ASRACK_TBM_3_PRINT.pdf 1 8.4.2015 11:47:45
C
M
Y
CM
MY
CY
İnovasyon devlet politikası olmalı
CMY
K
TBD’nin 22. BIMY Semineri’ne kamu ve özel sektörden 400’ü aşkın yönetici ve uzman katıldı.
Sayfa 3
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ
Sayfa
Yasin Keles
30
13 - 19 Nisan 2015
Sağlıkta yenilikler ve verimlik BT ile geliyor
12
Sayfa
www.bthaber.com
1017
“Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi” kapsamında sağlıkta verimlilik ile etkin kaynak kullanımı konuları değerlendirilecek.
En Dijital 100 aranıyor
“Küresel düşün, yerel çalış” Galatasaray Üniversitesi, yöneticilerin bilişim konusundaki eksikliklerini gidermek üzere sertifika programları düzenliyor.
Sayfa
Özel Haber
Sayfa
6 Handan Aybars
Dijitalle kartlar yeniden dağıtıldı. Her sektörde her ölçekte şirketin yapabilecekleri var. Çünkü dijital dalga öyle ya da böyle, size çarpacak. Bu farkındalığın üst seviyede olduğu en iyiler ise En Dijital 100 Araştırması ile karşımızda olacak
Temel Öncan
Girişimciye destekte ezber bozan kapsam
33
Gökhan Duyarlar
GD Holding, farklı bir ‘kuluçka merkezi’ yapısı ile girişimcilere desteğe hazırlanıyor.
Sayfa
KÖTÜLER UYUMAZ, AMA BİZ HİÇ UYUMAYIZ. SAFE NEVER SLEEPS
15 29
DOSYA: Verİ MERKEZLERİ ve ALTYAPIları Veri merkezleri, dört duvar ve bir çatıdan çok daha fazlasını içeriyor. Ayrıntılar dosya sayfalarımızda
Hazırlayan: Handan AYBARS
BThaber
3
E-TOPLUM
13 - 19 NİSAN 2015
İnovasyon devlet politikası olmalı Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD) her yıl düzenlediği geleneksel etkinliklerinden Sedef Özkan biri olan; Bilgi İşlem Merkezi Yöneticileri (BİMY) Semineri; bu yıl Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Digital Türkiye Platformu tarafından desteklendi. 3 Nisan tarihindeki açılışta konuşma yapan TBD Yönetim Kurulu Başkanı İlker Tabak, Türkiye’nin BT pazarında, yüzde 0,75 oranında pay sahibi olduğuna işaret ederek, “Ekonomik büyüklük olarak dünyanın 17. ekonomisi olan ülkemizin hem nüfusunun hem de ekonomisinin dünya genelindeki payı yüzde 1’in üzerinde olmasına karşın, küresel BT pazarından aldığı payın yüzde 0,75’te kalıyor olması düşündürücüdür” ifadesini kullandı. Tabak, 3G platformuna geçişte olduğu gibi yerli kullanım ve Ar-Ge katkısının artarak 4G platformunda da yer almasıyla sektörün ve dolayısıyla Türkiye’nin çok hızlı büyüyeceğini vurguladı. İlk 10 ekonomi için daha yoğun Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin yürütülmesi zorunlu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu (BTHK) Başkanı Kadri Bürüncük, KKTC’de Elektronik Haberleşme Yasa Tasarısı’nın hazırlandığını hatırlatarak sektörde regülasyonun etkin bir şekilde başladığını belirtti. Bürüncük “4G ihalelerinin arifesindeyiz, mevzuat çalışmaları son aşamada. TBD’nin benzer etkinlikleri KKTC’de düzenlemesini temenni ediyoruz” dedi. BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer de konuşmasında; bilişim sektörünün büyük tedarikçilerinin
‘Araştırma, Geliştirme ve Yenilikçilik’ konusunun ele alındığı, 2-5 Nisan tarihinde Antalya’da düzenlenen TBD’nin 22. BIMY Semineri’ne; KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı ile BTK ve KKTC BTHK başkanları, kamu ve özel sektörden 400’ü aşkın yönetici ve uzman katıldı.
Ekosistemde oluşturulan ürünler Türkiye adına pazarlanıyor TBD Üyesi Nihan Tuna’nın başkanlığını yaptığı ‘Türkiye’de İnovasyon Kültürü ve Stratejisi’ paneline; TÜBİTAK Uluslararası İşbirliği Daire Başkan Vekili Hakan Karataş, TÜRKSAT bilişimden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Halil Yeşilçimen, Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Altan Özkil ile Labris Networks CTO’su Oğuz Yılmaz katıldı. “Yenilikçilik bir ekosistem ve bu ekosistem kendi kültürünü kurabildiği ölçüde kendini sürdürülebilir kılıyor” bakış açısıyla sunulan panelde Özkil, ‘Türkiye’de yenilik yaratma (inovasyon) kültürü ve stratejisi’ başlıklı bir sunum yaptı. Özkil, inovasyon için önerilerini sıraladı ve üst düzey sahiplenme ve geniş katılıma, tüm paydaşların çıkarlarının gözetilmesine vurgu yaptı. Karataş da, devletin yaptıkları
ve entegratörlerinin Ar-Ge merkezleri açmasının büyük önem taşıdığını kaydetti. Acarer, “BTK’nın gelirlerinin yüzde 20’sinin Ar-Ge için ayrılması, sektörümüz için teşvikler çıkarılması önemli gelişmelerden biri. Ülkemizin 2023 yılı hedeflerine ulaşması ve dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alması vizyonu doğrultusunda; daha yoğun Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri
ve neler yapılması gerektiğine ilişkin açıklamalarda bulundu ve “Uygun eğitim sisteminiz yoksa, buna uygun bir ekosisteminiz olması da mümkün değil” ifadesini kullandı. Yeşilçimen, “Üretmek ve küresel pazarda payımızı artırmak, ihracat yapmak gerekiyor” dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti: “Türksat olarak uygulama sahasında varız ve bir ekosistem kurmaya çalışıyoruz. Bir üst bakışa, birlikteliğe ihtiyaç var. Mekânsal olarak da birlikte olunabilir mi fikri ortaya çıkmaya başladı. Ekosistemde oluşturulan ürünlerin Türkiye adına pazarlama gayreti içindeyiz” açıklamasını yaptı. Yılmaz ise, İnovaLİG’de aldıkları İnovasyon ödülünü detaylandırıp fikrin çok hızlı ürünleştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
yürütülmesinin zorunlu olduğunu düşünüyorum” dedi. KKTC’nin bir bilişim adasına dönüşmesini istiyoruz KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy, Türkiye’de sektörde elde edilen başarının KKTC için de yol gösterici olup büyük bir vizyon oluşturduğunun altını çizdi. Devamı 4. sayfada
E-TOPLUM
BThaber
Taçoy, “KKTC’nin bir bilişim adasına dönüşmesini sağlayacak koşulları oluşturma arzusundayız. KKTC’nin bir bilişim adasına dönüşmesi, KKTC halkının dünyadaki değişimleri takip etmekle yetinmeyip yeri geldiğinde dünyayı değiştirebilecek atılımlar yapmasını sağlayacak. 4G testlerini başarıyla tamamladık. Bilişim Suçları Yasa Tasarısı, KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde görüşüldü. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasa Tasarısı da Meclis’e sunuldu. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile analog yayıncılıktan sayısal yayıncılığa enterferanssız ve eşzamanlı geçiş konusunda görüşmeleri sürdürmekteyiz. BTK’nın destekleri ile BTHK ve Bakanlık olarak 4G ihale çalışmaları devam ediyor. Bakanlığımızın kordinasyonunda devam eden e-Devlet projesinde somut ilerlemeler kaydediliyor. e-İmza çalışmaları da e-Devlet projesi ile paralel olarak sürdürülüyor” açıklamasını yaptı.
Mentis Psikiyatrik Araştırmalar ve Eğitim Merkezi’nden insan zihninin analiziyle uğraşan analist- psikoterapist Cumhur Boratav, ‘Yaratıcı Düşünce, Yaratıcı Zekâ’ sunumuyla yaratıcılıktan başlayarak insan zihninin işleyişine kısa bir yolculuk yaptı. İstanbul’da doğup büyüyen, 1997’de radikal bir kararla önce Kuşadası’na yerleşen, birkaç yıl sonra da Nazilli’de kendi ‘İpek Hanım Çiftliği’ni kuran Pınar Kaftancıoğlu ise “Sosyal Girişimcilik, Sosyal İnovasyon” öyküsünü katılımcılarla paylaştı ve ‘sonuna kadar dürüstlük ve samimiyetle davranmanın temel ilkeleri olduğunu kaydetti. Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Merkezi Direktörü İhsan Elgin, yeni iş veya girişimi ‘Aşırı belirsizlik koşulları altında yeni bir ürün veya hizmet sunmak için tasarlanan, insana dayalı bir kurum’ şeklinde tanımlayarak yeni girişimlerin; büyük şirketlerin versiyonları olmadığına vurgu yaptı. Elgin, “ABD’de girişimcilik dersleri ilkokulda başlatılıyor. Türkiye’de inovasyonu orta düzey yöneticiler engelliyor. Kamunun, yeni işler kurulmasına olanak ve teşvikler vermesi gerekiyor, hibe ve teşvikleri veren kurullarda akademisyenler bulunuyor oysa yatırımcıların olması gerek” şeklinde konuştu ve “Sabır; işten vazgeçmemektir. Aynı yöntemle inat etmek değildir!” dedi.
4
‘Çaycı’ ve ‘Evebirilazım’a büyük ilgi Yönetim Danışmanı ve Eğitimci Yekta Özözer, ‘İnovasyonun Matematiği ve Yeni Trendler’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi ve yenilikçilik çalışmalarında bütünü görebilmenin önemine dikkat çekti. Özözer, “Türk şirketleri köşeye sıkıştı. Şirketlerin mutlaka süreç inovasyonu yapması gerek. Ürünle müşteri mutlaka bütünleşmeli. Pazarda büyük inovasyon fırsatları bulunuyor. Tek bir yenilikçilik metodu yeterli olmuyor; bağlantı kurup sentezlemek gerekiyor ve çevremizde de çok kaynak var. İnovasyon ve değişim için zorunluluk hissi oluşturulmalı” dedi. Yaptığı buluşlar; 2013 yılında ‘Science’ dergisinde yayımlanan, aynı yıl Silikon
13 - 19 NİSAN 2015
Vadisi’nde kurduğu BT şirketi Wallit’e bir buçuk hafta gibi kısa bir sürede 1,2 milyon dolar yatırım alan Veysel Berk de çağrılı konuşmacı olarak katılımcılara hitap etti ve 8 ayda cirosunu yüzde 258 artıran ‘Çaycı’ ile ‘Evebirilazım’ şirketlerinin kuruluş öyküsünü anlattı. İnovasyon için iş birliği gerekir Microsoft Windows Cihazları Çözüm Uzmanı Selcen Arslan, Ankara ofislerinde kurdukları MIC / Microsoft Innovation Center – Microsoft Inovasyon Merkezi hakkında bilgi verdi. Microsoft’ta kadınlara pozitif ayrımcılık yapıldığına dikkat çeken Arslan, Windows 10’un temmuz ayında lansmanının gerçekleştirileceğini belirtti. İnovasyon ve Girişimcilik Enstitüsü Kurucu Ortağı Berrin Benli, ‘İnovasyon ne değildir?’ sorusunu gündeme getirip ilgi çekici bir sunum gerçekleştirdi. Benli, “İnovasyon için iş birliği gerekir. İnsanları refaha eriştirecek tek yol da inovasyondur. İnovasyon; buluş-icat değildir. Buluş, bir fikrin veya ürünün ilk defa ortaya çıkması ise, inovasyon bu buluşun pratikte uygulama bulması, ekonomik bir değere dönüştürülmesi veya kendi talebini yaratması olarak tanımlanabilir. Bir Ar-Ge faaliyetinin ticari getirisi olmasını bekliyoruz. Ar-Ge’nin inovasyona
dönüşmesi hepimizin arzusu. ‘Yapılan Ar-Ge çalışmalarının ne kadarı inovasyona dönüşüyor?’, bunu araştırıyoruz” dedi. İnovasyonun; teknoloji, bilim ve endüstri ürünleri tasarımı olmak üzere 3 büyük bileşeni bulunduğunun altını çizen Benli, “İnovasyon ve girişimcilik birbirini tamamlıyor. Girişimcinin günümüzde artık mutlaka inovatif olması gerekiyor” açıklamasını yapıp konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şirketler rekabet etmek istiyorlarsa inovasyonu içselleştirmek durumundalar. İnovasyon önceliklendirilmeli ve bir devlet politikası olmalı. Hollanda’da inovasyonu nasıl özendirdiklerini ve devlet politikası haline getirdiklerini gözlemliyoruz. İnovasyonun önemli bir ateşleyicisi de yaratıcı fikir; yaratıcılık için de çalışmalı.” Benli , “Bakış açımızı biraz olsun değiştirdiğimizde bile nelerle karşılaşabileceğimizi görebilirsiniz” diyerek sözlerini tamamladı.
Fatih Projesi için öğretmenlerin eğitimi projesi geliştirildi İlk günün son paneli; ‘Ciddi oyun nedir?’e ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysi İşler, Bilten Genel Müdürü Sevilay İmre ve HRİKa Çözümler Kreatif Satış ve Pazarlama Direktörü Pınar Türker katıldı. Dünyadaki farklı sektörlerden birçok saygın kurumun, değişik alanlarda çalışanlarını bilinçlendirmek için kullandıkları ciddi oyun formatında hazırlanan e-Öğrenme simülasyonları hakkında bilgi veren konuşmacılar, bu oturumda ciddi oyunların tasarımında izlenen ilkeleri anlatıp farklı ciddi oyunlardan örnekler verdiler. İşler, öğretmenlerin eğitimine vurgu yaparak Fatih Projesi için öğretmenlerin eğitimi projesi geliştirdiklerini kaydetti. Sonuna kadar dürüstlük… Seminerin ikinci gününün ilk konuşmacısı olan Compos
Kamuda inovasyon için yönetişim organizasyonu iyi kurulmalı TBD Ankara Şubesi Başkanı Selçuk Kavasoğlu’nun yönettiği ‘Kamuda İnovasyon’ konulu panelde ise; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz, Kalkınma Bakanlığı Bilgi Toplumu Dairesi Başkanı Furkan Civelek ile Aselsan YK Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kesik konuştu. Yılmaz, kamuda en ufak bir inovasyonda illegaliteyle suçlanılabileceğine dikkat çekerek kamuda inovasyon için yönetişim organizasyonun iyi kurulması gerektiğine vurgu yaptı ve “Kamu inovasyonunda tam bir ilgili sorumluluk yok. Kurumsal yönetim ilkelerinin inovasyona imkân tanıyacak bir noktaya gelmesi lazım. Kamunun kurumsal yönetişim perspektifini yakalaması gerekiyor” ifadesini kullandı. Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’ndaki eylemlerle ilgili detaylı bilgi veren Civelek, stratejinin koordinasyonunun önemine değindi ve paydaşlarla iş birliğinin gerekliliğine vurgu yaptı. Civelek, “Şirketlerin projelerinde yenilikçi olması büyük önem taşıyor, şirketler yenilikçi fikirleri zorlamamalılar. Büyük Veri Projesi konusunda da özel sektörden beklentimiz
var” dedi. Kamuda inovasyonun diğer reform hareketleriyle birlikte yürümesi gerektiğinin altını çizen Kesik de İnovasyon Platformu’ndan bahsederek bütüncül sistem yaklaşımını takip ettiklerini belirtti. Panelin ardından sunum yapan Vodafone’dan Emre Yorgancıoğlu da; tüm bileşenlerin buluta bağlandığını hatırlatarak “Altyapı kurmak yetmiyor, doğru yapıları da kurmak gerekiyor” ifadesini kullandı ve Vodafone olarak BT dönüşümünü desteklemek için pek çok yatırım yaptıklarını kaydetti. Etkinliğin son oturumunda ise Ar-Ge ve yenilikçiliğin toplumsal etkilerine bir örnek uygulama olarak Havelsan’ın ‘e-Sandık’ uygulaması tanıtıldı. ‘Elektronik seçimle yönetime gelen ilk yönetim kurulu’ olduklarına
işaret eden TBD Başkanı Tabak’ın yönettiği oturumda, Havelsan Yargı, Sağlık ve Enerji Programlama Genel Müdürü Eray Kılıç, elektronik seçim uygulamaları, SEÇSİS’ten söz edip seçimlerde kullanılmak üzere tasarlayıp hazırladıkları ‘e-Sandık’ uygulamasına ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. Kılıç, “SEÇSİS tamamen özgündür, lokaldir, Türk mühendisleri tarafından geliştirilmiş bir yazılımdır. Nihai hedef; mekân bağımsız oy kullanmaya yönelmek” dedi. TBD Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Taşçı ise son genel kurul seçimlerinde kullanılan ‘e-Sandık’ uygulamasıyla TBD olarak tarihi bir misyonu yerine getirdiklerine dikkat çekti ve “Seçmenin işini kolay yapabilmesi gerek. İstediklerimizi Havelsan çok iyi şekilde ortaya koydu” şeklinde konuştu.
6
BThaber
E-TOPLUM
Dijital yetkinlik kurumsal başarıda artık belirleyici ve bunun küreselde birçok Handan Aybars başarılı örneği var. Türkiye’nin başarı hikayeleri içinse Accenture Türkiye, yetkin proje ortakları ve küresel Accenture sisteminden farklı metodolojisi ile önemli bir ilke imza atıyor. Boğaziçi Üniversitesi, ODTÜ, Türkiye Bilişim Vakfı, Vodafone Türkiye ile daha derin bir çalışma ortaya konulurken, M2S de lojistik açıdan destek sunuyor. Detayları Accenture Türkiye Genel Müdürü Tolga Ulutaş ve araştırma ortaklarından Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Toker anlatıyor: n Bu araştırma ile hedefiniz ne? Tolga Ulutaş: Araştırmanın derinliği, verinin zenginliğinden gelecek. Bu çalışmanın en anlamlı noktası teknolojinin gerçek hayata ve reel sektöre izdüşümünü ölçme, ‘BT yatırımını neden, hangi amaçla yaptın, ne elde ettin?’ sorusunu doğru sorup, yanıt alma çabası. Bilinçli BT yatırımı adına bu araştırma önemli bir rehber olacak. Bu adımla bir endeks oluşturuyoruz ve sonraki yıllarda bu endekste kıyaslama imkanımız daha belirgin olacak. Akademik değeri, şirketlere ışık tutması, e-dönüşüm adına önemli adımlar atan kanun koyuculara net bilgiler vermesi ile önemli bir değer teşkil edecek. Kamu otoritesi, şirketlerin bilişimde durumunu çok daha net görebilecek. Burada şirket isimleri olmayacak ama tüm sektörlerde geneli, potansiyeli, artı ve eksileri, fırsatları görmek adına önemli olacak. Prof. Dr. Ayşegül Toker: Bu önemli bir çalışma. Çünkü üniversite-iş dünyası işbirliğini bu boyutta çok sık görmüyoruz. Projede düzgün bir modelle ilerliyoruz ve bu önemli bir örnek oldu. Sonuçta Türkiye’de durum tespiti yapılıyor. Şirketlerin bilişim adına seviyesi ve bu seviyeyi ortaya koyan kriterler ortaya çıkacak. n Dijitalleşme endeksi, Accenture Türkiye’nin ilk kez yaptığı bir araştırma mı olacak? Tolga Ulutaş: Evet, Türkiye’de ilk kez. Benzer çalışmayı farklı ülkelerde yaptık. Türkiye’de ise değerli kurumların katılımıyla söz konusu küresel standart çalışmanın ötesine geçtik. Yurtdışında temel parçalar burada da aynı aslında. Ama altındaki detaylandırılmış seviye ve kurulan ölçümleme modeli gibi unsurlar oldukça değiştirildi. Böylece
13 - 19 NİSAN 2015
En Dijital 100 aranıyor Dijitalle kartlar yeniden dağıtıldı. Her sektörde her ölçekte şirketin yapabilecekleri var. Çünkü dijital dalga öyle ya da böyle, size çarpacak. Bu farkındalığın üst seviyede olduğu en iyiler ise bir araştırma ile karşımızda olacak. Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Toker ve Türkiye Genel Müdürü Tolga Ulutaş Türkiye’ye özel bir araştırma yapısı ortaya çıktı. Bu çalışma, Accenture Türkiye adına gurur unsuru. Çünkü ortaya çıkartacağımız sonuçlar, Accenture küresel modelini de etkileyecek. Prof. Dr. Ayşegül Toker: Genelde buna benzer çalışmalar, daha dar çerçevede ve ticari hedefle, bizim gibi mikroya inmek yerine makro seviyede yapılıyor. Bu nedenle yaptığımız çalışma ve sahiplenilmesi çok önemli. Çünkü şirketler stratejilerini oluştururken, küreselde bakılan şey ‘müşterim nerede?’ sorusuna yanıt verebilmekte. Müşterilerin çoğunluğu başka kanalda değil, dijitalde. Bu nedenle şirketler bu paralelde düşünmeli. Bu değişimi göstermek adına da bu araştırma önemli. Dijitalin finans veya telekom gibi belli sektörlerin tercihi olmadığını, herkesin burada yapması gerekenleri göstermek adına da bu araştırma önemli. Sonuçta geldiğimiz noktada dijital, tüm sektörlerde her ölçekte şirket için gerekli ve önemli. n Neden Türkiye’de bu araştırmayı yapma kararı aldınız? Tolga Ulutaş: Küresel ekonomilerde belli kırılma noktaları var. Matbaa kullanımı, endüstri devrimi gibi. Tüm bu adımlarda ilerleme belli gelir seviyesini gerektirirken, şimdi ilk kez oyunun kartlarının tekrar dağıtıldığı ve herkesin eşit şansa sahip olduğu bir dünyadayız. Aklın ve bilginin, sermayenin önüne geçebildiği bir dünyadan bahsediyoruz. Küresel bazda bireyler ve kurumlar için geçerli bu durum. Türkiye’nin diğer tüm gelişmekte olan ülkelerle birlikte önünde bir fırsat, bu fırsatı doğru biçimde doğru zamanda
kullanabilme şansı var. Farkındalığı yaratmak için bu dijital endeksin ölçümü, doğru soruları sorup neye bakmak gerektiğini bilmek, doğru kriterlerle kendimizi ölçümleyip, ne yapmamız gerektiği konusunda bir yol haritası çıkartmak daha kolay olacak. n Araştırmanın yapısı hakkında bilgi verir misiniz? Prof. Dr. Ayşegül Toker: ‘En dijital 100’ ile kastımız, Türkiye’nin lider dijital şirketleri. Bir sonraki yıl bu araştırmayı yine yaptığımızda, artık daha geniş bir havuzda ve benzer modelle ilerleyeceğiz. Kurumsal farkındalık artmış olacak. Boyutlar Accenture’ın küreselde daha önce yaptığı çalışmalarla aynı. Ama biz bunların altına ölçüm maddelerini geliştirirken biraz daha detaya indik, metodolojimizi farklılaştırdık. Bu araştırmanın en önemli farkı birçok verinin yüz yüze anket yoluyla toplanacak olması. Tolga Ulutaş: Araştırma üç bölüm. Birincisi ‘dijital strateji ve kurumun bu başlıkta stratejisi var mı, varsa nedir, ne ölçüde uygulanıyor, bunun için bütçe, yöneticilere verilmiş hedef ve ölçüm, onların bu konuda performans kriterlerini etkileyen hedefler var mı?’ gibi soruları yöneltiyoruz. İkincisi dijital ürün ve hizmetler alanı ve şuna bakıyoruz: ‘Şirket, dijital ürün ve hizmet üretiyor mu?’ Örneğin spor ayakkabı üreten küresel bir firma, spor alanında sunduğu tecrübeyi dijital yetkinlikleri ile daha ileri taşıyabiliyor. Yaptığınız işi, dijital dünyada zenginleştirilmiş bir ürün olarak tekrar konumluyorsunuz. Bahsettiğim ikinci alanda ‘Müşterilere hizmet verirken dijital kanallar kullanılıyor mu?
Misal e-ticaret var mı? Bu başlıkta ne kadar başarılısınız? Toplam satışlarının yüzde kaçını bu alanda yapıyorsunuz?’ gibi soruları yöneltiyoruz. Kanala, genel olarak aslında dijitalleşmeye verdiğiniz önem böylece ortaya çıkıyor. Dijital servis ve müşteri hizmetlerine bakıyor, toplam satışlarda dijital kanalın payını ölçüyoruz. Bu, şirketin dijital yatırımlarını ne ciddiyetle yaptığını da gösteriyor. Örneğin ‘dijital ürünü olan bir şirketin cirosunda bu ürünün payı ne kadar?’ Yani stratejiyi sorguladığımız gibi, ürün ve hizmet kanallarını da sorguluyoruz. Üçüncüsü ise şirketin iç yetkinliklerine odaklanmak. Yani müşterilerine dijital ürün ve hizmet sunuyorsun, ama acaba kendi çalışanlarına, yani iç müşterilerine yönelik ne yapıyorsun? İzin formlarını çalışanlar kağıtta doldurup İK birimine imzalatıp mı veriyor, yoksa bir iç portalden izin başvurusu mu yapıyorlar? İş süreçlerinde kurumsal dijital yetkinlikler ne kadar hayata geçmiş? Şirket çalışanlarına eğitimleri dijital ortamda verebiliyor musunuz? Etkinlik ve yönetilebilirlik için, ayrıca maliyetleri düşürmede bu gibi süreçlerin dijitalleşmesi çok önemli. n Şirketler nasıl belirleniyor? Tolga Ulutaş: Kriterler ve sınırlarımızı belirleyerek, en az 500 milyar TL cirosu olan şirketleri, ayrıca sektörlerine özel ölçütlerle banka ve sigorta şirketlerini araştırma kapsamına aldık. Böylece Türkiye’de 300’ü aşkın şirket çıktı ortaya. Bu şirketlere bir davet mektubu ile çağrıda bulunduk ve çalışmamızı hepsine
gidip ücretsiz yapacağız. Bizim de bu projeye yatırımımız bu. Bu arada çalışmamız başladı ve çok sayıda şirket ziyaret edildi bile. Prof. Dr. Ayşegül Toker: Şu anda büyük şirketlerle çalışılıyor, ama bunun tüm Türkiye’de her ölçekte şirket için farkındalık yaratacağını düşünüyorum. Bu bir kontrol listesi ve isteyen şirket Accenture Türkiye’ye gelip ‘beni de değerlendirin’ diyebilir. Bu değerlendirme, bir yol haritasını şirketin önüne koyar. Boğaziçi Üniversitesi olarak doğru şeyi ölçmeye çalışıyoruz. ODTÜ de ölçümü doğru yapmak adına metodolojiyi geliştiriyor. İşte bu nedenle araştırmada uçtan uca herkesin bir görevi var ve verimli bir işbirliği hayata geçiyor. n Süreç nasıl ilerliyor? Tolga Ulutaş: Şirketlerin talebimize olumlu dönüp bizimle görüşme hızına bağlı herşey, ama hedefimiz Mayıs gibi sonuçları paylaşmaya başlamak. Ortaya kapsamlı bir rapor da koyacağız. Herkese açık bir rapor olacak bu ve sektörler, endeks kriterlerinde nerede olduklarını görebilecek. Sektörlerdeki örnek kurumları da bir törenle göstermek istiyoruz. Yani bahsettiğim genel rapora ek olarak, her katılan şirkete özel bir rapor sunacağız. Bu araştırmadan beklentiniz ne? Nasıl bir sonucun ortaya çıkmasını bekliyorsunuz? Tolga Ulutaş: Çok ilginç sonuçlar bekliyorum. Derinlikli bir çalışma ihtiyacı vardı ve akademik modellemenin olduğu, bu kadar değerli kurumların ve STK’nın arkasında olduğu araştırma Türkiye’de ilk kez yapılıyor. Hedefimiz bu araştırmayı yıldan yıla devam ettirmek olduğu için hangi sektörün nereden nereye geldiğini de görebileceğiz, her bir kuruma sadece kendisinin göreceği bir analiz sunacağız. Bu endekste bu alt bileşenlerden aldığım not; yeterlilik ve etkinlik seviyesi, bunun benimle aynı sektörde faaliyet gösteren diğer şirketlerin ortalamasına göre durum analizi niteliğinde. Şirket, sektör ortalamasını baz alarak kendi artı ve eksilerini analiz edip, fırsat noktalarını görebilecek. Bu araştırma, kurumlarda dijitali anlama konusunda önemli olacak. Doğru soruları sorarak şirketlerin teknolojik verimliklerden ne anlaması gerektiği konusunda onların görüşlerini açacağız. Şirketin kendine ayna tutmasını sağlayacağı gibi, daha rasyonel yatırım kararları da hayata geçecek. Başarılı şirketlerin, onay vermeleri halinde isimlerini açıklayacağız. ‘Bu sektörün lideri bunlar’ diyeceğiz ve bu da özendirici olacaktır.
BThaber
E-TOPLUM
13 - 19 NİSAN 2015
7
TCG Büyükada Kuveyt’te büyük ilgi gördü Yerli kaynakların kullanımıyla tasarlanan ve inşa edilen milli gemi TCG Büyükada, STM tarafından Kuveyt’te yetkililere tanıtıldı.
STM, askeri gemi inşa sanayileşmesinde uzman kadro oluşturdu Türk Donanması’nın Arap Denizi ve bölge ülkelerine yaptığı planlı ziyarete; STM personeli de katıldı. STM ekibi, Kuveyt Deniz Kuvvetleri yetkililerine MİLGEM Projesi ve Büyükada Korveti hakkında tanıtıcı bilgiler vererek gemide bir sunum yaptı. Ayrıca STM ekibi eşliğinde Kuveyt Deniz Kuvvetleri personeliyle günlük seyir faaliyetleri yapılarak geminin savaş kabiliyetleri tanıtıldı. Korvetin teknik özellikleri, Kuveytli yetkililere uygulamalı olarak gösterildi. TCG Büyükada, askeri denizcilik ve savunma sanayi alanında büyük bir ihracat potansiyelinin olduğu Körfez ülkelerinde, sahip olduğu modern savaş sistemleri ile ilgi çekiyor. STM, MİLGEM Projesi kapsamından inşa edilen TCG Büyükada ile TCG Heybeliada gemilerinin, platform inşa ve donatım malzemelerinin tedariği, tasarım hizmetleri, bütünleşik lojistik destek hizmetleri sorumluluklarını aldı. STM, MİLGEM projesi ile yerli sanayi ve ihtiyaç makamları arasında bir arayüz oluşturacak şekilde yapılanmasını sürdürerek, denizaltı dahil olmak üzere askeri gemi inşa sanayileşmesi alanında etkin rol alabilen ve milli sanayiye bu yönde öncülük edebilen uzman bir kadro oluşturdu. Diğer yandan 25 Temmuz 2014 tarihinde
MİLGEM projesinin 3. ve 4. gemileri için de sözleşme imzalandı. STM bu projede ilk projedeki sorumluluklara ilave olarak geminin en önemli sistemlerinin başında gelen ‘Ana Tahrik Sistemi Tedarik ve Entegrasyonu’ sorumluluklarını da üstlenmiş bulunuyor.
Uzman görüşü
Serguei Beloussov
Acronis Kurucusu ve Başkanı, Runa Capital Kurucu Ortağı
Kurumlarda BYOD yaklaşımı ve Performansa Etkisi Zaman demek, para demek...
Konu verimlilik olunca dikkate alınması gereken pek çok nokta var. Bence bunlar içinde en önemlileri bireysel aktivitelerin ölçümlenmesi ve toplam sahip olma maliyeti. Ancak bu yazıda basit ama güvenli bir BYOD (kendi cihazını kendin getir) yaklaşımının çalışanların mutluluğuna, bunun da kurumun verimliliğine yansıyacak pozitif yöndeki olası etkilerine değinmek istiyorum. Çalışanlarınız bir akıllı telefon, bir tablet ya da bir laptop ile zamandan ve bulundukları mekandan bağımsız günlük iş akışlarını düzenleyebilir, zamanı en hızlı ve en verimli biçimde kullanabilirler. Sabah e-postalarını kontrol etmek üzere ellerine aldıkları cihazlar günün sonunda onlar için oyun oynama, arkadaşları ile konuşma, film izleme, kitap okuma platformuna dönüşebilir. Onlar için nerede ve nasıl çalışacaklarını seçebilmek güçlü bir motivasyonu ve beraberinde verimliliği getirecektir. Ancak BYOD yaklaşımının uygulanmasında zorlayıcı unsurları da görüyoruz. Örneğin pek çok kurum BYOD yaklaşımını güvenlik açısından sakıncalı buluyor, çalışanlarının kişisel mobil cihazları üzerinden kurumsal ağlara bağlanmasına, dosyalara erişimine izin vermiyor. Kimilerinde ise mobilite sadece kurumun
sahip olduğu cihazlar üzerinden sağlanabiliyor. Oysa pazarda kurumsal güvenliği ve düzenlemelere/ politikalara uygunluğu güven altına alan çözümler mevcut. Bu çözümler kişisel mobil cihazlardan kurumsal ağ yapılarına erişimin, dosya paylaşımının güvenli biçimde gerçekleştirilmesine, imkan veriyor. Çalışanlar tarafında ise cihazlarını kendilerinin aldığını, dolayısıyla tümüyle kişisel kullanımına ait olması gerektiğini savunanlar çıkabiliyor. Ancak bu durumda da her iki taraf için kazan-kazan senaryosu oluşturmak mümkün. Yapılan araştırmalar, kurumlar açısından çalışanların sahip oldukları cihazların alımına destek olmanın kurumsal cihaz alımına göre %9 daha az maliyetli olduğunu da gösteriyor, ayrıca burada oluşacak maliyetler bir kurumun sahip olmak istediği hedeflerini bilen ve onun için motive bir çalışanın yanında ne kadar önemli olabilir ki.
Siz de küçük çaplı BYOD projenizi başlatabilirsiniz BYOD yaklaşımının verimliliğe olan katkısını ölçmek için basitçe gerekli cihaz, yazılım, destek mali-
yetleri baz alınıp, kendi cihazını kullanmaya istekli çalışanlarla ilk BYOD projesi başlatılabilir. Projeye katılan her çalışan için belirlenecek (bulunduğu lokasyon, maaş seviyesi, gerçekleştirdiği satışlar, tamamladığı projeler, müşterileri yanıtlama hızı, ciroya katkısı gibi) performans kriterleri (*) çeşitli dönemler bazında kendi cihazını kullanmayanlarla karşılaştırılabilir. Gerçek verimlilik çalışılan saatlerle değil, bir zaman diliminde üretilen sonuçlarla ölçümlenebilir. Siz de çalışanlarınızın bu örnek girişim içinde yer almalarını, sonuçları izleyerek neyi başardıklarını görmelerini ve bundan gurur duymalarını sağlayabilirsiniz. Sonuçların sizin için de şaşırtıcı olacağından eminim. Kurumlar, BYOD yaklaşımı ile çalışanları için güvenli mobil ortamı hem uygun maliyetlerle hem de kolayca kurabilirler. * Bazı ülkelerde yasal düzenlemeler bazı kurumlarda ise BT politikaları gereği çalışanların kişisel cihazları değil, kurumların sahip oldukları cihazların çalışanlara verilmesi yoluyla mobilite ortamı sağlanmaktadır. Ancak aynı performans kriterleri bu uygulamalar için de kullanılabilir.
advertorial
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı liderliğindeki MİLGEM projesi kapsamında inşa edilen, tasarım, donatım, tedarik yönetimi ve bütünleşik lojistik destek hizmetleri STM tarafından yürütülen TCG Büyükada gemisi, Körfez ülkelerinde; 18 Ocak- 19 Nisan tarihleri arasında, Aden Körfezi, Arap Denizi ve Basra Körfezi’nde liman ziyaretleri ve eğitim faaliyetlerinde bulunuyor. MİLGEM projesinin aynı zamanda ihracat yetkilisi de olan STM’den uzman bir ekibin eşlik ettiği TCG Büyükada gemisi, Kuveyt Deniz Kuvvetleri’nden üst düzey yetkililere tanıtıldı ve büyük ilgi gördü.
8
BThaber
E-TOPLUM
13 - 19 NİSAN 2015
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
İlk algoritma müzayedesi
Küresel Girişim Sermayesi ve Türkiye Küresel Girişim Sermayesi Raporu’na göre Türkiye’de 2013’te 33 olan özel girişim sermayesi satın alımları sayısı 2014’te 25’e geriledi. 2014’te 10’dan fazla şirket Türkiye piyasasından çekilirken, Özel Girişim Sermayesi sektörünün zirveye ulaştığı 2006-2008 yıllarında alınan 2530 şirket ise halen özel girişim sermayesi şirketlerinin portföyünde tutuluyor. Bu tablo bazı yatırımcıların Türkiye ekonomisine karşı temkinli yaklaştıklarının bir göstergesi mi acaba? Dünyanın önde gelen danışmanlık kuruluşlarından Bain & Company tarafından hazırlanan Küresel Girişim Sermayesi Raporu’na göre Asya Pasifik bölgesinde özel girişim sermayesi işlem hacmi, beş kat artarak 63 milyar Dolara ulaştı.
Avrupa hem miktar, hem de değer olarak 2014’te işlem sayısını ikiye katlayarak tarihteki en iyi performansını gerçekleştirdi. Türkiye’de ise işlem miktarında düşüş yaşandı. İşlem hacmi değer açısından istikrarlı bir seyir izledi ve anlaşma başına 60-80 milyon dolar aralığında sabit kaldı. ABD, girişim sermayesi için “en oturmuş” pazar: Değeri 100-500 milyon Dolar olan şirketler arasında özel girişim sermayesinin sahip olduğu şirket oranı 2000’de % 8’den, 2013’te % 23’e çıktı. ABD’de her 4 şirketten biri, özel girişim sermayesine ait. Bu raporun verileri ile şu veri arasındaki ilişkiyi iktisatçılar kursun: 2011’de Türkiye’ye 16 milyar 100 milyon Dolar doğrudan yabancı yatırım girişi varken, 2014’te bu miktar 12 milyar 500 milyon Dolara indi. (investinturkey.gov.tr)
Algoritma bir sanat eseri mi ki müzayedede satılıyor? Bu konuda geçen hafta ABD’de bir heyecan esti geçti: 7 adet algoritma, açık artırmada satıldı. Girişime, New York’un yenilikçi tasarım müzesi Cooper Hewitt aracılık etti. Geliri de oraya kaldı zaten. Kimin, hangi algoritmayı kaça aldığı açıklanmadı. Zaten bunun o kadar önemi de yoktu: Önemli olan, yenilikçiliğin nasıl bir zihin yapısını ve iş modelini ortaya çıkarttığını kamuoyuna anlatmaya çalışmaktı. Kamuoyu derken, “oradaki” tabii... Bu tuhaf müzayedenin izini sürmek isteyecek okurlarımız için şu girişimcilerin adları önemli: Benjamin Gleitzman ve Fernando Cwilich Gil. Neden böyle bir işe kalkıştılar? Para için mi? Yoo! Zaten onlar, geliri Cooper Hewitt’e bırakıyor. Onlara göre, satışa çıkan algoritmalar “estetik sanat eserleri” aslında. Fikirsel bir üretim. Satışla ilgili haber ve merakın, kod yazma konusundaki yeni hevesleri köpürtmesini umuyorlar. Şöyle: Başkan Obama’nın geçen 8-13 Aralık’ta Kodlama Haftası dolayısıyla katıldığı etkinlikte yazdığı tek satır kod da satıldı. Başlangıç fiyatı 1,300 Dolardı. Kaça satıldı, kim aldı bilmiyoruz. Çünkü müzayede, bir salonda yapılmadı! Çevrimiçi Art.sy adlı şirketin sitesinden yapıldı. Art.sy bir al-sat sanat e-ticaret sitesinden çok öte bir yer: Çoklu ortaklarından en tanınmışları, bu işin ne kadar ciddi olduğunu gösterecek: Google CEO’su Eric Schmidt.
Yazılım, kravatın üstünde
Twitter ortak kurucusu Jack Dorsey. Rus milyarderi Roman Abramoviç’in partneri ve Moskova’da kendi übersüper galerisi olan Dasha Zhukova. Medya imparatoru Rupert Murdoch’un 2013’te boşandığı modern sanat kolleksiyoncusu eski eşi Wendi Deng. Başka isimler de var. Art.sy’nin sanat danışmanlığını, dünyada çeşitli ülkelerde 11 galerisi olan Larry Gagosian yapıyor.
Edward Snowden heykel olamadı ABD Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) belgelerini Haziran 2013’te dünyaya açıklayan NSA çalışanı Edward Snowden, bazıları için ulusal bir kahraman, ama “Düzen” için vatan haini olmaya devam ediyor. Açıklaması, Guardian ve Washington Post’ta yayınlandıktan sonraki skandal ardından Rusya’nın siyasal sığınma hakkı tanıdığı Snowden, halen orada yaşıyor.
NSA, sadece Amerikalıları değil, ABD’nin dost ve müttefiklerini de dinlemiş, izlemişti. Bu büyük skandalın ikinci yıldönümü yaklaşırken, New York’un Kadıköy’ü Brooklyn’de bir parkta, geçen Pazar gecesi bir gecekondu heykel dikiliverdi. 5 Nisan Pazarı Pazartesiye bağlayan gece, Edward Snowden’in “klasik üslupta” yapılmış bir heykeliydi bu. Ağır başlı ve ciddi bir yapıydı.
Şehir yönetimi durumu sabah fark etti. 6 Nisan Pazartesi öğle vakti, heykeli parklardan sorumlu birimin görevlileri kaldırdı. Heykelin kondurulduğu Fort Greene Parkı, her hangi bir park değildi. Burada, Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında (1775-1783) İngiliz savaş gemilerinde esir tutulurken ölen 11 bini aşkın Amerikan askerinin anısına dikilen Şehitler Anıtı da var. 2013 Skandalı aslında
halen sürüyor. Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Roussef, kendisinin de “dinlenenler” arasında olduğunu öğrenince resmi ABD ziyaretini iptal etti. Brezilya’nın 1.3 trilyon Dolar değerindeki petrol ihalesine katılmaya hazırlanan Exxon ve Chevron ihaleden çekilmek zorunda kaldı. ABD Başkan Yardımcısı Biden, Roussef’i geçenlerde “yeniden” davet etti. Ama henüz bir sonuç yok.
Müzayedede satışa çıkan bir diğer algoritma ise bilişim hukuku açısından önemli bir belgeydi: 2001’de, Hollywood’un DVD olarak piyasaya sürdüğü filmleri, laptoplarında ileri-geri oynatarak, diledikleri gibi seyretmek isteyen MIT bilişimcileri, yazdıkları korsan yazılımı ulu orta paylaştılar. Bu işe Hollywood’un telif haklarını koruyan Sinema Birliği (Motion Picture Association) fena bozuldu. Davalar açıldı. Yazılımcılar mahkemelik oldu. Başka üniversitelerden de destek geldiyse de hukuki tartışma sürdü. MIT’den Keith Winstein ve Marc Horowitz, yazdıkları kodu bir kravatın üzerine bastırdılar. Bu kravatı takarak dolaştılar. Zaman içinde, yazılımı sadece 6 satıra kısalttılar. Ve bunu, Anayasa’nın Birinci Maddesi’yle savundular: Yazılım, bir fikir ve düşünce özgürlüğü ürünüdür. Müzayedede bu yazılım da 1,300 Dolardan satışa sunuldu.
E20001-F814-P821-X-7600
RUGGEDCOM RX1400
Akıllı ağlar her yerde. Küçük, yetenekli ve kablosuz. GPS sayesinde geniş çaplı kurulumlar için ideal. RUGGEDCOM RX1400 birçok farklı WAN opsiyonuna sahip Ethernet anahtarlama, yönlendirme ve güvenlik duvarı özelliklerini barındıran çoklu-protokol destekli endüstriyel bir haberleşme cihazıdır. Yenilikçi tasarımı sayesinde en zorlu şartlarda (-40°C / +85°C) çalışabilirken, WAN opsiyonları için LTE ve fiber optik kullanabilir. Çift SIM desteklemesi, farklı altyapıları (2G/3G/4G) ve servis sağlayıcıları kullanma imkanını verirken güvenirliliği de arttırmaktadır.
siemens.com/RX1400
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 19 NİSAN 2015
TP-LINK büyümesini sürdürüyor Haber Merkezi Kablosuz ağ ve diğer alanlarda ürün ve çözümler geliştiren TPLINK düzenlediği basın toplantısı ile yeni ürünleri ve 2015 hedeflerini paylaştı. Özellikle 4G, nesnelerin interneti ve akıllı evler gibi yeni eğilimler ve teknolojilere hazır ürünler geliştirdiklerini belirten TPLINK Ülke Müdür Yardımcısı Ali Dinçer, yaşanan genel daralmaya karşın Türkiye’de ciro bazında gelirlerini yüzde 10 artırdıklarını ve 2015 yılında hem küresel pazarda hem de Türkiye pazarında büyümeye devam etmeyi hedeflediklerini söyledi. Ülkemizde bu yıl içerisinde kullanıma başlaması planlanan 4G ile birlikte mobil cihazlardan oluşan veri trafiğinin katlanarak artacağını aktaran Dinçer sözlerine şöyle devam etti: “Mobil cihaz kullanımı daha da yaygınlaşacak. Farklı cihazlar arasında veri aktarımları daha hızlı yapılabilecek. TP-LINK olarak
TP-LINK 4G, nesnelerin interneti ve akıllı evler gibi yeni eğilimler ve teknolojiler doğrultusunda yeni ürün ve çözümlerini duyurdu.
TP-LINK Ülke Müdür Yardımcısı Ali Dinçer her yerden, her zaman internete ulaşabilmemizi sağlayan cihazlar üretiyoruz. 4G teknolojisi de desteklediğimiz teknolojiler arasında yer alıyor.” TP-LINK’in aynı zamanda akıllı
ev, bulut bilişim ve nesnelerin interneti gibi teknolojilere de yatırım yaptığını belirten Dinçer, 2015 yılında özellikle bu teknolojilere yönelik ürünleri duyuracaklarını ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti: “Akıllı evleri yönetmeyi sağlayan ürünlerimizden bazıları şu anda mevcut. Yeni modeller ve yepyeni ürünler de görücüye çıkmaya başladı. Nesnelerin İnterneti konusunda çalışma yapan uluslararası konsorsiyumda yer alan TP-LINK, giysiden evde kullandığımız eşyalara kadar her nesnenin internete bağlanıp, akıllı hale gelmesini sağlamak üzere çalışmalar yapıyor. Bu doğrultuda mobil, dokunmatik ve akıllı cihazlara odaklandık.” TP-LINK’in Türkiye’de daha çok bireysel ürünleriyle tanındığını,
ama kurumsal pazara yönelik de çok sayıda ürünü olduğunu ifade eden Dinçer, özellikle yeni model erişim noktalarının (access point) kolay yönetilebilmeleri ve şık tasarımları ile dikkat çektiğini belirtti. EAP serisinin 2015 yılında yeni modeller ile genişleyeceğini söyleyen Dinçer, “Fiyat/ performans açısından kurumlara avantaj sağlayacak çözümlerimiz ile 2015 yılında kurumsal pazarda daha iddialı olacağız” dedi. Basın toplantısında 2015 yılında satışa sunulması planlanan yeni ürünler de tanıtıldı. Tanıtılan ürünler arasında 4G destekli taşınabilir yönlendirici, kablosuz internetin kapsama alanını genişleten yeni nesil menzil genişleticiler ve powerline adaptörler, dokunmatik ekranlı yönlendirici ve yeni powerbank modelleri yer aldı.
Glasshouse Türkiye yedekleme ve tekilleştirmenin önemini anlattı GlassHouse Türkiye’nin İstanbul Shangri-La Bosphorus’ta gerçekleştirdiği “Veri Koruma Çözümleri Günü” etkinliği BT yöneticileri ve profesyonellerin katılımıyla gerçekleşti. Açılış konuşmasını EMC Türkiye Veri Koruma Çözümleri Ürün Satış Müdürü Bahadır Öztürk’ün gerçekleştirdiği programda, GlassHouse Türkiye Satış Yöneticisi Ömer Öztürk katılımcılara yedekleme ve yeni nesil tekilleştirme teknolojilerinin önemini anlatarak bu teknolojilerin kullanıcılara sunduğu avantajlara değindi. Müşteri deneyimlerinin de paylaşıldığı etkinlikte Beymen ve OMV Petrol Ofisi BT yöneticileri GlassHouse Türkiye ekibinin desteğiyle yeniledikleri yedekleme ve tekilleştirme altyapıları hakkında bilgiler vererek bu teknolojiye geçiş süreçlerinden bahsetti. OMV Petrol Ofisi Sistem ve Altyapı Uzmanı Murat Bozkurt; farklı ortamlarda bulunan verilerin merkezi bir sistemde yedeklenebiliyor olmasının şirketler için önemli bir kolaylık olduğu görüşüyle yedekleme altyapısını yeniden yapılandırdıklarını ve mevcut verinin düşük hatlarla merkeze çekilebilmesinin kendileri için
çok önemli olduğunu belirtti. Beymen’in tekilleştirme teknolojilerine geçiş süreçlerindeki deneyimlerini anlatan Beymen Bilgi Sistemleri - Sistem ve Network Yöneticisi Gökçen Ürpek ise yedekleme ortamının şirketlerin BT altyapılarının son kalesi olduğunu belirterek sistemin önemini dile getirdi. GlassHouse Türkiye CEO’su Emra Pekar ise 2015 yılı etkinliklerine hızlı ve etkili bir şekilde başladıklarını belirterek sözlerine şu şekilde devam etti: “Son yıllarda kurumsal ortamlarda, özellikle veri yedekleme alanında kullanılan tekilleştirme teknolojisi konusunda şirketler artık daha bilinçli ve yaklaşımları tamamen olumlu. Türkiye’de tekilleştirme teknolojisinin kullanımını yaygınlaştıran, açık ara pazar lideri şirketimizin, deneyimli ekibiyle sürekli artan gayretlerinin bu fotoğraftaki payının büyük olduğunu düşünüyoruz. Gerçekleştirdiğimiz bu etkinlik ve bu yıl içerisinde gerçekleştirmeyi planladığımız diğer etkinliklerle de doğru hedeflere ulaşacağımızı görüyor ve seçkin firmalarla çalışmaktan gurur duyuyoruz.”
BTvizyon Toplantıları: Yıldız İl Kayseri BTVizyon Toplantıları’nın Kayseri ayağı 14 Nisan 2015 Salı günü gerçekleştirilecek. 2015 yılının ilk Kayseri BTvizyon Toplantısı olan bu etkinliğin 14. yılında Hilton Otel Kayseri’de yapılacağını kaydeden Bilişim Zirvesi yetkilileri şu bilgileri verdiler: “2002 yılı itibariyle çeşitli illerde gerçekleştirdiğimiz BTvizyon Toplantıları, kurumların bilgi ve iletişim teknolojilerine ilişkin ürün ve çözümlerini sizler ile paylaştıkları ortak buluşma noktası olmuştur. Bilişim Sektörünün büyümesine tam 20 yıldır hizmet vermekte olan şirketler grubunun bir parçası olan Bilişim Zirvesi Etkinlik Şirketi Türkiye’nin en önemli etkinliklerine imza atmıştır ve atmaktadır... Bu etkinliğimiz; geçmiş yıllarda da olduğu gibi, tüm sektörleri ve bilişim teknolojileri sektörünün önde gelenlerini, işinde bilişimi kullanan yöneticileri ve yaşamında bilişimden kopamayanları bir araya getiriyor.Şirketlerin teknoloji yapılanmasına verdiği önem, bu alanda yaptığı yatırımlar ve yenilikler iş dünyasındaki gelişmişlik seviyesi için en önemli göstergedir. Ülkemizde bu konuda çok yol alınmış olmasına rağmen halen her alanında bilgi ve teknoloji seviyesinde hızlı gelişim ve yatırımlar devam etmektedir.” BTVizyon Toplantısı’nın bazı ana başlıkları şunlar: • Bilgi ve Doküman Yönetiminde yeni çözümler ve Yeşil Teknoloji • Giyilebilir Teknolojiler • Veri Yedekleme • İletişim Çözümleri • Ağ Teknolojileri • Endüstriyel Tasarım Yazılımları.
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 19 NİSAN 2015
Sağlıkta yenilikler ve verimlik BT ile geliyor Sağlık Bilişim Zirvesi, 8-9 Mayıs günlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirecek. Ayhan Sevgi Bu alandaki yeniliklerin tartışılacağı oturumların yanı sıra yeni teknolojilerin tanıtılacağı standların da yer alacağı etkinlik konusunda Sağlık Bilişim Zirvesi Kongre Başkanı ve Sağlık Bilişim Derneği Başkanı Yasin Keleş, sorularımızı yanıtladı: n Bilişim teknolojilerinin sağlık alanının gelişimine katkısını değerlendirebilir misiniz? Bilim ve teknoloji alanında yaşanan hızlı gelişmelerin, her alana olduğu sağlık alanına da ciddi yansımaları var. Türkiye’de ve dünyada çıkan yeni cihazlar ile gelişen altyapının ciddi şekilde güçlenmesine olanak sağlayan yeni teknolojiler, sağlık kurumlarının yol haritasını önemli ölçüde belirlemektedir. Sağlık kurumları, sağlık bilişimine odaklanarak artık daha büyük hedeflere kilitlendi ve bu anlamda ciddi adımlar atıldı. Hayatımıza “Dijital Hastane” kavramı girdi. “Akıllı Hastane”, “Yeşil Hastane” ve “Kağıtsız Hastane” bilişimin, sağlık sektörüne getirdiği yeniliklerdir. Bütün bunların hastaya sağladığı sayısız fayda sayesinde büyük mesafeler alındı. Bu faydaları şu şekilde sıralamak mümkün: Ölüm oranlarında azalma, risk bazlı ölüm oranında yüzde 7 azalma, doğru teşhis oranlarında yüzde 40 iyileşme ve hastane yatış süresinde
çalışması olarak hayata geçirilen yeni projeler, dünyada bu alandaki en son uygulamalar, sektörün geleceği ve özellikle ‘’Dijital Hastane’’ projesi gibi konularda sektörün kanaat önderlerinin görüşlerini paylaşacağı çok önemli panel ve konferanslar da gerçekleşecek.
“Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi” kapsamında, sağlık bilişimindeki gelişmelerin sağlık sektörüne getireceği yenilikler ve sağlıkta verimlilik ile etkin kaynak kullanımı konuları değerlendirilecek. yüzde 22 azalma. Bütün bunlara ek olarak operasyonel süreçler ciddi anlamda kısalmış ve hata noktasında azalmalar olmuştur. n Dünyada nasıl bir sağlık bilişimi yaklaşımı oluşuyor? Amerika’da ve Türkiye’de teknoloji, paralel olarak gelişmekte fakat kullanım açısından farklılık göstermektedir. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak altyapının ve kullanım alanın da hazır olması çok önemlidir. Özellikle 3G, 4G gibi telekomünikasyon teknolojilerinin gelişmesi ve telekomünikasyondaki dataların hızlı iletimi dünyanın neresinde olursanız olun olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Telekomünikasyon alanındaki gelişmelerin sağlık bilişimine yansımaları ise şu şekildedir: Amerika’nın herhangi
bir eyaletindeki hastane ile Van’daki herhangi bir hastane, telekomünikasyon teknolojileri ile ortak bir ameliyat gerçekleştirebilir. Herhangi bir doktor, ikamet ettiği lokasyondan ayın belirli dönemlerinde bulunduğu yerde belirli dönemlerinde de lokasyon açısından çok uzak hastanelere hizmet verebilir. Gelişimin bir diğer yansıması ise organ nakli alanındadır. Hayatımıza yeni katılan 3 boyutlu yazıcılar sayesinde organ nakli alanında önemli gelişmeler yaşanması öngörülmektedir. Türkiye’de artık birçok hastanemizde Ar-Ge çalışmaları ön plana çıkmıştır. Yakın zamanda “yenilenebilir el” gibi birçok farklı alanda teknolojik yenilikler duyar hale geleceğiz. Bunlar üzerine çalışan ekipler var; hatta yurt dışından ülkemize gelen beyin göçleri de bulunmaktadır.
n Bu yaklaşımın Türkiye’ye yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Dünyanın her yerinde teknolojinin paralel olarak gelişmesi olumlu bir etkendir. Bunlara ek olarak, Türkiye’nin dışarıdan beyin göçü alması da sevindirici bir olaydır. Bu beyin göçleri sayesinde zamanı gelince biz de farklı ülkelere teknoloji transfer eder duruma geleceğiz. Ayrıca Türkiye, sağlık alanında teknolojik gelişmeleri daha aktif kullanmaya özen göstermektedir. Dolayısıyla şu an ülkemize baktığımızda kamu - özel ortaklığı ile yapılan hastaneler ya da kamu ve özelde devasa projeler yapılamaya başlanması çok önemlidir. Bunlar sadece kendi nüfusumuza değil, çok daha fazla nüfusa hitap eden projelerdir. Sonuç olarak Türkiye’ye tersine beyin göçünün daha da artacak olması önemli gelişmelerin habercisidir. n Bu çerçevede Sağlık Bilişim Zirvesi nasıl bir boşluğu dolduracak? “Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi” 15, kamu ve özel sağlık sektörüne yön veren liderler, akademisyenler, yöneticiler ve kanaat önderlerini bir araya getirmektedir. Zirve kapsamında, sağlık bilişimindeki gelişmelerin sağlık sektörüne getireceği yenilikler ve sağlıkta verimlilik ile etkin kaynak kullanımı konuları değerlendirilecektir. Zirvede ayrıca, sağlık ve bilişim sektörünün ortak
n Ziyaretçiler zirve süresince nasıl bir ortam ile karşılaşacaklar? Sağlık bilişimi alanında öncü ülkeleri ve sektör liderlerini bir araya getirdiğimiz zirvede, sağlık ve bilişim dünyasının geleceğini değerlendirip, gündemini belirleyeceğiz. Bilişim firmaları, sektörün önde gelen isimleri ile bir araya gelerek ürün ve hizmetlerini hedef kitlelere tanıtabilecek. Zirve kapsamında çeşitli konularda düzenlenecek konferanslarda, tüm katılımcılar, sektörün geleceğine yönelik bilgiler alabilecek. Sektör, kamu ve üniversiteler, yeni projelerin geliştirilmesi için güç birliği yapacak. Sağlık alanına yeni bir vizyon kazandırmak için katılımcıların kendi başarı öykülerini paylaşabileceği platformlar oluşturulacak. Ayrıca katılımcılar, dijitali büyük bir güç olarak kullanan kamu ve özel sektör hastanelerine yönelik yeni fikirleri ve eylem planlarını ilk ağızdan duyma fırsatı yakalayacak. Teorik anlatımların yanı sıra uygulamanın da olduğu zirvede, katılımcılar, sağlık bilişim çözümlerini tam zamanlı bir hastane ortamında uygulayarak farklı bir sunum yapma imkanı yakalayacaklar. n Zirveye kimlerin katılmasını bekliyorsunuz? “Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi’ 15 bu yıl da başta Türkiye olmak üzere farklı ülkelerden 6 bine yakın sağlık yöneticisine ev sahipliği yapmayı hedeflemektedir. Bilişim dünyasındaki gelişmelerin sağlık sektörüne etkilerini, teknolojik değişimler sonucu tanı-tedavi yöntemlerindeki gelişmeleri ve yakın gelecekte hayata geçecek “Dijital Hastaneleri” merak eden tüm hastane yöneticileri ve profesyonelleri Uluslararası Sağlık Bilişim Zirvesi 15’e bekliyoruz.
14
BThaber
GÖRÜŞ
13 - 19 NİSAN 2015
Yüksek bir binanın çatısındayım. Biraz soluklanırken yüzlerce metre aşağıdaki sokağa bakıyorum. Yandaki binanın çatısındaki bayrak şiddetli rüzgârda sertçe dalgalanıyor. Dengemi kaybedip sokağa düşmeden kendimi binanın kenarından çekiyorum. Beni takip edenlerin merdiven boşluğundan çatıya doğru hızla geldiğini duyuyorum. Kısa bir bakış attıktan sonra saklanacak bir yer olmadığını hemen anlıyorum. Tek seçenek yandaki binanın çatısına atlamak; son bir bakış için hızlıca arkama dönüyorum ve sonra… piksel kaynaklı yapaylık dünyamı kirletiyor ve tüm büyü bozuluyor…
Sasa MarInkovIc AMD Grafik ve İşlem Bölümü Yazılım Pazarlama Başkanı Günümüzün “yıkıcı” yeni teknolojilerini de aşabilecek uzun dönemli etkilere sahip olan sanal gerçeklik, bugüne kadar bildiğimiz kişisel eğlence alışkanlıklarını temelden dönüştürmek üzere. Sanal gerçeklik başlığı takmak, sadece saniyeler içinde kullanıcıyı son derece inandırıcı ve gerçek bir canlı eğlence deneyimi yaşayabileceği yeni bir dünyaya götürüyor. Geleneksel film eğlencesi izleyiciyi hikâyenin gözlemcisi haline getirirken, günümüzün oyun teknolojisi kullanıcıları aktif katılımcılara dönüştürüyor. Sanal gerçeklik teknolojisi ise, sanal dünyanın aynı fiziksel dünya gibi olduğu hissini yaratarak her şeyi dev bir adımla daha da ileri taşıyor. Ancak bu gerçekliğin başarılması için teknolojinin görünmez, fark edilmez ve algılanamaz olması gerekiyor. Zorlu bir arayüz veya gerçekçi olmayan bir deneyim nedeniyle teknolojinin kendini ele verdiği anda tüm büyü bozuluyor ve bilinçdışı sanal gerçeklik “hissi” yok oluyor. Bilgisayar işlem gücü, grafik, video ve görüntüleme teknolojilerindeki müthiş gelişme sayesinde sanal gerçeklik teknolojisiyle gerçek hayata benzer capcanlı bir kullanıcı deneyimi yaşatmak artık mümkün. Ancak, burada önemli olan önemli konu yalnızca sanal gerçeklik hissiyatını gerçekleştirmek değil, aynı zamanda bu hissi devam ettirmek olmalı. Varoluşu Anlamak Bir önceki konuya dönelim. “Gerçeklik hissini bozmayın” ifadesi, sanal bir ortamda var oluşu gerçekleştirmek için hayati önem taşıyan unsurları anlamayı ve bu faktörlerin bozulmasını
Sanal Gerçekliğin Birinci Kuralı: Gerçeklik Hissini Bozmayın
önlemek için gerekli olan şeyleri tam olarak bilmeyi gerektiriyor. Sanal gerçeklik çoğunlukla, “sanal gerçeklik kullanıcısının gerçek görünen ve dolayısıyla gerçek hissettiren simüle edilmiş bir deneyim yaşadığı soyut bir dünyada, fiziksel olarak var olma algısı veya bilinç durumu” olan “immersion” (kullanıcıları kendilerini sanal ortamın içindeymiş gibi hissettirmek) kavramıyla eşdeğer olarak kullanılıyor. Var oluş ise, sanal ortamın gayet inandırıcı bir biçimde gerçeklik duygusunu hissettirdiği ve kullanıcının orada olmadığını bilmesine rağmen oradaymış gibi hissettiği ve gördüğü evre olarak görülür. Kullanıcının gördüğü şeye olan inancı ne kadar fazla olursa, ulaşılan gerçeklik hissi de o kadar güçlü olur. Sanal gerçekliği inceleyen
araştırmacılar sanal gerçeklik var oluşunu kişisel, sosyal ve çevresel olmak üzere üç ana alt-kategoriye ayırıyor. Kişisel varoluş, kullanıcının fiziksel olarak sanal bir dünyada var olduğunu algılaması şeklinde açıklanıyor. Sosyal varoluş, sanal dünya içinde simüle edilmiş diğer varlıklar veya gerçek varlıklarla olan etkileşimi içeriyor. Çevresel varoluş ise, sanal dünyanın sanal gerçeklik kullanıcısının farkına vararak, ona tepki verdiği zaman ortaya çıkan durumu ifade ediyor. Bugün sanal gerçeklik geliştiricileri, sanal ortama çok çeşitli duyusal girdiler ve kullanıcı-kontrollü veya ayarlı elemanlar eklemek de dahil çok çeşitli teknolojik gelişimlerle, sanal ortamın kullanıcı kontrolleri veya ayarlarına verdiği tepkiye ilişkin hızı ve akışkanlığı artırdılar.
Sanal Gerçeklikte Teknolojinin Rolü Sanal dünyayı mümkün olan en iyi performans parametreleriyle yaşatmak amacıyla gerçekçi bir sanalgerçeklik ortamı tasarlamak, çok yüksek düzeyde bilgisayar işlemci gücüne ihtiyaç duyar. Sanal var oluş için kullanılan teknolojilerin sanal ortamı yaratıp sürdürmesi ve sonrasında da uzakta kalıp görünmez olması, yani yaşanan deneyimle tamamen alakasız kalması gerekmektedir. Daha hızlı grafik işleme, yüksek görüntü çözünürlüğü, düşük gecikme süreleri ve mükemmel görsellik gerektiren sanal gerçeklik teknolojisi, aynı zamanda sanal dünya içindeki işlem gecikme süresi, resim karesi atlama sorunları ile olaylara veya uyarıcılara yavaş yanıt verilmesi gibi durumları da ortadan kaldırmalıdır.
Sanal gerçeklik teknolojisinin asıl hedefi, sanal gerçeklik deneyiminin özünü oluşturan “var oluş” ve son derece önemli olan üç boyutlu keyfin büyüsünü sürdürmektir. Öte yandan, sanal gerçeklik kullanıcıları, deneyimlerini maksimuma çıkarmak için yalnızca tek bir şey istiyor: Teknolojinin varlığını hissetmemek. Bugünün en hızlı kişisel bilgisayarları bunun için uygun; yakında pazara sunulacak olanlar ise mükemmel bir deneyim için daha sağlam bir temel oluşturacak. Tek seçenek yan binanın çatısına atlamak. Son bir bakış için hızlıca arkama dönüyorum ve atlıyorum. Uçtuğumu hissediyorum. Sonra binanın çatısına yumuşak bir şekilde yuvarlanıyorum. Takipçiler hala arkamda. İleride bir merdiven boşluğu var ve ben rüzgâr gibi koşuyorum…
15 BThaber
DOSYA
Veri Merkezleri ve Altyapıları
13 - 19 NİSAN 2015 www.bthaber.com
Dört duvar ve bir çatıdan (artık) daha da fazlası var Handan Aybars
Veri merkezlerinin kurulumunda öncelikler her ölçekte her sektörde şirket için aynı: Öncelikleri, ihtiyaçları bilmek, gelecek hedeflerini de doğru kurgulamak. Ama bu, buzdağının sadece görünen yüzü. Alt katmanda ise soğutma yapısından güncellemelere, veri merkezinin rutin bakımlarını yapmaktan enerji sarfiyatına kadar düşünülmesi gereken birçok başlık
var. Başlıbaşına önemli bir konu altyapı tasarımı ve bunun sürekli artan veri paralelinde Bunların her birinin başlı başına kallavi bir maliyet kalemi olduğu da acı bir gerçek. Hesabını kitabını doğru kurgulayan, veri merkezini kurmakla yetinmeyip sürekli kontrollerini yapanların evdeki hesabı çarşıya uyuyor. Ama bu kontrol, BT birimleri üstünde de artan bir yük
demek, bu da bir gerçek. Bulut bilişim bu yolda önemli avantajları şirketlere sunuyor. Ama herşeyi buluta taşımak demek, sahip olunan veri merkezine kıyasla daha az sorumluluk yüklenmek anlamına gelmiyor. Yani bulutta veya veri merkezinde olması fark etmez, bu kurumsal zenginlik her şekilde özen ve ihtimam istiyor. Türkiye’de son yıllarda veri merkezlerinin sayısı
artıyor. Yabancı şirketler de bu konuda yatırımları ile bu pazarda yerini alıyor. Ama acaba Türkiye, bölgenin veri merkezi olabilir mi? Bir nebze evet, ama dosyamızda da göreceğiniz gibi bazı gerekliliklerin yerine getirilmesi ve ‘Burayı sevdim, açık alan, buraya bir veri merkezi açalım’ zihniyetinden çok farklı düşünülmesi gerektiği de bir gerçek.
16
DOSYA
BThaber
VERI MERKEZLERI VE ALTYAPILARI
13 - 19 NİSAN 2015
SEKTÖR CİDDİ DEĞİŞİKLİKLERE GEBE Veri merkezi, kurulumunda en öncelikli konuların başında ihtiyaçların net olarak belirlenmesi ve uzun soluklu planlamanın dogru yapılması gerekmekte. Bunlar gerek bütçelenmesi gerekse planlanması çok kolay yatırımlar değildir. Hatta bu planlama, birkaç büyüme alternatifine göre yapılmalı, yeterince de esnek olmalıdır. Bu konuda en öne çıkan teknolojiler içinde SDN’ler yer almaktadır. Gerek sunucu gerekse saklama teknolojilerinde aktif olarak kullanılan sanallaştırma ve yazılım temelli yaklaşımların, aynı şekilde ağ teknolojilerinde de kullanılması gerekmektedir. Kurumlar kendi ihtiyaçlarını belirledikten sonra bu ihtiyaçlara en doğru cevabı veren servis sağlayıcıdan çözüm almalıdır. Asıl önemli olan kurumun kendi ihtiyacıdır yani. Bunun dışında, tabii ki gerekli sertifikasyonlar ve servis sağlayıcının güvenilirliği de önemlidir. Özellikle felaket kurtarma senaryolarının çok gerçekçi olması ve alternatif planların kurumlar ile de paylaşılması gerekmektedir. Teknolojik gelişmelerden bağımsız olarak en önemlisi, kurumların bulut bilişime olan güven duygusunun artması. Artık kurumların elinde farklı alternatifler oluştu ve bunun sonucunda her kurum kendi isteğine en uygun alternatifler arasında seçim yapabilmekte. Ayrıca standartlaşma, maliyetlerin de kontrol altına alınmasını sağlamıştır. Bu konuda sektör ciddi değişikliklere gebe. Özellikle NewIP ve IoT gibi kavramların yaygınlaşması ve kullanıcılar tarafından kabul edilmesi ile standartlarda değişiklikleri göreceğiz. Ayrıca daha 3 yıl öncesinde ismi dahi bilinmeyen NFV kavramının, regulatörler yerine son kullanıcı taleplerinin ve baskılarının sonucu regülasyona döndüğünü de unutmamamız gerekir.
Brocade Türkiye Ülke Müdürü Feyyaz Atalay Birkaç yıl önce gerek Turkcell gerekse Türk Telekom’un Körfez bölgesindeki partnerleri ile başladıkları uluslararası fiber projeleri Türkiye’nin önemini çok daha arttırdı. Ancak maalesef jeopolitik dengeler ve savaşlar bu gelişmeleri yavaşlattı. Ayrıca Türkiye’de halen kurulu olan VM metrekaresi de oldukça yetersiz. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin bölgede VM”ler konusunda söz sahibi olması ve pazar payını arttırması içten bile değil. Doğru planlama ve hepsiden önemlisi doğru pazarlama taktikleri ile bu hedefe rahatlıkla ulaşabiliriz.
BULUT BİLİŞİM BİRÇOK AVANTAJIN ANAHTARI Bulut bilişim yaklaşımları bölgelere hatta ülkelere göre oldukça farklılık gösteren bir olgu. Ülkemizdeki BT altyapıları “gelişmişlik seviyesi” olarak genelde ortalamanın üzerinde bir desen sergiliyor. Hantal, monolitik ve özelleştirilmiş silolara sahip altyapıların yerini kıvrak, sürekliliği yüksek ve basit yapılar alıyor. Son kullanıcı deneyimleri ve mobilite, kurumsal mimarilerin yapısal değişikliklerinde büyük rol oynamaktadır. BT dünyası “sanallaştırma” ile birlikte çok ciddi bir dönüşüme uğramıştır ve hala uğramaktadır. Yeni altyapıların ana teması kıvraklık, basitlik ve düşük maliyet olmaya başlamıştır. Günümüzde bu dönüşüme ayak uyduramayan birçok kurumun rekabetçilik bir yana gündelik yaşamı sürdürebilecek maliyetlere katlanması bile olası bir durum gibi görünmemektedir. Hangi ölçütü alırsanız alın, belirli bir amaç dahilinde silolandırılmış bir BT altyapısının genişleyebilirlik, süreklilik ve maliyet özellikleri bakımından bulut bilişimin getirdiği avantajları yakalaması olası değildir. Bulut bilişimdeki en önemli üç başlık: • Standardizasyon, • Birleşik (ve Entegre) Yapılar, • Güvenlik, Birkaç sene öncesine kadar kendi özelleştirilmiş bulut altyapılarından BT hizmeti sunan ve farklı diller konuşan firmalar, artık birbirlerinin farkındalığına varmış olup, son kullanıcıya seçim şansı tanımak gerektiğini özümseyip anlamışlardır. Bu kavram “benim bulutum” yerine “sizin bulutunuz, sizin değerleriniz” konseptini doğurmuştur.
EMC Sistem Mühendisliği Takım Lideri Emin Çalıklı Birleşik altyapılar (Converged Infrastructure) , markete hızlı bir şekilde adapte olmak isteyen, altyapı süreçleri ile vakit kaybetmek istemeyen ve optimum maliyeti hedefleyen kurumlar için inanılmaz bir avantaj yaratmaktadır. Lokal ve genel düzenlemeler birçok iş sürecini ateşleyen bazı zamanlarda durduran göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir etken olmuştur. Bulut bilişim, veri erişim katmanından veri depolama katmanına kadar birçok seviyede geleneksel yapıların da ötesinde güvenlik hizmetleri sunabilmektedir. Yazılımın kontrolündeki ya da yazılım tanımlı bir veri merkezi (Software Defined Data Center – SDDC) çok daha efektif ve düşük maliyetli yapılar kurmanın temel taşıdır.
18
DOSYA
BThaber
Veri Merkezleri ve AltyapıLARI
13 - 19 NİSAN 2015
BİR DÜNYA MARKASINA İHTİYACIMIZ VAR Veri merkezi kurulumunda, dikkat edilmesi gereken en önemli dört nokta şunlar: a) Veri merkezinin bulunacağı binadaki lokasyonu b) Soğutma ihtiyacının belirlenmesi c) Elektrik ihtiyacının hesaplanması ve elektrik sisteminin ana taşıyıcı da dahil olmak üzere yedekli hale getirilmesi d) Veri merkezi, ağ çıkışlarında yedekliliğin sağlanması RFID ile veri merkezi varlıklarının takibi konusu ise öne çıkan bir teknoloji. Veri merkezi hizmetini dışarıdan almak söz konusu olduğunda, bizce buradaki en önemli nokta, dışarıdan hizmet alınan şirketin insan kaynakları yetkinliği. Günümüzde pek çok veri merkezi işletmecisi zaten genel kabul görmüş standartlar da hizmet sunuyor. Burada en belli başlı ayrıştırıcı nokta; veri merkezi hizmet sunucusunun, teknik ve idari ekiplerinin deneyimleri ve müşteri algıları. Özellikle profesyonel yetkinlikleri ve algıları, dizayn - geliştirme ve implemantasyon aşamalarında olduğu kadar, problem anlarında da çok önemli hale geliyor. Bulut bilişimdeki gelişimin, gerek kurumsal farkındalığı, gerek standart altyapı gerekliliklerini aslında oldukça olumlu etkilediğini söyleyebiliriz. Özellikle provisioning gibi entegrasyon konularında yapılan geliştirmeler, tümleşik kaliteyi arttırdığı gibi, hizmet kalitesini ve farkındalığını da arttırmakta. Türkiye, veri merkezleri kurulumunda bulunduğu coğrafyada bir merkez halini alıyor deme noktasında, şu
Servisnet Kurumsal Satış ve Pazarlama Direktörü Nihal Öztürk Şarman an için olmamakla beraber, en azından bu konuda yetersiz de olsa çalışmaların olduğunu söylemek daha doğru olur. Burada önemli olan nokta, bulunduğumuz coğrafya itibari ile hem Avrupa hem Asya’da bulunan tüm ülkelerdeki müşterileri de burada kurulan veri merkezlerine çekebilmek. Yani veri merkezlerinde sadece Türkiye’de yer alan müşteriler değil, diğer ülkelerde bulunan müşterilere de servis verilebilmeli. Bunun ön gerekliliklerinden biri de bu alanda Türkiye’den bir dünya markası oluşturmak. Devletin de bu konuda veri merkezi işleticilerine teşvikler çıkartması, gelişme hızını yükseltmek için zorunlu.
BAZI İŞLER PROFESYONELLERE BIRAKILMALI İyi işleyen bir veri merkezi, güvenlik, yedeklilik ve süreklilik olmak üzere üç ana unsuru verimli bir şekilde karşılamak zorundadır. Veri merkezi hizmetini dışarıdan almak isteyen her şirketin ilk beklentisi, şirketin gerek ekonomik gerekse teknik anlamda kendi içinde çözemeyeceği sorunlara çözümler yaratılabiliyor olmasıdır. Bu noktada tercih aşamasındaki ilk kriterler veri merkezinin güç kapasitesi ve altyapısı, güvenlik standartları, erişim sağlayıcı altyapısı ve çeşitliliği ile tüm bu altyapıların yedekleridir. Diğer bir husus da, veri merkezi seçiminde alabileceğimiz hizmetlerin çeşitliliği ile bu çeşitliliğin sağladığı esneklik ve teknik avantajlardır. Bu konuda, küresel operasyonlarımızdan gelen tecrübemiz ve Türkiye pazarındaki deneyimimiz ile donanım kiralama ve barındırma hizmetlerinden bulut altyapılarına dek çok geniş bir yelpazede hizmet sunmaktayız. Türkiye’de ve dünyada hizmet veren birçok bulut hizmet sağlayıcısına hizmet vermekteyiz. Yerel ve küresel operasyonlarda elde ettiğimiz deneyim, gerek hizmet sağlayıcıların gerekse söz konusu sağlayıcıların sunduğu altyapılardan hizmet alan işletmelerin bulut bilişim hizmetlerinden en temel beklentilerinin hızlı ve kesintisiz erişim olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla veri merkezlerinden beklentilerin yüksek olduğunu bilmekte ve bu beklentilere yanıt veren kapasitemizi sürekli geliştirmekteyiz. Türkiye coğrafi ve sosyoekonomik konumu sebebiyle bulunduğu bölgenin parlayan yıldızı olmaya adaydır. Son yıllarda yapılan yatırımlar da bu beklentiyi güçlendirmektedir. Ancak bu noktada özellikle telekomünikasyon altyapılarında ve regülasyonlar hususunda daha fazla
Sadecehosting / TelecityGroup Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Aydın Işık adım atılması gerektiğini düşünmekteyiz. Veri merkezleri yatırımlarının daha da artması ve küresel ölçekli firmaların Türkiye’yi bir teknoloji üssü ve geçiş noktası olarak kullanabilmeleri için verimli rekabet temelinde işleyen bir sektöre ihtiyaç duyulmaktadır. Zira bu sayede alternatif ve yabancı erişim sağlayıcı operatörler de veri merkezleri içinde daha rahat konumlanabilir ve dünyanın her yerinden Türkiye’deki veri merkezlerindeki içeriklere daha hızlı ve teknik anlamda en sorunsuz şekilde ulaşılabilir. Bu alanda değinilmesi gereken bir diğer önemli konu da yerel pazarda yerleşmiş alışkanlıkladır. Günümüzde birçok kurum ve kuruluş kendi işinin jeneratörle, UPS, veri merkezi altyapısıyla ilgilenmek olmadığının farkındadır ve işin bu kısmını konunun profesyonellerine bırakmaktadır. Ancak bu bilincin daha da yaygınlaşması gerekmektedir. Yine de söz konusu bilincin giderek artan bir oranda yaygınlaştığını görmekten mutluyuz.
20
DOSYA
BThaber
Veri Merkezleri ve AltyapıLARI
13 - 19 NİSAN 2015
GEREKLİ AKREDİTASYONLAR TAMAMLANMALI
Proline Veri Merkezi ve Altyapı Çözümleri Uzmanı Özgür Cantürk
Veri merkezi tasarım esaslarında yer seçimi büyük önem taşımaktadır. Özellikle risk koşulları izlenebilir bir veri merkezi kurmak olası sıkıntıları önceden görüp önlem alabilme olanağı sağlayacaktır. Bunun yanı sıra network ve sistem bileşenlerinde de felaket senaryoları geliştirilmeli, sistemler buna göre tasarlanmalıdır. Günümüzde veri merkezi ihtiyacı, özellikle bulut servisleri, online işlemler, kullanıcı sayıları, felaket kurtarma, iş sürekliliği gibi kavram ve ihtiyaçlar nedeniyle artmıştır. İdeal veri merkezinin asgari gereksinimleri arasında; 7/24 çalışabilmesi, enerji tüketiminin olabilecek en düşük
seviyede olması ve yapımından sonraki süreçte en az 5 yıl daha kullanıcısına hizmet verebilmesi yer almaktadır. Bunun dışında veri merkezleri işlevsel, izlenebilir, yönetilebilir, ileriye dönük, modüler sistemler kurulmadığında hizmete girdiği andan itibaren yaklaşık 1-2 sene içinde ilk gün sergilediği performansından uzaklaşmakta ve ilk gün oluşturulan standartların dışına çıkmaktadır. Bu da sistem yöneticilerine zaman kaybı ve risk olarak geri dönmektedir. Bunların önüne geçebilmek için veri merkezi tasarımında o günün koşulları değil, 5 sene içindeki hedef ve iş sürekliliği
görünümünün düşünülerek işlevsel, genişleyebilir ve güven sağlayan veri merkezi konsepti dikkate alınmalıdır. Güvenlik, şirketlerin bulut bilişim hizmetini seçerken değerlendirmeleri gereken en önemli hususlar arasında. Güvenlik alanında gelişen teknolojilerin kullanımı ile birlikte bulut çözümleri kullanımının da artabileceğini söyleyebiliriz. Veri merkezleri konusunda ilgili standartlar; teknoloji ve ihtiyaçlar geliştikçe güncellenmektedir. Veri merkezlerinde hız, güvenlik, işlevsellik ve kolay genişleyebilme gibi ihtiyaçlar arttıkça bu konulara yönelik standartlar da gelişmektedir. Bu kararlar bilgi güvenliği veya bir sertifikasyon kuruluşu tarafından sertifikalandırılma istendiğinde bağlayıcı olmaktadır. İstenilen performansı gerçekleştirmekten uzak olunması veya veri merkezinin aniden kapanması sonucu veri kaybı yaşanması şeklinde ortaya çıkan sorunlar bu standartların önemini pekiştirmektedir. Türkiye coğrafi açıdan birçok sistemin birleştiricisi ve bağlayıcısı konumundadır. Ülkemizdeki veri merkezlerinin bu coğrafyada bir merkez halini alabilmesi için yüksek standartlarda altyapı kurulumuna, bilgi güvenliği konusunda gerekli akreditasyonların tamamlanmasına ve doğal afetler gibi önemli konularda alınacak güvenlik tedbirleri ile güvenlik açısından sağlam yapıların oluşturulmasına ihtiyaç vardır.
ortam
izleme ürünleri
ip konsol
server ürünleri
- Ayarlanabilir RJ 45 sensör girişleri , kuru kontak sensör bağlantı girişleri ve dahili röle çıkışları - Elektrik kesintilerine karşı dahili back-up battery - RJ 45 portuna bağlanan sensörler utp kablo ile 300 metreye kadar uzatılabilir. - E-MAIL, SNMP, SMS ile uyarı gönderme desteği - 3G Modem bağlantısı ile sms atma özelliği - 16 - 64 adet cihaza ping atma ve cihazlara ulaşılamadığında uyarı verme özelliği - USB girişi üzerinden logları USB bellek vasıtası ile kaydetme özelliği - IP Kamera ile görüntü gösterme özelliği - HTTP/HTTPS, SNMP V1/V2c/V3, SMTP, TCP/IP, Syslog, SNTP, DHCP, SSHv2, SSLv3, LDAPv3, AES 256-bit, 3DES, Blowfish, RSA, EDH-RSA, Arcfour, IPV6, WAP 2.0,, TELNET desteği
OPENGEAR tamamen konsol yönetimi üzerine uzmanlaşmış ve tecrübesini ürünlerine yansıtmış önemli bir üreticidir. OPENGEAR IP KONSOL SERVER ürünleri cihazlarınıza uzaktan konsol bağlantısı ( RS232 ) yapmanıza olanak sağlamaktadır.
- Her bütçeye / projeye göre geniş ürün portfoyü - Dahili dial-up modem & 3G modem yedek bağlantı seçenekleri - 4 – 16GB dahili hafıza - Sıcaklık & nem sensörü desteği - Dahili FTP / TFTP server - Çevrimiçi / çevrimdışı log tutabilme özelliği - Merkezi Yazılım Desteği - Gelişmiş yönetim ve uyarı seçenekleri - HTTP, HTTPS, ARP- RING, SSH V2 & V3, FIPS140, TACACS+, RADIUS, KERBEROS, LDAP, IPsec, TELNET, TCP, DCHP, NAT, PPP, SECURE NTP, RFC2217 desteği
www.ctsbilisim.net
22
DOSYA
BThaber
Veri Merkezleri ve AltyapıLARI
13 - 19 NİSAN 2015
TÜM RİSKLER DİKKATLE SORGULANMALI Veri merkezi kurulumunda, fizibilite çalışmaları yaparken öncelikli konu coğrafi konum. Veri merkezi kurulumunda yer seçerken mümkün olduğunca deprem riski az olan sağlam zemine sahip bir lokasyon tercih edilmeli, fay hattı gibi riskler göz önünde bulundurulmalı. Ayrıca lokasyonun yakınlarında örneğin dinamit kullanarak maden çıkartan taş ocağı, maden ocağı, sel basma riski taşıyan baraj veya dere olmamasına dikkat edilmeli. Elektrik, telekomünikasyon, ulaşım gibi hizmetlerin kolay bir şekilde alınabileceği bir lokasyon tercih edilmesi de önemli noktalardan biri. Coğrafi konum dışında bina seçimi de veri merkezi kurulumu öncesi yapılacak fizibilite çalışmalarında dikkat edilecek hususlar arasında yer almakta. Binanın depreme dayanıklı olması, acil durumlar için gerekli teçhizatlara sahip olması, havalandırma, yalıtım gibi gereksinimleri karşılaması da çok önemli. Bu konuda detaylı bir değerlendirme ve buna göre hazırlık yapılması hizmet sürekliliği ve kalite sürecini doğrudan etkileyecek bir durum. Veri merkezi hizmetini dışarıdan alan bir şirket, veri merkezinin hangi uluslararası standartlara sahip olduğunu incelemeli, teknik personelin yeterliliğini sorgulamalı, bu noktada gerekli eğitim ve sertifikasyon sürecinden geçip
Prolink Sistem Mühendisi Emre Baştuğ geçmediğini araştırmalı. Teknik altyapı hakkında da mümkünse yerinde inceleme yapmalı, veri merkezi yöneticilerinden gerekli bilgileri talep etmeli. Veri merkezi hangi standartlarda ve hangi yöntemlerle internet hizmeti sağlıyor, yedeklilik konusunda nasıl bir çözüm sunuyor, hangi felaket senaryoları için ne tür yatırımlar gerçekleştirilmiş, hangi kurumsal firmalar tarafından tercih ediliyor, yangından su baskınına, depremden hırsızlığa, elektrik kesintisinden binaya düşmesi muhtemel yıldırıma varıncaya kadar tüm felaket senaryoları için ne tür eylem planlarına ve teknik altyapıya sahip, bunlar sorgulanmalı.
ÖNCE İLETİŞİMDE MERKEZ OLMAMIZ GEREK Şirketlerin en büyük hazinesi, verileri ve işlerinin sürdürülebilirliğidir. Eğer bir siber korsan en önemli verilerinizi ele geçirirse, o an verilerinizi geri almak için nasıl bir meblağı gözden çıkarabileceğinizi düşünün. İşte bilişim güvenliği çözümleri, bu meblağın çok çok küçük bir parçasına mal oluyor ve sizi belki de şirketinizin faaliyetlerini durdurmanıza yol açacak bir süreçten sakınıyor. Olası bir felaketin boyutları göz önüne alındığında, bilişim güvenliğinin önemi açık seçik gün yüzüne çıkıyor. Altyapı elemanlarının “commodity” hale geldiği zamanda, şu an özellikle güvenlik bileşenleri tüm veri bağlantılarını ve verinin kendisini etkilediği için en öncelikli maddelerden biri olmalı. Tüm dünyada bilişim suçlarının ekonomiye etkisi 400 milyar doların üzerinde. Labris Networks olarak her türlü siber saldırıya karşı koruduğumuz gibi, bulut güvenliğini de sağlayarak, faaliyetlerini güvenle ve kesintisiz sürdürmelerini sağlıyoruz. Veri merkezlerinin özellikle kendilerinin bir DDOS koruması olması çok önemli. Diğer güvenlik ihtiyaçlarının yanında, yeni şekillenen bu ihtiyaç tüm veri merkezi müşterilerini etkileyebiliyor. Müşterilere sağlanan hizmetlerin büyük bir kısmı internet üzerinden verildiği veya internet bağlantısı gerektirdiği için kullanılabilirlik veri merkezinin en önemli konularından birisi ve DDOS koruması ise bunun en önemli elemanlarından. Biz DDOS ürünümüz olan HARPP’ın yanında, DDOS CERT servisleri de sağlayarak, veri merkezlerindeki tüm hizmetlerin sürdürülebilir olması için yönetilen servisler veriyoruz. Veri merkezi hizmetini dışarıdan alan bir şirketin hangi kriterlerle tercihlerini yapması gerektiği sorusunun yanıtı, veri merkezi hizmeti kapsamına göre değişiyor ve karmaşıklaşıyor. Basit bir colocation hizmeti alınırken veri merkezi kullanılabilirlik seviyesi SLA’leri ve fiziksel güvenliğe dikkat etmek yeterli olacaktır. Ama alınan hizmetlerin derinliği artamaya başlayınca, mesela sunucu kapasiteleri, paylaşımlı disk hizmetler, internet bağlantısı, güvenlik hizmetleri, o zaman yönetilmesi gereken birçok parametre ortaya çıkıyor. Bu parametreler ile en önemli olan konu müşterilerinin ne alması gerektiğini bilmesi ve bunu sözleşmelerine servis seviyesi anlaşmaları ve cazalar
Labris Networks Genel Müdür Yardımcısı Baran Erdoğan ile beraber yazması. Kriterler ile ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, veri merkezi kullanılabilirlikleri, fiziksel lokasyon, kullanılan ekipmanlar, işletilen süreçler gibi verilen hizmetlerin bileşenleri. Bunlara dikkat edildiği sürece problem olsa bile yönetilebilir bir sonuç ortaya çıkacaktır. Bulut bilişim kurumsal farkındalık ve standart altyapıların oluşması ile beraber değişiyor. Yani etkileyen değil, etkilenen bir yapı. Kurumların, kişilerin beklentileri değişmeye, olgunlaşmaya başladıkça bulut hizmetlerindeki benzeşmenin artacağını ve maliyetlerin de düşeceğini öngörüyoruz. Altyapı ile ilgili bakarsak, aslında askeri kurumlar haricinde küresel bir regülasyon olduğunu söyleyemeyiz. Sadece elimizde bazı standartlar ve uygulanması önerilen en iyi örneklemler var. Bu sebepten bağlayıcı kararlar genelde yok. Fakat temel olarak en son çıkan güvenlik ile ilgili sorunlardan dolayı Almanya, Rusya, Çin gibi kritik ülkelerin bulut hizmetlerinden uzaklaştığını, altyapıları kendi ülkelerinde barındırma zorunluluğunu getirdiğini görüyoruz. Bu ise ileride çok ilginç bir resim ortaya çıkartacak gibi görünüyor. Bulut, verinin veya veri merkezinin yerini soyutlarken, hükümetler bunların yerini belirlemek ve erişimini kısıtlayıp denetlemek istiyor. Biz de Labris Networks olarak özellikle bilgi güvenliği anında bu yaklaşımın çok değerli ve önemli olduğunu, savaşların fiziksel dünyadan siber dünyaya taşınması ile bu tarz radikal önlemlerin sayısının daha da artacağını düşünüyoruz. Veri merkezleri için merkez olmak için özellikle iletişimde merkez olmamız gerek. Dünyada birçok internet değişim noktası bulunmakta, fakat Türkiye henüz bunlardan birisi değil. Bu sebepten henüz bu yönde ilerlediğimizi söyleyemeyiz. Sadece veri merkezi binası yapmak ile ‘merkez haline geliyoruz’ demek yanlış olur. Ancak ileride yapılan stratejik planlamalar ve iyileşecek ülke iletişim altyapısı ile bu mümkün olabilir.
BREAK THE STATUS QUO:
THINK BIG. START NOW. Brocade and the New IP.
CONTACT BROCADE FOR MORE INFORMATION: Email: emea-info@brocade.com Tel: +90 212 340 76 61 Visit: www.brocade.com www.datacenterfuture.com/tr
24
DOSYA
Veri Merkezleri ve AltyapıLARI
BThaber 13 - 19 NİSAN 2015
ENERJİ SARFİYATI TEMEL KONU çalışılması gerekmektedir. Veri merkezlerinde Türkiye bulunduğu bölgede iklimlendirme, yer seçimi, veri merkezleri alanında öncü rol güvenlik, elektrik ve altyapı oynayabilecek avantajlara sahip gibi birçok konuda çok bir ülke. Yapılan bir araştırmaya dikkatli projelendirme göre, Türkiye 2011 yılında veri yapılması gerekiyor. Üstelik bu merkezi sektör büyümesinde projelendirmenin her kaleminin dünyada önde gelen ülkelerden birbiri ile uyumlu olması da bir tanesi. 2015 yılı sonu şart. Mesela iklimlendirmesi itibariyle Türkiye’deki toplam eksik veya hatalı planlanmış veri merkezi yatırımı 45 milyar bir veri merkezi düşünelim. dolar olarak tahmin edilmekte. Gerekli soğutma yapılmadığında sunucuların kullandığı güçten Bu göstergeler, Türkiye’de veri merkezi sektörünün dolayı oluşan ısı ortamı çok fazla gelişme aşamasında olduğunu ısıtacaktır ve ısıdan kaynaklı sorunlara neden olacaktır. ve gelişme potansiyelinin bulunduğunu göstermekte. Kurumun kendi veri Ancak bu avantajların merkezine ve bu merkezini işletme ve yönetme becerisine Hitachi Türkiye İş Geliştirme Uzmanı yanında bazı handikapları da Neslihan Tekmen bünyesinde barındırıyor. Veri sahip olmaması durumunda merkezi sektörünün en önemli doğru hizmet alımını seçmesi son konusu olan iklim şartlarında ise derece önemlidir. Veri merkezi Türkiye’nin çok şanslı bir konumda bulunmadığı teknolojilerini takip edilebilme, bu gelişmelere gözlemlenmektedir. Ülkemizin iç, batı, doğu ve uyum sağlayabilme, önerilen teknolojiyi kullanmak güney bölgelerinin ortalama sıcaklık değerleri yerine doğru çözümü belirleyip tercih edebilme soğutma maliyetlerini ciddi anlamda artırıcı becerisi tecrübelerle kazanılmış bir birikimin düzeyde bulunmakta. Bu sebeple enerji sarfıyatı sonucunda ortaya çıkmaktadır. Veri merkezi düşük, pompa ve kompresör olmadan doğal yolla için kapasite ihtiyaçları ve ileriye dönük büyüme yapılan soğutma veri merkezleri enerji sarfiyatını potansiyeli doğru tanımlanmalı ve kurumun ihtiyacını iyi anlayan bir hizmet sağlayıcı ile düşürmek için önem arz etmekte.
YÖNETİM, PROFESYONEL EKİPLERE EMANET durumlar oluşturabileceğini Bulut teknolojilerinin hızla ileterek, aslında içerideki verinin gelişmesi ve firmalardaki ne kadar önemli olduğu ve bu teknolojileri kullanma ilgili personelin bunun farkında arzusu daha profesyonel olduğu mesajını iletiyorlar. yönetilen veri merkezlerinin Artık büyük veri merkezlerini ortaya çıkmasına sebep yöneten, işleten hiçbir kişi ve oluyor. İzleme ve raporlama kurum gereken sertifikalara teknolojileri, bu paralelde sahip olmayan personeli müşteri ihtiyaçlarını karşılamak veri merkezlerinden içeriye üzere hızla gelişmekte ve almıyorlar. esnek hale gelmekte. Daha Türkiye’de henüz tam olarak önceleri hesaplanamayan göremesek de, yurtdışında birçok konu, şu anki izleme ve büyük veri merkezleri raporlama teknolojileri ile daha planlanırken çevreci enerji öngörülebilir ve planlanabilir kullanımı için ciddi yatırımlar hale gelmiş durumda. yapılmakta. Artık veri merkezleri Dışarıdan veri merkezi hizmeti sadece verinin sunulduğu almayı düşünen kişi veya kurumlar, mutlaka profesyonel Glasshouse Bilgi Sistemleri Kıdemli yer olmaktan çıkıp, çevreci Danışmanı Fuat Altındal bir takım yenilikler için öncü hizmetler konusunda uzman bir yatırımlar ile bu konuda firma ile anlaşmalı, anlaşmayı insanlara ve kurumlara vizyon düşündükleri veri merkezindeki sağlıyorlar. hizmet kalitesini mutlaka sorgulamalılar. Bir veri Türkiye, bulunduğu coğrafya itibarı ile Asya merkezinde inşaatından tutun, işletimine kadar ile Avrupa arasında bir köprü vazifesi görmekte. bütün süreçlerde aslında en önemli faktör insan Ancak konu kalifiye iş gücü gerektiren bir faktörüdür. Doğru konumlandırılmış, finansmanı konu olduğunda, maalesef özellikle Asya’daki güçlü, gerekli izinlerini almış, profesyonel diğer rakiplerinden geride kaldığını görüyoruz. raporlama yapabilen ekiplerle çalışırken uzun Ben bunun sebebini kişisel yetkinliklerin doğru vadede sorun yaşanmayacağı dikkate alınmalıdır. değerlendirilememesine bağlıyorum. Türkiye’de Türkiye’de ve dünyada büyük ölçekli veri personel arayan kurumlar birçok işi birden merkezlerini mercek altına aldığınızda, eskiye görecek az yetkinliğe sahip elemanları tercih nazaran çok daha yetkin, profesyonel ekiplerce ediyorlar. Bu da, herhangi bir konuda tam olarak yönetildiklerini görürsünüz. Basit gibi görünen bir uzmanlaşmayı engelliyor. Bu durum, hem dijital örnek olarak, birçok veri merkezine yeni bir cihaz üretim anlamında hem de verilecek profesyonel götürdüğünüzde, yetkililer cihazın kutusundan hizmetler anlamında maalesef Türkiye’yi dışarıda bir odada çıkarılmasını isterler. Kutunun rakiplerinin arkasında bırakıyor. yayacağı kâğıt tozlarının veri merkezinde olumsuz
BThaber
Veri Merkezleri ve AltyapıLARI
13 - 19 NİSAN 2015
ENERJİ, İNTERNET ERİŞİMİ VE DÜZENLEMELERDE YAPICI ADIMLAR GEREK Veri merkezi kurulumunda lokasyon, yapı, enerji, internet erişimi, iklimlendirme ve güvenlik temel bileşenler olarak düşünülmeli. Finansal yatırım kapasitesi ve teknik bilgi birikimi de kurulum sürecini doğrudan etkileyen faktörler. Bu alanda yatırım yapmak isteyen kişi ve kurumların, internet endüstrisi hakkında donanımlı olması ayırt edici başka bir faktör. Yukarda bahsettiğim temel unsurlar konusunda doğru ve gerçekçi bir analiz yapılmadan veri merkezi kurulumu konusunda adım atılmasının riskli olduğunu düşünüyorum. Dünyada Building Management Systems (BMS) ve Data Center Infrastructure Management (DCIM) alanında birçok yazılım ve servise artık ulaşmak mümkün. Bu yazılımlarla sıcaklık ve nem kontrolünden, fiziksel kapasitenize kadar altyapınızla ilgili her türlü detayı sadece takip etmekle kalmıyor, aynı zamanda verimlilik konusunda önemli ipuçları elde edebiliyorsunuz. Veri merkezleri kendi kapasiteleri ile örtüşecek DCIM yazılımları ile performanslarını arttırıp müşterilerine çok daha verimli ve uygun maliyetli hizmet sağlayabiliyor. Veri merkezi seçimindeki öncelikli kriter güvenilirlik olmalı. Veri merkezinin altyapı (enerji, iklimlendirme, internet erişimi ve güvenlik) ve yedeklilik konusunda temel standartları eksiksiz ve sürdürülebilir şekilde sağlaması, profesyonel bir hizmet sunabilmesi gerekiyor. Şirketin finansal gücü, sektör birikimi, insan kaynakları ve işine yaptığı yatırım da güven endeksini destekleyici hayati kriterler. Şirketler veri merkezi seçiminden önce veri merkezinde barındıracakları proje/işleri ile ilgili risk analizini ortaya koymalı, sonrasında proje/işleri ile ilgili risk analiziyle örtüşecek ve optimum faydayı sağlayacak veri merkezi seçimini yapmalı. Veri merkezlerinin altyapı kriterleri uluslararası sertifikasyonlarla tanımlanıyor. Uptime Institute - Tier sertifikası, BICSI, TIA-942 gibi sertifikalar veri merkezi altyapısı standartlarında belirleyici rol oynuyor. Profesyonel bir veri merkezi hali hazırda
Radore Genel Müdürü Zeki Kubilay Akyol altyapısını zaten sunduğu uptime oranına sadık kalacak şekilde kurgulamak durumunda ancak müşteriler altyapısı sertifikasyon ile resmiyet kazanan veri merkezlerini tercih ediyor, bu da doğal bir bağlayıcılık unsuru haline geliyor. Türkiye’nin veri merkezleri için odak noktası olabilmesi konusu bazı önemli engellerin aşılmasına bağlı. Mesela taşıyıcı bağımsız (carrier neutral) veri merkezleri için en önemli unsur farklı internet servis sağlayıcılarından hizmet alabilmek. Yurtdışında olduğu gibi Türkiye’de de birçok ISP’den internet erişimi hizmetini alabileceğimiz altyapıya ulaşabilirsek önemli bir engeli aşmış olacağız. Bir diğer konu da enerji. Alternatif enerji kaynağı yatırımlarının eksikliği ve mevcut enerji kaynaklarına erişim ve maliyetler ülkemiz için handikap. Veri merkezleri yatırımcıları herşeyden önce, özellikle yedekli enerji sağlayabilmek için kısıtlı imkanlarla başa çıkmaya çalışıyorlar. Son olarak internet endüstrisi ve veri merkezleri ile ilgili regülasyonların henüz yeterince olgunlaşmamış olması da yatırımları olumsuz etkileyebiliyor. Özetle enerji, internet erişimi ve regülasyonlar konusunda daha yapıcı ve hızlı adımlar atabilirsek Türkiye’yi veri merkezleri için daha cazibeli bir lokasyon haline getirebiliriz.
DOSYA
25
YATIRIMA DEĞER BİR PAZAR OLMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER VAR Veri merkezi kurulumunda bir bakış açısına göre öncelik otomasyon, konsolidasyon, standarlaşma ve maliyet avantajıyken, diğer bakış açısına göre 7/24 kesintisiz olma özelliği en önemli öncelik. Dünyanın her yerinde BT profesyonelleri büyük baskı altında. Son kullanıcılar her türlü sistemin kesintisiz çalışmasına ihtiyaç duyarken, sistem arızalarına tahammül edemiyorlar. Bulut daha hızlı dağıtım ve ölçeklenebilirliğin yanı sıra birçok avantaj sunuyor. Birçok son kullanıcı sadece maliyetlerle ilgilenirken, ortak bulut ile gelen zorluklara önem vermiyor. Bu nedenle BT profesyonelleri aynı hizmetleri mümkün olduğunca uygun maliyetli sunmak için yoğun şekilde otomasyon, konsolidasyon ve standartlaşma konularında çalışmalı. Son olarak, şu anda veya yakın zamanda kurulumu yapılacak veri merkezinizde hibrid bulutu dikkate almanızı tavsiye ediyorum. Modern veri merkezleri artık tamamen kesintisizlik hedefiyle tasarlanıyor. Bunun gerçek olmasını sağlayan her yeni teknoloji sıklıkla kullanılıyor. Ayrıca mali ve operasyonel giderleri azaltmak için tasarım aşamasında enerji tüketimi en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor. Veri merkezi hizmetini dışarıdan alma kararı veren tüm şirketlerin hem kendilerine hem de hizmet sağlayıcıya doğru soruları sormaları önem taşıyor. Şirketler neyi dışarıdan hizmet olarak almak istediğini bilmeliler. Veri merkezi hizmetini dışarıdan alan şirketlerin, sadece bir hizmeti ve onun yönetimini dışarıya verdiklerini, denetiminin ise sahibinde olduğunu daima hatırlamaları gerek. Dış kaynak hizmeti veren şirketle yapılan SLA sözleşmesine, şirketin sigorta ve operasyonel yeteneklerine önem verilmeli. Günümüzde bulut teknolojisindeki gelişmeler altyapı çözümlerine fayda sağlıyor. Ancak bunun da bir tehlikesi var. Bulut teknolojisi hızla gelişirken, şirketler bu teknolojiyi yakalamaya çalışıyor ve kendi tesisleri içindeki veri merkezlerinde bulutun gerisinde kalıyor. Birbirine bağlı farklı teknolojilerle altyapı daha karmaşık hale geliyor ve bu da maliyetleri artırıyor. Şirketler bundan sonraki aşamada güncelleme projelerini hızlandırmaya ihtiyaç duyacak.
Veeam EMEA Bölgesi Evangalisti Mike Resseler Bu da BT profesyonellerinin karşılaşacağı zorluklardan biri. Türkiye bulunduğu coğrafyada ‘geleceğin veri merkezi’ olma yolunda ilerliyor. Üzülerek, Türkiye’nin bu konuda geç kaldığını da belirtmeliyim. Bunun nedenlerinin başında Türkiye’deki bant genişliği maliyetlerinin diğer ülkelere kıyasla yüksek olmasını söyleyebiliriz. Bu konu özellikle yabancı yatırımcıları ürkütürken, iç tarafta da mevcut servis sağlayıcıların sunduğu hizmetlerin kalitesini olumsuz etkileyerek potansiyel müşterilerin ‘kullananlar iyi hizmet alamıyormuş, şartlar iyileşsin sonra yatırım yapalım’ diyerek pazarın daralmasına sebep oluyor. Türkiye’nin tüm bölgelerinin veri merkezi yatırımı için uygun olduğunu söylemek de doğru olmaz. Veri merkezlerinin lokasyonunu belirlerken dikkat edilen en önemli unsur iklim koşulları. Bölgelerin sıcaklık ortalamalarını göz önünde bulundurarak, Türkiye’nin sadece kuzey bölgelerinin bu yatırımlara uygun olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Türkiye’nin kuzeyinde fiber altyapı yatırımlarının hızlandırılması, ülke genelinde fiber bağlantıların özellikle sanayi bölgelerine kadar uzatılması, bant genişliği maliyetlerinin azaltılması ile hizmet kalitesi artacak, dış kaynak ve veri merkezi kullanımı yaygınlaşacak, yerli ve yabancı yatırımcılar için Türkiye yatırıma değer bir pazar durumuna gelecektir.
26
DOSYA
Veri Merkezleri ve AltyapıLARI
BThaber 13 - 19 NİSAN 2015
MİMARİDE FLASH İLE ENTEGRASYON GEREK tasarlanan “entegre veri Flash, kurumsal depolama koruma altyapıları”, veri sistemlerinin geleceğini tekilleştirme teknolojisi dönüştürecek bir potansiyel ve “thin replication” taşıyor. Fakat sadece Alladını verdiğimiz işlem Flash’lerden oluşan veri sonunda ortaya çıkan merkezi fikri şu an için benzersiz bir verimlilik oldukça gerçek dışı. Çünkü sunuyor. Uygulama, verilerin en az yüzde 80’i bağlantı ve depolama uzun bir süre daha disklerde işlemlerini tek bir sistemde tutulacak. Maliyet işletmeler toplayan bu entegre için karar aşamasında sistemler, veri merkezi son derece önemli bir altyapısında verimliliği faktör. Önümüzdeki beş ve çevikliği çarpıcı bir yıl içinde en ucuz SSD’ler biçimde artırırken, kurulum bile, en ucuz SATA sırasında karşılaşılabilecek disklerinden 10 kat daha riskleri de azaltıyor. Bu pahalı olacak. Sıkıştırma ve nedenle entegre altyapılar, veri tekilleştirme ise hem bugün BT pazarının en disklerde hem de Flash hızlı büyüyen segmentleri sistemlerde kullanılacak. arasında. Şirketlerin de veri Tüm depolama mimarileri, “sıcak” veriye yetişmek için NetApp Türkiye Genel Müdürü merkezi hizmetlerinde bu Behçet Yumrukçallı özelliklere sahip sistemlere Flash sistemleri bünyesine öncelik vermeleri, 7/24 katacak. Fakat yalnızca hizmet verebilen bir servis Flash ile çalışıp diğer hibrid sağlayıcının desteğiyle sağlam bir yapılandırma Flash/Disk array’ler ile entegrasyon kurmayan gerçekleştirmeleri gerekiyor. mimariler, güvenli ve güvenilir bir depolama Özellikle hibrid bulutun küçük, orta ve büyük sistemi altyapısı oluşturmadıkları için BT ölçekli tüm firmalara sunabildiği kapsamlı dünyasında rağbet görmeyecek. çözümler, bulut ortamlarında sabit ve hareket İşletmelerin hibrid bulut teknolojilerini halindeki veri korumasına yönelik şifreleme güçlendirecek şekilde tasarlanan nesne ve yüksek güvenlik standartları ile bir araya depolama yazılımları da veri merkezlerinde öne geldiğinde, maliyetleri optimize ederek kurumsal çıkan teknolojiler arasında. En önemli özellikleri ve çalışan verimliliğini artırıyor, işletmelerin daha ise, bu dev veri setlerini daha düşük maliyet iyi bir yatırım getirisi elde etmelerini sağlıyor. ve daha yüksek bir veri güvenliği altyapısıyla Türkiye’de yapılan veri merkezi yatırımlarının yönetebilmeleri. geçmişi o kadar eski olmadığı için doğal olarak Son yıllarda Flash ile desteklenen, bulut ile hep en son teknoloji kullanıldı. Bu yüzden entegre, her türlü ortamda farklı uygulamalar veri merkezlerimiz teknolojik düzeyde yurt ile kullanabilmek amacıyla veri depolama dışını aratmıyor. Diğer bir etken de rekabetten seviyesinde geliştirilen, yüksek verimlilik ve kaynaklanan fiyat avantajımız. Bu yüzden veri erişebilirlik odaklı, düşük maliyetli, hızlı ve merkezlerimiz yurt dışına oranla çok daha güvenilir “tümleşik veri depolama mimarileri” uygun bir fiyata aynı teknoloji yatırımlarını ön plana çıktı. Bileşenlerdeki, veri merkezindeki yapabiliyor. Tüm bu avantajlar, Türkiye’deki veri veya sistemdeki herhangi bir hataya, arızaya merkezlerini içinde bulunduğumuz coğrafya karşı verileri koruma altına alan bu FAS için cazibe merkezlerine dönüştürüyor. Ancak platformları, şirketlerin hayati bilgilerini özellikle bulut teknolojilerinde servis sağlama güvence altına almalarını ve bir felaket anında hizmetleri için devletin yeni mevzuatlar bile iş sürekliliğini kesintisiz bir şekilde devam oluşturması ve güvenlik, verinin kimin ettirmelerini sağlıyor. Hiçbir ek sunucuya sahipliğinde olacağı gibi konuların hızlıca veya araca gereksinim duymayan, masrafları netleştirilmesi gerekiyor. ve karmaşayı ortadan kaldıracak şekilde
28
DOSYA
BThaber
Veri Merkezleri ve AltyapıLARI
13 - 19 NİSAN 2015
KÜRESEL STANDARTLARDA SERVİSLER ÜRETİLMELİ İklimlendirme ve yeşil enerji konuları önümüzdeki yıllarda da gündemden düşmeyecek. Bir diğer konu ise veri merkezlerinin depreme karşı uygun dizayn edilmesi. Veri merkezi sağlayıcılarının tasarım ve inşaat aşamalarının yanı sıra, operasyonel olarak da deprem senaryosuna uygun olarak hareket etmeleri ve buna hazır olmaları gerekiyor. Veri merkezi deyince, artık sadece barındırma hizmeti değil, erişim, güvenlik, bulut servisleri ve bütünleyici yönetim hizmetlerinin uçtan uca kapsayan bir anlayışla konuya bakmak gerekiyor. Veri merkezi ve bulut bilişim tedarikçisi seçiminde en kritik konular yüksek erişilebilirlik, güven, kalıcılık ve destek süreçlerindeki başarı. Tüm bunları sunabilmek için servis sağlayıcının ölçek ekonomisi, verimlilik ve maliyet yönetimi noktalarında müşterilerine değer katması gerekiyor. Bir konu da verilerin güvenli bir şekilde korunması ve depolanması. Bulut bilişim konusunda servislerin çeşitlenmesi ve olgunlaşması müşteriler tarafında da farkındalığı artırıyor. BT ihtiyaçlarının, kurum içinde üretilen çözümler ile karşılanması artık eskisi kadar gerekli görülmüyor. Artık kurumlar da bu iç çözümlerin kendilerine değer katmadığının, alınması gerekli olmayan bir risk ve yük olduğunun farkında. Bu noktada kalıcı, olgun
Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Selen Kocabaş servisleri pazara sunarak müşterilerin az da olsa var olan endişelerini yok etmek biz servis sağlayıcıların görevi. Bu noktada ulusal servis sağlayıcıların, uluslararası standartlara uygun servisler üretmeleri son derece önemli. Şüphesiz Türkiye her alanda olduğu gibi veri merkezi ve bulut bilişim alanında da bölgenin liderliğini üstlenebilecek potansiyele sahip. Türkiye’nin veri merkezi alanında bölgede daha etkin rol alması ve merkez haline gelmesi hedefinin, servis sağlayıcı küçük büyük tüm şirketlerin bu vizyonu paylaşması halinde başarılabilir olduğuna inanıyoruz.
Siemens Türkiye Veri Merkezi, Enerji Verimliliği ve PPP Projelerinden Sorumlu Satış ve İş Geliştirme Yöneticisi Z. Murat Nayal
ÇÖZÜMLER, DANIŞMANLIKLA ZENGİNLEŞİYOR Mevcut yapı planından başlayarak, BT ekipmanını kesintisiz ve doğru işletim koşullarında tutarken enerji giderlerini minimum seviyede tutmak için sunucu odasının ve buna bağlı veri merkezi altyapısının optimum tasarımını gerçekleştirmek gerekiyor. Küreselleşme ve uyumluluk etkilerinin yerel kodlar ve düzenlemelerle birleşmesiyle kuruluşlar, veri merkezi tesislerinin rekabetçi, verimli ve üretken olmasını sağlayabilmek için birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor. Burada aynı zamanda veri merkezlerinin altyapı tasarımını etkileyen bir dizi anahtar konu da bulunuyor: Daha yüksek seviyelerde güvenlik, artırılmış enerji erişimi, güvenli ve sağlam operasyon, enerji kullanımını sınırlandırma ve çevresel etki. Siemens’in dünya çapındaki veri merkezleri ve mühendislik ekipleri için küresel bir ürün ve çözümler portföyü bulunuyor. Veri merkezlerinde birbirinden farklı görevler yürüten donanımlar arasında entegrasyonu sağlamak ciddi bir problem. Veri merkezindeki bileşenler arasındaki iletişimin eksiksiz ve güvenli bir şekilde gerçekleşmesi gerekiyor. Siemens bu konuda uçtan uca çözüm sunan tek firma olarak konumlanıyor. Bulut bilişim sistemleri ihtiyaç duyulan süreyi hızlandırmak ve çalışma gruplarına değişen iş ihtiyaçlarına hızlı şekilde yanıt verme
gücü veriyor. Ancak bulut bilişim sistemlerindeki gelişmeler sunduğu pek çok avantajla birlikte güvenlik konusunda da önemli gereklilikler gerektiriyor. Dolayısıyla hem kurumsal dünyada hem standart altyapıda öncelikli konu olan güvenlik, yeni gelişmelerle birlikte önemini koruyor. Türkiye’de son yıllarda veri merkezi alanında büyük gelişmeler yaşandı. İnternet kullanıcısı sayısındaki artış, telekomünikasyon alanındaki yoğun rekabet ve BDDK’nın bankalara ait veri merkezlerinin Türkiye’de inşa edilmesi zorunluluğunu getirmesi Türkiye’yi 2011 yılında veri merkezi alanında yüzde 60’lık büyüme ile dünya büyüme sıralamasında ilk sıraya yerleştirdi. Kamu kurumlarının hizmet kalitesini geliştirmek amaçlı bilgi teknolojileri ve veri merkezi alanlarında yoğun yatırımlar yapılıyor. Diğer taraftan, veri merkezlerinde ufak çaplı bir problem bile yüksek miktarda zararlara yol açabilir. Siemens olarak veri merkezlerinin engelleme, algılama, yanıtlama ve iyileştirmeyle ilgili özel gerekliliklerinin farkındayız. Sunduğumuz çözümlerle birlikte danışmanlık da sağlıyor ve her projeyi, veri merkezinizin risk analizinden çözümlerimizin değerlendirilmesi ve özelleştirilmesine kadar her aşamada destekliyoruz.
NGN, Star of Bosphorus ile dengeleri değiştirecek Türkiye’nin lider BT şirketlerinden NGN, Tuzla’da konumlandırdığı “Star of Bosphorus” ile Türkiye veri merkezi pazarındaki taşları yerinden oynatacak. en hızlı büyüyen ilk beş ülke arasında yer aldığı belirtiliyor. Firmalara bu konuda hizmet veren lider şirketlerden biri de NGN. Türkiye’nin lider IT şirketlerinden biri olarak 2005 yılından bu yana yenilikçi teknolojiler ve çözümler ile “uçtan uca” hizmet vermeye devam eden NGN, telekom, finans, kamu, perakende ve enerji başta olmak üzere birçok farklı sektörde faaliyetini sürdürüyor. Türkiye’nin en büyük veri merkezi yatırımı olmaya aday “Star of Bosphorus”un yatırımcısı olan NGN ayrıca yurtdışındaki yeni yatırımlarıyla Türkiye’nin veri merkezi pazarında bir üs olarak konumlanmasına da katkı sağlamayı hedefliyor.
NGN Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Yaşıbeyli
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜKLERİ ARASINA GİRİYOR NGN Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Yaşıbeyli, 10 yıldır müşterilerine büyük veri ve bulut bilişim konularında çözüm üreten NGN’in en büyük yatırımı olan bu veri merkezinin 2015’in sonunda faaliyete geçeceğini belirtiyor. İstanbul Tuzla’da konumlanan “Star of Bosphorus Veri Merkezi” müşterilerine teknolojinin ulaştığı son noktada, “operatör bağımsız” hizmet sunacak. NGN, bu yatırımıyla Türkiye’de önemli bir istihdam alanı yaratırken, şirketlerin maliyetlerini azaltmayı ve verimliliklerini artırmayı da hedefliyor. Kurumsal düzeyde veri merkezi hizmetleri sunacak bu merkez için Yaşıbeyli, “Müşterilerimize danışmanlık, uygulama yönetimi, olağanüstü durum, yedekleme ve iş sürekliliği, veri depolama, sunucu sistemleri gibi geniş bir yelpazede hizmet vereceğiz” açıklamasını yapıyor. 16 MW toplam güce sahip olacak merkez, yaklaşık 24.000 m2 kapalı alanda konumlanacak ve 2.000’in üzerinde standart kabinetin
işletimini gerçekleştirecek.. Uptime Enstitüsü’nün Tier III tesis sertifikasıyla hizmet sunacak olan Star of Bosphorus, altyapı ve operasyonları konusunda deneyimli uzmanlar ile Türk işletmelerinin yüksek potansiyelini bir araya getirmeyi hedefliyor.
GÜVENLİK MAKSİMUMDA Star of Bosphorus’un diğer özelliklerine gelince... Güvenilirlik ve kesintisiz çalışma süresini birinci önceliği yapan kurumsal müşteriler için eşsiz bir tesis yapısına sahip bu veri merkezi, sahip olduğu teknoloji, deneyimli ekibi ve uluslararası sertifikasyonlarıyla da Türkiye’nin en gelişmiş yatırımı olmaya aday. Deprem riskini azaltmaya yönelik olarak tasarlanmış bu tesiste aynı zamanda kendi personelini sistemlerine yakın şekilde konumlandırmak isteyen müşteriler için gerekli olan ofis alanı da sağlanması planlanıyor. Kompleks BT iş süreçlerine sahip işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamak için ise veri merkezi ile bağlantılı tesisler ve veri alanları (data hall) fiziksel olarak ayrı
konumlandırılacak; ayrıca veri merkezinde tesislere erişimi yönetmek için çift faktörlü kimlik doğrulama ve biyometrik kontroller uygulanacak.
SIRADA ANKARA VAR NGN’in veri merkezinde Türkiye yatırımları bununla da sınırlı değil. İstanbul’un ardından Star of Bosphorus’un ikinci fazı için de yatırım hazırlıklarına başlayacaklarını vurgulayan Yaşıbeyli, bu yatırım için Ankara’da uygun bir lokasyon arayışına başladıklarını ekliyor. “Bu iki merkezle Türkiye veri pazarındaki gücümüzü de sağlamlaştırmayı hedefliyoruz” diyen Yaşıbeyli, NGN’in sadece Türkiye’de değil, bölgede de pazarın önemli bir gücüne dönüşmeyi planladığını aktarıyor ve ekliyor: “NGN olarak Ortadoğu ofisimiz ile bu hedefe yaklaştık. Amacımız Türkiye’den bölgeye teknoloji ihracatı yapan bir şirket olmak, bu doğrultuda büyük ölçekli projelerde yer almaya devam ediyoruz. NGN’in Türkiye’nin BT pazarında önemli bir üsse dönüşmesine katkı sağlamak üzere çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”
advertorial
K
işi başına düşen cihaz sayısındaki hızlı artış, bulut bilişim servislerine ilgiyi de aynı hızda artırıyor. Bu durumun beraberinde getirdiği “büyük veri” ise veri merkezi (data center) yatırımlarının ise bu denli büyümesinin sebebi olarak açıklanıyor. Öyle ki yaklaşık 10 yıldır tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de şirketler elektronik ortamda veri saklama işini kendi bünyelerinde yapmak yerine, bu hizmeti veri merkezi yatırımı olan profesyonel Bilişim teknolojileri şirketlerinden almayı tercih ediyor. Veri merkezi pazarı böylece hızla büyürken, Türkiye’nin de bu pazarda Brezilya, Kolombiya ve Arjantin’le birlikte dünyada
30
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 19 NİSAN 2015
Galatasaray Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Sertifika Ekrem Uçman Programı Koordinatörü Prof. Dr. Temel Öncan ile üniversitesi bünyesindeki MIS Sertifika Programı’nı ve bu programın etkilerini irdeledik. n Üniversitesi bünyesinde MIS (Yönetim Bilişim Sistemleri) Sertifika Programı veriyorsunuz. Bu sertifika programının başlama sürecinizi anlatabilir misiniz? Galatasaray Üniversitesi olarak bir devlet üniversitesi olduğumuzdan, sosyal sorumluluk bilincimiz çok daha fazla. Bu mottoyla 2012 yılında başladığımız sertifika programında, ticari kaygı gütmeden, kaliteye önem veren ve insanların işlerine yarayacak bir hizmet vermeyi amaçlıyoruz. Bilişim sistemlerinin ve teknolojinin iş süreçleri üzerindeki etkisinin artmasıyla birlikte bu teknolojilerin ve sistemlerin de yönetimi çok büyük önem taşımaya başladı. Biz de verdiğimiz sertifika programıyla ülkenin geleceğinde önemli rol oynayacak yöneticilere, MIS alanındaki teknik ve yönetsel bilgilerini artıracak eğitimler veriyoruz. Kısacası sektördeki bu alandaki eksikliği görerek, hareket etmeyi amaçladık. n MIS Sertifika Programı’nı biraz açabilir misiniz? Program dahilinde
“Küresel düşün, yerel çalış” Galatasaray Üniversitesi, yöneticilerin bilişim konusundaki eksikliklerini gidermek üzere sertifika programları düzenliyor.
Prof. Dr. Temel Öncan verilen eğitimden söz edebilir misiniz? Öncelikli olarak Batı dünyasındaki iş modelleri ve süreçleri ile ülkemizdeki iş modelleri ve süreçleri arasında farklar olduğunu görmemiz gerekiyor. Bu noktada bizim de hedefimiz, batı modelini alıp, ülkemizde iş süreçlerine oryante etmek oldu. Bu programın ana fikrini “küresel düşün, yerel çalış.” olarak düşünebiliriz. Toplam 66 saat olan programda, 39 saatlik dilimde Galatasaray Üniversitesi öğretmeleri eğitim verirken, 24 saatte ise sektörde konularında uzmanlaşmış isimler eğitim veriyor. Program dahilinde ağ, teknoloji yönetimi, veri madenciliği gibi konularda konseptler gösteriliyor. Sektörden konusunda uzmanlaşmış ve
başarıya ulaşmış projelere sahip isimlerin verdikleri eğitimlerle, katılımcılara MIS konusunda yapılacak ve yapılmayacak örnekler gösteriliyor. n Programa katılım için önceden belirlenmiş şartlar var mı? Şu ana dek kaç mezun verdiniz? Katılımcılarımızın en az üniversite mezunu, BS alanında deneyimli orta düzey yöneticiler ve BS alanındaki üst düzey yönetici pozisyonlarına adaya olan profesyonellerden oluştuğunu söyleyebilirim. Bunun yanı sıra katılımcılarımızın özellikle farklı sektörlerden olmasına dikkat ediyoruz. İnsan kaynaklarından, perakendeye, satışa kadar birçok farklı sektörden katılımcımız bulunuyor.
Bu sayede katılımcılarımız sertifika eğitimlerinin yanında farklı sektörlerden profesyonellerle etkileşim kurma şansı yakalıyorlar. Şu ana kadar 200’ün üzerinde mezun verdik. Bu mezun arkadaşlarımızla birlikte Linkedin üzerinde mezunlar sayfası kurarak, etkileşimimizi sürdürmeyi planlıyoruz. Bunun yanı sıra mezunlarımızı bir araya getirebilecek ve ülkedeki MIS konusundaki bilinci artıracak bir “MIS Derneği” kurmayı planlıyoruz. n Programın geleceği konusunda neler düşünüyorsunuz? Programın içeriğinde değişiklik yapmayı planlıyor musunuz? Katılımcılarımıza sektörde “Ben oldum.” kavramından uzaklaşmalarını öğretmeye sürdürmek istiyoruz.
Teknolojinin gelişimiyle birlikte sektörler ve iş yapış modelleri de kendini sürekli olarak yeniliyor. Biz de bu sektörün çalışanları olarak kendimizi sürekli olarak geliştirmek zorundayız. Ders içeriklerinde de bu düşüncemize uygun şekilde hareket etmeye gayret ediyoruz. Bu yıl sekizincisini düzenlediğimiz sertifika programımızda, şu ana dek hiç kendini tekrar eden ders programımız olmadı. Bu konuda katılımcıların taleplerine çok değer veriyoruz. Son dönemde liderlik ve satış konusunda çok fazla talep geldiğinden bu konuya ağırlık vermeye başladık. BT işi ile ilgilenenlerin, burada edinecekleri liderlik eğitimleriyle birlikte iş süreçlerinin her aşamasında kendilerine yer bulabileceklerine inanıyoruz.
SMS PASSCODE’un Türkiye distribütörü Exclusive Networks Türkiye Exclusive Networks Türkiye, 40′tan fazla ülkede özellikle kamu kuruluşları, servis sağlayıcılar, kurumsal firmalar ve finans kurumları tarafından tercih edilen multi-faktör kimlik doğrulama şirketi SMS PASSCODE’un Türkiye distribütörü oldu. Yeni nesil, esnek ve kullanıcı
temelli kimlik doğrulama yöntemleri ile şirketlere kullanımı oldukça kolay ve güçlü güvenlik seviyesinde çözümler üreten SMS PASSCODE, birçok farklı uzaktan erişim sistemini destekliyor. Türkiye’de özellikle finans, telekom ve perakende sektörlerinde büyüme sergileyen
platform, F5, Citrix, Cisco, Palo Alto, Fortinet ve Microsoft gibi birçok uzaktan erişim sistemine de entegre olabiliyor. SMS PASSCODE CEO’su Claus E. Kotasek, “Exclusive Networks ile Türkiye’deki bayii ağımızı genişletmeye devam edecegiz” derken, Exclusive
Networks Türkiye Genel Müdürü İbrahim Arslan da şu bilgileri verdi: “Multi-faktör kimlik doğrulama; kurumsal ağlara ve bulut uygulamalarına uzaktan erişim ihtiyacı duyan bütün şirketler için kritik bir ihtiyaç haline geldi. SMS PASSCODE’un Adaptive Multi-faktör
Erişim Çözümü, ağ güvenliğini kullanıcılara en kolay şekilde uygulatma imkanı veriyor. Stratejik iş ortaklığımızın bir avantajı da bayiilerimizin satmakta oldukları çözümlere kolayca entegre edebilecekleri, minimum destekle müşteri memnuniyetini arttıracakları bir çözüm olması.”
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 19 NİSAN 2015
31
Brocade, Türkiye pazarında da Avnet’le Kurumsal pazara yeni nesil IP çözümleri sunan, küresel bazda ethernet yapıları ve yazılım tanımlı ağ oluşturma çözümleri de dâhil olmak üzere yeni nesil veri merkezleri için servis olarak altyapı (IaaS) ve bulut servis sağlayıcı (CSP) çözümleri sağlayan Brocade, Avnet ile küresel tedarik kanalı iş ortaklığı kapsamını genişletti. Türkiye pazarında da Avnet ile çalışacağını duyuran Brocade, böylece
Tüm detaylar, uzmanlarla ele alınacak CCR, çağrı merkezi sektörünün geleceğini Çağrı Merkezi Teknoloji Zirvesi’nde sektörün uzman isimleri ile ele alacak. 30 Nisan 2015 Perşembe günü Adile Sultan Sarayı’nda gerçekleşecek zirvede Vodafone Bilgi, Callpex, Artı Varlık Yönetim, Conversocial, Nuance Communications, Interactive Intelligence, Sunrise gibi yerli ve yabancı firmalardan uzman isimlerin bilgi ve vizyonlarını paylaşacağı zirvede CCR CEO’su Türker Erkin de bir konuşma yapacak. Etkinlik kapsamında Call Steering, Voice Biometrics, Speech Recognition, Speech Analytics gibi teknolojiler ele alınacak. Bu teknolojilerin yanı sıra sektördeki önemi her geçen gün artan BDDK ve BTK Uyumlu Güvenli Outsource Yönetimi, Çağrı Merkezinde Sosyal Medya Yönetimi, Finans, Telekom ve Outsource Sektörlerine Özel Çözümler gibi konular da uzman isimlerin konuşmalarıyla paylaşılacak. Zirvede Avrupa ve Türkiye’den başarı hikayeleri de programda yerini alıyor.
benzer çözümlerini Avnet işbirliği ile Türkiye pazarına da sunmaya baslayacak. Distribütörlük anlaşması kapsamında Avnet, Brocade’in tum IP çözüm portföyünü, satış ve satış sonrası destek servisleri ve kurumsal hizmerleri ile birleştirerek, kurumsal projelerde konumlandırmak üzere yetkilendirilmiş olacak ve kanal iş ortaklarına sunmaya başlayacak. Anlaşma ile ilgili olarak
Brocade Türkiye Ülke Müdürü Feyyaz Atalay, “Yeniden yapılanmaya gittiğimiz Türkiye pazarında Avnet ile imzaladığımız anlaşma, hedefimize ulaşmak için çok değerli bir kanal sunacak” derken, Avnet Türkiye Genel Müdürü Hakkı Eren de şu yorumu yaptı: “Uçtan uca tüm çözümlerde büyümeyi hedefleyen Avnet Türkiye için, EMEA’nın devamında
Brocade ile işbirliği yapmayı değerli buluyoruz. Avnet’in kanal iş ortaklarının ve katma değerli hizmetlerinin gücü ile Brocade, Türkiye pazarında önemli projelerin parçası olacak.”
Brocade Türkiye Ülke Müdürü Feyyaz Atalay
32
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
2015 Accenture Teknoloji Vizyonu Raporu’nun bu yılki ana konusu dijital ekosistem pazarı ve ‘biz’ ekonomisi. Konuyla ilgili olarak 2 Nisan’da Four Seasons Otel Bosphorus’ta düzenlenen toplantıda Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Ülke Lideri ve Yönetici Ortak Emre Hayretci, araştırma sonuçlarında yıllar içinde yaşanan değişime işaret etti. Buna göre, iki yıl önce ‘her işletme dijital’ derken, geçen yılki raporda ise bu dijitalleşme algısını endüstri şirketlerinin de sahiplendiğine işaret edilmiş, ‘geleceğin teknoloji liderlerinin endüstri şirketleri olacağına’ vurgu yapılmıştı. Son raporda, bu beklentinin gerçek olduğunun görüldüğünü vurgulayan, ‘ben’ değil, ‘biz’i ifade eden bir ekonomiye gidildiğini söyleyen Hayretci, 12 ülkede yapılan bu araştırma ile ‘dijital ekosistem’ doğuşunun ortaya çıktığını vurguladı. Hayretci, konuyla ilgili bir soruyu da şöyle yanıtladı: “Bu kavramlar gelecek 3 yılda endüstride devrim oluşturacak. Şirketler bunu konuşuyor, bunun geleceğini biliyor. Ama zamanlama,
13 - 19 NİSAN 2015
‘Olmaz olmaz’ demeyin, tüm bunlar hızla oluyor Gelişen teknoloji eğilimleri: Benim İnternetim, Sonuç Ekonomisi, Platform Devrimi, Akıllı İşletme ve Yenilenen İşgücü. sektöre göre değişiyor. Finans ve telekomda regülasyonlar var. Diğer sektörlerde ise altyapı zayıf, ama yeniden başlama imkanları da var. Öncelikle bakış açılarının değişmesi gerek. Örneğin bulut bilişimin gelişimi önemli bir fayda. Çünkü teknolojiyi herkes için erişilebilir kılıyor. Şirketlerin yapması gerek ise bu konuda yetkin insanları
Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Ülke Lideri ve Yönetici Ortak Emre Hayretci
istihdam etmeleri.” Yapay zekâ ön plana çıkacak Geleceğin dijital güçleri arasında görülen 5 gelişen teknoloji trendi araştırmada şöyle sıralanıyor: Benim internetim: Kurumlar farklı kanallarla erişim imkanları yaratıp, insanlara kişisel sunumlar yaratıyor. Türkiye’de
bunun perakende sektöründe örnekleri var ve bunu başaran şirketler, geleceğin ekosistemini de oluşturanlar olacak. Sonuç ekonomisi: Somut sonuçlar üreten donanım ile fiziksel dünya arasındaki sınır kalkıyor. Sensör teknolojilerinin faydaları ile bu konuya yatırım yapan şirketler örneğinden yola çıkınca, insanlar süreç, servis veya ürünü değil, sonucu
alacak. Bu da servis ve ürün sunan şirketlerin iş modellerini yenilemesini gerektirecek. Platform devrimi: Ekosistemler tanımlanırken, endüstriler de yeniden tanımlanıyor. Bulut ve mobildeki hızlı gelişmeler yalnızca bu platformlarla ilgili maliyet ve teknoloji engellerini ortadan kaldırmakla kalmıyor, endüstrilerde ve coğrafyalarda da yeni oyun alanları açıyor. Bu platform algısı teknoloji sektöründen çıkıyor ve endüstri sektöründe yayılıyor. Akıllı işletme: Daha çok veri ve daha akıllı sistemler sayesinde daha iyi işletmeler ortaya çıkıyor. İnsanlar yazılımın zekâsının olacağına, gündeme göre kendini değiştireceğine inanıyor. Yani yapay zekâ ile öğrenebilmesi ve bilişsel yazılım yapısı ile kendini yenilemesi söz konusu olacak. Yenilenen iş gücü: İnsan ve cihaz arasındaki işbirliğinin gelişmesi önem kazanıyor. Şirket çalışanları teknoloji ile buluşurken, şirketler yapay zekâ ile cihazlarını eğitmeye başlayacak. Başarılı işletmeler, insan yeteneklerinin ve akıllı teknolojinin birlikte çalışmasının sağlayacağı yararları anlayacak.
Kadınlar girişimciliği öğrenerek kazanacak Kadınların sosyal ve ekonomik hayattaki varlıklarını artırmak için “Girişimcilikte Önce Kadın Projesi” başlıyor. Ürettiği ürünleri gelir getirici bir faaliyete dönüştürmek isteyen kadınları BT fırsatları ile tanıştırarak, girişimcilik kapasitelerini artırmak amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü (HBÖGM), Türkiye Vodafone Vakfı ve Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) işbirliğiyle hayata geçirilen “Girişimcilikte Önce Kadın” projesi tanıtıldı. Proje kapsamında 10 ilde 100 danışman yoluyla 10 bin kadının, halk eğitim merkezlerinde BT ve girişimcilik üzerine eğitim almaları sağlanacak. Önce eğitmenler eğitilecek Projenin ilk aşamasında 100 danışman öğretmen, uzman eğitmenler tarafından, bilgi
teknolojileri ve girişimcilik konularında eğitim alacak. Eğitimi tamamlayan öğretmenler, Nisan ayı itibariyle Ankara, Antalya Bursa, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Giresun, İstanbul, İzmir ve Samsun’da bulunan halk
eğitim merkezlerinde 100’er kadına eş zamanlı olarak eğitim verecekler. Sertifikalı eğitim olarak tasarlanan ve Mayıs ayının sonuna kadar tamamlanması hedeflenen eğitimler, bilgi iletişim teknolojileri ve girişimcilik
alanlarında uygulamaya yönelik, kolay anlaşılır ve kısa içerikler barındıracak. Eğitim alan kadınlar, proje kapsamında özel olarak oluşturulan oncekadin. gov.tr adresindeki dijital mağaza üzerinden ürünlerini satışa sunabilecek.
KOSGEB eğitimlerinden yararlanma fırsatı Eğitimler tamamlandıktan sonra ortaya çıkan projeler, Girişimcilikte Önce Kadın Ödülleri kapsamında da değerlendirilecek. Bu süreçte katılımcıların proje öncesindeki durumları, projeyle yaşanan değişim, proje sonrasına yönelik beklentileri dikkate alınacak. Proje tarafı yetkililerinden oluşan danışma kurulu tarafından yapılacak değerlendirme sonucu en başarılı 5 kadına ödül verilecek. Birinciye 10 bin TL, ikinciye 7 bin 500 TL, üçüncüye 5 bin TL ve iki kişiye jüri özel ödülü olarak 2 bin TL olmak üzere para ödülü verilecek. Bunun yanında, 300 kadının KOSGEB uygulamalı girişimcilik eğitimlerinden yararlanabilmeleri sağlanacak. Projeye dahil olan 10 bin kadının tamamı katılım sertifikası alacak.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 19 NİSAN 2015
33
Girişimciye destekte ezber bozan kapsam Handan Aybars GD Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Duyarlar, girişimcilere yönelik yaptıkları çalışmalar konusunda sorularımızı yanıtladı: n Girişimcilere nasıl bir destek sunuyorsunuz? Gençler projelerine yatırım almaya çalışıyor. Ama 100 projeden 2-3 tanesi başarılı kalıyor. Eksiği görüp farklı bir yapılanma yaptık. Buradaki yapıda girişimciye finansman ve koçluk desteği vermekle kalmıyor, onu GD Holding çatısına alıyor, burada bulunan pazarlama, halkla ilişkiler, hukuk grubu ve operasyon birimi gibi yapılardan, yani tamamen şirketin özkaynaklarından faydalandırıyoruz. Holding olarak burada bir kuluçka merkezi kurduk. n Neden desteğiniz bu kadar kapsamlı? Girişimciye projeyi bir sonraki adıma taşımak üzere ihtiyaç duyduğu parasal kaynağı veriyorsunuz, o da ofis tutuyor, masa sandalye alıyor, araba kiralıyor ve para bitiyor. Sonra proje ikinci yatırıma çıkıyor. Oysa biz burada tersini yapıyor, girişimciyi içeri alıyor, tüm birikimimizi projeye aktarıyoruz. Kendi projemiz gibi özen gösteriyoruz, ama kendi stratejik kararlarını kendileri alıyorlar. Onların finansal risklerini azaltıyor, erken süreçte projeyi alıp sürükleyecek yapı kurmak istiyoruz. Bir girişimin ilk aşamalarında her kuruşun kıymetini bilmek, bunları doğru harcamak gerek. Ekosistemde asıl sorun da buradan kaynaklanıyor. Biz internetin ilk dönemlerinde girişim dünyasında yerimizi aldık. O zaman melek yatırımcı falan yoktu ve projemizi desteklemek, onu ayağa kaldırmak
Birçok önemli yatırımı bünyesinde barındıran GD Holding, farklı bir ‘kuluçka merkezi’ yapısı ile girişimcilere desteğe hazırlanıyor. için farklı işler yapıyorduk. Ama Y ve Z kuşağı çalışmak istemiyor. Teknoloji ile doğdular ve kendi doğruları ile kendi işlerini yapmak istiyorlar. İnternetin etkileri ve mobilitenin gelişmesi ile bu servis yapısı büyüyecek. CrowdFON ile European Business Angel Network (EBAN) üyesiyiz. Yurtdışında da bu tarz çalışmaları takip ediyoruz. n Avrupa ile kıyasladığınızda, Türkiye’de nasıl bir girişimcilik potansiyeli, ekosistem var? Türkiye’de potansiyel çok büyük ve Avrupa’nın çok önünde gidiyor. Ama ekosistemdeki problemlerden dolayı başarılı projeler ortaya çıkartamıyoruz. Devlet, kuluçka ve Ar-Ge merkezlerini destekliyor. Ama yeterli değil. Bu arada internet girişimi dediğiniz bir proje de hemen değil, birkaç yıl içinde yürüyor. Örneğin Eleman.net’te 10 yıllık emek var. Bu nedenle girişimcinin de sabırlı olması gerektiğiği için bunun arkasında finansal güç, dayanma gücünüz önemli. Yatırımcı desteğini çektikten sonra, o sunucuların kirasını, geliştiricilerin ücretini kim ödeyecek? Bu yüzden girişimci gidip bir işte çalışmaya başlıyor. Girişim de doğal olarak kademe kademe ölüyor. Küresel girişimciler ise onlarca girişim yaptıktan sonra birinde başarı elde ediyor. Ama bu arkası gelen çabaların temelinde de ekosistem var. Türkiye’de ekosistem sürekli gelişiyor. Ama biz ekosistemi beklemek yerine, kendi kuluçka merkezimizi kurduk. n Bu kuluçka merkezinde neler sunacaksınız ve buraya kaç girişimci gelecek?
Altyapımız 60 girişimciye, yani 2’şer kişilik ekiplerle misal 30 girişime hazır. Ama bu, ilk adımı attığımız anda maksimize edeceğimiz anlamına gelmiyor. Belki ilk yıl 3-4 proje olacak misal. Ama maksimum için hazırız. Önemli olan kaynakları doğru kullanmak. Nicelik ve nitelik arasındaki fark yüzünden ilk yılda 60 kişiyi burada bulundurmak önceliğimiz değil. Önemli olan entegrasyonu sağlayıp hızlı ve doğru biçimde ürün ortaya çıkmasını sağlamak. Görüştüğümüz girişimciler de asıl ihtiyaçları olan yapının bu olduğunu söyledi. Holdingin diğer tüm çalışanlarını ve havuz yapısındaki tüm yapıları kullanabilecekler. Bizde çok sayıda modül yazıldığı için yazılımcının onu tekrar yazmasına gerek yok. Bu işbirliği ile çalışınca, doğal olarak projeler de daha çabuk ortaya çıkacak ve girişimcinin maliyet yükü hafifleyecek. Bunun doğru bir model olduğunu düşünüyoruz. Daha da ileri gidip, kuluçka merkezinde bir risk alıyor ve projeleri için gelen girişimcilere burada girişimlerine odaklanıp, günlük hayatlarını devam ettirmeleri için maaş da vereceğiz. n Girişimcilerle işbirliğiniz nasıl olacak? İnandığımız bir projenin tüm finansal sorumluluğunu biz alıyor, projenin hisse anlamında yüzde 60’ını holding adına yönetmeye başlıyoruz. Yönetim anlamında ise asla karışmıyoruz. Birinci yıl sonunda eğer girişimci istediğimiz ve kendi koyduğu hedeflere ulaşırsa, elimizdeki hissenin yüzde 20’sini iade ediyoruz. Yani girişimci yüzde
60, biz yüzde 40 hisseye sahip oluyoruz. İkinci yıl yine hedefini tutturdu, yine yüzde 20 hisse veriyoruz. Bu sefer bizim desteğimiz yüzde 20’de kalırken, girişimci yüzde 80 hisseye dönüyor. Girişimci, verdiği hisseleri geri almak için daha çok çalışması gerektiğini biliyor. Girişimcinin piyasa şartlarındaki maaşını holding olarak ödüyoruz. Ona girişimine odaklanma fırsatı ve kaynakları sunuyoruz. Yeter ki proje başarılı olsun. ‘Al parayı, iş yap’ demek çok kolay. Koçluktan öte, şirketlerine ortak oluyoruz. Bu, geleneksel melek yatırımcılık yapısından ayrışma sağlıyor. n Onları nasıl seçeceksiniz? Duyurulara başladınız mı? Tanıtım çalışmalarımıza başladık. Kendi ağımız içinde bu yatırımı yaptığımız biliniyor ve birçok proje değerlendirme aşamasında. İlk görüşme benim tarafımdan, sonra ekipteki arkadaşlarımız tarafından oluyor. Son olarak komite kararıyla projeyi seçme kararını alıyoruz. Bugünlere ekibimle birlikte geldim. Ekip iş hayatının en önemli unsuru ve benim için çok değerli. İzmir İleri teknoloji Enstitüsü’nde de bir yer kiraladık. İzmir tarafında bilişim çalışmalarına ağırlık vermek istiyoruz. Üniversitelerle işbirliklerimiz zaten sürüyor. Birçok akademisyen ile güçlü bağlarımız var. Oralardaki girişimciler de referansları ile zaten bize geliyorlar. Yani kendi tanıtımımızı kendi bağlantılarımızla yapıyoruz. n Yeni projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Elbette. Öğrenci ve öğretmenleri biraraya getiren dersverir.com üstüne, özellikle kurumsal pazarda etkili olmasını beklediğimiz, İngilizce odaklı çalışmayı hayata geçirdik. Video servisli mobil online İngilizce ile pratik geliştirilecek. Hangi aksanla bunu yapmak istediğinizi seçeceksiniz, online bir sistemde karşınızda bekleyen havuzdaki hocalarla konuşacaksınız, bir ajandanız olacak ve buradan ‘şu saatlerde şu hocadan ders istiyorum’ diyecek, mobil cihazınız veya bilgisayarınızdan online İngilizce pratik yapacaksınız istediğiniz aksanda. TRCRM ise e- ticaret, CRM ve çağrı merkezi yapısını aynı anda bulutta, güvenli biçimde verebilen bir yapı. Tek arayüz üzerinden herşey yapılabiliyor. Çünkü CRM yapısı artık ERP halini aldı, misal fatura da kesiyor artık. Ama ERP yatırımı oldukça maliyetli. Biz ise bunu kullanıcı başına 19 TL’ye tüm KOBİ’lerimizin hizmetine açtık ve çok iyi gidiyor. Eleman. net yapısında 200 binin üzerinde KOBİ ile halihazırda çalışıyoruz. Bu KOBİ gücü ile müşteri bulmak zor değil. n 2015 planlarınız neler? Mobil ön plana çıkıyor, çünkü uygulamalar herşeyi yapıyor. 4G de önemli. Mobil geliştirme bu yönüyle önceliğimiz. Çok farklı adımlarımız olacak mobil odaklı ve mobil projelerimiz var. Örneğin istediğiniz herhangi bir üründe hashtag tabanlı, üç adımda kurgulanan bir satış sitesi. Tüm sosyal çevrenizle sosyal platformlar üzerinden o ürünü sattığınıza dair bilgilendirme yapıyorsunuz. Mobil bir satış sitesi olarak yakında geliyor. Projeyi geniş bir ekip adım adım işliyor. Her zamanki gibi sabırlı olmamız gerektiğini de biliyoruz.
34 BİLİŞİM DÜNYASI
BThaber 13 - 19 NİSAN 2015
‘Sosyal Göz’ sizi analiz ediyor Sedef Özkan Hacettepe Teknokent’te faaliyet gösteren Mantis Yazılım’ın Genel Müdürü Dr. Güven Köse, sosyal medyayı doğru analiz edip doğru anlayıp doğru yorumlayan ve uygun stratejileri geliştirebilen kişi, kurum ya da ülkelerin önümüzdeki yıllarda bir adım önde olacağının altını çizdi. Mantis Yazılım firması tarafından geliştirilen ‘Sosyal Göz’ yazılımının kişi ve kurumlar için sosyal medyaya yeni bir pencere açtığına vurgu yapan Dr. Güven Köse, sosyal medya kullanımının hızla artmasıyla birlikte bu mecralardaki verilerin hem kurumlar hem de kişiler için çok önemli bir bilgi kaynağı haline geldiğini kaydetti. Köse, “Günümüzde kişi ve kurumların itibar ve marka değerlerini çoğunlukla internet ve sosyal medya üzerindeki olumlu, olumsuz mesajlar, haber ya da yorumlar belirliyor. Eğer sosyal medya üzerindeki görünümünüzü izleyip siz kontrol etmiyorsanız bunu sizin yerinize başkaları yapıyor ve bu çoğu zaman sizin adınıza negatif bir algı oluşturulması anlamına geliyor. Bu bağlamda uzun yıllardır arama teknolojileri üzerinde çalışmakta olan firmamız, sosyal medya analizi yapan ürünler arasında fark yaratacak yeni bir ürün yaratma motivasyonu ile Sosyal Göz (www.sosyalgoz.com) yazılımını geliştirdi” dedi. TBD’den ödül Sosyal Göz, TÜBITAK tarafından desteklenen bir Ar-Ge projesi. Köse, “Belki biraz iddialı olacak ama Sosyal Göz’ün yurt dışında bulunan benzerlerinden aşağı kalır bir yanı yok. Hatta Türkçe için çok daha ayrıntılı analizler yapabildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Konusunda son derece yetkin yazılımcılar ve geniş bir akademisyen grubu desteğiyle geliştirilen Sosyal Göz, piyasaya sürüldükten kısa bir süre sonra hem kurumsal hem de bireysel kullanıcılardan ciddi ilgi gördü. Bu ilginin bir sonucu olarak, Türkiye Bilişim Derneği tarafından geleneksel olarak düzenlenen yarışmada ‘En Etkili Sosyal Medya Projesi” dalında büyük ödüle layık görüldü” açıklamasını yaptı. Sosyal Göz’ü öne çıkaran özelliklerinden bahseden Köse şunları kaydetti: “Sosyal Göz ülkemizde son
Sosyal medyayı doğru analiz edip doğru anlayıp doğru yorumlayan ve uygun stratejileri geliştirebilen kurumlar önümüzdeki yıllarda bir adım önde olacak.
Mantis Yazılım Genel Müdürü Dr. Güven Köse derece popüler olan Twitter, Facebook, Instagram ve Youtube gibi farklı sosyal medya mecralarındaki içerikleri tek bir ara yüzden sunabiliyor. Diğer taraftan bu sosyal medya mecralarıyla birlikte haber siteleri, bloglar, forumlar, sözlük siteleri ve arama motorları tarafından sizinle ilgili keşfedilmiş web siteleri de sanal dünyadaki görünümünüzü belirleyen önemli kaynaklar ve Sosyal Göz bunların tamamına erişmenizi ve analiz etmenizi sağlıyor. Bunlara ek olarak sosyal medya mesajlarını konu bazlı olarak anlık olarak izleyebilme, mesajların yüksek bir doğrulukla duygu analizlerinin yapılabilmesi, önemli mesaj ve kişileri belirlemenizi sağlayan etki analizleri, konumsal analizler, önemli video ve resimleri izleyebilme, benzer ya da aynı resim paylaşımlarını ve hakaretleri tespit edebilme, kurumsal sosyal medya hesaplarınızı tek pencereden yönetebilme ve mesajlara anında yanıt verebilme onlarca gelişmiş özelliğinden sadece bir kaçı.” Doğru yatırım için önce farkında olmak gerekiyor Dr. Güven Köse, “Sosyal Göz, markanızın değerinin belirlenmesinden tutun da, müşteri şikâyetlerinin tespit edilmesi ve yanıtlanmasına, kampanya analizlerine, televizyon programlarının
reytinglerinin hesaplanmasına, seçimlerle ilgili ön tahminlerde bulunulmasına, reklam verilecek mecraların ve kullanıcıların belirlenmesine kadar çok geniş ve farklı alanlarda kullanılabilmekte. Kurumsal olarak baktığımızda Sosyal Göz, itibarınızı ve marka değerinizi sürekli olarak izleyerek bunları analiz etmenizi, sosyal medyadaki görünümünüzü an be an izlemenizi sağlıyor. Markanızla ilgili bir haber, yeni bir kampanya ya da bir paylaşım sosyal medyadaki görünümünüzü dakikalar içerisinde tersine çevirebilmekte. Bu nedenle sosyal medyadaki olumlu ya da olumsuz kurumsal yansımaları yakın takip etmek, iyi analiz etmek ve bu analiz sonuçlarına göre gerekli aksiyonları bir an önce almak son derece önemli. İşte Sosyal Göz tüm bu gereksinimleri tek platform üzerinden yönetebilmenizi sağlıyor. Sosyal medya analiz yazılımları daha çok sosyal medyadaki hareketlerin izlenmesine odaklanırken, Sosyal Göz hem etkili analizlerle var olan durumu doğru değerlendirmenizi hem de sosyal medya kullanıcılarıyla doğrudan iletişime geçmenizi gerçekleştiriyor. Diğer yandan kişisel profilinizi güçlü tutmak ve ona doğru yatırımı yapabilmek için de öncelikle bunun farkında olmalısınız, ki Sosyal Göz bu konuda da önemli olanaklar sunuyor. Ayrıca Sosyal Göz’ün aileler için de büyük yararı bulunuyor; sadece çocuğunuzun paylaşımlarını değil çocuğunuz hakkında diğer insanlar tarafından yapılan paylaşımları da anlık olarak görebilmenize olanak tanıyor. Sosyal Göz bu yönüyle de önemli bir sosyal sorumluluğu yerine getiriyor” açıklamasını yaptı. Sosyal medyayı doğru analiz edip doğru anlayıp doğru yorumlayan ve uygun stratejileri geliştirebilen kişi, kurum ya da ülkelerin önümüzdeki yıllarda bir adım önde olacağının altını çizen Köse, “Unutmayalım ki ‘bilgi güçtür’ ve onu ne kadar doğru kullanırsak o kadar güzel ve etkili sonuçlar elde ederiz” ifadesini kullandı.
BThaber
BTnet.com.tr
13 - 19 NİSAN 2015
35
Şehir altyapıları siber tehdit altında Günümüzde ülkelerin can damarı haline gelen enerji üretim tesisleri ve iletim hatları siber suçluların ana hedefleri arasında yer alıyor. Peki, bu dev enerji altyapıların yönetildiği sitemler ne kadar güvende? Günümüzde, elektrik şebekelerinin akıllı hale gelmesi ve kullanıcı tarafında akıllı sayaçların git gide yaygınlaşması verimlilik adına getirdiği olumlu etkilerin yanında farklı katmanlarda yeni güvenlik sorunlarını da ortaya çıkarıyor. Örneğin uzak bağlantıyla internet üzerinden bilgilendirme yapan akıllı sayaçların bilgi güvenliğinin zafiyete uğraması tüm bir enerji şebekesinin güvenliğini tehlikeye atabiliyor. Siber saldırganlar yerel noktalardan yaptıkları saldırılarla dağıtımı sağlayan ana makinelere ve hatta üretim
tesislerine kadar ulaşmaya çalışıyorlar. Altyapı hizmetlerinin yönetim otomasyon sistemleri hedef alınıyor 2014’ün Ekim ayında meydana gelen Sandworm isimli saldırıda başta NATO olmak üzere Avrupa Birliği’ndeki birçok kurum ve özel işletme hedef alındı. Elektrik ve su gibi kamu hizmetlerinin denetiminde ve büyük ölçekli üretimde rutin olarak kullanılan SCADA sistemlerini hedef alan bu saldırı ile kurumlardan çeşitli bilgiler sızdırılmaya çalışıldı.
Saldırıda, Windows üzerinden çalıştırılan SCADA alt yapısındaki CIMPLICITY isimli bir akıllı operatör paneli hedef alındı. Ayrıca daha öncesinde de kurumlara yollanan e-postalarda yer alan virüslü PDF dosyalarıyla ve watering hole isimli yöntemle yapılan Dragonfly, Energetic Bear ve Havex gibi başka saldırılarda da SCADA sistemleri hedef alınmıştı. Güvenlik araştırmaları ve testleri ise SCADA sistemlerinin genellikle güvenlikten yoksun olduğunu gösteriyor. Çünkü kapalı bir sistem olan SCADA ağları, güvenlik savunması olarak fiziki
3D yazıcı pazarı büyümede hız kesmiyor
Huawei finansal olarak güçlenmeye devam ediyor
Son dönemin en gözde teknolojileri arasında yer alan ve sektörleri yeniden şekillendirmeye başlayan 3D yazıcı sektörü hızla büyümeye devam ediyor. 3 boyutlu yazıcı pazarı hakkında araştırma yapan Canalys, son dönemde giderek benimsenmeye başlayan teknolojinin giderek yaygınlaştığını ortaya koydu. Rapora göre 2014 yılında sevkiyatı yapılan 3 boyutlu yazıcı sayısı bir önceki yıla göre yüzde 68 oranında artış yakaladı. Aynı dönemde toplam 133 bin adete ulaşan sevkiyatın yanı sıra destekleyici servis ve ürünlerle birlikte pazarın toplam büyüklüğü 3,3 milyar dolara ulaşırken, bu miktar da bir önceki yıla göre yüzde 34’lük artışa işaret ediyor. Yazıcı sevkiyatlarının özellikle 2014 son çeyrekte artış gösterdiğini söyleyen Canalys bu dönemde gerçekleşen satış hacminin 1 milyar doların üstünde olduğunu tahmin ediyor. Rapora göre pazar payının
da yüzde 42 gibi büyük bir kısmını ABD oluşturmuş durumda. Raporun en dikkat çekici ayrıntılarından biri de, geçtiğimiz yıl sevkiyatı yapılan 3 boyutlu yazıcıların yüzde 75’inin fiyatının 10 bin doların altında olması oldu. Bu durum 3 boyutlu yazıcıların giderek son kullanıcıya da hitap ettiğini gösteriyor. Canalys Araştırma Analisti Joe Kempton yorumunda, düşük fiyatlı, bireysel tüketici ve profesyonelleri hedefleyen 3D yazıcıların teknolojik ilerleme konusunda bir sıçrama yaptığına dikkat çekiyor. Bunlara Kickstarter gibi kitle kaynaklı fonlama platformlarından gelenler de dahil. Raporda da yansıtıldığı gibi
yalıtıma dayanıyor. Sistemin herhangi bir noktasında internet bağlantısı mevcutsa sistem saldırıya açık hale gelebiliyor. Bu tarz saldırılarda fidye isteği ve hizmetleri kesintiye uğratmak siber korsanların ana motivasyonları arasında yer alıyor. Bunun yanında siber savaş senaryolarında da özellikle enerji hatlarına siber saldırılar düzenlendiği önemli iddialar arasında yer alıyor. Daha önceden İran’ın nükleer santrallerine ciddi zararlar veren Stuxnet zararlı yazılımı gibi saldırılarla santrallerin füze yerine virüsle vurulması, siber savaş terimin gerçekliğini çok net ortaya koyuyor.
3 boyutlu yazıcı ekosistemi özellikle son dönemde hızlı bir büyüme süreci içine girdi. Son kullanıcıya yönelik modellerin artması, ilgi çekici kickstarter projeleri ve tüketicilerin evde üretim yapma fikrine beklenenden sıcak bakması sektörün sağlıklı bir organik büyüme yaşadığını ortaya koyuyor. Sektörlerin iş modellerini değiştirmeye başlayan 3 boyutlu yazıcı sektörünün 2015 yılında da benzer bir büyüme yaşamasına kesin gözüyle bakılıyor.
Açıklanan raporda, şirketin gelir ve net karda rekor düzeye ulaştığı, faaliyet alanlarında finansal performansını önemli ölçüde attırdığı görülüyor. Grubun toplam geliri 2013 yılından bu yana yüzde 20,6 artışla 46,5 milyar dolara ulaşırken, net karı ise yıllık yüzde 32,7’lik artışla 4,5 milyar dolara yükseldi. Huawei Asbaşkanı ve Dönüşümlü CEO’su Ken Hu, 2014 yılındaki gelir artışlarının sebebinin kanal stratejisi odaklı yaklaşımlarını sürdürmeleri olduğunu, şirket karındaki artışın temel sebebinin ise şirket genelinde artan verimlilik olduğunu dile getirdi. 2014 yılında Tüm İş Grupları Başarılı Bir Performans Sergiledi: • Telekomükasyon İş Grubu geliri, mobil geniş bant sistemlerinin dünya çapında piyasaya sürülmesinin etkisi ile yüzde 16,4 oranında artarak 31 milyar dolar seviyesine ulaştı. • Kurumsal Çözümler İş Grubu’nun geliri, bulut veri merkezi çözümleri ve ağ, BT alanlarında gerçekleşen büyümenin etkisiyle yüzde 27,3 oranında artarak, 3 milyar dolar seviyesine yükseldi. • Tüketici İş Grubu’nun geliri, akıllı telefon segmentinde artan müşteri talebinin ve gelişen pazarlarda gösterdiği büyüme sayesinde yüzde 32,6 oranında artarak 12 milyar dolar
seviyesine ulaştı. Huawei, inovasyona yönelik büyük ölçekli yatırımlarını sürdürüyor. 2014 yılında Huawei’nin, Ar-Ge faaliyetlerine yaptığı yatırım, 2013 yılına kıyasla yüzde 29,4 gibi önemli bir büyüme göstererek, 30,7 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bu miktar, şirketin 2014 yılı toplam gelirinin yüzde 14,2’sine karşılık geliyor. Huawei CFO’su Meng Wanzhou, Huawei’nin 2014 yılında büyümesini verimli bir şekilde sürdürdüğünü, net nakit varlıklarının 12,6 milyar dolar seviyesine ulaştığını söyledi. Huawei Türkiye Genel Müdürü Zhao Gang ise konuya ilişkin şunları dile getirdi: “Stratejik açıdan büyük öneme sahip olan Türkiye’nin dijitalleşmesi, 2023 vizyonu çerçevesinde dikkatle ele aldığımız bir konu. Huawei 2014 yılında açıklanan Bilişim 500 sonuçlarına göre, Türkiye’deki en iyi altyapı sağlayıcısı olarak seçildi. Bu da Türkiye’deki yoğun çabalarımızın ve çalışmalarımızın önemli bir sonucu diye düşünüyorum. Artık sektörde oyunun kuralları değişiyor. Huawei bu süreçte, yenilikçi bakış açısıyla; operatörler, kurumsal müşteriler ve son tüketiciler için, en yenilikçi ürün ve çözümleri sunmaya hazır.”
36
BThaber
BTnet.com.tr
13 - 19 NİSAN 2015
Google ve Asus’tan küçük ama işlevsel bilgisayar
Samsung NX1 ödüllerin hakkını veriyor Haber Merkezi Aynasız fotoğraf makinası satın almak isteyen fotoğraf severlerin ilgisini çekecek NX 1’in fiziksel özelliklerinden söz etmek gerekirse, oldukça sağlam bir gövdeye sahip olduğunu söyleyebiliriz. Diğer aynasız alternatiflere göre daha büyük tasarlanan bir gövdeye sahip cihaz, magnezyum alaşımlı malzemeden üretilmiş. Suya ve toza dayanıklı yapısıyla dikkat çeken cihaz, özellikle doğa fotoğrafı çekmekten ve zor şartlar altında çalışmaktan hoşlanan fotoğraf severlerin ilgisini çekecek türden. Büyük olmasına karşın fotoğraf çekerken ele tam oturan NX 1 bu bakımdan da oldukça verimli bir kullanım sunuyor. Makinanın arka panelinde yer alan 3 inçlik Super Amoled ekran, çekilen fotoğrafların ve videoların oldukça net bir biçimde görüntülenmesine imkan tanıyor. Dokunmatik yapısıyla da dikkat çeken ekran, güneşli ve ışığın çok sert olduğu ortamlarda da oldukça verimli bir kullanım sunuyor. Öne ve arkaya doğru şekil değiştirilebilen ekran, değişik kareler yakalamaya çalışırken, oldukça avantaj sağlıyor. Buna karşın ekranın sağa ve dola dönmemesi ekranın
Samsung tarafından son dönemde geliştirilen en kaliteli fotoğraf makinaları arasında yer alan aynasız NX 1, sahip olduğu özelliklerle kazandığı ödüllerin hakkını veriyor. belki de tek eksi yönü olarak dikkat çekiyor. Cihazın sağ üst köşesinde bulunan LCD penceresinden ise ISO değeri gibi birçok özelliği görüntülemek mümkün. 15 FPS kesintisiz çekim İncelememiz için 50150 mm OIS lens ile birlikte gelen NX 1, yaptığımız incelemelerde oldukça başarılı sonuçlara ulaştı. Fotoğraf çekerken oldukça keyif aldığımız cihaz, kullandığı “DRIMe V Image” özelliği ve yeni geliştirilen 205 Faz Algılama noktalı NX Auto Focus (AF) System III otomatik odaklama sistemi ile 15 FPS kesintisiz çekim ve 4K video kaydı işlemleri sorunsuz bir şekilde halledebiliyor. 28 megapiksellik sensör ile 6480x4320 piksel fotoğraf çekebilen NX 1, ISO 51200 seviyelerine kadar erişebiliyor. Kablosuz bağlantı NX 1’ın en öne çıkan özelliklerinden bir diğeri de kablosuz bağlantı desteği sunuyor olması.
802.11ac Wi-Fİ desteği ile gelen cihaz, kullanıcılarına NFC ve Bluetooth bağlantı alternatiflerini de sunuyor. Bu özellikler sayesinde çektikleri fotoğrafları anında bulut ortamına aktarabilecek fotoğraf severler, sd kart üzerinde oluşabilecek yükü de hafifletme imkanına sahip oluyorlar. NX 1 bu özelliklerinin yanı sıra USB 3.0, HDMI, mikrofon, dahili flaş gibi özelliklerle donatılmış. Samsung NX 1, sunduğu yenilikçi özellikler ve aynasız yapısı ile üst seviye fotoğraf makinaları arasındaki yerini alıyor. Fiyatıyla da bunu yansıtan NX 1, sadece gövde olarak 3999 lira fiyat etiketine sahip. 16-50 mm’lik lens ile birlikte satın alındığında ise fiyat 6999 liraya ulaşıyor. Fotoğraf konusunda beklentilerini yüksekte tutan ve makinada sağlamlık arayan fotoğraf severler için ideal bir makine olan Samsung NX 1, kendisini tercih eden fotoğraf severleri pişman etmeyecek türden bir cihaz olarak dikkat çekiyor.
Asus ile birlikte üretilecek “chromebit” adındaki çubuk bilgisayarlarla birlikte Google, Microsoftile olan rekabeti iyice kızıştıracak. Yaz aylarında piyasaya sürülmesi beklenen mini bilgisayarların 100 dolar civarında bir fiyat etiketine sahip olacağı iddia edilirken, sunduğu fiyat avantajıyla birlikte Google, çubuk bilgisayarların yoğun ilgi görmesini bekliyor. Bütçesi kısıtlı olan tüketiciler, okullar ve ofisler için oldukça uygun görünen chromebit çubuk bilgisayarlar, kullanıcıların bir bilgisayardan bekledikleri temel özelliklerin hepsine sahip olacak. Chrome işletim sistemiyle birlikte gelecek olan mini cihaz, HDMI girişi sayesinde monitörlere ve televizyonlara rahatlıkla bağlanabilecek. Bunun yanı sıra bluetooth özelliğini de bulunduran chromebit, bu sayede kullanıcılarına klavye ve fare desteği de sunacak.
Google ve Asus ortaklığıyla üretilen chromebit’in teknik özelliklerine gelirsek, cihazın boyutlarına rağmen oldukça işlevsel olduğunu görüyoruz. 4 çekirdekli Rockchip 3288 ARCM Cortex-A17 işlemciye sahip chromebit, , ARM Mali 760 grafik işlemci ile desteklenmiş. 2 GB RAM ve 16 GB hafızayla birlikte gelen çubuk bilgisayar, USB 2.0 girişi, Wi-Fi 802.11 ve Bluetooth 4.0 bağlantı özellikleriyle donatılmış. İlk etapta önümüzdeki yaz aylarında ABD’de satışa sunulacak chromebit’in, yıl sonuna doğru satış alanını genişletmesi bekleniyor.
Philips OTT2000 ile nostaljiyi günümüze taşıyor Philips’in yeni plakçaları OTT2000; verimli bir hoparlör, dinamik olarak dengelenmiş bir pikap platformu, Bluetooth kablosuz akış ve MP3 kayıt için USB’ye kaydetme özellikleri ile donatılmış. Tüm bu özellikleri bir arada sunan cihaz, kullanıcılara birden çok kaynaktan müziğin keyfine varma imkanı sunuyor. Son yıllarda müzik dünyasının yeniden yükselen trendlerinden biri plakların eski popülerliğini kazanmasıyla birlikte hareketlenen pikap pazarının son üyesi Philips OTT2000, vinly plakları yüksek ses kalitesiyle
dinleme imkanı sunuyor. Retro görünümü ve ses kalitesi ile hem göze hem kulağa hitap eden OTT2000 plakçalar, çok yönlü bir ses sistemi olmasıyla fark yaratıyor. OTT2000 ile ayrıca taşınabilir MP3 oynatıcıdan tüm müzik içeriğini kolayca Hi-Fi sistemine aktarılabiliyor. Bunun yanı sıra LP, DVD ve radyo üzerinden müzik kaydı yapılmasına olanak tanıyan sisteme sahip cihaz, bulundurduğu zamanlayıcı sistemiyle favori radyo programını haber verip, kullanıcılara kayıt etme imkanı tanıyor.
BThaber
KARİYER
13 - 19 NİSAN 2015
37
İş hayatı mobilde başlayıp mobil devam ediyor Eleman.net’in gerçekleştirdiği “Çalışanların İnternet Kullanımı Araştırması”, mavi yaka çalışanların beyaz yaka çalışanlara oranla daha fazla teknoloji kullandığını ortaya koyuyor. Yaklaşık 11 bin mavi yaka çalışanla gerçekleştirilen araştırma, çalışanların teknoloji kullanımında beyaz yaka çalışanlara fark attığını gösteriyor. Örneğin çalışanların yüzde 46,5’i yeni işini cep telefonu aracılığıyla arıyor. Mobil cihazlar ise iş arayış süreçlerinde başrolde. Sonuçlara ve Eleman.net mobil ziyaretçi dağılımına bakıldığında Android işletim sistemi kullananlar yüzde 80,2’lik paya sahip olurken, iOS işletim sistemi yüzde 13,7’lerde. Windows Phone işletim sisteminden mobil siteyi ziyaret eden adaylar ise yüzde 2,44. Öte yandan, Connect Solutions tarafından yapılan “The Remote
Collaborative Worker Survey” araştırmasına göre, çalışanların yüzde 39’u sıklıkla veya ayda birkaç kez uzaktan mesai yapıyor. Çalışanların yüzde 77’si uzaktan daha verimli bir şekilde işlerini sürdürdüklerini ve ofis dışından çalıştıklarında işlerini yüzde 30 oranında daha hızlı tamamladıklarını söylüyor. Uzaktan çalışmanın çalışan hayatını olumlu yönde etkilediği de görülüyor. Çünkü araştırmalar, uzaktan çalışan
E T K İ N L İ K L E R 19-22 Nisan 2015
Teradata Universe Hollanda, Amsterdam AYRINTILI BİLGİ: http://www.teradataemea. com/universe/amsterdam/ 20-24 Nisan 2015
RSA Conference 2015 San Francisco, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.rsaconference.com/ events/us15
kişilerin daha mutlu, daha az stresli ve daha sağlıklı olduklarını, büyük kurumlar için kişi başı yıllık ortalama 5 bin 250 dolar tasarruf sağladığını ortaya çıkarıyor. Uzaktan çalışmanın, kişisel tatmin ve hayat kalitesine etkisi de var. Araştırmaya katılan çalışanların yüzde 45’i daha fazla uyuyabildiğini, yüzde 35’i daha fazla fiziksel egzersiz yapabildiğini, yüzde 42’si daha sağlıklı beslendiğini söylüyor. Katılımcıların yüzde 44’ü daha pozitif, yüzde 53’ü ise daha az stresli olduğunu dile getiriyor. Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu da, “Araştırmaya katılanların yüzde 24’ü dışarıdan çalıştıklarında daha az sürede görevlerini bitirdiklerini ifade ediyor. Bu gibi verilerden yola çıkarak, iş yapış modellerinin dönüşeceğini söyleyebiliriz” yorumunu yaptı.
Y U R T D I Ş I
27-30 Nisan 2015
Cisco Partner Summit Montreal, Kanada AYRINTILI BİLGİ: www.cisco.com 4-7 Mayıs 2015
EMC World 2015 Las Vegas, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.emcworld.com
2-5 Haziran 2015
Cisco Partner Summit Singapur AYRINTILI BİLGİ: www.communicasia.com 8-9 Haziran 2015
Open Innovation 2.0 Conference 2015 Espoo, Finlandiya AYRINTILI BİLGİ: http://ec.europa.eu/digitalagenda/en/news/savedate-open-innovation-20conference-2015 s
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R 14-16 Nisan 2015
IFINTEC Finans Teknolojileri Konferans ve Fuarı İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.ifintec.com 16-17 Nisan 2015
Dinamikler 2015, 16. Uluslararası Proje Yönetim Kongresi Hilton Kozyatağı Otel, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.dinamikler.org 21 Nisan 2015
Networking günleri Teknolojiye-dönüşüm Double Tree by Hilton Moda/İSTANBUL AYRINTILI BİLGİ: http://isisbilisim.com.tr/
Y U R T İ Ç İ
21-22 Nisan 2015
Bilişim ve İnovasyon Zirvesi Trakya Üniversitesi - Bilgisayar ve İnovasyon Topluluğu Keşan Yusuf Çapraz Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu AYRINTILI BİLGİ: www.biz15.org 28 Nisan 2015
UXIstanbul 2015 Esentepe Dedeman Otel AYRINTILI BİLGİ: www.uxistanbul.org 30 Nisan 2015
CCR Çağrı Merkezi Teknoloji Zirvesi Adile Sultan Sarayı AYRINTILI BİLGİ: http://ccr.com.tr/cagri-merkeziteknoloji-zirvesi-programi/
13-14 Mayıs 2015
UX Alive Konferansı İstanbul Wyndham Grand Levent AYRINTILI BİLGİ: www.uxalive.com 22-23 Mayıs 2015 Türkiye Elektronik Sanayii ve Elektronik Mühendisliği TESEM-2015 Kurultayı
Bursa - BAOB Yerleşkesi AYRINTILI BİLGİ: www.tesem.org.tr 23-24 Mayıs 2015
ICT Summit Now Kids ‘15 Kadir Has Üniversitesi AYRINTILI BİLGİ: www.bzcocuk.com
Ulusal yeterlilikler netlik kazandı Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD) tarafından hazırlanan “Çağrı Merkezi Müşteri Temsilcisi” ve “Çağrı Merkezi Takım Lideri ” mesleklerine ilişkin ulusal yeterlilikler, Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından onaylanarak resmiyet kazandı. Mesleki yeterliliklerin belirlenmesi ve ulusal yeterlilik olarak tanınmasıyla birlikte, çağrı merkezi müşteri temsilcileri ve çağrı merkezi takım liderleri, uluslararası geçerliliği olan bir sertifika ile mesleki yeterliliklerini belgelerken, potansiyel işgücüne bu mesleklerin nasıl icra edildiklerine dair kılavuz niteliğinde bir kaynak hazırlanmış oldu. Resmiyet kazanan ulusal yeterlilikler, çağrı merkezi firmalarına da kalifiye ve uygun iş gücü bulma, ölçme ve değerlendirme konusunda kazanımlar sağlıyor. Bu yeterliliklere göre, sınav ve
GE Türkiye’den küresel görevlendirme 2013 yılından bu yana GE Türkiye’de İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Belgin Ertam, 2015 Ocak ayı itibari ile GE’nin 169 ülkeden sorumlu GE Global Yetenek ve Organizasyon Geliştirme Direktörü olarak atandı. Yeni görevine Hong Kong’da devam edecek olan Ertam, ülke genel müdürleri ve üst düzeydeki yöneticilerin Belgin Ertam gelişim ve eğitimlerinden sorumlu olacak. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu olan Ertam, Harvard Business School’da ‘liderlik’ üzerine öğrenim gördü. Ertam, DHL Express’te İnsan Kaynakları Departmanı’nın tüm bölümlerinde, farklı kademelerde sorumluluklar üstlenerek 2004 yılında İnsan Kaynakları Direktörlüğü görevine atandı. Ertam, 2008’de de Microsoft Türkiye’de İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi.
Çetin, Nutanix’te teknik yönetici
BTvizyon Anadolu Toplantıları
14 Nisan 2015 Kayseri 15 Eylül 2015 Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
belgelendirme faaliyetlerini gerçekleştirmek isteyen kuruluşların TÜRKAK ya da Avrupa Akreditasyon Birliği bünyesinde çok taraflı tanıma anlaşması imzalamış başka akreditasyon kurumlarınca ilgili yeterliliklerde TS EN ISO/ IEC 17024 standardına göre akredite edilmiş olmaları, ayrıca Mesleki Yeterlilik, Sınav ve Belgelendirme Yönetmeliği ile belirlenmiş şartları sağlamaları gerekiyor. Akreditasyon sürecinin tamamlanmasını takiben gerekli şartları sağlayarak MYK tarafından yetkilendirilen kuruluşlar, ulusal yeterliliklere göre MYK Mesleki Yeterlilik Belgelerini verebiliyor. Söz konusu yeterliliklerde, kuruluşların yetkilendirilmesini takiben ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından sınav ve belgelendirme faaliyetleri başlatılarak, bireylere ilgili yeterliliklerde MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri verilmeye başlanacak.
Öner Çetin
Nutanix Teknik Yöneticiliği görevine Öner Çetin atandı. Öner Çetin, 1997’den bu yana BT sektöründe çeşitli pozisyonlarda görev aldı. 2007 yılında Trend Micro Teknik Yönetici olarak üretici seviyesinde görev yapan Çetin, son olarak 2010 yılından itibaren de Riverbed Türkiye’de Teknik Yönetici olarak görev almıştı.
38
BThaber
MEKTUP
Gerilim eksikliği ile gerildiğimiz bir haftanın ardından merhaba, Van hariç yurdu etkisi altına alan alçak basınç değil, ama elektrik kesintisi olunca, insanlar haklı olarak ne yapacağını şaşırdı. Sana şu satırları yazdığım an itibariyle kesintinin kesin gerekçesi hala bir bilinmeyen. Ama Türkiye Bilişim Derneği (TBD) yaptığı açıklama ile yetkililerin teknik bir arıza açıklamasına karşın, siber saldırı olasılığının düşünülmesini dahi ürkütücü bulduğunu dile getirdi. Açıklamada da dikkat çekildiği gibi, başta yerli ürünler olmak üzere, ülke olarak denetleyebileceğimiz çözümlerle hareket etmek zorunda olduğumuz açıkça ortada. Yani kendi yerli bilişim çözümlerimizi üretmenin vakit geldi ve ‘yeni kesintilerle ekonomik kayıplar, bunları karşılamak için cumartesi günü çalışmanın çare olarak sunulması’ dönemlerini geride bırakmamız gerek, haksız mıyım? Acı tespitlere devam: TomTom’un tüm dünyada 200’den fazla şehrin trafik yoğunluğunu ölçen ‘Trafik Sıkışıklık Endeksi’ne göre, trafik sıkışıklığında önceki yıl Moskova’dan sonra ikinci sırada bulunan İstanbul, dünyada birinci sıraya yükseldi. İstanbul’daki sürücüler akşam trafiğinde 30 dakikalık mesafeyi yüzde 109’luk gecikmeyle 62 dakikada kat ediyor. İstanbul dışında listede Ankara 34, İzmir ise 37’nci sırada. İlle bir birinciliğimiz olacaksa, neden bu tarz ‘insanın içini sıkan’ konularda, bir anlasam… Araç sahipliği ile paralel artan İstanbul odaklı trafik trajedisi demişken, II. Uluslararası İstanbul Karbon Zirvesi 2015 de sona erdi. Yerli ve yabancı bilim insanlarını bir araya getiren zirvenin ikinci ve son gününde
13 - 19 NİSAN 2015
Trafiğimizle ve zaman kayıplarımızla varız
Gençlik Komitesi, karbon ticaretinin Türkiye’de nasıl uygulanmaya başlanabileceği konusunu ele almış. Gençlik Komitesi Başkanı Alpay Beyla, Türkiye’de kurulacak karbon piyasasının, Türkiye’nin iklim değişikliğinde kendi politikalarını oluşturması ve genç nesillere yeni imkanlar yaratmasından dolayı önemine vurgu yapmış. Bu vurgunun, farkındalık ve fiiliyatla sonuçlanması dileğiyle.
2015
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
Örümcek’te 7 projeyle 10 dalda finalist olan Medyasoft, “Bilgi teknolojileri donanım-yazılım” kategorisinde birinciliğe layık görülmüş. Türkiye’nin en kapsamlı fotoğrafçılık fuarı Photo Digital, bu yıl da 2 - 5 Nisan arasında 6’ıncı kez sektörü bir araya getirdi. Fuarda İstanbul’u dünyada daha fazla görünür kılmak amacıyla projelendirilen #oneistanbul yarışması da
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 21 SAYI 1017
13 - 19 NİSAN
Kara bulutları, ödül haberleri ile dağıtalım. Geçen haftalarda bu köşemde yine bir ödül haberi ile yerini alan Logitech, yine başrolde. Üç yıldır üst üste Red Dot Ürün Tasarım Ödül’ünü kazanan Logitech, bu yıl da altı ödülün sahibi olmuş. Ayrıca geliştirdiği web projeleriyle kurumları dijital dünyaya hazırlayan Medyasoft da Altın Örümcek Web Ödülleri’nin halk oylamasında öne çıkmış. Altın
başlatılmış. Takip etmekte fayda var. Fotoğraf dedik madem, her yıl yine bu sayfada sonuçlarını paylaşmaktan gurur duyduğum, Anadolu Hayat Emeklilik’in bu yıl dokuzuncusunu düzenlediği Kadın Gözüyle Hayattan Kareler fotoğraf yarışmasına gelsin sıra. Fotoğraf tutkunu kadınları ‘Hayata Dair’ temasıyla buluşturan yarışmada bu yıl birincilik Hilal Keskin’in olmuş. Canan Çiçek’in ikinci, Emel Güley’in üçüncü olduğu yarışmada Ceyda Gümüştekin, Nurcan Sala ve Zeynep Seda Çakır da mansiyon ödülü almış. Bu sayfada mansiyon ödülü alan Nurcan Sala’nın fotoğrafını paylaşıyorum, ama daha fazlasını yani yarışmada dereceye giren ve sergilenmeye değer bulunan 44 eseri de 7 Mayıs - 7 Haziran arasında Tepe Nautilus AVM’de görebilirsin. Hem seni İstanbul’da misafir etmek için de bana fırsat olur. Alışveriş seven insansın, haber vermesem olmaz: Koçtaş’ın Vine’a özel hazırladığı yaratıcı ve eğlenceli videoları takip etmek için vine.co/Koctas adresini mutlaka ziyaret et. Koçtaş, vine.co’da yaratıcı videoları ile dekorasyon fikirlerini, pratik kullanım önerilerini kullanıcıları ile paylaşıyor. İçerikleri takip etmende fayda var. Bu haftanın finali, bilişim sektörünün deneyimli bir isminin kitabıyla gelsin: Gazeteci, yazar ve eğitmen Atıf Ünaldı’nın eseri “Televizyon Teknolojilerinde Doping Etkisi”. Millenicom’un desteği ile hazırlanan ve kaynak niteliği taşıyan kitap, televizyondaki gelişimi detayları ile ele alırken, ikinci ekran uygulamaları, etkileşimli televizyon dünyası gibi yenilikleri de içeriyor. Bu haftalık da bu kadar olsun, detaylar haftaya kalsın,
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Bültenlerinizi
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr
Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zehra Sevimli zehras@bthaber.com.tr
Abone ve Dağıtım Sorumlusu Canan Şahin canans@bthaber.com.tr
Satış Müdürü Nurşen Usta nursenu@bthaber.com.tr Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Gizem Güç gizemg@bthaber.com.tr
tarafından dağıtılmaktadır.
Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.