7deniz Dergisi Eylül-Ekim 2016

Page 1

Fiyat:10¨ Yıl:4 Sayı:23 Eylül-Ekim 2016

Erol Yücel

Lojistik ve Türkiye’nin 2023 hedefleri Ayçın Özsakabaşı

Hedefimiz dünya liginde 1 numara olmak Özlenen Öztek

“Önce hayal ettiler sonra başardılar” Kubilay Ulucan

Türkiye’nin lojistik projeleri




İÇİNDEKİLER

16 Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Genel Yayın Koordinatörü Derya Altuntepe derya@7deniz.net

20

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış cilem@7deniz.net Editör Cengiz Tepebaş cengiz@7deniz.net Hakan Köseoğlu hakan@7deniz.net Katkıda Bulunanlar Atilla Yıldıztekin Engin Koçak Bahadır Tonguç Kubilay Ulucan

24

Görsel Yönetmen Polat Sarıgül polatsarigul@hotmail.com Yayın Danışma Kurulu Altan Köseoğlu, Can Besev, Kapt. Kubilay Ulucan, Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan, Bahadır Tonguç, Semih Ege Uzm. Psk. Elif İşcan Kocamış Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan, İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan İskandinavya Bölge Temsilcisi: Semra Dag Hınd

28

Reklam ve Abone reklam@7deniz.net İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 0216 330 30 23 e-mail: info@7deniz.net CTP ve Baskı Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd Şti. Yayın Yerel - Süreli Yayın 7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz hiçbir yerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.

32

16

Lojistik ve Türkiye’nin 2023 hedefleri

20 24

Ataköy Marina’da tekne sahiplerine yüzde 30 indirim “Önce hayal ettiler sonra başardılar”

28

Hedefimiz dünya liginde 1 numara olmak

32

“Lojistiğin her alanında varız”

36

İşi yapan firma değil, insandır!

38

Türk denizciliğinin dünya denizciliğindeki yeri

42

Yüzde yüz yerli sermayeli Türk firması

44

KOBİ’lere dış ticaret finansman desteği

46

Deniz Lojistiği için Intermodal Taşımacılık

48

Aksigorta’dan KOBİ Sigortacılığı

50

Lashing firmaları sektörde hak ettikleri yerde değiller

52

Kuzey Marine 10. Yılını Kutladı

54

Proje taşımacılığı ve enerji projeleri

58

Lojistikte hız önemli

62

Türkiye’nin lojistik projeleri

66

Tekerlekli Lojistik?

78

Hangi balık nasıl, ne zaman yenir?

79

Bulmaca



Editör

Eğer güneşe akıllıca bakmazsak, karanlık içinde kalırız S

ektör Ekim ayında güzel haberlere kucak açtı. Her ikisi de denizcilik sektörü için çok çok önemli. Bizi, bir noktadan başka bir noktaya taşıyacağı ortada… Bunlardan ilki; Türkiye’nin, bu sene ki IMO Dünya Denizcilik Günü’ne ev sahipliği yapması. Temamız da “Denizcilik dünya için vazgeçilmezdir”… Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürü Cemalettin Şevli’nin de ifade ettiği gibi konu yelpazemiz hayli geniş. Hem sektörümüzü, hem de ülkemizi, layıkıyla tanıtmalı, Türkiye’nin mevcut potansiyelini gözler önüne sermeliyiz. Bir olduğumuzu göstermenin, tam yeri, tam zamanı. Sektörümüz adına bir diğer güzel gelişmeyi ise Başbakanımız Binali Yıldırım müjdeledi; tersanelerin kira sözleşmeleri sıfırlandı. Bu gelişmenin kafamızdaki bir sürü “Acaba”ya cevap olduğu ortada. Artan kredi saygınlığı, kredi kapasitesinin 3 katına çıkacak olması da cabası. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa denizci bir başbakan

görevde ve bunun sektöre olası yansımalarını tahmin ettik, tartıştık, çok konuştuk. Sanırım bu hamlenin yarın habercisi olacağını söylemek, çok iddialı olmayacak… Bunu yakın gelecekte hepimiz birlikte göreceğiz. Tüm bu güzel gelişmelerin yanında, ülkemizde hala soluduğumuz havada belirsizlik kokusu yok değil. Piyasalar dengesiz, bir yandan süre gelen FETÖ operasyonları, diğer taraftan atanan kayyumlar. Yaşanan terör eylemlerinde askerimizin, polisimizin, vatandaşımızın şehit düşmesi… Yaşamak, görmek, duymak istemediğimiz hadiseler artık. Türk milleti yorgun ve bu yorgunluğun da farkında diğer ülkeler. Kısaca, “Tadımız tuzumuz” yerinde değil ama siyasi erki elinde bulunduran yöneticilerimiz, kuşkusuz var güçleriyle Türkiye’miz için çabalıyorlar. Er ya da geç, bu zorlu sınavı geride bırakacağız. Son olarak İngiliz Şair John Milton’un da dediği gibi “Eğer güneşe akıllıca bakmazsak, karanlık içinde kalırız”…

İbrahim Kocamış

4 EYLÜL - EKİM



Haber

Tersanelerin kira süresi 49 yıla çıkarılıyor Başbakan Yıldırım, 18 yılı kalan tersanelerin kira sürelerinin sıfırlanarak tekrar 49 yıla çıkarılacağını söyledi. BAŞBAKAN Binali Yıldırım, İstanbul'da Tuzla Tersanesi'nde düzenlenen "TCG YZB. Güngör Durmuş" adlı lojistik destek gemisinin denize indirilmesi töreninde konuştu. Devletin 14 yıl boyunca denizcilik sektörüne yaptığı katkılar ve desteklerin, Türkiye'nin dünyada 14. büyük denizci ülke unvanına kavuşmasını sağladığını dile getiren Yıldırım, "Bugün dünya deniz ticaretinin yüzde 85'ini kontrol eden 30 ülke içinde Türkiye 14. olarak yerini almıştır. Bu önemli bir başarıdır ancak yeterli değildir" dedi. Tersaneler için önemli destekleri devreye soktuklarını aktaran Yıldırım, "13 yıldır onayı gerçekleşmeyen Tuzla Tersaneler Bölgesi İmar Planı nihayet Mayıs 2016'da onaylanmış, yürürlüğe girmiştir. Tersanelerimizin imar planı için ödemeleri gereken 5 milyonu da almamak suretiyle tersanelerimize bir katkı temin edilmiştir. Ayrıca tersanelerimizin Hazineye ödedikleri kira bedellerinde de 10 katın üzerinde indirim sağlanmıştır. Yıllık yaklaşık

6 EYLÜL - EKİM

Başbakan Binali Yıldırım

olarak 40 milyon lira civarında bir kira ödemesi yapılırken, neredeyse bu sıfıra indirilmiş ve cirodan yüzde 1 ödenmesi şeklinde bir esasa bağlanmıştır. Her tersane cirosunun sadece binde 1'ini kira bedeli olarak ödeyecektir. Bir örnekle açıklayacak olursak, 2015'te 1 milyar lira ciro oluştuysa, tersanecilerimizin bunun için 40 milyon lira kira bedeli ödemeleri gerekiyordu. Şu

anda ödeyecekleri miktar sadece 3 milyondur. En büyük desteklerimizden birini de bugün burada açıklıyor ve müjdeyi veriyorum. Tersanelerimiz 49 yıllığına kiralanmıştı, bu kira süresinin bitmesine 18 yıl kaldı. Bir karar aldık, sıfırlıyoruz, tekrar 49 yıla çıkarıyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun. Bu, tersanelerimizin geleceği daha iyi görmesi, daha iyi plan yapması, bundan daha önemlisi kredi saygınlıklarının artmasına yarıyor. 18 yıl kalan süre olduğu zaman, kredi imkanları da ona göre sınırlı oluyor. Bu süreyi uzatmakla birlikte kredi kapasitelerini de 3 kat artırmış olacağız. Yani 6 milyar liralık ilave bir kredi hacmine tersanelerimiz sahip olacak" şeklinde konuştu. Yıldırım, ülkenin gücüne güç katan, milli savunmaya katkı sunan her gelişmeyi, her projeyi iftiharla, heyecanla karşıladıklarını söyledi. Bir gemi inşa yüksek mühendisi olarak, yapılan, denize indirilen her geminin kendisini mesleğe girdiği ilk günkü gibi heyecanlandırdığını söyledi.



Kısa Kısa Dünya Denizcilik Günü 4-6 Kasım’da Haliç Kongre Merkezi’nde

ULAŞTIRMA Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürü Cemalettin Şevli, 4-6 Kasım tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşecek Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Dünya Denizcilik Günü (WMD) paralel etkinliği hakkında görüş ve önerileri paylaşmak üzere

denizcilik ve ekonomi basınıyla bir araya geldi. Cemalettin Şevli, toplantıda basın mensuplarına Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek bu toplantı için görüş ve önerilerin sordu ve onlardan gelen yanıtları not alarak üzerinde çalışacaklarını belirtti. Haliç Kongre Merkezinde yapılacak olan etkinliğe Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Genel Sekreteri Kitack Lim ile birlikte Uluslararası Denizcilik Örgütü üyesi 172 üye ülkenin temsilcilerinin katılması bekleniyor. IMO sözleşmelerinin uygulama etkinliklerini arttırmak üzere her yıl bir üye ülkede Dünya Denizcilik Günü’nün Paralel Etkinlikleri düzenleniyor. Geçen yıl Japonya’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinlikte bayrağı alan Türkiye, gelecek yıl ev sahipliğini

üslenecek panama’ya devredecek. 4-6 Kasım 2016 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezinde düzenlenecek etkinlikte, “Denizcilik Dünya İçin Vazgeçilmez” teması üzerine durulacak. Uluslararası arenada bir çok önemli üst düzey ülke temsilcisinin katılım sağlayacağı etkinliğin ilk iki gününde denizcilik sektörünün önde gelen isimlerinin katılımı ile Uluslararası Sempozyum gerçekleştirilecek. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Dünya Denizcilik Günü (WMD) açılış konuşmasını Başbakan Binali Yıldırım yapması bekleniyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın üslendiği organizasyonun etkinlik detayları, www.worldmaritimedayturkey.com web adresinden yayınlanacak.

Salih Zeki Çakır TÜSSİDE Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçildi KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır, TÜBİTAK’a bağlı Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE) Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı. Salih Zeki Çakır’ın TÜSSİDE üyeliği 8 Ekim tarihinde düzenlenen TÜBİTAK Bilim Kurulu Toplantısında alındı. KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır, enstitü bünyesinde özel sektörü temsilen yer alacak. TÜSSİDE nedir? Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü (TÜSSİDE) yönetim bilimlerinde Ar-Ge yapmak üzere kurulmuş bir TÜBİTAK enstitüsüdür. Ülkemizdeki yönetim kültürünün geliştirilmesi, sürdürülebilir yönetim sistemlerin oluşturulması, kaynakların kullanımındaki verimliliğin artırılması amacıyla TÜSSİDE, Ar-Ge içerikli

8 EYLÜL - EKİM

projeler yürütmekte. TÜSSİDE, uzman kadrosu ve üniversitelerle olan işbirlikleriyle 35 yıldır hizmet verdiği kurum ve kuruluşların kurumsal kapasitelerini ve çalışanlarının bireysel yetkinliklerini arttırmaya yönelik faaliyetler gerçekleştirmekte. Bu doğrultuda; bugüne kadar 500’den fazla kurumsal dönüşüm projesi tamamlanmış olup, 300 binden fazla kişi ile uygulamalı eğitim programları gerçekleştirilmiş. TÜBİTAK TÜSSİDE “Ürettiği Değerler ile Yönetim Bilimlerinde Referans Alınan Bir Merkez Olmak” vizyonu doğrultusunda çalışmalarına yüksek motivasyon, kararlılık ve azimle devam edecektir. Ürettiği değerler

ile yönetim bilimlerinde referans alınan bir merkez olmayı hedefleyen TÜSSİDE yönetim bilimleri alanında sürdürülebilirliği sağlamaya yönelik Ar-Ge projeleri gerçekleştirmekte.


Adres : İçmeler Mh. Kauçuk Sk. Ayna Yapı No:4/1 İçmeler - Tuzla/ İSTANBUL Mail : info@askindenizcilik.com • cihat@askindenizcilik.com

DENİZCİLİK TAŞIMACILIK TİC. LTD. ŞTİ.

Telefon : +90 216 494 14 77 Faks : +90 216 494 14 87 Gsm : +90 532 702 2916 • +90 533 036 8077

• Proje Yükleme • Güverte Üstü Boru Lashing • Paketleme • Konteyner Lashing • Branda İle Koruma • Tekne Lashing • Tahmil Tahliye • Tır Üstü Lashing


Kısa Kısa Deniz taşımacılığında kara bulutlar

Bakan Arslan'dan Gri Liste uyarısı

DENİZCİLİK sektöründe yapılan en önemli atılımlardan birinin Türkiye gemilerinin uluslararası sularda kara listeden beyaz listeye geçmesini sağlamak olduğunu söyleyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, "Sektörün olmazsa olmazı, armatörlerin gemilerinin kurallara uyar şekilde işletilebilir tutmasıydı. Ancak bir tehlike çanı çalıyor. Biz şuan gri listeye girdik, gireceğiz. 13-14 yılda elde ettiğimiz bir kazanımı, birilerinin keyfi için heba etme lüksümüz yok. Birilerinin canı yansa da bu başarının ne kadar zor elde edildiğini biliyorum. Biz her zamanki gibi çok çabuk harcamak istiyoruz. Nasıl olsa 'Beyaz listedeyiz, nasıl olsa bir şey olmaz' diyoruz. Ancak bakanlık olarak biz bunun tersini diyoruz. Diyoruz ki, 'farz edin ki kara listedeyiz'. Bir üst listeye çıkmak istiyoruz. Dolayısıyla bizim gri listeye düşme lüksümüz yok. Sektörün paydaşları hazır buradayken, biz bunun gereğini yapmak zorundayız, yapacağız, birilerinin canı yansa da. Birilerinin canı yanmasın diye sektörü feda etme lüksümüz yok. Bu konuda lütfen her zamanki gibi el birliği yapalım. Burada bir yanlışa düşmeyelim" dedi.

DÜNYADA deniz konteyner taşımacılığı çok kötü bir yaz geçirdi. Sektörün barometresi niteliğindeki Şanghay Konteyner Taşımacılık İndeksi (SCFI) 1 Ağustos itibariyle yüzde 20 oranında gerilerken, geniş çaplı bir çöküşle ilgili kaygılar da artmaya başladı. Morgan Stanley’in hazırladığı raporda da, deniz konteyner taşımacılığının 2016 yılında 5 milyar dolarlık bir zarara uğrayacağı öngörülüyor. Tüm dünyada deniz taşımacılığında ciddi bir gerileme söz konusu ancak en kuvvetli şok özellikle Asya ve Avrupa arasındaki hatlarda yaşanıyor; bu hatlarda taşınan kargo hacmi yaz başından itibaren yüzde 39 oranında geriledi. Bu durum tabii ki, sektörde baz alınan 400 feet’lik konteyner taşımacılık ücretinde de gerilemeye yol açtı. Buna göre, Asya ve Kuzey Avrupa arasındaki hatlarda konteyner taşımacılığında ortalama bir ücret olan 1000 euro, 695 dolara geriledi ve bu rakamın daha da düşmesi bekleniyor. Sektör analistlerine göre, fiyatın 400 dolar civarına düşmesi an meselesi.

Safiport Derince, Kılavuzluk ve Römorkaj hizmetine başladı SAFİPORT Derince’nin filosuna kattığı M/TUG BEDIA SAFI ve M/TUG CELAL SAFI isimli römorkörler ile, hizmet yetkisini taşıdığı “Römorkaj ve Kılavuzluk Hizmeti'ni hayata geçirdi. İzmit Körfez Bölgesi’nde Römorkaj ve Kılavuzluk Hizmet yetkisine sahip limanlardan biri olan Safiport Derince, yeni teslim aldığı ‘Bedia Safi’ ve ‘Celal Safi’ isimli römorkörler ile hizmet vermeye başladı. ‘Bedia Safi’ ve ‘Celal Safi’ isimli 2 adet römorkör, 2 adet palamar botu ve 1 adet pilot bot ile birlikte hizmete başlanan limanda, operasyonlar hızla devam ediyor. Sanmar tarafından inşa edilen 24.4 metre uzunluğunda, 11.25 metre genişliğinde, 5.10 metre drafta sahip olan Robert Allan dizayn römorkörlerde 1765 kW, 4 adet Caterpillar ana makine ile Rolls - Royce US 205F Azimut sistem kullanılarak toplamda 120 ton çekme kapasitesi elde edildiği belirtildi.

10 EYLÜL - EKİM



Kısa Kısa Antalya'da yat yapımından 15 yılda 702 milyon dolarlık gelir

TÜRKİYE'DE yat üretiminde birinci sırada olan ASBAŞ'ta, yaklaşık 15 yılda 326 yat denize indirildi. Toplam uzunlukları 5 bin 716 metre olan birbirinden lüks ve dünyaca ünlü birçok isme satışı yapılan yatlardan 702 milyon dolar gelir elde edildi. Bu yıl denize indirilen yat sayısı ise 18’e ulaştı ve 50 milyon dolar gelir elde edildi. Yaklaşık iki ay önce denize indirilen bu yılın en lüks ve pahalı iki yatından 60 metrelik ve 30 milyon değerindeki Alya Yatçılık’a ait ultralüks yat ise henüz sahibine teslim edilmedi. Türkiye'de ultralüks yat yapımına 2000 yılında başlanılan ASBAŞ'taki 101 firmadan 53'ü, yat sektöründe faaliyet gösteriyor. 2014 yılına kadar metre bazındaki üretimde Türkiye üçüncülüğüne kadar yükselen Antalya, 2014'ten itibaren ikinci sıradaki Tuzla ve ilk sıradaki Bodrum'u geride bırakarak, ilk sıraya oturdu. Antalya'daki bu gelişim, Türkiye'yi de dünya yat üretiminde 3'üncülüğe kadar taşıdı.

Gemi ihracatında 2016 yılı kayıp yıl ilan edildi

Çamburnu Tersanesi dünyayla yarışıyor Trabzon’un Sürmene'de bulunan Çamburnu Tersanesi yaklaşık 40 yıldır dünyanın en modern gemilerinin inşa edildiği tersaneler ile yarışıyor. Tersanede 41 yıldır gemi yapım işiyle uğraşan Ergün Gemi Sanayi ortaklarından Recep Ergün, projeye göre gerekirse devasa gemiler, denizaltılar bile yapabileceklerini ifade ederek, yeter ki proje doğru olsun dedi. Şu ana kadar 130 kadar tekne inşa ettiklerini belirten Ergün, “1975 yılında beri 130’a yakın küçüklü büyüklü tekne yaptık. En büyüğü 58 metre uzunluğunda yolcu motoruydu. Sadece yurt içi değil, yurt dışından da siparişler alıyoruz. Bunlar arasında Katar, Venezuela'yı sayabiliriz. Yaklaşık 15 yıldan beri projeye göre gemi inşa ediyoruz. Yani proje kapsamında gemi inşa ediyoruz. Projenin mahiyeti hiç fark etmez, yeter ki çizimi yanlış olmasın. Devasa gemileri bile yaparız yeter ki projesi olsun. Şu anda en kolayı denizaltı. Genelde içinin elektronik cihazları ve makinesi yurt dışından geliyor. Dolayısıyla biz de aletleri monte ediyoruz. Sürmene'de olmayacak bir tekne çeşidi yok. Balıkçı teknesinden römorkörüne, denizaltısına kadar hepsi yapılır. O kadar kendimize güveniyoruz. Çamburnu'nda 10 firmayız. Her firmanın kendine göre işi var. Her arkadaşım saydıklarımı yapma gücüne sahiptir” diye konuştu.

12 EYLÜL - EKİM

Eylül ayında ihracatta yüzde 73 gerileyen gemi ve yat sektörü yılın ilk 9 ayında yüzde 40 düşüşle 469 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. 2016'yı kayıp yıl ilan eden sektör, yılsonu hedefini de aşağı yönlü revize etti. Tersanelerin içinde bulunduğu kriz, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kendini daha kuvvetli hissettirdi. İlk 9 aydaki gerileme yüzde 40'ı bulurken, gemi ve yat ihracatçıları yılsonu hedeflerini revize etti. Öte yandan Başbakan Binali Yıldırım'ın tersanelerin kira süresinin yeniden 49 yıla uzatıldığını açıklaması sektöre nefes alma umudu aşıladı. 2016 yılı sonu 1.2 milyar dolarlık ihracat hedefini yeniden revize ettiklerini belirten Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Başkanı Başaran Bayrak, "Darbe girişimi beklenmedik bir olaydı, bütün ülkenin kimyasını bozdu. Bu yılı belki de kayıp yıl olarak değerlendirip, önümüzdeki yılı toparlamanın çalışmalarını yapmamız lazım" dedi. Bayrak, yılın son 3 ayında ihracatın biraz hızlanmasını beklediklerini, buna rağmen 800 ile 1 milyar dolar arasında bir ihracat rakamı elde edebileceklerini söyledi. Bayrak, 2016'nın gemi ve yat ihracatı açısından verimli bir yıl olmadığını da vurguladı.



Kısa Kısa Gemi adamına fazla çalışma ücreti nasıl ödenir? FAZLA mesai ücreti uygulaması, sadece İş Kanuna göre çalışanlar için değil, gemi adamları açısından da düzenlenen bir husustur. Gemi adamları açısından fazla çalışma ücreti, İş Kanuna göre çalışanlar açısından biraz daha farklı uygulanabilmektedir. Bu çalışmada gemi adamları açısından fazla çalışma süresi uygulamaları mevzuat perspektifinden değerlendirilecektir. 854 sayılı İş Kanunu’nun 26/1. Maddesi uyarıca gemi adamına günlük 8, haftalık 48 saati aşan çalışma ile yukarıda belirtilen konular kapsamında bir fazla çalışma yaptırılmışsa, yapılacak fazla çalışmalar için ödenecek tutar kanuna göre normal saat başına düşen ücretin en az %25 oranında artırılması ile gemi adamına ödenir. Bu hüküm nispi emredici niteliktedir. Bu miktar, iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmeleriyle artırılabilir.

Gemi adamları Disiplin Komisyonu kuruldu

Denizcilikte yeni bir konsept: The Maritime House TÜRKİYE denizcilik sektörünü yepyeni bir hizmet konseptiyle tanıştıran The Maritime House, Ağaoğlu My Office’te bulunan ofisinde düzenlenen kokteylle açıldı. Açılışta The Maritime House konseptinin altına imza atan 3 firmanın yetkilileri hazır bulundu. Eskomarine’i temsilen M. Erhan Esinduy ve Adem Kocadağ; Alpha Marine adına Labros Digonis, Zacharias Yerasimou, Antonis Iordanidis; Nexus Maritime İstanbul adına ise Nicholas Tassios’un yer aldığı açılış denizcilik sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getirdi. Tamamı alanında lider konumda bulunan 3 farklı firmayı buluşturan The Maritime House konsepti, geniş bir hizmet yelpazesini tek adreste bir araya getirerek sektöre sunma yeteneğine sahip. The Maritime House’un bu yetkinliğinin altında ise alanlarında sektörün lideri konumunda bulunan firmaların imzası bulunuyor. Bu üç firmanın güçlerini bir araya getiren konsept, sektöre gemi sistemleri tedarikinden teknik desteğe, tersane temsilciliğinden özel koruma hizmetlerine, armatörler adına survey hizmetlerinden süreç takibine, danışmanlık hizmetlerine kadar çok geniş bir alanda faaliyet gösteriyor.

14 EYLÜL - EKİM

ULAŞTIRMA, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca verilen gemi adamı yeterliliğine sahip gemi adamlarının, Türk veya yabancı bayraklı gemilerdeki hizmetleri sırasında herhangi bir şekilde tespit veya rapor edilen mesleki yetersizlikleri, disiplinsizlikleri, denizcilik örf ve adetlerine, teamüllere, denizcilik terbiyesine ve çalışma disiplinine uygun olmayan davranışlarıyla görevi ihmalleri veya kasıtlı kötü davranışlarının incelenmesi amacıyla Gemi damları Disiplin Komisyonu kuruldu. Ayrıca yurt dışında yabancı denizcilik idareleri tarafından yapılan denetim ve kontrollerde ortaya çıkan gemi adamı yetersizlikleri, kusur ve kabahatleriyle müeyyide gerektiren benzer durumlar da bu komisyon tarafından değerlendirilecek. Söz konusu değişiklikle gemi adamlarının yeterlilik belgelerinin verilmesi ve sınavlarına ilişkin bazı düzenlemeler de yapıldı.



Röportaj

Lojistik ve Türkiye’nin 2023 hedefleri

Denizcilik sektörünün önemli isimlerinden Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Denizcilik Sektör Meclisi Başkanı ve Armatörler Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erol Yücel, sektörün içinde bulunduğu durumu ve geleceğini değerlendirdi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Denizcilik Sektör Meclisi Başkanı ve Armatörler Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erol Yücel

16 EYLÜL - EKİM


www.7deniz.net < sından konuyu değerlendirecek olursak Devletlerin bizzat bu işin içerisinde olduğunu görmekteyiz. Devletler armatörden ziyade tersaneleri desteklemektedirler. Bunun gerekçesi de tersanelerin yaratmış olduğu yoğun istihdamdır. Devlet insanına iş imkanı yaratmak zorundadır mantığı ile baktığımızda bu yardımların gerekliliğini daha iyi anlayabiliriz. Bizim tersanelerimiz halen teminat sorununu bile çözebilmiş değildir. Kağıt üzerinde çeşitli formüller ile çözüldü gibi görünse de tersanelerimiz günümüzde yurt dışına verdikleri teminatlarını; yaptıkları nakit blokajı karşılığında verebilmekte; gemi inşa ederken ihtiyaç duydukları nakit bankalarda bloke edilmiş olarak dururken gemiyi inşa edebilmek için ihtiyaç duydukları nakit için Factoring şirketlerinden yüksek faizle kredi kullanmaktadırlar. Hazine, Kredi Garanti fonuna verdiği garanti için faiz almaktadır. Tersane maliyetini arttırmaktadır. Tersaneciler yıllardır devletimizden kendilerinin diğer ülke tersaneleri ile rekabet edebilir hale getirilmelerini talep etmişlerdir. Başkaca da bir teşvik ve destek talepleri olmamıştır. Denizci ülke değiliz

D

enizcilik Sektörü olarak 2008 yılından beri yaşamakta olduğumuz 8 yıllık krizin zirve yaptığını görmekteyiz diyen Erol Yücel, “Özellikle 2016 yılının ilk ayları navlun piyasasının tam anlamıyla dibe vurduğu bir dönem olmuştur. Bu gelişmenin olumlu bir etki yarattığını belirtmeliyim. 2016 yılı yeni gemi siparişleri ile birlikte daha önce sipariş edilmiş ve çeşitli nedenlerle ertelemeler sonucu tamamlanması 2016 yılına kalan gemilerin de devreye girmesiyle önceki yıllara göre çok daha fazla geminin sisteme gireceği bir yol olarak görülmüştür. Ancak, bu durum kuru yük gemilerinde siparişleri bıçakla kesilir gibi durma noktasına getirmiştir. Aynı zamanda da hurdaya çıkışları hızlandırmış ve arz talep dengesi armatör lehine dönmeye başlamıştır. 2016 yılının 3. çeyreğini geride bıraktığımız günümüzde bu tablo aynen devam etmektedir. Gemilerin günlük Time-Charter kira gelirleri-

nin neredeyse 1.000,- $/Gün seviyesine düştüğü yılın 1. çeyreği ile mukayese ettiğimizde tüm kuru yük segmentlerinde Baltık Kuruyük Endeksine göre günlük Time-Charter kira gelirleri min. 6.000,$/Gün seviyesini geçmiş bulunmaktadır. Armatörler en azından günlük running costlarını çıkarmaya başlamışlardır. Yeni gemi siparişlerindeki bu günkü tablo muhafaza edildiği taktirde önümüzdeki dönemle hızlı olmamakla birlikte düzenli bir yükselme görmeyi bekliyorum. Ayrıca 2003 – 2008 arası dönemdeki hızlı ve yüksek navlun artışlarına göre kimsenin hesap yapmamasını öneririm. Devlet tersaneleri destekliyor Dünyada pek çok ülke denizcilik sektörüne katkı sağlıyor ama Bu konuda somut olarak hangi ülke armatörüne ne sağlamıştır veya sağlamaktadır net ve belgeye dayalı bir bilgi sahibi değilim diyen Yücel, “Ancak, tersanecilerimiz açı-

Ülkemizin konumu dolayısıyla büyük bir avantajı olduğu lojistik merkez olma konusunda görüşlerini paylaşan Yücel, “Yıllardır ortaya koyduğumuz bir sloganın peşinden gitmeye çalışıyoruz. “Denizci Ülke, Denizci Millet.” Nedeni ise son derece basit. Üç tarafı denizlerle çevrili, dünyanın 7 darboğaz arasında yer alan Çanakkale ve İstanbul gibi ‘Türk Boğazları’ olarak adlandırılan boğazlara sahip bir deniz ülkesi olmamıza rağmen maalesef denizci ülke ve denizci millet olduğumuzu söyleyemeyiz. Kanaatimce en temel unsur olarak denizciliğin nasıl bir ekonomik değer olduğunu ve Ülkemiz ekonomisi için ifade ettiği değeri halkımıza ve bizleri yönetenlere anlatamadığımızı düşünüyorum. Yine temel bir faktör siyasi otoritenin ortaya net bir irade koymasının gerekliliğidir. En güzel örnek olarak “Türk Deniz Kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu deniz araçlarının Milli imkanlar ile Türk Tersanelerinde inşa ettirileceği” şeklindeki bir irade beyanı Türk Tersanelerini başka bir seviyeye taşımaya başlamıştır. 2003 – 2008 yılları arasında inşa edilen ve savaş gemilerine göre yapımları daha kolay olan ticaret

EYLÜL - EKİM 17


Röportaj

gemilerimizin de en azından belirli bir bölümünü Çin, G. Kore ve Japonya yerine Türk Tersanelerinde yaptırılması sağlanabilirdi. Milyarlarca dolar bu ülkelere gitmezdi” ifadelerini kullandı. Multimodal taşımacılıkta geldiğimiz noktaya da değinen Yücel, “Ülke olarak unuttuğumuz demiryolu taşımacılığını çocuklarımız ve torunlarımız gibi bizler de yeni baştan öğreniyoruz. Ülkemiz demiryolu ağları ile yeni baştan örülüyor. Ülkemiz içerisindeki “Hızlı Tren” sistemleri ile büyük şehirlerimizdeki Metro ve Tramvay yatırımları muhteşem bir şekilde karşımıza çıkıyor. Limanlar daha iyi yönetiliyor Kendi adıma, yaşamakta olduğum İstanbul’da Marmaray ve Metro hatlarını yoğun bir şekilde ve zevkle kullandığımı burada belirtmek zorundayım ve yapanlara minnet duyuyorum ve teşekkür ediyorum. Aynı şekilde limanların özelleştirilmesi konusunda gösterilen güçlü irade ile limanlarımız yeni sahipleri ile daha iyi yönetilmekte ve daha iyi imkanlara sahip olarak işletilmektedir. Devletimizin bu konuda da; yani limanlara demiryolu bağlantısı yapılmasına ilişkin olarak yoğun bir çalışma yürüttükleri bilgimiz

18 EYLÜL - EKİM

dahilindedir. Deniz ayağında ise maalesef Türk Koster Filosu’nun yenilenmesi konusunda güçlü bir irade ortaya konulamamıştır. Her ne kadar bu konu çıkarılan Torba Kanuna konulmak suretiyle bir hukuki zemin yaratılmaya çalışılmış olsa bile işlemeyecek bir yasa olarak kalacaktır. Bu konuda yapılan yoğun çalışmaları yürüten bir kişi olarak daha ilk günden itibaren bu yasada eksiklikler olduğunu açıkça belirttim. Devlet bu işi destekleyecek ise çekinmeden işin hakkı ve gereği olan teşvikleri vermelidir. Aksi taktirde bürokrasinin eli kolu bağlanmaktadır. Hazırlamaya çalıştığı yönetmeliği yapamamaktadır. Yapsa da işe yaramayacaktır. En doğru adım yeni bir yasanın yoruma muhtaç olmadan açık ve net bir şekilde yazılarak çıkarılması olacaktır” şeklinde konuştu. Bir hedefimiz var Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda konulan 1 milyar dolarlık dış ticaret hacmi konusunda da görüşlerini paylaşan Erol Yücel, “Bir Milyar Dolarlık İhracat Hedefi gerçekleşir veya gerçekleşmez önemli değil. Ancak, böyle bir hedefin belirlenmiş olmasını çok önemsiyorum. En azından bir hedefimiz var.

Bir milyar dolar olmaz da 800 milyon dolar olur. Ne fark eder? Bu hedefi yerinde buluyorum ve destekliyorum. İçeriğine baktığımızda denizcilik sektörümüzü ilgilendiren veya başka bir ifade ile bir milyar dolarlık İhracatın içerisinde denizcilik sektöründen beklenen ihracatın tamamı 10 milyar dolardır. Sadece askeri amaçla inşa etmeye başladığımız askeri gemilerin ihracatına başlasak bunun 10 katını denizcilik sektöründen sağlarız.1975 yılında başlayan; 1974 Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle ülkemize uygulanan ambargo nedeniyle yarım kalan 100 civarında kosterimiz tersanelerde yatmaktaydı. Bu gemileri tamamlamak için 1980 ‘li yılların başında çok sık Ankara’ya ziyaretler yapıyorduk. Döviz taleplerimiz için bize söylenen “Topu topu bir milyar dolarımız var. Bunu da Milli Savunma ve acil ilaç ihtiyaçları için kullanabiliriz.” O günleri yaşamış olan bizler bugün 150 milyar dolarlık ihracatı görmüş kişileriz. Dolayısıyla bir milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşacağımıza kalben inanıyorum. Sizlere de bu yayınlarınızla Denizcilik Sektörümüze yapmış olduğunuz katkılardan dolayı teşekkür ediyorum.


www.omsandenizcilik.com

Deniz taşımacılığında OMSAN’la ileriye. Özmal gemi filomuz ve güçlü acente ağımızla; dökme, genel kargo ve konteyner yükleriniz için forwarding, chartering, brokering ve liman hizmetleri sağlıyor rekabette bir adım önde olmanız için çalışıyoruz.


Röportaj

Ataköy Marina’da tekne sahiplerine yüzde 30 indirim

Ataköy Marina Genel Müdürü Süheyl Demirtaş

Bir süre ara verdikten sonra sektöre dönüş yapan Ataköy Marina Genel Müdürü Süheyl Demirtaş, kısa bir süreliğine yaptıkları yüzde 30’a varan indirimlerle her zaman olduğu gibi tekne sahiplerinin yanında olduklarını söyledi. 20 EYLÜL - EKİM


www.7deniz.net <

T

ürkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Genel Sekreterliği ve Gemi İnşa Sanayi A.Ş. (GİSAŞ) Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın ardından kısa bir süre dinlemeye çekilen Süheyl Demirtaş, sektöre büyük bir enerjiyle döndü. DATİ Yatırım Holding’e bağlı Ataköy Marina ve Yat İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü olarak göreve başlayan Demirtaş, öncelikle bir denizci olarak marina ve yat sektöründe de birikim ve deneyimle ülke denizciliğine katkı sağlama fırsatı bulmuş olmaktan gurur duyduğunu söyledi. Ataköy marina ve Yat İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Süheyl Demirtaş, 4 yıl harp okulu, 25 yıl deniz subaylığı geçmişim var. Uzak yol kaptanlığı yeterliliğim var. Bunun yanında lisanslı yelkenci ve yatçıyım. Burada birçok yarışa katıldım.

Çok yabancı olmadığım bir sektör. Denizciyiz sonuçta. Denizin her alanıyla bir bağımız var. Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği GİSBİR Genel Sekreterliği ve GİSAŞ Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerim sonrasında mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum denizcilik camiasının yine ortak bir yapısı olan DATİ Yatırım Holding bünyesinde görev yapmaktan büyük bir mutluluk ve heyecan duyuyorum. Ataköy Marina’da kendisinden önce ciddi çalışmalar olduğunu anlatan Demirtaş, “Bizim dönemimiz bir geçişe denk geldi. Marinamız Altın Çıpa Denizcilik Başarı Ödülü’nü aldı. Bu kesinlikle benden önceki yönetimin başarısıdır elbette. Bize de bu ödülü almak nasip oldu. Daha sonra mega yat marinamızın açılı-

şı Boat Show’a rastladı. Ben yapı olarak koşturma ve yoğunluğu seven biriyim Ataköy Marina benim yapımla gerçekten çok uyuşuyor çünkü doğası gereği burada 24 saat hareket var. Ataköy Marina İstanbul’un denize açılan kapısı, çok önemli bir lokasyon avantajımız var. Havaalanına 8 dakika mesafedeyiz. Deniz otobüsü marinamızdan kalkıyor. Kazlıçeşme’ye kadar gelen Marmaray var. Metro istasyonu Sheraton Otel’in dibinde inşa ediliyor. Tarihi yarımadaya çok yakınız. Burası bir kompleks. Bir marinadan çok daha fazlası. Buraya adım atan misafirlerimiz başka bir dünyanın içinde buluyorlar kendilerini. Türkiye’nin ilk 5 Altın Çıpa ile ödüllendirilmiş marinası. Çok ciddi bir geçmişi ve müşteri portföyü var. Mega yat marinamızın hizmete girmesiyle 21 adet 50

EYLÜL - EKİM 21


Röportaj metre üzeri mega yatı aynı anda misafir edecek imkanlara sahip oluyoruz. Bizim mevcut marinamız tekne boylarına bağlı olarak 500 tekne kapasiteli bir marina. Mega Yat marinamızla birlikte ilaveten 700 tekne ağırlayacak durumda. Yani toplamda 1200 tekneye aynı anda hizmet verecek bir kapasitesi var marinamızın. Pazara da çok ciddi bir katkıdır. Burası hem sektörümüz için, hem ülkemiz için gurur verici bir tesis. Burası gelecekte hayata geçirilecek bir takım projelerin de bir parçası. Gelişime çok açık bir yer. Önümüzde dönemde hayata geçirilecek birçok plan ve proje var. Heyecan verici bir oluşum” ifadelerini kullandı. Hedef mega yat merkezi olmak Amaçlarının Ataköy Marina’yı bir mega yat merkezi haline getirmek olduğunu anlatan Demirtaş, “Mega yatta da öncelikli müşteri hedefimiz Rus ve Arap Yarımadası’ndaki müşteriler. Hem konumdan ötürü hem de ülkemizi ve İstanbul’u çok seviyorlar. En başta pazarladığımız şehir çok kaliteli ve değerli bir marka. 600’er yıl üç ayrı imparatorluğa başkentlik yapmış bir şehir. Tarihi ve kültürü modern dünyayla harmanlayan çok özel bir şehir İstanbul. Çok ciddi birikimi olan bir şehir. Biz de bu şehrin denize açılan kapısıyız. Buna yönelik planlarımız var. Ciddi bir arz oluşuyor. Ona ilişkin pazarlamaya ve tanıtıma yönelik projelerimiz var. Günü geldikçe sizinle de paylaşacağız” dedi. Ataköy Marina ülkemizin ilk beş altın çıpalı marinası olmasının yanısıra , kurulduğu günden bu yana gerekli tüm yasal prosedürleri zamanından önce yerine getiren ,mavi bayrağa sahip uluslararası standartları uygulayan bir marina. Gerek uluslararası sularda, gerekse ulusal sularda tekne dolaştıran denizciliği marinayı, ne tür hizmetler beklediğini bilen çok kaliteli bir müşteri kitlemiz var. Zaten aksi de düşünülemez” şeklinde konuştu. Bağlamada kampanya Ataköy Marina teknesini bağlamak isteyenler için kısa bir süreliğine önemli bir indirim sağlıyor diyen Demirtaş, “Marinada kampanyamız var. Yıllık bağlamalarda yüzde 10, 2 yıllık bağlamada yüzde 20, 3 yıllık bağlamalarda da yüzde 30’luk bir indirim sağlıyoruz. Bu çok

22 EYLÜL - EKİM

ciddi bir indirim ve geçici bir süre için bu şekilde olacak. Tamamen bu hareketli sezon ve artan kapasitemiz dolayısıyla aldığımız bir karar bu. Geçmişten bu yana Ataköy marinanın çok dengeli ve stabil bir fiyat politikası var. Çünkü bizim ürünümüz ortada. Burası eşsiz bir lokasyona sahip bir marina. Ona göre de her şeyin bir bedeli var. Zaten şu anda yüzde 85 civarında bir dolulukla çalışıyoruz. Hep böyle oldu. Yüzde 80’lerin altına hiç inmedi bu oran. Zaten misafirlerimizin ilgisinden de buranın ne kadar değerli bir yer olduğu ortaya çıkıyor. Yatçı dostlarımızı buraya bekliyoruz. Yaza veda partisi, yaza merhaba partisi gibi çeşitli etkinliklerle müşterilerimizle her vesile de bir araya gelmeye çalışıyoruz. Çok önemli bir müşteri portföyüne sahibiz. 35 yıllık müşterilerimiz var. Ailenin üçüncü kuşağı olan müşterilerimiz var. Çok keyif verici bir ortam var marinamızda” dedi. Mega yatın dünyada çok kısıtlı bir Pazar olduğunu hatırlatan Demirtaş, “Belki 10 binlerle ifade edilecek sayıda mega yat var. Bizim megayat marinası tamamen mega yatla doldurmamız düşünülemez. Biz orta boy üzerindeki tekneleri de burada tutacağız. Yeni alan yaratan bir yer. İstanbul’un güzelliklerini yaşamak isteyen mega yat sahiplerine yönelik de bir takım projelerimiz var. Bu ülke için de çok önemli bir yatırım. Ülkemizde birçok fuar oluyor. Ama boat showlar ve oto showlar medyada çok ilgi çekiyor. İnsanların bu sektöre karşı özel bir ilgisi var. Ülke tanıtımı açısından da önemli bir vesile olabiliyor bazen. Ataköy Marina’da hiçbir marinada olmadığı kadar halkla iç içe olan bir anlayış üzerinden hareket ediyoruz. Teknelere geçiş pontonlarına kadar halkımıza açık bir marina . Bu insanlarımızın denize olan yakınlığını da sağlıyor” şeklinde konuştu. Denizcilik sektörü 2008 Eylülünde başlayan tüm zamanların en uzun en ağır krizini yaşıyor diyen Demirtaş, “Baltık endeksine baktığımızda 11 bin 500’lerde mayıs 2008 rekor seviye, sonra 650’lere düşmüştü. 2010’larda 4500’leri görmüştü. Şu anda binli seviyelerin altında. Hakikaten çok düşük. Bunun birçok sebebi var elbette. O dönemde yaratılan arz fazlası gemiler, limanların gelişmesi, sonrada dünya ticaret hacminin onunla paralel

gelişmemesi nedeniyle arz talep dengesi gemilerin aleyhine işlemiş durumda. O dönemde limanlarda yük boşaltmak için 3 ay bekleniyordu bazen ama artık öyle değil. Terminaller gelişmiş imkanlara kavuştu. Ben şahsen krizin son dönemlerin yaşadığımızı düşünüyorum . Zaten çok dip seviyelerde sektör için ve yatırım yapılabilecek dönemler olduğunu değerlendirmekteyim.” dedi. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkeyiz ama gerçekten ne kadar denizciyiz o tartışılır diyen Demirtaş, “Denizi tanıyan denizle iç içe olan bir ülke ve toplum olma yolunda almamız gereken mesafeler olduğunu düşünüyorum. Gençleri de denizci, yelkenci, bir yatçı olarak denizle boğuşmaya davet ediyorum. Çok verimli bir coğrafyada yaşıyoruz. Denizle daha çok kaynaşmamız gerekiyor. Deniz ürkülecek değil aksine heyecan duyulacak ve çok sevilecek bir ortamdır. Denize kucak açanlarda hep kazanmıştır. O yüzden herkesi denize davet ediyorum” şeklinde konuştu. Yaşanan son olaylar hakkında da görüşlerini belirten Demirtaş, “Ülkemizin aydınlık geleceğine inanan bir insanım. Böyle bir dinamizm dünyanın hiçbir yerinde yok. İşimiz gereği dünyanın birçok ülkesine seyahat ediyoruz. Türkiye gerçekten hiçbir norma uymayan, ezberleri bozan bir ülke. Bugün ülkemize bakıp hiç kimse bu ülkede iki ay önce bir darbe teşebbüsü yaşanmış olduğunu hayal dahi edemez. Ama çok gelişmiş ülkelerde birkaç saatlik elektrik kesintisinde insanların marketlere hücum ettiğini biliyoruz. Çok farklı bir o kadar avantajlı dinamik, bir o kadar da vatansever bir toplumuz. Ben bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum. Dünyanın en yaşanılacak ülkesi Türkiye, en yaşanılacak şehri de İstanbul’dur. Zaten birçok ülke için tek başına o ülkenin sıkıntıya düşmesine sebep olacak pek çok olay sonrasında ülke olarak dimdik ayakta olmamızın sebebi de bu bence” dedi. Sizlere teşekkür eder 7 deniz’in başarılarının devamını dilerim.



Röportaj

“Önce hayal ettiler sonra başardılar”

T

urizm sektöründe işler her geçen gün kötüye giderken inanılmaz bir başarıya imza atan iki Türk firması, dünyanın en büyük konaklama operasyonuna imza attılar. IO’S Shipbrokers İstanbul ve Miray International Turkey denizcilik firmaları, çok önemli bir ihalede yabancı rakiplerini geride bırakarak İspanya’da dev bir projeye imza attı. Denizcilikte 22’inci yılını dolduran IO’S Shipbrokers İstanbul Proje ve Kiralama Müdürü Özlenen Öztek, İspanya’nın liman kenti Cadiz’de devlete ait bir tersanede 33 gün süreyle bakıma alınan Disney’in dev eğlence gemisinin 3 bin 800 kişilik personel ve teknik ekibini, 3 gemide yüzer otel hizmetiyle nasıl ağırladıklarını anlattı. Gerçekleştirdikleri bu önemli proje hakkında bilgiler veren Özlenen Öztek,. Bu proje ise bize geçen sene Ocak Ayı’nda geldi. Disney Cruise Lines’ın bir projesiydi. Dünyada bugüne kadar

24 EYLÜL - EKİM

yapılmış en büyük kapasiteli operasyonu gerçekleştiriyoruz şu anda. 875 odasında 2 bin 400 yolcu ağırlama kapasitesine sahip 294 metre uzunluğundaki ‘Disney Wonder’ cruise gemisi, 5 yılda bir yapılan rutin bakımını görmek üzere, dünya denizlerindeki eğlenceli seyahatlerine ara vererek, İspanya’nın liman kenti Cadiz’de bulunan bir tersanede havuza alındı. Bu yılın Ocak ayında çalışmalarımızı başlattık ve aylar süren yorucu ve özverili çalışmalar, görüşmelerin ardından bu projeyi aldık. Her aşamasından, her dakikasından zevk alarak ekip ruhu ile çalıştık. Başarımızın en önemli taraflarından birinin de bu olduğunu düşünüyorum. Operasyon 19 Eylülde başladı, 22 Ekimde bitecek. Bu bakım yaklaşık 33 gün sürecek. Disney’in tayfası yaklaşık bin kişi, bu bakımı yapacak ekip ve proje ekibi bunların toplamı yaklaşık 4 bin kişiyi buluyor. Bütün bu ekiplerin konaklayacağı gemi kiralanma projesiydi. Rakam bu kadar büyük olunca tek bir gemiyle değil üç gemiyle durumu

çözdük. Gemilerden ikisi İtalya’dan, 1’i ise Tunus’tan kiralandı. Bu üç gemi bakıma alınan Disney Wonder için yüzer otel hizmeti veriyor. IO’S firması, projenin tüm ticari, liman operasyon, yakıt ve hukuki destek işlerini üstlenirken, Miray International da konaklama, yeme-içme, mürettebatın idaresi ve tüm diğer formalitelerle ilgileniyor. Birlikte yol aldığımız bu projenin bir parçası olduğumuz için gurur duyuyoruz” şeklinde konuştu. İspanya’nın Cadiz kentinde bulunan tersane devlete ait olduğunu ifade eden Öztek, “Böyle bir projeyi Türkiye’de nasıl yapabiliriz diye kafa yorduk, sorular sorduk kendimize. Oranın ne özelliği var? Türkiye’nin ne eksiği var diye düşündük. Pek çok kruvaziyer firmasının bakımlarını orada yaptığını gördük. Orada pek çok kriter bir arada sunuluyor firmalara. Pek çok rıhtım var. Lokasyon çok iyi. Rıhtımdan inince şehir merkezine yürümek 3-4 sürüyor. Hem oraya demirleyen gemi için uygun, hem yolcular için uy-


www.7deniz.net < gun hem de şehir için uygun bir durum oluşturuyor. Bizim de bunları gündeme getirip, lokasyon olarak böyle bir hizmeti verebilecek yerimiz var mı diye bakmamız lazım. Cruise dünyasının önemli firmalarını elimizdeki birtakım doneleri geliştirerek ülkemize çekebiliriz. Çünkü yaptığımız organizasyon bu alanda dünyada yapılmış en büyük operasyon olarak kayıtlara geçti. Bunun için de Guinness Rekorlar Kitabı’na başvurmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Miray International sahibi Vedat Uğurlu büyük bir heyecan ile yol aldıkları takım arkadaşları ile gurur duyduğunu ve yeni pek çok projenim müjdesini veriyor. Uğurlu, “33 günlük bu zorlu operasyon için yaklaşık 7 ay planlama ve müthiş bir ekip çalışması yapıldı. Bu operasyon için Miray Int. , tüm lojistik, ticari ve hukuki desteklerini başından beri yine bir Türk firması olan IOS Shipbrokers şirketinden aldı. 3.300 kişinin en konforlu ve rahat şekilde konaklaması, yemeklerinin 5 yıldızlı otel standartlarında çıkması, kat hizmetleri servislerinin en iyi şekilde verilmesi için gayretle çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Yeni ufuklarda yeni projelerde görüşmek dileği ile” şeklinde konuştu.

Tolga Gezen

Özlenen Öztek

Miray International firmasında Cruise Director olarak görev yapan Tolga Gezen de, “Yaklaşık 600 personel ile tüm operasyonu 19 Eylül 2016’dan bugüne getiren Miray Int. olarak Disney Wonder’ın ekibine ve tüm ihtiyaçlarına hizmet veriyoruz Projenin büyüklüğünü kısaca özetler isek, günlük 5000 yumurta, 12.000 baget ekmek, 2,5 ton et, 500 kilo pirinç, 2 ton içme suyu tüketiliyor. Sabah, öğle, akşam ve gece yemekleri hiç aksamadan aynı sıcaklıkta ve lezzette çıkıyor. Dünyaca ünlü ve Disney Gemilerinde de daha önce aşçıbaşılık yapmış yine bir Türk olan Culinary Müdürü İsmail Uyguner ve ekibi bu büyüklükte servisi vermek için 24 saat çalışıyorlar. Bu proje ile Türkiye’yi dünyaya tanıtmak istiyoruz. Elimizde bulunan tüm imkanlar ve tersanelerde bu işleri yapabileceğimizi dünya devlerine göstermek istiyoruz ve bunu yaptığımıza da canı gönülden inanıyoruz. Ümit ediyoruz ki ilerleyen zaman dilimlerinde Türkiye’yi dünyanın devleriyle buluşturup bu platformdaki rolümüzü kendi ülkemizde yapabilme fırsatını yakalayabiliriz. Bunun için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Disney Cruise Line firmasına ait Disney Wonder gemisinin önümüzdeki günlerde havuzdan çıkıp, yenilenmiş olarak dünya denizlerindeki eğlenceli yolculuklarına kaldığı yerden devam etmesi bekleniyor.

Vedat Uğurlu

EYLÜL - EKİM 25


Röportaj

Canbaz Denizcilik 30’uncu yılını kutluyor Denizcilik sektörünün önemli ve köklü firmalarından Canbaz Denizcilik, 150 bin ton taşıma kapasitesine sahip yedi gemiyle hizmet veriyor. Sektörde 30’uncu yılını kutlayan IO’S’un da bağlı olduğu Canbaz Denizcilik’in Yönetim Kurulu Üyesi Obahan Canbaz, “IO’S markamız ile uluslararası alanda verimli işbirlikleri sağladık. Canbaz Denizcilik olarak gemi yatırımlarımıza yeni başlamamızın başlıca nedeni gemi değerlerinin yatırım yapılabilir seviyeye 2016 yılı başlarında gelmiş olmasından kaynaklı oldu. Ticari yatırım ve faaliyetlerimiz doğru orantılı kazan-kazan bağlamında proje bazlı devam ediyor. Spesifik olarak da projeye çevrilmiş gemi yatırımı yapıyoruz. Tercihlerimiz genelde işbirlikçilerimizin ihtiyaçlarını optimize edeceği ve filomuzu gençleştirecek nitelikli gemiler üzerinde yoğunlaşıyoruz” şeklinde konuştu. 7 yaş ortalamasına sahip genç, çevreci, eko tip bir filo işlettiklerini anlatan Canbaz, “Yakın hatta sık seferlerimiz olduğundan, çok fazla dar kanal, boğaz geçişimiz ve sık liman operasyonumuz oluyor. Dinamik, işine ve bölgesine hakim başarılı takım arkadaşlarımız sayesinde son iki yılda sıfır deniz kirliliği,

26 EYLÜL - EKİM

sıfır yük hasarı oranı ile önemli bir başarı elde ettik. 2009 yılında yeni inşa teslimlerimizi aldıktan sonra yeni inşaya kısa bir süre ara verdik. 2011 yılında proje destekli 2 gemi yatırımında bulunduk. Onlardan sonra en son 2016 yılında yeni gemi alımlarımıza başladık. Yeni inşa yaptırmıyoruz. Dünya ticari filosunun da yeni inşaya kesinlikle ihtiyacının olmadığını düşünüyoruz. İkinci el pazarda projelere uygun daha öncede kendini ispatlamış 5 yaş veya daha genç, 50 ve üzeri kardeşi olan kendini kanıtlamış gemi tiplerini tercih ediyoruz” ifadelerini kullandı.

IO’S’un Disney Wonder gemisi projesini de değerlendiren Canbaz, “Turizm ve denizcilik sektöründe aktiflerimizin olması ve takım arkadaşlarımın muazzam emekleri bizi bu çok özel ve farklı operasyonun bir parçası yaptı. İleride benzer projelerle farklı mecrada da olmayı düşünmüyor değiliz. Karadeniz, Ege kıyılarımız, ada turları ile pekiştirilebilecek fazla seçeneğimiz var. Onun için desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda uluslararası birçok işbirlikçimizden sıkça soru ve görüş talebi görüyoruz” dedi.



Röportaj

Hedefimiz dünya liginde 1 numara olmak Sektörde Türkiye’nin ilk yerli gemi mühendisliği yazılım firması olan Ayden Marine, genç ve idealist kadrosu, başarılı projeleriyle zirveye adım adım ilerliyor. Firmanın kurucusu Ayçın Özsakabaşı, hedeflerinin Türkiye değil dünyada bir numara olduğunu söyleyerek bu işte ne kadar iddialı olduklarını da ortaya koyuyor.

Ayden Marine Kurucusu ve Sahibi Ayçın Özsakabaşı

28 EYLÜL - EKİM


www.7deniz.net <

Y

azılım konusunda bilgiler veren Ayden Marine Genel Müdürü Özsakabaşı, Dünya pastasında ve Türkiye pastasında yer alan ve gemi mühendisliği alanında yazılım firması olarak çıkan ilk firma Ayden Marine olduğunu belirtti. “Gemi mühendisliği ve yazılım alanında Türk mühendis arkadaşlarımı gördüm. Yabancı mühendisleri de gördüm. Sonuç olarak şunu anladım ki biz daha iyisini yaparız. Ben bu alanda kendimize inanıyorum” ifadelerini kullandı. “ Üniversitelere programı ücretsiz veriyoruz “Öğrencilerimizin geleceği için, gemi inşaat fakültesi olan bütün üniversitelere programımızı ücretsiz olarak veriyoruz diyen Özsakabaşı, “Mesela Yıldız teknik üniversitesine derslerde öğretilmesi için verdik ve bir derse de ben girdim, programı anlattım. Şuan ana programımızı bütün üniversitelerin laboratuvarlarına kurup eğitimi de bedava vermeye hazırız. Gemi inşa fakülteleri yanı sıra, diğer bölümlere de bu programı bedelsiz verebiliriz.” açıklamasını yaptı. Hedeflerinin yurt içinden çok yurtdışı olduğunu söyleyen Özsakabaşı, “Şimdiye kadar bütün Türk mühendisleri yurtdışında o programları almak zorunda bırakıldı. Yurtdışına çok ciddi miktarlarda para çıkışı oldu. Biz bu durumu tersine çevirmek istiyoruz. Yurtdışından ülkemize parayı sokmak istiyoruz. Onun için Türkiye’deki insanlar ne kadar bizim programlarımızı kullanırlarsa bizi güç-

lendirirler ve bu programı bir şekilde test de etmiş olurlar. Orada okuyan öğrenciler de daha güçlü ve donanımlı olurlar. Daha iyi mühendisler yetişir. Onlar güçlü olunca biz de daha güçlü oluruz. Böylece ülke olarak daha güçlü oluruz. Yani uzun vadede böyle bir planımız var.” Dedi. Ayden load yükleme programı Tankeler için yükleme programının IMO’da 1 ocak 2016’da zorunlu hale geldiğini hatırlatan Ayçın Özsakabaşı, “Artık kaptanlar yükledikleri geminin stabilite hesaplarını elle yapmalarına gerek kalmadı. IMO nun zorunlu hale getirdiği kurallar neticesinde gemi kaptanı sadece yükleri programa girerek geminin stabilite durumunu kontrol edebilecekler” ifadelerini kullandı. Ayden Surface Ayçın Özsakabaşı, “Bu programı mühendisler kullanır. Bir geminin yapımı sırasında gemiyi dizayn ederken stabilitesine bakarsınız. Gemiyi 3 boyutlu modelleyip, içindeki tankları modelleyip ona göre yoğunluklarını vs. her şeyini hesaplamak gerekir. Eskiden bu iş 2 boyutlu programlarla yapılırdı ve etkili değildi, işi yapmakta zorlanılıyordu. Bu programla zaman da kazanıyoruz ve 4050 metrelik bir yolcu gemisinin stabilitesine bakmanız 1 saati bulmaz” şeklinde konuştu. Hayatımın en riskli projesi Ödüllü proje olan Semi Submarine projesi hakkında bilgiler veren Özsakabaşı, “Bu proje bize geldi ama bu belki

hayatımızın en riskli projesiydi. Her gün o denizin altına giren insanların can güvenliği sizin verdiğiniz kararlara bakıyor. Burada Türk Loydu’nun da çalışması, özverisi ve projeye inanarak girdiği risk önemli. Zaten ilk başta gemi 24 metrenin altında diye başlandı. Klassız yapılacaktı. Ben klassız bu geminin olmayacağını belirttim. Anlayış gösterdiler. Dünyada benzer örneklerine baktığımızda lumbuz şeklinde küçük camlar var. Bu küçük camların dayanıklılığı daha fazla oluyor. Çok özellikli bir cam koymanız da gerekmiyor. Gemiler küçük zaten, riskiniz daha az. Bizimkisi ise 4 katlı, üst tarafta güneşleniyorsunuz, bir alt katta yemek yiyorsunuz, alt tarafta denizin altını izliyorsunuz. Böyle bir sistem. Lumbuz dediğimiz 20x20 cm ölçekte bir cam. Bu projede ise 1 metreye 1 metre 23 tane cam var. Bu ölçüler denizin basıncından çok etkileniyor. Bu dayanıma sahip camı İtalya’da bulduk. Bu kalınlıklarını Türk Loydu’yla ortak kararlaştırdık. Böylece herkesin içi rahat etti. Semi Submarine projesine benzer, turistik bölgelere hitap edecek Türkiye’de olmayan bir gemi projesi de var elimizde” dedi. İnovasyon alanında Altın Çıpa Denizcilik Başarı Ödülü almanın kendisi için sürpriz olduğunu, çünkü bu alanlarda daha önce ödül alan firmaların Türkiye’nin değil dünyanın dev firmaları arasında yer aldığını söyleyen Özsakabaşı, ancak yaptıkları işlerin görülmesinin, takip edilmesinin ve en sonunda ödüllendirilmesinin ayrı bir gurur ve mutluluk kaynağı olduğunu söyledi.

EYLÜL - EKİM 29


Haber

Romanya’daki limanlarda yaşanan PSC tutulmalarında artış Türk Loydu tarafından yapılan açıklamaya göre; son dönemde Romanya’daki limanlarda Paris Memorandumu ve Karadeniz Memorandumu kapsamında PSC denetimi yapılan gemilerde, denetimler sonucu yaşanan tutulma olaylarında gözle görülür bir artış olduğu tespit edildi.

T

ürk armatör ve gemi işletmecileri için Karadeniz’deki en önemli limanlardan olan Köstence, Tulcea, Midia ve Mangalia limanlarında 2015 yılının tamamında 591 denetim yapılmış ve bu denetimlerde tespit edilen eksikler sebebiyle 44 gemi tutulmuşken; aynı limanlarda 2016 yılı henüz tamamlanmadığı halde 48 gemi tespit edilen eksikler sebebi ile tutulmuş. Romanya’da yaşanan tutulmalar sonrası Romen Denizcilik İdaresi yetkilileri ve özellikle PSC denetçileri ile Türk Loydu arasında bir görüşme gerçekleşmiş. Türk Loydu tarafından periyodik olarak yayınlanan Teknik Bülten, TL Newsletter’in son sayısında açıklanan izleme ve analiz sonuçlarına göre, Romanya’da yapılan PSC denetimleri sırasında tepsit edilen tutulma maddeleri-

30 EYLÜL - EKİM

nin özellikle bazı alanlarda yoğunlaştığı belirlenmiş. Gemi sahipleri, işletmeciler ve gemi kaptanları tarafından bu alanlarda yapılacak kontrol ve iyileştirmeler ile tutulmaların önlenebileceği düşünülmekte. Acil durum talimleri Romanya limanlarında yapılan PSC denetimlerinde en çok tespit edilen tutulma maddeleri “Acil Durum Talimleri” kapsamında kaydedilmekte. Sürekli yaşanan gemi personeli değişimleri ve yoğun sefer programları sebebi ile gemi personelinin acil durum prosedürleri ile gemi üzerinde bulunan emniyet ekipmanlarına yeteri kadar aşina olmadıkları ortaya çıkmakta. Romen PSC denetçileri tarafından hem gemi personelinin aşinalıklarını

ölçmek hem de gemideki önemli emniyet ekipmanlarının durumlarını görmek için her PSC denetiminde YANGIN, GEMİ TERK ve KAPALI MAHALLERE GİRİŞ VE ADAM KURTARMA talimleri yaptırılmakta. Bu talimler sırasında, personelin güncellenmiş Role Cetvelleri üzerinde bulunan ve ayrıca SOLAS, ISM Kod ve bayrak devleti talimatlarına uygun olarak acil durum görevlerini yerine getirdikleri kontrol edilmekte. Türk Loydu, Romanya’da 2015 yılında açtığı ofis ile ve tam zamanlı çalıştırdığı sörveyör/denetçi vasfına sahip uzman personeli ile Romanya’da Türk Loydu klaslı gemilere hizmet vermekte. PSC denetimleri sırasında bir sorun yaşanması halinde hemen Türk Loydu’na bilgi vererek sörveyör talebinde bulunulması tavsiye edilmekte.



Röportaj

“Lojistiğin her alanında varız”

Lojistik sektörünün her alanında hizmet veren Galata Taşımacılık’ın CEO ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vittorio Zagaia sektörün durumu ve firması hakkında sorularımızı yanıtladı.

Galata Taşımacılık’ın CEO ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vittorio Zagaia

32 EYLÜL - EKİM

Lojistiğin her alanında yer alan bir firma olarak firmanızdan ve gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerden söz eder misiniz?

olup, İzmir, Bursa ve AHL Kargo Terminali ofislerimizin yanı sıra Çatalca’daki ihracat ve lojistik depolarımız üzerinden sürmektedir.

1997 senesinde, İtalya’nın en köklü uluslararası taşımacılık ve lojistik şirketlerinden biri olan Albini&Pitigliani grubunun ortaklığı ile kurulduk.

Hizmet verdiğiniz iş kolları açısından onlara sunduğunuz hizmetler ve kolaylıklar hakkında ne söylemek istersiniz?

Ortağımız olan ve “Alpi Group” olarak bilinen, geçen sene 70. kuruluş yıldönümünü kutlayan Albini & Pitigliani Spa’nın benzer ortaklık yapısı ile kurulmuş olan networku 50’den fazla ülkede, 5 kıtada faaliyettedir. Galata Taşımacılık dahil, dünyadaki tüm ofislerimiz hem kara, hem hava ve denizyolu taşımacılığında hizmet vermekte ve aynı zamanda farklı sektörlere yönelik lojistik hizmetler üretmektedirler. Türkiye’de yapılanmamız ve faaliyetlerimiz İstanbul merkezli

En büyük avantajımız, yurtdışındaki ofislerimizin hemen hemen hepsinin yerel ortaklı bir yapıya sahip olması, yani Galata Taşımacılık gibi % 50 Albini & Pitigliani Spa yüzde 50 ben ve ortaklarım gibi. Bu bizi tam anlamıyla global bir yapıya sahip olmamıza imkan vermektedir, yani Global bir çatı altında, lokal çalışan işletmeler gibi. Hem Albini&Pitigliani’ni ailelerinin işinin başında olması hem bizler gibi tüm dünyadaki ofislerde yönetimin sadece profesyonel değil ama aynı zamanda yönetim kurulu-


www.7deniz.net < nun da dahil olduğu sistemde işlemesi bizleri fonksiyonel ve esnek, her an ulaşılabilir bir yapı ile faaliyet gösterdikleri sektör ne olursa olsun müşterilerimizin çözüm ortağı olarak karşılarına çıkmamıza imkan tanımaktadır. Gemisi olmadan denizcilikte yakalanan bu başarının arkasındaki güç nedir? Öncelikle, global bir şirket olmamız, uluslararası boyutta armatörler ile ilişki kurmamıza sebebiyet vermektedir, aynı şekilde bu ilişkileri de lokal boyutta en iyi şartlarda sürdürmekteyiz. Armatörler ile şeffaf ve dürüst bir çalışma beraberliği sürdürmek başlıca amacımızdır ancak başarımızdaki en önemli etken, deniz taşımacılığı öncesi ve sonrası sağladığımız hizmetler ile müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılıyor olmamızdır. Bu durumda da armatörler bizim olduğu kadar bizde onların çözüm ortağı oluyoruz. Hal böyle olunca ve herkes için kazan-kazan sistemi devrede olunca bunun yansıması müşteri memnuniyetine

ve bizlerin de iş hacminin olumlu artmasına mümkünat sağlamaktadır. Türkiye her alanda potansiyelini kullanamıyor. Dünya deniz ticareti açısından Türkiye’nin önemi nedir? Size göre bu potansiyeli kullanabilmesi için atılması gereken adımlar nelerdir? Maalesef çok doğru ve aynı zamanda da çok yönlü ele alınması gereken bir konudur bu. Lakin, Türkiye’nin uluslararası taşımacılıkta başarısı ile hacminin artması Türkiye içindeki yapılanmanın tamamlanması, belli noktalarda başlaması ile mümkün olacaktır. Bu havalimanlarının kapasiteleri, başlıca şehirlerin dışında, Anadolu’da da havalimanlarının donanımlı hale gelmesi. Demiryolunun hızlı bir şekilde işler vaziyete gelmesi, deniz limanlarının sayısının artması ve bağlantılı bir sisteme sahip olmaları çok önemli. Bizler şu anda coğrafik konumumuzun getirdiği avantajı maalesef kullanmamız gerekenin çok altında kullanıyoruz, ana sebebi de az önce dediğim gibi güm-

rükler, havalimanları, deniz limanları, demiryolları ve otoyollar birbirine bağlantılı ve işler konumda değil. Çok yatırım yapıldı ve hala yapılmakta ama henüz yetersiz, hız verilmesi ve daha da fazla yapılması lazım; bu bizi makroekonomik değil sadece politik olarak da daha güçlü bir noktaya taşıyacaktır. Özel sektöre gerekli imtiyazlar ve avantajlar sunulursa iş adamları da gereken yatırımları yapmaktan geri kalmayacaktır diye düşüyorum. Lakin Türkiye olarak ihracat hedeflerimize ulaşmamızın bizim sektörün ihracatçılara sunacağı avantajlardan da geçmektedir. Ve 3 tarafı deniz ile çevrili bir ülkede daha fazla deniz taşımacılığı konusunda Türk şirketlerin varlığının artmasına ve onların kuvvetlenmesine imkan verilmedir diye düşünüyorum. 2016 yılı sektör açısından ve özellikle sizin açınızdan nasıl geçiyor, hedeflerinize ulaşacak mısınız? 2017 yılından beklentileriniz nelerdir? Biz kurulduğumuz günden bu yana, gerçekçi hedefler koyarak bir sonraki ve

EYLÜL - EKİM 33


Röportaj ondan sonraki senelerimizi hesapladık her zaman; hesaplanabilir riskler aldık her daim. Bu korumacı tavrımız belki şirketimizin büyümesini dönem dönem yavaşlattı ama sağlam bir temel üzerinde yol almamıza müsaade etti her zaman. Bu sayede ülkemizde dönem dönem cereyan eden krizleri göğüsleyebildik ve bir takım olarak üstesinden gelebildik. 2016 senesi tabii ki kendi içerisinde, diğer zor senelerden biraz daha zor ve karmaşık. Ülkemiz zor günlerden geçiyor ve bireysel korumacılık tüketimi zayıflattığında üretici zayıflıyor, ithalat yapan zayıflıyor ve işler düşüyor. Öte yandan ihracatta da, güvenlik sebeplerinden ötürü satınalmacılar gelmediğinde veya siparişleri bilhassa Temmuz sürecinden sonra başka ülkelere kaydırdıklarından orada da bir daralma var. Hedeflerimize ulaşacağımızı zannediyorum, Türkiye güçlü bir ülke, bizde iyi bir şirketiz. Zor zamanlarda iyi şirketlerin müşterilerine verdiği güvendir işlerin yolunda gitmesine sebebiyet veren, üstelik her açıdan; iyi üretici, iyi tedarikçi, iyi banka, iyi gümrükçü ve benzeri. Biz Türkiye’de

34 EYLÜL - EKİM

aktif olduğumuz kadar yurtdışında da aktif davrandığımızdan hedeflerimiz doğrultusunda seneyi bitireceğimize inanıyoruz. Türkiye ekonomisinin lojistik sektörüne sağladığı avantajlar ve dezavantajlar nelerdir? Sanırım bu soruya bir nevi yukarıda cevap vermiş oldum, ekleyebileceğim, önünüzü ne kadar görürseniz o kadar uzun soluklu borçlanmaya ve akabinde yatırıma girersiniz. Eğer önünüzü doğru görmüyorsanız ve derdiniz geminizi her daim güvenli yüzdürmek ise bu yatırımların yapılmamasına yansıyor ve haliyle sektör büyümesi de yavaşlıyor. Türkiye’nin 2023 hedeflerinde lojistik sektörünün pozisyonu küresel ticaret ağındaki varlığımızı sizce nasıl belirleyecek? Dolaylı yoldan bu sorunuzun da cevabını az önce vermiş bulundum sanırım ama buna da bir ekleme yapmak isterim; Türkiye’de uluslararası taşımacılık yapan şirketlerin kalitesi gerçekten

çok iyi; lakin katma değerli hizmet vermenin seviyesinin artması, iyileşmesi ve daha efektif olması Türkiye içinde sunulan hizmetlerin altyapısının kuvvetlenmesi ile mümkün olacaktır. Lojistik 24 saat yaşayan bir ekosistemdir, mesai saatleri içinde icra edemezsiniz sadece. İhracatçılarımızın ürettiklerini iyi maliyetlerde ve hızlı bir şekilde sevk edebiliyor olmaları, Türkiye’nin tercih noktası olmasını ve işlerin artmasını bire bir etkileyen bir noktadır. Önümüzdeki dönemde bir yatırım planınız var mı? Albini&Pitigliani ile beraber komşu ülkelerde ve ticaretimizin arttığı ülkelerde yatırımları beraber yapmaya karar verdik. İlk yaptığımız yatırım Tunus’taki acentemizin %50’sini satın almakla başladı. Benzer satın almaları 2017 yılında da planlıyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye’deki yapılanmamızı da büyüterek depo ve ofis açılımlarına imkanlar dahilinde hız vermeyi hedefliyoruz.



Brokerlik

İşi yapan firma değil, insandır!

MD Ship Broking Kurucusu Murat Dinçer

İş hayatına 1984 yılında denizci olarak başlayan MD Ship Broking şirketinin sahibi Murat Dinçer, 1998 yılından beri de gemi alım satım üzerine çalışıyor.

1

998 yılından 2015 yılına kadar ortağı olduğu firmadan Mart 2015’te hisselerini devredip ayrılan ve Nisan 2015’te de şu anki firmasını kuran Murat Dinçer, merkez ofisi Kağıthane’de olan, Tuzlada ve İsveç’te de birer ofisi yer alan firmasıyla çalışmalarına devam ediyor. Mesleğe başlama hikayesini anlatan MD Ship Broking’in sahibi Murat Dinçer, “İş hayatıma 1984 yılında denizci olarak başladım. 1986 yılında yakıtçı olarak devam ettim. Denizciliğin farklı alanlarında devam ettim. 1998 yılında her şeyi bırakıp sadece alım satıma yoğunlaştım. Kimi zaman da kiralama yapıyorum. Yeni konseptimizde bu

36 EYLÜL - EKİM

firmayla beraber kuzey Avrupa bölgesinden Türkiye’ye gelecek tamir bakım işlerini de almak için bir takım çalışmalarımız var. Bu zamanla ortaya çıkacak. Ne kadar başarılı oluruz? Bizi tatmin eder mi? Duruma bakacağız” şeklinde konuştu. Biz her ne kadar yeni kurulan bir firma olsak da işlerimizi 30 yılın vermiş olduğu tecrübeyle yapıyoruz diyen Murat Dinçer, “İşi yapan firma değil insandır. Firmaların kuruluşundan ziyade arkasında firmayı yönetenler önemlidir. 40 yıllık firma vardır ama kimi yerde o firmada brokerlik işini yapan iki yıllık tecrübeli elemandır. Siz firmanın ismine gidiyorsunuz ama orada size iki yıllık

tecrübeyle eleman hizmet veriyor. Konuya bu açıdan bakmak gerekiyor” dedi. Murat Dinçer, “Bizim prensiplerimizin başında Türk denizcilik sektöründe tecrübelerimizi paylaşmak ve bu tecrübelerden yararlanmak isteyen herkese kapımızı açmak var. Kapımızı çalan bir firma için, biz daha önce onunla çalışmasak bile tecrübelerimizi onunla paylaşmak bizim için bir keyiftir. Bazı firmalar vardır, biz sizinle çalışmadık, yardım edemeyiz diyebilir. Biz biraz seçiciyiz. Çalışacağımız firmaları özenle seçiyoruz. Öte taraftan bizim bilgi ve tecrübemizden yaralanmak isteyenlere de kapımızı açıyoruz. Biz bu tecrübeyi sadece kendimiz için edinmedik. Sek-


www.7deniz.net <

töre bir katkımız olsun istiyoruz. Bir faydamız olsun ve elbirliğiyle çalışarak sektörü dünyada bir noktaya getirmek istiyoruz. Bundan eminim benim gördüğüm Türk denizcilik sektöründe yüzde 100’e yakın arkadaşların çoğu aynı gaye ile hareket ediyor. Sizler bile dergi çıkarıyorsunuz, bilgi paylaşıyorsunuz, yol gösteriyorsunuz. Bu bile çok önemli” şeklinde konuştu. Bir armatör neden broker kullanmalı? Bir armatörün asli işi gemi almaksatmak değildir diyen Dinçer, “Onun işi gemiyi en verimli şekilde çalıştırmaktır. Gemi almak veya gemisini satmak istediği zaman bu piyasayı bir broker kadar rahat ve zaman ayırarak takip edemez. Piyasaya hakim bir broker bir gemiyi satmak için veya almak için piyasanın nabzını çok iyi tutabilir. Armatör gemi almak için gemi alacağı firma ile direk temasa geçerse aradaki oluşabilecek bütün pazarlıklarda esneklik payını yitirmiş olur. Armatör bir fiyat verdiği zaman karşı taraf kabul etmezse ben bu fiyatı yükseltiyorum demesi çok zordur. Tükürdüğünü yalamak gibi olur. Gemi satarken de öyledir. Ama broker arada her zaman tampon görevi görür. Birin-

ci öncelik piyasayı iyi takip etmektir. Broker olmadan bu işler çok zordur. Bu sadece fiyatla kalmaz. Alım satım şartlarında da farklı talepler olabilir. Örneğin gemiyi teslim alma yeri, zamanı gibi değişkenler olabilir. Bu durumda da broker arabulucu olarak görevini yapar. Özetle söylemek gerekirse broker olmadan bu işler çok zordur. Ama brokerlerin de işini doğru yapması lazım” dedi. Brokerlere tavsiyeler Broker arkadaşlarda görmek istediğimiz en belirgin özellik, bir kere herkes dürüst olmalı ve her şeyi ben yapayım hırsına kapılmamalı vurgusunu yapan Dinçer, “Öyle olduğu zaman iş kilitleniyor ve herkes birbirine zarar veriyor. Bencil olmayacak. Yani iş yapmak için, müşteri memnuniyeti için çalışmalı herkes. Böyle olduğu zaman para arkasından gelir. Bazı broker arkadaşları görüyorum, iş yapmak amacıyla değil sırf para kazanmak için yapıyorlar bazı şeyleri. Tabi ki herkesin amacı para kazanmaktır ama parayı ön planda tuttuğunuz zaman çok yanlış şeyler yapılıyor. Benim meslek hayatımda komisyon almadan hatır için yaptığım birçok iş olmuştur. Tecrübeyi ve birikimi paylaşmak gerekir. Bunu yaparken de bir

karşılık beklememek lazım. Bu mesleğe girecek arkadaşlara yegane tavsiyem öncelikle öğrenmeleri gerekiyor. Çok çaba sarf edip, çok çalışıp öğrenmeleri gerekiyor bu işi. Her şeyin bir sırası var. Sindire sindire gelmeleri gerekiyor. Bu piyasaya çıkıp, tamam ben artık broker oldum deyip, oraya buraya saldırıp insanların para kaybetmesine sebep olup, işine engel oluyorlarsa bu brokerlik değildir. Broker gerekirse para kazanmayacak ama müşterisini koruyacak. Müşterisini zarar ettirmeyecek. Armatör geliyor, ben bir milyon istiyorum. Üstünü sat kaça satarsan sat. Ben buna karşıyım. O şekilde çalışmıyorum ben. Bana hakkım olan komisyonumu vereceksin. Senin geminin değeri neyse ona satarım. O rakamı armatör belirleyecek. Ben 10 milyonluk gemiyi 11 milyona satsam armatör bana o 1 milyonu verecek mi? Vermeyecek. Bu da işin doğasına aykırıdır. Çok ahlaklı bir davranış değil bu. Gençlere tavsiyem, ahlaklı olmak, dürüst olmak, uzun vadede çok şey kazandırır, bunu unutmasınlar” ifadesinde bulundu.

EYLÜL - EKİM 37


Analiz

Türk denizciliğinin dünya denizciliğindeki yeri Dünyada 2008 yılında ortaya çıkan ve etkileri günümüze kadar devam eden küresel kriziden en çok etkilenen sektör şüphesiz denizcilik sektörüdür. Öyle ki, durum her geçen yıl bir önceki yılı aratır nitelikte. Türk denizcilik sektörü de bu durumdan oldukça etkilenmiş durumda.

Y

ayımlanmış olan Clarkson Research verilerine göre 2014 yılında denizyolu ile gerçekleştirilen taşımalar 10.25 milyar tona ulaşmıştır. Bu tonaj 2013 yılında gerçekleştirilen 9.9 milyar tonun %3,4 oranında üzerinde olmasına karşın son on yıl ortalamasının % 0,5 oranında altındadır. Taşınan 10.25 milyar tonun % 30,3’ünü sıvı dökme yük taşımalar oluşturmaktadır. On yıl önce bu oranın % 10 daha fazla olarak gerçekleşmesi ham petrolün boru hatları ile yapılan kara taşımalarının güçlü gelişimini ortaya koymaktadır. Son yıllarda ham petrol olumsuz gelişme gösteren yegane dökme yük konumundadır. Kuru dökme yük arzının artışı başlıca dökme yük taşımalarında artışın devam ettiğini yönündedir. 2014 yılında gerçekleşen toplam taşımaların yüzde 29’unu demir cevheri, kömür ve tahıl taşımaları oluşturmaktadır. Artan küreselleşmenin bir sonucu olarak son on yılda konteyner taşımaları olumlu bir gelişme göstermiş, ekonomik kriz sonrası bu segmentte belirgin bir düşüş yaşanmıştır. 2014 yılında konteyner taşımaları kriz öncesi seviyesine yakın bir değerde toplam denizyolu taşımalarının % 15,9’unu oluşturmuştur. 2014 yılı artış oranları demir cevheri tica-

38 EYLÜL - EKİM

retinde + % 11,7, konteynerde + % 67, diğer genel kargo özellikle makine ve araç taşımalarında + % 6,2 oranındadır. Bu gözlem Dünyanın büyük bir bölümünde ekonomik gelişmenin sürdüğünü öngörmekle beraber, Yunanistan, İspanya ve İtalya gibi bazı Av-

rupa ülkelerindeki ekonomik ve finansal gelişimi yansıtmamaktadır. Ukrayna’da, Kuzey Afrika’nın büyük bir bölümünde ve Orta Doğu’da yaşanan olumsuz politik gelişmeler gelecekte bu olumlu gidişe negatif yönde tesir edeceği değerlendirilmektedir.

Başlıca Açık Sicil ( Open Registery) Bayraklarında Gelişmeler 2011-2015

Kaynak: ISL Institute of Shipping Economic and Logistics


www.7deniz.net < Dünya Deniz Ticareti (Milyar Ton)

Kaynak: Clarkson Research Services - 2014. Estimated - 2015 Forecast. Dünya Deniz Ticaret Filosu Kriz öncesi yeni gemi siparişlerinin patlaması ve ardından siparişlerin aşırı bir düzeyde gerçekleşmesi 2015 yılı başlarında da genel olarak aşırı bir global tonaj kapasitesinin varlığına işaret etmekte, kapasite fazlası filo global piyasaları olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Global bazda teslimler 2014 yılında azalma eğilimini sürdürürken yeni inşa siparişler teslim edilen Dünya Filo Gelişimi (Milyon DWT)

tonajı aşmış ve sipariş defteri tekrar büyüme trendine girmiştir. 2015 yılı başlarında yapım durumundaki tonaj serviste olan tonajın yüzde 18.5’ine ulaşmıştır. Dünya ticaret filosunun kapasitesi gelişimini sürdürmüş, buna karşılık 2011 yılından beri mutlak olduğu kadar nispi artışlar da olumsuz bir durum ortaya koymuştur. Tonaj bazında yıllarca süren yüzde 3,5 oranındaki artış sonucu, 2015 yılı başlangıcında Dünya ticaret

filosu 50.422 adet gemi ile 1.66 milyar Dwt tonaja ulaşmıştır. 2011 yılında 166 milyon Dwt teslimler sonucu global gemi inşa pik noktasına ulaşmış, bu değere 2013 yılında 106 milyon Dwt yeni kapasite ilave edilerek 2014 yılında 2013 yılına kıyasla % 17 oranında azalışla 88 milyon Dwt tonajında 1448 yeni inşa seviyesine ulaşılmıştır. Gemi tiplerine göre, yıllar bazında en büyük artış oranı % 4.6 artışla dökme yük segmentinde gözlenmiştir. Tanker segmentindeki artış yüzde 2 buna karşılık konteyner filosu kapasitesi (box capacity) yüzde 6.3 oranında artmıştır. Türkiye’nin deniz ticaret filosunda durum nedir?

Kaynak: The Platou Report 2015

Türk Deniz Ticaret Filosunun ithal ve inşa durumları itibariyle sayısal ve tonaj analizi tablosunda, toplam 591 adet geminin 285 adedi ithal, 306 adedi ise inşa yoluyla edinilmiştir. İthal gemilerin Dwt’i 6.5 milyon Dwt, inşa gemilerin Dwt’i ise 1.6 milyon Dwt’dir. 1000 GRT ve üzeri Deniz Ticaret filosunu oluşturan 591 adet geminin adet bazındaki çoğunluğunu sırasıyla; yüzde 36.53’ünü Kuru yük gemileri, yüz-

EYLÜL - EKİM 39


Analiz de 14.89’unu Dökme yük gemileri, yüzde 9.98’ini Kimyasal Madde Tankerleri, yüzde 8.97’sini Konteyner gemileri ve % 3.89’unu Petrol Tankerleri oluşturmaktadır. Diğer tip gemiler ise, filonun sayısal olarak ancak yüzde 25.74’üdür. 1000 GRT ve üzerindeki Türk Deniz Ticaret filosu 8.1 milyon Dwt ve 6.0 milyon Grt’dur. 8.1 Milyon Dwt olan Deniz Ticaret Filosunun Dwt bazındaki çoğunluğunu sırasıyla; yüzde 51.03’ünü Dökmeyük gemileri , yüzde 14.63’ünü Kuruyük gemileri, yüzde 12.41’ini Petrol Tankerleri, yüzde 10.27’sini Konteyner gemileri ve yüzde 5.37’sini Kimyasal Madde Tankerleri Diğer tip gemilerin Dwt yüzdesi ise, yüzde 6,29’dur. Tablo 15’deki veriler dikkate alındığında, 591 adet gemiden yüzde 14.5’i(75 gemi) Milli sicile, yüzde 85.5’inin (516 gemi) TUGS’a kayıtlı olduğu görülmektedir.

Filomuzun dwt olarak yüzde 8.3’ü Milli sicile, yüzde 91.7’si ise TUGS’a, GRT olarak ise yüzde 15,44’ü Milli sicile, yüzde 84,56’sı ise TUGS’a kayıtlıdır. Milli sicile kayıtlı toplam 686.026 dwt’luk filomuzda en fazla tonaja sahip gemi tiplerini sırasıyla, yüzde 66.4’ünün Dökme yük gemileri, yüzde 22.6’sını Konteyner gemileri, yüzde 6.53’ünü Kuru yük gemileri oluşturmaktadır. Diğer tip gemiler ise, Milli sicilin yüzde 4.3’üdür.TUGS’a kayıtlı toplam 7.5 milyon dwt filomuzda en fazla tonaja sahip gemi tipleri sırasıyla, yüzde 49.6’sını Dökmeyük gemileri, yüzde 15,3’ünü Kuruyük gemileri, yüzde 13,4’ünü Petrol tankerleri, yüzde 9,14’ünü Konteyner gemileri ve % 5.8’ini Kimyasal Madde Tankerleri oluşturmaktadır. Diğer tip gemiler ise, TUGS’un

30 Ülkenin Milli ve Yabancı Bayraktaki Gemileri (01 Ocak 2015) 1000 GRT ve Üzeri

Kaynak: ISL Ocak-Şubat 2015

40 EYLÜL - EKİM

yüzde 6.7’dir. Türk Deniz Ticaret Filosunun Dünya Filosundaki Yeri Bu bölümde kullanılan tablolardaki veriler SSMR yayınlarından yararlanılarak hazırlanmış olup, gemi sayı ve tonaj bilgilerindeki farklılıkların, bazı gemi tiplerinin değerlendirilmeye alınmamasından kaynaklanmaktadır. Tablo ’da, 1000 Grt ve üzerindeki Türk Bayraklı gemiler ile Türk armatörlerinin yabancı bayraktaki gemilerinin 1999 – 2015 yılları arasındaki gelişimi yer almaktadır. 1999 yılında Türk armatörlerinin kontrolündeki filo 9.6 milyon Dwt olup , bunun yüzde 90,48’i Türk Bayraklı, yüzde 9,52’si ise yabancı bayraktaki gemilerden oluşmakta iken, 2015 yılı başı itibariyle, Türk armatörlerinin 1000 Grt ve üzerindeki gemileri dikkate alındığında, yüzde 30,2’si Türk bayrağında, yüzde 69,8’i ise yabancı bayrakta yer almıştır. 1999 Yılında 9.6 Milyon Dwt olan Türk ve Yabancı bayraktaki gemilerimizin tonajı 2015 yılı başı itibariyle 27,5 milyon Dwt’a yükselmiştir. 1 Ocak 2015 itibariyle 1000 Grt ve üzerindeki gemilerde Türk Armatörlerinin yabancı bayraklı gemileri ile Türk bayraklı gemilerinin 2014 yılına göre değişimi yüzde -9,6 olarak gerçekleşmiştir. 1 Ocak 2015 itibariyle 1000 Grt ve üzerindeki gemilerde Türk Armatörlerinin yabancı bayraklı gemileri ile Türk bayraklı gemilerinin 2014 yılına göre oranı yüzde -9,6 oranında gerilemiştir. 1000 Grt ve üzerindeki gemiler dikkate alındığında, 2014 Yılında Türk Armatörlerinin kontrolündeki filo 30 milyon DWT iken, 2015 yılında yüzde 9,6 gerileyerek 27,5 milyon DWT’a düşmüştür.



Lojistik

Yüzde yüz yerli sermayeli Türk firması TRK Logistics, Turkon Holding çatısı altında faaliyet gösteren, yüzde yüz yerli sermayeli, Türkiye’de yerleşik bir firma olmasına rağmen dünyanın pek çok noktasındaki güçlü partner ve acente ağlarıyla bir dünya şirketi olma yolunda ilerlemekte.

TRK Logistics Genel Müdürü Burak Şahin

42 EYLÜL - EKİM

TRK Logistics, hava, deniz, kara ve proje gemi taşımacılığı işlemlerinde uzmanlaşmış intermodal taşıma yapan bir lojistik firması. Firması hakkında bilgiler veren TRK Logistics Genel Müdürü Burak Şahin, TRK Logistics’in tüm modlarda başarılı bir şekilde çalıştığını söyledi.

geniş özmal araç filosu ve C2 taşıma belgesi sahibi TURKON KARAYOLU ve Türkiye’nin en büyük tersanesi olan SEDEF TERSANESİ gibi küresel anlamda ticari faaliyet gösteren kurumsal bir ailenin üyesi olan uluslararası lojistik, sevkiyat ve taşımacılık hizmetleri sunan bir şirket.

Türkiye, Amerika İsrail, Mısır ve Avrupa limanları arasında yıllardır düzenli konteyner taşımacılığı yapan sektörün lider armatörlerinden olan TURKON LINE, özmal demiryolu wagon ve özel silobas ve konteyner filosu ile ve yurt içi/ yurt dışı demir yolu taşıma hizmeti sağlayan TURKON RAILWAY,

2015 senesi itibariyle de TRK Logistics olarak gemi proje taşımaları üzerinde ciddi bir yoğunlaşma yaşadıklarını belirten TRK Logistics Genel Müdürü Burak Şahin, “TRK Logistics olarak işimizi sadece kara, deniz, hava taşımacılığı olarak görmüyoruz. Biz yürüttüğümüz tüm projelerde multimodal


www.7deniz.net < taşımacılığın tüm olanaklarını sonuna kadar kullanarak müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak hizmet vermeyi hedef alarak çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Güvenilir tedarikçi ağlarımızla beraber vagon taşımaları, depo ve antrepo, yurt içi ve yurt dışı full ve parsiyel kara yolu taşımaları, full ve parsiyel proje gemisi taşımaları, Tug Boat ile yüzer havuz/barge çekim operasyoları, lashing hizmetleri, her türlü likit proje taşımaları, flexy tank ve ISO tank organizasyonları, hava yolu taşımaları gibi pek çok değişik alternatifleri doğru ve zamanında kullanma konusunda ekibimizin ciddi bilgi ve becerileri mevcut. Lojistik Sektöründe, en önemli noktalardan biri, tecrübeli ve profesyonel iş gücüdür” şeklinde konuştu. Türkiye lojistik ve proje taşımacılığı konusunda son yıllarda çok gelişmiş bir noktaya geldiğini anlatan Şahin, “Proje taşımacılığı alanında pek çok yerli ve yabancı ortaklı global firma ülkemizde hizmet vermekte. Fakat iyi servis veren firmaların yanında mutlaka çürükler de olduğundan, müşterilerin çalıştıkları firma seçimlerinde çok dikkatli olmaları gerekmektedir. TRK Logistics olarak Türkiye’de yerleşik bir firma olmamıza rağmen dünyanın pek çok noktasındaki güçlü partner ve acente ağlarımızla bir dünya şirketi olma yolunda ilerliyoruz. Bu amaçla bazı global lojistik firmaları ile de ortaklık görüşmelerimiz de sür-

mektedir. Proje taşımacılığında iddialı olmayı hedefleyen bir firma, mutlaka kendini aşarak hedefine tüm dünyayı oturtmalıdır” ifadesinde bulundu. Türkiye Asya ile Avrupa arasında bir köprü olmasına rağmen halen pek çok noktada eksiklikleri olduğunu vurgulayan Şahin, “Limanlarımızın proje taşımalarına uygunluğu her geçen gün olumlu olarak gelişse de, halen Asya ve Avrupa arasında bir köprü olma yönünde alınacak daha çok yol var. Limanlarımıza ve özellikle demiryollarımıza daha fazla yatırım yapılmalıdır. Ülkemizin büyük projeler ile ilgili olarak en büyük eksikliği demir yollarımızın yük taşıma konusunda nerdeyse hiç kullanılamıyor olmasıdır. Türkiye’de çok az demiryolu wagon sahibi firma olmasına karşı Avrupa ve Rusya’da çok sayıda firma mevcut. Turkon Holding, özmal demir yolu wagon sahibi olan ender firmalardan. Köklü bir firma. Fakat maalesef demir yolu ağı yetersiz olunca, demir yolu taşımasını her bölgeye ve firmaya alternatif sunmakta zorlanıyoruz. Demir yolunun ülkemizde yeterli oranda kullanılmadığından dolayı da karbon salınımı maalesef ülkemiz için tehlikeli boyutlarda. Özellikle Avrupa ve Rusya demir yolu taşıması konusunda çok ciddi ileri bir noktadadırlar. Bu ülkelerde, limanların demiryolu bağlantılarının olmasından daha da önemli olarak, ülkelerinde bulunan büyük fabrika kompleksleri içinde

kendi yük indirme/bindirme istasyonlarının olduğudur. Böylece on binlerce tonluk mallar, blok tren ve katarlar ile çok kısa bir süre zarfında kara yoluna ihtiyaç duymadan çok hızlı ve ucuz şekilde limanlara yada limanlardan aktarılmaktadır. Böylece yollardaki kamyon trafikleri de azalmakta, kaza oranları düşmekte ve en önemlisi karbon ayak izi yok denecek kadar azalmaktadır” dedi. Burak Şahin, “Demir yollarımızın uluslararası bağlantılarının da uygunluğu sağlanarak, uluslararası ticarette de demiryolunu daha fazla kullanabilme olanağı yaratılması ülkemizin proje taşımacılığı konusunda önünü açacaktır. Özellikle İran, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri hatta Hindistan’a kadar uzanan yolu çok iyi değerlendirmek gerekir. Bugün pek çok limanımızın demir yolu bağlantısının hiç olmaması bile bu konuda çok büyük bir eksikliktir. Bunun düzeltilmesi yönünde iyi niyetli adımla atılmaya çalışılsa da maalesef yeterli olmamaktadır. Özellikle son yıllarda transit mallar ile ilgili getirilen gümrük mevzuat değişiklikleri de, antrepoları sıkıntıya sokmuş ve bu da transit taşımacılık / proje taşımacılığı konusunda ülkemizin elini zayıflatan sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmıştır” şeklinde konuştu.

EYLÜL - EKİM 43


Finansman

KOBİ’lere dış ticaret finansman desteği Ekonominin en önemli ayaklarından biri olan dış ticarette firmaların yaşadığı finansman ihtiyaçlarının giderilmesi büyük önem taşıyor. Özellikle KOBİ tarafında bu ihtiyaç hayati önem taşıyor. Bu konuda Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Murat Bilgiç, firmalara sundukları imkanlar hakkında açıklamalarda bulundu.

İ

Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Murat Bilgiç

ş Bankası’nın finansman konusunda çeşitli paketleri olduğunu söyleyenMurat Bilgiç, “İş Bankası olarak müşterilerimizin karar alma süreçlerinde zorlanmaması, doğru yatırım kararları alabilmeleri ve iş yapma süreçlerinde pratik çözümler üretmelerine yardımcı olabilmek için onlara finansal ürün ve hizmetlerle destek olmanın yanı sıra onların çözüm ortağı gibi hareket ediyoruz. 125 ülkeden yaklaşık 1.450 banka ve finans kuruluşundan oluşan yaygın muhabir ağımızla dış ticaret işlemlerinin önemli bir oyuncusuyuz. Bankamız, özel bankalar arasında 135,4 milyar TL ticari kredi büyüklüğü ile nakdi ticari kredilerde ilk sırada yer alırken, takip oranları-

44 EYLÜL - EKİM

mız 2016 ilk yarı verilerine göre yüzde 3,1 olan sistemin altında, yüzde 2,4 seviyesinde bulunuyor. Nakliye ve lojistik sektöründe faaliyet gösteren firmalar Lojistik Sektörü Destek Paketi’nden faydalanabiliyor. Lojistik sektörü özelinde baktığımızda da 2016 yılı başından bu yana 880 milyon TL’yi aşan kredi kullandırımı gerçekleştiği görülüyor. Sadece kredi değil, bir işletmenin ihtiyaç duyabileceği tüm ürün ve hizmetlerle de sektörün yanındayız. İthalat ve ihracat yapan müşterilerimize özel, onların dış ticaret işlemlerinin sağlıklı ilerlemesi ve ihtiyaçlarını en doğru çözümlerle karşılayabilmek adına hem yurtiçinde hem de yurt dışındaki yaygın şube ağımızla en iyi hizmeti sunmaya devam ediyoruz. Bölge satış müdürlüklerimizde, faaliyet gösteren dış ticaret uzmanı yöneticilerimizle, dış ticaret firmalarımızla çok daha yakın temas halindeyiz” şeklinde konuştu. Bilgiç, “ICC (International Chamber of Commerce – Milletlerarası Ticaret Odası) tarafından dış ticarette yeni bir ödeme şekli olarak belirtilen BPO (Bank Payment Obligation-Banka Ödeme Yükümlülüğü) sistemini Türkiye’de müşterilerimizin hizmetine sunan ilk bankayız. BPO ile hem alıcı hem de satıcı güvence altına alınarak işlemlerin hızla gerçekleşmesi sağlanıyor. Hayata geçirdiğimiz ‘Toplu Döviz Transferleri’ uygulaması ile çok sayıda peşin, mal mukabili ithalat, hizmet ithalatı ya da diğer döviz transferi işlemlerinin hızla sonuçlandırılması, bildirim ve dekontların ise aynı hızla müşterilerimize ulaşması sağlanıyor. Ayrıca, yurtdışından sağladığımız OPIC, Turseff, AYB vb. kaynaklar da KOBİ müşterilerimize, uygun koşullarla

sunuluyor. Bununla birlikte KOBİ’ler dış ticaret işlemlerinde peşin ve mal mukabili ithalat transferlerini ticari internet şubemiz üzerinden hızlı, kolay ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebiliyor, yapılan işlemler sorgulanabiliyor” ifadelerini kullandı. İş Bankası olarak sadece finansal değil, aynı zamanda tecrübe ve bilgi birikimini paylaşan çözüm ortağı gibi hareket ediyoruz diyen Bilgiç, “Gerek internet sitelerimizle gerekse birebir temaslarımızla veya düzenlediğimiz toplantılarla müşterilerimizin taleplerini ve ihtiyaçlarını anlık olarak yerinde tespit ediyor, ihtiyaçlarına uygun çözümler sunuyoruz. Nitekim 27-28-29 Eylül 2016 tarihlerinde Çin ile ‘İş ve Yatırım Fırsatları’ adı altında İstanbul, Ankara ve İzmir’de ‘İş’te Seminer’ organizasyonlarımızı düzenledik. 30 farklı sektöre ilişkin incelemeye yer verilen İŞ’TE KOBİ internet sitemizde 80 bine yakın üyemiz bulunuyor. Üyelerimizin birçok alanda video, makale, sektör haberleri aracılığıyla ihtiyaç duydukları bilgiye ücretsiz ulaşabilmelerini sağlıyoruz. Sitemizde iş hukuku, dış ticaret, tarım ve hayvancılık gibi 17 farklı konuda ihtisas sahibi ‘İşin Uzmanı’na ücretsiz olarak soru yönlendirilebiliyor. İŞ’TE KOBİ internet sitemizde dış ticaretle ilgili 200’e yakın video, 250’ye yakın haber ve makale içeriği bulunuyor. Ayrıca, Dış Ticaret Uzmanımız, üyelerimizin dış ticaret hakkında merak ettiği, öğrenmek istediği vb. her türlü konudaki sorularını yanıtlayarak bilgilendiriyor” dedi.


forwarder@turkon.com Ord. Prof. Fahrettin Kerim Gökay Cad. TURKON Plaza No:33 Altunizade 34662 İstanbul/Türkiye T : +90 (216) 544 1800 • F : +90 (216) 544 1900

TRK LOGISTICS, TURKON HOLDING çatısı altında faaliyet gösteren, yüzde yüz yerli sermayeli, Türkiye’de yerleşik bir firma olmasına rağmen dünyanın pek çok noktasındaki güçlü partner ve acente ağlarıyla bir dünya şirketi olma yolunda ilerlemektedir.


Makale

Deniz Lojistiği için intermodal taşımacılık

Atilla Yıldıztekin Lojistik Yönetim Danışmanı

CSCMP (Council of Supply Chain Management Professionals www.cscmp.org) tarafından tanımlanan lojistik hizmet, hammaddeden tüketime kadar olan tedarik zinciri içindeki her türlü malzeme, hizmet ve bilgi akışının her iki yöne doğru, etkili ve verimli bir şekilde planlanmasını, uygulanmasını ve kontrol edilmesini içermektedir. Bu tanım içindeki malzeme hareketi lojistiğin temelidir. Özellikle 2. Dünya Savaşının ardından ekonominin, endüstrinin ve tüketimin küreselleşmesi kapasiteler büyümüş ve uygun hammadde ile tüketim noktasının farklı olması nedeniyle nakliyeler uzak mesafelere büyük ölçekli gemilerle hatta konteynerlerle yapılmaya başlamıştır. Daha büyük kapasitede konteyner ve dökme yük gemileri inşa edilmektedir. Gemilerin draftları ile birlikte liman su derinlikleri arttırılmış, rıhtım uzunlukları

46 EYLÜL - EKİM

büyütülmüştür. Daha hızlı ve daha fazla miktarda yük alan ve daha fazla sayıda konteyner alan gemiler hareket halindedir. Limanlarda daha büyük vinçler çalışmaktadır artık. Elleçleme hızları arttırılmıştır. Full otomatik konteyner terminallerinden söz edilmeye başlanmıştır. Daha fazla sayıda Ro Ro hatları açılmış daha büyük gemiler hizmete alınmış, özel Ro Ro terminalleri inşa edilmiştir. Deniz yolu ile gelen büyük miktardaki yük ve konteynerler için limanlara demiryolları bağlantısı zorunlu hale gelmiştir. Demir yolları üzerindeki katar adetleri ve kapasiteleri büyütülmüş, tren hızları yükseltilmiş, vagon sayıları ve tipleri arttırılmıştır. İstasyonlardaki elleçleme alanları büyütülmüş, lokomotiflerin transfer süreleri kısaltılmış ve özel vagonlar artık fabrikalara, depolara, terminallere, lojistik köylere ulaşmaktadır. Teslim ve kabul noktalarına kadar kadar döşenen demir yolları ile adresten adrese mal sevkiyatı sağlanmaktadır. Demiryolları limanların artık vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Ro – La taşımacılığı yaygınlaşmaya, hatta karayolu taşımacılığının zorlaştırılması ile teşvik edilmeye başlanmıştır. Otoyollar ve güçlendirilmiş duble


www.7deniz.net < yollar limanlara ve demiryolu istasyonlarına bağlanmış yurt içinde denize uzak endüstriyel alanlarda konteyner terminalleri oluşturulmuş ve gerek dolu gerek boş konteynerler stoklanmaya başlanmıştır. Bütün bunlar geleceğin en popüler işi olacak “Kombine taşımacılığın” veya “Intermodal taşımacılığın” ayak sesleridir. Bu gün için şu engeller ve problemler de olsa, gelecek, hem AB’nin zorlaması ile, hem de küreselleşmenin baskısı ile birleştirilmiş taşımacılığın ve bunun yönetiminin olacaktır. Bu gün için karşılaştığımız sorunlar ve eksiklikler şunlardır; 1- İthalatın ve ihracatın yani gidiş ve geri dönüş yüklerinin dengeli olmaması Intermodal taşımacılığın maliyetini arttırmakta ve verimini azaltmaktadır. 2-Intermodal taşımacılığın temel taşıma kabı olan konteynerlerin farklı hatlarla kendi markaları ile taşınması ortak kullanıma engel olmakta ve limana uzak noktalarda bulunabilirliğini azaltmaktadır. 3-Limanlar, demiryolu bağlantıları, duble yollarla ilgili alt yapı çalışmaları yapılmamıştır ve planlananlar da yavaş ilerlemektedir. 4-Demiryollarının emniyeti, ulaşım süresi, istasyonlardaki elleçleme tesis ve ekipmanları, tekel haline gelmesinin yarattığı

pahalılık, hat iyileştirme çalışmalarının azlığı gelişme hızını düşürmektedir. 5-Kısa mesafe ve iç sularda deniz taşımacılığımız gelişmemiştir. Yok denecek kadar az kullanılmakta yerini kara taşımacılığı almaktadır. 6-Lojistik, intermodal taşıma, kombine taşıma, kara, demiryolu ve denizyolu taşıması eğitimi veren kurumlarımız ya yoktur ya da sayıları yetersizdir. 7-Farklı taşıma metotlarının birleştirilmesi sırasında kullanılan formlar, sistemler, araya giren gümrük veya yeniden irsaliye kesme zorunlulukları işlemleri karışık bir hale getirmekte ve kullanımdan uzaklaştırmaktadır. 8-Karayolu aracı almaya, gemi işletmeye, vagon kiralamaya hatta depo açmaya bile teşvik verilirken kombine taşımaya bir teşvik unsuru getirilmemiştir. Tüm bu eksiklerin giderilmesi, problemlerin çözülmesi şarttır. Yapacak çok işimiz, yürüyecek çok yolumuz ve çıkılacak çok dağımız vardır. Henüz zirveye ulaşacak kadar hazırlanmadık, yürümedik ve zirveyi görecek kadar da çıkmadık. Ancak biliyoruz ki “Zirve” orada görmesek de, ulaşmasak da orada. Her şey önce hayal etmekle, sonra istemekle başlar. Hayal edebiliyor musunuz?

EYLÜL - EKİM 47


Sigorta

Aksigorta’dan KOBİ Sigortacılığı

K

Ülkemizin köklü sigorta şirketlerinden Aksigorta, KOBİ’lere yönelik, hem çoklu ürün gamıyla hizmet veriyor hem ürünlerin kapsamına farklı riskleri koyuyor ve hem de tamamen işletmeye özel çözümler sunabiliyor.

onuyla ilgili bir açıklama yapan Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, maalesef Türkiye’de işyerleri sigortalanma oranlarının, yüzde 10-15 gibi çok düşük bir aralıkta olduğunu belirterek, bu konuda devlete ve sigorta şirketlerine büyük iş düştüğünü vurguladı.

karayolu taşımacılığı yapan nakliyat firmalarının yaptıkları taşımalar ile ilgili mal sahibine karşı mali sorumluluklarını teminat altına alıyor.

KOBİ’lerin dingin ve sağlıklı bir rotada ilerlemesinin Türkiye ekonomisi açısından da büyük önem taşıdığını belirten Uğur Gülen, şunları söyledi:

İşveren Mali Sorumluluk sigortası, işyerinde meydana gelebilecek iş kazaları sonucunda, işverene düşecek hukuki sorumluluk nedeniyle, işverene bir hizmet akdi ile bağlı ve Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi işçiler veya bunların hak sahipleri tarafından işverenden talep edilecek ve Sosyal Sigortalar Kurumu’nun sağladığı yardımların üstündeki ve dışındaki tazminat talepleri tazmin ediyor.

“Türkiye ekonomisinin sağlıklı büyümesi için kritik öneme sahip KOBİ’lerimizin faaliyetlerini sürdürürken, risklerini minimize etmesi gerekiyor. Aksigorta olarak KOBİ’ler için hazırladığımız tüm ürünlerimiz ve ürün paketlerimizle, son derece avantajlı primlerle işletmeleri güvence altına alıyoruz. Açıkçası Aksigorta olarak biz üstümüze düşeni yapıyoruz ama ülkemizdeki sigorta bilinci ve penetrasyon oranı çok düşük. Bunu çözmenin bilinen iki temel yolu; zorunlu sigortaların artışı ve her riske uygun özel sigorta ürünü geliştirmektir; başka bir ifadeyle ürün çeşitlemesine gidilmesidir.” Nakliyat sigortaları Nakliyat Emtia Sigortası, taşınabilecek herhangi bir yükün, onu taşımaya uygun denizyolu, havayolu, karayolu ve demiryolu nakil vasıtalarından biriyle bir yerden başka bir yere taşınması esnasında uğrayabileceği hasar ve kayıpları güvence altına alan bir ürün olarak tanımlanıyor. Taşıyıcı Sorumluluk Sigortası ise, Türkiye dâhilinde

48 EYLÜL - EKİM

İşveren mali sorumluluk sigortaları

İşim sarsılmaz deprem güvencesi: Hasara bakılmadan yapılan ödeme Aksigorta’nın İşim Sarsılmaz Deprem Güvencesi ürününde, olası bir deprem durumunda, hasar, maddi zarar olup olmasına bakılmaksızın ve ekspertiz, hasar tespiti gibi süreçler olmadan, poliçe üzerinde belirtilen teminat tutar 10 gün içinde sigortalıya ödeniyor. Tek koşul, önceden tespit edilmiş ve poliçede yazan deprem şiddetinin gerçekleşmesi. Böylece iş yerlerinde fiziki hasar olsun ya da olmasın işletmenin yaşayabileceği finansal kayıplar da azaltılabiliyor. Böyle bir durumda, çok sayıda işletmenin sigortasız olması ve zararını karşılayamayarak tekrar ayağa kalkamaması; ülke ekonomisi ve KOBİ’lerde çalışan insanlarımız açısından çok sarsıcı olabilir.



Lojistik

Lashing firmaları sektörde hak ettikleri yerde değiller Denizcilik sektöründe yük sabitleme alanında faaliyet göstermek üzere 2011 yılında kurulan Aşkın Denizcilik Taşımacılık ve Yük Sabitleme firması, Cihat Aşkın öncülüğünde çalışmalarını sürdürüyor.

Aşkın Denizcilik Kurucusu Cihat Aşkın

5

yıl önce kurdukları bu firmanın altyapısında 20 yıldan fazla bir tecrübe olduğunu söyleyen Aşkın Denizcilik Taşımacılık ve Yük Sabitleme Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Aşkın, bu işte kazandığı tecrübeleri sektörün hizmetine sunmak için kurdukları bu firmada, müşteri odaklı, kaliteli hizmet anlayışıyla çalıştıklarını ifade etti. Cihat Aşkın, “Özellikle limanlarda yükleme, boşaltma ve yük sabitleme konusunda önemli bir tecrübe elde ettik. Kendi şirketimi kurduktan sonra kendi sektörümüzde sadece

50 EYLÜL - EKİM

lashing (bağlama) odaklı kalıp iyi firmalardan biri haline geldik ve daha iyi olması için de uğraşıyoruz” dedi. Yük sabitleme sektörü olarak çok ciddi sıkıntıları olduğunu söyleyen Aşkın, “Türkiye genelinde çok fazla firma yok bu alanda. Toplasanız 10-15 firma vardır. Bunların içerisinde en iyiler 5’i geçmez. Biz de o ilk 5’in içinde olduğumuzu biliyoruz. Fakat bu firmalar arasında birlikte hareket etme kültürü oluşmamış durumda. Çok nadir olarak ortak hareket ede-

riz. Deniz Ticaret Odası’na kayıtlıyız ama orada bizimle alakalı en ufak bir faaliyet yok. Biz aidatlarımızı diğer firmalar gibi ödüyoruz ancak bizimle alakalı yapılmış herhangi bir organizasyon yok. Biz yük sabitleme sektörü olarak bu konularda eksiğiz. Altyapılar konusunda da sıkıntılarımız var. Hangi meslek komitesine üye olduğumuzu da çok fazla bilmiyoruz. Bizi anket maksatlı Deniz Ticaret Odası’ndan aradılar. Sıkıntılarımızı, şikayetlerimizi aktardık. Ama gelin görün ki şuana kadar bir dönüş olmadı” ifadelerini kullandı.


www.7deniz.net <

Türkiye’nin her limanında hizmet verdiklerini belirten Aşkın, “Talebe göre, İskenderun, Mersin, Trabzon, Samsun, Ünye, Tekirdağ’daki, İstanbul ve Körfez bölgesindeki limanlarda hizmet veriyoruz. Sadece yük sabitleme değil, hizmet portföyümüzün içerisinde yer alan vakumlu ambalajlama ve sandıklama hizmetleri, paketleme ve branda gibi hizmetlerimiz de var. Bunlar taşımacılıkta en önemli unsurlar arasında yer alır. Bir malzemenin taşınması için paketlenmesi

"Ciddi bir projede bir fiyat vermeden önce gidip yerinde kontrollerimiz yapıyoruz. Onların düşündükleri farklı istekler olursa da onlarla birlikte ortak bir yol bulup yükü en uygun şekilde sabitleyip işimizi bitiriyoruz. Bizim işimizin bir okulu yok."

ve kasalanması gerekir. Onun da sağlıklı bir şekilde a noktasından b noktasına gidebilmesi için sabitlenmesi gerekir. Bu sabitlenmenin birçok farklı sistemi var. Bu sistemleri Avrupa standartlarına uydurarak yapmaya çalışıyoruz. Kullandığımız malzemeler sertifikalı ve onaylı ürünlerdir. Ancak sektörün içinde hala sertifikasyona uymadan merdiven altı ürün kullanan firmalar da var maalesef. Müşteri bunları bilmiyor elbette. Müşteri fiyat aldığı zaman bu ürünleri kullandıkları için ucuz fiyat verebiliyorlar ve bizimle büyük fiyat farkları oluşuyor. Müşteri en uygun fiyat hangisiyse onu tercih ediyor elbette. Ancak işin kalitesinden ve daha sonra yaşayabileceği sıkıntılardan habersiz bunu yapıyor. Sıkıntıyı yaşadıktan sonra tercihleri değişiyor ama ciddi maliyetlerle karşılaşıyor. İnsan hayatı gibi bunun ikinci bir şansı yok. O yükü bağlayıp teslim edene kadar o işten sorumlusunuz. Biz işini profesyonelce yapan, müşterinin tarafında olan ve en kaliteli malzemeyle en iyi işçiliği uygulayan bir firmayız” şeklinde konuştu. İş kanunları gereği bazı kurallara uymaları gerektiğini anlatan Cihat Aşkın,

“Biz personelimize iş güvenliği ile ilgi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş firmalardan eğitim hizmeti alıyoruz. Yıl içerisinde 6 ayda bir personelimizi o firmaya gönderip belli eğitimleri almalarını sağlıyoruz. 6 ayda bir personelimizi sağlık kontrolünden geçiriyoruz. Bunlar zorunlu zaten. Siz yapmak istemeseniz bile mecbur yapacaksınız yoksa o şartları yerine getirmediğiniz için bu alanda hizmet veremezsiniz. Bütün bunlar hep birer maliyettir. Bu sektördeki bazı arkadaşlar bu işlerden imtina ediyorlar. Daha sonra sıkıntılar oluşuyor. 2016 ile ilgili görüşlerini belirten Aşkın, 2017’den de beklentilerini anlattı. Aşkın, “2016 yılı herkes için çok kötü bir yıl olarak kapanacak. Bizim temennimiz 2017’nin 2016’dan çok daha iyi olması. Denizcilik sektörü büyük bir camiadır. Biz bu camia içerisinde çok küçük ama çok önemli bir parçayız. İş oldukça, ticaret işledikçe bizim de işlerimiz olacak. Herkese işlerinde başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.

EYLÜL - EKİM 51


Haber

Kuzey Marine 10. Yılını Kutladı Kuzey Marine Sigorta Brokerliği, kuruluşunun 10. yıldönümü dolayısıyla düzenlediği davette, denizcilik sektörü ile yakın çevresinden 300’e yakın davetliyi ağırladı.

D

eniz sigortacılığı alanında 2005 yılından bu yana faaliyet gösteren Kuzey Marine Sigorta Brokerliği, başarıyla geçen 10 yılını denizcilik camiasının seçkin isimleri ve yakın çevresinden dostlarıyla birlikte kutladı. 12 Ekim

Çarşamba günü 360 East Moda’da gerçekleşen geceye, sektörün önde gelen armatörleri, yerli ve yabancı brokerleri, sigorta kuruluşları, deniz hukuku temsilcileri ile sanat dünyasından ilgi büyüktü. Kuzey Marine Kurucusu ve Genel Müdürü Emin Yaşacan misafirlerine davete katıldıkları için yaptığı konuşmada teşekkür ederken duygusal anlar yaşadı, “Bu anlamlı günümüzde davetimize katılarak bize şeref verdiniz, çok teşekkür ederim. Kuzey Marine’in kuruluşundan bugüne kadar çok çalıştık. Mükemmele yakın iş anlayışımızı karşılıklı iyi niyet ilkemizden ödün vermeden sağlamaya bundan sonra da kararlıyız. Bu 10 yıla sığdırabildiklerimizi acısıyla, tatlısıyla iyi günde kötü günde hep birlikte göğüsledik, göğüslemeye devam edeceğiz. Karşılaştığımız her olayda amacımız her iki tarafın da memnun

olmasına gayret etmekti, bunu başardığımız için gururluyum. Bu haklı gururda emeği olan değerli mesai arkadaşlarıma tüm gayret ve özverileri için bir kere daha teşekkür ediyorum. Ayrıca en kıymetli hazinem, sevgili oğlum Kuzey’in doğum günü 2 gün önceydi. Kuzey Yaşacan’ın 10. yaş kutlamasını da bu akşam burada hep birlikte yapıyor olmaktan ötürü çifte sevinç yaşıyorum.” Emin Yaşacan, “Bu güzel gecede keşke O da aramızda olsaydı, sektörümüze ve mesleğimize, tecrübesi ve muhteşem kişiliğiyle büyük değer katan Mahmut Omağ ile abi-kardeş gibi aile de olabildiğim için kendimi şanslı sayıyorum. Sevgili Abim, mekanın cennet olsun!” diyerek merhum Mahmut Omağ’ı özlemle yâd etti. Kuzey Marine, geceye katılan 300’ü aşkın davetliye eğlenceli ve keyifli bir gece yaşattı. Sanat camiasından da katılım olan davet, Kuzey Marine ve Kuzey Yaşacan için hazırlanan pastanın kesimi ile devam ederken, konuklar Volkan Arslan’ın güzel yorumuyla Karadeniz’in geleneksel enstrümanı tulum ve gitar eşliğinde horon vurarak stres attılar. Kuzey Marine Sigorta Brokerliği Hakkında: 2005 yılında kurulan Kuzey Marine başta Avrupa, Orta Doğu ile özellikle Almanya ve Yunanistan olmak üzere uluslararası müşteri ağına sahip. Deniz nakliyat sigortalarında, risk yönetimi, hasar, hukuk danışmanlığı ve denizde oluşabilecek her türlü soruna karşı hizmet veriyor. Çeşitli tipte ve tonajda gemi, deniz araçları ve özel yatları güvence altına alarak portföyünde 500’den fazla uluslararası gemiye servis sağlıyor.

52 EYLÜL - EKİM


>On Site Services Globally >In Site Services >Engine Services for 2 and 4 Stroke >Shaft & Propeller Services >Electric - Elec Tronical Services Tel: +90 (0216) 349 70 37 • Gsm: +90 (0555) 491 58 87 www.entechmarine.com


Makale

Proje taşımacılığı ve enerji projeleri İ

ngiliz araştırma ve danışmanlık firması Drewry’nin güncel raporunda heavylift ve multipurpose gemilerin iki yıl daha sıkıntılı bir süreç geçireceğine değinildi ve geçtiğimiz birkaç ay, ağır yük ve proje taşımacılığının en kötü dönemi olarak nitelendirildi. Sadece proje taşımacılığı yapan armatörler arasında günden güne acımasızlaşan bir rekabet söz konusu. Bu noktada biz COLI Grubu olarak hizmete sunduğumuz ağır yük donanımlı multipurpose yani çok amaçlı gemilerimiz ile gerektiğinde balyalı veya dökme yükler bile yükleyebiliyoruz fakat olağan ticaretimizi endüstriyel proje yükleri oluşturuyor. Super-heavy donanımlı veya submerging (batabilen) gemilerin bu konuda esnekliği bulunmuyor ve oyun alanları nispeten kısıtlı.

Bahadır Tonguç (FICS) Supramar Denizcilik Genel Müdürü

54 EYLÜL - EKİM

Son birkaç senedir sıklıkla değindiğim bir konu olan, konteyner hatlarının rekabetçi navlunları ve düzenli seferleri ile multipurpose piyasasından rol çalma girişimleri artarak devam ediyor. Piyasadaki dengelerin değişmesi ile birlikte birçok şirket birleşmesi ve stratejik ittifak gözlemliyoruz fakat bunların birçoğu sağlam temellere oturtulmadığından ötürü kısa soluklu oluyorlar.

Öte yandan Hanjin gibi bir firmanın batmasının olumsuz etkileri hem konteyner piyasasını, hem de diğer piyasaları vurmaya devam etmekte. Firmaya gemilerini kiralayan armatörlerin de, firmanın gemilerinde yükü olan taşıtanların da fevkalade mağdur durumda olduğu gözlenmekte. İngiltere’nin en büyük konteyner limanı olan Felixstowe’da, Hanjin’e ait 10 bin boş konteyner bulunduğu belirtiliyor. Gelişimi önlenemez segmentlerden biri olan ‘yenilenebilir enerji’ piyasası umut vermeye devam ediyor. Ülkemizde yatırımları devam eden Rüzgar Enerjisi Santralleri (RES) bileşenlerinin büyük bir kısmını ithal ediyor, dolayısıyla güzel bir güverte yükü niteliğinde de olan kanat taşımaları revaçta. Bu bileşenlerin lojistiği üretici tarafından kontrol edildiği için, multinational (çokuluslu) firmalar tercih ediliyor. Houston’dan Tokyo’ya kadar uzanan ofisleri ile küresel bir ağa sahip olan COLI grubu için de yenilenebilir enerji sektörü bizler için önem arz ediyor. Ülkemizdeki RES yatırımları 2015 senesinde yaklaşık iki milyar doları buldu. Kurulu kapasite son beş sene içerisinde dörde katlandı ve 2023 hedefleri arasında toplam elektrik gerek-


siniminin yüzde 30’unun yenilenebilir kaynaklar tarafından karşılanması da yer alıyor. Ülkemizin uluslararası arenadaki gücü ise farklı kaynaklardan sağlanıyor. AB fonları ve doğrudan yabancı yatırımların yanı sıra, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası 1.9 milyar avro tutarındaki en büyük yatırımını Türkiye’ye yaptı. Türkiye’de enerji sektörü, özellikli tonaja sahip armatörler için çekiciliğini sürdürüyor. Hükümetin yenilenebilir enerji planı kapsamında 2023 yılına kadar hidroelektrik enerji santrallerinin kurulu gücünün 34 gigavata, karasal rüzgar enerjisi santrallerinin 20 gigavata, güneş enerjisini santrallerinin 5 gigavata, jeotermal enerji santrallerinin ise 1 gigavata çıkartması hedefleniyor. Bu hedefler tutması halen tartışma konusu fakat önümüzdeki beş yıl içerisinde gerçekleşecek gelişmeye kesin gözüyle bakılıyor ve verilen hedeflerin gecikmeli de olsa başarıya ulaşması öngörülüyor. Nükleer enerji alanında 2023 itibarıyla üç adet nükleer santral hedefleniyor. TANAP projesi ile birlikte Türkiye daha da önemli bir oyuncu haline geliyor. Polat Holding enerji sektörüne bir milyar dolarlık yatırım yapacağını açıkladı. Yatırımdaki ortakları EDF ve PSP olan Polat Holding, rüzgar enerjisi alanındaki girişimlerinin iki senede tamamlanacağını belirtiyor. Polat Enerji ve ortaklarının halihazırda 1000 Mw üzeri kurulu kapasitesi bulunmakta. Petrol endüstrisinin en merak edilen konularından biri, talihsiz darbe girişiminin küresel petrol ve navlun piyasalarına olumsuz etkilerinin olup, olmayacağı yönündeydi. Ülkemiz, dünya petrol ve gaz rezervlerinin yüzde 70’lik bir kısmına coğrafi yakınlığı ile stratejik bir konumda ve jeopolitik önem ta-

şıyor. İstanbul ve Çanakkale boğazlarından her sene yaklaşık 10.000 tanker geçiyor. Darbe girişiminde boğaz trafiği önlem olarak sadece birkaç saat durdurulmuş olsa da, hemen ardından olağan seyrine kavuştu. Global kapasitenin yüzde 3’ünü barındıran deniz yolu ile taşınan sıvı dökme yük trafiğinin yanı sıra, ülkemizden geçen iki ana boru hattı ile günde 2.7m varil petrol taşınmaktadır. Karadeniz’deki arama ve üretim faaliyetlerine baktığımızda; içinde bulunduğumuz senenin başlarında Exxon, Lukoil ve OMV, Romanya kıyısında gaz bulduklarını rapor etmişlerdi. Bulgaristan da Shell ile el sıkışarak, beş yıllık dönemde petrol ve doğalgaz arama hakkını elde etti. Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normale dönmesi ile, beklendiği üzere “Türk Akımı” Gaz boru hattı projesi anlaşması 10 Ekim 2016 tarihinde imzalandı. Bu olumlu gelişme neticesinde iki ülke arasındaki işbirliği de artarak devam edecektir ve temennimiz Hazar Denizine ve BDT ülkelerine yapılan ticarette 2016 sezonunda yaşanan sıkıntıların geride bırakılarak, 2017 sezonuna güzel bir başlangıç yapılmasıdır. İsrail ile ilişkilerimizdeki normalleşme cephesinde ise 2019’a kadar faaliyete girmesi hedeflenen Leviathan doğalgaz yataklarından çıkan gazin yüzde 80’ini ihraç edecek olan İsrail’in Doğu Akdeniz’i hareketlendirecek projeleri beraberinde getirmesi bekleniyor. Proje dahilinde 550 kilometrelik boru hattının İsrail gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıması hedefleniyor. Ekonomimiz 2016’nın ilk çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla, yüzde 4.8 oranında büyüme kaydetmiştir ve ayni zamanda jeotermal enerji yatırımları için de popüler bir hedef haline gelmiştir. Türkiye’de jeotermal yatırımlarının en büyük ismi Zorlu enerji de yatırımlarına hızla devam etmektedir. Türk armatörün kontrolündeki filo yoğun olarak kosterler ve dökmecilerden oluşuyor. 2008 öncesindeki yüksek piyasalarda da oyuncular tercihlerini genellikle ölçekten yana kullandılar ve çeşitlilik yerine kapasite artırımına gittiler. Durum böyle olunca, MPV sektöründe Türk denizciliği olarak yer edinemedik.. Benim kişisel görüşüm; ülkemizde temsil edilen yabancı armatörlerin doğrularını ve yanlışlarını tecrübe ederek deneyim kazandıktan sonra, biraz da piyasaların rahatlaması ile Mağrip bölgesi, Sahra altı Afrika ve Basra Körfezi gibi istikametlere açık yük hat taşımacılığının yerli girişimle geliştirileceği yönündedir.

EYLÜL - EKİM 55


05 - 08 Nisan 2017 Viaport Marina, Tuzla

Denizcilik Sektörünün Kalbi Tuzla’da Atacak. DESTEKLEYEN KURUMLAR

RADYO SPONSORU

KONAKLAMA SPONSORU

ORGANİZASYON

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.


Eğitim Mh. Ahsen Sk. Sadıkoğlu 5 Plaza No:12 K: 2 D:41 Hasanpaşa / Kadıköy - İSTANBUL Phone: +90 (216) 330 74 80 / +90 (216) 349 70 37 • Fax: +90 (216) 330 74 06


Havacılık

Lojistikte hız önemli Lojistiğin her alanda vazgeçilmez olduğu günümüzde, hava lojistiğinin de önemi her geçen gün artıyor. Borajet Havayolları Ticaretten sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Onur Akgül ile, firmasının sektördeki faaliyetlerinden ve lojistik alanına verdiği hizmetlerden konuştuk.

Borajet’in havacılık sektöründeki yerini ve faaliyetlerini anlatır mısınız? Borajet Havayolları, günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde seçkin benzerleri olan, “Bölgesel Havayolu” kavramının Türkiye’deki ilk ve tek örneğidir. “Yeni nesil havacılık” olarak tarif edilen, öncelikle ‘güven’ ve ‘kaliteyi’ en üst düzeyde esas alan bir hizmet anlayışının ülkemizde öncülüğünü yapıyor ve büyük bir hızla yükseliyor. Bu anlayışla, Tokat, Çanakkale ve Siirt örneklerinde olduğu gibi yepyeni uçuş noktalarına hizmet götürüyor… Mykonos, Rodos, İbiza, Kıbrıs, Beyrut, Bodrum, Edremit ve Antalya gibi çok sayıda gözde turizm rotası için özgün hizmetini sunuyor… İzmir, Adana ve Ankara gibi büyük şehirlerimizde yaşayanlarımıza yepyeni bir alternatif sağlıyor. Borajet Havayolları sunduğu alternatif hatlar ve bağlantılı uçuş imkanıyla ülkemizin çok sayıda yöresini birbirine bağlıyor, kaliteli uçuş hizmetiyle tanıştırıyor. Borajet Havayolları, misafirlerinin yüksek memnuniyetiyle, her gün biraz daha artan yolcu sayısıyla, “Türkiye’nin Kalite Havayolu” oluşunu her uçuşuyla bir kez daha kanıtlıyor. 2013 yılından itibaren Borajet ciddi bir büyüme sürecine girdi, Yönetim Kurulu Başkanımız Fatih Akol’un yönetim stratejileri ve önderliğinde Borajet Havayolları 2 yıl içinde sektör büyümesinin çok ötesinde büyümeler yakaladı. İlk olarak satış kanallarının yapılandırılması, saha çalışmaları ve verimlilik üzerine analizler yapıp gerekli aksiyonları aldık. Satış ağında 2013’ten 2015 yılı sonuna gelindiğinde 10 katı bir büyüme yakaladık, bir diğer çarpıcı rakam da 3 yıl içinde tarifeli seyahat eden yolcu sayısında 7 kat bir büyüme rakamı yakalandı. Şu anda 64 havayolunun operasyonlarında kullandığı Embraer 190 ve Embraer 195 jetleri ile operasyonlarımızı icra ediyoruz, son teknoloji ile donatılmış, yolcu konforunu ön planda tutan 2 kişilik ferah koltuklar ile misafirlerimizi ağırlıyoruz. Misafirlerimizin ihtiyaçlarını Business class ve comfort class olarak 2 farklı hizmet anlayışı ile karşılıyoruz. Şu anda full service olarak tamamen ücretsiz gurme kalitesinde ikram hizmetimizi her iki kabin için de sunmaktayız. Alternetive Taşımacılık ile yaptığınız anlaşmanın içeriğinden söz eder misiniz? Bunun yanında başka firmalarla da buna benzer anlaşmalarınız olacak mı? Alternative Taşımacılık ile yollarımız Trieste uçuşlarımız

58 EYLÜL - EKİM

Onur Akgül


www.7deniz.net <

ile kesişti. Trieste- Haydarpaşa Limanları arasında Ro-Ro taşımacılığı hizmeti veren Alternative Ro-Ro ilgili tırların şoförlerinin sevkini gemilerle sağlıyordu. Ancak bu gemiler yolcu gemileri olmadığı için taşınabilecek yolcu sayısı sınırlıydı. Gelişen iş hacmine istinaden şoför sayılarında ki artış Alternative Ro-Ro ve Borajet’in buluşmasına için vesile oldu. Şu anda haftanın 4 günü Sabiha Gökçen – Trieste karşılıklı seferleri ile misafirlerimizi ağırlıyoruz, Alternative Taşımacılık ile yapmış olduğumuz anlaşmaya istinaden her bir uçak seferinde kendilerine özel olarak ayırılmış koltuklar bulunmaktadır, seferlerin direk Trieste üzerinden olması, şoförlerin seyahatleri ile ilgili zaman ve maliyet anlamında ciddi kazançlar sağlanmasına imkan vermiştir. Ayrıca Trieste Turizm anlamında İtalya’nın incisi olma özelliği de taşımaktadır. Tur operatörleri ile yapılan anlaşmalar ile de İstanbul ve Trieste arasında bir turizm networkü oluşturulmuştur. Borajet’in kargo taşımacılığındaki kapasitesi ve lojistik alanındaki faaliyetleri nelerdir?

Borajet olarak Embraer 190 ve Embraer 195 tipi uçaklarımızla yüzde 70 iç hat, yüzde 30’u dış hat olmak üzere hizmet veriyoruz. Lojistik alanında Kargo Hizmetlerini uçuş noktalarımızdaki tüm noktalardan karşılıklı ve adresten adrese olmak üzere yapıyor, yolcu taşımacılığında sağladığımız Kalitede Süreklilik ilkesini lojistik alandaki hizmetlerimize ödün vermeden yansıtıyoruz. Hava kargo taşımacılığını diğer modlardan ayıran özellikler, bu modun avantajları ve dezavantajları nelerdir? Hava kargo taşımacılığını diğer lojistik modlarından ayıran en önemli özelliği hiç kuşkusuz ki hız unsurudur. Diğer modlarla haftalarla ölçülen transit sureleri hava kargoda günler hatta saatlerle ölçülüyor. Bu durum kargo taşımacılığında ciddi bir avantaj olarak yük sahiplerine zaman kazandırmaktadır. Hava kargonun modlar arasında maliyetinin yüksek olması diğer modlar ile rekabet ortamında dezavantaj sağlamaktadır. Bu nedenledir ki hava kargo taşımacılığı terminli yüklerde, bozulabilir kargolarda ve

hızın önem kazandığı ürünlerin taşımasında tercih ediliyor. Hava kargo, diğer modlara göre global pastada en az pay sahibi olmasına karşın, hızın her geçen gün daha önemli olduğu cağımızda, istikrarla payını arttırıyor. Türkiye’de kargo gönderimleri göz önüne alındığında ülke olarak hava kargoya bakış nasıldır? Ticari olarak hava kargo yeteri kadar kullanılıyor mu? Türkiye’nin hava kargo potansiyeli çok fazla ve Uluslararası müşteriler artık daha talepkarlar., Bu gereksinimle birlikte Türkiye hava kargo pazarı global durgunluğa rağmen büyüme eğilimine devam etmektedir. Ağırlıklı olarak kara ve deniz modlarının tercih edildiği ülkemizde hava kargo pazarının bu büyüme eğilimi oldukça sevindirici. Türkiye’de havayolu ile taşınan yük miktarının son yılda 276.284,8 tondan 904.761,7 tonlara çıkarak büyümesinin sürekli olacağını ispatlamıştır. Hava taşımacılığın 2003 yılında özel sektöre açılması ile birlikte oluşan rekabet ortamında havacılığımız hızla gelişmeye başlamış ve buna paralel

EYLÜL - EKİM 59


Havacılık olarak havayolu işletmelerimizin ve uçak filomuzdaki uçak sayısında önemli artış yaşanmıştır. Ülkemiz sivil havacılık sektöründe, kargo veya yük taşımacılığı yapan 13 havayolu şirketi bulunmaktadır. Havayolu şirketlerinin 2014 yılında 422 olan uçak sayısı, 2015 yılında, 88 artışla 489’a yükselmiştir. 2016 Nisan ayı ile birlikte 511’e ulaşan büyük gövdeli uçaklarımızın 26 tanesi kargo, 485 tanesi yolcu uçağıdır. Havayolu filomuzda bulunan bu uçakların toplam yük kapasitesi ise 1.828.600 kg’dır. 2015 yılsonu rakamları dikkate alındığında 14 yıl içinde kargo kapasitesinde yüzde 481 oranında artış yaşanmıştır. Havayolu ile taşınan yük miktarında ise 2014 yılına göre artış yaşanarak iç ve dış hatlarda toplam 3 milyon 951 tona yükselmiştir. Nisan sonu itibariyle de iç ve dış hatlarda taşınan yük miktarı 840.574 tona ulaşmıştır. Kargo taşımacılığında en büyük ilerlemeyi sağlayacak hususun Lojistik Kalkınma Planı olacağının da altını çizmek istiyorum. 10. Kalkınma Planı kapsamında bilindiği gibi, “Taşımacılıkta Lojistiğe Dönüşüm Programı Eylem Planı”

60 EYLÜL - EKİM

hazırlanması kararı alınmıştır. Bu plan kapsamında “Yeni Havaalanı’nın ilk etabı plan dönemi sonuna kadar tamamlanacak, havayolunda İstanbul’un bir uluslararası aktarma merkezi ve bakım onarım merkezi olması desteklenecek” şeklinde bir karar da alınmıştır. Bu çerçevede toplam dış ticaret hacminde hava kargonun payının 2018 yılına kadar 7’den 12.9’a yükseltilmesi ve Dünya Bankası Küresel Lojistik Performansı Endeksi’nde ise 27. sıradan 15. sıraya gelinmesi hedeflendiği belirtilmektedir. Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu (ICAO) tarafından 2016’da yük trafiğinde yüzde 4.4 büyüme yaşanacağı kaydedilmiştir. Boeing tarafından yapılan araştırmaya göre de; hava kargo trafiğinin önümüzdeki 20 yıl boyunca her yıl yüzde 4,7 büyüyeceği öngörülmektedir. Türkiye’nin kıtalararası coğrafi konumu özellikle lojistik sektörü açısından büyük avantajları beraberinde getirmektedir. Diğer taraftan havaalanları başta olmak üzere son dönemde yapılan yatırımlar hızla artmaktadır. Yerli havayolu taşıyıcılarımızın filolarına dahil ettikleri yeni

uçaklarla kargo kapasitesi artarken, kargo uçuşu yapılan destinasyonlara yenileri eklenmektedir. Bu gelişmelere rağmen havayolu kargo taşımacılığı kapasitesinin henüz yüzde 56’sının kullanıldığını söyleyebiliriz. Dünyanın pek çok ülkesine kargo seferi düzenlenmesi konusunda engel bulunmamaktadır. Dolayısı ile ülke ekonomisindeki gelişmeler ve ticaret hacminin büyümesine paralel olarak bu kapasitenin kullanımı daha da artacaktır. Firmanızın gelecek planları ve yeni uygulamaları hakkında bilgi verir misiniz? Çözüm odaklı yaklaşımımız, butik ve firmalara özel hizmet anlayışımızla yerel ve uluslararası hava kargo pazarlarında iddiamızı ortaya koyuyoruz. Ticari kargo ve kurye kargolarında müşterilerimizi en hızlı ve kaliteli hizmet ile buluşturuyoruz. Adana ilimizin ticari kargolarda İstanbul’a bağımlılığını kırarak, bölgenin lojistik hareketine renk ve hareket getirmek en öncelikli hedeflerimiz arasındadır.


“ÜLKEMİZİN HEM KARA, HEM DENİZ, HEM HAVA SINIR KAPISI OLAN TEK LİMANI”

HOPAPORT

“Biz ülkemizin geleceği için çalışıyoruz” 1346 M. RIHTIM KAPALI ALAN :18.220 m2 AÇIK ALAN :102.462 m2 TAHIL DEPOLAMA :10.000 ton TANK TERMİNALI :38.000 m3 ÇİMENTO TERMİNALİ :8.300 ton HER TÜRLÜ ELLEÇLEMEYE UYGUN MAKİNE PARKI

HOPAPORT PARK DENİZCİLİK VE HOPA LİMAN İŞLETMELERİ A.Ş. Ortahopa Mah. Liman Cad. 08600 - Hopa / Artvin • Tel:+90 466.3512259 • Fax:+90 466.3514791 E-mail:hopaport@hopaport.com.tr • Web: www.hopaport.com.tr • /Hopaport • /HOPAPORT


Makale

Türkiye’nin

lojistik projeleri Y

urdumuzdaki gelişmeler o kadar hızlı vuku buluyor ki, bizler henüz olayları bünyemizde sindirip, yazılarımızı tamamlamadan günün şartlarını değişmiş buluyoruz. Türkiye’nin yük taşımacılığının büyük bir kısmı karayolu ile yapılmakta. Yine deniz yolu ile yapılan taşımacılığın çok büyük bir kısmı Karadeniz ve Akdeniz suları ülkeleri arasında olmakta. Türkiye’nin yakın çevresi ile ticaretindeki kıskaçtan kurtulması İran’a Amerika’nın uyguladığı ambargonun kalkması ve yakın zamanda beklenen Suriye’deki barış anlaşması ile olacaktır.

Kubilay Ulucan GAC Shipping (USA) Yönetici

62 EYLÜL - EKİM

Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de şehirlerin yeniden inşasının en büyük talibi yine Türk inşaat ve lojistik sektörleri olacaktır. Suriye ile yakın zamanda oluşturulacak güvenli karayolu koridorları, güvenli liman bölgeleri ve ateşkes anlaşması yapıldıktan sonra kara ve deniz taşımacılık şirketlerimizi yoğun günler bekliyor olacak. Bu bölgelere yapılacak tüm yük taşımacılığına Türkiye’deki lojistik şirketlerinin ellerinin değeceğini tahmin etmek zor değil. Buna uygun altyapı ve ekonomik hazırlıklarda dikkat çekiyor. Suriye’nin

yeniden inşası için gerekli olacak inşaat ham maddeleri demir ve çimentoya buralardan gelecek yüksek talep sebebi ile yurt içinde önümüzdeki yıllarda büyük fiyat artışları olabilir. Her ne kadar ekonomiyi canlandırma amacı gütse de ileride yaşanacak bu dış kaynaklı maliyet artışlarının iç piyasaya yansımasını engellemek için alınmış bir karar gibi görünen emlakta verginin %18 den %8 e indirilme kararı da buna bir hazırlık aslında. Lojistik sektörümüzü en çok etkileyen faktörler ise aslında tek tek hayata geçiyor. Öncelikle Körfez geçişi için tamamlanan Osman Gazi Köprüsü İstanbul ile İzmir arası taşımacılığı zaman ve mesafe olarak neredeyse yarı yarıya azaltmış oluyor. Hemen ardından açılan 3. boğaz köprüsü Yavuz Sultan Selim’de yük taşımacılarına, transit taşımacılığa alternatif yol açtı. Kara taşımacılığı yapan lojistik firmaları bu yeni zorunlu güzergâh ile ekstra maliyetle karşılaştıklarını ve hemen akabinde bunu taşıdıkları mallara ve tüketiciye yansıtacaklarını belirtseler de aslında bu günlük ve seferlik yapılan taşımacılık maliyeti ile ortaya çıkan bir maliyet artışı. Uzun vade taşımacılık hesabında aslında firmaların köprüden geçiş için zaman sınırlamasının ortadan kalkması ile senelik daha fazla sefer yapma


www.7deniz.net < imkanı bulacakları ve bununda senelik maliyetleri aşağıya çekeceği unutulmamalıdır. Hâlihazırda bu yeni yolların bağlantı yollarının da tam olarak hizmete girmemiş olmasının yanında, görünen o ki, lojistik firmalarımızda bu yeni güzergâhlar için yeni maliyet hesaplamaları önceden yapmamış olduklarını gördük. Lojistik firmalarımızın ev ödevlerini yaparken ileriki yıllarda demiryolu taşımacılığının da oyuna katılacağını ve Asya’dan Avrupa’ya kesintisiz demiryolu taşımacılığının başlayacağını göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Bu yeni güzergâhların kara taşımacılığımızı etkilemesine müteakip kabotaj taşımacılığımızda ayni şekilde etkilenmekte. Bazı konteyner terminallerimize lojistik değer katan bu köprüler daha hızlı kara bağlantıları sayesinde konteyner trafikleri de ileride artacaktır.

öngörüldüğü proje kapsamında 550 metre boyunda dalgakıran

Devam eden ve açılma sırası bekleyen en büyük proje ise İstanbul 3. Havaalanı Projesi. Bu proje sadece Türkiye’de değil tüm Avrupa’daki hava yolu lojistiğinde taşları yerinden oynatacak aynı zamanda Amerika’nın hava yolu bağlantı ayağını Avrupa’dan İstanbul’a kaydıracak bir projedir. Projenin tamamlanması ile birlikte yan proje olan havaalanı yakıt ikmal deniz limanı projesi “İGA İkmal Terminali” ise daha sessiz şekilde ilerlemekte. Rüzgar ve dalga koşulları, zemin özellikleri, koruma alanlarına olan mesafeler gibi sebeplerden ötürü proje için en uygun yer olarak Arnavutköy sınırlarında kalan Akpınar ve Yeniköy arasında kalan sahil şeridindeki kıyı rehabilite alanı seçildi. Karadeniz kıyısına yapılacak bu depolama tesisi ile 3. havaalanına uçak yakıtı sağlanmış olacak. Uçak yakıtları denizyolu ile bu tesise getirilecek ve boru hatları ile hava alanına iletilecek. Yakıtların yurtiçi rafinerileri olduğu kadar yurt dışından da getirilmesi planlanmakta. Buda bölgeye hizmet veren kabotaj tankerleri ve uluslararası sefer yapacak yerli tanker gemisi firmalarımıza önemli bir imkan sunacaktır. Bu yeni terminal için 320 ve 260 metrelik iki yanaşma terminalinin inşasının

fına yüzümüzün dönmesi ve taşımacılığımızda alternatiflerin

yapılması planlanırken, bir terminal için denizin derinliğinin 9,5 metreden 17,5 metreye, diğer terminal için 10 metreden 15 metreye indirilmesi hedefleniyor. 3. havalimanı için ilk etapta günlük 14 milyon litre olan akaryakıt ihtiyacı deniz yoluyla sağlanacak olmasıyla karayoluyla her gün 500 tankerle taşınacak olan yakıt, İstanbul trafiğine yük olmayacak. Ayrıca kargo ve kuru yük gemileri taşımacılık yapabilecek. En son bahsedeceğimiz kara ve domestik taşımacılığımıza etki edecek projeler ise Çanakkale köprüsü ve havaalanı projesidir. Bu iki yeni proje ile haritanın hiç de bakmadığımız taraçoğalması sağlanacaktır. Yurdumuzda bu saydığımız bitmiş, devam eden ya da proje halinde olan Kanal İstanbul gibi projelerin aslında yurt içi bölgesel olarak değerlendirilemeyeceğini bu projelerden kimisinin lokal lojistiği olumlu etkilemek için yapıldığı kadar bazısının tarihi İpek Yolu’nu canlandırma, kimisinin ise bize birçok dezavantajı olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni bypass edecek kadar önemli olduğunu, yani uluslararası etkilerinin olacağını ve politik olarak da elimizi güçlendireceğini unutmamamız gerekiyor. Yurdumuzdaki lojistik projelerinin planlanıp, hayata geçirilmeden önce her yönüyle incelenmesi iste bu uluslararası politik sebeplerden dolayı da önem arz ediyor. Tüm yurdumuza huzur ve mutluluk diliyoruz.

EYLÜL - EKİM 63


UBM’in ULUSLARAR

L OFFSHORE MARINTEC RUSSIA 4-7 2016

21-24 MART 2017

SEATRADE USA 13-15 MART 2017

SEATRADE CRUISE MED SPAIN 21-23 EYLÜL 2016

SEA JAPAN 2016 13-15

BARI-SHIP IMABARI MARITIME FAIR 2017 25-27 MAYIS 2017

SEATRADE CRUISE ASIA 12-13 MAYIS 2016 MARINTEC CHINA 5-8 ARALIK 2017 SEA ASIA 25-27

MARINTECH SOUTH AMERICA BRAZIL RIO DE JENARIO 19-21 EYLÜL 2016

SEATRADE MIDDLE EAST MARITIME KASIM 2016

MARINTEC INDONESIA 23-25 KASIM 2016

2017


Türk Loydu

Türk Loydu Endüstri

@TL_Industry

@Turk_Loydu


Makale

Tekerlekli Lojistik? T

üm denizcilik camiamıza mevsimsel olarak olumlu gelişmelerin yaşandığı sonbahar aylarında bol kazanç ve bereket dileklerimle. Değerli dergimiz 7Deniz’in bu ayki sayısı deniz taşımacılığı ve lojistik faaliyetleri üzerine, ben de bu konuyu yine uzmanı olduğum yakın deniz taşımacılığı açısından değerlendirmeye çalışacağım bu ay. Evvela söyleyeyim, denizciliği lojistiğin bir dalı olarak görmek, akademik ve teknik bir yaklaşım olarak doğrudur. Ama hepimiz biliyoruz ki denizcilik denizciliktir. Okulları da ayrıdır, mühendisliği de ayrıdır, geleneği de ayrıdır, tadı da ayrıdır.

Engin Koçak ISTFIX Araştırma Müdürü

66 EYLÜL - EKİM

İç taşımacılığını neredeyse yüzde 90 oranında karadan yapan bir ülkede kara lojistiği konusunda pek değerli pek çok uzman yetiştiğini düşünüyorum. Lojistiğin deniz ayağı ise ülkemizde genelde gözden kaçmakta. Sonuçta üretim karada olduğu müddetçe bu anlaşılabilir bir şey de olabilir. Fakat bir ithalatçı “Ben siparişi veririm, bir çelik kutunun içine doldururlar sonra o kutu kamyonla gelir beni bulur” mantığında olursa, ya da ihracatçı “Ben malımı fabrikanın kapısında satarım gerisi beni

hiç ilgilendirmez” diye düşünürse, lojistik de o kutu ve o kutuyu hareket ettiren kamyondan ibaret oluyor. Bunda lojistikçilerin kabahati yok. Ama siz denizciler biliyorsunuz ki o kutular nihayetinde gemilere giriyor ama o gemilerin hiçbiri Türk sahipli bile değil. Navlunlar gitti gider… Neyse… Son verilere göre Türkiye’de taşınan yüklerin “milyon ton x kilometre” cinsinden dağılımında yüzde 88,9 kara, yüzde 6,8 deniz ve yüzde 4’ün biraz üzerinde de demiryolu taşımacılığı bulunuyor. Bu da bizim lojistikten ne anladığımızı ve nerede eksik olduğumuzu anlamamız gerektiğini ortaya koyuyor. Şimdi bazılarımız, biraz da haklı olarak, “Anadolu doğudan batıya uzanan bir yarımada, ne yapalım Samsun’dan İskenderun’a kanal kazamayacağımıza göre, deniz yolu karaya karşı sürekli kan kaybetmeye mahkum” diyebilir. Ben de cevaben, zaten demiryolunu da geliştirmediğimiz için karaya mahkum kalacağımızı çünkü demiryolunun er geç limana bağlanacağını ve hızlı, güvenli lojistik ağının aslında demiryolundan başladığını söylerim size. Bunu da düşünmek için lojistik dahisi olmaya gerek yok.


www.7deniz.net <

Haydi beni boşverin…ben öylesine lakırdı yapıyorum diyelim. Avrupa dediğiniz kıta doğudan batıya uzanan kocaman bir yarımada değil mi? Karadeniz ve Akdeniz kıyılarımız arasındaki mesafe 600-650 kilometre civarında. İngiliz Kanalı’ndan Akdeniz’e karadan 1.000 km, Baltık’tan Adriyatik’e 900 km, Polonya Baltık kıyılarından Karadeniz Ukrayna kıyılarına 1.200 km mesafe varken, neden Avrupa Birliği 300 km üzerindeki taşımaların 2030’a kadar yüzde 30’unu 2050’ye kadar da en az yarısını denize ve/veya demiryoluna kaydırmayı ciddi ciddi planlıyor acaba? Buna “modal shift” (yük kaydırma) politikası deniyor. Ayrıca Avrupa Komisyonu tarafından bu “yük kaydırma” politikası çerçevesinde alınması düşünülen önlemlerin araştırılmasına yüz milyon avrolar mertebesinde destekler verilmekte. Öyle ki, bu politika hayata geçirildikten sonra kullanılacak gemilerin

daha ekonomik ve çevreye daha duyarlı olmasını sağlayacak, LNG yakıt kullanımı dahil mühendislik projeleri bile araştırmalar kapsamında. Soruyu bir de şöyle soralım, bizim Avrupalılardan demiryolu organizasyonu ve denizcilik olarak neyimiz eksik de biz lastik tekerleğe mahkum ediyoruz kendimizi? Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de kısa mesafeli deniz taşımacılığına en uygun olan 650 parçanın üzerinde nüfusla koster filomuz, ilerlemiş yaşına rağmen tonaj olarak Almanya ve Hollanda ile ciddi bir rekabet içerisinde bulunmakta. Koster filomuzun yenilenmesi, aynen Avrupa’nın aradığı mühendislik çözümlerine uyması ve rekabetçi olması için elimizde projemiz de bulunmakta. Ayrıca bir de Türkiye toprakları, çok yakın zamanda, Çin’i Avrupa’ya bağlamak için kullanılması düşünülen Çin-Orta

EYLÜL - EKİM 67


Makale

Asya Türki Cumhuriyetler-Hazar-Azerbaycan-Karadeniz-Avrupa rotasının tam ortasında bulunmakta. Türkiye’nin önünde çok ciddi denizcilik ve lojistik fırsatlar var ve her geçen gün çok büyük hamleler yapılıyor. Gürcistan bile boyuna bakmadan bu stratejiye göre hareket ederek Anaklia limanını geliştirmekte. Biz de Türkiye Cumhuriyeti olarak boş durmuyor, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu bağlantısı gibi girişimleri hayata geçirmeye çalışıyoruz, liman yatırımlarına hız vermeye gayret ediyoruz. Demiryolu-liman bağlantılarını çok geç de olsa gerçekleştirmeye yönelik çabalarımız da var. Denizciler olarak piyasaların kötü olduğu gerçeğinin içine fazla düşmüş durumdayız. Tabii ki artık bu biraz hayatta kalma savaşına döndüğü için kimseyi eleştirmek haddimize değil ama bizler buna rağmen dahi geliştirilmekte olan ticaret koridorlarını iyi takip etmeliyiz. LNG, alternatif yakıt, yeşil gemiler gibi hızla yol almakta olan deniz teknolojilerinin, denizciler olarak biraz daha önünde olmaya çalışmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Bu da ancak devletin tam odaklı desteği ve sektörün bilinçli talebinin birleşmesiyle olabilir. Özellikle de bu zor za-

68 EYLÜL - EKİM

manlarda… Bol miktarda asfalt yolumuz var, hatta galiba bazı durumlarda halen yetmiyor, vatandaşın emniyeti için bölünmüş yollar gerekiyor. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün her sene düzenli olarak yayınladığı 400-500 sayfalık raporlar var. Bakıyorum 2015 raporuna, 18 şubeye ayrılmış olan Türkiye’nin yol bakım tutum masrafı 1,2 milyar TL. Şimdiki kurdan hesaplarsak 400 milyon Amerikan doları civarı. 100 tane kosterin, 5-6 yılda peyderpey yenilenmesi projesinin toplam maliyeti 650 milyon USD. Bu rakamın bir miktarı armatörün cebinden çıkacak, geri kalanı da finanse edilecek. Yani aslında faiziyle geri ödenecek. Kara taşımacılığı olmazsa olmaz. Buna kimse itiraz edemez. Ama lojistiği başaracaksak, kara taşımacılığını bir şekilde demiryolları ve denize kaydırmalıyız. Bunun için devletin de denizcilerin de hatta kara taşımacılığı yapanların da aynı orta denizci düşünce paydasında buluşması gerekiyor.


Huzur Yat

HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ

Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh Sanayi Sitesi A Blok No:3 Tuzla-İSTANBUL/TÜRKİYE Telefon: (+90 216) 395 29 30 • (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48 E-Posta: info@huzuryat.com.tr • Web: huzuryat.com.tr


Kısa Kısa 112 yıllık denizcilik devi bölünüyor

DENİZ taşımacılığının yanı sıra petrol çıkarma ve liman işletmeciliğinde de faaliyet gösteren AP Moeller-Maersk, enerji ve taşımacılık departmanlarını

ayırıyor. Şirketin bundan sonraki taşımacılık faaliyetleri Maersk Line, APM Terminals, Damco ve Svitze tarafından yönetilecek. Enerji

faaliyetlerinin yürütüldüğü Maersk Drilling, Maersk Oil, Maersk Tankers ve Maersk Supply Service'in tek bir isimde toplanıp toplanmayacağına iki yıl içerisinde karar verilecek. 1904'te kurulan şirket, petrol çıkarma faaliyetlerini ve masraflarını düşük seviyede tutacak. Özellikle Danimarka, Norveç ve Birleşik Krallık'ta aktif olan Maersk, Kuzey Denizi'ndeki petrol aramalarını da daha dar bir bölgeyle sınırlayacak. Maersk Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pram Rasmussen, yaptığı açıklamada "Yönettiğimiz endüstriler birbirinden çok farklı. Her ikisi de farklı temellere ve rekabet ortamlarına sahip. İş modellerimizi ayırmak her ikisiyle de piyasalarında ayrı ayrı ilgilenebilme imkânı verecek" diye konuştu.

KarPowership, Afrika ve Asya'ya elektrik götürüyor

Deniz taşımacılığına ÖTV'siz yakıt dopingi

TÜRK denizcilik sektörünün geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla 2004'te başlatılan ÖTV'siz deniz yakıtı uygulaması kapsamında kabotaj hattında taşınan yolcu sayısı yüzde 64, araç sayısı yüzde 110, elleçlenen yük miktarı da yüzde 80 arttı. Deniz araçlarına verilen akaryakıttan alınmayan ÖTV tutarı, geçen yılsonu itibarıyla 4,9 milyar lirayı aştı. Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü verilerine göre, ÖTV'si sıfırlanmış yakıt uygulamasının başladığı 2004'ten 2015'in sonuna kadar geçen sürede 87 bin 482 balıkçı gemisi, römorkör ve hizmet gemisi, ticari yat, yolcu gemisi ve feribot, tanker ile dökme ve kuru yük gemisine 3 milyon 791 bin 112 ton deniz yakıtı satıldı, tahsil edilmeyen ÖTV tutarı 4 milyar 924 milyon 108 bin lirayı buldu. Uygulamanın başlamasının ardından geçen 12 yıllık süreçte teşvikli yakıttan en çok yolcu gemileri ve feribotlar ile balıkçı gemileri faydalandı. Vergi teşvikiyle sağlanan 4,9 milyar liralık tasarruftan özel sektörün aldığı pay yüzde 77'yi buldu. ÖTV'siz deniz yakıtı uygulamasından miktar olarak en çok yolcu gemileri ve feribotlar faydalandı. Bu araçlara 12 yıllık süreçte toplam 1 milyon 560 bin 690 ton ÖTV'siz akaryakıt satıldı.

70 EYLÜL - EKİM

AFRİKA ve Asya'ya 'yüzer santraller'le elektrik satan KarPowership, Mozambik karasularından, Zimbabve üzerinden Zambiya'ya elektrik sağlıyor. Şirketin hedefinde Avrupa ve Latin Amerika var. Karadeniz Holding'in iştiraki olan KarPowership, gelecek yıl ortasına kadar Myanmar'a beş yıllık süreyle yılda 300 megawatt (MW) elektrik satışı için anlaşma imzalamayı hedefliyor. Anlaşmanın mali değeri ise 1 milyar dolar. Karadeniz Holding'in şu anda toplam 2,700 MW kurulu güce sahip 13 tane yüzer santrali bulunuyor. Fuel oil veya doğalgaz kullanabilen bu santrallere ek olarak toplam 4,500 MW kapasiteye sahip 18 yeni yüzer santralin ise gelecek 18-24 ay içinde inşasının tamamlanması bekleniyor. Türkiye'deki tersanelerde yapılan gemiler, elektrik üretecekleri ülkenin kıyısında kurulan iletim ve yakıt aktarma tesislerine bağlanarak faaliyete geçiyor. Ayrıca elektrik dağıtım hatları vasıtasıyla denize kıyısı olmayan ülkeler için de üretim yapabiliyor.



Analiz

Türk armatörünün masasındaki yarım milyar dolarlık fatura

Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO)’nun 2004 tarihinde kabul ettiği Uluslararası Gemilerin Balast Suları ve Sedimanlarının Kontrol ve Yönetimi Sözleşmesi (BWM Sözleşmesi) 8 Eylül 2016 itibariyle Finlandiya’nın da sözleşmeyi kabulü ve bu suretle dünya filosunu oluşturan toplam gros tonajın yüzde 35’inin ve aynı zamanda 52 ülkenin sözleşmeye tabi olmasıyla 8 Eylül 2017 tarihinde tüm dünyada devreye girecek. 72 EYLÜL - EKİM

Sözleşmeye göre 8 Eylül 2017 tarihinden sonra tüm gemilerin balast suyunda sözleşmede belirtilen azami mikro organizma yoğunluğu sınır olarak aranacak ve gemiler bu standardı sağlamak üzere balast suyu arıtma sistemleri bulundurmak durumunda kalacak. Detaylı olarak incelenirse sözleşme gereği bütün gemiler balast suyu performans standartlarına 8 Eylül 2017 sonrasındaki ilk Uluslararası Deniz Kirliliğini Önleme (IOPP) Sözleşmesi’ne bağlı klas sörveyinde uyum sağlayacak. Her bir gemi balast suyu yönetim planını gemide bulunduracak ve uygulayacak. Ayrıca her bir gemi balast suyu kayıt defteri tutarak, her seferde balast suyu değişimi yaparak (ya da onaylı balast suyu arıtma sistemi kullanıp arıtarak) balast sularını yönetecek. Bu konuda en büyük bilinmeyenler-

den birisi ABD’nin halen belli bir tipteki balast suyu arıtma sistemine tip onayı vermemiş olması, buna karşılık olarak ise ABD Sahil Güvenlik’inin ultraviyole ışık ile yapılan arıtmanın kendi standartlarına göre yetersiz olduğunu ifade etmesi. Bu sistemin üreticileri ABD’nin yanlış test koşulları uyguladığını savunsa da şu anda ABD’ye sefer yapacak gemilerine bu sistemi uygulamış olanların yatırımları boşa gitmiş durumda. Diğer yandan henüz gemilerine bir yatırım yapmayanlar ise sadece “hangi sistemi taktırmayacaklarını” biliyor, o kadar. BIMCO bu konuda endişesini dile getirerek, hem ABD’nin hızla bir karar vermesini hem de IMO’nunBalast Suyu Arıtma Sistemlerinin Onay Rehberi’ni hızla güncelleyerek hangi sistemlere tam onay verileceğini net bir şekilde ortaya koymasını istedi.


www.7deniz.net < Uluslararası Deniz Ticaret Odası (ICS) ise ABD’nin bir artıma sistemine onay verene kadar 5 yıl süreyle cevaz verdiği alternatif sistemlerin de bir maliyeti olduğunu ve 5 yıl sonra tekrar yatırım yapılmasının yaratacağı sıkıntıya işaret ederek bir netleştirmeye gidilmesi yönünde telkinde bulundu. IMO’ya göre ticari gemiler yılda 3 ilâ 5 milyar ton balast suyunu ve içlerinde potansiyel olarak işgalci olabilecek mikroorganizmaları bir yerden diğerine taşıyor. Bu da bazı bölgelerdeki endemik türleri ve canlı çeşitliliğini ciddi biçimde tehdit ediyor. Yani bazı canlılar doğal olarak aşamayacakları sınırları gemilerin tanklarında aşarak olmamaları gereken yerlere taşınıyor. Balast suyu arıtma sistemlerinin maliyeti, teknolojiye, kapasiteye ve gemiye göre 200.000 USD ilâ birkaç milyon USD arasında değişebiliyor. Bunun yanında balast suyu yönetim planı oluşturulması, tersane masrafları ve bu esnada kaybedilen süreler gibi ek masraflar da armatörü bekliyor. Kaynaklara göre dünyada yaklaşık 50.000 gemiye bu sistemin takılması gerekiyor ve sadece sistemlerin maliyeti dünya denizciliği için 50 milyar doları buluyor. Konu hakkında ISTFIX’e görüş veren OrTech Genel Müdürü Ömür Karataş’a göre Türkiye de konvansiyona imza koyan ülkelerden biri olduğundan Türk sahipli filoda bulunan 1.500 civarı gemi de bu konvansiyondan bir şekilde etkilenecek. “500 groston ve üzeri tüm gemiler bu sözleşmeye tâbi olacak ve bir sınırlama olmayacak” diyen Karataş, maliyetin en düşük seviyelerde 200 bin ilâ 400 bin Amerikan doları civarında olacağını ifade etti. Karataş “Fiyat konusuna geminin fiziksel kondisyonu, sefer sıklığı, yılda kaç kez deniz değiştirdiği gibi konular rol oynamaktadır. Fiyatlar zorunluluk ve sipariş yoğunluğu nedeniyle kısa sürede katlanarak artabilir” diyerek uyardı.

Bu durumun 1.000-12.000 dwt arası “koster” tabir edilen genel kargo ve kuru yük gemilerine tesiri ciddi olabilir. Halihazırda özellikle Doğu Akdeniz ve Karadeniz’de çok sayıda yaşlı gemi bulunmaktadır. Bölgedeki yaklaşık 10 milyon DWT’lik koster filosunun 4,3 milyon DWT’lik kısmı 20 yaşın üzerindedir. 3,3 milyon DWT ise 25 yaş üzerindedir. 25 yaş ve üzerinde olan 6.000 dwt altı gemiler ise 2,2 milyon DWT civarındadır. Bu gemiler için yukarıda belirtilen maliyetler, şu anki piyasa koşullarında 25 yaş ve üzeri 2.000-3.000 dwt gemilerde geminin kendi maliyetini (hurda + %10), 25 yaş ve üzeri 5.000-6.000 dwt civarı gemilerde ise gemi değerinin en az yüzde 50’sini bulabilecek. Bu durumda Karadeniz ve Akdeniz havzasında faal çok sayıda kosterin hurdaya çıkacağı veya uluslararası ticaretten çekileceği düşünü-

lebilir. ISTFIX istatistiklerine göre BWM Sözleşmesi’nden muhtemelen en olumsuz etkilenecek olan segmentler, yani 30 yaş üzeri tüm koster filosu ve buna ek olarak 25 yaş üzeri 6.000 dwt ve daha küçük gemilerden oluşan filo, toplam koster filosunun yüzde 25 ila 28’ine tekabül etmektedir. Mevcut denizcilik piyasasında daha genç gemilerin armatörleri için de durum pek parlak değilse de, yaşlı gemilerin armatörlerinin daha ciddi bir yol ayrımına gelecekleri tahmin edilmekte. 1.000 GT üstü Türk sahipli deniz ticaret filosunu oluşturan 1.500 üzerinde geminin tamamı göz önüne alındığında Türk armatörünün önündeki fatura en az yarım milyar dolar civarında. Hazırlayan: ISTFIX Araştırma Servisi

Öte yandan limanlarda balast suyu temizleme tesislerinin de kurulacağını aktadan Karataş, “Liman otoriteleri tesis kapasitelerine göre balast suyu arıtma sistemi olmayan gemilere kıyı tesislerinden ücret karşılığı balast arıtma hizmeti almak şartıyla hizmet verebilir. Bunun için de sistemler geliştiriliyor” dedi.

EYLÜL - EKİM 73


Kısa Kısa Avrasya Tüneli 2016'nın en iyi tünel projesi seçildi

2023 hedeflerinde denizcilik sektörü önem arz ediyor İMEAK Deniz Ticaret Odası Ekim Ayı Olağan Meclis toplantısına katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "2023 hedeflerinde denizcilik sektörü önem arz ediyor" dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Esasında biz birçok alanda atıl kapasitemizi büyük oranda kullandık ama denizcilik alanında atıl kapasitemizi düşündüğümüz zaman hep birlikte mahcup olmamız gerekiyor. Başarmamız gerekenin henüz ilk basamaklarındayız. Merdivenin hep birlikte çıkacağımız önemli basamakları var ve bu Türkiye'nin kazanımı olacak. 2023 hedeflerinin, belki rakamsal olarak çok örtüşmeyebilir ama onda birini, onda ikisini kapatabilecek ve o alanı doldurabilecek bir alan, denizcilik ve denizcilik sektörü" dedi. Müezzinoğlu, Türkiye'nin 2002'den sonra birçok alanda değişimi, dönüşümü başardığını, 2008'e dek "fevkalade" güçlü bir yolculuk yaptığını dile getirerek, 2008'den sonra ise dönüşümden, değişiminden rahatsız olan yapıların, daha önce içeride alışılan oyunlarının ve tuzaklarının uluslararası boyuta dönüşmeye başladığını söyledi.

Türkiye Dünya'nın en büyük gaz köprüsü olacak

74 EYLÜL - EKİM

ASYA ve Avrupa kıtalarını ilk kez deniz tabanı altından geçen bir karayolu tüneliyle bağlayan ve 20 Aralık’ta hizmete açılması planlanan Avrasya Tüneli açılışa günler kala dünyanın en büyük ödülüne layık görüldü. İnşaat sektörüne yön veren ve ABD’de 1874 yılından beri yayımlanan Engineering News Record (ENR) Dergisi Avrasya Tüneli’ni, tünel ve köprü kategorisinde “Dünya Çapında 2016’nın En İyi Projesi” seçti. 8 Ekim günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk geçişini yaptığı Avrasya Tüneli’ne verilen tarihi ödülü New York’ta düzenlenen törende ATAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Başar Arıoğlu ve Genel Müdürü Seok Jae Seo aldılar. 5 dakikada deniz altından otomobille kıtalararası yolculuğa imkan tanıyan Avrasya Tüneli, aldığı bir çok saygın ödülün arasına dünyanın “En İyi Tünel Projesi” ödülünü de eklemiş oldu..

TÜRKİYE, Rusya ve İsrail'le ilişkilerini normalleştirmesinin ardından dünya enerji piyasasında 'oyun değiştirici ve yöneten' olarak yer alacak adımları atıyor. Petrol ve doğalgaz konusunda kaynak ülke olmayan Türkiye, transit ülke olmanın avantajlarını değerlendirecek. Türkiye, enerjide transit ülke olmasının sonrasında, hem kendi enerji arz güvenliğini sağlamış olacak hem de transit geçiş ücretinden kazanç sağlayacak. Türkiye'nin 2023 yılında ev sahipliği yapacağı enerji projelerinin en önemlileri ise Türk Akımı ile TANAP olacak. İsrail, Kıbrıs, Irak ve İran doğalgazlarının da eklenmesiyle Türkiye, 200 milyar metreküplük bir doğalgaz köprüsü haline gelecek. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye'ye yaptığı ziyaret sırasında imzalanan 'Türk Akımı' projesi yıllık tahmini 63 milyar metreküp doğalgaz taşıyacak. Türkiye, bu hattan kendi kullanımı için 14 milyar metreküp doğalgaz alabilecek. 49-50 milyar metreküp ise AB ülkelerine aktarılacak. Projenin 2020 yılında işler hale gelmesi bekleniyor.



Makale Seatrade ödülünü ‘Erkunt Öner’ aldı

Dev kruvaziyer şirketlerinden İzmir'e yeşil ışık

İSPANYA'NIN Tenerife adasında kruvaziyer firmalarının üst düzey yöneticileri ile görüşen İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Kruvaziyer Platformu Yürütme Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, "İki yıldan bu yana ilk kez 'dönmeyi düşünüyoruz' ifadesini duydum" dedi. İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Kruvaziyer Platformu Yürütme Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, İspanya'nın Tenerife adasında düzenlenen, Akdeniz kruvaziyer endüstrisinin en büyük fuarı olan ve 2 senede bir gerçekleştirilen "Seatrade Med" Kruvaziyer Fuarı'na katıldı. Fuarda, sektöre yön veren üst düzey yetkililerle görüşen Demirtaş, "İki yıldan bu yana yaptığım görüşmeler hep hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştı. İlk kez 'Dönmeyi düşünüyoruz' ifadesini, İzmir'e en çok gemi ve yolcu getiren firma CEO'sundan duymak sürpriz oldu. Umarım, 2016 sonuna kadar çok önemli bir olumsuzluk yaşanmaz ve 2017 planlarına gireriz" dedi.

KRUVAZİYER sektörünün en prestijli ödüllerinin sahiplerini bulduğu Seatrade Ödül Töreni’nde Tura Turizm’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Erkunt Öner, “Kruvaziyer sektörüne katkılarından dolayı Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne” layık görüldü. Ödül bugüne kadar dünyada sadece 6 kişiye verildi. Kariyerine 50 yıl önce Tura Turizm’i kurarak başlayan ve Kruvaziyer turizmini Türkiye’de yaygınlaştıran isimlerin başında gelen Erkunt Öner Kuşadası Limanı Projesi’nin öncülerinden olmuş, İstanbul, Kuşadası, Çeşme, Bodrum, Antalya ve Karadeniz limanları başta olmak üzere Türkiye’deki 19 limanın kruvaziyer alanında gelişmesine büyük katkıda bulundu. 1970 yılında kurulan Seatrade ise, dünya kruvaziyer sektörünün en önemli kuruluşu olarak faaliyet gösteriyor. Merkezi İngiltere’de bulunan Seatrade, her yıl Mart ayında Miami’de küresel bazda; Eylül ayında ise çeşitli ülkelerin ev sahipliğinde Akdeniz bölgesine özel olarak düzenleniyor.

Global Yatırım Holding’den Venezuela ile önemli anlaşma

76 EYLÜL - EKİM

VENEZUELA Devleti kuruluşu olan dünyanın en büyük petrol şirketlerinden PDVSA Petroleo S.A. ile Global Yatırım Holding arasında, Global bünyesindeki limanlarda kruvaziyer gemilerine yakıt tedariki konusunda niyet anlaşması imzalandı.Global Yatırım Holding ile Venezuela Enerji Bakanlığı arasındaki anlaşma, Dünya Enerji Kongresi dolayısıyla İstanbul’da bulunan Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun huzurunda, Global Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman ve Venezuela Petrol Bakanı Eulogio Del Pinoile tarafından imzalandı. Bağlı ortaklığı Global Liman İşletmeleri’nin Akdeniz ve Asya Pasifik’teki güçlü operasyonlarıyla dünyanın en büyük kruvaziyer liman ağını bünyesinde bulunduran Global Yatırım Holding, bu anlaşma ile kruvaziyer sektörüne yönelik hizmet ve ürün tedarikini daha da güçlendirerek artırmayı hedefliyor.


Peninsula Petroleum

PHYSICAL BUNKER SUPPLIER & WORLDWIDE RESELLER Physical locations: Gibraltar Strait, The Canaries, ARA, Houston, Panama and New Orleans

Physical Strength | Global Reach LONDON DUBLIN GIBRALTAR OSLO GENEVA MONACO LAS PALMAS ATHENS DUBAI SINGAPORE SHANGHAI TOKYO SEOUL VLADIVOSTOK HOUSTON PANAMA MONTEVIDEO NEW YORK ANTWERP COPENHAGEN

WWW.PENINSULAPETROLEUM.COM


Yeme İçme

Hangi balık nasıl ve ne zaman yenir?

Palamut Eylülden mayısa kadar bulabileceğiniz bu balık ağustosta da çingene palamutu olarak karşımıza çıkar. Bu derya kuzusunu da tavada ve ızgarada yapabilirsiniz.

Klasik sözümüzdür: üç yanımız denizlerle çevrili ama denizlerimizden yararlanamıyoruz. Denizlerden faydalanmak sadece yüzerek olmaz bunun yanında deniz kültürünü ve balığı ve balık yemeyi bilmekle olur. İşte size bir rehber: hangi balık nerede, ne zaman çıkar? O balığın yemeği nasıl yapılır? Unutmayın sadece bir balık değil kültür rehberidir. Barbun Ege ve Akdeniz’de balık tutkunlarını mest eden barbun balığının mevsimi Temmuz, Ekim arasıdır. Nasıl pişirilir: tavada, ızgarada ya da kağıtta.

Kalkan Özellikle zengin sofralarını süsleyen bu leziz balık şubattan mayısa kadar lezzetini koruyor. Tava, tandır, buğulama ve kağıtta pişirebilirsiniz.

Hamsi Karadenizlilerin medar-ı iftiharı hamsi Aralık’ta lezizdir. Ocak ve Mayıs arasında da yağını kaybetmeden lezzetini korur. Izgara tava, buğulama, pilav ve pilaki olarak yapılır.

İskorpit Bahar aylarında tam olarak da Mayıs ayında karşılaşacağınız bu balığın sırtında yer alan zehirli dikenlerine temizlerken dikkat edilmeli. Buğulama ve çorba olarak yapılabilir.

İstavrit Eylül ve Ocak aylarında boğazda ve Marmara da görebilirsiniz. Fırında ya da tava da pişirebilirsiniz.

78 EYLÜL - EKİM

Uskumru Sonbahar ayları en lezzetli olduğu aylardır. Tava, ızgara, pilaki ya da kağıtta pişer.

Tekir Bütün denizlerimizde görülen tekir balığı temmuzdan ekime kadar görmeniz mümkün. Tava, ızgara ya da kağıtta yapabilirsiniz.

Mezgit Halk arasında tavuk balığı olarak da bilenen bu derya kuzusunu ocak ayı itibari ile görebilirsiniz. Tava da yapabilirsiniz.


www.7deniz.net <

Bulmaca

Hazırlayan: Ahmet DÖNMEZ

Bulmacanın çözümü sayfa 80’de. EYLÜL - EKİM 79


Bulmacanın Çözümü

Hedef güçlü bir sektörü yaratmak.

Hazırlayan: Ahmet DÖNMEZ

OCAK-ŞUBAT • | 79 |

Türk denizcilik sektörünün güncel haber portalı 7 DENİZ

80 EYLÜL - EKİM




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.