FİYAT: 10
YIL: 1 SAYI: 2 / MART-NİSAN 2013
iSTANBUL TERSANESi
ASKERi PROJELERDE HEP BiR ADIM ÖNDE SUALP KESER:
SEDEF LDP VE HASTANE GEMİSİ YAPMAYA TALİP TANER AKKAYA:
iLK ASKERi GEMi iHRACATINI YAPAN TERSANE: DEARSAN
ZPMC’DEN
DÜNYA REKORU
yi a A n rı Y S Son 15 yıldır dünya vinç üretimi liderliğini kimseye sa la O D Ma aÇ kaptırmayan Çin orijinli ZPMC, bir rekora da imza atarak, n ar yeryüzünde bir defada 12 bin ton kaldırabilen ilk vinci üretti U v iz Mart - Nisan 2013sa 1 n dE
2
Mart - Nisan 2013
Mart - Nisan 2013
3
&
SAVUNMA SANAYİ DENİZ ARAÇLARI
22-55
HABERLER
MAKALELER
20 - Enerji şirketlerinin yeni hedefi DENİZ DİBİ
74 – Can Besev: Kredi buzdağı eriyor
58 – Satıp sonra da unutan bir firma değiliz
78 – Sitem Ateş: Denizcinin sözüne güven olmaz
60 – Harun Çakır: Thomas Gunn Çin’e giden gemiye Karadeniz haritası vermez
84 – Bahadır Tonguç: Brokerlikte etik kurallar
62 – Efes Yalıtım’ın yangın izolasyonunda ürün gamı hazır
88 – Kapt. Kubilay Ulucan: Uluslararası su yollarındaki stratejik değişiklikler
64– Safe T Made’in ‘Flexi Tank’ı yabancı hegemınyasına son veriyor
96 – Engin Koçak: Kış üzdü; denize bahar gelecek mi?
67 – İstanbul Boğazı’na 9 yeni tekne park geliyor 68 – Bluemar gemilerin insan kaynağını yönetiyor 69 – Gemi inşaya platform dopingi geliyor 70 – ZPMC’den dünya rekoru 77 – Rickmers, Navitrans ile Derince’de de olacak 80 – NYK’dan Uzakdoğu-Karadeniz hattında yeni bir adım 81 – Nekton Bot’tan GİSAŞ’a pilot bot 82 – Mercedes’ler Autoport’ta güvende 86 – “Yolcu taşımacılığı için çıkan yönetmelikler bizi zayıflatıyor” 90 – Socar’ın Türkiye projeleri göz dolduruyor 92 – Çandarlı gün sayıyor 93 – Metin Kalkavan: Karadeniz’e yatırım yapın 94 – Kardeşler Kepçe üretiminin yüzde 80’ini ihracata ayırıyor
4
Mart - Nisan 2013
56 – Atilla Özdöl: Türk Savunma Sanayii Deniz Platformları açısından genel değerlendirme
Mart - Nisan 2013
5
Editörden
Denizlerde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
A
rtık deniz ticaretinde ağır koşullar dönemi başlıyor. Çünkü, geçerlilik kazanması için gerekli iki imzanın da atılmasının ardından 30 ülkeye ulaşan Denizcilik Çalışma Sözleşmesi (Maritime Labour Convention-MLC) 2013 yılının Ağustos ayından sonra yürürlüğe giriyor. Kısaca MLC 2006 olarak nitelendirilen bu konvansiyon, gemiadamlarının sağlık, emniyet ve sosyal yardımlarının yanı sıra; işveren ve klaslar açısından da çok sayıda yeniliği beraberinde getirecek. Bayrak devletinin imza atmamış olması bile yabancı limanlarda PSC kontrollerini etkilemeyecek, eksiklik halinde limandan kalkışa izin verilmeyebilecek. Denizcilik işletmeleri de kendilerini yeni düzene uygun hale getirmek zorunda. Artık minimum personel ile yapılan seferler tarihe karışıyor. Çünkü, MLC personel sayısını sefere göre ele alıyor. Yakın limanlar arası sefer yapan bir gemi sık sık manevra yapacağı için, dinlenme saatleri kuralına uyabilmek için daha fazla personel bulunduracak veya sefer planına demirde bekleme ekleyecek. Alışkanlıklarımıza çok ters gelse de çok yakında personel uyusun diye limandan kalkıp demir atan gemiler, sıkılıkla karşılaştığımız durumlar olabilecek. Her bir üye ülke, uluslararası işbirliği gereği limanlarındaki yabancı gemilerin konvansiyonun uygulamasını sağlamakla yükümlü. Gemiler limanlarına normal ticaret rotası gereği ya da yakıt alımı, personel değişimi, onarım veya acil bir durum gereği uğramış olsa da denetleme kaçınılmaz olabilir. Bu denetlemeyi yapacak olan kurum ise liman devletini temsil eden yetkili, liman devleti kontrol memuru (PSC) olacaktır. PSC detaylı inceleme kararı verdiği zaman hangi gerekçe ile bu kararı verdiğini sorgulamak mümkün olamayacak. Şikâyetin gemi çalışanlarından gelmesi de gerekmemekte. Gemide çalışanların emniyetine dair ki, bu emniyet sağlık şartlarını da kapsıyor. Herhangi bir ilgisi bulunan her kişi veya kurum PSC’ye şikâyette bulunabilecek. MLC denetlemesi gerçekleştiren PSC mümkün olduğu kadar gemilerin ticaretten alıkonmaması için iyi niyetli yaklaşım göstermek zorunda. Eğer çözüm üretilebilirse gemiler alıkonmayacak ve kusurlar tespit edilip, düzeltme istenecek ve düzeltme için süre verilecek. Aşağıdaki durumlarda ise liman devleti limandan kalkışa izin vermeyecek. GEMİNİN BAĞLANMASINI GEREKTİREN HALLER n Gemide 16 yaşından küçük çalışan tespit edilmesi n Gemide yeterli sayıda personel olmaması n Temel insani yaşam haklarını ihlal edecek ciddiyette uygunsuzluk bulunması n Tekrarlanmış tıbbi bakım kusurlarına rastlanması n Tekrarlanmış gemi çalışanı sertifika/belge kusurları olması n Tekrarlanmış çalışma/dinlenme süreleri ihlalleri n Havalandırma/iklimlendirme arızası n Sonraki seferi tamamlamaya yetecek miktar ve kalitede su ve yiyecek bulunmaması n Yeterli ilaç bulunmaması n Tekrarlanan geç maaş ödemeleri MLC, GEMİADAMLARINI SIMSIKI KORUYOR MLC, gemiadamları için pek çok hakkı garanti altına almakta ve geliştirmekte. Öncelikle armatör, her gemiadamıyla kendisinin veya yetkili temsilcisinin imzalamış olduğu bir iş sözleşmesini düzenlemiş olacak. Gemiadamlarına, yaptıkları ve sözleşmede belirtilmiş olan iş karşılığında, yine MLC’nin alt sınırını belirlediği düzeyde ücret, eksiksiz ve düzenli bir biçimde aylık olarak ödenecek. Çalışma saatleri, herhangi bir 24 saat içinde 14 saati ve herhangi bir 7 günlük dönem içinde 72 saati aşamayacak. Başka bir deyişle, dinlenme süresi herhangi bir 24 saatlik dönem içinde 10 saatten ve herhangi bir 7 günlük dönem içinde 77 saatten az olmayacak. Gemiadamlarının yurda iadesi de her durumda (sağlık durumları, geminin kaza yapması, gemi sahibinin aciz duruma düşmesi, geminin satılması ve sicilini değiştirmesi durumlarında dahi) garanti altına alınacak. Tüm bu durumlarda yurda iade masraflarını işveren olarak gemi sahibi/donatan karşılayacak. Bir bayrak ve liman devleti olarak Türkiye, bu konvansiyonun altına imza atsa da atmasa da, örneğin Avrupa limanların uygulamaya başladığı andan itibaren, Türk bayraklı ve/veya Türk armatörün sahibi olduğu yabancı bayraklı gemilerde de MLC’nin içerdiği şartlar aranacak. MLC, Türk armatör ve gemi çalışanı üzerinde etkisini alt düzey işletmelerde çok daha fazla hissettirecek. Çünkü, kurumsallaşmayı tamamlayan birçok kurumumuz istenilen şartların zaten yerine getiriyor. MLC, hala insani şartları ihmal ederek, daha ucuza mal ve hizmet temin etmeye çalışanları vuracak. Bu da, işini düzgün yapan armatörün haksız rekabete uğramasını engelleyecektir.
Selçuk Onur 6
Mart - Nisan 2013
Mart - Nisan 2013
7
Yönetim
İmtiyaz Sahibi İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü LOJİMEDYA Basın Yayın Org. Tic. ve Ltd. Şti. adına Selçuk ONUR selcuk@7deniz.net
ABONE FORMU
Genel Yayın Koordinatörü İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net
7DENİZ Dergisi’nin 1 yıllık (6 sayı) abone bedeli 50 TL’dir. Bu meblağı; TÜRKİYE İŞ BANKASI IBAN: TR27 0006 4000 0011 9058 19 veya YAPI KREDİ BANKASI IBAN: TR67 0006 7010 0000 0086 0085 01 Hesabına yatırıp dekontunu info@7deniz.net veya 7denizdergisi@gmail.com adreslerine gönderdiğinizde aboneliğiniz başlayacaktır.
Yayın
Görsel Yönetmen Editör
Yayın Danışma Kurulu
Firma Adı:
Gümrük
İlgili Kişinin Adı Soyadı:
Temsilcilikler
Telefon:
ABD Temsilcisi Almanya Temsilcisi Hollanda Temsilcisi İngiltere Temsilcisi
Faks: Adres:
Reklam Ve Pazarlama
Reklam ve Halkla İlişkiler Md
Tarih: Vergi Dairesi:
Yayına Hazırlayan İletişim
Vergi No: İmza:
LOJİMEDYA Basın Yayın Reklam ve Org. Tic. Ltd. Şti. Adres: PERPA Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 2007 Okmeydanı / Şişli - İSTANBUL Tel: 0212 251 86 70 Faks: 0212 320 58 20
CTP ve Baskı
Yayın
Talha Feyyaz Duyar talha@lojimedya.com Cengiz Tepebaş cengiz@7deniz.net H. Yusuf Özer yusuf@7deniz.net Emre Temiz emre@7deniz.net Altan Köseoğlu Atilla Özdöl Can Besev Engin Koçak Sitem Ateş Kapt. Kubilay Ulucan Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan Prof. Dr. Güldem Cerit Elk. Müh. Suat Yiğit Mak. Müh. İsmail Kuter Kapt. Ayhan Çekiç Kapt. Savaş Ercan Bahadır Tonguç Osan Başta Kapt. Kubilay Ulucan Doğan Pürsün İlhan Karaçay Tahsin Özalan Funda Bingöl funda@lojimedya.com LOJİMEDYA AJANS Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 No: 2007 Okmeydanı / İSTANBUL T&F: +90 212 251 86 70 e-mail: editor@7deniz.net reklam@7deniz.net tweeter/7deniz.net - facebook/7deniz.net Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. Tekstilkent Ticaret Merkezi A4 Blok No: 48 Esenler/İSTANBUL T: +90 212 438 07 31-32 F: +90 212 438 07 33 Yerel - Süreli Yayın 7deniz dergisi'nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı LOJİMEDYA Basın Yayın Organizasyon Ticaret ve Limited Şirketi'ne aittir. İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu ilan sahibine aittir.
8
Mart - Nisan 2013
Mart - Nisan 2013
9
Kısa Kısa
yalova tersanelerinden 300 milyon $ bekleniyor
Y
arkas line ile ispanyol Marguisa line iş birliği
A
rkas Line ve Marguisa Line ortak servis vermeye başladı. Bu iş birliği çercevesinde Arkas Line Akdeniz Limanlarından İspanya’nın Algeciras Limanı aktarmalı olarak Ekvator Ginesi’nin Bata ve Malabo limanlarına yük taşıyor. Her biri bin 740 TEU kapasiteli olan
Hansa Cloppenburg ve Hansa Marburg gemileriyle verilen servis 15 günde bir yapılıyor. Marguisa Line ise Türkiye, Mısır ve Lübnan’dan yük alarak Ekvator Ginesi’ne ulaştırmak için Arkas Line’ın Great Pendulum (GPS) ve West Med Black Sea (WBS) servislerini kullanacak. n
alova Ticaret ve Sanayi Odası (YTSO) Başkanı Celal Özel, “Bu yıl sadece tersane bölgesinden en az 300 milyon dolar gibi bir ihracat bekleniyor” dedi. Özel, şubat ayında da en çok ihracatın tersane bölgelerinden yapıldığını dile getirerek, “2012’de 108 milyon ihracat yapıldı. Tersanelerimiz bu yıl sadece şubat ayında 80 milyon dolara yakın ihracat gerçekleştirdi. Bu yıl sadece tersane bölgesinden en az 300 milyon dolar gibi bir ihracat bekleniyor. Hatta bu rakamın yapılacak anlaşmalara göre 500 milyon dolara ulaşabileceği de söyleniyor. n
Yazın müjdecisi Nar Boats tekneleri
Ç
eşitli ebatlarda Azimut yat filosu ile hizmette bulunan Nar Boats, denizde lüksün tadını çıkarmak isteyeler için fırsatlar sunuyor. Yaklaşmakta olan yazın ışıltısını ve sıcaklığını boğazda yaşamak isteyenler için NarBoats tekneleri ile şehrin gürültüsünden uzaklaşıp denizin maviliğinde dinlenmek iyi bir seçim olabilir. İstanbul, Bodrum ve Göcek’te hizmet veren Nar Boats’un tüm ihtiyaçları gözeterek hazırladığı tur paketleri satışa sunulmuş durumda. n
10
Mart - Nisan 2013
Mart - Nisan 2013
11
Kısa Kısa
Aliağa’da 281 geminin sökümü yapıldı
Ç
evre ve Şehircilik Bakanlığı, atıkların geri dönüşümü konusunda projelerini sürdürüyor. Ömrünü tamamlamış 281 gemi de proje kapsamında ekonomiye kazandırıldı. Dönüşümden elde edilen 927 bin 892 ton hurda sayesinde, 450 milyon dolar para elde edildi. Verilen bilgiye göre, Bakanlık tarafından lisanslandırılmış gemi söküm tesislerine 281 adet gemi geldi. Bu gemilerden 6’sının askeri 275’inin ise ticari gemi olduğu kaydedildi. 21 Gemi söküm tesisi, 2009 yılında son 7 yılın ortalaması olan 147 bin LDT’nun (geminin kapa ağırlığı) 2 katı olan 298 bin tona ulaştı. n
Hastane gemileri, hayata geçirilecek
S D-Marin Göcek artık süper yatları da ağırlayacak
D
oğuş Grubu, yurt içi ve yurt dışındaki marinacılık yatırım ve faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor. Tamamlanan modernizasyona yönelik çalışmalar sonrasında, D-Marin Göcek de D-Marin Marinalar Grubu bünyesinde bulunan diğer tüm marinalar gibi süper yatlara da hizmet sunmak için hazır. 2010 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren D-Marin Göcek, Türkiye’de en çok tercih edilen uluslararası seyir varış noktalarından biri. D-Marin Göcek, genişlettiği hizmet ağı ve yeni yatırımları sayesinde, suda kalan gövde altı (karina) kısıtlaması bulunmayan, 75 metreye kadar büyüklükteki yatlara da hizmet veren bir süper yat marinası olarak öne çıkacak. n
12
Mart - Nisan 2013
ağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, yeni dönüşüm programının ayrıntılarını verdi. Deprem ya da afet durumunda daha hızlı bir tıbbi müdahale için Türkiye 29 sağlık bölgesine bölünecek. Çalışmalar buralardan koordine edilecek. Depremlerde muhtemel yıkımlar dikkate alınarak ‘gemi hastane’ modeli hayata geçirilecek. Ülkenin 3 tarafındaki denizlerde bu gemi hastaneler sürekli hazır bekletilecek. n
Büyükdere Vapur İskelesi binası Atikler’in
T
ürkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’ye ait; İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, Eski Büyükdere Vapur İskelesi binasını 36 yıl süreyle, 3 milyon 970 bin dolar teklif veren Atikler Turizm Gıda İnşaat Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. işletecek. n
Mart - Nisan 2013
13
Kısa Kısa
Cemre ‘Lewek Inspector’i suya indirdi
N
orveç merkezli Havyard Group tarafından Forland Shipping firması için Yalova’da yaptırılan “Lewek Inspector” adlı dalış destek gemisi, suya indirildi. Geminin özellikleri Gemi Tipi : DSV-Dalış Destek Gemisi Gemi Adı : Lewek Inspector Tonaj : 4.750 DWT Tam Boy: 110,00 m Genişlik : 22,00 m Derinlik : 10,00 m n
Taşeron işçilerde ücret farkı kalkacak
T
Denizcilik Federasyonu’nun yeni yönetimi belirlendi
D
aslağa göre, alt işveren tanımı yeniden yapılacak. Mahkemenin kanuna aykırılığa karar vermesi halinde taşeron işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılmayacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Üçlü Danışma Kurulunda sunduğu taslağa göre, alt işveren tanımı yeniden yapılacak. Mahkemenin kanuna aykırılığa karar vermesi halinde taşeron işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılmayacak ancak alt işveren işçisinin ücret ve sosyal hakları, asıl iş verenin emsal işçisi ile aynı hale getirilecek. n
enizcilik Federasyonu’nun 2. Dönem Olağan Genel Kurul Toplantısı 30 Mart 2013 tarihinde gerçekleştirildi. Ardından 9 Nisan 2013 tarihinde yapılan ilk yönetim kurulu toplantısında görev dağılımı aşağıdaki şekilde belirlendi.
Görev dağılımında isimler şöyle sıralandı: Yön. Kur. Bşk. Bşk Yrd. Bşk Yrd. Bşk Yrd. Bşk Yrd. Genel Sekreter Genel Sekreter Yrd. Muhasip Üye Muhasip Üye Yrd. Üye Üye Üye Üye Üye Üye
14
Müh. M. Bülend Temur Kapt. Alaattin Kurt Kapt. B. Olcay Özgürce Kapt. M Birol Bayrakdar Kapt. Cengiz Karabüber Müh. Ahmet Hamza Kapt. Kamil Mamat Kapt. Cem Yılmaz Kapt. Koray Karagöz Müh. A. İlker Meşe Müh. Feramuz Aşkın Kapt. Tuncay Çehreli Kapt. Yusuf Koç Kapt. E. Atalay İm Kapt. Engin Yazıcıoğlu n
Mart - Nisan 2013
Norveç’ten dünyanın ilk gemi tüneli
N
orveç, dünyanın ilk gemi tünelini inşa etmeye hazırlanıyor. Ülkenin tehlikeli kayalıkları ve sert rüzgârları ile bilinen güneydoğu kıyısında bir fiyortta denize uzanan kayalığın altı oyularak inşa edilecek tünel, büyük ticari gemilerin geçebileceği kadar geniş ve derin olacak. Stad Deniz Tüneli adı verilen 1.7 kilometrelik geçidin inşaatının 2018’de başlayıp dört yıl içinde tamamlanması planlanıyor. Projenin maliyetinin 135 milyon Euro’ya ulaşması bekleniyor. n
Mart - Nisan 2013
15
Kısa Kısa
nETa kalite anlayışına TsE’den büyük ödül Dijital uydu yayıncılığı alanında Türkiye’nin önde gelen şirketlerden olan NETA Technologies, 1997 yılında almış olduğu ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemleri belgesini kesintisiz olarak bugüne kadar devam ettirdiğinden dolayı TSE tarafından ödüllendirildi. urulduğu 1986 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanlarda kalite anlayışını hep ön planda tutan NETA, 1997 yılında bu anlayışını TSE’den aldığı ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesi ile tescil altına aldı. O günden bu yana da kalite anlayışındaki çıtayı, sürekli iyileştirme çerçevesinde artırarak sürdürdü ve TSE tarafından yapılan tüm denetimlerden tam not aldı. Kalite anlayışıyla tedarikçilerinden müşterilerine kadar uzanan tüm süreçlerini Kalite Yönetim Sistemi çerçevesinde yöneten NETA’nın bu konudaki başarısı TSE tarafından ödüle layık bulundu. Geçtiğimiz günlerde Cevahir Otel’de düzenlenen 2013 Yılı TSE Kalite Ödülleri Töreni’nde Genel Müdür Murat Şengiz tarafından temsil edilen NETA’ya ödül, TSE Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Muhammet Aydın tarafından verildi. Bu ödülü kaliteye verilen büyük önemin bir göstergesi olarak değerlendiren Şengiz, firmanın daha nice başarılara yelken açacağını ifade etti. n
K
Emek Marin ponton botlarıyla dikkat çeliyor senesinde kurulan Emek Marin, denizcilik sektörüne teknik servis ekipmanları ve hizmetleri konusunda uzmanlaşmış ve her türlü tekne ile ilgili geniş bir ürün çeşidine sahip bir firma. Emek Marin, gelişen teknolojiyi yakından takip ederek müşterilerinin hizmetine sunuyor ve sürekli yenilikleri takip ederek sektörde önemli bir bilgi birikimine sahip. Ponton bot üretimi ile Emek Marin, denizcilik sektörüne yeni bir ürün sunmanın ayrıcalığını yaşıyor. Türkiye’de ilk ve tek olan ponton bot özel tasarım ve imalat teknolojisi ile deniz severlere yeni bir ürün sunuyor. Ponton botların tercih edilmelerinin en önemli sebebi
1958
16
Mart - Nisan 2013
istenilen her ebat ve modelde kalıp ve model maliyeti olmaksızın çok kısa sürede hemen tasarlanıp üretilmesi olarak gösteriliyor. Bu aynı zamanda gerçek manada ekonomik bir fiyat avantajını da beraberinde getiriyor. n
AKYAPAK Makine Sanayi ve Ticaret A.ล . Akรงalar Sanayi Bolgesi, Sanayi cad. No:8/A 16225 Akรงalar / BURSA / TURKEY
+90 224 280 75 00
Mart - Nisan 2013
www.akyapak.com.tr
17
info@akyapak.com.tr
18
Mart - Nisan 2013
Dosya
a m n u v Sa
i y a n Sa Deniz
Ara癟lar覺 Mart - Nisan 2013
19
Haber
Enerji şirketlerinin yeni hedefi deniz DİBİ Yeryüzü kaynakları hızlı tüketim karşısında giderek azalırken şirketler yeni bir alan arayışında... Deniz dibinde madencilik için art arda şirketler izin alıyor. enizin altı, enerji şirketlerinin yeni maden arama alanı oldu. Yeryüzü kaynakları hızlı tüketim karşısında giderek azalırken şirketler yeni bir alan arayışında... Deniz dibinde madencilik için art arda şirketler izin alıyor. Tüketim çılgınlığı yeryüzü kaynaklarıyla birlikte yeraltı kaynaklarını da bitiriyor. Kaynakların azalması yeni kaynak arayışlarına yöneltirken gözler el değmemiş bölgelere çevriliyor. En bakir alansa denizlerin dibi. Bir İngiliz şirketi Birleşmiş Milletler’in yetkili ajansından okyanus dibinde maden aramacılığı izni aldı. Böylece deniz dibi madenciliği için izin alan Çin, Hindistan, Rusya, Japonya ve Güney Kore’ye İngiltere de katılmış oldu. Şirketin Büyük Okyanus’un dibinden kobalt ve nikel çıkarmayı planladığı belirtiliyor. Çevrecilerin maden çıkarmanın okyanus ekosistemlerini olumsuz etkileyeceği uyarıları karşısında, şirketler çevresel etki analizlerinin yapılacağını savunuyor. Deniz dibi katmanlarınının özellikle de hidrotermal akıntılar bölgesindeki bacaların mineraller açısından çok zengin olduğu belirtiliyor. Özellikle nadir ve değerli madenlerin azalmasıyla birlikte bu deniz dibi kaynaklarının çıkarılmasının maliyetini düşürecek yöntemler üzerinde çalışılıyor. n
D
20
Mart - Nisan 2013
Mart - Nisan 2013
21
Dosya
Deniz Kuvvetleri’ne lojistik destek gemisi eniz Kuvvetleri Komutanlığı için tedariki planlanan LDG projesiyle ilgili ihale ilanı yayınlandı ve takvim belirlendi. Buna göre 2 adet Lojistik Destek Gemisi tedariğine yönelik ihalede teklife çağrı dosyaları, 12 Nisan 2013 tarihine kadar alınabilecek. SSM’den teklife çağrı dosyası almayan firma, kurum ve kuruluşlar ihale için teklif veremeyecek. İhaleye sadece yerli tersaneler teklif verilebilecek. Tersanelerin Tesis Güvenlik Belgesi’ne sahip olmaları gerekecek. Lojistik gemilerinin görevi, operasyon güçleri için yiyecek, su, giyecek, ekipman, mühimmat, yakıt ve inşaat malzemelerinin temini; personel, teçhizat ve ekipmanın taşınması; tıbbi yardım,
D
22
Ocak Mart --Nisan Şubat 2013 2013
ekipman, araç, gemi bakım-onarımı gibi lojistik destekleri sağlamak olarak tanımlanıyor. Lojistik destek gemileri; denizaşırı askeri üslerde ordunun lojistik gereksinimini karşılamak amacıyla inşa ediliyor. Sığ sahillere yanaşabilen ve tonlarca ağırlık taşıyabilen lojistik destek gemileri, dünyanın herhangi bir yerine askeri kuvvetleri ve malzemeyi götürmek ve en kısa zamanda istenilen yere çıkarabilmek amacıyla tasarlanıyor. Büyük ölçekte lojistik gemiler kara operasyonları için tank, destroyer, firkateyn gibi savaş gemilerini, küçük ölçekli lojistik gemiler ise çıkartma gemisi, takip botları gibi orta veya küçük ölçekli gemileri taşıyabiliyor. n
Mart - Nisan 2013
23
Dosya
er Askeri Projel ü ör at in rd Koo a Taner Akkay
İlk askeri gemi ihracatını yapan tersane: Dearsan Römorkör ve tanker gibi ticari gemi inşa sektörüne yönelik çözümleriyle denizlerde bayrak gösteren Dearsan Tersanesi, faaliyetlerine başladığı 1980 yılından bu yana pek çok önemli projeye imza attı. icari alandaki başarısını askeri gemi inşa alanına da taşıyan Dearsan, modern alt yapısı, tecrübeli ve dinamik insan kaynaklarıyla, askeri standartlarda inşa edilen gemileri Türk Deniz Kuvvetlerine teslim etmekle beraber, Türkiye tarihinin ilk askeri gemi ihracatını gerçekleştiren tersane konumunda.
T
24
Mart - Nisan 2013
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın yerli gemi inşa sanayisinin desteklenmesi ve ihtiyaçların milli imkanlarla özel sektör tersanelerince karşılanması hedefleri doğrultusunda 2007 yılında düzenlediği ihale sonucunda, Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarına yönelik 16 geminin inşasıyla ilgili projeye başlandığını belirten Askeri Projeler Koordi-
yurtiçi kurumlar tarafından geliştirilmiş cihazlar kullanıldı. Söz konusu sistemler gemiye monte edildikten sonra deniz şartlarında test edilerek bu fonksiyonlarını tam olarak yerine getirip getirmedikleri test ediliyor” şeklinde konuştu. Denize dayanıklı botlar Taner Akkaya, “Tuzla Sınıfı Karakol Botları, yapılan testlerde ve hizmete giren gemilerde görülmüştür ki, yüksek performansta görev yapabilen, denize dayanıklı, sürat ve manevra kabiliyetleri üstün ve attığını vurabilen gemilerdir. Botların bu yetenekleri donanmamızın harekat kabiliyetlerine önemli katkı sağlamakta ve projenin başarısı dünyadaki diğer ülkelerin Tuzla Sınıfı Karakol Botlarına olan ilgisini arttırmaktadır” açıklamasını yaptı.
natörü Taner Akkaya , bugüne kadar ilk dokuz geminin teslimi gerçekleştirdiklerini ve her üç ayda bir teslim edilecek diğer 7 gemi ile birlikte proje teslimat takviminde planlanandan önce 2014 yılı sonunda tamamlanacağını kaydetti. Tam donanımlı botlar üretiliyor Tuzla Sınıfı Karakol Botları’nın ülkemiz denizlerinde kendisine verilecek görevleri en etkin biçimde yerine getirecek silah sistemleri ve donanıma sahip olarak inşa edilmekte olduğunu ifade eden Taner Akkaya,“56 metre boyunda ve 400 ton ağırlığındaki gemide konuşlu yerli üretim ve modern silah sistemleri hava, su üstü ve denizaltı tehditlerini tespit ederek bertaraf etmek üzere tasarlandı. Top atış kontrol sistemi, Stabilize makinelik tüfek platformu, elektrooptik izleme ve takip sistemi, denizaltı savunma harbi roket ve launcher’ı gibi tümü
“Gemi inşa etmek zor, teslim etmek daha zor” Askeri gemi inşa etmenin zor bir iş olduğunu vurgulayan Taner Akkaya, “Askeri gemi teslim etmek ise çok çok daha zor bir iştir. Gemi çok zorlu bir inşa ve kontrol sürecinden geçerek bugüne ulaşmakta. Askeri bir gemi olması ekstra bir donanım ve yazılım gerektirdiği için tüm ekipmanların ayrı ayrı çalışması ve birbirleriyle uyumlu olması gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda askeri alanda kullanılan teçhizatın fazla olması sebebiyle her şeyin yüzde yüz randımanlı olması gerekiyor” ifadesinde bulundu. Yüzde 70 yerli oran Projede sektör açısından en önemli ve en zorlayıcı hususlardan biri yüzde 70’e varan yerlilik oranına ulaşmak olduğunu fiade eden Taner Akkaya, “Yerli sanayimizin askeri gemilere yüksek askeri standartlarda ve sertifiye edilmiş malzeme ve sistem üretebilecek seviyeye ulaşmasında ilk tersane olarak çok zorlu bir uğraş verildi. Ancak bütün bu zorlu sürecin sonunda özel sektörde inşa edilen ilk harp gemisine Deniz Kuvvetlerimiz tarafından Gemi inşasanayinin kalbi “TCG Tuzla” adının layık görülmesi tersanemiz için büyük bir onur ve ciddi bir sorumluluk oldu” şeklinde konuştu. n Mart - Nisan 2013
25
Dosya
SEFT’ten %100 yerli ve farklı gemi tasarımları Kurulduğu 2001 yılından bu yana aynı kadroyla yoluna devam eden SEFT, gerçekleştiği projelerde bu birliktelikten doğan sinerjiyi ortaya koyarak önemli projelere imza atıyor. olay imal edilebilen, düşük maliyetli ve kullanışlı gemi tasarımları’ ilkesiyle 2001 yılında üretimlerine başlayan SEFT, her geçen gün üretim çıtasını yukarılara taşıyor. Başarıdaki en önemli payı ‘aynı çekirdek kadroyla yürümeleri olarak’ açıklayan SEFT Gemi Tasarım Genel Müdürü Semih Zorlu, farklı tiplerde gemi tasarımına imza attıklarını, 2007 yılı sonunda belirledikleri yeni vizyonlarının ardından askeri gemi tasarımı konusunda da başarılı olabileceklerini gösterdiklerini ifade etti. SEFT, İstanbul Denizcilik ile kurduğu stratejik işbirliği ile tasarımlarının ilk örneğini Romanya Polis Botları Projesinde verdi diyen Zorlu, “Bunu SEFT’in gerçek tasarım gücünü ortaya koyabilecek zorluk derecesinde olan; Denizaltı Kur-
K
26
Mart - Nisan 2013
tarma Ana Gemisi (MOSHIP) ve Kurtarma ve Yedekleme Gemisi (KURYED) ve son olarak da SİSMİK Araştırma Gemisi projeleri izledi. Yardımcı Sınıf iki farklı tipte üç adet askeri gemi projesi, Tayland Kraliyet Donanması için tasarlanan bir adet Denizde İkmal Tankeri, Sahil Güvenlik Komutanlığı’na bağlı SAR 33 Botları modernizasyon projesi SEFT’in şu anda yürütmekte olduğu askeri projelerin özeti” şeklinde konuştu. Görüşmeler devam ediyor Bunun yanı sıra Türkiye’nin ilk yerli tasarım ve üretim Sismik Araştırma Gemisi projesinin de çalışmalarının devam ettiğini söyleyen SEFT tasarım ekibi ise, “Yerli ve yabancı birçok müşteri ile yeni tasarımlar konusunda görüşmeler ve çalışmalar devam ediyor. SSM’in yerli
Dosya
savunma sanayini geliştirmeye yönelik MİLGEM ve Türk Tersanelerinin savunma sanayiine teşvik edilmesi hamlelerinin paralelinde; konsept tasarımdan ana tasarıma, detay ve imalat tasarımlarından ileri mühendislik hesaplarına ve gemi teorisel hesaplamalarına kadar tüm gemi mühendislik hizmetlerini tek çatı altında yapmak hedefiyle yola çıkan SEFT; 2007 ve 2009 yıllarını, bu hedefi gerçekleştirmek üzere hazırlık yapmakla geçirdi. SEFT’te şu anda yürütülmekte olan projeler belirlenen vizyonun doğruluğunu ve yapılan hazırlıkların bir bir meyvelerini verdiğini gösteriyor” ifadelerini kullandılar. Bilgiye değer, teknolojiye yatırım Bilginin, günümüzde başarının temel koşulu ve fark yaratan en önemli güç olduğunu söyleyen ekip üyeleri, “Firmamız gemi mühendisliği konusunda uluslararası düzeyde yazılım ve donanım altyapısına sahip. Bilgi ve teknolojinin firma geleceği için çok önemli. Kazandığımız bilgi birikimi ve tecrübelerle uluslararası bir oyuncu haline gelmek istiyoruz. Gelecek için de önemli hedeflerimiz var. Sadece Ar-Ge çalışmaları yapmak üzere yeni bir bölüm oluşturduk. Tamamen özgün tasarımlar elde etmek için dizayn ve analiz çalışmalarını sürdüren bu ekibin hedefi ‘fark yaratan tasarımlar’ ortaya koymak. SEFT Gemi Tasarım, ulusal pazarda konumunu güçlendirerek geliştirmek, uluslararası pazarda sağlam bir şekilde yer alabilmek için bu konuya çok önem veriyor. Gün geçtikçe doğru adımlarla büyüyen SEFT Gemi Tasarım, GOSB Teknopark Şubesi’nin kuruluşunu gerçekleştirdi. Bu dönemde kadrosunu büyütmeye başlayan SEFT, bugün tamamı vasıflı doktor, yüksek mühendis, mühendis ve uzman teknik personelden oluşan 50 kişilik kadro ile çalışmalarını yürütmekte. 2014 yılı sonunda hedef 80 kişinin üzerinde bir istihdam” şeklinde konuştular. Tam entegre gemi tasarımı Konsept tasarımdan detay tasarıma kadar her aşamada çok önemli tecrübeler edinmiş bir kadroları olduğunun altını çizen Seft’in deneyimli kadrosu, “Kolay imal edilebilen, düşük maliyet-
li ve kullanışlı tasarımlar üretebilmek ana hedefimiz. SEFT bu tasarım hedefinin yanı sıra, sistem entegrasyonundan sisteme ait tüm ekipmanların tanımlanmasına kadar detaya girerek proje ile ilgili tüm alanlarda hizmet sunabilecek kapasitede. Tasarım, üretim ve sistem entegrasyonu uyum içinde yürütülmesi gereken süreçler, projenin başarısı için bu uyumun sağlanması çok önemli. Tecrübeleri ve birikimleri ile bu uyumun başarıyla SEFT çatısı altında sağlanabiliyoruz” ifadelerini kullandılar. n Mart - Nisan 2013
27
Dosya
7.86 Denizcilik hızına ve tecrübesine güveniyor Anadolu Tersanesi tarafından milli imkanlarla yapılacak Türkiye’nin en modern tank çıkarma gemisinin (LST) inşaatına Nisan ayı içinde başlanması planlanıyor. .86 Denizcilik ve Teknik Hizmetler’in süratli deniz taşıtlarının sevk sistemleri konusunda uzmanlaşmayı hedef alarak kurulmuş bir firma olduğunu söyleyen Firmanın genel müdürü Demir Sümer, “Uzmanlaşmaktan kastımız, bu alanda dünyanın önde gelen markalarını bünyemizde toplayıp sadece satışını yapmanın ötesine geçmektir. Sattığımız ürünlerin en ince teknik detayına kadar öğrenmek ilk kuralımızdır. Bu sistemleri nasıl geliştirebiliriz sorusunu her zaman kendimize sorduk. Bilgi ve düşüncelerimizi bu ürünleri geliştiren mühendislerle ve teknik ekiplerle her zaman paylaştık. Konuya yaklaşımımızın çok doğru olduğunu da bugün geldiğimiz yerden anlayabiliyoruz. Hali hazırda MJP Waterjet AB su jetleri için ana fabrikaya direk olarak bağlı servis mühendisliği görevini sürdürmekteyiz. Yani MJP için Türkiye servis ve satış işlerini götürmenin yanı sıra firmanın bütün dünyadaki projelerinde arıza onarımın-
7
28
Mart - Nisan 2013
dan mühendislik danışmanlığına kadar birçok işini takip etmekteyiz. Twin Disc Arneson yüzey sevk sistemlerinin hidrolik kontrol sistemlerini ana fabrikanın onayıyla Türkiye’de imal etmekteyiz ve sistemlerimiz birçok ülkede başarıyla görevlerine devam etmekte. Her zaman çok büyük bir firma olmaktansa sevk sistemleri konusunda insanların aklına ilk gelecek ‘doğru adres’ olmayı hedefledik” şeklinde konuştu. 70’ten fazla teknede kullanılıyor Demir Sümer başlıca ürünlerinin MJP su jetleri, Arneson yüzey sevk sistemleri ve Rolla pervaneler olduğu kaydederek, “Her biri denizcilik sektörünün lider markalarıdır. Bu ürünlerin satış, uygulama mühendisliği ve servis hizmetlerini vermekteyiz. Türkiye’de Sahil Güvenlik Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri, Gümrük Muhafaza ve Hudut ve Sahiller gibi birimlerde 70’ten fazla teknede monteli olarak kullanılmaya devam etmektedir” ifadesinde bulundu. n
Mart - Nisan 2013
29
Dosya
30
Mart - Nisan 2013
Dosya
SEDEF
LDP VE HASTANE
GEMiSi YAPMAYA TALiP Türkiye’nin en büyük özel tersanesi olan Sedef Tersanesi’nin idari İşler Müdürü Sualp Keser, “Askeri projelerin yapımında özel yetenek ve özel yatırım gerekir” dedi. ürkiye’nin en büyük özel tersanesi olan Sedef Tersanesi Turkon Holding bünyesinde faaliyet gösteriyor. 190 bin metrekaresi Tuzla, 83 bin metrekaresi Orhanlı Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde olmak üzere toplam 273 bin metrekare üzerine kurulu bir tersane. Askeri projeler konusunda önemli çalışmaları bulunan Sedef Tersanesi, MİLGEM Projesi ile de adından söz ettiriyor. Askeri projeler konusunda açıklamalarda bulunan Sedef Tersanesi İdari İşler Müdürü Sualp Keser, askeri gemi inşasının çok özel yetenekler ve özel yatırımlar gerektirdiği söyledi. Keser, bu durum göz önüne alındığında, yeni bir altyapı yatırımına ihtiyaç duymayan tersanelerinde ülkemizin milli kaynaklarının en iyi şekilde kullanacaklarını ifade etti. Keser, “Şu andan itibaren askeri gemi üretimi için yeni yatırımlar
T
Mart - Nisan 2013
31
Dosya
yapılmasının, bu kriz döneminde israfa neden olabileceği gibi projenin maliyetinde de artışa neden olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır” ifadesini kullandı. “Türkiye her alanda kendi ürününü üretmek istiyor” Ülkemizin her alanda kendi ürününü üretme konusunda istekli göründüğü bu dönemde, Türkiye’nin kendi savaş gemisini yapma konusunda düşüncelerini aldığımız Sualp Keser, şunları söyledi: “Sivil ve askeri tersanelerimiz askeri gemi projelerinde istekli olmanın yanı sıra ürettikleri gemilerin halen donanmada etkili olarak kullanılması ile de bu konudaki uzmanlıklarını göstermiş durumda. Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın katkılarıyla Deniz Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan gemilerin inşasına 1993 yılında ilk olarak Sedef Tersanesi’nde başlandı ve TCG Yarbay Kudret Güngör Gemisi 1995 yılında teslim edildi. Bu ilk gemi askeri projelerin özel sektörde inşasının önünü açmış, daha sonra diğer tersanelerde akaryakıt gemileri, SG botları, yeni tip karakol botları, MİLGEM Projesi kapsamında TCG Heybeliada, Hızlı LCT’ler, SG Arama Kurtarma Gemileri teslim alındı” şeklinde konuştu. “Diğer ülkelerden kabul görüyoruz” Özel sektör tersaneleri olarak, kendi Savaş gemilerimizin dizayn ve üretimi konusunda belirtilen projelerle isteğin çok üzerinde bir durumda olduğumuz diğer ülkeler tarafından da kabul ediliyor diyen Keser, “Sahil Güvenlik Botu ve Yeni Tip Karakol Botlarının ihracı ile 32
Mart - Nisan 2013
başlayan süreç diğer projelerde özellikle fuar tanıtımları ve inceleme gezileri sonrasındaki görüşmeleri devam etmektedir. Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın ana hedefinin gemi inşa ve gerekse yan sanayi olarak askeri gemi inşa süreçlerine hakim, tecrübe kazanmış tersaneleri bir çatı altında toplayarak dünya çapında rekabetçi bir savunma şirketi oluşturmak olduğunu açıklamıştır. Bahse konu tersanelerin arasında en büyüğü durumunda olan Sedef Tersanesi; ilk askeri gemiyi inşa etmenin onuruyla, LPD ve hastane gemisi gibi önemli ve stratejik projeleri inşa ederek bu projelerde her zaman görev almaya hazırdır” ifadesini kullandı. “Fiyatlar bugünkünün iki misliydi” Sedef Tersanesi olarak 180 bin DWT’lik gemi yapma kararı verdiğimiz gün, bu gemileri yapmak için kontratımız bulunmaktaydı ve fiyatlarda bugünkünün iki mislinden fazlaydı diyen Sualp Keser, “Sedef Tersanesi, o günkü piyasa şartlarından dolayı bu gemileri yapabilecek yatırımları yapma kararı aldı. Bugün, gemi fiyatlarının düşmesi ve herhangi bir devlet desteği olmadığı için bu talepleri Türkiye’ye çekme imkanı görünmüyor. Devletimizin politikasında bir değişim olmaması halinde gelecek için de bir umut göremiyoruz. Uzakdoğu ülkeleri ve denizciliğe özel önem veren, teşvik eden Brezilya, Rusya ve Hazar Denizi kıyısındaki Türki Cumhuriyetler gibi ülkelerde olduğu gibi, ülkemizin tersaneler ve denizcilik için geliştirdiği özel bir politikası bulunmadığından talebi kısa vadede çe-
Dosya
kebileceğimize inanmamakla birlikte, LPD Projesi; ülkemizin coğrafi konumu, Akdeniz’in stratejik önemi, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan son olaylar, Türk Silahlı Kuvvetlerine verilebilecek muhtemel görevler, göz önüne alındığında en kısa sürede donanmamıza sorunsuz olarak kazandırılması gereken ve inşa sonrası başarısız olunması arzu edilen zamanda hizmete sunulamaması sonrasında, tersanelerin ve Savunma Sanayi Müsteşarlığının prestijinin olumsuz etkileneceği, bir proje olmamalıdır” ifadesinde bulundu. Keser, “LPD Projesi ile donanmaya kazandırılacak olan gemi sayesinde tam donanımlı bir amfibi taburun istenilen yere en kısa zamanda gönderilerek; uçak, helikopterler, küçük çıkarma araçları (HOWER CRAFT) (LCM) veya zırhlı muhabere araçları (AAV) ile karaya çıkarılması ve Amfibi hücum sonrasında hedefin ele geçirilmesinden daha çok günümüzdeki koşullarda asıl kullanım yerinin insani yardım (Doğal Afet sonrası) ve barışı destekleme harekatında kullanılacağı göz önüne alındığında, bir adet yaptırılacak geminin, istenilen imkan ve kabiliyetlerin fazlasına sahip olarak en kısa sürede ve sorunsuz olarak tamamlanması önem arz etmektedir” şeklinde konuştu. “Böyle bir tersane sınırlı sayıda var” LPD gibi teknik seviyesi çok yüksek, kızak öncesi blok bazında donatım işlerinin tamamlanması gereken bir gemi için ihtiyaç duyulan bilgi, teknoloji, dizayn seviyesi ve alan ihtiyacını karşılayabilecek dünyada sınırlı sayıda tersane
mevcut olup, Türkiye’de bu özelliklere sahip tersanelerden biri Sedef’tir diyen Keser, “Sözü geçen gemi için, saç kesiminden teslime kadar 4 yıl boyunca 1.000 kişilik, işçi, teknisyen, projeci ve mühendisin çalışması gerekmektedir. Saç kesimine başlayana kadar olan proje süresince de takriben iki yıl boyunca 150 kişilik bir ekibin çalışacağını ve inşa süresinin 6-7 yıl sürebileceğini değerlendiriyoruz” açıklamasında bulundu. Yerlilik oranı yüzde 70 Sedef Tersanesi’nde inşa edilen gemilerdeki yerli katkı oranı sadece işçilik harcamaları olarak gemi maliyetinin takriben 3’te birini oluşturmaktadır vurgusunu yapan Keser, “Diğer yerli malzeme ve servis girdileri ile birlikte, yerli katkı oranı anahtar teslimi gemi projelerinde projenin özelliğine bağlı olarak yüzde 50 ila yüzde 70 arasında değişmektedir. Bir geminin 2000 otomobile denk geldiği düşünüldüğünde, istihdam açısından ülkemizin önemli sektörleri arasında bulunan gemi inşa sanayi; diğer üretim sektörleri ile mukayese edildiğinde, milli gelire olan katkısı sayı olarak az olmakla birlikte, toplamda çok fazla olduğu aşikardır” ifadelerini kullandı. Sualp Keser, “Sektörün ekonomik krizden çıkış çalışmalarında; farklı uzmanlıklar gerektiren teknik özellikleri, gemi inşa dizaynları ve inşaları farklılık arz eden, petrol platformları ve bunlara hizmet veren destek gemileri, özel maksatlı römorkörler, araştırma gemileri, balıkçı gemileri, enerji platformları, asfalt tankerleri ve askeri projeler de ihtisaslaşma, bu konuda marka olmak önem arz etmektedir. TersaneMart - Nisan 2013
33
Bir bakışta Sedef Tersanesi n Yılda 100.000 ton çelik işleyebiliyor. n 50X315 boyunda Türkiye’nin en büyük kuru havuzuna sahip. n Aynı anda 1.050 tonluk bloğu kaldırabilen vinci var. n 230.000 metrekarelik toplam alanının 56 bin metrekaresi kapalı. n Çevreye zarar vermeden boya / raspa yapabilecek kapalı boya holleri bulunuyor.
mizin teknik alt yapısı, imkan ve kabiliyetlerinin ihtisaslaştığı branşlarda marka olmasının ana nedeni olduğunu düşünüyoruz. Küçük projelerin ufak tersanelerde yapılabildiği göz önüne alındığında; arz ve talep dengesinin ihtisaslaşma
34
Mart - Nisan 2013
tersane için avantaj oluşturmakla birlikte, dengenin zayıf olması halinde, arz edenler zorlanmakta ve birbirlerinin ilgi alanlarına girerek fiyat politikasında da özellikle büyük tersaneler için sorunlara neden olmaktadır” şeklinde konuştu. n
Mart - Nisan 2013
35
Dosya
istanbul Tersanesi, ulusal ve naTo seviyesi güvenlik sertifikalarını aldı…
askeri projelerde hep bir adım önde Türkiye’de ticari gemi inşaları hızla devam ederken, 2007 yılında askeri projeler konusunda girişimlerde bulunan İstanbul Tersanesi, ulusal ve NATO seviyesi güvenlik sertifikalarını alarak sektörde bu alanda çalışan ilk firmalardan biri oldu. avunma Sanayi projeleriyle adından söz ettiren İstanbul Tersanesi, krizden önce ticari gemi inşalarının hızla devam ettiği günlerde, önemli bir karar alarak askeri projeler konusunda harekete geçti. SNR Holding İcra Komitesi Başkanı Atilla Çiftçigüzeli, “Ticari yeni gemi inşası en üst seviyelerde iken 2007 yılında İstanbul Tersanesi stratejik bir kararla gözünü askeri projelere çevirdi. Gerekli altyapı çalışmalarını sonlandırıp, Ulusal ve NATO seviyesi Güvenlik Sertifikalarının tamamlanması ile İstanbul Tersanesi, Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı SAR-35 Botları modernizasyonu projesini almaya hak kazandı. Proje kapsamında 2009 Yılında Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı için mo-
S
36
Mart - Nisan 2013
dernize edilen 4 adet SAR-35 botu, sözleşme gerekliliklerinin üstünde bir performans sağlanarak zamanından önce teslim edildi. 2010 yılı Temmuz ayında, Romanya Sınır Polisi ile İstanbul Tersanesi’nin kendi bünyesinde geliştirdiği projesi olan SNR-17 Devriye Botları’ndan 5 adet için sözleşme imzalanmış, finansmanı Avrupa Birliği tarafından yapılan projede botlar Romanya Sınır Polisi’ne 10 ay gibi kısa bir sürede teslim edildi” ifadelerini kullandı. İkinci yapılanma süreci Askeri ve özel projelere odaklanma stratejisi kapsamında, halen devam etmekte olan ikinci büyük yapılanma sürecinin 2011 yılı ilk çeyreğinde başladığını hatırlatan Çiftçigüzeli, “Yapılan-
Dosya
ma süreci kapsamında; kapalı boya ve raspa tesisi, boru atölyesi, üzerinde helikopter pisti de barındıran dokuz katlı bir idari bina ve 2 adet 80x18 metrelik kapalı üretim tesisi inşa edildi, Tersane’ye modern bir kimlik kazandırıldı” şeklinde konuştu. İlk paslanmaz gemiyi inşa etti Türkiye’de başarılı bir şekilde paslanmaz gemilerin inşasını gerçekleştirmiş ilk ve sayılı tersanelerden biri olduklarını kaydeden Çiftçigüzeli, “Tersanemiz gerekli tüm teknolojik alt yapı ve eğitimlerle bilgi birikimini kazanmış, 2007 ve 2008 yıllarında 2 adet 5700 DWT ve 1 adet 3500 DWT paslanmaz kimyasal tanker inşasını başarıyla tamamlamıştır. Söz konusu projelerin inşası sürerken, İstanbul Tersanesi değişik tipte projelerin arayışına girişmiş ve tersanenin Off-Shore pazarına girişi de bu şekilde başlamıştır. 2008 ve 2009 yıllarında, Türkiye’nin yenilikçi ve öncü tersanesi unvanına yakışır bir şekilde Norveçli büyük bir denizcilik firması için 2 adet ROV Destek ve Araştırma Gemisi inşasını başarıyla tamamlayarak teslimini gerçekleştirdik” ifadesinde bulundu. “Katma değerli büyük projelere başladık” Atilla Çiftçigüzeli tersane olarak hedefleri, mevcut projeleri ve yatırımları hakkında bilgi verirken şunları söyledi: Son dönemde yapılan çalışmalarla katma değeri büyük projelere başladık. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyacına binaen 1 adet Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi ve 2 adet Kurtarma ve Yedekleme Gemisi’nin tedariki için 28 Ekim 2011 tarihinde Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile sözleşmeleri imzalandı. Bu güzide projelere ilaveten, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Müdürlüğü ihtiyacına binaen, 1 adet Bilimsel Araştırma Gemisi’nin yurt içinde inşasını içeren ihale neticesinde 24 Nisan 2012 tarihinde Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile İstanbul Tersanesi arasında sözleşmesi imzalandı. Bu projelere ilave olarak Sahil Güvenlik Komutanlığı emrindeki 5 adet SAR 33 Botlarının Modernizasyon Projesi için SSM ile görüşmeler Ağustos 2012’de başlamış ve sözleşmesi
SNR Holding İcra Komitesi Başkanı Atilla Çiftçigüzeli
16 Ocak 2013 tarihinde imzalandı. Atilla Çiftçigüzeli, tümüyle yerli tasarıma sahip olan Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi ve Kurtarma ve Yedekleme Gemileri’nin inşa, donatım ve entegrasyonlarının da yurt içinde gerçekleştirileceğini söyledi. Çiftçigüzeli, “Bu çerçevede, gemi inşa malzeme ve hizmetlerinin yanı sıra gemiye entegre edilecek sistemlerin büyük bölümü de yurt içinden temin edilecek ve proje bedellerinin yaklaşık yüzde 65’inin yerli katkı ile gerçekleştirilmesi suretiyle Türk sanayiinin imkan ve kabiliyetleri etkin bir şekilde değerlendirilecektir” ifadelerini kullandı. “Sadece sismik araştırma gemisi değil” Bilimsel Araştırma Gemisi’nin, sismik araştırmanın yanı sıra diğer bilimsel çalışmaları da yapabilecek çok amaçlı bir araştırma gemisi olacağını ifade eden Çiftçigüzeli, “2 boyutlu ve 3 boyutlu sismik araştırma kapasitesiyle; jeofiziksel, jeolojik, jeoteknik, batimetrik, Mart - Nisan 2013
37
Dosya
hidrografik, oşinografik, hidroakustik araştırmalar yapma ve depremler, genel jeoloji, uygulamalı jeoloji, çevre jeolojisi ve yer bilimleri ile ilişkili diğer bilim dallarının da araştırma projelerini gerçekleştirmek üzere örnekleme çalışmalarını icra etme kabiliyetine haiz olacak. Bu çerçevede, söz konusu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için gemide; streamer (algılayıcı kablo), sismik enerji kaynağı ünitesi (hava tabancaları), sismik veri işlem ünitesi, sismik kayıt ünitesi, sismik navigasyon ünitesi, yüksek ayırımlı sığ sismik sistemi, deniz manyetometresi sistemi, deniz gravimetresi sistemi, oşinografik ölçüm sistemleri ve jeolojik örnekleme ekipmanı ile uzaktan kumandalı su altı aracı (ROV) da bulunacak” diye konuştu. Dünyada ses getiren projeler İstanbul Tersanesi’nin sektörde yarattığı farklılıklar konusunda da düşüncelerini paylaşan Atilla Çiftçigüzeli, “Tersanemiz, inşa ettiği ve etmekte olduğu gemilerin tip ve özellikleri dikkate alındığında, sadece yurtta değil dünyada da ses getiren projeler ile sektörünün öncüsü olmuştur. Geleceği öngörüp, askeri projeler konusunda kendisini erkenden konumlandırmış, gerekli yatırımları yapmış ve proaktif, güvenilir bir kalkınma modeli için sektöre örnek teşkil etmiştir” ifadesinde bulundu. Gemi inşa sektörü özel sektöre iş yapıyor Maliyet açısından Türk tersanelerini dünya pazarı ile karşılaştıran Çiftçigüzeli, “Müşteri taleplerinin karşılanması açısından esnek bir çalışma modeli be38
Mart - Nisan 2013
BuTik TerSane iSTanBul 1980 yılında faaliyetlerine başlayan tersane, 2003 yılında İstanbul Tersanesi adını alıp SNR Holding bünyesine katılarak yeniden yapılandırma sürecine girmiş. Butik tersane olma hedefiyle modernizasyon ve altyapı çalışmalarının ilk saasını 2004 yılında tamamlayan tersane, 2005 yılında 4250 ton kaldırma kapasitesine sahip 120 metre boyundaki yüzer havuzu devreye aldı. İstanbul Tersanesi 14 bin 400 metrekaresi kapalı alan olmak üzere, toplam 34 bin 500 metrekarelik yüzölçümüne sahip. 120 metrelik yüzer havuzu, 3 iskelesi ve geniş rıhtım alanı sayesinde sahip olduğu 150 metre boyunda 8 gemilik iskele ve 100 metre boyunda 4 gemilik rıhtım kapasitesi ile aynı anda 14 gemiye tamir bakım hizmeti verebilmekte.
nimseyen Türk gemi inşa ve tamir sektörü, bu açıdan rakiplerine göre müşteri nezdinde büyük fark yaratmakta. Türk gemi inşa ve tamir sektörü nerdeyse tamamen özel sektör yatırımlarına dayanmakta. Türk Tersaneleri, devlet teşviki konusunda her türlü desteği alan Kore, Çin ve Japonya gibi Uzakdoğulu rakiplerine nazaran sektörde maliyetler açısından bu anlamda daha zor koşullarla ile mücadele etmekte. Gerek lokasyon olarak teknik donanım üreticilerine ve Avrupa’ya yakınlığı, gerekse önemli deniz ticaret geçiş yolları üzerinde yer al-
Dosya
ması, Türk tersanelerini rakiplerine kıyasla hala güçlü bir konumda tutmakta. Türkiye’nin bu konuda alması gerekli önlemler ikiye ayrılmakta. Bunlardan bir kısmı devletin alması gereken önlemler, diğerleri ise özel sektörün alması gereken önlemlerdir” diye konuştu. “Devlet teşvik etmeli” Devletin tersanelere gemi ihracını teşvik amaçlı projeler konusunda öncülük etmesi gerektiğini ve Uzak Doğulu rakiplerinin aldığı teşviki asgari olarak sektörün kullanımına sunmalı diyen Çiftçigüzeli, “Hayati platformların ve en son teknoloji ürünü gemilerin milli imkanlarla projelendirmesine verdiği desteğe ve yurt dışına yapılacak projelerin kredilendirme, pazarlama ve referans desteğine mutlaka devam etmeli. Özel sektör ise, rekabet gücüne sahip olduğu küçük ve orta ölçekli gemilerdeki ihtisasını teknolojinin tüm imkanlarından faydalanarak korumuştur. Ayrıca gittikçe talebi artan Off-Shore gemiler ve katma değeri fazla olan ileri teknoloji ürünü gemilerde de yeterliliğini Avrupa’daki rakiplerinin seviyesine çıkarmıştır. Sektöre daha bilinçli ve donanımlı insan kaynağının kazandırılmasına yönelik her türlü destek programına da katkı sağlamaktadır” ifadelerinde bulundu. “Tek eksiğimiz dizel ana makineler” Atilla Çiftçigüzeli, “Türkiye’de gemi inşa ve yan sanayinde çok önemli üretimler yapılıyor. Gerek yazılımda olsun gerekse diğer ekipmanlarda belli bir seviyeye gelmiş durumdayız. Tek eksiğimiz dizel ana makineler. Türkiye’nin kendi ana makinesini yapmasının getirilerini ve götürülerini iyi hesaplamak lazım. Yani deyim yerindeyse ‘Attığımız taş, ürküttüğümüz kurbağaya değsin.’ Bugünkü ortamda ve zamanda devlet desteği olmadan Türkiye’de dizel makine üretimi yapılamaz. Dünya bir krizden geçiyor. Bu krizden en çok etkilenen denizcilik sektörü oluyor. Bir şeye yatırım yaparken onun sürümünü görmek zorundasınız. Diyelim ki Türkiye‘de güzel bir yeni makine üretimine geçtik. Bu makineden kaç tane satacağız? Ülkede yeni inşa kaç adet var? Hepsine bu makineden versek ne olacak? Bunları düşündüğümüzde, bunun ne kadar mantıklı olduğu konusunda tereddütler yaşıyoruz. Bu iş normal yollarla olsa, makineyi yapıp 5-10 sene hatta 20 sene içerisinde global pazarda tutup geliştirip satabilirsiniz. Makineyi yaparsın ama pazarlamasını yapamayıp gerisini getiremedikten sonra sıkıntı yaşanır. Hele bu kriz ortamında çok daha zorluklarla karşılaşılır” şeklinde konuştu. n
Gemilerin kullanım alanları Dünyada ve Türkiye’de öne çıkan MOSHIP, KURYED ve SİSMİK Araştırma Gemisi projeleri, denizaltı Kurtarma Ana Gemisi ile denizaltıların satha gelememesi durumunda, personeline yaşam desteği sağlanması ve denizaltıdan personel kurtarma faaliyetleri, dalgıç, uzaktan kumandalı sualtı aracı ve atmosferik dalış süiti vasıtasıyla yapılabilecek sualtı onarım ve enkaz çıkarma gibi sualtı çalışmalarının icrası amacıyla kullanılır. Kurtarma ve Yedekleme Gemileri ile yara alan, karaya oturan, arıza yapan gemilerin kurtarılması ve yedeklenmesi ile gemi yangınlarına müdahale faaliyetleri icra edilebilecek, dalgıç, uzaktan kumandalı sualtı aracı ve atmosferik dalış süiti vasıtasıyla yapılabilecek sualtı onarım ve enkaz çıkarma gibi sualtı çalışmalarının icrası amacıyla kullanılabilecek.
Yıllık 25,5 bin ton çelik işleme kapasitesi
İstanbul Tersanesi SNR Holding iştiraki SNR Tersanesi ile beraber, toplam 6 adet kızakta yıllık 25 bin 500 ton çelik işleme kapasitesine sahip. Üretimin her aşamasında uyguladığı kontroller, kalite, iş güvenliği ve işçi sağlığı kriterleri ve çevreye duyarlı prensipleri ile verimliliği arttırmayı hedefleyen tersane, ISO 9001, OHSAS 18001, ISO 14001 sertifikalarına ve Ulusal ve NATO seviyesi MSB Tesis Güvenlik Belgesi’ne sahip ender tersanelerden biri.
Mart - Nisan 2013
39
40
Mart - Nisan 2013
% 100 yerli ve inovatif tasarımlar
Merkez: Tersaneler Cad. No:28 Tuzla/İstanbul Şube: GOSB Teknopark No:3/6 Gebze/Kocaeli Tel: +90 216 447 28 00 Pbx / Faks: +90 216 447 28 01 www.seft.com.tr / info@seft.com.tr Mart - Nisan 2013
41
Dosya
anadolu Tersanesi’nden en modern tank çıkarma gemisi Anadolu Tersanesi tarafından milli imkanlarla yapılacak Türkiye’nin en modern tank çıkarma gemisinin (LST) inşaatına Nisan ayı içinde başlanması planlanıyor. avunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) Strateji Belgesinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için askeri gemi inşa eden 7 özel sektör askeri tersanesinden biri olarak belirlenen Anadolu Tersanesi, 2010′da ihalesini kazandığı 2 amfibi geminin dizaynını büyük ölçüde tamamladı. Geçtiğimiz günlerde proje kapsamında ASELSAN, HAVELSAN ve İŞBİR Elektrik Sanayi AŞ ile alt yüklenici sözleşmeleri imzalandı. Buna göre, gemilerin elektronik sistemlerini ASELSAN, savaş yönetim sistemlerini
S
42
Mart - Nisan 2013
HAVELSAN, jeneratörlerini de İŞBİR sağlayacak. Anadolu Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Faruk Ürkmez, özgün ve milli olanaklarla yapılan tank çıkarma gemisi ihalesinde şartlardan biri olan Hazine Müsteşarlığı’na proje kredisi sağlaması konusunu çözdüklerini belirtti. Bu çerçevede proje kredisinin Ziraat Bankası’ndan temin edilerek Hazine Müsteşarlığı ile kredi sözleşmesinin imzalandığını anlatan Ürkmez, kredi sözleşmesinin Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmasının ardından LST projesinde inşaatın Nisan
Dosya
ayı içinde başlanacağını bildirdi. LST gemilerinin, şu ana kadar özel sektör askeri tersanelerinde yapılmış en kapsamlı gemiler olacağını ifade eden Ürkmez, ”Yardımcı sınıf bir gemi olan ve tank çıkarma gemisi olarak da bilinen LST’nin ana görev fonksiyonu, amfibi harekat ve ateş desteği. Amfibi gemi, amfibi harekat ile idari ve lojistik görev fonksiyonlarına katkı sağlayacak, gerektiğinde doğal afet yardım görevleri çerçevesinde de kullanılabilecek” dedi. Donanmanın gücüne güç katacak Gemilerin önemli bir savunma gücüne sahip olacağını belirten Ürkmez, şöyle konuştu: LST, Karadeniz, Marmara, Ege Denizi ve Akdeniz harekat alanları ile çevre ve uzak denizlerin uluslararası sularında emniyetle seyir yapabilecek. Araç ve personel taşıma kapasitesi, komuta kontrol hizmetleri, gündüz ve gece helikopter harekatı yapma kabiliyeti, ateş desteği ve acil sağlık hizmetleri imkanı ile deniz gücümüzün dünya denizlerinde temsiline de çok önemli bir katkı sağlayacak. Gemiler tek tekneli ve deplasman tipi ve tamamen çelik konstrüksiyon olarak inşa edilecektir. Üst binası balistik korumalı olacak. n
işte donanmayı güçlendirecek lST’lerin özellikleri: n Boy: 138,75 metre, n En: 19,60 metre, n Maksimum sürat: 18 mil, n Denizde kalma: 6 bin mil-30 gün, n Gemi personeli: 12 subay, 51 astsubay, 66 er, n Amfibi personel: 350, n Yatak kapasitesi: 566, n Yük kapasitesi: 1.200 ton, n 15 tonluk genel maksat helikopteri için platform, n Her biri 8 ton yük veya 40 kişi taşıyabilen ve 20 mil sürat yapabilen 4 adet LCVP çıkarma aracı, n 3 adet kendinden tahrikli ponton, n Nükleer, biyolojik ve kimyasal saldırı için tam personel koruması, n 18 metre boyunda baş rampa, n 60 ton yük taşıyabilen Yan ve arka kapak, n 2 adet 25 tonluk, 2 adet 10 tonluk güverte vinci, n 3 boyutlu arama radarı, n Seyir Radarı, n LPI radar, n 2 adet gece ve gündüz görüş kabiliyetli Elektro Optik Sensör, n Infra red tarayıcı, n Lazer ikaz sistemi, n Elektronik harp uyarı sistemi, n Çeşitli link ve HF, UHF, VHF muhabere cihazları.
Mart - Nisan 2013
43
STM A.Ş. deniz projeleri TM, MİLGEM projesi ile başlayan ve günümüze kadar gecen süre içinde Deniz Projeleri alanında uzman ve kilit bir kadro, Denizaltı Platformuna yönelik, yurtiçi ve yurtdışı danışmanlık, dizayn, modernizasyon ve sanayileşme faaliyetlerini yürütebilecek ve bu konuda öncülük edebilecek çekirdek bir mühendislik kadrosu oluşturmuştur. Deniz Projelerine yönelik oluşturulan bu kadro ile; üretim altyapısına sahip yerli/ uluslararası müşteriler için, Denizaltı ve Askeri Suüstü Gemilerine yönelik gemi inşa/modernizasyon konularında, askeri tersaneler/bakım, onarım ve eğitim tesisleri alanında anahtar teslim çözümler üretilmektedir. STM olarak halen yürütmekte olduğumuz projelerden kısaca bahsetmemiz gerekirse; MİLGEM Projesi : STM, Türkiye’nin en önemli savunma projelerinden birisi olan, korvet sınıfı savaş gemisi MİLGEM (Milli Gemi) Projesi’nin ilk gemisi Heybeliada ve ikinci gemi Büyükada için, dizayn hizmetleri ve platform inşa ve donatım malzeme ve hizmetlerinin tedarik sorumluluğunu üstlenmişir. Projenin tasarım, inşa ve sistem entegrasyonu, performans ve takvim sorumluluğu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, dizayn ve inşa faaliyetleri için gerekli sistem, malzeme ve hizmetlerin tedarik sorumluluğu Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM)’ndadır. MİLGEM Projesi kapsamında üstlendiğimiz sorumlulukları, zamanında, bütçesi içerisinde, hedeflenen kalitede, yüksek son kullanıcı memnuniyetiyle ve beklenenin üzerinde yerli katkı oranı ile yerine getirmeyi hedefledik. MİLGEM Projesi’nin devamı olan MİLGEM-S Projesinde firmamız, ana kontraktör tersane seçiminden bağımsız olarak, SSM tarafından Platform Dizayn
S
44
Mart - Nisan 2013
Alt Yüklenicisi olarak belirlenmiştir. STM, MİLGEM-S Projesi kapsamında platform ve platform entegrasyon (ana tahrik sistemi entegrasyonu dahil) tasarımı ile ilgili tüm faaliyetlerden sorumlu olacaktır. Yeni Tip Denizaltı Projesi: Gölcük Tersane Komutanlığı’nda inşa edilecek olan havadan bağımsız tahrik sistemine sahip altı adet yeni tip denizaltı tedarik projesinde; dizayn faaliyetlerine katılım, Gölcük Tersanesi altyapısının yenilenmesi, yerli katkı faaliyetlerinin kontrolü, HDW tarafından tedarik edilmeyen tüm mal ve hizmetlerin tedariği, ELD faaliyetlerinin icrası gibi sorumluluklar STM tarafından üstlenilmiştir. STM olarak hedefimiz, proje tamamlandığında denizaltı platformuna ve özellikle de modernizasyonuna yönelik; dizayn, mühendislik ve entegrasyon konularında teknolojik birikim ve kabiliyet kazanımının sağlanması ve projede hedeflenen yerli katkı oranına ulaşılmasıdır. n
ANAHTAR TESLİM GEMİ İNŞA & MODERNİZASYON PROJELERİ
- Mühendislik ve Danışmanlık Hizmetleri - Dizayn Faaliyetleri - Proje Yönetimi - Malzeme/Cihaz/Sistem Tedarik ve Ulaştırması - Silah Eln/Muhabere ve Seyir Sistemleri Platform Entegrasyonu
TERSANE YÖNETİM DESTEĞİ - Mühendislik Desteği ve Danışmanlık Hizmetleri - Altyapı ve Organizasyon Çalışmaları - Fizibilite Çalışmaları & Sörvey Faaliyetleri - Tersane Yönetim Desteği - Tersane Kapasite ve Etkinlik Analizleri
7-1
SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ MÜHENDİSLİK VE TİC. A.Ş. Bilkent Cyber Park E Blok 5.Cadde No 6/A 06800 Bilkent-Çankaya Ankara / Türkiye Tel: +90.312.266 35 50 Fax: +90.312.266 35 51 e-mail: info@stm.com.tr www.stm.com.tr
13
ay 20
ıs/M 0 May
rı ii Fua Sanaytry Fair a m n vu us e Ind ul ası Sa slararnal Defenc ezi-İstanb u l U i c k o n i r i t ’ e a 1 1 4 Intern ngre M 11th No: 50 r ve Ko
/ Stand 5 ) l l a (H Salon
Tüyap
Fua
Mart - Nisan 2013
45
Dosya
Dünya devleri M.I.S ile Türkiye’de M.I.S. İstanbul , (Marine&Industrial Systems) yaklaşık 1 yıl önce yeni inşa edilen gemilere ekipman tedariği ve teknik hizmet vermek amacı ile yola çıkmış olup bünyesinde; Alman ACO Marine, İtalyan SORMEC Cranes , Norveç’ten Waagene ve İngiltere’den Tenmat gibi dünya devi firmaları bulunduruyor. İstanbul Şirketinin kurucusu ve aynı zamanda sahibi olan Şevki Semih EGE, Alman şirketi olan ACO ‘nun atık arıtım sistemlerinde sektörün en önde gelen fir-
M.I.S.
46
Mart - Nisan 2013
malarından biri olduğunu belirterek, ”ACO, Olimpiyat statlarının altyapısından tutun, inşaat sektörüne, şehir altyapılarından denizcilik sektörüne tüm atık arıtma sistemleri konusunda uzmanlaşmış bir kuruluş. Denizcilik sektöründe ki faaliyetlerine bu dönemde çok daha fazla önem vermekte olup Clarimar ve Maripur olarak iki farklı sistem üretmektedir. Özellikle Clarimar, kompozit tankı sayesinde ‘Life-time guarantee’ sunabilmenin yanı sıra hafif olma özelliği sayesinde de çok fazla tercih edilmekte. Maripur ise daha kapsamlı bir sistem olup muazzam sonuçlar üretmekte. ACO, aynı zamanda drain sistemlerinde kullanılan paslanmaz ve galvaniz boru sistemlerinde de bir yeniliğe imza atarak, “push-fit” olarak adlandırılan borular imal etmektedir. Bu sistemlerin sertifikalı oluşu ve kurulumun dışında bir onay işlemi gerektirmemektedir. Sistemin kurulum zamanının çok kısa olması ise üretim maliyetlerini düşürerek mali olarak da avantaj sağlamaktadır ”dedi. SORMEC S.R.L imalatının tamamını
Dosya
Sicilya’da yapıyor diyen Ege, “Dünya genelinde; Çin, Hollanda, Alman, İtalyan, İngiliz donanmaları da dahil olmak üzere global saygınlığa ulaşmış bir vinç imalatçısı konumunda. TENMAT Ltd , ingiltere’de yerleşik fabrikasında üretmekte olduğu kompozit materyaller ile birlikte denizcilik sektörünün dışında bir çok alanda faaliyet göstermektedir. 2012 Queen Award Innovation ödülü sahibi olan Tenmat , global olarak kendi ofisini açma eğiliminde olmuş fakat Türkiye’de SEMAR & M.I.S Istanbul işbirliği ile hareket etme kararı almıştır. Günümüzde denizcilik sektörünün yanı sıra Türkiye’de TCDD ve TÜDEMSAŞ gibi demiryolları kurumlarımıza da
hizmet vermektedir. Donanmamız da mevcut denizaltılarımızın bir kısmının şaft yataklarında ise TENMAT ürünleri mevcuttur“ şeklinde konuştu. M.I.S İstanbul olarak hedefimiz kısa vadede mevcut iş ortaklarımız ile birlikte sektörümüze teknolojik yenilikleri getirmeye devam etmek ve profesyonel hizmetimizin kalitesini daha yukarıya çıkarmak diyen Ege, “Uzun vadede ise, hali hazırda görüşmelerimizi titizlikle sürdürmekte olduğumuz dünya çapında ki grupları, M.I.S Istanbul çatısı altında toplayarak vermiş olduğumuz servisi ve müşterilerimize sunmakta olduğumuz ürün imkanlarını genişletmek olacaktır” ifadelerini kullandı. n
ACO, drain sistemlerinde kullanılan paslanmaz ve galvaniz boru sistemlerinde de bir yeniliğe imza atarak, “push-fit” olarak adlandırılan borular imal ediyor.
Mart - Nisan 2013
47
Dosya
n i n ’ y t i r u c e 2d s ın r a l n a s r o k ı r a l o komand KorKUlU rüyası 2D Security Aden Körfezi, Bab-ül Mendep Boğazı, Umman Denizi ve Hint Okyanusu bölgesindeki deniz haydutluğu ve korsanlık faaliyetlerini yoğun olduğu tehlikeli sularda uluslararası deniz taşımacılığına güvenli geçişler sağlıyor. ATO tarafından, ticari gemilerin geçişi için oluşturulan “Transit Koridor” mesafesinin kısa oluşu ve gemi sayısının çokluğu nedeniyle etkili olamıyor. Hatta NATO gemileri tarafından korunan konvoy içerisindeki gemiler bile deniz haydutları tarafından kaçırılabiliyor. Yabancı ülkelere ait güvenlik şirketlerinin bölgede silahlı güvenlik hizmetlerini yüksek ücretler karşılığında düşük standartlarda yapıyor olması, bazı şirketlerin lisans olmadan gemilerde silahlı güvenlik bulundurması sıkıntı-
N
48
Mart --Nisan Ocak Şubat 2013 2013
lara yol açıyor. Sektörde yüksek standartlı bir güvenlik hizmeti ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan 2D Güvenlik Şirketi, bölgede faaliyet gösteren uluslararası standartlara sahip akredite edilmiş lojistik firmaları ile anlaşmalar yaparak bu sorunun ortadan kaldırıyor. Tehlikeli sular bölgesinin tamamını kapsayacak şekilde geçiş yapacak gemilere bekleme yapmadan servis alabilecekleri 3 bölgede yüzer üs ve karadaki Port Suez, Djibouti, Mombasa, Dar Es Selam, Zanzibar, Mauritius, Seycheller, Sri Lanka limanlarından personel ve teçhizatını yükleme ve bo-
şaltma yaparak hızlı ve güvenli geçişler sağlıyor. 2D Security, deniz ticaretinin kalbi İstanbul’da faaliyet gösteren şirketimiz kadrosunda emekli Türk SAS/SAT komandolarından oluşan tüm dünyada deniz korsanlığına karşı rüştünü ispat etmiş uzman personel ile görev yapıyor. Uluslararası denizcilik sektörüne sunduğumuz özel deniz güvenlik hizmetlerini dünya standartlarını üzerine çıkmayı hedefleyen 2D Security, bu alanda Uluslararası Deniz Güvenliğinin en üst kuruluşu olan “Security Association for the Maritime Industry” (SAMI)’ye üye olup, merkezi Genova / İSVİÇRE’de bulunan “Deniz Güvenliğinde Uluslararası Etik Kurallar”(ICoC) kurulunun imza sahibidir. 2D Security, ICoC gibi kuruluşların kabul ettiği uluslararası kurallar çerçevesinde deniz güvenliğini yapacak şekilde yapılanmasını sağlayarak deniz ticaretini önemli sigorta şirketlerinden MARSH’ın tavsiye ettiği kurum haline geldi. Standartlarını daima yüksek tutan, güncel risk analizlerini sonrasında yapılanmasını sürekli olarak şekillendiren 2D Security, dina-
mik tecrübeli uzman personel ve donanıma sahip. 2D Deniz Güvenlik Şirketi Yöneticisi Celalettin Ünal, deniz haydutlarına karşı gemilerin güvenli seyir yapmasını sağladıklarını kaydederek şunları söyledi; ”Gemiyi üzerindeki yükü ile birlikte mürettebatın koruyoruz. Bu sayede, tehlikeli sulardan geçişte kaybedilecek zamandan tasarruf etmiş oluyoruz. 2D Security olarak uluslar arası kuruluşlar ile yaptığımız anlaşmalar gereği, hizmet verdiğimiz armatörlerin Sigorta poliçe maliyetlerinin minimize edilmesine katkımız oluyor. Dünyanın en önemli sigorta şirketlerinden MARSH’ın tavsiye ettiği ilk dört şirketten biriyiz” dedi. Güvenli bir geçiş için geminin ve mürettebatın emniyetinin artırılmasında ve gemi personelinin deniz haydutluğuna karşı bilinçlenmesini sağladıklarını kaydeden Celalettin Ünal, standart bir güvenlik anlayışını mürettebata vererek tehlikeli sular dışında maruz kalabilecekleri tehditlere karşı savunmasız kalmamalarını sapladıklarını sözlerine ekledi. n
Ocak Mart - Nisan Şubat 2013
49
TCSG Dost ve TCSG Umut törenle teslim edildi Marine, özel sektör tarihinin en büyük muharip gemi projesi olan dört adet Sahil Güvenlik Arama Kurtarma Gemisi’nin inşasını başarılı bir şekilde tamamlayarak, TCSG DOST ve TCSG UMUT’un teslimini gerçekleştirdi. Teslimle ilgili olarak açıklamada bulunan Koç Holding Savunma Sanayi, Diğer Otomotiv ve Bilgi Grubu Başkanı Kudret Önen RMK Marine için büyük bir gurur kaynağı bu projenin aynı zamanda savunma sanayinin gelişmesinde de rol oynayacak özel sektör ile yapılan önemli bir işbirliği olduğunu belirtti. Önen, “Özel sektörle yapılan
RMK
TCSG DOST ve TCSG UMUT’un teslim töreni Milli Savunma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Kemal Yardımcı, Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hasan Uşaklıoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti.
50
Mart - Nisan 2013
işbirlikleri ekonomiye büyük katkı sağlayacak, ülkemizde katma değer yaratan, araştırma ve geliştirmeye kaynak ayıran, istihdam yaratan sektör temsilcilerinin desteklenmesine önayak olacaktır” dedi. Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar ise, “Deniz Güvenlik Kuvvetleri Sahil Güvenlik Komutanlığı’mızın gemilerini Tuzla’da özel sektör tersanelerimizde inşaa etmek üzere son 10 yıl içinde çok sayıda proje başlattık. Bugün Tuzla’da yürüyen projelerimizin toplam değeri 2 milyar doları aşıyor. Bu projelerimizin hepsinde başarıya ulaştık. İhtiyaçlara uygun Dünya standartlarında en ileri teknolojiyi kullanan gemileri teslim ettik. Bunun amiral gemisi Milgem’in birinci gemisi Heybeliada’da Deniz Kuvvetlerimize gururla hizmet vermektedir. Bu sene içinde sözleşmeye bağlamayı hedeflediğimiz projelerle birlikte Tuzla’daki projelerimizin toplam değeri 5 milyar doları geçecek. Bunların yerlilik oranı yüzde 70-80’lere varıyor. Bu gemilerin tamamında elektrik sistemleri, silah sistemleri yazılımları, sensörleri hepsi Türkiye’de imal ediliyor. Bugün Dost ve Umut’u teslim ediyoruz. Bu projelerle Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın imkan kabiliyetinin arttırılmasında ufacık da olsa katkıda bulunduysak bizler için mutluluk ve onur kaynağıdır” dedi. n
Mart - Nisan 2013
51
Dosya
Kaya Ropes
dünyada
ilk 3 firma
olma yolunda Teknolojiye ve makine parkuruna yatırım yapan ve kendi alanında dünya çapında ilk üç firmadan biri olma yolunda ilerleyen Kaya Ropes, askeri ve ticari alanda yaptığı üretimlerle sektörde adından söz ettiriyor. eknik ve teknolojik halat üretimi yapan Kaya Ropes, yılda yaklaşık 2.5 milyon metrelik üretim kapasitesine sahip. Dünya üçüncülüğüne doğru emin adımlarla ilerleyen firma, 2013 yılı itibariyle 1.5 milyon Euro’luk yatırım ile askeri alanda deniz kuvvetleri, hava kuvvetleri ve kara kuvvetlerinin hemen hemen tüm halat ihtiyacını, en modern teknolojiye sahip makine parkurunda karşılıyor.
T
52
Mart - Nisan 2013
Dosya
Kaya Ropes Pazarlama ve Satış Müdürü Burak emin
Kaya Ropes Pazarlama ve Satış Müdürü Burak Emin, “Can ve mal güvenliğinin amaçlandığı her alanda, konum ve şartlara uygun teknik özelliklerde, standart veya konuya özel, uluslararası sertifikasyona sahip, çok çeşitli konstrüksiyonda ve hammaddeden, her tipte halatın üretimini yapmakta. Kaya Ropes, en gelişmiş hammaddeler ve üretim teknolojisiyle ürettiği teknolojik halatlarla, Türkiye’de yeniliklerin öncüsü, dünyada ise tanınan ve aranan bir marka konumunda. Gelişmiş makine parkuruyla birçok farklı sektöre hizmet vermekte olan Kaya Ropes’un ürün gamında hobi denizcilik (yarış, gezi teknesi, dingi, yat bağlama, yelken yapım, su sporları halatları), ticari denizcilik (gemi bağlama, römorkör, balıkçılık halatları), askeri operasyon halatları, dağcılık, kurtarma, sivil savunma, iş güvenliği ve özel amaçlı halatlar önemli bir paya sahip. Gemi İnşa Sektörü için özellikle Tuzla bölgesinde konuşlanmış tersanelerde, inşası süren askeri gemilerin bağlama ve çeki halatlarının üretimi de tarafımızdan yapılmakta” şeklinde konuştu. Coating makinesi yatırımı yaptı 2012 yılı sonuna doğru, büyük gemi halatları üretmek için 12 kollu halat makinesi ve bu ürünleri kaplama yaparak ömrünü arttıracak coating makinesi siparişi verdiklerini ifade eden Burak Emin, “Makinalarımız geldi. 8 mm’den 80 mm’ye kadar 12 Kollu halatları üretebiliyoruz. 12 kollu halatın özelliğini gam
yapmaması, 8 kollu halatlara göre daha dayanıklı ve ekonomik ömrünün uzun olması olarak açıklayabiliriz. Hem hobi denizcilik hem de ticari denizcilikte bağlama halatı olarak kullanılır. Ayrıca konvansiyonel liflerle üretilirse bağlama halatı ve şok halatı, eğer yüksek modüllü üretilirse çeki halatı, bağlama halatı, vinç halatı, Off-Shore halatı olarak kullanılır. Kısaca Coating işleminden bahsedecek olursak; son kullanıcıların gereksinimleri ile halat konstrüksiyonları karşılaştırılarak formüle edilmiş polimerlerdir” ifadesinde bulundu. Her geçen yıl üretim artıyor Kaya Ropes olarak 2011 yılında 500 çeşit, 7 bin 700 tip ve 2 milyon metre olan üretimlerinin, 2012 yılında 600 çeşit 9 bin 200 tip ve 2 buçuk 5 milyon metreye ulaştığını söyleyen Emin, “AR-GE çalışmalarının öneminin bilincinde olan şirketimizde, ürün ve üretim teknolojileri ve mesleki eğitimler üzerine araştırma geliştirme çalışmaları öncelik verilen konular arasındadır. Tüm bu çalışmalar ve ardımızda bıraktığımız 32 yıllık deneyim, Kaya’ya yeni ve köklü atılımlar için özgüven ve kaynak sağladı. 2005 yılından itibaren ‘Yeniden Yapılanma ve Gelişim Projesi’ tarafımızdan başlatılırken, en önemli projemiz diyebileceğimiz GOSB 2020 Projesi bu kapsamda geliştirildi. Yeni Kurumsal Kimlik çalışmalarımızı yine bu kapsamda gerçekleştiriyoruz” açıklamasında bulundu. n Mart - Nisan 2013
53
Dosya
Elkon Elektrik MİLGEM Projesi’nde göreve hazır 1980 yılında Türk Gemi İnşa sektörü için elektrik sistemleri tasarımı, imalatı, montajı ve geliştirilmesi ana fikri ile faaliyete başlayan Elkon Elektrik, o yıldan bu yana 500’den fazla gemiye elektrik sistemi sağlayarak sektöründe rüştünü ispatlamış önemli firmalardan biri haline gelmiş ve MİLGEM projelerinde üstleneceği göreve hazır durumda. lkon 2010 yılında hisselerinin devri sonucunda Hollandalı teknoloji firması Imtech ailesine katılan Elkon Elektrik’in Genel Müdürü Ferhat Özdamar, yıllar içerisinde edindikleri tecrübeler ışığında mühendis kadrolarıyla her tip gemiye uygun sistem çözümleri sunduklarını belirterek, Elkon’un, Türkmenizstan’da bulunan bir ekibinin yanı sıra, yurtiçinde 11 tersanede faaliyet gösteren ve toplamda da 241 çalışana sahip bir firma olduğu kaydetti. Özdamar, askeri gemi inşa projelerinde yer alma kararlılığı doğrultusunda 2011 yılında başladıkları uyumluluk çalışmaları sonucunda 2012 yılı Nisan ayından bu yana Milli Savunma Bakanlığı ve NATO Sınıfı Tesis Güvenlik Belgeleri-
E
54
Mart - Nisan 2013
miz ile çalıştıklarını ifade etti. Elkon bünyesindeki tüm süreçlerin 2000 senesinden beri ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi çerçevesinde yürütüldüğünü ifade eden Özdamar, “2011 senesinde Toplam Kalite Yönetimi anlayışımızı bir adım öteye taşıyarak ISO 14001:2004 Çevre Yönetim Sistemi ve OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemlerini de uygulamaya soktuk. Bu sayede tasarım ve üretim faaliyetlerimizi her aşamada kontrol edebilmekte ve müşterilerimize en kaliteli ve doğru ürün ve hizmeti sunabilmekteyiz” şeklinde konuştu. Milgem-S projesi için ihale sürecinde sistem entegratörü bağlamında Grup 3000 alt yüklenicisi veya sistem bazında yüklenicilik olarak çeşitli çalışmalarının
Dosya
ve sunumlarının olduğunu hatırlatan Özdamar, “Bu çerçeve içinde ana yüklenici tersanenin kararları doğrultusunda biz üstümüze düşeni en iyi şekilde yapacağımıza inanıyoruz. Ancak hangi kapsamda katılımımız olabileceği söylediğim gibi ana yüklenicinin kararıdır. Biz sahip olduğumuz teknik beceri ve profesyolnel iş gücüyle verilen her türlü projei başaracak bir altyapıya sahibiz” şeklinde konuştu. Amaçlarının müşterilerine geminin tasarım aşaması sırasında elektrik sistemleri konusunda destek vererek gemiye özel, en doğru ve verimli çözümü sağlamak olduğunu belirten Ferhat Özdamar, “Gemi inşa aşamasında Elektrik Sistem Entegratörü olarak geminin elektrik projesini hazırlayıp, gemide kullanılacak tüm alçak gerilim panolarını, kumanda ve kontrol konsollarını tasarlayıp, bunlar için gerekli Class sertifikalarını alıyoruz. Elkon bünyesinde Elektrik Tasarım bölümü dışında otomasyon ve sürücüler bölümümüz bulunmakta. Elkon bugüne kadar 500’den fazla gemiye kontrol ve izleme sistemi sağlamış bir firma. Bu sistemler tamamen bünyemizde çalışan mühendisler tarafından tasarlanmakta, yazılımı hazırlanmakta ve devreye alınmaktadır. Yazılıma tamamen hâkim olmamız, geminin inşa aşamasında oluşabilecek sorunları anında gidermemize veya oluşacak yeni gereksi-
nimlere kısa sürede cevap verebilmemize imkân veriyor. Bu konuda dünyada durağan çözümler yok. Gelişime ayak uydurabilme adına kendi içinizde bir teknoloji grubunu işler halde tutabilmeniz gerekiyor. Elkon’da olan da budur” ifadelerini kullandı. Gemide hayati öneme sahip ve Elkon’un sağladığı diğer bir sisteminde Güç Yönetim Sistemi olduğunu anlatan Özdamar, “Gemide, kurulu elektrik gücünün üretilmesini ve dengeli bir şekilde dağıtılmasını sağlayan bu sistemin yazılımı da mühendislerimiz tarafından hazırlanmakta ve devreye alınmaktadır. Ürün ailemizin son ve en yeni halkası ise E-Sürücülerdir. Elkon geçtiğimiz sene, sürdürdüğü hazırlıkları tamamlayarak Türkiye’de deniz sektörü için tamamen yerli olarak tasarlanan ve üretilen ilk E-Tahrik sürücüsünü piyasaya sundu. Mekanik ve elektriksel tasarımı Elkon mühendisleri tarafından yapılan sürücü proje isteklerine göre aktif redresörlü (AFE) veya diyotlu (DFE), hava veya su soğutmalı tasarlanabiliyor. 5200kW’a kadar motorları sürebilen, EMC ve CE sertifikalarına sahip ürünümüz, hazırladığımız yazılım sayesinde Güç Yönetim Sistemi ve Gemi Kontrol ve İzleme Sistemi ile entegre bir şekilde çalışabilmektedir. Ayrıca istenildiğinde kullanılacak alternatör ve motorlar için teknik şartnameyi hazırlayıp, bunların da tedarikini yapıyoruz” şeklinde konuştu. n Mart - Nisan 2013
ISO 14001:2004 Çevre Yönetim Sistemi ve OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemlerini de uygulamaya soktuk.
55
Makale
atilla öZDöl
Deniz Sistemleri proje Yöneticisi
SAVUNMA PENCERESİNDEN
kimDir? Atilla Özdöl 1975 yılında Deniz Harp Okulu’ndan, 1986’da Deniz Harp Akademisi’nden, 1990’da da Silahlı Kuvvetler Akademisi’nden mezun oldu. Türk Donanması’nın muhrip ve fırkateyn sınıfı gemilerinde Branş Subaylığı ve Bölüm Amirliği, 2’nci Komutanlık ve Komodorluk görevlerinde; Aksaz Üssü Kurmay Başkanlığı’nda bulundu. Taşkızak Tersanesi Komutanlığı’nda Bilgisayar Proje Uzmanı olarak görev yaptı. Genelkurmay Plan Prensipler Başkanlığı’nda plan subaylığı, Deniz Kuvvetleri Harekat Başkanlığı ve Araştırma-Proje Geliştirme Başkanlıkları’nda grup başkanlığı yaptı. 1999-2001 yılları arasında Güney Kore Seul’de Askeri Ataşelik yaptı. En son 20032006 yılları arasında Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı’nda bulundu. 2006 Ağustos’ta Deniz kuvvetlerinden emekli olmuş olup, şu anda Ankara’daki Savunma Sanayii Şirketleri’nden biri olan Altay Kollektif Şirketi’nde Deniz Sistemlerinden Sorumlu Proje Yöneticisi olarak çalışmaktadır.
Türk Savunma Sanayii – Deniz platformları açısından genel değerlendirme
B
mermi sistemleri, radar sistemleri, pasif/aktif sonar ilindiği üzere 1964 yılında Kıbrıs bunasistemleri, sualtı silahları, suüstü/sualtı dinamik/ lımı, daha sonra da 1974 Kıbrıs müdastatik akustik sistemler, kolay atılabilir/toplanabilir halesi sonrasında savunma sanayinde sualtı sinyal tespit sistemleri, üs ve liman savunma diğer ülkelere bağımlı olmanın ortaya sistemleri, veri/sinyal analizi, modelleme, platform koyduğu sakıncalar Türkiye’de modern veri tabanı/sınıflandırma, akustik karşı tedbirler ve bir savunma sanayii altyapısının oluşturulmasını zobenzeri sistemler ile uğraşır hale runlu kılmıştır. gelmiştir. Öte yandan Savunma 1974 sonrasında kurulan Sanayi Müsteşarlığı önderliğinKara, Deniz ve Hava Kuvvetleri de gerek su-üstü, gerekse su-altı Güçlendirme Vakıfları’nın öncü“Deniz Kuvvetleri’nin dünyalarına yönelik bu kapsamlı lüğünde; ASELSAN, HAVELSAN, atılımlar yeni bir yerel ve bunlaASPİLSAN gibi kuruluşlar kurulsavunma sanayi ra bağlı yan sanayinin oluşmasımuştur. projelerine girmesi nı sağlamıştır. 1985 yılında “Savunma Saile Savunma Sanayii Savunma Sanayii Müsteşarlığı nayii Geliştirme ve Destekleme Müsteşarlığı nezdinde nezdinde yürütülen projelerin İdaresi Başkanlığı” (SaGeB) ve yürütülen projelerde başında şüphesiz ki bir mihenk daha sonra da 1989 yılında Sade teknolojik quantum taşı olan Savaş Yönetim Sistemvunma Sanayii Müsteşarlığı olasıçraması oluşmuştur.” leri gelmektedir. Zira bir savaş rak yeniden yapılandırılması ile gemisi, hangi tür olursa olsun, modern anlamda ilk savunma sensörlerinden gelen bilgileri sanayinin temelleri atılmıştır. işleyerek gemi harekat personeAncak, başlangıçta Savunma line sunması, komutanına vereSanayii projelerinde hemen heceği karara destek sağlayarak doğru kararı vermesini men sadece tek bir proje; Sedef Tersanesi tarafından sağlaması ve nihayet seçilen silaha gerekli atış bilgilegerçekleştirilen TCG KUDRET GÜNGÖR’ün inşası var rini yükleyebilmesini sağlayan bir savaş yönetim sisiken, 1998 yılında Deniz Kuvvetleri Karargahı’nda temine ihtiyaç duyar. Bu eskiden gelenksel yöntemler kurulan Araştırma ve Proje Geliştirme Başkanlığı ve ile elle veya yarı otomatik yapılıyorken şimdilerin teh2000 yılında Pendik’te kurulan ARMERKOM-Araştırdit ortamına uygun değerlendirmeleri süratle yapama Merkezi Komutanlığı’nın kurulması ile deniz probilen Savaş Yönetim Sistemleri ile yapılmaktadır. Bu jeleri hız kazanmıştır. bağlamda; ARMERKOM’da yürütülen çalışmalar meyDeniz Kuvvetleri’nin savunma sanayi projelerine vesini vermiş ve Havelsan Ana-Yükleniciliğinde DzKK girmesi ile Savunma Sanayii Müsteşarlığı nezdinde hizmetindeki 8 adet Gabya (G) Sınıfı (eski FFG-7 OH yürütülen projelerde de teknolojik quantum sıçraPerry Sınıfı) firkateynde kullanılan eski nesil Savaş ması oluşmuştur. Projeler bir anda savaş yönetim sisYönetim Sistemi milli olarak üretilen yeni nesil Gemi temleri, taktik bilgi sergileme sistemleri, keşif ve göEntegre Savaş İdare Sistemi -GENESİS ile değiştirilzetleme sistemleri, veri füzyon sistemleri, taktik link miştir. Sistem mimarisi ARMERKOM tarafından milli sistemleri, benzetim sistemleri, muhabere sistemleri, olarak tasarlanmış ve uygulama yazılımları geliştirilaktif ve pasif elektronik harp sistemleri, güdümlü
56
Mart - Nisan 2013
Makale
Türk Deniz Kuvvetleri’nin en önemli özelliklemiştir. Yine bu kapsamda; MilSoft tarafından firkateynlere Link 11 ile Link 16 veri bağlantı sistemleri rinden biri de güçlü ve köklü bir Denizaltı gücüne arasında veri aktarımı kabiliyeti kazandırmak mak- sahip olmasıdır. Envanterinde 6 adet Ay sınıfı (Tip sadıyla Çoklu Veri Linkleri Sistemi -ÇAVLİS geliştiril- 209/1200), 4 adet Preveze sınıfı (Tip 209/1400) ve 4 miştir. GENESİS ile donatılarak donanmaya katılan adet Gür sınıfı (Tip 209/1400Mod) olmak üzere topgemiler, iştirak ettikleri yurtiçi ve yurtdışı faaliyetler- lam 14 adet dizel elektrik denizaltı bulunan Türk Dede görevlerini başarıyla yerine getirmektedirler. GE- niz Kuvvetleri’nin bu alandaki caydırıcılığı yadsınaNESİS ile yeni sistemlerin (Multi Link Data Processor, maz. Özellikle Ege’de olan karasuları anlaşmazlığında SMART-S Mk2 Üç Boyutlu Hava Arama Radarı, Harpo- şu ana kadar Yunanistan tarafından bir adım atılaon Güdümlü Mermisi Blok II, Mk-41 VLS Dikey Atış mamışsa bunun da en büyük nedeni Türk Denizaltı Sistemi ve ESSM Uzun Menzilli Sea Sparrow Güdüm- gücüdür. Çünkü denizaltı keşfedilmesi zor son derece lü Mermisi) entegrasyonları da Havelsan tarafından sinsi bir silahtır. Dizel elektrik denizaltılara, nükleer gerçekleştirilmektedir. Diğer yandan Havelsan, dünya denizaltılar kadar su altında kalma imkânı sağlayan genelindeki FFG-7 Sınıfı firkateynler için GENESİS’in yeni AIP teknolojisi, pek çok ülkeye envanterindeki birlikte pazarlanmasına yönelik olarak Raytheon fir- eski denizaltıları AIP tahrik sistemine sahip olanlarla değiştirmeye itmiştir. Bundan ması ile bir İşbirliği Anlaşması Türkiye’de nasibini almıştır. imzalamıştır. Yeni Tip Denizaltı Projesi kapÖte yandan Sahil Güvenlik samında HDW ve Marine Force Arama Kurtarma Gemileri için “6 adet Tip 214TN International Ortak Girişimi ile de yine tamamen milli bir Savaş Sınıfı denizaltı imzalanan sözleşme kapsamınYönetim Sistemi -SYS MilSoft taGölcük Tersanesi da Havadan Bağımsız Tahrik rafından geliştirilmiştir. Komutanlığı’nda inşa (HBT/AIP) sistemli 6 adet Tip Son zamanlarda Doğu Akedilecektir. 12 yıl 214TN Sınıfı denizaltı Gölcük deniz’de belirlenen doğalgaz Tersanesi Komutanlığı’nda ve petrol yataklarının üzeriniçinde tamamlanması inşa edilecektir. 12 yıl içinde de oynanan oyunlar, Ege’deki planlanan bu projeyle, tamamlanması planlanan bu hak ve menfaatlerimizin koTürk deniz Kuvvetleri projeyle, Türk deniz Kuvvetleri runması, uzak su yollarında 1.800 tonluk modern 1.800 tonluk modern bir deniseyreden gemilerimizin deniz bir denizaltı filosuna zaltı filosuna sahip olacaktır. Dihaydutluğuna karşı korunması, sahip olacaktır.” ğer önemli gemi inşa projeleri; deniz aşırı ülkelerde bulunan Yeni Tip Denizaltı Type-214T, vatandaşlarımızın can güvenTF-2000 Hava Savunma Firliğinin korunması gibi harekat kateyni, Sahil Güvenlik Arama ihtiyaçları modern ve kuvvetli bir deniz gücünün gerektirmiştir. Artık devletlerara- Kurtarma Gemisi, Denizaltı Kurtarma/Yedekleme sı mücadeleye kıta sahanlığı ve 1982 yılından sonra Gemisi (MOSHIP/RATSHIP), Denizden İkmal ve Muda bunlara 200 mile kadar uzanan Münhasır Ekono- harebe Destek Gemisi, Mayın Avlama Gemisi, Mayın mik Bölge (MEB) eklenmiştir. Bu hususun bilincinde Tarama Gemisi, Kıyı/Liman Römorkörü, Yelkenli Okul olarak, 21.yüz yıldaki tehditlere cevap verecek bir Gemisi, Havuzlu Çıkarma Gemisi (LPD), Amfibi Çıkardonanmanın varlığı bizi hızlı bir modernizasyon ve ma Gemisi (LST), Tank Çıkarma Gemisi (LCT), Hava gemi inşa programına itmiştir. Bu çerçevede şüphesiz Yastıklı Çıkarma Aracı projeleridir. Gelecek sayılarda ki ilk bahsedilmesi gereken MİLGEM projesidir. Mil- bunlardan bahsedeceğim. Gem (Milli Gemi) Projesi, Türk Deniz Kuvvetleri’nin keşif/gözetleme, karakol ve Denizaltı Savunma Harbi görevlerini icra edebilecek toplam 12 adet korvet sınıfı gemi ihtiyacının yurtiçinden karşılanması maksadıyla başlatılmıştır. MILGEM İstanbul Askeri Tersanesi’nde inşa edilen 2 prototip ve sivil tersanelerde inşa edilecek 10 gemiyi kapsamaktadır. Bu gemilerin 6 adetlik ilk partisi inşa etmek üzere RMK Tersanesi’ne verilmiştir. İlk iki Gemiye TCG HEYBELİADA(F-511) ve TCG BÜYÜKADA(F-512) adları verilmiştir. MILGEM ABD’nin Littoral Warfare Ship konsepti ile Locheed Martin tarafından yeni inşa edilen LCS-1 USS FREEDOM’a çok benzemektedir. Ancak, MILGEM vuruş gücü açısından LCS-1’den daha üstündür. Mart - Nisan 2013
57
Haber
Yamaha ve Marine Araçları Satış ve Pazarlama Müdürü Orhun Şentürk:
Satıp sonra da unutan bir firma değiliz
Sundukları ürünlerin özellikleri göz önüne alındığında sadece eğlence ve hobi amaçlı ürünler satmadıklarını söyleyen, her zaman bayi ve merkez olarak ürünlerinin arkasında olduklarını ve sat unut prensibiyle çalışan bir firma olmadıklarını belirten Şentürk, her türlü zor koşulda ve kritik noktalarda çalışan ekipmanlar sağladıklarını kaydetti. amaha ve Marine Araçları Satış ve Pazarlama Müdürü Orhun Şentürk, Sattıkları ürün çeşidi ve özellikleri olarak sadece işin eğlence tarafında olmadıklarını, bunun yanında dayanıklılık ve fonksiyonellik açısından da kendi ürünlerini sektörde farklı bir yere koyduklarını söyledi. Şentürk, firma olarak satış sonrası servis ve hizmetlerde sektörde ayrı bir yerlerinin olduğunu belirterek, “Biz sat unut yapan bir firma değiliz. Bizim için asıl önemli olan satış sonrası müşterimizle olan ilişkilerimizdir. Müşteri memnuniyeti ilk sırada gelir bizim için” ifadesini kullandı.
Y
“Ürünlerimiz her koşulda iş yapar” Piyasada daha çok hobi ve eğlenceye yönelik ürünlerin yer aldığını ifade eden Şentürk, “Bizde gerek kar, gerekse deniz motosikletlerinde ürünler var. Bu ürünlerle özellikle arama ve kurtarma çalışmalarında en hızlı şekilde sorun olan bölgeye ulaşacak ekipmanı sunuyoruz. Bunu aslında bir sosyal sorumluluk olarakta düşünebiliriz. Bizim sattığımız ürünlerle en zor koşullarda dahi başarı sağlanıyor. Bu ürü-
nü kullananlar yolda kalmaktan, ya da ürünün kapasitesinin yetmemesinden dolayı bir sıkıntı yaşamazlar. Bizim için insani boyut kısmı çok önemli. Acil Kar ve Acil Deniz diye iki projemiz var. Bizim bu projelerdeki hedeflerimiz ise insan hayatının önemini vurgulamak ve bunlara elimizden geldiğince yardımcı olmak” şeklinde konuştu. 7’den 70’e Denize projesi ilgi görüyor Yaklaşık 6 yıldır “7’den 70’e Denize” diye bir sosyal sorumluluk projesi yürüttüklerini ifade eden Orhun Şentürk, “Örneğin, bu sıralar denizle tanışmamış veya denizden emniyetli bir şekilde faydalanamayan 7 yaşından 13 yaşına kadar olan çocukları ebeveynleriyle birlikte, İstanbul, Antalya ve Bodrum’da 1 gün teorik, 1 gün pratik olmak üzere hafta sonlarında eğitime tabi tutuyoruz. Şişme botla dıştan takma motor nasıl takılır, can yeleği nasıl giyilir gibi temel eğitimler vererek ağaç yaşken eğilir mantığıyla hareket ediyoruz ve küçük yaşlardan itibaren bu çocuklarımıza denizi ve deniz kültürünü sevdirmek için elimizden geleni yapıyoruz” dedi. Yamaha 50 yıldır aynı firmada Yamaha markasının 50 yıldır Türkiye’de Burla Makina Ticaret ve Yatırım A.Ş. firmasıyla yer aldığını söyleyen Şentürk, “Burla 1911 yılında kurulmuş, Türkiye’nin ilk ithalat firmasıdır. Firmada 7 farklı departman var ve 7 farklı sektöre hizmet veriyor. Biz Yamaha ve Marine Araçları Departmanı olarak denizcilik sektörüne hizmet veriyoruz. Aynı zamanda ürün portföyümüzde kar motosikletleri de var. Bunun yanında Brig Deniz Botları’nı da sektöre sunuyoruz” ifadesinde bulundu. Yamaha markasının dıştan takmalı dediğimiz motorlarını, deniz motosikletlerinin ve kar mo-
58
Mart - Nisan 2013
Haber
tosikletlerini pazarlama ve satışını gerçekleştirdiklerini anlatan Şentürk, “Her üç branşta da lider durumdayız. 2012 yılı diğer sektörlerdeki gibi yaşanan ekonomik durgunluktan biz de etkilendik ancak biz firma olarak planladığımız rakamlara ulaştık. Geçtiğimiz yıllardaki oranlara göre 2013 yılı açısından da beklentilerimiz yüksek. Her inişin bir çıkışı vardır dedik. Dibe kadar vuracak bir sektör değil denizcilik. Türkiye’nin denizci bir ülke olmasını istiyoruz. Bunun için uğraş gösteriyoruz. Bizlerde denizle buluşmak isteyen kullanıcılara firma olarak elimizden geleni yapıyoruz. Gerek hizmetlerimizle gerek fiyatlarımızla bunu yapmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu. “Yamaha’nın başarısında Burla’nın payı büyük” Yamaha’nın Türkiye’deki konumunun bu seviyelerde olmasında Burla’nın etkisinin çok yüksek olduğunu söyleyen Şentürk, “Marka sağlam köklü bir firma tarafından temsil ediliyor. Biz Yamaha’nın dünyada en eski ikinci temsilcisiyiz. Yamaha yaklaşık 50 yıldır Türkiye’de el değiştirmeden Burla’nın elinde. İkinci ve üçüncü kuşak devam eden bayilerimiz var. Bu da bizim bir aile olduğumuzu gösteriyor. Rakip firmalara oranla avantajlarımız arasında yetkili bayi ve servis sağlayıcılarımız açısından rakipsiz olduğumuzu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Bayilere eğitim veriliyor Özellikle satış sonrası hizmetler konusunda rakipsiz olduklarını ifade eden Şentürk, Türkiye’de hem distribütör olup, hem de satış sonrası hizmet veren tek merkezin kendileri olduğunu kaydetti. Şentürk,”Yamaha Teknik Akademisi dediğimiz bir konseptimiz var. Yamaha Merkez’in tüm dünya ile birlikte yürüttüğü bir hizmet bu. Aynen otomotiv sektöründe olduğu gibi, tüm yetkili servislerin düzenli olarak güncel bilgilerle donatılmasına yönelik eğitimlerimiz var. Yamaha Teknik Akademisi Türkiye, şuanda dünyada Avustralya ve Dubai’nin de dahil olduğu gümüş mertebedeyiz. Altın mertebesinde sadece Amerika’daki bayiler ve servislerinden olanlar var. Yani eğitim konusunda da biz en üst seviyelerdeyiz. Eğitim verecek eğitmenimiz gidiyor Japonya’da eğitimlere katılıyor ve geliyor buradaki bayi ve çalışanlarımıza eğitimleri de o veriyor” şeklinde konuştu. Türkiye çapında yaklaşık 50 bayileri olduğunu ifade eden Şentürk, “Ne kadar çok bayi o kadar çok hizmet demek değildir. Türkiye 3
Orhun Şentürk, Burla’nın, Yamaha Motorları’nın yanı sıra Brig botlarının da Türkiye temsilcisi olduğunu söyledi.
tarafı denizlerle çevrili bir ülke ama maalesef bu durumdan yeteri kadar istifade edemiyoruz. Özellikle biz daha çok nehir turizm ile ilgili ürünler sunuyoruz. Bizim daha faal olduğumuz bölgeler var. Ege ve Akdeniz’de daha çok rağbet görüyoruz. Karadeniz’de ise aynı durum söz konusu değil. Bu durum rakiplerimiz için de geçerli. Bizim yeni bayi açmadaki bazı kriterlerimiz var. Öncelikle bayi talebi hissettiğimiz yerlerde potansiyeli değerlendiriyoruz biz. Bir tabela asıp biz ‘Yamaha bayisiyiz’ demekle bir şey elde edilmez. Gerçekten ihtiyaç var mı yok mu biz ona bakarız. Başvuruları da ona göre değerlendiriyoruz. Gerek varsa o bölgede teknik bilgi ve bölgesine göre yeterli bir metrekare alanın sağlanması gerekiyor. Tek başına motor satmıyoruz bot da satıyoruz. O açıdan yerinde ona göre geniş ve uygun olması gerekiyor” diye kaydetti. n Mart - Nisan 2013
59
HARUN ÇAKIR:
Thomas Gunn
Çin’e giden gemiye Karadeniz
haritası vermez Harita ve kitabın geminin ana makinesi gibi olduğunu vurgulayan Thomas Gunn Yasden Genel Müdürü Harun Çakır, “Aliağa gemi söküm bölgesinden haritayı kiloyla alanlar var. Ama, PSC kontrollerinde zorda kalabilirler” dedi. enize yönelik harita, kitap ve güvenlik malzemeleri konusunda ihtisas sahibi bir kuruluş olan Thomas Gunn Yasden’in Genel Müdürü Harun Çakır amaçları yalnızca malzeme satmak olan bazı kuruluşlar olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye’de bizim yaptığımız işi yapan birkaç firma daha var. ama biz, tüm işlerimizi yasal ve doğru yaparız. Örneğin, Çin’e sefer yapan bir gemiye Karadeniz haritası verilmez fakat amaçları yalnızca malzeme satmak olan bazı arkadaşların yaptığını biliyorum” diye konuştu. Thomas Gunn merkezi İskoçya’da olan bir kuruluş. Thomas Gunn Yasden de, bu kuruluşun Türkiye’deki ortağı. Firma aynı zamanda Admirality’nin de distribütörlüğünü yapıyor. Firmalarının ihtisas alanını harita, kitap ve bazı güvenlik malzemeleri olarak belirleyen Harun Çakır aynı zamanda Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi’nin de bayisi olduklarını
D
60
Mart - Nisan 2013
Thomas Gunn ürün portföyü Anemometre - Barographs - Barometreler - Dürbün - kronometreler - klinometreler - Saat - Gyro Pusula Higrometreler - Manyetik Pusula - Seyir Fenerleri ve Lambalar - ışıldaklar - Sextants - Termometreler
vurguladı. Harita ve kitabın geminin ana makinesi gibi olduğunu vurgulayan Çakır, “Aliağa gemi söküm bölgesinden haritayı kiloyla alanlar var. Ama, PSC kontrollerinde zorda kalabilirler. Yurtdışından gelen bütün haritaların Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi’ne kontrole gitmesi lazım, çünkü onların onayından sonra Türkiye’ye girebilir. Biz, tamamen bu yolu izliyoruz” dedi. n
Mart - Nisan 2013
61
Haber
Efes Yalıtım yangın izolasyonu ürün gamını tamamladı Yaklaşık 9 yıl önce kurulan ve Finlandiyalı PAROC ve yerli marka İzocam bayisi olan Efes Yalıtım, Tuzladaki tersanelerin taş yünü malzemesi ihtiyacını karşılıyor. fes Yalıtım Pazarlama Müdürü Erhan Çorap, özellikle yangın yalıtımıyla ilgili malzemeler konusunda iddialı olduklarını belirterek, “Yangın izolasyonuyla ilgili bütün ürün gamını tamamladık. Bu amaçla kullanılan yaklaşık 8-9 malzememiz var. Ama amiral gemimiz PAROC taş yünüdür. Gemilerde yangın yalıtım malzemesi çok kullanılır. Makine dairesinde kullanılır. Kendine özgü lif yapısı sayesinde pek çok alanda ısı ve ses yalıtımı için çok fazla talep görüyor. Ürünlerimizin hepsinin uluslararası birimlerden alınmış özel tip marina yanmazlık sertifikası bulunuyor. Birçok askeri projede çalıştık. İzover Ultimate malzemesi yatlar ve askeri alanda da pek çok üründe kullanılıyor. Hafif bir ürün olması sebebiyle, yüzde 70’e kadar ağırlıktan tasarruf edili-
E
62
Mart - Nisan 2013
yor. Ses ve akustik yalıtımında da çok iyi değerlere sahip bir ürün. Bu ürün sayesinde gemiler daha az yakıt harcıyor. Bu da uzun vadede daha fazla tasarruf anlamına geliyor. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, gemilerde izolasyon işi bizden sorulur” ifadesinde bulundu. “Uygulama yapmıyor sadece satıyoruz” Ürünlerini Tuzla’daki depolarında stokladıklarını kaydeden Erhan Çorap, “Gelen taleplere göre dağıtım yapıyoruz. Uygulama yapmıyoruz ancak ana ürünlerin yanında; çivi, pul, kelepçe gibi, tüm yardımcı malzemeleri de sunuyoruz. Çünkü uygulama çok farklı bir alandır. Uygulama işini gemi üreticilerine ve bu işi yapan tamir atölyelerine bırakıyoruz” şeklinde konuştu. n
Mart - Nisan 2013
63
Haber
Türkiy e sertifi ’nin ilk belge kalı ve li ürün ü
safe T Made’in ‘FlEXi TanK’ı yabancı hegemonyasına son veriyor Türkiye’nin ilk sertifikalı ve belgeli ürünü olan FLEXI TANK, bugüne kadar yabancı ürünlere mahkum bırakılan sektörün önüne yeni bir seçenek olarak çıkacak. u balonları ‘water bag’ üretimiyle adı Türkiye sınırları dışına taşan Safe T Made Marine Product, sene başında ürün gamına aldığı FLEXİ TANK ile de yeni bir ilk peşinde. Türkiye’nin ilk sertifikalı ve belgeli ürünü olan FLEXI TANK, bugüne kadar yabancı ürünlere mahkum bırakılan sektörün önüne yeni bir seçenek olarak çıkacak. Flexi tankı konteyner içerisinde su, meyve suyu, şarap, nebati ve madeni yağ, atık yağ gibi birçok sıvı haldeki ürünün taşınmasına yarayan ve tek kullanımlık bir ürün olarak tanımlayan firma sahibi ve Genel Müdür Kapt. Ercan Hacıfettahoğlu, “Gelecekte çok daha başarılı bir satış grafiğine ulaşmayı hedefliyoruz. Flexi tank konusunda ülkemiz şu ana kadar tamamen yabancı
S
64
Mart - Nisan 2013
ürünlere mahkum bir durumdayken ilk defa yerli bir üretim ve sertifikasyon ile tüketiciye ulaşılmaya başlandı. Şirketimiz uygulamakta olduğu ve hem Bureau Veritas hem de Türk Loydu tarafından denetlenen ISO kalite yönetim sistemine sahiptir. Bunun yanı sıra üretici bir firma olmamız nedeni ile de aynı zamanda Modul B ve Modul D belgelerine de sahip bir firmayız. Flexi tank tüm bu sıkı kontroller altında üretilerek tüketiciye ulaşırken şunu da özellikle belirtmek isterim ki, firmamız aynı zamanda Tarım İl Müdürlüğü tarafından ‘Gıda temasına uygun üretim yapabilir’ belgesine de sahiptir. Tüm bunlar bir araya geldiğinde firmamızın kaliteye ne kadar önem verdiği de ortaya çıkmaktadır” diye konuştu. Yılın başından bu yana tüm belgelen-
dirme işlemlerini tamamlayarak piyasaya çıkardıkları HRU, Hydrostatic Release Unit ile FPD Fall Preventer Device isimli can kurtarma donanımlarının da, ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada oldukça talep gören yeni ürünler olarak öne çıkmaya başladığını ifade eden Hacıfettahoğlu, “Hydrostatic Release Unit birkaç sene içerisinde tüm dünyada hak ettiği yeri bulacak umudunu taşımaktayız. Şu ana kadar dünyadaki HRU üretimi özellikle tek bir firma tarafından tekel olarak tutulmaktaydı. Kaliteli bir ürün ve haklı bir ismi nedeni ile şu ana kadar bu pazardan pay alma gayretinde bulunan tüm firmaların denemeleri başarısızlıkla sonuçlanmışken, en az o firmanın ürünü kadar kaliteli ve belgeli bir ürün ortaya çıkararak pazarda hak ettiğimiz yeri almayı düşlediğimizden ürünümüzün çok başarılı olacağına inancımız çok yüksektir. Şu ana kadar yakaladığımız satış grafiğini de gelecekte başa baş bir pazar payı yakalayacağımızın göstergesi olarak yorumlamaktayız. Bu ürünümüzün yanı sıra, yine IMO tarafından 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren kademeli olarak gemilerde kullanılması zorunlu hale gelen Fall Preventer Device isimli düşmeyi önleyici donanım ise şimdiden sahip olduğu kalite ve belgeler ile tüm dünyada en çok satan ürün olma iddiasını korumaktadır” açıklamasını yaptı.
Safe T Made Sahibi ve Genel Müdürü Kapt. Ercan Hacıfettahoğlu, Yılın başından bu yana tüm belgelendirme işlemlerini tamamlayarak piyasaya çıkardıkları HRU ile FPD isimli can kurtarma donanımlarının da, ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada oldukça talep gören yeni ürünler olarak öne çıkmaya başladığını ifade etti.
STOKTAN SATIŞ YAPILIYOR Ürünlerinin genelde ana kalemlerde stoktan teslim edilmeye göre üretim bandına alındığının altını çizen Kapt. Hacıfettahoğlu, şöyle devam etti: “Bizimle aynı konularda üretim yapan firmalar genellikle stok bulundurmayarak sipariş yöntemi ile çalışmayı tercih etmektedirler. Biz bu yöntemi doğru bulmadığımızdan şirketimizin kuruMart - Nisan 2013
65
Haber
luş zamanından bu yana stoktan satış yöntemini benimsemiş durumdayız. Bu nedenle sadece ürünlerimizin kalitesi ve uygun fiyatlı olması değil anında stoktan teslim yöntemi nedeni ile de çok tercih edilen bir şirket olmuş durumdayız. Her sene bir önceki seneye göre daha artan bir satış grafiği ile şu ana kadar gelmiş durumdayız. 2012 senesinde dünyada en fazla test amaçlı WATER BAG satan firma olmamız bu nedenle bize sürpriz olmamıştır. Aksine bununla gurur duymaktayız. Gelen tüm taleplere yetişecek kadar kapasiteli çalışmamız nedeni ile hiçbir talebi geri çevirmemeye gayret etmekteyiz. Bu nedenle talebi
olan müşterilerimize ürünleri ya stoktan hemen ya da hemen üretime alınarak çok kısa zamanda teslim edilmektedir. Satış politikamız nedeni ile yerli-yabancı müşteri ayırımı yapmamamıza rağmen ürünlerimizin yurtdışından daha fazla talep gördüğü ve kullanım alanlarının daha fazla olduğu da bilinen bir gerçektir. Bu nedenle müşterilerimizin çoğunluğu yabancı firmalardan oluşmaktadır. Dünyada şu ana kadar 95 ülkeye ürün gönderdik ve göndermeye de devam etmekteyiz. Bir oran vermek gerekirse ürettiğimiz ürünlerin yaklaşık olarak yüzde 90-92’si yurtdışına gönderilmektedir.” n
Safe T Made 440 tonu kaldırdı Safe T Made bir ilke daha imza atarak Azerbaycan’da 440 tonluk ağırlık testini başarı ile tamamladı. Palmali Denizcilik adına Beşiktaş tersanesinde yapılan ve Bakü’de üzerine 400 tonluk Liebherr marka kreyn yerleştirilen barcın dinamik ve statik ağırlık testleri SAFE T MADE Marine Product firması tarafından yapıldı. Şu ana kadar Hazar Denizinde yapılan en büyük tonajdaki ağırlık testi için 4 adet 100 ton ve 3 adet 40 tonluk su balonu kullanıldı. Konu ile ilgili görüşüne başvurduğumuz şirket Müdürü Kapt. Ercan Hacıfettahoğlu, daha önce hizmet satın alır durumdan hizmet satan durumuna geldiğimizi söylediği ağırlık testleri konusunda dünyanın birkaç sayılı firmasından biri olduklarını ve bu tonajlarda tüm dünyada kalitesini kanıtlamış ve aranan bir firma olmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Yeni montaj bir kreyn olması nedeni ile hem dinamik ve hem de statik ağırlık testlerinin yapıldığını toplam 5 gün içerisinde 5 ton, 92,1 ton, 400 ton ve 440 ton ağırlıklarda değişik manevralar yapılması suretiyle kreynin çalışmalara başlayacak hale geldiğini söyleyen Kapt. Fettahoğlu, bunun Hazar Denizi’nde yapılan en hacimli ağırlık testi olduğunu vurguladı. Hacıfettahoğlu, Cpt. Ercan Hacifettahoğlu, hedeflerinin 1000 ton üstü ağırlık testleri olduğunu sözlerine ekledi.
66
Mart - Nisan 2013
www.safetbag.com
Haber
isTanBUl BoĞazı’na 9 yeni tekne park geliyor Otoparkçılık alanındaki başarısını denizcilik sektöründe de sürdüren İSPARK, İstinye ve Tarabya’dan sonra İstanbul Boğaz’ına 9 yeni tekne park daha kazandıracak. eniz taşıtlarının düzensiz parklanmasına modern çözüm üretmek amacıyla İstinye’de 180, Tarabya koyunda 208 olmak üzere toplam 388 tekne kapasiteli parkları hizmete açan İSPARK, gelen yoğun talebi karşılamak ve kapasiteyi artırmak için harekete geçti. İlk etapta Bebek, Beykoz, Kuruçeşme ve Paşabahçe’de Tekne Park yapımı için imar plan tadilat çalışmalarına başlandı. Planlama aşamasındaki diğer yerler; Anadoluhisarı, Arnavutköy, Çengelköy, Çubuklu ve Kanlıca oldu. Yeni Tekne Parkların açılmasıyla 5 bin yat ve tekneye hizmet sunulması hedefleniyor. İstanbul’a deniz kenti kimliğini kazandırmak ve deniz turizmini canlandırmak amacıyla tekne park projelerinin devam edeceğini belirten
D
İSPARK Genel Müdürü Mehmet Çevik, “ İstanbulluların desteği ile İstinye ve Tarabya tekne parklarını hizmete açtık. Boğaz’da uygun noktalarda yeni Tekne Parklar yapmak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Akdeniz’de başarı ile uygulanan tekne park sistemini kent genelinde yaygınlaştıracağız” dedi. İSPARK tarafından işletilecek tekne parklarda; ofis hizmetleri (genel enformasyon hizmeti, meteoroloji bilgileri, haberleşme vb.), genel hizmetler (su, elektrik, duş vb.) ve güvenlik hizmetleri sunuluyor. Tekne parklardan kısa süreli bağlamak isteyen tekne sahiplerinin yararlanabildikleri gibi haftalık, aylık ve yıllık abonelik hizmeti de veriliyor. 10-30 metre arasındaki orta ve büyük tekneler İstinye’de, 16 metreye kadar olan tekneler ise Tarabya’da bağlanıyor. n
İSPARK Genel Müdürü Mehmet ÇEVİK
Mart - Nisan 2013
67
Haber
Bluemar, gemilerin insan kaynağını yönetiyor Dünyanın tanınmış denizcilik şirketlerine hizmet veren Bluemar Denizcilik, mürettebat yönetimi hizmetiyle gemi operasyonunu kolaylaştırırken önemli maliyet avantajı sağlıyor. Bluemar, bu hizmet için dünya genelinde 600 denizciyle çalışıyor. luemar Denizcilik, mürettebat yönetimi hizmetleriyle, müşterilerinin operasyonel verimliliğini artırırken maliyetlerini azaltıyor. Şirket, mürettebat yönetimi kapsamında, işe alma ve yerleştirme, mürettebat değişikliği planlama, gemide istihdam edilen memur ve tayfanın yönetimi, performans izleme, bordro yönetimi, acil durum çözümleri gibi hizmetler sunuyor. Mürettebat yönetiminde ilgili tüm ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü), IMO (Milletlerarası Denizcilik Teşkilatı) ve Flag State (Bayrak Devleti) kural ve düzenlemelerine uygun hareket eden Bluemar, bu hizmet sayesinde, güvenlik bilincinin artırılması, personelin yönetim becerilerinin pekiştirilmesi, güvenlik ve çevre koru-
B
Bluemar Denizcilik Kurucusu ve Genel Müdürü Selim Bagatur
68
Mart - Nisan 2013
mada sürekli iyileşme sağlanması gibi konularda müşterilerine yardımcı oluyor. Bluemar Denizcilik Kurucusu ve Genel Müdürü Selim Bagatur, şirketin kuruluş amacının mürettebat ve bakım teknisyeni ihtiyaçları için kaliteli insan kaynağı sağlamak ve mevcut işgücünü geminin günlük operasyonunu etkilemeden yönetmek olduğunu söylüyor ve ekliyor: “İnsan kaynaklarındaki bilgi birikimimiz, doğru gemiler ya da işler için doğru uzmanları seçmemizi sağlıyor. Denizci dokümanlarına ilişkin bilgimiz, mürettebat gibi çalışabilecek teknisyenleri belirlemekte yardımcı oluyor. Operasyon birimimiz, gerekli uzmanları doğru pozisyonlara doğru zamanda yerleştirmemizi mümkün kılıyor.” n
Haber
Gemi inşaya platform dopingi geliyor ’nun Akdeniz ve Karadeniz’deki petrol-gaz aramaları küresel kriz nedeniyle siparişleri düşen gemi üreticilerine umut oldu. Üreticiler Türkiye’nin günlük 1 milyon $’a kiraladığı platformların inşası için harekete geçti. Türkiye’nin Akdeniz ve Karadeniz’de başlattığı petrol ve gaz arama seferberliği gemi inşaa sanayicilerine doping olacak. 2008’de dünyada yaşanan kriz sonrası iş hacmi daralan sektör, Türkiye’nin günlük 1 milyon dolar kira ödediği platformların inşasına soyundu. Yerli üreticiler platformların Türkiye’de yapılması için Enerji Bakanlığı’yla görüşmeye hazırlanıyor. Dünyada geçen yıl offshore inşasına 160 milyar dolar harcandığını dile getiren Gemi İnşa Sanayicileri Birliği Başkanı Murat Kıran, “TPAO Ege ve Akdeniz’de sismik haritaları çıkarmaya devam ediyor. Enerji Bakanlığı bu alanda ciddi çalışma-
TPAO
lar yürütüyor. Offshore inşaları gemi sanayi için çıkış noktası olacak” dedi. Türkiye’nin offshore pazarından hiç pay alamadığını dile getiren Kıran, “Bunun için referansa ihtiyacımız var. Eğer ülkemizde gemi sanayicileri olarak bu platformları kurarsak referansımız olacak” dedi. Brezilya’daki Petrobras ve Transpetro’nun kurduğuna benzer bir offshore şirketi oluşturulabileceğini söyleyen Kıran, “Türk tersaneleri platform kurup, bunun için destek gemileri inşa edilebilir” diye konuştu. Kıran, bu konuda dünyada söz sahibi firmalarla ortaklık geliştirilebileceğini de vurguladı. TPAO bünyesinde Transpetro benzeri bir şirket kurulup, makine parkı oluşturulabileceğini söyleyen Kıran, “Bu filo, Enerji Bakanlığı’nın bölgedeki faaliyetlerinde kullanılabilecek ve gerektiğinde kiralanabilecek. Böylelikle, gemi inşa sanayimiz milyon dolarların döndüğü bu dev markette referansa sahip olacak” dedi. n
GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran
Mart - Nisan 2013
69
Röportaj
Tek seferde 12 bin ton kaldıracak vinç ürettiler…
zPMc’den dünya rekoru Son 15 yıldır dünya vinç üretimi liderliğini kimseye kaptırmayan Çin orijinli ZPMC, bir rekora da imza atarak, yeryüzünde bir defada 12 bin ton kaldırabilen ilk vinci üretti
zPMC Yönetim Kurulu Başkanı lu Jianzhong
70
MlS Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sami Özdemir Mart - Nisan 2013
Rรถportaj
Mart - Nisan 2013
71
Röportaj
Soldan sağa; ZPMC Araştırma Geliştirme Müdürü Zhang Yiqun ZPMC Med Yönetim Kurulu Üyesi Çiğdem GÖNEN ZPMC Med Şirket Müdürü H. Önder TÜRKER ZPMC Başkan Yardımcısı Liu Qizhong ZPMC Başkanı Lu Jianzhong MLS Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sema ÖZDEMİR Mls Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sami ÖZDEMİR Yönetim Kurulu Başkan Asistanı Melis ÖZDEMİR ZPMC Çelik Konstrüksiyon Departman Müdürü Wang Wenjian
alnızca geçen yıl 5 milyar dolar ciro elde eden Shanghai Zhenhua Heavy Industries, (ZPMC) Türkiye’nin coğrafi avantajlarından yararlanmak istiyor. Dünya devi, Akdeniz ve civarındaki ülkelere MLS Holding bünyesinde yer alan partneri ZPMC Mediterranean ile ulaşma arzusunda. İşbirliği olanaklarını görüşmek üzere İstanbul’a gelen ZPMC Yönetim Kurulu Başkanı Lu Jianzhong ve beraberindeki heyet, MLS’nin Tuzla’daki merkezinde ‘Potansiyeli büyütmek için sonuna kadar destek’ sözü verdi. ZPMC’nin, geçtiğimiz 15 yılın market lideri olduğunun altını çizen Jianzhong, “Pazar payımız da yüzde 70-75’lere dayandı. Bugüne değin limanlarda kullanılan ve gemiden tahliye denilen 2.400’ü STS ve sahalarda kullanılan 4 bini aşkın RTG Crane olmak üzere 6 binden fazla vinci limanlara teslim ettik. Kapasite olarak da 200 STS ve 600 RTG üretebilme imkanına sahibiz. Geçtiğimiz yıl 5 milyar dolardan fazla ciro elde ettik. Bu miktarı önümüzdeki 3 yıl içinde 8 milyar dolara çıkarmayı planlıyoruz” dedi.
Y
72
Mart - Nisan 2013
KENDİ REKORLARINI KIRDILAR Gemiler için ürettikleri vinçlerin şu ana kadar ulaşabildiği kapasiteyi 8 bin ton olarak açıklayan ZMPC Başkanı, “Fakat imalatı süren bir vinçle bu kapasiteyi tek seferde 12 bin ton kaldırabilecek seviyeye yükseltmeyi başardık. Bu vinçler hem floating crane olarak kullanılacak; hem de, derin sulardaki kazı çalışmalarında kullanılan ekipmanları kaldıracak. 12 bin ton bir dünya rekorudur. Şu anda bu kapasiteyi kaldırabilecek bir vinç henüz üretilmedi. 2006’da 7.500 tonluk yapmıştık. O da büyük sayılırdı, daha sonra Samsung için 8 bin tonluk ürettik. Şimdi ise 12 bin tonu başardık, yapımı bitti, müşteriye teslime hazır. Boru hatları için de 3, 4, 5 bin tonluk vinçlerimiz var” açıklamasını yaptı. HER YIL 1 MİLYON TON ÇELİK İŞLİYORLAR ZPMC’nin, liman vinci üreticisi olarak tanındığını, ancak bu ifadenin tam gerçeği yansıtmadığını söyleyen Lu Jianzhong, şöyle devam etti: “Çünkü, gerçekte tüm satışlarımızın yüzde 70’ini vinç oluşturuyor. Yeni pazarlara da giriyoruz. Bunun en önemli ayağı ise Off Shore
Röportaj
mühendisliğidir. Açık denizlerden petrol çıkarılan birçok platformun altında ZPMC imzası vardır. 2009’da ABD’li Frank Goldman şirketiyle çalışmalara başladık. 300 ve 500 fit derinliğindeki kazı çalışmalarını şu an yapıyoruz. Kapasitemizi başka alanlara kaydırmak gibi bir stratejimiz de var. Örneğin, San Francisco köprüsünün çelik konstrüksiyonlarını fabrikamızda hazırladık ve sadece kendimize ait olan gemilerle bunları ABD’ye transfer ettik. Her yıl 1 milyon ton çelik işleme kapasitemiz bulunuyor. Çünkü, Çin’de 8 üretim merkezimiz mevcut. Bunların dışında ZPMC’nin en büyük hissedarı CCCC, Çin’in en büyük global şirketi. CCCC’nin elinde de inanılmaz bir kapasite var. Böylece limanların dışında, havaalanı ve tren istasyonları gibi büyük tesisleri çok rahatlıkla yapabiliyoruz. Şu anda Çin’deki en büyük 10 yatırımcıdan biri konumundayız.” TÜRKİYE KONTEYNERDE SIÇRAMA YAPABİLİR Türkiye’de özellikle Üçüncü Boğaz Köprüsü, Çandarlı Limanı, Asyaport gibi projeleri takip ettiklerini ifade eden Lu Jianzhong, “Yüklenici ve alt yüklenicileri ile görüşmelerde bulunuyoruz. Bunların dışında Türkiye’deki konteyner hacminin çok fazla artacağını öngörüyoruz. Bu nedenle de özellikle Çandarlı Limanı ile igili projelerle çok ciddi bir şekilde ilgileniyoruz. Türkiye’nin konteyner elleçlemesinin 7 milyon TEU seviyelerinde seyretmesi normal değil. Bunun önümüzdeki yıllarda inanılmaz bir patlama ile çok yukarılara tırmanacağını zannediyorum. Tabloyu çok açıklıkla görebiliyorum. Çünkü, buna benzer durumları son 30 yıl içinde biz de Çin’de yaşadık. Konum itibariyle Türkiye çok büyük bir hub olacak, her şey çok uygun” açıklamasını dile getirdi. Türkiye gelme sebeplerinin başında ZPMC Medirarranean’ı lojistik üs olarak kullanıp, diğer ülkelere ulaşabilmenin çalışmasını yapmak olduğunu söyleyen Lu Jianzhong, “Partnerimizle bu konuları konuşuyoruz. Hedefimiz, Türkiye’den bütün bölgenin yedek parça ve servis ihtiyaçlarını yanıtlamak. Birlikte çok yoğun çalışıyoruz, bunun nedeni de potansiyele hakim olup, onu doğru kullanmak. Çok yakın bir zaman içerisinde de bütün planlarımızı anons edeceğiz” diye konuştu. n
8 üretim bölgesinde 35 bin kişiyi istihdam eden, milyar dolarlık ciroyu yöneten kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanı Lu Jianzhong, Türkiye’den yalnızca 7Deniz Yazıişleri Müdürü Selçuk Onur’a konuştu.
MLS Holding duvarında yer alan ‘hedef, potansiyeli büyütmek’ yazısının altına imzasını atan ZPMC Yönetim Kurulu Başkanı Lu Jianzhong, attığı bu imzayla Türk partneri MLS Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Sami Özdemir’e ‘Sonuna kadar yanınızdayız’ mesajını verdi.
Mart - Nisan 2013
73
Makale
Can BeSeV
Yönetici - analist
Bugün temel sorun 2006 sonrası alınan gemilerdir. Ama yeni, ama ikinci el olsun, bu gemiler çok pahalıya alındılar ve bankalar da kime kredi verecekleri konusunda hiç de seçici değillerdi.
ANALİTİK BAKIŞ
Kredi buzdağı eriyor
S
ürekli olarak gemi fiyatları, kazançları, bunların denizcilik firmalarının iflasları ve çeşitli paydaşlar üzerindeki etkilerini konuşuyoruz. İflas eden denizcilik firmaları, para etmeyen gemiler, bankaların ve yakıt tedarikçilerinin tepkileri günlük hayatimizin bir parçası oldular. İlk önceleri şok edici haberler olarak algılıyorduk, ama artık ancak yıllardır sürekli tekrarlanan “Cem Uzan’a hapis şoku” başlıklı haberler kadar tesir ediyor, yani maalesef alıştık bu kara haberlere. Bu “şok haberler” bir tarafa, Ocean intelligence’daki günlerimde bilgi-işlem departmanının da katkılarıyla elimizdeki çok geniş bilgi bankasıyla oyunlara giriştik. Merak ettik acaba M/V Ortalama diye bir gemi olsa, ne kadar eder? Onun için bin tonluk kosterden, 400 bin tonluk çok büyük gemilere kadar, küçük kimyasal tankerlerden büyük ham petrol taşıyıcılarına kadar ne kadar gemi varsa kaynattık ve başı kuru yük, sonrası tanker, ortası ro-ro ve sonu da yolcu gemisi olan bir acayip gemi çıkardık ortaya. Boyu, yaşı, kilosu, milliyeti belirsiz “bir acayip gemi” ve buna da M/V Ortalama dedik. Sadece merakımızı tatmin etmek için yaptığımız bir çalışma. Başkası olsa bulgularımıza çoktan “indeks” yaftasını yapıştırır biz, gemi fiyatı indeksi demedik, sadece bakalım
74
Mart - Nisan 2013
ne olacak dedik. Hep beraber bakalım ne olmuş: Gördük ki, 2000 yılında ortalama gemi 10.9 milyon dolarmış. 2003’e geldiğimizde 14.7 milyon dolara çıkmış. 2006 ya baktığımızda aynı gemi için bu sefer 25.2 milyon dolar denmiş ve 2008 de ise zirveye çıkmış; tam 37.4 milyon dolar! Hepimiz biliyoruz ondan sonra ne olduğunu, bu gemi bugün ne kadar ediyor derseniz 9.9 milyon doların altını gösteriyor oyuncağımız ve 2013’un erken verileri de aşağı doğru gidişatın devam ettiğini gösteriyor. Kim bilir belki bu yazıyı iki ay sonra yazsan 8.5 milyon dolar yazacaktım güncel fiyat için. Zor piyasa koşulları da her geçen gün gemi fiyatlarını aşağıya, hurda seviyelerine itmeye devam ediyor. Bugün denizcilik firmalarına baktığımızda temel sorun ne diye düşünürsek, iste bu 2006 sonrası alınan gemiler diyebiliriz. Ama yeni, ama ikinci el olsun, bu gemiler çok pahalıya alındılar ve bankalar da kime kredi verecekleri konusunda hiç de seçici değillerdi. Hatta armatör arkadaşlarımızdan bildiğimiz kadarıyla bankalar o tarihlerde armatörleri adeta daha fazla gemi almaları için zorluyorlardı, almayanlara da aptal dediklerini ben biliyorum. O zamanki cazip teklifleri reddetmek de gerçekten zordu bir işadamı için, düşük peşinatla cebinde görece az parası olan da tabiri caizse tarlayı satıp gemi sahibi oldu. 25 e
aldığını 30 a satanlar da çok güzel rant geliri elde etti, çekte çöp hükmünde bildiğimiz batık kredi olma yolunbunu görenler de bankaların prim merkezli düşünen, dalar. Bankalar da bugün yarın gemi değerleri yükselir, bazen bilgisiz veya sorumsuz satışçıları tarafından iyiolmazsa el koyar satarız diye beklediler ve armatörleri ce heveslendirilip daha büyük filoların sahibi oldular ayakta tuttular tutmasına ama ya bundan sonra? Piyaveya armatörlüğe adım attılar. Tabii ki güzel bir şey salar hiç de düzelecek gibi gözükmüyor, ve yüzleşme yatırımcıların denizciliğe yönelmesi ama sadece ülzamanı artık geliyor. Bu durum, aslında hiç de sadece denizciliğe özel değil. Türkiye’de pek bilinmez (iyi ki) kemize mahsus sandığımız “biz yapalım plan arkadan ama Amerika’da sokaktaki herhangi birine sorsak, gelsin” zihniyetiyle girilirse, netice ortada. O zamanlar önüne gelene şişik fiyatlarla ev kredisi versek ne olur bazı akıllı geçinen yatırımcılar bana söyle tasvir etmişdiye, cevap belli “sub-prime mortgage” krizi, yani 2008 lerdi. ”Abi, bir daire parası veriyorsun, gemi alıyorsun, deki krizin adı. Denizcilik, işte bu krizin peşinde sürükişletme şirketine veriyorsun, elini değmiyorsun, sadece oturup para sayıyorsun”, işte şimdi icra memurlarına lendi ama daha kendi “sub-prime” krizinin merkezine da “abi…” diye başlayan cümleler kuruyorlar. gelmedi, sürükleniyor. Bugüne kadar “kriz” dediğimiz İyi günlerde zorla kredi vermeşey, küresel krizin sarsıntıları, yen çalışan bankalar ise, simdi arz-talep dengesi bozukluğunun zorla tahsil etmeye çalışıyorlar, etkileriydi, denizciliğin kendi fiama sunu da önemle belirtmek nansal krizi ise kapıda. O zamanlar bazı akıllı lazım ki şu ana kadar bankalar M/V Ortalama’ya geri dönegeçinen yatırımcılar çoğunlukla armatörleri yaralı da lim, 2008 de 37.4 milyon dolara olsa hayatta bırakmaya çalıştı. aldığımız geminin yaşama şanbana söyle tasvir Çünkü, yaptıklarıyla yüzleşmeye sına bakalım. O günlerde yüzde etmişlerdi. ”Abi, henüz daha hazır değillerdi. Pra5 veya daha az peşinatla gemi bir daire parası tikte bunun sebebi şöyle, sürekli almak mümkündü, ama hadi diveriyorsun, gemi düşen gemi fiyatları gemi kreyelim ki yüzde 30 peşinatla aldık, alıyorsun, işletme dilerindeki güvenceyi, teminatı ve uzun vadeli 10 yıllık bir kredi şirketine veriyorsun, silip süpürdü. Zamansız alınan kullandık. Öyle olsa bile, bu gemi elini değmiyorsun, gemilerin çoğunda negatif-deiçin günlük olarak bankaya 9 bin sadece oturup para ğer durumu oluştu, yani banka dolar ödememiz gerekiyor. TCE sayıyorsun”, işte şimdi gemiye el koyup satsa bile eline olarak günlük 30-40 bin dolar icra memurlarına da geçen miktar krediyi kapatmaya kazanırken, hiç sorun değil, ama “abi…” diye başlayan bile yeterli olmuyor, bazı hallerbu kazanç rakamları artık hayal de yarısını bile ödemiyor. 1980’li oldu. Bugün için gelen para aşacümleler kuruyorlar. yıllarda aynı film bir kere daha ğı yukarı işletme maliyetlerini oynamıştı, o zamanlar bankalar (opex) karşılayacak seviyede, el koyup gemi işletme şirketleçoğu zaman o bile değil. O zaman rine verip çalıştırmışlardı gemileri ve büyük kayıplara iki yaka nasıl bir araya gelir? uğramışlardı. Bu sefer, eli mahkum armatörleri gemi Normal olarak, iki yaka bir araya gelmiyor ve denizcilik şirketlerine borç verenler için risk giderek artıişletme şirketleri haline getirdiler, azar azar da olsa yor. Bunkerwold’deki bloğunda sevgili Unni Einemo borcunu ödeyebilsin diye. Kağıt üzerinde yeni antlaşmalar yapıldı, ben bunu ödeyemiyorum diyene daha bu konuyu işlemiş, riski ödüllendirmek başlığında. yüksek faizle krediler “yeniden yapılandırıldı” ve yeniOradan alıntı yaparsak, gemi yakıtçıları (bunkerciler) den ve yeniden ve yeniden, sürekli daha ağır şartlarla, krediyi keserse, armatörler bir anda 20 milyar dolar bu arada mümkünse ilave teminatlar da istenilmesi nakit bulmak zorundalar sadece bir kaç haftalık vadeyi unutulmadı tabii ki. Bankalar da bulundukları ülkelekapatmak için. Çok büyük bir rakam bu, ve bu krediyi rin mali otoritelerine karşı sorumlu ve bazı bankalar da yönetmek de çok zor, çünkü teminatsız ve artık gemi kamulaştırıldı politik bir mesele haline geldi hesapları. tutuklatmak da çözüm değil. Artık avukatlar gemi tuBu şekilde isleyen krediler, görünürde çok iyi, ama gertuklatmaktan kaçınmaya başladılar, çünkü özellikle
Mart - Nisan 2013
75
Makale
bazı limanlarda çok çabuk bir sorun haline gelerıyla sürükleniyorlar. Peki, düzelecek mi bunbiliyor bu durum, armatörler zaten kaybedeceklar? Bence, yakın zamanda hayır. Çünkü, halen lerini kaybetmişler, terk edip gidiyorlar gemileri, yeni inşa gemiler hurdaya gidenlerden fazla, ve bazen dünyanın öteki ucunda. yukarıda bahsettiğim gibi denizcilik henüz kenDeniz Adamları Dayanışma Derneği (DADdi finansal krizine gelmiş bile değil. Gösterişli DER), ITF Türkiye temsilcisi, vaka sayısında Londra ofislerinde oturan bazı kimseler diyor ki müthiş bir artış rapor ediyor, ve canla başla ça“Çin gemi inşa etmeyi durdurmalı!”. Evet, teorilışıyorlar krizin denizdeki mağdurlarına yardım de doğru ama gerçekte düşünürsek, Çin neden edebilmek için. Ödenmeyen maaşlar, standardursun ki? Çin devleti on yıllar harcadı ülkenin dın çok çok altındaki yaşam koşulları, kumanya bugün ulaştığı gemi inşa altyapısına ulaşabilyokluğu, yakıt yokluğu, kullanma suyu yokluğu mek için, daha önemlisi bilgi birikimini kazanderken birçok yokluklar içinde sürükleniyor dı, yan sanayisini oluşturdu. Çin’deki tersaneler deniz çalışanları. Fiziksel zorlukların yanında 500,000 den çok daha fazla insana is veriyor değişimi yapılmayan mürettebatın psikoloji de sadece devlet kurulusu olan CSIC’in 300,000 bozuluyor, armatör de çalışanı var. Yan sanayi para yok ki değişim olsun ve servislerle ve buralarve zorluklar içinde insada çalışanların aileleriyle nın cinnet getirmesi işten en basit hesapla milyon2000 yılında ortalama değil. Neden? Çünkü iki larca insan bu sektörden gemi 10.9 milyon yaka bir araya gelmiyor. geçiniyor. Doğal olarak, dolarmış. 2003’e Getirmek için, ilk akla gebu tersaneler Çin’in en geldiğimizde 14.7 len şey, “işletme maliyetimüreffeh olan doğu tarani (opex) kısalım” oluyor. fında ve hangi hükûmet milyon dolara çıkmış. İşletme maliyetini kısan ülkesinin en müreffeh böl2006 ya baktığımızda armatör, sürekli daha ucuz gesinde milyonlarca kişiyi aynı gemi için bu sefer işgücü istiyor. Ucuz işgücü kapsayan bir sosyal kriz 25.2 milyon dolar de çoğu zaman gerekli eğiçıkarmak ister ki? Böyle denmiş ve 2008 de timden, yetiden, bilgiden bir krizin sosyal ve politik ise zirveye çıkmış; yoksun oluyor ve çoğu bedeli milyar dolarlarla tam 37.4 milyon zaman çaresizliklerinden ölçülemez, bu yüzden de dolar! Bugün ise 9.9 dolayı ucuz olmuş insanÇin hükûmeti için yerel milyon doların altını lardan oluşuyorlar. Belki girişimcileri desteklemek, gösteriyor. bunlardan istifade sağlaÇinli armatörler yaratmak mak yatmıyor kalbinde ardaha ucuz bir seçenek. Bu matörün ama, ölüm kalım sayede, Çin tedarik zincisavaşında veriliyor bu karinde daha güçlü bir korarlar ve bu “gider kalemi” küçültülüyor. Kalem numa erişecek, Çin sahipli, Çinliler tarafından küçülüyor ama sivriliyor, tehlikeli hale geliyor. işletilen, ve Çin tersanelerinde yapılan gemilerle Örnek vermek gerekirse, ortalama bir küçük Çin’in geleceğini taşıyacak. kuru yük gemisinin Avrupa’daki ortalama isŞunu da belirtmek lazım ki, Çin artık daha tetme maliyeti günlük 4 bin dolar seviyesinde. yüksek özelliklere sahip ve daha büyük gemiIstfix indeksine bakarsak, kazançlar ise 2 bin ler inşa edebiliyor, çünkü önemli bir öğrenme 500 dolar seviyesinde. Her şeyden, herkesten sürecinden geçtiler. Japonlar da öyleydi, 1950kısılırsa bu maliyeti 1500-2000 dolara indirmek 60’li yıllarda piyasadaki en kalitesiz mallar Jamümkün, o zaman da o geminin içindeki insanpon mallaraydı, Çin de öyle başladı ve bugün lar, bu matematiğin ilk kurbanı oluyorlar. yolcu gemileri bile yapabiliyorlar. İronik olarak, Denizciliğin “beşeri sermayesi” büyük tehliAvustralyalı milyarder Clive Palmer’in Titanik 2 ke altında, bilgi birikimi, yetenekler ve eğitime projesi de Çin’ de yapılacak. yapılan yatırımlar bu mali gerçeklerin pençesi Orijinal Titanik de bir buzdağına çarpıp bataltında eziliyorlar. İyi eğitimli, dil bilen, yetkin mıştı ve Harvard Üniversite’sinden Prof.Dr. John deniz insanları ise giderek “olsa çok iyi olur, ama Kotter’in yazdığı değişim üzerine güzel bir fablbütçemiz el vermiyor maalesef” denilerek geri da da Fred adındaki bir penguen erimekte olan plana atılıyor. Bakımsız gemiler tehlike oluştubuzdağında yaşayan arkadaşlarını kurtarmak ruyorlar, ucuza alınmış şüpheli yakıtlar makineiçin çabalıyor, önceleri kimse dinlemese de soleri bozuyor ve hele ki yakıtı bitip de sürüklenen nunda Alice adındaki yardımcısıyla başarıya gemiler ise birer mayın gibi içindeki kurbanlaulaşıyor. Aramızda Fredler var mı?
76
Mart - Nisan 2013
Haber
Rickmers, Navitrans ile Derince’de de olacak Navitrans Acentelik Hizmetleri A.Ş. Rickmers-Linie’ye Balkan Black&Sea aracılığıyla hizmet verecek ir süre önce Rickmers-Linie’in acentelik hizmetlerini üstlenen Navitrans Acentalık Hizmetleri A.Ş., bu kez Mersin’den başka uğrağı olmayan Alman taşımacılık şirketine Türkiye’deki temsilcisi Balkan Black&Sea aracılığıyla Derince’de de hizmet vermeye hazırlanıyor. İki şirket arasında imzalanan işbirliği anlaşmasıyla birlikte Rickmers-Linie’in ülkemizdeki hat sayısı artışa geçecek. İmzalanan anlaşmanın basına duyurulduğu etkinlikte Rickmers-Linie yetkilileri ile Balkan Black&Sea Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Türkantos ve denizcilik sektöründen çok sayıda yetkili hazır bulundu. Etkinlik sonrası sorularımızı cevaplayan Kenan Türkantos, Rickmers’in Türkiye’ye anlaşma öncesinde düzenli durağı olmadığını; anlaşmayla birlikte özellikle Derince bölgesine hat açmaya
B
çalışacaklarını dile getirdi. Türkantos, anlaşma sonrası ilk geminin yola çıkacağı tarih olarak Mayıs ayını işaret ederek, taşınan yük ve gemi sayılarının artması için çalışacaklarını belirtti. Faaliyetlerinde İstanbul Bölgesi’nin çok önemli bir yeri olduğuna dikkat çeken Türkantos, malın piyasadaki akışına göre kullanılan limanların değişiklikler gösterebileceğini; ancak Derince başta olmak üzere İstanbul Bölgesi’nde hareket halinde olmanın kendileri için çok önemli olduğunu söylerek sözlerini noktaladı. n Mart - Nisan 2013
77
Makale
Denizcinin sözüne güven olmaz…
D
ört yılı geçen gemi ve denizcilik hayatımda öğrendiğim, hatta hayatımdaki hemen herkesin benimle tecrübe ettiği bu durum, özellikle son bir aydır bir ayağı ve bavulu kapıda halimin kuramsal karşılığı oldu. Gemide yaşamak üzre ev’imden ayrıldığım ilk gün ve gemideyken de zamanla farklı anlamlar yüklediğim bavulum( Orhan Pamuk’un babasının bavulundan farklı elbette), dört yıldır aslında içinden hiç çıkmadan, sadece mevsimsel ve bölgesel değişikliklerle ve taşıdığım kitaplarla yüklü anlamlarıyla değişen yükleriyle neredeyse içinde yaşadığım bir gerçek oldu. Zira Türkiye’ ye döndüğümde de, başka bir şehirde yaşayan aileme, ya da tatil ve çeşitli programlar gereği gittiğim başka şehirleri de düşününce, o bavulun içinden neredeyse hiç çıkmadım, çıkamadım. Geçen seferimin İskandinav Ülkelerinin -20 dereceleri bulan soğuğuna dayanıklı halini şimdi geride bırakmış, Akabe Körfezi- Ürdün ile, Arap Yarımadası’nın, iklimin ortalama 35-40 derecelerde seyreden sıcaklığına uyum sağlayacak hafiflikte eşya ile dolu oluşuyla, şimdi yine kapıda ve bir yığın duygu, gemide yeterli olacak birkaç parça kıyafet, taşınabilir ölçüde kitap ve başka birkaç ıvır zıvırla yolculuk için başlangıç işaretini bekliyor. Neredeyse her gemiye katılışımda yaşadığım bu belirsiz bekleyişi son bir aydır da ha bugün, ha yarın başlayacak yolculuğun ilk rotası Akabe Körfezi- Ürdün uçuşu için yaşıyorum. Uçakla Ürdün’ e gittikten sonra yetkili acente aracılığıyla gemiye götürülecek ve M.V Atlantik Pride Gemisi’nin tek kadın personeli ve yolcusu olarak gemiye katılacağım. Burası yükleme limanı, yaklaşık 45.000 detveyt tonluk gemiye önce Basra Körfezi’ nden yüklenmiş ve burada tahliye edilecek, sonra tekrar yüklenip Uzakdoğuya götürülecek yük için, beklemedeyim. Resmi ve geminin yük durumuyla ilgili birtakım belirsizlikler, benim de durumumu belirsizliğe düşüren etkenler. Bu bazen “hava müsadesi”, bazen liman yoğunluğu, bazen yükleyen ve yükü alan firmalar arası belirsizlikler, bazen de kiracı firmanın son dakika liman değişik-
Sitem Ateş
Uzakyol 5. Kaptanı
78
Mart - Nisan 2013
liği gibi(BAE-Dubai ya da Fujairah limanlarından katılacaktım gemiye fakat son dakikada S.Arabistan olarak değişen sefere Arabistan kuralları dolayısıyla gidemiyorum zira) teknik bazı durumların yol açtığı ertelemeler yaratabiliyor. Sonuç olarak gemi kendisine bilgi verenin verdiği bilginin her an değişebileceği bilgisine, bizler de geminin durumunun sahip olduğu belirsizliklerin bilgisine sahip olmamız, kendi içimizde de denizcinin sözüne güven olmaz gerçeğini haklı kılıyor. Bu sebeplerden gemide tarihlerle ilgili hiçbir zaman çok net bilgi verilmez, “estimated time of arrivel” yani kısaca ETA olarak (tahmini varış zamanı) zamanlama bilgisi verilir. Şimdilik eta’m 20 Nisan olarak görünüyor, bakalım bu sürede neler değişecek, ya da aynı kalacak? Aslında tabi denizcinin sözünün güvenilir olup olmamasının işaret ettiği tek durum tarihler değil. İşin daha magazinel farklı boyutları da var. Bazen varış limanı ile ilgili bilgi eşleri rahatsız etmemek için(denizci eşlerinin rahatsız oldukları limanlar vardır, Ukrayna, Tayland, Brezilya gibi) söylenmez, bazen maaşlar tam olarak söylenmez ve şirketlerle bu yönlü anlaşmalar yapılır, bazen de duruma ve yerine göre başka konularda başka sözler, söylenmeyenler… Sırası geldiğinde kimseyi incitmeden ve hiçbir hassasiyete de dokunmadan paylaşacağım bu durumları, sanırım burada yazmaya devam ettikçe beraber yaşayacak, göreceğiz. Yaklaşık dört yıldır bilfiil yaşadığım denizcilik hayatım, erkek bir dünyada ve onlarca erkeğin dünyasında yaşadığım gerçeği, zamanla yaşadığımız koşulların tüm detaylarını birlikte yaşıyor olmamız gerçeği beni de onlardan biri kıldı. Gündelik basit detaylarla ortaya çıkan hallerimden en çok güldüreni, gemideyken zamanımı doğru kullanabilmek ve sınırlı alanın sınırlarından özellikle de hareket alanının daralmasıyla ortaya çıkan hareketsizlikten korunmak için köprüüstünde kaptan, güvertede ise bir gemici gibi yaşayıp çalışmamla ortaya çıkıyor. Güvertede üzerimde tulum ve elimde iş eldiveniyle ya boya, ya da raspa yaparken bakımsızlıktan dökülürken, köprüüstünde kaptan köşkü adabına uygun, daha hallice dolaşıp, limanlarda iki dirhem bir çekirdek giyinip, makyaj yaparak dışarı çıkmam en çok Ümit’ i (süvari beyimiz, beyimiz) güldürüyor. Tam denizci oldun sen, diyor. Gemideyken bakımsızlıktan dökülü-
MAVİ YAŞAM
İskandinav Ülkelerinin -20 dereceleri bulan soğuğuna dayanıklı halini şimdi geride bırakmış, Akabe Körfezi- Ürdün ile, Arap Yarımadası’nın, iklimin ortalama 35-40 derecelerde seyreden sıcaklığına uyum sağlayacak hafiflikte eşya ile dolu oluşuyla, şimdi yine kapıda ve bir yığın duygu, gemide yeterli olacak birkaç parça kıyafet, taşınabilir ölçüde kitap ve başka birkaç ıvır zıvırla yolculuk için başlangıç işaretini bekliyor.
yor, dışarı çıkarken de tanınmıyorsun, diyor. Hakikaten gemideki diğer insanları da ben dışarı çıktıklarında tanıyamıyorum. Gemideki hallerinden çok farklı, bakımlı ve şık oluyorlar. Gemi hayatı, iş koşulları ve çoğunlukla uzun süren seferlerde insan kendini ve ne halde olduğunu çok göremiyor, hatta kendiyle ve iç dünyasıyla o kadar iç içe olduğundan sanırım, aynalarla da çok barışık olmuyor. Ya da benim için böyle, bunu henüz diğer insanlar nezdinde tecrübe etmedim. Kamarada döndüğüm kendi dünyamsa, dışarıdakinden farklı elbet. Çoğunlukla kitaplar arasında, yazarak ya da film seyrederek geçirdiğim zamanımın kamara dışına yansıyan tek tarafı, bazen köprüüstünde bazen de sadece deniz sesi duyabileceğim, geminin diğer tüm alanlarını işgal eden makine gürültüsünden kaçabilmek için gittiğim baş üstünde kitap okumak(ünlü Titanik sahnesiyle bilinen geminin en baş kısmı(tabi titanik yapmadan, uygun bir alana oturarak) oluyor, ya da herkesten gizli bira içmek (Bu da aramızda kalsın, çünkü gemide içki içmek yasak). Birayı alkollü içkiden saymazsak bazı akşamlar kamaraya çekildikten sonra içtiğim bir kadeh romun, ya da bir kadeh votkanın, aynı kamarayı paylaştığım kaptana, süvari bey’e batması halinde de, gayet doğal olarak girdiğim sorgulama durumum, çoğunlukla geyik muhabbetine dönüyor: Süvari bey: Bu ritüeli bu akşam yapmasan Sitemcim, bu akşam da kola mı içsek acaba, ya da çay? Sitem: Bunu bana kim olarak söylüyorsun Ümitciğim, gemi kaptanı olarak mı, kocam olarak mı? S.B: Hem gemi kaptanı, hem de kocan olarak. S: Ciddi misin? S.B: Evet, ciddiyim. S: Gemi kaptanı olarak söylüyorsan isyan çıkarır, yüzyılların geleneğini, basit bir denizci içkisi olan bir kadeh romu çok
görmeni yadırgar, iş bırakırım. Kocam olarak söylüyorsan da gayet tabi ne zaman ne içeceğime ben karar veriririm. S.B: Peki, sen bilirsin Sitemcim. S: Bir kadeh de sana vereyim mi? S.B: Yok, ben gemide içmem. Limanda artık. S: Viva liman…
Elbette gemi ve personel güvenliği her şeyden önemli olduğu için, yerinde hareket etmek çok önemli gemide. Ancak, 5. Kaptan olarak sınırlı sorumlu olmamım rahatlığıyla, denizde gemiye, gemide Ümit’in(süvari beyin) güvenine yaslanıp, gemide geçirdiğim ve geçireceğim günlerin özlemiyle, paçama bulaşmış deniz suyunun rahatsız eden, kendine çeken derinliğine dalmış, bavulumu ve gereksinim duyabileceğim şeyleri yeniden gözden geçiriyor, “vira bismillah” diyerek, karadan demirimi alacağım günü bekliyorum. Yine de denizcinin sözüne güven olmaz gerçeğini unutmuyor, gelecek yazımı da belki ev’ den yazabileceğim ihtimaliyle ev’ime haksızlık etmeden, ev’in güvenine, yatağımın rahatlığına yaslanıyor, gemiyi ve denizi düşlüyorum…
Mart - Nisan 2013
79
Haber
NYK’dan Uzakdoğu-Karadeniz hattında yeni bir adım Türkiye acentalığını 1956 yılından beri Catoni Deniz İşleri A.Ş.’nin yaptığı NYK Line’a ait post panamax sınıfı NYK Leo konteyner gemisi, İstanbul Boğazı’ndan geçebilen en boylu gemiler arasında. mbarlı Limanlar bölgesinde hizmet veren Mardaş terminali, bölgenin gelişen ticaret hacmine bağlı olarak Uzakdoğu ile Karadeniz arasında konteyner taşımacılığı yapan post panamax sınıfı bir konteyner gemisini daha başarılı ve hızlı bir operasyon ile ağırladı. Uluslararası taşımacılık sektörünün önde gelen kuruluşlarından NYK Line’ın servise koyduğu 299,85 metrelik NYK Leo gemisi, geçtiğimiz günlerde İstanbul’daydı. Türkiye yük ve liman acentalığını Catoni’nin yaptığı NYK Leo gemisi, NYK Line’ın Karadeniz limanları ve Türkiye’nin büyüyen ekonomik potansiyeline verdiği önemin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. NYK Leo, 300 metreden yalnızca 15 cm kısa uzunluğuyla, Boğazlar Tüzüğü’nde yer alan 300 metre ve üzeri gemilere uygulanan geçiş kısıtlamalarına maruz kalmadan İstanbul Boğazı’ndan geçebilen birkaç gemiden birisi. Geminin İstanbul’a ilk gelişi anısına, gemide düzenlenen kokteyl ile kaptana Catoni / NYK Line ve Mardaş yetkililerince
A
80
Mart - Nisan 2013
plaket verildi. Asya-Avrupa arasında çalışan gemilerin oluşturduğu ve içinde NYK’nın da yer aldığı “G6 Gemi İttifakı’nın (G6 Alliance) İstanbul Boğazı’ndan bugüne kadar geçen en boylu gemisi olan 6160 TEU kapasiteli NYK Leo, 72.201 gros ton ağırlığında ve azami hızı 24,35 knots. Geminin rotası şöyle: Ningbo, Şangay, Shekou, Hong Kong, Singapur, Port Said, Ashdod, İstanbul, Köstence, Odessa. Odessa’dan sonra ihracat yüklerini almak üzere yeniden İstanbul’a uğrayan gemi, Asya limanlarına hareket edecek. n
GİSAŞ binasında gerçekleştirilen imza törenine, GİSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı, Süheyl Demirtaş ve Nekton Bot Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Hakkı Kuter katıldı.
Nekton Bot’tan GİSAŞ’a pilot bot Gemi İnşa Sanayicileri AŞ ile Nekton Bot arasında; 12,5 metre boyunda, maksimum hızı 25 knot olan, sert deniz ve hava şartlarına dayanıklı bir pilot bot imalatı için sözleşme imzalandı. ekton Bot, Gemi İnşa Sanayicileri AŞ ile (GİSAŞ) bir adet pilot bot imalatı için anlaşma imzaladı. İmalatına başlanacak olan bot, bugüne kadar kullanılmakta olan klasik pilot botlardan farklı olarak, hafif, dayanıklı, daha hızlı ve sert hava/deniz koşullarında kullanılabilecek şekilde tasarlanmış durumda. Yaklaşık 12,5 metre boyunda imal edilecek olan bu botun iki adet dizel motorla tahrik edilen bir sevk sistemi bulunmakta ve maksimum hızının 25 Knot civarında olması bekleniyor. Yapı malzemesi olarak kullanılacak olan HDPE, bakım gerektirmeyen, darbelere karşı oldukça dayanıklı ve ölçülebilen ömrü deniz koşullarında dahi 50 yılın üzerinde olan bir malzeme olarak biliniyor.
N
Hem tasarım hem de imalat yapıyor Yaklaşık dört yıldır hizmet tekneleri
konusunda hem tasarım, hem de imalat yaparak yol alan Nekton Bot, son iki yıl içinde başlangıçta oldukça geniş olan ürün yelpazesini daraltarak daha spesifik ürünler üzerinde proje geliştirmeye ve uzmanlaşmaya çalışan bir firma. Bu amaç doğrultusunda Nekton Bot, özellikle devriye botları, liman hizmet botları, servis botları ve sağlık botları konusunda proje çalışmalarına ağırlık veriyor. Son zamanlarda başta Orta Doğu ve Afrika ülkeleri olmak üzere, yurtdışından da yoğun talep alan Nekton Bot, ülkemizdeki bazı endüstriyel limanlar için Pilot ve Palamar botları imalatına hız verdi. Gemport Limanı için yapmış olduğu dünyanın ilk klas onaylı HDPE (yüksek yoğunluklu polietilen) Pilot Bot ve Sanmar için tasarladığı ve imal ettiği Pilot Bottan sonra sektörün önemli kuruluşlarından olan Gisaş ile de bir Pilot Bot imal etmek üzere sözleşme imzaladı. n Mart - Nisan 2013
81
Mercedes’ler Autoport’ta güvende Türkiye’nin ilk otomotiv ihtisas limanı Autoport Mercedes-Benz ile düzenli otomotiv seferlerine hizmet vermek üzere anlaştı. Araçların yükleme ve tahliyeleri Autoport’ta gerçekleştirilecek. 82
Mart - Nisan 2013
Haber
Liman, otomotive özel olarak tasarlandı Autoport otomotive uygun fiziksel altyapısının üst düzeyde olması, gemiye verilen profesyonel hizmeti ve güvenli operasyon yönetiminden dolayı otomotiv firmaları tarafından tercih ediliyor. Terminalin toplam 656 metre yanaşma yeri bulunan iki rıhtımı, iki gemiye eş zamanlı operasyon yapılmasına olanak sağlıyor. Yazılım altyapısı tamamen bitmiş araç lojistiğine hizmet vermek üzere tasarlandı. Herbiri kendi alanında uzman personeller tarafından yönetilen terminal, Uluslararası Gemi ve Liman Tesisi Güvenlik Kodu (ISPS Code) standartlarında en son teknolojiye sahip kapalı devre kamera sistemleri ile kontrol altında tutuluyor. Terminal İşletim Sistemi sayesinde gerçekleşen “Elektronik Veri Transferi” ile müşteriler ve iş ortakları, 7 gün 24 saat kesintisiz ve gerçek zamanlı bilgiye ulaşabiliyor.
rkas Holding’in ithal ve ihraç edilen tüm otomotiv markalarına hizmet vermek amacıyla tasarlayarak İzmit’te kurduğu Autoport, Türkiye’de İstanbul ve Aksaray’daki iki fabrikasında üretim yapan Mercedes Benz ile anlaştı. Bu anlaşma kapsamında Ro-Ro taşımaları konusunda önemli bir yere sahip olan Grimaldi’nin Mercedes marka araçları taşıyan gemilerinin Autoport’a düzenli olarak haftada iki sefer gelmesi
A
planlanıyor. Türkiye’de acenteliği Egekont tarafından yapılan Grimaldi’nin; Autoport’a düzenli sefer başlatan ve ithal otomotiv yükü ile ilk seferini yapan SPES gemisi ağırlandı. Autoport, gemiden toplamda 401 adet Mercedes marka otomobilin tahliyesini gerçekleştirdi. Mercedes-Benz markalı ithal araçların yurtdışından yüklenip Autoport’a indirilmesinin yanı sıra otomotiv ihracatında önemli bir yer tutan Türkiye’de üretilen otobüslerin sevkiyatlarının da Autoport’tan yapılması hedefleniyor. Aksaray ve İstanbul Hoşdere fabrikalarında kamyon ve otobüs üreten Mercedes-Benz, 2012 yılında 4.054 adet kamyon ve otobüs ihracatı gerçekleştirdi. Arkas Holding Liman Hizmetleri Direktörü Özgür Kalelioğlu Mercedes Benz ile yaptıkları bu anlaşmanın önemine değinerek “Otomotiv sektörü Türkiye’nin ihracatındaki payıyla sektörler arasında lider ve lokomotif durumunda. Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılına denk gelen 2023 yılında Türkiye’deki otomotiv üretiminin 4 milyona ulaşması bunun da 3 milyonunun ihrac edilmesi bekleniyor. Autoport’ta oto-port nitelikli liman tasarımı sayesinde mevcut diğer limanlarda farklı elleçleme hizmetlerinin birlikte ve aynı alanda yapılmasının getireceği risk ve servis kısıtlamalar yaşanmıyor. Kocaeli’nin Yeniköy Beldesi’nde 150 bin metrekare alan üzerine kurulu terminalimiz konumu itibari ile Doğu ve Güney Marmara’da yerleşik otomotiv üreticileri ve distribütör firmaların depolama alanlarının kesişme noktasında yer alıyor. Yıllık 400 bin araç elleçleme hacmi bulunuyor. Ortak iş anlayışımız sayesinde Mercedes-Benz ile yaptığımız bu işbirliğine çok önem veriyoruz ve kendilerinin Autoport’a duydukları güvene teşekkür ediyoruz. Autoport olarak sadece ihracat konusunda değil, ithalat yapan markalara da stoklama imkanı ile araçların sorunsuz ve kaliteli olarak elleçlenmesini sağlayan araç işletim sistemleriyle birlikte sunuyoruz. Mercedes ile başlayan işbirliğimizi çok yakın zamanda diğer otomotiv markaları ile daha da zenginleştireceğiz” dedi. n Mart - Nisan 2013
83
Makale
Bahadır Tonguç
Gemi Brokerler i Derneği Başkan Yardımcısı
BROKER GÖZÜYLE
Brokerlikte etik kurallar
G
emi Brokerleri Derneği’ ve ‘GBD Academy’ olarak üzerinde ciddi çalışmalar yaptığımız iş ahlakı ve etik kurallar çerçevesinde, mesleğimizin icrasına değer katan ve standart oluşturmasını arzuladığımız uygulamalara değineceğiz. Derneğimizin üyesi olduğu ‘Ulusal Gemi Brokerleri ve Acenteleri Dernekleri Federasyonu” (FONASBA)’nın Etik Kuralları ve Baltic Exchange’in Etik Kuralları (Baltic Code), gemi brokerliğinin icrasına yönelik referans niteliği taşımaktadırlar. Baltic Code’un bazı dikkat çeken maddelerine basitçe göz atacak olursak: • Tüm piyasa oyuncuları sözleşmeden doğan sorumluluklarına vakitli biçimde riayet etmelidirler. • Üyeler yanlış beyandan sakınmak için makul dikkat gösterecek, dürüstlük ve adalet prensipleri ile hareket edeceklerdir • Broker, bir gemi veya bir yüke teklifi ancak müvekkilinin yetkisi dahilinde veya müvekkili temsil yetkisi olan başka bir brokerin verdiği yetki ile verebilir. (Mutat uygulamada brokerler nadiren yük veya gemi sahibinden yetki talep etmektedirler ve böylece yetki sınırlarını ihlal etmektedirler.) • Bir armatör veya armatör brokeri gemiyi tek seferde sadece tek bir yüke fermo teklif edebilir. Benzer şekilde, kiracı veya kiracı brokeri de yükünü tek seferde sadece tek bir gemiye fermo teklif edebilir. • Bir armatör veya kiracı, gemisine veya yüküne birden fazla teklif alabilir ve eğer o anda başka bir taraf ile müzakere halinde ise, teklif verenlere bu durumu açıkça belirtmelidir. • Eğer broker daha önce çalışmadığı ve tanımadığı bir tarafa hizmet edecekse, bu müvekkilin geçmişini ve regülasyonunu araştırma yolunda makul girişimlerde bulunmalıdır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda gerçek bilgi karsı tarafla mutlaka paylaşılmalıdır. (Emin olmadan First Class Charterers seklinde beyan
84
Mart - Nisan 2013
eden bir broker, zarar gören armatöre USD 650.000 ödemek zorunda bırakıldı.) Bunların yanında, kabul edilemez uygulamaların bazıları aşağıda listelenmiştir 1. Broker, armatörün yetkisini almadan ihalelere isim belirterek gemi teklif edemez 2. Broker, bir gemi veya yükü fermo veya münhasıran elinde bulundurduğunu ima veya ifade edemezler. (Bu durum da çokça rastlanan bir hatadır ve ‘exclusive’ olarak gelen yük ve gemilere dikkat edilmesi gereklidir.) 3. Bir gemi, zaman kazanmak veya diğer teklifleri değerlendirmek amacıyla kesinlikle “subject” (stem etc.) halde bekletilemez. Aynı anda birkaç gemi veya yüke çalışılması ve stem’e vabeste tutarken birini seçip diğerlerini subject’lerden düşürmek, piyasamızda en fazla ayıplanan, ahlaksız bir uygulamadır. 4. Üzerinde ihtilaf olmayan ödemelerin (komisyon, kira vb.) gerekçesiz biçimde alıkonulması veya geciktirilmesi etiğe aykırı bir tutumdur. Özellikle brokerlik komisyonunu geciktiren veya hiç ödemeyen firmaların sebep olduğu durumlara derneğimiz yetkileri dahilinde müdahale etmektedir. FONABA Code of Conduct’ın bazı destekleyici maddelerine aşağıda (Bölüm 1,2,3) değinilmiştir: Tüm üyeler daima; • Çalıştıkları ülkenin ulusal kanunları ve diğer düzenlemelere uygun olarak hareket edecektir • Dürüstlük ilkesine bağlı kalacaktır • Sağlam ve itibarlı bir mali durumda çalışacaktır • İşvereninin ticaretinin gizlilik dahilinde ele alınmasını sağlayacaktır • Yasaklı uyuşturucuların ticareti ve dolandırıcılık da dahil olmak üzere, tüm yasa dışı faaliyetler ile mücadele eden yetkililer ile işbirliği içinde bulunup, gayretlerine katkıda bulunacaktır
• Geminin ilgili ulusal, bölgesel ve uluslararası yetkililere karşı yasal yükümlülüklerinin muntazam ve vakitli bir şekilde yerine getirilmesinde işverenine ve gemi kaptanına mümkün mertebe ve sorumluluk sınırları dahilinde her türlü desteği gösterecektir. • Gemi brokerliği ve acenteliğin tüm vazifelerini layıkıyla yerine getirmek amacıyla, girişilen işin tüm yönlerini kapsayacak tecrübeli ve profesyonel nitelikte personel istihdam edecektir • Uluslararası kabul görmüş denizcilik makamları ve eğitim müesseselerinin müfredatlarına dayalı sınavlara çalışmak ve geçmelerini destekleyerek, personeli profesyonel yeteneklerini geliştirmesi için teşvik edecektir. • Tüm faaliyetlerin, profesyonel bütünlük dahilindeki en yüksek standartlarda dürüstçe yürütülmesini sağlayacaktır • Doğru yönetim kontrolü ile, tüm görevlerin özenle ve dikkatli biçimde gerçekleştirildiği yüksek düzeyde güvenilirlik oluşturacak ve sürdürecektir • Denizcilik endüstrisi ile alakalı tüm ulusal ve uluslararası kanunları ve yerel kuralları izleyecektir • İşini etkili ve vakitli bir biçimde yapabilmek için gerekli imkan ve donanım ile birlikte, kalıcı bir ad-
reste faaliyet gösterecektir • Yanlış beyanı önlemeye özen gösterecek, tüm faaliyetlerin dürüstlük ve namuslu iş yapma prensiplerine tabi olmasını sağlayacaktır • Tüm müzakereler için, gerekli olan yetkilerin ilgili taraftan alındığına ve bilinçli biçimde bu yetkiyi aşan bir eylemde bulunulmayacağına emin olacaktır • Armatör adına hareket eden brokerlerin, bir gemiyi aynı anda sadece tek bir yüke teklif ettiğinden emin olacaktır • Kiracı brokerlerinin yük veya yükleri aynı anda sadece tek bir gemiye veya tek bir armatörün brokerine teklif ettiğinden emin olacaktır • Bir gemi veya yükün, işveren tarafından yetkilendirilmedikçe, ne olursa olsun başkasına geçilmediğinden emin olacaktır • Piyasaya dağıtılmadan önce tüm işlerin gerçekliğinin iyi biçimde araştırılmasını sağlayacaktır. Derneğimiz, etik kurallar ve is ahlaki haricinde yolsuzlukla mücadele konusundaki çalışmalarını hızla yürütmektedir. Bir sonraki sayıda, ahlaklı biçimde iş yapan tüccarlar ve piyasaya yeni giren genç meslektaşlarımızın istikbali için bu konuya değinilecektir. Mart - Nisan 2013
85
Yolcu Taşımacılığı
“Yolcu taşımacılığı için çıkan yönetmelikler bizi zayıflatıyor” TURYOL Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Can uygulamayı şöyle özetledi: ‘Ben bu yönetmeliği getiririm, burada size dikte ederim, siz de yapacaksınız. Onun dışında maliyetler ne şekilde karşılanacaktır orası beni ilgilendirmez.’ MEAK Deniz Ticaret Odası Nisan ayı olağan meclis toplantısında konuşan TURYOL Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Can, yolcu taşımacılığında bakanlığın uyguladığı yönetmelikler konusunda açıklamalarda bulundu. Yunus Can konuşmasında, “Bakanlığımız çok önemli yönetmelikler ihdas etmişlerdir. Ancak bu yönetmeliklerin birçoğu sektörü erozyona uğratan yönetmeliklerdir. Yani mali açıdan bizleri zayıflatan yönetmeliklerdir. Bunların içerisinde yolcu gü-
i
86
Mart - Nisan 2013
venliği, gemi teknik donanımı, personel donanımı konularında getirilen tedbirlere katılamamak elde değil. Ancak getirilen bu yönetmelik sektörde yaşanan mali yükün hafifletilmesi ve sektörün daha iyi ortamda çalışabilmesinin önünü açabilecek hiçbir uygulama getirmemiştir. Sadece şu vardır, ‘Ben bu yönetmeliği getiririm, burada size dikte ederim, siz de yapacaksınız. Onun dışında maliyetler ne şekilde karşılanacaktır orası beni ilgilendirmez’ özeti budur. Ben bunu hissettim bu güne kadar” ifadelerini kullandı.
Yolcu Taşımacılığı
Primini verseniz de sigorta yaptıramazsını Son getirilmiş olan yolcu gemilerinde mali mesuliyet sigorta uygulamasındaki teminatın üç misline çıkartıldığını ifade eden Yunus Can, “Yolcu gemilerinde kişi başına sigorta teminatı 680 bin liraya çıkartılmıştır. Uygulama talimatına kadar eski kanun üzerinden sigortalama yapılacaktır deniyor. Bu bize sigorta şirketlerinin aynı rakamlar üzerinden sigorta yapamayacağını ortaya koyuyor. Sigorta yapmazsa, denize elverişli belgesi alamazsınız. Çünkü sigorta şirketlerini çok büyük teminatlar altına sokmuş oluyorsunuz. Sigorta şirketine primini vereceğim bu teminatı ver bana desen bile firma sigortanı yapmıyor. Böyle bir açmaz durum var. Hazine müsteşarlığı ile bakanlığın koordinasyon bozuklukları yüzünden bize böyle bir külfet getirildi. Hala aynı yönetmelik yürürlükte ve ‘istersem ben bunu uygularım’ durumuna getiriliyor ve sigorta şirketlerine de siz bu teminatları uygulayın ve üst limitlerinde üstüne çıkın deniyor” şeklinde konuştu. “Sigorta şirketleri kabul etmiyor” Yunus Can sigorta uygulamasında yaşanan sıkıntıyı anlatırken, “800 kişilik bir yolcu gemisinin teminatı kişi başına 680 bin TL teminatla yaklaşık 550 milyon Türk Lirası oluyor. Bunu kabul edecek hiçbir sigorta şirketi yok. Pratikte uygulanması mümkün değil. Sigorta şirketleri diyor ki, ben bu poliçeyi yurtdışına satayım. Ortak arayayım bulursam ben size haber vereyim. Böyle sıkıştırılmış bir durum var ve çözüm yok” ifadesinde bulundu. “Sektör temsilcilerine sorulmadı” Akılla mantıkla ilgili ne yönetmelik ne de kanun var diyen Can, “Sektör temsilcileriyle bu iş kotarılmadı. Kendileri oturdukları yerden karar verdiler bu işe. Ben asla mal ve can emniyetiyle ilgili getirilen hiçbir tedbire karşı değilim. Ben kendi ekibimi zaten o şekilde donatıyorum. Onda bir sıkıntı yok. Ben yıllardan beri hat başvurusu yapıyorum. Biz bu parayı verelim diyoruz. Gemilerimizde istediğiniz değişikliği yapalım ama kendi gelirlerimizi artıracak, durumumuzu
koruyacak imkanları da tanı bize diyoruz. Hat istersin vermez. İskele istersin vermez. Ben para isterim sadece diyor. Böyle bir şey olmaz” ifadesini kullandı. Şirketlerin bağlı oldukları NACE kodlarına göre iş güvenliği kriterleri getirildiğini hatırlatan Can, “Asla karşı değilim. Yapılması lazım. Ama bu bir külfet, bir maliyettir. Sürekli bir ‘ver’ durumu var. Bu bir şekilde haksızca alma niteliğinde idare para talep ederse bu sektörü gözden çıkartmış olmak demektir. Biz hala diyoruz ki, bana göre 8 tarafı sularla çevrilmiş bir kara parçası olan İstanbul’un, 400 Km sahil bandı var. Ama deniz yoluyla taşınan yolcu oranı yüzde 2 buçuk civarında. Herkesin utanması lazım. Özellikle bu yönetmelikleri bize dikte edenin düşünmesi lazım. Niye bu artmıyor diye düşünmesi lazım. Ya da diyebilir ki, ‘benim adım denizcilik bakanlığıdır, denizcilik müsteşarlığıdır. Ben o işlere bakmam, senin taşımacılığı arttırıp artırmadığın önemli değildir benim için. Ben sana ne iskele veririm ne yer veririm. Ben otururum, alırım.’ O zamanda eski milli eğitim bakanının lafı akla geliyor. Okullar olmasa maarifi şahane idare ederim diyordu” şeklinde konuştu. n Mart - Nisan 2013
87
Makale
Kapt. Kubilay ULUCAN ATCOM Denizcilik Sektörü Başkanı MAVİ DÜNYADA SEYİR
Uluslararası su yollarındaki stratejik değişiklikler
M
açıdan getirisi kadar olağanüstü bir uluslararası art ayı içinde tarihimizde önempolitik üstünlük sağlayacağı da kesindir. Projenin li yer tutan Çanakkale zaferinin gerçekleştirilebilirlik olasılığı bile uluslararası ca98. yılını kutladık. Bir kez daha şehitlerimizi anıyor ruhları şad miada heyecanla tartışılıyor ve bunların projede olsun diyoruz. yer alma çabaları bizlere uluslararası konularda Bu tarihi zafer, bizlere boğaz ve kanallara hakim pazarlık imkanları sağlıyor. Bu proje üzerinde birolmanın bir ülkeye güvenlik, jeopolitik ve ekonoçok görüş var ve tabiki bunlardan ekolojik yapıya olan etkilerini ancak uzmanlardan öğrenebiliriz. mik açıdan önemini gostermiştir. Bu savaşlardan Ekolojik yapıya olan etkileri konusundaki eleştiriyıllar sonra imzalanan Montrö sözleşmesi ile de boğazlarımızın statüsü belirlenmiştir. 1936’da imlere yanıt ise zaten birbirini yüz yıllardır tanıyan iki denizin başka bir yolla yine birbirine bağlanması, zalanan Montrö sözleşmesi 20 yıl yürürlükte kabirbirine tanışık olmayan iki okyanusun birbirine lacaktı; ancak bu sürenin dolmasından 2 yıl önce bağlanması sonuçlarıyla kıyaslanamaz olmasıdır. akdeden taraflardan hiçbirisi sözleşmenin feshiSonucu nasıl olursa olsun projenin ciddiyetle konuni talep etmezse, sözleşme yürürlükte kalmaya devam edecekti. Montrö Sözleşmesi’nin 1956’da şulabiliyor olması ülkenin uluslararası ekonomik süresi dolduğu halde böyve siyasi alandaki etkinliğini artırdığı kesindir. Ve Türkile bir fesh talebi hiçbir ülke tarafından yapılmadığı için ye bu avantaji sonuna kadar halen yürürlüktedir. İmzalanher yönden kullanmalıdır. Bununla beraber ülkemizin dığı günün şartlarında ülke Panama Kanalı su yollarına tam hakimiyeiçin büyük önem taşıyan ve dünya denizciliği boğazlardaki hakimiyetimizi tinin önemi ve avantajları açısından hayati pekiştiren sözleşme, bugünkamuoyuna tüm yönleriyle anlatılmalıdır. lerde Türkiye’nin ticari ve siönem taşımaktadır. Dünyadaki benzer projeyasi olarak boğazlara tam haNew York’dan San kimiyetinin olmadığı hissini lerden olan Panama kanalı Francisco’ya giden yaratmaktadır. Son günlerde projesi de Avrupalı kaşiflebir geminin, Panama tartışılan yeni İstanbul kanarin Amerika’yı keşfine kakanalını kullanarak lı projesi de aslında bu dödar gitmektedir. Kuzey ve 9,500 km yol yapması, Guney Amerika arasındaki nemde Montrö’yü ve İstanbul Horn burnu’nun bu dar köprü Atlantik ve boğazını bypass etme amadolaşılmasını zorunlu Büyük Okyanus arasındacı gütmektedir. Yeni kanal kılan eski günlerdeki projesinin ülkeye ekonomik ki geçişler için eşsiz bir su
22,500 km yola oranla büyük bir seyir kolaylığı getirmiştir.
88
Mart - Nisan 2013
İstanbul kanalı projesi, Montrö’yü ve İstanbul boğazını bypass etme amacı gütmektedir. Yeni kanal projesinin ülkeye ekonomik açıdan getirisi kadar olağanüstü bir uluslararası politik üstünlük sağlayacağı da kesindir.
yolu oluşturmaktadır. Amerika’ya ilk gelen Avrupalılar da bu potansiyeli görmüş ve ilerisi için projelendirmeler o zamanlardan başlamıştır. İlk deneme Fransızlar tarafından yapıldı ve başarısızlıkla sonuçlandı. Ancak bu ilk çalısmalar Amerika Birleşik Devletleri için projenin 1913 yılında bitirilmesi açısından önemli bir altyapı ve avantaj teşkil etti. Bugün Panama Kanalı dünya denizciliği açısından hayati önem taşımaktadır. New York’dan San Francisco’ya giden bir geminin, Panama kanalını kullanarak 9,500 km yol yapması, Horn burnu’nun dolaşılmasını zorunlu kılan eski günlerdeki 22,500 km yola oranla büyük bir seyir kolaylığı getirmiştir. Her yıl ortalama 15 bin geminin geçtiği Panama Kanalı’nda taşınan yük miktarı 300 milyon tonun üzerindedir. 80 km uzunluğundaki ve yaklaşık 90 metre genişliğindeki kanal boyunca yolculuk yaklaşık 9 saat sürmektedir. Kanal zaman içinde birkaç kez genişletilmesine rağmen ihtiyaca cevap verememeye başladı. Şu anki yürütülen genişletme çalışmasının ise 2015 yılında bitirilmesi planlanmakta. Projenin maliyeti yaklaşık olarak 5.3 milyar dolar olacaktır ve bunun 11 yılda geri döneceği hesaplanıyor. Projeyle beraber yeni Panamax gemi tanımlamaları da getirilmekte. Uzunluğu 427 m, genişlik 55 m ve derinliği 18.3 m olacak yeni Panamax gemilerinin inşaları için gemi mühendisleri ve tersaneler bugünden çalışmalara başladı. Proje sonunda kanal 13,000 TEU’luk gemilerin geçişine imkan tanıyacaktır. Hali hazırda bu rakam 5,000 TEU’luk konteynır gemileridir. Panama kanalının genişletilme çalışmalarına paralel olarak Amerika’da birçok liman şehri de kendi maksimum draft uygulamalarını gözden geçirmekte ve liman-
ları derinleştirme projelerine girişmişlerdir. Amerika doğu kıyısındaki limanlar Panama kanalı genişletme çalışmalarından sonra derinliklerini 15 metreye kadar ulaştırmak için su yollarını derinleştirme çalışmalarını devam ettiriyorlar. Tabii ki bu çalışmalar Amerika’daki bazı su yollarının birkaç eyaletten geçiyor olması dolayısı ile birçok eyalet onayı, hukuksal prosedür zorluğundan ve mahkeme süreçlerinden geçmektedir. Ancak konuyla ilgili katıldıgım birçok denizcilik toplantısında şahit oldum ki yeni Panama kanal derinliğine uygunluk sağlamayan ve yeni Panamax gemileri limanlarına alamayan eyaletlerin zaman içinde rekabet şansının da ortadan kalkacağı bir gerçektir. Gerek planlanan yeni İstanbul kanal projesi, gerekse Panama kanalı genişletme projesi gösteriyor ki bir bölgedeki degişiklikler aslında sadece iç taleplerden değil küresel ekonomik, politik, lojistik değişim ve gereksinimler sonucu doğuyor ve yine etkileri de küresel oluyor.
Mart - Nisan 2013
89
Haber
Socar Türkiye CEO’su Kenan YAVUZ
Socar’ın Türkiye projeleri göz dolduruyor 90
Mart - Nisan 2013
Haber
dar hayat bulan birçok stratejik proje vurgulandı. Söz konusu projeler; Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı (BTC), Şahdeniz Doğalgaz Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi, PETKİM’in özelleştirilmesi, STAR Rafineri inşa Projesi, Şahdeniz-2 Projesi ve Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) gibi maliyeti milyarlarca doları bulan devasa projeler gündeme getirildi. PETKİM’in özelleştirilmesi konusuna ayrıca parantez açılan raporda söz konusu özelleştirme ile iki ülke arasındaki ilişkilerin seyrine olan pozitif etkilerinden bahsedildi. Bu çerçevede PETKİM’in özelleştirilmesi Azerbaycan’ı devlet olarak Türkiye’de aktif bir yatırımcı haline getirdi. Türkiye’deki en büyük petrokimya projesi : Star Hazırlanan raporda 7 milyar dolarlık bir yatırımla Türkiye’de tek kalemde yapılan en büyük yatırımlardan biri olma özelliği taşıyan Star Rafinerisine özel yer verildi. Raporda PETKİM yarımadası üzerine rafineriden başka konteynır limanı, enerji santrali, koojenerasyon tesisi gibi büyük yatırımların gerçekleştirileceğine vurgu yapılıyor.
zerbaycan Devlet Petrol Şirketinin (SOCAR) Türkiye’deki Ceo’su Kenan Yavuz, şirketin Türkiye yatırımlarıyla ilgili rapor yayınladı. Raporda iki ülke arasında bu güne ka-
A
Enerjinin ipek yolu TANAP Raporda Trans Anadolu Doğal Gaz Boru hattı (TANAP) için tarihi ipek yoluna atıfta bulunularak “Enerjinin ipek yolu” ifadesi kullanılıyor. Başlangıçta 16 milyar metreküp doğal gaz taşıma kapasitesi, 2 bin metre uzunluğu ve 10 milyar dolarlık yatırım tutarıyla TANAP dev bir proje olarak ifade ediliyor. TANAP’la taşınacak gazın 6 milyar metreküplük bölümü Türkiye’ye satılacak. İlk gaz alımının 2018 yılında gerçekleşmesi planlanan ve kapasitesinin 2026 yılında 31 milyar metreküpe çıkması öngörülen boru hattının ortaklık paylarının yüzde 80’i Azerbaycan’a, yüzde 20’si de Türkiye’ye ait. n Mart - Nisan 2013
91
Haber
dan biri olacak ın an lim 10 k yü bü en ın an Düny
Çandarlı gün sayıyor Deniz Ticareti Genel Müdürü Barış Tozar, Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise 10. en büyük konteyner limanlarından biri olacak Çandarlı Limanı’nda adım adım sona yaklaşıldığını açıkladı. Liman için yaklaşık 700 metre boyunda dalgakıran yapıldığını ifade eden Tozar, limana ilk geminin 2013 yılında yanaşacağını hatırlattı. eniz Ticareti Genel Müdürü Barış Tozar, Çandarlı başta olmak üzere yeni liman projelerinin ülkemizin bulunduğu konumda bir lojistik üs niteliği kazanmasında büyük rol oynayacağını dile getirdi. Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen Port-Finance etkinliğinin önemli konuşmacılarından biri olan Deniz Ticareti Genel Müdürü Barış Tozar, denizcilik sektörünün ülkemizdeki gelişimi ve ulaşılması hedeflenen planlar üzerine açıklamalarda bulundu. Konuşmasına denizcilik sektörünün mevcut durumuna ilişkin görüşleriyle başlayan Tozar,“AB ve ABD eksenli küresel büyüme ile hızla artan dünya deniz taşımacılığı, Çin başta olmak üzere Asya ülkelerini üretime yönlendirmiş ve kaynaklarının deniz yoluyla taşımasına yönelik talebi artırmıştır. Bu kapsamda dünya deniz ticareti hacminin önümüzdeki yıllarda daha da büyümesi beklenmektedir. Ortadoğu gibi komşu bölgelerdeki son ekonomik ve politik gelişmeler, Türkiye’nin bölgedeki konumunu daha da önemli kılmıştır. Türkiye bu coğrafi konum ve özellikleriyle birlikte, kara ve deniz taşımacılığındaki güçlü filosu, genç nüfusu ile kendini çevreleyen 350 milyon nüfusu barındıran bir ekonomik
D
Deniz Ticareti Genel Müdürü Barış Tozar, “Karadeniz Bölgesi’ni diğer bölgelere bağlayan Türk boğazlarından geçişin gün geçtikçe artıyor olması, Karadeniz çanağındaki akreditasyonun ve denizcilik alanındaki gelişmelerin ne kadar hızlı gerçekleştiğini gösteren önemli bir veridir” dedi.
92
Mart - Nisan 2013
pazara lojistik üs olabilecek kapasitededir“ şeklinde açıklamalarda bulundu. Çandarlı Limanı Projesi’nin mevcut limancılık projeleri arasındaki en önemli projelerden biri olduğuna dikkat çeken Barış Tozar, “Bahsettiğim diğer bir proje olan Çandarlı Limanı Projesi özel sektör dinamikleri karşısındaki cazibesi de göz önünde bulundurulduğunda önemini giderek artırmaktadır. Dalgakıranların kamu eliyle, terminaller ve tüm üst yapının ise yap-işlet-devret modeliyle alternatif finans yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Bu liman Türkiye’yi enerjinin ardından taşımacılıkta da doğu-batı hattının en önemli üslerinden biri yapacaktır. Az önce de üzerinde durduğumuz deniz trafiğindeki artış için de önemli bir çözüm olması kaçınılmazdır. Ancak deniz ulaşım ağının etkin olarak kullanılabilmesi için demiryolları ve karayolları bağlantıları kuvvetlendirilmelidir. Mevcut demiryolu hatlarının Kilyos, Çandarlı, Gemlik, Trabzon, Antalya ve İzmit Körfezi limanlarına bağlantılarının yapılması bu limanların hinterlandını ve intermodal kabiliyetlerini güçlendirecek ve bu şekilde karayolundan denizyoluna daha fazla yük transferi gerçekleşecektir“ cümleleriyle konuşmasına devam etti. n
Haber
Metin Kalkavan:
Karadeniz’e
yatırım
yapın! Karadeniz Bölgesi’nin limanlar açısından hak ettiği doluluğa ulaşmamış bir bölge olduğunu vurgulayan Kalkavan, bölgenin potansiyelinin çok yüksek olduğunu kaydetti. eçtiğimiz haftalarda İstanbul’da düzenlenen; liman yönetimleri, terminaller, bankalar ve yatırımcılar, hukuk firmaları, mühendislik danışmanları, lojistik ve inşaat şirketlerinden oluşan 150’den fazla katılımcının yer aldığı 5. Port Finance Uluslararası Karadeniz Konferansında konuşma yapan İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan, Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl içerisinde büyük bir gelişme kaydedeceğini söyledi.
G
Ticaretin yüzde 88’i denizden Kalkavan, “Son yıllarda Karadeniz için yaptığımız çalışmalar gösteriyor ki, gelişim gösterecek en önemli bölgelerden bir tanesi olacak. Aslında Karadeniz’in ne kadar önemli olduğunu anlatmamıza gerek yok. Ülke olarak ticaretimizin yüzde 88’i deniz yoluyla yapılıyor. Bu bizim gibi kara bağlantısı olan bir ülke için çok yüksek bir oran. Bu da limanlara ve dolayısıyla denize ne kadar bağımlı olduğumuz gösteren bir değer olarak karşımıza çıkıyor” dedi. Türkiye’nin kendisine her alanda 2023 hedefi koyduğunu hatırlatan Kalkavan, “500 milyar dolar ihracat, 700 milyar dolar ithalat hedefini düşündüğümüzde bugünkü ticaret hacminin neredeyse 3 misline denk geliyor. Bize göre yapılan istatistik çalışmalara göre ortalama bir senaryo. İyimser senaryolarda 1 buçuk trilyon doları aşıyoruz. Biz iş adamları olarak Türkiye’de bu rakamların kolaylıkla yakalanabileceğini görebiliyoruz. Limanlarımız şuan ki ticaretin yaklaşık üç misli bir hacme hazır mı değil mi
ona bakmak lazım. Bence hazır değil” ifadelerini kullandı. “Karadeniz’de büyük fırsatlar var” Liman yatırımı yapan firmaların neredeyse tamamının DTO üyesi olduğunu söyleyen Metin Kalkavan, “Denizle ilgili ne iş yapıyorsanız DTO’ya üye olmanız gerekiyor. Dolayısıyla dışardan gelen yatırımcılar Türk firması kurduklarında bizim üyemiz olurlar. Olaya bu şekilde baktığımızda üyelerimiz için ve sonradan üye olacaklar için söylüyorum, Karadeniz’de büyük fırsatlar var. Denizcilik sektöründe marinalarla birlikte neredeyse hiç kaybetmeyen sektör liman işletmeciliği oldu. Bu nasıl oluyor diyeceksiniz. Cevabı çok basit. Çok genç ve devamlı büyüyen bir ülkeyiz. 2008 krizinde 3 aylık bir düşme gösterdi limanlar. Ancak o 3 ayın ardından o düşmenin çok üzerinde ivme gösterdi limanlarımız” şeklinde konuştu. Firmalara hem finanse etmekten, hem yatırım yapmaktan korkmayın diye seslenen Kalkavan, “Bu ülke yolun çok başında. 75 milyonluk bir nüfusa, 6-7 milyon TEU çok komik bir rakam. Korkunç bir büyüme göstereceğiz. Zaten gösteriyoruz da. Son 10 yılda çok önemli başarılara imza attık ülke olarak. Ama bu yolun başı bizim için. Çok hızlı ve ileri teknoloji üreterek Ar-Ge konusunda katkıda bulunuyoruz. Son dönemlerde en hızlı büyüyen alanlarımızdan birisi liman işletmeciliği oldu. Şirketlerimizde çok büyüdüler. Dünya ile yarışır hale geldiler. Şuanda gemi inşa alanında inşa edemeyeceğimiz herhangi bir gemi yok” ifadesinde bulundu. n Mart - Nisan 2013
93
Haber
Kardeşler Kepçe üretiminin yüzde 80’ini ihracata ayırıyor Gebze’deki Hasköy Sanayi Sitesi’nde yaptığı kepçeleri Güney Amerika, Avrupa, Asya ve Avustralya gibi dünyanın dört bir tarafına yollayan Kardeşler Kepçe üretiminin yüzde 80’ini ihracata ayırıyor. stanbul’un Maltepe ilçesinde 1985 yılında kum kepçesi üretimiyle faaliyete başladıklarını daha sonraki dönemlerde sanayideki gelişmelere paralel olarak demir-çelik, çimento, kereste ve gübre fabrikalarını bunlarla birlikte taş ve kömür ocakları, limanlar ve gemicilik sektörünü de çalıştıkları sektörler arasına eklediklerini belirten Kardeşler Kepçe İhracat ve Satış Müdürü Hüseyin Işıkoğlu, Gebze’deki tesislerine 2003 yılında geldiklerini söyledi. 0,25 m3’ten 50 m3’e kadar değişik hacimlerde kepçeler üretebildiklerini ifade eden Işıkoğlu, yıllık olarak birbirinden değişik hacimlerde yaklaşık 200 kepçe üretebildiklerini söyledi. Üretimlerinin %80’lik bir kısmını ihracata ayırdıklarını ifade eden Işıkoğlu; Singapur, Almanya, Gürcistan, Azerbaycan, Suriye, Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Ukrayna, Güney Afrika, Kolombiya, Arabistan, Kenya, Hindistan, Haiti, Ekvador, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Bulgaristan, Rusya, İran, Yemen, Çin Halk Cumhuriyeti, Endonezya, İspanya, Kanada, Avustralya, Mısır gibi dünyanın değişik yerlerindeki ülkelerle çalıştıklarını söyledi. Firmanın satış bakımından 2012 yılında beklentilerinin çok üstünde geçtiğini ifade eden Işıkoğlu “ 2013 yılında krizin de etkisiyle işlerimizde bir durgunluk söz konusu fakat imza aşamasına gelmiş olduğumuz projelerle 2012 yılı seviyesini
i
94
Mart - Nisan 2013
Haber
geçeceğimizi düşünüyoruz “ dedi. Dilovası’na yeni fabrika Bu sıralar Dilovası’nda yeni bir fabrika kurma çalışmalarının da olduğunu ifade eden Işıkoğlu, “ 2013 yılı sonunda bitecek olan fabrikamızda daha seri ve şu an ki max. Kepçe kapasitesi olan 50 m3’ü daha yukarı seviyelere taşımak, ayrıca müşterilerimize mükemmeliyatı yaşatmak adına çalışmalarımızı her geçen gün daha hırslı bir şekilde sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı. Kalite ve Çin pazarı ile rekabet Sektördeki Çin mallarıyla ilgili de konuşan Işıkoğlu, günümüz itibariyle Çin mallarına göre daha ucuz ve kaliteli ürün imal ettiklerini söyledi. Kalite bakımından Alman firmalarını rakip görürken, fiyat konusunda Çin firmalarının bu sektördeki en büyük rakipleri olduğunu vurgulayan Işıkoğlu, Alman firmaları kadar kaliteli ve Çin firmaları kadar ucuz ürün yapmalarından dolayı ihracat oranlarının yüksek olduğunu vurguladı. Sektörde herhangi bir Avrupa firmasıyla rekabet ederken sıkıntı yaşamadıklarını, Çünkü Avrupalı bir firmanın 70 bin Euro’ya sattığı bir ürünü, kendilerinin 30 bin dolara sattığını fakat kalite açısından hiçbir fark bulunmadığını dile getiren Işıkoğlu, bu nedenle öncelikle kendilerinin tercih edildiğini söyledi. Çin firmaları ile rekabet etme konusunda bir sıkıntıları olmadığını da vurgulayan Işıkoğlu, Çin mallarından daha ucuz ve kaliteli ürün yapıp sattıkları için kendilerinin yurtdışı ve yurtiçi piyasasında daha fazla tercih edildiğini sözlerine ekledi. n Mart - Nisan 2013
95
Makale
engin koçak uzman Yönetici
Yakın YAKIN DENİZLER DeniZler
Kış üzdü; denize bahar gelecek mi?
K
belirtirken, iyileşme için 2013 sonunu ve 2014’ü ış sükût-u hayal ile geçti gitti, koster göstermekte. Bu da Akdeniz’de bu sene de duruarmatörleri ne Karadeniz’den ne de mun 2012’nin ikinci yarısı gibi geçeceği anlamına Akdeniz’den umduğunu buldu...Peki gelebilir. Karadeniz’de hayal kırıklığı bu kış yerini bahar nasıl geçecek? Yine geçen yaumutsuzluğa bırakmıştı. Öyle ki koster armatörlezımızda olduğu gibi ekonomi ve emri Karadeniz’e artık “kara delik” demeye başlamıştia ekseninde siz değerli 7deniz okurlarına elimden tı. Şubat sonunda Ukrayna’da, Mart ortasında da geldiği kadar beklentileri aktarmaya çalışayım. Azov’da buz kısıtlamalarının kalkmasıyla yük akışGeçen sayıdaki yazımda tüm dünyada ve bilhassa ları artmaya başladı fakat henüz navlunlara bir yanAvrupa’da ve krizden çıkmak için gösterilen azme sıması olmadı. Rus ve Ukrayna tahıllarının olmadıve isteğe dikkat çekmiş, armatör ve brokerlerin ise ğı; Türkiye’nin de 2012’deki görece düşük büyüme temkinli olduğunu aktarmıştım. Haklı çıkan ekonoperformansını sürdürdüğü Karadeniz’de bu sene mistler ve Avrupa’daki kanun yapıcılar değil, armapek de farklı bir tablo beklememek lazım. Nehir tör ve brokerler oldu. Hatta onlar bile bu kadar kötü tipi gemilerin, Rus nehirleri açıldıkça ait oldukları bir piyasa beklemiyorlardı büyük ihtimalle... sığ sulara dönecek olması da navlunlara bir parça Ben bu makaleyi düzenlerken hiç umulmadık yertesir edecektir, fakat çok uzun vadeli olacağı şüpheden Güney Kıbrıs krizi çıktı. Avro ortak para birimi li. Buradaki tek istisna her Temmuz’da olduğu gibi ekonomilerinin toplam büyüklüğünün yüzde 0,5’ini Rus ve Ukrayna tahıl ihraçlarının başlamasıyla orteşkil eden ve sadece 24 milyar dolar GSMH’ı olan taya çıkacak canlılık olacak. Bu bir ekonomi, 5,8 milyar avro“canlılıkla” ilgili olarak şimdiluk kurtarma paketi için kolik elimizdeki tek veri Rus tahıl parttığı yaygara ile “Avro’nun hasatının geçtiğimiz sezonun sonu bu sefer kesin geldi”, “ReRus ve Ukrayna hasatının en az 15 milyon ton sesyon hikayesi bu sene daha tahıllarının olmadığı; üstünde olacağı yönünde. Ukda uzar” gibi yorumlara sebep Türkiye’nin de rayna ve Kazakistan’ın da iyi olmakta. Kimi uzmanlar bunun 2012’deki görece hasatlarla gelmesi bekleniyor. çok ufak bir sancı olduğunu düşük büyüme Bu tabii ki umutları arttırıifade etse de Yunanistan’ın geyor fakat bilhassa Rusya’nın çen senelerde yarattığı yıkım performansını çok fazla stok kaybettiği ve ortada. sürdürdüğü bu yüzden stoklarını yenileAyrıca şu günlerde 2013’te Karadeniz’de bu sene dikten sonra ancak 10 milyon Avrupa’da büyüme beklentipek de farklı bir tablo ton yani geçen seneki oranda leri, daha doğrusu daralma beklememek lazım. buğday ihraç edeceği düşünübeklentileri aşağı doğru reviNehir tipi gemilerin, lüyor. 10 milyon ton da diğer ze edilmeye başlandı. Avrupa Rus nehirleri açıldıkça tahıllara ayrılınca toplamda Merkez Bankası 17 ülkeden ait oldukları sığ sulara 20 milyon ton tahıl ihracı söz oluşan avro bölgesinde yüzdönecek olması da konusu ki bu da geçen seneyle de 0,5 daralma beklediğini
96
Mart - Nisan 2013
navlunlara bir parça tesir edecektir, fakat çok uzun vadeli olacağı şüpheli.
deniz’e 5.000 dwt civarı genel yük inişleri yükleme hemen hemen aynı. Çelik ticaretine bakarsak, Cezatahliye hızlarına bağlı olarak, bir zamanlar yüksek yir nihayet Akdeniz Avrupa’sından alımlara yeniden 20’lerden şimdilerde orta 20 dolar/ton seviyelerindöndü. Hatta çelik ürünleri hususunda Arap Birliği de devam etmekte. Tonaj 8.000 dwt civarlarına çıkülkelerine koyduğu yüzde 15’lik ithalat vergisinin tıkça navlun da 2-3 dolar düşüş göstermekte (evet, kendisi gibi Arap olan diğer ülkelere koyuyor Kuzey İspanya’dan Cezayir’e sıklıkla çıkan 5.000bu vergiyi...) süresini uzatarak İtalya ve İspanya’nın 6.000 ton inşaat çeliği yükleri ton başına orta-yükihraçlarına kapıyı sonuna kadar açtı. sek 20 dolar’dan bağlanmakta ve gemiler eğer iyi Türkiye’nin uzun mamül ihraçları ise şimdilik bipozisyondaysa işletme masraflarının bayağı üzerinraz hız kesmiş gibi duruyor çünkü ihraç pazarlarınde gelir bırakabiliyorlar. Portekiz’den Cezayir’e çıda gerek Arap Baharı kaynaklı gerekse politik bazı kan yine 5.000-6.000 ton çimento taşımaları ise ton sınırlamalar geitirlmesi ile iç piyasa inşaat sektöbaşına 24-26 dolar seviyelerinden bağlanıyordu. ründeki yavaşlamayla gelen rekabet sıkıntısı Türk uzun mamül çelik ihraçlarının önünü kesiyor. Diğer 5.000 ton bazında Adriyatik-Cezayir inşaat çeliği yandan Türkiye yine de çokça taşımalarında ise eskiden 30 yassı mamül ithal etmekte. dolar/ton seviyeleri konuşulEn büyük satıcılar ise Fransa, maktayken geçen haftalarda Rusya ve Hollanda. yapılan bağlantılarda 25 doTonaj büyüdükçe yük Libya ve Mısır’da karmaşalar/ton navlun ancak bulunabulma sıkıntıları da lar devam ettiği için buralarbiliyor. Halihazırda Karadeniz artmakta. 6.000-8.000 dan Karadeniz menşeli çeliğe ve Akdeniz’de 3.000 dwt cidwt gemilerin günlük talep gelse bile şimdilik çok varı gemilerin günlük gelirgetirileri bir ara 3.300 istikrarlı değil. Netice itibaleri ortalama 1.700 dolar/ dolar/gün’e kadar düştü riyle çelik ticaretinde tahılgün seviyesinde ki bu durum ama şimdilerde yine larda olduğu gibi bir daralma ancak işletme masraflarını işletme masrafı seviyeleri beklenmese de, krizin etkikarşılıyor. 5.000 dwt gemiler lerini öteleyecek bir artış da iyi bağlantılarda günde 4.000 olan 3.500 dolar/gün beklemek pek gerçekçi değil. dolar kazanabilse de ortalaseviyelerindeler. 8.000Çimento ticaretine de şöyle mada ancak 2.600 dolar/gün 12.000 dwt gemiler ise bir bakacak olursak, Kuzey seviyesinde kalabilmekteler. yer yer günde 6.000 Afrika’nın, Akdeniz’in öte Borcu olmayan bir gemi için dolar/gün seviyesinden tarafında kim varsa oradan bile bu rakam zorlayıcı olabağlantılar yapabilseler çimento talebi devam edecek bilir ama neticede işletme de ortalamada 5.000 gibi gözüküyor. Doğu Akdemasraflarının biraz üstüne dolar/gün seviyesinde niz’de Türkiye’den Libya’ya, işaret etmekte. Tonaj büyükazanabildiklerinde Orta ve Batı Akdeniz’de ise dükçe yük bulma sıkıntıları pervanelerini İspanya ve Portekiz’den Fas, da artmakta. 6.000-8.000 dwt döndürebildiklerini ifade Tunus ve Cezayir’e çimento gemilerin günlük getirileri bir hareketleri canlı seyrediyor. ara 3.300 dolar/gün’e kadar ediyorlar. düştü ama şimdilerde yine işNAVLUNLARDA DURUM letme masrafı seviyeleri olan Biraz da Mart ortası iti3.500 dolar/gün seviyelerinbariyle navlunlardan bahdeler. 8.000-12.000 dwt gemisedelim. Genel olarak tek ayaklı bağlantılarda iyi ler ise yer yer günde 6.000 dolar/gün seviyesinden navlunlar yakalanabilse de armatörler bu rakambağlantılar yapabilseler de ortalamada 5.000 dolar/ ları dönüşte zayıf kalacaklarını bildikleri için talep gün seviyesinde kazanabilirlerse pervanelerini dönetmeye devam etmekteler. Karadeniz’den Doğu Akdürebildiklerini ifade ediyorlar.
Mart - Nisan 2013
97
98
Mart - Nisan 2013
Mart - Nisan 2013
99
100
Mart - Nisan 2013