BİR ÇOCUĞUN FUTBOL GÜNLÜĞÜ MART AYI E-DERGİ SAYISI

Page 1


YAZAR EKİBİ Demir Tellioğlu, Ahmet Okan Kale, Hasan Urganlılı, Caner Üzüm, Abdurrahman Kaya, Eren Kaya, Mehmet Demir, Muratcan Ös, Onur Altunel, Uğur Ertik, Yasin Arslan. SANAT YÖNETMENİ İbrahim Özdoğan RÖPORTAJLAR Özgür Buzbaş YAYINLANAN MECRALAR İssue, Instagram, Twitter, Facebook ÖZEL TEŞEKKÜR Sade Girişim, Kula Yağ-Emek Yem, Aydınlar Metal, Aladağ İmar Planlama

KÜNYE

YAYIN SAHİBİ Demir Tellioğlu


I N

D

E

X

sayfa 31-33 Mavi Şimşekler

sayfa 30

sayfa 28

Fazla mı Sabırsızız?

Yayın Gelirleri

sayfa 25-27

sayfa 23

Futboldan Doğan Spor Ragbi

Bu Gence Dikkat!

sayfa 19-22 MLS Rehberi

sayfa 11-13

sayfa 15-18

Dijital Scout Platformu: Scoutium!

Özgür Buzbaş Röportajı

sayfa 5-6

Çıkılamayan Yolculuğun Dönüşü

sayfa 7-10

Bir Transferin Hikayesi

sayfa 2-4

Gençlerle Şampiyonluk Yolunda


Gümüşçeşme Mah. Kepsut Cad. No: 311/A 10040 Altıeylül, Balıkesir


2


1935 Yılında kurulan Arjantin ekibi Defensa y Justicia, 1978 yılına kadar resmi olmayan liglerde mücadele etti ve 1978 yılında Arjantin Futbol Federasyonu’na (AFA) bağlı olan Primera D liginde mücadele etmeye başladı. Buenos Aires kentinin ekibi olan Defensa, maçlarını 18.000 kapasiteli Estadio Norberto Tomaghello’da oynuyor. 2014 yılından beri Arjantin Süper Ligi’nde mücadele eden Sarı – Yeşilli ekip, yıldan yıla yükselen performansı ile dikkatleri üzerine topluyor. Kulüp, geçtiğimiz sezon, Güney Amerika’nın 2 numaralı kupası olan Copa Sudamericana’da çeyrek final oynayarak zirve yaptı. Karizmatik Teknik Direktör Beccacece Takımın teknik direktörlüğünü, Arjantin Milli Takımı’nda Jorge Sampaoli’nin yardımcılığını yapmış olup, daha önce de Arjantin 20 Yaş Altı Milli Takımı’nı çalıştırmış olan Sebastian Beccacece yapıyor. Beccacece, hem tarzıyla, hem kulübedeki duruşu ve maçı yaşamasıyla hem de aldığı başarılı sonuçlarla tam bir lider teknik direktör olarak adlandırılıyor. 38 Yaşındaki Arjantinli teknik adam, kulübedeki enerjisini takımına da yansıtıyor ve tempolu bir futbol oynatıyor. Dizilim anlamında da esnek bir yapıya sahip olan Beccacece, zaman zaman 3’lü savunma oynatırken, genelde 4-3-3 oynatıyor. Genç Oyuncularla Zirveye Çıktılar Sarı – Yeşilli ekip, birbirine yakın yaşlarda olan ve kariyerinin yükseliş döneminda olan oyunculardan kurulu bir omurgaya sahip. ‘’Modern futbolun’’ aradığı özelliklere sahip stoperler, geriden oyun kurabilen, hareketli ve teknik kapasitesi üst düzeyde orta saha oyuncuları ve mücadeleden kaçmayan bitirici ve gezgin forvetlerle zirve mücadelesi veriyor takım. Bahsettiğimiz bu kilit roldeki oyuncuların neredeyse

3

tamamı da 25 yaşının altında. Bu zirve yürüyüşünde kilit role sahip olan, değerleri her maç biraz daha yükselen bu yıldız adaylarından birkaçını sizlerle paylaşmak isterim; Kalede 23 Yaşındaki UNSEIN Defensa’nın kalesi, bir kaleci için genç denilebilecek yaşta, 23 yaşında olan Ezequiel Unsain’e emanet. 21 Yaşında iken Newell’s ‘ten transfer edilen kaleci, bu sezon 19 lig maçında maç başına 0.6 gol yeme ortalaması tutturdu. Herkesin Gözü Bu Stoper İkilisinde; Lisandro Martinez & Alexander Barboza 21 yaşındaki solak stoper Lisandro Martinez, özellikle geriden oyun kurmadaki üstün becerisi ile dikkatleri üzerine topluyor. Defensa’nın oyun anlayışında da kritik role sahip olan Martinez’in partneri de 23 yaşındaki Alexander Barboza. 1.93 boyundaki


stoper, sol ayağını kullanıyor. Uzun toplarda ortalamanın üzerinde bir yeteneği olan Barboza, hava toplarında da çok etkili. Barboza’nın bonservisi ise River Plate’de. Maestro Leonel Miranda 25 yaşındaki oyuncu, 10 numara pozisyonunda oynayabiliyor fakat Defensa’nın bu yükselişinde onu savunmanın önünde top alıp, oyunu kurarken görüyoruz. Bu rolde gol & asist istatistikleri düşmüş olsa da takımına verdiği katkı rakamlarla ölçülemez nitelikte. Gastón Togni 21 Yaşındaki genç yetenek, sol kanadı çok iyi kullanıyor ve bu kanadı Defensa’nın en önemli hücum silahı haline getiriyor. Independiente altyapısı ürünü olan Togni, Defensa’da kiralık olarak oynuyor.

Nicolás Fernández Defensa altyapısından A takıma çıkmış olan 23 yaşındaki forvet, maç başına 1.8 şut, 0.3 gol ortalamalarına sahip olsa da, takımın tempolu oyununa ayak uydurabilen ve gol vuruşları ile dikkat çeken bir forvet. Takımın omurgasını tamamlayan önemli bir parça. Ya Racing Ya Defensa Şampiyonluk yarışı iki takım arasında sürüyor. Bu yarışın, ligin son 2 hafta karşılaşmasının oynanacağı Nisan ayına kalması durumunda ise nefesler tutulacak. Zira ligin son haftasında Racing Club, sahasında Defensa'yı konuk edecek. Bakalım Nisan ayında şampiyonluk kupasını Defensa’nın gençleri mi kaldıracak, yoksa Lisandro López önderliğindeki Racing mi… Bizlere şimdiden İyi seyirler.

Onur Altunel

4


ÇIKILAMAYAN YOLCULUĞUN DÖNÜŞÜ Her futbol takımının sezon başlarında kurduğu planlar vardır. Transferler, antrenörler, taktikler eksiksiz olarak çalışılmıştır. Bu sezon; şampiyonluk kazanılacak, yıllarca beklemiş taraftar çok sevdikleri takımıyla övünecektir. Ancak daha baştan kurulan bu peri masalının ardından acımasız gerçekler ortaya çıkmaya başlar. Alınan beklenmedik mağlubiyet ve beraberlikler ile “hazırlıksız” takım, yavaş yavaş üst sıralardan alt sıralara doğru kaymaya başlar. Kulüp binası koridorlarında neşeli ve şampiyonluğu hedefleyen hava gitmiş, yerine ligde kalma beklentileri içeren fısıltılar ve burukluk gelmiştir. Bu hikaye her bir futbolsevere göre farklı yorumlanabilir; kimilerine göre doğaldır, kimilerine göre haksızlıktır, kimilerine göre de iç karartıcıdır. Peki bu hikaye kime aittir? Ben, bu hikayenin verdiği duygudan dolayı alt liglerdeki takımlara hitap ettiğini düşünürüm hep. Yeşil, beyaz ve biraz da yapıcı taraftarlığın bir araya gelmesi ile Anadolu takımlarının vazgeçilmezi Kırklarelispor. Ardı ardına gelen şampiyonluklar ile TFF 2. Lig Beyaz’a gelen Kırklarelispor, bu sezondan beridir aynı ligde yarışmaya devam etmektedir. Gelen başarılar ile halkın ilgi ve desteği artmış, çok geçmeden de başta taraftar olmak üzere tüm şehir halkının gönüllerinde taht kurmuştur. Buna rağmen Kırklarelispor, ligi 7 yıldır sürekli orta sıralarda bitirmiştir. Neden Kırklarelispor neden? Kırklarelispor’un başlıca eksikliklerinden biri hem hücum hem de defans bölgelerine destek vermesi gereken ortasaha tandeminin işleyememesidir. Atak oyununa katkı sağlamayan bir orta sahadan öte, ne kanatlara top aktarılabiliyor, ne de forvetlere gereken kilit paslar sağlanabiliyordur. Kanatlara yığılamayan oyun, maçın ilerleyen

5


bölümlerinde orta sahaya yıkılıyor ve Kırklarelispor bu saatten sonra dar alanda top çevirmeye başlıyor. Çok geçmeden de bu riskli ama umut vermeyen anlayış da takımın bir hayli canını yakıyor. Orta sahada Caner ve İlker ön plana çıkan isimler sıralamasına girebilir. Hızlı ve isabetli pasları, topun sürekli kanatlara taşınma çabaları, duran toplarda etkinlikleri ile galibiyete giden yolları kurmaya çalışıyorlar. Defans hattı, bir nebze daha iyi işler çıkartıyor ama günümüzün futbol anlayışında oyunu kurması beklenen stoperler topu orta sahaya aktaramıyor ve oyun temeli kurulamıyor. Ceza sahasının hem dışında hem de içinde geç pres yapılması da başka bir göze batan etken. Buna rağmen Müslüm Aydoğan, tecrübesi ve hava toplarındaki etkinliği ile göz kamaştırıyor ve takım düştüyse bile kaldırmak için çaba sarf ediyordur. Tüm bu olumsuzluklara rağmen hücuma çıktığı anda net pozisyonlar bulabilen, bireysel yetenekleri yerinde ve doğru kullanabilen bir Kırklarelispor, taraftarları sevindirmeye yetiyor. Fenerbahçe’den kiralık gelen Ahmethan Köse, sert ve isabetli şutlarıyla, boşlukları yaratmasıyla ve kaliteli bireysel yetenekleri ile göz dolduruyor. 12 gol ile gol krallığında 2. sırada kendine yer bulan Ahmethan çok geçmeden gol krallığı zirvesine bile yükselebilir.

olduğu için sevmekte. Kırklarelispor’un da kaybedecek çok şeyi var ama onlar, senelerdir benimsedikleri değerlerini unutmadan, her canlarını sıkacak olayda bile başları dik ayrılmayı başardılar ve halen daha başarıyorlar. Belki de onları bu denli gözümde değerlendiren durum da budur. Onlar her sezon çıkılamayan bir yolculuğa korkmadan çıkıyorlar, çoğu zaman bu yolculukların dönüşü bile bulunmuyor. Peki ya bu yolculukta taktiksel anlamda değil de duygusal anlamda oynadıkları futbol? Buyurunuz futbolun efsane isimlerinden Brian Clough ne demiş; “Bazı insanlar futbolun ölüm-kalım meselesi olduğuna inanırlar. Sizi temin ederim ki, bundan çok daha fazlasıdır.” (Bu yolculuğu anlatmamda, kulübün 2.başkanı ile, taraftar grubunun önde gelenlerinde biriyle, en eski kurucularından biriyle ve de takımın malzemecisiyle görüşen Atacan Abime teşekkür ederim, kendisi de Kırklarelili ve benim çok sevip saydığım bir kişidir.)

Bütün bunlar ile Kırklarelispor ligde tutunmaya ve akıllarında her daim canlı tuttukları masalı gerçekleştirmeye çabalıyorlar. Her ne kadar dışarıdan skor tabelasına bir takımmışçasına katkıda bulunmakta zorlanan ve Hakan Güvençer gibi bir liderin takıma ateşlediği destekten çokça mahrum olan bir Anadolu takımı olarak gözükse de, biraz daha yakınlaştığımızda bambaşka bir pencere ile karşılaşıyoruz. Kırklarelispor, üst liglerde endüstriyelleşen ve monotonlaşan bir futbol anlayışının bulunmadığı bir takım. Validen esnafa, memurdan 51 yıldır her maça gelen Sarı İlyas’a ve her maç aynı koltuğa oturan Kadir Amca’ya kadar tüm şehir sakinleri burada oynanan futbolu sadece futbol

Muratcan Ös

6


8

7


Ülkemize bir çok yıldız geldi geçti. Bu yıldızların çoğu kendisiyle birlikte bir ilgi ve takipçi getirdi. Genelde bu transferleri İstanbul takımlarında görmeye alışkınız. Fakat son yıllarda Anadolu kulüpleri de yıldız futbolcu konusunda başarılı adımlar atabiliyor. Bu yazımda bunun en büyük iki örneğinden biri olan Robinho’yu anlatacağım. Bu arada diğer örnek ise ülkemize Antalyaspor ile gelen Samuel Eto’o olmuştu. Robinho’yu anlatma sebebim ise Türkiye’de bu transferin gerçekleşmesi ve ayrılığı hakkında bilinen yanlışları düzeltmektir. Robinho, Sivasspor’a Atletico Mineiro kulübünden bonservissiz olarak 2017/2018 sezonunun devre arası transfer sezonunda geldi. Sivasspor’a transferi gerçekleşmeden önce Yeni Malatyaspor’un bir ilgisi olmuş, fakat resmi aşamada bir görüşme gerçekleşmemiş. Ardından devreye Sivasspor’un eski Brezilyalı isimleri Cicinho ve Roberto Carlos girince Robinho görüşmesi başarılı geçti. İlk aşamada anlaşmaya varılamadı, çünkü Sivasspor’un mali gücü Robinho’nun yıllık maliyetini karşılayamıyordu. Aslında burada ayrı bir parantez açmada fayda var. Sivasspor borçsuz yönetilen bir kulüp olduğu için bu transfere mali gücü yetmiyordu. Süper Ligde borcu olmayan diğer Türk kulüpleri (Başakşehir, Kasımpaşa ve Göztepe) şirket statüsünde bulunuyor. Sivasspor ise dernek statüsünde borcu olmayan tek Türk kulübü. Yoksa borca girerek bu transfer gerçekleşebilirdi. Fakat Sivasspor kulübünün

mali işler müdürü olarak bahsedilen asbaşkanı Erdal Sarılar’ın vizyonu buna müsaade etmiyor. Şimdi sürece geri dönelim Sivasspor bu transferi borca girmeden bitirmek istiyordu ve devreye ön isim sponsoru Demir Grup girdi. Robinho‘nun yıllık maaşının büyük kısmını üstlenerek transferin gerçekleşmesine sebep oldu.Sözleşme 1.5 yıllık olarak imzalandı. 33 yaşında Sivasspor’a gelen Robinho hakkında gelen büyük övgülerin yanı sıra gelen eleştiriler yaşı ve performansı hakkında olmuştu. Bu arada Brezilya ligi de Çin Ligi gibi sözleşmelerini Ocak ayını referans alarak imzalar. Türkiye’de sözleşmeler 1 Temmuz olarak imzalanır. Robinho’nun bonservissiz bir şekilde alınabilmesi de bu sebeptendir. Sivasspor’a gelmeden önce Brezilya Ligi’nde 40 üzerinde maça çıkan Robinho en son maçına da Aralık ayında çıkmıştı. Bu sebeple yönetim, performans olarak Robinho’nun hazır olduğunu ön gördü. Nitekim haklı da çıktı. Robinho’nun kariyerinden bahsetmeye zaten gerek yok. Sivasspor’daki istatistiklerini de vermeye gerek yok. Çünkü bunlar her yerde bahsediliyor ve gereken dikkat çekilmiş durumda. Ben Sivasspor’a geliş ve gidiş aşamalarını işleyip insanlara aktarmanın da gerekli olduğu görüşündeyim.

8


Robinho Sivasspor’da geçirdiği ilk yarım sezonda sahada sağladığı gol ve asist dışındaki katkısı daha büyüktü bence. Saha dışında tam bir eğlence kaynağı, gerçek bir profesyonel olduğunu her seferde gösterdi. Geldiği ilk haftalarda oynanan Galatasaray maçında 75 dakika ısınan Robinho için Sivasspor’un o zamanki teknik direktörü Samet Aybaba şu sözleri sarf etmişti : “Dünya yıldızı Robinho’yu 75 dakika ısındırıyoruz, bir şikayeti olmuyor. Bizim Türk futbolcuları ısınmaya 10 dakika erken yollasak tribinden geçemiyoruz. Robinho’yu örnek almalılar.” Bu sözler bile aslında onun nasıl bir profesyonel olduğunu gösteriyor. 2018/2019 sezonu başladığında gol sıkıntısı yaşayan Sivasspor’da forvetler Kone ve Muhammet Demir formsuzdu. O sıralar takımın oyun kuruculuğunun yanı sıra gol yükünü de aldı ve yarım sezonda 8 gol 2 asist yaparak, devre arasına gol krallığı yarışında 2. olarak girdi ve diğer takımların ilgisini çekti. Şimdi gelelim yazının can alıcı noktasına. Az bilinen veya üzerinde durulmayan gerçeklere. Robinho’nun Sivasspor ile sözleşmesi 1 Temmuz 2019 tarihinde sona

9

eriyordu. Yani Şubat ayından itibaren Robinho diğer takımlar ile bonservissiz bir şekilde sözleşme imzalayabiliyordu. Temmuz ayında da takımdan ayrılıyordu. Sivasspor da bunu bildiği için Aralık ayından itibaren Robinho ile sözleşme yenileme çalışmalarına başladı. İlk görüşmelerde anlaşmaya çok yaklaşıldı fakat Robinho sözleşme imzalamadı. Bu olay iki kez daha yaşandı. Sivasspor devre arasına girmeden Robinho ile sözleşme imzalamak istiyordu. Çünkü Süper Lig’den bir takım Robinho’ya çoktan bir teklifte bulunmuştu. Bu teklifin içeriği ise şu şekilde; Robinho sezon sonuna kadar Sivasspor’da oynayacak, Sivasspor’a bonservis olarak ödenmesi gereken para ise sene sonunda Robinho ödenecek. Yani “Sen sezon sonuna kadar Sivasspor’da oyna, Sivasspor’a vereceğimiz 2 milyon euro parayı da sene sonu senin yıllık maaşına ekleriz” gibisinden bir teklif geliyor. Bu tekliften Sivasspor’un haberi yok. Bu teklifi yönetime Robinho bildiriyor ve Robinho bu teklifi reddediyor. Daha sonra Başakşehir kulübünden Junior Caiçara, vatandaşı Robinho ile irtibata geçerek devre arasında Başakşehir’in kendisine teklifte bulunacağını ve Sivasspor ile sözleşme imzalamaması gerektiğini söylüyor. Robinho’nun “Sivasspor’da mutluyum burada 10 yıl daha oynamak isterim.” Sözlerinin yanı sıra bu gelişmeler yaşanınca futbolcunun da aklı karıştı ve Sivasspor da sözleşmeyi uzatabilmek için yeterli paraya sahip değildi. 2018 yazında yaşanan döviz dalgalanmasından dolayı 10-15 milyon TL arası bir borca girmişti Sivasspor. Bence transfer aşamasında Sivasspor yönetiminin tek hatası bu olabilir. Tam bu aşamada biraz daha borca girmeyi göze alıp ilk teklifte daha yüksek bir yıllık maaş önerseydi bence Robinho ilk başta sözleşmeyi uzatacaktı. Çünkü Robinho gibi futbolcuların yeri performans ve yetenek olarak doldurulabilse de getirdiği reklam ve saha dışı pozitifliğini doldurması imkansızdı. İlk görüşmede masadan kalkınca ve Caiçara’nın devreye girmesiyle Robinho gitmeyi gözüne koymuştu. Sivasspor başkanı Mecnun Odyakmaz bir televizyon programında“


Robinho öyle mütevazı bir kişilikti ki gitmek istediğini bile utana sıkıla söyledi bize.” diye bahsetmişti. Bu olayların ardından Başakşehir başkanı Göksel Gümüşdağ futbolcuyla görüşmeden önce Sivasspor yönetimi ile irtibata geçip, Robinho’yu satın almak istediğini belirtti. Sivasspor yönetimi bu transferin gerçekleşmesindeki büyük faktörlerden birinin bu olduğunu açıkladı. Ayrıca bu etik davranışlarından ötürü Başakşehir yönetimine teşekkür de ettiler. Sivasspor ve Başakşehir yönetimleri bir araya gelip transferi gerçekleştirirken Robinho Brezilya’da ailesiyle tatildeydi. Robinho FaceTime ile aranıp fikri alındıktan sonra takımlar el sıkıştı. Yani Sivasspor, gitmek isteyen futbolcuyu bonservissiz bir şekilde sene sonu göndermektense, 12 milyon TL gibi bir bonservis ücretiyle Başakşehir’e transferine izin verdi. Aslında medyayı takip eden birisi bu transfer aşamalarının çoğuna hakim olabilir. Ama sanki futbol kamuoyunda “Robinho gitmek istemiyordu, Sivasspor para kazanmak için sattı.” gibi bir algı oluştu. İlk aşamada

Sivasspor taraftarı da haklı olarak olayı bu şekilde sanıp tepki göstermişti. Bu konuda yönetim açıklamasında gecikti. Anadolu kulüplerinin en büyük problemlerinden biri budur. Bir futbolcu iyi oynarsa şampiyon kulüplerin ilgisini çeker ve o aşamadan sonra futbolcuyu elinde tutmak zor olur. Çünkü futbolcu da doğal olarak daha büyük hedefler ve daha büyük paralar nedeniyle bu kulüpleri tercih edebiliyor. Nitekim bu transferin temelinde de bu sebep yatıyor.

Abdurrahman Kaya

10


D i j ita l S co u t P lat f o r m u :

Scoutium! Hangi ligde oynadığı fark etmeksizin, futbolcuların keşfedilmesi ve futbola kazandırılarak profesyonel olması dünya futbolunun en büyük sorunlarından birisi. Her yaş ve ligden futbolcuların tüm verilerini tek çatı altında toplayan Scoutium; keşfedilmeyi bekleyen ancak yeteri kadar izlenmeyen futbolcuların ve futbolcular hakkında yeterli bilgiye erişemeden transfer yapan kulüplerin bu sorunlarına çözüm oluyor. Diğer yandan futbolseverlere profesyonel scout olarak, futbol tutkularından para kazanmaları fırsatı sunuyor.

Futbolun Yeni Yıldızları Scoutium’da Parlıyor Futbolcularla ilgili, binlerce değerlendirme sonucu ortaya çıkan analizlerin kulüplere ulaşmasını sağlayan Scoutium, fayda odaklı sistemi ile dikkat çekiyor. Scoutium sayesinde futbolcular; - Değerlendirme ve videolu analizlerle eksiklerini ve güçlü yönlerini görebiliyor. - Düzenli analizlerle gelişimini; antrenörleri ve kulüplerine gösterebiliyor. - Yeteneklerini dünyanın her yerinden kulüplere gösterme şansı yakalıyor. Scoutium sayesinde futbolseverler; Futbol tutkularından para kazanabiliyor. Futbol bilgilerini kanıtlayarak profesyonel bir scout olabiliyor. Kulüplere futbolcu önererek, kulüplerin teknik ekiplerinde çalışma fırsatı bulabiliyorlar..

Sistem nasıl işliyor? Alt liglerde, amatör liglerde ve alt yapılarda forma giyen futbolcular, Scoutium’a ücretsiz üye olarak, Scoutium bünyesinde yer alan profesyonel scoutları görevlendirebiliyor,. Mmaçlarına çağırarak canlı olarak analiz

11

talep edebiliyor. Yapılan detaylı analizler ve video kayıtları siteye aktarıldıktan sonra veriler tüm dünyaya açılıyor, kulüplerle paylaşılıyor. Futbolseverler, sisteme ücretsiz kaydolup takip ettikleri futbolcuları değerlendirerek puan kazanıyorlar. Başarılı olduğunu tespit ettiğimiz kullanıcılarımız scout olarak tescilleniyor, kulüpler onları görevlendirdiğinde maçlara giderek detaylı analiz yapıyor. Ek olarak takip ettikleriği futbolcuların canlı izleyerek videolu analizleriniini sisteme


www.scoutium.com yüklüyor ve yetenekli futbolcuların keşfedilmesine olanak sağlıyor. İki şekilde de yapmış olduklarığu videolu analizlerden futbolsever gelir elde ediyorlar. Kulüpler ise, sistem üzerinden futbolcuları özelliklerine göre filtreleyerek futbolcuların taraftarlar tarafından yapılan değerlendirmelerine, detaylı analizlerine ve videolarına ulaşabiliyor. Yani kulüp; 23 yaşından küçük, sol ayağını kullanan, kafa vuruşu 10 üzerinden 7’den, pası 10 üzerinden 6’dan yüksek bir forvet arıyorum dediğinde veri tabanında bu özelliklere uygun tüm futbolculara erişebiliyor. Eğer izlemek istediği spesifik bir futbolcu varsa, maç ve izlenecek oyuncunun

bilgilerini girerek o şehirdeki scoutları görevlendirebiliyor. Bu şekilde kulüp tamamen dijital ortamda futbolcunun detaylı analizine ve maçtan çekilmiş videosuna ulaşıyor. Scoutium ile keşfedilme zamanı Türk futbolunun gelişimine hizmet etmek ve her geçen gün hızla büyüyen oyuncu veri tabanı sayesinde yeni yetenekleri ve yıldız adaylarını dünya futboluna kazandırmak üzere yola çıkan Scoutium sayesinde keşfedilmeyen yetenek kalmayacak! Yeteneğini kanıtlama fırsatı arayan futbolcular ve futbol bilgisine güvenen futbolseverler; www.scoutium.com adresi veya Scoutium mobil uygulaması üzerinden profillerini ücretsiz olarak oluşturarak, Scoutium’a dahil olabilir!

12


www.scoutium.com

EDİTÖRLERİN SEÇTİĞİ OYUNCULAR

Myron Boadu

Facundo Milan

İleride yeni Lacazatte olabilecek oyuncu.

Avrupa kulüplerinde rahatlıkla oynayabilir. Özellikle 4-3-3 pozisyonunda forvetin ortasında oynadığında çok etkili oluyor.

AZ Alkmaar

Faruk Turhan

Defensor

Kemal Akdeniz

Musa Juwara AC ChievoVerona

13

Kaybedecek hiç birşeyi kazanacak çok şeyi olan futbolcu. 2001 doğumlu sol kanat oyuncusu hızlı ve çevik. Topu ayağında tutmakta her zaman istekli. Gelişimini sürdüreceğini düşünüyorum.

Ülkemizde orta sıralardaki kulüpler için şu anda tam bir cevher kiralık koy kenara 5 gol 5 asist garanti.

Onurcan Aktan

Berkant Kaplan

Nicolo Fagioli Juventus U19



15


Öncelikle teklifimizi kırmadığınız için teşekkürler. Sizi tanıyan tanır ama bilmeyenler için kendinizden bahseder misiniz?

önemini yitiriyor.Sanırım en son Şampiyonlar Ligi finalinin ardından canlı yayında Zidane ile ispanyolca röportaj yapabilmek aklıma en yakın gelen güzel anı.

Nasıl bahsedeyim bilemedim. Bildiğiniz gibi spor spikerliği yapıyorum. Uzun zaman Ntvspor’da çalışmıştım son 3 yıldır da Türk Telekom çatısı Altında Tivibuspor kanallarının yöneticiliğini yapıyorum. Bir sporsever olarak kendimi tanımlayabilirim. Samsun’da doğdum büyüdüm. Sinema özellikle bilimkurgu sinemasını takip ederim.Rock müzik dinlemeyi seviyorum. Evliyim eşim CnnTürk’te haber spikeri.

Bildiğimiz üzere Real Madrid-Liverpool Şampiyonlar Ligi finalinden önce Bale, Benzema ve Ramos ile röportajlar yapmıştınız. Nasıl bir duyguydu? Biraz anlatabilir misiniz? Son ana kadar belli değildi bir gece önce bize röportaj verebilecekleri söylediler hemen atlayıp gittik. Türkiye’de spor

Ali Ece’yle birlikte “TT Show” adlı ortak bir Youtube projeniz olduğunu biliyoruz. Peki bize biraz bu projeden bahseder misiniz? Kimin aklına geldi? Videoların çekim aşamasında eğleniyor musunuz? Uzun zamandır Ali ile birlikteyiz. Ekip olarak sosyal medya ve youtube’u önemsiyoruz. Bir telekomünükasyon şirketinin bünyesinde tüm mecraları kullanmaya özen gösteriyoruz. Stüdyo programları dışında biraz daha rahat sanattan sinamadan da bahseden ve futbola bağlana bir şeyler üretmek kendimizi youtube içinde de aktif tutmak istedik program böyle ortaya çıktı. Videoları çekerken eğleniyoruz tabiki. Ali ile aksi mümkün değil bazen birbirimize girdiğimiz de oluyor :) Şu ana kadar televizyonculuk hayatınızdaki en unutamadığınız olay hangisi? Yani bir çok bana göre önemli anım var ama yıllar geçtikçe sanırım çoğu anlamını ve

16


yayıncılığı açısından uzun zamandır bu kadar üst düzey oyuncuyla üst üstte röportaj yapılmamıştı sanırım.O dönem yayıncı olduğumuz için tabiki avantajımız da vardı.Umarım daha ileriye taşınır bu tür çalışmalar.Heyecanlanmadım dersem yalan olur.Bazı oyuncular İspanyolca’yı tercih ettiği için beni ekstra zorladı tabi üst üstte.Ama cidden harika bir deneyimdi daha önce de Real Madrid tesislerine girmiştim ama bu sefer çok daha içerdeydim bir adım daha ileri gitmiştim.O profesyonel heyecanı bir kenara koyarsak ülkemizdeki takımların basın mensuplarına yaklaşamından daha iyi olduğunu söyleyebilirim.Tabi bunun nedenleri var hepsi konuşulabilir ama böylesine büyük kulüplerle işinizi biliyorsanız çalışması kolay. Hem televizyon, hemde Youtube konusunda tecrübeleriniz var. Size göre hangisi daha zor? Neden? Aslında ikisi birbirine hem yakın hem baya farklı.Biraz farklı bir karakter farklı bir anlatım tamamen deneyimleme ve samimiyet

17

üzerine youtube.Televizyonda ise çok daha geniş kitlelerin karşısında olduğunuzu ve az hata yapmanız gerektiğini düşündüren bir anlayış içinde oluyorsunuz.Benim youtube hesabım da var üzerine çok çalışamıyorum ama youtube’u çok seviyorum ve devamlı izliyorum.Ama sadece youtube işin spor içeriği az ve yetersiz ama artacaktır. Şu ana kadar bir birinden farklı kanallarda, bir çok farklı tip program yaptınız. Televizyonculuk hayatınızda en çok eğlendiğiniz program hangisiydi? Kişisel olarak Emek Ege ile yaptığımız spor gecesini unutmam mümkün değil.Beni ben yapan programdır hala özlüyorum. Ayrıca iki sezon boyunca Ali Ece ve diğer isimlerle Şampiyonlar ligi ve FA cup maçlarına gittiğimiz Bu maç kaçmaz.Yayıncılık açısından ve bir spor izleyecisi olarak Tivibuspor’da 2 sezon boyunca Şampiyonlar Ligi’nde gerçekleştirdiğimiz Konferans yayın. (tüm grup maçlarının aynı anda önemli anlarını canlı yayında kullandığımız program)


Size göre stüdyoda program yapmak mı daha keyifli, muhabirlik mi? İkisinin de ayrı zorlukları var.Dışarda yayın yapan yani muhabirlik tecrübesi olanların stüdyoda daha başarılı olduklarını düşünüyorum.Bu benim görüşüm tabi.Her muhabir de stüdyoda başarılı olacak diye bir durum yok tabi.İkisini ayrı ayrı iyi yapan bir çok insan var ama Muhabirlik tek başına çok zor bir meslek ama bazı zamanlarda sahada bizzat olmak harika bir tad veriyor mesleki açıdan stüdyo ile kıyaslanmaz.Ama dediğim gibi her zaman değil :) Kabadayı filminde figuran olarak rol almış biri olarak azda olsa sinema kültürünü biliyorsunuzdur. Bu alanda yoğunlaşmayı düşünmediniz mi? Neden? Başka bir hayatta isterdim :) Ama gördüm çok zordu film seti ayrıca repliğim de yoktu .Yaz tatili için paramı çıkartmıştım güzel bir tecrübe oldu. Manchester City ile Liverpool arasında büyük çekişmeye sebep olan Premier Lig’de şampiyon kim olur?

Son olarak ülkemizdeki en başarılı sunucu/yorumculardan biri olduğunuz açık. Peki ileride sizin yolunuzdan gelmek isteyen gençlere bir öneriniz var mı? İnsanın kendini değerlendirmesi çok zordur. Böyle düşündüğünüz için sevindim.Pek yorumculuk yapmıyor aslında ekran arkasında da ciddi bir mesaim var televizyonculuk için.Gençlere tavsiyem youtube veya televizyon ne olursa olsun arka tarafında çok ciddi bir çalışma istiyor.Bu biraz yapılıp sonra bırakılacak bir iş değil.Ya da ben nasıl para kazanırım diye de girilmiyor.Tabi devamlı kariyeriniz yukarı doğru devam edecek diye bir şey yok.Spor medyasında çalışılacak yerler belli oralardaki çalışan sayıları da belli.Maalesef devamlı bir yeni çalışan ihtiyacı doğmuyor.O yüzden sporun farklı dallarında yer alan bir çok şirket veya sosyal medya içerik üretmek için birer fırsat mutlaka medyanın içinde yer almadan da artık medyada kariyer yapmak mümkün. Belki biraz karışık geldi ama medya artık çok çeşitlendi ve farklı yollar var.Mutlaka bir televizyonda işe başlayacağım yerine internet medyası ,veya kendi sosyal medyanız ,espor , spor içerik ajansları gibi yollar da değerlendirilmeli.

Liverpool’u ben de çok seviyorum şampiyon olmalarını isterim ama Guardiola ve City takdiri hak ediyor.Gerçekçi bakarsam City şampiyon olacak gibi geliyor.

Demir Tellioğlu

18


ABD Ulusal Üst Futbol Ligi olan MLS’in yeni sezonu 2 Mart günü oynanacak Philadelphia Union-Toronto FC maçı ile başlayacak. MLS’in son şampiyonu henüz kuruluşunun ikinci sezonunda şampiyonluğa ulaşan Atlanta United’dan başkası değildi. Atlanta temsilcisi aynı zamanda yılın 11’ini domine ederken, geçen ay River Plate’den transfer ettikleri Pity Martinez de yılın Güney Amerikalı oyuncusu seçilmişti. Atlanta bu sezon Miguel Almiron’u kaybederken bunun telafisini Josef Martinez’in bonservisinin alınmasıyla buluyor.

19


Şampiyon Adayları? Atlanta United: Geçen sezonun şampiyonu. Bu sezonun da en güçlü şampiyon adayı Tata Martino’nun ayrılmasından sonra Frank de Boer göreve geldi. Kadroda Josef Martinez, Hector Villalba, Ezequiel Barco gibi heyecan uyandırıcı Güney Amerikalıların yanı sıra Andrew Carleton, George Bello gibi geleceğin yıldızları da as takım kadrosunda bulunuyor. Yine de bu takımın Almiron ve Garza gibi isimlerin ayrılması dolayısıyla güç kaybettiği de bilinen bir gerçek. Eric Remedi, Darlington Nagbe ve Julian Gressel gibi defansif yönü güçlü orta sahalar Atlanta United’ın en büyük kozlarından biri olacak. Atlanta kalecisi Brad Guzan muhtemelen en rahat sezonunu geçirecektir hiç kuşkusuz. Atlanta bu sezon CONCACAF Şampiyonlar Ligini bile kazanabilecek kalitede! Kilit oyuncu: Pity Martinez Harika çocuk: Ezequiel Barco Sıralamadaki tahmini yer: Şampiyonluk

Sporting Kansas City: Bu sezon kadrosundan taraftarın çok sevdiği Ike Opara’nın ayrılmasının yanında Shelton, Lobato ve Rubio da takım için oldukça büyük kayıplar. Sekiz yıldır takımın başında olan Obradovicvari teknik direktör Peter Vermes ise bu durumdan etkilenmişe benzemiyor. Vermes, MLS’ten transferler yapmayı tercih ederek Erik Hurtado, Krisztian Nemeth ve Rodney Wallace’u takıma kazandırdı. Ayrıca Kansas temsilcisi stoper rotasyonuna “ağır abi” Andreu Fontas’ı da transfer etti. Ayrıca Vermes’in bu sezon genç Lindsey’e ve 16 yaşındaki Busio ile Freeman’a da kadroda şans vermesine kesin gözüyle bakılıyor. Sporting’in bu sezon şampiyon olmasına kesin gözüyle bakılmasa da rekabetçi bir takım olacakları çok açık. Geçen sezon olduğu gibi yine Konferans şampiyonu olacaklardır. Ayrıca Peter Vermes faktörü takımın itici gücü olsa da Kansas’ın ekonomik durumu göz önünde bulundurulduğunda şampiyonluğa ulaşamamaları durumunda taraftarlar isyan çıkartmayacaklardır. Kilit oyuncu: Yohan Croizet Harika çocuk: Gianluca Busio Sıralamadaki tahmini yer: Final

20


New York Red Bulls: Geçen sezon kupa kazanmış olmasına rağmen dağılmış bir takım görüntüsü veren New York’un kırmızı temsilcisi Tyler Adams, Carlos Rivas gibi önemli isimlerin ayrılmasıyla da oldukça güç kaybetti. Kaleci Luis Robles, sağ bek Kemar Lawrence ve stoper Aaron Long gibi önemli defans oyuncularını barındıran NYRB, Adams’ı kaybederek ne kadar güçlü olursa olsun çok önemli bir oyuncuyu kaybetmenin vereceği psikolojik sıkıntıyı sezon boyunca gösterecektir. Bu sezon Cristhian Casseres Jr. gibi ve Jean-Christophe Koffi gibi altyapı ürünü futbolcular da şans bulacaktır. Ayrıca yeni transfer Mathias Jorgensen’in deyim yeriyle kapalı kutu olması da NYRB izleyicileri tarafından bu oyuncuya şüpheyle bakılmasına neden oluyor. Kimi yorumcular Jorgensen’in potansiyelinin anlaşılmadığını söylerken kimisi de Bradley Wright-Philips'i kesemeyecek bir oyuncu olduğunu söylüyor Jorgensen’in. Bununla birlikte teknik direktör Armas, bu sezon hazırlık maçlarında bize daha esnek ve yardımlaşan, takım oyunu oynayan komple bir takım izleteceğinin sinyallerini verdi. Tabi Arnas gibi rahat bir hocanın tüm sezon katı ve takım oyunu oynatan bir NYRB izleteceğini söylemek hayalcilik olur. Özgürce pres yapan, bazen taktiğe sadık kalmayı unutacak kadar yaratıcı oynamaya çalışan bir NYRB izleyebiliriz. Kilit oyuncu: Kemar Lawrence Harika çocuk: Cristhian Casseres Jr. Sıralamadaki tahmini yer: Konferans şampiyonluğu yarışı, CONCACAF son 16 turu Los Angeles FC: Hepimizin YouTube forma sponsorluğu sayesinde duyup ısındığımız siyah-altın gibi biri renk olmayan diğeri de görgüsüzlükle özdeşleşmiş “forma renkleriyle” rengarenk Los Angeles’ı temsil eden bu takım belki de en fazla yetenekli oyuncuyu bir arada bulunduran MLS takımı desem yanlış olmaz. Los Angeles ekibi de rakibi Atlanta gibi zengin ve hedefleri yüksek, kupa kazanmak isteyen bir takım. Feilhaber, Kovar ve Joao Moutinho’nun -Wolverhampton’daki Moutinho değil- ayrılmasıyla bir miktar güç kaybeden LAFC yine de üstteki adaylar kadar önemli oyuncularından yoksun kalmadı. Bu sezon orta sahanın en önemli ismi Benfica’dan geçen sene gelen Andre Horta olacak. Bunun yanında Lee Nguyen –Her Vietnamlının isim ve soyisminde en az bir

21


tane Lee ve Nguyen vardır- ve Eduard Atuesta da Horta ile birlikte orta sahanın vazgeçilmez isimlerinden olacak. Geçen sezon belki de MLS’deki ilk sezonları olmasına bağlanacak bir şekilde biraz da şanssızca play-off maçlarında gol bulma sıkıntıları çekmesi onları şampiyonluk yolunda aday olarak biraz daha geriye atmama neden oluyor. Fakat en önemli sıkıntı ne derseniz, kesinlikle gol sıkıntısı değil golcü fazlalığı. Andre Horta, Carlos Vela, Diego Rossi, Latif Blessing, Adama Diomande, Cristian Ramirez ve Zelaya gibi yedi tane kaliteli oyuncu. Demiştim ya MLS’in kaliteli oyuncu sayısı en fazla olan takım LAFC diye. Bu takım çok kaliteli ama problem şu ki bu oyuncular her dakika oynamak istiyor. Örnek vermek gerekirse saydığım isimlerden Rossi, Diomande, Ramirez ve Zelaya santrfor pozisyonunun oyuncuları. Bu oyuncuları aldığı süreden memnun kılmak çok ama çok zor olacaktır. Takım içi kriz çıkması en muhtemel takımların başında LAFC geliyor bu sebeple kolayla MLS’i alabilecek takımı züğürt Kansas’ın bile gerisine attım. Bu arada bu takımın incelemesini bitirmeden önce bir de isim incelemesi yapmak istiyorum. Takımın sol kanat oyuncusu olan Latif Blessing’in ismi Latif Arapça dilinde “kutsanmış” anlamına gelirken soyismi olan Blessing de İngilizce dilinde “kutsanmış” anlamına gelmekte. Hamza Hamzaoğlu gibi düşünün. Kilit oyuncu: Carlos Vela Harika çocuk: Andre Horta Sıralamadaki tahmini yer: Final Bunun dışında bu sezon lige FC Cincinnati de katılıyor. Lig Cincinnati’nin de katılmasıyla 24 takıma çıkıyor. Kulübün taraftar grubunun ismi “The Pride” olsa da bunun Orlando City taraftar grubu gibi LGBTİ+ ile bir bağı yok. The Pride aslen Cincinnati’nin simgesi olan ”Knifey aslanını” temsil ediyor. Renklerini ve simgesini de adeta Hollanda’dan alan Cincinnati’nin lige Robben, van Persie, Sneijder ve halihazırda ligde bulunan van der Wiel gibi isimleri getirip getirmeyeceğini ileride öğreneceğiz. Kulübün şu an Hollanda’dan bir tane bile oyuncusu yok. Kulüp ayrıca maçlarını da USL’de olduğu gibi Nippert Stadyumunda oynayacak.

Landon Donovan ligin en çok gol atan oyuncusu konumunda ama onun için kötü bir haberim var. Chris Wondolowski bu sezon ligde yine San Jose forması giyecek ve Donovan’ın rekorundan sadece bir gol uzakta. 39 yaşındaki Nick Rimando da kırılması zor bir rekorun sahibi ve o da bu sezon Real Salt Lake forması giymeye devam edecek. Rimando tam 485 MLS maçına çıktı.

Engin Barış Sezen

22


kun

DİKKAT!

TEMENUZHKOV BU GENCE

23 Muratcan Ös

2000 doğumlu ve Bulgar kökenli Dzhoshkun Temenuzhkov Mihaylov veya kısaca Kun, çok genç yaşta İspanya’ya gelip, buranın avantajlarından yararlanan bir isim. Annesi İspanyol olduğu için Bulgaristan’dan İspanya’ya gelen Kun, Barcelona’nın U17 takımına alındı. Maçlarda gösterdiği performansla, U18 takımına geçen Kun, bir sene sonra da Leeds United’ın U23 takımına gönderildi. Buradan Kun’un geleceği için ne kadar hırslı olduğunu görebiliyoruz zira Barcelona gibi üst düzey bir takımda da kalabilirdi ama o, kendini geliştirmeyi seçti. Hücum hattının en ilerisinde görev alan sağ ayaklı futbolcumuz, Bulgaristan Milli Takımlarında da (U16, U17 ve U18) toplamda 9 maçta 3 gol attı. Bu sezon Kun, İngiltere’de FA Cup mücadelesinde QPR’ın Leeds United’ı 2-1 yendiği maçta sadece 11 dakika görev alabildi. Barcelona’da kendini geliştiren Kun, şimdiden “Bulgar Agüero” lakabıyla konuşuluyor (Kun isim benzerliği). Dribling becerileri ile rakiplerini arkasına rahatça takabiliyor veya uzun pasları tek dokunuşla gole çevirebiliyor. Zayıf ayağını geliştirmesi onun için avantaj olabilir, hele ki santrafor ise. Bunun dışında İngiltere futboluna uyum sağlaması için fiziğini ve hızını geliştirmesi gerek zira ikili mücadelelerde yetersiz kalabiliyor veya hızından dolayı şut çekebileceği boşlukları kaçırabiliyor. Barcelona altyapısında kendisini tanıtması ve gelişimi için köklü takımların bulunduğu İngiltere’de futbolunu devam ettirmesi, onu şüphesiz daha iyi yerlere taşıyacaktır. Leeds United U23 takımında da İspanya’da forma giymiş gençlerin bulunması, Kun’un yabancılık çekmemesini sağlayacaktır. Bakalım Kun önümüzdeki yıllarda, Bulgar Agüero olmak bir yana, Berbatov ve Stoichkov gibi efsanelerin yanına kendi ismini yazdırabilecek mi?

16



25


Dünya üzerinde pek çok farklı ülkeden doğan yüzlerce farklı spor dalı mevcut. Elbette dünya genelinde en hakim spor futbol ama futboldan doğan ve çok farklı bir hal alan bir spor daha var. Bu sporun ismi ise Ragbi. Ragbi 1823 yılında İngiltere’nin Rugby şehrinde aynı isimli okulda doğan bir spordur. Bu okulda okumakta olan bir öğrenci futbol maçı sırasında topu eline alarak sayı yapması ve sonrasında diğer öğrencilerinde bu oyun şeklini benimsemesi ile ragbinin ilk temelleri atılmıştır. Kısa bir süre içerisinde popüler hale gelmiş olan ragbi branşında artan kulüp sayısı sebebi ile Ragbi Birliği kurulmuştur. Günümüzde oynanan ragbi sporu hala o gün Ragbi Birliği tarafından koyulmuş olan kurallara göre oynanmaktadır.

kazanmak için ise topu H şeklindeki kalenin üst direkleri arasından geçirmek gerekir. Böylelikle bir hücumda tam 7 sayı kazanılabilir. Ragbi birliği bünyesinde 7’li ve 15’li olmak üzere iki farklı ragbi oynanmaktadır. İsminden de anlaşılacağı gibi 7’li ragbide bir takım 7 oyuncu ile sahaya çıkar ve 7’şer dakikadan 2 devre halinde maçlar oynanır. Tabi ki yine en çok sayı yapan takım maçı kazanır. 7’li ragbi için konsantrasyon, kondisyon ve hız son derece önemlidir. Çünkü kocaman bir sahada sadece 14 kişi mücadele eder. 7’li ragbi aynı zamanda bir olimpiyat sporudur. 15’li ragbi 15’er oyuncuya sahip iki takımının 40 dakikadan 2 devre halinde mücadelesidir. 7’li ragbi ile temel kuralları aynıdır. Elbette konsantrasyon, kondisyon ve hız burada da önemli ancak 15’li ragbi için fiziksel güç de son derece önemlidir.

Ragbi de futbol sahasında oynanmaktadır. Ancak kendine özel bir kalesi ve çizgileri mevcuttur. Futbolda gol atmak için kale direklerinin arasına topu sokmak gerekir. Ragbi de ise kale çizgisi arkasında en az 10 en fazla 22 metre genişliğindeki alana topu elle basmak gerekiyor. Peki, neden bir kale var? Sayı alanı içerisine top basıldığı zaman try olarak adlandırılır ve basan takım 5 sayı alır. H harfi şeklindeki kale ise burada devreye girer. Try yapan takım ekstra 2 sayı fırsatı ile conversion atışı yapar. Bu atış ise try yapılan hizadan ayakla yapılır. Ekstra iki sayı

Ragbi sporu 1895 yılında iki kola ayrılmıştır. 7’li ve 15’li oyun ragbi sporunda kalmış ve o yılda Ragbi Lig bünyesinde 9’lu ve 13’lü ragbi ortaya çıkmıştır. Ragbi ve Ragbi Lig temel kuralları benzerlik gösterir ve aynı oval topla oynanır. Ancak bazı farklılıklar da mevcut. Örneğin, ragbide tackle sonrası ruck kurulurken, ragbi ligde play the ball denilen pozisyona geçilir. Ruck tackle yiyen oyuncunun topu kendi sahasına gelecek şekilde yere yatması ve iki rakip takım oyuncularının bu topu oradan çıkarmak için yerdeki oyuncunun üzerinde mücadeleye

26


girmesidir. Play the ball ise tackle yiyen oyuncunun tekrar ayağa kalkarak topu arkasındaki oyuncuya bırakmasıdır. Ragbide savunma takımı topu kapana kadar diğer takım hücum yapar. Tackle sonrası kurulan ruck pozisyonunda hangi takım topu kazanırsa o hücum takımı olur. Ancak ragbi lig sporunda hücum takımı topu kaybetmediği sürece 6 kere tackle yiyip hücuma devam edebilir. Temel olarak ragbi ve ragbi lig arasındaki fark bu şekildedir. Türkiye’de Ragbi Ülkemizde hem ragbi hem de ragbi lig oynanmaktadır. Ragbi temsilcisi olan Türkiye Ragbi Federasyonu resmi hale gelmiştir. Ragbi lig temsilcisi Türkiye Ragbi Ligi Derneği ise federasyon olma yolunda son yıllarda önemli adımlar atmakta. Kulüpler açısından da ragbi Türkiye’de iyice zenginleşmekte. Türkiye’de bu konuda İstanbul, Eskişehir ve Ankara başı çekmekiyor. Eskişehir’den Eskişehir Aqua Rugby Warriors, Eskişehir 222 SK, Eskişehir Anadolu SK, Eskişehir Ragbi SK, İstanbul’dan Ottomans RFK, Firizköy SK, Kadıköy RK, Bilgi Badgers SK, Koç Üni. SK, Bosphorus Wolwes, Ankara’dan ANKÜ SK, ODTÜ, Hacettepe gibi takımlar mevcut. Ayrıca Edirne’den Trakya, Samsun’dan Olympian ASK, Muğla’dan Muğla Barbarians ve Konya’dan Selçuk Kartallar Türk ragbi takımları arasında. Şu anda ülkemizde hem A takım hem de U18 seviyesinde kadınlar ve erkeklerde müsabakalar yapılmakta. Bu güzel sporu daha yakından tanımak ve hatta oynamak isteyenler bu yazının sahibi olan bana sosyal medya hesaplarım üzerinden ulaşabilir. Şu an bende Eskişehir Aqua Rugby Warriors kulübü bünyesinde antrenör olarak hizmet vermekteyim. Türkiye’nin yeni yeni tanıdığı bu sporda milli takımlara kadar yükselmek mümkün. Peki, siz ragbi ile tanışmak için neyi bekliyorsunuz?

27 Ahmet Okan Kale


yayın gelİRLERİ Bu hafta TV yayın gelirleri dağılımına ülke ülke göz atacak olursak İngiltere Premier Ligte gelirlerin % 50'si öncelikle tüm takımlara eşit şekilde dağıtılmakta.% 25'i takımların lig sıralamalarına göre, kalan % 25'i ise klüblerin yayınlanan maç sayılarına göre dağıtılmakta. Şampiyon olan kulüp 100 milyon Sterlin gibi bir meblağa sahip olurken, küme düşen bir kulüp yaklaşık 65 milyon Sterlin gibi bir paraya sahip olmakta... Fransa Lig 1 de ise gelirlerin % 83'ü 20 klüp arasında eşit şekilde dağıtılmakta. % 10'u alınan puanlara, % 7'si izlenme oranlarına göre dağıtılmakta . İtalya Seri A' da son zamanlarda yeni bir değişikliğe giderek, 4 büyükler denilen (Milan, İnter, Roma, Juventus) arasında aslan payı dağıtılırken, şimdilerde rekabet oranını arttırma adına % 40'ı eşit oranda tüm kulüblere, % 30'u alınan puanlara, % 30 da yayınlanan maç sayılarına göre dağıtılmakta. Almanya Bundesliga'da % 50'si eşit dağıtılmakta geriye kalan % 50'ninde % 75'i son 3 yıl baz alınarak kulüblerin başarısına göre, kalan % 25'te alınan puanlara göre dağıtılmakta. İspanya La Ligayı bu konuda örnek almamız gereken bir lig olarak görmüyorum. Çünkü yayın gelirlerinin % 50'si binevi El Clasicoya gitmekte. Barcelona'nın ve Real Madrid'in ardından ise Atletico Madrid ve Sevilla gelmekte. La Ligadaki sıralamayı da az çok tahmin etmemize gerek yok.

Gelelim Süper Lig yayın dağılımına. Süper Lige katılım, şampiyonlar payı, performans ve derece ödülü altında bol bol 3 büyüklere dağıtılmakta. Anadolu klüblerinin bu gelirlerden eşit şekilde yararlanamaması makası giderek açmakta. Demekki bu geliri dağıtanlara göre 3 büyükler transfer yapmayı, altyapıya yatırım yapmayı biliyor ama Anadolu kulübleri bilmiyor, anlamıyor. O yüzdende 3 büyüklerin borçları milyarlara ulaşmakta! Futbolseverler memnun olabilir, siz memnun olabilirsiniz ama ben değilim. Her sene özellikle 2 takımın şampiyon olması, zaman zaman diğer büyüğün buna katılması sinir bozucu birşey. Biz her sene 18 kulübün olduğu Süper Ligde 3 takımdan birinin şampiyonluğunu göreceksek hiç izlemeyelim boşuna. Her sene bu 3 büyük kendi arasında sırayla şampiyonluğu alsın. Elbette Süper Lig gelirlerini Premier Ligle kıyaslamayacağım ama burda önemli olan nokta aradaki makasın açılmaması. Bu sayede tüm kulübler altyapı yatırımlarını rahatlıkla yapıp, yıldız oyuncular transfer edebilmekte. Premier Ligde Şampiyonluğa oynayan bir klüble, lig sonuncusu arasında kıran kırana maçlar oynanmakta. Daha adaletli daha rekabetçi bir lig yaratmak istiyorsak gelirleri her takıma bizde eşit şekilde dağıttığımız takdirde rekabeti en üst seviyeye çıkarmamız mümkün.

Uğur Ertik

28



fazla mı sabırsızız? Futbolun en önemli parçalarından biri olan teknik direktörlere karşı fazlamı sabırsızız? Bu sorunun cevabı olabilecek durumlar çok.Ligin başladığı andan bu yana 18 takımdan 11'i teknik direktörleriyle yollarını ayırdı. Kimileri bütçe sorunundan kimileride sahada oynanan oyundan dolayı ayrıldı.Peki bu sorunun temel nedeni ne? Mesela İsmail Kartal lige yeni yükselen Ankaragücü'nün başında sezona başladı.İyide gidiyordu aslında ancak farklı Sivasspor yenilgisinin ardından sert konuştu.Çünkü futbolcularının paraları ödenmiyordu, haklıydı da.Sert basın toplantısının ardından yönetim yolları ayırdı.Çok teknik direktörler kurban edildi bu yöntemlerle.Finansal sıkıntı büyüyor, futbolculara yansıyor,kötü sonuçlar alınıyor ve suçu kabullenmesi gereken biri lazım olduğu zaman hemen teknik direktörler harcanıyor.Ve ayrılığından ziyade ayrılmadan önceki yaptıklarıyla çok konuşulan Phillip Cocu'ya gelelim. Ülke futbolunda kemikleşen taktiklerin ve oyun tarzının kurbanı oldu aslında. Genç oyuncular aldı,takımını kurdu. Bu sene için belki kendiside şampiyonluk beklemiyordu ama oturtmak istediği bir sistem ve uzun süreli başarıyı hedefliyordu. Maalesef bizim oturmuş sistemimize karşı dayanamadı.Çünkü biz anlık başarı istiyoruz.Her sene şampiyonluk istiyoruz.Bundan dolayı Phillip

Cocu kötü sonuçlara ve yorumlara daha fazla dayanamadı ve istifa etti.Neden sabırlı değiliz?Her sene şampiyon olacak değiliz ya.Jürgen Klopp Liverpool'un başına geçtiğinde oda herşeyi yıkıp yeniden kurmaya çalıştı.Yönetim arkasında durdu nitekim taraftarda öyle.İlk sene altıncılık, ikinci ve üçüncü sene gelen dördüncülüklerle beraber gelen Avrupa ligi finali ve Şampiyonlar ligi finali.Ve son olarak da bu sene rüya gibi geçen bir lig.Liderler ve bunu hakettiler.Bunlar bir anda olmadı. Sabrettiler ve sonuna kadar savaştılar. Şuan belkide sezon sonu meyvesini yiyecekler ve bu uzun süreli bir başarıya dönüşecek.Daha çok örnek verilebilir.Gasperini'nin Atalanta'sı, Simeone'nin Atletico'su, Tedesco'nun Schalke'si Nagelssman'ın Hoffeneim'ı hatta fazla uzaklara gitmeye gerek yoktu,Abdullah Avcı'nın M.Başakşehir'i en yakın örnek olabilir.Ülke futbolunda bulunan bu kemikleşmiş oyun tarzını,taktiklerini ve bu yanlış algıları yıkmamız lazım. Ancak bu algıyı yıktığımız zaman örneklerdeki gibi hem finansal açıdan hemde futbol açısından başarılı takımlar elde edebiliriz.

Mehmet Demir

30


31


Mavi şimşekler, 2017-2018 sezonunu bitirdiğinde kadrosunda 4 oyuncu kalmıştı.Başkan Mehmet Gökoğlu görevi Kazım Bozan’a devrettiğinde taraftar ile yönetim kriz noktasına gelmişti.Kazım Bozan ise aldığı gibi bayrağı, şimdiki başkan Murat Sancak’a bıraktı. Murat Sancak taraftardan sabır etmelerini ,bu işi halledeceğinin sözünü vermiş ve koca çınarı yeniden ayağa kaldırmıştı. Takıma ilk olarak efsane golcü Tanju Çolak’ı sportif direktörlüğe getirerek işe koyuldu.Ardından teknik direktörlüğe ise Hakan Kutlu getirildi. Kadro sil baştan yeniden kurulacaktı.Bu iş için güçlü bir yönetim olmalıydı,bu iş için de en iyi isim Murat Sancak oldu.Çünkü başkanlığa iyi bir bütçeyle gelmişti.İlk önce sezonun son dönemlerinde çıkış yapan stoper Adil Demirbağ’ın maaşı yatırıldı ve sözleşmesi de fesih edilmemiş oldu. Ardından Kurtuluş Yurt ile yeniden anlaşıldı.Karabükspor’dan Murat Akın , Hamidou Traore,Çağlar Ş.Akbaba ve Tayyib T. Sanuç bedelsiz olarak kadroya dahil edildi. Sonrasında Bursaspor’dan Rüştü Hanlı kiralandı. Gençliği çok iyi olan ama gittği her takımda sıkıntılı olan Batuhan Karadeniz alında. Alanya Spor’dan Emre Nefiz kadroya dahil edildi.Galatasaray’ın eski golcüsü Roman Kosecki’nin oğlu Jakub Kosecki ile anlaşıldı. Ardından taraftarın sevgilisi , kralı ve her şeyi olan Pote yeniden takıma dahil

oldu.Ardından Sancak, boş durmadı ve çok iyi geçmişe sahip olan Anderson’u getirerek büyük yankı uyandırmıştı.Transferin son günlerine girilirken yönetim İsmail Konuk,Tanju Kayhan ve Beşiktaş’tan Orkan Çınar ile anlaşıldı. Lige iyi başlayan şimşekler ilk 7 maçta 5 galibiyet aldı.Ardından sebepsizce 4 maçın 3’ünü kaybettiler ve bütün oklar Hakan Kutlu’ya çevrildi. Ve beklenen ayrılık gerçekleşmişti.Milli araya girilirken Demirspor ise yeni bir hoca bulmanın peşine girmişti.Bu koltuğa ise eski hocaları Deli Yılmaz lakaplı Yılmaz Vural getirildi. Yılmaz hoca bu dönemde gelebilecek en iyi hocalardan biriydi ve taraftar da çok istiyordu. Yılmaz Hoca gelişindeki ilk maçı ise derbi maçıydı. Bu maça takımı çok iyi hazırlamıştı ama 85’de gelen gole engel olamadı ve berabere bitmişti o maç. Sonrasında kazanılan Boluspor maçı taraftarın gönlüne bi nebze olsa da su serpmişti.Sonrasındaki Balkes maçı ilk yarıyı önde kapatmasına rağmen 90’da ki golle ellerinin Balıkesir’den İstanbul’a boş döndermişti. Bu sefer rakip Türkiye Kupası’ndaki Başakşehir’di.Başakşehir bu maç kalitesini koyarak maçı almış ve Demirspor İstanbul’dan da boş gelmişti.Sıra 1.Lig 1.’si Gençlerbirliği’deydi. 1-0 öne geçtikleri bu maçı da kaybetmişlerdi .Ve ilk yarıyı 9. sırada tamamlamış oldular.

32


Ara transfer döneminde ise takıma takviyeler oldu.Belçika’dan Joher Khadim Rassoul, Jonathan Legear alındı.Ardından Kaan Kanak , Vedat Bora kiralandı.Semih Güler, Süleyman Koç ve Emre Uruç bonservisiyle takıma dahil edildi. Son olarakta Almaya’nın Greuther Fürth takımından Levent Ayçiçek’le anlaşıldı . İkinci yarı Karabük maçı ile başladı . Bu maçı Demirspor zorla da olsa 1-0 kazandı.Sıradaki rakip deplasmanda formunun zirvesinde olan Denizli ileydi. Adana ekibi dengeli başlamasına rağmen maçtan 5-1’lik bir mağlubiyetle ayrıldı. Taraftar, takımın oyunundan rahatsızdı. Herkesin Yılmaz Hoca’ya güveni tamdı. Vural’ın öğrencilerinin yeni sınavı Gazişehir’di.

33 Yusuf Eren Kaya

Şimşekler bu maçı 3-2 aldı fakat Yılmaz Vural ile de yollar sebepsizce ayrıldı.Takımın başına kim gelecek merak konusu olmuştu. Yönetim bu iş için Ümit Özat ile anlaştı. Özat takımın başında çıktığı iki maçı da kazanamadı (1M-1B). Bundan sonra ise Adana ekibi ne yapar beraber izleyeceğiz. Takımın En Gölcü İsimleri: Mickael Pote (11) Berk Yıldız (4) Galip Güzel (3) Vedat Bora,Herve Kage,Jakub Kosecki, Süleyman Koç (1)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.