşta Barışta Türk Ordusu 13.55 Film: Çılgın Çocuklar 15.40 İşimi Seviyorum 16.00 Gezelim Görelim 16.40 Beni Böyle Seven 19.00 Ana Haber Bülten 19.55 Osmanlı Tokadı 22.40 Stadyum cumartesi
11.10 Ömür Dediğin 12.20 Resim Sevinci 13.20 Sadece Sinema 14.10 Yol Arkadaşım 15.10 Uçuyorum 16.10 Ayrıntı 17.25 Halil İnalcık ile Tarih Sohbetleri 18.15 Doğadaki İnsan 19.30 Bayern MunichBorussia Dortmund ‘Bundesliga Karş.’
08.00 Haftasonu Sabahı 10.10 Burası Haftasonu 12.05 HT Sağlık 13.00 Haber 14.15 Aktüalite 15.15 Skala 16.15 Eğitim ve Yaşam 17.00 Haber 18.10 Uzak Yakınlar 19.00 Haber 21.10 Makina Kafa 22.05 Emre Her Yerde
09.30 Sağlık Kuşağı 10.00 Güldeste 12.30 Nazım Usta ile Mutfak Keyfi 14.00 Akıl Küpü 14.45 Film 16.15 Doktorunuz Sizinle 17.00 Film 19.00 Spor 19.30 Ana Haber 20.00 Seyyah 21.00 Doktorunuz Sizinle
12.00 Suburgatory 13.00 The Big Bag Theory 14.00 How I Met Your Mother 15.00 The Simpsons 16.00 Believe 17.00 Major Crimes 18.00 CSI: NY 19.00 Leverage 20.00 Revolution 21.00 Person of Interest 22.00 Two and a Half Men 22.55 Vikings
09.00 Ellen Show 11.00 The Weddin Band 13.00 The Newsroom 15.00 Doctor Who 17.00 Parade’s End 18.00 Rizzoli and Isles 19.00 The Tonight Show 21.00 The Simpsons 22.00 Treme 23.00 Dexter
07.30 Çalar Saat 09.45 Fox İzliyoruz 10.00 Çocuklar Duymasın 11.30 BKM Güldür Güldür 13.30 O Hayat Benim 16.15 Not Defteri 18.30 Haftasonu Haber 19.45 Düşler ve Umutlar 21.30 Umutsuz Ev Kadınları 22.15 Film: Ben Efsaneyim
09.00 Film: Bababın Meleği 10.30 5 Yıldızlı Şefler 11.15 Film: Singham 13.45 Music Box 14.15 Pretty Little Liars 17.15 Gezenti 18.15 Trend Topic 18.45 Genç Şefler 19.45 Film: İstanbul 21.30 Film: Göz 23.30 Entourage
14.00 Belgesel; Gladyo 15.00 Sahne Sanatları 15.25 Haber Artı 16.00 Haber Bülteni 16.15 Ne Dersiniz 17.00 Kent Ve Yaşam 18.00 Şiiriçi Şarkılar(t) 19.00 Seyran Ataklı ile Ana Haber 20.00 Ulusal Gönüllüleri 21.00 Veryansın 23.00 Kral Çıplak (t)
T.C. ZM R 10. (SULH HUKUK MAH.) SATI MEMURLU U TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2014/7 SATI Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : izmir İli Gaziemir ilçesi Sakarya Mahallesi 1246 ada, 2 parselde kayıtlı 411,00 m2 yüzölçümlü arsa vasfında takınmaz Gazi Mahallesi 22 sokağa cepheli olup toplu taşıma araçlarının güzergahı Önder Caddesine Abdullah Arda Meydanı ile Abdülhamit Yavuz Caddesinin birleşimine 160 m.direk uzaklıkta bulunan konuma sahiptir. Mevcut konumu ile ulaşım ve taşıma imkanları iyi olarak değerlendirilmiştir. Taşınmaz civarında mevcut imar durumuna göre yapılmış 4-5 katlı yeni apartmanların yanı sıra 1 -2 katlı eski binaların olduğu görülmüştür. Cepheli olduğu yol kaplamaları mevcut olup su, elektrik, kanalizasyon vb.alt yapı çalışmalarının tamamlanmış olduğu, tüm belediye hizmetlerinden yararlandığı, taşınmazın yakın konumda olduğu Önder Caddesinde ve Abdullah Arda Meydanında zemin katlarda yoğun ticari faaliyetlerin devam ettiği, buraların iş yeri banka şubesi, market vb işletmeler tarafından kullanıldığı görülmüştür. Adresi : Gazi Mahallesi 22 Sokak No:9-11 Gaziemir/ ZM R Yüzölçümü : 411,00 m2 Arsa Pay : imar Durumu : Taşınmaz, blok nizam 4 kat inşaata izinli,TM-1 (Ticaret Seçenekli Konut) lejantlı yapı adasına isabet etmektedir. K ymeti : 650.000,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : Tapu kaydının Beyanlar hanesinde Kadastro 80 ada 1 ve 2 parselde avlulu kargir ev mevcuttur, kuyu 1 parselle müşterektir, kuyu 2 parselle müşterektir ibareleri ve izmir 10 Sulh Hukuk Mahkemesinin 25/04/2011 tarih 2011/532 E. Sayılı ihtiyati tedbiri bulunmaktadır. 1. Sat Günü : 20/05/2014 günü 11:00 - 11:10 arası 2. Sat Günü : 16/06/2014 günü 11:00 - 11:10 arası Sat Yeri : 10 SULH HUKUK MAHKEMESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ODASINDA Sat artlar :
1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2014/7 Satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 07/04/2014 (İİK m. 126)_ (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 23794 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Hazırlayan: Ece KIRBAŞ
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Dünyanın konuştuğu Kıbrıslı gitarist Okan Ersan Chick Corea, John McLaughlin ve Al Di Meola gibi dünyanın en önemli caz fusion müzisyenleriyle aynı sahneyi paylaşan son yılların parlayan gitaristi Okan Ersan Ankara’da konser verecek
Ç
ocukluğumuzda “Ayşe tatile çıktı” diye başlayan Kıbrıs Barış Harekatı adıyla başlayan ve siyah beyaz televizyon görüntülerdeki çıkartma sahnelerinden bu yana çeyrek asra yaklaşan bir zaman geçti. Güney’i tanınan, Kuzey’I tanınmayan iki ayrı Kıbrıs var hala. Politikacılarımızın havanda su dövmesine rağmen tanınmayan Kuzey Kıbrıs’tan bir gitarist bugünlerde dünya çapında tanınıyor. Bu gitaristin adı Okan Ersan ve dünyanın caz rock otori-
telerinin övgüyle bansettiği bir gitarist. Chick Corea, John McLaughlin ve Al Di Meola gibi dünyanın en önemli caz fusion müzisyenleriyle birlikte aynı sahneyi paylaşan son yıylların parlayan gitaristi Okan Ersan, 16 Nisan gecesi Ankara’ya gelerek IF Performance Hall’da konser verecek. K.K.T.C’de dünyaya gelen Okan Ersan, müzisyen bir aileden geldiği için müziğe erken yaşta piyano ve gitar çalarak başladı. Üniversite eğitmini 1994 yılında Mar-
mara Üniversitesi Müzik Bölümü’nde tamamlayan sanatçı, Steve Lukather, Mike Stern, Frank Gambale, Al Di Meola, Robben Ford, Scott Henderson ve Ritchie Blackmore’den etkilenerek elektro gitara başlamış. Kıbrıs’ta çeşitli barlarda müzik yaptıktan sonra 2003 yılında İngiltere’de yayınlanan “Guitarist” dergisinin düzenlediği bir yarışmaya katılmaya karar verir. Kendi bastası olan “To Whom It May Concern” parçası ile bu yarışmaya giren Okan Ersan, başarılı olarak 2003 yılının en iyi 5 gitaristi arasına girecekti. Böylece dünya çapında tanınan sanatçıya 2005 yılında da bir plak şirketinden albüm teklifi gelecekti. Bu albümün ardından ABD’de de
başarılı bir konser turnesi yapan gitarist Kansas City Jazz Festival’inde Grammy ödüllü müzisyen Billy Paul’a eşlik edecekti. Başarılı geçen ABD turnesinin ardından 2006 yılında Leverkusener Jazztage Festivali’ne davet edilen Okan Ersan’ı büyük bir sürpriz bekliyordu. Sanatçı bu festivalde caz fusion gitarının abide ismi Al Di Meola ile birlikte aynı sahnede çalacaklardı. Bir yıl sonra aynı festivale “Guitar Masters” kategorisinde çağırılan Okan Ersan, bir başka gitar ustası Robben Ford’la da aynı sahneyi paylaşacaktı. 2008 yılına gelindiğinde ise ünlü Alman caz fusion grubu Panzerballett ile birlikte bir projeye imza atan Okan Ersan, aynı yıl caz fusion tarzının
tuşlu çalgılar ustası Chick Corea ve İngiliz gitar efsanesi J o h n McLaughlin’le aynı sahneyi paylaşacaklardı. Bu yoğunluk içinde İkinci albümü “A Reborn Journey”i 2011’de yayınlayan Okan Ersan, bu projede birinci albümünde de yer alan İstanbul Superband topluluğu ile Dave Weckl, Ernie Watts, Ola Onabule, Mısırlı Ahmet ve Ercan Irmak ile çalıştı.
İstanbul Gençlik Caz Orkestrası n o t y a P s a l o h aynı sahnede buluşuyor Nic G
rammy ödüllü başarılı trompet sanatçısı Nicholas Payton, İstanbul Gençlik Caz Orkestrası’nın eşliğinde 14 Nisan’da Zorlu Center’da... Ülkemizde sanat iyiden iyiye taça çıkarılmaya çalışılırken, diğer bir yandan da şaşırtıcı gelişmeler ortaya çıkabiliyor. Bu olumlu çabalardan biri de İstanbul Gençlik Caz Orkestrası. Akbank’ın mali desteği ve caz müziğini akademik bir alana taşımayı hedefleyen Bahçeşehir Üniversitesi’nin öncülüğüyle kurulan bu orkestra, 19 ile 25 yaşları arasındaki 17 müzisyenden oluşuyor. Şefliğini piyanist, besteci ve eğitmen Baki Duyarlar’ın üstlendği orkestra,
Türk cazının gelişimi için yeni kapılar aralamayı, genç yetenekler için farklı olanaklar sağlamayı ve Türk bestecilerinin özgün bestelerini caz dinleyicilerine ile buluşturmayı amaçlıyor. Onları ilk kez 23. Akbank Caz Festivali’nde dinleme imkanı bulabilmiştik. O günden sonra hız kesmeden çalışmalarını sürdüren orkestra, Şimdilerde de dünyaca ünlü caz trompetcisi
Nicholas Payton ile konser vermeye hazırlanıyor. Günümüz caz sahnesinin en güçlü isimlerinden biri olan Nicholas Payton enstrüm a n ı trompet’in yanısıra birçok enstrümanı da başarıyla çalabilen bir isim. Caz bascısı ve
tuba (sousaphone) sanatcısı Walter Payton’un oğlu olan Nicholas Payton müziğe çok küçük yaşlarda adım attı. 4 yaşında trompetle başladığı müzik yaşamını 9 yaşında Tuxedo Brass Band’de çalarak ilk sahne deneyimi kazanacaktı. Lise yıllarında müzik çevrelerinin virtüöz tanımlamasını verdiği sanatçı New Orleans Üniversitesi’nde “Yaratıcı Sanat” üzerine akademik eğitimini aldıktan sonra profesyonel müzik kariyerine başladı. 1994’te ilk albümünü yapan Payton, 1997 yılında da “En İyi Enstrümantal “ dalında da Grammy ödülünün alacaktı. Geçtiğimiz yıl çıkardığı “Sketches Of Spain” albümüyle otoriteler ta-
rafından olumlu eleştriler alan caz trompetcisi, bugüne kadar Ray Charles, Daniel Lanois, Herbie Hancock, Roy Haynes, Jœ Henderson, Marcus Roberts, Jill Scott ve Wayne Shorter gibi önemli müzisyenlerle aynı sahneyi paylaştı. Nicholas Payton, belirli bir türe bağlı kalmadan farklı tarzları zengin müzik geçmişiyle ele alan bir isim. Pazartesi günü Zorlu Center’da gerçekleşecek bu özel konserde caz trompetinin son dönem ustalarından Nicholas Payton, Türkiye cazının gelecek vaadeden genç müzisyenlerinden kurulu İstanbul Gençlik Caz Orkestrası ile sahneye çıkacak.
an ğ o D 12 Nisan 1940 HERBIE HANCOCK
Caz Ro c piyani k fusion tarz stlerin ının en bunda d n 74 y ıl önce en Herbie H önemli an Chicag o, Illin cock, ois’te doğdu .
12 Nisan 1975 Arabesk ve pop karışımı tarzıyla müzik yapan Kerem Güney, Nazım Hikmet’in “Mavi Gözlü Dev” şiirini besteleyerek 45’lik plak yaptı. Timur Selçuk yönetimindeki İstanbul Gelişim Orkestrası’nın eşlik ettiği plağın diğer yüzünde ise Ahmet Haşim’in “Merdiven” şiirinin Kerem Güney tarafından yapılmış bestesi yer alıyordu. Bu plakla toplumcu içerikli, protest bir müzik anlayışına dönen Kerem Güney, 70’lerin ikinci yarısında bu anlayışta hem yoğun hem de samimi çalışmalara imza atacaktı. Kerem Güney’in bu çalışmalarından biri de etkisi günümüze dek süregelen Sebahattin Ali’nin şiirinden bestelediği “Aldırma Gönül”.
13 Nisan 1980 “Grease” müzikali, Broadway’de 3.388. sahne gösterisini yaptı. 15 Nisan 1976 Mountain 70’lerde esprili şarkı sözleriyle mizahi b gru unun usta yaklaşımlı müzik yapan ve “Urfalı bascısı Felix Babi” mahlasıyla tanınan Yılmaz Pappalardi, New Kayral, “Bebek / Kör değiliz e York’taki evind ya”isiminde protest vurularak pop tarzındaki 45’lik öldürülmüş plağını çıkardı. bulundu. 44 yaşında 17 Nisan 1974 hayatını yitiren ABD’nin en popüler country folk müzisyeni şarkıcısı Johnny Cash, Beyaz Saöldürdüğü ray’da Richard Nixon’a konser rısı gerekçesiyle ka s lin verdi. Gail Col tuklanarak, tu 18 Nisan 1978 hapse atıldı. Müzik hayatını bir yıl öncesi yurtdışında sürdürmeye karar veren Ulvi Temel, 17 Nisan 1983 Hollanda’da “Orient Express” isimli caz FELIX fusion grubunu kurdu.
Ölen
PAPPALARDI
44 yıl öncesinin rock operası yeniden 1970 yılının unutulmaz rock operası “Jesus Christ Superstar”, 2014 yılında da sahne eseri olarak sergilenmeye devam ediyor. Müzikalin günümüz kadrosunda da Punk’ın ilk ve tanınmış gruplarından Sex Pistols’un vokalisti Johnny Rotten’da rol alıyor. Sex Pistols’ün dağılışından sonra da kurduğu post punk grubu Public Image Ltd. ile müzik yaşamını 80’lerden bu yana sürdüren sıradışı vokalist, müzikalde “King Herod” rolünü üstenecek. Amerika’da iki hafta önce yapılan seçmelerde belirlenen isimler arasında Rotten’in dışında günümüzün ünlü isimleri de yer alıyor. Kaliforniyalı alternatif rock ve nu metal grubu Incubus’ın vokalisti Brandon Boyd, “Iscariot” rolünde yer alırken, Destiny’s Child grubunun elemanı Michelle Williams da “Mary Magdalena” olarak sahneye çıkacak. Andrew Lloyd Webber ve Tim Rice’ın hazırladığı bu müzikal 1970’lerde Brodway sahnelerinde müzikal olarak sergilenmekle kalmayıp, hem sinema filmi hem de plak kaydı olarak yayınlanmıştı. 44 yıl sonra tekrar müzikal sahnelerine dönecek olan yapıt ilk olarak 11 Nisan günü New Orleans’tan başlayarak, 22 gösteriyi kapsayan bir Kuzey Amerika turnesi gerçekleştirecek.
Duff Mc Kagan, Guns’n Roses’ta
Guns’n Roses’in klasik kadrosunda yer alan ve hafızalara kazınmış, unutumaz albümlyerinde yer alan basgitarist Duff McKagan gruba tekrar geri dönüyor. Grubun muhteşem dönüş konserleri Güney Amerika turnesi ile başlayacak ve Arjantin, Parugay, Bolivya, Brezilya konserleriyle devam edecek. McKagan’ın da kuruçqcu kadrosunda yer aldığı Guns N’ Roses 1985 ile1997 arası önemli albümlere imza atmıştı. Ülkemizde de 90’lı yıllara damgasını vuran ve büyük bir dinleyici kitlesine sahip grup, “Welcome To The Jungle”, “Sweet Child O’Mine”, “Nowember Rain” ile unutulmazlar arasına girmişti. Guns ‘n Roses denilince akla ilk gelen iki isim vokalist Axle Rose ile guitarist Slash’tır. Axle Rose’ın sahneyi dolduran fiziği ve karizması ile Slash’in “cool” denilebileck ve silindir şapkasının altında gizlenmiş içe kapanık yapısıyla öne çıkan elemandılar. Ancak her ikisinin karizması da tek başına yetmiyordu. Hoş Slash’in tek başına yaptığı solo çalışmalar ve yer aldığı gruplar etikili olabildiyse de Axle’ın tek başına hükmü olamadı bile. 2008’de klasik kadrodan keyboardçı Dizzy Reed ile Axle Rose yanlarına yeni elemanlar alarak “ Chinese Democracy” isimli “Dönüş” albümünü yapsalar da etkili olamadılar. Şimdi klasik kadrodan Duff Mc Kagan’la birlikte kurucu üçlüyü tamamlamaları yetecek mi bilinmez ama gözler davulda Steven Adler ile gitarlarda da Izzy Stradlin’le Slash’I aramıyor değil hani. Guns’n Roses’ın eski görkemi yakalaması mümkün olacak mı? Bakalım bunu zaman gösterecek.
T.C. ADANA 13. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2012/250 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Adana İl, Çukurova İlçe, 5789 Ada No, 2 Parsel No, KURTTEPE Mahalle/Mevkii, 12 Bağımsız Bölüm Bietonarme karkas tarzında inşa edilmiş brüt 210 m2 oturum alanlı, 4 oda 1 salon banyo mutfak ve tuvaletten ibaret, zemini seramik, duvarlar plastik badanalı, kapıları ve pencereleri ahşap.G-K-B cepheli. Adresi : Güzelyalı Mah. Süleymandemirel Bul.Mavi Göl Apt. 6.Kat 12 Nolu Bağımsız Bölüm Çukurova / ADANA Yüzölçümü : 1.406 m2 Arsa Pay : 50/1406 imar Durumu : Var, İnşaat tarzı 2.40 Yoğunluklu yapı nizamı K ymeti : 320.000,00 TL KDV Oran : %18 1. Sat Günü : 29/05/2014 günü 14:00 - 14:05 arası 2. Sat Günü : 26/06/2014 günü 14:00 - 14:05 arası Sat Yeri : ADANA ADLİYESİ EK 2 BİNASI 107/B NOLU ODA - null null / null Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı
takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialannı dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2012/250 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 01/04/2014 BASIN: 23483 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
ÇAĞDAŞ ERÇELİK EDEBİYAT VE HEYKELİ BULUŞTURMAYA DEVAM EDİYOR
Dostoyevski’nin kahramanları heykele dönüştü
Hüseyin HAYDAR huseyinhaydar@aydinlikgazete.com
AĞIR DEVİR
Kesilmeyen Umut
‘Stephançikova Kö yü’
Kara taşın menekşe açtığı Cennet’ti evimiz, Yeni tanrı kapımızdan girene dek. Göklerimiz kadar parlaktı, büyüktü hayalimiz, Ruhlarımız göllerimiz kadar duruydu, Kara güneş penceremizden girene dek.
‘Yeraltından Notlar’ romanındaki karakter Türk edebiyatını da etkilemiş, bu romanda yıllar yılı okuduğum Reşat Nuri, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Ahmet Hamdi romanlarındaki o ‘küçük adam’ın atasıyla karşılaştım
Yeni tanrının sözü keskindi, huyu keskindi, Ve keskindi batıdan gelenin emirleri. Hatta diyebiliriz ki keskindi Hutu palasından Commandant’ın buz gibi gözbebekleri. Saintpaulia açtı, Rabbe dönük avuç çukurlarımızda. Hiç değilse bebekleri kurtaralım dedik, Meryem Ana’nın kalbine doğru uçtuk uçmasına. Mübarek bizi pek benimsememiş olmalı ki, Kurşun parasını ödeyip tabancayı tercih edenlerle, (Afrika menekşesi sever ya Paris sosyetesi,) Üç bahar ayında toprakla doldu bir milyon kafatası.
R
Dizlerimizin bağı çözüldüğü günde Kutsal Ruh’a tutunup aydınlığa çıkalım dedik. Azizemiz bizi pek sevmemiş olmalı ki; Hat safhada taze kan içebilirsiniz sayesinde, Düşük kollestrol ve light üretim indirimde, Kilise ile küresel haydut satışların başındadır.
Hayati ASILYAZICI
us edebiyatının dünyaca ünlü yazarı Dostoyevski’nin roman kahramanlarının heykel sanatçısı Çağdaş Erçelik tarafından gerçekleştirilen heykelleri Galeri Eksen’de sergileniyor. Karamazov Kardeşler, Suç ve Ceza, Budala, Kumarbaz, Öteki, Ecinniler, Ye r a l t ı n d a n Notlar gibi ünlü romanların baş karakterleri şimdi aramızda. Serginin yaratıcısı Erçelik, Dostoyevski ve onun kahramanlarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Sadece Rusya’ya değil dünya edebiyatına penceresini açan ünlü Rus romancısı Dostoyevski ve onun kahramanları ile buluşma fikri sizde nasıl doğdu? Benim için edebiyatın diğer sanatlar arasında çok daha özel bir yeri var. Sanki tüm sanatların merkezinde gibi. Edebi eserler sanki bana hayatın gizli kalmış derinlerdeki bir sırrını anlatıyor. Sanki onlar hakkında biraz ‘Dostoyevski’ daha düşünürsem, bi-
ŞAİRİN EMEĞİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Bebeğin sağlıklı mı doğacak Bayan Mitterrand, İhtiyar daha sağlıklı mı ölecek kan içerek? Sizin Paris mahfilinizde bir bardak Afro iliğine, Diyorum ki Madam, ne yazarlar, lütfen. Gördük nasıl dağıldığını naturmort organların, Böyle mi gelişmişti Avrupa resim sanatı? Böyle mi yansırmış heykele etnik cinayet teması, Kırdınız Pago’nun kaburgalarını, yazık Deştiniz kalbini, büyük Fransız halkının.
Çağdaş Erçelik nıtmaya çalıştınız. Bu konuda bir değerlendirme yapar mısınız? Sergide birçok önemli yapıtından sahneler bulunuyor. “Karamazov Kardeşler”, “Budala”, “Suç ve Ceza”, “Eccinniler”, “Öteki”, “Yeraltından Notlar” gibi... İlk olarak bu seriye “Yeraltından Notlar” romanıyla başladım. Bence oradaki karakter şu an İstanbul’da tüm canlılığıyla yaşamaya devam ediyor. Hatta Türk edebiyatının önemli isimlerinin bu adamdan nasıl etkilendiklerini farkettim. Yıllar yılı okuduğum Reşat Nuri, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Ahmet Hamdi romanlarındaki o “küçük adam”ın atasıyla karşılaştım. Tüm bu ilişkileri farketmek edebiyatla birlikte şekillenen hayatımı da daha yakından kavramama sebep oldu. Psikolojik roman edebiyatının kurucusu diyebileceğimiz Dostoyevski’ye siz nasıl bakıyorsunuz? Dostoyevski’nin beni en çok etkileyen özelliği hayatı bütünüyle kavrama yeteneği. Karakterler tıpkı hayatta oldukları gibi çelişkilerle dolu yaşıyorlar.
Kesilebilir insanın iki ayağı, iki kolu da, Oyulabilir gözü Amerikan komando bıçağıyla, Hatta vurulsa da boynu BM masasında, Yine de kesemezsiniz ayağa kalkan arzuyu, Kesemez hiçbir zorba insanın yürüyen umudunu.
‘Raskolnikov’ Düşündüklerinin tam tersi davranışlar yapıyorlar çoğunlukla ya da bir sözü daha söylerken pişman olabiliyorlar. İnsan davranışlarına dair tüm detayları titizlikle aktarabilmiş bir yazar. En önemlisi hiç bir zaman taraf tutmadan yazıyor. Hiç bir karakterine bir diğerinden daha fazla söz hakkı tanımıyor. Son derece demokratik bir şekilde birbirine zıt fikirleri savunan karakterleri eşit ölçüde ikna
ARADA BİR
raz daha fazla anlarsam bütün meseleyi çözecekmişim gibi hissederim kendimi. Okuduklarım hakkında heykel yapmak aslında onlar hakkında düşünebilmek için bir fırsat. Dostoyevski’nin yazdıkları beni o kadar çok etkiledi ki, onunla ilgili çalışmak zorunda kaldım diyebilirim. Bu kahramanları seçerken ünlü yazarın hangi romanlarından yararlandınız? Bu romanların adları ve özellikle kahramanlarını bize heykel sanatınızla ta-
edici konuşturuyor. Dostoyevski inançlı bir Hristiyan olmasına rağmen “Karamazov Kardeşler” romanında ateist İvan Karamazov’un uzun ve etkileyici nutuklar atmasına ve hatta okuyucuyu ikna etmesine müsaade edebiliyor. Sanırım onun dehası da burada kendini tüm gücüyle ortaya koyuyor. Hayatı tam olduğu gibi tüm detay ve çelişkileriyle bize gösteriyor sadece ve düşünmek sırası bize geçiyor artık.
Tuncer Cücenoğlu cucenoglutuncer@gmail.com / www.tuncercucenoglu.com
E
limde bir kitap var. “Kapılar” adını taşıyan kuşe kağıda basılmış bu kitapta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içindeki bazı yapıların (binaların) kapılarının fotoğrafları yer alıyor. Fotoğrafları çeken kişi de, yazarı da Rauf Denktaş olunca kitap daha da ilginç bir özellik kazanıyor ve adeta “beni hemen oku” diyor size. (Rauf Denktaş- Kapılar, Limasol Bankası Kültür Yayınları 38, Atatürk Cad.Yenişehir- Lefkoşa KKTC, İkinci Basım Ağustos 2013, 72 Sayfa, Fax: 392- 2281350) Işıklar içinde yatsın Sayın Rauf Denktaş’la hem tanışma hem de söyleşi yapma şansını bulmuş biriyim. Bu nedenle de bu değerli siyaset adamının aynı zamanda bir fotoğraf sanatçısı olduğunu da bilenlerdenim. Sayın Denktaş’la bundan on yıl kadar önce KKTC’den bir tiyatro topluluğunun sahnelediği en çok bilinen oyunlarımdan “Çıkmaz Sokak”ın galasında tanışmıştık. Bilenler bilir oyun 1967 yılında faşist Albay
Papadopulos yönetimindeki Yunanistan’da (Atina) geçer ve işkence gören bir kadının kendisine işkence yapan polisi, kız kardeşinin yardımıyla bir eve getirmesi ve onunla hesaplaşmasını sergiler ve “şiddetin her türlüsü kötüdür, demokrasi en doğrusudur” temasıyla sonlanır. Sayın Denktaş’ın oyunu beğenmesi ise güzel bir anı olarak belleğimdedir o günden bu yana. “Kapılar” kitabını bana KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü öğretim üyesi de olan Hilmi Özen armağan etti. Zaten Sayın Denktaş’la gazetemiz adına söyleşi yapmamı da yine Sayın Özen sağlamıştı. Kitap, Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanmış. “Kapılar” adının hemen altında yazılı olan Sayın Denktaş’a ait tümce ise hemen çarpıyor insanı: “Onlar, o dilsiz halleriyle nelerin şahitleri olmuşlardır diye düşünür ve ürperirim.” Kitap fotoğrafların dışında Sayın Denktaş’ın çeşitli konulardaki bazı
Not: Ruanda soykırımını tezgahlayan Fransa ve ABD ile bu soykırıma yolveren Birleşmiş Milletler, başta Ruanda halkı olmak üzere bütün insanlıktan özür dilemelidir. Saintpaulia: Afrika Menekşesi’nin Avrupa’daki adı.
‘Kısa’lar seçkisi
Bu yıl onuncu yaşını kutlayan Akbank Kısa Film Festivali programında bugün ilk yılından itibaren kurmaca ve belgesel kategorisinde En İyi Film Ödülü alan filmlerden bir seçki yer alıyor. 33. İstanbul Film Festivali kapsamında yapılan etkinlik saat 13.00’de başlayacak.
Politikacı sanat ilişkisi... görüşleriyle zenginleşiyor. Örneğin sanata ve sanatçıya bakışını şöyle açıklıyor Sayın Denktaş: “Sanat tanrıya yaklaşım, onun eserlerini terennüm, sanatçı ise Allahın özel bir vergisiyle onurlandırılmış bir kişidir... Yazan, çizen, görüntüleyen, terennüm eden kişilerin ruh itibarıyla Allah’a yakın olduklarına inanırım. Bir ülkenin dış dünyada tanınmasında sanatın ve sanatçıların rolü çok büyüktür... Topraksız bir ülke olamayacağı gibi milli şairleri, yazarları, sanatçıları olmayan bir topluluk da millet olamaz...” Politika ve politikacıyla sanat ilişkisini de şöyle açıklıyor: “Politika sert, bazen de acımasız bir uğraştır. Stresi çoktur ve devamlıdır. Hobi, herhangi bir hobi bu stresli dünyaya açılan ferahlatıcı, düşündürücü, insana insanlığını, doğa sevgisini, insan sevgisini gösteren bir penceredir diye düşünürüm ve hobisi olmayan bir
politikacıdan korkarım.” Bugün ülkemizde Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Senfoni Orkestraları ve Şehir Tiyatroları’nı kapatmaya çalışanların, heykellerin boyunlarını vurduranların ve hemen tüm politikacıların bu kitabı okumalarını özellikle öneririm. Not: Bu yazıyı hazırladığım saatlerde Ankara’da İrfan Şahinbaş Tiyatrosu’nun da bulunduğu Macunköy’deki T.C. Kültür Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne ait alana bir inşaat firmasınca Mahkeme kararına rağmen ikinci kez, 30-40 silahlı adamın eşliğinde grayderlerle girildiğini ve kalan ağaçların da neredeyse polis denetiminde katledildiğini dehşet içinde öğrendim televizyonlardan. Maalesef ülkemizde artık hak hukuk diye bir şey kalmadı. Egemen olan zorbalıktır. Korkarım ki insanlar artık kendi haklarını kişisel olarak korumak zorunda kalacaklar. Yazıklar olsun!
Hazırlayan: Hüseyin KAYA
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
KADINLAR EUROLEAGUE’DE GALATASARAY VE FENERBAHÇE FİNALE YÜKSELDİ Helal olsun! Galatasaray’ın maçı bittiği anda karşılaşmayı yayınlayan GS TV kamerası tribünlere dönünce ortaya çıkan görüntü büyük ses getirdi. Sarı-Kırmızılı basketbolcular salonun ortasında galibiyeti kutlarken Fenerbahçe forması giyen bir taraftarın sevinci ekranlara geldi. Fenerbahçeli taraftarın bu görüntüsü sosyal medyada özellikle Galatasaraylılar arasında gündem yarattı. Twitter’da bu taraftar için ‘Helal olsun’ yorumları yapıldı.
Çıta yükseldi Türk kadın basketbol tarihinin en önemli başarılarından birinde geçtiğimiz yıl Fenerbahçe Kadınlar Euroleague’de final oynamış, fakat ev sahibi Ekaterinburg’a mağlup olarak kupayı rakibine kaptırmıştı. Galatasaray ise 2009 yılında Eurocup’ı müzesine götürerek Türk kadın basketbol tarihinin ilk ve tek kupasına sahip durumda.
KUPA BİZİM! Kadınlar Euroleague’de Fenerbahçe ve Galatasaray yarı finalde rakiplerini devirdi. Yarın oynanacak finalde, kupa iki temsilcimizden birinin ellerinde olacak, sonuç olarak kazanan Türkiye olacak
K
adın basketbolunda tarihi bir gün yaşandı. Rusya’da gerçekleştirilen Euroleague Women Sekizli Finalleri’nde Galatasaray, Ekaterinburg’u 77-70, Fenerbahçe’de Bourges Basket’i 59-50 yenerek finale yükseldiler. Galatasaray’ın ev sahibi karşısındaki muhteşem zaferi ve Fenerbahçe’nin Bourges galibiyeti ile kadın basketbolunun bir numaralı kupası finale gerek kalmadan ülkemizin oldu. Dün sahneye önce Galatasaray çıktı. 16.00’da başlayan mücadelede
Ekaterinburg ile karşılaşan Galatasaray, ilk yarı oldukça rahat geçti. Temsilcimiz soyunma odasına 2950’lik üstünlükle gitmeyi başardı. Hücumda oldukça etkin görünen temsilcimiz, ikinci yarı savunmada açıklar vermeye başladı. Fark 7 sayıya kadar inse de Galatasaray maçı 7770 kazanmayı başardı. Daha sonra 18.30’da Fenerbahçe sahne aldı. Sarı-Kırmızılıların kazanmasıyla bu maçın da heyecanı artarken, Türkiye için kupa anlamı taşıyordu. Sarı-Lacivertliler kazandığı
takdirde finalde 2 Türk takımı yer alacak, dolayısı ile kupa Türkiye’ye gelecekti. Nitekim Sarı-Lacivertliler beklentileri boşa çıkarmadı. İlk yarıyı 26-24 önde kapatan Sarı-Lacivertliler, bir ara geri düştü maçı 59-50 kazanmayı başardı. Kupanın Türkiye’ye gelmesi kesinleşse de iki camia da kupayı ülkemize getirme heyecanı yaşamak istiyor. Büyük bir çekişmeye sahne olacak olan final mücadelesi, yarın saat 16.00’da oynanacak.
ASLAN SON 8’DE Avrupa Ligi Son 16’da 14. hafta maçında Galatasaray ile Partizan karşı karşıya geldi. Mücadeleden 64-55’lik skorla galip ayrılan temsilcimiz Euroleague’de çeyrek finale yükseldi. Galatasaray’ın çeyrek finalde rakibi İspanyol ekibi Barcelona olacak. Sarı-Kırmızılı temsilcimiz Barcelona’yı geçerse son 4’e kalacak.
KARTAL’A SOĞUK DUŞ! PUAN DURUMU 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
FENERBAHÇE BEŞİKTAŞ GALATASARAY TRABZONSPOR KARABÜKSPOR KASIMPAŞA SİVASSPOR ESKİŞEHİRSPOR G,BİRLİĞİ AKHİSAR BLD. BURSASPOR G.ANTEPSPOR KONYASPOR RİZESPOR K. ERCİYESSPOR ANTALYASPOR ELAZIĞSPOR KAYSERİSPOR
O 28 29 28 28 28 28 28 28 28 28 28 28 29 28 28 28 28 28
G 20 15 14 11 11 10 12 10 11 10 10 10 9 7 8 5 8 6
B 3 9 11 9 9 10 4 8 4 7 7 6 7 9 5 13 4 7
M 5 5 3 8 8 8 12 10 13 11 11 12 13 12 15 10 16 15
A 62 48 48 39 27 44 49 28 33 35 32 34 37 33 30 29 33 23
Y 28 27 22 32 25 34 50 26 37 42 40 48 39 39 42 34 54 45
Av. P 34 63 21 54 26 53 7 42 2 42 10 40 -1 40 2 38 -4 37 -7 37 -8 37 -14 36 -2 34 -6 30 -12 29 -5 28 -21 28 -22 25
Zirve yarışını sürdüren Beşiktaş, Konyaspor karşısında son dakikaya kadar 1-0’lık üstünlükle gitti. 90+3’te Gekas sahneye çıktı. Konyaspor 1 puanı alırken, Beşiktaş ise büyük yara aldı
11 KONYASPOR
BEŞİKTA Ş
S
1
KONYASPOR
b **, **, M.Güven **, Hle Itandje ***, Selim kas ***, Vu Ge *), ep Rec 78 . et Mbamba ** (Dk Ali Turan ***, Mehm kovic **, Campos **, ** **, Hasan T. D.: Mesut Bakkal
BEŞİKTAŞ
1
ail nco **, Dany **, İsm Tolga ***, Atiba **, Fra Gökhan **), Veli **, 65 ***, Motta ** (Dk. Oğuzhan *** (Dk. 72 , Jones **, Olcay *** . 83 Mustafa ?) (Dk Necip *), Almeida * T. D.: Slaven Bilic . kas (Konyaspor), Dk Goller: Dk. 90+3 Ge (Beşiktaş) an uzh Oğ 69 Hasan (Konyaspor), Sarı kartlar: Vukovic, ga (Beşiktaş) Tol n, kha Gö ail, İsm han Hakem: Çağatay Şa Stat: Konya Atatürk
Kulübe boş kalacak F
enerbahçe’de teknik direktör Ersun Yanal, Antalyaspor maçının kadrosunu kurmakta zorlanıyor. Cezalı ve sakat oyuncuların bu sezon hiç olmadığı kadar çok olması sebebiyle sarı lacivertlilerin Antalyaspor maçına 13-14 as oyuncu ile çıkması bekleniyor. Sarı-Lacivertlilerin kadrosunda kart cezalısı Gökhan Gönül, Bekir İrtegün, Emre Belözoğlu, Mehmet Topal ve Emmanuel Emenike ile sakat olan Egemen Korkmaz yer alamayacak. Hafif sakatlıkları bulunan Hasan Ali Kaldırım ve Serdar Kesimal’in durumu ise maç günü belli olacak. Yabancı oyuncularda ise Emenike dışında eksik yok. Ancak Baroni’nin durumu belirsiz. Kaldı ki Ersun Yanal, elindeki 8 yabancıdan en fazla 6 tanesini kadroya alabilecek. Derbinin ardından 6 as oyuncusunu kaybeden Yanal’ın, hafta içinde A takımla antrenmanlara çıkan altyapı oyuncularını Antalyaspor maçının kadrosuna alması ve yedek kulübesinde oturtması bekleniyor.
üper Lig’in 29. hafta açılış müsabakasında Beşiktaş, Konyaspor’a konuk oldu. Karşılaşmaya ev sahibi ekip oldukça etkili başladı. Beşiktaş ise oyunun ilk bölümlerinde oyun kurmakta zorlanırken, savunmada yaşadığı aksaklıklar sebebiyle kalesinde verdiği tehlikeleri püskürtmek istedi. Siyah-Beyazlılar üst üste geliştirdiği ataklardan sonuç alamayınca ilk 45 dakika 0-0 eşitlikle noktalandı. İkinci yarının ilk dakikalarında yine Konyaspor’un hakimiyeti ile geçildi. Gekas ile fırsatlardan yararlanamayn Yeşil-Beyazlılar, oyun üstünlüğünü Beşiktaş’a kaptırdı. Konuk ekip, 69’da Oğuzhan’la 1-0 öne geçerken, Konyaspor’u da kendi yarı alanına hapsetmeyi başardı. Olcay ve İsmail Köybaşı ile 2 gol fırsatından yararlanamayan Beşiktaş, bu kez zamana yönelik bir futbol oynamaya başladı. Bundan faydalanan Konyaspor Beşiktaş kalesine kolay gitti. Ev sahibi takım 90+3’te Gekas’ın golüyle sahadan 1-1 berbaerlikle ayrıldı.
Sevilla Webo’yu istiyor! Bu sezon attığı gollerle Fenerbahçe’ye kritik puanlar kazandıran Pierre Webo için İspanyollar devrede. La Liga takımlarından Sevilla, Kamerunlu golcüyü kadrosuna katmayı hedefliyor. Daha önce İspanya’da Osasuna ve Mallorca formaları giyen 32 yaşındaki oyuncuyla Dünya Kupası’ndan sonra görüşmeyi planlayan Sevilla’lı idareciler, bu transferi gerçekleştirmek istiyor.
SİVASSPOR GALATASARAY SAAT: 19:00 STAT: 4 Eylül un Mustafa İlker Coşk M: KE HA YAYIN: Lig TV
Drogba kadrodan çıkarıldı! Galatasaray’a Sivasspor maçı öncesi Fildişili yıldızı Drogba’dan kötü haber geldi. Son antrenmanda sakatlığı nükseden Drogba, Sivasspor maçının kadrosundan çıkartıldı. Fenerbahçe derbisinde sakat sakat oynadığı belirtilen Fildişili yıldız, takımını bu zorlu mücadelede yalnız bırakmak zorunda kalacak. Sarı-Kırmızılı ekipte Chedjou ve Ceyhun sakatlıkları, Melo, Sneijder ve Hakan Balta da cezaları nedeniyle yoklar.
Sporting, Bruma’nın bonuslarını istiyor
G
alatasaray, Şampiyonlar Ligi’ni henüz garanti etmeden Sporting Lizbon, Bruma’yı satarken sözleşmesine eklediği 3 milyon Avro katılma bonusunun peşine düştü. Portekiz’in Sporting kulübünden 10 milyon Avro artı bonuslar gibi yüksek bir ücrete transfer edilen ancak sakatlığı nedeni ile takımına pek fazla katkı sağlayamayan Bruma için Galatasaray’a ek bir ödeme daha geldi. Portekiz ekibinin, 2014-15 bütçe görüşmeleri yapılırken bazı üyeler Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı büyük ölçüde garantilediği-
ni vurgulayarak yönetim kuruluna sarı-kırmızılı kulüp bu parayı ne zaman ödeyecek sorusu yönelttiler. Bazı üyeler ise, Galatasaray’ın Süper Lig’deki şampiyonluk şansını tartışmaya açarak, “Galatasaray şampiyon olursa başka bonus daha var mı? Bütçeye girme olasılığı hangileridir” demeye başladılar.
SPORDA BUGÜN FUTBOL Süper Lig 13:30 Kasımpaşa-Bursa 16:00 Karabük-Akhisar BLD. 19:00 Kayseri-Rize 19:00 Sivas-Galatasaray
BASKETBOL Erkekler 16:00 Beşiktaş-Gaziantep 16:00 Mersin BŞB.-Tofaş 16:00 TED Kolejliler-Banvit 17:00 Edirne-T.Telekom
VOLEYBOL Erkekler 13:00 M.Piyango-Halkbank 17:00 İstanbul BB-F.Bahçe
Kadınlar 15:00 G.Saray-F.Bahçe 19:00 Eczacıbaşı-Vakıfbank
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
Hazırlayan: Cenk ÇINAR
Ben düşünemiyorum
Orhan
-TFF ve Yıldırım Demirören-
-FB ve Aziz YıldırımBir kulüp başkanı düşünün ki, şikeden, yasadışı örgüt kurmaktan ceza almış, hapis kararı onaylanmış, kulübü Uluslararası müsabakalardan
men edilmiş, kendi tüzüğüne göre başkanlığını bırakın üyeliği bile düşmüş, hala koltukta oturuyor; Bir başkan düşünün ki, 15 yıl önce sportif olarak ezeli rakibinin önünde koşan takımını, ezeli rakibini yakalamaya çalışır hale getirmiş ama kendini tarihin en başarılı başkanı zannediyor; Bir başkan düşünün ki, stadında yaşanan olayların haddi hesabı yokken, soyunma odaları dahi taraftarlar tarafından basılırken, tribünde bıçaklanan taraftarlar varken, en çok ceza alan ve en çok seyircisiz maç oynanan stada sahipken,
seyircisiz maçta dahi seyirci olaylarından ceza aldığı bir stadı varken, ezeli rakibin stadındaki en küçük olayda yeri göğü inletsin; Bir başkan düşünün ki, oluşumunu bizzat sağladığı kendi federasyonunu işine gelmediği anda eleştirsin, hedef göstersin, sık sık baskın yapsın; Bir başkan düşünün ki, ezeli rakibine maç kaybetmeyi içine sindiremesin, olmadık suçlamalarla konuyu saptırmaya, sportif başarısızlığını ‘Paralel’ saçmalıklarıyla örtmeye çalışsın; Düşünebiliyor musunuz? Ben düşünemiyorum.
Felipe Melo ve benzerleri Olaysız ama olaylı, rekor sayıda kartlı Galatasaray-Fenerbahçe derbisinden sonra, Melo üzerine başlatılan psikolojik savaşı anlamakta güçlük çekiyorum... Melo’nun pek çok hareketini onaylamıyor olsam da, futbol bir şov ve o şovun içerisinde bunlar var. Tribünlere saldıran Cantona’yı, Futbol hayatının son maçında Ma-
SALKINAZ
SON SÖZ
Bir Türkiye Futbol Federasyonu başkanı düşünün ki, Galatasaray-Fenerbahçe maçı sonrası televizyonlara çıkıyor ve “Galatasaray yönetimi Melo’yu hemen göndermeli, Beşiktaş’ın Nouma kararını örnek almalı” diyebiliyor; Ki o federasyon başkanı “Nouma gitmesin diye oy kullanan 3 kişiden biri. Bir TFF başkanı düşünün ki, “Maalesef disipline veremiyoruz” diyerek sevmediği ve hedef gösterdiği oyuncuyu cezalandıramadığı için üzülüyor; Bir TFF yönetimi düşünün ki, “Şikayet edilirse etik kurula sevk edilir” diyor ve ‘Biri’ hemen şikayet ediyor; Düşünebiliyor musunuz? Ben düşünemiyorum...
terazzi’ye kafa atan Zidane’ı hatırlıyorum hafızamı zorlayınca, hırsın ve adrenalin patlamasının yaptırdığı hareketler diye geçiştiriyorum; UEFA finalinde Hagi’nin rakibinin sırtını yumruklayıp, kırmızı kart görmesini hırsın ve adrenalin patlamasının yaptırdığı hareketler diye geçiştiriyorum;
Konu GS-FB maçı olduğu için, Emre’nin, Meirales’in, Volkan’ın yaptıklarını hırsın ve adrenalin patlamasının yaptırdığı hareketler diye geçiştiriyorum; Merak ediyorum, siz niye Melo’nun yaptıkları için hırsın ve adrenalin patlamasının yaptırdığı hareketler diye geçiştirmiyorsunuz?
Mancini de kim oluyor? Selçuk’un ipi çekilmeli! Fenerbahçe maçının son anlarında sakatlanan Selçuk’un kenara gelmesi, Mancini’nin tekrar sahaya itmesi büyük olay oldu kamuoyunda. Mancini, çıkmak isüteyen Selçuk’a “Değişikliğe kadar oyna, sahaya dön” der, Selçuk inatla çıkmak ister “Oynayamam” der. Mancini bunun üzerine 1-0 önde olduğu ve son dakikaları oynanan maçı riske etmemek için “O zaman değişikliğe kadar yere yat, takımı eksik bırakma” der ve Selçuk’u saha içine göndermeye çalışır. O sırada yedek kulübesinde de değişiklik hazırlığı yapılmaktadır. Olay büyür de büyür. Sahada değil de gölgelerde, bilgide değil de komplo teorilerinde büyüyenlerdeki akıl tutulması hemen devreye girer. “Mancini hedef gösteriyor” “Mancini kovulmalı” Mancini Selçuk’a nasıl öyle davranır” Eskileri şöyle bir yoklayınca, aynı arkadaşların -Konu GS-FB maçı olduğu için örnek mevcut futbolcu olsun- mesela Stamford Bridge’de Emre Belözoğlu’nu kırmızı kart gördü
diye hem de saha kenarında yumruklayanı hoş ve hatta haklı gördüğünü hatırlıyorum. Onları düşünürken, “Futboldan anlamayan(!)” Mancini’nin kariyerine bakıp; yine onları beğenmediği mesela Dünya ve Avrupa Şampiyonu Del Bosque, Löw ve hatta Avrupa Şampiyonu olup gelen Aragones’i hatırlıyorum. Daha da hatırlamak istemiyorum. Bir söz de Selçuk’u yerden yere vurup, kovun vs yazanlara. Her futbolcu gibi onun da iniş ve çıkışları olabilir. Yaptığı hareketler yanlış da olabilir. Çözüm kovmak, asmak kesmek değil, çıkış yolu aramaktır. Ama adım gibi biliyorum ki “Adamlığına” az çok tanıyan herkesin kefil olacağı Selçuk’u harcatmak için yapılanların adı “Etik” değil hazımsızlıktır. Unutmayın, bir insanı kaybetmek kolay, kazanmak ise çok zordur. Hele ki futbolcu yetiştirmede en kısır olduğumuz dönemlerde kimseyi harcama lüksüne sahip olmadığımız gerçeği ortadayken...
UEFA Şampiyonlar Ligi yarı finalinde, İspanyol temsilcisi Real Madrid son şampiyon Bayern Münih ile eşleşirken Arda’lı Atletico Madrid’in rakibi Chelsea oldu
Eİrken final
22 Nisan Salı Atletico Madrid - Chelsea 23 Nisan Çarşamba R.Madrid - B.Münih 24 Nisan Perşembe Benfica - Juventus Sevilla - Valencia
sviçre’nin Nyon kentindeki UEFA Genel Merkezi’nde,yapılan kura çekimi sonucunda, 9 şampiyonlukla kupayı en fazla sayıda kaldıran takım olan Real Madrid, sonuncusu geçen yıl olmak üzere kupayı 5 kez kaldıran Bayern Münih’in rakibi oldu. 25’inci kez yarı finale yükselen Real Madrid, 2011’de Barcelona, 2012’de Bayern Münih ve 2013’te Borussia Dort-
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
mund’a elendikten sonra art arda 4’üncü yarı finalinde, son 5 yılda dördüncü kez yarı finale çıkan Bayern Münih karşısında bu kez şeytanın bacağını kırmaya çalışacak.
Arda, Mourinho’ya karşı Diğer eşleşmede ise Atletico Madrid, Jose Mourinho yönetimindeki Chelsea ile karşılaşacak. Şampiyonlar Ligi finali, 24 Mayıs’ta Portekiz’in başkenti Lizbon’daki “ışık” anlamına gelen Luz Stadı’nda oynanacak. Öte yandan Avrupa Ligi’nde
kupayı 2006 ve 2007 yıllarında üst üste 2 defa müzesine götüren Sevilla, 2004 şampiyonu ve 2012 yarı finalisti Valencia’nın rakibi oldu. Geçen yılın finalisti Portekiz’in Benfica’nın rakibi isebu yılki finale evsahipliği yapacak Juventus ile oldu. Avrupa Ligi finali 14 Mayıs’ta İtalya’nın Torino kentindeki Juventus Stadı’nda yapılacak.
Süleyman Gültekin’in ardından Hafta içinde en acı haberlerden birini aldık. Sevgili dostum, büyük Foto Muhabiri Süleyman Gültekin, geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda etti. Birbirimize aynı gazetede Muhabir/Fotomuhabiri olarak çalıştığımız için “Ortak” diye seslenirdik neredeyse 20 yıldır. Ve daha seyredecek çok maçımız olduğunu söylerdik her zaman. Ölüm daha 48 yaşında aldı onu aramızdan. Spor camiasının, ailesinin ve dostlarının bir kez daha başı sağolsun, Süleymanımız nur içinde yatsın. Her ölüm erkendir ama seninki çok erken oldu be Ortak...
‘Malouda kendini göstermeli’ Disiplinsiz davranışları nedeniyle Zokora ve Colman’ı kadro dışı bırakan Trabzonsor’un teknik sorumlusu Hami Mandıralı, Fransız futbolcusu Malouda’ya, “Kendini bize göstermelisin” dedi. Hami Mandıralı, bir araya geldiği Florent Malouda’ya ilk olarak oyuncuya eşinin sağlık durumunu surdu. Hami Mandıralı, olumlu haber aldıktan sonra, “Bu şehrin senden beklentisi büyük” diye konuştu. Fransız futbolcunun da olumlu yaklaşması ile sorun çözüldü. Ancak Malouda’nın bir süre daha takımdan ayrı çalışacağı ve bu süre zarfında sergileyeceği performansın takıma dönüp dönmeyeceği nok-
tasında etkili olacağı belirtildi. Kulüp Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun da Malouda ile de bir görüşme yapacağı öğrenildi. Genel Sekreter Köksal Güney ise Malouda konusunda kendilerine gelen bir rapor olmadığı belirterek şöyle konuştu: “Malouda’nın eşinin bir rahatsızlığı vardı. Bu sağlık sorunu geçince döndü. Biz hiçbir futbolcumuzu kaybetmek istemiyoruz. Hep kazanmaktan yanayız. Hocamız Zokora ve Colman’ın takımdan ayrı çalışması yönünde bize bir rapor sundu. Hocamızın bize sunduğu rapor tabi ki çok önemli ve değerlidir. Ama oyuncularımızı da kazanmak isteriz.”
T.C. SKENDERUN 1. CRA DA RES TA INMAZIN AÇIK ARTIRMA LANI 2013/89 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri : 1 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Hatay İl, Belen İlçe, BELEN KÖYÜ 4736 Parselde kayıtlı ARSA niteliğindeki taşınmaz üzerinde 1.kat+teras katı ve bir garaj yeri olan bir yapı bulunduğu, 1.katta bir mesken teras katı ve zeminde garaj yeri bulunan: 1.kat mesken 3 oda 1 salon, mutfak, banvo, ve ve müştemilattan ibaret, tabanı seramik, kapılar ahşap, dış kapı çelik, pencereler pvc demir muhafazalı, mutfak tezgah mermer, dolaplar ahşap, banyo duvarları 6 sıra seramik kaplının urum alanı 110.00 m2, taşınmazın suyu ve elektriği mevcut, tüm belediye hizmetlerinden yararlanmakta, Teras Katı: 2 oda 1 salon mutfak yeri eksik yapılmamış giriş kısmına yakın oda mutfak olarak kullanılmakta, taşınmazın tabanı seramik duvarları sıvalı plastik boyalı doğrama ahşap, taşınmazın suyu ve elektriği mevcut, tüm belediye hizmetlerinden yararlanmakta, Garaj Kısmı: 1.katın balkon kısmen al kısmı boşaltılmış garaj olarak kullanılmakta, tabanı grobeton-şap duvarları sıvalı plastik boyalı ön kısmı açık olan taşınmaz, Adresi : Belen Halilbey mah.atikcad.Yavuz sok.No:38 HATAY Yüzölçümü : 287,49 m2 Arsa Pay : TAM imar Durumu : “Halilbey mah.4736 parsel belediye ve imar planı içerisinde olup 2 katlı konut alanı” K ymeti : 232.498,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : 1. Sat Günü : 09/06/2014 günü 14:00 - 14:10 arası 2. Sat Günü : 04/07/2014 günü 14:00 - 14:10 arası Sat Yeri : İSKENDERUN ADLİYESİ GİRİŞ KAT SATIŞ ODASI İSKENDERUN/HATAY 2 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Hatay İli, Belen İlçe, BELEN Köyü, 5092 parselde kayıtlı 130/5196 arsa paylı, 4. Kat, 59 Bağımsız Bölüm numaralı MESKEN niteliğindeki taşınmaz üzerinde Kervansarayın bitişiğinde birden fazla girişi olan blok yapının 59 nolu bağımsız bölüm arka kısımdaki girişinde 4.katta bulunan, taşınmazın birden fazla girişi olan bir yapı, Taşınmaz 3 oda 1 salon, mutfak, banyo, wc ve müştemilattan ibaret, taşınmazın salon ve ebeveyn yatak odasının balkonları bulunduğu, taşınmazın oturum alanı 166 m 2 olduğu, taşınmazın tabanı seramik duvarları düz sıvalı plastik boya, kapılar tam kasa yağlı boyalı, pencereler pvc esaslı plastik, mutfak dolapları ahşap, banyo ve wc de taban seramik banyoda duvarlar seramik wc de fayans kaplı, taşınmazın suyu ve elektriği mevcut, tüm belediye hizmetlerinden yararlanmakta, Adresi : Muhlis Ali mah. Kanardı sok. H.Susar apt. No:07 HATAY Yüzölçümü : 166,00 M2 Arsa Pay : 130/5196 imar Durumu : “Muhsinali Mah. 5092 parsel içerisinde yapılan binanın 4.kat 59.nolu bağımsız bölüm belediye anıdan ve imar planı içerisinde olup bitişik nizam 5 katlıdır” K ymeti : 110.000,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : “Eski Eser 11/05/1993 Y:424” 1. Sat Günü : 09/06/2014 günü 14:20 - 14:30 arası 2. Sat Günü : 04/07/2014 günü 14:20 - 14:30 arası Sat Yeri : İSKENDERUN ADLİYESİ GİRİŞ KAT SATIŞ ODASI İSKENDERUN/HATAY 3 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Hatay İl, İskenderun İlçe, KAVAKLIOLUK Köyü, Zindan mevki, 332 Parselde kayıtlı TARLA niteliğindeki taşınmaz üzerinde zemin ve 2 normal kattan ibaret bir yapı bulunduğu, her iki meskenin oturumu 100.00 m2 olup, (2+1) salon 2 oda mutfak banyo wc ve müştemilattan ibaret, taşınmazın tabanı karo mozaik duvarları sıvalı plastik boyalı doğrama ahşap yağlı boyalı pencereler PVC esaslı plastik olup, taşınmazların suyu elektriği mevcut olup, tüm belediye hizmetlerinden yararlanmakta, Adresi : iskenderun Denizciler Beldesi Şirinyurt Mah. 45.sokno:17 HATAY Yüzölçümü : 324,00 m2 Arsa Pay : TAM imar Durumu : AYRIK NİZAM 5 KAT KONUT ALANI TAKS:0.35=KAKS: 1.75 K ymeti : 368.040,00 TL KDV Oran : % 18 Kayd ndaki erhler : “İFRAZ TOPRAK VE TARIM REFORMUNUN UYGULANMASI AÇISINDAN GEÇERSİZDİR 1. Sat Günü : 09/06/2014 günü 14:40 - 14:50 arası 2. Sat Günü : 04/07/2014 günü 14:40 - 14:50 arası Sat Yeri : İSKENDERUN ADLİYF.Sİ GİRİŞ KAT SATIŞ ODASI İSKENDERUN/HATAY -
4 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Hatay İl, İskenderun İlçe, KAVAKLIOLUK Köyü, Zindan mevkii 283 Parselde kayıtlı TARLA niteliğindeki taşınmaz üzerinde birkaç ağaç mevcut taşınmaz. Adresi : Denizciler Beldesi Şirinyurt mah. 4.sok. No:20 HATAY Yüzölçümü : 141,00 m2 Arsa Pay : TAM imar Durumu : “4 kat bahçeli konut alanı” K ymeti : 31.610,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : 1. Sat Günü : 09/06/2014 günü 15:00 - 15:10 arası 2. Sat Günü : 04/07/2014 günü 15:00 - 15:10 arası Sat Yeri : İSKENDERUN ADLİYESİ GİRİŞ KAT SATIŞ ODASI İSKENDERUN/HATAY 5 NO’LU TA INMAZIN Özellikleri : Hatay İl, İskenderun İlçe, KAVAKLIOLUK Köyü, Zindan mevkii 282 Parselde kayıtlı TARLA niteliğindeki taşınmaz üzerinde her katında birer mesken bulunan zemin ve 1.kattan ibaret bir yapı bulunduğu, 1.kattaki mesken 2+1, mutfak, banyo, wc ve müştemilattan ibaret, kapılar ahşap, pencereler pvc, muhafazalı, mutfak dolapları ahşap, duvarlar seramik, banyo ve WC de duvarlar 6 sıra seramik, taşınmazın suyu ve elektriği mevcut, tüm belediye hizmetlerinden yararlanmakta, zemin kattaki mesken ise 2+1 salon.: oda, mutfak, banyo, wc ve müştemilattan ibaret, giriş kısmındaki geniş hol oturma odası olarak kullanılan, kapılar ahşap, pencereler pvc, muhafazalı, mutfak dolapları ahşap, duvarları seramik, banyo ve wc de taban şap duvarlarda fayans ve benzeri kaplama bulunan, taşınmazın suyu ve elektriği mevcut, tüm belediye hizmetlerinden yararlanmakta, Adresi : Denizciler beldesi Şirinyurt mah. 40.sokak No: 18/2 iskenderun HATAY Yüzölçümü : 370,00 m2 Arsa Pay : TAM imar Durumu : “AYRIK NİZAM 5 KAT KONUT ALANI TAKS:0.35=KAKS:1.75” K ymeti : 157.700,00 TL KDV Oran : %18 Kayd ndaki erhler : 1. Sat Günü : 09/06/2014 günü 15:20 - 15:30 arası 2. Sat Günü : 04/07/2014 günü 15:20 - 15:30 arası Sat Yeri : İSKENDERUN ADLİYESİ GİRİŞ KAT SATIŞ ODASI İSKENDERUN/HATAY Sat artlar : 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/89 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 21/03/2014 (İİKm.126)_ (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. * : Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. BASIN: 22675 (www.bik.gov.tr)
Resmi ilanlar www.ilan.gov.tr’de
Hazırlayan: Füsun İKİKARDEŞ
halklailiskiler@aydinlikgazete.com
Nairobi’den yola çıkan bir kuş İstanbul’da görülebilir Dünya Kuşları Koruma Kurumu’nun tüm dünyadaki ortakları tarafından yapılan Yaşayan Bahar etkinliklerine çocuklar internet üzerindeki basit bir oyunla katılıyor. Çocuklar leylek, kırlangıç, ebabil, arıkuşu ve guguk kuşu gözlemlerini yasayanbahar.org
sitesine kayıt ettiklerinde bu beş türün hangi şehirlerden ne zaman geçtiklerini Türkiye ve dünya haritası üzerinden izlemek mümkün olacak. Afrikalı çocuklar göçmen kuşlara veda ederken, Avrupa ve Orta Asya’daki çocuklar onlara merhaba diyor.
12 NİSAN 2014 CUMARTESİ
KURULUŞ 1921
Göller bölgesinde bir sedir senfonisi ‘göller bölgesinde temmuz gecesi dağlar kabar kabar içim dalgalı okşuyor seheryeli mısırların püsküllerini meşeler yıldız kokuyor süreklilik soğuk su yoruldu yüreğimde ağlayan çocuk. ölüyü yere bıraktım’
Ş
Latif BOLAT
airimiz Hasan Hüseyin’in bahsettiği, memleketimizin en güzel köşelerinden biri olan göller bölgesinin göllerinin arasından süzülerek inmekteyiz ovaya. Küçücük dağ yolunun, Beyşehir gölüne bakan sahilinden bile görebiliyoruz Kubadabad’ı. Adı gibi heybetli bir Ortaçağ sarayıdır bu. Konya’nın sıcak yaz gecelerinden kaçmak isteyen Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubad’ın yazlık uğrak yeri. Yaz başlayınca, Sultan’ın yüzlerce deveden oluşan kervanı, Konya’dan yola düşer ve dağları aşıp gelirmiş buraya. Mavi çinileriyle, Anadolu’yu Orta Asya’nın mavi çinili Semerkand ve Buhara’sına bağlayan bu saray artık yok denecek kadar yıkılmış. Sekiz yüzyıl ve üstelik te yıkımlarla dolu sekiz yüzyıl, almış götürmüş Kubadabad’ın görkemini. Ülkenin en büyük ikinci gölünün tam ortasındaki bu saraydan arda kalan virane taşların dili olsa da, bize o eski günlerin hikayelerinden anlatsa. Ama bizim yolumuz daha uzun, çünkü hedefimiz burası değil.
Göl kıyısında bir tarih sayfası Beyşehir gölünün güney sahillerini aşıp da yolu düzleştirince, memleketin en tatlı kentlerinden birine, Beyşehir’e varırsınız. Amerika’da olsa, belki de Kaliforniya’nın Lake Tahoe’su gibi bir numaralı bir tatil beldesi olabilecek Beyşehir, tüm mütevaziliği ve sessizliği ile sizi karşılar. Mütevazilik diyoruz, çünkü bu kentimiz ve çevresi, M.Ö. 2000’lerde bile Hititler’in önemli bir uç beyliği olarak birçok anıt barındırır çevresinde. Bunların en önemlisi ise yakındaki Eflatunpınarı anıtıdır. Bir su kaynağının gözündeki bu ilginç anıt Hitit tanrılarına adanan bir yapı olarak 4000 senedir sizi selamlar. Ama bizim aklımızdaki anıt bu da değil. Beyşehir gölünün hemen kıyısındaki şirin mi şirin eski mahallenin ortasındaki Eşrefoğlu camisine gitmekteyiz. Neden mi? Çünkü Osmanlı döneminin çok hayran olduğumuz o Selimiyeleri, Süleymaniyeleri, Sultanahmet camileri vardıysa, Selçuklu döneminin ve hatta tüm Türk tarihinin en gözde camilerinden biri olan Eşrefoğlu camisi işte tam karşımızda tüm görkemiyle durmaktadır şimdi.
ikram ve izzetlerden sonra, oğlu Suleyman Şah’ın geleceği hakkında bir tahminde bulunmasını istedi. Bilge insan Ulu Arif Çelebi, ileriyi gören bir yetenekle şunları söyledi: Sizden sonra, bu vilayet bu çocuğun elinde harap olacak, ve bu topluluk, onun ayakları altında dağılıp perişan olacak. Sonunda da, onu bu göle atıp yok edecekler! Ve bilge kişinin belirttiği gibi, son Eşrefoğlu Beyi Süleyman Şah, Moğollar tarafından işkenceler yapılıp göle atılır ve yok edilir.” İşte, karşımızdaki Eşrefoğlu Camisi ve etrafındaki külliye, bu beyliğin en parlak günlerinden bize kalan çok önemli bir kültür mirasıdır. Gelin içeri girip, neden bu kadar önemli olduğuna bir göz atalım.
Beyşehir gölünün güney sahillerini aşıp ta, yolu düzleştirince, memleketin en tatlı kentlerinden birine, Beyşehir’e varırsınız. Amerika’da olsa, belki de Kaliforniya’nın Lake Tahoe’su gibi bir numaralı bir tatil beldesi olabilecek Beyşehir, tüm mütevaziliği ve sessizliği ile sizi karşılar.
Selçuklu yapılarındaki ana giriş kapılarının görkemine, Anadolu’nun her yerinde rastlarız. İşte burada da, aynı görkemli bir taç kapı bulunmakta. Taşın, bir iğne oyası gibi zerafetle işlendiği bir kapıdır bu. Giriş kapısının tam üstünde, caminin 1299’da bitirildiğini ifade eden kitabesi bulunur. Yani İstanbul’daki Sultanahmet Camisinden 350 sene daha eskidir.
Selçuklular yıkılır, beylikler başlar
Zamanında üstü de açık olan derin dörtgen kuyu, içine basılan kar tekniği ile Türkiye’nin ilk kliması da sayılır. Buradan buharlaşan kar sayesinde, 800 yıllık sedir ağaçları çatlamadan ayakta kalabilmişlerdir.
Eşrefoğulları, Anadolu Selçuklu devletinin batıdaki uç beylerinden biri idi 13. yüzyılda. Selçukluların Moğol ordularına yenilmesiyle, bu bölgedeki topraklar üzerinde, Seyfettin Süleyman Bey tarafından 1277’de Eşrefoğulları Beyliği olarak kurulur. Önceleri Süleymaniye veya Süleymanşehir olan adı ise, Beyşehir olarak tarihe geçer buranın merkezinin. Yarım yüzyıllık parlak varlığı ise, Moğol valisi Timurtaş tarafından 1326’da sona erdirilir. Her konuda efsaneler yaratan Türk halkı, Eşrefoğlu sülalesinin yok oluşu konusunda da, şu hikayeyi anlatır: “Eşrefoğluların en yetenekli beyi olan Mubariziddin Çelebi Mehmet Bey, Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi aracılığı ile Mevlevi olmuştu. Bir gün Ulu Arif Celebi’yi Beyşehire davet etti ve büyük
Barbaros
ŞANSAL barbarossansal@aydinlikgazete.com
TOPLU İĞNE
BEYŞEHİR’İN EŞREFOĞLU CAMİSİNE GÜZELLEME:
Sağlıkta devrim!
S
arkuzy’nin, Fransız halkına sunduğu, ancak 2 yıl içinde apar topar sistemden çektiği Sağlık Programının bir benzerinin cenazesi ile resmen karşı karşıyayız. Emekli Sandığı, Bağ-Kur, Özel Sağlık Sigortası falan derken sanırım SGK enkazı altındayız. Led ışıklı, lüks hastahane zincirinin porselen servisleri bir yana, Çapa, Hacettepe, Okmeydanı, Koşuyolu’nu görünce gerçeği çok daha kolay anlamaktayız... Arabadan inerken, Belediyeye ait kaldırım kenarındaki taşa bastığımda, koca taş yerinden kopmuş, sağ bileğimdeki çapraz bağlarımında kopmasına sebep olmuştu. Birkaç saat içinde şişen ve dayanılamaz ağrılara sebep olan bu durumdan dolayı en yakın özel bir hastahanenin acil servisine gitmiştim. Can havli ile çekilen röntgen sonucunda, ayağım plastik alçıya sarılı olduğu halde kasaya yönlendirilmiştim. SGK’lı olmama rağmen 1000 TL üzerinde ödeme yaptığımda, bir de hasar ve tazminat talep etmeyeceğime dair imza attırılmıştım. Ardından bana bakan doktor, ertesi gün MR çektirerek kendisine gitmem konusunda bir de randevu ayarlamıştı. Bankodaki adamın “Özel sağlık sigortanız var ise daha pahalı olurdu” sözleri ise ozaman dimağımda pek anlam taşımamıştı. Milyarder işadamının karısı yeşil kartla yakalandığında öylesine bakıldı... Neyse ki, artık cinsiyet değiştirme ameliyatları her ne hikmetse ücretsiz olarak SGK kapsamına alındı! Bir yanda kalp masajı ile hasta kurtarmaya çalışan doktora “çabuk ol başım ağrıyor boğazım şişti” diyen hasatalık hastası işgalciler, diğer bir yanda, AYM’den dönen Tam Gün Yasası ve Kızılay’ın kan monopollüğü ile plazma merkezlerini izler. Ahiretlik sorularla kan verirken attırılan imzalar ise, Kızılay Vakfı’nın yasal sorumluluktan kaçmasının resmi belgesidirler. Aslında uzun zamandır olan bir başka uygulama da bu karmaşada resmen netlik kazandı. Bundan sonra Acil’e müracaat eden hastalar Sarı, Kırmızı ve Yeşil olarak kodlanacak. Az Acil (!) olanlardan da çarnaçar ücret alınacak. Zaten pazar günleri ve resmi tatillerde artık SGK’lılar maalesef ücretsiz sağlık hizmetinden de yararlanmayacak... “Özel hastanelere gittiğinizde ise sizlerden yükse ücretler talep edecekler ve bu ücretlerin çoğu SGK’nın belirlediği ücretlerin üzerinde olacak. Bir örnekle açıklamak gerekirse; Özel bir göz hastanesine gittiğinizde sizden muayene ücreti olarak 150-200 TL isteyecekler. Hatta profesör ve doçent doktor için daha da yüksek ücret talep edecekler. Ancak SGK yasal olarak vatandaşın muayenede vaka başına ödeyeceği tutarı belirledi. Çalışanlar, Uzman, Prof, Doç, doktor fark etmeksizin SGK’lılar için 61.68 TL olarak belirlediler. Emekliler için ise 49.68 TL dediler. Sizden yüksek ücret istediklerinde yasal ücretimi ödemek istiyorum derseniz ya da kabul etmezlerse, şikayet edeceğinizi belirtirseniz yasal ücreti alacaklar. Eğer yine de kabul etmezlerse faturanızı alıp bulunduğunuz ilçedeki SGK müdürlüğüne şikayette bulunduğunuz takdirde fazla ödediğini ücretinizi geri alabiliceksiniz. (Bu ücret bilgileri 9.4.2014 tarihinde SGK’nın web sitesinden güncellenmiştir) Kıssadan hisse, kör gözüne parmağını bir de sistemin başını tutmuşlar görse! Tüp bebek, botoks, silikon, estetik bu ne biçim polemik? Sağlam kafa sağlam vucutta bulunur derdik, Bir de baktık ki; Kafasızlar işgüzarlık yapınca sağlığımızdan da oluverdik. Ver kanserli kızın eline 3-5 lira, haydi yürü bakalım bakanlığa. Şimdi yaşam koçu, astrolog, falcı, büyücü, muskacı, üfürükçü yetecek. Olmadıysa, kanal kanal gezen sahtekar diyetisyenlerle sağlık sistemi değil, zafiyet içindeki rejim nasıl idare edilecek?...
Osmanlı’nın Süleymaniye’si varsa, Selçuklu’nun da Eşrefoğlu’su var H
emen içeriye girildiğinde, neden bu caminin diğerlerine hiç benzemediğini anlarsınız. Çünkü, karşınıza çıkan kocaman bir kubbe değildir! 42 adet dev sedir agacı gövdesi, ihtişamlı bir ordu gibi dizilmiş sizi karşılar burada. Bu Osmanlı’nin camilerde “kubbe”yi keşfetmesinden çok önce, Selçuklunun icadı olan “orman tipi” cami mimarisi tarzıdır. Bunu Konya’daki Alaaddin camisinde ve Erzurum’daki Ulu Camide de görebilirsiniz. Bu Selçuklu mimari tarzı, onların daha kısa bir süre önce terkedip Anadolu’ya geldikleri Orta Asya’nın izlerini taşır. Bu tür ahşap direkli camiler, 10 ve 12. Yüzyıllar arasında Buhara, Semerkand ve Hive gibi Türk sehirlerinin tipik binalarıdır. Türkmen atalarımız, anlaşılan terkettikleri anayurtlarındaki yapıların benzerlerini, bu yeni yurtlarında inşa ederek, biraz hasret gidermek istemişler.
Dağlarımızın sedirle kaplı olduğu günler Ama Eşrefoğlu camisini “bir tanecik” yapan, bu sütun ormanının, mermer yerine sedir ağacından yapılmış olmasıdır. 800 yaşındaki bu sedir sütunlar, ze-
rafetlerinden ve güçlerinden hiçbirşey kaybetmemişcesine ayaktadırlar bunca zamandır. Rivayet edilir ki, bu sedirler yakındaki Anamas dağından kesilip, Beyşehir gölünde altı ay bekletildikten sonra fırınlanıp kurutulmuştur. O kadar ihtişamlıdırlar ki, caminin sessizliğinde yere kapanıp, bu sedirlere bir teşekkür etme ilhamını bile duyabilirsiniz. Her bir sedir sütun, doğal boyalarla bir köylü kızının çeyizi gibi rengarenk işlenmiş ve tarihe görücüye çıkmıştır sanki. Caminin mihrabı ise, Semerkand’ın mavi çinilerini Anadolu’nun bu ücra köşesine taşımış olan bir mimari şahittir. Selçuklu’nun, hâlâ Orta Asya geleneklerine tutunuyor olduğunun kanıtıdır sanki. Beyşehir gölü kıyısındaki Kubadabad sarayının atelyelerinde yapılan ve bölgenin mükemmel toprağından elde edilen mavi çinilerle bezenmiş bu mihrab, belki de sedir sütunlardan sonra, caminin en görkemli yapısıdır. Mihrabın hemen yanındaki, ağaçtan yapılma minber ise bir tahta oymacılığı şahaseri. Üstün bir işçilik ve yaratıcı süslemeli “kündekari” tekniğiyle, hem de hiçbir metal çivi kullanılmadan
yapılan bu sanat eserinin önünde saatlerce durup hayranlıkla incelersiniz. Yakından bakınca da, kapısının sol üst köşesindeki kıvrıkdal (rumi) bezemelerin arasında yer alan “Ameli İsa” imzasını görürsünüz. Yani “İsa’nın işi” demiştir yapan usta İsa.
Memleketin ilk kliması Ama caminin tam ortasındaki kocaman çukur, buranın en ilginç yeridir. Eşrefoğlu camisinin hemen arkasındaki medrese, hamam ve Bezzaziye hanı, tüm Anadoludaki benzerleri gibi, caminin bir külliyesi olarak yapılmıştır. Ve Beyşehir halkının dünyevi ve ruhani tüm ihtiyaçlarını karşılayıp, caminin bakımına kaynak yaratmak için de yüzyıllarca kullanılagelmiştir. Eşrefoğlu Süleyman ve ailesinin, 1301 tarihli türbesi de caminin duvarına bitişiktir. Anadolumuzun kalbindeki göller bölgesinde, dağların kabar kabar olduğu bir vakitte, şairin dediği gibi içiniz dalgalanırsa, Beyşehir’e gelmelisiniz ve Eşrefoğlu Camisini ziyaret edip, göl kenarında güneşi lacivert sulara batırmalısınız.