Fiyat: 20¨
Yıl:7 Sayı: 37 Ocak - Şubat 2019
Barış Dillioğlu:
Türkiye’den doğan ve dünyaya hizmet vermeyi hedefleyen KTL
Cem Melikoğlu:
Türk Loydu
akıl teri ihracatına başladı
Gürkan Kösemen ve Kaptan Umut Çınar:
Kartlarımız hep açık
ve kimseye hayaller satmıyoruz
Prof. Dr. Soner Esmer:
Limanlarımızda
2018 yılı nasıl geçti?
Since 1999
cy en e Ag rvic Se
M
t ip Sh emen ag n a
Charterin g & Brokerag e
Ship Owning
US TR
Projects & Logistics
T
Sh
ip
BA S
ED
G SHIPPIN
Re
www.pacifictr.com
pa
ir
www.akartas.com.tr
“Worldwide Marine Lubricants Service”
İÇİNDEKİLER
12
12 14 18 22
Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Genel Yayın Koordinatörü Derya Altuntepe Dilsiz derya@7deniz.net
14
38
Editör Çimen Gümüş info@7deniz.net
Görsel Yönetmen Polat Sarıgül polatsarigul@hotmail.com Yayın Danışma Kurulu Can Besev Kapt. Kubilay Ulucan, Kapt. Mustafa Can Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, Prof. Dr. Güldem Cerit Semih Ege, Engin Koçak Prof. Dr. Soner Esmer Serhat Barış Türkmen Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan, İskandinavya Bölge Temsilcisi: Semra Dag Hınd
18 22
7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz hiçbir yerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.
44 48 52 56 58 62
İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: info@7deniz.net
Yayın Yerel - Süreli Yayın
42
50
Reklam ve Abone reklam@7deniz.net
CTP ve Baskı Creative Basım Ltd. Şti. Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi ZD1 Topkapı-İstanbul Tel: 0212 709 75 25
30 34
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış cilem@7deniz.net
Katkıda Bulunanlar Prof. Dr. Soner Esmer Engin Koçak Sevim Tarhan Atasoy
26
66
52
68 70 72 76
Kıran ve ekibi iş başında! Türkiye’den doğan ve dünyaya hizmet vermeyi hedefleyen KTL Kartlarımız hep açık ve kimseye hayaller satmıyoruz Türk Loydu, akıl teri ihracatına başladı Analistlerin bile aklının çok karışık olduğu 2019 için tüm denizcilere kolaylıklar İpleri koparmanın hiç kimseye faydası yok GİSBİR, gemi inşa sanayi ile Eximbank’ı bir araya getirdi Bugünlere dişimizle tırnağımızla geldik Limanlarımızda 2018 yılı nasıl geçti? Emniyet işini “kullanmak nasip olmaz inşallah” anlayışından çıkarttık Filomuzun yıllara göre gelişimi 450 TİM Delegesi, ihracatın geleceği için İstanbul’da buluştu Gemilerin, denizlerin ve çevrenin koruyucu melekleri Boğazlarımızdaki trafik azalmaya devam ediyor IMO’dan Haberler Neydim, ne oldum, ne olacağım… Deniz Hizmetleri Müdürlüğü, 2018’de 39 bin 533m³ atığı bertaraf etti TÜRKLİM geleceği masaya yatırdı Türk boğazları artık daha güvenli Denizcilerin dünyaya kazandırdığı keşifler: Pusula Denizlerin 5 efsane korsanı
Editör
7. yılımıza merhaba…
Bugünden tam 7 sene evvel küçük bir kıvılcımla doğdu 7Deniz. Önce, kendimize, bu işi başarabileceğimize inandık.
okuyan, yanlışımız eksiğimiz varsa düzeltmemiz için bilgisini paylaşan herkese sonsuz teşekkürler.
Yola sıfırdan çıkmadık. Yılların deneyimi, birikimi ve tecrübesiyle bu işe koyulduk. Farklı bir ses olalım istedik. İşimizi yaparken, bir kesimi değil geneli görelim, herkese kucak açalım dedik.
Tabii ki içeriğimize katkıda bulunmak için değerli zamanlarını bizlere ayıran, verdikleri röportajlarla yayınımızı güçlendiren, yazdıkları makalelerle dergimize profesyonel bakış açısı katan herkese de iyi ki varsınız, sağ olun var olun diyoruz.
Şüphesiz kolay başlamadık. İşin en önemli kısmı, kendimizi anlatmaya, yola hangi amaç ve hedeflerle çıktığımızı sizlere aktarmak oldu. Sonrası inanın kendiliğinden gelişti. Biz iyi düşündük, iyi şeylerle karşılaştık ve iyi de yol aldık. Bugün denizcilik sektörünün her bir alanında 7Deniz Ailesi olarak yer alıyor, sektörün tüm paydaşlarıyla fikir alışverişinde bulunuyor, kapısını çaldığımız herkesle görüşebiliyor isek bu sadece bizden kaynaklanmadı. Sektör de bize kucak açtı. Bundan duyduğumuz mutluluğun, işimize de yansıdığına inanıyorum ki 7 sene çoktan geçmiş bile… İnşallah denizcilik sektöründe çok daha uzun yıllar birlikte olur, sizin başarılarınızın, sıkıntılarınızın, taleplerinizin sesi olmaya devam ederiz. Bugüne kadar bizimle değerli görüşlerini paylaşan, olumlu olumsuz eleştirilerini aktaran, ilerlediğimiz yolda hem bizimle yer alan hem de bize ışık tutan, haberlerimizi
Burada reklamverenlerimize ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Ama reklam vermeyip bizimle gönülden bir olanlara da teşekkürü borç biliyorum. Kuşkusuz 7Deniz’in varlığı, tek gelir kaynağı olan reklama bağlı ama biz sektör kazandıkça kazanmasını bilir, gerektiğinde kemerleri sıkar, yarınlarda da birlikte olabilmek için ne yapmamız gerekirse onu yaparız. Yola çıkarken, iyi günü de kötü günü de cebimize koyduk. Uzun yılları birlikte geçirmek için Vira Bismillah dedik. 7 seneyi günlük gülistanlık yaşamadık. Pes etmeyi hiç düşünmedik, yarınlarda da düşünmeyeceğimize eminiz. Dileriz, sizlerle kurduğumuz bu bağ ve güvenle birlikte yıllarca var oluruz… Kalın sağlıcakla….
İbrahim Kocamış
6 OCAK - ŞUBAT
Kısa Kısa Gümrük Genel Tebliği’nde değişiklik yapıldı YERLİ üretimde girdi olarak kullanılabilecek eşyanın ilgili rejime giriş işlemlerine Türkiye Gümrük Bölgesi’ne gelişinden önce başlanabilmesine ilişkin usul ve esaslar tespit edildi. Ticaret Bakanlığı'nın Gümrük Genel Tebliği (Varış Öncesi Gümrük İşlemleri, Seri No: 157) Resmi Gazete'de yayımlandı. Tebliğle serbest dolaşıma giriş ve dahilde işleme rejimi kapsamında deniz yolu konteyner taşımacılığı ile Türkiye Gümrük Bölgesi’ne gelen yerli üretimde girdi olarak kullanılabilecek eşyanın ilgili rejime giriş işlemlerinin gümrük bölgesine gelişinden önce başlanabilmesine ilişkin usul ve esasların belirlemesi amaçlandı. Tebliğe göre, eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesi’ne gelişinden önce ilgili rejime giriş işlemlerine başlanabilmesine izin verilebilmesi için başvuru sahibinin Türkiye Gümrük Bölgesi’nde yerleşik olması, gümrük ve vergi mevzuatları uyarınca ödenmemiş herhangi bir vergi, ceza ve fer’i amme borcu bulunmaması ve izin kapsamında ithal edilen eşyanın üretim veya imalatta kullanılacağına dair taahhüt verilmesi gibi koşullar aranacak. Başvurular, başvuru sahibinin ticaret sicili kaydı uyarınca bağlı bulunduğu ile en yakın Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’ne yapılacak. Türkiye Gümrük Bölgesi’ne getirilen eşyanın taşıttan boşaltılması gümrük gözetimi altında gerçekleştirilecek. Gümrük beyannamesinin iptal edilmesi halinde iptale ilişkin bilgi yükümlüye; gümrük beyannamesinde belirtilen konteyner numaraları ise liman işletmesine sistem üzerinden bildirilecek. Tebliğ, 90 gün sonra yürürlüğe girecek.
Karadeniz Holding, MOL ile ortak şirket kurdu
Haliç Tersanesi, bilimin merkezi olacak
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı Haliç Tersanesi Bilim Merkezi Projesi’nin ihale süreci tamamlandı. İhaleyi 98 milyon 444 bin liralık teklifi ile Aybar İnşaat Mühendislik Bilgisayar Sistemleri Sanayi ve Ticaret Şirketi kazandı. Haliç Tersanesi Bilim Merkezi Projesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'ın Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı tarafından geliştirildi. Tarihi Haliç Tersanesi'nde hayata geçirilecek proje, toplam 75 bin metrekarelik alanı kapsayacak ve 12 bloktan oluşacak. Bilim Merkezi'nde deney istasyonları, sinema salonu, Kuluçka ve Hızlandırma Merkezi ile Dene-Yap Teknoloji Atölyesi, dijital kütüphane, restoran ve kafeterya, deneyim merkezi, eğitim atölyeleri, Barbaros ve Sinan sergi salonları, Fatih ve İbni Sina sergi salonları ile inovasyon merkezi yer alacak.
8 OCAK - ŞUBAT
KARADENİZ Holding şirketlerinden Karpowership, Japon armatörlük şirketi MOL ile ortak şirket kurdu. Ortaklık ile dünyada bir ilke de imza atılacak ve Mozambik’teki yüzen enerji gemisi İrem Sultan, elektriği gazdan üretecek. Türkiye’nin önce gelen holdinglerinden Karadeniz’in iştiraki Karpowership, Japon armatörlük şirketi dünya çapında pek çok ihaleyi yakın takibe aldı. Ortalık ile dünyada bir ilke imza atılacak ve ilk kez yüzen bir enerji gemisinin elektriği gazdan üretmesi sağlanacak. Proje kapsamında MOL’ün kontörlündeki 1994 yapımı LNG taşıyıcısı Dwipura, Sembcorp Tersanesi’nde LNG transferi yapacak yüzer bir depolama ünitesine dönüştürülecek. Dwiputra, Karpowership’in Mozambik’teki İrem Sultan isimli enerji gemisinde LNG’yi sağlayacak bir ünite olarak kullanılacak.
Kısa Kısa 100 adet petrol tankeri söküme gönderildi
2018 yılında dünya genelinde ham petrol ticareti yapan şirketler rekor sayıdaki petrol taşıyan gemiyi hurda haline getirdi. Dünyanın en büyük gemi şirketi Clarkson'ın istatistik ve araştırma biriminin verilerine
göre 2018 yılında petrol taşımacılığı yapan şirketlerden 100 gemi hurda haline getirilmek üzere Hindistan ve Bangladeş'e gönderildi. Bloomberg'e göre, bu haber gemi taşımacılığı için sürpriz bir gelişme değil. Geçtiğimiz
Eylül ayındaki verilere göre, dünya petrol taşımacılığının yüzde 40'ını yapan şirket, taşımacılıkta en kötü taşıma oranlarını yaşıyor. Bloomberg Ağustos ayında yayınladığı raporda Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), ham petrol taşımacılığındaki iki yıldır süren küçülme ve çevresel mevzuatların sefer oranlarında daralmaya neden olduğu gösterdi. Ulaştırma kapasitesi tanımına bakıldığında 2018 yılında hurda galine getirilen gemi sayısı 1985 yılından bu yana kaydedilen en yüksek oran oldu. Diğer yandan Mayıs ve Kasım ayları arasında dünyanın en büyük ve ikinci büyük petrol ihracatçıları, günlük ham petrol üretimini 1.5 milyon varile yükseltti.
Türkiye'den Soçi'ye feribot seferleri başlıyor GTRK Vesti Soçi’nin Soçi il yönetimi basın servisine dayanarak verdiği habere göre, Türkiye ile Soçi arasında feribot seferleri başlayacak. Programın uygulanması iki aşamada gerçekleşecek. Şubat ayında Samsun ve İmeretinskiy limanları arasında, sebze ve meyve nakliyatı için kalıcı bir feribot hizmeti kurulacak. Feribotlar şehirler arasında haftada iki sefer yapacak. Yapılan açıklamaya göre, navlun hacmi haftada 600-700 ton olacak. Ayrıca, Mayıs ayında Soçi ile Trabzon arasındaki doğrudan deniz seferlerinin yeniden başlatılması planlanıyor. Feribotlar, haftada iki kez yolcu ve araç taşıyacak. Uzmanlar, başlaması planlanan bu seferlerin Türkiye ve Gürcistan’ın Karadeniz kıyılarından turist çekeceğini, Soçi ve yakınındaki diğer bölge turizmine olumlu katkıları olacağını belirtiyor.
10 OCAK - ŞUBAT
WISTA Türkiye, 8 Mart’ta sektörü buluşturuyor! DENİZCİLİK sektörünün güçlü sivil toplum kuruluşlarından biri haline gelen WISTA Türkiye, 2019’da yine fark yaratacak organizasyonlar ile ışıldamaya devam ediyor. Gücünü, denizcilik sektöründe çalışan kadınlardan alan ve bu yolda yılmadan yürüyen WISTA Türkiye, 10’uncu Yılını 8 Mart’ta Hilton İstanbul Kozyatağı Hotel’de özel bir davetle kutlamaya hazırlanıyor. 10’uncu Yıl Yemeği’ne katılacak olan firmalar 11 kişilik masa alabilecekleri gibi gönüllerinden geçen rakamlarla da bağış yaparak burs sayısını arttırmaya katkıda bulunabilirler. WISTA Türkiye, davetlilere keyifli bir akşam geçirmelerini vadederken aynı zamanda lezzetli bir menüyle de konuklarını ağırlayacak. Denizcilik sektörünü buluşturan bir organizasyona imza atmayı planladıklarını belirten WISTA Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Av. Nazlı Selek, “Tüm sektöre açık olan ve 10’uncu Yılımızı kutlayacağımız yemeğimize katılanlar; hem Dünya Kadınlar Günü’nde bir arada olacaklar hem networking yapma imkanı bulacaklar hem de denizcilik fakültelerinde okuyan kız öğrencilerine bağış yaparak çok önemli bir sosyal sorumluluğa katkıda bulunacaklar” dedi.
www.7deniz.net <
MSC ve MEDLOG’tan Samsun Valisi ve Belediye Başkanı’na ziyaret 12 Şubat Salı günü Medlog Lojistik Genel Müdürü İsmail Görgün, MSC Gemi Acenteliği Samsun Şube Müdürü Türker Çalık ve MSC Gemi Acenteliği Uzman Satış Temsilcisi Murat Aslan, Samsun Valisi Osman Kaymak ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Zihni Şahin’i makamlarında ziyaret etti. Kendisi de Samsunlu olan Genel Müdür İsmail Görgün, Vali Osman Kaymak ve Başkan Zihni Şahin ile MSC ve Medlog’un Samsun ticaretine katkıları, yeni çalışmalar ve yeni hatlar hakkında görüş alışverişinde bulundu. Ziyaretler sonunda Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı’na Medlog Gemicilik’e ait, isim babalığını İsmail Görgün’ün yaptığı MED SAMSUN konteyner gemisinin tablosu takdim edildi. 196 metre boyunda ve 2200 TEU taşıma kapasiteli MED SAMSUN konteyner gemisi, Medlog Gemicilik’in filosuna 2017 yılında kattığı Türk Bayraklı gemilerin sonuncusu.
Piri Reis ile Katar Deniz Kuvvetleri güç birleştirdi
P
iri Reis Üniversitesi tarafından, Katar Silahlı Kuvvetlerine uluslararası standartlar çerçevesinde üst düzey denizlik eğitimi sağlanmasa konusunda 2018 yılında imzalanan anlaşma çerçevesinde 6 yıllık eğitim hizmetinin startı verildi. Akademinin Katar, Doha’da yapılan açılış törenine Katar Deniz
Kuvvetleri Komutanı Tümamiral Abdullah Hassan Al-Sulaiti, Katar Silahlı Kuvvetler Eğitim Komutan Tümgeneral Nasser Al Hammadi,Katar Kara Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Fahad Mubarak A.Al-Khayareen, Katar Deniz Harp Akademisi Komutanı Amiral Khalid N.Al-Hajri, T.C. Doha Büyükelçisi
Fikret Özer, Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Metin Kalkavan, Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan ve çok sayıda Katar Silahlı Kuvvetleri üyesi komutan, akademisyen ve öğrenci katıldı. Akademinin açılış töreninde konuşan Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan, “Piri Reis’ten, Barbaros Hayrettin Paşa’dan, Mustafa Kemal Atatürk’ten, Çanakkale Zaferi’nden ve Piri Reis Üniversitesi’nin kuruluşundan bugünlere Türk denizciliğinin ve eğitim dünyasının tecrübesini Katar ile paylaşmaktan onur duyuyoruz. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın TBMM Başkanı Binali Yıldırım ile Sayın Bakanlarımız ve YÖK Başkanımız Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç ve tüm denizcilik camiasının desteği ile en iyi şekilde bu işbirliği ve dostluğu sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
OCAK - ŞUBAT 11
DTO
Kıran ve ekibi iş başında! "Seçim döneminde kazanırsam yönetim kurulumla şube meclis toplantıralarına katılarak üyelerimizin sorunlarına yerinde dinleyip çözüm bulmaya çalışacağız" mottosuyla hareket eden İMEAK DTO Başkanı Tamer Kıran, seçim öncesi verdiği sözleri bir bir yerine getiriyor. Kıran ve çalışma arkadaşları Şube ziyaretleri kapsamında İzmir’e gitti ve sorunları yerinde dinledi…"
İ
MEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, ilk gezisini İskenderun DTO Şubesi’ne gerçekleştirdi. İkinci ziyaretini, İzmir ve Aliağa şubelerinde gerçekleştirdi. Ziyaretlerin sektör ve Oda adına son derece önemli olduğunun altını çizen Başkan Kıran, ziyaretlere devam edileceğini ve seçimde verdikleri tüm vaatleri yerine getireceklerini özenle vurguladı. Birlik olmanın sektör açısından son derece önemli olduğunu aktaran Başkan Kıran, sektör içerisinde çok ciddi çalışmaların yapıldığını, bu çalışmaların ülkemize katma değer olarak geri döndüğünü sözlerine ekledi. Başkan Kıran’ın programı IMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran ve ekibinin programı şu şekilde gerçekleşti: 1 Şubat 2019, Cuma AliağaÜyeleri ile toplantı, Ardından Aliağa Şube Ziyareti. Cuma namazının
ardından Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar’ı makamında ziyaret. Aliağa Ticaret Odası Başkanı Ömer Ertürk’ü makamında ziyaret. TÜPRAŞ Genel Müdürü Arda Yıldırım’ı Ziyaret... Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Önal’ı Ziyaret. TCEGE Konteyner Terminal İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Bosna veTicaret Müdürü Gül Diril Saracoglu’nu ziyaret. 2 Şubat 2019, Cumartesi Kahvaltı&İzmirÜyeleri iletoplantı. Lucien Arkas’ı ziyaret... Ardından Kuşadası transferi ve Kuşadası Üyeleri iletoplantı&Öğle yemeği. Katılımcı listesi Aliağa DTO şube ziyareti katılımcı listesi şu şekilde oldu: 1. Tamer Kıran İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı 2. Şadan Kaptanoğlu Dikici İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı 3. Başaran Bayrak İMEAK DTO Yönetim Kurulu Üyesi 4. Burak Akartaş İMEAK DTO Yönetim Kurulu Üyesi 5. Arif Kenan Türkantos İMEAK DTO Meclis Başkan Yardımcısı 6. Emin Eminoğlu İMEAK DTO Meclis Başkan Yardımcısı 7. Serhat Barış Türkmen İMEAK DTO Meclis Katip Üyesi 8. İbrahim Kemal Barış Dillioğlu İMEAK DTO Yönetim Kurulu Üyesi 9. Murat Kul İMEAK DTO Yönetim Kurulu Üyesi 10. Kemal Akbaşoğlu İMEAK DTO Yönetim Kurulu Üyesi
12 OCAK - ŞUBAT
11. Hakan Çendik İMEAK DTO Yönetim Kurulu Üyesi 12. Mustafa Muhtaroğlu İMEAK DTO Yönetim Kurulu Üyesi 13. Mustafa Karslıoğlu İMEAK DTO Genel Sekreter Yardımcısı 14. Selin Ertuğrul İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Asistanı 15. Cüneyt Yalınkılıç Basın Danışmanı 16. Uğur Ekici-Basın
Röportaj
Türkiye’den doğan ve dünyaya hizmet vermeyi hedefleyen KTL
“Günümüzde rekabette kaliteyi belirleyen değer, navlunlar arasındaki ufak farklar değil, müşteriye sunduğunuz hizmet noktasındaki kalitemizdir” diyen Kınay Taşımacılık ve Lojistik Genel Müdürü ve ortağı Barış Dillioğlu, 13 sene evvel 6 kişiyle başlayan yolculuklarının bugün 300 kişiye ulaşmasından, Türkiye’nin lojistik alanında lider şirketlerinden birisi olmayı nasıl başardıklarına kadar pek çok konuyu bizlerle paylaştı. Önce Barış Dillioğlu’nu tanıyalım mı? 1974’te İstanbul’da doğdum. Ailem yedi kuşaktır İstanbullu. Babadan sektördenim. Babam, Türkiye’ye ilk konteyneri indirenlerden biri. Babam o zamanlar, Türkiye’de bu işi yapan en iyi iki firmada uzun yıllar yöneticilik yaptı. Ben de üniversitede okurken 1994’te Karaköy’de Fransız Geçidin’de iş hayatına başladım. Konteynerle ilk tanışmam Tayvanlı bir armatörün satış ofisinde oldu. 1994 yı-
14 OCAK - ŞUBAT
lından 2001’e kadar Tayvanlı armatörün hat acenteliğinde satış departmanında profesyonel olarak çalıştım. Profesyonel olarak çalıştığım hat acenteliğinin bir başka şirkete devrinden sonra sektörün diğer tarafına yönelmeyi hedefleyerek, Türkiye’de özellikle lojistik sektörünün daha da öne çıkacağını düşündüğümden dolayı acentelik kısmına nokta koydum. 2002 yılından itibaren profesyonel iş hayatıma bir süre daha Forwarding yapan bir lojistik firmasında Satış Direktörü
olarak devam ettim. 2005 yılından itibaren de Sina Kınay ile beraber kurduğumuz Kınay Taşımacılık Lojistik şirketimizle bugünlere kadar geldik. Kınay Taşımacılık ve Lojistik kısaca nereden nereye geldi? 1946 senesinde A. Rıza Kınay Vapur Acenteliği olarak faaliyetlerine başlayan, ülkemizin en köklü denizcilik gruplarından Kınay Grubun lojistik alanındaki ilk atılımı, Kınay Taşımacılık ve Lojistiği 1
www.7deniz.net <
Ocak 2005’te kurduk. İlk kurduğumuzda ve bu yola çıktığımızda 6 kişiydik. Altı kişiden; Türkiye’de 12 ofis, yurt dışında 4 tane ofis, yaklaşık 300 çalışanlı bir yapıya ulaştık. Rakamsal olarak baktığımızda şu anda ihracat tarafında Türkiye’nin bir numaralı forwarderiyiz. İthalatta ikinci sırada geliyoruz. Hacimsel anlamda bakarsak Türkiye’nin bir numaralı forwarderiyiz. Biz, bu işe başlarken Türkiye’de bu işi yapan firmalardan daha farklı nasıl bir yapı oluşturabiliriz diye düşündük ve sanayi olan yerlerde bunu nasıl gerçekleştirebiliriz dedik. O yüzden de sadece deniz olan yerlerde değil, ticaretin olduğu her yere ulaşarak Gaziantep’te, Konya’da, Kayseri’de kendi ofisimiz ve çalışanımızla hizmet vermeye başladık. Çünkü, Türkiye’nin doğası gereği o şehrin insanıyla iş yapmanın çok daha doğru olduğunu düşündük. Bu sayede Türkiye’deki yapılanmamızı tamamladık. Daha sonra da KTL Ukrayna, KTL Avustralya ve KTL Çin ofislerini açtık. Nisan başı da KTL İngiltere faaliyetlerine başlayacak. İlk başladığımız gün, aynı zamanda ‘global bir firma olabilir miyiz?’ hedefindeydik. Hizmet verdiğimiz alanda bir Türk şirketi, global yapıya kavuşmuş değil. Biz, bu yapımızı tamamlamaya devam ediyoruz. 2010’da KTL International diye bir şirket kurduk. Bu şirketin hedefi sadece ithalata yönelmekti. Ki bu şirketi kurmamızdaki temel nedenlerden biri ithalatla ve ihracatın dinamikleri farklı olduğundan bu hizmeti daha iyi vermekti. Şirketimizde ithalat bölümümüzü farklı şekilde büyütmek ve geliştirmek adına bu piyasayı çok iyi bilen iki arkadaşımızla yollarımız kesişti. Onlara da ithalat şirketimizin yönetimini emanet ettik. Bu konuda da 5 yıl içerisinde Türkiye’de ikinci sıraya yükseldik.
“İlk kurduğumuzda ve bu yola çıktığımızda 6 kişiydik. Altı kişiden; Türkiye’de 12 ofis, yurt dışında 4 tane ofis, yaklaşık 300 çalışanlı bir yapıya ulaştık. Rakamsal olarak baktığımızda şu anda ihracat tarafında Türkiye’nin bir numaralı forwarderiyiz” Başarınızın temelinde yatan nüanslar neler? Kısa vadeli hedeflerle uzun vadeli düşünerek hareket ediyoruz. İlk kısa vadeli hedefimiz Türkiye’deki yapıyı tamamlamaktı. Şu an Türkiye’de ticaretin olduğu her yerde varız. İkinci hedef, Türkiye ile Uzakdoğu’yu birleştirecek olan yerlerde bulunmak. Çin ve Türkiye’deki altyapımızı tamamladıktan sonra Avrupa’da ve Amerika’da yapılanmak istiyoruz. Gideceğimiz hedef, Türkiye’den çıkmış global bir forwarder olabilir miydi? Bu yolda şu anda ilerliyoruz. Tabii bu hedefler içinde 2020’de 100 bin TEU hedefi vardı ama 2018’de 125 bin TEU yaptık. Yani koyduğumuz hedefi yaklaşık 2 yıl öncesinden tamamladık. Şimdi hedefimiz 2023’de 175 bin TEU. Büyük bir ihtimalle de gerçekleştireceğiz gibi duruyor. Kısa ve koşulabilir hedefler koyuyoruz. Bizim için en büyük değer, 6 kişiyle başladığımız şirketi 300 çalışanlı bir yapıya getirmekti. Büyük bir sistem yarattığımızı düşünüyoruz.
Kınay Taşımacılık ve Lojistik Genel Müdürü ve ortağı Barış Dillioğlu
Tam da yeri gelmişken personel yapılanmanızı sormak isteriz? Bence önemli olan “Biz” olmak. İlk günden beri hep bunu dile getirdim. Bu şirket buraya geldiyse “Biz” olabilmeyi başardığımız için geldi. Ne benim ne de bir başkasının tek başına bir başarısı olamaz. Çalışanlarımıza verdiğimiz değer onlara kendilerini geliştirme fırsatını vermemizden geçiyor. Bu bağlamda da Kınay Akademi’yi kurduk. Burada satış, müşteri hizmetleri eğitimlerinin yanı sıra yabancı dil eğitimleri de veriyoruz. Esasen bir okul gibi… Kınay’ı, çalışanların tercih edecekleri bir firma haline getirmeye çalıştık. Bunda da yüzde yüz olmasa da büyük yol aldığımızı düşünüyorum. Hizmet sektöründeyiz ve bu sektörün en önemli noktası insan. Bizim için çalışanımız çok önemli ve hak ettiği değeri verme konusu da hassas noktamız. Her sene çalışan memnuniyet anketlerimizle hem kendimizi değerlendiriyor hem de kat ettiğimiz yolu ölçebiliyoruz. Çok geniş bir ekibiz. Yaş ortalamamız 31-32 civarında. Kadın erkek balansımız yüzde 50-50 ve bundan gurur duyuyoruz.
OCAK - ŞUBAT 15
Geleceğe yönelik olarak nelere öncelik veriyorsunuz? Lojistik, dünyada başka yerlere doğru gidiyor. Özellikle Endüstri 4.0’la birlikte başlayan dijitalleşme önem verdiğimiz bir alan. Bu konuda ilerleyebilmek adına iyi eğitim almış, bizimle uzun süre birlikte olacak, genç, başarma isteği olan arkadaşları aramıza katıyoruz. Biz, bunlarla beraber bu alanlarda da büyümek istiyoruz. Lojistiği lojistik yapacak tüm halkaları tamamlamaya çalışacağız. Lojistiği dijitalle entegre edip, tüm halkalarına ulaşmak hedeflerimiz arasında ön sıralarda. Sektörde olacak bütün yenilikleri, zamanından önce yakalamak istiyoruz. O yüzden dünyayı dolaşıyoruz, ne kadar toplantı seminer varsa bizzat katılıyoruz. Hangi fuarları yakından takip ediyorsunuz? Her sene bizim sektörümüz için çok önemli olan Singapur’da düzenlenen WCA Network toplantısı var. Biz bu etkinliğe 3 yıldır ana sponsor olarak katılıyoruz. Hem kendi şirketimizin hem de ülkemizin adını bu etkinlikte çok iyi duyurduğumuzu düşünüyoruz. Geçen sene Singapur Türk Ticaret Ataşesi ve Türk Konsolosu bizi standımızda ziyaret ettiler ve ülke adına teşekkür ettiler. Çünkü her yerde şirket tanıtımları yanında ülkemizden de bahseden tanıtımlar yer alıyordu. Lojistik demek aynı zamanda bir ülke tanıtımı demek. Ülkeden çıkan mallardan limanlara ticaret şekliyle birlikte sosyal yapıya kadar pek çok şeyi de tanıtıyoruz. Şu an arkadaşlarımız Berlin’de düzenlenen Easy Fresh’de. Arkasından dünyanın en önemli mermer fuarlarından biri düzenliyor Çin’de, ona katılacağız. Aynı mermer fuarı İtalya’da da düzenleniyor.
16 OCAK - ŞUBAT
Sonra fuar Türkiye İzmir’e geliyor. Dubai’deki ve Almanya’daki gıda fuarlarına katılıyoruz. Bizim sektörümüzün fuarlarında, konferanslarında yer alıyoruz. Bu konuda bütçemiz çok açık. Çünkü inandığımız bir şey var: Kendinizi ne kadar geliştirirseniz şirketinizi de o kadar geliştirirsiniz. Ne kadar gelişsek de yeterli gelmeyecek çünkü dünya çok hızlı değişiyor. Sektörde fark yaratacak, avantaj kazandıracak noktaların neler olduğunu düşünüyorsunuz? Burada fark yaratabileceğiniz yer müşteriye verdiğiniz hizmet noktasıdır. Biz, burada müşteri ilişkileri departmanımızı yapısal olarak değiştirdik. Müşterinin her zaman haklı olduğu ilkesiyle birlikte bu arkadaşlarımıza çok yoğun bir eğitim verdik. Çok genç bir kadro kurduk. Müşteri hizmetlerimizde yer alan bir çalışanımız, bizden hizmet alan bir firmayla bütünleşmiş ise o artık o müşteri biz çok büyük bir hata yapmadıkça bizi değiştirmiyor. Artık o firmanın A’dan Z’ye her şeyini ezberlemeye başlıyor. Bunun yanında müşteriyi yakından takip ediyor, müşterinin iç bünyesindeki lojistik departmanı gibi hareket ediyoruz, böylelikle gereksinimlerini en hızlı şekilde yerine getiriyoruz. DTO Yönetim Kurulu Üyesisiniz. Bu konuda yoğun çalışıyorsunuz. Neler söylemek istersiniz? Benim için çok yeni bir heyecan DTO. Başkanımız Tamer Kıran beni Yönetim Kuruluna davet ettiği için kendisine müteşekkirim. Denizi her yönüyle çok seviyorum. Açıkçası katılmadan önce DTO’nun bu kadar geniş bir yapısı olduğunu bilmiyordum. Balıkçılıktan balıkadamına, sualtından su üzerindeki mari-
“Bu şirket buraya geldiyse “Biz” olabilmeyi başardığımız için geldi. Ne benim ne de bir başkasının tek başına bir başarısı olamaz. Çalışanlarımıza verdiğimiz değer onlara kendilerini geliştirme fırsatını vermemizden geçiyor. Bu bağlamda Kınay Akademi’yi kurduk. Burada satış, müşteri hizmetleri eğitimleri yanı sıra yabancı dil eğitimleri veriyoruz. Esasen bir okul gibi…” nasına çekek yerine kadar uzanan büyük bir camia. Özellikle bugüne kadar DTO içerisinde salt lojistiğe hakim bir yönetim kurulu üyesi olmamış. Bu da benim burada daha farklı bir göz olmam gerektiği hissini uyandırıyor. Bu oluşumun içinde yer aldığıma çok memnunum. İnandığım bir şey var: Eğer bir şeyler başarmak istiyorsanız çok çalışmalısınız. Özellikle şirketimizi de oluşturduğumuz çok şubeli yapı, bunu başarmanın yegane yolunun herkesle temas halinde olmaktan geçtiğini de çok iyi biliyorum. Aynı bakış açısıyla, IMEAK da çok şubeli bir yapı ve her dolayısı ile burada da her yere ve herkese dokunmamız lazım. Tamer Bey bu konuda da çok iyi bir vizyoner. Çok doğru bir hareketle herkesle temas etmeye, sorunları yerinde dinlemeye çalışıyor, bizler de onun yanında elimizden geleni büyük bir şevk ile yapıyoruz. Eğer emek verecekseniz bir şeylerin içerisinde yer almalısınız. Olmak için olmaktan, yapmış olmak için yapmaktan her zaman uzak durdum... Biz burada hepimiz çok değerli zamanlarımızın bir kısmını ayırıyorsak karşılığında çok değerli sonuçlar da almamız lazım. DTO’nun hem üye sayısı hem de uluslararası tecrübesi çok kuvvetli. Bu da bizi farklı yerlere doğru götürüyor. Bu kadar bilgiyi edinmekte bana çok katkı sağladı. Yeni yönetim genç, dinamik ve enerjisi yüksek. Özellikle Tamer Kıran bunu daha da ileri taşıyor. İnşallah hep birlikte kendisinin önderliğinde çok başarılı işler gerçekleştireceğiz.
Röportaj
Zeymarine’nin iki ortağı Gürkan Kösemen ve Kaptan Umut Çınar
Kartlarımız hep açık ve kimseye hayaller satmıyoruz Zeymarine’nin iki ortağı Gürkan Kösemen ve Kaptan Umut Çınar’la bir araya geldik. Gördük ki yakın zamanda kurulan bu ortaklık Zeymarine’e çok şey katmış ve katmaya da hızla devam ediyor. Diğer taraftan Zeymarine, kısa zaman önce Delmar Safety ile iş ve güç birlikteliğine de adım attı. Bu birliktelikle ilgili olarak Delmar Genel Müdürü Arda Akyüz “Zeymarine’in uzmanlığı ile Delmar Safety’nin dünya üzerinde kurduğu servis ağını birleştirdik. Zeymarine’in acentelik uzmanlığıyla Delmar’ın uluslararası portföy ve lojistik gücüyle birleşirse ne olur düşüncesi adım atmaya fazlasıyla değer. İnşallah camiamıza ve ülkemize hayırlı olur” diyor. 18 OCAK - ŞUBAT
www.7deniz.net <
Zeymarine, nasıl hayat buldu? Denizcilik sektörüyle tanışmam 1994. Gemi kiralama sektöründe bir süre çalıştıktan sonra 1997’de Alyans Tempo Grubunda 2000 senesine kadar çalıştım. Ardından Cerrahgil Şirketinde acente müdürü olarak çalıştım. 2015’te de kendi yoluma gitmek için ayrıldım ve Mayıs ayında da Zeymarine’i şahıs firması olarak kurdum. Hem yurt içinden hem de yurt dışından ciddi destek görmemize istinaden firmayı AŞ’ye çevirdik. Umut Kaptan’ın da geçen sene başında katılmasıyla ciddi bir ivme yakaladık. Önemli firmaların, müşterilerin Türkiye’de temsilcisi olduk. Aslında işe bu durumu öngörerek planlı başladığım söylenemez. Tersanelerden ve yurt dışından destek aldığım bir iki firmayla başladım. Açıkçası beklediğimden fazla talep gördüm. Tabii talep artınca ağınızı da artırmanız gerekiyor. Bu da beraberinde genişleyen kadro demek. Kontrollü büyümeye çalıştım. Geçen senenin başında Umut Kaptan’ın Ortağım olarak şirkete gelmesi ve onun 13 senelik yöneticilik deneyimi bize çok şey kattı. Hem şirketin büyümesiyle alakalı ciddi bir sistem oluşturuldu, hem de bu işi daha rafine, usulüne göre yapmamız gerektiğini gördük ve ona göre devam ettik. Şu anda, geçen sene ve bu sene yaptığımız ISO, profesyonel bussines koçluk yardımları gibi çalışmalarımızın dönüşünü yavaş yavaş görüyoruz. İşinizi ne kadar kaliteli yaparsanız o kadar karşılığını görüyorsunuz… Delmar Safety firması ile bir ortaklık içine giriyorsunuz. Bu fikir nasıl çıktı? Delmar, Türkiye’de kendini kanıtlamış bir firma. Yurt dışında ciddi bir ağları var. Kendileriyle dostane bir ilişkimiz zaten vardı. Bizim 2-3 senelik ivmeli
grafiğimiz dostane ilişkimiz ile biraraya gelince bu ortaklık fikri ortaya çıktı. Delmar’la yapacağımız ortaklıkta yurt dışında açacağımız ofislerde yalnızca acentelik hizmeti verilecek. Safety, bildiğimiz bir iş olmadığı gibi işimiz de değil. Bizim avantajımız Delmar’ın halihazırda konuşlanmış olan ofislerine geçeceğimiz için çok ciddi bir altyapıyla girmiş olacağız. Amaçlarımızdan biri yurt dışında hizmet verdiğimiz müşterilerimize bunu bir pazarlama argümanı olarak sunmak. Bence bu ciddi bir etki yaratıyor. Bunun geri dönüşü olacağına inanıyorum. Yurt dışı yatırımlarımızda her ne kadar çok hızlı bir geri dönüş beklentimiz olmasa da orta vadede güzel işler olacağına inancım tam. Arda Bey bu iş birlikteliğine ilişkin sizin yorumunuz nedir? Biz, müşteri ihtiyaçlarını kuruluş stratejimizin temeline koyarak ilerleyen bir şirketiz. Delmar Safety, 13 yıl gibi bir sürede sektörün rekabetçi firmaları arasına girmiştir. Daha iyisini yapma tutkumuz ve inovasyona verdiğimiz önemle yılda 2 bin 500 gemiye hizmet verebilecek kapasiteye ulaştık. Zeymarine’in uzmanlığı ile Delmar Safety’nin dünya üzerinde kurduğu servis ağını birleştirdik. Zeymarine’in acentelik uzmanlığıyla Delmar’ın uluslararası portföy ve lojistik gücüyle birleşirse ne olur düşüncesi adım atmaya fazlasıyla değer. İnşallah camiamıza ve ülkemize hayırlı olur. Şu an nasıl bir süreçtesiniz? Adımlar atılmaya başlandı mı? Tabii.. Hem hukukçularla hem mali müşavirlerle görüşmeler sürüyor. Yüksek ihtimal, bu röportaj yayınlandığında işler sonuca ulaşmış olacak. Teoride ve prensipte tamamen anlaşıldı. Geriye sa-
dece işin evrak işleri ve bürokrasisi kaldı. Hedefleriniz arasında acentelik alacağınız yeni firmalar var mı? Mutlaka.. Her ne kadar bizim stilimiz butik hizmet verip iyi fakat az müşteriyle çalışmak olsa dahi bu ticari olarak riskli bir durum. Nihayetinde kısıtlı bir müşteri portföyüyle gidip iyi iş yapıyorsunuz fakat acentelik piyasasını biliyorsunuz. Bir şekilde müşteri kaybında risk almış oluyorsunuz. Biz, bu sene başında aynı kaliteyi tutturup müşteri portföyünü geliştirme ve genişletme hedefine karar verdik. Bu seneki pazarlama stratejimiz onun üzerine kurulu. Bu herkese acentelik teklifi götüreceğiz demek değil. Ama bir şekilde müşteri portföyümüzü genişletmeye çalışacağız. Hedeflediğimiz firmalar, bölgeler, servisler var. Biz şu anda daha çok acentelik servisini tersanelerde veriyoruz. Bunu daha genişletmemiz gerekiyor. Türk limanlarında da koruyucu acentelik, transit geçen gemilere transit acentelik, armatör işlerini yaptığımız acenteliği de daha fazlalaştırmamız gerekiyor. Bunun için çalışmalar yapıyoruz. İyi yaptığımız işi yapmaya çalışıyoruz… Tersane acenteliğinin yanında boğaz acenteliği de yapıyor musunuz? Yapıyoruz fakat şu an çok fazla değil. Ağırlığımız tersane acenteliği. O yüzden bu sene itibariyle biraz daha boğaz acenteliğine ve diğer Türk limanlarındaki koruyucu acenteliğine de yönelmemiz gerekiyor. Hem müşteri portföyünü artırırken hem de servis gamımızı artırma derken onu kastetmiştim. Ama hep acentelik. Onun dışında sadece koruyucu acenteliğimiz altında olan gemilerde tahliyeden sonra oluşan ufak tefek platform hasarlarının giderilmesine asistans veriyoruz. Oradaki bir atölyeyle onları
OCAK - ŞUBAT 19
Röportaj
buluşturuyoruz ve isteklerini gideriyoruz. Ekibinizden ve alt yapınızdan biraz bahseder misiniz? İyi işi iyi bir ekibiniz yoksa yapamazsınız. Kadromuzda piyasada ciddi tecrübeler edinmiş arkadaşlarımız var. Acente direktörümüz Sertan Pehlivan, Catoni firmasında yıllarca acente müdürlüğü yapmış, offshore piyasasında çok tecrübesi olan hem yurtiçinde hem yurtdışında tanınan biri. Operasyondaki diğer arkadaşlarımızın da en az 7-8 senelik tecrübeleri var. Umut Kaptan’ın hem kiralama, hem bussines development, hem de genel müdürlüğü döneminde kazanmış olduğu tecrübeleri, benim ve diğer ekip arkadaşlarımızın sahip olduğu tecrübelerle harmanladık ve bir sistem oluşturduk. Mevcut müşterilerimizden ve piyasadan aldığımız olumlu geri dönüşler de doğru yolda olduğumuz gösterdiği için mutluyuz. Nasıl bir motivasyonla çalışıyorsunuz? Kartlarımız hep açık ve kimseye hayaller satmıyoruz. Eğer bir şey yapılabilirse onu yaparız mutlaka ama yapamayacağımız şeyleri de hayal olarak sunmayız. Bir de kahraman olmaya çalışmıyoruz. Bir acente olarak kahraman olmanın alemi yok. Müşterinin adına karar verme gibi bir riske girmeyiz. Çünkü, müşterinin anlaşmasını bilemezsiniz. Müşteriye iyilik yapıyorum derken çok daha negatif bir şeye sebep olmamak için işimiz neyse onu yaparız. Dolayısıyla bizim burda acente olarak
20 OCAK - ŞUBAT
görevimiz bilgi akışını hızlı ve zamanında yapmak ve alternatifleri sunmak. Aynı zamanda müşterinin karar vermesini daha da kolaylaştırmak. Alternatifler müşteri için negatif bile olsa onu bilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu prensiple yol alıyoruz. 7/24 ulaşılabiliriz. Bunlar acentelik gibi servis sektörü için önemli ve müşterinin dikkat ettiği noktalardır. Sektörle ilgili öngörüleriniz nelerdir? Her şey iyi giderse, tersane ayağında işler 2019 ve 2020 yılında ciddi şekilde yoğunlaşacak. Biz de acente olarak bu yoğunluktan maksimum derecede faydalanmaya çalışacağız. Türk tersaneleri çok iyi gidiyor. Her gün daha da kendilerini geliştirerek dünya piyasasında daha da iyi yerlere geliyorlar. Hem Yalova hem Tuzla… Çok ekstrem bir durum olmazsa -ki olacağını da zannetmiyorum- 2019 ve 2020 yılı beklentimiz iyi bir periyotta. 2020’den sonra da daha evvel 5 yıllık havuzlarını yapmış gemilerin havuz süreleri doluyor. 2021’den itibaren de onlar gelmeye başlıyor. Peki gelelim Kaptan Umut Çınar’a. Kimdir Umut Kaptan… İTÜ Denizcilik bölümünden 1997 yılında mezun oldum. Denizciliği çok severek bu işe girdim. Çok uzun bir deniz hayatım olmadı. Aslına bakarsanız benim kara hayatında tecrübe kazanmamdaki, gelişmemdeki en büyük etkenlerden biridir Aktif Denizcilik. Operasyon Yardımcılığıyla başladım,
“Kartlarımız hep açık ve kimseye hayaller satmıyoruz. Eğer bir şey yapılabileceksek onu yaparız mutlaka ama yapamayacağımız şeyleri de hayal olarak sunmayız. Bir de kahraman olmaya çalışmıyoruz. Bir acente olarak kahraman olmanın alemi yok. Müşterinin adına karar verme gibi bir riske girmeyiz. Çünkü, müşterinin anlaşmasını bilemezsiniz” ardından ticari bölüme geçtim. Finali de Genel Müdür olarak yapıp bitirdim. Ardından Gürkan’ın da bahsettiği üzere kurduğumuz ortaklık. Açıkçası acentelik benim önceden yaptığım bir iş değil, öğrenme aşamasındayım. Ben tüm hayatım boyunca hep kısa, orta, uzun vadeli planlar yaptım. Burda da onu yapmaya çalışıyoruz. Önce ofiste bir takım yenilikler, değişiklikler oldu. Geçmiş süreçteki tecrübemde yurt dışında çok sayıda yabancı armatör- armatör de demeyelim- dost edindim. Onlarla iletişimde kaldık ve pozitif dönüşler aldık. Portföyü genişletelim derken buradaki hizmeti hiçbir zaman aksatmamamız gerektiğini düşündük. Ocak, Şubat gibi ISO Sertifikasyonunu yaptık. Bu bizim için gerçekten önemliydi. Hem hizmet kalitesi hem de karşımızdaki müşterilere güven verebilmek adına. Ne yapabilirizi, nasıl yapabilirizi tartışıyoruz, hatta bu konuda profesyonel destek de alıyoruz. Önce kendimizi ve ekibimizi daha iyi tanıdık. Kapasitemizi ve neler yapabileceğimizi gördük. Şimdi yavaş yavaş planlama aşamasındayız. Marketing tarafı Gürkan’da, ben de operasyon ve finans tarafındayım. Böyle bir paylaşım olunca zaten işler daha güzel gidiyor. Ortaklık çok zor derler, aslına bakarsanız biz o kadar farklı iki insanız ki. Dişliler farklı olduğu için de uyum daha kolay oluyor.
CertAsig increases its geographical and product diversity, including new products. ROMANIA Romanian non-life / non-motor corporate and specialist insurance products
% of total GWP
TURKEY AND BLACK SEA Marine / aviation
20% of total GWP
BULGARIA Non-life / non-motor corporate and specialist insurance products
% of total GWP
Our core business is Romanian, Bulgarian and Turkish commercial fleets and Cargo. CertAsig provides marine coverage using London Market wordings but can consider alternative wordings. English Law & Jurisdiction is usually imposed on policies underwritten.
MARINE PRODUCTS
Blue and Brown Water Hull & Machinery Builders’ Risks Pleasure Craft & Yachts Cargo
Other Marine Liabilities including: Ship Repairers’, Port Authorities & Operators’ Liabilities Cash in Transit / Cash in Vault Specie Single voyages (non-scrap)
CertAsig is a non-life / non-motor insurance company primarily selling specialist insurance products to corporate and SME customers through brokers in Romania, Turkey and Bulgaria. CertAsig is ranked 8 th in the non-life / non-motor market, measured by GWP out of 36 companies. CertAsig employs 96 insurance professionals in 6 offices. Shareholder structure
BUCHAREST HEADQUARTERS Address: 61B Nicolae Caramfil Street, Sector 1, Bucharest, Romania 014142 Phone: +40 21 311 91 04 Fax: +40 21 311 50 56 e-mail: office@certasig.ro
www.certasig.eu
TURKEY REPRESENTATIVE Seda Eraslan Baransel Gsm: +90 533 088 87 46
Klas
Türk Loydu akıl teri ihracatına başladı Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu’nu taşıdık satırlarımıza. Bir yandan gurur duyduğumuz başarıları arasında yer alan IMO onayını, savunma sanayi konusundaki ilerlemeyi ve akıl teri ihracatında geldikleri noktayı konuştuk. Diğer yandan da IACS üyeliği hususunda çıkarılan engelleri ve bu engellere karşı Türk Loydu’nun hamlelerini masaya yatırdık. Bunla da kalmadık yerli ve milli üretim hacminin sektörümüzdeki payının artması için neler yapabileceğimizi tartıştık. Tabii ki bu noktada Türk Loydu’nun hangi görevleri üstleneceğini de ele aldık. Esasen baştan sona kadar yaptığımız tüm söyleşi, yüzde yüz yerli ve milli olan Türk Loydu’nun ülkemiz için neler yaptığı ve neler yapabileceği üzerineydi… 2018’te Türk Loydu olarak neler yaptık, nerelere geldik, değerlendirir misiniz? 2018 yılı, Türk Loydu için değişik bir yıl oldu. Dünya ekonomisinde durgunluklar olmasına ve Türk denizcilik sektörünü etkilemesine rağmen biz çok da zorlanmadık. Bizim, bazı önemli stratejik hedeflerimiz var. Bunlardan biri IACS üyeliği, bir diğeri Avrupa Birliği tanınırlığını almak. Savunma sanayi bizim için çok kritik. Türk Bayrağının yanına bir beyaz bayrağa daha ihtiyacımız vardı. Bunu da sağladık. Dünya çapında 8 bin gemiye yakın, dünya filosunun yüzde 18’ine sahip bir beyaz bayrağın, Panama
22 OCAK - ŞUBAT
bayrağının tüm yetkilerini aldık. IACS üyeliği için 2017’de sıkı bir denetim geçirdik. Orada maalesef tabiri caizse ucundan döndük. Eğer 2017’de IACS’nin kalite yetkinlik sertifikasını alabilseydik tam üyelik işimizi orada bitiriyorduk. Ama olmadı... Bu denetimi IACS, bir anlamda Türk Loydu’nun zafiyetlerini, zayıf noktalarını öğrenmek için kullandı. Bunun akabinde de apar topar üyelik kriterlerini güncelleyip üye olmayı daha da zorlaştırdılar. Yeni kurallar 2018’in ocağında derhal yürürlüğe sokuldu. IACS’a üye adayı kuruluş olarak şu ana kadar yalnızca Türk Loydu var. Buna cesaret edebilen bir başka klas kuruluşu yok. O kadar artırdılar ki engelleri, zorlukları...
Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu
Buna rağmen biz yılmadık, devam ediyoruz. GBS standartlarından da bahsetmek lazım. IACS, aday üye adayları için ilk kriter olarak IMO’dan GBS onayını almış olmalıdır dedi. Bunu yaptıklarında Türk Loydu’nun IMO’dan bunu alabileceğini hiç düşünmemişlerdi. Biz, bu çalışmaları biraz da IACS’den gizli yürütmüştük. Yurtdışında kullandığımız danışmanlarımız var, onları, onların uzmanlarını hazırlık aşamasında kullandık. Kendi teknik ekibimiz de işin içine girerek olabildiğince gizli bir hazırlık ve çalışma yürüttük. Sonra da IMO’ya dedik ki, ey ‘IMO, gel bizi denetle. Biz,
www.7deniz.net < GBS onayımızı istiyoruz. Bu aşamada IACS’nin küçük bir şok yaşadığını tahmin edebiliyorum. 2018’de yaptığımız GBS başvurusunun denetimleri çok iyi geçti. IMO’nun teknik ekipleri geldi, bizi inceledi, olumlu raporlar verdi. Ama uygulama gereği, son aşamada Aralık ayında olan IMO’nun MSC 100 isimli komitesinden, IMO’nun meclisinden onay alması lazımdı. Aldığımız istihbaratlara göre IACS üyeleri, Türkiye’yi engellemek üzere bir lobi faaliyeti yürütmüşler ve çeşitli Avrupa ülkelerine ‘Türkiye’yi engelleyin’ diye yazılar yazdıkları duyumlarını aldık. Biz de karşı lobiye geçtik. Aralık ayının ilk haftasında yapılan bu MSC 100 IMO Meclis toplantısı bu düzlemde çok ciddi kulis faaliyetleri ve mücadelelerle geçti. Sayın Meclis Başkanımız Binali Yıldırım’ın okul arkadaşının IMO Başkanı olması, yine aynı zamanda eski müsteşarımız Suat Hayri Aka’nın da IMO’da birçok tanıdığının olmasının bize çok faydası oldu. IMO Başkanlığı bu anlamda Türk Loydu’na olumlu yaklaştı. En azından tarafsız bir duruş sergiledi ki bizim istediğimiz de buydu. Ama tabii ki IMO’nun meclisinde çok farklı ülkeler var. IMO, Birleşmiş Milletler’in denizcilik sektöründeki versiyonu, Denizcilikteki Birleşmiş Milletler diyebiliriz. Her ülkenin bir oy hakkı var. Çeşitli ülkelerle aydınlatıcı toplantılar yaparak, haklılığımızı, Türk Loydu’nun nasıl ve ne aşamada olduğunu anlattık. Dışişleri ekibi ve Ulaştırma Altyapı Bakanlığı’nın ekibi bize çok yardımcı oldular. Tüm Türk ekibi koordineli ve planlı bir şekilde hareket ederek, delegelere derdimizi, haklı yanlarımızı anlattık. Sonunda da IMO meclisinden ezici bir üstünlükle GBS onayımızı aldık. Beni en çok mutlu eden, bizim yetkinliğimiz IMO’dan onaylandıktan sonra, meclis başkanı yaptığı bir konuşmanın bir yerinde “IACS üyelerine haber verelim” ifadesini, “IACS artı Türk Loydu” şeklinde düzeltti. “Türk Loydu da artık dedi onaylı bir kuruluş. Buna artık alışmamız lazım” diyerek açıklama da yaptı. IACS artı Türk Loydu ifadesi IMO’nun sözcük kullanım haznesine geçti. Türk Loydu, IACS olmadan IACS oldu diyebiliriz bu hamleyle. Goal Based Standards (GBS) yani Amaç Esaslı İnşaa Kuralları bize ne sağlıyor? Dünya çapında 150 metrenin üzerinde akaryakıt, kimyasal ve dökme yük inşaa eden gemilerin yeni inşa klası alabilmesi için belge verecek klas kuruluşunun GBS IMO onayı olması lazım. Eğer sizin klas kuruluşunuzun bu yetkinliği yoksa, bu belgeyi verme hakkınız da yok. Dünyada da buna şimdiye kadar 12 tane IACS
üyesi kuruluş sahipti. IACS olmayan ve bu yetkiyi alabilen tek kuruluş Türk Loydu oldu... Ayrıca, Türk Loydu’nun almış olduğu bu yetkinlik, bu başarı IMO tarafından tüm dünyaya sirkülerle duyuruldu. IMO tarafından onaylanmış bir kuruluş olmak bizim için büyük bir avantaj, bu; bizim önümüze çok büyük ufuklar açacak. IMO’dan GBS (Goal Based Standard) onayı almak 2018’deki en büyük çalışmamız ve gelişmemiz oldu diyebiliriz. Bunun dışında biz 2019’da tekrar IACS başvurusu yaptık. IACS’ye biz dedik hazırız ve gel bizi denetle dedik. Şimdi IACS’ın ilgili komitelerinin denetimi onaylaması ve planlaması gerekiyor. 2019’da çok ciddi bir IACS mücadelemiz olacak gibi gözüküyor. Ama gerçek şu IACS’ı ciddi şekilde yorduk, yormaya da devam edeceğiz. Yıl bittiğinde de üyelik hedefimize ulaşmayı planlıyoruz. IACS neden engelliyor? IACS üyeleri, dünya çapında klaslama işinin denizcilik sektöründeki marketin neredeyse yüzde 90’ını ele geçirmiş durumdalar. Birçok ülkede sadece IACS üyelerine yetki veriliyor. Dünyanın birçok yerinde yapılan gemi inşaalar IACS üyelerince klaslanıyor. Pazarın yüzde 90’ının ellerinde olması çok ciddi bir avantaj. Elbette kimse bu büyük pastayı paylaşmak istemez. Türk Loydu bu anlamda IACS için bir tehdit olarak görülebilir. Kendi ticari avantajlarını bırakmak, bölüşmek istemezler. Bu pazarın tek hakimi iken bir başka rakip çıkmasını elbette istemezler. Bunun için de yeni üyelere olabildiğince engeller, zorluklar çıkartıyorlar. GBS onayı da bunun ön şartlarından biri haline gelmişti. Artık Türk Loydu, bu engeli aşmış duruma gel-
“İlk hedefimiz IACS üyeliği… Bu uzun soluklu bir çalışma. 2019’da önemli bir yol almayı hedefliyoruz. Aynı şekilde AB tanınırlığı hedefimizde de ciddi bir yol almayı düşünüyoruz. Bunların haricinde savunma sanayinde etkinliğimizi artırmak hedefimiz var” di. İkinci önemli kriter, kalite belgesi yani IACS’nin yetki verdiği bazı denetleyici kuruluşlar var, bunlar sizi denetleyerek, inceleyerek yetkinliğinizi belgeliyorlar. Ve diyorlar ki IACS’a , “evet bu kuruluş IACS’a üye olabilecek yetkinlikte bir kuruluştur” veya “hayır, bu kuruluş henüz IACS üyeliğine hazır değildir.” Elbette bu süreçlerde IACS’ın gözlemcileri de bulunuyor ve süreci sürekli kontrol ediyor, gözetliyorlar. IACS yetkinlik belgesini aldıktan sonra IACS’ye başvuru yaparak üye oluyorsunuz. Ama üye olmakla iş bitmiyor. Her sene farklı farklı kontrol denetimleri var. Uymakta olduğunuz o kurallara her sene uygunluğunuzu tekrar tekrar denetleniyor. Yani IACS uygulamaları Türk Loydu için bir hayat tarzı olmak durumunda. Türk Loydu için yeni uluslararası kural standartları. Bunu zaten yapıyoruz ve düzgün şekilde sürdürebileceğimizden en ufak şüphem yok. Yıllardır hazırlanıyoruz, mücadele ediyoruz. Artık bilgilendik, tecrübelendik, ilerleyeceğiz. Bir başka önemli hamlemiz Avrupa Birliği tanınırlığıydı. Burada IACS denetimleri olurken, biz AB denetçilerini
OCAK - ŞUBAT 23
Klas aşamada devreye giriyor. Türk malı, Türk ihracatı hızlanıyor. 2018 gemi inşa ve yat sanayi anlamında nasıl geçti?
de çağırdık. İki işi bir arada halledelim diye... Bu da hem olumlu hem zaman kazandırdı. Hem Türk Loydu’nun zaman israfını önlemek hem de süreçleri hızlandırmak için aldık bu kararı... Şu anda AB’nin uzmanları Türk Loydu hakkında son derece olumlu görüşe sahipler. Belki de AB tanınırlığını IACS üyeliğinden önce bile sonuçlandırabiliriz. Bu da Türk Loydu’nun önünde Avrupa’da çok büyük bir Pazar açacaktır. AB tanınırlığını aldığınız zaman tüm Avrupa’da hizmet verme şansı elde edebiliyorsunuz. AB tanınırlığını alarak Avrupa’nın farklı ülkelerinde hizmet verme hakkına sahip olacağız.
“Türk Bayrağının yanına bir beyaz bayrağa daha ihtiyacımız vardı. Bunu da sağladık. Dünya çapında 8 bin gemiye yakın, dünya filosunun yüzde 18’ine sahip bir beyaz bayrağın, Panama bayrağının tüm yetkilerini aldık”
Bunlara ilaveten 2018 yılında Türk Loydu, savunma sanayinin önemli yapı taşlarından bir tanesi. Bildiğiniz gibi Türkiye’de bir uçak gemisi yapılıyor. Aslında tam uçak gemisi de değil, çok amaçlı bir amfibik çıkartma gemisi demek daha doğru olur. Bu, çok farklı yönlerden muhteşem avantajları olan bir gemi... Tam Akdeniz’de ihtiyaç duyabileceğiniz, stratejik bir gemi tipi. Akdeniz’de yetkinliğimizi ve gücümüzü artırmak istiyorsak öyle bir gemiye ihtiyacımız vardı. Türkiye de öyle bir hamleye girdi. Türk Loydu da bu savunma sanayi hamlemizin içinde önemli bir öge haline geldi. 90’lı yıllarda başlayan MİLGEM projesi ile birlikte savunma sanayinin hep içinde olduk. Denizcilik alanında çok ciddi işler yaptık. Şu ana kadar 150’nin üzerinde askeri gemi klasladık. Uçak gemisi bunun en üst noktası olacak. Bildiğim kadarıyla
dünyada bu kadar çok askeri gemi klaslamış bir başka kuruluş yok. Türk Loydu bu alanda oldukça bilgilendi, tecrübelendi. Bunun iyi yanı Türkiye bu alanda ilerledikçe askeri gemilerin ihracatına da başladı. Fiyat ve kalite açısından son derece avantajlı olan Türk askeri gemileri Pakistan, bazı Arap Ülkeleri, Türki Cumhuriyetleri gibi birçok ülkeden talep görmeye başladı. Pakistan’la bu anlamda 2 yeni antlaşma yapıldı. Ve genişleyen Savunma Sanayimizin doğal bir sonucu olarak Türk Loydu, akıl teri ihracatına başladı. En karlı ihracat bu... Bu savunma sanayi ihracatıyla birlikte sertifikalanmış Türk ürünleri de satmaya başlıyorsunuz. En ufak contasından kaplama malzemesinden, elektrik motoru, kablolama sistemi, monitörü gibi alanlarda sizin sertifikalandırdığınız ürünlerden isteniyor. Türk Loydu’nun malzeme sertifikasyon da bu
24 OCAK - ŞUBAT
Türkiye, yat sanayinde çok ciddi miktarda ihracat yapabilen ve büyük potansiyeli olan bir ülke. Ama istenen rakamlara ulaşabildik mi, sanmıyorum. Bence biz, aslında hak ettiğimiz yerin çok aşağısındayız. Burada yat sektöründe ben özellikle küçük imalatçıların aralarında birlikler oluşturarak beraber hareket etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Böylelikle birçok maliyetleri daha da azaltabilirler. Mesela bir yat imal ediyorsunuz. Kullandığınız bazı malzemeler var. Bunları kullanmanız için belirli bir toz ve ısı şartları lazım. Belirli bir alanı izole ederek bu şartları oluşturmanız lazım. Bir sürü küçük imalatçı bu özel imalatları farklı yerlerde, farklı şekillerde, farklı maliyetlerle bunu yapıyorlar. Oysa birleşmiş olsalar, daha büyük hangarlarda oluşturulacak “fiyat-maliyet” avantajına sahip ortamlarda bunları yapsalar; hem üretim maliyetleri çok düşecek hem de kaliteleri daha da artacaktır. Bu da size uluslararası alanda çok büyük bir fiyat avantajı sağlayacak. Bunu yapmazsanız, bunu yapmış ülkelerle rekabet edemez oluyorsunuz. Bizim, birlik içerisinde hareket etmeyi öğrenmemiz lazım. Burada bir otoritenin yani idarenin sektöre yol göstermesi lazım. İkinci önemli otoritenin de DTO olması uygun düşer. Elbette çalışmalar var, ancak üzerinde biraz daha çalışılarak çok daha verimli hale getirilebilir. Bunun haricinde Türkiye, çok miktarda onarım ve bazı Kuzey Avrupa ve çeşitli Afrika ülkelerine ihracat yapıyor. Türk imalatçılarında iyi iş yapanlar hiç boş kalmadılar, aralıksız iş yaptılar. Ama itiraf edelim, biz daha çok orta ölçekli gemilerde iyi bir ülkeyiz. Çok büyük gemi olayları bizde pek yok, altyapımız büyük gemilere uygun değil. Onlar Çin gibi ülkelere gidiyor. Türkiye’nin stratejik olarak içinde bulunduğu durum, vermiş olduğu hizmetler daha ziyade onarım ve orta-küçük ölçekli gemilere odaklı; belki o alanlarda yerli üretimi özendirecek hamleler yapmakta fayda var. Bunu da sektörün hep birlikte kararlar alması lazım. Mesela yurt dışından bir makine aldığınızda o makinede bir problem olduğunda genelde yurt dışından gelen teknik kişi döviz üzerinden size oldukça masraflı ve günler sürecek bir şekilde geliyor. Ama kullandığınız ürün yerli üretim bir makine olduğunda kişi ya da kurum yetkilisi kısa mesafeden, bir zaman sürecinde oldukça uygun maliyet-
www.7deniz.net < lere size ulaşarak sorununuzu çözüyor. Bu bağlamda yürür maliyetlerin düşük olmasını istiyorsak olabildiğince yerli yatırım yapılması şart. Peki ya yaşlı koster filosu… KOSTER filosu projesi, Türk denizciliği açısından önemli bir projedir. Aslında proje 10 sene önce gündeme gelmişti. Türkiye, bir ara Akdeniz’de ciddi bir hakimiyet elde etmişti. Sonra bu hakimiyet yavaş yavaş azaldı. Koster filomuz yaşlandı ve yıprandı. Dünya çapında artık IMO’nun çıkardığı çok yeni regülasyonlar var. Balast Water Management gibi, emisyon gazlarını içeren kısıtlamalarla ilgili birçok yeni kural var. Bu kuralların bazıları yürürlüğe girdi, bazıları da önümüzdeki yıllarda yürürlüğe girecek. Mevcut gemilerle bu regülasyonları karşılamak çok zor. Çok büyük maliyet ve ek yatırım masrafı yapmanız lazım. Belki bu gemileri hurdaya gönderip başka gemiler yaptırmanız daha cazip olabilir. Her armatör bunun hesabını ayrı ayrı yapıyordur. Bizim elimizdeki koster filosu yaşlandı. Filomuz artık ekonomik ömrünü tamamlamaya yaklaştı. Eğer siz bu alandaki gücünüzü sürdürmek, hatta belki de artırmak istiyorsanız bir hamle yapmanız lazım. Bu hamle de bu hurda gemileri bir ödenekle alıp onların yerine yeni gemiler yapmak şekildeydi. Bu proje maalesef çok ilerleyemedi. Elbette böyle büyük çaplı bir proje, arkasında finansal bir destek olmadan olmaz. Finansal desteği de Türkiye’de ancak devlet verebilir. Koster projesini Türk yerli sanayini güçlendirmek amacıyla kullanmalıyız. Proje kapsamında belirli stratejik hedeflerinizin olması lazım. Bu hedeflerin Sayın Cumhurbaşkanımızın yüzde yüz yerli ve milli ilkesine uygun ilerletilmesi gerekiyor. Projede kullanılacak malzemeden, ana makineye, çalışacak işçiye kadar her şeyin ve herkesin olabildiğince yerli ve milli olması lazım. Burada kullanılacak klasın kesinlikle Türk Loydu olması gerekiyor. Hedef yerli sanayiye destek vermek ve geliştirmekse en uygun klas kuruluşu %100 yerli ve milli olan Türk Loydu’dur.
diyor, biz Türkiye olarak neden aynısını yapmayalım. kendi kurallarımızı oluşturarak yabancı gemileri bir ölçüde zorlayabiliriz. Denizlerimizdeki doğal yaşamı ve habitatı korumak için gerekli önlemleri almak uluslararası uygulamalara göre hakkımız. Haklarımızı en iyi şekilde korumak için Türkiye’nin oyun kurucu olması lazım. Denizcilikle ilgili kurallar yazan ve geliştiren Türk Loydu’na büyük iş düşüyor. Biz, her türlü yardıma hazırız. Devletimizle ve yetkililerimizle denizlerimizi koruyacak ve geliştirecek her çalışmaya her göreve hazırız. Genel olarak 2019’da hedefleriniz neler olacak? İlk hedefimiz IACS üyeliği… Bu uzun soluklu bir çalışma. 2019’da önemli bir yol almayı hedefliyoruz. Aynı şekilde AB tanınırlığı hedefimizde de ciddi bir yol almayı düşünüyoruz. Bunların haricinde savunma sanayinde etkinliğimizi artırmak hedefimiz var. Bu 3 hedefin dışında Türk Loydu olarak, nükleer ve raylı sistemler alanında da daha çok hizmet vermeyi hedefliyoruz. Akkuyu santralimizde ilk aşama nükleer kontrol yetkinliğimizi aldık ve şu anda Türk Loydu, Akkuyu santralinde hizmet veriyor. Nükleer alanda genişlemeyi düşünüyoruz. İkincisi raylı sistemlerde ciddi hamlelerimiz var. Türkiye, raylı sistemlerini artırıyor. Toplam raylı sistem metrajı önümüzdeki 10 yıl içinde 2 katına çıkacak. Burada
Türk Loydu gibi kuruluşlara ciddi sorumluluklar düşüyor. Türkiye’nin kendi başına bazı şeyleri halletmesi için Türk Loydu gibi bağımsız denetim ve belgelendirme kuruluşlarına ihtiyaç var. İçinde bulunduğumuz 2019 nasıl geçecek, öngörülerinizi alabilir miyiz? 2019’un 2018’e göre daha zorlu geçeceğini düşünüyorum. Bu yönde de sinyaller var. Türkiye, enteresan ve kendi dinamikleri olan bir ülke. Biz Türkler, prensip olarak zor şartlarda pes etmiyoruz. Türkiye’nin 2019’dan avantajlı çıkacağını düşünüyorum. Krizleri ne ölçüde fırsata çeviririz, bunu hep birlikte yılsonunda tekrar değerlendiririz. Tüm ekonomistlerin söylediği gibi 2019’da dünya çapında bir kriz bekleniyor. Bu, bizi nasıl etkiler? Biz, neler yapacağız? Bunlar zamanla ortaya çıkacak. 2019’da hep beraber birlik ve bütünlük içerisinde olacağımız bir denizcilik camiası düşünüyorum. Türk Loydu, Türk armatörünün ve denizciliğinin her zaman arkasındadır. Şanlı bayrağımızın gittiği her yere nitelikli hizmet vermek Türk Loydu’nun en temel hedefleri arasındadır.
“AB, kendi ülkeleri ile ilgili önlemleri aldıktan sonra, bu kurallara uymayanları ülkemize almıyoruz diyor, biz Türkiye olarak neden aynısını yapmayalım. Kendi kurallarımız oluşturarak yabancı gemileri bir ölçüde zorlayabiliriz”
Uluslararası alanda mücadele edecek bir filo istiyorsunuz. IMO’nun ve AB’nin koyduğu bazı kurallar silsilesi var. Öncelikle yeni inşalarda bu kurallara uyulması lazım. Emisyonda kriterleri, balast suyu kriterleri, vs. Ama bu yetmez, ileride olabilecekleri de bir ölçüde öngörmeniz lazım. Belki daha farklı önlemler de almanız gerekecek. AB, kendi ülkeleri ile ilgili önlemleri aldıktan sonra, bu kurallara uymayanları ülkemize almıyoruz
OCAK - ŞUBAT 25
Makale
Analistlerin bile aklının çok karışık olduğu 2019 için tüm denizcilere kolaylıklar “Artık her geçen gün beklentilerle şekillenen piyasalardan bahseder olduk ve beklentiler ve gerçekler iç içe girmeye başladı. Son üç-dört aydır net gördüğümüz üzere her yerden beklenti bombardımanına tutuluyoruz. Bu bombardıman dahilinde belki biz farkında olmadan beklentilerimiz şekilleniyor” diyen yazarımız ISTFIX Analisti Engin Koçak, bizler için 2019 yılını değerlendirdi. Tüm Türk denizcilik camiasına iyi bir 2019 diliyorum
Engin Koçak ISTFIX Araştırma Müdürü ISTFIX – Research Director
26 OCAK - ŞUBAT
Pek değerli editörümüz sağ olsunlar yeni yılın ilk sayısında bendenizden 2019’a yönelik bir bakış yazısı istediler. Bunu özellikle belirtiyorum çünkü bunu ilk isteyen kendisi oldu ve bu konuda söyleyecek şeyi olan pek çok kişinin de bilgi ve görüşüne başvurulması önemli.
Neden? Artık her geçen gün beklentilerle şekillenen piyasalardan bahseder olduk ve beklentiler ve gerçekler iç içe girmeye başladı. Son üç-dört aydır net gördüğümüz üzere her yerden beklenti bombardımanına tutuluyoruz. Bu bombardıman dahilinde belki biz farkında olmadan beklentilerimiz şekilleniyor.
www.7deniz.net < Şu anda 2019 için bölgesel ve küresel ekonomi ile ticaret konularında en önemli 10 başlığın en az üçünde negatif beklentisi olmayan var mıdır acaba? Ben dahi temkinli iyimserliğin işbu köşede sadık neferliğini senelerdir icra eden bir zat olarak pek çok konuda endişeliyim. Ama bu endişe ve “adrenalin” insanı daha çok ve hızlı düşünmeye sevk ediyor ve bazı işaretlere de daha dikkatli bakmamızı sağlayabilir. Şöyle kısaca acizane değerlendirmeye ve haddimizeyse zihin açmaya başlayalım. Evvela Ticaret Savaşları… Bu savaşa giren de girmeyen de kaybediyor belli ki. Hatta kavgayı başlatan gördüğümüz kadarıyla diğerlerinden daha fazla yumruk yiyeceğe benziyor. Bu kadar tarifeye ve engele rağmen, Çin’in ABD’ye ticaret fazlası artarak devam ediyor. Çin’in üreticileri maliyetlerini sonuna kadar kısıp ABD’ye mal satmaya devam ededursun, Türkiye gibi bazı ülkeler de doların hızlı değer kazanmasıyla beraber birden ciddi indirimler yapabilir ve başka piyasalara çok rekabetçi fiyatlarla mal satabilir hale geldiler. Çin, Amerika’dan ithal edemediği için Ukrayna Çin’e ciddi miktarda mısır ihraç etmeye başladı. Türkiye hiç ihraç etme-
diği kadar yassı çeliği Avrupa’ya ihraç etmeye başladı. Buna karşılık daha yüksek kalitelerin ithalatı azaldı. Yine Türkiye’den örnek, dünyanın en büyük hurda ithalatçısı biliyorsunuz Türkiye, Amerika’yla yaşanan gerginlik benzer veya aynı tonajda Avrupa ve Rusya ile olan tonaja yansıdı, yansımaya devam edecek. Örnekler böyle ama üçüncü çeyrek sonundan itibaren neden denizcilikte ve özellikle kosterde sıkıntı söz konusu derseniz, kur dalgalanmaları sebebiyle doğudakiler ve batıdakiler arasında ticari faaliyetler azaldı. Bu halde de batıdaki gemiler doğuya yükle geçemez hale geldi ve doğudaki gemiler de batıdan yükle dönemeyeceklerini bildikleri için yüksek navlun talep ettiler. Ta ki petrol fiyatları çakılıp kiracıların eline yeni kozlar verene kadar. Büyük tonajda ise genel olarak artan risklerden dolayı kötüleşen ticaret beklentileri etkili oldu. Ama her emtia için bu geçerli olmadı, tankerler gördüğünüz gibi ciddi biçimde yukarı gitti. Yani Ticaret Savaşları değil, ekonomideki belirsizlikler etkili. Bu senenin açılışı; çok kritik üç mesaj: • Avrupa’da üretim faaliyetleri kademeli biçimde yavaşlıyor. • ABD birden sert fren yaptı, artık faiz artırımları sürdürülemez. • Çin’de büyüme yavaşlıyor. Bu senenin jeopolitik temaları ise: • ABD aynı zamanda anlık ve belirsiz pragmatik politika izleyecek. 2008’den bu yana dünyanın her yerine dağılmış 4 trilyon doların mümkün mertebe evine geri dönmesi için her şey yapılacak. Geçen haftalarda bu seneki 600 milyar dolardan sonra (ayda 50 milyar dolar çekiyor) belki 400 milyar dolar daha geri
çekebileceği tartışıldı. • ABD Güney Asya’ya dönüş yoluna girecek. Çin ile karşı karşıya gelecek. • Enerji fiyatları üzerine büyük kavga dönecek, yine ABD, ne fiyatların çok artıp bölgesel rakiplerinin eline koz olarak dönmesini isteyecek, ne de kendi petrol endüstrisini yavaşlatmak isteyecek. • Son olarak, biraz da koster piyasalarıyla ilgili şekilde: Rusya Karadeniz’de ve Doğu Akdeniz’de zaferini garantilemek isteyecek. Bu durum onu birçok mücavir ülke ile yine sürtüşmeye götürecek. Yani Rus mamullerinin Avrupa’da çok revaçta olmasını bir süre daha beklemeyin. Bunların dışında kalan tüm mesajlar bu mesajların çeşitli kombinasyonları olarak görülebilir. Petrol fiyatlarıyla ilgili Deniz Ticaret Odası’nda bir soru üzerine biraz da iddialı olarak 60 dolar/varil ortalama seviyelerini aşamayacağını söylemiştim. Bunu Uluslararası Enerji Ajansı Direktörü Fatih Birol’un her dediğini anlayan enerji uzmanları olarak değil, talep ve fiyatlar üzerine baskı kuracak etmenlere bakarak hala iddia edebiliriz ama üzerine 2,5 dolar daha koyup 60-65 dolar bandına yükseltebiliriz. Merkez Bankası bile 80 diyordu şimdi bu seviyeye çıktı o kadar revizyon hakkımız olsun. Bu da navlunların belli bir seviyeye kadar güç kazanacağına işaret ediyor olabilir. O seviyenin ne olacağına herkes kendi tonajına ve uzmanlığına göre kendi karar versin. Beklentilerle algı yönetimi yapıyor gibi gözükmeyelim. Notlar halinde beklentilerin üzerinden gitmeye devam edersek: 2019’da Çin’in kaliteli cevher talebinin azalması beklenmiyor. Hatta 2020’lere kadar mevcut ithalat kuvvetini sürdüreceği gelen yorumlar arasında.
OCAK - ŞUBAT 27
Makale
Çin bunu hem çevre için hem de kendi kalitesiz cevheriyle üretim yapmanın ek maliyetleri yüzünden yapacak.
Bunun da etkisi pozitif olabilir büyük ihtimalle, çünkü AB’den çık(a)mayan bir Birleşik Krallık olumlu bir şey.
Çin’de artık finansal sistem ve şirketlerin borçluluğu inanılmaz noktalara geldiği için bu yıl ve sonrası çok riskli. Bu konunun detaylarının pek çok yerde işlendiğini görebilirsiniz. Ben bu konuyla ilgili tek notum şu: Çin, liberal bir ülke DEĞİL. Bu yüzden senelerdir dikkat çekilen bu borç yükü bir şekilde kontrol altında tutuluyor. Sadece şu var: üstünü örtemeyeceğin kadar büyürse ne yaparsın? O zaman barajın yıkılması ve kilometrelerce ötedeki köyleri vurması gibi bir şey olur. Denizcilik maalesef Çin denilen barajının üstünde bulunduğu nehir yatağının üzerindeki köylerden biri. (Bu yazı yazılırken Vale barajı hadisesi vuku bulmamıştı, o yüzden gönderme yoktur.)
Bu arada 2020’ye de geldik. Kükürt içeriği kısıtlamasının başlamasına bir yıldan az bir süre kaldı. Piyasada halen ne olacağı üzerine ciddi bir tartışma hakim. Ben, baca gazı yıkayıcı (scrubber) taktırmak mı daha iyidir, düşük kükürtlü yakıt almak mı daha iyidir yoksa MGO’ya geçmek mi iyidir bilemeyeceğim.
Avrupa’da imalatın yavaşlaması beni endişelendiriyor. İmalat hala pozitifte, yeni siparişler var, ama adım adım bir duraklamaya gidiliyor. İtalya ile kamuoyunun gözü önünde tartışılıyor. İspanya’da durum ha keza öyle. Brexit’in ne olacağı bu makale yazılırken hala belli değildi hatta makale ilerledikçe yine karıştı. Ama burada net biçimde ortaya konan bir takvim var, her iki taraf da anlaşarak ayrılmak istiyor. Bu durum artık tamamen fiyatlandı, bir sürpriz olur da Brexit bir şekilde gecikirse, fiyatlamalarda değişimler görülebilir.
28 OCAK - ŞUBAT
Ben, kiracı ve armatör mantığına bakarak bir sonuca varmaya çalışıyorum. Kiracı ister zaman kira ister sefer kirası olsun kendisine en ucuza mal olacak gemiyi seçmek ister. Bu durumda büyük tonaj için piyasada şimdilik çok fazla baca gazı yıkayıcılı gemi bulunmadığından gemilerde düşük kükürtlü yakıt kokteyli yakmak isteyecektir. Bu yeni düşük kükürtlü yakıtlara pek güvenmemek için armatörün elinde pek çok mazeret var bundan dolayı da çoğu armatör sözleşmelere “Benim gemimde bu yakıtları yakamazsın” anlamına gelecek maddeler koyacaktır. Bu da kiracıyı MGO yakmaya mecbur bırakırsa, üstüne de MGO fiyatları artan taleple beraber artarsa, kiracılar aynı maliyette hizmeti MGO yakan gemilerin günlük kiralarını aşağıya çekerek sağlar hale gelir. Bu da diğer yanda baca gazı yıkayıcı takılmış veya tam tersi sadece düşük kükürtlü yeni yakıtları yakabilen gemilerin bu avantajı paraya çevirmek isteyeceği anlamına gelecek.
Armatör tarafında ise herkes aynı günlük getiriyi elde etmeye devam etmek isteyecek. Baca gazı yıkayıcı taktırmış olan armatör bu yatırımının karşılığını isterken, MGO’ya geçen armatör de bu fiyatı hesaplara koyarak örneğin 10 dolar istediği yere belki 11-12 dolar isteyecek. Her halükarda çıplak navlunlar bu sebeplerden ötürü artacak. Gündelik getiriler sabit kalabilir, ki bu da hesap yapılmasının ardındaki mantıkla aynı. Baca gazı yıkayıcıları bir kenara koyarsak, MGO ve düşük kükürtlü ağır yakıtın fiyatlarının başlarda hızlı bir yükselişi söz konusu olacak gibi duruyor. Her yol ton başına navlunlarda yükselişe işaret ediyor. Koster piyasasında ise baca gazı arıtma sistemleri maliyetlerden ötürü bir opsiyon değil. Burada büyük çoğunluk MGO’ya geçecek. Bu segmentte ayrıca zaman kira veya sefer kiralama faaliyetleri da az olduğu için gündelik getirilerin sabitlenmeye çalışılması makul gözüküyor, ki bu da yine ton başı navlun artışı demek. Hem kiracıların hem de armatörlerin gelirlerini sabit tutma gayretleri yeni bir dengede birleşecek ve 2020 ortalarından sonra sağlıklı bir piyasadan bahsedebileceğiz diye düşünüyorum. Bu kadar belirsizliğin içinde analistlerin bile aklı çok karışık olduğu için 2019’da tüm denizcilere kolaylıklar diliyorum.
Broker
İpleri koparmanın hiç kimseye faydası yok
MAST Gemi Kiralama ortakları Berat Altın ve Kaptan Onur Arabacıoğlu
MAST Gemi Kiralama’nın ortakları Kaptan Onur Arabacıoğlu ve Berat Altın ile bir araya geldik. 2010 senesinden bu yana armatörle kiracı arasında adil bir noktada durmayı kendine düstur edinen Arabacıoğlu ile Altın, aynı doğrultuda ilerlemeyi hedefliyorlar. Sadece armatörün veya kiracının güvenini önemsemekle kalmıyor, meslektaşlarının güvenini de sektörde düzgün bir yer edinmek için olmazsa olmaz olarak görüyorlar. Söyleşimize, MAST Gemi Kiralama’nın ortaklarını tanıyarak başlayalım mı? Onur Arabacıoğlu: Yüksek Denizcilik Okulu’ndan 2000 yılında mezun oldum. 2000-2008 arası gemilerde çalıştım. Sonrasında bir süre Kent Denizcilik’te ardından da Berat ile tanıştığım Marvel firmasında çalıştım. 2010’da Berat’la kendi firmamızı kurmaya karar verdik.
30 OCAK - ŞUBAT
Berat Altın: Ailemin işi sebebiyle liseyi Yunanistan’da okudum. Babam Atina’da ateşeydi. Denizciliğin tam ortasındaydım. Bu durum beni etkilemiş olacak ki, Bilkent Üniversitesi işletme bölümünü bitirdikten sonra aklımda Atina’ya dönmek vardı. Akabinde Yunanistan’da denizcilik, gemi kiralama ve işletmeciliği üzerine yüksek lisans eğitimi aldım. Bir yandan da Avramar Denizcilik’te çalıştım. Burada hem tecrübe
edindim hem de okulumu okudum. İstanbul’a dönünce de broker olarak Marvel’de işe girdim. Burada çalışırken Onur’la tanıştım. Şirketi kurarken neler hedeflemiştiniz. Nasıl süreçlerden geçtiniz? O.A: İlk olarak etik değerlere dikkat etme hedefiyle yola çıktık. Verdiğimiz sözleri tutmalıyız diye düşündük. Hedefimiz en başından beri güvendiğimiz
www.7deniz.net <
kiracılarla ve armatörlerle uzun vadeli çalışmaktı. B.A: Şirketi kurduğumuz zaman insanların bize olan inancı ve desteği bizi çok mutlu etti. Bunun, çalışırken insanlara verdiğiniz enerjiyle de ilgisi var. Biz her daim güven ortamı oluşturmaya çalıştık. Portföyünüzden detaylıca bahsedebilir misiniz? O.A: Genel olarak kiracılarımızın dökme ve torbalı kuru yük taşımalarını yapıyoruz. Bölge ve tonaj onların taleplerine ve sezona göre değişlik gösterse de ağırlıklı olarak Azak Denizi limanlarından çıkan hububat, demir çelik ve kömür işlerine odaklanmış bulunmaktayız. Bir diğer taraftan da yakın çalıştığımız armatörlerin gemilerini seferlik veya kontrat bazlı bağlıyoruz. Azak Denizi’nde ticaretin seyri nasıl değişiyor? O.A: Azak Denizi yaklaşık 600 geminin çalıştığı, diğer bölgelere kıyasla daha kapalı, niş diye tabir ettiğimiz bir piyasa. Buradan ağırlıklı olarak buğday, mısır ve hayvan yemi için kullanılan hububat yükleri çıkıyor. Tabi ki yine bu limanlardan yüklenen kömür ve hurdayı da göz ardı edemeyiz. Azak Denizi’nden 2014-
15 sezonunda 10,5 milyon ton, 2015-16 sezonunda 12 milyon ton, 2016-17 sezonunda ise yaklaşık 12,5 milyon ton civarı hububat yükü Rusya tarafından ihraç edilmiş. Rusya’nın Karadeniz’den sattığı malların yaklaşık yüzde 30’u Azak Denizi’nden, yüzde 20’si nehrin içinden, kalan yüzde 50’si ise Rusya’nın deniz limanlarından çıkıyor. Haziran ayı civarı yeni hasat buğdayın limanlara gelmesiyle hareketlenmeye başlıyor. Aralık gibi havalar soğuyup buzlanmaya başlayınca durağanlaşıyor. Limanlara mal getirmek zorlaşıyor, tabii gemi göndermekte. Bir sefer normal şartlarda 10 gün sürüyorsa bu süre en iyi ihtimalle 15-16 güne çıkıyor. Hem taşıma hızı azalıyor, hem gelen yük azalıyor. Bu piyasada nasıl bir yol izlediniz? O.A: Proaktif bir şekilde piyasa dinamiklerine uyum sağlamaya çalışıyoruz. Örnek vermek gerekirse, Azak Denizi’nin ve nehirlerin hareketli olduğu sezonlarda oraya odaklanırken, sakin olduğu dönemlerde ise deniz piyasasına yöneldik. B.A: Bulunduğumuz coğrafyadaki ticaret, ülkeler arası ilişkilerden çok etkilendiği için biz de bu gerçeğe göre alternatifler ürettik. Bu tavrımız ve benimsediğimiz değerler bizi bugünlere kadar taşıdı. Sektörün ağırlıklı kısmıyla iş
yapabiliyor olmamızın, doğru ve dürüst tercihlerimiz neticesinde gerçekleşen bir imkan olduğunu düşünüyorum. Bu sektörde güvenilir olmak çok önemli bir konu! Hele ki brokerlik mesleği söz konusu ise... Sizin duruşunuz nedir bu noktada? O.A: - Siz bir armatörün gemisini broker vasıtasıyla bir kiracıyla bağlıyorsunuz. Kiracıyla brokerin bir bağı var. Benim o brokeri atlayıp direkt onun kiracısına gidiyor olmam etik açıdan yanlış olur. Çünkü böyle bir durumda ben bir daha o broker ile rahat çalışamam. Böylece insanların güvenlerini kaybetmiş oluruz. Bize sadece armatörümüz değil, piyasadaki herkes, diğer meslektaşlarımız da güvensin. Bizi bir risk olarak görmesinler. Ama biz de aynı şeyi onlardan bekleyelim. Bu şekilde, birbirimize zarar vermeden ne kadar çok iş yapabiliyorsak yapalım. Bu sektörde hafıza kuvvetli ve insanların kara kaplı defterleri var. Nitekim biz de hep bu bilinçte çalıştık ve geçtiğimiz 9 sene boyunca arkamızda sorunlu hiç bir bağlantı bırakmadık. Çalıştığınız firmalarla ilişkileriniz ne boyutta? B.A: Kendimizi çalıştığımız kiracıların ve armatörlerin home brokeri gibi görüyoruz. Onu da şöyle
OCAK - ŞUBAT 31
Broker açıklayayım; Armatörlerin ve kiracıların ofisinde çalışan home brokerler şirketlerinin anlaşmalarında kabul edip veya etmeyeceği maddeleri iyi bilirler ve bu bilgiyle gemi bağlarlar. Biz de kendimizi biraz böyle konumlandırıyoruz. Ortada ama hakkaniyetli, her iki tarafın da menfaatini koruyacak şekilde hareket ediyoruz. Bu sayede hizmet verdiğimiz firmalara hem vakit kazandırıyoruz hem de rahatlıkla bize güvenebiliyorlar. Biz bilmediğimiz, güvenmediğimiz bir müşteriyi armatöre götürmüyoruz. Çalıştığımız armatörlerde de bu durumun vermiş olduğu bir güven ve rahatlık oluyor. Hizmetimizin temelinde donanım, bilgi, tecrübe ve güven var. Ortağım kaptan, ben de 12 senedir bu işin içindeyim. O.A: Armatöre “Bu kişilerle ilk defa çalışıyoruz” dediğimiz zaman armatör bize güvenip “Siz konuşun, araştırın. Siz ikna oluyorsanız bağlayalım aksi halde bağlamayalım” şeklinde bir yaklaşım sergiliyor. Bu güzel bir o kadar da ağır bir sorumluluk. Biz, bağlantı olursa para kazanacağız ama çalıştığımız kişiler amacımızın direkt olarak bu olmadığının farkındalar. Bu yüzden olsa gerek bir gemide sıkıntı olduğunu hissettiğimiz zaman yükleme-tahliye limanlarına dahi gittiğimiz de oldu. Dengeyi nasıl kuruyorsunuz? B.A: Armatör ve kiracıya doğru bilgi vermeyi hedefliyoruz, eğer anlaşmayla ya da seferle alakalı bir risk görürsek baştan bunu iki tarafla da paylaşıyoruz. Kendi
32 OCAK - ŞUBAT
inanmadığımız bir durum için başkalarını ikna etmeye çalışmıyoruz. Limanlarla ve operasyonla alakalı doğru bilgi almak adına, acentelerle kendimiz de görüşüyoruz. İşlerin yolunda gitmediği durumlar da olabiliyor. Ama önemli olan bunu kimseyi kırmadan, ortak bir şekilde halletmek. İpleri koparmanın hiç kimseye faydası yok. Son zamanlarda brokerlik mesleği nasıl bir hal aldı? B.A: Yeni ya da işi çok iyi bilmeyen firmalar, brokerliğe gerekli değeri vermiyor. Direkt kiracıya ya da armatöre ulaşıp, komisyon vermeyerek işlerini halletme bakış açısına sahipler. Ancak işlerin böyle yürümediği aşikar. Bunu tecrübe ederek anlıyorlar. Broker olası aksilik durumlarında kiracıyı, armatörü uyararak, bağlantı öncesi her iki tarafı da olası risk faktörleri ile ilgili bilgilendirir. Bağlantı sonrasında bir aksilik çıkarsa işler karışabiliyor, bu yüzden anlaşmayı doğru temellere oturtmak gerekli. Donanımlı broker işte burada devreye giriyor. Broker olarak sahip olunan donanımı göstermek ve fark yaratmak gerekiyor. Kiracı ile armatör arasındaki iletişime artı bir değer katmamız gerekiyor. Bu arada tabi internet ve e-mail ile yapılan yeni dolandırıcılık şekillerini de göz ardı etmemek lazım. Sıkıntı yaşamamak adına tanıdık ve güvenilir brokerler ile çalışmak artık çok daha önemli. O.A: Bir firma düşünün buğday itha-
latı yapıyor. Bir tarafın 1 milyon dolarlık malı, diğer tarafın da 1-1,5 milyon dolarlık gemisi işin içinde. Dolayısıyla büyük iki madde birbirine temas ederken arada yıkımlar da olabiliyor. Broker bunu yumuşatıyor. İnsanlara ikna kabiliyeti ile ne kadar haklı ya da haksız olduklarını anlatıyor. 2019’u nasıl bir yıl olarak tamamlamayı hedefliyorsunuz? O.A: Biz öncelikle şu an çalıştığımız kişilerle çalışmaya devam etmek istiyoruz. Broker olarak bir kontratta aracılık ediyorsak o kontratın tekrar o sene de devam etmesini arzu ediyoruz. Şu ana kadar yaptığımız konuşmalarda her şey olumlu gidiyor. Bu sene broker sayımızı arttırmayı ve iş kapasitemizi genişletmeyi planlıyoruz. Ekip yatırımına yönelip, alt yapımızı güçlendireceğiz. Genişlettiğimiz ekibimizle birlikte handysize ve ustu tonajlarda daha aktif olmayı hedefliyoruz. Şu ana kadar adım atmadığımız alan değil ancak hedef olarak biçmemiştik. B.A: Garantici bir tarafımız var ama durağan da olmamak lazım. Değişimin iyi olacağını düşünüyoruz. “Şu ana kadar yaptıklarımız tamam, bunun üzerine bir şeyler inşa vakti geldi” diyoruz. Biz genelde güvene dayalı ilişkiler kurduğumuz için tanıdıklarla, doğru insanlarla çalışıp yavaş yavaş büyüme yolunu tercih ediyoruz. Şimdi bu doğrultuda halihazırda devam eden işleyişimizi ve baştan beri sergilediğimiz duruşumuzu da bozmadan bir adım daha atmanın zamanı geldi.
Gemi İnşa
GİSBİR, gemi inşa sanayi ile Eximbank’ı bir araya getirdi
GİSBİR Başkanı Murat Kıran
Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım başkanlığındaki heyet GİSBİR Genel Merkezi’ni ziyaret etti. GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran’ın başkanlık ettiği toplantıya Eximbank yetkililerinin yanı sıra GİSBİR üyeleri ve sektörün önde gelen firma yöneticileri katıldı. 34 OCAK - ŞUBAT
www.7deniz.net <
Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım
Toplantı Murat Kıran’ın açılış konuşmasıyla başladı. Ardından Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım bir sunum gerçekleştirdi. Sunumda Eximbank’la ilgili bilgiler ve Türk gemi inşa sanayini geliştirmeye yönelik projelerden bahsedildi. Ardından sektör yetkililerinin sorunlarını dinleyen ve cevaplayan Yıldırım ve Kıran çözüm önerilerini paylaştılar. Toplantı sonunda, GİSBİR Başkanı Kıran Eximbank Genel Müdürü Yıldırım’a plaket takdim ederken Eximbank heyetine çeşitli hediyeler verilerek hatıra fotoğrafı çekildi. GİSBİR Başkanı Murat Kıran: Bilgi kirliliği var GİSBİR Başkanı Murat Kıran açılış konuşmasında, “Sektörümüzle Eximbank arasında bilgi kirliliği olduğunu üzülerek gördük. Bize anlatılanlarla Eximbank ile görüşmeler sonrası aldığımız sonuç, farklılıklar gösteriyor. Ben, kendilerine arzettim ve sizi sektörümüzle buluşturabilir miyiz dedim. Çünkü
herkesin kendine göre anlamadığı konu başlıkları var” dedi. Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım: Artık teminat mektubu verebiliyoruz “İhracatın finansmanında Türk Eximbank” başlıklı sunumu paylaşan Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım, “Son birkaç aydır yaşanan hassasiyette Eximbank olarak hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam etmek istiyoruz. Sağladığımız destekleri, faiz oranlarını tamamiyle sektörlerimizin leyhine uygun bir şekilde uyguluyoruz. Reel sektöre verdiğimiz destekler bu anlamda sürüyor. Bankamız rahmetli Turgut Özal’ın açtığı ve 32. yaşını kutlayan dünyanın yedinci büyük bankası. Orta-uzun vadeli kaynaklar sayesinde ihracatçılarımızı rahat ettiriyoruz. Kredi ve sigorta konularında da reel sektöre destek veriyoruz” diyen Yıldırım, Eximbank’ın şuan 12 ilde şubesi olduğunu, 2019’da şubeleşme konusundaki çalışmaların devam edeceğini,
yakın zamanda şube sayısının 20’ye ulaşacağını, şube açmadıkları yerlerde OSB, sanayi ve ticaret odaları gibi yerlerde irtibat bürolarının olduğunu belirtti. Türkiye ihracatının %26’sını finanse eder hale geldiklerini vurgulayan Yıldırım, “2017’de 39.3 milyar dolar olan bir hacmimiz var. Bu, 2018 itibarıyla yüzde 10 büyüyecek. Diğer taraftan KOBİ’leri de önemsiyoruz. Yüzde 50 seviyesindeki KOBİ desteğini, yüzde 70’e çıkardık. Bizim faizlerimiz düşük, bu da cazip olmamızı beraberinde getiriyor. 2019’da da faizlerimiz artmayacak. 30 tane programımız var. Bunlar herkese uygulanan, ortak ve spesifik programlar. GİSBİR’e yönelik de uygun kredilerimizle sektörün yanında olacağız” dedi. İşletme sermayeli programlardaki 2 yıllık kısıtlamayı kaldırdıklarını vurgulayan Yıldırım, “Dünyadan da çeşitli kaynaklar sağlıyoruz. Türkiye’nin kendinden olmayan kaynakları orta ve uzun vadeli sendifikasyonları da sektörleri-
OCAK - ŞUBAT 35
Gemi İnşa
miz adına sunuyoruz. Türkiye ekonomisi yüzde 30’ların üzerinde dış kaynak kullanıyor. İşletme sermayesi, yatırım sermayesi anlamında farklı kaynaklar kullandırıyoruz. İhracatçılarımızın kur dalgalanmalarında zarar görmemesi için elimizden geleni yapıyoruz. İşin aynı zamanda teknolojisini kullanarak bürokrasiyi azaltıyoruz. Dünyadaki diğer exim’lerle de işbirliği yapıyoruz, kapsamlarımızı genişletiyoruz. Daha düşük maliyetli finansmana erişimi kolaylaştırıyoruz” açıklamasını yaptı. Ardından Eximbank’ın artık teminat mektubu vermeye başladığını belirten Yıldırım, İlk uygulamayı TEB’le 2 hafta içerisinde başlatacaklarını söyledi. Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım’ın konuşmasının ardından Murat Kıran, sektörün merak ettiği ve öğrenmek istediği soruları paylaştı. Kıran’ın Eximbank Genel Müdürü Yıldırım’a ilettiği sorular şunlar: 1. Eximbank’ın daha önce GİSBİR’e
36 OCAK - ŞUBAT
yaptığı ziyarette finansman ve sigorta konusunda bir çalışma başlatılacağı söylenmişti. Bu sismtem çalıştı mı, ne kadar çalıştı? 2. Teminat mektubu olmadan kredi alabiliyor muyuz? 3. Aracı banka olmadan doğrudan Eximbank tarafından kredi veriliyor mu? 4. Yatırım kredileri devam ediyor mu? Kredi vadelerinin süreleri hakkında bilgi almak istiyoruz. 5. Bizler her sene ortalama 2 milyar dolar ihracat yapmış bir sektörüz. Bunun 1.2 milyarı direkt ihracat geri kalanı ise hizmet ihracatı. Tüm bankaların avans teminat mektuplarının yurt dışında kabul görmeme sorunu var. Teminat mektubu gemi inşa sanayinde bir sorun. Özellikle Norveç’i bu konuda örnek verebiliriz. Eximbank’ın Avrupa’da sektörümüzün önünü açmak için Avrupa’da işbirliğinin şart olduğunu sektör olarak düşünüyoruz. Kuzey Avrupa ülkelerinde
iş yapan arkadaşlarımız bu konuda muzdaripler. 6. Projelerde limit var mı? Milyar dolarlık projeler için kapınızı çalabilir miyiz? 7. Yüzde yüz teminat mektubu olmasına rağmen istenen teminat mektubu ve faiz oranı konuları da sektörümüzü zorluyor. Konuyu etraflıca değerlendirir misiniz? Bu sorulara istinaden Eximbank Genel Müdürü ve beraberindeki heyet genel hatlarıyla şu cevapları verdi: • Destekler ve kredi teminat mektupları konusunda yardımcı olunmakta. • 2017’den beri teminat mektubu olmadan da kredi kullandırılıyor. • Aracı banka olmadan direkt çalışılabiliyor. • Vadeler 3 yıldan 10 yıla kadar değişiyor.
Söyleşi
Bugünlere dişimizle tırnağımızla geldik Güvenli ve temkinli davranarak, piyasayı kontrol ederek hacmi artırmaya, eksiye geçmeden ilerlemeye çalıştıklarını belirten Beşiktaş Marine Genel Müdürü Kaptan Ateş Karaca, “5 yıllık bir süreçte hiçbir sermayemiz olmadan, dişimizle tırnağımızla çalışarak, çabalayarak bugünlere gelmek kolay değil. Hiçbir finans desteği olmadan, kendi öz sermayemizle işlerimizi 2019 yılında da istediğimiz seviyenin üstüne taşıyacağımıza inanıyorum” diyor. Önce Beşiktaş Marine’nin Genel Müdürü Kaptan Ateş Karaca’yı tanıyabilir miyiz? Gemicilik sektörüne adım atışım, Beykoz Su Ürünleri’ne başvuru yapmamla gelişti. Ancak sistemsel bir hata yüzünden kayıt oluşturamadılar. Ardından Pendik Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi’ne geçiş yaptım. Sonrasında İstanbul Teknik Üniversitesi’ne devam ettim. Ticari gemilerde, uluslararası denizlerde çalıştım. Ara dönemlerde karadayken yatlarda, teknelerde kaptanlık yaptım. Denizde yaşadığım kaza sonrasında da komple karaya döndüm. Acente ofisle-
38 OCAK - ŞUBAT
rinde operasyonda çalıştım. Yurt dışında eğitim aldım. Tokyo Üniversitesi’ne, Çin, Almanya ve Kore’ye gittim. Buralarda vinç, matafora, ırgat imalatçılarından eğitimler aldım. Bu eğitimler sonrasında Türkiye’ye döndüm ve yerli yabancı armatörlere, servis, tamir, bakım hizmetleri sağlamaya başladım. Beşiktaş Marine’nin kuruluş hikayesine de değinelim mi? Firmayı 2013 yılında kurdum. Açılışını yaptığımızda Tuzla’daydık. Çok ufak bir açılıştı. Aslında bir projeye çalışmak için firmanın açılışını yaptık. Ne
olup biteceğini tam olarak bilmiyorduk. Daha sonra müşterilerden oluşan memnuniyetle iş hacmimiz arttı. İş hacmimiz arttıktan sonra biz de bunun daha kalıcı olması için kadromuza gerekli takviyeleri yaptık. Satış ve satın alma olsun, operasyon departmanı olsun, atölye ekibini mühendis ve zabit kadrolar ile kazandığımız kazancı ve sermayeyi tamamen personele yatırarak şirketi büyütmeye başladık. Sektörde 5’inci yılınızı devirmişsiniz. Hedeflediğiniz noktaya ulaştınız mı?
www.7deniz.net < dönemlerde de tempoyu düşürüyoruz. Birazda hizmetlerinizden ve müşteri portföyünüzden bahsedelim mi? Beşiktaş Marine Deniz Hizmetleri olarak firmamız bünyesinde acentelik,gemi brokerliği, gemi tamir,bakım ve yedek parça tedariği bulunuyor. Bunu da aktif bir şekilde yapıyoruz. Partner olduğumuz tamir bakım ekipleri , tersaneler ile ilgili brokerlik ile tersaneye tamir/ bakıma gemi getirmek gibi yapmış olduğumuz pazarlama faaliyetleri var. Getirdiğimiz gemilerin acente atama talepleri bize yapıldığında partner olduğumuz acentelere de ana acente olarak tali acenteliği veriyoruz. Onun dışında geminin talep etmiş olduğu yedek parçaları yine biz tedarik ediyoruz. Ayrıca Beşiktaş Marine Yangın Söndürme Sistemleri diye bir firmamız var. Bu firmamızda da filika, matafora, vinç, ırgat, can salı, denizde canlı kalabilme ekipmanları, yangın söndürme ekipmanları ve yangınla mücadele ve gaz ölçüm cihazlarıyla ilgili akreditasyonumuz bulunuyor. Firmamızda toplamda 18 teknisyenimiz var. Kalite yönetimi, atölye personeli, atölyede bulunan denizci kökenli zabit arkadaşlarla birlikte gemilere tamir, bakım servisi veriyoruz.
Beşiktaş Marine Genel Müdürü Kaptan Ateş Karaca
Aslında hedeflediğimiz noktanın üstündeyiz. 5 yıllık bir firmayız. Uluslararası bütün kuruluşlardan akrediteyiz. IMPA, ISA, TURSA, BIMKO gibi uluslararası satış, gemi kiralama ve acentelik yapma yetki ve belgelerinin tamamını aldık. Atölyemizde uluslararası tüm IACS klas kuruluşlarından akredite olduk. 4 farklı bayrak denetiminden Teknik servis ve tedarikçi olarak yetkili olduk. Yaklaşık 7-8 üreticinin de temsilciliğini aldık. 5 yıllık bir süreçte hiçbir sermayemiz olmadan, dişimizle tırnağımızla çalışarak, çabalayarak bugünlere gelmek kolay değil. Hiçbir finans desteği olmadan, kendi öz sermayemizle bu işleri 2019 yılında istediğimiz seviyenin de üstüne taşıdığımıza inanıyorum. Tabii ki de bunda kadronun büyük emeği var ama kadroyu da kuran biziz. Doğru zamanda doğru kişileri bir araya getirmek başarılı bir ekibin ortaya çıkmasını sağlıyor. Başarılı bir ekip müşteri memnuniyetini,
müşteri memnuniyeti de iş hacminin artışını meydana getiriyor. Biz, denizci kökenli uzman bir kadroya sahibiz. Denizci kökenli arkadaşlarımızın bilgilerini şirkete aktarması, bizlerle paylaşması bizim yönlendirmelerimizle de onların bu bilgiyi daha doğru kullanması bize artı olarak geri dönüyor. Bu hedefleri koymanızı ve başarıya ulaşmanızı sağlayan iş motivasyonunuzdan bahseder misiniz? Şirketi bir çocuğa benzetiyorum. Çocuk ilk önce emeklemeye, daha sonra yürümeye ve koşmaya başlar. Şirketimizin şu anda yürümeye başladığını düşünüyorum. Önümüzdeki dönemlerde daha da hızlanacağı, koşacağı dönemler de olacaktır. Tabii ki bunu güvenli, temkinli, piyasayı kontrol ederek hacmi artırmaya, eksiye geçmeden ilerlemeye çalışıyoruz. Firma politikası olarak alacağımız üçse borcumuz her zaman birdir. Bir firmanın toplam borcu 1 ise alacağı 3 olmalıdır ki piyasadaki dalgalanmalardan, kur farklarından, alamadığı ödemelerden yaşadığı tahsilat sıkıntılarından, sektörün yavaşlaması gibi sıkıntılardan etkilenmesin. Bu dengeyi koruyoruz. Ona göre fazla açılmamaya çalışıyoruz. Açılacağımız
Ağırlıklı müşteri portföyümüz Hindistan, Yunanistan, Singapur, Hong Kong, Tayvan, Tayland gibi Asya menşeili ülkeler. Bunun sebebi de benim Asya ülkelerine yapmış olduğum ziyaretler, katılmış olduğum fuarlar ve pazarlama çalışmalarıyla alakalı. 2019’da biraz daha İngiltere, Norveç, Hollanda tarafına ağırlık vermeye çalışacağız. 2019’un Haziran ayında Nor-Shipping Fuarı gerçekleşecek. Biz de Nor-Shipping’de katılımcıyız. Nisan’da Tuzla’da yapılan EXPO Shipping fuarına, Mayıs’da da Yunanistan’daki fuarda katılımcıyız. Elimizden geldiğince tüm fuarlara katılıp, firmamızı tanıtıp, pazarlama ekibiyle birlikte müşteri portföyünü genişletmeye çalışıyoruz. Firma olarak hizmet anlayışınızın öncelikleri neler? Müşteri portföyümüz ağırlıklı olarak yabancı müşterilerden oluştuğu için öncelikli hedefimiz kaliteli servis vermek. Personelimizin giymiş olduğu tulum, ayakkabı, baret, iş montu ve iş güvenlik ekipmanlarının tamamı A kalite malzemelerden yapılmış ürünleri kapsamaktadır. Onun dışında serviste kullandığımız yedek parçalar orijinaldir. Eğer ki orijinaline muadil olacak alternatif yedek
OCAK - ŞUBAT 39
Söyleşi “Doğru zamanda doğru kişileri bir araya getirmek başarılı bir ekibin ortaya çıkmasını sağlıyor. Başarılı bir ekip müşteri memnuniyetini, müşteri memnuniyeti de iş hacminin artışını meydana getiriyor” acente acenteliğini yapacaktır. Pastadaki dilimden herkes faydalanacaktır. 2019’la ilgili iyi yönde olduğu kadar kötü yönde de beklentiler var. Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler? kullanıyorsak müşterimize muhakkak bilgi veriririz. Garanti kapsamında olup olmadığı gibi detayları da teklif esnasında, iş başlamadan önce onayını, teyidini alırız. Dolayısıyla orijinal yedeklerle çalışıp bu yedeklerle beraber kaliteli bir teknik ekibiniz de varsa müşteri memnuniyeti yakalıyorsunuz. Tabii yabancı müşterinin ne istediğini iyi analiz etmeniz gerekiyor. Sizden pazar değerlendirmesi alabilir miyiz? Şu an için kanayan yaramıza bir örnek verecek olursak; 350 Suriyeli armatör Türkiye’deki tersanelere bakıma gemi getirdiklerinde maalesef vize alamadıkları veya vize alınırken kayıp edilen süre göz önünde bulundurursak kendi gemilerinin başına tamir bakım esnasında gelemiyorlar. Ortalama 4-5 adet gemi sahibi olan bu armatörler vize sebebiyle gelemedikleri için toplamda neredeyse 1000 geminin tamamı Romanya, Ukrayna ve Bulgaristan’a gitmektedir. Bununla ilgili acente arkadaşlarımız ve diğer gemi tamir bakım hizmetleri veren firmalar toplanıp bakanlığa dilekçelerini verdiler. Suriyeli armatör statüsünde olan ortalama 15-20 milyon dolarlık bütçelere sahip kişilerin vize kolaylığının sağlanmasını talep ettik. Hükümet bu konuda yardımcı olmaya çalışıyor. Türkiye’ye kazanç sağlayacak armatör statüsünde olanlara vize verilmesi konusunda biraz daha kolaylık sağlanması gerekiyor. Böylelikle bizler de bu armatörlerin acentesi olarak tüm taahhütnameleri, garantileri yerine getiriyoruz. Vermiş olduğumuz davetiye mektuplarıyla, yapmış olduğumuz sigorta, sözleşme ve anlaşmalarla
40 OCAK - ŞUBAT
bu müşterileri Türkiye’ye getirmeye gayret ediyoruz. Maalesef 2018 yılında 350 Suriyeli armatör varsa bunun 300 tanesi Romanya, Bulgaristan ve Ukrayna’ya gitti. Türkiye’de yeni inşa projeleri azaldığı için şu an Avrupalı müşteri sayısı da azaldı. İskandinav ülkelerine yönelmek istememizin sebebi de bunlar. Norveç, Danimarka , Hollanda, Finlandiya ve İrlanda gibi kuzey ülkelerinde balıkçı gemileri, römorkörler, offshore diye adlandırdığımız gemilerden çokça mevcut. Bu gemilerin yeni inşası ne kadar çok artarsa Türkiye’de bundan o kadar büyük kazançlar elde eder. Bununla ilgili hem tersane hem ikmalci hem tedarikçi hem de dizayncı, kısaca herkes kazanç sağlar. 2018’i nasıl kapattınız? Akabinde 2019’la ilgili öngörülerinizi alabilir miyiz? Bizim için 2018 yılı iyi geçti. Çalıştığımız müşteri grubu Türkiye’ye devamlı olarak proje getirmeye meyilli müşteriler. 2018’de sağlamış olduğumuz memnuniyetten, tersanede almış oldukları hizmetlerden ötürü 2019’da da yeni proje getireceklerini söylediler. Örneğin; İtalya’da yolcu gemileri yenilenmekte, bu gemiler LNG ile çalışıyor yani gazla. Gazla çalışan bu yolcu gemilerinin proje sayısı önümüzdeki dönemlerde artacak. Güneş enerjisiyle çalışan, özel sistemleri bulunan Hollanda ve Norveç tarafında çalışan yolcu gemilerini Türkiye’de yaptırdılar. 2019’da da bu gemilerin siparişlerinin geleceği duyumunu aldık. O yüzden hedef müşteri grubumuzu biraz kuzey ülkelerine yönlendirdik. Sıkala artarsa tersaneler hacim sağlayacak, tedarikçi tedarik yapacak, yakıtçı yakıtını satacak,
Ben krizi biraz bahane olarak görüyorum. Geçmiş yıllara nazaran iş hacmin de bir daralma varsa alternatif çözümler üretmeniz gerekiyor. Bu da tabii ki çabalamakla alakalı. 2019’da tüm dünyada küresel bir finans sıkıntısı var. Amerika, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya gibi devlerin finansal anlamda yapmış olduğu mücadeleden, stratejik hamlelerden dolayı bizim gibi ülkeler finansman kısmında, maddi konularda etkileniyor. Kur dalgalanmaları oluyor. Ama işin hacmini artırmak, potansiyelini yükseltmek ve yeni projeler üretmek bizim elimizde. Ben, Amerika ile Çin’in yapmış olduğu finans savaşlarından dolayı Asya bölgesindeki müşterilerden gelen işler azaldığı için hemen yönümü kuzey tarafına, Norveç, İngiltere, Hollanda gibi ülkelere yönlendirdim. Bunu diğer arkadaşlarımız da yapabilirler. Ellerini biraz taşın altına sokacaklar. Gerekli fuar ve organizasyonlara katılıp, pazarlama kısmında “ne kadar çok yeni proje getirebilirim” diye çaba sarf edecekler. Biz bunu yapıyoruz. Yaptığımız doğru ki bugün bize hala aralıksız iş gelebiliyor. Eğer siz olduğunuz yerde sayarsanız kazancınız da olduğu yerde sayar. Gelirinizi tek bir bölgeye sabitlerseniz o bölgede oluşan finansal daralmalarda ki sıkıntı sizlere yansır. Bizim de müşteri portföyümüz Asya ve Asya menşeili ülkelerde olduğu için Pazar araştırması ve yatırımlarımızı tamamen kuzey ülkelerine yönlendirdik ki alternatif olabilsin. Bir tarafta zayıflama varsa diğer taraf bunu süspanse edebilsin diye bu aktivitelerde, fuar organizasyonlarında, satış ve pazarlama ekibiyle bir şekilde bütün pazarda kendimizi tanıtıp işleri Türkiye’ye getirmeye çalışıyoruz.
Makale
Limanlarımızda 2018 yılı nasıl geçti? Deniz Ticareti Genel Müdürlüğünün denizyolu istatistikleri 1 Şubat 2019 itibariyle açıklandı. Bu yazımda 2018 yılında Liman Başkanlıklarımızda ve bağlı bulunan limanlarımızdaki gelişmelerin bir özetini bulabilirsiniz. Prof. Dr. Soner Esmer DEÜ Denizcilik Fakültesi soneresmer@gmail.com
42 OCAK - ŞUBAT
www.7deniz.net <
Tüm yükler Türkiye’deki limanlarda elleçlenen toplam yük, yüzde 2.3 oranında bir gerileme ile 460 milyon ton olarak gerçekleşti. Limanlarımızda en yoğun aylar 40 milyon tonun üzerinde yük hacmi ile Mart, Mayıs ve Temmuz ayları oldu. Kocaeli Liman Başkanlığı 73 milyon ton ile hem yükünü hem de ilk sıradaki yerini korudu. Botaş Liman Başkanlığı yüzde 14 oranındaki yük kaybına rağmen yine 2. sırada yer alırken 3 ve 4. sıralarda bir yer değişikliği oldu. 2017 yılında az bir fakla 3. sırada yer alan Aliağa Liman Başkanlığı, 2018 yılında 4. sıraya geriledi. Toplam yükteki gerileme neredeyse tüm liman başkanlıklarına yansıdı. İlk 10 Liman Başkanlığımızın sadece 3’ü bir önceki yıla göre yük arttırdı (İskenderun, Tekirdağ ve Karabiga). En fazla işlem hacmi olan ilk 10 liman başkanlığımızda Türkiye toplamının %82,7’si elleçlendi. 2018 yılında 9,988 gemi ile en fazla uğrak yapılan Liman Başkanlığımız yine Kocaeli olurken onu 5,241 gemi ve 4,791 gemi ile Aliağa ve İskenderun Liman Başkanlıkları izledi. Aliağa, İskenderun ve Samsun Liman Başkanlıklarımıza uğrak yapan gemi sayılarında artış olurken diğerlerinde uğrak yapan gemi sayısı azaldı. Tüm Liman Başkanlıklarımıza uğrak yapan gemi sayısı yüzde 1.3 oranında bir gerileme ile 72,360 gemi olarak gerçekleşti.
tışla 3.2 milyon TEU rakamına ulaşırken onu yüzde 7 ve yüzde 21 oranında artışlarla Mersin ve Kocaeli Liman Başkanlıkları izledi. Genel Müdürlüğün web sitesinde yer almasa da da MIP limanı en fazla konteyner elleçleyen liman olarak yerini aldı.
Kruvaziyer Yolcu 2017’de 306 bin yolcu ile oldukça gerileyen kruvaziyer turizmimiz 2018’de daha da gerileyerek 213 bin yolcu olarak gerçekleşti. En fazla yolcu sayısına sırasıyla Kuşadası, Çeşme ve Bodrum Liman Başkanlıklarımızda ulaşıldı. RO-RO
Konteyner Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre Liman Başkanlıklarımıza bağlı olan konteyner terminallerinde elleçlenen konteyner, yüzde 8.3 oranında bir artışla 10.8 milyon TEU olarak gerçekleşti. İzmir, Antalya, İstanbul ve Trabzon Liman Başkanlıkları haricinde diğer bölgelerde elleçlenen konteyner sayısında artış oldu. Ambarlı Liman Başkanlığı yüzde 1.5 oranında ar-
Yurt dışı düzenli Ro-Ro hatlarımız üzerinden 256 bin araç (Tır, treyler ve vagon) yurda girerken, 328 bin araç çıkış yaptı ve toplamda yüzde 7.7 oranında bir artışla 584 bin araca ulaşıldı. Avrupa yönlü taşımaların toplamı 442 bin araç olarak gerçekleşirken, Doğu Akdeniz hatlarında 80 bin ve Karadeniz hatlarında 58 bin araç işlem gördü. En yoğun hatlar Avrupa yönünde 139 bin araçla Tuzla (Pendik)-Trieste, Doğu Akdeniz’de 33 bin araçla Mersin-Magusa ve Karadeniz’de 22 bin araçla Haydarpaşa-Ilyichevsky oldu. Otomobil Yurtdışı Bağlantılı otomobil taşımacılığı toplamda (ufak bir gerileme ile) 1,8 milyon araç olarak gerçekleşti. Bu rakamın sadece 53 bini taşıma, geri kalanı satış amaçlıdır. Denizyolu ile Türkiye’ye ithal edilen araç sayısı 438 bin iken, ihraç edilen araç sayısı 1,34 milyon oldu. Autoport limanı 367 bin araçla en yüksek otomobil elleçleme rakamına ulaşarak zirvedeki yerini korurken onu 341 bin araçla Ford Otosan izledi. Umuyorum ki 2019 yılında beklenen kriz, limanlarımız için kalıcı kayıplara yol açmaz. Kaynaklar Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü İstatistikleri
OCAK - ŞUBAT 43
Safety
Emniyet işini “kullanmak nasip olmaz inşallah” anlayışından çıkarttık “Kaliteli iş yapmak, ucuz iş yapıp çok para kazanmaktan daha önemli. Kalite kısa vadede fiziksel olarak kaybettiriyor gibi görünse de uzun vadede her zaman ticari anlamda da kazandırır” diyen Delmar Safety Genel Müdürü Arda Akyüz ile yaptığımız sohbette hem bugünleri hem de yarınları masaya yatırdık. 44 OCAK - ŞUBAT
www.7deniz.net <
“2019'u daha fazla müşteri memnuniyeti, gelişim ve sektörde farklılaşmak için geleceğimize yatırım yapacağımız, inovasyona daha fazla önem vereceğimiz bir yıl olarak belirledik” Delmar, kurulduğu günden bugüne çok hızlı bir gelişim süreci içerisinde. Nedir bunun sırrı diyerek başlayalım mı? Delmar dolu dolu 13 yıllık süre zarfında da gerçekten ciddi bir gelişim ivmesi sergileyerek bugünlere geldi. Bu gelişimin temelinde, kuruluş ve gelişim stratejisinin hem müşteri odaklı oluşu hem de değişen sektör elementlerine uyum sağlayabilen bir yapı sürdürülebilirliği var. Delmar’ın hayat bulmasındaki en temelde nokta buydu. Tabii ki ilk yıllar hem bu yapıyı oluşturmak hem de sektörde rekabet içinde kalmak zorunda olduğumuz yıllardı ve hiç kolay değildi işimiz. Halihazırda emniyet işi yapan firmalar hep birbirlerinden öğrenilmiş dinamiklerle donatılıyken son kullanıcı gözünde fark yaratmak da yenilikçi anlayış olmadan imkansızdı. Tüm gücümüzle uzman ve deneyimli bir kadro oluşturmakla başladık, ardından altyapı çalışmalarıyla; emniyet işini “kullanmak nasip olmaz inşallah” anlayışından çıkarttık. Bu da müşteriden kısa sürede pozitif dönüşlerle ticaretimize yansıdı. İşimizi yaparken de amacımız elbette o işi tamamlamak oldu ama bir fark vardı hep. Biz müşterilerimize artı değer de sağlayabildiğimiz takdirde işimizi tamamlamış olduğumuza inandık. Türkiye sularında sınırlı kalmadık. Bu sebeple şubeleşme ve inovasyona çok önem verdik ve işimizden kazandığımızı buna yatırdık. Ve bugün 8 Delmar ofisi ve 100 kişiye ulaşan istihdama eriştik. Tam da bu noktada sormanın zamanı; şubeleşme konusundaki ilerleyişiniz kuruluşunuzdan 5 yıl sonra başlıyor. Peki, nasıl devam ediyor? Evet, kurulduktan 5 yıl sonra İzmir’le
Delmar Safety Genel Müdürü Arda Akyüz
başlayan şubeleşme çalışmalarımız 2010’da Rotterdam ile devam etti. Rotterdam ofisi, başarılı operasyonlar ile Avrupa’nın bilinen bir safety servis firması, aynı zamanda lider bir pilot/filika çarmıhı üreticisi haline geldi. Sonrasında 2015 yılında Houston, 2017 yılında ise Singapur ofisini açtık. Napoli ve Shanghai da yaptığımız joint venture’lar ile şu an 8 şube sayısına ulaştık. Bugün Delmar Safety olarak, global safety firmalarıyla Rotterdam/Houston/Singapur/Shanghai/İstanbul/İzmir ve Napoli ofisleri ile rekabet eder haldeyiz. 2019’u nasıl bir yıl olarak planladınız? 2018 yılında hazırladığımız strateji planında yeni pazarlara açılmak aldığımız kararları hayata geçirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu bağlamda 2019’u daha fazla müşteri memnuniyeti, gelişim ve sektörde farklılaşmak için geleceğimize yatırım yapacağımız, inovasyona daha fazla önem vereceğimiz bir yıl olarak belirledik. Bu doğrultuda ilk iş olarak dijital dönüşüm çalışmalarına
“Tüm gücümüzle uzman ve deneyimli bir kadro oluşturmakla başladık, ardından altyapı çalışmalarıyla; emniyet işini “kullanmak nasip olmaz inşallah” anlayışından çıkarttık. Bu da müşteriden kısa sürede pozitif dönüşlerle ticaretimize yansıdı” başladık. Şu an üzerinde çalıştığımız, 2019’da tüm ofislerimizde, bütün çalışma arkadaşlarımızın kullanımına sunulacak yeni işletim programı ile sektörde belki de bir ilki gerçekleştireceğiz. Bildiğiniz üzere “Veri” günümüzde tüm şirketlerin olmazsa olmazı. Geliştirdiğimiz sistem ile anlık veri paylaşımı, verilerin takibi, verilerin yönetimi daha hızlı ve anlık gerçekleşebilecek.
OCAK - ŞUBAT 45
Safety
“Türkiye sularında sınırlı kalmadık. Bu sebeple şubeleşme ve inovasyona çok önem verdik ve işimizden kazandığımızı buna yatırdık. Ve bugün 8 Delmar ofisi ve 100 kişiye ulaşan istihdama eriştik” Bu sistem hangi avantajları beraberinde getirecek? Satın almadan insan kaynaklarına, finanstan üretime ve satış sonrası hizmetlere kadar dijital bir çatı altında, veriyi değere çevireceğiz. Amacımız, yaptığımız işe daha fazla değer katmak. İş verimliliği ve iş sürecini olgunlaştırıp, bunu dijital dünyanın sunduğu araçlarla yönetmek. Delmar’ın kişiler üzerinden değil, belli bir sistem üzerinden işlemesi-
46 OCAK - ŞUBAT
ni istiyoruz ve yatırımlarımızı bu sisteme göre olgunlaştırıyoruz. Hemen akabinde değinmek istediğimiz bir diğer noktada deniz emniyeti konusundaki yaklaşımınız? Aslında bugünkü başarımızı denize borçluyuz demek yanlış olmaz. Hem denizci, armatör hem yan sanayici hem ekipmanı kullanmak zorunda kalabilecek personel gibi düşünebilme yetisine sahibiz. Başta IMO olmak üzere üçüncü parti denetleri ve getirilen yükümlülükler, işin ciddiyetini artırdı. Denizde emniyetin referans olayı Titanic kazasıdır. O günden bugüne çok yol kat edildi. Artık “emniyet” tüm deniz unsurları için bir olmazsa olmaz. Bu gidişle senkronize yürüyebilmek bizim ilk önceliğimiz. Benimsediğimiz vizyon ve misyon, bizimle birlikte Türkiye’deki diğer emniyet sektör firmaları için de bir yol bir referans oldu. 13 senede bu konuda önemli yollar kat ettik. Standartları ve beraberin-
de müşteri beklenti çıtasını da yükselttik. Kaliteli iş yapmak, ucuz iş yapıp çok para kazanmaktan daha önemli. Kalite kısa vadede fiziksel olarak kaybettiriyor gibi görünse de uzun vadede her zaman ticari anlamda da kazandırır. Son olarak yılbaşı etkinliğinde sektörle paylaştığınız yeni oluşumdan bahseder misiniz? Delmar Denizcilik, 2019 yılına tüm enerjisi ile dünya üzerinde kurmuş olduğu servis ağını, başka bir alanda değerlendirebileceği bir açılım ve yatırım planıyla giriyor. Zaten dostlarımız olan Gürkan Kösemen ve Kaptan Umut Çınar’ın firması Zeymarine ile yine tüm şubelerimizde aktif acentelik hizmetlerine başlıyoruz. Bilindiği üzere acentelik Zeymarine firmasının uzmanlığı. Delmar’ın uluslararası portföy ve lojistik gücüyle birleşirse neler olur düşüncesi, bu işi denemeye değer kıldı. İnşallah hem camiamıza hem ülkemize hayırlı olur.
Deniz Ticareti
Filomuzun yıllara göre gelişimi D
eniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün verileri çerçevesinde görülüyor ki 2018 itibarıyla TUGS’a kayıtlı gemi adedi 1.014, Milli Gemi Sicilli adedi de 1.011 adet olmak üzere toplam da 2 bin 25 adet. Mevcut duruma DWT bazında bakıldığında; TUGS’un 7 milyon 133 bin 798, milli gemi sicilinin ise 361 bin 335 DWT’nu bulunuyor. Durum GT tarafında ise şöyle: 5 milyon 655 bin853 GT TUGS’un, 718 bin 36 GT’de milli gemi sicilinin olmak üzere toplamda 6 milyon 373 bin 888 GT. Diğer taraftan deniz ticaret filomuzun ortalama yaşı 22. Filomuzun yaş ortalamasına 2003-2018 yılları arasında bakarsak, 24-21 bandında bir değişim yaşandığı gözlemleniyor.
Türk Deniz Ticaret Filosunun Yıllara Göre GT Bazında Gelişimi - 150GT ve Üzeri Gemiler YIL
TUGS
MİLLİ GEMİ SİCİLİ TOPLAM
1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018
0 2.628.576 3.217.128 3.587.800 3.299.581 3.180.255 4.412.902 4.371.965 4.406.072 4.863.718 5.313.832 5.701.087 6.049.591 6.366.647 5.788.366 5.550.094 5.345.037 5.215.558 5.752.664 5.655.853
6.778.000 3.415.440 2.784.646 2.148.256 1.813.833 1.592.095 815.637 711.890 788.915 794.566 825.344 801.374 1.043.036 1.129.815 1.261.125 1.342.511 1.229.468 1.270.510 769.643 718.036
48 OCAK - ŞUBAT
6.778.000 6.044.016 6.001.774 5.736.056 5.113.414 4.772.350 5.228.539 5.083.855 5.194.987 5.658.284 6.139.176 6.502.461 7.092.628 7.496.462 7.049.491 6.892.605 6.574.504 6.486.068 6.522.307 6.373.888
Türk Deniz Ticaret Filosunun Yıllara Göre Adet Bazında Gelişimi - 150GT ve Üzeri Gemiler YIL TUGS MİLLİ GEMİ SİCİLİ TOPLAM 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018
0 264 316 408 446 535 677 734 807 887 936 967 987 1.026 1.019 1.010 987 1.007 1.022 1.014
1.242 1.006 945 777 702 674 702 695 744 762 784 810 845 853 890 882 908 944 977 1.011
1.242 1.270 1.261 1.185 1.148 1.209 1.379 1.429 1.551 1.649 1.720 1.777 1.832 1.879 1.909 1.892 1.895 1.951 1.999 2.025
Türk Deniz Ticaret Filosunun Yıllara Göre DWT Bazında Gelişimi - 150GT ve Üzeri Gemiler YIL TUGS MİLLİ GEMİ SİCİLİ TOPLAM 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018
0 3.076.711 5.216.867 5.781.255 5.145.251 5.486.076 6.753.346 6.612.967 6.758.218 7.031.012 7.674.388 8.334.764 8.950.157 9.399.020 8.377.285 8.147.819 7.676.259 7.399.411 7.610.817 7.133.798
10.322.000 6.412.612 4.090.220 2.884.320 2.481.596 1.568.854 849.944 658.083 511.523 490.907 476.200 438.387 808.779 858.607 841.703 904.020 894.551 884.585 377.030 361.335
10.322.000 9.489.323 9.307.087 8.665.575 7.626.847 7.054.930 7.603.290 7.271.050 7.269.741 7.521.919 8.150.588 8.773.151 9.758.936 10.257.627 9.218.988 9.051.839 8.570.810 8.283.995 7.987.847 7.495.133
Ekonomi
450 TİM Delegesi, ihracatın geleceği için İstanbul’da buluştu Türkiye’nin 83 bin ihracatçısını temsil eden 450 delege İstanbul’da bir araya geldi. TİM Başkanı İsmail Gülle başkanlığındaki 2. Delegeler Çalıştayı’na Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve Ticaret Ruhsar Pekcan katıldı. Ocak ayına rekor ihracatla başlayan iş dünyası 2019 hedefi 182 milyar doları yakalamak ve aşmak için 7 öneri getirdi. TİM Başkanı Gülle tarafından açıklanan öneriler şunlar; Finansman sorunu çözülsün, maliyet enflasyonuna çözüm üretilsin, karlılık korunsun, küresel marka satınalma teşviki verilsin, KDV alacakları ile finansman sorunu çözülsün, yeşil pasaportta süre 2 yıldan 3 yıla uzatılsın, İş Mahkemeleri işvereni de dinlesin, Türkiye lojistik ve ticaret merkezi haline getirilsin. Pekcan: 150 talebin 140’ına cevap verdik Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan da toplantıda yaptığı konuşmada genel ticaret sistemine göre ihracat rakamlarını açıklamaya başladıklarını ve ocak ayında ihracat rekoru kırıldığını söyledi. Pekcan, “TİM’den bakanlığımıza 150 talep gelmiş. 10 tanesi de bugün gelmiş. Biz 140’ına cevap vermişiz. 2019 ihracat için çok önemli bir yıl olacak” diye konuştu. Albayrak: Ziraat Bankası, bugün Antalya’da sera teşvikini açıklayacak
T
oplantıda ayrıca ihracatçının şu anda gündeminde neler olduğu da paylaşıldı. Açılış konuşmalarının ardından basına kapalı bölümde 27 ihracatçı sektör başkanı sektörleri ile ilgili talepleri, çözüm önerilerini ve beklentilerini 4’er dakikalık konuşmalarla Bakan Albayrak ve Bakan Pekcan’a iletti. Gülle: Cephenin en önündeki savaşçılarız Çalıştayda konuşan TİM Başkanı İsmail Gülle “İhracatçılar olarak bizler, cephenin en önündeki savaşçılarız” diyerek, şunları dile getirdi: “İhracatımızın kırdığı rekorlar, doğal olarak beraberinde yeni ihtiyaçlar da doğurmaktadır. İhracat yaşayan bir organizmadır, büyüdükçe,
50 OCAK - ŞUBAT
yükseldikçe, karşısına her gün çözülmesi gereken yeni sorunlar çıkmaktadır.” Finansman konusunda özellikle Eximbank sayesinde çok önemli bir mesafe kat edildiğini söyleyen Gülle, “Ancak, bu durumu ticari bankalarda maalesef göremiyoruz. Aksine diğer bankalarda, kredi faizlerinde artış, teminat küçültmesi gibi uygulamalarla karşılaşıyoruz. Bugün devletler bile önemli projelerin finansmanında özkaynaklara ilaveten finansman kullanıyorken ihracat yapabilmek için çırpınan ihracatçımızın finansmana erişim ihtiyacı ortada demektir. İhracata verdiğiniz desteklerin Eximbank ve kamu bankaları kanalıyla artırılması, bankacılığın tamamına cesaret verecektir” şeklinde konuştu.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, toplantıda konuşma yaparak, “Ziraat Bankası seracılıkta yüksek kapasite verim sağlayacak bir programı (yarın) Antalya’da yapılacak bir toplantısında açıklayacak” dedi. Yaptıkları araştırmalara göre fırsatçıların seçim gündemini de fırsata çevirmek için çalıştığını aktaran Albayrak, şunları kaydetti: “Sivri biber, domates, patlıcan... Bu ay sivri biber ne oldu? İhracatçımız, Türkiye bunu mu konuşacak? Biri oradan stokluyor, biri bilmem ne yapıyor. Kimse kusura bakmasın. Bu fırsatçılık 82 milyonun cebine kastediyorsa kabul edilebilir bir şey değil. Bununla ilgili en ağır adımlar atılacak.” Albayrak, “Ziraat Bankası tarafından düşük faizli, Hazine tarafından da sübvanse edilen kredilerle bu dönüşümü çok hızlı bir şekilde ortaya koyacağız. Yarın Hüseyin Bey (Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın) açıklayacak. Seralarla ilgili yaşanan ruhsat sorununu da hallettik” şeklinde konuştu. Bakan Albayrak, özellikle jeotermal su kaynaklarının bulunduğu yerlerde organize bölgeler oluşturulacağının da altını çizdi.
NAVATOM NEW GENERATION SHIP MANAGEMENT
STAY CONNECTED Navatom is a cloud based software for ship management. • 30 integrated modules • No need for installation • Automated monthly version releases • Automated and integrated analysis tools • Tailor fitted company views such as KPIs
www.navatom.com
Kaptan Köşkü
Gemilerin, denizlerin ve çevrenin koruyucu melekleri Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Başkanı Muhammer Arslantürk, “Her ne kadar kılavuz kaptanlar, hukuki terimde “gemi kaptanının danışmanı” şeklinde yer alsa dahi bulunduğu çevreyi gemiden, gemiyi de çevreden koruyan ve gözeten koruyucu meleklerdir” diyor ve şöyle devam ediyor, “Gündemde sürekli kılavuz kaptanlar konuşuluyor. Deniz taşımacılığında önemli bir noktada olduğu için çok konuşuluyor olmasını anlıyorum ama biraz yapıcılık olmalı. Yıkıcı söylemler ve bakış açısıyla, pozitif yönde bir değişimi beklemek manasız”. Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği, 30 Ekim’den günümüze sizin başkanlığınızda yeni bir döneme başladı. Evvela, tekrardan hayırlı olsun dileklerimizi belirtelim ve ilk sorumuzu bu değişim üzerine soralım… Türk Kılavuz Kaptanları Derneği, 26 Ocak 1968’de kurulan, 50 yıllık geçmişe sahip, kamusal hizmetleri en üst seviyeye taşıyabilmeyi başarmış bir dernek. Disiplini, sektöre hakimiyeti, deneyimi, tecrübesi, sivil toplum kuruluşunun ne olması gerektiği ve neler yapabileceğini çok iyi öğrenmiş ve bilen bir dernek olmamız sebebiyle, Bakanlar Kurulu Kararıyla önüne Türk ibaresi konan bir
52 OCAK - ŞUBAT
STK’yız. Tabii ki geçmişimizden hepimiz gurur duyuyoruz. Daha da ileriye taşımak için de her birimiz elimizi taşın altına çoktan koyduk. Bu sebeple, geleceğe yönelik hedeflerimizin temelinde hem ulusal hem de uluslararası alanda mesleğimize en iyi şekilde hizmet etmek bizim gayemiz. Hemen akabinde değinmek istediğimiz mevzu kılavuz kaptanlığın, deniz taşımacılığındaki önemi. Bu önemi, deniz taşımacılığının en büyük güvencesi şeklinde özetleyebilir miyiz? Elbette bu şekilde özetleyebiliriz. Her ne kadar kılavuz kaptanlar, hukuki
terimde “gemi kaptanının danışmanı” şeklinde yer alsa dahi bulunduğu çevreyi gemiden, gemiyi de çevreden koruyan ve gözeten koruyucu meleklerdir. Deniz emniyetinin güvencesi, geminin yol göstereni, kaptanın danışmanıdır. Çevreye zarar verilmemesi için elinde gelen tüm gayreti gösteren kişidir. Bu öneminden dolayı da deniz ticaretinin var olduğu tarihten günümüze kadar olan bir meslektir. Kolay elde edilen bir meslek değildir, birikim ve tecrübe gerektirir. Kılavuzluk bölgesel uzmanlaşmaktır. Çalıştığı bölgeyle özdeşleşen, o bölgede uzmanlaşan kişi demektir. İstanbul Boğazı, Samsun, Antalya, İzmir kılavuz kaptanı gibi böl-
www.7deniz.net < gelere ayrılır. Kılavuz kaptan uzman kişi demektir. Bu uzmanlık 1-2 ayda 15-20 gemiyle yapılan stajla olmaz. Bu uzun süreli ve çok sayıda gemide yapılacak stajla olmalı. Kılavuz kaptanlıkla ilgili çözüm bekleyen bir konu var mı? Bizim işimizin temelinde tecrübe yatar. Tecrübe olmadan, deneyim olmadan kılavuzluğun yeterlilik belgesinin alınması, kılavuz kaptanlığının kolaylaştırılmasının doğru olduğuna inanmıyoruz. O nedenle kıdemli/kıdemsiz kılavuz kaptanlık uygulaması tüm dünyada yapılan bir uygulamadır. Son yönetmelikte gemi sayısının düşük tutularak ve staj süresinin de kısaltılarak kılavuz kaptan olunmasını doğru bulmuyoruz. Bizim söylemimiz, ülkemizde de dünyada uygulandığı şekilde uygulanması. Uzun bir staj dönemi, “junior” ve “senior” şeklinde tabir edilen kıdemli, kıdemsiz sisteminin geri gelmesi, en doğru olandır. Belki şu anda bazı şeyler hissedilmiyor çünkü hala mevcut kılavuz kaptanlar çalışıyor. Ancak bundan 3-4 sene sonra kısa sürede kılavuz kaptan olanlar, deneyimsizlikten dolayı geleceğimizi tehlikeye düşürebilecek. Israrımızın temeli, can güvenliği, mal güvenliği, çevre güvenliği, denizlerimizin güvenliği gibi temelinde hep güvenlik yatan sebeplerden dolayıdır. Bununla ilgili mahkeme sürecimiz devam ediyor. Kılavuz kaptanlar, deniz emniyetinin olduğu kadar kamunun da temsilcisidir. Bunda herkesin hemfikir olduğu kanaatindeyiz. Kimse bundan şüphe duyup, kaptanın elini kolunu bağlayacak, onu tedirgin edecek şekilde düzenlemelerde bulunmamalıdır. Kılavuz
Muammer Aslantürk kimdir? Fatsa’da 80 öncesi ülkenin zor şartlarında büyüdüm, ilkokula gittim. Sonrasında Vefa Lisesi’ni bitirdim. 1992 senesinde İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Güverte Bölümünü tamamladım. 2000 yılına kadar Türkiye Denizcilik İşletmeleri Deniz Yollarının çeşitli gemilerinde çalıştım. 2000 yılından sonra Liman İşletmesine geçerek 18 yılımı tamamladım. Kılavuz kaptanlık yapıyorum. 2017 yılına kadar da Galatasaray Üniversitesi’nde öğretim görevliliği yaptım. Evliyim, 2 çocuğum var. Yardımı ve yardımlaşmayı çok severim. STK gibi insana maddi olarak bir şey vermeyen ama manevi yönden haz veren işleri yapmayı seviyorum. Denizi seviyorum. Ben denizci çocuğuyum, babam balıkçıydı. Deniz bir aşk zaten. Ufuk çizgini her zaman denizde görürsün. Deniz aşkını hissetmezseniz yaşamanız ve denizci olmanız zor. Her meslekte olduğu gibi sevmediğiniz işi yapamazsınız.
Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Başkanı Muhammer Arslantürk
kaptan kesinlikle bağımsız olmalıdır. Türk boğazları özellikle İstanbul Boğazı nasıl bir trafiğe sahip? Çanakkale ve İstanbul Boğazı yoğun trafiğin olduğu, deniz ticaretinin en yoğunlaştığı bölgelerden. İstanbul Boğazını diğer bölgelerden ayıran en büyük
özellik çok tehlikeli sulara sahip olması ve dar bir doğal kanal olması. İstanbul Boğazı, suni bir kanal değildir. Suların çok tehlikeli olması, dar bir kanal olması ve yerel trafiğin yoğun olması İstanbul Boğazını tehlikeli kılan sebeplerden. Bu
OCAK - ŞUBAT 53
Kaptan Köşkü
geleneklerin dışına çıktı ve “Siz seçildiniz ve biz sizin ziyaretinize geleceğiz” deyince onore olduk. 50 yıllık dernek tarihimizde de DTO tarihinde de böyle bir şey olmamıştı. Tamer Başkanın bu jesti ve nezaketi bizi çok mutlu etti. Hiç yaşanmamış bir şeyi yaşadığımız için dernek tarihimizde şimdiye kadar hiç kimseye verilmemiş bir payeyi Tamer Başkan’a vermeyi arzu ettik. O da sağ olsun kabul etti. Tamer Bey artık bizim onursal üyemiz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? sebeple orada istihdam edecek kılavuz kaptanın eğitimi, staj süresi, tecrübe kazanması çok çok önemli.
mesleğinin zirvesine gelmiş emekliliğini bekleyen insanları sınava tabii tutmak mesleklerine hakaret olurdu.
İngilizce sınavının geri çekilmesi konusuyla ilgili görüşleriniz neler?
Diğer dernekler ve odamızla olan ilişkileriniz nasıl?
Bu konuyu açtığınız iyi oldu. Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği ve kılavuz kaptanlar olarak, Bakan Yardımcımız Selim Dursun’a kamuoyunun isteğini göz ardı etmeyip çözüm ürettiği ve yönetmeliğin geçici 2. maddesini kaldırdığı için çok teşekkür ediyoruz. Manasız bir maddeydi zaten. Kazanılmış hakları yok sayıp,
Sadece Deniz Ticaret Odası’yla değil, KOSDER, Türk Loydu, GEMİMO, TUDEV gibi sektörde yer alan tüm STK’larla ilişkilerimiz, iyi niyet ve samimiyet çerçevesinde devam ediyor. DTO seçimleri, bizim seçimlerimizin hemen öncesine denk geldi. Biz ziyaretimizi gerçekleştirecektik lakin Tamer Başkan,
54 OCAK - ŞUBAT
Kılavuz kaptan olduğumdan beri bir şey dikkatimi çekiyor. Tüm sektör kılavuz kaptanlarla uğraşıyor gibi. Gündemde sürekli kılavuz kaptanlar konuşuluyor. Deniz taşımacılığında önemli bir noktada olduğu için çok konuşuluyor olmasını anlıyorum ama biraz yapıcılık olmalı. Yıkıcı söylemler ve bakış açısıyla, pozitif yönde bir değişimi beklemek manasız. Söylemeden bitirmek istemem, Tamer Kıran’ın DTO Başkanı olmasıyla olumlu anlamda birçok değişik beraberinde yaşandı.
®
“Sizi İleri Tașır” Deniz Yakıtlarında Farkı Bizimle Yaşayın Türkiye kara sularında ve dünyanın dört bir yanındaki limanlarda, en kaliteli yağı ve yakıtı güvenilir hizmetle sunuyoruz. • • • • •
ÖTV’li ve ÖTV’siz Motorin ÖTV’siz Fuel Oil-İfo ÖTV’li Deniz Dizel Yağları Transit Yakıt Transit Yağ
Guneșli Mah. 1333. Sk. Erdem İș Merkezi No:1 Kat:3 Bağcılar/İstanbul T. +90 212 551 53 43 • F. +90 212 552 28 03 W. www.erdempetrol.com.tr • E. info@erdempetrol.com.tr
Boğazlarımız
Boğazlarımızdaki
trafik azalmaya devam ediyor Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü yakın geçmişte 2018’e dair verileri paylaştı. Bu verilere göre, 2017’de İstanbul Boğazı’ndan geçen gemi adedi 42 bin 978 iken bu rakam 2018’de 41 bin 103’e geriledi. Çanakkale Boğazı’ndan ise 2017’de geçiş yapan gemi adedi 44 bin 615 iken bu rakam 2018’de 43 bin 999 oldu.
D
eniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 2018’de İstanbul Boğazı’ndan 41 bin 103, Çanakkale Boğazı’ndan ise 43 bin 999 gemi geçti. Bu rakamlar 2017’yle kıyaslandığında, azalma İstanbul Boğazında 1875 adet, Çanakkale Boğazından ise 666 adet oldu. Diğer taraftan, İstanbul Boğazı’ndan geçen uğraksız gemi adedi 25 bin 884 iken bu rakam Çanakkale Boğazı’nda 25 bin 835 seviyesinde gerçekleşti. İstanbul Boğazı’ndan geçen 41 bin 103 geminin 23 bin
56 OCAK - ŞUBAT
565’i kılavuz kaptan alırken, Çanakkale Boğazı’ndaki geçişte 43 bin 999 geminin 19 bin 958’i kılavuz kaptanla geçiş yaptı. Boğazlarımızdan geçen gemilerin tiplerine göre dağılımı İstanbul Boğazı’ndan geçen 41 bin 103 geminin 19 bin 269’unu genel kargo gemileri oluşturdu. Genel kargo gemilerinin İstanbul Boğazı’nı 2006’daki kullanma hacmi 33 bin 82. Diğer taraftan 2006-2018 dönemini genel anlamda değerlendirirsek, yıllar içinde düşüş seyri dikkat çekiyor. Genel kargo gemilerinden sonra ikinci sırada dökme yük ge-
mileri geliyor. 2006’da 5 bin 419 dökme yük gemisi İstanbul Boğazı’ndan geçiş yaparken bu rakam 2018’de 8 bin 501’e yükseliyor. Konteyner gemilerindeki değişimin yıllar içerisinde pek de fazla değişmediği söylenebilir. 2006’daki rakam 2 bin 401 iken 2018’deki rakam 2 bin 561 seviyesinde. Gelelim Çanakkale Boğazı’na, 2018’de Çanakkale Boğazı’nı kullanan 43 bin 999 geminin;15 in 764’ü genel kargo, 8 bin 916’sı dökme yük, 5 bin 123’ü konteyner, 2bin 243’ü Ro-Ro, 2 bin 368’i kimyasal yük taşıyan tankerlerden oluştu.
www.7deniz.net <
İSTANBUL BOĞAZI’NDAN GEÇİŞ YAPAN GEMİLERİN TİPLERİNE VE YILLARA GÖRE DAĞILIMI YILLAR 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 Barç 63 47 52 53 28 17 2 19 12 17 6 18 Dökme Yük Gemisi 5.419 5.145 5.978 6.635 5.863 6.341 7.163 6.898 7.263 7.485 7.664 8.206 Çimento Gemisi 13 6 3 4 2 1 4 8 4 6 Konteyner Gemisi 2.401 2.727 2.773 2.014 2.292 2.718 2.707 2.868 3.073 2.664 2.734 2.659 Feribot 4 1 1 1 3 1 1 4 2 1 1 Genel Kargo Gemisi 33.082 34.822 32.735 30.840 30.876 29.288 27.126 25.521 24.107 22.412 21.344 21.163 Canlı Hayvan Taşıyan Gemi 141 136 70 147 243 238 390 432 391 434 585 544 Savaş Gemisi 168 166 200 180 114 94 129 196 237 318 342 237 Yolcu Gemisi 1.658 1.702 1.147 786 631 481 583 474 649 444 291 336 Frigorifik Gemi 908 819 805 623 602 441 248 204 65 24 40 46 Ro-ro Gemi 436 441 713 350 457 599 492 406 431 377 352 396 Türü Belirtilmemiş Tanker 7.659 7.204 6.564 6.557 6.464 6.216 5.912 5.685 5.587 5.825 6.033 6.212 Kimyasal Yük Taşıyan Tanker 1.680 2.050 1.975 1.876 1.711 1.660 1.779 1.561 1.618 1.576 1.681 1.878 Gaz Tankeri 814 800 764 866 1.099 1.227 1.336 1.760 1.540 1.232 989 742 Römorkör 294 253 313 304 293 245 274 241 231 282 237 262 Araç Taşıyan Gemi 14 92 189 78 42 47 37 47 93 17 16 45 Diğer 126 195 117 113 152 179 148 218 224 427 234 227
İstanbul Boğazı’ndan geçen 41 bin 103 geminin 19 bin 269’unu genel kargo gemileri oluşturdu. Genel kargo gemilerinin İstanbul Boğazı’nı 2006’daki kullanma hacmi 33 bin 82. Diğer taraftan 2006-2018 dönemini genel anlamda değerlendirirsek, yıllar içinde düşüş seyri dikkat çekiyor. Genel kargo gemilerinden sonra ikinci sırada dökme yük gemileri geliyor.
2018 3 8.501 12 2.561 1 19.269 508 176 367 34 245 6.014 1.950 623 384 88 367
2006’da 5 bin 419 dökme yük gemisi İstanbul Boğazı’ndan geçiş yaparken bu rakam 2018’de 8 bin 501’e yükseliyor. Konteyner gemilerindeki değişimin yıllar içerisinde pek de fazla değişmediği söylenebilir. 2006’daki rakam 2 bin 401 iken 2018’deki rakam 2 bin 561 seviyesinde.
ÇANAKKALE BOĞAZI’NDAN GEÇİŞ YAPAN GEMİLERİN TİPLERİNE VE YILLARA GÖRE DAĞILIMI YILLAR 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 Barç 202 290 38 41 9 5 14 9 19 34 29 89 Dökme Yük Gemisi 5.636 5.455 6.283 6.876 6.045 6.458 7.442 7.048 7.525 7.714 8.060 8.585 Çimento Gemisi 40 33 6 27 22 19 19 7 6 4 0 6 Konteyner Gemisi 4.539 4.709 4.947 4.649 4.840 5.056 4.653 4.653 4.595 4.346 4.728 4.957 Feribot 10 16 16 8 8 9 21 4 6 14 29 24 Genel Kargo Gemisi 23.672 24.204 23.660 24.033 21.731 20.205 18.992 17.995 17.297 16.282 16.680 16.485 Canlı Hayvan Taşıyan Gemi 147 141 73 148 283 354 529 454 416 478 653 627 Savaş Gemisi 349 457 230 131 93 94 115 218 237 341 335 271 Yolcu Gemisi 721 895 807 694 745 886 806 770 692 783 190 49 Frigorifik Gemi 981 953 881 700 653 440 280 244 124 91 125 113 Ro-ro Gemi 1.984 2.127 2.084 1.638 2.064 2.129 1.861 2.115 2.234 2.373 2.473 2.479 Türü Belirtilmemiş Tanker 7.204 6.527 5.990 6.293 6.017 5.661 5.656 5.822 5.875 6.009 6.041 6.145 Kimyasal Yük Taşıyan Tanker 1.565 1.990 1.991 2.432 2.333 2.183 2.304 2.097 2.169 2.479 2.559 2.599 Sıvılaştırılmış Doğalgaz Taşıyan Tanker 147 122 111 113 120 133 133 109 131 121 126 82 Sıvılaştırılmış Petrol Gazı Taşıyan Tanker 651 632 666 729 782 841 905 1.271 1.075 915 755 652 Römorkör 307 335 410 348 323 334 321 329 321 328 365 365 Araç Taşıyan Gemi 373 404 487 305 239 173 165 289 353 415 433 576 Diğer 387 623 298 288 379 399 397 455 507 503 454 511
2018 57 8.916 14 5.123 30 15.764 601 217 55 67 2.243 6.181 2.368 103 595 398 670 597
OCAK - ŞUBAT 57
IMO’dan Haberler IMO, sera gazı emisyonlarının azaltımına yönelik çalışmalara devam ediyor IMO, Polonya’da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansında (COP 24) gemilerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması hakkındaki IMO’nun Başlangıç Stratejilerinin ana unsurlarını vurguladı. Bahse konu strateji kapsamında, yıllık toplam sera gazı emisyonlarını 2050 yılı itibarıyla ve 2008 yılına kıyasla en az %50 oranında azaltmak için bir vizyon ortaya koyuldu. Aynı zamanda, sera gazı emisyonlarının aşamalı olarak ortadan kaldırıl-
masına yönelik çalışmaların da yürütüldüğü vurgulandı. Böylece, Paris Anlaşmasının sıcaklık hedefleri ile uyumlu olarak karbondioksit emisyonlarının azaltımına yönelik bir yol da oluşturuldu. IMO, Başlangıç Stratejisinin kabul edilmesi, teknoloji işbirliği ve kapasite geliştirme çalışmaları da dahil olmak üzere, uluslararası denizcilikten kaynaklanan emisyonları azaltmaya yönelik eylemlerini ve taahhütlerini Bilimsel ve Teknolojik Danışma Organı’na rapor etti.
Gemi enkazlarının kaldırılmasına ilişkin Nairobi Sözleşmesi
Bir gemi enkazı, seyire tehlike teşkil edebilmekte, diğer gemileri ve onların mürettebatlarını potansiyel olarak tehlike altına sokabilmektedir. Bir enkaz, gemide buluna yükün ve yakıtın yapısına bağlı olarak deniz çevresine ve diğer kıyısal yapılara da zarar verebilmektedir. Bu kapsamda, bahse konu olan enkazların belirlenmesini ve kaldırılmasını kapsayan bir takım maliyet ve risk sorunları bulunmakta. Bu sorunların çözülmesi amacıyla IMO’nun Gemi Enkazlarının Kaldırılmasına ilişkin Nairobi Sözleşmesi; devletlerin gemi enkazlarını, sürüklenen gemileri, denizlerde gemilerden kaynaklanan nesneleri ve yüzen açık deniz tesislerini ortadan kaldırmalarına yönelik yasal bir zemin oluşturmakta. IMO, Nairobi Sözleşmesinin belirli noktalarına ilişkin bilgilerin yayılması amacıyla 5-7 Aralık tarihleri arasında Londra’da gerçekleştirilen Kurtarma ve Gemi Enkazlarının Kaldırılması Konferansı kapsamında düzenlenen bir açık oturuma öncülük edildi.
MARPOL EK-IV çalışmaları devam ediyor Siyasi, yasal ve teknik kısıtlamalar, Marpol Ek-VI hava kirliliği ve enerji verimliliği düzenlemelerinin onaylanmasını ve akabinde verimli bir şekilde uygulanmasını zorlaştırabiliyor. 11-13 Aralık tarihleri arasında IMO Akdeniz Bölgesel Deniz Kirliliği Acil Müdahale Merkezi’nde Akdeniz kıyı ülkelerine yönelik gerçekleştirilen bölgesel bir çalıştay kapsamında söz konu engelleri değinildi. Marpol Ek-VI’yı henüz onaylamamış 6 ülkede dahil olmak üzere toplam 16 Akdeniz kıyı ülkesinden, Avrupa Birliği’nden, IMO’dan, HELCOM’dan ve yerel bir STK’dan katılımcılar; Marpol ek-VI hükümlerinin bölgesel uygulamalarına ve yaptırımlarına yönelik imkanları incelediler. Ayrıca katılımcılar, Marpol
58 OCAK - ŞUBAT
Ek-VI gereğince Akdeniz’in veya kısımlarının sülfür oksit emisyon kontrol bölgesi olarak belirlenmesini incelemek amacıyla REMPEC tarafından görevlendirilen taslak teknik ve fizibilite çalışmasını da tartıştılar. Çalıştayda, Avrupa Komisyonu ve Fransa tarafından yetkilendirilen iki diğer çalışmada sunuldu. Bahse konu çalışmalarda, farklı veri kaynakları ve metodoloji uygulanmış olmasına rağmen, benzer sonuçlar elde edildi. Her iki çalışmanın da sonuçlarına göre; bir Akdeniz ECA’sı, sağlık ve çevre alanlarında kayda değer faydalar sağlayabilmekte olup; solunum yolu, kalp damar hastalıkları vakalarını azaltmaktadır; erken doğum ölümlerini önlemektedir ve maliyet ve sağlık faydaları göz önüne alındığında uygun maliyet verimliliği sağlamaktadır.
www.7deniz.net <
Sektör rotasını Exposhipping Expomaritt İstanbul Denizcilik Fuarı'na çevirdi Exposhipping Expomaritt İstanbul 15.Uluslararası Denizcilik Fuar ve Konferansı, 02-05 Nisan’da Viaport Marina Tuzla’da yapılacak. İMEAK Deniz Ticaret Odası adına UBM Fuarcılık tarafından düzenlenen fuarın ön değerlendirme toplantısı, Tuzla’da yapıldı. Toplantıda, fuarın bir önceki döneme göre hem metrekare hem de katılımcı açısından büyüdüğü ve satışların tamamlandığı açıklandı.
F
uarlar Direktörü Esin Aslıhan Göksel, Exposhipping Expomaritt İstanbul katılımcılarının yer aldığı Radison Blu Tuzla Otel’de düzenlenen fuar değerlendirme toplantısında, şu ana kadar yapılan pazarlama ve tanıtım çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Fuarın bir önceki yıla göre hem metrekare hem de katılımcı açısından büyüdüğüne ve satışların tamamlandığına dikkat çeken Göksel, Türk gemi inşa sektörünün hedeflediği ülke ve ziyaretçi profilinin fuarda ziyaretçi olarak yer alması için pazarlama çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettiğini belirtti.
Hedef ziyaretçi profili arasında armatörler, gemi donatım ve malzeme, denizcilik savunma sanayi, elektronik iletişim ve navigasyon, mekanik ve yardımcı donanım ve mega yat ekipman teknoloji firmalarnın yer aldığı fuarda, şu an itibariyle uluslararası pavilyon sayısının 6 olduğunu belirten Göksel, “Hollanda, Norveç, Singapur gibi ülkelerden katılımcılarımız var. 6 binin üzerinde sektör profesyonelinin fuarı ziyaret etmesini bekliyoruz. Bu yıl amacımız Exposhipping Expomaritt İstanbul için en yük-
sek katılımcı ve doğru ziyaretçi sayısına ulaşmak.” dedi.
Denizcilik sektörünün en önemli oyuncuları Exposhipping Expomaritt İstanbul’da Gemi inşa sektörünün merkezi Tuzla’da Viaport Marina’da yapılacak Exposhipping Expomaritt İstanbul, Altınova tersaneler bölgesinden ulaşımın kolaylığı ve Sabiha Gökçen Havalimanı’na yakınlığı ile hem uluslararası hem de ulusal katılımlar için büyük avantaja sahip konumda yer alıyor. Fuarın hedef pazar ülkeleri arasında ABD’den Çin’e, Katar’dan İspanya’ya, Norveç’ten Singapur ve Yunanistan’a kadar değişik coğrafyalardan denizcilik sektörünün önemli oyuncuları yer alıyor. Dünya genelinde pazarlama çalışmaları yürütülüyor… Sektörün hedeflediği uluslararası ziyaretçilerin fuarda ağırlanması için ihracatçı birlikleri ile iletişim halinde bulunduklarının altını çizen Esin Aslıhan Göksel, “Ticaret müşavirlikleri ve ateşelikler ile özel destek çalışması içindeyiz. Yurtdışı fuar ziyaretleri yaparak,
tanıtımlar gerçekleştirmekteyiz. 40 bin yerli ve yabancı dataya mailing, SMS, Data built-up ve 4 dilde telemarketing çalışmamız ve uygulamamız var. Yine fuar kapsamında Alım Heyeti’nden, tersane ziyaretlerine ve B2B programlarına kadar birçok etkinlik düzenlemek için çalışmalara başladık. Digital pazarlama çalışmalarımız kapsamında Türkçe, İngilizce, Rusça ve Farsça olmak üzere 4 dilde kampanya web sayfası, google, facebook, linkedin, instagram gibi önemli sosyal medya mecralarında içerik yönetimi, ücretli ve ziyaretçi odaklı reklam çalışmaları yapılıyor” dedi. Sektörün dinamikleri, ‘Global Maritime Summit’te konuşulacak... UBM’in uluslararası denizcilik portfolyosunda Seatrade Cruise Global, Sea Asia, Seatrade Maritime Middle East, Seatrade Offshore Marine & Workboats Middle East ve Exposhipping Expomaritt İstanbul gibi dünyanın lider denizcilik fuar ve konferansları yer alıyor. Bu alanda UBM’in global markası olan SEATRADE ile birlikte Global Maritime Summit 02- 05 Nisan tarihleri arasında fuar ile eş zamanlı olarak düzenleniyor.
OCAK - ŞUBAT 59
Haber
Honda Marine’nin V6 Serisi Boat Show’da görücüye çıkıyor
A
nadolu Motor, 30 yılı aşkın süredir distribütörlüğünü yaptığı Honda Marine dıştan takma deniz motorlarının yeni V6 Serisi’ni deniz tutkunlarıyla buluşturuyor. 3.6 litre V6 motora sahip yeni BF175, BF200, BF225 ve BF250 modelleri, 23 Şubat – 03 Mart tarihleri arasında CNR Avrasya Boat Show Fuarı Salon 4’de Honda Ma-
60 OCAK - ŞUBAT
rine standında görücüye çıkıyor. Honda’nın Temmuz 2018’de Roma’da lansmanını yaptığı yeni dıştan takma deniz motorları şık ve aerodinamik tasarımı, rafine edilmiş 3.6 litre V6-4 zamanlı motoruyla fark yaratıyor. 4 zamanlı BF175, BF200, BF225 ve BF250 dıştan takma motorlar, yüksek performansı, sessiz ve sarsıntısız kullanımıyla konfor yaşatırken, düşük yakıt tüketimi ile tasarruf
sağlıyor. Bu yeni seri, sahip olduğu üstün teknolojik özellikler sayesinde düşük devirde verimli bir seyir sunuyor. Motorlarda bulunan Programlı Yakıt Enjeksiyon sistemi yakıt tüketimini azaltmakla birlikte motorun ilk çalıştırmasını da kolaylaştırıyor. Patentli Blast teknolojisi sayesinde kullanıldığı deniz aracını kısa sürede yüksek hızlara ulaştırıyor. Ayrıca ECOmo sistemine sahip motorlar yakıt tasarrufu sağlayarak karbon salınımını azaltıyor. Geliştirilmiş Honda Marine motorlar, Anadolu Motor’un 5 yıllık garanti güvencesi ile Boat Show Fuarı’nda Türkiye’deki müşterilerin beğenisine sunulacak. Anadolu Motor Satış Müdürü Hakan Kozanoğlu V6 Serisinin yenilenen şık tasarımı ve güçlü yapısıyla, geliştirilmiş korozyon direnci, azaltılmış bakım süresi ve çoklu donanım seçenekleriyle hem profesyonel hem de hobi odaklı kullanıcıların tercihi olacağını belirtti. Fuarda ayrıca 2,3 hp’den 250 hp’ye kadar uzanan geniş yelpazedeki 4 zamanlı Honda Marine dıştan takmalı deniz motorlarını ve şişme botları sergileyeceklerini belirten Kozanoğlu, tüm deniz tutkunlarını Anadolu Motor standına davet etti.
Acente
Neydim, ne oldum, ne olacağım…
İlya Gemi Acenteliği Şirket Müdürü ve Ortağı Kerem Kalpaklı
“Babaannem, babama: “ Hayatının hiçbir evresinde şu üç soruyu aklından çıkarma: Neydim, ne oldum, ne olacağım? ” dermiş. Bu üç soruyu da hayatının yaşam ilkesi, hayat felsefesi olarak görmesini salık verirmiş. Ben de naçizane bu üç soruyu kendi hayatıma uyarlamaya çalışıyorum” diyen İlya Gemi Acenteliği Şirket Müdürü ve ortağı Kerem Kalpaklı ile geçmişten bugünlere kadar uzanan hoş bir sohbet gerçekleştirdik… Kerem Kalpaklı’yı yakından tanıyabilir miyiz?
Neydim?
Babaannem, babama: “ Hayatının hiçbir evresinde şu üç soruyu aklından çıkarma: Neydim, ne oldum, ne olacağım?” dermiş. Bu üç soruyu da hayatının yaşam ilkesi, hayat felsefesi olarak görmesini salık verirmiş. Ben de naçizane bu üç soruyu kendi hayatıma uyarlamaya çalışıyorum.
Yüz karası değil, kömür karası
62 OCAK - ŞUBAT
“Siyah akar Zonguldak’ın deresi Böyle kazanılır ekmek parası “ ‘Neydim’ bölümümü şöyle özetleyebiliriz: Ben, madenden emekli olmuş işçi bir babanın ve ev hanımı bir annenin ilk çocuğu olarak Zonguldak Çaycuma’da dünyaya geldim. Biri öğretmen diğeri
avukat iki kardeşim var. İlkokul hayatımı doğduğum köyümde, liseyi Çaycuma Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra özellikle babamım eğitim hayatımız boyunca vermiş olduğu sonsuz desteği ve çevremizdeki insanların da katkısıyla denizcilik işletmeciliği mesleği ile tanıştım. Üniversite tercihimi yapıp Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik İşletmeleri Yönetim Bölümü’nden mezun oldum ve sektöre hizmet etmeye başladım. Çok ke-
www.7deniz.net <
yifli bir üniversite hayatım oldu. İnsanların hayatlarının dönüm noktalarında bazı şansları vardır. Benim de şanslarımdan biri Prof. Dr. Soner Esmer Hocam oldu. Hazırcı bir yapım yok, hazırı seven biri değilim. Okula başladığımda da Soner Hocam, rektörlüğün öğrenci burslarından yararlanmamı sağlayarak okulda görevli öğrenci olarak 2 yıl boyunca aktif bir rol almamı sağladı. 3. sınıfın başında da yine Soner Hocam’ın yönlendirme ve tavsiyeleri ile bugünkü patron ve ortaklarım ve en kıymetli iki abim olan okulumuzun daha önceki mezunlarından Görkem Övül ve Selçuk Arkın Beyler’in yanına giderek İlya Denizcilik İzmir merkez ofisinde tam zamanlı stajyer olarak iş hayatına başladım. Üniversite eğitim hayatımın son 2 senesi mesleğimizin teori ve pratik kısmını harmanlama şansı bulduğum bir dönem oldu benim için. Özellikle gemi acenteliği tarafında işin mutfağında mesleğime başlangıç yapmış olmanın bugün gelmiş olduğum noktadaki katkısı asla yadsınamaz. O dönem benim için çok şanslı bir dönemdi. Üniversite eğitimimin son senesinde Görkem Bey’in de ciddi katkıları ile özellikle gemi kiralama ve brokerlik tarafında büyük tecrübe ve kazanımlar elde ederek ilk bağlantılarımı mezun olmadan yapma şansı yakaladım. Brokerlik alanında kendime Demir-Çelik sektörünü hedef bir sektör belirleyerek Karadeniz/Akdeniz bölgesinde düzenli koster tonajı yükleri olan müşterilerden oluşan bir portföy oluşturdum. 2007 yılında okul bitince tabii krizin
eşiğinde olduğumuzu fark edemiyorduk. 2009 yılı başlarında meşhur 2008 krizinin etkileri net bir şekilde hissedildiği dönemde abilerimizin de yönlendirmesi üzerine durgunluk döneminde askerlik görevini de yerine getirmiş olduk. 2009 Eylül’de vatani görevimizi tamamlayıp İzmir ofisimize işe geri döndükten sonra artık “ofis daralması sendromu” mu desek ne desek tam bilemedim () ama, abilerimiz bana “Kerem, seninle bu ofis artık bize dar geliyor. Genişlememiz, açılım yapmamız lazım’ diyerek şirketimizin İstanbul’da şubesini açmamı teklif ettiler ancak benim bir “İstanbul” fobim vardı. Bu teklifi kibarca reddettim. Maalesef İstanbul’da eğer çok ciddi bir geliriniz yok ise çocuklarınıza çok iyi ve rahat yaşam şartları sunma şansınız yok, İstanbul’un size tek verdiği: Apartmanlarda geçen stresli bir hayat! Aradan biraz zaman geçti ve bana “Peki, Kocaeli olur mu” dediler. O zaman nişanlı olduğum eşimin de rızasıyla 2010 yılı Ocak ayında Kocaeli’ye gelerek şirketimiz için Marmara Şubemizi ve kendimiz için de hayatımızı bu şehirde kurduk. STK’lerde de görevler alıyorsunuz. Biraz da bu görevlerinizden bahseder misiniz? 2010 yılı ocak ayında Kocaeli’ne geldikten üç gün sonra çok değerli meslektaşımız Ali Polat Ağabeyim, benim geldiğimi bize buradaki şubemizi açmamız sürecinde büyük destek veren çok sevgili mesleğimizin duayen acentelerinden Melodi Gemi Acenteliği kurucu ortaklarından Cemil Çağlarkaya ağabeyimizden
duymuş ve beni bir seminere davet etti. Seminerin dilek öneri kısmında Ali Bey, beni Kocaeli denizcilerine takdim etti ve sıcak bir kucaklama ile hoş geldiniz dedi. Kocaeli daha ilk günden bana kucak açtı. Biz de hoş bulduk dedik aynı sıcaklıkla, sevgiye, saygıyla, 9 yıldır… Geldiğim günden bu yana diğer acente arkadaşlarımızla, hizmet aldığımız, hizmet verdiğimiz kurum ve kuruluşlarla saygı ve sevgi çerçevesinde iyi ilişkiler kurmaya gayret ettik. 2017 Kasım ayında Kocaeli Deniz Ticaret Odası, temsilcilikken şubeye dönüşerek 2018 Nisan ayında bir seçim süreci oldu. Bizler de bölgemizdeki değerli abilerimizin daveti ile Kocaeli Denizciler Grubu bünyesinde merkez adaylarının desteğinden ve tarafından bağımsız olarak bir liste ile yoğun bir çalışma dönemi geçirerek seçimlere hazırlandık. Seçimi kaybettik ama çok ciddi bir tecrübe kazandık, yeni meslektaşlarımızı tanıdık ve inanın çok olumlu dönüşler aldık. Kocaeli Denizciliğinin ve seçimlerin yerel basında ve ulusal denizcilik basınında ciddi bir şekilde yer almasını sağlayarak bölgemize sonraki dönemler için daha çok önem verilmesi adına büyük bir katkı sağladığımızı düşünüyorum. Seçimin kazananı şüphesiz Kocaeli Denizciliği oldu. Mesleğimizin bölgemizde “usta” diye tabir edebileceğimiz abilerimiz tarafından sektörde bir birliktelik ve temsiliyet olması amacıyla 2001 yılında kurmuş oldukları Kocaeli Gemi Acenteleri Derneği (KOGAD), Deniz Ticaret Odası Kocaeli Şubesi açılana kadar tüm resmi
OCAK - ŞUBAT 63
Acente kurumlar, özel sektör ve ticaret odaları nezdinde Kocaeli’ndeki denizcilerin eli, kolu, ayağı, sesi olmuştur. KOGAD meslektaşlarımızın sorunlarının çözümü ve kurumlar arası iletişim noktasında ciddi bir köprü işlevi görmektedir. Son iki dönemdir yedek yönetim kurulu üyesi ve son dönem asil denetleme kurulu üyesi olduğum KOGAD’ın 2018 yılı Kasım ayı içerisinde yapılan 9. Olağan genel kurulunda, yıllarca görev yapmış değerli ağabeylerimiz yeni dönemde bayrağı gençlere devretmek istediklerini ve beni de yeni yönetim kurulunda görmek istediklerini ilettiler. Bizlerde “doyduğumuz yer”e ve mesleğimize hizmet noktasında her daim elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu ileterek görevi kabul ettik. Çok dinamik ve güzel bir ekibimiz var, devraldığımız bayrağı en iyi şekilde temsil edip daha ileriye taşımak için çok çalışıyoruz. İlk hedefimiz bölgemizde faaliyet gösteren ve henüz üyemiz olmayan gemi acentesi ve denizci arkadaşlarımızı da derneğimizin üyesi yaparak daha geniş bir kitlenin temsilcisi olmak ve mesleğimizin sorunlarının çözümleri konusunda aktif rol almak olacaktır. Diğer yandan her zaman bir parçası olmaktan gurur ve mutluluk duyduğum merkezi İzmir’de bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi – Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği (DEFMED) yönetim kurulu yedek üyesiyim, bulunduğum şehir nedeni ile şimdilik orada aktif bir görevim yok.
64 OCAK - ŞUBAT
Gelelim İlya Denizcilik’in kurulması ve şubeleşmesine… İlya Denizcilik, 2003 yılında okulumuz mezun ağabeylerimiz Görkem (Övül) ve Selçuk (Arkın) Bey tarafından İzmir’de kuruldu. Kurulduğu günden itibaren proje gemi kiralama ve acenteliği alanında butik hizmet anlayışıyla hizmet vermektedir. Proje yüklerini büyük jeneratörler, rüzgârgülü tribünleri, çelik tanklar, vagonlar, patlayıcılar, askeri malzemeler gibi yükler olarak tanımlayabiliriz. Müşterilerimizden gelen ihtiyaçlar doğrultusunda paket anlamında lojistik hizmet sağlayarak ağır nakliyeden li-
manlardaki vinç kiralamaya kadar çok önemli bir yelpazede hizmet sunuyoruz. 2010 yılında Kocaeli şubemizi hizmete aldık. 2011 yılında da Mersin şubemizi açtık. 2016 yılı başında Kocaeli Şubemizi müşterilerimize daha etkin gemi kiralama ve gemi acenteliği hizmetlerinde bulunabilmek adına benim de ortağı olduğum “İlya Gemi Acenteliği” adı altında sadece gemi acenteliği alanında hizmet veren bir şirket haline getirdik. İlya Denizcilik olarak hedeflerinizi ve 2019 yılını değerlendirir misiniz? 2008 öncesine kıyasla pasta büyüme hızı çok yavaşken sektördeki oyuncu sayısı ve rekabet arttı. Benim her zaman söylediğim şudur: Pastadan pay almak zordur ama o aldığınız payı korumak almaktan daha zordur. Biz, butik işlerle müşterimize onların ihtiyaçlarına özel hizmetler vererek bunu sürdürmeye ve pastadaki payımızı korumaya ve arttırmaya çalışıyoruz. Gemi acenteliği anlamında 2010 yılında Kocaeli’ye geldiğimizde pazar payımız istediğimiz düzeyde değildi. Verdiğimiz kaliteli hizmet sayesinde biz sürekli artan bir ivme yakalayarak her sene üstüne bir tuğla daha koyduk, mevcut müşterilerimize yenilerini ekledik. Tüm Türk limanlarında ve boğazlarında gemi acenteliği hizmetleri veriyoruz. Artık alma tarafından ziyade verme tarafındayız. STK’lerimizle, okullarımızın kariyer günlerinde, üniversitedeki çalışmalarımızla sosyal sorumluluk bilinci içerisinde mesleğimize katma değer sunmaya çalışıyoruz. Geldiğimiz noktada halen bir KOBİ’yiz ve imkânlarımız el verdiği ölçüde ek istihdam yaratmaya gayret edeceğiz.
www.7deniz.net < Kocaeli, İstanbul’un arka bahçesi, hinterlandı gibi. Kocaeli’ni spesifik anlamda değerlendirir misiniz? Türkiye’de bana göre operasyonel anlamda denizciliğin 3 mutfağı vardır. Bunlar, İskenderun, Aliağa ve Kocaeli. İskenderun merkeze uzak olması nedeniyle temsiliyet hakkını yıllar önce almış. Aliağa da yıllarca İzmir’in arka bahçesi olarak faaliyetlerini İzmir’e bağlı olarak sürdürdü ve daha yeni şube olarak bizler gibi temsiliyet hakkını aldı. Kocaeli, denizcilik alanında maalesef İstanbul’un bakımsız arka bahçesi olarak İstanbul’daki merkez firmalara taşeron hizmet vererek, tali acentelik yaparak faaliyetlerini sürdürmüş. Özellikle son 5 yıldır alanında eğitimli yeni neslin yönetimlere gelmesiyle Kocaeli’nin sesi daha güçlü çıkmaya başladı. Kocaeli’de 40’ın üzerinde liman ve iskeleyle hizmet veriliyor. Gerek limancılık gerekse de yan hizmetler anlamında çok ciddi bir katma değer yaratılıyor. Gebze-Dilovası bölgesi Türkiye’de üretimin ve sanayinin ciddi merkezlerinden bir tanesi, TÜPRAŞ’ın bölgemizde olması çok ciddi bir değer. Diğer yandan Kocaeli Serbest Bölgesi’nin (KOSBAŞ) ve diğer çok önemli uluslararası ve ulusal firmaların üretim merkezlerinin yan hizmet kolları ile birlikte Kocaeli’nin ülke ekonomisi için ürettiği katma değer ve istihdamın önemi asla yadsınamaz. Kocaeli’nin, denizcilikte de hak ettiği değeri yavaş yavaş almaya başladığını ve önümüzdeki 5 yıl içerisinde iki denize kıyısı olan Kocaeli’nin limancılık, deniz turizmi, balıkçılık ve özel tekne/yat üretimi noktalarında Türk denizciliğinin yükselen değerlerinden biri olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin genel olarak denizciliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelişmekte olan ülkeler sınıfında yer alan ülkemizin denizciliğinin de sürekli dinamik bir gelişim süreci içinde olduğunu söyleyebilirim. Uzun yıllar belirli birkaç ailenin himayesinde kalmış olan denizciliğimiz gerek diğer büyük gruplarımızın denizcilik alanına yaptığı ulusal ve uluslararası yatırımları gerekse eğitimli yeni neslin dümene geçmesi ile birlikte bu gelişim ivme kazanmıştır. Bu noktada devlet – oda – özel sektör işbirliği içerisinde atılan adımlar, düzenlemeler de bizleri bir adım daha ileriye götürmektedir. Benim de kişisel olarak ilk oluşum aşamasında çalışma grubunda yer alma şansı bulduğum Gemi Acenteleri Yönetmeliği bizim sektörümüze ciddi bir standart ve düzen ge-
tirdi. Keza benzer düzenlemeler diğer meslek kolları ile ilgili de yapılmaktadır. Öte yandan kurumlar arası ciddi bir işbirliği neticesinde devreye alınmış olan “Liman Tek Pencere” sistemi sayesinde gemi acenteliği işlemlerinde önemli bir sadeleşme ve basitleştirme sağlanmıştır. Etkileşim içinde bulunduğumuz gerek gümrük idarelerimizin gerek Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’müzün ve diğer ilgili kurumlarımızın e-uygulamaları sayesinde çok önemli bir zaman tasarrufu sağlayarak işlemlerimizi hızlı bir şekilde gerçekleştirebilmekteyiz. Son olarak var mı eklemek istedikleriniz? “Neydim, ne oldum, ne olacağım?” sözüne geri dönecek olursak, geldiğimiz yeri, yolu ve yoldaşlarımızı unutmamalıyız. Başta ailelerimiz olmak üzere üzerimizde emekleri olanlara ve özellikle okuduğumuz okullara desteğimizi her anlamda sürdürmeye mümkün olduğunca gayret ediyorum. Ne oldum kısmında; içinde bulunduğumuzun durumun zaman zaman analizini yaparak durum tespiti yapmaya çalışıyorum. 2-3 yıl öncesi ile bir kıyaslama yaparak hedeflerimden ne kadarına ulaşıp ulaşamadığıma, neleri eksik veya hatalı yapmış isem onları düzeltmeye gayret ediyorum. Elbette bunları yaparken hayatı ıskalamadan yapmak en önemlisi.
Ailem her şeyin önünde yer alıyor. 2 kız babasıyım, sorumluluğum çok büyük, onlara iyi bir gelecek inşa edebilmek için tüm çabamız. Ne olacağım kısmında da, iyi bir insan, iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir denizci, iyi bir yönetici olmak en büyük hedefim. Gerisini biraz da zamana bırakmak en iyisi belki, ailemle birlikte sahip olduklarımız ile yetinerek mutlu ve huzurlu bir hayat idame ettirmek ve çocuklarımıza çocukluklarını çocuk gibi yaşayabilecekleri bir ortam sağlayıp “mutlu” olacakları bir gelecek sağlama gayreti içerisindeyiz. Ben hep gerçekçi olmayı, küçük ama sağlam adımlarla ilerlemeyi seçtim. 2004 yılında okulumuzda gerçekleştirilen uluslararası bir konferansa görevli iken konferansımıza konuşmacı katılan ve 2 gün eşlik ettiğim yabancı bir profesör bana, “Sen bir makinanın dişlisi olacak karakterde değil, makinanın kendisi olacak kişiliktesin” demişti ve beni çok onore etmişti. İşimi severek yapıyorum ve yaptığım işte işin hakkını vermeyi kendine ilke edinmiş biriyim. Yaptığımız işte yabancı dil ve eğitim çok önemli. Denizcilik alanında kariyer yapmak isteyen genç arkadaşlarımızın mutlaka iyi bir İngilizce bilmesi gerekiyor. Usta-çırak ilişkilerine her zaman değer vermişimdir ve işin halen mutfağında olmak beni her daim dinamik tutuyor.
OCAK - ŞUBAT 65
Çevre ve Ekoloji
Deniz Hizmetleri Müdürlüğü 2018’de 39 bin 533m³ atığı bertaraf etti İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığına bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Deniz Hizmetleri Müdürlüğü, 2018 yılı verilerini paylaştı. Buna göre 2018 yılı içerisinde: Deniz yüzeyinden 4.613 m³ yüzer katı atık, kıyılardan 19.488 m³ atık, plajlardan 15.432 m³ atık olmak üzere toplamda 39.533 m³ atık toplanarak bertaraf tesislerine gönderildi. Ayrıca kıyı ve plajlardan 2.669.751 kg. yosun temizlendi.
İ
stanbul genelinde 9 adet özel yapım tekneyle deniz yüzeyi temizliği, 31 mobil ekip ve 186 personel ile kıyı temizliği, ilave 256 personel ve özel plaj temizleme araç ve ekipmanlarla ile plaj temizlikleri faaliyetlerinin yanı sıra, haliç ve dere çamurlarının taranması, gemilerin atıklarının alınması ve alınan bu atıkların geri dönüşümü ile ekonomiye kazandırılması çalışmalarını sürdüren Deniz Hizmetleri Müdürlüğü, 2018 yılında toplamda 39.533 m³ atığı bertaraf tesislerine gönderdi. Ayrıca kıyılardan toplanan yosun miktarı 2.669.751 kg oldu. Deniz Hizmetleri Müdürlüğü 2018 yılında Haliç ve dere ağızlarından 79.766 m³ çamur ve tortuyu temizledi. Müdürlüğün görevleri arasında yer alan Uluslararası MARPOL 73/78 sözleşmesi gereği gemilerden atık alınması işi kapsamında ise toplam 5.995 deniz aracından; 170.034 m³ petrol türevli, 12.206 m³ pis su, 4.564 m³ evsel atık olmak üzere toplam 186.804 m³ atık, gemilerden alınarak İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait ilgili tesislerde geri kazanımları veya bertarafları gerçekleştirildi. Temizlik çalışmalarının yanı sıra denizlerimizin gemiler tarafından kirletilmesini engellemek amacı ile 24 saat usulüne göre sıkı denetimler yapan Deniz Hizmetleri Müdürlüğü, 2018 yılı içerisinde 100.983 gemiyi denetledi. Deniz kirliliğine sebebiyet verdiği tespit edilen 87 adet gemiye de idari para cezası uyguladı.
66 OCAK - ŞUBAT
Dernek Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hakan Genç
TÜRKLİM geleceği masaya yatırdı Türkiye Liman İşletmecileri Derneği’nin (TÜRKLİM) 22. Olağan Genel Kurul Toplantısı IMEAK Deniz Ticaret Odası’nda gerçekleştirildi. Genel kurul divan seçiminin ardından faaliyet raporunun açıklandığı toplantıda, yeni dönemde yapılması planlanan projeler konuşuldu.
T
ürkiye’nin çeşitli bölgelerindeki özel liman işletmeleri ile 22 yıldır Türk Liman İşletmecilerinin tek güçlü sesi olan Türkiye Liman İşletmecileri Derneği’nin (TÜRKLİM) 22. Olağan Genel Kurulu, 65 üye şirket yöneticilerinin de katılımı ile gerçekleştirdi. Genel Kurul’da IMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Salih Zeki Çakır ve Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran hazır bulundular. Kasım ayında oy birliği ile Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine getirilen Mehmet Hakan Genç, konuşmasında limancılık sektörünün çok sayıda farklı kamu kuruluşu ve özel sektörün birlikte çalışmasını gerektiren bir sektör olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti; “Limancılık sektörü, diğer kurumlar ile ilişkilerinin düzenlenebilmesi ve kamu yararı doğrultusunda limanların hak ve menfaatlerinin korunmasına yönelik çalışmalar yapan TÜRKLİM, 22 yıldır Türk Liman İşletmecilerinin tek güçlü sesidir”.
68 OCAK - ŞUBAT
Limanlar Türkiye dış ticaretinin belkemiğidir “TÜİK’in 2017 yılı dış ticaret verileri dikkate alındığında toplam 391 milyar dolar olan ülkemiz dış ticaretinin 240 milyar dolar tutarındaki kısmı denizyoluyla yani limanlarımız üzerinden gerçekleşmiştir. Denizyolu ve limanlar dış ticaret lojistiğinin kapasite olarak da %88’ini sağlamışlardır. Her bakımdan diğer lojistik kapasite sunucularının açık ara önünde olmasına rağmen kamunun yanı sıra ihracat ve ithalatçılarımızda limanların önemini fark ettirecek bir algı yaratılamadı” diyen Genç, önümüzdeki dönemde bu paradigmayı değiştirmek üzerine bir çalışma içinde olacaklarını ifade etti. Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği limanları dikkate almıyor 31.12.2018 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğin birçok eksiklikleri olduğuna vurgu yapan Genç, Kılavuzluk ve Römorkörcülüğün liman hizmetlerinin bir mütemmimi olduğunu belirtti. Esas amaç olan can, mal, deniz ve çevre güven-
liğini sağlamanın yanında bunların doğal sonucu olarak 240 milyar Dolar tutarındaki dış ticaretimizin gerçekleştiği limanlarımızı ve kıyı tesislerimizin yüksek üretkenlik içinde çalışmalarını sürdürebilmesini temin etmek olması gerektiğine dikkat çeken Genç, bu hususları her mecliste ve devletin her kademesinde dile getirerek çözüm arayacaklarını belirtti. Yeni bir döneme başlıyoruz 2019 yılında TÜRKLİM olarak yeni bir döneme girildiğini belirterek bu dönemde, dernek adına farkındalık yaratacak birçok iletişim çalışmalarının da yapılacağını da sözlerine ekledi. Genç; “Yeni yönetim sürecine girdiğimiz bu dönemde, oluşturduğumuz etkin çalışma grupları sayesinde sektörümüzü en iyi şekilde temsil edecek bir yapılanmaya ve güce sahibiz. Yük grupları ile limanları bir araya getiren, ortak sorunları belirleyen ve çözüm önerileri sunan, liman işletmelerimiz arasındaki koordinasyon, iş birliği ve yardımlaşmayı teşvik eden güçlü yapılanmamızla yeni dönem hedeflerimize hızla ulaşacağımıza inancım tam” dedi.
Haber
Türk boğazları artık daha güvenli Çanakkale ve İstanbul boğazları, sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ve ham petrol taşıyan tankerlerin geçişlerinde yapılan değişiklikler ile daha güvenli hale geldi.
Ç
anakkale ve İstanbul boğazları, sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) ve ham petrol taşıyan tankerlerin geçişlerinde yapılan değişiklikler ile daha güvenli hale geldi. Boğazlardan daha önce gece de geçiş yapabilen 150 metre üzerindeki LPG tankerlerine, sadece gündüz, hem kılavuz kaptanlı hem de römorkör eşliğinde geçme zorunluluğu getirildi. İstanbul Boğazı’nda uzunluğu 200 metre, Çanakkale Boğazı’nda ise 250 metre üzerinde olan ham petrol taşıyan tankerler de kılavuz kaptanlı ve römorkör eşliğinde geçiş yapabiliyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü Uygulama Talimatı’ndaki değişiklik, 1 Eylül’de yürürlüğe girdi. Bu tarihten itibaren Çanakkale ve İstanbul boğazları için tehdit oluşturan LPG ve ham petrol taşıyan tankerlerin geçişiyle ilgili yeni düzenleme yapıldı. Düzenlemeyle emniyet kriterleri üst seviyeye taşındı, insan, çevre ve deniz yaşamını
70 OCAK - ŞUBAT
tehdit edebilecek tehlikelere karşı ek tedbirler alındı. Artık gündüz geçebiliyorlar Uygulama talimatındaki değişikliğin ardından daha önce geceleri de geçebilen, uzunlukları 150 metre ve üzerindeki LPG tankerleri, boğaz geçişlerini artık sadece gündüz, kılavuz kaptanlı ve römorkör eşliğinde gerçekleştirebiliyor. Daha önce İstanbul Boğazı’ndan uzunlukları 250 metre ve üzeri tankerlerin boğaz geçişlerini seyir, can, mal ve çevre emniyeti açısından kılavuz kaptanlı ve römorkörler eşliğinde yapmaları şiddetle tavsiye ediliyordu. Yapılan değişiklikle uzunluğu 200 metre ve üzerindeki tankerler ve tehlikeli yük taşıyan gemilerin, boğaz geçişlerini sadece gündüz, kılavuz kaptanlı ve römorkör eşliğinde gerçekleştirmeleri önemle tavsiye ediliyor ve bu gemiler römorkör eşliğinde boğazdan geçiyor. Çanakkale Boğazı’nda ise daha önce sadece özel geçişe tabi gemiler ile uzunluğu 300 metrenin üzerinde-
ki bütün gemiler, kılavuz kaptan ve römorkör eşliğinde geçiş yapıyordu. Değişiklik ile uzunlukları 250 metre ve üstü tanker ve tehlikeli yük taşıyan gemilerin de boğaz geçişlerini artık kılavuz kaptan ve römorkör eşliğinde gerçekleştirmeleri sağlandı. Boğazlardan emniyetli geçişleri sağlanıyor Türk boğazları bölgesinde Montrö’den kaynaklı uluslararası sorumluluğu; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü yerine getiriyor. Çanakkale Boğazı’nda; seyir emniyeti ile can, mal, çevre ve deniz güvenliği nitelikli insan gücü, deniz araçları ve karasal izleme sistemleriyle yerine getiriliyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Koordinasyon Dairesi Başkanlığı, Çanakkale Müdürlüğü görev alanında bulunan Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi, 2003 yılından beri hizmet veriyor. Çanakkale Boğazı’nda, Şarköy, Zincirbozan, Gocuk, Kepez, Ak-
www.7deniz.net <
kaptan; 162 deniz vasıtaları personeli ile 93 yazılım mühendisi, bilgisayar mühendisi, elektrik-elektronik-mekanik teknisyenler, veri giriş operatörleri ve yardımcı personel Türk boğazlarında gemilerin emniyetli olarak hareketlerini düzenliyor ve geçişlerini programlıyor. Tamamı uluslararası sularda uzak yol kaptanı olarak çalışmış personeli barındıran Gemi Trafik Hizmetleri, personel yapısı nedeniyle dünyadaki tek örnek. Boğazdan ortalama 12 dakikada 1 gemi geçiyor baş, Kumkale ve Bozcaada olmak üzere toplam 7 trafik gözetleme istasyonu, 6 şamandıra, 13 deniz içi bank feneri ve 57 karada konuşlandırılmış fener olmak üzere, toplam 76 seyir yardımcısı bulunuyor. Merkezde, 2 otomatik meteoroloji istasyonu, 5 akıntı sensörü ve 2 telsiz yön bulucu olmak üzere 9 seyir yardımcısı istasyonu, 7 römorkör, 7 pilot Botu, 1 hızlı can kurtarma botu ve 2 çevre kirliliğine karşı tam donanımlı tahlisiye botu olmak üzere toplam 17 deniz taşıtı yer alıyor. Ayrıca 37 deniz trafik kontrol operatörü ve 65 kılavuz
Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi yetkilileri, Çanakkale Boğazı’ndan ortalama 12 dakikada 1 geminin geçtiği belirtti, günlük geçen gemilerden yüzde 10’unun tehlike oluşturduğunu ifade etti. Bu gemilerin sebep olduğu arıza, yangın, karaya oturma, çarpışma, tehlikeli seyir gibi olumsuzluklar, deneyimli personel tarafından Çanakkale Boğazı’nın her iki yakası arasında ‘risk nöbeti’ tutulup, en üst seviyede koordinasyon sağlanarak, sorunlar çözümleniyor. Gemi trafiğinin programlanması ve yönlendirilmesi görevi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Kıyı
Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından ücretsiz olarak sağlanıyor. Çok yüksek risk içeren bu görevin ifasında, ana hedefin insan hayatı, çevre ve deniz yaşamının korunması olduğu belirtildi. Bu nedenle gemilerin hareketlerinin denetimi ve geçişlerinin programlanmasında, emniyet kriterlerine uyulmasında azami gayret gösteriliyor. Ayrıca iki saat aralıklarla dinlenme molası verilerek performans verimliliği arttırılıyor. Emniyetin arttırılmasına ilişkin ulusal ve uluslararası tüm yasalara uygun şekilde hareket ediliyor. Yerli ve milli gemi trafik yönetim sistemi Türk boğazlarında emniyetin arttırılması ve daha efektif kullanılmasına yönelik olarak; sadece yasa ve yönetmeliklerde değil, aynı zamanda kullanılan mevcut sistem ve unsurlarda da değişikliklere gidilmesi planlandı. Bu amaçla tamamı Türk firma ve mühendislerle sistemlerin millileştirilmesi yolunda HAVELSAN firması ile ortaklaşa çalışmalar başlatıldı. Bu çerçevede, 2019 yılı içerisinde yerli ve milli proje olan gemi trafik yönetim sistemi devreye alınacak.
OCAK - ŞUBAT 71
Pusula
Denizcilerin dünyaya kazandırdığı keşifler: Pusula
İlk kez denizcilerin kullandığı pusulalar, mıknatıs taşı ile üretiliyordu. Denizciler, mıknatıs taşını bir çöp üzerine koyarak suya bırakırlardı. Çöp, dünyanın manyetik alan çizileriyle aynı hizaya gelir ve bir ucu kuzeyi gösterirdi. Bu sayede pusulanın keşfi gerçekleşti.
Y
eni Çağ’la birlikte başlayan coğrafi keşifler, keşfedilen yeni yerler ve ticaret yollarının değişmesiyle dünyadaki dengeleri değiştirdi. Ancak coğrafi keşiflerin yapılabilmesi için öncelikle pusulanın bulunması gerekiyordu. Çünkü okyanuslarda yönünü kaybeden bir geminin herhangi bir keşif yapması mümkün değildi. Pusulanın icadından önce, denizciler bulundukları yeri ve gidecekleri yönü, yıldızların konumunu gözlemleyerek buluyorlardı. Pusulanın icadı, denizcilerin güvenle karadan uzaklaşmasına imkan sağlarken, deniz ticaretini artırdı ve coğrafi keşiflerin hız kazanmasını sağladı. Pusula’nın, MS 1. yüzyılda Çin’de icat edildiği biliniyor. İcat edilen bu manyetik pusula, Feng Shui’nin jeomanyetik prensiplerine göre bina ve yapılar için uygun
72 OCAK - ŞUBAT
yerler bulmak, mücevher veya altın aramakta kullanılıyordu. MS 11. yüzyılda ise pusula, Song Hanedanlığı sırasında yön bulmak amacıyla kullanılmaya başlandı. lk kez Çinlilerin kullandığı pusula, daha çok Arap tüccarlar tarafından Avrupa’ya tanıtılmış. Haçlı Seferleri sırasında kullanımı yaygınlaşmaya başlayan pusula sayesinde daha önce açık denizlere açılmaya cesaret edemeyen denizciler cesaretlenmiş. Kristof Kolomb’un sapma açısı üzerinde yaptığı değişiklik sayesinde denizciler daha güvenli yolculuk yapmaya başlamış. Pusulanın Avrupalılar tarafından kullanılmaya başlanması, coğrafi keşiflerin yolunu açan ana sebeplerden biri olmuş. Çin’de doğdu. Avrupa’da gelişti Eski Yunanlıların, MÖ 6. yüzyılda mıknatısı zaten bildiği, fakat anlamının farkında olmadıkları söylenir. Ünlü fel-
sefeci Thales mıknatıs taşında bir ruhun olduğunu, bu nedenle çekme ve itme özelliklerinin bulunduğunu düşünmüş, manyetik alanın farkına varamamış. Mıknatıs üzerindeki kuzeye yönelme özelliği, ilk defa MS 1. yüzyılda Çinli denizciler tarafından keşfedilmiş. Denizciler, mıknatıs taşını bir çöp üzerine koyarak suya bıraktıklarında, taşın Kuzey Yıldızı’nı gösterdiğini keşfetmişler. İşte bunun üzerine pusula icat edilmiş. Pusulanın Avrupa’ya ulaşması yaklaşık 12. yüzyılda gerçekleşmiş ve bu tarihten sonra geliştirilmeye başlanmış. Pusulanın Çin’den Avrupa’ya geçişi ile ilgili birkaç rivayet vardır. İlki, Çinli tüccarların Orta Doğu’ya yaptıkları seyahatler pusulanın önce Orta Doğu’ya oradan da Avrupa’ya ulaştığı yönünde. Bir diğeri ise Avrupalı kaşiflerin Doğu seyahatlerinde pusula ile tanıştığı. Bir diğer rivayet ise pusulanın Çin’den direkt olarak Avrupa’ya geldiği:
www.7deniz.net <
1269 yılında Fransız bilim insanı Pierre De Maricourt, iğneyi bir mile geçirerek, saydam ve derecelendirilmiş bir kutunun içine yerleştirerek pusulanın ana hatlarını oluşturmuş. George Hartman, 1520 yılında manyetik sapmayı ölçerken 1700 yılında da Edmund Halley pusula için harita çıkarmış. Avrupa’da manyetik iğneler ile ilgili ilk kayıtların İngiliz bilim insanı Alexander Neckam’ın 1190 yılında Paris’te yazdığı “On the Natures of Things” aldı kitabında yer aldığı da belirtilir. Modern pusula nasıl doğdu? Modern pusulanın tarihi ise İngiliz Fizikçi William Sturgeon‘ın elektromıknatısı bulması ile başlamış. İngiliz mucidin bu buluşu modern pusulanın gelişiminin başlangıcı olarak kabul ediliyor. 1825 yılından sonra bir kaç farklı pusula ortaya çıkmış. Sıvı pusula ile ilgili ilk prototip 1690 İngiliz Gökbilimci Edmond Halley
tarafından yapılmış. İlk el pusulasının patenti ise 1885 yılında alınmış. Pusulanın yanında demirden bir cisim bulunursa, ibre etkilenerek yanlış yön gösteriyordu. Bu durum demirden yapılan gemilerde pusulanın doğru yönü göstermesi ile ilgili sorunları da beraberinde getirdi. 19. yüzyılda denizciler, pusula üzerinde daha fazla çalışıp, manyetik alanın ne olduğunu öğrenerek, pusulaların yanına koydukları bir başka demir parçasıyla, demirden yapılmış gemilerin manyetik alanının pusula üzerinde oluşturduğu sapmayı gidermiş. 20. yüzyılla birlikte, pusuladaki gelişim çok ilerledi. Uçak ve gemilerde jiroskop (yön ölçümü veya ayarlamasında kullanılan, açısal dengenin korunması ilkesiyle çalışan alet) adı verilen pusulalar
kullanılmaya başlandı. Temeli fizik kurallarına ve merkezkaç ilkesine dayanan jiroskop ile ilgili ilk denemeler, 1908’de Almanya’da yapıldı fakat başarılı olamadı. 1910’da ABD donanmasının “USS Delaware” adlı gemisinde jiroskop ile ilgili ilk başarılı sonuç alındı. Pusula nasıl oluyor da hep kuzeyi gösteriyor? Peki, dünyayı değiştiren coğrafi keşiflerin önünü açan pusula nasıl oluyor da hep kuzeyi gösteriyor? Dünyada iki tür kuzey vardır: “Gerçek Kuzey” ve “Manyetik Kuzey”. Manyetik Kuzey nedeniyle dünya dev bir mıknatıs çubuğu gibi davranır. Bu dev çubuğun kuzey-güney doğrultusundaki alanı, serbest halde mıknatısların aynı doğrultuya yönelmesine yol açar. Pusulalarda da mıknatıslı minik metaller kullanıldığından, bunları yere paralel halde tuttuğumuzdan bu minik metal çubuklar kuzeygüney doğrultusunu gösterirler. Denizcilikte halen kullanılan bu araç, en küçük kayıklardan en büyük gemilere kadar doğru yönü bulmak için kullanılan, küçük ama en etkili hayat kurtarıcı alettir. Kullanılan meslek alanları sadece denizcilik ile sınırlı değil pusulanın. Havacılar, askerler, madenciler, ormancılar, harita mühendisleri, dağcılar, harita teknisyenleri, doğa sporcuları ve izciler de mesleklerini icra ederken pusulaya başvuruyor. Söz konusu meslek grupları için temeli çok basit bir mıknatıs mantığına dayanan alet, halen hayat kurtarıcı bir rol üstleniyor.
OCAK - ŞUBAT 73
Kısa DP World Yarımca’nın büyük başarısı!
TÜRKİYE’NİN önde gelen küresel ticaret sağlayıcısı DP World Yarımca, bağımsız denetim firmasının Aralık ayında yapmış olduğu denetimler sonucu Türkiye’de ISO 28000 Tedarik Zinciri Güvenliği Belgesi’ni alan ilk liman işletmesi oldu. Ulaştırma ve lojistik endüstrisinin ihtiyaçları üzerine geliştirilen ISO 28000 yönetim sistemi standardı tedarik zincirlerinin genel
güvenliğini geliştirmeyi amaçlıyor. ISO 28000 Tedarik Zinciriyle herhangi bir şekilde ilişkili organizasyonların güvenlik risklerini değerlendirmeleri ve azaltmaları için bir çerçeve sağlıyor. Bu standartla ürünleriniz üretim noktasından satış noktasına kadar hırsızlık, terörizm, kaçakçılık dahil korunarak ve marka bütünlüğü ile ürün güvenliğine zarar gelmeden
güven altına alınıyor. ISO 28000 sayesinde çalışanlar da korunuyor. Gerektiği gibi uygulandığı takdirde ISO 28000 ile gereksiz duraklamalar ve transit süreleri de azalıyor. DP World Yarımca İş Güvenliği, Sağlığı ve Çevre Müdürü İsmail Karaçam “ISO 28000 :2007 Tedarik Zinciri Güvenlik Yönetimi sertifikası konusunda paydaşlarımız açısından ana kazanım sigorta kuruluşlarının güveninin artması ve sigorta maliyetlerinin azalmasında oluyor. Bu kapsamda DP World Yarımca bu sertifikayla sadece gönderilerin bütünlüğünün korunması değil aynı zamanda çalışan, müşteri ve ziyaretçilerin korunmasında da sürdürülebilirlik açısından sektörde önemli bir adım attı." dedi. ISO 28000 sertifikalı iş yerlerinin Terörizme Karşı ABD Gümrük-Ticaret Ortaklığı (C-TPAT), Dünya Gümrükleri Örgütü (WCO) SAFE ve AB Yetkili Ekonomik Operatör (AEO) güvenlik gereklerine uyum sağlaması da kolaylaşıyor.
İhracatçıya bir destekte İş Bankası’ndan TÜRKİYE İŞ BANKASI, ülke ekonomisini destekleme anlayışı doğrultusunda, “İhracat Döviz Kredisi Kampanyası” başlattı. Ülkemiz ihracatının desteklenmesi ve ihracatçı firmaların uygun maliyetler ile finansmana erişmesine katkı sağlamak amacıyla hayata geçirilen kampanya çerçevesinde ihracatçılara firma başına 500 bin Euro veya 500 bin Dolar limite kadar Euro için aylık 0,39; Amerikan Doları için ise aylık 0,49 faiz oranları ile 24 aya kadar finansman imkanı sunulacak. Kampanyanın tanıtım toplantısında konuşan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Şahismail Şimşek, ihracatın Türkiye ekonomisi için artan önemini vurgulayarak, “Türkiye ekonomisi 2000’li yılların başından bu yana, ihracat hacmini hızlı bir biçimde artırdı ve ihracatın GSYH içindeki payını yükseltti. Bu oran 2017 yılı itibarıyla 25, 2018’in
74 OCAK - ŞUBAT
ilk 9 ayı itibarıyla da 29 düzeyine kadar çıktı. Değer olarak da 2018’de ihracat hacmi bir önceki yıla göre 7 artarak 168 milyar ABD doları ile rekor seviyeye ulaştı” dedi. Türkiye’nin Bankası olarak, ihracatçılara “İhracat Döviz Kredisi Kampanyası” ile gereken desteği vereceklerini vurgulayan Şahismail Şimşek, “İhracatçı müşterilerimizin çoğu üretimden ihracat yapan firmalardan oluşuyor. Ülkemiz ekonomisine verdiğimiz desteğin bir göstergesi olarak kampanya kapsamında toplam kullandırma herhangi bir üst sınır getirmedik. Elbette, Bankamızın kaynakları sınırsız değil, ancak gelecek tüm taleplere karşı da hazırlıklıyız. İfade ettiğim faiz oranları, kampanyalar işin sadece teknik kısmı… Burada önemli olan bir yaklaşımın söz konusu olması, bir niyetin ortaya konulması… Ben bu inisiyatifimizin sektörde de benimsenerek,
ihracatçılarımızın bu ekonomi için daha iyi sonuçlara ulaşmasına vesile olacağına inanıyorum” dedi.
Efsane Korsanlar
Denizlerin 5 efsane korsanı
mileri Güner Carolina’daki Charleston limanını ablukaya aldı. Birkaç gemiyi yağmaladıktan sonra Kuzey Carolina’daki saklanma yerine kaçtı. Kara Sakal, kasım ayı bitmeden kraliyet donanmasına bağlı bir filo tarafından öldürüldü. Kesik başı diğer korsanlara ibret olsun diye Virginia’da bir mızrağın ucuna takılarak halka gösterildi. Bu tarihten itibaren korsan konulu film ve kitaplara konu oldu. Açık denizlerde kural tanımazlığın sembolü haline geldi. 2. Acımasız Edwar Lowe
1. Dünyanın en ünlü korsanı Kara Sakal Daha çok “Kara Sakal”(Blackberad) adıyla tanınan Edward Teach, korsanlığın altın çağı olan 18. Yüzyılın başlarında yaşamış ünlü bir İngiliz korsandır. Uzun boğumlu sakalı, kırmızı ceketi ve her iki yanında asılı duran kılıçları ile denizcilik dünyasında korku veren bir imaja sahipti. Ancak bu kariyeri oldukça kısa sürdü ve Kuzey Carolina’da sıkıştırılıp öldürülmesiyle son buldu. Kara Sakal, hayatının erken dönemlerine dair bilgi kısıtlıdır. İngiltere’de doğmuş ve İspanyol Halefler Savaşı sırasında devlet korsanlığı yapmıştır. 1713 yılında İngiltere savaştan çekilince aralarında Kara Sakal’ın da bulunduğu korsanlar Karayipler’deki saldırılara devam ettiler. İngilizler durması için ona af talep etti ancak o bunu reddedince resmen bir kanun kaçağı haline geldi. Sonraki dört yıl içerisinde elli gemiyi ele geçirip yağmaladığına inanılmaktadır. Kişisel donanması dört gemi ve 300 korsandan oluşuyordu. Zaman zaman Kuzey Carolina’daki Ocracoke Adası’nda saklanıyor ve çaldığı malları Amerikan kolonicilere satıyordu. 1717 yılının Kasım ayında Kara Sakal bir
76 OCAK - ŞUBAT
Fransız köle gemisi olan La Concorde’a saldırıp gemiyi ele geçirdi. Gemiye “Kraliçe Anne’nin İntikamı” adını verdi ve kendi bayrağını çekti. Sonraki ilkbahar “Kraliçe Anne’nin İntikamı” ve diğer ge-
1600’lerin sonunda Londra’nın Westminster bölgesinde doğan Edward Lowe, daha yaşamının ilk yıllarında yankesicilik yapmaya başladı. İngiltere’de tutunması zor gözüken bu gözü pek genç daha iyi bir yaşamdan ziyade, işlediği suçlardan kaçmak için Boston’a göç etmek zorunda kaldı. Hayatına sıfırdan başlamak ümidi ile düzgün bir yerde çalışmaya başladı. Ancak bu umutlar Lowe’un bir çete ile Honduras’a gitmesi ile son buldu. Lakin bu son, bir efsanenin başlangıcı olacaktı, zira Lowe çetesi ile birlikte yaptığı vurgunlar ile çok geçmeden zamanın en ünlü korsanlarından biri durumuna geldi. Lowe korsanlığı kadar acımasızlığı ile tanınmış biriydi. Efsanelere göre Lowe’un eline düşen şanssız mürettebatın dudakları kesilip ve pişirilerek kurbana yedirilirmiş. Lowe’un sonu ise birçok korsan gibi yine denizde ölmüş; ünlü korsan yakalandığı bir fırtına sonucu tüm mürettebatı ile Atlantik’in derinliklerine gömülmüş.
www.7deniz.net <
3. Korsanların Prensi Kara Sam “Whydah Gally” gemisinin kaptanı ve nam-ı diğer “Korsanların Prensi”. Tayfası kendilerini “Robin Hood’un çocukları” olarak görüyordu. Sam korsanlık yaptığı yıllar boyunca 50’den fazla gemiyi yağmalamıştı. Uzun siyah saçları ve sürekli siyah giyinmesinden ötürü “Kara Sam” olarak nam salmıştı. Sam ilk başlarda ünlü korsan “Benjamin Hornigold”un emrinde bir iaşe subayıydı. Birgün mallarını satmak için yanaştıkları Massachusets limanında yerel halktan bir kızla tanıştı. Kısa zamanda onun kalbini kazanan Sam orada bulundukları süre boyunca hep onunla ilgilendi. Maria Hallet isimli bu genç bayan aynı zamanda kasabanın demircisinin kızıydı. Sam buradan ayrılmadan önce Maria hamile kalmıştı. Maria’ya birgün geri döneceğine söz verdi ve adadan ayrıldı. Fakat Maria’nın bir korsan tarafından hamile kalması yerel halk tarafından hoş karşılanmadı. Önce hapse atıldı, daha sonra sürgün edildi. Fakat tüm bunlara rağmen Maria, sevgilisini beklemeye devam etti. Sam ise bu zamanlarda kaptanın bir İngiliz gemisine saldırmamasından ötürü yeni kaptan olarak seçilmişti. Kaptan olarak 50’den fazla gemiyi soymuş ve tayfasına kendini ispatlamıştı. Çok iyi bir stratejist ve çok iyi bir liderdi. Savaşlarda genelde 2 gemi kullanırdı. Biri kendisinin yönettiği ağır toplu bir savaş gemisi, diğeri ise yakın arkadaşı “Paulsgrave”in yönettiği küçük ama hızlı bir bordolama gemisi. Koordine atakları sonucu fazla zarar almadan düşman gemilerine saldırıyor ve yağma-
lıyordu. Ocak 1717’de bir İngiliz köle gemisine saldırdı ve gemiyi ele geçirdi. Bu gemi aynı zamanda onun son gemisi olan “Whydah” idi. Bu lanetli gemiye kendisi geçti ve tayfasıyla beraber emekli olmaya karar verdi. Söz verdiği gibi Maria Hallet’in yanına gitmek üzere yola çıktı. Ne var ki tam adaya vardığı sırada büyük bir fırtına çıktı ve gemisi “Whydah” sert kayalara çarparak battı. O kazadan sadece 11 kişi hayatta kaldı bunların 8 tanesi yakalanarak idam edildi. Sadece 3 kişi Kara Sam’in maceralarını anlatabildi. 4. Nazik Bonet Stede Bonnet, korsanlığa hiç yakışmayacak bir duruşa sahipti. Kendisi zengin bir aileden geliyordu. Genç yaşta yüksek rütbeli olarak orduya katıldı ve denizlere açıldı. 1717 yılında kendi işini kurmak istedi ve başarısız olunca korsan olmaya karar verdi. “İntikam” adlı gemiyi aldı ve açık denizlere açıldı. Tayfa toplayıp korsanlık yapmaya başladı. Çok nazik ve kibar bir insandı. Bu yüzden korsanlığa hiç yakışmıyordu. Tayfası onun bu haliyle dalga geçiyordu. O yıl ilk savaşına girdi ve kaybetti. Bir İspanyol savaş gemisi tarafından bozguna uğratıldı. Gemisini tamir ettirmek için gittiği Nassau limanında ünlü korsan “Karasakal” ile tanıştı. Karasakal ona beraber korsanlık yapmayı teklif etti ve o da kabul etti. Bunun ardından birsüre beraber korsanlık yapmaya başladılar. Fakat Stede’nin üstüste yaptığı hatalar sonucu geminin tayfası isyan etti ve Karasakalın emrine girdiler. Stede ise karasakalın gemisi “Queen
Anne’s Revenge”te (Kraliçe Anne’nin İntikamı) konuk olarak kalıyordu. Bir süre sonra bu durumdan sıkıldı ve kaçmaya karar verdi. Ardından İngilizler tarafından yakalandı ve idam edildi. 5. Denizlere dehşet salan Calico Jack Gerçek adı John Rackham olan Jack’in hatırlanması için birçok sebep var. Bunlardan en önemlisi, bildiğimiz korsan bayrağının tasarımcısı olması. Ayrıca gemisinde 2 tane kadın korsan bulunmaktaydı. Bunlar Mary Read (Hayatı boyunca erkek gibi giydirilmiş, isyan dolu bir kadın) ve Anna Bonny (Kocasından kaçan sevgilisi) idi. Jack normalde Charles Vane adlı bir korsanın emrindeki tayfasındaydı. Kaptanın bir Fransız gemisine saldırmaması üzerine, kaptanı korkaklıkla suçlayarak gemide isyan çıkardı ve komutayı kendisi aldı. Kaptan olduktan sonra Jack 3 yıl boyunca denizlere dehşet saldı. En sonunda İngiliz donanmasının dikkatini çekti ve yakalandı. 1720 yılında o ve tayfası idam edildi. Aralarından sadece gemide ki 2 kadın tayfa “çocuk olduklarını” ve “kandırıldıklarını” iddia ederek idamdan kurtuldular. Fakat 1 yıl sonra Anna Bonny evlendiği anlaşılması üzerine idam edilmekten kurtulamadı.
OCAK - ŞUBAT 77
Advertorial
Sloganımız “Sözümüz senedimizdir”
1911 senesinde Londra’da kurulan ve 1920 senesinde kraliyet imtiyaznamesi (Royal Charter) alan “İmtiyazlı Gemi Brokerleri Kurumu” (Institute of Chartered Shipbrokers -ICS), dünya genelindeki 25 şubesi ve temsilcilikleri ile varlığını sürdürmektedir. ICS üyeleri dahilinde sadece gemi brokerleri değil; gemi işletmecileri ve armatörler, kiracılar (charterers), acenteler ve lojistikçiler de bulunmaktadır. ICS üyeliğine başvuru için 7 sınavdan oluşan “Professional Qualifying Examinations” yani PQE sürecini başarıyla sonuçlandırmak gerekmektedir. Üyelik ile birlikte kişiye “MICS” yani “Member of ICS” unvanı kullanım hakkı verilmektedir. Bazı ileri yeterliliklere sahip olan üyelere de “FICS” yani “Fellow of ICS” kullanım hakkı verilmektedir ki bu üyeler dünya çapında kendilerini “Chartered Shipbrokerİmtiyazli Gemi Brokeri” olarak tanımlayabilirler. ICS’in ve aynı zamanda Baltic Exchange’in (Baltık Borsası) ortak sloganı “Sözümüz senedimizdir - Our Word, Our Bond” şeklinde yer alır. Her üyemiz genel prensiplere ve iş ahlakına bağlı çalışmaktadır.
Uluslararası yetki ülkemizde ICS Turkey tarafından temsil ediliyor Konusunda dünya üzerindeki tek yetkili ve tanınmış kurum olan ICS, ülkemizde ICS Turkey– Development Branch tarafından temsil edilmektedir. Her yıl değerli faaliyetlerde imza atan ICS Türkiye, ülkemizdeki denizcilik mesleğinin gelişimi için de çalışmalar yapmakta ve diğer denizci örgütlerle yakın ilişki içinde bulunmaktadır.
Dünyanın farklı merkezlerindeki armatörlük, gemi kiralama, acentelik ve ticaret firmalarındaki işe alımlarda ICS üyeliği şartı her geçen gün daha fazla aranmakta olup, haklı bir tercih sebebi ve güvenilir bir referans olarak küresel mevcudiyetini sürdürmektedir. Şu bir gerçektir ki ICS üyeleri hem güçlü bir networkten faydalanmakta hem de dünya genelindeki iş imkanlarını ve fırsatlarını daha rahat değerlendirebilir durumdadırlar.
Sınavlar her yıl Mayıs ve Kasım aylarında
TOEFL, IELTS, DELF gibi sınavlar nasıl ki yabancı dil becerilerinizi sınayıp, tescil ediyorsa, ICS sınav sistemi de deniz ticareti ve ilgili konular ile ilgili teorik ve pratik bilgi ve becerilerinizi test ve tescil etmektedir desek yanlış bir benzetme yapmış olmayız. ICS sınavlarını dünya üzerindeki diğer sınav merkezleri ile aynı tarihte İstanbul’da da yapıyoruz. Mayıs 2019 tarihinde yapılacak sınavlar için kayıtlarımız devam etmektedir. Detaylı bilgi www.icsturkey.com internet sitesinde mevcuttur ve sürekli güncellenmektedir.
ICS müfredatı ile eğitim avantajı
Sınavlara girmeden evvel eğitim almak isteyen kişiler için MARTRED (Maritime Training & Education Center) belirli tarihlerde, ICS üyesi eğitmenler ile hizmet sunmaktadır. Detaylı bilgi www.martred.com internet sitesinde mevcuttur.
78 OCAK - ŞUBAT
02-05 APRIL 2019
VIAPORT MARINA
15th International Maritime Exhibition & Conference +200 EXHIBITOR COMPANIES 600 BRANDS from 35 COUNTRIES 67% LOCAL EXHIBITORS 33% INTERNATIONAL EXHIBITORS 6 INTERNATIONAL PAVILIONS +6000 MARITIME INDUSTRY PROFESSIONALS from 57 COUNTRIES
www.expomaritt.com info@expomaritt.com +90 216 425 63 00
SUPPORTERS
Strategic Partner
GLOBAL MARITIME SUMMIT
Organisation
Powered by
THIS FAIR IS ORGANIZED UNDER SUPERVISION OF TOBB (THE UNION OF CHAMBERS AND COMMODITY EXCHANGES OF TURKEY) IN ACCORDANCE WITH THE LAW NO.5174.
7Deniz Dergisi Abone Formu Name, Surname / Adı Soyadı: Title / Ünvan: Company / Firma: Address / Adres: Post/Zip Code / Posta Kodu: Country / Ülke: Vergi Dairesi ve No: Phone / Tel: E-Mail / E-Posta:
City / Şehir: Fax / Faks:
Yıllık Abonelik Ücreti olan 120 TL’yi aşağıdaki hesap numarasına yatırıp makbuz kopyasını bu formla tarafımıza ulaştırmanızı rica ederiz. HESAP BİLGİLERİMİZ İş Bankası - Yeldeğirmeni Şubesi Hesap No: 1061-0540427 IBAN TR910006400000110610540427 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 • GSM: 0535 019 21 08 www.7deniz.net • e-mail: info@7deniz.net • 7denizdergisi@gmail.com
Hedef güçlü bir sektörü yaratmak.
OCAK-ŞUBAT • | 79 |
Türk denizcilik sektörünün güncel haber portalı 7 DENİZ