YAZAR EKİBİ Şefik Tekinışık, Demir Tellioğlu, Ahmet Okan Kale, Hasan Urganlılı, Caner Üzüm, Abdurrahman Kaya, Büşra Şeklice, Eren Kaya, Mehmet Demir, Muratcan Ös, Onur Altunel, Uğur Ertik, Yasin Arslan, Cesur Kerestecioğlu. RÖPORTAJLAR BETO Pimparel, Sedat Şahintürk Yağız Çekem, Mehmet Boztepe. SANAT YÖNETMENİ İbrahim Özdoğan YAYINLANAN MECRALAR İssue, Instagram, Twitter, Facebook ÖZEL TEŞEKKÜR Sade Girişim, Kula Yağ-Emek Yem, Aydınlar Metal, Aladağ İmar Planlama, Yılmaz İnşaat.
KÜNYE
YAYIN SAHİBİ Demir Tellioğlu
I N
D
E
X
sayfa 27-28
Sir Alex Ferguson Kimdir?
sayfa 25-26 Mehmet Boztepe Röportajı
sayfa 24
Baba Bana Forma Alır mısın?
sayfa 21-23 Yağız Çekem
sayfa 19 Bu Gence Dikkat
Röportajı
sayfa 15-17 BETO Röportajı
sayfa 8
sayfa 9-13 Şampiyon Fortaleza
Penaltılara Fısıldayan Adam
sayfa 5-6
Sedat Şahintürk Röportajı
sayfa 2
sayfa 3-4 Bir Peri Masalı
3-4-2-1’E BAKIŞ
Gümüşçeşme Mah. Kepsut Cad. No: 311/A 10040 Altıeylül, Balıkesir
3-4-2-1’E BAKIŞ Futbol; Saha içinde, önceden ya da maç içi durum gereği anlık olarak planladığınız formasyonların, varyasyonların ve maç içi hamlelerin sizi sonuca götürmesini umut ettiğiniz, saha dışında ise iletişim, kriz yönetimi, otoritenin sağlanması gibi hususların başlıca önem arz ettiği ve başarıyı desteklediği bir oyun. Peki ya formasyonlar bu denklemde ne derecede önem arz ediyor? Öncelikle şunu söylemek gerek ki her formasyonun artıları olduğu gibi eksileri de mevcuttur. Takım yapınıza, oyuncu portföyünüze, rakibinizin durumuna ve saha düzenine göre en dengeli olan formasyonu belirlemek büyük önem arz eder. Bu kadar değişkenin olduğu bir oyunda da bu değişken zenginliği onlarca farklı formasyonu sahalarda görebilmemize imkan sağlıyor. Bugün ele alacağımız formasyon ise Türkiye liglerinde pek görmediğimiz, İngiltere’de ise şuan Wolverhampton’un kullandığı 3-4-2-1’inin avantajları ve dezavantajları. Öncelikle bloklar olarak ele aldığımızda 3 defans, 4 ortasaha (2’si kanat bek), 2 kenar forvet ve 1 forvet ile kurgulanan bu saha içi dizilimi avantaj bakımından ele alacak olursak, oyuna genişlik katmaya olanak veren 2 kanat-forvetin daha çok box içine penetrasyonu ve pozisyon olarak daha ileride konumlandırılabilmesi sayesinde 3-4-3’e kolay bir geçiş sağlama imkanı veriyor. Defansif olarak ise kanat beklerin geri
dönüşü ile set hücumlarını karşılarken kolay bir biçimde 5-4-1’e geçiş imkanı sağlıyor. Fakat bu durumda ise dezavantaj olarak 5’li ve 4’lü arasındaki alan takım tarafından iyi savunulmazsa, yayı savunacak bir libero bulunmadığı için cepheden şut imkanını da rakibe sağlayabilir. Topun maç başına bir oyuncuda sadece 2 dakika kaldığı göze alınırsa da geriye kalan 88 dakikadaki topsuz oyun, gerek geçişler, gerekse de yayı s avunabilme hususunda büyük önem arz ediyor. Ayrıca 2. Bölge bloğundaki 4’lünün sağı ve solundaki oyuncular kenarları savunma konusunda takıma katkı sağlama olanağına sahipken hücuma çıkışlarda ise sol-sağ forvet ve olası şekilde o bölgeye destek verebilecek bir destek oyuncusu ile üçgenler kurma potansiyeli de sağlıyor. Ayrıca bu formasyonda kanat-forvetlerin halfspace bölgesini iyi işleyebilecek oyunculardan seçilmesi gerektiği de unutulmaması gereken bir detay. Son olarak bir diğer dezavantajı da ele almak gerekirse bir kanat-bek’in olası pozisyon takipsizliği, performans yetersizliği durumunda rakibin soldan veya sağdan penetrasyonu sağladığı, alanı kullandığı veya bir ters top denediği anlarda kenar stoperlerinizin o bölgeye hızlı bir kademe ya da kayma yapışı 3’lü stoperleriniz arası metraj açılacak ve bu da 1. bölgede oluşacak yeni bir boş alan anlamına gelecektir.
Cesur Kerestecioğlu
2
Bazen liglerin önde gelen takımları sadece birbirleriyle değil sürpriz takımlarla yarışır. Hatta oran düşük olsa bile bazı takımlar bu peri masalını gerçekleştirebilir. Leicester City bunun en muhteşem örneği olmuştu. Benim analizim ise bunu elbet bir gün gerçekleştirebileceğini düşündüğüm Bournemouth üzerine oldu. Aslında Bournemouth ile tanışmam bir bilgisayar oyunu (Football Manager) sayesinde olmuştu. Kendime her lig ile bir şampiyonluk hedefine koyduğum zaman Bournemouth o zaman İngiltere 2. Ligi olan SkyBet Championship’te mücadele ediyordu. Ben de bu takımı alıp Premier League’e
3
yükselmiştim. O zamanlar gerçekteki maçlarını takip etmesem de o senenin sonunda Bournemouth gerçekten İngiltere 1. Ligine (Premier League) yükseldi. İşte o zaman bu takım üzerine yoğunlaşmaya karar verdim ve şu an takımın ligdeki 4. senesi . Bu 4 sene içerisinde muhteşem performanslar gösterdiler. İzlediğim her maçta beni çok memnun eden bu kulüp muhteşem bir birliktelik üzerine kurulu. Size şöyle özetliyim; 4 sene önce 2. Ligde oynayan futbolcuların çoğu hala aynı kulüpte ve neredeyse 5-6 senelik bir birliktelik oluşturulmuş. Tabii teknik direktörleri Eddie Howe’u
unutmamak lazım. Kendisi genç yaşına rağmen gösterdiği performansla büyük bir övgüyü hak ediyor. 2 sene önce oynanan 4-3 lük Liverpool galibiyetinde kendini tanıtmaya başladı 40 yaşındaki teknik adam. Geçtiğimiz sene de Arsenal ve Chelsea galibiyetleri epeyce konuşulmuştu. Fakat bu güzel takım sıralama olarak üst seviyelerde kalmayı bir türlü başaramamıştı. Bu sene muhteşem bir başlangıç ile Avrupa potasındalar. Ön sıralarında ise Man City, Chelsea, Liverpool, Tottenham ve Arsenal gibi köklü kulüpler var. Şu an ligde 6. sırada bulunuyorlar. Bence bu sene olmasa da ilerleyen yıllarda önce bir şampiyonlar ligi deneyimi sonra ise şampiyonluk olabilir. Kadrosu genç, teknik adamı genç ve üstelik bu genç takımın yanına Jermain Defoe ve Asmir Begovic gibi deneyimli futbolcular da katıldı. Her mevkideki en önemli futbolcuları ya uzun zamandır bu kulüpte bulunuyorlar veya daha çok gençler. Bu rakamlara birlikte bakalım ; Forvetleri Callum Wilson 5 senedir takımda bulunuyor. Takımın diğer forveti ise Manchester United deneyimi olan Joshua King (4 sene). Jermain Defoe için açıklamaya gerek yok zaten. Ayrıca kesinlikle patlamaya hazır genç yetenek Lys Mousset bulunuyor. Orta Saha için yazılacak çok önemli isimleri var ama benim gönlüm 6 seneden beri kulüpte bulunan muhteşem kanat oyuncusu Ryan Fraser’dan yana.Gerçi bir sene kiralık
olarak kulüpten ayrıldı ama sonra geri döndü. Henüz 24 yaşında ama etkili oyununu her hafta gösteriyor. İskoç olmamış olsaydı milli takımından dolayı da tanınabilirdi fakat ben onun yine de keşfedileceğini düşünüyorum. Takıma bu sezon transfer olan Jefferson Lerma takımın en değerli oyuncusu rolünde tam nokta atışı bir transfer oldu. Sanki o da takımla 5 yıldır beraber oynuyor. Gelelim Liverpool ile parlamaya yaklaşan fakat soluğu Bournemouth takımında alan Jordon Ibe ismine. Sağ sol kanatları Fraser ve Ibe kullanan takım inanılmaz etkili oluyorlar. Lewis Cook ve David Brooks ise ileri geri hattı çok iyi toparlıyorlar. Daha önce maçını izlememiş olan kişilere mutlaka izlemesini öneririm. Stoperleri şu an Nathan Ake(3 sene) ve Steve Cook (7 sene) şeklinde kullanılıyor. Fakat 2 sene önce Nathan Ake sol bek deneniyordu. Bence çok başarılıydı. O zamanlar Chelsea kulübünden kiralık olarak gelmişti. Şu an bonservisi de alındı. Bu güzel uyum ve birliktelik varken, takım kendisini yukarılara atmaya başardı. Öncelikli hedef burada kalıcı olup Şampiyonlar Ligi’ne gitmek olmalı. Çünkü bu takım oraya müthiş renk katar. Bu kadar övgü sonrası bir peri masalı daha neden olmasın ?
Abdurrahman Kaya
4
sedat şahİNTÜRK Bonservisi Beşiktaş’ta bulunan Balıkesirpor oyuncusu Sedat Şahintürk ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İşte geriye kalanlar… Attığın en güzel gol sence hangisiydi? Geçen sene İstanbulspor’a attığım gol için en güzeli diyebilirim. Daha genç olmana rağmen birçok maça çıktın. En unutamadığın maç hangisiydi? Tabii ki ilki Beşiktaş A takımıyla çıktığım hazırlık maçıydı. İkincisi ise Balıkesirspor’a geldiğim zaman çıktığım ilk maçtı. Ankaragücü ile oynamıştık. 7 Eylül’de gelmiştim, 9 Eylül’de ilk çıktığım maçta galibiyet golünü atmıştım. Bu iki maç en unutamadığım maçlar olabilir. Maça çıkmadan önce bir uğurun var mı? Bir uğurum yok ama her maça çıkmadan önce dua ederim. Bunu demek için daha çok erken belki de ama kariyerini bitirdikten sonra ileride antrenörlük gibi bir hedefin var mı? Evet, istiyorum. Zaten üniversitede de antrenörlük bölümü okuyorum. Futbol kariyerimden sonra da antrenörlük veya yöneticilik yapmak isterim. Seni en çok zorlayan stoper/defans oyuncusu kimdir? Tabii Beşiktaş’ta antrenmanlarda oynadığım için biliyorum Marcelo çok sağlam bir oyuncuydu ve antrenmanlarda genellikle rakibim olan Adriano’nun da çok üst düzey bir futbolcu olduğunu düşünüyorum.
5
Türk derbileri hakkında ne düşünüyorsun?
On bir numaralı formayı giyiyorsun. Senin için bir anlamı var mı?
Derbiler maalesef ülkemizde futbolun dışına çıkıyor. Avrupa’da izlediğimiz gibi tempolu maçlar yerine olaylı, kavgalı maçlar izliyoruz. Bu da bizim ülkemizin ve derbilerin kalitesini düşürdüğünü düşünüyorum.
Hayır, yok. Gelince hangi numarayı istiyorsun demişlerdi. 11 numarada boş olduğunu için onu seçmiştim.
Takımın Balıkesirspor sezona kötü başlamış olsa da bu sezon Süper Lig’e çıkma olasılığınızı nasıl buluyorsun?
Takım içinde arkadaşlık ortamı gayet iyi. Ben zaten şuan takımın en genç oyuncularından biriyim sağolsun herkes yardımcı oluyor. Ben zaten Oğuz (Yılmaz) abiyle beraber kalıyorum. Saha dışında hep beraberiz. Bununda saha içinde positif etkiler yarattığını düşünüyorum. Genel olarak arkadaşlığımızı saha içine yansıta bilirsek üst sıralara tırmanabileceğimizi düşünüyorum.
Evet, sezona iyi başlamadık. Aslında şanssız başladık. Kazanabileceğimiz bir Adanaspor, Eskişehirspor maçları vardı. Onları değerlendirebilseydik şuan belki de farklı şeyleri konuşuyorduk. Ama henüz geç olmadığını düşünüyorum. Gençlerbirliği ve Karabükspor maçındaki galibiyetleri yarım kalan Ümraniye maçı ile de devam ettirebilirsek bu ligde şampiyonluk için favori olabileceğimizi düşünüyorum. Bu ligde Süper Lig’i konuşmak için erken olduğunu düşünüyorum. Çünkü 2-3 maç üst üste kazandığınız zaman play-off potasına girebileceğimiz bir ligdeyiz. Balıkesir’de gözlemlediğin kadar futbola olan ilgi nasıl? Gözlemlediğim kadarıyla futbolu herkes şehir takımı olarak biliyor ama insanlarla konuştuğumuz kadarıyla takıma bir küskünlük var. Bunun sebebi Passo Lig mi, yoksa Süper Lig zamanında biletlerin pahalılığı mı bilmiyorum. Belki de transfer yasağı olabilir hep aynı takımı görmekten sıkılmış olabilirler. Ama her nedense şu an az taraftarımız geliyor.
Takım içinde arkadaşlığı, iletişimi nasıl buluyorsun?
İdolüm diyebileceğin bir futbolcu var mı? Kendi tarzıma yakın olan futbolcuları yakından takip ediyorum. Özellikle Eden Hazard’ı ve Coutinho’yu çok beğendiğimi söyleyebilirim. Sana göre ne tarz stoperler atak oyuncularını daha çok zorlar? Bana göre sert, agresif ve yakın oynayan stoperler her zaman atak oyuncularını zorlarlar. Aynı zamanda kafa toplarında üstünlük sağlayan oyuncularda atakları zorlayabilir. Bundan dolayı Marcelo’da için beni en çok zorlayan oyuncu demiştim.
Demir Tellioğlu
6
BETO Ülkemiz kaleciler konusunda her zaman şanslı bir ülke oldu. Hem yerli hem de yabancı pek çok kaliteli kaleciyi izleme fırsatımız oldu. Ne isimler geldi geçti Türkiye’den. Ancak Beto son iki yılda yaptıkları ile muhteşem bir yankı uyandırdı. Peki, kim bu penaltılara fısıldayan adam Beto? António Alberto Bastos Pimparel kısa ismi ile Beto 1982 yılının 1 Mayıs’ında dünyaya geldi. Birbiri ile çok benzeyen Brezilyalı ve Portekizliler için kaçınılmaz bir gerçek vardı. O da tabi ki futbol. Beto henüz 10 yaşındayken Ponte Frielas takımında futbola adımını attı. 3 oynadığı Ponte Frielas’tan ise 1995 yılında 13 yaşındayken ülkenin en iyi takımlarından bir tanesi olan Sporting’e transfer oldu. 2001 yılına gelindiğinde ise 19 yaşında umut vaat eden bir genç olarak Sporting B takımında forma giymeye başladı. Sonrasında da Sporting A takımına yükselmeye başladı. Ancak kalecilik diğer mevkiler gibi değil. Önündeki kaleciyi geçebilmek için çok fazla fırsatın olmayabilir. Kariyerinin tıkanmasını istemeyen Beto önce kiralık olarak Casa Pia’ya gider. Casa Pia dönüşü 1 sezon daha Sporting’te kalan Beto için artık kariyerinde farklı bir adım atma vakti gelmiştir. Ne yazık ki 2004 yılında Chaves’e transfer olan Beto için işler burada da yolunda gitmedi. 2005’te bu kez Marco takımına transfer oldu ve artık istediği formayı buluyordu. Ancak gelen teklifin ardından Leixoes’e geçti ve kendisini burada ispatlamayı başardı. 3 sezonda 84 maçta forma giyen Beto 2009 ise Portekiz’in en başarılı takımlarından Porto’ya transfer oldu. Porto’da Brezilyalı Helton Arruda ile forma rekabetine girdi. Porto’da forma giydiği dönemde 1 Portekiz şampiyonluğu, 2 Portekiz Kupa Şampiyonluğu, 2 Portekiz Süper Kupa Şampiyonluğu ve 1 kez de UEFA Kupası şampiyonluğu yaşadı. 2012’de Romanya’nın Cluj takımda kiralık olarak forma giydikten sonra Portekiz’in diğer bir üst seviye takımı Braga’ya transfer oldu. 2013’de ise önce kiralık olarak sonrasında da bonservisi ile
PENALTILARA FISILDAYAN ADAM Sevilla’ya transfer oldu ve 3 sezon burada muhteşem başarılara imza attı. Beto Sevilla’nın 2013-2014 ve 2014-2015 olmak üzere iki sezon üst üste UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğunu elde etmesinde en büyük katkısı olan oyuncularındandı. 2016 yılında yeniden ilk takımlarından Sporting’e döndü ama işler istediği gibi gitmedi ve sadece 3 maç oynadıktan sonra takımından ayrıldı. António Alberto Bastos Pimparel 2017 yılında Türkiye Süper Ligi’ne yeni çıkan Göztepe’ye transfer oldu. Kariyerinde 3 UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu olan Beto’nun 35 yaşındaki bu transferi yaşı kaynaklı bazı eleştirilere sebep oldu. Ancak Beto 1,5 sezondur Göztepe’deki gösterdiği performansı ile kendisini ispatladı ve muhteşem bir performansa imza attı. Portekizli eldiven kalesine kullanılan 9 penaltıdan 6 tanesini muhteşem bir şekilde çıkardı ve Türkiye’de penaltı uzmanı olarak adlandırılmaya başladı. Penaltı uzmanı Beto yalnızca penaltılarda değil normal oyunda da muhteşem başarılara imza attı. Ancak Türkiye’deki en unutulmaz maçı 2017-2018 sezonundaki Trabzonspor – Göztepe maçıydı. Maç boyunca 9-10 net pozisyonda kalesini gole kapatan Portekizli eldiven takımını güvende tuttu. Maç sonrasında Göztepe Kulübü resmi Twitter hesabına Beto’nun yer aldığı bir videoyu ‘’I am not in danger, i am the danger’’ yani ‘’Tehlikede değilim, tehlike benim!’’ notu ile paylaştı. Kendisini Göztepe taraftarına çok sevdiren Beto 2020 yılına kadar kalesini korumaya devam edecek. Bakalım Portekizli eldiven kariyerinin kalan bölümünde nasıl başarılara imza atacak? Belki de 3 kez kazandığı UEFA Avrupa Ligi’ni bu kez de Göztepe’de kaldıracak kim bilir? Ancak ne olursa olsun uzun yıllar boyunca Göztepeliler nesillerden nesillere ona olan sevgilerini aktaracak. Penaltılara Fısıldayan Adam: Beto, tıpkı Göztepe’nin efsane kalecisi Ali Artuner ve 2001-2002 Göztepe’de forma giyen Radoslaw Majdan gibi asla unutulmayacaklar.
Ahmet Okan Kale
8
9
Brezilya’nın sahil kesiminde bir şehir olan Fortaleza’da 1918 Yılında kurulan Fortaleza Esporte Club, bu sezon gösterdiği performansla Brezilya Serie A’ya yükseldi ve Brezilya Serie A 2019 sezonunda mücadele etmeye hak kazandı. Tutkulu taraftarlarıyla son yılların parlayan takımı olan ve 100. Yılını kutlayan Fortaleza Esporte Clube’u genel hatlarıyla tanıyalım…
BÖLGESEL BAŞARILAR: Taça do Nordeste: 1 Şamiyonluk - 1946 Torneio Norte-Nordeste: 1 Şampiyonluk - 1970
YEREL BAŞARILAR Cearense Ligi: 41 Şampiyonluk 1920, 1921, 1923, 1924, 1926, 1927, 1928, 1933, 1934, 1937, 1938, 1946, 1947, 1949, 1953, 1954, 1959, 1960, 1964, 1965, 1967, 1969, 1973, 1974, 1982, 1983, 1985, 1987, 1991, 1992, 2000, 2001, 2003, 2004, 2005, 2007, 2008, 2009, 2010, 2015, 2016.
ULUSAL BAŞARILAR Campeão Brasileiro Série B: 1 Şampiyonluk 2018
ALT YAŞ KATEGORİLERİNDEKİ BAŞARILARI Cearense de Juniores Ligi:1972, 1973, 1974, 1976, 1978, 1980, 1981, 1983, 1985, 1986. Cearense 20 Yaş altı Ligi: 1998, 2001, 2005 ve 2011. III Taça Alagoas 20 Yaş altı Ligi: 2005. Cearense de Juvenil Ligi: 1963, 1964, 1965, 1966 1967 1968, 1969, 1980, 1981, 1996. Cearense 18 Yaş altı Ligi: 2002, 2003, 2007 ve 2009. Cearense 17 Yaş altı Ligi: 2000, 2011 ve 2012. Cearense 16 Yaş altı Ligi: 2003, 2007 ve 2009. Cearense 15 Yaş altı Ligi: 2005. Cearense 14 Yaş altı Ligi: 2011 ve 2012. Cearense 12 Yaş altı Ligi: 2006, 2007 ve 201. Cearense Çocuk Ligi: 1937 3. Taça Internacional de Futebol do Interior Paulista Çocuk Ligi: 2002 Copa Messejana 14 Yaş Altı: 2009 Copa Messejana 12 Yaş Altı: 2008 Copa Caucaia 15 Yaş Altı: 2009 ve 2011 Copa Serrinha 12 Yaş Altı: 2010
10
Copa Internacional de Futebol 14 Yaş Altı: 2002 Super Liga Metrópole 14 Yaş Altı: 2010 Super Liga Messejana de Desportos 12 Yaş Altı: 2010 Torneio Início Campeonato Assunção Globo 15 Yaş Altı: 2011
KULÜP EFSANELERİ Croinha, Lúcio 'Bala', Rinaldo, Mozarzinho, Pedrinho Simões, Maizena, Mirandinha Bosco, Salvino, Sandro Gaúcho, Dude, Ronaldo Angelim
Futbol Takımı Altın Çağını Yaşıyor Kulübün geçmiş başarılarına göz attığımızda alt yaş kategorilerinde başarılı ancak 100 yıllık tarihinde ulusal anlamda başarı sağlayamamış bir kulüp görüyoruz. Lacivert – Kırmızı – Beyaz renkli bu takım, taraftarının da desteğiyle geçtiğimiz iki yılı başarıyla tamamladı ve sonucunda Serie A’ya yükselerek yeni hedeflere yelken açtı. Fortaleza şehrini temsil eden Fortaleza futbol takımının bu başarısı şehirde coşku ile kutlandı. Fortaleza’nın Serie A’ya yükselmeyi haftalar öncesinden garantilemesi kutlamaların hem saha içinde hem de şehir içinde daha uzun süre yaşanmasına sebep oldu.
Takımın bu sezonki başarısında başrol oynayan iki kişi vardı; Rogério Ceni ve Gustavo…
11
Takımın Patronu Rogério Mücke Ceni Rogerio Ceni, 22 Oca 1973 Pato Branco doğumlu. Futbol hayatına Sinop FC’de başlayan Ceni, Sao Paulo’da uzun yıllar forma giymiş, kulüpte bir efsane olmuş ve özellikle duran toplardan attığı gollerle adını tüm dünyaya duyurmuştu. 2015’te aktif futbol yaşantısını sonlandıran kaleci, 2017 yılının başında efsane olduğu kulüpte teknik direktörlük görevine getirildi. Sao Paulo’da sadece 6 Ay görev yapabilen Rogerio, bu süreçte takımıyla başarısız bir süreç geçirdi ve maç başına sadece 1 puan toplayabildi.
Ceni, Fortaleza’da Tarih Yazdı Kasım 2017’de Fortaleza’nın başına geçirilen Rogerio, teknik direktörlük kariyerinin ilk başarılarına burada imza atacaktı. Birkaç yıl boyunca Serie C’den Serie B’ye çıkmaya çok yaklaşsa da play-offlarda elenen Fortaleza, 100. Yılına girerken Ekim 2017’de Serie C’ye yükselmeyi başardı. Bu başarının ardından hedefleri büyüten Fortaleza yönetimi kulübün 100. Kuruluş yılında takımın başına Rogerio Ceni’yi getirdi. Serie C’den Serie B’ye yeni yükselmiş olmasına rağmen Ceni yönetimiyle 100. Yıla başlayan Fortaleza, sezon boyunca ilk sırada götürdüğü ligi zaferle tamamladı ve haftalar öncesinden Brezilya Serie A’ya yükselmeyi garantiledi.
12
Genellikle 4-2-3-1 dizilimi ile takımını sahaya süren Ceni, kendini geliştirmeyi seven yenilikçi yapısı ile umut vadeden teknik direktörler arasında gösteriliyor.
Gustagol Damga Vurdu Fortaleza’nın 100. Kuruluş yılında gösterdiği bu başarıda öne çıkan bir isim daha vardı; haftalarca sakatlığı nedeniyle formasından uzak kalmış olmasına rağmen ligi 14 golle tamamlayan ‘’Gustagol’’ Gustavo. Gustavo, özellikle ligin ilk bölümlerinde attığı gollerle hem takımının zirveye yerleşmesini sağlamış hem de gol krallığı yarışında takipçilerini açık farkla geride bırakmıştı.
Yaşadığı sakatlık nedeniyle uzun süre forma giyemeyen yıldız golcü, ligi gol kralı olarak tamamlayamasa da sakatlıktan döndükten sonra gollerine devam etti ve şampiyonluk sevincini takım arkadaşlarıyla birlikte sahada yaşayabildi. 2019 Sezonunda Brezilya Serie A’da gözüm Fortaleza maçlarında, takımda kaldıkları takdirde Rogerio Ceni ve Gustavo’da olacak. Sizlere de şimdiden keyifli bir Fortalezalı Serie A sezonu dilerim.
13
Onur Altunel
15
2018 Dünya Kupası’nda Portekiz’in kadrosunda olan, ligimiz takımlarından Göztepe’nin kaleci formasını giyen Beto ile kariyeri ve Göztepe taraftarı hakkındakeyifli bir röportaj yaptık. İşte geriye kalanlar… Göztepe’de geçirdiğin süre zarfında seni en çok motive eden ne oldu? Bu süre zarfında en büyük motivasyonum kendimdi. Ondan sonra ise en büyük motivasyonum kesinlikle kulübe tüm kalbiyle destek olan büyük Göztepe taraftarıydı. Göztepe taraftarı hakkında ne düşünüyorsun? Öncelikle kulübün büyümesinde çok büyük rol oynuyorlar. Bu kulübe sadıklar ve onların Göztepe’nin en büyük gücü olduğunu düşünüyorum. Onlar sayesinde her maçı 12 kişi oynuyoruz. Maça çıkmadan önce bir uğurun var mı? Ben dine inanıyorum. Maça çıkmadan dua ediyorum. Önce Allah’a sonra ise benim buraya gelmemi sağlayan ve bana böyle bir olanak sunan babama teşekkür ediyorum. Uzun süreli planların nedir? Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük yapmayı düşünüyor musun? Her zaman futbolla yaşayacağım. Ayrıca kulübüme bir şeyler kattığımı hissedene kadar futbola devam etmek istiyorum. Uzun süreli planlarıma gelirsek; Portekiz’de kendime ait ayrı bir iş yapıyorum ama futbolla bağlantımı koparmayacağım. Yani teknik direktörlük yapmayı düşünmüyorum. Şu ana kadar oynadığın oyuncular arasında seni en çok zorlayan atak oyuncusu kimdi? Tabii ki dünyanın bir numarası olan Cristiano Ronaldo. 13 numaralı formayı giyiyorsun. Senin için bir anlamı var mı? Evet var. 13 numarası on üç Mayıs’ta doğan Hz. Fatima’yı temsil ediyor. Kariyerin boyunca bir çok takımda, bir çok maça çıktın en unutamadığın maç hangisiydi? Torina’da ben Sevilla’dayken, Benfica’ya karşı oynadığımız UEFA Avrupa Ligi Final maçı olabilir. 120 dakikası 0-0 biten maçın sonundaki penaltılarda iki kurtarış yapmıştım.
16
Son iki sezonun en iyi kalecilerinden birisin. Nasıl hissediyorsun? Bundan çok mutluyum ve Göztepe taraftarlarının beni takdir ettiklerini düşünüyorum. Ayrıca takım arkadaşlarım benim ve Göztepe’nin başarısında büyük bir rol oynuyor. Biz Göztepe’de yıldız oyuncu değil, takım oyunu istiyoruz. Biz bir takımız. Çoğu zaman kalecilerin daha uzun bir kariyeri oluyor. Sen kaç yaşında emekli olmayı düşünüyorsun? Futbol oynamaktan çok hoşlanıyorum ve futbola verebilecek çok şeyimin olduğunu düşünüyorum. Henüz bununla ilgili bir şey düşünmedim. Göztepe taraftarı ile aranızda çok özel bir bağ var. Taraftarlar uzun süre daha takımda kalmanızı hatta hocaları olmanızı istiyorlar. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun? Onların bu sözlerini takdir ediyorum ve daha önce de dediğim gibi ben buraya kulübün büyümesine yardım etmek için geldim. Tecrübelerimi getirdim ve bunu takım arkadaşlarım ile paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Gelecekte ne olacağını sadece Allah biliyor. Ben sadece kendi yolumda yürüyorum. Kariyerin boyunca taraftarlarınla her zaman iyi bir ilişkiye sahiptin. Ama Göztepe taraftarlarıyla farklı bir ilişkin var. Bunu neye bağlıyorsun? Şu ana kadar oynadığım bütün takımlarda taraftarlar ile iyi ilişkiler yakaladım. Belki de benim karakterim ve kişisel özelliklerim bunda önemli bir rol oynadı. Ve Göztepe taraftarları takımına gönül veren oyuncuları sahipleniyor. Her zaman iyi oynayamayabilirsin ama her daim maça kendini verip, onları gururlandırmalısın.
17
Demir Tellioğlu
JAANfieTE ARP
DİKKAT!
BU GENCE
19
Muratcan Ös
Almanya gençlerin kendilerini gösterebileceği bir antrenman merkezi olarak tanımlanır. Her lige belli süreden sonra uyum sağlayabilirler Alman oyuncular ve Alman gençler ise çok çabuk yetiştirilme kabiliyetine sahiptir. Zira bu genellemeler, 18 yaşındaki (2000 doğumlu) Jann-Fiete Arp için de geçerli. Futbola Wahlstedt Jgd. takımında başlayan Arp, çok geçmeden Hamburg Jgd. tarafından “kapıldı”. 5 yıl boyunca alt takımda top koşturan Arp, buradan Hamburg U-17 formasını ve son olarak da Hamburg as takım formasını da kazandı. Oynadığı alt takım kulüplerinde parmakla gösterilecek kadar bir performansı var. Bugüne kadar tüm liglerde 83 maça çıkan Arp, 52 gol ve 5 de asist yaptı. Almanya U-17 takımı ile 19 maçta attığı 18 gol ise pasta süsü olmuş oldu. E hal böyle olunca, Hamburg’da bırakmak istemedi. Klasik bir 9 numara Almanya’nın her zaman hayali olmuştu. Ceza sahası içindeki bitiriciliği eşsiz ve modern bir forvetten beklenen top tekniğini de göstermekten çekinmiyor. Stoperlere gerçekten de zor anlar yaşatabilen Arp, kondisyona biraz daha yüklenmeli. Dribling ve bitiriciliği ile bunu kapatabilen Arp’ın üst takımlara çıkma gibi bir hedefi varsa, kondisyonunu geliştirmeli. Bayern, Inter, Chelsea, Tottenham gibi kulüpler şimdiden gözlemlemeye başladı. Portekiz’in yeni 9 numarası Andre Silva, peki Almanya’nın yeni 9 numarası kim olacak?
YAĞIZ ÇEKEM Öncelikle kısaca Yağız Çekem'i tanıyabilir miyiz? Yağız Çekem, 28 Mayıs 1991 doğumluyum. Mimarlık fakültesi mezunu olsam da İngiltere’de antrenörlük eğitimi aldım. İstanbul’da 2 farklı amatör takımda antrenörlüğe başladım. 2016-2017 sezonunda İstanbulspor’da Yalçın Koşukavak’ın ekibine katıldım ve şampiyon olarak 1. Lig’e çıktık. 2017-2018 sezonunda yine İstanbulspor’da Yalçın Koşukavak’ın ekibinde 1.Lig’de görev yaptım. 2018-2019 sezonunda ise ekip olarak Gazişehir FK’de çalıştık. Teknik ekipteki ana görevim rakip analizi, taktik analiz ve duran top analizi. Antrenörlük yapmaya nasıl karar verdiniz, bu hedefinizi belirlerken kaç yaşındaydınız ? Antrenörlük yapmak istiyorum dediğimde lisedeydim, 15-16 yaşlarında. Fakat aksiyon almam 24 yaşımı buldu. Üniversitede mimarlık okudum ve mezun olduktan sonra 3 sene mimar olarak özel sektörde çalıştım, projeler çizdim. 3 sene sonunda geldiğim noktada bu işe daha fazla devam edemeyeceğimi anladım ve hayatımda her zaman büyük bir yer tutan futbolla ilgilenmeye karar verdim. 2016 yılında İngiltere Futbol Federasyonu’nda antrenörlük eğitimime başladım. Antrenörlük eğitimini İngiltere'de aldığınızı biliyoruz. Bize biraz bu konuda bahseder misiniz? Futbol alanında İngiltere'yi Türkiye'den ayıran hususlar nelerdir? İngiltere’de futbola ulaşmak zor değil. En büyük fark bu. Türkiye’de seyirci-taraftar olmak dışında futbolun bir parçası olmak istiyorsanız önünüze çeşitli engeller koyuyorlar. İngiltere’de ise siz bir şey yapmak istiyorsanız önünüze çeşitli fırsatlar koyuyorlar, temel fark bu. Bunun sayesinde de İngiltere gerçekten futbolla yatıp kalkan bir ülke olmuş durumda. Norwich gibi küçük bir şehirde bile
21
U7 kızlar ligi görebiliyorsunuz. TFF’nin yayınladığı rapora göre bizim yaklaşık 15-20 şehrimizde U17 erkekler ligi yokken İngiltere’de U7 kızlar ligi var, yani oradan oyuncu yetişmesi ve orasının gerçek bir futbol ülkesi olması ve bizim olamamamız boşuna değil. Bilindiği üzere her antrenörün kendi oyun felsefesi vardır. Sizin oyun felsefeniz nedir? Oyun felsefesi dediğiniz şey birçok parametreye göre değişir. Elinizdeki kadro, kulübünüzün ve taraftarınızın gelenekleri, rakip takım, hatta bazen hava koşulları gibi nedenler bile oyun felsefenizi değiştirebilir. Ama genel bir çerçeve çizersek Pep Guardiola, Setien, Bielsa gibi topa hükmederek rakibi domine eden antrenörleri ve felsefelerini hem seviyorum hem de takip ederek bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Buna ek olarak genç antrenörlerin kendini oyunun her yönünden geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece bir stile bağlı kalmayıp, bu stilin dışında da dünyada neler oluyor diye bakması gerekir. Pep’i ve Bielsa’yı takip eden birinin Simeone’nin Atleti’sini de bilmesi gerekir. Yalçın Koşukavak'ın ekibinde görev yapmak nasıl bir deneyim oldu/oluyor? Yalçın Hoca hakkında neler söylemek istersiniz? Yalçın Koşukavak benim şansım. Türkiye profesyonel futbol camiasında karşılaşabileceğiniz en samimi insan. Futbolu bırakınca hemen teknik direktör olan biri değil, yaklaşık 12 sene Süper Lig ve 1. Lig’de yardımcı antrenörlük yaparak işin
çıraklığını yapmış, tedrisattan geçmiş biri. Dolayısıyla bu 12 senelik yardımcı antrenörlük deneyimi kendisine büyük tecrübeler katmış; sahada ve saha dışında bir olay gerçekleşirken Yalçın Hoca 2-3 adım sonrasını görebiliyor. Kendisini işine adamış, çok çalışkan bir antrenör. Oyuncusunu sadece 1 adım daha ileri götürüp geliştirebilmek için saatlerce mesai verir. Rakip analizine müthiş önem verir, her maça ayrı bir senaryo yazacak kadar bilgi birikimine ve donanıma sahiptir. Bazen benden City, Atletico Madrid, Hoffenheim ve Leeds analizleri bile ister. Türkiye’de herhangi bir teknik adamın bu takımları analiz edip kendine dersler çıkardığını ben duymadım, görmedim. Kendisiyle geçirdiğim her gün yeni bir şeyler öğrenme ve kendimi geliştirme fırsatı. Zaten kendisini tanımayan ve ilk defa bir yerde oturup 1 saat sohbet eden birisi her zaman “Ben futbolu bilmiyormuşum” diyerek kalkar. Hem Yalçın Hoca hem de teknik ekipteki diğer 5 antrenör (kendimi dışarıda tutarak söyleyeyim) genç, çok çalışkan ve kıymetli insanlar. Kendisi Süper Lig’de de olsa 3. Lig’de de olsa etrafını değiştiren ve güzelleştiren bir antrenör bu nedenle Yalçın Koşukavak’ın önümüzdeki süreçte şartlar ne olursa olsun Türk futboluna çok katkı yapacağına yürekten inanıyorum. Ülkemizde oynanan futbol hakkında düşünceleriniz nelerdir? Süper Lig ve 1. Lig'deki takımları ve genel olarak oyunu değerlendirebilir misiniz? Ülkemizde hem Süper Lig’de hem 1. Lig’de klasik bir oyun oynanıyor. Belirli şablonların
22
dışına çıkan olmuyor. 2-3 takımı ve teknik adamı tenzih ederim ama genel görüntü bu yönde. 4-2-3-1 dışında bir diziliş görmek zor, 3’lü savunma görmek zor. Herhangi bir deneysel yaklaşım veya bir yenilik de yok. Oyun içinde aynı 11 devam ederken dizilişi ve anlayışı değiştiren birilerini de görmüyorum, bana göre rakibinizi en çok zora sokan şey budur. Durum böyle olunca da bireysel yetenekler hep ön planda, kadro kalitesi bir tık bile olsa üstte olanlar maçları kazanıyor. Ülke futbolunun iyi oyuncudan önce her anlamda daha iyi organize olmuş kulüp yapılanmalarına ve daha eğitimli antrenörlere ihtiyacı var diye düşünüyorum. Son olarak antrenörlük hedefi olan genç okurlarımıza tavsiyeleriniz nelerdir? Her şeyden önce yabancı dil öğrenmeleri gerek, diye düşünüyorum. İngilizceye ek olarak Almanca ya da İspanyolca öğrenirlerse evrenselleşirler ve gelişirler. Gelişince de ülkemize daha iyi hizmet ederler. Bu şaşmaz bir kaidedir. İnternet sonsuz bir kaynak ve futbol adına, analiz
23
Yasin Arslan
adına, antrenman adına sonsuz kaynaklar var. Örneğin, Borussia Dortmund’un teknik ekibinin bir üyesinin rakip analizine ulaşabiliyorsunuz, Tottenham’da çalışan bir antrenörün duran top analizlerine ulaşabiliyorsunuz fakat İngilizce bilmiyorsanız bunlardan faydalanamıyorsunuz. Antrenörlük konusunda kendinizi geliştirebileceğiniz kaynaklardan Türkçe olanına henüz ben rastlamadım. Türkçe kaynak yok, gelişim istiyorsanız İngilizce ve yanına bir de Almanca-İspanyolcadan biri şart bu kadar basit. Genç arkadaşlarımıza en iyi tavsiye bu bana göre. İkinci tavsiyem de dünyada neler oluyor takip etmek adına bol bol maç izlemek, daha önce de bahsettiğimiz gibi Hoffenheim, City, Atleti ve Leeds’i biraz takip eden bir insanın gelişmemesi sürpriz olur zaten. Oturduğunuz semtteki amatör veya profesyonel takımları ziyaret edin, antrenmanlarını izleyin hatta orada gönüllü olup antrenöre yardım edin. Kendini geliştirmek isteyen biri için sonsuz sayıda yol vardır.
“Baba bana forma alır mısın?” Bu sözler cılız, kara saçlı, yedi yaşındaki bir çocuğun dudaklarından dökülüvermişti. Çevresine sıcaklık yayan ve insanın içini sımsıcak duygularla dolduran miniğin söylediği söz, halbuki sopsoğuk bir etki yaratmıştı. Aile üyeleri, (baba ve anneden oluşan bir çekirdek aile) sadece birbirlerine bakmakla yetiniyordu. Çocuktu bu, isteyecekti tabii. Ama bu istek doğru zamanda gelmemişti zira borçlar vardı, çocuğun anlayamayacağı kadar çok borç hatta. Hem bu, onun ilk soruşu değildi. Yaklaşık üç aylık bir zaman diliminde kaç kere sormuştu da, annesi veya babası duyumsamazlıktan gelmişti. Ama artık vakit gelmişti. Çünkü aile üyeleri biliyordu ki, futbol onun için bir hobiden daha fazlasıydı. Bir iş çıkışı sokakları arşınlayan baba, bir kıyafet mağazasına rastladı. Allah onun yüzüne gülmüştü ya, tek bir forma asılıydı orada, sahi babası da bilmiyordu takımları, pek önemsemezdi futbolu. Mağaza görevlisine sormaktan çekindi, bu devirde herkes futbol bilmeliydi. Fiyatını sordu, ardından cüzdanına baktı. Çaresiz bakışları görevliye kaydı, bir an göz göze geldiler. Utanmıştı baba, öyle istenir miydi? Ama görevli anlamıştı onu, boğazı düğümlenircesine bir “Durun” sözü çıkabildi ağzından. “Benim de oğlum futbolcuydu.” Orada yapılan beş dakikalık sohbet, dünyalara bedeldi. Adamın bir çocuğu vardı, amatör liglerde top koşturmuş ama aile
baskısı yüzünden bu sevgisini bırakmış ve bir ofiste çalışmakta olan bir gençti. “Sizi görür görmez nasıl bir oğula sahip olduğunuzu anladım. Hayata güvenle bakan, ayakları yere sağlam basan bir oğul. Benim oğlum da öyleydi ama bizden geçti… Artık gözlerinde o pırıltıyı göremiyorum, eski neşesi yok futbolu bıraktığından beri. Biliyorsunuz dönem değişiyor, artık para lazım, iş lazım.” Baba bu dünyevi meselelerin farkındaydı. Ta ne zamandan beri doktorluk düşünüyordu oğlu için. “Sakın oğlunuzun hayallerini para veya rahatlık için yıkmayın. Hayallerini başarabilecek kapasitede bir kişi, size para da getirir, huzur da. Bizim ailede para çok, huzur yok ne yazık ki…” Ellerinde formayı tutuyordu, gözlerinde ise “alın, sizin olsun” der gibi bir bakış. Baba duygulanmıştı, kendisi de mi ağlıyordu? Eve geldiğinde oğlu merakla onu bekliyordu, hole geldi, babasının arkasında tuttuğu şeyi gördü. “Acaba o şey…?” Oğlu formayı gördüğü anda, duygulandı ve babasına sımsıkı sarıldı. Öyle bir sarılıştı ki bu, insanların kemiklerini sıcaklıktan titretirdi. Babası oğlunun başını yukarı kaldırdı, gözlerine şöyle bir baktı, gözleri çakmak çakmaktı, ışıldak gibi parıldıyordu. O parlamayı sonsuza kadar izleyebilirdi, ama sadece gözleri doldu. Mutluydu, oğlunun mutlu olduğunu gören hangi baba mutlu olamazdı ki?
Muratcan Ös 24
mehmet boztepe Balıkesirspor’da 3. senesine giren Mehmet Boztepe ile çok güzel bir röportaj gerçekleştirdik. İşte geriye kalanlar… Bu sene Balıkesirspor’da 3. seneni bitireceksin nasıl günler geçirdin, en iyi anlaştıkların kimlerdi? İyi günlerim oldu bu süre zarfında taraftar hep arkamdaydı bu bir futbolcu için çok önemli bir şey. İyi anlaşma konusuna gelirsek genel olarak herkesle aram iyi ama en çok Muhammed Ali Doğan ve masörümüz Caner Kılıçlı'yla. Her takımın isteyebileceği bir oyun tarzın var. Bu oyun tarzını seçmende en önemli etken ne oldu? Küçükken izlediğim maçlarda Ronaldinho ve Ribery çok dikkatimi çektiği için kendime onlara benzer bir oyun tarzı seçmeye çalıştım. M’gladbach altyapısından yetişmiş bir oyuncu olarak Almanya’da Türkiye’yeye göre daha fazla oyuncu çıkmasındaki etken nedir? İki ülke arasında altyapıda ne gibi değişiklikler var? Almanya da Türkiye’ye kıyasla daha çok disiplin var. Gençler çok fazla çalışıyor 1 maç iyi oynayınca yetmiyor daha fazlasını istiyorlar. Ben Türkiye’de çoğu gençte disiplin ve çalışma isteğinin olmadığını görüyorum maalesef. Çalışanlar arasında da çok yetenekli çocuklar var ama onlarında çoğu harcanıyor. Adanaspor ve Bandırmaspor’da oynadığın dönemlerde ne gibi tecrübeler kazandın? Bunlar sana ne kattı?
25
Adana’ya yarıda gelmiştim düşmemek için oynuyorlardı ve kümeye düşmemeyi başardık. Bandırmada ise şampiyonluğa oynadık ve şampiyon olduk. İki takım da da farklı şeyler yaşadım. Farklı tecrübeler edindim. Ayrıca Adana taraftarı hep arkamda durdu hala daha yazıyorlar bunun için çok mutluyum.
rekabet olmalı bence çünkü mutlaka geri dönüşü pozitif olarak yansır.
Senin mevkine baktığımızda Otoo ve Sedat gibi lig için iyi isimlerin olduğunu görüyoruz. Aranızda nasıl bir rekabet var? Bu güzel rekabet mutlaka takımı pozitif yönde de etkiliyordur. Sen neler düşünüyorsun bu konu hakkında?
Maça çıkmadan önce bir uğurun var mı?
7 numaralı formayı giyiyorsun. Bu numaranın senin için bir anlamı var mı? Hayır, bir anlamı yok. Kanat olduğum için tercih ettiğim bir numara.
Özellikle bir uğurum yok ama koluma yaptırdığım annem ile babamın dövmesini öpüp çıkıyorum.
Rekabet her zaman bir futbolcu için iyidir çünkü rekabet olmasa maça daha odaklanmadan çıkarsın fakat rekabet olunca maça odaklanıp seninle aynı mevkide mücadele edenleri geçmeye çalışırsın. Her takımda
Demir Tellioğlu 26
27
Alexander Chapman Ferguson,31 Aralık 1941'de İskoçya'nın Glasgow kentinde dünyaya geldi.Fakir bir ailenin çocuğu olan Ferguson,futbolcu olmadan önce hayatını,tezgahtarlık ve bar işletmeciliği ile sağlıyordu.İşlettiği bar,futbol ağırlıklı bir bardı.Birgün Wembley Arena'da kupa kaldıracağını hayal bile edemezken, kampanyalar düzenleyip müşterilerini Wembley Arena'ya futbol müsabakalarına götürüyordu.Hayatı zorluklarla geçen Ferguson,1 Temmuz 1960'da futbol kariyerine İskoçya'nın Queen's Park takımında başladı.
Futbolculuk Kariyeri Santrafor olarak görev alan İskoç teknik adam Ferguson,Queen's Park, St.Johnstone,Dunfermline Atletic, Rangers,Falkirk ve Ayr United gibi takımlarda forma giyip 317 maçta 171 kez gol sevinci yaşamıştır.
Teknik Direktörlük Kariyeri Dünyanın istatistiksel olarak gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörü olarak kabul edilen Sir Alex Ferguson, kariyerine East Stirlingshire'da başladı. Burada yarım sezon bitirmeden St.Mirren'e gitti ve 3 sezon çalıştırıp, İskoçya Premier Ligi'ne yükseltti.1977 yılında Aberdeen ile anlaştı ve harika sezonlar başladı.Aberdeen'i 5 sezon çalıştırdı.Burada,3 İskoçya Ligi şampiyonluğu,4 İskoçya Kupası,1 İskoçya Lig Kupası,1 Drybrough Kupası,1 Uefa Kupa Galipleri Kupası birde Uefa Kupası olmak üzere toplam 11 kupa kazandı ve Birleşik Krallık'ta adından söz ettirmeye başladı. Aberdeen'den sonra ise İngiliz devi Manchester United'ın başına geçti.
Manchester United(1986-2013) Dile kolay tam 27 yıl.Sir Alex Ferguson 6 Kasım 1986'da Manchester United takımını yönetmeye başladı.İlk geldiğinde taraftarlar tarafından kuşku ile bakılıyordu Ferguson'a.Üst üste 5 sezon şampiyon yapamadığı için eleştirilen Ferguson için bardağı taşıran son damla Federasyon Kupası Finali'nde Everton'a kaybedilen maç oldu.Ferguson şunu anladı, hayat
şampiyonluklardan ya da üstü açık otobüslerle yapılan şehir turlarından ibaret değildi.Değişim,değişirken de gelişim lazımdı.Bu karar ile Ferguson takımı yıkıp baştan kurdu ve muhteşem kariyer bu andan itibaren başladı. Beckham,Scholes,Butt,Neville kardeşler ve Giggs bu kararın en iyi meyveleri oldu.1999'da Kırmızı Şeytanlar ile Şampiyonlar Ligi,Premier Lig ve Fa Cup'u kazanarak efsaneler arasına girdi ve Sir lakabını aldı.Yıllar önce İskoçya'da çalıştırdığı takımlarda futbolcu maaşı ortalama 6 Sterlin'ken dünya futboluna Cristiano Ronaldo gibi bir yeteneği armağan edip, Real Madrid'e 80 Milyon Sterlin'e satan bir teknik direktör oldu.99 sezonundan sonra peri masalı başlamıştı.Çok sert bir yapısı vardı ancak gerektiğinde gülerdi ve espri yapardı.Sakızı ile tanınırdı.Hiçbir maçta sakızını eksik etmezdi.Sakızının yanı sıra her maçın son 15 dakikasında sahaya yaklaşıp oyuncularına işaret parmağı ile saatini gösteriyordu.Kendiside açıkladığı gibi bunu rakip takımı tedirgin etmek ve dengesini bozmak için yapıyordu.Bu da Sir Alex Ferguson'un ayrı bir özelliği idi.Cristiano Ronaldo,David Beckham, Ryan Giggs, Wayne Rooney,Garry Neville başta olmak üzere birçok yıldız oyuncu yetiştirdi.Sir Alex Ferguson'un Manchester United'da en uzun yenilmezlik serisi 45 maç olup,en farklı galibiyeti 9-0 lık Ipswich maçıydı. Manchester United kariyerinde 1498 maça çıkıp 894 galibiyet,337 beraberlik,ve 267 mağlubiyet aldı.27 sezonda toplam 38 kupa kazanarak adını hem dünya futboluna hemde Manchester United tarihine altın harflerle yazdırdı.
Mehmet Demir 28