Back on Stage - No:5

Page 1

NI . SA N

20

19

NO :5

Nİsan 30 Nisan Uluslararası Caz Günü kutlu olsun!

AGA B-FUAT-IN HOODIES-NİLÜFER YANYA-NON SQUARE


. . . IÇINDEKILER

18

12 BAĞIMSIZ PLAK ŞİRKETLERİ

İYİ Kİ DOĞDUN CEM KARACA

20 LAPONYA

22 26 SAAT FESTİVALLEDİK

FUAT VE OMURGASI

28 Genel yayın yönetmeni Ece Ulusum Yazı işleri müdürü Arda Aşık Görsel yönetmen Deniz Kuyumcu

Nisan 2019 Sayı: 5

Aylık süreli dijital dergi

Back on Stage bir Hayhuy Ajans ürünüdür.

Yayın ve yönetim merkezi Nisbetiye Mah. Gazi Güçnar Sk. Uygur İş Merkezi No:4 Beşiktaş/İstanbul

Kapak Bengü Güngören

İletişim 0 (212) 337 57 70 iletisim@yellowbos.com

Fotoğraf editörü Emre Kırdar, Emre Namoğlu

@yellow.bos

Konular editörü Zeynep Beşerler

yellowbos

Editör Çağatay Yılmaz, Gökhan Kaya

yellow_bos

Muhabir Ahmet Yatğın, Arif Hür, Barış Karaalioğlu, Gizem Ertürk, Gizem Yıldırım, Hakan Varol

yellowbos www.yellowbos.com

HADİ CAZ YAPALIM

30


PANO

. NISAN 2019

3

Shesaid.so ile müzik endüstrisinde eşitlik FOTOĞRAF: Joris van GENNIP

'Stranger' bir fragman geldi

9 MEKAN, 40 MÜZİSYEN

“1985 asla aynı olmayacak” diyen Stranger Things‘in nihayet yeni sezon fragmanı yayınlandı. Üçüncü sezonu 4 Temmuz’da yayına girecek dizi artık daha renkli ancak bir o kadar da karanlık mevzulara giriyor!

Kaç zamandır sosyal medyadan takipteydik It's Chiller Time'ı, sonunda harika bir etkinlik açıkladılar. M Music Presents ile 4 gün boyunca yaklaşık 40 müzisyenin 9 farklı mekanda sahne alacağı etkinliğin programındaki isimlerden bazıları şöyle: Superpitcher, Terranova, Fantastic Twins, Danny Daze, Forlorn Hope, Frankey & Sandrino, Man Power, Ongun Tütüncü, Eray Düzgünsoy, Volkan Gündüz... Etkinlik 25-28 Nisan tarihlerinde. Aman kaçırmayın!

ZORLU PSM

Zorlu PSM'den güzel bir haber var. Geçen ay Sabah Cumartesi ekine konuşan Zorlu PSM Genel Müdürü Murat Abbas, "Kamusal sorumluluğumuzun farkındayız. Zorlu olarak PSM'nin dışına çıkacağız" dedi.

Kahramanımız Pınar Toprak Captain Marvel filmi bize neler yaptı öyle? Marvel iyiden iyiye kadınları (sonunda) ön plana çıkarmaya başladı. Bu filmin bir diğer sürprizi de müziklerinde. Besteci Pınar Toprak, Captain Marvel'ın müziklerini besteledi. Toprak, Marvel filmlerinin müziklerini yapan ilk kadın besteci olarak da Hollywood tarihine geçti. Nice güzel yapımlara, kendisini merakla ve heyecanla takip ediyoruz.

Ayrımcılık her sektörde olduğu gibi müzik endüstrisinde de var. Magazin programları ya da ışıltılı PR çalışmalarına yansımasa da backstage'te çalışanından tutun da sahnedeki yıldız kadın isme kadar birçok isim zorbalık veya ayrımcılıkla karşılaşıyor. Tüm bu konuları gündeme taşıyan shesaid.so, İstanbul’da aktif olarak çalışmalara başlayacağını duyurdu. Dediklerini de yaptılar. Geçen ay verimli bir panel düzenlediler. Türkiye'de müzik endüstrisinde kadın ve lgbti+ olmak gibi konuları üzerine konuşuldu. Kurum projelerini sosyal medya hesapları üzerinden duyuruyor. Takipte kalın.

4YIL

Albüm geldi geliyor derken Tame Impala dört yıl sonra yeni bir şarkı yayınladı: Patience... Bu şarkı albümün de sinyalleri...

Hikaye başlıyor Efsane animasyon film Toy Story 4'ün vizyon tarihi 21 Haziran. Filmin detayları yavaş yavaş açıklanmaya başladı. Ve hatta ilk uzun fragmanı da yayınlandı. Film eğlenceli ancak Woody'e ses veren Tom Hanks film bitince bir damla gözyaşı akıttığını söyledi. Bakalım bizi neler bekliyor. Filmin kadrosunda Annie Potts, Patricia Arquette, Joan Cusack, Kristen Schaal, Tim Allen ve Keanu Reeves gibi isimler yer alıyor.

ARANIYOR! Sziget Talent Turkey yarışması, Sziget Türkiye ve IF Performance Hall iş birliğiyle üçüncüsü gerçekleşecek. Türkiye'den seçilecek yetenekli ve en iyi sahne performansına sahip grup, 7-13 Ağustos tarihlerinde gerçekleşecek Sziget Festivali’nde sahne alarak Türkiye’yi temsil edecek. Herkese açık online yarışmanın başvuru için son tarih 19 Nisan.


4

PANO

. NISAN 2019

David Lynch retrospektifi

mis gibi kitap Taschen ne zaman müzik hakkında bir kitap çıkarsa adeta ağzımız sulanıyor. İşte o ağız sulandıran seriden biri 1000 Record Covers, 60'lardan 90'lara en iyi plak kapaklarını sayfalarına taşıyor. Plak kapaklarının hikayeleri, bilinmeyen detaylarını ele alan kitapta kaybolmuş ya da hiç gün yüzüne çıkmamış plak kapak çalışmaları da yer alıyor. İlgililerine duyurulur, içinde müzik tarihi yatan bu kitabın fiyatı 15 Euro. Yayınevinin en ucuz kitaplarında...

Manchester Uluslararası Festivali kapsamında David Lynch: My Head is Disconnected, İngiltere’de yönetmen, sanatçı ve müzisyene adanmış ilk büyük sergi olacak. Retrospektif, Lynch’in 50 yılını kapsıyor. İçinde filmleri, çizimleri ve heykelleri gibi 60’tan fazla yapıt yer alacak. Sergi, Temmuz’da Home Gallery‘de açılacak.

BEBELERE SYNTHESIZER Hollanda merkezli elektronik ses şirketi Dato, Kickstarter’da çocuklar için ilk synthesizer'ı tanıttı. Yeterli fonu bulan David Mentong ve Toon Welling DUO adını verdikleri synthesizer’ı piyasa sürdü. İkili, çocukların müzik eğitimine elektronik müziğin de girmesi için çalıştıklarını söyledi. Elektronik müziğin karmaşık olduğunu düşünen ebeveynlere de açıklamaları var. Tuşların renkleri ve cihazın üzerindeki sezgisel semboller öğrenimi oldukça kolaylaştırıyor. Uzaktan bakan onu bir oyuncak sanar ancak, DUO bir müzik aleti. Basitleştirilmiş olmasına rağmen synthesizer’da olması gereken hemen her şey var. Bu cihaz 3 yaş üstü çocukların kullanımına uygun. Fiyatı ise 329 Euro.

Caza dokunan eller geliyor 22 yıldır Garanti Bankası sponsorluğundaki İstanbul Caz Festivali, 29 Haziran-18 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek. 300’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçı, İstanbul’un 27 farklı mekânında sahne alacak. Festivalin bu yıl sürprizleri arasında yer alan Kamasi Washington, Snarky Puppy, Aydın Esen, José James, Jacob Collier, Bill Charlap, Shai Maestro, Summerwind, Mélanie de Biasio ve Makaya McCraven da var.

50

.

MILYON

THE 1975 İstanbul'a geliyor Yaz festivalleri nerede, herkes neden bu kadar suskun diye haykırırken sonunda birileri can simidi attı. İngiliz müzik sahnesinin en önemli grupları arasına adını yazdıran The 1975 ve en son Liam Gallagher konserinde ön grup olarak sahne alan Starsailor İstanbul'da sahne alacak. Konser %100 Music Presents ile 16 Haziran'da KüçükÇiftlik Park'ta gerçekleşecek. Biletler satışta.

Bowie ayakkabısı Popüler kültür ikonlarını tarza yansıtma konusunda uzmanlaşan Vans, yeni bir koleksiyonla karşımızda. David Bowie için özel bir koleksiyon üzerine çalıştıklarını duyurmuşlardı. Sonunda bu ay yeni bir ayakkabı serisini piyasa sunuyorlar. Marka, Slip-On, Sk8-Hi, Era ve Old Skool modellerini bu koleksiyona uyarladı.

Myspace sunucularını taşırken sistemle ilgili bir sorunla karşılaştı ve 50 milyondan fazla şarkıyı sildi.

Kolektif müzik üretimi

Çalışmalarını yakından takip ettiğimiz Peyk grubunun solisti İrfan Alış, yeni bir projeyle karşımızda. Collective Music House adında bağımsız bir müzik platformu kurdu. Alış burada deneyimlerini paylaşıyor, şarkı sözü yazarlığı, beste yapma gibi önemli teknikleri anlatıyor. Bu platformu büyütmek ve ülkenin birçok yerinde çalışmalar yapmak isteyen müzisyen, atölyelere katılanlarla yaptığı çalışmaları bir EP'de topluyor. Bu ay ilki çıkacak, ardından her atölyeden sonra seri haline dönüştürülmesi planlanıyor. Tüm detayları Collective Music House'un sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.


(

BAGIMSIZ

. NISAN 2019

5

Yeni dalga Esra GÜNDOĞDU esragundogdu

Konserlerde buluşalım

Mac DeMarco B

ugün indie müzik dediğimiz şeyi kesin hatlarla tanımlamak zor. Indie’nin bir tür olmadığını söyleyenler bile var ama illaki bir şeye ‘indie’ diyeceksek Mac Demarco o şeyin tam da kendisi. 2012 yılında, sadece 22 yaşındayken çıkardığı ilk albümü 2 ile Mac Demarco indie müziğin kodlarını yeniden yazdı. Kendine has stili, kitleleri peşinden sürükledi. Oduncu gömlek, cap, bağcıklı sneaker ve ilginç çorapların egemen olduğu bu stilin artçı etkilerini Kadıköy’de her köşe başında, hâlâ görebilirsiniz. Bilirsiniz, Türkiye'de pop müziğini Sezen Aksu bir zamanlar nasıl domine ettiyse, Amerika’da, hatta dünyada indie müzikte de Pitchfork için aynısı söz konusu. Yani aslında Mac, albümü çıktıktan iki hafta sonra Pitchfork değerlendirmesinden 8.2/10 alarak rüştünü erkenden ispatlamış. İlk albümünden Ode To Viceroy'u bildiğimiz şarkıda adı geçen sigaraya yazmış Mac. Bunu bir de sigara ile arasındaki yakın ilişkiyi anlattığı artwork’u bol klibiyle taçlandırmış. Klibin YouTube izlenmesi 17 milyon! 2014 yılında Mac ikinci bombayı patlattı: Salad Days. Albümdeki Goodbye Weekend, Blue Boy gibi şarkıları dinlerken evinin ön bahçesinde arkadaşlarıyla oturmuş bira içen, ağzında sigarası, büyük ihtimalle yarı çıplak bir Mac Demarco hemen gözünüzün önüne geliyor. Artan popülaritesi ve efsane canlı performanslarıyla 3 yıl daha adından sürekli söz ettiren Demarco, 2017 yılında, artık olgunluk albümü diyebileceğimiz This Old Dog’u çıkardı. Olgunluk albümü diyorum, çünkü şarkılarda babasının gidişiyle neler hissettiğine ilişkin bolca yüzleşme ve itiraf mevcut. Mac çok küçükken babası evi terk etmiş. Onu ve abisini, annesi Agnes büyütmüş. Bu albüm çıktığında İstanbullu dinleyiciler olarak hepimiz Mac’in buralara da geleceğinden çok emindik. Fakat turne programında İstanbul yoktu. Nitekim İstanbul’dan umudu kesince, 2017 Avrupa turnesinin bir konserini yakalayabilmek için Hamburg’a gitmeye karar verdim. Biletini 3 ay kadar önce aldığım konser çoktan sold-out olmuştu. Sahnede yer yer komedyen, yer yer baterist bazen sadece yerde oturan bir adam ola olarak izledik. Sahnedeyken sık sık "Nerde after yapalım?" diye soran Mac ve ekibiyle, çıkışta otellerinin altındaki küçük bir mahalle barında sabaha kadar takıldık. Sonuç olarak hayatta izlediğim en iyi 10 konserden biri diyebileceğim, müthiş bir rock’n roll deneyimi oldu. Mac, This Old Dog’dan 2 yıl sonra, Mart’ın başında yeni albümün habercisi Nobody adlı bir tekli yayınladı. Captured Tracks, Light In The Attic gibi janrının öncüsü plak şirketleriyle çalışmış şarkıcı, artık Mac’s Record Label adlı kendi plak şirketiyle yoluna devam ediyor. Şimdi konumuza dönecek olursak, hazır Mac yeni bir tekli yayınlamış ve yeni albüm için gün sayarken biz İstanbullu dinleyicilerin aklında tek bir soru var: Peki Mac Demarco da bizi görecek mi? Hazır 2019 yazının önemli müzik hadiselerinden One Love’ı da Mac’i de bu kadar beklemişken, insan kendine bir soruyor, "Neden olmasın?" İstanbul dinleyicisi bunu artık hak etti sevgili yetkili merciler! Rüyalarda değil konserlerde buluşalım Mac’cim, hoşçakal! Aylık Spotify

. Milyon

3

dinleyici sayısı

BARIŞ DEMİREL'LE MİNİ ANKET

İstanbul’da sahne almayı en sevdiğin mekan? Salon'da çalmak hep güzeldir. Peyote’nin yeri bende ayrı, 2008’de kendi müziğimle ilk konserimi orada vermiştim. Son 1 yıldır da Kadıköy’deki Mecra, çalmaktan çok keyif aldığım bir mekan.

İstanbul’da en çok takıldığın mekan? Eskiden beri Dunia’ya ve Karga’ya çok gidiyorum. Evin salonuna oturmaya gider gibi... İşletmecileri, çalışanları, hepsi arkadaşlarım. Konserlerinde çalmayı en sevdiğin şarkın? Babamgil’i çalmayı çok seviyorum. Bilemiyorum ve Eftibato.html de öyle. Konserlerin kapanış şarkısı olarak çaldığımız Aşk Fezalarında Meşk Astronotu da hafif goygoy niyetine konserin finalinde çaldığımız bir parça, onda çok eğleniyorum. İstanbul’da dinlediğin en iyi konser? Geçen yıl İstanbul Caz Festivali’nde, R+R=Now çok iyiydi. 2006'da Morissey, harika bir konserdi. 2007 Kuruçeşme'deki Tool konseri de öyle. Gevende’nin de her performansından büyük keyif almışımdır. İstanbul’da dinlemeyi çok istediğin müzisyen? Jacob Collier’ı, Ambrose Akinmusire’yi, Thundercat'i dinlemek isterdim. Geçen Kasım kaybettiğimiz Roy Haygrove’u... Hele My Bloody Valentine... En sevdiğin yerli alternatif işler? Saysam bitmez. Büyük Ev Ablukada hep çok önemli işler çıkardı. Bir sürü müzisyene ilham ve yol oldu. Fakat sonra rayların yönünü değiştirdi, Fırtınayt diye muhteşem bir şey duyduk, gördük. O yüzden öncü gruplardan biridir memlekette. Bence söz, müzik ve tavır olarak Türkiye’deki en iyi gruplardan. Gözyaşı Çetesi hak ettiği ilgiyi henüz görmedi. Can Güngör 'ün işlerine hayranım. Mr. Zula albümüyle geçen sene en iyi işlerden birini çıkardı. Skata beni çok heyecanlandıran bir ekip. Islandman, Can Kazaz, Efe Demiral, Ediz Hafızoğlu öyle. Özgür Yılmaz'ın, Ati ve Aşk Üçgeni'nin müziğini de çok beğeniyorum. Sonu gelmeyecek bu listenin.

PLAYLIST

‘BAHAR AYLARI VE GÖNÜL YAYLARI METAFORUNA BİNAYEN YENİ DALGA ŞARKILAR’

City Music – Kevin Morby A Lizard State – King Krule Sure As Spring – It’s Alive How Can I Love You – Yellow Days To Be Loved – Bent Multi-Love – Unknown Mortal Orchestra Freaking Out The Neighbourhood – Mac Demarco Toe Cutter / Thumb Buster – Thee Oh Sees Pedestrian At Best – Courtney Barnett Let’s Make Out – Dream Wife


6

RÖPORTAJ

. NISAN 2019

'Sezen'den sonra gözüm açık gitmem'

Arda AŞIK

N

eos Cosmos oyununda şarkıcı-oyuncu olarak gösterdiği performansla Zurich Theater Spektakel 2003 Performans Ödülü aldı. Aşhura müzikli oyunuyla Avrupa'yı gezdi. Juri özel ödülüyle Siemens Opera Yarışması'nda ödül alan ilk kontrtenor oldu. Dar-ül Love ile Türkiye'nin ilk yeni operasını yaptı. Sayısız prestijli festival, oyun, ödül derken son olarak Kafası Karışık Tenor albümünü çıkardı. Nuri Harun Ateş, BoS'a konuştu. ❏ Aslında bir kontrtenor olarak operayla bağdaşmış bir isimsiniz. Ancak son albümünüz pop örneği. Kafası Karışık Kontrtenor adı, sizin bu iki ayrı tarz arasında kaldığınıza bir gönderme mi? Hikayem opera şarkıcısı olarak başladı çünkü eğitimim öyleydi. Ama küçükken Ajda Pekkan hayranıydım. Şan derslerine başladım ve opera yeteneğim o şekilde ortaya çıktı. Zaten pop çıkışlıyım ama operayı çok sevdim. İkisini ayırmıyorum. Bu albüm öyle bir proje zaten. Bir arya başlıyor, Türk sanat müziğine bağlanıyor. Marilyn Monroe'nun müzikal bir parçası başlıyor -Diamonds Are A Girl's Best Friend-, oradan Sezen Aksu'nun bir parçasına bağlanıyor. Janrlar arasında böyle eklem yerleri belirledim. Türlerin kardeşliğinin belirdiği, birbirlerini ötekileştirmediği müzikal bir renklilik var. ❏ Hikayesi nedir peki? Türkiye'yi yansıtıyor. Bu ülke, dünya hep kafamı karıştırmıştır. Ama bu bizi besliyor. İsviçre'de 2 yıl sıkıldım. Otobüslerin zamanında gelmesi, sokaklarda çamur olmaması bir süre sonra rahatsız ediyor. Şeytan azapta gerek. ❏ Sahnelerde bir gesamtkunstwerk durumu olduğunu düşünüyor musunuz? Evet, seyirci olarak konserde sanatçının enerjisi, şarkı aralarındaki konuşmalar, dekor ve müziğe şahitlik ediyorsunuz. Bir Sezen Aksu ya da Müslüm Gürses konseri olsun, Verdi operası olsun ciddi anlamda dekor var. Şahitlik edilen şey bir bütün. ❏ Yurt dışında performans deneyiminiz çok fazla, çok çeşitli. Ayrıca İsviçre Schola Cantourum Basiliensis eski müzik okulunda eğitim aldınız. Yurt dışı neler katıyor insana? Bize muhafazakâr derler ama oradakilerin ne kadar muhafazakâr olduğunu anladım. Eski sanatlara sahip çıkıyorlar. Eski müzik okulunda okudum, her odada piyano yerine klavsen vardı. Çünkü zamanının çalgısı ve zamanının olanaklarıyla eğitim vermeye çalışıyorlardı. Eskiye verdikleri değer mimariye de yansıyor. Bu da sizi besliyor. Bizde o yok, her yer PVC pencere ve çirkin binalarla dolu. Tüm eğitim sistemimiz gibi konservatuarlarımızda da eksikler var. Doğru hocayı bulmak gerekiyor. İnternet var, o yüzden öğrenciler araştırsın ve kaderlerini başkasına bırakmasınlar. ❏ Sezen Aksu'yla çalışmak nasıl bir histi? Sezen Aksu benim kahramanlarımdan biri

ve tanışmadan önce de öğretmenimdi. Sezen Aksu'nun benle düet yapması ise rüya gibi, inanamıyorum. ❏ Peki bu süreç nasıl işledi? 2011'de yapıldı şarkı, sözler Çağlar Yerlikaya'nın beste benim. Oturup dertleşiyorduk Çağlar'la, ben ağır bir hikayemi anlattım. O da "Ben bunu yazacağım" dedi. Bir hafta sonra yazıp geldi. Onun harika cümleleri bana şarkıyı hemen besteletti. Ağır olduğu için söyleyemedim. Naim Dilmener'le yollarımız kesişti. Şarkıyı Sezen Aksu'ya yolladı. Ben şarkıyı Sezen Aksu'nun kendi albümünde söylemesini istiyordum. Ama son albümü henüz yeni bitmişti. "Ben albümü bitirdim, koyamam fakat Harun ne istiyorsa yapmaya hazırım" diye bir mesaj geldi. Çekinerek, "Acaba düet yapar mı?" dedim. "Seve seve yaparım" cevabı geldi ve yaptık. Sezen'den sonra ölsem de gözüm açık gitmem. Bu benim için bir iz. ❏ Bizi neler bekliyor? Kanal D'de yayınlanacak bir müzik yarışmasında jüri olacağım. Babala TV'de bir magazin programı sunacağım. Eleştiri amacı yok, eğlenceli olacak. İsmi de Bam Bam Güm Güm. Ve tabii konserler olacak. ❏ Son bir söz... Ne kadar başarırsam o kadar mutlu oluyorum, herkese tavsiye ederim.

26

. bin

Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

2015 Kafası Karışık Kontrenor

2019 Geçmişe Susmasını Söyledi

10+ Sahne aldığı ülke sayısı. Aralarında İtalya, Hollanda, Almanya ve Birleşik Kralık var.

Ateş ile Beyoğlu'nda buluştuk.

Nuri Harun Ates,


7

RÖPORTAJ

. NISAN 2019

Evrensel wonder-lady NİLÜFER YANYA Kübra DALMAN

W 2018 Do You Like Pain

2019 Miss Universe

916

. bin

Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

i

N LÜFER

YANYA

onderkid ya da Amerikalıların tabiriyle 'wunderkind' transfer piyasasında geleceğin süper yıldızı olmaya aday genç futbolcuları tabir etmek için alıyorum. Kitap okumayı çok seviyorum ve kullanılır. O ise bir ayağını bu eşiğin ötesine atmayı başarmış, bazen kitap karakterlerinden de ilham aldığım oluyor. Aslında dinlediğim her şeyden de ilham gümbür gümbür geliyor. Genç alıyorum. atletler nasıl büyük kulü❏ Türk müzikleri? plerin radarındaysa, yarı Türk Türk müziklerini seviyorum ama şu benim olduğunu söyleyen müzisyen favorim diyebileceğim bir şey henüz yok. Daha de Guardian'dan BBC'ye birçok ben küçükken babamın çaldığı müzikleri çok devin radarında. Bir hoş buluyorum. elinde gitarı, alternatif müzik ❏ Peki başından bir şey geçti diyelim, yapıyor. En son Miss Universe herhangi bir şey... O an kağıt kaleme sarılıp albümünü çıkardı, küresel bir bir şeyler karaladığın oldu mu? yıldız olduğunu kendi ilan Kötü bir şey olduğunda onun hakkında etti. Turne kapsamında yine doğrudan doğruya yazmak biraz zor oluyor. Türkiye'ye geldi, Back on Stage'in Çünkü kendi duygularınla sıkışıyorsun. Bir sorularını yanıtladı. Şimdiden olay hakkında yazmak biraz zaman alıyor, belirtelim, röportaja ne kadar az yazınca da başka bir olayla bütünleşiyor. ❏ Turdayken şarkı yazıyor musun? konuştuysa sahnede müziğiyle Şarkılarını ne sıklıkla yazıyorsun? o kadar çok anlattı. Karşınızda Bir şarkı birden oluşmuyor; bazen bir cümle, Nilüfer Yanya! bir kalıp oluşuyor ve sonrasında hepsi bir ❏ Müziğini insanlara bütünü oluşturuyor. Turdayken yazmak tabii açışın sanırsak 5 yıl önceydi. ki daha zor oluyor, zaman ya da o kafa boşluğu SoundCloud'a birkaç parçanı olmuyor. yüklemiştin, buraya kadar ❏ Guardian'ın müzik yazarı Alexis biliyoruz. Peki daha öncesi, Petridis 'Harbi orijinalden anksiyete rüyalar' nasıl başladın müziğe? diye bir tanımlamış müziğini. Müziğinin Müzik yapmak her zaman karanlık bir yanı var mı? Ayrıca diğer medya hayalimdi. Piyanoyla başladım ama her zaman gitar da öğrenmek kuruluşlarının eleştirmenlerinden de tam not almışsın, bu nasıl hissettiriyor? istedim. 11-12 yaşlarımda Sanırım evet, müziğimde her şeyi açık açık başladım diyebilirim. Öncelikle dile getirmiyorum. Sanırım evet, müziğimde şarkı sözleri yazmaya başladım, her şeyi açık açık dile getirmiyorum. Oldukça sonra gitar çalmayı öğrendim. ❏ Ailen de sanatçılık var. Bu iyi hissettiriyor çünkü bu demek oluyor ki benim müziğim farkındalar ve destekliyorlar. müziğini etkiledi mi? Aynı zamanda zor çünkü her güzel şey beklenti Etkiledi, genç yaşta yaratıcı olmamı sağladı. “Bunu yapamam, de getirir. ❏ Türk dinleyicilerden destek alıyor başaramam” gibi düşüncelerim musun? Bu dördüncü gelişin... olmadı. Desteklerini hep Aslında evet, desteklerini hissediyorum. Yarı hissettim. Türküm, burada doğmadım ama desteklerini ❏ Hatta kliplerini kardeşinle hissediyorum, konserlerime gelerek desteklerini birlikte yapıyorsun... Evet, kız kardeşim kliplerimin hissettiriyorlar. Konser için çok heyecanlı ve aynı zamanda biraz da gerginim. yönetmeni. Onunla birlikte ❏ Gelecek planların nedir? çalışmak çok keyifli oluyor. Aslında sadece müzik yapmaya devam Çocukluğumuzdan beri birlikte etmek. bir şeyler üretiyoruz ve buna ❏ Daha yeni ilk albümünü yayınladın... doğal bir döngüydü diyebilirim. Şarkıların konusu kafamda dönen şeylerin ❏ Az önce söz ettiğim özeti diyebilirim. Kendi gerçeğim ve hayal SoundCloud parçaların... The dünyamı oluşturuyor. xx havası sezmedim değil. ❏ Sırada neler var? Gerek müzik gerek günlük Önümüzdeki iki hafta boyunca İngiltere’de hayat, seni etkileyen şeylerden olacağım. Sonra Almanya, Fransa, İsviçre, bahseder misin Aslında günlük hayattan ilham Polonya, Avusturya ve birkaç festival...


8

. . ELEŞTIRI

. NISAN 2019

HIDIDI HIDIDI

BEN FERO FERO BEN

Ece ULUSUM

L

inç kültüründen nasibini ziyadesiyle alan Ferhat Yılmaz nam-ı diğer Ben Fero'nun olayı nedir? Onun İkinci bi Fero zor hadi inşallah, hakkında herkes bir şey diyor, görünen o ki mahalleyi temsil edeceğim evelallah kimse kayıtsız kalamıyor. Ekşi'de hakkında Seviyorum bu müziği yukarıda Allah, 60 sayfaya yakın entry girilmiş. Kimisi övgü, orman kanunları bilader eyvallah kimisi sitem. Google Trends'lere baktım, adı istatistiklere kadar yansıyacak derecede 81 ilin 68'inde aranmış. En çok aranan da "Ben Fero sözler..." Orman Kanunları'nı çıkardığı gün Spotify’da tüm zamanların Türkiye günlük tozu gençliğinden. Şarkılarında bolca spora dinlenme rekorunu kırdı, Türkiye dair ögeler geçiyor. Spora saran gençlere Viral 50 listesinin ilk 12’sine 10 "Piramit idman, deltoid, pull up, patch, şarkısıyla birden girdi. Spotify aylık leg press, bench press" sözleri geçen şarkılar dinleyicisi 1 milyon 227 bin 600, hitap ediyor. Şarkılarında çizdiği karakterle 92 bin takipçisi var. Spotify'da şarkı birebir örtüşen tavırlar sergiliyor. Salon'daki çalınırken video gösterimi özelliğini konserine ve kliplerine 'zencileriyle' çıktı. kullanması da seviye atlattı. Bir diğer yandan popülerliğinde Kliplerini 10 milyonlar izledi. Berkcan Güven'le takılmasının etkisi Yani artık Ben Fero ünlü! Müzik de çok büyük. Özel lansman partisine sektöründe de kendine kocaman bir anında büyük bir içki markası sponsor yer açtı. Geçici olup olmayacağını oldu, ne kadar fenomen varsa oradaydı. bundan sonra atacağı adımlar Bir lansman partisiyle milyonlarca kişiye belirleyecek. Müzik dinleyicisini aynı anda Instagram sayesinde ulaştı. karşı karşıya getiren Ferhat'ın Milyonların takip etmesine şaşırmamalı. olayını inceleyelim.. Bugün şarkısında radyolarda rap müziğin Çocukluğundan bu yana sıkı yer edinmemesinden şikayet ederken artık rap dinleyicisi. Şarkıları ezbere radyolarda çıkmaya başladı. Radyoda yer biliyor, sevdiği rap müzisyenlerinin alıyorsanız internet kitlesinin bir adım röportajlarını takip ediyor ve ötesine de geçmiş oluyorsunuz. Bu aydan konuşmalarında referans verebiliyor. itibaren Türkiye turnesine başlıyor. Bu Yani rap müziğe gerçekten ilgili... süreçte kazandığı deneyimlerle neler Sabancı Üniversitesi İşletme yapacağını göreceğiz. Dinleyin ya da mezunu, uzun zaman pazarlama dinlemeyin, salın Ben Fero'yu bakalım işindeydi. Günümüzün popüler neler yapacak. rap müzisyenlerine ulaşmasında da 'esnaf ağzının' etkisi olduğunu düşünüyorum. Biriyle tanışıyor, diğerlerine tanıştırmasını rica ediyor. İşten sıkılmış, bir şeyler yapmak için kaynıyor. Basketbolu çok sevdiğinden NBA izlemek için ABD'ye gitmeye karar veriyor. Vizeyle ilgili sıkıntı çıkınca biriktirdiği tüm parasını, Ezhel'in başarısından aldığı cesaretle Mahallemiz Esmer parçasının prodüksiyonuna yatırdı. Şansı yaver gitti... Ezhel ile sahnelerde görülmeye başladı, tekli Mahallemiz Esmer'i çıkardı. Birkaç tekliden sonra albümü çıkardı, ortalık karıştı. Röportajlarında ve hatta şarkılarında müzikal olarak bir iddiası olmadığını söylüyor. “Basını, tizini, midini bilmem. Heceler geçerim” diyor keza daha 1 yıl önce müziği iş edinmeye karar verdi. Ben Fero scotch snaps yani heceleyerek rap yapıyor. O tarzını Snopp Dogg'dan esinlenerek hıdıdıdı olarak tarif ediyor. Bu akım dünyada çok uzun zamandır popüler, ilk kim doğru tınılarla yapsaydı tutacaktı. Keza dikkati çok kolay dağılan ve çabuk sıkılan genç kitlelere heceleyerek meseleyi anlatmak daha etkili olur. Diyor ya işte "...rap'i yapabilir herkes olayımız hit..." Ayrıca protein tozunu süte kahveye katan gençlere de hitap ediyor. Fero da protein

Fero'nun Salon'daki lansman konserinin biletleri kısa sürede tükendi. Konserde herkes şarkıları ezbere söyledi.

Kliplerinde elbette 'zencileri' de oynadı. Ayrıca konserlerinde de ona eşlik ediyorlar.

Popülerliğinde Berkcan Güven'le takılmasının etkisi de çok büyük tabii... Onunla şarkılar yapıyor.

24.000.000 3-2-1 klibinin Youtube'da izlenme sayısı

1

. milyon

Ben Fero Spotify'da kısa sürede 1 milyonun üzerinde aylık dinleyici sayısına ulaştı.


9

GÜNCEL

. NISAN 2019

RAP: MELANKOLİNİN ŞAFAĞI (MI?) G

erek Amerika'da gerek Türkiye'de bitmeyen tartışmadır rap müziğin neye hizmet ettiği. Şiddeti ve cinsiyetçiliği yücelttiği öne sürülerek hor görülmüştür. Ancak pazarlama ajansı Take 5'ın yeni bir araştırmasına göre rapçiler; akıl sağlığı, toplumsal kaygı ve keyifsizlik durumu gibi konulara önem veriyor. Veri, 1958'den 2017'ye kadar Billboard'un yıl sonu listelerindeki parçaların sözlerinin TextBlob adlı bir programla toplanmasıyla oluşuyor. Görünüşe göre Amerika'da yılın en popüler janrı aynı zamanda en depresif olanı. Rapçilerin akıl sağlığını tartışmaya başlamaları, beraberinde; intihar, depresyon, anksiyete ve kırmızı reçete ilaçlarla bezeli parçaları getirdi. 1958'deki listede tüm janrlardan parçaların dahil olduğu 100 tekliden 24'ü mental sağlığı işliyor. 2017'de ise bu sayı 71. veri, SoundCloud rap müziğin ulaştığı popülariteyi de açıklıyor. Hani 2017'de New York Times'ın 'hip-hop'ta en diri ve yıkıcı yeni akım' olarak tanımladığı... Virginia Üniversitesi'nden hip-hop ve küresel güney profesörü Dr. AD Carson, hip-hop'ın her zaman acıyı ifade ettiğine inanıyor. Şu an olansa sadece bunun şekil değiştirmesi. Bu arada küresel güney kavramının ne olduğunu da belirtelim: Genellike güney yarım kürede, gelişmiş ülkelerin ayak işlerini yapan halkları topluca tanımlayan bir laf. Yeni moda herhalde, ayrıca politik doğrucu bir tabir... SoundCloud rap, mırıldanma ve lo-fi yapımla karakterize edilmiş. Adlandırılması ise yeni bir ün kanalı olan dijital müzik platformundan geliyor. Sözler ise depresyonla

mücadele ve psikolojik açıdan kişisel bakıma dayalı. Xanax, Percocet, Oxycontin, şurup gibi öğeler ise sözlerde 2011'den beri kullanılıyor. Janrın son yıllardaki genç yıldızları Lil Peep 21 yaşında, Mac Miller ise 26 yaşında öldü. Sebep ise aşırı doz. Dr. Carson, hip-hop'ta en başından beri zor hayatların izlerinin olduğunu söylüyor. 1982'de Grandmaster Flash, pop tarihinin en ufuk açıcı verse'lerinden birine imza attı: The Message. "İtme beni zira kıyıya yakınım Aklımı kaybetmemeye çalışıyorum Bu bazen bir cangıl gibi Nasıl batmadığımı merak ettiriyor" Bu hip-hop'ın lüks yaşam, parti ve benzeri temalardan çok daha derin olduğunun sadece bir örneği. Rap müziğin ne denli bir derinliğe sahip olduğunu Eminem ve 2PAC en güzel yansıtanlardı. Öyle ya, 2PAC'ın Changes'le ırkçılığa karşı başkaldırışı, Eminem'in arkadaşını kaybetmesi ve uyuşturucu bağımlılığının sancılarıyla hayatı sorgulayışının şarkıları... Gerçi onlar biraz geride kaldı. Biri çıkar der elbet "Kanye'den Jay-Z'den de bahsetsene!" Kanye West'in bipolarlığın kıyısında olduğuna dair verdiği demeçler ve Jay-Z'nin terapiye ihtiyaç duyması. Görünen o ki yaptıkları şarkılar hayatın yan sanayi bir yansıması.

GELECEKTEN GELEN RADYO 2019

Ahmet YATĞIN

B

u yıl geleceğe dönüşü gerçekleştiren Radio 2019 ilginç bir hikayeyle yeniden karşımıza çıktı. 1994 yılında Ceylan Çaplı ve Mehmet Cavcı tarafından kurulan, Türkiye’yi elektronik müzikle tanıştıran olmaları sebebiyle kendilerine yükledikleri en büyük Radio 2019, geleceğin müziğini 94 yılına taşıdıkları sorumluluğu iyi müzik çalmak olarak belirten Radio iddiasıyla da müthiş bir heyecan yaratmıştı. 2019 yetkilileri, ticari kaygılardan çok kaliteli müziğe Türkiye’nin ilk elektronik müzik istasyonu, 96.2 yoğunlaştıklarının altını çiziyor. frekansıyla yayın hayatına 94 yılında başlamış ve Sadece Türkiye’de değil, dünyada da takip edilen Radio kısa sürede ses getirmişti. Frekans radyosunun 2019, elektronik müziğe gönül verenlerin, üreten ustaların yüksek maliyetlerinden dolayı 2000 yılında ve gençlerin buluştuğu bir platform olarak da kapsamlarını yayın hayatını sonlandıran Radio 2019, pek genişletiyor. Bu bağlamda özel etkinliklerle desteklenecek de sürpriz olmayacak bir tarihte yani 1 Ocak canlı yayınların ve radyo programlarının çok yakında 2019’da Levent'te yeni kurulan stüdyosundan dinleyicilerle buluşacağının müjdesini veriyorlar. yayın yapmaya; Mehmet Cavcı, Atilla Şen, İlker Nisan ayında büyük bir partiyle başlayacak olan Radio Tandoğan,Serhan Sabanlar ve Mert Levent 2019 geceleri, güneydeki festivaller ve yaz boyunca sürecek ortaklığıyla yeniden başladı. 19 yıl süren aranın özel partilerle hız kesmeden eğlendirmeye devam edecek. 19 ardından, geleceğe dönen Radio 2019 yönetimi, Nisan'da efsane kulüp 2019’u bir geceliğine geri getirecek etkinliklerle geçecek koca bir yılın hazırlığını büyük parti, Red Bull Music sunumuyla gerçekleşiyor. çoktan tamamladıklarını belirtti. Maslak Oto Sanayi’deki araba mezarlığının içinde açıldığında Radio 2019, sabah saatlerinde düşük tempolu zamanının en sevilen ve iz bırakan mekanlarından biri olan müzikler ile dinleyicilerine "Günaydın" diyor. 2019’un ruhunun tekrar yaşatılacağı gecede, kulüpte daha Gün içerisinde dinamikleşen ve yüksek tempolu önce sahne almış önemli isimler müzikseverlerle birlikte şarkılarla dinleyicilerine eşlik eden istasyon, olacak. Misafirler, 19 Nisan Cuma akşamı saat 20.19’dan akşam saatlerinde; house, deep house, tech house itibaren Ayazağa Caddesi 4/A Maslak’ta ağırlanacak. ve techno gibi müzik türlerini dinleyicileriyle Bir radyonun hoparlörlerine kafasını sokan iki insan figürü buluşturuyor. Günümüzün hit parçalarının bulunan ilginç logolarını sorduğumuzda ise Hollandalı ünlü yanı sıra, 90’ların ve 2000’lerin, ünlü DJ’lerin görsel tasarım sanatçısı dadara’nın tasarladığını öğreniyoruz. performansları da Radio 2019’da yer alıyor. 19 Nisan’daki 2019 Partisi'ni merakla bekliyoruz. Türkiye’nin ilk elektronik müzik radyosu

19

yıllık aranın ardından Radio 2019, karşımızda!

Radyonun geri dönüş partisinden bir kare. Kurucu ortaklar bir arada. Onları 2019 partisinde yakalayıp sohbet edebilirsiniz.


10

ALBÜM AJANDA

. NISAN 2019

Kara şövalyenin dönüşü

O

nu kısaca Take Me to Church şarkıcısı olarak tanımlasak çok da absürt olmaz herhalde... Ancak biraz sığ olur. Evet, Hozier, 5 yıl önce kendi adıyla yayınladığı ilk albümün giriş parçası Take Me to Church'le gönülleri fethetti. Birçok meslektaşının aksine henüz ilk albümüyle patlama yapmış oldu. Tabii şarkı ve klipteki LGBTİ hakları göndermelerinin de belli bir damar yakalamasındaki katkısını hiçe saymak olmaz. Sonuç olarak mainstream'in matah sayıldığı günümüzde şarkı, sözleri bakımından oldukça edebi ve müzikal açıdan tekdüzelikten uzaktı. Kısacası Hozier övgüleri sonuna kadar hakediyordu. Tek sorun ise albümün tamamının, girişi kadar övgü almamasıydı. Kara folk şövalyesi, soul, blues ve pop tınılarını edebi sözlerle harmanlıyordu. Müzik endüstrisinin içinde bulunduğu malum, havasız iklimden çıkıp soluklanmamızı sağlayacak ikinci albümü ise sonunda geldi: Westeland, Baby! Anlaşılan o ki 5 yıllık süre bir ara değil 'üstüne koyma' dönemi olmuş. No Plan parçasındaki "Plan yok, gelecek bir krallık yok ama tamam olmak istersen erkeğin olabilirim" sözleriyle kendini tanıtıyor İrlandalı şarkıcı. Her şey berbat ve inandıklarınız anlamsız olsa da müziğinin sonsuz samimiyetine dayanabileceğinizi söylüyor. Albüm biraz daha pop, biraz daha pozitif öncekine göre. Almost (Sweet Music) ve Nina Cried Powder bir stadyum dolusu insanın coşması için biçilmiş kaftan. Kilise korosunu andıran çok sesli desteğiyle, gitarıyla, piyanosuyla, aralıklarıyla ve şiirsel sözleriyle Take Me to Church'ten tam olarak kopmamış albüm. Adı çorak olsa da bu albüm bir çölden ziyade bir vaha, bu albüm bu piyasaya alternatif.

MEGADETH Wardheads On Foreheads UMG Heavy metal 35 parça, 166'

CASH FLOW Suç Sokağı Sakinleri Sofistikal Rap 11 parça, 38'

BRYAN ADAMS Shine A Light Badams Pop rock 12 parça, 35'

FATMA TURGUT Bir Varmış Bir Yokmuş Avrupa Müzik Pop rock 1 parça, 3,5'

HOZIER Westeland, Baby! Rubyworks Alternatif 14 parça, 57' TECH N9NE N9NA Collection 2 Strange Music Rap 4 parça, 12'

1.000.000 Hozier albümünün dünya çapındaki satış sayısı

KIRAÇ Beni Ben Yapan Şarkılar TMC Rock 12 parça, 51'

DIDO Still On My Mind BMG Pop 12 parça, 45'


ALBÜM AJANDA

H

Yaşanmışlıklara dair bir 'Acı'

er zaman gündemde, her yaptığı olay, her işi ayrı bir başarı. Yaşadıklarını ve duygularını en cesur haliyle dinleyenlere aktaran Sıla yeni kısaçalarını yayınladı: Acı. Oldukça kısa ve öz bir başlık, öyle ya, son zamanlarda eski erkek arkadaşı Ahmet Kural'la yaşadıklarının kendinde yarattığı yıkım herkesin malumu. EP'si, 50 saniyelik Ağrı adında bir girişle açılıyor. Bu duruma sanatçının önceki albümlerinden de aşinayız. Son albümü Mürekkep ve yaklaşık 9 yıl önce çıkardığı Konuşamadığımız Şeyler Var'da da bunu görmüştük. Heybetli bir intro, sanatçının kendisi gibi dimdik duruyor. Ardından da Sabır parçası geliyor...

HEY! DOUGLAS Marşandiz EMI Elektronik dans 10 parça, 41'

"Yolcu yolunda hancı yorgun Tek tüfek ordusunu gömmedik Evvelallah daha biz ölmedik"

JAKUZİ Toz City Slang Alternatif 1 parça, 4'

sözleriyle sanırız hâlâ burada olduğunu söylüyor. Zaten şarkıda müzikal açıdan olumlu bir hava hakim keza dans-pop tınıları malum. Ardından, Medet parçası başlıyor. Önceki parçanın aksine kasvetli, tüm çıplaklığıyla içini dökmüş hissi veriyor Sıla. "Yaralar açık tüh görmedin mi? Mührün gözde değil kalbinde mi? Bir taş koydum sahi söze İki gözüm iki çeşme" Bu sözler bir de Sezen Aksu'nun bestesiyle birleşince olanlar olmuş. Bir de Sıla, güçlü vokalini sergileyince tüylerin ürpermesi işten bile değil. Yaylılarla iç içe bir folk sanki bu. Son parçasıyla yine ters köşe... Sabır'ın Efe Bahadır imzalı bir kulüp remiksiyle kapanışı yapıyoruz. Yazın güneşin altında ya da gece mekanda bol bol duyacağımız garanti. EP'nin tadı damağımızda kalıyor. Ancak başlıkları yine tek kelime olacak olan 3 EP daha bizleri bekliyormuş, ardından birleşip bir albüm halini almaları ön görülüyor. Sabırsızlıkla...

MANUŞ BABA İki Gözümün Çiçeği Manus Baba Alternatif 10 parça, 31'

BILLIE EILISH When We All Fall Asleep Where Do We Go? Darkroom/Interscope Alternatif 14 parça, 42'

00:00:29 Konuşamadığımız Şeyler Var albümünün girişi, en kısa parçası Öndeyiş'in süresi...

MARVIN GAYE You're the Man UMG Soul R&B 17 parça, 69'

LIL XAN Heartbreak Soldiers Pt 2 Xanarchy Mumble rap 10 parça, 28' YELAWOLF Trunk Muzik 3 Yelawolf Trap 14 parça, 56'

11

. NISAN 2019

SILA Acı Sony Music Pop 3 parça, 13'


12

. NISAN 2019

. TAKIP

Bağımsız plak şirketleri-2 Her şey 2008 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi'ndeki bir projeyle başladı. Başlangıçta akademik kadro, öğrenci, mezun ve bölümle organik bağı olan herkesin müzik çalışmalarını dijital tabanlı olarak yaymak için yola çıkıyorlar. Okuldaki araştırma görevlisi Ateş Erkoç'un çalışmalarıyla ise somut bir hal alıyorlar ve bir etiket haline geliyorlar. İlk işleri ise alternatif müzik sahnesinin güncel ismi Can Kazaz'ın bir teklisini yayınlamak oldu, sahneye yeni isimler kazandırmaya devam ediyorlar. Eğitimden doğan kuruluş kâr amacı gütmüyor, hedef olabildiğince büyük bir dinleyici kitlesine ulaşmak. Ayrıca, çalıştıkları isimler arasında Tolga Tüzün, Eve Dönüş Yok, Can Dedeoğlu, Esra Arslan, Ox Barber ve Skata yer alıyor. Bilgi Music Label'ın öncelikli hedefi ise dijital kanallarla geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmak.

İstanbul'dan yeni dünyaya açılan müziği icra eden indie grubu Yakaza Ensemble'dan tanıyoruz Eray Düzgünsoy'u. Yeni diye nitelendirerek sahiplendiğimiz şeylerin aslında keşif ya da farkındalık sonucu olduğunu savunuyor. Müzik de birçok bilginin derlemesi ve filtrelenmesi sonucu doğuyormuş... İnsanın kendini tanıma yolcuğunun sonunda bir ses olabileceğini düşünüyor ve "Bu sese kadar olan yolculuk esnasında çırpınan tüm sesleri barındırmak üzere çıktı yola" diyor. Arkadaşlarla başlayıp ülkenin dört bir yanına nam salan insiyatif, işleri rahatlatmak için Örs ve Mast adlarıyla iki alt label daha açıyor. Kadıköy menşei bağımsız plak şirketi Müzik Hayvanı; Yok Öyle Kararlı Şeyler, In Hoodies, On Your Horizon gibi gözde bağımsız gruplarla çalışmakla kalmıyor. Peygamber Vitesi, Ahmet Ali Arslan gibi özgün isimlere de kapılarını ardına kadar açıyor. Müzik piyasasına katkıları takdiri hakediyor, sadece yapım - basım değil, festival ve konser de organize ediyorlar. Unutmadan, hard copy'leri en fazla 500 adet basıyorlar.

Dunganga Records, alternatif müzik gündemini kasıp kavuran Gaye Su Akyol ve Çilekeş'in gitarından bildiğimiz Ali Güçlü Şimşek tarafından 2016 yılında kuruldu. İlk işleri Gaye Su Akyol'un Hologram İmparatorluğu ve Bubituzak'ın Boyutlar albümlerini çıkarmak oldu. Sadece kurucu isimleriyle değil, filtrelenmiş müzik zevkleri ve mütevazi bütçeleriyle de dikkatleri üzerine topluyorlar. Müzikle kazandıklarını müziğe geri veriyorlar! Son olarak Gaye Su Akyol'un sadece yerel değil uluslarası basında da büyük yankı uyandıran İstikrarlı Hayal Hakikattir albümüne imza attılar. Kendilerini sanatçı insiyatifli ve bağımsız olarak tanımlıyorlar. Nitelikli üretim yolunu izliyorlar. Atölyeden çıkacak, gelecek işler merakla bekleniyor. Kim bilir, uluslararası basının radarına takılacak daha çok iş çıkar...

Tektosag'ı, bir klasik olan toplama albüm, ülkemiz hip-hop çehresini değiştiren Davulun Sesi'nin etiketiden tanıyoruz. 2010'da kâr amacı gütmeden kurulan bağımsız plak şirketi aslında Ankara çıkışlı, kökleri 2003 yılında kurdukları Voconut'a kadar dayanıyor. Ortaokul, lise yıllarında şehirdeki Shades plak dükkanındaki Süleyman abilerinden etkilenmişler. İsimlerinin anlamı ise amaç hakkında ipucu veriyor: Hazine arayanlar. Yola bir aile gibi çıkıyorlar ve yerel müzik sahnesine yeni bir soluk getiriyorlar. Da Poet, İskeletor ve Biblo gibi özgün müzisyenleri, düzenledikleri etkinler ve orijinal kapak tasarımlarıyla dikkat çekiyorlar. Hip-hop'tan drum and bass'a kadar hemen her elektronik türü yelpazelerinde tutuyorlar. Tektosag Records'la çalışmak isteyenlere duyurulur. Yapmanız gereken e-posta ya da Soundcloud aracılığıyla çalışmanızı kendileriyle paylaşmak. Kalıplara bağlı değiller, bir ses örnekleri yok. Onlar için müzikal birikim ve fikir esas. Yetenekli beatmaker'lara odaklılar.


13

KONUK

. NISAN 2019

NOTANIN SORUSU Burak ABATAY

Ç

ocukluğumda kasedin evlerden eksik olmadığı zamanlar, neredeyse abimle yaşıt bir müzik seti, salonun bir kenarında kendince dururdu. Üzerinde pikabı, altında radyosu ile CD ve kasetçaları. Hemen alt kısmında adını yıllarca öyle düşüneceğim, kocaman bir müzik deposu. Plaklar yan yana sıralı, kasetler üst üste, sığmayanlar yandaki vitrinin raflarında. Adını ilk kez duyduğum Nejat Alp, zaten aşina olduğum Ajda Pekkan, Cem Karaca ve sanki akranım gibi olan BBG Tarık (a.k.a. Of Aman Tarık). İbrahim Tatlısesler, Orhan Gencebaylar ve elbette onlarcası. Yanlarında Ezginin Günlüğü’nün Aşk Yüzünden albümü: “Her sabah bir dev masalında uyanınca/ Hep çocuk kalmak, kurtulmak...” Şarkı sözlerini satır satır okumak ve şarkıyla beraber kendini sahnede hayal etmek. Tarkan, Mustafa Sandal, Teoman, Mirkelam ve diğerleri... Artık ergendim. Ceza’yı, Fuchs’u ve diğerlerini keşfettim. Tabii Walkman’in yüzüne kim bakar artık? Discman ve MP3 player var hepimizin elinde. Metallica diye bir şey var. AC/DC çok baba adamlar. Rammstein diye birileri varmış, sertmiş. SOAD’ı forumlarda okumuşum. MySpace’ten müzisyen keşfetmişim. Kimleri neden ilgilendirsin diye düşüneceğim müzik serüvenim bu benim. Bir şansla başlayan ve sonrasında kendince keşiflerle dolu, hâlâ tamamlanmayı bekleyen bir müzik dinleme serüveni. Müzik dinlemek her zaman hayal etmektir. Çocukluğumdan ve gençliğimden bilirim ki hayal ederken, şarkı sözlerini, ritmini ve enstrümanları yakalamaya çalışmak bu işin en keyifli yanı. Elbette ki dans da öyle... Hatta daha ileri gidip o aletleri çalanların kimler olduğunu öğrenmek, o isimlerle başka albümlerde karşılaşmak. O insanın dilini artık tanıyor olmak, acayip iştah açıcı bir mesele bu. 7 yıldan uzun bir zamandır müzik dinlemenin yanı sıra müzik söyleşileri yapıyorum. Size ilk zamanlardaki büyüyü anlatamam. Eksilmiş değil, sürüp gidiyor hâlâ aynı heyecan. Peki nedir o büyü, devamlı sorguluyorum. Müzik söyleşileri yapmak, çok sevdiğim bir işi yapmanın haricinde neden önemli olabilir ki? Söyleşi yapmak ancak edebiyatla, gazetecilikle açıklanacak bir şey. İnsan hikayesini dinlerken doğru bir biçimde karşındakine sözle aktarma işi söyleşicilik; onlarca usta gazeteciden öğrendiğimiz bir şey. Derseniz ki müzisyenlerle söyleşiler yapmanın manavlarla, marangozlarla söyleşi yapmaktan ne farkı var? Bir gazetecinin bir manava yönelteceği, “En iyi kavunu nasıl anlarsınız?” sorusu ile bir gitariste bastığı notayı sormak farklı mıdır? Sanat söyleşileri yapmak için o sanatı bilmenin şartı var mıdır? Olsa iyi olur ama sanatın ve elbette müziğin hayal etme işi olduğunu da unutmuyorum. Sorgumuz insan hikayeleri ve o insanların notalarla, sözlerle hayal ettirdikleri. Hikayelere ilişkin cevaplar alırken doğru soruları sormak zor, özellikle müziğin ya da notanın yani soyut olan bir şeyin sorusunu sormak. En geniş yelpazede, müzik dinleyicilerini ortak bir merakta buluşturabilecek sorulardan

Abatay, Alice Merton ve Bartu Küçükçağlayan ile birlikte.

bahsediyoruz. Dinleyiciye onları şaşırtabilecek, aklına hiç getirmediği bir hikayeyi sunmak. Müzisyenlerin şarkı sözlerinden başka, bastığı notalardan farklı sözlerinin olduğunu öğrenmek ve onları aktarmaktan bahsediyorum. Dinleyici hayal dünyasında her gezintiye çıktığında yeni şeyler öğrenmeye çalışıyor. Yapılan bir müziğin nasıl bir ortamdan çıktığını tutun da, döneminin getirdiklerini okumaya kadar herkes için heyecan verici oluyor. Burada ise birbirini takip eden soruların cevaplarını okumak istemiyor. Okur, söyleşiyi yapan kimsenin müzisyene dair kendisinden daha fazla bilgisinin olmasını bekliyor ya da hiç bilmediği herhangi bir şeyin ortaya çıkacağı bir sonucu arıyor. Mesela ABD’li gazeteci Ed Bradley’in Michael Jackson'la 2003 yılında yaptığı ve Jackson’ın ‘pedofili’ iddialarına cevap verdiği mülakatı. Kamuoyu yıllardır el üstünde tuttuğu, şarkılarıyla, kendi hikayesiyle çok şey paylaştığı ve daha birçok müzisyenin üretiminde ilham olacak bir yıldızın geleceğini tartışır. Cevabı her neyse Jackson’ı ya aklayacak ya da yerin dibine sokacak söyleşi budur. Fazıl Say’ın 1996 yılında TRT 2 kanalına konser arasında verdiği mülakatın samimiyeti bambaşkadır. İlk yarısını bitirdiği konserin arasında koşa koşa, kan-ter içerisinde yayına gelir ve sunucunun sorularını yanıtlar. Bu mülakat önemlidir çünkü 26 yaşındaki Say’ı, bugün de mukayese etme olanağı verir. Müzik söyleşiciliği ya da adına müzik gazeteciliği de diyebilirsiniz, önemlidir çünkü müzisyenler gibi fikir insanlarının kamuoyuna düşüncelerini sunabildikleri, konserleriyle beraber yegane alandır. Söz bulur, fikir tartışılır. Gazeteci de, kamuoyunda fikrin tartışılabileceği noktasında önayak olur. Nitekim o yıllarda devleti ve yöneticileri devlet kanalında eleştirmenin de tadına varırız. Müzik, hayal kurma ve ezgilerin arasında salınma eylemidir. Hayalin kendisi ise soruları ve merakları beraberinde getirir. Müzikten, idol müzisyenlerden ve yeni başlayan müzisyenlerden cevaplar almak ise tarihe not düşmektir. Ortak merakların arasında kendi aradığın cevabı bulmaktır. Sorularsa müziğe gizliden gizliye yön verir. Sorularımız bol, cevaplar hayallerimizin devamı olsun!


14

BÜLTEN

. NISAN 2019

W

I

S

H L

I

S

T

Momentum True Wireless Kulaklık 1.999 TL

Space Explorer Arma 50 TL

Roland HPD-20 Elektronik Perküsyon 6.728 TL

SuCo Matara 40 TL

Tetris Oyunu 20 TL

Polaroid Cube 165 TL

Silikon Buz Kalıplı Viski Bardağı 98 TL

Artsheads Tasarım Hayvan Kafası 200 TL

Social Sabotage Kart Oyunu 35 TL

LEGO BB-8 595 TL

Hepsiburada 3 Boyutlu Ay Gece Lambası 80 TL

Eeat Top Mızıka 172 TL

Zicco Kokteyl Shaker 80 TL


15

. LISTE

. NISAN 2019

TOP 10 YASAKLANAN 10 ŞARKI Damla KAAN

1

My Generation İngiltere’de sansürün en çok uygulandığı yıllar olan 1960’larda BBC tarafından yasaklanan şarkılar arasında The Who’nun My Generation’ı da bulunmaktaydı. Resmi yasaklama sebebi ise şarkıda geçen “Won’t you all just f-f-f-fade away” mısrasının kekemeleri aşağılıyor olmasıydı. Ancak herkes bunun asıl sebebinin o cümlenin “Won’t you all just fuck off?” şeklinde anlaşılması olduğu bilinmekteydi.

2

6

Strange Fruit

1939 yılında yazılmış bir şarkı olan Strange Fruit’te Billie Holliday kendi prodüktörü ile çalışmamış, kontratından bir günlük izin alarak farklı bir prodüktör ile şarkıyı kaydetmişti. “Black bodies swinging in the southern breeze” cümlesinden dolayı şarkı çıktığı gibi Güney ABD radyoları tarafından yasaklandı. Bu şarkı Amerika’da ırkçılığın en üst seviyelerde olduğu zamanlarda yayınlamıştı ve 'zenci kadın' şarkıcı olan Billie Holliday için son derece cesurca bir hamleydi.

Lucy in the Sky with Diamonds

3

John Lennon bu şarkıyı oğlu Julian’ın arkadaşı Lucy’i bulutlar üzerinde elmaslarla birlikte çizdiği bir resminden yola çıkarak yazdığını iddia etti. O zaman büyük bir kitle tarafından kullanılan LSD’nin baş harflerine işaret eden bir ismi olmasından ve elmasların bu uyuşturucuyu temsil etmesinden dolayı BBC bu şarkıyı yasaklamıştı.

4

Doldur Be Meyhaneci

Adnan Şenses’in en ünlü parçalarından olan Doldur Be Meyhaneci ilk çıktığı zamanlarda sansüre takılmış şarkılardan. Bu şarkının o zaman sansürlenmesine sebep olarak; kötü bir alışkanlık olan içki içmeye teşvik etmesi gösterilmişti.

5

God Save The Queen Dönemin asi punkçıları tarafından kaydedilen bu parça İngiliz kraliçesinin başında olduğu faşist rejim hakkındaydı. Şarkının teklisinin kapağında ise kraliçenin ağzı, gözleri ve burnu şarkının ve grubun adlarının olduğu küçük bantlarla kapatılmıştı. Şarkı her ne kadar yasaklansa da ülkedeki birçok kişinin sesi oldu ve listelerin ilk sırasında yer aldı. Belki BBC müdahale etmeseydi, bir numara olabilecekti.

Smack My Bitch Up Şarkı çıktığı gibi büyük tepki topladı. Birçok kişiye göre Fat of the Land isimli parçalarına göre oldukça naif olsa da içerdiği kadına karşı şiddet öğeleri, kadınları aşağılayan cümleler nedeniyle BBC tarafından yasaklandı. Birçok yerde şarkının sadece enstrümantal versiyonu çalındı. Kurumlar listelerde şarkının adının yer almasını istemedi. Tüm bunlara rağmen bu parça Finlandiya’da bir numaraya, İngiltere’de sekiz numaraya kadar yükseldi.

7

Cop Killer

Ice-T'nin rock müzik grubu Body Count tarafından kaydedilen şarkı, polis şiddeti görmüş bir kurbanın durumunu sert bir dille nasıl ele aldığını anlatmaktaydı. Bu şarkı kolluk kuvvetleri, George W. Bush, PMRC ve halk tarafından eleştiri yağmuruna tutuldu. Halkın bir kısmı şarkıyı desteklemek için protestolar düzenledi ve bu durum satışların artmasına sebep oldu. Ancak bazı mağazalar raflarından albümü kaldırdı. Bazı ülkelerde grubun albümlerini yasakladı. Ice-T, pes etti ve şarkıyı çıkararak albümü yeniden yayınladı.

8

Arkadaşım Eşek

9

Anladım Ki

Barış Manço bu parçayı ilk çıkardığında çok sevilmişti. Ancak TRT bu şarkıyı yayınlamayı reddetti. Buna sebep olarak da eşeklerin bir insanın arkadaşı olamayacağını düşünmeleriydi. Hatta TRT, Barış Manço’ya parçadaki eşek yerine kuzu kullanmasını önermiş ancak müzisyen bunu kabul etmemişti.

Leman Sam’ın en popüler parçalarından Anladım Ki'de geçen “Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe, sırf sana benziyor diye, usulca sokulup ‘Merhaba’ dedim” cümlesi nedeniyle TRT tarafından yasaklandı. Çünkü onlara göre bir kadın tanımadığı bir erkeğe selam veremezdi ve bu şarkı Türk kadınının ahlakını bozmaktaydı.

10

Je T’aime… Moi non plus

Aslında bu şarkı ilk başta, her ne kadar Brigitte Bardot’un kocası tarafından itiraz edilse de Bardot ve Gainsbourg tarafından kaydedilmiş ve 1986’ya kadar yayınlanmamıştı. Ancak aynı şarkı 1969 yılında Serge Gainsbourg and Jane Birkin tarafından tekrar kaydedilmiş ve yayınlamıştı. Şarkıda Birkin’in derin ve oldukça erotik nefes alışverişleri duyulmaktaydı. Bu duyulan sesler yüzünden birçok ülkede şarkı yasaklandı. Hatta Fransa’da gece 11’den sonra radyolarda çalınıyordu.


Kolaj: Ece ULUSUM

16

. NISAN 2019

. YAKIN TAKIP


17

. YAKIN TAKIP

. NISAN 2019

'Başka bi' şeylere dönüyor bu' Ece ULUSUM

B

u yazı biraz kişisel bir yazı, çünkü ben yazıyorum, Ece ben. Haziran Gecesi dizisinden beğendiğim çocuk hakkında, adı Bartu Küçükçağlayan. O zamanlar Instagram olmadığı için DM'den yürüyememiştim, yıllar sonra saçları dökülmüş ve çok ünlü olmuş. Artık onu beğenmiyorum ama bu sefer müziğine tutuluyorum. Spotify yıllık raporumu verince anladım onu da, 100 saatin üzerinde dinlemişim. Ya Büyük Ev Ablukada çok iyi ya da ben işsizim. Kendime toz kondurmayacağım, onlar çok iyi... Takip bölümümüze pek tabii yıllardır farkında olmadan takip ettiğim Bartu'yu yazmak istedim. Diziden sonra ne yaptığını bile bilmiyordum, ta ki 2013 Rock'n Coke konserinde 'bir gün-eş gibi doğana' dek. Oyunculuğunu bir kenara bırakalım, onun da çok sevdiği müzisyen yanını araştıralım istedik. Tüm röportajlarını baştan sonra okuduk. (Bir kısmının sadece başlığını okuduk.) 'NE İSTEDİĞİMİ ASLA BULAMADIM' Eskişehir'de doğup büyümüş. The Doors filmini seyredip Jim Morrison dinledikten sonra eskisi gibi olamamış. Lisedeyken bir grup kurup rock barlarda sahne almış. Şimdiki gibi synth falan yok, punk yapmış. Ardından İstanbul'a göç etmiş. 17'sindeyken girmiş İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'na, giriş o giriş, 12 yıl boyunca mezun olamamış. "Mezun olana kadar Kenter Tiyatrosu’nda da oynadım, Altın Portakal da aldım… İlk üç sene gittim, sonra pek uğramadım okula” diyor. Yerinde duramadığından büyük ihtimalle, Bartu'da kurt var. Film ve sinema olaylarına kendini iyice kaptırdı. Çoğunluk'taki rolüyle ödül aldı, Yalan Dünya'da

alt dudağının rol aldığı dizide ünlendi. Dediğine göre o dönem verdiği röportajlarda yanıtlarını beğenmeyince basından uzak durma kararı alıyor. Aynı Tarkan gibi, Bartu böyle yapınca medyada da röportaj verse bu kadar kıymete binmeyecekti. "Ne istediğimi asla bulamadım. Sürekli başka şeyler istiyorum" dese de müzik söz konusu olduğunda bu kadar üzerine düşünmüyor, nasıl istiyorsa onu yapıyor. 2008'de adını Turgut Uyar'ın şiirinden alan Büyük Ev Abluka'da kuruluyor. Bartu, "Ben bu halkı biraz dans ettirelim kafasına girmişim" diyor Cem Yılmazer nam-ı diğer Afordisman Salihins ise olayı şöyle özetliyor: "Bartu’nun oynadığı bir oyuna ışık yapmaya gittim. Bartu'yla tanıştım, bu da Büyük Ev Ablukada'ya dönüştü." Bartu da Canavar Banavar... Şarkı sözlerini Bartu ve Galvaniz Gelbiraz (Gülin Kılıçay) yazıyor. Ortada albüm yoktu ama radyo kayıtları internette dolaşmaya başladı. Yayıldıkça yayıldılar, herkes şarkılarına bayıldı. "Banavar böyle şarkı yapmayı nereden öğrendi?" 'PLAK BASMAK İÇİN PLAK ŞİRKETİ KURDUK' İkili Ay Şuram Ağrıyo ile çıktı sonra Olmadı Kaçarız adında bir albüm çıkardılar. 2012'de Full Faça'yı yayınladılar. Hem plak hem de CD formatında basıldı, hatta lansman konseri internetten canlı yayınlandı. Hiçbir plak şirketine bağlı değiller, dükkan sahibi adam. "Plak basmak için Plakşirketi kurduk. Birilerine bağlı olmak istemedik. O zamanlar Spotify gibi platformlar da bu kadar

yaygın değildi. Albüm çıkardığımızda buyukevablukada.com’da bedava yayınlamıştık. Yani bu anlamda internetin büyük bir kıyağı oldu hepimize" diye anlatıyor. Ancak öyle olmadı, şirket Gaye Su Akyol ve Can Güngör'ün albümlerini de bastı, arşivlere güzel albümler ekledi. Konserler devam etti, Tayyar Ahmet'in kokuşmuş hikayesi büyük konser salonlarında anlatıldı, şalalala marşa dönüştü. Büyük Ev Ablukada müziği eğlenmek için yapıyor, ciddiye alınacak bir şey yok diye düşünürken 2017'de Fırtınayt albümü geldi. Synth tınılarının hakim olduğu albüm, farkında mı bilemeyiz ancak çığır açtı. Şarkı sözlerindeki referanslar, teknik açıdan kullandıkları yöntemler ve sahnede eğlenmeleri... Başta dinlediğinizde anlayamıyorsunuz, sonra kurguladıkları hikayeler alıp götürüyor. Bartu konserlerin tadını çıkarıyor. Hiperaktifliğinin çaresini sahnelerde ve hatta sahneden aşağı atlayıp yüzlerce seyirci içinde dans ederek atıyor. Babylon ya da IF gibi sahnelerde sorun yok ancak geçen yaz Bursa Nilüfer Müzik Festivali'nde çok fazla kaptırdı, çok yüksek bir sahneden aşağı atladı. Bartu Ben dizisiyle dizi sektörünü, albümleriyle de müziği trollediğini söylüyor. Ortaya koyduğu işlerle ekole dönüştü. Ciddiye alsa da almasa da... Röportajına da ekipçe talibiz, kim bilir belki Haziran Gecesi günlerini tazeleriz.

4.715 258.791 Spotify aylık dinleyici sayısı

2.696.000 İlk resmi müzik video Fırtınayt albümünden Hepsine Ne Fena şarkısına geldi. İzlenme sayısı 3 milyona yakın.

Şaşkın Bartu

6

Spotify'da Yıllarımı Verdim adındaki kişisel playlist'inin abone sayısı

Kazandığı ödül sayısı. Müzikten değil, oyunculuktan. Altısını da 20102011 yıllarında Çoğunluk filmindeki rolüyle kazandı.

Saçlı Bartu

Bartu Abi

Megatekno Bartu

2012 Full Faça

2017 Ay Şuram Hâlâ Ağrıyo

2017 Fırtınayt


18

. NOSTALJI

. NISAN 2019

522 . bin

Cem Karaca'nın Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

IYI KI DOGDUN CEM KARACA Ece ULUSUM

B

u dünyaya çalışmak ve üretmek için gelen isimlerden Cem Karaca. Hiç durmadı. Kıymeti geç bilinen isimlerden olmadı, ne mutlu ki yaşarken kıymeti bilindi. Hikayeyi en başa saralım... Sesini keşfeden annesi Toto Karaca oldu. Ancak babası annesi kadar istekli değildi. Annesinin desteğiyle çıktığı müzikal yolculuğunda aradığı desteği İlham Gencer'den buldu ve 1963'te ilk gurubu Dinamikler'i kurdu. Ardından Cem Karaca ve Jaguarlar'ı kurdu. Bu süreçte Anadolu kültürünü yakından takip etmeye başladı, onu çok etkileyecek ozan Âşık Mahzuni Şerif'le tanıştı. Bundan sonraki dönem Karaca için epey hareketli geçti keza kendisine gelmiş geçmiş en hızlı grup kurucu desek yeridir. 1967'de gitarist Mehmet Soyarslan'ın kurduğu Apaşlar grubuyla Almanya'da gidip Ferdy Klein Orkestrası ile 45'likler kaydetti. Resimdeki Gözyaşları hit parçasyla dikkat çekti. Tam bu grupla yola devam edileceği düşünülürken Karaca ile Soyarslan fikir ayrılığına düştü. Grup, Bu Son Olsun/Felek Beni plağından sonra dağıldı. Kardaşlar ile yoluna devam ederken müzik dünyasında eşi benzeri görülmemiş bir değiş-tokuş meydana geldi. Karaca, Kardaşlar'dan ayrılıp Anadolu rock müziğin güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar da Moğollar'la anlaşamayan Ersen Dinleten'i gruplarına dahil etti. Grup asıl başarısı 1974'te Namus Belası şarkısıyla oldu. Şarkının öyküsü Hey Dergisi'nde çizgi roman olarak yayınlandı. Ancak bu plak sonrası Cahit Berkay çalışmalarına Fransa'da devam etmeye karar verince Cem Karaca ve Moğollar yollarını ayırdı. Bu süreçte Karaca, siyasi görüşlerini dile getirmekten çekinmedi. Böylece zor süreçler başladı. Türkiye turneleri sırasında o ve grup arkadaşları çok kez saldırıya uğradı. Bu saldırılar son grubu Dervişan'ın dağılmasına neden oldu. Karaca yılmadı, çok çalıştı. 1978'de Edirdahan ile kaydettiği ilk ve son teklisi Safinaz'ı yayınladı. Bu plak Türkiye'deki 18 dakikalık ilk rock opera albümüydü. Ayrıca 1979'da Londra Rainbow Arena'da konser verme başarısını gösterdi. Bu süreçte grup değişikliklerinden yoruldu, 1979'da kariyerine solo devam etti. Türk vatandaşlığından çıkarıldı, 4 yıl sonra geri alındı... Halk onu seviyordu. Onu uzun yıllar engelleyen TRT ekranlarına 1988'de ilk kez çıktı, 1994'te Raptiye adında bir program yaptı. Vefat ettiği 2004 yılına kadar programlar çekmeye, yazmaya ve başka müzisyenleri desteklemeye devam etti. Bugün hâlâ genç jenerasyonun ilham aldığı ikonlardan biri...

10+ Dervişan, Moğollar, Apaşlar, Kardaşlar, Edirdahan, Kurtalan Ekspres gibi gençliğinden bu yana birçok grup kurdu veya gruba katıldı.

94

Karaca'nın tribute ve derlemeleri dahil çıkan albüm sayısı

4

Karaca'nın rol aldığı yapım sayısı

100 Karaca'nın 100'ün üzerinde ödüle layık görüldü.

5 Nisan 1945


19

KULÜP

. NISAN 2019

GELECEĞİN KULÜBÜ SUNAR

2019

8

DERRICK MAY

Dimitri

U.F.U.K

20.19 Red Bull'un gerçekleştireceği bu özel etkinliğin başlama saati de kendine has.

Mehmet Cavcı

0'li yılların kulüplerini hatırlayanlar vardır: 14, 19, 20. Ülkemizin eğlence anlayışında köklü değişikliklere götüren mekanlardır bunlar, öncüsü ise Ceylan Çaplı... Maslak Otosanayii’deki araba Kravatlı, sakallı müşteri alınmazdı. Basın görüntü mezarlığında Çaplı ve Mehmet Cavcı alamazdı. Müşterilerim arabaların arkasına tarafından siyah beyaz televizyonlar, jean’lerini koyup buraya gelmeden değiştiriyordu. araba hurdaları, vinçler, TIR kasaları Avangart bir kulüp yapmak isterken sosyetik arasında kurulan mekanın bugünlerden olduk. Şamdan’da kırmızı halılarla karşılananları bir zaman makinesiyle geldiğini kim kurallara uymazlarsa içeri almıyorduk” diyor. bilebilirdi ki? 1993'te elektronik müziğin 2019'un bu kadar ilgi çekmesinin nedeni, çalınan en iyi örneklerinin çalındığı ilk mekan özgün elektronik müzikler ve Derrick May, 2019, işte böyle açılmıştı. İstanbul gece Dimitri from Amsteram, U.F.U.K, Cure-shot hayatı müdavimleri, post apokaliptik gibi başarılı DJ’lerin performanslarının yanı bir film setini andıran bu otomobil sıra yabancı dansçıların gerçekleştirdiği orijinal mezarlığından bozma yazlık kulüpten şovlardı. içeri girdiklerinde, alışılagelmedik yeni bir eğlenceyle karşılanıyordu. EŞİTLİK ÖNCÜSÜ Çaplı “Geleceğin kulübü” olarak tarif Çaplı, başka bir röportajda açtığı kulübün ettiği 2019’u bir röportajda şu sözlerle bu kadar başarılı olmasının sebebini şöyle anlatıyor: “2019 yılındayız, bir nükleer anlatıyor: “İnsanlara o günlerde olmayan bir şey savaşın ardından dünya yok olmuş. verdik; özgürlük. Kapıda insanları sıkı aramayla Geriye parçalanmış otomobiller, alıyorduk ama içerde sonsuz özgür bırakıyorduk. yanmış lastikler, su arıtma bidonları, Asla içerde güvenlik bulundurmadım. Bir çimento siloları, TIR arkaları, sanayi kadın tek başına bir kulübe gidemezdi, atıkları kalmış. Ve sağ kalanlar böyle bir benim kulübüme geldi ilk. İnsanlara dünyada yaşıyor. İşte yarattığımız mekan eğlenme özgürlüğünü verdim kulüplerimde.” bu.” Müdavimlerinin de anlattığına göre 2019, İstanbul keşmekeşinin içinde kimsenin birbirini DİSKO MECRASINA izlemediği, kadınların ve LGBTİ bireylerinin ilk KAPAK kez rahatsız edilmeden sosyalleşebildiği, derdini İstanbul’un ilk kozmopolit kulüpleri kapı dışında bırakıp yargılanmadan eğlenebildiği arasında da gösterilen 2019, dönemine bir tür kurtarılmış bölge. göre Avrupa’nın da en beğenilen Mekanda çalınan müzikler ve performanslar mekanlarından biriydi. O kadar ki o da dans müziği çalan bir radyo kanalının aynı dönem European Discotheque Review’a isimle doğumuna ilham oldu. 2019 radyo kanalı kapak oldu. Mekanda fotoğraf çekimi hali hazırda yayın hayatına devam ediyor. 2019 yasaktı ondan mekan tarifini bir ise, başarıyla geçen iki yazın ardından gece müdavimine bırakıyoruz: “Piste doğru hayatına veda etti. giderken alt alta, üst üste yığılmış hurda otomobiller vardı. Solda tuvaletler, ANCAK... pist hemen sağda. İşin en tuhafı pistte Geçmişteki eğlence anlayışıyla bugünkü bulunan iki adam boyu hoparlörün eğlence ve müzik kültürü arasında köprü çıkardığı muazzam sesin ne otoparkta ne kuran Red Bull Music, 2019’u 19 Nisan'da bir de kapıda duyulamıyor olması. Sol tarafı geceliğine tekrar canlandırıyor. 2019’u gözleriyle takip edince bar. Barmenlerin kafasında görenlerin o deneyimi tekrar yaşayacağı, o ışıklı baretler görürdünüz.” günleri yaşamamış müzikseverlerin de 2019 kültürünü tecrübe edeceği gecede yer alacak TAKIMLA GEL KOTLA ÇIK isimler de oldukça iddialı. Zamanında 2019’da Özkan Uğur’un isim babası olduğu çalmış ve fırtınalar estirmiş olan Derrick May, mekanın müdavimleri arasında sanat Dimitri, U.F.U.K ve Mehmet Cavcı’nın yanı ve cemiyet hayatından simalar da vardı. sıra güncel olarak işleriyle elektronik müzik 2019’a girebilmek için kapıda saatlerce sektöründe başarıyı yakalamış pek çok yetenekli bekleyenler oluyordu. Çaplı, 2003'te isim sahnede olacak. Seyirciye özgün müzikal Milliyet Gazetesi’nden Yiğit Karaahmet’e deneyimler sunan Red Bull Music kürasyonuyla “İçeride kesinlikle masa olmayacak, düzenlenecek olan 2019 gecesi, saat 20.19’da herkes ayakta takılacaktı. Gelen Volkswagen Arena TIR Girişi’nde gerçekleşecek. insanların spor giyimli olması şarttı. Yad etmek isteyenlere duyurulur.


20

SEYAHAT

. NISAN 2019

Senay Akkurt’la , Hayat Bana GUzel senayakkurt

1 gün 1 gecede

LAPONYA M

749

erhabalar, başlıktan da anlayacağınız Şehirde çığ gibi bu sayıda az zamanda çok işler ve dağların oluşturduğu başardığım bir deneyim yazısıyla tepe sayısı... buluşuyoruz. Yani bu komple bir Laponya gezi yazısı değil. Ağırlıklı olarak Kuzey Işıkları deneyimi ve Husky anda. Hedef Rovaniemi yakınındaki bir ağaç ev köpekleriyle kızak turu deneyimi oteldi. Otele varışımız yaklaşık 6 saat sürdü. içeriyor. Neden mi? Çünkü LAPONYA BÖLGESİ NEDİR, Laponya gezisi için en azında NE DEĞILDIR? 3-4 güne ve aşağıda listelediğim Laponya denen bölge aslında dünyanın Kuzey deneyimlere ihtiyaç var. Laponya Kutup Dairesi civarındaki genişçe bir bölgeyi küçük ama yapılacak, görülecek tanımlıyor. Yani farklı ülkelerin Laponyası listesi kalabalık bir seyahat var. Ben Finlandiya Laponyası içindeydim. noktası. Bu bölgenin yerel halkı Sami Halkı. Ural Benim yolculuğum Mazda Altaylar’dan kuzeye sürülmüş, Vikingler ile Lapland Experience etkinliği savaşmış, hiçbir zaman kendi devletleri olmamış için davet edildiğim 2 günlük ve asimile edilmiş bir halk. 'Avrupa’nın kayıp hızlı tadımlık ama keyifli bir ülkesi' de deniyormuş. Bence de durumu çok iyi deneyimdi. Önce Stockholm’e anlatan güçlü bir ifade. Çekik gözlü bu insanlar, oradan iç hat uçuşla Lulea’ya çok uzun zaman önce geldikleri kuzeyde buraya uçtuk. Zaten Laponya’ya uygun yaşam tarzını oluşturmuş. Geçmişte gidecekler için de direkt bir Şamanizm'e inanırken Hristiyan olmaya ulaşım yok. Ağırlıklı Helsinki aktarmalı Rovaniemi uçuşu tercih zorlanmış, dillerini kullanmaları yasaklanmış, ediliyor. Ama bizimki biraz karda hatta kadınların kısırlaştırılarak soykırıma maruz bırakıldıkları anlatılıyor. sürüş keyfi içermekteydi. Bugün kuzeyin komşusu birkaç devlet bu Sabah 07.00'de macera başladı. konuda geri adım atmış olsa da acı gerçekler 1.5 saat sürüş deneyimi sonrası bunlar. Günümüzde çoğunlukla şehirlerde Finlandiya sınırlarına girdik. Zaten tabelaların değişimi dışında yaşayan Samiler’den geleneksel yaşam tarzını sürdürmeye ve dilini canlandırmaya çalışanlar farkı anlamıyorsunuz. Elbette varmış. saatlerde 1 saat ileri atladı bir

LAPONYA TURU Rovaniemi, Finlandiya’nın kuzeyinde küçük ve en turistik şehri. Laponya gezisi için Helsinki’den buraya 1.5 saat uçuluyor. Laponya turu için aslında 3-4 gün civarı keyifle birçok şey yapabilirsiniz. Amacınız Kuzey Işıkları'nı görmekse en ideal zaman Eylül ve Mart. Ben 19 Mart'ta görerek şanslılar listesine girdim. Laponya gezisinde şunları yapmadan dönmeyin: ❏ Geyik çiftliklerine gidin. ❏ Kızaklı Husky turu yapın. ❏ Kuzey Kutup Dairesi'ni görün. (66 derece 35’’) ❏ Santa Claus Köyü'ne gidin. Bu arada Santa’s Express otobüsleriyle gidiliyor. ❏ Buzkıran gemisine binip özel giysilerle Kuzey Denizi'nde yüzün. ❏ Kuzey Işıkları'nı görün. ❏ Şömine başında sıcak orman meyveli içecekler eşliğinde muhabbet edin. ❏ Karda yürüyüş yapın. ❏ Kardan adam ya da kadın yapın. ❏ Kartopu oynayın. ❏ Camdan iglo da ya da ağaç evlerde kalın. ❏ Buz otelde konaklama deneyimi yaşayın. ❏ Rovaniemi'deki Arktikum Müzesi'ni gezin. Özellikle Samileri ve Laponya kültürünü merak ettiyseniz...


SEYAHAT

. NISAN 2019

. bin

190

Laponya'daki geyik sayısı...

Hayatımda ilk kez bir Husky çiftliğine gittim. Husky'ler kuzeyin canlıları. Soğuğu, karı ve koşmayı seviyorlar. Karla ovularak sevilince mutlu oluyor. Hepsi de insan canlısıydı, sevip oynadık. Zaten çiftlik çalışanlarıyla aralarında da ciddi bir sevgi bağı vardı. Etrafı telle çevrili ahşap kulübelerinde çiftler halinde yaşıyorlar. Hemen hepsi kulübelerinin karlı damının üzerinde oturuyor ya da etrafı seyrediyordu. İlk gördüğümde çok farklı geldi köpekler. Ardından hemen bilgi verdiler. Bizim bildiğimiz kurt görünümlü buz mavisi gözlü Husky'lere onlar Hollywood Husky'si diyor. O türün performansı düşükmüş. Kırma Husky'ler hızlı, güçlü ve canlı oluyormuş. Yılın belli dönemlerinde Husky'lerle kızak yarışları bile yapılıyormuş. Takımlar günlerce süren, yüzlerce kilometrelik parkurlarda yarışıyormuş. Neyse gelelim kızak deneyimine.

Öncelikle iki kişiden biri kızağı kullanıyor, diğeri oturup içinde etrafı seyredip fotoğraf ya da video çekebiliyor. 2 kişilik kızağı 6 köpek çekiyor. Kızağı kullanan, arkada ayakta duruyor. Durmak için frene basıyorsun, onun dışında köpekler zaten sürekli koşmak istiyor. Durunca da havlıyorlar. Kızak ormanın içinde belli bir yolda gidiyor. Nasıl kumanda edeceğini, durduracağını ya da düşersen ne yapacağını anlatıyorlar. Öncesinde özel bir tulum ve botlar giydiriliyor. 7 kilometrelik parkurun yarısında köpekler dinlenirken biz de ortasında ateş yanan bir çadırda geyik postları üzerinde oturup sıcak orman meyvesi suyu içtik. Zaten orman meyveli soğuk ve sıcak içecekler ve tatlılar oldukça sık ikram ediliyor.

Husky turu

Geleneksel yaşam ve geyikler

21

sikusu @hTaylaam n YILMAZ

KUZEY IŞIKLARI Pek çok farklı ülke, şehir ve deneyim gördüm ama burası çok etkileyiciydi gibi cümleleri kolay kurmuyorum. Bu kez farklıydı. Görünmez bir elin fırça darbesiyle gökyüzünü renklere boyadığı ve bu görüntünün ne kadar süre kalacağı belli olmadan heyecanla gökyüzünü gözlemlemek müthiş keyifli ve heyecanlıydı. Güneş'ten gelen elektrik yüklü parçacıkların atmosfere girmesi ile oluşan renklere Kuzey Işıkları deniyor. Nedeni, bu parçacıkların Kutup noktasındaki çekimden dolayı kuzeye ulaşıp Kuzey Kutbu'na yakın bölgelerde görülüyor olması. O nedenle ne kadar kuzeyde olursanız o kadar iyi. Bir de şehir ışıklarından uzakta, bulutsuz açık bir havada olmak gerekiyor. Gerisi biraz da şansa kalmış. Biz saat 21.00 sonrası şehrin dışında bir yere gittik. 2 saat kadar donmuş bir gölün üzerinde bekledik. Saatlerce bekleyip görmeden dönen çok. O nedenle giyinmek, termosta sıcak tutacak içecekler, oturmaya uygun bir teçhizat iyi olur. Mart olması nedeniyle hava yumuşaktı, -15 iderece idi. -25 ve -40 derecelerde bekleyenleri dinleyince şanslı olduğumuzu anladık. Soğuktan telefonların şarjı hızlı bitiyor ve kullanılamıyormuş. Bu anlamda hava sıcaklığı, beklemek ve telefon kullanabilmek için avantajdı. Ne zaman, nereden çıkacağı belli olmayan bu ışıldamalar başladığı anda herkeste çığlıklar, heyecanlı ve sevinçli sesler yükseldi. Muhteşem anın fotoğrafını gece modu ve uzun pozlamayla çekebildik. Gösteri yarım saat sürdü. Ağırlıklı yeşil renkler görülüyor ama yer yer pembe mor tonlarda gökyüzü coştu. Muzaffer bir komutan edası ve elde birkaç fotoğrafla yapılacaklar-görülecekler listeme bir tik daha atarak döndüm. Bu arada pek çok farklı aplikasyonla 'Aurora Borelias' denen bu ışıldamaların o gün nerede ve hangi saatlerde görülme ihtimali takip edilebiliyor. (aurora-servise.eu) Tabii garanti değil. Sonuçta doğanın içindeyiz değil mi? Bu arada, Allianz Motto Müzik YouTube kanalında ‘Hayat Bana Güzel’ Laponya deneyimiyle bu yazının videosuna ulaşabilirsiniz.

10.000 feet Sevgili okuyucular, herkese mutlu, bahar coşkusunu doya doya yaşayacağınız bir ay diliyorum. Bu sefer rengarenk bir kareyle karşınızdayım. Gördüğünüz fotoğraf Budapeşte’ye alçalmaya başladığımız zaman çekildi. Ben de ışığın ve bulutların muhteşem görüntüsüne kayıtsız kalamadım. Güneşin batışının en güzel halini bir de benim gözümden görün istedim. Yeni fotoğraflarla Mayıs'ta görüşmek dileğiyle...


22

FOTOROMAN

Sónar Istanbul 2019

. NISAN 2019

Back on Stage olarak uzun zamandır bekliyoruz bu festivali. 8-9 Mart tarihlerinde Zorlu PSM'de gerçekleşen Sónar Istanbul'da 26 saat boyunca festivalledik, adeta hasret giderdik. Biletleri tükenen etkinliğe 10 binin üzerinde ziyaretçi katıldı. Festivalin konserleri kadar Digilogue’un desteğiyle gerçekleşen görsel-işitsel şovlar ve Sónar Istanbul +D de bu yıl inanılmazdı. İşte 2 günlük etkinlikten kısa bir kesit. 2020'ye şimdiden hazırız!

SonarClub’da bu yıl 195’İ robot ışık olmak üzere 270 ışık kullanıldı!

Yazı: Ece ULUSUM Fotoğraflar: Emre NAMOĞLU

sahnede DurbanLI DJ LAG var. rİTİMLerİ hÂLÂ KULAKLARIMIZDA.

Ben frost 360° sahne deneyİmİyle herkesİ büyüledİ. Frost'un kaset kullanmasına çok şaşırdık.

Laurent garnIer cİDDİYETİ dİYE bİR ŞEY VARMIŞ... SonarLab’de 100 robot ışık kullanıldı.

George Fitzgerald


23

FOTOROMAN

. NISAN 2019

fuaye alanında görsel şovlar sırasında...

Tijana T Gazelle TwiN soytarı KOSTÜMÜYLE... KONSERdekİ görsel şovların arkasındakİ en ÖNEMLİ İSİMLERDEN SADIK AVCI!

HAAİ

bu yılın sürprİZLERİNDEN bİRİ de Çarpışan arabalardı. body paint interactive by memo akten

Claire C/A

Special Request SAHNE ALAMAYınca festİVALİN ESASLI SÜRPRİzİ DJ MABBAS OLDU. İLK yıl kapanıŞINI da kendİsİ yapmıştı.


24

FOTOROMAN

. NISAN 2019

+D bu yıl dolu doluydu!

aH! KOsmos

LORA DENİZ setİNİN BAŞINDA... festİval sosyalleşmesİ... KONserler ne kadar doluysa dışarısı da bİr o Kadar doluydu.

Tüm performanslar müzİkal ve görsel bİr şölendİ. E Tabİİ gelenlerİn sosyal medyası da coştu. Zİyaretçİler en önemlİ anları yakalamaya çalıştı.

DJ Seinfeld'İN sahnesİNİ kulaklıksız İZleYenlerİ saygıyla selamlıyoruz.


FOTOROMAN

octo octa

. NISAN 2019

Membrane / Push 1 Stop & Wiklow

bİCEP İKİLİSİ...

25

FUAYEde şölen. festİvalİn en kalabalık konserİ Modeselektor... İKİLİ sahneye çıktığında adeta herkes hİPNOZ oldu. onlara doyamadık, doyamayız da!

Ozan TEzvaran'ın çektİĞİ fotoğrafta MODESELEKTOR'ün gİZLİ ÜYESİ TANER TURNA'YI GÖRÜYORSUNUZ. :)) dans... dans... dans...

Modeselektor İÇİN EN güzel TANIM Murat ABBAS'TAN GELDİ; "stage animals..." FESTİVALCİLİK BİRAZ DA kıyıda köşede uyuyakalmayı gerektİRİR...


26

AUDIOBAN

. NISAN 2019

Glitch, ambient, techno ve breakbeat etkilerini müziğine taşıyan prodüktör Korhan Oraydın nam-ı diğer Non Square, Mart ayında yayımladığı Reflections of Us albümüyle dikkatleri üzerine çekti. Kendine özgü karanlık dünyasını dinleyiciyle paylaşan Non Square ile konuştuk. ❏ Prodüktör, ses tasarımcısı ve besteci kimliklerinizin birbirini tamamladığı aşikar ancak farklılaştığı noktalar var mı? Açıkçası müzik üzerine hem alaylı hem de eğitimli olmama rağmen besteci olarak anılabilmek için farklı bir disiplinden gelmem gerektiğini düşünüyorum. Ben ses tasarımcısı ve elektronik müzik yapımcısı olarak anılmaya çalışıyorum. Detay konusunda ise, doğru seslerin örgütlendiği döngüsel parçalar üretmek ve underground kültüre kendi etkilerimi katabilmek benim için en önemli noktalardır. ❏ Fransız plak şirketi InFiné’nin Explorer2 toplamasında yer almak size nasıl ufuklar açtı? InFiné Music ile çalışmak çok önemli ancak sancılı bir süreçti. Adımın yazılması ve basılması ile ilgili yaşadığım sorunlardan ötürü yurt dışında müzikle ilgili bir kariyer planlayacaksam takma ad kullanmanın daha mantıklı olduğunu anladım. Bu deneyim sonucunda kendi adım yerine “Non Square” takma adını kullanmaya karar verdim. ❏ Reflections Of Us'ın biraz perde arkasından söz edebilir misiniz? Ne kadar sürelik bir çalışmanın sonucu? Ne gibi kararsızlıklar yaşadınız ve albüm tamamen bittiğinde nasıl hissettiniz? Reflections Of Us, Audioban ile tanışmadan önce Eylül 2018 yılında tamamlanmış 3 parçalık bir EP idi. Ekim 2018 ile Mart 2019 arasında 5 parça daha eklenerek albüm halini aldı. Tabii bütün bunların öncesinde yaklaşık 1-1.5 yıl süren ses tasarımı ve taslak hazırlığı var. Her üretken insanın yaşadığı gibi inişli çıkışlı bir dönemdi. “Bu galiba olmadı” diye İdilim’in kafasını az şişirmedim. Fakat yapılanı ne kadar çok değiştirsen de, ona ne kadar çok ekleme yapsan da mükemmeliyetçiliğin bir sınırı yoktur. Bu nedenle en baştan ne yapmam gerektiğine karar verip ona göre ilerledim. Ortaya çıkan sonuç ise gerek bütünlülük, gerekse dinamik olarak tam hayalini kurduğum şekilde oldu. ❏ Audioban ile yollarınız nasıl kesişti? Bu platformun size neler katacağını düşünüyorsunuz? 3 parçalık EP’yi bitirdiğim zaman, Türkiye’den bir plak şirketiyle çalışacağımı hiç düşünmüyordum. Demomu ilk gönderdiğim Alman plak şirketi, Monkeytown’dan, “Parçalarını beğendik fakat aktif bir artist değilsin. Lokal sahnende bile bilinmiyorsun. Önce lokalde bir şeyler yap ama bağlantıda kalalım” cevabı gelince buralarda ne yapabilirim diye bakınmaya başladım. Birkaç arkadaşım Audioban’dan bahsetti ve eski arkadaşım, sevgili Hatice Arıcı’nın ekipte olduğunu

'KARANLIK TARAFTA OLMAK DAHA ZOR' öğrenince onunla iletişime geçtim. İlk toplantı sonunda albüm yapma kararı aldık ve ben de bu ailenin bir parçası oldum. Audioban, sadece benim için değil tüm müzisyen, sanat ve müzikseverler için önemli bir oluşum. Yüklendikleri misyon ile Türkiye’de büyük bir boşluğu doldurmanın yanı sıra yeni bir kültür yapısı oluşturuyorlar. Biz de güzel bir aile olduk ve birlikte bol bol yapacaklarımız olacaktır. ❏ Parçalarınızda organik sesler de kullanıyorsunuz. Favori sesiniz nedir? Bu albümde eliniz en çok hangi tınılara gitti? Parçalarımın neredeyse hepsinde hi-hat sesi olarak kendi sesimin manipüle edilmiş hallerini kullanıyorum ve bunu yapmayı seviyorum. Kendine has bir hal oluşuveriyor. Genel beat ve padlerde de aynı durum söz konusu. Tını olarak değil de atmosfer olarak tercih ettiğim ve benim takıntılı olduğum bir konu olan alan yaratma, en çok üzerinde düşündüğüm konulardan birisi. Müziklerin yaratıldığı ortamla ilişkisi benim için çok önemli. Bu nedenle parçaların genelinde bir oda atmosferi duymak mümkün. ❏ Parçalarınıza isim verme sürecinden söz eder misiniz? Biraz değişken. Kimi parçanın ismi başlamadan belliydi, kimisinin ismi ortasında kondu, kimisinin ismi ise sonucunda hissettirdiği ile değişti. İlk yaptığımda Land of Nod vokalsiz ve adı bambaşkaydı. Sonrasında üzerine mırıldanmalar ve yazma süreciyle son hâl ve adını aldı. Aynı şekilde Ophitic Texture bambaşka bir parçaydı ve adı farklıydı. ❏ YouTube hesabınızda Land Of Nod için bir trailer gördüm. Bir klip var mı? Açıkçası o iş bir yılan hikayesi. 2 yönetmen arkadaşım, Land Of Nod’a klip çekmek istedi. Fakat bir türlü sonuca ulaşamadık. Şimdi bir iki kişi daha farklı parçalara bir şeyler yapmak istiyor. Sonucunu hep birlikte göreceğiz. ❏ Neden 'karanlık' tarafı seçtiniz? Karanlıkta olmak bazı insanlar için kolay olanı tercih etmektir. Bunun için nelerin feda edildiği pek düşünülmez. Bir de yaptığınız, daha doğrusu sizi temsil edeceğini düşündüğünüz türü ya da sanatı iş olarak kabul edip, popüler olan hiçbir şeye hizmet etmediğinizde zaten otomatik olarak karanlık tarafa hizmet

Non Square etmiş bulunuyorsunuz. Karanlık tarafta olmak, bilindiğinin aksine daha zor ve meşakkatlidir. ❏ Salon'daki lansman konsersiniz nasıldı? Sizce bir müzisyenin dinleyicisiyle yüz yüze buluşması ortaya neler çıkarıyor? Lansman gecesi inanılmaz keyifliydi. İnsanın kendi müziğini dinleyicilere canlı aktarması tarif edilebilecek bir şey değil. Benim için en verimli yanlarından biri ise, teknik olarak neyi doğru yapıp yapamadığımı anlamamı sağlaması oldu. Bu müziğin dinleyicilerce doğru deneyimlenebilmesi için albümdeki gibi detaylı şekilde aktarılması gerektiğine inanıyorum. Fakat bunu yapmak hem zor hem de yorucu. ❏ Müzisyen olarak nasıl bir imaj yaratmak istiyorsunuz? Müzisyen olarak en çok arzu ettiğim şeylerden biri, insanlarda merak uyandırmak, bir diğeri ise artık benim imzam haline gelmiş olan bir ses dünyası ile anılıp, parçalarım dinlendiğinde Non Square’e ait olduğunun anlaşılmasıdır. ❏ Bundan sonra neler yapacaksınız? Konser planlarınız nasıl? Yeni parçalar üzerine çalışmaya başladım bile. Zamanla bunları konserlerde paylaşmaya başlarım diye düşünüyorum. İlk olarak uzun süredir aklımda olan bir remiks ya da rework çalışması gelebilir. Bir yandan DJ set üzerine çalışıyorum. Bazı sahneler ya da mekanlar konser vermeye elverişli olamayabiliyor. Böyle durumlar için DJ set şart gibime geliyor.


AUDIOBAN

. NISAN 2019

Nisan'da

neler olacak?

27

In Hoodies

Islandman

Cihan Mürtezaoğlu

Altın Gün

19.04

Audioban Sunar: Barıştık Mı? + Da Poet @Soho House 23:00

Palmiyeler The Away Days

06.04

Istanbul Dub Club #17: Roots Arna (Salomon Heritage) + Liam (Partial Records) @Woodstock 22:00

04.04

Audioban Sunar: Islandman @kargART 22:30 Tolga Böyük’ün hayallerinden doğup sahnede üç kişilik bir gruba dönüşen Islandman, müziğinde elektronik altyapılar, dans ritimleri ve rüya aleminden çıkmış gitar katmanları kullanıyor. Islandman'in Anadolu ve Afrika ritimleri bu konserde coşacak.

05.04

Audioban Sunar: Radyo Eksen Geceleri #1 @Moda Sahnesi 20:00 Audioban ve Radyo Eksen, İstanbul’u festival gibi bir geceye davet ediyor. İstanbullu alternatif rock grubu Hack The Fool’un performansıyla başlayacak gece, Ankaralı rock’n roll grubu Al’York ile devam edecek. Ardından sahne Radyo Eksen DJ’lerinin...

06.04

Sound System Culture w/ Roots Arna (Salomon Heritage) @Woodstock 19:00 Salomon Heritage Sound System'ın kurucusu ve Fransa sound system sahnesinin en aktif figürlerinden Roots Arna ile ses sistemi kültürü üzerine derinlikli bir söyleşi gerçekleşecek.

Istanbul Dub Club #17’ ile Fransa’dan Roots Arna (Salomon Heritage) ve Birleşik Krallık’tan Liam’ı (Partial Records) ağırlanacak gecenin açılış performansları Dubfactor, Reggaelation ve Simba Roots’tan gelecek.

10.04

Kadıköy Sahne ve Audioban Sunar: New Sounds of Istanbul #3 - In Hoodies, Palmiyeler, The Away Days @Kadıköy Sahne 21:00 Türkiye bağımsız müzik sahnesinden üç isim, In Hoodies, Palmiyeler ve The Away Days New Sounds of Istanbul serisi kapsamında performans sergileyecek.

17.04

Audioban Sunar: Cihan Mürtezaoğlu @Hayal Kahvesi Mersin 21:00 Müzisyen, besteci, söz yazarı, aranjör ve yorumcu Cihan Mürtezaoğlu, solo albümü Bitsin Bu Delilik ve Deli Zaman ile geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Mürtezaoğlu, sahnede kendi şarkılarının yanı sıra cover’lara da yer veriyor. Audioban ile Mersin sahnesinde dinleyicileri sürprizler bekliyor.

18.04

Audioban Sunar: Cihan Mürtezaoğlu @Hayal Kahvesi Adana 21:00 Mini turnesinde Cihan Mürtezaoğlu'nun sıradaki rotası Hayal Kahvesi Adana.

Barış Demirel’in müzik projesi Barıştık Mı? ekibine Soho House’daki performansında kendisine hip-hop prodüksiyonlarıyla tanınan Da Poet eşlik edecek.

24.04

Audioban Sunar: Altın Gün @IF Performance Hall Ankara 21:00 Anadolu ezgilerini funk ritimleriyle buluşturan ve yarattığı bu lezzetli karışımla önce yurt dışında, sonra Türkiye’de geniş kitlelerle tanışan Altın Gün, Audioban katkılarıyla ilk Ankara konserini verecek.

25.04

Audioban Sunar: Altın Gün @IF Performance Hall Eskişehir 21:00 Dünyaya gerdan kırdıran Altın Gün'ün mini turnesi devam ediyor. Renkli grup bu sefer ilk kez Eskişehir'de sahne alacak.

26.04

Audioban Sunar: Retrowave Night with Alacakaranlık @Mecra 21:00 Synthwave ile dolu, neonlarla aydınlanacak bir gece Retrowave Night. Erhan Kabakçı ve w a v e o u t DJ set’leriyle, Ankaralı ikili Radioforce ise canlı performansıyla sahnede olacak. Parti sabaha kadar sürecek.


28

RÖPORTAJ

. NISAN 2019

'KENDİME SEN TÜRKÇE RAP’İN OMURGASISIN DEDİM' R

ap müziğin en önemli isimlerinden Fuat Ergin ile yeni albümü Omurga hakkında konuştuk. Fuat; çocukluğuna dair birçok ayrıntıyı, Kahır şarkısının hikayesini, politik tavrını, albümün ismini ve yakında içerik olarak zamanla zenginleşecek YouTube kanalını BoS'a anlattı. ❏ Evet Hayır (Kids On The Mic) şarkısıyla albüme bir giriş parçası hazırladınız. Hayır kısmını bir erkek çocuğu, Evet kısmını ise bir kız çocuğu söylüyor. Bu parça çocuklara bırakmayı dilediğiniz dünyanın omurgasını mı oluşturuyor? Bu açıdan da bakılabilir. 1994'ten beri çocuklarla rap workshop'ları düzenliyorum. Bu sosyo-pedagojik bir iş. Onlara öğrenmeyi sevmeyi aşılıyorum, kendilerine olan güvenlerinin artmasını ve kendilerini iyi ifade etmelerini sağlamak istiyorum. Almanya’da ailesi katledilmiş çocuklar ile çalıştım. Yugoslavya’da aileleri gözleri önünde öldürülmüş, savaş bölgesinden gelen çocuklarla çalıştım. O çocukları hayata döndürdük biz. Rap benim için bir terapiydi ve paylaşmak istedim. Onların hayatına iyi bir şekilde, pozitif bir şekilde dokunabilmeyi istedim. O yüzden bu parçayı en başa koyduk. Müzik leblebi gibi bir şey, al ağzına at değil. Kitleleri motive edebilen çok acayip bir şey. O yüzden "Yenilenebilir enerjiye evet, tembelliğe hayır, faşizme hayır" dedirttik. Ulaş Ali, arkadaşımın yeğeni; Maya da yine eşimin arkadaşının kızı. Çok eğlendik. Umarım başka çocuklara da ilham olur. ❏ Omurga'nın hikayesi nedir? Albümün yapımı 10 yıllık bir sürece dağıldı. Aslında ismi İki Satır olacaktı. Sonra "Bu albümün ismi Baba mı olsa?" dedim. Bir kısmını Hollanda’da, bir kısmını Almanya’da, bir kısmını da Türkiye’de yaptım. Eşime, "Bu albümün ismini bulmamız lazım" dedim. Bir gece telefonları kapattık, kapıları kapattık, perdeleri çektik. "Ben Türkçe rap için neyim?" Bunu düşündük. Gençlere ilham verdim, onların başlamasına kıvılcım oldum, oradan Omurga'ya geldik. 20 yıl önce nasıl yazıyorsam aynı şevkle ve ülküyle yapmaya devam ettim. Amerika’dan bakıp, bir şeyleri kopyalayıp da yapmadım. Kendime dedim ki "Bir duruş sergiledin, sen Türkçe rap’in omurgasısın."

Ahmet YATĞIN

Bundan 30 sene önce biz politik parodiler izlerdik ya televizyonda. Şimdi karikatür çizen adamlar dava parası ödemekten kendilerini alamıyor. Böyle bir şey olamaz. Benim dünyamda yok. Bonobo 1 Panzer'i dinlersen orada aynı şeylerden bahsediyorum. Bu duruma sırtımı dönemem, dönersem karanlığa gitmiş olurum. Benim bir vicdanım var. Kendime karşı bir sorumluluğum var. ❏ Rast Gel Kazara şarkısına bir video klip çektiniz. Caz kulüpte çekildi, baya sıkı... Fikir nereden çıktı? Klibin rejisörü Nisan Dağ. Çok kıymetli bir arkadaşım. Ona şarkıyı gönderdim ve bana bu senaryoyla geldi. Çok hoşuma gitti. Zorlu PSM’nin

FUAT

Club Touchè’sinde çekimi yaptık. Ben çok klip çekmedim. Çünkü bir yerde dinleyicinin hayal gücünü kısıtlıyorsunuz. Ama ayak uydurmak zorundasın bazı şeylere. İşte, YouTube kanalını beslemek zorundasın. Sadece şarkı koyduğunda insanlar dinlemiyor. Bundan sonra çekeceğimiz video klipler de enterasan olacak. Cenderede Umutlar ve Omzuna Al'a çekilecek. Onların Hepsine klip çekmek nasip olur diye umuyorum. ❏ YouTube kanalından bahsettiniz “Birazcık beslemek gerekiyor” diye. Acaba yeni bir projeniz mi var? Bir unplugged projemiz var. Eski ve yeni şarkılarımı harmanlayıp, akustik olarak stüdyoda canlı söyleyeceğim. Ufak tefek sokağa çıktık, bir kaç MC bir araya geldik ve bir çember yaptık. Orada yaptığımız rapleri koyacağız. ❏ Kahır şarkısının sizin için ayrı bir anlamı varmış. 23 şarkı bitmiş, albümü kapamıştım. Enseme bir şey batıyor böyle. Ülkenin geçmişine baktığımda ülkenin iyiliğini isteyen insanları, bilim insanları, güzel kafaları öğüten bir yapıya

110.250 Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

'ATATÜRK'ÜN MODİFİYE HALİYİM'

❏ Omurga politik tavrı olan bir albüm mü? Ben ilime, bilime ve aydınlığa inanan biriyim. Kesinlikle çok müspet kafada bir adamım. Batıldan nefret ediyorum. Faşist değilim, Atatürk’ün neferiyim. Onun modifiye olmuş bir haliyim, daha evrenselleşebilmiş bir haliyim. Ben bütün bunları söylemezsem olmaz. Bedeli ne olursa olsun ödemeye hazırım.

"Old school yok benim arkamda. Türkçe rap’in old school’u benim ki ben de new school’um..."


29

RÖPORTAJ

. NISAN 2019

'Trap'le arkadaş olamadım' ❏ Spotify’a göre dev şirketler desteğini kestiğinde trap'in alevi sönecek. Siz ne düşünüyorsunuz? Yani… Trap bilmiyorum, ben pek arkadaş olamadım. 1972 doğumluyum ve 90’larda gençtim. O zamanın müziğiyle kavruldum, yoğruldum. Ben ‘boom bap’ yapıyorum. Normal straight hip-hop. Bende auto-tune yok. Trap yok. İşte, mumble rap denilen şey yok. Ben bundan 25 sene önce ne yapıyorsam onun daha iyisini yapıyorum. Yeni nesilden beğendiklerim zaten benim albümümde. Arkasında durduğum insanlar ile birlikte çalışıyorum.

2009 Kalbüm

2014 Her Ayın Elemanı

2019 Omurga

'BANA HAYRAN OLMA, GEL KARDEŞİM OL' sahip olduğunu görüyorum. Uğur Mumcular, Abdi İpekçiler, Gaffar Okkanlar, Eşref Bitlisler… Saymakla bitmez. O kadar çok insanımızı öğütmüş ki, bu sistemin içindeki yılanlar ve o komplolar… Bunları düşündüm. Bu adamlar aydınlığı isteyen insanları nasıl öldürebilmişler? Bu bitmedi. "Bununla ilgili bir şarkı yapacağım" dedim. Yazdım ve Peyk'e gittim. Abilere gitmiştim ben. Lay Lay Lom diye bir şarkı yaptık. Konuyu İrfan Alış’a ilettim, inanılmaz bir nakarat çıkardı. Engin Gurur Gelen’e aranjman yaptı. Albüm 24 oldu. Kahır’ın hikayesi bu. İsim babası da İrfan Alış oldu. Çok sarsıcı bir şarkı. ❏ Siz 'new school' bir isim olarak, bir uzaylı size hip-hop’ı sorsa nasıl tanımlardınız? Hip-hop her insanı, felsefeyi, her nereden geliyorsa, en faşistini de, en hümanistini de çatısı altında toplayabilen bir felsefe. Her şeyi özetleyebilen, her şeyden bahseden ve insanların fikirlerinin özetini toplu halde sana sunan bir kültür akımı. Ben çok isterdim uzaylı gelsin benimle bağlantıya geçsin. Hemen “Ben gelmek istiyorum” derdim. Bu galaksinin dışına çıkamazsak zaten eğer bütün edinimlerimiz yok olacak. Dünya manyetik alanını yitiriyor, Güneş bir gün yok olacak, burası çölleşecek, o yüzden bizim insanlık olarak aklımızı başımıza almamız gerekiyor. Bir araya gelmemiz ve galaksiyi keşfe çıkmamız gerekiyor. Umarım oraya gidenler iyilik götürür yanında. Yaşanabilir gezegenler bulup orayı da burası gibi mahvetmeyelim kafasında insanlar gider umarım. Orda altın bilmem ne aramaya gidenler gitmez inşallah. ❏ Hayranlarınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı? Sokakta beni görüyorlar, benimle konuşuyorlar. Kafalarında bir Fuat tasarlamış çoğu. Ona, “Bana hayran olma. Gel dostum ol, arkadaşım ol, benim kardeşim ol. Ben de senin gibiyim, ne fazlam

ne eksiğim var, aklımı kullanmayı öğrendim, baktığım zaman sadece bakmıyorum aynı zamanda gören biriyim” diyorum. Yabancı dil öğrenmelerini öğütlüyorum. Mutlaka yurt dışına gitsinler, tecrübe edinsinler. Dünya Türkiye’nin sınırları dışında başlıyor. Ben hayran istemiyorum. Sevsinler, elbet severler. Onları iteklerim, kimisinin kıçına tekme atarım, motivasyon olur... Hiç kimseden bir şey beklemesin kimse abi. Motivasyonun kendinsin. Güç sende. Hayatta çok erkenden yalnız kaldım. Ama bunlar beni yıldırmadı. Daha da güçlü ayaklanıp devam etmemi sağladı. Hayat devam ediyor. O yüzden birey olarak güçlü olman gerekiyor. Böylece etrafındakilere de yararın dokunur. Sırtını hiç kimseye yaslama. Bir hayata sahip ol. Mümkün olduğunca erken evden uçun. Atılın hayata, korkmayın. Bunu yapmazsanız ne omurga sahibi olursunuz, ne de karakter sahibi... Kendi hayatınız orada dışarıda sizi bekliyor. Gidin onu alın! Sıkıntı çekersin, biraz konserve açarsın ama hayat devam eder. Ben 3 sene boyunca sokakta yaşamış biri olarak sıkıntının ne demek olduğunu biliyorum. Kimse sıkıntıdan korkmasın her şey gelip geçici. Namusunuzla para kazandıkça kimse size 'gık' diyemez. ❏ Peki sizin motivasyonunuz nedir? Ben hayatı çok seviyorum. 4 yaşındayken okyanusa, denize, köpek balıklarına âşık oldum.

60

Fuat Ergin'in yayınlanmış altmışın üzerinde parçası var. Üretmeye devam ediyor.

Dalgıçları seyrediyorum televizyonda, diyorsun ki "Dünyaya bak!" Afrika'yı seyrediyorsun, hayvanları, kuşları görüyorsun; sonra gezegenler, o Güneş, Ay... Ya bunlar enteresan değil mi abi? Bunlar acayip motive eden şeyler. Hayvanları da çok seviyorum. Aminoasitlerin karbon molekülleriyle birleşip hayatı oluşturması... Keşke 5 milyar yıl daha yaşasam da görsem! Hani gerçekten hayatın bu kadar kısa olması acı bir tat bırakıyor ağzımda. Çok güzel ve çok tehlikeli bir gezegen. Depremler, seller, şimşekler, lavlar, doğal afetler, uzaydan gelen gök taşları var. İnanılmaz bir şey bu. İçinde bulunduğumuz galaksi ve diğer yüz milyarlarca galaksiler... Babamla güneş doğmadan uyanırdık, gül bahçemiz vardı oraya inerdik, üstümüzü örter bülbülleri beklerdik. Bülbül gülün başında ötmeye başlardı. “Bak gülün açmasını bekliyor” derdi babam. Tam gül açacağı sırada, o bülbül yorulup uykuya dalarmış. Gözünü açtığı an, gül açmış olurmuş. Hep kaçırırmış. Böyle şeyler öğretirdi babam bana. Domateslerin dibini çapalamayı, ot yolmayı öğretti. Balıkta çapari bağlamayı öğretti. Zıpkınla balık avına başladım. Dalmaya başladım. Denizleri gördüm, analiz ettim. Yosunları görüyorsun, midyelerin çıtırtılarını duyuyorsun, deniz analarını görüyorsun. Yılanbalıkları, palamut, istavrit... Babam da çok romantik bir şekilde öğretti doğayı bana. Kuyudan su çekersin işte, söğütün dibine dökersin. Güneş doğmadan ya da batınca sularsın bitkileri. Yoksa su yakar bitkiyi. Bunun gibi bir sürü detay öğretti. Detaylar beni heyecanlandıran şey hayatta. Şeytan detayda gizliymiş, hadi oradan! Bütün güzellikler, ilim, bilimdir orada gizli olan. O yüzden beni hayatın ta kendisi bağlıyor bu gezegene. Depresyon olduğu zamanlar oldu ama intihar bir çözüm değil. Lütfen hayatı sevin, öğrenmeyi sevin, öğrenmek hiç bitmeyecek!


30

KAPAK

. NISAN 2019

HADİ CAZ YAPALIM! Ece ULUSUM

T

Louis Armstrong, 1956

Dizzy Gillespie, 1973

Pulitzer Ödülü'ne aday gösterilen ilk caz müzisyeni Duke Ellington...

1902

Scott Joplin, yaklaşık 70 yıl sonra popüler bir hit olacak The Ragtain: Ragtime Two-Step'i yayınladı.

ürkiye'nin ilk caz orkestrası şeflerinden İsmet Sıral, caz müziği için "Dinlemek çalmaktan daha zordur" der. Kim bilir, ülkece belki bu yüzden başta caz müziğe hızlı alışamadık ama kulak verdikçe sevdik ve çoğaldık. Caz çok zengin bir müzik, 50'nin üzerinde türü var. Bu müziğin sınırlarına ulaşmak pek mümkün değil. Bu da keşfetme isteğini sürekli diri tutuyor. Hazır 30 Nisan Uluslararası Caz Günü de gelmişken bu güzel müzik türünü kapağımıza taşıdık. Müzik türlerinin birbirine girdiği ve yeni avangart türlere kapı açtığı dönemde, türlerin anlamı ve nasıl doğduğu pek sorgulanmaz oldu. İşleri biraz başa saralım istedim o nedenle. Caz Kitabı'nın yazarı İlhan Mimaroğlu cazı şöyle tanımlıyor: "Caz Amerikalı siyahların müziğidir. Fakat bu, beyaz müzisyenlerin de -ara sıra aynı başarıyla- caz çalmadıklarını anlatmaz. Doğaçtan bir müzik olduğu için, yaratıcıyla icracıyı birleştirir." Caz eleştirmeni Marshall W. Stearns ise "Caz, Avrupa çalgılarını kullanan ve Avrupa armoniğinin, Avrupa-Afrika melodiğinin ve Afrika ritminin unsurlarını birbirine bağlayan doğaçtan çalınan Amerikan müziğidir" diyor. Yani her milletten bir parça var bu müzikte. Caz macerası 1800'lü yıllarda başlıyor, blues türüyle benzer kaderi paylaşıyor. Uzun yıllar Afroamerikanların duygularına tercüman olan caz müzik, 'beyazların' ilgilenmediği bir tür olarak kaldı. New Orleans sokaklarında büyüdü caz. Doğan Hızlan bir yazısında şöyle diyor, "Caz, dışarı taşar. Çünkü büyük oranda sokaktan gelmiştir, orada büyümüştür..." Taa ki 1891 yılında Papa Jack Laine'nin orkestrası Ragtime kurulana dek. Laine beyaz cazın babası olarak kabul ediliyor. Afroamerikan müzisyenler 1930'lu yılların sonuna dek büyük caz kulüplerde çalamıyordu. O zamanlar kimse siyah Amerikalı caz müzisyen Duke Ellington'ın Columbia Bölgesi'ni onurlandıran seride bir çeyrekliğin

22YIL

İstanbul Caz Festivali, 22 yıldır Garanti Bankası sponsorluğunda gerçekleştiriliyor.

yüzü olacağını düşünemezdi... Günümüzde ne mutlu ki caz müziği ırkları, sınırları toplumları birbirinden ayıran her şeyi yıktı. Bilinen ilk caz konseri de 1893 yılında Chicago Dünya Dünya Fuarı'nda gerçekleşti. Bugün Spotify'da 'caz/jazz' yazınca önünüze yüzlerce playlist geliyor. Sadece Spotify'ın sürekli güncellediği Tezata, Jazztronica, Women of Jazz gibi 30'un üzerinde listesi var; Coffe Table Jazz başlıklı listenin yaklaşık 2 milyon takipçisi var. Cazın bugüne gelebilmesindeki en büyük adımsa Dixieland Jazz Band'in ilk plaklarını yayımlaması oldu. Bu iki parçalık plağın çıkış tarihi çok uzak değil, 1917... 1950'li yıllarda caz dünyanın dört bir yanında kendine yer buldu ancak en güzeli de her kültüre göre şekillenmesiydi. Latin ve Afro-Kübalı müzisyenler başka boyuta getirdi, bugünse elektronik, rap ve füzyon türleriyle boyut atladı. Caz öyle bir geniş kültür ağı kurdu ki sinema, moda, dans, edebiyat ve daha birçok disiplinde kendine yer edindi. Türkiye'de caz müziğinin geçmişiyse epey ilginç. Başlarda caz kelimesi kötü manada kullanılıyor, 'cazırtı' ile eşleştiriliyor. Gazetelerde bile 'caz yapma' deyişi boşa konuşma manasında kullanılıyor. Bugün demode bir söz... Caz müziği sahnelerde çok az olsa da görülüyor. Özellikle İsmet Saz öncülüğünde. Ancak sınıf atlaması yani salonlara girmesi 1955'te Hilton'un açılmasıyla başlıyor. Müzikten politikaya pek çok disipline etki eden bu otel bir akım başlatıyor hatta buna da Hiltonizm deniyor. (50'li yıllarda Türkiye: Cazlı Sazlı Sözlük) Kimler kimler geliyor İstanbul'a... Ancak ne mümkün arabesk ve pop'la yarışması. Cazseverler çeşitli girişimler yapıyor, öyle ki 1959'da Defterdarlık Memurları Yardımlaşma Derneği yararına Louis Armstrong İstanbul'da konserler veriyor. 90'larda festivaller geliyor... 3 günlük Bilsak Caz Festivali'nin başlattığı akımı Akbank Caz Festivali ve İstanbul Caz Festivali takip etti. Böylece dünyanın dört bir yanından caz müzisyenler ülkemize gelmeye ve yerli caz müzisyenler de kendilerine layık sahne bulmaya başladı. Bugün Bozcaada Caz Festivali, PSM Caz Festivali, İzmir Avrupa Caz Festivali gibi birçok festival var. Birçok mekan da tekli caz konserleri gerçekleştiriyor. Yerli caz müzisyenlerimiz dünyanın dört bir yanında kendine sahne buluyor, caz müzik geniş kitlelere hitap ediyor. Büyük kurumlar caz müziğe destek veriyor ve caz herkesi kucaklıyor.


31

KAPAK

. NISAN 2019

YERLİ CAZ FESTİVALİ REHBERİ Zorlu PSM Caz (25 Nisan-1 Haziran) PSM Caz Festivali, 3. senesinde de dopdolu! "Her müziğin cazı" mottosuyla yola çıkan festival çatısı altında blues, elektronik, world, funk, indie, klasik, pop ve rock müziğin çeşitli temsilcileri yer alıyor. 25 Nisan-1 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek organizasyon dünyanın dört bir yanından sesleri bir araya getirmenin yanı sıra panellerden film gösterimlerine, atölyelerden açık hava etkinliklerine 5 hafta boyunca kültür sanat dünyasının nabzını tutacak. İstanbul Caz Festivali (26 Haziran–17 Temmuz) İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından,

22 yıldır Garanti Bankası sponsorluğunda gerçekleştirilen İstanbul Caz Festivali, bir kez daha çağdaş müziğin en iyi ve en yeni örnekleriyle müzikseverlerle buluşacak. 29 Haziran-18 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek 26. İstanbul Caz Festivali, yıldız isimlerden yeni keşiflere 300’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı İstanbul’un 27 farklı mekanında ağırlayacak. Bozcaada Caz Festivali (19-21 Temmuz) Bozcaada Caz Festivali, ilk iki senesinde gördüğü ilginin heyecanıyla üçüncü yılına hazırlanıyor. XJAZZ İstanbul (17-22 Eylül) Berlin'in en önemli festivallerinden XJAZZ Festivali'nin tarihleri açıklandı ancak program için

İstanbul'un caz kulüpleri Cemiyet Kaset Mitanni Nardis The Badau Istanbul Touché henüz çok erken. Müzik tutkunlarını yeni ve çağdaş müziklerle buluşturan festival, eşzamanlı olarak Ankara ve İzmir'de düzenleniyor. Akbank Caz Festivali (Ekim) 1991'den beri devam eden uzun soluklu festivalin detaylarını ve programını merakla bekliyoruz. Cazın farklı tonlarını bir arada sunan festival kapsamındaki konser, söyleşi ve atölyeler düzenleniyor.

Elif Çağlar

Marcus Miller

Ferit Odman

İstanbul Caz Festivali'nden bir kare

Ediz Hafızoğlu

Dee Dee Bridgewater

Avishai Cohen

Sarp Maden

Kamasi Washington

CAZ DÜNYASINI KEŞFEDİN Amerika New Orleans Jazz and Heritage Festival (26 Nisan-6 Mayıs) Caz müziğinin doğduğu New Orleans'ta festival! Hem de Uluslararası Caz Günü'nü de kapsıyor. New Orleans Jazz and Heritage Festival, çoğu yere göre daha renkli bir havada geçiyor. 1970'te George Wein tarafından başlatılan bu festivalde müzik hiç durmuyor. Almanya XJAZZ Berlin Festivali (8-12 Mayıs) XJAZZ Berlin Festivali her yıl 9 Mayıs-13 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşiyor. XJAZZ festivalde caz hayranlarına klasik caz stillerinden elektronik tarza kadar uzanan bir deneyim yaşatılıyor.

Kanada Montreal Uluslararası Caz Festivali (27 Haziran-6 Temmuz) 1980’lerin başından beri devam ediyor. 2004 yılında 2 milyondan fazla insanı eğlendiren etkinlik, katılım konusunda dünya rekoru kırdı. Bu festival, en iyi sanatçılarla fanatik cazseverlerin müziği paylaşmak için toplandıkları yer. Festivale 3 binin üzerinde sanatçı katılıyor. İsviçre Montrö Caz Festivali (28 Haziran-13 Temmuz) Bu büyük etkinlik 1967'de başladı ve bugün dünyanın her yerinden caz sanatçıları ve hayranları çeken Avrupa'nın en popüler caz etkinlikleri arasında. Katılım rekorundaysa ikinci sırada. Amerika'yı zorluyor bu konuda...

Fas Jazzablanca Festival (2-7 Temmuz) Romantik şehir Casablanca'yı caz müziği sallayacak. Yaz aylarında Casablanca'nın çeşitli bölgelerinde düzenlenen festival, cazın öncü isimlerini ve Faslı cazcıları ağırlıyor. Danimarka Kopenhag Caz Festivali (5-14 Temmuz) 1979'dan bu yana düzenlenen festival, dünyadaki en seçkin caz festivallerinden. Bu büyük festivalde konserlerin yanı sıra birçok yan etkinlik gerçekleşiyor. Gerçekleşen konser sayısıysa 300'ü buluyor.


32

RÖPORTAJ

. NISAN 2019

'ZAMAN DÜZ GİTMİYOR' Arda AŞIK

D

eneysel folk müzisyeni Richard Dawson ve avangart arp çalgıcısı Rhodri Davies'in kurduğu Hen Ogledd'e, 2016'daki Bronze albümlerinde vokal ve elekronik için Dawn Bothwell katıldı. Vokalist Sally Pinklington'ın da katılmasıyla geçen Kasım son albümlerini çıkardılar. Dinledik ve sevdik. Bu sefer de onları merak ettik ve Back on Stage olarak mail'leştik. Kim bilir belki yakın zamanda buralara yolu düşer...

❏ Albümünüz Mogic oldukça eklektik. Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz ve kimlerden, nelerden etkilendiniz? Richard: Alan Moore ve arkadaşlarına kırkıncı doğum gününde büyücü olduğunu söylediği hikayesi üzerine çok düşünüyordum. Ayrıca karşılaştığım yerel inançları düşünüyordum. Belki yolda, belki biri konserde sesimi iyileştiren bir iksir verdiğinde... Ya da hayvanlarla bağlantısı olan birileri. Belki müzisyenler, dansçılar ya da pastacılar. Rhodri: Bireysel olarak çeşitli etkilerimiz var ama bazıları ortak: Eliane Radigue, Datblygu ve Sun Ra'nın müzikleri, Akira Kurosawa, Aleksei German ve Andrey Tarkovski filmleri, Fluxus akımı. Newcastlelılığı ve oradaki sanattan beslenmiş olmayı paylaşıyoruz. Dawn: Newcastle'dan ve dünyadan birçok arkadaş.

10.000 Spotify aylık dinleyici sayısı

Hen Ogledd

❏ 2012'de bir araya geldiniz, hikayesi nedir grubun? Richard: Hen Ogledd arakadaşların grubudur ve bu müzikten önce gelir. Dawn: İnternete göre Rhodri'yle Ocak 2013'te, Sally'yle Şubat 2011'de arkadaş olmuşum; Richard ise arkadaşım değil ve yok. Ancak Richard Dawson'ı dinlemeyi ve izlemeyi seviyorum ve bu grubun üyesiyim! Yani bazıları doğru bazıları değil. Rhodri: Richard'la tanışmamız tesadüf. Hemen arkadaş olduk ve onun canlandırıcı eşsiz müzik yeteneğini farkettim. Dawn gruba 2015'te katıldığına bizi geleceğin Tunç Çağı'na atadı. Mogic'in kaydı için geçen yıl bize katılan Sally'yle tamamlanmış hissettik ve bugünkü maceramız başladı. ❏ Önceki albümünüz Bronze'dan beri ne değişti? Mogic albümüyle beraber tamamen farklı bir Hen Ogledd dinledik. Mogic'in kayıt sürecinden de bahseder misiniz? Sally: Hen Ogledd'e daha çok pop elementi getirmek grubun kararıydı ve benim için de yeni bir yöndü. Ama kesinlikle sevdim. Kayıttan üç gün önce fikirlerimizi paylaştık; akorlar, sözler, demolar... Dawn, Richard

ve ben önceden birkaç prova yaptık. Ama kayıt zamanının yaklaşışını hatırlıyorum ve bunların nasıl bir araya geleceğini ya da nasıl biteceğini anlamamıştım. Ayrıca davulda bize katılan Will Guthrie'nin neyin içinde olduğuyla ilgili hiçbir fikri yoktu. Özellikle önceki albümlere göre değişen yeni sesi hiçbirimiz tahmin edemezdik. Richard: Ben çok fark göremiyorum; ruh aynı ruh, yeni ve eski. ❏ Hangi enstrüman ve araçları kullanıyorsunuz? Sally: Kısmi sıralayıcı, kısmi dijital ve analog synthesizer Roland JDXI'ı kullanıyorum. Bu benim ilk synthesizer'im ve bununla çalmak, özellikle beat yapmak çok heyecan verici. Hep piyano ve org çaldım yani davul yeni bir şey benim için. Yeni teknolojiyle çalmak harika olsa da minik tuşlar ve düğmeler klavyeyi doğal olarak çalmaktan çelebilir. Bunun daha fazlasını gelecek albümde yapmak istiyorum. Ayrıca gruba birçok karakter ekleyen vokoder üzerinden söyleyebiliyorum. İskoçya'da, Dawn, Edwin Morgan'ın The Loch Ness Monster’s Song şiiriyle birleşen yeni ezgisini tanıttığında çaldık. Perdeyi indirebildiğim kadar indirdim ve Nessie'nin ruhunu ortaya çıkardım! Çok iyi hissettirdi. Teknolojiyle şekillenmiş vokaller ve düz doğal şarkı söyleyiş arasında geçişler yapmak güzel. Dawn: Edwin Morgan'ı Yamaha MG10XU mikser, Micro-korg, Electro-harmonix 720 stereo looper, Violetta Delay Pedal, telefon ve SM58 mikrofonla kanalize ettim. Richard: Basitçe basçıyım. ❏ Planlarınız ve hedefleriniz neler? Sally: İnsanları dans ettirmek istiyorum! Ve umarım dünyayı gezeriz! Dawn: Gesamtkunstwerk'in özelliklerini karşıtlarıyla baştan ele almak istiyorum. Rhodri: Heyecan verici bir konser takvimimiz var ve gelecek yılın başlarında çıkacak albümümüz için stüdyoya gireceğiz.

2018 Mogic

MODERN MÜZİĞİN DİJİTAL HAKİMİ

2

000'lerin başı... Sallanan bir tur otobüsündeki Jenga kulesi misali yığılmış enstrümanların yanında Fall Out Boy, demolar hazırlamaya çalışıyordu. Ancak tıkanmışlardı. Patrick Stump mosmordu, zira aklına bir şeyler geliyor ancak pratiğe dökemeden uçup gidiyordu. Mac'ini karıştırırken bir uygulama buldu. O zamanlar insanların bir tool'dan ziyade oyun olarak gördüğü, daha doğrusu sandığı bir uygulama. Umutsuzdu, zira denedikleri uygulamalar ya çok karışık gelmiş ya da verimsiz. Öğrenilmiş çaresizlik! Ve başlamış kayda, hiçbir şey bilmeden... Bir daha asla geçmişe bakmamış. 15'inci yılını kutlayan GarageBand, Radiohead'den tutun Kendrick Lamar'a kadar demo için, kayıt için hatta meyvelerinin olgunlaşmış halini vermek için kullanılıyor. T-Pain ilk albümünü bununla yaptı, Rihanna bile dadandı! Enstrüman çalabiliyor, synthesizer kullanabiliyor ve kayıt yapabiliyorsunuz. Bildiğimiz stüdyo. Milenyumun müziğine tınıları o veriyor! Peki bunu neden bedavaya yapıyor? Çünkü zamanında Steve Jobs, müziğin demokratikleşmesini istiyor. Saygıyla...

15 Uygulama 2004 yılında piyasaya sunuldu. Bir stüdyo donanımında olması gereken neredeyse her şey yer alıyor.


GÜNCEL

. NISAN 2019

Protein tozu, pasta ve şampanyalı Ece ULUSUM

STEVE AOKI

B

aşlığı görünce bunun bir yemek yazısı olduğunu pek tabii düşünebilirsiniz. Ancak bu, 16 Mart'ta Volkswagen Arena'da gerçekleşen DJ & Prodüktör Steve Aoki konserinin deneyim yazısıdır. Konserde yaş sınırının 16 olması ve YouTube fenomenlerinin reklamlarının etkisiyle konsere katılanların yaş ortalaması küçüktü. Kapı önünde normalde karşılaştığımızdan daha fazla yaşı tutmayan kişi vardı. Güvenlik görevlilerini kandırıp girmeyi başaranlar içeride çığlık çığlığa zaferlerini kutluyordu. Ne yalan söyleyeyim, bu zararsız aykırı ruh halini seviyorum. Katılım epey yüksekti, özellikle Orta Doğulu turistlerle çok karşılaştım. Konser günü sahneye Aoki'den önce Nataliya Vodolagina, İlker Aksungar, Funky C, Emrah İş ve Burak Yeter çıktı. Konser mekanında birçok aktivite gerçekleşirken sosyalleşme fırsatı buldum. Elinizi kime uzatsanız spor hocası, spor salonu sahibi, beden eğitimi öğrencisi, spor delisi... Memleketin tüm kaslı insanları bu etkinlikte buluşmuş gibiydi. Sohbetlerinden biri müzik diğeri protein tozu kokteylleriydi. Belli ki EDM türü spor yapanların favorisi, Aoki de tahminimce Spotify anlaşmalarından dolayı spora dair yapılan playlist'lerde mutlaka yer alıyor. Spotify'ın benzer müzik dinleyenleri eşleştirmekle ilgili projelerini aslında biraz bu kitleyi görünce anladım. Konsere dönelim. Aoki sahneye çıktığında ortalık kıyamet, herkes çılgınlar gibi dans ediyor. Aoki bir setinin üstünde, bir aşağıda, bir yukarıda. Konserin yarısını müzik adına bir şey yapmadan geçirdi. Keza kendisini şova adamış biri. Işık anlamında zayıf olan konseri her parçaya özel hazırlanmış videolar kurtardı. Özellikle de La casa de papel'de çalan Bella Ciao çalışması sırasındaki videosu sosyal medyayı coşturdu. Yaklaşık 2 saat sahnede kalan DJ'in konserlerinde dinleyicilere bir şeyler 'ikram' ettiğini biliyordum ancak çıplak gözle şahit olunca bambaşka bir etki yaratıyormuş meğer. Konser sırasında önce şişe su attı, ardından birkaç şişe şampanya püskürttü ve son olarak 3-4 büyük kremalı pastayı ön sıradakilere fırlattı. Kremaya bulanmış, bol makyajlı kadınlar tuvalette mutlulukla saçlarını temizliyordu. Demeki ki köpükler içinde dans eden, ayakkabıdan şampanya içen neslin etkisini hâlâ yaşıyoruz. Aoki bir daha gelse belli ki rağbet görecek ancak onun yerine başka yüksek kaşeli müzisyenlere yatırım daha iyi olabilir.

Konser sırasında Steve Aoki'nin sosyal medya ekibi iş başındaydı. O pastaları fırlatırken, resmi hesabından 'yemekli ayini' yayınlandı. Hatta bir ara başka DJ'lere selam yolladı ama kötüye yormayalım...

Müzisyenin şampanya ve pasta duşu sosyal medyada çok paylaşıldı.

17.200.000 Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

33

ARCHIVIST

Hüseyin NECİPOĞLU huseyin_nc

Müzikteki doğa

R

üzgarda savrulan bir yaprak... Bomboş bir sokakta kimin tarafından atıldığı belirsiz plastik poşetin bir sağa bir sola havada dans edişi... Bu görüntüleri hayal edin. İkincisi size tanıdık gelebilir. Sam Mendes’in 1999 yapımı Amerikan Güzeli filminin en etkileyici sahnelerinden biridir. Filmin baş karakterlerinden Wes Bentley’in canlandırdığı Ricky Fitts’in filmde video kaydı yaptığı sahne. Bu iki görüntü size çok şey ifade edebilir ya da hiçbir şey ifade etmeyebilir. Müziğin doğayla ilişkisini, etkileşimini her zaman irdelemişimdir. Kusursuz ya da olağanüstü eserler yaratmış nice besteci ve sanatçıların en büyük esin kaynaklarından biridir çünkü doğa. Klasik müziğin en büyük bestecilerinden olan Antonio Vivaldi Dört Mevsim senfonisini bestelediğinde; rüzgardan, doğanın fısıltılarından, uçsuz bucaksız yemyeşil bir vadiden esinlenmiş olabilir mi? Senfoninin mevsimlerin isimlerinden oluşan özellikle İlkbahar konçertosunun ilk bölümündeki müzikler insana nasıl da yaşama enerjisi, umut ve coşku verir. Sizi doğaya çağırır. Der ki: Yol alın yeşil vadilere, yeşeren ağaçların dalları arasından gökyüzüne doğru bakın. Bırakın kendinizi bir Cezanne resmine. İçindeymişçesine bulutların ve ağaçların arasında rüzgâr size bir şeyler fısıldasın. Belki de gerçek müzik bu. İlkbahar demişken, en sevdiğim mevsimdir ilkbahar. Kendimi yenileme zamanıdır benim için. Bazen şanslı hissederim. R.E.M. gibi bir grubu canlı izleyip, dinleyebildiğim ve onların bahara uygun şarkılarını, Shiny Happy People'ı dinlerken kendimi motive edebildiğim için gelecek günlere. Şarkının video klibi de ayrıca güzel. Herkesin bir ilkbahar şarkısı olmalı şu hayatta. Doğada olmak her zaman iyi hissettirir insanı hele ki size eşlik eden tınılar dinliyorsanız. Son yıllarda beni en çok etkileyen isimlerden biridir ABD’li müzisyen Justin Vernon ve onun önderliğinde kurulan grubu Bon Iver. Yaptığı müzikler adeta sizi büyüler. Doğa ve müziği en çok yakıştırdığım albümleridir Bon Iver’in albümleri. Grubun kendi adını taşıyan 2011 çıkışlı albümdür keza. Bu albümün doğa manzaraları ve görüntülerinden oluşan farklı bir sanat enstelasyonunu andıran video görüntülerinin de eşlik ettiği bir versiyonu da mevcut. Eklemem gerekir, bu sözünü ettiğim versiyon farklı bir yazı konusu olabilecek nitelikte, çünkü oldukça etkileyici ve dokunaklı. Son albümü 22, A Million, tamamı deneysel bir çalışma. Yine doğaya, hayatın seslerine farklı bir açıdan bakar ve elektronik katmanları harmanlayarak bize, dinleyicisine sunar. Sanırım, doğa ve müzik hep etkileşim içinde olmaya devam edecek insanoğlu var olduğu sürece. Doğanın ve müziğin hayatınızdan eksik olmaması, size ilham vermesi ve onun yolundan gitmeniz dileğiyle... (Not: Bu yazı yazılırken arka planda Bon Iver’in Bon Iver albümünü dinledim. Ama siz Hauscka’nın A Different Forest albümünü de dinleyebilirsiniz.)


34

. TAKIP

. NISAN 2019

BU AY DA EĞLENCELİ VE DOPDOLU Allianz Motto Müzik’te bu ay yine birbirinden eğlenceli, dopdolu içerikler var.

Geçen ay Allianz Motto Müzik’te Neler İzledik? ❏ Şenay Akkurt’la Hayat Bana Güzel’de bu ay kuzeye yolculuk ediyoruz. Lapland’e uzanan bu büyülü geziyi sakın kaçırmayın! Kim bilir belki Kuzey Işıkları’nı hep birlikte görürüz. ❏ Ece Ulusum Back On Stage’de Nisan ayının öne çıkan konularını ve önemli müzik haberlerini yine kıpır kıpır enerjisiyle Allianz Motto Müzik takipçileriyle paylaştı. Bu eğlenceli videoyu kaçırmayın!

Kerem Sedef’le 59 Saniye Allianz Motto Müzik sosyal medya hesaplarında her hafta farklı bir mottoyla harika davul sololarını dinledik. Nisan ayında da her haftanın mottosu Kerem Sedef’ten!

❏ Zeynep Toker’le Bi’ Bakıp Çıkıcam’da bu ay Barabar ve Sertab Erener konserinden eğlenceli görüntüleri ve röportajları izleyebilir, aynı zamanda şehirde neler olup bitiyor, konserden sinemaya, tiyatrodan sergiye nerede ne var öğrenebilirsiniz.

Allianz Motto Müzik 4. Yaşını Kutladı! Yekta Kopan’la Noktalı Virgül Mart ayında Yekta Kopan’la Noktalı Virgül’e VEYasin (Hey! Douglas), Nev, Jehan Barbur ve Sabri Tuluğ Tırpan & Feryal Öney konuk oldu.

Türkiye’nin müzik ve eğlence kanalı Allianz Motto Müzik, 4. yaşını Allianz Motto Müzik programcıları, Allianz Türkiye icra kurulu uyeleri ve iletişim ekipleri ile yapım şirketi Patika Dijital’in katıldığı eğlenceli bir organizasyonla kutladı. Daha fazla müzik, daha fazla eğlence ve daha fazla muhabbet için takipte kalın!

❏ Gaye Su Akyol ve Melikşah Altuntaş’la Yıllar Yılan’da bu ay 1980 yılına gidiyoruz. 1980 yılına dair eğlenceli ve dolu dolu bir sohbetin gerçekleştiği bölüm yine çok keyifli! ❏ Can Şengün’le Türk müzik sektöründe yolculuğa çıktığımız The Producer’ın Nisan ayı konukları Jingle House Kurucu Ortağı Ömer Ahunbay ve İskender Paydaş. İskender Paydaş’la bir demonun yaratım hikayesine tanık olmak ve Ömer Ahunbay’dan reklam ve film müzikleri üretimine dair detayları öğrenmek için sohbete dahil olmak istiyorsanız bu bölümleri sakın kaçırmayın!


GÜNCEL

35

. NISAN 2019

ANADOLU TURNESİNDEN STÜDYOLARA Gizem ERTÜRK

İ

stanbullu amatör bir rock grubu olan Venus Music Peace Band’ın müziklerini daha çok insanla paylaşabilmek için Anadolu’ya doğru yola çıkmasını konu alan Anadolu Turnesi belgeselinin kahramanı olan müzik grubuyla stüdyoda buluştuk. Size bu sefer bir röportaj değil, grubun arasındaki sohbeti olduğu gibi aktarıyorum. Cem Celal Bilge: Biz birlikte çalarken de birbirimize müdahale eden insanlar değiliz. Yalnızca bir uyum yakalamak için herkesin aynı frekansa girmesi gerekiyor. Mert Coşar: Stüdyoyu açtığımızda asma katın içinde bir kontrol odamız vardı. İnsan boyu kadar yüksekliği olmayan bir yerden söz ediyorum. Düzgün ses alıp dinlemeniz mümkün değil yani. Biz bir kayıt yapıyorduk arkadaşlar evde ya da başka bir yerde miksliyorlardı. O yüzden hiçbir zaman ilk dönemlerde kanal kayıt yapma şansımız yoktu. Çünkü doğaçlama yapıyoruz. Cem Celal Bilge: Sonra Sonic Stüdyo’yu Ali Dönmez’den devraldık. Birlikte çok çalıştığımız, abi-kardeş gibi olduğumuz birisiydi. O şehir dışına gidip İstanbul’dan biraz uzaklaşmak isteyince bizim de sorumluluğumuz büyüdü. Böylece hem fiziksel imkanlarımız arttı hem de işler büyüdü. Tek bir katta prova stüdyosunda çok düşünmüyorsunuz. Daha kaliteli nasıl kayıt yaparımdan ziyade prova alıyoruz, çok şükür diyorduk. Aklımızda hep kayıt tekniklerini nasıl geliştirebiliriz sorusu vardı. Mert Coşar: Şimdi stüdyoya girip bütün enstrümanları bağlayıp kayıt tuşuna basarak direkt kanal kayıt alabiliyoruz. Biz aslında şöyle düşündük. Başlayalım, eğer ilgi olursa devam ederiz olmazsa kendimizi yıpratmadan bırakırız. Cem Celal Bilge: 5 yıl sonra yeniden böyle bir ilgi olunca şu sıralar stüdyoya nasıl yaklaşmalıyız diye düşünüyoruz. Aynı sistemde mi yapacağız -ki bu çok kabul edilebilir bir şey değil müzikteo zamanlar kayıt cihazını koyup basıyorduk ve kaydediyorduk. Mert Coşar: Deneysel ilerledik hep ama zaten dünya üzerinde kaydın tarihi 100 yılı bile bulmadı herhalde. Aslına bakılırsa yine en iyi yöntem bir odanın içinde güzel bir sound alıp onu kaydedebilmek. Hücumsa hücum... Cem Celal Bilge: Evet yani duyabildiğin sesi kaydetmeye çalışmak daha mantıklı. Çok fazla enstrüman birbiriyle interaksiyon kurmuyor ki. Sonra mikslerini dinleyince bu hiç bizim sound'umuza benzemiyor, biz böyle çalmıyoruz diyoruz. Mert Coşar: Biz Venus Music Peace Band’ın ilk kayıtlarını alırken küçük bir odamız olduğu için amfileri duvara doğru çevirip üzerini halıyla kapatıp hücum kayıt çalardık. Sonunda kendi müziğimizi daha iyi kaydedebileceğimiz bir yöntem bulduk. Onları da yeni projelerde deniyoruz. Cem Celal Bilge: Müzisyenlerin çok taktığı şeylerden biri de şu: İç ses, dış ses meselesi...

Edebi anlamda değil tabii. Sahnenin içindeki sesle dışarıya giden sesin aynı olmaması durumu yani. O yüzden ilk kez performans yapan gruplar genelde afallar. Duyduğun sesin dışarıya giden ses olmadığını öyle hemen fark edemiyorsun. Aynı anda hem içeride hem dışarıda olamadığın için nasıl bir fark var anlayamıyorsun. Stüdyoda içeriye ses geliyor ama dışarıya gitmiyor. Odanın içinde belli bir ses alındığında sızıntı dediğimiz diğer mikrofonlara ses akması, davulun mikrofonuna gitar sesinin akması gibi durumları engelleyecek bir sistem yaratıldığında o sound'u geri yakalayabiliyorsunuz. Mert Coşar: Evet mesela mikste daha zor oluyor. İnsanın karar vermesi gerekiyor. Bunu neden kaydediyorum? Çok güzel bir şey oluyor da onu mu kaydediyorum? Cem Celal Bilge: Turneden sonra herkes biraz kendi hayatına döndü ama her bir araya geldiğinizde birlikte müzik yapmaya çalıştık. Filmle beraber konsere çıkmak hepimizi motive etti. Mert Coşar: Anadolu Turnesi’nde gözlemlediğimiz şey şuydu, bizim milletin özünde iyi insanlar olduğunu düşünüyorum. Bizim yaptığımız müzik hiç aşina olmadıkları bir müzik türü. Barış Mançolar, Kurtalan Ekspresler bizden çok başka yerdeler. Müzikaliteleri, anlaşılabilirlikleri bizden daha yüksek. Biz biraz bu noktada dezavantajlıydık ama insanlar bizi iyi karşıladı. Anlamasalar bile anlayış gösterdiler. Cem Celal Bilge: O da bir yere kadar kadar ama. Mert Coşar: Reddetmediler sonuç olarak. Cem Celal Bilge: Evet bir onaylamışlık var ama onun da bir çizgisi var. 60’lardan itibaren uygulanan bir müzik formuna bu kadar şaşırılması ilginç. O kadar beklemiyor ki insanlar... İletişimde bir kopukluk var. Barış Manço’nun çok farklı bir iletişim derinliği var. Böyle bir proje olmasa biz yine müziğimizi yapacaktık ama bu şekilde kitlelere duyurma şansımız olmayacaktı.

Ödüllü filmlerinin yanı sıra yeni medya işleriyle de tanıdığımız Deniz Tortum ve yönetmen, kurgucu Can Eskinazi’nin birlikte yönettiği Anadolu Turnesi, geçen ay vizyondaydı! 4 kişilik saykedelik rock grubu Venus Music Peace Band’in, çıktıkları Anadolu turnesinde yaşadıkları maceraları anlatan film büyük ilgi gördü.


36

. TEKNOLOJI

. NISAN 2019

COŞKUN ARAL'IN PARİS'İ

Tekno Safari Timur AKKURT timurakkurt

T

eknoloji dünyasının yüksek sezonu 'genel kitleyi ilgilendiren ürünler anlamında' Ağustos ayının başlarında Samsung’un Note Serileri'nin lansmanıyla açılır, Eylül ayında Apple yeni iPhone’larını tanıtır, Berlin IFA (Tüketici Elektroniği Fuarı) olur, Ekim ortalarında Huawei’nin Mate Serisi tanıtılır, Ocak ayının ilk haftasında Las Vegas CES (Tüketici Elektroniği Fuarı) yapılır, Şubat sonunda Samsung S Serisi tanıtılır, Barselona’da Dünya Mobil Kongresi (MWC) yapılır ve son olarak Mart sonunda da Huawei P Serisi telefonların tanıtılmasıyla son bulur. Gördüğünüz gibi arada sürprizler olsa da genel anlamda bu şekilde bir döngüyle yeni ürünleri, teknolojileri sizlere aktarıyoruz. Mart ayının son haftasında Paris’te Huawei P30 Serisi telefonların tanıtımı için olay yerindeydim. Yani sezon finali yaptık. Tabii ki teknoloji dünyası hiç durmuyor, her hafta yeni ürünler, hizmetler tanıtılmaya devam ediyor ancak büyük koşturma bir süreliğine yavaşladı diyebiliriz. Paris’te yapılan tanıtımları seviyorum. Tek bir şartla: Coşkun Aral ile birlikte gidiyorsam! Nedenine gelince 17 yıl orada yaşamış bir duayen yanınızda olunca her şey sizin gördüğünüzden farklı oluyor. Neden mi? Yanından geçtiğiniz sırada binalar, kafeler, lokantalar, müzeler, sokaklar, galeriler sizinle konuşuyormuş gibi oluyor. Tabii ki Coşkun Aral’ın o sakin anlatımını, dopdolu bilgilerini, anılarını dinlemeye başlıyorsunuz. Şehir işte o zaman canlanıyor, size farklı davranıyor. Bu seyahatimizde de böyle oldu. Bilenler bilir, Coşkun Aral Anlatıyor YouTube kanalını birlikte hazırlıyoruz. P30 Pro için geldiğimiz Paris’te Coşkun abinin kanalı için iki bölüm çektik. İnanılmaz hikayeler izleyeceksiniz. Bir tanesinin tüyosunu vereyim. La Palette diye bir kahve var. Coşkun abi Paris’te yaşadığı yıllarda gidermiş oraya. Kahve dediysem gelenler fantastik! Picasso, Yahya Kemal, Abidin Dino, Braque, Jim Morrison, Ernest Hemingway, Julia Roberts, Harrison Ford. Coşkun Aral 30 yıl önce aldığı kamerası ile Abidin Dino’nun bu kahvede videosunu çekmiş. Bundan sonrasını merak ediyorsanız “Coşkun Aral Anlatıyor” YouTube kanalımıza abone olmalısınız. Gelelim sebebi ziyaretimize, P30 serisi Huawei için en önemli iki modelden biri. Mate serisi Ekim ayında P Serisi Mart ayında tanıtılıyor. Bu iki modelin piyasadaki diğer telefonlardan farklılaştığı en önemli nokta üstün fotoğraf performansı. Leica ile yaptıkları iş birliği sayesinde gerçekten rakiplerinin bir adım önündeler diyebiliriz. Bu arada Huawei Türkiye ekibini tebrik etmek

gerek. Dünya çapında en hızlı büyüyen pazarların başında Türkiye pazarı geliyor. Bunun karşılığı olarak çok kalabalık bir Türk basın ekibi olarak Paris tanıtımına katılım gerçekleşti. Ülkelerin başarısı oranında basın getirmelerine izin veriliyor. Bizim ekip 40 kişiydi. Böylece çok sesli bir içerik üretimi gerçekleşti. Ürüne gelecek olursak, fotoğraf konusunda gerçekten çok üstün olan bu cihazların (Android cihazların en büyük sorunu) bir türlü çözülemeyen sorunu video performansları. Fotoğraf insanlar için çok önemli onu kabul ediyoruz. Pek çoğumuz bu tip telefonlar sayesinde artık yanımızda fotoğraf makinesi taşımıyoruz. Teknoloji üreticilerinin atladığı bir detay var. Artık insanlar sadece fotoğraf değil video da çekiyorlar. Açıkçası video çekmeyi ve paylaşmayı daha da çok sevmeye başladılar. Bunun için Android işletim sistemine sahip cihazlar maalesef görüntü ve performans kalitesi anlamında Apple’ın işletim sistemi olan iOS’a yani iPhone’a yaklaşamıyor. Bunun sebebi büyük oranda işletim sistemi. Bu sorun ancak işletim sisteminin geliştirilmesiyle çözülebilecek gibi görünüyor. Belki bu konu video içerik üreticisi olduğum için beni çok rahatsız ediyor olabilir.

17

Coşkun Aral hayatının 17 yılını Paris'te geçirdi. Onunla bu şehrin sokaklarında dolaşmak farklı bir deneyimdi.


37

. TEKNOLOJI

. NISAN 2019

Uzun ömürlü, deliksiz ve şık bir model Video performansı dışında Huawei’nin P30 serisi telefonu güçlü özellikleryle geliyor. Özellikle bir detay var ki çok enteresan, inovatif bir gelişme. Telefonun üst bölgesinde biliyorsunuz kulağınıza sesin geldiği yerde bir hoparlör deliği olur. Bu telefonda yok! Ekranın altına yerleştirilen ve ses dalgalarının telefonun üst kısmından geldiği enteresan bir yenilik gelmiş. "Bu ne önemli şimdi?" demeyin! Zira ne kadar çok delik o kadar çok su ve toz alma ihtimali demek. Üstelik hijyen anlamında da epey sıkıntılı bir girintiden bahsediyoruz. Bu telefonda böyle bir delik yok. 4200 mAh bataryasıyla performanslı kullanımda bir günden fazla sizi götürebilecek bir pil kapasitesine sahip. Ekran çözünürlüğü oyun oynamak, video izlemek için gayet başarılı. Genel özelliklerine tablodan bakabilirsiniz. (Meraklısı için.) Yapay zeka konusunda da iyi bir performansa sahip işlemcisiyle epey değişik deneyimler yaşamanıza olanak tanıyacak. Yakında gelecek bir güncellemeyle etrafınızda bulunan objelerin enini, boyunu, derinliğini ölçebileceksiniz. Bu ne demek? Diyelim ki salonunuza bir masa almayı düşünüyorsunuz. Almak istediğiniz masaya telefonunuzu çeviriyorsunuz, eni, boyu, yüksekliği kameranızın çektiği görüntünün üzerine santim santim geliyor. Bu ustaların işlerini de epey kolaylaştıracak bir gelişme bence. Ne kadar doğru sonuçlar alacağını ileride deneyince yazarım ancak dedikleri kadar varsa çok eğlenceli deneyimler yaşayacağımız kesin. Özellikle P30 Pro’nun tanıtımında en çok üzerinde durulan konu, kamerasının 5X optik yakınlaştırma özelliğiydi. Ayrıca hibrit 10X yakınlaştırma ve 50X dijital yakınlaştırma özellikleri gerçekten çok iyi. Yaptığım test çekimlerinde beni şaşırtacak kadar iyi sonuçlar aldım. Düşük ışık ve gece çekimlerinde inanılmaz sonuçlar alıyorsunuz. Geçen ay Laponya'da Şenay’ı Kuzey Işıkları ile çektim ve her şey net olarak görülüyordu. Üstelik bu fotoğrafı P30 Pro ile değil bir önce piyasaya çıkan Mate 20 Pro ile çektim. Hayat Bana Güzel çekimleri için gittiğimiz Kuzey Finlandiya’da kullandığım video kamerayı sadece ses kayıt cihazı gibi kullanmak zorunda kaldım açıkçası. Bulunduğumuz karanlık ortamda o atmosferi ancak Mate 20 Pro ile görüntüleyebildim.

4200 P30 Pro'nun mAh performansı... Size gün boyu fotoğraf çekebilecek pil ömrünü sağlıyor.

Düşük ışık ve gece çekimlerinde inanılmaz sonuçlar alıyorsunuz. İşte P30 Pro'nun gece performansı.

KULAKLIK GİRİŞİ YOK

Biraz tasarım ve renk seçeneklerinden bahsedelim. Tasarım olarak yine şık ve renk olarak dikkat çekici renklerde piyasaya çıktı. Artık insanlar telefonlarını sadece bir cihaz olarak görmüyor biliyorsunuz. Elbise, ayakkabı gibi kıyafetlerinin bir parçası olarak konumlandırıyor. Bu noktada genel olarak Samsung, iPhone ve Huawei hepsi şık cihazlara sahip. P30 Pro’da da kulaklık girişi bulunmuyor. Kablosuz kulaklıklar artık bir mecburiyet olmuş durumda. Kablosuz ve kablolu hızlı şarj konusunda da yine güçlü bir model. Yarım saatlik kablolu hızlı şarjla 4200 mAh pilinizin yarısını şarj edebiliyorsunuz ki bu bir günlük ihtiyacınızı karşılayacak seviye. Son olarak güzel bir müjde vererek yazımı bitireyim. Coşkun Aral ile başladık yine onunla bitirelim. “Coşkun Aral’ın Paris’i” konseptli bir Şenay Akkurt ile Hayat Bana Güzel bölümü geliyor. Ne zaman derseniz Coşkun abi Şenay’a "Paris en güzel sonbaharda oluyor" dedi. Allianz Motto Müzik YouTube kanalında Eylül sonu Ekim başı gibi çok ama çok özel bir Hayat Bana Güzel izleyeceğinizi şimdiden müjdeleyeyim. İmkanımız olursa sizlerden bir çifti de bu muhteşem seyahate yanımızda götürebiliriz. Hayatınız boyunca unutamayacağınız bir deneyim olacağına şimdiden imzamı atarım. Bununla ilgli düşüncelerinizi Instagram’dan @yellow.bos ve @senayakkurt'a iletirseniz biz de bu projeyi hayata geçirmek için uğraşırız. Güzel bir ay geçirmeniz dileğiyle, Mayıs’ta görüşürüz...

LA PALETTE'İN HİKMETİ NEDİR? Alışagelmiş Saint-Germain barlarından çok daha fazlası La Palette. Mazisi 1913'e dayanıyor, Rue de Seine'in köşesinde. 1984'te Paris'in tarihi anıtlarından biri olma şerefine nail olmuş. Akşam Fransız mutfağından yemekler sunan mekan, restorandan ziyade bir bar. Akşam yemeği öncesi kokteyller için 1 numaralı alternatif! Geniş şarap yelpazesinin yanı sıra 20 klasik kokteyli ve kahveleri de var. Kuru et ve peynirler de cabası. Asıl aksiyonun döndüğü teras ise asırlık ayna ve seramiklerin yanı sıra ressamların paletleriyle şık bir ambiyansa sahip. À votre santé!


38 Arda AŞIK

A

RÖPORTAJ

. NISAN 2019

'İstatistiklerden etkilenmeden müzik yapmaya çalışıyorum'

36.100 Aylık Spotify dinleyici sayısı

Blue Kite, Vibes, The Potting Shed ve Tantana stüdyolarında kaydedilen albümde In Hoodies’e Yasemin Özler, Todd Gibson, Feryin Kaya, Si Connelly, Burak Irmak, Berke Can Özcan, Tunç Çakır, Mahmut Albulak ve Berkan Tilavel eşlik etti. Chris Potter tarafından mikslenen albümün mastering’i John Davis tarafından yapıldı.

2019 Recalibrated Expectations

The Anachrony Man Down Crawling On All Fours Almost Home Reality Dawns Wee Small Hours Late At Night- She’s Miss My Home Cut The Crap The Anachrony Man Down Crawling On All Fours Almost Home Reality Dawns Wee Small Hours Late At Night- She’s Miss My Home Cut The Crap The Anachrony Man Down Crawling On All Fours Almost Home Reality Dawns Wee Small Hours Late At Night- She’s Miss My Down Crawling On All Fours Almost Home Reality Dawns Wee Small Hours Late At Night- She’s Miss My Home Cut The Crap The Anachrony Man Down Crawling On All Fours Almost Home Reality Dawns Wee Small Hours Late At Night- She’s Miss My Home Cut The Crap The Anachrony Man Down Crawling On All Fours Almost Home Reality Dawns Wee Small Hours Late At Night- She’s Miss My Home Cut The Crap The Anachrony Man Down Crawling On All Fours Almost Home Reality Dawns Wee Small Hours Late At Night-l Fours Almost She’s Miss My

In Hoodies

Kolaj: Ece ULUSUM

lternatif müziğin 'kapüşonlu sesi' In Hoodies, kimi zaman bir başına çıkıyor sahneye kimi zaman saz arkadaşlarıyla. Parçalarında Britpop, rock, pop, elektronik ve daha birçok tınıya rastlıyoruz. Alternatif müziğin gözde ismi son olarak Recalibrated Expectations albümünü çıkardı. Efsane prodüktörle tanışmasından albüme kadar birçok konu hakkında Back on Stage'in sorularını yanıtladı. ❏ Albüm ne kadar sürede ortaya çıktı? Dinleyiciye yansımayan süreçten söz eder misiniz? Kayıtlar uzun aralıklarla, bir yılı geçen bir süreye yayıldı. Önce ev demolarından 14 şarkıyla başlayarak Blue Kite stüdyolarında uzun süre kayıtlar yaptık. Bu süreçte arada daha farklı tınlayan 4 yeni şarkı ortaya çıktı ve bu şarkılar geçen sene yayınlanan Circling The Cage isimli kısaçaları oluşturdu. Bundan sonra iki şarkı daha eklenerek Vibes İstanbul stüdyolarında devam etti albüm kayıtları. Sonrasında Christchurch’de yaklaşık bir haftada Chris Potter ile vokal ve ek gitar kayıtlarını aldık. Miks tamamlanmadan önce Tantana stüdyolarında bazı geri vokal ve akustik gitar kayıtları alındı. Evde ilk kaydedilen halleri daha çok içime sinen kanallar ise demodaki halleriyle albümde. Süreç içinde şarkı sayısı çok arttığı için albümde bütünlük sağlayabilecek, birbiri ile iletişimi olan ve iyi bir akışı olacak şarkıları bir araya getirmeye çalıştım. ❏ İlk albümünüz A Lunar Manoeuvre'ün ilk parçası Brave'e tıkladığımda hemen bir Britpop esintisi hissettim. Müziğinizi sadece 'alternatif' tabiriyle tanımlamak biraz yetersiz gibi duruyor. Siz nasıl tanımlarsınız? Sanırım en temelde indie veya indie rock demek mümkün. Haklısınız, özellikle ilk albümde britpop, britrock gibi türlere çok yakın şarkılar. ❏ Efsane prodüktör Chris Potter'la çalışmanızın yukarıdaki durum üzerinde bir etkisi var mı? Kendisiyle çalışmak nasıl bir deneyim ve nasıl bir araya geldiniz? Çok etkisi var tabii. Mail ve Skype kullandık. Demolar gönderdim ve şarkılar üzerine konuştuk sonra kayıt için Londra’da buluştuk. Onunla sadece tanışıp müzik üzerine konuşabilmek bile harika. Müziğe ve yaptığı işe gösterdiği özene, verdiği değere, konsantrasyonuna tanık olmak inanılmaz. ❏ Solo performanslarınızın yanısıra Yasemin Özler, Feryin Kaya, Todd Gibson ve Murat Yakupoğlu’nun dahil olduğu beş kişilik bir kadro olarak da çalışıyorsunuz. Solo In Hoodies ve grup halindeki In Hoodies arasındaki fark nedir? Bu durum olabildiğince farklı yerlerde müziği paylaşma isteğinden kaynaklanıyor aslında. Tüm grup sahnedeyken ortaya çıkan müzik, çok katmanlı, hem daha melodik hem de zaman zaman çok daha sertleşebilen bir müzik. Her alanda bunu fiziksel olarak sağlamak mümkün olmuyor. Bu nedenle tek başıma veya iki, üç kişi olarak yaptığımız performanslar da oluyor. Bazen sadece bir akustik ve elektrik gitarla yaptığımız,


RÖPORTAJ

. NISAN 2019

39

'Risk aldım diyebilirim' Barış KARAALİOĞLU

C

'Daha erken üretip paylaşmak isterdim' bazen de synth ve çellonun eklendiği farklı performanslar oluştu. Her müzisyen arkadaşım şarkılara kendilerinden çok şey ekliyor. Bu performanslarda canlı çalınırken şarkılar da koyulduğunuzu söylediniz. Müzik için farklılaşıyor aslında, farklı biraz geç bir zaman değil mi? hissettiriyorlar. Tam ekip Evet, sanırım çoğu örneğe baktığınızda sahnede olduğumuz geç bir zaman. Çok daha erken yaşta konserlerin yeri ayrı ama müzik üretmekle iç içe olabilen kişilerin, diğer performanslarda da özellikle müzikle ilgili eğitim alan kişilerin şarkılara farklı açılardan enstrümanlardaki hakimiyetlerine, müzik bakabilmeyi, farklı ve kulaklarına, aynı şekilde müzik bilgilerine yeni seslerle, değişimlerini sahip değilim. Bu belki şarkılara daha deneyimlemeyi seviyorum. içgüdüsel yaklaşmamı sağlıyor. Bu yetkinliğe ❏ Bu albüm için hiç sahip olmayıp çok daha erken üretip ilginç ve özel bir işbirliği paylaşmaya başlamış olmak isterdim. var. Sanatçı Murat ❏ Kapüşonun hikmeti nedir? Güzelgün'ün hazırladığı Bir hikmeti yok. Saklanma, içe kapanma, maketler sokağa pikenin altında kalma isteği, anonimlik bırakıldı. Neden? gibi düşünceler ifade ediyordu benim için. Albüme ilişkin fiziksel Aynı anda naif ve agresif şeyleri çağrıştıran bir materyal olması kapüşonun içinde olmak ismini sevmiştim. fikrini seviyorum. Bu ev ❏Alternatif müziğin gözde maketlerini bir şekilde isimlerinden olmanıza karşın Spotify'da sokağa bırakabilmek 2 bin 500'e yakın takipçiniz var. Gerçek istedik. Müzikal anlamda hayattaki popülaritenizle sanaldaki bir geri dönüşü olacağını ayrışıyor mu? sanmıyorum. Zaten bizim Dediğiniz rakamlar, başka veriler referans için birbirini besleyen alındığında, herhalde pek çok müzisyene, şeyler üretebilmek gruba göre, bir çeşit 'az bilinme' ifade ediyor önemliydi. Evsizlik, sanırım. Önemli değil ki. Sadece yaptığım göç, mülteci olmak, şey anlam ifade edebilecek, dinlediklerinde şehirlerin dönüşümü iyi gelebilecek insanlara ulaşsın istiyorum. ile deforme olan anılar, Şarkılar, müzik, özünde ölçülebilecek şeyler gitmek, kalmak, aile, değil bence. Zaman zaman sonuçlarını yalnızlık, değişen yaşasam da istatistiklerden etkilenmeden kimlikler gibi şeyler müzik yapmaya çalışıyorum. üzerine çok konuştuk. ❏ Hedefleriniz ve yakın gelecek Onun üretimleri ve planlarınız neler? fikirleri, müziği ve sözleri Kimseye zarar vermeden yaşayabilmek, de çok besledi. Sonunda üretip, paylaşabilmek. Gerçek kalabilmek. maketlerden bir tanesi Müzik özelinde ise paylaşmak istediğim albüm kapağında yer aldı. çok şarkı var. Başka müzisyenlerle bir araya ❏ Üniversitenin gelmek, farklı tınlayan şeyler üretebilmek başlarında televizyonda ve müziği olabildiğince farklı yerlere Richard Ashcroft'u iletebilmek istiyorum. izlerken yola

azdan şansona uzanan geniş bir repertuvara sahip. 8 yıl boyunca İzmir Kent Orkestrası’nın solistliğini yaptı. Sevinç Yurdem, Ferdi Tayfur’un unutulmaz şarkısı Sen De Mi Leyla'ya yaptığı yorumu tekli olarak piyasaya sürünce dikkatleri üzerine çekti. Biz de BoS olarak konuşalım dedik. ❏ Son yıllarda arabesk müziğin dinleyici sayısında artış yaşanmakta. Şarkı seçiminizde bu etkili oldu mu? Şarkıyı arama aşamasında müziğin türüyle ilgili keskin çizgilerim olmadı. Dikkate aldığım en önemli iki şey şarkının duygusu ve çok fazla kişi tarafından seslendirilmemiş olmasıydı. Sen De Mi Leyla, kadına söylenmiş bir serzeniş gibi tınlamadı bende. Aksine hayatı derin yaşayıp Leyla olan insanları düşündürdü ve bu hikayeyi anlatmak istedim. Dinleyici sayımın artma ihtimalini düşünmeden risk aldım diyebilirim. ❏ Sen De Mi Leyla yorumunuzun beğenilmesinin sebebi sizce nedir? Beğenilmesi iyi hissettiriyor çünkü ilk teklim. Aranjörüm Cenk Erdoğan da benim gibi. Birçok tarzı deneyip kendi stiliyle çalmış. Benzer taraflarımız çok fazlaydı. Ben bu şarkıya nasıl bir aranje yapılması gerektiğini iyi analiz etmiştim. Cenk ile birbirimizi iyi anladık, iyi eşleşme oldu sanırım. Hatta şarkıda insanların kulaklarının alışkın olduğu bazı vokal tekniklerini, yapabildiğim halde yapmadım. Kendimden çok fazla uzaklaşmadan sade bir yorumla olmasını tercih ettim. Bu da insanlara samimi geldi sanırım. ❏ İyi bir caz dinleyicisi olarak bir caz albümü yapmayı düşünüyor musunuz? İlerleyen zamanlarda kendi şarkılarımı da dinleyicilerle paylaşmayı düşünüyorum. Ülkemizde muhteşem caz müzisyenleri var. Onların bestelerinden oluşacak bir albüm yapmayı planlıyorum. ❏ İzmir'de ağırlıklı olarak caz yorumlayan birisiniz. Caz söyleyen biri olarak Ferdi Tayfur söylemenin sizde yarattığı zorluklar neler? İstanbul’a gelmeden önce son 5 yıl yalnızca caz standartları söyledim. Caz müzisyeni kontrbas sanatçısı Kürşat And'la çalıştım. Fakat geri kalan yıllarda birçok tarzda şarkılar söylediğim için kendimi caz şarkıcısı olarak görmüyorum. Aslına bakarsanız pop şarkıcısı olarak da görmüyorum. Kendime yalnızca şarkıcı diyorum. Bu benim için en değerlisi. Bundan mütevellit kayıt esnasında duvara bakıp şarkı söylemek zorunda kalmak dışında bir sıkıntı yaşamadım. Ferdi Tayfur gibi isimlerin hiç değişmeyen bir kemik kitlesi var. Bu kitlenin bir kısmını yeni bir renk duymak mutlu etse de bir diğer kesim bu konuda çok katı. Bu riski almak belki bir zorluk olarak tanımlanabilir ama ben bu riski göze aldım. İyi ki de almışım!

10

. bin

Spotify'daki aylık dinleyici sayısı

2019

Sen De Mi Leyla

Sevinç Yurdem


RÖPORTAJ

. NISAN 2019

S

ahnelerde farklı set up'larla ve projelerle karşımıza çıkan Aga B'nin Al,Bum albümünü sömürmüş yenisi için pusuya yatmıştık. Nihayet Muaf çıktı, üzerine bir de Algımız Pis'in klibini yayınladı. Albüm tam bir bütün, her parça birbirine ince ince bağlı. Aga B ne kadar eş dost dese de günümüzün ünlü rap müzisyenlerinin buluştuğu bir albüm bu; Buggy, Ezhel, Kamufle, DJ Suppa... Tüm bu detayları konuşmak üzere albüm lansmanında sahne arkasına sızdık. ❏ Neden bu kadar bekledik bu albümü? Aslında her şey olması gerektiği zamanda oldu. Benim için daha sıkıntılıydı; insanlar dinlemeyi bekliyor... Keşke arada şarkılar verebilseydim. ❏ Daha fazla şarkın vardır eminim. Parça sayısını neye göre belirledin? Aynen. Tadımlık oldu. Tüm şarkılar albümün konseptine çok uygun olmayacaktı. Single hakkım saklı olsun istedim. Albümün tadını çıkarıp onları daha sonra yayınlarım. Daha sonra bir Instagram albümü yapacağım, 9 tane bir dakikalık şarkı olacak. Ama önce albüm bir sindirilsin, insanlar ne demek istediğimi anlasın. Güncel mermileri sonra sıkarım. ❏ Bu günümüzün popüler isimlerinin buluştuğu bir albüm olmuş. Eş, dost toplanması ya. Hiç o kafada gelişmedi. ❏ Albümde çıtayı çok yükseltmişsin. Tınısı, sözleri, konuyu ele alış şekli ve sunumun. Şimdi ne yapacaksın? Bunu düşünerek yapmıyorsun. Düşünerek yaptığında eline yüzüne bulaştırırsın bence. Planlı müzik yapmak can sıkıcı bir şey. Bu ben evde söz yazıyorum kadar organik. Bir de yetenekli müzisyen arkadaşım bunu besteleştiriyor kadar bir hikaye. Yapacağız ve olmaya devam edecek. ❏ Albüm kapağında da odanı göstererek bunu yansıtıyorsun sanırım. Aynen. Odadaki objeler de şarkıda geçen imgelerden seçtik falan. Tasarımlar güzel oldu. Bir kısmını sadece Instagram'da yayınladım. Ama plak bastırıp insanlara güzel bir anı bırakma planım var. ❏ Sony Music ile çalıştın bu albümde. Sana neler kattı? Ya da müziğini etkiledi mi? Neler katacağını göreceğiz. Ama beni çok serbest bıraktılar. Zaten yapımcı üreticinin işine çok fazla karışmamalı. Şirketler bilmiyor demek istemem ama bizim kadar da rapçi değiller. Bize güvenmeleri gerekiyor ki öyleydi. İlk kez bir şirketle çalışıyorum ben de bilmiyorum neler olacak. ❏ Klibin epey ilginç. Yine Ankaralı buluşması olmuş prodüksiyonda. Ben başka sanat disiplininden biriyle çalışacağım zaman aklımdaki her şeyi anlatıyorum ve buna bağlı kalmadan şekillendir diyorum. Alt metinleri sadece onlara anlatırım. Algımız Pis şarkısında da öyle oldu. 3 günde çekildi. ❏ Nerede? Hep Ankara içinde oldu. Ankara'yı uzun süre duyacağız. ❏ Spotify'a baktım en çok dinlenen şarkın 3500. Ezhel'in etkisiyle o parça patladı. Biraz dinleyici gözüyle bakınca diğer şarkılara haksızlık edildiğini düşünüyorum. Sen ne dersin?

Aga B

Ece ULUSUM

247.100

Spotify'daki aylık dinleyici sayısı. Gittikçe artıyor...

3500 çok güzel, teknik itibarıyla şov bir şarkı. Bu kadar ilgi görmesi bu teknikle alakalı olmaydı ama öyle değil. Yine de şikayetçi değilim. Popüleri takip eden kitle beslenmeye devam etmeli. Onların sebep olduğu tıklanma sayısı, başka bir şeye neden olabilir. Bu kötü hissettirmiyor, öyle oluyor ve yapacak bir şey de yok. Kalıp beğenilerimiz var. Bunu aşmak gerek. Aga B matematiğini çözerseniz belki sevebilirsiniz. Diğer şarkılara da şans vermek lazım. Şimdi Kafi ile Bir Var Bir Yok arasında bir yarış var. ❏ Buggy bu albüme neler kattı? Bana çok şey kattı. Benim kendimi başka bir sound'da denemiş oldum o da benim matematiğimde kendini denemiş oldu. Sahne uyarlamalarımda yeni stiller deniyordum ama albümde yoktu böyle parçalar. Akustiğe yakın dijital tınıların olduğu bir iş oldu. Tarzları kısıtlamamakta çalışıyorum. (Kameraya dönüp) Belki seni kopartmıyor olabilirim üzgünüm dostum ama belki seni koparabilir. ❏ Aga Bando ile bir şeyler yapacak mısın? Şimdilik durdu. Şimdi daha dijitale yakın, minimal bir set up'la sahne yapacağız. Launchpad, bas gitar ve turntable gibi... Kafamızda bir şeyler var ama sahnelerde deneyerek öğreneceğiz. Enstrümantal bir grup istiyorum ama zaman gerek. Bu formata belki davul eklenebilir, nasıl olacak bilemiyorum. ❏ Rap artık radyolarda çalmaya başladı. Bu yakında televizyona da sıçrayacağının sinyalleri. Televizyona çıkar mısın? İstemem ama bu küçümsemekle alakalı değil. Biz ona alternatif bir şey yaratmak için bir dünya kurduk. Şimdi bizim dünyamız güçlendi. Burada iyiyiz, öbür tarafta isterlerse gösterebilirler. Ama orası bizim için başarı değil. İyi hissettiğimiz yerdeyiz. ❏ Bundan sonra neler olacak Aga B? Sahneye yükleneceğim. Yapabilirsem ayda bir klip yayınlamak istiyorum. Yeni işler koymaya devam etmek istiyorum çünkü kaynıyorum gibi hissediyorum. Çok zaman kaybettim sanki. Bahsetttiğim Instagram albümünü yapacağım, çalışmasına başladım. İkisi düet olacak bir kısmı da kaydedildi ve prodüksiyon aşamasında. Bakalım hayat bize neler getirecek. ❏ Neden emekliye bağladın şimdi? (Kahkahalar) Ama öyle hissediyorum! 50 yaşıma girip gideyim Çanakkale'ye yerleşeyim, sakin hayat falan. Buralar yoruyor beni. ❏ Röportaja dert bölümü de ekledik, Aga B "Beni gömün" dedi. Öyle de demedi de yardım istedi! (Gülüyoruz.)

'9 parçalık bir Instagram albümü yapacağım'

Artwork: Esat Berke VARGÜN - Kubilay AKASYA

40


41

GÜNCEL

. NISAN 2019

Ro

cke

tm

an

Rh

aps

ody

Fİ L

M

ian

ÜZ

hem

Bi

Bo

İK

rm

an

<3

tık

Th e

Di

rt

ev liliğ

i

M

Blin the ded Lig By ht

Arda AŞIK

F

ilm yapımcıları için müzik yıldızları şu sıralar bir cazibe merkezi. David Bowie, Keith Moon ve Bohemian Rhapsody'yle fitillenen biyografik film ateşi... Bu yılki Sundance Film Festivali'nin başarı hikayelerinden biri Gurinder Chadha'nın Blinded By the Light filmi. Gazeteci Sarfraz Manzoor'un Bruce Springsteen'in müziğiyle yaşadığı ergenlik uyanışından bahsettiği otobiyografi kitabı Greetings from Bury Park'tan uyarlandı. Mesele Springsteen'in, kendisinin ve 16 parçasının filmde kullanılmasına izin vermesiydi. Manzoor bunun çok basit olduğunu söylüyor "Bruce kitabımı sevdi, Gurinder'a güvendi." Peki iznin altında yatan motivasyonun kaynağı bu denli iyi bir kalp mi? Yapımcılar için sanatçılardan faydalanmak yani müziklerini, hikayelerini kullanmak için izin almak zordu. Ancak inanılmaz bir başarıya imza atan Bohemian Rhapsody ve eli kulağında olan Elton John filmi Rocketman'den sonra iş değişmiş gözüküyor. Sanatçılar film işinin kültürel sahalara geri dönmek ve geleneksel para kazanma yollarının yerini doldurmak için bir yol olduğunu anladılar. Johnny Flynn'ın hayat vereceği Stardust, David Bowie merhum olmasına rağmen dört gözle bekleniyor. Mötley Crüe aktif olmamasına rağmen

Netflix'te yer alacak The Dirt için müziklerini verdi hatta 4 de şarkı yazdı. Céline Dion'un The Power of Love'ı yolda. İLİŞKİNİN SIRRI KAZAN-KAZAN Filmler müziği pazarlıyor, müzik ise sinema için malzeme oluyor. Yani kazan-kazan durumu var! Bohemian Rhapsody, Queen'in kitlesinin ardındakilere şarkıları tanıtmak için bir vitrin oldu. Streaming çağında sanatçılar biyografi filmleri ve müzikal gibi araçlarla ipleri tekrar eline alıyor. Filmin yaratıcı danışmanları Brian May ve John Taylor ürettikleri üzerinde sıkı bir kontrole sahip, Freddie Mercury'nin kişisel hayatına kadar uzanan zeki iş insanları oldular. Sosyal medya, spekülasyon ve sahte haber çağında bu görsel araçlar sanatçılara hikayelerini anlatma, mazilerinin ticari versiyonunu sunma ve kendi gerçeklerini anlatma imkanı sağlıyor. Bu, halkla ilişkilerde standart bir çizgi. Bir markayı ya da ürünü pazarlarken kendi gerçekliğinize uygun şeyler seçersiniz. Pop müziğin şafağının da merkeziydi bu. Elvis Presley ya da Cliff Richard filmleri hayranlarına, kendilerini görebilecekleri yeni bir yer yaratmış ve idealize bir 'public image' sunmuştu. Richard'ın Summer Holiday'de yarattığı kişi on yıllarca sürdü.

800.089.000$ Bohemian Rhapsody'nin gişe hasılatı...

Gesamtkunswerk Senarist ve yayıncı Matthew Sweet, Pink Floyd'un The Wall filmini gesamtkunstwerk olarak tanımladı. Bu, Richard Wagner'ın ortaya attığı, birden fazla sanat disiplininin bir arada olduğu çalışmaları tanımlayan kavram. Tabii anlık biyografi filmi çağında kendilerini ya da merhumların tanıdıklarının sanatçıyı istedikleri gibi yansıtmayacak filmlere müzik vermek istemeyenleri de var. 2014'te Hendrix'in filmi Jimi: All Is By My Side'da müziklerinin kullanılmasına izin verilmedi. Döneminin diğer sanatçılarından faydalanıldı. Todd Haynes'in 1998'de çektiği Velvet Goldmine'da David Bowie müziklerinin kullanılmasını reddetti. Bowie, müziklerini 2015'teki Lazarus müzikalinde kullanmak istiyordu. İyisiyle kötüsüyle bir şekilde geçti sanatçılar bu film sınavlarını. Ancak bir isim hariç: Michael Jackson. Yüksek doz uyuşturucudan ölmedi kendisi ama hakkındaki suçlamaların açığa çıkarıldığı Leaving Neverland'le ölüyor. Belgeselin adı gibi, sevdiğimiz sesleri hayalimizdeki imajlara uydururduk ya hep. Artık o neverland yani düşler ülkesinden ayrılıyoruz.


42

AJANDA

. NISAN 2019

BU AY DA

7 Mart Perşembe Dorock XL Beşiktaş sahnesinde Evrencan Gündüz! Gobi Fest kapsamında sahne alan Evrencan konserdekileri kendinden geçirdi. Gitarıyla mucizevi anlar yaşatan müzisyen renkli kişiliğini sahnesine taşımada çok ustaydı!

DOPDOLU

Türkiye'nin ilk arabesk grubu Arabesque Project müziğini safkan arabesk olarak tanımlıyor. Arabesk türünden parçaları rock ve doğu vurmalılarıyla harmanlayan grup efsanelerin yanı sıra seslendiriyor. Seyircilere türün kederli değil, keyifli ve eğlenceli yönünü göstermeyi vaat eden grubu kaçırmayın! 3 Nisan 21.00'de Kadıköy Dorock XL'deler. XL

7 yıl önce çıkardıkları Başka Bir Dünya XL albümüyle müzik dünyasına giriş yapan Pera, hemen ertesi yıl çıkardıkları GİZ albümündeki Sensiz Ben ve Unut gibi parçalarla sükse yaptılar. Reytingleri tavana vuran dizilere yaptıkları müziklerle de isimlerinden söz ettiren rock grubu 4 Nisan'da saat 22.30'da Beşiktaş Dorock XL'de sahne alacak. Coşku tavan yapacak! Bartu Küçükçağlayan ve Afordisman XL tarafından 2008 yılında kurulan Büyük Ev Ablukada, sabahlayan sohbetlerin ve akabindeki mutlu kahvaltıların müziğini yapıyor. Üyeler adeta kendi yarattıkları dilden konuşuyor ve takma adlar kullanıyorlar. Konserleriyle apayrı bir deneyim yaşatan alternatif rock grubu 6 Nisan saat 22.30'da Beşiktaş Dorock XL'de.

Ankara menşei glam & hard rock grubu The Madcap, uzun saçları, olay kostümleri ve enerjisiyle sadece Türkiye değil yurt dışında da konserler verdi. Rock'n'roll müziğin eğlencesini hatırlatmayı kafaya koyan grup Kadıköy Dorock XL'de müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak. Konser 9 Nisan günü saat 22.30'da. XL

2000'lerin başında bir cover projesi olarak yola koyulan, gerek geniş repertuvarları gerek sahne performanslarıyla Türk heavy metal dünyasının kült ismi haline gelen grup 2014'te yayınladıkları ilk albümleriyle olumlu yorumları topladılar. Bu yıl yeni albümünü yayınlamaya hazırlanan Murder King, 9 Nisan 22.30'da Beşiktaş Dorock XL'i sallayacak. XL

XL

Efsane geri dönüyor! 1990'ların Norveçli efsanevi alternatif rock grubu Madruga'da 10 yıllık aradan sonra Avrupa

turnesinde. Kuzey'in melankolik soğuğunu hissetmek için 10 Nisan gecesi 22.30'da Beşiktaş Dorock XL için ajandanızda yer ayırın... İlk albümü Memory Ivy'den sonra James Blake ve Chet Faker'la kıyaslanan Hollandalı pop müzisyeni Gosto, bu ay çıkacak albümüyle iddialı. Üstelik yeni albümün ilk konserini 17 Nisan'da 22.30'da Beşiktaş Dorock XL'de veriyor. Yıldızın doğuşuna tanıklık etmeye hazır olun! XL

Yugo-rock'ın dev grupları Bijelo Dugme ve Divlje Jagode’nin esas oğlanı Alen Islamoviç 26 Nisan'da saat 21.00'de Beşiktaş Dorock XL'de müzikseverle buluşacak. 80'lerden hit'ler dinlemek isteyenler için birebir. XL


43

ENSTRÜMAN

. NISAN 2019

Başparmak piyanosu

Barış KARAALİOĞLU

A

KA Lİ M BA

frika denildiğinde akla ilk olarak yoksulluk, askeri darbeler akla gelir. Fakat Afrika müziğinin dünya müziğine katkısı çok büyük. Blues ve caz müziğin ortaya çıkışının kökeninin Afrika kıtasının yerel dinamiklerine dayandığı yadsınamaz bir gerçek. Kıtada ilk ve tek düzenlenen dünya kupası olan 2010 Güney Afrika Dünya Kupası'nda sürekli sesi duyulan vuvuzelalar zihinlerde pek iyi yer etmemişti. Mesela kıtada birçok yerel müzik aleti var. Çoğumuzun ismini bile bilmediği kalimba onlardan biri. Batıda parmak piyanosu olarak bilinen kalimbanın 3 bin yıllık geçmişi olduğu düşünülmekte. Afrika'nın güneyinde ve doğusunda ortaya çıkan kalimba, Zambezi Nehri kıyılarında görülmüş, Mozambik ve Zimbabve’de yerli gruplar arasında yaygınlaşarak popüler hale gelmiş. Kalimba, geleneksel olduğu ülkelerdeki dini törenlerde de çalınıyor. Kalimbanın Afrika dışına çıkışı 1950'li yıllarda Hugh Tracey'nin uğraşlarıyla gerçekleşti. Tracey, 20'nci yüzyılın ilk yarısında özellikle Afrika’ya sık sık seyahat edip alan araştırmaları yapan bir etnomüzikologdu. Tüm dünya onu Afrika yerel müziğine dair oluşturduğu uluslararası bir kütüphane ve kalimba gibi yerel çalgıları geliştirip müzik dünyasına kazandırması ile tanıdı. Tracey, Afrika müziği üzerine yoğun çalışmalar yapmış bir müzikolog. Tracey’nin çalışmalarının daha yoğun olduğu kısım günümüzdeki adıyla ‘başparmak piyanoları’ adı verilen yerel Afrika enstrümanları üzerineydi. Afrika’daki birçok bölgede farklı tür, isim ve çalma şekilleriyle farklı özellikler gösteren bu enstrüman grubu için Tracey, kalimba adını kullandı. 1950’li yılların sonlarında AMI ya da Afrikan Musical Instruments (Afrika Müzik Aletleri) adıyla bir şirket kuran Tracey; kalimbayı geliştirdi, batı müziği teorisine göre yeniden tasarladı ve 1960'lı yılların başında piyasaya sürdü. Metallerin doğal major modunda ayarlanması gibi çalışmalar kalimbanın batı müziğine entegre edilmesi adına yapılanlardan biriydi. Sonraki yıllarda oğullarıyla dünyayı dolaşan Tracey, kalimbayı seminerler ve müzikler ile dünyaya

17

Klasik kalimba 9 telliyken en popüler olanlar 17 telli. Elbette 50 telli olana kadar türleri var.

tanıttı. 1970 ve sonrasında kalimbayı başka firmaların da üretip pazarlamasıyla enstrüman yeni tasarımlarına kavuştu. Günümüzde kalimba pratik olarak birçok şekilde akortlanabiliyor, tınıları değiştirilebiliyor ve elbette ilk halinden epey farklı tasarımlarla satışa sunuluyor. Kalimba virtüözü isimlerin büyük çoğunluğunu Zimbabveli ya da Güney Afrikalı. Tendayi Gahamadze, Chartwell Dutiro, Cosmas Magaya, Ephat Mujuru, Chris Berry, Alexio Kawara gibi isimler kalimba çalan Afrikalı müzisyenler arasında en ünlü olanları.

680 Türkiye'de fiyatları 80 TL'den başlıyor 680 TL'yi buluyor.

Hugh Tracey

KALİMBA İLE ÇALINABILEN 10 ŞARKI ❶ Star Wars Imperial March ❷ Despacito / Luis Fonsi ❸ My Heart Will Go On / Celine Dion ❹ Kiss The Rain / Billie Myers ❺ Hallelujah / Leonard Cohen ❻ Can't Help Falling In Love / Elvis Presley ❼ Californication / RHCP ❽ Requiem For A Dream / Mozart ❾ Bohemian Rhapsody / Queen ❿ Shape of You / Ed Sheeran

KİMLER KULLANDI? David Bowie, Nine Inch Nails'ten Trent Reznor, King Crimson'ın üyelerinden Jamie Muir, eski Genesis gitaristi Steve Hackett, Long Long Way to Go şarkısında Phil Collins, Earth, Wind, & Fire üyelerinden Maurice White, Wilco'dan Glenn Kotche.

70

Binlerce yıllık geçmişi olan enstrüman dünyaya 70 yıl önce açıldı.

3000

Enstrümanın üç bin yıl önce icat edildiği düşünülüyor.


44

2

RÖPORTAJ

. NISAN 2019

ANTİ-KAHRAMAN İLE ELEKTRONİK GERÇEK

2 Mart gecesi Borusan Müzik Evi'nde adeta bir müzik şöleni yaşandı. Önce yanında üç virtüözüyle, Türk hayranlarının 'müziğin antikahramanı' olarak tanımladığı Matt Elliott, üçüncü kolu haline gelmiş gitarı ve güçlü sesine karşın gössterişten uzak duruşuyla eşine az rastlanır bir performans sergiledi. Bu arada her şarkısına eşlik eden arkadaş Matt'in biraz gerilmesine sebep olmuş, "Ya sözleri unutsaydım ne yapacaktım, hepsini bilen biri vardı?" diyor. Akabinde synthesizer'iyle Colleen sahne aldı. Efektlere bolca yer verdiği müziğiyle doğayı ve yaşadıklarını aktardı. Önce Colleen'le, soundcheck'inin hemen ardından, Balat için yola çıkmadan önce; Matt'le ise sahnesinden hemen sonra BoS olarak konuştuk.

Matt Elliott

Arda AŞIK

Colleen

❏ Neden Türkiye'de size müziğin anti-kahramanı deniyor? Anti-kahramanın ne demek olduğunu bilmiyorum ama ben bir rock'n roll oğlanı değilim. Bence bu bir referans. Sadece normal biriyim, tıpkı diğerleri gibi. Sahneye iddialı çıkmıyorum çünkü gösteri nasıl olacak bilmiyorum. Çok iyi de olabilir, bir felaket de... Beynime güvenmiyorum, bazen çalışmıyor. ❏ Eklektik bir müzik yapıyorsunuz, rock ve elektro tınılarının folk üzerinde harmanlandığını duyuyoruz. Ayrıca bir Slav esintisi hissediyoruz. Nedir bunların kaynağı? Bütün arkadaşlarım üniversitedeyken ben 10 yılımı bir plakçıda çalışarak harcadım. Yani tüm dünyadan büyük bir müzik kataloğuna erişimim vardı. 1990'larda The Third Eye Foundation projesiyle kullandığım ilk sample'lardan biri Türkçe bir folk parçasından alıntıydı. Gençken blues rock skalasındaydım. Sonraki tüm yaşamımı bunun dışında geçirmeye çalıştım. Çünkü bu benlik değildi pek. Doğu müziğinde daha ilginç fikirlerim vardı. Sadece Orta Doğu değil, İspanya ve Japonya da dahil. A minör, E gibi akorlarla tekrar etmek istemiyorum. ❏ Drinking Songs albümünüz burada bir kült haline geldi. Hikayesinden bahseder misiniz? Drinking Songs ilk stüdyo albümüm, Paul McCartney'in üniversitesinde stüdyo mühendisliği okuyan bir çocukla kaydettik. Bu yüzden stüdyoyu kullanmamıza sadece gece izin veriliyordu. 10'da gidip sabah 6'da çıkıyorduk. Ve bu benim ilk stüdyo deneyimimdi. Sonunda dosyaları bilgisayardan aldım, bilgisayara güvenmem. Başlangıçta plak şirketi pek memnun kalmadı "Eh... Bu pek Matt Elliott albümü gibi değil!" dedi ancak sonunda herkes mutluydu. Sanırım ünlü olma sebebi ise YouTube algoritmalarıyla ilgili, 3 milyon tık almış. Ama 10 - 15 yıl sonra insanlar sevmeyebilir. ❏ Etkilendiğiniz isimler kimler? 60'lar ve 70'lerin Jamaika ve Amerika menşei siyahi müziğini dinliyorum. Soul ve funk seviyorum. The Numero Group'tan çıkan Eccentric Soul serisi mesela. Sanırım yaptığımın tam tersi olduğu için seviyorum. Ben bir modern müzik insanı değilim, klasik ve eski kafalıyım. ❏ Vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Ben kimim ki insanlara bir şey diyeyim. İyi olun, dünya daha güzel bir yer olsun.

❏ İlk albümünüzü 2003'te yayınladınız. Sözleri olan ilk albümünüz ise 2013'te çıktı: The Weighing of the Heart. Neden bu kadar beklediniz? Şarkı söylemek beni çekse de bunun için sesim olmadığını düşünüyordum. Ve söyleyeceğim bir şey yoktu. Üç enstrümantal albüm yaptıktan sonra içimde denemem gerektiğini hissetmeye başladım. Doğal gelişti, bir plan yoktu. ❏ Peki albümün hikayesi nedir? Paris'ten İspanya'nın Bask Bölgesi'ndeki San Sebastian'a taşınmıştım. Bir stüdyo ayarladım. Keşif yaptım. Daha fazla alanım oldu ve daha çok enstrüman aldım. Enstrümantal olan eski Colleen'in geçiş albümüydü. Viola da gamba çaldım. Fingerstyle tekniği kullandım ve gitar gibi akort ettim! ❏ Mekanların sizi söz yazmaya teşvik ettiğini söyleyebilir miyiz? Evet, ilk sözlerim doğa aşkımdan doğdu. Doğa benim için çok önemli, burada da kuş gözlemi yapacağım hatta çantamda dürbün var! Aktarmak istediğim şeylerin önemli kısmı doğayla ilgiliydi. Paris ve San Sebastian'da bu etki vardı. ❏ Seramik ve heykelcilik gibi sanatlarla da uğraşıyorsunuz. Bunlar da müziğinizde etkili oldu mu? Dürüst olmak gerekirse hayır. 2 yıl ilgilendim. Ancak sanatsal bir kriz dönemimde müzik yapmıyorken kendimi suçlu hissetmemi önledi. Ve bana tekrar odaklanmayı öğretti. Müzik yaparken aklıma sürekli yapmam gereken işler geliyordu. Ancak bu diğer branşlarla uğraşırken tek düşündüğünüz yaptığınız parçadır. Bu alışkanlığı ve farkındalığı müziğe taşıdım. Sadece ben ve enstrümanım. ❏ Son albümünüz A Flame My Love, a Frequency öncekilerden daha pozitif bir havaya sahip... Aslında albüm çok üzgün bir dönemimden doğdu. İki şey olmuştu hayatımda: Kasım 2015'te ailemden biri çok hastaydı ve onu Paris'te ziyarete giderken terör saldırısı oldu. Sadece birkaç saat uzaklıkta... Sirenleri hala duyabiliyorum. Çok karanlık bir zamandı: Ölüm, hastalık, şiddet... Tamamen güçsüz hissediyordum. Birkaç hafta müzik yapmadım ancak albümü yapacaktım yani zorundaydım. Müzik yapmak dirilticidir. Müzik yaptıkça daha iyi hissetmeye başladım, albüm de ona göre şekillendi ve dengeli oldu.


45

HABER

. NISAN 2019

Deneysel müzik buluşması

29

Gerçekleşen Nova Muzak konseri sayısı

58

Bu konser serisinde sahne alan grup/sanatçı sayısı

200 Performans sergileyen müzisyen sayısı

2000 Konserleri duyurmak için bastırılan poster sayısı

9

Etkinlik serisi dokuz yıldır devam ediyor.

Y

ıl 2010, yer kültürün ve dolayısıyla sanatın dünyadaki en renkli yerlerinden İstanbul, kültür ve sanatın bu şehirde kalbinin attığı yer Beyoğlu. 1997 yılında etkinliklerine başlayan Borusan Sanat, etkinliklerini daha geniş bir skalaya yaymak ve hem sanatçılar hem de sanatseverlere farklı bir deneyim sunmak için İstiklal Cddesi'nde Borusan Müzik Evi'ni açar. Açılışı İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olduğu yıla denk gelen mekan, ilk üç yılında yoğun bir programla yeni müzik, dünya müziği, caz ve disiplinlerarası performanslara odaklanarak kentin giderek hareketlenen sanat yaşamına katkıda bulunuyor. Açıldığı günden bu yana özellikle yeni müzik alanında gerçekleştirdiği etkinlikleriyle Borusan Sanat’ın klasik müzik ve çağdaş formlarını destekleme ve yaygınlaştırma amacına büyük ölçüde katkı sağlayan mekan 2014 Kasım’ında Borusan Sanat’ın merkezine dönüşüyor. Berlin kökenli sanat kurumu RadialSystem V ile sürdürdüğü New Sounds of Berlin and Istanbul ve XJAZZ Istanbul etkinliklerini başarıyla yürüten Borusan Müzik Evi'nin Kod Müzik'le gerçekleştirdiği Nova Muzak Serisi ise başlı başına bir hikaye. 'UÇUK BİR KEŞKE OLSA' Kod Müzik Kurucusu Necati Tüfenk Nova Muzak serisi için, "1998'den beri birçok konsere imza atsak da İstanbul'daki eksikliğin farkındaydık" diyor. Üstelik yelpazeleri oldukça genişti, indie rock'tan ana akım caz ve elektronik gibi birçok türe kadar uzanıyordu. Bahsi geçen eksiklik ticari kaygı taşımayan, sanatsal içeriğin ön planda olduğu sıcak ve samimi bir sahne. "Hatta bu konserleri bir seriye dönüştürüp birbirinden ayrı gibi duran müzikal gelenekleri Türk dinleyicisiyle buluşturmak da doğal olarak bir sonraki adımdı." Keşfetme

arzunuzu doyuran, nitelikli bir konser dizisi böylece başlıyor. Bir gün CRR'den ayrılan Kerem Tüzün'den telefon geliyor, "Abi kafandan geçenleri yapabileceğin bir yer var" deyip Borusan Müzik Evi'nin sahnesini gösteriyor Tüfenk'e. CRR'de birlikte çalışmış ve büyük işlere imza atmış iki isim kendileri. Ardından şu anki Borusan Contemporary Müze Direktörü ve Borusan Müzik Evi eski müdürü Yağız Zaimoğlu'na yönlendiriyor Tüfenk'i. Zaimoğlu'yla Tüfenk sohbet ediyorlar. Tesadüf o ki Zaimoğlu'nun da içinden geçenler farklı değil. "Nova Muzak fikri, sevgili Necati’yle sohbet ederken 'uçuk bir keşke olsa' düşüncesinden ortaya çıktı; kelime anlamından bağımsız olarak bizim için 'yeni' ve 'heyecan' demekti" diyor Zaimoğlu ve sözlerine devam ediyor... BİR ALTERNATİF SERİ "Nova Muzak, Borusan Sanat gibi adı klasik müzikle özleşmiş bir kurumda alternatif, çoğu zaman deneysel bir müzik serisi demekti." O fikir, Necati Tüfenk'in 5 Kasım 2011'deki Murcoff konseriyle vücut doğup gelişiyor ve büyüyor. Serinin sadık kitlesi de böyle doğuyor. "Nova Muzak'ın anlamı benim için çok başka" diyor Yağız Zaimoğlu ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor. Borusan Müzik Evi, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Borusan Quartet Müdürü Aydın Dorsay yönetiminde daha da büyüyen seri 8 yılda aralarında Alva Noto, Hauschka, Robin Guthrie, Murcof, Grails, William Basinski, Ruinstam 30'uncu konserine ulaştı. Alva Noto, Hauschka, Robin Guthrie, Murcof, Grails, William Basinski, Ruins gibi isimlerinde olduğu 58 sanatçı ve grupla tam 30 konser verildi. Nicelerine...


46

. SINEMA

. NISAN 2019

Ve olaylar gelişir... Ercan Meral ercanmeral

SİNEMA ADABI 101

K

onu sinema olunca hep filmin konusu, oyuncuları, yönetmeni, kurgusu, müziği konuşulur. Peki kamerayı diğer tarafa çevirirsek orada kimler var ve daha da önemlisi nasıl izliyor hiç konuşulur mu? Koltukta neler yaşanıyor hiç tartışılır mı? Buyurun tartışalım... Her sanat icra edilirken izleyiciye düşen yazısız etik kuralları vardır. Mesela klasik müzik konserinde 5 dakikalık bir eser sonrasında 6 dakika ayakta alkış tufanı kopar, hatta bazen daha uzun! Tiyatro oyunu sırasında izleyicilerden birinin telefonu çalarsa gözler itinayla onu bulur ve 'cık cık' sesleri eşliğinde sert bakışlarla gereken ders verilir. Metal müzik konserinde sahnenin en önündeki kişi elbette heykel gibi durup, ölü balık gibi sahneye boş boş bakmaz. Bunlar yazısız ama işin kimyasının gerektirdiği kurallardır. Peki canlı performansın olmadığı bir sanat dalı olan sinemayı izlerken neler yapılır ya da yapılmaz? Bunu biraz da deneyimlerime başvurarak anlatmak isterim. Film izlemek çoğu zaman sosyal bir aktivitedir. Sinema salonunda, evde, araçta, uçakta... Tanımadığın bir kalabalıkla, arkadaşlarla, ilk defa izleyenle, üçüncü tura dönenle... Ciddi bir iştir. Anlamak, konuya girmek lazım, sinemada görmenin ve duymanın dışında fiziksel koşullar da önemlidir çünkü film izlenirken yiyip içilir de. Brad’e, Jennifer’a, Haluk’a değil de eşine, dostuna, yan koltuktakine sorumluluğun olan bir sosyalliktir... Âdâb-ı muâşeret: Topluluk içinde normal davranış şekilleri, insanların birbirleriyle geçinmeleri usulü; nezaket, terbiye, görgü. RAHATSIZIM DİYORUM! Bende misofonya hastalığı var. "Bu da ne?" diye soracak olursanız seslere karşı aşırı duyarlılık. Mesela sesli yemek yeme, horlama, sakız çiğneme hatta sesli nefes alma gibi günlük gün içinde normal karşılanabilecek seslere kulak hassasiyetinin fazla olması ve bu seslere aşırı tepki verme diye özetlenebilinir. Çocukluktan beri bu hastalık beni sosyal ortamlarda hep çimdikledi. En çok da aklımdan geçeni söyleyebildiğim samimi ortamlardan çok tanımadığım insanların olduğu yerlerde. Sinema salonunda patlamış mısır yemeği icat edeni bulduğum an, bu hastalıkla vedalaşmayı düşünüyorum. Girersin sinema salonuna, 1 yıldır beklediğin film gelmiştir, bileti alırsın, son kez tuvalete gidersin, karnın toktur, yanında suyun hazırdır... O da ne? Tam yanına elinde kiloluk kutusuyla patlamış mısır bey/hanım oturur. 'Çatır çutur' yer 2.5 saat boyunca. Sinema o an görsel sanatlardan işitsel eziyete transfer olur. Interstellar filminde karadelikte asılı kalan Cooper bile seni görse acır haline, benim derdim daha büyük... KEŞKE HİÇ BİLMESEYDİN "Sabrı olmayanlar ne kadar fakirdirler" der Shakespeare... Katılıyorum ve artırıyorum. Ofiste çalışıyorsunuzdur ama aklınızda akşam eve gidip bir bira açıp o sevdiğiniz dizinin finalini izlemek için sabırsızlanıyorsunuzdur. Hatta bu zevki birileriyle de paylaşmak için evde küçük bir organizasyon bile planlarsınız. O büyülü an gelir, jenerik müziği başlar. Sol yanınızdan bir ses “Ben sonunu öğrendim.” İşte Tarantino filmlerindeki gerginlik o an başlar. “Söyleyeyim mi?” Söyleme döngüsü içinde bir saat size zehir olur. O hınzırların en önemli özelliği de arada sonu söyler ama bilerek yanlış söyler. Ama senin beynin o an artık ekranda değildir, onun söylediği yanlış final üzerinden senaryoları

100 Amerika'da yaklaşık bir asır önce, sinema da patlamış mısır yemek yasaktı. O zamanlar sinema sessizdi. Yasak, Büyük Buhran'a kadar sürdü. Maksat halka moral olsa gerek...

SİNEFİL PAC-MAN

Meraklısına bir kitap önerisi. Dünyadaki film izleme alışkanlıkları ve etik kurallarını ele alan Meanings of Audiences Comparative Discourses.


. SINEMA

. NISAN 2019

EN RAHATSIZ EDEN 10 TİP

Bugün internette sinemada etik kurallarıyla ilgili bir araştırma yaparsanız hemen hemen benim dediklerime takılanların çok olduğunu görürsünüz. Örneğin meşhur internet sitesi Thrillist'in geçen yıl yaptığı ankette insanlara sinemanın 'sevilmeyen' durum ve tiplerini sormuş. Olduğu gibi aktarıyoruz. 1. Telefonla konuşan ve yazışanlar. 2. Sürekli bir şeyler atıştıranlar. Özellikle de paketleri mıncıklayanlar... 3. Koltuk kollarına yanındakini düşünmeden yayılanlar. 4. Daha önce filmi izleyip vurucu sahne yaşanmadan tepki verenler. 5. Filmi izlerken anlamadığı sahneyi yanındakine soranlar. 6. Karanlıktan faydalanmak isteyen genç çiftler ve öpücük seansları... 7. Film esnasında yemeğini bitirdikten sonra kendini temizlemek için çantasındaki mendili arayanlar. Elbette bulamayınca telefonun ışığıyla aramaya devam eder... 8. Kahkahayı abartanlar. 9. Çok sık tuvalete gidenler. 10. Vurucu sahne sonrası ya da film biterken alkışlayanlar.

SKOR 00000000

47

bir bir sıralar. Bir de arada ağzından küçük detaylar kaçırır, o da tabuta çakılan son çivi. Söyle de kurtulalım be adam... Ha bu arada, "Bruce Willis filmde ölüymüş." ÇALDIR KAPAT BEN ARARIM İç dökmeye, bir bir sıralamaya devam ediyorum sevgili okur. Her şeyini arka cebinde taşımak son 10 yıldır insanoğluna gelmiş en büyük lanettir. Evet, telefondan söz ediyorum. Çoğu zaman kimseden ve hiçbir şeyden kaçamazsın. Kaçmak istediğin zamanları özenle seçersin. İki tip kaçış vardır, ya hiç dikkate almazsın ya da mesajla cevap ötelersin: “Toplantıdayım seni sonra arayayım mı?”, “Meşgule attım çünkü tuvaletteydim.” Derdim küçük bir mesajla öteleyene değil. Eğer sinemada ya da sosyal bir ortamda film izleniyorsa bu hem yanındakilere hem de telefonun karşısındakine kibarlıktır. Ben iki model tanıdım, biri sinema salonundaki 'pardoncu' diğeri de “Abi durdursana bir daha” insanı. Birincisinin çok önemli bir işi vardır, 20 santim koltuk aralığından sürekli gelip gelip geçer. Çok sayın “Hafta sonum bile yoğun geçti” kardeşim, ya içindesin her şeyin ya da dışında kalacaksın, kalmalısın da... Evdeyken filmi çok merak eden ama arayanı da reddedemeyen dost ise daha zordur, kıyamazsın ona, işini de çözsün istersin, filmi de kaçırmasın. Olan sana olur, 2 saatlik film olur sana mini dizi. Hadi bu iki karakterin işi vardır arada kalırlar, bir de filmden sıkılan Instagram stalker'ları türedi. Evladını çocuk filmine getiren Ercan, kız arkadaşı istedi diye aşk filmine gelen Berke, filmi çok şiddet içerikli bulan Merve. En arkalardan, 'mobil' ateşböceği tarlasının ardından çok defa film izledim ben. KIPIR KIPIR Ah kıpır kıpır kişi ah, ne çok paylaşmak istediğin şey var filmle ilgili, çok çişin geliyor çünkü çok heyecanlısın, filmden önce gittin ama yine geldi değil mi? Filmi izlemek için en doğru pozisyonu yakalamak istiyorsun ama olmuyor değil mi? Cüzdan yerini 4 kere kontrol etmek istiyorsun değil mi? Ayağını öndeki sırada oturanın sırtına doğru uzatmak istiyorsun ama olmaz değil mi? O sahnede içinden geçenleri yanındakine haykırmak mı istiyorsun? Seni de alalım isyan ettiklerim arasına. UÇLARDA YAŞAYANLAR Sinemaya CV ile alınmıyor insanlar, hepimiz oradayız. Filmde ne ile karşılaşacağımızı az çok biliriz, araştırırız ama kimlerle karşılaşacağımızı öngöremeyiz. Korku filmi izlerken arka sıranda oturanın çok sert bir sahnede bağıracağını ya da daha kötüsü senin koltuğunu tekmeleyeceğini tahmin edemezsin. Ya da çok komik bir sahnede yanında oturan adamın koltuktan düşeceğini bilemezsin. (Gerçekten yaşandı!)

Film çok heyecanlıydı!

Kolaj: Ece ULUSUM

Sinema bir sanat, izlemek adap, yaşanılan hayattır. O filmler nerede izlenirse izlensin ekrandaki hikayenin yanında izleyenlerin de hikayeleri vardır. Yaşadıkları gerçektir. Sinema salonuna girersin, en ortada salonda tek insan vardır. Filmin başka izleyeni yok. Filme mi üzülürsün, yoksa yitik bir filmi tek başına izleyen adama mı? Başka bir sinema salonunda en arkadaki çift... Erkek olan üç saatlik izninde belki kızın elini tutarım heyecanıyla gelmiştir, kız filmdeki yakışıklıyı çok beğenmiştir. Filmi de beğenirse belki iki el koltuk arasında buluşur. Şehirler arası otobüste, karlı Bolu otobanında, ekrandaki Babam ve Oğlum perişan eder ön koltukları. Rötar yapan uçağını havaalanı banklarında bekleyen kadın, zaman geçirmek için açar yarım kalmış filmini. Ayrıldığı erkek arkadaşı ile izlemişti filmin ilkini. Bulur mu orada devamını izleyecek birini? Film festivali gece seansları... 00.30'da çıktın salondan, Kadıköy'de evine gidiyorsun, ama filmden korktuğun için arkana bakıp bakıp duruyorsun. Her baktığın yüzde filmdeki katili görüyorsun. Bazen konuyu, bazen oyuncuyu, bazen filmin çekildiği yeri bazen de müziğini unutamıyorsun. 10 sene sonra seni izlediğin güne götürecek anılar biriktiriyorsun. Çünkü sinemayı sen de seviyorsun.


48

DENEME

. NISAN 2019

ENVER H

er zaman güneşin doğmasını beklemezdi koşmak için. Bazı günler sabahın soğuğunda kalkıp koşardı; bazı Ayşegül Kumova geceler eve geldiği gibi tekrar çıkar, aysegulkumova var gücüyle vururdu kendini yollara. Camda istediği 'yeşile' bakmaktı. Onun yaydığı oksijenle bütünleşmek ne muhteşem bir şeydi. yaşayarak dirseklerini çürüten komşu teyze, Bir saattir koşuyordu. Güneş artık yükselmişti. Biraz terlemeye “Neden kaçıyor bu çocuk?” diye düşünürdü başlayan Enver, küçük bir manolya ağacının gölgesine saklanan hep. Oysa, kaçmazdı Enver. Soluk almaktı bir bank buldu ve oturdu. Kulaklıklarını çıkardı, niyeti. Her koştuğunda soluğuna biraz boynuna astı.“Psst baksana! Şarkı söylüyorum, ama beni duymuyor, görmüyorsun.” Enver, hiddetle daha yaklaşırdı. Yani bir şeylerden kaçmak kimse duymuyor.” Enver etrafına şöyle bir baktı. yerine bir şeylere doğru koşardı, hedefi yanıt verdi; “Başkalarıyla konuş o zaman!” Ağlıyor Bunu kim söylemişti? Genç bir kızın sesiydi ama vardı. İnanmakta hala güçlük çektiği şeyi muydu yoksa? Gözyaşları yanaklarına dökülmeye yaşadığı o gün, yine erken kalktığı günlerden arka köşesinde gazetesini okuyan altmış yaşlarında başladı. “Benimle konuşma deniz.” Bunları söylerken bir adam ve sahil kenarını temizlemeye gelen biriydi. Havanın çok sıcak olacağını ayakları yürüme parkurunun yanındaki, artık güneşin belediye görevlilerinden başka kimseyi göremedi. biliyordu. Bu yüzden sabah serinliğinde kaynatmaya başladığı kumlara basmaya başladı. “Yanlış duydum herhalde.” dedi.“Psst baksana! koşmayı tercih etmişti Enver. Daha evin Ağlayarak yürüdü o kumların üzerinde ve ayak Şarkı söylüyorum, ama kimse duymuyor.” İşte merdivenlerindeyken başladı koşturmaya... parmakları dalgalara ulaşana kadar da durmadı. “Onu yine duymuştu. Hızla arkasına döndü, sağına Uykusunda çok fazla rüya gördüğünü özlüyorsan, bana sarılman yeter.” dedi deniz. Birden soluna bakındı. Hiç kimse yoktu. Sonunda aklını hatırladı. Şimşirlerden oluşan dev ağlamayı kesti Enver. Yavaş ama emin adımlarla kaçırmaya başladığını düşünüyorken kulaklığı geldi dalgalara doğru yürümeye başladı. Neyse ki o gün bir labirentin içinde yolunu bulmaya aklına. Acaba oradan mı geliyordu ses?! “Kimse çalışıyordu. Sonra denizde küçücük bir deniz çok sakindi. Dalgalar yok denecek kadar küçük sesimi duymuyor diyorum!” Ses yükseldi. salın üzerinde durduğunu görmüştü. ve tatlıydı. Sahili okşuyorlardı. Yüzme bilmeyen bir Hemen kalkıp yeniden koşmaya başladı Enver. Çok korkunçtu. Neyse, rüyaları yeniden yetişkini yutmazdı deniz. “Sarıl bana..." “Tamam, İşte şimdi ilk defa kaçmak için koşuyordu. Sesten yaşamanın bir faydası yoktu. Kulağındaki deniyorum. Sabırlı ol! Bunca yıl bekledin, biraz daha uzaklaşmaktı niyeti. Aynı cümleyi duymaya devam beklesen?” müziği neredeyse sonuna kadar açtı; The etti. Beş dakika sonra “Kim var orda?” diyerek Alan Parsons Project’ten Games People Deniz dedi ki “Unutma, 24 yıl önce ben de durdu. “Deniz!”... “Neredesin göremiyorum, Play çalıyordu. Burnundan içeri serin bir oradaydım. Sen sadece benimle tanışmak istemiştin, benimle nasıl konuşuyorsun?”... “Bayağı”... hava dolup boşaldıkça rahatlıyordu Enver. yüzmeyi öğrenmek ve bana sarılmak... Bunun için “Ben seni nasıl duyuyorum?”... “Masmaviyim Koşarken niye böyle hissediyordu bilinmez erken olduğunu bilmiyordun sadece. Ağabeyinin de görmüyor musun? Beni herkes görüyor. Sadece ama sanki hiç yorulmayacakmış gibi gelirdi. henüz benimle tanışmadığını nereden bilecektin ki? O sen görmüyorsun. Dalgalarım şarkı söylüyor; Yemyeşil vadilere doğru koşmak isterdi hep. yıllardır benimle ve çok mutlu. Haydi sarılalım artık. duymuyorsun.”... “Ne?!” Ama sahil kenarındaydı evi. Pek çok insan Burada da nefes alabilirsin...” Daldı denize Enver, “Benimle konuşan deniz mi? Yani bildiğimiz, bunun bir lütuf olduğunu söylese de denizi yüzebiliyordu. pek sevmezdi. Yüzmeyi de bilmiyordu zaten. şu yanımdaki okyanusun dalgaları mı konuşuyor Kimseye anlatsa inanmazdı o günü. Şimdi Enver, benimle?” Böyle onlarca soru sordu kendine. 30 yaşına gelmişti. Bundan sonra kimse de nedense o sıra dışı günü, yüzünde bir gülümsemeyle “Evet” dedi deniz, “Ben konuşuyorum. Yıllardır ısrar etmiyordu öğrenmesi için. Tek yapmak hatırladı. Sırtüstü denizin üzerinde uzanırken...

SAFE SPACE


49

. KITAP AJANDA

. NISAN 2019

Şemsiyenin ilginç tarihi 2

. Dünya Savaşı’nda Hitler 1940’taki Birmingham hava bombardımanına ne diye Regenschirm yani şemsiye adını vermişti? Madam Bovary’nin başkahramanı Emma mutsuzluğunu ilk kez kendi sesinden işittiğimizde elindeki dilsiz tanık neydi? Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy kıymetli canını kimlere değil nelere emanet etmişti? Nietzsche elyazmalarından birinde birden “Şemsiyemi unuttum,” derken aklından ne geçiyordu? Sıradan bir nesne olan şemsiyenin üzerine düşünen yazar Marion Rankine, geçmişten günümüze edebiyattan hayatın türlü hallerine, 'şemsiye olmanın', üzerine bir bilim inşa edilecek kadar derin ve karmaşık bir gerçeklik taşıdığını gösteriyor.

DIALECTIC OF POP Agnès Gayraud Araıştırma Urbanomic 456 sayfa

ŞEMSİYOLOJİ: HAYATTA VE EDEBİYATTA ŞEMSIYENİN TARİHİ Marion Rankine Araştırma Kırmızı Kedi 184 sayfa

CAZ ÇAĞI ÖYKÜLERI F. Scott Fitzgerald Dilara Erdem Roman VakıfBank Kültür Yayınları 404 sayfa

DİSİPLİNLİ GÜZEL GÜNLER Fleur Jaeggy Şemsa Gezgin Roman Can Yayınları 96 sayfa

ANDROMEDA NEBULASI Ivan Yefremov Hazal Yalın Bilim kurgu İthaki Yayınları 400 sayfa

BALKON Orhan Pamuk Sanat Yapı Kredi Yayınları 200 sayfa

HEAVY METAL ÖFKENİN SESİ VE SERT ABİLER Jacques De Pierpot Herve Bourhis Çizgi roman Kara Karga 62 sayfa

KÖŞE BUCAK İSTANBUL Osman Cemal Kaygılı Edebiyat Can Yayınları 360 sayfa

ÇİKOLATA FARE Holly Webb Erkan Ünal Çocuk İş Bankası Kültür Yayınları 144 sayfa


50

LEZZET

. NISAN 2019

Şehrin kayıp keçisi

mekan dolu lezzet

Ela BELÜL

Ev yapımı makarna sayısı

14 Ana yemek sayısı

H

el

7

ul

el

b a_

The Urban Goat FAVORİ 3’LÜM • Midye tava • Levrek ceviche • Mantarlı tagliatelle

Başlangıç / paylaşımlık sayısı

7

ikâye 2010 yılında, Ulus’ta bir apartman dairesinde başlıyor. Pakman Ailesi, evlerinde bir keçi besliyor. Keçi o kadar uyumlu ki zaman içinde evin bir bireyi haline geliyor. Aile fertleriyle beraber televizyon seyrediyor, yatakta yatıyor ve hatta gezmelere bile gidiyor. Yaz gelince aile Bodrum planı yapıyor fakat en büyük sorun keçiye kimin bakacağı. Apartman görevlisinden tatil dönüşüne kadar bakmasını rica ediyorlar. Döndüklerindeyse ne görevliyi ne de keçiyi bulabiliyorlar. Bu hikâyeyi niye mi anlattım? Çünkü size birazdan menüsünden bahsedeceğim, Nişantaşı’nın en işlek mekanlarından biri olan The Urban Goat, adını bu keçiden alıyor. Keçiye olan sevgisini restoranının adıyla yaşatmaya devam eden isimse Birrin Pakman Sunay. Aslında bir iç mimar olan Birrin Pakman Sunay, The Urban Goat'u açarken mahallelinin kendini rahat hissedebileceği bir ortam yaratmak istemiş. Mimar Anıl Pakman ve Gizem Öztürk ile birlikte tasarladıkları mekanın kapısından girer girmez bu duyguyu hissedebiliyorsunuz. Dekorasyondaki ince detaylar, ferahlık ve şıklık bu işi ne kadar ciddiye aldıklarını da kanıtlıyor. Menüye baktığımdaysa kahvaltıdan akşam yemeğine kadar günün farklı saatleri için farklı lezzetler düşünülmüş. Akdeniz mutfağı başta olmak üzere dünya ve Türkiye mutfağının harmanlandığı bir seçki oluşturulmuş. Levrek ceviche’ten sokak lezzetlerine kadar her damağa hitap edecek lezzet mevcut. Ekşi maya ekmeklerini ve makarnalarını da kendileri yapıyorlar. Sunumlarsa oldukça şık. Yemeğinize ya da geniş kavlarından hangi şarabı içeceğinize karar veremediğiniz anda imdadınıza şef Emir Kaan ve işletmeci ortak Bülent Bilal Ay yetişiyor. Size tüm listeyi hiç sıkılmadan anlatıyor ve damak zevkinize göre en iyi seçimi yapıyor!

MEKANIN EN...

@theurbangoat.ist Adres: Teşvikiye Mah. Şakayık Sok. No:56 Nişantaşı / İstanbul Tel: 0532 564 77 94

İLGİNCİ Urban Tantuni Bowl 52 TL Bonfile, cherry domates, limonlu aioli, biber turşusu. EN PAHALISI Izgara bonfile 69 TL Havuç püresi, patates terrine, sote mantar ve demi glace ile... EN UCUZU Trüflü patates kızartması 20 TL Parmesan ve maydanoz ile çeşnilendirilmiş çıtır patates. EN TATLISI Roche 22 TL Unsuz çikolatalı kek, frambuaz sos ve çikolatalı mousse ile...

UNUTMA! ➡ Mekanın şık ancak fiyatlarının oldukça makul olduğunu, ➡ 65 kişilik olduğunu ve rezervasyon yaptırman gerektiğini, ➡ Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği hizmeti verdiğini, ➡ Hafta sonu serpme kahvaltının kişi başı 100 TL olduğunu, ➡ Akşam yemeği menüsünün her içkiyle uyumlu olduğunu, ➡ Ayda bir kez meyhane gecesi yaptıklarını, ➡ Haftanın 7 günü 08.30-02.00 saatlerinde açık olduğunu...

Keşfet

Bir kadeh bi'şi

PIZZERIA PERA Gerçek İtalyan lezzetleri @pizzeriapera

CRAFT BEER LAB En geniş bira menüsüne sahip pub @craftbeerlab


LEZZET

. NISAN 2019

Süray CİNGÖZ ATIŞ

adimadimgurme

Adım Adım Gurme

Narince'm

adimadimgurme.com

Ü

ç tane kırmızı şaraplık yerel üzümden (Öküzgözü, Boğazkere ve Kalecik Karası) Bağ altında bahsettikten sonra sıra geldi mis gibi beyaz şaraplara hayat veren üç farklı otururken yerel üzümümüze. Bu sayı Narince ile Yosmam gül güle başlıyorum; Bornova Misketi ve Emir ile devam edeceğim. bade doldururken Kabuğu ince ve narin bir üzüm olan Yar doldurup ben Narince, Tokat’ın medarı iftiharıdır. Buradaki Yeşilırmak Havzası'nda ve içerken iklim geçişinin yaşandığı bölgelerdeki Yavrum al kadeh yaylalarda bolca yetiştiriliyor. Ancak kana boyandı son zamanlarda, Kapadokya’nın volkanik topraklarından gelen güzel Narinceler de ortaya çıkmaya başladı. Tokat Bir Bağ İçinde, Sarıdan yeşile çalan Narince, yağlı Tokat Türküsü ve orta gövdeli, aroma yönünden zengin, orta seviyede bir asiditesi (Ülkü Beşgül’ün sesinden olduğu için diri ve genel olarak dinlenmesi tavsiye edilir.) dengeli şaraplar verir. Meşe fıçıda dinlendirilebilir. Burunda ve damakta armut öncülüğünde sarı meyveler, şeftali, turunçgiller ve hafifçe beyaz çiçeksi notalar hâkimdir. Mineralite de hissedilir. Bana sorarsan, toplanan yaprakları, ortaya çıkacak Narince en özel beyaz şaraplık şarabın kaliteli olmasını engeller. Yani, üzümümüzdür; doğru işlendikçe zeytinyağlı veya etli sarma yediğin her ve üzerine düşüldükçe harikulade seferinde, bir şarabın hayatı son buluyor; şaraplar ortaya çıkacağına eminim. bunu unutma. Narincenin en büyük NE İLE İYİ GİDER? düşmanlarından biri asmanın Beyaz şaraplar söz konusu ise kendi yapraklarıdır. Sarma peynir tabaklarıyla kırmızılara kıyasla yapımına çok uygun olan, damarsız, her daim daha iyi uyum sağlarlar tüysüz ve ince yaprağı nefistir. Bu diyebilirim. Narinceden yapılma nedenle üzüm gereken olgunluğa şaraplar da yoğun ve aromatikler erişmeden salamura yapmak için haricindeki herhangi bir peynirin yanına yakışır. Ama gerçek keyfi, yağlı balıkların ızgarasıyla yudumlayınca ortaya çıkar. Mesela şöyle güzel bir deniz levreği ile Narince ikilisi insanı arşa çıkarabilir. Ayrıca Ege’nin zeytinyağlıları, mezeler, kremalı makarnalar ve baharatlı tavuk yemekleriyle Narince yudumlamak mutlu edecektir. ŞARAP VE MÜZİK EŞLEŞMESİ Restorana adım attın, ortam gayet şık, her yer güzelce ışıklandırılmış, yüksek ve şen kahkahalar yok belki ama her yerde hararetli bir şekilde muhabbete devam edildiğini belli eden bir sohbet uğultusu etrafta geziniyor. Sen de güzel ancak ağır olmayan bir akşam yemeği yeme niyetindesin ve garsonun gösterdiği masaya oturdun bile. Fonda, tam bu ambiyansı tanımlayacak, ne hafif ne de ağır, orta karar, seni kucaklamayan ancak her daim orada olduğunu hissettiren bir parça çalıyor. İşte bu Narincenin müziği. 1) Hen Ogledd - Sky Burial 2) Büyük Ev Ablukada Güneş Yerinde 3) Ozan Musluoğlu Feat. Sibel Köse - Moon And You 4) Hediye Güven - Siyah Sandıklarım 5) Ece Göksu - Close Your Eyes

51

Ekşili tatlı

Gülçin BEREKET

G

eçen ay gittiğim Mersin gezisinde, limon bahçelerinin insanın içine huzur katan görüntüsüne hayran kaldım. Kapı önlerinde, bahçelerde hatta sokaklarda bile olması sadece sofralarımızı güzelleştirmediğinin kanıtıydı benim için. Çaya, çorbaya, salataya sıkıyoruz, limonata yapıyoruz da vitamin olsun diye, tatlıya neden kullanmayalım dedim ve tart yapmaya karar verdim. Vitamin demişken 100 gram limonda 53 mg C vitamini bulunuyor, bu da onu C vitaminini doğal yolla alabileceğimiz ilk 10 besin arasına sokuyor. Tarifi kaydedin uçuşa geçiyoruz.

Yapılışı Soğuk tereyağını ve unu parmak uçlarınızla bütünleşene kadar karıştırın. Pudra şekeri, soğuk su, yumurta sarısı ve vanilyayı ekleyip yoğurun. Sertçe bir hamur elde edin. Yağlı kağıt arasında hamuru merdaneyle yarım cm kalınlığında açın. Yuvarlak tart kalıbına yerleştirin. Taban kısımlarını çatalla delin. 180 derecelik önceden ısınmış fırında pembeleşene kadar pişirin. Limonlu krema için, tereyağı haricindeki bütün malzemeleri çırpın. Karıştırarak pişirin. Tereyağını ekleyip yeniden karıştırın. Kremanın ağzını kapatıp soğumaya bırakın. Krema soğuyunca yeniden çırpın. Tamamını tartın içine yayarak düzeltin. Üzerini limon dilimleri ile dilediğiniz gibi süsleyip servis edin. Afiyet olsun.

Malzemeler Hamur için;

➡ 250 gr un ➡ 120 gr tereyağı ➡ 2 yk pudra şekeri ➡ 1 yumurta sarısı ➡ 3 yk soğuk su ➡ 1 paket vanilya

506. kalori 1 porsiyon

Krema için; ➡ 1 sb süt ➡ 2 sb su ➡ 3 yk nişasta ➡ 2 yk un ➡ 3 yumurta sarısı ➡ 7 yk şeker ➡ 2 limon kabuğu rendesi ➡ 2 limon suyu ➡ 1 paket vanilya ➡ 1 yk tereyağı


52

(

DOGA

. NISAN 2019

Ekin TÜRKANTOS ekinturkantos

AÇIK YEŞİL

I am Not Plastic markasının ürünleri arasında poşet, bardak, çatal, bıçak, pipet ve bardak gibi günlük hayatta çok kullandığımız objeler var. Büdü

BİRAZ DAHA İÇİLEBİLİR PLASTİK?

Zeynep BEŞERLER

Ç

evre kirliliğinin başlıca sorunlarından biri plastik…Dünya genelinde plastik poşet tüketimi her sene yaklaşık 1 trilyon ve 8 milyon ton plastik okyanuslara dökülüyor. Geri dönüştürülebilir plastiklerin sayısı az. Yıllık maliyeti 120 milyar doları bulan dönüşümsüz plastik malzemesinin yüzde 95'i ekonomiye hasar veriyor. Bunlardan yola çıkarak Endonezyalı girişimci Kevin Kumala doğada yüzde 100 çözünerek gübre haline gelen, mısır nişastası ve cassava bitkisinden ürünler imal etmeye başladı. Kumala'nın 2014’te kurduğu Avany Company, “I am Not Plastic” adını verdiği ürünlerle hem insanı, hem de çevreyi kazanma hedefi güdüyor. 6 ayda tamamen doğaya geri dönüştürülebilen ürünler arasında bio kağıt bardak, çatal ve hatta içilebilir poşet var. Bu ürünler sıcak suda seyreltildiğinde içilip, yenilebiliyor. Doğada çözünebilen ürünler sayesinde plastik poşetlerin

8

. MILYON TON Her yıl okyanuslara dökülen plastik miktarı. Üstelik bu minimum tahmin...

dünyamızda yarattığı tahribatın onarılacağını ve önleneceğini savunan Kumala, çevreci ürünleriyle 5 yılda 6 ülkeye ulaştı. Bu çevreci marka şimdi Circle Entertainment Group bünyesiyle de çevre dostu ürünleri Türkiye'de satışa sunacak. Kumala konuyla ilgili, “Türkiye'nin konumu ve nüfusu bizi cezbediyor. Ürünlerimizin Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa ülkelerine taşınmasında Türkiye merkez ülke rolü oynayacak”diyor.

Atık suyla iklimlendirme Belçika'nın başkenti Brüksel'de su ve kanalizasyon işletmesi Vivaqua'nın geliştirdiği projeyle kanalizasyon suları artık binaların ısıtmasında kullanılıyor. Aynı sistem yaz aylarında soğutma işlevini de görüyor. Amaç, Brüksel'in bu ihtiyaçlarının tamamını kanalizasyon suyundan karşılamak. Projeyle Molenbeek semtindeki kanalizasyon şebekesi evlere bağlandı. Bu sayede atık suyla 70 metrekarelik bir apartman dairesinin ısınması sağlandı. Bu sistemin kullanım alanı sonbahara doğru genişleyecek. Kanalizasyon suyuyla ısıtma sistemi, gelecek sonbaharda Uccle'de daha büyük bir alanda uygulanacak. Bu sistemle her yıl 20-25 kilometrelik kanalizasyon yenileniyor ve 10 yıl içinde 50 kilometrelik bir alanın ısı sistemiyle donatılması hedefleniyor.

Kedi dostu bitkiler

E

vde renkli saksıların olması, türlü bitkilerle yaşamak elbette çok güzel. Ancak bir kedi sahiplenmeyi düşünüyorsanız evinizdeki bitkilerin onun için zararlı olup olmayacağını gözden geçirmeniz gerek. Meraklı kediler için bitkiler oyun arkadaşı olabiliyor ve kimi bitki yaprakları ve çiçekleri sevimli dostlarınız için tehlike saçabiliyor. Özenle yetiştirdiğiniz saksı çiçekleriniz, minik dostunuz için tehlikeli olabiliyor. Henüz yavru kedi ve köpekler, saksı bitkilerinin yapraklarını çiğnediğinde ciddi sorunlar yaşayabiliyorlar. Bunun için ona uygun en güvenli bitkiler dışında uzun süre baktığınız saksı çiçeklerinizle vedalaşmanız gerekebilir. Nergis ve zambaklar, açelya, difenbahya, kauçuk, salon sarmaşığı, kasımpatı, orman gülü, Atatürk çiçeği, kokina, çoban püskülü, kraton, paşa kılıcı, gala çiçeği ve aloe vera en çok bilinen zararlı saksı çiçekleri arasında. Türkiye 12 bin bitki türü varlığı ile zengin bitki florasına sahip bir ülke olsa da, insan ve hayvan sağlığı için zararlı, kayıtlı 200 zehirli bitki türünden bahseden Evcil Hayvanlarda Zehirli Bitkiler ve Türkiye’deki Dağılımları adlı kitap, zehirlenmeler ile ilgili yazılan en kapsamlı yayın olarak biliniyor. Özellikle kediler yuttukları tüy yumaklarını vücutlarından atabilmek ve sindirim sistemini rahatlatabilmek için çim yemeyi çok seviyor. Kedi çimlerini hazır alabileceğiniz gibi, bir avuç çim tohumunu saksıya ekerek onun için hoş bir ambiyans yaratabilirsiniz.


SANAT

. NISAN 2019

MASABAŞI HİÇ BU KADAR EĞLENCELİ OLMAMIŞTI Hakan VAROL

İ

Yukarıda Beşiktaş'ta yer alan atölyesinde Özlem Varol. Aşağıdaki karelerdeyse çalışmalardan bazı örnekler göreceksiniz...

stanbul’da kültür sanat mekanları artık sadece konser ya da tiyatro salonlarıyla sınırlı değil. Şehre her geçen gün farklı hayalleri ve hedefleri olan, hayali peşinde koşan insanlar ilginç mekanlar açıyor. Ben ve kardeşim Özlem Varol da böyle bir işin içine girdik. Başta kendi hikayemi anlatacaktım ancak bu işin en başından beri içinde olan Özlem'in anlatması çok daha iyi olacak diye düşündüm. Zira usta olan odur... Masabaşı Atölye, sinema atölyeleri, kişisel gelişim ve müzik üzerine çalışmalar da yapıyor. Atölyenin kurucusu Özlem Varol'dan dinleyin detayları... ❏ Masabaşı Atölye nasıl bir yer? Masabaşı Atölye’yi oluştururken, atölyemize gelen herkesin mutlu ve eğlenerek ayrılmasını hedefledik ve dedik ki “Masabaşı hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı.” Eğitim sistemimiz biliyorsunuz pek eğlenceli değildir ama artık biliyoruz ki eğlenerek öğrendiğimiz her şey hem akılda kalıcı oluyor hem de çok daha iyi işler çıkarmamızı sağlıyor. Masabaşı’nın her daim, benim workshop'larımın dışında da farklı atölyelerle yaşayan bir mekan olması, kişilerin uzun uzun zaman geçirip tekrar gelmelerini sağlamak prensibimiz oldu. Farklı fikir alışverişleriyle zenginleşiyoruz. ❏ Masabaşı Atölye’nin kitlesi nasıl? Çok farklı kimlikte öğrencilerimiz var ama kapıdan içeri girdikleri andan itibaren sanatın birleştirici gücüyle masada bir oluyoruz. Tabii psikolojisi bozuk, ilaç kullanan ya da topluluğa giremeyen kişiler üzerinde de benim çok uzun yıllar meditasyon yapmamın etkisiyle, profesyonel bir yaklaşımla ayrı bir bağ kuruyorum. Birbirini daha önce görmemiş ve eline hiç fırça almamış bir grubun aynı masada ahenkle çalışmalarını, iyi işler çıkarmalarını ve mutlu ayrılmalarını sağlamak benim uzun yıllardır atölye çalışması yapmamın sonucu. ❏ Atölyenizde verilen birçok alan için insanlar üniversite okuyor. Derslerden söz edin biraz lütfen... Şu anda her yerde lise kadar çok üniversite var ve maalesef verilen eğitimler artık öğrencilere yeterli gelmiyor. Ben çiniyi üniversitede nasıl öğrendiysem öyle öğretiyorum. Atölyeye gelen her kişiyle birebir ilgileniyorum, bu ilgi öğrencilerimin o kadar çok hoşuna gidiyor ki kendilerine güvenleri geliyor. Bu sayede daha önce eline hiç fırça almamış kişiler bile atölyeden ayrılırken ellerinde bitmiş bir ürün ile ayrılıyorlar. Aslında hepimizin içinde bilgi ve yetenek var. Sadece açığa çıkarmayı bilmek gerek. Kişiler bazen kendine inanamıyor, “Bunu ben mi yaptım?” diyor, bu hayatta en sevdiğim anlardan biri.

❏ Çini eğitmenisiniz ancak çiniye farklı bir yorum getirdiniz. İspanyol tarzı çini çalışmaları yapıyorsunuz. Üniversitede klasik çini eğitimi aldım. Uzun yıllar klasik çini eğitmenliği yaptım. Klasik çininin apayrı bir ruhu ve tasavvufu var. 21. yüzyılda her şey bu kadar hızlıyken gördüm ki çininin ruhundan çok uzaklaşmışız. Biraz ezberi bozmak istedim. Farklı bir yolla insanlara çiniyi sevdirmeliydim. İspanyol tarzı dediğimiz zıtlıkların uyumu, karmaşanın bütünlüğü, çok fazla renk kullanımı ve aklımıza gelen, kendimizin yarattığı desenlerle çiniyi günlük hayatta kullanılabilir hale getirdim. Artık çini duvarlarımızdan mutfaklarımıza inmiş oldu. Masaya koyduğunuz çini tabakları evet harika ama masa örtüsü, runner, kırlent, peçeteler de uyumlu olmalı. Hayatımızda kullandığımız her şey bizi yansıtıyor. ❏ Herkes İstanbul’dan Ege kasabalarına rota verirken siz tersine göç gerçekleştirdiniz. Çılgın mısınız? Bence çılgın demeyelim de artık kabına sığamadı diyebiliriz. İstanbul’da böylesi bir atölye kurup çok daha fazla kişiye çiniyi sevdirmek ve atölyeye gelen kişilerin gözlerinde ki heyecanlarını görmek bana iyi ki gelmişim dedirtiyor. Biliyoruz ki bilgimizi paylaştıkça büyüyoruz, çoğalıyoruz. İstanbul benim için şu an bir lunapark, çok eğlenceli, heyecanlı ve tutkulu... Tadını çıkarıyorum. ❏ Konsept atölyeleriniz popüler, bunlardan biraz bahseder misiniz? Bu konsept projeler kardeşimin fikri. Hakan'ın televizyoncu bakış açısı daima fark yaratıyor, çılgın konseptler buluyor. Ben her hafta merakla bekliyorum, acaba bu hafta ne boyayacağız diye. Sosyal medyada soruyorlar, "Bu haftanın konsepti ne?" diye. ❏ İnsanlara çini yapması için birkaç neden söyleyin. Bir de ustalar ne kadar erkek olsa da daha çok kadınlara özgü bir sanat mı? Çiniyi yaparken tamamen bu sanatın derinliklerine dalıyoruz ve kendimizi dışarıdan gelen tüm seslere kapatıyoruz. Açıkçası çini sanatının ruhunu genç yaşlarda kavramak güç. Yaş aldıkça sabrı, alçakgönüllü olmayı ve en önemlisi de teslimiyeti öğreniyoruz. Fırına ürünleri bıraktığınız andan itibaren artık sizin yapabileceğiniz hiçbir şey yok. İşte teslimiyet tam bu noktada devreye giriyor. Her ne kadar çini ustaları çoğunluğu erkek olsa aslında çininin bir cinsiyeti yok. Çininin çok zarif bir ruhu var. Ve bu ince ruh cinsiyet gözetmiyor.

53


54

MODA

. NISAN 2019

KİMONONUN 'KİRLİ GEÇMİŞİ'

B

irçoğumuz TRT'deki Uzak Doğu filmlerinden aşinayızdır. Saraylardaki asilzadeler, T şeklinde sade ya da mütevazi motifler kondurulmuş, şık bir kıyafetle dolaşırlar. 1000 yılı dokunmuş olduğu gözüküyor" diyor ve bir Japon estetiği olarak tanımlıyor. aşkın bir gelenek kimono. Kendini Ancak köklü geleneğin geçmişi de kendisi de ifade etmek için etkili bir araç, biraz pis. Küçük kirli bir sırları var yani... 18'inci giymesi Japonlar için bir gurur. yüzyılda Şimazu boyu, eşsiz tropik ada Amami Tabii kalitelinin de kalitelisi var. Oshima'yı işgal ediyor. Herkesi teslim olmaya Tokyo'nun moda semti Ginza'daki zorluyorlar ayrıca tüm ipek kimonalarını da! Yerel meşhur kimono dükkanı Ginza halk da bu kıymetli kıyafetleri çamura saklıyorlar. Motoji. Sahibi Motoji Komo'nun söylediğine O kadar kıymetli ki giyenin ruhunu doğaüstü bir güçle koruduğuna inanıyorlar kıyafetin. İlk göre en kaliteli giyen doğuya dua ediyor ve ağzını bir tutam kimono Amami tuzla temizlemek gibi bir ritüel gerçekleştiriyor. Oshima'da üretilen Farkediyorlar ki çamura saklamanın sonucunda Oshima Tsugami. kimonolar güzel bir siyaha boyanmış oluyor. Bu "Bir bakışta işin efsanesi aslında. Öyle ya, bu çamurlu işin en sade gözükse de az 1300 yıldır yapıldığını gösteren kayıtlar var. yaklaşınca detayların

TAHTA, DEMİR, ÇAMUR

Oshima Tsugami'de boyama işlemini gerçekleştiren Kanai Yukihito, ağaç gövdelerinin Amami dağlarından toplandığını, konsantre olması için demir kazanda özü kalana kadar kaynattıklarını söylüyor. Ağaç gövdeleri çamurda demirle buluşunca kimyasal bir tepkime oluyor. Kırmızı siyaha dönüyor. Bu işlemi tam 20-30 kez tekrar ediyorlar ve kurumaya alıyorlar. Koyu siyah renk, bu katmanlardan ötürü. 3 çeşit desende üretiliyor: Büyük, orta ve küçük. Bir milyon nokta dokuyorlar kıyafete. 6 ayda 40 işlemden geçiriyorlar. Bazıları kimonoların ardındaki kalıtımın kimono kadar kutsal olduğunu söylüyor. Oshima Tsumigi kimonoları üç nesil gidecek kadar yüksek kaliteli. Yani bu gurur torunun çocuğuna kadar aktarılıyor, tıpkı binlerce yıllık miras gibi.

6.000 $ Özel işlemlerden geçmiş bu kimonoların fiyatı 3 bin ile 6 bin Dolar arasında değişiyor.

O çanta 50 yıldır Kraliçe'nin yanında Kraliçe 2. Elizabeth'in ünlü siyah çantasını kullandığı süre tam 50 yıl. Majesteleri 60 yılı aşan saltanatı boyunca pek çok kıyafetle boy gösterse de, neredeyse hiç değişmeyen bir aksesuarı var: Launer'in ürettiği metalik detaylı siyah çantası. Tarihe tanıklık eden bu çanta kraliçenin 1970'de Nixon çiftiyle tanışmasında da yanındaydı, 2003'te Altın Kupa yarışında da. Üstelik bu çanta artık resmi kraliyet tarihinin de bir parçası! Kraliçenin geçtiğimiz yıl yapılan portresinde çantası da yanında. Çantanın modelini mi sevdi bilemiyoruz ancak çantanın bir hikmeti var. Etrafındakilere mesaj vermek için kullanıyor. Tehlikede hissettiğinde ya da gitmek istediğinde tutuşunu değiştirerek görevlilere mesaj veriyor. Belki bu emektar çanta sayesinde ne badireler atlattığını düşünerek tabloda yanında olmasını istemiştir. Çantanın içinde ne var diye soracak olursanız, muamma...

UNFOLLOW

TAŞLAMAYIN! Eski modelleri canlandırma hevesi bitmiyor. İyi de eski modeli canlandırmak ona kristal zincir eklemekle olur mu? DIY kafası böyle bir şey değil dostlar. Gucci doyamadın dikkat çekmelere! Marka, kadın ve erkek için üretilen popüler modeli Screener sneaker'ını taşlarla süsleyip yeniden satışa sundu. Fiyatı da 1.200 Euro. 70'lerin klasik antrenörlerinden esinlenerek tasarlanan ayakkabının taşlandığını gören üzülüyor. Elbette satın alacak isimler olacaktır. Bunun bir de iri boncuklusu var, bizce siz en iyisi onu alın.


55

MODA

. NISAN 2019

BOL #LIKE, #IŞILTI VE #ÜNLÜ ÇOK AZ #MODA ModaseverFenomen

Gizem YILDIRIM

M

oda haftaları dünyada fırtına gibi eserken biz de bu ışıltılı dünyaya çok daha yakından bakmak istedik ve Mercedes-Benz Fashionweek İstanbul’un backstage’inin nabzını tuttuk.Defilesinde yer aldığım sevgili Çiğdem Akın ve değerli koreograf Ferhan Aral, bizlere bir defilenin hazırlık sürecini izlememiz için backstage’inin kapılarını açtı. Ben de sizlere bu sayıda hem bir yazar hem de bir model olarak gözlemlerimi aktaracağım. MBFWI tasarımcıları, markaları ulusal ve uluslararası medyayı bir araya getiren Türkiye’nin en güçlü moda platformlarından biri. Her sezon birçok tasarımcının koleksiyon hazırladığı, biz modellerinse delicesine cast’lara koşturduğu bir süreç. Sizlerin belki de 15 dakika izleyip hikayelerini çekip paylaştığınız şovlar, uzun bir çalışmanın sonucu ortaya çıkıyor. Modanın elbette büyük bir toplumsal işlevi var. Topluma çok hızlı mesaj verebilme gücü var çünkü! Tişörtlerin üzerindeki baskılarla bile genç nesile daha çabuk ulaşıyor ve onlarla daha kolay diyalog kurabiliyor. Gücünün anlaşıldığı günden beri de dünyada dalga dalga yayılan bir ticari sanat olma özelliği gösteriyor. Moda haftaları da modanın geniş kitlelere kolayca ulaşabilmesi ve kitleleri etkilemesini arttırmaya yönelik, gerek yapıldığı ülkenin ekonomisine katkı sağlayan gerekse şehrin tanıtımını yapan bir oluşum. Peki moda haftaları dolu dizgin geçerken perde arkasında neler oluyor? Bu temposu yoğun renkli dünya gözüktüğü kadar kolay mı dersiniz? Tabii ki değil! Her sezon öncelikle moda haftasından 2-3 hafta önce tasarımcıları ve modelleri buluşturan bir cast süreci başlıyor. Yerli-yabancı birçok modelin akın ettiği, seçilmek için uğraştığı yoğun bir maraton. Türkiye’de son zamanlarda çılgınca yabancı modeller seçiliyor olsa da biz Türk modeller de şansımızı elimizden geldiğince zorluyoruz. Seçildiğimiz defileler için tasarımcılarla beraber 'fitting' dediğimiz kıyafet provası yapıyoruz. Defile öncesi her tasarımcı çalıştığı saç tasarımcılarıyla ve makyözlerle saç ve makyaj demoları hazırlıyor. Tüm kuaför ve makyözler defile günü aynı saç ve makyajı tüm modellere uyguluyor. Bu bazen modelin saçına göre

i

13.453 kişi beğend yfi!

En önden defile ke

ek

#MBFW #fashionwe

değişebiliyor tabii ki. Ama her şey birebir aynı ve eksiksiz gözükmeli. Şovun öncesinde tek bir hataya yer yok anlayacağınız. Cast'lar yapıldı, modeller seçildi, koleksiyonlar da uzun süren bir çalışmanın sonucu hazırlandı. Zorlu PSM de inanılmaz çalışıyor. Basın masaları hazırlanıyor, ses ve ışık sistemleri kuruluyor. Davetliler için lounge alanı da hazır. Ve tüm bunların sonucunda 13. sezonunu geride bıraktığımız Mercedes-Benz Fashionweek İstanbul başlıyor! Defile saatinden 3-4 saat önce tüm ekip hazır. Geç kalmak yok! Önce modellerin saç ve makyajları yapılıyor. Bu uzun bir süreç ama herkesin hem çok hızlı hem de kusursuz olması gerek. Backstage’de her şey kusursuz ilerlemeli. Çünkü konu modaysa hata pek kabul edilmiyor. Artık tüm modeller defileye hazır. Ama defile öncesi modeller koreografın çağrısı üzerine podyumda. Çünkü sahne provası yapılacak. Her şovun, defilenin kendine has bir aurası var. Bu auraya göre müzikler belirleniyor modeller onun ışığında bir ritimle ve tavırla yürüyor. Tüm bu adımların sonunda tam anlamıyla şova hazır hale geliniyor. Bu süreç her defilede böyle işliyor. Tüm modeller sahnenin arkasında defilenin başlamasını beklemeye başlar. Makyözler ve kuaförler line-up dediğimiz son dokunuşlarını yapar. Backstage yöneticisi ve koreograf da yerini alır. Herkesin telefonları da hazırsa... Müzik yükseliyor! Ve defile başlıyor! Birbirini bu hızla takip eden defileleri tam 4 gün boyunca izledik. Fotoğraflarını çektik, Instagram Fashionweek hikayeleriyle doldu taştı. Herkes oradaydı ve bunun herkes tarafından bilinmesini istiyordu. Kiminiz belki de çok sıkıldı ve o hikayeleri izlemeden kapattı, kimiyse

keyifle izledi. Bir yandan da şunu düşünmek lazım aslında. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de moda haftası hakkını verebiliyor mu dersiniz? Bence pek veremiyor. Moda haftaları belli bir algıyla, modayı düstur edinmiş bir birikimle izlenmeli. Bu anlamda Türkiye’deki basının ilgisi, modaya, tasarıma ya da tasarımcılardan çok gelen kişilere oluyor. Moda haberlerini içerikten yoksun bir etkinlik habercisi şeklinde veren, koleksiyonların tanıtımından uzak bir habercilik anlayışıyla ilerliyor. Biteli çok kısa bir zaman olmasına rağmen biz bugün moda haftasından konuşmuyoruz, tasarımları değerlendirmiyor, koleksiyon eleştirileri yapamıyoruz. Belki de modayı biraz üvey evlat gibi görüyoruz. Hiyerarşik düzenin bir kalın çizgisi gibi belki de. Çekiniyoruz, içimizde hissedemiyoruz. Tasarımların tatlarını almaktan geri duruyoruz. Çekildiğimiz fotoğrafları Instagram’a yükleyip ‘layk’ sayımıza bakarak Moda Haftası’nı geçiriyoruz. Belki bu algıyı kırarsak,bu işin içinde olan, sahnenin arkasında veya önünde emek veren, durmadan üreten kişilere ve ayrıca bu denli büyük bir uğraşın hakkını da daha nitelikli bir şekilde verebiliriz. Bu ışıltılı yolculuğu daha da parlatmak bizim elimizde. Yeter ki renkleri tam olarak görmek isteyelim.

13

MBFW etkinliğinin bu yıl 13'üncü sezonu gerçekleşti. Geçen yıllardan farkını kimse bilemiyor...


56

GEEK

. NISAN 2019

FABLES: MASALLAR Fatih GÜÇLÜ

S

NASA'nın Mars helikopteri ilk testi geçti Ne kadar mümkündür bilinmez ancak Mars'ta kolonileşme gündemden düşmüyor. Bunun için de keşif olmazsa olmaz. Ancak bu işi yapacak araçların yavaş olması NASA'yı çözüm aramaya yöneltti. Mars'ta hızlıca dolaşmak için üretilen helikopter ilk uçuşlarını başarıyla yaptı. Bu arada, Kızıl Gezegen'deki sıcaklık -90 derece ve yer çekimi buradan çok daha düşük!

Bol hatalı ve sıfırlı kitap İngiltere'deki Bonhams Müzayede Evi'nde bir Harry Potter Felsefe Taşı kitabı tam 90 bin dolara alıcı buldu. Christopher Little Yayım Ajansı'na ait olan J.K. Rowling romanı, basılan ilk 500 kitaptan biriydi. Üstelik birçok baskı hatası bulunuyor!

GODZILLA GERİ DÖNDÜ VE BU SEFER YALNIZ DEĞİL Ne sinema dünyası ne de sinema izleyicisi bıkmadı, görünen o ki bıkmayacak. Godzilla filmi yeniden çekildi. Stranger Things‘in başrolündeki Millie Bobby Brown'ın oynadığı filmin adı Godzilla: King of the Monsters. 2014 yapımı Godzilla filminin devamı olan Godzilla: King of the Monster'ın çeşitli fragmanları yayınlandı. Ama elbette en etkilisi Super Bowl reklam arasında yayınlanandı. Zira orada Godzilla'nın filmdeki tek korkunç yaratık olmayacağını anladık. Filmde King Ghidorah, Rodan ve Mothra gibi yeni süper canavarlar da yer alacak. Yani dünyanın başı fena halde belada. Bu noktada Bobby Brown ne yapacak merak konusu. 31 Mayıs'ta vizyona gireceği duyurulan filmin yönetmenliği ve senaristliğini Michael Dougherty’nin üstlendi. Filmin kadrosunda Vera Farmiga, Sally Hawkins ve Ken Watanabe de yer alıyor. Yorumlar filmin kötü olacağı doğrultusunda ancak izleyecek miyiz, evet izleyeceğiz!

öz konusu çizgi roman olduğunda Türk okuyucusu son dönemde oldukça ilgili ve birçok seriyi yakından takip etmeye başladı. Bunda hem Marvel ve DC filmlerinin 3 ayda bir vizyonu işgal etmesi, hem de televizyonlarda çizgi film olarak bol miktarda karşımıza çıkmaları büyük bir etken. Peki çizgi roman dünyası sadece bu süper kahramanların hikayelerini mi işliyor? Elbette cevabımız kocaman bir hayır. Vertigo, Dark Horse, Image Comics gibi pek çok firma ülkemizde çok da yaygın bir okuyucu kitlesi olmasa da yayın hayatına devam etmekte. Onlardan birini anlatacağım sizlere. Fables bir Vertigo Comics eseri. Firmanın diğer ün yapmış eserlerine göz atmamız gerekirse aralarında filmlere ve dizilere uyarlanmış seriler var. Bunların arasında Constantine, V for Vendetta örnek olarak gösterilebilir. Fables ise henüz bir sinema ya da dizi uyarlaması kapamamış olsa da 13 yıla yayılmış toplam 150 sayılık kocaman bir masal. 2002'de yazar Bill Willingham tarafından hazırlanan bu soluksuz eser 2015'te tamama erdi. Ülkemizde de çevrilerek çizgi roman severlerin beğenisine sunuldu. Çizgi roman dünyasının Oscar’ı olarak kabul edebileceğimiz 14 Eisner Ödülü'nü de havada kaptı. Peki nedir Fables’ın büyüsü? Peri masallarını küçükken hepimiz dinlemişizdir. İçlerinde gerek ders ve öğütler almamız için, gerekse uykuya bir an önce dalıp ebeveynimizi rahat bırakmamız için fantastik öğeler serpiştirilmiş muazzam diyarlar... İşte şimdi gözünüzü kapatın ve aklınıza gelen ilk üç masalı tutun. Tuttuysanız şimdi gözlerinizi açın ve bu masallardaki karakterlerin gayet gerçek hatta New York’ ta bir apartmanda yaşadığını düşünün. Şiddetli geçimsizlikten mustarip Cesur ve Güzel, tam bir kadın avcısı Yakışıklı Prens ya da uykuya düşkünlüğü kadar güzelliğiyle de tanıdığımız Uyuyan Güzel ve daha aklınıza tek seferde gelemeyecek birçok masal kahramanı hepsi aynı apartmanda. Aidatlar ve merkezi ısıtma ücretleri hakkında tartışıyorlar mı bilinmez ama ciddi sorunlar yaşadıkları kesin! Peki iyi de masal diyarlarında yaşaması gereken bu kahramanlar dünyamızda ne arıyor? Hepsi farklı evrenlerde yaşayan bu arkadaşlar gizli bir düşman tarafından tek tek işgal edilmeye başlar. Bunun sonucunda düşman karşısında kaçmaktan başka ellerinde pek seçenek kalmaz. Kaçmak içinse bu gizemli düşmanın hiç işgal etmek istemeyeceği bizim dünyamızı seçerler. Çünkü içinde büyü olmadığı için oldukça sıkıcı bir diyardır bizimkisi. Sakın buraya kadar okuyup da "Dostum spoiler verdin ya!" demeyin çünkü bütün hikaye şimdi başlıyor. Sürgündeki bu masal karakterlerinin sorunları çözmek için bir hükümetleri, kolluk kuvvetleri ve daha birçok sosyal hizmetleri mevcut.

150

Fables, çizgi roman yayıncılığında öncü kurumlardan Arkabahçe tarafından Türkçe'ye kazandırıldı.

Amerika'da yayımlanan sayısı

Bu çizgi romanda masal kahramanları New York’taki Fabletown'da yaşıyor ve artık pek masum değiller.

14

Çizgi roman piyasasındaki en önemli ödüllerinden Eisner'ı 14 kere kazandı.


. ZAMAN TÜNELI

57

. NISAN 2019

25 yıllık hız azgınlığı: NFS

Gökhan KAYA

The Need for Speed (1994)

nsf II (1997)

Bugün baktığınızda retro görünüyor ancak ilk çıktığında 3D grafikleriyle devrim niteliğindeydi. Sadece görüntü değil, oyun kullanımında da bir araba simülatörünü basite indirgediği için oyun dünyasında aydınlanma yarattı.

3 yılda grafik anlamında yenilik yoktu sadece arabanın içini görebiliyordunuz. Ancak NFS 2 ile ünlü besteci Jeff van Dyck ile tanıştık.

Nfs: High Stakes (1999)

NFS III: Hot Pursuit (1998) Serinin üçüncü oyununda ilk kez bir polis arabası gördük. Oyuncular hem yarıştı hem de kovalamacanın tadına vardı. Daha hızlı arabalar, daha geniş şeritler ve değişen hava koşulları oyuncuları çılgına çevirdi.

Kullanıcıların da polis olma hakkına sahip olduğu oyun, polis kariyer moduyla karşımıza çıktı. Yarışlarda kazanılan paralar artık bir işe yarıyordu.

Nfs: Porsche Unleashed (2000)

Oyunun 25 yılda tam 24 oyunu piyasaya sürüld ü.

Nfs: Underground (2003)

Efsanevi Underground serisinin ilki. Sokakalrda serbest yarışlara katılabiliyor, arabayı çılgnca modifiye edebiliyordunuz. En önemlisi de Lil Jon’un Get Low parçası!

Serinin gelmiş geçmiş en iyi oyunları arasında yerini aldı. 1950 ve 2000 yılları arasındaki tüm Porsche modelleri bu oyunda mevcuttu. O dönem 28 yaşındaki Kanadalı besteci Rom Di Prisco, oyunun 28 müziğinden 17’sini besteledi.

Nfs: Most Wanted (2005)

24

Nfs: Underground 2 (2004)

NFS’i zirveye taşıyan oyunda polislerin yapay zekasının üstüne bir de rakipler eklendi. Yarış hissi doruklarda!

Oyun tutunca serinin devamı geldi. Grafiklerde değişiklik yok, modifiye konusunda geliştirmeler var. Artık yarışta kızlar da vardı. Oyunda müziğin kıymeti anlaşılınca playlist’e Snoop Dogg ve The Doors’lar girdi.

Nfs: Carbon (2006)

Nfs: ProStreet (2007)

"Carbon" deyince akla, o korku ve heyecan dolu kanyon yarışları geliyor. Drift ile tanıştığımız. Carbon'un tutkunları, onu meşhur kanyon yarışları için seviyordu.

Seri ProStreet ile simülasyon tarafına ilk adımını attı. Bu özelliğiyle ProStreet hafızalarda yer etse de çok başarılı olamadı. Ancak hasar modellemesinde en iyisiydi.

Nfs: Shift (2009)

Nfs: Undercover (2008)

EA simülasyona iyice ağırlık verdi. Artık arabaların hasarlarını da takip etmek gerekiyordu. Bu sefer tuttu. Kalemba’nın Wegue Wegue akılda kalanlarındandı.

Nfs: Rivals (2013) Artık direksiyonun başında EA değil, Ghost Games vardı. Diğer oyunlarla kıyaslandığı vakit efsanelere göre sönük kalan bir polis ve yarışçı kovalaması…Ancak hava şartları ve modifiyede seviye atlandı. 4 yıl sonra da Payback'i çıkardı işe challenge ekledi.

Most Wanted uzantısı denebilir. 100 kilometreyi aşan 3 farklı şehirde yarışma imkanı sundu bizlere. Önceki oyunda bozulan büyü bu oyunda da tutmadı. NFS’nin düşüşü devam etti.

Need for Speed (2020)

EA geri dönüyor!


Alice Phoebe Lou

AVANGART CAZ

Chet Baker

➡ Oyun oynayan çocuk seslerinin yankılandığı bir cenaze deyişi, Vendéen çayırlarında öküzlerini gezdiren Fernand Bordage, kahkahayı andıran bir gırtlak nağmesi tutturmuş iki Eskimo kadın… Geçmişin birikimini şimdiyi anlatmak için kullanan No Tongues, 4 Nisan, 21.00’de Borusan Müzik Evi’nde sahnede. Kaçmaz!

ARABESK Birsen Tezer

Oceanvs Orientalis

Marissa Nadler

➡ Yıldız Tilbe, 3 Nisan 21.00’de Jolly Joker Vadistanbul sahnesinde sevenleriyle buluşuyor. ➡ Bilinen arabesk parçaları rock tınılarıyla harmanlayarak her kesimden dinleyicinin içindeki arabesk aşkını depreştiren Istanbul Arabesque Project 6 Nisan, 22.30’da 6:45 KK Ankara’da.

CAZ ➡ Guy Mintus Trio, 3 Nisan, 21.30’da Nardis Jazz Club’ta. Trionun performansında sahnedeki elektrik ve müzisyenlerin birbiriyle diyaloğu dikkat çekiyor. ➡ Türk müzik sahnesinin en etkileyici caz şarkıcılarından Birsen Tezer, 3 Nisan, 21.30’da Eastern Standards projesiyle Babylon’da. ➡ Cazın özgür ruhunu indie folk ve blues’la besleyen şarkıcı ve şarkı sözü yazarı Alice

KONSER AJANDA Phoebe Lou, Garanti Caz Yeşili etkinlikleri kapsamında 6 Nisan, 22.30’da Salon İKSV'de. ➡ Perküsyondan uda, borudan yaylı sazlara kadar geniş spektrumda enstrüman kullanımıyla zengin bir müzikal arka plana sahip şarkıları büyük ustalıkla başarılı canlı performanslara dönüştüren Yemen Blues 11 Nisan, 20.30’da Zorlu PSM Studio’da olacak. ➡ Garanti Caz Yeşili, 30 Nisan Uluslararası Caz Günü şerefine Beş Konser Tek Akşam etkinliği düzenliyor. Konserler Şöyle; Nostalgia 77 2130'da Babylon'da, Back to Bop feat. Noa Lur 21.30'da Nardis'te, Chet Baker 21.30'da Salon İKSV'de, Evgeny Grinko 22.00'de Garajİstanbul'da ve son olarak Micatone 23.30'da sahne alacak. Bu ayı caz müziğinin coşkusuyula sonlandırmak için harika bir konser serisi.

DEEP HOUSE ➡ İngiliz Anthony Middleton ve İtalyan asıllı Luca Saporito’dan oluşan İspanya merkezli elektronik müzik ikilisi Audiofly, dünya çapında birçok şehre uğrayan parti serileri Flying Circus ile 5 Nisan, 23.00’te Klein’da. Etkinlikte Amsterdam çıkışlı kardeş ikili Parallells ve Avrupa'nın dört bir yanında önemli sahnelerde performans sergileyen Ali Kuru da sahne alacak.

00042019

KONSER AJANDA

. NISAN 2019

00042019

58

DREAM FOLK ➡ Şubat sayımızda röportajı yer alan dream folk janrını literatüre sokan müzisyenlerden biri olarak görülen Mezzo-soprano vokal Marissa Nadler 19 Nisan 21.30’da Salon İKSV’de.

ELEKTRONİK ➡ ModeXL’den tanıdığımız VEYasin solo projesi Hey! Douglas, 5 Nisan, 21.00’de IF Performance Hall Eskişehir’de. ➡ Acid Arab canlı sahne performanslarıyla 12 Nisan, 23.00'te Dharma Stories Live konseptiyle Klein'da. ➡ Yeni Yerli konserleri devam ediyor. 12 Nisan’da Babylon’da saat 21.00’de başlayacak. Sahne alacak isimler şöyle: Superyakachi, Cihangir Aslan, Hedonutopia ve Ethnic Universe by Majnoon. ➡ Elektronik müziği doğu tınılarıyla harmanlayan Oceanvs Orientalis ve lokal destekçileri Menachem ile 26 Nisan, Efe Kantel ile 27 Nisan'da Klein'da olacak.

FESTİVAL ➡ Zorlu PSM ve Hollanda Başkonsolosluğu’nun girişimleriyle 17 Nisan-2 Mayıs arasında düzenlenecek Dutch Ding-a-Dong Festival, yükselen Hollandalı gruplar için yeni bir platform oluşturuyor. 17 Nisan'da Rosemary&Garlic / Pitou 24 Nisan'da Kraak&Smaak / Klangstof sahne alacak.


59

KONSER AJANDA

FOLK ➡ Özgün müziğin tartışılmaz en iyilerinden Grup Abdal, 3 Nisan, 20.30’da Ankara MEB Şura Salonu'nda müzikseverlerle buluşuyor. ➡ Köklerinde Arap chaâbi müziği ve Nick Drake esintisi taşıyan özgün folk melodileriyle, Tunuslu besteci ve söz yazarı Jawhar, 26 Nisan, 22.30’da Kendine Has konserleri kapsamında Babylon’da sevenleriyle buluşacak.

FUNK ➡ Miles Davis, John Coltrane, Wayne Shorter, Bill Withers gibi ustaların parçalarının yanı sıra, folk ve halk müziğimizin de bazı örneklerini funk yorumlarıyla seslendiren İstanbul Funk Unit, 6 Nisan, 22.30’da Nardis Jazz Club’da sahne alacak.

INDIE ➡ Son dönemin en dikkat çeken isimlerinden Kahraman Deniz, 3 Nisan, 22.00’de IF Performance Hall Beşiktaş’ta. ➡ Müzik kariyerine Türkiye’nin önde gelen indie elektro ekiplerinden 123 ile başlayan Dilara Sakpınar, solo projesi Lara Di Lara ile 5 Nisan 21.30’da Touché’de olacak.

INDIE ROCK ➡ Yerli alternatif müzik dünyasının enerjik gruplarından Adamlar, 17 Nisan, 21.30’da Babylon sahnesinde.

KLASİK ➡ CRR Konser Salonu 30. Yılını, şef Rengim Gökmen yönetiminde, kariyerleri sınırları aşmış değerli opera sanatçıları Görkem Ezgi Yıldırım, Deniz Yetim, Aylin Ateş, Caner Akın ve Zafer Erdaş'ın solitliğinde, CRR Senfoni Orkestrası ve Korosu eşliğinde kutluyor. Konser 27 Nisan, 20.00'de CRR'de.

. NISAN 2019

METALCORE ➡ Metalcore müziğin son dönemlerde parlayan ismi Jinjer, %100 Metal serisiyle 28 Nisan, 20.00’de IF Performance Hall Beşiktaş’ta sahneyi sallayacak.

POP ➡ Fatih Erkoç, 3 Nisan 20.30’da Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde. ➡ Oyuncu Serkan Keskin, Taner Ölmez ve aranjör Fırat İkisivri’nin oluşturduğu grup Barabar 4 Nisan, 20.00’de ilk albümleri Memleket Nere ile IF Performance Hall Beşiktaş'ta. ➡ Levent Yüksel, 5 Nisan 22.00’de Jolly Joker Bursa sahnesinde olacak. ➡ Yüzlerce şarkı üretti, binlerce şarkı yorumladı, altın plaklar aldı, yüzü aşkın sanat ödülünün sahibi oldu. Binlerce konserle geçen yılların ardından Erol Evgin 50. sanat yılını 10 Nisan, 21.00’de Zorlu PSM’de vereceği konserle kutlayacak. ➡ Özgün tarzıyla dikkat çeken Can Bonomo, yeni albümü Ruhum Bela'nın lansman konseriyle 12 Nisan, 20.00’de IF Performance Hall Beşiktaş’ta olacak.

RAP ➡ Sagopa Kajmer, 6 Nisan, 18.00’da Mardin Artuklu Üniversitesi sahnesinde sevenleriyle buluşacak. ➡ Trap müzik, basketbol dünyası ve body building kavramlarını kendine özgü bir stille harmanlayan Ben Fero, heceleyen tarzıyla 14 Nisan, 20.00’de IF Performance Hall Beşiktaş’ta. ➡ Teatral üslubu ve canlı performanslarıyla dikkat çeken Ozbi, özellikle Kaybedenler Kulübü film müziklerinde yer almasıyla tanınırlığı artan Gülce Duru ile 25 Nisan, 20.00’de IF Performance Hall Beşiktaş sahnesinde olacak. ➡ İstanbul’un eğlenceli parti serisi Thug Life, 26 Nisan’da Studio’da! 22.00'de başlayacak konserde sahne alacak isimler: XiR, DJ Big Poppa, DJ Lil Zey ve KEVS.

ROCK ➡ Redd, yeni albümü Yersiz Göksüz Zamanlar’ın lansman konseriyle 3 Nisan 20.00’de Zorlu PSM Studio sahnesinde. ➡ Duman 6 Nisan, 20.00’de IF Performance Hall Beşiktaş sahnesinde olacak. ➡ Türkiye’de eşine az rastlanır sahne performanslarıyla bilinen Hayko Cepkin, 6 Nisan, 21.30’da Route Denizli’de. ➡ Köy okullarında yardıma ihtiyacı olan öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan Yardımlaşa'Rock etkinliği 7 Nisan, 19.30’da IF Performance Hall Beşiktaş’ta. Etkinlikte Deniz Demiröz, Eksik, Sarmaşık ve Ridless In the Dark sahne alacak. ➡ Yollar Bizi Bekler’i konserleriyle Pinhani, 11 Nisan, 20.00’de IF Performance Hall Beşiktaş’ta. ➡ Müziğinde The Velvet Underground, Suicide, The Stooges, Nick Cave gibi isimlerden esintiler hissedilen Fransız Rock’n Roll çifti The Limiñanas, 14 Nisan, 22.30’da Salon İKSV sahnesinde.

The Limiñanas

Jinjer

SYNTH POP ➡ Onlar sahnede izleyenler kadar eğleniyor. Büyük Ev Ablukada, 5 Nisan, 22.00’de Jolly Joker Ankara’da dinleyicileriyle buluşacak.

Jakuzi

SYNTHWAVE ➡ Akıllara kolayca kazınan synthesizerl'ar, kendine has bir vokal. 2017’de Fantezi Müzik albümüyle hayatımıza giren Jakuzi, yeni albümü Hata Payı’nın lansman konseriyle 16 ve 17 Nisan’da Salon İKSV’de. Önceki konserlerinin biletleri tükenmişti, elinizi hızlı tutmakta fayda var.

Erol Evgin

TÜRK SANAT MÜZİĞİ ➡ Türkiye’nin en büyük kadın seslerinden Hamiyet Yüceses anısına düzenlenen konser 1 Nisan, 20.00’de CRR’sw. Etkinlikte Çiğdem Yarkın, Yonca Lodi, Ayşen Birgör ve Bekir Ünlüataer sahne alacak.

Lara Di Lara


60

SAHNE AJANDA

. NISAN 2019

Don Kişot

❏ Rusya’da, 1905 yılının buhranlı Çarlık döneminde, gelenek ve devrim arasına sıkışmış küçük bir köy olan Anatevka’da geçen kişisel ve siyasal çatışmaların esprili bir dille anlatıldığı Broadway’in en uzun soluklu 15 eserinden biri olan Damdaki Kemancı, Türkiye’de ilk kez 1969 yılında Cüneyt Gökçer’in başrolünde olduğu yapımla, yaklaşık 20 yıl sahnelenerek sanatseverlerle buluştu. Şimdi ise Damdaki Kemancı, Zorlu PSM’nin ilk “Türkçe Müzikal” yapımı olarak, sezon boyunca sahnelecek. İlk sahnesi ise 1 Nisan’da Zorlu PSM Turkcell Platinium Sahnesi’nde saat 20.30’da, kaçırmayın deriz! ❏ Lewis Carroll tarafından yazılan ve bugüne kadar 174 dile çevrilen Alice Harikalar Diyarında ismiyle izleyicisiyle buluşan ve sahnelenmeye devam eden müzikalde Serenay Sarıkaya “Alice” olarak izleyicisinin karşına çıkarken, Ezgi Mola “Kraliçe”, Enis Arıkan “Tavşan”, Şükrü Özyıldız “Şapkacı”, İbrahim Selim “Kral”, Merve Dizdar ise “Kedi” rolü ile başrolde karşınızda. Kostümlerden, benzersiz görsel efektere ve yetenekli kadrosuyla 1 Nisan’da saat 21.00’de Zorlu PSM Turkcell Platinium sahnesinde sizleri bekliyor, gitmediyseniz biletler tükenmeden mutlaka alın!

❏ 10 parmağında 10 marifet olan Cem Yılmaz, dünyanın dört bir yanında 5 binin üzerinde stand-up gösterisi gerçekleştirdi. "Pınar n'oldu"lardan, “Bilemiyorum Altan”a hatta "Ne vereyim abime"lere kadar tüm replikleri sosyal hayatımızın ortasına oturttu. Şimdi ise CMYLMZ Diamond – Elite – Platinum – Plus ile de doya doya kahkaha atacağınız stand-up gösterisiyle karşınıza çıkıyor. 2 Nisan saat 21.00’de Türker İnanoğlu Maslak Show’da (TİM Show Center) gerçekleşecek olan stand-up gösterisi 30 Nisan’a kadar devam edecek. Biletler tükenmeden yerinizi ayırtın deriz!

Hayvan Çiftliği

❏ Konservatuvardan iki sınıf arkadaşının 20 yıl sonra sahne üzerindeki müzikal düellosuna tanıklık edeceğimiz Two Tenors seyirciyi “jüri” olarak hissettiriyor. Sahnedeki iki tenorun kabiliyetlerini sergileme kavgasına dönüyor, öğrencilik yıllarına ve özel hayatlarına dek uzanan tartışmalarını izliyorsunuz. İşte birbirlerine hem kızan hem de hayranlık duyan Two Tenors'dan kimin haklı olduğuna jüri olarak karar vermek ve muhteşem düelloya şahit olmak için 7 Nisan saat 20.30’da Baba Sahne’de, 29 Nisan 20.30’da ise Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’ndeki gösteriyi kaçırmayın deriz! ❏ Yemekten sanata, aşktan baklavaya, çocukluk anılarından evdeki bulaşığa hem konuşmak istiyorlar, hem de “aman kalk oturmaya mı geldik” deyip seyircileriyle sahnede komedinin ve eğlencenin tadına varıyorlar. Uzaktan bakıldığında talk show olarak görsek de değil aslında, oyuncu Rüştü Onur Atilla ve Doğan Akdoğan’la muhabbet ortamına dönen Abur Cubur Show, 5 Nisan saat 20.00’de Bodrum Herodot Kültür Merkezi’nde seyirciyle buluşuyor.

❏ 20. yy’ın yokluk zamanlarında doğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalacağını söylediği zamanlardan bugüne fikirlerinin en üstüne her zaman kadın ve çocuğu koyan, hayattaki gayesini gerçekleştiren, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aklından ve kalbinden geçenlerin sahneye aktarıldığı, ArdAydın Biraderler Yapım’ın yeni oyunu İlelebet 3 Nisan’da saat 20.30’da Uniq İstanbul’da perde açıyor. ❏ “Güldür Güldür Show”daki performansı ve sinema filmlerindeki rolleriyle izleyenleri kahkahaya boğan ünlü komedyen Alper Kul’un geçen yıl başladığı tek kişilik gösterisi Hamileyim’den sonra bu sene yeni oyunu Alper Yine Hamileyim ile sahne alıyor.Gösterisinde; baba olma sürecini öğrenmeye çalışan bir baba, uyumayan bir çocuk, hamilelik sonrasındaki loğusalık döneminde hormonları devamlı değişen annenin hikâyesini anlatıyor. Alper Yine Hamileyim babaları bilgilendirirken, anneleri ise güldüreceğe benziyor, 6 Nisan saat 20.30’da Konyaaltı Belediyesi Nazım Hikmet Kongre Merkezi’nde seyirciyle buluşuyor.

❏ Victor Hugo’nun ölümsüz eseri, Notre Dame'in Kamburu Müzikali, çirkin ve kambur Kilise zangocu Quasimodo ile Fransa’nın ruhani ve dini lideri Claude Frollo’nun ve Kral'a bağlı komutan Phoebus'un aynı semtte yaşayan çingene kızı Esmeralda'ya olan aşkları, ikilemleri, romantik yaklaşımlarını barındıran müzikal 15 Nisan saat 20.30’da Trump Kültür Merkezi’nde seyirciyle buluşuyor. ❏ “İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır, süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur gene de tüm hayvanların efendisidir.” Bu cümleye bir yerden aşina olmalısınız. George Orwell’ın distopik romanı Hayvan Çiftliği ürettiklerini çalan, onlara işkence eden, yetmezmiş gibi öldüren insanoğluna başkaldıran çiftik hayvanları ve haklarına sahip çıkmalarını konu ediniyor. George Orwell'ın sayısız kez sahneye ve sinemaya uyarlanan ölümsüz romanı, Hayvan Çiftliği 29 Nisan 20.30’da Zorlu PSM Studio’da yeniden seyirciyle buluşuyor.


61

. SERGI AJANDA ❏ Bağımsız yeteneklerin sanat kariyerini destekleyen Mamut Art Project 2019’da bu yıl 50 kişinin 500’den fazla eseri sergilenecek. Mamut Art Project'in yedinci edisyonu, 3-7 Nisan 2019 tarihleri arasında Küçükçiftlik Park’ta yapılacak. ❏ Tombak sanatını meraklılarıyla buluşturan Tombak: Altından Süzülen Zarafet sergisi, bu ay da Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık'ta ziyaretçilerini bekliyor.

❏ İnsanın Ay’a ilk ayak bastığı günden iz ‘Mars a seyahat’ dönemine kadar geçen yaklaşık yarım yüzyıllık süreyi görmeye ne dersiniz? Bulgar sanatçı Krassimir Terziev, Future Unforgettable sergisinde video/film, fotoğraf gibi teknik ve ifade araçlarını bir arada kullanarak zaman ve mekan arasındaki ilişkiyi şeffaflaştırıp, adeta bir zaman tüneline çeviriyor. Versus Art Project'in 13 Nisan'a kadar mutlaka görmelisiniz! ❏ Artuklu Sarayı'nın 26 yıllık baş mühendisi bilim insanı El Cezeri'nin,13'üncü yüzyılda kaleme aldığı Kitab-ül Hiyel adlı kitabından yola çıkılarak hazırlanan Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri'ni ve mekanik tarihinin hikayesini 30 Haziran'a kadar Uniq Expo’da görebilirsiniz. ❏ Milan Kundera, Kayıtsızlık Şenliği adlı romanında kelimenin diğer bir gücünden bahseder: “Kayıtsızlık alaydan, satirden ve sarkazmdan daha güçlüdür.” Adını Kundera’nın romanından alan Kayıtsızlık Şenliği sergisinde olumsuz olanı görüp olumsuz olmayanı göstermeye çalışılıyor. Halka Sanat Projesi 14 Nisan'a kadar küratörlüğünü Bahar Güneş ve Öykü Demirci’nin yaptığı sergiye ev sahipliği yapıyor. ❏ Furkan Öztekin’in Dört Mevsimlik Mayıs isimli ilk kişisel sergisi, Ülker Sokak, Eryaman ve Meis Sitesi gibi LGBTİ direniş tarihinde önemli yeri olan olayları konu alıyor. Sanatçı, bu olaylara kazı ve keşif ruhuyla günümüzden bir bakış açısı kazandırmaya çalışıyor. Kiralık evlerin emlak fotoğrafları ve buluntu nesneler üzerinden yeni hikayeler kurguluyor. Dört Mevsimlik Mayıs sergisi 6 Nisan’a kadar Mixer’de ziyaret edilebilir.

. NISAN 2019

❏ Mürekkep resim geleneğinin farklı yorumlarına odaklanan çalışmalarını Çin’de sürdüren 13 sanatçının Mürekkepten: Çin Güncel Sanatından Yorumlamalar sergisinde yer alan çalışmaları kağıt, fırça gibi geleneksel malzemelerin kullanımından öte mürekkebin kültürel ruhunu taşıyor. Sergi, 11 Nisan’da Pera Müzesi’nde.

❏ Yürüme Mesafesi sergisi, medeniyetin ilk kıvılcımını başlatan ve ilk insanı olduğu yerden tüm dünyaya yayılmasına sebep olan yürüme kavramını ele alıyor. Sergideki sanatçılar, yürüme eylemini kendi sanat pratikleri doğrultusunda yorumluyor. 6 Nisan’a kadar Mixer’de.

❏ Mihri: Modern Zamanların Göçebe Ressamı sergisi, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde yetişen portre ressamı Mihri’nin yerleştiği ülkelerde zamanın ruhuna göre yeniden kurguladığı hayatına odaklanıyor. SALT Galata’da açılan sergiyi, 9 Haziran’a kadar ziyaret edebilirsiniz. ❏ Kıbrıslı ilk Türk Ressam İsmet Vehit Güney'in ölümünün 10. yıldönümü anısına Sanatla Var Olmak sergisi düzenleniyor. Kıbrıs Modern Sanat Müzesi organizasyonuyla gerçekleşecek sergi, 25 Nisan'da Yakın Doğu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki Kıbrıs Sanat Merkezi’nde açılacak.

KURS Samimi ve keyifli bir ortamda, heykel sanatına dair hiçbir deneyim sahibi olmanıza gerek kalmadan sizi bile şaşırtacak heykeller yapabilirsiniz. Özel Şişli Sanat Kursu'nun eğitmenleri eşliğinde haftada bir düzenlenen heykel atölyesinde sanatla günlük hayatın kargaşasına es verebilirsiniz. Tarih: 20 Nisan Saat: 17.00 Yer: Özel Şişli Sanat Kursu

❏ Uluslararası sanatçıların Türkiye üzerine işler üretmelerini destekleyen Borusan Contemporary, bu kez Güney Kore’nin önemli fotoğraf sanatçılarından Boomoon’u, Boğaziçi üzerine yeni bir dizi çalışma gerçekleştirmesi için İstanbul’a davet etti. Boomoon’un 2018’de Boğaziçi’nde ürettiği bir dizi çalışması Boomoon: Boğaziçi'yi 25 Ağustos’a kadar ziyaret edebilirsiniz.


62

. VIZYON

. NISAN 2019

Tür: Korku, gerilim

HAYVAN MEZARLIĞI

Dağıtım: UIP arke , John Lithgow, Jason Cl Oyuncular: Amy Seimetz Dennis Widmyer aki ormanın Yönetmen: Kevin Kölsch, akabinde evinin yakınınd ın rın ala ınm taş la sa kır Boston'da bir ında korkunç Film, iki çocuğu ve eşiyle n yaşadığı trajedi sonras d'i ee Cr uis Lo . Dr n de şfe yonda. ı ke şlıyor. Film 5 Nisan'da viz ba derinliklerinde bir mezarlığ la sıy ma ak bır t es rb se kötülüğü sonuçlara yol açacak bir

BENDEN HİKÂYESI

Tür: Biyografi Dağıtım: CJ Entertainmen t Turkey Oyuncu: Mert Er Yönetmen: Onur Barış Film, Sait Faik Abasıyanık 'ın yaşamı ve duygu düny asını konu ediniyor. Adap bir adada geçiren yazarın azarı'nda doğan ve ömrü lisedeyken yazdığı "İpek nü Mendil" ile başlayan yaza belgesel yapım 5 Nisan'd rlık serüvenine odaklanan a vizyonda.

HELLBOY 3

Tür: Aksiyon

ım Dağıtım: CGV Mars Dağıt e Kim r, Milla Jojovich, Daniel Da Oyuncular: David Harbou ere si Nimue ile yüzleşmek üz çe ali Yönetmen: Neil Marshall Kr n Ka ve i eş 'in l olmaya ek filmde Hellboy, Merlin den Hellboy da buna enge me tir 12 Nisan'da vizyona girec ge nu nu so ın an ny k savaşları dü İngiltere'ye geliyor. Anca çalışıyor.

LANETLİ GÖZYAŞLARI

Dağıtım: Warner Bros. Tür: Korku Oyuncular: Linda Cardell ini, Patricia Velasquez, Se an Patrick Thomas Yönetmen: Michael Chav es Kendi çocuklarını kıskanç lık sonucunda boğan, so nrasında kendini azgın ne yıllarca dehşetin ta kend hre atan La Llorona isi oluyor, öldürdüğü çocu klarının yerine başkaların çocukları avlıyor. Film 19 ı koymak için küçük Nisan'da vizyonda.

AVENGERS: ENDGAME

Tür: Aksiyon

Downey Jr. Dağıtım: UIP son, Chris Evans, Robert ns ha Jo let ar Sc lo, ffa Ru Oyuncular: Mark o, Joe Russo deniyle süper Yönetmen: Anthony Russ nya dengesini kurması ne Dü i nd ke ve si me çir ge çlerini iveni'ni ele nilmezler, intikam için gü Ye lan ka Thanos'un Sonsuzluk Eld e riy Ge . ştü nü ın yarısı küle dö kahramanlar dahil dünyan nda. k. Film 26 Nisan'da vizyo toplayıp son kez savaşaca


. . SEYIRLIK

. NISAN 2019

STAND-UP

PROGRAM

Yıl: 2018 Süre: 01:04:00 Oyuncular: Derren Brown Yönetmen: Jon Richards Platform: Netflix

Yıl: 2019 Yapımcı: Chris Grant, Howard Owens, Rob Buchta Bölüm sayısı: 9 Oyuncu: Bear Grylls Platform: Netflix

DİZİ

Derren Brown: Manipülasyon

Chris Rock: Tamborine

Davranışlarımız ve gün içerisinde karşılaştığımız zorluklar anında verdiğimiz kararlar karakterimizin büyük bir parçasıdır. Peki ya bir insana baskı yaparak onun cinayet işlemesine neden olmak mümkün mü? Netflix yeni programı The Push cevabı izleyeni gerecek ilginç sorulara yanıt arıyor. Başlı başına sosyal deney olarak gösterebileceğimiz programda masum bir katılımcının baskı altında alacağı kararlar, yönlendirilmeye çalışılıyor. İzlerken kendinizi sorgulayacaksınız.

You vs. Wild

63

O bir efsane! Komedi şovları ve filmlerini milyonlar izledi. Amerikalı komedyen, aktör ve senarist Chris Rock, 10 yıl sonra komedi sahnesine geri döndü. 53 yaşındaki komedyen basit bir tişört, kotla çıktığı sahnede verdiği imaj ile içimizden birisi olduğunu söylüyor. Parayı bulsa da 10 yıl boyunca değişmediğini yeni gösterisi Tamborine ile bizlere gösteriyor. Stand-up şovunda babalık, sadakatsizlik ve Amerikan siyasetiyle ilgili gözlemlerle dolu komedi gösterisini kaçırmayın deriz. Sonuçta o bir Rock!

KEŞİF I S A T K NO

Netflix dizi/film izleme işini iyice deneye dönüştürdü. Bu bizi biraz geriyor. Bandersnatch'ten sonra yeni bir interaktif dizi ile karşımıza çıkıyor. 10 Nisan'da yayınlanacak You vs. Wild, Discovery Channel’ın Man vs. Wild belgesel serisiyle televizyon dünyasında tanınan Bear Grylls’i odak noktasına alıyor. Bear Grylls’in maceralarına tanık olacak ve onun adına birden çok seçenek üzerinden karar verme şansına sahip olacaksınız. Kısacası Bear Grylls’in yaşayıp yaşamayacağı tamamen izleyicinin tercihine bırakılıyor.

Sofra Sırları

Vizyona girdiğinde çok konuşulan bir yapım karşınızda. İzleyenler bir daha, izlemeyenlerse hemen... Konusuna gelince; evlendikten sonra kendini tamamen ailesine adayan, Anadolu'nun farklı köşelerinde yıllarca yaşamış Neslihan (Demet Evgar) hiçbir olağanüstü olayın yer almadığı sıradan bir yaşam sürmektedir. Eşi ve etrafındaki insanların çok sevdiği bir insan, aynı zamanda herkesin takdir ettiği bir aşçıdır. Ancak sofrasına konuk olan insanların birer birer ölmeye başlaması, elde hiçbir delil olmamasına rağmen herkesin şüphelerini üzerinde toplayacaktır.

FİLM

Yıl: 2018 Süre: 01:04:00 Oyuncular: Chris Rock Yönetmen: BooBurnham Platform: Netflix

Yıl: 2018 Süre: 01:43:00 Yönetmen: Ümit Ünal Oyuncular: Demet Evgar, Fatih Al, Alican Yücesoy Platform: Blu TV


64

YURT DIŞI

lk Indie fo

Rap

op Synthp

. NISAN 2019

JAPONYA

.

.

INGILTERE

.

ISPANYA

Drake

Passenger

Modern dans müziğiyle pop müziği karıştırarak 30 yıl önce ritmik bir sentez yaratan İngiliz grup Pet Shop Boys, 1 Nisan'da Tokyo'daki Nippon Budakan'da müzikseverlerle olacak.

Müzik piyasasını kasıp kavuran Kanadalı rap yıldızı Drake, Grammy Ödülleri dahil birçok başarıya imza attı. 1, 2, 4, 5, 8, 9 ve 11 Nisan'da Londra The 02 Arena'da.

Kariyerine solo olarak devam eden Passenger, Let Her Go gibi hitlerinin yanı sıra Hotel California ve Losing My Religion gibi yorumlarıyla da biliniyor. 2 Nisan'da Madrid Sala La Riviera'da.

.

BELÇIKA

Folk

Pop

Indie ro

ck

Pet Shop Boys

.

DANIMARKA

FRANSA

Sharon Van Etten

Bob Dylan

Geçen yıl Tranquilty Base Hotel & Casino albümleriyle değişim geçiren Arctic Monkeys, kaliteden ödün vermiyor. Grup, 3 Nisan'da Rio de Janeiro'daki Jeunesse Arena'yı sallayacak.

Folk müziğe getirdiği elektronik esintilerle dikkat çeken Sharon Van Etten, son albümü Remind Me Tomorrow'yla adından söz ettiriyor. 7 Nisan'da Kopenhag Studio 2'de sahne alacak.

Gösterişten uzak müziği ve Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülecek kadar derin sözleriyle Bob Dylan 11, 12 ve 13 Mart'ta Paris Le Grand Rex'te ruhları doyuracak.

Rap

Pop

Elektro

n ik

Arctic Monkeys

ALMANYA

.

IRLANDA

Shawn Mendes

Henüz 18 yaşında yaptığı Faded ile Avrupa'ya bir hit armağan etti. Elektronik dans müziği yapımcısı Alan Walker, 12 Mart'ta Berlin Columbihalle'de konser verecek.

Justin Bieber ve Ed Sheeran'dan esintileri kendi tarzında eriten Kanadalı pop yıldızı Shawn Mendes 13 ve 14 Nisan'da Dublin'de 3Arena'yı coşturacak.

AMERIKA

Snoop Dogg

Oldskool geleneğinin en ikonik figürlerinden Snoop Dogg, eşsiz tarzı ve sürpriz düetleriyle D-O-double-G, 19 Nisan'da Oakland Oracle Arena'da sahne alacak.

HOLLANDA

Pop

Pop

tif Alterna

rock

Alan Walker

.

.

KANADA

Eagle-Eye Cherry

ISVEÇ Rita Ora

Ariana Grande

1997 yılında çıkardığı Save Tonight parçasıyla gönülleri fetheden Eagle-Eye Cherry, dur durak bilmiyor. İsveçli cazcı Don Cherry'nin rock'çı oğlu 21 Nisan'da Amsterdam Q-Factory'de.

Jay-Z'nin şirketine geçip ilk albümünün ilk haftasında Birleşik Krallık listelerinde listeye yükselen ve önü alınamayan Rita Ora, 24 Nisan'da Stockholm'daki Berns'te.

Televizyondan pop yıldızlığına başarılı bir geçiş yapan Ariana Grande tarzıyla Marriah Carey'nin mirasçısı olarak görülüyor. Grammy, Ödüllü isim 27 Nisan'da Vancouver Rogers Arena'da.


65

TB

. NISAN 2019

#TB #1943 #ARMSTRONG #WATERS #HORNE FOTOĞRAF: Clarence S. Buli / The New York Public Library

Duke Ellington ve 'büyük' orkestrası, 1943 yılında Ethel Waters, Lena Horne ve Louis Armstrong gibi yıldızların da aralarında bulunduğu dev bir kadroyla sinemaya uyarlanan ünlü Broadway müzikali Cabin in the Sky'ın çekimlerinde. 1940 yılında Vernon Duke'un yarattığı, başrolünü Ethel Waters'ın üstlendiği müzikal, hem sahnelenmesi hem de perdeye uyarlanmasıyla pek çok ilkin öncüsü olmuştur; moonwalk ismiyle bildiğimiz dans bu müzikalde Bill rolüne hayat veren Bill Bailey'in icadıdır mesela. Bunun dışında; oyuncu kadrosunun tamamının siyahilerden oluşması da eserin dikkat çeken bir yönü. Ellington; 1920'lerin başından itibaren orkestrasıyla çalışmalara başlamış,1974'te zamansızca aramızdan ayrılmasına değin Sophisticated Lady, Mood Indigo gibi cazın standardı haline gelen pek çok eseri hayatımıza kazandırmıştır.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.