BThaber Sayı 1015

Page 1

ASRACK_BAKU.pdf

1

26.01.2015

11:17

C

M

Y

CM

MY

IBM ve TOBB ETÜ veri bilimi için bir araya geldi

CY

CMY

K

‘IBM Büyük Veri Analiz Laboratuvarı’, Ankara’da TOBB ETÜ Teknoloji Merkezi’nde açıldı.

Sayfa 5

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ

Sayfa

14

Sayfa

Okay Nasır

4G’de iş artık uygulayıcılara kalıyor

28

Ahmet Hamdi Atalay

30

30 Mart - 5 Nisan 2015

Sektör kabuk değiştiriyor, kanal da yeni yapıya adapte olmalı… Bilişim dünyasındaki gelişmeler doğal olarak dağıtım kanalını da bir değişim sürecine soktu.

Sayfa

www.bthaber.com

1015

Netaş İcra Komitesi Üyesi Ahmet Hamdi Atalay, 4G ile birlikte pazarın önemli ölçüde canlanacağına vurgu yaptı.

3 boyutlu basılmış modeller hayat kurtarıyor BTech, sunduğu hizmetlerle cerrahi operasyonların ülkemizde milli kaynaklarla yapılmasını hedefliyor.

Bu yıl CeBIT’in gündeminde Dijital Ekonomi vardı Dünyanın bilişim alanında en önemli etkinliklerinden birisi olan CeBIT Sayfa 2015, 16 – 20 Mart tarihleri arasında her yıl olduğu gibi Almanya’nın Hannover şehrinde gerçekleştirildi. Bu yıl etkinliğin gündemine dijital ekonomi oturdu. “d!conomy” teması altında dijital dünyadaki gelişmeler ve yenilikler etkinliğin ana kısmını oluşturdu.

Özel Haber

3

Kuntay Aktaş

Bülent Nevres Hannover

Sayfa

KÖTÜLER UYUMAZ, AMA BİZ HİÇ UYUMAYIZ. SAFE NEVER SLEEPS

15 27

DOSYA: KOBİ’LER VE DÖNÜŞÜM İşletmeler, rekabet avantajı sağlayabilmek ve yaşamlarını sürdürebilmek için bilişim teknolojilerini gözardı edemiyorlar. KOBİ’lerin bu konuda atması gereken adımlar dosya sayfalarımızda.

Hazırlayan: Ayhan SEVGİ



BThaber

GÜNDEM

30 MART - 5 NİSAN 2015

3

Bu yıl CeBIT’in gündeminde Dijital Ekonomi vardı Bülent Nevres / Hannover Etkinliğin bir diğer önemli başlığı ise Endüstri 4.0 oldu. Dijital altyapı ve ekonomik büyümeye odaklanan bir strateji üzerine kurulan Endüstri 4.0 dördüncü endüstriyel devrim olarak görülüyor. Bilgi teknolojileri sayesinde üretimi akıllı bir hale getiren konseptte, tüm makineler, bilgiler, nesneler ve insanlar birbirine bağlanarak akıllı bir ağ ortaya çıkıyor. Böylece verimlilik en üst düzeye çıkarken maliyetlerin de en aza inmesi bekleniyor. Dünyanın dört bir yanından 200 binin üzerinde ziyaretçiye ev sahipliği yapan CeBIT 2015’de bu yıl partner ülke Çin oldu. 600’ün üzerinde Çinli şirket etkinlikte ürün ve çözümlerini ziyaretçilere sergiledi. Katılımcı şirket sayısı ise 3 bin 300’ü geçti. CeBIT 2015’te yer alan küresel konferanslar da (CeBIT Global Conferences) ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. 200’ün üzerinde konuşmacının yer aldığı konferanslarda SAP CEO’su Bill McDermott, ABD’li ekonomist Jeremy Rifkin, Xiaomi kurucusu Lei Jun, dünyanın en çok tanınan bilgisayar korsanlarından Kevin Mitnick ve Rusya’dan canlı video bağlantısı ile katılan

Edward Snowden konuşmacılar arasında yer aldı. Bu yıl daha çok kurumlara yönelik çözümlerin yer aldığı CeBIT 2015 hem katılımcı sayısı hem de alan açısından geçtiğimiz yıla göre gözle görülür şekilde büyüdü. Etkinliğe katılan ilgi çekici şirketler arasında Tesla, Dropbox, Amazon Webservices ve Xiaomi yer aldı. Etkinlikten bir gün önce gerçekleştirilen açılış töreninde konuşmacı olarak yer alan Alibaba.com’un kurucusu Jack Ma ise büyük ilgi topladı. 14 yıl önce CeBIT’e küçük bir stantla katılan Jack Ma bu yıl CeBIT 2015’in yıldızlarından birisi oldu. Jack Ma konuşmasında B2B (Kurumdan Kuruma) ve B2C’den (Kurumdan Tüketiciye) sonra yeni dalganın C2B (Tüketiciden Kuruma) olduğunu belirtti. Ürünlerin tüketicilerin istekleri doğrultusunda özelleştirilmesi gerektiğini aksi takdirde şirketlerin ileride büyük zorluklar yaşayacağını vurguladı. Ma ayrıca yüz tanıma yöntemiyle ödeme yapılabilmesini sağlayan yeni ödeme sistemini de tanıttı. Türkiye’den 6 şirket katıldı Bu yıl CeBIT’te Türkiye’den Havelsan, Türksat, Canovate,

Mabas Elektronik, Özgün Kablo ve Voksporta olmak üzere 6 şirket yer aldı. Havelsan’ın insansız hava aracı ve uçak eğlence sistemi etkinlikte ziyaretçilerin büyük ilgisini gördü. Havelsan’ın geliştirdiği İHA, yaklaşık yarım saat havada kalabiliyor ve 2.5 kiloya kadar kamera gibi çeşitli cihazları taşıyabiliyor. İHA’nın tüm tasarımı Havelsan tarafından yapılmış ve tamamen yerli. Havelsan’ın ilgi gören diğer çözümü uçak içi eğlence sistemi oldu. THY ile ortaklaşa yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan sistemin denemelerine de başlanmış. Havelsan ayrıca siber güvenlik çözümlerini de sergiledi. Etkinliğin bir diğer katılımcısı olan Türksat ise uydu haberleşme hizmetleri ve bilişim alanında yürütülen faaliyetlerini tanıttı. Ayrıca Türksat standında Türkiye dışında yaşayan Türk vatandaşlarına Hannover konsolosluğu işbirliği ile e-Devlet şifresi dağıtıldı. CeBIT’te ayrıca Aerian Solutions, BTDays, NCE Consulting ve Niyel Technologies olmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden 4 şirket katıldı. Kıbrıs Türk Sanayi Odası da CeBIT’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adına yer aldı.

İstanbul hazırlıkları şimdiden başladı CeBIT 2015 dahilinde gerçekleştirilen basın toplantısında 17 – 19 Aralık 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilecek CeBIT Bilişim Eurasia ve CeBIT Global Conferences’in yeni konsepti ve hedefler açıklandı. Düzenlenen basın toplantısında konuşan Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdür Yardımcısı Murat Özer, bilgi teknolojileri ve iletişim sektörünün 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olmayı hedefleyen Türkiye için çok önemli bir role sahip olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Biz bi sürece CeBIT Bilişim Eurasia ile katkıda bulunmak istiyoruz. Türkiye ve komşuları bilgi teknolojileri ve iletişim teknolojileri alanında

Murat Özer büyük bir potansiyele sahip. CeBIT Bilişim Eurasia ile katılımcıların bu pazarlara kolayca girebilmelerini sağlıyoruz.” Sektörün beklentileri yönünde CeBIT Bilişim Eurasia’da değişiklikler

yaptıklarını vurgulayan Özer, katılımcılara tamamen ticari bir platform sağladıklarını aktardı. Bu yıl CeBIT Bilişim Eurasia ve CeBIT Global Conferences 2015’in ana konuları arasında Mobil Ekonomi, Eğitim, Sağlık, İletişim, Uydu İletişimi, İnovasyon, Ağ Teknolojileri, Güvenlik, Büyük Veri, Kamu Çözümleri yer alacak. CeBIT Bilişim Eurasia’nın Türkiye ve komşu bölgelerdeki pazarlara girmek için şirketlere büyük fırsatlar sunduğunu ifade eden Özer; Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, İsrail, Mısır, Lübnan ve İran gibi ülkelerin de etkinliğe büyük ilgi gösterdiklerini sözlerine ekledi.


4

BThaber

GÜNDEM

30 MART - 5 NİSAN 2015

Software AG, yeni Dijital Dönüşüm Platformu’nu CeBIT’te tanıttı Bülent Nevres / Hannover Yeni ürün ve çözümlerini bilişim alanında dünyanın önde gelen etkinliklerinden birisi olan CeBIT’te tanıtmayı tercih eden şirketlerden birisi Software AG oldu. Software AG’nin yeni Dijital Dönüşüm Platformu, şirketlerin hızla değişen BT sektörüne ve dijital ekonomiye ayak uydurabilmelerini ve böylece rekabet avantajı gibi faydalar elde etmelerini sağlıyor. Avrupa Komisyonu, bugün itibarıyla gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 8’ini oluşturan dijital ekonominin, 2016 yılında yalnızca G20 ülkelerinde 3,2 triyon avroya ulaşacağını tahmin ediyor. Software AG, bu doğrultuda, standart ve geleneksel sınırlar dahilinde kalan kurumsal paket yazılımların, nispeten durağan ve öngörülebilir iş ortamlarına yönelik olarak tasarlandığının altını çizerek, dijitalleşen günümüz müşterilerinin ve vatandaşlarının ihtiyaçlarına yanıt verebilecek esneklik, çeviklik ve hızda olmadıklarına vurgu yapıyor. Dijital Dönüşüm Platformu ise, tam tersine, Software AG’nin iş ortakları ve müşterileriyle birlikte inovasyona hayat vererek, kısa sürede uyarlanabilir uygulamalar ve farklı iş çözümleri geliştirmelerine yardımcı oluyor. Şirket içerisindeki herkes platformu etkin bir şekilde kullanabiliyor Software AG’nin Dijital Dönüşüm Platformu, gerçek zamanlı iş operasyonları ile her an değişen müşteri ve pazar gereksinimleri arasındaki o ince çizgi üzerinde işliyor. Platform, müşteri iletişimi ve ön ofis uygulamaları için hızlı, maliyet avantajlı ve etkili bir geliştirme ve uygulama zemini sunarken, aynı zamanda yatırımın geri dönüşünü de hızlandırıyor. Ayrıca bu uyarlanabilir uygulamaları desteklemek için gerekli olan esnek ve düşük maliyetli BT mimarilerinin tasarımı ve kurulumu için de kapsamlı bir yaklaşım geliştiriyor. Bu nedenle platform, işletmeler dahilindeki tüm departmanlar tarafından faydaya dönüştürülebiliyor.

Küresel ekonomideki ve BT sektöründeki hızlı değişimlere ayak uydurabilen, kurumsal yazılım tasarımı, üretimi ve kurulumunda yenilikçi yaklaşımlar sunan yeni platformunu tanıttı.

İşletme için en uygun, maliyet avantajlı ve esnek BT mimarisini uygulamak isteyen CIO’dan, birim ya da departman düzeyinde uyarlanabilir uygulama geliştirmek isteyen departman müdürüne kadar, şirket içindeki herkes Dijital

CeBIT’te aynı zamanda thingalytics kitabının yazarı olan Software AG Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Direktörü Dr. John Bates’le kısa bir söyleşi yapma fırsatı bulduk. n Dijital Dönüşüm Platformu’ndan bahseder misiniz? CeBIT 2015’te Dijital Dönüşüm Platformu’muzu tanıtıyoruz. Bu platform aslında bizim sahip olduğumuz ve birçok şirketin ihtiyaç duyduğu yetenekleri bir araya getiriyor. Bu platform sayesinde şirketler iş süreçlerini dijital hale dönüştürebiliyor, tüm bilgi kaynaklarını tek noktada toplayabiliyor. Ayrıca tüm işlerini tek bir noktadan adeta bir orkestra yöneticisi gibi tek yerden yönetebiliyorlar. Bunun haricinde platformu oluşturan parçalar üzerinde

Dönüşüm Platformu’nu etkin bir şekilde kullanabiliyor. Dijital Dönüşüm Platformu, mevcut uygulama, süreç, iş modelleri ve işletmeleri dönüştürecek altyapıyı sağlamak, gerçek zamanlı olaylara ve hızla değişen

çalışmaya devam ediyoruz. Bulut tarafında çok önemli gelişmeler var. ARIS Cloud ve Alfabet Cloud’un kurumsal versiyonlarını çıkardık. Aynı zamanda bulutta entegrasyonu kolaylaştırmayı amaçlayan webMethods Integration Cloud çözümümüz de bulunuyor. API Management Cloud’u da duyuracağız. Dolayısıyla bu platformu geliştirmeye devam edeceğiz. n Mobil cihazların sayısı ve sosyal medya kullanımının artışı ne şekilde bir etki yaratacak? “Sosyal medya ve mobil cihazlardan gelen verilerin entegrasyonu çok önemli. Bu konuda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu konuda çeşitli yaklaşımlar var. Bunlardan birisi Gerçek Zamanlı Müşteri

pazar hareketlerine yanıt vermek üzere tasarlanmış. Platform, uzun vadeli bir kullanım öngören, durağan ve kullanıma hazır geleneksel ERP ürünlerinin aksine, müşteriler ve iş ortakları için esnek ve farklılaşabilen iş çözümlerinden

Deneyimi. Müşterinin nerede olduğu, ne gibi şeylere ilgisi olduğu, alışveriş alışkanlıkları gibi şeyleri sosyal medya paylaşımlarından anlayabilmek mümkün. Müşterilerimizin bu tarz verileri anlamlı bilgilere dönüştürebilecekleri çözümler sunuyoruz. “ * Kitabında ister Nesnelerin İnterneti, ister Herşeyin İnterneti, ister Verilerin İnterneti deyin sonuçta hepsi genelde aynı anlamı taşıyor diyen Bates, birçok kullanıcının artık bu teknolojileri benimsediğini ve yaygın bir şekilde kullanmaya başladığını vurguluyor ve şirketlerin dijital dünyada bu veri akışından sonuna kadar faydalanmaları gerektiğini ifade ediyor.

oluşan, Software AG işbirliğiyle hazırlanmış zengin bir portföy sunuyor. Dijital Dönüşüm Platformu, Her Şeyin İnterneti, veri akış analitiği ve büyük veri gibi yıkıcı teknolojilere yanıt verebilen, uyarlanabilir çözümler içeriyor.


BThaber

E-TOPLUM

30 MART - 5 NİSAN 2015

5

IBM ve TOBB ETÜ veri bilimi için bir araya geldi Haber Merkezi ‘IBM Büyük Veri Analiz Laboratuvarı’ açılışına; TOBB ETÜ Mühendislik Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Murat Alanyalı, IBM Türk Genel Müdürü Isabel Gomez Cagigas, IBM Türk Üniversite İlişkileri Lideri Jale Akyel, Proje Yürütücüsü TOBB ETÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erdoğan Doğdu katıldı. Laboratuvarda; sosyal medya verilerini analiz ederek toplumsal olayları daha iyi anlamlandırıp ekonomik gelişime katkı sağlamaya, detaylı araştırmalar yürütmeye ve geleceğin iş gücünü yetiştirmeye odaklanılacak. Doğru veri analiziyle doğru çözümler… Laboratuvarın açılışı nedeniyle düzenlenen törende konuşan Cagigas, “Artık her şey analitikle ilgili. Bu alanda öğrenciler daha iyi eğitim almalı. Günümüzde insan yardımı almadan kendi kendine düşünen bilgisayarların üretiliyor; onları nasıl düşünmeleri konusunda programlıyoruz. Bunları ticarileştirip sağlık sektöründe de kullanmaya başladık” dedi. Alanyalı, akademi ile endüstri arasında sağlıklı bir geçiş noktası oluşturmayı amaçladıklarını belirterek “Yeni teknolojileri almak ve onları daha da olgunlaştırarak ürün haline dönüştürmek üniversite için çok önemli” ifadesini kullandı. Doğdu da, son yıllarda özel sektörde ve kamu sektöründe veri mühendislerine olan gereksinimin arttığını, bu nedenle öğrencileri veri bilimi alanındaki kariyerlere hazırladıklarını kaydetti. Doğdu, “ ‘IBM Büyük Veri Analiz Laboratuvarı’ öğrencilerin büyük veri ve analitik teknolojisi alanında beceriler kazanmasına yardımcı olacak. Yüksek lisans ve doktora öğrencilerini de veri bilimi alanındaki kariyerleri ile büyük veri ve analitik teknolojisinde inovasyon için hazırlayacak. Laboratuvarda iyi bir sunucu altyapısı oluşturuldu. IBM yazılımlarını, bunun yanında açık yazılım kaynaklarını kullanıyor olacağız. TÜBİTAK, AB ve SanTez araştırma projelerimizde bu altyapıdan yoğun bir şekilde yararlanacağız. Laboratuvar kuruluş aşamasında açtığımız konuyla doğrudan ilgili ‘Dağıtık Veri İşleme ve Analiz’ dersi ve yine konuyla ilgili ‘Yapay Öğrenme’, ‘Örüntü Tanıma’, ‘Veri Madenciliği’, ‘Yapay Us’ gibi seçmeli derslerimizde de bu laboratuvar etkin bir şekilde kullanılacak” açıklamasını

yaptıktan sonra sözlerini şöyle sürdürdü: “Günümüzde sosyal medyanın en büyük veri kaynağı haline dönüşmesi nedeniyle, buradaki eğilimlerin doğru analiz edilebilmesi büyük önem taşıyor. Sosyal medya artık, toplumların gerçek zamanlı nabzı gibi bir rol üstleniyor. Mobil aygıtlar üzerinden paylaşımların payı ise giderek yükseliyor. Paylaşılan resimler, haberler, düşünceler yoluyla toplumların tepkisi hakkında fikir sahibi olunabiliyor. Bu verileri laboratuvarımızda yazılımlar yoluyla iyi anlayıp analiz edebilirsek, olayların nereye

gittiğini belirleyerek sorunlara doğru çözüm bulunmasına katkı sağlayabiliriz.” Bugüne nasıl gelindi? TOBB ETÜ, toplumsal eğilimlerin daha verimli biçimde anlaşılması için büyük veri,

web semantiği ve kitle kaynaklı kullanımdan yararlanarak; sosyal medya üzerinde araştırma ve analizi kapsayan bir akademik proje nedeniyle IBM’in Ortak Üniversite Araştırmaları Ödülü’ne (Shared University ResearchSUR) layık görüldü. ‘Social

Conflict Detection & Reselution Using Big Data’ adlı projenin yürütücülüğünü Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erdoğan Doğdu üstlenirken, aynı bölüm öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Murat Özbayoğlu ile University of Georgia’dan Doç. Dr. İsmail Budak ise projede araştırmacılık görevinde bulundu. Bu ödül çerçevesinde IBM; TOBB ETÜ’ye donanım ile yazılım sağladı ve ‘IBM Büyük Veri Analiz Laboratuvarı’nın TOBB ETÜ Teknoloji Merkezi’nde kurulması kararlaştırıldı.

Uzman görüşü

Serguei Beloussov

Acronis Kurucusu ve Başkanı, Runa Capital Kurucu Ortağı

Çalışanlarda “Tükenmişlik Sendromu” Nasıl Yardımcı Olabiliriz?

“Tükenmişlik Sendromu” iş dünyasında üzerinde hemen hiç konuşulmayan konulardan birisi. Ancak işverenler, çalışanlar hatta iş ortakları arasında çok yaygın bir sorun. Ben de çok kez içine düştüğümden, bu durumunun kişiler için ne kadar zor olduğunu yakından biliyorum. Tükenmişlik sendromuna giren bir çalışanınızı kolayca anlamanız mümkün. Ekibinizin bir üyesi çok yoğun çalışıyorsa, yaratıcılığı kaybolduysa, işini sürdürebilirliği ciddi biçimde etkilenecektir. Ama tabii bu durumu tespit etmiş olmak, bu durumdan çıkışın yolunu göstermiyor. Sorun genelde verimliliği yüksek, “başarılı” olarak tarif edilebilecek çalışanlar arasında baş gösteriyor. İşe zamanında geliyor, ekipteki diğer arkadaşlarına yardımcı olmak istiyor ama başaramıyor. Kendi performansı düşerken, çevresindeki diğer çalışanları da etkiliyor. Böyle bir durumda kişiyi suçlamamak gerekiyor. Tükenmişlik sendromundaki bir çalışanıma destek olmak için harekete geçtiğimde aklıma ilk gelen kendisinin iş ortamından birkaç günde de olsa uzak kalmasını sağlamaktı. Hem bu örnekte hem de daha sonra çevremdeki diğer örneklerde gözlemlediğim, kişilerin birkaç gün sonra işe döndüklerinde hiç

farklı olmadıklarıydı. Dolayısıyla bir kaç gün uzak kalmaların çok işe yarayan bir yöntem olduğunu düşünmüyorum. Böylesi durumlarda önerilen bir diğer yaklaşım çalışana finansal motivasyon sağlama ise, altta yatan sorun aslında bir motivasyon sorunu olmadığından fazlaca işe yaramıyor. O halde ne yapmak gerekiyor?

“Tükenmişlik Sendromuna” giren çalışanlarınızı geri kazanabilirsiniz Öncelikle yanlış anlaşılmalarla var olan durumu daha kötüleştirmemek adına, onlara çok dikkatli biçimde yaklaşmanız gerekecektir. Bu konuda birkaç önerimi sizlerle paylaşmak isterim: 1. Çalışanınızın evde birkaç gün geçirip dinlenmesi yerine birkaç haftalık tatile gitmesine destek olun. Bu onu tamamen eski haline getirecek ve canlanmasını sağlayacaktır.

2. Yaptığı işi/ortamını değiştirin. Burada anahtar ne kadar ciddi bir değişim olursa, çalışanın o kadar hızlı toparlanacağıdır. Farklı bir konuya odaklanmasına yardımcı olun. 3. Kurumsal psikologlar da önemli rol oynar. Biz A.B.D de birçok kuruma danışmanlık veren kurumsal psikolog Alan Spizman ile çalışıyoruz. Alan, grup şirketlerimiz Acronis, Parallels ve Runa’da bize yardımcı oluyor. Çalışanları bu tür desteklerden yararlanmaları konusunda cesaretlendirmek, ulaşabilecekleri kaynakların hemen yanlarında olduğunu bilmelerini sağlamak gerekiyor. Ama daha önemlisi çalışanlarınız “tükenmişlik sendromuna” girmeden önlemlerinizi alın. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için birçok büyük ve başarılı kurum rotasyon sistemini uyguluyor. Microsoft ve Cisco gibi 20 yıldan daha uzun süreli çalışanların bulunduğu kurumlar, çalışanlarını düzenli olarak farklı pozisyonlara getiriyor. Ayrıca, yöneticilerin, çalışanlarının iş ve kişisel yaşamları arasında sağlıklı bir denge kurabilmelerine yardımcı olmasını çok önemli görüyorum. Bir kurumdaki her yerde denge olması gerekir, dengesizlik işin lehine bile olsa, ödüllendirilmemelidir.

Değerli BT Haber okurları, İş dünyası, teknoloji, girişimcilik, yatırımlar gibi alanlardaki görüşlerimi, küresel deneyimlerimi ve tespitlerimi zaman zaman bu sayfada sizlerle paylaşıyor olacağım. Keyifli okumalar dileğiyle herkese merhaba....


6

BThaber

E-TOPLUM

30 MART - 5 NİSAN 2015

Ankara sağlıkta dünyanın önemli merkezlerinden biri olma yolunda Ankara Üniversitesi tarafından Bağlıca’da, iki bin dönümlük bir arazide hayata geçirilecek ‘Sağlıkta Mükemmeliyet Merkezi’nin dünyanın önemli sağlık merkezlerinden biri olması hedefleniyor. Haber Merkezi ‘Sağlıkta Mükemmeliyet Merkezi’ ile ilgili bilgi veren Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, arazinin “2013 yılında Ankara Üniversitesine tahsis edildiğini ifade ederek “Burada tam teşekküllü Tıp Fakültesi Hastanesi’nin yanı sıra; kök hücre, medikal teknopark, biyomedikal, biyoteknoloji gibi ileri tıbbi teknolojilerin araştırma uygulama merkezleri ve endüstri ile iş birliği yapacak birimler yer alacak. Gerek eğitim ve araştırma alanlarında gerekse tanı ve tedavi alanlarında uluslararası bir merkez olmasını hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Resmi ziyaretler kapsamında Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Ulusal Laboratuvarı ve Stanford Üniversiteleri’ne giden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türk akademisyen ve girişimcilerle görüştükten sonra, Türkiye’den yeni girişimciler ve belirli büyüklüğe ulaşmış şirketlerin ABD pazarına girebilmesini kolaylaştırmak üzere Ekonomi Bakanlığı’nın desteği ve ODTÜ TEKNOKENT sahipliğinde dünyanın teknoloji merkezi olan Silikon Vadisi’nde kurulan ve ‘T-Jump San Francisco’ adı verilen merkeze de bir ziyaret gerçekleştirdi. Bakan Işık, merkeze yaptığı ziyaretinde; ODTÜ TEKNOKENT yetkilileri ve Türk girişimcileri ile bir araya geldi. Işık, “ODTÜ TEKNOKENT’in yeni kurduğu San Francisco merkezi ile Türkiye’nin teknolojiyle dışa açılmasında Türk tekno-girişimcilere verdiği destek çok önemli” ifadesini kullandı. Türk girişimcilere ABD’ye resmi olarak kolay giriş! ODTÜ Rektör Yardımcısı ve ODTÜ TEKNOKENT Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Volkan

Amaç kök hücre çalışmalarıyla uluslararası literatüre girmek Yaklaşık 150-200 milyonluk bütçe ile hayata geçirilmesi planlanan hastane, özellikle kök hücre konusunda ön plana çıkacak. Sağlık sektörünün, bilimin gelecekteki en önemli hedefinin kök hücreden organ üretimi olduğunu vurgulayan Rektör İbiş, şunları kaydetti: “Kök hücre çalışmalarıyla uluslararası literatüre girmeyi hedefliyoruz. Kanser tanı ve tedavi amaçlı çalışmalar ileri teknolojiler kullanılarak gerçekleştirilecek. Bunun yanı sıra medikal teknopark, bioteknopark gibi ileri

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş teknoloji merkezleriyle bütünleşik çalışacak birimler yer alacak. Bağlıca Yerleşkesi’nde bulunacak hastanemiz, uluslararası alanda bir sağlık, eğitim, araştırma ve

uygulama üssü olacak.” Ankara’nın sağlık turizmi alanındaki gelişimine de katkı sağlanacak Projeyi Altu Mimarlık

ODTÜ TEKNOKENT Silikon Vadisi’nde girişimcilere küresel açılım sağlayacak

Atalay, ODTÜ TEKNOKENT Genel Müdürü Mustafa İhsan Kızıltaş ve Türk girişimcilerin de hazır bulunduğu ziyarette, Bakan Işık Türk girişimcilerle bir toplantı gerçekleştirdi ve bakanlığın teknogirişimciler için verdiği destekleri anlattı. Teknogirişim konusunun Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayan Işık, kendisinin de ODTÜ mezunu olduğunu hatırlatarak, ODTÜ TEKNOKENT’in, teknolojinin kalbi olan Silikon Vadisi’nde kurduğu merkezin Türk girişimciler için ABD’ye resmi olarak kolay giriş, San Francisco ilişki ağına erişim

ve ekosisteme kolay adaptasyon imkânları sunacağını söyledi. Atalay ise “Türkiye’nin ilk ve en büyük teknokenti olan ODTÜ TEKNOKENT’in uluslararası bir kurum olma yönündeki vizyonu doğrultusunda; ODTÜ TEKNOKENT ekosistemindeki şirketlerin başarısını küresel ölçeğe yükseltmeyi hedefliyoruz. Birçok farklı alanda faaliyet gösteren ve farklı yapılara sahip şirketleri ekosisteminde barındıran ODTÜ TEKNOKENT olarak, bu farklılıkları göz önünde bulundurarak küresel alanda daha büyük rol almayı

planlıyoruz. Bu kapsamda, ODTÜ ve ODTÜ TEKNOKENT olarak ülkemiz için çok önemli bir yere sahip olan girişimcilik ekosistemini güçlendirmek için teknolojinin kalbi olan San Francisco’da Silikon Vadisi’nde bu merkezi kurduk. Sayın Bakanımızın da ofisimizi ziyareti ve destekleri hedeflerimiz açısından daha iyisini yapmak için bize güçlü bir motivasyon verdi” açıklamasını yaptı. Girişimcilerin pazara hızlı uyum sağlaması hedefleniyor Ekonomi Bakanlığı’nın yanı sıra, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türk Ekonomi Bankası (TEB) ve Intel’in de iş ortağı olarak yer aldığı ODTÜ TEKNOKENT San Francisco Ofisi’nde yoğunlukla San Francisco’da yer alan girişimcilere yönelik olarak sunulacak olan ‘Birlikte Çalışma

ve Mühendislik firması yürütüyor. Firma yetkilisi Mehmet Altuntaş, 763 bin 635 metrekarelik alana kurulacak kampüs ile ilgili bilgiler vererek, “Kampüsün ilk etabı 220 bin metrekarede tamamlanacak. 160 bin metrekarelik alanına Tıp Fakültesi kurulacak. Bu alanın 110 bin metrekaresi tam teşekküllü 1000 yataklı hastane, 20 bin metrekaresi idari ofisler, 15 bin metrekaresi derslikler ile konferans ve kongre alanı olacak. 50 bin metrekarelik alana da temel bilimler ve kök hücre merkezi yer alacak. Hastanede tıbbi laboratuvarlar gibi alanlar yapılacak. İlk etaptan sonra ikinci ve üçüncü etapların yapımına geçilecek. Projenin ilk etabının 500 günde yani bir buçuk yılda tamamlanması planlanıyor. Sağlık Mükemmeliyet Merkezi olarak hayat bulacak projenin yapımı, Ankara’nın sağlık turizmi alanındaki gelişimine de büyük katkı sağlayacak” dedi.

Hizmeti’, merkezin girişimciler tarafından aktif kullanılan bir yer olmasını sağlayacak. Öte yandan, ODTÜ TEKNOKENT ve projeye destek veren kuruluşlar tarafından yürütülen kuluçka/ hızlandırma programlarının ABD ayaklarının merkez kapsamında düzenlenmesi planlanıyor. Türkiye’de belirli bir eğitim aldıktan sonra San Francisco’ya gelecek girişimciler için özel olarak hazırlanmış programlar ile girişimcilerin hızlı şekilde pazara uyum sağlaması amaçlanıyor. ODTÜ TEKNOKENT’in teknoloji tabanlı girişimciliğin desteklenmesi kapsamında ‘Teknoloji Transfer Ofisi’ ve ‘Projeler Ofisi’nin yanı sıra, kuluçka merkezleri ODTÜ KOSGEB TEKMER, ODTÜ-MEMs; ve Teknogirişimcilik Programı, ön kuluçka programları ‘Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması’ ve ‘Animasyon Teknolojileri ve Oyun Geliştirme Merkezi – ATOM’ ile teknoloji amaçlı girişimciliği desteklemek amacıyla bir finansal araç olarak geliştirilen ‘Teknoloji Fonu’ ve ‘Teknokent Teknoloji Yatırımcıları Derneği’ gibi çalışmaları da bulunuyor.


entegrasyon yazılımı sağlayıcısı olan Informatica’nın Türkiye’de ofis açma kararı almasının nedeni nedir?

Informatica 1997 yılından bu yana Avrupa’da faaliyet gösteriyor. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesinde 14 ülkede faaliyetleri bulunuyor. Türkiye’deki konumunu genişleten Informatica, bölgesel faaliyetlerinin ölçeğini ve müşterilere sağlayabileceği ürün ve hizmet portföyünü de genişletiyor. Informatica stratejik iş ortağı KOMTAŞ Bilgi Yönetimi aracılığıyla halihazırda Türkiye’de bulunan güçlü pozisyonunu geliştirmeye devam edecek. Türkiye’ye yatırım yaparak bölgeye olan bağlılığımızı gösteriyor ve Informatica’nın iş ortaklarıyla birlikte bölgede büyümesini hızlandırmak için konumumuzu güçlendiriyoruz. l Türkiye ofisi Informatica’nın büyümesine nasıl bir katkı sağlayacak?

Türkiye’de ofis açma kararımız, Informatica olarak EMEA’daki konumumuzu genişletme azmimizi ortaya koymakla kalmayıp aynı zamanda bölgenin artan veri yönetim teknolojisi talebine de karşılık vermek üzere alınmış bir aksiyon olarak nitelendirilebilir. Ortaklığımızın başladığı 2010 yılından bu yana Informatica’nın Türkiye’de çözüm sağlayıcısı olan KOMTAŞ Bilgi Yönetimi, Informatica’nın Türkiye’deki faaliyetlerinin geliştirilmesinde çok etkili oldu. Bölgede KOMTAŞ Bilgi Yönetimi ve Informatica iş ortaklarına olan güven, bize bölgenin en büyük kurum ve kuruluşların bir çoğunun güvenini kazandırdı ve üzerine eklemeye devam edeceğimiz bir hizmet kalitesi sağladı. l Küresel genişleme stratejinizde Türkiye ne kadar önemli bir yer tutuyor? Informatica’nın Türkiye pazarındaki büyümesini destekleyen temel etkenler nelerdir? Türkiye’de doğrudan bir konum edinmek, EMEA’ya yönelik büyüme planlarımızda bir sonraki doğal adımımızdı. Türkiye, EMEA içerisindeki en hızlı büyüyen pazarlardan birisi ve biz, müşterilerimizin özellikle Ana Veri Yönetimi (MDM), Veri Yönetişimi, Veri Kalitesi, Veri Güvenliği ve Kurumsal Veri Entegrasyonu ihtiyaçları için birlikte çalışıyoruz. Müşterilerimizin veri yönetim gereksinimleri genişlemeye devam ettikçe bölgedeki yatırımlarımıza daha fazla artıracağız.

görülmemiş miktarlarda etkileşim verilerini temsil ediyor. Son olarak, mobil bilişim, kullanıcılara içerik ve konum tabanlı hizmetler vererek, cihaz sensör verilerindeki bir sonraki aşamayı temsil etmektedir. Bu mega teknoloji trendleri Büyük Veriyi daha büyük hacimlere, daha geniş çeşitliliğe ve daha yüksek hızlara götürmeye devam edeceği öngörülerimizin başında geliyor. Daha fazla ve farklı çeşitlilikte veri kullanan kuruluşlar, iş yapış şekillerini temelden değiştirebilir ve müşterilerine eşsiz hizmetler sağlayabilirler. Bunu yapabilmek için kuruluşların tüm büyük veri platformlarını destekleyen, teknolojideki farklılıkları anlayan ve böylece farklı uzmanlıklar edinilmesini zorunlu bırakmayan bir platforma sahip olmaları gerekmektedir.

MEGA TRENDLER, DÜNYA DEVİNE TÜRKİYE’DE OFİS AÇTIRDI Informatica Güney Avrupa Satış Başkan Yardımcısı Emilio Valdes, Informatica’nın büyüme açısından konumunun hızla yükseldiğini vurgulayarak, “EMEA büyüme planlarımız ve Türkiye’deki varlığımızı genişletmek üzere İstanbul’da bir ofis açtık. EMEA bölgesinde ve özellikle Türkiye’de Veri Yönetimi alanındaki yatırımlardaki artış, bizim yatırım kararımızda da etkili oldu. Verideki bu artış sürdükçe, verinin yönetimi için biz de çalışmalarımızı artırma doğrultusunda yeni yatırımlar yapıyoruz. Bugün Informatica’nın EMEA bölgesinin gelişen ülkesi Türkiye’de ofis açması, veri yönetiminde dünya lideri olarak sürdürdüğümüz başarıyı kanıtlamaktadır. Bu yatırımımız, bugüne kadar Türkiye’de çözüm ortağımız olan KOMTAŞ Bilgi Yönetimi ile birlikte müşterilerimize sunduğumuz hizmet kapsamımızı genişleterek sürdüreceğimizi gösteriyor. Hizmetlerimize olan talebin artışı, bölgedeki müşterilerin de -bilgi potansiyelini doğru kullanmanın yarattığı rekabet avantajının farkına vardıklarını- ortaya koymaktadır” dedi.

KOMTAŞ Bilgi Yönetimi Genel Müdürü Yüksel Çomak: KOMTAŞ Bilgi Yönetimi olarak, Bilişim Teknolojisi alanında 25 yılı geçkin bir firma olarak; 2010 yılından bu yana veri ve iş analitiği alanında çözüm ve hizmet sunmaktayız. Informatica, Kurumsal Veri Yönetimi alanında işbirliği yaptığımız lider bir teknoloji devidir. Her iki firma olarak odaklandığımız ve katma değer yaratmaya çalıştığımız alan: Kurumsal Veri Yönetimi. Verinin önümüzdeki dönemdeki değerinin gittikçe artacağına inanıyoruz. Buradaki temel ihtiyaç, Türkiye ve bölgede büyüyen veri pazarına cevap vermek. O anlamda Informatica’nın Türkiye’deki varlığını çok önemsiyoruz. 18 Mart tarihinde, Informatica Türkiye Ofis Açılışı, Informatica’nın üst düzey yöneticileri ve çok değerli

misafirlerimizin katılımlarıyla gerçekleşti. KOMTAŞ Bilgi Yönetimi olarak bu başarılı büyümenin parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Informatica’nın Türkiye’deki bu önemli yatırımı, Türkiye üzerinden büyüme hedefini, pazara verdiği önemi ortaya koymaktadır. KOMTAŞ Bilgi Yönetimi ve Informatica olarak, işbirliğimiz devam ederken, hem Türkiye hem de orta vadede bölgesel pazarlar için de neler yapacağımızı değerlendiriyor olacağız. Amacımız, Türkiye’yi merkezi bir hub haline getirmek. 2015 yılı pazarlama planlarımızda da informatica ile birlikte, ulusal ve uluslararası etkinliklerde hedeflerimiz tanımlı, temel odağımız ‘’kurumsal veri yönetimi’’; ‘’enformasyon yönetimi’’ olacak. İlk adım

olarak, 29 Nisan 2015 tarihinde düzenleyeceğimiz ‘’InformationCentric Organizations Summit’’ etkinliğiyle, yaklaşımlarımızı müşterilerimiz ve tüm paydaşlarımızla tartışıyor olacağız. Informatica Güney Avrupa Satış Başkan Yardımcısı Emilio Valdes’in de katılacağı etkinliğimiz, ham veriye anlam ve değer katarak işlenmiş verinin süreçlerin bir parçası haline getirilmesi, eskide kalan uygulama odaklı yapıların enformasyon odaklı ve çevik yapılar haline dönüştürülmesine ilişkin gereklililer ve örnekler üzerinde konuşuyor olacağız. Ekosistemimizdeki değerli paydaşlarımızın bu tarihi not etmelerini rica ederiz. Detaylı bilgiye her zaman www. komtas.com adresimizden ve sosyal medya hesaplarımızdan ulaşılabilir.

l Informatica, müşterilerinin büyük veri dalgasıyla başa çıkmalarına nasıl yardım edecek? Pek çokları bunu “Yeni Petrol” ve ‘’Yeni Para Birimi’’ olarak adlandırıyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

süreçlerinin yönetilmesinde ve geliştirilmesinde kurumların ana stratejileri arasında yer alıyor. Digitalleşen dünyada veriye ve veri yönetimine olan bu ilginin daha da artacağını çok net öngörmekteyiz. Kurumlar kaliteli, güvenli, erişilebilir ve ilişkilendirilebilinir veriler ile ancak işlerini güçlendirecek kararlar alabilecek, müşteri ve iş ortaklarına daha hızlı ve kaliteli

hizmetler sunabilecektir. Büyük Veri 3 mega teknoloji tredinin Bulut Bilişim, Sosyal Bilişim, Mobil Bilişim orta noktasında yer almaktadır. Bulut Bilişim, bilişim ekonomisini değiştirerek, bulut hizmeti sağlayıcıları tarafından çok daha fazla işlem verisinin düşük maliyetlerle yönetilmesini sağlıyor. Sosyal bilişim, yeni nesil veri odaklı uygulamalar sağlayarak,

Bugün artık kurumsal bir değer olarak görülen Veri’yi Yönetmek; yeni ve yaratıcı ürünlerin ve hizmetlerin pazara sunulmasında, kritik iş

l Veri Güvenliği, birinci öncelik olmaya devam ediyor. Informatica teknolojisi verilerin korunmasına nasıl yardımcı olabilir? Dünya genelindeki çoğu sektör dijital bir dönüşüm geçirmiş durumda. Sağlık hizmetleri kağıt temelli kayıtlardan elektronik sağlık kayıtlarına geçiş yaptı. Çok kanallı ticaret, elektronik işlemlerin perakende sektöründe baskın konuma geldiğini gösteriyor. Finans ve telekomünikasyon kurumları veri güvenliği kanunları ve yönetmelikleri nedeniyle her zamankinden daha fazla baskı altında. İnternet, cihazlar ve insanlar arasında bağlantı kuruyor. İşletmeler, taşeron ve yabancı ekiplerden yararlanarak daha düşük maliyetli yazılım geliştirme modellerine ağırlık veriyor. Bütün bu eğilimler, verileri ihlal tehdidine daha açık hale getiriyor. Veriler, veri merkezli güvenlik stratejileri gerektirecek olan güvenlik duvarlarının ötesine yayılıyor. Güvenlik verinin ana kaynağına yaklaşmalı, veriyi anlayabilmeli, veriyi takip edebilmeli ve korumayı o hassas verinin önüne geçirebilmelidir.Bu bağlamda, veri merkezli güvenlik benimsenecek yeni bir yöntemdir. l Fortune 100’e giren şirketlerin %80’inden fazlası Informatica teknolojisine güveniyor; başarınızın sırrı nedir? 20 yıldan fazla süredir Informatica, müşterilere ham verileri işlenebilir bilgilere dönüştürme kabiliyeti sağlamıştır. Informatica’yı diğer şirketlerden ayıran şey bizim yalnızca veriye odaklanıyor oluşumuz. Müşteriler, verilerinden en iyi şekilde yararlanmak amacıyla rekabet avantajlarını artırmak için Informatica’ya geliyor.

advertorial

l Dünyanın lider veri


8

BThaber

E-TOPLUM

30 MART - 5 NİSAN 2015

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

Obama’nın 3 tekno uzmanı Vatan,06.12.07

Başarısızlıkta istikrar Eğitimde dünyanın hem beğeni hem hasetle baktığı Finlandiya, eğitim sisteminde reform yapacak. Evet, dünyanın en başarılı eğitim sistemini uygulayan, hakkında kitaplar yazılan, uzmanların gidip merakla inceledikleri bu memleket, sistemi yeniliyor. Derse göre eğitim yerine, konu başlığına göre eğitime geçerek. Konunun nasılı ve nedeni bu sütunu aşar gider. Bizim açımızdan önemli olan, sistemi zaten mükemmel olan bir ülkenin, bunu daha da iyileştirme gereğini hissetmesi, bunun için somut plan geliştirmesi ve uygulamaya başlaması. Türkiye’den son haber ise YGS 2015. • Türkçe’de doğru cevap ortalaması 2010’dan bu yana azalıyor. 21.6’dan 2015’te 15.9’a inmiş durumda. • Sosyal’de doğru cevap ortalaması 2010’da 12.4 iken, 2015’te 10.4 • Matematikte doğru cevap ortalaması 2010’da 11.9 iken, 2015’te 5.4

• Fen’de doğru cevap ortalaması 2010’da 5.5 iken, 2015’te 4.6 Son söz: “Türk eğitim sisteminde başarılı olan gençler, eğitim sisteminin başarısız olduğu gençlerdir.” (Prof. Ziya Selçuk. Görevden alınan Talim Terbiye Kurulu Başkanı. 2005) En son söz: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın üst düzey yöneticileri olarak, yıllardır birimizin yaptığını diğeri bozdu. Taş üstüne taş koyacağımıza, taş üstünde taş bırakmadık. Genellikle reform adı altında doğru dürüst hazırlığı yapılmamış bazı politika ve stratejilerin uygulamaya konulmasıyla, Türk eğitim sisteminin felç edildiği söylenebilir. Zaman içinde Talim ve Terbiye Kurulu’nun siyasi otoritenin baskısıyla eğitim sisteminin sürekliliğini zedeleyen ve eğitim bilimi ilkelerine uymayan kararlar aldığı bilinmektedir. Ancak baskılar karşısında onurlu tavır sergileyen Kurul başkanı ve üyeleri de olmuştur.” (Yusuf Ekinci 1993-94 dönemi TTK Başkanı. Hürriyet 25.03.07)

ABD Yönetimi’nin şimdi bir Chief Data Scientist’i var. Bir Chief Technology Officer’ı var. Bir de Chief Information Officer’ı var. Bu ünvanları orijinal dilinde yazdığım için özürler, ama bunları Türkçe yazsaydım anlamı olmayacaktı: Baş Veri Bilimcisi? Baş Teknoloji Müdürü? Baş Enformasyon (off! Dertli bir durum iyice. Acaba Veri mi desek? Bilgi mi desek? Ne desek?) Müdürü? Neyse ki “Türkçemizde” bu ünvana CIO diyoruz kolayca. Demiryolunun Osmanlı’ya ulaşmasından sonra Osmanlıcaya “150 Fransızca” sözcük girdiği efsane gibi anlatılır. Acaba “çok” anlamına gelen atmasyon bir rakam mı bu? Tren, ray, istasyon, lokomotif, vagon, tünel diye saymaya başlarsak acaba kaç Fransosmanlıca sözcüğümüz olur? Bizim üretmediğimiz teknoloji için sözcük icat etmeye cesaret edenlerimiz olmuş: Bilişim ve bilgisayar terimlerini Türkçeye kazandıran Aydın Köksal

Hocamıza buradan saygı, teşekkür, minnet, şükran. Ama başka alanlarda bu girişimciliği yapanlar başarılı olamamış. Dilimizde teknik terimlerin artık Türkçelerini önermek nafile çaba. Bu, gece gündüz akan bir şelale önünde kova doldurmaya çalışmak gibi bir iş. (Nasıl diyor yabancılar? “Teşekkürü olmayan...”) ABD Yönetiminin yukardaki üç yüksek görevlisi, uzaktan bakınca, sanki hepsi akraba işlerle uğraşacak gibi görünüyor. Kime böyle görünüyor? Veri temelli bir ekonomi düzeni kuramamış, istatistiği yetersiz, veri toplama yöntemleri standart olmayan bir kültür, uzaktan bakınca, “Baş Veri Bilimcisi ile Baş Enformasyon (off!... yine o sözcük!) Müdürü arasında ne fark var?” diye sormakta haklı. • Dhanurjay Patil, yeni Baş Veri Bilimcisi (CDO). 46 yaşında. Hint kökenini, ismiyle korumuş. Amerikan pratikliğiyle ismini hemencecik DJ diye

kısaltmışlar. Doktoralı matematikçi. Veri Bilimi sözcüğünün mucidi. Yoğun bir bilişim sektörü tecrübesi var. • Megan Smith, geçen Ağustostan beri Baş Teknoloji Yöneticisi (CTO). 51 yaşında. MIT makine mühendisliği master. Google üst yönetiminden geldi. • Tony Scott, yeni Baş Bilgi Yöneticisi (CIO). 62 yaşında. Microsoft, Walt Disney ve General Motors tecrübeli. Hukuk doktorası. Sibergüvenlik, e-devlet, e-sağlık, ağ tarafsızlığı gibi konularda çalışmasına uygun bir geçmişi var. Başkan Obama’nın, kendisine doğrudan sorumlu bir de Bilim ve Teknoloji Siyaseti Dairesi (OSTP) var. Başkanı Prof. John Holdren, Harvard Üniversitesi’nden. Küresel ısınma konusunda ABD’nin tanınmış uzmanlarından. Fizikçi. 2007’den beri Obama’nın yanında. Ve bu hafta Beyaz Saray’da 5. Bilim Fuarı açılıyor.

seçimden önce değil, seçim sırasında (16-28 Mart haftası) ortaya çıkartılmış olması büyük bir zafiyete işaret ediyor.

Sistem ne kadar “sofistike” tasarlanırsa, güvenlik sorunları o kadar artıyor: Bu, artık kesin böyle. Hindistan’da da e-seçim sistemi var, ama o kadar “ilkel” bir yöntemle yapıyorlar ki, bugüne kadar “Hint seçimlerine hile karıştı, elektronik oylar buhar oldu” diye bir haber çıkmadı. Tam aksine. Son seçimde 814 milyon seçmen, 930 bin oy verme noktasında 1.4 milyon elektronik oy verme makinesinde oy kullandı. Sorunsuz...

Güvenli e-seçim olamıyor Avustralya’nın New South Wales eyalet seçiminde bu hafta elektronik oy verme işleminde güvenlik sorunları olduğunu iki üniversite hocası kişisel çabalarıyla ortaya çıkartınca ortalık karıştı. 66 bin oyun bu güvenlik hatasına kurban gittiği anlaşıldı. Seçim Komisyonu, “Bir sorun yok, hallettik, işinize bakın” dediyse de, orası gerçek bir demokrasi olduğundan, medya ve kamuoyu işin peşini bırakmadı. Aslında öykünün sıra dışı

bir özelliği yok: Elektronik oy kullanma sistemlerinde % 100 güvenlik sağlanamıyor. Başka sistemlerde sanki sağlanıyor mu? Siber saldırılar, oltalama, türlü çeşitli hacking her gün duyduğumuz ve “büyüklüğüne göre” önemsediğimiz veya umursamadığımız haberler haline geldi. Avustralya’da kaybolan oyların hesabının nasıl verileceği henüz belli değil. Önemli olan, olayın üzerinin örtülmemesi, herşeyin kamuoyu önünde

tartışılması. Oy verme, sayma, sonuçları güvenli biçimde iletme konusunda tek sorumlu, Seçim Komisyonu. Sistemdeki hatanın,


Büyümek için Güç’lenin. Huawei UPS 2000-A 1-10 kVA

Büyüyen işletmeler için ideal...

Huawei UPS 2000­A 1­10 kVA Teknik Özellikler Yüksek Güvenilirlik • Batarya kullanımını en aza indiren geniş giriş gerilim aralığı • Sürekli ve yüksek kalite AC güç sağlayan online çift çevrim tasarım Akıllı Yönetim • Yönetim ve izleme : SNMP / MODBUS / Kuru kontak / USB desteği • Gecikmeli / güvenli kapanma fonksiyonu: Bilgisayar uygulamalarının ve işletim sistemlerinin güvenli bir şekilde kapatılması • Çoklu uzaktan izleme: SMS, E-posta, vb. desteği

1- 10 kVA Huawei UPS 2000-A Serisi, büyümekte olan işletmelerin kesintisiz güç ihtiyacı göz önünde bulundurularak geliştirildi. Yüksek güce ihtiyaç duyan sanayi firmaları, dağ başında baz istasyonu çalıştıran telekominikasyon firmaları Huawei'ye ne kadar güveniyorsa, siz de kendi ihtiyaçlarınız doğrultusunda o kadar güvenebilirsiniz! Huawei 2000-A serisi ile güçlenin!

Öne Çıkan Teknik Özellikler • 145-300 V giriş gerilim aralığı • Tek cihazda 40 -70 Hz frekans aralığı • Yüksek şarj akımı, daha uzun süre yedekleme

www.artronic.com.tr


10

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

30 MART - 5 NİSAN 2015

Profesyonel

Gözüyle

Tekekonomi kavramına hazır mıyız?

‘Sağlık Bilişimi’ Bakü’de anlatıldı Sisoft ve Oracle iş birliği ile gerçekleştirilen ‘Sisoft Day’, Azerbaycan’ın başkenti Bakü şehrinde 11 Mart tarihinde düzenlendi. Haber Merkezi Başta Türk ve Azeri Sağlık Bakanlıkları yetkilileri olmak üzere, Azerbaycan’da bulunan çeşitli özel ve devlet hastanelerinin temsilcileri ile Sisoft ve Oracle çalışanları katılımıyla düzenlenen etkinlikte; açılış konuşmalarını Oracle Orta Asya ve Kafkaslar Satış Direktörü Serkan Elgezen ve Sisoft Genel Müdür Yardımcısı Dr. Nejat Çakmak yaptı. Sağlık sektörünün iş ortaklarıyla birlikte yürümeyi hedefledikleri öncelikli sektörlerden olduğunu kaydeden Elgezen, Sisoft ile beraberTürkiye’de çok başarılı projelere imza attıklarını söyledi ve Azerbaycan’da da

çok güzel bir başlangıç yaptıklarını ifade etti. Dr. Çakmak ise, düzenlenen toplantıda; ‘Sağlık Bilişimi’ alanında son gelişmelerin, gelecek vizyonunun, yazılım çözümlerinin konuşulacağı oturumlarda bir arada olacaklarını söyleyerek Sisoft olarak hedeflerini; dünyanın farklı kültürlerinde ve ülkelerinde geliştirdikleri ve uyguladıkları teknolojileriyle, sağlık çalışanlarının işlerini kolaylaştırarak vazgeçilmez olmak olarak açıkladı. Türkiye ve Azerbaycan arasında bilgi ve tecrübe paylaşımı olacak Sağlık Bakanlığı Proje Geliştirme Daire Başkanı Şahin Aydın yaptığı konuşmada, “Biz

Türkiye’de ‘Sağlık Bilişimi’ alanında faaliyet gösteren yazılım firmalarının dış ülkelere açılmasını çok değerli buluyoruz. ‘Sağlık Bilişimi’ alanında yazılım ihracatı yapan firmalarımızı desteklemeye devam edeceğiz” dedi ve bakanlığın yeni uygulaması olan e-Nabız’ı tanıtmaktan onur duyduğunu söyleyerek, e-Nabız projesinin detaylarını anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Azerbaycan Sağlık Bakanlığı BT Departmanı Direktörü Cebrail EsedZade de konuşmasında; T.C. Sağlık Bakanlığı’nın sağlık bilişiminde gelmiş olduğu konumdan etkilediklerini ve yapılan işlerin dünya çapında olduğundan bahsetti ve iki ülke arasında bu konuda bilgi ve tecrübe paylaşımı olabileceğini söyledi. Sisoft CEO’su Ömer Siso ise ‘Bulutta Sağlık’ konulu sunumunu gerçekleştirdi. Siso konuşmasında, “2004 yılında Azerbaycan’a geldim. O zamanlar buranın Türkiye’den 30 yıl geride olduğunu düşünerek ayrılmıştım. Bundan yaklaşık 2 yıl önce geldiğimde de aradaki mesafenin kapandığını gördüm. Artık kendimizi takdim edecek, Türkiye’de yaptıklarımızı burada rahatlıkla anlatabilecek durumda olduğumuzu görüyor ve burada bu sunumu yapmaktan büyük gurur duyuyorum” şeklinde konuştu.

Teknoloji hepimizin elinde büyüyor. Bundan çok değil 15 sene öncesinde sahip olduğumuz teknoloji imkanlarıyla şimdikini kıyaslamak çok zor bir hale geldi. 50 sene önceye dönüp baktığımızda o yıllarda bir teknolojik cihazı 10 sene boyunca kullanmak kimseye anormal gelmezdi. Hatta sonraki kuşaklara kalma ihtimali yüzünden cihazlara “evladiyelik” adı verilirdi. Daha uzun sürmesi için işlevselliğinden ödün verilirdi o zamanki cihazların ve hatta kıyafetlerin bile: O zamanlarda çarşıdan pazardan alınan kıyafetler bile olması gerekenden daha büyük alınırdı. “Büyüyünce de giyersin” sözü yaygın bir söylemdi... Bugün teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki bir önceki cihazı nasıl kullandığımızı soruyoruz kendi kendimize. Bundan çok değil birkaç sene önce mucize gibi gelen teknolojiler telefondan televizyona, fotoğraf makinesinden saklama alanlarına kadar yaşanan muazzam gelişmelerle kendini unutturuyor bize. Öyle bir teknoloji dünyası yaşamaya başladık ki zaten yeni çıkan ürünler, bir öncekinden kat be kat üstüne olmazsa kullanıcılar hayal kırıklığına uğruyor. Yani teknoloji geliştirenler rakipleriyle yarıştıkları kadar bir önceki ürünleriyle, bir başka deyişle kendileriyle de kıyasıya rekabet içindeler... Eşsiz teknoloji nereden gelir? Şirketler bu yüzden hep eşsiz teknolojilerin peşinden koşuyorlar. Bu kadar çok ürünün değiştirildiği, bu kadar hızlı döngüsü olan bir pazarda diğerine benzememek için gerçekten de benzersiz, eşsiz olmak gerekiyor. Çoğu zaman bu da yeterli gelmiyor, kurumların hayata geçirdiği ürünlerin “bugünün şartlarına rağmen” hızlıca kopyalanamaz olması da şart. Bu yüzden dünya üstünde teknoloji konusunda üst katmana koyduğumuz şirketler araştırma ve geliştirme faaliyetlerine çok önemli kaynaklar aktarıyorlar. Samsung’dan örnek vermek gerekirse; şirket 10,4 milyar dolarla 2013 yılında bir otomotiv firmasının ardından dünyanın en çok Ar-Ge kaynağı aktaran kurumu oldu. 2013 yılındaki bu inisiyatifin ardından 2014 yılında 4.952 patentle dünyanın en çok patent alan ikinci firması oldu. Üçüncü sıradaki şirketle arasında neredeyse yüzde 20’lik bir fark var. Bu sayının ne kadar büyük olduğunu anlamak için Türkiye rakamlarına bakmak gerekiyor: 2014 yılında tüm Türk firmalarının aldığı patent sayısı 4.665 olarak gerçekleşti. Tekekonomi başlıyor Geçtiğimiz yıllarda sadece ucuz işgücü olarak tanımlanan Çin, şu anda dünyanın en çok patent alan ülkesi konumuna geldi. 2020 yılına kadar patent sayısını 3 katına çıkarmayı planlıyor. Patentlere dayalı bu hareket, teknoloji ve ekonomi kelimelerinden türetilen tekekonomi (techeconomy) olarak adlandırılıyor. Temel hatlarıyla tamamen edilgen, başkasının tasarladığı malları ucuza üretmekten çıkıp ekonomiye aktif bir biçimde katılmayı ve geleceğin ekonomisini teknolojiyle şekillendirmeye verilen isim bu. Çünkü ülke olarak ne kadar büyük fabrika ve üretim zincirleriniz olursa olsun esas katma değeri sağlayan, işin kazançlı kısmı markanın sahibi olmak ve ürünü tasarlamaktan geçiyor. Tabii ki tasarlanın ürünler için patent sahibi olmak da çok önemli. Bu bakış açısıyla tekekonomiye de hazır olmak adına kurum ve ülkeleri ne kadar iyi araştırma geliştirme yaptıklarıyla değil, bunun sonucunda alınması gereken patentlerle değerlendirmek gerekiyor.

Samsung Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen



12

BThaber

GÖRÜŞ

TEKNO-POLİTİK

30 MART 5 NİSAN 2015

ULUSAL

İÇİ BOŞ ZİRVELERE TBD VE TBV ANLAM KATABİLMELİ OSMAN COŞKUNOĞLU www.coskunoglu.org ocoskunoglu@gmail.com facebook.com/osman.coskunoglu twitter.com osmancoskunoglu

13-14 Mart tarihlerindeki Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde “Dijital Dönemde Büyüme Stratejileri” paneli vardı. Önemli firmalarımızın yöneticilerinin katıldığı bu panelde bireysel veya ulusal bağlamda yanıt arayan sorulara anlamlı bir görüş, öneri veya analiz duymadım. Örneğin, teknoloji sayesinde bir “sıçrama”dan söz ediliyor. TÜBİSAD’ın “Atılım İçin Bilişim” raporuna bir atıf, eleştirel veya onaylayan bir görüş yoktu. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın 17 Nisan 2013’de “bu yıl bitirmeyi öngörüyoruz” dediği (http://bit. ly/1xapWwx) fakat ancak Mayıs 2014’de taslak olarak yayınlanan ve tam da bu zirve sırasında son haliyle açıklanan “20152018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı” (http://bit.ly/1MUq9pD; bir özeti için: http:// bit.ly/1FKDaBY) ile ilgili

olumlu veya olumsuz bir görüş yoktu. Uluslararası kuruluşların dijital teknolojilerdeki durumuna göre yaptığı sıralamalarda daima arkalarda olan ülkemizin, daha ön sıralara geçebilmesi için veya bunların dışında genel temennilerden başka somut bir öneri de yoktu. Ayrıca, Google’ın fikir geliştirme işleri direktörü gibi önemli bir konumda olan, yankı yapan kitaplar yazmış Jared Cohen de zirvede konuşmacıydı. Ülkemizdeki durumdan tamamen habersiz olan,

bir öneri bile sunamayan Cohen’in, dünyadaki dijital devrim üzerine söylediklerini, ülkemizde bu konularda bilgili çok sayıda kişi yapabilirdi. Teknoloji konularının ekonomiyle ilgili zirvelerde anlamlı ve somut görüşlerle ele alınmamasının ötesinde, dünya gündeminde bir numaraya yerleşmiş olan eşitsizlik sorunu da Uludağ Ekonomi Zirvesi gündeminde yoktu. Bu zirveler sadece iki amaca hizmet ediyor: Hükümet sözcülerine

BİREYSEL

BİREYİMİZ GİRİŞİMCİ Mİ? Birkaç gün önce, İzmir havalimanına yaklaştığımda, girişe yakın bir noktaya kurduğu sehpada midye dolması satan bir genç gördüm. Yolcu bekleyenler, midyecinin bulunduğu yerde, yol kenarında otomobillerini park edip duruyorlar. Midyeci besbelli o bekleyenlerin bir pazar oluşturduğunu düşünmüş ve oralara gelmiş. “Bu, Mehmet Şimşek’in sözünü ettiği girişimcilik olmalı” diye düşündüm. 14 Mart günü, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin kapanış konuşmasında, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ülkelerin kişi başına düşen gelir ile eğitim düzeyleri arasındaki ilişkiyi gösteren ilginç bir grafik sundu (http:// bit.ly/1ExgYXD, S. 23). Grafik, ülkemiz bireyinin,

diğer ülkelere göre daha az eğitimle daha çok gelir sahibi olduğunu gösteriyor. Bakan Şimşek bunu bireyimizin özellikle girişimci olması ile açıkladı. Grafiğe daha yakından bakınca, bizim gelir düzeyimizde, eğitim ortalamasını yükselten

ülkelerin, girişimciliğe tamamen yabancı ama sağlam eğitim sistemleri olan eski Sovyetler Birliği ülkelerinin olduğunu görüyoruz. O ülkeleri grafikten çıkarırsak, ortalamaya yakın olduğumuzu, görürüz.

Yani, eğitim düzeyi arttıkça girişimciliğin artacağı doğru ama bizim bireyimizin girişimcilikte özel bir yeri olduğu iddiasını desteklemek zor. Nitekim, Uluslararası girişimcilik ekosistemi üzerine araştırmalar yapan GEDI’nin (Global Entrepreneurship Development Institute) 2015 Küresel Girişimcilik Endeksi raporuna göre (http://bit. ly/1xlQawB, etkileşimli harita: http://bit. ly/1x85YTg), 17. büyük ekonomi olmakla övünen Türkiye, girişimcilikte 130 ülke içerisinde, Birleşik Arap Emirliği ve Katar’ın gerisinde, 25. sırada. Ayrıca, konunun bir de niteliksel boyutu var: Nasıl bir girişimcilik bizi 25. sıraya yerleştiriyor? Havalimanı girişinde

midye satan genç bireyin düşük katma değerli girişimciliği mi, yoksa inovasyon içeren yüksek katma değerli bir girişimcilik mi? Ocak ayında, Davos toplantıları sırasında Bloomberg’in yayımladığı inovasyon endeksi bu soruyu yanıtlıyor. Bu endekse göre (http://bloom. bg/1bjGeJG, BThaber’de Edip Emil Öymen de yazmıştı: http://bit. ly/1Od3sAi), Türkiye 50 ülke içerisinde 35. sırada. Yani, inovasyon içeren girişimcilik konusunda daha da gerideyiz. Zayıf olan girişimciliğimizi geliştirmek için, eTohum (http://www.etohum. com/) gibi önemli girişimler var. Fakat, Sanayi Devrimi’nden bu yana, inovasyon ve girişimciliğin ancak özgürlüklerin sınırlanmadığı, demokrasinin ve hukukun iyi işlediği ortamlarda geliştiğini de biliyoruz.

konuşma platformu sunmak ve katılımcılar arasında “networking” gelişmesini sağlamak. Bu durum yetersizdir, hatta anlamsızdır. Geçtiğimiz ay genel kurullarını yapmış olan, bilişim konularında ülkemizin önde gelen iki kuruluşu Türkiye Bilişim Derneği ve Türkiye Bilişim Vakfı’na iki önerim var: (1) Ülkemizde yapılan zirvelerde gerek somut konuları gündeme taşıyan konuşmacı

olarak gerekse diğer konuşmacılara nüfuz edici sorular sormak için, önceden ciddi bir hazırlık yapmalılar. (2) Davos’da yapılan Dünya Ekonomik Forumu gibi önemli uluslararası toplantılarda, şimdi olduğu gibi, “ben bilmem, siz bilirsiniz” alçakgönüllülüğü ile pasif oturmak yerine, küresel anlam ve önem taşıyan konularda söz sahibi olabilmek için çalışmalar yapmalılar.

KÜRESEL İNOVASYON YENİ Mİ BAŞLADI YOKSA TIKANDI MI? İnsanlığı uçuran hangisi? 20. Yüzyıl teknolojisi, örneğin, uçak veya buzdolabı mı? Yoksa 21. Yüzyıl teknolojisi, örneğin, Google’ın sürücüsüz otomobili veya cep telefonu mu? BThaber’deki Ocak yazımda, iki MIT araştırmacısı Erik Brynjolfsson ve Andrew McAfee’ın “The Second Machine Age” (İkinci Makine Çağı) başlıklı kitabı kısaca özetlemiştim (http://bit.ly/1AUR5zN). İnsanın kol gücünün yerini alan makinelerin ortaya çıkardığı sanayi devriminden yaklaşık iki yüzyıl sonra, bu sefer insanın beyin gücünün yerini almaya yönelik dijital teknolojilerin yarattığı ikinci makine çağını anlatıyor bu kitap. Ve, yukarıdaki soruya “Google’ın sürücüsüz otomobili ve cep telefonu” diyor. Yazarlara göre, dijital teknoloji alanındaki inovasyonlar daha yeni başladı ve şu üç özelliği nedeniyle artarak devam edecek ve insanlığı “uçuracak”: (1) Moore yasası geçerli. Yani, teknolojik kapasite üssel (exponential) olarak artıyor. (2) Artık bitlerle ifade edilen bilgi, enformasyon ve ürünler sıfıra yakın marjinal maliyetle çoğaltılıp, ışık hızında dağıtılabiliyor.

(3) Rekombinan (recombinant) inovasyon kuramı geçerli. Yani, ortaya çıkmış olan sonsuz bilgi parçacıklarından bazılarını yaratıcı bir şekilde birleştirerek yepyeni bir ürün, fikir veya uygulama ortaya çıkartılabiliyor. Northwestern Üniversitesi ekonomi profesörü Robert J. Gordon’a göre ise, kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla yaşlısıyla, zenginiyle yoksuluyla, insanlığın tümünün temel yaşam biçimini toptan değiştirmiş olan elektrik, uçak, içten yanmalı motor gibi teknolojik gelişmeler artık yok. Dijital teknolojiler insan yaşamını böylesine derinden etkilemediği gibi, yarattığı ekonomik değerden toplumun ancak çok küçük bir kısmı yararlanıyor. Geniş toplumsal kesim mağdur durumda. Gordon’a göre, 20. Yüzyıl teknolojileri ekonomik eşitsizliği azaltıcı nitelikteyken, 21. Yüzyıl teknolojileri eşitsizliği artıran bir ekonomik sonuç yaratıyor. Aslında, dijital teknolojilerin işsizliği ve eşitsizliği arttırdığına Erik Brynjolfsson da katılıyor ama yakın gelecekte bunun değişebileceğine inanıyor. “Nasıl” sorusuna ise henüz bir yanıtı yok.


Dijital video gözetiminin geleceği burada. Müşterilerinizin verilerini koruyan gözetim portfolyomuzu inceleyin.

Seagate, veri koruması ve 7x24 güvenilir Seagate Data Kurtarmalı* yeni 6 TB Surveillance HDD’yi de içeren sektörün tek gözetim için optimize edilmiş disk portfolyosunu sunar.

SV35 Surveillance HDD

Enterprise Capacity HDD

DATA KURTARMALI SURVEILLANCE DISK *Seçili Surveillance HDD modellerinde geçerlidir.

7.

NESİL

RV

SENSÖRÜ

16

DİSK

TAKABİLME

Gözetim, kayıt ve yeniden oynatma performanslarını ve veri güvenilirliğini geliştirmek için yüksek çözünürlüklü ve çok sayıda kameralı sistemler için optimize edilmiştir. DVR, NVR ve video yönetim sistemleri için uygundur. 1TB-6TB Kapasite

Video analitikleri için yüksek kapasite, yüksek performans ve disklerin güvenle elden çıkarılabilmesi için güvenilir toplu veri depolaması sunar. 1TB-6TB Kapasite

RAID

YAPABİLME

32

HD KAMERA

IDLE3


14 Türkiye’de 1991 yılından beri teknoloji ürünleri ve ilgili tedarik Ayhan Sevgi zinciri yönetim hizmetleri alanında faaliyet gösteren Arena Bilgisayar CEO’su Okay Nasır, hayata geçirdikleri projeler ve yatırımlardaki gelişmelerle ilgili sorularımızı yanıtladı. n Türkiye’deki bilgisayar pazarının gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Arena bu süreçte nasıl bir yol izliyor? Arena’nın yatırımları ekonomik ve ticari açıdan verimli etkin ve örnek bir yapılanmaya sahiptir. 10.000’den fazla iş ortağımız bulunuyor. 20.000 çeşit sku taşıyıp, 400’dan fazla markanın satışını yapıyoruz. 2013 ve 2014, üç yeni yatırımımızın hayata geçtiği bir dönem oldu. Ülkemizin istikrarlı ve sürdürülebilir gelişimine katkı sağlamak amacıyla çalışırken, ekonomik büyümemize ivme kazandıracak niş alanlara yatırım yapıyor; sunduğumuz teknolojileri, finansman ve verimlilik aracıyla iş ortaklarımızla paylaşıyor ve ekonomimizin güçlenmesine katkı sağlıyoruz. Arena olarak 24 yıl önce iş hayatımıza başladığımızda, amacımız doğru fiyatlama ile son kullanıcıları teknolojiyle buluşturmaktı. İşe başladığımız süreçte teknoloji marketleri ve bayileri kullanırken, 2015 yılına geldiğimizde işleyişin epeyce değiştiğini görüyoruz. Artık siparişler online ve 7/24 olarak “Pencere” hizmetimiz üzerinden çok daha rahat gerçekleştirilebiliyor. B2B sitemiz www.pencere.com 2000 yılından beri sektörün referans aldığı bir sitedir. Günümüzdeki bilişim pazarında da süreçlerin oldukça değiştiğini gözlemliyoruz. Eskiden bilişim denildiğinde akla fiziksel sistemler gelirken, bugüne baktığımızda bulut teknoloji, mobilite, sanallaştırma gibi alternatifler Arena’yı da yeniden bir yapılanmaya götürdü. Klasik bilgisayar ve bilgisayar ürünlerinin dağıtımını yapan Arena, 7/24 ulaşılabilir Pencere

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

30 MART - 5 NİSAN 2015

Sektör kabuk değiştiriyor, kanal da yeni yapıya adapte olmalı… Bilişim teknolojileri dünyasındaki gelişmeler doğal olarak dağıtım kanalını da bir değişim sürecine soktu. Arena Bilgisayar, yeni yapılarıyla bu değişime ayak uyduruyor.

Arena Bilgisayar CEO’su Okay Nasır hizmeti ve aktif saha ekibi ile birlikte günlük teknoloji ürünlerinin satışını iki koldan yapmaya devam ediyor. Organizasyonumuzun iş ortaklarımıza daha iyi hizmetler verebilmesi için sürekli fikir alışverişinde bulunuyoruz. Bu doğrultuda; uzman olduğumuz son kullanıcıya ulaşan ürün grupları dağıtımının yanı sıra, katma değerli ürünler ve hizmetleri de satabilen bir çözüm firması olmak üzere planlarımızı hayata geçirdik. Bu plan doğrultusunda uçtan uca iç ve tedarik süreçlerimizi düzenledik. Klasik marka distribütörlüğü sorumluluğumuza ek olarak yazılım, donanım ve servis ile satış öncesi ve sonrası danışmanlık, demo, teknik destek ve eğitim imkanları sunmayı hedeflediğimiz bir kurgunun temellerini Arena Value çatısı altında modellemiş bulunuyoruz. Arena olarak geçtiğimiz yıl iki yeni yatırımımız da oldu. Danışmanlık, ileri düzeyde eğitim, sistem kurulumu ve güvenliği alanlarında

danışmanlık hizmetleri sunan Adeo Bilişim’e ortak olduk. Ayrıca, elektronik güvenlik sektörünün lider firması olma misyonu ile yola çıkan, zayıf akım tedarikçisi Sensonet Teknoloji firmasını faaliyete geçirdik. Kısacası, Arena Bilgisayar olarak 24 yıl öne başladığımız müşteri odaklı hizmet anlayışımız yeni dönemde de devam ediyor. n Adeo ile birlikte kurumlara ne konuda hizmet sunuyorsunuz? Teknoloji yatırımı yapmak isteyen şirketler ve kurumlar, hangi teknolojilerin kendilerine daha yararlı olacağı konusunda kimi zaman tercih yapmada zorlanıyorlar. Burada Adeo devreye girerek, müşterilerin ihtiyaçlarını belirleyerek, onlara sektördeki iş ortaklarımızla bir çözüm haritası sunuyor. Adeo özetle, 70 kişilik mühendis kadrosu ile birçok farklı sektöre danışmanlık, eğitim, sistem kurulum ve güvenliği alanlarında hizmeti veren bir yapı.

n Yeni kurduğunuz yapıya müşterilerden ne gibi geri dönüşler geliyor? Hem Arena Value hem Adeo yatırımlarımızla, hem üretici tarafından hem müşterilerimizden olumlu geri dönüşler geldiğini söyleyebiliriz. Yeni oluşturduğumuz odaklı yapı sayesinde üreticilere daha önce tanışmadıkları müşterilerden talep ulaştırmaya başladık. İş ortaklarımız da bize üreticilerde olduğu gibi çok olumlu yaklaştılar. Bu noktada sadece kutu satışı yapan bir Arena’dan, iş ortaklarına çözümler, satış öncesi ve sonrası hizmetler sunan bir yapıya geçiş yapmamız, bizi sektörde farklı bir yere konumlandırdı. Dolayısıyla yeni yapının herkesi mutlu ettiğini ve henüz başlangıç noktasında olduğunu söyleyebiliriz. n Arena Value sunduğu ürünler bakımından müşterileri ve iş ortaklarından geri dönüşler almaya

başladı mı? Arena Value çok yeni bir yapı. Başlarken 8 olan marka sayımız şuan itibarıyla 16’ya ulaştı. Sektör tecrübemizi göz önüne alarak 2 yıl içinde 30 yeni kontrata daha ulaşacağız. Son dönemde yaptığımız anlaşmalar da bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. n Özellikle KOBİ’lerde buluta yönelim söz konusu. Arena kendini bu konuda nasıl konumlandırıyor? Kablosuz ve mobil teknolojiler, iş yaşamını ofisten bağımsızlaştırdı. Masaüstü, dizüstü bilgisayar, akıllı telefon tablet gibi cihazların, bulut bilişim ile çalışma sistemlerine entegre olma süreci 2015’de daha fazla yaygınlaşacak ve yoğun rekabet ortamında bir adım önde olmak isteyenler maliyetlerini asgari seviyede tutmak için hızla bulut altyapısına dönecekler. Geleceğe baktığımızda ise kanalların kaybolmayacağını düşünüyorum. Bulut ile birlikte kanal şekil değiştirip, KOBİ’lere paket çözümler sunacak, iş yapış modeli değişecek ve kanal var olmaya devam edecek. Bugün herkes buluttan söz ediyor fakat ne gibi getirileri ve götürüleri olduğu yeni yeni anlaşılmaya başlanıyor. Bu noktada Arena olarak şanslıyız. Sektöre yön veren Microsoft ile 21 yıldır iş ortaklığı yapmanın avantajına sahibiz. Microsoft bulut teknolojisini ve yeni trendlerini bize her fırsatta anlatıyor ve teşvik ediyor. Şuan için sadece üreticilerin bizi yönlendirdiği öğrenen bir konumdayız. n Yeni yapılarla beraber Arena’nın büyüme planları ne durumda? 2014 yılını, 2013 yılına göre dolar bazında ciroda yüzde 7, net karda ise yüzde 12 büyüme ile kapattık. Bu olumlu tabloya rağmen2014 yılının zor geçtiğini belirtmem gerek. Özellikle kurdaki dalgalanma, yeni getirilen teknoloji ürünlerdeki taksit yasası ve seçimler piyasaları ve talebi olumsuz etkiledi. Arena, yeni yatırımları ve yapılanmasıyla, sektörümüz, çalışanları ve yatırımcıları için verimli, fırsatları doğru ve etkin değerlendirdiği bir 2015 yılı hedeflemektedir.


15 BThaber

DOSYA

KOBİ’ler ve Dönüşüm

30 MART 2015 5 NİSAN 2015 www.bthaber.com

Bazı gerçekleri kabul etmek gerekiyor… Ayhan Sevgi

Teknoloji neredeyse ışık hızıyla yarışıyor, teknolojiyi kullanan kuruluşlar da rekabet konusunda avantaj yakalıyor. Dolayısıyla hiç ummadığınız bir anda ülkenin ya da dünyanın çok farklı bir bölgesinden bir rakibinizi karşınızda bulabiliyorsunuz. Türkiye’nin dinamosu konumunda olan küçük

ve orta ölçekli işletmeler yani KOBİ’lerin, diğer kuruluşlar gibi bu gerçeğe inanması gerekiyor. Gerçi rekabetin zorluğunun farkına varıldığını düşünüyorum. Farkına tam varılamayan ya da biraz daha farkındalığın oluşması gereken konu ise bilişim. Verimli, hızlı ve esnek bir işletmeye

dönüşümün yani rekabet edebilir bir konuma gelmenin yolu bilişim teknolojilerinden geçiyor. ERP, e-defter, e-fatura, CRM, iş zekası, iletişim, mobil teknolojiler, güvenlik, bulut bilişim gibi konular KOBİ’lerin gündeminde yer alıyor. Bulut bilişim konusunda işletmelere yoğun bir bilgi aktarımı

olurken, aynı tepki işletmeler tarafından gelmiyor. Bunun en büyük nedenlerini ise güvenilirlik ve önyargılar oluşturuyor. Güven ve güvenilirlilik konusunda ya da diğer konularda ne kadar ön yargı olursa olsun, kısa bir süre sonra bu ön yargılardan vazgeçilmek zorunda kalınacak.


16

DOSYA

BThaber

Kobi’ler ve Dönüşüm

30 MART - 5 NİSAN 2015

Rekabet edebilmek için e-dönüşüm şart İşletmeler için e-dönüşüm satıştan satınalmaya, insan kaynaklarından üretime kadar tüm iş süreçlerini kökten etkileyen, değiştiren ve kolaylaştıran bir kavram. Kâğıtlarla yönetilen işletmelerden sanal ortamda, mekân ve zamandan bağımsız olarak yönetilen işletmelere geçiyoruz. e-fatura ve e-defter ile başlayan süreç, 2020 yılına kadar KOBİ’lerin e-dönüşüm yolunda daha çok adım atması gerektiğini gösteriyor. Rekabetin küresel sınırlara ulaştığı, ürün yaşam döngülerinin kısaldığı ve müşterilerin bilgiye çok hızlı ulaşabildikleri günümüzde, karar süreçlerini daha etkin yönetebilmek ve hızlı karar alabilmek için KOBİ’lerin de işletmelerinde e-dönüşüm sürecini başlatmaları gerekiyor. Bu aynı zamanda kâğıtsız iş yönetimi, şeffaflık, üretim maliyetlerinde azalma ve en önemlisi kurumsallaşma sürecinin başlaması anlamına geliyor. Kısaca KOBİ’ler rekabet edebilmek ve varlıklarını sürdürebilmek için e-dönüşüm sürecini hayata geçirmelidirler. e-Dönüşüm sürecinin en önemli yatırımlarından birisi, ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) yazılımlarıdır. KOBİ’ler için toplam sahip olma maliyeti açısından en uygun yatırım, yapılan tüm değişiklikleri tek bir platform üzerinde yönetebilmektir. Biz de IAS olarak KOBİ’lerin sürece en hızlı şekilde adaptasyonuna katkıda bulunabilmek için yasal düzenlemeleri yakından takip ediyor ve ilgili güncellemeleri hayata geçiriyoruz. Bu süreçte e-fatura, e-defter gibi mevzuat yeniliklerine yeni bir ürün olarak değil “mevzuat güncellemesi” olarak yaklaşıyoruz. Dolayısıyla bakım anlaşması kapsamındaki müşterilerimize

IAS Teknik Çözümler Müdürü Ali Aytekin gerekli yazılımları “güncelleme” olarak sunuyoruz. e-dönüşüm sürecinde bir diğer önemli yatırım ise BI (İş Zekâsı) yazılımlarıdır. İş zekâsı yazılımları sayesinde işletmeler süreçlerine ilişkin stratejik kararları daha hızlı ve daha kolay bir şekilde verebilmektedir. Öte yandan Türkiye bulut bilişimle son yıllarda tanıştı ve bunun bir iş modeli olarak kullanımına oldukça temkinli yaklaşıyor. Ancak artan yazılım talepleri, bakım ve işgücü maliyetleri bulut bilişime olan talebi arttıracak. IAS 2002 yılında Canias ile bulut üzerinde ERP sunmaya başlayan, bildiğimiz kadarıyla ilk şirket. Bulut üzerinden kullanılan uygulamalar hem yatırım hem de bakım maliyeti avantajı sunmakta. KOBİ’lerin de bulut bilişimin sağladığı bu avantajlarla birlikte e-dönüşüm sürecine daha kolay adapte olacağını düşünüyoruz.

KOBİ’ler ciddi tehdit altında olduklarını unutmamalı Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı verilerine göre ülke ekonomisindeki toplam girişimci sayısını yüzde 99.8`ini oluşturan KOBİ`lerin yüzde 92.2`si internet erişimine, yüzde 54.5`i kendi web sayfasına sahip. İnternete bağlı, is süreçlerinde e-posta, web trafiği ve bulut uygulamalar kullanan KOBİ sayısı ve bu işletmelerde e-dönüşüm süreci ile gün geçtikçe artmaktadır. Bu durum artan siber saldırıların ve güvenlik açıklarının yalnızca kurumsal şirketlere değil KOBİ`lere de ciddi bir tehdit oluşturması anlamına gelmektedir. McAfee Labs`in 2015 tehdit tahminleri raporunda en önemli güvenlik tehditlerinden biri olarak tanımladığı Ransomware tehdidinin, Cyrptolocker saldırısı ile kurumsal şirketler kadar KOBİ`leri de hedef alarak finansal zarara sokmuş olması bu durumun en güncel örneğidir. McAfee Labs Subat 2015 verileri, her dakika 387 yeni güvenlik tehdidinin oluştuğunu, yeni Ransomware örneklerinin 2014`un son çeyreğinde yüzde 115 seviyesinde artarak 2 milyonu aştığını ve yeni oltalama URL ataklarının 2014`un üçüncü çeyreğinde 30 milyonu bulduğunu gözler önüne sermekte. KOBİ`ler kurumsal şirketlerden daha az bilişim güvenliği kaynağına sahip olduğundan saldırganların daha kolay bir hedefi haline gelmekte. KOBİ`ler günümüz akıllı saldırılarından korunmak ve

McAfee Genel Sektör Müşteri Temsilcisi Özge Yılmaz. güvenlik yatırımlarını optimize etmek için çevrimiçi davranışlarını düzenlemeli ve doğru güvenlik çözümlerini konumlandırmalıdırlar. Kullanılan is yazılımlarının düzenli olarak güncellenmesi, çalışanların çevrimiçi ve sosyal medya davranışları konusunda eğitilmesi, parolaların güçlendirilmesi ve web üzerinden indirilen uygulamalara dikkat edilmesi iyileştirilmesi gereken çevrimiçi davranışların başında gelir. Bunun yanı sıra KOBİ`ler güvenlik eko sistemlerine iş süreçlerinde yoğunlukla kullandıkları e-posta, web ve veri güvenliği bileşenlerini de katmak durumdadırlar.

İnternet olmadan dış dünyaya açılamazsınız

TP-Link Ülke Müdür Yardımcısı Ali Dinçer

Küreselleşen ekonomi, rekabeti çok daha güçlü hale getirdi. Bu rekabetten en zorlanan kesim ise KOBİ’ler. KOBİ’ler her şeyden önce rekabet edebilmek, ayakta kalabilmek için e-dönüşüm yaşamalılar. Teknolojiye ayak uydurmak için hızla değişen trendleri yakından takip edebilmek, rekabette ayakta kalabilmek ve iş potansiyelini, işi arttırabilmenin formülü artık e-ticaret’te. Hem maliyet açısından uygun hem de 24 saat açık olabileceğiniz bir platform. İnternet’ in sağladığı avantajlardan yararlanmak, işletmelerin sürdürebilir bir büyüme sağlamaları için önemli bir platform. Dış ticarete açılabilmeleri ve daha fazla büyüyebilmeleri açısından internet en önemli faktör. Her KOBİ’nin kendi internet sitesinin olması, kolay ulaşabilmesini sağlar. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki KOBİ’lerin birçoğunun web sitelerinin bulunmadığı ve olanların ise web sitelerinin yetersiz olduğu ve iletişim kurmak için e-posta gibi iletişim bilgilerinin bile bulunmuyor. Oysa küresel rekabette artık internet vazgeçilmez bir unsur. Buna bağlı olarak ağ teknolojileri

ve mobil teknolojiler KOBİ’lerin mutlaka yatırım yapması gereken ortak teknolojiler. İşimizi her yerden ve her zaman yapabilmemiz, bize ulaşılabilmesi çok önemli. Bunun için de ağ ve mobil teknolojilere yatırım yapmak gerekiyor. Bunların yanı sıra işlerinin niteliğine uygun, onlara üretimde maliyet avantajı sağlayacak teknolojilere de yatırım yapmaları gerekiyor. Mobilite, günümüzde hem bireyler hem kurumlar için çok önemli. Küresel rekabet ortamında zaman ve yer kavramı, bir bakıma ortadan kalkıyor. O nedenle her zaman, her yerden bize ulaşılabilmesi gerekiyor. Bizim de hem mobil teknolojiler hem bulut bilişim sayesinde dokümanlarımıza, verilerimize her yerden ulaşabilip, iş yapabilir olmamız artık mutlak şart. Çalışanların iş verimi açısından da önemli. Özellikle iş gereği sık seyahat eden çalışanlara sahip işletmeler için kritik teknoloji ve uygulamalar. Bu teknolojileri iyi kullanarak işe dönüştüren işletmeler kazançlı çıkacak.



18

DOSYA

BThaber

Kobi’ler ve Dönüşüm

30 MART - 5 NİSAN 2015

Veri arttıkça depolamanın da önemi artıyor Değişen ve gelişen teknoloji ile birlikte her geçen gün değişik uygulamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Yenilikçi birçok uygulama, şirketleri dönüştürmeye devam ediyor. Bu değişime ayak uyduramayan şirketler, rekabet ortamında geride kalarak müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geliyor. Çağımızda, rekabet ortamına uygun e-dönüşüm çözümlerini hızlı bir şekilde kurum bünyesine katmak gerekiyor. Bu sayede kurumlar, kendilerinden beklenen etkin iş süreçlerini müşterilerine yansıtarak avantajlar elde edebiliyor. Bu dönüşüm içerisinde artan verilerin depolanma ve kullanımının sağlanmasının önemli bir yer teşkil ettiğini söylemek mümkün. Örneğin IDC verilerine göre, 2005 yılından 2020 yılına kadar verinin küresel hacmi 130 Exabyte’tan 40 trilyon Gigabyte’a çıkacak. Veri artışında internet erişimine sahip cihaz sayısının da büyük bir etkisi olduğunun altını çizmek gerekir. Şirketlerin ihtiyaçlarını doğru belirleyip, rekabet ortamına uygun teknolojileri tercih etmeleri gerektiğini

İş süreçlerini hızlandırıcı yazılımlara ihtiyaç var

Synology Türkiye Ürün Müdürü Volkan Yiğit düşünüyoruz. Kurum bünyesinde konumlandıracak doğru teknolojik çözüm ve altyapılar, iş süreçlerinin hızlı, verimli ve tasarruflu olmasını sağlıyor. İçerisinde bulunduğumuz çağda artan veri ihtiyaçlarını karşılayacak donanım ve yazılım ürünlerinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini söylememiz gerekiyor. Artan veri miktarı ile birlikte bu verilerin depolanmasında kullanılan çözümlerin önemini de artıyor. Kurumlar ve kullanıcılar, veri depolama ve video gözetiminde çok fonksiyonlu, yüksek performanslı ve aynı zamanda güvenilir çözüm arayışındalar. Özelikle KOBİ sektöründe bu türden bir algı değişimi yaşanıyor. BYOD, büyük veri, bulut ve mobilite gibi güncel eğilimleri kapsayan ve bu eğilimlerin getirdiği yeni teknolojiler ile uyumlu çalışan ürünler, rekabette firmaları öne taşıyor.

KOBİ’ler için en önemli konu, iş süreçlerini daha verimli şekilde yöneterek, rekabetçi pazarda farkındalık yaratmaktır. Dolayısıyla, iş süreçlerini daha verimli yönetebilmek adına tüm alanlarda yatırım yapabilirler. Bizim çalışma alanlarımız olan, doküman yönetimi, iş akış yönetimi, doküman hakları yönetimi, kalite yönetimi, CRM, pazarlama otomasyonu gibi konular firmaların kesinlikle yatırım yapmaları gereken alanların başında gelmektedir. Bu alanlara yapılan yatırımlar kısa vadede firmanın iş yapış şekline olumlu katkılar sağlar, verimliliğini arttırır ve bilginin tekrar tekrar kullanılabilmesini sağlayarak, şirket içerisinde gelişen kişiye bağımlılığı azaltır. KOBİ’lerin en büyük eksiklerinden birisi de teknolojik altyapılarına çok fazla yatırım yapmamış olmalarıdır. Sonuçta, altyapı demek sadece alınan bir sunucu donanımı değil, o sunucunun içerisindeki yazılımlar, yazılımların ayarlamaları, lisansların takibi, yazılım ve donanımın bakımı, güncellemeleri, güvenliğinin sağlanması gibi birçok servis ve hizmet ihtiyacı gerektirmektedir. Bu da KOBİ’ler için hem masraflı hem de hâkim olmadıkları konularda zaman ve para kaybetmeleri demektir. Tüm bu sorunları kenara atmanın en büyük çaresi de bulut bilişim hizmetlerinden faydalanmalarıdır. Baktığımız zaman da tüm dünya bu yolda ilerlemektedir. KOBİ’lerin kafasındaki en büyük soru işareti olan bulut bilişimin güvenliği konusunda ise, KOBİ’lerin sunucuları kendi ortamlarında tutmaları bulut yapıda tutmalarına

MechSoft Yönetici Ortağı Gökhan Erdoğdu göre çok daha güvensiz ve saldırılara açık bir durumdur. Son zamanlarda yaşadığımız saldırılarda da bunu örnekleriyle yaşadık. Mobilite, aynı bulut bilişimin olduğu gibi şu anda en popüler konulardan birisidir. Özellikle İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde çalışanlar zamanlarının büyük bir kısmını ofisten ziyade, ofis dışında geçirmektedir. Ofis dışında olduğu zaman da aynı ofiste olduğu gibi tüm iş süreçlerine erişebiliyor olmalıdır. Dolayısıyla, bizim KOBİ’lere her zaman tavsiyemiz, e-dönüşüm süreçlerinde seçtikleri yazılım çözümlerinde, olmazsa olmazlarının ilgili çözümün mobil desteğinin olup olmadığıdır. MechSoft olarak bizler de başarılı bir KOBİ’yiz ve baktığımız zaman tüm iş süreçlerimize ofis içinde ya da dışında mobil ortamlardan erişebiliyor olmak verimliliğimizin ve karlılığımızın en büyük anahtarıdır.

Yatırımda öncelik ağ altyapılarında e-Dönüşüm süreci sayesinde KOBİ’lere bilişim teknolojilerinin kullanımı ile daha etkin çözümler sağlama fırsatı sunuluyor ve bu işletmelere bilişim hizmeti veren bilişim bayileri arasında sertifikasyon ve hizmet standardizasyonu getiriyor. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, kendilerine kaliteli çözüm ve hizmetler sunmak üzere yetiştirilecek “KOBİ Bilişim Uzmanları”nın da yardımıyla, KOBİ’ler sınırlı bütçeleriyle teknolojiden en etkin biçimde yararlanarak işlerini büyütme imkanı yakalıyorlar. Ayrıca hem KOBİ’lerin hem de KOBİ’lere hizmet veren sağlayıcıların servis kalitelerini yükseltmek mümkün hale geliyor. KOBİ’lere teknoloji desteği veren bu sağlayıcıları belgelendirmek ve KOBİ’ler için güvenilir çözüm ortakları yaratmak da

bu dönüşüm süreçleriyle sağlanan faydalar arasında. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin e-dönüşüm sürecinde kendilerini rekabette ön plana çıkartabilecek ve modern çağın gereksinimlerini karşılayabilecek her türlü teknoloji yatırımına ihtiyacı olabiliyor. Bununla birlikte KOBİ’lerin öncelikli olarak ağ altyapılarını oluşturacak ağ teknolojileri ürünlerine yatırım yapması gerekiyor. Sağlam bir ağ altyapısı kurabilmeleri için küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. Mobilite, tüm dünyada büyüme eğilimi gösteren önemli bir kavram. Akıllı cihazların hem son kullanıcı nezdinde hem de kurumsal dünyada benimseme kazanmasıyla birlikte mobilitenin önemi giderek artıyor. Kurumsal şirketler dahil olmak üzere iş dünyasında “Kendi Cihazını Getir – BYOD” yaklaşımı da hız kazanıyor. Ayrıca bulut bilişim, mobilite ve sosyal ağlar sayesinde

ZyXEL Türkiye Kurumsal Çözümler Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Ömer Fakur Erünsal çalışanlar artık kurumlarda daha fazla tüketici odaklı uygulamaları kullanabilir hale geldiler. Tüm bu teknolojilerin sunduğu imkanlar sayesinde kurumlar hızla dönüşüp rekabetçi fırsatlar yakalayabilirken aynı zamanda kurumsal operasyonlarını çeşitli güvenlik risklerine de açmış oluyorlar.



Güçlü çözüm arayışında hedef tam 12’den vuruldu Türkiye’nin en büyük e-ticaret sitesi Hepsiburada.com, Exclusive Networks rehberliği ile normalde 2 kabinet dolusu cihazlarla yaptığı işi 4-Node’lu, sadece 4U alan kullanan ve sanal host sayısını 15-20’den 4-5 adede düşüren Nutanix yatırımıyla ciddi bir tasarruf sağladı.

Y

ürünleri, kısa zamanda önemli faydaları, avantajları beraberinde getirdi. Yatırımın detaylarını Hepsiburada.com Sistem ve Ağ Müdürü Deniz Aksu paylaşıyor. İhtiyaçlar kendini gösterdi Nutanix yatırımı 2014 baharında projelendirilerek başladı ve kurumsal yatırım planına paralel yol alındı. ‘İkincil sistemler’ olarak adlandırılan, doğrudan üretime değil, arka tarafta yayını etkileyen, geliştirme ortamlarının, izleme ve takip sistemlerinin çalıştığı bir sistemi

yenileme ihtiyacı bu yatırımın itici gücü oldu. Nutanix tarzı yapılar takibe alındı, Exclusive Networks rehberliğinde yapılan denemelerin kriterlere uyması ile hızlı biçimde yatırım hayata geçirildi. Daha güçlü bir çözüm arayışı Yapılması gereken yatırımların çokluğu karşısında doğal olarak maliyet de ön planda olurken, doğru bir önceliklendirme gerekli hale geliyor. Önce maliyet, ardından performans önceliği ile seçenekler

incelendi. Yaklaşık 100 sanal sunuculu bir yapı planı, bunu karşılayacak sunucu yatırımı ve yaklaşık 30 terabayt’lık depolama alanı gerekliliği hesaplandı. Bu beklentiler karşısında, birçok farklı ve herkesin tanıdığı tedarikçiler vardı. Ama detaylı araştırma ve incelemeler paralelinde, ihtiyaçları net ortaya koymak, Exclusive Networks rehberliğinde Nutanix yatırımını açık ara öne çıktı. “Teknoloji odaklı bir firma olarak denemeler yapmaya alışkınız. Ayrıca seçtiğimiz çözüme güveniyoruz” diyen Aksu, şöyle devam ediyor: “Burada büyük bir yapı var ve dev bir sistem işliyor. Bu nedenle herşeyi çok iyi analiz etmek gerekiyordu. Birçok sunucumuzu Nutanix üstüne aldık ve 3 haftalık bir test sürecinin ardından, siparişimizi verdik. ‘Hyper converged storage’’ ve Nutanix teknolojisini alıp doğru biçimde değerlendirip test etmemiz sayesinde karşı tarafa taleplerimizi çok daha doğru biçimde ilettik. Burada Exclusive Networks’ün Nutanix odaklı beklentileri de bize rehber oldu. Misal, Nutanix 10 gigabit network istiyor, ama biz zaten buna geçiş sürecindeydik. Bu gerekliliği görünce, geçişimiz çok daha anlamlı oldu. Yani daha önce planlamasını yaptığımız bir yatırım, Nutanix’e geçişimiz için hızlandı.” Çözümler yerini, doğru rehberlikle buldu Exclusive Networks ile temin edilen Nutanix çözümü, kullanılması gereken tüm detaylarla, sunucuların çalışması ve hayatını sürdürmesi

ADVERTORIAL

üzde 25’i The Abraaj Group’a satılan, böylece küresel hedefleri daha da netlik kazanan Hepsiburada.com, büyük projeleri için doğru bir işbirliğini hayata geçirdi. Ama bu kadar da değil… Çünkü bu stratejik işbirliğinin arkasında, kurumsal hedefleri gerçek yapacak olan unsur kurumsal BT sistemi. 2014 yılının bahar döneminde Exclusive Networks ve yetkili iş ortağı ile birlikte hayata geçirilen yatırım bunun en önemli adımı. Exclusive Networks rehberliğinde konumlandırılan Nutanix

http://www.exclusive-networks.com.tr


için gereken herşeyle temin edildi. Türkiye pazarında yeni bir çözüm olan Nutanix için Exclusive Networks’ün danışmanlık desteği alındı ve bazı başlıklarda bu destek devam ediyor. “Nutanix çözümü çok danışmanlık gerektiren bir ürün değil, ama yine de bazı konularda destek ihtiyacımız olabiliyor” bilgisini veren Deniz Aksu, şu bilgileri paylaşıyor: “Gerektiğinde karşılıklı bağlanıp olası sorunları çözebiliyoruz. Danışmanlık desteği hiç bitmiyor. Çünkü sonuçta burada, arka planda işleyen güçlü bir yazılım var. Birçok komut Nutanix’e özel. Bu da onu, standart bir yapıdan çok daha fazlası haline getiriyor. Yetkin kişilerin gerektiğinde müdahale edebilmesi işte bu nedenle önemli. Biz de, sık olmasa da ihtiyaç anında karşımızda desteği hemen buluyoruz.” Avantajlar kendini göstermekte gecikmedi Deniz Aksu, “İki kabinet boşaltıp, yerine toplam 4-Node’lu sadece 4U alan kullanan Nutanix çözümü koyduk. BT birimindeki arkadaşların yönettiği sanal host sayısı 15-20’den 4-5 adede düştü. Ciddi bir operasyonel tasarruf sağladık. Böylece lisans maliyetlerinden enerjiye, birçok maliyeti düşürdük” bilgisini verirken, şu avantajları sıralıyor: “Sanallaştırma ortamları için önemli bir avantaj sağlayan Nutanix, bence

2-3 yıl içinde sunucu depolama alanındaki sanallaştırma mantığını tamamen değiştirecek, normal ‘depolama ve sunucu’ şeklinde sanallaştırma tamamen bitecek. Bunda teknolojinin birçok başlıkta erişilebilir hale gelmesinin ve maliyetlerinin azalmasının payı büyük. Böylece yatırımlar daha kolay yapılır hale

gelince, yatırım algısında değişim beraberinde geldi. Bu durum BT birimlerinin işini kolaylaştırıyor ve bu birimlerin çalışanları, günlük rutinden uzaklaşma, daha yaratıcı işler için kafa yorma imkanı buluyor. Eğer bu yapıyı genişletme ihtiyacınız olursa, bunu da kolayca birkaç adımda yapabiliyorsunuz.” Yatırımın büyüme hızı kesilmiyor Hepsiburada.com, 2014 baharında bu yatırım adına attığı ilk adımın ardından, bu yıl 4 Adet yeni Nutanix Node’unu sisteme dahil etti. Böylece toplam kullanılabilir Nutanix kapasitesi arttı. Aksu’nun verdiği bilgiye göre, bu yapının üzerinde şu anda 200’ün üzerinde sunucu çalışıyor. Bu esneklik Aksu ve ekibinin önünü görebilmesini sağlıyor, BT altyapısı da kurumsal gelişim ve hedeflere tam uyum sağlıyor. “Pazarda liderliğe soyunmak, pazarı yaratmak, böyle bir yapının var olduğunu insanlara duyurmak, diğer firmaların da bu işe girmesini sağlamak güzel bir şey” diyen Aksu, “BT yatırımına tüm ölçeklerdeki şirketlerin erişebilmesini sağlıyor ve teknolojiyi bir lüks olmaktan çıkartıyor. Tek gereken, firmanın ihtiyaçlarını ve hedeflerini doğru bilmesi” yorumunu yapıyor. 2015 daha da hareketli geçecek Proje yılı 2014’te sergilenen hız, hedefleri yakalamayı, planlandığı gibi bir BT altyapısının oluşmasını sağladı. Bir başka deyişle, hızlı büyümeyi destekleyecek BT altyapısı kurgulandı. “Bizim gibi hızlı tüketim sektörü söz konusu olduğunda, bir bilişim yatırımına karar

vermek, seçenekleri değerlendirmek için çok vakit yok. Hızlı karar vermek gerekiyor. Bu noktada Exclusive Networks rehberliğinde Nutanix bizim için önemli bir fayda oldu, verimlilik odaklı avantajları beraberinde getirdi” yorumunu yapan Deniz Aksu, detayları paylaşıyor: “Burada herşeyi tek bir noktadan,

Geleceğin mimarisi şekillendi Hepsiburada.com ile birlikte çok verimli bir çalışmayı hayata geçiren Nutanix, önemli bir başarı hikayesine de imza atmış oldu. Nutanix Bölge Satış Müdürü Mehmet Tarımcı, bu işbirliğini, “Geleceğin mimarisi olacak olan, yazılım tabanlı veri merkezi mimarisini nasıl geçileceği üzerine çalıştaylar yaptık” sözleriyle özetliyor. Nutanix ve Exclusive Networks ile Hepsiburada.com arasındaki verimli işbirliği yatırımın başarısında da öne çıktı. “Nutanix ve Exclusive Networks mühendislerinin Hepsiburada.com özelinde hazırladığı çözüm ve mimarilerin; toplam sahip olma maliyetinde sağladığı tasarruflar bu danışmanlıklar sayesinde bir rapor olarak kendilerine sunuldu” örneğini veren Mehmet Tarımcı, verimli işbirliğinin uzun soluklu olacağını gösteren şu detayları eklemeden geçmiyor: “Hepsiburada. com ekibi ile potansiyel Nutanix müşterilerimizi bir araya getirerek bu yatırımın kendilerine saglamış olduğu faydaları ve tecrübeleri paylaşmalarını sağlıyoruz.”

kolayca yönetebiliyorsunuz.BT birimindeki arkadaşların yönettiği sanal host sayısının 15-20’den 4-5 adede düşmesi bile başlı başına bir avantaj. Finansal avantaj, yatırımın geri dönüşü olarak baktığımızda yöneticilerimizi de memnun ettiğimizi görüyoruz. Bu çok daha katma değerli bir yapı. Bu teknoloji, bir bütün olarak rekabette avantaj sağlayan birçok özelliğe sahip. Diğer çözümlere göre çok daha stabil, yönetimi çok daha kolay, I/O performansı iyi.

Özellikle fiyat/ performans olarak bakarsanız, avantajlar daha da belirgin oluyor. 2015 yılında alınan yeni Nutanix’lerin ardından, ilerleyen süreçte ilave yatırım yaparak bu yapıyı genişletmeyi sürdürmek hedefimiz. Kurumsal büyüme hedeflerimiz paralelinde sürekli geliştirilecek bir yapıda, elde edilen faydalar burada önemli bir belirleyici. Bu nedenle tek yapılması gereken, kendi içinize bakarak ihtiyacı görmek ve yeni bir yatırım için doğru zamanı bilmek.”


22

DOSYA

BThaber

Kobi’ler ve Dönüşüm

30 MART - 5 NİSAN 2015

Maliyet yükleri ortadan ancak BT ile kalkar Günümüz dünyasında, enerji maliyetlerinin ve güç tüketiminin paralelinde soğutma ihtiyaçlarının yüksek maliyetli olması sebebiyle şirketler bilişim projelerini daha planlı, ihtiyaçlar paralelinde genişleyebilen, verimli, işlevsel veri merkezleri ile oluşturabilmeyi amaçlamaktadır. Teknolojinin pahalı bir yatırım olmasıyla birlikte her ölçekten şirket gelişen teknolojiden yararlanmak, müşterilerine en iyi hizmeti sunmak ve böylece büyümek ister. İşletme kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmak ve maliyet yüklerini ortadan kaldırmak için KOBİ’ler de bu dönüşüm sürecini yaşamalıdırlar. Küçük ve orta bütçeli her işletme kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak ister. Harici bir donanım yatırımı, söz konusu şirketlerin bütçelerinde ağır bir yük oluşturur. Oysa bulut bilişim, teknolojide toplam sahip olma maliyetini ortadan kaldırarak düşük güç kullanım verimi sunuyor. Böylece kurumların kaynaklarını esas işlerine yöneltmelerini sağlayarak iş süreçlerini daha verimli hale getiriyor. KOBİ’ler, bulut bilişim teknolojilerinden faydalanarak hem bilgiyi verimli bir şekilde işleyebiliyor hem de maliyetten tasarruf ediyorlar. Bulut bilişim konseptini KOBİ’ler için dört ana başlıkta toplayacak olursak erişilebilirlik, esneklik, verimlilik ve kârlılık bakımından değerlendirme gereksinimlerinin ortaya çıkacağı öngörülmektedir. Her kurum için en uygun bulut sistemi, o şirketin özgün ihtiyaçları ile ilintilidir. Yapılacak ihtiyaç analizinin ardından

Proline Satış Yöneticisi Serkan Tel depolanacak ve yönetilecek veri miktarı ortaya çıkmakta, donanım ve yazılım desteği de bu ortaya çıkan miktarın ölçüsüne göre belirlenmektedir. Bulut bilişim ile mevcut kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmaya ve ihtiyaçları kadar yatırım yapmaya başlayan işletmeler, daha iyi ölçeklenebilir ve yönetilebilir yeni nesil platformlara sahip oluyorlar. Ancak bu dönüşümün tamamlanabilmesi için, aynı esnekliğin kurum çalışanları için de geçerli olması gerekmektedir. Bunun için de kurumsal iş uygulamalarına mobil olarak güvenli ve hızlı bir şekilde erişimin sağlanması rekabette geri kalmamak için bir zorunluluk olarak görülmelidir. Ayrıca tümleşik iletişim sistemlerinin teknolojik olarak çok ileri seviyelere ulaşmasıyla mobil kullanıcılar artık ofis ortamından farksız bir şekilde çalışabilmektedirler.

4G KOBİ’lere işlerinde büyük bir sıçrama getirecek Günümüzde büyükten küçüğe tüm işletmeler hızla değişen pazar koşullarına adapte olmaya çalışıyor. Türkiye’deki işletmeler sadece bölge coğrafyasındaki diğer işletmelerle değil Uzakdoğu’da faaliyet gösteren, internetten satış yapan şirketlerle de rekabet halinde. Günlük yaşamın hızlanması ile müşterilerin beklentileri artıyor. Eskiden 3 günde geri dönüş yapmaları yeterliyken bugün 3 saat içinde dönüş yapmadıkları müşterilerinde memnuniyetsizlik yaşanıyor. Eskiden müşterilerine telefon, basılı malzeme gibi çok daha basit tanıtım aktiviteleriyle ulaşırken, şimdi hem artan maliyetler hem daha hızlı olma ihtiyacı ile farklı ve daha verimli yöntemler bulmaları gerekiyor. Yine, eskiden müşterileri ile ayda bir iletişime geçmeleri yeterliyken, şimdi sürekli iletişimde kalmaları, müşterilerinin ihtiyaçlarını anlık takip etmeleri gerekiyor. İşlerini büyütmek ve başarılarını sürdürmek isteyen KOBİ’lerin de değişime ayak uydurmaları gerek. Büyük firmalardan farklı olarak KOBİ’lerin kaynakları kısıtlı. Sürekli yeni yatırım yapacak güçleri yok. Dolayısıyla, ellerindeki kaynaklarla daha fazlasını yaparak 1 değil 2 üretmeleri gerekiyor. Tüm bu handikaplar KOBİ’lerin hızla dijitalleşmesiyle aşılabilir. Mobiliteyle işletmeler verimliliğini artırıyor, hız kazanıyor, operasyonel süreçleri kolaylaştırıyor ve daha da önemlisi rekabetçi olma yolunda büyük aşama kaydediyorlar. Mobilitede bir sonraki basamak olan 4G, KOBİ’lerin iş süreçlerinde

e-Dönüşüm ile disiplin geliyor

Login Kurumsal Satış Yöneticisi Savaş Göktürk

e-Dönüşüm ile hayatımıza aslında sıkı bir disiplin ve bununla birlikte gelen / gelecek olan kontrol mekanizması ile KOBİ’ler dahil tüm yöneticiler aslında işletmelerinde tam olarak ne olup bitiyor bunu görebilecekler. e-Dönüşümün ilk adımlarından biri olan e-fatura süreci ile işletmeler hem etkin, hızlı ve güvenilir bir şekilde fatura alıp verebiliyor hem de kağıt vb. sarf malzeme tüketimi azaltılarak faturalandırma maliyetlerini düşürüyor. Ardından e-Defter ve e-Arşiv’in hayatımıza girmesi ile birlikte KOBİ’ dahil tüm işletmelerde önemli bir bütçe olduğu bilinen sarf malzeme tüketimine olan katkısı ile birlikte; • İşgücü ve zaman tasarrufu, • Onaylama maliyetleri ve zamanında tasarruf, • Arşivleme harcamaları tasarrufu, • Baskı, kağıt, toner ve kartuş gibi kırtasiye harcamaları tasarrufu, • Basım, tasdik, saklama ve depolama

yükümlülüklerini ortadan kaldırarak, elektronik ortamda işlem yapılmasına imkan sağlamak gibi daha birçok katkısı dışında çocuklarımıza bırakacağımız doğayı pozitif yönde etkilediğimizi de unutmamalı ve bu gözle bakmalıyız. e-Defter, e-Fatura, e-Arşiv çözümleri sağlayan firmaların günden güne artması ile birlikte ciddi olarak artan rekabete paralel olarak, KOBİ ve tüm işletmelerin de bu çözümlerde yaratacakları kaynak yani kuruluş maliyetlerini de kısa zamanda amorti edebileceklerini net olarak belirtmek de fayda var. Tüm bu süreçleri uzun dönemli olarak hızlı ve sorunsuz olarak uygulayabilme adına büyük bir bilgisayar alt yapısına gerek olmadığını, ekonomik bir alt yapı ile birlikte, kendini ispatlamış, yıllardır farklı projelerde çözümler sunan ve gerçekten çalışan ve uzun yıllar çalışacak olan bir yazılım evi ile anlaşmaları yeterli olacaktır.

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy de büyük bir sıçramayı beraberinde getirecek. Vodafone Grubu’nun 4G birikimini Türkiye’ye taşıyoruz. Dijital bağlantılı Türkiye için teknoloji yatırımlarımıza hız verirken, dijitalleşmenin yeni sayfası 4G’nin hayata geçmesi için heyecan duyuyoruz. 4G’yi Türkiye için bir fırsat olarak görüyoruz. Genişbant teknolojileri, üretimden perakendeye, sağlıktan tarıma, finanstan eğitime, her alanda yenilikçi hizmetler sunarak, yatay kestiği sektörlerde verimlilik artışı sağlıyor. 4G, tüm dünyada ekonomik büyümenin lokomotifi oluyor. Önümüzdeki süreçte 4G’nin kurumların büyümesinin ve ekonomik kalkınmanın ana unsuru olacağına inanıyoruz.



24

DOSYA

BThaber

Kobi’ler ve Dönüşüm

30 MART - 5 NİSAN 2015

Tüm süreci kontrol edecek teknolojilere yatırım yapılmalı Yüksek kalite, üstün müşteri memnuniyeti, düşük riskler, dolayısı ile yüksek karlılık ve hızlı büyümenin temelinde; uygun teknolojiyi en iyi şekilde kullanmak bulunuyor. Regülasyonlar ve endüstriyel standartlara uyumluluk her şeyin temelinde olmakla birlikte, verimlilik ve karlılığı arttırıcı çözümlere yönelmek öncelikli olmalı. Verimliliği arttırmak için, bilgi teknolojileri süreçlerini artık bir fabrikadaki üretim hattı gibi düşünerek, iş istasyonlarının birbirleri ile ilişkileri gibi, bilgi teknolojileri süreçlerini de baştan sona entegre edebilecekleri, sürecin tıkandığı noktalarda, eksikliklerin nerede olduğunu görebilecekleri ve anında düzeltebilecekleri teknolojiler öncelikli konulardan birisi olması gerekiyor. Her ne kadar birçok firmada belirttiğimiz süreçlere ve birbirleri arasındaki entegrasyonlara önem verildiğini görsek de, halen birçok firmada süreçlerin birbirinden kopuk ilerlemesinden dolayı, üretim hatlarının 50 yıl öncesinde yaşadığı sorunları, firmaların BT ekiplerinin sunduğu servislerde görebiliyoruz, zamanında sunulamayan servisler, hata oranı beklenenden fazla olarak devreye alınan servisler gibi. Alanında önde giden firmaların müşterilerini en iyi şekilde tanıyarak, talep edilmeden ihtiyaç duyulan servisleri sunanlar olduğundan bahsetmiştik. Bunun da temelinde aslında tahminsel analizler yatıyor. “Müşterim ne bekliyor, ne bekleyecek; sürecim nasıl ilerliyor, nasıl ilerleyecek; ürün ve servislerimin kalitesi nasıl, böyle giderse ileride nasıl olacak; şu anda yaşadığım bir problem var mı, gelecekte yaşayabilir miyim” gibi sorulara, tahminsel analizlerle cevap bulabiliyorsak, müşterilerimize tam da ihtiyaçları olduğu anda, yüksek kaliteli, kesintisiz ürün ve servisleri sunabiliriz. Biz de HP olarak, tüm müşterilerimizin varolan süreçlerini optimum ve

Buluta çıkamayan şirketler yok olacak

HP Yazılım İş Ortakları Yöneticisi Eyüp Bay entegre şekilde yönetebilmelerinin yanı sıra, geleceğe de tahminsel olarak bakabilecekleri çözümler sunmaya çalışıyoruz. Mobilite küçük-büyük tüm işletmeler için artık işin kalbinde yeralmaya başladı, zaman artık herzamankinden daha değerli. Çünkü hem iç, hem dış müşteriler sürekli olarak hareket halindeler, servislere ve ürünlere mobil ulaşmak istiyorlar, işlerini mobil yapmak istiyorlar, her bilgiye anında ulaşmak istiyorlar. Bunu sağlamanın yolu da elbette sürekli yanımızda gezdirdiğimiz akıllı cihazlar. Bu ihtiyaçlar işletmelerin BT altyapılarında bir dönüşüm başlattı, varolan servislerin artık mobil olarak sunulması, BT’nin klasik süreçlerinde yaptığımız işlerin artık mobiliteye uygun şekilde sunulması gerekiyor; ve bunun da rekabet nedeni ile çok hızlı yapılması gerekiyor. Bu dönüşümü gerçekleştirirken, mobil olsa da iç ya da dış servislerimizde ödün vermememiz gereken noktalar var, fonksiyonalite, performans, müşteri deneyimi gibi servisin kalitesini etkileyen unsurlar halen ajandamızda çok önemli bir yer tutuyor.

Teknolojinin hızla değiştiği ve geliştiği bir ortamda KOBİ’lerin bilişim teknolojilerini etkin kullanmaları artık bir lüks değil, önemli bir ihtiyaçtır. Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturan KOBİ’ler, bilişim teknolojilerini etkin bir şekilde kullanmaları sayesinde, ülke ekonomisine çok ciddi bir değer sağlayabilir. KOBİ’lerin teknoloji kullanımı yüzde 10 artsa, 15 milyar dolar ek gelir ve 360 bin yeni istihdam fırsatı çıkıyor. Dolayısıyla KOBİ’lerin teknolojiye olan yatırımlarını artırmaları ve altyapılarını iyileştirmeleri sağladıkları katma değeri belirgin ölçüde büyütecektir. Küresel rekabette etkin olmanın yanı sıra, Türkiye’de genç nüfusun teknoloji ile olan güçlü ilişkisi düşünüldüğünde bilişim teknolojilerine kapalı olan şirketlerin ayakta kalması imkansız görünüyor. Boston Consulting Group’un (BCG) Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu 19 ülkeyi kapsayan KOBİ araştırmasının sonuçları da teknolojiyi etkin kullanan KOBİ’lerin yarattığı başarının altını çiziyor. BCG’nin araştırması, teknolojiyi iyi kullanan KOBİ’lerin iyi kullanmayanlara göre geçen 3 yıl içerisinde gelirlerde yüzde 15 daha hızlı büyüme, istihdamda ise 2 kat artışa imza attıklarını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre Türkiye’deki KOBİ’ler yüzde 10 daha fazla teknoloji kullandıklarında 15 milyar dolar daha fazla gelir elde edip 360 bin kişilik ilave istihdam sağlayacaklar. Böylece katma değerli malları iyi fiyatlarla üreterek dünya pazarlarında rekabet edebilir hale gelecek ve ülkemizin dünyanın 10 ekonomisi olması yolunda en önemli paya sahip olacaklar. KOBİ’lerin rekabet avantajı elde ederek verimlilik ve karlılıklarını artırmaları konusunda “yenilikçi teknolojiler” önemli bir yer tutuyor. Teknolojinin geleceğine baktığımızda dört ana eğilimin yön vereceğini görüyoruz. Bunlar “Büyük Veri” “Kurumsal Sosyal Ağlar” “Mobil Çözümler” ve bu kavramların hepsini bir bütün olarak kucaklayan “Bulut Bilişim.” Bu dört ana kavram bireylerin yaşam kalitesini yükseltirken, iş süreçlerinde verimliliği artırıyor, etkili kaynak yönetimine

Microsoft Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Tarık Tüzünsu olanak sağlayarak, tasarruf oranlarını artırıyor. Bu noktada, bulut bilişim, özellikle, KOBİ’lere düşük maliyet, kolay yönetim ve verimlilik sunuyor. Yalnızca bir bilgisayar ve internet bağlantısıyla işe başlayan bir KOBİ, ihtiyaç duyduğu tüm hizmetleri, uygulamaları bulut üzerinden alabiliyor. İş zekası, iş analitiği gibi kavramlar bulut platformu üzerinde işlenen büyük veriyle buluştuğunda, çok daha derinlerde yer alan fırsatların görünür hale gelmesini mümkün kılıyor. Bulut bilişim sayesinde KOBİ’ler altyapı kurmakla zaman kaybetmiyor, bakım ve işletim masraflarından tasarruf ediyor ve buna zaman da ayırmıyor. İhtiyacı ölçüsünde sınırsız genişleme kabiliyetine sahip oluyor. Ek olarak onlara teknik birikimimizi ve tecrübemizi sunuyor, onların bu deneyimden faydalanmalarını sağlıyoruz. Bulut teknolojisi, bir kişinin aklından filizlenen bir fikrin sürdürülebilir iş modellerine ve dev şirketlere dönüşmesine zemin hazırlıyor. Şirketlere yeni bir dünyanın kapılarını açan bulut teknolojisini benimsemeyen şirketlerin var olma mücadelesini kazanmaları imkânsız. Bulutu anlamayan, özümsemeyen, bulutla bütünleşmeyen kısaca bulutlara çıkamayan şirketler yok olacak. “Bulut bilişim” KOBİ’lere bilgi işlem maliyetlerinde esneklik ve tasarruf imkanı tanıyor. Araştırmalara göre, bulut bilişim hizmeti alan bir firma yüzde 22’ler seviyesinde tasarruf sağlayabiliyor.


BThaber

Kobi’ler ve Dönüşüm

30 MART - 5 NİSAN 2015

Daha verimli operasyonlar için e-dönüşüm Operasyon maliyetleri KOBİ’lerin düşünmesi gereken en önemli faktörlerden bir tanesidir. Zorunluluk kapsamı bir yana bırakılacak olursa e-dönüşümün sağlayacağı en önemli fayda iş süreçleri ile ne kadar bütünleşik olduğudur. İster ERP olsun ister olmasın e-dönüşüm daha verimli ve kontrol edilebilir operasyonlar yaratacaktır. Bununla birlikte ERP tabanına oturtulmuş iş süreçleri ile bütünleşik, akılcı ve platform bağımsız çalışan bir e-dönüşüm modeli ile bu verimlilik optimal noktaya ulaşacaktır. E-Fatura işlemlerinde ters kayıt kontrolü, gelen fatura üzerinde onay mekanizmalarının çalıştırılması, mobil üzerinden faturanın muhasebeleştirilebilmesi, fatura yönetiminin basit ve anlaşılır arayüzü olan tek bir kokpit üzerinden yapılabilmesi, yasal yaptırımlar ve onay süreçleri doğrultusunda sistemin proaktif kontrolleri, bu sürece örnek olarak gösterilebilir. Hepsinin tek bir paket üzerinde olduğu düşünüldüğünde KOBİ’ler tek bir platform üzerinden hem toplam sahip olma maliyetlerini düşürecek hem de kısa sürede hızlı aksiyon alabilme avantajına kavuşacaklardır. Yapılacak olan yatırımların şirketin kendi veri güvenlik politikaları doğrultusunda değişecektir. Örneğin verilerini kendi bünyesinde tutmak isteyen ve ağ altyapılarını DMZ gibi sistemlerde koruyan şirketler için ağ üzerinde bir entegrasyon tercih edilebilir. KOBİ’ler ise maliyetlerini daha kontrol edilebilir kılmak için bu yatırımı OPEX şeklinde

Detaysoft E-Dönüşüm Ürün Yöneticisi Onur Pekerten biçimlendirmek isteyebilirler. Bu doğrultuda bulut üzerinde çalışan bir mimari ile gitmek daha avantajlı olacaktır. Donanım maliyetinin sıfır olduğu kiralama modeli ile oluşturulan bu yapılarda önemli olan nokta verilerin ulaşılabilirliği ve güvenliğidir. Hangi teknoloji ile çalışılırsa çalışılsın e-dönüşüm içindeki tüm katmanları mümkün olduğunca birleştiren tek bir platform üzerinden ilerlemek önemlidir. Mobilite kurumlarda iş süreçlerinde mutlak gereklilik olarak karşımıza çıkıyor. Küresel dünyada çalışanların mobilitesi yüksek olduğu için süreçler her zamankinden çok daha hızlı yürüyor. Basit bir faturalamanın kişinin laptopu yanında olmadığından dolayı onaylanamaması büyük sıkıntılara yol açabiliyor. Bu yüzden süreçlerin farklı noktalarda yürütülebilmesi, devam ettirilebilmesi ve tamamlanabilmesi önem taşıyor.

DOSYA

25

Tümleşik iletişim yatırımları yapılmalı Ülkemizin büyük bir çoğunluğunu oluşturan KOBİ’lerin özellikle tümleşik iletişim alanında yatırımlar gerçekleştirmelerinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Her türlü yenilikçi teknolojinin, kurumların ihtiyaçları doğrultusunda iş süreçlerine katılması gerektiğini düşünüyoruz fakat bilhassa çağımızın gereklilikleri göz önüne alındığında, tümleşik iletişime yatırım yapılması gerektiğini söyleyebiliriz. Günümüzde BYOD (Bring Your On Device) kavramının revaçta olduğunu söylemek mümkün. Yeni nesil çalışanlar, yükselen kavramlara yatırım yapan şirketleri tercih eder konuma gelmiş bulunuyor. Kullanıcılar, keyif alacakları cihazları, uygulamaları tercih ediyorlar ve iletişim artık pek çok farklı kanal (ses, chat, video vs.) kullanılarak gerçekleştiriliyor. Ülkemizde mobil çalışan sayısı özelinde yapılmış özel bir araştırma bulunmuyor ama evden ve mobil çalışan sayısının hızla arttığını söyleyebiliriz. Bu konuda bilhassa büyük ölçekli kurumların ipi göğüslediğini; satış, pazarlama, iş geliştirme, içerik ve tasarım gibi çalışmaların daha çok mobil çalışanlar tarafından gerçekleştirildiğini gözlemliyoruz. Ölçek ve iş birimlerindeki bu eğilimin giderek yaygınlaşacağını, görece orta ve küçük ölçekli firmalarda mobil çalışan sayısının artacağını öngörüyoruz. Son yıllarda internet erişimine sahip cihaz

Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu sayısının artmasıyla birlikte mobilitenin hâkim olduğu bir çağa girmiş bulunuyoruz. Mobilite ile sadece şirketler değil, kullanıcılar da bir dönüşüm yaşıyor, iş süreçleri ve iş yapış şekilleri köklü bir şekilde değişiyor. Önümüzdeki yıllarda mobilitenin daha fazla ağırlık kazanacağını ve bu eğilimin artarak devam edeceğini söyleyebiliriz. Çalışanların kendilerine ait cihazları şirket içerisinde kullanabilmelerini sağlayan BYOD kavramı, şirketlerin BT kaynaklarını daha iyi yönetmelerini ve şirket içi politikalarını gözden geçirmelerini zorunlu kılıyor.

Kurum ihtiyaçlarına özel çözümler

E-Güven İş Geliştirme, Kurumsal Satış, Kanal Yönetimi ve Pazarlamadan Sorumlu Direktörü Ayşegül Tüzün

KOBİ’lerin iş dünyasının yeni dönem çalışma modellerini de göz önünde bulundurarak dönüşüm sürecinde öncelikle mobil teknolojilere yatırım yapmalarını öneriyoruz. Elbette konvansiyonel süreçler hala iş hayatımızın içinde ve pek çok çalışan kendini bu çalışma modeli ile daha konforlu ve güvende hissediyor. Ancak nasıl ki günlük hayatımızda gazeteyi hem kağıttan hem bilgisayarımızdan hem de cep telefonlarımızdan okuyabiliyor ve bunu içselleştirebiliyorsak mobil teknolojileri de kurumumuz bünyesinde doğru şekilde konumlandırmayı başarırsak bunları çalışanlar tarafından kullanılabilir hale getirebiliriz. Çalışanların mobil durumdayken de işlerini tamamlayabilecekleri böylece şirket içi iş süreçlerini aksatmayacakları ürünleri kurum içine sokabiliriz. Bu tip mobil çözüm sunan ürünleri

seçerken KOBİ’lerin süreç adımlarını ve ihtiyaçlarını önceden tespit etmeleri çok önemli. Çalışanlarının işlerini kolaylaştıracak, mevcut yapılarına kolaylıkla uyum sağlayacak güvenli çözümlerin neler olduğunu ancak bu yöntem ile belirleyebilirler. Bu teknolojilere yatırım yapılırken maliyeti düşürmek adına geçici çözümlere değil, uzun vadeli ihtiyaçlara hizmet edecek çözümlere odaklanmalılar. Mobil teknolojilere geçişi bir maliyet olarak görmeyip, en önemli varlığımız olan zamandan ve insan kaynağından bir kazanç olarak görmeleri gerekir. E-Güven olarak biz de kurumun ihtiyaçlarına özel geliştirdiğimiz projeleri kurumun var olan sistemine entegre hale getiriyoruz. E-İmza, Mobil İmza, İmzala – Gönder, E-Bordro gibi ürünlerimizle KOBİ’lere uzun vadeli çözümler sunuyoruz. Mobilitenin KOBİ’lere sağladığı faydanın çok ayrı bir değeri var aslında. KOBİ’ler

çok çalışanı ve yetki devri olmayan yapılar olduklarından hemen hemen bütün işler tek bir kişinin onayı ile yürüyor. Şirket sahibinin elinde bulundurduğu bu yetki, şirket sahibinin uzun bir süre ofis dışında kalmasıyla işlerin aksamasına neden olabiliyor. Bu nedenle KOBİ’lerde e-dönüşüm sürecinin hızlanması operasyonel verimliliği kat kat artıracaktır.


26

DOSYA

BThaber

Kobi’ler ve Dönüşüm

30 MART - 5 NİSAN 2015

İletişim altyapısı, rekabet gücünü belirliyor İşnet Satış, Pazarlama ve Müşteri Hizmetleri Direktörü Aytül Sepetçi

KOBİ’lerin bilişim ihtiyaçları büyüklüklerine ve yaptıkları işlere göre değişiyor. Bilişim teknolojilerinde olmazsa olmaz temel yatırım başlıkları arasında donanım ve yazılım çözümleri geliyor. Donanım tarafında öncelikli olarak iletişim (haberleşme, internet, network, mobil sistemler vb) teknolojileri, sunucu ve mobil bilgisayar sistemleri, yedekleme ve güvenlik sistemleri, baskı sistemleri yatırımları geliyor. Yazılım ve hizmet tarafında ise finansal sistemler ve kurumsal kaynak planlama, veritabanı, müşteri takibi, sektörel uygulamalar, e-ticaret uygulamaları gibi çözümler öncelikli

gündeme geliyor. Son yıllarda büyük ölçekli donanım ve yazılım yatırımı yapmak yerine bilişim hizmetleri kiralama yöntemi olan bulut bilişim çözümleri de KOBİ’lerin imdadına yetişiyor. E-Dönüşüm sürecinde KOBİ’lerin yatırım yapmak zorunda olduğu uygulamaların başında yasal düzenlemeyi sağlayacak e-fatura, e-defter ve e-arşiv sistemlerini sayabiliriz. Söz konusu uygulamalar e-dönüşüm projelerine hızla uyum sağlayarak zaman, hız ve maliyet tasarrufu kazandırıyor. Üstelik tüm bu hizmetler KOBİ’ler için bulut bilişim çözümleri olarak da sunuluyor. Artık KOBİ’ler için de rekabet gücü

olmazsa olmaz unsurların başında gelmektedir. KOBİ’lerin tüm ticari bilgileri, müşteri bilgileri, hammaddeürün-üretim-stok-fiyatlandırma bilgileri, çalışan bilgileri, tedarikçibayi bilgileri, rakiplere ilişkin bilgiler, üretim ve satış raporları-analizleri vs.ye her zaman her yerden ulaşabilir ve yönetebilir olması ayrıca mevcut ve gelecekteki gereksinimlere yanıt verecek güncel ve güvenilir bir haberleşme-iletişim (telekom) altyapısına sahip olmaları onların rekabet gücüne güç katacaktır. İşini büyütme ve maliyetlerini aşağı çekme hedefiyle hareket eden KOBİ’lerin bu gereksinimlerine yanıt verecek bilişim teknolojileri çözümlerinin her birine tek tek yatırım yapmaları onlar için son derece maliyetlidir. Bu durumda tüm bilişim teknoloji hizmet ve servislerini ‘hizmet kiralama’ ya da ‘kullandığın kadar öde’ mantığıyla erişebilmelerine olanak sağlayan bulut bilişim çözümleri devreye girmektedir. Bulut çözümleri; ortak kullanıma uygun şekilde ihtiyaca göre ölçeklenebilen, hemen her türlü elektronik cihazın bağlanabildiği, web servisleri üzerinden iletişim-haberleşme, donanım ve yazılım gibi tüm bilişim kaynaklarına erişim sağlayan; bunların dinamik ve ekonomik olarak paylaştırılabildiği yaygın hizmet sunan servis sağlayıcılardan oluşan İnternet ortamına karşılık gelmektedir. İşletmeler, bulut bilişim hizmetleri veren şirketlere abone olarak İnternet üzerinden tüm bilişim çözümlerini, gereksinimleri doğrultusunda kiralayabilmektediler. Bulut öncelikler arasına giriyor Bulut çözümlerinin KOBİ’lerin de öncelikli yatırım planları arasına girdiği görülüyor. Bu değişime sebep olan en önemli faktörler ise iş hacimlerindeki sürekli artış ile verimli ve esnek iş modellerini zorunluluk haline getiren rekabet koşullarıdır. Bulut bilişim uygulamalarında kurumun kendini, ihtiyaçlarını ve hedeflerini göz önüne alarak, buna uygun bir yapı oluşturması önemlidir. KOBİ’ler bulut bilişim çözümlerine yatırım yaparken öncelikle bu konuda kendisine doğru bir çözüm sağlayıcı bilişim şirketi bulmalıdır. Bulut çözümü sağlayan şirketin, sadece teknoloji çözümü üreten değil, aynı zamanda bu teknolojik yapıları ve çözümleri bütünleştirebilen ve bir iş süreci çözümü olarak müşterilerine sunan yapıda olmasına dikkat edilmelidir. Verinin güvenli bir şekilde saklanması, yönetilmesi ve istenildiği an istenildiği yerden erişilebilmesi, KOBİ’lerin de önem verdiği konulardan biridir. Bu nedenle güçlü, güvenli bir yedekleme sistemi ile iş sürekliliğini sağlayacak bir mimari çözüm tercih edilmelidir.


BThaber

Kobi’ler ve Dönüşüm

30 MART - 5 NİSAN 2015

e-Dönüşüm uzun süre ekonominin gündeminde olacak E-dönüşüm sadece bilgi ve iletişim teknolojilerinin değişimini değil, insanların yaşam anlayışının değişimini ve dijital hayata geçişi de simgeliyor. E-dönüşüm satıştan insan kaynaklarına, üretimden pazarlamaya kadar iş akışını tamamen değiştiren bir kavram. Devlet, özel sektör ve bireyler bu değişimin bir parçası. Dünyada çoktan başlamış olan bu değişimde Türkiye yol kat etmeye başladı. E-dönüşüm sayesinde işletmeler tüm faaliyetlerinde önemli verimlilik artışı yaşayacak. İnsanlar arasında da etkin bilgi paylaşımı sağlanacak. Hızlı olanın rekabet avantajı sağladığı piyasa koşullarında hız kazanmak için, bu dönüşümü şirketlerin sadece kendilerinde gerçekleştirmeleri yeterli değil. İş ortaklarına, tedarikçilerine ve müşterilerine de yaygınlaştırmaları gerekiyor. Kısacası e-önüşüm şirketlerin yaşamını her yönüyle etkileyen, kolaylaştıran, devletin vatandaşına sunduğu hizmetleri farklı bir boyuta taşıyan yepyeni bir anlayış. Türkiye’de birçok kurum ve kuruluş, teknolojideki gelişmelere ayak uydurarak bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bunlardan biri de, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından hayata geçirilen ve yasal düzenlemelerle başlayan e-Dönüşüm süreci. e-Fatura, eDefter ve e-Arşiv uygulamalarını kapsayan bu süreçlerin iş hayatına entegrasyonunun işlemleri hızlandırması, verimliliği artırması ve denetimi kolaylaştırması bekleniyor. Maliye Bakanlığı, bu sistemle önemli miktarda tasarruf öngörüyor. Bu sebeple e-Dönüşüm ekonomimizin gündeminde uzun süre kalmaya devam edecek önemli bir konu. E-fatura ile başlayan, e-Defter ve e-Arşiv ile devam eden e-Dönüşüm süreci özellikle e-arşiv tarafında internet üzerinden satış gerçekleştiren firmaların iş yapış şekillerinden dolayı hızla bu dönüşüme dahil olması ile birlikte yaygınlaşan süreç aslında vizyon sahibi kurumların önündeki dönüşüm yolculuğunu ifade ediyor. Devletin e-Dönüşüm sürecine öncülük etmesinin ve bu konuda zorunluluklar getirmesinin pek çok önemli nedeni var. Bunların başında, sürecin “kitlesel dönüşüm” gerektirmesi ve gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmamak için Türkiye’nin rekabet gücünü artırma ihtiyacı geliyor. 30 yıldır yapılan yasal değişiklikler (tek düzen hesap planına geçiş, enflasyon muhasebesi, YTL, e-Beyanname, e-Bildirge, TTK, vs), aslında büyük resmin parçalarından ibaret. E-dönüşüm sürecinde şirketlerin fiziksel mal ve hizmet dolaşımı dışındaki tüm işlemleri elektronik ortama taşınacak. e-Dönüşüm sürecinin, sadece bir BT projesi olarak değerlendirilmemesi, uzun vadede tüm iş süreçlerini etkileyecek daha kapsamlı bir dönüşümün başlangıcı olarak

Logo Yazılım e-Logo Genel Müdürü Cahit Güvensoy görülmesi gerekiyor. Bu süreçte yazılım şirketleri etkin rol oynuyor. Bulut bilişimi anlatmak için en güzel örnek e-posta servisleri. Nasıl ki burada e-postalarımızı, onlara ekli dosya ve fotoğraflarımızı saklayıp, internete bağlanabildiğimiz her yerden ulaşabiliyorsak, bulut bilişim de aynı şekilde elektronik ortamdaki tüm verilerimizi ortak bir havuzda barındırıp, internet olan her yerden ulaşabilmemizi sağlıyor. Bulut bilişim şemsiyesi altında kullanıma sunulan “hizmet olarak yazılım” (SaaS) modeli çözümler, yüklü donanım yatırımları ve teknik ekip bulundurma ihtiyacını ortadan kaldırmış durumda. Bu da özellikle KOBİ’ler ve yeni girişimciler için büyük kolaylık anlamına geliyor. Hem zamandan hem de maliyetten tasarruf etmek için SaaS modelinin tercih edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özetle: • Ortak kullanım sayesinde bilişim yatırımı yapmanın maliyeti büyük ölçüde azalıyor ve kolaylaşıyor. • Özellikle yüklü donanım maliyetleri azalıyor, çünkü verileriniz sizin adınıza ortak kullanılan büyük sunucularda saklanıyor. Üstelik yüksek güvenlik önemleri altında tutuluyor. • Firmalar SaaS çözümleriyle, kurulum, bakım, yedekleme, güncelleme gibi konularda tasarruf elde ediyor. Mobilleşmeyle birlikte gelen bilgiye yer ve zamandan bağımsız ulaşabilme alışkanlığı, iş yapış şekillerimizi de değiştirdi. Mobil ofis kavramının daha fazla ön plana çıkmasıyla, iş uygulamalarının bu doğrultuda çözümler sunması kaçınılmaz hale geldi. Bulut ve mobil çözümlerin son yılların gözdesi olmasının temel sebebinin bu eğilim olduğunu söyleyebiliriz. İş dünyasında hepimiz zamanla yarışıyoruz. Özellikle yöneticiler için bu yarış çok daha kritik. Üst-orta düzey yöneticiler ile satış profesyonelleri için verilere her yerden ulaşabilme ve raporlayabilme ihtiyacı, iş uygulamaları tercih sürecinde bir kriter olarak karşımıza çıkıyor.

DOSYA

27

Ölçeklenebilir yapılara önem verilmeli Sınırların kalmadığı ve buna bağlı oluşan yoğun rekabet ortamında KOBİ’ler artık iş süreçlerini daha verimli yöneterek sağlıklı analizler yapmak durumunda. Bu rekabet ortamında firmasını daha da güçlendirmek ve organizasyonel değişimlerine ölçeklenebilir şekilde yön verebilmek için, maliyetlerini minimize ederek gelir giderlerini daha iyi planlamak için e-dönüşüm sürecine ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Dönüşüm sürecinde KOBİ’ler, artık lokalde çalışan istemci-sunucu tabanlı uygulamaların yerine çağın son teknolojisi yani internet teknolojisi ve alt yapısına yönelmeli. Sürekli olarak değişen ve ilerleyen teknolojik gelişmeler, dönüşüm süreci donanım alt yapısını kendi sağlayan firmalarda sorunlara neden olmakta. Hem değişim yönetimi hem sürekli artan maliyetleri minimuma indirmenin tek çözümü bulut çözümlere yatırım yapmak olacaktır. Geleneksel yazılımların yanı sıra bu yazılımlar için gereken veri merkezi, kesintisiz enerji, soğutma, bant genişliği, ağ altyapısı, sunucular, veri depolama çözümleri işletmelere önemli iş gücü ve finansal kaynak gerektiriyor. Şirket içerisindeki her birimde farklı yazılımların ve donanımların kullanıldığı düşünüldüğünde bu işleri yönetmek daha da zorlaşıyor. Bulut servisleri ve bulut modelleri işletmelere esneklik ve her zaman ulaşılabilirlik

Workcube İŞ Geliştirme Direktörü Ferdi Fırat sunmakta, yanı sıra donanım, lisans, upgrade vb. giderleri kapsayan BT bütçelerini minimuma indirerek yönetim kolaylığı sunmaktadır. Mobilite, dünyadaki sınırları ortadan kaldırarak istenilen her yerden internet aracılığıyla istenilen bilgiye erişmeyi, kıtalar arası iş yapmayı ve iletişimi mümkün hale gelmiştir. Mobil teknolojilerin hızlı ilerleyişi mobil üzerinden ERP kullanımını da kolaylaştırmıştır. İşletmeler artık lokasyon bağımsız olarak işletmesini, işini, çalışanını rahatlıkla yönetebilir hale gelmiştir. Çalışanlar ya da yöneticiler de istedikleri an, istedikleri yerden işletmesine ve ihtiyacı olan veriye hızlıca ulaşmakta ve işlerini kolaylıkla gerçekleştirebilmektedir.


28

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

Haber Merkezi Türkiye’nin 2009 yılında teknolojinin en olgun döneminde ve mobil internetin en uygulanabilir aşamasında 3G’ye geçiş yaparak bugün dünyanın en gelişmiş, pek çok ülkedeki LTE şebekelerinden daha hızlı 3G altyapılarına sahip olduğuna dikkat çeken Ahmet Hamdi Atalay, 2010’lu yılların ise, mobil şebekelerde veri trafiğinin ses trafiğini aştığı ve yıllık artışın olağanüstü boyutlara ulaştığı mobil genişbant dönemi (4G-LTE) olarak kabul edildiğini kaydetti ve “Kimilerince 3G+, kimilerince ise ön-4G olarak kabul edilen LTE (Rel.7,8) teknolojisi 2010 yılından itibaren pazardaki yerini alıp 2015 yılı itibarıyla ise gerçek 4G olarak kabul edilen LTE-Advanced (Rel.9 ve üstü) şebekeleri kurulmaya başlandı” dedi. 4G sadece Türkiye pazarı için değil küresel pazar için de yatırım Ülkemizde katma değeri yüksek üretim ve Ar-Ge çalışmalarının her alanda desteklendiğini kaydeden Atalay, “Özellikle son dönemlerde artan teşvikler, Netaş olarak bizi de heyecanlandırdı ve bu alandaki çalışmalarımızın derinleşmesine vesile oldu. 4G geliştirmelerimiz sadece Türkiye pazarı için değil, küresel pazar için de yapılan bir yatırım. Netaş olarak, Türkiye’de 3G lisanslarının verildiği günlerde 4G çalışmalarımızı başlattık. 6 yıl önce başlayan çalışmalara öz kaynaklarımızdan 5 milyon dolar civarında yatırım yaptık. Amacımız; ürünün yaşayan ve gelecekteki gelişmelere de açık bir ürün olmasını sağlamak. ULAK Projesi kapsamında Aselsan ve Argela firmaları ile birlikte geliştirdiğimiz milli 4G ürünü, dünya ile eş zamanlı ve en son standart olan LTE-Advanced seviyesinde. Savunma Sanayi Müşteşarlığı, finansman desteğiyle geliştirilmekte olan bu teknoloji, dünyadaki çok az sayıda firma tarafından yapılabilir derecede ileri bir teknoloji ve bu artık Türkiye’de var” açıklamasını yaptı. Atalay, ULAK projesi kapsamında

30 MART - 5 NİSAN 2015

4G’de iş artık uygulayacılara kalıyor Mobil haberleşmedeki son gelişmeler ve 4. nesil mobil haberleşme (4G) teknolojileri hakkında bilgi veren Netaş İcra Komitesi Üyesi Ahmet Hamdi Atalay, 4G ile birlikte pazarın önemli ölçüde canlanacağına vurgu yaptı.

Netaş’ın geliştirmekte olduğu 4G Temelbant (baseband) ürününün, yazılımından donanımına her noktasının sıfırdan Netaş’taki Türk mühendisler tarafından yüzde 100 yerli olarak tasarlandığına ve geliştirildiğine vurgu yaptı ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Tamamına yakını ithal teknolojiler ile kurulan mevcut (2G ve 3G) mobil haberleşme şebekelerinin kurulması sırasında yurt dışına milyarlarca dolarlık döviz harcaması yapıldı. ULAK projesi sayesinde bunu en aza indirmek hatta yapılacak ihracat sayesinde tersine döndürmek mümkün hale gelebilecek” BTK, 4G yetkilendirmesinin 2015 yılında yapılmasını planlıyor 2015 yılınında gerçekleştirilmesi planlanan 4G yetkilendirmesiyle ilgili görüşlerini de paylaşan Atalay şunları kaydetti: “BTK’nın çalışma planına göre 4G yetkilendirmesinin 2015 yılında yapılması planlanıyor.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı da mart ayı başında bu konuda düğmeye bastı. 3G yetkilendirmesinin 2009 yılında yapıldığı düşünüldüğünde 4G için biraz erken gibi görülsede 4G ile birlikte pazarın önemli ölçüde canlanacağını düşünüyoruz. Sektör buna hazır. Türkiye 2G ve 3G yatırımlarının tamamına yakınını yurt dışı kaynaklı teknolojileri kullanarak yaparak milyarlarca dolarlık ithalata ve önemli ölçüde cari açığa neden oldu. Bunun tekrarlanmaması için 3G yetkilendirmesi ile getirilen yerli ürün kullanımı ve Ar-Ge merkezi kurma zorunluluğu gibi düzenlemelerin daha uygulanabilir olması ve uygulamaların yeterince denetlenmesi büyük önem taşıyor. Türkiye’yi 2023 hedeflerine taşımaya ve dünya pazarlarında 4G adına bir milli marka yaratmaya imkân sağlayabilecek bu proje sayesinde, teknolojiyi sadece kullanan olmaktan çıkıp aynı zamanda üreten bir ülke

haline gelebileceğiz.” 4G şebekelerinde iletim altyapısının fiber temelli olması kaçınılmaz Atalay, frekans planlaması konusunda da değerlendirme yaparak “Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından kablosuz haberleşme için planlanmış bulunan 450 Mhz’den 3500 Mhz’e kadarki tüm frekans bantları 4G için de kullanılabilir durumda. Ülkeler, bu frekansların hangilerinin ne zaman nasıl kullanacağına kendileri karar verirler. Ülkemizde frekans planlama ve tahsisi UDHB ile BTK tarafından birlikte yapılıyor. UDHB tarafından, ULAK projesi kapsamında yapılan tasarım çalışmalara baz teşkil etmek üzere 450470 Mhz bandının Kamu Güvenliği ve Acil Haberleşme için, 800, 900, 1800 ve 2600 Mhz bantlarının ise tüm Avrupa’da olduğu gibi ticari 4G şebekeleri için kullanılacağı ilan edilmiş durumda” şeklinde konuştu. Türkiye’de

fiberin yaygınlaştırılmasının 4G’ye geçiş için çok önemli olduğunu belirten Atalay, 4G teknolojisinin tüketicilere; daha hızlı veri taşınması ve internete daha hızlı erişim sağlanması gibi büyük avantajlar sunulabileceğini söyledi. Atalay, bunların sağlanabilmesi için iletim (transmisyon) altyapısının hazır olması gerektiğinine dikkat çekerek “2G ve 3G şebekelerinde baz istasyonlarında oluşan trafiği merkez santrallere kablosuz (radyolink) sistemler üzerinden taşımak mümkün olabilirken 4G şebekelerinde trafiğin çok yüksek miktarlara ulaşacak olması nedeniyle bu mümkün olamayacak. Bu nedenle 4G şebekelerinde iletim altyapısının fiber temelli olması kaçınılmaz görünüyor. Türkiye’yi fiber ağlarla örüp fiberi her noktaya yaygılaştırmadan 4G teknolojisinden yeterince yararlanmak mümkün olmayacak. Türkiye artık Bilgi ve İletişim teknolojilerinde her türlü ürünü geliştirip üretme kabiliyetine ulaşmış durumda. Gerekli yönlendirme ve teşviklerle baz istasyonundan enerji sistemlerine, santral ve iletim sistemlerinden yönetim sistemlerine her türlü şebeke elemanlarının yerli üretimi mümkün. Bunun için milli bir politika anlamına gelen ‘Bilgi Toplumu Stratejisi ve 2015-2018 Eylem Planı’ resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu dokümanın 17. maddesi “Yerli 4N Elektronik Haberleşme Ekipmanlarının Teşvik Edilmesi” başlığını taşıyor. Dolayısıyla teknik kabiliyet var, politika var, iş uygulayıcılara kalıyor. ULAK projesi kapsamında; Netaş, Aselsan ve Argela firmalarınca birlikte geliştirilen yerli 4G baz istasyonu da bu konuda değerlendirilebilecek en güzel örnek. Hiçbir dış kaynak ve hazır ürün kullanmadan yazılım ve donanım olarak tamamen Türk mühendislerinin imzasını taşıyan milli bir teknoloji. Yerli 4G baz istasyonu ürünü 2015’te tamamlanmış olacak. 4G’ye geçiş sürecinde gerek teknolojisi ve gerekse maliyeti açısından yüksek şansa sahip olduğu inancındayız” açıklamasını yaptı.



30

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

Haber Merkezi Hacettepe Teknokent’te çalışmalarını sürdüren, yakında ODTÜ Teknokent’te de ofis açacak olan Btech firmasının kurucu ortağı ve ArGe Direktörü Kuntay Aktaş, öncelikle sağlık alanında mühendislik yaptıklarını kaydetti. İşlerini 3 ana başlıkta toplayan Aktaş, şu bilgileri verdi: “Anatomik Model’den başlayalım.Yaptığımız birinci iş teşhis yönteminde yepyeni bir teknoloji olan 3 boyutlu anatomik modelleri doktorların hizmetine sunmak. Bu ürünümüzle doktorlar hastalarının anatomisini, tümörün yerini, büyüklüğünü, damarlarla ve organlarla ilişkisini 2 boyutlu röntgenler yerine, 3 boyutlu plastik modellerde inceliyorlar. Yani başka bir deyişle ameliyata girmeden ameliyatta karşısına ne geleceğini görebiliyor. Özellikle beyin tümörlerinde tümöre nereden ulaşabileceğini görüp gerekli önlemleri alabiliyor veya kalp cerrahları damarları, kalbi, tüm detaylarıyla sanki hastayı ameliyata almışçasına görüp inceleyebiliyor. Yaptığımız modellerdeki detay ve hassasiyet o kadar yüksek ki, üniversitelerdeki anatomi modellerinde bile bu detaylar bulunmamakta. Diğer yandan ‘Kişiye Özel Protezler’ geliştiriyoruz. Kişiye özel protezlerin iki türlü kullanım alanı var; ilki normal yöntemlerle ve ürünlerle hiçbir çözümü olmayan vakalar. İnsan anatomisinin karmaşık geometrisi ve vücutta oluşan ihtiyacın farklılığı sebebiyle bu hastalar için özel tasarım ihtiyacı doğuyor. Bu gibi vakalar için şirketimiz bünyesinde hastanın anatomisiyle birebir uyumlu, fonksiyonunu tam yerine getiren ve hastanın estetik olarak eski haline gelmesini sağlayan özel implantlar tasarlanıyor. Ancak maalesef bırakın hastaları, cerrahların çoğunun bile bu teknolojiden haberi bulunmamakta. Bu yüzden yaratacağımız farkındalık önemli. Kullandığımız özgün yöntem ve teknoloji sayesinde vücutta ihtiyaç duyulan her türlü yerde sert doku için protez çözümü sunulabilmekte,

30 MART - 5 NİSAN 2015

3 boyutlu basılmış modeller hayat kurtarıyor BTech Innovation Kurucu Ortağı ve ArGe Direktörü Kuntay Aktaş, sundukları hizmetlerin tüm Türkiye’de tanınarak en ücra devlet hastanelerinde bile kullanılmasını, çaresiz bekleyen hastalara çözüm olurken, sistemin faydaları sayesinde dünya standartlarında cerrahi operasyonların ülkemizde milli kaynaklarla yapılmasını hedefliyor.

dental ihtiyaçlardan kafatasına, ön yüz bölgesinden çeneye, kalçaya kadar kişiye özel protez ihtiyacı olan her hastaya sınır olmaksızın tasarım yapabilmekteyiz. Bu yeteneğe sahip dünyadan çok az firma mevcut. Kişiye Özel Protez’lerde ikinci olarak standart implantların uyduğu ancak daha başarılı ameliyat ve daha hızlı, konforlu iyileşme süreci isteyen hastalarda da bu teknolojiyi kullanabiliyoruz. İşimizin son başlığı ise Sanal Cerrahi Simülasyon ve Kılavuz Sistemi. Bu sistemle hastanın MR veya tomografi verilerinden 3 boyutlu görüntüler oluşturarak, bu görüntüler üzerinden tüm analiz ve ölçümleri gerçekleştiriyoruz. Bu tür analizler hali hazırda yapılmadığı için implant takılan hastaların çok büyük bölümü hareket fonksiyonlarını kısmen yerine getirebiliyor.” Hastaların ve doktorların bu teknolojiyi öğrenmesi ve talep etmesi çok önemli Bilgisini verdiği ürünlerin biyouyumlu, ömür boyu vücut

içerisinde kalabilen ve vücutla uyumluluğu en yüksek olan CE ve ISO 13485 (Medikal Kalite Serifikasyonu) belgeli malzemelerden, akredite ve sertifikalı merkezlerde özel yöntemlerle üretidiğini vurgulayan Aktaş, Btech’in şimdilik sadece tasarım hizmeti verdiğini ancak bu tür merkezlerle geliştirdiği ortaklıklarla üretim kısmında da yer aldıklarının altını çizdi. İleriki dönemde tamamen 3 boyutlu yazıcılar ve üretim sistemleri, 3 boyutlu kayıt ve görüntüleme sistemlerinin bulunduğu bir makine parkı yatırımı yapılmasını planladıklarını ifade eden Kuntay Aktaş, hedefleri arasında bu sistemin tüm Türkiye’de tanınarak en ücra devlet hastanelerinde bile kullanılması, çaresiz bekleyen hastalara çözüm olurken, sistemin faydaları sayesinde dünya standartlarında cerrahi operasyonların ülkemizde milli kaynaklarla yapılması olduğuna dikkat çekti. Aktaş, “Bu alanın güçlenmesi için en önemli faktörlerden birisi farkındalık yaratılması.

Hastaların ve doktorların bu teknolojiyi öğrenmesi ve talep etmesi çok önemli. Şüphesiz doktorlar ile mühendisler beraber çalışmalı, ameliyat sahasında doğan ihtiyaçlara yönelik yeni teknolojiler geliştirilmeli, özellikle biyouyumlu malzemelerde yeni malzemeler yapılmalı ve insan vücuduyla birebir özellikle yapay organik yapılar ve organlar bu sistemle bütünleştirilmeli. Ayrıca teknolojinin 3 boyutlu yazıcı teknolojisi ile birebir bağlantılı olduğu düşünülürse bu alandaki gelişmeler de paralel olarak sistemi geliştirecektir” açıklamasını yaptı. Sağlıkta kişiye özel yaklaşım sunuyoruz Aktaş, Türkiye olarak bu konuda dünyada çok iyi bir konumda olduğumuzun altını çizerek şunları kaydetti: “Dünya standardında işler yapmaktayız ve yaptığımız çalışmaların birçoğu hem ülkemizde hem de dünyada ilk olan çalışmalar. Türkiye’ye bu teknolojinin gelmesinde çok büyük emekleri olan

değerli hocalarımızın; Prof. Dr. Osman Bengi, Prof. Dr. Osman Eroğul’un açtığı bu yolda, bizler de yeni teknolojiler üreterek yalnızca dünyayı yakından takip eden bir firma değil, dünyada öncü olan bir firma olmayı hedefliyoruz. Her şeyin daha kişiselleştiği bir dünyada sağlık gibi önemli bir konuda kişiye özel bir yaklaşım sunan firmamız sayesinde umutsuzca bekleyen birçok hasta tedavi olabilmekte hem estetik hem fonksiyonellik açısından en iyi sonuçlar hastalara sunulabilmekte. Diğer yandan Yeni Fikirler Yeni İşler’de sağlık kategorisinde ödül aldık. ODTÜ ile ilişkilerimizle vizyonumuzu geliştirdik; yönümüzü küresel pazara çevirdik. Amerikan pazarına girmeye çalışıyoruz. General Electric de bizi destekliyor. Üniversite hastaneleriyle de görüşmek istiyoruz. OSTIM de yanımızda. 3 boyutlu yazıcılara vurgu yapmakta büyük fayda var. Türkiye’de 3 boyutlu yazıcıdan aort basıldı. 3 boyutlu yazıcıyla tüm dünya ilgileniyor ve dünya değişiyor! Bizim bünyemizde savunma birimimiz de bulunuyor. Madencilere çip takılarak gerçekleştirilen ‘Yeraltında Haberleşme Sistemi’ projemiz de var. Madencilerin nabzından, nerede olduğuna, oksijen - gaz yoğunluğundan, hepsi bir merkezden takip ediliyor. Kaza olduğunda İnsanlar nereye kaçağını bilemiyorlar. Bu sistemle nereden kaçacaklar, hangi yerler güvenli hepsi tesbit edilebiliyor. Sistem madencinin nerede olduğunu çok net gösteriyor! Çok ciddi yatırım yaptık bu projeye; toplam tüm Ar-Ge’si 6 milyon TL. 3 boyutlu anatomik atlas yapmaya da çalışıyoruz. Sürdürülebilir model kurmamız için para kazanmamız gerekiyor. Şüphesiz ki devletimizin bu tür yüksek teknolojilerin kullanılması için özendirici bir rol üstlenmesi gerek. Özellikle hasta konforunu artıran, ameliyat başarılarını artırırken cerrahi riskleri düşüren bu sistemlerin SGK kapsamına alınarak yaygınlaşması ve ihtiyacı olan herkesin ulaşabilmesi noktasında adımlar atılmalı. Çünkü 3 boyutlu basılmış modeller hayat kurtarıyor”



32

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

30 MART - 5 NİSAN 2015

Proje yönetiminde profesyonel buluşmaya geri sayım Haber Merkezi İstanbul Proje Yönetim Derneği’nin (İPYD) her yıl düzenlediği Türkiye’nin ilk uluslararası proje yönetimi kongresi Dinamikler 2015 16. Uluslararası Proje Yönetimi Kongresi, 16-17 Nisan tarihlerinde İstanbul Kozyatağı Hilton Otel’de gerçekleştirilecek. 16 yıldır düzenlenen, geniş bir katılımcı kitlesine hitap eden kongrenin amacı, proje yönetiminde dünya çapında kabul görmüş metodoloji, teknik ve standartları benimseyerek, etik kurallar çerçevesinde profesyonellik ve kaliteyi temel alarak mesleki gelişim sağlamaya katkıda bulunmak, bu standartlar çerçevesinde profesyonelleri bir araya getirmek. Kongrede ele alınan konular, “Dinamikler” proje ekibinde

çalışan İPYD’nin gönüllü üyeleri tarafından belirlenerek, katılımcıların ilgi duyacağı, mesleki, teknik, sosyal ve kişisel beceri alanlarında gelişmelerini tetikleyecek şekilde hazırlanıyor.

İki tane çalıştay olacak Bu yıl 16’ıncı kez düzenlenen “Dinamikler”, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın açılış konuşması ile başlayacak. Paralel oturumlarda gerçekleşecek sunumlarda,

Türkiye’nin önde gelen kamu ve özel sektör kuruluşlarından, inşaat, bilişim, finans, telekom sektörü ve medya dünyasından uzman isimler katılımcılarla bir araya gelecek. Kongre kapsamında 1617 Nisan günlerindeki sunumlar dışında, tercih eden profesyonellerin katılması için hazırlanan iki çalıştay da var. Çalıştaylar ile hedef; katılımcıların bu konularda kendilerini geliştirmeleri, bilgi edinmeleri için alternatif bir ortam ve meslektaşları ile yapacakları değerlendirmeler için bir fırsat yaratmak. Çalıştay konularından biri Agile Proje Yönetimi alanında “Scrum Workshop with Velocity Game”, diğeri ise “Fikir’den Proje Yönetimi’ne Geçiş” olarak belirlendi. Detaylar ise www.dinamikler. org sitesinde.

ARTronic 20’inci yılını kutluyor 1995 yılında faaliyetlerine başlayan ARTronic, 20 yıl içerisinde kesintisiz güç kaynağı alanında sadece Türkiye’de değil yurtdışında da söz sahibi bir şirket haline geldi. 20 yıldır kesintisiz bir şekilde faaliyetlerine devam eden ve Türkiye’nin dışında dünyanın 47 ülkesine ürünlerini ihraç eden bir şirket haline gelen ARTronic, aynı zamanda yaptığı küresel işbirlikleriyle büyümesini sürdürüyor. 20 yıl önce ARTronic’i kurarken bir takım değerleri benimseyerek yola çıktıklarını belirten ARTronic Genel Müdürü Hakan İşcen sözlerine şöyle devam etti: “Bu değerler sayesinde ülkemiz ve dünya ekonomisinin yaşadığı inişli çıkışlı yolculukta başarıyla, sürekli yükselerek ilerledik”.

ARTronic’in Türkiye’nin dört bir köşesine ürün ve hizmet sunan, dünyanın 47 ülkesine ihracat yapan bir şirket olmasını sağlayan bu değerlerin en önemlisinin “Global Mutluluk” kavramı olduğunu vurgulayan İşcen, başta müşterileri olmak üzere iş ortaklarına, temsilciliğini yatıkları global tedarikçilerine, ARTronic’i sürekli dinamik ve yenilikçi olmak zorunda kılan tüm rakiplerine ve bugüne kadar ARTronic için çalışmış ve halen çalışmakta olan tüm ARTronic ailesine teşekkür etti. İşcen, “Biz 20 yıldır olduğu gibi, bundan sonra da insan yararına düşünce, hizmet ve ürün üreterek herkesin mutluluğu için çalışmaya devam edeceğiz.” sözleri ile yeni hedeflerine de “Global Mutluluk” kavramı ile yol alacaklarının işaretini verdi.

Proline, Suudi Arabistan projelerine talip “Akıllı ve Güvenli Şehirler” konsepti altında yürüttüğü Ar-Ge çalışmalarının yanı sıra çipli pasaport ve biyometrik kimlik doğrulama projeleri üzerinde de çalışmalar gerçekleştiren Proline, Suudi Arabistan’ın 190 milyon dolarlık “Kimlik Doğrulama Yönetim Projesi”ne talip oldu. Proje kapsamında Suudi Arabistan’da bulunan bakanlıklar, devlet daireleri, bankalar ve diğer kamu kurumlarındaki işlemler sırasında Suudi Arabistan vatandaşlarının kimlik bilgilerinin elektronik ortamda doğrulanması amaçlanıyor.

Çipli kimlik kartlarının kullanıldığı Suudi Arabistan’da kamu kurumlarıyla vatandaşlar arasındaki ilişkilerin tüm isteklere yanıt verebilecek bir doğrulama sistemi üzerinden yürütülmesi planlanıyor. İhale sonucunda belirlenecek firmanın sunucu, depolama, ağ ve güvenlik bileşenleriyle birlikte bulut sistemi, kiosk, parmak izi ve akıllı kart okuyucu gibi donanımları ve gerekli yazılımları da sağlaması gerekiyor. Proline, sağladığı yeterlilikle finale kalan son dört firma arasındaki tek Türk firması konumunda bulunuyor.

Hizmet kapsamı daha da büyüyecek Dünyanın önde gelen veri bütünleştirme yazılımı sağlayıcısı Informatica, küresel büyüme stratejisi ve özellikle finansal hizmetler, telekomünikasyon, hızlı tüketim, üretim ve perakende alanlarında daha geniş kapsamlı hizmet vermek, Türkiye’deki etkinliğini artırmak üzere Türkiye ofisini açtı. 2014 yılında 1.05 milyar dolar kazanç elde eden Informatica, Türkiye’de KOMTAŞ Bilgi Yönetimi ile birlikte hali hazırda ulusal ve uluslararası birçok şirkete hizmet veriyor. Merkezi ABD’de bulunan, 1997 yılından beri de Avrupa’da faaliyet gösteren Informatica, küresel büyüme stratejisi çerçevesinde Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) Bölgesi’nde 14 ülkede faaliyet gösteriyor. Informatica Güney Avrupa Bölgesi Satış’tan Sorumlu Başkan Yardımcısı Emilio Valdes, İstanbul’da ofis açma kararlarını şu sözlerle anlattı: “EMEA bölgesinde ve özellikle Türkiye’de veri yönetimi alanındaki yatırımlardaki artış, yatırım kararımızda etkili oldu. Verideki bu artış sürdükçe, verinin yönetimi için çalışmalarımızı artırma doğrultusunda yatırımlar yapıyoruz. Bu yatırımımız, bugüne kadar Türkiye’de çözüm ortağımız olan KOMTAŞ Bilgi Yönetimi ile müşterilerimize sunduğumuz hizmet kapsamımızı genişleterek sürdüreceğimizi gösteriyor. KOMTAŞ Bilgi Yönetimi ile Türkiye’de bulunan güçlü ortaklığımızı geliştirmeye de devam edeceğiz.”


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

30 MART - 5 NİSAN 2015

Gelişen teknoloji ile araştırmalarda kullanılan metotlar da değişim Handan Aybars gösteriyor. Örneğin bilgi alınırken, bireylerin beyanlarının ötesine geçilebiliyor artık. Bu değişim hakkında bilgiler veren Barem Genel Müdürü Hakan Döngel, Türkiye’nin 3’üncü araştırma şirketi olarak 1982 yılında kurulduklarını, temel yaklaşımlarının ise bilimsel ve etik kurallara uygunluk olduğunu belirtiyor. Araştırma sektöründe çok sayıda yenilik gerçekleştiren, 2009 yılından beri WIN (Dünya Bağımsız Araştırmacılar Ağı) üyesi olan, son olarak 2014 yılında OPR ile stratejik ortaklık kuran şirketin hedefleri ve gelişen teknolojinin araştırma üstünde etkilerini Hakan Döngel paylaşıyor: n Araştırma sektörüne sunduğunuz çözümler hakkında bilgi verir misiniz? Uzmanlık alanımız müşteriye özel araştırmalar. Tek bir müşteri için kalitatif ve kantitatif yöntemle yürüttüğümüz araştırmalar tek seferlik veya periyodik olabiliyor. İçerik olarak pazarlama kararlarında ihtiyaç duyulan tüm araştırma türlerini gerçekleştiriyoruz. Tüketiciyi anlamak için insanı tanıma önceliğiyle bazı sosyal araştırmalar da yapıyoruz. Özellikle WIN/ Gallup International Association ile her yıl gerçekleştirdiğimiz birkaç çalışma bize Türk insanının duygu, düşünce ve inançlarının dünyanın neresinde olduğunu gösteriyor. Şirketlerin pazarlama yöneticileri olan müşterilerimiz, araştırmayı bir sonraki adımlarını planlamak için yaptırıyor. Yani yalnızca bilgi almak, bazı sayı ve oranları görmek için değil. Doğru bilgi şart ve bu ilk adım. İkinci adımda bu bilgi, biraz sezgi işin içine katılarak ayıklanıyor ve anlamlı bulguya ulaşılıyor. Onu, iç görülerden yola çıkarak uzun vadeli planların şekillendirilmesinde rol almak izliyor. Bu aşamada kalmak mümkün, ama biz bir adım ileri giderek içgörünün nasıl aksiyona dönüşebileceğine dair yönlendirme de yapıyoruz. n 2014 yılında OPR ile kurduğunuz stratejik ortaklık ve bunun sağladığı faydaları anlatır mısınız? Bu bir güçbirliği aslında. Alanında uzman iki firma, deneyimini paylaşacak. Pazarlama stratejilerinin

Araştırmanın temeli 360 derece kapsamla anlık bilgi Gelişen teknoloji ile bilgi üretimi ve araştırma disiplini de doğal olarak kendini yeniliyor. Bu yenileme markaların bakış açısından, araştırma yöntemlerine ve araştırma sektöründeki insan kaynağının yetkinliklerine kadar birçok başlıkta hayat buluyor. oluşturulmasında önemli olan perakende paneli araştırmalarında uzman OPR Araştırma Hizmetleri, özellikle teknoloji perakende panelinde, yani büyük beyaz eşya, küçük ev aletleri, cep telefonu, tablet, BT ve televizyon başta olmak üzere tüketici elektroniğinde öne çıkıyor. OPR, fiyat ve kampanya takip araştırmalarında teknoloji alanının yanı sıra hızlı tüketim ürünleri alanında (FMCG) pazarı şeffaflaştırmaya yönelik periyodik raporlar da üretiyor. Müşteriye özel yaptığımız

nesil araştırma’ çözümlerimizi sunmak. Bunun bilinci ile oluşturulmuş ekibimiz, en önemli gücümüz. İçinde bulunduğumuz WIN/Gallup ağı ile tüm öğrenimlerimizi 75 ülkede paylaşabilmek de bizim için önemli. Bilgiyi ve deneyimi küresel düzeyde tutarak, müşterilerimize en yüksek faydayı sunuyoruz. Bunları 2015’de daha çok müşterilerimize anlatmak, onların stratejik çözüm ortağı olmak istiyoruz.

araştırmaları büyük perakende veri setleriyle ilişkilendirmek yoluyla, büyük veriyi markaların geleceğini daha hızlı ve net öngörebilecekleri bir dile kavuşturacağız. Bu işbirliği ile araştırma sektörüne farklı bir bakış, yeni bir sistem getirmiş olduk. n 2015 yılı hedef, plan ve stratejileriniz neler olacak? Dünyada bilgi üretimi ve araştırma disiplini kendini yenilerken, hedefimiz daha çok markaya, katma değerli hizmetlerimiz ile beraber ‘yeni

n Gelişen teknoloji, araştırma metotlarınızı nasıl değiştiriyor? Gelişen teknoloji, bilgisayar, akıllı cep telefonu kullanıcısı gibi kişilere ulaşımı kolaylaştırıyor. Örneğin, akıllı telefonlar için yazılan uygulamalarla kişilere kendi doğal ortamlarında ve araştırma konusu olan aktiviteyi yaparken ulaşıp görüşlerini alabiliyoruz. Bu, hem araştırmaya zaman kazandırıyor hem daha doğru ve taze bilgilere, duygulara ulaşmamızı sağlıyor. Benzer şekilde bir uygulama ile bilgilerini paylaşmak isteyen kişilerin internetteki aktivitelerini takip edip, gerçek deneyimleri raporlayabiliyoruz. n Yeni nesil araştırma yöntemleri neler? Burada akla, teknoloji ile araştırmanın bir arada

33

değerlendirildiği, bahsettiğim çözümler geliyor. Bunların bazıları uygulamada yerini buluyor, ama çoğu bilinme aşamasından uygulamaya veya denemeden sık uygulamaya geçemedi. Dünyada yüzde 20 civarında olan online araştırma payı, bizde hala yüzde 5’in altında. n Bu konuda insan kaynağı yapısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz ne gibi eğitim ve gelişim fırsatları sunuyorsunuz? Meslektaşlarımızı 2 gruba ayırırsak; ilk grup, projeleri salt araştırma olarak gören ve bu disiplinle hareket ederek müşteri tarafını anlamakta sıkıntı çeken “klasik araştırmacılar”. Diğer grup bütünsel bakış açısı olan, araştırmanın araç olduğunun bilincinde, müşterilere danışmanlık seviyesinde yakın olan, yeniliklere kafasını zorlayan araştırmacılar. Özellikle yeni nesil yaklaşımlar teknik bilgisi yüksek, uygulama deneyimi olan araştırmacılar tarafından yapılmalı. En büyük açık da burada. Projelerde konunun uzmanları veya akademisyenlerle çalışarak, müşterilerimizin ihtiyacına yönelik uygulama ve geliştirmeler sağlayabiliyoruz. Tüm ekibimiz, WIN/Gallup’un eğitimlerine sürekli katılıyor, değişim programlarına başvurabiliyor, yurtiçinde mesleki olarak gerekli tüm eğitim olanaklarına yönlendiriliyor. Her çalışanımızın yetkinlik bazında hedefleri ve bunlara ulaşması için imkanları var. Bu bağlamda, her çalışanımızın sürekli gelişim performansı ve kariyer planı önümüzde.


34

BThaber

BTnet.com.tr

30 MART - 5 NİSAN 2015

Plak şirketleri Spotify’ın “freemium” modelinden rahatsız Spotify’ın en önemli içerik sağlayıcıları arasında yer alan Universal Music, uygulamanın “freemium” modelinden rahatsızlık duyduğunu açıkladı. Şirket, ücretsiz abonelik sistemi sebebiyle gelirlerinin azaldığını öne sürüyor.

Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler, ürün gamını genişleterek Brother ile iş ortaklığına gitti.

Panasonic ve Brother güçlerini mobilde birleştirdi Mobil çalışanlar için mobil yazıcı çözümleri sunan Brother International Europe, işbirliği kapsamında, hareket halindeki acil durum ekipleri için geliştirilen ve en çok tercih edilen ürünler kategorisindeki tam sayfa mobil termal yazıcı serisi PJ600 Serisi’ni sunuyor. Bunun yanısıra, zorlu koşullara dayanabilen mobil yazıcılardan oluşan ‘RJ Serisi’, A6/A7 yazıcı yaprak kapasiteli MW Serisi ve perakende sektörüne yönelik olarak geliştirilen fatura ve etiket yazıcılarından oluşan TD2000 Serisi de anlaşma kapsamındaki ürünler arasında yer alıyor. Sözkonusu Brother ürünleri, PanasonicToughbook ve Toughpad cihazlarıyla birlikte kullanılmak üzere test edilecek. Panasonic’in üçüncü parti mobil çözümler portföyüne ProServices fırsatıyla eklenen Brother Mobile Solutions çözümleri, karar vericilere birbirinden cazip uçtan uca avantajlar sağlayan mobil

çözümler sunuyor. Saha çalışanları için mobil teknolojiler sunan bu ürünler, birbiriyle uyumlu çalışan cihazları belirleme ve mevcut sistemlere entegre etme konusunda büyük bir baskı altında olan BT yöneticilerine de destek oluyor. Konuyu değerlendiren Brother International Europe Ticaret Direktörü Ian Metcalfe şunları söyledi: “Sektör profesyonelleri daha üretken olmanın, operasyon maliyetlerini düşürmenin, rekabet avantajı yakalamanın ve mevcut sistemlerin tamamında verimlilik sağlamanın yollarını ararken, mobil teknoloji kullanımı da, saha çalışmalarında, kamu güvenliği alanında ve sigorta sektörlerinde her geçen gün artıyor. Panasonic ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği, hızla değişen pazarlarda saha çalışanlarının ihtiyaçlarına yanıt vermek amacıyla mobil bilgisayar ve yazıcı çözümleri arasında kesintisiz

bir entegrasyon kurmamıza yardımcı olacak.” Panasonic Avrupa Kurumsal Mobil Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Robert Blowers ise, “Günümüzde saha çalışmalarındaki işgücü gittikçe mobil çalışma biçimini daha fazla benimsiyor ve mobil teknolojilere yönelik beklentiler de bu yönde artırıyor. Brother International Europe ile devam eden işbirliğimiz, bu anlamda son kullanıcılarımıza daha çeşitli ürünler sunmamızı sağlarken, aynı zamanda Toughbook veya Toughpad cihazlarının onları saha çalışmaları sırasında yarı yolda bırakmayacağının ve yeni yazıcı çözümleriyle uyumlu çalışacağının garantisini veriyor” diyor. Panasonic, önceden yapılandırılmış Brother mobil yazıcı çözümlerini, Avrupa’daki mevcut dağıtım kanalları üzerinden satışa sunacak. İlk etapta öne çıkacak sektörler ise acil durum hizmetleri ve perakende olacak.

Spotify, 8tracks, Pandora ve Deezer gibi online müzik uygulamaları son dönemde müzik severlerin bir numaralı tercihleri haline geldi. Universal Music gibi plak şirketleri, bu şirketlerle yaptıkları anlaşmalar üzerinden yüksek gelir elde etseler de, bu uygulamaların özellikle reklam gelirlerinen rahatsız olmuşa benziyorlar. Son yıllarda müzik severlerin özellikle akıllı telefonların hayatın bir parçası haline gelmesiyle birlikte tercih ettiği müzik servisleri ve plak şirketleri arasındaki sorunlar bitmek bilmiyor. İlk etapta bu şirketlerle anlaşarak içerik sağlamaya giden plak şirketleri; CD, DVD ve plak satışlarının önemli ölçüde azalmasıyla birlikte kriz giderek farklı bir hal almaya başladı. Spotify’dan ücretsiz kullanıcıların müzik kataloğuna erişmesinde daha fazla kısıtlama yapılmasını ve kullanıcıların ücretli aboneliklere daha yoğun

bir şekilde yönlendirilmesini isteyen Universal Music, yapılacak yeni anlaşmanın şartlarının bu madde üzerine temellendirilmesini istiyor. Universal Music bu sayede kullanıcıların daha fazla müzik satın alacağını ederek, daha yüksek kalitede hizmet verilerek kullanıcıların ikna edilebileceğini öne sürüyor. Buna karşın Spotify ve diğer müzik uygulamaları, ücretsiz müziğe ulaşılabilen YouTube gibi alternatifler varoldukça, plak şirketlerinin bu taleplerinin her iki tarafa da zarar vereceğini belirtiyorlar. Bu konu özelinde kazanan plak şirketleri olacak gibi görünse de, uzun vadede gerek Spotify gerekse de plak şirketlerin bu konudan zararlı çıkacağını söylemek mümkün. Spotify’ın şimdilik ne tür değişiklikler yapacağı bilinmiyor. Ancak gelecekte çevrimiçi müzik hizmetlerinin genelinde bir kısıtlama yapılması şaşırtıcı olmayacaktır.

Cyanogen Google’sız Android konusunda iddialı Google’dan tamamen bağımsız bir Android işletim sistemi tasarlamak için çalışan Cyanogen, aldığı yeni yatırımla daha somut adımlar atmaya başladı.

Google’dan bağımsız olarak Android işletim sistemi geliştirdiği iddiaları son dönemde iyice artan Cyanogen, aralarında Twitter Venture, Qualcomm, Telefonica Ventures gibi önemli isimlerin yer aldığı şirketlerden 80 milyon dolarlık yatırım aldı. Aldığı yatırımla son dönemdeki iddialara son veren şirket, yeni iletişim sisteminin adının “BLU” olacağını da duyurdu.

Mart ayının başında Qualcomm ve Alcatel Lucent ile işbirliğine iden şirket, aldığı yatırımla birlikte Google’ın karşısına çok daha ciddi bir profille çıkacak. Cyanogen Mod ve Cyanogen OS altında 2 farklı platforma sahip şirket, aldığı yeni yatırımlarla birlikte sahip olduğu platformları iyiden iyiye geliştirme fırsatı yakalayacak. Bu sayede Android’i “özgür”

kılacaklarını söyleyen şirket yetkilileri, mevcut işletim sisteminin Google’ın stok programları sebebiyle kilitlendiğini iddia ediyorlar. Cyanogen’in dünyanın üçüncü işletim sistemi olma konusundaki hamlelerine dikkat çeken Premji Invest’ten Sandesh Patnam, bu noktada şirkete yaptıkları yatırımdan ötürü çok mutlu olduklarının altını çizdi. Cyanogen CEO’su Kirt

McMaster, oluşturdukları platforma katkı sağlayan donanım üreticilerine ve dünyanın dört bir yanından yapılan yardımlarla projeyi destekleyen yatırımcıların varlığından duydukları memnuniyeti belirterek teşekkür etti. Cyanogen’in bu yatırımlarla birlikte Ar-Ge faaliyetlerine hız vermesi beklenirken, bir yandan da geliştirici ekibini zenginleştirmesi bekleniyor.



36

BThaber

BTnet.com.tr

30 MART - 5 NİSAN 2015

Datastar Shuttle’ın yeni NAS ürününü pazara sundu DataStar, Shuttle’ın ev ve küçük ofisler için depolama çözümü olan OMNINAS KD22 NAS çözümünü satışa sundu. Büyük dosyaları depolamak ve paylaşmak için kullanılan NAS ürünü, çift disk desteği sunuyor.

3M Ar-Ge yatırımlarına ‘İnovasyon Merkezi’ ile devam ediyor Gelirinin her yıl yüzde 5,5’ini Ar-Ge faaliyetlerine ayıran ve Mart ayında yeni marka tanıtımını küresel çapta “3M Bilimi. Hayatın her anında.” söylemiyle yapan 3M, İstanbul’da önemli bir yatırıma daha imza attı. 3M, 4 milyon dolarlık bir Ar-Ge yatırımının parçası olarak Müşteri İnovasyon Merkezi’ni İstanbul Kavacık’ta açtı. 3M Türkiye Müşteri İnovasyon Merkezi, 3M’in müşterileriyle birlikte inovasyon süreçlerini gerçekleştirmeye ve 3M ürünlerinin hayatın birçok noktasına erişmesine olanak sağlayarak, dünyadaki 50’inci merkez olma özelliğini taşıyor. Bu merkezler, müşterileri 3M teknolojileri ile buluşturmanın yanı sıra ihtiyaçlarına birlikte çözüm yaratmaya yönelik platform

görevi üstleniyorlar. 3M Müşteri İnovasyon Merkezi’nin açılışında konuşan 3M Ar-Ge’den sorumlu Uluslararası Başkan Yardımcısı Joe Liu, inovasyonun, 3M iş felsefesinin tam merkezinde olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bilimsel araştırmaları çok önemsiyoruz ve inovatif yaklaşımımızın sonucu olarak da satışlarımızın üçte biri, beş yıl önce piyasada olmayan yeni ürünlerden geliyor. Her sene gelirimizin yüzde 5.5’lik bir bölümünü ArGe faaliyetlerine ayırıyoruz.

Hem yerel hem de küresel bilgi birikimimizi kullanarak gerçekleştirdiğimiz ArGe faaliyetlerimizle, yeni ürünler sunuyor ya da var olan ürünlerimizi geliştirerek müşterilerimizin gereksinimlerine uygun çözümler yaratıyoruz.” 3M Ar-Ge yapısının önemli bir parçası olan Müşteri İnovasyon Merkezi, 3M müşterilerine Ar-Ge ekibi rehberliğinde 3M teknolojilerini tanıma ve deneyimleme fırsatı tanıyarak, müşterilerinin ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştirilmesini sağlayacak. Bu merkezde yapılacak seminer ve eğitimlerde de sektörel ve küresel trendler ve yenilikler müşterilerle paylaşılacak. 600 metrekarenin üzerinde bir alana sahip olan 3M Müşteri İnovasyon Merkezi’nde, toplantı odaları, teknoloji ve çözüm tanıtım alanları bulunuyor.

Shuttle’ın Türkiye distribütörü DataStar, hem ev hem küçük ofislere yönelik NAS çözümünü satışa sundu. Shuttle OMNINAS KD22 model NAS, büyük verileri depolama ve paylaşma için uygun bir çözüm oluşturuyor. Çift disk desteği olan ürün, aynı zamanda kablosuz erişim noktası özelliğine sahip. Böylece kablosuz ağ destekli diğer cihazlarla veri paylaşımı da yapabiliyor. Bunun dışında kişiye özel bulut oluşturmayı sağlayarak, bilgileri güvenli şekilde saklamaya ve gerektiğinde de paylaşmaya olanak veriyor. Shuttle OMNINAS KD22 NAS ürünü, 1.2GHz Marvell 88F6707 işlemciye sahip. 512MB DDR3 belleği olan üründe iki NAS depolama birimi yer alıyor. Hem 3.5 inç hem de 2.5 inç sabit disk sürücüleri

olan ürün, 8 TB’a kadar depolama kapasitesini destekliyor. Saniyede 110 MB okuma, 75 MB yazma hızına sahip olan cihaz, 802.11b/g/n kablosuz ağ standartlarıyla uyumlu ve ev ya da ofisteki ağa bağlanarak akıllı telefon, tablet bilgisayar, PC’ler ve Wi-Fi uyumlu diğer cihazların erişebileceği bir NAS veritabanı işlevi görebiliyor. Fotoğraf, müzik, video gibi dosyaların hem depolanması hem de paylaşılması için verimli bir çözüm olan Shuttle KD22, birden fazla sunucu fonksiyonlarını, RAID modlarını destekliyor. Acronis True Image Personal Edition yazılımı yüklü olarak gelen OMNINAS KD22’de, bu program sayesinde veri yedekleme işlemi çok kolay ve rahat yapabiliyor. USB 3.0 ve SD kart okuyucu yuvaları bulunan ürün, depolama ve veri aktarımında kullanıcıya seçenek ve hızı bir arada sunuyor. Otomatik kopya işlevi ile bilgisayarı açmadan dijital içerikleri saklamayı sağlayan NAS çözümü, PTP fonksiyonunu da destekliyor.

Huawei LTE eğitimlerine hız veriyor 2008 yılında kurulan ve bugüne kadar 3050 kişiye eğitim veren Huawei Akademi; Avea, Turkcell ve Vodafone çalışanlarına yönelik LTE eğitimlerine, Ocak 2015’te başlandı. Nisan 2015’te tamamlanması hedeflenen eğitim süreci, toplamda 1150 saat olarak planlandı.

Huawei Akademi, 2015 yılının başından itibaren Avea, Turkcell ve Vodafone çalışanlarına yönelik LTE eğitimlerine başladı. İlk fazının Nisan sonunda tamamlanması beklenen eğitim programı çerçevesinde, GSM operatörlerinin 4G teknolojisi ile ilgili konularda uzmanlığının artırılması hedefleniyor. Huawei Türkiye Akademi Direktörü Yücel Aslanbaş, LTE eğitim programını değerlendirirken; “Network uzmanlarına duyulan

ihtiyaç, gün geçtikçe artıyor. Operatörler, şebekelerini yeni teknolojiler doğrultusunda sürekli olarak yeniliyorlar. Çalışanların

sadece bir alanda, rutin işleri yapması değil, tüm şebekeyi uçtan uca yönetmesi gerekiyor. Bunun yanında iletişim teknolojileri

de sürekli olarak yenileniyor. Yeni servisler ve yeni alanlar açılıyor. Bu yenilenmeye eşlik edebilmek ve içinde yer alabilmek için, operatörler nezdinde görev yapan network uzmanlarının da sürekli ve eş zamanlı olarak kendilerini geliştirmeleri gerekiyor” dedi.


BThaber

KARİYER

30 MART - 5 NİSAN 2015

Bağımsız ofis dönemi başladı Unify tarafından yapılan araştırmaya göre, beş yıl içerisinde toplantıların yüzde 94’ünün internet ortamında yapılacağı tahmin ediliyor. Mobil hayat tarzını benimseyen Y kuşağının yüzde 89’unun tam zamanlı bir işyerinden ziyade, esnek çalışma saatleri sunan şirketleri tercih etmesi beklenirken, Y ve Z kuşağının mobilite, esnek çalışma gibi ihtiyaçlarını karşılayamayan geleneksel şirketlerin de yakın gelecekte istihdam sorunu ile karşı karşıya kalacağı öngörülüyor. 2020 yılında işgücünün yüzde 50’sinin esnek çalışma sistemine geçeceğine işaret edilen araştırma ile ilgili olarak Unify Türkiye Ülke

Müdürü Erda Tütüncüoğlu şu detayları paylaşıyor: “Kurumlar ve bireyler iş saatlerinde daha özgür ve daha esnek çalışma imkânları elde etmek istiyor. Mobil hayat tarzını benimseyen Y kuşağının yüzde 89’u 09:00-17:00 zamanlı işyerinden ziyade, daha esnek çalışma saatleri sunan firmaları tercih ediyor. Mobil çalışma planlamasının yapıldığı şirketlerde, verimliliğin giderek daha yüksek seviyelere ulaştığı gözlemleniyor. Çalışanlar, eskiye oranla çok daha fazla hareket halinde. Kullanımı iyice artan akıllı telefon ve tabletler ise kullanıcı beklentilerini üst düzeye çıkarmış durumda. İletişim artık pek çok farklı kanal

kullanılarak gerçekleştiriliyor. Çözümlerimizin odağında kuruluşların verimliliklerini artırmak yatıyor. KOBİ’ler başta olmak üzere, bütün kurum ve kuruluşların yenilikçi ürün ve hizmetlerden yararlanmasının ülkemize gerek istihdam gerekse mali yönden katkı sağlayacağı inancındayız. Mobil çalışan sayısı artıyor. Bunda büyük ölçekli kurumların ipi göğüslediği, satış, pazarlama, iş geliştirme, içerik ve tasarım gibi çalışmaların daha çok mobil çalışanlar tarafından gerçekleştirildiği görülüyor. Bu eğilimin yaygınlaşacağı, orta ve küçük ölçekli firmalarda mobil çalışan sayısının artacağı öngörülüyor.”

Bilişim profesyonellerinin buluşma noktası Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD) her yıl düzenlediği geleneksel etkinliklerinden ilki olan ve sektörde “Bahar buluşması” olarak bilinen Bilgi İşlem Merkezi Yöneticileri (BİMY) Semineri, 2-5 Nisan 2015 tarihleri arasında Gloria Golf Resort Hotel Belek-

Antalya’da yapılacak. Kamu ve özel sektörde çalışan üst ve orta düzey yöneticilerin mesleki gelişimi ve dayanışmalarını artırmayı amaçlayan BİMY’nin bu yılki ana teması ise “Araştırma, Geliştirme ve Yenilikçilik”. BİMY’22 etkinliği,

E T K İ N L İ K L E R 20-24 Nisan 2015

RSA Conference 2015 San Francisco, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.rsaconference.com/ events/us15 27-30 Nisan 2015

Cisco Partner Summit Montreal, Kanada AYRINTILI BİLGİ: www.cisco.com

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Digital Türkiye Platformu tarafından da destekleniyor. Kamu ve özel sektörden temsilcilerin ve STK yetkililerinin konuşmacı olarak katılacağı etkinliğe dair detaylar ise www.bimy.org.tr adresinde.

Y U R T D I Ş I

4-7 Mayıs 2015

EMC World 2015 Las Vegas, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.emcworld.com 2-5 Haziran 2015

Cisco Partner Summit Singapur AYRINTILI BİLGİ: www.communicasia.com

8-9 Haziran 2015

Open Innovation 2.0 Conference 2015 Espoo, Finlandiya AYRINTILI BİLGİ: http://ec.europa.eu/digitalagenda/en/news/savedate-open-innovation-20conference-2015 s

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

E T K İ N L İ K L E R 8 Nisan 2015

4. TET Ar-Ge Proje Pazarı İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.tetprojepazari.org/tr/ 14-16 Nisan 2015

IFINTEC Finans Teknolojileri Konferans ve Fuarı İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.ifintec.com 16-17 Nisan 2015

Dinamikler 2015, 16. Uluslararası Proje Yönetim Kongresi Hilton Kozyatağı Otel, İstanbul

Y U R T İ Ç İ

AYRINTILI BİLGİ: www.dinamikler.org 28 Nisan 2015

UXIstanbul 2015 Esentepe Dedeman Otel AYRINTILI BİLGİ: www.uxistanbul.org 13-14 Mayıs 2015

UX Alive Konferansı İstanbul Wyndham Grand Levent AYRINTILI BİLGİ: www.uxalive.com 22-23 Mayıs 2015

Türkiye Elektronik Sanayii ve Elektronik Mühendisliği TESEM-2015 Kurultayı

Bursa - BAOB Yerleşkesi AYRINTILI BİLGİ: www.tesem.org.tr 23-24 Mayıs 2015

ICT Summit Now Kids ‘15 Kadir Has Üniversitesi AYRINTILI BİLGİ: www.bzcocuk.com BTvizyon Anadolu Toplantıları

31 Mart 2015 Gaziantep 7 Nisan 2015 İzmir 14 Nisan 2015 Kayseri 15 Eylül 2015 Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr/

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

37

ÖLÇSAN’da Satış Müdürlüğü görevine Pınar getirildi ÖLÇSAN’da yeniden yapılanma kapsamında kurulan yeni satış ekibinin başına Tunç Pınar getirildi. Pınar, biyometrik çözümlerden, kurumsal ve ulusal kimlik kartlarına kadar geniş bir yelpazede ürün ve çözümler sunan şirketin satış ve bayi ağını yönetecek. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olan ve kariyerine Besaş’ta Satış Temsilcisi olarak Tunç Pınar başlayan Pınar, 2002 yılında bünyesine dahil olduğu Pancom’da sırasıyla Ürün Müdürü ve Bayi Kanal Müdürü olarak görev yaptı. 2004 – 2006 yılları arasında Expo Channel TV’de program yapımcılığı ve sunuculuğu yapan Tunç Pınar, 2006 – 2009 yılları arasında görüntü ve ses otomasyon sistemleri alanında faaliyet gösteren Prokare’de Satış Müdürü oldu. 2009- 2012 yılları arasında Hitachi Türkiye distribütörü EMN‘de iş geliştirme müdürü olarak çalışan Pınar, ÖLÇSAN’daki yeni görevine başlamadan önce bir kez daha bir araya geldiği Panasonic distribütörü Pancom’da Satış Müdürü görevini yürütüyordu.

Finans Genel Müdür Yardımcılığı görevine Özer getirildi Bilyoner.com’da 6 yılı aşkın süredir Muhasebe ve Vergi Müdürü olarak görev yapan Gülseren Özer, Finans Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Özer, lisans eğitimini Abant İzzet Baysal Üniversitesi Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Bölümü ile Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nde Gülseren Özer tamamladı. Profesyonel kariyerine 1999 yılında PricewaterhouseCoopers Vergi Departmanı’nda başlayan Özer, 2007 yılında buradaki müdür yardımcılığı görevinden ayrılarak Procter and Gamble Kurumsal Finans Bölümü’nde Proje Yöneticisi olarak görev yaptı.

Leisten, Media Markt Türkiye’nin yeni CEO’su Media Markt Türkiye’nin yeni CEO’su Peter Leisten, Media-Saturn Holding’de üst düzey yönetici olarak pek çok pozisyonda görev aldı. 2012 yılından bu yana Media Markt Türkiye’nin bağlı olduğu MediaSaturn Holding’de Başkan Yardımcısı ve Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdürü (COO) olarak görev yapan Leisten, Peter Leisten aynı zamanda Türkiye pazarından da sorumluydu. 2002 - 2005 yılları arasında Almanya’da faaliyet gösteren Saturn mağazasının yöneticiliği yapan Leisten, 2014 yılına kadar Media-Saturn Holding Uluslararası Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. 2010-2012 yılları arasında Media-Saturn Yunanistan’ın CEO’luğunu da yapan Leisten, Haziran 2014’ten bu yana ise Media-Saturn Holding Başkan Yardımcılığı, Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür olarak görev yapıyordu.

HTC’nin yeni CEO’su Wang HTC Corporation Yönetim Kurulu, HTC Yönetim Kurulu Başkanı ve kurucu ortağı Cher Wang’ı İcra Kurulu Başkanlığı görevine getirdi. Eski CEO Peter Chou ise ürün inovasyonuna ve büyüme fırsatlarının belirlenmesine liderlik edeceği yeni bir stratejik rol üstlenmek üzere yeni HTC Future Development Lab’ın başına getirildi. Cher Wang, 1997 yılında HTC Corp.’un kurucu ortakları arasında yer aldı ve geçtiğimiz yıl, CNBC tarafından 1989 yılından bu yana ticaret ve finans üzerinde en derin etkiyi yapmış 25 kişi arasında gösterildi. Wang, 2012 yılından bu yana Forbes’in yıllık ‘en güçlü kadınlar’ listesinde de yer alıyor.


38

BThaber

MEKTUP

Gerçek bahar günlerinden merhaba, Haftaya sevindirici bir haberle başlıyorum. Hatırlarsın, geçtiğimiz haftalarda yine seninle oylama seferberliği ilan etmek üzere bir bilgi paylaşmıştım, işte o seferberlik sonucunu verdi ve İstanbul, Türkiye’nin oylarıyla Monopoly Dünya Şehirleri arasında yerini aldı. Monopoly Dünya Şehirleri’nde yer alacak 22 şehir belirlendi ve 80 şehrin aday gösterildiği oylamada İstanbul 5’inci sırada yer alarak büyük başarı gösterdi. Bu başarının meyvesine, yani yeni Monopoly Dünya Şehirleri’ne tüm dünya gibi biz de Türkiye’de sonbaharda kavuşacağız. İstanbul’la yetinmeyelim, oyun alanına girmeyi başaran diğer şehirler de Lima, Hong Kong, Riga, Lizbon, Varşova, Mexico City, Santiago, Belfast, Atina, Belgrad, Londra, Moskova, Tokyo, New York, Amsterdam, Sidney, Queenstown, Cape Town, Taipei, Giethoorn ve Madrid madem, bize de Monopoly keyfini sürmek düşer. Bu ödül gibi haberi, gerçek ödüllerle zenginleştirelim. Açılışı Arçelik’le yapıyorum. Şirketin Çerkezköy’de bulunan Elektrik Motorları İşletmesi ve Bolu’daki Pişirici Cihazlar İşletmesi, Japan Institute of Plant Maintenance (JIPM) tarafından 2014 yılı Aralık ayında yapılan denetimler sonucunda TPM çalışmaları dolayısıyla iki ödüle layık görülmüş. Elektrik Motorları İşletmesi, dünyada elektrik motorları sektöründe ilk ve tek “Advanced Special Award for TPM Achievement” ödülünün sahibi olurken, Bolu Pişirici Cihazlar İşletmesi de “Special Award for TPM Achievement” ödülünü almış, ödüller 18

30 MART - 5 NİSAN 2015

Dünya şehri İstanbul...

Mart’ta Japonya’nın Kyoto şehrinde düzenlenen bir törenle sahiplerini bulmuş. Bir haber de Çağrı Merkezleri Derneği’nden (ÇMD). Brisa Müşteri İletişim Merkezi, pek çok iş

2015

www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

EN15838:2009 Müşteri İletişim Merkezleri Hizmet Sertifikası’nı almaya hak kazanmış. Bu kadar da değil… Sistem 9 Medya, Digital Signage Federasyonu tarafından düzenlenen 2015 Apex

REKLAM SATIŞ GRUBU

YIL 21 SAYI 1015

30 MART - 5 NİSAN

sürecini kapsayan bir dizi denetimden geçerek Avrupa Birliği (AB) standartlarında hizmet verdiğini belgelemiş ve ÇMD aracılığıyla verilen, AB standartlarında hizmet sunulduğunu belgeleyen

Ödülleri’nde Dünya Birincisi olmuş, şirket Interactive Self-Service kategorisinde Türkiye’ye ilk kez ‘’Altın Ödül’’ kazandırmış. Bu arada Avea da, Ekonomist ve LeasePlan ana sponsorluğunda bu yıl üçüncü kez düzenlenen Yılın Filo Yöneticisi Ödülleri’nde iki ayrı ödüle layık görülmüş. Avea Filo Yönetimi Ekibi, filo yönetiminde verimliliği ve sürüş güvenliğini öne çıkaran çalışmalarıyla LeasePlanEkonomist Yılın Filo Yöneticisi Birincilik Ödülü’nü ve Skoda Güvenli Filo İkincilik Ödülü’nü almaya hak kazanmış. Bu projelerin sonuçları da çok net: Avea’nın hayata geçirdiği uygulama ve eğitimlerle filosunun yakıt giderlerini yüzde 20, trafik cezalarını ise yüzde 30 azaltmış. Bu haftanın finalini, gurur veren, yaygınlık kazanmasını dilediğim bir haberle yapmak istiyorum. Eğitim şart deyip duruyoruz malum, bu yolda geliştirdikleri farklı projelerle Türkiye’nin dört bir yanında 50 binden fazla çocuğa ulaşan Turkcell Gönüllüleri, 10 yılı geride bırakmış. Gönüllüler, şimdiye dek toplam 21 binin üzerinde Turkcell çalışanın da düzenli bağışları ve aktif çalışmalarıyla desteklediği “Mobil Anaokulu”, “Oyuncak Hastanesi”, “Haydi Çocuklar Sokağa”, “Kuşlar için Suluk Yapıyoruz”, “Bir Tatlı Huzur” gibi çocuk ve sosyal sorumluluk odaklı 30’u aşkın projeye imza atmış. Turkcell Gönüllüleri tam 10 yıldır fen laboratuvarları, merak odaları ile oyun alanlarına kavuşan, ilk tatillerini yapan, susuz köylerine su gelen binlerce çocukla haklı bir gurur hissediyor olsa gerek. Bu hafta da bu kadar olsun, detaylar haftaya kalsın.

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr

Bültenlerinizi

Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr

Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr

Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zehra Sevimli zehras@bthaber.com.tr

Abone ve Dağıtım Sorumlusu Canan Şahin canans@bthaber.com.tr

Satış Müdürü Nurşen Usta nursenu@bthaber.com.tr Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Gizem Güç gizemg@bthaber.com.tr

tarafından dağıtılmaktadır.

Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.


www.novell.com/filr info-tr@novell.com 0 216 663 60 10



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.