YAZAR EKİBİ Şefik Tekinışık, Demir Tellioğlu, Ahmet Okan Kale, Hasan Urganlılı, Caner Üzüm Muratcan Ös Mehmet Demir Yasin Arslan RÖPORTAJLAR Eljero Elia Abdoulaye Ba Emre Demir Vıctor Sa 1903 Haber Metin Akın SANAT YÖNETMENİ İbrahim Özdoğan YAYINLANAN MECRALAR İssue, Instagram, Twitter, Facebook ÖZEL TEŞEKKÜR Sade Girişim, Aladağ İmar Planlama, Kula Yağ-Emek Yem, Teknik Mühendislik, Aydınlar Metal
KÜNYE
YAYIN SAHİBİ Demir Tellioğlu
I
N
D
E
X
sayfa 23-25
Bayrak Futbolcular
sayfa 20-21
1903 Haber Röportaj
sayfa 18-10
Şehrin Takımı Varken Neden İstanbul Takımları?
sayfa 16-17
Victor Sa Röportajı
sayfa 14
sayfa 12-13
Muhteşem Gençlerbirliği
Emre Demir Röportajı
sayfa 11 Bu Gence Dikkat
sayfa 9-10
Abdoulaye Ba Röportajı
sayfa 6-8 Maurizio Sarri
sayfa 3-4 Elia Röportajı
sayfa 2
Özlenen Milli Ruh
Gümüşçeşme Mah. Kepsut Cad. No: 311/A 10040 Altıeylül, Balıkesir
ÖZLENEN MİLLİ RUH Galibiyet ve güzel futbola hasret kalmış olduğumuzdan İsveç'de yaptığımız geri dönüş yeni umutların yeşermesine sebep oldu. Türkiye Millî Takımında altın jenerasyon tabirini izliyoruz belki de. Potansiyel vadeden ve potansiyeline yakın oynayan gençlerimiz ile yeni bir sayfa açıyoruz. Lucescu'nun söz verdiği bir oyun stili var ve bunun için zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor. Ancak belirtmekte fayda var; söz verdiği oyunu ve başarıyı yakalamak için zamanı git gide azalıyor. A Milli Takımımız Uluslar Ligi ilk maçında 2018 Dünya Kupası çeyrek finalisti Rusya ile karşılaştı. Trabzon'da oynanan maç 2-1 Rusya galibiyeti ile sonuçlanmıştı. Sistem ve oyun olarak geçmiş maçlara nazaran umut vaat eden bir oyun vardı ancak bu yeterli olmadı. İsveç'e konuk olduğumuz ikinci maçta ise muhteşem bir geri dönüş ve 3-2’lik galibiyetle ayrıldık. Oyun anlamında takımın biraz daha geliştiğinin, ne oynadığını bildiğinin, istekli ve iştahlı gençlerimizin göstergesiydi. Emre Akbaba’nın oyuna girdiği anda iki kez skora etkisi pas geçilmez elbet. Formasyon olarak 4-2-3-1 görünümlü 3-4-3 izledik. Okay sık sık stoper tandeminde Kaan ve Çağlar'ın arasına girerek savunmayı üçledi. Zeki Çelik ve Ömer Bayram orta saha ikilisine daha yakın oynadı ve sık sık bindirmeler yaparak hücumu desteklediler. Oğuzhan Özyakup, 8 numara olarak forveti
besledi. Mehmet Topal ise alışılmışın aksine daha ileride baskı ve pres yaptı. Lucescu’nun Mehmet Topal'ın boy avantajını kullanmak istediğini düşündüm. İleri üçlüden Cenk bu maç etkisizdi ancak son golde oyuna sonradan giren Emre Akbaba’ya asist yapmasını bildi. Hakan Çalhanoğlu, uzaktan şutu ile skora etki etti. Cengiz Ünder ise hücum anlamında milli takımımız adına önemli bir silah. Lucescu’nun maçtan sonra yaptığı “Elimizdeki oyuncuları en üst seviyeye çıkarmak gerek. Bunun için çabalıyorum. Becerebilirsem çok iyi olacak. Beceremezsem Allah'a ısmarladık.“ açıklamasına bakacak olursak kendisi de verilen sürenin azaldığının farkında. Son zamanlarda gelen kötü sonuçlar sebebiyle futbolseverler de haklı olarak kızgın ve Milli Takım’ı takip etmemekteydi. İçimizdeki milli duyguların tekrar ortaya çıkması için küçük bir kıvılcım yeterliydi. Bende İsveç maçının küçük bir kıvılcım sağladığını ve taraftarımızın tekrardan ateşlendiğini düşünüyorum. Ancak belirttiğim gibi verilen süre git gide azalıyor.
Yasin Arslan
2
3
2010 Dünya Kupası’nda Final oynayan, Başakşehir’in başarılı futbolcusu Eljero Elia ile güzel bir röportaj gerçekleştirdik.
Süper Lig’de attığın en güzel gol hangisiydi?
Türk taraftarlar hakkında ne düşünüyorsun?
Geçen sezon oynadığımız ve bir sıfır yendiğimiz Beşiktaş maçında attığım gol en güzel golümdü.
Türk taraftarları çok seviyorum. Sen sahadayken sana enerji verdiklerini hissediyorsun.
Kariyerin boyunca bir çok farklı takımda, bir çok farklı maça çıktın. Bu maçlar arasında en unutamadığın maç hangisiydi?
Kariyerinde Hollanda, Almanya, İtalya ve İngiltere olmak üzere pek çok önemli ligde mücadele ettin. Şu an Türkiye'nin hedefleri yüksek olan bir takımındasın. Peki, Türkiye ile diğer ülkelerin futbolu arasında ne gibi farklılıklar görüyorsun?
En unutamadığım maç 2010’da Güney Afrika’da İspanya’ya karşı oynadığımız Dünya Kupası final maçıdır. Türk derbileri hakkında ne düşünüyorsun? Takımlar adeta kafesteki aslanlar gibi savaşıyor ama en zevklisi taraftarların takımlarını nasıl desteklediğini görmek oluyor.
Futbol seviyesi çok yüksek bir ülke. Bazı takımlar mantıklarıyla değil, kalplerini koyarak oynuyorlar. Turkiye’de gerçekten kuvvetli takımlar var.
Maça çıkmadan önce bir uğurun var mı? Hayır, herhangi bir uğurum yok. Futbol kariyerini sonlandırdıktan sonra belli bir hedefin var mı? Hocalık yapmak istiyor musun? Evet, hocalık yapmak istiyorum. Özellikle U-16/17 ve 18 takımlarını çalıştırmak istiyorum. Şu ana kadar seni en çok zorlayan defans oyuncusu kimdir? Bir çok oyuncuyla karşı karşıya geldim ama beni en çok zorlayan Dani Alves oldu.
Demir Tellioğlu
4
6
Futbol, günümüzde kalbur üstü takımların ufacık detaylarla sonuçlara gittiği bir oyun haline gelmeye başladı. Bu ufak detayların arkasında da elbette büyük taktik dehalar var. Napoli’de ortaya koyduğu performansla ve oynattığı futbolla herkesin beğenisini kazanan 59 yaşındaki İtalyan taktik dehası Maurizo Sarri, bu sezonun başında EPL’nin köklü ekiplerinden Chelsea’nin başına geçti. Geride kalan 5 hafta sonunda yeni takımı Chelsea ile beraber Premier League’in zirvesinde bulunuyor. Peki Sarri bu noktaya kadar nasıl geldi? Şimdi detaylarına geçelim. Maurizo Sarri, amatörlükten profesyonelliğe bir türlü uzanamayan bir futbolculuk kariyerine sahip. Forma giydiği Stia kulübünde ortalamanın da altında bir sol bektir. O sıralarda bankacılıkla uğraşmakta olan Sarri bir gün takım hocasının iş nedeniyle başka bir şehre taşınmasından sonra takım kaptanının önerisiyle oyuncu/antrenör modeliyle takımın teknik direktörlüğü görevine soyunur. Birkaç hafta geçtikten sonra bu işin çok zor olacağını gören Sarri, oyunculuk kariyerine noktayı koyup kendini teknik direktörlüğe odaklar ve teknik adamlık kariyerine startı vermiş olur. Teknik direktörlük kariyeri nasıl başladı? Tarihler 2000’i gösterdiğinde Sansovino kulübünün başına geçen Sarri, amatör kümede aldığı takımı Serie C2’ye kadar çıkarır ve ilk şampiyonluklarını burada yaşar. 2005 yılında Pescara ile beraber ilk kez Serie B’de mücadele eder. Bir sezon sonra Arezzo’nun başına geçen Sarri, Coppa Italia’da Milan’a karşı 2-0 kaybettiği ilk maçın rövanşında alınan 1-0’lık galibiyette oynattığı futbolla dikkatleri üzerine çeker. 2012 yılında Empoli’nin başına geçen Sarri, ilk sezonunda takımına play off oynatır ve finalde ligi 3.tamamlayan Livorno’ya yenilerek hayalini kurduğu Serie A’nın kapısından döner. Bir sonraki sezonda ise ligi 2. bitirerek düşlerini süsleyen Serie A’ya çıkar. İlk Serie A sezonunda ağırlıklı olarak 4-3-1-2 sistemiyle sahaya çıkan Empoli, sezon
7
başında herkesin birinci düşme adayıyken ligi 15. sırada bitirerek bizce sürpriz olmasa da İtalya’da herkesi şaşırtır. 11 Haziran 2015 tarihinde Real Madrid’e giden Rafa Benitez’in yerine doğduğu şehrin takımı ligin ilk 3 haftasında Empoli’de başarılı olduğu sistemle yani 4-3-1-2 sistemi ile takımı sahaya sürer. Bu taktik formasyonda Insigne’yi on numaraya çeken ve Higuain’in yanında da Callejon’u oynatan Sarri oyuncularından istediği verimi alamaz. İlk 3 haftada sadece 2 puan alabilen Sarri, bu işin böyle gitmeyeceğinin farkına varır ve 4-3-3’ kesin geçiş yapar. 4-3-3’lü Napoli : Benitez döneminde on numara bölgesinde yoklara oynayan Hamsik’i 4-3-3’ün sol içine çeken ve yine Benitez döneminde ilk 11’de düşünülmeyen Jorginho’yu 2 stoperin önüne monte eden, orta sahaya dinamizm katacak olan Allan takviyesi ve Jorginho ile Callejon’un ait oldukları yer olan kanatlara çekilmesiyle ilerideki dönemde oynanacak ve futbolseverlere keyif verecek olan akıcı futbolun temelleri atılmış olur. “Taktik bir deha olmasının yanında oyuncularının performanslarını da arttıran bir hoca.” Sarri, teknik adamlık kariyeri boyunca birçok oyuncusunun performansını belli noktalara getirmiş bir hocadır. Bunun örneklerini Napoli döneminde daha fazla görüyoruz. İlk sezonunda 90 yıllık gol rekorunu kırarak 36 golle gol krallığı tacını takmayı başaran Higuain’in sırtı dönük oyununu 2-3 level yukarıya çekmiş ve 90 milyonluk transfer yapmasında büyük rol oynamış, Benitez döneminde kadroda dahi düşünülmeyen Jorginho’yu defansın önüne monte edip bunun yanında pasörlük özelliğini belli bir noktaya getirmiş, Higuain’in satılmasından ve Milik’in satılmasından sonra kariyeri
boyunca sol açık oynamış olan Mertens’i sahte 9 rolüne adapte edip muazzam katkı almış, İnsigne ve Callejon’a belli özgürlükler verip arkada oynayan iki kenar bekleri Ghoulam ve Hysaj’dan da maksimum verim almış, Koulibaly’nin elit stoper sınıfı klasmanında olmasında ve atletik özelliklerinin yanında defansif ve teknik açıdan gelişmesine katkı sağlamış bir eğitici isim olmasıyla da büyük bir tebriki hakkediyor. Chelsea kariyerinin başlangıç dönemi: Muazzam bir 3 yıllık Napoli serüveninin ardından Sarri’nin yolu EPL’nin “Big Six” takımlarından Chelsea ile kesişti. Chelsea’ye gelir gelmez yaptığı ilk hamle Napoli’den de tanıdığı ve en çok güvendiği isimlerden biri olan Jorginho’yu almak oldu. Jorginho hamlesinden sonra Real Madrid’den Hırvat Mateo Kovacic’i de kadroya katan Chelsea başarılı eldiveni Courtouis’nın Real Madrid’e 35 milyon Euro gibi (Courtouis seviyesindeki bir kaleci için) çok makul bir ücret
karşılığında satılmasından sonra Kepa’yı alarak yaz transfer dönemini ilginç bir şekilde kapattı. Community Shield finalinde son şampiyon M.City’ye 2-0 mağlup olduktan sonra ligin ilk 5 haftasında aldıkları 5 galibiyet ile ligin zirvesinde bulunuyorlar. Bu 5 maçta ligin kalbur üstü takımlarından Arsenal’i 3-2 mağlup ettiler. Oyun formasyonu olarak Napoli’deki gibi 4-3-3 sistemiyle oynayan Chelsea’de geçen sezona göre ufak değişikliker var. Napoli’den aldığı Jorginho’yu savunmanın önüne koyan Sarri, Kante’yi üçlü orta sahanın sağ içi gibi kullanmaya başladı. İlk 3 hafta boyunca yedek soyunan yeni transferlerden Kovavic de 4.haftadan beri ilk 11’de şans buluyor. Hazard gibi muhteşem yeteneğin yanına, Marcos Alonso’nun akıl almaz oyunu ve diğerlerinin de katkısı eklenince ortaya gelecek adına umut verici bir Chelsea çıkıyor.
Caner Üzüm
8
9
Süper Lig’deki attığın en güzel gol hangisiydi? En beğendiğim gol, 2015-2016 sezonunun son maçında Fenerbahçe formasıyla Sivasspor’a attığım goldür. Hayatın boyunca bir çok farklı takımda, bir çok maça çıktın bunlar arasında en unutamadığın maç hangisiydi? Kadıköy’de Galatasaray’a karşı oynadığımız maç ve Şampiyonlar Ligi’nde ki ilk maçım olan Dynamo Kiev maçı en unutamadıklarımdır. Türk derbileri hakkında ne düşünüyorsun? Gerçekten çok özel ve büyüleyiciler. Çok beğeniyorum. Maça çıkmadan önce bir uğurun var mı?
Futbol kariyerini bitirdikten sonra bir hedefin var mı? Hocalık yapmak istiyor musun? Daha bilemiyorum ama şu an gencim ve oynadığım futbola odaklanıp mutlu olmaya bakıyorum. Fakat gençlere bir tavsiye vermek istiyorum; sürekli hayallerinin peşinden koşup asla pes etmemeliler. Şu ana kadar oynadığın forvetler arasında seni en çok zorlayanlar hangileriydi? Kesinlikle Messi, Ronaldo ve Suarez. Gerçekten büyüleyiciler. Türk taraftarlar hakkında ne düşünüyorsun? Türk taraftarlarını çok seviyorum. Eğer Türkiye’ye geri dönersem onlarında sevineceğini düşünüyorum
Evet var, her maça çıkmadan önce dua ediyorum.
Demir Tellioğlu 10
davor
lovren DİKKAT!
BU GENCE
11
Muratcan Ös
Futbola Dinamo Zagreb U17 takımında başlayan Lovren, Dinamo Zagreb’in A takımı hariç, tüm altyapı takımlarında boy gösterdi. Dinamo Zagreb JGD, GNK Dinamo Zagreb U19 ve Dinamo Zagreb II takımlarının formasını terleten Lovren, 2. HNL liginde (Hırvatistan 2. Lig) 36 maçta 8 gollük bir performans gösterdi. Bu performansıyla Avrupa’nın dikkatini çeken Lovren’in ilk ülke dışı deneyimi ise Almanya’ya nasip oldu. Fortuna Düsseldorf, 2017 yılında kiraladığı Lovren’i beğenince, bu yaz 750.000 Euro gibi bir bedelle kadrosuna kattı. Hırvatistan milli takımının alt ayaklarında da oynayan Lovren, burada toplamda 35 maçta 8 gole imza attı. Alışkın olduğu sol kanat mevkisinin yanı sıra sağ kanatta da oynayabilen Lovren, abisine çekmemişe benziyor. Hızlı ve akıcı oluşu, rakibini her an şaşkına çevirebilecek düzeyde. Defansta yapılacak anlık hata ile Lovren, takımını öne geçirebilecek bir oyuncu. Çalımları ve boşa yaptığı koşuları ile takımını her daim atağa hazırlayan Lovren, belki de hücum yapmakta zorlanan Düsseldorf’un bu yüzden ilgisini çekti. Bu sezon daha maça çıkmamış olsa da, adından sıkça söz ettirecek bir konumda. Hırvatların genç yeteneklere ne kadar önem verdiğini biliyoruz. Her geçen gün Lovren’in artan yetenekleri bize daha kat edecek çok yolu olduğunu gösteriyor. Kim bilir, belki onu gelecek yıllarda diğer prestijli takımlarda görebiliriz. Kim bilir, belki Davor, abisi Dejan’ın giydiği Liverpool formasını bir gün alır ve abi/kardeşi birlikte görürüz. Son bir kez daha kim bilir, belki de Davor Suker’in kanat versiyonu şu an önümüzde?
Geçtiğimiz yaz PSG, ondan önceki yaz ise Barcelona’nın altyapılarına davet edilen Emre Demir ile güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Öncelikle neden Kayserispor ?
DEMİR
EMRE
Bu kararı ben vermedim. Çünkü o zamanlar 8 yaşındaydım. Bizi Kayserispor davet ettiğinde babam benim adıma en doğru kararı verip kabul etti. Kayserispor yönetimi beni 10 dakika antrenman da izledikten sonra babama şu teklifte bulundular. Dayalı, döşeli ev + maaş ve Emre bizim evladımız diyip mersinden Kayseri’ye gelmeme vesile oldular, şuan da ise Kayseri’de 7. senemizdeyiz. Kulüpteki ortam ve takım arkadaşları ile aran nasıl? Kulüpte arkadaşlar arasında saygınlık ön planda. Gayet güzel arkadaşlıkların olduğu bir takımda olduğumuz için başarı üstüne başarılar ekliyoruz. Disiplin çizgisinden çıkmadan yolumuza devam ediyoruz. A takımla antrenmanlara çıkan biri olarak farklılık görüyor musun ? Nasıl tecrübeler ? Hedefim doğrultusunda olan A takım ile antrenmanlara çıkmak heyecandan ziyade bana tecrübe kazandırdı. A takım ortamı tecrübeler ile dolu bir ortam. Oranın atmosferi alt yapı atmosferinden doğal olarak farklı. Uzun süre A takım da kalmak için durmadan çalışmaya devam edeceğim. Bildiğimiz üzere geçtiğimiz yaz Psg ondan önceki yaz ise Barcelona davet etmişti seni. Bu kulüplere gitmek için ne gibi bir yol izledin? Bunu biliyoruz ki her futbolcunun hayali bir dünya takımında oynamaktır. Ben de bu hayallerim doğrultusunda çok çalışıp hayallerime ulaşmak istedim. Ekstra antrenmanlar ile var olan yeteneğin üzerine daha da yetenek koymak gerekir ki büyük takımların dikkatini çekesin. Bende bunu yapmaya çalıştım. Önce Barcelona’nın dikkatini çekip davet edildim ardından PSG’nin daveti üzerine Paris’e gittim. Her iki kulüpte de
12
farklı mevkilerde denendim. Barcelona’dan üstün futbol zekasına sahip raporu alarak Türkiye ‘ye döndüm. PSG’den ise 10 üzerinden 10 puan alarak Türkiye’ye döndüm.
oluyor. Bir uğurdan ziyade bir inançla çıkıyorum. Bu inanç da bana zaten kazanmanın yarısını maç başlamadan önce veriyor. Biliyoruz ki inanmak başarmanın yarısıdır.
Geçtiğimiz iki yaz yurt dışında oynamış biri olarak yurt dışı ile ülkemiz arasında farklılık görüyor musun?
Kaç yaşından beri futbol oynuyorsun ? Neden futbol ?
Ülkemizde alt yapıya önem ne yazık ki çok az. Bu sebepten dolayıdır ki alt yapıdan futbolcu yurt dışında ki kadar sık çıkmıyor. Umarım en kısa zamanda ülkemizde ki alt yapıya önem daha çok artar. Tabii alt yapı için bütçe de gerekli. Ülkemizde ki çoğu kulübün gerek alt yapı sahaları, gerekse alt yapı malzemelerine ayrılacak bütçe olarak da imkanları yurt dışı takımları kadar olmuyor maalesef. Gidip de ülkemizde ki bir takımın alt yapısı ile La Masia’yı kıyaslamak yanlış olur. Bunları da göz önünde bulundurmak gerekir. Yurt dışının alt yapı imkanları Türkiye’dekinden kat kat daha fazla ve bu imkanlar doğrultusunda alt yapıdan çıkan futbolcu da daha fazla oluyor. Yurt dışında sana sunulan imkanları beğendin mi ? Az önce de dediğim gibi yurt dışında ki alt yapılara önem verdikleri için hiçbir masraftan kaçınmadıkları için sunulan hizmet de dolaylı olarak gayet güzel oluyor. Tesisler harika ve amacına doğru olarak faaliyet gösteriyor. Bunun sonucunda da yıldız futbolcuları bu alt yapı tesislerinden yetişip A takımlara gelerekten görüyoruz. Sahaya çıkmadan önce bi uğurun var mı ? Sahaya çıkarken bir amaç uğruna çıkıyoruz. Takımımız adına en iyi işleri yaparak galibiyetle maçları bitirmek hedefimiz
13
Demir Tellioğlu
4 yaşında babam bende bu yeteneği fark edip bu yeteneğimin üzerine bireysel calışmalar yaparak bu yolda yürümeme vesile oldu. Bu tamamen babamın eseri ve bende bu eserin değerini bilip işimi severek yapmaya devam edeceğim Idolüm diyebileceğin biri var mı ? Şuana kadar hiç bir futbolcunun futbol stilini örnek alarak buralara kadar gelmedim. Her futbolcunun kendine has stili olduğu gibi benim de kendime has stilim var. Lakin beni bazı futbolculara benzetenler oldu. Barcelona’ya gittiğim de küçük Messi, PSG’ye gittiğim de ise Cavani diye hitap ettiler. Tabii böylesine büyük kendini ispatlamış futbolculara benzetilmek güzel şeyler... Son olarak ise ileride ki hedefin nedir ? Öncelikle hedefim Kayserispor A takımda ve A Milli Takım da oynamak. Çünkü benim buralara kadar gelmemde büyük emek sahibi bir camiadir. Tabi her futbolcunun da hayali olan dünya kulüplerinde top koşturmak benim diğer bir hedefim. Gerek Barcelona gerek PSG gerekse Real Madrid gibi dünyaca ünlü kulüplerde ülkemi ve Kayserisporlu bir futbolcu olarak Kayserispor’umuzu temsil etmek isterim.
muhtesem .
GENÇLERBİRLİĞİ Süper Lig’den düştükten sonra bir alt lig’de nasil performans göstereceği merak edilen Gençlerbirliği 1.Lige muhteşem başladı. Geçtiğimiz 6 haftada 6 galibiyet alan Gençlerbirliği 14 gol atarken kalesinde sadece 2 gol gördü. Gençlerbirliği’nin Ümit Özat’ı gönderip Erkan Sözeri’yi takımın başına getirmesinin ne kadar doğru bir karar olduğunu görüyoruz. Oyuncu istatistiklerine baktığımızda takımın en yaşlı ismi Mert Nobre’den bahetmek istiyorum. Geçen sezon BB Erzurumspor’un şampiyon olmasında büyük pay sahibi olan Mert Nobre bu senede attığı 3 gol ile takımı sırtlıyor. 37 yaşında olmasına rağmen kafa toplarında rakiplerine kurduğu üstünlük ilerde baskı sağlaması rakip oyuncuları fazlasıyla zorluyor. Per Johannes Hopf’u,Mke Ankaragücü’ne verdikten sonra kaleye tecrübeli eldiven Hakan Arıkan ile anlaşan Gençlerbirliği 6 maçta kalesinde sadece 2 gol gördü. Takımın kaptanlarından olan Hakan kalesinde fazlasıyla güven veriyor. Sol Bek mevkiisinde oynayan Alper Uluduğ’dan da biraz bahsetmek istiorum. Zekasıyla, mücadelisiyle ve attığı gollerle Gençlerbirliği taraftarlarının gönlünde taht kurmuş durumda . Sol bekte oynamasına rağmen sık,sık ileri çıkan Alper bu sezon 2 gol atarak takımına fazlasıyla katkı verdi. Takımın yıldız isimlerden Sessengon ise Lig’e alışmaya çalışıyor. Oynadığı 5 karşılaşmada biraz tutuk olsada Sesseongon’un Lige damga vuracağını düşünüyorum. Sessengon bu
sezon 2 gol ile takımına katkı verdi. Gençlerbirliği’nin bir diğer golcüsü Nadir Çiftci’de bulduğu süreyi fazlasıyla iyi değerlendirdi diyebilirim. Sonradan oyuna girerek attığı kritik gollerle resmen Gençlerbirliği’ne hayat veren Nadir Çiftci 6 maçta toplam 65 dakika sahada kaldı ve 3 gol attı. Gençerbirliği Alt yapısından yetişen ve 5 maçta da görev yapan Mert Çetin’i de tebrik etmek gerekiyor. Erkan Sözeri’nin görev verdiği Mert kusursuz bir oyun oynarak Gençlerbirliği’nin sadece 2 gol yemesinde büyük pay sahibi.1.Ligin tek grup halinde oynanmaya başlanmasına geçildiği 2001-2002 sezonundan bu yana en iyi sezon başlangıcını 2005-2006 sezonunda 6'da 6 ile Bursaspor yaptı. Aynı performansı bu sezon (2018-2019) Gençlerbirliği 6’da 6 ile Gençlerbirliği gösterdi.Kırmızı-Siyahlıların profesyonel lig tarihleri boyunca en uzun soluklu galibiyet serisi olan 7 maçlık seriyi yaptığı 2 sezon da şampiyon olarak en üst futbol ligine çıktığını da not düşmekte fayda var.Böylece 2. Lig’de yer aldığı 1982-1983 (17-23. Haftalar) ve 1988-1989’da (12-17. Haftalar) yaptığı 7’de 7 galibiyet serisini egale etmek için hedefe bir adım daha yaklaşmış oldu.
14
16
Bu sezon UEFA Avrupa Ligi 3. Ön Eleme turunda temsilcimiz Beşiktaş ile oynayan, Avusturya takımlarında LASK Linz’in sol kanadı Victor Sa ile güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Sana göre LASK Linz formasıyla attığın en güzel gol hangisi? Bu sezon UEFA Avrupa Ligi 3. Ön Eleme turunda Beşiktaş’a karşı attığım gol en beğendiğim diyebilirim. Kariyerin boyunca bir çok takımda, bir çok maça çıktın. Bu maçlar arasında en unutamadığın maç hangisiydi? En unutamadığım maç kesinlikle bu sezonki Beşiktaş maçı. Türk derbileri hakkında ne düşünüyorsun? İnanılmaz, Türkiye futbol konusunda çok gelişmiş ve çok büyük bir ülke. Özellikle derbilerde stadlardaki atmosferler büyüleyici oluyor. Her oyuncu Türkiye’de derbi maçında oynamak ister. Oynayanlar için ise çok büyük bir an olmalı. Maça çıkmadan önce bir uğurun var mı? Evet, bir tesbihim var. Bu tesbihi büyükannem bana ölmeden önce vermişti. Bu tesbih her maç öncesi benim yanımda olur. Bununla her maçtan önce dua ederim.
17
Demir Tellioğlu
Futbolculuk kariyerini sonlandırdıktan sonra belli bir hedefin var mı? Teknik direktörlük yapmak istiyor musun? Şuanki hedefim çok iyi bir sezon geçirmek. Ardından ise kariyerimin devamında büyük bir ligde, iyi bir kulübe gidip, Şampiyonlar Ligi’nde oynamak istiyorum. Bu şekilde de aileme en iyi şekilde yardımcı olacağımı düşünüyorum. Teknik direktörlük konusuna gelirsek de şu an için bilmiyorum çok istediğimde söylenemez ama hayat çok hızlı bir şekilde değişiyor, şu anda birşey söyleyebilmek çok zor. Şu ana kadar karşılaştığın defans oyuncuları arasında, seni en çok zorlayan kimdi? Pepe ve Adriano çok sert aynı zamanda ise iyi oyuncular. Bu ikili beni çok zorladı. Onlardan sonra da Red Bull Salzburg’dan Ramalho’da beni en çok zorlayanlardan biriydi diyebilirim. 29 numaralı formayı giyiyorsun. Senin için bir anlamı var mı? Evet var. Büyükannem ilk futbol maçımda bu numarayı seçmişti. Bende o zamandan beri hiç değiştirmedim.
18
Bir futbol ülkesi olarak adlandırdığımız güzel ülkemiz Türkiye’de 81 ilden pek çok farklı futbol kulübü mücadele veriyor. Ancak hepimizin bildiği gibi 3 büyük olarak adlandırılan 3 İstanbul takımı sadece kendi şehrinden değil Türkiye'nin her yerinden taraftara sahip. Peki neden?
Dünya genelinde futbol belki de en çok sevilen ve en çok takip edilen spor. Tabi ki bu ülkeden ülkeye değişiklik gösterebiliyor. Örneğin, Avustralya’da Rugby, ABD’de Amerikan Futbolu gibi sporlar daha çok tercih ediliyor ve daha fazla seyirciye sahip. Ancak dünya geneline bakıldığında elbette futbol her zaman peşinde milyonları ve hatta milyarları koşturan bir spor. Dünya genelinde futbola baktığımız zaman ülkelerin neredeyse tamamında insanlar doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı ve ekmeğini yediği şehrin ya da semtin takımını desteklemeyi tercih ediyor. Ancak bu durum ne yazık ki güzel ülkemiz Türkiye’de geçerli değil. Hayatı boyunca Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın stadına adım atmamış, bırak stadını İstanbul şehrine bir kez bile gitmemiş olan kadın ya da adam evinde formasını giyip televizyon karşısında 3 İstanbul takımının taraftarlığını yapıyor. Kendi şehrinin takımı olan Göztepe’yi, Eskişehirspor’u, Sakaryaspor’u ya da Ankaragücü gibi takımları tutmuyor. Bu olaya bir de farklı açıdan bakalım. İngiltere’nin güzel kentlerinden Liverpool insanı Liverpool ya da Everton gibi kendi şehrinin takımını değil de M. United, M. City ya da Arsenal’i tutuyor. Ne güzel ki Liverpool kentinde ve dünyanın pek çok farklı şehrinde bunu görmek mümkün değil. Liverpool şehrinin insanı Liverpool ya da Everton’u, Manchester şehrinin insanı M. United ya da
19
Ahmet Okan Kale
M. City’yi tutuyor. Almanya’da Köln şehrinde yaşayan insan tarihi başarılar ile dolu Bayern Münih’i değil de kendi şehrinin bir başarılı bir başarısız takımı Köln’ü destekliyor. Türkiye Cumhuriyeti yaklaşık olarak 80 milyon nüfusa sahip olan bir ülke. Bu 80 milyon insanın 3 İstanbul takımlarının söylediğine göre 60-70 milyonu Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ı tutuyor. Elbette bu durumun sebebi Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Türkiye’de fazla sayıda şampiyonluğa sahip olması ve Avrupa’da yapabildikleri olabilir. Ancak 1968-1969 sezonunda UEFA Fuar Şehirleri Kupası’nda yarı finale kadar yükselmeyi başaran ve ardından 1969-1970 sezonunda UEFA Kupa Galipleri Kupası’nda çeyrek final oynayan ve Avrupa’da Türkiye’nin başarı elde eden ilk Türk takımının Göztepe olduğu biliyor muydunuz? O dönemin teknik adamı olan Adnan Süvari’nin günümüzde oynanan total futbolu o dönemde Türkiye’de oynattığını biliyor muydunuz? Yani olay direkt olarak başarıya da endeksli değil. Anadolu Takımları taraftarının bir sözü var ‘’İstanbul takımı tutmak ekranların en parlak yıldızına, Anadolu takımı tutmak ise mahallenin en güzel kızına aşık olmak gibidir.’’ Peki, doğduğun, büyüdüğün, yaşadığın, ekmeğini yediğin o güzel şehrin takımı varken neden İstanbul’un 3 takımı?
Instagram üzerinde 273 bin takipçisi bulunan ve en büyük Beşiktaş sayfalarından biri olan 1903 Haber yöneticisi Metin Akın ile güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Merhaba, öncelikle teklifimizi kırmadığınız için teşekkür ederiz. Bu hesabı açalı kaç yıl oldu? Merhaba bu hesabı 2014 yılında açtım. Yaklaşık 4 yıldır ağırlıklı Instagram olmak üzere Youtube, Twitter ve Facebook olmak üzere takipçilerimizden gelen talep doğrultusunda diğer tüm sosyal medya mecralarında da yerimizi aldık. Şuna ciddi bir takipçi sayısına sahipsiniz. Birçok kişi bu sayılara ulaşmaya çalışıyor. Onlara önerileriniz var mıdır? Açıkçası bu sayılara ulaşacağımı biliyordum. Çünkü paylaşımları yaparken özen gösteriyorum. Genelde sabah ve öğlen saatlerinde haber paylaşımı olarak aktif oluyoruz akşam mesai bitiminden sonra ise daha çok eğlenceli fotoğraf ya da videolar paylaşmaya çalışıyorum. Bu sayılara ulaşmak isteyen arkadaşlara tavsiyem bir anda olacak iş değil sabır istiyor ayrıca severek yapılması gerekiyor. Evcil bir hayvan ya da çiçek veya ağaç büyütmek gibi. Sürekli ilgilenmek aktif olmak gerekiyor. Aksi takdirde bir günde çok fazla takipçi bir anda takibi bırakabiliyor.
Bunların dışında kesinlikle insanları karşı karşıya getiren paylaşımlar yapılmaması önemli. Siyaset katılmamalı. Sayfa amacından şaştığı an tepkiler gecikmiyor. Ekip olarak kaç kişisiniz? Eğer tek kişiyseniz zor oluyor mu? Ekip olarak tek kişiyim en azından. Tüm sosyal medya hesaplarını kendim yönetiyorum. Tabii ki zorlukları oluyor. Çünkü kendim ayrıca özel bir sektörde çalışıyorum. Aynı anda başka iş yapıp tüm gün boyunca Beşiktaş hakkında her şeye hakim olmak kolay olmuyor. Bazen son dakika haberlerini anlık haberleri yarım saat geç girdiğim oluyor. Özel durumlar olabiliyor. Mesela sağlık problemi bir defa hasta olmuştum hastaneye gitmem gerekti koluma serum taktılar o anda bile haber paylaşıyordum. Dedim ya severek yapmak özenmek lazım bakarsan bağ bakmazsan dağ olur misali. Bunun gibi birçok özel işlerimde oluyor ama çevremde ki insanlar Beşiktaş konusunda ne kadar hassas olduğumu bildikleri için saygı
20
duyuyorlar. Önceliğimiz hep Beşiktaş oluyor. Cenazede, düğünde, hastanede bazen tatilde bir plajda, bazen de ailece bir akşam yemeğinde iken. Bildiğimiz üzere Google Play Store’da bir uygulama çıkardınız. Nasıl bir projeydi? Aşamalarından biraz bahseder misiniz? Evet, uygulama fikri aslında aklımda hep vardı. Ancak bunu yapmak için ciddi bir ekip kurmam gerektiğini düşünüyordum. Ancak işin içine iyice girip biraz kafa yorunca uygulamayı da yine Instagram hesabi gibi tek başıma kolaylıkla yönetebileceğimi düşündüm. Bu işi iyi bildiğine inandığım, sevdiğim bir kardeşimin desteği ile uygulamamızı 2018 Mayıs ayında Google Play de yayınladık. Uygulamamızı hemen indiren takipçilerimizde oldu. Hiç indirmeyenlerde. Apple Store’a ne zaman gelecek diye soranlarda. 4 ay gibi kısa bir surede 10 bin indirmeye kadar ulaştık. Burada amacımız haberleri geçtiğimiz anda bildirim yoluyla takipçilerimize daha hızlı ulaştırmak maç saatinde anlık gol paylaşımları yapmak ve açıkçası birazda maddi kazanım elde ederek daha da büyümeyi düşünüyorum. Ünlü isimlerden kimler sizi takip ediyor? Ünlü isimlerden kimlerin takip ettiğini çok bilmiyorum. Ancak oyuncu Berk Oktay sıkı bir takipçimiz. Daha evvel sayfa olarak sosyal projelerde yapmıştık Maltepe Huzurevi Ziyareti adı altında bir etkinlik gerçekleştirip yaşlılarımızı ziyaret ettik. Bize Berk Oktay ve BJK TV‘de katıldı. Medipol Üniversitesi bu tarz sosyal olaylarda en büyük destekçimiz oldu. İşte bu vesileyle Berk Oktay ile birebir tanışma fırsatımız oldu. Eminim ki bir çok ünlü Beşiktaşlı isim bizi takip ediyordur. Ancak başkanımız Sayın Fikret Orman ve futbolcularımızın bir çoğu da sayfamızı takip ediyor. Hatta
21
Demir Tellioğlu
başkanımıza da DM yoluyla engelli taraftarlarımızın bir talebini iletmiştik. O da sağolsun bizi geri çevirmemiş taleplerini yerine getirmişti. Aslında bu yolla başkanımıza direk ulaşma önemli konularda kendisiyle iletişim kurma durumumuzda oluştu. Zor bir iş. Özel hayatınıza vakit ayırırken zorlanıyor musunuz? Daha önce de belirttiğim gibi özel hayatimi çok fazla etkiliyor. Evliyim ve 2 çocuk babasıyım esimle zaman zaman elimde çok uzun sure telefon olduğu ve sosyal medya hesaplarımla ilgilendiğim için birçok kez karşı karşıya geldiğimiz olmuştur. Ayağımda uyuması için benim ufaklığı sallarken kulağımda kulaklık ile video editlediğim de çok olmuştur. Sanırım bu fanatiklik babamdan geliyor o da benim adimi sarı fırtına Metin Tekin’den esinlenerek koymuş. Daha 1,5 yaşında iken Trabzon’da deplasmanda şampiyonluk maçına götürmüş beni. Bende şimdi adını Kartal koyduğum oğluma (1 yaşında) ayni Beşiktaş sevgisini şimdiden aşılamaya calışıyorum. Son olarak bir hedefiniz var mı? Varsa nedir? Hedefim tabii ki var bir an önce Apple Store’da da uygulamamızı yayınlayıp hem Google Play hem Apple Store hem de tüm sosyal medya mecralarında 1903Haber’i en popüler en bilinen Beşiktaş sayfası ve uygulaması yaparak ulaşabildiğimiz kadar büyük bir kitleye ulaşmak. Tüm bunları yaparken bunu daha profesyonel hala getireceğimiz ofis ya da şirket açıp bir ekip kurarak daha kurumsal bir hale gelmek.
23
Bazı futbolcular vardır, asla unutulmazlar. Başka takıma transfer bile olsalar hiçbir zaman değer kaybetmezler. Kimileri vardır koskoca futbol kariyerini bir takıma adarlar, formaları müzeye kaldırılır. İşte oynadıkları takımlarda efsaneleşmiş 10 bayrak adam: Rogerio Ceni (Sao Paulo) O bir Sao Paulo efsanesi. Tam 26 yıl Sao Paulo kalesini korudu ve 366 maçta forma giydi. Yaptığı kurtarışlar hatta attığı gollerle taraftarın gönlünde taht kurdu. Kaleci olmasına rağmen bazı forvet oyuncularından bile çok gol atmış, toplamda 11 kupa kazanmıştır ve böylelikle Sao Paulo’nun unutulmazlarından biri olmuştur. Francesco Totti(Roma) Roma’da 26 sene forma giyip tam 785 maça çıktı ve 307 gol atıp 107 asist yaptı. Toplamda 5 kupa kazandı ayrıca İtalya Milli Takımı ile bir de Dünya Kupası kazandı. Hem Roma’nın hem de dünya futbolunun efsanesi oldu. Oliver Kahn (Bayern Münih) Karlsruher altyapısında yetişip, Bayern Münih’e transfer olan kaleci Oliver Kahn, 15 sezon forma giyip kısa zamanda gösterdiği iyi performans ile dünyanın sayılı kalecileri arasına girdi. Biri Şampiyonlar Ligi olmak üzere toplam 17 kupa kazandı ve kariyerine Bayern Münih’de son vererek Bayern efsaneleri arasına girdi. Paolo Maldini(Milan) İlk maçına Milan’da çıkan Maldini, dünyanın gelmiş geçmiş en kaliteli stoperlerinden bir tanesi. Milan’da 24 sene ter döktü ve 796 maça çıkıp üçü Şampiyonlar Ligi olmak üzere toplam 18 kupa kazandı. Milan’ın en iyi dönemine denk gelen Maldini, bir Milan efsanesi olarak adını tarihe yazdırdı. Gary Neville (Manchester United) İngiliz bir sağ bek olan Neville Manchester United altyapısında yetişip takımının 16 sene formasını giydi ve 592 maça çıktı. Bu süreçte 22 kupa kazandı. Kariyerine Manchester United ile son vererek Kırmızı Şeytanlar’ın efsaneleri arasına girdi. Franco Baresi (Milan) Futbol hayatına 1977’de Milan’da stoper olarak başlayan Baresi, 20 sezon Milan forması giydi. 706 maça çıkıp Milan’la 9 kupa kazandı. Ayrıca, İtalya ile Dünya Kupası’nı kazanarak büyük başarılara imza attı.
24
Tony Adams (Arsenal) Kariyeri boyunca sadece Arsenal’de forma giyen İngiliz stoper Adams, Arsenal ile 20 sezonda, 351 maça çıktı, 11 kupa kazandı. 2000 yılında, Galatasaray ile Arsenal’in karşılaştığı UEFA Kupası şampiyonluk maçında da forma giymişti. Steven Gerrard (Liverpool) Steven Gerrard, o bir futbol ustası. O bir Liverpool efsanesi.17 sezon formasını giydi,749 maça çıktı ve 190 gol atıp 132 asist yaptı.10 kupa kazandı. Sihirli pasları ile tüm taraftarları kendini hayran bıraktı ve bir Liverpool efsanesi olarak adını tarihe yazdırdı. Metin Oktay(Galatasaray) Metin Oktay hem Türk futbolunun hem de Galatasaray’ın efsanesi. Galatasaray formasını 15 yıl giydi. 401 maçta 345 gol atarak parçalı formayı başarıyla terletti. Bu sürede 7 kupa kazandı. Halen daha Spor Toto Süper Lig’de hiç kimsenin kıramadığı 6 kez gol kralı olma rekorunu elinde bulunduruyor. Jubile maçını Fenerbahçe ile yapması ve son 10 dakika Fenerbahçe forması ile mücadele eder misin sorusuna şeref duyarım diye cevap vermesi tüm taraftarların gönüllerinde taht kurmuştu. Lefter Küçükandonyadis (Fenerbahçe) Fenerbahçe’nin ve Türk futbolunun efsanelerinden olan Lefter, Fenerbahçe formasını iki dönem terletti. İlk dönem 4 yıl, ikinci dönem ise 11 yıl forma giydi. Forvet mevkiinde oynayan Lefter, Fenerbahçe ile 329 maçta 205 gol attı ve 4 kupa kazandı. Futboldaki ustalığından ötürü Ordinaryüs lakabını aldı ve böylelikle Türk futbol tarihinin unutulmazları arasına girdi.
25
Mehmet Demir