Fiyat: 10
yıl: 1 sayı: 1 / oCak-şubat 2013
metin kalkaVan mı? saliH zeki Çakır mı?
Büyük
Düello
Ocak - Şubat 2013
Dto’Da kıran kıran a seÇim
1
2
Ocak - Şubat 2013
Prista Oil Yağ San. Ve Tic Ltd. Şti.
Atatürk Havalimanı Karşısı, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi A1 Blok, K:12 No: 391 34149 Yeşilköy, İstanbul l Tel: +90 212 465 2403 l Faks: +90 212 465 2311 l www.prista-oil.com.tr
Ocak - Şubat 2013
3
GEMİ İNŞA SAVUNMA
DOSYA
HABER RÖPORTAJ HABERLER MAKALE DÜNYADAN
İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü LOJİMEDYA Basın Yayın Org. Tic. ve Ltd. Şti. adına Selçuk ONUR Genel Yayın Koordinatörü: İbrahim KOCAMIŞ Görsel Yönetmen Talha Feyyaz DUYAR
DOSYA BAŞLIKLARI 8 KISA KISA 26 DOSYA Metin Kalkavan: “Sen bizim tanıdığımız Salih Kaptan değilsin” 32 DOSYA İzmir DTO’da ‘Değiştirmeye’ talipler 36 RÖPORTAJ Salih Zeki Çakır: “DTO’yu denizcinin odası yapacağız” 42 HABER TRANSBOSPHOR Denizcilik 46 HABER GullsEye ile tüm liman kontrolümüzde olsun! 48 HABER Arkas, 2012’yi yüzde 10 büyüme ile kapattı
Editör: Cengiz TEPEBAŞ Hacı Yusuf ÖZER
MAKALE 72 Sitem ATEŞ 74 Engin KOÇAK 76 Kapt. Kubilay ULUCAN 77 Bahadır TONGUÇ 78 Can BESEV 80 TURiZM İzmir Cruise’de dünyada ilk 50 arasında 82 YOLCU TAŞIMACILIĞI Yolcu gemileri sıkı denetime alınacak
Reklam&Halkla İlişkiler Md: Funda BİNGÖL Yayın Danışmanı: Altan KÖSEOĞLU Danışmanlar Kurulu: Denizyolu: Prof. Dr. Mustafa İNSEL, Prof. Dr. Güldem CERİT, Elk Müh. Suat YİĞİT, Mak. Müh. İsmail KUTER, Kapt. Ayhan ÇEKİÇ, Kapt. Savaş ERCAN, Bahadır TONGUÇ, Can BESEV Gümrük: Osan BAŞTA ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay ULUCAN Almanya Temsilcisi: Doğan PÜRSÜN Hollanda Temsilcisi: İlhan KARAÇAY İngiltere Temsilcisi: Tahsin ÖZALAN
50 HABER U.N. Ro-Ro en büyük gemisini suya indirdi
YAYINA HAZIRLAYAN:
52 HABER Gelin gemilerinizi tehlikeli sulardan güvenle geçirelim
LOJİMEDYA Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 13 - No: 2007 Okmeydanı-İSTANBUL
56 HABER MOS, dünyayı gözüne kestirdi
Yayın Türü: Yerel - Süreli Yayın
SAVUNMA SANAYi 60 - Fransa’dan Rusya’ya savaş gemisi golü 62 - TSK’nın 2013 projeleri 64 - Dünyanın ilk yüzer dozeri TSK’da
İLETİŞİM Editör: +90 212 251 86 70 e-mail: editor@7deniz.net tweeter.com/7deniz.net facebook.com/7deniz.net Reklam: +90 212 251 86 70 reklam@7deniz.net
66 HABER Denizci elektriğini de boşaltmak zorunda 70 HABER Oda partnerliklerine örnek proje: PROJECT BRIDGE 4
Ocak - Şubat 2013
CTP ve Baskı: Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San.Tic.Ltd.Şti Tekstilkent Ticaret Merkezi A4 Blok - No 48 Esenler / İstanbul Tel: 0212 438 07 31 - 32 Faks : 0212 438 07 33 Dergimizde yayınlanan yazı ve fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.
Marine Otomasyon Sistemleri Ltd. Şti. Evliya Çelebi Mah. Rauf Orbay Cad. Ak İş Merkezi No:41/B Tuzla - 34944 - İstanbul Tel : +90 (0216) 447 12 90, 446 38 01 Fax: +90 (0216) 447 12 91 Ocak - Şubat 2013 5www.m-o-s.com.tr
Editör
Hoş geldin bebek!
E
linizdeki ilk sayıyla birlikte Türk denizcilik dünyasına yeni bir yayın daha katıldı. İsminde de, içinde de denizi barındıran derginizi kucaklayacağınıza inanıyoruz. Uzun soluklu birlikte olmak ve kalitemizi hep üst düzeyde sürdürmek için elimizden geleni yapmaya söz veriyoruz. Her sayımızda bir dosyayı gündeme getireceğiz. İlk olarak da, önemine binaen Deniz Ticaret Odası seçimlerini taşıdık sayfalarımıza. Mevcut Başkan Sayın Metin Kalkavan, her konuşmasına DÜNYA Gazetesi’nden Murat Erdoğan ve beni anarak başlasa da, yazıları okuduğunuzda, her iki tarafa da aynı uzaklıkta olduğumuzu görebileceksiniz. Ancak, şöyle bir eleştiri kabulümdür. Niye tek röportaj yaptın? Salih Zeki Çakır ile konuşmuşsun, Metin Kalkavan niye yok? Bunun çok basit bir yanıtı var: Metin Kalkavan, görevde olduğu sürece, bir yandan işleri ve öte yandan oda faaliyetleriyle öyle meşgul ki; asistanına defalarca yaptığım ve bir türlü geri dönmeyen taleplerimin sayısı bir artsın istemedim. Fakat, samimi olarak söyleyebilirim ki, yapılacak seçimlerin galibi kim olursa olsun kazanan ‘deniz’ olacaktır. Çünkü, oda Türk denizciliğinin amiral gemisidir. Ve o geminin sağlıklı yüzmesi hepimizin yararınadır. TEŞEKKÜR Sizinle bir de gururumu paylaşmak istiyorum. Denizci dostlarımız bizi öylesine özlemiş ki, ellerinde basılı bir meta olmamasına karşın, yalnızca sözlerimize inanarak destek oldular. Biz de, bugün ve yayın hayatımız boyunca, o desteklerini boşa çıkarmayacağımıza söz veriyoruz. Bir de hepsi birbirinden saygın, aşağıda isimleri ve görevleri yazılı genç yazar kadromuza ayrı ayrı teşekkür etmeliyim. Kapt. Kubilay Ulucan (Amerikan Türk Ticaret Odası –ATCOM- Denizcilik Sektörü Başkanı) Can Besev (İngiliz Ocean Intelligence şirketinde Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’dan Sorumlu Yönetici Analist) Kapt. Sitem Ateş (Uzakyol Zabiti 5. Kaptan) Bahadır Tonguç (Brokerler Derneği Genel Başkan Yardımcısı) Engin Koçak (ISTFIX - Istanbul Ar-Ge Bölümü Yöneticisi) Allah selamet versin. Saygılarımla.
Selçuk Onur 6
Ocak - Şubat 2013
NEDEN 7 DENİZ? n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n
Hafta 7 gün Gökkuşağı 7 renk Dünyanın 7 Harikası kabul görmüş Soyumuz 7 göbek Dünyada varsayılır 7 kapı Büyük Ayı 7 yıldız’lı Nota sayısı 7 İslam dinine göre Kainat 7 safhada yaratıldı Kabe’nin etrafı 7 kere tavaf edilir (dolaşılır) Manevi bilgeliğin rakamı yine 7 Katoliklerde 7 sakrament esas Yahudilerde Kutsal Samdan 7 Mumlu Eski Yunan Uygarlığında 7 Akilli Adam varsayılmış Mitolojide ise 7 esas Tanrı varsaymışlar Mısır’da Güneş Tanrısı RA 7 ruhlu Tibet’te 7 Buda Cin’de kutsal 7 element varmış Feng Shui’de iletişim sayısı 7 Tamamlanmış olmak eşittir 7 Afrikalıların Kwanza Bayramı 7 sembollü Zulu süsleri 7 renkli Eskimolarda Kar 7 isimli Hürmüz bile 7 kocalı Dinlenmek haftanın 7.gününde Çiçeklerden 7 veren gül 7 Tepe üstünde Rio 7 Tepe üstünde Roma 7 Tepe üstünde İstanbul
n n n n n n n n n n n
James Bond bile 007 Yüzde 7 nokta (açık) var. (ağız, kulak 2, burun 2, göz 2) Dünyada var olmuş 7 kıta Denizlerin figurativ sayısı 7 Kızılderililere göre mevsimler 7 tane Avustralya yerlileri Aborjin ve Kulin’lere göre de mevsim 7 tane Tüm Japonlarda rakamların en uğurlusu 7 Tarot falında 7 zafer Pamuk Prenses ve 7 cüceler Gökyüzü 7 kat .... Denizcilerin okuduğu 7 deniz dergisi
Ocak - Şubat 2013
7
Kısa Kısa
Dünyada
297
a
gemi boşta
raştırma şirketi Alphaliner’ın raporuna göre, 2012 yılının sonunda küresel konteyner filosunun yüzde 5’i boşta, bu da rakamlara döküldüğünde 809 bin TEU kapasite ya da 297 gemi manasına geliyor. 2012 yılında, 3 bin TEU ile 5 bin TEU arasındaki gemilerin boşa çıkartılması arttı, 27’si taşıyıcı şirket kontrolünde 83 gemi boşa çıkarıldı. Alphaliner’ın raporunda, gemi kiralamalarının son derece gerilediğini açıklanırken, bu durumun aynı gemi-
lerin arka arkaya tekrar kiralanmasına da yol açtığı da belirtildi. Alphaliner’a göre, aynı gemilerin yeniden kiralanması 3,000 TEU kapasiteli gemilerin sektörüne son derece sert bir etki yaptı. 2012 yılında ortalama kapasitesi 3,000 TEU olan toplam 33 gemi söküme gitti, söküme giden 33 geminin 8’i aralık ayında söküme gönderildi. 2013 yılında bu sayının daha da artması bekleniyor. Raporda, 2012 yılında söküme giden gemi sayısı 2009 yılındaki rekor seviyelere ulaştı. n
LNG yakıtlı tanker geliyor
Ç
in’in Cosco Tersanesi tarafından inşa edilecek gemi, çevre dostu olarak lanse edildi. Temiz Gökyüzü projesi kapsamında tasarlanan geminin inşasında 8
Ocak - Şubat 2013
Cosco, Golden Union ve Lloyd’s Register birlikte çalışacak. Gemide LNG yakıt sisteminin yanı sıra fuel oil ve dizel yakıt kullanmanın da mümkün olacağı açıklandı.
mayıs’ta Süveyş’ten geçişler zamlı
s
Süveyş Kanalı’nda mayıs ayından itibaren geçiş ücretlerinde zamlı tarife uygulanacak. Süveyş Kanalı Yönetimi, kanaldan geçiş ücretlerinin 1 Mayıstan itibaren zam alacağını açıkladı. Yapılan açıklamaya göre, kargo gemileri, RO/RO ve yolcu gemileri için kanaldan geçiş ücreti yüzde 3 oranında zam alacak. Konteyner gemileri ve araç taşıyıcıları ise en az yüzde 2 oranında zam görecek. Limanın yeni fiyat çizelgesinde, ham petrol tankerlerinin, petrol ürünü tankerlerinin, kimyasal ürün tankerlerinin ve diğer yakıt ürün tankerlerinin, LPG,LNG ve kuru yük gemilerinin kanaldan geçiş ücretleri yüzde 5 oranında zam alacak. n
Proje yetkilileri artan yakıt fiyatları ve değişen kurallar karşısında böyle bir çalışma yapmaya yöneldiklerini ifade etti. n
Ocak - Şubat 2013
9
Kısa Kısa
Kanal İstanbul için ihale yolda Başbakan Erdoğan, Kanal İstanbul Projesi ihalesinin yılın ilk çeyreğinde yapılması için hazırlıkların sürdüğünü bildirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen 10 yılda olduğu gibi, önümüzdeki 10 yılda da Türkiye’yi bir kez daha 3 kat büyüteceklerini belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti: “İşte bakın şimdi bu yıl 29 Ekim’de, Marmaray’ın açılışına hazırlanıyoruz. 2015’te, biraz daha güneyinde, çift katlı tüp geçidin denizin altından açılışı olacak. Yine aynı yıl yetiştirmeye çalışacağız, üçüncü köprüyü bitireceğiz. İstanbul kanalıyla ilgili, Kanal İstanbul Projesi’nin de hazırlıkları yapılıyor. Onun da ihalesini inşallah yapacağız.” n
Ekol Lojistik, Ro-Ro seferlerine başladı
Marport, 3G ile hızlandı Türkiye’nin ilk ve en büyük özel konteyner limanı Marport, Turkcell’le birlikte gerçekleştirdiği 3G altyapısı ve AR-GE çalışmaları sayesinde erişim hızını 2,5 kat artırdı. Dünya standartlarında liman işletmeciliği yapan Marport hizmetlerini geliştirmek amacıyla altyapı yatırımlarına devam ediyor. Bu doğrultuda Turkcell ile yaptığı işbirliğiyle liman içinde 3G hızında erişim sağlandı. Marport, bu yatırım ile limandaki işleyişin tamamını merkezden yönetebiliyor. Limanda, her biri dört adet reefer konteyneri izleyebilen 60 adet sabit cihaz ve 80 adet de mobil cihaz kullanılıyor. n 10
Ocak - Şubat 2013
Avrupa’da ve Türkiye’de gerçekleştirdiği önemli yatırımlar ile adından söz ettiren Ekol, RoRo seferleriyle bu yatırımlarına bir yenisini daha ekledi. Satın alma taahhüdü ile kiralanan gemilerin isimleri HATCHE, PAQIZE ve QEZBAN olarak belirlendi. En son teknolojiye sahip, her biri 240 treyler kapasiteli modern Ro-Ro gemilerinin seferleri karşılıklı olarak haftanın üç günü Haydarpaşa-Trieste limanları arasında gerçekleşecek. n
WISTA Türkiye’ye Altınyunus Ödülü 1973 yılında kurulan Uluslararası Deniz Ticareti ile İştigal Eden Kadınlar (WISTA) Derneği’nin Türkiye ayağında, ilk kadın denizci sivil toplum örgütü olması kapsamında Altın Yunus ödülü almaya hak kazandı. n
Ocak - Şubat 2013
11
Kısa Kısa
Haliç’in iki yakası otobüsle bağlanacak Haliç’in iki yakası Amfibi model (karada ve suda giden taşıt) otobüs ile bir birine bağlanacak. Karadan suya girerken tekerleklerini toplayan ve gemi halini alan otobüs, Ağustos ayında hizmete sunulacak. Şu an Hollanda’nın Roterdam şehrinde kullanılan ve Amfibus olarak anılan taşıt ile Sütlüce’den Eyüp’e 5 dakikada geçilebilecek. 15 kilometre sürat yapabilecek otobüs, Haliç’i 3-5 dakikada geçebiliyor. n
Boğazın altına iki katlı otopark yapılacak Galataport, Nisan’da ihaleye çıkıyor Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın (ÖİB), bu hafta Galataport olarak bilinen İstanbul Karaköy kruvaziyer turizmine yönelik inşa projesinde özelleştirme ilanına çıkmasının beklendiği, tekliflerin Nisan sonunda alınacağı belirtildi. Proje kapsamında, Karaköy’den Tophane’ye kadar olan 1,200 metrelik sahil şeridi ve yaklaşık 100,000 metrekarelik alanda alışveriş merkezleri, oteller ve liman yapım-işletimi gerçekleştirilecek. n
Galataport’un yeni imar planlarına göre denizde 10 metre eninde dolgu alanının açılması ve projenin altına 2 katlı otopark yapılması planlanıyor. İstanbul Modern Müzesi’nin yıkımının önünü açan plana karşı Mimarlar Odası dava hazırlığı yapıyor. 1200 metrelik sahil boyunca 10 metre eninde denize dolgu yapılmasına izin verilirken, rekreasyon alanlarının altına da 2 katlı otopark yapılabilecek. n
Boğazlardan geçen yıl yaklaşık 93 bin gemi geçti Küresel ekonomik kriz ile Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nın 2006 yılında devreye girmesi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçen gemi sayısının azalmasına neden oldu. Karadeniz ve Marmara denizlerini birbirine bağlayan 30 kilometre uzunluğundaki İstanbul Boğazı’ndan 2012 yılında 9 bin 27’si tanker olmak üzere 48 bin 329 gemi geçiş yaptı. n 12
Ocak - Şubat 2013
AKYAPAK Makine Sanayi ve Ticaret A.Ş. Akçalar Sanayi Bolgesi, Sanayi cad. No:8/A 16225 Akçalar / BURSA / TURKEY
+90 224 280 75 00
Ocak - Şubat 2013
13www.akyapak.com.tr info@akyapak.com.tr
Kısa Kısa
“Aztek Karidesi” Akdeniz’i çok sevdi Batı Atlantik orijinli bir tür olan Aztek karidesinin Antalya Körfezi’nde hızla çoğaldığı belirtildi ve şu anda Akdeniz’in en iri türü olduğu bildirdi. Yaygın olarak Batı Atlantik’te görülmesi dolayısıyla “Aztek karidesi” anlamına gelen “Penaeus aztecus” olarak adlandırılan ve Akdeniz’de ilk kez 2009 yılında rastlanan karides türü, bölgede hızlı bir şekilde çoğalıyor. n
RMK ve Hot Lab Yacht & Design güç birleştirdi
ÖTV’siz yakıtı karaya sattılar Akaryakıt dağıtım şirketleri 2011’de Tüpraş’tan 224 milyon liralık ÖTV’yi ödemeksizin deniz motorini satın aldı. 2012’de ise bu tutar 498,3 milyon liraya çıktı. Bu veriler, akaryakıt şirketlerinin 2011’de yaklaşık 584 milyon, 2012’de ise yaklaşık 1,3 milyar liralık motorin çektiklerini ortaya koydu. Bu olağanüstü artış üzerine harekete geçen EPDK ve Maliye Bakanlığı 3 firmanın toplam 46,5 milyon liralık ÖTV mahsubunu incelemeye aldı. Sonunda iki firmanın akaryakıt dağıtım izni iptal edilirken bir firma hakkındaki incelemenin devam ettiği öğrenildi. Aynı şekilde olağanüstü düzeyde ÖTV’siz yakıt çeken akaryakıt şirketlerine yönelik inceleme başlatıldı. Devletin sadece geçen yıl bu yolla uğradığı vergi kaybının 300-350 milyon lirayı bulduğu tahmin ediliyor. n 14
Ocak - Şubat 2013
True Luxury Explorer ve Leisure olmak üzere iki farklı seçeneği bulunan RMK 5000 tasarım projesi Hot Lab Yacht & Design tarafından tasarlanıyor. Hot Lab Yacht & Design halen 43 metrelik kapsamlı bir yeniden donatım projesi için Koç Topluluğu’nun tersanesi RMK Marine bünyesindeki çalışmalarını sürdürüyor. n
Ocak - Şubat 2013
15
Kısa Kısa
U.N. RO-RO’dan cazip kampanyalar
Yeni nesil şamandıra rüzgar değirmeni Yeni nesil, yüzer rüzgar değirmenleri derin sularda da çalışıyor. İlk modeller Norveç açıklarında test ediliyor. Yüzen rüzgar değirmenlerinin en gelişmiş modelinin adı ise “Hywind”. Deniz yüzeyinin üzerinde pervaneli kule dikkat çekiyor. Geri kalan bölüm su yüzeyinin epeyce altında yüzüyor ve kaidesi ağır beton yük ile dolduruluyor. Bir nevi “hacıyatmaz” oyuncağı gibi; yani en ağır fırtınada dahi batmıyor. n
16
Ocak - Şubat 2013
U.N Ro-Ro’nun taşımaların yönünü karadan denize kaydırmayı hedefleyen uygulamaları sürüyor. Buna göre, 1 Şubat 2013 itibariyle İstanbul-Trieste hattında Cumartesi uygulanan 100 EURO hafta sonu ek navlunu kaldırıldı. U.N Ro-Ro hatlarında gerçekleştirilen ünite sayısını aşan ünitelere gidiş-dönüş için 300 EURO indirim uygulanacak. Rezervasyon kontenjan uygulaması devreye alındı. Özellikle Fransa ile Mersin hatlarında ve hafta sonu İtalya gemilerinde yaşanan rezervasyon ve yer sorunlarını, kredi kartlı müşterileri için ortadan kaldıracak olan sistemin devreye alınması ile taşımalarda yer sorunu ve termin sorunu ortadan kalkacak. n
10 bininci yolcu çiçeklerle karşılandı BUDO deniz otobüsü seferleri, 20 günde 10 bin yolcuya ulaştı. BUDO’nun 10 bininci yolcusunu Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe Mudanya İskelesi’nde çiçeklerle karşıladı.Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Bursa - İstanbul ulaşımın sağlanması amacıyla başlatılan BUDO deniz otobüsü seferlerine ilgi artarken, 10 bininci yolcu olarak İstanbul’dan gelen Esra Sevilay Su, Başkan Altepe tarafından iskelede çiçekle karşılandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, ‘Halkın projesi’ olarak hayata geçirdikleri BUDO’ya Bursalı ve İstanbulluların sahip çıktığını belirterek, “Talepler doğrultusunda ek seferlerimizi devreye alıyoruz” dedi. n
Aklın yolu İdo’dan, avantajlı yolculuk fırsatı sosyal ağlardan geçer!
/idokurumsal
/idokurumsal
/idokurumsal
/idokurumsal
Hepsi ve daha fazlası için Türkiye’nin yeni ulaşım sitesi
ido.com.tr Ocak - Şubat 2013
17
Kısa Kısa
156 bin yolcu ucuza taşınacak Şehiriçi-şehirdışı tüm hatlarda ucuz bilet kampanyasıyla yeni yıla başlayan İDO, 7 Ocak –31 Mart 2013 tarihleri arasında tüm hatlarda 156 bin yolcuyu ve 27 bin aracı indirimli taşıyacak. İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy, kampanyaların tüm bir yıla yayılacağını belirterek belirledikleri yeni ‘Her bütçeye uygun fiyat politikasıyla’ milyonlarca yolcuyu ağırlamayı hedeflediklerini söyledi. Yolcuların beklentilerini çok iyi bildiklerini kaydeden Paksoy şöyle konuştu: “Yolcularımızın alışkanlıklarını ve şikayetlerini de biliyoruz. 2011’e kadar hangi fiyat ve hizmet politikasını benimsediysek, bugün de aynısını uygulayacağız.” Kampanya kapsamında Pendik-Yalova ekonomi sınıfı yolcular için 5 TL, araçlar için 15 TL’lik; Yenikapı-Yalova ekonomi sınıfı yolcular için 5
156 bin yolcu ve 27 bin araç indirimli taşınacak
TL, araçlar için 24 TL’lik; Yenikapı-Bandırma ekonomi sınıfı yolcular için 19 TL, araçlar için 74 TL’lik; Yenikapı-Bursa ekonomi sınıfı yolcular için 9 TL, araçlar için 49 TL’lik özel
fiyatlar belirlendi. Ayrıca bu kontenjanların dolması durumunda, yine standart fiyatların daha altından aynı miktarda başka düşük seviyeli fiyatlar da kampanyaya dahil edildi. n
Aliağa limanlarına 5 bin 221 gemi yanaştı Aliağa Liman Başkanlığı verilerinden derlenen bilgilere göre 2011 yılında 4 bin 888 ticari geminin yanaştığı Aliağa limanlarına geçen yıl 323 artışla 5 bin 221 gemi yanaştı, gemilerdeki 40 milyon 320 bin ton yük elleçlendi. Bu rakamla Aliağa, ticari amaçlı gemi sayısı bakımından Kocaeli ve İstanbul Ambarlı’dan sonra Türkiye kıyı şeridinde en fazla gemi yanaşan 3. bölge oldu. 2012 yılında Kocaeli’deki limanlara 10 bin 664 gemi, İstanbul Ambarlı limanına 5 bin 526 gemi yanaştı. Sıralamada 4. sırada yer alan Mersin Limanı ise 4 bin 946 gemi ile 4. sırada, 3 bin 568 gemi ile İskenderun Limanı ise 5. sırada yer aldı. n
18
Ocak - Şubat 2013
Ocak - Şubat 2013
19
Kısa Kısa
Güneş enerjisi ile çalışan araştırma gemisi Fransa’nın güneyinde La Ciotat şehrinde bir limanda bakıma alınan Planetsolar isimli gemi, diğer araştırma gemilerinden oldukça farklı. Güneş enerjisiyle dünya turu gerçekleştiren ilk gemi olan 30 metre uzunluğundaki Planetsolar, 500 metrekare büyüklüğünde güneş paneline sahip. İlk dünya turunu tamamlayan gemi, bu limanda önündeki yeni maceralara hazırlanıyor. n
Seanergy borç ödemek için şirket sattı Seanergy Maritime Holding geçtiğimiz günlerde iştiraki şirketi Capital Shipping Limited “MCS” ye ait olan dört şirketi birden sattı. Satılan dört iştiraki şirket, Handysize kuru yük gemileri M/V Fiesta, M/V Pacific Fantasy, M/V Pacific Fighter ve M/V Clipper Freeway’in sahibi. 29 Ocak 2013 tarihi itibari ile, satışın karşılığı olarak şirketin 30,3 milyon dolarlık borcu silindi. İştiraki şirketlerin satılmasıyla birlikte, şirketin şu anki filosu, iki Panamax, iki Supramax ve dört Handysize olmak üzere sekiz kuru yük gemisinden oluşmakta. n
Sea Star Line’ın
eski yöneticisi tutuklandı Amerikan Adalet Bakanlığı, Florida merkezli navlun taşıma şirketi Sea Star Line’ın eski yönetcisi Frank Peake’in, Amerika Birleşik Devletleri ve Porto Riko arasındaki navlun taşımasında fiyat sabitleme ve zam hareketleriyle oynama komplosuna suç ortaklığından Porto Riko’da bulunan Federal Mahkeme tarafından iki haftadır süre gelen bir dava sonucunda suçlu bulunduğunu açıkladı. n
Çinliler’in betondan gemisi Çinliler bir ilki denediler, betondan gemi yaptılar. Betondan inşa ettikleri gemiyi yüzdüremeyeceklerini anlayınca karada çürüttüler. Şimdi ise o gemi tamamen kaldırılıyor. Çelik sıkıntısı sebebiyle dönemin yöneticileri tarafından yaptırılan 3 bin tonluk dev gemi, daha sonra işletme maliyetlerinin çok fazla olacağı gerekçesiyle karada bırakılmış. Gu Tian ismindeki geminin karada tutulmasıyla Fuzhou şehrine turist getirmesi planlanırken, dev yapı ancak evsizlere barınak olabilmiş. n 20
Ocak - Şubat 2013
Huzur Yat
HAYALLERİNİZİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 446 2013 68 48 21 Ocak216) - Şubat E-Posta: info@huzuryat.com.tr - www.huzuryat.com.tr
Kısa Kısa
7 DENİZ’in mutlu günü Amerika Birleşik Devletleri’nden yazılarıyla bize katkıda bulunan Kaptan Kubilay Ulucan, 12 Aralık 2012’de Fatoş Sarıca ile hayatlarını birleştirdi. Fatoş Hanım’a ve Kubilay Kaptan’a ömür boyu mutluluklar diler, Sarıca ve Ulucan ailelerini tebrik ederiz. n
Cemre Tersanesi Helene H’yi suyla buluşturdu Cemre Tersanesi geçtiğimiz günlerde Norveç merkezli Seaworks grup tarafından teslim alınan iki gemilik serinin ikincisi HELENE H adlı kuruyük gemisini suya indirdi. Cemre Tersanesi tarafından yapılan açıklamada, Norveç merkezli NSK Nordnorsk Skipkonsult tarafından tasarlanan iki gemilik anlaşmanın 25 Mayıs 2011 tarihinde imzalandığı ifade edilirken, sözleşmenin değeri açıklanmadı. 68 metre uzunluğa sahip olan ikiz yük gemilerinin, 12 metre genişliği bulunuyor. Dikmeler arası uzunluğu 62 metre olan gemilerin en yüksek noktasından derinliği ise yaklaşık 7 metre. n
Densa Denizcilik’ten 1 milyar $’lık yatırım Ömer Sabancı ve Demet Sabancı Çetindoğan kardeşler de düşen gemi fiyatlarını fırsat bilip 2008 yılında kurdukları Densa Denizcilik şirketi ile Uzakdoğu’daki tersanelere verdikleri gemi siparişlerinde 1 milyar dolar değerinde 21 gemi filosuna ulaştı. Densa Denizcilik şirketinin yönetim kurulu üyeliğini Ömer Sabancı’nın 25 yaşındaki oğlu Hacı Sabancı yürütüyor. n
CS Star, 2.1 milyon dolara Arkas’ın Danimarkalı Orskov Christensen tersanesinde 1993 yılında Merette ismiyle suya indirilen, gemi “CS STAR” Arkas’a 2,1 milyon dolara satıldı. Geminin satılmadan önceki işletmecisi, Danimarka merkezli Dania Marine, armatörü ise Danimarkalı Finansman K/S Habro-Mølleå. n 22
Ocak - Şubat 2013
Satır başlarıyla CS STAR: Uzunluk: 149 metre Genişlik: 22 metre Draft: 6 metre Bayrak: Britanya Ağırlık: 10,546 GRT 12,184 DWT
Uygun fiyat garant isi
Saatte 30 litreden 700 litreye kadar denizde ihtiyacınız olan tüm tatlı su Bol yedek parça ve Türkiye’nin her yerine servis imkanı Delfin Su yapıcılar, 2007’den bu yana türkiye ve dünya genelinde bir çok müşteriye hizmet vermektedir. Delfin Denizcilik olarak amacımız, deniz suyuna erişimi olan herkesin su yapıcının sunduğu imkan ve kolaylıktan faydalanmasını sağlamak. Bu amaçla, cihazlarımız dayanıklı, güvenilir, kullanışlı ve uygun fiyatlarda olmaları hedeflenerek üretilmektedir. Satış sonrası hizmetlerimiz ve yedek parça imkanlarımızla sattığımız cihazların daima arkasındayız.
Delfin Denizcilik San. Tic. Ltd. Şti. Rafet Paşa Mah 5038 Sk No:15/A Çamdibi - İZMİR Telefon : 0(232) 462 61 74 - 435 07 83 info@delfindenizcilik.com www.delfindenizcilik.com
2 YIL GARANTİ Ocak - Şubat 2013
23
24
Marine Otomasyon Sistemleri Ltd. Şti. Evliya Çelebi Mah. Rauf Orbay Cad. Ak İş Merkezi No:41/B Tuzla - 34944 - İstanbul Tel : +90 (0216) 447 12 90, 446 38 01 Fax: +90 (0216) 447 12 91 Ocak - Şubat 2013 www.m-o-s.com.tr
Marine Otomasyon Sistemleri Ltd. Şti. Evliya Çelebi Mah. Rauf Orbay Cad. Ak İş Merkezi No:41/B Tuzla - 34944 - İstanbul Tel : +90 (0216) 447 12 90, 446 38 01 Fax: +90 (0216)Ocak 447 12 91 2013 - Şubat www.m-o-s.com.tr
25
Dosya
AVAN: METİN KALK
“Sen bizim tanıdığımız Salih Kaptan değilsin” Mayıs ayında yapılacak seçimlerde DTO Başkanı Metin Kalkavan ve Başkan Adayı Salih Zeki Çakır, Şubat ayı aylık olağan toplantısında karşılıklı açıklamalarda bulunarak seçimlerin şimdiden ne kadar sıkı geçeceğinin sinyallerini verdiler.
İMEAK
Deniz Ticaret Odası Şubat ayı aylık olağan toplantısına iki başkan adayının karşılıklı açıklamaları damgasını vurdu. İlk olarak söz alan İMEAK DTO Başkanı Metin Kalkavan, Başkan Adayı Salih Zeki Çakır’ın basında çıkan açıklamalarına yanıt verdi. Salih Zeki Çakır’a kendilerine bu seçimlerde rakip oldukları için teşekkür ederek başlayan Kalkavan, “Seçimlerde muhalefetin olması faydalıdır. Bizi kendimize getirdi ve bundan sonra bizde yaptıklarımızı anlatmak için daha çok çaba harcayacağız” dedi. Deniz Ticaret Odası Seçimlerinde başkan adayı olan Salih Zeki Çakır’ın basında çıkan haberlerini göstererek DTO yönetimini suçlayıcı açıklamalarda bulunduğuna tepki gösteren Kalkavan, bu açıklamalara yanıt verdi. Kalkavan, Salih Zeki Çakır’ın kendilerini, demokrat olmamakla, vizyonsuz olmakla, şeffaf olmamakla ve komiteleri ayarladığı gerekçesiyle hilekar olmakla suçladığını söyledi. Kalkavan “DTO’da
26
Ocak - Şubat 2013
adalet yok diyorsun, hile yaptığımızı söylüyorsun. Demokratlık yok diyorsun. Ben senin bu sözleri söylediğine inanmıyorum. Eğer bu sözleri söylediysen bu sözlerin altına imzanı atar mısın?” diyerek Salih Zeki Çakır’a seslendi. Salih Zeki Çakır’ın ‘evet söyledim’ demesi üzerine Kalkavan ‘Sen bizim tanıdığımız Salih kaptan değilsin. Seni hiç tanımamışız” diye konuştu. İnsan yapmadığı şeylerin söylenmesine üzülüyor. Adalet yok demiş. Kendi deyimiyle,
‘Adaleti temsil edecek bir oda yönetimi oluşturmak istiyoruz’. Bana her şeyi dersiniz ama adaletimizden şüphe edemezsiniz. Bu seçimleri 4 rauntluk bir boks maçı olarak değerlendirin. Birinci raunt bugündür. Keyif alacaksınız. Demokrat olacağız demişsiniz. Biz demokrat değiliz sanki? Hiç yanından geçmemişiz. Daha da üzücüsü bizim vizyonumuz yokmuş. Vizyonsuz demişsiniz bize. Biraz Allah korkusu olsun. Biz 10 senedir hiçbir şey yapmamışız. Her şey kendiliğinden oluşmuş veya devlet yapmış. Bunlar o kadar fazla ki tek tek cevap ver-
Dosya
meye kalksam saatler alır. Hesap sorulabilen bir yapımız yokmuş. Bize hesap sorup da cevap alamayan var mı? Bir de şeffaflık konusu var. Biz galiba birkaç tane katman kullanıyoruz o yüzden şeffaf değilmişiz. Bizim hiç kimseden sakladığımız bir şey yok. Hilekar denmiş bir toplantıda ve Salih Zeki Çakır ona hilekar demeyelim de ince ayar diyelim demiş. Biz ne yapmışız da hilekar olmuşuz onu anlamıyorum” ifadelerini kullandı.
yayalım ki? Gerçekten bizi tanımamışsınız, bizde sizi tanımamışız. Bizden böyle şüphe etmek bir seçim için değmez” açıklamasında bulundu. “Koster filosunu yaparsanız tebrik ederiz” Konuşmasına devam eden Kalkavan, “Projeleriniz ne diye soruluyor, cevap yok. 35 proje var deniyor bekliyoruz bizde. Koster projesine sahip çıkmayın. Koster projesi varken siz neredeydiniz. 57’inci hükümetin 2002 yılının mali bütçesinde 200 milyar olarak koyduğunu biliyoruz. Hepimiz uğraştık ama o para kullanılamadı. Koster filosu sizindir. Hayırlı olsun. Buyurun yapın. Yaparsanız tebrik ederiz. Koster filosunda toplantılara katılmakla proje sahibi olunduğunu ilk defa görüyorum. Biz bunu en son devlete ve GİSBİR’e bıraktık. Biz en başından beri, 10-12 sene, bu konunun içinde olduk. Ama proje sizinmiş buyurun hayırlı olsun. Bakalım ne yapacaksınız. Ama sizin söylediğiniz yöntemle olmaz. Koster projesi teşvik primi olmadan olmaz.
s
“Hilekar olduğumuzu söylediler” Klasik seçim taktikleri uygulamayacağız dediler ama hilekar olduğumuzu dahi söylediler diyen Kalkavan, “Hilekar olduğumuzdan kasıtları komiteleri ayarlamışız. Eskiden blok blok götürüp komitelere koyarmışız. Evet koyardık. Neden koyduğumuzu söyleyeyim, bu kadar insanı buraya toplamak için. Çıkaramazsınız bu rakamı. Bugün yapın 60 kişi çıkaramazsınız. Ama meclise fazla insan getirelim diye komitelerden böldük parçaladık meclise fazla in-
san getirelim diye koyduk. Bize bir firma başvurduğu zaman çok belli başlı bir iş yapmıyorsa, o bile 3-5 komiteye uyar. Devlet karar vermiş. Uluslararası kodlamayla eşit olsun diye NACE kodlaması diye bir şey yapmış. Bunun içinde, Gümrük Ticaret Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Nüfus İdaresi, TUİK, TOBB meclisi var. Oturup çalışıyorlar ve bu kodlamayı yapıyorlar. Burada görev verilmiş olan Odalar Birliği bizim bütün üyelerimize bildiri yapıyor. ‘Ey firmalarım yeriniz yanlışsa buna itiraz edin’ diye. Bulamadıkları firmalara özel olarak ulaşıyorlar ve sonunda 26 ulusal gazeteye ilan veriyorlar bu konuda. Bunu görüp de itiraz edip gidip kendisini düzelten firmalar var. Belli firmalar yapmamışsa bizim bir hatamız yok. İtiraz edip itirazı kabul edilmemişse benim suçum ne burada? Benim müdahil olduğum bir durum yok bu konuda. Salih Kaptan diyor ki; ‘Benim 8 firmam var 8 farklı komiteye konmuş’. Ben niye böyle bir şey yapayım? Git bir komitede uğraş niye o kadar
Ocak - Şubat 2013
27
Dosya
Anahtar teşvik primindedir” ifadesini dile getirdi.
ĞLU: KAPTANO
“Ben olsam DTO’nun imkanlarını kullanırım”
Meclis Başkanı’ndan Salih Zeki Çakır’a acı gönderme:
“yeni aday 1- 0 geriden başlar” 28
Metin Kalkavan’ın konuşması sırasında, Salih Zeki Çakır’ın ‘DTO’nun imkanlarını kullanıyorsunuz’ açıklamalarına yanıt verirken konuşmaya dahil olan DTO Meclis Başkanı Cengiz Kaptanoğlu, Başkan Adayı Salih Zeki Çakır ve Erkan Dereli’ye hitaben, “Bugün partiler, dernekler ve oda yönetimleri dahil çalışmalarını nerede yapar? Süleyman Demirel genel başkanlığını ilan ettiği zaman genel merkezden dışarı mı çıktı? Aday olanlar dışarı çıkmaz mı? İTO Başkanı Murat Yalçıntaş tekrar aday oldu. O da mı çalışmalarını dışarıdan yürütüyor? Yani bunu biliyorsunuz. Başkan onu demek istiyor. Ben buradan onları söylemek istemiyorum. Çünkü ben istemiyorum kırıcı olayım. Sinirleniyorum, üzülüyorum. Kendi adıma konuşayım, Vallahide Billahi de ben iktidar olsam, ben Metin Kalkavan’ın yerinde olsam çok daha iyi kullanırdım bu durumu. Hakkım çünkü. Maalesef başkanlığa yeni aday olan 1-0 geride başlar. Onun için çok çalışın dedik. 2 ay müsaade ettik” şeklinde konuştu.
Ocak - Şubat 2013
“Biz yaptık siz hayal edemezsiniz” Bizim 10 yılda yaptıklarımızı 10 sene oturup düşünseniz hayal etmeniz bile mümkün değil diyen Kalkavan, “Oturun düşünün istediğiniz kadroyu kurun. Kadronuzu da göremedim zaten. Ama bizim kadromuz hazır. Biz bir zümreye çalışıyormuşuz. Biz hiçbir zümrenin adamı olmayacağız demişsiniz. İçinde deniz lafı geçen her şeye bizim sahip olmamız lazım. Biz söylüyorduk, burası armatörlerin yeri değil sadece. Biz laf üretmişiz çözüm üretmemişiz. Bu kadar uğraşıp çalışıp bu kadar götürdüğün yerde devlet kabul etmemişse biz ne yapabiliriz. Doğru kanaldan gitmemişsiniz diyebilirsiniz. Buyurun siz gidin. Sayın Bakan Yıldırım’a da yakınsınız. Hadi gidin belli şeyleri halledin. Deniz bütün olayıdır. Bir tavada olmak ayrı ama hepimiz bir gemideyiz. Bizim iktidarımız için bir zümreyi kolladı, ayrım yapıldı demek günahtır” şeklinde konuştu. “Yaptıklarımız 20 dakikada anlatmaya çalışıyoruz” Kalkavan, “Herkese ulaşamadınız dediniz. Nasıl ulaşalım? İşte burada gördünüz yaptıklarımızı. 20 dakikada anlatmaya çalıştık. Bu konuşmayı 2 saate çıkartayım, burada kimseyi bulamazsınız. Biz size odalarda yaptığımız kavgalarımı anlatalım. Benim hayatımın büyük bir bölümü temsilde geçiyor. O bir yeri doldurmak, bir kurumun orada olması bile ne kadar önemli bilemezsiniz. Eğer her hangi birisi size gelip
para vereceğini, bütün sorunlarınızı çözeceğini söylüyorsa, böyle bir dünya yok maalesef. Yapılabilecekler belli yapılamayacaklar belli” diye anlattı. “Her şey seçim değil” Seçim konusunda önemli olanın ilişkilerin zedelenmemesi diyen Kalkavan, “Her şey seçim değil. Bir de seçim sonrası var. Ben size saygısızlık ettim mi? Ben size böyle cümleler kullandım mı? Hiçbir basın mensubuna böyle açıklamalar yaptım mı? Hepsi geldi, hayırlı olsun dedim. Aday olmak herkesin demokratik hakkıdır. Ama benden günah gitti. Sen 1 ay boyunca konuşacaksın ben buradan 1 saatte cevap vereceğim. Buradaki belli şeylere cevap veririm. En önemlisi eğitim. Bu konuda da cevap veririm. Ben niye aday oldum ona da cevap veririm. Gerçekten hepimiz için inanılmaz bir performans gösterdik son yıllarda. Biz denizde hiçbir zaman ayrım yapmadık. Büyük, küçük, farklı alan diye bir ayrım yapmadık. Biz kişilerle uğraşmadık. Biz herkesi temsil ediyoruz” dedi. “seçmenler Oda’mızı tanısınlar” Salih Zeki Çakır’ın seçimde oy kullanmak için DTO salonunun yetersiz olduğu konusundaki açıklamalarına yanıt veren Kalkavan, “Genel seçimlerde oylarımızı okulların sınıflarında veriyoruz. Bir sadıkta 300 kişi oy veriyor. Rahatça oy kullanıyor. Bizim de amacımız üyelerimiz odamıza gelsinler, görsünler, dolaşsınlar, tanısınlar istiyoruz. Seçimde yer açısından bir sıkıntı yaşayacağımızı sanmıyorum” şeklinde konuştu. n
Geçmişten bu yana süregelen ve gelişmekte olan portföyümüz ve ilkelerimiz doğrultusunda sunduğumuz “kalite”, çalışmalarımızın ciddiyeti ve öneminin en güçlü kanıtıdır.
Evliya Çelebi Mah. Rauf Orbay Cad. Yasemin Sok. No:10 - Kat 2 Daire 1 İçmeler / Tuzla Telefon: 0216 395 22 35 - 446 01 75 - Fax: 0216 446 01 75 - info@korkmazyat.com
www.korkmazyat.com
Ocak - Şubat 2013
29
Dosya
Seçimler için ne dediler? Cengiz Kaptanoğlu Biz bu odayı kolay kurmadık. Birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Her şey odanın menfaati ve sektörün geleceği içindir. Tam demokratik güzel bir yarış olsun. Bu rekabet fevkalade de heyecan getirir. Biz aynı göreve talip olduk, durmak yok yola devam felsefesiyle, biz devam kararı aldık. Çalışan kazansın. Üyelerimizin takdirine kalmıştır. Birliği, beraberliği bozmadan hareket edilmesini ve kimseyi üzmeden sonuca varılmasını bekliyoruz. Sonuç ne olursa olsun, bu sonucun tüm denizcilik camiasına, denizcilik ailesine ve ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.
Faruk Ürkmez Önümüzdeki seçimlerde yarışın kızıştığını görmek hoşuma gidiyor. Zevk alıyorum. Demokrasinin getirdiği sonuçlar bunlar. Yarış devam edecek ve bir tanesi kazanacak. Ancak duyumlarım, edindiğim bilgiler denizcilik sektörüne yaraşan bir yarışma olsun. Yarışmada tarafların mutlak taraftarı vardır. Herkes taraftır. Ancak kimse kimsenin belden aşağısına vurmaya teşebbüs etmesin. Burası denizcilik sektörünün
30
Ocak - Şubat 2013
çatısı. Bu çatının idaresini kazanabilmek için etik kurallara uyulması en büyük temennimdir. Her iki arkadaşıma da başarılar diliyorum. Halim Mete Sayın Çakır Beyin yapacağı konuşma DTOya yön verici olmalı, birleştirici ve yapıcı olmalı. Birlikte çalışacağımız başka yerlere gitmeyeceğimiz bir seçim olmasını diliyorum. Kim kazanırsa kazansın sonuçta birbirimizin yüzüne bakacağız. O yüzden seçim sonrasında birbirimizin yüzüne bakamayacak duruma gelmeyelim. Seçimlere kadar da en ufak bir tatsızlık olmamasını diler her iki adaya da başarılar dilerim.
Mustafa Ünar Gelişmekte olan bir sektörün katılımıyla gerçekleşecek bu seçimlerde, seçilecek kadronun ve yönetimin hem ülke ekonomisine katkıda bulunacağını, hem de ülkemizi uluslararası alanda başarıyla temsil edeceğini düşünüyorum. Yeni yönetimden sektörün sorunlarının çözümü için çalışmalarına devam etmelerini bekliyorum.
Murat Kıran “Deniz Ticaret Odası seçimleri denizcilik sektörünün geleceğini çok yakından ilgilendirmektedir. Sektörün çatı örgütü olarak bugüne kadar faaliyetlerini başarı ile sürdüren odamızın geleceğini belirleyecek olan bu seçimlerin uygar ve yapıcı bir ortamda gerçekleşmesi en büyük dileğimdir. Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği GİSBİR’in çoğulcu ve katılımcı anlayışı benimsediğini bugüne kadar değişik platformlarda birçok kez ifade ettim. Deniz Ticaret Odamızın seçimlerine de bu anlayışın yansıyacağına ve denizcilik sektörü mensuplarının odamızın geleceğine sahip çıkacağına inancım tamdır. Sonuç ne olursa olsun, bu seçimin kaybedeni olmayacak, kazananı ise ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri olan, mensubu olmaktan gurur duyduğum denizcilik sektörümüz olacaktır.” n
Ocak - Şubat 2013
31
Dosya
İzmir DTO’da ‘değiştirmeye’ talipler
İMEAK
Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi, genç denizcilerle değişime hazırlanıyor. ‘Şimdi hizmet için eyleme geçme zamanı’ ve ‘Yeni bir başlangıca hazır mısınız?’ sloganlarıyla adaylıklarını açıklayan grup, denizin tüm paydaşlarını kucaklamak üzere yola çıktı. DTO İzmir Şubesi, merkez seçimlerinden önce gerçekleştirilecek seçime odaklandı. Tamamı çeşitli denizcilik fakültelerinden mezun 5 yönetim kurulu adayı ile basının karşısına çıkan DTO Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Öztürk’ün başkanlığındaki grup, “Biz sadece denizin bir bölümünü değil, denizde iş yapan herkesi kucaklamaya geliyoruz. Tüm denizcilik paydaşlarına bir odalarının olduğunu
32
Ocak - Şubat 2013
YUSUF ÖZTÜRK’ÜN LİSTESİ Yusuf Oztürk Martı Link Konteyner Hizmetleri Ltd. 9 Eylül Denizcilik Fakültesi Kaptan Savaş Ercan MSC Gemi Acenteliği A.S. İTÜ Denizcilik Fakültesi Kaptan Mihri Çelik MMS Denizcilik Ltd. İTÜ Denizcilik Fakültesi Kenan Yalavaç Armada Gemi Acenteliği Ltd. 9 Eylül Denizcilik Fakültesi Kaptan Murat Yılmazel Uzmar Uzmanlar Denizcilik A.Ş İTÜ Denizcilik Fakültesi
anımsatıp, onları odalarıyla yeniden barıştırmak istiyoruz. Gönüllülük esasına dayalı bir sistemin gelmesini sağlayacağız. Hedefimiz, tüm üyelerin sorunlarını
anlatabileceği samimi bir ortam yaratmak. Bundan böyle denizcilik eğitimi veren tüm kurumlarla dirsek temasında olacağız. Danışma kurulları ve çalışma kurulları oluşturacağız. Sosyal iletişimi artırmak uğruna organizasyonlar yapacağız. Bir hikayemiz olsun diye geliyoruz” diye konuştular. Geza Dologh ile Meclis Başkanlığı konusunda daha önce görüştüklerini ifade eden Öztürk: “Ama Anayasa Mahkemesi’nin ardından fikir değiştirdi. Geza Dologh’u yeniden başkan adayı olarak göreceğiz. Yeni Asır’da çıkan beyanatında da, icazet alacağını ve bu icazetin ardından kararını açıklayacağını söylemişti. Ancak biz, ne olursa olsun yolumuza devam edeceğiz” dedi. n
Ocak - Şubat 2013
33
34
Ocak - Şubat 2013
Ocak - Şubat 2013
35
Röportaj
Salih Zeki Çakır’dan 10 maddelik seçim sözü DTO Başkan Adayı Salih Zeki Çakır, seçim süresince kendisinin ve grubunun uymayı taahhüt ettiği konuları on madde ile açıkladı. Salih Zeki Çakır’ın söz verdiği konular arasında maddi ve ahlaki, davranış tarzı ile şeffaflığı ilgilendiren konular yer alıyor. İşte “DTO DEĞİŞİM GRUBU” adına Salih Zeki Çakır’ın söz verdiği ilkeler: 1. Deniz Ticaret Odası merkez, şube ve temsilciliklerine ait hiçbir nakdi, ayni ve insan kaynağı imkânını seçim için kullanmayacağız, 2. Doğru olduğundan emin olmadığımız hiçbir bilgiyi kullanmayacağız, gündeme taşımayacağız, 3. Üyelerimizi ayağımıza çağırmayacağız, onlara saygılı davranacağız, önerilerini her şartta dinleyeceğiz, 4. Makam, mevki, maişet, vaat ve garantileriyle hiçbir üyeden destek talep etmeyeceğiz, 5. Yapabileceklerimizi söyleyeceğiz, söylediklerimizi her şartta yapma gayretinde olacağız, 6. Bölge, zümre, sınıf, okul, faaliyet alanı, siyaset kaynaklı ayrımcılıklara hiçbir şekilde pirim vermeyeceğiz, her tür ötekileştirmenin karşısında duracağız, 7. Seçim sürecinde bize destek veren – vermeyen arasında ayrım yapmayacağız, destek olmayanlarla da sevgi ve saygı çerçevesinde ilişkimizi sürdüreceğiz, 8. Aykırı görüşlere kaba ve yüksek sesle karşılık vermeyeceğiz, kimseye had bildirmeyeceğiz, üyelerimize surat ekşitmeyeceğiz, kimseyi çekiştirmeyeceğiz, 9. En büyüğünden en küçüğüne kadar tüm üyelerimize düzenli bilgilendirmeler yapacağız, bildiklerimizi en hızlı biçimde onlara paylaşacağız, 10. Aldatmayacağız, aldananlardan olmayacağız, kimsenin aldatılmasına rıza göstermeyeceğiz.
36
Ocak - Şubat 2013
Röportaj
Kapt. Salih Zeki Çakır, kapıları yalnızca armatöre değil, denizin tüm paydaşlarına açmak için göreve talip…
Dto’yu
DenizCinin
oDası R Ö P O R T A J
yapaCağız i
Selçuk ONUR
s
MEAK Deniz Ticaret Odası, 14 yıldır ilk kez, sonucu kestirilemeyen bir seçime daha hazırlanıyor. Geleneklerin dışında kalıp, aday olduğunu aylarca önce açıklayan Kapt. Salih Zeki Çakır’ı sütunlarımıza konuk ettik. İşte Kapt. Çakır’ın sorularımıza yanıtları… • Ben seçim öncesi yaptığım değerlendirmede sayın Metin Kalkavan’ın akademik geçmişi ve entelektüel birikimini öne çıkarırken, sizi es geçmişim, bunun için sizden özür dilerim. DtO Başkanlığı yetkinlik isteyen bir iştir. Yetkinliğiniz konusunda ne söylersiniz? Ocak - Şubat 2013
37
Okurlarımızın bilgilenmesi açısından soruyorum. Sizin back roundunuzda neler var? 1975 yılında Yüksek Denizcilik Okulu Güverte Bölümü’ne girdim. Daha o yıllarda denizciliğin sorunlarıyla ilgilenmeye başladım. Gazete arşivlerinden araştırabilirsiniz. Mezun olduktan sonra, tekrar üniversite imtihanına girdim. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandım. O yıllarda mecburi hizmetimi Deniz Nakliyat’ta yapıyordum. Deniz Nakliyat’ta sefere çıktığınızda izinler birikirdi. Örneğin 6 ay çalışırdınız, 3 ay izniniz olurdu. Böylece 4. sınıfa kadar geldim. YÖK’ün azizlikleriyle de diploma alamadan ayrıldım. 1985 yılında gemi yaşamının uzun süre sürdürülemeyeceğine karar verip, karaya geçtim. Gemi kiralama bölümünde şef olarak işe başladım. 1986 yılında Oslo Denizcilik Akademisi’ne daha önce yaptığım müracaatım değerlendirmeye alınmış. Lisan seviye imtihanından da en iyi notu alıp, burslu olarak Norveç’e gittim. 1 yıl kadar deniz işletmeciliği okudum, diplomayı aldıktan sonra yurda döndüm. Yeniden Deniz Nakliyat’ta şube müdürü olarak göreve başladım. Bu da 1988 yılına kadar sürdü. Mecburi hizmetim biter bitmez de ertesi gün Deniz Nakliyat’tan ayrıldım. 35 bin lira maaş alıyordum. Fair Play yayınlarından deniz ticareti ile ilgili 70 bin liralık kitap ısmarladım. Kendim okuduktan sonra da tercüme edip, çoğalttıktan sonra birçok insana dağıttım. İsveç’teki Dünya De38
Ocak - Şubat 2013
nizcilik Akademisi de, aralarında Türkiye’nin bulunduğu birçok ülkeye kontenjan ayırmıştı. Ama, ülkemizdeki denizcilik bürokrasisi, bu imkanı kullanmamızı engelliyordu. Zamanın Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy’u iyi tanıyan bir arkadaşım vasıtasıyla irtibata geçtim. İsveç’teki bu imkandan denizciler yararlandırılmıyordu, yararlandırılsa da eşe dosta sunuluyordu. Durumu anlatarak, o kontenjanlardan aralarında Cahit Paksoy, Suat Hayri Aka, İsmet Yılmaz gibi arkadaşların Malmö’ye gitmesi için altyapıyı hazırladım. • İş yaşamınız ne zaman başladı? 1988’in sonlarına doğru piyasadaki boşluğu görerek, birkaç ortakla ilk şirketimi İskenderun’da kurdum. Potansiyel gördüğüm gemi acenteliği işine girdim. Güney Afrika’dan Türkiye’ye kömür ithalatı serbest bırakılmıştı. Hava kirliliği hat safhadaydı. Güney Afrikalı firmayla irtibata geçtik. Kömürün İskenderun’a getirilip,
kamyonlarla yurda dağıtılmasını sağladık. • Cemaate yakın olduğunuz, hükümetin adamı olduğunuz söyleniyor. Siz, hükümetin adamı mısınız? Kesinlikle değilim. Türk seçmeninin yarısının tercihiyle iktidara gelmiş bir hükümet var. Sadece, o tercih yapanlardan birisi de benim. Uzun yıllardır denizcilik sektöründeyim. Birlikte çalıştığımız pek çok arkadaş da şu an bürokraside önemli noktalarda bulunuyor. Bunu yalnızca bir avantaj olarak nitelendirmek gerekir. Kendimce bir inancım var. Kastettiğiniz hiçbir cemaate karşı bir aidiyetim yok. Bunu çok samimi olarak söylüyorum. Muhafazakar bir yapım olduğu doğrudur. Ayrıca cemaatler de, Türkiye’nin bir gerçeğidir. Cemaatin içinde olmayı tercih edenlere saygı duyarım ama ben kesinlikle hiçbir cemaatin içinde değilim. • İzmir şubesindeki seçimi de yakından takip ediyorum. Oradaki arkadaşlar tartışılması gereken bir işe imza atmışlar,
Röportaj
KOSTER PROJESİNİ CANLANDIRACAĞIZ • Yine o toplantıda TOBB Denizcilik Sektör Meclisi Başkanı Erol Yücel, koster hakkında çok doğru noktalara temas etti. Koster, sizin de bayraktarlığını yürüttüğünüz bir proje. Kocaman bir açık var ve hala somut bir adım atılmış değil. Göreve gelirseniz, koster çalışmalarını hızlandıracak işler yapacak mısınız? Bu projenin pek sahiplenilmediği doğrudur. Ama, bir gerçek de var ki, biz projeyi 2008’de gündeme getirdiğimizde kriz başlamıştı. Büyük tonajın sorunları daha ivedi olduğu için onlara çözüm bulma gayreti içine girildi. Bu doğal yönlendirmeye saygı duyuyorum. Yaptığımız çalışmada Türk sahipli koster filosunun bölgede çalışan gemilerin yüzde 30-35’ine sahip olduğu ortaya çıktı. Hava taşımacılığında THY, nasıl ‘dünyanın en’leri arasında gösteriliyorsa, koster filosunda da Türkiye bu konuma gelebilir. Şu anda yüzde 35’ler olan seviye de yüzde 29’lara düştü. Biz gereken adımları atmazsak, daha da gerileyecektir. Rusların da bizim önümüze geçmesi gündemde. Bu, çok taraflı bir proje. Gemi inşa sektörünü canlandıracak. Yeni mezunlara, işsizlere istihdam yaratılacak. Çünkü, 5 bin tonluk gemide 12 kişi çalıştırıyorsanız, bu 50 bin tonluk gemide en fazla 20 kişiye çıkar. Kosterde ciddi bir insan kaynağı var. Ana fikir bizden çıktı ama diğer arkadaşlara da haksızlık etmemek lazım. Alev Kaptan, dizaynda Bülent Şener, finansta Prof. Oral Erdoğan ile birlikte oluşturduğumuz çalışma grubuyla sorunu her platforma taşıdık. En azından yüzde 15-20 özkaynak ayırabilmeliydik. Bu katılımı genişletecek olan da Oda’nın işin içinde olduğunu beyan etmesiydi ancak, bir türlü fiiliyata dönüşmedi. Bu modele de hissedar olmasını ve armatörleri toparlama görevinin üstlenmesini beklerdik. Böylece proje de daha hüsn-ü kabul görürdü. Dizaynı hazır, modelleri, maketleri yapıldı. Arama konferansının sonuçlarının da değerlendirileceği söylendi ama bu da yapılmadı. Biz göreve gelirsek, en önemli çalışmalarımızdan biri de bu olacak.
de armatörlük olduğunun bilincindeyiz. Armatörlük tabi ki odada iyi bir şekilde temsil edilecek. Fakat çok doğal olarak üye olduğu için kendilerinin de temsil edilmesini hak gören ve sayısı ciddi oranlara ulaşan faaliyet alanları var. Bunları da dikkate alacağız.
• Yanınızda hep Erkan Dereli’yi görüyorum. Meclis Başkanlığı için düşündüğünüz isim Erkan Ağabey mi? Kafanızda bir meclis başkanı adayınız var mı? Bir değil, birkaç kişi var. Bunu da istişarelerle çözeceğiz. Ama Erkan Ağabey, bu çalışmaya büyük katOcak - Şubat 2013
s
sadece başkan çıkıp ‘ben adayım’ dememiş, ‘kadrom da bu’ demiş. Siz niye böyle yapmadınız. Bu yöntemi sağlıklı bulur musunuz? Çalışmalara başladığımızda kendimi dahi öne çıkarma gayretimiz yoktu. Kişisel olarak da kenarda durmayı tercih ederim. Önde olmak insanı yıpratır. Çevremizle yaptığımız görüşmelerde, başka bir ismin öne çıkmaması konusunda karar birliğine vardık. Bu bir hizmet yarışıdır, kadroları bir yere getirip, birilerine maiyet kazandırmak için çalışma yapmıyoruz. Yönetim Kurulu’nu önceden açıklamak birçok etkileme çabasını da beraberinde getirirdi. Açıklamadığımız halde şu anda bile öneriler alıyoruz. Bu iki kademeli bir seçimdir. Meclis üyelerine öncelikle kaliteli, ilgilenen, onlara zaman ayıracak, istekli bir liste oluşturma gayretindeyiz. Bir çalışma grubuyla, komitelerden seçilecek meclis üyelerini belirleyeceğiz. O meclis çoğunluğu da yönetimi seçecek. Üyelerden seçtiğimiz kaliteli arkadaşlar da yönetimi oluşturacak. Daha önceki seçimler atama usulü yapıldığı için ilk kez böyle bir yöntem uygulanıyor. Tabi ki, yönetimde kimler görev alabilir diye bir takip durumumuz var. • Odanın şu anki görünümünde adaletli bir temsil olduğuna inanıyor musunuz? Oda sadece armatörlere tahsis edilmiş bir sivil toplum örgütü değil. Türk denizciliği ülkenin lokomotif sektörlerindendir. Literatürde ne kadar böyle görünmese de, bu durumu tescil ettirmek için çalışmalar yapacağız. Türk denizciliğinin lokomotifinin
39
Röportaj
kılar sağlıyor. Çünkü, çok fazla sivil toplum örgütü tecrübesi var. 1999 yılında ilk başkaldırıyı yapan da o olmuş. O nedenle Erkan Ağabey’in yanımda durmasını önemsiyorum. • DTO yönetiminde YDO’lulara karşı bir ön yargı olduğu söyleniyor. Buna katılıyor musunuz? Genelleme yapmak doğru değil. Ama, birçok YDO’lunun küstürüldüğüne ben de şahit oldum. Sektörde uzun yıllardır çok fazla ön yargı oluştu. Yanlış anlaşılmalar var. Sektör gereksiz yere yorulmuş. Biz seçildiğimizde ön yargısız ve temiz bir sayfa açaca40
Ocak - Şubat 2013
ğız. Şucu, bucu tartışması bitecek. • Ocak ayı olağan meclis toplantısında bütçe açıklandı 46 milyon 320 bin lira. İyi bir rakam. Bunun yüzde 50’sinin Piri Reis Üniversitesi’ne aktarıldığı söylendi. Sizin olası başkanlığınız durumunda bütçenin aslan payı yine Piri Reis’e mi aktarılacak? Meclis’teki oylamada ben de vardım. Neticede bir eğitim işi. Eğitime katkı açısından oylandı. Çok açık net bir resim de yoktu. Sadece eğitime katkıda bulunmak için destekledik. Piri Reis Üniversitesi’nin sektör için gerekli olduğuna inanıyorum. Ama Piri Reis, bir denizcilik üniversitesi değil. İçinde denizcilik fakültesi olan bir üniversite. Yani sektörün kaynaklarının aralarında diğer fakültelerin de bulunduğu bir üniversitenin tamamına aktarılmasını doğru bulmuyorum. Sektör, iyi organize edilirse, birkaç denizcilik üniversitesini dahi kaldıracak potansiyeli var. Kaynakların doğru kullanılıp kullanılmadığı tartışmalarını yönetime geldiğimizde gündeme getirmeyi düşünüyoruz. Yani, meclis karar verir. •Bir diğer önemli hedefiniz de, sanırım denizcilik sektörünün envanterini çıkarmak olacak. Bunu nasıl yapacaksınız? Sektörün muğlak olan rakamlarını gün yüzüne çıkarıp, envanterini dökme kararlılığındayız. Veriler yönünde yapılacak bu çalışma, belli faaliyet gruplarını değil, denizin tüm birimlerini kapsayacak. Göz önünde olmayan paydaşlarımızın da sektöre kazandırdığı önemli miktarlar var. Üniversitelerle, çalışma grupları oluşturarak kalem kalem ortaya koyup, sektörün büyüklüğünü ölçe-
ceğiz. Hizmet alan, veren potansiyeli belirleyeceğiz. Devletin tüm kademelerindeki çalışmalarda da bu büyüklüğümüzle yer alacağız. • Denizcilerin bir süre önce geri alınan yıpranma payı hakkını yeniden kazanabilmeleri için çalışmanız olacak mı? Denizcilikteki tüm faaliyetler insan faktörüyle yürütülür. Hem karada, hem de denizde mahrumiyet çeken insanlara yönelik bir arama konferansı, ilk gündem maddelerimizden olacak. Çalışanı mutlu olmayan bir sektörün büyüme şansı yok. • Çantanızda hükümete bu konuda götüreceğiniz somut bir çalışma ya da öneri var mı? Çalışanlar üyemiz değil. Ama, onların sorunu hepimizi ilgilendiriyor. Odaya şirketler üye. O şirketler de çalışanlar üzerinden katma değer oluşturuyor. O insanlar olmazsa işler yürümez. Bunlara çözüm aramamak bizim yapımızla da çelişen bir durumdur. Arama konferansında çıkacak çözüm önerileriyle Ankara’nın yolunu tutacağız. • Deniz Ticaret Odası’nda temsil edilen kadın sayısını artıracağını söylüyorsunuz. Bunu nasıl yapacaksınız? Sektörümüzde özellikle kara işletmelerindeki bayan çalışan oranı yüksek. Ama DTO’daki üyelikler ortaklar üzerinden ve yetkilendirilmiş genel müdürler üzerinden temsil edilir. Bu da sınırlı sayıda kadın üyemizin olması sonucunu getiriyor. Üyelerimizden de özellikle bayan üye göndermelerini talep ediyoruz. Kaynak, ‘listelerde yer alırım alamam’ kaygısıyla da sınırlı. Kadınların daha ciddi çalıştıklarını, görev yaptığım birçok yerde tespit ettim. Devamlılık oranları daha iyi. Çeşitliliği sağlamakta yarar var. n
Ocak - Şubat 2013
41
Haber
Bu cihazı kullananlar yılda 5 bin Euro tasarruf ediyor Transbosphor Denizcilik’in Vega Savunma ve Denizde Güvenlik Teknolojileri firması ile birlikte ürettiği tamamı yerli bir pneumatic halat atar, 10 gemilik bir Fifioda yılda yaklaşık 5 Euro tasarruf sağlanıyor. Firma bu ürünüyle, gemilerde kullanılan pyrotechnic (ateşleme sistemiyle çalışan) ürünleri azaltmayı hedefliyor. 42
Ocak - Şubat 2013
Haber
Ü
rettikleri halat atar cihazının tekrar tekrar kullanılabilmesi, çevreye duyarlı olması ve fiyatının uygun olması, 10 gemilik filosu olan bir firmaya 5 yılda 25 bin Euro tasarruf sağlamaktadır diyen Transbosphor Denizcilik Gemi Makine İşletme Mühendisi Yönetim Kurulu Üyesi Nuri Mert Can, bu rakamın da minimum olarak hesaplandığını söyledi. Can, “Eğer Batı Afrika’da ya da Brezilya’da yenilemek zorunda kalsalardı bu rakam 50 bin Euro’ları aşacaktı. Bu ürün için 500 bin Euro’luk bütçe ile yola çıkılmış ve 650 bin Euro ile seri üretime 4 sene sonra geçilebilmiştir. Yatırımı sadece maddi açıdan almamalı, gerek yetişmiş personelin emekleri, gerek yetişmekte olan personelimizin azmi bizi birçok gereksiz yatırım maliyetinden kurtarmıştır. Kaptan Mustafa Can’ın öngörüleri sayesinde piyasaya uygun bir ürün üretilmekte bizim için riskleri azaltan bir faktör olmuştur” ifadelerinde bulundu. sonra tüp, yüksek basınç kompresörü ile yeniden normal hava ile doldurulabilir. Özel olarak üretilmiş olan doldurma aparatı sayesinde roketler rahatlıkla doldurulabilir” ifadelerini kullandı. “İş güvenliği açısından tercih edilmeli” Pneumatic halat atar cihazının raf ömrünün sınırsız olduğunun altını çizen Can, cihazın 5 yılda bir veya 500 atıştan sonra bakımları yetkili servislere yaptırıldığı takdirde süresiz olarak kullanılabilme özelliğine sahip olduğunu söyledi. Can, “Cihazın raf ömrü sınırsızdır. Vega,
üretmiş olduğu Pneumatic halat atar için Module B ve Module D belgelerini alarak büyük bir başarıya imza atmıştır. Özellikleriyle diğer pyrotechnic halat atarlardan ayrılan bu ürünlerin iş güvenliği ve işçi sağlığı bakımından daha fazla tercih edilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu. Pyrotechniclerin azaltılması için birçok Ar-Ge projesi geliştirdiklerini söyleyen Can, “İşaret fişeklerinin kullanımının pneumatic sistemler aracılığı ile yapılması bunlardan birisidir. Portatif olarak kullanılabilen, daha az mesafelerde ihtiyaç duOcak - Şubat 2013
43
s
Dolu tüp ile 7 atış Nuri Mert Can, ürettikleri pneumatic (mekanik) halat atarın, 200 bar’lık bir yüksek basınçlı tüp, özel bir vana, regülatör, atış haznesi, tetik mekanizması, namlu ve roketten oluştuğunu söyledi. Can, “Pneumatic halat atar, gemilerde bulunması gereken halat atar cihazlarında bulunan tüm özellikleri karşılayarak ve hatta daha fazla özelliği barındırarak tamamıyla kullanıcı dostu olarak ön plana çıkmakta. Pneumatic halat atar ile en az 4 atış, dolu bir tüp ile toplam 7 adet atış yapılabilmekte. Tüp içerisinde bulunan hava bittikten
Haber
KISACA TRANSBOSPHOR Transbosphor Denizcilik, 50 yıldır denizcilik sektöründe hizmet veren, ana iş kolu gemi acenteliğinin yanı sıra, başka alanlara da yatırımlar yapmış bir firma. Gemi armatörlüğü, brokerlik ve savunma sanayi üreticisi olarak faaliyetlerini sürdüren Transbosphor, bir aile şirketi olarak kendi işlerinin dışına da çıkarak farklı gruplarla ortaklıklar kurup ürün portföyünü genişletmiş durumda.
yulabilecek farklı bir atış cihazı ile can kurtarma ürünlerini daha etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak için çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Bu portatif ürün ile işaret fişeklerinin fırlatılması, can yeleklerinin bu şekilde atılarak daha uzağa gönderilebilmesi için de yeni ürünler geliştiriyoruz” diye anlattı. “Türkiye kazandıkça hepimiz kazanalım” Yerli proje geliştirmenin zorluklarının yanı sıra, birçok insanın bu proje için fedakarlık yaparak bir adım atılmasını sağladığını anlatan Nuri Mert Can, yaptıkları işin bu alanda atılmış küçük bir adım olduğunu, ancak umalım ki, hem bizi hem de başkalarını koşmaya teşvik etsin ve Türkiye kazandıkça hepimiz kazanalım dedi. Can, “Başka bir projemizse, halat atarın düşük güçle, standart manevralardaki el incesi transferini kolaylaştırmak için, servis havasıyla halat iletimini sağlayacak bir varyasyonunu geliştirmek. Ar-Ge çalışmaları tüm hızla sürmekte. Şirket olarak, bir şirketin yürümesi için iki ayağa ihtiyacı olduğunun farkındayız. Biri üretimse bu ayakların, diğeri de AR-Ge’dir” diye anlattı. 44
Ocak - Şubat 2013
“Tüm ithal halat atarları üretmeye talibiz” Yerli üretici olarak Türkiye’nin bir yılda ithal ettiği 10 bin adet halat atarlarının tümünü üretmeye talip olduklarını söyleyen Can, aynı zamanda ihracata da başladıklarını ifade etti. Can, “Senelik satış hedeflerimiz birinci sene 5 bin adet ikinci sene 10 bin adet ve sonraki senelerde de 10 bin adet satış ve 5 sene sonrada senede 10 bin adet servis verme hedefimiz var. Escape sette ise çok daha iddialıyız senelik 30 bin adet satış rakamlarına ilk seneden ulaşacağız. El incesi atarda ise senelik 2 bin adet sabit satış rakamlarına ulaşmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Nuri Mert Can, yaptıkları pazar araştırmaları sonucunda karşılarına çıkan rakamların başta kendilerini şaşırtsa da, bu rakamların realitesinin, gerek son tüketicinin, gerekse aracıların bilgilendirilmesinden geçtiğini söyledi. Cani, “Bir yeniliği kabul etmenin zorluğunun farkındayız. Bir farkındalık yaratma amacımızı hiç kaybetmeyerek ve daima bu politikayla ilerleyerek bu sayılara rahatça ulaşacağız” açıklamasında bulundu. n
Ocak - Şubat 2013
45
GullsEye ile tüm liman kontrolünüzde olsun! Tamamen Türk mühendislerinin geliştirdiği liman otomasyon sistemi ‘GullsEye’ (Martının Gözü), özellikle konteynere uygun, yerin kısıtlı olduğu bölgelerde yükleme ve tahliye operasyonunu yönetmek amacıyla geliştirilen, ihtiyaca uygun, güncel teknolojilerle donatılmış bir sistem
G
ullsEye Liman Otomasyon Sistemi’nin üretici firması olan SoftTech A.Ş. Genel Müdürü Levent Berkman, sistemin günümüz modern limanlarında verilen konteyner, Ro-Ro, genel yük, kapalı ambar hizmet süreçlerinin hızlı ve verimli yapılabilmesini sağlayan bir otomasyon çözümü olduğunu kaydetti. Berkman; müşteri ilişkileri, planlama,
46
Ocak - Şubat 2013
operasyon, ticaret bölümlerinden farklı kullanıcılara hizmet veren üründe, tüm birimlerin birbirleriyle entegre çalıştığını ve kullanıcı dostu ekranlar sayesinde işlerin daha hızlı gerçekleştiğini söyledi. Berkman, “Liman sahalarının büyüklüğü, personel sayısı, ekipman sayısı, gemi trafiği ve yük elleçleme boyutu düşünüldüğünde, limanda bir gün içinde yapılan insan ve makine
aktiviteleri binlerce sayıda olabilmekte ve yapılan işin organizasyonu gün geçtikçe karmaşıklaşmaktadır. GullsEye Liman Otomasyon Sistemiyle bu karmaşık ortamlarda, verimliliğin, müşteri memnuniyetinin ve denetlenebilirliğin artırılması için çeşitli uygulamalarımız var” şeklinde konuştu. Müşterilerini dinliyor GullsEye’da müşteri
isteklerinin kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan Berkman, gelen isteklerin önce müşteri istekleri birimi tarafından ele alındığını ve gelen taleplerin sisteme girildikten sonra planlama ekibinin operasyon planlamasını yaptığını ve harekete geçildiğini ifade etti. Berkman, “Operasyon birimleri operasyonu tamamlar, her operasyon sonunda sistem tahakkukları otomatik oluşturulur. Ticaret personeli oluşan tahakkukları faturaya çevirir. Sistem gerçekleşen operasyonlar ile ilgili zengin raporlama imkanı sunar” açıklamasını yaptı. Levent Berkman, “GullsEye sistemi, 3D Tasarım bileşeni ile limanda bulunan RTG, Stacker, Reefer, OOG sahaları, kapılar, kantar, rıhtım gibi liman bileşenlerinin ölçekli çizimlerinin uygulama üzerinden gerçekleştirilebilmektedir. Bu sayede limana ilk kurulum aşamasında liman bileşenlerinin sisteme tanıtılması aşamasında yazılım değişikliğine ihtiyaç bulunmamakta, uygulama üzerinden tüm bileşenler oluşturulabilmektedir” ifadelerini dile getirdi. 3D ile limandaki tüm hareketleri izliyor 3D izleme bileşeni ile limanın o anki durumunu, saha doluluk oranlarını, ekipmanların yerlerini, ekipmanların üzerindeki konteynerleri, rıhtımda bulunan gemileri ve anlık yükleme/tahliye sayılarını izleme imkanı bulunduğunu söyleyen Berkman, kolay kullanımı sayesinde liman sahaları arasında gezme, isteğe göre konteynerleri filtreleme
SoftTech A.Ş. Genel Müdürü Levent Berkman 3D izleme bileşeni ile limanın o anki durumunu, saha doluluk oranlarını, ekipmanların yerlerini, ekipmanların üzerindeki konteynerleri, rıhtımda bulunan gemileri ve anlık yükleme/ tahliye sayılarını izleme imkanı bulunduğunu söyledi
seçenekleri de bu uygulamanın içerisinde sunulduğunu ifade etti. Berkman, sistemin optimizasyon özelliği sayesinde; limana karayolu veya denizyolu ile giren, çıkan konteynerlere en uygun yer, en uygun operasyon sırası, en uygun ekipman operasyonları en hızlı ve en düşük maliyetli gerçekleştirecek şekilde belirlenebildiğini kaydetti. Levent Berkman, “Uluslararası terminolojide TOS diye isimlendirilen liman otomasyon sistemlerinin birçoğu sadece konteyner hareketlerine odaklanmış
iken GullsEye ile limandaki konteynerlerin içerdiği eşyalar tutulabilmekte ve CFS işlemleri sistem üzerinden takip edilebilmektedir. GullsEye yeni olmanın avantajı ile teknoloji olarak diğer uygulamalardan öndedir. Çok katmanlı mimarisi, veri iletişim yetenekleri, zengin görselliği, kullanıcı dostu ara yüzleri ile modern bir uygulamadır. GullsEye, 2012 yılında Türkiye’deki en itibarlı lojistik ödüllerinden birisi olan Logitrans En İyi Proje Jüri Özel Ödülü’nü kazandı” diye konuştu. n Ocak - Şubat 2013
47
Haber
Arkas, 2012’yi yüzde 10 büyümeyle kapattı
A
rkas, 2012 yılının genel değerlendirmesi yapıldığında özellikle acentelik ve liman işletmeciliği faaliyetlerinin olumlu etkisiyle hedeflerini yakaladığı bir yılı geride bıraktı. 2011 yılına göre cirosunu yüzde 10’un üzerinde artıran Arkas, 2.2 milyar doların üzerinde bir ciro gerçekleştirdi. Arkas, acentelik, liman işletmeciliği ve lojistik hizmetleri alanlarında gerçekleştirdiği yatırımlar ve yeni projelerin etkisiyle 2012 yılını yüzde 10 büyüme ile kapattı. 2012 yılında gerek yurt içinde gerekse Akdeniz ve Karadeniz ülkelerinde gerçekleştirdiği yatırımlar nedeniyle büyüyen iş hacmi ve Marmaray’ın devreye girmesiyle demiryolu taşımacılığında yapılacak yatırımlar çerçevesinde sermaye artırımı
48
Ocak - Şubat 2013
kararı alan Arkas Holding mevcut ödenmiş sermayesini 46 Mio TL’dan 190 Mio TL’na artırdı. Banka ve ekonominin diğer önemli oyuncuları yeni yılda dünya dış ticaret rakamlarının 2012 yılının üzerinde olmasını bekliyor. Bu büyümenin Arkas’ın faaliyetlerine olumlu etki yapacağına inanılıyor. Akdeniz ve Karadeniz’de uluslararası actor Arkas, yurtdışında Mare Nostrum “Bizim Deniz” dediği Akdeniz ve Karadeniz’deki yapılanmasına 2012 yılında da devam etti. Fransa’da Arkas France, Azerbaycan’da Arkas Azerbaijan ile Arlogic Baku şirketleri ve Portekiz’de ise Arkas Portugal kuruldu. Yeni Servisler Arkas Line, Rize Limanı’nı rotasına ekleyen ve limana uğrak yapan ilk konteyner hat işletmecisi
oldu. Poti- Rize- Samsunİstanbul (Ambarlı rotasında hizmet veriyor. Ege-İspanya servisine Fos’u ekleyerek buraya direkt servise başladı. İstanbul’u Tangier’e bağlayan ilk direkt servis WBS (West Mediterranean Black Sea Service) Arkas Line ve EMES Feedering işbirliği ile başlatıldı. Antalya’dan Rusya’nın Novorossiysk Limanı’na giden Antalya-Novo düzenli servisiyle; yaş sebze-meyve yükleri taşınıyor. Yeni acentelikler alındı Türkiye’de ve yurtdışında yeni temsilcilikler alındı. Türkiye’de Arkas Denizcilik, Yunanistan’da Arkas Hellas UAFL’nin (United Africa Feeder Line) acenteliğini yürütmeye başladı. Arkas Hellas’a bağlı olarak 2012 yılında kurulan Arpac Hellas PIL’ın (Pacific Interna-
Haber
MSC yeni yılda Türkiye çıkışlı turlarını artırıyor
2012 sonunda rakamlarla Arkas Holding Şirket sayısı: 61 Türkiye dahil Akdeniz ve Karadeniz’deki ofis sayısı: 50 Filosundaki gemi sayısı (26 konteyner, 5 yakıt tankeri): 31 Filosundaki TIR (çekici) sayısı: 410 Filosundaki vagon sayısı: 615 2012 cirosu: 2,2 Milyar USD Çalışan sayısı: 6.300
tional Lines) temsilcisi oldu. Arkas, Libya’da ise Hapag-Lloyd’un temsilciliğini aldı. Lojistik hizmetlerinde yatırım ve gelecek hazırlıkları Arkas, uzun vadeli yatırım projesi olan Anadolu Projesi kapsamında 2012’de Marmaray ile bağlantılı bir şekilde ‘’kara limanları’’ oluşturmaya başladı. Kamuoyunda yolcu taşımacılığına getireceği faydalarla gündeme gelen Marmaray Projesi, yük taşımacılığı konusunda da büyük bir potansiyel yaratacak. Projenin 2013 yılında tamamlanmasıyla Avrupa ile Asya arasında yük trafiği katlanarak artacak. Yalnız Türkiye değil, Kafkaslar ve Ortadoğu ülkeleri de bu sisteme dahil olacak. Bu gelişim doğrultusunda Arkas’ın İzmit-Kartepe, Bilecik-Bozüyük ile Kon-
ya, Ankara, Gaziantep, Mersin ve Yenice lojistik merkezlerinde kuracağı terminaller bir nevi ‘’kara limanı’’işlevi üstlenecek. Arkas Lojistik Grubunun halkalarından olan depo hizmetleri şirketi Ardep, geliştirdiği web tabanlı EDS’yi (Entegre Depoculuk Sistemi) kullanmaya başladı. Ayrıca Mersin’de bulunan terminal sahasına “Tırmıl” adını verdiği demiryolu bağlantısını ekleyerek, TCDD ağını deposuyla direkt bağlantılı hale getirdi.
Arkas Holding ortaklığıyla 2005 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteren Avrupa’nın en büyük kruvaziyer şirketlerinden MSC Cruises, kruvaziyer turizminde artan Türk yolcu talebini karşılayabilmek için 2013 yılında filosundaki 4 farklı gemiyle İzmir ve İstanbul çıkışlı turlar düzenleyecek. MSC Magnifica, MSC Musica, MSC Divina ve MSC Lirica gemileriyle birbirinden değişik destinasyonlardan oluşan bu turlar arasında, İstanbul ve İzmir çıkışlı 22 gecelik 23 günlük Miami varışlı Transatlantik seferi de bulunuyor. MSC Cruises’un bu sene ilk kez, Karadeniz ve Akdeniz destinasyonlarının bir arada sunduğu İstanbul ve İzmir çıkışlı bir tur programı da var. 2012 yılında 15.000’den fazla Turk yolcuyu gemilerinde ağırlayan MSC Cruises, bu yeniliklerle birlikte, 2013 yılında Türk yolcu sayısında gecen yıla oranla yüzde 20 artış sağlamayı hedefliyor. Diğer yandan, MSC Cruises gemilerinin Türkiye limanlarına olan uğraklarının artması sayesinde, Türkiye’ye yaklaşık 150.000 turist gelmiş olacak. n
Yeni yabancı ortaklık 2002 yılından beri Türkiye’de acenteliği yürütülen Hanjin grubun lojistik alanında hizmet veren şirketi Hanjin Logistics ortaklığı ile Hanjin Arkas Logictics kuruldu. Merkezi İstanbul’da bulunan Hanjin Arkas Lojistik tüm Türkiye’deki müşterilerine kapsamlı lojistik hizmeti veriyor. n Ocak - Şubat 2013
49
L: İSTANBU RLA U.N. RAKAMLA metre ) 208 re (4,1 km Uzunluk: in 100 met
re: 4 b Linermet itesi: 280 TIR as ap K ç Ara in 500 ton ırlık: 31 b ı Yüksüz ağ ede yükleme alan rt 4 ana güve : 21 deniz mili ti hazları Seyir süra elektronik seyir ci atlı eb n tt er d re o ü En m ürk m raklı ve T Türk bay
U.N. Ro-Ro en büyük gemisini suya indirdi
U
lusoy Denizcilik’in Flensburg Tersanesi’ne sipariş ettiği Türkiye’nin en büyük RoRo gemisi, U.N. Ro-Ro’ya kısmet oldu. Global krize rağmen son 5 yılda 260 milyon Euro’luk filo yatırımı yapan U.N. Ro-Ro, 280 TIR kapasiteli U.N. İstanbul’u filosuna ekledi. Avrupa’ya yönelik TIR taşımalarında yüzde 60’lık artışa cevap verebilecek kapasiteye sahip olduklarını anlatan U.N. Ro-Ro CEO’su Sedat Gümüşoğlu, “Biz gemi yatırımlarımızı hep ileri doğru planlıyoruz. O gün yük geldiği zaman istediğiniz ölçekte gemi bulamayabilirsiniz. Aldığımız gemi, Ulusoy Denizcilik’in verdiği siparişlerden biriydi. İhtiyaç olarak gördüğümüz için karşılıklı mutakabatla ve değerinden aldık. Gemilerimizi
50
Ocak - Şubat 2013
istediğimiz gibi yönlendirebiliriz. Ama U.N. İSTANBUL’u en çok tercih edilen cumartesi günü Trieste’ye çalıştırmak istiyoruz. Gelen yük tonajına göre de gemiyi kaydırabiliriz. Türkiye’den yapılan ihracatın en önemli altyapısını oluşturan şirketimiz, 2023 dış ticaret hedeflerine şimdiden hazır” açıklamasını yaptı. YILDA 322 BİN ARAÇ TAŞIYACAK Bu dönemde U.N. RoRo’nun işlettiği hat sayısını 5’e çıkarttığının altını çizen Gümüşoğlu, “2007 yılında 9 gemiden oluşan filomuz daha da gençleşerek 12 gemiye çıktı. Aynı dönemde araç taşıma kapasitemizi yüzde 61 artışla 200 binden 322 bine çıkarttık. Bugün itibarıyla TIR taşımalarında yüzde 60 artışı taşıyabilecek 43,5
kilometrelik gemi kapasitemiz mevcut” ifadelerini kullandı. Bu rakamların U.N. RoRo’yu Türkiye’den yapılan ihracatın en önemli altyapısını oluşturan şirket haline getirdiğini vurgulayan Gümüşoğlu, şöyle konuştu: “2012 yılı, U.N. Ro-Ro’nun tüm veriler bakımından kriz öncesine döndüğü bir yıl oldu. Türkiye’nin en büyük lojistik ve uluslararası nakliye firmalarına en kaliteli hizmeti sunan Ro-Ro operatörü olarak, 12 modern Ro-Ro gemimiz, Avrupa’ya işletmekte olduğumuz 4 hat, sahibi olduğumuz Pendik Limanı ve 550 çalışanımız ve Türkiye’nin geleceğine inanan Ortaklarımız ile kurulduğumuz günden bugüne Türkiye ile Avrupa arasındaki en büyük deniz otobanını inşa etmekten gurur duyuyoruz.” n
Ocak - Şubat 2013
51
Haber
Sinan Köroğlu Florida merkezli Türk şirketi Silias Security silahlı güvenlik hizmetinde iddialı…
Gelin gemilerinizi tehlikeli sulardan güvenle geçirelim 52
Ocak - Şubat 2013
Haber
2156
98
larının an t u d y a Deniz hteşle yaralan açtığı a ayısı s gemici
niz hay e d n a e y e tara m mahallind l e g s a şa ri r ayısı s Gemile yüzünden ya i c i m ge dutları ı kaybeden hayatın
148
emici g p ı y a K sayısı
S
Ocak - Şubat 2013
53
s
ilias Security, Silahlı Kuvvetler’in özel birliklerinde 24 yıl görev yapan Sinan Köroğlu’nun önderliğinde ABD’nin Florida eyaletinde kurulmuş. Çünkü, yasalarımız hala böyle bir oluşuma izin vermiyor. Birleşmiş Milletler Denizcilik Örgütü IMO, 2009’da gemilerde silahlı muhafız bulundurmayla ilgili tavsiye kararları almıştı. Ancak, bunu çekinceleriyle birlikte yayınlamıştı. O çekincelerde tanker gemilerde farklı uygulamaya gidilmesi; çatışmaya girilmemesi ve sigortanın kimin tarafından yapılacağı ile ilgili hususlar yer alıyordu. Sinan Köroğlu’nun silahlı muhafızlığa ilgisi 2008’de haberlerde tesadüfen ortaya çıkmış. O dönemi ve kendini şu sözlerle ifade ediyor Köroğlu, “Ben Silahlı Kuvvetler’den emekli bir astsubayım. Özel birliklerde görev yapıp, 24 yılın
Haber
AMAÇ ÇATIŞMAK DEĞİL, CAYDIRMAK! Görevlerinin çatışmak değil, caydırmak olduğunu ifade eden Sinan Köroğlu, “Roketini kaldırıp, üstümüze ateşlemek üzereyken ben ateş açtığım için beyaz bayrak kaldıran bota şahit oldum. Sırtında roketi gördük, ben daha fazla yaklaşmasın diye ateş ettim, roketi indirip öyle bir kaçışları var ki şaşarsınız” diyor.
sonunda emekli oldum.. O dönemde önce Neslihan, ardından YA SA gemisi kaçırılmıştı. Ben de hocalar hocası bir dalış eğitmeniyim. Güvenlik ile dalışı öpüştürebileceğim bir saha arıyordum. Gemileri korumanın tam bana göre bir iş olduğunu gördüm. Uluslararası bir kimliğim olsun diye İsrail’de bir kursa gittim. Çünkü, İsrail’den alınan belgeler tüm dünyada akreditasyonu kabul edilmiş belgelerdir. Deniz Ticaret Odası dergisinde 2009’da yayınlanan bir makalemde de hangi dayanaklara göre bir koruma yapılabileceğini belirtmiştim. 5188 sayılı Özel Güvenlik Yasası, Misak-ı Milli sınırlarını tarif eder. Türk bandıralı gemiler de, hukuken yüzen Türk toprağıdır. Buralarda bir uygulama yapılabilir diye düşünmüştüm. Ama, gemilerde bulundurulan silahın, başka bir ülkeye girebilmesi, o ülkenin gümrüğünde nasıl muamele göreceği Dışişleri Bakanlığı’nın vereceği 54
Ocak - Şubat 2013
izinlerle mümkün. Koruma yapabilecek enstrümanı alabilmek için Milli Savunma Bakanlığı’na yazı yazacaksınız. Genel Kurmay’dan izin alacaksınız. Prosedür çok uzun, tarifi de olanaksız. İş yeniden başa dönünce Birleşmiş Milletler alt komisyonu Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün yayınlamış olduğu ISPS kod, aslında terör saldırılarına karşı gemi ve limanların agresif korunmasını öngörür. Ve bu kodda aslında her şey özetlenmiştir. Kod yanlış yorumlandığı için bu sadece yasak savma mantığıyla yürür. Fakat, konsepti geniş tutunca çok olanak çıktığını görürsünüz.” ABD’LİLER KEŞFEDİYOR Köroğlu’nun İsrail’de özel eğitim almış olması; Almanya’da koruma ve kolluk kuvvetleri eğitmenliği diplomasına sahip olması Amerikan şirketlerinin dikkatini çekmiş. Köroğlu’na ‘burada şirket kuralım mı?’ teklifi yapmışlar. Sinan Köroğlu’nun
teklifi kabul etmesinin ardından da, Silias Security Florida’da faaliyetlerine başlamış. Kurduğu şirketi ‘özel askeri şirket’ olarak tanımlayan Köroğlu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin müsaade etmediği hiçbir sahada faaliyetleri olmayacağının altını özellikle çizerek, asıl amaçlarının gemi korumak ve eğitim vermek olduğunu ifade ediyor. Korumayı Akabe Körfezi ve Kızıldeniz’in kesiştiği belirlenmiş bir noktadan veriyorlar. Ekip, enstrümanlarıyla birlikte gemiye transfer ediliyor. Korumaların arasında Türk de var. Her ülkede de partnerleri bulunuyor. Türk gemilerinin hassasiyetleri olursa Türk koruma gönderiyorlar. Koruma şekilleri, gemi sahiplerinin istediği doğrultuda yürüyor. ÇATIŞMA İÇİN DEĞİL CAYDIRMAK İÇİN VARIZ Aslında Somalili korsanların ölmek gibi bir düşünceleri olmadığını ifade eden Sinan Köroğlu, “İlk 3 gemiye ordu mantığıyla hareket edip, ‘gidemediğimiz yere maiyet göndermek doğru olmayacağı’ için ben gittim. Muhafız olduğunu fark edince tavırlar tamamen değişebiliyor. ‘Bu gemide koruma varmış, arkadakini bekleyelim’ diyorlar. Aslında muhafız, çatışma için değil caydırıcılık için gereklidir. İmhaya yönelik hiçbir operasyonumuz olmadı. Tabi ki, eğer çatışma diye nitelendirilebilirse, sadece uyarı ateşi açtık. Önleyici görevimizi yaptık, bize göre basit bir işti. Korsanlar da, hiç gemiye yanaşma teşebbüsünde dahi bulunmadılar” diye konuştu. Sinan Köroğlu’nun şirketinin rakibi İngiliz-
Haber
ler, inanılmaz organize olmuşlar. Köroğlu, mevcut yapıyı şu sözlerle açıklıyor: “İngilizler korumayı Bab-El Mandep Boğazı’nı geçtikten sonra, Cibuli’de başlatıyorlar. Aslında tehdit Yemen sınırının bitmesiyle başlar. O bölgeye kadar korumasız gidiyorlar. İngilizler bu işi 35 bin sterlin civarında bir ücret karşılığı yapıyor. Biz de aynı hizmeti 35 bin dolara veriyoruz. Geminin boyutları, taşıdığı yük ve korumadaki özeni düşünürseniz bu hizmeti minimumda verdiğimizi görürsünüz. 3 donanımlı koruma 24 saat görevde kalmak kaydıyla, nereye kadar istiyorlarsa koruyoruz. A noktası ve B noktası armatörün tercihidir, yani nereden binip, nerede ineceğine o karar verir. 18 güne kadar bu rakam alınıyor. 18 günden sonra geçen her gün belli bir miktarda artırım olur. Silias Security’nin özelliği Uzakdoğu’dan da bu hizmeti verebilmesidir. Yani karşılıklı noktalardan bizden hizmet almanız mümkün. Tayland’ın Phuket Adası açıklarından koruma hizmeti başlıyor,
Akdeniz’e Mısır’a kadar sürüyor.” FATURAYI KİRALAYAN ÖDER, MUHAFIZ ŞARTI KOYUN! Türk şirketlerinin bugüne kadar 3 ya da 4 kez saldırıya uğradığını ifade eden Köroğlu, “Biri kaçırıldı, 190 gün esarette kaldı. Fidye bedelini ödeyenler var, hatta eski İngiliz askerlerine bile 400 bine kadar bedel ödendi. Tüm bunlara hiç gerek yok. Türk armatörü genelde gemilerini bir başka şirkete kiralıyor. Faturayı da zaten kiralayan ödeyecek. Bizim söylemeye çalıştığımız, armatörün koşul olarak bu bölgeden geçerken koruma istemeyi şart koşmasıdır. Güvenlik şirketini kendimiz seçeceğiz, gidişte ve dönüşte doğan maliyeti karşılayacaksınız derler ve rahat uyurlar” açıklamasını yaptı. Sinan Köroğlu, ‘Gemicilerimize zarar gelir’ kaygısıyla hareket edenlere de çok şaşırıyor. Bu şaşkınlığını da rakamlara döküyor: “2011 sonuna kadar korsanların gemiyi durdurmak amacıyla rasgele gemiyi taradığı için yaşam mahallinde hiçbir şeyden habersiz ölen gemici sayısı 98, kayıp ge-
mici sayısı 148. Yaralanların sayısı da 2156. Gemicilerimiz ölür diye kaygılanmaya gerek yok, zaten öldürüyorlar. Ama caydırıcı unsuru görürlerse vazgeçiyorlar. Bu önleyici bir hizmettir. Bot size doğru süratle gelirken 100-150 metre açığına yaptığınız atışlar, duyulan silah sesi, suya çarpan merminin sıçrattığı su bile, bu gemide koruma var, riske gerek yok düşüncesine sevk ediyor korsanları. Pabuç pahalı diye başka gemilere yöneliyorlar. Roketini kaldırıp, üstümüze ateşlemek üzereyken ben ateş açtığım için beyaz bayrak kaldıran bota şahit oldum. Sırtında roketi gördük, ben daha fazla yaklaşmasın diye ateş ettim, roketi indirip öyle bir kaçışları var ki şaşarsınız. Amaç, milli serveti korumaktır. Geminin nesnel bir değeri yok. Gemicileri koruyor, ticari akışın seyrine katkıda bulunuyoruz. Maalesef, ülkemizde yasal bir düzenleme yapılmadığı için bu hizmet verilemiyor ama bir dönemi hatırlayın İngiliz sigortacılar, ‘çatışmayın’ diye seminerler verirlerdi. Şimdi aynı İngilizler, koruma alın diyor. Ne değişti? Değişen, 150 İngiliz şirketi Cibuti’de konuşlandı ve büyük bir pazar oluştu. Ama pazarda biz de varız ve gemilerimizi büyük bir özen ve onurla koruruz.” n
Ocak - Şubat 2013
55
Haber
uCu elektriğe Değen Her sisteme serVis VerebileCek kabiliyette bir Firmayız
mos
DÜnyayı gözÜne kestirDi
MOS Genel Müdürü Suat Yiğit; “MOS, gemi otomasyon ve servis hizmetleri konusunda 20 yıllık tecrübesiyle, hem üretim yapıyor hem de AR-GE yatırımlarıyla gelecek için büyük hedefleri olduğunu gösteriyor. MOS ayrıca denizcilik sektöründe çok iyi bilinen bir İtalyan markanın da üreteni” dedi
56
Ocak - Şubat 2013
Haber
M
arine Otomasyon Sistemleri (MOS), yaklaşık 500’ün üzerinde gemiye servis anlaşmalı hizmet veren bir otomasyon firması. Dünya genelinde her noktaya gemi otomasyon sistemleri konusunda servis ve ürün hizmeti verebilecek bir kapasiteye sahip. Firmanın kendi tasarlayıp ürettiği ve piyasada muadili olmayan sattığı yaklaşık 25 ürünü var. Bunun yanında Denizcilik sektöründe otomasyon sistemleri konusunda çok iyi bilinen bir İtalyan firmanın da markalı üretimini gerçekleştirerek önemli bir teknolojik altyapıya sahip olduğunu kanıtlamış durumda. Kurulduğu günden bu yana 500 bin TL’nin üzerinde AR-GE yatırımı yapan şirket, önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyada devler arasına girmeyi hedefliyor.
Kendi ürünlerini geliştiriyor Toplam 8 kişilik bir kadroları olduğunu belirten Yiğit, “Ancak önümüzdeki dönemde bu kadroyu genişletmeyi düşünüyoruz. Bunun yanında gerekli olduğu zaman partnerlerimizle birlikte çok kısa bir sürede bu sayıyı 25-30 kişiye çıkarabiliyoruz. Gemilere verdiğimiz servisler dışında aynı zamanda seri üretim tekne yapan Nektonbot var. Onların bütün teknelerinin elektrik donanımını ve malzeme tedarikini de biz yapıyoruz. Aynı zamanda yat ve tekne donatımı da yapıyoruz. Birde MOS olarak kendi ürettiğimiz 25’e yakın ürün var. Kendi ürünlerimizin satışını ve pazarlamasını yürütüyoruz.. Amacımız bu ürünleri Türkiye’de her noktada satış ağı oluşturduktan sonra dünyaya açılmak. Özellikle Ortadoğu ve Afrika bölgelerinden ciddi talepler var. İhracatımız, ciromuzun yüzde 40’ı durumunda. AR-GE’miz devam ediyor. Üretmeyi düşündüğümüz pek çok sistem var. Onları da yavaş yavaş hayata geçiriyoruz” şeklinde konuştu. Denizcilik sektörüne verdikleri hizmetlerin yanında karada olan bazı sektörlere de hitap ettiklerini anlatan Yiğit, “Fabrika otomasyon, tesis kurulumu ve servisi hizmeti veriyoruz. En son ülkemizde otomo-
tiv yedek parça üretimi yapan Kanadalı bir şirketin fabrikasının otomasyon işlerini yaptık. Aynı firma ikinci bir tesis yapacak onu da sıfırdan yapmak için görüşmelerimiz devam ediyor” dedi. AR-GE’ye 500 bin TL Arge ye son 4 yılda 500 bin TL’nin üstünde para harcadık diyen Yiğit, “Arge yatırımı hiçbir zaman bitmez. Devam ediyor ve edecek. Yani elimizdeki ürün bittiğinde hemen yeni bir projeyle onun AR-GE’sine ve imalatına başlıyoruz. Aslında bizim ürettiğimiz ürünlerin alternatifi pek yok zaten. Hepsi kendi ürünlerimiz. Bizim teknelere yönelik ürettiğimiz ürünler membran panellerdir. Hem estetik hem de sökülüp takılması çok basittir. Çok rahat müdahale edilebilir. Bütün bağlantıları soketlidir. Uzak yerlere de hizmet verdiğimiz için bu özellik çok önemli. Dünyanın her yerine ulaşabiliyoruz. Genelde müşterilerimiz tekne imalatçılarıdır. Son kullanıcı değiller. Bu işlerden anlayan insanlar. Ocak - Şubat 2013
57
s
20 yıllık tecrübe MOS Genel Müdürü Suat Yiğit, sahip oldukları 20 yıllık tecrübeyle sektörde servis konusunda Türkiye’nin en iyisi olduklarını belirterek, bu alanda dünyada da söz sahibi olmak için tüm güçleriyle çalıştıklarını belirtti. Yiğit, “Ucu elektriğe değen her sisteme servis verebilecek kabiliyette bir firmayız. Tamire gelen gemilerde eski sistemi söküp takabiliyoruz. Bazı markalar için servis hizmeti veriyoruz. Yaklaşık 20 yıllık bir tecrübemiz var. Türkiye’de neredeyse tüm armatörlerle çalışıyoruz. Tüm dünyaya servis hizmeti veriyoruz. Uzmanlık alanımız olan bazı sistemlerimiz var. Nitrojen jeneratörü, odme, tank radar sistemleri, gaz dedection, remote
kontrol, kargo pompalar, incineratör, bilge seperatör ve vinçler gibi elektrikle çalışan birçok konuda uzmanız. 600’e yakın geminin partneri olmamız bu işteki yetkinliğimizin bir göstergesi aslında. Son 10 yıl içinde yaklaşık 3 bine yakın ‘start up’ yaptık” ifadesinde bulundu.
Haber
O yüzden o soketleri söküp takmak çok zor olmuyor onlar için” diye anlattı. Hollandalı TBS’nin Türkiye temsilcisi Baterry charger ve inverter üretimi yapan Hollanda’dan TBS firmasının Türkiye distirbitörü olduklarını ifade eden Suat Yiğit, “Bu firma Hollanda’da üretim yapıyor. TBS ile girdiğimiz bu pazar, 2 tane büyük firmanın elinde. Fiyatlarımız her iki firmanın altında ve kalitemiz olarak ürünlerimiz Avrupa’da üretildiği için oldukça yukarıda. O pazarda da ciddi bir iddiamız var. Zaten dünyayla da kıyasladığımızda fiyatlarımız hep onların altında. Ancak Uzakdoğu ile kıyaslarsak tabiki pahalı olduğumuz ürün ve hizmetler oluyor. Ürünlerde dünya fiyatlarının yaklaşık yüzde 30 aşağısındayız. Servis hizmetlerinde ise neredeyse 4’te bir fiyatındayız. Ayrıca bu servis verdiğimiz firmalara ve gemilere yedek parça konusunda da alternetif ürünler sunuyoruz” sözlerini kullandı. Deniz polisine 12 tekne Sektörde gemi inşa bölümde son 3-4 senedir büyük bir durgunluk olduğunu ancak tamir ve servis işlerinde yoğunluğun devam ettiğini belirten Yiğit, “Bizim için 2012 yılı çok verimli geçti. Ocak ayına da çok hızlı girdik. Bu anlamda servis ve tamir işlerinde sorun yok şuanda. Örneğin, son 2 ay içinde deniz polisine 12 tane tekne donatımı yaptık. 2013 için
58
Ocak - Şubat 2013
MOS Sonic ile karina kirliliğine son MOS’un geliştirdiği bir başka ürün olan Ulrasonic Sistem, tekne karinasına içeriden uygulandığından, tekneler bu sistem sayesinde yüzde 90 daha temiz kalıyor. Sistemin tekne karinasına verdiği yüksek frekans titreşimler sayesinde, canlı organizmaları rahatsız etmekte ve karinaya yapışmasına engel olmakta. Tekne kullanıcılarının en büyük sıkıntısı ve maliyeti marinada uzun süre bekleyen teknelerin karinasına yapışan canlılardır diyen Suat Yiğit, “Bu sebeple her sene tekne karaya alınarak temizlenmekte zehirli boya uygulaması yapılmakta ve ciddi maliyetler çıkmaktadır. Mos Ultrasonic Karina Koruyucu (MOS SONIC) sayesinde hem vakit, hem de nakit kaybının önüne geçilebilir” şeklinde konuştu.
yeni gemi inşa için çok iyi beklentiler yok. O yüzden biz zatten en iyi yaptığımız işe yoğunlaşıp kendimizi daha ileri taşı-
mak amacındayız” dedi. n
mamız l o i r e partn östergesi n i n i m ge ir g n b ı k n i a z y i e 600’ inliğim k t e y i k bu işte
Ocak - Şubat 2013
59
Savunma Sanayi
Fransa’dan Rusya’ya savaş gemisi golü
F
ransa’nın, toprakları çoğunlukla soğuk iklim bölgesinde yer alan Rusya’ya 1.2 milyar euroya sattığı iki savaş gemisinin 7 derecenin altında çalışmadığı ortaya çıktı. Tüm Rusya’yı şaşırtan gerçeği ise Rusya Başba-
60
Ocak - Şubat 2013
kan Yardımcısı Dimitri Ragozin açıkladı. Ragozin, Askeri Bilimler Akademisi’nde bir toplantı sırasında yaptığı açıklamada, “Kara kuvvetlerinin taşınmasını sağlayan bu gemilerin 7 derecenin altında çalışmıyor oluşu oldukça tuhaf” dedi. Ragozin, biraz da alaycı
bir ifadeyle şöyle devam etti:”Sanırım bizim Afrika bölgesinde bazı özel operasyonlar gerçekleştireceğimizi düşündüler ancak böyle bir şeyin olacağını sanmıyorum.” Ragozin, gemilerin neden 7 derecenin altında çalışmadığı konusunda ise ayrıntılı bilgi vermedi. n
Ocak - Şubat 2013
61
Savunma Sanayi
TSK’nın 2013 projeleri
S
avunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında çok sayıda önemli kararlar alındı. Toplantı sonrasında ipuçları ortaya çıkan bazı projeler olduğu söylendi. Bu projeler arasında fırlatma üssü, Göktürk-3, harp gemileri ve helikopterler olduğu gelen bilgiler arasında. Toplam maliyeti 140 milyon doları bulan Göktürk-2 uydu projesinde, Çin’e fırlatma bedeli olarak 20 milyon dolar ödenmesi, Türkiye’yi harekete geçirdi. Türkiye kendi fırlatma üssüne sahip olacak. Uydu Fırlatma Sistemi
62
Ocak - Şubat 2013
Projesi kapsamında, ön kavramsal tasarım fazı için, ROKETSAN ile sözleşme görüşmelerine başlanması kararlaştırıldı. Bu üs için Ege bölgesinde Datça, Karadeniz’de ise Sinop’un adı öne çıkıyor. Sentetik açıklıklı radar görüntüsü alma özelliği taşıyacak Göktürk 3 Uydu Projesi’nin, TÜBİTAK ve ASELSAN’ın desteğiyle milli olarak geliştirilmesi için, TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ ile sözleşme görüşmelerine başlanmasına karar verildi. Göktürk-3 projesiyle, yüksek çözünürlüklü gece ve
gündüz her hava şartında görüntü aktarabilecek. 6 yeni harp gemisi TSK, 6 yeni harp gemisinin üretimini ise yerli firmalara emanet edecek. 6 geminin seri üretimi için RMK Marine ile sözleşme imzalandı. 4-5 ton sınıfı helikopterler Askeri ve sivil hafif sınıf (4-5 ton sınıfı) helikopterlerin özgün olarak tasarlanıp geliştirilmesi için, TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ ile sözleşme görüşmelerine başlanacak. n
Ocak - Şubat 2013
63
Savunma Sanayi
Dünyanın ilk yüzer dozeri tSK’da
T
ürk mühendisleri ilk zırhlı ve yüzme özelliğine sahip dozerini geliştirdi. FNSS Savunma Sistemleri A.Ş. tarafından üretilen Amfibi Zırhlı Muharebe İstihkam İş Makinesi (AZMİM)Projesi sözleşmesi, 10 Mart 2009’da FNSS Savunma Sistemleri AŞ ile Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) arasında imzalanmıştı. FNSS’nin Seyyar Yüzücü Hücum Köprüsü projesinden sonra kara araçları sektörünün sözleşmeye bağlanmış ikinci özgün tasarım ve üretim projesi olan AZMİM, TSK’nın icra edeceği nehir geçiş operasyonları sırasında
64
Ocak - Şubat 2013
amfibi araçların suya girebilmeleri için kıyı özelliklerinin (eğim, genişlik, toprak sertliği, yüzey düzgünlüğü, vb) farklı araçların kabiliyetlerine göre uygun hale getirilmesi amacıyla tasarlanan bir sistem. AZMİM, aynı zamanda dünyada zırhlı ve yüzme özelliğine sahip tek istihkam dozeri. Hareket ve operasyon hızı artıyor FNSS yetkilileri, silahlı kuvvetlerin icra edeceği nehir geçiş operasyonları sırasında amfibi araçların nehre giriş ve çıkışı için uygun kıyıların bulunmasının her zaman mümkün olmadığını belirterek,
amfibi harekat yapılabilecek bölgelerin seçiminde esnek olabilmenin ordunun hareket ve operasyon kabiliyetinin artırılması açısından kritik önem arz ettiğini kaydetti. Amfibi araçların suya girebilmeleri için kıyı özelliklerinin farklı araçların kabiliyetlerine göre uygun hale getirilmesi gerektiğini ifade eden yetkililer, bu amaçla kullanılabilen standart askeri iş makinelerinin bulunduğunu ancak bu araçların yüzme özelliğinin olmadığını kaydettiler. Standart iş makinelerinin hareket bölgesine nakliyesi için diğer taşıyıcı araçlara gerek duyduğunu anlattılar. n
Ocak - Şubat 2013
65
a d n u l o iş kp
a nızc l a rı, y a l dam a i ma Gem ran
r için ‘yımiyor… i b r ukları ri iste ı ğ a oldkı’nı ge hak
Denizci elektriğini de boşaltmak zorunda Gemilerde çalışan denizcilerin “Faraday Kafesi” de denen statik elektrik yükü alma ve bu yükü boşaltamamaktan dolayı yaşadıkları sıkıntılar, sağlık açısından sorunlar yaratıyor.
T
ürkiye Denizciler Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Cevahittin Yeşiltaş, “Yıpranma payını kaldıranlar; ‘gemiler yeni, nasıl olsa zorluk yaşamazlar’ diye düşünüyor olabilirler ama denizciler gemilerde elektroman-
66
Ocak - Şubat 2013
yetik alanlardan dolayı statik elektrik yükü alıyor. Bu yükü boşaltmaları şart. Bunu da karaya ayak basarak yapmaları gerekir” diye konuştu. Türkiye Denizcilik Sendikası’na bağlı yaklaşık 5 bin gemi adamının haklarını temsil ettiklerini
belirten sendikanın Genel Eğitim Sekreteri Cevahittin Yeşiltaş, yıpranma paylarının kaldırılmasından sonra sektörün, çalışanlar açısından cazibesini yitirdiğini söyledi. 1987 yılında yasada yapılan değişiklikle denizcilik sektöründe yıpran-
Cevahittin Yeşiltaş TDS Genel Eğitim Sekreteri
Denizcilere verilecek yıpranma payı onların denizdeki mahrumiyetine karşılık verilen bir motivasyon aracı olarak ortaya çıkıyor.
“Denizci olmak zor” Denizci olmanın diğer meslek dallarına göre daha zor olduğunun altını çizen Yeşiltaş, “Başka mesleklerin okulları var ve oradan mezun olunca gidip o alanda çalışabiliyorlar. Şimdi denizciliğin de okulu var ama denizciler mezun olduktan sonra gidip o diplomayla Ocak - Şubat 2013
s
ma payları senede 90 gün olacak şekilde yürürlüğe girmiş, ancak 2008 yılında tekrar eski haline getirilerek gemi adamlarının yıpranma payları kaldırıldı. Bu konu hakkında görüş aldığımız Yeşiltaş, “Yıpranma payını açıklamak gerekirse, öncelikle şunun bilinmesi lazım ki, denizde çalışmak riskli bir iştir. Her an bir kaza yaşanabilir. Her an bir fırtına çıkabilir, gemi alabora olabilir ve makine personelinin yaşadığı sıkıntılar bu riskleri de arttırıyor. Ağır iş koluna giren her iş yerinde bu yıpranma payı var ama denizcilikte bu kaldırıldı. Senede 3 aydan 20 yıllık sürede 5 yıl erken emekli olunuyordu. Belli bir yaştan sonra denizcilik sektöründe çalıştırılmıyor bu insanlar. Denizcinin 15-20 yıl çalıştık-
tan sonra başka yerlerde çalışabilmesi iş bulabilmesi çok zor” dedi. “Biz ayrıcalık istemiyoruz” Pek çok iş kolunda yıpranma payı var ancak denizciler için bu kanunu koymadılar diyen Yeşiltaş, “Herhalde denizcilerin sıkıntıları tam anlaşılamadı. Biz de bu sıkıntıyı anlatmak için bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki dönemde görüşlerimizi ve isteklerimizi gerekli mercilere bildireceğiz. Biz zaten bir ayrıcalık istemiyoruz. Yıpranma payı olan diğer iş kollarında şartlar ne ise, biz denizcilere de aynı prosedür uygulansın istiyoruz. Denizci, denize çıktığı zaman tamamen bir mahrumiyet içine girer. Belki bu kanunu çıkaranlar şöyle düşünebilir, ‘artık eskisi gibi kömürlü gemiler yok. Gemiler yeni ve dolayısıyla da zorluk az olur’ diyebilirler. Ancak gemi limana yanaşıyor gemiciler gene çalışıyorlar. Bunun yanında başka sıkıntılar da var elbette. “Faraday Kafesi” denen bir durum var. Denizciler gemilerde elektromanyetik alanlardan dolayı elektrik yükü alıyorlar ve bu yükü boşaltmaları gerekiyor. Bunu da karaya ayak basarak yapmaları şart” ifadelerini kullandı.
67
Haber
Açık denizlerde çalışanlar aylarca karaya ayak basmıyorlar Uzak yol seferleri yapan gemilerdeki mürettebat, karaya ayak basana kadar aylarca her türlü sosyal hayattan ve diğer günlük aktivitelerden mahrum yaşıyor. iş bulamıyorlar. En alt kademedeki personelin gemiye çıkabilmesi için alması gereken toplam 11 tane belge var. Sağlık yoklamasından 2 yılda bir geçiyor. Gemi adamı diploması alıyor onu da 5 yılda bir yeniliyor” açıklamasını yaptı. “Deniz mahrumiyet bölgesidir” Denizcilere neden yıpranma payı verilmesi gerektiğinin ayrıntılarını anlatan Yeşiltaş, bu payın denizcinin mahrumiyetine verildiğini söyledi. Gemiciyi motive etmek için de verilmesi gerektiğinin altını çizen Yeşiltaş, “Gemide çalışan gemi adamlarının çok büyük sıkıntıları var. Günlük sosyal hayat yok zaten onlarda. Bir tiyatroya, sinemaya gidemezler. İstedikleri zaman evlerine gidemezler. Sefer süreleri bazen 6 ayı bulabiliyor. Sağlıklı yeme içme sıkıntıları olabiliyor. Burada çalışan insanları motive edecek bazı unsurların ol68
Ocak - Şubat 2013
ması gerekiyor. Bu insanlardan yıpranma payını alırsanız 25 yıl bu şekilde çalışmalarını beklemeniz zor olur. Duruma başka bir açıdan bakarsak, en önemlisi denizciler olarak bizim bir bakanlığımız var. Bu açıdan pozitif bir ayrımcılık olduğunu düşünüyoruz. Kendine özgü bir kanunu var denizciliğin. Böyle bir kanunun varsa, kanunda bu gibi sıkıntıların giderilmesi gerekiyor” diye konuştu. “Bu işin üç ayağı var” Yıpranma payları konusunda konunun üç muhatabının olduğunu söyleyen Yeşiltaş,”Bu işin 3 ayağı var. Devlet, özel sektör ve sendika. Devlet yasalarla işçisini koruyacak, işçisi için en rahat, en sağlıklı en güzel ve en verimli çalışacak sistemi kuracak. En başta bu yıpranma sıkıntısını giderecek. En basitinden şuanda karada günde 7 buçuk saat çalışma var, denizde 8 saat. Halbuki mahrum bölge, en azından
denizde de 7 buçuk saat olması lazım bu çalışma saatlerinin. Sendika da işçilerin hak ve hukukunu koruma anlamında çalışmalar yapacak. Bunun yanında sadece işçileri düşünerek değil iş yerinin devamlılığını sağlayacak belli konularda da işyerini koruma durumunda olacak. İşveren ise ‘hep bana Rabbena’ demeyecek. İşçisini de en iyi şekilde, mağdur olmayacak şekilde sosyal haklarını vererek çalıştıracak. Gemilerini yenileyecek. İnsan odaklı bir yapı içerisinde olacak. Makineciler çoğunun kulağı hasar görmüştür. Bunların da ayrıca meslek hastalığı olarak sayılması gerekiyor. Denizde çalışan gemi adamlarını şimdi bir sağlık testinden geçirsek çoğu sağlam çıkmaz. Çünkü çok ağır şartlar altında çalışıyorlar. 20 sene sonra sıkıntıya giriyor çalışan. İnsanın sağlığını, sosyal hayatını ve insanın kimliğini ön planda tutmaları gerekir” ifadelerini kullandı. n
A nka “ Seçkinler Kulübü ”
Anka Marin Yatçılık
AZ Marina ve Anka Marin şimdi aynı çatı altında!...
36m SMYRNA
HİZMETLERİMİZ • Yeni inşaa hizmetleri • Projelendirme, keşif, analiz hizmetleri • Tamir-Bakım ve çekek hizmetleri • Her boyutta yat refit ( yenileme ) hizmetleri • Gazlı yangın söndürme ve güvenlik sistemleri ile proje hizmetleri • Kontrol Mühendisliği • 2. El alım-satım-kiralamatakas hizmetleri • Türkiye temsilcisi bulunduğumuz ASTONDOA yatların satış ve teknik servis hizmetleri
MERKEZ: Bayar Cd Gülbahar Sk Perdemsac Plz No 17 / 113 34742 Kozyatağı Kadıköy İstanbul Tel: +90 216 445 22 98 - 99 Mobile : +90 532 575 05 06
TERSANE: Kum yolu mevki (Manavgat çayı üzerinde ) Manavgat - ANTALYA Mobile : +90 536 218 34 92 Ocak - Şubat 2013
info@az-marina.com • info@ankamarin.com.tr
69
Haber
Oda partnerliklerine örnek proje: PROJECT BRIDGE IMEAK Deniz Ticaret Odası tarafından yürütülmekte olan AB projesi “Project BRIDGE” kapsamında, geçtiğimiz günlerde proje ortakları ve iştirakçilerinin katılımıyla DTO Toplantı Salonu’nda ilk çalışma toplantısı gerçekleştirildi.
A
DTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Başak AKDEMİR
çılış konuşmasını yapan Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Başak AKDEMİR; Projenin Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımı, Türkiye ve AB odaları arasında işbirliğin geliştirilmesi ve kurumsal işbirliğinin artırılmasına katkı sağlayacağını söyledi. Proje ortaklarının da projeye neden katıldıkları ile ilgili açıklamaları ve kurumlarını tanıttıkları sunumları takiben, Proje Yöneticisi Hande Güneykaya Akpınar bahse konu AB projesinin hedefleri, stratejileri ve faaliyetleri ile ilgili bilgilendirmede bulundu. TOBB Bölgesel Proje Yöneticisi Werner Gruber konuşmasında, “Oda partnerlikleri”ne örnek olarak nitelendirdiği Project Bridge’in Türkiye-AB programında AB’nin desteklediği bir proje olduğunu söyledi. “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile biz bunu 10 yıldır yapıyoruz” diyen Gruber, böylece Türkiye ve AB arasında sivil toplum oluşumunu hayata geçirdiklerini ifade etti. Projenin başarılı olması halinde Chambres Forum’a üye 365 odaya bu projeyi yayacaklarını anlatan Gruber, AB’deki 70
Ocak - Şubat 2013
iş camiasının Türkiye’nin AB’ye üyeliğine nasıl baktığına ilişkin üç bin şirketin katıldığı bir anket yaptıklarını ve anket sonucunda yüzde 75 evet cevabı aldıklarını belirtti. AB Delegasyonu Bölüm Başkanı Javier Menendes Bonilla da yaptığı konuşmada, buradaki amacın AB-Türkiye Sivil Toplum Diyalogu’nun yoğunlaştırılması olduğunu söyledi. Odaların sivil toplum diyalogunda anahtar rol oynadıklarını belirten Bonilla, “AB-Türkiye ilişkileri bir balayı döneminde değil. Siyasi retorik oldukça karamsar ve insanı rahatsız edecek şekilde. Özellikle son 2.5 yılda 5 başkanlık döneminde AB’ye katılım ilgili yeni
başlıklar açılmadı. Net bir hedef de yok. Bu yıl için yeni ümitler besliyoruz. Belki hız kazandırılabilir. Buna rağmen Türkiye-AB arasında kesin bir iletişim var. Türkiye ticaretinin yüzde 80’ini AB ülkeleri ile yapıyor” dedi. Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Reza Ziarati de konuşmasına Türkiye’nin ticaretinin yüzde 85’inin Deniz Ticaret Odası’ndan geçtiğini vurgulayarak başladı. Piri Reis Üniversitesi’nde yürütülen AB projeleri hakkında bilgi veren Prof. Ziarati, üniversite olarak AB fonlarından yararlanmak istediklerini, bununla birlikte Asya’daki odalarla da işbirliğine başladıklarını dile getirdi. n
Haber
Gemi Brokerleri Derneği’nden genç brokerlere kazancın formülü:
Yumurtaları farklı sepetlere koyun!
G
emi Brokerleri Derneği (GBD) tarafından organize edilen ve Kadıköy’de düzenlenen toplantıda, denizcilik sektörüyle basın mensupları bir araya geldi. Sohbet havasında geçen toplantıya Gemi Brokerleri Derneği Başkanı Pınar Kalkavan, Başkan Yardımcısı Bahadır Tonguç ve Yönetim Kurulu Üyesi Kaptan Gökhan Özcan katıldı. Toplantıda ilk sözü alan Başkan Pınar Kalkavan, 2010 yılında kurulduklarından bu yana gerçekleştirdikleri faaliyetlerde kendilerine destek veren sektör basınına teşekkür etti ve devamını beklediklerini belirtti. Kuruldukları günden bu yana kendi sektörleri açısından epey yol kat ettiklerini ve bundan sonrası içinde tüm güçleriyle üyelerinin yanında olduklarını belirten Kalkavan, bu yıl gerçekleştirecekleri faaliyetler hakkında açıklamalarda bulundu. Orta ve uzun vadede gündemlerinde en çok yer alan konulardan birinin eğitim olduğunun altını çizen Kalkavan, 10 Ocak Perşembe günü geçtiğimiz dönem Temel Brokerlik Eğitimini tamamlayan 21 kursiyere diplomalarını verdiklerini ve bir sonraki eğitimlerini de Şubat-Nisan dönemlerinde gerçekleştireceklerini kaydetti. “İletişim havuzu oluşturduk” Dernek üyelerine yönelik çalışmalar hakkında da bilgiler veren Kalkavan,
2013 yılının ilk toplantısını denizcilik sektörü yayınları temsilcileriyle yapan GBD, sektör basınına kendilerine verdikleri destekten ötürü teşekkür etti
derneğe üye olan brokerlerin ne gibi faydalar sağlayacakları hakkında açıklamalarda bulundu. Kalkavan, “Derneğimize üye olan brokerler için bir bilgi havuzu oluşturduk. Bir çeşit forum olarak düşünebileceğimiz bu havuzda her türlü bilgiyi neredeyse anında üyelerimize ulaştırıyoruz. Bu ve bunun gibi uygulamalarla sektörde tek ses olma ve birlikte hareket etme kabiliyetimizi de artırmış oluyoruz” diye konuştu. Daha sonra söz alan GBD Başkan Yardımcısı Bahadır Tonguç ise, brokerlik mesleği hakkında bilgiler verdi. Tonguç, “Gemi brokerliği
mesleğinin bir okulu yok. Bu mesleğe girmek isteyenlerin öncelikle bu işi yapmaya istekli olmaları gerekiyor. Belli bir bilgi ve çeşitli teknik ve hukuksal prosedürleri bilmeleri gerekiyor” dedi. Mesleğe yeni başlayanlar için çeşitli önerilerde de bulunan Tonguç, “Bu mesleğe yeni başlayanlara tavsiyem; öncelikle risk analizlerini iyi yapsınlar. Yumurtalarını farklı sepetlere koyarak zarara uğradıklarında diğer taraftan bu zararı karşılama imkanları olsun. Yalnızca tek bir uzmanlık alanına takılıp kalmasınlar ve portföylerini sürekli farklı sektörlerle beslesinler” diye konuştu. n Ocak - Şubat 2013
71
Makale
Aklının pusulası; evindeyken denizi, denizdeyken evini gösteren tüm denizcilere
Z KİMDİR? Zaman kapısına bıraktığı bir tek cümleden ibaret, “git” demiş, sadece. Bazen 5. Kaptan, bazen gemi ablası, yengesi, yazar, fotoğraf çeker, ya da yalnız ve yalnızca bir gezgin, bir gider…
aman durur bazen, yol biter, fırtına diner, rüzgar yön değiştirir, akıntı ters döner, liman ve şehirlere yayılmış tüm karasal alışkanlıklar da geçer gider bir yenisine dek. Ama bitmeyen bir şey vardır hep, hep bir ses, bazen içerden bazen de dışarıdan “git” der. Hayatı üzerine kurulmuş denizlerin dışına çekilmiş, kendi içinde de yolculuğa, onarılmaya ve yenilenmeye çekilmiş gemi’nin yoluna düş’müş, iz’ ler arıyorum… Hala üzerinde yol olan bir yolda, asla bir yere varamayacağını bilen bir yolcu (zira vardığı her yer kesinlikle bir başka varılacak yere uğurlayan, arkada kalacak olandır), zaman dursa da devam eden bir yolda, ömrün tamamında, bir şeylerin peşindedir. Hayallerin ve aklının sınırlarından çıkmış yolcu, nereye ne kadar zamanda gittiğini saymadan, geride bıraktığı ve önüne çıkacak zamana takılmadan, nerde ne yaşayacağına bakmadan gider. Öyle ki ardına düştüğü biraz da çocukluğunun, büyürken yanında olan ve onunla beraber büyüyen, fısıldayan tek sözü, sözcüğü olur, ‘git’ der ona bir ses, küçük harflerle… Çocukluğa emanet bırakılmış, akılda kaldıkça, söylendikçe ve yazıldıkça kendini büyüten uzun boylu bir öykü olur sonra, çok sonra. Öyle ki gittiği her yere onunla beraber giden ‘git’ de gider ve yine kaldırır onu oturup dinlendiği yerlerden. Bazen yalnız çıkarsınız bir yola, yalnız çıkılmış bir yolculuktur bu. Ba-
Sitem Ateş
Uzakyol 5.Kaptanı
72
Ocak - Şubat 2013
zen de çıktığınız bir yol, yalnız kaldığınız uzun bir yolculuğa döner. Güneşin açısı değişir önce. Değişen zamanlar; değişen iklimlerin ve değişen duyguların da kaynağı olur çoğu zaman. Duyduğunuz yalnızlık, içinizde büyüyüp, sizi kuşatan ya da sizi soyutlayan içsel ve fiziki bir yalnızlığın bazen yanı başında, bazen de dışında, uzak bir kıyının sizi kucaklayacak limanına dek süren, uzayan, büyüyen bir uzaklığındadır. Yerleşik hayatın değerleri ve parametreleriyle örtüşmeyen bu yaşantı gece baktığınız gökyüzünde yıldızlara yüklenmiş romantik anlamlarla, ya da şehir ışıklarının gölgelediği bir parlaklıkla, zaman zaman başımızı kaldırıp baktığımız bir manzara değildir. Şeklini bildiğimiz yerkürenin herhangi bir yerinde, sonsuz uzay boşluğu ile uzayıp giden gecenin karanlığında iyice belirginleşen açık deniz sonsuzluğunun ve aklınızın da sınırlarını çizen, zaman zaman kaybettiğiniz gerçeklik duygusunun da yıldızlarıdır. Dünyanın neresindeyseniz ve hangi zamanındaysanız, oradan size göz kırpan yıldız takımları, durduğunuz yerin rengidir biraz da. Öyle ki, her zaman size yol göstereceğine inandığınız Kutup Yıldızı, güney yarıküreye inerseniz sizi yalnız ve pusulasız bırakabilir. Günlerce, haftalarca, ev’e, oradaki hayatınıza ve bildiğiniz, anlamlandırdığınız her şeye duyduğunuz özlemin tek karşılığı, tek simgesi olur bazen. Sizi o dünyaya bağlayan ve bağlarınızın sürdüğünü gösteren tek simge. Yolu-
MAVİ YAŞAM
Makale
nuzu şaşırsanız, pusulanızı yitirseniz size bir yön sunacak, aklınızın ve duygularınızın pusulasını şaşırmanızı engelleyecek tek gerçekmiş gibi görünmeye başlar. Önce uzaklaşıp gözden ve pruvadan kaybettiğinizde, sonraysa yaklaşırken, ekvatora varırken ve kuzey yarı küreye geçerken görmeyi umduğunuz ilk gerçek, ilk eski dost, hatta denizde geçirdiğiniz süreye bağlı olarak, bir sevgili gibi görünmeye başlayabilir. Tabi kuzey yarı küreli iseniz. Zira güneydenseniz bir güney yıldızı, aynı doğruda, aynı gerçekte ve gerçekdışında, ama sizindir, sizinledir… Bir limandan diğerine, bir tersaneden öbürüne kadar geçen zamanda hiç durmayan zaman, bazen bir limandan, bazen tersaneden, bazen de herhangi bir başka durak noktasından hareket eden gemi ile, yeniden akmaya başlar. Zamanı durduran tüm detaylar, aynı ilk canlı organizmaların türediği bir okyanus kenarından, insanlığın ve gelişmişliğin denizlerine, şehirlerine, limanlarına taşır sizi. Kıtalar, okyanuslar ve mevsimler arasında pek değişmeyen günlerle değişen hayatlar, bir yerlerde durmuş zamanı yeniden kaldıracak ilk hareketle yeniden yolculuğun denizlerine ve deniz yolculuklarının heyecanına, yalnızlıklarına ve o sonsuz mavi ve sonsuz karanlık arasında büyüyen özlemlere götürür… Gittikçe bir ülkenin kimliğini taşıyan bir başka ülkelerde yaşamaya başlarsınız; her rüzgarda iklim değiştiren ve değişen her yüzüyle yeni düşlerin peşine düşen. Nihayetinde Aşık Veysel’in gezerken aklının evine varmayı umduğu yerde, benim akıl evimin pusulası biraz daha şaşıyor ve ardına düştüğüm izlerin peşinde, ardımda kalacak izlerin
gölgesinde, gölgesine sığındığımız zamanın aynasında, zamanla gerçeğimi kaybediyorum… n
Ocak - Şubat 2013
73
Makale
Karadeniz ve Akdeniz’de neler oluyor?
S
KİMDİR? Engin Koçak, 1981 yılında İstanbul’da doğmuş, Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Makineleri Mühendisliği Bölümü’nde lisans, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde ise İngilizce İşletme üzerine yüksek lisans yapmıştır. 2006 yılında Hollanda – Rotterdam merkezli gemi finansman şirketi FinShip’in Türkiye ofisine katılmış, 2011’de buradaki görevinden ayrılarak ISTFIX’e katılan Engin Koçak, 2011 yılından beri bu görevini sürdürmektedir. Zaman kapısına bıraktığı bir tek cümleden ibaret, “git” demiş, sadece. Bazen 5. Kaptan, bazen gemi ablası, yengesi, yazar, fotoğraf çeker, ya da yalnız ve yalnızca bir gezgin, bir gider…
öze yeni başlangıçları kutlayarak başlayalım... Denizcilik basınında müstesna bir yere sahip olmayı başarmış bir ekip tarafından çıkartılan Yedi Deniz dergisine yayın hayatında başarılar diliyor, dergimizin müstesna köşe yazarları arasında bana emanet bu değerli köşede hayırlısıyla denizcilik camiasına yararı dokunan işlere imza etmeyi arzuluyorum. Köşemizin ismi, “Yakın Denizler”... Aslında ortaçağ edebiyatında “Yedi Denizler” olarak bahsi geçen denizlerin pek çoğunu kapsayan bir isim. Fenikeliler, Akdeniz’i yediye bölüp bu yedi zorlu denizde tarihin ilk denizcilik destanlarını yazarken, Araplar ise Akdeniz’in tümünü, Orta Doğu, Arap Körfezi ve Uzak Doğu’ya kadar uzanan hatta Hazar Denizi’ni de içine alan daha büyük bir alanı Yedi Denizler olarak adlandırmış. Avrupalılar da Kızıldeniz, Karadeniz, Ege, Akdeniz, Kuzeybatı Avrupa ve Kelt Denizi ile Baltık Denizi’ni Yedi Denizler olarak bellemişlerdir. Şimdilerde Yedi Deniz deyince yedi büyük okyanus anlaşılsa da eski Yedi Denizler şimdinin “Yakın Denizleri” olmuştur ve aynen tüm medeniyetlerin olduğu gibi modern denizciliğin de yeşerdiği bu coğrafya, şimdilerde yakınyol deniz taşımacılığının beşiğidir. Türk deniz ticaret filosunun belkemiği olan, herkese gemiyi ve denizi öğreten kosterler de işte bu coğrafyanın daimi sahipleridir...ki zaten denizciler olarak sizler bunları pek iyi biliyorsunuz. Bu köşede ben de yakınyol denizciliğinin dünya ekonomisiyle, emtialarla ve finansla ilişkilerini incelemeye çalışacak, koster
Engin Koçak
74
Ocak - Şubat 2013
piyasalarının da en az daha büyük gemilerin piyasası kadar önemli olduğuna inançla gündemi, koster armatörü ve brokeri gözüyle inceleyeceğim. Vira bismillah... 2013’ün ilk ayını geride bıraktığımız şu günlerde kosterciliğin en önemli gündem konuları Karadeniz’deki hayal kırıklığı, Doğu Akdeniz’de geçen sene yaşanan Arap Baharı’ndan sonra halihazırda gelinen durum ve halihazırdaki yansımaları, tabii ki batıda da Avrupa ekonomilerinin sıkıntıları. 2012 yazı Avrupa’da krizin ağırlaşması ve alışılageldiği üzere Ramazan’da Kuzey Afrika’da işlerin iyice yavaşlamasıyla güç bela atlatıldı. Rusya’nın tahıl sezonunun açılması iyi haberdi ama sert bir kıştan sonra hasatın beklendiği gibi çıkmadı ve Rusya tahıllarının nefesi sonbahara bile yetişmedi. Üstüne Avrupa’daki krizin derinleşmesi, Amerika ve Çin’deki seçim belirsizlikleri nedeniyle bazı ekonomik hamlelerin geciktirilmesi, kosterlerin geleneksel olarak iyi çalıştığı sonbahar aylarını tam bir hayal kırıklığına çevirdi. Arap Baharı Suriye hariç dinse de, sadece Cezayir’in koster piyasalarını destekleyecek derecede ciddi alımlar yaptığı görülüyor. Kaddafi sonrası Libya’nın hem petrol ihracatı hem de ithalatları artmakta, ülkenin Türkiye ile Arap Baharı öncesi ticaret hacmi yakalanmış gözüküyor ama ülkenin yaşadığı büyük yıkımdan sonra talep halen emekleme seviyesinde. Mısır toparlandı derken şu günler-
YAKIN DENİZLER...
Makale
de daha fazla karışmanın eşiğine gelmiş gözüküyor. Ülke bir şekilde kendi kendine yetecek bir noktaya gelmeye çalışırken, siyasi istikrarsızlık burada da toparlanmayı geciktiriyor. Suriye’nin ise durumu malum. Şu aralar Cezayir’den başka ciddi bir koster talebi yaratabilen Kuzey Afrika ülkesi yok ve kısa vadede de olacağa benzemiyor. Orta vadede Libya ve Mısır’dan beklentiler olabilir. Avrupa’da ise 2012 yılı ortalama yüzde 0,5 daralma ile kapatıldı. Dikkat edilirse krizin en şiddetli geçtiği ülkeler maalesef Akdeniz’i çevrelemekteler. Ama son birkaç haftadır Avrupa’da tüm liderler ağız birliği etmişlercesine en kötünün geirde kaldığını aktarmaktalar. Aslına bakılırsa 2012 Şubat ayında da buna benzer söylemler vardı lakin Avrupa’da başta Almanya olmak üzere bir avuç kuzey ülkesi hariç ne liderler ne de kurumlar güven telkin edebiliyor. Yunanistan’ın bundan sonra küçülme bölgesinden büyümeye adım atacağı düşünülse de iki defa kurtarılan ülkeden istenenler hala çok fazla. Bu durum İspanya ve İtalya’nın durumunu da zora sokuyor çünkü bilindiği gibi herhangi bir ülkenin Avrupa Finansal İstikrar Fonu (EFSF) veya Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) yardımına başvurması demek artık iç işlerini tamamen AB’nin yani Almanya’nın eline bırakmak demek
olacak, haliyle politikacılar da bu siyasi riskin altına girmek istemiyor. Hatta geçen haftalarda İspanya Başbakanı Mariano Rajoy’u koltuğundan edebilecek bir inşaat sektörü skandalı patladı ki, her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğu bir dönemde etkisi çok yıkıcı olabilirdi...Tabi eğer yaratılmaya çalışılan olumlu bir hava olmasaydı. İlgi alanımıza doğrudan girmese de ABD ve Çin ise kim ne derse desin toparlanıyorlar. Son çeyrek negatif büyümesi yüzünde Amerika krizi hortlamış gibi gözükse de uzmanlar bu sene ABD’de yüzde 2 üzerinde büyüme bekliyor. Çin ise yüzde 8 civarı büyümek için yine gaza basmış görünüyor. Pekiyi tüm bunların ışığında Karadeniz ve Akdeniz’de neler oluyor? Bu ayın öne çıkanları şöyle: n Hayak kırıklığıyla geçen bir sonbahar ve kışın ardında navlunlar yatay hareketini sürdürüyor. Karadeniz’de çok sayıda açık gemi olduğu herkesçe görülmekte ve bu da kiracıların eline ciddi bir koz veriyor ve Karadeniz çıkışlarını ciddi biçimde zayıflatıyor. - Rus tahıllarının azlığı ve Ukrayna’nın ihracatını kısması tahıl arzını daraltmakta. Rusya’nın 2012 yılına kıyasla en az 10 milyon ton daha iyi tahıl hasatı beklemesi ise yaz için umutları arttırıyor. Rusya bu yıl 71 milyon ton tahıl hasatı gerçekleştirdi, iç talebi ise 60 milyon tonun üzerindeydi.
Bu sene 80 milyon tonu aşan bir hasat yakalanabilirse ihracat için iyi bir potansiyel oluşturulabilir. Madalyonun diğer yüzünde ise emtianın fiyatı üzerinde yapılan spekülasyonlar var ve fiyatların tarihi seviyelere çıkması, yine ticareti vurabilir. n Orta Akdeniz’de en büyük alıcı olan Cezayir, İtalyan, İspanyol, Portekizli üreticilerden inşaat çeliği ve yapı malzemesi, Fransa’dan ise buğday alımlarıyla talebi canlı tutmaya devam edecek gibi gözüküyor. Son dönemde İtalyan ve İspanyollar yerel hurda fiyatları artınca mamüllere de zam yapmak zorunda kalınca Cezayirli tüccarlar başka kapıları çalmaya başladı. n Kontinent ve Baltık bölgesinde hurda ve gübre çıkışları 3.0005.000 dwt gemilerin navlunlarını destekliyor. Zayıf bir hasat mevsimi geçiren İngiltere’nin bilhassa Almanya’dan kuvvetli buğday alımları ise şu sıralar biraz hız kesmiş durumda. n Baltık Denizi’nde mevsimsel bir faktör olarak buzlanma da dikkat çekiyor. Buz klası olmayan gemileri Kontinent’e çekilmeye zorlayan düşük sıcaklıklar, yer yer açık tonajın artmasına sebep olabiliyor. Güney Baltık’tan Amsterdam-Roterdam-Anvers- Gent (ARAG) bölgesine ise çelik ve diğer genel yük çıkşlarının dengeli olduğu, navlunların korunduğu görülüyor. n
Ocak - Şubat 2013
75
Makale
ADA MAVİ DÜNY
SEYİR
Kapt. Kubilay ULUCAN
Kabuk değiştiren ABD’nin dünya denizciliği üzerine etkileri
Kıtalararası ticarette önemli bir yere sahip olan Amerika tarihinin Pearl Harbor’dan (Aralık 1941) sonra dışarıdan gelen en büyük saldırısı olan 11 Eylül’e maruz kalmasıyla başlayan değişimi, ekonomik kriz ile son buldu. Trajik saldırı 11 Eylül 2001 ile sadece Amerika tarihi değil, tarihi değil, tüm dünyanın ekonomik geleceği de etkilenmiş oldu. 11 Eylül saldırıları ülke yönetiminin güvenliğe bakışında derin değişimler meydana getirdi. Bu değişimlerin en çok etkili olduğu sektör ise deniz taşımacılığıdır. 2001 yılından önce Amerika’ya gemi ile sefer yapmış denizciler ve sektör çalışanları bu değişimi bilfiil hissettiler. Daha önceleri Amerika’ya geminin sefer yapması heyecan verici bir durum iken, şimdilerde bu hem gemi çalışanları, hem de işin ticari kısmı ile ilgilenler için kabus haline dönüşmüş oldu. Yıllardır biz de, Amerika’daki denizcilik sektörünün daha iyiye gitmesi için çeşitli kurumlar aracılığı ile çalışmalar yapmaktayız. Ancak bütün gemilerde de büyük kırmızı harflerle yazılı olan “Güvenlik her şeyden önce gelir” kavramı değişimlerin iyileştirici ve kolaylaştırıcı şekilde olması yerine, zorlaştırıcı ve engelleyici şekilde karşımıza çıkmakta. Bir denizcinin en doğal ve insani hakki olan karaya ayak basması bile son 10 yılda yapılan değişikliklerle imkansız hale getirilmiştir. Halbuki denizcilerin ve denizciliğin dünya ekonomisini ayakta tutan ana çark olduğunu anlamak zor olmamalı. Bugün yaşadığımız çoğu zorluğun kaynağı işte bu geçmişte yaşanan güvenlik zafiyetine bağlanabilir. Günümüzde Amerika’da denizcilik ile ilgili kararlar alan, kurallar koyan çoğu kurumun başında hayatında daha önce hiç gemiye ayak basmamış, ekseriyetle eğitimleri ve tecrübeleri güvenlik üzerine olan insanlar bulunmakta. Ancak yine de yapılan tüm bu değişiklikler Amerika’yı daha güvenli bir hale getirmekten ziyade dış ticarette kendi ayağına kurşun sıkar vaziyete getirdi. Gemilere, mürettebata ve taşınan yükler üzerine getirilen yeni mevzuatlar Amerika’da ilgili federal kurumlar (Gümrük Muhafaza, Sahil Güvenlik,
76
Ocak - Şubat 2013
İç İşleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı) tarafından ülkenin kendini daha güvende hissetmesini düşüncede sağlamaktan öteye gidemedi. Yine denizcilik sektörü üzerine eğitimi kısıtlı insanların çıkarttığı yeni kurallar, denizcilikte taşıma maliyetinin artmasına ve bunun navlunlara yansımasına sebep oldu. Umarız Amerika bu politik değişimlerin ülkenin güvenliğine çok da faydasının olmadığını ancak yeni bir Pearl Harbor veya 11 Eylül trajedisi yaşamadan farkına varır. Diğer taraftan da bu zorlukların denizcilikle ilişkili yan sektörleri yani ülke içindeki iş gücünü olumsuz yönde etkilediği de fark edilmelidir. ABD’DEKİ KURALLAR, SSCB DÖNEMİNİ ARATMIYOR Bir mürettebat değişiminin Amerikan yerel Gümrük muhafaza tarafından anlamsız güvenlik sebepleri gösterilerek engellenmesi bu yolla gelir elde edecek olan yerel kara taşımacılığı; otel hizmeti, Hava yolu taşımacılığı şirketlerini son derece kötü yönde etkilediği bir gerçek. Ülke yönetiminin ekonomiyi ayağa kaldırmak için çabaladığı şu günlerde çok büyük gelirlerin anlamsız şekilde engellenmesi ayrıca psikolojik baskı da yaratmakta ve ülkenin dışa karşı imajını zedelenmektedir. Benim bu konu üzerine komik, diğer yandan da düşündükçe üzücü olan yaşadığım anı, ülkenin dışa karşı imaj durumunu özetlemekte. Amerika’nın yeni yapılanması sonucu oluşan kurallar gereği Amerika’ya seferi olan bir gemideki Rus kaptana en az 15 gün öncesinden sayfalar dolusu kuralları, zorunlulukları, uygulamaları, engelleri belirten yazılarımızı gönderdik. Ardından da günlerce gemi kaptanına her bir uygulamanın sebebini ve geminin buna nasıl uyması gerektiğini açıklamak zorunda kaldık. Malum gemi kaptanı bunları anlayamadı ve bunaldı. Ancak zorlu ve stresli çalışma günleri sonunda geminin bu kurallara uygunluğunu sağlayıp limana getirebildik. Geminin
gelişinde kaptana Amerika devletinin bu yeni ve zorlu uygulamalarının şahsına özel olmadığını anlatıp, karşılaştığı zorluklar için özür diledik. Gemi kaptanının sözü her şeyi özetler nitelikteydi “Mr. Agent üzülmeyiniz. Biz 70 yılı aşkın komünist rejim kuralları altında ezildik. Görünen o ki maalesef şimdi sıra sizde”. Ben de şahsen denizde bulunduğum yıllarda gerçekten de kuralların, zamanın rejimi ülkelerinde dahi bu denli zorlu olduğunu gözlemlememiştim. Bütün bu değişimler armatörler için ekstra elektronik, yazılım donanımı masrafları getirmiş ve gemi zabitlerine de Amerika seferleri için ayrıca eğitim alınması zorunlu hale gelmiştir. Kuralların karmaşıklığı ve uygulamaların sonucunda gemilerin veya yükün bildiriminin eksik yapılması durumu yüksek cezalara ve gemilerin seferlerinde gecikmelere sebebiyet vermiştir. Bu durumları önlemek için armatörlerin koruyucu acente hizmeti alması da Amerika seferleri için zaruri bir durum haline geldi. Amerika deniz ticaret kurallarının derinliği denizcilik sektörümüzü bu seferlerden alıkoymamalı, aksine bu pazardaki payını profesyonel ekiplerle çalışarak yol almaya sevk etmelidir.İçinde bulunulan olumsuzluklar ve ekonomik şartlara rağmen armatörlerimizin, özellikle de tanker firmalarının Amerika pazarına yönelmesi ve başarılı olması için elimizden geleni değişik kurumlar aracılığı ile yapmaktayız. Bu çalışmaların sonucunda Türk bayrağının itibarı ve Amerika sularında gururla taşınması bizim için en büyük ödül olur. Sayfalarımızda zaman zaman bu çalışmalardan, Türk şirketlerimizin yaşadığı zorluklardan ve edindikleri tecrübelerden bahsedip ayrıca sizlere ilgili kurumların ileri gelenleri ile yaptığımız görüşmeleri aktaracağım. Amerika’daki denizcilik, ekonomik ve siyasi gelişmelerden sizleri haberdar edip karşılaşılan zorlukların çözüm yollarını da yine beraber sizlere sunacağız. Bu yeni sularda yol almaya Vira Bismillah diyerek başlıyoruz… n
KİMDİR? 1977 Karabük doğumlu Kubilay Ulucan, Kocaeli Üniversitesi, Karamürsel Denizcilik MYO’nu bitirdi. RT Shipping ve Kaptanoğlu Denizcilik gemilerinde çalıştı. 2001 yılında eğitim amaçlı gittiği Amerika’da öğreniminin yanı sıra, GAC Shipping (USA) Inc. firmasında yönetici olarak görev yaptı. Halen buradaki görevinin yanı sıra, Türk şirketlerine öncülük etmek ve Amerika’daki çalışmalarına yardımcı olmak amacıyla kurulan Amerikan Türk Ticaret Odası’nda (ATCOM), Denizcilik Sektörü Başkanlığını yürütmektedir.
Makale
ER BROK YLE Ü Z Ö G
Bahadır TONGUÇ
Türkiye’de gemi brokerliği
Bizim brokerimizin işi zor! Neden diye sorarsanız, ticari filomuzun büyük bir bölümü kısa mesafeli deniz taşımacılığı yapan koster tonajından oluşmakta. Komşumuz Yunanistan’ı ele aldığımızda, çok farklı bir tonaj ve piyasaya hizmet verdiklerinden ötürü mesleğe yeni giren brokerler de çok farklı bir segmentten başlangıç yapmış olmalıdır. Avrupa’da ise yine durum farklıdır çünkü mesleğe yeni başlayan bir kişinin shortsea, deepsea, off-shore, project/heavy-lift gibi alt grupları seçme şansı bulunmaktadır. Bir başka dezavantajımız ise, koster armatörünün ve bu segmente ait kiracıların, brokerlerimizin omuzlarına çok yük yüklemesidir. Yakın zamana kadar, belki de halen, bazı armatörlerimiz var ki bırakın sözleşme okumayı veya yeterli kadro ile çalışmayı, İngilizce bile bilmeden gemi işletiyor. Dolayısıyla armatörün yapacağı tüm işleri broker yapmak zorunda kalıyor. Hatta gemi Liman Devleti Kontrolü tarafından alıkonulduğunda bile armatör brokeri arıyor. Denizcilik sektörü gelişmiş ülkelerde brokerin üzerine düşen yük çok daha hafiftir çünkü taraflar üzerlerine düşen görevleri layığıyla icra ettiği için, broker de brokerliğini yapar ve fırsat maliyetleri bizden çok düşüktür. Bir brokerlik firmasının piyasa değeri yüksek olsa bile, ticari kazancını yükseltmesi için iki uygulanabilir çözüm bulunmaktadır. Birincisi, firmada çalışan broker sayısını ve ticaret hacmini artırarak sürümden kazan-
mak. İkincisi ise faaliyetlerin yönünü değiştirip büyük tonaja veya rekabetin az olduğu özellikli segmentlere hizmet vermek. İkinci çözümün uygulanması bence daha zor çünkü işletme ve ekip olarak bu tonajın coğrafyasına ve piyasasına hakim olmanız gerekecektir ki ülkemizdeki usta broker yetersizliği de cabasıdır. Dolayısıyla cevval brokerimiz sözleşme detaylarını bir tarafa bırakarak bize bir-iki dolar avantajla bağlantı yaparken, seferin icrası sırasında meydana gelebilecek hallerin her biri saatli bomba niteliğindedir. Sadece pratik bilgi ile çalışan bir broker hem kendini, hem de hizmet verdiği tarafları büyük riske a tmaktadır. Bunun yanında, sadece teorik bilgi ile hizmet veren broker ile riski minimize eder fakat yaptığı işe değer katmamış olur dolayısıyla teorik bilgi ile pratik bilgi ve tecrübelerimizi harmanlamalıyız ki ortaya değerli bir eser çıksın. Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan çok talihsiz açıklamalarla karşılaştım ve bu mesleğin yanlış biçimde icra edilmesine yol açan durumların gayet normalmiş gibi gösterilmesine şahit oldum. En dikkatimi çeken kısmı ise, bir brokerin bu saygıdeğer mesleği herhangi bir düzene sahip olmadan da, bir telefon ve bir bilgisayarla hatta evinden veya bir kafeden bile yapabileceğinin dile getirilmiş olmasıydı. EVDEN BROKERLİK OLMAZ Bizler; kişiler, kurumlar ve STK’lar olarak tüm gücümüzle bilinçli bir nesil yetiştirmeye ve ülke denizci-
liğinin kalite standardını yükseltmeye çalışıyorken, bu tip bilinçsiz ve mesnetsiz ifadeler misyonumuzu daha da zorlaştırıyor. Örnek vermek gerekirse, bu evinden çalışan, bir bilgisayarı ve bir telefonu olan sözüm ona broker hasbelkader bir bağlantı yaptı, hatta 20,000 ton yükü 50 dolar/ton navluna bağladı. Brüt navlun etti 1 milyon dolar. Tarihi geldi ve armatör navlun faturasını kesti, armatöre iletilmek üzere bizim brokere yolladı. Tutun ki bizim broker hastalandı, evde yatak döşek yatıyor. Bırakın bilgisayarın başına geçmeyi, kolunu kaldıracak hali yok. Bimco Liner Booking Note’un (Con linebooking) 11. Klozunda belirtildiği üzere, “vadesinde ödenmeyen navlun ve diğer alacakların gecikmesi durumunda yüzde 5 faiz uygulanacaktır” Bu çok basit ve olağan örnekten kaynaklanan zararı kim, nasıl karşılayacak? Bilgisayarını veya akıllı telefonunu satarak mı? Bu tür düşüncesiz beyanatlar hem toplumu yanlış yönlendirmekte hem de bizler gibi basiretli, adabıyla çalışan birey ve firmaları hiçe saymaktadır. Eğer bu tip bir uygulama doğru olsa; sermayeler koyan, ofisler kiralayan, demirbaşlarla donatan, ekipler kuran, vergi veren ve her ay tüm bu giderlere katlanan müteşebbisler boşuna mı uğraşıyor. Bu noktada armatör ve kiracıların doğru seçimleri de broker camiasını doğru uygulamaya itecektir. Umuyorum ki 2013 senesi tüm denizcilik camiamız için beklenenden çok daha iyi geçer. Allah selamet versin. n
KİMDİR? 1976 yılında İstanbul’da doğdu. Babası ile birlikte başladığı gemi alım satım brokerliği ve acentelik hizmetlerini ülkenin önde gelen armatörlük firmalarında broker ve gemi kiralama müdürü olarak geliştirdi. 2007 yılında kendi brokerlik ve gemi kiralama firmasını kuran Tonguç, 2012’de de gemi acenteliği firmasını hayata geçirdi. Bahadır Tonguç, Gemi Brokerleri Derneği’nin kurucu üyesi ve başkan yardımcılığı görevini halen sürdürmektedir.
Ocak - Şubat 2013
77
Makale
TİK İ L A N A BAKIŞ
Can Besev
Kötü gün dostunuz: BUNKERBANK
2012 senesi denizciliğin şimdiye kadar geçirdiği en zor dönemlerden birisi oldu. Bir zamanların yüce dağları Sanko ve Overseas Shipholding Group (OSG) bile kriz dalgaları karşısında eridi gitti. Sayısız küçük armatör de iyi günlerde dünyanın en lüks ve pahalı masalarında otururlarken kendilerini icra-iflas masalarında buldular. Biz Ocean Intelligence olarak “Ceketi satar öder” deyimini dünya denizcilik literatürüne kazandırdık. Bilhassa bazı Türk armatörler için. Bazıları varlıklarını satıp şirketlerine yatırdıl a r ceket gitti. Bazıları ise “Bu firma limited şirket adı üstünde içinde ne varsa o” dediler ve ceketi alıp çıktılar, alacaklıları boş ellerle bırakıp. En büyüğünden en küçüğüne iflas edip gidenler çoğun-
lukla bankalarla olan görüşmelerin sonuç vermemesini sebep olarak gösterdiler. Özellikle 2005-2009 arası yüksek fiyatla gemi alanlar banka borçları karsısında sinirden, utançtan ve ödemek için çok çalışmaktan kıpkırmızı oldular. Bir zamanlar kendilerini kapılarda karşılayan kredi vermek için bin bir türlü ikna yöntemini deneyen bankacılara izahat verir, af diler, her şeylerini teslim eder oldular. Çünkü banka ne de olsa teminatsız iş yapmaz kolay kolay. Gemi zaten ipotekli ve başka teminatlar da gösterilmiş belki. Bankayla aran iyi olmazsa bir anda açık arttırmada hurda fiyatının altına satılmış bulursun gemini ve hala da borç bitmez. Mesela 2012’nin son çeyreğinde, 2000 yapımı bir 20 bin dwt’lik kimyasal ürün tankeri satılıverir 2,2 milyon dolara sadece hurdası 3 milyon dolar ederken… Sıradakine bakalım. Denizciliğin en büyük finansörlerinden birine. Hem de bunu çoğu zaman teminatsız. Senetsiz sepetsiz ve çok ucuza yapan, kredi işlerini sıklıkla hatır gönül ekseninde yürüten bir sektöre; bunker (deniz yakıtçısı) sektörüne IMO verilerine göre dünyada yakıt piyasasının hacmi, ortalama olarak yıllık 350 milyon ton olarak düşünülüyor. Bunkerworld indekslerine bakarsak dünya genelinde 2012’de ortalama IFO380 yakıt fiyatı ton başına 670 dolar. Gazoil ise neredeyse bin dolar. Bu demek oluyor ki, deniz yakıtları sektörü yılda neredeyse 300 milyar dolarlık kredi sağlıyor denizciliğe. Hem de kolay, düşük faizli ve anlayışlı. “Abi idare
et” “Abla söz iki haftaya vereceğim navlun takıldı” denilebiliyor yakıt firmasına. Ya da dönüp size hesaplarımı, bilançolarımı göstermiyorum diye kafa tutulabiliyor. Üstelik yakıtçıya, bankaların önünde el pençe divan durulurken. Sadece İstanbul’da bile deniz yakıtçıları yılda ve sadece gümrüksüz fiziksel satışlarda 2 milyon tona yakın ürün satıyor. Bu olağanüstü hizmeti sunuyor ve senetsiz sepetsiz 1,5 milyar dolarlık bir işletme kredisi veriyor. Yurtdışında alınan ikmallerle bu daha da artıyor ve 2 milyar doları geçiyor. Denizciliğe bu ölçekte kredi veren başka bir Türk sektörü yok. Şu şekilde söyleyelim, bu kadar paraya tanesi 20 milyon dolardan 100 adet büyük çaplı yeni kuru yük gemisi veya yukarıdaki örnekte olduğu gibi 909 adet 12 yaşında kimyasal tanker alınabilir. Bunkercilerin işi bankacılardan çok daha zor, çünkü para değil mal satıyorlar. Bir çoğumuzun haritada bile yerini bilmediği yerlerden ürün getirip, pahalı depolarda saklayıp, sıkı gümrük kontrolleriyle barclar organize edip denizin ortasında iyi havada, kötü havada ikmal yapıyorlar. Günlerini, gecelerini, hafta sonlarını denizciler gibi onları yakıtsız bırakmamak için harcıyorlar ve bunu çok düşük bir kar marjı için yapıyorlar, çoğunlukla yüzde 1 bile değil! Denizcilik firmaları biraz da bu bankaya “Bunkerbank”a saygı göstermeli, takdir etmeli çünkü gemiyi (vücudu) almayı sağlayan bankaysa, içindeki kanı sağlayan bunkerciler, cefakar, kötü gün dostu bunkerbank. n
KİMDİR? Analistliğe rahmetli Adam Dupre ile geleneksel usta-çırak ilişkisi içinde CCRS China Company Research Services’de başladı. 2008’de dünyada konusunda dört kuruluştan biri olan Ocean Intelligence’a katıldı. İngiltere’de ağırlıklı olarak lisansüstü düzeyde işletme, iş idaresi, münakaşa yönetimi tahsil etti. Halen Ocean Intelligence’da Yonetici Analist olarak Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’dan sorumlu olarak çalışıyor. Bulunduğu pozisyon bir Türk vatandaşının bugüne kadar geldiği en üst pozisyon olarak nitelendiriliyor.
78
Ocak - Şubat 2013
başaran DökÜm 35 ton
DÖKÜM SANAYİDE
33 ton
9 ton
45 YILI AŞKIN
35 ton
TECRÜBEMİZLE HİZMETİNİZDEYİZ
ALÜMİNYUM-KIZIL-AL.BRONZ-TUTYA-PİKKURŞUN SALMA DÖKÜM İŞLERİ, 500KG’DAN SINIRSIZ TONAJLARA KADAR KURŞUN DÖKÜM SALMA İŞLERİ İTİNA İLE DÖKÜLÜR
35 ton
REFERANSLAR ●ATABAY YAT ●ATALAY YAT ●ARKIN PRUVA ANTALYA ●AYDOS YATÇILIK ●ALG YAT BODRUM ●DERELİ YATÇILIK MUMU ●DEMİRCAN YAT ●EVREKA YATÇILIK ●ESER YATÇILIK ●F.C.A. MARİN CAN AKBAŞ OĞLU ●F. BAHÇE YELKEN KULÜBÜ ●GEMLİK YELKEN KULÜBÜ ●GARBON YAT ●LİNMAR YAT ●MURAL YATÇILIK ●METUR YAT BODRUM ●NEREDEİS YAT ●NUMARİN ●R.M.K. ●TEKAD YATÇILIK ●SAYGI DENİZCİLİK ●SİRENA MARİN GEMLİK ●VİCEM YAT ●OPTİMA DENİZCİLİK ●ORİON YAT GÖCEK ●TEKA YATÇILIK ●YENER DENİZ TEKNELERİ ●ÜRKMEZLER YATÇILIK ●BARBOROS TEKNECİLİK ●BORDO YATÇILIK ●DENİZ MARİN GEMLİK ●MAG MARİN YATÇILIK ●ICT YATÇILIK ●MENGİ YAY YATÇILIK ●İTİBAR TEKNECİLİK
www.basaran-dokum.com
MERKEZ: Sultan Orhan Mah. Hasköy Sanayi Sitesi, 7. Blok No: 11 - Gebze/KOCAELİ - Tel & Faks: 0262 643 71 07 ŞUBE: Gedelek Köyü Açmalar Mevkii Orhangazi Küçük Sanayi Sitesi 5. Cad. No: 25 - Orhangazi/BURSA - Tel: 0224 586 00 87 GSM: 0535 221 10 29 - 0532 305 95 50 Ocak - Şubat 2013 79 www.basaran-dokum.com & info@basaran-dokum.com
Turizm
izmir
İzmir, 2012 yılında Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz sebebiyle turizmdeki düşüşe rağmen kruvaziyer turizminde 500 bin turist rakamını geçti.
Cruise’de dünyada ilk 50 arasında i zmir, 2012 yılında Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz sebebiyle turizmdeki düşüşe rağmen kruvaziyer turizmde 500 bin turist rakamını geçti. İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, “Artık kruvaziyer turizmde, şartlar ne olursa olsun belirli bir seviyenin altına asla düşmüyoruz. İzmir, kruvaziyerin yükselen yıldızı
80
Ocak - Şubat 2013
olmayı sürdürüyor. Son olarak da Avrupa Kruvaziyer Konseyi’nin organizasyonlarını yapan Ashcroft Associates firması tarafından yayınlanan sektörün önemli dergilerinden Cruise Insight, İzmir’i dünyadaki 512 liman arasında en önemli 50 transit yolcu limanı arasında 42. sırada gösterdi.” dedi. Demirtaş, 20 Aralık 2012 itibariyle Alsancak Limanı’na 286 seferle İzmir’e
508 bin kruvaziyer yolcusu geldiğini, Çeşme ve Dikili limanlarına gelen 48 gemiyle birlikte İzmir’in bu yıl 334 seferde toplam 517 bin turist ağırladığını söyledi. İZTO Başkanı, “27 Aralık’ta yapılacak son seferle 2012 sezonunu da kapatmış olacağız.” şeklinde konuştu. Geçen yıl İzmir’e 272 seferle 504 bin kruvaziyer yolcusu gelmesine karşılık bu yıl sefer sayısında 15 gemilik
Turizm
artış olduğunu aktaran Demirtaş, “Buna rağmen yolcu sayısı, geçen yıla göre fazla bir artış göstermedi. Bunda en önemli neden, kruvaziyer yolcularının büyük kısmını oluşturan Avrupa ve Amerika’da yaşanan ekonomik kriz nedeniyle insanların tatillerini ertelemeleri veya kruvaziyer turizmden vazgeçmeleri. Arap Baharı ve yaşanan olayların bölgedeki kruvaziyer turizmi trafiğinde yarattığı değişim ve Türk limanlarımızda bazı kural ve uygulamaların mevcut kruvaziyer dinamiğine cevap verememesi de önemli bir etken.” dedi. TÜRKİYE DÜŞTÜ, İZMİR YÜKSELDİ Ocak–Kasım 2012 arasındaki rakamlara göre Türkiye’deki kruvaziyer limanlarından İstanbul, Kuşadası ve İzmir arasında liderlik için soluk soluğa bir yarış olduğunu belirten Ekrem Demirtaş, çok küçük farklarla birbirini izlediklerini söyledi: “Avrupa ve Amerika’daki kriz nedeniyle Türkiye kruvaziyer turizminde de şu anda yüzde 5’lik düşüş var. Toplam yolcu sayısı, yılın ilk 11 ayı sonunda 2 milyon 74 bin 860 oldu. Aynı şekilde Kuşadası’nda yüzde 3, İstanbul’da yüzde 1’e yakın düşüş var. İzmir’de ise yüzde 4’e yakın bir büyüme var. Tüm limanlar içinde en yüksek büyüme oranı İzmir’e ait.” diye konuştu. Demirtaş ayrıca İzmir çıkışlı turlarda artış olmaya başladığına ve Türk turistlerin de kruvaziyer turizme ilgisinin arttığına dikkat çekti. n
MSC Magnifica ile 30 günlük rüya turu
MSC
Cruises, 24 ve 30 gecelik hazırlanan iki alternatifle İzmir ve İstanbul’dan katılabileceğiniz bir rüya paket hazırladı. Otuz günlük programda Brezilya sahillerinin yanı sıra Punda Del Este, Buenos Aires ve Monteviedo gibi Uruguay ve Arjantin şehirlerini görmek de mümkün olacak. Gemide katılımcı sayısı gözetilmeksizin Türkçe rehberlik hizmeti de verileceği ifade edildi. n 16.11.2013 İç Kabinde Kişibaşı Dış Kabinde Kişibaşı Balkonlu Kabinde Kişibaşı 3. ve 4. Kişi (Yetişkin) 0 – 18 Yaş Çocuk Tek Kişilik İç Kabin Tek Kişilik Dış Kabin Tek Kişilik Balkonlu Kabin Liman Vergisi (Yetişkin) Liman Vergisi (0-18 yaş çocuk)
1049 € 1349 € 1499 € 849 € Ücretsiz 1579 € 2029 € 2249 € 390 € 390 €
Ocak - Şubat 2013
81
Yolcu Taşımacılığı
yolcu gemileri sıkı denetime alınacak Paris Memorandumu kapsamında denetim yapan 27 ülkenin limanlarında 01.01.2013 tarihinden itibaren başlamak üzere bir yıl süre ile yolcu gemilerine yönelik yoğunlaştırılmış denetim uygulaması yapılacak.
82
Ocak - Şubat 2013
u
laştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü, İstanbul, İzmit, İzmir, Antalya, Mersin, Çanakkale, Samsun, Trabzon, Tuzla, Çeşme, Marmaris, Kuşadası, Bodrum, Fethiye, Kaş, Ayvalık, Taşucu Liman Başkanlıkları ile İMEAK Deniz Ticaret Odası’na gönderdiği yazıda Paris Memorandumu (Paris MoU) kapsamında denetim yapan 27 ülkenin limanlarında 01.01.2013 tarihinden itibaren başlamak üzere bir yıl süre ile yolcu gemilerine yönelik yoğunlaştırılmış denetim uygulaması yapılacağını açıkladı. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen o yazı: Paris Memorandumu kapsamında denetim yapan 27 ülkenin limanlarında 01.01.2013 tarihinden itibaren başlamak üzere bir yıl süre ile yolcu gemilerine yönelik yoğunlaştırılmış denetim uygulaması yapılacağı, Söz konusu yoğunlaştırılmış denetim uygula-
ması çerçevesinde yolcu gemisi işleten firmaların konu hakkında bilgilendirilmesi, Paris MOU üyesi ülke limanlarına sefer yapacak yolcu gemilerinin bu denetimlere hazırlıklı olması gerektiği, Paris MOU üyesi ülke limanlarında yapılacak olan bu denetimlere hazırlıklı olunması amacıyla; uluslararası sefer yapan Türk Bayraklı tüm yolcu gemilerimize limanlarımızda yapılacak denetimlerde bu hususlara dikkat edilmesinin hem yolcu gemilerinde emniyetin arttırılması hem de yaşanabilecek tutulmaların önlenmesi açısından önem arz ettiği, Uluslararası sefer yapan Türk Bayraklı yolcu gemilerimize yapılacak önsörvey, programdışı sörvey ve belgelendirme işlemlerinde www.parismou.org internet adresinde yayınlanan Paris Memorandumu Yolcu Gemilerinde Harmonize Doğrulama Programı’nın (HAVEP) dikkate alınması, ayrıca Ek’te de bir örneği sunulan kontrol listesinin de doldurularak kayıt altına alınması hususu istenmektedir. n
Ocak - Şubat 2013
83
84
Ocak - Şubat 2013