ASRACK_3.pdf
1
6.01.2015
15:55
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ
Sayfa
Dünyaya açılmak için kamu ve özel sektör iş birliği
6
Sayfa
12
Veriyi bir değere çevirmek, özgürlük demek Informatica, Türkiye pazarının bulut bilişimde sunduğu potansiyele güveniyor. Hedef ise yeni çözümleri kurumsal yapıya sunmak.
Sayfa
31
11 - 17 Mayıs 2015
MEB YEĞİTEK’in en önemli hedefi:
Eğitim içerikleri
SGK Hizmet Sunumu Genel Müdürü Lütfi Aydın, kamunun ve SGK’nın teknoloji yaklaşımlarını anlattı.
Lütfi Aydın
www.bthaber.com
1021
Haber Merkezi
Sayfa
3-4 Yüksel Çomak
AB veri koruma düzenlemesine bir kala Avrupa Birliği veri koruma hakkında düzenlemeye gitmek üzere görüşmelerini sürdürürken, düzenlemenin detayları ortaya çıkmaya başlıyor.
BThaber tarafından organize edilen ‘MEB, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Teknoloji Yaklaşımları’ eDevlet Yuvarlak Masa Toplantısı yapıldı. MEB YEĞİTEK Genel Müdürü Dinçer Ateş, amaçlarının içerik temini ihaleleri de yaparak hem eğitim sektörünün hem de dijital eğitim yayıncılığı sektörünün Türkiye’de gelişmesini sağlamak olduğunun altını çizdi. Sayfa
KÖTÜLER UYUMAZ, AMA BİZ HİÇ UYUMAYIZ. SAFE NEVER SLEEPS
17 24
DOSYA: Kesİntİsİz Verİmlİlİk: İş Süreklİlİğİ İş sürekliliği konusundaki ayrıntılar Dosya sayfalarımızda.
Hazırlayan: Ekrem UÇMAN
BThaber
GÜNDEM
11 - 17 MAYIS 2015
3
MEB YEĞİTEK’in en önemli hedefi; eğitim içerikleri Haber Merkezi 29. e-Devlet Yuvarlak Masa Toplantısı; ‘MEB, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Teknoloji Yaklaşımları’ başlığıyla 30 Nisan tarihinde Ankara’da düzenlendi. MEB YEĞİTEK Genel Müdürü Dinçer Ateş, amaçlarının içerik temini ihaleleri de yaparak hem eğitim sektörünün hem de dijital eğitim yayıncılığı sektörünün Türkiye’de gelişmesini sağlamak olduğunun altını çizdi. ‘MEB YEĞİTEK - Teknoloji Yaklaşımları’ e-Devlet Yuvarlak Masa Toplantısı’na; MEB YEĞİTEK Genel Müdürü Dinçer Ateş, MEB YEĞİTEK daire başkanları, sponsor ve destekleyici firmalar; Netaş, Teradata, EMC, Intel, Türk Telekom, Oracle, BTBurada ve konuk dinleyiciler katıldı. Toplantının moderatörlüğünü yapan BThaber Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi, 20 yılı aşkın süredir yayımlanan BThaber gazetesinin başarısının bilişim sektörünün de başarısının yansıması olduğunun altını çizerek e-Devlet dergisiyle beraber e-Devlet Yuvarlak Masa Toplantıları’nın da gelenekselleştiğini kaydetti. Fırsat eşitliğini temin etmek çok önemli Dinçer Ateş, ‘Eğitimde Dijital Dönüşüm’ başlıklı konuşmasında; günümüzde eğitim teknolojileriyle birlikte bilgiye ulaşma yollarının da çok farklılaşıp değiştiğine vurgu yaparak bu çeşitlilik ve hızın, hayatın her alanında olduğu gibi eğitim alanını da yakından ve ciddi bir şekilde etkilediğini belirtti. Ateş, “Ruhu değiştirmeden elbise değiştirebilen bir eğitim paradigması söz konusu olmalı. Milli Eğitim Bakanlığı olarak elektronik çağın gerektirdiği
KATMA DEĞERİN İMZASI
Uçtan uca çözümler ile daima iş ortaklarının hayatını kolaylaştıran Arena,yeni markalar ile büyüyor, gücüne güç katıyor.
kullandırmak gibi hedefleri bulunuyor” açıklamasını yaptı.
MEB YEĞİTEK Genel Müdürü Dinçer Ateş bilişim teknolojilerini ve stratejik amaçlarımıza ulaşmada katkı sağlayacak tüm araçları, etkin bir şekilde kullanmaya çaba harcıyoruz. Bakanlığımızın görev alanına giren çalışmalardan, doğrudan ve dolaylı olarak etkilenen tüm paydaşların, daha yüksek hizmet standartlarının getirdiği vatandaş odaklı anlayışla, daha hızlı ve etkili sonuçlar alınmasını sağlayacak nitelikte güçlü ve güncel altyapı araçları koordine etmeye, geliştirmeye gayret ediyoruz. MEB’in eğitim ve bilişim teknolojilerinin bütünleştirilmesi konusunda en önemli yatırımı hiç şüphesiz eğitimde Fatih Projesi oldu. Bu proje kapsamında gerçekleştirilen teknoloji yatırımları; yerli bilişim sektörünün de aynı zamanda geliştirilmesi, dünya bilişim sektöründe Türkiye’nin diğer ülkelerle rekabet edebilir hale gelmesi hatta öncülüğe ulaşması gibi hedefleri içeriyor. Fatih Projesi’nin bilişim teknolojileri araçlarından başka, öğretmen ve öğrenciler için eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğini temin etmek, okullarda teknolojik altyapıyı iyileştirmek, BT araçlarının öğrenme-öğretme süreçlerinde daha fazla duyu organına hitap edecek şekilde derslerde etkin bir şekilde
EBA, dünyanın en büyük eğitim içeriği platformu “Nihai olarak ülkemizin bilgi işlem teknolojileri alanında üretim üssü haline gelmesini, yerlilik oranı yüksek bilişim teknolojisi araçları üretilmesini, üretilenlerin dünyaya, en azından Orta Doğu’ya, Orta Asya’ya, Balkanlar’a ihraç edilmesini, başta eğitim sektörü olmak üzere tüm sektörlerde yerli yazılımlar geliştirilmesini mümkün hale getirmeyi hedefliyoruz” diyen Ateş, “Etkileşimli tahtaların yurt dışına başka ülkelere satıldığını görüyoruz. Bütün dünyada etkileşimli tahta kavramını da, sektörünü de tetikleyen ülke olmak, patentinin de MEB’e ait olması ve tamamen yerli olarak mühendislerimiz tarafından tasarlanması, bizim için ayrı bir gurur kaynağı oluyor. Fiber optik altyapı kablolamaları konusunda bugüne kadar 310 bin dersliğimizi kapsayacak ihale süreçlerini bitirdik. Bir kez daha altını çizmek isterim ki teknolojik yatırımları eğitimde anlamlı kılacak en önemli çalışma dijital eğitim içerikleri olacak. Fatih Projesi’ni de dünyadaki örneklerine göre güçlü kılan yanını eğitim içerikleri oluşturuyor. Fatih Projesi’nin zaman içerisinde geçirdiği değişim onu daha çok içeriklere yönlendirdi. YEĞİTEK olarak son bir yıldır en çok içerikler konusunda zaman ve emek harcadık. EBA ( Eğitim Bilişim Ağı) şu anda dünyanın en büyük eğitim içeriği platformu” şeklinde konuştu. Dinçer Ateş, amaçlarının içerik temini ihaleleri de yaparak hem eğitim sektörünün hem de dijital eğitim yayıncılığı sektörünün Türkiye’de gelişmesini sağlamak olduğunun altını çizdi. Devamı 4. sayfada
Sunucu
Ver� Depolama
Ağ Çözümler�
İş İstasyonları
Güvenl�k
Yazılım
value.arena.com.tr | 0212 364 65 66
4
BThaber
GÜNDEM
Bilişim sektörünü eğitim içerikleri üzerine çalışmaya davet ediyoruz MEB YEĞİTEK Sistem Yönetimi Daire Başkanı Dr. Yakup Yüksel; ‘Eğitimde Dijital Dönüşümde Sistem Yönetimi’, ‘IDM, MDM, ESY’ ve ‘Bilgi Güvenliği’ başlıklarında bir konuşma gerçekleştirdi. Yüksel, genç ve donanımlı bir ekiple birlikte çalıştıklarına dikkat çekti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Etkileşimli sınıf yönetimi yazılımı, sınıf içerisinde öğretmenin öğrencileriyle etkileşimini akıllı tahtayla sağlıyor. Tabletleri, ders kitaplarına alternatif olarak dağıtmıyoruz, bu öğretmenin sınıf içerisinde kolaylıkla öğrencilerini takip etmesine imkân veriyor. Öğretmen, dersin işleyişini zevkli hale getirebilmek, öğrencileri motive edebilmek için kendi tabletinden zengin içerikleri öğrenci tabletleriyle paylaşabiliyor.” MEB YEĞİTEK Eğitim Yayınları ve İçerik Yönetimi Daire Başkanı Sedat Akçakoyunluoğlu, ‘Dijital İçerik ve EBA’ hakkında bilgi vererek içeriğin öneminin bir kez daha altını çizdi. Altyapı tamamlandıkça içerik meselesinin önem kazandığını söyleyen Akçakoyunluoğlu, “Bazı zorluklarımız bulunuyor ki bunlardan bir tanesi; elektronik ya da dijital içerik konusunda bir kültürün oluşmamış olması. Bana göre en önemli problem; dijital içeriğin tanımının ve standartlarının belli olmaması, ucunun çok açık olması. Diğer yandan bugüne kadar bilişim sektörü, elektronik içerik konusuna eğilmemiş. Bu toplantının buna vesile olmasını diliyoruz. Önümüzdeki günlerde de, stratejik amacı dijital veya elektronik ders içerikleri sektörünü desteklemek olacak bir alım yapacağız, bu konudaki hazırlıklarımız bitmek üzere. Değeri milyonlarla ifade edilebilecek büyüklükte bir içerik alımına gireceğiz” açıklamasını yaptı. ‘Teknoloji Bütünleştirmesi’ üzerine konuşan MEB YEĞİTEK Eğitim Bilişim Sistemleri Daire Başkanı Harun Çiçek de, Fatih Projesi’nin bir donanım projesi olmadığını
11 - 17 MAYIS 2015
yineleyerek şunları kaydetti: “İçeriğiniz, yazılımınız olmadığı müddetçe donanım çöplüğü olmaktan öteye gidemiyorsunuz. Şu ana kadar, tablet bilgisayar, etkileşimli tahta ve çok fonksiyonlu yazıcıların dağıtımlarını yaptık. 737 bin civarında tablet dağıtımımız oldu, 700 bin civarında daha tablet, eylül, ekim ayına kadar dağıtılmış olacak. Etkileşimli tahta hızla devam ediyor. En önemli bileşenlerimizden biri de; altyapı. Türk Telekom ile ilgili erişim protükülü imzalandı. Fiber internet geçişlerimiz de hızlı bir şekilde devam ediyor. Donanım bir araç. Burada en önemli kısım altyapı, içindeki yazılımlar ve özellikle içerik.” Firmalar odaklarına eğitimi alıyor Firma yetkililerinin konuşmalarını gerçekleştirdiği, etkinliğin ikinci bölümü olan ‘Teknoloji Eğilimleri’nde; ilk olarak Türk Telekom, kamu satış tarafında eğitimden sorumlu satış grup üyesi olarak
görev yapan Semra Yılmaz bilgi paylaşımında bulundu. Yılmaz, “Bir bütünleştirme süreci yaşıyoruz. Fatih Projesi’nde de omuz omuza destek vererek çalışıyoruz. 3362 tane okulun erişimini fiber erişime çevirmekle ilgili çalışmalarımız çok hızlı şekilde devam ediyor. Bu noktaların her birinde fiber bağlantılarımız yapıldı. Dijital eğitim içerikleri konusunda da sürecin içindeyiz” dedi. Teradata Kıdemli Endüstri Lideri Mehmet Bütün de, işlerinin tamamen veri yönetimi ve veri analitiği olduğunu belirterek Türkiye’de 55 kişiyle hizmet verdiklerini ekledi ve şunları söyledi: “Donanım ve yazılım tedariki yapıyoruz, kendi donanımımız kendi yazılımımız üzerinde hizmetlerimizi sağlıyoruz. Verinin olduğu her yerde varız. En iyi, en nitelikli içeriği en uygun ve en verimli şekilde özellikle masanın üzerinde tutabilmek için analitik gücün çok önemli olduğunu vurgulamak isteriz.” Netaş olarak MEB ile Fatih Projesi’nde gerçekleştirdikleri
iş birliğine dikkat çeken Netaş Kamu ve Telekom İşletmeleri Satış Direktörü Altay Doğu, “9052 okulun altyapı kurulum işinin sorumluluğunu üstlenmiş bulunmaktayız. Bu proje ile ilgili olarak tüm şirketçe var gücümüzle çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Okulların internet erişimlerinin de zamanında sağlanması için elimizden geleni yapmaya hazırız” şeklinde konuştu. Intel Genel Müdür Yardımcısı Yalım Eriştiren, Intel olarak 2014’ün mayıs ayında İTÜ Teknokent’te Ar-Ge merkezlerini açtıklarını hatırlatarak odak kararlarından bir tanesinin de eğitim teknolojileri olarak belirlendiğini söyleyerek “ Avrupa’daki üç Ar-Ge merkezinden bir tanesi Türkiye’ye geldi. Eğitim teknolojileri alanında çalışan tek Ar-Ge merkezi Türkiye’de oldu. Bu ülkenin kalkınması için neler yapabiliriz diye bakıyoruz, o bilinç düzeyinde arkadaşlarla çalışıyoruz” ifadesini kullandı. Bahsedilen
yapılara geçişleri yaparken arka taraftaki standartları belirlemenin önemine dikkat çeken EMC Kıdemli Sistem Mühendisi Göksel Okay, “Bu atılımı yaparken maliyeti kontrol altına almak ve en önemlisi bu yapılara geçişte son kullanıcılara erişimlerde riskleri mümkün olduğunca minimize etmek çok önemli; maliyet anlamında olduğu kadar güvenlik anlamında da. Veriler artık daha da artarak ilerliyor, EMC olarak tüm bu katmanlarda çalışıp bütünleşik yapıları sağlayabiliyor, yine aynı şekilde amaca özel düzenlenmiş yapılar da sunabiliyoruz” dedi. BTBurada Satış Mühendisi Naci Volkan Yağcı konuşmasına etkinlikteki en genç firma olduklarını söyleyerek başlayıp şunları aktardı: “Her projenin en önemli taraflarından birisi; bilgidir, bilginin güvenliği ve yönetimidir. Maliyetleri de öngörerek sanallaştırmayla ilgili bir sunum hazırladık. BTburada.com yurt içi ve yurt dışından temin ettiği kurumsal ürünlerinin yanı sıra ileri seviye teknolojik servisleriyle de ön plana çıkmayı planlıyor. Bu nedenle BTburada.com, kurumlara yedekleme, felaket kurtarımı ve bilgi güvenliği hizmetleri de sunuyor. Çevrimiçi satış sitesiyle hızlı temin konusunda çözüm üreten şirketimiz, çok zengin yazılım çeşitleri deposuyla BT alanında yakın geleceğin en güçlü kurumsal ürün tedarikçisi olmaya aday.” Yağcı, “Neden sanal yapı?” sorusuna, “Sanallaştırma kısaca fiziksel bir yapıyı alıp mantıksal hale getirmektir. Minimum fizikî yapılara maksimum performans sağlamaktır” yanıtını verdi.
www.asirbil.com
Kesintisiz hizmet için kesintisiz BT altyapısı
Büyümesine paralel olarak BT altyapısını da güçlendiren U.N. RO-RO, HP çözümleri ve Asır Bilgisayar’ın desteği ile iş sürekliliğini en üst düzeye çıkardı. Soldan sağa: HP İş Ortakları Yöneticisi Onur Çavdar, Asır Bilgisayar Satış Müdürü Mesut Ayvaz,U.N. RO-RO Bilgi Teknolojileri Yöneticisi Banu Çiçek Ercüment, U.N. RO-RO Mali İşler Müdürü Çağrı Yazar, U.N. RO-RO Pc Donanım Destek Uzmanı Burak Ayaz, U.N. RO-RO Sistem Network Uzmanı Gökhan Altuntaş, HP Veri Depolama İş Geliştirme Yöneticisi Müjdat Kızılay
Bilgi Teknolojileri Yöneticisi Banu Çiçek
Bu aşamada U.N. RO-RO bilgi işlem ekibi,
diğer ünite üzerinden sistemin kesintisiz
Ercüment, şunları söyledi:
HP ve Asır Bilgisayar uzmanları,U.N. RO-
bir şekilde sıfır veri kaybı ile çalışması
RO BT yöneticisi tarafından yapılan proje
sağlandı. Ayrıca kullanılan donanımların
“Çözüm seçimimizde en önemli
haline gelen U.N. RO-RO İşletmeleri
etkenler sıfır kesinti, sıfır veri kaybı,
planlanına uygun,tam bir koordinasyon
esnek bir yapıya sahip olması sayesinde
A.Ş. hızlı, güvenilir ve düşük maliyetli
yüksek performans, ileriye dönük ve
içerisinde çalışarak geçişi sorunsuz
ileride gerçekleşebilecek ek yatırımların
bir servis anlayışı ile faaliyetlerini
genişletilebilir bir teknoloji şartlarının
bir şekilde tamamladı. İş süreçlerinin
ve güncellemelerin sorunsuzca
sürdürmeye devam ediyor. 2014
hepsine birden cevap verecek olması
gerçekleştirilebilmesi için gerekli ortam
yılında Actera Group ve Esas Holding
kesintisiz olarak devam edebilmesi için
oldu. Projeye başlarken bizi zorlu bir
plana uygun olarak haftanın sadece
sürecin beklediğini ve bu sürecin iyi
1 günü 6 saat çalışarak proje hayata
planlanması gerektiğini biliyorduk.
geçirildi.
tarafından satın alınan şirket, yıllık 322 bin araç taşıma kapasiteli 12 modern RO-RO gemisine sahip. 3 farklı RO-RO hattı ile yılda 250 bin aracın RO-RO ile taşınmasını sağlıyor. İstanbul-Pendik ve Mersin limanlarından, İtalya-Trieste ve Fransa-Toulon limanlarına düzenli
HP, güven veren bir marka. Alternatif çözümler olmasına rağmen HP’nin hizmet kalitesine duyduğumuz bu güven yatırım kararımızda büyük rol oynadı.”
Gerçekleştirdiği projelerle Türkiye’nin en hızlı büyüyen sistem entegratörleri arasında yer alan Asır Bilgisayar Satış Müdürü Mesut Ayvaz, şu bilgileri verdi:
Olağanüstü durumlar göz önünde tutuldu
“Projenin başarıya ulaşmasındaki en önemli etkenlerden birisi yaptığımız toplantılar ve diğer çalışmalarla U.N. RO-
olarak RO-RO seferleri gerçekleştiriliyor. Türkiye’nin Avrupa ‘ya TIR ile olan
Yeni sisteme kesintisiz
ihracat ve ithalatının %35 ‘i U.N. RO-RO
bir şekilde geçiş sağlandı
gemileri ile gerçekleştiriliyor. Hızla büyüyen U.N. RO-RO’nun gelişen
oluşturuldu.
U.N. RO-RO Bilgi Teknolojileri
Her biri 4 kontrol ünitesine sahip 2
RO’nun ihtiyaçlarını doğru iletmesi Asır
adet 3PAR StoreServ7400 disk ünitesi
olarak dogru analiz ve doğru çözümle
temel alınarak kurulan sistemde, üniteler
karşılık vermemiz oldu. HP’nin 3PAR
birbirlerine küme şeklinde bağlanarak
mimarisi çözümünün artan ihtiyaçlar
herhangi bir felaket anında ünitelerden
doğrultusunda genişletilebilir olması
birisinin kesintiye uğraması durumunda
karar aşamasının hızlanmasına katkı
ihtiyaçları doğrultusunda veri ambarıda
Yöneticisi Banu Çiçek Ercüment’in
büyük bir hızla gelişmeye ve büyümeye
liderliğinde hayata geçirilen
devam ediyor. Bu nedenle ek kapasitelere
proje, mevcut sistem çalışırken
tecrübelerimizin başarılı bir
ihtiyaç duyan kurum olası bir felaket
ve tüm sanal sunuculara
yansıması olan bu proje ile
durumunda sistemin sıfır kesinti ve sıfır
çevrimiçi olarak erişilebilirken
U.N. RO-RO’ya standartların
veri kaybı ile çalışmasını sağlayan bir
herhangi bir kesinti ve risk
üzerinde, büyümeyi
çözüme ihtiyaç duymaya başladı.
yaşanmadan yeni sisteme
destekleyen, kesintisiz bir
geçilecek ve olası bir
hizmet verecek teknolojiyi
yapmaya karar verdiklerini ve çözüm
sorunda anında eski sisteme
HP , U.N. RO-RO ,Asır ekip
arayışına girdiklerini belirten U.N. RO-RO
dönülebilecek şekilde planlandı.
çalışması ile sağlamış olduk.”
Bu ihtiyaç doğrultusunda yatırım
sağladı. HP çözümleri ile ilgili
advertorial
1
994 yılında kurulan ve hızla büyüyerek dünyanın en büyük RO-RO operatörlerinden birisi
6
BThaber
E-TOPLUM
11 - 17 MAYIS 2015
Dünya pazarlarına açılmak için kamu ve özel sektör iş birliği sağlanmalı BT’nin kamu hizmetlerinde etkili kullanılmasının; gerek sunulan hizmetin hız ve Sedef Özkan kalitesi gerekse vatandaşa güvenilir ve verimli hizmet sunma açısından önemli faydalar sağladığına vurgu yaparak konuşmasına başlayan Lütfi Aydın, bu faydaların istenen seviyeye ulaşabilmesi için kullanılan teknolojilerin seçiminden geliştirilmesine, uygulamaya alınmasından idamesine kadar sürecin iyi yönetilmesi gerektiğini söyledi. Aydın, “BT’yi kullanarak kamu hizmetlerini elektronik ortamda sunan kamu kurumlarının, söz konusu teknolojileri kendilerine fayda sağlamak yerine ‘Teknoloji Yönetim Süreci’ne odaklanarak kullanmaları daha yüksek kamu yararı sağlayacaktır. Kaldı ki; teknoloji yönetiminin en önemli unsurlarının başında; ona ilişkin standart ve regülasyonların belirlenmesi gelmektedir” dedi. ‘Türkiye Kamu Bilişim Pazarı’ dağınık ve kısıtlı “Kamu hizmetleri için kullanılacak bilişim teknolojileri ister yazılım ister donanım olsun geliştirilmesi ya da üretimi özel uzmanlık gerektiren bir iştir” ifadesini kullanan Aydın, ancak bu konunun, uzman bilişim firmalarıyla birlikte ortak iş birliği içerisinde yürütülmesi gerektiğini kaydetti ve sözlerine şöyle devam etti: “Bilişim sektörünü oluşturan firmalar; alıp-satmak ve aracılık yapmak yerine kamunun ihtiyaçlarını anlayıp ona uygun çözümler geliştirip sunmalı. Ayrıca yetkin firmalar uzmanlaşmanın gerektirdiği tecrübelerini kamu hizmetlerine aktararak uluslararası pazarlarda da rekabet edebilir çözümler ortaya çıkarmalı. Bu sayede Türkiye’deki kamu kurumları için geliştirilip üretilen çözümler hem kendi ülkemizde hak ettikleri yeri alacak hem de bunu referans kullanarak dünya pazarlarına açılabilecekler. Türkiye’de herhangi bir kamu kurumunda kabul edilebilir bir kalite ve performansta kullanılabilen bir bilişim çözümü dünyanın başka ülkelerinde
harcamalardan ve zamandan tasarruf edilebilmekte. En önemlisi de hesap verilebilirliği ve şeffaflığı artırmakta” açıklamasını yaparak kurum olarak sistemlerinde bütünleşik hizmetlerin bir parçası olduklarını dile getirdi.
Sosyal Güvenlik Kurumu, Hizmet Sunumu Genel Müdürü Lütfi Aydın, teknoloji yönetiminin en önemli unsurlarının başında; ona ilişkin standart ve regülasyonların belirlenmesinin geldiğine dikkat çekti. SGK Veri Merkezi’ni bu yıl hayata geçireceğiz ‘SGK Batıkent Veri Merkezi’ projesinden bahseden Aydın, şu bilgileri verdi: “Kurumumuzun önümüzdeki 20 yıllık ihtiyacını karşılayacak tüm verilerinin toplanacağı Batıkent’te 60 bin m2 alana Avrupa’nın en büyük kamusal veri merkezini kuruyoruz. SGK Veri Merkezi’ni bu yıl hayata geçireceğiz. Tüm bilgi işlem altyapısını bu merkezde toplayarak sistemdeki kesinti ve aksaklıkların önüne geçmeyi planlamaktayız.” Aydın, SGK’nın diğer projelerini de şöyle sıraladı: Büyük Veri Projesi, e-Bildirge uygulaması, ‘e-Borcu Yoktur’, Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Bilgi Sistemi (KADIMBIS) Projesi, MEDULA Projesi. Sistemlerde ihtiyaçlara göre iyileştirmeler, teknolojik güncellemeler
de çok rahat kullanım alanı bulabilir. Ancak ‘Türkiye Kamu Bilişim Pazarı’ mevcut haliyle son derece dağınık ve kısıtlı. Standart ve regülasyonlar farklılık gösteriyor. Kalite, performans ve toplam sahip olma maliyeti gibi modern seçim yöntemleri yerine hâlâ fiyat temelli seçim yöntemleri uygulanıyor. Sektörün derlenip toparlanması ve dünya ile rekabet edebilir hale gelmesi için bu sorunların giderilmesi gerekiyor. Böylece Türkiye’nin genel ekonomik büyüklüğüyle orantılı bir büyüklüğe ulaşması sağlanmalı. Böylece kamu ve bilişim sektörü iş birliğiyle başka ülkelerin kamu pazarlarında
yapıldığını ifade eden Aydın, “Sistemlerimiz canlı 7/24 esasına göre kesintisiz çalışıyor. Güncellemelerde aksaklıkların yaşanması muhtemel. Burada önemli olan reaksiyon süresinin azaltılması. Sistemlerimizde yaşanan sorunların giderilmesi için acil donanım alımı yapıldı ve işletme, bakım ve lisans konularında yüzde 25 civarında tasarruf sağlandı. Sistem mimarisi güncellenmesi ve kapasite artırımı çok kısa süre içerisinde başarıyla tamamlandı. Bu sayede hizmet kalitesinde artış sağlanıp kapasite ve işlem gücünden kaynaklanan kesintiler ortadan kaldırıldı” şeklinde konuştu. “Bilişim hizmetlerimizin kamuda, özel sektörde, ülkemiz ve
da yer almak ve e-Devlet ihracı mümkün olabilecek.” Bütünleşik hizmetlerin bir parçasıyız Lütfi Aydın, “Kurum vizyonumuzu; innovasyon tasarımlı, iş birliği yüksek, katma değeri yoğun bir bilişim uygulama ve üretim merkezi kurmak oluşturuyor. Bu durumun, sadece kurumsal olarak değil aynı zamanda küresel olarak da geliştirilerek ve yaygınlaştırılarak ilgili pazara dahil edilmesi gerekir. Toplumun huzuru, güvenliği ve refahı; sahip olunan devletin sosyal politikalarının eseri. Devletimiz, vatandaşı için
uluslararası alanda kabul görmesi hatta uygulanması hedefimiz. Bilişim alanında yetkin firmalarımız mevcut. Bu bizim gücümüzü arttırıyor” diyen Aydın, “ Bilişim alanında ülkemiz kısa sürede büyük mesafeler katetti. Yeter ki yetkinliklerimizi birleştirelim ve sinerji oluşturarak geleceğimizi iyi ve doğru planlayalım. SGK olarak, her zaman verilecek daha fazla hizmet, gidilecek daha çok yol vardır felsefesiyle çalışmalarımızı mesai mefhumu gözetmeden tüm paydaşlarımızla gece-gündüz çalışarak sürdüreceğiz. Yenilik ve ilerleme hep gündemimizde olacak. Bu sayede de, sürekli ve düzenli kurumsal iletişimin oluşturulması sağlanacak” değerlendirmesini yaptı.
vardır ve onun mutlu olması düşüncesiyle çalışmaktadır. Ülkemizdeki çalışma verimliliğini arttırmak için çağdaş toplum olmanın bir gereği olan e-Devlet uygulamaları ortaya çıktı. e-Devlet sayesinde; vatandaşlarımıza kaliteli, hızlı, kolay erişilebilir, zamandan bağımsız bir şekilde hizmet sunulmakta, kurumlar arası bilgi alışverişi sağlanarak iş ve veri tabanının tekrarlanması önlenmekte. Aynı zamanda bilgiye dayalı çözüm bulma süreçleri geliştirilmekte ve hızlandırılmakta. Kağıt bağımlılığı ve kullanımı azalmakta, insan yanlışlarının en aza indirgenmesiyle
e-Devlet uygulamalarının yüzde 62’si SGK tarafından sunuluyor SGK’nın sunduğu hizmetleri sürekli güncellediğinin altını çizen Aydın, “ Bilgi teknolojilerini en üst seviyede kullanmaktayız. Sayısal devrimin tüm sektörlere etkisi sayesinde SGK bugün farklı yazılımlarla yaklaşık 3100 hastaneye, 25 bin eczaneye, 5100 optik müessesesine ve 77 milyon vatandaşımıza hizmet veriyor. Kamu kurumları içerisinde kullanılan e-Devlet uygulamalarının (kamu. turkiye.gov.tr) yüzde 62’si SGK tarafından sunuluyor. SGK anlık veri akışının ve değişimin en yüksek olduğu kurumlardan biri. Veri miktarının çok fazla olması, tüm çalışanlarımızı sürekli çevrimiçi ve güncel bilgilerle sisteme bağlı tutmaya çalışırken aynı zamanda milyonlarca sorgulama yapmak zorunda kalmamıza neden oluyor” dedi. Aydın, SGK’nın sistemlerinin canlı sistemler olduğunu belirterek şunları söyledi: “Değişen mevzuat tüm yazılımlarda güncelleme gerektiriyor. Tüm bu aşamada; hız mı, veri tutarlılığı mı, veri güvenliği mi gibi sorunlarla uğraşırken aslında hepsinin aynı anda çok önemli olduğunu fark ediyoruz. Bu anlamda bu sorunları aynı anda aşmanın yolunun sürekli yeni teknolojileri takip etmekten geçtiğini de görüyoruz. Bu nedenle iletişimimizi hızlandıracak çevrimiçi sistemlere yapmış olduğumuz alt yapı iyileştirme çalışmalarımızla ilk anda hizmet aksamalarının önüne geçmiş olmakla birlikte orta ve uzun vadede büyük fayda sağlayacağı görülüyor. Bu iyileştirmeler sayesinde uygulamada karşılaşılan aksaklıklar giderilecek, sağlık giderlerinin ve kayıt dışı istihdamın azaltılması anlamında ülke ekonomisine büyük katkı sağlanacaktır.”
8
BThaber
E-TOPLUM
11 - 17 MAYIS 2015
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
Dersi ayakta görecekler
WEF GIT 2015 Dünya Ekonomik Forumu Küresel Bilgi Teknolojisi Raporu 2015 yayınlandı. Türkiye’nin ağa (bilgi toplumuna) hazır olma yeri: 143 ülke arasında 48’inci. Bir önceki 2014 raporundaki 148 ülke arasında 51’inciydik. 2013’te ise 45’inciydik. (INSEAD ve Cornell’in de katkısıyla WEF Global Information Technology Report 2015). Özet: Üç yıl içinde 45’ten 51’e inip, şimdi 48’e çıkmışız. Çevresel koşullar alt indeksinde 44’üncüyüz (geçen yılla aynı). Hazırolma alt indeksinde 42’inciyiz (geçen yıl 41). Kullanım alt indeksinde 63’üncüyüz (geçen yıl 62). Ekonomik ve sosyal etki alt indeksinde 65’inciyiz (geçen yıl 59). 4 tane alt indeksi 10 “ayak,” onları da 50 tane “gösterge” destekliyor. Hazırlık ayağında “bilişime erişim” koşulları iyileşti: 2014’te 17’inci
sıradaydık, şimdi 8 olduk. Devletin bilişimi kullanma ayağında 60’dan 55’e çıktık. Sosyal etki ayağında 67’den 50’ye çıktık. Beceriler ayağında iki yıldır 80’inciyiz. İnternet ve telekom rekabetçiliği göstergesinde (4.03) yine birinciyiz. Sabit genişbant tarifelerinde (4.02) 24’ten 21’e çıktık. Bilişimin yeni hizmet ve ürünleri teşvikinde (9.01) 53’ten 44’e çıktık. İnovasyon kapasitemiz (7.02) 2014’te 45ten şimdi 77’ye indik. BİT patent başvurusunda (9.02) 49’uncu sırada iki yıldır sabitiz. Okullarda internete erişimde (10.02) 63’ten 58’e çıktık. İnternetin kişisel kullanımı ayağında (6.02) 73 ve 72’deyiz. Bilgi temelli işlerde istihdam (9.04) 77’den 80’e indik.
ABD’de bir ilkokulun yönetimi, sınıflardaki iskemleleri atmaya karar verdi. California’da San Rafael’deki Vallecito İlkokulu’nda öğrenciler, kendi boylarına ayarlanabilen masalara dayanarak ayakta ders görecekler. Çünkü, çocukların daha ilkokul yaşından itibaren oturarak, hareketsiz bir yaşama alışmasını önlemek gerekiyor. İngiltere’de Cambridge Ü kaynaklı bir araştırma, hareketsizliğin gerçek bir sağlık sorunu yarattığını gösterdi: Her yıl sadece Avrupa’da 676 bin ölümün sırf hareketsiz yaşam sonucu olduğu anlaşıldı. Aşırı şişmanlıktan ölenler 337 bini aşıyor. Avrupa’da hareketsizlikten ölenlerin sayısı, oburluktan ölenlerden iki kat fazla. Hele, oburluğunyaşam tarzı halinde olduğu ABD’de durum her halde daha berbat. ABD’de eğitim araştırmalarıyla ünlü Kaiser Vakfı’nın verilerine göre çocuklar ortalama 7.5 saati ekran başında geçiriyor:
Uyanık oldukları sürenin % 80-90’ında hareketsizler. Okula servisle gidiyorlar, yürümüyorlar, orada sürekli oturuyorlar, eve gelince yine oturuyorlar, ve buna doğal bir yaşam tarzı olarak alışıyorlar. Spor yapsalar bile bu, artık yeterli olamıyor. İskemleyi sınıftan atacak ilkokulda ders süreleri sadece 15 dakika. Çocuklar 3-4 saatlerini ayakta geçirecekler. İsteyene iskemle ve tabure de olacak. Masaları boylarına göre ayarlayacakları için, ayakta durmak onlara doğal gelecek. Masanın altında, ayak dayamak için ileri-geri oynayan pedallı bir düzenek var. Çocuk, isterse buraya ayağını dayar, masaya dayanır. Kuyrukta bekler gibi ayakta durmakla omurgakalça açısını organik bir açıyla koruyup destekleyerek durmak arasında fark var. Buna dinamik duruş deniliyor. Ayakta durarak, çocukların ortalama % 17 daha fazla kalori harcadıkları, ABD’de
resmi raporlara yansıdı. Daha kilolu çocuklar ise ayakta durarak % 30 daha fazla kalori harcıyormuş. Sadece kilo sorununa değil, ADHD denilen, hiperaktivite, dikkati odaklayamama sorununa da yarayacağı düşünülüyor. Çocuklar, ayakta durarak dersi izlediklerinde daha dikkatli oluyormuş. Sınıftan iskemleyi atma fikri, kızları Vallecito İlkokulu’nda okuyan, San Fransisco’da olimpiyat sporcusu yetiştiren, ağır spor çalışmaları yaptıran CrossFit şirketinin kurucuları, fizyoterapist Juliet ve Kelly Starrett çiftinden çıktı. Okulun yenilikçi fikirlere açık yönetiminin oluruyla bu işe resmen başlanacak. Geçen aylardaki ilk denemeleri çocuklar sevdi. Sınıflara, yeni masaların bir faturası var elbette: 150 bin Dolar. Starrett çifti bu fikri başka okullara da benimseterek ülke çapında bir kampanyaya dönüştürmeye başladılar. Amaç, fonu “kitlenin” sağlaması.
girişimi, beyin dalgalarının ölçümünü pazarlamada kullanma yenilikçiliğinden ibaret. Düşünce gücünü
fiziksel harekete dönüştürme teknolojisi 10 yıldır var artık. İlk kez 2005’te ABD Brown Ü’de, hareket yeteneği kalmamış felçli bir genç, sadece düşünce yetisini kullanarak e-posta yolladı: 24 yaşındaki hastanın beyninde istemli hareketleri sağlayan bölgesine, içinde 100 elektrot bulunan bir yonga yerleştirildi. Hasta, sadece “düşünerek” bilgisayar ve televizyonu idare etmeyi öğrendi. 6 hafta sonra da e-posta yollayabildi.
Düşündüğün yere uç Bir Rus havayolu şirketi, pazarlama ile bilimi evlendirerek mükemmel bir tanıtım yaptı. S7 adlı şirket, Moskova’da büyük bir AVM’de, “hayallerindeki şehre” uçmaları için 49 kişiye bedava bilet verdi. Ama bir şartla: Bir ekranda, bir uçağı, sadece düşünce gücüyle Moskova’dan, gitmek istedikleri şehre kadar düz bir hat üzerinde yürütecekler. Yarışmaya katılanların başına, beyin dalgalarını bir bilgisayara iletecek duyarga takıldı. Kişi,
ekrana odaklanıp, uçağı düz bir hat üzerinde ilerletmeyi ve hedefe vardırmayı başarırsa, bedava bileti kaptı. Bu iş için 2 metre eninde bir ekran AVM’nin ortasına dikildi. Ekranda dünya, bir küre şeklinde görülüyor. Kişinin, 45 saniyede uçağı varış noktasına götürmesi gerekiyor. En ufak bir dikkat eksikliğinde uçak rotadan çıkıyor. Çok basit gibi görünen, ama hiç de basit olmayan bu işleme 250 kişi başvurdu. Sadece 49’u
uçağı hedefe ulaştırabildi. Ama kazanamayanlara da 5 bin uçuş mili armağan edildi. Havayolu şirketinin bu
OYUN YAZILIM VE DONANIMLARI FUARI
“Yaşamın sırrı oyunda gizli...” www.e-gameshow.com
Ziyaret Saatleri: 10:00-20:00
DESTEKLEYEN KURULUŞL AR
www.atisfuarcilik.com
www.semor.com.tr
Cinnah Cad. No: 102/4 06690,Çankaya-Ankara/Turkey Tel : +90 312 442 90 02 | Fax : +90 312 442 90 25 BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) İZNİ İLE DÜZENLENMEKTEDİR.
10
BThaber
E-TOPLUM
11 - 17 MAYIS 2015
Türksat, BELGENET’i kamuda yaygınlaştırmak istiyor Haber Merkezi
KİK, güvenlik duvarı alımı ihalesini iptal etti Kamu İhale Kurulu, 8 Nisan 2015 tarihli kararına göre ‘Yeni Nesil Güvenlik Duvarı Alımı’ ihalesini; rekabeti engelleyici hususlara yer vermesinden ötürü iptal etti. Karar emsal teşkil edebilecek nitelikte. KİK, ‘Yeni Nesil Güvenlik Duvarı Alımı’ ihalesine ilişkin olarak, Veri Teknik firmasının şikayet başvurusu üzerine yaptığı incelemeyle ihaleyi iptal etti. Veriteknik’in başvuru sahibi olarak dilekçesinde; “Teklif edilecek güvenlik duvarı ‘Gartner Magic Quadrand Enterprise Network Firewalls 2014’ raporunda ‘Leaders’ konumunda bulunmalıdır.” düzenlemesi yabancı markaya avantaj oluşturduğundan ilgili maddenin tamamen kaldırılması veya “Uluslararası Sertifikaya Sahip Yerli Ürün Teklif Edecek Firmalarda Bu Şart Aranmayacaktır” ibaresinin
eklenmesi talep edildi. İnceleme sonucunda; ‘Teknik Şartname’deki Gartner raporunun teklif edilen ürün için asgari teknik kriter olmadığı, başka marka ve model ürünün katılımının sağlanmasına yönelik düzenleme yapılarak da idarenin ihtiyaçlarını karşılayacak ürünlerin temininin mümkün olduğu, ayrıca yerli malı teklif eden istekler lehine fiyat avantajı sağlanması gerektiği anlaşıldı. Dolayısıyla, söz konusu düzenlemenin; 4734 sayılı Kanun’un 12’nci maddesinde “rekabeti engelleyici hususlara yer verilmemesi” ve “belirli bir marka veya modele yönelik özellik ve tanımlamalara yer verilmemesi” kurallarını ihlal ettiği anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu neticesine varıldı. KİK, ihalenin oybirliğiyle iptaline karar verdi.
Türksat tarafından düzenlenen ‘BELGENET – Elektronik Belge Yönetim Sistemi Konferansı’, 29 Nisan’da Ankara’da gerçekleştirildi. Konferansın açılış konuşmasını yapan Türksat Genel Müdürü Prof. Dr. Ensar Gül, teknolojinin geldiği noktada belgelerin artık elektronik ortamda yazıldığını ve paylaşıldığını belirterek kağıt üzerindeki belgeye gerek duymadıklarını aktardı. Türksat tarafından geliştirilen açık kaynak kodlu, veri tabanından bağımsız tamamen milli bir yazılım ürettiklerinin altını çizen Gül, “Amacımız BELGENET’i tüm kamuda yaygın hale getirmek. BELGENET’i bulut üzerine taşıyoruz” dedi. BELGENET Bulut’un lansmanı yapıldı Türksat Bilişim İş Geliştirme ve Proje Yönetim Direktörü Ömer Faruk Çöllüoğlu, BELGENET’in kamuda aktif olarak 100 bine yakın kullanıcısı olduğunu söyleyerek bu kullanıcıların yıllık yaklaşık 10 milyon evrak
ürettklerini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu 10 milyon evrakla birlikte 2 bin 492 ağaç ve 2 hektarlık ormanlık alan sadece BELGENET kullanıcısı 14 kurum tarafından yapılan çalışmalar neticesinde kurtarılmış oluyor. BELGENET, büyük avantajlar sunuyor. BELGENET; sunucu bağımsızdır, mobildir. Mobil olması, her yerden imza atılabilmesi anlamını da taşıyor. BELGENET, uyumlu, bütünleşik ve arkasında Türksat’ın bilişim tecrübesi bulunuyor. Ayrıca biz Türksat Bilişim olarak, kurumlara anahtar teslim yazılım projeleri teslim ediyoruz. Mekânsal verinin yönetimini yapıyoruz. Siber güvenlik alanında testler, analizler gerçekleştiriyoruz. Kamunun ortak çağrı merkezine gidişine doğru çalışmalarımız sürüyor.” BELGENET Bulut’un ilk kez lansmanının yapıldığının altını çizen Çöllüoğlu, artık isteyen kamu kurumlarının bulut üzerinden BELGENET hizmeti alabileceğini kaydederek bu hizmeti kamunun ortak EBYS sistemi olarak görüyoruz dedi.
TÜİK, Yönetim Bilgi Sistemi’ni gerçekleştirecek firma arıyor! Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Birol Aydemir ise BELGENET kullanımıyla ilgili tecrübelerini katılımcılarla paylaştı. Aydemir, sunumunda şunları aktardı: “Bu işi kısa sürede nasıl bu kadar iyi yaptık? Kurum olarak 5 ayda bu sistemi uygulamaya başladık. Öncelikle diğer kamu kurumlarının yaptıklarını, tecrübelerini incelemek çok önemli. Farklı birimlerdeki kişilerle çalışma grupları oluşturduk. Yardım Masası kurduk. Birim proje sorumlulları tesbit edildi. Yönerge yayımladık. Her aşamada eğitim verdik. Başarı kriterlerini şöyle sıralayabilirim: Kurumsal sahiplenme, iç iletişim, mimari uygunluğu, radikal geçiş, standartlara uyma. Sadece EBYS’yi düşünmek yetmez, bir bütün olarak düşünmek gerekir. Kurum olarak 2 yıldır Yönetim Bilgi Sistemi üzerinde çalışıyoruz; toplam 64 modülden oluşan bir sistem; henüz bunu yapacak firma çıkmadı! En muhtemel kurum Türksat gözüküyor.”
Bilginin ticarileşmesi için TTO’lar destekleniyor Teknoloji Transfer Ofisleri Uluslararası Konferansı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın da katılımıyla 28 Nisan tarihinde Ankara’da düzenlendi. Konferansta konuşan Bakan Işık, Türkiye’nin bilgi toplumuna geçmesi için önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirterek “Bilginin üretildiği en önemli merkezler üniversitelerdir. Dünya ‘4. Kuşak’ üniversiteyi konuşuyor; üniversiteler artık disiplinler arası çalışmayı ön plana almak zorunda. Türkiye’de üniversiteler artık mutlaka araştırmaya, teknoloji geliştirmeye ve interdisipliner çalışmaya da odaklanmalı. Türkiye artık geleneksel olarak güçlü olduğu tüm sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçmek durumunda. Bunun da yolu; üniversitelerle sanayinin iş birliği gerçekleştirmesiyle olur”
açıklamasını yaptı. Artık ilkokullara kodlama dersi koyalım Türkiye’nin artık bilgi üretecek mekanizmaları daha fazla desteklemesi gerektiğini söyleyen Fikri Işık, bugün gelinen noktada Türkiye’de 177 Ar-Ge merkezi bulunduğunu belirterek hedefin bu rakamı 500’e çıkarmak olduğunu dile getirdi. Işık, şunları kaydetti: “Bilginin ticarileşmesi çağımızın en önemli önceliği; bunu bazı arayüzler devreye sokarak yapacağız. Bu da TTO’dur. Üniversteleri TTO’lar kurmaya özendiriyoruz. Bilgi ekonomisi için en değerli kaynak; nitelikli en insan kaynağıdır ki bu da sihirli cümledir. Bunun için üniversitelerimize destek oluyoruz. Artık ilkokullara kodlama dersi
koyalım. TÜBİTAK olarak da ülkemizdeki tüm bilim fuarlarını destekliyoruz.” Bilim insanlarımızın Türkiye’ye dönüşünün hızlandığına dikkat çeken Işık, “Beyin gücünüzü ülkemiz için kullanın. Hem siz kazanın hem Türkiye. Dünya ile entegre olmak istiyoruz. Artık dünya açık Ar-Ge’yi konuşuyor” dedi. Avrupa Birliği’nin; Gaziantep Teknopark, Erciyes Teknopark ve Fırat Teknokent için verdiği desteğe teşekkür eden Bakan Işık, Türkye’nin yönünün ‘batı’ olduğunu kaydetti. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Maslahatgüzarı Bela Szombati de dünya araştırma harcamalarının önemli bölümünün AB’de gerçekleştirildiğini ifade ederek Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için her türlü desteği vereceklerini aktardı.
BThaber 11 - 17 MAYIS 2015
BİLİŞİM DÜNYASI
11
Akıllı şehirli için akıllı şebekeler Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Fuarı İstanbul’da yapıldı. Etkinliğin açılışı Bilim ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından yapıldı. Beyaz Saray danışmanlarından John McDonald, Avrupa Komisyonu Proje Lideri Gianluca Fulli, IEEE PES Türkiye Başkanı Prof. Dr. Ömer Usta gibi isimler de konuk konuşmacı olarak etkinlikte yer aldı. Fuara Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Hollanda, Kanada, Danimarka, İtalya, İspanya, Orta ve Doğu Afrika, Güney Amerika ve Ortadoğu ülkelerinden hükümet ve bürokrat düzeyinde heyetler katıldı ve ücretsiz görüşmeler gerçekleşti. Uluslararası metroloji ve standardizasyon kuruluşları, uluslararası akıllı şebeke, elektrik, su ve gaz sayacı üretici ve ithalatçı firmaları, elektrik ve doğal gaz dağıtım şirketleri, organize sanayi bölgeleri, belediyeler, uygunluk değerlendirme kuruluşları, otomasyon firmaları, muayene, deney ve kalibrasyon kuruluşları, Ar-Ge firmaları, enerji üretim/ dağıtım firmaları, GSM operatörleri, akıllı bina firmaları ve yazılım firmaları ile ilgili yurt içi ve yurt dışı sektör temsilcilerinden oluşan binlerce uzman ve akademisyenin katıldığı fuara 150 yerel ve uluslararası marka stant açtı.
2020 yılında 1,5 trilyon dolar pazar büyüklüğüne ulaşması beklenen ‘Akıllı Şehir’ konusunun masaya yatırıldığı fuarda, Mobit Bilişim İş Geliştirme ve Çözüm Mimarı Mehmet Taşkıranoğlu, Akıllı Şebeke Yönetim Çözümleri konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Taşkıranoğlu, sunumunda elektrik, su, doğalgaz faturalarının oluşturulması hakkında bilgi verdi ve İstanbul’un en büyük derdi olan otopark sorununa dikkat çekti. Taşkıranoğlu, Mobit Bilişim tarafından geliştirilen Parkomat – Mobil Otopark İşletme Uygulaması ile Gelir İdaresi Başkanlığı ve TÜBİTAK Onaylı Yazarkasa POS üzerinde çalışan hibrit çözüm ile tam kontrol sağlanabildiğini belirtti. “Ölçmeden Yönetemezsin!” mottosuyla hareket eden Turkcell de kongrede Turkcell Akıllı Enerji Servisi’ni tanıttı. Sistem ile tüm lokasyonlar ve enerji tüketen makineler, her yerden anlık izlenebiliyor. Asıl fayda bu bilgilerin anlamlandırılması
sonucunda ortaya çıkıyor. Enerji tüketim bilgileri anlamlandırılmış olarak sunulduğunda enerji tüketimi yönetilebiliyor. İşletmeler, tüm Türkiye’deki enerji tüketimlerini tek bir harita üzerinden izleyebiliyor, karşılaştırabiliyor, reaktif cezaya düşmeden öngörebiliyor ve yönetebiliyor. Bugün, reaktif cezalar, faturaların yüzde 30’una kadar ulaşabiliyor. Sayaç okuma, lojistik, finansal hizmetler tarafında mobil POS cihazları ve ATM’ler, yazarkasalar, tarım ve hayvancılık, güvenlik bağlantılı binalar M2M’in yükseliş gösterdiği alanlar olarak gösteriliyor. Türkiye’deki ilk M2M uygulamaları 2001’de Araç Takip Uygulamaları ile başladı. M2M çözümleri; elektrik, su ve gaz sayaçlarında kayıp/kaçak oranının azaltılması, yiyecek-içecek makine ve dolaplarının takibinde rota optimizasyonu, uzaktan sulama otomasyonu, seraların takibi, lojistik sektöründe akaryakıt maliyetlerinin azaltılması gibi pek çok farklı amaçla kullanılıyor.
Teknoloji gelişiyor, yurtdışı seyahat harcamaları artıyor Haber Merkezi Turizm ve seyahat endüstrisine teknoloji çözümleri sunan Amadeus Bilgi Teknolojileri Grubu, dünyadaki seyahat eğilimlerinin mercek altına alındığı “Seyahatin Geleceğini Şekillendirmek” başlıklı raporunu yayınladı. Türkiye’de faaliyet gösteren Amadeus adına, seyahat tahminleri şirketi Oxford Economics’in aralarında Türk Hava Yolları’nın da bulunduğu 15 firmanın yöneticisiyle yaptığı görüşmelere dayanarak hazırladığı çalışma dünyadaki ve Türkiye’deki turizm ve seyahat eğilimlerini ortaya koydu. Park Bosphorus Hotel’de düzenlenen basın toplantısında ‘Geleceğin Seyahatini Şekillendirmek’ raporunu açıklayan Amadeus Dağıtımdan
Sorumlu Başkan Yardımcısı Holger Taubmann; Amadeus’un hizmet verdiği müşteri grupları arasında hava yolları, oteller, demir yolları ve deniz taşımacılığı firmaları gibi seyahat hizmetleri sunan şirketler, turizm acentaları ve web siteleri gibi sehayat satan kurumlar ile seyahat yönetimi firmaları gibi seyahat satın alan şirketler bulunduğunu dile getirdi. 1994 yılından beri 155 kişilik bir ekiple Türkiye’de faaliyet gösteren Amadeus, dağıtım, turizm acenteleri için bilişim teknolojileri çözümleri, e-ticaret platformları, sadakat çözümleri gibi hizmetler sunuyor. “Geleceğin Seyahatini Şekillendirmek” raporunun sonuçlarını paylaşan Holger Taubmann; küresel seyahat endüstrisinin önümüzdeki yıllarda gelişimini sürdüreceğini,
2023’e kadar Türkiye’deki yurtdışı seyahat harcamalarının her yıl yüzde 5’in üzerinde bir oranda artacağını dile getirdi. Önümüzdeki 10 yıl içinse dünya seyahat endüstrisi için iyimser bir tablo olacağını ve küresel gayrisafi hasıla artış oranının yüzde 2 üzerinde, yıllık yüzde 5,4 oranında büyüyeceği tahmin ettiklerini sözlerine ekledi. Küresel büyümeyi sağlayan gücün ise 2023 itibariyle yurtdışı seyahat harcamalarında yüzde 20 oranında artış kaydedecek olan Çin olduğunu belirten Taubmann, artan gelir ve değişen tüketici alışkanlıkları sayesinde Türkiye, Rusya, Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerin de gelecek 10 yılda bu alanda yıllık yüzde 5’in üzerinde büyüme kaydedeceğini ön gördüklerini söyledi.
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
11 - 17 MAYIS 2015
“Veriyi bir ‘değer’ haline çevirmek, ‘özgürlük’ demek” Handan Aybars Veri entegrasyonu yazılımı alanında faaliyet gösteren Informatica ve Türkiye’deki iş ortağı KOMTAŞ Bilgi Yönetimi; kurumsal veri yönetiminin uçtan uca ele alındığı “Information-Centric Organizations Summit” etkinliğini 29 Nisan’da gerçekleştirdi. Kurumsal veri yönetiminin tüm yönleriyle ele alındığı toplantıda, Informatica Akıllı Veri Yönetimi Platformu da tanıtıldı. Açılış konuşmasını yapan KOMTAŞ Bilgi Yönetimi Genel Müdürü Yüksel Çomak, uygulama analitiği ve veri arasındaki hızı yönettiklerini, veriye bakış açısının değişmesi gerektiğini vurguladı. “Önümüzdeki dönemde liderler daha fazla ‘veri’ odaklı kararlar vermek zorunda kalacaklar” diyen Çomak, “Zamanında bu veri mimarisi ile kurumsal mimariyi doğru bir şekilde kurgulayamazsak ileride sıkıntılar yaşarız” yorumunu yaptı. Informatica Güney Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı Emilio Valdes de Avrupa Birliği’nin (AB) şirketler arası veri paylaşımını yasa ile güvenilir ve paylaşılabilir hale getirdiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Türkiye’deki şirketler de bir yasaya bağımlı olarak belirlenecek kurallar çerçevesinde kendi aralarında veri paylaşabilmeli. Veriyi bir ‘değer’ haline çevirmek, ‘özgürlük’ demek. Bir uçak yolculuğunda sadece tek yönde 1 terabayt veri üretiliyor. Bu veri, analitik olarak birçok sektöre hizmet ediyor. Türkiye’de şirketlerde uygulama temelli bir yaklaşım var. Hedefimiz uygulama odaklı yaklaşımı veri odaklı yaklaşıma çevirmek olmalı.” Kurumsal yapının buluta güveni oluşmalı Sunumunun ardından sorularımızı yanıtlayan Emilio Valdes, Türkiye pazarındaki strateji, hedef ve beklentilerini de paylaştı:
Informatica, Türkiye pazarının bulut bilişimde sunduğu potansiyele güveniyor. Hedef ise yeni çözümleri kurumsal yapıya sunmak.
KOMTAŞ Bilgi Yönetimi Genel Müdürü Yüksel Çomak n Büyük veri ve analiz, sektörlerde nasıl bir değişim getiriyor? Büyük veriye yatırımda kurum için hayati olan veriye yatırım yapılacak. Kurumlar çapraz pazarlama veya düzenlemelere uyum için gerekli olan veriyi toparlayacaklar. Sadece finans veya telekomda değil, perakende, ilaç gibi sektörler başta olmak üzere tüm sektörlerde bu eğilimi görüyoruz. Büyük veri bir megatrend ve yeni nesil analitiğin de temeli. Verimiz hep vardı ve bizim için hep büyüktü. Ama şimdi farklı olan, etkileşimli verinin hızlı artışı, farklı kanalların veri gelişimi ve paylaşımında öne çıkması. Çok cihaz kullanıyoruz ve bunların hepsi veri üretiyor. Bu verilerin anlık analizi, performans için önemli. IoT ve M2M de bu gelişimi destekliyor. Bakış açımız; büyük veriyi fayda yaratması için buna uygun teknolojilerle desteklemek. Şirketlere bilgi işleme süreçlerinde yardım ediyor, iletişim ve etkileşimleri takip ediyor, Hadoop temelli platformları destekliyoruz. Bu bizim için yeni bir konsept değil. Ama
geleneksel veri merkezleri odaklı yaptığımız analizler, bugünün büyük veri ortamına uyum sağlayarak gelişiyor. Böylece kurumlar sahip olunan tüm bilgi ve deneyimi kullanabiliyorlar. Bu tarz bir yatırımın geri dönüşü de hızlı. Büyük veri sonuçta inanılmaz büyüme ve inanılmaz fırsatlar demek. Bu konuda farkındalık aslında yeni değil, ama uyum çalışmalarında asıl şimdi büyük bir patlama var. n EMEA bölgesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye burada nasıl bir konumda? EMEA aslında diğer bölgelerden farklı değil. Bulut büyüyor ve kurumsal farkındalık artıyor. Türkiye’de bulut ve güvenlik konusunda gelişim adına atılması gereken adımlar var. Artık küresel bir ağ toplumu var. Anlık değer yaratabilmek tüm sektörler için önemli. Bağlantılı olmak, tüm dünyada iş yapış biçimlerini birbirine yaklaştırıyor. Türkiye’de kurumsal anlamda buluta güven oluşmalı. Düzenlemeler ile bireysel ilginin gelişmesi gelecek süreçte önemli olacak.
n Nasıl bir gelişim bekliyorsunuz? Eskiden salesforce.com’da çalışıyordum. İspanya’daki ilk çalışanlardan biriydim ve orada da o yıllarda ‘veriniz ABD’de bir veri merkezinde olacak’ dediğinizde direkt olumsuz bir bakış vardı. Ama sonra bir dönüşüm başladı ve şirketler fark etti ki, veriyi depolamak iyi ama bu konuda profesyonel bir desteği almak çok daha büyük bir güvenlik demek. Sonuçta önde gelen bulut şirketlerinden daha güvenli bir altyapı yoktur. Bu işin teknik tarafı. Düzenleme açısından baktığımızda, veri koruma kanunu yerelde bu eğilimi ne seviyede destekliyor? Bu ayrı bir tartışma demek. Ülkeler arasında bu konuda şifreleme kanunları var. Yıllar içinde gelişimle İspanya’daki şirketler, önde gelen finans ve telekom şirketleri bugün bulut çözümleri kullanıyor. Düzenlemeler de bunu destekliyor. Çünkü yasal yapı, iş hayatının gerçeklerine ve pazarın beklentilerine uymalı. Bu nedenle bana güvenin, bu konuda gelişmeleri göreceksiniz. Verinin güvende ve şifreli olmasını sağladıktan sonra
arkası gelecektir. Bu da Informatica’nın işi zaten. Güvenli bir yapı sunmamız uçtan uca bizi farklı kılıyor. Bu konuda gelişimin bir süreç işi olduğunu biliyoruz. Bu yüzden aceleci değiliz. n Türkiye pazarında Informatica olarak yerinizi aldınız. Bundan sonra çalışmalarınız ve KOMTAŞ ile işbirliğiniz nasıl bir seyir izleyecek? Büyük beklentilerimiz var. KOMTAŞ, çözümlerimizle yıllar boyu önemli çalışmalara imza attı. Önde gelen sektörlerin büyük şirketlerinin neredeyse hepsi KOMTAŞ sayesinde Informatica kullanıcısı. Ama sahip olduğumuz tüm ürün ve çözümlerin müşterisi değiller. Bunları onlara tanıtmak, pazarda hızlı büyümemizi sağlayacak. Bu çözümlerimizi sunmakla varolan müşterilerimizde bile önemli bir satış potansiyeline sahibiz. KOMTAŞ bizim pazardaki gücümüz ve biz de İstanbul’da ofis açtık. Bu bizim Türkiye pazarına verdiğimiz önemin bir göstergesi aslında. İstanbul’da bir ekibimiz var. Önce İstanbul’da çalışmaları konsolide etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu süreçte Ankara’ya da İstanbul merkezden ulaşacağız. Ama istikrarı sağladığımızda ve yeni büyüme fırsatlarını takip ettiğimizde o zaman Ankara’da da bir ofis açabiliriz. Ama en azından bu yılki önceliğimiz bu değil.
Informatica Güney Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı Emilio Valdes
14
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Ortadoğu, Afrika ve Türkiye’den gelen gazeteciler için özel olarak düzenlenen Bülent Nevres Lizbon etkinlikte Kaspersky Lab Küresel Araştırma ve Analiz Ekibi (GReAT) ve Küresel Ürün ve Teknoloji Pazarlama departmanı uzmanları yaşanan ve olası siber tehditler hakkında bilgiler verirken bu tehditlere karşı ne gibi önlemler alınması gerektiği ve en son eğilimler gibi konularda ayrıntılı bilgiler verdiler. Etkinliğin açılışında konuşan Kaspersky Lab, GReAT Direktör Yardımcısı Sergey Novikov, “Kaspersky Lab’ta Internet ve yeni teknolojilerin getirdiği risk faktörlerinin ortadan kaldırılması gerektiğine inanıyoruz: Kritik alt yapılar ve yüksek risk teşkil eden kapsamlı teknolojiler; genel kamu ya da şirketlerin eğitimi ve yasa uygulama ve uluslararası işbirliği. Siber güvenliği ihmal etmek yalnızca para, veri ve itibarın risk altına girmesine değil, ayrıca siber tehditlerin yayılmasına da yol açar” dedi. Etkinlikte Kaspersky Lab’ın 2015 yılının ilk çeyreğinde yaptığı BT tehditleri analizleri raporu da masaya yatırıldı. Rapora göre Ortadoğu, Türkiye ve Afrika (META) bölgesinde kullanıcıların ortalama yüzde 41’i yerel ağlar ve çıkarılabilir
11 - 17 MAYIS 2015
Kaspersky siber tehditlere karşı şirketleri uyarıyor Geçtiğimiz hafta Lizbon’da düzenlenen Kaspersky Lab Cyber Security Weekend etkinliğinde şirketleri siber tehditlere karşı uyardı.
ortamla ilgili güvenlik olayları ve kullanıcıların yüzde 21’i web ile ilgili tehditlerle karşılaşıyor. Kaspersky Security Network bulut hizmeti Ocak-Mart 2015 istatistikleri, yerel tehditlerden en çok etkilenen kullanıcı sayısının hala Mısır’da (yüzde 50,5) olduğunu, bunun Katar (yüzde 46), Suudi Arabistan (yüzde 45,8) ve Türkiye’nin
(yüzde 44,6) takip ettiğini gösteriyor. Web tehdidi olaylarına ilişkin en yüksek sayı Katar (bu tehditlerle karşılaşan KSN kullanıcılarının yüzde 31’i), Birleşik Arap Emirlikleri (yüzde 29), Türkiye (yüzde 25) ve Suudi Arabistan’da (yüzde 24) bulunuyor. Kenya, Güney Afrika, Bahreyn ve Lübnan bir
dereceye kadar daha az tehdit seviyelerine sahip: Kullanıcıların yüzde 14-18’i çevrimiçi tehditlerden ve yüzde 33-37’si yerel tehditlerden etkileniyor. B2B International ve Kaspersky Lab tarafından gerçekleştirilen 2014 Küresel Kurumsal BT Güvenliği Riskleri Araştırmasına göre ise bölgedeki şirketlerin çeyreği
ile yarısından fazlası geçen yıl virüslerle ve diğer kötü amaçlı yazılımlarla, istenmeyen posta, kimlik avı ve yazılım açıklarıyla karşılaşmış. Bu tehditlerin arasında şirketler, ayrıca ağ ihlalleri ve hedefli saldırılarla, DDoS, mobil aygıtlarda veri kaybı, dosya paylaşımı ve veri sızıntıları ile uğraşıyor. Etkinlikte misafir konuşmacı olarak yer alan EY (eski adıyla Ernst & Young) EMEIA Danışma Kurulu Ortağı Raddad Ayoub, bölgedeki kurumsal siber güvenlikle ilgili bazı gerçekler ve eğilimler hakkında bilgiler verdi. Kaspersky Lab GReAT Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı Sergey Lozhkin ise hedefli saldırılar ve siber casusluklar ile ilgili bir sunum gerçekleştirdi. Artık şirketlerin yoğun saldırılarla karşılaştığını belirten Lozhkin sözlerine şöyle devam etti: “Günümüzde şirketler her taraftan hedefli ve çok sofistike saldırılarla karşı karşıya. Her geçen gün yeni bir grup ortaya çıkıyor. Bu yüzden şirketlerin verilerini daha dikkatli koruması, iş sürekliliğini devam ettirmek ve markaya bir zarar gelmemesi için çok daha özenli olmaları gerekiyor. Bu tarz gelişmiş saldırılar için güvenlik politikaları oluşturmak ve tüm çalışanları eğitmek gerekiyor. Ayrıca ağ güvenliği, kapsamlı sistem yönetimi ve özel güvenlik çözümleri uygulamak olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.”
Bilişim basını farkındalığını oluşturma ödülleri Türkiye’de bilgi teknolojileri alanında görev yapan basın mensupları tarafından kurulan Bilişim Muhabirleri Derneği’nin, bu yıl ilk kez düzenlediği ve bilişim alanındaki medya çalışmalarının farklı kategoriler çerçevesinde ödüllendirildiği, “Medya Ödülleri” 5 Mayıs’ta dağıtıldı. Türk Telekom’un ana sponsor olarak destek verdiği organizasyonun diğer sponsorları; Medya Takip Merkezi, CeBIT, Uyumsoft, Başarsoft ve Reeder markaları oldu. Programın sunuculuğunu gazeteci - yazar Nurhan Demirel gerçekleştirdi. Bilişim Muhabirleri Derneği Başkanı Musa Savaş “Bu yıl başladığımız bu organizasyonu bundan böyle her yıl için gelenekselleştirmeyi planlıyoruz. Medya Takip Merkezi, 2014 yılı boyunca bizim verdiğimiz anahtar kelimelerle, bilişim harici ana akım medya olarak adlandırdığımız, tüm yazılı
mecraları takip etti ve 2014 yılı boyunca bilişim haberlerine en çok yer veren yayınları tespit etti. Topladığımız verilerle, ödül törenimiz tamamen matematiksel verilere dayanıyor. Buradaki temel amacımız, ana akım medya mecralarında, bilişim muhabirlerinin farkındalığını ortaya koymak” dedi. Organizasyon kapsamında Büyük Ödül’ü Dünya gazetesi alırken, Bilişim Haber Sayısı
Ödülü’nü ise Habertürk gazetesi aldı. Toplam Bilişim Sayfası Ödülü kategorisinde ödüle layık görülen Bugün gazetesi aynı zamanda Bilişim Haberlerinin Toplam Gazeteye Oranı Ödülü’nün de sahibi oldu. Törende Bilişim Haberlerinin Toplam Okur ve Sayfa Genişliğine Oranı Ödülü’ne Hürriyet gazetesi layık görülürken, Yerel Bilişim Haber Sayısı Ödülü ise Ticari Hayat
gazetesinin oldu. Gaziantep Artı Haber ise Yerel Toplam Bilişim Sayfası Ödülü ve Yerelde Bilişim Haberlerinin Toplam Gazeteye Oranı Ödülü ile iki kategoride ödül almayı başardı. Haftalık Dergiler Bilişim Haber Sayısı Ödülü Para dergisinin olurken, Aylık Dergiler Bilişim Haber Sayısı Ödülü’nün kazananı ise Fortune dergisi oldu. Bilişim Muhabirleri Derneği Medya Ödülleri töreninde
Sektöre Hizmet Özel Ödülleri de sahiplerini buldu. PCNet, BTHaber, Telepati ve ICT Media bu ödüle layık görülen yayınlardı. Bilgi ve Teknoloji Kurumu Başkanı Tayfun Acarer de Sektöre Hizmet Ödülü’nü kurumu adına kabul etti. Cumhuriyet Gazetesi Ekonomi ve Bilişim Muhabiri Şehriban Kıraç ve Teknokulis Genel Yayın Yönetmeni Hasan Genç ise Yurtsan Atakan Anı Ödülü’nün sahibi oldu.
Yeni Sahra Mah. Fatih Cad. No:8 Ataşehir/İSTANBUL P.K. 34746 Tel: +90 (216) 373 98 00 Fax: +90 (216) 373 99 93 Web: www.bilgibirikim.com
16
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
11 - 17 MAYIS 2015
Elektronik tasarımcılar CDT Teknoloji Günü’nde buluştu Haber Merkezi Türkiye’de elektronik sistem tasarım ve üretimi gerçekleştiren kurumlarla Ar-Ge merkezlerine tasarım otomasyonu çözümleri sunan CDT Bilgi Teknolojileri’nin elektronik tasarım otomasyonu konusunda her yıl düzenlediği “CDT Teknoloji Günü” etkinliği Ankara’da Rixos Grand Otel’de
gerçekleştirildi. Alanında uzman ulusal ve uluslararası konuşmacılar
sunumlarında; elektronik kart tasarımı teknolojilerinde yeni duyurulan ürün ve
teknolojiler, entegre devre ve chip tasarımındaki gelişmeler, kart üretimi için
gerekli veri yönetiminin sağlanabilmesi için uygulanan yeni teknikler, kablolama ve kablo demetlerinin tasarımı ve üretimi için gelişen uygulamalar, test imkanlarını farklı bir boyuta taşıyan teknolojiler ve tasarım ve doğrulama süreçlerinde uygulanan ve gelişen metodolojiler içerikli konularda katılımcıları bilgilendirdiler. Uzay/ uçak sektöründe donanım standartlarının belirlendiği DO-254 standartları da etkinliğin dikkat çekici konuları arasındaydı. Katılımcılar seminerde genel hatlarıyla takip ettikleri konuları etkinlik ertesi iki gün boyunca düzenlenen çalışma gruplarında daha detaylı bir şekilde çalışma imkânı buldular. “CDT Tekonoloji Günü”ne gösterilen ilgiden çok memnun olduklarını belirten CDT Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Alpay Göğüş etkinliği düzenleme amaçlarını ve bu yıl ki durumunu şöyle yorumladı; “CDT Bilgi Teknolojileri olarak elektronik tasarım otomasyonu konusunda sunduğumuz çözümler ve temsil ettiğimiz firmalarla Türkiye’nin yanı sıra bölge ülkelerinde de teknoloji ve ürün geliştirme-üretme konularında faaliyet gösteriyor, sektör önderlerine hizmetler sunuyoruz. Hizmet verdiğimiz bu konular doğrultusunda gelişmeleri sektörün önde gelen firma temsilcileri ile paylaşmak, gerek yerel gerekse yabancı firmaların uzmanları ile onları buluşturmak, aynı zamanda da bu gelişmelerin ülkemize yansımalarını değerlendirebilmek amacıyla her yıl CDT Teknoloji Günü adlı etkinliğimizi düzenliyoruz. Bu toplantıda her yıl kullanılmakta olan ürün ve ilgi çeken konuların yanı sıra dünyadaki gelişmeler ile öne çıkan konulara ve bu konulardaki uzmanlara yer veriyoruz. Hem seçilen konular hem de içerikleri ile dünya standartlarında ve kalitesinde bir çalışma günü olarak düzenlediğimiz etkinliğimize gösterilen ilgiden çok memnunuz.” Kapsamlı ve özel uzmanlık gerektiren çok sayıda konunun katılımcılara sunulduğu sektörün önemli bir etkinliği olarak her yıl daha da gelişerek takipçileri ile buluşmaya devam edeceği belirtildi.
17 BThaber
DOSYA
Kesintisiz Verimlilik: İş Sürekliliği
11 - 17 MAYIS 2015 www.bthaber.com
İş süreçlerinde verimliliğin anahtarı teknoloji Ekrem Uçman
Artan iş hacmi, oluşan yeni iş modelleri ve kurumsal dünyadaki yeni oyuncuların artması, iş sürekliliğini şirketler için her zamandakinden daha önemli hale getirdi. İş sürekliliğinde verim yakalamayan şirketler, yoğun rekabetin yaşandığı pazarlarda geri kalırken, bu noktada teknolojiden faydalanan yapılar rakiplerinden
birkaç adım öne geçmeyi başarıyor. Günümüzde veri havuzlarının mobilite ve bulut bilişim ile birlikte giderek arttığını düşünürsek, şirketler ve kurumlar için bu verileri iyi analiz etmenin öneminin de arttığını söyleyebiliriz. Bu noktada veriyi iyi analiz edebilen, mobilite ve bulut çözümleri iş süreçlerine entegre
edebilen şirketlerin ve kurumların rakiplerinden bir adım önde olduğunu görüyoruz. Tabi entegrasyon sürecinde başarının da kendi iç yapısını tanıyıp, ona uygun çözümler geliştirmeden geçtiğini unutmamak gerekiyor. Bununla birlikte şirketlerin ve kurumların iş süreçlerinde sürekliliği
sağlamak için risk analizini de kapsamlı bir şekilde gerçekleştirmeleri gerekiyor. Olası felaket senaryolarına karşı yapılacak testler, şirketleri büyük zararların eşiğinden döndürürken, risk yönetimi konusuna yeterince önem vermeyen şirketler hem güven hem de maddi açıdan önemli kayıplar yaşayabiliyorlar.
18
DOSYA
BThaber
Kesintisiz Verimlilik: İş Sürekliliği
11 - 17 MAYIS 2015
Güvenlik ve risk yönetimi kurumlar için olmazsa olmaz İş dünyasında artan mobilite, stratejik büyük veri ve sosyal medya gibi eğilimler dolayısıyla veri, çağımızda ilk kez kurum dışına çıkmış durumda. “Kendi cihazını getir” (BYOD) gibi modern uygulamalar da kurumsal veri güvenliğinde soru işaretleri yaratıyor. Profesyonellerin kullandığı mobil cihazların kayıp ve çalıntı ihtimali kurumlar için birer risk faktörü. Mobil cihazların kayıp ve çalıntı durumuyla birlikte zararlı yazılımlar, sanal korsanlık ya da bilgi sızıntıları da önlem alınması gereken riskler yaratıyor. Bu sebeple kurumsal verinin korunması amacıyla geliştirilen güvenlik ve risk yönetimi çözümleri, işletmeler için iş sürekliliğinin en önemli unsurları haline gelmiş durumda. BT güvenliği konusuna gelecek olursak, her müşterinin ihtiyacının farklı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla BT güvenliğimizin kapsamı kurumların yapısına göre değişiklik gösteriyor. Klasik güvenlik duvarı gibi internet güvenliği teknolojileri geleneksel ve yetersiz kalabiliyor. Biz, Anadolu Bilişim olarak uygulama kontrolleri yapabilen yeni nesil teknolojileri kullanarak yönetim ve 7/24 sürekli izleme servisleri ile firmalara gelebilecek siber saldırılara karşı kapsamlı güvenlik hizmetleri sağlıyoruz. BT güvenliği konusunda müşterinin iş kritik uygulamalarının saldırılara açıklığını analiz ederek, proaktif bir şekilde müşterilerimizi geri besliyoruz ve uygulamalarını siber saldırılara karşı koruyoruz. Siber tehditlerden korunmak için öncelikle bilinçlendirme önemlidir ancak belirli bir düzeyde farkındalık seviyesine gelebilmek için bu konu sürekli eğitimler ile desteklenmelidir. Bireyler, çalıştıkları şirketleri ve kendirlerini etkileyebilecek siber saldırılar ile her an karşı karşıya kalabileceğini göz önünde bulundurarak her zaman hazırlıklı olmalıdır. Bu kapsamda Anadolu Bilişim uzmanları siber tehditler konusunda
Anadolu Bilişim Teknoloji Çözümleri Ve Hizmetleri Direktörü Yakup Kadri Ünal düzenli eğitimler ile desteklenmektedir. Rekabetçilik gücünün en değerli kurumsal bileşen olduğu günümüzün iş dünyasında, mobil çalışma kolaylığından ödün vermek mümkün değil. Bilgi teknolojilerinde dış kaynağa yönelim, muazzam bir verimlilik artışı ve iş süreçlerinde hızlanma sağlarken, mobil güvenlik konusunda çekinceleri de ortadan kaldırıyor. İşletmeler iş süreçlerini mobile taşıyarak rekabetçi avantajı elde etmek istiyor. İş çözümlerini mobili de entegre edecek şekilde dış kaynak olarak satın almaları onlara avantaj sağlıyor. İş hayatına büyük konfor getiren bulut bilişim ve mobilite gibi teknolojiler, veri merkezi hizmetleri sayesinde en güçlü güvenlik önlemleriyle desteklenebiliyor. Özellikle mobil cihaz yönetimi uygulamaları, olası güvenlik tehditlerini ve izinsiz kullanıcıları bir nebzede olsa engellemektedir. Şirket içi eğitimler ile mobil cihaz güvenliğini sadece yazılım ile değil, kullanım özellikleri ile de desteklemek gerekmektedir.
NetApp Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı
Sanallaştırma iş sürekliliğinde önemli rol oynuyor Büyük veri, mobil ve bulut teknolojilerinin şirketlerin kurumsal stratejilerinde yer alması, sanallaştırma teknolojileriyle tanışmayı da gerektirdi. Maliyetleri azaltma ve yönetim verimliliğini artırma süreçlerinde güçlü bir araç olan sanallaştırma, yönetimsel açıdan getirdiği kolaylıklarla veri depolama süreçlerinde en çok tercih edilen araçlardan biri. Mevcut kaynaklar üzerinde detaylı bir kontrol mekanizması oluşturulmasına yardımcı olan sanallaştırma, özellikle performans problemlerinden kaynaklanan sorunlara daha hızlı müdahale edilebilmesine yardımcı oluyor. Sunucu Sanallaştırma’nın yanı sıra Masaüstü Sanallaştırma, Ağ Sanallaştırma ve Uygulama Sanallaştırma çözümlerinin günümüzde geldiği nokta düşünüldüğünde, sanallaştırma artık sistem odalarının dışına çıkmış ve kurumda çalışan herkesin faydalanabileceği bir çözüm haline gelmiş durumda. Şirketlerin çalışabilirlik sürelerini artırabilmelerinde, Büyük Veri’den elde edilen değerli verilerin güvende tutulabilmesinde, iş sürekliliği ve felaket önleme yapılarının oluşturulmasında sanallaştırma teknolojileri artık önemli bir rol oynuyor. Felaket kurtarma ise yıllardan beri işletmelerin temel BT ihtiyaçlarından biri. Hiçbir işletme bir felaket anında veri kaybetmek istemez. Ancak kullandıkları teknoloji sebebi ile veri kaybetmek söz konusu olabilir. Bu temel sıkıntı nedeni ile, daha yenilikçi ve uygulanabilir felaket kurtarma yöntemlerine ihtiyaç duyulmuştur. Felaket kurtarma uygulama ve veri depolama seviyesinde yapılabilir. Ancak çözümü basitleştirmek ve her türlü ortamda farklı uygulamalar ile
kullanabilmek amacıyla veri depolama seviyesinde geliştirilen çözümler ön plana çıkmıştır. Bu sayede, veriler kaynakta tekilleştirme ve sıkıştırma gibi gelişmiş teknikler kullanılarak çok verimli şekilde ikinci veri merkezine gönderilir. Felaket kurtarma çözümlerinin en önemli maliyet kalemlerinden olan bant genişliği ihtiyacı, bu sayede asgari seviyeye indirilerek azami fayda sağlanır. Ayrıca felaket kurtarma kopyalarına okuma yazma amaçlı erişim imkânı sağlayan teknolojiler, hem ikinci kopyaların doğruluklarını kopyalama işlemini kesmeden test etme imkânı sağlar, hem de bu kopyaların test, raporlama gibi ikincil işlerde kullanılmasına imkân tanır. Bu çözümlerin başka bir faydası da, ana sistem üzerinde alınan yedeklerin (snapshot’lar) felaket kurtarma merkezine kopyalanması sayesinde, felaket anında da mantıksal ve yönetimsel hatalara karşı kolay geri dönüş imkânı sağlamalarıdır. Türk BT departmanlarının farkındalığı artıyor Türkiye’de kurumların felaket kurtarma çözümlerindeki farkındalığının son yıllarda arttığını söyleyebiliriz. Konu artık sadece mevcut verilerin yedeğini almanın ötesine geçti. Şirketler artık doğal olarak felaket kurtarma çözümlerini bir ihtiyaçtan çok zorunluluk olarak görüyorlar ve veri sıkıştırma (compression), veri tekilleştirme (deduplication) gibi her geçen gün daha fazla önem kazanan çözümlere yöneliyorlar. Çünkü iş sürekliliği ve felaket kurtarma çözümleri sayesinde şirketler, BT yatırımlarında maliyet tasarrufu sağlayabildiklerinin ve operasyonel düzeyde de avantajlar elde edebildiklerinin farkına varmaya başladılar. Bu çözümlerin olası güven kayıplarına engel olması da şirketlerin bu altyapıları tercih etmesinin en önemli gerekçelerinden biri. Şirketler artık doğal olarak felaket kurtarma çözümlerini bir ihtiyaçtan çok zorunluluk olarak görüyorlar. Kurumlar felaket kurtarma projelerini seçmeden önce, kendi mevcut altyapılarını ve de ihtiyaçlarını çok iyi analiz etmeliler. Bu noktada konuyla ilgili yetkinliği olan deneyimli firmaların çözümlerini tercih etmek ve onlardan danışmanlık almak çok faydalı olacaktır. Kurumların seçecekleri çözümlerin kolay yönetilebilir ve esnek olması da çok önemlidir. Doğru çözümü seçmenin yanı sıra, kurumların mutlaka felaket kurtarma planlarının hazır olması gerekiyor.
Proline İle Hedefİ12’den Vurun! Güvenli Şehirler, Alan Güvenligi, E-Kimlik ve Biyometri, Sosyal Medya ve Büyük Veri Analizi, Cografi Bilgi Sistemleri, Yüksek Başarımlı Hesaplama ve Kurumsal BT Çözümlerimiz ile Hedefi 12’den Vurmanın Tam Zamanı!
ro ineAr-Ge
Research and Development Center
/ProlineBilisim
Türkiye - Katar - Pakistan
www.pro-line.com.tr
20
DOSYA
BThaber
Kesintisiz Verimlilik: İş Sürekliliği
11 - 17 MAYIS 2015
Mobilite başlı başına işi ‘sürekli’ kılan bir olgu Öncelikle, her iki kavram da iş sürekliliği konusunu daha önemli ve görünür hale getirdi.. Her yerden ve her tür cihazdan bilgiye erişimimiz arttıkça, iş sürekliliği doğal bir olgu haline geldi. Artık trafik, hava muhalefeti, mesafe gibi kavramlar, işin durması için bir engel olmaktan çıktı. Tabii ağ bağlantınız olduğu sürece. Dolayısı ile kendi başına işi sürekli kılan bir olgunun sürdürülebilir olması için başka bir ‘iş sürekliliği’ ihtiyacı ile karşı karşıya kaldık. Sanallaştırma da özellikle mobiliteden faydalanan yeni nesil iş yapış modelinde söz konusu bilgiye erişimi daha hızlandıran, kurumların sistem kapasitelerini gerektiğinde hızla büyütebileceği, tüm uygulamalarını daha hızlı ve etkin yönetebileceği bir teknolojiyi hayatımıza yerleştirdi. Ancak yine büyük bir çalışma rahatlığı sağlayan bu teknolojik evrim, beraberinde güvenlik, ağ bağlantısında kesintisizlik gibi iş sürekliliğine doğrudan temas eden konuları da gündemimize taşıdı. Örneğin 31 Mart Salı günü Türkiye genelinde son 15 yılın en büyük elektrik kesintisini hep birlikte yaşadık. Ülkenin neredeyse tamamında hayatı olumsuz etkileyen kesinti sırasında İstanbul’da metro, tramvay ve Marmaray seferleri yapılamadı; Kocaeli, Denizli, Bursa, Tekirdağ ve Gaziantep’te üretim tesisleri durdu. Türkiye genelindeki 289 Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrikalar çalışmadı. Elektrik kesintisinin yarattığı tedirginlikle borsa, günü yüzde 1,63 değer kaybıyla kapattı. Yine Nisan ayında uluslararası iş dünyasını etkileyen örnekler de gördük. İngiltere’nin ikinci büyük mobil ağını işleten Three UK, yaşanan bir elektrik kesintisinin ardından İrlanda’daki veri merkezlerinden birinde soğutma sistemlerinin arızalanması nedeniyle yaklaşık 1 gün boyunca 2 milyon kullanıcısına hizmet veremez duruma geldi. Dünyaca ünlü finansal bilgi şirketi Bloomberg de bir dizi donanım ve yazılım arızasına bağlı olarak 2,5 saatlik elektrik kesintisi yaşadı. Bu kesinti sırasında dünya çapında yaklaşık 300 bin borsa simsarı kendilerine bilgiler sunan Bloomberg Terminallerine erişim sağlayamadı. Bu nedenle Londra Borsası’nda 200 milyon daha az hisse satışı gerçekleşti ve Bloomberg’in müşterisi olan İngiltere Borç Yönetimi Ofisi de yaklaşık 3 milyon pound değerinde borcun satışını ertelemek durumunda kaldı. Her zaman ve her yerde yaşanabilecek bu gibi kesinti ve aksaklıklar, esnek ve dirençli veri merkezlerinin devlet kurumları ve her sektörden kurum için olduğu kadar, vatandaşlar için de ne kadar hayati öneme sahip olduğunu ortaya
Proline Sistem Çözümleri Yöneticisi Mecit Yöndem Zenium Türkiye Ülke Müdürü Aslıhan Güreşcier koyuyor. İlk bakışta örnekler daha ziyade finansal veya operasyonel gibi görünse de aslında dikkatle bakıldığında insani işlevlerin de kesintiye uğramasının işten bile olmadığı görülüyor. Örneğin sağlık hizmetlerinin de kesintiye uğrayacağı bu tip enerji problemlerinin etkisi finansal olarak ölçülemeyecek kadar büyük hasarlara dönüşebilir. Tam bu noktada, yüksek esneklik ve dirence sahip veri merkezleri, kurumların işlerini kesintisiz sürdürebilmeleri ve vatandaşlara sunulan hizmetlerin sekteye uğramaması açısından büyük önem taşıyor. “Türkiye’nin iş sürekliliği konusunda atılım yapması gerekiyor” Türkiye’de iş sürekliliği konusunda çok ciddi çalışmalar yapan şirketler var. Ancak sayısı oldukça az. Doğrusunu isterseniz, iş sürekliliği konusu ülkemizde daha yeni yeni öncelik listelerinde üst sıralara yükseliyor. Bu konuda çalışma yapmayı gündemine almış şirketlerin öncelikle kendi iş modelleri düşünüldüğünde neyin kritik varlıkları olduğunu, hangi süreçlerin bir mücbir durumda ayakta kalmasının gerektiğini belirleyecek bir ön çalışma yaparak işe başlaması gerekiyor. İş Sürekliliği çok geniş bir kavram. Sadece teknolojik altyapınızı düşünerek hayata geçirebileceğiniz bir olgu değil ama elbette günümüzde kurumların büyük ölçüde teknolojik altyapı üzerine kurgulanmış iş yapış modelleri olduğunu düşünecek olursak, ilk öncelik mutlaka sistem odası altyapısı, enerji yedekliliği, ağ bağlantısı yedekliliği, kritik sistemler, ve uygulamalar olmalı. Planlama, metod ve fazlandırma için bu konuda uzman danışmanlarla çalışılması da mutlaka fayda yaratıyor.
Doğru ihtiyacı belirlemek çok önemli Sanallaştırma teknolojilerinin en önemli avantajı şirketlerin sahip oldukları kaynakları daha etkin kullanmalarını sağlamasıdır. Sanallaştırma sayesinde fiziksel sunucuların adedi, operasyonel maliyetler, veri merkezlerindeki elektrik ve soğutma giderleri de önemli ölçüde azaltılmış bulunuyor. Sunucuların yönetimini daha etkin ve verimli hale getiren sanallaştırma teknolojileri, fiziksel sunucuların arızalanması sonucu iş süreçlerinde meydana gelebilecek aksamaların da önüne geçilmesini sağlıyor. Ayrıca gelişen network teknolojileriyle birleştirildiğinde, sanallaştırma platformu üzerinde çalışan uygulama servisleri dünyanın herhangi bir yerine kesintisiz taşınıp istenen bir veri merkezinden hizmetine devam edebilmektedir. Verilerin dijital ortamda saklanması ile beraber verinin her zaman ulaşılabiliyor ve güvenli bir şekilde saklanabiliyor olması oldukça önemlidir. Kullanılan sistemlerde oluşabilecek birkaç dakikalık kesintiler firmalara itibar ve para kaybı gibi sonuçlara neden olabilmektedir. Bu nedenden ötürü firmaların iş sürekliliği politikalarını ve teknolojilerini oluşturması bir zorunluluk haline gelmektedir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki felaket kurtarma veya iş sürekliliği süreçlerini oluşturmamış dolayısıyla veri kaybı ve uzun süreli servis kesintisi gibi durumlar yaşayan firmaların beş tanesinden ikisi faaliyetini sürdürememektedir. Özetle iş sürekliliğini sağlam bir platform üzerine inşa etmiş her kurum risklerini de minimuma indirmiştir. Kurum için bir uygulama ne kadar önemli ise iş sürekliliği de o kadar
önemlidir. Burada belirleyici değişken zamandır. Örnek vermek gerekirse bir bankada iş sürekliliği çok kritik bir konu iken başka bir kurumda çok önemli olmayabilir. Çünkü bankada işin durduğu her dakika zarardır. Özetle şirketlerde iş sürekliliği konusundaki çalışmaların yeterliliği kurumun iş kritik uygulamasına bakışıyla da doğru orantılıdır. Dolayısıyla önemli olan doğru ihtiyacı belirlemektir. Bunun için de şirketler öncelikle mevcut iş kritik uygulamalarının etkisini en iyi şekilde analiz etmeli ve sonrasında buna paralel olarak hem donanım hem de yazılım tarafındaki ihtiyaçlarını temin etmelidir. “Mobil cihazlarla tehditler arttı” Güvenlik günümüzde hemen hemen her alanda hayatımızın içine girmektedir. Dolayısıyla da tehditlerin kapsamı bir o kadar artmıştır. Örneğin akıllı telefonunuza ait işletim sisteminde bulunan bir açık önemli bilgilerinizin çalınmasına sebep olabilirken, aynı şekilde işletim sisteminde her şey güncel olmasına rağmen yüklenecek bir uygulamadaki güvenlik açığı da kötü durumlara sebep olabilmektedir. Bunların yanında telefonunuzun giriş şifresinin olmaması ya da güvenli olmayan bir kablosuz ağa bağlanması gibi birçok sebepten tehdit oluşabilir. Dolayısıyla işletmeler mobil cihazlar için öncelikle bir kurum politikası oluşturmalı ve bu politikalarını da hayata geçirebilecekleri çözümleri kullanmalıdır. Pazarda oluşan bu önemli ihtiyaç sebebiyle MDM (Mobile Device Management) çözümleri adı altında birçok marka ve ürün bulunmaktadır.
22
DOSYA
BThaber
Kesintisiz Verimlilik: İş Sürekliliği
11 - 17 MAYIS 2015
Citrix Türkiye Kıdemli Sistem Mühendisi Koray Akarsu
Dassault Systèmes Türkiye Genel Müdürü Burak Süsoy
Sanallaştırma süreçleri hızlandırıyor
Dijital süreklilik olmadan iş sürekliliği olmaz
Kritik iş uygulamalarının aksamasına neden olacak durumlar, işletmeler için bir büyük tehdit unsuru. Olağanüstü durumlarla, felaketlerle, kesintilerle karşılaşan kurumlar, sadece mali kayıplar değil; itibar, müşteri ve pazar payı gibi birçok kayıp da yaşayabilir. Kritik uygulamaların ve BT altyapısının sürekliliğinin korunması ise kurumların karşılaştığı en ciddi zorlukların başında geliyor. Diğer yandan iş sürekliliğinin sağlanması, yönetimi ve işletimi masraflı olabilecek bir süreçtir. Bu noktada; sanallaştırılmış bir altyapının sağladığı hız ve esneklikle hem iş sürekliliği artmakta hem de altyapıların işletimi ve yönetimine dair masraflar azalmaktadır. Yüksek erişilebilirliğin sağlanması, sanallaştırma çözümlerinin sunduğu avantajlarla çok daha kolay ve hızlı bir şekilde oluşabiliyor. Sanal bir altyapının sunduğu özellikler, uygulama ve altyapıda bir kesinti uygulamadan bakım gerçekleştirilmesini de kolaylaştırıyor. Sanallaştırmayla birlikte daha az kaynak kullanılıyor, atıl kapasiteler verimli olarak değerlendirilebiliyor. Enerjiden tasarruf edilmesi sağlanabiliyor. Sanallaştırmanın kurumlara getirdiği esneklik ve yönetim kolaylığı, avantajları sayesinde başarılı iş sürekliliği çözümleri de üretilebiliyor. Sanallaştırma çözümleriyle birlikte ayrıca iş gücü kaybı da azalıyor ve operasyon maliyetlerinden ciddi tasarruflar elde ediliyor. Mobilite tarafından olaya bakarsak; günümüzde mobilite, ölçek fark etmeksizin her kurum için önemli bir faktör haline geldi. Değişen iş yapma şekillerinde mobilite başrol oyuncusu diyebiliriz. Mobilite ve BYOD kavramlarıyla çalışanların herhangi bir kısıtlama olmadan istedikleri zaman istedikleri yerde ve istedikleri ağ üzerinden işlerini yapabilmelerine
imkân tanınmaya başlandı. Dolayısıyla mobilite bugün ve yakın gelecekte de iş sürekliliğinin en önemli faktörlerinden biri olmaya devam edecek diye düşünüyoruz. “Türkiye’de her sektöre etki etmeye başladı” Türkiye’de birkaç yıl öncesine kadar bankacılık-finans sektörü başta olmak üzere tercihen büyük ölçekli şirketlerin gündemi olan iş sürekliliği yatırımları, artık her ölçekten ve sektörden şirketin gündeminde. Bulut bilişim ve mobiliteye dair yapılan yatırımların artması da iş sürekliliği konusunu olumlu etkileyen faktörlerden. Sektörden bağımsız olarak, iş sürekliliği ve sürdürülebilirlik her kurumun kârlılık ve büyüme hedefleri için artık en önemli unsurlardan biri. İçinde bulunduğumuz konjonktürde her tip işletmenin öngörülebilir olaylara karşı olduğu kadar, beklenmedik durumlara karşı da hazırlıklı olmaları ve çevik bir şekilde yanıt verebilmeleri gerekiyor. Türkiye ekonomisinin gelişmesi doğrultusunda yürürlüğe konan yeni yönetmelikler, iş sürekliliği hizmetini çeşitli sektördeki şirketler açısından zorunlu hale getiriyor. Artık her sektör, iş sürekliliğini çok önemsiyor. BT altyapılarının büyümesi, verinin boyutları ve kullanımının artmasıyla da her ölçekten işletme kendi imkânları doğrultusunda bir şekilde iş sürekliliği yatırımlarına ağırlık veriyor. Türkiye’de iş sürekliliği kültürünün artık oluştuğunu söylemek mümkün diye düşünüyoruz. KOBİ tarafında ise iş sürekliliği konusunda yatırımların önümüzdeki dönemlerde artacağını öngörüyoruz. Daha önce de belirttiğim gibi, iş sürekliliği ve sürdürebilirlik öncelikle bir kültürdür; tüm firmaların, çalışanlarında ve de iş ortakları tarafında da bu kültürü oturtmaya çalışması en kritik konudur.
Süreklilik kavramı esasında birçok diğer kavramla ilişkili olan bir kavram. Sürekliliğin istikrar, öngörülebilirlik, uyum, esneklik, hız, güven gibi birçok kavramla da birebir ilişkisi bulunuyor. İş dünyasında da iş sürekliliği ve sürdürebilirlik artık en kritik unsurlardan biri haline geldi. Riskleri önceden öngörüp buna uygun planlar yapmak, bu stratejiye uygun davranmak, yeniliklere hızlıca uyum sağlamak ve esnekliği yerleştirmek; tüm bunlar iş sürekliliğini de güçlendiren olgular. İş sürekliliği esasında itibarın, gelirin, başarının da sürekliliği de demektir aynı zamanda. Özellikle mobilitenin gelişmesi, mobil cihazların iş dünyasının ve iş yönetiminin kalbine yerleşmesiyle birlikte; iş dünyasında tutumlar, davranışlar, refleskler de değişmeye başladı. Mobiliteyle dönüşen iş dünyasında, iş sürekliliği kavramın artık en kritik olgu haline geldiğini söylemek mümkün. İş sürekliliği sadece şirketlerin BT bölümlerini de ilgilendirmekten öte, tüm şirketi ve şirketin çalışmalarını kapsayan bir konu haline de geldi. Bunda da mobilitenin itici gücü yadsınamaz. Mobiliteyle birlikte iş sürekliliği konusu, artık bir zorunluluk haline geldi diyebiliriz. İş sürekliliğin temeli de esasında dijital sürekliliği de sağlamaktan geçiyor. Kültürün değişmesi şart Günümüzde iş sürekliliğindeki herhangi bir aksamadan ciddi şekilde etkilenmeyecek bir sektör yok. Farklı sektörlerden her kurum ya da kuruluş bu alanda yatırımları gündeme alıyor. Yakın bir zamana kadar ağırlıklı olarak bankalar, büyük finans kuruluşları, büyük ölçekli şirketler ve kamu kurumları bu başlık altında yatırımlarını yapıyorlardı, fakat Türkiye’ye dair bu gerçeğin son dönemde hızla değiştiğini görüyoruz.
Artık her sektörden, farklı ölçeklerdeki firmalar için iş sürekliliğine dair farkındalık Türkiye’de yeterli düzeydedir diye düşünüyoruz. Bu noktada firmalara şu püf noktaları hatırlatmak isteriz; Şirketin eski yeni tüm çalışanlarını, kurumsal strateji çerçevesinde düzenli olarak iş sürekliliği ve dijital sürekliliğine dair bilgilerle güncellemek önemlidir. Kurumsal farkındalığın her düzeyde yaratılması iş sürekliliği için çok kritiktir. İş sürekliliği kurumlar için bir kültür hatta bir refleks haline gelmeli diye düşünüyoruz. Yani iş sürekliliği yatırımları ve projeleri yaşayan yatırımlar olmalıdır. Maalesef ülkemizde kültürel bir mesele olarak; genelde felaketlerin yaşanmasından sonra önlemlerin alınması durumu olabiliyor. Bu kültürün değişmesi de çok önemlidir. İş sürekliliği konusunda şirketlerin her yeni işe giren personeli eğitmesi de yine bir zorunluluk haline gelmeli. Yeni personel şirket içerisindeki konumu ve sorumluluğu gereği iş sürekliliği planının neresinde yer alacağını, kesintilerde rolünün, sorumluluğunun ne olacağını bilmeli. Kurumlar pazar ve müşteri kaybı, marka imajının zedelenmesi ve mali zarar gibi büyük riskler yaşamamaları için iş sürekliliği planlarına sahip olmalıdır. Ve gerçekçi ve uygulanabilir stratejilerle iş sürekliliği planlarını hep geliştirmeli ve bu planları da periyodik olarak test etmelidir. İş sürekliliğinin temel faktörü ise günümüzde artık dijital sürekliliği sağlamaktan geçiyor. Biz Dassault Systèmes olarak şirketlere ‘Rekabet gücünüzü artırmak ve işinizi hızlandırmak için dijital sürekliliği sağlayın’ diyoruz. Çözümlerimizle de bu süreklililiğin en verimli şekilde tesis edilmesine yardımcı olmayı hedefliyoruz ve bu noktada üç boyutlu teknolojilerin ve yazılımların da iş sürekliliği için kritik çözümler arasında yer aldığını düşünüyoruz.
BThaber
Kesintisiz Verimlilik: İş Sürekliliği
11 - 17 MAYIS 2015
DOSYA
Prolink Sistem Mühendisi Uğurcan Özdemir
Emobil Kurumsal Çözümler Danışmanı Burak Yeşilovalı
Rekabet ortamında ayakta kalmak için iş sürekliliğini sağlamak gerekiyor
Veriye her noktadan ulaşmak şart
Günümüzde hızla değişen ekonomik faktörler, kurumların ve kullanıcıların değişen ticari pazarı yakalayabilmek için kesintisiz olarak aktif olmalarını gerektirmektedir. Fiziksel kaynakların en verimli şekilde kullanılıp gerekli olan iş sürekliliğine katkı sağlayan bir diğer çözüm ise sanallaştırma teknolojisidir. Donanımsal maliyetleri azaltarak, doğru IT altyapısının konumlandırılması ve gelecekte kurumların kendine özel veya genel bulut çözümlerine yönelmesiye kesintisiz iş sürekliliğine katkıda bulunabilmektedir. Globalleşen dünyada iş sürekliliği, kuruluşların olağandışı bir durumun yaşanması durumunda daha önceden belirlenmiş olan çözümlerle birlikte devamlılığın kesintisiz olarak sağlanması demektir. İş sürekliliğinin sağlanamaması durumunda, pek çok problemle yüzyüze getirmektedir. Risk yönetimi ise,mevcutta bulunan altyapıyla ilgili gelecekte ortaya çıkabilecek risk durumlarını analiz edip, bu gibi durumlarda iş kesintisi yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınabilmesi olarak ifade edilebilmektedir. Bu durumda bize gösteriyor ki iş sürekliliğinin sağlanması için risk yönetimi büyük önem taşımaktadır. “Farklı senaryolar üzerinde çalışılmalı” Gerek ülkemizde gerek dünya genelinde yaşanmakta olan felaket senaryolarında, kurumların mevcut BT altyapısına erişimin kesilmemesi için gerekli senaryoların uygulanması gerekmektedir. Öncellikli olarak iş süreklilik planı oluşturulmalı, gerekli risk analizleri yapılıp olası durumların önlemleri öncesinde alınmış olmalıdır. Ayrıca, kurumların verilerine hızlı bir şekilde
ulaşabilmesi ve güvenli olarak yedekliliğini sağlanabilmesi için üreticilerin sunmuş olduğu sunucu-veri depolama sistemleri iş sürekliliği çözümlerine yönelmesi doğru çözümlerden biri olarak değerlendirilebilmektedir. İş sürekliliğine önemli bir katkı sağlamakta olan mobilite, güvenlik anlamında en zayıf nokta olarak görülmektedir. Bunun bilincinde olan bilişim firmaları birçok güvenlik çözümü sunarak piyasadaki hem bu yargıyı ortadan kaldırmak hem de güvenli bir iş sürekliliği sağlama alanında ciddi yatırımlar yapmaktadır. Özellikle kurumların merkezinden yönetilip kontrol altında tutulan ve her bir mobil cihazda bulundurabilen ortak güvenlik çözümleri işletmeler için önemli bir yer tutmaktadır. İş sürekliliğinde bulut çözümleri revaçta Yakın gelecekte teknolojideki en önemli trendlerden biri de bulut bilişim olacaktır. Kurumlar bilişim altyapılarına daha az yatırım yaparak, donanım yatırımı yerine profesyonel hizmet satın alarak iş sürekliliğini sağlamayı hedefleyeceklerdir. Bulut konusundaki en önemli soru işareti, paylaşılan verinin güvenliğinin ne derece sağlandığıdır. Bu tereddütü ortadan kaldırmak adına bir başka trend ise yazılım ve donanım sağlayıcı üreticilerin yedeklik için kurumlara sunmuş olduğu kullancıya özel altyapı çözümleridir. Verinin güvenliği ve yönetimi kurum içinde sağlanmış olup, çeşitli yedeklilik senaryoları ile kurumların felaket anında yaşayabileceği veri kaybını sıfıra yaklaştırmaktadır.
Uzun yıllardır kullanmakta olduğumuz sanallaştırma teknolojileri artık bilişim altyapımızın standartları haline gelmiştir. Sanallaştırma alt yapısında gerek yazılım gerek donanım yapabilirliklerinin artması ile hem performans hem iş devamlılığını sağlamak ulaşılması kolay teknolojiler haline gelmektedir. Bunlara ek olarak veri hatlarının yüksek kapasitelere ulaşması, veri transferinin farklı çözümler ile elde edilebilir olması artık verilerimizi “yandaki kabine” yedeklemek veya replikasyon yapmak yerine, uç lokasyonlarda hatta farklı coğrafyalarda gerek kendi altyapımızda gerek küresel hizmet veren servis sağlayıcılarda barındırabiliyoruz. Yine sanallaştırma teknolojileri sayesinde hizmet vermekte olan yapımızdan izole bir şekilde tüm iş sürekliliği testlerimizi yapabiliyoruz. Tüm bu etkenler sayesinde olası felaket veya veri kaybı durumlarında kesintisiz iş devamlılığını sağlamak adına yeni stratejiler geliştirebilmekteyiz. Bu bağlamda verimizin, replikasyonumuzun , yedeğimizin nerede barındırıldığı bir kriter olmaktan çıkmakta, önemli olan verimize her an her noktadan ulaşılabilir olmamız önem kazanmaktadır. İş sürekliliğinden önce risk analizi şart İş sürekliliği kavramının anlamını bulabilmesi için öncelikle risk analizlerinin ortaya konması gerekmektedir. Olası risklerin analizi, hizmet kesintisi yaşandığında kuruluşların maddi veya kuruluş kimliğini tehdit edecek durumların belirlenmesidir. İş sürekliliği adına
23
yapılacak bir yatırımın doğru olabilmesi için tehditlerin belirlenmesi, risksin azaltılması, riskin ortadan kaldırılması ile ilgili süreçlerin netleştirilmesi gerekmektedir. Ancak bu analizlerin yapılmasından sonra iş sürekliliğini sağlayabilecek teknolojilerin belirlenmesi mümkün olacaktır. Her teknoloji gibi iş sürekliliği konusu da Türkiye dışında öncü ülke ve kuruluşların bir adım arkasında ilerlemekte. Özellikle son birkaç yılda Türkiye’deki hemen hemen her ölçekteki şirketlerde iş sürekliliği adına ciddi araştırmalar yaptığını gözlemleyebiliyoruz. Geçmişte çoğu şirket sadece yedeklere güveniyorken, bugün her şirket yedeklemenin iş sürekliliği sağlamadığını kabullenmiş durumda. İş sürekliliği ile ilgili teknolojiler, altyapı hemen hemen her ölçekte şirketin erişebileceği duruma ve maliyetlere gelmiştir. Kullan-Öde hizmetin servis olarak kiralanması, alt yapı ve barındırma hizmetleri gibi kavramların artık Türkiye’de yer bulduğunu ve yakın gelecekte her şirketin kendi ölçeğine uygun bir çözümü hayata geçireceğini düşünüyoruz. Veri güvenliğinin önemi artıyor Veri güvenliği tüm şirketler için her noktada kritik bir konudur. Dolayısı ile mobil cihazlar üzerinden veriye erişilmesi noktasında da hassas davranılmalıdır. Günümüzde sıkça rastlanılan (BYOD) kullanıcıların kendi cihazlarının şirket bünyesinde kullanılması veya veriye uzaktan erişim noktasında kullanılması kontrol altında tutulmalıdır. Konsept her ne kadar mobil erişim olsa da telefon, tablet, dizüstü bilgisayar gibi tüm mobil cihazlar şirketler tarafından kontrol altında tutulabilir, belirli politikalar ile olası tehditler engellenebilir. Mobil cihazlar ile verinin güvenli bir şekilde transfer edilmesinin yeterli olmadığı bugünlerde, erişim isteği olan cihazın antivirüs güncelliği, fix seviyesi gibi klasik yöntemlerin dışında tablet/telefon, dizüstü bilgisayarların uzaktan yönetilmesi, kayıp çalıntı durumunda cihaz üzerindeki tüm verinin silinmesi / erişiminin engellenmesi, cihazların lokasyonlarının saptanması, izin verilen uygulamalar dışında yüklemelere izin verilmemesi gibi birçok politika artık rahatlıkla uygulanabilmektedir. Güvenlik ile ilgili her konuda olduğu gibi mobil cihaz güvenliği konusunda da öncelik politikaların belirlenmesidir.
24
DOSYA
BThaber
Kesintisiz Verimlilik: İş Sürekliliği
11 - 17 MAYIS 2015
İş sürekliliğini risk yönetiminden bağımsız düşünemeyiz İş sürekliliği, türü ve sebebi ne olursa olsun, herhangi bir kesinti veya felaket durumunda, bir organizasyonun kritik iş fonksiyonlarının sürekliliğini sağlayan bir yöntemdir. Özelikle sanallaştırma teknolojileri kullanımı sonrası atıl kaynaklar, iş sürekliliği ve felaket kurtarma senaryoları için altyapıyı oluşturan uygun alanlar olarak kullanılabildi. Bulut bilişim kavramı ile canlı sistemin benzerini aynı veya faklı coğrafyalarda aktif hale geçirme imkânı elde edilmiştir. Yine değişen teknoloji mimarileri sayesinde, verinin uzak noktaya taşınabilmesi amaçlı çözümler oluşturulabilmektedir. Bu noktada iletişimi sağlayan servis sağlayıcıların hizmetleri de önem arz etmektedir. Benzer şekilde, kurumlar yedeklilik aşamasında farklı ISP’lerden servis alabilmektedirler. Ayrıca bütünleşik sistem mimarileri ile verinin bazı algoritmalar yardımı ile sıkıştırılması, birleştirilmesi veya ayrıştırılması sağlanmakta, tüm bu yetenekler sayesinde iş sürekliliği ve felaket kurtarma amaçlı çözümler üretilebilmektedir. Risk yönetimine gelirsek, bu konunun iş sürekliliği yönetimini oluşturan fazların en önemlilerinden biri olduğunu görüyoruz. Kurumun sürekliliğini sağlayan hizmetler üzerinde gerçekleştirilen “iş-etki analizi” ile olası kesintilerin kritik süreçlere ve kuruma olan etkilerinin tespit edilmesinin ardından, bu hizmetlerin iş sürekliliği üzerinde
taşıdığı potansiyel riskler, risk yönetimi ile tespit edilir. Risk işleme planı ile risklerin indirgenmesi için ne gibi kontroller uygulanacağı kararlaştırılır. Böylece kurumu etkileyecek, iş süreçlerini kesintiye uğratacak olayların etkisi en aza indirilir. İş-Etki analizi ve risk yönetiminin dikkatle gerçekleştirilmesi ve sonuçlarının titizlikle analiz edilmesi, iş sürekliliği yönetiminin amacına ulaşması için kritik önem taşımaktadır. “İş sürekliliği ülkemizde yükselen bir eğilim” Türkiye’de iş sürekliliği yönetimi son yıllarda yükselen bir trend. Farklı sektörlerde birçok kurumun bu konuya önem verdiği görülmekte. Daha önceleri BS2599 adıyla İngiliz Standard Enstitüsü tarafından yayınlanan standart, günümüzde ISO 22301 İş Sürekliliği Yönetimi Sistemi standardı adıyla dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok kurumun uygulayarak uyumlu hale geldiği bir yönetim sistemi standardı olmuştur. Akredite kuruluşlarının yaptığı denetimler ile yine birçok kurum bu standart olan uyumluluğunu göstermekte ve iş sürekliliği yönetimini sürdürmektedir. Bu standardın kurumlarda uygulanması ve yaygınlaşmasında, kamunun da E-Fatura entegratörlerinin mevzuat zorunluluğu olarak ISO 22301 sertifikasını hak etmesi ön şartını getirmesi gibi uygulamaların da etkisi bulunmaktadır. TÜBİTAK
KoçSistem Veri Merkezi Yönetilen Hizmetler Grup Yöneticisi Murat Saraçoğlu UEKAE tarafından 2005 yılında 37 kamu kurumu ile yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, kurumların sadece yüzde11’i iş sürekliliği planı işletmektedir. Fakat dünya ile paralel olarak iş sürekliliği yönetiminin uygulanmasının ve bilincinin Türkiye’de de daha fazla yaygınlaşması doğal bir süreç olarak karşımıza çıkacaktır. Bunun için şirketlerin kendi bünyelerinde, yönetimlerinin de desteğini alarak iş sürekliliği planları oluşturmaları ve sürekli iyileştirme ile bu planları geliştirmeleri, geç kalmadan hayata geçirmeleri gerekmektedir. Kurumları,
bağlı olduğu iş ortaklarını ve çalışanlarını her an gerçekleşebilecek felaketlerden, geniş etkili kesintilerden korumak için zaman kaybetmeden iş sürekliliği yönetim sistemini oluşturmaları önemlidir. Teknolojik açıdan baktığımızda ise küçük ve orta ölçekli kurumlarda iş sürekliliği ve felaket kurtarma amacıyla yapılan çalışmaların oranının kurumsal şirketlere oranla çok daha az olduğunu görüyoruz. Türkiye’de şirketler yoğun olarak, felaket kurtarmanın ilk ve en basit seçeneği olan yedekleme çözümünü kullanmaktadır. Şirketler ek olarak, ihtiyaç duydukları RTO ve RPO değerlerini dikkate alarak, donanım olarak yedekli üniteler ve yazılım çözümü olan cluster (kümeleme) seçeneklerini içeren çözümlere de yönelmektedirler. İşletmelerin iş sürekliliklerini sağlamak amaçlı, ilgili çözümleri seçerken, operasyonel olarak daha kolay yönetecekleri ürünleri tercih ettikleri gözlemlenmektedir. Kurumlar kabul edebilecekleri risk paylarına göre projenin maliyetine karar vermelidir. Bu noktada, danışmanlık sağlayacak çözüm ortağının tasarım ve hayata geçirme aşamalarındaki yetkinliklerinin yeterli olup olmadığının ve proje kapsamının detaylı olarak bilinmesi gerekmektedir. Proje tamamlandıktan sonra ise periyodik testlerle senaryoların doğru bir şekilde çalıştığı kontrol edilmeli ve gerekli değişiklik ile iyileştirmeler yapılmalıdır.
Veeam Ürün Strateji Uzmanı Rick Vanover
Veri merkezi konusunda vizyoner olan kazanıyor Yeni nesil teknolojilerin ilk etkisi veri merkezi hizmetlerine karşı artan talep. Bu da artan veri miktarı yanında 7 gün 24 saat boyunca çalışma beklentisine yol açıyor. Ek olarak şirketler verilerine her zaman ve her yerden erişmek istiyorlar. Mobil cihaz teknolojileri bu trende gerçekten yardımcı oldular. E-posta’ya ya da iş kritik uygulamaların mobil uygulamalarına sorunsuzca erişim, veri merkezi hizmetlerine olan talebi artıran yeni teknolojilere örnek. Sanallaştırma, şirketlerin daha iyi erişilebilirlik sağlamalarında rol oynuyor. Ancak günümüzde yüksek düzeyli erişilebilirlik veri merkezlerindeki birçok şeyin kombinasyonundan oluşuyor: Yüksek oranda sanallaşmış olma, modern depolama sistemlerine yatırım yapma ve bir bulut stratejisine sahip olma. İlk bağlantı artırılan erişilebilirliği sağlamak. Böylece veri merkezinin risk profili de düşebilir. Bu alandaki en iyi örnek onaylı korunmaya sahip olmaktır. Bu da şu anlama geliyor: Yedekleme
ya da replikasyon gibi teknolojilerle, koruduklarınızı tekrar yerine koyabilirsiniz. Şirketler, onaylı koruma yetkinliğine sahip olmadan kurtarmaya kalktıklarında risk altında olurlar. Akıllı veri merkezi yatırımı bir adım öne geçiriyor Veri merkezlerinde daha üst seviye erişilebilirliğe olan yolculuk hiçbir zaman tamamen bitmeyecek, ancak modern veri merkezine akıllıca yatırım yapan şirketler bu yolda lider konumunda olacaklar. Ek olarak onaylı koruma yetkinliğine sahip olan, ileri risk yönetimi için verilerinden faydalanmayı seçen şirketler yarının getireceklerine hazırlıklı olacaklar. ‘Verilerden faydalanma’ işlemine basit bir örnek olarak bir yedekleme ya da replikasyon teknolojisi sayesinde sağlanabilen sanal laboratuar teknolojileri gösterilebilir. Bu, veri merkezindeki kritik değişiklikler için mükemmel bir yol haline geldi. Güvenle ve herhangi bir risk taşımadan uygulanabiliyor.
En iyi haberler mobil cihaz yönetimi teknolojilerindeki gelişmelerle ilgili. Bugün veri merkezi yedekleme ve kopyalama ürünlerinin artan erişilebilirlik yetkinlikleri sayesinde şirketler her iki uçtaki tehditleri tanıyabiliyorlar. Günümüzde birçok şirket bulut teknolojisinden faydalanıp faydalanmama ve bunu nasıl yapacakları konusunda sorun yaşıyorlar. Gerçek şu ki bulut teknolojileri birçok farklı şirket için birçok farklı anlama gelebilir. Bugün bile birçok servis
sağlayıcının önerileri şirketleri rahatlıkla erişilebilirlik yolculuklarında bir sonraki seviyeye taşıyabilir. Ana makinedeki yedeklemeler ya da hizmet olarak felaket kurtarma (DRaaS) gibi hizmetler şirketlerin modern veri merkezinden beklentilerini karşılayacak hedeflerdir.
26
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Handan Aybars Giyilebilir teknolojiler konusundaki planlarını da anlatan Bilgin Demir’e göre, vergiler veya kredi kartı taksit sınırlamaları mobil cihaz alışverişini kısıtlamıyor. Buna karşılık, Türkiye gibi birçok ülkede üst segmentteki ürünlere yönelik ilginin yerini, orta seviyedeki ekonomik ürünler alıyor. Pazarda bundan sonra talebi belirleyecek unsur ise cihazın 4G yetkinliği olacak. n Fly Mobile olarak Türkiye pazarına ne zaman giriş yaptınız? Telekom, enerji, emlak ve benzeri sektörlerde yatırımları bulunan Meridian Group bünyesindeki Meridien Telecom, küresel bazda çeşitli markalarıyla hizmet veriyor. Bunlardan biri olan Fly 2003’te Londra’da kurulmuş, 2014 yılında Rusya’da pazar liderliğini yakalamış bir mobil akıllı ürünler markası. Fly, dünyanın 3 farklı noktasında Ar-Ge merkezine sahip. Rusya’dan sonra Fly markası, yeni hedef bölge olarak Türkiye başta olmak üzere Güneydoğu Avrupa, Baltık ülkeleri ve Orta Doğu ülkelerini tercih etti. Geçtiğimiz sene tamamlanan organizasyon süreci sonunda ürünler Türk tüketicilerle 2014 Nisan’ıyla birlikte buluşmaya başladı. Türkiye pazarını kısa ve uzun vadede bir bölgesel merkez olarak pozisyonlamaya karar verdik. Bu karar yerel otoriteler tarafından da desteklenirse, Türkiye ilerleyen dönemde montaj ve ardından üretim noktası haline gelebilir. n 2015 yılında mobil sektörüne ilişkin beklentileriniz neler? 2014’te 100 bin adet ürün satışı gerçekleştirdik. Bu sene bu rakamı 300 binlere çıkarmayı hedefliyoruz. Türkiye’de hızlı bir akıllı cep telefonu dönüşümü var. 2015’te bu dönüşümün devamını ve tüketicilerin çok daha fazla akıllı cep telefonu tercih etmesini bekliyoruz. Kredi kartı taksit sınırlamasının etkileri, operatörler tarafından gerçekleştirilen kampanyalar ile aşılacaktır. Tüketiciler yine de aynı performansı ve kaliteyi sunan daha erişilebilir ürünlere doğru kaymaya başlayacak. Türkiye’de
11 - 17 MAYIS 2015
Alışverişte temel kriter ‘4G yetkinliği’ olacak Türkiye pazarındaki potansiyeli çok büyük olarak değerlendiren Fly Mobile Türkiye Ülke Müdürü Bilgin Demir’e göre, bunun temel sebebi hızlı akıllı telefon dönüşümü. Pazarda bundan sonra talebi belirleyecek unsur ise cihazın 4G yetkinliği olacak. tüketicilerin daha büyük ekranlı ve orta segmenteki ürünlere ilgisi artıyor. Bu alanda satışlar yoğunlaşacaktır. Ayrıca 2015, 4G’nin çok daha fazla konuşulduğu bir yıl olacak. 2015 sonlarına doğru lisansların verilmesi durumunda birçok kullanıcı daha hızlı mobil internet deneyimi için var olan cep telefonlarını değiştirmeyi ve LTE uyumlu cihazlar almayı tercih edebilir. n Bu eksende Fly’ın yol haritası ne olacak? 2015 yılında tasarım trendlerine uygun olarak çok daha ince ve kalite algısı yüksek ürünler geliştireceğiz. Tüketiciler artık çok daha ince, yüksek çözünürlüğe ve ekran boyutlarına sahip, performansı hızlı ürünleri talep ediyor. Ayrıca uzun pil ömrü ve başarılı kamera performansı her zaman Ar-Ge merkezlerimizin geliştirme faaliyetleri arasında. 2015 hedefimiz yeni ürünlerde mutlaka 4G – LTE desteği olması. 2015 yılında Türk tüketicisinin 700-800 TL verip aldığı bir cihazın mutlaka 4G destekli olması gerektiğini düşünüyorum. Cihazlarda genel olarak bir incelik eğilimi söz konusu, ancak modellerimizde kalite ve sağlamlıktan ödün vermeden inceliğe izin vereceğim. Örneğin geçen sene Kasım ayında Fly yurtdışının lanse ettiği “dünyanın en ince akıllı telefonu” sloganlı telefonu, 4G desteği olmaması ve kolay kırılabilecek olması sebebiyle Türkiye’de çıkarmadık. Onun yerine çok daha yeni olan, hem 4G desteği hem çok daha özellikli ve sağlam bir cihazı
pazara sunacağız. Ürünlerimiz metal gövdeye sahip olmaya devam ederken, ön ve arka camı metal ile birleştireceğiz. Burada Corning Gorilla Glass teknolojisi ile kolay çizilmeyen korumalı camlara sahip olacağız. Aksesuar çeşitliliğini de arttırmayı planlıyoruz. n Fly, yurtdışında giyilebilir teknolojiler üzerine çalışmalar yapıyor. Bunların Türkiye’ye yansıması nasıl olacak? Giyilebilir teknolojilere özel bir ilgimiz var. 2015’te bu ürünler daha çok ilgi görecek. Yalnızca akıllı saatler değil, bileklikler, göğüs bantları, giysiler ve çeşitli aksesuarlar akıllı telefonlarımız ile irtibat halinde olacak. Önümüzdeki dönemde bu ürünlerde farklı çözümler sunacağız. Bir özel sağlık kuruluşu ile özel bir proje geliştirdik. Özel bir satış modeli üzerine çalışıyoruz. Yakın zamanda detayları kamuoyu ile paylaşacağız. 2015 yılında giyilebilir teknoloji alanında Fly telefonları ile kullanılacak giyilebilir teknoloji ürünlerini geliştiren ve tanıtan bir marka olacağız. En azından bir yeni modelimizde “Smart watch” veya “fitband” entegre sunacağız. Yani cihazın
kutusundan çıkan kulaklık gibi bir aksesuar ile tüketici Fly telefonu aldığında, giyilebilir teknolojiye de sahip olacak. n Pazarda nasıl bir yaklaşım sergileyeceksiniz? Tüm dünyada farklı markalar olmakla birlikte, bu markalara ürünler üreten Çin merkezli fabrikalar çoğu zaman ortaktır. Bu yüzden giriş ve orta segmenteki ürünlerin bazen yalnızca marka isimleri değişir ancak tasarımları, donanım yetenekleri ve hatta yazılımları tamamen aynıdır. Tüketiciler çoğu zaman markaya değil, bir fabrikadan çıktıktan sonra üzerine farklı damgalar vurulmuş ürünlere para verirler. Fly; Avrupa, Rusya ve Uzakdoğu pazarlarındaki gücünü kullanarak kendine özel tasarımları geliştirip müşterilerine sunmakta. Ar-Ge merkezleri tarafından geliştirilen bu ürünler, müşterilerden alınan geri bildirimlerle şekillenmekte ve ihtiyaçlara uygun geliştirilmekte. Cihaz üretiminin en önemli ayağı parça tedariğinde de hacmimizi kullanarak fark yaratmaya çalışıyoruz. Qualcomm, Mediatek, Sony, LG gibi tedarikçiler ile direkt temas halinde olarak yeni teknolojileri
ilk Fly ürünlerinde kullanmayı hedefliyoruz. n Vergiler, taksit sınırlaması gibi uygulamalar, cep telefonu talebini nasıl etkiliyor? Türkiye’de artan vergi ve kur oranları, kredi kartına taksit sınırlamaları ve güven endeksinin düşmesi ile birlikte üst segmenteki ürünlere olan talep azalmış durumda. Aslında yalnızca Türkiye’de değil, birçok gelişmekte olan ülkede de tüketiciler orta segmenteki ürünlere daha fazla rağbet gösteriyor. Bundan sonra en çok rekabet ‘giriş’ seviyesindeki ürünlerde yaşanıyor. Daha önceden normal cep telefonu kullanan kullanıcıların büyük çoğunluğu, giriş seviyesindeki ekonomik akıllı cep telefonlarına geçiş yapıyor. Bu alandaki fiyat politikaları, daha az sayıda ürün üreten ve yerel pazarlarda iş yapan markalar için rekabetçi hale gelmeye başladı. Fiyatı düşürmek için birçok marka daha ucuz ve kalitesiz ürünler kullanıyor. Fly gibi uluslararası markalar yüksek hacimli alım güçleri ile daha kaliteli malzeme ve donanımları daha uygun fiyata satın alabiliyorlar. Haliyle aynı segment ve fiyatta daha kaliteli ürünler pazara sunabiliyorsunuz. Rakamsal olarak da hesap ortada: 2013 yılında 12 milyon cihaz ve 10,6 milyar TL ciro gerçekleşirken 2014’te ek vergiler, kredi kartı taksitli satışlarının durdurulmasına rağmen 11 milyon adet ve 12 milyar TL ciro gerçekleşmiş. Bu aslında şunu gösteriyor: Ek vergiler veya satışı azaltmaya yönelik önlemler aslında pazarı daraltırken, ciroyu etkileyemiyor. Hedefimiz Türk tüketicisinin en iyi teknolojiyi en iyi fiyatla sahip olması. Bunun için eğer yatırım yapmak, Türkiye’de montaj ile başlayıp üretim planlamak gerekiyorsa biz hazırız. Aslında bunun karşılığında da teşvik beklentimiz söz konusu, ki ürünlerimize gelecek vergisel avantaj direkt tüketiciye avantaj olarak yansıyacaktır. Rusya’da cep telefonu satışlarında pazar lideriyiz. Doğru stratejilerle Türkiye’de de aynı başarıyı yakalayabileceğimize inanıyoruz. Yeni ve farklı özel projelerimizi zaman içinde kamuoyuna duyuracağız.
28
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
11 - 17 MAYIS 2015
Kullanıcı bazlı güvenlik planları gözardı ediliyor Teknoloji meraklıları için yeni nesil güçlendirilmiş ağ sistemleri tasarlayıp Ekrem Uçman üreten Aruba Netwoks’ün CEO’su Dominic Or, teknoloji ekosisteminde yaşanan yeni gelişmeler ve eğilimler konusunda bilgiler verdi. n Öncelikle Aruba Networks ve şirketin Türkiye’deki çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz? Aruba Networks, merkezi Amerika silikon vadide bulunan 13 yıllık bir firma. Öncelikle odak konusu mobil teknolojiler, erişim teknolojileri. Özellikle odaklandığı konu şirketlerin ve kişilerin mobil olarak çalışarak üretimlerini daha ileri bir noktaya götüreceği prodaktivitelerini artırabileceği bir teknolojiye odaklanmış durumda. İkinci bir önemli konusu güvenlik ve yönetim sistemleri. Bunların hepsini wi-fi diyebileceğimiz sistemin altında birleştirmiş ama sadece kurumlara yönelik wifi sistemine odaklanmış bir kuruluştur. Aruba Türkiye’de 4 yıldır faaliyet gösteriyor. İki distribütörümüz var 58 tane partnerimiz var. 4 senedir oldukça büyüyen bir yapıya sahip olduk. Bunun karşılığında da Aruba Türkiye’ye inandığı için de oldukça bir yatırım yaptı. 60’ın üzerinde üniversite şu anda Aruba kullanıyor, 3 GSM operatörünün 2 tanesi Aruba kullanıyor. n Şirketlerin tümleşik iletişim sistemlerine bakış açıları nasıl ve mobil güvenlik konusunda ne derece bilinçliler? Bu tamamen sizin şirketinizin politikasıyla ilgili bir konu. Şirket politikası buna izin veriyorsa tabi ki
Mobil cihazların iş dünyasına entegrasyonu ile birlikte süreçlerde yaşanan değişimler neredeyse bütün teknoloji ekosisteminin de yeniden şekillenmesine neden oluyor. Aruba Networks de yeni nesil güçlendirilmiş ağ sistemleri üzerine yaptığı çalışmalarla bu ekosisteme katkıda bulunmayı amaçlıyor.
yapılabilir. Bazı kısıtlamalar yapabilmeniz için bazı şeyleri yönetebilmeniz için yine sizin kendi cihazınızı getirdiğiniz konsepte bir cihaza bir yazılıma bir tuğlaya ihtiyacınız var. Bu da esasında” bring your own device management tool” dediğimiz bizim yönetim ara birimimizden kaynaklanıyor bunu yapabiliyoruz. Shadow IT (gölge BT) bir alt yapısı kurmak gibi bir şey. Bu konu tamamen BT altyapısıyla çözülüp çözülmeyeceğinden ziyade şirketin politikasıyla alakalı bir durum. n Peki mobil teknolojilerin çeşitlenmesiyle birlikte oluşan yeni nesil mobil güvenlik riskleri? Özellikle yeni eğilimlerde, kablolu erişimden kablosuz erişime doğru insanların kaydığı görülüyor. Bu da tabi
Aruba Netwoks’ün CEO’su Dominic Or günümüzün bir gereği. Eski güvenlik algoritmamız bizim noktasal bazlı, bina bazlı, ağ bazlı güvenlik uygulamasıydı. Fakat şu andaki konu kullanıcı bazlı olmak zorunda çünkü bütün kullanıcılar artık mobil hale gelmeye başlıyor. Bu, kişinin binada olması ya da uzakta olmasına göre konu değişiyor. Konu şu anda kullanıcı bazlı güvenlik üzerine odaklanıyor. İnsanlar uzaktan çalışıyor ve birçok şeyi de artık bulut üzerinden yaptığı için, bina bazlı konum bazlı güvenlik yapılamıyor. Şu anda kullanıcı bazlı güvenliğe doğru gidiyor. n Türkiye’deki kurumlar mobil güvenlik konusundaki bilinçli mi? Bu kadar müşterimiz olmasına rağmen yine de çok bilinçli müşterimiz var diyemiyorum. Biz mümkün olduğu kadar müşterilerimizi
bilinçlendiriyoruz. Nasıl bir ağ kurmaları gerektiğini de söylüyoruz. Sadece kablosuz değil diğer ağlarla ilgili de bilgi veriyoruz. Nasıl bir erişim teknolojisi kullanmaları gerektiğiyle ilgili de bilgilendirme yapıyoruz. Fakat Türkiye geneline baktığınız zaman kurumlar kendi güvenlik altyapılarını kurgularken baya bir alt yapı eksiklerinin olduğunu söyleyebiliriz. Hatta bu çok üst düzey holdinglerde bile karşımıza çıkabiliyor. Ama orta katmanda çok büyük açıklar var biz de bunun farkındayız. GSM operatörleri finans kurumları bu konuya çok önem veriyor. n Yeni nesil eğilimlerden söz edersek; iletişimin her boyutunda mobil cihazlarını kullanan yeni nesil teknoloji
tutkunu kullanıcıları ifade eden GenMobile hakkında bilgi verir misiniz ve bu grubun çalışma hayatındaki konumundan bahseder misiniz? GenMobile’dan önce genx, geny jenerasyonundan bahsetmek gerekir. Genx jenerasyon, standart ofiste çalışan bilgisayar faks kullanan bildiğimiz eski tip cihazları kullanan, mesai bittikten sonra başka eğlence araçlarıyla zamanını geçiren insandan bahsediyoruz. Geny insanları ise dizüstü kullanan, kablosuzda çalışan kahve içerken öğlen yemeğinde de telefonuyla çalışan jenerasyondur. Genmobile bunun biraz daha üzerine gitmiş durumda her bir saniyede bunların hepsini her bir yerden çalışan kurgulayan insanlardır. Uygulamanızı artık nasıl genmobile’da kullanıp kullanmamaktan ziyade bu bilginizin nasıl güvenli halde tutulduğu ve saklandığı önemlidir. Bu tür uygulamaları kullanıyorsunuz belki birçok teknik var. Ama önemli olan şey bu cihazınızda bu verinin kalıp kalmadığı ve bunun beklide istemediğinizin silinmesi veya başkasının eline geçmesi durumunda silinmesi. Güvenlikteki önemli olan konu verinin güvenliğidir. Bu genmobile jenerasyonuna uzaktan çalışma ya da daha esnek çalışma ortamında, üretebilirliğini artırabilecek bir ortam sağlamaktır ama konu verinin güvenliğidir. Cihazınızda belki bir uygulama sayesinde çok daha yüksek güvenlik alabilirsiniz veya bunu silecek teknolojilerde mümkündür. Esasında bu jenerasyonu mevcut koşullarda değil daha esnek çalışma koşullarıyla verimliliğini artıracak şekilde çalıştırmamız lazım. Eğer çalıştıramazsa bu şirketlerin verimliliğinden ilerde bahsedemeyeceğiz.
30
BThaber
GÖRÜŞ
11 - 17 MAYIS 2015
İş kesimini çocuklar dijitalleştirir Tansu Yeğen Türkiye’de teknolojinin gelişmesi, elbette teknolojinin işe dönüşmesine bağlı. Ülkelerin gelişmişlik kriterlerine bakıldığında hep bir yanlış yapılıyor ve cihaz kullanımı ön planda tutuluyor. Yani daha çok bilgisayarın daha çok akıllı telefonun, daha çok monitörün satılması değil, bunların iş yerinde ihtiyaç karşılamak için kullanılması önemli ülkemiz için. GFK ile Türkiye’de şirketleri daha iyi anlamak ve daha yakından tanımak için bir araştırma yaptık. KOBİ ve 10 kişinin altında çalışanı olan mikro işletmeler masaya yatırıldı. Gerçekten Türkiye’nin çalışan nüfusunun çok büyük bir bölümünü temsil eden, ülkenin ekonomik olarak itici gücü sayılan bu işletmelerin teknolojiyi nasıl kullandıkları çok önemliydi.
Bir şirketin ihtiyaçlarının doğru ölçeklenmesi onların daha ucuza teknoloji transferi yapmasını sağlayabilir. Doğru şirket içi eğitimlerle çalışanların daha verimli iş yapması ve hatta sıfırdan teknolojik bir kadronun yaratılması sağlanabilir. Eğer öğrenirlerse kullanacaklar Her ne markalı büyük şirketlerin sesleri daha çok duyulsa da ekonomiyi esas sürükleyen küçük şirketler: KOBİ’lerin 35, mikro işletmelerin 4 civarında çalışanı var. Teknoloji kullanmama sebepleri aslında içinde bulunduğumuz bilgi toplumu adına çok üzücü: En büyük oran, yüzde 52’lik bir kısım teknolojiyi pahalı olduğu için kullanmıyor. Yüzde 44’ü yeterince iyi teknoloji kullanabilecek çalışanı olmadığı için bu alandan uzak duruyor. Yüzde 36’lık bir kesim teknolojiyi kullanması çok zor derken yüzde 12 ise çok iyi bilgilendirilmediklerini
ifade ediyor. Bunların hepsi doğru bir eğitimle ortadan kaldırılabilir: Bir şirketin ihtiyaçlarının doğru ölçeklenmesi onların daha ucuza teknoloji transferi yapmasını sağlayabilir. Doğru şirket içi eğitimlerle çalışanların daha verimli iş yapması ve hatta sıfırdan teknolojik bir kadronun yaratılması sağlanabilir. Teknolojinin kullanımının aslında sanıldığı kadar zor olmadığını anlatmak da yine küçük eğitimlerin işidir. KOBİ’ler çocukları örnek alsın KOBİ ve mikro işletmelerin çocuklarımızı örnek alması gerektiğini söyleyebiliriz. Çünkü çocuklarımız
teknolojik cihazları tek başına telefon, tablet veya bilgisayar olarak görmüyor. Bir telefon ya da tablet onlar için hem TV, hem ders çalışma aleti, hem radyo, hem fotoğraf makinesi hem de iletişim cihazı. Şirketlerin eğitimlerini de bu şekilde yönlendirmek gerekiyor. Buna örnek olarak Kore’nin dijital dönüşümünü verebiliriz. Çocuk yaştan başlayan teknolojik eğitimler, çalışma hayatına giren gençlerin Türkiye’deki bilgisizlik sorununa düşmesini engelledi. Bu sayede birkaç kişilik şirketlerden global yapılara kadar uzanan bir bilgi ekonomisi doğdu. Bu eğitimin temelinde Samsung School gibi teknolojiyi yine
teknolojiyle anlatan, daha ucuz ve etkin hale getiren çözümlerin olduğunu da unutmamak lazım. Şirketler, doğru cihazlarla şirketlerini farklı bir yapıya büründürecek, daha doğru teknolojiyle daha az harcayıp işlerini daha kolay hale getirebilecekler. Peki teknolojiyi daha iyi kullanabilecek çalışanı yok mu şirketlerin? Yine çocuklardan yola çıkalım: Yapılan bir araştırmaya göre bir çocuğun ortalama derece tablet kullanabilmesi için cihazla birlikte geçirmesi zaman 12 gün olarak gösteriliyor. Şirketlerin ihtiyacı olan her tür iletişim, dosya paylaşımı ve benzeri ihtiyaçlar için ölçeklenebilir derecede uygun ve hayata geçirmesi kolay çözümler var. Yapılması gereken tek şey teknolojiye inanmak, dünyadaki örneklere bakarak bu konuda doğru eğitimi almaya karar vermek...
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
11 - 17 MAYIS 2015
31
AB veri koruma düzenlemesine bir kala Haber Merkezi Bulut bilişimin yaygın bir iş modeli olarak kullanılmaya başlamasıyla birlikte tüm ülkelerde yapılacak düzenlemeler birbirini etkiler hale geldi. Sınırların ortadan kalkmaya başladığı günümüzde, ortaya çıkan dev veri sızıntılarının ardından toplumlarda bu konuya ilişkin eleştirel sesler yükselmeye başladı. NSA skandalının ardından bireysel verilerin toplanması özellikle Avrupa’da birçok yürüyüş ile protesto edildi. Bu protestolar yeni bir veri koruma yasasının işaretçisi oldu. Avrupa Adalet Komisyoneri Viviane Reding’in verdiği bilgilere göre, AB vatandaşlarının yüzde 72’si verileriyle ilgili endişe duyduğunu belirtti. Geçtiğimiz yılın Mart ayında Avrupa Parlamentosu’nda oylamaya sunulan yeni düzenlemeyle birlikte verilerin daha sıkı korunmasına ilişkin bir dizi önlem alınması kararına varıldı. Düzenlemeler bireylerin yanı sıra tüm işletmeleri de yakından ilgilendiriyor. Özellikle bulut bilişim hizmeti veren ya da araçlarını kullanarak hizmet veren işletmeler, Avrupa Birliği Veri Koruma Düzenlemesi (EU General Data Protection Regulation – GDPR) ile ilgili yasal süreci tamamlayacak son kararları dört gözle bekliyor. Zira bu düzenlemeyle birlikte Avrupa ile iş yapan tüm şirketlerin işleyişi değişecek. Ancak konuyla ilgili bilinç henüz oluşmuş değil. 2014 yılının son aylarında Skyhigh Networks’ün 7 binden fazla bulut bilişim hizmeti üzerinde yaptığı araştırmaya göre, 100 bulut hizmeti sağlayıcısından yalnızca biri AB’nin yürürlüğe sokmayı planladığı düzenlemeye uyumlu yapıda. Ayrıca bulut hizmetlerinin yalnızca yüzde 2,9’u kullanıcıların şifre kullanmasına yönlendiriyor. 1995 yılından bu yana ilk kez bu çapta bir değişikliğe uğrayacak düzenlemenin 2016 yılının başında devreye girmesi bekleniyor. Düzenlemeden olumsuz etkilenmemek için işletmelerin alması gereken tedbirlerle ilgili uyarıları EMC’nin güvenlik birimi RSA’in EMEA bölgesi Baş Güvenlik Mimarı Rashmi Knowles yapıyor: “Genel ya da karma bulut kaynaklarını kullanarak hassas verileri barındıran herhangi bir işletme, Avrupa parlamentosundan geçmesi
Avrupa Birliği veri koruma hakkında düzenlemeye gitmek üzere görüşmelerini sürdürürken, düzenlemenin detayları ortaya çıkmaya başlıyor. Düzenleme AB’nin yanı sıra Türkiye’yi de ilgilendiriyor. Türkiye’deki işletmeler ne kadar etkilenecek? 2016 yılı başında yürürlüğe girmesi beklenen düzenlemede “AB hükümleri, AB pazarı içerisinde aktif olan ve AB vatandaşlarına hizmet veren yabancı şirketler için de geçerlidir” şeklinde bir ifade yer alıyor. Bu ifadeye göre Türkiye merkezli, AB’ye iş yapan tüm işletmelerin sorumluluğu ortaya çıkıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Veri Koruması Hukuku dersini veren Yard. Doç. Dr. Nilgün Başalp, bu noktada Türkiye merkezli işletmelerin AB hükümlerine uyum sağlaması gerektiğini ifade ediyor. Başalp’e göre, bulut bilişim gibi hizmetlerle internet üzerinden AB vatandaşlarına ulaşan işletmelerin bu faaliyetleri nedeniyle oluşabilecek zararlardan sorumlu tutulması olanak
beklenen düzenlemeyle ilgili bir sorun yaşamamak için iç araştırma yapmalıdır. Eğer verilerle ilgili bir sızıntı şüphesi oluşursa acilen BT birimlerinin gerekli tedbirleri alması gerekiyor.” Knowles, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu EMC’nin bulut bilişim üzerine anketini hatırlatarak şunları ekliyor: • Verilerin yüzde 30 bir bulut çeşidinde depolanıyor. • İşletmelerin yüzde 62’si; büyük veri, mobilite ve karma bulut kaynaklarını veri koruması zor alanlar olarak öne çıkarıyor. Düzenlemelerle ilgili uyum süreci maddi açıdan da işletmeler açısından önem taşıyor. Düzenlemeye uymayan işletmeler 1 milyon avro ya da toplam yıllık küresel cirosu üzerinden yüzde 2 (hatta Avrupa Birliği Parlamentosu’nun önerisi kabul edilecek olursa 100 milyon Avro’ya veya yıllık ciro üzerinden % 5) kadar ceza ödemeye mahkum olabilecekler. Düzenlemeler neleri kapsıyor? Knowles’a göre işletmeler BT sistemlerini geliştirmek zorundalar. Önceleri CTO’lar yalnızca düşük maliyetli çözümler üzerinde yoğunlaşırlarken, şimdi veri sızıntısı riskini göz önünde
dahilinde. Özellikle e-ticaret yapan şirketlerin veri koruma düzenlemesine dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Başalp, süreci şu şekilde özetliyor: “Türkiye’de veri korumayla ilgili yeterli bir yasal düzenleme olmamasına rağmen şirketlerin gerekli korumayı sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Özellikle yeni veri koruması reformu ile bu yükümlülük daha belirgin bir şekilde düzenlenmektedir. AB’ye hizmet götüren Türkiye merkezli şirketlerin doğrudan ciddi yaptırımlarla karşılaşma ihtimali bulunuyor. Bu nedenle Türkiye’deki yasal boşluğa bakmaksızın Avrupa Birliği Veri Koruması Otoriteleri’nce verilecek herhangi bir idari para cezası ya da AB vatandaşlarının olası manevi tazminat talepleri ile karşılaşmamak için AB veri
bulundurmak çok daha önemli hale geldi. Zira maliyet hesabı yaparken Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var. Viviane Reding’e göre, yapılacak düzenleme sonucunda işletmelerin yönetimsel olarak da faydalar sağlayacak ve yılda 2,3 milyar avroluk tasarruf elde edilecek. Ayrıca işletmelerin gereksiz kağıt masrafından kurtulmasıyla da yılda 130 milyon avronun boşa harcanmasının önüne geçilecek. Düzenlemeye göre, Avrupa’daki 250 ve daha fazla çalışana sahip olan işletmelerin, veri koruma yöneticileri istihdam etmeleri zorunlu olacak. Avrupa Birliği’nde iş yapan işletmeler içinse bir veri koruma otoritesinden alınan onay tüm ülkelerde iş yapılmasına olanak tanıyacak. Yani veri konusunda en az bir otoriteden onaylı olmak gerekiyor. Ayrıca işletmelerin herhangi bir kişisel veriyi kullanmadan önce bireyleri bu konu hakkında açıkça bilgilendirmeleri gerekiyor. Yeni düzenleme ile birlikte unutulma hakkı da vatandaşlara tanınıyor. Bu konu önceki yıllarda da gündeme gelmiş, webin kurucu olarak bilinen Tim Berners Lee’nin de aralarında bulunduğu birçok kişi aksi görüş belirtse de AB, unutulma hakkını düzenleme
koruması mevzuatı ile uyumlu iş süreçlerinin izlenmesi büyük önem taşıyor. Güncel AB mevzuatı yönünden de bulutta tutulan kişisel verilerin hukuka aykırı surette tutulması ya da paylaşılması halinde uğranılan zararın giderilmesine yönelik talepler söz konusu olabilir. AB içinde hizmet sunan bir şirketin merkezi AB üyesi bir ülkede olmamasına rağmen güncel AB mevzuatı gereğince bu şirket verinin işlenmesi sürecinde AB sınırları içindeki araçlardan yararlanıyorsa, hizmeti sunduğu ilgili AB üyesi ülkenin veri koruması mevzuatına uyumlu davranması beklenir. Bu son ihtimal Türk şirketleri için söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla Türk şirketlerinden de AB mevzuatının gereklerini yerine getirmeleri beklenmektedir.”
içerisine aldı. Unutulma hakkıyla birlikte bir vatandaş istediği takdirde herhangi bir çevrimiçi hizmetten kişisel bilgilerinin silinmesini ya da kaldırılmasını talep edebilecek. Bununla birlikte kişilerin verilerini kolayca taşıyabilmesi için de düzenlemede bir madde yer alırken, bu maddenin veri özelinde iş yapan işletmeler arasındaki rekabeti artırması bekleniyor. Düzenlemeyle veri sızıntılarında mağdur olan vatandaşların ise olaydan geçen 24 saat içerisinde bilgilendirilmesi öngörülüyor.
Düzenleme Türk vatandaşlarını ilgilendiriyor mu? Peki, merkezi Avrupa Birliği’nde olup da Türk vatandaşlarının bilgilerini elinde tutan şirketlerin bu verilerle ilgili sorumluluğu var mı? Bu sorunun yanıtını Başalp, şu şekilde veriyor: “Tabii ki sorumlulukları var. Zarar görenin AB vatandaşı olmaması bir fark yaratmaz. AB merkezli şirketlerin iş süreçlerini AB mevzuatı ile uyumlu yürütme konusunda yasal yükümlülükleri var. Buna aykırı davranışlar öncelikle AB Veri Koruması Otoriteleri bakımından olası bir idari para cezası yaptırımını beraberinde getirir. Manevi tazminata ilişkin davanın nerede açılacağı konusu ise Türk hukuku açısından cevaplanacak olursa, bu bir yetki sorunudur. Hiç kuşkusuz haksız fiil oluşturan bu eylem Türkiye’de de dava edilebilir niteliktedir. Ancak sorun şirketin Türkiye’de malvarlığının bulunmaması dolayısıyla alınan mahkeme kararının fiilen icra edilebilir olmamasından doğacaktır. Bu sebeple şirket merkezinin bulunduğu ilgili AB üyesi ülkede davanın açılması ve alınan kararın orada icra edilmesi yerinde olacaktır.” Avrupa Birliği’nde Ocak 2016’da kabul edilmesi beklenen bu düzenlemenin bir benzerinin Türkiye’de de kabul edilerek veri korumasının yasallaşması kamuoyunda bekleniyor. Her durumda AB ile ilişkisi bulunan tüm şirketlerin büyük cezalardan kaçınmak için uyum sürecine dikkat etmesi gerekiyor.
32
BThaber
BTnet.com.tr
11 - 17 MAYIS 2015
Delivery Hero Yemeksepeti’ni satın aldı Türkiye’nin en büyük internet sitelerinden Yemeksepeti, dünyanın en büyük online yemek sipariş platformu Delivery Hero tarafından satın alındı. Delivery Hero, 589 milyon dolar toplam değerleme üzerinden Yemeksepeti hisselerinin tamamını bünyesine kattı. Bu satın alma aynı zamanda küresel online yemek siparişi sektöründeki en büyük işlem olma özelliğini de taşıyor. CEO Nevzat Aydın, Yemeksepeti’ndeki mevcut görevine devam etmekle birlikte, Delivery Hero’nun yönetiminde de aktif rol üstlenerek, global anlamda şirketin büyümesine katkıda bulunacak. Operasyonlarının bulunduğu 28 ülkenin birçoğunda pazar lideri konumundaki Delivery Hero, 589 milyon dolar toplam değerleme üzerinden Türkiye’nin online yemek sipariş devi Yemeksepeti’nin hisselerinin tamamını
Yemeksepeti, dünyanın en büyük online yemek sipariş platformu Delivery Hero ile birlikte büyümeye devam edecek. Satın alma işleminin 589 milyon dolara gerçekleştiği belirtiliyor. bünyesine kattı. Yemeksepeti satın alımı ile, aktif olduğu ülke sayısını 32’ye çıkaran Berlin merkezli Delivery Hero, 100 binden fazla partner restoran üzerinden, aylık yaklaşık 10 milyon siparişe aracılık edecek. 2001’de henüz
üniversiteden yeni mezun olan Nevzat Aydın, Melih Ödemiş, Gökhan Akan ve Cem Nufusi tarafından kurulan Yemeksepeti, bugün Türkiye dahil 8 ülkede hizmet veriyor. Nevzat Aydın Yemeksepeti CEO’su olarak görevine devam
edecek Bu yatırımla beraber CEO Nevzat Aydın, Yemeksepeti’ndeki görevini sürdürecek ve Delivery Hero’nun yönetiminde aktif rol üstlenerek, küresel anlamda şirketin büyümesine katkıda
bulunacak. Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın, Türkiye tarihinin bu en büyük internet yatırımıyla ilgili: “2001 yılında 4 kişiyle hayata geçirdiğimiz Yemeksepeti, bugün 400 kişilik bir ekiple 7 gün 24 saat, milyonlarca insanın hayatını kolaylaştırıyor. İnsanlara “Yemeksepeti yokken ne yapıyorduk?” dedirten bir iş modeli kurabilmek oldukça gurur verici. 15 yıllık geçmişimizde yerli ve global birçok farklı yatırımcı tarafından teklifler aldık, fakat hep doğru zamanı ve doğru partneri bekledik. Global hedefleri, iş yapış tarzı ve kurumsal kültürü bizimle bu denli örtüşen bir iş ortağı ile yolumuza devam edecek olmak bizi çok heyecanlandırıyor. Şimdi artık 15 senelik deneyim, teknik bilgi ve bize has inovatif iş yaklaşımımızı, Delivery Hero ile birlikte daha geniş coğrafyalara yayma zamanı” dedi.
Dünya 2030’da “daha az renge” sahip olacak Elektrikli piller evlere girecek 21. yüzyılda elektrik kesintilerinden söz etmek abesle iştigal olsa da, günümüzde ülkemizin de arasında bulunduğu birçok ülkede elektrik kesintileri yaşanabiliyor. Bu kesintiler sebebiyle iş süreçlerinde aksamalar olduğu gibi gün yaşam da bu sıkıntıdan oldukça nasibini alıyor. Tesla Motors CEO’su Elon Musk, güneş enerjisiyle çalışacak pillerin elektrik kesintileri sırasında devreye girebileceğini belirtirken, pillerin depoladığı elektriğin jenaratör gibi çalışabileceğini ifade etti. Üretilen pillerle elektrik enerjisinin ulaştırılması mümkün olmayan bölgelerdeki hayatın kolaytırılması amaçlanıyor. İnsanların kendi elektriklerini üretmesine olanak sağlayacak buluş, bu sayede dağıtım şebekelerinin oluşturduğu tekelden de kurtulma
imkanı yaratacak. Bu görüşü doğrulayan Musk, “Bu pilleri kullananlar dağıtım şebekelerinden tamamen çıkabilecek. Elektriğinizi kendi pilinizle sağlayabileceksiniz” açıklamasını yaptı. Yeni buluşla birlikte dünyanın enerji kaynaklarına bakış açısında da değişim yaşanabilir. Pillerle birlikte yeşil alanların kurtularak doğanın kendini yenileme şansını yakalayacağını savunan Musk, pillerin hava kirliliği yaratmadığının da altını çizdi. İlk etapta ABD’de piyasaya sürülecek şarj edilebilen lityum piller iki tip olarak piyasaya sürülecek. 7 kilowatt/saat kapasiteli pillerin fiyatı 3 bin dolar olacağı açıklanırken, daha yüksek kapasiteye sahip 10 kilowatt/saatlik pillerin ise 3 bin 500 dolardan satışa çıkacağı belirtildi.
Araştırma sonuçlarına göre gereken önlemlerin alınmaması durumunda dünyayı sıkıntılı bir süreç bekliyor. Kaynakların yavaş yavaş tükenmesiyle birlikte alternatif gıdalara ve enerji yöntemlerine yönelik insanlık, 2030 yılına kadar nedeniyle yaklaşık 170 milyon hektar ormanlık alan yok olmasına neden olacak. En büyük kaybın en fazla ormanlık alanın tahrip edildiği tropikal ve subtropikal iklim kuşağındaki 11 bölgede olacağı tahmin ediliyor. Özellikle Amazon Havzası’nda, Brezilya’nın savan kuşağında, Endonezya’ya ait Borneo Adası, Orta Afrika’daki Kongo Havzası ve Güneydoğu Asya’daki Mekong Deltası‘nda büyük kayıplar yaşanacağı belirtiliyor. Teknolojinin gelişimiyle birlikte kağıt tüketimi önemli ölçüde azalmış olsa da, bu ormanların ve yeşil alanların yok olmaması için yeterli olmuyor. Teknolojik atıkların yarattığı kirlilik ve
su kaynaklarının buna bağlı sebepler sonucu azalmasıyla birlikte doğadaki canlı çeşitliliği de hızlı bir şekilde azalıyor. Buna birçok canlı için yaşam olan ormanların da ortadan kaybolması eklenince dünyayı hiç de iyi bir gelecek beklemediği sonucuna varmak mümkün. Dünya Doğayı Koruma Vakfı’na göre ormanların
katledilmesinin her bölgede farklı sebepleri bulunuyor. En önemli sebeplerden birinin, hurma yağı ve soya ekim alanı gibi endüstriyel ziraatçilik olduğu belirtiliyor. Yeraltı kaynaklarının çıkarılması, kesilen ağaçların yerine yenilerinin dikilmemesi ve tabii yeni altı yapı projeleri de diğer önemli sebepleri oluşturuyor.
34
BThaber
BTnet.com.tr
11 - 17 MAYIS 2015
Bilkent Üniversitesi rüyaları görüntüledi Bilkent Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar sonucunda rüya görürken yaşanan beyin faaliyetleri bilgisayara aktarıldı. Geliştirilen yöntemle uyanıkken kurulan hayaller ve düşünceler de görüntülenebiliyor.
Uyurken ya da uyanıkken kurulan her türlü hayali görüntüleyen sistem, görsel algıyı artırma amacı ile geliştirildi. Bunun yanı sıra uyurken gerçekleştirilen beyin faaliyetlerini görüntüleyip, anlamlandırmaya yarayan teknoloji, görme engelli bireyler için de umut ışığı olabilecek nitelikte. Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tolga Çukur, projelerinin literatürde “akıl okuma” olarak tanımladığını söyledi. Çukur, bunun için MR makinesinde beyin sinyallerini kaydettiklerini ve elde edilen bu verileri bilgisayar ortamında modellediklerini ifade etti. Projenin ilk aşamasında insan beyninin yüzde 30’unu
kapsayan görme duyusu üzerine yoğunlaşan uzmanlar, proje için özel olarak hazırlanan MR cihazında birçok farklı kaynaktan toplanan iki saatlik video kayıtları deneklere izlettiriyorlar. Denekler hazırlanan filmi izlerken, araştırmacılar beynin 50 bin noktasında gerçekleşen hareketleri an be an kayıt altına alıyorlar. Araştırmacılar kayıt altına alınan hareketler için dijital modeller oluşturuyorlar. Geliştirilen bilgisayar yazılımı kadın, erkek, çocuk, insan, hayvan, bitki, bina, mobilya, konuşmak, yürümek, ağlamak gibi 2 bine yakın nesne ve hareketi renk ve kontrast görsel özelliklerini de kullanarak beyindeki tepkiler arasındaki ilişkiyi çözümleyebiliyor.
Canon TIPA 2015’ten 4 ödülle döndü Canon, her yıl düzenli olarak gerçekleşen TIPA Ödülleri’nde dört ödül kazandı. Canon, dünyanın öncü fotoğraf görüntüleme ve basın kuruluşlarından TIPA 2015’te 4 ödüle layık görüldü. Canon EOS 7D Mark II “En iyi DSLR Uzman”, Canon EF 100400mm f/4.5-5.6L IS II USM “En iyi Uzman DSLR Zum Lensi”, Canon EF 11-24mm f/4L USM “En İyi Profesyonel DSLR Lensi”, IXUS Serisi ise “En İyi Kolay Kompakt Fotoğraf Makinesi“ seçildi. Canon Europe Tüketici Görüntüleme Ürün Pazarlama Direktörü Steven Marshall ödülü şöyle değerlendirdi: “TIPA’dan aldığımız ödüller bizi yine onurlandırdı. Her yıl fotoğraflama dünyası için inanılmaz ve yenilikçi ürünler yaratarak sınırlarımızı zorlamaya çalışıyoruz ve TIPA jüri heyetinin layık gördüğü ürünler başarılarımızın sürekliliğini vurguluyor. Beceri düzeyi ne olursa olsun herkesi kendilerini
çevreleyen dünyaya bakmaya ve fotoğraf çekerek eğlenmeye davet ediyor ve onlara bu doğrultuda ilham vermek istiyoruz. Tüketici ve amatör modellerimizden profesyonel serimize kadar tüm ürün serilerimizde ödüllendirilmemiz, olağanüstü kaliteye ve yeniliğe verdiğimiz önemi yansıtıyor.” 16 ülkeden jüri değerlendirdi TIPA jürisi, dünyanın öncü fotoğraf ve video dergilerinde çalışan 27 editörden oluşuyor. Jüri üyeleri 5 kıtaya yayılan 16 farklı ülkeden katılıyor. Jüri heyeti her yıl bir araya geliyor ve en son görüntüleme ürünlerini değerlendiriyor. Yenilikçilikten tasarıma ve genel ürün kalitesine kadar çeşitli faktörler esas alınarak yapılan değerlendirme sonucunda en iyi ürünler ve teknolojiler seçiliyor.
LG yeni amiral gemisini tanıttı LG; New York, Londra, Paris, Singapur, Seul ve İstanbul olmak üzere altı büyük şehirde eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği etkinliklerle yeni akıllı telefonu LG G4’ü tanıttı. Basın toplantısında LG Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Başkanı Kevin Cha, LG Türkiye Mobil İletişim Satış Bölüm Başkanı Ufuk Gürsoy ve LG Türkiye Genel Müdürü Calvin Cho G4’ün tanıtımını yaptılar. LG G4, 6 farklı renkte deri kapaktan oluşuyor ve gövdesini kaplayan kavis tasarımıyla yere düştüğünde düz tasarımlı telefonlara göre yüzde 20 daha dayanıklı. Cihaz, F1.8 diyafram aralığıyla 16 megapiksel kameraya sahip ve kamerasındaki Manuel Mod ile kullanıcıların, pozlama süresi, ISO, odaklama ve
beyaz ayarı gibi parametreleri düzenlemesine imkan veriyor. Renk Spektrum sensörü teknolojisi ile nesnelerden yansıyan ışığı kızılötesi algılayıcılarla belirliyor ve gözün algıladığı şekilde fotoğrafa aktarıyor. 8 megapiksellik ön kameraya sahip olan telefonda “Çoklu Hareketle Çekim” teknolojisi de bulunuyor. Sunumda G4’ün inovatif özelliklerini ayrıntılı bir şekilde anlatan LG Türkiye Satış Bölüm Başkanı Ufuk Gürsoy; “LG G4 ile insan doğasına çok daha uygun ve çok daha güzel bir akıllı telefon yaratmayı amaçladık. LG G4 0.6 saniyede kamerasını aktif hale getirebiliyor. Ayrıca F1.8 diyafram aralığı ile LG G4 ilk defa DSLR fotoğraf
makineleriyle yarışır hale geliyor. Akıllı telefonun IPS Quantum ekranının sunduğu renklerle artık anılarınızı tam da oldukları gibi hatırlayacaksınız” şeklinde konuştu. LG Display’in yeni 5.5-inç’lik IPS Quantum Display ekranının kullanıldığı ilk telefon olan G4, renk üretiminde yüzde 20, parlaklıkta yüzde 25 ve kontrastta ise yüzde 50 daha yüksek bir performans sunuyor. Quad HD ekrana sahip olan LG G4 kullanıcılarına, dokunmatik hassasiyet ve iyi bir renk üretimi vadediyor. Cihaz, Google ile olan iş ortaklığı sayesinde Google Office yüklü olarak kullanıcılara sunuluyor. Aynı zamanda kullanıcılar 100 GB’lık Google Drive depolama alanına iki yıl boyunca ücretsiz sahip olabiliyorlar.
BThaber
KARİYER
11 - 17 MAYIS 2015
Molaya nokta koyma zamanı Aktif kadın istihdamını artırarak iş hayatında çeşitlilik, esneklik ve verimlilik sağlamak, Türkiye’nin rekabet gücüne ve ekonomik gelişimine ivme kazandırmak amacıyla 2013 yılında faaliyetlerine başlayan ve 2014 sonunda dernekleşen YenidenBiz. com, yeniden iş hayatına atılmak isteyen kadınlar için Enocta işbirliğiyle geliştirilen bir uzaktan eğitim projesi başlattı. Proje, platformun aday havuzunda yer alan herkese açık. Bilişim teknolojilerinden finansa, hukuktan iş sağlığı ve güvenliğine, müşteri hizmetlerinden sigortaya kadar birbirinden farklı sektörleri kapsayan online eğitim içerikleri, şirketlerin aradığı çalışan profilini destekleyecek şekilde kullanıcılara sunulacak. Uzaktan eğitim projesi kapsamında e-öğrenme fırsatından yararlanan kadın adayların başarıları da sınav
Enocta CEO’su Ahmet Hançer ve rapor modülleri ile online olarak ölçülüp değerlendirilecek. Eğitimlerini başarıyla tamamlayan adaylara katılım sertifikası verilecek. YenidenBiz, iş hayatı dışında kalan kadınlar için bir ‘işe dönüş metodolojisi’ geliştirerek, hem kadınlar hem de iş dünyası nezdinde farkındalık yaratmayı amaçlıyor ve kadınları tekrar
istihdama kazandırma konusunda farklı yollar öneriyor. Bu bilgiyi veren YenidenBiz Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Güçlü Onur, şu eklemeyi yaptı: “İş hayatına hazırlık döneminde eğitimin önemli bir gelişim aracı olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple YenidenBiz bünyesinde 2014 başından beri yaptığımız sınıf içi eğitim ve atölyelere ek olarak, Enocta işbirliği ile zaman ve mekândan bağımsız olarak birçok değerli içeriği adaylarımıza sunabiliyoruz.” Bu uzaktan eğitim projesinin, uzun bir aradan sonra iş hayatına atılmak için fırsat arayan kadınların mesleki ve kişisel gelişimlerine önemli katkılarda bulunacağını belirten Enocta CEO’su Ahmet Hançer de, “Bu projenin, hem kadın adaylarımızın istihdamına hem de Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına fayda sağlamasını diliyorum” dedi.
Üniversiteliler ticari hayata hazırlanıyor Ankara Kalkınma Ajansı tarafından, İhracata açılmak ve mevcut ihracat pazarlarını geliştirmek isteyen Ankaralı firmalar ile kendilerini dış ticaret konusunda geliştirmek isteyen üniversite öğrencileri için düzenlenen Dış Ticaret Seminerleri devam ediyor. Devam eden seminerlerin ilk 3 grubunda yaklaşık 100 kişi eğitim aldı. Sadece üniversite öğrencilerine açık olan programdan, üniversitelerin
yabancı dil bölümlerinde okuyan öğrenciler ve mezuniyetinin üzerinden 5 yıl geçmemiş mezunlar faydalanabilmekte. Devam eden Dış Ticaret Seminerleri 4.Grup eğitimleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Ankara Kalkınma Ajansı 4. Grup seminerlerinin üniversite öğrencilerine yönelik genel amaçlarını şöyle sıralıyor: Üniversite eğitimi sonrası iş dünyasında oluşacak dış ticaret vizyonu doğrultusunda;
E T K İ N L İ K L E R 2-5 Haziran 2015
Cisco Partner Summit Singapur AYRINTILI BİLGİ: www.communicasia.com
İhracata açılmak için gereken asgari koşullar, ihracat mevzuatı ve mevzuatın püf noktaları, ihracat işlemleri için gereken belge ve sertifikalandırma sistematiği, uygulamalı dış ticaret sözleşmeleri, İhracatı teşvik sistemi ve konularında uygulamalı bilgiler ve dış ticarette yabancı dilin önemi. Özellikle de, ihracat yapan firmaların nitelikli personel ihtiyacının bu program ile giderilmesi hedeflenmekte.
Y U R T D I Ş I
8-9 Haziran 2015
Open Innovation 2.0 Conference 2015 Espoo, Finlandiya AYRINTILI BİLGİ: http://ec.europa.eu/digital-
agenda/en/news/savedate-open-innovation-20conference-2015 s
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R 13-14 Mayıs 2015
UX Alive Konferansı İstanbul Wyndham Grand Levent AYRINTILI BİLGİ: www.uxalive.com 20-24 Mayıs 2015
Antalya Cebir Gunleri XVII İzmir-Şirince’de Nesin Matematik Köyü AYRINTILI BİLGİ: https://matematikkoyu.org/ etkinlikler/2015_acg/index.php
Y U R T İ Ç İ
22-23 Mayıs 2015
Türkiye Elektronik Sanayii ve Elektronik Mühendisliği TESEM-2015 Kurultayı Bursa - BAOB Yerleşkesi AYRINTILI BİLGİ: www.tesem.org.tr 23-24 Mayıs 2015
ICT Summit Now Kids ‘15 Kadir Has Üniversitesi AYRINTILI BİLGİ: www.bzcocuk.com
26-27 Mayıs 2015
Smartcon 2015 İstanbul Büyük veri, büyük fikirler Zorlu Center PSM AYRINTILI BİLGİ: http://smartcon.com/ BTvizyon Anadolu Toplantıları
15 Eylül 2015 Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
35
Gençlere bilişim odaklı yatırım yapılmalı 2-3 Mayıs 2015 tarihlerinde “Siz de Bilişimi Abartın” ana teması ile düzenlenen II. Ulusal Yönetim Bilişim Zirvesi’ne TÜRKKEP altın sponsor olarak destek verdi. Bartın Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte, özel sektör ve üniversite paydaşları bir araya geldi. Etkinlikte; Ar-Ge, istihdam ve gençlerin bilişim sektöründeki gelecekleri tartışılırken, geleceğe yapılacak yatırımlar için özel sektör profesyonellerine önemli bir rol düştüğüne, üreterek büyümenin önemine dikkat çekildi. Etkinlikte konuşan TÜRKKEP Genel Müdürü Yüksel Samast, genç nüfusa yatırım yapmanın ve desteklemenin kritik öneme sahip olduğunu belirterek, “Doğru teknolojilere doğru kaynakları ayırmak ve aynı zamanda en rasyonel istihdam ve gelişim süreçlerini hayata geçirmemiz gerekiyor” dedi. Fırsat eşitliği sağlayarak ülke çapında bir farkındalık oluşturulması
TÜRKKEP Genel Müdürü Yüksel Samast gerektiğine dikkat çeken Samast, şunları söyledi: “Her kademede bilişim elemanı yetiştirmek üzere eğitime yatırım yapılmalı. Bilişim sektöründeki mevcut büyüme hızı, sektörün istihdam yaratma potansiyeli bizi heyecanlandırıyor. Uzun vadede ülke olarak, özellikle yazılım alanında, fırsat pencereleri açarak, şartları cazip hale getirerek alıp kullanan değil, üreten ve ihraç eden konuma gelebiliriz.”
Ateş Sünbül, Biznet Bilişim’in yeni bilgi güvenliği uzmanı Ağ ve bilgi güvenliği alanında faaliyet gösteren Biznet Bilişim, büyüyen danışmanlık kadrosuna yeni bir isim daha ekledi. Biznet Bilişim, Ateş Sünbül’ü Bilgi Güvenliği Uzmanı olarak kadrosuna ekledi. Sünbül, görevi kapsamında Biznet Bilişim’in PCI DSS başta olmak üzere güvenlik denetimi ve danışmanlık hizmetlerinde görev alacak. Ateş Sünbül BT sektöründeki 12 yıllık tecrübesinin yanında CISA, ISO-27001 LA, PCI DSS QSA sertifikalarına sahip Sünbül, Biznet Bilişim’e katılmadan önce AvivaSA Emeklilik ve Hayat Sigorta’da Chief Security Officer olarak çalışmaktaydı.
ASUS’ta Tüketici Ürünleri sorumluluğu Güler’de ASUS Türkiye Sistem İş Grubu’nda Tüketici Ürünleri Grup Müdürlüğü görevine, aynı grup içinde daha önce Ürün Grup Müdürü olarak görev yapan Özge Kılıç Güler getirildi. Güler, yeni görevi kapsamında ASUS’un akıllı telefon, tablet, dizüstü bilgisayar, masaüstü bilgisayar ve aksesuar ürünlerinin satış ve pazarlama faaliyetlerini yürüten Özge Kılıç Güler Tüketici Ürünleri Grubu’nu yönetecek. Ege Üniversitesi İstatistik Bölümü mezunu olan Güler, TESPO, Yıldız Holding ve Asus gibi yerel ve küresel firmalarda 15 yıla yakın bir süre ürün ve kategori yönetimi alanında farklı sorumluluklar üstlendi. Güler, 2010 yılında ASUS Türkiye Sistem İş Grubu’na katıldı.
36
BThaber
MEKTUP
Gündemi yoğun günlerden merhaba, Enerji kesintileri gündemimizden düşmüyor maalesef. Bu nedenle ben de bu hafta bu sayfada aslan payını enerjiye ayırmaya karar verdim, bir itirazın olacağını sanmıyorum mum ışığının gölgesinde. Enerjinin etkin ve verimli kullanılabilmesi için farkındalık oluşturmak, bilimsel ve teknik araştırmalar yaptırmak ve sonuçlarını kamu kuruluşları ve vatandaşlar ile paylaşarak verimliliği arttırmak için tüm Türkiye’de projeler geliştiren Enerji Verimliliği Derneği, geçtiğimiz Şubat ayında açılan Adana şubesinin ardından, Van şubesini de açmış. Böylece derneğin şube sayısı 15’e çıkıyor. Enerji Verimliliği Derneği ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan işbirliği protokolüyle hayata geçirilen ve 21 pilot ilde uygulanan Enerji Çocuk Projesi kapsamındaki tiyatro etkinliğinin 23’üncü eğitimi de açılış günü olan 5 Mayıs’ta Van’da yapılmış. Küçükten büyüğe enerji tasarrufu farkındalığı yaratmak adına önemli bir adım, ne dersin? Enerjide alternatiflerden ve onların başarı hikayelerinden bahsetmesem olmaz. Yenilenebilir enerji sektörü şirketi EkoRE, Şanlıurfa’da hayata geçirdiği projeyle hem önemli bir yeniliğe hem de bir ilke imza atmış. Tarım alanlarının güneş enerjisiyle sulanmasını sağlayan EkoRE, bu sayede ziraat sektörüne önemli bir çözüm sunuyor. Bu proje, sulama sorunları nedeniyle ürünlerin kavrulmasını engelleyip çiftçinin kaybını engelliyor ve katma değerli ürünlerin ekimine teşvik ederek daha fazla kazanmasını sağlıyor. Her sektörde kendine yer bulabilen çözümler var, yeter ki birileri ihtiyacı görüp geliştirsin. Bu geliştirmeler ödülsüz de
11 - 17 MAYIS 2015
Enerjide alternatifler değerlendirilmeli...
kalmıyor. Örnek mi istersin? Yazılım ve danışmanlık firması Uyumsoft ile Onkat Bilişim, bu yıl 4’üncü kez sahiplerini bulan Yeşil Ekonomi Ödülü’nü aldılar. Farkındalığın artması, özel sektörün, STK’ların ve kamunun sunduğu ödüllerin de artmasını sağlayacaktır. Ödüllere başladık madem, devam edelim. İç iletişim, intranet içerikleri ve teknolojilerinin ele alındığı, 27-28 Nisan’da Berlin’de gerçekleştirilen Intra. NET Reloaded Konferansı’nda sigorta şirketi Allianz Türkiye de ödül aldı. Şirket, yenilikçi intranet projesi sosyal@allianz ile bu uluslararası konferansta “Kullanıcı Deneyimi Tasarımı ve
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 21 SAYI 1021
11 - 17 MAYIS 2015
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
İçerik Yönetimi” kategorisinde büyük ödülün sahibi olmuş. İçeriğin, Web 2.0 dönüşümüyle birlikte kullanıcılar tarafından interaktif biçimde üretilip paylaşılabildiği sosyal@allianz’ın altyapısı, etkileşim, ortak yaratım ve işbirliğinin yaygınlaştırılması amaçları gözetilerek tasarlandı. Bu yönüyle de standart bir intranet olmanın ötesinde, iç iletişim dinamiklerini temelden değiştiren bir platform. Bu gibi kurumsal verimliliği ve çalışan mutluluğunu pekiştiren yeni projeleri görmek dileğiyle. Internet Advertising Competition (IAC) ödüllerinde Turkcell Superonline da Capsmatic ve Hayretlik
Görüntüler projeleriyle 7 kategoride ödüle layık görülmüş. Üşenmeyelim, sayalım: En iyi Telekomünikasyon Zengin Medya Online Kampanya, En iyi Telekomünikasyon Zengin Medya Online Reklam, En İyi Sosyal Ağ Mobil Uygulaması, En İyi Telekomünikasyon Mobil Uygulaması, En İyi Medya Online Video ve En İyi Sosyal Ağ Online Video. İki proje ile gelen 7 ödül, helal olsun. Bir ödül haberi de Exclusive Networks’ten. 16 Nisan’da İstanbul Wyndham Hotel’de gerçekleştirilen IBM Çözüm Ortakları Toplantısında geçtiğimiz yıl Türkiye’de gerçekleştirdikleri başarılı veri güvenliği projelerinden dolayı Exclusive Networks ekibine ‘En İyi
CAMSS Projesi Ödülü’ verilmiş. Bu haftanın finalini matematikle yapacağım, daha doğrusu rakamları ve onlarla uğraşmayı seven herkesin ilgisini çekecek bir çalışmayla: ‘Sevmeye çalışıyorum ama olmuyor’ diyerek matematikle arasına mesafe koyanlarla, matematiği sevenler www.imaginary.org/tr platformunda buluşuyor. 17’den fazla dilde içerik barındıran bu küresel yapıya artık Türkçe ulaşılabiliyor. Fikirler, yazılımlar, görseller, filmler, metinler bu platformda biraraya gelirken, etkileşimli öğrenme teknolojilerini de ziyaretçilerine sunuyor. Oberwolfach Matematik Araştırma Enstitüsü tarafından oluşturulan bu internet platformu, ‘2014 Alman-Türk Bilim Yılı’ kapsamında başlayan işbirliği ile Türk Matematik Derneği (www.tmd.org.tr) ve İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi (www.imbm.org.tr) girişimiyle Türkiye’de. Platform, “IMAGINARY- matematiğin gözünden” isimli gezici bir sergiyi de içeriyor. (www.imaginary. org/tr/exhibition/matematigin--gozunden---imaginary). İstanbul’da 4 Mayıs’ta sona eren ilk serginin ardından, ikinci sergi Feyziye Mektepleri Vakfı desteğiyle 25 Mayıs-7 Haziran arasında FMV Işık Galeri Teşvikiye’de, üçüncü sergi ise Maltepe Belediyesi’nin desteğiyle 14-27 Eylül arasında Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde açılacak. Sonbahar, yurda yayılma dönemi. 5-20 Ekim arasında İzmir Konak İş Sanat Galerisi’nde, 9‐24 Kasım arasında da Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Sümerpark Sosyal Tesisleri resepsiyon salonunda katılımcılarıyla buluşacak sergi vesilesiyle, rakamların izinden gitmekte fayda var, ne dersin. Bu hafta bu kadar olsun, fazlası haftaya kalsın.
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Bültenlerinizi
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr
Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zehra Sevimli zehras@bthaber.com.tr
Abone ve Dağıtım Sorumlusu Canan Şahin canans@bthaber.com.tr
Satış Müdürü Nurşen Usta nursenu@bthaber.com.tr Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Gizem Güç gizemg@bthaber.com.tr
tarafından dağıtılmaktadır.
Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
BThaber
ICT NEWS
4 - 10 MAYIS 2015
37
Ministry of Education’s main goal; improving content in education BThaber organized 29th e-Government Round Table Meeting with the title of ‘MEB (Ministry of Education), Innovation and Education Technologies Directorate General’s (YEĞİTEK’s) Technological Approaches’ on April 30th 2015, in Ankara. MEB YEĞİTEK General Manager Dinçer Ateş emphasized on the goal of carrying out content acquisition tenders thus contributing the development of educational sector and digital education publishing sector in Turkey. ‘MEB YEĞİTEK Technological Approaches’ e-Government Round Table Meeting hosted MEB YEĞİTEK General Manager Dinçer Ateş, MEB YEĞİTEK department heads, sponsor and supporting firms such as Netaş, Teradata, EMC, Intel, Türk Telekom, Oracle, BTBurada and many other distinguished guests. The meeting was moderated by BThaber Publishing Coordinator Ayhan Sevgi, and he stated that successfully20-year-old BThaber newspaper is a reflection of the informatics sector’s success. He also expressed that the e-Government Round Table Meetings are getting traditional hand in hand with e-Government magazine.
MEB YEĞİTEK General Manager Dinçer Ateş Providing equal opportunities is vital In his ‘Digital Transformation in Education’ titled speech Dinçer Ateş, emphasized on the diversification of information access in our age thanks to education technologies and mentioned about the serious influence of this variety and speed on education. Mr. Ateş says; “We should be talking about an education paradigm which changes clothes without changing the soul. As the ministry of education, we try very hard to use the necessity of our time: informatics technology together with any tool and media that would contribute us reaching our strategic goals effectively. We are
working hard to coordinate and develop strong and up-to-date infrastructure tools for all citizens affected directly or indirectly by our projects in the ministry of education in order them to get faster and more effective results along with better service standards due to our citizen-based approach. MEB’s biggest investment on integration of education and information technologies, without a doubt, is the Fatih project. In the scope of this project, the technological investments aim at improving local IT sector, getting Turkey to compete with other countries in the worldwide IT sector and further become the leader. Fatih Project’s most important goals include providing equal opportunity for students and teachers in education, improving technologic infrastructure at schools and having IT tools
used in classes effectively and addressing more senses in teaching & learning processes.” Information Network on Education (EBA) world’s biggest education content platform “Finally we aim at making our country a production base in IT technologies area, producing high domestic production rated IT tools, exporting those products to the world, at least to Middle East, Middle Asia and Balkans and making it possible to develop domestic software for all sectors; primarily education sector.” expressed Mr. Ateş, “Interactive boards are being exported to many other countries. Being the country that triggers the interactive board system in the world, having the patent for it and the product’s
being designed by Turkish engineers are giving us pride and joy. We finished the tender processes for fiber optic cabling of 310 thousand classrooms. I would like to highlight it once more that the most important project in the technological investments in education is the digital education contents. Fatih Project’s strength against its examples worldwide is its educational content. Fatih Project’s transformation in time leads it towards contents. YEĞİTEK gave huge time and effort in the last year for contents. EBA (Information Network on Education) is the world’s biggest education content platform.” Dinçer Ateş emphasized on the goal of carrying out content acquisition tenders thus contributing the development of educational sector and digital education publishing sector in Turkey.
Türksat wants to spread BELGENET widely in public institutions Türksat organized ‘BELGENET – Electronic Document Management System Conference’ on April 29th, 2015 in Ankara. Presenting the opening speech of the conference, Türksat General Manager Prof. Dr. Ensar Gül expressed that the need of hard copy documents no longer exists as in this stage of technology the
documents are written and shared in the electronic environment. Mr. Gül said: “Türksat developed and produced 100% domestic open source software which is independent from the data base. Our main goal is to spread BELGENET widely in all public institutions. We are now carrying BELGENET on the cloud.” Türksat Informatics Business
Development and Project Management Director Ömer Faruk Çöllüoğlu stated that BELGENET has approximately 100 thousand active users in public institutions and they produce almost 10 million documents every year. He continued; “With those 10 million documents, 2 thousand 492 trees and a forest of 2 hectares are saved thanks to 14 institutions’
BELGENET users. BELGENET offers great advantages. It is independent from the server, it is mobile. Thus, it means the documents can be signed everywhere. BELGENET is compatible, integrated and has Türksat’s IT experience behind it. As Türksat Informatics, we also offer key-ready software projects to the institutions. We manage spatial data; carry out tests
and analysis on cyber security. Our works continue on creating a public institutions’ united call center.” BELGENET Cloud is being launched for the first time as Mr. Çöllüoğlu expressed. Now public institutions may receive BELGENET service from the cloud. This system is the common EBYS system for the public institutions, he says.
38
BThaber
ICT NEWS
4 - 10 MAYIS 2015
Kaspersky Lab Warn Organizations to Get Prepared for Cyberthreats
Social Security Institution (SGK) Service Delivery General Manager Lütfi Aydın
Public and Private Sector Cooperation is needed in order to access international markets Social Security Institution (SGK) Service Delivery General Manager Lütfi Aydın draws attention to the most important factor on technology management which is setting standards and regulations. Using IT in public services is beneficial for offering fast, secure, effective and of high quality service to the citizens, states Mr. Aydın. He also says that managing the system with care from technological choices to developing and applying these options is vital in order to get the highest benefit from information technologies. Mr. Aydın says; “The institutions using IT and giving electronic public services should focus on ‘technology management processes’ in order to provide favor for public rather than to benefit from the technology only for their own good. Nevertheless, the most important factor on technology management is setting standards and regulations. This should only be done in cooperation with expert informatics companies.” “Developing or producing IT hardware and software needs special expertise.” says Mr. Aydın. “SGK periodically updates the services offered
by it. We use information technologies at the highest level. Thanks to the effects of digital revolution on all sectors, SGK gives service to 77 million citizens, approximately 3100 hospitals, 25 thousand pharmacies and 5100 optician institutions via various software usages. 62% of the e-Government applications (kamu.turkiye.gov.tr) used in public institutions is offered by SGK. SGK is an institution that has a high instant data flow and change. Having too much data forces us to keep our employees online and connected to the system with updated information as well as to make millions of inquiries at the same time.” Mentioning about ‘SGK Batıkent Data Center’ project Mr. Aydın gives more information; “We are building Europe’s biggest public data center in a 60-meter square-area in Batıkent which will meet the needs of our institution for the following 20 years. We will realize the SGK Data Center project this year. We are planning on preventing all hindrances such as cutbacks and interruptions in the system by uniting the whole data processing infrastructure under the roof of this data center.”
Kaspersky Lab’s Cyber Security Weekend for the Middle East, Turkey and Africa is taking place on April 26-29 in Lisbon, Portugal and brings together specialists from the company’s Global Research and Analysis Team (GReAT) and Global Product and Technology Marketing Department, an invited expert from EY, journalists and business guests. During the conference they discussed global and regional cyber threats and security trends, corporate IT issues, and what security measures are needed. “At Kaspersky Lab we believe that to eliminate the risks brought by the Internet and new technologies a combination of factors is needed: comprehensive technologies, including those for critical infrastructures and high-risk industries; education of the general public and businesses; and law enforcement and international
cooperation. A complacent attitude towards cybersecurity doesn’t only put money, data and reputation at risk, but also prompts the spread of cyberthreats,” said Sergey Novikov, Deputy Director of GReAT, Kaspersky Lab. Kaspersky Lab’s analysis of IT threats in the first quarter of 2015 indicates that in the Middle East, Turkey and Africa (META) region an average of 41% of users had security incidents related to local networks and removable media while 21% of users faced web-related threats. Kaspersky
Security Network cloud service statistics for January-March 2015 show that Egypt continues to have the highest number of users affected by local threats (50.5%), followed by Qatar (46%), Saudi Arabia (45.8%) and Turkey (44.6%). The highest numbers of web threat incidents were reported in Qatar (31% of KSN users faced these threats), UAE (29%), Turkey (25%) and Saudi Arabia (24%). Kenya, South Africa, Bahrain and Lebanon have somewhat lower threat levels: 14-18% of users affected by online threats and 33-37% by local ones.
KİK (Public Procurement Authority) cancels firewall purchasing tender Public Procurement Authority cancels ‘New Generation Firewall Purchasing’ tender according to the decision made on April 8th, 2015 due to the tender’s anticompetitive articles. The decision serves as a model. KİK cancels the ‘New Generation Firewall Purchasing’ tender after its inquisition upon Veri Teknik firm’s complaint application. Veri Teknik’s complaint application states that; “ ‘The proposed firewall should be the ‘leader’ in the ‘Gartner Magic Quadrand Enterprise Network Firewalls
2014’ report’ article must be completely removed as it gives an advantage to the foreigner brands or a phrase as ‘This requirement is not applicable for companies which offer internationally certificated domestic products.’ must be added.” After the inquisition, it is understood that the Gartner report is not the minimum technic criteria for the offered product in the technical specifications, it is possible to do some adjustments to add other brands and models in, in order to meet the needs
of the department and also it is needed to provide price advantage for the benefit of domestic product offering companies. Thereby, it is understood that the regulation disregards the rules of the law no. 4734 Article no. 12 “cannot state anticompetitive requirements” and “cannot state features and definitions specific to only one brand or one model”. Thus, the applicant is found just to file a complaint. KİK decides on the cancelation of the tender unanimously.
EU data protection regulation is around the corner Meanwhile European Union is proceeding on the negotiations about data protection regulation, the details are revealing one by one. While cloud computing is being used as a widespread business model, the regulations done by countries begun to affect each other. As this day and age, the boundaries are getting lifted and after tremendous
data leakages, critical voices have been emerging in societies regarding this issue. Collecting personal data has been rejected and marched by many protestors in Europe after the NSA scandal. These protests have been a sign for a new data protection law. According to the information given by Europe Justice Commissioner Viviane Reding,
72% of European Union citizens are concerned about their personal data. In March last year, in the Europe Parliament, there was a new regulation put to vote and the decision was made to take a series of precautions to protect data meticulously. These regulations concern institutions as well as individuals closely.
Especially companies offering cloud computing or using cloud computing tolls await the final decision to wrap up the European Union General Data Protection Regulation – GDPR legal process. Then, with the regulation all the functioning of companies which work with Europe will change. However, the awareness on
the subject is not fully created yet. According to the research done by Skyhigh Networks on more than 7 thousand cloud computing services in the last months of 2014, only 1 out of 100 cloud service providers is found compatible with the EU’s planned regulation. Besides, only 2.9% of the cloud services guide users to create passwords.
26-27 Mayıs
İSTANBUL Zorlu PSM
Yılın en akıllı konferansına
sadece 2 hafta kaldı! Daha akıllı stratejiler için iş ve teknoloji dünyasının liderleri buluşuyor! Büyük veri, nesnelerin interneti, öğrenen makineler, gelişmiş analitik uygulamaların iş stratejilerimize ve modellerimize etkilerini görmek; alanında dünyanın önde gelen isimlerinin birikimlerinden faydalanmak için yerinizi şimdiden ayırtın.
Katılım ve detaylı bilgi için; info@smartcon.com
“Büyük Veri, Teknoloji ve Nesnelerin İnterneti Hayatımızı Nasıl Değiştirecek”
Dr. Alex Sandy Pentland MIT Media Lab – Kurucu Dünya Ekonomi Forumu Büyük Veri İnisiyatifi Eş Lideri
“Büyük Veri ve Akıllı Metrikler ile Müşteri Davranışlarını Etkilemek”
“Büyük İş Potansiyeli için Daha Büyük Sorular ve Cevapları”
Amr Awadallah
Cloudera - Kurucu ve CTO
“Yeni Dünyada Teknoloji Liderlerinin Değişen Rolü”
Andreas Weigend
Rudi Peeters
Social Data Lab - Direktör Stanford Üniversitesi - Profesör / Amazon - Chief Scientist (önceki rol)
KBC Bankası-Grup CIO/ London Business School - Öğretim Görevlisi
“Büyük Veri Canavarını Evcilleştirme: Büyük Veri ve İç Görüler ile Değer Yaratma”
“Sosyal Medya Çağında Müşteri Deneyimi”
Dr. Usama Fayyad
Dr. Michael Wu Lithium – Chief Scientist
Barclays - Chief Data Officer ve Grup Yönetici Direktörü Yahoo - Chief Data Officer (önceki rol)
Platin Sponsorumuz
Altın Sponsorlarımız
Gümüş Sponsorumuz
Panel Sponsorlarımız
Araştırma Sponsorumuz
www.smartcon.com Medya Sponsorumuz
Basın Sponsorlarımız
Teknoloji-Basın Sponsorumuz
Akademik Ortaklarımız
0 212 217 63 88
smartconglobal
smartcon bir Analytics Center markasıdır
smartcon global