BThaber Sayı 1014

Page 1

ASRACK_GENEL.pdf

1

18/02/15

12:48

İşbirliğine açıklık ve dönüşüm vurgusu öne çıktı

C

M

Y

CM

CeBIT’te gelişen teknoloji ve hayatımıza giren birçok kavram detayları ile ele alınırken, iş süreçlerini ve kurumsal yapıyı da buna uygun dönüştürmek gerektiği vurgulandı. Sayfa 31

MY

CY

CMY

K

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ

Sayfa

700 bin tablet dağıtılacak MEB, öğrenci ve öğretmenlere Mayıs ayından itibaren kalemli ve kameralı tablet bilgisayar dağıtacak.

Haber Merkezi

Sayfa

Şirketler ‘büyük verilerini’ tanımalı

14

Murat Erdöner

32

23 - 29 Mart 2015

2015’te ödemeler, mobilite, izleme ve çok daha fazlası

4

Sayfa

www.bthaber.com

1014

Deloitte, “14’üncü Sayfa Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon (TMT) Öngörüleri” raporunu yayımladı.

3

Yeni e-ticaret yasası ile artık kurumların ellerindeki veriyi daha iyi inceleyip, buna göre kampanyalar düzenlemesi gerekli olacak.

Bilişim, etiği yeniden tanımlıyor Küresel dünya vatandaşının taleplerine uygun olarak karşılıklı bilgi akışı ve etkileşim kavramları yeniden tanımlandı.

Tayfun Zaman

Sayfa

15 28

DOSYA: AKILLI ŞEHİRLER ‘Akıllı şehirler’ pek çok endüstriyi barındırıyor. BT de tüm bu sektörleri biraraya getiren temel yapı taşı. Bu konseptin bugünü ve geleceği dosyamızda.

Hazırlayan: SEDEF ÖZKAN



BThaber

GÜNDEM

23 - 29 MART 2015

3

2015’te ödemeler, mobilite, izleme ve çok daha fazlası Haber merkezi Rapor, akıllı telefon kullanımı, mobil ödemeler, nesnelerin interneti, 3D cihazlar, insansız hava araçları ve nano uydular gibi çok geniş bir yelpazede ilginç detaylar sunuyor. Rapora göre, 2015 yılında akıllı telefonlarını yenileyenlerin sayısı 1 milyarı aşacak. Mağazalarda akıllı telefonları ile ödeme yapanlar artacak. Basılı kitap satışları e-kitap satışlarından beş kat fazla olacak. Giyilebilir teknoloji, 3D baskı çözümleri, nesnelerin interneti (IoT), insansız hava araçları gibi teknolojiler ise nihai tüketicilerden ziyade işletmelerden talep görecek. Deloitte Türkiye TMT Endüstri Lideri Tolga Yaveroğlu raporla ilgili olarak, “Akıllı telefonlar henüz ‘cüzdan’ statüsüne erişmediler ancak 2015 yılının bir kırılma noktası olacağını öngörüyoruz. Bu yıl, dünyadaki akıllı telefonların yüzde 10’u ayda en az bir kez mağazalarda ödeme yapma amacıyla kullanılacak” dedi. Raporda ele alınan başlıklar ise şöyle sıralanıyor: Teknoloji • Bilgi teknolojilerinde bireysel öncülüğün sonu: Akıllı gözlükler ya da büyük ekranlı telefonlar gibi yeni teknolojiler önce tüketiciye, sonra iş dünyasına sunuluyordu. Ama 2015’te bu akımın tersine dönmesi, giyilebilir teknoloji, 3D baskı çözümleri, insansız hava araçları gibi teknolojilerin tüketicilerden önce işletmelerden talep görmesi bekleniyor. • Nesnelerin interneti, insanların değil: 2015 yılında internete bağlanabilen 1 milyar cihazın yüzde 60’ından fazlası işletmeler tarafından satın alınacak veya kullanılacak. Nesnelerin interneti akımı kapsamında birbirine bağlanabilen cihazların değerinin 10 milyar dolar, cihazlarla gerçekleştirilen işlem değerinin 70 milyar dolar civarında olacağı tahmin ediliyor. • Yüksek profilli insansız hava araçları: 2015 yılında

Deloitte, “14’üncü Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon (TMT) Öngörüleri” raporunu yayımladı. insansız hava araçlarının çok çeşitli endüstriyel ve sivil yönetim uygulamaları olacak. Her ne kadar tüketiciler ve üreten tüketiciler çoğunluğunu satın alacak olsa da, gelirin çoğunluğu işletmelerden elde edilecek. • 3D baskı devrimi: 2015 yılında dünya genelinde yaklaşık 1,6 milyar değerinde, 220 bin adet 3D yazıcı satılacak. Ama bu her evde bir “fabrika” demek değil. Bu 3D yazıcılarının toplam gelirinin yüzde 80’i işletmelerden gelecek. Yani asıl 3D devrimi işletme pazarında. • Akıllı telefon pillerinde ilerleme: Daha uzun pil ömrü, tüketicilerin akıllı telefon seçimlerini yapmalarını etkileyen önemli bir faktör. Tüm akıllı telefonlarda kullanılan şarj edilebilen, lityum-iyon (Li-Ion) pil teknolojisi 2015 yılında gelişim gösterecek; fakat bu gelişim 2014 yılının modelleri ile karşılaştırıldığında %5’i geçemeyecek. • İnternetten sipariş verip mağazadan alma dönemi: 2015 yılında Avrupa’da, internetten satın alınan ürünlerin teslim alınabildiği mağaza ya da lokasyon sayısı yarım milyona ulaşacak. Bu özellik, tüketicilerin internetten sipariş verip, ürünlerini istedikleri yerden gidip alabilmelerine imkân tanıyor. • Nano uydular yükselişte: 2015’in sonunda 500’den fazla nano uydu (10 kg’ın altındaki uydular) yörüngede olacak. Nano uydular, geleneksel uydulardan daha ucuz ve hafif olması, yerleştirmesi, test etmesi ve fırlatması daha kolay olması ile bir hayli ilgi çekici bulunuyor. Medya • Videonun yükselişi televizyonu yerinden edemiyor: Kısa online içeriklerin, uzun geleneksel televizyon programlarının yerini alması izlenme oranları ve elde edilen gelirler açısından değerlendirildiğinde şimdilik

söz konusu bulunmuyor. • “Harcamaz” denilen Y kuşağı TMT’ye para harcıyor: Kuzey Amerikalı Y kuşağı, geleneksel ve dijital içeriğe kişi başına ortalama 750 dolar harcıyor. Y kuşağı, televizyona, müziğe, bilgisayar oyunlarına, kitaplara, spora, video yüklemeye ve gazetelere para harcıyor. • Basılı kitaplar ölmüyor: Kitapların satışından elde edilen gelir, e-kitap satış gelirinin 5 katı büyüklüğünde olacak. E-kitap, dijitalleşmenin CD, gazete ve dergi satışlarını etkilediği gibi, kitap satışlarını etkileyemiyor. 18-34 yaş arasındaki nüfus, kitaplara para ödemeye hazır. Telekomünikasyon • Temassız mobil ödemeler hız kazanıyor: 2015 yılının sonunda, dünya çapında mobil telefonlarla yapılan ödemeler için finansal kurumlar, tüketiciler ve cihaz satıcıları tarafından ihtiyaç duyulan ön koşulların tamamen karşılanabildiği ilk yıl olacak. 2015’te, dünyadaki akıllı telefonların yüzde 10’u ayda en az bir kez mağazalarda ödeme yapmak için kullanılacak. • Akıllı telefonunu yenileyenler ilk defa 1 milyarı aşacak: 2015 yılında dünyada 1.35 milyar akıllı telefon satılacak, fakat bunların 1 milyardan fazlasını, hali hazırda akıllı telefonu olan kişilerin bir üst model ile telefonlarını güncellemesi oluşturacak. Ekran, hız, hafıza, yazılım ve tasarım, akıllı telefon yenilemesinde öncelikli sebepler olacak. • Genişbant hızı yüzde 20 artacak: Dünya çapında genişbant internete sahip evlerin sayısı yüzde 2 artarak 725 milyona ulaşacak. Birçok ülkedeki genişbant hızı ise ortalama yüzde 20 artacak. 2015 yılında, hızlı genişbanta erişimi olanlar ile sıradan genişbant hızına sahip olanlar arasındaki fark açılmaya devam edecek.


4

BThaber

E-TOPLUM

23 - 29 MART 2015

Mayıs ayında 700 bin tablet dağıtılıyor Haber Merkezi Millî Eğitim Bakanlığı ile Telpa şirketi temsilcileri, FATİH Projesi kapsamında, ‘700 bin Tablet Bilgisayar Seti Dağıtımı’ ihalesi sözleşmesini 13 Mart tarihinde Ankara’da düzenlenen törenle imzaladı. Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Muhterem Kurt, FATİH Projesi´nin teknolojinin eğitimde etkili şekilde yürütülmesi için geliştirilen en önemli projelerden olduğunu belirterek sözleşmeyle mayısta dağıtılacak 700 bin tablet için önemli bir aşamanın geride bırakıldığını söyledi. Tabletlerin teknik kapasite açısından bugüne kadar alınan en iyi ve en uygun fiyatlı ürün olduğunu vurgulayan Kurt, bir tablete 550 lira ödeyeceklerini kaydetti ve aktif EMR kalem ile tablet üzerine yazı yazılabileceğinin altını çizdi. Kurt, “FATİH Projesi´ni en etkin şekilde sürdürmeye devam ediyoruz.

Haber Merkezi Türkiye Bilişim Derneği’nin 14 Mart günü yapılan genel kurulunun açılış konuşmasını yapan TBD Yönetim Kurulu Başkanı İlker Tabak, 1971’de ülkemizde bilişim vizyonunu oluşturmak için kurulan TBD’nin bilişim toplumu için büyük özveriyle çalıştığını kaydetti. TBD’nin gücünün bireylerden geldiğinin altını çizen Tabak, “TBD, bireyden bütüne ulaşan bir organizasyondur” ifadesini kullandı. Tabak, Avrupa Birliği’nin, ‘Sayısal Gündem 2020 Programı’na uyumlu olarak ‘TBD Uzmanlık Grupları’nın çalıştığını anlatarak, çalışmalarda binin üzerinde uzmanın görev aldığını belirtti. Bilişim ile yazılımın ulusal stratejik sektör ilan edilmesi gerektiğine dikkat çeken Tabak, “Türkiye’de e-Seçim yapılabilecek mevzuat ve altyapı çalışmaları yapılmalı” dedi. Tabak, ayrıca dernek bünyesinde Yüksek İstişare Kurulu oluşturulacağını açıkladı. Bilişim kurultaylarını, bilişim olimpiyatları haline getireceklerini, TBD’nin Bilişim Bakanlığı için bir yasa taslağı hazırlayacağını aktaran Tabak, Bilişim Akademisi kuracaklarını ve TBD belgeseli

MEB, öğrenci ve öğretmenlere Mayıs ayından itibaren kalemli ve kameralı tablet bilgisayar dağıtacak.

Okullarımızın altyapı çalışmaları da hızlı bir şekilde devam ediyor. 17 bin 30 okulun çalışmaları bitirildi. 10 bin okulun altyapı ihaleleri de başladı. 437 bin etkileşimli tahtanın 170 bini dağıtıldı. Geri kalan kısmı ise yıl sonuna kadar

dağıtılacak. EBA üzerinden 150 bin içerik yayımladık, 81 portalımız mevcut” açıklamasını yaptı. Tablet tasarımı Türk mühendislerden Telpa Komünikasyon

Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Sebahattin Yaman da dünyada kalitesiyle kanıtlanmış ama fiyatta da rekabetçi mükemmel bir ürün geliştirdiklerini belirterek, “Tabletler, yüzde 100 Türk mühendislerin tasarımıdır.

Türkiye’nin ilk e-seçimi yapıldı Türkiye Bilişim Derneği’nin genel kurulunda, Havelsan’ın geliştirdiği yerli sayısal e-Sandık ile elektronik oylama yapıldı.

hazırlatacaklarını duyururken uluslararası ilişkilerin sürdürülmesi için TBD’nin araştırma merkezi haline getirileceğininin altını çizdi. e-Sandığın yazılım tasarımı TBD’den, üretimi Havelsan’dan TBD Onursal Başkanı Prof. Dr. Aydın Köksal da, yaşamın kuralının değişim olduğunu söyledi “ama doğru değişim” şeklinde cümlesine vurgu yaptı. Gülümsemeyi mümkün kılan yüz kaslarına sahip olmasının insanı diğer canlılardan ayıran bir özellik olduğunu dile getiren Köksal, 40 yılda Türkiye’de bilişim

altyapısının kurulduğunu şimdi bu altyapının güleryüzlü, refahı artmış bir ülkeye dönüştürülmesi gerektiğini ifade etti. Açılış oturumunun ardından genel kurulda, yazılım tasarımı TBD tarafından yapılan ve üretimi Havelsan’da gerçekleştirilen elektronik sandığın tanıtımı amacıyla bir basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısına; TBD Başkanı Tabak ve Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Taşçı, Havelsan’dan Eray Kılıç ve SEÇSİS Proje Yöneticisi İsmail Göktaş katıldı. Tabak, TBD’nin e-Seçim uygulamasıyla öncü ve örnek olmayı tercih ettiğini söyleyip bundan sonraki genel kurulların da elektronik

oylamayla yapılacağını dile getirdi. 30. Olağan Genel Kurul gündeminin tamamlanmasının ardından yeni yönetimi belirlemek üzere seçime geçildi. Toplam 127 kişinin oy kullandığı, elektronik oylamanın yapıldığı ve oy pusulasının sandığa atıldığı seçimlerde, TBD’nin yeni Yönetim Kurulu; İsmail İlker Tabak, Koray Özer, Vural Rıza İbrişim, Ahmet Pekel, Erhan Yalçın, Ersin Taşçı, Ertan Barut, İlteriş Şule, Levent Karadağ, Salih Özçiftçi, Üveyiz Ünal Zaim’den oluştu. Denetleme Kurulu’nda Erdal Naneci, C. Serdar Ülgen ve Nezir Aykaç, Onur Kurulu’nda ise Abdullah

Çocuklarımızın ve bizim rahatlıkla kullanabileceğimiz bir ürün üretmeye çalıştık. Kaliteden ödün veremezsiniz. Öğrencilerimiz bu tabletleri 4 yıl kullanacak, biz de 4 yılın garantisini veriyoruz” şeklinde konuştu.

Büyükbayram, Ali Yazıcı, Abdullah Körnes, Levent Berkman ve Ahmet Lütfi Varoğlu yer aldı. e-Seçim sistemi nasıl çalışıyor? YSK, seçimlerde elektronik sistemle oy verme işlemi için henüz somut bir adım atmadı ancak Havelsan, yerli sayısal elektronik sandıkları geliştirdi. Sistemde yaklaşık 55 milyon seçmenin oy kullandığı seçim sonuçlarını 5-10 dakika içinde almak mümkün olacak. Ayrıca seçimlere, oylara yapılan itirazlar ya da çöplerden çıkan oylar veya seçim sonuçlarının haftalar sonra açıklanması da son bulacak. Sistem zaman kadar paradan da tasarruf sağlayacak, harcamalar büyük oranda düşecek. Yurt dışı oyların Türkiye’ye uçakla taşınması da gerekmeyecek. Her makinenin bir sandık yerine geçtiği sistemde, seçmenler makineyi kullanabilmek için kimliklerini ibra edecek ve sandık kurulundan rastgele tanımlı karekot fişleri alınacak. Seçmen elindeki karekodu makineye tuttuktan sonra oylamayı başlat sekmesine tıklayacak ve istediği partiye oyunu verecek. Oy verme işlemi tamamlandıktan sonra makineden alınan pusula, bu kez gerçek sandıklara atılacak.



6

BThaber

E-TOPLUM

23 - 29 MART 2015

Girişimciler YFYİ’de yarışacak Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması’nın 2015 yılı kayıtları başladı. Haber Merkezi

Türk firmaları Etiyopya’da büyük ilgi gördü Etiyopya’da 9 -10 Mart tarihinde gerçekleştirilen Ethio-Turkish Business Forum ‘ICT and Defense’, Türk ve Etiyopyalı birçok firma, kurum ve kuruluşu bir araya getirdi. Açılışını Bilkent Cyberpark Genel Müdürü Canan Çakmakcı, T.C. Ekonomi Bakanlığı Addis Ababa Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Zülfikar Kılıç, Etiyopya Sektörler Birliği (ECSA) Başkanı GebreHiwot G. Egziabher, BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer ve Etiyopya Bilgi Teknolojileri ve İletişim Bakanı Peter Gatkuoth Gey’in yaptığı İş Forumu’na ülke

çapında büyük ilgi gösterildi. Bilişim ve savunma ön planda Türkiye’den aralarında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, T.C. Ekonomi Bakanlığı, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), Türk Eximbank gibi kamu kurumları ile bilişim ve savunma alanlarda faaliyet gösteren birçok firma temsilcisinin yer aldığı 40 kişilik heyet Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da oldukça başarılı temaslarda bulundu. İş Forumu boyunca Türk

firmalar bilişim ve savunma sektörleri başta olmak üzere pek çok Etiyopyalı firma, kurum ve kuruluşla görüştü. Etiyopya Savunma Bakanlığı, İstihbarat Başkanlığı, Ethio Telecom, METEC ve başlıca bankalar temas kurulan kurum ve kuruluşlardan bazıları oldu. Sivil projeler için otelde düzenlenen birebir görüşmelerin yanı sıra, savunma sanayi kuruluşları Savunma Bakanlığı ve İstihbarat Başkanlığı gibi ilgili kurumları yerinde ziyaret ederek kendilerini ve projelerini tanıtma, kurumların ise bu doğrultudaki ihtiyaçlarını dinleme imkanı buldular.

Türkiye’nin ilk ve en büyük teknoloji tabanlı girişimcilik programı olan YFYİ – Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması’nın 2015 yılı kayıtları başladı. YFYİ Programı bu sene büyük yeniliklerle girişimcilerini karşılıyor. Program iki farklı ayağıyla hem şirketi olmayan girişimci adaylarına (YFYİ Idea) hem de şirketleşmiş genç startup firmalarına (YFYİ Pro) hitap ediyor. 1 Mart’ta başlayan ön başvuru süreci 1 Mayıs’a kadar devam edecek. Desteklere ABD Kampı da eklendi ODTÜ Teknokent tarafından düzenlenen program 2005 yılından bu yana genç girişimcileri destekliyor. Her geçen yıl kendini geliştiren ve yenileyen YFYİ yarışması, sağladığı desteklerle genç girişimcilerin iş kurma süreçlerinin başlama, gelişme ve büyütme aşamalarında katkı sağlıyor. YFYİ’nin diğer benzer programlardan en büyük farkı verdiği

maddi ödüllerin yanı sıra, girişimci adaylarına sunduğu zengin eğitim, danışmanlık ve mentor destekleri. Girişimcilere 2014 yılı itibarıyla diğer desteklerin yanı sıra ABD Kampı da eklendi. Söz konusu kamp, uzman eğitmenler ve başarılı girişimciler tarafından verilen eğitimlerle ODTÜ Teknokent San Francisco Merkezi’nde gerçekleşiyor. Düzenlendiği 11 yıl içerisinde 50’den fazla şirketin kurulmasını sağlayan YFYİ, istihdam oluşturulmasının yanında teknoloji geliştirilmesi ve girişimcilik kültürünün yaygınlaşmasını da sağlayarak hem kısa vadede hem de uzun vadede fayda getiriyor. 11 yıl içerisinde alınan başvuruların katlanarak artmaya devam etmesi, her geçen gün daha fazla girişimci adayına ulaşıldığının göstergesi. Geçtiğimiz sene başvurularında rekor kıran yarışmaya bu senede ilginin yoğun olması bekleniyor. Başvuru ve detaylı bilgi için: http://yfyi. odtuteknokent.com.tr/

Yöneticiler siber saldırılara karşı hazır değil Cisco’nun tehdit istihbaratı ve güvenlik trendlerini ele alan 2015 Yıllık Güvenlik Raporu, şirketlerin siber saldırılara karşı tüm birimlerin birlikte hareket edeceği bir yaklaşım benimsemeleri gerekliliğini ortaya koyuyor. Saldırganların, kötü niyetli etkinliklerini gizlemek ve fark edilmeden hareket etmek için güvenlik boşluklarından yararlanmak konusunda daha yetkin bir hale geldiklerinin vurgulandığı raporda; savunucuların, yani güvenlik ekiplerinin gittikçe daha karmaşık hale gelen siber saldırılarından şirketlerini

korumak için savunma yaklaşımlarını sürekli geliştirmeleri gerektiğinin altı çiziliyor. Siber suçlularının fark edilmelerini zorlaştırmak için geliştirdiği yeni taktiklerin sıralandığı raporda, kullanıcıların da farkında olmadan sibersaldırılara yardımcı olduğu, şirketlerin ise güvenlikle ilgili çalışmalarını iyileştirmeleri gerektiği ortaya çıkıyor. Dünya çapında 1700 şirketin bilgi güvenliğinden sorumlu başkan yardımcıları ve güvenlik operasyonları yöneticileri arasında gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları, yöneticilerin niyetleri ve aksiyonları

arasındaki farkın giderek açıldığını ortaya koydu. Özellikle, araştırmaya katılan başkan yardımcılarının yüzde 75’i kullanmakta

oldukları güvenlik araçlarını çok ya da son derece etkili olarak görüyorlar. Ancak, katılımcıların yüzde 50’sinden azı

güvenlik ihlallerini önlemek için yamalama ve konfigürasyon gibi standart araçları kullanıyorlar ve bunların son sürümlerini kullandıklarını söylüyorlar. Ayrıca Heartbleed geçen senenin simge zayıf noktası olarak kabul edilmesine rağmen, tüm OpenSSL’lerin yüzde 56’sının versiyonları 4,5 yaşından büyük; bu durum, güvenlik ekiplerinin yamalamadıklarının güçlü bir göstergesi. Birçok savunucu güvenlik süreçlerinin optimize -ve güvenlik araçlarının etkili- olduğuna inanırken, aslında güvenlik çalışmalarının iyileştirmeye ihtiyacı var.



8

BThaber

E-TOPLUM

23 - 29 MART 2015

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

Üç boyutlu tablo piyasası

Referans,17.06.2008

Tarih tekerrür etmesin 5 yılı stratejisiz geçirdikten sonra yeni bir Bilgi Toplumu Strateji’miz oldu. 2014’te başlayacaktı, başlayamadı. Tarihi değiştirdik, 2015 yaptık. Bir yıl gecikti ama bitiş tarihi yine 2018. Üç yıllık bu stratejinin 2 ayı geçti gitti. Üçüncü ayı da geçiyor. Emekliye ayrılan Strateji 2006-10 arası içindi. Hareketten iki yıl sonra, menzile varıştan iki yıl önce, tam ortada, 2008’de bir değerlendirme yapıldı: e-Dönüşüm Türkiye İcra Kurulu 12 Haziran 2008’de Devlet Bakanı Nazım Ekren’in başkanlığında toplandı. O dönemin iş gazetelerinden Referans’ta “E-devlette ilerleme kaplumbağadan yavaş” başlıklı habere göre 111 eylemden 3’ü tamamlanmıştı. 45’inde “önemli” aşamaya gelinmişti. 32’si

başlangıç safhasındaydı. 22 eylemde hiç bir çalışma yoktu. Süresi bitmeden ölen Strateji’nin performans değerlendirmesi, “yeni” Strateji Belgesi’nde 12. sayfada özetlendi: Toplam başarı oranı % 64.1 olmuş. (Evet, bu kadar ince bir ölçümleme!). Yeni Strateji hazırlığı sırasında incelemeye sunulan Taslak’taki iki eylem, yenisinde yok. Taslak’ta olmayan bir eylem ise, yenisinde var: 5N Ar-Ge ve Standart Çalışmalarına başlanması. Eskisinin “resmi” bitiş tarihinden 5 yıl sonra elimizde madem yeni bir strateji var, bunun, verimli ve etkin bir biçimde uygulanmasını, denetlenmesini, ölçümlenmesini, ve bunların kamuoyu ile paylaşılmasını beklemek hakkımız. Bu sefer tarih tekerrür etmese pratik olacak.

Madrid’in Louvre’u, Metropolitan’ı, British Museum’u Prado Müzesi, dünyada ilk kez, görme özürlüler için üç boyutlu tablolardan oluşan bir sergi açtı. Şimdiye kadar Londra, Paris ve New York’ta marka müzelerde, görme özürlüler dokunarak “görsün” diye heykeller sergilenmişti. Bazı büyük müzelerde görme özürlüler için ayrıca okuma ve dinleme bölümleri de var. Ama, dünya çapında ünlü bir müzede ilk kez, iki boyutlu tablolara üçüncü bir boyut eklenerek özel sergi oluşturuldu. Bu, müzecilik ve sergicilikte yenilikçi bir uygulama. “Hoy toca el Prado” (Prado’ya Dokun) adlı sergide El Greco, Velazquez, Goya, Juan van der Hamen gibi İspanyol ustaların yanı sıra, elbette Leonardo’nun Mona Lisa’sı, ve İtalyan Antonio da Correggio’dan toplam 6 tablo var. Prado’nun bu girişimi, sanatı, göremeyenlere de göstermak amacıyla ciddi bir sosyal sorumluluk projesi. Ancak, aynı işi, müzesine gelir sağlamak için yapan bir başka müze var: Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi. Fujifilm’le ortaklaşa bir projeyle, Van Gogh’un önce 5, sonra 9 tablosunu 3D yöntemiyle aynen yeniden ürettiler. Hatta, tablonun çerçevesine, arkasındaki etiketlere ve çentiklerine kadar. “Yeni” tablolar, 2013’te Hong Kong’da, 2014’te Los Angeles’te ve şimdi Dubai’de sergilendi. Amaç: Tanesini 35 bin Dolardan satmak. Sergiyi gezenler, beğendikleri tabloyu “sipariş” ediyor. 3D ile “yapılıyor.” Yeni sahibine iletiliyor. Şimdiye kadar kaç tablo satıldığı açıklanmadı.

Müze Müdürü Axel Ruger, Hong Kong ve Los Angeles “sergilerini” Hollanda Prensesi Anita ile birlikte açtı. Dubai’yi ise ressamın büyük büyük yeğeni Vincent Willem van Gogh şereflendirdi. Beyefendi, elinde “Ayçiçekleri” ile Dubai kumsalında fotoğraflar çektirdi. Müze, kopya satışının tanıtımı için “hiç bir fedakarlıktan” kaçınmıyor, görüyorsunuz. 3D sistemle “sanat eseri” üretme konusunda son gelinen nokta: Müzik için iTunes ne ise, sanat için de “Artificial” adlı site, o olacak. Tam da ismiyle uyumlu: Yapay, sahte demek... Evet, bu site vasıtasıyla, klasik-

rönesans-modern fark etmez, evinizin bir köşesine (şatonuza, malikanenize, sarayınıza da olur) eski eserlerin aynısını 3D kopyalatıp koyabileceksiniz. Bu konuda bir piyasa oluştuğunu fark eden girişimci Giorgio Gori, işe 6-7 eski küçük eserle yakınlarda başladı. Artificial’ın sitesinden bir parçayı beğenin. 3D baskı yapan cihazınız varsa kendiniz oradan doğrudan basabilirsiniz. Yoksa, Giorgio size bir tane yapar. Örnek fiyat: Bir antik büst, 10 saat süren bir baskıyla, size 892.80 Euro olur. Ya da küçük bir heykel, 25 saat süren baskıyla 3,201.60 Euro’ya...

iktisatçımız Güven Sak’a bırakıyorum: “Çocuklarımızın makinelerle konuşmayı öğrenmeye başlaması gerekiyor. Peki, bizim milli eğitim sistemimiz bu işi

becerebilecek kabiliyette mi? 5’inci sınıfta İngilizce öğrenmeye başlayanların yüzde 80’i İngilizce dersini seviyor. 12’inci sınıfta bu oran yüzde 40’ın altına iniyor. Bizim maarif öğrencileri dersten nefret ettiriyor. İngilizcede böyle olan, matematikte nasıl olur? Ya bilgisayar programcılığında? Ben konu ne olursa olsun, ondan nefret ettirmekte eğitim sistemimizin başarılı olduğu kanaatindeyim.” (Radikal, 12.12.14)

BBC kod yazdıracak Geçen Eylül ayından itibaren İngiltere’de 5-16 yaş grubuna okullarda kodlama dersleri resmen verilmeye başlandı. BBC, bu işe yardım amacıyla radyo, tv, internet, kitap, dergi yayıncılığı ürünlerini kodlamayı destekleyecek içerikle donatmaya başladı. Şimdi de, ilk kez 1981’de bilgisayar destekli eğitim amacıyla yarattığı BBC Micro projesine yenilikçi bir biçim kazandırarak Micro Bit adıyla ortaya çıkarttı.

Google’dan Microsoft’a, İngiliz telekom BT’den büyük banka Barclays’a kadar, stk’lar ve teknoloji kurumlarıyla birlikte 50 sponsor buldu. Micro Bit’ten bir milyon adet yaptırıyor. Eylül’de 11-12 yaş grubuna bedava dağıtacak. Micro Bit, bir bilgisayar değil. Çocuklara kod yazmayı kolaylaştıracak bir cihaz. Bilgisayara USB ile takılacak ufak bir silikon tepsisi gibi bir şey. Yani o bir FATİH değil. FATİH, mevcut bilgiyi

elektronik düzene aktaran, eh bir miktar da bunu hareketlendiren, oyunlaştıran, ama esas itibarile “MEB’in e-müfredatı.” Burada, sözü vizyoner


ASUS Windows’u önerir.

L GHTEST ASUSPRO BU201 12-INÇ KURUMSAL NOTEBOOK 8/75$ +$)ú) 7$6$5,0,</$ 352)(6<21(//(5ú1 +(5 =$0$1 <$1,1'$ Son derece hafif olmasına rağmen, ASUSPRO BU201 performansı ve güvenirliliğinden asla ödün vermez. Sadece 1.26kg*dan başlayan ağırlığı ile ultra taşınabilir forma sahiptir. 180º düz olarak açılabilen menteşesi sayesinde 360º görüş açısı sağlar. Intel® CoreTM i7 işlemci+ ile güçlendirilmiş ASUSPRO BU201, tam boyutlu arka aydınlatmalı klavyesiyle daha iyi kullanıcı deneyimi yaşatır. UD karbon fiber malzemelerin kullanımı sayesinde, LCD paneli standart dizüstü bilgisayarlarla karşılaştırıldığında, basınca karşı % 20 daha fazla dayanıklıdır. US askeri standardını aşan testleriyle ASUSPRO BU201, güvenilir ve dayanıklıdır. Daha fazla bilgi için http://www.asus.com.tr/kurumsal *ASUSPRO BU201 sınıfında en hafif 12-inç kurumsal bilgisayar. Hard disk ve pil dahil, kamera hariç ağırlığı sadece 1.26g. Daha fazla bilgi için ASUS resmi web sitesini ziyaret ediniz. +Ultrabook, Celeron, Celeron Inside, Core Inside, Intel, Intel Logo, Intel Atom, Intel Atom Inside, Intel Core, Intel Inside, Intel Inside Logo, Intel vPro, Itanium, Itanium Inside, Pentium, Pentium Inside, vPro Inside, Xeon, Xeon Phi, ve Xeon Inside U.S. ve /veya diğer ülkelerde Intel Corporation’ın ticari markalarıdır.


10

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

Huawei demiryolu yatırımlarına hız veriyor Huawei, bu yıl 4. kez katıldığı Eurasia Rail fuarında sahada gerçekleştirdiği projeleri tanıttı. GSM-R için kurgulanan teknolojileri de görücüye çıkaran şirket, proje yönetimine ve süreç takibine dair yeteneklerini de sergileme fırsatı yakaladı. Eurasia Rail Fuarı bu yıl 4. kez katılan Huawei, sinyalizasyon ve operasyona özel GSM-R altyapısının yanı sıra tren içi hizmetlere ve yolculara yönelik kablosuz genişbant iletişimine dair LTE çözümünü de sergiledi. Bu sistem, hızlı trenle seyahat eden yolcuların internet erişimi, tren içinde bulunan yolcu bilgilendirme ekranlarının güncellenmesi ve içerik yayını gibi hizmetleri mümkün hale getiriyor. Yine bu sistem sayesinde tren içi güvenlik kameraları yer istasyonlarındaki merkezlerden izlenebiliyor. Huawei, Türkiye’deki GSM-R çalışmalarına Türkiye’deki demiryolu yatırımlarının artmasıyla birlikte 2011 yılında başladı. Bu konuda yerel bir ekip kurulmuş durumda. Önemli bir bölümü Türk mühendislerden ve çalışanlardan oluşan bu ekip, Türkiye’nin ihtiyaçlarına özgü çözümlerin

kurgulanmasına ve pozisyonlanmasına yönelik hizmetler sunuyor. Bu noktada örnek vermek gerekirse; demiryolu sektörüne yönelik sistem, ekipman ve servis temini konusunda dünyanın önde gelen şirketlerinden Alstom, Türkiye’deki Eskişehir Kütahya Balıkesir projesinin transmisyon, GSM-R ve telefon bileşenlerini tasarlaması ve temin etmesi için Huawei’yi tercih etmişti. Huawei’nin de dahil olduğu bu çok sağlayıcılı GSM-R ağı projesi, küresel GSM-R pazarında Huawei’nin başarılı bir oyuncu olduğunu gösteriyor. LTE çözümü de görücüye çıktı Huawei, Eurasia Rail fuarında sinyalizasyon ve operasyona özel GSM-R altyapısının yanı sıra tren içi hizmetlere ve yolculara yönelik kablosuz genişbant iletişimine dair LTE çözümünü de sergiledi. Bu sistem, hızlı trenle seyahat eden yolcuların internet erişimi, tren içinde bulunan yolcu bilgilendirme ekranlarının güncellenmesi ve içerik yayını gibi hizmetleri mümkün hale getiriyor. Yine bu sistem sayesinde tren içi güvenlik kameraları yer istasyonlarındaki merkezlerden izlenebiliyor.

2 - 8 ŞUBAT 2015

Sanallaştırma, tüm veri merkezi altyapısına yayılıyor VMware Sistem Mühendisi ve Takım Lideri Bünyamin Özyaşar, sanallaştırmanın sunucu altyapısından çıkıp tüm veri merkezi altyapısına yayılacağını belirtiyor.

Ekrem Uçman

n VMware’in yeni nesil teknolojileri tanıttığı etkinliği VMUG’dan söz edebilir

misiniz? Daha çok teknik konuların yer aldığı ve VMware’in müşterilerine göndermek istedikleri ilettikleri bir etkinlik olan VMUG’da müşterilerimiz başarı öykülerini paylaşma imkanı yakalıyorlar. Etkinlikte müşteriler birbirleriyle bu şekilde etkileşim kurarak, iş süreçlerine katkıda bulunabilecek yöntemler geliştirebiliyorlar. Bunun yanı sıra yeni nesil çözümleri maddi konulara girmeden tamamen teknik özellikler çerçevesinde masaya yatırarak, müşterilerimizin bilincini artırmayı hedefliyoruz. n VMware müşterilerine nasıl ulaşıyor? Sunulan hizmetler ve çözümler nasıl şekilleniyor? Müşterilerimize çözümlerimizi sunmadan önce, sahip olduğumuz “IT Business” adlı yazılımla, sunulacak çözümlerin getireceği maliyetini çıkartıyoruz. Bu sayede müşteriler gereken analizleri yapıp, kendi sistemleri için gereken “puzzle” parçalarını seçip, sistemlerine entegre edebiliyorlar. Bunun yanı sıra satış öncesi verdiğimiz desteği, satış sonrasında da devam ettiriyoruz. Bu iş için kurulan özel organizasyonla, satış sonrasında müşterilerin ihtiyaçlarını takip etmeye devam ederek, sistemlerine gereken hizmetlerin ve çözümlerin ulaşmasına imkan sağlıyoruz. n Günümüzde veri merkezlerinin geldiği noktayı ve şirketlere sağladığı avantajlardan söz edebilir misiniz? Dünyayı sanallaştırmadan önce ve sanallaştırmadan sonra olmak üzere ikiye ayırmak

gerek. Sanallaştırmadan önce her bir uygulama, belli bir işletim sistemi sistemi üzerinde çalışırken, bu işletim sistemleri haliyle fiziksel bir donanıma ihtiyaç duyuyordu. Buna bağlı olarak servis sayısı arttıkça, yeni donanım ekleniyordu. Sanallaştırmanın gelmesiyle birlikte bu “organik büyümenin” önüne geçildi. Müşterilerimizden bazıları sanallaştırmayla birlikte sadece bir fiziksel makine üzerinden 60-70 uygulamayı çalıştırır hale geldiler. Bu sayede müşterilerimizi fiziksel makinaların getirdiği ağır maliyetten kurtarmayı başarıyoruz. Bunun yanı sıra daha az donanım kullanmaya başlayan kurumlar ve şirketler, bu sayede ofis alanlarından da tasarruf etmeyi başarıyorlar. Sanallaştırmaya bu açıdan baktığımızda ciddi bir konsolidasyon sağlandığını görüyoruz. n Türkiye’deki şirketlerin sanallaştırmaya yaklaşımları, küresel boyuta kıyasla ne durumda? Bu konudan söz edebilir misiniz? Sanallaştırma, küresel boyutta oldukça oturmuş ve yerleşmiş bir trend. Türkiye’de bu trend 3-4 senedir kullanılıyor olmasına rağmen, şirketlerin küresel şirketlerden çok da geride kalmadığını görüyoruz. Şirketlerin sanallaştırma boyutlarının yüzde 50’lere vardığını söyleyebiliriz. Küresel şirketlerin yüzde 80 civarında olduğunu düşünürsek, geriden gelen bir ülke olarak bu noktada önemli bir yolun kat edildiğini belirtmek gerek. n Gelecekte sanallaştırma konusunda ne gibi yenilikler bekleniyor? Sunucu sanallaştırmasıyla başlayan sürecin, depolama ve ağ sanallaştırmasıyla devam edeceğini öngörüyoruz. Yeni süreçle birlikte sanallaştırmanın sunucu altyapısından çıkıp,

tüm veri merkezi altyapısına yayılacağını düşünüyoruz. Tabi bu geçiş bir anda gerçekleşmesi mümkün değil. Hali hazırda yaşanan geçiş sürecinde, müşterilere olabilecek en makul çözümleri sunmayı hedefliyoruz. Bu sayede müşteriler, daha verimli ve kaliteli hizmet almaya devam edecekler. n Felaket kurtarma yöntemleri ve bu konuda alınabilecek önlemlerden söz edebilir misiniz? Felaket kurtarma günümüzde büyük önem arz ediyor. Bu noktada risk noktalarını iyi tespit etmek gerekiyor. Risk noktaları sanallaştırmanın kendisi olabildiği gibi veri merkezleri de risklerin odak noktasında yer alabiliyor. Bu yüzden kullanıcıların ciddi yatırımlar yaparak felaket kurtarma merkezleri oluşturduklarını görüyoruz. Tabi bu yatırımlar tek başına bir şey ifade etmiyor. Kullanıcılar, bu yatırımların yanı sıra test edilebilir senaryolar oluşturmalılar. Bu sayede kullanıcılar, felaket senaryosu gerçekleştiği sırada devreye alınacak otomasyon çözümleriyle birlikte verilerinin güvenliği çok daha verimli olarak sağlayabilirler. Biz de şirket olarak sunduğumuz çözümlerle özellikle finans ve bankacılık sektöründen müşterilerimize yardımcı olmaya gayret ediyoruz. Olası felaket durumlarında uzaktan tek bir tuşla kontrol edebildiğimiz sistemler bu sayede veri kaybı riskini en az seviyeye indirmeyi başarıyor.



12

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

23 - 29 MART 2015

Kurumsal hayat uçtan uca ‘dönüşüyor’ Handan Aybars İlk adımda madeni yağ ve tütün ürünlerinde kaçak ve vergi kaybını önlemek için uygulamaya konan e-Fatura’nın ilk yılında, Edoksis yazılımı ile 2014’te yaklaşık 2 milyon 750 bin adet e-Fatura kesildiği bilgisini veren BimSA Genel Müdürü Tunç Taşman, bu yapının sağladığı bütünsel faydayı da örnekledi. Buna göre, işletmelerin kağıt faturaları baskı, kargo ve saklama maliyetlerinin tarihe karışmasını sağlayan e-Dönüşüm kapsamında, e-Fatura’ya geçiş yapan 20 bin şirkette, aylık 10 milyona yakın fatura işlem görüyor. Maliye Bakanlığı raporuna göre, 2015 yılında, e-Fatura ve e-Arşiv ile sistemde 250 milyon elektronik fatura dolaşacak. Bu 250 milyon e-Fatura da, şirketlerin ekonomisine 500 milyon TL’ye yakın tasarruf olarak geri dönecek. Söz konusu Maliye Bakanlığı raporuna göre, 2015 yılında, e-Fatura mükellefi olan 20

Türkiye’de 2015-2019 e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı çerçevesinde 2014 yılının Ocak ayında, ilk etapta 20 bin şirket için zorunlu hale gelen e-Fatura’nın ardından, e-Arşiv, e-Defter gibi diğer e-Dönüşüm projeleri de hızla hayata geçmeye başladı. BimSA Genel Müdürü Tunç Taşman bine yakın işletmedeki toplam tasarruf oranı da ayda 20 milyon TL’yi bulacak. e-Fatura ve e-Defter uygulamasının hemen ardından gelen e-Arşiv ile birlikte, sistemdeki fatura sayısının ortalama 10 kat artış göstereceğine işaret eden Tunç Taşman, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) onaylı tam bütünleştirici olarak e-fatura, e-defter ve e-arşiv süreçlerinde sundukları hizmetleri şöyle anlattı: “Edoksis yazılımı, faturaların

elektronik belge olarak düzenlenmesi, elektronik ortamda iletilmesi ve yine elektronik olarak muhafaza ve ibraz edilmesi hususunda getirilen yasal çerçeve doğrultusunda, GİB’in belirlediği standartlara uygun olarak geliştirildi. Edoksis yazılımı kağıt fatura ile aynı hukuki niteliklere sahip elektronik faturaları düzenlemeye imkan verdiği için şirketler tarafından tercih

ediliyor. Kolay kullanımı, bütünleştirme özellikleri şirketlerin süreçlerini kolayca e-Dönüşüme uyumlu hale getirmesini sağlıyor.” Önceliklerini ‘SaaS hizmetini genişletmek’ olarak gösteren Taşman, bulut bilişim tabanlı hizmetler için altyapı platformlarına, Sabancı Center ve Kocaeli KentSA’daki veri merkezlerine ve ürünlerine sürekli yatırım yaptıklarını vurguladı. Bu eksende, veri

merkezi yatırımını 2015 yılında 2 katına çıkartacaklarını söyleyen Taşman, yeni iş ortaklıkları söz konusu olduğunda da büyümeye her zaman sıcak baktıkları ve fırsatları değerlendirdikleri yanıtını verdi. Taşman, Pratis. net gibi uygulamalarına yönelik ilgiyi de şöyle anlattı: “2014 yılında Pratis üzerinden toplam 3 milyar dolarlık satın alma hacmi gerçekleşti. Şirketlerin bu hizmetlere ilgisi fazla. Çünkü hem kullanımı kolay hem de maliyet düşürüyor, verimlilik artıyor. B2B satın alma platformu olan Pratis’i kullanan müşteri ve tedarikçi sayısı artıyor. Bu platform ile farklı sektörlerden 50 alıcı firma, yaklaşık 300 farklı ürün ve hizmet, 23 bini aşkın tedarikçi ile buluşuyor. Pratis yazılımı ile kurumsal satın alma yapan şirketler ile oluşturulan tedarik havuzunu, kuruluşlar kendi BT sistemleri ile bütünleştirebiliyor. Tedarikçi firmalar da sadece referans yoluyla kayıt yaptırılabiliyorlar.”

Eset yeni çözümleriyle iş güvenliğini artırıyor 2014 yılında 140 milyon yeni virüs, sanal dünyada yerini aldı. Suçun giderek siberleştiği dünyada, hem global ölçekte hem de Türkiye’de en büyük hedefler kurumlar ve kurumların parası. Global güvenlik firması olmanın sorumluluğuyla hareket eden Eset, kurumları hedef alan zekice tasarlanmış tehditlere karşı çok güçlü savunma hattı oluşturan yeni çözümler geliştirdi. Eset’in yeni çözümlerinin tanıtıldığı toplantıda konuşan Eset Türkiye CEO’su Alain Soria’nın verdiği bilgiye göre dijital dünyada ciddi kirlenme söz konusu. Soria şu bilgileri paylaştı: “2012‘de 50 milyon düzeyinde olan yeni virüs

Eset, yeni kurumsal çözümlerini ve bu çözümlerin içerdiği ürünleri duyurdu.

Eset Türkiye CEO’su Alain Soria ve Eset Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu girişi neredeyse 3 kat arttı. 2014 yılında dijital dünyaya en az 140 milyon yeni virüs dahil oldu. Siber dünyadaki zararlı yazılım sayısının 350 milyonu aşmış olduğunu tahmin ediyoruz. Virüs,

truva atı, solucan, casus programlar ya da oltalama dalgaları biçimindeki zararlı yazılımlarla gerçekleşen saldırılarda en büyük hedef ise kurumlar ve kurumların parası.”

Karmaşık sistemler siber suçlular için çekici Şirketler geliştikçe bilgi işlem altyapılarında farklı farklı ve karmaşık sistemler yer almaya başladı. Karmaşık sistemler siber suçlular için

daha çekici. Çünkü bu sistemler arasında güvenlik entegrasyonu sağlamak, sıkıntıya dönüşebiliyor. Yeni Eset Kurumsal Çözümler’in en öne çıkan unsurlarından biri, çoklu platformlarda rahatlıkla kullanılıyor olabilmesi. Eset Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu’nun verdiği bilgiye göre şirketler, özellikle de çok şubeli yapılara sahip kurumlar pek çok farklı BT sistemi kullanıyor. Farklı sistemler arasında güvenlik açıkları oluşabiliyor. Yeni ürünlerin multiplatform özelliği, farklı BT sistemlerinde dijital güvenliğin aynı güçlü şekilde sürdürülebilmesine imkan tanıyor. Eset, desteklenen tüm platformları korumak için tek birleşik lisanslama sağlıyor.


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

23 - 29 MART 2015

Sanal operatörler için yol açılmalı TELKODER’e göre, dünyadaki sanal mobil şebeke pazarı 45 milyar dolar, Türkiye’de ise maalesef sıfır. TELKODER, yaklaşan 4G ihalesi kapsamında çeşitli tartışmalara da sahne olan Türkiye mobil iletişim pazarına ilişkin önemli bir konuya dikkat çekti. 4G ihalesi ile yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bir gelir kazanacak olan devletin, ihale şartnamesine eklenecek bir madde ile ülkemiz telekomünikasyon sektörünü dünyada 45 milyar dolara yaklaşan dev bir pazarın parçası haline getirebileceğine dikkat çekti. Bu yaklaşıma göre devletin ihaleden elde edeceği tek seferlik gelir dışında, Sanal Mobil Şebeke Hizmeti şirketlerinin hizmet sunmasına izin verilmesiyle birlikte devlet için orta ve

uzun vadede sağlanabilecek ek gelirler yaratılabileceği açıklandı. Faaliyete Geçecek 89 İşletmeci, Devlet İçin Önemli Gelir Kaynağı Oluşturabilir 2009 yılından bu yana Türkiye’de 89 işletmeci Sanal Mobil Şebeke Hizmeti (SMŞH) lisansı almış olmasına rağmen bunların hiçbirinin faaliyete geçememiş olmasının Türkiye ekonomisi için büyük bir fırsatın kaçırılması olduğunun altını çizen TELKODER, 4G ihale şartnamesine SMŞH ilgili eklenecek maddelerin devlet için yeni ve çok önemli bir gelir kaynağı

oluşturabileceğini belirtti. Konuyla ilgili olarak TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak, “4G lisans şartnamesinde Sanal Mobil Şebeke Hizmeti (SMŞH) işletmecilerine kapasite ayrılması maddesi mutlaka yer almalı. Dünyada bunun çok sayıda örneği mevcut. Fransa’da gerçekleştirilen 4G ihalesinde, SMŞH’lere kapasite ayıran GSM işletmecilerine ihalede öncelik sağlandı. Dünyada SMŞH’lerin yıllık geliri 45 milyar dolar civarında. Türkiye ise bu büyük pastadan pay almayı maalesef kaçırıyor. Yakında gerçekleştirilecek olan 4G ihalesinde, SMŞH işletmecilerine kapasite ayrılması ön koşul olmalı” dedi.

TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak

13

4G ihale süreci resmen başladı Önümüzdeki Mayıs ayında yapılacak 4G ihalesi için şartlar oluşmaya başladı. Bakanlar Kurulu, yapılacak ihalenin asgari değerini 2 milyar 298 milyon dolar olarak belirledi. Bakanlar Kurulu, IMT (entegre edilmiş mikrodalga teknolojileri) yetkilendirme (mobil telefon 4G) ihalesinde toplam asgari değeri peşin 2 milyar 298 milyon avro olarak belirledi. Resmi Gazete’nin 18 Mart tarihli sayısında yayımlanan Bakanlar Kurulu kararında, Mayıs ayında yapılacak ihaleyi kazananlar, ödemeyi peşin olarak yapabilecekleri gibi ilki peşin olmak üzere vade farkı ile birlikte altışar aylık dönemlerde dört eşit taksitle de ödeyebilecekler. 4G ihalesi 800 ile 2,600 MHz frekansları arasında, farklı bant genişliklerinde 20 dilim olarak yapılacak.

TEB Arval filo yönetimini dijital ortama taşıdı Operasyonel kiralama sektöründe teknolojiye olan ihtiyaç artıyor. Operasyonel kiralama sektöründe faaliyet gösteren TEB Arval, sürekli artan bu ihtiyacı TEB Arval Smart Experience teknoloji çözümü ile karşılıyor. Filo yöneticilerine kolaylık sağlayacak uygulamalar, sosyal ağlar ve iletişim araçlarından oluşan TEB Arval Smart Experience, sürücülerin kurallara uymasını ve trafik kazalarının önlenmesini hedefleyen bir oyunu da içeriyor. TEB Arval Smart Experience portföyünde filo yöneticilerinin, ihtiyaç duydukları tüm bilgilere erişebilmelerini sağlayan, otomotiv dünyasına dair haberler ve sürücülerin işlerini kolaylaştıracak belgeleri içeren TEB Arval Connect internet sitesi yer alıyor. Çözümün bir parçası olan TEB Arval Fleet View platformu ise, harcamaları, egzoz emisyon miktarları ve kontrat süresi başta olmak üzere, filodaki araçların performans ve çevresel etkilerinin anlık olarak takip edilebilmesini sağlıyor. TEB Arval Mobile + ise, filo araçlarını kullanan

TEB Arval Genel Müdürü Luc Soriau sürücülerin servis noktalarının coğrafi konumları ve en yakın anlaşmalı servis noktaları gibi bilgilere ulaşabilmelerini ve “Sanal Cüzdanım” işlevini kullanarak araç ruhsatı, ehliyet ve zorunlu trafik sigortası gibi önemli belgelerin dijital kopyalarını güvenli bir şekilde saklayabilmelerini sağlıyor. TEB Arval’in sunduğu teknoloji çözümleri içerisinde sürücü davranışlarını geliştiren ve trafikte kaza oranlarını düşürmeyi amaçlayan TEB

Arval Drive Challenge oyunu da bulunuyor. Oyun ivmelenme, hız limitlerine sadakat ve fren kullanımı kriterleri üzerinden sürücünün performansını puanlıyor. Toplanan puanlar sürücülere, sürüş ustalığını simgeleyen rozetler ve ödüller kazandırıyor. Oyunda elde edilen başarı Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlar üzerinden paylaşılabiliyor. TEB Arval Genel Müdürü Luc Soriau, TEB Arval Smart Experience’ın, filo yönetiminde müşterilerine dijital dünyanın kapılarını açtığı görüşünü paylaşıyor. “Filo yönetimi operasyonel açıdan son derece ayrıntılı bir süreç” diyen Soriau, sundukları uygulamalar ve platformlar sayesinde filo yöneticilerinin iş yükünün hafifleyeceğini, maliyetlerin düşeceğini ve trafik kazalarının azalacağını söylüyor. Soriau, “TEB Arval Smart Experience altında yer alan uygulamalardan TEB Arval Mobile +, TEB Arval Connect ve TEB Arval Drive Challenge’ı müşterilerimize sunmaya başladık. TEB Arval Fleet View platformunu da yakın zamanda kullanıma sunacağız” diye ekliyor.

Ereteam ile Tableau’dan stratejik ortaklık Ereteam, Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen teknoloji şirketleri ile etkili iş ortaklıkları yapmaya devam ediyor. Türkiye’de 14 yılı aşkın süredir kurumsal şirketlere hizmet veren, 2015 yılında Büyük Veri ve Analitik alanında bilişim çözümleri üretmeye odaklanan Ereteam, hızlı ve kullanımı kolay İş Analitiği yazılımlarında dünyanın önde gelen şirketlerinden Tableau ile stratejik bir ortaklığa imza attı. Ereteam, gerçekleştirdiği adımlarla hedefleri doğrultusunda ilerlerken, 2015 stratejisini Büyük Veri’nin hayat bulduğu yer olarak konumluyor. Kamu, finans, telekomünikasyon, ilaç, sigorta ve perakende

gibi birçok sektörde sunduğu çözümleriyle Türkiye’deki firmaların iş dönüşümüne büyük katkılar sağlamayı sürdüren Ereteam, alanında dünya lideri Tableau ile gerçekleştirdiği ortaklıkla bir yandan büyürken bir yandan da Büyük Veri ile entegre olabilecek İş Analitiği uygulamaları alanında daha kapsamlı çözümler sunacak. Gartner raporlarında gösterdiği başarılı performansın yanında dünya çapında ödüllü yazılımlara imza atan Tableau, özellikle veri iletimi, analizi ve entegrasyonu konularında öne çıkıyor.


14

BİLİŞİM DÜNYASI

BThaber 23 - 29 MART 2015

Şirketler ‘büyük verilerini’ tanımak zorunda 2000 yılında faaliyetlerine başlayan, e-posta, sosyal ve mobil pazarlama Handan Aybars otomasyon çözümlerinde küresel hizmet sağlayıcılardan olan Emarsys, Türkiye’deki faaliyetlerine 2009’da başladı. Avusturya kökenli şirket, küresel bazda binden fazla müşteriye hizmet veriyor. Müşteri sayısının artmasıyla 2012 yılında Türkiye ofisini açtıklarını belirten Emarsys Türkiye Ülke Müdürü Murat Erdör ekledi: “Müşteri sayısı artışının yanında yeni hizmetlerin sunulması, teknolojik altyapının geliştirilmesi ve marka bilinirliğinin artması önem kazandı. Böylece Emarsys e-posta pazarlama, müşteri bağlılığı ve tavsiye sistemleri denince akla gelen ilk markalardan birisi haline geldi.” Bugün 100’den fazla müşteriye hizmet verdiklerini belirten Murat Erdör, çözümlerini ve yeni teknolojinin gelişiminin bu çözümlere etkilerini paylaştı: n Çözüm yelpazesinde öne çıkan başlıklar neler? Tüm dünyada Emarsys teknolojilerini kullanan kurumlar, her yıl 60 milyardan fazla e-posta gönderimi yapıyorlar. E-posta, mobil ve sosyal medya pazarlama otomasyonu çözümlerimiz, müşterilerimizin değişik ihtiyaçlarını karşılayarak çok kanallı pazarlamayı başarıya dönüştürmelerini ve yatırımdan geri dönüşlerini arttırmalarını sağlıyor. Müşteri zekâsı, tavsiye sistemleri, pazarlama otomasyonu, e-posta pazarlaması, mobil platformlarda e-posta gönderimi gibi farklı alanlarda müşteri bağlılığını artırmaya yönelik birçok çalışma yapıyoruz. n Yeni nesil pazarlama çözümlerine yönelik Türk şirketlerinin ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye pazarına ilk girdiğimiz dönemde birçok kurumun elinde çok sayıda veri bulundurduğunu gördük. Ancak bu veriler segmente edilmediği için verimli ve kullanılabilir durumda değildi. Zamanla büyük veri kavramının da yerleşmesi ile birçok kurumun yeni nesil pazarlama çözümlerine doğru adım attığına şahit olduk. Mobilitenin artması, teknolojinin günlük hayatımızın her alanına hızlı bir şekilde girmesine

Yeni e-ticaret yasası ile artık kurumların ellerindeki veriyi daha verimli şekilde inceleyip, buna göre kampanyalar düzenlemesi gerekli olacak. konular ile ilgili her türlü desteği hızlı sunan büyük bir ekibimiz de mevcut.

Emarsys Türkiye Ülke Müdürü Murat Erdör neden oldu. Makinelerin diğer makinelerle konuştuğu bir dünyada yaşıyoruz. Türkiye bu değişimin içinde yer alan, hatta bazı alanlarda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri. Birçok kurum, teknolojik altyapısını günün şartlarına göre güncelleyerek tüm pazarlama ve satış stratejilerini buna göre oluşturuyor. Türkiye’de faaliyet gösteren yerel ya da küresel kurumlar yazılımlar ya da büyük yatırımlar yaparak satın aldıkları programlarla müşterilerine ulaşmak için yeni nesil pazarlama çözümlerini kullanıyor. Teknoloji buradaki en belirleyici argüman. Bu alanda kuvvetli olan kurumlar, müşteri bağlılıklarını artırmak için e-posta pazarlama çözümlerini, mobil, web ve sosyal medya uygulamaları ile tavsiye sistemlerini iş akışlarına adapte ediyor. n Siz onlara nasıl rehberlik ediyorsunuz? Geliştirdiğimiz teknolojilerle kurumların hedeflerine ulaşmaları ve yoğun rekabet ortamında bir adım öne geçmeleri için destek oluyoruz. Teknolojik uygulamalarımıza tam uyum sağlanması ve verimli şekilde kullanılabilmesi için özel eğitimler düzenliyoruz. Kurumların pazarlama ve satış stratejilerini geliştirmelerine yardımcı oluyor, onların danışmanı gibi davranıyoruz. Belirlediğimiz özel müşteri yöneticisi, temel başarı göstergelerini sürekli takip edip stratejik bağlılık fırsatlarını arıyor ve sağlam aksiyon planları geliştiriyor. Sonrasında ise performansları düzenli aralıklarla gözden geçirerek sonuçlarını değerlendiriyor. Ayrıca teknik

n eMarketing Suite başta olmak üzere ürün ve çözümlerinizde 2015 yılı beklentileriniz Türkiye pazarı özelinde neler? Artık e-posta pazarlama değil, ‘müşteri bağlılığı’ kavramını konuşuyoruz ve uzun zamandan bu yana kurumlara kişiselleştirilmiş mesaj göndermeleri halinde, geri dönüş oranlarının artacağını söylüyoruz. Mayıs ayında hayatımıza girecek yeni e-ticaret yasası sayesinde de artık firmaların emin olmadığı verileri listelerinden çıkartacağını düşünürsek, kurumların ellerindeki veriyi daha verimli şekilde inceleyip, buna göre kampanyalar düzenleyeceğini düşünüyoruz. Web sayfasındaki müşteri gezinmelerinin takip edilmesini sağlayan Tavsiye Sistemleri ve müşterilerin ne durumda olduğunu net gösteren Müşteri Zekâsı gibi ürünler bu yıl da en çok talep edilen ürünlerimiz olacak. Özellikle mevcut müşteriyi korumak artık ön plana çıktığından kurumların bu konuya daha fazla eğileceğini, ellerindeki müşterileri eskisine göre daha fazla mutlu etmeye yönelik kampanyalar yapacağını düşünüyoruz. n Büyük veri, mobil pazarlama gibi yeni eğilimlerin, nasıl bir gelişim sergilemesini bekliyorsunuz? Son dönemde Türkiye’deki teknolojik altyapıya yapılan yatırımların çoğalması, bu alanda yapılan yasal düzenlemeler ve hizmet sunan kurumların yeni nesil çözüm ve uygulamaları, kurumların bu alana olan bakış açısını değiştirdi. Özellikle büyük veri kavramının yerleşmesi ile birlikte birçok kurum, zamanında büyüklüğü ile gurur duydukları verilerinin, aslında kullanılamaz durumda olduğunun farkına vardı. O kurumdan alışveriş yapmayan, e-postasını bile açmayan veya web sayfasına girmeyen kişilerin artık veri tabanında bulunmasının kendileri için külfet olduğunu anladılar.


15 BThaber

DOSYA

Akıllı Şehirler

‘Güzel yarınlar’ yolunda ‘Akıllı Şehirler’…

‘Akıllı şehirler’kavramı ulaşımdan eğitime, sağlıktan çevreye, mimarlıktan Sedef Özkan finansa, şehir bölge planlamadan enerjiye pek çok endüstriyi barındırıyor. BT de tüm bu sektörleri biraraya getiren, katma değerli ve bütünleşik akıllı şehir çözümleri oluşturulmasında katalizör rolü oynayan çok önemli bir yapı taşı görevi görüyor. Dosya

23 - 29 MART 2015 www.bthaber.com

çalışmamızda tüm ilgili paydaşlara dokunmaya çalıştık. Özel sektörün Türkiye ve dünya akıllı şehir örneklerini aktarmaya çalışırken diğer yandan STK’ların, düşünce kurumlarının, üniversite ve yerel yönetimlerin çalışmalarını da örneklendirmeye gayret gösterdik. Kamunun stratejilerini de gündeme getirerek, 2012 yılında devreye alınan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Ulusal Ulaştırma Portalı’nı (UUP) ve Kalkınma Bakanlığı’nın Bilgi Toplumu Stratejisi kapsamındaki ‘Akıllı Kent’ yaklaşımını dosyaya taşıdık. Akıllı şehirler, vatandaşlarına sürdürülebilir, refah seviyesi yüksek ve katılımcı bir gelecek sunmak için etkin olarak bütünleştirilmiş sayısal ve beşeri sistemlerden oluşuyor. Sunulan akıllı çözümlerle; şehirlere ve insanlara, başta finansal olmak üzere birçok yarar sağlanıyor. Daha iyi bir şehir hayatı sunulurken, şehirlerin marka değeri de artırılıyor. Diğer yandan görüyoruz ki; şehirlerin akıllanması yeterli değil, öncelikle insan hayatının değerli olduğu, hayatların kaybolmadığı, tabiatla uyumlu, sağduyulu, şeffaf, adaletli yapılara ihtiyamız var. Odağımızda ‘insan’ ve dolayısıyla ‘insancıl büyüyen’ şehirler var. Son kertede her paydaşın sorumluluk taşıyarak aynı hedef doğrultusunda eşzamanlı olarak gayret göstermesi gerekiyor.


16

DOSYA

BThaber

AKILLI ŞEHİRLER

23 - 29 MART 2015

BÜTÇELER, ŞEHRE KATMA DEĞER SAĞLAYACAK DAHA FARKLI ALANLAR İÇİN KULLANILABİLİYOR Akıllı şehir kavramının karakteristik özellikleri, birçok kaynakta 6 başlık altında toplanıyor: ‘Akıllı Ekonomi’, ‘Akıllı Yurttaş’, ‘Akıllı Devlet’, ‘Akıllı Mobilite’, ‘Akıllı Çevre’, ‘Akıllı Yaşam’. ‘Akıllı Şehirler’ ile doğru enerji kullanımına olanak sağlanırken, enerjiye uzaktan erişilebiliyor. Dolayısıyla yaşam konforunu artırıcı bir şehirleşme yapısı öne çıkıyor. Bu kapsamda sunulan akıllı çözümlerle şehirlere ve insanlara, başta finansal olmak üzere birçok yarar sağlanıyor. Daha iyi bir şehir hayatı sunulurken, şehirlerin marka değeri de artırılıyor. Akıllı çözümler sayesinde oluşan arızalara zamanında müdahale edilerek ve tasarruf sağlanarak, şehirlerin sermaye ve işletme giderlerini azaltmak mümkün oluyor. Toplu taşıma kullanımı ve parkmetre gibi uygulamalarla gelirler artırılıyor. Böylece akıllı şehirlerdeki bütçeler, şehre katma değer sağlayacak daha farklı alanlar için kullanılabiliyor. Yine bu çözümler sayesinde vatandaşlar, daha iyi ve güvenilir yaşam koşullarına kavuşuyor. Netaş olarak müşterilerimize yeni nesil teknolojilerle akıllı çözümler sunuyoruz. Bunların başında; akıllı şehir, akıllı bina, akıllı stadyum, akıllı felaket yönetimi, akıllı e-devlet uygulamaları, akıllı ulaşım çözümleri geliyor. Günümüzde, gelişen teknolojilerle akıllı şebekeler yaratmak için önemli çalışmalar gerçekleştiren firmaların öncüleri arasında yer alan Netaş, bu bağlamda birçok projeyi hayata geçirdi. Bunların başında Aydem Elektrik Dağıtım için geliştirilen ‘Otomatik Sayaç Okuma Sistemi’ geliyor. Proje kapsamında yaklaşık

Netaş Altyapı ve Otomasyon Çözümleri Müdürü Savaş Erol Uzun 21 bin sayaç uzaktan okunabilirken, aynı zamanda sayaçların takibi de yapılabiliyor. Şebekede meydana gelen herhangi bir arıza otomatik olarak anında merkeze ulaşıyor ve sorun en kısa sürede çözülüyor. Ertesi gün ne kadar enerji satın alınması gerektiğine yönelik ‘talep-tahmin’ çalışmaları, çok daha doğru ve etkin planlanabiliyor. Tüketicilerin geçmişe dönük enerji kullanımıyla ilgili detaylı verilere sahip olunduğu için, ileriye dönük tahmin ve planlamalar net olarak yapılabiliyor. Yazılım, sayaçlar, sayaç haberleşme üniteleri ve verilerin toplandığı Felaket Kurtarma Merkezi sisteminin tedariği, yine Netaş tarafından gerçekleştiriliyor. Öte yandan, Türkiye Futbol Federasyonu ile gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk Akıllı Stadyum projesinde, 31 stadyumun elektronik bilet altyapısı kurulumunu gerçekleştirdik.

EKONOMİK FAYDA SAĞLANIRKEN DOĞAYA KARŞI BİR SORUMLULUK DA YERİNE GETİRİLİYOR Türkiye ekonomik olarak büyürken şehirleşme oranı da gittikçe artıyor. Şehirleşme, sağladığı önemli faydaların yanı sıra birçok sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Bu anlamda akıllı şehir uygulamaları, kısıtlı kaynakların verimli kullanılmasını sağlamak için teknoloji ve inovasyon temelinde oluşturulan çözümlerin en önemlilerinden biri olarak ortaya çıkıyor. Akıllı şehirler, 21. yüzyıl toplumlarına, hayatlarını daha verimli ve daha kolay sürdürme imkânı sağlıyor ve akıllı bir yaşamın anahtarını sunuyor. Türk Telekom Grubu olarak akıllı uygulamalarımızı şehir hayatına taşıyarak, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Türkiye’nin ilk bütünleşik ‘Akıllı KenTT’ projesini Karaman’da hayata geçirdik. Proje kapsamında Karaman’ın kablolu ve kablosuz tüm iletişim altyapısını tek bir noktada buluşturduk. Tüm verileri ve kontrolü bu merkezde toplayarak uçtan uca bütünleşik bir akıllı şehir oluşturduk. Üstelik bunların büyük bölümünü yerli Ar-Ge ile geliştirilen yenilikçi çözümlerle gerçekleştirdik. Türkiye’de hayat kalitesi ve refah düzeyi daha yüksek bir bilgi toplumunun kapılarını açıyoruz Akıllı KenTT uygulamalarımızla, şehir hayatının düzenlenmesinde farklı imkânlar sunuyoruz. Bu imkânlarla güvenlik, verimlilik, ekonomi, çevresel duyarlılık ve yaşam kalitesi başlıkları altında önemli kazanımlar ortaya çıkıyor.

Türk Telekom Strateji ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Hakan Dursun Enerji, bina, güvenlik, trafik, altyapı, sağlık, yönetim, teknoloji ve Kent Operasyon Merkezi’nden oluşan sistemle emniyet, valilik, belediye, ulusal ve uluslararası teknoloji firmaları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ilk defa bu kadar kapsamlı bir platform etrafında buluşuyor. Akıllı KenTT Karaman’da, elektriğin ve suyun gerektiği kadar kullanılması, vatandaşlarımızın altyapıdan trafiğe kadar birçok hizmeti tek tuşla alarak daha rahat, daha ekonomik bir hayata kavuşması sağlanılıyor. Ayrıca çevresel olarak da büyük kazançlar elde ediliyor. Örneğin, Türkiye’nin ilk akıllı şehri Karaman’da, sadece sokak aydınlatmalarında elektrik kaybı önlenerek her yıl yüzde 30’a yakın tasarruf planlanıyor, bir yandan ekonomik fayda sağlanırken, diğer yandan doğaya karşı önemli bir sorumluluk yerine getiriliyor.

HER BT ÇÖZÜMÜ, EKLENDİĞİ PLATFORMU DAHA AKILLI YAPAR MI?

SAP İş Geliştirme Müdürü Deniz Eralp

Değişimin ilk zamanlarında, teknolojinin tüm çözümlerini mevcut kavrama adapte etmeye çalışıyoruz ve hangi ek özelliklerin gerçekten akıl kazandırdığı konusunda bir kavram karmaşası olabiliyor. Örneğin, elektronik postalarınıza erişebileceğiniz bir ekran eklediğinizde buzdolabınız ‘akıllı buzdolabı’ olur mu? Her BT çözümü, eklendiği platformu daha akıllı yapar mı? Bu sorulara vereceğimiz cevaplar tartışmaya açık olsa da, BT sektörünün ‘akıllı X’ dönüşümlerini, yeni bir pazar açılımı olarak görmekten öte, girdiği alanın temel problemlerini adresleyecek bir fırsat olarak değerlendirmesi gerektiği aşikar. Akıllı şehirler için de durum bu olmalı. Şehirlerin ekomomiye katkılarını nasıl artırırız? Artık dünyada yaşayan her iki kişiden birisi şehirde yaşıyor. Artan bu şehirleşme oranıyla sürdürülebilirliği nasıl sağlayabiliriz?

Şehrin fiziksel ve sosyal altyapısını güçlendirmenin yolları nelerdir? Tüm bu sorular, bir BT probleminden öte, şehir ve bölge planlama alanında akademik bir çalışmanın teması olmaya daha yakın görünebilir. Ancak günümüzde bilişimin konulara artık yalnızca teknoloji bakış açısıyla yaklaşma lüksü yok. BT sektörü, girdiği her alanda temel problemlerin aşılmasında bir kamu yöneticisi, bir akademisyen gibi sorumluluk

almalıdır. Ve bu perspektifle; şehirlerin ekomomik, sosyal ve kamusal sorunları noktasından yola çıkıp geliştireceğimiz BT çözümlerinün tümü ‘akıllı şehirler’ kavramının bir parçası olarak görülebilir. Dolayısıyla ‘akıllı şehirler’ kavramının sınırları çok geniş. Bir çözümün ‘akıllı şehir çözümü’ olup olmadığı, teknolojik içeriğinin ne olduğundan çok, şehirlere dair reel bir sorunu hedef alarak geliştirilip geliştirilmediğiyle belirlenebilir.



18

DOSYA

BThaber

AKILLI ŞEHİRLER

23 - 29 MART 2015

AKILLI ŞEHİR; İNSAN VE ALTYAPI ODAKLI

Microsoft İş Geliştirme Yöneticisi Cenk Tuna

DOĞRU TEKNOLOJİLERLE GELECEĞİN ŞEHİRLERİNDE KAOS OLMAYACAK Büyük binalar ve kalabalık nüfus gerçeğine karşı; geleceğin şehirleri, teknolojiyle insan gücünün pozitif düzlemde birleştiği, bu birleşme sonucunda inovatif çözümlerin kolektif olarak hayata geçirildiği yaşam alanları şeklinde gerçekleştirilecek. 2050 yılında insanların yüzde 70’inin şehirlerde yaşayacağını söylüyoruz. Microsoft ‘Geleceğin Şehri’ temasıyla; şehirlerin dönüşümünü, teknoloji bazlı gelişimlerini ve hizmetlerin daha verimli ulaşmasını sağlamaya çalışıyoruz. Akıllı şehirler denince; ulaşım, enerji kaynaklarının verimli kullanımı, turizm – kültür, şehir planlaması, kamu güvenliği ve adalet, kamu hizmetlerinin verimliliği, eğitim ve sağlık bileşenlerinin ön planda olduğu bu hizmetler için çözümlerin daha hızlı ve güvenli yollardan halka ulaştırılması konularında teknolojinin payının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu hizmetler için teknolojinin kullanımı; halkın hizmete ulaşmasını kolaylaştırmakta ve daha yaşanabilir planlı şehirler yaratmak için kamu kaynaklarının etkin kullanımını sağlamakta. Bileşenlerin her bir tanesi için Microsoft olarak yetkin iş

ortağı ekosistemimiz ile ürettiğimiz yazılımlar sayesinde yerel yönetimlere destek vermekteyiz. Verilen hizmetler bu bileşenlerin daha kolay ve hızlı analiz edilmesini ve karar destek süreçleri içinde çok hızlı aksiyonlara dönüştürülebilmesini sağlamakta. Hem bilişim alt yapısı olarak hem de uygulama desteği olarak Microsoft çözümlerini çeşitli yerel yönetimlerde görmekteyiz. Microsoft olarak hem dünyada hem de Türkiye’de uygulanabilir ve hayatı kolaylaştıran çözümlere imza attık. Microsoft olarak verimli bilgi işlem sistemlerinin yanında City Next Geleceğin Şehirleri temasıyla artık bir yerel yönetimin karar verme sürecini etkileyen ve de hizmet operasyonunu iyileştiren Belediye Bilgi Sistemi, Coğrafi Bilgi Sistemi, Elektronik Belge Yönetim Sistemi ve Mobil sistemleri için iş ortaklarımızla çözümler üreterek destek oluyoruz. Bulut çözümleriyle her yerden erişim sağlayarak çalışanların sadece kurumlardan hizmet vermesinin yerine bulundukları yerlerden de hizmetin devamlılığını sağlamalarını önemsiyor, bu konuda çözümler sunuyoruz.

Şehirleşme; trafik, yapılaşma, hava kirliliği, eğitim, sağlık, güvenlik, iletişim ve altyapı gibi birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Akıllı şehirler, güvenli binalardan otomasyon destekli enerji kaynaklarına, ulaşımdan kamu güvenliğine kadar birçok fonksiyonu barındıran insan ve altyapı odaklı şehirlerdir. Akıllı şehirlerin gelecekte ulaşacağı noktaya yönelik 4 adet eğilim mevcut: Moore Yasası ile ilişkili olan ‘Veri’, Metcalfe Yasası ile ilişkili olan ‘Altyapı’, ‘Sensörler’ ve ‘Enerji’. Bu 4 unsurun her geçen gün hayatımızda daha önemli bir rol oynamasıyla beraber ‘Akıllı Devlet’, ‘Akıllı Eğitim’, ‘Akıllı Güvenlik’, ‘Akıllı Enerji’, ‘Akıllı Altyapı’, ‘Akıllı Ulaşım’, ‘Akıllı Sağlık’, ‘Akıllı Bina’, ‘Akıllı Teknoloji’ olmak üzere 9 farklı dikey segmentin ortaya çıktığını gözlemliyoruz. Şehir güvenliği alanında aktif projelerimiz var Ar-Ge yapılanmamızı ‘Akıllı Şehir’, ‘Akıllı Devlet’ ve ‘Güvenli Şehir’ temalarıyla paralel olarak yürütüyoruz. Sistem bütünleştirmesi, e-Kimlik ve biyometrik çözümler, kent güvenlik sistemleri, coğrafi bilgi sistemleri, büyük veri ve sosyal medya analizlerine yönelik ürün ve çözümlerimiz bu tema altında şekillendirildi. SGK Biyometrik Kimlik Doğrulama Sistemi kapsamında geliştirdiğimiz BioPOS cihazı ile her insana özgü olan parmak damar izini tarayarak özel bir algoritma ile şifreliyoruz. Bu sayede projenin kimlik doğrulaması bölümüne katkı sağlıyoruz. Şehir güvenliği alanında da aktif projelerimiz sürüyor. Türkiye’nin akıllı yazılımlarla bütünleştirilmiş pek çok şehir güvenlik projesinde yer aldık.

Proline Strateji ve İş Geliştirme Müdürü Serhan Ünalan Güvenlik kameraları, akıllı sensörler, akıllı yazılımlar, biyometrik çözümler ve sistemler ile şüpheli davranış tespiti, trafik kazalarının önlenmesi, suç teşebbüsü tespiti, güvenlik ihlalleri ve hatalı uygulama tespitleri gibi şehir güvenliğini tehlikeye sokan pek çok unsurun kayda alınmasına katkı sağlıyoruz. Tüm dünyada yaygınlığı artan coğrafi bilgi sistemleri alanındaysa 17. yüzyıl Osmanlı bilgini Kâtip Çelebi’nin hatırasına istinaden KTP adını verdiğimiz çözümümüzü sunmaktayız. KTP; mekânsal verilerin tek bir portal üzerinden görüntülenebilmesine, paylaşılabilmesine, sorgulanabilmesine ve analizler yapılabilmesine olanak sağlayarak coğrafi bilgi sistemlerine dair temel bilgisi bulunan herhangi bir sistem kullanıcısının mekânsal analiz çalışmalarına destek vermekte.

212 MİLYAR NESNE 19 TRİLYON DOLARLIK EKONOMİK DEĞERE ULAŞACAK

Cisco Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Işıl Hasdemir

Akıllı şehirler, milyonlarca sensörle hemen her ‘şey’in bütünleştirildiği; yaşam kalitesi, girişimcilik ve iş imkânlarıyla ekonomik, sosyal ve çevresel anlamda sürdürülebilirliğin gelişmesini sağlıyor. Dünya genelinde şehirlerin; personel eksikliği, yetersiz eğitim ve hesaplı sağlık hizmetleri ya da devlet hizmetlerine erişim gibi alışılmadık zorluklarla karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Özellikle masrafların arttığı ve kaynakların azaldığı bir ortamda geleneksel yöntemler bu zorlukları aşmada yetersiz kalıyor. Geleneksel yaklaşımda trafik yönetimi, güvenlik, şehir aydınlatması, verimli araç park yeri, atık yönetimi, enerji verimliliği konularının her biri ayrı olarak ele

alınıyor. Bu yaklaşım, mükerrer yatırım yapılmasına ve verimliliğin kısıtlanmasına neden oluyor. Akıllı şehirler, milyonlarca sensörle hemen her ‘şey’ bütünleştirildiği; yaşam kalitesi, girişimcilik ve iş imkânlarıyla ekonomik, sosyal ve çevresel anlamda sürdürülebilirliğin gelişmesini sağlıyor. Akıllı Şehirleri, vatandaşların ve işletmelerin günlük hayatını kolaylaştırmak ve sürdürülebilirliği desteklemek için fiber optik ve kablosuz ağların gücünden faydalanan farklı büyüklüklerdeki yapılar olarak düşünebiliriz. Bu yapı üzerinde; mobilite, güvenlik, bulut bilişim, sanallaştırma, iş birliği ve video dönüşümü gibi açık mimari uygulamaları, teknoloji çözümleri, Akıllı

Şehirler’in yaratacağı etki yönetimin de ötesinde hissedilecek. Devlet daireleri gittikçe artan bir şekilde bulut ve güvenliği kullanarak uzaktan çalışmaya imkân tanıyacak. Eğitimciler yeni kaynaklar ve daha yakın ilgi ile eğitim fırsatlarını çeşitlendirebilecek. Binalar daha gelişmiş tasarruf imkânları ve çevresel sürdürülebilirlik için izlenebilecek. ‘Her şeyin İnterneti’nin şehirler üzerindeki etkisi artık bir teoriden ibaret değil. Tüm dünyada ‘Akıllı Şehirler’in yükselişine şimdiden şahit oluyoruz. Dünyanın farklı yerlerindeki ‘Akıllı Şehirler’, şimdiden su tüketimini yüzde 50 oranında azalttılar, enerji tasarrufunu yüzde 30 artırdılar ve trafiği yüzde 30 azalttılar.



20

DOSYA

BThaber

AKILLI ŞEHİRLER

23 - 29 MART 2015

AKILLI ŞEHİRLER ANCAK FİBER OPTİK ALTYAPI İLE MÜMKÜN ‘Akıllı Şehir’ kavramını şehir sakinleri için günlük yaşamı, yerel ve merkezi yönetimler için de yönetim sürecini kolaylaştıracak, konforu, güvenliği, verimliliği artıracak uygulamalar bütünü olarak görebiliriz. Teknolojinin günlük yaşamı kolaylaştırma özelliğinin en somut ve kapsamlı uygulamalarını akıllı şehir ve akıllı evler için atılan adımlarda görüyoruz. Bu tasarımın en önemli unsurlarından biri güçlü altyapı, diğeri ise bu altyapı üzerinde çalışacak ürün ve hizmetler. Bu iki başlık da birbirini destekleyen bir süreç içerisinde gelişiyor. Uygulamalar ortaya çıktıkça ve kullanıcı sayısı arttıkça, bu uygulamaların oluşturduğu trafiği destekleyecek altyapıya duyulan ihtiyaç artıyor. Altyapı geliştikçe daha kapsamlı ve verimli ürün ve hizmetler geliştirilebiliyor. Bu tasarımın hayatımıza somut yansımalarını; sağlıktan eğitime, güvenlikten çevre korumasına uzanan geniş bir yelpazede görmek mümkün. İş birliklerimizi derinleştirmek istiyoruz Turkcell Grubu olarak Türkiye’yi iletişim teknolojilerinde dünya ligine çıkaracak altyapı çalışmalarına ve bu altyapı üzerinde çalışacak ürün ve hizmetlere yatırım yapmak en önemli önceliklerimiz arasında yer alıyor. Turkcell Superonline’da fiber yatırımlarına dünya ile aynı dönemde, 2008 yılında başladık. Bugüne kadar 2,7 milyar TL’lik yatırımla, 2,1 milyon ev ve iş yerinin kapısına kadar 1000 Mbps hızında internet hizmetini ulaştırdık. Hâlihazırda 14 ilde evlerin kapısına kadar ulaşan fiber ağımız ile belediyelerin altyapı yatırımı yapmadan sayısal kentler

Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan oluşturmasına imkân sağlıyoruz. Bu kapsamda; İstanbul, Antalya, Bursa, İzmir, Gaziantep, Adana gibi şehirlerde belediyelerle iş birliklerimiz mevcut. Bu iş birliklerini derinleştirmek ve yeni şehirlerde de benzer iş birliklerine gitmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2020 yılına gelindiğinde internete bağlı cihazların sayısının 50 milyarı bulması; 4 kişilik bir ailenin evinde 50 tane cihazın birbiriyle konuşması bekleniyor. Böyle bir durumda oluşacak muazzam veriyi taşıyacak altyapı da yine fiber optik altyapı olacaktır. Fiber altyapı hem sabit tarafta hem de bu yıl içerisinde ülkemizde hizmete girmesi beklenen 4G ile mobil tarafta çok önemli role sahip. Bu yüzden bu alanda yatırımlarımıza aynı hızla devam ediyoruz. Geleceğin akıllı şehirlerde olduğunu; akıllı şehirlerin gerçek anlamda hayata geçirilebilmesinin de ancak fiber optik altyapılarla mümkün olacağını her fırsatta vurguluyoruz.

İNSAN HAYATINDAKİ KARMAŞA AZALACAK Gelecekte daha da artması öngörülen şehir nüfusu göz önüne alındığında, akıllı şehir çözümlerinin yaşam ve iş alanlarında, enerji, elektronik ve sosyal ağlarda uygulanmasıyla oluşabilecek problemlerin maksimum düzeyde bertaraf edildiği, güvenlik açıklarının oldukça azaltıldığı bir ortam gerçekleşebilecek. Çoğumuzun bilim kurgu filmlerinden anımsayacağı gibi geçmişte ‘hayal’ olarak nitelendirilen birçok şey gelişen teknoloji sayesinde gerçeğe dönüşmüştür. Bu yüzden de ‘gelecekteki şehirler’ dendiği zaman akıllara sadece uçan arabalar ve kapsüllere sığdırılmış gıdalar değil, bunlardan farklı olarak artması beklenen nüfusa rağmen karmaşanın değil huzurun, refahın, verimliliğin, yaşam kolaylığının hakim olduğu, maksimum düzeyde tasarrufun sağlandığı şehirler gelmelidir. Fakat artan nüfusa ve bu nüfusun artan ve her gün değişen ihtiyaçlarına yönelik planlamalar yapılmazsa gelecekteki şehirler daha da karmaşaya itilecektir. Akıllı Şehirler (Smart Cities) kavramı; Akıllı Binalar (Smart Buildings), Akıllı Enerji (Smart Energy) gibi ana başlıklarını içinde barındırır. Akıllı şehirlerin en önemli unsurlarından biri de; güvenliğe getirilen farklı yaklaşımdır. İnsanların kopyalanamayan ve eşsiz nitelikteki özelliklerini temel alan biyometri bilimi; akıllı güvenlik çözümleri alanında yüksek bir gelişim göstererek toplumları yepyeni çözümlerle tanıştırdı. Gelişim kaydeden bir başka alan da çevre gözlemlemedir. Potansiyel tehdit unsurlarının fotoğrafını çekmek için kullanılan, akıllı ve kablosuz sensörlerden oluşan kriptolu haberleşme ağ altyapısında, çalışan bütünleşik sistemler bu alanda fark yaratmakta. Sistemdeki sensörler, hareket, nem, sıcaklık gibi farklı tipteki bilgileri kaydedip tarih ve saat bilgileri her bir bilgi parçasına

Ölçsan Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Burak Sondal eklenmekte. Sürekli işlevsel olan bu sistemler sınır gözetleme sistemlerinde, kritik altyapı içeren petrol ve gaz üretim/ dağıtım, nükleer ve endüstriyel tesislerde, alan ve tesis güvenliği konularında kullanılmakta. Ölçsan olarak kamu, finans, telekomünikasyon, ulaşım, sağlık, enerji ve savunma sektörlerinde kullanılan uçtan uca güvenlik, biyometrik doğrulama, akıllı kartlar, terminaller ve uygulamalardan oluşan portföyümüz, ‘Akıllı Şehirler’ kapsamında önemli çözümler sağlamakta. ‘Akıllı Şehir’ başlığı altında, güvenlik ve gerçek zamanlı interaktif ve adaptif teknolojileri göz önünde bulundurarak, Avrupa’nın önde gelen iş ortaklarıyla birlikte koordineli çözümler geliştirmekteyiz. Bu kapsamda Avrupa Birliği tarafından, 2014 Horizon 2020 proje görevleri arasında onlarca proje arasından titizlikle seçilmiş olan ‘REMOURBAN under SCC1 call in Horizon 2020’ projesinin Türkiye’de ana yüklenicileri arasında yer almaktayız.

HAYATLARIN KAYBOLMADIĞI ŞEHİRLER ‘AKILLI’ OLABİLİR

Ekin Technology Yönetim Kurulu Başkanı Akif Ekin

Şehirleşmenin; trafikten altyapı sistemlerine, yerleşim alanlarından alışveriş merkezlerine kadar bir plan içerisinde sağlanması gerekiyor. “ ‘Akıllı Şehir’ kavramından ne anlamalıyız? ‘Akıllı Şehir’ tasarımının bileşenleri neler olmalı? Bu tasarımda BT’den ne şekilde yararlanmalıyız?” sorularına yanıt vermek için öncelikli olarak ‘akıl’ ve ‘şehir’ kelimelerini tanımlamamız gerekiyor. Akıllı olabilmek için, insanda da olduğu gibi tüm bilgilerin beyinde toplanıp bu bilgiler sayesinde anlık kararlar verebilecek ve geleceği yönlendirebilecek özelliğe sahip olmalısınız. Bir şehrin akıllı olabilmesi için şehirde yaşayan insanların hayatını kolaylaştıran, can ve mal güvenliğini sağlayarak huzur veren, geleceğini korumak için kaynak kullanımını

optimize eden ve çevreye verilen zararları en aza indiren sistemler olmalı. Şehirler, insanlardan, insanların bulunduğu ev, iş yeri, alış-veriş, eğlence ve dinlenme mekânlarından oluşmakta. Şehir insanı bir yere ulaşmak için değişen taşıma vasıtaları kullanarak zamanının çoğunu trafikte harcıyor. Akıllı trafik sistemleri akıllı şehirlerin olmazsa olmazı Günümüzde şehir hayatının hızı ve artan nüfusu, hepimizi yoğun trafikle baş başa bırakıyor. Trafik gündelik yaşantımızda zamanın büyük bir bölümünü kaybetmemize sebep oluyor. Üstelik trafik akışı güvenlik açısından da büyük önem taşıyor. Trafik ihlallerinin azalmasına paralel olarak kaza oranlarında da düşüş görülüyor. Ancak trafik akışının

düzenli ve güvenli olduğu, zamanların ve her şeyden önemlisi hayatların kaybolmadığı şehirler akıllı olabilirler. Bu vizyonla, ölüm ve yaralanmaların en önemli sebebi olan trafik kazalarının azaltılmasının akıllı şehirlerin ilk şartı, dolayısıyla da akıllı trafik sistemlerini akıllı şehirlerin olmazsa olmazı olarak görüyoruz. Akıllı trafik sistemleri, düzenli ve güvenli trafik akışı, seyahat sürelerinin kısalması ve bu sayede bireyler için zaman tasarrufu sağlıyor. Trafikte daha az zamanın geçmesi de yakıt tasarrufu demek oluyor. Yakıt tasarrufu ayrıca konunun ekonomik boyutunu da gözler önüne seriyor. Üstelik akıllı trafik sistemleri trafikte kalınan süreyi azaltması sayesinde, yakıt tüketimine paralel olarak karbon salımının azalması ve daha temiz bir çevre oluşmasına olanak sağlıyor.



22

DOSYA

BThaber

AKILLI ŞEHİRLER

23 - 29 MART 2015

ŞEHRİN AKILLANMASI YETERLİ DEĞİL, İNSANCIL BÜYÜMESİ GEREKİYOR Bu satırları okuyacak herkes şehirde yaşamaktadır. Atacağımız her adım, alacağımız her karar, yapacağımız her aksiyon şehre şekil verecektir. Bundan dolayı herkes bilinçlenmelidir, herkes sorumluluk üstlenmelidir, herkes yarınların daha güzel olmasına katkıda bulunmalıdır. Şehrin geleceğine genel olarak bakarsak, akıl önemli ama yegâne unsur değildir. Akıllı şehirler, yoğun olarak teknoloji kullanan, özellikle sayısal teknolojiler kullanan ve bunlarla çok miktarda veri üreten, bunları analiz ederek değer üreten şehirlerdir. Bu model hızlıca yaygınlaşmakta. Zira şehirlerin akıllanması pek çok sebepten ötürü yararlıdır. Güvenlik artacaktır, ekonomi büyüyecektir, tasarruf imkanları tespit edilecektir, enerji tasarrufu sağlanacaktır, yaşam kalitesine olumlu katkıda bulunulacaktır. Şehirler büyümeye devam edecektir. Çünkü şehirler çekim merkezidir. İş, aş, kültür, sanat, eğitim, sağlık, sosyal çevre ve daha pek çok boyut bakımından çeşitlilik sunmaktadır. Şehrin sadece akıllanması yeterli değildir. Aynı zamanda sağlıklı büyümesi gerekmektedir, insancıl büyümesi gerekmektedir, çevreyle uyumlu büyümesi gerekmektedir. Veri, akıl ve teknoloji buna çok büyük katkıda bulunacaktır. Ama yeterli değildir. Adalet, tabiatla uyum, insan odaklı tasarım, şeffaflık, yeni yönetim şekilleri ve her konuda daha sağduyulu davranılması elzemdir. İnsanların şehir konusunda bilinçlenmeleri için çalışıyoruz Bu satırları okuyacak herkes şehirde yaşamaktadır. Herkes şehir yaşamına katkıda bulunmaktadır, aynı zamanda ona maruz kalmaktadır. Atacağımız her adım, alacağımız her karar, yapacağımız her aksiyon şehre şekil verecektir. Bundan dolayı herkes bilinçlenmelidir, herkes sorumluluk üstlenmelidir, herkes yarınların daha güzel olmasına katkıda

Gelecekhane Kurucusu – Fütürist Halil Aksu bulunmalıdır. Biz Gelecekhane olarak bir düşünce kuruluşuyuz. Şehirde yaşadığımız için, şehirde yaşamaya devam edeceğimiz için, şehirleşme eğilimini çok yakından takip ediyoruz, inceliyoruz. 12 Mart tarihinde Şehir 2.0 başlıklı bir etkinlik düzenledik. Biz insanların şehir konusunda bilinçlenmesi için çalışıyoruz. Kurumların bu eğilimlerden nasıl etkileneceklerini ve bu eğilimlerin ne tür fırsat veya tehditler barındırdıklarını inceliyor ve aktarıyoruz. Çalıştaylar, seminerler ve danışmanlık hizmetleri ile özel ve kamu alanındaki kurumlarla çok yakından çalışıyoruz. Türkiye toplam geliri bakımından dünyanın 17. ekonomisi durumunda. Gelişmişlik seviyesi bununla doğru orantılı. Şehirlerimizin çoğunda ulaşım, çevre düzenlemeleri, yapılaşma, yerel yönetim gayet iyi çalışmakta. Akıllı şehir teknolojileri hızlıca yaygınlaşmakta. Vatandaşların mobil cihaz kullanmaları ve sürekli yeni hizmetler konusunda talepkar olmalarından ötürü ve yerli yabancı kurumların bu alana yatırım yapmaları nedeniyle, şehirlerimiz hızlıca gelişmekte. Ama daha yapılacak çok iş var. Eşyaların interneti, büyük veri, açık veri, oyunlaştırma, şehirlerin yeşillenmesi, daha insancıl iş modelleri, yönetim modelleri ve insan odaklı tasarımlar daha yeni başlamakta.

İZMİR ARTIK ÇOK DAHA GÜVENLİ İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün Komuta Kontrol Merkezi, Acil Durum Yazılımları ve 15 farklı uygulama bütünleştirilerek kullanıma hazır hale getirildi. İzmir Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğü, tümüyle bütünleşik bir Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ile İzmir’de yaşayan 4 milyonu aşkın sakininin güvenliği için önemli bir adım attı. Şehir çapında 150 noktada izleme, 155 acil çağrı yönetimi, kamu kurumları ile bütünleştirme gibi farklı yapıları tek çatı altında toplayarak yöneten acil durum müdahale sistemini hayata geçirdi. 2012 yılında Atos olarak başlattığımız pilot uygulamayla; projede 2013 yılında 1.9 dakika olan olaya müdahale tepki süresi, 2014 yılında 1.6 dakikaya indi. Atos’un kurduğu sistem ve iş süreçlerindeki geliştirmeler sayesinde, sadece Türkiye’de değil, Avrupa’daki benzerleri arasında en gelişmiş sistemlerden biri İzmir’e kazandırılmış oldu. Emniyet birimlerinin olaylara müdahale ve operasyon yetkinlikleri önemli ölçüde artıyor Atos, öncelikle 245 komuta ve kontrol merkezi çalışanının kullanımına sunulmak üzere, acil durum müdahale yeteneği, taktik ve stratejik açıdan geliştirilmiş bir sistem hazırladı. Komuta kontrol yazılımı, kendisine bağlı tüm bütünleşik uygulamalardan eş zamanlı Coğrafi Veri Sistemi, araç lokasyonları, gelen telefonların adres veya lokasyon bilgileri, 112 sistemi ile bütünleştirme gibi tüm verileri derleyerek yöneticilerin önüne eş zamanlı olarak getiriyor. Bu sayede Emniyet birimlerinin olaylara müdahale ve operasyon yetkinliklerini önemli ölçüde arttırıyor. İzmir ilinde KGYS projesi kapsamında Atos tarafından döşenen 180 km fiber optik kablo, kurulan 16 pop noktası üzerinden, 150 izleme ve plaka tanıma direğindeki görüntüler geniş bantla Komuta Merkezi’ne taşınıyor. Devreye girdiği günden bu yana İzmir KGYS’de, 485 milyonun üzerinde aracın kaydı ve fotoğrafları sistemde kayıpsız olarak arşivlendi. Bunun dışında, hem İzmir özelinde, hem de ülke çapında aranan araçlar, farklı önceliklendirmelerle birlikte takip edilmeye ve gerektiğinde, müdahale için istenilen birimlere anlık bildirimde bulunmaya başlandı. Araç tanıma kameralarından gelen verilerin, komuta merkeziyle anında paylaşılması için geliştirilen uygulama sayesinde, kara listeye alınmış araçların tespitinin ardından hızlı müdahale imkânı sağlandı. Artık tespit edilen araçların konum bilgileri, anında sahadaki görevli

Atos Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Orhan Akbulut birimlerle paylaşılıyor; üstelik 300 polis aracının konum bilgileri komuta merkezi tarafından takip edildiği için, tespit edilen araca en yakın güvenlik birimi olay yerine yönlendiriliyor. Acil durum merkezine gelen çağrılara hızlı müdahale için de çözümler geliştirildi. İzmir İl Emniyet Müdürlüğü de İzmir Emniyeti’nin değişen teknolojik yüzüyle ilgili şunları kaydediyor: “Artık tüm bileşenler birbiriyle haberleşebiliyor. Bu sayede şehir sakinlerimizin yaşamlarını etkileyen güvenlik sorunlarının tümüne çok daha kısa sürede çözüm sunabiliyor, İzmir’i çok daha güvenli bir yer yapıyoruz. Artık tamamen btünleşik, kamusal güvenlik tehditlerine daha hızlı müdahale etmemizi sağlayan ve dolayısıyla halkın bize güvenini arttıran bir güvenlik ve acil durum müdahale sistemimiz var.” İzmir Emniyeti acil durum çağrılarına daha etkin müdahalede bulunuyor İzmir’de kurduğumuz yüksek teknoloji ve yedekli altyapı sayesinde bugüne kadar geçen 30 aylık sürede 3 milyonun üzerinde ihbara ve 1.6 milyon çağrıya, hiç kayıpsız ve en kısa sürede müdahale edilmesini sağladık. Olayın 155’in aranarak başlama sürecinden, kamera kayıtlarından delillendirilmesi, istatistiklerin raporlanması ve önleyici tedbirlerin alınmasına kadar süreçleri kapsayan Atos çözümleri, İzmir Emniyeti’nin kullanımına sunuldu. İzmir Emniyet Müdürlüğü ile yaptığımız bu verimli iş birliği sayesinde Türkiye’nin en büyük kentlerinden biri olan İzmir’in güvenliğine katkı sağlıyor olmak bizi çok mutlu ediyor. Atos, İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün Komuta Kontrol Merkezi’ni, Acil Durum Yazılımları ve 15 farklı uygulamayı bütünleştirerek kullanıma hazır hale getirdi. Böylece İzmir Emniyeti acil durum çağrılarına artık yüzde 30 daha hızlı yanıt veriyor, daha etkin müdahalede bulunuyor.


BThaber

AKILLI ŞEHİRLER

23 - 29 MART 2015

DOSYA

23

BÜTÜNCÜL BİR YOL HARİTASI BELİRLENMELİ ‘Akıllı Şehir’ kavramını; içinde yaşamını sürdüren insanların ihtiyaçlarının düşünülerek yaşam kalitesinin bilgi ve iletişim teknolojilerinden faydalanılarak planlandığı yaşam alanı olarak açıklayabiliriz. Gelişmiş toplumlarda kentleşme ve şehirleşme oranları gün geçtikçe artıyor. Öyle ki, tarımla uğraşmayı ve kırsal kesimde yaşamayı seçen insanların yaşadıkları yerleşim alanlarında dahi, ‘kentleşme’ ve ‘şehirleşme’ kavramlarının kapsamında kalabilecek talepler ve ihtiyaçlar da oluşmakta. Ancak genel anlamda göç gibi önemli bir parametre nedeniyle şehirlerde ve kentlerde nüfus, bu bölgelerde insan ihtiyaçları ve talepleriyle de doğru orantılı olarak artıyor. Bu talep ve ihtiyaçlar, hangi hizmet sektörüyle ilgili olursa olsun, bilgi çağında, daha çok bilgi ve iletişim teknolojileri eksenli olmakta. Bu ise insanların her bir yaşam evresinde olanaklarından faydalandığı ve yaşam kalitesini artırmanın önemli bir aracı olarak gördüğü ‘Akıllı Şehir’lerin oluşumuna ait talebi ve ihtiyacı teşvik etmekte. Akıllı sistemlerin bütünleştirilmesi için tüm sektör paydaşları koordineli olarak çalışmalı Dünyada, yönetimler modern şehir plancılığında ve kent yaşamında, doğal örtüyü bozmadan, çevreye de önem vererek, akıllı şehir kavramına uygun planlamalar yapmakta. Akıllı şehirler planlanırken nüfus artışı da göz önünde bulundurularak ulaşım, enerji, su, sağlık, çevre ve güvenlik alanlarında da iyi bir planlama yapılması gerekmekte. Karşılaşılan sorunlara çözümler üretebilmek için şehirlerin yeni teknolojileri kullanarak ulaşım, su, enerji, iletişim gibi ana sistemlerini ‘akıllı’ hale dönüştürerek kısıtlı kaynaklarını en verimli biçimde kullanmaları sağlanmış olacak. Bilgi ve iletişim teknolojileri, şehirlerde karşılaşılan yukarıda bahsedilen hizmet alanlarında kalitenin artırılması, ortaya çıkan sorunların kısa sürede çözülmesi, sunulan kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi ve nihayetinde de vatandaşların yaşam kalitelerinin artırılması yönünde katkı

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Haberleşme Genel Müdürü Mustafa Koç sağlanması amacıyla kullanılmakta. Son yıllarda akıllı ulaşım alanında Bakanlığımızca da çalışmalara hız verildi ve bu kapsamda Ulusal Ulaştırma Portalı (UUP) 2012 yılında devreye alındı. Yerel yönetimlerin bu konuda ileriye yönelik planlama, koordinasyon, iş birliği ve bilgi paylaşımında bulunmaları sürdürülebilirliği sağlayacak. Ayrıca diğer sistemlerle akıllı sistemlerin bütünleştirmesinin sağlanması için tüm sektör paydaşlarının koordine halinde çalışması gerekiyor. Bugün itibarıyla fiber kablo uzunluğu 250 bin km’ye yaklaştı Akıllı şehirlerde birçok hizmetin vatandaşa sunulması konusunda genişbant internet altyapısına ihtiyaç olacak. Bakanlığımızca bu konuda genişbant internet erişiminin artırılmasına yönelik 11. Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Şurası’nda da ileriye yönelik sürdürülebilir hedefler belirlenip bu hedeflere ulaşılabilmesi için gerekli çalışmalar yapılmakta. Yine bu amaca yönelik olarak fiber optik altyapının artırılmasına yönelik politikalar ve stratejiler belirlendi ve çalışmalar devam ediyor. Bugün itibarıyla genişbant

internet kullanıcı sayısı 40 milyonu geçti, fiber kablo uzunluğu ise 250 bin km’ye yaklaştı. Genişbant altyapının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasını iki farklı teknolojik altyapıyla eşzamanlı olarak sürdürmekteyiz. Bunlardan birisi fiber, diğeri ise kablosuz mobil altyapılardır. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde halihazırda 3G olarak adlandırılan kablosuz geniş bant erişim altyapısından 4G altyapısına geçeceğiz. Buradaki amacımız; 3G’ye oranla daha fazla ‘download’ ve ‘upload’ kapasitesine ve hızına sahip altyapının ülkemizin her köşesine yaygınlaştırmak. Mobil altyapılardaki bu veri artış miktarının ihtiyaç duyacağı sabit altyapıyı da; fiber altyapıların kurulumlarını hızlandırarak karşılamayı hedefledik. Bu amaçla, fiber altyapı yatırımlarının kolaylaştırılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için geçiş hakkı ve tesislerin paylaşımına yönelik düzenlemeler yaptık. Şimdi benzer düzenlemeyi baz istasyon kurulumlarına bir usul-esas getirmek, belediyelerin ve vatandaşların talep ve görüşlerini dikkate alarak işletmecilerin yatırımlarının önünü açmak, işletmeci yatırımlarıyla vatandaş taleplerini dengeli bir şekilde karşılamak amacıyla mobil sektör için de yapacağız. Bunun için de baz istasyon kurulumunda uyulacak usul esaslar ve ücretlere yönelik düzenleme yapacağız. Finansman, standartlara uyumluluk ve bütünleştirme gibi önemli sorunlar ortaya çıkıyor Türkiye’de ‘Akıllı Şehir’ yolunda çözümler, özellikle nüfusun yaklaşık olarak yüzde 20’sini barındıran İstanbul’da hayata geçirilmeye başlandı. İstanbul dışında; Konya, İzmir, Kocaeli, Eskişehir, Antalya, Ankara, Bursa, Gaziantep, Manisa gibi diğer başka şehirlerimizde de genelde kentsel hizmetler, ulaşım ve su hizmetleri alanlarında akıllı kent uygulamalarının hayata geçirildiği örnek projeler görülmekte. Akıllı şehir çözümleri hayata geçirilirken finansman, standartlara uyumluluk ve bütünleştirme gibi önemli sorunlar ortaya çıkıyor. Akıllı kent teknolojilerinin çoğu, şebekeler

üzerinden hassas verilerin toplanarak bir merkeze aktarılmasına dayanmakta. Bu verilere ilişkin güvenlik konuları ilgili sektörler tarafından mutlaka göz önünde bulundurulmalı. Akıllı şehir planlamasında karşılaşılacak sorunları en aza indirmek için bütüncül bir yol haritası belirlenmeli. ‘Akıllı Şehirler’ ile insan, cihaz, altyapı ve merkez arasında çok yönlü ve sürdürülebilir veri iletişimi sağlanırken sistemin avantajı olarak; güvenliğin sağlanması, iletişimin artırılması, zamandan tasarruf edilmesi, enerji verimliliğinin sağlanarak çevreye verilen zararın azaltılması sayılabilir. Akıllı şehirlerdeki uygulamaların daha da artması amacıyla mobil altyapılar üzerinden sunulan ve Makine-Makine iletişimi olarak da adlandırılan M2M (Machine-to-Machine) teknik altyapısının da önemli bir katkı sağlayacağını öngörmekteyiz. Bu teknolojinin de hizmet sektörlerinin sorumlu kurum ve kuruluşları tarafından önümüzdeki süreçte daha fazla talep edileceğini düşünerek Bakanlık olarak, işletmecilerce kurulacak altyapıları buna göre yönlendirmekteyiz. Dünyada da; Tokyo, Viyana, Toronto, Londra, Barselona, Amsterdam gibi şehirlerde, yaşam kalitesi, çevre ve bilişim teknolojilerinin akıllı kullanımı gibi çeşitli kriterler dikkate alınarak ‘Akıllı Şehir’ uygulamalarında öncelikli olarak düşük karbon tüketimi, bisiklet kullanımı için akıllı yollar, enerji kullanımı tasarrufu, trafik sıkışıklığının giderilmesi, ulaşım kolaylığının sağlanmasına yönelik çalışmalar yapıldığı bilinmekte. Özetle; ‘Akıllı Şehirler’in oluşumu esasen bir çok paydaşı olan ve her paydaşın da aynı hedef doğrultusunda eşzamanlı olarak gayret göstermesi gereken bir alan ve bu konuda ülkemizde son yıllarda önemli gelişmeler olmakta. Bu da bizi daha da cesaretlendirirken ülkemiz ve vatandaşımız için daha fazla gayretle çalışmaya teşvik etmekte. Kurum ve kuruluşlarımızın vatandaş odaklı, merkeze insanı alan ve çevreye duyarlı politikaları çerçevesinde gerçekleştireceğimiz faaliyetlerimizle birlikte, bu alanda daha büyük gelişmelerin olacağını düşünüyoruz.


24

DOSYA

BThaber

AKILLI ŞEHİRLER

23 - 29 MART 2015

AKILLI ŞEBEKELER, AKILLI ŞEHİRLERE GİDEN YOLDA ÖNEMLİ BİR ADIM Vodafone, 20 yıllık küresel tecrübesiyle dünyanın öncü makineler arası iletişim şirketlerinden biri olarak faaliyet gösteriyor. Şu anda dünya çapında 44 ülkede, 20 milyonu aşkın M2M abonemiz bulunuyor. Otomotivden hızlı tüketim mallarına, sağlıktan sigorta sektörüne birçok alanda M2M çözümlerimiz mevcut. M2M’deki uzmanlığımızla Enerji Veri Yönetimi Çözümleri’ni (EDM) geliştirdik. Yurt dışında uyguladığımız projelerde EDM’in yüzde 40’a varan enerji tasarrufu, yüzde 30’a varan fatura avantajı ve yüzde 25’e varan karbon salımı düşüşü sağladığını gördük. Bu çözümümüzü Türkiye’de enerji verimliliğinin artışı ve daha sürdürülebilir, daha çevreci bir enerji yönetimi için hizmete sunuyoruz. Amacımız, enerji üretimi, dağıtımı ve tüketiminde verimlilik artışı sağlayarak kurumların rekabetçiliğinin yükselmesine katkı sağlamak. Ayrıca işletmelere maliyet avantajı sunuyoruz. Vodafone Türkiye’nin sunduğu enerji yönetimi ve sayaç takip çözümleri kapsamında enerji dağıtım sistemlerinde kullanılan cihazlara uzaktan erişilerek anlık ölçüm ve arıza tespiti yapılarak tasarruf sağlanabiliyor. Akıllı şebekeler, akıllı şehirlere giden yolda enerji verimliliği anlamında önemli bir adım. Fakat tek başına yeterli değil. Akıllı şehir çözümlerimizle otobüslerden otomatlara, asansörlerden bina aydınlatma ve havalandırma sistemlerine, belediyecilik uygulamalarından güvenlik sistemlerine kadar uzaktan kontrol edilebilen cihaz ve sistem ile akıllı şehirlerin temelleri atılıyor. Biz Vodafone Türkiye olarak bu çözümleri sunabiliyoruz. Enerji açısından Türkiye dünyanın en çok elektrik enerjisi tüketen 22’nci ülkesi konumunda. Yılda

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy 119,5 milyon ton petrole eşdeğer enerji tüketiyoruz. Avrupa’nın 6’ncı büyük enerji piyasasıyız. Ülkemizde elektrik talep artışının 2014-2024 yılları arasında yıllık yaklaşık yüzde 6,5-7,5 civarında olacağı hesaplanıyor. Bu oranla Türkiye, elektrik tüketim talep artışında dünyada Çin’den sonra ikinci sırada. Bu oran Avrupa’da sadece yüzde 1,6. Elektrik şebekelerimizde kayıp kaçak elektrik oranı yüzde15. Enerji maliyetlerini düşürmek ve verimli enerji politikaları için akıllı şebeke sistemleri kaçınılmaz. Vodafone Grubu; enerji verimliliğinde İngiltere ve Hollanda’da iki başarılı projeyle akıllı şebekeler alanında küresel olarak rüştünü ispatlamış durumda. Vodafone İngiltere’nin hayata geçirdiği proje 53 milyon elektrik ve doğalgaz sayacını akıllı sayaca dönüştürdü. Vodafone Hollanda’nın Amsterdam Smart City projesi ise sadece akıllı enerji verimliliğini değil karbon emisyonunu yüzde 5 azaltmayı başaran trafik projesini de içinde barındırıyor.

‘AKILLI ŞEHİRLER’ PEK ÇOK ENDÜSTRİYİ İÇEREN ŞEMSİYE BİR KAVRAM ‘Akıllı Şehir’; vatandaşlarına sürdürülebilir, refah seviyesi yüksek ve katılımcı bir gelecek sunmak için etkin olarak bütünleştirilmiş sayısal ve beşeri sistemlerden oluşuyor. Pek çok endüstriyi içeren ‘Akıllı Şehirler’, bir şemsiye kavram olup ‘BİT’ (Bilgi ve İletişim Teknolojileri), ‘Enerji’, ‘Ulaşım’, ‘Eğitim’, ‘Sağlık’, ‘Çevre’, ‘Mimarlık’, ‘Şehir Bölge Planlama’ ve ‘Finans’ gibi sektörleri kapsıyor. BİT’in bu sektörleri bir araya getiren, katma değerli ve bütünleşik ‘Akıllı Şehirler’ çözümleri oluşturulmasında katalizör rolü oynayan çok önemli bir yapı taşı olduğuna inanıyoruz. NOVUSENS İnovasyon ve Girişimcilik Enstitüsü olarak, 4 Şubat 2014 tarihinde ‘Akıllı Şehirler Enstitüsü’nü kurduk (www.akillisehirenstitusu.com). Bir ‘Think Tank’, aynı zamanda ‘Do Tank’ olan ‘Akıllı Şehirler Enstitüsü’ olarak vizyonumuz; ‘İnovasyon ve Girişimcilik’ kapasitesini ‘Akıllı Şehirler’ bağlamında geliştirerek, şehirlerin ve bölgelerin ekonomik ve sosyal refah düzeyinin artırılmasına, kamu, özel sektör iş birliği modelini (PPP – Public Private Partnership) uygulayarak ülke çapında katkıda bulunmak. ‘BİT’, ‘Enerji’, ‘Ulaşım’, ‘Eğitim’, ‘Sağlık’, ‘Çevre’, ‘Mimarlık’, ‘Şehir Bölge Planlama’ ve ‘Finans’ sektörlerini kapsayan Enstitü’müz şu faaliyetleri yürütüyor: Kamu, özel sektör, üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları ve KOBİ’lerle iş birliği

NOVUSENS İnovasyon ve Girişimcilik Enstitüsü Kurucu Ortağı Berrin Benli ve ‘Akıllı Şehirler’ eko-sistemini geliştirmek / Yerel ve küresel stratejik iş ortaklıkları geliştirmek / Politika hazırlama çalışmalarına katkıda bulunmak / Stratejik araştırma projeleri uygulamak ve yayınlamak / Profesyonel danışmanlık hizmetleri kapsamında endüstri odaklı çözümler tasarlamak ve uygulamak / ‘Kavram Sınama’ projeleri / Uygulama öncesi pilot projeler / Büyük ölçekli uygulama projeleri / Konu bazlı düzenli etkinlikler ve farkındalık yaratma faaliyetleri düzenlemek. H2020 kapsamındaki ‘Akıllı Şehirler’ projeleri üzerinde aktif çalışan Enstitü’müz, Hollanda ve İspanya gibi, bu konuda örnek uygulamalar geliştirmiş ve inovasyonu önceliklendirmiş ülkelerle yakın çalışmakta. Enstitü’müz, yurt dışı ve yurt içi iş birliklerini artırarak çalışmalarına devam ediyor.


BThaber

AKILLI ŞEHİRLER

23 - 29 MART 2015

DOSYA

25

BT, AKILLI KENTLERİN TAM MERKEZİNDE

BT ve Akıllı Kentler Uygulamaları Uzmanı - TBD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi İ.Nejat Çerçi

EN DÜŞÜK ENERJİ KULLANIMIYLA EN YAŞANABİLİR ÇEVREYİ SUNABİLME VURGUSU ÖN PLANA ÇIKIYOR Akıllı kentlerimizde, temelde en öncelikli hedef o kentin tüm canlılarının her imkândan en sağlıklı, en hızlı ve güvenilir bir şekilde yararlanabilmesidir. Günümüzde artık eski kent yönetiminden daha çok yeni yönetim tarzına geçilmiştir. Nedir bunlar; örneğin sağlık, eğitim, kullanılan enerji ve benzeri yaşam süreçleri de artık kent yönetiminin vazgeçilmez birer ögeleri olmuştur. Subjektif olarak kentin akıllı olması onun bu süreçleri de kapsayacak şekilde akıllı yönetilmesidir. Söz konusu akıllı yönetimin olmazsa olmazlarından biri de; bu sürecin her adımında Bilgi İletişim Teknolojileri’nden (BİT) en iyi şekilde rasyonel yararlanmaktır. Akıllı kentler çevre alanında da önemli kazanımlar sağlamakta. Avrupa’da önemli şehirlerin üyesi olduğu EUROCITIES tarafından da akıllı kentler için, en düşük enerji kullanımıyla en yaşanabilir çevreyi sunabilme vurgusu ön plana çıkarılmakta. Özellikle akıllı elektrik şebekeleri ve akıllı binalar bu alandaki önemli gelişmeler. AB’de tüketilen elektriğin yüzde 40’dan fazlası binaların aydınlatma, ısıtma ve soğutmasında kullanılmakta. AB tarafından topluluk programları kapsamında desteklenen akıllı bina pilot projelerinden yüzde 20 enerji tasarrufu sağlandığı görülüyor. Kentsel dönüşüm sürecinde akıllı kent uygulamaları önemli fırsatlar sunuyor. Kentsel dönüşümün tasarımında, yönetiminde ve sürece vatandaş katılımının sağlanmasında yenilikçi uygulamaların kullanılması zaman ve maliyet tasarrufu sağlamakta. Bu kapsamda akıllı kent altyapılarının

oluşturulması, yeni inşa edilecek binalarda akıllı bina uygulamalarına yer verilmesi gibi tedbirler yaşam standardının artmasına katkıda bulunmakta. Akıllı kent planlaması için temel teşkil eden CBS (Coğrafi Bilgi Sistemi) altyapısı ülkemizde az sayıda belediye tarafından hayata geçirildi. İçişleri Bakanlığı’nın 2011 yılında tüm belediyelerin yüzde 90’ı üzerinde yaptığı e-Devlet anketine göre CBS çalışmaları belediyelerin sadece yüzde 3’ünde tamamlanmış olup yüzde 14’ünde ise kısmen devam etmekte. CBS altyapısını oluşturacak teknik kapasitesi olmayan belediyelerin bu konuda desteklenmesi ihtiyacı gözleniyor. Kentsel dönüşüm uygulamalarını Akıllı Kentlere geçişe bir süreç gibi değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Bu amaçla strateji ve hedefler belirlenmeli, örnek modeller oluşturulmalı ve bunlar için politikalar saptanmalıdır. ‘Akıllı Kentler’ geleceğe dönük bir yaşam modeli Sonuç olarak Akıllı Kentler bir ihtiyaçtır, geleceğe dönük bir yaşam modelidir. Bu konuyla ilgili acil alınması gereken ciddi kararlar bulunuyor ve bir an önce de uygulamaya geçirilmesi gerekiyor. Stratejilerin belirlenmesi, platformun oluşturulması, ortak uygulamaların geliştirilmesi için teşvik edilmesi gibi konular acilen gündeme getirilmeli. Kısacası, siyasetler üstü, devlet politikası olarak ele alınmalı, en önemlisi de siyasi güç her zaman arkasında durmalı ve sürdürülebilirliğinin sağlamasına özen gösterilmelidir.

Kentlerin karşı karşıya kaldığı pek çok sorunun temelinde; hızla artan nüfus ve kırsaldan kente olan göç önemli bir yer tutuyor. Kentlerdeki hızlı nüfus artışı pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Ortaya çıkan bu sorunlar kentlerdeki ekonomik ve sosyal hayatı olumsuz yönde etkilediği gibi kent sakinlerinin yaşam kalitesini düşürmekte ve kentlerin marka değerini ve rekabet gücünü azaltmakta. Kentleşmeyle birlikte gelen bu olumsuzlukların azaltılması kentlerdeki mevcut sistemlerin daha verimli bir şekilde yönetilmesini gerektiriyor. İşte bu noktada, ‘Akıllı Şehir’ ya da Bilgi Toplumu Stratejisi’nde ifade ettiğimiz üzere ‘Akıllı Kent’ yaklaşımı; kentsel problemlerin akılcı bir şekilde çözülmesinde büyük bir potansiyele sahip. Temel olarak, başta ulaştırma ve enerji olmak üzere, kentsel altyapıların ve şebekelerin insan müdahalesine gerek duyulmadan kendi kendine yönetilebilmesi mantığına dayanan bu yaklaşımla kent sakinlerinin yaşam standartlarında önemli ölçüde iyileşme sağlanması amaçlanıyor. Bu bağlamda, bilgi ve iletişim teknolojileri gerek ihtiyaç duyulan verilerin oluşturulmasında gerekse verilerin işlenerek optimal kararların oluşturulup ilgili çevresel birimlere iletilmesinde kilit bir role sahip. Kısaca, bilgi ve iletişim teknolojileri, akıllı kentler olgusunun tam merkezinde yer alan teknolojiler olarak öne çıkıyor. Bilgi Toplumu Stratejisi’nde hibrit yaklaşım benimsendi ‘Akıllı Kent’ yaklaşımının kentleşme alanında önemli bir kalkınma aracı olduğunu düşünüyoruz. Bu yaklaşımla, kentsel sistemlerin etkinliğinin artırılması, çevresel koşulların iyileştirilmesi, sunulan hizmetlerin kalitesinin artırılması ve kentlerin rekabet güçlerinin geliştirilmesi sağlanabilecek ve dolayısıyla kentlerde yaşayan insanların yaşam koşulları iyileştirilebilecek. Bu bağlamda, akıllı kentler konusu, 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi’nde önemli bir bileşen olarak ele alındı. Bu konuda yaptığımız çalışmalar sonucunda, ortaya konulacak çözümlerin kentlerdeki toplumsal problemlerin (özellikle kent içi ulaşım, sağlık ve enerji yönetimi) çözümünde büyük potansiyele sahip oldukları belirlendi. Ancak kentlerin gerek finansal kaynaklara erişim gerekse insan kaynakları yetersizliği ve akıllı uygulamaların potansiyeli konusundaki farkındalık eksikliği bu çözümlerin yaygınlaşması önündeki önemli engeller olarak karşımıza çıkıyor. Bundan dolayı, kentlerimizin akıllı kentlere dönüşümünü desteklemek amacıyla, Bilgi Toplumu Stratejisi kapsamında ‘yukarıdan aşağı’ ve ‘aşağıdan yukarı’ politikalardan oluşan hibrit bir yaklaşım benimsedik. Bu yaklaşımı biraz daha açacak olursak; ‘Akıllı Kentler Programı Geliştirilmesi’ eyleminde şehirlerimize akıllı kentler konusunda yol gösterici nitelikte rehber

Kalkınma Bakanlığı Bilgi Toplumu Dairesi Başkanı Furkan Civelek dokümanlar ve örnek çalışmalar sunmayı amaçlıyoruz. Bir diğer eylem olan ‘Akıllı Uygulamaların Desteklenmesi’ eylemi ile de; akıllı kentler konusunda yerel düzeyde ortaya konulan uygulamaların Kalkınma Ajansları vasıtasıyla desteklenmesi planlanıyor. Böylece bir yandan yerel yönetimler akıllı kentlere dönüşüm konusunda yönlendirilirken diğer yandan yerel düzeydeki yaratıcılığın akıllı uygulamalara dönüşümü desteklenecek. Bilgi Toplumu Stratejisi diğer ülkelerle yakınsama içinde ‘Akıllı Kentler’ konusunda ülke politikaları ve bölgesel politikalar incelendiğinde, bu alandaki çalışmaların hızla önem kazanmakta olduğunu görüyoruz. Uzun yıllardır bu alanda politika geliştiren ve çeşitli ‘Topluluk Programları’yla bu politikalarla uyumlu birçok büyük ve küçük ölçekli çalışmaları destekleyen Avrupa Birliği’nin yanı sıra yakın bir zamanda Çin hükümeti de bu konuyu Kalkınma Planı’nın stratejik alanlarından birisi olarak benimsedi. Bu açıdan bakıldığında, Bilgi Toplumu Stratejisi kapsamında ortaya koyduğumuz politikalarla diğer ülkelerle bir yakınsama içinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Uygulama boyutuna bakacak olursak, Bilgi Toplumu Stratejisi’nin hazırlanması sürecinde kentlerimizde yaptığımız çalışmalarda birçok alanda akıllı uygulamaların olduğunu gördük. Ancak bu uygulamaların bir kenti bütünüyle akıllı kent haline dönüştürecek olgunlukta ve yaygınlıkta olduğundan söz edemeyiz. Bu konudaki bir başka tespitimiz ise büyük kentlerin küçük kentlere göre daha fazla sayıda ve çeşitte akıllı uygulamalara sahip olduğu. Her ne kadar bu tespitlerimiz dünyadaki akıllı kentler konusundaki uygulamalarla paralellik gösteriyor olsa da, akıllı kent uygulamaları için kritik önemde olan ve bu alandaki rekabet edebilirliğimizi önemli ölçüde zayıflatan coğrafi bilgi sistemleri altyapısı ve açık veri konusundaki eksikliklerimizi bir an önce gidermemiz gerekiyor.


26

DOSYA

BThaber

AKILLI ŞEHİRLER

23 - 29 MART 2015

AKILLI BİR ŞEHİRDE EKONOMİNİN GELİŞMESİ SAĞLANABİLİR Akıllı bir şehirde; akıllı toplum, kaliteli yaşam, kolay yönetim, rahat ulaşım, temiz çevre ve gelişen ekonominin oluşumu hedeflenmelidir. Akıllı bir şehir, klasik şehir hizmetlerinin ve şehir hizmet altyapısının sayısal, bilişim ve haberleşme sayısal teknolojiler (SBHT) kullanılarak şehir sakinleri ve şehirdeki ticari faaliyetler için daha verimli hale getirilen yer olarak tanımlanmakta. Tanımdan da anlaşılacağı gibi bir şehrin akıllı olması ya da bu altyapının orada kurulması için nüfusunun ya da boyutlarının belli limitler üzerinde olması ya da metropol olarak tanımlanması gerekmiyor. Önemli olan o şehirde yaşamı kolaylaştırmak. Doğal olarak yaşamın günden güne güçleştiği metropollerin akıllı şehirlere dönüştürülmesi daha fazla insana katkı sağlayacaktır. Akıllı bir şehirde temel amaç toplumun (vatandaşların) refahını ve yaşam kalitesini arttırırken şehirdeki ekonomik gelişime katkı sağlamak şeklinde özetlenebilir ve konu 6 alt başlıkta incelenebilir. Bu boyutlar; toplum, yaşam, yönetim, ulaşım, çevre ve ekonomi olarak sıralanır. Akıllı şehirler yaklaşımından yola çıkarak bu alt başlıklar genelde akıllı toplum, akıllı yaşam, akıllı yönetim, akıllı ulaşım, akıllı çevre ve akıllı ekonomi olarak tanımlanır. Bence akıllı bir şehirde akıllı toplum, kaliteli yaşam, kolay yönetim, rahat ulaşım, temiz çevre ve gelişen ekonominin oluşumu hedeflenmelidir. Evlerimizdeki internet erişim noktaları ile hepimizin evi birer kütüphaneye dönüştü Akıllı toplum (vatandaş) derken hedeflenen; akıllı şehirde yaşayan bireylerin bazen de o şehre ziyaretçi olarak gelenlerin amaçlarını daha kolay ve hızlı gerçekleştirmesidir. Burada ‘akıllı’ yerine ‘üretken’ sıfatını mı kullanmalıyım diye çok düşündüm ancak bir bireyin istekleri her zaman üretkenlikle ilişkilendirilemeyebilir yaklaşımıyla bundan vazgeçtim. Sonuçta SBHT’nin ürettiği pek çok uygulama daha hızlı ve güvenilir kararlar vermemize yol açmıyor mu? Haberleşme ve bilişim teknolojilerindeki

Prof. Dr. Sema F. Oktuğ - İstanbul Teknik Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü gelişmelerin yaşadığımız ortamlardaki en büyük etkisini evlerimizden internete bağlanarak görüyoruz. Evlerimizdeki internet erişim noktaları ile hepimizin evi birer kütüphaneye dönüştü. Hırsız alarmlarından gelen sinyaller anında polis merkezlerine iletiliyor. Eve gelmeden kombiyi ayarlayabiliyoruz. Tüm bunlar bize daha kaliteli bir yaşam sunarken şehrimizi biraz daha akıllı hale getiriyor. Yönetimin akıllanması (benim açımdan kolaylaşması) belki de bir şehir için en zor olanıdır. Burada hedeflenen akıllı bir şehirdeki insanların ya da sistemlerin yönetilmesi olabilir. Bir şehri yönetmek temelde pek çok yapıyı/ altyapıyı oluşturmaya sonra da bunları başarılı bir şekilde yönetmeye dayanır. Pek çok alt aşama ve birimden oluşan temiz ve atık su altyapısını düşünün: Bu yapının tüm şehre kurulması, kaynak sağlanması, kullanım miktarına bağlı olarak ödemelerin bildirilmesi ve tahsil edilmesi gibi. Her gün kullandığımız bu ve benzeri sistemlerin aslında ne kadar karmaşık bir yapıya sahip olduğunu çok az düşünmüşüzdür. Ancak SBHT’deki gelişmelerle, artık akıllıca planlanmış bir temiz ve atık su altyapısında sensörler yardımıyla sistemin çalışmasını kontrol etmek, sorunları tespit etmek, harcamaları kaydetmek, bunlara yönelik ödemeleri abonelere bildirmek ve tahsil etmek eskisinden çok daha kolay yapılabilmekte.

AKILLI KENTSEL DÖNÜŞÜMLE HERKESE AÇIK VERİLER Şehrin önüne koyduğumuz herhangi bir sıfat bizim yönetim olarak önceliklerimiz ve hedefleri belirtmemizde güçlendirici ve teşvik edici bir etki yaratabilir. Ancak kent ekosisteminin tümünü kapsayan bu yönetim anlayışının temel niteliklerinde önemli bir değişim yaratmaz. Akıllı şehir tanımlaması da bu anlamda, şehir ekosistemine ve yönetim modeline yeni bir içerik katmaz. Fakat yenilikçi uygulamaların, şehir ekosistemini oluşturan tüm yapısal ve canlı varlıkların etkileşimini, veri bütünlüğünü, iş birliğini, izlenebilirliğini, dayanışmasını, gelişimini, dinamizmini ve paylaşımını adil ve demokratik olarak artıracak biçimde yaşama dahil edilme çabasını tarif eder. Bu çaba sonucu akıllı şehir tasarımı; şehirdeki enerji etkinleştirmesinden, sosyal ve kültürel alanın hareketlendirilmesine, ulaşım uygulamalarından sağlığa, yeni iş alanlarından, kenti ilgilendiren konulardaki kararlara, katılım ve uygulama süreçlerinin izlenmesi ve denetlenmesine kadar her noktada uygulama alanı bulabilir. Belediye olarak uzun süredir kentsel yaşamı kolaylaştıran ve maliyetini düşürmeye yardımcı olan yenilikçi uygulamalar üzerinde yoğunlaşmış durumdayız. Belediye hizmet binamızın enerji etkinliğini sağlamak amacıyla 2009 yılında başlattığımız bu süreç; enerji etkin su sporları merkezi, kırsal alan sulama projelerinin enerji etkin ve yenilenebilir kaynak kullanımına uygun hale getirilmesi gibi birçok çalışmayla devam etti. 2014 yılı kasım ayında ise uygulayıcı ortak katıldığımız REMOURBAN (Regeneration model for accelerating the smart urban transformation) / ‘Akıllı kentsel dönüşümün hızlandırılması için yenileme modeli’ projesi Avrupa Komisyonunca kabul edildi. Toplam 22 ortak, 5 ülke ve 3 uygulamacı şehrin yer aldığı toplam 23.8 Milyon avro hibe bütçeli proje 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren uygulamaya geçti. Belediyemiz proje hibe bütçesi 5 Milyon avrı olarak kabul edildi. Üç ana başlıktan oluşan projede uygulama alanları şöyle: RETROFİT: Mevcut binaların iyileştirilmesi. Bölgesel ısıtma sistemi

Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Başkan Yardımcısı Melih Savaş kurulması, enerjisini güneşten alan su kaynaklı ısı pompası sistemleri kurulması. Isıtma ve sıcak su ihtiyacinin karşılanması için ilave olarak solar güneş panelleri organik atık yakıt kazanları kullanılacaktır. Tüm çevre ve bina aydınlatmaları led armatürlerle değiştirilecek, konfor şartlarını iyileştirmek amacıyla ısı geri kazanımlı havalandırma sistemleri projelendirilecektir. Güneş enerjisi santralı 150 KW dır. MOBİLİTE: Ulaşım - Akıllı şehir temasının zorunlu bileşenlerinden biri de ulaşımda verimliliğin artırılmasıdır. Bu kapsamda kamusal hizmetler için 4 adet elektrikli otobüs ve belediye hizmetlerinde kullanılmak üzere 7 adet hibrid araç alınacaktır. Akıllı ulaşım sisteminin bir parçası olarak 6.2 Km tramvaya bütünleşik bisiklet yolu ve 50’si elektrikli 150 adet akıllı bisiklet de halkımızın kullanımına sunulacaktır. Şehrin farklı noktalarına güneş enerjili şarj istasyonları kurulacaktır. Bilişim Teknolojileri: Proje kapsamında gerçekleştirilecek tüm faaliyetlerin izlenebilir kılınması için SCMP- Smart city monitoring portal (akıllı şehir izleme portalı ) kurulacaktır. Bu portal sayesinde binalarda üretilen ve tüketilen enerjinin nerede ne kadar tüketildiği ne kadarının yenilenebilir kaynaklardan sağlandığı, ulaşım verileri, bisiklet kullanım verileri vb. izlenebilecektir. Bu veriler herkese açık olacaktır.

AKILLI ŞEHİRLER AÇIK YÖNETİM SİSTEMİNİ ADRESLER

Türkiye Bilişim Vakfı Projeler Koordinatörü S. Seda Çakmak

Birleşmiş Milletler verilerine göre 1950’lerde, dünya nüfusu genelinde yüzde 34’lerde olan şehirleşme, günümüzde yüzde 54’lere ulaştı. 2050 yılına gelindiğinde bu oranın yüzde 70’lere varacağı tahmin ediliyor. Bu hızlı ve kaçınılmaz şehirleşme, şehir hayatının gerek yönetim gerekse şehirde yaşayan ya da ziyaret edenler açısından pratiklerinin ve kalitesinin artırılmasını elzem kılmakta. Bu noktada gündeme gelen ‘Akıllı Şehir’ kavramı bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde şehirlerin daha etkin, daha sürdürülebilir, daha üretken

yönetilebilmesi ve yaşanabilmesi için ortak ve açık bir yönetim sistemini adresler. Türkiye Bilişim Vakfı ve Turkcell iş birliği ile Haziran 2014’te faaliyetlerine başlayan Bilgi Toplumu Enstitüsü; Türkiye’nin bilgi toplumuna geçiş sürecini desteklemek amacıyla kurulmuş bir düşünce kuruluşu. Bilgi Toplumu Enstitüsü olarak, ana çalışma konularımızdan biri, Türkiye’de ‘Akıllı Şehirler’ uygulaması için gereken fiziksel girişimlerin zihinsel altyapısının oluşturması konusunda çalışmalar yapmak. 2015 çalışma planımızda; ‘Akıllı Şehir Stratejileri’ni oluşturmak amacıyla

bir modelleme çalışması yapmak en üst sıralarda yer alıyor. Çevre, bilgi ve iletişim teknolojileri, eğitim, sağlık, şehir planlama, mimari, enerji, ulaşım, su, atık, açık devlet, kamusal ve özel alan, bilgi akışı ve hizmetler gibi pek çok elemanı bulunan bu modelleme çalışması için yola TBV olarak, bu amaca hizmet edecek bir envanter çalışmasıyla çıkıyoruz. Mevcut durumu, Türkiye’deki şehirlerde yapılmış ve planlanan akıllı uygulamaları, üniversite, STK ve özel sektör iş birliğiyle yapılması gereken çalışmalara altyapı oluşturmayı hedefliyoruz.



28

DOSYA

BThaber

AKILLI ŞEHİRLER

23 - 29 MART 2015

AKILLI ŞEHİRLERE GİDEN YOLLAR VE STANDARTLAR Çok iyi bildiğiniz gibi Akıllı Şehirler, bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirildiği ve ticarileştirildiği iş ve yaşam bölgeleridir. Ancak, sadece bu ölçekte düşünmek asıl amaç olan ‘uygar bir yaşam ortamı sağlamak’ olan ana hedefi ıskalamak anlamına gelecektir. Çünkü “Akıllı Şehirler çalışmaları” özünde, organize sanayi bölgelerinden ve teknokentlerden farklı olarak ‘sürdürülebilir bir yaşam’ kavramını da barındırmaktadır. Bu ana hedefe uygun olarak adımlar atan çalışmalar yürüten şehirler; sanayi, üniversite, devlet ve finansal kurumlarla işbirliğini daha kolay yürütebilmekte ve etkin olabilmektedir. Akıllı Şehir kavramı, gelişmiş şehirlerden farklı olarak Bilişim Teknolojileri (BT) ile sosyal ve çevresel varlıkları göz önüne çıkararak ‘rekabet gücü yüksek’ stratejisine geçmek anlamına gelmektedir. Geçtiğimiz yıllarda 6 boyutta değerlendirilmekte olan Akıllı Şehir anlayışı (akıllı ekonomi, mobilite, çevre, insan, yaşam, yönetim ve denetim) geçtiğimiz yıl yerini “Toplumun Sürdürelebilir Kalkınması; Şehir Hizmetleri ve Yaşam Kalitesi için göstergeler” başlığını taşıyan ISO37120 standardına bıraktı. Yeni göstergeleri oluşturan temalar geçen yazımda da özetlediğim gibi; Ekonomi, Eğitim, Enerji, Çevre, Finans, Acil Çağrı Cevaplama, Yönetişim, Sağlık, Nefes alınacak alanlar yaratma, Barındırma, Katı Atıklar, Telekomünikasyon ve Yenileşim, Ulaşım, Kentsel Planlama, Atık Su, Su ve Temizlik başlıklarını taşıyor. Görüldüğü gibi, omurgası ortak çalışmalarla oluşturulan bir standart üzerinden gidildiğinde çok büyük bir hızla gelişme sağlanıyor ve başlıkta belirtildiği gibi yollar aydınlanıyor. Peki, şehirler ISO37120 standardını nasıl kullanacak? 1. Hizmet performansını ve yaşam

K. İhsan Mutlu kalitesini değerlendirerek, 2. Şehir bütçesine öncelik vererek, 3. İşletim şeffaflığını artırarak, 4. Bölgesel ve küresel kıyaslamalara/ örneklemelere önem vererek, 5. Açık veri ve uygulamalarına destek vererek, 6. Altyapı yatırımlarında kamu ve özel finansman için kaldıraç sağlayarak... Yukarıda özetlenen tabloya baktığınızda, söz konusu standartın niçin önemli olduğu kolaylıkla anlaşılmaktadır. Şöyle ki; • Etkili Şehir Yönetimi ve Performans Ölçümü sağlanmaktadır. • Sivil Toplumla Devlet arasındaki boşluğu kapatmak için köprü oluşturup şeffaflık oluşturulmaktadır. • Şehir Yönetim Kılavuzu oluşturulup Sürdürelebilir Planlama yapılmaktadır. • Yerel ve küresel olarak şehirler arasında öğrenim kolaylaştırılmaktadır. • Böylelikle daha ilkesel politika geliştirmek üzere karşılaştırmalı analizler yapılabilmektedir. • 3.Taraflarca doğrulanmış Açık Veri

kullanımı sağlanmaktadır. Standart üzerinden yürünecek bu aydınlık yoldan kimler yararlanacak? sorusuna cevap olarak her kente uygulanabilir olması sebebiyle; belediyeler, yerel devlet kurumları denilebilir. Bu imkan, belediye başkanları, şehir yöneticileri, planlamacılar, politikacılar, araştırmacılar, iş dünyasının liderleri, tasarımcılar, diğer profesyonel yöneticiler ve vatandaşlar için önemli bir araç oluşturmaktadır. Söz konusu standardın hayata geçirilmesiyle işin bittiğini düşünmek büyük bir emekle sürdürülmekte olan çalışmalara haksızlık olacaktır. Çünkü, şimdi sıra “Sürdürülebilir Kalkınma ve Esneklik için Şehir Göstergeleri”ni oluşturma aşamasına gelmiştir (ISO37121 ++). Bu çalışmanın alt başlıkları sırasıyla; 1. Acil Durum Hazırlıkları, 2. Yağış ve fırtına dalgalanmalarında değişiklikler, 3. Biyolojik çeşitlilik Korunması, 4. Alternatif Enerji, 5. Risk Değerlendirmeleri, 6. Altyapıda Esneklik, 7. Akıllı Şebekeler (Smart Grid), 8. Ekonomide Esneklik, 9. Politikada Esneklik, 10. Yürüyerek ulaşabilirlik ve Erişebilirlik, 11. Toplu Taşıma ve Hareketlilik, 12. Su ve Atık Yönetimi, 13. Doğaya saygılı binalar(Green Buildings), şeklinde oluşturulmuş ve Akıllı Şehir grup çalışmalarıyla sürdürülmektedir. The World Council on City Data (WCCD) vakfı tarafından tüm dünyada sürdürülmekte olan bu çalışmalara dahil olan şehirler; Amman, Buenos Aires, Barcelona, Bogota, Dubai, Guadalajara, Haiphong, Helsinki, Johannesburg, London, Makati, Minna, Mekke, Rotterdam, Sao Paulo,

Shanghai ve Toronto’dur. Şehirler arasında yaratıcı bir öğrenme ortaklığı, uluslararası örgütler, kurumsal ortaklar, ve daha fazla akademik yenileşim, alternatif gelecekler imgeleme, daha iyi ve daha yaşanabilir şehirler inşa etmek için WCDD küresel merkez haline geldi. Bir de geçen yıl ‘Akıllı Şehirler’ konusunda önemli çalışmalara imza atan Eve Kadar Fiber Konseyi (FTTH Council) içinde yer alan SmartCitiesGroup var. Bu grup, 10-12 Şubat arasında Varşova’da yapılacak olan toplantı ve çalıştaylarda üye ve katılımcılara önemli sunumlar hazırladı. Bu sunumlardan önemli bir özeti sizlerle paylaşmak üzere çalışmalarımı sürdüreceğim. İnanıyorum ki konuya ilgi duyanlar mutlu olacaktır. WCCD Foundation tarafından çizilmiş olan bu gelecek tablosunda ülkemizden herhangi bir şehrin yer almaması bana epeyce düşündürücü geldi. Ayrıca liste gözden geçirildiğinde yaşadığımız tüm olumsuz olayların neredeyse tamamına karşı yapılacak çalışmalar, söz konusu standartta yer alıyor. Ağırlıklı olarak yerel yönetimlerin bundan böyle standartlara saygılı bir tutumla alacakları kararlar her tür yalnızlığı, kenarda bırakılmışlığı ortadan kaldırıp çok önemli adımların atılmasını sağlayabilir. Değerli okurlar, konu üzerinde çalışan akademisyenler, yöneticiler bu durum karşısında bize özgü bir tabirle ‘enseyi karartmamalı!’. Yapılacak çok şey, yürünecek çok yol var. Daha kaliteli ve her bireye kolayca uzanan bir eğitim politikasıyla geleceğin “Akıllı Şehir” mimarlarını, mühendislerini, uzman ve yöneticilerini yetiştirmeliyiz. Evet, enseyi karartmamalıyız ama kısacık ömrümüzü de yollarda heba etmemeliyiz değil mi? Daha güzel günlerde yaşayabilmek için daha çok çalışmalı ve hem insana hem de çevremize saygılı olmalıyız.



30

BThaber

GÖRÜŞ

23 - 29 MART 2015

Türkiye Bankalar Birliği nezdinde kurulan Risk Merkezi faaliyetlerinin denetlenmesine yönelik esasları düzenleyen tebliğ ile Risk Merkezi ve üyeleri bünyesinde uyum çalışmalarının yapılması kaçınılmaz oldu.

Selİm Elban CRISC, CRMA, CISA, CGEIT PwC Risk, Süreç ve Teknoloji Hizmetleri Müdür Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), “Bilgi Alışverişi, Takas ve Mahsuplaşma kuruluşlarının bilgi sistemleri yönetiminde esas alınacak ilkeler ile iş süreçleri ve bilgi sistemlerinin denetimine ilişkin tebliği” 4 Aralık 2013 tarihinde resmi gazetede yayınlamıştı. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) nezdinde kurulan Risk Merkezi faaliyetlerinin denetlenmesine yönelik esasları düzenleyen bu tebliğ ile Risk Merkezi ve üyeleri bünyesinde uyum çalışmalarının yapılması böylece kaçınılmaz oldu. 2014 yılını uyum çalışmalarıyla geçiren Risk Merkezi, üyeleri için 3 Ekim 2014 tarihinde bir duyuru yayınlayarak üyelerden beklenen çalışmaları tüm üyelere tebliğ etti. Ayrıca Risk Merkezi tarafından üyelere yönelik seminerler düzenlenerek beklenen çalışmalar ve bundan sonra izlenecek yol haritasıyla ilgili bilgilendirmeler de yapıldı. Bu kapsamda Risk Merkezi verilerine erişen tüm tarafların, uyumlu Bilgi Güvenliği Politika ve uygulamalarına sahip olması bekleniyor ve Risk Merkezi üyelerinin bilgi sistemleri ve iş süreçlerini uygun hale getirip getirmediğinin çeşitli denetimlerle tespit edileceği açıklanıyor. Peki bu dönüşüm sürecinin detayları nedir? Şirketler bu duyurunun özellikle Risk Merkezi üyelerini ilgilendiren kusumlarına en iyi nasıl hazırlanabilir? Bilgi sistemleri ve bankacılık süreçleri denetimlerini gerçekleştirmek konusunda BDDK tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlardan biri olan PwC Türkiye olarak, farklı sektör

Risk Merkezi Üyeleri bu düzenlemeleri konuşuyor

ve firmalarda edindiğimiz geniş tecrübeye istinaden, bu konunun detaylarını siz okuyucularla paylaşmak konusunda sorumluluk hissediyoruz. Söz konusu düzenleme kapsamında dikkate alınması gereken öncelikli hususları sıralayarak başlayalım: • Uyum denetimlerinin yıllık olarak yaptırılması ve Risk Merkezi’ne raporlanması gerekiyor. • Denetimler sonucunda hazırlanması planlanan raporlama formatının 2015 ikinci çeyrekte Risk Merkezi tarafından yayınlanması bekleniyor. Yeni format üyelere bu tarihten itibaren duyurulacak. • Denetim sonuçlarına ilişkin tespit edilen

uyumsuz noktalar, bilgi akışının kesilmesine kadar gidebilecek ceza-i yaptırımlar getirecek. Cezanın kapsamı Risk Merkezi’nce belirlenip uygulanacak. • Uyum denetimi yetkisi, BDDK tarafından bilgi sistemleri ve iş süreçleri denetimi konusunda yetkilendirilmiş kuruluşlara verilecek. • Risk Merkezi üyelerinin uyum çalışmalarına 1/1/2015 itibariyle başlaması bekleniyor. • Duyuru kapsamında açıklanan uyum çalışmalarının en erken şekilde başlatılması ve denetim zamanına kadar uyumsuz alanların giderilmesi öneriliyor.

Bu düzenlemelerin şirketinizde eksiksiz olarak uygulanmasını sağlamak için ise öncelikle uyum çalışmalarını şu üç aşamada değerlendirmeniz büyük önem taşıyor: Mevcut Durum Analizi Risk Merkezi tarafından yapılan duyuru kapsamında beklenen uyum çalışmalarında üye kuruluşların durum değerlendirmesi, mevcut durum analizleri ile gerçekleştirilecek. Bu değerlendirme sonucunda iyileştirmeye açık alanların tespiti çok önemli. İyileştirme Tespit edilen iyileştirmeye açık alanlara yönelik

alınacak aksiyonların belirlenmesi, sahiplerinin atanması, son tarihlerin belirlenmesi ve çeşitli iyileştirme çalışmalarının gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu kapsamda denetim zamanına kadar alınması planlanan aksiyonların sıkı takibinin yapılması gerekiyor. Denetim Risk Merkezi tarafından yayınlanan kontrol hedefleri ve bilgi güvenliği politikasına yönelik bağımsız denetim kuruluşları tarafından gerçekleştirilecek uyum denetimleri sürecin en kritik noktalarından biri. 2015 yılı için yapılacak denetimlerin tüm yılı kapsamasına ise bilhassa dikkat edilmeli.


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

23 - 29 MART 2015

Her yıl Almanya’da Hannover kentinde düzenlenen CeBIT Handan Aybars Bilişim Fuarı, bu yıl Çin’in Hannover partnerliğiyle 16-20 Mart tarihleri arasında gerçekleştirildi. Önceki yıllara kıyasla Türkiye’den katılan şirket sayısı 6 ile oldukça sınırlı kaldı. Türkiye’den katılan şirketler harf sırasıyla Canovate, Havelsan, Mabas Elektronik, Özgün Kablo, Türksat ve Voksporta Teknoloji oldu. KKTC’den şirketler de fuarda yerini aldı. CeBIT 2015’in öne çıkan başlıkları beklendiği gibi, büyük veri ve bulut, sayısal dönüşüm, IoT, mobilite, güvenlik ve sosyal iş oldu. Bu başlıklarda farklı ülkelerden yetkili isimler, konuşmaları ile katılımcıları bilgilendirdiler. Detayları gelecek haftaki sayımızda da okuyabileceksiniz. Ama bu haftadan bazı örnekleri paylaşmadan olmaz. Örneğin, giyilebilir ve belki de sürülebilirkoklanabilir teknolojiler odaklı fikirlere yakın olmak için fuarda geniş bir standla yerini alan Hugo Boss… 1990 yılından bugünleri gören, Arnold Schwarzenegger’in başrolünde oynadığı ‘Total Recall’ filmini andıran rahat koltukları, gözlükleri ile tepeden tırnağa rahatlığı garanti eden brainLight gözümüze ilişenlerden sadece bazıları. Akıllı otomobilleri de unutmamak gerek. Gelişen ihtiyaçlara yanıt olan çözümler Fuarda geniş bir alanda yerini alan Çin’in önde gelen bilişim şirketi Huawei, CeBIT vesilesiyle yeni çözümlerini katılımcılarla buluşturdu. “Innovative ICT, Building a Better Connected World” mottosu ile fuarda yerini alan Huawei, bu eksende dört çözümünü detayları ile basın toplantısında paylaştı. Her biri, hızlı gelişen BT ve bunun kurumsal hayatta yarattığı dönüşüme yanıt niteliğindeki çözümler, dikey sektörlerde iş modellerinin değişimini de mümkün kılıyor. Konuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşma yapan Huawei Ürün ve Çözümler Başkanı Ryan Ding’e göre, BT altyapısında değişimi dikkate almak şart. Çünkü bir zamanlar kurumsal destek sistemi olarak görev yapan bu altyapı, artık değer katan bir üretim sistemi görevini üstleniyor. Bu görev değişimine kayıtsız kalmayanlar, farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerinde gereken dönüşümü ve inovasyonu hayata geçirebiliyor. Ama Ding’in de

CeBIT’te işbirliğine açıklık ve dönüşüm vurgusu öne çıktı Gelişen teknoloji ve hayatımıza giren birçok kavram detayları ile ele alınırken, iş süreçlerini ve kurumsal yapıyı da buna uygun dönüştürmek gerektiği vurgulandı.

SAP ile işbirliği fırsatları büyüyor Bu yılki CeBIT partner ülkesi Çin’den Huawei ve CeBIT’ın evsahibi Almanya’nın gururu SAP, etkinlik kapsamında önemli işbirliklerini duyurdu. Bunlardan ilki IoT merkezli gelişmiş araştırmalara odaklı ortak bir inovasyon laboratuarı. Hedef ise bu ortak çalışma ortamı ile yeni çözümleri ortaya çıkartmak. İki şirketin pazarda

gelişmiş IoT ve bulut çözümleri adına yaptığı bu işbirliğinin, Industry 4.0 gelişimini de hızlandıracağı üzerinde duruluyor. Daha önce SAP HANA, büyük veri sunumları ve akıllı şehir teknolojileri gibi başlıklarda da işbirliklerini hayata geçiren Huawei ve SAP, bu son işbirliği ile Huawei’nin BT altyapısını ve bağlantı

dikkat çektiği gibi, her yenilik, bazı sorunlarıyla birlikte sektörde yerini alıyor. Ding, bunun ilk akla gelen örneği olarak akıllı şehirlerdeki güvenlik, kontrol ve bağlantı sorunlarını gösterdi. Ding’in ardından söz alan Huawei’nin yetkili isimleri, söz konusu sorunları da adreslemeyi hedefleyen yenilikleri katılımcılarla paylaştı. eLTE Genişbant Çözümü: LTE yapısını yenilemeyi hedefleyen, 4G teknolojisini baz alan eLTE çözümü, ses, veri ve videoyu tek bir ağ yapısında bütünleştiriyor. Dikey sektör ihtiyaçlarını karşılamak için de bu çözümde

gerekli destekler sunuluyor. Huawei, sektöre özel ihtiyaçları karşılamak için iş ortakları ile işbirliklerini de hayata geçiriyor. Agile WAN: WAN 3.0: Bağlantılar, iletişim ve bilgi paylaşım yöntemleri değişirken, M2M’in büyümesi de göz önüne alındığında, daha iyi bağlantı için daha iyi WAN bağlantısı gerekiyor. Yeni bir ağ yapısı, hele de artan trafik ve cihaz sayısı, bulut uygulamalar gibi unsurlarla gerekli hale geliyor. Bu nedenle WAN kalitesi önemli ve artık standart bağlantı mantığından çıkıp WAN 3.0 yapısını benimsemek gerek.

çözümlerini HANA bulut platformu ile bütünleştirmeyi, ayrıca aynı bağlantıyı diğer SAP uygulamaları ve analitik araçları ile de sağlamayı hedefliyor. SAP HANA bulut platformunu temel alacak olan bu işbirliği; Çin, Avrupa ve gelişmekte olan pazarlara daha gelişmiş çözümlerin sunumunu mümkün kılacak.

OceanStor 9000-Depolama ve 4K buluştu: 4K için yine Almanya’nın şampiyon olduğu 2014 Dünya Kupası’nı ‘lansman yılı’ olarak tanımlayan Huawei yetkililerine göre, medya sektörü 4K rüzgarına uyum sağlamak zorunda. Bu rüzgara uyumda medya kuruluşlarının operasyonel maliyetlerini birçok açıdan azaltmayı hedefleyen OceanStor 9000, uçtan uca yayın üretiminde de yönetimi ve işlemi tekil bir depolama sistemi ile kolaylaştırıyor, hız katıyor. Yeni nesil anti-DDoS: Güvenlik çözümlerini sürekli güncelleme gerekliliğini ‘zamana

31

Industry 4.0: Küresel işbirliği için fırsat Huawei Enterprise Group Başkanı Yan Lida, telekom sektörü için 170 ülkede en büyük çözüm sağlayıcı olduklarını belirtirken, network odaklı uzmanlığa dikkat çekti. Lida, yenilikleri hakkında da kısa bilgiler paylaştı. eLTE, medya sektörü önderliğinde verimliliği ve hızı bulut ile sunan Cloud Platform, üç ayda 2 milyon satış hacmine ulaşan Huawei Mate 7 bu konuşmada öne çıkarken, Lida, farklı bir tanımla bilişimin sektörel etkisine yeni bir isim vermiş oldu: Industry 4.0. Bu yeni düzende tüm altyapıdaki bağlantılar yeniden kurgulanmalı. Çünkü dev bir bağlantı havuzunda tüm bu cihazları nasıl bir network’le bağlamak gerekir, bu network karar alma süreçlerine nasıl hız katabilir gibi sorulara yanıt vermek işin temeli. Güvenlik başlığında da bir ‘4.0’ devrine işaret eden Lida, şu detayları paylaştı: “Hassas bir BT altyapısı var artık. Altyapı da uygulama ve yazılımla işliyor. Ama bunlar arasında ortak bir standart yok. Bunun yarattığı sorunları aşmak için kıtalararası işbirliği ortamı ortaya çıktı. Bu açıdan bakıldığında, Industry 4.0, farklı katmanlara sahip. Dağıtık platformlarda çoklu uygulamalar gerçek zamanlı olarak ortak işliyor. Mobil genişbant ve çevik network yapıları, M2M bağlantılarını üstlenebilecek platformlar var. Temelde sanallaştırma var ve katmanlar arası bağlar böylece destekleniyor.” Lida, üzerinde çalışılan Ar-Ge projeleri hakkında da bilgi verdi. Bunlardan biri olan LTE-M, Lida’ya göre hele de 5G öncesinde önemli bir teknoloji olacak. Smart IoT Gateway ise uygulamaların geliştirildiği bir yapı olarak, çoklu platformu destekleyecek. BDII (Business-Driven Innovative ICT) ise müşteriler, iş ortakları ve Huawei ile dikey sektörel ihtiyaçları adreslerken, Lida ekledi: “Küresel işbirlikleri ile yarattığımız ekosistemi hep geliştireceğiz.”

karşı savaş vermek’ olarak tanımlayan Huawei yetkililerine göre, yeni nesil çözüm Black Lotus ve Huawei’nin ortak DDoS Trafik Temizleme Servisi’nin de temeli. İlk aşamada Huawei’nin anti-DDoS çözümü Black Lotus’un Kuzey Amerika’daki laboratuvarlarında onaylandı. İkinci aşamada Cloud Cleaning Center, trafik temizlemek için Amsterdam’da hayata geçti. Yeni nesil anti-DDoS, güvenli trafiği engellemeden yüzlerce DDoS saldırısını bertaraf etmek için farklı açılardan sayısız trafik modeli örneği çıkartıyor ve bunun için büyük veri teknolojisini kullanıyor.


32

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

Handan Aybars Facebook, Twitter gibi iletişim, etkileşim ve paylaşım sitelerindeki gelişmeler etik ve şeffaflık kavramlarının önemini artırıyor. Bu kadar şeffaflık, iş yapma tercihlerinin özünde olması gereken doğruluğu, dürüstlüğü ve samimiyeti daha da öne çıkarıyor. Yani konumuz bu devirde pas geçilme şansı olmayan ‘etik’. Bu konuda Etik ve İtibar Derneği Kurucusu ve Genel Sekreteri Tayfun Zaman sorularımızı yanıtladı: n Gelişen teknoloji, piyasadaki rekabet gibi faktörlerin etik davranışlara etkisi nedir? Yeni dünyada, şirketlerin iş süreçleri ve ilişkilerinde öncelikli değerlerinin, şeffaflık ve samimiyet olması gerektiğini görüyoruz. Çalışanlarla ve tüm paydaşlarıyla olan ilişkilerinde açık, net ve dürüst olmaya özen göstermeleri gerekiyor. Zira artık şirket sadece hukuk önünde değil, biz paydaşları gözünde de sorumlulukları, hakları, görevleri, öncelikleri olan bir kurumsal dünya vatandaşı. n Yani şirketlerin bu gerçeği bilerek yol alması şart. Evet, şirketlerin yeni normali; yaptıkları işleri ve o işleri yapım biçimlerini, en etik yoldan, en sürdürülebilir yoldan ve en şeffaf yoldan yapmaları. Çünkü artık bir tane e-posta bile dünyayı değiştirebiliyor. Bir şirketin etiğe olan yaklaşımı, samimiyeti, açıklığı ve şeffaflığı, itibarına, dolayısıyla iş sonuçlarına doğrudan etki ediyor. Her şirket, dünyaya örnek olacak uygulamaları ile tanınmak kadar, bir itibar felaketine uğramaya da 140 karakter mesafede. Artık ‘kimliğini anlatma’ çağındayız. Mesajlarınız gerçek kimliğinizi yansıtmadığında ise paydaşlar bunu derhal anlıyor ve bu aldatmacanın karşılığını hemen alıyorsunuz. n Bilişim başlığındaki gelişim, İK’nın artan yetkinlikleri ve iş süreçlerinde yaşanan adımlar ne gibi etik sorunlara yol açabiliyor? Tek doğru cevabın olmadığı, zor bir soru bu. İş

23 - 29 MART 2015

Bilişim, etiği yeniden tanımlıyor Günümüzde iletişim tek taraflı bilgi akışı kimliğinin çok ötesine geçti. Küresel dünya vatandaşının taleplerine uygun olarak karşılıklı bilgi akışı ve etkileşim kavramları ile yeniden tanımlandı. başvurusunda bulunan adayın özel hayatı, politik görüşü, cinsel tercihi ve görüşlerini ifade etmeyi tercih ettiği mecralar mülakatın konusu değildir. Şirketin ayırımcılık, insan haklarına aykırılık, kişisel özgürlüklere saygısızlık veya duyarsızlık anlamına gelecek soruları sormaması, kişiyi özel hayatına dair bilgileri açıklamak zorunda bırakmaması gerekir. Bunlar evrensel doğrulardır, ama bu bilgilere ulaşmanın mümkün olmadığı günler de geride kaldı. Görme, duyma, okuma imkanı yokken ‘beyanı’ esas alan şirketler, teknolojinin kendilerine sağladığı bu olanağı kullanmamalı mı? Kullandıkları taktirde sınır nerede çizilecek? Sınır aşıldığında adaleti kim sağlayacak? Öncelikle İK’nın neyin anayasal ve yasal hak, neyin mahrem, neyin özel hayat olduğunu doğru tespit etmeleri, bu kriterleri oluştururken hukuki destek almaları ve en önemlisi, şirket menfaatlerini korumaya gösterdikleri özeni, adayın haklarını korumaya da göstermeleri şart. İK bu duyarlılığa ve hukuki desteğe sahipse, işe alım süreçlerini

Etik ve İtibar Derneği Kurucusu ve Genel Sekreteri Tayfun Zaman doğru yönetecektir. Aksi durum sağlıksız bir işe alım ile sınırlı kalmaz, çalışan ile sorunlu başlayan ve böyle devam etmesi muhtemel bir istihdam süreci ile neticelenir. n Bireyler, kişisel teknoloji yetkinliklerini kurumsal hayata aktarırken ne gibi etik hatalara yol açabiliyorlar? İfade özgürlüğünü kullanırken, şirketinin bilgi gizliliği sınırı nerede başlayıp nerede bitiyor iyi bilmeli. Hak kullanmanın aslı, o hakla birlikte gelen sorumlulukları

bilmek gereğini de getiriyor. Her iki sorunun aslında ortak bir çözümü var: Sosyal Medya Kullanım Politikası. Kimin hangi bilgiyi nerede, ne sıfatla açıklayabileceği bu politikada açıkça bildirilmeli. Kimi sosyal medya ortamlarında kişi olarak, kiminde profesyonel olarak varız. Çalıştığınız şirketin bilindiği bir ortamda paylaştıklarınız ile profesyonel açıdan anonim olduğunuz ortamlarda paylaştıklarınız farklı hassasiyetler gerektirebilir. Çalışanlar şirketin itibar sözcüsüdür ve “gönder” tuşuna basmadan bir kez daha düşünmesi gerekir. n Bilişimde gelişim, kurumsal hayatta ne gibi etik sorunlara yol açabiliyor? Bilginin işlenmesi ve yayılması, bilgi ile doğru bir ilişki yaşayan hiçbir şirkette etik soruna sebep olmaz. Bilgi korkacağımız bir şey olamaz. Bilinmesinden korktuğumuz şeylerle ilgili düzelme ve ilerlemeye kapalı olmak ise anlaşılır bir tutum olamaz. Artık şirketlerin algıları, birkaç kanaat önderi ve makul büyüklükte bir medya bütçesi

tarafından değil, milyonların kolektif fikirleriyle şekilleniyor. Tüketici pek çok kanaldan besleniyor. En iyiyi o biliyor. Amazon’dan kitap alırken, okurların yazdıkları eleştiriler, profesyonellerden daha fazla ilgi görüyor. Şirketlerin kendilerini yeni ‘normal’ içinde faaliyet gösterirken bulduğunu söylemek abartılı olmaz. Ama yeni normalde, bir insan uygarlığı kadar eski bir kavram var. O da ahlak meselesi. Etik meselesi daha çok önem kazanıyor, öne çıkıyor. İşlerin kamu yüzü tamamen değişti. Bunun farkına varamayan kurumlar, itibarlarının bir anda zedelenmesi riskiyle karşı karşıya kalacak. İnternet, tüketicilere işletmelerin Kurumsal Sosyal Sorumluluk iddialarını sorgulamaları için gereken araçları sağladı. Artık tüketici, Google’dan şirketlerin yaptıklarını aratıyor. Bu projeleri kendisi araştırıyor, sonuca kendisi varıyor. n Bu yolda bir kurumda kimlere, hangi birimlere ne gibi görevler düşüyor? Kişinin ahlak değerlerine bağlı olması tabi ki önemli, ancak iş etiği diğer şirket fonksiyonlarında olduğu gibi verilere dayalı bir yönetim sistemi ile idare edilmesi gereken bir fonksiyon. Şirketlerin etik değerleri olur, bu değerler etik politikalar ile yazılı hale getirilir ve tüm çalışanlara yayılır. Böylece iş etiği, şirketin yazılı kültürü haline gelmiş olur. Ama yazılan etik kodunun şirket duvarlarını süsleyen bir iyi niyet bildirgesi olmaktan sıyrılıp, şirketin iş yapış biçimi ve her karar anına yön veren doğal refleksi haline gelmesi de gerekir. Sürekli gelişen, etik olanın ve olmayanın açıklıkla tanımlandığı, uygunsuzluk risklerinin önceden belirlendiği ya da oluşan uygunsuzlukların en kısa zamanda fark edildiği bir kontrol ikliminin oluşturulduğu şirketler, etik yönetimi konusunda başarılı şirketlerdir. Şirketteki en önemli rol model ise yöneticinin kendisidir. Sürekli eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları ile, etik ihlallerinde verilecek cezaların hatırlatıldığı değil, iş etiğinin bir sorumluluk ve verimli iş yapma biçimi olduğunun altının çizilmesi önemli.



34

BThaber

BTnet.com.tr

23 - 29 MART 2015

Şehirlerin dünya ekonomisindeki rolleri büyüyor

Günümüzde küresel ekonominin itici gücünü şehirler oluşturuyor. McKinsey danışmanlık şirketinin gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre küresel gayri safi hasılanın yüzde 60’ı yaklaşık 600 şehirden geliyor. 2010 yılında 3,1 milyar olan şehirlerde yaşayan insan nüfusunun, 2050 yılında 6,3 milyara yükseleceği beklentileri, şehirlerin dünya

ekonomisindeki rolünün daha da artacağını gösteriyor. Geleceğin şehirleri için yeni trendler Bir şehrin başarısı en temelde o şehrin altyapı kalitesine bağlı. Enerji, su, atık yönetimi tedariki, ulaşım, yiyecek ve işlenmiş ürünlere sorunsuz erişim gibi özellikler sunan şehirler, ekonomik ve kültürel büyümede öne çıkacak.

Çünkü altyapısı gelişmiş şehirler sadece temel yaşam ihtiyaçlarını destelemekle kalmıyor, bireyler ve kurumlar arası etkileşimi ve fikir paylaşımını da mümkün kılıyor. Şehirli insan için yaşam kalitesi gelecekte çok daha önemli bir kriter olacak. Yaşam kalitesini etkileyen başlıca etkenler arasında yer alan sürdürülebilirlik, dayanıklılık, enerji verimliliği, kaliteli konut

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı için geri sayım başladı Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) Genel Müdürü Rolf Heuer, parçacıklara kütlelerini verdiği düşünülen ve “Higgs Bozonu” adı verilen atomaltı parçacığın keşfinde kullanılan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın iki hafta içinde yeniden çalıştırılacağını bildirdi. İkinci üç yıllık çalıştırma için hazırlanan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın iki yıl aradan sonra ilk çalıştırmaya göre neredeyse iki kat daha fazla enerji ile çalışacağına dikkati çeken Heuer, “Doğa bize nazik davranırsa bu yeni enerji seviyesi ile Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, fizik ve gelecekteki keşifler için yeni ufuklar açacak” diye konuştu. Büyük Hadron Çarpıştırıcısı Direktörü Frederick Bordry ise tüneldeki parçacıkların Mart ayının sonunda yeniden dönmeye başlayacağını ancak parçacık, yani enerji

çarpışmalarının Mayıs ayında gerçekleşeceğini söyledi. Dünyanın en büyük ve en güçlü parçacık hızlandırıcısı olan 27 kilometrelik bir halka şeklinde tasarlanan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın çalıştırılması için – 271 derecelik sıcaklığa ulaşması gerekiyor. CERN Aralık ayında yaptığı açıklamada, bu sıcaklığa neredeyse ulaşıldığını duyurmuştu.

3 yıllık bir çalışma planı oluşturulan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın ilk döneme göre iki kat daha fazla enerji ile çalışma beklenirken, CERN Genel Müdürü Rolf Heuer, bu yeni enerji seviyesi ile Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın fizik ve gelecekteki keşifler için yeni ufuklar açacağını ifade etti. CERN’de yapılan deneyler sonucunda Mart 2013’te Higgs Bozonu keşfedilmişti.

ve okullar, güvenlik, hatta mutluluk gibi kriterlerde vatandaşlarına sunduğu hizmetlerle öne çıkan “akıllı” şehirler, en hızlı büyüyen şehirler olacak. Şehri teknolojinin değil insanların oluşturduğu gerçeğinin unutulmaması gerekiyor. Bir şehrin ekonomik rekabet gücünün artması için önerilen yeni projeler ya da rehabilitasyon çalışmalarının

onay sürecinde, o şehirde yaşayan vatandaşların bilgi sahibi olması kritik önem taşıyacak. Günümüz teknolojisinin desteklediği “Büyük Veri”, şehir yöneticileri ve ticari şirketleri yeni tasarım ve çözümler geliştirme ve kamuya sunma konusunda teşvik ediyor. Nüfus artışı, meteorolojik etkiler gibi birçok faktör de büyük veri sayesinde kolayca analiz edilebiliyor.

Facebook ‘hedefe’ TheFind’ı satın alarak kilitlendi

Sosyal medya devi Facebook, e-ticaret arama platformu TheFind’ı satın alarak reklamverenlerle olan bağını sıkılaştırmayı amaçlıyor. Son dönemde gelir kaleminin temelini oluşturan reklam gelirlerini, satın alma işlemleriyle artırmaya başlayan Facebook, TheFind ile reklamverenlerin hedef kitlelerine çok daha verimli bir şekilde ulaşmalarına olanak sağlayacak. TheFind’dan söz etmek gerekirse, platformun en basit şekilde e-ticaret alanında hizmet verdiğini söyleyebiliriz. Kullanıcılarına satın almak istedikleri ürünler konusunda birden çok alternatif sunan platform, arama yapıldığında birçok online ya da fiziksel mağazanın verilerinden yararlanıyor. Arama

motoru özelliği sayesinde Facebook’un ilgisi çeken TheFind’ın kullanıcılarına 500 bine yakın mağaza üzerinden ürün fiyat karşılaştırma imkanı sağladığını da belirtmek gerekiyor. Facebook ve TheFind arasındaki anlaşmanın detayları hakkında bilgi verilmese de, TheFind ekibinin Facebook bünyesinde alışageldik iş süreçlerinde ziyade Facebook kullanıcılarına reklam ulaştıracakları belirtiliyor. Reklamverenlerin oldukça ilgisini çekebilecek bu gelişmeyle birlikte, reklamverenler Facebook gibi geniş bir kullanıcı portföyüne sahip sosyal platform üzerinden hedef kitlelerine ürünlerini tanıtma ve pazarlama olanağı yakalayacaklar.



36

BThaber

BTnet.com.tr

23 - 29 MART 2015

Technopc ürün gamını B200 ile genişletti Yerli donanım markalarından Technopc’nin yeni “Hepsi Bir Arada” bilgisayarı B200, yenilikçi tasarımı sayesinde kurumlara ve son kullanıcılara esnek kullanım olanakları sunmasıyla dikkat çekiyor.

Konutlar Android panellerle akıllanacak Akıllı telefon ve tabletlerde sıklıkla kullanılan Android işletim sistemi, dokunmatik ekranlı iç paneller ile şimdi de yaşam alanlarına taşınıyor. Gayrimenkul sektörü sadece üretim aşamasındaki yeniliklerle değil, akıllı ev teknolojilerindeki gelişmelerle de dikkat çekiyor. Gerek villa tipi müstakil yapılarda gerekse apartmanlarda kullanılabilen interkom sistemleri de güvenliği sağlamaya ve hayatı kolaylaştırmaya yönelik özellikleriyle akıllı evlerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Gelişmeler doğrultusunda, emlak sektörünün bu alandaki tercihleri de değişkenlik gösteriyor. Yakın geçmişe dek yoğun olarak kullanılan analog ve dijital tabanlı sistemlerin yerini IP tabanlı sistemler alıyor.

Bu sistemlerin dünyadaki en önemli temsilcileri arasında bulunan 2N markasının IP interkom çözümleri için geliştirdiği iç panel ise, tasarımı ve gelişmiş özellikleri ile akıllı yaşam alanlarının teknolojik tamamlayıcısı olmaya aday. Günümüzün en yaygın mobil işletim sistemleri arasında bulunan Android ile çalışan “2N Dokunmatik İç Panel” kapı iletişimini akıllı ev ve otomasyon sistemlerinin kontrolü ile bir araya getiriyor. Kullanıcı dostu özellikleri ile ziyaretçinin net bir şekilde görüntülenmesini sağlarken, iletişim kurmayı da kolaylaştırıyor.

7 inç büyüklüğündeki dokunmatik ekran, yanıtsız çağrıların ve aramaların kolayca fark edilmesini sağlayan LED göstergeler, tek tuşla aktif edilebilen “Rahatsız etmeyin (DND)” modu, ağdaki diğer iç panel ve interkom üniteleri ile iki yönlü iletişim kurabilme, 2N Dokunmatik İç Panel’i benzerlerinden ayıran özelliklerden bazıları olarak sıralanıyor. Sıva üstü montaja uygun yapısı sayesinde kurulumu son derece kolay olan ürünün güçlü dahili hoparlörü, kapı zilinin her çaldığında evin her köşesinden kolayca duyulabilmesini sağlıyor. Enerji tasarruf modu ile benzer ürünlere kıyasla üçte bir oranında daha az elektrik tüketen 2N Dokunmatik İç Panel, Türkiye’de Bircom tarafından satışa sunuluyor.

19.5 inç büyüklüğünde ve 1600x900 piksel çözünürlüğünde IPS ekranı bulunan B200 serisinin içinde hem Android 4.4 KitKat hem de Windows 8.1 işletim sistemi birlikte yer alıyor. Kullanıcılar açılış esnasında diledikleri işletim sistemini seçebiliyor. Bu sayede hem Windows ortamında çalışan yazılımlar hem de Android ortamında çalışan uygulamalar ve oyunlar rahatlıkla çalıştırılabiliyor. Gücünü Intel’in 4 çekirdekli yeni nesil işlemcisi Celeron N2930’dan alan Technopc B200 serisinde 2 GB, 4 GB ve 8 GB bellek seçenekleri bulunuyor. Depolama alanı olarak da 500 GB ve 1 TB’lık kapasitelerin yanı sıra dileyen kullanıcılar 60 GB, 120 GB ve 240 GB SSD seçeneği bulunan modelleri tercih edebiliyor. Technopc B200’ün farklı konfigürasyon seçenekleri sayesinde kullanıcılar

tek bir modele bağlı kalmadan ihtiyaçlarına en uygun çözüme ulaşabiliyor. 10 noktadan çoklu dokunmatik ekrana sahip olan Technopc B200’de 2W gücünde iki adet dahili stereo hoparlör bulunuyor. Ön kısmındaki kamera ile de HD kalitede görüntülü görüşme yapılabiliyor. Technopc B200’ün standart Hepsi Bir Arada bilgisayarlara göre en önemli avantajlarından bir tanesi ise dahili bataryası sayesinde herhangi bir güç kaynağına ihtiyaç olmadan bir tablet olarak kullanılabilmesi. Sadece 29 mm kalınlığa ve 3.2 kg ağırlığa sahip olan B200, ihtiyaca göre istenilen mekana kolayca taşınabiliyor. Siyah ve beyaz olmak üzere iki renk seçeneği bulunan Technopc B200 serisi 699 dolardan başlayan fiyatlarla satın alınabiliyor.

İstanbul One: Depreme dayanıklı veri merkezi tesisi Büyümeye bağlı olarak İstanbul ve çevresinde hızla artan veri trafiğini korumak ve yönetmek giderek daha zor ve önemli bir hal alıyor. Gelişmekte olan pazarlara yönelik veri merkezi danışmanlık hizmeti şirketi Unisonius’un kısa süre önce yayınladığı araştırma, Türkiye’de özellikle İstanbul ve çevresinde yoğunlaşan çoğu veri merkezinin deprem ve sel

gibi doğal felaketlere hazırlıklı olmadığını gösteriyor. Müşterilere amaca özel veri merkezi alanı tahsis sağlayacak olan Istanbul One, Zenium Technology Partners’ın Türkiye’deki ilk tesisi olma özelliğini taşıyor. Zenium ekibi dünyanın dört bir yanında çeşitli iklim ve koşullarda hayata geçirdiği geniş bir veri merkezi portföyü olan uzmanlardan

oluşuyor. Üç veri merkezi binasından oluşan İstanbul One, integral perde duvarlı beton bir iskelet üzerine inşa ediliyor. ABD deprem yönetmelikleri ASCE 31/41 ile denk olan ve Türkiye’deki en yüksek seviyeli deprem yönetmeliği konumundaki TEC 2007’ye uygun olarak tasarlanan bu binalar, hastaneler ve kamu binaları gibi “deprem sonrası

kullanılmaya devam edecek binalar” kriterinde 1,5’lik en yüksek önem derecesi doğrultusunda yükseliyor. Elektrik üretim ve dağıtım tesisleri, telekomünikasyon merkezleri gibi kritik öneme sahip binaların inşaatında kullanılan bu yönetmelik standartları, ciddi depremlerin ardından faaliyetin devamını sağlamak için gerekli tedbirleri

belirliyor. İstanbul One’ın depreme dayanıklı olarak tasarlanan sağlam binaları aynı zamanda en yeni bina yönetim sistemi teknolojilerinden, saha içi fiziksel altyapıya ve depreme dayanıklı acil durum jeneratörlerinden güç alan iki adet tamamen bağımsız alternatifli güç besleme kaynağına kadar çok çeşitli destek sistemleriyle donatılıyor.


BThaber

KARİYER

23 - 29 MART 2015

2015’in en iyi işverenleri Mayıs’ta açıklanacak Great Place to Work® Enstitüsü, 2015 Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesini Mayıs ayında açıklayacak. Türkiye’de 3’üncü kez açıklanacak listede çalışan odaklı yönetim anlayışı ile insani dokunuşu yüksek kurum kültürüne sahip şirketler ödüllendirilecek. Her yıl 53 ülkede, 7 bin işletme ve 16 milyon çalışanın analiz edildiği listeler, dünyada kurum kültürü alanındaki en geniş kapsamlı ve prestijli araştırma olma özelliğini taşıyor. Şirketler için bu listelerde yer almak, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi adına önem taşıyor. Great Place to Work®’ün geçen iki yılda Türkiye’deki listeleri 50-500 ve 501+ çalışan sayısı kategorilerinde açıklandı. Ayrıca BT ve finansın en iyileri ile özel ödüller kazanan şirketler de belirlendi. Great Place to Work® Türkiye, analizleri ile toplam 27 bine yakın çalışanı temsil etti. Öte yandan, Great Place to Work® Enstitüsü, 2016 araştırması için başvuruları almaya başladı. İlgili bilgilere www.greatplacetowork.com.tr adresinden ulaşılabiliyor. Kariyer yolunda pizza ve liderlik başabaş Listede yer alan, inşaat sektöründe küresel bazda faaliyet

2014 yılında açıklanan Türkiye’nin En İyi 15 İşvereni listesine giren şirketler şu şekildeydi: • Bursagaz • Mercedes-Benz Finansman • EMC • The Coca-Cola Company • SAP • The Istanbul Edition Hotel • Roche • LBT Varlık Yönetim • Hilti • Doğuş İnşaat • Axa Sigorta • Ericsson • Boyner Holding • Vodafone • PepsiCo

gösteren Hilti‘de çalışanlar, mesleki ve bireysel gelişimlerinde destekleniyor. Hilti Türkiye’nin yeni ofisinde gerçekleştirilen Pizza ve Liderlik etkinliği kapsamında ise her ay farklı sektörlerden üst düzey yöneticiler liderlik yolculuklarını anlatıyor. Bugüne kadar gerçekleştirilen Pizza ve Liderlik etkinliklerine Microsoft Ortadoğu ve Afrika Tüketici Kanal Grubu Genel Müdürü Burak Gökmen, Nestle Türkiye Genel Müdürü Reinhold Jakobi, Fibrobeton Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Yetişener, Bilkom

Genel Müdürü Cömert Varlık, Tetrapak Teknik Servis Başkan Vekili Johan Nilsson ve Hilti Global’in üst düzey yöneticileri katıldı. Hilti Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Canan Soybakış, “Yeni ofisimize taşındıktan sonra başladığımız Pizza ve Liderlik etkinliğine pek çok farklı sektörden üst düzey yönetici katıldı. Ayrıca doğuştan görme engelli olan Kerim ve Selim Altınok kardeşler de programda yer aldı” dedi. Hilti Group içinde ilk olma özelliği taşıyan Hilti Türkiye ofisi, dinlenme salıncağı, langırt, yeni anne bakım odası, masaj koltuğu gibi detaylarla zenginleştirilmiş verimli, şeffaf ve dinamik bir çalışma alanı sunuyor. Şirket çalışanlarını Amerika’da danışmanlarla geliştirilmiş Hilti Way Kampı‘na gönderiyor. Kampta, temel ürünlerden oluşan uygulamalı eğitimler veriliyor, sonra çalışanlar kendi bölge müdürü ile sahaya çıkıyor. Her yıl tekrarlanan programa tüm çalışanlar katılıyor.

Yazılım mühendisleri zirvede buluşacak Yazılım araştırmacıları, mühendisleri ve eğitmenlerin yazılım alanındaki yenilikleri, akımları, deneyimleri ve problemleri ele alacağı 9. Ulusal Yazılım Mühendisliği

Sempozyumu (UYMS’15), 9-11 Eylül 2015 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirilecek. Sempozyum kapsamında teknik bildiriler, deneyim sunumları, eğitim seminerleri kategorilerinde,

E T K İ N L İ K L E R 14-16 Nisan 2015

IFINTEC Finans Teknolojileri Konferans ve Fuarı İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.ifintec.com 16-17 Nisan 2015

Dinamikler 2015, 16. Uluslararası Proje Yönetim Kongresi Hilton Kozyatağı Otel, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.dinamikler.org 28 Nisan 2015

bildiriler için katılmak isteyenler için başvurular da başladı. Sempozyumda, farklı oturumlarda onlarca bildiri sunumu ve paneller yapılması planlanıyor.

Y U R T İ Ç İ

Esentepe Dedeman Otel AYRINTILI BİLGİ: www.uxistanbul.org 13-14 Mayıs 2015

UX Alive Konferansı İstanbul Wyndham Grand Levent AYRINTILI BİLGİ: www.uxalive.com 22-23 Mayıs 2015

Türkiye Elektronik Sanayii ve Elektronik Mühendisliği TESEM-2015 Kurultayı Bursa - BAOB Yerleşkesi AYRINTILI BİLGİ: www.tesem.org.tr

23-24 Mayıs 2015

ICT Summit Now Kids ‘15 Kadir Has Üniversitesi AYRINTILI BİLGİ: www.bzcocuk.com BTvizyon Anadolu Toplantıları

31 Mart 2015 Gaziantep 7 Nisan 2015 İzmir 14 Nisan 2015 Kayseri 15 Eylül 2015 Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr/

UXIstanbul 2015

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

37

Girişimcilerin buluşma blog’u Girişimcilik Vakfı’nın girişim alanında hayata geçirdiği yeni bloğu yayına başladı. Blog, girişimcilik ile ilgili yazıların çevirileri ile birlikte her gün güncellenen bir içerik ile http:// futureleadnow. com/ adresinde. Nisan 2014’te Türkiye’nin önde gelen girişimcileri, işadamları ve fikir önderleri

tarafından kurulan Girişimcilik Vakfı katılımcılarının girişimcilik alanındaki yolculuklarına dair paylaşımlar, Türkiye’de girişimcilik alanında yapılan etkinliklere dair izlenimler, girişimci/yatırımcı ya da internet ekosistemine yönelik yeniliklerin duyuruları blog’da yerini alıyor.

Nutanix Bölge Satış Yöneticisi Mehmet Tarımcı

Mehmet Tarımcı

Mehmet Tarımcı, 2015 Şubat itibari ile Nutanix Türkiye Bölge Satış Yöneticisi olarak görevine başladı. Marmara Üniversitesi’ndeki eğitiminin ardından, 5,5 yıl HP Networking’de Satış Yöneticisi olarak görev yapan Tarımcı, 1,5 yıl Symantec’de Kanal Yöneticisi olarak çalışmalar yürüttü. Tarımcı son olarak 1 yıl boyunca Citrix’de Cloud Networking grubunda satış yöneticisi olarak görev yapmıştı.

Teknosa’da yeni Genel Müdür Bülent Gürcan Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa’da Necil Oyman’dan boşalan Genel Müdürlük görevine Bülent Gürcan atandı. 1 Nisan’da Teknosa Genel Müdürü olarak göreve başlayacak olan Gürcan, 1988 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 1992-1993 yılları arasında Sony Gulf’da Bülent Gürcan Satış Müdürlüğü, 1993-2000 yılları arasında Max Mara’da Yönetici Ortaklığı, 2000- 2002 arasında Topshop Topman/Giysa‘da Operasyon Müdürlüğü ve 2002-2004 yılları arasında Başer Holding’de Perakende Direktörü olarak görev yaptı. 2004-2013 yılları arasında Teknosa Satış Direktörü ve TeknoSA Operasyon Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonlarında çalışan Gürcan, 2013-2015 yılları arasında ise Media-Saturn CEO’su olarak görev yapmıştı.

Medya çözümlerinde Harrit işbaşında olacak Sony Europe, AV ve Medya Çözümleri Pazarlama Başkanlığına Michael Harrit’i getirdi. Yayın ve medya sektörlerinde deneyimli olan Harrit, Sony’nin AV ve Medya Çözümleri sektöründeki pazarlama stratejisinden sorumlu olacak. Moskova’daki yeni bir medya merkezinin teknolojiden sorumlu direktör yardımcısı Michael Harrit olan ve Rusya’nın ticari amaçlı en büyük TV istasyonlarından birinin yönetim kuruluna yönetici danışmanlığı yapan Harrit, buradaki görevlerinden ayrılarak Sony’ye katılıyor. Harrit görevi, Sony Europe Satış Direktörü olarak yeni görevine atanacak Olivier Bovis’ten devralacak. Birleşik Krallık’ta bulunan Harrit, Danimarka Yayın Kuruluşu’ndaki görevlerinde ve Niras A/S bünyesindeki Multimedya Danışmanlık A/S’de multimedya danışmanlığı alanında uluslararası deneyimlerinden faydalanacak.


38

BThaber

MEKTUP

Güneşli bahar günlerinden merhaba, Bu haftaki açılışı, 100’üncü yılını kutladığımız Çanakkale Zaferi ile yapıyorum. Her yıl 25 Nisan’da, Çanakkale Savaş’ında yaşamını yitiren Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerleri anmak amacıyla, Çanakkale’yi ziyaret eden Anzakların, ‘Türkiye yılı’ olarak ilan edilen 2015’te Türkiye’ye akın etmesi bekleniyor. Uluslararası seyahat arama motoru Skyscanner’ın verilerine göre, Nisan ayı için Avustralya’dan Türkiye’ye yapılan uçak bileti aramalarında yüzde 22 gibi ciddi bir artış var. Öyle ki, Avusturalya hükümeti 25 Nisan için Türkiye’ye direkt uçuş talebinde bulunmuş. Biraz da astroloji diyelim, ama bu sefer farklı bir bakış açısıyla… Batı burçlarını doğu burçlarıyla kombine ederek yeni bir karakter tablosu ortaya çıkaran ‘Yeni Astroloji’, cibuu.com tarafından geliştirilen özel bir sistemle kişiler arasındaki uyumu belirlemek için kullanılmış. Cibuu’nun temel mantığı olan ve onu diğer arkadaşlık sitelerinden ayrıştıran ‘Yeni Astroloji’ kavramı, batı ve doğu burçlarını kombinleyerek ortaya çıkardığı farklı karakter özelliklerine dayanıyormuş. İlginç olabilir, bakmakta fayda var. Geçtiğimiz haftalarda yine bu sayfalarda yer verdiğim bir haber vardı, Samsung Electronics Türkiye’nin işitme engellilere özel görüntülü çağrı merkezi hizmeti “Samsung Duyan Eller” ve bunu tanıtmak için işitme engelli Muharrem Yazgan’a yer verilen tanıtım filmi. Film, dijital mecrada yurtiçinde ve yurtdışında 10 milyon kişiye ulaşmış, sosyal medyada 1 milyonu aşkın beğeni ve on binlerce de

23 - 29 MART 2015

Biz sustuk, ellerimiz konuşuyor

yorum almış. Bu gibi başarılı çalışmalar meyvesini vermekte gecikmiyor, ne dersin. Siemens Türkiye bir ilke imza atıyor, gençleri yaratıcı düşünme konusunda teşvik etmek için ‘Siemens İnovasyon Yarışması’nı hayata geçiriyor. Yarışmanın başvuruları 30 Mayıs’a kadar yapılabilecek. Sonuçlar Haziran ayında açıklanacak ve yarışmanın kazananları,

2015

www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

üç ayrı kategoride proje geliştirme seçeneği sunuluyor. Çevremizdeki gençleri bu yarışma konusunda haberdar etsek hiç fena olmaz. Gurur verici bir haber de ‘Doğaya Dönüş Başlasın’ sloganıyla hayata geçirdiği Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların (AEEE) Kontrolü Yönetmeliği kapsamındaki Türkiye’nin en büyük yenileme hareketini 2014 yılında başlatan

REKLAM SATIŞ GRUBU

YIL 21 SAYI 1014

23 - 29 MART

para ödülünün yanı sıra Türkiye, Almanya, Hindistan ve Çin’de düzenlenen 3 aylık Siemens İnovasyon kamplarından birine katılacak. Başvuruların www.siemens. com.tr/innovationcontest web sitesinden yapılacağı yarışmada adaylara “Akıllı Şehirlerde Bütünleşik Ulaşım”, “Geleceğin Terapi Odaları” ve “Akıllı Şebekelerde Güvenlik” başlıkları altında

Arçelik’ten. Şirket, Eskişehir ve Bolu’daki geri dönüşüm tesisleri ve e-atık yönetim sistemi ilgili yaptığı çalışmalar sonucunda İstanbul Elektrik ve Elektronik Zirvesi’nde ‘E-atık Kahramanı Ödülü’nü almış. Ödüllerden devam edelim. Sigortayeri.com; interaktif dünyanın prestijli ödüllerinden Interactive Media Awards’da dünya genelinde 72 farklı web sitesinin yarıştığı sigortacılık kategorisinde birincilik ödülüne layık görülmüş. Bu arada, bu yıl 11’inci kez düzenlenen Stevie Awards uluslararası ödüllerinde, Tchibo Türkiye de “Yılın Müşteri Hizmetleri Departmanı” halk oylamasında birincilik ödülüne layık görülmüş. Bu sefer mevzu, kahveden çok daha fazlası. Havalimanı bilişim çözümlerinde küresel uzmanlığı ile boy gösteren TAV Bilişim Hizmetleri, dünyanın en önemli havacılık fuarlarından olan ve bu yıl 21’incisi düzenlenen “Passenger Terminal Expo”ya katılmış. Paris’te düzenlenen fuarda TAV Bilişim Hizmetler analiz, tasarım, danışmanlık, destek ve bakım gibi çok sayıda ürün ve hizmetlerini ziyaretçilere tanıtmış. Bir yıldır Ankara’nın çeşitli mekanlarında Blues ve Rock & Roll’un unutulmazlarını ve kendi Türkçe orjinal çalışmalarını dinlediğimiz grubu hatırlarsın, Müdüriyet. İşte o dinlemekten çok keyif aldığımız grup, bu çalışmalarının bir kısmını içeren Maxi Single’ını 31 Mart’ta IF Performance Hall’da gerçekleştirecekleri konserle birlikte dijital mecrada dinleyenlerrin beğenisine sunacakmış. İşi gücü ayarlayıp Ankara’da buluşma vakti, ne dersin? Bu hafta da bu kadar olsun, daha fazlası haftaya kalsın.

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr

Bültenlerinizi

Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr

Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr

Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zehra Sevimli zehras@bthaber.com.tr

Abone ve Dağıtım Sorumlusu Canan Şahin canans@bthaber.com.tr

Satış Müdürü Nurşen Usta nursenu@bthaber.com.tr Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Gizem Güç gizemg@bthaber.com.tr

tarafından dağıtılmaktadır.

Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.


ManageEngine User Conference 2015 AD Sihirbazı Derek Melber Microsoft’un dünyadaki sınırlı sayıda MVP’lerinden (Most Valuable Professional) biri olan Derek Melber, ManageEngine’in en yetkin teknik gurularından birisi. Melber, AD Auditing’in SOX, HIPAA, PCI ve FISMA standartlarına giden yolda nasıl

ITIL ITSM Gurusu Erman Taşkın ITIL konusunda Türkiye’nin sayılı uzmanlarından birisi olan Erman Taşkın, User Conference’da ITIL’ın bilinmeyen yönlerini anlatacak. ITIL Expert, Auditor ve Consultant serisi tüm eğitimlerde akredite edilmiş eğitmen olan Erman Taşkın'ın, 4000'den fazla öğrencisi

kullanılacağını örneklerle gösterecek.

bulunmaktadır.

Türkiye Bilişim Sektörü'nün ağ ve iletişim çözümleri alanında uzmanlaşmış köklü lider firmalarından Vitel ve dünyanın lider Kurumsal BT Yönetimi Ürünleri üreticisi ManageEngine “ManageEngine User Conference 2015 Etkinliği”ni İstanbul'da gerçekleştiriyor. ManageEngine User Conference'da neler bulacaksınız: • Global ManageEngine ekibi ile tanışma şansı • Üst düzey BT yöneticileri ve profesyonelleri ile tanışma • ManageEngine Sertifikasyonu • Ücretsiz Teknik Eğitimler • Demo Ortamları • Ürün mimarları ile birebir görüşme imkanı • Sürpriz hediye ve çekilişler 15-16 Nisan 2015 Point Hotel Barbaros - Kayıt için: www.vitel.com.tr


Her Açıdan Güvenli Şehirler & Güvenli Alanlar

Yüksek Başarımlı Hesaplama

Sosyal Medya ve Büyük Veri Analizi

/ProlineBilisim

Alan Güvenliği Çözümleri

Güvenli Şehir Çözümleri

Türkiye - Katar - Pakistan

Coğrafi Bilgi Sistemleri

E-Kimlik Biyometri

Kurumsal BT Çözümleri

www.pro-line.com.tr


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.