AĞUSTOS 2019 NO:9
#herseyealternatif
Gölge ve ışık arasında KONSER FOTOĞRAFÇILIĞI
GLENN HUGHES-JOSS STONE-MELİSA UZUNARSLAN-SERTAB ERENER
İÇİNDEKİLER
18
56 MÜZİK SİNEMALARDA
İYİ Kİ DOĞDUN SELAMİ ŞAHİN
26
9
CAZ VAPURU
12
MEVZU SALAM DEĞİL ANLAMADIN MI?
SERTAB ERENER RÖPORTAJI GLENN HUGHES Genel yayın yönetmeni Ece Ulusum Yazı işleri müdürü Arda Aşık Görsel yönetmen Deniz Kuyumcu (
Agustos 2019 Sayı: 9
Aylık süreli dijital dergi
Back on Stage bir Hayhuy Ajans ürünüdür.
Yayın ve yönetim merkezi Nisbetiye Mah. Gazi Güçnar Sk. Uygur İş Merkezi No:4 Beşiktaş/İstanbul
Kapak Okan Saydam
İletişim 0 (212) 337 57 70 iletisim@yellowbos.com
Fotoğraf editörü Emre Kırdar, Emre Namoğlu
@yellow.bos
Konular editörü Zeynep Beşerler
yellowbos
Editör Çağatay Yılmaz, Gökhan Kaya
yellow_bos
Muhabir Ahmet Yatğın, Arif Hür, Barış Karaalioğlu, Gizem Ertürk, Hakan Varol
yellowbos www.yellowbos.com
12
PANO
)
AGUSTOS 2019
3
Türk rap müziğine dair bir belgesel
Grammy ve MTV ödüllü, Summer of 69 ve Everything I Do gibi efsaneleşen parçalarla 100 milyonun üzerinde albüm satan tüm zamanların en başarılı 30'uncu sanatçısı Bryan Adams ,16 Kasım‘da Ülker Arena’da. Bilet satışları çoktan başladı.
Dijital müzik platformu fizy, Onedio ve Sony Music Türkiye & Basemode Records işbirliğiyle hazırlanan Türkiye’nin ilk otobiyografik belgesel serisi Geldiğim Yerin sponsorlarından biri oldu. Belgeselde 11 rap sanatçısı hikayelerini anlatıyor: Allame, Ados, Ayben, Khontkar, Tankurt Manas, Baneva, Da Poet, Kayra, Kezzo, Kamufle, Hayki... 5 Temmuz’da yayınlanan belgesel için bir de rap albümü yapıldı. Hem dinlemelik hem de izlemelik bir yapım.
Lana Del Rey sürprizi Müziğin drama kraliçesi Lana Del Rey uzun süredir kendini konserlere vermişti. Geçen ay bir konserinde yeni albüm çıkaracağını söyledi. Bu ay çıkması beklenen albümünün adı da Norman Fucking Rockwell. Albüm kapağını sosyal medyadan paylaşan Rey'in bu albümde farklı sound'larla karşımıza çıkacağı bekleniyor. Albüm 30 Ağustos’ta yayınlanacak, birazcık daha bekleyeceğiz. Yine de Lana Del Rey’in Jack Antonoff’la birlikte kaydettiği bu albüm hakkında ipuçları ufaktan ortaya çıkar.
Paris’in hip-hop ve oldschool disko kulüplerinden Le Baron’un dikkat çeken ikilisi Polo & Pan yeniden İstanbul'a geliyor. İkili 5 Ekim, 21.30’da Volkswagen Arena’da olacak. Dans etmeyi sevenler kaçırmamalı.
40 yılla özel eşsiz set Efsane müzik grubu Motörhead'in kırkıncı yılı yaklaşırken özel koleksiyonluk ürünler de piyasaya sunulmaya başlandı. Onlardan birinin hastası olduk! Albümleri Overkill ve Bomber’ın kırkıncı yılına özel bir kutu set olarak 25 Ekim’de piyasaya çıkacak. Bu sette daha önce duyulmamış canlı kayıtlar, koleksiyonluk tasarım bir kitap ve sticker'lar olacak. Unutmadan bu set sınırlı sayıda basılacak, almak isteyenler elinizi çabuk tutun.
18 bin
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın E.C.A. Presdöküm Sanayii A.Ş. sponsorluğunda düzenlediği 47. İstanbul Müzik Festivali 8 Temmuz’da sona erdi. Festivalle 15 farklı mekanda 21 günde 22 konser gerçekleştirildi. 150 eser seslendirildi, 600 sanatçı, 18 bini aşkın sanatseverle buluştu. Daha şimdiden gelecek sene neler olacak onu düşünüyoruz. Umarız daha fazla prömiyere şahit oluruz.
Yeni caz festivali! Enerjisini doğadan alan Kaş Caz Festivali, 6-8 Eylül’de ilk kez gerçekleşecek. Programın açıklananları arasında Elif Çağlar, Korhan Futacı, Ediz Hafızoğlu gibi isimler var. Takipteyiz!
15 günde 90 sanatçı 5 konsept
Apocalyptica, çıkış albümleri Plays Metallica By Four Cellos’u genişleterek 20'nci yılları şerefine tekrar yayınlamıştı. Albümün turnesi devam ediyor. Grup turne kapsamında 26 Ekim Cumartesi günü Volkswagen Arena'da olacak.
Red Bull Music Festival'in bu yıl 1-15 Ekim’de gerçekleşeceği duyuruldu. İstanbul’da ikinci kez düzenlenen festival bu kez 5 farklı konseptle 6 ayrı mekanda 15 güne yayılacak. Şehrin en özel noktalarında 90’dan fazla sanatçıyı ağırlamaya hazırlanan festival İstanbul’u adeta saracak. Düzenlenecek konspetler arasında Futurave Night, Aposynthesis Night olacak.
Barbie de Bowie hayranıymış! Mattel’in duyurduğu yeni Barbie bebek, David Bowie’nin efsane tiplemesi Ziggy Stardust gibi görünüyor. İkonik saçlar, yüz boyası, çizgili ceketi… Stardust’ın görüntüsü Barbie gülümsemesiyle birleşmiş.
PANO
AGUSTOS 2019 )
4
Hollywood'un kadınları Marvel'da
Stranger Things’in Steve Harrington’ı, sahne adıyla Djo… Joe Keery, ilk solo şarkısı Roddy'i yayınladı. Oyuncu 2018’e kadar saykedelik rock grubu Post Animal’ın gitaristliğini de yapıyordu.
Marvel Comic-Con 2019 San Diego'nun gündeminde Marvel Evreni'nin yeni filmleri vardı. Yeni filmlerin en önemli ortak noktasıysa Hollywood'un kadın yıldızları oldu. Marvel'ın yaptığı açıklamalara göre Angelina Jolie ve Salma Hayek Eternals, Oscarlı oyuncu Natalie Portman ise yeni Thor'da rol alacak. Bütçeleri ve çekim tarihleri belirlenen filmlerin vizyona girmesi 2021'i bulacak. Ancak şimdiden çekiçli bir Natalie Portman düşünmeden edemiyoruz!
MTV ödülleri başlıyor Şovları ve ödül alanların yaptıkları konuşmalarla anında müzik gündemini canlandıran etkinlikliğe sayılı gün kaldı. Evet, MTV Video Müzik Ödülleri'nden söz ediyoruz. Ödül töreni 26 Ağustos'ta New Jersey'deki Prudential Center'da gerçekleşecek. Geceyi komedyen ve aktör Sebastian Maniscalco sunacak. Adaylar arasında Billie Eilish, Jonas Brothers, Taylor Swift, Cardi B, Drake gibi yıldız isimler var. Dileyenler son haftaya dek internetten sevdiği müzisyenlere oy verebilir. Törenine damga vurcak isim bizce Eillish.
Osmanlı müziğine dair özel kitap İşte güzel bir festival daha. Caz Derneği tarafından düzenlenen Bodrum Caz Festivali 1 Eylül’de başlıyor. Etkinliğin açılış konserini Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Yıldızları Caz Orkestrası gerçekleştirecek. Ekibe Hüsnü Şenlendirici eşlik edecek. Konser Bodrum Kalesi'nde gerçekleştirecek.
İstanbul Modern Uluslararası Sanatçı Filmleri programını 18 Ağustos'a kadar ağırlayacak. Bu yıl programda toplum içindeki kültürel görüşler, inanç sistemleri ve beklentilerle şekillenen toplumsal cinsiyet üzerine yansıyan birbirinden farklı gerçeklikler ele alınıyor. Yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak ve İpek Sorak’ın üstlendiği Aşk Tesadüfleri Sever 2 filmi Ocak 2020’de vizyonda. Bakalım film müzikleri nasıl olacak...
Osmanlı müziğine ilgisi olanlar için bir nimet. Türk makam müziğinin evreleri ve bilinmeyenleri bestekâr ve akademisyen Gönül Paçacı Tunçay'ın iki ciltlik eseri Neşriyât-ı Mûkisi: Osmanlı Müziğini Okumak'ta topladı. VakıfBank Kültür Yayınları etiketiyle yayımlanan kitap 40 yıllık hummalı bir çalışmanın sonucu ortaya çıktı. Eserde el yazması ve matbu notalar, güfte mecmuaları, nazariyat kitapları, biyografiler, dergiler, konser programları ve boş nota defterlerine varıncaya kadar her türlü malzeme yer alıyor. Fiyatı 80 TL.
Yılbaşı için hazırlık yapmaya başlayanlardansanız, Londra'daki National Theatre'daki özel figür ağaç süslerini kaçırmayın. Figür süsler arasnda Freddie Mercury, Amy Winehouse, Prince, Anna Winyour gibi isimler var. Bu tasarım ağaç süslerin Eylül'de satışa sunulacak. Beğenenler online mağazalardan da satın alabilir. 2017’deki Peace, Love & Fishing’in ardından ikinci Blue Note Review’in ikinci toplama plak albümü duyuruldu: Spirit & Time. Albüm bu defa davulcu ve perküsyonistlere yoğunlaşıyor.
138 milyon Avustralya'nın yıllık müzik ihracatı 137 milyon dolar! Newcastle ve Monash Üniversitelerinin ortak yayınladığı araştırma raporuna göre, bu gelirin ana kaynağı konserler. Raporda dikkat çeken başka bir konuysa bu gelirin yalnızca yüzde 7’si sahne alan müzisyenlere gidiyor.
Taylor Swift’in kayıp çocuğu! Hikaye biraz klişe aslında, sanatçı üne kavuşmak için bir anlaşma imzalar, sonrası pişmanlık, ayrılırken çocukların velayeti paylaşılamaz… 15 yaşından beri Ithaca Records ile çalışan Swift de farklı bir plak şirketiyle çalışmaya başlayınca Ithaca Records’la anlaşamadı. Swift şimdi şirketi ‘zorba’ olarak nitelendiriyor.
5 Kişisel gelişim ve Nilüfer Yanya
BAĞIMSIZ
)
AGUSTOS 2019
esragundogdu
N
ilüfer Yanya’yı ilk gördüğümde kendime “Adı Nilüfer mi ve gerçekten Türk mü?” diye sormuştum. Aramızda 4 yaş, bambaşka coğrafyalar ve saç tiplerimiz gibi belirgin farklar olmasına rağmen, Nilüfer’in cesur şarkılarında ortaklaşıyoruz. Bu kız, kendini ifade etme biçimiyle güncel müzikte çok özgün bir noktada duruyor. Yellow Days’i anlatırken King Krule ile birlikte üçünün voltranı oluşturduğundan söz etmiştim. Bu üçlüde Yellow Days’in şarkıları depresyonla, King Krule’un şarkıları agresyonla mücadelenizde size iyi gelirken, Nilüfer’inkilerse mükemmel olma dayatmalarına karşı direncinizi artırıyor. Londra’da doğup büyümüş Nilüfer’in annesi İrlandalı/Bajan bir tekstil tasarımcısı, babası Türk bir ressam. Çocukluğundan beri sanatla hep iç içe olmuş. Müzisyen olmayı çok istemiş ve ilk enstrümanı da piyanoymuş. Sonrasında 12 yaşında öğrenmeye başladığı gitarla ilgili her şeye âşık olmuş. Zaten erken yaşlarda ona ilham veren neredeyse tüm gruplar da Pixies, Cure gibi gitar müziği yapan gruplar. Eğer müzisyen olmasaydı kesinlikle sanat okuluna gideceğini anlatmış bir röportajında. Büyürken müze gezmeye ve sanat etkinliklerine ciddi anlamda mesai harcamış. Bu kızın aşırı güncel ve trend görüntüsü arkasında dolu bir sanatsal birikim var. Çoğumuz Nilüfer Yanya ismini ilk defa 2016’da duyduk. Hayatta en sevdiğim 5 şarkıdan biri diyebileceğim Pixies’in Hey’i, ondan duyduğum ilk şarkıydı ve 3 yıl geçmiş olmasına rağmen bendeki artçı etkileri hâlâ sürüyor. Nilüfer’in çiğ sesi ve çıplak sound’u o kadar özgün ki şarkıyı bambaşka bir yere taşımış. Söylediği her şey bir avuç cam bilyeyi mermer zemine fırlatıyormuş gibi keskin bir etki yaratıyor. 2016’da Londra indie çevrelerinde iyice tanınmaya başlayan Nilüfer Yanya için, aynı yıl çıkardığı ilk EP’si Small Crimes/Keep On Calling ile yoğun bir konser dönemi başlamış. O zaman henüz 20 yaşında olan Nilüfer’in oldukça trend ve kendine has imajını o zamandan beri görsel dil olarak videolarında ve diğer artwork’lerinde de görebiliyoruz. Bu arada, Nilüfer’in sanat direktörlüğünü kardeşi Molly yapıyor. Birçok
röportajında çok utangaç olduğunu dile getiren Yanya için kız kardeşi, daima içe dönük tarafını gerektiğinde dışarı çeviren etken olmuş. Aile ilişkileri çok kuvvetli, ikisinin de Instagram sayfaları anne babalarıyla, dede ve anneanneleriyle çekildikleri sevgi dolu fotoğraflarla var. Nilüfer 2017’de ikinci EP’si Plant Feed’i yayınladığında, kendine ciddi mecralarda ve listelerde yer buldu. Hem sürekli turda olduğu hem de birlikte müzik yaptığı insanlardan ayrı olduğu için, ilk albümü Miss Universe’i kendine söz verdiği gibi 2018’de değil, 2019 yılının başında yayınlayabildi. Albüm kaydını Los Angeles ve Londra’da yaptı. Hatta Londra’daki kayıt yeri teyzesi ve eniştesinin stüdyosuydu. Nilüfer bunun onu çok rahatlattığını ve yargılanmadan özgürce her şeyi deneyebileceğini hissettirdiğini söylüyor. Miss Universe, 17 şarkıdan oluşan 52 dakikalık bir albüm. Daha doğrusu mükemmel olmak zorunda olmama konsepti çerçevesinde kurulmuş 5 anonsluk ve 12 şarkılık bir anti-kişisel gelişim manifestosu. Albüme WWAY HEALTH ile başlıyoruz ve Nilüfer, Siri’ye benzer bir tonda, kendine yardım programlarından birine kayıt oluyormuşuz gibi bize şunu söylüyor: “Bilgilerini girdiğin için teşekkür ederiz, 7/24 senin için buradayız, seninle ilgili endişeleniyoruz, seni önemsiyoruz, hiçbir şey yapmak zorunda değilsin.” Şarkılarında "Kendini geliştirme" demiyor, ama "Geliştiğin kadarı da hiç fena değil" diyen tarafı daha ağır basıyor. Albümdeki Paralysed, In Your Head gibi şarkılarda Nilüfer’in bahsetmekten pek de çekinmediği paranoyalarına sık sık denk gelmek mümkün. İkinci anons Experience bir cennet
deneyiminden bahsediyor ve “Cennet olsa orda ne yaşardın?” diye soruyor. 3. anons Warning’de sıcak bölgeye girdiğimiz ve dikkatli olmamız gerektiğinden, olası yaralanmalardan WWAY HEALTH’in sorumlu olmadığını hatırlattıktan sonra Heat Rises’ı dinliyoruz. Yani aslında Miss Universe’te Nilüfer bize, zekice kurgusuyla kendi çekişmeleriyle dolu iç dünyasının basit bir simülasyonunu sunuyor. Nilüfer’in kendine özgü sarsıntılı sesi, ifadesindeki şeffaflık ve görsel işleri inanılmaz bir bütünlük içinde. Aslında onun işleri her yönüyle düşünülmüş bir sanat projesi. Dünyanın değişik şehirlerindeyken çektiği görüntüler ve oldukça popüler kolaj videoları da özgün değil belki ama oldukça eğlenceli. Leopar desenli bluzu, kocaman halka küpeleri ve yeşil eşofmanıyla 23 yaşındaki herhangi bir kızdan farksız görünse de, zayıflıklarını ve paranoyalarını öne çıkarabiliyor olması onu yaşıtlarından ayırıyor. Nilüfer’e göre Miss Universe onun sadece ilk albümü ve bu o kadar da büyütülecek bir şey değil. Çok özgün bir müzikal hadise olarak Yanya gözlerimizin önünde büyürken, her adımını ilgiyle izliyorum. 2018’de Babylon’daki Güneşin Kızları serisi kapsamında gerçekleşen konseri müthişti, onu yeniden buralarda görebilmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
gidince Yaz aşkınız birkaç lacak ihtiyacınız o iye üzülme, d şarkı. Bitti iye sevin... yaşandı d ratt – Jessica P e v o L y M Here – Karen O Day Go By a ilüfer Yany he Girl Angels – N thing But T ry e v E – y a D Night And ey ne – PJ Harv Good Fortu aker on – Chet B o M il v e D Old ilberto – Astrud G u o Y f O k I Thin trong Louis Arms – e if n K e Mack Th k Spots ain – The In g A t e e M l We’l Björk One Day –
PLAYLIST
LOVE
Esra GÜNDOĞDU
MER M U S T S O P
Yeni dalga
23
Yanya'nın yaşı
2019 Miss Universe
6 ‘Daha fazla sevgi, sıfır ırkçılık’ RÖPORTAJ
)
AGUSTOS 2019
Çağatay YILMAZ
L
ondra’da doğan bir ‘göçebe’ Iris Gold. Danimarka’nın merkezinde özgür ruhların kurduğu özgür şehir Christiania’da büyümüş. Bu hippi komün ve ilk gençlik yıllarında enstrümanları kullanıyorsunuz? Besteci ve çevresinden sıkça vokal tarafınızın nasıl farkları var? duyduğu 60-70’li yılların Genellikle önce sözleri yazıyorum. Bir müzikleri tarzını derinden enstrüman çalmıyorum, dolayısıyla kafamdaki etkilemiş. Parçalarında bir melodiyi mırıldanıyorum ve üzerine sözleri dönemin izleri kolaylıkla yazıyorum. Bazen havalı bir 70’ler groove görülebiliyor. Protest melodisini loop’a alıyorum ve onun üzerine rap’ten pop’a farklı yazıyorum. Rap müziği çok seviyorum, belki bu tarzları harmanlamayı yüzden sözler benim için hep ön planda oldu. başaran sanatçı, oldukça ❏ Geçmişten mi gelecekten mi ilham da üretken. Blur, Taylor Swift, Miguel gibi isimlerle alırsınız? İkisinden de. James Brown ve Tina Turner’ı çalıştı. 2015’te teklisi severim tabii ki ama Anderson Paark ve Lizzo Goldmine’la adından söz gibi sanatçılardan da çok keyif alıyorum. ettirmeyi başardı. 2018 ❏ YouTube ve Spotify dinleyici yılı boyunca Avrupa’da sayılarını gösteriyor. Bu rakamlar size pek çok ülkede onlarca bir şey ifade ediyor mu? Takip ediyor konser verdi. Teklilerin musunuz? ardından, geçen Haziran Bunların üzerine pek düşünmüyorum. ayında ilk albümü Planet Benim için en önemli şey konserlerde Cool ile de sahnedeki dinleyicilerle kurduğum bağı yerini iyice sağlamlaştırdı. hissetmek. ‘Hippie hop’ dünyasına ❏ Sizce günümüzde müzikte çağıran sanatçıyla müziğini başarılı olmayı ne ifade ediyor? ve ilham kaynaklarını Benim için başarı, amacınızı konuştuk. bulmak ve çevrenizde bunun ❏ Spotify verilerine göre en çok dinlendiğiniz için sizi destekleyen bir ekibinizin olması. Sevdiğim beş yer Paris, İstanbul, şeyi yaparak hayatımı Mexico City, Berlin geçirmek benim için ve Londra. Çok farklı ülkeler ve kültürler… Bu kesinlikle başarı. ❏ Şarkılarınıza isim kadar çeşitli bir seyirci verme süreci nasıl oluyor? kitlesine ulaşmanızı ne Genellikle havalı bir alıntı ya sağlıyor sizce? da isimle başlayıp şarkıyı onun Çok mutlu oldum! etrafına inşa ediyorum. Böylece Bütün mesajım isimler baştan belli oluyor yani. çeşitliliğin artması ❏ Müzik dünyasının yakın üzerine ve bu mesaj zamandaki en büyük problemi yeni hit müziğimin bir parçası şarkıların üretilememesi. Belki tüm olduğunu umuyorum. dünyada yaratıcılık geriliyordur, ne Müziğimi çok farklı dersiniz? seslerin kaynaşmasıyla Müzik yayınlamak kolaylaştı, artık oluşturuyorum. Belki bu dinleyicilerin daha fazla seçeneği var. yüzden çok farklı etnik ve kültürel temelden insanlar Ama radyolar ve playlist’lerde genellikle müziğimi içselleştirebiliyor. daha genele hitap eden müzikler kullanılıyor ve bu şarkılar hit haline ❏ Yaptığınız müzik duygularınızın tercümesi geliyor. ❏ İmajınız ve estetik algı, bir mi sizce? sanatçı olarak sizin için önemli mi? Evet, kesinlikle. İnsanlar Evet, tarz çok önemli. Yorgun hippi, çiçek gücü ve hiphissediyorsam bir kıyafeti üzerime hop, pop ambiyansını geçirip anında iyi hissedebiliyorum. hissedebiliyorlardır Tarz, bir şarkının havasını umarım. Planet Cool değiştirip hikayeyi anlatmayı çok bununla ilgili. Daha fazla kolaylaştırabiliyor. sevgi, sıfır ırkçılık. Her ❏ Sırada neler var? yere yayılan barış gezegeni Birkaç TV ziyareti ve havalı bir çok havalı bir hale feat’im olacak. Yaz sonunda da getirebilir. yayınlayacağım yeni parçalar olacak. ❏ Şarkılarınızı oluştururken hangi
HIPPIE HOP YILDIZI Iris Gold’un bu yaz yayınlanan albümü Planet Cool ismiyle müsemma bir yapıt. Kendisinin de söylediği üzere şarkılar ırkçılığa hiç toleransı olmayan ve pozitifliği öne çıkaran bir lirikal bakış açısıyla yazılmış. Şarkıların temaları da kendisiyle barışık olmaya yönelik. Own Vibe başkalarının fikirleriyle gereksizce meşgul olmamayı öğütlüyor, A Lot to Give de kendimize koyduğumuz engelleri aşmayı örneğin. Gold’un zaman zaman saykedelikleşen, romantik ‘hippie hop’ dünyası, pembe ve pamuk şeker tadında olsa da diva esintilerini taşıyor. Albüm de hip-hop’ta iyimser bir dişiliğin habercisi.
24 . bin
Geçen ayki Spotify dinleyici sayısı
Iris Gold
2019 Planet Cool
7 ‘Aynı ailenin bir parçasıyız’
RÖPORTAJ
)
AGUSTOS 2019
Çağatay YILMAZ
olmak beni üzüyor. Konserle alakalı güzel bir şey ise, konsere gelecek herkesten Irak’ta tanıştığım Kürt kızlar için bir şeyler getirmesini isteyeceğiz. Türkiye’ye yakın bir yer, bu yüzden onlar için kıyafet toplamaya uygun bir yer olduğunu düşündük. Yakın zamanda Irak’tayken tanıştım onlarla. Bu kızlar IŞİD tarafından kaçırılmış, köle olarak tutulmuş ama kaçmayı başarmışlar. Hikayeleri üzücü ve dinlemek çok zor. Ama en azından kaçmayı başarmışlar ve mülteci kamplarında onlarla ilgileniliyor. Bu kızların düzgün kıyafetler, parfüm ya da makyaj malzemeleri gibi bizim gibi hissettiren şeyleri yok. Ben de bunu yapmak istedim. Küçük bir şey gibi görünüyor farkındayım ama önemli. Bunu deneyeceğim yani, konsere gelen herkesten küçük bir çanta da olsa bir şeyler getirmesini isteyeceğim. Güzel bir şey. ❏ Müziğiniz soul’a dayalı ama başka türlerden seslerle zengin. Müziğinizi nasıl tanımlarsınız? Eh, tanımlamıyorum. Gerçekten, tanımlamamaya çalışıyorum! ❏ Müziğinizin bir mesajı var mı? Öyle düşünüyorum. Şarkıdan şarkıya değişiyor tabii. İnsanların müziğimle iyi hissetmesini istiyorum. Üzücü bir hikaye anlatsa da, altında bir güç olsun istiyorum. Bilirsiniz, bardağın yarısı dolu. Pozitif olmaya çalışıyorum. ❏ Müziğinizde teknolojinin nasıl bir yeri var? Teknolojiye kaydetmek için ihtiyacımız var! İsterseniz seslerle biraz oynayabilirsiniz de. Teknolojiyle ilgili çok bilgim yok aslında, biz genellikle canlıymış gibi kaydediyoruz ve sonrasına da bakıyoruz işte. ❏ Müziğinizi etkileyen bir an ya da kitap var mı? Müziğimi etkileyen bir kitap yok. Hayattan ilham alıyorum, sadece hayattan. ❏ Sözler mi, müzik mi? İkisi arasında bir seçim yapabilir miyiz bilemiyorum. Hepsi sanatın parçası, değil mi? Resim mi, tuval mi diye düşünmek gibi sanırım. İkisine de ihtiyacım var kesinlikle. Melodi çok önemli ve güzel ama sözler bazen beni ele geçiriyor. ❏ Canlı söylemeyi mi, stüdyoda olmayı mı tercih edersiniz? Gününe bağlı aslında. Bazen canlı söylemekten bazen de stüdyoda olmaktan daha keyif alıyorum. Bir tercihim var mı bilemiyorum yani. Mesela biri tam şu an stüdyoya gitmeyi teklif ederse pek istemem, canlı söylemeyi tercih ederim. Ama yarın stüdyo için daha heyecanlı olabilirim.
Stone, İstanbul’daki konserinde Türk bayrağı açtı, seyircilerin arasında dolaşarak şarkı söyledi.
Joss Stone
G
eçen ayki sayımızda Yakın Takip köşemizin konuğu olan Joss Stone, güçlü sesi ve soul’a dayalı tarzıyla günümüzün en değerli vokallerinden biri. Çok genç yaşlardan beri sahnede olan müzisyenin Türkiye konserleri de hep ‘ilginç’ zamanlara denk geldi ama bu onu durdurmadı. 2013’te Gezi Parkı olayları olduğunda, kendini muhalif ve korkusuz atfeden müzisyenler, konserlerini bir bir iptal ederken Stone, göğsünü gere gere geldi. Hem parkta fotoğraf çektirdi hem de konserde gelenleri coşturdu. 2016’da darbe girişiminin üzerinden henüz bir hafta geçmişken yine İstanbul’da sahnedeydi, yine seyircisini coşturdu. 11 Temmuz’daki İstanbul Caz Festivali konseri öncesinde Stone’la konuştuk. ❏ Son projeniz Mama Earth... Albümde enstrümantal aralar var. Fikir nereden çıktı, neden ihtiyaç duydunuz? Doğru kelime ihtiyaç değil sanırım, enstrümantal araları sevmek daha çok. Muhtemelen Lauryn Hill ve Destiny’s Child sevdiğim için. Çoğu R&B albümünde olur, Lauryn Hill’in albümlerinde de öyle. Bence çok tatlı bir şey. Tonu ayarlıyor ve atmosfer yaratıyor. Derin bir anlamı yok, sadece öyle istedik. ❏ Son albümünüzün hikayesi nedir? Mama Earth’in yaratım ve yazım süreci çok açık geçti. Benim daha kontrolcü olduğum diğer albümlere göre farklıydı yani. Mama Earth’te kendi yapmadığım her şeyin üzerindeki kontrolümden vazgeçtim… Şarkı sözlerini yazdım, söyledim ve davulları bateriste, basları bas gitariste, klavyeleri klavyeciye bıraktım. Bilinçli bir şekilde, kimseyi etkilememeye çalıştım ve ortaya ne çıkacağını görmek istedim. Sonuç, önceki albümlere göre çok farklı bir müzik oldu. Arka arkaya dinleyince farkın büyüklüğü anlaşılıyor. Genel anlamda dünya müziği oldu ve grup olarak müziğimizi ortaya çıkardı. Mama Earth bizim, benim değil. Bu hoşuma gidiyor. ❏ Birkaç yıl önce bir arkadaşım Brexit hakkındaki görüşünüzü sordu. O zaman yeterince bilginiz olmadığını söylemiştiniz. Üzerinden birkaç yıl geçmişken, Brexit hakkında ne düşünüyorsunuz, müzik endüstrisinde bir değişim gördünüz mü? Eh, hâlâ yeterince bilgimin olmadığını düşünüyorum. Bence Brexit’e insanlar karar vermemeliydi, bir referendum olmamalıydı. O kadar da kötü değil bence. Avrupa’yı terk ettiğimiz fikri de doğru değil. Avrupa Birliği’nden çıkıyoruz, bu da mutlu olmadığımız bir iş anlaşmasından ibaret. Hâlâ Avrupalıyız, Dünya’nın aynı yerindeyiz, aynı ailenin bir parçasıyız. Çok da ayrılıyormuşuz gibi hissetmiyorum yani. Kendimi Avrupalı hissediyorum ve bunun ömrüm boyunca değişeceğini sanmıyorum, benim için en azından. İnsanların verdikleri tepkileri görünce üzülüyorum. Başka fikirleri duymaya karşı olmaları ve görüş farklılıkları yüzünden kabalaşmaları beni çok üzüyor. Bu utanç verici bir şey ve desteklenmemeli. Neticede bir iş anlaşması üzerine konuşuyoruz, birbirimizle olan ilişkilerimiz üzerine değil. Elbette birbirimizi umursuyoruz. ❏ İstanbul’da nasıl planlarınız var, konser dışında ne yapacaksınız? Konser dışında bir şey yapmak için vakit olmayacak maalesef. Geleceğiz, çalacağız ve gideceğiz. Türkiye’yi seviyorum ve vakit geçiremeyecek
HABER
AGUSTOS 2019 )
8
Gıcır gıcır stream YouTube Music Çağatay YILMAZ
M
erhaba arkadaşlar, yeni dijital yayın platformuna hoş geldiniz! Yeni diyoruz ama aslında sadece ülkemiz için yeni. Apple Music ve Spotify’a alternatif olarak 2015 yılında hayatına başladı ve 50’den fazla ülkede kullanılıyor. YouTube Music ve YouTube Premium Türkiye’de de kullanıma açıldı. YouTube aslen bir izleme platformu olsa da, online müzik dinlemelerinde ciddi bir orana sahip. IFPI’nin 2018 tarihli raporuna göre, tüm dünyadaki online müzik aktarımının yüzde 47’si YoTtube üzerinden gerçekleşiyor. Türkiye’de de 15 milyon online müzik dinleyicisi var. Digitalage’in ZENNA ile Ocak 2018’de yaptığı çalışmaya göre, Türk halkının yüzde 80’i genelde cep telefonundan müzik dinliyor. Aynı çalışmaya göre, Türkiye’de ortalama günlük 1,5 saat müzik dinleniliyor. Buna binaen, YouTube’un müziğe özel bir platform kurmasına şaşırmamak gerek. YouTube Music'in eski ürün müdürü Elias Roman, uygulamanın vaatlerini şöyle sıralamıştı: “Başka hiçbir yerde bulamayacağınız muazzam remiksler, canlı performanslar, kapaklar ve müzik videolarını hepsi basitçe organize edilmiş ve kişiselleştirilmiş. YouTube her ay müzik kültürünün bir parçası olmak ve yeni müziği keşfetmek için YouTube'a her ay 1 milyardan fazla müzik dinleyicisinin gelecek.” Geniş bir müzik arşivine sahip olan YouTube Music’te müzik klipleri de izlenebiliyor. Uygulamanın bir diğer özelliği de şarkı sözünden şarkı bulma imkanı tanıması. Google Türkiye Pazarlama Müdürü Işıl Heves de yapay zeka ve makine öğrenimi gibi teknolojileri kullanılarak oluşturulan platformun akıllı arama özelliği sayesinde kullanıcıların
müzik arama ve dinleme deneyimini üst seviyeye taşıyacağını söylüyor. YouTube Music uygulamasını Türk kullanıcılara uygun hale getirmek için çok çalıştıklarını belirten Heves, "Türkiye'deki kullanıcıların büyük bir kısmı online müzik dinlemekten ve yeni şarkı ve şarkıcıları keşfetmekten oldukça hoşlanıyor. Biz de Google'ın arama ve yapay zeka gücünü kullanarak kullanıcılarımızın aradıkları müziklere ulaşmasını kolaylaştırmayı hedefledik. YouTube Music sayesinde kullanıcılar sadece orijinal şarkılara ve kliplere değil, aynı zamanda sadece YouTube'da bulunabilecek remiks, cover ve canlı performanslara ulaşabiliyorlar" dedi. Google Asistan'ın yardımı ve zengin kullanıcı verilerine erişim sayesinde, uygulama günün saatine, kullanıcının bulunduğu yere ve dinleme alışkanlıklarına göre otomatik olarak öneriler sunacak. YouTube yöneticisi T. Jay Fowler yenilenen hizmeti 'çok kişiselleştirilmiş bir deneyim' olarak nitelendirdi. YouTube Music uygulaması ayrıca kullanıcılarının uzun süredir istediği bir özelliği de getiriyor, artık çevrimdışı müzik dinlemek de mümkün olacak. Uygulamanın müziğe ve müziğe dair tüm multimedyaya ulaşmak için tek adres olma iddiası boşuna değil. YouTube’un eli dünyadaki en büyük müzik sitesi olmasıyla çok güçlü ama 1,3 milyar kullanıcıyla bile pazarının lideri Spotify’a ve Apple Music, Fizy gibi platformlara karşı nasıl konumlanacak, ilgiyle takip edeceğiz. YouTube Music’in reklamlı sürümü ücretsiz olarak kullanılabilirken, Premium sürümler 13,99 TL’ye kişisel ve 20,99 TL’ye Aile paketleri olarak alınabiliyor. Ayrıca Spotify ve Apple Music'te olduğu gibi öğrenci paketinin geleceği de söyleniyor.
YouTube Music'in kullanıcı panelinin görüntüsü.
iPhone'la ödüllü hatıralar
1
12
Yarışma 12 yıldır düzenleniyor.
2. kez verilen iPhone Fotoğraf Ödülleri’nde bu yıl 140’tan fazla ülkeden gönderilen binlerce fotoğraf yarıştı. Kazananlar geçen ayın son günlerinde duyuruldu. Büyük Ödül ve Yılın Fotoğrafçısı Ödülü’nü Big Sister adlı fotoğrafıyla İtalya’dan Gabriella Cigliano kazandı. Fotoğrafı geçen yıl yaptığı Tanzanya seyahati sırasında çektiğini söyleyen Cigliano, kadrajındaki çocuklarla aynı dili konuşamasa da birkaç metreden gözleriyle iletişim kurduklarını hissettiğini söylüyor. Fotoğrafı çocukların annesine gösterdiklerinde çok mutlu olmuş. Cigliano, kadının fotoğrafını da çekmek istese de iPhone’u onun elinde olduğu için mümkün olmamış. Yılın Fotoğrafçısı Ödülleri’ndeyse birincilik Sea Stripes adlı fotoğrafıyla Portekiz’den Diogo Lage'e, ikincilik Sorry, no movie today adlı fotoğrafıyla Rusya’dan Yuliya Ibraeva'ya ve üçüncülük Come Across fotoğrafıyla Çin’den Pend Hao’ya layık görüldü.
18 kategoride ödüller ABD’den Peru’ya pek çok ülkeden fotoğrafçılara gitti. Bu sene kazananlar arasında Türkiye’den de 3 isim yer aldı. Şükrü Mehmet Ömür, Touluse yakınlarında çektiği Sabah Sisi isimli fotoğrafıyla doğa kategorisinde birincilik kazanırken, Asuman Rubson Sycamore Gap isimli fotoğrafıyla manzara kategorisinde, Burcu Öztürk donmuş Central Park fotoğrafıyla panaroma kategorisinde ikinciliğe layık görüldü. 2007’den beri düzenlenerek ilk ve en uzun süreli iPhone fotoğraf yarışması olma özelliğini taşıyan iPhone Fotoğraf Ödülleri’nde bu yıl fotoğrafların seçiminde zorlanıldığı da söylenenler arasında. Jüri üyelerinden biri olan Cary Hazelgrove, “2019’un fotoğrafları alışılmışın ötesinde muhteşemdi. Gezegeni fotoğraflarla bir araya getiren müthiş çalışmalardı” dedi. Fotoğrafların seçim süreci biraz zorlu, yarışmada her yıl kazananlar binlerce fotoğrafın içinden saygın jüri üyeleri tarafından çok adımlı bir süreç izlenerek belirleniyor.
ELEŞTİRİ
)
AGUSTOS 2019
Diss'ler de kavgalar da POP
9
Ece ULUSUM
R
ap müzik ‘pop’laştı, radyolar basıyla tiziyle küfürleri sansürleyerek de olsa rap şarkılarına yer vermeye başladı. Hatta reklam müziği olarak sıkça kullanılmaya başlandı. (Bkz. Dimi?) İşler bir nebze alıştığımızın dışına çıkmaya başlamışken Norm Ender bir salam ve sosise şırdanlı göndermeli Mekanın diss parçası yayınladı. Hem Sahibi'yle sahalara döndü. Şarkı yayınlanır de parodi bir klip eşliğinde. yayınlanmaz YouTube’da bir numara oldu, Şarkının iyi ya da kötü ertesi gün Apple Music ve Spotify’da. olduğuna dair görüşleri bir 3 günde 6 milyonun üzerinde izlenen kenara bırakalım. Diss rap klip anında fenomenlerin tepki videoları müziğin önemli bir parçası, çekmesiyle yayıldı. Açıkçası Norm’un yaptığı bunu yadırgamak, küskünce parçanın sound’u diss attığı rapçilerin gruplaşmak ve müzik dışı parçalarını miksleyerek yapılmış bir şaheser. bir kavgaya dönüştürmek Sözleri de parodi ve göndermelerle dolu. En manasız. Bu tür diss’ler dikkat çekeni de Pozitif ekibinden Elif Cemal müziği hareketlendirir, oldu ki o konuda hâlâ bir açıklama yok. Kısa müzisyenlere çeşitli ilham sürede sosyal medya kasıp kavruldu. Birden kapıları açar. Ancak bu iş Demet Akalın-Hande Yener ya ‘hater’lar türedi, bir çeşit gruplaşma oldu. Norm’u savunan dinleyicilere karşı, popüler da Hülya Avşar-Gülben Ergen rap müzisyenleri savunan dinleyiciler, çatışmasına dönecekse hemen rapçiler, plak şirketleri… bitmeli… Kulakları çekip Şimdi size ‘diss manager’ hizmeti verelim. sert zemine “Maazallah!” diye Adım adım neler olduğunu anlatıyorum: vurduktan sonra hikayeyi başa Ezhel birkaç ay önce yaptığı Lolo’yu saralım. YouTube’da yayınladı. Parça aslında Norm Ender’e bir diss değildi ama zamanlaması ŞARKILAR DA manidar. Diss kültüründen hoşlanmadığını KAVGALAR DA POP söyleyen Ben Fero, Ezhel’in Lolo’suyla Rap müzikte Ezhel’le trap Norm’a göndermeler yaptı. Ezhel, Norm’un türünün yükselişi başladı, Instagram post’una yorum yaptı. Norm, ondan ilhamla Ben Fero Okan Bayülgen’in programına katıldı. heceleme rap (Scotch) ile rap Orada “Ben Türkçe rap’i özentiliklerle müziği pop’la kaynaştırdı. doldurmalarını eleştiriyorum. Türkçe rap Ara ara dergide ikisinden zor şartlarda bugünlere geldi ancak bugün de söz ettik, hükümetin rap Amerikan özentisi tavır ve sözlerle dolu” müziğe tepkisi, YouTuber’larla dedi. Khontkar, televizyon programına takılmaları, plak şirketlerinin ve Norm’a istianen tweet’ler attı. Tüm bu rap müziğe yatırım yapmaları süreçte Türkçe rap müziğin abileri sessiz kaldı, aslında hâlâ öyle denebilir. ve dünyadaki auto tune etkisiyle roket hızında ünlü TÜRKÇE RAP ABİLERİ NEREDE? oldular. Her ikisi de kendi Killa Hakan’ın parçası Fight Kulüp’te ona ekolünü yeni nesle aşıladı. En Ceza, Ezhel ve Ben Fero eşlik etti. Bu birine başta yüzde dövmeler yapan diss değildi, rap camiasına eleştiriydi. Ancak insanlar ya da protein tozu Killa ve Ceza’nın tarafını belli ettiği açık. müptelası kaslı kel erkekler Killa’ya sosyal medyada adeta linç başladı, türedi. Uzun zamandır Ezhel ve Ben Fero’yu şarkıya dahil ettiği yeraltında yeşermeye çalışan için. Mutluluğunu bile asabiyetle sergileyen rap müziğin şımarıkça Killa Hakan sosyal medyadan bir video yayılmasını anlayabiliyoruz. paylaştı, onu eleştirenlere küfür kıyamet… Ben Fero Twitter’dan açıklama yaptı. Tüm Sonuçta pop müzikteki bu süreci on binlerce kişi adeta belediye tıkanmayı yeni bir tür seçim yarışı gibi izliyor. Ortalıkta böyle dolduracaktı… gerginlikler varken dinleyici tarafındaki en Ancak trap ile başlayan net gelişme, rap parçalarının olduğu playlist’e akımı Norm Ender kelimenin yeni şarkılar eklemesi oldu. Bir sürü benzer tam anlamıyla reddetti. yorum var; “Parçaları alt alta koydum hepsini Hatta hükümetin tutuklama bir bütünmüş gibi dinliyorum...” Bu gibi kararlarıyla birleşen rap çekişmeler şarkılarda kaldıkça kültürü ve müzisyenlerden kendini tam ilhamı besler. ABD’deki örnekleri malum. anlamıyla uzak tuttu. Geçen Diss’leşmeleri merakla izliyoruz. Ancak yıl Aralık’ta röportaj yaptığımız Ceza ve Sagopa Kajmer diss’lerini özlemiyor Ender bugün diss yapacağının değiliz. Hepsi bugün hâlâ dinleniyor. Geçen sinyallerini verdi ve şöyle dedi: bir videonun altında yorum gördüm, olayı ve “Onlar rap müziğin dumanı hepimizin hislerini anlatmış arkadaş. Olduğu ben ateşiyim…” Epeydir gibi aktarıyorum: “Ezhel ve Norm böyle bekliyorduk yani. devam etse, Ceza ve Sagopa’da işin içine girse, Ve geçen ay Norm Ender dolar 1 lira olsa...”
Fight Kulüp Ceza yazıyor... Ben Fero 3-2-1 bitir işi, bu rapim iyi ve bitirici. Norm Ender Basını tizini sesisi açın. Hip-hop'u bok edecekseniz eğer polisten değil siz benden kaçın. Sülalen için hıdıdı hıdıdı al bitch! Ezhel Boşuna yapıcan bize LOLO İşin gücün laf....... Killa H.
Ben Fero Norm Ender Basını tizini sesisi açın. Hip-hop'u bok edecekseniz eğer polisten değil siz benden kaçın. Sülalen için hıdıdı hıdıdı al bitch! SAYWHAT?? Ezhel Norm Ender Basını tizini sesisi açın. Hip-hop'u bok edecekseniz eğer polisten değil siz benden kaçın. Sülalen için hıdıdı hıdıdı al bitch! Hiç umrunda olmadı ki ne desem sallamıcan Ben gitmeden farkımı hiç bi zaman anlamıcan Khontkar Norm Ender Basını tizini sesisi açın. Hip-hop'u bok edecekseniz eğer polisten değil siz benden kaçın. Sülalen için hıdıdı hıdıdı al bitch!
32 .
milyon
Mekanın Sahibi klibinin YouTube'da 2 haftada izlenme sayısı
10 .
milyon
Fight Kulüp klibinin YouTube'da 2 gün izlenme sayısı
10 .
milyon
Ezhel'in Lolo videosunun YouTube'da 2 haftada izlenme sayısı
10
ALBÜM AJANDA
)
AGUSTOS 2019
Sıla Meşk Pop Sony Music Türkiye 3 Parça, 11’
Khurangbin Hasta El Cielo Psychedelic rock Night Time Stories 12 parça, 50’
Imperial Teen Now We Are Timeless Indie pop Merge Records 10 parça, 34’
Yalın Deme Bana Yokum Pop Doğan Müzik Yapım 1 parça, 4’25’’
Hande Yener Krema Pop Poll Production 1 parça, 3’9’’
Jax Jones Snacks Dans pop Polydor 9 parça, 27’
K. Flay Solutions Elektro pop Interscope Records 10 parça, 36’
Blood Orange Angel’s Pulse Synth-funk Domino Recording 14 parça, 32’ Of Monsters and Men Wild Roses Indie pop SKRIMSL 1 parça, 4’3’’
Machine Gun Kelly Hotel Diablo Pop rap Bad Boy&Interscope 14 parça, 37’
Emir Can İğrek Nevale Pop ILS Vision Music 1 Parça, 3’26’’ New Order ∑(No,12k,Lg,17Mif) New Order + Liam Gillick: So It Goes.. Synthpop New Order Ltd. 19 parça, 95’
3teeth Metawar Endüstriyel metal The Century Family, Inc 13 parça, 46’ Rosalía Fucking Money Man Flemenco pop Columbia Records 2 parça, 4’6”
ALBÜM AJANDA
)
Khontkar RDKYSZN Trap RedKeys Music 4 parça, 12’
Catnapp Break Trap Monkeytown Records 7 parça, 25’
Fresno Sua Alegria Foi Cancelada Pop rock FRESNO 10 parça, 38’
Muna Who Synthpop RCA Records 2 parça, 6’ 35’’
Seda Erciyes 10:50 Trap Epic Istanbul 1 parça, 3’ 17’’
Phoxjaw A Playground for Sad Adults Post hardcore Hassle Records 6 parça, 22’
Oh, Sleeper Bloodied/Unbowed Metalcore Solid State Records 10 parça, 40’ Pouya The South Got Something to Say Southern hip-hop POUYA 15 parça, 38’
Joanna Sternberg Then I Try Some More Indie folk Team Love Records 9 parça, 25’
11
AGUSTOS 2019
Pretty Vicious Beauty of Youth Punk Big Machine Records 12 parça, 48’ The Golden Filter Autonomy Synthpop 4GN3S 10 parça, 38’
Bleached Don’t You Think You’ve Had Enough? Power pop Dead Oceans 12 parça, 39’
DJ Maphorisa, Kabza De Small Scorpion Kings Afrobeats New Money Gang 12 parça, 76’ Hitsujibungaku Kirameki Indie rock Felicity / SSNW 5 parça, 23’
12
RÖPORTAJ
)
AGUSTOS 2019
'Eurovision'la ilgili bir belgesel hazırlayacağım'
Ece ULUSUM
Ç
oğu müzisyenin açıkhava konserleri ve mini turneleri söz konusu olunca içimde merak uyanmaz. Benzer sahneler, playlist’ler ve kostümler… Ancak yerli sahnenin en güçlü seslerinden Sertab Erener varsa işin içinde, her şey değişir. O müziği tutkuyla yapıyor ama en önemlisi kendi sınırlarını en fazla ne kadar zorlayacak onu merak ediyor. Açıkçası bu merakı biz sıkılmış izleyicilere şifa oluyor. 25’inci sanat yılını kutladığı Sertab’ın Müzikali projesindeki sahne arkası hazırlıklarına şahit olmuştum. Sadece ses provası yapıp kuliste oturanlardan değil. Sahnedeki halıyı düzeltiyor, ekibiyle uzun uzun konuşuyor, mutlaka herkesin fikrini soruyor. Onun yıldızlığı burada… Bir konsere hazırlanmak yeterince yorucuyken o gece Sertab Erener, Harbiye Açıkhava’ya taşıdığı müzikalde Pot pourie ve bis’i sayarsak o gece Erener 38 şarkı söyledi. Bir
Erener'le Maslak Kolektif House'da buluştuk. Röportajın videosuysa YouTube kanalımızda!
an olsun yerinde durmadan… Şimdi müzikale biraz ara verip geliştirme kararı aldı. Ancak aynı anda birçok iş yapmadan olmaz. Bu süreçte dondurduğu bir projesine yeni dokunuşlar katarak yeniden sahneliyor. Adı da Sertab Elektrik, Erener Akustik. Sahnedeki abajurdan, başına taktığı taca kadar her şey düşünülmüş. En güzeli de 3 saate sığamayacak kadar çok şarkısı olduğundan, aralarda medley yapması… Bu konseri seyrederken adeta Sertab Erener’in şahsi arşivine sızmışım gibi hissettim. Keza röportajlarından ve konserlerinden oluşan özel videolar, aralarda anlattığı hatıralar, eski şarkılarının yepyeni versiyonları karşımdaydı. Harvey Keitel “Belli bir yaşa kadar emer durursun. Bir noktaya eriştikten sonra tüm aldıklarını geri vermen lazım” demişti. İnanıyorum ki kendisi de tam bu noktada. Onun sadece şarkıları değil, çabası da hepimize ilham oluyor. Bunu açık bir teşekkür yazısı olarak kabul edin… Erener bu projesiyle turne yapıyor, kaçırmayın. Detayları sohbetimizde… ❏ Siz çok yönlü bir müzisyensiniz. Rock, caz, akustik, soul, pop, opera gibi birçok sound’da şarkılar söylüyorsunuz. Açıkçası çok merak ediyorum; Sertab Erener’in başka kaç sound’u ve sahne kişiliği var? (Gülüyor.) Aslında bir şarkıcının içinde birçok şarkıcı var bence. Bir tek ben böyle değilimdir diye düşünüyorum. Çok sevdiğim şarkılar, çok sevdiğim sound’lar var. Ama hangisi benim yapabileceğim
şeymiş diye düşünerek yolculuğa çıktığımda ‘Ben bunları söyleyebilirim ancak şunları asla söyleyemem’ diyebildiğim bir noktaya geliyorum. Ama bende bir rock şarkıcı var orası kesin. Zaten caz müziği devirmezsen buralara gelemiyorsun, illa oradan geçmen gerekiyor. Pop kariyerimle başladım. Sonra Türk sanat müziği bu topraklarda doğup büyüyen biri olarak hiçbir zaman kulağımdan gitmeyecek tını. DJ’lerle de albüm yaptım falan. Bir kadın şarkıcı var onu bulamıyorum. Çünkü karakterimle çok doğru orantılı. Sanırım arabesk söyleyemem. Sonuna kadar yani… ❏ Size şu sıra en yakın gelen sound hangisi? Rock diyebilir miyiz? Evet ama içimde bir klasik kadın da var. Operadan gelen, slow şarkıların olduğu, damar şarkıların olduğu kadın yani poprock kadın eş yerde duruyor. Çok rock yaparsam, pop’u özlüyorum, diğerini yaparsam rock müziği özlüyorum. O yüzden aslında eşit. Zaman zaman biri öne çıkıyor elbette. Bunların altında bana bir şeylerin yetmemesi ve yeni şeyler aramam yatıyor sanırım. Beni zorlayacak, yeni şeyler öğretecek şeyler yapmayı seviyorum. ❏ Afişte de görüyoruz aslında bu denge veya zıtılığı. Haklısın. Afiş de güzel oldu. Sertab Elektrik çizgi, Erener Akustik yazıyor. O hoşuma gidiyor. Senin de dediğin gibi iki farklı karakteri çarpıştırıyorum. Ondan kesinlikle eğlenceli bir şey çıkacak. İzleyenlerin yorumlarını merakla bekliyorum. ❏ İzleyiciler sizi rock müzisyen olarak epey benimsedi. New York’taki konserinizde izleyiciler sizin için rockstar demişti. Farklı kimlikler yeni projelere mi ilham oluyor sizde? Doğru. Her şeyin birbirinden etkileşimi var, fikirler birbirini doğuruyor. Biz geçen yıl bunun turnesini yapmıştık. 12 konserlik… Müzikal yaptığım için bunu durdurmuştum. Ama bu sefer müzikali durdurdum. Eylül’e kadar kendimize biraz düzen vereceğiz ve sonra müzikale devam… Aklımdaki fikirler bitmiyor. Heyecanım tükenmiyor. Sağlığım elverdiği sürece ben burada olacağım.
Sertab Erener
RÖPORTAJ
)
❏ İki farklı karakter diyorsunuz. Bunu kostümlerini ve sahnenizde nasıl yansıtacaksınız? Farklı, altlı üstlü bir sahne kurduk. Birbirine geçişli bir prodüksiyon. Hazırladığımız özel videolar o geçişleri sağlayacak. Biraz muhabbetli, oyunlu ve soru-cevaplı olacak. Akustik buna fırsat veriyor. Duygudan duyguya dinleyicileri yolculuğa çıkaracak. Nova Norda olacak, benimle yeni şarkılarını seslendirecek. ❏ Sizin konserlerinizde playlist özenle hazırlanır. Hep aynı kalmaz, sıralama değişir, çeşitli sürpriz şarkılar eklenir. Bu konserde nasıl bir playlist bizi bekliyor? Elbette en sevilen hit şarkılarım da var ama benim daha çok söylemeyi özlediğim şarkılar var. Onlara B side deriz. 27 yılda o kadar çok şarkı biriktirdim ki, şükürler olsun, o şarkıların hepsini söylemek mümkün değil. Ancak çoğunu söylemeyince insanlar “Aaa... Onu neden söylemedi” diyor. O yüzden bir yığın medley yapmaya başlıyorsun. Ben Sezen’i (Aksu) merak ederdim, neden medley yapıyor diye. Sebebi buymuş… Hepsini söyleyemediğin için birçok şeyi bir araya getirip medley’ler yapıyorsun. Bizim de 5 tane medley’imiz var. Orada da sevilen hit’leri ve B side’ı karıştırdım. Güzel bir playlist oldu. Biraz 2019 versiyonu olan yepyeni ama çok eski şarkıların da yorumları olacak. Mesela Sakin Ol, Güle Güle Şekerim, Ateşle Barut gibi… Onlar da Best Of ’taki versiyonlarıyla çalınacak. Umarım severler. ❏ Siz bu yapımla uzun bir turneye taşıyorsunuz. Ben Sezen’in vokalistiyken çıkardık turneye, aylarca geri dönmezdik. Her gün konser yapardık, hafta sonları matine suare yapardık, ağzına kadar dolardı. Ben de albüm çıkardıktan sonra öyle turneler yaptım. Benim için gerçek turne o. 4-5 konser benim için pek bir şey değil. Turneye gidip uzun süre dönmemek, yollarda olmak... Ancak bu güzel yaz boyu sürecek mini bir turne olacak. ❏ Şu sıralar müzik belgeselleri çok popüler. Acaba siz bir turne belgeseli yapmayı düşünmez miydiniz? Aslında çekersek illa belgesele döner. Ben zaten müzikali biraz daha oynayalım istiyorum. Çünkü daha yeri ver, insanlar daha görmedi. Tüketmeye başladığımızı düşündüğüm zaman elimizde çok ciddi bir arşiv olacak. 2 yıldır hazırladığımız her gösteriyi çektik. Sertab’ın Müzikali’nin belgeselini yapacağım kesinlikle. Bir de inşallah becerebilirsem, Everyway That I Can ve Eurovision süreciyle ilgili bir belgesel hazırlayacağım. Ancak onun da zamanı var. ❏ Bu denli hummalı projeler yapıyorsunuz. Yıllar sonra nasıl anılmak isterdiniz? Bu topraklardan dünyaya müzik üretmiş kişi olarak olabilir.
13
AGUSTOS 2019
‘İLK KEZ DÜŞEN BEN DEĞİLDİM’ Ayvalık’ta konseri sırasında ayağı takılıp düşen Erener’in sosyal medyadan paylaştığı metni olduğu gibi aktarıyoruz: "Çok zor yerlerde çok zor şartlarda müzik yaptım. Bu ülkede müzik aşkıyla hayatına anlam katmaya çalışan her müzisyen ve artist gibi. Dün gece ilk kez sahnede düştüm çünkü sahne diye çıktığım yer tuzaklarla doluydu. Belki sahnede ilk kez düşen ben değildim ama son olmak istediğim için bu filmi ve metni herkesle paylaşmak istedim. Şehirlerin ilçelerin beton yığını haline gelmesinden dolayı rahatsız olmayan ilgililer bir zahmet o betonu en azından bu sahnenin güvenilir olması için kullansalar! Elle sayılır sayıda konser yapabildiğimiz bu sahneleri, sanatçıların güvenliğini düşünüp düzeltseler. Bu konserlerin o salonlarda yapılması için belediyelerden kiralandığını da hatırlatarak, herkese sevgilerimi sunarım.”
KONSER TAKVİMİ
> 9 Ağustos 2019 Cuma Kuşadası AVM Açıkhava > 10 Ağustos 2019 Cumartesi Bodrum Antik Tiyatro > 12 Ağustos 2019 Pazartesi Çeşme Amfi Tiyatro
14
Sertab Erener’in stüdyo albümü var.
27
Sertab Erener’in sanat yılı.
122 . 971 . bin
Geçen ayki Spotify dinleyici sayısı
Geçen ay 2 gün üst üste Sertab Elektrik Erener Akustik konseri Harbiye Açıkhava'da sahnelendi. Konsere 8 bin müziksever geldi.
bin
Erener’in YouTube’daki kanalının abone sayısı. Erener, fırsat buldukça oraya da içerik üretmeye çalışıyor.
14
RÖPORTAJ
Arda AŞIK
F
)
AGUSTOS 2019
‘TANRI BENİ SEÇMİŞ’
azla söze gerek yok, rock müziğin sesi geçen ay buradaydı. Glenn Hughes telefonun ucunda bana “İstanbul’a 2019’un en iyi rock şovunu getiriyorum.” dedi, efsane şarkılar ve büyük sevgi getireceğini söyledi. Gerçekten öyle de oldu. 11 Temmuz akşamı Zorlu PSM’de rock müzik ruhumuza adeta kök saldı. Seyirci bir an olsun oturmadı, Glenn’in çığlıkları binlerce hayranının içini titretti. Kostümü, konuşması, sesi, orkestrasında davuluna su döküp hararetli solo atanı, diziyle klavye çalanı... Konserde ara ara “Istanbul can you feel it?" diye bağırdı, hepimizi yükseltti. Rock budur be! Deep Purple, Black Sabbath gibi efsane gruplardan geçen, Stevie Wonder ve David Bowie gibi isimlerle çalışan bas gitarist ve vokalist Glenn Hughes ile konseri öncesi telefonda konuştuk. Ne dediyse yaptı, hepimizin aklını başından aldı. ❏ Çoğu vokalin, zamanla sesleri eskiyor ve hatta seslerini yitiriyorlar. Ancak bu sizin için geçerli değil, sesiniz hep taze. Bunun sırrı nedir? Sadece çok şanslıyım. Kendime dikkat ediyorum. İçki
içmiyorum, sigara ya da uyuşturucu kullanmıyorum. İyi uyuyorum, bol su içiyorum, dua ediyorum. Tanrı beni seçmiş. Tanrı beni, insanların “Bu adam nasıl her gece böyle söylüyor!” diyeceği kişi olarak seçmiş. Bunu anlatırken gülümsüyorum. ❏ Zaten rock müziğin sesi olarak anılıyorsunuz. Bu isim bana birkaç on yıl önce verildi. Sektördeki insanların ve hayranlarımın beni böyle anmaları ilginç. İnsanlara sesime saygı duydukları için minnettarım. Çünkü benim sesim, onların sesi. Benim sesim, sizin sesiniz. İstanbul’da da göreceksiniz, sesim seyirciye ait. ❏ Garry Moore, Ozzy Osbourne ve elbette Deep Purple’dan David Coverdale’la çalıştınız. Onların size kattıkları neler? Hepsinin yeri benim için ayrı. Müzikal ve teknik olarak ayrılar. Ve tabii ki ben de farklıyım. Benim tekniğim, Glenn tekniği! Ben, sesimin kimseninkine benzemesini istemem. Konserlerde kendimi ifade etmek için çok fazla enerji harcıyorum. 60’larında bu kadar enerjik adam göremezsiniz. ❏ Peki en çok keyif aldığınız isimler? Trapeze’de ve Black Country Communion. Black Sabbath’tan Tony Iommi’yi severim. Stevie Wonder, David Bowie’yle çalıştım. Red Hot Chilli Peppers’tan Chad Smith en yakın arkadaşlarımdan. Albümlerimde müthiş isimlerle çalıştığım için çok mutluyum ve minnettarım. İdollerimle tanıştım, müzik yaptım! Bowie bir ara 70’lerde, benim evimde kalıyordu! ❏ Şimdiyse Justin Bieber, Billie Eilish gibi isimler var. Nereye gidiyor bu müzik endüstrisi? Müzik endüstrisi yok, bitti! Konser ve kulüp piyasası var. Rock müzik, dünyada en büyük agresif hayran kitlesine sahip tür. Ancak birbirimize karşı dürüst olalım, en çok satan tür rap. Dünyanın her yanında gençler,
rap dinleyerek büyüyorlar. Rock ise benim hayatım. Müzik endüstrisi değişti, kimse plak satmıyor. İnsanlar müziği dijital olarak paylaşıyor. Bizim zamanımızda daha kolaydı. Milyonlarca albüm satıp dünya turnesine çıkardık. Şimdi gençlerin çok çalışmaları ve ebeveyn yardımı almaları gerekiyor. ❏ Takip ettiğiniz isimler yok mu? Hayır. Bana sıradaki Led Zeppelin’in, sıradaki Deep Purple’ın, sıradaki Rolling Stones’un, sıradaki Beatles’ın ne zaman geleceğini söylemelisiniz. Ancak bu gerçekleşmeyecek! 70’lerin efsane grupları asla taklit edilemeyecek. Deep Purple ve Black Sabbath’ta bulunduğum için çok şanslıyım. Bence rock müzik 70’ler ve 80’lerdeki gruplara ait bir şey. ❏ Sizce rock öldü mü yani? Ben sahnedeyken, rock ölü değildir. Eğer rock müziğin öldüğünü düşünsem, sahnede olmazdım. Rock müzikseverler sadıktır. Rock müzikseverler kocaman bir ailedir. Türk seyircisi çok gürültülü, agresif. Onlar çılgın! 15 yıldır İstanbul’a gelmedim. Müzik mirasımı getirmeyi iple çekiyorum. ❏ Müzik endüstrisinin gündemini bir de Brexit meşgul ediyor... 1974’ten beri Amerika’da yaşıyorum adamım! Ben artık Amerikalı oldum. Ancak ekonomik açıdan benim için olumsuz bir gelişme. Gösteri sektörü için bir darbe. Çok aptalca bir karardı. ❏ Deep Purple’la güzel günleriniz oldu. Neden tek tabanca olmayı tercih ettiniz? Birkaç yıldır kendimi Deep Purple klasikleriyle aktarıyorum. Şimdilik böyle yalnızım. Ancak sonsuza kadar olmayacak. ❏ Öyleyse bizi neler bekliyor? Seneye bir Black Country Communion albümü olabilir. Ayrıca çok özel bir projem var ancak şimdilik söyleyemem. Beni her zaman duyacaksınız, asla durmayacağım. Hayatım boyunca hiç bu kadar meşgul olmamıştım.
43 31 . BIN
66
YIL
Hughes, 15 Mart 1976’da Liverpool Empire’da Deep Purple ile son konserini verdi.
Glenn Hughes’in yaşı. Ancak onu canlı izleyenler buna inanmayabilir!
Geçen ayki Spotify dinleyici sayısı
Glenn Hughes
2018 The Official Bootleg Box Set Volume One
HABER
15
)
AGUSTOS 2019
Sezon 7 bölüm 1 başlıyor
Zorlu PSM'de rengarenk sezon
Gökhan KAYA
E
skiden İstiklâl Caddesi'nde her akşam dört bir yanda çeşitli etkinlikler olurdu. Sokakta yürürken nereye gireceğini uzun uzun düşünür, mahallende dünyanın dört bir yanından isimleri keşfederdin. Kimileri artık o ruhun kalmadığını söylese de bizim o hissi aldığımız bir yer var; Zorlu Performans Sanatları Merkezi. Kimi zaman tüm mekanlarında bambaşka türde etkinlikler olan, amfisinde takılıp müzik hakkında 'geyikleyebildiğimiz', eşe dosta çok sık rastladığımız bir yere dönüştü. Bunu sedece biz değil birçok müziksever söylüyor. PSM, hayatımıza girdiği Ekim 2013’ten günümüze Cats müzikalinden Sónar İstanbul’a 5 binden fazla etkinlikte, 2 milyondan fazla sanatseveri ağırladı. PSM’de etkinlik sayısını oranladığınızda her gün ortalama 2.7 etkinlik gerçekleşiyor. Bunun yanı sıra mekanın önünde konumlanan merdivenli amfi alanı halka açık. Pek çok belgesel, film ve spor etkinlikleri burada ücretsiz olarak gösteriliyor. Partiler ve konser etkinlikleri için de yıllardır ilgi çekici bir açık hava alternatifi sunuyor. Üstelik minderler de bedava! PSM, 7. sezon programını Temmuz ayının son günlerinde açıkladı. Diamond Elite Platinum Plus gösterisi ile Cem Yılmaz, geçtiğimiz sezon büyük yankı uyandıran Alice Müzikali, tangonun en iyilerini buluşturan dans gösterisi I AM TANGO, kült filmleri orkestra performansıyla birleştiren Movies in Concert serisi… Etkinlikler saymakla bitmiyor. İsterseniz, programa daha yakından bakalım.
BİNLERCE FESTİVALSEVER
Festivallere olan sevgimizi her fırsatta dile getiriyoruz. Tarihleri açıklanan festivaller de bu heyecanımızı bize tekrar yaşatıyor. Tekrarlanacak festivallerin yanı sıra yepyeni bir klasik müzik festivali de programda. Neue! Step sezon başında sonbahar ve melankoli konseptiyle sanatseverlere merhaba diyecek. PSM’nin üç yıl önce hayata geçirdiği MIX Festival, 2018’de 8 bin kişiye ulaşmış ve Aralık sayımızda fotoroman sayfasının konuğu olmuştu. Festival bu yıl 15-16 Kasım tarihleri arasında yapılacak. Geçen yıl 10 binden fazla festivalsevere ulaşan, Nisan sayımızda da Fotoroman sayfasının konuğu olan Sónar Istanbul da 6-7 Mart 2020’de yeniden gerçekleşecek. Geçen sezon "Her müziğin caz festivali" mottosu ve beş haftaya yayılan etkinlikleriyle 45 bin cazseverle buluşan PSM Caz Festivali de programda. Tango Lovers’ın dünyaca ünlü 24 profesyonel dansçı, Dünya Tango Şampiyonası kazananları ve sıra dışı müzisyenlerden müteşekkil gösterisi, tangonun sanatsal evrimini ve dansın dünyada bıraktığı izleri anlatmayı vaat ediyor. Gösteri 23-24 Kasım’da seyircisiyle buluşacak. İsveç’in dünyaya açılan ismi Sophie Zelmani 4 Ekim’de, caz ve Fas tınılarıyla müzğini zenginleştiren Hindi Zahra 16 Ekim’de, Premiers Emois ile dünya çapında tanınan Vendredi Sur Mer 5 Aralık’ta, %100 Studio’da olacak. Ayrıca Kurt Cobain’in doğum gününde Kurt Cobain
1200 Doğum Günü Kutlaması: Nirvana Tribute Band, 20 Şubat’ta sahnede yerini alacak. %100 Studio’da rock dünyasından yer alacak isimler şimdilik şöyle; 21 Eylül Septicflesh, 24 Ekim Naxatras, 9 Kasım Saturnus, 27 Kasım Lebanon Hanover -WW Rendez Vous - Brek, 29 Kasım Japon topluluk Mono, 30 Kasım New Model Army... 6-7 Aralık’ta ise The Aristocrats, 2020 yılının 10 Mart’ında ise Türkiye çıkışlı dark wave ikilisi She Past Away sahnede olacak. Film müziklerinin canlı seslendirildiği Movies in Concert serisi de bu sezon 2829 Ocak’ta Harry Potter: Zümdürüanka Yoldaşlığı'yla devam ediyor. Ayrıca True Detective’in müziklerinin arkasındaki isim Lera Lynn de 12 Kasım’da Turkcell Platinum Sahnesi’nde olacak. En hızlı piyanist olarak Guinness Dünya Rekoru’nu elinde bulunduran ünlü virtüöz piyanist Peter Bence, 13 Eylül’de Zorlu PSM’de sevenleriyle buluşacak. 27 yaşındaki Macar piyanistin YouTube kanalında yaklaşık 800 bin takipçisi bulunuyor ve 500 milyondan fazla tık almış durumda. 21. yüzyılın zeki ve yetenekli bestecilerinden biri olarak gösterilen 37 yaşındaki genç sanatçı Nils Frahm, ilk kez Türkiye’ye geliyor. Alman müzisyen, 19 Eylül’de Zorlu PSM’de. İstanbul’a 2014’te geldiklerinde bu kadar bilinmiyorlardı. Konserde bir avuç insandık. 2016’daki konserleriyse iptal olmuştu. Balthazar, Garanti Caz Yeşili Konserleri kapsamında 27 Eylül’de Zorlu PSM’de.
6. sezonda gerçekleşen etkinlik sayısı 1200'ün üzerinde.
16
BÜLTEN
)
AGUSTOS 2019
W
I
S
H L
I
Ibanez BTB845V-ABL Antique Brown Stained Low Gloss 5 telli elektro bas gitar - 6.222 TL
McQ Alexander McQuenn erkek gömlek - 350 dolar
McFarlane Toys Stranger Things Series 3 Eleven aksiyon figürü 240 TL
Off-White-Easy logo baskılı kanvas sırt çantası - 635 dolar
Petza Paw Plunger Medium 236 TL
Tshirtmanya Sucide Rick tişört 50 TL
S
T
Audioengine B2 bluetooth hoparlör 2.516 TL
Tachen The New York Times 36 Hours World - 40 dolar
Moi tasarım lamba 1550 TL
Muddy Waters’ın mini gitarının figürü - 24 dolar
Asprey yarış arabası kokteyl karıştırıcı - 13.500 dolar
Adidas PW SOLARHU şapka 205 TL
Dktsukulent saksı 50 TL
LİSTE
)
TOP 10
Damla KAAN
İPTALİ ÜZEN 10 KONSER
1
Kylie Minogue
2015 yılında ikinci konserini vermek için Kiss Me Once adlı son albümünün dünya turnesi kapsamında Türkiye’ye gelecekti. Minogue bilet satışlarının azlığı nedeniyle konser iptal etti. Konuyla alakalı olarak konseri organize eden firma Unilife’ın yetkilileri şöyle bir açıklama yapmıştı: “Kylie Minogue, dünya turne kapsamında gelecekti. Ekibi, tarih değişikliği yapmayı talep etti. Ancak satışlar tahmin ettiğimizin altında kalınca değişiklik yerine iptal kararı aldık. Onun gibi bir dünya yıldızı, 20 milyonluk İstanbul’da görmesi gereken ilginin yüzde 10’unu bile göremedi.”
Sia
10
15 Temmuz’un gerçekleşmesinin ardından birçok kültür-sanat etkinliği iptal olmuştu. Bunların arasından en çok gönlümüzü kıranlardan biri ise Sia’nın gelmekten vazgeçmesiydi. Sia gelmeyince headliner olduğu Masstival’de iptal edilmek zorunda kaldı.
Amy Winehouse
12 konserlik Avrupa turnesinde ülkemizde 2011 yılında konser verecek olan Amy Winehouse Belgrad’taki ilk konserindeki davranışları yüzünden büyük tepki çekmiş ve bundan dolayı İstanbul ve Atina’daki konserlerini iptal etmişti. Bu konserden kısa bir süre Londra’daki evinde ölü bulunmuştu.
9
M83
28 Haziran 2016’da Zorlu PSM’de gerçekleşmesi planlanan M83 konseri ertelendiği açıklandı. Zorlu PSM, grubun turne lojistiğinde yaşanan beklenmedik gelişmelerden konserin ertelendiğini açıkladı. M83 ise yaptığı açıklamada konserin ileri bir tarihte gerçekleşmesi için görüşmelerin devam ettiğini söylese de konser bir daha gerçekleşmedi.
8
17
AGUSTOS 2019
2
Muse
15 Temmuz mağduru konserlerden biri daha: Muse. O zamanki albümleri Drones kapsamında KüçükÇiftlik Park’ta 26 Temmuz 2016’da gerçekleşecek olan konserlerini iptal eden grup konuyla ilgili olarak sosyal medya hesaplarında “Son günlerde Türkiye’de yaşanan değişken olaylar nedeniyle 26 Temmuz’da olması planlanan konserimizi iptal etmeye karar verdiğimizi üzüntüyle bildiririz. Biletlerinizi iade edebilirsiniz. Bu durumun verdiği rahatsızlık nedeniyle özür dileriz. İlerde Türk fanlarımızla görüşmeyi diliyoruz” açıklaması yapmıştı.
3
Aerosmith
2014 yılındaki Soma faciası ardından efsanevi rock grubu Aerosmith konserini iptal etmiş ve grup elemanları konuyla alakalı olarak taziye mesajları yayınlamıştı. Aerosmith’in solisti Steven Tyler “Bu sabah Manisa’daki madende gerçekleşen korkunç kazanın haberiyle uyandım. Dualarım hayatını kaybedenler, hâlâ mahsur kalanlar ve aileleri ile. Türk insanlarını kalbimizde tutuyor, oldukça üzgün bir ulusun üç günlük yasını saygıyla karşılıyoruz.” Grubun bas gitaristi Tom Hamilton ise “Grubun tüm üyeleri Soma’da kaybettiğimiz madenciler için üzgün. Kalplerimiz ve dualarımız, hayatını kaybeden ve yaralananların aileleriyle olacak. Madende mahsur kalanların sağ salim kurtarılmasını umuyoruz” ifadelerini kullandı.
Beyoncé
4
2015 yılında 100. Yıl kutlamaları için Beyoncé ile anlaşmış olan Fenerbahçe Kulübü o dönemde Hakkari Çukurova’da yaşanan terörist saldırısı sonucu konseri iptal etmişti ve konuyla ilgili olarak kulüp şu açıklamayı yapmıştı: “‘Hakkari ilimizin Yüksekova ilçesinde güvenlik güçlerimizi ve sivil vatandaşlarımızı hedef alan saldırıları esefle ve nefretle kınıyoruz. Ulusumuzun acısını en derin ve içten duygularla paylaşıyoruz. Fenerbahçe Kulübü olarak terörü bir kez daha lanetliyor, şehitlerimize Tanrı’dan rahmet ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyoruz.”
Joan Baez
5
Joan Baez de 15 Temmuz sonrası konserini iptal eden sanatçılar arasında. Ancak Joan Baez’in diğer sanatçılardan bir farkı vardı. İstanbul Caz Festivali'ndeki konserini iptal ettiğini duyurduğu basın açıklaması o kadar kötüydü ki daha sonra özür dilemek zorunda kalmıştı. “Onca savaş bölgesine, dikatörlükler altında yönetilen ülkeye, iç kargaşaların olduğu ülkeye gittim ancak Türkiye’de bugün gördüğüm kadar büyük ve öngörülemez tehlikeyi başka bir yerde gördüğümden emin değilim.”
Depeche Mode
2001, 2006 ve 2009 yıllarında Türkiye konserleri iptal olan ünlü grup Depeche Mode’un 2013 yılında ise Bulgaristan sınır kapısındaki grev ve yaşanan üzücü olaylar nedeniyle iptal olmuştu. Çünkü Bulgaristan tarafında gerçekleştirilen yol kapama eylemi, Depeche Mode prodüksiyon TIR'larının Türkiye’ye geçişine izin vermedi.
6
7
The 1975
16 Haziran 2019 tarihinde KüçükÇiftlik Park’ta planlanan The 1975 konseri yapılan açıklamaya göre teknik nedenlerden dolayı iptal edildi. Sebep böyle açıklansa da etkinliğin organizatöründen edindiğimiz bilgiye göre; asıl sebebin aynı gün yapılan, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayları olan Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım’ın birlikte canlı yayına çıkması olduğunu öğrendik.
18
)
AGUSTOS 2019
YAKIN TAKÄ°P
YAKIN TAKİP
)
6'ncı güç
Arda AŞIK
B
aşlığın yüzeysel sebebini peşinen söyleyelim. Q Magazine, Thom Yorke'u müzik endüstrisindeki en güçlü 6'ncı kişi olarak seçti. Ancak, 'güç' tabirini üstün körü geçmemekte fayda var. Zira bu, en iyi ses ya da en iyi müzisyen gibi bir unvan değil. Gücün manası, yazı aktıkça ortaya çıkacak. Vokali, gitarı ve piyanosuyla bağdaştırdığımız, en çok İngiliz grup Radiohead'e yakıştırdığımız Thom Yorke bas gitar ve davul da çalabilen bir multienstrümantalist. Doğumundan hemen sonra nükleer fizikçi babasının işi sebebiyle ailece İskoçya'ya yerleşiyorlar. Yorke, okul okul gezmiş. 7 yaşında eline ilk kez gitar aldı, 10 yaşında idolü Brian May'in ev yapımı gitarı Red Special'dan etkilenip kendi gitarını yaptı. Bu sırada son okulu Abingon'a kayıt oldu. 1985'te Siouxsie Sioux konserinden aldığı ilhamla sahne sanatçısı olmayı kafasına koymuş. Aynı yıl okulda tanıştığı Ed O'Brien, Philip Selway, Colin ve Jonny Greenwood kardeşlerle adını prova yapabildikleri tek günden esinlenerek On a Friday adlı grubu kurmuşlar ve Radiohead'in temelleri atılmış. Okuldaki müzik şefi Terence Gilmore-James, Yorke'un Jonny kadar iyi bir müzisyen olmadığını ancak iyi bir düşünür ve deneyci olduğunu söylüyor. TRAFİK KAZASI Yorke, mezun olduktan sonra kendine bir boş yıl ayırıyor. Bu süreçte işlere girip çıkıyor. Ardından bir trafik kazası geçiriyor. Neyse ki cana gelmiyor... Her işte bir hayır vardır. Kaza, Radiohead'in, deneyselliğe dönen virajındaki soyut sözler, yoğun katmanlı ses ve eklektik etkilerle bezeli albümü OK Computer'daki Killer Cars ve Airbag parçalarına hayat veriyor. 1997'de yayınlanan albüm dünya çapında neredeyse 8 milyon satıyor. 40'ıncı Grammy Ödülleri'nde En İyi Alternatif Albüm seçiliyor. BİR TÜRÜN SONU 'Güçlü' albüm, Ada rock'ının çizgisini britpop'tan çıkarıp melankolik ve atmosferik alternatif rock yerine sokuyor. Thom Yorke'un yazdığı küreselleşme, duygusal izolasyon, kapitalizm göndermeli sözlerden oluşan albüm, 21'inci yüzyıl yaşamını önceden sezen bir eser. Radiohead'in ilham olduğu gruplardan Coldplay'in vokalisti
50 Yorke'un yaşı
Thom Yorke
Chris Martin, "Albüm benim hayatımı değiştirdi, Dick Cheney dinlese onunkini de değiştirirdi ve dünya daha iyi bir yer olurdu" diyerek albümün ne kadar etkili olabileceğine dikkat çekiyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin Washington'daki ulusal kütüphanesi olan Kongre Kütüphanesi, 2014'te albümü 'kültürel, tarihi ve estetik açıdan önemli' bularak Ulusal Kayıt Sicili'ne dahil ediyor.
KEHANET Thom Yorke'un kehaneti, evrensel olduğu kadar bireysel. Öyle ya, Brad Pitt, Dövüş Kulübü filminin çekimlerinde OK Computer'ı dinliyormuş. Ne tesadüf ki Yorke, bu albüm için bu filmin soundtrack çalışmasını geri çevirmek zorunda kalıyor. Filmin parçasını yapan ise Yorke'un idollerinden Pixies grubu oluyor. Aynı şekilde Danielle Radcliffe de Harry Potter'ın çekimlerinde... Hatta filme en uygun soundtrack'in bu albüm olduğunu söylüyor. Christopher Nolan, beyin yakan Memento filminde Paranoid Android şarkısını kullanmak istiyor. Telif hakkı yüksek gelince Kid A albümünden Treefingers'ı alıyor. İNZİVA Albümün turnesinin ardından Yorke, önce şöhretle savaşmaya başlıyor, R.E.M.'in solisti Michael Stipe'ten tavsiye bile alıyor. Bu süreçte ilham perisini kaybedip Cornwall'a taşınıyor. Doğada inzivaya çekilip kafasını dinlemeye başlıyor. Uçurumların kenarında yürüyüşler yapıyor. Hiçbir insan sesi duymak istemeyince müziğe olan iştahını Aphex Twin ve Autchere gibi isimlerden elektronik müzik dinleyerek gideriyor. Grubun 2000'de çıkardığı Kid A ve 2001'de çıkardığı Amnesiac albümlerinde, inzivanın izleri görülüyor. İşlenmiş vokaller, belirsiz sözler, sintetizer, davul makineleri ve örnekleyici gibi elektronik araçlar... İki albüm hayranları ve eleştirmenleri ikiye bölüyor. Ancak daha sonra Kid A, Rolling Stone ve Pitchfork tarafından 2000'lerin en iyi albümü olarak gösteriliyor. 2003'te grup, rock ve elektroniğin harmanlandığı altıncı albümleri Hail to the Thief'i yayınlıyor. Albüm, Yorke baba olduktan sonra dünya görüşünün değişimiyle beraber, sözleri açısından Orta Doğu'daki olaylara ve milenyumla beraber batıdaki sağ rüzgara cevap niteliği taşıyor.
1993
Radiohead ilk albümü Pablo Honey'yi çıkardığı tarih. Yorke ilk solo albümü The Eraser'ı ise 2006'da çıkardı.
19
AGUSTOS 2019
6
Yorke bugüne kadar altı filmde soundtrack'inde yer aldı. Kuşkusuz Suspiria en vurucusu oldu.
Albümün ardından grup ara verirken Yorke, çalışmaya devam ediyor. 2006'da ilk solo albümü The Eraser'ı çıkarıyor. Albüm, Yorke'un elektronik müziğe olan sevgisi ve ilgisinin en büyük göstergelerinden. ENDÜSTRİ DEVRİMİ Grup, 2007'de bağımsız olarak yayınladıkları yedinci albümleri In Rainbows'u 'dilediğin kadar öde' usulüyle piyasaya sürüyor. Albüm, müzik endüstrisinde bir devrimin ve büyük çıkar tartışmaların başlangıcı oluyor. Beatles'ın davulcusu Ringo Starr, durumu "Müzik endüstrisi dağıldı ve biz artık herkesin müzik indirebildiği yeni, dijital bir çağdayız" derken Radiohead'in ve yaptıkları ödeme sisteminin müthiş olduğunu belirtiyor, "Tanrı onları korusun!" U2'nun vokalisti Bono, dönemin kısıtlı kaynaklarına karşı Radiohead'in yaratıcılık ve cesaretini överken onları 'kutsal bir yetenek' olarak tanımlıyor. 2011'de The King of Limbs, 2016'da ise A Moon Shaped Pool yayınlanıyor. Thom Yorke'un ikinci solo albümü Tomorrow's Modern Boxes, ücretli dijital endüstriye karşı savaşı devam ettiriyor. Yorke'un vokalini piyanosuyla, elektronik beat ve dokularla harmanlayan albüm, eleştirmenler tarafından korkunç ve sinirsel olarak tanımlanıyor. 2018'de ise ilk soundtrack albümü Suspiria'yı aynı isimli korku filmi için çıkarıyor. Albümünde ilham kaynağı Brexit ve Trump oluyor. HACK'LENEN COMPUTER & ANIMA Radiohead, OK Computer'ın yapım sürecinden kalan bilinmedik parçaların hack'lenerek ele geçirilmesi sonucu fidyeyle tehdit edildi. Ancak grup 11 Haziran'da kayıtları MiniDiscs (Hacked) adıyla yayınladı. 27 Haziran'da Thom Yorke, Anima adlı solo albümünü çıkardı. Elektronik sesler ve dekonstrükse edilmiş gürültülerin temelinde olduğu albüm anksiyete ve distopya temalı. Aynı adlı kısa filmi de yayınlandı. Kaza, fidye, anksiyete, depresyon, tıkanıklık gibi birçok soruna rağmen endüstride söz sahibi olan, devrim yapıp tartışma açan ve albümleri şu ana kadar 30 milyon satan Radiohead ve Thom Yorke, Hollywood'da Hall of Fame'e adlarını yazdırdılar. 6'ncı güç olmaya devam ediyorlar.
1. .4
milyon
Geçen ayki Spotify dinleyici sayısı. Grubu Radiohead'in aylık dinleyici sayısıysa 10 milyonun üzerinde.
2019 Anima
20
NOSTALJİ
)
AGUSTOS 2019
179 bİN Geçen ayki Spotify dinleyici sayısı
50
-
-
-
-
IYI KI DOGDUN
-
Hakan VAROL
Y
SELAMI SAHIN -
eteneği doğrultusunda doğduğu şehir Hatay’dan ayrıldığında Selami Şahin 15 yaşındaydı. O yaşlarda bir çocuk ne yaparsa Selami Şahin onu yapmadı. Sonuç ne oldu? Efsane oldu… Alışmak Sevmekten Zor, Ben Bir Tek Kadın Sevdim, Ben Sevdalı Sen Belalı, Boş Vere Boş Vere, Bulamazsın, Dostlarım (İçkim & Sigaram), Eskimeyen Dost, Gitme Sana Muhtacım, Gözler Kalbin Aynasıdır, Hesabım Var, Islak Mendil, Kadere Şikayetim Var, Namert Olayım, Ne Duamsın Ne Bedduam, Özledim, Sen Mevsimler Gibisin, Seni Sevmediğim Yalan, Senin Olmaya Geldim... Şarkıların isimlerine bile baktığımızda atarlı, giderli şarkıların yanından bile geçmediğini görüyoruz. “Sevdim” dedi, “Özledim” dedi, “Sevdalıyım” dedi. Hatta öyle bir “Özledim” dedi ki Sanat Güneşi, paşamız ölmeden 2 ay önce “Sağlığıma kavuşursam bu şarkı benim olsun” dediğinde Selami Şahin "Bütün şarkılarım sana feda olsun" dedi. Ülkenin en büyük sesleri onun şarkılarını alabilmek için hep yarıştı. "Bu yarışta kimler sizin şarkınızı okur?" diye sorduklarında da “Benden eser isteyen kişiye onun yorumuna, sesine uygun beste veriyorum. Bu çok önemli çünkü ben Batı müziği yapıyorum, arabesk yapıyorum, Türk sanat müziği yapıyorum. Roman havası yaptım, Karadeniz türküsü yaptım. Yani her tür beste yapıyorum. Zaten benim çizgime, yorumuma uygun bir eser değilse ben bile söylemiyorum o şarkıyı” diyor. Özetlemek gerekirse, her babayiğidin harcı değilmiş bu efsane şarkıları söylemek. Selami Şahin diğer yandan ödüllere de doymadı, filmlerde rol aldı. Geçtiğimiz yıl 50. sanat yılını kutladığında, bu kadar 'genç' bir adam bu yaşta nasıl yarım asırdan bahsediyor diye bizi biraz şüpheye soktuysa da konserleri gençlik enerjisinden olsa gerek dolup taşıyor. Çapkınlığı ile nam salan Şahin, zinhar bunları kabul etmedi. Bir röportajında “Zamparalığım dedikodu ben çok namusluyum” dese de eve geç geldiği için evden bir süre uzaklaşan karısı için yazdığı Özledim şarkısı tüm aşıkların marşı oldu. 3 çocuğu olan usta sanatçının, zampara değilim söylemleri oğulları tarafından da magazin servisinde bolca zikredilmesi, bu özelliğin babadan oğla geçen mirası gibi duruyor. Çok değil toplasanız: 24 adet 45’lik plak, 7 adet 33’lük plak, 13 adet ise kaset & CD albüm yaptı. Hayatının ikinci baharını yaşayan sanatçıdan hayranları bir bu kadar daha eser bekliyor. “Tüm zorluklarına rağmen aynı hayatı yeniden yaşamak ister miydin?” sorusuna: “Hem de nasıl! Bazen o eski günler aklıma geliyor da, vay anasını be Selami, hayatın roman olur, neler yaşamışsın?” cevabını verecek kadar ömrünün doluluğunun altını çiziyor. Ömrün bereketli olsun Selami Şahin. Aşkta egoya yer vermeden günümüz atarlı giderli diye adlandırılan 'ben' olgusundan çıkıp aslında aşkın 'biz' halini hatırlattığın her şarkı için sana teşekkür ediyoruz. Sesinden yorumundan bahsetmiyoruz bile… İyi ki doğdun büyük usta Selami Şahin…
Şahin, 2016 yılı boyunca sanat hayatının 50. yılını dört büyük konserle süsledi. Bu konserlerde özellikle Zeki Müren'le hologram yöntemiyle yaptığı düet büyük ilgi çekerek tarihe geçti.
300 Selami Şahin, bugüne kadar 300'ün üzerinde beste yaptı.
22
2002 yapımı, 22 ülkede gösterime giren Mısır & Türkiye ortak yapımı Mumya Firarda filminde başrol oynadı. Bu film, 6. Hollywood Film Festivali'ne davet edilen ilk Türk filmi oldu.
51
1968'de yayınladığı Sabır Taşı 45'liğiyle asıl ününe kavuştu.
Selami Şahin, 15 Ağustos 1948'de doğdu.
BACKSTAGE
21
)
AGUSTOS 2019
‘Pozitif bir pop rock şarkı’ Gizem ERTÜRK
G
ökcan Sanlıman 2010’da Yesterday albümüyle müzik dünyasına girdi. Cover’lardan oluşan albümde Göksel, Şebnem Ferah ve Teoman ile şarkılar da söyledi. Hemen ardından çalışmalarına başladığı ikinci albümü Soğuk Temmuz 2012’de yayımlandı, bu albümü 2016’da Yaşım Tutmuyor Mutluluğa izledi. Albümde yer alan Biz ki Sonları Severiz şarkısını TRT yasakladı. Üstelik hiçbir gerekçe göstermeden. Bu Gökcan’ı yıldırmadı, yasaklanmayı dikkate alınmak olarak gördü, gülüp geçti. Müziğe yeni atılan herkes gibi Gökcan da uzun süre kimliğini bulmakta zorlandı ancak vazgeçmedi. Çevresindeki müzik profesyonelleri ona bazı konularda kolaylık sağlasa da, konu kendisini göstermek olduğunda ayak bağı da olabiliyorlardı. İlk şarkıları çok karamsar bir tavırda yazılmıştı. Keza klipler de öyle. Onu gülümserken görmek şaşırtıcı kabul ediliyordu. 2018’de yayınladığı teklisi Akşam Güneşi’yle bu durum değişti. Daha kendisi gibi davranıyordu. Söylediğine göre şarkı 15 dakikada yazılmış, içinden geldiği gibi besteledikten sonra çok da değiştirmek istememiş. Şarkı da klip de çok daha rahat, pozitif bir tavırla yapılmıştı. Şarkının yayınlandığı günlerde Habertürk’e verdiği röportajda kendisi de “Hayatı akışına bıraktım. Bu da beni çok rahatlattı” diyor. Kendi yolunu ve sound'unu bulma arayışında olduğunu hâlâ belirtiyor. Aslında sıkı bir britpop takipçisi olduğunu da her fırsatta söylüyor. Büyük bir Arctic Monkeys hayranıymış. Canlı sahnesini izleyenler o havayı hemen alır. Bu tarzı denememesinin sebebini de aynı röportajda brit pop sanatçılarının mesafeli tavrı olarak gösteriyor. Türk halkının bu tavrı sevmeyeceğini düşünüyormuş. Sanatçı son olarak 26 Temmuz’da Aramızda teklisiyle döndü. Parça aslen gitarla yapılmış, sonra mikslerle farklı ve daha pozitif bir boyut almış. Şarkı bir ayda hazırlanmış. Yaprak Medine’nin katılımıyla renklenen klibin çekimiyse bir gün sürmüş. Klibin yönetmenliğini İrfan Yıldırım üstlenmiş. Sanatçının söylediğine göre tekli, yeni albümün habercisi ancak Ekim’de yeni bir tekli de göreceğiz. Daha fazla uzatmadan sözü Gökcan
Sanlıman’a bırakıyoruz. ‘BAMBAŞKA BİR ŞARKIYDI’ "Aramızda albüm için kaydettiğim şarkılardan biri. Bir süredir yeni albüm üzerine çalışıyorum, o yüzden tam hatırlamıyorum ilk kayıt tarihini fakat geçtiğimiz yıl yazdığım bir şarkı. İlk hali bambaşka bir şarkıydı aslında. Sound'u sert ve agresifti fakat hikayesi gereği daha dansatif ve daha sıcak çalıyordu kafamda. Geçirdiği evrim sonucu bu hale geldi ve pozitif bir pop-rock şarkı oldu. Hareketli bir yapısı var bu yüzden yaz mevsimine yakışacağını düşündüm ve bekletmeden insanlarla paylaşmak istedim. Günlük hayatımın büyük bir bölümünü stüdyoda geçiriyorum çünkü evim bir stüdyo aynı zamanda. Bunun yanında ana kayıtları gerçekleştirdiğim Ses Sanayii adlı stüdyo da evime çok yakın ve sahipleri Mehmet Cem Ünal ve Sefa Hendem de yakın arkadaşlarım. Bu samimiyet ve rahatlıkla çalışmalarımız çok eğlenceli hale geliyor." ‘ALTIN KURAL, KAYDEDECEK İYİ BİR ŞARKINIZIN OLMASI’ "İlk albümümden beri her şarkımın kaydında en ince ayrıntısına kadar bulundum. Bu hem müziğe ve şarkı yazımına olan olan bakış açımı değiştirdi hem de kayıt süreçlerini ve detaylarını iyi öğrenmemi sağladı. Her geçen gün teknoloji gelişiyor ve yeni sesler, yeni arayüzler üretiliyor, bunun sonu yok hep takipte kalmalısınız fakat iyi bir kayıt için uyulması gereken altın kural değişmiyor. O da kaydedecek iyi bir şarkınızın olması. Uzun süredir bir albüm hazırlığındayım ve stüdyoda şarkılarımı kaydediyorum, bu şarkı da onlardan biri. Pozitif ve enerjisi yüksek bir şarkı Aramızda, Şu sıralar ki ruh halimi iyi yansıtan bir şarkı o yüzden dayanamadım, yayınladım." ‘DUYGULARIMI MÜZİK YOLUYLA İFADE ETMEYİ SEVİYORUM’ "Duygularımı müzik yoluyla ifade etmeyi seviyorum, bu yüzden onu hiç bir zaman bir iş olarak görmedim. Kendi müziğimi yazmak ve dolayısıyla hayal ettiğim bir dünya yaratmak beni hali hazırda içinde olduğumdan biraz olsun özgürleştiriyor, bu yüzden müzik her zaman hayatımın büyük bir parçası ve ana hedefim hep iyi bir şarkı yazarı olarak anılmak olacak." ‘ÇOK EĞLENECEĞİZ’ "Festival ortamına ve seyircisine bayılıyorum. O denli enerjisi yüksek ve bir o kadar da renkli bir kitleyle şarkılarımı paylaşmak beni çok mutlu ediyor. Önümüzdeki günlerde de konserler devam edecek. Herkesi beklerim, çok eğleneceğiz söz!"
2019 Aramızda
Gökcan Sanlıman
22
ELEKTRONİK
)
AGUSTOS 2019
Çağatay YILMAZ
EDM 101
Ç
ağdaş müzikte türleri birbirinden ayırmak giderek zorlaşıyor. Müzisyenlerin de kendilerini bir türle kısıtlamaması deneysellik için iyi olsa da, dinleyicilerin kafasını karıştıran etkenlerden biri. Son yıllarda yıldızı parlayan elektronik müzikte de işler farklı değil, elektronik enstrümanlarla ya da bilgisayar aracılığıyla üretilen her müzik genellikle sadece elektronik ya da EDM olarak tanımlanıyor. Aslında elektronik müzik dünyası oldukça zengin, pek çok alt tür var. Sürekli genişleyen ve değişen yapısı nedeniyle EDM dünyasıyla iç içe olmayan dinleyicilerin türleri birbirine karıştırması anlaşılabilir elbette. Biraz daha bilgi isteyenlerdenseniz, bu rehber size göre.
HOUSE
Disko yıllarının sonuna doğru Şikago’da başlayan bir akım olan house, EDM’in en sevilen türlerinden. İsmin kökeni hakkında farklı görüşler olsa da, ortak fikir Warehouse Kulübü'nün sadece türün çıkış yeri değil isim babası da olduğu yönünde. ‘four-on-the-floor’ ritimleri ve diskodan aldığı eğlenceli mirasa karşın zaman zaman melankolik rüzgarlar estirmesi türün ayırt edici özelliklerinden. Kim çalar: Eric Prydz, David Guetta, Afrojack, Daft Punk, Swedish House Mafia.
TEKNO
80’li yılların başında Detroit’te başlayan tekno, DJ’lerin dijital kayıtlara biraz daha derinlik katma hevesiyle ortaya çıktı. Synthesizer’lar, klavyeler, sample'lar ve 4/4 tekrarlı ritimlerin yanı sıra genellikle ikinci ve dördüncü vuruşlarda snare ya da açık hihat vuruşlarıyla ayırt edilebiliyor. Genellikle 130-150 BPM tempolar üzerine kuruluyor. Kim çalar: Derrick May, Victor Calderone, Carl Cox, Nicole Moudaber, Richie Hawtin.
TRANCE
Almanya kökenli trance, tekrarlarla uzun yükselmeler ve hemen ardından ani melodi kırılmalarıyla özellikle Avrupa’da en popüler türlerden biri. Delay ve reverb’ler sık ve güçlü biçimlerde kullanılıyor. Kimi zaman Avrupa ilahileri ve klasik müzik’ten esinlenen teknikler de tarzın ayırt edici özelliklerinden. Kim çalar: Armin van Buuren, Judge Jules, Paul Oakenfold, Roger Shah, Tiēsto
DUBSTEP
İngiltere’de ortaya çıkıp 2000’lerin ortasına damgasını vuran tür, EDM’in en agresif biçimlerinden biri. Aslında 90’lı yıllarda Londra’da deneysel bir müzik türü olarak başladı. ‘Saldırgan’ bas kullanımları ve aksak
ritimleriyle ayırt edilebiliyor. Kim çalar: Skrillex, Skream, Excision, Joker, 12th Planet
DRUM & BASS
90’lı yıllarda Londra hardcore sahnesinin ortaya çıkardığı tür, ağır bas ve davul tonlarının kullanılmasıyla elde edilen ‘karanlık’ tarzıyla ayırt edilebiliyor. Parçalarda diğer EDM türlerinin yanı sıra caz, hip-hop ve soul tınılarından etkiler de bolca duyulabiliyor. Genellikle 160-180 BPM ritimler üzerine kuruluyor. Kim çalar: Ed Rush & Optical, Bad Company, Goldie, London Elektricity, Pendulum
GARAGE
House müzik temelli Garage, farkını değişen ritimlere sahip beat’ler ve vokal sample’lar kullanarak ortaya çıkarıyor. Ayrıca son yıllarda geri dönüşüne de şahit oluyoruz. Üstelik sadece nostalji olarak da değil, Garage sahnesi yeni isimlerle de büyümeye devam ediyor. Kim çalar: Todd Edwards, The Street, Artful Dodger, MJ Cole, 24 Hour Garage Girls.
GRIME
Grime müzik, Garage, Hip-hop, Dancehall gibi farklı türlerden oldukça çeşitli esintiler içeriyor. MC’nin diğer türlere nazaran ön planda olması, yarı zamanlı beatler’in üzerine 4/4 kick’lerin kullanılması gibi özellikleriyle ayırt edilebiliyor. Genellikle 140 BPM üzerine kuruluyor. Kim çalar: Dizzee Rascal, Kano, Wiley, Tempa T.
TRAP
2010’ların başından beri elektronik sahnenin bir parçası olan tür, hip-hop yapımcılarının EDM yapım tekniklerine bulaşmasıyla ortaya çıktı. Rap ve hiphop dünyasını biraz daha popüler kültür haline getirse de, tüm dünyada rap müzik hayranlarını ikiye böldü desek yeridir. Ülkemizde de oldukça popüler olsa da, tartışma konusu olmayı sürdürüyor. Kim çalar: Flosstradamus, RL Grime, Heroes x Villains.
HARDSTYLE
Distorted kick’ler, kulağa yapışan melodiler… Avrupa’da yıllardır popüler türlerden olan hardstyle, yakın zamanlarda Amerikan EDM sahnesine de girmeye başladı. Hard tekno, trance gibi EDM’in agresif türlerinden esintiler bulmak mümkün. Kim çalar: Wildstylez, Tuneboy, Showtek.
BREAKBEAT
Funk ve soul müzik dinleyicileri bilirler, bu türlerde şarkılarda ‘breakbeat’ denilen ve dinleyicilerin dans etmeye bayıldığı kısımlar olurdu. Bu kısımları elektronik sahneye taşıyan ve kendi başına parçalar haline getiren tür, 90’ların ortasında oluştu ve çok sevilen türlerden biri oldu. Kim çalar: Chemical Brothers, Fatboy Slim, and DJ Icey.
DOWNTEMPO
Görece sakin ve yavaş tempolarda icra edilen tür, rahatlamak ve iyi hissetmek isteyen EDM dinleyicileri tarafından tercih ediliyor. Chillout tarzı dans ortamlarının vazgeçilmezi. Kim çalar: Moby, Kruder & Dorfmeister and Boards of Canada.
FESTİVAL
23
)
AGUSTOS 2019
Dalmaçya sahillerini saran elektronik müzik
B
rüksel’de yaşayan arkadaşım olması güzel bir sürpriz oldu ve onların Bediz, Temmuz’un ikinci tezahüratlarıyla alana girdik. haftası Ultra Müzik Festivali’ne David Guetta’nın sahnesini gideceklerini ve katılmak isteyip kaçırmamak için hemen ana sahneye istemeyeceğimizi sorduğunda kabul yöneldik. Dans ederek kalabalığı aştık etmemin sebebi arkadaşlarımla keyifli ve sahneyi çok rahat görebileceğimiz bir tatil geçirmekti. Festival hakkında bir yere ulaştık. Sahnede David fazla bir bilgim yoktu, Hırvatistan’ın Guetta, binlerce kişi hem dans ediyor Split şehrinde olacağını öğrenince aklıma hem de zıplıyor. Sahne ışıklı ve zaman Gökçe HİMMETOĞLU gelen ilk fikir Dalmaçya sahillerinde zaman havai fişekler ve ateşlerle daha denize girmek oldu. Planlar yapılmaya da renkli hâle geliyor. Cranberries’den başlayınca araştırmaya ve çevremdeki tecrübeli Zombie çalmaya başladığında tüm kalabalık bir müzikseverlere danışmaya başladım. Katılmak ağızdan söylüyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde üzere olduğum festivalin ilki 1999’da ABD, tüm DJ’lerin Zombie’yi mutlaka çaldığını Miami’de yapılmış. Yirmi yaşındaki festival bugün farkediyorum. Bunun Dolores O’Riordan’ı 20 ülkede gerçekleştiriliyor. Program akışında anmak için yapıldığına karar veriyorum. Festival, dünyaca ünlü isimlerin yer aldığı, elektronik ana sahnenin yanı sıra iki ayrı sahnede daha müzikseverlerin yakından takip ettiği Ultra Music sanatçıları ağırlıyor. Dinlemek istediğimiz ikinci Festivali’nin Avrupa ayağı olduğunu böylece DJ, Maceo Plex’in Resistance Sahnesi’nde öğrenmiş oldum. Festival, müzik programının yanı çıkacağını öğrenince Nick bu sahnenin çok sıra Hırvatistan’ın güzel adalarında eğlenceli tekne daha çılgın bir dans ortamı olduğunu söylüyor ve sahil partileriyle kapsamlı bir program sunuyor. ve heyecanla oraya yöneliyoruz. Resistance, Ayrıca festivalin tüm akışını takip ana sahneye yukardan bakan bir alan üzerinde edebileceğiniz ve izlemek istediğiniz sanatçıları kurulmuş devasa bir çadır. Temmuz sıcağında işaretleyerek planlama yapabileceğiniz bir hem de sürekli dans ederek çadırın içinde nasıl de uygulaması bulunuyor. Festival sırasında nefes alacağımı düşünürken sık aralıklarla ve seçtiğiniz performansların uyarıları telefonunuza müziğin ritmine uygun olarak içeri verilen soğuk geliyor. Ben de daha Hırvatistan’a gitmeden buhar sorularımı cevaplıyor. Bize de sadece seçimlerimi yaptım. Dansa kendimi kaptırdığım etrafımızı saran müthiş enerjiye kendimizi zamanda gelen uygulama mesajı sayesinde bırakarak dans etmek kalıyor. Ultra’da renkli The Chainsmokers performansı için doğru sahnedeydim. Biz festival öncesi tatil programımıza Hvar Adası’nı da kattığımız için Split’e feribotla ulaştık, ancak İstanbul’dan Split’e direkt uçuşlar da bulunuyor. Konaklayacak yer konusunu son dakikaya bırakmamakta fayda var çünkü festival fazlasıyla popüler ve şehir çok kalabalık. Biz son dakikaya bıraktığımız için Airbnb ile ayarladığımız ev konusunda çok da umutlu değildik ancak şansımıza hem merkezi, hem de temiz bir apartman dairesinde bulduk kendimizi.
IŞIL IŞIL TİŞÖRT
Geçen yıl festivale katılan arkadaşımız Nick, en iyi akışın ilk ve üçüncü gün olduğunu söyledi, biz sadece ilk gününe katılmayı planladık. Renkli giyinmemiz gerektiği bilgisini de alınca dördümüz de aynı tonda turuncu renkli tişörtlerden yaptırmaya karar verdik. Üzerlerindeki eğlenceli baskılar ve takım hissi veren görüntümüzle festival alanında çevredekilerden büyük övgü aldık. Festivale dünyanın dört bir yanından gelen müzikseverler, ülkelerinin bayraklarıyla alanı renklendiriyor. Sahne alan sanatçılar bu bayraklardan katılan ülkeleri anons ediyor. Bu nedenle şehirdeki hediyelik eşya dükkanlarında farklı ülke bayraklarını bulmak mümkün, ancak biz ne yazık ki Türk bayrağı bulamadık. Festival alanına ışık şovları ve müziğin sesini takip ederek ulaştık. Öncelikle bilekliklerimizi almamız gerektiği için sıraya girdik. Daha sonra festival görevlilerinin de bizim gibi turuncu giymiş
Festivale özel hazırlanan tişörtlerimiz ve enerjimizle festivale çok hazırız!
kıyafet tercih etmek önemli. Ultra uygulaması ana sahnede yer alan The Chainsmokers performansının başlamak üzere olduğunu haber verdiğinde susadığımız için içecek kuyruğuna giriyoruz. Çok sıra olmasını önlemek amacıyla iki aşamalı bir yöntem geliştirilmiş. Öncelikle bilekliklerinize para yüklüyorsunuz sonra da bara gidip içkilerinizi alabiliyorsunuz. Seçenekler ne yazık ki sınırlı, isteyenlere 1 litrelik fosforlu şişelerde kokteyller sunuluyor. Biz de pek alkol barındırmayan mojitolarımızı alıyoruz ve The Chainsmokers performansıyla yeniden kendimizi dansa bırakıyoruz. Ultra Europe sahnesinde ikinci defa yer alan grup, Ultra’yı ve seyircilerin enerjisini ne kadar sevdiklerini söylüyor. Something Just Like This başlamadan önce herkese “Eller havaya!” diyor. Sabaha karşı saat 03.30’da gecenin son performansı DJ Armin Van Buuren’dan geliyor. En yeni mikslerini muhteşem bir sahne gösterisi ile sunuyor. Biz altı saattir hiç durmadan dans etmiş olmamıza aldırış etmeden eğlenmeye devam ediyoruz. Sabah 05.00’te yorgunluk yerine müthiş bir enerjiyle alandan ayrılıyoruz. Festival’in bizim katılmadığımız günlerinde Swedish House Mafia, Carl Cox, Above&Beyond, Alesso gibi önemli isimler sahne aldı. Bir dahaki sefere tüm programa katılmaya karar vererek Split’ten ayrıldık.
24
SEYAHAT
)
AGUSTOS 2019
Senay Akkurt’la , Hayat Bana GUzel
146
senayakkurt
Como Gölü 146 km yüzölçümü ile İtalya'nın en büyük üçüncü gölüdür.
GÜNÜBİRLİK GÖLLERİ İLE MİLANO İ
talya benim için her zaman çekim merkezi olmuştur. Ancak Milano, İtalya’da gitmeyi planladığım en son yerdi. Derken, kendimi birden Milano’da buldum. Bunun nedeni büyük şehir resminin içinde olmak istemememdi ki haksız değilmişim. Diğer yandan Milano’ya biraz fazla önyargılı yaklaşmışım. Bir kere Milano, Leonardo Da Vinci’nin Son Akşam Yemeği eserinin ev sahibi. Muhteşem Milano Katedrali’ni görmek hayal gücü, yaratıcılık, insan emeği ve sabrına saygı duymak için biçilmiş kaftan. Elbette İtalyan tarzı happy hour olan aperitivo saatlerinde keyifli mekanlar keşfetmek, İtalya da olduğuna bir kez daha şapka çıkarttırdı. Ayaküstü kahve molaları şahane, Milano yakınında günübirlik gidilecek göller olması fikri de. Özellikle de Como Gölü manzaraları hafızama kazındı. O zaman kısa kısa ama tatlı detaylara buyurmaz mısınız? Milano, İtalya’nın kuzeyinde Lombardini Bölgesi'nde, adı daha çok moda ve şıklıkla anılan pahalı bir şehir. Elbette sanat, tasarım ve yemek için oldukça fazla seçenek sunuyor. Caddelerinde sarı tramvaylar ve küçük motorlar vızır vızır dolaşıyor. Kuzey Alpler'in sınırlarına yaslanan şehrin dışında günübirlik gidilecek göller var. Como Gölü bunlar içinde en ünlü olanı. İtalyanların ‘Dolce Vita’ kavramını yarattığı
yer Como Gölü olabilir. Yemyeşil dağların göle yansımasıyla muhteşem manzaralar sunan huzurlu ve romantik bir yer. Milano’dan 1 saatlik tren yolculuğuyla 5 euro ödeyerek ulaşılıyor. Göl oldukça büyük, ters bir 'Y' gibi. Como Gölü etrafında pek çok köy ve kasaba var. Como en merkezi olan. Tren istasyonu, otobüs durakları ve limanı var. Como’ya tepeden bakmak isteyenler için finikülerle yukarı çıkmak çok tercih ediliyor. Şehirleşmiş ve canlı bir kasaba. Como, İtalya’nın ipek üretim yeriymiş, o nedenle Como’da bir ipek müzesi ve bolca ipek ürünler satan dükkan göreceksiniz. En popüler ve bence en şirin kasaba ise Bellagio. Merdivenli dar sokakları, minik dükkanları, kafe ve restoranları ile tüm gün takılabilirsiniz. Oldukça yeşil, farklı mimarı yapılar görülebiliyor, hatta Napolyo’nun kaldığı villa bile. Bir de botanik bahçesi var. Leno ise küçük bir sayfiye kasabası gibi, ama en önemli çekim sebebi Villa Balbienello. Mekan, James Bond Casino Royal filminde ve Star Wars Episode 2’de kullanılmış. Como Gölü’nde belediye otobüsleri ya da feribotlarla kasabalar arası dolaşılabiliyor. Tekne turu alabilirsiniz. Gölde; yelken, rüzgar sörfü, kano, su kayağı ne ararsanız var. Ayrıca Como Gölü doğa yürüyüşleri için de keyifli rotalar sunuyor. Gölde yüzmek için otellerin plajlarından faydalanabilirsiniz.
APERITIVO
İtalya’da özellikle Milano’da aperitivo başlı başına bir olay. Akşam yemeği öncesi bir içki için barlarda buluşmasının İtalyanlar tarafından yorumlanmış hali aperitivo'da içkinin yanında ücretsiz ikramlar veriliyor. 18.00- 21.00 arası barlarda hayat bu eylem etrafında dönüyor. Burada kural 10 euro altında içki içmemek. İçki masaya gelince nakit ödeniyor. Mekana göre aperatiflerin içeriği ve çeşidi değişiyor.
Müze gezmeyi sevenlere 3 öneri › Pinacoteca Di Brera › Museo Del Novecento › Museo Poldi Pezzoli
SEYAHAT
)
Mekan önerileri
La Scala Opera Binası
GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLER La Scala Opera Binası: 1700’lerden günümüze uzanan dünyanın en ünlü opera binalarından biri. Buradan kimler geçmemiş ki... 1776'da tahrip edilmiş öncesinde de opera binasıymış. Yangın sonrası 1778’de yenilenmiş. Geçmişten bugüne tarihinde gelip geçmiş ve La Scala da imzası olmuş isimler Rossini, Donizetti, Verdi, Toscanini... 1997’de vakfa dönüştürülmüş ve hâlâ dünyanın en ünlü opera binalarından biri. 2002’de büyük bir modernizasyon restorasyon çalışmasına girmiş. Karşısındaki küçük parkta Leonardo’nun ve İtalyan ressamların heykelleri olan bir anıt var. Prada Vakfı Binası: Eski bir içki fabrikasının dönüştürülmesiyle ortaya çıkan sanat istiraki. Prada Vakfı’nın sanat koleksiyonu görülebiliyor. Terası, restoranı ve Wes Anderson tasarımı kafe barı ile oldukça etkileyici bir yer. Milano Katedrali (Duoma): 1396’da yapımına başlanmış bu gotik kilise Milano’nun en önemli simgesi ve şehirde adeta tüm yollar ona çıkıyor. Gerçekten oldukça büyük bir yapı, mermer cephesinde 4 bine yakın heykel varmış. Külah şekilli kubbelerin en büyüğü üzerinde şehrin koruyucusu Meryem Ana heykeli var. Bronz kapıya dokunmanın iyi şans getirdiğine inanılıyor. Kilisenin çatısına da çıkılabiliyor. Tel örgüler ardından
25
AGUSTOS 2019
da olsa şehre ve Duoma Meydanı’na tepeden bakmak hoş. Bu arada külah kubbeleri ve ucundaki heykelleri de yakından görme fırsatınız oluyor. Asansör ya da merdivenle çıkmanın bedeli farklı. Çatıdan direkt kilisenin içine inerek geziye devam edebiliyorsunuz. Galleria: Adını birleşik İtalya’yı oluşturan ve ilk kralı olan Vittorio Emanuel 2’den almış. Cam kubbeli tavanı ve artı şekilli 4 koldan girişli eski bir alışveriş binası. İçinde ünlü markaların mağazaları ve restoranlar bulunuyor. Ayrıca zemindeki boğa mozaiği turistler için çekim noktası. Boğanın alt tarafına topukla basıp saat yönünün tersinde 3 kere dönmek iyi şans getiriyormuş. Santa Maria Della Grazie Kilisesi: Yemekhanesinin duvarında zamanında Leonardo da Vinci’nin yaptığı Son Akşam Yemeği tablosunun yer almasıyla turistlerin akın ettiği bir yer. Kiliseye giriş ücretsiz ama tablonun görülebileceği yemekhaneye giriş ücretli ve haftalar öncesinden online bilet almazsanız pek şansınız yok. Oldukça büyük bu duvar resmini görmek için küçük gruplar 15 dakikalık sürelerde içeriye alınıyor. Üstelik saat 13.00-15.00 arası ziyarete kapalı. Resmin sanat tarihindeki önemi şu ki Leonardo’nun eşsiz kompozisyon yaratma yeteneği, oran orantı anlayışı, ışığı kullanması ile daha önce yapılmış emsallerinden ayrılıyor. Uzun yıllar o duvarda kalabilsin diye kendisinin geliştirdiği özel bir teknik kullanmış. İşe yaramış belli, yüzyıllardır yerinde ve milyonları ağırlıyor. Brera: Bu bölge tasarımcıların dükkanları, vintage mağazalar ve eskicilerin yanı sıra galeriler ve kafelerle zaman geçirmesi en keyifli yerlerden biriydi. İçinde eski tabloların restorasyonu izleyebileceğiniz bir laboratuvarı olan Brera Sanat Müzesi de burada. Navigli: Milano’nun kanal bölgesi. Milano Katedrali inşasında mermerlerin ve heykellerin kolay taşınabilmesi için Leonardo’nun tasarladığı kanallarda bugün tekneler turistleri gezdiriyor. Kanal etrafındaki kafeler günü bitirmek ve aperativo almak tercih ediliyor. Sforzesco Kalesi: Yüzyıllar boyunca Milanolular kaleyi yabancı tahakkümün bir simgesi olarak görmüş ve kaleyi yıkmaya çalışmışlar. Ancak İtalya’nın birleşmesinden ve bir kültürel merkeze dönüştürülmesinden sonra kale kentin bir sembolüne dönüşmüş. Arka bahçesi ise bugün şehir parkı olarak kullanılan Milanoluların hafta sonu piknik yaptığı bisiklete bindiği Sempione Parkı. Siz de belki biraz peynir, şarküteri ve bir şişe şarapla bu parkta takılabilir ya da bisiklete binebilirsiniz.
10 Corso Como: Günün her saati benim favorim. Milano’nun en tarz mekanlarından. Avlu bahçesi, teras bahçesi, tasarım ürünler ve kitap satışı yapılan mağazası, sanat galerisi ve ünlü markaların giysi ve aksesuarlarını satan bölümleriyle şık bir restoran ve kafe hizmeti veren Milano’da olduğunu anlayacağınız yer. Lu Bar: Sokak yemeği geleneğinden popüler bir mekana dönüşmüş Lu Bar için rezervasyon gerekiyor. Yüksek tavanlı, yeşillikler içindeki ana salon bir kış bahçesi gibi, ilk giriş kısmı ise daha çok bar ve ayak üstü atıştırma alanı gibi. Açık alanda da masaları var. Ben öğle yemeği için gittim ama akşamda açık. Fiyatlar ortalama üzerinde Fonderie Milanesi: Yerellerin takılmayı seçtiği ve çok göz önünde olmayan, eski sanayi binaları atölye ve garajların olduğu bir avluda konumlanmış. Bence aperitivo konusunda Milano’nun en iyisi olabilir. Bol ve çeşitli aperatifler açık büfe mantığında bir masadan alınıyor. Officina Milanesi: Fonderie Milanesi'ne komşu bu mekan aynı avluda. Açık ve kapalı alanları var. Dekorasyonu, yüksek tavanlı geniş alanıyla ve büyük barıyla geceye devam edilebilecek hoş bir mekan. Müzik de saat ilerledikçe artıyor. Bar Luce: Prada Vakfı Binası'nda Wes Anderson tasarımı hoş mekan. 1950-60’ların Amerika esintisi, pastel pembe ve yeşiller ile ferah bir mekan. Mekanda müzik makinesi, Amerikan tarzı oyun masaları konumlandırılmış. Bar, pastane, kafe siz ne isterseniz o seçenek var. Çağdaş sanata ilgi duyuyorsanız bir iki saatinizi bu binada geçirip Bar Luce’de mola verin derim.
u s u ik s @hTaaylm AZ an YILM
41.000 feet Sevgili okuyucular, bu ayki fotoğrafı geçtiğimiz günlerde Dubai’den İstanbul’a 41 bin feet yükseklikten dönerken çektim. İlk bakışta Pac-Man oyununun karakterini andıran bu dairesel şekiller aslında Suudi Arabistan’ın çöldeki tarlaları. Özel sulama yöntemiyle geliştirilen bu tarlalar simetrik yapılarıyla güzel bir görüntü oluşturuyor. Hepinize bol yeşillikli bir ay diliyorum...
26
RÖPORTAJ
)
AGUSTOS 2019
‘Müzik yapmaktan başka bir şey bilmiyorum’
Ahmet YATĞIN
M
elisa Uzunarslan, çıkardığı Tanıdığım En Güzel Deli albümüyle birlikte dikkatlari üzerine çekmeyi başarmıştı. Şimdi ise, bambaşka bir 'delilik y'aparak tüm albüme klip çekiyor. Biz de bunu öğrendiğimiz gibi konuyu kendisiyle konuşmaya karar verdik. Hem albümden hem de hayattan güzel şeyler konuştuk. Çok daha uzun versiyonunu ise ilerleyen günlerde YouTube kanalımızdan izleyebileceksiniz. Öyleyse başlayalım. ❏ Merhaba Melisa, bu yaz Kuşadası Gençlik Festivali ve Milyonfest gibi festivallerdeydiniz. Nasıl geçti? Merhaba! Albüm çıktıktan sonra bir lansman yaptım. Ondan sonra ilk solo festival deneyimim de Kuşadası Gençlik Festivali oldu. Aslında erken saatte çıkmak festivallerde biraz riskli. Saat 2’de çıktım ve biraz gergindim. Seyirci gelecek miydi acaba? Çünkü bütün gün oradalar ve o kadar erken gelmeyebilirler diye düşündüm. Fakat çok kalabalık bir festivaldi. Beklediğimden çok daha fazla insan vardı. Ve albüm yeni olmasına rağmen şarkıların hepsini bilen bir sürü insanla karşılaştım. Aslında bu biraz kemancı olarak çok tanınmam ve şarkıcı olarak henüz tanınmamamla ilgili bir endişeydi. Ama çok keyifli geçti Kuşadası benim için. ❏ Tanıdığım En Güzel Deli albümünden tam 6+1 klip çektiniz şarkılara. Bu inanılmaz bir sayı. Neden böyle bir şey yaptınız? Evet bence de çok acayip. Aslında şöyle, birazcık dönemin değiştiğine inanıyorum. Dönemi de herkes gibi anlamaya çalışıyorum. Sosyal medya reklamları vererek de kendinizi tanıtabiliyorsunuz. Albüm çıkarmak ise büyük bir delilik. Ben baya 10 tane şarkıyla, hepsinin söz müziği bana ait, böyle bir şey yaptım. İşte basıldı, etti ama aslında sadece dijitalden bir şarkıyla deneyebilirdim de. Daha önce 3 tane tekli yaptım zaten. Elimde kalıcı bir şey olsun istedim. O yüzden de bu albümü yaptım. Çok da mutluyum yaptığım için. Bir strateji de deniyorum şu an. İşe yarayacak mı bilmiyorum. Her birine klip çekmek gibi bir derdim var. Şu an yedisine çektik. Altısını mayıs ayında bir ayda çektik. Yönetmenliğini ve albümün bütün görsellerini Mehmet Hakyemez yaptı. Bir kısmını Foça'da, bir kısmını Zuhal Müzik’te çektik. Ben bunların hepsini hem plak şirketimin yardımıyla hem de çevremdekilerin yardımıyla yapıyorum. Çünkü çok pahalı bir şey klip çekmek. O kadar kolay bir şey değil. Çok büyük ekip gerekiyor. Fakat bunların hepsini aslında sırayla yayınlamak istiyorum. Albümün çıktığını bilmeyenler için özellikle, ben bu klipleri tek tek yayınlayarak sanki yeni tekliler çıkmış gibi hissettirmeye de çalışacağım. Çünkü biraz organik olsun istiyorum açıkçası. Öteki türlüsü benim kendimi de kandırmama neden olur. Zaten çok büyük paralar dönüyor bu reklam işlerinde. Yani parayı basıp çok acayip izlenmeler alabiliriz ama o zaman ben de kendi gelişmemi göremem. Yalan
Melisa Uzunarslan
olur. O yüzden neler yapabileceğime baktım. Klip çekmeye karar verdim ve klip çekeceğim zaten. ❏ Orada bir “organik” kelimesini yakaladım. Son zamanlarda bu konuda inanılmaz tartışmalar var. YouTuber'lar müzik yapıyor ve inanılmaz izlenmelere ulaşıyorlar. Bir rahatsızlık duyuyor musunuz acaba bundan? 90’larda da mankenden şarkıcı olur mu diye tartışılıyordu. O muhabbet şimdi Youtuber’dan şarkıcı olur mu, fenomenden şarkıcı olur mu tartışmasına döndü. Herkesten bir şey olabilir. Kıskanmak falan da değil ama birazcık sağlıksız görüyorum. Bazılarının 150 bin takipçisi var, şarkı çıkarıyor ve 2 milyon dinleniyor. Bunun bir ticari kazanımı da var. Ama onlar kalıcı şeyler mi? Aslında biraz tercihinize bağlı. Ben 9 yaşında konservatuvara girdim ve hayatımda müzik yapmaktan başka hiçbir şey bilmiyorum. Kendi gelişimimi net bir şekilde görmem lazım. Çok emek sarfediyorum çünkü. Kalıcı olmak istiyorum. Bunun nasıl olduğunu görmek için de çıkardığım şeylle nabız yokluyorum. Bakalım neyi beğeniyorlar, onu görmem için böyle yapmam lazım. Zaten o bahsettiğimiz konuda çok büyük paralar dönüyor. Gerek de yok bence böyle reklamlar yapmaya. Enteresan bir şey. ❏ Albümde ve kliplerde ayrıca katkılarınız oldu mu? Aslında biraz çok yönlü biriyim. Her şeye karışmak gibi bir derdim var. O yüzden biraz zor benle çalışmak ama, hiçbir zaman işin profesyoneline karışmam... Önceki yıllarda Sezen Aksu’nun albümünde aranjör olarak bulundum. İşin mutfağında da ufak ufak olan biriydim. Şarkıların hepsi, söz ve müzik bana ait oldu. Can Algeç müzikal prodüktörlüğünü yaptı. Bütün aranjeler ona ait. Birkaçına da birlikte çalıştık. Ufak ufak gitarlar çaldım. Piyanoların hepsini ben çaldım. Yaylıların hepsini ben çaldım. Aslında tabii ki çok katkım var ama yön veren Can Algeç oldu. Albümde Üvey Sevgilim ve Gizli Saklı gibi klasik müzik formunda bir piyano ve yaylı ile yapılmış şarkılar da var. Onların aranjalerini ben yaptım mesela. Çekimlerdeyse her şeye karışmak istiyorum açıkçası. Söz de dinliyorum ama her yerde parmağım var. ❏ Biri Var mı? klibinde üç hanımefendinin bir dostluk teması içinde vakit geçirdiğini görüyoruz. Bütün bu süreçte, dostluk olmasına rağmen yine de “Biri var mı?” sorusunu soruyorsunuz. Ben bunu ilginç buluyorum. Kendi hayatım için de öyle; dostlarımız, ailemiz, arkadaşlarımız yanımızda olmasına rağmen bu soruyu hep soracak mıyız? Sanırım sürekli soracağız. Benim çok güzel dostlarım var. Ama hakikaten her zaman “Biri var mı?” oluyor. O aslında bir aşk şarkısı. O senaryoya biraz ben karıştım, izin verdi sağ olsun Mehmet. Genelde kızların ayrılıklarında olur böyle. Dün gece terk edildiysem, arkadaşlarım hemen benimle ilgilenirler. 'Gel bi dışarı çıkalım' derler. Onu göstermek istedim, o tatlılığı. Bir de
RÖPORTAJ
27
)
AGUSTOS 2019
‘Havalı olsun diye bir küvette yatmak istemedim’ şuna çok önem veriyorum. Bir şey istemekten çok hoşlanmıyorum, biraz feminist gibi bir durumum var ama, kadınlar birbirini çok kıskanıyor açıkçası. Kadınların çok onurlandırıyor. Demek ki onlara rakip en büyük sorunu bu. olmuyorum, onları rahatsız edecek veya Birbirilerine maalesef destek onların dişiliğine denk gelecek bir şey olmuyorlar. Kadınların birlikte yapmıyorum. olması, kadın müzisyenlerin ❏ Kendimi kaybettim klibinden azlığı… Bunlar benim baya bahsettiniz, söylediğiniz gibi kadın dertlerim. Piyasadaki ataerkil müzisyenler ile beraber sahnedesiniz. Ancak durumdan dolayı araya girip sizi dinleyen insanlar maskeli. Bu klipten var olmak biraz zor oluyor. birazcık bahseder misiniz? Mesela bir gün önemli bir Kendimi kaybettim aslında kendime grupla çalıyorum, kemancı yazdığım bir şarkı. Kafanın çok fazla olarak davet edilmiştim. "Ben bu şarkıyı bilmiyorum." dedim dağılmasından pek hoşlanmayan biriyim ama öyle bir dönemdeydim. O maskeliler de oradaki bir gitariste, şarkının şöyle bir şey; çok fazla insan var, kalabalık, trafiği nasıl olcak bana öğretir bizi dinleyen, seven bir sürü kişi var misin dedim. “Sen burda dur ama aslında hiçbiriyle gerçek bir iletişim yeter.” dedi bana. O gün çok rahatsız olmuştum. O söylenen kuramıyoruz. Klipte sahne performansı da yapmayı çok istemiştim. Havalı olsun diye şey, "biz seni sadece buraya bir küvette yatmak istemedim açıkçası. genç güzel bir kız olduğun için çağırdık." Ben egoist bir yerden Klipte oynayan bütün müzisyenler de benim konservatuvardan arkadaşlarım. Hepsi konuşmuyorum ama, iyi enstrümanlarında çok başarılı, çok önemli keman çaldığı için oraya davet insanlar. O yüzden çok iyi bir klip oldu. Ben edilmiş biriyim. Ama karşıdan de kendime bir şarkı yazmış oldum böylelikle. gelen şey çok cinsiyetçi, çok ❏ Peki sırada ne var? Bizi ne bekliyor? garip bir şeydi Bunu yıkmak Bütün albümü kliplemek istiyorum. İyi için çok uğraştım. Sadece kadın ve güzel yerlere çıkmak istiyorum. Çok olmanız bir sürü sıkıntıyı da güzel bir grubum da var. Onları da mutlu beraberinde getirebiliyor. O etmek, şartları iyi hale getirmek istiyorum. yüzden kendimi kaybettim Katılacağımız bir festival daha olacak. klibinde de kadın müzisyenler Daha tam netleşmedi ama İstanbul'da olan ile birlikteydim. Elimden Milyonfestlerden birinde olacağım. İsim geldiğince kadınlara destek vermeyeceğim ama güzel bir düet yapmayı olmak ve birazcık ilham vermek istiyorum. Çünkü güzel düşünüyoruz. Dört tane şarkı daha da yaptım ama fazla üretim olmasın diye duruyorum. yerlere geldiğimi Kasım ya da aralık gibi, eğer iyi çalışırsam, düşünüyorlar. yeni bir tekli düşünüyorum. Yani devamlı Erkekten bir şeyler düşünüyorum ben ya. çok kadın ❏ Üretme motivasyonu bitmiyor hayranım o zaman sizde? var. Bu Bitmiyor. Benim hobim beni bile yok. Ben sürekli müzikle uğraşıyorum. Hobim şey mesela, bas gitar çalmayı öğreniyorum. Elektro gitar çalışıyorum filan. Ben mutluyum kendi halimde. Bakalım, çalışıyoruz işte.
12 . bin
Geçen ayki Spotify dinleyici sayısı
Sesler ve görüntüler arasında
H
ARCHIVIST
Hüseyin NECİPOĞLU huseyin_nc
erhangi bir müzik albümünün kapağındaki fotoğraf, resim ya da grafik çizim albümün içinde barındırdığı müzikler ya da şarkılar hakkında size ne ifade edebilir? Teknolojik imkanların günümüzdeki gibi olmadığı 1990’lı yıllarda bildiğim sanatçıların dışında yeni keşifler yapmak, yeni sanatçıları tanımak ve dinlemek için bir şey yapıyordum. Sırf albüm kartonetinde yer alan resimlere ya da grafiklere göre albüm seçmişliğim vardı. The Beta Band, Stereolab veya Sparklehorse gibi grupları böyle keşfettim. Günümüzde CD (compact disc) eski popüler günlerinden çok uzakta ama 90’li yıllarda CD almak için sık sık Beyoğlu’nda Atlas Pasajı'nın içinde yer alan Kod müzik ve Galeria’daki Piccatura müzik mağazasına uğrardım. Günümüzde ikisi de kapandı. Kütüphanemdeki albümlerin çoğunu bu mağazalardan edindim, Kadıköy’de Akmar Pasajı'ndaki müzik dükkânlarını da unutmamak gerek. Şimdi her ne kadar dijital müzik platformları müzik dinleme alışkanlığının önüne geçse de Audio CD’den müzik dinlemek benim için o zamanlarda çok önemliydi çünkü müziğin tadına ancak böyle varabiliyordum. Plaktan sonra işitebileceğiniz en kaliteli ses CD’lerde mevcuttu. CD formatında ilk edindiğim albümlerinden biri R.E.M’in 1992 çıkışlı Automatic For The People albümü. Benim için zamansız bir kayıt ve yine ara sıra kendimi dinlerken bulduğum, geçmiş ve gelecek arasında köprü kurmamı sağlayan bir albümdür. Geçenlerde izlediğim yönetmenliğini ve senaristliğini Florian Henckel von Donnersmarck’in yaptığı Asla Gözlerini Kaçırma (Never Look Away, 2018) olağanüstü bir film. Bu film, resim sanatı hakkında yeniden düşünmemi sağladı. Ayrıca filmin müzikleri de oldukça etkileyiciydi. Müzikleri besteleyen Max Richter, beyazperdeye yansıyan görüntülerle uyumlu notalar ortaya çıkarmış. Filmde insan kişilikleri, sanatın insan ruhuna etkileri ve insanlık adına çok şey anlatılıyor. Resim sanatı ve dünya tarihi ile ilgilenenler bu filmi mutlaka izlemeli. Filmde kullanılan bir replik “Gerçek olan her şey güzeldir” filmin anahtar cümlelerinden biri. Resim demişken bazen kedimi bir tablonun içindeymişçesine hayal edebiliyorum. Amerikalı ressam Edward Hopper en sevdiğim ressamlardan biri. Resimlerinde yalnızlığı ve hüznü resmetmiş. Nighthawk (Gece Kuşları)’a her baktığımda arka planda çalan müzik ne olabilirdi diye düşünürüm. Ya da ressam bu eseri tuvale yansıtırken neler hissetmişti? Hangi duygularla vurmuştu fırçasının renklerini tuvale? Ben bu tabloya Pink Floyd’un Wish You Were Here şarkısını çok yakıştırırım ve sanki o tabloda resmedilenler baş başa kaldıkları yalnızlıklarıyla bu şarkıyı dinleyip anılara dalıyor diye hayal ederim. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul Modern’de Çok Sesli: Türkiye’de Görsel Sanatlar ve Müzik sergisi açılmıştı. Burada sergilenen Burhan Doğançay’ın Mavi Senfoni isimli tablosu için Kamran İnce tarafından bestelenen müziği dinleme şansım olmuştu. Tablonun karşısına oturup bu eser için bestelenen müziği kulaklıklarla dinlediğimde farklı hissetmiştim. Müzik, duvarda izlediğim etkileyici resim ile bütünleşiyordu ve ben kendimi çok iyi ve farklı hissediyordum. Notalar adeta ruhuma dokunuyordu, duvardaki tablonun muhteşem imgeleriyle birlikte... Son olarak kendinize bir güzellik yapın yazar, yönetmen ve ressam Mehmet Güreli’nin zamana meydan okuyan Kimse Bilmez şarkısını dinleyerek herhangi bir müzede sergilenen bir sergiyi ziyaret edin. Bırakın müzik ve resimler sizi kuşatsın. İnanın ruhunuza iyi gelecek. Gerçek olan şu ki sanat insan ruhuna dokunduğunda dünya güzelleşiyor. Sanatın ve müziğin ruhunuzu beslemesi ve müzik sevincini yaşamanız dileğiyle... Not: Bu yazı yazılırken bu kez de albüm kapağından ve müziğinden etkilendiğim Laurence Pike’ın Holy Spring isimli yeni albümünü dinledim. Meraklısına...
28
FOTOROMAN
Caz Vapuru Boğaz sularında
)
AGUSTOS 2019
İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından 22 senedir Garanti BBVA sponsorluğunda düzenlenen 26. İstanbul Caz Festivali sona erdi. 40 bin kişinin izlediği festivalin en sevilen etkinliklerinden Caz Vapuru'nun yeri ayrıydı. 14 Temmuz'da Boğaz turuyla müziğin buluştuğu ve şehrin etkileyici atmosferinin melodilere karıştığı deniz üstü konserlerinden unutulmaz anlara sahne oldu. İşte o günden kareler.
Yolculuğumuzu Fahrİ S. KORUTÜRK ADLI VAPURLA YAPTIK. SEYİR HALİNDE KAPTAN KAMARASINDAN BİR KARE.
SABAH 09.30'DA İSKELE KALABALIKLAŞMAYA BAŞLADI. KAPILAR AÇILIR AÇILMAZ HERKES YERİNİ ALDI.
İZLEYİCİLERİ TALKING HORNS KARŞILADI.
İSTANBUL CAZ FESTİVALİ DİREKTÖRÜ HARUN İZER, 9 YILLIK BEKLEYİŞİ NİHAYETE ERDİRMENİN MUTLULUĞUNDA.
29
AGUSTOS 2019 )
FOTOROMAN
The Busquitos EĞLENCELİ MÜZİKLERİ VE KOSTÜMLERİYLE VAPURU COŞTURDU.
CAZ EŞLİĞİNDE BOĞAZ SEYRİ.
KÜÇÜK MÜZİKSEVERLER DE YOLCULUK BOYUNCA festİvalİn çocuk kİtabı, çocuklara Renk Renk Caz'ı okudu.
30
FOTOROMAN
)
AGUSTOS 2019
Brassist
Caz varsa büfe çayı ve tost da vardır. Kuyruk uzun ancak müzİK SAYESİNDE NASIL GEÇTİĞİ ANLAŞILMIYOR.
ANADOLU KAVAĞI
31
AGUSTOS 2019 )
FOTOROMAN
MURAT MERİÇ
GÜVERTEDEKİ MÜZİĞE MAKİNİSTLER DE USUL USUL EŞLİK EDİYORDU. DAYANAMADIK BİZ DE SELAM VERDİK.
MÜZİKSEVE R HANIMEF ENDİ TÜM MÜZİSYENL ERLE FOTO ĞRAF ÇEKTİRME NİN MUTLUL UĞUNDA.
FOTOROMAN
)
32
İstanbul’da Opeth gecesi
AGUSTOS 2019
2014 yılında ilki gerçekleşmişti. Günümüze dek aralarında Megadeth, Korn, Amon Amarth, Apocalyptica gibi isimlerin de bulunduğu onlarca yabancı ve yerli gruba ev sahipliği yaptı. Bu yıl, Birlikte Güzel Sunar: Rock Off 2019’un ilk konuğu ülkemizde oldukça geniş bir hayran kitlesi bulunan ve İsveç’in progresif metal türündeki en büyük gruplarından biri olan Opeth idi. Opeth sahneye çıktığında olaylar gelişti... Ekibimizden Umut Güloğlu yazdı ve fotoğrafladı.
Mikael Åkerfeldt İStanbul’u özledİĞİNİ SÖYLEDİ.
33
AGUSTOS 2019 )
FOTOROMAN
konser boyunca İZLEYİCİLERİN ellerİ HİÇ AŞAĞIYA İNMEDİ.
34
Bu yaz One Love Festival 15
)
AGUSTOS 2019
20 Temmuz’da Parkorman’da başlayarak 21 Temmuz’da devam eden One Love Festival 15, 2 ayrı mekanda ve toplam 5 sahnede 25 bin müziksevere eğlenceli bir deneyim sundu. Birlikte Güzel tarafından Pozitif deneyimiyle gerçekleştirilen 30 konserlik festivalin gündüz ve gece devam eden etkinliklerinden eğlenceli kesitlerine bir göz atın!
kamufle ve bİraderlerİ sahneyİ coşturdu.
Mıchael kıwanuka
aI’ York, Audıoban sahnesİnde.
Bİrlİkte Güzel Sahnede konser beklenİyor... Jungle by nıght
35
)
AGUSTOS 2019
SKINNY PELEMBE
ÇETESİ I Ş A Y Z GÖ A AVASIN H L A V İ FEST DAHA UYGUN ’LA SOUND İ L T E K HARE EYDİ. SAHNED
IKARU
YEARS&YEARS COŞTURDU! KIYAFETLER VE SAHNE TASARIMI ÇOK SIKIYDI.
PALMS TRAX
36
)
AGUSTOS 2019
Blaze MÜZİĞİYLE VE SAHNE ŞOVUYLA ONE LOVER’LARI BÜYÜLEDİ.
Gaye Su Akyol Kendine Has Sahnesinde!
O GECE BÜYÜK EV ABLUKADA’NIN SESİ MARS’A KADAR ULAŞTI.
BLAZE FANATİKLERİ...
37
)
AGUSTOS 2019
Fesİivalİn King sahnesİ sabaha kadar muhteşem elektronİk müzİk performanslaRIYLA İzleyenlerİ coşturdu.
YERLİ ELEKTRONİK MÜZİK ETKİNLİKLERİNİN DEĞİŞMEZ İSİMLERİNDEN FERHAT ALBAYRAK VOLKSWAGEN ARENA’DA İLK SAHNEYİ YAPTI.
BLACK MADONNA PERFORMANSI SONRASI ÇOK UZUN SÜRE ALKIŞ ALDI.
the art department BU YIL İLK KEZ SABAHA KADAR SÜREN FESTİVALE İLGİ ÇOKTU.
38
ARAŞTIRMA
)
AGUSTOS 2019
Biletten pahalı biletleme
Ece ULUSUM
B
ilet alırken aslında kaç kurum ve kişiye ödeme yaptığınızı hiç düşündünüz mü? Bu bilgiler biletin arkasında yazmaz. Etrafımdakilere ilk sorduğumda aldığım yanıtlar benzerdi; sanatçı, orkestra, mekan. Biraz da ben ekleyeyim: Organizatör, devlete vergi, sanatçı ajansı veya menajer, biletleme kurumu... Daha eklenecekler vardır ama emin olun listenin azalması güç, hele ki büyük bir organizasyonda. Bir konser izlemek için gözden çıkarılan parada okuduğum yorumlar ve dinlediğim müzikseverlere bakınca ‘ziyan’ olarak nitelendirilense biletleme kurumunun aldığı hizmet ve işlem bedelleri. Bunlar nedir ve nasıl büyük paralar dönüyor? Etkinlik bilet satışı ve dağıtımı epey eski bir hikaye. Eski Roma Kolezyum’undaki etkinliklerde de vardı. O zaman ve şimdi arasındaki en büyük fark, mekanların kendilerinin artık bilet satışının operasyonel tarafını ele almaması. Bunun yerine bilet kurumları mekanları kâr karşılığı biletleri satmalarına izin vermeye ikna etti. O zamanlar işler nasıldı bilinmez ama bugün bilet zenginleri var, orası kesin. Technavio’nun analistleri, küresel bilet piyasasının 2018-2021 döneminde yüzde 6,3 büyüyeceğini söylüyor. Yine Technavio’nun 2017 tarihli raporuna göre dünyada (müze, komedi
kulüp biletleri hariç) bilet satışlarının yüzde 15,03’ünü konserler oluşturuluyor. Bugün bilet endüstrisinin büyüklüğü 74 milyar dolar. Ticketmaster’ın yıllık geliri 1,3 milyar doların üzerinde, CTS Eventim ise yaklaşık 400 milyon euro. 2017’de Biletix genel müdürünün verdiği verilere göre; Türkiye’de 80 milyonun üzerinde bilet satılıyor ve bunların dörtte üçü sinema biletinden oluşuyor. Küresel eğlence sektöründe ise dijital bilet pazarından 2020’ye kadar her yıl büyüme beklenirken, Türkiye’deki öngörü yüzde 25 seviyesinde.
BİLETLEME DÜNYASINDA RAKİPSİZ MÜSABAKA
Her yıl büyüme oldu mu bilinmez. Açıklanan istatiksel bir veri yok ancak Mobilet’in kapanması bir şeylerin yolunda gitmediğini gösteriyor. Mobilet Genel Müdürü Karaoğlan Taşçı açıldıklarında 12 ay içinde 1,5 milyon kullanıcıya ulaşmak istediklerini söylemişti ancak o rakamın çok gerisinde kaldılar. 2 yıldır faaliyette olan ve Babylon, KüçükÇiftlik Park, Nayah, Anahit Sahne ve Muaf Kadıköy gibi birçok mekanın biletleme işlemlerini yapan kurum, Biletix’in en önemli rakiplerindendi. Mobilet’in hâlâ neden kapandığına yönelik net bir açıklama yok, yakın civardan gelen fısıltılar beklenen büyümenin olmadığını ve şirketin zarar ettiğini söylüyor ancak teyit edemedik. Hal böyle olunca bilet dünyasının devlerinden olan Ticketmaster bünyesindeki
üc ret le n di r m e
Görsel Biletix’ten alınmıştır.
Biletix’in ücretlendirme politikası hakkında serzenişler başladı. Ekşi’de okuduğum benzeri yorumlardan birkaçını iliştireyim; “Peki bu Biletix'i kim durduracak ağalar, beyler? Kendi el ve ayaklarımızla gişeden aldığımız bilete bile daha ne kadar haraç ödeyeceğiz?”, “Biletix tekeline karşı daha makul hizmet sunarak tarafımı sevindirebilmiş bir organizasyon idi. Yine kaldık yaban ellere.” Bu ilk değil 16 yıllık MyBilet’in sonunu da getirmişti Biletix... Adeta tüm kuralları onların koyduğu rakipsiz bir müsabaka.
BASTIRIRSAN PARA YOK QR İSTERSEN VAR
2000’den beri kültür-sanat ve eğlence alanındaki etkinliklerin bilet satış ve pazarlamasını üstlenen Biletix, 2006’da Amerikalı eğlence ve canlı etkinlik şirketi Live Nation‘ın bir parçası olan ve 21 ülkede faaliyet gösteren Ticketmaster'a satıldı. Her yıl, 400’ün üzerinde etkinlik organizatörü tarafından düzenlenen 7 binden fazla etkinliğin bilet satışı Biletix üzerinden gerçekleştiriliyor. Kurum gün geçtikçe büyüdü, sektörde tekele dönüştü. Bu kadar büyük, yüzlerce milyonluk ciroların altında oranı sürekli değişen hizmet bedeli, işlem bedeli, bileti mail’leme bedeli gibi her tıklamada para olması var. Hız müptelası olan nesil, bilet kuyruğunda beklemek istemiyor. Tüketici alışkanlıkları göz önünde
ARAŞTIRMA
REKABET KURUMU TETİKTE
1 . 3 %12 80 . . milyar
miyon Türkiye’de 80 milyonun üzerinde bilet satılıyor.
Biletix kimi etkinliklerden yüzde 12 ve üzeri komisyon alabiliyor. Bu değişkenliği müşterilerine üstü kapalı açıklıyor.
DİĞER BİLETLEME FİRMALARI NE ALEMDE? Biletme işinde Biletino, Milyon Bilet, Biletino, Dsmbilet, Biletinial, Bugece gibi firmalar da var. Ayrıca Bryan Adams konserini araştırırken fark ettim, Passolig satan Passo'ya da kültür-sanat biletleri bölümü eklenmiş. Mobilet sabit bedel alıyordu, o yüzden kullanıcılara daha makul ücretler geliyordu. Diğerlerine gelirsek; Milyon Bilet komisyonsuz bilet satıyor. Biletino, bilet fiyatının üzerine sabit yüzde 8 komisyon ve 3 TL’lik satın alma ücreti koyuyor. Passo’da hizmet bedeli var, işlem bedeli yok. Gişeden teslimata 5 TL alıyor, mail atarsanız PDF’e ücret almıyor. Ama duruma göre değişiyor, örneğin Brayn Adams’ta servis bedeli yok. Biletinial’da hizmet bedeli sabit 5 TL. Biletini satmak isteyenlerin kullandığı siteler Stubhub, Yes Bilet, Viagogo ise pek amacına uygun kullanılmıyor. Ben diyeyim çevrimiçi karaborsacılık, siz deyin eldeki biletleri değerlendirme.
Ticketmaster’ın yıllık geliri 1,3 milyar doların üzerinde.
74 .
milyar Bilet endüstrisinin büyüklüğü 74 milyar dolar.
400
Tam bu haberi hazırlarken bir haber sitesinden bildirim geldi. “Rekabet Kurumu Biletix Bilet Dağıtıma ilişkin olarak da sattığı biletlerin fiyatlarına fahiş tutarda hizmet bedeli, işlem bedeli, kargo bedeli gibi isimler altında ekstra masraflar eklemek yoluyla organizatörlerle imzaladığı münhasır sözleşmelerle rekabet ihlali yaptığı yönünde ön araştırma açıldığı hatırlatıldı. Ön araştırma bulgularına dayalı olarak bu şirkete de soruşturma açıldığı belirtildi. Biletix için açılan soruşturmaya yönelik herhangi bir kanun maddesi işaret edilmedi.” Bu iş nereye varacak bilinmez ancak aynı kalmayacağı kesin.
)
bulundurulunca PDF ya da QR’a para alarak edecekleri kâr bariz. Oysa baskı ücretleri uçmuşken basılı bilete ekstra ücret talep etmeleri daha mantıklı geliyor ya da daha iyimser... Her kafadan bir ses çıkar vaziyette, müşteri politikalarına dair kamuya açık metnini okudum. Ekledikleri hizmet bedeline dair net bir açıklama yok, aldıkları yüzdeleri neye dayandırdıkları da belli değil. Birçok etkinliğin biletlerine baktım kimi zaman yüzde 5 kimi zamansa yüzde 12’ye varan hizmet bedeli konuyor. Bu karar tamamen organizatörle yaptıkları anlaşmaya bağlı gibi görünüyor. Mesela 825 TL’lik bilet fiyatına 75 TL hizmet bedeli, 3,5 TL işlem bedeli geliyor. Neden bastırılmayan, mail’le yollanan QR koda/e-bilete ek ücret alınıyor muamma. Tam tersi de olabiliyor. Örneğin Zorlu PSM etkinliklerinde herhangi bir hizmet bedeli alınmıyor. Merak ettiğim bir şey var. Hadi bu kadar kazanıyor ama Biletix n’apıyor bu kadar parayı? Call center'da müşteriler hâlâ dakikalarca bekletiyor, blog deseniz bomboş, YouTube’da yeni bir şeyler deniyorlar ama kısmet...
39
AGUSTOS 2019
Her yıl, 400’ün üzerinde etkinlik organizatörü tarafından düzenlenen 7 binden fazla etkinliğin bilet satışı Biletix üzerinden gerçekleştiriliyor.
40
GÜNCEL
)
AGUSTOS 2019
Burak ABATAY
K
Kalbinin ta içinden KALP HANIM
alben geçen haftalarda 3 şarkılık bir EP ile karşımıza çıktı. Aşk Çeşmesi adını verdiğini EP’de bir de EP’ye adını veren şarkının Kaan Düzarat imzalı remiksi var. Bu 3 şarkının yanı sıra Kalben bir de bu EP ile üç şarkının da klibini Kız Kulesi’nin Anahtarı ismiyle bir bütün olarak yayımladı. Aytekin Yalçın’ın yönetmenliğindeki bu klipler dizisi için bir film benzetmesi yapması pek olası. Bu yazının kalanında da Kız Kulesi’nin Anahtarı için film diyeceğim. Her neyse, istiyorum ki hem Kalben’in müzikal yolculuğuna bir göz atalım hem de klipleri okumaya çalışalım. Kalben’in ilk albümü Kalben’in çıktığı günü anımsıyorum. Bir heyecanla dinlemeye koyulmuştum. 13 şarkının yer aldığı albümde ilk dinleyişte beni ona çekmeyen bir şeyler vardı. Herhalde o günlerde ilk dinleyişte bu kadar dağınık, bu kadar umutsuz ve hayattan şikayetçi bir yapı hoşuma gitmemişti. Hayatın sillesini yemek başka, hayatın sillesini yiyen şarkıları söylemek başka diye düşünmüştüm. Evet, bugün hâlâ o silleyi böyle duymak çok fazla hoşuma gitmiyor ama 3 sene içerisinde albümü defalarca kez dinledim. İtiraf etmeliyim ki, ilk dinlediğimden tamamen farklıydı. Farklı bir yanı vardı şarkıların. Nelerdi onlar? Sözgelimi Saçlar şarkısı. “Ben olsam almam beni/ Adamdan saymam beni.../...Ben olsam bakmam bana/ bir çorba bile yapmam bana/ tüm bunları sen öğrettin bana sevgilim...” Bu sözleri öncesi ve sonrasıyla düşündüğümüzde, hele ki bir de Kalben’in umutvar bir yaklaşımdan uzak ses tonunu düşünürsek o zaman için, son derece başka bir yere götürmüştü ilk olarak beni. Ama sonra her şey yerli yerine oturdu. Bir nebze umutsuzluk ama fazlasıyla da alay. Hem kendisiyle hem de dünyayla alay eden birisi var sözlerde: “Yaşıyorsak eğer yaşıyorsak eğer/Böyle yaşamak her şeye bedel..." Ama bunda bence en çok da düzenlemelerin ve bestenin katkısı olmalı. Nedir bilmiyorum ama ben de binlerce insan gibi Kalben’in şarkılarına karşı büyük bir sempati duymaya başlamıştım. Dinlediğim birkaç sahnede de bunu pekiştirdim. Sound’undaki neşe ve sözlerdeki isyan, gündelik hayatımın onlarca örneği. Bunları cesurca Kalben’den duymak çok hoştu. Buraya bir ‘bkz’ koyup Taşikardi şarkısına yönlendirilmeli okur: “Bağır çağır ağlıyor üst komşunun kızı/ Altında çırılçıplak gülen Biz değil miyiz artık?” O yüzdendir Kalben’i ilk dinlediğimden hemen sonrası ve çok sonrası arasında ‘itiraf ’ olarak nitelendirebileceğim bir fark var. Onu kısa bir süre içerisinde çok fazla sevmiştim. Fark da olmalı çünkü annesini çok özleyen adamlardan birisi olarak şu sözler yıllar geçse de benim içime oturacak: “70 kilo derdim var/ Anne bana simit al/ Neden burda
değilsin?/ Rahat bir yerde misin?” Bir ‘bkz.’ da buraya ‘özlem buradaydı’ koyar mıyız? Hakkımız. Çünkü Kalben bence ilk ve hatta ikinci albümüyle özlem dolu bir manifesto yazdı. Dedi ki bu manifestoda, “Bakın, ben sizin yürüdüğünüz yollardayım. Bahariye’de, Ihlamur’da, İstiklâl’de karşınızdayım. Aşklarım, sevgilerim, dertlerim, sevinçlerim, hüzünlerim var ceplerimde. Bunlardan en kalabalık sokaklarınızda size bol bol saçabilirim. Sen! Ofiste olan! Sana biraz öfke! Sen! Annesi yitmiş, sevgilisi gitmiş! Sana biraz hüzün! Hey! Sen öteki! Al bu da kavgan! Al onu, sarıl ona. Sen! Dilin yok biliyorum ama bir çocuk parkı bile susmamalı! Sahip çık çocuklarına! Ve siz! O sokakların en güzel sahipleri! Sizin hepinize, sana da, ona da fazla
2019 Aşk Çeşmesi
fazla ne yakışır, biliyor musunuz? Özlemimden birer parça alın, iyi gelir! Sonra mı? Hadi gel dans edelim, Allah ne verdiyse tango ve vals!” Galiba o gün bugündür, Kalben albümünden beri fazla fazla özlem doldu içimiz. İyi ki de öyle oldu, bende bir parça hüzün; kırık ya da bütün, sende bir parça aşk! “Susma gönlüm sen söyle!/ Haydi gönlüm sen söyle/ Aşkımı sevgiliye/ Derdimi sevgiliye” Bu albümde Kalben, Haydi Söyle, Fırtınalar ve Saçlar gibi çok sevilen şarkıları bizlerle buluşturdu. Ve hemen ardından, bir sene sonra, Sonsuza Kadar albümü geldi. İlk albüm hakkındaki görüşlerimin A noktasından B noktasına nasıl geldiğini az evvel anlattım. Dolayısıyla 1 sene sonra yeni bir albümün gelmesini, hele ki artık şarkıların bin bir cimrilikle, ‘piyasada’
GÜNCEL
)
isminden söz ettirme hevesiyle paylaşıldığı bir dönemde Kalben’in 13 şarkılık başka bir albüm sunması harikulade bir şeydi. Ama bir eleştiri şöyle diyordu: “1 sene önceki albümün çok benzeri.” Galiba orada benim gibi müzik muhafazakârı insanlar, Spotify’ın şarkı önermesini bekleyen insanlarla aramıza biraz mesafe koyduk. Biz dedik ki, Kalben şölene, ziyafete devam ediyor. Onlar dedi ki bir öncekinin tekrarı. Onların dediği gibiyse bile, iyi ki de tekrarı. Hoş bu aktardığım etrafımdaki üç beş insanın görüşü olmakla beraber, bir miktar da sosyal medya gözlemlerim. Ama Yara ve Yalakanım Bebeğim gibi şarkılarla bugünün safi ‘pop’ şarkısı nasıl yapılır, resmen onu anlatıyordu bize Kalben. Üstelik bir de duruşu, sözleri ve sound’u iyiden iyi olgunlaşmış bir şekilde. Bunu biraz daha iyi anlamak için Yara şarkısının sözlerine bakmakta fayda var: “Elini uzattı/ Havada kalan en güzel hayalimiz/ Yaramızı unutturur/ Yarayı kapatan aşk/ Yaradan da derin” Kalben iyi ki hayatımızdaydı ve iyi ki şarkılar armağan ediyordu. Günümüze geldiğimizde ise Aşk Çeşmesi EP’si bizlerle oldu. Kısa bir zaman önce, Aşk Çeşmesi’nin çıktığının ertesi günü BirGün’e yazdığım minik bir yazıda Kalben’in şiirini şair Sennur Sezer şiiriyle mukayese etmiştim. Daha çok da Sennur Sezer şiirinden yola çıkarak Kalben şarkılarını okumaya çalışmıştım. EP’ye adını veren şarkıda “Çıldırır gibi yanarken kendimin en içlerinde/ Ateş arad yirmilik kızlar ceplerimde”; Kalp Hanım şarkısında “Kalp hanım nasılsınız/ Ah ne çok kırıksınız/ Kim dedi her şey yoluna girecek diye” şeklinde söylüyor şarkısını Kalben. Bu Kalben’in bütün şarkı sözleri içerisinde daha uzun uzun bahsedilebilecek iki örnek sadece” dediğim kısım, Sennur Sezer’in kadınlığı, mücadelesi ve şiiri ile ilgili bir çıkarımın devamıydı. Bu çıkarım ve benzetmelerle beraber son EP de bize gülümsesin. (Lütfen altta çalsın) Bir kere, Kalben, Aşk Çeşmesi ile beraber ikinci albüme yönelik ‘aynı kaldı’ eleştirisine müthiş bir cevap vermiş. Çünkü yaşadığı ve yaşattığı değişim belli ki harikulade. Bunu hem şarkılarda hissediyoruz hem de çok kötü bir başlıkla yayımlanan Hürriyet röportajından. O kadar güzel şeyler anlatıyor ki Kalben, her kelimesini dikkatlice okudum o gün. Kadınlığından bahsediyor mesela: “Kadın vücudunda olduğumu fark ettim! Ölene kadar da bu kadın vücudunda olacağım. Üstelik diğer kadınlardan da farklı bir vücutta değilim. Hepimizin memeleri, göbişi var. Hepimizin bir yerlerinde istemediği kıllar çıkıyor. ‘O zaman ben bu güzellikten neden uzak duruyorum’ diye düşündüm.” Bu iki örnekle de demek isterim ki, Kalben ilk iki albümde hissettiğim, serzenişte bulunan Kalben’le hesaplaşıyor. Sadece o mu? Bize dayatılanla, evde babayla, okulda müdürle, sokakta kabadayıyla, bize her gün yüzlerce şey dayatan iktidarlarla kavga ediyor. Bunun en güzel formuna ise Kız Kulesi'nin Anahtarı filminde okuduğu şiirlerde şahit oluyoruz: “küçük kadınları sevmez erkekler. yalnız kadınları sevmez erkekler. gerçek kadınları sevmez erkekler. dürüst kadınları sevmez erkekler. çirkin kadınları sevmez erkekler. bakımsız kadınları sevmez erkekler. onlardan uzun boylu kadınları sevmez erkekler. fakir adamları sevmez kadınlar. çirkin adamları sevmez kadınlar. başarısız adamları sevmez kadınlar. küçük adamları sevmez kadınlar.
41
AGUSTOS 2019
214 . 638 . bin bin
Geçen ayki Spotify dinleyici sayısı
Kız Kulesi'nin Anahtarı klibinin YouTube'da 2 haftalık izlenme sayısı
Kız Kulesi'nin Anahtarı filminde Kalben, iki şarkı arasında birer tane şiir okuyor. Çek parçasının bölümünün başında sözleri işaret diliyle aktarıyor. Kalp Hanım şarkısında olağanüstü güzel sanatsal bir çalışmayla karşımıza çıkıyor. Sanat yönetmeni kimse defalarca kez tebrik etmeli. Her yerinde ince ince anlamların işlendiği bu çalışma Kalben’in hayatında nasıl bir yere sahip bilmiyorum ama yılların ardından bugünlerden bize çok güzel gülümseyecek bu film. “Buradayım ben!” diyecek.
kariyer yapamamış adamları sevmez kadınlar. cebinde tomar tomar para taşımayan erkekleri sevmez kadınlar. adam adamı sever belki, kadın kadını sever. kadın adamı, adam kadını. adamken kadın olup adamı, kadınken adam olup hiç kimseyi. kadın ya da adam olmadan herkesi. öyleyken böyle severiz belki. 5 kuruşum yokken, rimelim akmışken, en deli küfürleri savuruyorken, artık sesim çıkmıyorken, kislerimle yara izlerimle, bütün kusurlarımla, kalbim kırıkken beni sever belki, beni..” Azıcık sevmek, azıcık hesap sormak, dans etmek, güçlü olmak, kırılıp dökülüp parçalanmamak ne güzel! Hele ki Kalben’de! Dönüp bakıyorum da, iyi ki onu ilk albümde dinlemeye devam etmişim. Bugün gül gibi öfkem, sevgim ve hâlâ özlemim var. Ve manifestosu da sapasağlam!
42 'Ponza biçilmiş kaftan'
RÖPORTAJ
)
AGUSTOS 2019
Ata Bayraktar
Gökhan KAYA
V
okalde ve gitarda Güneş Akyürek, fx gitarlarda Mehmet Korkmaz, davulda Salih Topuz, ve bas gitarda Burak Serter'den oluşan Ponza ile çok çalışıyor ve müziğini üretiyordu. Ben de elimde keyifli kısa bir sohbet gerçekleştirdik. demolar ne yapacağımı bilemezken halimi fark ❏ Ponza kelimesinin sizin için bir etti ve beni davet etti. Gündüz tarlada çalışıp anlamı var mı? Törpüleyen anlamına akşam yemekten sonra konteynerimize geçip gelen Ponza'yı kalplerimizde ya müzik yapıyorduk. Anlatması zor ama müziğe ve da duygularımızdaki nasırları üretime bakış açımız o bir ayda aklımıza kazındı. temizlemek amacıyla mı çıktınız? ❏ Saykedelik bir rock grubu diyorlar sizin Demoları kaydettiğim günlerde için… İleride bu tarzın değişme ihtimali 60'lardan saykedelik rock yanı sıra olabilir mi? Bir cover düşünür müsünüz? çok fazla Pixies dinliyordum. Sizin de Ponza'da her üyenin kendine has müzikal bahsettiğiniz gibi nasır temizlemek yönelimi var ama bir araya geldiğimizde ortaya için kullanılması başından beri çıkan müzik saykedelik rock'a yakın duruyor. edindiğimiz iyiyi, doğruyu arayan Müziğimiz zaman içerisinde mutlaka değişecektir. protest duruşumuzu destekliyordu. Atmak istediğimiz adımlar da var. Farklı Ayrıca lise yıllarında kotlarımızı enstrümanlara yer vermek istiyoruz. Çok keskin eskitmek için kullanırdık, grubun sınırlarımız yok. Hatta yeni albümümüzde bir yola çıkarken temel aldığı 60'lar Madonna cover'ımız olacak. motivasyonlarını da kişisel anılarla ❏ Motherland isimli parçanız Seattle'ın beraber hatırlatıyor. Ponza, her açıdan önde gelen radyolarından biri olan KEXP'nin bizim için biçilmiş kaftan. sunucusu Cherly Waters tarafından ❏ Plaza yaşamından kendinizi yayınlanmıştı. Buradaki sitem tam olarak bir tarım çiftliğindeki konteynere kime? attınız. Bu süreci bizlere anlatabilir En küçük kavganın da, en büyük savaşın da misiniz? İlk albümünüz Free Kids'in çıkış noktası bencilliktir. Motherland'deki sitem adımları burada atılmıştı... her zaman kişisel çıkarlar peşinde koşan bu O günlerde para kazanma olgusunu anlayışa. Greta Thunberg'in vurguladığı gibi şu ve insanın para kazanmak adına an doğa ve iklim sorunlarını çözmekten başka yaptığı eylemlerin etik tarafını çok bir önceliğimiz olmamalı. Eğer insanlık olarak sorguluyordum. Salih zaten aylar bir organizmaysak kararları veren güç sahipleri öncesinden aile büyüklerinin kurduğu tarafından bu sorunlar öncelik olarak ortaya bu 'organik' tarım ve eğitim çiftliğinde konulmalı.
2019 Up In The Light
Ponza
'Hak ettiğim yere geldim' Zeynep BEŞERLER
O
n bir yaşında DJ'lik serüvenine başlayan ve üniversite okumak için gittiği Miami'de tanınan bir DJ olan Ata Bayraktar ile kariyer hayatını, günümüzdeki DJ kavramını, gelecek projelerini konuştuk. ❏ DJ olmaya nasıl karar verdin? Küçüklüğümden beri çok müzik dinlerim. Ben müziklerimi hep tarzlarına göre klasörlere ayırarak düzenlerdim. 11’inci doğum günümde kuzenimin aldığı mixer ile DJ’lik serüvenim başladı. Seneler içinde de kendimi geliştirdim. ❏ DJ'ler müzik sektörünü şekillendiriyor mu sence? Kesinlikle. Festivallerin, etkinliklerin ve gece kulüplerinin talep görüp artmasıyla DJ’ler daha ön plana çıkmaya başladı. Özellikle elektronik müziğin farklı tarzlarında, prodüktörlerin de DJ’liğe atılması, müzik sektöründe önemli rol oynuyor bence. ❏ DJ olmak için nasıl bir rota izlenmeli? Basit bir set up’la, sistemi, çalışma mantığını öğrenme amaçlı başlamak DJ’lik için ilk adım olabilir. DJ olmak isteyenlere yapmalarını önereceğim ilk şey tarzlara göre müzik klasörleri yapıp daha sonra aralarından en sevdiklerini mix’leyebileceği setler üzerinde çalışmak. ❏ Türkiye'deki sahne ile yurt dışındaki sahneyi karşılaştıracak olursan neler söylersin bize? Yurt dışında spesifik olarak DJ’den çok sanat ve sanatçının yeri gerçekten ayrı. Bununla birlikte DJ’in de yeri ayrı. Türkiye’de kimi zaman mikseri dün kullanmayı öğrenmiş birisi ertesi gün setin başında, etkinliklerde görülebiliyor. Yurt dışında tabiri caizse formayı hak eden giyiyor. Yurt dışında gösterilen ilgi ve saygı henüz Türkiye’de yeterli seviyede değil. ❏ Önceden bir çalma listesi mi yapıyorsun? Sadece etkinlikten önce değil devamlı hazırlanma sürecindeyim. Sürekli yeni bir şeyler arıyorum. Ayda ortalama 500 parça indiriyorum ve daha sonra onların arasından en sevdiklerimi tarzlarına göre ayırıyorum. ❏ Hayalin nedir? Bugünlerde en çok hayalini kurduğum şey Miami’yle birlikte New York ve Los Angeles’ta da etkinliklerine başlamış olduğum Sound of Cosmos’un yeni partilerini yapmak. 2020’ye kadar da 4 parça çıkarmış olmak istiyorum. ❏ Miami'ye gidiş sürecinizde neler yaşandı?
Miami’ye aslında üniversite için gittim. Ama müzik tutkum, DJ’liği profesyonel olarak yapma isteğim benim için burada yeni bir yol başlattı. Miami’de DJ olmak için seçilebilecek en güzel şehirlerden biri. Uzun ve zorlu yolun sonunda beğenilerini kazandım ve bence hak ettiğim yere geldim.
RÖPORTAJ
Ç
‘En büyük eksiğimiz adalet’
319 . bin
Saçlarını Toplama, Bırak Dağınık Dursun'un YouTube'da izlenme sayısı
2019 İncecik Bileklerin
olur, 10 kata kadar etkili oluruz” derken kastettiğiniz nedir? Asla klişe sözleri olan bir grup olmayacağız. Her zaman Türkiye’de sorun olarak gördüğümüz konuları ele alacağız. Müzik sadece aşk anlatmak ya da eski sevgiliye laf sokmak için yok. Biz de “Sıradan çinko karbon” gruplardan farklı olarak, müziği her zaman sorunlarımızı dile getirmek için kullanacağız. ❏ Nefes Almayan Hayatlar teklisindeki sözler çok etkileyici. “Şarkılara kaldı yine dile getirmemiz gerekenler” diye bir notunuzu da gördüm Twitter’da. Gün geçtikçe olgunlaşıyoruz. Nefes Almayan Hayatlar’ın ortaya çıkma sürecinde, adalet eksikliğini bütün damarlarımızda hissetmemiz bu şarkıyı bu kadar güzel yapıyor. Tren yolundaki ihmalden dolayı katliam yaşanıyor ve ülkede kimse bu konu hakkında konuşmuyor. Bu sebeple, bu konunun şarkılara kaldığını düşündük. Şarkıyı dinledikten sonra insanlar bu kazanın ciddiyetinin farkına varıyor. Yakınlarını kaybeden insanlara da ulaştık, bize teşekkür ettiler. Bu sayede şarkımızın amacına ulaştığına emin olabildik. ❏ Bizleri yeni proje bekliyor mu? Albüm gibi mesela? Atari Kasedi sürprizlere gebedir. Bir arkadaşımızın çok güzel bir sözü vardı bizim için, “Yüz bin kilometre hızla şarkı yapıyorsunuz” diyordu. Çok güzel bir albüm ile dinleyenlerin karşısına çıkacağız.
Makas
ocukluğumuzun ilk dijital oyuncaklarından biriydi Atari... Üstünde 999 in 1 yazılarıyla hafızamızda kalan atari kasetleri, şimdilerde bir müzik grubuna ismini veriyor. 2012’de Konya’da Selçuk Üniversitesi’nde okuyan bir grup makine mühendisi tarafından kuruldu. 2018 yılında kemik kadrosunu oluşturan Atari Kasedi şu anda dört kişiden oluşuyor. Bas gitarda Mustafa İlhan Ulukapı, gitar/vokalde Sezai Ünver, klavye/ gitarda Ekin Baran Yalnız ve bateride Buğra Yaşar Tuna yer alıyor. ❏ Şarkılarınızın isimleri hayli ilginç. Kakam Geliyor, N’apayım ben senden mesaj gelmeyen iPhone’u? gibi... Bunları nasıl belirliyorsunuz? Şarkılar, isimlerini kendileri belirliyor açıkçası. İçerisinde geçen bir cümle, sözleri önümüze koyup baktığımızda, parıl parıl parıldıyor. Başlarda insanlar “Şarkılarınızın ismi ne kadar da uzun” diye şaşırıyordu ama son dönemde ona da alışıldı zannedersem. ❏ Müzikte sansüre, yasağa hayır diyenlerdensiniz. Sizce bu sorunlar nasıl çözülebilir? Bir umut ışığı görüyor musunuz? Göremiyoruz çünkü sadece bir dizi hakkında bir şeyler yazdığınızda yedi senelik hapis cezasına çarptırılabiliyorsunuz. Bugünlerde en büyük eksiğimiz adalet… ❏ “Sıradan çinko karbon gruplara benzemeyiz biz. İnsanların derdine ortak
)
Zeynep BEŞERLER
43
AGUSTOS 2019
‘Müziğimizin temeli Anadolu’
Harun KARABURÇ
E
rkin Koray, Barış Manço, Moğollar, Ersen ve Dadaşlar, 3 Hürel gibi büyük sanatçılar tarafından temsil edilen Anadolu rock müziği 70-80’li yılların Türkiyesi için oldukça yenilikçi bir müzik türüydü. Bugün Türkiye’nin dışında özelikle yabancıların bu müziğe ilgisi gün geçtikçe artıyor. Türkiye’den Hollanda’ya göç eden bir ailenin oğlu olan Şahin tarafından kurulan Makas, Avrupalılara Anadolu ezgilerini yepyeni bir ses ile sunuyor. “Anadolu bizim müziğimizin temeli ve bütün dünya ile paylaşmak istiyoruz” diyen Şahin, grubu ile birlikte 31 Ağustos’ta Zeytinli Rock Festivali’nde sahne alacak. ❏ Neden Anadolu rock müziği? Ben göçmen bir ailenin çocuğu olarak Hollanda’da büyüdüm. Evde bu plakları sürekli dinlerdik. Bu müzikler ben daha çok küçükken kulağıma yerleşti. Müzikle ilgilenmeye başladığımda da aklımda hep bu müzikler vardı.
Bizim bugün Hollanda’da yaptığımız müziğin temeli Anadolu’dur, biz bu büyüleyici kaynağın farkındayız ve bütün dünya ile paylaşmak istiyoruz. ❏ Kimlerin albümlerini dinlerdiniz? Genelde Neşet Ertaş, Mehmet Erenler, Aşık Mahsuni, Aşık Veysel, Turan Engin, Davut Sulari gibi ustaların eserlerini dinlerdik. Ama aynı zamanda, Barış Manço, Cem Karaca, Selda Bağcan, Ersen ve Dadaşlar ve Moğollar’ın plaklarını ve kasetlerini dinlerdik. Bu ustalar doğayı, yaşantıyı, sevinçleri, hüzünleri, sıkıntıları ustalıkla türkülere işlemişler. ❏ Makas’ı kurmaya nasıl karar verdiniz? 2012’e kadar çeşitli gruplarda ve farklı müzik projelerinde bireysel olarak yer aldım. O yıl kendi grubumu kurmaya karar verdim. Amacım kulağıma yerleşen Anadolu ezgilerini ve kendi bestelerimi kendi tarzımla seslendirmekti. Grubumuzun kemik kadrosu 2015 yılında oluştu. Klavyede Dekan Öndel, gitarda Özgür Kılınç
ve Murat Yıldız, bateride Çetin Yumurtacı, basgitarda Chai Stofkoper yer alıyor. ❏ Albümün adı neden Dinazor? Doğrusu ‘dinozor’ olması gerekmiyor mu? Bizim ‘dinazor’umuz gerçek ‘dinozor’dan farklı. Buradaki konu olan kişi yarı insan, yarı dinozor. Albüme de adını veren bu parça çok kıymet verdiğim bağlama virtüözü Erol Parlak’a ait. Kendini diğer insanlardan üstün gören insanlara hitap ediyor. Geçmişte çevremdeki narsist insanlara hitaben söylüyorum. ❏ ‘Dünden Bugüne’ de mesajı olan bir eser. Biraz bahseder misiniz? Hiçbir zaman anlamayacağım bir konuyu işliyor. Günümüzde malum örnekleri de çok: Savaşlar! İnsanlar geçmişten kesinlikle ders çıkarmıyor. Irk, din, dil, renk ayrımı yapmadan kardeşçe yaşamayı artık öğrenme vakti geldi. Bu eseri çaresizlikten yazdım. Sevgili Aşık Armani Hocam bana sözlerini yazmamda yardımcı oldu.
44
TEKNOLOJİ
)
AGUSTOS 2019
...MIŞLI ...MUŞLU HAYATLAR Tekno Safari Timur AKKURT timurakkurt
I
nstagram’ı akıllı telefonu olan herkes neredeyse kullanıyor. We Are Social 2019 verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 38 milyon kişi Instagram kullanıyor. Yapılan pek çok araştırma sosyal medya kullanımının insanları depresyona sürüklediğini göstermekte. Bu ayın başlığı işte buradan geliyor. İşin içinde biri olarak şunu söylemeliyim, bu mutsuzluk sadece takip edenler de değil, takip edilenlerde de yüksek oranda var. Çok uzun zamandır yazdığım, videolar yaptığım bir konu, dijital mutsuzluk. İşin ayarı kaçtığında yalan dünyanın gerçekleri daha da netleşiyor. Hep söylediğim 'Twitter eşittir negatif, Instagram eşittir pozitif, Facebook eşittir emeklilik' gibi bir denge oluşmuş durumda. İnsanlar bu platformlara ön yüklemesi yapılmış halde geliyor. Örneğin, Twitter’da pozitif, mutluluk saçan bir paylaşım yaptığınızda etkileşiminiz negatif paylaşıma oranla bir hayli düşük oluyor. Instagram’da olumsuz bir şey paylaşırsanız etkileşiminiz yok denecek kadar az oluyor. Facebook bu anlamda daha stabil, 60+ yaş ortalaması olanlar zaten binbir güçlükle öğrendikleri bu teknolojiyi okey oynamak, torun fotoğrafı paylaşmak, okul arkadaş buluşmaları organize etmek ya da gün organizasyonlarında çektikleri fotoğrafları paylaşmak için kullanıyor. BENİM YAZIMIN ANA PLATFORMU INSTAGRAM! Benim çevremden gördüğüm, -kendimi de dahil edebilirimkullanan herkes neredeyse çok mutsuz aslında. Sistem seni her şeye rağmen çok mutluymuş gibi görünmeye zorluyor. Zaten aslında etkileşimin ateşleyici gücü de buradan geliyor. İnsanlar başkalarının hayatlarını bir nevi röntgenleyerek ya kendini anlık iyi hissediyor ya da kendi bulunduğu şartlara göre kıyaslayarak mutsuzlaşıyor. Bu çok sakat bir durum. Baktığınızda o harika
38 .
milyon .
1
milyar Instagram'ın dünya çapında aktif kullanıcı sayısı
Türkiye’de yaklaşık 38 milyon kişi Instagram kullanıyor.
TEKNOLOJİ
PAZARCI INSTAGRAMERLAR Neredeyse her paylaşımlarının arkasında size bir şey pazarlamaya çalışan bu hesaplar gerçekten korkunç! Ya bir elbiseye ya bir mekana ya bir tatil köyüne ya bir ayakkabıya dikkatinizi çekiyor. Zaman Tüneli'nde ayrı hikayelerde ayrı sürekli pazarcı gibi takılıyorlar. “Gel abla gel batan geminin malları bunlar” demedikleri kalmış durumda. Kim bilir, yakında bunu da duyabiliriz. Hesaplarına takipçi, beğeni, yorum satın alıyor ve bir şekilde ilgi çekiyorlarmış gibi yapıyorlar. Elbette hepsi için söylemiyorum, içlerinde çok profesyonel ve gerçek etkileşime sahip olanlar da var. 27 yıldır iletişim işi yapıyorum, doğru bir iş yapmıyorsunuz. Mümkün değil her an her şeyi pazarlamak, insanları ikna edemezsiniz. Markalara da burada dikkatli olmak düşüyor. Ajanslarının önerdiği her hesapla iş yapmamalı, sorgulamalısınız. Bir nevi markanızı ayaklara düşürmemelisiniz. MİŞLİ MUŞLU HAYATLAR Özellikle gençlerimizin durumu çok vahim! Bu yalan dünya onların karakterlerinin oturduğu, ergenlik hormonlarıyla mücadele ettiği dönemde onların resmen kısa devre yapmasına neden oluyor. Üstelik bu sadece bizim ülkemizde değil dünyanın her yerinde aynı sonuçları doğuruyor. Bir şekilde Instagram’da gördükleri, inanılmaz hayatları doğal olarak onlarda yaşamak istiyor. Aşırı mutsuz oluyorlar. Kendi yaşadıkları hayatı vasat ve yetersiz görüyorlar. Hatta bunun için ailelerini suçluyor, evde huzursuzluk çıkartıyorlar.
)
paylaşımı yapan yüksek takipçili hesap aslında o gün hayatının en kötü günlerinden birini geçiriyor, inanılmaz yoğun ve yorgun. Paylaşımına baktığınızda elinde kokteyli havuz başında ve “Bugün de çok şükür bitti” yazarak paylaşımını yapıyor. Takipçiler gözlerini kısarak beğeni düğmesine basıyor. Aynı kişi yorum kısmına kimi “Yine çok tatlısın bize yaşam enerjisi veriyorsun” diyerek övüyor. Takip edilen “canım o sizin güzel enerjiniz” diyor. Neresinden bakarsanız bakın manyaklık. İki taraf da kafayı yemiş! Aynı paylaşımı yüksek takipçili kişi şöyle yaptığında bakın neler oluyor! Günü kötü geçirdi ve paylaşımında saçlar darman duman, çökmüş bir yüz ifadesiyle “Ben bittim arkadaşlar” yazarak paylaştığında, takipçi şu yorumu yazıyor: “Ee... Sende baydın ama biz buraya biraz moralimizi yükseltelim diye giriyoruz sen bittik diye yazıp perişan bir fotoğraf koyuyorsun” ?!?! Gerçekten yaşanıyor bunlar. Ciddi sorunlarımız var.
45
AGUSTOS 2019
Kendilerinden çok büyük olmayan ama inanılmaz bir hayat yaşayan bu karakterler gibi olmak istiyorlar. Onun giydiği kıyafetleri almak, gözlüğü takmak, çantayı kullanmak, partilere gitmek, sürekli seyahat etmek, lüks arabalara binmek, en pahalı makyaj malzemelerini kullanmak, en iyi telefonlara sahip olmak istiyorlar. Onların penceresinden baktığınızda haksız sayılmazlar. Çalışmamak ya da çok az çalışıp sınırsızca özgürlüğün olduğu bir hayata özenmeleri o yaşta bir genç, çocuk için çok ama çok normal. Böyle ortamları görüp eğitimlerine önem vermeleri gereken en önemli yıllarını yalan dünyaya imrenerek bakarak, özenerek geçiriyorlar. Kimi hırsızlık bile yapıyor, o alabilmesi imkansız şeyleri bir kerelik alıyor, kimi 'mış gibi' yaparak bir nebze de olsun durumum var gibi yapmaya çalışıyor. Sonuçta kaybediyor ve büyük bir hayal kırıklığı ile hayata daha yeni başladıkları bu ilk yıllarında büyük bir gol yiyerek başlıyorlar. Bu çok ciddi bir toplumsal sorun. Üstelik yıllar geçtikçe büyüyecek bir sorun. Bu nesil bu travmayla bir hayat geçirecek. Hep aklında o neredeyse hiç çalışmayan ama muhteşem bir hayata sahip kahramanı onun uzun süre kendine gelmesine engel olacak. Kendine geldiğinde ve gerçekler yüzüne bir bir vurmaya başladığında iş işten geçmiş olacak. Bu iyi eğitim almamış, karakteri zedelenmiş, tarzı olmayan, yetenekleri varsa bile doğru yaşta geliştirmeye başlanamamış dolayısıyla da artık geliştirilemeyecek seviyede kalan gençler ne yapacaklar? Öncelikle kendilerine sonra topluma nasıl faydalı olacaklar? Harikaymış gibi, çok kolaymış gibi hayatları sunanlara seslenmek istiyorum. Sorumluluk alın! Gerçek olun onlara kaliteli bir hayata nasıl ulaşabileceklerini de arada sırada anlatın. Tabi bir de şöyle bir durum var. Zaten işi çıkmaza sokan durum da bu oluyor. Bu hasbelkader dijital ünlü nasıl o noktaya
geldi? Ne birikimi vardı da gençlere aktaracak? İşte tam bir sarmal. ÇÖZÜM ÖNERİSİ Yine daha önce de yazdım ama bir türlü ilgililerden ses alamadığım için tekrar yazıyorum. Bu işin tek çözümü var. Anaokulu seviyesinde başlanması gereken ve üniversite bitene kadar sürecek dijital bilinçlendirme çalışmaları. Yani tek çözüm: EĞİTİM. Bu işi çözmemizin tek yolu, beyinler kirlenmeden aşılamayı yapmak. Böylece çocuklarımızın, gençlerimizin bağışıklık sistemini güçlendirebiliriz. Hem ailelerin hem gençlerin eğitilmesi birinci önceliğimiz olmalı. Zaten çok geç kaldık, bir nesli kaybettik. Daha fazlasını kaybedeceğimiz gün gibi ortadayken buna duyarsız kalmak gerçekten inanılmaz. Eskiden popçu, topçu, oyuncu olsun diye uğraşan aileler şimdi de çocukları fenomen olsun seferber olmuş durumda. Kolay para kazanmak diye bir şey yok. Bunu yapabilen çok az insan var. Sanki herkes yapabilirmiş gibi bir algı oluşturuluyor ve bu batağa insanlar çekiliyor. Hayatta kolay ne var? Gerçekçi olalım, ne kendimizi, ne çocuğumuzu ne de ülkemizi yakalım!
46
KAPAK
FOTOĞRAF: Ebru YILDIZ
)
AGUSTOS 2019
Gölge ve ışık arasında
K
onser fotoğrafçılığı bir nevi ruh zaptır. Kolay gibi gelen zor işlerden…” Bu sözleri Kanat Atkaya sosyal medyasında paylaştığı fotoğrafçı Cem Gültepe’nin Franz Ferdinand karelerinin altına yazmış. İkonik konser fotoğrafları çeken Kate Simon’un sözlerini andırıyor, “Karelerimde konserlerin ruhu uyanıyor.” Meşhur stadyum konserinde Freddie Mercury’nin sol eli havada çekilmiş pozunu ya da Kurt Cobain’in gitarını yerden yere vururken gözlerinden çıkan grunge alevini düşünün… Bir daha yaşanması mümkün değil ancak o ruhu hissedebildiğimiz kareleri görmek deneyimlemek kadar önemli. Müzik belgeselciliğinin popüler olduğu dönemde dikkat ederseniz çoğu canlandırmalar konserlerde ve sahne arkasında çekilmiş fotoğraflara dayandırılır. Müzik ya da daha spesifik olarak konser fotoğrafçılığı dünyada önemli bir dal. Bugün Bowie’nin sahne kostümünden esinlenerek giyinen onlarca müzisyenler ve hayranları o fotoğrafçılara çok şey borçlu. Dünyada konser fotoğrafçılığı her gün daha da değer görmeye başlıyor. Bunda konserdeki karelerini beğenen
“
müzisyenlerin fotoğrafçıları ‘tag’leyerek post paylaşmasının etkisi büyük. Böyle keşfettiğimiz isimler arasında Dana Pacifico, Isha Shah, Jesse Fox, Atane Ofiaja gibi isimler var. Türkiye’de bu alanda sıkı işler yapan birçok isim var ancak basın bültenlerinde, yayınlarda boy boy gördüğümüz havalı konser fotoğraflarının imzalarına pek yer verilmiyor. Konser fotoğrafçılarıyla konuşmak istediğimde bulması da o kadar kolay olmadı, uzun süre araştırmak gerekti. Maddi anlamda uluslararası standardın çok altında şartlarda çalışmaları bir yana fotoğraf imzalarına yer vermeyen medya onları yok sayıyor. Üstelik yaptıkları işi kimisi eğlenceli sanıp çok kolay görüyor. Oysa binlerce insanın arasında konser boyunca ve bazen daha uzun saatlerce fotoğraf makinesiyle doğru zamanı ve anı yakalamaya çalışmak, loş ışıkta net kareyi çekmek, sanatçı kurallarına katlanmak hiç de kolay değil. Bir diğer yandan video çekerken aynı anda fotoğraf çekmeye imkan veren akıllı telefonlar anı yakamanın büyüsünü bozuyor. Tüm bu detayları öğrenmek için konser fotoğrafları çeken 7 isme ulaştık. Deneyimlerini ve yaptıkları işe dair detayları sorduk. Bu sefer onlar kameranın önünde… Karşınızda NME, Rolling Stone dergileri için çekimler yapan Ebru
Yıldız, ikonik Pentagram kareleriyle ve konser fotoğrafçılığıyla ilgili çalışmalarıya tanınan Levan Uzbay, çeşitli festival ve konserlerde sanatçıların paylaşmaya doyamadığı kareleri çeken isimler İpek Yılmaz, Erdal Kaş, Gencay Gülfidan, Onur Dogman ve Pelinsu Duman… Onları yakından takip etmek isteyenler için fotoğraflarının altına Instagram hesaplarını da iliştirdik. Ayrıca röportajların uzun hali internet sitemizde.
FOTOĞRAF: Kate SIMON
Ece ULUSUM
KONSER FOTOĞRAFÇILIĞI
KAPAK
47
)
AGUSTOS 2019
EBRU YILDIZ ❏ Sizin için müzik ne ifade ediyor? İlk çektiğiniz konser fotoğrafı hangisiydi? Müzik hayatımın büyük bir parçası. Ne ifade ediyor olduğunu söylemek çok zor o yüzden. İlk çektiğim ve benim için anlamlı olan konser fotoğrafı a Place to bury strangers. ❏ Kariyerinizin dönüm noktası ne oldu? Kariyer dönüm noktasını genel olarak insanlar başarıya bağlıyorlar. Ben dönüm noktası olarak kendi görsel dilimi bulduğum zaman olarak görüyorum. Ve bu da uzun zaman da evrilerek olduğu için bir olayı veya anı göstermek zor benim için. ❏ Çekerken sizi en heyecanlandıran isim ya da konser hangisi oldu? Her çekimden önce inanılmaz heyecanlanıyorum aslında, sanki ilk çekimim gibi genellikle bu şekilde bir zaman hissediyorum tanımaya planlamaya çalışıyorum. hepsinde. Çünkü Doğru kare zaman içerisinde düşünsene bu insanlar kafamda ve kalbimde verileceğini bana henüz hak düşünüyorum. etmediğim bir güven ❏ Sizce yerli ve yabancı vermişler. Muhakkak müzisyenler arasında duruş ve seçmem gerekirse estetik açısından fark var mı? konser olarak Iggy Bence genel olarak bakılırsa yok. Pop. Portre olarak ise Ama görseller için soruyorsan, Laurie Anderson, John bir eksiklik kesin olduğunu Cale ve Ian MacKaye düşünüyorum. En son İstanbul’a diyebilirim. geldiğimde tabelaların üstünde ❏ Müzisyen reklam olarak kullanılmış izinleriyle nasıl müzisyen fotoğrafları gördüğümde başa çıkıyorsunuz? üzülmüştüm. Karşılaştığınız tuhaf ❏ Dünyaca ünlü isimler ve talep ya da kurallar yayınlarla çalışmak sizin için ne oluyor mu? ifade ediyor? O şekilde bir Ne ifade ediyor emin değilim, durumda hiç hâlâ yapmak istediğim çok şey kalmadım. Konserlerde var. Fotoğrafını çekmek istediğim her zaman ilk üç şarkı çok insan var. O sebepten daha seklinde oluyor. Ama ilerisine gidilmesinin gerektiğini maalesef bu zaten çok düşünüyorum. standart. Ama onun ❏ Sanatçılardan size ne gibi dışında hiç aklıma yorumlar geliyor? Sizi en mutlu gelmedi açıkçası. eden hangisi oldu? ❏ Çektiğiniz Genel olarak herkes kendilerini fotoğraflar arasında çekim sırasında çok rahat doğru kareleri seçme hissettirdiğimi söylüyorlar ve bunu süreniz ne kadar duymak çok mutlu ediyor beni. oluyor? Fotoğrafların ❏ Thom Yorke çekiminden üzerinde ne kadar birkaç detay verebilir misiniz? çalışıyorsunuz? Harika bir an, orada olmak sizin Seçme sürem nasıldı? inanılmaz uzun Çok sürreal bir tecrübeydi. sürüyor açıkçası. Electric Lady stüdyolarındaydı. Çünkü çektikten O stüdyonun tarihi de çok sonra bir iki gün önemli. Kimler geldi, kimler geçti hiç bakmıyorum diye düşününce insan kalbinin bile. Sonra bir seçim duracağını hissediyor. Bir de yapıp, yine bir iki gün geçmesini bekliyorum. üstüne Thom Yorke ben dahil toplam 5 kişinin olduğu bir odada Sonunda istediğim bir canlı çalınca sanki rüyadaymışsın rakama indirdiğimde gibi hissetmemek mümkün değil. bir hafta geçmiş En son resmini 20 bin kişilik oluyor. Tabii bazen biletleri tükenmiş bir konserde teslim tarihleri buna New York Times için çekmiştim. fırsat vermiyor ama
@ebruyildiz
48
KAPAK
)
AGUSTOS 2019
ERDAL KAŞ
❏ Sizin için müzik ne ifade ediyor? İlk çektiğiniz konser/performans fotoğrafı hangisiydi? Ekipmanlarınız neler? Müzik nefes almak gibi. Müzik dinlemediğim gün neredeyse yok. Çalışırken, yolda giderken her an müzik dinliyorum. Eğer herhangi bir mevcut. sebepten dolayı müzik ❏ Çektiğiniz fotoğraflar arasında dinleyemediğim bir doğru kareleri seçme süreniz ne günüm geçerse kendimi kadar oluyor? huzursuz hissediyorum. Çekerken 'Bu kare güzel oldu' İlk çektiğim konser diye aklıma yazıyorum. Konser 2004'te Feridun Düzağaç sonrasında ise o karenin hangi şarkıda konseriydi. Nikon D4 ya da kaçıncı fotoğraf olduğunu Pro Body ve 14 mm’den hatırlayabilmem için kendimce 400 mm’ye kadar aralıklı geliştirdiğim ipucu yöntemlerimi bir setim var. kullanrak hızlıca o fotoğrafa ❏ Çekim günü ulaşıyorum. Konser alanından rutininizi anlatır ayrılmamdan itibaren ortalama 1 mısınız? saat içerisinde basına gönderilecek Konser günü fotoğrafları seçip gönderiyorum. soundcheck’ten itibaren Sonrasında eve geldiğimde sabah başlayan 12-13 saatlik 05:00-06:00’a kadar süren fotoğraf bir mesai yapıyorum. İlk defa çekim yapacağım bir seçimi ve photoshop'lama süreci mekansa keşif yapıyorum. oluyor. Buradaki photoshop sadece ışık ve renk dengelemesi için. Konser esnasında geçiş ❏ Fotoğrafta ışığın önemi malum yapabileceğim yolları ve geçişleri belirliyorum. ancak işin içine sahne ışıklandırması Sanatçının özel bir talebi girince neler oluyor? Nelere dikkat olmazsa konser bittikten etmeniz gerekiyor? sonra çekimle ilgili işim Her müzik türünün ve sahnenin ayrı bitiyor. Konserde çekilen bir ruhu var. Bu ruhu da ortaya çıkaran kare sayısı, sahnenin sahne tasarımı ve ışıklar. Sahne tasarımı etkisi, ışıkların ne kadar ve ışıklar ne kadar iyi olursa ortaya iyi/kötü oluşu, sanatçının çıkan sonuçlar da o kadar iyi oluyor. fotoğraf veriyor/vermiyor ❏ Sanatçılardan size ne gibi oluşuna göre değişiklik yorumlar geliyor? gösteriyor. Bazen bir şarkı Sevgili Kenan Doğulu’nun boyunca hiç deklanşöre fotoğraflarını çektikten sonra şahsi basmadığım olabiliyor. telefonundan mesaj göndererek Kimi zaman da her şey o fotoğrafları çok beğendiğini söylemesi kadar mükemmel oluyor çok hoş bir jestti. ki her ânı yakalamak ❏ Her an havada olan telefon istiyorum. kameralarının işinize etkisi nedir? ❏ Çekerken sizi en Gelişen teknoloji ve sosyal heyecanlandıran isim/ medyanın etkisiyle insanlar her anı konser hangisi oldu? kaydetmek ve paylaşmak istiyor. Bu 2017'de Samsun yüzden telefonlar sürekli havada ve Deaflympics kayıt halinde. Bazen ortaya güzel Olimpiyatları'nın kareler çıkabiliyor ama bu durum açılışında Türkiye’nin çoğunlukla hem benim işimi ve Samsun’un tanıtımı zorlaştırabiliyor hem de sahnedeki yapılırken dev ekranda müzisyenlerin dikkatini dağıtıp Mustafa Kemal Atatürk rahatsız olmasına sebep olabiliyor. ve Bandırma Vapuru’nu ❏ En çok hangi etkinliğin ve görüp fotoğrafını müzisyenin fotoğraflarını çekmek çektiğim an çok isterdiniz? etkilenmiştim. Tarkan, Justin Timberlake, Bon Jovi, ❏ Arşivinizi nasıl eğer yaşasaydı Freddie Mercury’li bir muhafaza ediyorsunuz? Queen, Led Zeppelin, Pink Floyd, The İşlerimi bir asıl, iki Beatles, Michael Jackson, Zeki Müren yedek olmak üzere ve Neşet Ertaş. toplam üç kopya olarak ❏ Hiç sergi projeniz var mı? muhafaza ediyorum. Asıl Sergi yapmayı istiyorum. Fakat hem hard disklerde çalışma çekimler, hem de kendi projelerim yapıp dosyaları diğer hard o kadar yoğun ki henüz sergi için disklere aktarıyorum. 120 çalışmalara başlayamadım. 2020 yılında terabaytlık bir arşivim hazırlıklarına başlayabilirim belki.
@erdalkas
GENCAY GÜLFİDAN
❏ Fotoğraf çekme hikayeniz nasıl başladı? 6 sene önce bir fotoğraf makinesi aldım ve böylelikle fotoğraf artık benim hikayeme dahil olmuş oldu. Hatta artık şöyle diyebilirim ki fotoğraf benim hikayem oldu. Konser fotoğrafı ❏ Doğru kareleri seçme süreniz ne çekmeye 8 ay kadar kısa kadar oluyor? bir süre önce başladım. Fotoğraflara baktığım her an değişiyor. Oğuzhan Üstün’ün O anki durumuma göre... Seçim süreci de davetiyle Kadıköy’deki çekim gibi doğal spontane ve direkt. Nayah'a, Aga B konserine ❏ Her müzisyen her performansında gittim. Fotoğraf çektim. yükselemeyebiliyor. Fotojenik olmayan, Mecburiyet, kaygı sahnede hareketsiz duran müzisyenleri olmadan sadece sevdiğim çekerken nasıl bir yol izliyorsunuz? şeyi o an yaparak başlamış O anlarda ışığın gelişi doğrultusunda oldum. Müzik, ifadeler kendimi doğru konumlandırabilmem arası geçiş, sabit bir ifade önemli. Sahnedeki ışıkların akışını olarak tanımlanası değil kullanarak, müzisyenle o ışığı de, bulunduğun hali bütünleştirerek çekmeye çalışıyorum. Bu besleyen, dönüştüren, uyumu yakalayabilirsem farklı ve güzel gerektiğinde değiştiren, şeyler çıkıyor. Müzisyenin sahnedeki akıl ötesi bir titreşim. performansı, hareketleri hatta terlemesine Fotoğraf da bu titreşimin kadar bütün durumları çok önemli ve verdiği hissi görebildiğimiz fotoğrafa renk heyecan canlılık katan şeyler. hatta tekrar tekrar Ben durağan olamayayım o gün yeter. hissedebileceğimiz şey. ❏ Fotoğrafta ışığın önemi malum Ekipmanım Canon 5D ancak işin içine sahne ışıklandırması Mark 4 ve 50mm EF girince neler oluyor? F1.2 L USM lens. Dikkat etmiyorum! Burada bir hikayemi ❏ Çekim günü anlatayım. maNga’nın sahnesi çok ışıklı rutininizi anlatır mısınız? parıl parıl gümbür gümbür oluyor. Alana gittiğimde Çekimden sonra bateristi Özgür Can makineyi alıp çıkıyorum. Öney'in yanına gittim ışıklardan bahsetmek 'Stage' kelimesinin için. 'Her şey çok güzeldi, harikaydınız anlamları arasında 'evre, ama' dedim. Birden durdu ve 'Ama dediğin aşama' gibi iki anlamı an iş değişir. Ama dersen yapamazsın, yol var. Yani sadece şarkının alamazsın' dedi. Klasik bir söz olsa da o an söylendiği anlarda değildir koşullar nasıl olursa olsun 'ama' dememeyi konser fotoğrafçılığı. anladım. Onun için dikkat etmiyorum Bütün bir süreç… Bir dediğim kısım şu ki; her şartta sadece keyif şeyi sadece belli bir alıyorum ve çekiyorum. zamanlarda yapmak ❏ Seyircilerin fotoğraflarını da işi de kısıtlamaktır. çekiyorsunuz arada. Loş bir anda Çekim süresini de böyle. kalabalık içinde dolaşırken sizi durdurup Çıkıyorum ve çekiyorum. fotoğraf çekmeye yönelten ne oluyor? ❏ Iskaladığınızı Seyirciler çok önemliler. Çünkü düşündüğünüz bir fotoğrafı sadece bizlere ayrılan alanlardan kare gördüğünüzde ne ya da sahneden çekmek yetmiyor. Seyirci hissediyorsunuz? arasından seyirciyle çekilen fotoğrafların Iskalamak, ıskaladığım tadı bir başka. Çünkü önemli olan oradaki yeri tespit etmeme yarıyor. duyguyu fotoğrafa aktarabilmek. Ve doğru Üzülüyorum. Kaçırdığım yaklaşırsanız seyirci her zaman fotoğrafçıyı alana geri dönüp, benimser, arasına alır ve destekler. En beklediğim oluyor tekrar azından bende öyle oluyor… Ben ellerini yapsın diye. Genelde kaldıran seyirci gördüğümde o elleri benzer hareketi bir daha de kadraja alıp fotoğrafı çekmeyi çok yapıyorlar. seviyorum. Seyirci müzisyen bütünleşmesini ❏ Sizce hangi müzik yansıtıyor benim gözümde. türü daha fotojenik? ❏ Telefon kameralarının işinize etkisi Rap, rock, metal ve nasıl oluyor? blues. Havada duran kameralar da fotoğraf ❏ Büyük bir arşiviniz kadrajı benim için. olmalı. Nasıl muhafaza ❏ Konser fotografçılığına yeni ediyorsunuz? başlayanlar için ne öneriniz var? Telefonuma mutlaka Fotoğraf çekin. Alın elinize makineyi yüklüyorum ve hard diskte ve bol bol çekin. Söylenenleri duymadan muhafaza ediyorum. sadece müziği duyarak ve denemekten Bastırdığım olmadı şu ana korkmayarak. kadar ama aklımda var.
49
AGUSTOS 2019 )
KAPAK
@gglfidan
50
)
AGUSTOS 2019
KAPAK
İPEK YILMAZ
Fotoğraf: Barbaros Aytuğ
❏ Fotoğraf çekmeye ne zaman başladınız? 14 Eylül 2017’de izleyici olarak gittiğim konserde Gür Akad, Steve Vai’den Crying Machine'i çalmaya başladı. O gün bir şeyleri kaybettiğimi anlayıp, kazanmak için yemin ettim. Hislerimi hâlâ fotojeniktir. açıklayamıyorum. Notalar ❏ Arşivinizi muhafaza ediyorsunuz? sadece duyulmuyordu, Bastırdığınız kareler oluyor mu? gözüküyordu. 'Bu adamı Arşiv hard disklerde. Birkaç sanatçıya çekeceğim' dedim ve ilk doğum günü hediyesi olarak basılı konserim onunki oldu. fotoğraflarını verdim. Baskı ayrı bir olay. Canon 6D ve 24-105mm ❏ Doğru kareleri seçme süreniz ne lensle gerçekleştirdim kadar oluyor? çekimimi. Aynı ekipmanı Zaten nerede ne çektiğinizi biliyorsunuz. kullanıyorum. 70-200mm Konser sonunda 1-1.5 saat içinde tüm lens aldım elbette. kareleri teslim ediyorum. Edit'le bir şey ❏ Çekim günü rutininizi anlatır mısınız? anlatma derdim yoksa fotoğrafı baştan yaratacak şeyler yapmıyorum. Ufak O gün insan başka düzenlemeler yeterli. hissediyor. Sabah ofise ❏ Hareketsiz müzisyenleri çekerken çok daha mutlu ve nasıl bir yol izliyorsunuz? motive gidiyorum. Sanatçıyı dinlerken duyduğum Konser boyunca çekimi his... Bunlar çok büyülü anlar. O his sürdürüyorum. Çektiğim sayesinde doğru anda deklanşöre basmayı kare sayısı etkinliğin öğreniyorsunuz. Fotoğrafçılığımın uzunluğuna, mekâna, merkezine hisler yaratmak için duyguları sanatçıya göre fark ediyor. Çift kamera kullandığımda olan hareketleri yakalamayı aldım. Bugün bu noktada olabilmemin sebebi de bu. bile ortalama 500 kareyi ❏ Sizce yerli ve yabancı müzisyenler geçmemeye çalışıyorum. arasında estetik açısından fark var mı? ❏ Çekerken sizi en Prodüksiyon anlamında farklılıklar heyecanlandıran isim/ olabiliyor. Ama kim olursa olsun orada konser hangisi oldu? zaten bir şey var. Orası bir bar da olabilir, 2 Mart 2019, Kenan bir stadyum da. Sanatçının verdiği duyguda Doğulu 360 konseri! bitiyor. Türkiye’de ilk kez kurulan ❏ Fotoğrafta ışığın önemi malum dev bir oval sahne. Kenan ancak işin içine sahne ışıklandırması Doğulu ile ilk işimiz girince neler oluyor? olduğundan çok özel. Konser fotoğrafının challenge’ı burada Böylesine bir düzeni işte! Performansın ve bizim oyunumuzun deneyimleyebildiğim ve en önemli parçası ışık. Basına verilen altından kalkabildiğim için gurur duyuyorum. Bir fotoğraflar dışında konserde over/under expose, gren, motion blur, ters ışık, out of de ünlü fotoğrafçı Pedro focus vb olabilir. Ancak bunlar bir anlam ile Gomes ile çalışmak büyük varsa ona fotoğraf denebilir. bir gururdu. ❏ Sanatçılardan ne gibi yorumlar ❏ Iskaladığınızı geliyor? düşündüğünüz bir Konserin sonunda fotoğrafları hiç kare gördüğünüzde ne görmeden teşekkür ediyor olmaları bence en hissediyorsunuz? şık hareket. Üzülmek yerine daha ❏ Seyircilerin fotoğraflarını da iyisini yakalayıp sevinmek çekiyorsunuz arada. çok daha güçlü bir his. Kasım 2018, Pentagram, Moda Sineması ❏ Müzisyen izinleriyle konserinde, 30 yıl önce anlatılan coşkulu nasıl başa çıkıyorsunuz? seyirci vardı. Sahneden seyircinin üstüne İşine son derece atlayanlar, pogo yapanlar... Öyle bir seyirci hakim sanatçılarla artık performansın tümüyle parçası oluyor. çalışıyorum. Hepimiz ❏ Her an havada olan telefon sektörde birbirimizi kameralarının işine etkisi nasıl oluyor? tanıyoruz. Bugüne kadar İzleyiciyi yorduğunun bilincindeyim ama çalıştığım tüm sanatçılar insanlar sosyal medyalarında konserleri muhteşemdi.Karşılığını paylaşsınlar ki, diğerlerinde de konsere verdiğimi düşünüyorum. gitme isteği oluşsun. Hep birlikte müziğe Kurallar daha çok yabancı sahip çıkalım ki sürekli yankılansın. gruplarda oluyor. ❏ En çok hangi müzisyenin ❏ Sizce hangi müzik fotoğraflarını çekmek isterdiniz? türü daha fotojenik? Whitesnake, Yngwie Malmsteen ve keşke Öyle bir ayrım yok. Caz aramızda olsaydı Gary Moore. konseri de pop konseri de
@eyeoftheipo
LEVAN UZBAY
❏ Sizin için müzik ne ifade ediyor? İlk çektiğiniz konser fotoğrafı hangisiydi? Hangi ekipmanları kullanıyorsunuz? Müzik benim için birbirine uyumlu seslerin matematiksel diziliminden daha çok derin bir anlam ifade ediyor. arkası çalışanları, sosyal iletişimi, tercihleri Evrendeki öz enerjinin gibi psikanalitik tüm ipuçlarını toplamaya bir idea ile akıldan akla, çalışıyorum. Yani bir nevi konserin psikolojik fikir olarak, duygu olarak, haritasını oluşturmaya çalışıyorum. Bu ahlak olarak aktarılmasıdır. ortalama 600 kare demek. Doğa ve zamanla iletişim ❏ Hangi müzik türü daha fotojenik? kurmamızı sağlar. İlk olarak Fotojenik kelimesi bana aldatmaca gibi Gürcistan'da Laz Müziği geliyor. Birçok değişken var. Tabii metal Festivali'ni çekmiştim. Şu an konserleri gerek gösteriş, gerek konsept da Fujifilm'in kameralarını bakımından en verimlileri fakat bence en kullanıyorum geniş bir "fotojenik" müzik türü punk ve doom metal. objektif bandım var. ❏ Büyük bir arşiviniz olmalı. ❏ Dünyada müzik Dijital arşivimi yedekleyerek kullanıyorum. türlerine göre uzmanlık alanları ayrılan fotoğrafçılar 20 TB civarı bir alan olduğu için epey zahmetli bir iş. Baskılarımı da hem arşiv var. Türkiye'de yok gibi... olarak koruyorum hem de edisyonlar halinde Müzisyenler nasıl bir tür satışa sunuyorum. Gezdiğim ve oturduğum olarak ayrılıyorsa müzik rastgele noktalara da küçük küçük baskılar fotoğrafçıları da bu ayrıma bırakıyorum. Bir nevi gerçek hayata "keşfet" dahil. Kendini kategorize özelliği eklemiş oluyorum. İnsanlara basılı edebilen fotoğrafçılar fotoğrafın kıymetini aktarmaya çalışıyorum. ülkemizde mevcut fakat bu ❏ Fotoğrafta sahne ışığının önemi nedir? sayı iki elin parmaklarını Işıklandırma konser fotoğrafını ayrı kılan geçmiyor. Eğer maddi teknik bir zorluk, aklınızda bir görüntü yoksa veya süreklilik kaygılarınız ışık teknisyeninden çok da bir şey beklemeyin. varsa müzisyen tercih etme ❏ Loş bir anda kalabalık içinde lüksünüz yok. Eğer bir mekan veya organizasyon için dolaşırken sizi seyirci fotoğrafı çekmeye çalışıyorsanız sahnedeki insanı yönelten ne oluyor? İki karar yolum var bu konuda. Birincisi beğenseniz de beğenmeseniz sahneyi pür dikkat dinleyen seyirciyi kendimi de çekiyorsunuz. İlk hiç hissettirmeden çekmek oluyor. Bunlar aşamalarda kendini bulmak buruk duygular barındıran fotoğraflar için çok faydalı olsa da, oluyor. Koca koca insanları çocuklar gibi şen içinde kaldıkça fotoğraf görebiliyorsunuz, şahsen benim burnumu ile aranızdaki iletişimi sızlatabiliyor. İkincisi ise gözüme kestirdiğim körelttiğini düşündüğüm çok eğlenen birine "Beni eğlendiğine ikna et" bir yol. Konserde çekilen demek, çılgın ifadelerle karşılaşabiliyorsunuz. fotoğrafın da sahnedeki ❏ Her an havada olan telefon performans kadar sanatsal kameralarının işinize etkisi nasıl oluyor? bir kaygı barındırdığının O anı yaşamıyor olmalarına canım sıkılıyor. ne yazık ki farkında Konserin hissiyatına kendini bırakmak yerine, olmayan organizatörlerimiz, fotoğraf, video, paylaşarak 'orada olduğunu müzisyenlerimiz, kanıtlamak' üzere konsere gelen insanlar fotoğrafçılarımız, ve görüyorum. Sahneye yapılan saygısızlık. izleyicilerimiz var. Bu ❏ En çok hangi etkinliğin ve müzisyenin konuda kendimi çalıştığım fotoğraflarını çekmek isterdiniz? insanlardan dolayı çok Dış dünyadan habersiz izole kabilelerin şanslı buluyorum, alanım müziğini çekmek isterim. Müzisyen olarak da, içerisindeki birçok ilki şunu çeksem doyarım diyebileceğim bir Tool Pentagram ile yaptım. var. Fakat bu işi yapmam için beni en motive Ürettikleri müziği görsel eden Motörhead ukde olarak kalacak... olarak pekiştiren, dünyayı ❏ Hiç sergi projeniz var mı? takip eden çok nadir Pentagram özelinde bir sergi ve kitap gruplardan biridir . yapmayı planlıyorum. Müzikten bağımsız ❏ Çekim günü rutininizi olarak da mitolojik ve psikolojik fenomenleri anlatır mısınız? incelediğim bir fotoğraf kitabı üzerine Gruplaysam yolda çekim çalışıyorum. Elbette sergisi de olacak. yapmaya başlar, eve dönüş ❏ Yeni başlayanlar için ne öneriniz var? yoluna kadar da çekerim. Konser fotoğrafçılarıyla oluşturduğumuz Müzisyenin bilinmeyen Photobook the Stage'e davet ediyorum. kişisel hayatından, sahnedeki Ayrıca konser çekmeyi konserde öğrenmeyi bilinen hayatına geçiş öneriyorum. İstediğiniz fotoğrafı çekememek aşamaları, oluşturduğu ortak çok etkili bir öğrenme yöntemi. bilincin bedenleri olan sahne
51
AGUSTOS 2019 )
KAPAK
@levanuzbay
52
)
AGUSTOS 2019
KAPAK
ONUR DOGMAN
❏ Fotoğraf çekmeye başlama hikayeniz nedir? İlk konser fotoğrafımı 2010'da Nike halı saha turnuvaları sonrası sahneye çıkan Kenan Doğulu ve Ceza ile çektim. Şu an Canon 5D Mark2, Canon 50mm, Canon çok dikkat ediyorum. 24-70mm ve Canon 70❏ Hareketsiz müzisyenleri 200mm kullanıyorum. çekerken nasıl bir yol izliyorsunuz? ❏ Türkiye'de konser Her konser iyi fotoğraf verecek diye fotoğrafçılığının biraz bir şey yok. Bazı sanatçılar az ışık istiyor geri planda kaldığını ve zor gördüğünüz birini çekmek elbette düşünüyor musunuz? çok zor. Hareketsiz sabit elinde gitar 'Ben de çekerim' çalıp söylüyor diyelim. Yüze odaklanıp mantığı olduğundan gereken değeri görmediğini gitarı da kadraja alıp mimikleri o gitar çalarkenki nüansı yakalamaya düşünüyorum. Arkadaş eş çalışıyorum. dost durumları bu alanda ❏ Yerli ve yabancı müzisyenler da yok değil. Her makina arasında estetik açısından fark var mı? alan ya da bir yerlerde Bu ayrım dorğu mu bilemiyorum ama çalışan arkadaşları olan yabancı sanatçılarda iş bilinci çok fazla. fotoğrafçı olarak piyasaya Duruş ve estetik bence rahatlık gerektiren girmeye çalışıyor. Tabii bir şey özellikle de mütevazı olanlarda bu bu işi yapmak isteyenlere daha çok görülüyor. Kapris durumları imkan sağlanmalı. Sadece olanlar zaten kendini belli ediyor. fotoğrafçılığa saygı ve özen ❏ Fotoğrafta ışığın önemi malum gösterilmesini isterim. İşin ancak işin içine sahne ışıklandırması en can alıcı noktası maddi boyutuna girmiyorum bile. girince neler oluyor? Nelere dikkat etmeniz gerekiyor? ❏ Çekim günü İşin olmazsa olmazı ışık ve ışıkçılarla rutininizi anlatır mısınız? iyi geçinin! Şaka bir yana, evet fotoğrafta Tanımadığım bir en önemli kaynak ışıktır, sahneyi sanatçıysa internetten çok farklı gösterebilir. Her şey doğru araştırıyorum. Devamlı ışıklandırmayla konumlandırmayla ve çekim yaptığım Salon İKSV'de sanatçılar genelde renk seçimleriyle alakalı. Çektiğiniz ilk üç şarkı çekilmesine izin kare, ışık şovuna da dönüşebilir. Sanatçıyı kaybedebilirsiniz de. Işığı takip veriyor. edin, hissedin yeter. Belki de bu benim ❏ Çekerken sizi en tutkum olduğu için böyle. Işık şartlarına heyecanlandıran konser göre ekipmanınızı doğru kullanmayı hangisi oldu? bilmek ayrı tecrübe gerektirir. Bu da Cigarettes After Sex, No makinenin özelliklerine sizin ne kadar Clear Mind, Khruangbin, hakim olduğunuzla alakalı. Her şeyi Balmorhea, Cecilia Krull. makineden beklemek olmaz. Burada ❏ Sizce hangi müzik bilgi birikim de devreye giriyor, bir türü daha fotojenik? şekilde düzenler toparlarım mantığı Sahne öyle büyülü bir doğru değil. yer ki görsel zenginliği ❏ Telefon kameralarının işinize de tamamen altyapısıyla etkisi nasıl oluyor? alakalı. Diğer müzik İşimi rahat yapamaz hale türleri de iyidir fakat blues gelebiliyorum. Çekersin, hatıra olur ve metal müzik fotoğraf ama konser bitene kadar o telefonu açısından güzel kadrajlar indirmeyenler oluyor ne yazık ki. verebiliyor. ❏ En çok hangi etkinliğin ve ❏ Doğru kareleri seçme müzisyenin fotoğrafını çekmek süreniz ne kadar oluyor? isterdiniz? Sahne bir bütün olduğu Burning Man Festival ve Rammstein'ı için çekimi de doğrudan çekmek isterdim. Benim için çok özel etkiliyor. Bununla birlikte bir yeri olan herkesin çok sevdiği biri içime sinen karelerin var. Şarkılarını dinlerken bizi başka çıkmasına da yardımcı alemlere götüren, içselleştiren, kalbimizi oluyor. Ortalama 30-35 titreten, konserini çekemesem bile kare seçip düzenleme sadece fotoğraflarını çeksem de yeter yapıyorum. Seçtikerimin dediğim kişi tabii ki Sezen Aksu. hikayeyi anlatır şekilde ❏ Konser fotografçılığına yeni olmasına çok dikkat başlayanlar için ne öneriniz var? ediyorum. Orada Bol bol fotoğraf baksınlar. Bu klişe olmayanlara o ortamı gelebilir belki ama ne tür fotoğrafçılık görsel olarak hissettirmek o ambiyansı yaşayanlara da yaparsanız yapın temelinden görmek, izlemek geçer. güzel hatırlatmak amacıyla
@onurdogman
PELİNSU DUMAN
❏ Fotoğraf çekmeye ne zaman başladınız? Sizin için müzik ne ifade ediyor? Fotoğrafçılığa tam anlamıyla başlamam müzik sayesinde oldu. Bir akşam arkadaşlarım Moda Sahnesi’ne çağırdı. Sahneye ya da kurallar oluyor mu? Ceylan Ertem çıktı. Albüm Bazı sanatçılar arkalarından ya da üstten lansman konseriymiş. Hem fotoğraf çekilmesini istemiyor. Bunlara saygı gözümün hem kulağımın duyuyorum. Kural değil ama tuhaf bir talep duyduğu şeye hayretle geldi. Bir keresinde konser biter bitmez en iyi bakakaldım. Sahnede 5 kareyi 10 dakika içinde istediler. bir katarsis yaşanıyordu. ❏ Sizce hangi müzik türü daha Kayıtsız kalamadım ve fotojenik? konser fotoğrafçılığı Rock, pop ve caz... serüvenimde ilk deklanşörü ❏ Büyük bir arşiviniz olmalı. böylece basmış oldum. Evet. Evimde elimi attığım her yer hard Şu an Sony A7R2 disk. Her konserden 1 kareyi bastırıyorum. kullanıyorum. ❏ Çektiğiniz fotoğraflar arasında doğru ❏ Türkiye'de konser kareleri seçme süreniz ne kadar oluyor? fotoğrafçılığının geri Tanıştığım tüm konser fotoğrafçıları çekim planda kaldığını sonrası fotoğraflarla haşır neşir olma süreme düşünüyor musunuz? hayret ediyor. Fotoğraflar üzerinde uğraşma Konser fotoğrafçılığı sürem minimum 6 saat. Rekorum 28 saat. kavramı yeni oluşuyor. ❏ Hareketsiz duran müzisyenleri Evet konser fotoğrafçıları çekerken nasıl bir yol izliyorsunuz? var ama kavramsal olarak Müzisyenlere el kol, kaş göz yapıp poz çok geride. Sizden her verdiren fotoğrafçılar gördüm. Ölsem an ve ortamda fotoğraf yapamam. Sadece nabız yoklarım. İç çekmeniz ve iyi sonuç enerjisi bu ve bunu yansıtmak istiyorsa onu vermeniz beklenir. Henüz yansıtacak şekilde çekerim. bu aşılamamışken, müzik ❏ Yerli ve yabancı müzisyenler arasında türlerine göre fotoğrafçıların estetik açısından fark var mı? uzmanlık alanlarının Maalesef. Ama burada salt müzisyenlerle ayrılması gerçekten büyük alakalı bir durum yok. Binlerce kişilik bir lüks olurdu. konser alanları, milyon dolarlık prodüksiyon ❏ Çekim günü bütçeleri, kusursuz ışık, ses, kıyafet, makyaj, rutininizi anlatır mısınız? organizasyon... Gün içinde ❏ Sahne ışıklandırması sizin için çok ekipmanlarımı temizlemek, önemli... kontrol etmek ve Konser fotoğrafı çekmenin 3 zorluğu yedeklerimi sağlama almak var. Çekeceğiniz objenin hareketli olması, dışında ekstra bir şey kalabalık içinde çalışmak ve en önemlisi yapmıyorum. Fakat konser değişken ve yetersiz ışık. Diğer ikisini başlamadan önce mutlaka tecrübeyle halledebilirsiniz. Fakat her tür konser mekanının sitesine ışığa göre bazen saniyelik kamera ayarı girip ışık sistemleriyle ilgili bilgi edinmeye çalışıyorum. yapıp öyle çekmeniz gerekebiliyor. Efekt ışıklar bazen koca bir sahneyi masmavi Işıkçıyla mutlaka görüşüp ya da kıpkırmızı yapabiliyor. Ve kontrast anlaşmaya çalışıyorum. Ortalama 800 kare mutlaka oluşturacak hiçbir sarı ya da beyaz ışık yoksa durum vahim. Sahne bir anda bembeyaz oluyor. apaydınlık da olabilir. ❏ Çekerken sizi en ❏ Her an havada olan telefon heyecanlandıran konser kameralarının işinize etkisi nasıl oluyor? hangisi oldu? Telefonla şarkıyı çekerken ekranında Neredeyse her gün konser fotoğraflıyorum ve hepsinde kameramı görüp sırtıma vurduklarını, kenara çekmeye çalıştıkları çok an hatırlıyorum. ilk kez çekiyormuşçasına ❏ En çok hangi etkinliğin fotoğraflarını heyecanlanıyorum. çekmek isterdiniz? Heyecan bence bu işin Grammy Ödülleri’ni çekmeyi çok isterim. olmazsa olmazı. Ama bu Özel olarak ise, yaşasaydı Michael Jackson’ın yola çıkışımda benim için sahnesini çekmek isterdim. bir dönüm noktası olan, ❏ Konser fotoğrafçılığına yeni 43 şehir ve 400’e yakın başlayanlar için ne öneriniz var? konserinde fotoğraflarını Başlarken sevdiğin bir müziğin, çektiğim Ceylan Ertem müzisyenin, grubun fotoğrafını çekerek benim için heyecan başlarsan çektiğin fotoğraftan haz duyarsın. konusunda en tepede. Alışılmış kuralların ve tarzların peşinden ❏ Müzisyen izinleriyle gitmeden, kendi tarzını oluşturmaya nasıl başa çıkıyorsunuz? çalışmalısın. Karşılaştığınız tuhaf talep
53
AGUSTOS 2019 )
KAPAK
@pelinsuduman
54
FESTİVAL
)
AGUSTOS 2019
Karşınızda 5 günde 75 konserle
Zeytinli Rock Festivali
Gökhan KAYA
T
ürkiye’de klasikler arasına giren ve Türk rock müziğinin en önemli etkinliklerinden biri olan Zeytinli Rock Festivali başlıyor. Umut Kuzey öncülüğünde Milyon Yapım Organizasyon tarafından 6. kez ve toplamda 12. kez gerçekleşecek olan Zeytinli Rock Festivali, 28 Ağustos – 1 Eylül 2019 tarihleri arasında Balıkesir Edremit Akçay Sahili’nde düzenlenecek. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük festivali olma özelliğini taşıyan Zeytinli Rock Festivali, 2005-2010 yılları arasında düzenlenirken 4 yıl aranın ardından 2014 yılında tekrar başladı ve günümüze kadar geldi. Festivale bu zamana kadar toplamda yaklaşık 1,5 milyon kişi katıldı. Festivale katılım rekoru ise 250 bin kişiyle geçen sene kırıldı. Festival ilk başta 3 gün olarak yapılsa da ilginin yoğun olmasından dolayı 2016 yılı itibariyle 5 güne çıkarıldı. İLK KEZ GİDECEKLERE Festival için 3 tür bilet bulunuyor. Toplamda beş gün sürecek olan festivale günlük bilet almak isteyenler 66 TL, beş gün için kombine bilet fiyatı 220 TL ödemesi gerekirken hem kamp yapacak hem de kombine alacak müzikseverlerin 264 TL'yi gözden çıkarması gerekecek. Festival alanında, kamp bölgesi, kumsal voleybol sahası, duş, tuvalet, bar, revir, yiyecek içecek stantları, büfe ve denize girebileceğiniz büyük bir plaj bulunuyor. Tabii ki bu saydıklarımızın hepsi güllük gülistanlık olmuyor ne yazık ki… ÖNCE DERİN BİR NEFES ALIN Geçtiğimiz yıllardaki organizasyonlara katılan kişilerin ortak şikâyet noktası tuvaletlerin, duşların ve festival alanının çok çabuk kirlenip aynı hızda temizlenememesi. Bu insan kalabalığının getirdiği bir kirlilik olsa da organizasyon boyunca yeterince temizlik sağlanamaması festivalin eksilerinden biri olarak karşınıza çıkıyor. Festivalin eksilerinden bahsetmeye devam edecek olursak gece geç saatlere kadar eğlendikten sonra sabah erken uyanmak zorunda kalacağınızı dile getirebiliriz. Tabii ki bu festivalde kamp kuracaklar için geçerli. İsterseniz öğlen saatlerinde kadar uyuyabilirsiniz fakat sabah 8’de ısınmaya başlayan hava ve festival alanında hiç gölge alan bulunmaması uykunuzu mutlaka bölecektir. Denize girmek istediğiniz takdirde karşınızda Türkiye’nin en soğuk denizi olacak. Bu nedenle uzun süre denizde kalmanız da zor olabilir. Aşırı sıcak ve aşırı soğuğu bir arada yaşamak dengenizi bozabilir. Müzikseverler, genelde erken saatlerde uyanıp konser saatine kadar yapacak çok bir şey olmamasından şikayetçi olsa da konser saati yaklaştıkça kamp
alanının oldukça eğlenceli hale geldiğinden bahsediyor. Festivalin eğlencesi üstün geliyor olacak ki etkinliğe gelenlerin ve kamp yapanların sayısı her yıl katlanarak artıyor. ZEYTİNLİ'NİN HİKAYESİ Festivalin adında Zeytinli olsa da festival bu zamana kadar Zeytinli mahallesinde hiç düzenlenmedi. Öyle ki festival sahilde yapılıyor ama Zeytinli Mahallesi’nin denize kıyısı yok. Organizasyonun başladığı 2005 yılında Zeytinli bir mahalle değil, belediyesi olan bir beldeydi. 2004 yılında Akçay’ın yarısından Edremit Belediyesi yarısından ise Zeytinli Belediyesi sorumluydu. 2004 yılında Akçay Belediyesi kurulunca Edremit Belediyesi burayla ilgilenmekten vazgeçti fakat Akçay’ın diğer yarısında ise Zeytinli Belediyesi sorumluluk almaya devam etti. Yıllar 2005’i gösterdiğinde festival ilk kez Akçay’da Zeytinli Belediyesi tarafından düzenlendi. Akçay sınırları içerisinde olsa da festival alanı Zeytinli Altınkum Belediyesi olarak ilân edildi. 2014 yılına geldiğimizde Zeytinli Belediyesi ve Akçay Belediyesi kapatılarak Edremit Belediyesi’ne bağlandı. Yani eğer Zeytinli Rock Festivali’ne gitmek üzere yola çıkarsanız siz siz olun hedef olarak Zeytinli’yi baz almayın. ULAŞIM Özel araçla gidecekseniz hedefiniz Akçay olsun. Otobüsle gidecekseniz de Balıkesir / Edremit istikametine bilet alıp iniş yerinizi Akçay olarak belirtin. Akçay otogarında indikten sonra yakındaki duraktan 7/24 sefer yapan minibüslerle festival alanına gitmek 10 dakika sürecek. Akçay, İstanbul’dan 420 km, Antalya’dan 600 km, İzmir’den 200 km, Ankara’dan 640 km ve Eskişehir’den 406 km uzaklıkta bulunuyor. Festivale uzaktan katılmak isteyenler ya da karayolunu sevmeyenler uçakla Balıkesir Koca Seyit Havalimanı’na gidebilir. Bu noktadan sonra da Akçay’a giden minibüsleri kullanabilir veya araç kiralayabilirsiniz. TEK LINE UP TEK SOUND Geçtiğimiz yıl 90 isimden oluşan programla müzikseverleri ağırlayan festival, bu sene de 75 müzisyene ev sahipliği yapacak. Festivalin düzenleyicisi Milyonfest, Kuşadası, Samsun, Adana ve düzenlediği birçok ildeki festivalde olduğu gibi Zeytinli’de de aynı isimleri sahneye çıkartıyor. İlk zamanlar bu çok rahatsız etmese de Milyonfest’in kadrolu memur misali sürekli aynı müzisyenleri sunması karşısında heyecanımız diri kalmakta zorlanıyor. Bu sene 28 Ağustos’ta başlayacak Zeytinli Rock Festivali’ne ise Şebnem Ferah, Teoman gibi Milyonfest’in her festivalinde yer alan isimler dahil 75 müzisyen katılıyor.
Festival kampında sağ kalma rehberi
Gökhan KAYA
A
ğustos ayı geldi, bu yaz da iyi festival yaptı! Yayın hayatımıza ‘Festivalle Gel 2019’ diyerek başlamıştık, düzenlenen her festival de bizi çok mutlu ediyor. Festivaller devam ederken, özellikle birkaç gün sürecek etkinliklerde dikkat edilmesi gereken noktaları sizin için sıraladık. Karşınızda, festival kampında hayatta kalma rehberi!
1-GEREKSİZ YÜKLERDEN KAÇININ
‘Festival modası’ diye bir endişe oluştuğunun farkındayız ama bizim öncelikli tavsiyemiz, yanınıza gereksiz eşya almamanız. Şimdi durum nedir bilemiyoruz ama 2013 Allianz Your Cover verilerine göre festivalcilerin yaklaşık %20’si festivalde yanında hoparlör ve saç düzleştirici bulunduruyor. Seçim sizin! Yine aynı verilere göre, her üç festivalciden biri en az bir eşyasını kaybediyor ya da çaldırıyor. Nahoş bir konu, dikkatli olmakta fayda var.
2- İYİ BİR ÇADIR
Festivalde rahatlık için iyi bir çadır almanız çok önemli. Malzeme kalitesine göre fiyatlar artabiliyor ama sağlam bir çadırla aşırı rüzgâr-yağmur hallerinde bile rahatça uyuyabilirsiniz. Çadır altlığı ve matlar da beklenmedik seviyede konfor yaratabilir. Kurduğunuz yerin sabah güneşi almamasına dikkat etmek gerek. Genellikle geç saatlerde uyuyacağınızı düşünürsek sabah güneşi
55
AGUSTOS 2019 )
YAŞAM
çok can sıkabilir. Çadıra girmeden önce de mutlaka havalandırmaya özen gösterin. İyi bir havalandırma iyi bir uyku demektir.
3- UYKU TULUMU
Uyku tulumunuz festivalin hava durumuna uygun olmalı. Soğuk havalarda kullanılan tulumlar yaz aylarında çok uygun fiyatlara satılıyor ama bunları yazın alıp kullanırsanız, saunada uyuma deneyimine sahip olabilirsiniz. Şişme yatakları da tercih edebilirsiniz ama kapladığı yer ve şişirme sürelerini düşününce pek tavsiye ettiğimiz söylenemez.
4- ÇANTADA NE OLMALI?
Çantanızda mutlaka sinek ilacı, şampuan, diş fırçası ve macunu, yedek kıyafetler ve her ihtimale karşı ilk yardım malzemesi olmalı. Sıcaktan korunmak için şapka ve yüksek faktörlü güneş kremi de çok önemli. Terlikleriniz yanınızda olsun, ayakkabılar içinde pişmeyin. Kafa fenerleri çok kullanışlı ama yoksa yine küçük bir fener alın. Powerbank'leriniz mutlaka dolu olsun, festivali doya doya yaşayın, priz kölesi olmayın. Kulak tıkacı da konfor arttıran bir detay olabiliyor. Binlerce insan var, kimden ne ses çıkacağı belli olmaz. Büyük çantanıza eşyayı doldurdunuz ama gün içinde bununla dolaşmak zor olacaktır. Küçük bir çanta, özellikle bel çantaları bu konuda hayat kurtaran cinsten. Nakit bulundurmayı da unutmayın, kredi kartı geçmeme ihtimali olan yerlerde sıkıntı çekmeyin.
5- BUGÜN NE YİYECEĞİZ?
Hemen her festivalde bol çeşitli yiyecekler bulunuyor. Hatta bazı festivallerde yemek için ayrı workshop etkinlikleri bile ekleniyor. Sıralar bazı festivallerde uzun olabiliyor ama sıra beklemeyi de bir sosyalleşme fırsatı olarak görebilirsiniz. Ayrıca alkol tüketimine de dikkat etmek gerek, sıcaklık ve yorgunlukla birleştiğinde normaldeki toleransınızı gösteremeyebilirsiniz. Bol su içmeye de özen gösterin.
6- DUŞ-TUVALET MESELESİ
Festival alanlarında genellikle 5-6 adet duş bulunuyor. Ancak tavsiyemiz, duş alacaksanız geç saatleri değil, sabah erken saatleri tercih edin. Erken saatlerde genellikle pek sıra olmuyor zira. Deniz kenarında bir festivaldeyseniz denize girip çıkınca plajlardaki duşları kullanabilirsiniz. Böylece hem ferahlar hem yüzmüş olursunuz. Yanınızda tuvalet kağıdı ve ıslak mendil bulundurmayı da tavsiye ediyoruz.
7- BULUŞMA NOKTASI
Grup halinde gidecek olanlar, kalabalıkta birbirini kaybedebilir. Bu yüzden arkadaşlarınızla önceden ortak bir noktayı gözünüze kestirin ve orayı buluşma noktası yapın. O kalabalıkta telefonunuz da çekmeyebilir, kaybolabilir. Festival alanına girmek için erken hareket edin, yoğunluktan konserleri kaçırmayın.
8- ÇEVREYE DİKKAT!
Son olarak dikkat çekmek istediğimiz konu, çevre kirliliği. Kişisel çöplerinizi çöp kutusuna atmak ya da dönerken çadırınızı toplayıp festival alanından çıkarmak büyük fark yaratabilir. Tahminlere göre, Birleşik Krallık’ta her yıl müzik festivallerinde 250 bin çadır unutuluyor. Ortalama bir çadır 3,5 kg ağırlığında ve çoğunluğu plastik. Bu da 8700’den fazla pipete denk geliyor. AIF gibi platformlar #justtakeithome gibi kampanyalarına başladı, siz de hepimiz için festival alanlarında çöp bırakmamaya özen gösterebilirsiniz.
56
FESTİVAL
)
AGUSTOS 2019
Günün ilk ışıklarından geceye uzanan konserlerle
Bodrum Müzik Festivali
Çağatay YILMAZ
B
. 220 bin
odrum Kalesi’nde gün batımını klasik müzik eşliğinde seyretmek, 14 yılda Ege’nin mavi sularında festivale serinledikten sonra dünyanın yetenekli katılan ellerinden Beethoven dinlemek ve müziksever sayısı. çocuğunuzla klasik müzik atölyelerine katılmak istemez misiniz? O halde yazlık planlarınızı 22-25 çekici şef Nil Venditti yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası eşlik Ağustos’ta gerçekleşecek 15. edecek. Festivalde, İbrahim Yazıcı Bodrum Müzik Festivali’ne yönetimindeki Bilkent Senfoni göre yapın. Orkestrası’nın viyolonsel sanatçısı Festival, Bodrum’la Pablo Ferrández’e eşlik edeceği ve bütünleşen, dünyadaki klasik Say’ın Umut Senfonisi’nin Türkiye müzikseverlerin ilgiyle takip edeceği ve ajandalarda yer alan prömiyerinin yapılacağı konser de dikkat çekiyor. bir etkinlik oldu. Dört gün boyunca, Fazıl Say, Bodrum’da klasik müzik Pablo Ferrández, Ksenija Sidorova, tutkunu büyük bir kitle var. Karsu, Elvin Hoxha Ganiyev, Vassilis Bodrum’un yerlisi kadar Varvaresos, Sara Ferrández, Umut dışarıdan da epey insan Sağlam, Kerem Tunçer, Orkun Pala ve bu konserler için geliyor. Barok Bostancı’nın kurduğu Quartet Ayrıca marinada gerçekleşen Parantez, Faruk Kalaycı, Francesco ilk ve tek festival olması, Tristano, Korhan Futacı, Jess Gillam, önemli isimleri zengin Zeynep Özsuca ve Mert Fırat gibi repertuvarlarla ağırlaması, sanatçıları ağırlarken, aynı zamanda gün batımı konserleri gibi Bilkent Senfoni Orkestrası, Olten özel etkinliklere sahip Filarmoni Orkestrası ve Finlandiya’nın olması da etkili unsurlar. Bir olağanüstü tango yorumlarıyla ünlü klasik müzik festivalini bu armonika grubu Sväng gibi topluluklar kadar uzun yıllar kesintisiz sürdürmek büyük başarı. Nice performans sergileyecek. Ayrıca festivalde, Doğuş Çocuk Senfoni 15 yıllara. Orkestrası’nın genç üyeleri, sabahın AÇILIŞ KONSERİ ilk ışıklarında verecekleri umut dolu FAZIL SAY’DAN konserleriyle, heyecanlarını paylaşacak. Doğuş Grubu’nun kuruculuğuyla yola çıkan SANATA Bİ YER Bodrum Müzik Festivali’nin Doğuş Grubu’nun desteklediği süresi geçen yıllara göre duvarlarda, mekanlarda ve boşluklarda azaldı, 4 gün sürecek. Ancak 900’ü aşkın üniversite öğrencisinin programın çeşitliliği bunu çalışmalarına alan yaratan sosyal telafi ediyor. sorumluluk platformu Sanata Bi Yer, Onur Ödülü, bu yıl yine Bodrum Müzik Festivali başlangıcından bugüne dek kapsamında sanata alan açıyor. Sanata Bodrum Müzik Festivali’ne Bi Yer platformuna ait işlerden bir seçki, verdiği büyük destekle, 15. Bodrum Müzik Festivali kapsamında Bodrum’un sanatsal açıdan D-Marin Turgutreis Marina’da tanınırlığına katkıda bulunan sergilenecek. Sergi, festival boyunca ünlü piyanist Fazıl Say’a ilham almak ve gençleri desteklemek takdim edilecek. Açılış isteyen sanatseverleri bekliyor. konserini de kendisi yapacak. Ayrıca Bruno Barbey sergisi, Leica Say’a kariyer basamaklarını Galeri İstanbul’dan sonra ilk kez The hızla tırmanan dikkat Marmara Bodrum’da olacak.
150
Festivalde bugüne kadar 150’yi aşkın konser gerçekleşti.
PORTRE
57
)
AGUSTOS 2019
38 YILLIK KASET AŞKI
Zeynep BEŞERLER
T
eknoloji gelişiyor, her geçen gün farklı bir icat veya akıllı telefonlarımıza indirdiğimiz yeni uygulamalarla kendimizi günden güne güncelliyoruz. Bu güncelleme her ne kadar güzel olsa da, eski alışkanlıkları bırakmak zor oluyor. Örnek vermek gerekirse evimde bir kutu dolusu kasetim var... Küçükken çok anlamaz, kurşun kalemimi içlerine takıp ileri-geri oynar o siyah bantı çeker dururdum. Zamanla onun farklı bir amacı olduğunu öğrendiğimde de daha çok sevmeye başlamıştım. Kasetle çoğu kişi böyle tanışmıştır. Çocukların en sevdiği oyun araçlarından biridir desek yeri sanırım. Sahi ne oldu şimdi o kasetlere? Evinde plak veya CD toplayıcılığı yapan çok insan var peki neden kasetler retro olarak görüldüğü halde değer verilmedi? 1880’li yıllarda hayatımıza giren plak, müzik endüstrisinin kalbinde olmayı başardı. Kendi içinde teknolojik değişimler yaşasa bile, uzun seneler boyunca hatta günümüzde de dinlenip, özenle saklanıyor. 1980’li yıllarda ise dönemin yeni kuşaklarından müzisyenler çıkmaya başlayınca, haliyle plak üretimi de azalıyor. Ee pahalı o zamanlar, herkes
erişemiyor. İşte tam o sırada kasetler giriyor hayatımıza. Walkman’le birlikte çevremize hava atmak, cool görünmek için dikkat çekici yöntemlerin başında geliyordu. Evde, arabada, minibüste her yerde dinledik kasetleri... Tekrar tekrar doldurulup geri dönüştürülebiliyordu. Özenle doldurarak sevdiklerinize, akrabalarınıza veya çevrenize hediye edebiliyordunuz. 90’lı yılların sonuna kadar popülerliğini sürdüren kasetler artık yok oldu. Kasetle beraber ona can veren teypler bile üretilmiyor artık. Kütahya’da yaşayan Şükrü Uçak ise tam 38 yıldır kaset satmaya devam ediyor. Deyim yerindeyse kasetin henüz düşmeyen son kalelerinden biri olarak görülüyor. ‘İŞ BENİ BIRAKMIYOR Kİ’ Kütahya’nın Cumhuriyet Caddesi Dönenler Meydanı’ndaki dükkanında yıllardır kaset satan 72 yaşındaki Şükrü Uçak, mesleğine 1981 yılında başlıyor, çağa direniyor. “Birkaç büyüğüm sayesinde bu sektöre girdim. İlk başladığım zamanlar plak vardı. Zamanla yerel sanatçıların albümlerini yaptım. Süleyman Oruç, Zeynel Sağ, Şahin Çağlar gibi sanatçıların
albümlerini yaptım. Bu işte başarılı olduk. Ege bölgesinde ve İstanbul’da artık piyasa bizi tanıyordu.” diyor Uçak. Kaset döneminin CD’ye göre daha uzun sürdüğünü dile getiriyor. Günümüzde yeni nesil cep telefonuyla müziğe, filme her şeye ulaşabiliyor. Sektör bitti zaten, son demlerini yaşıyor diye anlatıyor Uçak. Eskiden günde 15-20 kaset satışı yaparken, şimdi ayda yılda bir satış yapıyor. Elinde binlerce kişinin kaseti olan Uçak, işi bırakmak istiyor ama elindeki kasetlerin çöpe gitmesini, heba olmasını istemiyor. Bu işten para kazanmak derdinde olmayan Uçak, bunun kendisi için bir tutku olduğunu ama bu kültürü diri tutmak, yaşatmak amacıyla direndiğini söylüyor. Arşivini çok da paylaşmak istemeyen Uçak, bu işi bırakmak istese de "İş beni bırakmıyor." diyor. Ne diyelim, böyle sağlam kalelerimiz oldukça sırtımız yere gelmez. Eskiler sadece retro değil, hepsinde birer yaşanmışlık ve hikayesi var, kıymetini bilmeliyiz...
58
ARAŞTIRMA
)
AGUSTOS 2019
Ahmet YATĞIN
S
on zamanlarda, film ve dizilerde duyduğumuz popüler şarkıların her yerden fırlaması hararetli bir soruyu da meydana getiriyor. Popüler şarkılar sinemayı işgal etmiş olabilir mi? Söz, ses ile aktarıldığı günlerden bugüne müzik ile tarih öncesine dayanan, derin ve iç içe geçmiş bir ilişki kurmuş olsa da; fotoğraf ve müziğin ilişkisi henüz yeni, sesli sinema dönemiyle başladı. Bu garip üçlünün ne yaşadıkları ise bizi, bir magazin haberinden daha çok heyecanlandırıyor. Geçtiğimiz seneyi kasıp kavuran ve Netflix’te en çok izlenen dizilerden biri olan La Casa de Papel deyince aklımıza ilk gelen müzik Ciao Bella olabiliyor. Bir diğer yandan asi ve isyankar tarafımızın bir numaralı temsilcilerinden olan Fight Club filmi ise Where is My Mind şarkısı olmadan hayal edilemiyor. Ya da sinema tarihinin en önemli müzikallerinden Singin’ in the Rain filminin aynı isimli şarkısı da hafızalarımızdan katiyen silinmiyor. Tüm bu sözlü müzikler, filmlere bambaşka katkılar sağlayan ve duyguyu kuvvetli bir şekilde destekleyen elementler olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bunların dışında sanki bazı yapımlarda, sadece popüler olduğu için bazı şarkılar duyuyoruz. Burnumuza kötü kokular geliyor. Korkuyoruz çünkü; kamyonlardan bile fırlayan o efsanevi Godfather filmi müziği ya da gergin bakışmaların hepsinde kafamızın içinde birden ötüveren İyi, Kötü ve Çirkin filmi müziği veyahut hepimizi alıp uzaklara götüren Selvi Boylum Al Yazmalım filmi müziği gibi efsane olacak yeni film müziklerini artık
duyamayabiliriz.
PEKİ YA BIR FİLMİN MÜZİĞİ NASIL OLMALI?
Selvi Boylum Al Yazmalım filminin o unutulmaz müziğini yapan ve film müziği denince akla ilk gelen isim olan Cahit Berkay, bir röportajında şöyle diyor: “Müzik sinemada haddini bilmeli.” Bunu soruyorum önce ona. Müziğin, filmin içinde bağırmaması gerektiğini bizimle paylaşıyor. Film müziğinin amacını, duyguyu yükseltmek olarak tanımlıyor. “Bir damla yaş birikmişse o müzik yaşı düşürmelidir.” diye ekliyor. Filmin akışını, doğallığını bozmaması gerektiğini, uyum içinde olması gerektiğini söylüyor. Hatta Akün Filmin sahibi İrfan Ünal’ın kendisine bir keresinde şöyle dediğini aktarıyor: “İnsanlar sinemadan çıkarken ıslıkla o filmin müziğini çalmalı.” Bu anlayışla üretilen film müziklerinin yanında, aslında bizim sinema tarihimizde de popüler şarkıların filmlerde duyulduğunu çok önceden görebiliyoruz. Orhan Gencebaylar, İbrahim Tatlısesler olurdu, onların filmi çekilirdi. "Şimdi bu yabancılarda da görülmeye başlandı." diyor Berkay. “Film için bestelenmiş olsa tadı daha iyi olur. Ama tabii, popüler şarkılar büyük fayda getiriyor, reklam anlamında.” sözlerini sarf eden Cahit Berkay, araştırma serüvenimize başka bir boyut kazandırıyor.
POPÜLER ŞARKILAR BİR REKLAM ÇALIŞMASI MI?
Film müziklerini, filmde çalan şarkıyı ya da herhangi bir müziği filmin içindeki karakterlerin
de duyabildiği (diegetic) ve karakterlerin duyamadığı (non-diegetic) olarak ikiye ayırıyoruz. Sinemanın ilk çağlarında diegetic müziğin ön planda olduğunu görüyoruz. İlerledikçe karakterlerin duymadığı film müzikleri de öne çıkmaya başlıyor. Ancak endişemiz şu oluveriyor; bu iş izleyicinin de duymadığı ya da duymak istemeyeceği bir boyuta varabilir mi? Cahit Berkay, bir şarkı sadece popüler diye filme konulmaması gerektiğini ancak reklam için maalesef konulabildiğini paylaşıyor. Berkay’ın bu düşüncesine Kavak Yelleri dizisinin yönetmeni Kerem Çakıroğlu, “Bazı yönetmenler popüler şarkının duyguyu iyi anlattığını düşünebilir ama genelde filme ya da diziye katkısı olduğu için o şarkılar konuluyor.” sözlerini paylaşıyor. Başarılı yönetmen, “İlk bölümlerde ben de şarkı kullanmayı seviyorum ama daha genç sanatçıları tercih ediyorum.” diyor. Bazı sanatçıların tekli çıkardığında kendisine bu amaçla şarkı gönderdiğini de ekliyor. Aynı durumu Cahit Berkay, “Popçular şarkılarını da popülerleştirmek için film ve dizilere koyuyorlar.” sözleriyle değerlendiriyor. Yani aslında ortada bir reklam çalışması varsa, ki öyle görünüyor, bu iki tarafın da kazandığı bir süreç olarak ele alınıyor. Çakıroğlu, bazen dizilerden bazı kesitlerin altına seyircinin herhangi bir popüler şarkıyı kendi montaj imkanlarıyla koyduğunu ve sosyal medyada paylaştığını söylüyor. Bu durum, dizinin kendisinden daha çok izlenme getirebiliyor, diye ekliyor. Bunu gören yapımcılar bu durumdan ders çıkarmışa
POPÜLER ŞARKILAR SİNEMALARDA!
benziyor. Pinhani’nin Kavak Yelleri ile özdeşleşen parçası Beni Al örneğinde de hem şarkının hem de dizinin birbirini farklı kesimlere tanıttığından bahseden Çakıroğlu, gençler ile çalışma sebebini maaliyet ile ilişkilendiriyor. “Çok iyi parçaları bu sayede daha ucuza kullanabiliyorum. Özellikle Sofar gibi platformlardan şarkılar alıyorum. Öte yandan sadece film veya dizi için müzik yapılması, yeni bir kayıt sürecini de beraberinde getiriyor. Oysa canlı kayıt, yapımcı için ayrıca bir maaliyet demek. Hazır kayıt bu noktada daha çekici oluyor.” Film yapımcıları ile müzik yapımcılarının ahbaplığı da popüler şarkıları film ve dizilerde görmemizi kolaylaştırıyor. Yavuz Hakan Tok, “Bugün Türkiye’de bir şarkının dizide ya da filmde kullanılması o şarkı için yapılabilecek en iyi PR oldu.” sözleriyle de görüşünü net bir şekilde ortaya koyuyor. Hem Tok’un, hem Çakıroğlu’nun, hem de Berkay’ın ortak noktada buluştuğu bir diğer konu ise yapımların uzunluğu. Türk filmlerinde ve dizilerinde gerek sürenin uzunluğundan gerek bazı sahnelerin çekilememesinden ötürü gözleriyle izleyen seyircinin, bu eksikliklerden dolayı kulağıyla sahneleri takip etmek durumunda kaldığını ekleyen Cahit Berkay’a, “Türk dizilerinde her sahnenin her anına müzik döşeniyor, bu büyük bir sorun.” sözleriyle Kerem Çakıroğlu eşlik ediyor. Bazen bir şarkıda birden fazla duygunun da yer aldığını paylaşan başarılı yönetmen, sahnenin bulandığını ve neredeyse izlenemez bir hale geldiğini aktarıyor. Ancak gerçekten filme hizmet ettiği sürece popüler şarkıların ve filmlerin birbirini tanıtması, bu yazıdaki otoritelerimiz tarafından olumlu karşılanıyor. Yavuz Hakan Tok, “Türkiye’de henüz klip sektörü yokken filmler, şarkılar için adeta klip vazifesi görüyordu.” görüşüyle bu konuda derinlemesine bir tespitte daha bulunuyor. Ona göre birçok şarkı Yeşilçam filmleri sayesinde günümüze taşındı. “Yine ‘70’lerden bugüne gelmiş, hâlâ bilinen ve sevilen şarkıların büyük yüzdesinin de Yeşilçam filmleri sayesinde sonraki kuşaklara ulaştığı bir gerçek. Filmin konusuyla alakasız popüler şarkıların filmlerin içine yerleştirilmesi ise Hollywood’un da senelerdir uyguladığı bir yöntem ve işe yaradığı bir gerçek.” Tüm bu demeçleri bir bütün olarak gördüğümüzde, popüler şarkıların bir reklam çalışması olarak filmlerde kullanıldığını ve bu durumun iki tarafa da büyük faydalar sağladığını görüyoruz. Yine de bu faydanın orijinal film müziklerine engel olmasını istemiyoruz. Bu durumda izleyicinin zaman içinde daha iyi bir belirleyeci olabileceğine olan inancımızı sağlamlaştırıyoruz. Peki ya yönetmenler?
YÖNETMEN VE MÜZİSYEN İLİŞKİSİNİN PERDE ARKASI
Öncelikle merak ediyorum, bir filmin müziğinde kim daha çok söz sahibi; yapımcı mı, yönetmen mi yoksa müzisyen mi? “Filmin fikri ilk kimden geldiyse genelde o daha çok söz sahibi oluyor.” diyor Kerem Çakıroğlu. "Ancak birlikte karar vermeli" diye de ekliyor. Öte yandan her mahallenin kendi kuralı olur deyimiyle aslında bu sorunun birden fazla cevabı olabileceğini gözler önüne seriyor. Peki tüm bu süreç genelde nasıl gelişiyor, merak ediyoruz. Örneğin müzik ne zaman düşünülüyor? Bu soruya birçok farklı cevap alıyoruz. Özellikle internetten ulaşabildiğimiz tüm beyanlarda, fikrin geldiği ilk andan montaj anına kadar farklı zaman dilimlerinde film müziklerinin düşünülmeye başlandığını görüyoruz. Yani her yiğidin yoğurt yiyişi bir farklı
59
AGUSTOS 2019 )
ARAŞTIRMA
oluyor. Ancak Kerem Çakıroğlu, genelde post prodüksiyon aşamasında müziği düşündüğünü söylüyor. Montaj yapılırken, çok nadir de olsa öncesinde düşündüğünü ekliyor. “İyi müzisyenler ise senaryoyu okur ve temalar çıkarır. Mesela bir de şöyle bir şey var. Bir senarist arkadaşım yazarken, o duyguya özel şarkı bulur, sürekli o şarkıyı dinler. Playlist yapar bana atar. Ben de sahiden bazılarını beğenirim ve hemen yapımcıyı ararım. Yayın haklarını alırız.” diyor. İlk bölümlerde genişçe vakti olduğunu ve müzikle doğrudan ilgilenebildiğini söyleyen başarılı yönetmen, özellikle televizyon dizilerinde, çekimlerin bitmesiyle diğer bölümün çekimlerine başlanması arasında sadece birkaç gün kaldığını ve bu sürede ancak müziğe şöyle bir bakabildiğini paylaşıyor. Bu durum aslında hem bölümlerin çokluğunu hem de daha önce bahsettiğimiz gibi bölümlerin uzunluğunu gözler önüne seriyor. Çekimler, montaj ve film ekibinin “Hocam bu nasıl olacak?” sorularıyla meşgul olan yönetmenler, haliyle her şeye yetemiyor. Bu gibi durumlarda özellikle yapımcıların, son zamanlarda film yapımıyla ilgili bilgi ve birikimlerinin artmasıyla beraber, daha çok rol almaya başladığını söylüyor, Çakıroğlu. Bu sayede yapımcı, yönetmen, müzisyen ve hatta senarist dörtlüsünün sürekli iletişim halinde konuya dokunduğunu görebiliyoruz.
SU NEREDE TIKANIYOR?
Benim şahsi kanaatimce yaratıcılık; hata yapma lüksünün olduğu yerde yeşerir. Yeni ve orijinal film müziklerini duyabilmemiz için mutlaka daha fazla zaman gerekir. Bu kanaatimi destekleyen isim Kerem Çakıroğlu, yönetmenlerin müzikle ve geri kalan her şeyle daha çok ilgilenebilmesi için şöyle bir çözüm önerisi sunuyor. “Netflix’teki Türk dizilerinde bu yapılıyor. Yaratıcı yönetmen ve diğer yönetmenlerden oluşan bir yönetmen ekibi. Mesela ben bir bölümü çekerdim diğer bölümü başka bir yönetmen çekerdi ve ben daha çok diğer konularla ilgilenebilirdim. Hem de bu sayede daha çok yönetmen çalışabilir. Tabi burada önemli olan her yönetmenin bir bütünlük içinde çalışması.” Çakıroğlu, çözüm önerisinin hatlarını çizerken Türk sineması için umutlu olduğunu da sözlerine ekliyor. Uluslararası alışverişin artması gerektiğini ve kabuğumuzu mutlaka kırmamız gerektiğini ifade ediyor. “Bu ülkede 2010’lara kadar dublajlı filmler, diziler çekiliyordu. Gerçekten hızlı çekiliyor ama kalite...” Kerem Çakıroğlu ayrıca yabancı yönetmenler ile birlikte çalıştığı yılların kendi gelişimine katkı sağladığını da sözlerine ekliyor. Yönetmenlerin, müzisyenlerin ve yapımcıların baş rol oynadığı bu filmde, tarihsel anlamda ilginç bir sahne izlediğimizi söylemeliyim. Klasik müziğin, orkestranın ve enstrümantal müziklerin sinemada sesinin kısılması ve yerini popüler şarkıların alması, hüzünlü bir keman solosu dinliyormuş gibi hissettiriyor. Bu romantik bulutların dağılması ve tüm bu arzu ettiğimiz müziklerin de sinemada sesini yeniden duyurması için o kadar insanın stüdyoya girmesi ve canlı kayıt yapması gerekiyor. Bu da, para, para, para demek. Tam da bu noktada gelecekte sanatın, piyasa tahakkümü altında neler yaşayacağını merak ediyoruz. Ve zihinlerimizi bu merakla başbaşa bırakıyoruz.
60
KİTAP
)
AGUSTOS 2019
PATTI SMITH’TEN 6 KİTAP Zeynep BEŞERLER
M
üzisyen ve yazar Patti Smith, sıklıkla Instagram hesabından okuduğu kitapları ve hislerini takipçileriyle paylaşıyor. Biz de Smith’in faydalı seçkisinden altılık bir liste hazırladık. Fotoğraflar da Smith’ten. Kitapların büyük kısmı Türkçe’ye kazandırılmamış belki faydamız olur.
Wright And New York: The Making of America's Architect - Anthony Alofsin
Çocukluğunda piç ve öksüz, büyüdüğündeyse hırsız, eşcinsel ve yazar... Küçüklüğünü geçirdiği yetimhaneden 10 yaşında kaçtı. Genet, hayatını çeşitli ülkelerinde hırsızlık, kaçakçılık gibi suçlar işleyerek sürdürdü. Sık sık hapse girdi. The Thief’s Journal’da Genet hayatını anlatıyor. Yaşamın en ücra köşelerine, hırsızların, fahişelerin, eşcinsellerin, pezevenklerin dünyasına son derece şiirsel bir dille, derin ve incelikli ruhsal çözümlemelerle nüfuz ediyor. Kitap Türkçe’ye kazandırıldı.
Özel bir biyografi kitabı. Kitap, 20’nci yüzyılın başındaki New York ve Manhattan’a göz kamaştıran kimliğini kazandıran Amerika’nın en ünlü mimarı Frank Lloyd Wright’ın hikâyesini anlatıyor. 1920 krizinin kendi kariyerinde avantaja dönüştüren mimarın hayatı, işleri ve çizimleri kitapta yer alıyor.
The Thief's Journal - Jean Genet
Uyuşturucu baronlarının krallığını konu edinen kitap karanlık dünyayı yöneten iktidarın göze aldığı bedelleri okurlara gösteriyor. Kitap, ABD ve Meksika sınırında yaşanan olaylarla güncelliğini koruyor. Meksikalı yazar Yuri Herrera, siyaset bilimi eğitimiyle güncel olayları okuma yeteneğini yaratıcı yazarlığıyla birleştiriyor. Kingdom Cons, Notos Kitap tarafından yayımlanacak.
Yıl 1949... Balık tüketiminin İskandinav medeniyeti üzerindeki etkisi büyük; zenginleri ve kuralları balık ticareti belirliyor. Bir gemiyle gelen kişi ve haberler her şeyi tetikler. Denizciliğe dair birçok hikayenin yer aldığı kitapta mitolojik ögeler de yer alıyor. Sjón, antik dünyanın denizcilik ipliklerini modern çağın tarzlarıyla kusursuz bir şekilde birleştiriyor. Eleştirmenler kitabın yüzlerce yıl geçse bile güncelliğini koruyacağını söylüyor.
Kingdom Cons Yuri Herrera
The Whisperen Muse - Sjon
Star - Yukio Mishima
My Brilliant Friend Elena Ferrante
Ünlü İtalyan kadın yazar Elena Ferrante’nin gerçek kimliği bilinmiyor. Yayıncısı basına yazar hakkında kısa bilgiler veriyor bu da okurları iyice meraklandırıyor. My Brilliant Friend, İtalya’da bir kenar mahallede yetişen iki genç kızın çekişmeler, kıskançlıklar ve sırlarla örülü dostluklarını, zorluklarla geçen büyüme ve varoluş serüvenlerini anlatıyor. Kitap Türkçe’ye kazandırıldı.
Yukio Mishima, Japonya’nın modernleşmesi ve geleneksel değerlerini yitirmesine karşı sert bir muhalefet tavrı gösterdi ve samuray değerlerini savundu. Kendi intiharını planlayan yazarın bu kitabı da bir yakuzanın hikayesini ele alıyor. Ancak bir yıldız olmak kolay değil... Ünlü bir zengin karakterin psikolojik bir portresi. Esas soru da şu: Başkaları tarafından nasıl göründüğümüzden herhangi bir kaçış var mı?
KİTAP AJANDA
)
Kıyamete Koşanlar Kulübü Adrian J. Walker Roman İthaki Yayınları 400 sayfa
Kadransız Saat Carson McCullers Roman İş Bankası Kültür Yayınları 256 sayfa
Dünyadan Kedi Masalları Natalia M. Belting Hikaye Nika Yayın 72 sayfa
Sinema Kültür İletişim Okumaları Ali Barış Kaplan Sanat-Tasarım Parşömen 406 sayfa
Bilim Endüstri ve Sanat Gottfried Semper Sanat-Tasarım Janus Yayıncılık 96 sayfa
Abartma Tozu Şermin Yaşar Hikaye Taze Kitap 160 sayfa
Yedi Cinayetin Kısa Tarihçesi Marlon James Roman Pegasus 728 sayfa
Bana Üç Şey Söyle Julie Buxbaum Roman Yabancı Yayın 312 sayfa
Bırak Deli Desinler Linda Rottenberg Yönetim-İş geliştirme CEO Plus 280 sayfa
Beynini S**kme Faith G. Harper Kişisel Gelişim The Kitap 160 sayfa
Bir Astronottan Hayat Dersleri Chris Hadfield Bilim Tübitak Yayınları 287 sayfa
Sinemada Tembellik Hakkı Ö. Nilay Erbalaban Gürbüz Araştırma Ütopya Yayınevi 272 sayfa
Ayşegül Kumova aysegulkumova
SAFE SPACE
İLLA ÖZLÜYORUM
61
AGUSTOS 2019
Bütün kış yazı özlüyorum. Tüm yıl denizi... Bodrum'dayken Bodrum'u özlüyorum. Sensizken beni.
özlüyorum. Konuşurken keşke anlatabilsem diyorum. Sessizken sesi... Şu ara nefesimi özlüyorum.
Kumlara basarken suyu; Suda yüzerken kokunu özlüyorum. Gündüzken, geceyi... Düşünürken, düşlemeyi özlüyorum.
O şehirde, bu şehri, bu evde o evi... Dinlerken söylemeyi özlüyorum.
Dokunurken konuşmayı
Öyle ya da böyle özlüyorum ya... İşte bu diyeceğim.
62
YAŞAM
)
AGUSTOS 2019
Ekin TÜRKANTOS ekinturkantos
AÇIK YEŞİL
Doğa dostu, yaratıcı kitaplar
Ç
ocuklara yazmanın zorluğu her konuyu sade bir hale sokarak anlaşılır olmasını sağlamak kuşkusuz. Doğayı, bitkileri, ormanları, bulutları, yıldızları, kuğuları ve kedileri en ilgi çekici haliyle sunmak müthiş bir incelik. Hele bir de kitaplardan kendi oyununuzu yaratabilirseniz bir kitaptan fazlasını okumuş oluyorsunuz. Bir çocuk kitabı düşünün ki size hayvanlar aleminin Louis Armstrong’u olan Kuğu Louis’i anlatsın. E.B. White, Kuğunun Trompeti adlı kitabında doğanın döngüsünden, mevsimlerden, deniz canlılarından kuğuların yaşamından, göllerden ve kamp hayatının bir çocuğunun hayatında nasıl bir öneme sahip olduğundan bahsederken başımıza gelen en güzel hediye olan yaşamın kıymetini anlatıyor. Çocuk kitapları, son yıllarda daha da renklenmeye, konu olarak da doğayı, ekolojiyi, çevre bilincini daha fazla işlemeye başladı. İçlerindeki illüstrasyonların zenginliği hayal dünyasına kolayca adım atmayı sağlıyor. Çocuk kitaplarını okumaya ve kütüphaneme katmaya devam ediyorum. Bitkileri, mevsimleri, soframıza gelen yiyecekleri, hayvanların müthiş dünyasını konu alanlar en sevdiklerim. Küçük çocuklara okuyup daha sonra bu kitaplardan yola çıkarak kendi oyunlarınızı yaratabileceğiniz kitapları listeleyerek hem kendi aktivitenizi yaratabilir hem de çocukların hayal dünyalarına yeşil tohumlar bırakabilirsiniz. ✳ Sandra Gobez – Başımızda Kuşlar ✳ Paloma Sanchez – Sisle Gelen Çocuk ✳ Angeliki Darlasi – Kanatlı Ağaç ✳ Sara Şahinkanat – Yavru Ahtapot Olmak Zor ✳ Filiz Özdem – Hikaye Ormanı ✳ Gonca Mine Çelik – Minik Üzgün Kaktüs ✳ Nalan Özdemir Erem – Tohumun Rüyası ✳ Vassiliki Nevrokopli – Günışığı Dokuyucusu ✳ Sima Özkan – Soso’nun Kompost Kitabı ✳ Sam Usher – Yağmur ✳ Fiona Woodcock – Bahar, Bir Değişim Hikayesi ✳ Angela Nanetti – Hikaye Ormanı ✳ Çiğdem Güneş – Gülücük Renkli Kelebek ✳ Sassa Buregren – Küçük Feministin Kitabı ✳ Jennifer Ward – Oyun Arkadaşım Yeryüzü
Pera'nın kalbinde bir mekan
Loco de Pera
İ
stanbul'un en güzel semtlerinden Pera'da yer alan, 200 yıllık tarihi Fransız Pasajı, Passage de Petit Champs binasının giriş katındaki Loco de Pera, kaliteli eğlence anlayışını yansıtırken, eğlencenize eşlik eden lezzetleri de özenle sizlere sunuyor. Şehrin göbeğinde, yepyeni bir renk ve dinamizm katan Loco de Pera, mimari tasarımı, toprak ve gold yansımalarının ağırlıkta olduğu şık, modern ve sıcak dekorasyonuyla mekandan içeri sizi alıp götürüyor. İş çıkışında gidip rahatlayabileceğiniz, aynı zamanda ilerleyen saatlerde gece kulübüne dönüşen mekan, sabahtan gecenin geç saatlerine varıncaya kadar lezzetli menüsüyle ortak buluşma alanı olarak görülüyor. Mekanın tam ortasında yer alan pikap barın etrafında dilediğiniz gibi müzik dinleyip dans edebilir, kokteyllerinizi keyifle yudumlayabilirsiniz. Alcoholoco’nun yarattığı miksoloji kokteylleri ve bar tasarımıyla öne çıkan Loco de Pera’nın konsepti gastrobar anlayışı üzerine kurulu... Kokteylleri ise birbirinden farklı ve ilginç damak lezzetleri oluşturuyor. Her damak zevkine göre
kokteyl yaratabileceğiniz Loco de Pera'da kokteyller yaklaşık 65 TL civarında. Acı, ekşi, tatlı, hatta ekşi ve tatlısı bir arada olan muhteşem kokteyl menüsünü mutlaka isteyin ve tatlarına bakma fırsatınız varsa kaçırmayın. Hafta iç günlerini sakin geçiren mekan, hafta sonlarına doğru DJ setinin başındaki kişiye göre daha hareketli oluyor. Yemeğinizi yiyip, geceyi tamamen burada geçirebileceğiniz bir konseptle karşınıza çıkan Loco de Pera, sadece bunlarla sınırlı değil. Yemekler tarafında gördüğü yoğun ilgi üzerine de açıldığı ilk zamanlardaki gastrobar konseptini daha da geliştirerek, yaz itibarıyle sabah 10.00'dan sonra kahvaltı menüleriyle de karşınıza çıkıyor. Vale hizmeti de mevcut. Pazar hariç haftanın 6 günü açık ve yemek servisleri saat 23.00'e kadar yapılıyor. Loco de Pera'nın en önemli özellikleri arasında kendi organizasyonunu, davetini veya partisini vermek isteyenler için Loco Atelier odası bulunuyor. Mekandan içeri girer girmez hemen sağ tarafta yer alan Loco Atalier odası kapısının kapanabilmesi sayesinde kişiye özel ve kontrollü organizasyonlar için birebir. Ayrıca birbirinden eğlenceli ve öğretici workshop'larıyla ün kazanmış gözde mekan olmaya devam ediyor.
Süray CİNGÖZ ATIŞ
adimadimgurme
Adım Adım Gurme
63
AGUSTOS 2019 )
adimadimgurme.com
LEZZET
İstanbul'da nerede şarap içilir?
E
vimi ne kadar sevdiğimi anladıysan şarap içmekten hoşlandığım İstanbul’daki mekanlara sıra gelmiş demektir. Ancak öncesinde birkaç şeyi belirtmem gerek. Güleryüz göstermeyen, yalnızca tek bir marka ile çalışıp bizleri çeşitlilikten mahrum eden, şarapları fahiş fiyatlandıran ve doğru şekilde servis etmeyen hiçbir mekanda şarap içmem. Hatta sana da böyle yerlerde şarap içmemeni tavsiye ederim. Kötüleri cezalandırıp, iyileri öne çıkartmak gerek. Neyse, mekanları saymaya başlayalım. PIZZERIA PERA Aslen İtalyan restoranı olmakla beraber şehirdeki en iyi birkaç pizzadan birini yapıyor. Ama tabii ki asıl güzel yanı uygun şekilde fiyatlandırılmış Türk ve İtalyan şaraplarının karması olan şahane bir şarap menüsüne sahip olması. Mekanın sahibi Serdar, tam bir şarap aşığı. Menüsüne tatmadan hiçbir şarabı eklemiyor, şarap dünyasını yakından takip ediyor, her daim kendi yemekleriyle eşleşeceğini veya menüsüne yakışacağını düşündüğü şarapların peşinden koşuyor. Taksim’deki Pizzeria Pera’ya mutlaka gitmeni ve Serdar ile tanışmanı tavsiye ederim. Ayrıca kendisinden ne yiyeceğin ve de yanında ne içeceğin konusunda nokta atışı öneriler alabilirsin. Bir de yemeğin ardından tiramisularını denemek için mutlaka midende yer bırak. SOLERA Taksim’deki ikinci adresimiz. Yıllardan beri hizmet veriyor, menüsünde çeşit çeşit ve sadece yerli şarap bulunduruyor. Turistler ve Türkiye’de yaşayan yabancılar tarafından sıklıkla tercih edilen Solera’nın bir diğer artısı ise menüde yer verdiği şarapların hepsini perakende olarak satıyor da oluşu. Yani burada bir şarap içip de beğenirsen, market fiyatına alarak evine götürebilirsin. Solera’da bir şeyler atıştıracaksam genellikle şarküteri tabağını tercih ediyorum ki bana yetiyor. Mekanın belki de tek sorunu oturacak rahat bir yer sunmaması. Bu nedenle içeride
uzun zaman geçirmek zor olabilir. Tabii kalabalık arttıkça ortamdaki sesin fazlasıyla yükselmesi de cabası. SUVLA KANYON/EMAAR Suvla ilkin Kanyon’un teras kısmında açtığı restoran ve şarap barını birleştiren kurgusuyla yeme ve içme dünyasına yeni bir soluk getirmişti. Sonrasında bu model tuttu ve benimsendi. Ardından Anadolu Yakası’na açılan Suvla, ikinci mekanı için Emaar’ı tercih etti. Ben daha çok Kanyon’a gittiğim için favorim orası. Ortam çok şık, Suvla’nın bütün şaraplarını bulmak mümkün hatta çoğu da kadehte servis ediliyor. İlaveten, şarap menüsünde yalnızca Suvla’nın şarapları yok. Türkiye’nin dört bir yanından, cidden düşünülerek seçilen güzel beyaz, pembe ve kırmızıları yudumlamak mümkün. Suvla’nın bu mekanlarının mutfağı gayet başarılı. Yemek ve şarapla dolu güzel zaman geçirmek için Suvla’nın hem Kanyon hem de Emaar şubesi tercih edilesi. Bu arada Suvla, arada şarap ve yemek eşleşmeli etkinlikler de düzenliyor.
Takip edilmeli. BORDO ŞARAPHANE Listenin Anadolu Yakası’nda yer alan bir diğer adresi. Kadıköy’ün yeni açılan mekanlardan biri olan Bordo, ismindeki “şaraphane” ibaresinin hakkını verecek genişlikte bir menüye ve uygun fiyatlara sahip. Mekanın loş ışıklandırmaya sahip iç kısmı şık/salaş arası, hem Kadıköy’ün hem de bana göre şarabın ruhuna uygun. Ama bu güzel havalarda, dışarıdaki masalarda şarap yudumlamanın keyfi de ayrı. Sıcak ve soğuklardan oluşan yemek menüsüne sahip olan Bordo Şaraphane’nin bir diğer hoşluğu ise ara ara şarap tadımları düzenlemesi. Kendini şarap konusunda geliştirmek isteyenler bu tadım etkinliklerine katılarak güzel şeyler öğrenebilirler. Özellikle Levon Bağış’ın anlatıcı olduğu etkinlikler şahanedir. Mekan önerisi listem şimdilik sona eriyor. Umarım ileride şarap servisini hakkıyla yapan ve kriterlerime uyan daha çok mekan açılır. Çünkü koca şehirde keyifle şarap içilecek yeterli sayıda mekan olduğunu düşünmüyorum.
64
TAKİP
)
AGUSTOS 2019
BU AY DA EĞLENCELİ VE DOPDOLU Şenay Akkurt ile Hayat Bana Güzel’de Ağustos ayında yolumuz bu kez de Milano ve Como Gölü’ne düşüyor. Como Gölü’ne ulaşım nasıl sağlanıyor, nerelerde konaklanıyor merak ediyorsanız Şenay Akkurt’un harika anlatımıyla bu keyifli bölümü sakın kaçırmayın
Şenay Akkurt ile Hayat Bana Güzel Nurkan Renda, Gitar Vlogları’nda bu ay müzik yazılımlarını ve midi klavyeyi inceledi, detaylarını bizlerle paylaştı. Siz de müziğe dair daha fazla teknik bilgi öğrenmek istiyorsanız, Nurkan Renda ile Gitar Vlogları videolarını sakın kaçırmayın!
Nurkan Renda ile Gitar Vlogları
Yeni Medya sponsoru Allianz Motto Müzik! Temmuz ayı içinde Allianz Motto Müzik olarak Rock Off 2019 ve Manowar konserinde yeni medya sponsoru olarak yer aldık! Hem ortamın hem de sahnenin nabzını tuttuğumuz bu etkinliklerin detaylarını Zeynep Toker'in sunumuyla Bi’ Bakıp Çıkıcam'da izleyebilirsiniz.
Geçen ay Allianz Motto Müzik’te Neler İzledik? Zeynep Toker, Bi’ Bakıp Çıkıcam’da Temmuz ayında da birbirinden güzel konserlerin nabzını tuttu. Emir Can İğrek konserinden, Rock Off ve Greenify festivaline kadar birçok farklı müzik tarzını deneyimleme fırsatı yakaladığı bu bölümleri hala izlemediyseniz hemen kanala koşun!
Zeynep Toker’le Bi’ Bakıp Çıkıcam
Kerem Sedef'le 59 saniye
Yekta Kopan’ın Noktalı Virgül’de Ağustos ayı konukları alternatif müziğin sevilen ismi Melek Mosso, Çağıl Kaya’nın oluşturduğu B’r Şeyler Eks’k grubu ve caz müziğin güçlü vokallerinden Başak Yavuz. Müziğe dair gerçekleşen bu harika sohbetleri sakın kaçırmayın!
Yekta Kopan’la Noktalı Virgül
Kerem Sedef’le 59 Saniye’de sosyal medya hesaplarımızda farklı bir mottoyla harika davul soloları dinledik. Haftaya Kerem Sedef’in mottolarıyla başlayın!
YILLAR YILAN Gaye Su Akyol ve Melikşah Altuntaş Yıllar Yılan’ın Temmuz bölümünde 1976 yılına ışınlandı. Müzikten, sinemaya birçok konuyu eğlenceli anlatımlarıyla paylaştıkları bu bölümü hala izlemeyenler varsa 1976’ya ışınlanmak üzere hemen kanala gelsin!
ENSTRÜMAN
65
)
AGUSTOS 2019
Mel ekle rin sesi
Zeynep BEŞERLER
g la ss ar mo ni ca
M
üzik insanı delirtir mi ya da tehlikeli olabilir mi? Dinlediğimiz enstrümanların büyüsüne kapılıp giderken ya gerçekten deliye dönersek? İnsanların ilk defa karşılaştıkları glass harmonica (Cam armonika) yasaklı sürecine kadar oldukça popülerdi. Bir zamanlar insanların bu alet yüzünden öldüğü bile düşünülüyordu. Meleklerin sesi olarak da anılan bu alet baş ağrısı yapabiliyor. Bende öyle oldu en azından, dayanamayıp kapatmak zorunda kaldım. Peki sırrı ne? YASAKLANMA SERÜVENİ İtalyan kökenli armonica kelimesi iki veya daha fazla sesin kulağa hoş gelecek biçimdeki uyumuna denir. İlk kez 1740 yılında İrlandalı müzisyen Richard Puckeridge tarafından içi farklı miktarlarla dolu cam su kadehleriyle bir gösteride kullanılıyor. Farklı büyüklüklerdeki çaplardan oluşan 37 cam kap demir mili üzerinde birleştirilip notaları tanımlamak için boya ile renklendiriliyor. Şarap şişesini andıran cam gövdesi kaseler yatay biçimde konumlandırılıyor. Tiyatro ve opera sanatçılarının aynı anda tam oktav sese çıkabilmesine olanak sağlıyordu. Zarif ve kibar sesi, ilginç görüntüsüyle
kombinlenince enstrüman oldukça popüler hale geldi. Benjamin Franklin'den Fransız kraliçesi Marie Antoinette'ye kadar pek çok isim ders almak, kendi versiyonunu yaratmak istiyordu. Franklin, 18. yüzyılda bu enstrümanın mekanik versiyonunu geliştirerek adını armonika koydu. Franklin'in yarattığı bu versiyonda parmaklar ıslatılarak ve nemlendirilerek çalınıyor. Bu kocaman enstrümandan çıkan güzel sesi de Franklin'in eşi meleklerin sesi olarak adlandırıyor. Halk arasında şarkı söyleyen bardaklar olarak anılan bu enstrüman, dinleyicilerden farklı yorumlar almaya başlamıştı bile... Fakat bunlar olumlu değil, tam tersine ilacın yan etkisi gibi yavaş yavaş işlemişti onlara. Uykusuzluk, kulak çınlaması, uyku problemleri ve hatta delilik boyutuna varmıştı bile. Kiliselere taşınan konu haline bile gelmişti lanetli armonika... RUH HALİNİ NASIL ETKİLİYOR? Enstrümanın yasaklanmasının sebebi ise çıkan sesin insan beyni ve kulaklarıyla bilinmeyen bir etkileşimi olduğu varsayılması. İnsan kulağının 20-20 bin hertz aralığındaki titreşimlere tepki veriyor. Bu sebeple frekans aralığının üstünde veya tam tersi altında olan sesler
299 İlginç enstrüman glass harmonica'nın icat edildiği yıl 1720...
bilinçaltını etkiliyor, ve ruh halini tam tersine çevirebiliyor. Cam armonikadan çıkan ses 1000-4000 hertz aralığında, keza dinleyicilerin müziğin nereden geliyor olduğunu anlayamadıkları bir ses var. 4000 hertz altındaki sesler sağ ve sol kulak arasındaki nirengi noktası bulunmadığı için katman farklılığı oluşuyor ve bu da duyma problemlerine neden oluyor. Ancak sadece bununla da sınırlı değil, armonikanın imalatında kullanılan kurşun kristalinin fabrikalarda saatlerce çalışanları etkisi altına aldığını, halüsinasyona uğrattığı ve bayılmalara neden olduğu da açıklanmış. Enstrümanı dinlerken görsel ve işitsel olarak algılasanız bile boşluğa düşme hissi uyanıyor. Beethoven'ın ölümüne neden olan kurşun zehirlenmesinin de cam armonikanın sebep olduğu gösteriliyor.
66
MODA
)
AGUSTOS 2019
YENİ NESİL KİMONO Bir motosiklet tayfasının kimono giymesine ne derdiniz? Şaka değil, mümkün! Greg Lauren, Birdwell ile önceki ortaklığını takiben yeni el işi kıyafetlerini piyasaya sürdü. El boyamalı kimono modellerinde yarış ve otomobil motifleri yer alıyor. Favorimiz Moto Kimono Brando. İnternet üzerinden satılan kimonolar 1.282- 4.617 dolar arasında.
Fransız lüks moda evi Louis Vuitton, klasik miras eserlerinden Bisten valizine modern bir dokunuş yaptı. Yeni Monogram Titane koleksiyonu, LV’nin yüzeye lazerle kazınmış monogram tasarımıyla tamamlanan titanyum dış cephe kaplamalarında giydirildi. Valiz, nadir platin metal olan rutenyum donanımla değiştirdi. Fiyatı da 46 bin dolar.
Studio Ghibli, Totoro ve Ponyo’nun yıl dönümlerini özel tasarım ceketlerle kutluyor.
ANIMAL TARZI Nike, Atmos ile Animal 2.0 kapsülünü piyasaya sunmuş ama bizi çok heyecanlandırmamıştı. Yeniden denediler ve atmos x Nike Air Max 1 Animal 3.0 kapsülünün fotoğrafları yayınladı. Favorimiz zürafa baskısı. Fiyatı 230 dolar. Henüz Türkiye’de yok...
1919’da kurulan Buccellati, 100’üncü yılını Paris Haute Couture Haftası’nda yeni koleksiyonlarını ve yeni kesim elmasını tanıtarak kutladı. Cricket sallantılı küpe, gerdanlık, Jasmine yüzük ve Budelli yüzük gibi parçalar göz kamaştırıcı.
IWC, uzun zamandır beklenen Ceratanium® materyali kullanılarak yapılan ilk pilot saati Pilot’s Watch Double Chronograph TOP GUN Ceratanium’u tanıttı. Saat hafif ancak dış etkenlere karşı da dayanıklı. Fiyatı 11 bin 500 euro.
Cartier, farklı taş türlerini bir arada kullanarak yarattığı yeni High Jewelery koleksiyonu Magnitude’u tanıttı. Elmas, kuvars, safir, opal taşlarla yapılmış tasarımlar göz kamaştırıyor.
Prada tabanlı ayakkabılara iyice sardı. Yeni tabanlı black wheel sole fermuarlı bot 920 dolar. Biraz ‘kaba’ duruyor ama tarz işte...
GIGI KOKUSU Şu aralar Gigi Hadid, birçok markanın yüzü. Gigi şimdi de Michael Kors’un Wonderlast parfümünün yüzü oldu. Model parfüm için “Bu parfüm adeta şişe içinde bir tatil” dedi. Çekimler de tam bunu yansıtıyor.
Moda üzerine eğitim almak isteyen ancak zamanı olmayanlar için harika bir fırsat. Bussinesoffashion.com sitesinde markanızın nasıl kurulacağından tasarıma, dijital pazarlamadan moda tarihine uzanan çevrimiçi dersler var. Sertifika verilen dersler yıllık 290 dolardan başlıyor.
YENİ
67
)
AGUSTOS 2019
Gürültülü Loud Object'in Physical Editions serilerine ek olarak ürettiği beşli, 'gürültü' yapma konusunda usta. Öncülerine göre çok da yetenekliler, oldukça geniş frekans aralıklarından ses üretebiliyorlar. İsimleri ise Sunrise, Manatees, Broccoli, Oracle ve Butterfly. İsimlerinin tatlılıklarına kanmamak gerek, özellikle doğru kombinasyonlarla kulaklıklarınızı sarsabilirler.
Dijital Binson 60’lı yıllarda İtalyan firma Binson’ın ürettiği Echorec, 60 ve 70’li yıllarda döneme damgasını vuran Pink Floyd ve The Shadows gibi isimlerin müziğinin görünmeyen kahramanlarından. David Gilmour, 1968 yılından 1977’ye kadar Echorec’i yanından ayırmamış. Hatta cihaz 2003’te BBC’nin çektiği Dark Side of the Moon belgeselinde bile kullanılmış. Pulsar’ın ürettiği Echorec plugin’i de bu ‘kahramanın’ yazılım emülasyonuyla çok özlenen sesleri tekrar üretmeyi hedefliyor. Özleyenlere duyurulur.
Karşınızda altın mikrofon Seyahat tipi ritim canavarı İlk UNO, biraz ‘ucuzcu’ görüntüye sahip olsa da karakteristik sesleri ve tüy siklet hafifliğiyle oldukça etkileyiciydi zaten. IK bununla yetinememiş olacak ki, kardeşi UNO Drum’ı duyurdu. 12 kanallı cihaz, PCM sampler’ını analog perküsyon ile sentezliyor ve sunduğu altı davul sesiyle zenginleştirilmiş, sıcak bir ses elde ediyor. Altı davul sesinin içinde iki farklı kick’in yanı sıra snare’den hi-hat’e klasik davul setlerinde kullanılan setin alternatif sesleri var. Tam 54 sample içeren PCM de Tom,rim, cowbell, crash ziller gibi unsurlara sahip. Cihaz, tüm bu özellikleriyle kendi başına bir stüdyo gibi. Üstelik görsel açıdan atasıyla oldukça benzer özellikler taşıyan ritim canavarı, hafifliği ve pille çalışabilmesiyle her yere taşınabiliyor
Mikrofonda tanınan isim sE ve efsanevi stüdyo ekipmanı tasarımcısı Rupert Neve’nin işbirliğiyle ortaya çıkan bir cihaz RNT. Mikrofon ses özellikleri kadar el yapımı ve altın püskürtülmüş kapsülüyle de dikkat çekiyor. sE de kapsülün en iyi işi olduğunu söylüyor zaten. İşbirliği sadece tasarımcı ve mühendisler arasında da değil, sE Electronics’in sahibi Siwei Zou ile Rupert Neve doğrudan birlikte çalışmışlar.
TUĞLADAN DAVULA Supreme’in boks eldivenlerinden tuğlaya uzanan ürün yelpazesi daha da genişliyor. Pearl iş birliğiyle üretilen davul seti, kick’te ve tomlarda artık ikonikleşen kırmızı-beyaz marka logosunu taşıyor. Sette fotoğraflarda görünmeyen cymbal’ler, hi-hat ve bir snare davul da var. Tüm dünyada 50-60 tane üretilmiş, meraklısıysanız acele etmenizde fayda var.
BEBELERE KULAKLIK Çocuklarınızda gürültü kaynaklı işitme kaybından çekiniyorsanız, Puro Sound Labs’in PuroQuiet’i size göre. Elektronik uzmanı Dave Russell, kızı bu rahatsızlıktan muzdarip olunca üzerine çalışmaya karar vermiş. Sonuçta ortaya çıkan kulaklık, hem hafifliği hem de tipine göre oldukça başarılı gürültü önleyiciliğiyle özellikle çocuklar için oldukça başarılı. Alternatif arıyorsanız, firmanın BT2200 ve BT5200 ürünlerine bakmakta da fayda var.
68
GEEK
)
AGUSTOS 2019
Evrenin efsane dizisi 31
9,3 Dizinin IMDB notu
Bugüne kadar yayınlanmış bölüm sayısı
10
171
Dizinin ilk iki sezonunda Rick'in geriğme sayısı
Gelecek sezonun bölüm sayısı
Fatih GÜÇLÜ
K
asım 2019 tarihinde yeni sezonu gelecek olan Rick and Morty kısa zamanda çok büyük bir fan kitlesine ulaştı. İlk olarak 2013 yılında Adult Swim kanalında yayınlanan dizi başta çok fazla ilgi görmemişti. Alkolik bir Doctor Who parodisi ve gergin torununun zaman mekanda yolculuğu olarak ele alınan dizi, zaman içerisinde yayınlanan bölümleriyle bundan ibaret olmadığını bizlere gösterdi. Dizi Dan Harmon ve Justin Roiland tarafından yaratılmış bir eser. Dan Harmon, Community dizisi izleyenler tarafından oldukça tanınan bir isim. Zaten daha önce Community izleyenler Rick and Morty’de aynı mizah tadını alabilmekteler. Dan Harmon çalışılması oldukça zor bir insan. Community döneminde dizinin yılan hikayesine dönen gidişatında Harmon ile yaşanan sorunlar büyük bir etkendi. Üçüncü sezondan sonra kovulan Harmon, dizinin onsuz sezonlarda çakılması üzerine paşalar gibi tekrar dizinin başına çağrılmış ancak onsuz sezonlarda yapılan hataları toplaması zor olmuştu. Rick and Morty ilerlemesinde ise yine Harmon ile yaşanan bazı sorunlar diziyi etkilemekte. 2013 yılında ilk kez yayınlanmasına rağmen dizi ancak şimdiye kadar 3 sezon çıkartabilmiş durumda. Son yapılan duyurularda dizinin 70 bölüm onay aldığı haberinden sonra ise
sevenleri çıldırdı. Aslında dizinin bu yavaş ilerlemesinde Adult Swim’in de aldığı kararlar büyük sebep oldu. Dizi yapım ekibiyle sezonluk anlaşmalar yapıp her an “topun ağzındasınız” mesajı veren kanal, bu 70 bölümlük siparişi sonrasında da yaratıcılara rahat bir soluk aldırdı. O yüzden bütün suçu Harmon’ın uyuşukluğu üzerine atamayız bu gecikmelerde. Haziran ayında gerçekleşen San Diego Comic Con’daki bir röportajda “İlk defa yaptığımız işe odaklandık ve geleceğin ne olduğunu biliyoruz. Yeni bölümlerin aynı kalitede devam etmesini istiyoruz ama bir yandan da işleri biraz hızlandırmak istiyoruz. Çok büyük bir siparişimiz var ve bence bu bizi hızlandırıyor. Artık sezonlar arası uzun aralar yapmayacağız.” diyen yapımcıların işlerini ne kadar ciddiye aldığını görebiliriz. Peki nedir bu Rick and Morty? Her ne oldu da bizi kendine bu kadar bağlamayı becerdi? Özellikle ülkemizde yetişkin çizgi filmi kavramı çok yaygın bir olay değil. Tamam, hepimiz South Park'ı bir şekilde duymuşuzdur ama başka? Lise ya da üniversite yıllarında soluksuz izlediğimiz South Park, şu an ne durumda çoğumuz bilmiyoruz bile. Rick and Morty ise adeta bu boşluğu dolduran bir iş ile karşımıza çıktı. Bilimkurgu bir altyapısı olmasına rağmen bir anda sizi dibin dibine sokan duygusal çöküntüler yaşamanıza sebep
olabilmekte. Dizide Rick karakteri çılgın bir bilim adamı olarak karşımıza çıkmakta. Evrende gezmedik yer bırakmaması yetmemiş gibi paralel evrenlerde de fink atmaktan çekinmeyen biri. Peki bu kadar zeki ve yetenekli bir adamın derdi ne? Şu ana kadar bunu izleyiciler olarak çözebilmiş değiliz. Zaten dizi bu konuda bizi ufak ufak yemliyor ama sonrasında “zaaa elbette böyle bir dram yaşanmadı geçmişte Rick’in çarpıtması bu” diyerek ser verip sır vermiyor. Rick’in kızı, damadı ve torunları ile yaşadığı ailevi sorunlar da ara ara verilen bilgi kırıntıları ile çözmeye çalıştığımız diğer detaylar. En basiti dizide Rick, 20 yıl ortalıkta görünmedikten sonra bir anda kızı Beth Smith ile yaşamak için geri dönüyor. Bu süre zarfında Rick evrenin hangi noktasında ne yaptı henüz bilmiyoruz ya da bu yaptıklarını hangi motivasyon ile gerçekleştirdi bunları da bilmiyoruz.
RICK'İN VİCDAN SESİ MORTY
Peki gelelim gergin torun Morty’e. Morty aslında karakter olarak direkt Back to the Future serisinde ki “Marty” karakterinden isim almakta. Zaten internette ufak bir arama sonucunda Rick and Morty öncüsü olan The Real Animated Adventures of Doc and Marthi adlı 2006 yapımı internet dizisini
GEEK
)
wubba lubba dub dub
bulabilirsiniz. Burada hem Rick and Morty evreninde olacaklar hakkında biraz bilgi sahibi olabilir ve karakterlerin ilk hallerine göz atabilirsiniz. Morty, 14 yaşında ergenliğin zirvesinde beyin kapasitesinin uüzde 85’ini seks üzerine harcayan bir karakter. O dönemlerde hangimiz öyle değildik ki? Okulunda kızların ilgisini çekip ortam yapacağı yaşta ise dedesi Rick’in yüzünden paralel evrenlerde türlü garip maceraya atılmak zorunda kalıyor. En ufak bir zeka parıltısı göstermeyen karakter bu açıdan oldukça gerçekçi ele alınmış. Zaten Rick’in bazı anlarda vicdanının sesi olmakla görevli diyebiliriz. Dizi ilerledikçe en çok gelişen karakterin Morty olduğunu söyleyebiliriz. İlk bölümlerdeki düz mal halinden çıkıp biraz daha evreni anlamaya başlayan biraz daha kendi hakkı için ayağa kalkabilen bir portre çizmekte. Bu noktada ufak bir bilgi verelim. Dizide hem Rick hem de Morty aynı kişi tarafından seslendirilmekte yani Justin Roiland. Bunun haricinde dizide aile karakterlerine baktığımızda günlük hayatın koşturması içerisinde kaybolmuş standart bir aile görmek mümkün. Çok parlak bir kariyeri olabilecekken daha lisede hamile kalıp düz adam Jerry ile evlenen Beth’in ara ara “ben ne yaptım hayatıma” çöküşlerini görüyoruz. Summer’ın yine okulun popüler kızlarından olma çabası çok standart yıllardır gördüğümüz hikayeler arasında...Ancak karakterlerimiz ilerleyen sezonlarla beraber evrende yol aldıkça ve Rick ile vakit geçirdikçe büyük değişimler göstermeye başladılar.
TEORİLERİN SONU YOK
69
AGUSTOS 2019
Dizi günümüzde evrenin merkezine kendini koyan modern insanın algılarını tokat manyağı yapıyor aslında. Kendi küçük hayatlarımızda işi gidip gelirken, faturaları öderken ya da diğer başka gündelik işleri yaparken hepimiz kendi hikayemizin kahramanıyız. Evrene mesajlar yollayıp darlıyor, kendimiz çok süpermişiz gibi başka insanlara akıl verip hayatlarına müdahale etmeye çalışıyoruz. Aslında insanlık tarihini ve evrenin büyüklüğünü ele alırsak bir hiçiz. Toplamda ortalama 70 yıl yaşayıp yok olacağız ve bizi kimse hatırlamayacak hepsi bu. Dizi bu olguyu izleyicisine kırmadan söyleme yolunu seçmiyor. Fırsatını her bulduğunda adeta füze atarak bu çok acı ama bir o kadar doğru gerçeği yüzümüze vuruyor. Summer’ın evden kaçmayı planladığı bir anda Morty’nin efsane konuşması ve en sonunda “Hiç kimse kasten var olmuyor, hiç kimse bir yere ait değil, hepimiz öleceğiz, hadi gel TV izleyelim” demesi dizinin muhteşem bir özeti. Bu beyin tokatlamaları, evrenin var olmasına kendisinin sebep olduğunu düşünen insana bazen zor gelse de aslında hayatın ta kendisi. Dizinin fan kitlesine genel olarak
baktığımızda ise ilk dönem çok ortamlarda dönmeyen bu dizi özellikle ikinci sezonundan sonra çığ gibi büyüyen bir izleyici sayısına ulaştı. Şu an ben bile bu yazıyı üstümde Rick and Morty tişörtü varken yazıyorum. Birçok insanın telefon arka planından tutan telefon melodilerine kadar girmiş durumda. Özellikle üçüncü sezon birinci bölümde eski bir McDonald’s sosu olan Szechuan Sos üstüne konuşulduktan sonra insanların fast food zincirinin dükkanlarını basması, kapı pencere indirip “bu sosu geri getirin” demesi bunun üzerine şu an sosun tekrardan menülere sokulması dizinin ne denli büyük bir fan kadrosuna sahip olduğunu göstermekte. Dizi içindeki pek çok göndermeyle de izleyiciyi şaşkınlığa sürüklemekte. İlk seferde anlamayıp tekrar göz atılınca farklı detayları görebilmek mümkün. Her ne kadar genel izleyici kitlesi memnun olsun diye üçüncü sezonda bu göndermelerin azaltılması ya da karakterlerin bir şey yaptığında “izleyici anlıyor musun bak ben bunu bundan ötürü yapıyorum anladın değil mi hişt arka sıra” moduna giren bir anlatım tercih etmesi kemik fan kitlesini sinirlendirmiş olsa da bu durumun gelecek sezonlarda daha da artarak devam edeceği bir gerçek. O yüzden buna daha şimdiden hazır olmakta fayda var. Bunların haricinde dizi daha bize kendini hiç anlatmış değil. Karakterlerin ve olayların şimdiye kadar ambalajını görmüş durumdayız. Önümüzdeki sezonlarda işlerin aslını öğrendikçe çok daha büyük şoklar yaşamamız çok olası. Zaten dizi hakkında fan teorileri dağları aşmış durumda. Özellikle Evil Morty kavramı üzerine yoğunlaşan bu teorilere yazıda girmeyeceğim. Bir miktar spoiler işi olacağı için bu yazıyı okuduğunda henüz diziyi izlememişlerin canını sıkmak istemiyorum. Hoş bana kalsa spoiler’ın ömrü 3 yıldır. 3 yıl sonra ben affetmem gümbür gümbür konuşurum ama insanlar 20 sene önceki diziden ya da filmden bile bahsederken “aa spoiler yedim senin yüzünden” diyebiliyor. Ayrıca Rick and Morty’den bahsettiğimiz için de biraz iltimas geçiyorum çünkü dizinin bölümlerini birlikte izlediğiniz insanlar bile çok farklı şeyler anlayabiliyor ya da çok farklı noktalara takılabiliyor. Bundan ötürü teoriler hakkında konuşmadan herkesin bizzat izleyerek bu deneyimi yaşamasını isterim. “Bu devasalık içinde aslında ne kadar yer kapladığımızı bilmek ve her şeyin bizimle alakalı olamayacağını her daim akılda tutmak yaşamı bir nebze de olsa kolaylaştırabilir.” sözleriyle yazımı bitirirken göz bandımı çıkarıp kabloları göz çukuruma geri sokuyor, sırtımı size dönüp uzaklaşıyorum. Arka fonda ise Blond Redhead- For the Damaged Coda çalmakta.
KONSER AJANDA
00082019
)
AGUSTOS 2019
KONSER AJANDA
00082019
70
Omara Portuondo
ARABESK
Solomun
➡ Akıllarımıza kazınan arabesk parçalarını rock tınılarıyla yeniden yorumlayan ‘%100 arabesk’ grubu Istanbul Arabesque Project, 23 Ağustos, 22.00’de Dorock XL Kadıköy’de olacak.
AVANGART ➡ Kozmik müzik prensesimiz Gaye Su Akyol, Bodrum Gümüşlük Unplugged Festivali kapsamında 10 Ağustos, 22.00’de Muğla Eklisia Sahne’de olacak. Kenan Doğulu
CAZ
Gaye Su Akyol
Selda Bağcan
➡ Dünyanın en önemli caz yeteneklerinden biri olarak adlandırılan trompetçi, besteci ve orkestra şefi Mathias Eick’in öncülüğündeki Mathias Eick Quintet, Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali kapsamında 20 Ağustos, 20.30’da Muğla Gümüşlük Festival Merkezi’nde olacak. ➡ Haziran sayımızda röportaj yaptığımız, çağdaş Türk sahnesinin dikkat çeken isimlerinden Jehan Barbur, 22 Ağustos, 20.30’da Antalya Holly Stone Performance Hall’da sevenleriyle buluşacak.
ELEKTRONİK ➡ 70’li yılların saykedelik
ve funk şarkılarını elektronik tınılara sahip tarzıyla yeniden bizlere sunan Hey! Douglas, 2 Ağustos, 22.30’da IF Performance Hall Ataşehir’de. ➡ House ritimlerini caz, folk ve dünya müziği tınılarıyla birleştiren Stavroz, 12 Ağustos, 22.00’de Muğla Xuma Village’de olacak.
FESTİVAL ➡ Bu yıl da deniz, kum, güneş ve müzikle buluşturmayı vaad eden Trakya Müzik Festivali, 1-4 Ağustos tarihleri arasında Erikli Sahili’nde gerçekleşecek. Festivalde Yıldız Tilbe, Sagopa Kajmer, Pentagram gibi farklı türlerin öne çıkanlarından oluşan 27 isim yer alıyor. ➡ Türkiye’nin en kuzeyinin festivali’ Kuzey Fest, 1-4 Ağustos tarihlerinde Sinop’ta gerçekleşecek. Festivalde Can Bonomo’dan Gazapizm’e 20’den fazla isim yer alıyor. ➡ Dördüncü kez düzenlenen Brewstival’de brewing severler paneller, konferanslar ve atölye çalışmalarının yanı sıra tadımlar, oyunlar ve konserler ile buluşacak. Etkinlik 4 Ağustos, 14.00’te Swissotel The Bosphorus’ta gerçekleşecek. Açıklanan isimler arasında Dolu Kadehi Ters Tut ve Yok Öyle Kararlı Şeyler var. Takipteyiz! ➡ 2015’ten beri tekrar bekliyorduk, geri geliyorlar! Hamburg’ta Solomun ve Adriano Trolio ikilisinin kurduğu Diynamic Festival, kısa sürede elektronik sahnesinin en prestijli isimlerinden biri olmuş ve
tüm dünyayı dolaşmıştı. İlk olarak 2015’te İstanbul’u ziyaret eden ikili bu sefer Diynamic Festival Istanbul kapsamında Solomun, Adriatique, ELAX aka Boyz Noize, Kollektiv Turmstrasse'nin yanı sıra Adana Twins, Magdalena, Lehar, Undercatt, Magit Cacoon, Musumeci, Moscoman, Innellea ve Andy Bros gibi isimler de eşlik edecek. 24 saat sürecek festival 3 Ağustos 12.00’de Milyon Beach’te başlayıp 23.59’da Volkswagen Arena’ya taşacak. Elektronik müzik sevenler kaçırmamalı. ➡ Seksendört, Zakkum, Pera ve RockA’nın sahne alacağı La Festival, 8 Ağustos’ta 6:45 Ankara’da olacak. Festivalde Rocka 20.30, Pera 22.30, Zakkum 23.30, Seksendört 00.30’da sahne alacak. ➡ Her yıl 2 ayrı şehre uzanan Electronica Festival, bu yıl 13-14 Temmuz’da gerçekleşen İstanbul ayağının ardından 12-13 Ağustos’ta İzmir Fun Beach’te olacak. ➡ Yurt dışı müzik listelerini alt üst eden Eno&Mero’nun yanı sıra Şanışer ft. Sokrat ST ve Feride Hilal Akın’ın da sahne alacağı SkyFest İstanbul 15 Ağustos, 17.00’de Burc Beach’te gerçekleşecek. Festivalde henüz açıklanmayan farklı isimler de sahne alacak, takipteyiz! ➡ İyi müzik, bol eğlence ve temiz bir çevre mottosuyla yola çıkan Azmak Müzik Festivali, Marmaris Saklıköy’de 30 Ağustos - 1 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek. Festivalde
KONSER AJANDA
INDIE ➡ Yerli alternatif sahnenin sevilen gruplarından Yüzyüzeyken Konuşuruz, 7 Ağustos, 22.30’da Moda Kayıkhane’de olacak.
KLASİK ➡ Aldo Ciccolini tarafından zamanının en yetenekli müzisyeni olarak tanımlanan Francesco Libetta Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali kapsamında 8 Ağustos, 21.15’te Muğla Antik Taş Ocağı’nda olacak. ➡ Moskova'nın yakınında Zhukovsky adlı küçük bir kasabadan çıkan ve Valse, Winter Sunshine gibi parçalarıyla tüm dünyada gönüllerde taht kuran genç piyanist Evgeny Grinko, 16 Ağustos, 21.00’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda müzikseverlerle buluşacak.
LATİN ➡ Latin müziğininin yarım asırlık efsane grubu Buena Vista Social Club’in Divası, eşsiz vokal Omara Portuondo, 3 Ağustos, 16.00’da Life Park İstanbul sahnesinde olacak. Bugüne kadar defalarca çıktığı dünya turneleri ile rekora koşan Diva, konserine yer bulunamayan isimlerden olmasıyla meşhur. Biletleri erkenden almakta fayda var. ➡ Güney Amerika’nın rüzgarlarını boğaz esintisiyle birleştiren Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars, 23 Ağustos, 22.00’de Rıhtım Feriye’de olacak.
)
Baba Zula’dan Sansar Salvo’ya farklı türlerin dikkat çeken isimleri yer alacak. Line-up’ın dikkat çeken başka bir özelliği de, tartışmalarıyla rap dünyasını ikiye bölen Norm Ender, Khontkar ve Ben Fero’yu aynı sahnede buluşturması.
71
AGUSTOS 2019
PARTİ ➡ Yerli sahnenin saykedelik isimleriyle buluşulan Turkish Psychedelia Night, Kozmonotosman’ın Anadolu-pop parçalarına yaptığı remiksler ve disko folk setiyle 3 Ağustos, 23.00’te Babylon’da gerçekleşecek. Kozmonotosman ismiyle tanınan Osman Başaran, 70’lerde Türkiye’de üretilmiş Anadolu-pop ve funk eserlerini elektronik müzikle modernize ederek dans pistine taşıyor. ➡ Milenyum kuşağını dansla zaman yolculuğuna çıkarmayı vaad eden Y2K Millennium Party, 23 Ağustos, 23.00’te Babylon’da gerçekleşecek. Daddy-E ve dear darling’in ev sahipliğini yapacağı partide 2000’li yılların başına damga vuran isimlerin parçalarından oluşan bir setlist olacak.
POP ➡ Son dönemin dikkat çeken genç isimlerinden Zeynep Bastık, sevilen şarkıları ve akustik cover’larıyla 2 Ağustos, 22.00’de Jolly Joker Antalya’da olacak. ➡ Kenan Doğulu, 3 Ağustos, 21.00’de Vadi Açıkhava’da sevenleriyle buluşacak. ➡ Öyle Sev teklisiyle beğeni toplayan Güliz Ayla, 3 Ağustos, 22.00’de Hayal Kahvesi Emaar sahnesinde. ➡ Kısa sürede internet fenomeni haline gelen Evet Ne Söylüyoduk, 8 Ağustos, 19.30’da Muğla Forte Sahne’de olacak. ➡ Yıllardır söylediğimiz şarkıları kendi tarzlarında yeniden yorumlayan Rubato, 10 Ağustos, 22.00’de Jolly Joker Kartal İstMarina’da. ➡ Özgün vokal tarzıyla Mehmet Erdem, 13 Ağustos, 21.00’de Aydın Kuşadası AVM Amfitiyatro’da olacak. Erdem’e sahnede Rubato da eşlik edecek.
RAP ➡ Rap sahnesinin dikkat çeken isimlerinden Bossy, 6 Ağustos, 22.30’da IF Performance Hall Ataşehir’de.
➡ Yıla damgasını vuran isimlerden Ben Fero, 14 Ağustos, 23.00’te Muğla Zayo Beach Yalıkavak’ı sallayacak. ➡ Sagopa Kajmer, Tenefüs Konseri konseptiyle 25 Ağustos, 19.00’da Hayal Kahvesi Kocaeli’nde sevenleriyle buluşacak.
ROCK ➡ Teoman, 2 Ağustos, 21.00’de Vadi Açıkhava’da sevenleriyle buluşacak. ➡ Dağıldıkları haberleri üzmüştü ama bir aradalar! TNK, 21 Ağustos, 22.00’de IF Performance Hall Beşiktaş’ta. ➡ Türk rock sahnesinin duayen grubu Kurtalan Ekspres, 22 Ağustos, 22.30’da Dorock XL Kadıköy’de olacak. ➡ Rock sahnemizin önemli isimlerinden mor ve ötesi, 31 Ağustos, 21.00’de Vadi Açıkhava’da olacak.
Zeynep Bastık
Jehan Barbur
TRIP HOP ➡ Müzik kariyerine çok genç yaşlarda başlayan ve yayınladığı her albümde triphop’tan indie’ye farklı müzik türlerini deneyimleyen JayJay Johanson, Nisan ayında çıkan albümü King’s Cross ve sevilen diğer parçalarını içeren setlist’i ile 10 Ağustos, 21.00’de IF Performance Hall Beşiktaş’ta olacak.
Jay Jay Johanson
TÜRK HALK MÜZİĞİ ➡ Halk müziği sahnesinde yeni neslin dikkat çeken ismi Grup Abdal, Ahmet Aslan ile birlikte 22 Ağustos, 21.00’de Balıkesir Ayvalık Amfitiyatro’da sevenleriyle buluşacak. ➡ Türk Halk Müziğinin güçlü seslerinden Kubat, 23 Ağustos, 21.00’de Vadi Açıkhava’da olacak. ➡ Duayen isim Selda Bağcan, 24 Ağustos, 21.00’de Vadi Açıkhava’da olacak. Dev buluşmaya da ev sahipliği yapacak konserde Sonat Bağcan, Serenat Bağcan ve Seda Bağcan da kendisine eşlik edecek.
Yıldız Tilbe
Mathias Eick
72
SAHNE
)
AGUSTOS 2019
❏ “Kadın ve erkek arasında yüzyıllardır bitmeyen bir savaş” diye başlarlar klasik cümleye... Peki bunun savaş değil de bir gereksinim olduğunu düşünseydiniz tepkiniz ne olurdu? Kadının erkeğe duyduğu ihtiyaç, dünyada beklentiler karşılanmadığı için ters düştüyse... Kadın Kafası adlı oyunda tam olarak buna cevap veriliyor. Bu konudaki düşüncelerle izleyicinin kafasını ve zihnini güldürerek açmak istiyor. Kadın Kafası adlı oyun, 1 Ağustos'ta Bornova Ayfer Feray Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 21.00'de izleyicilerle buluşacak.
❏ “Bir çocuk olduğunu söylerler ya aşkın, işte bundan, seçimlerinde sürekli aldandığından. Kandırıkçı oğlanların yemin etmesi gibi yalan yere, aşk denen çocuk da öyle yalan yeminler eder her yerde..."Antik Yunanistan’da bir düğün öncesinde geçen oyun, ilk başta bir aşk hikayesi olarak düşünülse de aşık olanların yaşadıkları acıyı ve mizahi durumları ön plana çıkarıyor. En Kısa Gecenin Rüyası adlı oyun, 5 Ağustos'ta Altınoluk Amfi Tiyatrosu'nda saat 21.00'de, kaçırmayın! ❏ İki kuşak var. Biri çok çok para kazanıp hayatına önde başlamak isteyen genç kuşak ve ikinci baharında kendine özgü kokuları geç de olsa fark eden diğer kuşak. Yaşamın anlamını yitirmeye gerçekten başlayıp ölümün yakın olduğunu farkettiğimizde gerçekten bazı şeyleri yitirmeye başlarız. Bunun yaşla pek ilgisi yoktur. İkinci Bahar adlı oyun 5 Ağustos'ta Bornova Ayfer Feray Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 21.30'da sizleri bekliyor. ❏ Kimi yazar, kimi İngiltere'de stand-up gösterisi yapıp gelmiş, “Biz hayatla dalga geçmezsek valla çatlarız” diyen 6 kadın komedyenden oluşan Çok da Fifi oyunu sizleri güldürmeye geliyor. Dertlerini, sıkıntılarını çoğu zaman anılarını anlattıkları Çok da Fifi adlı gösteri, 21 Ağustos'ta UNIQ Açıkhava'da saat 21.00'de sizleri güldürmeye geliyor.
Madde 22
❏ Işıl Kasapoğlu'nun yönettiği bu oyunda sizi savaşın tam ortasında sınırları değil, aklını korumaya çalışan Yossaryan'ın hikayesine davet ediyor. Joseph Haller'ın kara komedi klasikleri arasında gösterilen Madde 22 oyununu, 6 Ağustos'ta ENKA Eşref Denizhan Açık Hava Tiyatrosu'nda saat 21.15'de gidip izleyebilirsiniz, biletler tükenmeden alın!
❏ 90 dakika karakterimizin hayatını, kaderini, geçmişini, yaptığı seçimleri seyirciyle beraber sorguladığı bir 90 dakikaya dönüşecek. Kaleci Erkan Kolçakköstengil'in kalede kalmak, aile olmak, çizgilerin dışına çıkmak üzerine sahne aldığı 12 Numaralı Adam adlı oyun, 26 Ağustos'ta Bostanlı Suat Taşer Açıkhava'da saat 21.00'de izleyicinin karşısına çıkacak.
❏ Aşk nedir? Sahi çok çabuk unuttuk değil mi? Yaptığımız seçimler, verdiğimiz kararlar.. Yoksa bunlar bize toplumun dayatması mıdır? Durup hatırlamak veya tam tersi hatırlayamamak nasıl karşılık bulur? İşte bu soruların cevabının anlatıldığı Barış Dinçel'in yönettiği Aşk Ölsün adlı oyunu, 7 Ağustos'ta Bornova Ayfer Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 21.00'de izleyebilirsiniz.
❏ Paris'te sürgünde yaşayan Salih'in, hastalığından dolayı yaşadığı ama unuttuğu anılarını, çocukluk arkadaşı Ahmet Kaya ve onun şarkıları sayesinde yenmeye çalıştığı ilginç bir hikayeleştirme oyunu olan Hep Sonradan adlı tiyatro oyunu, 11 Ağustos'ta Kuşadası AVM Amfitiyatro'da saat 21.15'de izleyicilerle buluşacak.
❏ Sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla son zamanlarda büyük hayran kitlesi yakalayan Can Yılmaz ve Zafer Alagöz, takipçilerinin 'birlikte gösteri yapın' çağrılarına kayıtsız kalmadı. Burda Olan Burda Kalır adını verdikleri gösteri, 12 Ağustos'ta Kuşadası AVM Amfitiyatro'da saat 21.15'de izleyicilerle buluşacak.
❏ Barbaros Uzunöner'in Türk Müsün Canım? adlı gösteride gündelik yaşantımızdaki komik olayları ve ilginç durumlarıyla sizleri güldürmeye geliyor. Kahkahalar atacağınız en iyi stand up ödüllü Barbaros Uzunöner'in Türk Müsün Canım adlı gösterisi, 24 Ağustos'ta Profilo KM Küçük Salon'da saat 21.00'de sizleri bekliyor olacak.
❏ "Muhafazakar parti bakan yardımcısı Richard Willey, Muzır Yasası'nın tartışılacağı toplantı için birkaç geceliğine eşiyle birlikte Westminister Oteli'ne kalmaya gider. Ancak Richard'ın bu iş gezisi sırasında planladığı başka şeyler vardır. İkinin Biri, 20 Ağustos'ta Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu'nda saat 21.00'de sahne alacak.
❏ Uğur Yücel'in sahnelediği ve yıllar boyu büyük ilgi gören stand up gösterisi Azınlıkta Kaldık, 20 yıl aradan sonra tekrar izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor. Azınlıkta Kaldık'ta Kuzguncuk hikayelerine yer veren Uğur Yücel, 'Havlucu Mehmet', 'Köşk Emin' gibi unutulmaz karakterlerle 15 Ağustos'ta Ayvalık Amfitiyatro'da saat 21.15'de sizleri bekliyor olacak. Biletler tükenmeden alın!
SERGİ
❏ Yaşam, ölüm, savunmasızlık ve dönüşüm gibi bireysel deneyimleri nasıl karşıladığını ve bu durumlar kısıtlayıcı hale geldiğinde bireylerin mücadele edişini sorgulayan Bu Benim Fotoğrafım adlı sergi, 18 Ağustos'a kadar Halka Sanat Projesi'nde ziyaret edilebilir. İstanbul ayağı olan bu serginin başlığı Kanadalı şair ve yazar Margaret Atwood'un aynı adlı şiirinden esinleniyor.
)
❏ İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden 51 tasarım öğrencisinin mezuniyet projelerinin yer aldığı Ters-Yüz adlı sergide gelenek ve yerel kültürleri, ürün-kullanıcı deneyimini ve alışkanlıkları ele alıyor. Toplumsal hayattaki kritik noktalara değiniyor. Ters-Yüz adlı sergi, 16 Ağustos'a kadar santralistanbul kampüsünde yer alacak.
73
AGUSTOS 2019
❏ “Babamın Dünyası” ve Sinemaskop Türkiye” adlı iki bölümden oluşan sergi, Nuri Bilge Ceylan’ın 2003 – 2013 yılları arasındaki fotoğraflardan oluşuyor. Sergi, sanatçının yapıtlarıyla kırsala olan yolculuğu olarak da değerlendiriliyor. Sanatçının sinema ile fotoğraf dünyası arasındaki geçişkenliliğin ve çok katmanlılığın bir kutlaması düşüncesi üzerine inşa edilen Nuri Bilge Ceylan Baksı'da sergisini, 25 Ağustos'a kadar Baksı Müzesi’nde gidip ziyaret edebilirsiniz.
❏ Çalışmaları arasında fonksiyon kavramına yönelik incelemeleri ve veri görselleştirmeleri bulunan Sergen Şehitoğlu, bir sistemi oluşturan girdiler ve çıktılar arasındaki bağıntıların soyut yapısını inceliyor. Sanatçı matematik alanına özgü simgeler üzerinden inceleme yapıyor. Denemeler: Fonksiyon Üzerine adlı sergi, 15 Eylül tarihine kadar Adatepe Taşmektep'te gidip görülebilir.
❏ 2016 yılından beri düzenlenen Mixer Sessions sergisi, Türk sanatçıların gelişmesine olanak sağlamak amacıyla yola çıktı. Mixer Sessions serisinde, tuvalden özgün videolara, sanat üretimi gibi pek çok mecrasını kapsıyor. Mixer Sessions IV'de yaratıcı yolculuğun henüz başındaki 20'ye yakın yeni sanatçıdan oluşuyor. Bu yıl dördüncü edisyonunu göreceğimiz Mixer Sessions IV sergisi, 4 Ağustos'a kadar Mixer'da yer alacak.
❏ Ahmet Güneştekin'in farklı araç ve yöntemlerden oluşan, uluslararası çok sayıda galeri tarafından temsil edilen sergisi Kayıp Hikayeler'de mitosları subjektif biçimler olarak ele aldığı çalışmaları göreceksiniz. Sergi, mitosların ve modern algılama biçimlerinin bir sentez içinde olduğunun fark edilmesini sağlamaya yönelik. Güneştekin'in kişisel sergisi Kayıp Hikayeler'i 18 Ağustos'a kadar Mine Sanat Yalıkavak Bodrum'da gidip görebilirsiniz.
❏ 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sosyal, ekonomik ve fiziksel çok boyutlu dönüşüm geçiren Pera'nın bir kesitine odaklanan Aralıktan Bakmak: Meşrutiyet Caddesi'nden Bir Kesit adlı sergi, döneme ait fotoğrafların ve videoların bir araya getirilmesiyle oluşuyor. Sanal gerçeklik teknolojisi aracılığıyla bugün Pera Müzesi olarak kullanılan Bristol Otel'i deneyimleme şansı sunuyor. Sergi, 21 Eylül'e kadar İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde ziyaretçilerini bekliyor olacak. ❏ İnsanlar ve davranışlarının aracı olan nesnelerin geçmişi birbirine nasıl bağlanır? İki özel koleksiyondan seçili on beş eseri bir araya getiren Aslına Sadık Kalınmıştır sergisi, zamanla değişen insanlarla, şeklinden işlevine dönüşen nesnelerin birbiriyle iç içe geçen hayat hikayesini anlatıyor. Aslına Sadık Kalınmıştır, 18 Ağustos'a kadar Salt Beyoğlu'nda yer alacak.
❏ Toplumsal, ekonomik savaşlar, mülteciler ve çevremiz hakkında düşüncelerimiz üzerine soyut bir dille çalışmalarını ön plana çıkaran Mustafa Salim Aktuğ'un Daha Berrak bir Güneş ve Göğün Gazabı adıyla oluşturduğu sergi, 20 Eylül'e kadar Ankara Atlas Sanat Galeri'de yer alacak.
❏ Grafik çalışmalarından, afiş tasarımlarına ve tiyatro dekorlarına kadar farklı alanlardaki başarılı eserleriyle tanınan Mengü Ertel'in müzeye benzeyen evindeki bu dekorlar ve desenlerinden oluşan Dostun Çekmecesi adlı sergi, 31 Ağustos'a kadar Bozlu Art Project Mongeri Binası'nda yer alacak.
74
VİZYON
)
AGUSTOS 2019
Tür: Macera, aksiyon
HIZLI VE ÖFKELİ: HOBBS VE SHAW
Tarih: 2 Ağustos Elba Dağıtım: UIP , Dwayne Johnson, Idris am ath St n so Ja : lar cu un aw'u / Oy bbs da bunun üzerine Sh Ho Yönetmen: David Leitch r. nle ze dü st ika su a s'a n adamı olan Hobb şmanlar insanlığı sonsuz dü eli ez bu de r ele Kaçak Shaw, sadık kanu es nm Birbirlerine ne kadar güve yor. yakalayıp hapse gönderir. n beraber çalışmaya başlı içi k ma ur rd du i did teh dek değiştirecek biyolojik
YÜZLEŞME
Tarih: 2 Ağustos Tür: Dram Dağıtım: Başka Sinema Yönetmen: François Ozon / Oyuncular: Melvil Poup aud, Denis Ménochet, Sw Çocukken onları taciz ed ann Arlaud en rahibin çocuklarla çalış tığını ve kiliseden uyarı bil üç yaralı adam, kendi an ılarının da yüzeye çıkmasıy e almadığını öğrenen la suskunluklarını bir ke yüzleşiyorlar. Gerçek ola na ra ydan esinlenen filmi mutla bırakarak bununla ka izlemelisiniz.
KAÇIŞ OYUNU
Tür: Korku
Tarih: 16 Ağustos Zabukovec Dağıtım: Bir Film , Roxane Mesquida, Marie ell thw Ro er lm Pa ley ar s ve Chloe er / Oyuncular: Ch k. Oyun tutkusu olan Luca Yönetmen: Jacques Klug ce öle i bir i er diğ , ğil de e4 hiçbir şey gerçek stanesinde buluyor. Finald ha ıl ak bir ş mi dil Oyunda iki kural var. İlki ke ter i r. gibi kendilerini ormandak yolunu aramaya başlıyorla ın an lam ilk bulmacayı çözdükleri am tam u un oy , yerden kurtulup oyuncuyla kapatıldıkları
THE ANGRY BIRDS FILM 2
Tarih: 16 Ağustos Tür: Animasyon Dağıtım: Warner Bros. Yönetmen: Thurop Van Or man, John Rice / Oyuncu lar: Peter Dinklage, Josh Hepimizin sevdiği Angry Grad, Danny McBride Birds oyunundan sinemay a uyarlanan The Angry Bi ve uçamayan kuşların ya rds Film 2'da yeşil domuzla şadığı maceralar konu alı nıyor. İlk filmin devam ha r Leslie Jones, Rachel Bloo lka sı olan filmde Nicki Mina m, Awkwafina, Sterling K. j, Brown gibi isimler de var.
BİR ZAMANLAR...HOLLYWOOD'DA
Tür: Gerilim, dram
Tarih: 23 Ağustos ot Robbie Dağıtım: Warner Bros. Brad Pitt, Al Pacino, Marg io, pr Ca Di o ard on Le : rünün ntino / Oyuncular izyon yıldızı ve kendi dublo Yönetmen: Quentin Tara ev tel iş, etm yb ka ı ğın Işı nında geles'da geçiyor. linin hikayesinin arka pla iki Bu r. ıyo lat Film, 1969 yılında Los An an yı ba ça elde etmek için verdiği yeniden şöhret ve başarı er de aktarılıyor. on katliamındaki cinayetl ns Ma en leş ek rç ge yıl nı ise ay
SEYİRLİK
)
BELGESEL
Yıl: 2019 Tür: Belgesel Süre: 01:46:00 Yönetmen: Daniel Arasanz Platform: Netflix
Yıl: 2019 Süre: 00:21:00 Bölüm Sayısı: 26 Oyuncular: Tracy Morgan, Lauren Ash Platform: Netflix
FİLM
Parchis: Müzigin Renkli Çocukları 1980'lerde bir kayıt şirketi tarafından kurulan, ilk 10'a giren şarkıları ve popüler filmleriyle büyük başarı yakalayan ünlü İspanyol çocuk müzik grubu Parchis, bilinmeyen yönleriyle, kariyer hayatıyla, konserleriyle ve tüm duygusallığıyla kamera karşısında sizlerle olacak. Eski grup üyeleriyle ve onlara yakın kişilerle yapılan röportajları izlerken sizi biraz duygusallığa doğru sürükleyebilir. Müzik belgeselleri popülerken bu yapımı mutlaka izleyin!
Scare Tactics
Kidnapping Stella 'Çıtır çerezlik' fidye konulu yapım. İzlemeye değer. Sokaktayken kaçırılıp fidye için özel bir yerde tutulan elleri ve kolları bağlı bir kadın, onu kaçıran maskeli iki kişinin özenli planlarını bozmak için elinden gelen sınırlı güçlerini açığa çıkaracak. Kimsenin duymadığı dört duvar arasında geçen filmi soluk soluğa izleyeceksiniz. Gerilimi doruklarında yaşayacaksınız.
KEŞİF I S A T K NO
Bu programı izlerken empati kuracaksınız. Bu ürkütücü gizli kamera programında arkadaşları ve aile üyeleri tarafından kandırılan masum kurbanlar, ilginç efekt ve gerçekçi makyaj içeren şakalara maruz kalıyor. Birbirinden korkutucu bu şakaları izlerken gerileceğinize eminiz. Ama aklınızda olsun, belki siz de arkadaşlarınıza, çevrenizdekilere yapmak isterseniz bir göz atın...
PROGRAM
75
AGUSTOS 2019
Ibretlik Kanıtlar
Gerçek suçları ortaya çıkaran mini diziye ne dersiniz? Gerçek olaylara dayanan suç dizisi, dokunulan eşyalardaki DNA testleri ve kadavra köpekleri gibi şüpheli adli tıp tekniklerini kullanarak aslında masum olan insanların nasıl suçlu bulunduğunu anlatıyor. İzlerken ilginç bilgiler öğrenip şaşıracağınız gibi madalyonun öbür tarafında işlerin nasıl ilerlediğini göreceksiniz.
DİZİ
Yıl: 2019 Tür: Korku / Gerilim Süre: 01:29:00 Yönetmen: Thomas Sieben Oyuncular: Max von der Groeben, Jella Haase, Clemens Schick Platform: Netflix
Yıl: 2019 Tür: Gerilim Bölüm Sayısı: 4 Süre: 00:45:00 Yönetmen: Kelly Loudenberg Platform: Netflix
76
YURT DIŞI
Soul
ck Pop ro
al e met v o o r G
)
AGUSTOS 2019
İNGİLTERE
Yael Naim
The Bastard Sons of Dioniso X Factor yarışması finale kalan, Sony Music ile anlaşma imzalayan The Bastard Sons of Dioniso, 4 Ağustos’ta Roma 'Na Cosetta Estiva C/O Snodo sahnesinde olacak.
ALMANYA
Prong
İlk albümleri Primitive Origins’ten beri sadık bir kitleye sahipler. Metal müziğin 32 yıllık çınarı Prong, 6 Ağustos’ta Berlin Zukunft am Ostkreuz sahnesinde olacak!
ÇEKYA Bassjackers
HOLLANDA
NORVEÇ
FRANSA
Susanne Alt
Sullivan Fortner
Temmuz ayında çıkan Paris kısaçalarıyla yerini iyice sağlamlaştıran Susanne Alt, 10 Ağustos’ta Amsterdam Floor 17’de olacak.
Öüllü piyanist Sullivan Fortner, Mart ayında çıkan albümü Lined With a Groove ve sevilen diğer parçalarıyla 13 Ağustos’ta Paris Sunside sahnesinde.
Pop
MPB
Indie
Dans etmeye hazırlanın! DJ Marlon Flohr ve prodüktor Ralph van Hilst’ten müteşekkil Bassjackers, 10 Ağustos’ta Prag Epic’i sallayacak.
Caz
Fun k
Elektro
house
Soul’un yeni ruh olarak anılan Yael Naim, muhteşem sesiyle 4 Ağustos’ta Londra Purcell Room, Southbank Centre sahnesinde olacak.
İTALYA
BREZİLYA
İSPANYA
Maria Gadú
Intana
2018’de çıkış yakalayan Yeni Zelandalı enerjik indie pop grubu The Beths, 14 Ağustos’ta Oslo Parkteatret’te olacak
Brezilya’nın MPB geleneğinin temsilcilerinden Maria Gadú, 16 Ağustos’ta Sao Paulo Teatro Municipal Paulo Machado De Carvalho ‘da olacak.
İspanyol pop müziğinin yeni seslerinden Intana, 17 Ağustos’ta Barselona Festes de Gràcia sahnesinde sevenleriyle buluşacak.
İRLANDA
ock Caz r
Folk
ouse Tech h
The Beths
SIRBİSTAN
POLONYA
Sharon Shannon
Kölsch
Voo Voo
İrlanda folk müziğini country ve reggae gibi farklı tarzlara sahip olan Sharon Shannon, 22 Ağustos’ta Dublin Whelans’ta olacak. Shannon’a sahnede Padraig Jack de eşlik edecek.
Elektronik sahnesinin kalıplara sığdırılamayan Danimarkalı ismi Kölsch, 23 Ağustos’ta Belgrad Barutana’da olacak. Elektronik müzikseverler kaçırmamalı.
Caz ve blues tınılarını ustalıkla rock müzikle birleştiren grup Voo Voo, 30 Ağustos’ta Krakow Rynek Główny sahnesinde olacak.
TB
77
)
AGUSTOS 2019
#1993 #ATHENA #TR_PUNK
#FLATINEBAR #ORTAKÖY Fotoğraf: Gökhan Özoğuz / Twitter
Türkiye’de punk sahnesinin öncü grubu Athena’nın Ortaköy Flatline Bar’daki konserinden bir kare. Grubun ‘aykırı’ müzik tarzı, görünüşlerine de her zaman yansımıştı. Grubun değişmeyen üyeleri Gökhan ve Hakan Özoğuz kardeşler, müzikleri kadar saç ve giyim tarzları ve yaptırdıkları dövmelerle de tartışmalara konu oluyorlardı. Aykırı tavırlarına rağmen grup, geniş kitlelere yayıldı. Türkiye’nin hemen her kesimine kendini sevdirdi. 2001’de Türkiye Milli Basketbol takımı için yaptıkları 12 Dev Adam şarkısı ve reklam kampanyasıyla her eve girmeyi başardılar. 2004’te For Real ile Eurovision şarkı yarışmasında dördüncü olarak Türkiye'yi başarıyla temsil ettiler. Çıkardıkları tüm albümler çok sevildi. Özoğuz kardeşler kültürlerine yabancı olmadıklarını yaptıkları her fırsatta gösterdi. Halk deyişlerini ve pop şarkıları aslını kaybetmemeyi başararak cover'ladılar. Grup üyelerinin ülke gündemi konusunda da her zaman söyleyecekleri bir şeyler oldu. Gökhan Özoğuz, son zamanlarda politik konularda sözünü sakınmamasıyla da dikkat çekiyor keza. 20 Temmuz’da bu fotoğrafı Twitter hesabından paylaşırken de “Hâlâ her şeyimizle aynıyız değişen bir şey yok. Bu kafa özgürlük ifade eder!” demişti. Tüm bunlar olurken, Flatline Bar ise bir dönem Doğan görünümlü Şahin sahiplerine Enter Sandman dinletecek kadar popüler olsa da 2002’de kapılarını kapattı…