FİYAT: 10
Emre Şandan
Antalya Serbest Bölge’nin Devlet Desteğine İhtiyacı Var Capt. Koray Karagöz
Yurtdışından 74 Adet Projenin Recoating’i Türkiye’de Yapılacak Ali Türk
Networkümüzün Büyüklüğü Hizmetimizin Ana Kaynağını Oluşturuyor Yücel Gökgöz
Türkiye, Kruvaziyer Turizminde Yükselen Bir Grafik Çiziyor
YIL: 2 SAYI:7 / OCAK - ŞUBAT 2014
Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi İbrahim Kocamış Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Editör Çilem Kocamış cilem@7deniz.net Katkıda Bulunanlar Kapt. Kubilay Ulucan Ömer Öztürk Perviz Gasimov Görsel Yönetmen Grafikart Kapak Fotoğrafı Ömer Öztürk Yayın Danışma Kurulu Altan Köseoğlu, Atilla Özdöl, Can Besev Engin Koçak , Kapt. Kubilay Ulucan Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan Bahadır Tonguç, Rıza Arslan Semih Ege Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan Fransa Temsilcisi: Onur Koyuncuoğlu Reklam ve Abone Reklam ve Halkla İlişkiler Md Ebru İşcan reklam@7deniz.net İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: info@7deniz.net CTP ve Baskı Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. Yayın: Yerel - Süreli Yayın 7deniz dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.
İÇİNDEKİLER 4 6-19 20 24 30 34 38 38 40 42 42 48 52 56 60 64 68 68 69 69
Afrodit: Engin Maviliklerin Köpüklü Başı… KISA KISA Antalya Serbest Bölge’nin Devlet Desteğine İhtiyacı Var Yurtdışından 74 Adet Projenin Recoating’i Türkiye’de Yapılacak Denizcilik Bir İşten Çok Aşktır Türkiye, Kruvaziyer Turizminde Yükselen Bir Grafik Çiziyor GEZİ İki Okyanusun Kıyısında Bir Şehir “Cape Town” Networkümüzün Büyüklüğü Hizmetimizin Ana Kaynağını Oluşturuyor LİMAN ŞEHİRLERİ,YAZI DİZİSİ Dünyanın En İşlek Liman Şehirlerinden Biri ‘SİNGAPUR’ SAVUNMA 2014’te 2. El Tekne Piyasasında Hareketlilik Yaşanacak TST Orgem Denizcilik’te Kalite ve Servis Birinci Planda Geliyor Azerbaycan Denizcilik Sektörünün Gelişeceğine İnancımız Tam Alışılmışın Dışında Bir Program; Oltaya Geldik… DERNEKLER Kalkavan “Türk Denizciliğini Geliştirmek Bizim İşimiz” ROFED’in İlk Kuruluş Toplantısı Yapıldı Koster Armatör ve İşletmecileri Derneği Kuruldu
28 70 74
MAKALE Kubilay Ulucan: Açık Denizde Rüzgar Enerjisi Projeleri Engin Koçak: Koster Ticaretinde Fırsatlara Hazır mıyız? Bahadır Tonguç: BIMCO Stevedore Damage Clause for FIO Voyage Charter Parties 2008
Editör
Afrodit: Engin Maviliklerin Köpüklü Başı…
İ
İbrahim KOCAMIŞ
nsanoğlunun, insan imgesinin düşünebildiği en güzel güzellik; Afrodit’tir. Deniz üstünde yıldızlar, başka yerlerden görünenlerden daha gençtir, şen ve şakraktır. Samanyolu, elmas tozunu geceye boydan boya serper. Ay, Afrodit tapınağına harıl harıl akan bir nur çağlayanıdır. İnsan, deniz üstünde ay ışığının serin ve büyüleyici öpücüğünü kendi yüzünde hisseder. Denizin sesi uzaklardan yüzyıllardan tarihin esintisini ve ruhunu kıyılara vurarak şehirlere taşır. Afrodit, hayal edilen, aranan gerçek güzelliktir. Kadın, erkek, çoluk çocuk milyonlarca insanda yaşayan, yürüyen, bakan ve seven-sevilen bir tanrıçadır. Sümerliler ona “İnanma” dediler. Asurlular “İştar”, Fenikeliler “Astoret” dediler. Suriye’de adı “Atargatis” idi. Babilliler kendisine “Belit (Melita)” diye taparlardı. İnsan oldu olalı ve daha önceleri hep vardı. O, Fenikelilerin “Astarte”sidir; en derin hücremizde her atomda kaynayan hayat kaynağıdır. Evrensel olarak heptir. Bunun için ölümsüzdür. Onun geçmediği yer yoktur. Ona yol vermeyen her şeyi, mutlaka ölüm çiğner ve ona yol açar.
| 4 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
O, doğurandır, oluşturandır. Aşk ve ekmeği oldurandır. Yeter ki doğup, yeryüzüne yeni bir hayat getirsin; doğururken ölmeye razıdır. Hem de güle güle. O, yeryüzüne hayat doğuran anadır. Gözleri doğum işkencesiyle çukurlaşırken kemikleri açılır, eti parça parça olur. İşte bize ilk önce anne biçiminde görünen odur. Bu dünyaya gözlerimizi açtığımız zaman ilk önce yüzümüze gülümseyendir. O, güzelliği ve sevgisiyle bizi bağrında kendiyle, kanıyla besler. Sonra da koynunun sütünden emzirir. Üzerimize titreyeni
sütünü veren, eğilip yüzümüze sevgiyle gülümseyen ölümsüz güzellik; Afrodit’tir. İnsanlar önceleri Afrodit’i bir ay tanrıçası (Nanna-sin) diye tanırlardı. Onun için geceleri bize eski ışığıyla parlar. Tarihi daha başlamadan önce bile Mezopotamya, Afrodit’i, otlara, ağaçlara can verici, hayat ve hareket bağışlayıcı olarak tanır ve inanırdı. O eski zamanlarda bile denizle, enginlerle birliği vardı. Dağ ve deniz, dünyanın en büyük yaratıcısıdır, doğurandır. Engin bağrında sever, sevdirir, çoğaltır ve var eder. Bu yüzden Afrodit, aynı zamanda bir engin tanrıçasıdır. Mezopotamya’da çok öncelerden beri hayat, hep su gibi akıcı, yürüyücü, ileri atıcı bir şey olarak sezilirdi. Mademki ışıktı, aydı, denizdi… Helenler, tan yerinin ufuktan ağarması gibi onu “Afrodit” olarak, enginin köpüklerinden yarattılar. Afrodit’in yıldızı olan “Venüs’ün” şafak ağarırken Ege Denizi’nin doğusundan doğması, Afrodit’in geldiği yönü gösterir. Bunun için Helenler, Afrodit’i doğu ufkunun ak köpüklerinden yarattılar. İlk önce Afrodit’e yeşil derinliklerin tanrısı olan Poseydan taptı. Doğudan geldiği için ilk önce Kitera (Kıbrıs) da adına tapınaklar kurdular. Sonra Fenikeliler, Ege’de uçuşan yelkenleriyle Afrodit’i Girit’e götürdüler. Yunanistan’a vardığı zaman hayatın kendisi oldu. “sevgi” ve “güzellik” tanrıçası olarak tapınıldı. An gelir, sevgili gözlerde parlar, sevdalı dudaklarda gülümser. Bu yüzden sevgi bakışı, güzellik gülümseyişi; aya, yıldızlara ve denizlere benzetilir. Çünkü sevgilinin bakışı ve gülüşü, aynı zamanda insana ba-
kan yıldızlardır. Yaşama bakan ve
Yaşamı; birlikte yaratılan, yaşa-
Afrodit, enginin en yüksek dal-
gülen varlıktır. Ortak bir varoluş
yan ve büyüyenler birbirlerini
gasının üstünde yer alır. Varlığın
kuran eylem-umut birlikteliğidir.
sevsinler diye var etti. Çünkü bir-
özü, sütün kaynağı ve yaratılışı
Çünkü Afrodit, insanın gözün-
birlerini sevmekten başka her ne
de bütün insanlığı temsil ediyor,
yaparsa insan, birbirinin celladı
rahmidir. Çünkü bilince varmış
ortak varoluşu mümkün kılıyor.
olarak birbirlerini öldürecektir.
Uzattığımız kollara bütün güzelliği
Afrodit’in sevgisi ve övüncü; cefa
ve evreni serer. Sevginin yollarına,
ve üzüntüyü omuzlara bölerek
yüce dağların kuvvetini bağışlar.
onu hiç eder. Sevgiyi yüreklere
Gönlümüzün, sevgi ve güzelliğe
bölüştürerek, umudu var kılar.
doğru atışına, bütün okyanusların
O Asterte’dir; insanın işkenceyi
sonsuz genişliğini ve derinliğini
ve acıyı hiç etmekteki inancı ve
verir. Bazen insana cennet kapıla-
umududur. Öyle bir umut ki, yı-
rını açtı, güzel müzikleri dinletti.
kıntı içindeki dünyayı, çalışmayla,
Rüzgarla insanı sonsuz yükseklik-
mücadeleyle, dayanışma ve birlik
lere çıkarttı. İnsana sonsuzluklar
olmayla cennete çevirmeye yeten
yaşattı. Gövdesiyle ölüme set çek-
güçtür. İnsanı, güçlüklerini umut
ti. İşte bu yüzden Afrodit’tir: En-
ve inançla çözüp, ortadan kaldır-
gin maviliklerin köpüklü başıdır.
mak için var etti.
varlıktır. Dalgadan dalgaya yürür. Bütün güzelliğiyle sonsuza dek parlar. Bütün toplumları saran, ölüm çemberini çözen ve daha engin, daha özgür, daha güzel dünyalara insanı doğurur ve vardırır. Binbir isimler asırlar boyu hep var olageldi. Yakın zamanlarda kendisine “Havva” ve “Meryem” dediler. En eski Mısır’da doğuran “İsis”ti. Kitera dediler “Kıbrıs” diye çağırdılar. Hindistan’da her zaman genç ve güzel olan ve her zaman yeni doğan “Brahma” yine kendisiydi. Yine öldürücü Azrail’e karşılık, hep müjdeler getiren Cebrail, Afrodit’in ta kendisidir. Bu özlem ve tutku dolu hikâyeler içimizde kıvılcımlar yaratırken, tüm karmaşaların içinden sıyrılarak sevgiye yönelebilmek cesaret isteyecektir elbet. Dünya bunca sisli ve kötümserken her şeyin geçeceğini, daimi olarak kalacak yegane şeyin sevgi ve korku olacağını hatırlamak, korkunun karşısında duran cesaretin zarafetini size bir kez daha kanıtlayacaktır yaşam… Şubat ayının ortası aşk ile ilişkisi antik çağlara dayanan ve Antik Yunan takvimlerine göre Ocak ayı ortası ile Şubat ayı ortasının arasında kalan zaman Gamel-
OCAK-ŞUBAT • | 5 |
yon ayı olarak adlandırılmış ve Zeus ile Hera’nın kutsal evliliğine adanmıştır. Bu nedenle Şubat ayı bereket ve aşk ayı olup, bu vesile ile 14 Şubat Sevgililer Günü’nüzü kutlar ve bereketli bir ay geçirmenizi dilerim. Sevgiyle kalın…
7 DENİZ
Kısa Kısa
İhracatın Yükünü Gemiler Taşıdı Türkiye’nin geçen yılki 151,8 milyar dolarlık ihracatının yarıdan fazlası deniz yoluyla gerçekleştirildi. TÜİK verilerinden derlenen bilgiye göre, geçen yılki 403 milyar 519 milyon 111 bin dolarlık dış ticaretin tutar bakımından yüzde 55′i deniz yoluyla, yüzde 23′ü karayoluyla, yüzde 11′i hava yoluyla, yüzde 0,6′sı ise demir yoluyla yapıldı. Geçen yıl ihracatta ilk sırayı alan deniz yoluyla 82,9 milyar dolarlık ihracat, 139,9 milyar dolarlık ithalat ger-
çekleştirildi. Söz konusu rakamlar 2012 ile kıyaslandığında, geçen yıl deniz yoluyla ihracat yüzde 6,4 ithalat ise yüzde 8,4 arttı. Karayolu, ikinci sırada Geçen yıl, dış ticarette deniz yolundan sonra en çok karayolu kullanıldı. Söz konusu dönemde karayoluyla gerçekleştirilen ihracat 53,7 milyar dolar, ithalat ise 40 milyar dolar oldu. Bu dönemde karayoluyla yapılan ihracat yüzde 6,4, ithalat ise yüzde 1,6 arttı. 2013′teki ihracatta hava yolunun katkısı 12,9 milyar dolar, demir yolunun katkısı ise 957 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Geçen yıl 251,6 milyar dolarlık ithalatın 32,5 milyar doları hava yolu ile 1,7 milyar doları ise demir yoluyla sağlandı. Geçen yıllara göre ihracat ve ithalat rakamları İhracat (Bin $) İthalat (Bin $) Denizyolu 82.981.614 139.924.504 Karayolu 53.717.353 40.055.410 Havayolu 12.932.501 32.597.753 Demiryolu 957.084 1.773.327 Diğer 1.279.999 37.299.565
Roberto Bravo’dan Kadın Ruhunu Yansıtan Koleksiyon
Roberto Bravo, Nuh’un Gemisi Koleksiyonu ile kadınının ruhunu ve sıra dışı tarzını gözler önüne seriyor. Kullanılan taşların ve renklerin kombinasyonu ile birbirinden farklı modelleri bir arada bulunduran Nuh’un Gemisi Koleksiyonu; şıklığını pozitif enerji ve güven duygusuyla tamamlamak isteyen kadınların tercihi. Tanrı’nın, insan ve diğer canlıların neslinin devam etmesi için Nuh’a yapmasını emrettiği efsanevi geminin hikayesinden esinlenerek Nuh’un Gemisi Koleksiyonu’nu tasarlayan Roberto Bravo, sıra dışı tarzı ve renkleriyle kaliteden ve modadan ödün vermeyen kadınların tercihini gözler önüne seriyor. Tasarım şıklığı ve markaya özel renklendirme teknikleri ile Nuh’un Gemisi koleksiyonuna özel alternatifler sunan Roberto Bravo, şehirli kadının ruhunu yansıtıyor.
| 6 | • OCAK-ŞUBAT
Modern Kadının Ruhu Nuh’un Gemisi’nde Nuh’un Gemisi Koleksiyonu’nda bulunan pırlanta, renkli safir, sedef, mercan, mavi topaz, sitrin, smoky kuvars ve ametist gibi taşlar, her tasarımda farklı kombine ediliyor. El işçiliği ile Moda Nuh’un Gemisi’nde bir araya geliyor Nuh’un Gemisi Koleksiyonu’nun, üretim sürecindeki detayları da koleksiyonun büyük bir özen ve titiz bir işçilikle ortaya çıktığını ifade ediyor. Roberto Bravo ustalığıyla işlenen sıcak mine ile hazırlanan koleksiyonda, tasarımı oluşturan her bir küçük parça için ayrı bir işlem yapılıyor. Sıcak mine, diğer tüm renklendirme tekniklerine göre uzun bir süreç gerektirirken, el işçiliğinde de önemli bir emek ve ustalık gerektiriyor.
7 DENİZ
OCAK-ŞUBAT • | 7 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
Denize Hafriyat Dökümüne Takip Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan projeyle, liman, marina, balıkçı barınağı gibi inşaatların yapımında ortaya çıkan hafriyatların kullanım, döküm ve bertaraf alanları belirlenecek. Yaklaşık 8 milyon lira bütçeye sahip proje kapsamında geliştirilek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan projeyle liman, marina, balıkçı barınağı gibi inşaatların yapımında ortaya çıkan hafriyatların kullanım, döküm ve bertaraf alanları belirlenecek. Geliştirilecek sistemle döküm yapılan deniz alanlarının durumu takip altında tutulacak. Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, denizcilik sektöründe ortaya çıkan hafriyatların kontrol altına alınması amacıyla “Deniz Dip Tarama Uygulamaları ve Tarama Malzemesinin Çevresel Yönetimi Projesi” hazırlandı. Türkiye’de 233 liman, 40 marina, 400 balıkçı barınağı bulunurken, yeni deniz inşaatları ve nehir ağzı taramalarında ortaya çıkan hafriyatlar sorun olmaktan çıkacak. Projeyle bu hafriyatların denize boşaltım alanları belirlenecek. Ayrıca karada kullanım ve bertaraf sahaları da tes-
pit edilecek. Proje kapsamında geliştirilecek izleme sistemiyle de döküm yapılan deniz alanların durumu sürekli takip altında tutulabilecek. Bütçesi 7 milyon 854 bin lira olan proje, yaklaşık 36 ayda tamamlanacak Proje, TÜBİTAK’ın yanı sıra Çevre ve Temiz Üretim, ODTÜ Deniz Bilimleri, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüleri ile Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği, Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği, Namık Kemal Üniversitesi Çevre Mühendisliği, İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı, Deniz Bilimleri ve İnşaat Mühendisliği, Karadeniz Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesi’nin desteğiyle hayata geçirilecek.
120 Firma Kapasiteli Organize Sanayide 87 Firma Şimdiden Yerini Ayırttı Yatırım değeri bir milyar dolara yaklaşan Yalova Gemi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (GİOSB) için ilk kazmanın çok yakında vurulacağı belirtildi.
| 8 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Yalova’da yapılması hedeflenen Gemi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde (GİOSB) geri sayım başladı. Gemi Sanayicileri Derneği (GESAD) Başkanı Ziya Gökalp ilk kazmanın yakında vurulacağını söyledi. Yatırım değeri bir milyar dolara yaklaşan Yalova Gemi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi için ilk kazmanın çok yakında vurulacağı belirtildi. Açıklama ise GESAD Başkanı Ziya Gökalp’ten geldi. 120 firma kapasiteli organize sanayide 87 firma şimdiden yerini
ayırdığını dile getiren Gökalp, kümelenme modelini ön plana aldıklarını dile getirdi. Sektörün tüm ihtiyaçlarının burada karşılanabileceğini vurgulayan Gökalp; “Denizcilik sektörüne teçhizat üreten tüm firmalar orada olacak. Dümen üreticisi, ana makine üreticisi ya da vinç üreticisi hepsi bu bölgede yerini alacak” sözleriyle, Tuzla, Yalova ve Ereğli’deki tüm tersanelere hizmet vereceklerinin de altını çizdi.
OCAK-ŞUBAT • | 9 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
Türkiye’deki Boğazlardan 2013 Yılında Geçen Gemi Sayısı Açıklandı Türkiye’deki boğazlardan 2013 yılında geçen gemi sayıları açıklandı. Buna göre İstanbul Boğazı’ndan 46 bin 532, Çanakkale Boğazı’nda ise 43 bin 889 gemi geçti. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı verilere göre geçen yıl boğazları kullanan gemilerden 53 bin 111’i doğrudan geçiş yaptı. 200 metreden büyük 9 bin 625 gemi ve 18 bin 305 tanker geçerken bunların 210’u, geçişini yedekli olarak tamamladı. 42 bin 946 gemi kılavuz kaptan alırken bütün bu gemilerin toplam ağırlığının ise bir milyon 297 bin 829 gros ton olduğu kaydedildi. Bu arada Çanakkale Boğazı’nda geçen yıl bir çatışma, üç karaya oturma ve bir yangın, İstanbul Boğazı’nda ise iki çatışma ve beş karaya oturma yaşandı.
Ege’den Diyarbakır’a Deniz Gidecek Yat Turizm Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğulu, “Ege’den Diyarbakır’a deniz gidecek” projesi için düğmeye bastı. Doğulu, Diyarbakır’ın Eğil Barajı gölünde denizci yetiştirecek.
| 10 | • OCAK-ŞUBAT
Yaşamları boyunca hiç deniz görmeyen Diyarbakırlı çocuklar ve gençler yat sporuyla tanışacak. Yat Turizm Birliği Derneği ve Diyarbakır Valiliğinin iş birliği ile yürütülen proje çerçevesinde, Eğil Barajında kimsesiz çocuklara ve gençlere yelken kursu verilecek. “Haydi gel denizci ol” sloganı ile yürütülecek projenin ilk etabında, Eğil Barajına götürülecek iki yelkenli ile 40 kişilik gruba yelkenli kursu verilecek. Kurs sonrası iki takıma ayrılacak kursiyerler arasında yelkenli yarışları yapılacak. ‘Haydi Gel Denizci Ol’ Yat Turizm Birliği Derneği Başkanı Begüm Doğulu, yaşamları boyunca deniz görmemiş kimsesiz çocuk ve gençlerin deniz aktiviteleriyle tanışacağını söyledi. Denizci olmak için mutlaka deniz olan bir bölgede yaşamak gerekmediğini anlatan Yat Turizm Bir-
7 DENİZ
liği Derneği Başkanı Begüm Doğulu, şöyle konuştu: “Amacımız Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki çocuklarımıza, gençlerimize denizin tüm olanaklarını sunmak, bir diğer deyişle denizi götürmek, onları denizle tanıştırmaktır. Bu tanışma sonrası denizci olmak isteyenlere meslek kazandırarak, denizcilikte istihdam oluşturmaktır. Bu amaçla Diyarbakır Valiliği ile birlikte Eğil Gölü’nde pilot projeye başlıyoruz. İlk etapta valilikçe belirlenecek kızlı erkekli 40 kişilik gruba yelkenli kursu verilecek. Yaklaşık 60 gün sürecek kurs süresince, yelken kullanmanın hem teorik, hem pratik eğitimi verilecek. Kurs sonunda yapılacak sertifika töreni öncesi iki gruba ayrılacak kursiyerler, Eğil Barajı’nda yelkenli yarışları yapacak.” “Haydi gel denizci ol” sloganı çerçevesinde yürütülecek projenin ikinci aşamasında gemi adamı kursu açacaklarını söyleyen Doğulu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölge insanımızı, çocuklar ve gençleri deniz spor ve aktiviteleriyle tanıştırdıktan sonra, projenin ikinci aşamasını uygulayacağız. Önümüzdeki yıl hayata geçireceğimiz bu aşamada, Diyarbakır’da ‘Gemi Adamı’ kursu açacağız. Çocuklarımıza yeni bir alanda, teknelerde iş olanağı yaratmaya çalışacağız. Topluma kazandırılmış, meslek ve iş sahibi olması sağlanan her birey bu ülkenin geleceğinin teminatıdır.” dedi.
OCAK-ŞUBAT • | 11 |
7 DENİZ
Deniz Ticareti | 12 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Arkas, Dünyanın Güçlü Firmaları Arasında Yer Alıyor Arkas, “Gemi Filosu Sahibi Armatörler” Sıralamasında Birinci Ligde Arkas Holding, dünyada etkileri devam eden Arap Baharı ve Avrupa’daki Avro krizine rağmen 2013 yılında da önemli başarılara imza attı. Yurtiçinde ve yurtdışında yatırımlarına devam ederek etkinliğini artırdı.
Arkas 2013 yılında hizmet verdiği alanlardaki ticari başarıları ve sosyal sorumluluk projeleri ile marka değerini artırdı. Uluslararası marka değerlendirme şirketi Brand Finance tarafından 7’inci kez yayımlanan “Türkiye’nin En Değerli Markaları” listesinde 23’üncü sırada yer alan Arkas’ın marka değeri 347 milyon dolar olarak açıklandı. Son bir yılda değerini yaklaşık 120 milyon dolar artırarak bir sıra yükseliş sağlayan Arkas’ın marka derecesi “Güçlü” anlamına gelen “A” notuyla nitelendirildi. Arkas Holding, limancılık, demiryolu ve dış ticaret taşımacılığı alanlarındaki yatırım hedeflerine süratle ulaşmasına destek olması amacıyla 2013 yılının son çeyreğinde toplam 133 milyon dolar tutarında 5 yıl vadeli sendikasyon kredisi sağladı. Türkiye’nin en büyük konteyner gemi filosuna sahip olan Arkas, 2013 yılında da gemi yatırımlarına devam etti. Türk bayraklı dört yeni gemi daha alarak konteyner gemisi sayısını 29’a, toplam taşıma kapasitesini ise 40 bin 542 TEU’ya çıkardı. Denizcilik sektörüne yönelik global araştırmaları ile dünyada çok saygın olan Londra merkezli araştırma şirketi Clarkson Research Services Limited “Container Fleet Ownership – Gemi filosu sahibi armatörler” başlığı altında yaptığı araştırmanın sonucunda Arkas, dünyada 24. sırada yer aldı. Dünya sıralamasında birinci lig sayılan ilk 25’te yer alan ilk Türk firması Arkas oldu. YENİ ROTA BATI AFRİKA 2012 yılında Akdeniz, Kuzey Afrika ve Karadeniz limanları ile Batı Afrika limanları arasında dü-
zenli olarak konteyner servisi vermeye başlayan Arkas Line, 2013 yılında bu servisinin kapasitesini artırdı ve geliştirdi. Arkas Line Yeni Batı Afrika Servisi dahilinde kendi gemileriyle Ekvator Ginesi, Gana, Nijerya ve Fil Dişi limanlarına yük taşıması yapmaya başladı. Arkas Line’ın tüm servis ağındaki limanlardan Algeciras limanına aktarılacak olan yükler buradan Batı Afrika limanlarına, Batı Afrika limanlarından alınan yükler de Arkas Line tarafından Algeciras aktarmalı olarak gidecekleri ülkelere taşınıyor. Arkas Line ayrıca Dynamar’ın Alphaliner tarafından işletilen gemi sayısı ve toplam taşıma kapasitesi baz alınarak yapılan analizlerine dayanarak Aralık ayında açıkladığı rapora göre dünya konteyner hat taşımacıları ligi sıralamasında 31. sırada yer aldı. Arkas Line ve Marguisa Line ortak servis vermeye başladı. Bu iş birliği kapsamında Marguisa Line’ın Türkiye’deki acenteliğini Arkas Denizcilik yürütmeye başladı. Arkas ayrıca Romanya’da Deutsche Afrika-Linien’in (DAL) temsilciliği aldı. STILL ARSER İLE ARKAS GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRDİ Alman iç lojistik şirketi ve forklift imalatçısı olan STILL, gelişen Türkiye pazarındaki konumunu kuvvetlendirmek amacıyla Arkas ile güçlerini birleştirdi. STILL’in teknolojik üstünlüğü ve know-how’ı ile Arkas’ın bölgedeki deneyim ve etkinliği bir araya gelince, bu ortaklığın Türkiye sınırlarını aşan sonuçlar üretmesi amaçlanıyor. Ortak kurulan STILL ARSER şirketi iki ortağın da Türkiye pazarındaki güçlerini artırmayı ve Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası müşterilerin artan taleplerini karşılamayı hedefliyor.
OCAK-ŞUBAT • | 13 |
7 DENİZ
Gemi İnşa
Ocak Ayı İhracat Verilerinde İstanbul Rekor Seviyelerde Geçen yılı, 1,1 milyar dolarlık rekor ihracat ile kapatan gemi ve yat sektörü, bu yıl Ocak ayında yüzde 11,3’lük artışla 54 milyon 471 bin dolar ihracat gerçekleştirdi bul’un, Ocak 2013’te 21 milyon 263 bin dolar olan dış satımı, bu yılın aynı ayında yüzde 89,64’lük rekor artışla 40 milyon 325 bin doları gördü. İstanbul’a rakip gösterilen ancak geçen yılın ocak ayında ihracatı bulunmayan Yalova ise Ocak 2014’te 9 milyon 534 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Ocak ayı gemi ve yat ihracatının yüzde 74,03’ü İstanbul, yüzde 17,50’si ise Yalova’dan sağlandı. Bu illerin, sektörün toplam ihracatından aldığı pay ise yüzde 91,53 oldu. Ocak ayı gemi ve yat ihracatının yüzde 74,03’ü İstanbul, yüzde 17,50’si ise sektörde büyük gelişme kaydeden Yalova’dan yapıldı. İstanbul ve Yalova, toplam gemi ve yat ihracatının yüzde 91,53’ünü (49 milyon 859 bin dolar) karşıladı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) kayıtlarından derlenen bilgilere göre, geçen yıl Ocak ayında 48 milyon 953 bin dolar olan gemi ve yat ihracatı, bu yılın aynı ayında yüzde 11,3’lük artışla 54 milyon 471 bin dolara yükseldi. Sektör ihracatının yaklaşık 4’te 3’ünü sağlayan İstan-
Norveç, Ocak ayında da pazar lideri Sektör, Ocak ayında ihracatının yaklaşık 4’te birini (13 milyon 810 bin dolar) Norveç’e gerçekleştirdi. İlk iki sıra yine değişmedi ve bu ülkeyi, 12 milyon 570 bin dolar dış satım kaydedilen Malta izledi. Türkiye ayrıca Marshall Adaları’na 7 milyon 750 bin, İtalya’ya 6 milyon 422 bin, İngiltere’ye 6 milyon 316 bin, ABD’ye 2 milyon 709 bin, Hollanda’ya bir milyon 765 bin ve Danimarka’ya bir milyon 400 bin dolar gemi ve yat ihracatı yaptı.
RMK, En Büyük 2’nci Asfalt Tankerini İnşa Etti
RMK Marine’in inşa ettiği tekne yapısından bağımsız kargo tanklarına sahip dünyada üretilen en büyük asfalt tankeri ünvanını taşıyan iki tankerden ilki T. ESRA, denize indirildi. Koç Holding’in ticari ve askeri gemiyle süper yat sektöründe faaliyet gösteren şirketi RMK Marine’in inşa ettiği tekne yapısından bağımsız kargo tanklarına sahip dünyada üretilen en büyük asfalt tankeri unvanını taşıyan iki tankerden ilki T. ESRA, denize indirildi. RMK Marine’in Tuzla’daki tersanesinde düzenlenen törene Koç Holding, RMK Marine ve Ditaş’ın üst düzey yöneticileri katıldı.
| 14 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Koç Holding’in önde gelen şirketlerinden RMK Marine’in Ditaş için ürettiği 19,000 DWT’luk iki adet asfalt tankerinden ilki T. ESRA, diğeri T. AYLİN adını taşıyor. Gemiler on iki tankta, 18.000 m3 petrol ürünleri ve 250C sıcaklıkta asfalt yüklerini taşıyabilmektedir. 156,5 m. boyundaki T.ESRA ve T.AYLİN, tek uskurlu sevk sistemine sahip olup güçlerini iki zamanlı, 5600 kw makineden almaktadır.
Huzur Huzur Yat Yat
HAYALLERİNİZİ HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
OCAK-ŞUBAT • | 15 |
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE Telefon: (+90 Mah. 216) Tersaneler 395 29 30 Cad. - (+90Nuh 533) 500 93 /No:3 Fax: (+90 446 68/ 48 Evliya- Çelebi San. Sit76 A Blok Tuzla 216) - İSTANBUL TÜRKİYE 80 Adres: Temmuz Ağustos 2013 E-Posta: info@huzuryat.com.tr www.huzuryat.com.tr Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48 E-Posta: info@huzuryat.com.tr - www.huzuryat.com.tr
7 DENİZ
Gemi İnşa
Aziz Kocaoğlu: “Ege’ye Mutlaka Bir Tersane Şart” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ege’ye mutlaka bir tersane gerektiğini vurgulayarak, gemi yapmak ve Ege ve Akdeniz’de sefer yapan gemilerin bakımı için bunun çok önemli olduğunu kaydetti. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir yetişmesini arzuluyoruz. Yetişirse bu yaz orta ve dış Deniz Ticaret Odası yönetimini ziyaret etti. Meclis körfezde yolcu taşıyacağız. Gerçekten İzmir tersaneBaşkanı Geza Dologh, Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf ciliğinde çağı yakalayan bir teknoloji, denizcilik sekÖztürk ve Yönetim Kurulu üyeleriyle bir araya gelen törüne ve ülke ekonomisine katkı koyacak.” şeklinde Başkan Kocaoğlu, İzmir denizciliğinin gelişmesi için konuştu. Başkan Kocaoğlu, Ege’ye mutlaka bir tersayürüttükleri çok sayıda proje ile ilgili bilgi aktardı. ne gerektiğini hatırlatarak, gemi yapmak ve Ege ve Akdeniz’de sefer yapan gemilerin bakımı için bunun Çakmaklı, Çandarlı ve Nemrut limanlarının önemine çok önemli olduğunu vurguladı. değinen Başkan Kocaoğlu, kentin geleceği açısından Büyük Körfez Projesi ile ilgili yürütülen çalışmalar İzmir Limanı’nın büyümek zorunda olduğunu hatır- hakkında da bilgi veren Başkan Kocaoğlu; “Kazıcı lattı. Başkan Kocaoğlu, ’Doğu ve Güney Ege’yi taşı- gemimiz Ata Sanayii’nde yapıldı. Bir boru sistemi yacak liman, İzmir Limanı’dır. Kim gelirse gelsin, kim yapmamız lazım. Körfez, taşıma ile temizlenemez. Sasalı’daki 1000 dönümlük alanda geri dönüşüm tesisi kurmak istiyoruz. Körfez’den çıkacak alüvyon, kil gibi malzemeleri dönüştürerek kente kazandırmayı planlıyoruz.” açıklamasında bulundu. Ziyaretten büyük onur duyduklarını belirten İzmir Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, ’İzmir denizciliği için elimizden gelen her şeyi yerine getirmeye çalışıyoruz. 8 ay evvel bu yola çıktık ve çok güzel şeyler yapmaya gayret gösteriyoruz. İzmir ilklerin şehri. Bu kompozit gemilerin İzmir’e geliyor olması bunun bir kanıtı. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Şu an 13 milyon yolcu taşınıyor. Yeni gemilerle bu oran 2 katına çıkacak. 26 – 27 milyon kişi denizle iç içe olabilecek.” diye konuştu. Büyük Körfez Projesi’nin çok önemli olduğunu ve ne derse desin, İzmir Limanı büyüyerek konteyner Körfez’in geleceği açısından çok önemli olduğunu limanı olmaya devam edecektir. Bu, kentin geleceği vurgulayan Öztürk, bu konuda İzmir Büyükşehir Beiçin çok önemlidir. Bunda da ciddi bir işbirliğine ihti- lediyesi’ne destek vermeye hazır olduklarını söyledi. yacımız var. Yat limanları konusunda eski DLH ile mu- Tekne parklarına ihtiyaç olduğunu belirten Yusuf tabık kaldık. Yerlerinde bize göre, kentin geleceğine Öztürk; “Marina yapmak bence çok doğru karar olgöre ufak tefek hatalar vardı. Düzelttik, mutabık kal- mayabilir. Yerleri farklılaşabilir. Çok daha az maliyetli dık. Önümüzdeki hafta yolcu kapasitesiyle dünyanın birçok yerde insanın denize güvenli bir şekilde ineen büyük kompozit gemimiz İzmir’de olacak. Orta ve bileceği bu parkların yapılması şehrin denizle iç içe dış körfezde hizmet verecek daha hızlı 2 gemimiz de yaşamasını sağlayacaktır.” değerlendirmesinde buyapılıyor. En azından bir tanesinin bu yaz sezonuna lundu.
Hazar Denizi’nde 2 Yeni Gemi Topaz Energy and Maritime, Hazar denizi’nin Azerbaycan Bölgesi’nde petrol platformlarının ihtiyaçlarını karşılamak için yeni nesil 2 dev gemi aldı.
| 16 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Caspian Challenger römorkör gemisi ve Caspian Endeavor ikmal gemilerinin toplam maliyeti 100 milyon dolar. Günümüzde bu gemiler Hazar’da bulunan en iyi gemiler olarak biliniyor. Gemiler Azeri Çırag-Güneşli petrol gaz yatağında çekme, ikmal ve lojistik hizmetler için alındı. Topaz Energy and Marine, şirketinin Hazar denizindeki donanmasında toplam 6 gemi bulunuyor.
Gemi ve Yat Sektörünün 2014’te İhracat Hedefi 2 Milyar Dolar Yüzde 43,5’luk artış ve 1 milyar 163 milyon dolarlık ihracat yapan gemi ve yat sektörünün 2014’te ihracatının yaklaşık 2 milyar dolar olması öngörülüyor. GYİB Başkanı Başaran Bayrak: “2013 sonu itibariyle geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 43,5’luk artış ve 1 milyar 163 milyon dolarlık ihracat yapan gemi ve yat sektörünün 2014’te ihracatının yaklaşık 2 milyar dolar olmasını öngörüyoruz. 2014’te ihracat rakamlarının büyümesinin sürdürülebilir hale gelmesini sağlamayı ve 2023 yılı için geçerli olan 10 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilmek için istikrarlı bir büyüme oranı tutturmayı amaçlıyoruz. Gemi ve Yat sektörü 1’e 7 istihdam yaratma gücüne sahip, yapısı itibariyle kimsenin işsiz kalmayacağı bir sektör ama hala personel sıkıntısı yaşamakta.” dedi. Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği’nin (GYİB) Başkanı Başaran Bayrak, 2013 sonu itibariyle geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 43,5’luk artış ve bir milyar 163 milyon dolarlık ihracat yapan gemi ve yat sektörünün 2014’te ihracatının yaklaşık 2 milyar dolar olmasını öngördüklerini söyledi. Bayrak, rakamların 2008 yılından itibaren gerileme evresine girdiğini, son olarak geçen yıl bir önceki yıla oranla yüzde 39’luk bir gerileme yaşandığını anımsatarak, 2013’ün sektör için tekrar “ayağa kalkma” yılı olduğunu anlattı. Türkiye’nin en fazla gemi ve yat ihracatı yaptığı ülkelerin başında Norveç ve Malta’nın geldiğini aktaran Bayrak, Türkiye’nin yaptığı gemi ve yat ihracatının yarısına yakınının bu iki ülkeye yapılmakta olduğuna dikkati çekti. Bayrak, 2013 yılında bu iki ülkenin ardından Cayman Adaları, Marshall Adaları, Hollanda, İngiltere, ABD, İngiliz Virjin Adaları ve Panama geldiğini ve yapılan toplam ihracatın yaklaşık yüzde 90’ının adı geçen ülkelere yapıldığını belirtti.
“Sektör 1’e 7 istihdam yaratma gücüne sahip” Gemi ve yat sektöründe 2011 yılında 20 bin 500 ve 2012 yılında 16 bin personelin istihdam edildiğini anımsatan Bayrak, “Sektör 1’e 7 istihdam yaratma gücüne sahip, yapısı itibariyle kimsenin işsiz kalmayacağı bir sektör olmasına karşın, son yıllarda özellikle sektörle alakalı meslek okulları sayısının arttırılmış olsa da hala personel sıkıntısı yaşamaktadır. Ancak, genel tablolardaki olumlu gidişatın istihdam edilecek personel sayısına da olumlu yansıyacağı aşikardır” dedi. Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği olarak da sektörün gelişimine yönelik çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini belirten Bayrak, önümüzdeki yıl Yunanistan, Norveç ve Almanya’ya yönelik milli katılım fuar organizasyonları düzenleyeceklerini ifade etti. Başaran Bayrak, sektörün hedef pazarlarının ise öncelikle Avrupa Birliği ve Kuzey Avrupa ülkeleri olmakla beraber Eski Sovyet ülkeleri, Yunanistan, Güney Amerika ülkeleri ve Arap-Kuzey Afrika ülkeleri olduğunu belirtti. Dünyadaki gemi ve yat sektöründe 3 Uzakdoğu ülkesi Güney Kore, Çin ve Japonya’nın toplamda yüzde 92 civarında paya sahip olmakta, diğer ülkeler kalan yüzde 8’lik dilim için mücadele etmekte olduğunu da anlatan Bayrak, “ Bu ülkeler gemi ve yat inşasını devlet politikasını haline getirmeyi başarmış ve ciddi teşvik ve devlet destekleriyle egemen güç haline gelmeyi başarmışlardır. Dolayısıyla rakip ülkelerdeki desteklere benzer destekler sağlanması uluslararası rekabet gücü açısından gemi ve yat sektörümüz için hayati öneme sahiptir” değerlendirmesinde bulundu.
OCAK-ŞUBAT • | 17 |
7 DENİZ
Gemi İnşa
Hyundai Heavy Yeni Konteyner Gemileri Yapacak Hyundai Heavy İndustries 19 bin TEU’luk konteyner gemilerinin yapımına başladı. Sipariş China Shipping Container Co. Limited’e ait. Toplamda 5 geminin yapılması planlanıyor. Başta gemilerin 18 bin 400 TEU olacağı planlanıyordu ancak daha sonra armatör firmanın isteği ile hacim, 600 TEU daha artırıldı. Gemiler suya indirildiğinde dünyanın en büyük konteyner gemileri olacak. Yapılacak konteyner gemilerinde 77 bin 200 at gücünde (HP) ana makine ve deniz suyunun temizlenmesi için 2 sistem ( EcoBallast) kurulacak. Hem ana makine hem de sistemler elektronik kontrollü olacak. Ana makine, geminin hızı ve hava şartlarına bağlı olan otomatik kontrol sayesinde yakıtı yüksek verimlilikle kullanma, ses, titreşim ve SO2 gazı kirliliğini düşük seviyede tutma özelliğine sahip. Ecoballast sistemi morötesi sayesinde suyu bakteri ve planktonlardan temizliyor. Bu sistem saatte 3000 m3 su temizleyebiliyor. İlk geminin uzunluğu (L) 400 m, genişliği (B) 58.6 m, güverte yüksekliği (D) 30.5 metre olacak. Geminin, Kasım 2014’te siparişi veren firmaya teslim edilmesi planlanıyor. Diğer 4 gemi ise 2015 yılının ilk çeyreğinde teslim edilecek. Ayrıca Hyundai Heavy, 102 gemi ve 372 mega-konteyner gemilerinin ihalesini de kazanmıştı.
Mitsui Tersanesi Yeni Kargo Gemisini Teslim Etti
| 18 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Mitsui Tersanesi, 86,600 m3-lük kargo kapasitesine sahip serisinin dördüncü gemisinin teslimatını gerçekleştirdi. Mitsui Tersanesi, 72,800 kıt tasarrufunun yanı sıra lıyor. 220 metre uzunluDWT’lik kargo gemisi Sisegzos gazı çıkışında da ğunda olan Siskin Arrow, önemli ölçüde düşüş sağ36 metre genişliğe sahip. kin Arrow’u teslim etti. Tersane, 86,600 m3lük kargo kapasitesine sahip serisinin dördüncü gemisinin teslimatını yaptı. Siskin Arrow, dünyanın en geniş ambar kapasiteli sekiz konteyner taşıyabilecek ambarlara sahip olan ve 4 kreynin elleçleme yapabileceği kuru yük gemisi olma özelliğine sahip. Yeni nesil motora sahip olan gemi aynı ya-
Geçmişten bu yana süregelen ve gelişmekte olan portföyümüz ve ilkelerimiz doğrultusunda sunduğumuz “kalite”, çalışmalarımızın ciddiyeti ve öneminin en güçlü kanıtıdır.
OCAK-ŞUBAT • | 19 |
Evliya Çelebi Mah. Rauf Orbay Cad. Yasemin Sok. No:10 - Kat 2 Daire 1 İçmeler / Tuzla Telefon: 0216 395 22 35 - 446 01 75 - Fax: 0216 446 01 75
www.korkmazyat.com
7 DENİZ
Röportaj
Emre Şandan Sarp Yat | Tersane Müdürü
Antalya Serbest Bölge’nin Devlet Desteğine İhtiyacı Var Genç, donanımlı ve tecrübeli bir tersaneye sahip olan Sarp Yat, Türkiye’de segmentinde ilk olan, 46 metre boyutundaki, gövdesi çelik, üst binası komple kompozit malzemeden üretilecek ilk motor yat projesini gerçekleştiriyor
| 20 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Y
at sahiplerinin tüm ihtiyaç ve taleplerine göre yurtiçi ve yurtdışı pazarlara süper lüks ve mega yatlar tasarlayıp üretmek üzere 2009 yılında kurulan Sarp Yat, Antalya Serbest Bölgede 8000 m2 alana kurulmuş, 3500 m2 kapalı alana sahip yat üretim firmasıdır. Firma, Eti Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Firuzan Kanatlı ve ailesinin girişimiyle kurulur. Firma, 70 metreye kadar olan süper lüks, yelkenli ve motor
yatlarda çelik, alüminyum, kompozit ve ahşap malzemelerden istenilen segmentte yatlar üretmektedir. Şu anda 46 metrelik olan ve Türkiye’de bu boyut ve özelliklerdeki ilk tekneyi ürettiklerinin bilgisini veren Sarp Yat Tersane Müdürü Emre Şandan; “Sarp Yat, gerek Antalya Serbest Bölgede gerekse Türkiye’de kurulmuş tersaneler arasında en ileri üretim ve yönetim sistemleri ile oluşturulmuş, alt
yapı ve çağdaş üretim koşullarına sahip en önde gelen tersanelerden biridir. Antalya Serbest Bölgede ISO 9001, ISO 14001, ISO 18001 Kalite sistemlerine sahip olan ve bu 3 kalite belgesine sahip olmasından dolayı ENTEGRE YÖNETİM SİSTEMİ olarak adlandırılan yönetim sistemine sahip ilk ve tek tersaneyiz. Tüm kalite sistemlerimiz ABS gibi dünyanın mega yat üretiminde ilk sıralarda yer alan klas kuruluşu onaylıdır. Yapmış olduğumuz altı çelik, üstü komple
kompozit olan ve 46 metre boyutundaki bu teknemiz, Türkiye’de bu özellikte ve bu grupta üretilen ilk tekne olacak” dedi. Türk maharetinin ve işçiliğinin uygulandığı bir imalata sahip olduklarını belirten Şandan, malzeme olarak dünyanın en iyi bilinen malzemelerini kullandıklarını sözlerine ekledi. Türkiye’de altı çelik üstü tamamen kompozit malzemeden üretilen ilk 46m motor yat “Firmamızca yapılan geniş çaplı dünya yat pazarı araştırmasından sonra tersanemizde gövde malzemesi ST 42 çelik, üst bina malzemesi kompozit, 46m uzunluğunda bir adet süper lüks motor yat üretimine karar verildi. Söz konusu bu yat şu ana kadar Türkiye’de bu büyüklükte gövdesi çelik, üst binası komple kompozit malzemeden üretilecek ilk motor yattır. Ayrıca üretilmekte olan bu yatın üst binası epoksi, cam elyafı ve karbon malzemeler ile son derece ileri üretim teknikleri kullanılarak yapılacağı için üst binası alüminyum olan teknelere göre karşılaştırıldığında daha hafif. Buna bağlı olarak teknenin ağırlık merkezi tekne omurgasına oldukça yakın bir mesafeye sahip olacağından, teknenin stabilitesi son derece iyidir. Bu üstünlüklerin yanı sıra ürettiğimiz bu yat, üst binası alüminyum olan teknelere göre hem çok daha iyi
ses ve ısı yalıtımına sahip, hem de daha az motor gücü ile istenilen hızı yakalayıp, işletme maliyeti düşüktür. Bu yat yıpranma değerleri çok düşük olan kompozit malzeme ile üretildiği için yıllar itibariyle tekne sahibinin bakım tutum maliyetlerini ve yıpranmadan dolayı göreceği maliyetleri de çok azaltır” diyen Şandan, Sarp Yat’ın kuruluş itibariyle çok genç bir tersane olmasına rağmen sahip olduğu teknik imkanlar ve kurduğu profesyonel organizasyon ile her türlü yat üretim malzemesiyle (çelik, alüminyum, kompozit, ahşap) ve her tipte yat (motor veya yelkenli) tasarım, üretim veya bakım onarım yapabilecek kapasite ve bilgi birikimine sahip olduğuna özellikle değindi. 46 metrelik bu teknede 4 misafir kamarası, bir tekne sahibinin kamarası, 4 mürettebat kamarası, bir kaptan kamarası olmak üzere toplamda 10 kamara var. Tekne kaptanla beraber 9 mürettebat ve 12 kişi misafir alabiliyor. Bunun haricinde salonu, sinema odası, insanların oturabileceği bir lounge salonu var. Bunların yanı sıra teknenin güvertesinde güneşlenme alanları, jakuzi, mutfak ve dinlenme alanları gibi alanlar da mevcut. Tekne tasarımları, konusunda uzman kişilere emanet Teknenin dış tasarımı ve alt ka-
buğunu, Türkiye’nin önde gelen tanınmış yat tasarımcılarından biri olan Osman Tanju Kalaycıoğlu’na yaptırdıklarını, teknenin iç tasarımını ise sektörde tanınmış İngiliz tasarımcı Adam Lay tarafından yapıldığının bilgisini veren Şandan; “Söz konusu bu kişi daha önce Lürssen, Feadship ve benzeri tersanelerde üretilmiş süper mega yatların iç tasarımını yapmıştır. Bu tasarımcının Türkiye’de yapacağı ilk proje firmamıza aittir. Bu sebepten dolayı kendisi bu projeye çok önem vermekte ve bizim gibi heyecan duymaktadır” diyerek teknenin en önemli konfor kriterinden biri olan ses ve titreşimin yatta minimum değerlerde olması için Hollanda’dan Sjaak Van Capellen firması ile çalıştıklarını da sözlerine ekledi. Şandan; “Projemiz ABS gibi önemli, son derece ciddi, dünya süper ve mega yat üretiminde ilk sıralarda tercih edilen klas kuruluşunun Antalya bölgesindeki ilk ve tek projesi olma özelliğini de içeriyor. ABS gibi çok ciddi bir klas kuruluşunun gözetiminde yat üretebilecek alt yapı, sistem, organizasyon ve üretim kapasitesine sahip tersane sayısı Türkiye’de sınırlıdır. Bu tersanelerden biri olmanın haklı gurunu yaşıyoruz.” dedi.
Sarp Yat, azami 70 m uzunluğa kadar tekne üretebilecek bir alt yapı ve yönetim sistemin ile aynı anda 4 adet 25-50 metre arası lüks yat üretebilecek bir üretim ve mühendislik kapasitesine sahip.
2000 ile 2008 yılları arasında yat sektöründe Türkiye ve dünya pa-
OCAK-ŞUBAT • | 21 |
7 DENİZ
Röportaj
zarının en hareketli dönemlerini yaşadığını ifade eden Şandan; “ O dönemler sektörümüz açısından gerçekten en hareketli olunan zamanlardı. Türkiye, diğer ülkelere kıyasla avantajlı bir konumdaydı. Bu yıllar arasında yat ve gemi talepleri oldukça fazla artış gösterdi. Mevcut tekneler veya gemiler zaten kullanımdaydı fakat istenilen özelliklerde tekneler bulmak zordu. O yüzden ekonominin de o dönemde iyi olmasından kaynaklı, alıcılar gemi-yat alımına veya yeni gemi alımına yönelmek durumunda kaldı. Çünkü taşımacılığın talepleri daha fazlaydı ve dolayısıyla yeni gemi ya da yat talebinde artış yaşandı. Türkiye pazarına baktığımızda ise Avrupa’ya kıyasla maliyetlerimiz biraz daha ekonomik. Bu durum hala devam ediyor fakat bu avantajı yavaş yavaş kaybettiğimizi söyleyebilirim. O yüzden 2000, 2008 yılları arasında yat sektörü dünyada yükselme yaşarken, bu durum Türkiye’de daha hızlı bir ivme ile iyi bir noktaya taşındı.
| 22 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Antalya Serbest Bölge’de tamamlanmayı bekleyen 12 proje var Dünyada ve Türkiye pazarında yaşanan bir kriz olmasına rağmen Antalya Serbest Bölge’nin bu krizi çok iyi değerlendirdiğini dile getiren Şandan; “Türkiye’de yat ve gemi üretimi konusunda gerçekten çok ciddi bir potansiyel var. Ancak şu anda yat üretimi konusunda sadece Türkiye’de değil birçok ülkede ciddi boyutta sıkıntılar yaşanıyor. Özellikle yat üretimi konusunda dikkat çeken Hollanda, İngiltere, İtalya veya Almanya gibi ülkeler şu an proje bulmakta sıkıntı çekiyorlar. Türkiye’de ise özellikle İstanbul bölgesi bu glo-
bal sıkıntıdan ciddi derecede etkilendi. Şu anda İstanbul’da üretilen yeni proje sayısı sınırlıdır. Fakat Antalya bölgesine baktığımızda ise bu konuda çok ciddi atılımlar yapıldığını görüyoruz. Antalya Serbest Bölgede, içinde bulunulan kriz iyi değerlendirilerek, daha iyi şartların yakalandığını söyleyebilirim. Bu bölgede üretilmiş ya da üretilmekte ve müşterisi olan yaklaşık 12 proje var. Bu projeler, içinde mega yatlarında olduğu milyon dolarlık ve euro’luk projelerdir. Antalya Serbest Bölge günümüzde altın çağını yaşıyor diyebiliriz. Fakat önemli bir konu var ki o da bu kadar projemiz olmasına rağmen yeterli alt yapıya sahip değiliz. Antalya Serbest Bölgede denize atabileceğiniz en büyük teknenin boyutu yaklaşık 46 metredir, bu rakam eğer şartlarınızı zorlarsanız 50 metreye kadar çıkabilir. Antalya’da şu an kapasitesinden dolayı mevcut teknik şartlar ile denize atamayacağı 50 m üstü 4 proje bulunuyor. Bu nedenle Antalya’nın acil olarak devlet desteğine ihtiyacı var. Bu bölgede bulunan tersane yöneticileri ve işletme sahipleri zaten çok ciddi anlamda devlet ile görüşme halindeler. Buradaki tesisler devlet desteği ile doğru değerlendirildiğinde 80 metreye kadar, karadan tekneyi çıkartıp tersaneye alma imkanı sağlanırsa eğer Antalya Serbest Bölge, sadece Türkiye’nin veya dünyanın en iyi yat üreten alanlarından biri olmaz, en iyi bakım ve onarım yapılan alanı da olabilecek kapasiteye sahip olur.” diyerek Antalya’nın turizm şehri olarak tanındığını fakat 5 yıldır yapılan atılımlarla çok ciddi bir sanayi şehri olma yolunda ilerlediğini, özellikle yat konusunda büyük atılımlar yapıldığına
dikkat çekti. Şandan, yat alacaklara ise şu tavsiyelerde bulundu: “Aldığınız teknenin boyutuna göre dikkat edilmesi gereken noktalar birbirinden farklılık gösterir. Teknenin kullanım amacına veya tipine göre de bu durum değişir. Burada önemli olan kullanıcının ihtiyaçlarının veya isteklerinin ne olduğudur. Kesinlikle alıcılar şuna dikkat etmeliler; öncelikle hayallerini gerçekleştiriyorlar. Bu hayallerini gerçekleştirirken doğru firmalar ve doğru insanlarla çalışmaları gerekir. Yoksa o hayaller kabusa dönüşebilir. Aldığınız teknenin size olumsuz deniz şartlarında hizmet edebilmesi lazım, arıza vermemeli ve başınızı ağrıtmamalı veya arıza verdiğinde, bir sıkıntı ile karşılaştığınızda aradan kaç yıl geçerse geçsin firmayı aradığınızda karşınızda bir muhatap bulmanız çok önemli. Size güven veren bir firma ile çalışmalısınız.” 2015, yat üretiminde hareketli bir yıl olacak Şandan son olarak 2014’ün Türkiye yat piyasası için zorlu bir yıl olacağını söyleyerek şöyle devam etti: “Çünkü dünyada krizin etkileri hala devam ediyor. Dönem alıcıların dönemi. Özellikle ikinci el piyasasını 2014’te çok hareketli görüyorum ve yat alıcılarının uygun fiyatlara ikinci el tekneleri alabileceklerini tahmin ediyorum. Bu yıl tekne sahipleri teknelerini elden çıkaracağı için 2014’ün sonlarına doğru yeniden tekne arayışına gireceklerdir. Bu yüzden 2015’in yeni yat üretimi açısından hareketli bir döneme gireceğini ön görüyorum.”
OCAK-ŞUBAT • | 23 |
7 DENİZ
Röportaj Makale
“Şu an ikinci el gemi almak için ve yeni inşa için en uygun zaman.”
Capt. Koray Karagöz Marine Line Türkiye | Genel Müdür
Yurtdışından 74 Adet Projenin Recoating’i Türkiye’de Yapılacak
| 24 | • OCAK-ŞUBAT
Sektörde yaşanan duraklamanın 2015’te biteceği öngörülüyor. Sektörün 2015 için hazırlıklarını şimdiden yapması ve fiyat rekabetini iyi hesaplaması şart. Çünkü yeni inşa fiyatları konusunda nerdeyse Kore ile eşit konuma gelindi. Dünya pazarı ile rekabet edebilmek için sektördeki firmaların disiplinli bir şekilde birlik olması gerekiyor.
2
001 yılından itibaren Türkiye’de faaliyet gösteren Marine Line Coating Sanayi İç ve Dış Ticaret A.Ş.,
1994’ten beri denizcilik sektöründe faaliyet halinde olan Advanced
7 DENİZ
liğini yapıyor. Marine Line Türki-
ne’in Genel Müdür’ü Kaptan Ko-
ye’nin ana temel faaliyet alanı, her
ray Karagöz; “Tankerlerin cargo
türlü kimyasala karşı
dayanıklı
tanklarının ve endüstride depo-
coating’in satış-inspection-ısıl iş-
lama tanklarının iç yüzey alanını,
lem faaliyetini yürütmektir.
ana maddesi Siroxirane olan Ma-
Hem endüstri hem de denizcilik
rine Line/Chemline coating kap-
Polymer Coatings isimli Ameri-
alanında sürdürdükleri faaliyetle-
lama malzemeleri ile kaplıyoruz.
kan şirketinin Türkiye’de temsilci-
ri hakkında bilgi veren Marine Li-
Bu kaplama malzemelerimiz her
türlü kimyasala karşı direnç gösteriyor ve korozyona karşı uzun ömürlü kimyasal dayanıklılık gösteriyor.” dedi. 2014 yılında denizcilik ve endüstri sektöründe yaklaşık 100’ün üstünde projemiz var 2013 yılında denizcilik sektöründe 31 adet, endüstri alanında ise 28 adet proje tamamladıklarını ifade eden Karagöz; “2013 yılında özellikle recoating dediğimiz halen operasyonda olan kimyasal tanker Cargo tanklarının başka bir coating’den Marine Line Coating’e dönüştürdüğümüz projelerimiz oldu. 2013 yılında toplamda 59 proje tamamladık. 2013 yılı bu açıdan verim aldığımız bir yıl oldu. 2014’ten de oldukça umutluyuz. Amerika’daki ana firmamız recoating işleminin Türkiye’de çok başarılı ve hızlı yapıldığını gördüğü için müşterilerine bu işlemin Türk tersanelerinde yapılmasını öneriyor ve bu şekilde yurtdışından 74 adet projenin recoating’ini Türkiye’de yapmayı planlıyoruz. Ayrıca 2014 yılında Palmali Grubun Yardımcı Gemi İnşa Tersanleri’nde yaptırdığı yeni inşa projelerin Cargo tanklarını, ayrıca Furtrans grubun Karadeniz Eregli’deki projesini, Gulhan Denizciliğin Özata Tersanesi’ndeki yeni inşa projesinin kargo tanklarını Marine Line ile kaplayacağız ve
endüstri alanında ise yaklaşık 50 projemiz olacak.” diyerek projeleri hakkında bilgi verdi. 2014 yılında 14 adet yurtdışı projeleri hayata geçirilecek Geçtiğimiz yıl yurtdışında da projelere imza attıklarını belirten Karagöz, Marine Line Türkiye’nin dünya pazarında bağlantıda olduğu belli alanların olduğuna değinerek, Marine Line Türkiye’nin Advanced Polymer Coatings firmasının ana merkezlerinden biri olduğunu belirtti(Diğer merkezler İngiltere, Hollanda, Kore, Çin, Singapur ve Japonya). Marine Line Türkiye’nin bağlı olduğu bölgelerin olduğuna dikkat çeken Karagöz; “Bu sınırlar Adriyatik’e Doğu Avrupa, Dubai’ye kadar Ortadoğu ve Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika’dır. 2013 yılında yurtdışında Polonya, Hollanda, Belçika, Dubai ile projelerimiz oldu. 2014 yılı itibariyle Cezayir, Kuzey Irak ve Nijerya’da projelerimiz olacak. Kuzey Irak’ta ve Cezayir’de depolama tankı iç alan coating kaplaması, Nijerya’da sıvı şeker siloları iç alan kaplaması projemiz olacak. Şubat ayında da Polonya’da başlayacak recoating projemiz ile Letonya’da da recoating projemiz ve Hırvatistan’da yeni inşa projemiz olacak. Genel itibari ile toplamda 2014 yılında 14 adet yurtdışı projelerini hayata
geçireceğiz.” açıklamasını yaptı. Endüstri departmanını 2011’de kurduklarını belirten Karagöz; “Endüstri satış departmanımızla 2011’den itibaren faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bugüne kadar endüstri alanında 67 firmaya çalışma yaptık. Bunlar içerisinde Petkim, Tüpraş, Eren Holding, Likit Kimya, May Grup, Hayat Kimya Aves, Kırlangıc, Unilever gibi firmaları sayabiliriz. Depolama tankları yapan, her türlü kimyasala karşı dayanıklı projelerdir. Örneğin Likit Kimya gibi depolama tankları olan firmaların depolama tanklarını biz yapıyoruz. Bu firmalar Acedic Acid, Sulphuric Acid, Caustic Soda gibi oldukça korozif kimyasalları depoluyorlar. Ayrıca Polyplex gibi firmalar Mono Ethylene Glycol gibi çok hassas ürün saflığı isteyen özel ürünleri de bizim kapladığımız tanklarda depolayabiliyor. Ya da Aves, Kırlangıc gibi firmalar hayvansal ve bitkisel yağları uluslararası FDA-GRAS gıda sertifikalarımızı olduğu için sorunsuzca depolayabiliyorlar. Bunların yanı sıra kara taşımacılığı yapan tankerlerin içlerini de kaplıyoruz. Beton uygulamalarımız var ve kimyasala karşı dayanıklı olan beton uygulamalarını yapıyoruz. Bunların içerisinde ise Petkim-Tüpraş-İnci Akü gibi firmalara bu şekilde hizmet verdik. Ayrıca deniz sektöründe sü-
“Amerika’daki ana firmamız recoating işleminin Türkiye’de çok başarılı ve hızlı yapıldığını gördüğü için müşterilerine bu işlemin Türk tersanelerinde yapılmasını öneriyor ve bu şekilde yurtdışından 74 adet projenin recoating’ini Türkiye’de yapmayı planlıyoruz.”
OCAK-ŞUBAT • | 25 |
7 DENİZ
Röportaj “Türkiye’de şimdiye kadar 301 adet kimyasal tanker kapladık. Bu sayı sektörün yaklaşık yüzde 88’ine tekabül eder.”
| 26 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
per yacht’ların yakıt tanklarının kaplamalarını gerçekleştiriyoruz. Vichem Yacht-MYM Yacht-Proteksan’da bu şekilde uygulamalar gerçekleştirdik.” dedi. Yüksek sıcaklıkta proses yapan reaktörlerin de içlerini kapladıklarını belirten Karagöz, bu projelerde ise Akkim, May Group, May Asit, İksa, KMT Polymer gibi firmalara çalıştıklarını söyledi. “Genellikle carbon çelik üzerine kaplama yapıyoruz ve carbon çelik üzerine bizim ürünlerimizle kaplama yapıldığı zaman paslanmaz çelik ile hatta bazı ürünlerde paslanmaz çelikten daha fazla kimyasal dayanımı gösteriyor. Unilever, Diversey, P&G, Reckitt benckiser, Hayat Kimya gibi temizlik maddesi üreten firmalar ile de çalıştık. Ayrıca ürünümüzün gıda sertifikası bulunuyor. Bu sertifikaya sahip olduğumuz için yağ depolarında da ürünümüzü kullanabiliyoruz. Bu alanda ise Lidersan, Kırlangıç, Aves, Gitaş gibi firmalarla çalıştık.” diyen Karagöz sektörle ilgili ise şu değerlendirmede bulundu: Fiyat konusunda nerdeyse Kore ile eşit konuma gelindi “Eylül ayında katıldığım uluslararası bir toplantıda, 2014 için gayet umut verici açıklamalar yapıldı. Sektörde yaşanan duraklamanın ise 2015’te biteceği öngörülüyor. Sektörümüzün 2015 için hazırlıklarını şimdiden yapması lazım. Fiyat rekabetini iyi hesaplamaları gerekiyor. Çünkü fiyat konusunda neredeyse Kore ile eşit konuma geldik. Bizim en büyük avantajımız ise Avrupa’ya yakın oluşumuz ve kimyasal tanker armatörlerinin ve operatörlerinin çoğunun Avrupalılardan oluşması. Dolayısıyla bu fırsatı iyi değerlendirmemiz lazım ama Avrupa’da da rakiplerimiz çoğalıyor. Örnek vermek ge-
rekirse Polonya’da tamir projeleri her gün artıyor. Bu projelerden birkaçını Marine Line Türkiye olarak biz yaptık. Hollanda ise biraz daha fiyatları düşürerek tamir projeleri yapma işine girişti. Letonya keza öyle. Genel itibari ile Avrupa bu konuda çalışmaya başladı. Avrupa ile rekabet edebilmemiz için sektördeki firmaların disiplinli bir şekilde birlik olması gerekiyor, bir fiyat politakımızın, kalite standardımızın ve uygulama ve uygulamanın yapıldığı süre standardımızın olması gerekiyor. Şu anda Avrupa’da belli başlı armatörler uygun fiyata ikinci el kimyasal tankerleri filolarına katarak, filolarını büyütüyorlar, örneğin Unitanker, Borealis Maritime, Stena gibi. Çünkü şu an gemi almak için en uygun zaman. Bu da sektörle ilgili geleceğe yönelik pozitif bir profil öngördüklerini gösterir. Aynı anda 17 adet farklı projeyi kaplama alt yapısına sahibiz Biz coating firmasıyız ve bu anlamda dünya lideri tek bir ürünümüz var, o da Siroxirane esaslı kaplama ürünümüzdür. Bunda da dünyanın en iyi ürününe sahibiz. Türkiye’de şimdiye kadar 301 adet kimyasal tanker kapladık. Bu sayı
sektörün yaklaşık yüzde 88’ine tekabül eder. 1994’den itibaren dünyada ve 2001’den itibaren Türkiye’de kullanılan bu ürünümüz kendisini kanıtlamış durumda. Kaplamaları tersanelerde yapıyoruz ve bütün tersaneler ile çalışıyoruz. Gemiler tersaneye geldiği zaman recoating işlemimiz yaklaşık bir ay sürüyor. Bizim uygulamalarımızı diğerlerinden ayıran iki özelliği var; biri spark test dediğimiz iki kat uygulama tamamlandıktan sonra yaptığımız bir uygulama. Spark test uygulamasında 3500 volt ile bütün yüzeyi tarıyoruz ve yüzde 100 kaplanmasını sağlıyoruz. . İkincisi ise heat curing(ısıl işlem) yapıyoruz.Ortalama 120 derecede 16 saat boyunca yaptığımız kaplamayı kürlüyoruz. Elimizdeki ekipmanlar sayesinde aynı anda 17 tankı kaplama ve kürleme imkanına sahibiz. Bu işlemler toplamda 28-30 gün kadar sürüyor.” dedi. İş güvenliği ile ilgili çalışmaları da yürüttüklerini ifade eden Karagöz, bu konuda profesyonel bir iş güvenlik uzmanı ile çalıştıklarını söyledi ve iş güvenliğinin sağlanmasında firmaların profesyonel bir şekilde çalışmalarını yürütmelerinin önemine dikkat çekti.
OCAK-ŞUBAT • | 27 |
7 DENİZ
Kubilay ULUCAN ATCOM DENİZCİLİK Başkan
Makale
Amerikan Enerji Bankanlığı adına çalışma yapan bir kurum olan Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratovarı çalışmaları, kara ve açık deniz rüzgar potansiyelinin yaklaşık 4,150 GW, yani tüm Amerika’nın elektrik ihtiyacının dört katını karşılayacak seviyede olduğunu ortaya koyuyor.
| 28 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Açık Denizde Rüzgar Enerjisi Projeleri
A
çık sulardaki yeni enerji projeleri; konaklama, lojistik destek gemileri ve teknoloji üreticileri için yeni imkanlar yaratmaktadır. Amerika’nın Meksika körfezi, Brezilya ve Batı Afrika açık deniz bölgeleri son zamanların altın üçgeni olarak etiketlendi. Bu bölgelerde bulunan petrol yatakları, üzerlerinde hali hazirda kurulu olan ve yeni planlanan platformlar, yüksek iş gücü ve karadan destek gerektirmekte. Birçok denizcilik firmasi, bu sektöre hizmet verecek yeni ünitelerini hazırlamakta ve yeni inşa edilen depolar, hizmet gemileri de bunların başında geliyor. Açık denizlerdeki bu hareketlilik karadaki durgunluğu bir
nebze olsun canlandırıyor. Açık denizlerde sadece petrol ürünleri değil, Amerika’nin yeni hedefi olan yenilenebilir enerji projeleri de hazırlanmaktadır. Şu an için Amerika denizlerinde, açık deniz rüzgar santrali yok. Ancak bunun üzerine yürütülen birçok proje bulunuyor. Rüzgar zengini bölgeler için fizibilite çalışmaları son birkaç yıldır hız kazanmış durumda ve bu çalışmaları içeren konferansların bazılarına ben de Atlantik Okyanusu Bölgesi için katıldım. Gerekli bakanlıklardan ve ilgili federal bürolardan alınan izinler sonrasında şu an bu bölgeler, yatırımcıların projelerine açıldı. Ye-
nilenebilir enerji kaynaklarından rüzgar, Amerika’nin son zamanlarda hem petrole bağımlılığını azaltmak, dünyadaki çevreyi en çok kirleten gelişmiş ülkelerden biri imajını düzeltmek amacıyla ön plana çıkartılmakta ve federal devlet tarafından desteklenmektedir. Çevreci örgütlerin, şu anki teknolojileri ile mümkün olan bu en çevreci yönteme bile karşı gelmesi ise işin ilginç yanı! Açık denize kurulan bu rüzgar güllerinin her yıl binlerce okyanus kuşunun, deniz canlısının ölmesine sebep olduğunu ve okyanusun ekolojik dengesini bozduğunu ortaya çıkaran çalışmalar buna sebep olmakta. Biliyoruz ki yüzde 100 çevreci ve üretilirken çevreye zarar ver-
meyen bir enerji kaynağı yok. Yenilenebilir enerji kaynağı vardır. Avrupa Birliği 2020’ye kadar enerjisinin yüzde 20’sini yenilenebilir kaynaklardan elde etmeyi hedeflemekte ve 2030’da bu hedefini katlayıp yüzde 40’a ulaşmayı planlamaktadır. 2 gigawatt(GW) açık deniz rüzgar enerjisi, bir milyondan fazla eve enerji sağlamaya yetecek üniteler Avrupa Birliği ülkelerinde projelendirilmiş durumdadır ki İngiltere ve Danimarka bu çalışmalarda öncülük etmektedir. Amerika’nin doğu kıyıları için rüzgar enerjisi üretiminin Arabistanı olabilir deniliyor. Çünkü, eğer bu bölge tamamiyle açık deniz rüzgar santralleriyle donatılırsa, buradan tüm Amerika’ya yetecek kadar elektrik üretimi sağlanabilir. Amerikan Enerji Bankanlığı adına çalışma yapan bir kurum olan Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratovarı çalışmaları, kara ve açık deniz rüzgar potansiyelinin yaklaşık 4,150 GW, yani tüm Amerika’nın elektrik ihtiyacının dört katını karşılayacak
seviyede olduğunu ortaya koyuyor. Kuzeydoğu ve Orta Atlantik kıyıları özellikle yıl boyu rüzgarlı olan bölgeler ve deniz suyunun derinliği elverişli olan bölgeler, rüzgar enerjisi üretim çalısmalarını mümkün kılıyor. Amerika’nın ulusal yenilenebilir enerji hedefleri ve politikası yok. Ancak 29 eyalet ve Washington D.C kendi planlarını hazırladılar. Massachusetts, Rhode Island, New York ve New Jersey gibi kuzeydoğu eyaletleri bu projeleri hayata geçirmek için agresif şekilde çalışmalar içinde ve 2012 yılı içinde 300 milyon dolar, bu çalışmalara altyapı sağlamak için harcanmıştır. Açık deniz rüzgarı karadaki rüzgardan daha sürekli ve gün içinde daha sert ve kesintisiz esmektedir. Bununla beraber açık deniz rüzgar enerjisi kurmak neredeyse karaya kıyasla iki kat daha masraflı ve buna rağmen uzun soluklu, yenilenebilir olduğundan açık deniz rüzgar enerjisi santrali günden güne daha çok yer edinmeye başlayacaktır.
Amerika, bu konudaki çevresel ve kanunsal zorlukları aşmaya çalışırken Avrupa RoPax, RO-RO ve Konteyner gemilerini yenileyerek bu açık deniz çalışmalarına destek sağlayacak üniteler haline getirmeyi kefettiler. Bu gemiler açık denizlerdeki petrol platformlarına ve rüzgar enerjisi santrallerine destek vererek yeni iş alanları yaratılarak, aynı anda birkaç yüz çalışana yaşam mahali sağlayan bu tip gemilere de yakın zamanda ihtiyaç, Amerikan sularında artış gösterecektir. Türkiye’nin de geçtiğimiz yıllar içerisinde, politik çekişme sebebi ile içine girdiği Akdeniz’deki açık deniz petrol arama çalışmaları kısıtlı kalmaz ve ekonomiye deniz meltemi estirebilecek açık deniz rüzgar santrali enerjileri ile desteklenebilir. Yakın gelecekte Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de açık deniz çalışmalarına lojistik destek verecek gemilerine yatırım yapanların kazançlı çıkacağı muhtemeldir.
Avrupa Birliği 2020’ye kadar enerjisinin yüzde 20’sini yenilenebilir kaynaklardan elde etmeyi hedeflemekte ve 2030’da bu hedefini katlayıp yüzde 40’a ulaşmayı planlamaktadır.
OCAK-ŞUBAT • | 29 |
7 DENİZ
Röportaj
Mehmet Dilmaç Kaptan
Denizcilik Bir İşten Çok Aşktır Denizciliğin güzel olduğu kadar zor bir meslek, yatçılığın ise bu zorluklar içinde biraz daha rahat ama bir o kadar da detaylı bir iş olduğunu söyleyen Kaptan Mehmet Dilmaç; “Denizcilik, gemicilik ya da yatçılık yapmak isteyen herkes, bu işin tamamiyle bir işten çok aşk olduğunu kabul etmek zorunda” dedi.
| 30 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
2
yıldır Ege’nin incisi Bodrum’da yaşayan Mehmet Kaptan, 1998’de denizcilik eğitimi sonrasında açık deniz hayatına başlar. Ticari gemilerin, yatlara göre daha kapsamlı ve daha amaçlı olduğunu düşünür. Denizcilik, seyir ve hesaplamalar işin içine girince ufkunun daha da büyüdüğünü ve staj ile birlikte ilk zabitliğini aldığı gemilerde, yatlar ile yük gemileri
arasındaki büyük farkı gördükten sonra yat kaptanlığı yapmaya karar veren Kaptan Mehmet Dilmaç ile denizcilik üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Denizciliğe adım atma hikayeniz nasıl gelişti? 1977 Yalova doğumluyum ve Rizeliyim. İlk ve ortaokulu Büyükada’da, liseyi Bostancı’da bitirdim.
1996 yılında KOU Karamürsel Dnz. MYO girdim ve 1998 yılında mezun olduktan sonra staj ile birlikte açık deniz hayatına başlamış bulundum. Çocuk yaşlarımdan itibaren, yaşamakta olduğum Büyükada’da, kayıkhanelerde ve yazlık teknelerde, okul tatilleri ve boş zamanlarımda bolca vakit geçirdim. Okul harçlıklarım için ve lise yılları yaz tatillerimde özel teknelerde çalıştım. 1999’dan son-
ra ise ticari gemilerde zabit olarak denizcilik hayatıma devam ettim. Denizcilik okulundan sonra denizciliğin daha çok eğlence sektörü olarak da bilinen yatçılık kısmını tercih ettiniz. Bunun sebebi neydi? Yatçılık benim için üniversite öncesinde küçük çaplı da olsa başlamıştı. Okuldayken çoğu terimlere ve deniz hayatına aşinaydım. Fakat ticari gemiler yatlara göre daha kapsamlı ve daha amaçlı olduğundan benim için yeni bir heyecan oldu. Denizcilik, seyir, hesaplamalar işin içine girince ufkumuz daha da büyüdü ve staj ile birlikte ilk zabitliğimi aldığım gemilerde, yatlar ile yük gemileri arasındaki büyük farkı gördüm. Yatçılık sektöründe yaklaşık 15 senedir çalışıyorsunuz ve artık bu sektörün duayenlerinden sayılırsınız. Bu meslekte başarı için yat kaptanının sadece denizi ve tekneyi bilmesi yeterli midir? Mesleğin insanlarla iletişim kısmından
“Avrupa’dan birçok teknenin gelmesi, teknelerimizin Avrupa’ya açılması ve oradaki fuarlarda yer bulması ile Türk yatçıların dünyaya açılması, bugün için yatçılık alanında iyi yolda olduğumuzun belirtilerindendir.” biraz bahsedebilir misiniz? Yatçılıkta, özellikle bizim bulunduğumuz seviye olarak daha üst sınıf tekne ve misafirlerin bulunduğu bir çalışma ortamında deniz ve tekne unsuru gibi ana hatları olusturan etkenler dışında, iyi derecede yabancı dil, sorun çözme odaklı çalışma mantığı ve yüzde 100 misafir/müşterilere yönelik hazırlanan çalışma düzeni ve programı gerekmektedir. Bu şekilde olduğunda kısıtlı alanda geçen deniz günleri elbette başarıyı be-
raberinde getirecektir. Üst düzey (High profile ) mevki ve yaşantılarında olan kişiler ile aynı teknede yaşıyor olmak, aile içinde olduğu gibi olumlu olumsuz birçok seyi paylaşmak, aslında onlar ile birlikte belli süreli yaşam ortaklığına girmek, beraberinde ciddi bir iletişim yeteneğini de barındırmanızı gerektirmektedir. Aslında kaptanlık bir zorunluluk işi değildir. İnsanoğlu zorunda olduğu bir şeyi zevkle yapayamayacağı gibi özel yat kaptanlığı da tamamiyle severek ve kaptan ile personelin zevk alarak yapabileceği bir iş dalıdır. Denizcilik güzel olduğu kadar zor bir meslek. Yatçılık ise bu zorluklar içinde biraz daha rahat ama bir o kadar da detaylı bir iş. Denizcilik, gemicilik ya da yatçılık yapmak isteyen herkes bu işin tamamiyle bir işten çok aşk olduğunu kabul etmek zorunda. Ege’nin incisi Bodrum’da yaşıyor ve çalışıyorsunuz. Bu bölgenin Türk yatçılığında lider konumda olduğunu söyleyebilir misiniz?
“Yatçılık ve yat severler için merkezi bir nokta olması, havalimanı ulaşım kolaylıkları ve coğrafi özellikleri göz önüne alındığında; Bodrum yarımadası ile başlayıp, Gökova, Hisarönü Körfezi ile devam eden ve özellikle Göcek Koylarımız gerçekten Türk ve Akdeniz yatçılığı için çok özel bölgelerdir.”
OCAK-ŞUBAT • | 31 |
7 DENİZ
Röportaj
Turkiye’de yatçılık üzerine gelişmiş diğer bölgelerimiz nerelerdir? Ben 2 yıldır Bodrum’da yaşıyorum ve gerçekten Bodrum yaz ve kış olarak iki ayrı şehir diyebilirim. Yatçılık ve yat severler için merkezi bir nokta olması, havalimanı ulaşım kolaylıkları ve coğrafi özellikleri göz önüne alındığında; Bodrum yarımadası ile başlayıp, Gökova, Hisarönü Körfezi ile devam eden ve özellikle Göcek Koylarımız gerçekten Türk ve Akdeniz yatçılığı için çok özel bölgelerdir. Son yıllarda Avrupa’da gördüğümüz daha üst sınıf mega yatları da artık koylarımızda ve limanlarımızda görmemiz bu alanda atılan adımların bence sağlamasıdır.
| 32 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Türkiye’de ve Akdeniz’de birçok yat limanını uğrak yer olarak kullandınız. Kıyaslandığında ülkemizin yat turizminde eksiklikleri ve yapılması gerekenler nelerdir? Tüm denizlerimizi yat limanı ve turizmi için yeteri kadar kullanabiliyor muyuz? Ülkemizde marina hizmetleri, servis ve iletişimin oldukca iyi olduğunu düsünüyorum. Avrupa ile kıyaslama yapıldığında ise bu özelliğimiz marina sayıları bazında olumsuz yöne kaymaktadır.
Bugün İtalya ve Fransa’nın güney kıyılarında gördügüm marina sayısı ülkemizin çok çok üzerinde ve bu alanda tahminimce bürokratik şartlar, inşa izinleri vb gibi durumlar söz konusu. Elbette ki doğal güzelliği ile övündüğümüz sahillerin taş marinalara dönmemesi gerekır. Fakat çok iyi denetim ve çevreci projeler ile marina sayımızın artması öncelikli gereksınım olmaktadır. Özellikle küçük teknelerin sığınabileceği ve ucuz konaklayabilceği marinaların sıklığı daha fazla yatçının Türk sahıllerınde gezmesı ve beraberinde ekonomık canlılığı getirecektir.
sigorta, bayrak taşıma, kayıt, vergi hususlarında ödemeler buna etkili olacaktır. Türkiye’de yatçılık sektörünün dünü, bugünü ve geleceği için neler söyleyebilirsiniz? Ülkemizde ekonominin gelişmesine paralel ilerleyecek olan yatçılık, özellikle 2000 yılından sonra hızlanmıştır. Yeni projelerde artık gemi inşa mühendisleri, iç ve dış dizayn çalışanlarından oluşan ekipler, yat inşa sektöründe çalışmaktadır. Eskiden daha çok el işçiliği ve göz kararı ile yapılan tekneler yerini teknolojik çalış-
Yatçılıkta yabancı bayrak taşıma oranı nedir? Ve bu yatların Türk bayrağına geçmelerini sağlamak için neler yapılmalıdır? Yabancı bayraklı tekne sayısı oranı T.C. bayrağa göre oldukça yüksektir ve bunun en önemli sebebi ise yabancı bayrak taşımanın getirmiş olduğu vergi, yakıt vb muafiyetlerdir. Yine bürokratik alanda yapılacak araştırma ve çalışmalar ile muadil ülkelerdeki yatçılık ve bayrak donatımı ile ilgili alınacak tedbirler bence Türk bayrağımıza geçişte etken olacaktır. Elbette ki bir tekne sahibinin harcamalarını minimum düzeyde tutabileceği
malara bırakmıştır. Avrupa’dan birçok teknenin gelmesi, teknelerimizin Avrupa’ya açılması ve oradaki fuarlarda yer bulması ile Türk yatçıların dünyaya açılması, bugün için yatçılık alanında iyi yolda olduğumuzun belirtilerindendir. Gelecek için sürekli yapılan ümit etme dışında, yine otoritenin denetimi ve yatçılığın geliştirilmesi için sağlanacak bütcelerin iyi alanlarda ve etkin kullanılması, yabancı talepleri uzun vadeli düşünerek değerlendirmek bence ileriye yönelik adımların başında gelmelidir.
OCAK-ŞUBAT • | 33 |
7 DENİZ
Deniz Turizm
Yücel Gökgöz Arkas Turizm | Cruise Departmanı Yöneticisi
Türkiye’de kruvaziyer turizminin çok hızlı büyüdüğüne dikkat çeken Arkas Turizm Cruise Departmanı Yöneticisi Yücel Gökgöz, kruvaziyersektörüne dair değerlendirmelerini 7deniz Dergisi ile paylaştı.
Türkiye, Kruvaziyer Turizminde Yükselen Bir Grafik Çiziyor Arkas Turizm, 2014 için cruise programlarındaki destinasyon seçeneklerini satışa sundu. Özellikle farklı cruise rotalarını görmek isteyen tatilciler için İstanbul ve İzmir çıkışlı Karadeniz ve Güney Amerika turları ilginç deneyimler sunmayı hedefliyor.
| 34 | • OCAK-ŞUBAT
“Cruise turlarının en büyük özelliği, birkaç ülkeyi aynı anda görebilme olanağının olması ve yolculara, gemiye binmeleri itibariyle bir haftalık, 10 günlük ya da daha uzun programları, hiçbir şekilde tekrar valiz açma-kapama derdi olmadan yüksek konfor olanakları ile sunmasıdır.” 7 DENİZ
K
uruluşu 1961 yılına uzanan Arkas Turizm, sektörde kurumsal seyahat danışmanlığı alanında hizmet veren, en köklü ve en eski seyahat acenteleri arasında yer alıyor. Firmanın faaliyet alanını şirketlerin kurumsal seyahatleri, şirket yönetim kadroları ve çalışanlarının iş ve özel seyahat planlamaları, münferit ve grup seyahatler ile organizasyonlar oluşturuyor. Bu yapıdan hareketle kaliteli hizmet anlayışını sürdüren Arkas Turizm’in, müşteri memnuniyeti açısından güvenilir olmak ve müşteri odaklı hizmet vermek öncelikli konuları arasında yer alıyor. Arkas Turizm, diğer hizmetlerinin yanı sıra kruvaziyer seyahatleri alanında da yoğun hizmet veriyor. Firma aynı zamanda altı yıldızlı gemileri bulunan Crystal Cruises ile Hapag Lloyd’un satış acenteliğini yapıyor. Tüm cruise şirketlerinin Türkiye pazarındaki münferit satışlarının yanı sıra, kurumsal müşterilerin cruise gemilerindeki münferit rezervasyonlarını ve grup organizasyonlarını gerçekleştiriyor. 2014’te cruise tatilcilerine farklı
destinasyon seçenekleri sunacaklarına dikkat çeken Gökgöz; “Avrupa ve Akdeniz kıyılarını cruise gemileri ile seyahat etmiş olan yolcular için farklı ve ilgi çekici rotalar olacağını belirtmek isterim.” dedi. Cruise yolculuğu valiz açma-kapama derdi olmadan birçok ülkeyi görme olanağı sunuyor Türkiye’de kruvaziyer turizminin özellikle son 5 yıldır hızlı bir büyüme içerisine girdini belirten Gökgöz, bu artışta, Türkiye limanlarından hareket eden kruvaziyer gemilerinin etkisinin büyük olduğunu belirtti. Gökgöz; “Cruise turlarının en büyük özelliği, birkaç ülkeyi aynı anda görebilme olanağının olması ve yolculara, gemiye binmeleri itibariyle bir haftalık, 10 günlük ya da daha uzun programları, hiçbir şekilde tekrar valiz açma-kapama derdi olmadan yüksek konfor olanakları ile sunmasıdır. Sosyal ve spor aktiviteleri, farklı damak tatları, olağanüstü şovlar, birçok ünlü markanın bulunduğu mağazalar, casino, modern dizayn edilmiş kullanım alanları ve kabinler, özel
güneşlenme alanları, liman şehirlerinde denize girme imkanı gibi birçok olanağı bir arada bulabilmeleri yolcuların ilgi ve tercihini kruvaziyer turlarına çekiyor. Bunun yanında turların fiyatlarının düşünüldüğü gibi yüksek rakamlarda olmaması ve cruise seçenekleri ile ilgili bilgilerin her geçen gün daha ulaşılabilir olması gemiye giden yolcu sayısını arttırdı. Yolcular ilk cruise seyahatlerinin ardından farklı rotaları görmek ve farklı gemileri denemek için seyahat tercihlerini yine cruise gemilerinden yana kullanıyorlar. Her yılın Eylül veya Ekim aylarında başlayan erken rezervasyon dönemlerini yolcular yakından takip ediyorlar ve bir yıl sonrasının dahi planlamasını yapabiliyorlar.” dedi. Türkiye’deki kruvaziyer limanlarının artması, turizm ekonomisine katkı sağlayacaktır Türkiye’deki kruvaziyer pazarının büyümesine paralel olarak, cruise gemilerine yönelik liman sayılarının arttırılmasının ve mevcut liman kapasitelerinin yolculara daha fazla imkan sunabilecek duruma getirilmesinin kruvaziyer
Türkiye’de cruise gemileriyle tatil yapmak isteyen yolcuların tercih sebeplerinin farklı olduğunu belirten Gökgöz, ilk defa cruise seyahati yapacak olan yolcuların kriterleri arasında Türkçe rehberlik hizmetinin başta geldiğini belirtti.
OCAK-ŞUBAT • | 35 |
7 DENİZ
Deniz Turizm
bin 776 turist taşındığı bilgisini verdi. Kruvaziyer yolcularının 2012’ye göre yüzde 7 arttığı bu dönemde ziyaretçilerin bir milyon 760 bin 143’ünü transit, 250 bin 39’unu giden ve 230 bin 594’ünü gelen yolcular oluşturdu.
Gökgöz; “Avrupa ve Akdeniz kıyılarını cruise gemileri ile seyahat etmiş olan yolcular için farklı ve ilgi çekici rotalar olacağını belirtmek isterim.” dedi.
| 36 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Türkiye’ye kruvaziyerlerle gelen turistler önceki yıla göre 2003 yılında yüzde 75, 2004’te yüzde 10, 2005’te yüzde 17,4, 2006’da yüzde 34,1, 2007’de yüzde 34,6, 2008’de yüzde 17,3 artış gösterdi, 2009’da ise küresel ekonomik krizin etkisiyle yüzde 7,5 azaldı. 2010’da yüzde 15 artan kruvaziyer turizmi, 2011’de yüzde 27 büyüdü, 2012’de ise yüzde 4,3 küçüldü. 10 yılda limanlara gelen gemiler yüzde 77, yolcular da yüzde 285 arttı. Kruvaziyer turizmi kapsamında 10 yılda Türkiye’ye 15 milyon 705 bin turist geldi. sektöründen elde edilecek ekonomik geliri arttıracağını belirten Gökgöz, İstanbul, İzmir gibi limanlarda inen yabancı yolcuların şehirleri tanıyabilmek için oldukça yoğun talep gösterdiklerini, İstanbul’da Kapalıçarşı, Ayasofya, Sultanahmet bölgesi, İzmir’de ise Efes başta olmak üzere turistik bölgelerin tercih edildiğini söyledi. Cruise seyahatleri alışkanlık yapıyor Türkiye’de cruise gemileriyle tatil yapmak isteyen yolcuların tercih sebeplerinin farklı olduğunu belirten Gökgöz, ilk defa cruise seyahati yapacak olan yolcuların kriterleri arasında Türkçe rehberlik hizmetinin başta geldiğini belirtti. Cruise seyahat alternatifleri içinde yurtdışı ve Türkiye limanlarından hareketli 20–30 gün süren kıtalararası turların yanı sıra, 8– 5 gün
süren Akdeniz, Fiyortlar, Baltık Başkentleri turları, Ren Nehri, Tuna Nehri gibi nehir üzerinde seyahat eden daha butik gemi turları da oldukça rağbet görmekte, alışılmışın dışında Alaska, Uzakdoğu gibi çok farklı destinasyonlarda çok farklı deneyimler vaat edilmektedir. Yolcularına 6 kıtada 4 mevsim sayısız seçenek sunan Arkas Turizm, her zevke uygun cruise turlarını sizler için özenle takip etmektedir. Kruvaziyer turizminde yolcu sayısı her yıl artıyor Türkiye’nin geçen yıl ağırladığı kruvaziyer yolcuları, önceki yıla göre yüzde 7 artışla 2 milyon 240 bine yükseldiğini belirten Gökgöz, Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nden aldıkları verilere göre, geçtiğimiz yıl Türkiye’deki limanlara bin 334’ü kruvaziyer tipi olmak üzere bin 572 yolcu gemisi yanaştı, bu gemilerle 2 milyon 240
En fazla yolcuyu İstanbul Limanı ağırladı Geçen yıl İstanbul ve Kuşadası limanlarında ağırlanan yolcular 500 bin sınırını aştı, İzmir Limanı’na da benzer seviyede yolcu girdi. Gemi ve yolcu trafiği bakımından ilk sıradaki İstanbul Limanı’na Ocak-Aralık döneminde 307’si kruvaziyer tipi olmak üzere 381 yolcu gemisi yanaştı, liman 689 bin 417 yolcu ağırladı. Bunun 523 bin 563’ü transit, 87 bin 349’u giden, 78 bin 505’i ise gelen yolcular olarak kayıtlara geçti. İstanbul’un ardından ikinci sırada yer alan Kuşadası Limanı’na ise 357’si kruvaziyer tipi olmak üzere, 428 yolcu gemisi yanaştı, bu gemilerle adaya 577 bin 685 yolcu uğradı. Bu limanları 486 bin 493 yolcuyla İzmir, 163 bin 575 yolcuyla Antalya, 152 bin 685 yolcuyla Marmaris ve 62 bin 741 yolcuyla Çeşme Limanı izledi.
OCAK-ŞUBAT • | 37 |
7 DENİZ
Gezi
Robben Adası günümüzde ırkçılığa, koloniciliğe, adaletsizliğe ve zulme karşı kazanılan zaferin simgesidir. Aynı zamanda haklı karşı duruşun, azmin ve insanlık onurunun...
İki Okyanusun Kıyısında Bir Şehir “Cape Town” Dr. Faruk BUDAK
| 38 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
A
frika’nın Avrupa kıtasına en uzak noktasında bulunan bu şirin kent, adını eski denizciler için çok önemli bir geçiş noktası olan dünyaca ünlü Ümit Burnu’ndan alır. Afrika’nın en güneyi gibi romantik bir lokasyonda olması, ılıman iklimi, kültürel zenginliği, farklı tarzdaki mimari geleneklerin kendine has sentezi ile oluşturduğu sıradışı mimari dokusu ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Varlıkları Listesi’ne alınmış Robben Adası gibi değerlere sahip olması nedeni ile turistik açıdan Afrika’nın güneyinde en çok ziyaret edilen yerlerden biri olmuştur. Cape Town, bana hep San Fransisko’yu çağrıştırır. Özellikle liman-
dan çıkıp denize açılınca şehrin panoraması daha görkemli olarak belirmeye başlar. Bulutların arasındaki Table Mountain (Masa Dağı) ve Green Point’in ötelerine kadar uzanan evleriyle gerçekten keyif alacağınız, hoş bir şehir Cape Town... Bu güzel şehrin tadına varabilmek için mutlaka ziyaret edilmesi gereken dört yer; Masa Dağı, Waterfront’taki Viktorya ve Alfred Rıhtımı, Robben Adası ve şehrin dışındaki Ümit Burnu’dur... Masa Dağı, Cape Town’un sırtını yasladığı, üzeri oldukça düz, 1086 metrelik bir zirveye sahip dağ. Şehrin ve okyanusun görüntüsü-
nü yol boyunca sürekli izlemek isterseniz önerim teleferiği kullanmanız. Dağ, şehirle o kadar iç içe ki sanki uzansanız ona dokunabileceğinizi hissettiriyor. Ama yine de Dağın zirvesi için ayırabilecek zamanınız yoksa üzülmenize gerek yok. Bu görkemli dağın en güzel göründüğü noktalardan biri de Waterfront ve Cape Town gezinizin olmazsa olmazlarından biri olması gereken, şehrin en canlı bölgesi Viktorya ve Alfred Rıhtımı. Rıhtım, şehrin limanı ile iç içe, kafe ve restoranlarla dolu, büyük bir alışveriş ve eğlence alanı. Malezya mutfağından Etiyopya mutfağına kadar değişik Afrika ülke mutfaklarının yemeklerini tadabileceğiniz sayısız alternatife
sahip bir yer. Burada dolaşırken rıhtıma çıkmış ve güneşin altında miskinlik yapan denizaslanlarını fotoğraflamak, canlı etnik müzik performanslarını izlemek, tamamen batı standartlarında bir şehir havasını verirken derinlerinde yatan Afrika ruhunu ve köklerini duyumsamak, gerçekten onun hak ettiği sıradışılığını yaşatıyor. Waterfront’taki Saat Kulesi’nin sağındaki binanın girişinde “Nelson Mandela Getaway to Robben Island’’ yazıyor. Buradan kalkan feribotlarla ulaşılan Robben Adası’nda insanın içini burkan ama Afrika’nın siyah beyaz ikilemini algılayabileceğimiz bir atmosfer sizleri bekliyor. Cape Town’a sadece 11 kilometre uzaklıkta olan Robben Adası, Güney Afrika’nın Alkatraz’ı olarak bilinir. Güney Afrika’nın en ünlü özgürlük savaşçıları çeyrek asır gibi uzun bir süre burada tutsak kalmışlardır. Ancak Robben Adası günümüzde ırkçılığa, koloniciliğe, adaletsizliğe ve zulme karşı kazanılan zaferin simgesidir. Aynı zamanda haklı karşı duruşun, azmin ve insanlık onurunun...
sırasında burayı en sona bırakmış ve bu taş yığını için ‘Afrika’nın en önemli ulusal anıtı’ demişti. Turdaki herkes çok şaşırmış, böylesine basit bir taş yığınının ulusal anıt olmasını anlayamamıştık. 5 yılda bir, 11 Şubat günü bu hapishanede kalmış mahkumlar bir araya gelerek o günlerin anısına buraya birer taş bırakıyorlarmış. İşte bu taş yığını böyle oluşmuş. Bu gelenek, son mahkum ölünceye kadar da devam edecekmiş. Gezinin ikinci bölümünde asıl hapishaneyi geziyoruz. Yeni rehberimiz yaşamının yirmi yılını burada tutsak olarak geçirmiş olan yaşlı bir siyah. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyah devlet başkanı Mandela’nın 1964’ten 1982 Mart’ına kadar 18 yıl kaldığı hücreyi, havalandırmaya çıktığı avluyu, banyoları ve yemekhaneyi gezdirip bilgi veriyor. Avluda Mandela’nın 1966 yılında hapishanede çekilmiş bir fotoğrafı var. Fotoğraf, tam fotoğrafın çekildiği noktaya dikilmiş. Robben Adası’ndaki hapishane 1997’de kapatılarak müze haline getirilmiş.
45 dakikalık keyifli bir deniz yolculuğunun ardından adaya ulaşıyoruz. 3 otobüs bizi bekliyor. Ada, 1500’lerden itibaren Avrupalı sömürgeciler arasında bir kaç kez el değiştirmiş. En son, Güney Afrika’nın ırkçı rejimi tarafından politik mahkumların kapatıldığı bir hapishaneye dönüştürülmüş.
Alışveriş tutkunları için Waterfront’tan sonraki ikinci adres Greenmarket Meydanı… Burada çeşitli el sanatları ürün ve hediyelik eşyaları açıkhava stantlarında ya da şirin dükkanlarda bulabilirsiniz. Yanınızdakiler tam bir alışveriş tutkunu ve siz de sevmiyorsanız etraftaki sokak kafelerinde keyifli bir kahve molası verebilirsiniz.
Afrika’nın en önemli ulusal anıtı Tur sırasında gördüğümüz en ilginç yer, mahkumların çalıştırıldığı kireç ocağı. Alanın tam ortasında yumruk büyüklüğündeki taşlardan oluşmuş bir yığın dikkatimi çekmişti. Rehberimiz, tur
Şehrin etnik mozaiği içerisinde en farklı noktada buraya çok önceleri yerleşmiş bulunan Malezyalıların getirdiği Malay kültürü. Waterfront ile Masa Dağı arasındaki özel bir bölge de “Malay District” olarak geçmekte. Bu bölgede ya-
pacağımız kısa bir yürüyüş turu bile bize farklı mimari sentezi gözlemleme imkanı veriyor. Şehirden çıkıp güneye doğru yöneldiğimizde kıtanın alt ucunun doğal yaşamı ile karşı karşıya geliriz. Ümit Burnu’na doğru yolculuğumuz sırasında karşılaşacağımız penguenler, deve kuşları ve iri bir maymun türü olan babun sürüleri bizleri şaşırtmaya devam ediyor. Kıtanın en güney ucu Ümit Burnu değil! Maalesef yanlış bir kanı, kıtanın en güney ucunun Ümit Burnu olduğu şeklinde. Asıl en güney uç noktası, Cape Town’dan 250 kilometre kadar uzaklıktaki Cape Agulhas. Yine de Ümit Burnu gezisi, buraya kadar gelmiş turist misafirlerine güzel bir anı fotoğrafı ve lezzetli yemekler sunan restoranları ile keyifli bir gün geçirmenizi sağlıyor. Yaklaşık iki saatlik bir yolculukla ulaşabileceğiniz Hermanus, sadece Güney Afrika’da değil tüm Afrika’da balinaları yakından gözleyip fotoğraflayabileceğiniz şirin bir kasaba. Özellikle Eylül ayı sonunda düzenlenen dört günlük Hermanus Balina Festivali, balina akınının zirve yaptığı bir dönemde gerçekleştiriliyor. Ağustos, Eylül, Ekim aylarında kıyıya kadar yanaşan ve keyifle oynaşan balinaları kıyıdan dahi fotoğraflamak mümkün oluyor. Cape Town, belki de Afrika ruhu ile Batı modernizminin en güzel şekilde harmanlandığı değişik bir tat. Doğası, iklimi, muhteşem manzaraları, kültürel dokusu, geleneksel mutfak örnekleri ve kolayca ulaşabileceğiniz safari imkanları ile keyifle yudumlanacak değişik bir Afrika kokteyli gibi.
Cape Town, belki de Afrika ruhu ile Batı modernizminin en güzel şekilde harmanlandığı değişik bir tat. Doğası, iklimi, muhteşem manzaraları, kültürel dokusu, geleneksel mutfak örnekleri ve kolayca ulaşabileceğiniz safari imkanları ile keyifle yudumlanacak değişik bir Afrika kokteyli gibi.
OCAK-ŞUBAT • | 39 |
7 DENİZ
Röportaj
2013 yılında ‘En çok ülkeye uçan havayolu şirketi’ liderliğini sürdüren THY, 2013 yılını yüzde 20,5 oranında bir büyüme ile kapattı. 2014’teki öncelikli hedefleri arasında ise Afrika niş pazarlarında güvenilir bir taşıyıcı olarak daha etkin rol almak bulunuyor.
Ali Türk, 7deniz Dergisi’ne Turkish Cargo’nun hedef ve planlamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ali Türk Turkish Cargo | Başkanı
Networkümüzün Büyüklüğü Hizmetimizin Ana Kaynağını Oluşturuyor
1 | 40 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
933 yılında ulusal hava yolu olarak kurulan Türk Hava Yolları, 1936 yılında ilk uluslararası kargosunu taşıdı. Zaman içerisinde geçirdiği değişimler sonucu, günümüze kadar başarılı bir çizgide ilerleyen firma, 2000 yılında Türk Hava Yolları Kargo Bölümünü ‘Turkish Cargo’ çatısı altında topladı. Turkish Cargo, Türk Hava Yolları’nın bir alt markasıdır ve THY’nin uçuş ağını ve filosunu kullanır. Hava kargo sektörünün en hızlı büyüyen kuruluşlarından biri olan Turkish Cargo, dünya ticaret yollarının merkezinde olan İstanbul’un stratejik lokasyonunu kullanarak, doğu ve batı arasında hava kargo trafiğinin ana oyuncularından biri olarak çalışmalarını büyük bir azimle sürdürüyor.
105’in üzerinde ülke ile 240’ın üzerinde noktaya uçuş gerçekleşiyor Türk Hava Yolları, yolcu ve kargo uçaklarında toplamda 105 üzerinde ülkede, 240’ın üzerinde noktaya uçuş gerçekleştiren dünyaca tanınmış ve marka olmuş bir havayolu şirketidir. THY’nin, dünyanın birçok noktasına gerçekleştirdiği bu uçuşlardan 47’si ise kargo uçağı ile taşıma yaptıkları noktalar arasında bulunuyor. Başarılı bir başkan ve çalışkan bir ekip Ocak 2012’den itibaren Türk Hava Yolları Kargo Başkanı olarak göreve başlayan ve Turkish Cargo’nun Türkiye ve global sahada yönetim faaliyetlerini ekibi ile birlikte yürüten Ali Türk, 7deniz Dergisi’ne
Turkish Cargo’nun hedef ve planlamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2 yıl boyunca bulunduğu pozisyonda başarılı hizmetler sunan Türk, Turkish Cargo’daki görev ve sorumluluklarını ise şöyle açıkladı: “Ulusal bir marka olmanın vermiş olduğu bilinçle dünyadaki temsil yeteneğimizi, marka değerimizi ve bilinirliğimizi arttırmak; ekibimle birlikte oluşturduğumuz yenilikçi projeleri hayata geçirerek operasyonumuzu güçlendirmek; Ar-Ge çalışmaları, istatistik ve feedbackler doğrultusunda yeni ticaret kapıları açmak başlıca görev sorumluluklarım arasında bulunuyor.” dedi. 565 bin 220 ton kargo ile yüzde 20,5 oranında büyüme sağlandı
2013 yılında hedefledikleri verileri elde ettiklerine değinen Türk; “Öncelikle, 565 bin 220 ton kargo taşıdık ve yüzde 20,5 oranında büyüme sağlayarak hedefimizi geride bıraktık. Bununla beraber; hedef ve ulaşılan miktarların birbirine yakın olması yılın başında yapılan planlamaların tutarlı olduğunu ve kontrollü bir büyüme gerçekleştirdiğimizi 2013 yılında da kanıtlamış olduk. Açılan yeni destinasyonlar ile 2013 yılında da ‘En çok ülkeye uçan havayolu şirketi’ liderliğimizin devamını sağladık. Yine 2013 yılı içerisinde açılan 10 bin 500 m2 ilave depo sahası, operasyonel hızımızı arttırırken inşasına başlanan 43 bin m2’lik yeni kargo terminali, hizmet kalitemize eklenen yenilikler arasında yerini aldı.” dedi. Öncelikli hedef Afrika niş pazarları 2013’te yakaladıkları büyümeyi 2014’te de aynı tutarlılıkla göstermeyi hedeflediklerini belirten Türk, yeni kargo tesislerinin inşasını ise yılsonuna kadar bitirmeyi planladıklarına değinerek şöyle devam etti: “Hata ve gecikme paylarını asgari seviyelere çekerek hizmette kalitemizi en üst düzeye çıkarmayı hedefliyoruz. Yeni pazar arayışlarına bilfiil devam
ederken özellikle de Afrika niş pazarlarında güvenilir bir taşıyıcı olarak daha etkin rol almakta yine öncelikli hedeflerimiz arasında bulunuyor.” dedi. Başarının temelini müşteriye verilen önem oluşturuyor Türk Hava Yolları (THY) ve Turkish Cargo olarak müşterilerine verdikleri önemin, hizmetlerinde mükemmelliğe doğru yol almada en büyük nedenleri olduğunu ifade eden Türk, verdikleri hizmetler hakkında şu bilgileri verdi: “Dünyadaki tüm müşterilerimiz için networkümüzün büyüklüğü hizmetimizin ana kaynağını oluştururken; kargo ve yolcu uçaklarından oluşan 230’un üzerindeki uçak filosu, ilave depolama sahası, özel kargolar için her türlü saklama koşullarını barındıran odalar ve üniteler, dünyanın neredeyse her noktasına ulaşan kamyon taşıma ağı, diğer havayolları ile yapılmış bizim uçmadığımız noktalara kargo taşımamızı sağlayan (SPA) anlaşmalarını başlıca hizmetlerimiz olarak sıralayabilirim.” 7 /24 hizmet anlayışı Türk Hava Yolları’nı tercih eden ve etmeyi düşünen kişilerin, Turkish Cargo’nun yurtdışı taşımacılığıyla ilgili soru veya sorunları hakkın-
da nasıl bir yol izlemesi gerektiği ile ilgili olarak, ister yurtiçi ister yurtdışında bir noktadan diğer bir noktaya taşınacak her türlü kargo taşımaları için tüm birimlerin iletişim bilgilerinin web sitelerinde bulunduğunu söyleyen Türk; “İşimiz hava kargo olduğu için 7/24 hizmet vermekteyiz ve konularında uzman arkadaşlarımız kargo ile ilgili her türlü bilgi ve desteği müşterilerimize sağlamakta.” dedi. Turkish Cargo, neredeyse dünyanın her noktasına kargo ulaştırıyor. Böyle başarılı bir çalışmanın arkasında nasıl bir takip süreci sağladıklarını sorduğumuzda ise Ali Türk şöyle yanıt verdi: “Amerika, Kuzey Avrupa-Rusya, Güney Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Uzakdoğu’dan oluşan ayrı ayrı bölge müdürlükleri ve bunlara bağlı olan birçok yerel ofisimiz bulunuyor. Tüm bu bölgeler ile İstanbul merkezimizde görevli temsilcilerimiz, sürekli irtibat halindeler. Kargolar ise BT altyapımızın kullanıldığı sistem sayesinde sürekli olarak takip edilerek herhangi bir aksaklık olması durumunda ilgili acente veya genel satış acentesinin bilgisine sunulmaktadır.”
“565 bin 220 ton kargo taşıdık ve yüzde 20,5 oranında büyüme sağlayarak hedefimizi geride bıraktık. Bununla beraber; hedef ve ulaşılan miktarların birbirine yakın olması yılın başında yapılan planlamaların tutarlı olduğunu ve kontrollü bir büyüme gerçekleştirdiğimizi 2013 yılında da kanıtlamış olduk.”
OCAK-ŞUBAT • | 41 |
7 DENİZ
Yazı Dizisi: Liman Şehirleri
Dünyanın En İşlek Liman Şehirlerinden Biri ‘SİNGAPUR’ Singapur’da konteyner işlemleri 2 işletme tarafından yürütülüyor: İnternational PSA ve Jurong Limanı. Bu iki liman Singapur’da toplam 6 konteyner terminallerini ve 3 genel amaçlı terminalleri işletiyor.
Singapur, 2005 yılında 1.15 milyon gross ton işlem görmüş yükle ilk sırada yer aldı. Aynı zamanda 2005 yılında yük aktarma kapasitesine göre dünya lideriydi. 2005 yılındaki bir diğer dünya birinciliği ise ‘En Büyük Yakıt Merkezi Şehir Limanı’ ünvanını elde etti.
| 42 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
L
imanlar, dünya deniz ticareti sisteminin odak noktasında yer alırken, bulundukları bölgede istihdamı, iş gücü gelirlerini, iş kazançlarını ve vergileri artırarak bölgesel ekonomik gelişmeyi sağlayan bir sisteme sahiptir. Dünyada birçok liman şehri bulunuyor. Bu liman şehirlerinden birisi de ticareti ve yaşam standartı ile cazip bir ekonomi merkezi haline gelen Singapur’dur. Uzakdoğu’ya giden neredeyse bütün gemiler, dünyanın en işlek limanlarından birine sahip olan Singapur Limanı’na uğramadan geçmiyor. Tonaj açısından dünyanın en yoğun limanı olma özelliğini taşıyan Singapur, bunker satışı açısından, dünyadaki lider pozisyonunu hala
koruyor. 123 ülkede, 600’ü aşkın limanı kapsayan 400 hat ile bağlantılı işleyen liman, bu geniş ağ içerisinde kilit bir noktada yer alıyor. Singapur, aynı zamanda ‘23. kez Asya’daki En İyi Deniz Limanı Ödülüne’ sahiptir. Dünyadaki tüm konteynerlerin 5’te 1’nin bu limandan geçtiği düşünüldüğünde, Singapur Limanı’nın ne kadar işlek olduğu anlaşılabilir. Planlı bir gelişime sahip olan Singapur, sadece ekonomik olarak değil, turistik açıdan da çok fazla ilgi görüyor. Singapur’da konteyner işlemleri 2 işletme tarafından yürütülüyor: İnternational PSA ve Jurong Limanı. Bu iki liman Singapur’da toplam 6 konteyner terminallerini
ve 3 genel amaçlı terminalleri işletiyor. Yoğun Konteyner Trafiğine Sahip Dünyanın en işlek 5 liman şehirlerinden biri arasında gösterilen Singapur, 2005 yılında 1.15 milyon gross ton işlem görmüş yükle ilk sırada yer aldı. Aynı zamanda 2005 yılında yük aktarma kapasitesine göre dünya lideriydi. 2005 yılındaki bir diğer dünya birinciliği ise ‘En Büyük Yakıt Merkezi Şehir Limanı’ ünvanını elde etti. Aynı yıl bu liman şehri, 25 milyon ton yakıt sattı. Ayrıca Singapur 2005 yılında 23.2 milyon TEU işlem görmüş yükle, en yoğun konteyner trafiğine sahipti. Bunun sebepleri arasında; bölgesel trafi-
Singapur, 63 küçük adadan oluşuyor ve ticaretin yanı sıra turizmiyle de ön plana çıkıyor. Singapur her yıl nüfusunun iki katı kadar turisti topraklarında ağırlıyor. Ultra yüksek gökdelenleri, değişik yapıları, Singapur Nehri ve Singapur Limanı ile gezilmeye değer bir şehirdir. ğin artışıyla Güney Doğu Asya’da mevkilerini daha da sağlaştırması ve Singapur’dan geçen stratejik Doğu Asya-Avrupa güzergahı üzerinde yük aktarma oranlarının yükselişi gösteriliyor. Biliyorsunuz ki bu unvan, 1998’den beri HongKong Limanı’na aitti. Bu eğilim Singapur ekonomisinin yükselişinde hayati önem taşıyor. Biraz da PSA Singapur konteyner tesislerinin teknik özelliklerinden bahsetmek istiyorum. PSA Singapur konteyner iskelesi 44 tanr, rıhtım uzunluğu 12800 m, alan 436 hektar, maksimum draft 16m, rıhtım vinçleri 143, dizayn kapasitesi 24700 TEU’dur. Limanın toplamda 13 iskelesi var. Bu iskeleler 2009’da tamamlanan Pasir Panjang Konteyner Terminali, ikinci bölgenin hissesidir. Ayrıca yapımı 2013’te tamamlanan üçüncü ve dördüncü bölgelerde 16 iskele daha bulunmakta. PSA Singapur, ayrıca Pakistan’ın Güneybatı sahilinde yerleşen ve vergiden muaf Gwadar Limanı’nı 40 yıl işletme hakkına da sahip. Gwadar, genel amaçlı 3 iskele, 602 metrelik rıhtım ve 12 metre derinliğiyle 2008 Mart ayında çalışmaya başladı.
16-20 Ocak 2014 arası Singapur limanlarına gelen gemilerin istatistiği - 65 tanker - 262 cargo - 812 yolcu - 559 diğer
yon konteyner ve 500 milyon ton yük işlem görüyor ve 30 milyon ton yakıt satılıyor. Ayrıca bir milyon civarında turist, cruise gemileriyle limana geliyor. Singapur Limanı’nın idare sisteminin kalbini ise yüksek teknolojisi oluşturuyor.
Geliştirilmiş teknoloji yardımıyla Singapur Denizcilik ve Liman İşletmeciliği (DLİ), liman ve deniz hizmetinin çalışır ve güvenilir olduğunun her an kontrolünü sağlıyor. Singapur’un milli liman tasarımcısı olarak DLİ, aynı zamanda denizin ve deniz sahilinin güvenli ve uygun kullanışından da sorumludur. Liman, en büyük gemilere ev sahipliği yapabilme kapasitesine sahip olduğu gibi daha fazla yük ve mega gemiler için su yollarını ve serbest geçişleri derinleştiriyor ve bir sonraki liman jenerasyonuna hazır olmak için durmaksızın çalışıyor.
Singapur, 63 küçük adadan oluşuyor ve ticaretin yanı sıra turizmiyle de ön plana çıkıyor. Singapur her yıl nüfusunun iki katı kadar turisti topraklarında ağırlıyor. Ultra yüksek gökdelenleri, değişik yapıları, Singapur Nehri ve Singapur Limanı ile gezilmeye değer bir şehirdir. Ülkede düzenlenen çeşitli festivaller ve eğlence dönemlerinde yatırımcılara, farklı bir şehir atmosferi sunuluyor.
Bir Milyon Civarında Cruise Yolcusu Limana Geliyor Singapur Limanı, farklı terminallerde çeşitli yüklerin hareketliliğini ve yükleme-boşaltma işeminin kompleks merkezi konumunda da yer alıyor. Her yıl yaklaşık 30 mil-
Küçük bir şehir ülke olmasına rağmen Singapurda gidilecek çok yer var. Bütün hayatını Singapurda geçirmiş Singapurlular bile ülke hayatının gelişmesiyle yeni yeni maceralar keşfediyorlar. Singapur’un zengin yapay dokusu, tarihi yapıtları, doğal güzellikleri ve eğlenceli tropikal alanları, hem yerliler hem de gelenler için ülkeyi cezbedici kılıyor.
Jurong Liman Tesisleri’nde ise 23 iskele bulunuyor; 4545 metre iskele uzunluğuna, maksimum 16 metre gemi draftına, 1.2 km2 serbest ticaret alanına ve 320000 m2 serbest olmayan/izinli ticaret alanı ile 280000 m2 depo tesislerine sahip.
OCAK-ŞUBAT • | 43 |
Jurong Liman Tesisleri’nde ise 23 iskele bulunuyor; 4545 metre iskele uzunluğuna, maksimum 16 metre gemi draftına, 1.2 km2 serbest ticaret alanına ve 320000 m2 serbest olmayan/izinli ticaret alanı ile 280000 m2 depo tesislerine sahip. 7 DENİZ
Limanlar
Filyos Limanı Projesi
Abdülhamid’in Bir Rüyası Daha Gerçek Oluyor Sultan 2. Abdülhamid’in bir rüyası daha gerçek oluyor. 100 yıldır hayata geçmesi beklenen Karadeniz’in en büyük projelerinden ‘Filyos Limanı’nın temelleri atılıyor. Proje, 30 bin kişilik istihdam ve komşu ülkelerle ekonomik ilişkilere dinamizm sağlayacak. 1970’den beri Türkiye’nin gündeminde olan Filyos Limanı, Karadeniz’in en önemli aktarma limanlarından biri olarak öngörülüyor. Sadece bir liman değil, etrafında bir endüstri alanı da oluşturulacak olan Filyos Limanı, enerjiden ağır sanayiye, imalat sanayine, lojistik alanlarınavarıncaya kadar her şeyi içine alan endüstri ve liman projesi olacak. Filyos Limanı, Çaycuma’nın denizle buluştuğu deltada kurulacak. Yaklaşık 500 metrelik rıhtımı, ana mendireği ve tali mendireği, demiryolu yol bağlantıları olacak. 810 milyon liraya mal olacak limanın alt yapısına bu yıl 140 milyon 600 bin lira harcanacak. Limanın alt yapı çalışmalarının 2017 yılında bitirilmesi hedefleniyor.
Aliağa Limanları Türkiye’nin Yükselen Yıldızı Geçen yıl Aliağa’daki iki ayrı konteyner limanından taşınan yük miktarı, Alsancak Limanı’na yaklaştı. Alsancak Limanı’nın yük limanı mı yoksa sadece yolcu limanı mı olarak kullanılması gerektiği konusunda tartışma sürerken 2013 yılı liman verileri şaşırtıcı bir gerçeği ortaya çıkardı. Aliağa Ticaret Odası (ALTO) Başkanı Adnan Saka geçen yıl Aliağa’daki iki ayrı konteyner limanında taşınan yük miktarının Alsancak Limanı’na yaklaştığını söylerken, 2008’de tarihi rekoru kırarak 895 bin TEU’luk konteyner elleçleyen Alsancak Limanı’nın toplam konteyner yük kapasitesinin geçen yıl 697 bin TEU’ya gerilediğini, 2012 yılında 429 bin TEU olan Aliağa’daki Nemport ve Ege Gübre’nin konteyner elleçleme kapasitesinin ise 2013 yılında 477 bin TEU’ya çıktığını belirtti. Aliağa Limanları’nda elleçlenen yük miktarında 5 yılda yaklaşık yüzde 25 artış sağlandığının altını çizen Başkan Saka; “Aliağa Nemrut Limanı’nda 2010 yılında hizmete giren Nemport ve Ege Gübre limanlarının yük elleçleme kapasitesi 477 bin TEU oldu. Nemport Limanı’nın 500 bin TEU, Ege Gübre Limanı’nın bir milyon TEU olmak üzere Nemrut limanlarının toplam kapasitesi 1.5 milyon TEU’ya ulaştı. İzmir ve Aliağa limanlarında elleçlenen toplam konteyner miktarı ise 2008 yılında 895 bin TEU iken, 2013 yılında bir milyon 175 bin TEU’ya çıktı” dedi.
| 44 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Denizde 2 Milyon Metrekare Alan Betonla Doldu Türkiye’nin prestij projesi olarak görülen Ordu-Giresun Havalimanı için son viraja gelindi. Liman için denizde 2 milyon 300 bin metrekare alan dolduruldu. Ordu Valisi Kenan Çiftçi, beraberinde AK Parti Ordu Milletvekili Fatih Han Ünal ile yapımı devam eden Ordu-Giresun Hava Limanı inşaatında incelemelerde bulundu. Yetkililerden bilgi alan Vali Çiftçi, gazetecilere yaptığı açıklamada, projeyi kendilerinin yaptıkları bir mekan gibi gördüklerini söyledi. Ne Zaman Tamamlanacak? Projenin tamamlanan her ayağında ayrı bir sevinç yaşadıklarını ifade eden Vali Çiftçi, şöyle konuştu: “Burayı biz kendi evimiz gibi kendi işimiz gibi görüyoruz. İşte son noktası asfalt atılıyor, ayrı bir sevinç yaşıyoruz. Daha sonra son taşı koyuluyor ayrı bir sevinç yaşıyoruz” dedi. “Sadece Ordu ve Giresunlular değil, il dışına çıktığımızda bize sorulan ilk soru havalimanı ne zaman bitecek oluyor” diye konuşan Çiftçi, “Biz yılın ikinci yarısı bitecek cevabını veriyoruz. Zaten pist bitti, şu anda uçak inecek duruma geldi. Üst yapıları da en kısa zamanda tamamlanacak. İnşallah yılın ikinci yarısıyla buradan tarifeli uçaklarla gidip geleceğiz” dedi. Vali Çiftçi, havalimanı inşaatı için yaklaşık 2 milyon 300 bin metrekare alan doldurulduğunu belirterek, “Özellikle Karadeniz’de geniş ve düz alan bulmak çok zor. Maliyeti hesap ettiğimizde bir metrekare alan 75 bin liraya mal oluyor” dedi. Çiftçi şöyle devam etti: “Eğer bu alan şahısların olsa ve bunu kamulaştırmaya kalksanız şu anki fiyatlara göre kamulaştırmanız mümkün değil. Çok ucuza yapılan bir havalimanı burası.”
Haydarpaşa, Kruvaziyer Limanına Dönüştürülecek
Haydarpaşa ile ilgili hazırlanan bilirkişi raporunda, birçok yapılaşma fonksiyonu getirilen alanın İstanbul’un terası niteliğinde olduğu, doğal afetler sonrasında toplanılacak yer açısından potansiyel oluşturduğuna dikkat çekildi. Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubeleri, Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası ve Liman-İş, 2012 yılında onaylanan planın iptali istemi ile İBB ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na dava açtı. İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nde görülen davada Prof. Dr. Hüseyin Cengiz, Prof. Dr. Can Binan ve Yrd. Doç. Dr. Lütfi Yazıcıoğlu tarafından bilirkişi raporu hazırladı. Raporda korumu kurulu kararı ile “Haydarpaşa Garı ile Kadıköy merkez bölgesinin” planlama alanından ayrılması sonucu Üsküdar’daki “Harem ile Haydarpaşa Limanı ve geri sahasının” ayrı bir imar planı kapsamında değerlendirildiği anımsatıldı. Bölgede sit alanlarının yoğun olarak bulunduğuna dikkat çekildi
OCAK-ŞUBAT • | 45 |
7 DENİZ
Marina
Şifne Marina, Bölgeyi Yat Destinasyonu Haline Getirir Tütüncüoğlu, üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin, yat ve yat ile yolculuk eden turistlerden elde ettiği gelirin, denizle bağlantısı sadece birkaç kilometre olan Avrupa ülkelerinden çok farklı olmadığına dikkat çekti.
| 46 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Şifne’ye yapılması planlanan marinanın bir an önce gerçekleşmesi gerektiğini kaydeden Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu; “Halk onayıyla yapılacak proje Çeşme’yi yat turizminde lider yapar.” dedi.
lere göre daha çok harcama yapan yat turistlerinin dikkatini bölgeye çekmesini sağlar. Turistlerin de yatlarıyla ilgili hizmete ulaşabileceğini bilmeleri onları bölgeye gelmek konusunda teşvik eder” diye konuştu.
Kruvaziyer örneği Çeşme’nin kruvaziyer turizminde kısa sürede büyük yol kat ettiğini hatırlatan Tütüncüoğlu, “Kruvaziyerde, 2 yıl önce 4 bin yolcu ağırlamıştık. Geçtiğimiz yıl 35 bin kruvaziyer turisti geldi. Yat turizminde de kendimize aynı ilerlemeyi hedefliyoruz. Merkezdeki marinanın yoğunluğu da potansiyeli de en iyi şekilde ortaya konuyor. Yapılacak Şifne Marina da hem bu alandaki ilerlemeyi pekiştirir hem de diğer tüm turist-
Yat turisti daha çok harcıyor Yatla gelen turistlerin, diğer turistlere göre daha çok alışveriş ve harcama yaptığını dolayısıyla bölgeye daha fazla gelir bıraktığına dikkat çeken Tütüncüoğlu, Şifne marinanın bu anlamda kente sağlayacağıkatkıyı hatırlattı. Belediye ve yöre halkının endişeleri doğrultusunda şekillendirilmiş bir Çeşme ve İzmir’i Türkiye hatta Akdeniz Çanağı’nın en popüler yat merkezlerinden biri haline getirebileceğini belirten Tütüncüoğlu, “İstekleri-
miz doğrultusunda gerçekleştirilecek bir ‘Şifne Marina’ bir an önce yapılırsa bölgeyi yat destinasyonu haline getirir, Çeşmeli de kazanır, İzmirli de…” şeklinde konuştu. Şifne marinada neler var? Yaklaşık 13 dönüm kara, 40 dönüm denizalanı üzerine kurulacak Şifne Marina’nın toplam 700 yat kapasiteli olması planlanıyor. Tekne park sahası, vinç rıhtımı, çekek yeri, onarım atölyeleriyle birlikte marinanın fiziksel özeliklerinin ise şu şekilde olması öngörülüyor: 650 metre boyunda rıhtım, 700 metre boyunda dalgakıran, 100 metre boyunda iki tali dalgakıran, 585 metre uzunluğunda 1755 metrekare yüzer iskele ve 700 metre boyunda ana dalgakıran olması planlanıyor.
OCAK-ŞUBAT • | 47 |
7 DENİZ
Savunma
Anamur’da THK Denize Uçak Batırdı Türk Hava Kurumu dalış sporlarına destek amacıyla Mersin’de Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan 1967 model Dornier tipi bir uçağı denize batırdı. Türk Hava Kurumu (THK) dalış sporlarına destek amacıyla Mersin’in Anamur ilçesi açıklarında Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan 1967 model Dornier tipi bir uçağı denize batırdı. Anamur ilçesinde, dalış sporlarına destek amacıyla 1967 model Dornier tipi bir uçak denize batırıldı. 20 metre derinliğe batırılan uçağa ilk dalışı, eski Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ile birlikte bir grup dağcı eşlik etti. Gemiye alınan 1967 model Alman üretimi Dornier-D028 D2 Skyservant tipi uçak, Anamur Mamure Kalesi açıklarında törenle batırıldı. Tüzmen ve beraberindeki dalgıçlar daha sonra yaklaşık 20 metre derinliğe batırılan uçağa dalış yaptılar.
Levent Göreve Hazır
Aselsan, Denizaltıları Görünmez Hale Getirdi
ASELSAN tarafından tamamen yerli sermaye ve teknolojiyle üretilen Leventler, sadece liman ve üs korumasında değil, riskli koylarda devriye görevi de yapacak. Leventler, sadece liman ve üs korumasında değil, riskli koylarda devriye görevi de yapacak.
| 48 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Türk Malı insansız arac seri üretime geçiyor Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, uzaktan kontrol edilen, gündüz ve gece kameralarının yanı sarı makinalı tüfek ve uçaksavalarla kritik üslerde güvenliği sağlayacak olan Levent insansız su üstü araçlarının seri üretime geçeceğini söyledi. Yüzde 100 yerli üretim Riskli koylarda uzaktan kumanda ile devriye gezecek olan Leventler, fırkateyn ve korvet üzerinde de görev alabilecek. Şişme bota monte edilebilir Ortalama 5 mil olan VHF menzilinde kontrol edilebilen Levent, istenirse insanlı olarak da kullanılabiliyor. Şişme bot üzerine konuşlandırılan araçta yönlendirilebilir gündüz ve gece görüş kameraları bulunuyor. Uzaktan kumanda edilebilen 7.62 milimetrelik makinalı tüfek veya 12.7 milimetre uçaksavar’da yer alıyor.
ASELSAN, dünyanın en önemli ülkeleri tarafından kullanılan ve denizaltıları görünmez hale getiren “Denizaltılar İçin Akustik Aldatıcı Sistemi”ni (DAKA) milli imkanlarla geliştirdi. 8 Denizaltı Görünmez Oldu “Preveze ve Gür” sınıfındaki 8 Türk denizaltısına monte edilen sistemler sayesinde, Türk donanmasının su altı unsurları, torpidolara karşı görünmez hale geldi. Son testlerini de başarıyla geçen Preveze ve Gür sınıfı 8 denizaltıya monte edildi. Bu denizaltıların, Gür sınıfından, “TCG I. İnönü (S-360), TCG Burakreis (S-359), TCG Çanakkale (S-358), TCG Gür (S-357)” ile Preveze Sınıfından “TCG Anafartalar (S-356), TCG 18 Mart (S-355), TCG Sakarya (S-354) ve TCG Preveze (S-353)” olduğu öğrenildi. Donanma Sınıf Atladı Böylece ABD, Rusya ve Çin gibi dünyanın önemli donanmalarına sahip ülkelerinde kullanılan ve torpidolara karşı görünülmezlik sağlayan DAKA sayesinde Türk donanması da sınıf atlamış oldu. Aselsan daha önce de “Ay” sınıfı denizaltılar için akustik karıştırıcı ve aldatıcılar geliştirmişti. DAKA sistemiyle birlikte Türk Donanmasının su altı unsurlarının tamamı güvenli seyir ve harekat gerçekleştirebilecek. Torpidoları İmha Edecek ASELSAN’ın ürettiği, “Denizaltılar İçin Akustik Aldatıcı Sistemi” Türk denizaltılarını düşman torpidolarından koruyacak
Çin Daha Çok Uçak Gemisi Yapmak İstiyor “Bir uçak gemisi çok az, iki yetersiz, üç sadece ihtiyacı karşılar…” Çin’in tek uçak gemisi Liaoning’in, Güney Çin Denizi’ndeki eğitim ve bilimsel araştırma görevini tamamlayarak geri dönmesinin ardından çok sayıda uzman ve resmi basın, ülkenin bir uçak gemisine sahip olmasının yetersiz olduğunu savundu. Çin Komünist Partisi’nin yayın organlarından Halkın Günlüğü Gazetesi, “Çin’in kaç uçak gemisi olmalı?” başlıklı haberinde, “Bir uçak gemisinin çok az, iki uçak gemisinin yetersiz, üç uçak gemisinin ise sadece ihtiyacı karşılayacağını” yazdı.
Çin tüm deniz komşularıyla kıta sahanlığı sorunları yaşıyor Çin’in özellikle son yıllarda komşularıyla yaşadığı kıta sahanlığı sorunlarının artması, Japonya ile ihtilaflı Adalar konusu, Doğu Çin Denizi’nde kendi inisiyatifiyle kurduğu hava tanımlama ve savunma sahası gibi etkenler nedeniyle denizlerdeki kabiliyeti-
ni artırması gerekiyor. Her geçen gün envanterine yeni unsurları ekleyen Çin donanması, son olarak yerli yapım yeni nesil güdümlü füze destroyerini envanterine eklemişti. Geminin uzun mesafe uyarı, gözetleme ve hava savunma için güçlü bir kapasiteye sahip olduğu açıklanmıştı.
Rus Donanması 40 Savaş Gemisi İle Güçleniyor Rusya donanması 2014’de 40 yeni savaş gemisi, denizaltı ve lojistik gemilerle güçlendirilecek. Rusya Deniz Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Tuğamiral Viktor Borsuk yaptığı açıklamada Borey ve Varshavyanka sınıf 3 adet nükleer ve dizel elektrikli denizaltıların da Rus donanmasına katılacağını söyledi. Nükleer füze kruvazörü Amiral Nahimov, modern kurtarma gemisi İgor Blousov ve nükleer denizaltı Severodvinsk onarım ve modernizasyonunun ardından donanmaya katılacak. Rusya, sıcak gelişmelerin yaşandığı Akdeniz ve stratejik hedefler doğrultusunda kutup bölgesinde kalıcı deniz gücü bulunduracak. Rusya Deniz Kuvvetleri Komutanı Viktor Çirkov daha önce yaptığı değerlendirmede Akdeniz’de askeri varlığın artırılması ile ilgili;
“Deniz Kuvvetleri kendisine verilmiş olan görevleri eksiksiz olarak yerine getirebilecek seviyeye ulaşıncaya kadar Akdeniz’de askeri varlığını artırmaya devam edecek.” bilgisini vermişti. Rusya’nın Okyanuslarda 80 savaş gemisi var Çirkov, Rus Deniz Gücü’nün Arktik bölgesi, Pasifik Ok-
yanusu, Uzakdoğu bölgesi ve Akdeniz’de 80’nin üzerinde savaş gemisi ile görev yaptığını açıklamıştı. Son yıllarda deniz gücünde önemli bir gelişim sağladıklarını ifade eden Rus komutan; “Şu an açık denizlerde 80’in üzerinde savaş gemisi aynı anda görev yapıyor.” dedi.
OCAK-ŞUBAT • | 49 |
7 DENİZ
Savunma
Doğu Akdeniz’de Dengeler Değişebilir Jerusalem Post gazetesi, Türkiye’de ’ilk yerli uçak gemisi’ olarak tanınan ‘Havuzlu Çıkarma Gemisi’ ihalesinin tamamlanarak projenin uygulamaya geçirilmesi yolunda ilk adımın atılmasının İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin tüm güvenlik hesaplamalarını altüst ettiğini yazdı. Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısının geçen ay yaptığı açıklamaya göre, ‘Milli’ ve ‘Gemi’ kelimelerinin kısaltılarak birleştirilmesi ile oluşturulan ’MİLGEM Projesi’ kapsamında yapılan ihaleyi Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan’a ait olan Sedef Denizcilik şirketi kazandı. Jerusalem Post gazetesinde Michael Tanchum imzasıyla yayımlanan yazıda, Türkiye’nin bu kararla Doğu Akdeniz’deki dengeleri değiştirme yolunda önemli bir adım attığı belirtilerek, şöyle denildi: “Türkiye, uçak gemisi olarak da fonksiyon görebilecek olan çok amaçlı amfibi saldırı gemisi ihalesini tamamlayarak Doğu Akdeniz’de potansiyel olarak beklenmedik bir deniz üstünlüğüne kavuştu.” Gazete, bu kararla beraber İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın tehdit algılarının arttığını bildirirken, “İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın tehdit algılamalarının artması, İsrail’in doğalgazını daha önce planladığı şekilde Güney Kıbrıs’taki LNG terminali üzerin-
| 50 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
den Yunanistan yoluyla Avrupa’ya mı, yoksa denizaltından bir boru hattıyla Türkiye’ye mi sevk edeceğine ilişkin kararını etkileyecek” şeklinde yazdı. Deniz Kuvvetleri Eski Komutanı Emekli Oramiral Murat Bilgel’in 2012 yılı Mart ayında “Türkiye’nin stratejik hedefi kıyılarda değil aynı zamanda açık denizlerde harekat yapmaktır” sözlerine atıfta bulunan Jerusalem Post, burada açık denizle Doğu Akdeniz’in kast edildiğini belirtti. Gazete, şunları yazdı: “Türkiye’nin yeni Çıkarma ve Helikopter Gemisi (LHD) yarım milyar ile bir milyar dolar arasında bir paraya mal olacak ve Türkiye’ye o arzuladığı Doğu Akdeniz’de açıkta varlık gösterme şansını kazandıracak. Bu da Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail’in görmezden gelemeyeceği bir durumdur. Yeni Türk LHD gemisi Sedef Tersanesi’yle İspanyol Navantia şirketi tarafından inşa edilecek ve İspanyol Deniz Kuvvetleri tarafından kullanılan Juan Carlos I sınıfı L-61 gemisinin aynısı olacak. Türkiye, İspanya’nın
ardından bu sınıftaki bir gemiye sahip olan ikinci ülke olacak. Türk Donanması’na açık deniz yeteneği kazandıracak olan yeni LHD, Doğu Akdeniz’deki dengeleri değiştirecek. “Havuzlu Çıkarma Gemisi” olarak da nitelenen bu sınıf LHD’lerin birinci misyonu herhangi bir harekat alanına kuvvet nakli yapmak. Bir çıkarma gemisi olarak LHD, 1.000 kişilik bir taburu 150 aracıyla ve çıkarma için sevk edilecek tanklarla beraber nakledebilir. LHD, Türkiye’nin mevcut deniz kuvvetiyle birlikte Ankara’ya Kıbrıs ve İsrail’in açık denizdeki doğalgaz sahalarına güç nakletme yeteneğini kazandıracak ve kısa vadede bölgeyi kontrol etmesine imkan sağlayacak. Bu da İsrail’in açık denizden, yani Tamar ve Leviathan sahalarından çıkardığı doğalgazı nasıl ihraç edeceğine ilişkin kararını etkileyecek. Nitekim, Türkiye’nin yeni uçak gemisi ve hizmete sokmayı planladığı diğer deniz unsurları daha devreye girmeden Doğu Akdeniz’deki stratejik dengeyi değiştirdiği gibi, Türkiye’nin komşularına dayatacağı talepleri de değiştirecektir.”
OCAK-ŞUBAT • | 51 |
7 DENİZ
Görüş
M.Murat Özdil OGEM MARINE A.Ş. | Yönetim Kurulu Başkanı
“Şu anda 54 fitlik hazır bir projemiz var. 7 metrelik 2 model çalışıyoruz. Yaz sezonu için, 7 metrelik, haftasonu ya da günü birlik çalışacak tekneler yapıyoruz.”
| 52 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
2014’te 2. El Tekne Piyasasında Hareketlilik Yaşanacak Şubat 2013’ten itibaren tekne imal etmeye başlayan Ogem Marine, ilk olarak Yüzüncü Yıl Üniversitesi için yaklaşık 4 buçuk ayda biten, 16,5 m’lik eğitim, gezi, araştırma ve kültürel faaliyet teknesi inşa etti. Ogem Group, 2014’te tekne imalatına ağırlık vermeyi planlıyor.
O
gem Group, 2003 yılında denizciliğe gönül verenlere ve sektörde çalışan profesyonellere hizmet vermek amacıyla kuruldu. 2012 yılına kadar bu şekilde devam eden firma, Ocak 2012 ‘de OGEM MARINE A.Ş. olarak faaliyetlerini sürdürme kararı aldı. Ağırlıklı olarak tekne temsilciliği yapan şirket, ithal teknelerin Türkiye’ye satışı sonrası servis hizmetini de sağ-
lıyor. Şu anda İstanbul’da ve İzmir’de teknik servis ağı mevcut. ‘24 metreye kadar tekne imal edebiliyoruz’ Firma şu anda ithalat ve servis kısmı ile ön plana çıkmakta. Bunun yanı sıra kurumsal olarak bazı firmalara özel eğitimler sağlıyor. Şubat 2013’ten itibaren tekne imal etmeye başladıklarını beliten Özdil, şu ana kadar yaklaşık 4 buçuk ayda biten bir tekne imal ettikle-
rinin bilgisini verdi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi için 16,5 m’lik eğitim, gezi, araştırma ve kültürel faaliyet teknesi adı altında yapılan bu tekne, Türk Loydu ile birlikte inşa edildi. Çok keyifli bir tekne olduğunu, bunun seri imalatının da olabileceğini fakat piyasadaki değişkenliğin yat sektörünü direkt etkilediğini belirten Özdil; “Özellikle beyaz yakalı diye tabir edilen, iyi geliri olan insanların iş kayıpları, maaş almada zorluk-
lar yaşamaları gibi sebepler onları denizcilik ve yatçılık sektöründen uzaklaştırdı. Geçen yıl 100 ve 300 bin euro arasındaki müşteri kitlesi kayıptı. Bu yıl skala daha da değişti ve 500 bin euro üstüne çıktı. Benim görüşüm yeni tekne satışlarında, 2014 yılında 100-150 bin euro’luk Ortadoğu tekne satışı 30-40 civarını geçmez. Ya 500 bin euro üstü ya da 50 bin euro altı tekne satışları gerçekleşir.” dedi. Şu anda genel olarak Avrupa’da ve Türkiye de krizlerin yaşandığını ve bu krizlerin direkt olarak tekne fiyatlarını etkilediğini aktaran Özdil; “Avrupa’dan ve Türkiye’den çıkan ikinci el tekneler, yeni tekne satışlarını etkileyecek. Yani 100 bin euro’ya alınan bir tekne sonrasında 50 bin euro’ya satılacak. Piyasaya baktığımızda şu sonuç çıkıyor; 2014’te tekne ithalatçılarının yanı sıra brokerlerin işleri dahi zayıflayacak. Çünkü herkes kendisi gidip tekne almaya başladı. Neredeyse kimse brokerler üzerinden alım gerçekleştirmiyor.” açıklamasında bulundu. Tekne imalatında 24 metreye kadar izinleri olduğunu belirten Özdil, her türlü şekilde çalıştıklarını ifade ederek şöyle devam etti: Fiyatlarda 50 bin euro’yu geçmiyoruz. Amacımız, herkesin alabileceği ve keyifle kullanabileceği küçük boy tekneler yapmak. Bunların dışında VİP segmentinde, temsilciliğini yaptığımız ve satışlarına devam ettiğimiz Scorpion ve Solemar markaları var. Bu markalar pazarda kendini kanıtlamış ve tanınmış markalardır. Bir de henüz tanıtımını gerçekleştirmediğimiz ve yavaş yavaş piyasaya süreceğimiz yelkenli teknelerimiz olacak.” Türkiye’de marina fiyatları çok pahalı, bu durum tekne sektörünü de etkiliyor 2014’te tekne üretimlerini art-
tırmayı hedeflediklerini belirten Özdil; “Açıkçası teknesi olmayan kalmasın istiyoruz. Buradaki en önemli husus, ucuz tekne belli bir yere kadar fiyat olarak önemli fakat diğer yandan da bu tekneleri koyacak yer problemi baş gösterdi. Örneğin 7 metrelik bir tekneye sahip olan bir kişinin, teknesini uygun fiyata bağlayacağı bir marina problemi var. İstanbul’da marina kirası için vereceği en ucuz rakam şu an 2 bin 703 euro civarıdır. Dolayısıyla bu durum tekne alımlarını da etkiliyor. Marina kiraları Türkiye’de gerçekten pahalı, İstanbul ise Avrupa’dan daha pahalı durumda. Marina sayımız çok az. Marina fiyatlarının düşmesini sağlayacak tek çözüm ise marina sayılarının artması olur. Devlet desteği sağlanıp yap- işlet -devret usulü ile teşvik edilip arttırılırsa, o zaman tekne fiyatları düşer. Ayrıca marina, bayrak ve gümrük sorunlarının önü açılmalı. Hala çözülmemiş bir bayrak problemimiz var. Bu sorunlar çözüme ulaştırılmazsa denizciliğimiz gelişmesi sekteye uğratılmış olur.” dedi. “Neden bir yat firması TÜRKQUALİTY’de yer almasın?” Türkiye’deki firmaların Ar-Ge’ye çok fazla yatırım yapmadığını dile getiren Özdil, firmalara, yurtdışında marka olup satış yapmak isteyen ve Türk markasını dünyaya tanıtmak isteyen firmaları teşvik etmek için destek sağlayan TÜRKQUALİTY’e başvurmalarını önerdi. Bir yat firmasının da TÜRKQUALİTY’de yer alabileceğinin belirten Özdil; “İstedikleri en önemli iki kriter; süreklilik ve yurtdışında da bir branch office açılmasıdır. Ondan sonrasında zaten devlet yardımcı oluyor. Biz gemi işletmeciliğinde technical management kısmına ağırlık verdik. Amacımız burada ilk etabı kurup, hazırlayıp uluslararası bir
şekilde gemi işletme işinde yoğunlaşmak. Aynı şekilde biz bunu yatlar ( yacht management) içinde vermeyi düşünüyoruz. Şu an işletmesini yaptığımız yakalaşık 10-12 gemimiz var. Bu sayıyı 2014’ün bitimi veya 2015’te minimum 30 gemiye çıkarmayı hedefliyoruz. Şu an için daha çok yabancı firmalarla çalışıyoruz.” dedi. Denicilik piyasasında bir çan eğrisi var Denicilik piyasasında bir çan eğrisi vardır ve 7 yılda bir develüasyona girer diyen Özdil, sektörle ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Biz, şu an iyi tarafı son bölümündeyiz. Benim ön görüm, önümüzde yaklaşık 2-3 yıl sonra aşağı düşüş yaşanacak. Bu aşağı düşüş esnasında, yaşayan şirketlerin hepsi tahmin ediyoum 2016’ının ortasından sonra yükselişe geçeceklerdir. Şu an amaç zarar etmeden ve karlılığı da çok düşürmeden ayakta kalabilmek. Bu 2 buçuk yıl içerisinde navlunlarda da bir yükseliş olmasını beklemiyorum. Yeni inşaalara baktığımız zaman, küçük tonajlı konteynerde bir yoğunluk yaşanıyor. Ticaretin yönü değiştirilebilir. Bunu da zaman içerisinde göreceğiz. Tahminimce 2014’te düşüşe geçecek. Ayrıca denizciliğimizin bu kadar zayıf olduğu ülkemizde, yılda 6-7 Boat Show yapılmasını yanlış buluyorum. Bu kadar BoatShow’u kaldıracak ne bir firma, ne de bir alıcı var. Denizclik sektörünün geleceği adına ortak paydada buluşup herkesin faydasına olacak şekilde kararlar alınması gerekiyor. Biraz daha spesifik, herkesin kendi işini yapabileceği bir yerde yürümek, en azından ileriye dönük olmanın bizlere artısı olacaktır.” diyerek 2014’te ikinci el piyasasının çok hareketli olacağına da dikkat çekti.
“Epoksi lamine, direkt fiber kalıp dökümler ya da polyester olarak 24 metreye kadar tekne imal çalışmaları yapıyoruz. ”
OCAK-ŞUBAT • | 53 |
7 DENİZ
Haber
Kardeşler Kepçe Avrupa’yı Fethetti
K
ardeşler Kepçe, İspanya’ya yapmış olduğu 40 m3 hidrolik elektrikli kepçe ile bir rekora daha imza attı. Üretimi tamamlanıp teslim edilen bu ürün, Türkiye’de üretilip yurtdışına ihraç edilmiş olan en büyük hidrolik elektrikli kepçedir. Kardeşler Kepçe Genel Müdürü Mehmet Aslan ile yapmış olduğumuz görüşme neticesinde, daha önce dünya geneline çok sayıda kepçe ihraç ettiklerini fakat böyle büyük bir kepçe ihraç edilmediğini söyledi. Daha önce kumandalı kepçe kategorisinde 25 m3 ile rekorun kendilerinde bulunduğunu açıklayan Aslan, mekanik kepçe kategorisinde ise 34 m3 kapasiteli kepçe ihraç ettiklerini belirtti. Avrupa piyasasının bu denli kriz
| 54 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Şu ana kadar 5 kıtaya ihracat gerçekleştiren Kardeşler Kepçe sektörde dünyayı fethetme yolunda emin adımlarla ilerliyor. de olduğu bir dönemde yapılan bu satışın hem ülke açısından hem de kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan Aslan, her yeni rekorun kendilerine yeni bir rekor kapısı araladığını ve bu durumdan şikayetçi olmadıklarını aksine kendilerini kamçıladığını ve daha fazla çalışarak yeni rekorların peşinde olduklarını aktardı.
Ayrıca 2013 yılında çok ciddi yatırımlar gerçekleştirdiklerini belirten Aslan, bunların en önemlisinin yeni fabrika inşaatının temelinin atılması olduğunu ifade etti. Fabrikanın 2014 yılında bitmesinin planladığını ve koymuş oldukları hedeflere ulaşabilmeleri için bu yatırımın çok büyük önem arz ettiğini de sözlerine ekledi. 2014 yılı ile ilgili de kısa bir bilgi veren Aslan, yılbaşından itibaren başta Yunanistan, Bulgaristan, Güney Afrika ve Hindistan olmak üzere birçok müşterileriyle toplamda 20 adet kepçe sözleşmesi imzalanmış olunup üretimine başlandığının bilgisini verdi. Yurtiçi piyasasında da çok ciddi sözleşmeler yaptıklarını, bu nedenle 2014 yılı beklentilerinin çok yüksek olduğunu sözlerine ekledi.
OCAK-ŞUBAT • | 55 |
7 DENİZ
Görüş
Capt. Mehmet Topal TST Orgem Denizcilik | Genel Müdür
Kaptan Topal: “Evladınızın yemesini istemediğiniz hiçbir gıdayı, gemide çalışan insanlara kesinlikle vermeyin!”
| 56 | • OCAK-ŞUBAT
TST Orgem Denizcilik’te Kalite ve Servis Birinci Planda Geliyor Bir geminin malzemesinden kumanyasına kadar tüm ihtiyaçlarını karşılayan TST Orgem Denizcilik, müşterilerine kalite ve servis konusunda yüksek standartlarda hizmet sunuyor.
1
992 yılında kurulan Orgem Denizcilik San. ve Tic. Ltd. Şti. zamanın ve şartların ihtiyaçlarına ce-
vap verebilmek için daha geniş faaliyet sahasına sahip olan ikinci şirketini kurma ihtiyacını hissederek, 2003’te TST Orgem Denizcilik ve Gemi Hizmetleri Tic. Ltd. Şirketi’ni kurar. Faaliyetlerini İstanbul’da sürdüren TST Orgem Denizcilik, tecrübeli ekibiyle birlikte
7 DENİZ
sektördeki
dartlarda gemi tedariki sağlıyor.
‘Satılan hiçbir malımız geri dön-
Uzun yılların vermiş olduğu tec-
medi’
rübe ile yoluna devam eden TST
Sektöre adım attığı ilk dönemler-
Orgem Denizcilik, müşterilerine vermiş olduğu kaliteli ve yüksek standartlardaki hizmetlerini gün geçtikte daha da yükseltmeyi hedefliyor. TST Orgem Denizcilik Genel Müdürü Kaptan Mehmet Topal, firmaya ait son gelişmeleri 7deniz Dergisi ile paylaştı.
de şirketi büyütmek adına çok çalıştığını söyleyen Topal, geçmişte iş ilişkilerine ilk olarak Azeriler, Romenler, Arnavutlar ile başladığını, arkasından Ukrayna devlet ve özel firmaları ile devam ettiği başarılı bir sürece girdiklerini anlattı. 2003’te ihtiyacın artması ve beraberinde gelen rekabet so-
değişimleri
nucu pazarda daha aktif rol ala-
sürekli takip ederek yüksek stan-
bilmek adına kurulan yeni TST
Orgem Denizcilik ve Gemi Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. (Ship Supply Co.) firmayla birlikte “C Tipi özel Antrepo”, İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde açılır. Kaptan Topal, bugüne kadar verdikleri hiçbir ürünlerinin geri dönmediğine dikkat çekerek, kaliteden asla ödün vermediklerinin bir kez daha altını çizdi. TST Orgem Denizcilik, servis konusunda Türkiye’nin her noktasına hizmet vererek, ağırlıklı olarak Zeyport, Ambarlı, Tuzla Tersane Bölgesi, Körfez Limanları ve Tüm Marmara Limanlarını kullanıyor. Gemilerin tüm ihtiyaçları karşılanıyor Gemilerin tüm ihtiyaçlarını karşıladıklarını ifade eden Kaptan Topal; “Malzemesinden, kumanyasına kadar gemilerin tüm ihtiyaçlarını istekler dahilinde karşılamaya çalışıyoruz. Gemilere her zaman en taze ve raf ömrü en uzun olan ürünleri tedarik ediyoruz. Bir kere soğuk zincirini kırmıyoruz. İşimize her zaman özen gösterip, titizlikle yaklaşıyoruz. Depomuzda elektrik kesintisine karşın, otomatik olarak devreye girecek durumda bir adet 45 kw’lık jeneratörümüz mevcut.” dedi. Gemiler, acenteler ve gemi armatörleri ile 24 saat kesintisiz irtibat
halinde olduklarını ve gecenin herhangi bir saatinde bile arayanlarla en kısa zamanda iletişim sağladıklarını ve isteklerine karşı gerekli bilgi ve cevabı derhal verdiklerini belirten Topal, “Bu da müşterilerimize olan saygı ve değerin göstergesidir.” dedi.
Bu önyargının kesinlikle kırılması şarttır. Bunun dışında 2008 krizi ve sonrasında devletin getirdiği ek masraflar da sektörün belini kırmıştır. Bu açıdan baktığımız zaman ise bize göre Avrupalı her zaman daha rahat ve kaliteli hizmet sunuyor.” dedi.
Son yıllarda gelen ek masraflar ve uygulamalar ciddi sorun oluşturuyor Yurtdışı menşeili firmaların Türk insanına olan önyargısının hala devam ettiğine dikkat çeken Kaptan Topal; “Geçmişte yapılan ve hala devam etmekte olan bazı kalitesiz hizmetlerden, yurtdışı gemilerinin yaptığı düşük tutarlı talepleri önce kabul eden ve daha sonra kaptan ve armatörün tüm çağrılarına rağmen cevap vermeyen, gemilerin, ihtiyaçlarını almadan limandan hareket etmek zorunda kalmalarına sebep olan bazı Türk firmalarından dolayı, uluslararası piyasalarda Türkiye’deki gemi tedarikçileri maalesef bu şekilde algılanmaktadır.
Firmalar kaliteye dikkat etmeli Kaptan Topal, firmaların öncelikli olarak kaliteye önem vermelerigerektiğine dikkat çekerek şöyle devam etti: “Kalite ve servis çok önemli. Tabi ürün kaliteli olunca doğal olarak fiyatı da kalitesiz ürüne kıyasla daha pahalı oluyor. Fakat bazı gemi kaptanları ve armatörler, tercihini genellikle ucuz olan ürünlerden yana kullanıyor ancak kısa süre sonra aldığı ürünler bozulunca bu sefer iki üç katı bir maliyetin altına giriyor. 22 yıldır bu işi yapıyorum. 1979 yılında başladığım denizcilik hayatımda 4. kaptanlığımdan tutunda gemi kaptanlığım da dahil her zaman gıdaların en kaliteli ve en temizini insanlara sunmaya dikkat ettim.”
Kaptan Topal; “Geçmişte yapılan ve hala devam etmekte olan bazı kalitesiz hizmetlerden, yurtdışı gemilerinin yaptığı düşük tutarlı talepleri önce kabul eden ve daha sonra kaptan ve armatörün tüm çağrılarına rağmen cevap vermeyen, gemilerin, ihtiyaçlarını almadan limandan hareket etmek zorunda kalmalarına sebep olan bazı Türk firmalarından dolayı, uluslararası piyasalarda Türkiye’deki gemi tedarikçilerine karşı bir önyargı oluştu. Bu ön yargının kesinlikle kırılması şart.”dedi OCAK-ŞUBAT • | 57 |
7 DENİZ
İthal Pirinç Taşıyan Gemiler, Fiyatlarını Düşürecek
Haber
Yeni ürünleri piyasaya sürmeyen pirinç stokçularına kötü haber. Toplam 35 bin ton çeltik ve 33 bin ton ithal pirinci taşıyan gemiler fiyatları düşürecek.
Kuru fasulyenin ardından pirinç ücretlerindeki hızlı yükselişi önleyecek adımlar sonrasında, spekülatörlerin oyunu da bozuldu. Maliyeti 5 lirayı bulan bir kilo pirinç için Toprak Mahsülleri Ofisi’nin (TMO) devreye girmesi üzerine fiyatlar düşmeye başladı. İtha-
lat için ihalesi yapılan 35 bin ton çeltik ve 33 bin ton ithal pirinç ise gemilere yüklenerek Türkiye’nin yolunu tuttu. Ofisin anlaşma sağladığı bin marketin yanı sıra, 3 bin zincir marketle de el sıkışılırken, Türkiye genelinde kilogramı 2.90 liradan pirinç satışı yapılacak. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan edinilen bilgilere göre aylardır elinde yüklü miktarda pirinç tutan çok sayıda firma ise elindeki malları ucuz fiyattan piyasaya sürmeye başladı. 15 bin ton pirinç stokta Çok sayıda şirketin de TMO’nun maliyetlerine yakın bir rakamdan piyasaya girdiği belirtiliyor. Geçen yılın hasadı sonrası, elinde çeltik bulunanların satışa başlaması ile beraber ücretlerin daha da ucuzlaması bekleniyor. Türkiye’nin se-
nelik pirinç ihtiyacının 600 bin ton olduğuna dikkat çeken üst düzey bir bakanlık yetkilisi “500 bin tonluk hasattan çıkan ürün var. Ne oldu da 4 ayda bu ürünler tükendi” dedi. Pirinç fiyatında yüzde 50 artış Stoklarda yeterli miktarda ürün yer almasına rağmen, kuraklık ve karaborsacıların tesiriyle kuru fasulye, mercimek ve pirinç gibi ürünlerde rekor miktarda fiyat artışı yaşanmıştı. Tarım Bakanlığı’nın müdahaleleri ile fiyatlar normal düzeyine yaklaşırken, Ağustos ayından bu yana maliyeti daimi artan kuru fasulyenin toptancı maliyeti yüzde 100’e yakın artış göstermişti. Kırmızı mercimek ve pirinçteki fiyat artışı ise yüzde 50’yi bulmuştu.
Seaburn, Ficantieri Tersanesi’ne Yolcu Gemisi Siparişi Verdi
| 58 | • OCAK-ŞUBAT
Ultra lüks kruvaziyer firması Seaburn, Ficantieri Tersanesi’ne adının Seabourn Odyssey olması planlanan ultra lüks yolcu gemisi siparişi verdi. Seaburn, Fincantieri ile anlaşmaya vardı. Ultra lüks yolcu gemisi sınıfında ödül alan Seabourn Sojorn ve Seabourn Quest’in ikizi olacak ve yeni yapılacak Seabourn Odyssey için Fincantieri Tersanesi ile sözleşme imzalandı. İkiz gemilerinden ekstra olarak güvertesi genişletilerek sosyal alanlarının arttırılacağı açıklanan gemi, 40,350 GRT’luk olacak. İtalyan Fincantieri Tersanesi tarafından 2016 yılında teslim edilecek olan gemi 604 yolcu taşıma kapasitesine sahip olacak.
7 DENİZ
OCAK-ŞUBAT • | 59 |
7 DENİZ
Röportaj
Röportaj
Yıllık 80-100 gemi tamiri ve 25 bin ton saç üretimi yapılıyor
Rusya Denizcilik Gemi Klaslama Azerbaycan Temsilciliği Müfettişi Samir Gasimov, bu görev ve klaslamalara ilişkin detayları 7deniz Dergisi’ne değerlendirdi.
| 60 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Samir Gasimov Russian Maritime| Müfettiş
Azerbaycan Denizcilik Sektörünün Gelişeceğine İnancımız Tam Russian Maritime, dünyanın bir çok noktasında temsilcilikleri bulunan ve bu temsilciliklerde çalışan uzman personeller yardımı ile hızlı ve kaliteli hizmet sunan bir klaslama kuruluşudur. 31 Aralık 1913’te temelleri atılan Russian Maritime Register of Shipping (RM), 1969’dan bu yana Klaslama Kuruluşlarının Uluslararası Birliği’nin üyesidir. 1999’da ise Avrupa Birliği tarafından tanındı. Kuruluş, AB (391/2009) kuralına ve EN standartına uygun olarak çalışıyor. Russian Maritime’ın, uluslararası kuruluşların teknik kurallarına göre gemi yapımını takip etmek; ülkelerin denizcilik yönetimlerinden gereken dökümanların sağlanması ve verilmesi (ülkeler uluslararası kuruluş üyeleriyse); sanayi ürünlerinin belgelendirilmesi; gemi klasının değiştirilmesi durumunda armatörlere, denizcilik yönetimlerine, sigorta şirketlerine ve liman yönetimlerine gereken danışmanlığın yapılması; gemilerin limanlarda kontrolü sırasında liman ve ülke denizcilik yönetimleri ile işbirliğinin sağlanması gibi birçok görevleri bulunuyor.
T
ersane hakkında bilgi verebilir misiniz?
2010 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’inde katılımıyla Bakü’de, Hazar Denizi’nin kıyısında Bakü Tersanesi’nin temeli atıldı ve 20 Eylül 2013’te hizmete girdi. Bu yeni tersane, en çağdaş teknolojilerle donatılmasıyla birlikte Azerbaycan’ın ve genel olarak Hazar Denizi kıyısında bulunan ülkelerin gemi inşa ve tamiri ihtiyacını karşılamak için inşa edildi. Tersane geniş bir alanı kapsıyor ve en yeni teknolojilerle beraber 15 bin tonluk kuru havuza, 300 tonluk goliath vinçine, otomatik kontrol paneline ve diğer modern araçlara sahip. Tersanede özel konstrüksüyonlu gemi araçlarının, çok amaçlı deniz taşıtlarının, tanker, kuru yük gibi gemilerin inşası için herşey mevcut. Tersane şu an 50 bin dolar değerinde 2 sipariş aldı. Diğer siparişler için ise müzakereler devam etmekte. Tersanenin 1. ve 2. bölge olmak üzere 2 bölüme ayrılıyor. 1. bölge 470 milyon dolara mal oldu. Burada yıllık 80-100 gemi tamiri ve yıllık ortalama 25 bin ton saç üretimi yapılabiliyor. 2. bölge ise off-
shore projelerinin inşası için kullanılması planlanıyor. Tersanenin iki ortak yatırımcıları var; SOCAR ( State oil Company of Azerbaijan Republic) (65 %) Keppel Offshore and Marine (10%) ve AİC (Azerbaijan İnvestment Company) (25 %)’dir. Çevre önem verilen konuların başında geliyor Russian Maritime’ın görev alanlarından bahsedebilir misiniz? Russian Maritime’ın, esas olarak dört görevi var. Bunlar; denizde can güvenliği standartlarını geliştirmek, seyir güvenliği standartlarını geliştirmek, ülke içi akarsularında ve denizde yüklerin güvenli taşıma standartlarını geliştirmek, çevresel kirliliği önlemeye yönelik tedbirler ve standartlar geliştirmeyi sayabiliriz. Russian Maritime için çevre, önem verdiğimiz konulardan biridir. Kontrol ve Belgeleme sırasında, Russian Maritime elemanları gemilerin gereken uluslararası standartlara uyup uymadıklarını titizlikle kontrol eder. Zaten verdiğimiz hizmetlerden biri de gemileri İSO 9001, 14002 ve OHSAS 18002 etiketli Çevre Yönetim Sistemi ile belgelendirmek.
Azerbaycan’ın gemi inşa koşullarını değerlendirebilir misiniz? Azerbaycan bağımsızlığını yeni kazanmış bir ülke. Sovyetler Birliği döneminde, Azerbaycan için denizcilik, genellikle Hazar Denizi ile sınırlandırılıyordu. Sovyetlerde üretilen bir çok ürün önce parça-parça olarak ülkemizde üretiliyor daha sonra ise son işlem için tesislere gönderiliyordu. O yüzden denizcilikte Azerbaycan-Kazakistan- Türkmenistan- Rusya arası kuru yük önemli yer kapsıyordu. Tabi bunun yanında bir de petrol sektörü vardı. Yeni bağımsızsızlığını kazanmış bir ülke gibi tabi kide Azerbaycanın eksiklikleri mevcut fakat devlet seviyesinde, bu sorunların çözümü için yollar aranıyor ve destek veriliyor. Zaten Bakü Tersanesi buna en büyük örnek. Azerbaycan devlet filosu yenilendikçe ve özel sektör geliştikçe Azerbaycan Denizcilik sektörünün de gelişeceğine inancımız tam. Yeni inşa edilecek bir gemi için klaslama kurallarınız nelerdir? Gemiler için hangi sertifikaları sağlıyorsunuz? Klaslama, geminin yapısını, teknik durumunu, mekanizmalarını ve ekipmanlarının işlevsel halde
“Russian Mari-
time için çevre, önem verdiğimiz konulardan biridir. Kontrol ve Belgeleme sırasında, Russian Maritime elemanları gemilerin gereken uluslararası standartlara uyup uymadıklarını titizlikle kontrol eder.”
OCAK-ŞUBAT • | 61 |
7 DENİZ
Röportaj | 62 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
olduğunu onaylar. Klaslama, geminin tipi ve deplasman hacmine göre değişir ve gemiye verilen sertifikalar da buna göre değişkenlik gösterir. Yurtiçi gemilerinde sağladığımız sertifakalarımız şunlardır: Seyahate yararlı olmasına dair sertifika (Seaworthiness Certificate), yük markasını onaylayan sertifika (Load Line Certificate), çevre kirliliğini önleyici sertifika (Pollution From Ships Prevention Certificate), klaslama sertifikası (Classification Certificate), ekipman ve malzeme sertifikası (Equipment Certificate) sağlanırken yurtdışı gemileri için; yük gemisinin ekipman ve malzeme güvenliğini onaylayan sertifika (Cargo Ship Safety Equipment Certificate), yük gemisinin telsiz güvenliğini onaylayan sertifika (Cargo Ship Safety Radio Certificate), yük gemisinin yapı güvenliğini onaylayan sertifika (Cargo Ship Safety Construction Certificate), geminin tehlikeli yük taşımacılığına yararlı olmasına ilişkin özel belge (Document of Compliance with the Special Requirements for Ship Carrying Dangerous Goods), uluslararası çevre kirliğini önleme sertifikası (International Air Pollution Prevention Certificate ), uluslararası petrol kirliliğini önleme sertifikası (International Oil Pollution Prevention Certificate), uluslararası atık su kirliliğini önleme sertifikası (International Sewage Pollution Prevention Certificate), marpol 73/78 kurallarına uyumlu ekipman ve donanımların uluslar arası standartlara uygunluk sertifikası (Certificate of Compliance of Equipment and Arrangements of the Ship with the Requirements of Annex V to the MARPOL 73/78 Convention), seyaheta uygun olmasına ait sertifika (Seaworthiness Certificate) ve yük markasına ait sertifikaları
sağlıyoruz (Load Line Certificate). Klaslama her 5 yılda bir değişir Klaslama ne zaman yürürlüğünü kaybeder? Gemi yapısında geniş çaplı bir değişiklik yapılmışsa ve bu geminin deplasman hacmine etki etmişse veya gemiye verilen klaslama belgelerinin süresi dolmuşsa o zaman geminin klası durduruluyor. Klaslama her 5 yılda bir değişir. Yeni inşa olunan gemiler için de klaslama prosedürü aynıdır. Öncelikli sertifikalar verilir. Bu yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere değişiyor. Son olarak, Azerbaycan’ın en büyük gemi inşa ve gemi tamiri şirketi sayılan Hazar GLH Limited’in sağladığı hizmetlerden bahsedebilir misiniz? Azerbaycan’ın en büyük gemi inşa ve gemi tamiri şirketi Hazar GLH LTD ise şu hizmetleri sağlıyor: Gemi omurgalarının tamiri, teknik belgelerin düzenlenmesi; her tür boyalama ve temizleme işleri, korozyondan temizleme; geminin teknik belgelerinin hazırlanması, tamiri ve yeniden donatılması, sac kalınlıklarının ölçülmesi ve gemi
gövdelerinin moderenleştirilmesi; ana ve yardımcı makinelerin, buhar kazanlarının, ısı ve basınç sistemleri, yük elleçleme sistemlerinin teknik belgelerinin hazırlanması, tamiri ve işlevsel hale getirilmesi; gemi boru sistemlerinin kontrolu ve tamiri; akü bataryaları, patlamayı önleyen elektrik sistemleri hariç 660 W-lık gemi elektrik sistemlerinin kontrolü ve tamiri, teknik belgelerinin hazırlanması; otomatik ekipmanların kontrolü, tamiri ve işlevsel hale getirilmesi; 660 V-1500 KV arası güce sahip sabit ve değişken elektrik makinelerinin tamiri; telsiz ve elektrik ekipmanlarının kurulumu, işlevsel hale getirilmesi, test edilmesi ve programlaştırılması; gemilerde yangın alarmı sistemlerine teknik hizmet verilmesi ve Salvico, Autroniva gibi üreticilerin ısı ve buhar vericilerinin kontrolu; yük elleçleme sistemlerin tamiri ve testi; her tür kurtarma botlarının/teknelerin/sandalların ve suya indirici ekipmanların onarımı ve testi gibi hizmetleri sağlıyoruz.
OCAK-ŞUBAT • | 63 |
7 DENİZ
Söyleşi
Alışılmışın Dışında Bir Program;
Oltaya Geldik… ‘Amacımız, balığa giden insanların kendi aralarındaki muhabbeti ve eğlenceyi ekrana taşımak’
Yaban TV’de ‘Oltaya Geldik’ adıyla yeni bir program başladı. Önce, aklınıza gelen tüm balık programlarını unutun. Unutun diyorum, çünkü bu programda balığa iki kadın çıkıyor. Size de ilginç gelmedi mi? Ayrıca çok balık tutmak veya ahkam kesmek gibi bir iddiaları da yok. İstedikleri sadece balık tutarken nasıl eğlenilebileceğine izleyicileri de ortak etmek, eğlenmek ve eğlendirmek… Ve programı izlediğinizde ‘Balık tutarken de bu kadar eğlenilir mi?’ demekten kendiniz alamayacaksınız. Üstelik kadınların bir arada aynı işi yaparken anlaşamadığı gibi bir kanı varken(!)… Devamını da programın yönetmeni Faruk Kaya ile sunucuları Demer Ergün ve Derya Şahan anlatsın.
Ö
ncelikle sizleri tanıyabilir miyiz? Demet Ergün: Yeditepe Üniversitesi’nde Tiyatro Bölümü’nde okuyorum, aynı zamanda tiyatro oyunculuğu yapıyorum.
| 64 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Derya Şahan: Kadir Has Üniversitesi’nde Tiyatro Bölümü’nde okuyorum, ben de tiyatro oyunculuğu yapıyorum. ‘Oltaya Geldik’ programının ortaya çıkış/yaratılış sürecinden bahsedebilir misiniz? D.E.: Faruk bir gün bana kısa film çektiğinden bahsetti, film için avam bir karakter gerektiğini ve rol için de beni düşündüğünü söyledi. “Oynar mısın?” diye sorduğunda “Neden olmasın” dedim ve projeyi konuşmak için bir araya geldik. Sohbet ederken konu
benim balık tutmamdan açıldı ve programla ilgili konuşmaya başladık. F. K.: 3 yıldır Yaban TV’de çalışıyorum. Normalde Belgesel Yönetmenliği yapıyorum. Balıkçılık benim için yeni bir şey. Burada çalışmadan önce balıklarla ilgili fazla bilgiye sahip değildim. Demet’le kısa film için görüşürken ‘Oltaya Geldik’ ortaya çıktı. Yönetim, zaten balıkçılık üzerine bir program istiyordu. Demet’lerle buluştuğumda kadın bir sunucunun olma fikri bana cazip geldi. İlk başta kafamda ‘Tepki alır mıyız?’ gibi soru işaretleri vardı, çünkü hedef kitlemiz bu işi bilen insanlar. ‘Neden balıktan anlamayan isimleri ekrana koyuyorsunuz’ diye dönüşlerin gelmesinden çekindik açıkçası. Sonra balıkçılık hakkında bilgi vermeyeceğimizi, balığa giden insan-
ların kendi aralarındaki muhabbeti, eğlenceyi ekrana yansıtacağımızı düşününce bu iş olur dedim. Demet ve Derya’ya konudan bahsettim. Şimdi bakınca işin beklediğimden daha iyi çıktığını görüyorum. Programın ismine nasıl karar verdiniz? F. K.: Programın ismini aslında ilk Facebook’ta gördüm, Demet’in bir arkadaşı yorum olarak yazmıştı “Oltaya Geldik” diye... Duyup gördüklerim arasında içime en çok sinen isim bu oldu ve gördüğüm anda programın ismi bu olmalı dedim. Bu işi ilk defa yapıyorsunuz, sizin için nasıl bir tecrübe oldu. Balıklarla aranız nasıldır? D.E.: Balıklarla aram çok iyi, ama tutmaya gelince yerine göre şanssızlıklar yaşıyorum. Balık tutmayı çok seviyorum, bir kere benim için bir meditasyon gibi, yani balık tutarken her şeyi unutuyor insan ya da her şeyi düşünebiliyor. Son birkaç yıldır balık tutuyorum. Bir gün Galata’da yürürken balık tutan insanları gördüm, çok hoşuma gitti ve ben de orada tutmaya başladım. O gün o kadar çok balık tuttum ki herkes balık tutmayı bırakıp benim doldurduğum kovaya bakıyordu. Hatta birçoğu “Pasifik’i bitirdin” demişlerdi, çok hoşuma gitmişti. Daha sonra alışkanlık oldu tabi. D.Ş.: Faruk programdan bahsettiğinde ilk tepkim “Balıktan anlamam ki” olmuştu. Sadece her balığın bildiğim kadarıyla oltası ya da yemi farklı oluyor. Bu işleri profesyonel yapan arkadaşlarım da var. Faruk çok kolay ikna etti beni. Daha önce de beraber çalışmıştık, işin içinde Demet’in de olduğunu öğrenince kabul ettim. Demet’in balıkla ilgili bilgisi olduğu için bana yardımcı olabilir diye düşündüm. ‘İçimizden nasıl geliyorsa öyle davrandık’ İlk çekimler nasıl geçti, biraz bahsedebilir misiniz? D.Ş.: Faruk, Demet ve ben zaten arkadaşız. Programda Demet’le kimyamız çok güzel uydu. Faruk’un bize verdiği terminler doğrultusunda her şey doğalında aktı. Hiç yapmacık olmadık, içimizden ne geliyorsa öyle davrandık. Gülmek istiyorsak güldük, kızdıysak
birbirimize ufak ufak sitemler yaptık, bunların hepsi doğal akışında oldu. D.E.: Benim zaten balık tutunca metabolizmam değişiyor, arkadaşlarım da bilir. Biri balığa gidelim dediğinde havalara uçuyorum. Faruk’ta çekim var deyince yine havalara uçtum. Çekimler sırasında çok eğlendik, herşey çok keyifliydi. Çekimler nerelerde yapıldı peki? D.E.: Bostancı, Küçükyalı’dan yola çıktık, Burgazada açıklarında tuttuk. Programın yönetmeni olarak biraz da sizden dinleyelim, program nasıl tepkiler alır? F. K.: Program kötü olduğu zaman “Neden programın kötü?” diye soracakları ilk kişi benim, o yüzden ister istemez bir gerginlik oluyor. Ama ben çok büyük olumsuzluklar olmadığı sürece kafamdaki şeyin oturacağını düşünüyorum, dediğim gibi üçümüz için yeni bir şeydi bu proje. Birbirimizi tanımamız işimizi çok kolaylaştırdı, o yönden rahattık. Ayrıca teknesine bindiğimiz Selçuk Kaptan, bize çok yardımcı oldu. Çekimleri kaç kişilik ekiple gerçekleştirdiniz? F. K.:İki kameraman, asistanımız ve Demet ile Derya vardı. Çekim sırasında sizi zorlayan bir sahne veya durumla karşılaştınız mı? D.Ş.: İlk balık tutma deneyimi, benim için tamamen başka bir şey, hani küçük çocuklar yeni bir şey bulduğunda sıkı sıkı tutarlar ya, benim ilk balık tutuşum öyleydi. Gerçekten direkt sarıldım balığa ve ağzından o kancaları çıkarmak benim için çok zor oldu. Onların canını yakmamaya çalıştım, oysa ki ölecekler. Bir de çekimler bittikten sonra Demet’le Bostancı sahile doğru yürürken, ne kadar balık tutulduğunu çok merak ettim ve bir balıkçıda balıkları tarttırdım. Balıkçı “630 gram” dedi , acayip sevindim (gülüyoruz).
“Balık tutmayı çok seviyorum, bir kere benim için bir meditasyon gibi, yani balık tutarken her şeyi unutuyor insan ya da her şeyi düşünebiliyor. Son birkaç yıldır balık tutuyorum. Bir gün Galata’da yürürken balık tutan insanları gördüm, çok hoşuma gitti ve ben de orada tutmaya başladım.”
Hepsini siz mi tuttunuz? D.Ş.: Yani hepsini ben tutmadım ama büyük çoğunOCAK-ŞUBAT • | 65 |
7 DENİZ
Söyleşi
luğunu tuttum diyebilirim. 630 gramla gidip babama balık pişirdim. Peki programın sohbet konusu önceden mi belirleniyor? Yoksa doğaçlama mı ilerliyor herşey? D.E.: Derya’nın ilk günü olduğu için “Tutar mısın tutamaz mısın?” şeklinde tatlı bir muhabbet geçti balık üzerine. Ben bildiğim için kendime güveniyordum, tutarım dedim. Ama Derya çok şanslı olduğu için benden daha fazla tuttu. D.Ş.: Normal oltayla tutamadık balığı, çünkü tekne çok müsait değildi. El oltasıyla tuttuk, dolayısıyla kaptan bana balığın geldiğini ve nasıl anlayacağım konusunda taktikler verdi. Yaban TV’yi genelde erkekler izliyor, nasıl bir tepki aldınız etrafınızdan, başta bir çekinceniz oldu mu? F. K.: Yaban TV’yi kitlesi olmayan, izleyicisi olmayan kişiler bile izler, çünkü genele hitap eden bir şey bu. Biz burada hem eğlendik hem öğrettik. Programın ses getireceğini düşünüyorum.
| 66 | • OCAK-ŞUBAT
D.E.: Bence alışılmışın dışında bir program oldu, belki bazı televizyon kanalları başka programlar yapmışlardır ama bunun gibi bir program çok yapılmadı. Bir kere diğer programlardan daha sıradışı. Bir iddiası yok. Kendi içinde tamamen gerçek, çünkü insanların da eğlenmeye ihtiyacı var. Süre olarak da çok tatmin edici, 25 dakikalık bir süre. Ayrıca başka kadınları da balık tutmaya teşvik edebiliriz. D.Ş.: Balıkçılık üzerine hepimiz aynı fikirdeyiz, hiçbir profesyonel iddiamız yok. Zaten başlarken de öyle başladık ve önceliğimiz hep eğlence ve muhabbet oldu. Gittiğimiz yerlerdeki o atmosferin bize verdiği enerjiyle neler yapabileceğimizi gördük. Umarım insanlar da bizi izlerken eğlenirler.
7 DENİZ
Genelde daha çok erkeklerin balık tuttuğunu görüyoruz. Fakat bu programda iki kadın balığa çıkıyor.
Sizce bu durum izleyenlerde nasıl bir izlenim uyandırır? D. Ş.: Geneli öyledir tabi, muhtemelen balıkçı ağabeylerden tepki alabiliriz ama bizi hoş karşılayacaklarını umuyorum. Faruk’un dediği gibi balıkçılık üzerine ilgisi olmayan insanlar bile izleyebilir programı. F. K.: Yaban TV’de genelde işin ustası dediğimiz adamlar program yapıyor, atıyorum tatlı su balıkçısı var, tatlı sudan iyi anladığı için yapıyor programı. Mesela kıyı balıkçısı var, o adam hangi oltayı ve yemi kullanacağını bilir ve bunu anlatır. Yani bu tip tepkiler gelebilir ama bir süre sonra o insanların da programı izleyeceğini düşünüyorum. Çünkü farklı bir formatta program sunuyoruz izleyicilere. Program hangi günler ekrana gelecek? Çekim yerleri belli mi? F. K.: İlk program 30 Ocak 2014 Perşembe günü ekrana geldi. İkinci çekimi ise Mordoğan’da yaptık. Kafamda farklı program formatları var ama yönetimle oturup konuşmak lazım. Belki İstanbul dışındaki yerlerde ya da Ağva, Şile gibi yakın mesafelerde balık avlayabiliriz. Bir dağ başındaki derede de çekim yapmak güzel olurdu hani (gülüyoruz). Son olarak balık tutmayı sevenlere ne söylemek istersiniz? D. Ş.: Eğlenmek için mutlaka izlenmesi gereken bir program, iki kadının aynı anda aynı işi yapması da insanlar tarafından çok garip karşılanır genelde. İki kadın anlaşamaz derler ya ama aslında bunun böyle olmadığını çok net şekilde görebilirler. Benim gibi ilk etapta balık konusunda tedirgin olan varsa bu çok kolay aşılabiliyormuş bunu gördüm. Kendi adıma çok iyi oldu, teşekkür ediyorum Demet ve Faruk’a. Yeni fikirlere de açığız program açısından.
YEMEN VE SOKOTRA
28 MART-4 NİSAN 2014–
NEPAL VE BUTAN–16-24 MAYIS 2014
BOTSWANA ZAMBİA VİKTORYA ŞELALELERİ
7-15 HAZİRAN 2014–
“Cultural, Tribal, Spiritual, Mystic Journeys”
OCAK-ŞUBAT • | 67 |
29 TRAVEL Small Group Adventures
29 TRAVEL www.299.travel 29@299.travel Tel: 0532 711 06 30
Adres: Fatih Sultan Mehmet Caddesi Yürekli Adam Sokak Laçin Apt. No: 7 D.1 KAVACIK - BEYKOZ7 DENİZ 34810 İSTANBUL
Dernekler
Kalkavan “Türk Denizciliğini Geliştirmek Bizim İşimiz”
İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclisi (DTO) Şubat Ayı Olağan Meclis toplantısı, DTO merkez binasında Yönetim Kurulu Üyesi Metin Kalkavan, meclis üyeleri ve basının katımıyla gerçekleştirildi. Toplantı, DTO Yönetim Kurlu üyesi İlker Meşe’nin, yakıt rafinerisi, ISO 8217 2005 ve ISO 2010 yorumlanması, yakıt alım flenci ve damlama metodunun önemi hakkındaki sunum ile başladı. İMEAK DTO Başkanı Metin Kalkavan, Marmara bölgesine gelen gemiler için rekabetçi ve özendirici çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etti.
| 68 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
O
cak ayı faaliyetleri hakkında bilgi veren Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, konuşmasında Türk Boğazları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Saim Oğuzülgen’i eleştirdi; Kalkavan konuşmasını şöyle sürdürdü: “ İlkfer Grup Başkanı İlker Meşe’nin “gemilerde yakıt” sunumu ile BAU TURBAM Müdürü Saim Oğuzülgen’in “Türk Boğazları” tarihi konusunda yaptıkları güzel sunumları için teşekkür ederim. Türk Boğazları çok önemli bir konudur. Bu konuda konuşurken dikkatli olunması gerekir. Sayın Oğuzülgen, hedefleriniz arasında Türk denizciliğini geliştirmek ifadesinin olduğunu gördüm ve çok şaşırdım. Eğer hedefiniz buysa merkezinizin ismini değiştirin. Çünkü Türk denizciliğini geliştirmek bizim işimiz.” şeklinde konuştu. Türk tersanelerinin geleceğinin tamir bakımda olduğunu dile getiren İMEAK DTO Başkanı Metin Kalkavan, Marmara bölgesine gelen gemiler için rekabetçi ve özendirici çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etti. Metin Kalkavan’ın eleştiri oklarını alan Bahçeşehir Üniversitesi Türk Boğazları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Kaptan Saim Oğuzülgen ise merke-
zin faaliyetleri hakkında üyeleri bilgilendirdi. Oğuzülgen; “Türk boğazları ülkemizin nimetidir. Merkezimiz Türk Boğazları ile ilgili ilk kurulan akademik kuruluştur. Merkezimizin iki hedefi var. Bu; Türk denizciliğini geliştirmek ve Türk boğazları ile ilgili akademik çalışmalar yapmaktır.” dedi. Oğuzülgen’in ardından Meclis üyeleri sektörün sorunları hakkındaki değerlendirmelerini paylaştılar. Sunumunda yakıtın denizciler için önemine dikkat çeken İlker Meşe, sektörün yakıt konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığını söyledi. Meşe; “Kalitesiz yakıt yüzünden gemiler büyük zarar gördü. Buna çözüm olarak, alınan yakıtlar test edildikten sonra kullanılmalı” dedi. Düzensiz Sefer Yapan Acenteler Meslek Komitesi Üyesi Emin Eminoğlu’nun gündeme getirdiği, Tuzla’da tamire gelen gemilerdeki mürettebatın kullandığı Landing Card siteminin kaldırılması ve 3 günlük vize verilmesinin doğru olmadığını belirterek, bu sorunun çözülmesi için gerekli girişimlerde bulunacaklarını vurguladı.
ROFED’in İlk Kuruluş Toplantısı Yapıldı Kabotaj Hattı Ro-Ro ve Feribot İşletmecileri Derneği’nin ilk toplantısı tüm bölgelerden üyelerin katılımı ile Zeytinburnu Novotel’de gerçekleştirildi. Türkiye’nin sosyal hayat ve ekonomisi için büyük önem teşkil eden kabotaj hattındaki ro-ro ve feribot taşımacılığı yapan işletme firmaları, sektörlerinin birliğini ve bütünlüğünü korumak, ro-ro yük, yolcu ve araç taşımacılığını daha ileri seviyelere taşımak adına kurdukları Kabotaj Hattı Ro-Ro ve Feribot İşletmecileri Derneği’nin (ROFED) ilk toplantısını üyelerin katılımı ile 24 Aralık 2013 tarihinde Zeytinburnu Novotel’de gerçekleştirdi. Açılış konuşmasını ROFED Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Cemrek’in yaptığı toplantıda, ROFED Yönetim Kurulu Üyesi Salih Zeki Çakır, derneğin işleyişi ve genel yapısı hakkında bilgi verdi. Toplantıya, ROFED Müdürü Özgür Topuz, Başkan Yardımcısı Muharrem Sürmen, Genel Sekreter Atalay Özay, Sayman Raşit Altınok, Yönetim Kurulu Üyesi Levent Ciner, Yönetim Kurulu Üyesi M. Rüçhan Özer, Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Şafak, Yönetim Kuru-
lu Üyesi Mehmet Yükselir, ROFED üyeleri ve sektör basını katıldı. İşletmelerin aynı çatı altında birleşerek sorunların çözüme kavuşturulabileceğinin önemine değinen Çakır; “Uzun süredir bir dernek çatısı altında toplanıp sorunlara daha etkili ve güç birliği içerisinde çözüm bulmak gibi bir projemiz vardı. Bunu hayata geçirdiğimiz için çok mutluyuz. ROFED olarak yapmamız gereken en acil iş sorunlarımızı çözüme kavuşturmak olmalıdır. Bildiğiniz üzere iç sularda oldukça büyük bir potansiyele sahibiz. Fakat bu potansiyelin ortaya çıkması, arttırılması, büyütülmesi ve geliştirilmesi yönünde bazı engeller var. ROFED olarak bu sorunları masaya yatırıp, nasıl çözüleceğine ilişkin önerileri geliştirerek ilgili makamlara sunmayı amaçlıyoruz. Ancak bu derneğin üstlendiği misyonu ve vizyonunu hakkıyla yerine getirebilmesi için üyelerimizin aktif bir şekilde katılımı şart” dedi.
Koster Armatör ve İşletmecileri Derneği Kuruldu Koster armatör ve işletmecilerinin sorunlarının etkin bir şekilde, muhatapları nezdinde öne çıkartılıp çözümlenmesi doğrultusunda çalışmalar yapmak, bu amaç için bir çatı altında bir araya gelerek bir dayanışma platformu oluşturmak için düzenlenen koster armatörleri ve işletmecileri toplantısı geniş bir katılımla gerçekleştirildi. 10 Ocak 2014 Cuma günü Green kalındığını ve bu oluşum çerçePark Hotel Bostancı’da, koster ar- vesinde bunların giderileceğine matör ve işletmecileri, ortak akıl dikkat çekti. çerçevesinde sorunlara çözüm bulmak ve Koster Armatörler Der- Açılış konuşmasının ardından Kosneği’ni tekrar oluşturmak adına ter piyasaları ve İstatistikleri ile bir araya geldi. Toplantının açılış ilgili Engin Koçak’ın sunumuylakonuşmasını yapan Salih Zeki Ça- devam edildi. Dernekleşme adına kır, sektörde dayanışmanın çok az dernek oluşum süreci ile ilgili fiolduğunu ve bu dayanışmayı oluş- kirlerini ve görüşlerin katılımcılar turmada ise geç kalındığı ifade ile paylaşması adına söz alan Özederek, sektördeki güçlü ve zayıf gür Topuz’un sunumu ile birlikte tarafların bilimsel olarak analiz katılımcıların fikirleri ve görüşleri edilip, çözüm üretmede yetersiz de alınarak toplantı son buldu.
OCAK-ŞUBAT • | 69 |
7 DENİZ
Makale
Engin KOÇAK Uzman Yönetici
Kuzeybatı Avrupa’da da tam bir patlamadan bahsediliyor. Noel arifesinde yüklerini kaldırma telaşı içerisindeki kiracıların, armatörlerin insafına kaldıkları rapor ediliyor. Burada da günlük getiriler üst üste 2 aydır her hafta 100 avro artarak seyretti.
Koster Ticaretinde Fırsatlara Hazır mıyız?
B | 70 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
u ayı atlattığımızı sayarsak kış aylarının sonuna yaklaştık ve benim geçen yazımda “paranoya” olarak nitelendirdiğim şüphelerime rağmen bile Karadeniz ve Akdeniz’de korkulduğu kadar büyük navlun düşüşleri olmadı. Mevsimsel düşüşler nedeniyle armatöre şu aralar sorsanız “Eh, tabii ki Aralık ayındaki navlunlar artık yok” kabilinden, brokere sorsanız “Yük bulacağız diye kaldırmadık taş bırakmıyoruz” şeklinde serzenişler duyabilirsiniz ama umulan hala Mart ayıyla birlikte iyileşmelerin görülmesi. Bunu destekleyen en belirgin etken ise Avrupa’da devam etmekte olan iyileşme. Bakarsanız 2014’te Yunanistan bile büyümeye aday. İmalat hızla iyileşiyor, büyüme beklentilerini de beraberinde
yükseltiyor. Karadeniz ekonomileri olan ve aynı zamanda “gelişen ekonomiler” (şu aralar revaçta olan tabirle emerging markets EM) sınıfında yer alan Türkiye ve Rusya’da ise diğer gelişen ekonomilerde olduğu gibi 2008’den sonra gelen ABD kaynaklı paranın dönüp dolaşıp “dükkâna” dönüyor olmasından kaynaklı sıkıntılar mevcut. Bu, örneğin Karadeniz’de Türkiye’nin Rusya’dan buğday, kömür ve çelik ithalatı için negatif bir durum ama dikkat edin bu iki ekonominin işte bu yüzden paraları değer kaybederse ihracat rekabetçilikleri artacaktır. Kuzey Afrika’daki ülkeler konusunda Avrupa elini çabuk tutmaya başladı. Bunu Batı Akdeniz’de Cezayir kaynaklı yük talebinden görüyoruz. İtalya ve İspanya düşük iç talepleri
nedeniyle kapasitelerini ihracata yöneltmiş, büyümenin rekorlar kıracağı Cezayir’e çimento ve çelik yağdırmaya devam ediyor. Bunu hep söylüyorum, evet ama yinelememin sebebi bu ticaretin hali hazırda bu kur dalgalanmalarından bile etkilenmemiş olması. Genele bakarsak Avrupa’da Fransa biraz sıkıntılı gözüküyor, Karadeniz’de bizim ve Rusya’nın bu yıl bazı rüzgârlara maruz kalması muhtemel, Akdeniz’in doğusunda ise Suriye, Libya, Mısır’da kalkan toz daha oturmadı. Navlunlar yılbaşından itibaren yüzde 10 civarı geri geldi ama zaten 2013’ün son iki ayında yüzde 30-40 artmıştı ve bana sorarsanız koster piyasasında temkinli iyimserlik havası devam ediyor. ISTFIX’te Ocak sonu itibariyle 2-4
2009-2012 arası bölge koster filosu (DWT), ISTFIX
bin DWT gemilerin bölge ortalaması olarak günlük gelirleri (TCE) 2 bin dolar, 4-6 bin DWT gemilerin geliri de ortalama 3.050 dolar seviyesinde bulunuyor. Daha büyük tonajda, 6-8 bin DWT gemiler günde 4 bin 150, 10 bin 000 DWTlik büyük kosterler ise 5 bin 950 dolar kazanabilmekteler. Bu durum Aralık sonuna göre ortalama yüzde 5 ila 7 arasında düşüşlere tekabül etmekte ki bu zaten bekleniyordu. Bu sefer her ay verdiğimiz grafiği veremiyoruz, yerimiz dar çünkü başka bir önemli hususa dikkat çekmek istiyorum: Bölgenin lideri Türk koster armatörleri büyük bir fırsatın eşiğindeler. ISTFIX olarak yaptığımız ve çoğu sunumumuz-
2009’da 12,3 milyon DWT olan koster filosu 2012 sonu itibariyle 10,84 milyon DWT’ye erimiş. 2013 rakamlarını derlemekle meşgul olduğum için 2012 sonu rakamlarıyla konuşmak durumundayım. 2013 sonu rakamlarını da umarım sizlerle önümüzdeki yazımda paylaşacağım fakat düşüncem o ki erime devam etti. Ama salt “düşünce” için işgal etmiyoruz bu köşeyi. Aşağıdaki grafik gösteriyor ki, 2012 sonu itibariyle bile (en koyu sütun) bölgede çalışan 10,85 milyon kosterin 2,5 milyon DWT’si 30 yaşın üzerinde. 1,6 milyon DWT’si 25-30 yaş arasında, 1-5 yaş, yani alttan gelen yeni nesil bunu biraz karşılasa da yeni inşa sadece ince bir çizgi.
2009-2012 arası yaşlara göre bölge koster filosu (DWT), ISTFIX
da göreceğiniz çalışmalarımız bize gösteriyor ki, Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Orta Akdeniz’deki toplam kuru yük koster tonajı son 4 yılda ciddi bir erime kaydetmiş.
Sadece bu tablo bile tehditleri ve fırsatları özetliyor. Yakın denizlerde koster ticareti bitmez, bitemez. Koster orta ölçekli ticaretin en
önemli dayanaklarından biridir. Yani koster neslinin tükenmesini kimsenin oturup izlemeyeceği sanırım hepimizin malumu. Bu arada Türk sahipli koster filosu halen 2,9 milyon DWT filosuyla bu segmentte lider. Burada “Türk sahipli” filosu derken kasıt bayraktan bağımsız olarak Türk armatörlerin elinde bulunan gemilerdir. Ama büyük başın derdi de büyük oluyor, en çok eriyen filo da bizimkisi. 2008’de bölgedeki kosterlerin yüzde 34’ü Türk sahipliyken, şimdi yüzde 27,5’i Türk sahipli. 2,9 milyon DWT filonun yaş ortalaması 25,5 ve yüzde 49,4’ü 25 yaş üzerinde. Günümüzde ülkelerin güçleri bulundukları bölgelerdeki sosyoekonomik ağırlıklarıyla, ticareti ve stratejiyi etkileme potansiyelleriyle değerlendiriliyor. “Akdeniz Türk gölüydü, tekrar öyle olmalı” diyoruz. Türk koster filosunun tekrar güçlenmesi için Türk Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği’nin kurulduğu ve bilinç oluşturmak için çalışmalara yeniden başladığı malumunuzdur. İşte buyurun, rakamlar konunun hâkimi ISTFIX’ten, fırsatları ve tehditleri değerlendirmek sizden…
OCAK-ŞUBAT • | 71 |
7 DENİZ
Yat Turizmi
Yeni Model İlk Defa Sergilenecek Captiva Serisinin yepyeni modeli 236 CC, spor, gezi ve balık tutkunlarının ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde tasarlandı. 2 kişilik yatağından bağımsız koltukları ve portatif tuvaleti ile gecelemeye olanak tanıyan bir weekender olan 236, sınıfındaki diğer teknelerden farklı olarak geniş havuzluğundaki oturma grubunun modüler koltuk sistemi ile geniş bir yatağa dönüşmesine olanak sağlıyor. Bimini tente ve kılıfı, radyo/cd çalar, derinlik göstergesi, buzluk, motor dairesi otomatik yangın söndürme sistemi gibi ekipmanların standart olarak sunulduğu 236 CC tüm Rinker’lar gibi sağlam bir gövde, üstün teknoloji ve yüksek kalitesiyle yıllar boyu sorunsuz bir kullanım keyfi sunuyor. Rinker 236 CC 260 ile 320 HP arası motor opsiyonları ile satışa sunuluyor. Siparişi müteakip 60-90 günde teslim ediliyor.
Modeller Denizseverlerin Beğenisine Sunuldu | 72 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Ödüllü Rinker 310 EC, 2010’da denizseverlerin beğenisine sunulduğundan beri Rinker’ın en çok tutulan modellerinden biri oldu. 33 ft cruiser modelleri arasında konfor, fonksiyonellik ve fiyat faktörü göz önüne alındığında tartışmasız lider olan 310 EC Blues Yatçılık standının bu sene de ağır topu olacak. Rinker 310 EC’ yi incelerseniz; roll bar, elektrikli ırgat, otomatik yangın söndürme sistemi, VHF, TV, DVD player, trim tab, uzaktan kumandalı projektor, kışlık örtüleri ve blender gibi birçok ekipmanın standart olduğunu göreceksiniz. Ayrıca, yeni tip borda lumbuzları ve sabit geniş güverte lumbuzu 310 EC’ nin maksimum gün ışığı almasını sağlıyor. Rinker 310 EC 2 x 260 hp benzinli yada 2 x 220 HP dizel motorlar ile satışa sunuluyor.
TEKNİK ÖZELLİKLER: İnşa malzemesi: Fiberglass Tam Boy: 7,16 metre En: 2,59 metre Ağırlık: 2.461 Kg Yakıt kapasitesi: 155 Litre Kamara :1 Yatak Kapasitesi : 2 kişi Kapasite: 8 kişi Motor: 1 x Mercruiser 5.0 MPI Alpha 260 HP En yüksek hız: 45 knot Liste Fiyatı: 69.825 $ Fuar özel Fiyatı: 56.362 USD (motor dahil, vergiler hariç Türkiye gümrük teslim fiyatı)
TEKNİK ÖZELLİKLER: Tam Boy: 10.13 metre En: 3.20 metre Ağırlık: 5489 kg Yakıt kapasitesi: 567.8 lt Su Kapasitesi :124.9 lt Mercruiser 2 x 5.0 MPI B3 260 HP Benzinli ( 170.000 USD) motorlar dahil,vergiler hariç Türkiye teslim fiyatı. Fiyatı: Volvo Penta 2 x D3 220 HP Dizel 214.000 USD
İzmir Denizlerinde Güçbirliği Ege Açıkdeniz Yat Kulübü (EAYK), International Çeşme Yacht Club (ICYC), Urla Yat Kulübü (URİYAT), Teos Marina, Çeşme Marina tarafından müştereken düzenlenen 2014 Yılı İzmir Yat Yarışları Programı, Kordon Oteli’nde yapılan bir basın toplantısıyla basına duyuruldu. EAYK Komodoru Mehmet Yaşar Akçay 2014 Yarış Programının içeriği ile ilgili olarak; 2014 yarışlarının Kış Trofesi ve Sonbahar Trofesi diye 4’er aylık iki Trofeyi kapsadığını, bunun dışında da İlkbahar Yarışları adıyla birer aylık iki yarış programına yer verildiğini belirtti. Kış Trofesi Ocak ve Şubat aylarında Teos Marina ev sahipliğinde Sığacık Körfezi’nde başlayacak ve burada Trofenin ilk 4 ayağı koşulacak. 23 Şubat günü bir offshore yarışı ile Trofe Çeşme’ye taşınacak.
Çeşme Marina’ nın ev sahipliğinde Mart ve Nisan aylarında da 4 ayak koşularak toplam 8 ayaklık Trofe 19 Nisan günü tamamlanacak. İlkbahar Yarışlarının birincisi Mayıs ayında URİYAT’ın ev sahipliğinde Urla’da Jimmy Key Kupası ve Tanju Okan Kupası ile yapılacak. İlkbahar Yarışlarının ikincisi Haziran ayında Teos Marina ev sahipliğinde Sığacık Körfezinde AYK-EAYK Kupası ve Teos Marina Kupası ile yapılacak. Sonbahar Trofesi Eylül ve Ekim aylarında Teos Marina ev sahipliğinde Sığacık Körfezinde başlayacak ve burada Trofenin ilk 4 ayağı koşulacak. 19 Ekim günü bir offshore yarışı ile Trofe Çeşme’ye taşınacak. Çeşme Marina’ nın ev sahipliğinde Kasım ve Aralık aylarında da 4 ayak koşularak toplam 8 ayaklık Trofe 13 Aralık günü tamamlanacak.
146.5 Milyon Dolara Tatil Köyü ve Yat Kulübü İnşa Edilecek Türk inşaat şirketlerinin birçok proje ürettikleri Türkmenistan’da, bir Türk inşaat şirketi, 146.5 milyon dolara yat kulübü inşa edecek.
Türkmenistan’da 2014 yılının ilk projesini yine bir Türk şirketi aldı. Merkez Bankası’nın açtığı ihaleyi kazanan şirket, Hazar Denizi kıyısında bulunan Avaza turizm bölgesinde ülkenin maliye ve finans kurumları için 146.5 milyon dolara tatil köyü ve yat kulübü inşa edecek. Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulı Berdimuhamedov başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısında Maliyeden Sorumlu Devlet Başkan Yardımcısı Annamuhammet Goçiyev, Avaza’da yapılacak projeler hakkında bilgi verdi. Projenin Haziran 2016′da tamamlanması planlanıyor. Türkmenistan’ın ilk yat kulübü ise yine bir Türk şirketi tarafından Haziran 2013′de 80 milyon dolara inşa edilmişti.
OCAK-ŞUBAT • | 73 |
7 DENİZ
Makale
Bahadır TONGUÇ Broker
Geminin ticari yeterliliğini etkileyen stevedor hasarları geminin son tahliye limanından kalkışından evvel onarılacaktır, yapılmadığı taktirde kiracı, mütevellit zarardan sorumlu olacaktır.
BIMCO Stevedore Damage Clause for FIO Voyage Charter Parties 2008
B
IMCO tarafından 2008 tarihinde uygula-
dir. Bu noktada önemli bir detay yer alıyor ki o da
maya sokulan bu kloz ile yükleme, tah-
“makul imkan” tanımlamasının taşıdığı risklerdir.
liye veya aktarma işlemlerinde meydana
Bazı durumlarda, iletişim engelleri sonucu hasar ih-
gelebilecek hasarlar ile ilgili düzenleme
barı gecikmeli olarak verilmiş olabilir ve neticesin-
yapılmaktadır.
| 74 | • OCAK-ŞUBAT
de mümkün gayretin gösterilmediği iddia edilebilir ki bu tanımlamalar izafidir ve kıyaslayacak referans
(a) bendinde belirtildiği üzere, stevedorlar tarafın-
bulmakta güçlük çekilebilir. Bu nedenle ihbar mühle-
dan geminin herhangi yerine verilen zarar (normal
tini açıkça belirtmekte fayda vardır, örneğin “24 saat
aşınma payı hariç) kiracının sorumluluğundadır.
içerisinde” gibi.. Böylece istisnai bir durum olmadık-
Kiracı, tamirat ile ilgili tüm masraflar ve sürastarya
ça sorun yaşanmayacaktır.
oranı üzerinden hesaplanacak zaman kayıplarının ödenmesinden sorumludur.
(c) Geminin denize elverişliliğini etkileyen stevedor hasarları, gemi hasarın meydana geldiği veya tespit
7 DENİZ
(b) bendinde ise kaptan veya donatanın, hasardan
edildiği limandan kalkmadan evvel gecikmeksizin
kiracıyı veya acentesini ve stevedorları makul imkan
onarılacaktır. Geminin ticari yeterliliğini etkileyen
dahilinde derhal haberdar etmesi, yapmadığı tak-
stevedor hasarları geminin son tahliye limanından
dirde kiracının sorumlu olmayacağı bildirilmekte-
kalkışından evvel onarılacaktır, yapılmadığı taktirde
damage as soon as reasonably possible, failing which the Charterers shall not be responsible. (c)
Stevedore damage affecting seaworthiness
shall be repaired without any delay before the Ves-
“Bazı durumlarda, iletişim engelleri sonucu hasar ihbarı gecikmeli olarak verilmiş olabilir ve neticesinde mümkün gayretin gösterilmediği iddia edilebilir ki bu tanımlamalar izafidir ve kıyaslayacak referans bulmakta güçlük çekilebilir. Bu nedenle ihbar mühletini açıkça belirtmekte fayda vardır, örneğin “24 saat içerisinde” gibi...
sel sails from the port where such damage was caused or discovered. Stevedore damage affecting the Vessel’s trading capabilities shall be repaired before leaving the last port of discharge, failing which the Charterers shall be liable for resulting losses. All other damage which is not repaired before leaving the last port of discharge shall be repaired by the Owners and settled by the Charterers on receipt of Owners’ supported invoice. BIMCO’nun ilgili klozu dışındaki güncel uygulamalar aşağıdaki şekillerdedirler. “STEVEDORE DAMAGE, IF ANY, TO BE SETTLED DIRECTLY BETWEEN THE OWNERS AND THE STEVEDORES, BUT CHARTERERS ASSIST
kiracı, mütevellit zarardan sorumlu olacaktır. Son tahliye limanından kalkmadan evvel onarımı yapılmayan hasarlar armatör tarafından onarılacak ve armatörün faturasına istinaden kiracı ödeyecektir. Bu aşamada kiracı tarafından alınabilecek önlem, onarımın kaptan veya donatan veya temsilcisi nezaretinde ve tasdikinde yapılmasıdır. Böylece hasarın bir kısmı armatör tarafından onarılmak zorunda kalınmayacak ve fatura edilen masraflar üzerinde an-
TO SETTLE THE STEVEDORES DAMAGE. Not: Kiracının ne denli gayret gösterdiği ihtilaf konusu olabilir. Veya... STEVEDORE DAMAGE, IF ANY, TO BE SETTLED DIRECTLY BETWEEN THE OWNERS AND THE STEVEDORE. SHOULD THE DIRECT
laşmazlık yaşanması bertaraf edilebilecektir.
SETTLEMENT FAIL, CHARTERERS SHALL UL-
Orijinal metin:
DAMAGE(S).
(a)
The Charterers shall be responsible for da-
Benzer şekilde, bu uygulama da donatanın uzlaşmak
mage (fair wear and tear excepted) to any part of the
için ne kadar gayret sarf ettiğini sorgulatabilir nite-
Vessel caused by Stevedores. The Charterers shall be
liktedir.
TIMATELY REMAIN RESPONSIBLE FOR THE OCAK-ŞUBAT • | 75 |
liable for all costs for repairing such damage and for any time lost, which shall be paid in an amount equi-
Stevedor firmaları da sigorta kapsamındadır. Sağlıklı
valent to the demurrage rate.
bir çözüm olarak kiracı sıfatı ile hareket eden firma-
(b)
lar, stevedor hasarı risklerine karşılık “Charterers Li-
The Master or the Owners shall notify the
Charterers or their agents and the Stevedores of any
ability” sigortasının kapsamından faydalanabilirler.
7 DENİZ
Marmaris Körfezi, Yelkenli Yatlarla Renklendi
Yat Turizm
Marmaris’te, “ERGO-MIYC Kış Trofesi” yelkenli yat yarışlarının birinci ayağı başladı. Marmaris Uluslararası Yat Kulübü (MIYC) tarafından Marmaris Körfezi’nde bu yıl altıncısı düzenlenen yarışların ilk ayağına, Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen 25 yatla yaklaşık 250 yatçı katıldı. Netsel Marina’da bağlı yatlar sabah saatlerinden itibaren körfeze açılmaya başladı. Yarış parkurunu belirleyen dubaların yerleştirilmesinin ardından yatçılar, yarış için uygun rüzgarın çıkmasını beklerken antrenman turları attı. Rüzgarın çıkması sonrasında, hakem heyeti yarışı başlattı. Dubaların etrafından ilk önce dö-
nerek birinci olmak için mücadele veren yatlar, körfezde renkli görüntüler oluşturdu. Kış Trofesi yarışlarının bu yıl 6’ncısını düzenlediklerini ifade eden Yat Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi ve basın sözcüsü Halit Keskin, trofenin toplam 6 ayaktan oluşacağını dile getirdi. Hakem heyetinin yapacağı değerlendirmenin ardından sıralamanın belirleneceği ve düzenlenecek törenle dereceye girenlere ödüllerinin verileceği bildirildi.
Bakanlık, Atatürk’ün Yatı Savarona’yı Devralıyor
Kültür ve Turizm Bakanlığı, son 25 yıldır ünlü armatör Kahraman Sadıkoğlu tarafından işletilen Atatürk’ün yatı Savarona’yı devralıyor. Eylül ayında başlayan görüşmeler sonuca ulaşırken, önümüzdeki günlerde resmi açıklamanın yapılması bekleniyor. Devletin Savarona’yı kaç liraya aldığı da o açıklama ile birlikte duyurulacak. Öte yandan Sadıkoğlu, yaptığı açıklamada, “Yakıştığı yere gitti. Ben Savarona’yı hep bunun için ayakta tuttum” ifadesini kullandı. 10 Eylül tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Savarona’ya talip olduğu ve Bakan Ömer Çelik’in bizzat Kuruçeşme’de demirli olan yata gelerek Sadıkoğlu ile görüştüğü basına duyurulmuştu. O tarihten bu yana Sadıkoğlu ile hükümet yetkilileri arasında devam eden görüşmeler anlaşma ile sonuçlandı. Böylece Savarona önce yabancı devlet adamlarının ağırlanması için daha sonra da müze olarak kullanılacak. ‘Fiyatı Bakanlık Açıklar’ Konuyla ilgili konuşan Sadıkoğlu, bakanlık yetkilileri ile ilk temasın Eylül ayında olduğunu ve o günden bu yana görüşmelerin devam ettiğini belirtti. Artık devir işleminde son noktaya gelindiğini ifade etti.
| 76 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
Konteyner Elleçleme Teknolojileri Sergi ve Konferansı
OCAK-ŞUBAT • | 77 |
İstanbul, Türkiye Şubat 11-12, 2014
7 DENİZ
portfinanceinternational.com/cht
Yat Turizm
‘Cahil Cesareti’ Okyanusa Ulaştı
Yeterli denizcilik bilgileri olmadan tekneleriyle dünya turuna çıkan Uğur Yavaş ve Maral Ceranoğlu Atlas Okyanusu’na ulaşmayı başardı. Yamaç paraşütü eğitmeni Uğur Yavaş ile modern dansçı Maral Ceranoğlu, Türk insanının çok alışık olmadığı bir dünya seyahatine çıkmıştı. ‘Blue Belle’ adlı yelkenliyle, dünyayı denizden dolaşma hayallerini gerçekleştiren ikili daha önce hiç açık deniz tecrübesi olmadan Bodrum’dan 13 Ekim 2013’te açılmıştı. Kısıtlı imkânlarıyla hazırlandıkları yolculuklarına ‘Cahil Cesareti’ adını veren iki genç, Yunanistan ve İtalya’da çeşitli limanlarda kaldıktan sonra Atlas Okyanusu’na girmeyi başardı. Sardunya Adası’nda onlarca kişinin öldüğü Kleopatra Kasırgası’ndan da kurtulan Blue Belle geçtiğimiz günlerde, Akdeniz’i arkalarında bırakarak Cebelitarık Boğazı’ndan Atlas Okyanusu’na ulaştı.
| 78 | • OCAK-ŞUBAT
7 DENİZ
3 tekneyle devam ediyorlar Akdeniz limanlarında bir Fransız ve bir Belçikalı tekneyle seyahat eden 4 gençle tanışan Yavaş ve Ceranoğlu, yolculuklarını 3 tekne olarak sürdürüyor. Fas kıyılarında şiddetli fırtınanın görüldüğünü ve limanlara girişin yasak olduğunu öğrenen Yavaş ve Ceranoğlu diğer
teknelerle birlikte İspanya’nın Atlas Okyanusu kıyısındaki Cadiz Limanı’nda dinleniyor. Tarihi kentte son ihtiyaçlarını gideren Blue Belle’nin kaptanı Uğur Yavaş, “Kısa süre sonra Fas’a doğru yelken basmayı istiyoruz. Ama asıl amacımız Avrupa ve Afrika kıtaları arasında çeşitli ülkelerde bulunmak” dedi. Karnavala katılacaklar Uğur Yavaş, her yıl Mart ayında Cape Verde Adaları’nda yapılan karnavala ‘Blue Belle’ ile katılacaklarını söyledi. Yavaş, “Bu karnavala dünyanın her yerinden denizciler geliyor. Sirk gösterileri, ip canbazları,
denizcilik şölenleri yapılacak. Biz de orada olacağız. Ben gitar çalacağım, Maral dans edecek. Böylece kültürümüzü ve Türkiye’yi de tanıtmış olacağız” dedi. Sigorta sorunu büyüyor Blue Belle’i hiçbir Türk şirketi sigortalamadığı için tekne limanlarda sorun yaşıyor. Türkiye’de sadece ticaret gemileri sigortalanırken, Türk bayraklı bir tekne okyanusu geçerken sigorta yapılamıyor. Yabancı bir sigorta şirketi de Türk bayraklı tekneyi sigortalamadığı için ‘Blue Belle’ uğradığı her limanda sorunla karşılaşıyor.
OCAK-ŞUBAT • | 79 |
7 DENİZ
Yat-yelken
marine system
ACO Clarimar ile gemiler çevreye daha duyarlı ACO Clarimar, IMO’nun atık arıtma tesisleri için atık su standartları ve performans testi prosedürlerini içeren revize edilmiş MEPC 159(55) kararnamesini benimsemiş durumda. Bu yeni kararname, 1 Ocak 2000 tarihinde veya bundan sonraki tarihlerde mevcut gemilerdeki ve omurgaları bu tarihten sonra inşa edilen gemilerdeki bütün atık arıtma tesisleri için geçerli olacak. 400 GRT ve üstündeki gemiler ile 400 GRT’nin altın olan ve 15 kişiden fazlasını taşıma izni bulunan gemilerin, bu tarihten itibaren bu kararnameye uymaları gerekecek. ACO Clarimar® atık arıtma sistemleri, IMO MEPC 159(55) standartlarına göre onaylıdır ve genişletilmiş Havalandırma ve Çökeltme Sistemi aktif çamur prensibini kullanan ACO Clarimar®, doğal biyolojik süreçleri etkin bir şekilde hızlandırır. Son aşama klorlaması ve ardından boşaltma için klordan arındırmayı takiben, temiz, güvenli ve gemiden dışarı boşaltmaya uygun bir atık su oluşturur. n IMO MEPC 159(55) ve MED Modül B’ye göre Tip Onaylı, n Hem yerçekimi hem de vakumlu toplama sistemleri ile uyumlu, n Otomatik sıvı kimyasal ile dezenfekte etme ve klordan arındırma, denize boşaltmaya uygun bir atık su oluşturur, n Tamamen AB’de, kaplamalı siyah çeliğin aksine tamamıyla korozyona dirençli ve hafif olan yüksek performanslı kompozit malzemelerden üretilmiştir, n Basit kurulum için modüler tasarım konsepti, doğrudan montajlı bir vakumlu toplama sistemi kullanılsa bile, tek bir güç
bağlantısı gerektirir, n Basit otomatik çalışma, asgari operatör müdahalesi ve bakım gerektirir. CLARIMAR TEKNIK BILGILER Ana tank, kaplamalı siyah çeliğin aksine tamamıyla korozyona, aşınmaya ve kimyasal saldırılara dirençli eşsiz bir yangın geciktirici kompozit malzemeden üretilmiştir. Malzeme, dışarıdan müşterinin istediği renkte ve cila kalitesinde boyanabilir. Tank, tam bir kaynaklı yapı veya gemi yükseltmesi, değiştirilme veya dönüştürme kurulumlarında yerleştirilmek üzere vidalanır bir “düz-paket” olarak mevcuttur. Bütün bileşenler, tank yapısı üzerine modüler olarak monte edilir ve böylece “tak-kullan” türü bir kurulum çözümü sağlar. Sistemin kontrolü, güvenlik yalıtıcısı ve geminin merkezi izleme ve kontrol sistemine bağlantı için gerilimsiz kontakları içeren IP55 sınıfı çelik kabin aracılığıyla yapılır. Bir veya daha fazla döner hava üfleyicisi - çalışma/ bekleme - havalandırma elemanlarına ve dahili hava köprüsü sistemine hava sağlamak üzere monte edilmiştir. Bir veya daha fazla atık su pompası - çalışma/bekleme - atık suyun boşaltılmasının yanı sıra, periyodik çamurdan arındırma işlemini de sağlarlar. Klorlama ve klordan arındırma, kendine özel ve tamamen otomatik dozaj sistemleri aracılığıyla gerçekleştirilir. Her sistemde 30 litrelik bir tank bulunmaktadır ve standart olarak ACO Clarimar®’a monte edilmiş olarak sunulur, ancak alanın önemli olduğu yerlerde, uzak bir yer için ayrı bir modül olarak da sunulabilir.
M.I.S. MARINE & INDUSTRIAL SYSTEMS LTD. Eğitim Mah. Kasap İsmail Sk. İstanbul Plaza No: 10 Kat: 3 D.25 PK 34777 Hasanpaşa, Kadıköy, İstanbul, Türkiye Phone: +90 216 330 74 80 +90 216 349 70 37 Fax: +90 330 74 06 74 Mayıs - Haziran 2013 e-mail: mis@mis-istanbul.com www.mis-istanbul.com