ASRACK_3.pdf
1
6.01.2015
15:55
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ
Sayfa
Yüksek katma değerli teknolojimizi üretmemiz gerekiyor
10
Mehmet Doğanyiğit
Sistem entegratörlüğüne yeni bir boyut kazandırmaya çalışan Proline, yüksek katma değerli çözümlere odaklanıyor.
Özel Haber
Üst Kurulu’ oluşturulmalı
TBD Merkez Denetleme Kurulu Üyesi ve TBD Sayısal Gündem 2020 Kültür ve Sanatta Bilişim Uzmanlık Grubu Yöneticisi Erdal Naneci, vizyonlarını paylaştı.
Sayfa
Sayfa
3 Handan Aybars
Erdal Naneci
Başarılı toplumun anahtarı veriyi doğru kullanmak
24
Serdar Sayar
25 - 31 Mayıs 2015
Mimari yoksa güvenlik de yok
Sayfa ‘Sayısallaştırma
12
www.bthaber.com
1023
Hitachi Data Systems, Türkiye pazarındaki etkinliğini artırıyor. HDS Genel Müdürü Serdar Sayar, şirketin yeni vizyonunu anlattı.
Şirketlerin karşı karşıya olduğu siber tehditler gün geçtikçe çeşitleniyor. Şirketler bu risklere karşılık yoğun güvenlik yatırımları yapıyorlar haklı olarak. Ama madalyonun diğer yüzünde bu yatırımlar, yeni kırılganlıklara davetiye de çıkartıyor. Sayfa
17 22
Savunmanız güvenli mi? Bire bir ve alan savunmasında benzersiz! Gartner Magic Quadrant’ta 8 ana başlığın 6’sında lider.
DOSYA: mobİl teknolojİler Mobil iletişim ve teknolojileri hayatımızı derinden etkilemeye devam ediyor. Bu konudaki son gelişmeler dosya sayfalarımızda.
Hazırlayan: Bülent NEVRES
Mitel.com +90 216 345 53 40
csciletisim.com +90 216 469 17 55
BThaber
GÜNDEM
25 - 31 MAYIS 2015
3
Mimari yoksa güvenlik de yok Handan Aybars McKinsey’in ‘Protecting the enterprise with cybersecure IT architecture’ araştırmasında da dikkat çekildiği gibi, iş stratejisi ile bağlantılı, hem BT hem iş liderlerinin desteğini alan bir yaklaşım asıl faydanın anahtarı. Bu yaklaşım esnek bir güvenlik mimarisi ve bu mimari ışığında iş önceliklerinin belirlenmesini içeriyor. Hatta bu süreç ‘dönüşüm yolculuğu’ olarak tanımlanıyor. Şirketin güvenli kurumsal mimariye yönelimi; aynı zamanda net bir yol haritası ve bu yolculuğu destekleyecek kurumsal kültür değişimi demek. Ekonomik büyümede verinin, ürünlerin, süreçlerin sayısallaştırılması giderek önem kazanıyor. Ama bu konuda atılan adımlar, siber güvenlik risklerini ve kırılganlıkları da kaçınılmaz olarak beraberinde getiriyor. Örneğin çoklu kanal entegrasyonu gibi bir adım, müşteri deneyimini tüm kanallarda gözlemlemek adına bulunmaz fırsat, tamam. Ama birçok arayüzün ortaya çıkması, sürekli gelişen riskler karşısında bunları sürekli kontrol altında tutma gerekliliği de bu fırsatın ‘yük’ bölümü. Şirketler; iş ortakları, müşteriler, danışmanlar gibi üçüncü parti yapılarla eskisine kıyasla, hem de ürün geliştirmeden istihdam kriterlerine kadar birçok başlıkta güçlü bağlara sahip. Ama bu bağlar, zaman zaman kördüğümlere de sebep olabiliyor, tedarik zincirlerine ve bilgi akışına hakim olmak zorlaşabiliyor. Saldırganlar bizden daha hızlı Bu noktada melez sunum modelleri önem kazanıyor.
KATMA DEĞERİN İMZASI
Kaleyi 7/24 koruma taktikleri Tehdit merkezli ayrıştırma; yüksek değerli ve yüksek riskli varlıkları ve süreçleri düşük değerlilerden ayırmak için önemli olduğu gibi, hem şirketlerin kendi varlıklarını daha doğru analiz etmesini hem de altyapı ve sanal ortamlar gibi paylaşılan yapıları daha doğru kullanabilmesini sağlıyor. Bu yaklaşım araştırmada ‘kale mimarisi’ olarak tanımlanıyor. Savunmada birçok katmanı içeren bu mimari, aşağıdaki unsurları kapsıyor: 1) Kalenin içi: Riske bağlı olarak tehditlerin ayrıştırılması ve şirketin en değerli varlıklarına bağlı olarak öncelik sıralamasında yerini alması önemli. Bu noktada örneğin mobil cihazlar, kurumsal güvenlik politikasında kalenin içindeki temel risk noktası. 2) Derin savunma: Güvenlik katmanlarını kenetlemek, her katmanda erişimi daha zorlu bir hale getiriyor. Güvenliğin iç katmanları sıkı sıkıya entegre. Sensörler ve giriş mekanizmaları da dış çeperi ve ağ içindeki önemli uygulamaları kontrol ediyor. 3) Servis mimarisi: Farklı iş başlıkları içinde farklı güvenlik seviyelerinin etkili yönetiminde servis mimarisi
Ancak bu başlıkta bazı iş hizmetlerinin ve süreçlerinin buluta taşınması, kurum dışı sağlayıcılar tarafından yönetilmesi de güvenlik risklerini bir kademe daha yükseltiyor. Kurumsal bilişim yetkinliklerinin gelişimi, kurumsal verilerin değerini de artırıyor. İşte bu sayede, niyeti kötü olanlar için bir hedef daha ortaya çıkıyor. Peki ama güvenli mimari ve bu mimarinin temel unsurları neler?
önemli role sahip. Her yetkinlik, mimari bir bakış açısıyla modellendiği için de şirketlerin ağ boyunca akan veriyi izlemesi çok daha kolay bir hale geliyor. 4) Ortak işlem yapısı iletişimi: Ortak bir uygulama üzerinden tüm iletişimi yönlendirmek, şirketlerin de bilgi akışını gerçek zamanlı takip edebilmesi için birebir. 5) Standart yapı ve sadelik: Güvenli bir kurumsal mimari, arayüzlerin, teknolojilerin ve çapraz fonksiyonların öne çıktığı bir ortamın güç kazanması demek. Burada en az sayıda arayüz ve açık biçimde yapılandırılmış veri akışları da ön planda. Son kullanıcı cihazlarının miktarı ve işletim sistemi versiyonları minimuma çekilirken, farklı veritabanı yapıları ve yazılım versiyonları da aynı şekilde sınırlı. Bu da kullanım ve kontrol kolaylığı demek. 6) İnovasyon havuzları: Şirketler, yeni kampanyalardan ürün geliştirmeye tüm adımları desteklemek için hızla yazılım geliştirme ve sistemde konumlandırma yetkinliğine kavuşmalı. Korunaklı bir geliştirme havuzu da yeni projeler ve test çalışmaları için bulunmaz bir fırsat olabilir.
Uçtan uca çözümler ile daima iş ortaklarının hayatını kolaylaştıran Arena,yeni markalar ile büyüyor, gücüne güç katıyor.
Sunucu
Ver� Depolama
Ağ Çözümler�
İş İstasyonları
Güvenl�k
Yazılım
Bu mimari, aslında BT güvenliğine kurumsal yaklaşımın, şirketin güvenliğe bakışının bir yansıması. McKinsey araştırmasında bu başlıkta öne çıkan gereklilikler şöyle sıralanıyor: • İş başlıkları ve güvenlik ihtiyaçlarının düzenlenmesi • Yetkinlik bazlı gruplamalar • Modüler yapılar • Tüm bütünsel yapıda uyum • Tedarik zincirinde entegrasyon.
value.arena.com.tr | 0212 364 65 66
4
BThaber
E-TOPLUM
25 - 31 MAYIS 2015
Dijital dönüşümün liderleri buluştu Haber Merkezi Vodafone Türkiye’nin ev sahipliğinde bu yıl ilk kez düzenlenen Vodafone Dijital Dönüşüm Zirvesi, Haliç Kongre Merkezi’nde yapıldı. Beyaz Saray Eski İletişim Direktörü Dan Pfeiffer’ın da aralarında olduğu yerli ve yabancı çok sayıda konuşmacı, iş dünyası, moda, sanat, müzik, mimari ve spor başta olmak üzere her alanda dijitalleşmeyi konuştu. “Yarına hoş geldiniz” temasıyla dijital dünyanın lider isimlerini Türkiye’de ilk kez buluşturan Vodafone Dijital Dönüşüm Zirvesi 2015, geleceğin dijital dünyasını bugüne taşıdı. Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt, “Bugün Türkiye’de hayatında daha önce hiç teknoloji kullanmamış binlerce çiftçimiz tarlasını evinde oturduğu yerden sulayabiliyor. Dijitalleşme ile artık ülkemizde binlerce kadın ekonomik hayata kolayca katılabiliyor. Sağlıktan bankacılığa, tarımdan hizmete, her sektörde dijitalleşme yaşamı ve iş yapış şekillerini değiştiriyor. Vodafone olarak, misyonumuzu dünyanın en ileri genişbant teknolojileri ile Türkiye’de herkese daha iyi bir gelecek için ilham
Vodafone Dijital Dönüşüm Zirvesi, geleceğin dünyasını bugüne taşıdı.
vermek olarak belirledik. Bu amaçla, özellikle hem sabit hem de mobil genişbant yatırımlarımızı artırdık. 2014 yılında 5 milyon abonemizi dijitalleşmeyle tanıştırdık, ‘Yarına Hazırım’ programımız ile tam 770 bin şirket ile dijitalleşme diyaloğunu başlattık. Vodafone Grubu da dünya çapında 450 milyon bireye ve 20 milyon işletmeye hizmet veriyor, onların dijitalleşmesi için önemli yatırımlar yapıyor. Bugün artık ‘Dijitalleşen Avrupa’ için yol haritası çiziliyor. Bu yıl ilk kez düzenlediğimiz bu zirveyle biz de Türkiye’de dijitalleşme diyaloğunu başlatmak istiyoruz” dedi. Öğüt, zirvenin açılış oturumunu da yönetti. Türkiye’de dijitalleşme konusunun masaya
yatırıldığı oturuma, Doğan TV Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes, ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi konuşmacı olarak katıldı. Oturumda iş dünyası, medya, ticaret ve bankacılık alanlarında dijitalleşmenin önemi tartışılarak dijitalleşmenin toplumsal ve ekonomik kalkınmadaki rolü incelendi. Zirvenin konuşmacılarından Beyaz Saray Eski İletişim Direktörü Dan Pfeiffer, “Dijital Bugün” konulu sunumunda, Beyaz Saray’da iletişim, politika ve dijital strateji konularında
edindiği deneyimleri aktardı; sosyal medyanın özellikle siyaset iletişimindeki rolüne değindi. Tüm dünyada “dijital guru” olarak kabul edilen ve Beyaz Saray’ı dijital dünya ile tanıştıran kişi olarak bilinen Pfeiffer, “Eğer internete erişiminiz varsa, hikâyenizi yayınlayabilir, hatta dünyayı değiştirebilirsiniz. Günümüzde bilgi, her zaman, her yerde ve her formda bulunuyor. Kafa karıştırıcı görünse de yeni dünyadan korkmamak gerekiyor. Eğer dijital dönüşüme katılırsanız, yeni dünyada sizi bekleyen çok büyük fırsatlar var. Dijital dönüşümü benimsediğimiz ölçüde başarılı olabiliriz” dedi. Zirvenin diğer konuşmacıları ise sırasıyla Future Agenda
Program Direktörü Tim Jones, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, Accenture Türkiye Genel Müdürü Tolga Ulutaş, UK Wired Dergisi Editörü David Rowan, Samsung Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, Vodafone Global Enterprise CEO’su Jan Geldmacher, Robot Tasarımcısı Guy Hoffman, Tomorrow’un CEO’su ve Fütürist Mike Walsh, tasarımcı Arzu Kaprol, sanatçı Mercan Dede, Spotify Avrupa Başkanı Jonathan Forster, Wired Dergisi tarafından dünyayı değiştirecek 50 kişi arasında gösterilen mimar ve tasarımcı Carlo Ratti ve New York Times’ın en çok satan kitabı “The Sports Gene”in yazarı ve gazeteci David Epstein oldu. Konuşmacılar, yükselen teknoloji alanlarından inovasyon-verimlilik ilişkisine, büyük şirketlerin dijitalleşme endeksinden robot-insan etkileşimine, pek çok farklı konuda bilgi verirken, moda, sanat, müzik, mimari ve spor başta olmak üzere her alanda dijitalleşmenin hayata nasıl daha fazla hız, kolaylık ve yenilik kattığını anlattı.
AGG, küresel projelere ortam hazırlıyor Haber Merkezi Türkiye’den ve dünyanın farklı ülkelerinden teknoloji gruplarının gönüllü olarak gerçekleştirdiği, tam bir takım çalışmasının sergilendiği ve açık konferans niteliği taşıyan ‘Android Geliştirici Günleri’, 4. kez 1112 Mayıs tarihinde ODTÜ’de düzenlendi. İki gün süren ‘Android Geliştirici Günleri’; GDG (Google Developer Group) İstanbul, GDG Eskişehir, GDG Konya, GDG Sivas, GDG Tekirdağ, GDG İzmir, GDG Düzce, GDG Kütahya, GDG Ankara ve IEEE ODTÜ öncülüğünde 10 farklı ülkeden geliştirici gruplarının iş birliğiyle organize edildi. Etkinliğe; 13 farklı ülkeden 2000’in üzerinde katılım oldu. 21’i yabancı toplam 68 konuşmacı 5 farklı salonda android, mobil teknolojiler ve yazılım geliştirme üzerine tecrübe ve bilgilerini aktardı. Konferansa katılamayanlar ise; sunumları butterflytv.net
üzerinden canlı izleme olanağına sahip oldu. Katılımcılar çalıştaylarda kodlayarak öğrenme şansı yakalarken aynı zamanda stantlarda yeni teknolojileri yarışma ve oyunlarla deneyerek eğlenceli zaman geçirme fırsatı bulup hediyeler kazandılar. ‘Hayalini Anlat’ oturumlarında ise; yarışmacılar hayallerini anlatarak katılımcılarla paylaştı. Android teknolojiler dönüşüm yaşatıyor Etkinlik esnasında bir de ‘Hackingfest’ isimli yerli ‘hackathon’ serisinin parçası olarak bir mobil uygulama geliştirme yarışması gerçekleşti. 24 saat aralıksız süren yarışma kapsamında ekipler mobil uygulama fikirlerini hayata geçirmeye çalıştı ve kısıtlı bir süreye rağmen ortaya gayet heyecan verici ürünler çıktı. Diğer yandan Philips TV’in etkinlikte yaptığı sunumda, android
teknolojilerinin televizyon dünyasında bir dönüşüm yaşattığı, bu dönüşümün önümüzdeki dönemde artacak süreceği, android TV’lerin artık oyun ve akıllı evler dünyasının kalbinde yer alacağı vurgulandı. Philips Smart TV İş Geliştirme Müdürü Ismael Velasco sunumunda; televizyon dünyasında ‘android’in geleceğine dair ilgi çekici bulgular paylaştı. Sunuma, Philips TV Türkiye Pazarlama Müdürü Emrah Anlı da Türkiye’ye dair bilgiler aktararak destek verdi.
Android Geliştirici Günleri ilham vermeye devam etti GDG üyesi ve AGG organizasyon ekibinden; Murat Aydın ve Ahmet Oğuz Mermerkaya, 4. kez düzenlenen ‘Android Geliştirici Günleri’nin heyecanını paylaşarak düşüncelerini şöyle dile getirdiler: “Bu organizasyonu düzenlerken, Türkiye’deki sıradan kişiler de uluslararası bir şeyler yapsın ve yapılanlarla çevresine ilham versin istedik. Yurt dışına bakıp imrendiğimiz şeylerin ülkemizde olması için
şikayet etmekten bir adım ötesinin yapılmasını gerektiğini düşünüp bir hamle yaptık ve AGG’yi bu vesileyle ilk defa organize ettik. İlk yıllar tecrübesizliğin de etkisiyle çok da yorucu oldu. Etkinliğin uluslararası hale gelmesi ve her sene bir adım öteye gitmesi için çok çalıştık. Bu sene de internet sitemizi Ukrayna’dan ve tişört tasarımını da Hindistan’dan GDG üyesi arkadaşlarımız yaptı. Etkinliğin organize edilmesinde de tüm Türkiye’deki GDG’ler görev aldı. Geldiğimiz noktada Türkiye’deki bilinen en büyük mobil yazılım ile ilgili etkinliklerden biriyiz diyebiliriz. Bundan sonraki hedefimiz bu etkinliğin daha uluslararası hale gelmesi ve Türkiye’den küresel projelerin çıkmasını sağlamak. Bu etkinlik tüm bu çalışmalar için ortam hazırlıyor.” ODTÜ Teknokent’in desteklediği etkinlikte; BThaber, BTnet. com.tr ve btburada.com da sponsorlar arasındaydı.
6
BThaber
E-TOPLUM
25 - 31 MAYIS 2015
ERP’de daha yolun çok başındayız Handan Aybars Yılda bir kez ERP üreticilerini ve hizmet sağlayıcıları biraraya getiren ERP Üreticileri ve Hizmet Sağlayıcıları Kurulu Toplantısı, 14 Mayıs’ta Divan Otel’de gerçekleştirildi. Pazarla ilgili son gelişmelerin, pazarı genişletici, bilinçlendirici faaliyetlerin ele alındığı toplantıda, bu konudaki görüşler tam paydaşlarca paylaşıldı. ERP Komitesi Koordinatörü Göker Sarp, toplantı öncesinde sorularımızı yanıtladı: n Komitenin kaç üyesi var? 8 bini aşkın üyemiz ve takipçimiz var ve her yıl istikrarlı bir artış kendini gösteriyor. Biz bunu birinci, ikinci ve üçüncü halka olarak ayırıyoruz. Birinci halka çalışmaların en çok içinde yer alan, takip etmekten ziyade aktif grupları temsil ediyor. İkinci bölüm ‘izleyiciler’ diyebileceğimiz, yine çok yakından çalışmalarımızı takip eden kitle. Üçüncü bölüm de gelişmeleri uzaktan da olsa takip eden, nispeten daha uzak bir kitle. Birinci halkada yaklaşık 150 kişi, ikinci halkada 850 kişi bulunuyor. n Türkiye, ERP alanında nasıl bir pazarı ortaya
ERP farkındalığını geliştirme hedefiyle ERP Komitesi, 2015 yılında önemli çalışmalara imza atmayı planlıyor. Hedef, kurumsal verimliliği her ölçekte şirkette uçtan uca sağlamak. koyuyor? Bütün toplantılarımızda da konuştuğumuz konu şu: Türkiye pazarı henüz dünya pazarına paralellik göstermemiş seviyede. Dünya pazarında baktığımızda, ürünler artık tamamlanmış ve ERP üstüne geliştirilen raporlama ürünleri, iş zekâsı çözümleri, ayrıca tedarik zinciri yönetimi, portaller, mobil teknolojilerin uygulandığı veya bulut teknolojilerini destekleyen ürünler ön planda. Türkiye’de ise ERP’nin, yani kurumsal yazılım kültürünün yeni oturduğu bir yapı var. Türkiye’de tüm kurumsal hayat için yüzde 20 gibi bir kullanım var. Biz öngörü olarak 40 çalışan ve üzeri şirketlere baktık. Bu şirketlerin sayısı yaklaşık 40 bin. Bunun da yaklaşık 7 bini ERP almış durumda. n Bu alanda gelişim için neler yapmak lazım? Görevimiz tamamen bu konuda farkındalığı yaratmak. Kampanya ve seminerlerimiz
var. Bu amaçla Anadolu’yu geziyoruz. Beş bölgemiz var: Bursa, Antalya, Ankara, İzmir ve Gaziantep. Bundan sonra Kayseri, Eskişehir ve Konya’da bu oluşumu yapılandırma hedefimiz var. Adapazarı ve Manisa ile bu yapımızı 10 şehre tamamladıktan sonra, bu bölgelerdeki temsilcilerimizle daha hızlı ve yaygın biçimde çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Tahminimce, Türkiye’deki ilk 2 bin 500 firmanın yüzde 50’den fazlası önümüzdeki 5 yıl içinde ERP’ye geçmiş olacak. n ERP kullanımında bu gecikmenin kurumsal hayata etkileri neler? ERP kurmuş firmayla ERP çalıştırmayan firma arasındaki farkları biliyoruz. Örneğin stok takibinde sorunlar yaşanması, yanlış ürün gönderimleri, kalite gibi dolaylı maliyetler söz konusu. Misal, stokların doğru yönetilmemesinden ve planlı olmamasından dolayı şirket sermayesinin önemli
n Anadolu illeri ile bağları nasıl kurguluyorsunuz? Her şehirde bir temsilcimizi belirliyoruz. Bu temsilci de KOSGEB, sanayi ve ticaret odaları, sanayi bölgeleri ve üniversitelerle yakın iletişimde oluyor ve kurumsal farkındalığı artırıcı etkinlikleri planlıyor. Bu sürekliliği olan iletişim için yerel temsilciler belirlemeye önem veriyoruz. Bu iletişimler sonucunda da çalışmalar, örneğin devlet destekli bazı seminerlere dönüşüyor veya bölgesel toplantılarla farkındalığı artırmaya odaklanıyoruz.
ERP Komitesi Koordinatörü Göker Sarp bir kısmının stoka yatırılması gibi bir durum oluşabiliyor. İşlerini planlı ve zamanında planlanması ile bu maliyeti minimize edeceğiz. Ama şu anda dolaylı olarak çok da kârlı işletmeler değil bunlar. Bir araştırmaya göre, son 5 yıla baktığımızda, ilk 500 firma arasında ciro artışı yüzde 5-10 arasında. Verimlilikleri düşük. Biz de ERP ile bu verimliliği sağlamaya, tüm kurumsal yazılımlarla verimliliği artırmaya çalışıyoruz.
n 2015 yılı plan ve öncelikleriniz neler? Bu yıl tüm kurumsal yazılımlarla beraber CeBIT’e katılmayı planlıyoruz. Ayrıca yakın zamanda bir üreticiler bildirgesi yayınlayacağız. Kendi dergimizi de çıkartmayı planlıyoruz. Bu dergimiz hakemli bir yayın olacak ve BThaber gibi yayınlarla birlikte dağıtılacak. Bu hakemli dergi, ERP hakkında kendi jürisi olan, yazıların denetlenerek yazıldığı bir mecra olacak. Böylece güvenilir ve referans bir kaynak oluşmasını hedefliyoruz. İnsanlar okuduğunda gerçekten ERP’deki başarının nedenlerini öğrenmiş olacak.
Adli bilişim Ankara’da tartışıldı 3. Uluslararası Adli Bilişim ve Güvenlik Sempozyumu ( ISDFS 2015 ) 11-12 Mayıs tarihinde Gazi Üniversitesi’nde düzenlendi. Sempozyumun başkanlığını yürüten Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu açılış konuşmasında; ilk ISDFS sempozyumunun Elazığ’da Fırat Üniversitesi’nde gerçekleştirildiğini hatırlatıp gelecek yıl da Arkansas Üniversitesi’nde düzenleneceğinin haberini verdi. Sempozyumun düzenleyicilerinden Prof. Dr. Asaf Varol da organizasyonun hızla büyüdüğünü söyleyerek bu sene 11 farklı ülkenin temsil edildiğini belirtti. Gazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Bekir Demirel de, kendisinin bir tıp doktoru olduğunu söyleyerek adli tıpta da artık çok farklı bir noktaya
gelindiğine dikkat çekti. Gelecek, DNA’da dönecek Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nde öğretim
görevlisi olan Assoc. Prof. Dr. Ahmet Koltuksuz, ‘Adli Bilgisayarın Geleceği – Geleceğin Adli Bilgisayarı’ başlıklı vizyoner sunumunda,
adli bilgisayarın geleceğini; yeni teknolojilerin, kişisel yetkilendirmenin ve yeni suç tiplerinin oluşturacağını kaydederek “Moleküler
biyoloji ve gen teknolojileri büyük önem taşıyor. DNA, bilgi depolamada kapasitesi sebebiyle ‘hacklemek’ için yeni bir hedef olacak. İllegal üç boyutlu baskı yeni suç tiplerinden biri haline gelecek. Yüzyıl dönümünde artık atomlar üzerine yazılabilecek ve bu teknoloji her şeyi değiştirecek” şeklinde konuştu. 2 gün süren etkinlikte; Türkiye’de ve dünyada adli bilişim ve siber güvenlik, siber uzayda güvenlik, adli bilişimdeki değişimler, büyük veri analitiği, bilgi güvenliği ve şifreleme, adli amaçlı ses ve konuşmacı tanıma sistemleri, uluslararası standartlar, adli bilişim yazılımları, kaos tabanlı simetrik şifreleme sistemleri, siber güvenlik eğitim simülasyonları, düzenlenen panel ve sunumlarda masaya yatırıldı.
8
BThaber
E-TOPLUM
25 - 31 MAYIS 2015
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
Minecraft: Ders materyali
AB İnovasyon Göstergesi AB 2015 İnovasyon Birliği Göstergesi’nde Türkiye, altında Romanya, Makedonya, Bulgaristan ile üstünde Letonya (Latvia) ile birlikte Mütevazi (Modest) Yenilikçiler olarak yerini aldı. (Innovation Union Scoreboard 2015). Geçen yıllara göre puanımızda artış var. 2002’de puanımız 160 (daha doğrusu, .160 ama yazım kolaylığı için noktayı attım). 2003’te 167, ve sonra şöyle gitmiş: 174 – 182 – 186 – 192 – 198. Ve 2014 puanımız: 257. Listede en altta Romanya 204 puan. Sonra Makedonya 235. Bulgaristan 229. Ve biz. Bu yavaş ama kararlı iyileşmenin listesi, Annex E’de (s.92) yanyana iki sayfada özetli. Süper inovasyon kralı ise 7 yıldır İsveç. Puanı 740. İsveç, bu noktaya aşağılardan tırmanarak gelmemiş. Hep zaten 700’lerde dolanırken 740 olmuş. Bizden 500 puan yukarda. Bu farkın doğal sonucu şu: “AB firmalarının ihraç ettiği ürünlerde yüksek teknolojinin payı % 19.8. Meksika’da
% 16.3. Brezilya’da % 10.5. Arjantin’de % 7.7. Endenozya’da % 7.3, Türkiye’de % 3.7. Bu da bize, rekabetçilikte AB’nin çok gerisinde olduğumuzdan başka, küresel pazarda ihracat yarışına girdiğimiz emsal ülkelerin de çok gerisinde olduğumuzu gösteriyor.” (Kobi Efor 01.11.14) AB’nin bir de Dijital Gündem Göstergesi var. İnovasyonu AB boyutunda artırmayı teşvik için en başta gelen iki hedef: 2020’ye kadar genişbant hızının AB’deki tüm haneler için 30 Mbps ve üstü, yarısı için ise 100 Mbps ve üstü olmasını sağlamak. Bu iki hedefin Türkiye’deki karşılığı için Bilgi Toplumu Stratejisi 2015-18 şunu diyor: Genişbant abone yoğunluğu 2018’de % 70’e çıkartılacak (Tablo 4). Bunun nasıl yapılacağını saptamak için Ulusal Genişbant Stratejisi hazırlanarak. Bu stratejide 2018 yılı için genişbant hedefleri belirlenecek ve bunların nasıl hayata geçirileceği detaylandırılacak (Madde 237).
Oyun sayılamayacak oyun Minecraft, yapısal özelliği nedeniyle bilgisayar kodlamayı öğretmek amacıyla kullanılmaya başlandı. Oyuncular, Lego benzeri blokları ve “taşları” diledikleri gibi şekillendirerek, ne isterlerse “inşa” ediyorlar. İşte bu, kendi başına bir kodlama süreci. Minecraft’ın bu özelliğini Georgia Teknoloji Enstitüsü hocası, aynı zamanda video oyunu tasarımcısı Ian Bogost şu veciz cümleyle özetliyor: “Bu kuşağın Lego’su ve hatta mikro bilgisayarı.” Bu kuşak dediği, Z-Kuşağı. Minecraft’a uzak okurlarımıza iki satır bilgi: İsveçli Markus Persson’un bu icadı, 100 milyonu aşan oyuncusuyla Microsoft’un dikkatini çekti. 2,5 milyar Dolara Persson’dan satın aldı. Raptr verisine göre 2014’te Türkiye’de oyunlarda Minecraft’ın payı % 2.15 (En büyük pay % 24.81’le League of Legend). Oyun, ülkemizde bambaşka nedenlerle kamuoyu gündemine geldi: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı raporda, oyunun sakıncalı olduğu savunuldu. Yasaklanmasına yönelik hukuki işlem başlatıldı. Sakıncalar listesinden örnek bir kaç paragraf: “Oyunun içeriğinde ev, tarla, köprü gibi yapılar oluşturulabildiği için yaratıcılığı geliştirdiriği düşünülse de bu yapıların yıkılmaması için diğer yaratıkların öldürülmesine gerek duyulmaktadır. Kısacası, şiddete dayalı bir oyundur. Oyun yüzünden çocukların hayvanlara eziyet edebilecekleri, hayvanların hiç acı çekmediğini düşündükleri, şiddet içeren hareketlerde bulundukları,
zarar verilen yaratıkların acı çekmeden ölmeleri nedeniyle çocukların, davranışlarının sonuçlarını düşünmeden hareket ettikleri tespit edilmiştir.” Her halde Minecraft, video oyunları içinde şiddet içeren “ilk ve tek” oyun (!). Diğer video oyunlarında olmayan bir özellik bu değil mi? Minecraft’ı yaratıcı ve öğretici amaçlarla yeniden tanımlamaya girişen bilgi toplumu mensupları ise bu oyunun kurallarını, bilgisayar kodlamayı öğretmek için araç olarak kullanmayı akıl ettiler. Bu akıl etme, durup dururken olmadı: MIT tarafından taa 1967’de, Kaplumbağa (Turtle) adıyla, üç tekerlek üzerinde yürüyen, Lego’dan yapılma bir mekanizma, Logo yazılımını öğretmek amacıyla geliştirilmişti. Aradan geçen 50 yıla yakın sürede bu iş çok daha ince ayarlandı elbette. Şimdi, çocukların iPad/ iPhone üzerinden Bluetooth’la “programladığı” benzerleri var. Ayrıca, fiziki mekandan ekrana taşındı. Minecraft’ın yazılım büyük babası oldu. Yüksek gişe hedefli sinema filmlerinin bile artık video oyun tarzında ve formatında çekildiği düşünülürse, Minecraft’in, popüler kültür ürünleriyle
bağdaşık ikincil amaçlar da doğurması kaçınılmazdı: Bir “olay” halini alan Taht Oyunları (Game of Thrones) dizisindeki şatoları, kaleleri, köprü, heykel ve diğer öğeleri de Minecraft’taki “gibi” oluşturmak. Evet, bu da oldu. Oluyor. Milyonlarca genç, bunu yapıyor şimdi. Tam bu nokta, öğretmen ile öğrenci arasındaki yaş ve kuşak farkını gösteren anlamlı bir örneği aktarmaya uygun: İngiltere’de Ray Chambers adlı öğretmen, 11-16 yaş çocuklara, bir bilgisayar komutunun elektrik devre özelliklerini anlatırken çocuklardan biri sormuş: “Minecraft’taki gibi mi yani?” Chambers, önce anlamamış bile soruyu. Sonradan araştırınca, Minecraft’teki “Kızıl Taş”ın o devre özelliğinde olduğunu görmüş. Kızıl Taş, elektrik kaynağını temsil ediyor, bununla devre kurulabiliyor. Buradan da konu, sayısal devrelerin temelinde yatan Boole Cebiri, mantıksal kapılar, ikili kodlar (binary) gibi daha ileri düzeyi öğretmeye gidiyor: Kodlama öğretimine doğru... Minecraft sadece bilişim öğretmeye değil, başka alanlarda da yaratıcı düşünceyi geliştirmede kullanılabilecek: Tarih, coğrafya, matematik, mimari, hatta müzik.
1.44 milyar kişi kullandığına göre, sadece tek bir link için 8 saniye “gecikme,” bütün kullanıcılar için 3.2 milyon saat ediyormuş. Böyle bir çılgın hesap var. Eh, Facebook kullanıcısı sayısız linke
uçtuğuna göre, “kaybolan” saatler süper astronomik. O halde demişler, Facebook’ta başka içeriğe bakacak yerde bu insanlar “bekleyerek” vakit kaybetmesin. Facebook’un, bu anlaşma için temel ödünleri: Haber trafiği, kurumun hesabına kaydolacak. Kurum, kendi reklamlarını makaleyle birlikte sunacak. Facebook, kuruma performans analizi yapacak ve haberin sunuluş biçiminin daha iyileştirilmesini sağlayacak.
Haberciler Facebook kiracısı New York Times, Buzzfeed, National Geographic, Amerikan NBC tv kanalı, ABD’nin etkin kültür fikir dergisi The Atlantic, İngiliz Guardian gazetesi, BBC, Alman Der Spiegel dergisi ve Bild gazetesi... Bunlar, Facebook’a doğrudan içerik iletmeye başladılar. Şimdilik sadece mobil sistemlerde çalışıyor. Facebook’ta bu 9 haber kaynağının içerikleri link olarak görülüyordu. İsteyen tıklayıp, oradan erişiyordu. Şimdi ise,
Facebook’la bu kurumlar arasında varılan anlaşmaya göre linklere gerek kalmayacak. İçerik ve haberler, Facebook’ta hop görülecek. Böylece Facebook, önemli nitelik ve nicelikte bazı medya kurumları için tek adres olacak. Bu yenilikçi hoplamaya “Anında Makale” (Instant article) adı verildi. O haber kaynağının sitesini açmadan, Facebook’ta gezinirken, o haber kaynağı size gelecek. Yayıncılıkta yeni bir aşama bu:
Hem içerik, hem sunuş, hem de hız bakımından. Kısacası bazı haber kurumları, Facebook’un kiracısı olmayı kabul ediyor. Facebook’taki bir linke tıklayıp, açılmasını bekleme süresi ortalama 8 saniye.
8
BThaber
E-TOPLUM
25 - 31 MAYIS 2015
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
Minecraft: Ders materyali
AB İnovasyon Göstergesi AB 2015 İnovasyon Birliği Göstergesi’nde Türkiye, altında Romanya, Makedonya, Bulgaristan ile üstünde Letonya (Latvia) ile birlikte Mütevazi (Modest) Yenilikçiler olarak yerini aldı. (Innovation Union Scoreboard 2015). Geçen yıllara göre puanımızda artış var. 2002’de puanımız 160 (daha doğrusu, .160 ama yazım kolaylığı için noktayı attım). 2003’te 167, ve sonra şöyle gitmiş: 174 – 182 – 186 – 192 – 198. Ve 2014 puanımız: 257. Listede en altta Romanya 204 puan. Sonra Makedonya 235. Bulgaristan 229. Ve biz. Bu yavaş ama kararlı iyileşmenin listesi, Annex E’de (s.92) yanyana iki sayfada özetli. Süper inovasyon kralı ise 7 yıldır İsveç. Puanı 740. İsveç, bu noktaya aşağılardan tırmanarak gelmemiş. Hep zaten 700’lerde dolanırken 740 olmuş. Bizden 500 puan yukarda. Bu farkın doğal sonucu şu: “AB firmalarının ihraç ettiği ürünlerde yüksek teknolojinin payı % 19.8. Meksika’da
% 16.3. Brezilya’da % 10.5. Arjantin’de % 7.7. Endenozya’da % 7.3, Türkiye’de % 3.7. Bu da bize, rekabetçilikte AB’nin çok gerisinde olduğumuzdan başka, küresel pazarda ihracat yarışına girdiğimiz emsal ülkelerin de çok gerisinde olduğumuzu gösteriyor.” (Kobi Efor 01.11.14) AB’nin bir de Dijital Gündem Göstergesi var. İnovasyonu AB boyutunda artırmayı teşvik için en başta gelen iki hedef: 2020’ye kadar genişbant hızının AB’deki tüm haneler için 30 Mbps ve üstü, yarısı için ise 100 Mbps ve üstü olmasını sağlamak. Bu iki hedefin Türkiye’deki karşılığı için Bilgi Toplumu Stratejisi 2015-18 şunu diyor: Genişbant abone yoğunluğu 2018’de % 70’e çıkartılacak (Tablo 4). Bunun nasıl yapılacağını saptamak için Ulusal Genişbant Stratejisi hazırlanarak. Bu stratejide 2018 yılı için genişbant hedefleri belirlenecek ve bunların nasıl hayata geçirileceği detaylandırılacak (Madde 237).
Oyun sayılamayacak oyun Minecraft, yapısal özelliği nedeniyle bilgisayar kodlamayı öğretmek amacıyla kullanılmaya başlandı. Oyuncular, Lego benzeri blokları ve “taşları” diledikleri gibi şekillendirerek, ne isterlerse “inşa” ediyorlar. İşte bu, kendi başına bir kodlama süreci. Minecraft’ın bu özelliğini Georgia Teknoloji Enstitüsü hocası, aynı zamanda video oyunu tasarımcısı Ian Bogost şu veciz cümleyle özetliyor: “Bu kuşağın Lego’su ve hatta mikro bilgisayarı.” Bu kuşak dediği, Z-Kuşağı. Minecraft’a uzak okurlarımıza iki satır bilgi: İsveçli Markus Persson’un bu icadı, 100 milyonu aşan oyuncusuyla Microsoft’un dikkatini çekti. 2,5 milyar Dolara Persson’dan satın aldı. Raptr verisine göre 2014’te Türkiye’de oyunlarda Minecraft’ın payı % 2.15 (En büyük pay % 24.81’le League of Legend). Oyun, ülkemizde bambaşka nedenlerle kamuoyu gündemine geldi: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı raporda, oyunun sakıncalı olduğu savunuldu. Yasaklanmasına yönelik hukuki işlem başlatıldı. Sakıncalar listesinden örnek bir kaç paragraf: “Oyunun içeriğinde ev, tarla, köprü gibi yapılar oluşturulabildiği için yaratıcılığı geliştirdiriği düşünülse de bu yapıların yıkılmaması için diğer yaratıkların öldürülmesine gerek duyulmaktadır. Kısacası, şiddete dayalı bir oyundur. Oyun yüzünden çocukların hayvanlara eziyet edebilecekleri, hayvanların hiç acı çekmediğini düşündükleri, şiddet içeren hareketlerde bulundukları,
zarar verilen yaratıkların acı çekmeden ölmeleri nedeniyle çocukların, davranışlarının sonuçlarını düşünmeden hareket ettikleri tespit edilmiştir.” Her halde Minecraft, video oyunları içinde şiddet içeren “ilk ve tek” oyun (!). Diğer video oyunlarında olmayan bir özellik bu değil mi? Minecraft’ı yaratıcı ve öğretici amaçlarla yeniden tanımlamaya girişen bilgi toplumu mensupları ise bu oyunun kurallarını, bilgisayar kodlamayı öğretmek için araç olarak kullanmayı akıl ettiler. Bu akıl etme, durup dururken olmadı: MIT tarafından taa 1967’de, Kaplumbağa (Turtle) adıyla, üç tekerlek üzerinde yürüyen, Lego’dan yapılma bir mekanizma, Logo yazılımını öğretmek amacıyla geliştirilmişti. Aradan geçen 50 yıla yakın sürede bu iş çok daha ince ayarlandı elbette. Şimdi, çocukların iPad/ iPhone üzerinden Bluetooth’la “programladığı” benzerleri var. Ayrıca, fiziki mekandan ekrana taşındı. Minecraft’ın yazılım büyük babası oldu. Yüksek gişe hedefli sinema filmlerinin bile artık video oyun tarzında ve formatında çekildiği düşünülürse, Minecraft’in, popüler kültür ürünleriyle
bağdaşık ikincil amaçlar da doğurması kaçınılmazdı: Bir “olay” halini alan Taht Oyunları (Game of Thrones) dizisindeki şatoları, kaleleri, köprü, heykel ve diğer öğeleri de Minecraft’taki “gibi” oluşturmak. Evet, bu da oldu. Oluyor. Milyonlarca genç, bunu yapıyor şimdi. Tam bu nokta, öğretmen ile öğrenci arasındaki yaş ve kuşak farkını gösteren anlamlı bir örneği aktarmaya uygun: İngiltere’de Ray Chambers adlı öğretmen, 11-16 yaş çocuklara, bir bilgisayar komutunun elektrik devre özelliklerini anlatırken çocuklardan biri sormuş: “Minecraft’taki gibi mi yani?” Chambers, önce anlamamış bile soruyu. Sonradan araştırınca, Minecraft’teki “Kızıl Taş”ın o devre özelliğinde olduğunu görmüş. Kızıl Taş, elektrik kaynağını temsil ediyor, bununla devre kurulabiliyor. Buradan da konu, sayısal devrelerin temelinde yatan Boole Cebiri, mantıksal kapılar, ikili kodlar (binary) gibi daha ileri düzeyi öğretmeye gidiyor: Kodlama öğretimine doğru... Minecraft sadece bilişim öğretmeye değil, başka alanlarda da yaratıcı düşünceyi geliştirmede kullanılabilecek: Tarih, coğrafya, matematik, mimari, hatta müzik.
1.44 milyar kişi kullandığına göre, sadece tek bir link için 8 saniye “gecikme,” bütün kullanıcılar için 3.2 milyon saat ediyormuş. Böyle bir çılgın hesap var. Eh, Facebook kullanıcısı sayısız linke
uçtuğuna göre, “kaybolan” saatler süper astronomik. O halde demişler, Facebook’ta başka içeriğe bakacak yerde bu insanlar “bekleyerek” vakit kaybetmesin. Facebook’un, bu anlaşma için temel ödünleri: Haber trafiği, kurumun hesabına kaydolacak. Kurum, kendi reklamlarını makaleyle birlikte sunacak. Facebook, kuruma performans analizi yapacak ve haberin sunuluş biçiminin daha iyileştirilmesini sağlayacak.
Haberciler Facebook kiracısı New York Times, Buzzfeed, National Geographic, Amerikan NBC tv kanalı, ABD’nin etkin kültür fikir dergisi The Atlantic, İngiliz Guardian gazetesi, BBC, Alman Der Spiegel dergisi ve Bild gazetesi... Bunlar, Facebook’a doğrudan içerik iletmeye başladılar. Şimdilik sadece mobil sistemlerde çalışıyor. Facebook’ta bu 9 haber kaynağının içerikleri link olarak görülüyordu. İsteyen tıklayıp, oradan erişiyordu. Şimdi ise,
Facebook’la bu kurumlar arasında varılan anlaşmaya göre linklere gerek kalmayacak. İçerik ve haberler, Facebook’ta hop görülecek. Böylece Facebook, önemli nitelik ve nicelikte bazı medya kurumları için tek adres olacak. Bu yenilikçi hoplamaya “Anında Makale” (Instant article) adı verildi. O haber kaynağının sitesini açmadan, Facebook’ta gezinirken, o haber kaynağı size gelecek. Yayıncılıkta yeni bir aşama bu:
Hem içerik, hem sunuş, hem de hız bakımından. Kısacası bazı haber kurumları, Facebook’un kiracısı olmayı kabul ediyor. Facebook’taki bir linke tıklayıp, açılmasını bekleme süresi ortalama 8 saniye.
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 - 31 MAYIS 2015
Yüksek katma değerli teknolojimizi üretmemiz gerekiyor Ülkemiz son dönemde teknoloji yatırımlarını artırsa da, Ekrem Uçman yaratıcı bir ürüne rastlamak ya da yurtdışına satılabilen teknolojilerden söz etmek pek de kolay değil. Teknoloji satın alıp uyarlamaktan ziyade kendine has çözümler üretmeyi tercih eden Proline, bu noktada dikkat çeken yerli şirketlerden biri. Nüfus arttıkça şehirlerin kontrolünü sağlamak ve özellikle sağlık hizmetleri oldukça zorlaşabiliyor. Ülkemizin bu alanda hizmet veren ve ürünlerinde yaratıcılıktan ödün vermeyen Proline Bilişim’in CEO’su Mehmet Doğanyiğit ile Proline’ın son dönem faaliyetlerini konuştuk. n Proline Bilişim’in son dönem faaliyetlerinden söz edebilir misiniz? 2011 yılında hazırladığımız 5 yıllık planımıza sadık kalarak sektördeki faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Gelecek yıl yapacağımız yeni bir 5 yıllık planlama ile de yerimizi iyice sağlamlaştırarak, yeni nesil teknolojiler üretmeyi sürdürmeyi amaçlıyoruz. Türkiye’yi mükemmeliyet merkezi olarak konumlandırdığımız proje çerçevesinde,
Sistem entegratörlüğüne yeni bir boyut kazandırmaya çalışan Proline, yüksek katma değerli çözümlere odaklanıyor. şirketlerin sürekli değişiyor ve bu durum sürekliliğin sağlanmasının önüne geçiyor. Şirket olarak bu yaklaşımın tersi olarak müşterinin ihtiyaçlarını tespit ederek, bu ihtiyacı giderebilecek çözümler üzerinde çalışıyoruz.
Katar, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi ofislere ve Fas, Libya gibi bölgelerdeki iş ortaklarımıza dağıtımlar ve çözümler sunuyoruz. Bunlardan söz etmek gerekirse, Yurtiçindeki çalışmalarımızın yanı sıra yurtdışındaki çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Katar’ın şehir güvenliği ile ilgili çalışmamızı sürdürüyoruz. Bunun yanı sıra Suudi Arabistan’da gerçekleştireceğimiz fakat Suud Kralı’nın ölümüyle birlikte beklemede olan bir projemiz daha mevcut. Pakistan’da da mevcut işlerimiz neticesinde devam eden 4 adet projemiz daha var. İşlerimiz konseptine baktığımızda, güvenli ve akıllı şehirler oluşturmak istediğimizi söyleyebilirim. n Türkiye’deki entegrasyon hizmetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye maalesef entegrasyon konusuna çok daha dar bir açıdan bakıyor. Çoğunlukta yabancı şirketlerin donanım ve yazılımlarının bir arada kullanıldığı ve yine yabancı şirketlerden alınan desteklerle müşteriye sunulduğu bir ortam görüyoruz. Şirketlere bilgi
Proline Bilişim’in CEO’su Mehmet Doğanyiğit ve tecrübe katmayan bu tarz sistemler sonucu hem büyüme konusunda sıkıntı yaşanıyor, hem de ülkenin bilişim ekosistemine katkı sağlanamıyor. Bunun yanı sıra katma değerli hizmet sunulamadığı için aradaki
n Peki bu yaklaşımı değiştirmek için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Bu yanlış yaklaşımın önüne geçmek için personelimize ve çalışanlarımıza 4 yıla yakın bir süredir eğitim veriyoruz. Ayrıca çalışanlarımızı sertifikasyon programlarına katılmaları konusunda teşvik ederek, konularında daha yetkin hale gelmelerine olanak sağlıyoruz. Bunun yanı sıra sıfırdan başlamak isteyen kişiler için açtığımız Proline Bilişim Akademisi ile verdiğimiz eğitimler mevcut. 2 haftası teorik eğitim, 4 haftası da saha uygulaması olmak üzere toplam 6 hafta süren programda adaylar Proline’ın İstanbul’daki Bilim ve Sanayi Teknoloji Bakanlığı onaylı Ar-Ge Merkezi’nde kariyer koçları ve uzman ekip tarafından bilişim sektörüne hazırlanıyor.
Programın sonunda yapılan değerlendirmelerle birlikte başarılı olan adaylara Proline’da çalışma imkanı sunuluyor. n Ar-Ge konusunda devletin şirketlere verdiği desteği yeterli görüyor musunuz? Ar-Ge’ye olan devlet desteğinin eskiye oranla çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Bilim ve Sanayi Teknoloji Bakanlığı’nın,TÜBİTAK’ın, KOSGEB’in ve çeşitli kurumların desteklerinin arttığını görüyoruz. Buna karşın Ar-Ge’ye ilişkin prosedürlerin biraz daha azaltılması gerektiğini gözlemliyoruz. Her proje prosedürü için bir kişinin istihdam edildiğini düşündüğümüzde, bunun şirketler hem maddi hem de iş süreçleri bakımından için önemli külfet oluşturduğunu söyleyebilirim. Bunun yanı sıra maddi desteğin yanı sıra devletin projeler geliştirerek, bunu konusunda uzman olan ya da uzmanlaşmak isteyen şirketlere vererek ekosistemin gelişmesine katkıda bulunması gerekiyor. Devlet, kritik işlerle ilgili açılacağı açık ihalelere katılacak şirketlerde arayacağı yetkinlik seviyesiyle de bu sürece çok daha fazla katkıda bulunabilir.
ITU 150 yaşında 1865 yılında kurulan ve Türkiye’nin kurucu üye ülkeleri arasında bulunduğu Uluslararası Telekomünikasyon Birliği - ITU’nun 150. kuruluş yıldönümü, 17 Mayıs 2015 tarihinde İsviçre’nin Cenevre kentinde kutlandı. Birleşmiş Milletler’in uzmanlık kuruluşlarından ITU’nun üst düzey karar organı olan ve ülkemizin de en çok oyu alan üçüncü ülke olarak dördüncü kez seçilerek 48 üye ülkesi arasında yer aldığı ITU Konseyi’nin bu yılki toplantısı 1222 Mayıs 2015 tarihleri arasında Cenevre’de gerçekleştirdi. Konsey toplantısının ilk haftasında
ülkemizi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu Üyeleri Ömer Fatih Sayan, Celalettin Dinçer ve Hidayet Yıldız’ın yer aldığı bir heyet temsil etti, ikinci haftasında ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Tayfun Acarer başkanlığında bir heyet temsil etti. BTK Başkanı Tayfun Acarer; ITU Genel Sekreteri Zhao Houlin başta olmak üzere Azerbaycan Haberleşme ve Yüksek Teknolojiler Bakanı Prof. Ali Abbasov, ITU eski Genel Sekreteri Hamadoun Touré ve muhtelif ülkelerin üst düzey yetkilileri ile ikili görüşmeler
gerçekleştirdi. BTK Başkanı Tayfun Acarer konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “ITU, Birleşmiş Milletler’in en eski kuruluşlarından olup, ülkemiz de kuruluşundan itibaren ITU çalışmalarını takip ediyor. ITU’nun çabalarıyla, telgraf ile başlayan haberleşme yollarından bugün dünyanın neresinde olunursa olunsun, yakınlarla, arkadaşlarla iletişim kurulan, her türlü bilgiye anında erişilen bir iletişim çağını yaşıyoruz. ITU hızla ilerleyen teknoloji içerisinde kendi öyküsünü başarı ile yazmış bir örgüttür.”
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
TBD Merkez Denetleme Kurulu Üyesi ve TBD Sayısal Gündem Sedef Özkan 2020 Kültür ve Sanatta Bilişim Uzmanlık Grubu Yöneticisi Erdal Naneci, KSBİL’i anlatıp vizyonlarını paylaştı. TBD Sayısal Gündem 2020 Kültür ve Sanatta Bilişim Uzmanlık Grubu’nun (KSBİL) çalışmaları hakkında bilgi veren Erdal Naneci öncelikle çevrimiçi fikri mülkiyet haklarının korunması, ulusal sayısal kütüphanelerin geliştirilmesi ve kültürel mirasımızın korunmasının önemine vurgu yaparak başlıkları açıklamayı şöyle sürdürdü: “Kültürel ve yaratıcı endüstrilerin desteklenmesi konusunda öneriler sunulması, sayısal sinemaya geçişin desteklenmesiyle ‘Görsel, İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi’nin uygulanması olmak üzere 5 ana başlıkta konuları ele alıyoruz. Europeana (Avrupa Sayısal Kütüphanesi) ile bütünleştirmenin sağlanmasını çok önemsiyoruz. Ülkemizin kültürel mirasının korunması, sayısallaştırılması, sayısallaştırma ve üstveri standartlarının belirlenmesi, toplulaştırılması ve çevrimiçi hizmete sunulması, kurumlar arası eşgüdümün sağlanması, mükerrerliğin engellenmesiyle birlikte çalışabilirlik ortamlarının yaratılması, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması
25 - 31 MAYIS 2015
‘Sayısallaştırma Üst Kurulu’ oluşturulmalı TBD Sayısal Gündem 2020 Kültür ve Sanatta Bilişim Uzmanlık Grubu eylem planını hazırladı. sağlanacak ve dolayısıyla ülkemizin kalkınmasına önemli bir ivme kazandıracaktır.” ‘Sayısallaşma’ kavramına odaklanmak artık bir gereklilik Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, 2010-2020 yıllarını kapsayan 132 adet aksiyon belirleyerek bu aksiyonların BT ile desteklenmesi gerektiği tespitinde bulunup BT ‘Akıllı büyüme’ inisiyatifi altında ‘Avrupa için Sayısal Gündem’i (Digital Agenda for Europe) oluşturdu. Avrupa Sayısal Gündemi’nin hedefi; 2020 yılına kadar Avrupa’da bir BT patlaması yaratmak. Bu anlamda, Avrupa Komisyonu BT’nin kullanımının artırılması yönünde son derece aktif bir şekilde çalışmalarını yürütüyor. Avrupa Komisyonu’nun, Avrupa Sayısal Gündemi’nin hem tüm AB üye devletlerinde hem de aday ve iştirakçi devletlerde yaygınlaşmasına yönelik çabaları da sürüyor. Bu kapsamda Türkiye Bilişim Derneği de BT’nin ülkemizde farkındalığının artırılması ve kullanımının yaygınlaşması,
ülkemizin rekabet gücünün artırılmasıyla vatandaş memnuniyetinin sağlanması, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması, bilgi toplumuna giden süreçlerin iyileştirilmesi gibi nedenlerle bu çalışmayı, Türkiye’nin gündemine taşıma kararı aldı. Naneci, “Bu çerçevede kamu kurumları, sektör temsilcileri, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarından uzman kişilerin katılımıyla 132 aksiyonu kapsayan 40 uzmanlık grubu oluşturularak çalışmalara başlandı. TBD tarafından oluşturulan uzmanlık gruplarından birisi de ‘Kültür ve Sanatta Bilişim Uzmanlık Grubu’. Hızla gelişen BT’nin her alanda etkin ve verimli kullanımını sağlamak ve bilişim kültürünü yaygınlaştırmak artık bir zorunluluk. Ülkemizin sosyal, siyasal ve ekonomik birikimlerini daha ileri düzeye taşımak ve bilgi toplumuna geçiş sürecini hızlandırmak için özellikle bu birikimin artmasına, hayata geçirilmesine ve etkin kullanılmasına en önemli katkıyı sağlayan, etkileşimi yüksek düzeyde artıran ‘sayısallaşma’ kavramına odaklanmak da gereklilik” açıklamasını yaptı. TBD Sayısal Gündem çalışmalarının 2013 yılında başladığını hatırlatan Naneci, KSBİL olarak önceliklerinin; konusunda uzman kişileri ve bu konuda uzmanlaşmak isteyenleri gruplarına davet etmek olduğunu söyleyerek konuşmasında şunları aktardı: “ Şu an grubumuzda kamu kurum ve kuruluşlarından, üniversitelerden, sektör firmalarından ve ilgili STK’lardan katılarak katkı veren yaklaşık 50’ye yakın gönüllü arkadaşımız bulunmakta. TBD’nin düzenlediği 31. Ulusal Bilişim Kurultayı’nda yurt dışından ve yurt içinden uzmanların katılımıyla ilk çalıştayımızı gerçekleştirdik.
TBD Merkez Denetleme Kurulu Üyesi Erdal Naneci Çalıştay başlığı olan ‘Kültür ve sanat eserlerinin sayısallaştırılması, toplulaştırılması ve hizmete sunulması’ konusunda katılımcılar görüş, öneri ve tespitlerini paylaşarak konuyu değerlendirdiler. Çalıştay sonrasında TÜBİTAK-BİLGEM-YTE tarafından yapılan odak grup çalışmasına davet edildik. İlgili kamu kurum kuruluşları ve sektör temsilcileriyle kültür ve sanat sektöründe yaşanan sorunları ele aldık. Bu toplantıda; 2015-2019 yıllarını kapsayan ‘Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planları’ hazırlık çalışmalarına katkı verdik. Daha sonra Ankaref firmasının Antalya’da düzenlediği ve kamu yöneticilerinin katıldığı; kütüphane, arşiv ve müzecilikle ilgili sorunların ele alındığı KAM2015 ÇALIŞTAYI’nda; sektörün sorunları, tespitler, çözüm önerileri, gelişen teknolojiler ve öncelikli sektörel hedefler konusunda sunum yaptık.” ‘Kültür Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’nın hazırlanmasını hedefliyoruz Erdal Naneci, Europeana (Avrupa Sayısal Kütüphanesi) hakkında daha detaylı bilgi vererek
‘Europeana’ yapısının ülkemiz için iyi bir model olduğunu kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “ ‘Europeana’, Avrupa’nın tüm kültürel kaynaklarını toplulaştırmayı ve Avrupa’nın kültür ve sanat değerlerine tek noktadan erişilmesini amaçlıyor. İçeriği; devlet kurumları, üniversiteler ve özel koleksiyonlar oluşturmakta. Europeana’da yazma eser, nadir eser, kitap, gazete, müze objeleri, arşiv vesikaları, mektup, günlük, resim, çizim, fotoğraf, tablo, harita, video, film, belgesel, TV yayını, müzik, disklerden ya da radyo yayınlarından gelen ses kayıtları ve birçok içerik tutuluyor.” Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda kültür mirasımızın korunması, gün ışığına çıkarılması ve hizmete sunulması için öncelikli hedefler belirlediklerini belirten Naneci, bu hedefleri şöyle kaydetti: Sayısallaştırma Üst Kurulu’nun kurulmasının gerekliliği, Sayısallaştırma ve Üstveri (Niteleme) Standartları ve Yönergesi’nin hazırlanması için çalışmaların başlatılması, kültürel değerlerimizin korunmasıyla ilgili model ve standartların oluşturulması, kamu kaynaklarıyla sayısallaştırılan ve telif hakkı gerektirmeyen eserlerin ücretsiz olarak sunulması, sayısal gündem kapsamında ele aldığımız 5 eylem ile ilgili mevzuatların AB’ye uygun olarak düzenlenmesi, ilgili tarafların bir araya gelerek öncelikle ‘Kültür Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’nın hazırlanması ve bu eylem planının gerçekleştirilmesine yönelik alt eylemlerin belirlenmesi, finansal kaynak planlamasının ve fon oluşturma modelinin saptanması, Osmanlıca optik karakter tanıma ile ilgili çalışma yapılması, RTÜK’ün yapacağı toplantılarla yayıncı, yapımcı ve üreticilerle tüm ilgili paydaşların ‘Görselİşitsel Medya Hizmetleri Direktifi’ hakkında bilgilendirilmesi ve teşvik edilmesi, Türk kültür ve sanatının dünyaya açılması için sinemanın gücü ve dili kullanılması.
BThaber 25 - 31 MAYIS 2015
BİLİŞİM DÜNYASI
13
Buluta giden yol sanallaştırmadan geçiyor Microsoft Türkiye Sunucu ve Bulut Platformu Grup Müdürü Mehmet Üner ile sanallaştırmanın sektörler üzerindeki etkisini, sanallaştırma ekosisteminin son durumunu ve Microsoft’un bu alandaki son projelerini konuştuk. Haber Merkezi
yapılar olduğunu görüyoruz. Şirket olarak verdiğimiz çözümlerden sonra, arka tarafta destek veren ekibimizle, sanallaştırma çözümlerini kullanan şirketlere yardım sunmaya devam ediyoruz. Bununla birlikte “Visual Academy” adındaki ücretsiz eğitim programıyla da, kendi sanallaştırma alt yapılarına kurmak isteyen şirketlere ve kurumlara eğitim imkanı sağlıyoruz.
Sanallaştırma ile birlikte iş dünyasında gözle görülür bir değişim yaşanıyor. Şirketler iş modellerinde yaşanan değişimle birlikte süreçleri hızlandırırken, bir yandan da bütçelerinde önemli ölçüde tasarruf yapabiliyorlar. Microsoft Türkiye Sunucu ve Bulut Platformu Grup Müdürü Mehmet Üner ile yaşanan bu değişimi ve Microsoft’un bu değişime olan yaklaşımlarını irdeledik. n Öncelikle şirketlerin sanallaştırmayı tercih etmelerinin sebeplerinden biraz söz edebilir misiniz? Tek bir sunucu üzerinden kontrol edilen iş süreçleri, KOBİ’lere hem donanım hem de operasyonel açından maliyet avantajı sunuyor. Bunun yanı sıra birden fazla sunucuyu kontrol etmek için harcanan zaman ve iş gücünü en az seviyeye indirerek, iş süreçlerinde gözle görülür bir artış yaşayabiliyorlar. Geride kalan atıl yatırımlardan ve elektrik, yer kirası, soğutma gibi maliyetlerden kurtulan yapılar çok daha verimli bir şekilde iş süreci yaşayabiliyorlar. n Türkiye’deki ve özellikle KOBİ’lerdeki sanallaştırma eğilimini nasıl görüyorsunuz? Microsoft olarak Türkiye’de önemli bir sanallaştırma eğilimi olduğunu görüyoruz. Özellikle kurumsal şirketler sanallaştırma yöntemlerini tercih ederken, bu yapıya sahip şirketlerin neredeyse hepsinde bu tarz eğilimlerin giderek arttığına gözlemliyoruz. Buna karşın KOBİ’lerin bu konudaki kararsız tutumları devam ediyor. Özellikle bu ölçekteki şirketler için büyük önem taşıyan sanallaştırma teknolojileri, KOBİ’lere ilk andan itibaren avantajlar sağlıyor. İş yapılarını ve
Mehmet Üner hacimlerini kısa sürede çok daha sağlıklı bir yapıya oturtacak KOBİ’lerle birlikte sektörel büyümede de gözle görülür bir artış sağlanabilir. Bununla birlikte “felaket kurtarma” teknolojilerinin göz ardı edilmemesi gerekiyor. n Peki bu noktada iş süreçlerini sanal ortama taşımak isteyen şirketlerin izlemesi gereken yol haritaları nasıl şekillenmeli? Şirketler ve kurumlar taşıma işlemine karar verdiklerinde 2 farklı yol izleyebilirler. Microsoft’un kaynaklarından faydalanarak ilerleyebilecek şirketler, kendi yapılarına odaklanarak da bu süreci gerçekleştirebilirler. n Bu süreçte Microsoft ya da iş ortaklarınız üzerinden yaptığınız çalışmalardan söz edebilir misiniz? Şirketlerin ve kurumların sanallaştırma yol haritalarına gerek Microsoft olarak gerekse de 5 bine yakın iş ortağımız üzerinden destek veriyoruz. İş ortaklarımıza baktığımızda genel olarak veri merkezi teknolojileri konusunda uzmanlaşmış
n Gelecekte bizi bekleyen sanallaştırma ve veri merkezi trendlerinden bahseder misiniz? Bu konuda Microsoft’un ne gibi çalışmaları var? Yakın gelecekte bizi bekleyen yeni nesil teknolojiler arasında “Nano Server” teknolojisi öne çıkıyor. KOBİ’lerin sanallaştırma tercihlerini ve bunun uygunluğunu bir tarafa bırakırsak, daha yeni nesil uygulamalar çalıştırmak isteyen, özel bulutlar kurmak isteyen, sanallaştırma süreçlerini çok daha detaylı hale getirmek isteyen şirketler ve kurumlar, işletim ve sanallaştırma bakımından üst seviye bir çözüme ihtiyaç duyuyorlar. Bu noktada devreye “Nano Server” teknolojimiz giriyor. Görev olarak modern uygulamaları ve sanallaştırmayı destekleyen Nano Server teknolojisi, grafik ara yüzü barındırmayan sade yapısıyla bir çekirdek gibi çalışıyor. Kapladığı alan bakımından standart server modellerine göre yüzde 93 avantaj sunan Nano Server, micro mimaride çalışan uygulamaları sorunsuz bir şekilde çalıştırmak için tasarlandı. Bu uygulamanın şu an için ön izlemede olduğunu belirtmemiz gerek. Bu sistemle birlikte BT tarafında iş süreçlerinde yaşanan teknolojilerin en az seviyeye indirilmesini bekliyoruz.
14
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 - 31 MAYIS 2015
Atık yönetimi sektöründe büyük gelişmeler var Hexagon Akıllı Teknolojileri’nin ( HEAT) 2013 yılında kurulduğunu ifade ederek Sedef Özkan sözlerine başlayan Kadir Sığınmış, kurumların geleceğine yönelik proaktif katkı sağlayarak, risklerini azaltıp bilgiye kolay ve hızlı erişim sağladıklarına dikkat çekti. ‘Katı atık yönetim süreçlerine ilişkin yenilikçi yazılım uygulaması geliştirmesi’ başlıklı ilk projelerinin marka isminin HEWIN olduğunu söyleyen Sığınmış, “Bu projeyle ilgili olarak 2010 mayıs ayında gereksinim raporu oluşturuldu. 2013 ocak ayında ise TÜBİTAK’tan ArGe teşviği alındı ve sektörel modüllerin geliştirilmesine başlandı. ‘Bütünleşik Katı Atık Yönetimi’, son yıllarda atıkların çevreye olan olumsuz etkilerinin farkına varılması, nüfus artışıyla birlikte şehirlerde atıkların depolanmasıyla ilgili oluşan yer sıkıntısı, bilinçsizce yapılan tüketim sonucu artan atık oranı gibi endişelerden dolayı geliştirilmiş bir sistem. Bu alanda çözüm oluşturan firmalar da, çözümlerini katı atık süreçlerinin tamamını dikkate alan bütünleşik sistemler olarak sunamıyor. Ülkemizde henüz çok yeni olan atık bertarafından
ComPro Bilişim Teknolojileri, bu yılki ikinci etkinliğini Avnet sponsorluğunda Four Seasons Bosphorus’da düzenledi. IBM Altyapı Çözümleri özelindeki etkinlik, IBM üst düzey yöneticilerinin yanı sıra farklı sektörlerden müşterilerin katılımı ile gerçekleşti. ComPro Bilişim Teknolojileri Genel Müdürü Abdurrahman Keklik ve IBM Türk Sistemler Donanım Ülke Müdürü Gürol Çolak’ın açılış konuşmasını yaptığı etkinlikte büyük hacimli verilere ve artan güvenlik tehditlerine dikkat çekilirken; gerçek zamanlı öngörüler ve yüksek düzeyde güvenlik gerektiren işlemleri desteklemek için hızlı, güvenli ve güçlü altyapı çözümlerinin önemi vurgulandı. Yeni nesil teknolojik çözümler ile ortaya çıkan bulut, analitik, güvenlik,
açıklamasını yaptı.
HEAT Bilgi Teknolojileri Direktörü Kadir Sığınmış, geliştirdikleri ‘Bütünleşik Katı Atık Yönetimi – HEWIN’in süreçlerini anlattı. HEAT Bilgi Teknolojileri Direktörü Kadir Sığınmış elektrik enerjisi ve gübre üretme işlemi dünya üzerinde de az sayıda tesiste uygulanıyor. HEAT Bilgi Teknolojileri; otomotiv, atık yönetimi ve enerji sektörlerinin yanı sıra, yatırım yapan danışmanlık ve hukuk firmaları için de özel yazılımlar geliştiriyor” şeklinde konuştu. Analiz sonunda projenin hangi uzmanlıkları gerektirdiği belirlendi HEWIN’in Türkiye’de öncü niteliğe sahip olduğunun altını çizen Sığınmış, yazılım uygulamasını bünyesine
entegre eden şirketlere hem maliyet hem de süreç takibi açısından katkı sağladıklarını kaydederek “Mevcut durumda uygulanan depolama yönteminin yol açtığı can ve mal kaybı da ortadan kaldırılıyor ve sağlık koşulları açısından daha hijyenik bir altyapı sağlanıyor. Aynı zamanda ürünün yurt dışına satış potansiyeli de söz konusu, bu sayede ülke ekonomisine katkı sağlanması amaçlanıyor. Yazılımın geliştirme faaliyetleri için ihtiyaç duyulacak olan teknik uzmanlık alanları
konusunda analiz yapıldı. Bu analizde özellikle ürünün kullanıcıya sunduğu özellikler göz önünde bulunduruldu. Analizin sonunda projenin hangi uzmanlıkları gerektirdiği belirlendi. Gerçekleştirilen geliştirme faaliyetlerinin sonunda da hedeflere yüzde 90 ulaşıldı. Ürün, tesislerdeki endüstriyel otomasyon sistemleriyle bütünleşik çalışarak üretim, tüketim ve kalite kontrol bilgilerine otomatik olarak erişip, kullanıcı girişine ihtiyaç bırakmadan, üretim emirlerini oluşturarak stokları yönetebiliyor”
Dönüşüm için hızlı, güvenli ve güçlü altyapı mobilite ve sosyal iş konularına değinen ComPro Bilişim Teknolojileri Genel Müdürü Abdurrahman Keklik “Verilerin işlenmiş hali ile müşteriye sunulacağını ve mobil yeteneklerin iş dünyasında önem kazandığı bir döneme giriyoruz. Bu gibi değişimler ile birlikte önümüzdeki dönemlerde altyapı, orta katman yazılımları ve uygulamalar açısından çok değişiklikler olacağını öngörüyoruz” dedi. IBM’in bu alandaki stratejisine de değinen Keklik, “Bu noktada geçtiğimiz yıl IBM’in x86 sunucularını satması ve yeni iş kolları olan bulut bilişim,
analitik, mobilite, güvenlik ve sosyal iş konuları ışığındaki stratejisinin çok önemli bir dönüşümü başlattığına inanıyorum. ComPro ailesi olarak IBM’in
bu radikal dönüşümünü önemsiyoruz ve bu dönüşümü IBM ile birlikte gerçekleştirmek istiyoruz” şeklinde konuştu. IBM Power Sistemler Satış
HEWIN, CFMD sertifikasını almak üzere başvurusunu yaptı HEWIN’in sürecini anlatmaya devam eden Kadir Sığınmış, son olarak geldiği noktayı da şöyle aktardı: “İlk kez geçtiğimiz yıl Microsoft Dynamics Zirvesi 2014’te görücüye çıkan HEWIN, bu sefer Microsoft’un en üst düzey akreditasyonu olan CFMD (Certified for Microsoft Dynamics) sertifikasını almak üzere başvurusunu yaptı. Tüm modülleri ve Dynamics AX 2012 geçişini tamamlamış olarak olarak da 5 Mayıs tarihinde düzenlenen Microsoft Dynamics Zirvesi 2015’te sektör profesyonellerine tanıtıldı. Atık yönetimi sektöründe CFMD sertifası almak için başvuruda bulunan Türkiye’deki ilk yazılım firmasıyız. HEWIN Microsoft’un en üst düzey akreditasyonu olan CFMD sertifikasına sahip olmakla birlikte aynı zamanda Microsoft’un uluslararası ürün kataloğunda yer alma hakkına kavuşarak, dünya çapında büyük bir satış gücü elde edecek.”
Uzmanı Altuğ Bocutoğlu ve IBM Flash Sistemler Satış Uzmanı Ozan Büyükağraz’ın konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, IBM’in yeni duyurusu yapılan altyapı çözümleri anlatıldı. Konuk konuşmacı olarak yer alan TEB Unix & Veri Depolama Sistemleri Proje Lideri Yardımcısı Niyazi Elvan, ComPro ile birlikte gerçekleştirilen depolama sistemleri özelindeki projeyi değerlendirdi. Etkinliğin kapanış sunumunu yapan ComPro Bilişim Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Hakan Yıldız, şirketinin bulut bilişim yaklaşımını ve CloudPro markası tarafından sunulan hizmetleri aktardı. Bulut bilişim alanındaki iş ve altyapı çözümlerinin ve yenilikçi hizmetlerinin şirketlerin işlerini büyütmelerine nasıl yardımcı olduğunu vurguladı.
16
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 - 31 MAYIS 2015
Superarama.com bir tesadüf değil Sedef Özkan Arama motorları internetin yaygınlaşmasıyla, her yaştan kişinin günlük yaşantısının da vazgeçilmez bir parçası oldu. Diğer yandan çevrimiçi dünyanın sunduğu tüm bilgilere hızlı ve kolay ulaşım, hayatımıza büyük kolaylıklar getirirken zararlı etkilere de sahip. Özellikle gelişim çağındaki çocukların her türlü bilgi ve içeriğe kontrolsüz olarak ulaşabilmeleri, sağlıklı bireyler olarak yetişebilmeleri için aileler açısından büyük sıkıntılara yol açıyor. İşte tam bu noktada duyulan gereksinimi dile getiren Firuze Ökten Gökçe, Superarama.com’un aile dostu bir arama moturu olduğunu ifade ederek “Çağının teknolojik yenilik ve gereklerini yakalamak hatta onun önüne geçmek isteyen genç ve dinamik bir nüfusa sahip ülkemizin kendi koşullarına uygun, Türkçe dilinin yapısını ve özelliklerini dikkate alacak, kaliteli ve zengin içeriğe sahip bir arama motoruna ihtiyacı bulunuyor. Superarama. com, hassas konular dikkate alınarak geliştirilmiş ve her türlü zararlı ve kullanışsız web sitesinin filtrelenmesi esasına dayalı bir arama motoru. Ülkemizde 2014 yılında Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre kayıtlı 17 milyon öğrenci bulunduğu göz önüne alındığında konunun önemi daha da artıyor” dedi. Değersiz ve boş içerik Superarama.com’da olmayacak Superarama.com hakkında bilgi vermeyi sürdüren Gökçe, şunları kaydetti: “Superarama. com projesinde; önceden filtreleme sistemiyle bugüne kadar 300 milyon adet URLweb adresi endekslendi, 92 bin adet alan adı ise ‘Sakıncalı Alan Adları Listesi’ne alındı. Superarama. com; test yayınlarını sürdürerek ve kullanıcılardan gelen yorum ve öneriler dikkate alınarak geliştiriliyor. Misyonumuz; 6-16 yaş arasındaki okul çağındaki çocukların, daha sağlıklı bir şekilde arama motorlarından faydalanmalarını sağlamak.
Çocuklar için geliştirilen ‘Superarama. com’un CEO’su ve kurucu ortağı Firuze Ökten Gökçe, projenin süreçlerini paylaşırken kadın girişimciliğinin önemine de vurgu yaptı. Superarama.com CEO’su ve kurucu ortağı Firuze Ökten Gökçe Her yaştan kullanıcının aradığı kaliteli bilgiye, daha hızlı ve kolay bir şekilde ulaşabilmesini istiyoruz. Özellikle kopyalanmış içerik, reklam depoları, ticari amaçla üretilen değersiz ve boş içerik, uygunsuz içeriğin arama motorumuzda yer almasını önlemek arzusundayız. Yapılan endeksleme çalışmalarının mutlaka editörler tarafından kontrol edilmesini sağlayacağız. Kullanıcı deneyimlerinden geri besleme alarak gerekli durumlarda sakıncalı içeriği endeksimizden ayıklayacağız.” Firuze Ökten Gökçe, Superarama. com’un diğer kurucu ortağı Fethi Gökçe ile 1998 yılından itibaren BT alanında Türkiye, İngiltere, Amerika ve Avustralya’da çeşitli projeler geliştirerek çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ederek Türkiye’nin ulusal, kültürel ve turistik
anlamda tanıtımını yapan ilk web sitelerinden biri olan ‘Asiaminor Projesi’nin Turizm Bakanlığı tarafından kullanım hakkı alınarak, Hannover Expo2000’de Türkiye’nin web tabanlı enformasyon altyapısı olarak sunulduğunu da ekledi. Kontrolsüz içerik pek çok çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkiliyor Amerika’da kurulan Performans Marketing Derneği’nin (PMA – www. performancemarketingassociation.com) kurucu üyelerinden de olan Firuze Ökten Gökçe, Fethi Gökçe ile birlikte Amerika ve İngiltere piyasalarında ‘Gelir Ortaklığı Sistemi’ne ilişkin ‘Affmeter’ adlı ilk otomotizasyon ve analitik yazılımlarından birini gerçekleştirdiklerine dikkat çekerek bu yazılımla çeşitli sektörel yarışmalarda finale kadar yükseldiklerini
belirtti. Superarama’nın danışmanı olan Peter Bordes’in ‘dijital pazarlama’ konusunda Amerika’da sektörün en aktif vizyoner yatırımcıları ve mentorlarından birisi olduğunu söyleyen Gökçe, “Superarama.com ekibi, 17 yıla yaklaşan ticari faaliyetleri esnasında kayda değer başarılar elde etti. Collusion Conference 2015 Las Vegas’a davet edildik. ‘Affmeter’ ile 2009 yılında İngiltere’de ‘Perfromans Marketing Ödül Töreni’nde ‘Teknolojinin En İyi Kullanımı’ kategorisinde finale kalmayı başardık. ‘Wishica’ içerik bazlı reklam platformu ile 2011 yılında ABD’de Affiliate Summit Konferansı’nda stant açtık. 3dbility.com ile dünyanın ilk ‘Üç Boyutlu Basılabilir Nesneler’ arama motorlarından birini hazırladık” dedi. Superarama.com’u geliştirme sebeplerini sıralayan Gökçe, “Ebeveynler, internetteki kontrolsüz içerik konusun-
da ortak bir sıkıntı yaşıyor. Kontrolsüz içerik pek çok çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Öte yandan para kazanmak ve reklam geliri elde etmek için internette etik olmayan yöntemleri kullanan çok fazla web sitesinin olduğu da bir gerçek. Superarama.com ailelerin yaşadığı bu sevimsiz durumu biraz olsun hafifletebilmek için geliştirildi. Geleceğin sahibi olan çocuklarımız için bizlere düşen en önemli görev onlara sağlıklı bir gelecek bırakmak. Bunun için teknolojinin günlük yaşamlarındaki hâkimiyetini dengeli kullanmalarını sağlamalıyız. Özellike yapay zekâ konusundaki ilerleme düzeyi pek çok bilim adamını alarma geçirdi ve yapay zekânın doğru kullanımı konusunda bilinçlendirme kampanyaları yapmaya başladılar. Bu konularda bilinç oluşmasını sağlamak ise Superarama. com’un sosyal sorumluluk projelerinden birisi” açıklamasını yaptı. Superarama. com projesinin bir tesadüf olmadığını vurgulayan Gökçe, kazandıkları deneyimlerin onlara kattığı bakış açısıyla ilerlediklerini söyleyerek şunları dile getirdi: “Bu deneyimler, ülkemiz için eksik ya da sıkıntılı olan konuları iyi analiz ederek, çözümler sunmamızı sağladı. Dolayısıyla Superarama.com; bizim 1998 yılından beri süregelen girişimcilik ve teknoloji hayatımızda bir dönüm noktasını oluşturuyor.” Gökçe, kadın girişimciliğinin öneminin de altını çizerek “Kadın girişimcilerin ve teknoloji uzmanlarının sayısının arttırılması, gelişmiş ülkeler seviyesine çıkabilmemiz için en önemli parametrelerden biri. Ülkemizde sayıları şu anda az olmakla beraber giderek artan kadın girişimcilerin, yeni gelen genç kadın nesline yardımcı olması, onlara yol açması, bilinçlendirmesi ve tecrübe paylaşımı çok büyük önem taşıyor. Bu sebeplerle, ülkemizde girişimcilik ve özellikle kadın girişimcilik ekosisteminin oluşması için ‘TurkishWin’ üyeleri arasına da katıldım. Burada üniversite öğrencilerinin kariyer planlamalarını gerçekleştirmelerine katkıda bulunup gönüllü olarak mentorluk yapıyoruz” şeklinde konuştu.
17 BThaber
DOSYA
Mobil Teknolojiler
25 - 31 MAYIS 2015 www.bthaber.com
Adı mühim değil, hızlı olsun yeter… Bülent Nevres
Son yıllarda mobil cihazların artması, giyilebilir teknolojiler, makineler arası iletişim ve “nesnelerin interneti” gibi yeni eğilimler mobil iletişim teknolojilerinin daha da önemli bir hale gelmesine neden oldu. Önümüzdeki birkaç yıl içinde ağa bağlı cihazların inanılmaz bir şekilde artacağı öngörülüyor ve bu nedenden dolayı mobil ağ iletişimi konusunda çalışmalar hızla devam ediyor. Şu an en önemli konulardan birisi
mobil cihazların her yerden erişim sağlayabilmesini mümkün kılan 4G teknolojisi. Daha geçtiğimiz haftaya kadar herkes 4G’nin 2015 yılının sonuna, en kötü ihtimalle 2016 yılının başına kadar Türkiye’de kullanılabilir hale geleceğine inanıyordu. Fakat yapılan açıklama ile 4G ihalesinin 26 Ağustos tarihine ertelendiği bildirildi, bu da 4G hayallerinin bir başka bahara kalmasına neden oldu.
GSA’nın (Global Mobile Suppliers Association) açıklamalarına göre 2014 yılının sonunda 393 olan ticari LTE ağının sayısı 2015 yılının sonunda 450’ye ulaşması bekleniyor. Şu an tüm dünya genelinde abone sayısı ise 497 milyon. 181 ülkede 644 operatör 4G teknolojilerine yatırım yapıyor. Sonuç itibarıyla Türkiye’nin bu ülkelerin arasına katılması ne yazık ki şu an mümkün görünmüyor.
Bir süre daha 3G teknolojileriyle yetinmek zorunda kalacağız. Fakat internete bağlı cihaz sayısının artması, otomobillerden kahve makinelerine kadar cihazların internet gerektirmesi 4G’ye olan geçişi kaçınılmaz kılacak. Adı LTE, LTE Advenced, 4G, 5G, 6G ya da acayip hızlı mobil internet olsun önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ihtiyaç duyduğumuz hız ve bantgenişliği katlanarak artacak.
18
DOSYA
BThaber
mobil teknolojiler
25 - 31 MAYIS 2015
İçinde yaşadığımız çağın vazgeçilmezi: Mobilite Akıllı telefonların piyasaya çıkmasıyla birlikte tüm dünyada cep telefonu sayısı ve bu cihazların kullanım oranı da arttı. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, mobilitenin yaygınlaşmasını tetikleyen en önemli etmen de hiç şüphesiz 3G, 4G gibi mobil teknolojiler oluyor. Bu alanda son kullanıcılara hitap etmeyi başaran teknolojik yeniliklerin ve değişimlerin hız kesmeden gerçekleşmeye devam edeceği görüşündeyiz. Bununla birlikte, söz konusu teknolojileri genişbant internet kullanımı açısından değerlendirdiğimizde ise farklı bir tablo söz konusu. 4G veya LTE Advanced dahil olmak üzere, dünyada yaygın olarak sunulabilen en gelişmiş mobil internet teknolojileri bile, henüz son kullanıcılara sabit internet hizmetleriyle sunulan avantajlara erişememiş durumda. Gerek hız, gerek ağ kararlılığı, gerek kapasite, gerekse de indirme kotası bakımından 4G ve benzeri teknolojiler henüz ne fiber ne de vDSL2 ile yarışamıyor. Dolayısıyla burada mobil internet hizmeti bir rekabet unsuru değil, tamamlayıcı hizmet olarak görülmeli. Fiber, hem sabit hem de mobil internet açısından çok önemli Fiber son dönemde tüm dünyada hızla yaygınlaşan, ancak maliyet olarak ADSL ve VDSL2’ye göre daha fazla yatırım gerektiren bir teknoloji. Bununla birlikte yatırım geri dönüşü açısından baktığınızda, fiberin bazı avantajları mevcut. Üstelik fiber omurganın, mobil internet yedeklemesi ve kapasiteyi taşımak için kullanımı da söz konusu. Dolayısıyla fiber teknolojisindeki gelişmelerin hem sabit internet hem de mobil internet pazarı üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu söylemek mümkün. Rekabet için mobilite şart İş dünyası son kullanıcı pazarıyla kıyaslandığında doğası gereği, özellikle de internet teknolojileri ivme kazanana dek, yenilikler konusunda biraz daha çekimserdi. Ancak internet teknolojileri bu durumu bir anda değiştirdi ve rekabetçi olmak isteyen firmalar, teknolojik yeniliklere daha açık olmaya başladılar. Bugün küçük ve orta ölçekli işletmelerden büyük kurumsal firmalara dek neredeyse tüm iş dünyası internet teknolojilerini ve mobil iletişim çözümlerini yakından takip ediyor. Firmaların iş akış modellerinden tutun da sundukları destek hizmetlerine dek pek çok alanda internetin ve mobil iletişim çözümlerinin etkisini görmek mümkün. ZyXEL olarak biz de gerek kendi uzman ekibimizle, gerekse de ZyPartner iş ortaklarımız
ZyXEL Türkiye Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Şamil Doğan aracılığıyla iş dünyasının değişen ihtiyaç ve taleplerine yönelik projeler geliştirmeye devam ediyoruz. Mobil iletişim çözümlerinin iş dünyasına yansımasına baktığımızda, bugün artık “Mobil internet çağı” olarak tanımlayabileceğiz bir döneme tanıklık ediyoruz. İşyerlerinde akıllı telefon, tablet ve dizüstü bilgisayar kullanımının giderek artmaya başladı ve bu durum, işletmelerin BT kaynaklarını daha iyi yönetmelerini zorunlu kılıyor. Bu noktada BYOD (Kendi Cihazını Getir) yaklaşımının da kurumlarda öne çıkmaya başladığını gözlemlemekteyiz. Ancak BYOD’den bahsederken veri güvenliğine ayrı bir vurgu yapmak gerekiyor. Uygun politikalar belirlenmediği takdirde BYOD (Bring Your Own Device) kavramı BYOD (Bring Your Own Danger - Kendi Tehlikeni Getir) kavramına dönüşebiliyor. Şirketin BT politikaları çerçevesi dışına çıkan çalışanlar, istenmeyen, illegal ve kopya yazılımları kendi cihazlarında çalıştırabilirler ve bağlı bulunduğu şirketi sıkıntıya sokabilirler. İşletmeler, ölçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun BYOD kuralları geliştirmelidir ve BYOD politikalarını uygulamak için güçlü, çok yönlü WLAN (kablosuz yerel alan ağı) kurmaları gerekir. WLAN, olası artan bant genişliği talebini karşılayabilmeli ve fazla sayıdaki kullanıcı ve cihazı yönetmek için gerekli ortamı sunmalıdır. Ayrıca gerek WLAN, gerekse de ağ ekipmanları düzenli olarak siber güvenlik testlerine tabi tutulmalıdır..
Yüksek hızlara çıkma ihtiyacı artıyor Günümüzde mobil iletişimin gelişimi ve veri tüketimi ihtiyacının artması ile veri iletiminde yüksek hızlara çıkma ihtiyacı da doğrusal bir şekilde artıyor. Mobil kullanıcıların bulundukları her ortamda gerek sosyal paylaşım siteleri gerekse diğer mobil kullanıcılar ile video gibi yüksek boyutlu veri paylaşımı yaptıkları görülüyor. Şu an kullanılan 3G teknolojisinin özellikle yoğun ve kalabalık ortamlarda doğası gereği performans sorunları oluşturuyor. Bu soruna çözüm üretmek adına ileri nesil mobil iletişim teknolojilerinin gelişimi yakından takip ediliyor ama kullanıcılara sunulan veri miktarındaki artış ile tüketilen veri ihtiyacının da aynı paralellikte artacağını göz önünde bulundurmakta fayda var. Hızlı olan ve kaynaklarını en efektif şekilde kullanan şirketlerin kazandığı bir dönemdeyiz. Kazanmanın altın kuralı da kaynaklara her yerden en hızlı şekilde ulaşmaktan geçiyor. Günümüzde artık ofiste sabit oturan çalışanlar yerine mobil çalışanlar daha ön plana çıkmakta ve sürekli bir şekilde şirket kaynakları ve müşteriler ile iletişim halinde olmaları gereksinimi oluşturuyor. Mobil iletişim çözümlerinin her geçen gün gelişmesi; iş dünyasında akıllı telefonların ve tabletlerin kullanım oranının eskiye oranla daha fazla olmasını ve iş süreçlerinin
Prolink Sistem Mühendisi Berk Bozkuş çok daha hızlı bir şekilde işlemesini sağlıyor. Şüphesiz ki kablolu ağlardaki gelişmeler mobil iletişimleri de doğrudan etkiliyor. Özellikle son dönemlerde şirket kablosuz ağları 802.11ac teknolojisi ile kuruluyor ve kullanıcıların mobil cihazlar ile yüksek hızda kablosuz ağı kullanması hedefleniyor. Tabii ki bu veri hızları sadece havada değil aynı zamanda kablolu ağ üzerinde de sorunsuz bir şekilde taşınabilmeli. Bu sebeple kablolu ağlarda gelişmeler önem arz ediyor.
20
DOSYA
BThaber
mobil teknolojiler
25 - 31 MAYIS 2015
Fly Mobile Türkiye Genel Müdürü Bilgin Demir
Nesnelerin interneti yükseliyor Günümüzde dijital dünyanın son gelişmesi “Nesnelerin İnterneti (Internet of Things)” kavramını göz önünde bulundurduğumuzda xG çok önemli bir kavram olarak önümüze çıkıyor. Maalesef Türkiye’de 3G geçişi global ile karşılaştırıldığında 4-5 sene gecikmeli lanse edildi. Bunun ardından bu gecikme, 3G için yapılan yatırımların geri dönüşünü bekleme süresi nedeniyle 4G lansmanını da etkiledi ve yine 3-4 sene geriden 4G’yi konuşur hale geldik. 3G’den 4G’ye geçiş tamamıyla hız ile ilgilidir. Oysa 5G geçişi sadece hız değil genişlemeyi beraberinde getirecek bir geçiş olacaktır. Bağlantılı cihazların etrafında şekillenen akıllı ağlar 5G sayesinde duruma göre hareket edebilecek. Günümüzde akıllı telefonlar, tabletler, giyilebilir teknolojiler, makineler arası iletişim ve insansız arabalar göz önünde bulundurulursa 4G’yi unutup 5G’yi konuşuyor olmamız gerektiğini düşünüyorum. 2020 yılı göz önüne alındığında dünyanın %85’i 3G ve %60’ı 4G olması bekleniyor. Telokomünikasyon dünyasının devrimi Fiber optik Fiber optik iletişimi bana göre telekomünikasyon endüstrisinde devrim niteliğindedir, hem daha uzun mesafeli
yatırımın artarak devam etmesi ve uzun mesafe kaliteli ve yüksek hızlı iletişimi Türkiye’de çözüme ulaşmasıdır
çok daha az bağlantı kesintileri olan iletişimin önünü açarken daha da önemlisi yüksek hızlara ulaşılmasını sağladı. Böylece fiber optik bir anda telekomünikasyon ağlarının ana omurgasını oluşturur hale geldi ve mobil teknolojilerinin gelişiminin (3G, 4G, 5G gibi) önünü açmış oldu. Maalesef Türkiye’de fiber optik iletişimin önemi telekomünikasyon sektörü adına geç fark
edildi. Çok iyi hatırlıyorum 2006 senesinde o zaman çalışmakta olduğum firmada fiber yatırım kararları için araştırma yaparken ekibimizi hayrete düşüren bir bilgiye ulaşmış, Türkiye’de İstanbulAnkara arasında atıl fiber kablonun olduğunu ve 7-8 sene önce kurulduğu ve kullanılmadığını ortaya çıkarmıştık. Bugün 4G ve 5G tartışmaları arasında herkesin ortak noktada buluştuğu konu fiber optik
Kendi cihazını getir eğilimi artarak devam edecek Gartner rakamlarına baktığımızda 2014 yılında 250 milyon adet tablet ve 1 milyarın üstünde akıllı telefon üreticiler tarafından yüklendi. Bu ürünler iş dünyasında çalışanlara şirketleri tarafından ya da “BYOD – Kendi cihazını getir” kapasitesi olarak ulaşacak. Şirketler sahip oldukları içeriği çok hızlı bir şekilde mobilize ederek, kurumsal iletişimi gelişen mobil iletişim teknolojileri ile entegre edip şirket içi ve dışı haberleşmede hız kazanmış olacaktır. Düşünün ki şirket politikasındaki ani bir değişim, ya da İK haklarında bir güncelleme iletiliyor olsa kaç tane çalışana ulaşacak ve kaçı görecek? Ya da şirketin kurumsal iletişim departmanı şirketin yeni bir girişimini ne kadar hızlı yatırımcıların ve sermayedarların tercih ettikleri cihaza ulaştırabilir? Şirketlerin mobil iletişim çözümlerinin gelişimini yakın takip ederek şirketin bilgilerini mobilize etmek ve Bulut Bilişim gibi mobiliteyi destekleyen dönüşümleri planlıyor ve gerçekleştiriyor olmalıdır.
Yealink kolay işbirliği için yeni Video Konferans çözümleri sunuyor Yealink tarafından pazara sunulan video konferans çözümleri, artan profesyonel yüz yüze iletişim talebini, yenilikçi Full HD VC serisi ile yüksek kalite ve uygun maliyetlerle karşılamayı amaçlıyor. Ürünler üzerindeki 18x optik zoom kamera ve 360° ses alabilen mikrofon donanımı görüntü ve ses aktarımının en iyi seviyede olmasını garanti ediyor. Mikrofon ve masa üstü kontrol paneli olarak çalışan ünite aynı zamanda dahili hoparlör desteğiyle eğer görüntü aktarımı için kullandığınız ekranlarda hoparlör yoksa büyük bir kurulum kolaylığı sağlıyor. Üstelik codec ile mikrofon ünitesi arasında standart Ethernet kablosu kullanılması özel mikrofon kablolarına olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor. Kullanıcı dostu Türkçe bir arabirim ile pazara sunulan çözümler kullanıcı bir BT personeli olmasa bile her işlemin en fazla üç adımda tamamlanabilmesi için incelikle tasarlanmış. Farklı ekran şablonları, çift ekran desteği ile daha zengin bir kullanıcı deneyimi sunan ürünler, istenildiği tak-
dirde yapılan konferans görüşmesini bir USB bellek üzerine kaydedebiliyor. VC serisi tüm diğer yaygın kullanılan video konferans sistem ve terminalleri ile uyumlu çalışarak, daha önce yapılan yatırımlar ile birlikte kullanılabiliyor. Akıllı telefon, tablet ve bilgisayar gibi güncel ürünler üzerindeki yazılımlarla da video konferans görüşmelerine katılmak mümkün. Bu sayede kullanıcılar her an her yerden görüşmelere katılabiliyorlar. Özellikle genel müdürlük ve merkez ofisler için gerekli olan güvenilirlik, codecler ve p ro to ko l le r (H.323/SIP) arasında çevrim yapabilme ve çok katılımcılı konferans ihtiyaçları için VC400 modeli ile Yealink tek kutuda tüm ihtiyaçları karşılayan bir çözüm sunuyor. VC400 dahili MCU özelliği sayesinde eşzamanlı olarak dört katılımcılı full HD konferans görüşmesini destekleyebiliyor. Dahili MCU desteği lisans ile 720p kalitesinde sekiz katılımcılı görüşmeleri gerçekleştirebilecek şekilde arttırılabiliyor. Dahili olarak desteklenen dört katılımcılı konferans görüşmesine istenirse bir de sesli konferans katılımcısı eklenebiliyor. Doküman paylaşımını da işin içine dahil ederek Yealink dahili MCU desteğini 4+1+1 modeli ile anlatıyor. VC400’ün bir diğer teknolojik avantajı olarak çift en-
coder desteği sunuluyor. Bu sayede çok katılımcılı görüşmeler sırasında katılımcılardan düşük hızla bağlananlar var ise sadece bu katılımcılar için daha düşük kalitede yayın paylaşarak yüksek hızlı katılımcıların bir birlerini en yüksek kalitede görmeye devam edebilmeleri sağlanıyor. En düşük bant genişliklerinde bile en iyi (1 Mbps hızında 1080p30fps) görüntü kalitesini vermek için tercih edilen H.264 High Profile codec desteği sayesinde en iyi görüntü kalitesi garanti ediliyor. Yealink video işbirliği ç ö z ü m ü sayesinde kullanıcılar farklı özelliklere sahip cihazlarda bulunan Web uygulamalarını uyumlu bir şekilde kullanabilir ve esnek bir çalışma ortamına kavuşur. Yüksek kalite, Kullanım kolaylığı ve uygun maliyet özelliklerinin dengeli birleşimini barındıran Yealink VC serisi her ölçekteki firma için mükemmel video konferans Çözümü sunar. Sektöründe lider konumda olan şehirlerarası ya da ülkelerarası ilişkilere sahip firmaların video konferans ihtiyacını karşılayabilecek yetkinliğe sahiptir. Yealink video konferans çözümleri hakkında kapsamlı bilgi almak için Türkiye ithalatçısı olan Bircom ve çözüm ortaklarıyla iletişime geçebilirsiniz.
www.bircom.com 0212 319 97 00
BThaber
mobil teknolojiler
25 - 31 MAYIS 2015
Ar-Ge açısından mobil iletişim teknolojilerine katkı sağlamalıyız Günümüzde mobilite ve iletişim iki önemli kavram. xG teknolojileri de bu iki kavramı buluşturan ve artık olmazsa olmaz diyeceğimiz teknolojiler. Gerek iş gerek özel hayatta, artık her yerde, her zaman ve her tür araçla çevrimiçi olmamız gerekiyor. Önceden ses iletimi acil ve birincil iken günümüzde veri ve hareketli görüntüyü de mobil cihazlarla ve çok hızlı iletmek, paylaşmak gereksinimi içindeyiz. xG teknolojileri de bu gereksinime cevap veriyor. 4G teknolojisi bugün pek çok ülkede kullanımda. Yurtdışı seyahatlerimizde kişisel olarak bizler de bu teknolojiden yararlanıyoruz. TP-LINK olarak da hem 3G hem de 4G teknolojilerini destekleyen ürünlerimiz mevcut. 4G teknolojisi ülkemizde kullanılmaya başladığı zaman, ürün ve çözümlerimiz ile hazır durumda olacağız. 5G teknolojisine ülke olarak yatırım yapmamız; ArGe ve mühendislik açısından katkı sağlamamız gerektiğine inanıyoruz. Fiber çeşitli avantajları da beraberinde getiriyor Fiber yatırımları önemli. Özellikle ADSL’den sonra getirdiği hız avantajı ile önemli bir teknoloji. Hem iş hem özel yaşamda kişi ve kurumlara önemli avantajlar sağlıyor. Günümüzde sadece iş yaşamında değil özel yaşamımızda iletişimin ana unsuru veri haline geldi. Veriyi hızla iletmek için de sabit bağlantıda fiber, mobil bağlantıda xG teknolojilerine ihtiyacımız var. Evimizde ya da ofisimizde fiber bağlantı sayesinde çok hızlı paylaşabildiğimiz bir uygulamayı aynı şekilde mobil cihazlarla da iletme ihtiyacı içindeyiz. 21. yüzyıl insanı sürekli hareket halinde ve daha fazla hıza ihtiyacı var. Bu nedenle sabit haldeyken eriştiğimiz hız ve kullandığımız teknolojileri, hareket halindeyken de talep eder durumdayız. Birbirinden bağımsız olan bu iki teknoloji, bu açıdan birbirini destekliyor ve tamamlıyor. Kesintisiz iletişim için mobil iletişim şart Mobil cihazlar, iş yaşamımızda zaman/mekan kavramını çok değiştirdi. Artık dünyanın her yerinden, her zaman mobil cihazlarla işlerimizi eksiksiz ve kesintisiz sürdürmek istiyoruz. Mobil iletişim teknolojileri ve gelişimi de bu ihtiyaca cevap veriyor. Günümüzde küresel ve zorlu bir rekabet var. Bazen saniyeler bile önemli hale geliyor. O nedenle 7/24 ulaşılabilir olmak ve verilerimizi paylaşabilmek rekabet açısından gerekli. Mobil iletişim teknolojileri bu rekabette de şirketler için
TP-LINK Ülke Müdür Yardımcısı Ali Dinçer vazgeçilmez hale geldi. İnternetten dosya indirme, yükleme, ses transferi gibi uygulamaları artık akıllı telefonlar başta olmak üzere mobil cihazlar ile yapar hale geldik. Bu da iş dünyasına önemli avantaj sağlıyor. Örneğin, iş amaçlı büyük bir sunu dosyasını çok hızlı ve kolayca akıllı telefonumuza indirebiliyoruz. Zamandan ve mekandan bağımsız olarak dünyanın her yeriyle, her zaman iş yapabilmemiz gerekiyor. Mobil iletişim teknolojileri bize bu olanağı sağlıyor.
DOSYA
21
Gelişmeleri yakından takip ediyoruz Turkcell, 4G konusunda yaptığı hazırlıkları tamamlarken, 5G hazırlıklarına da başladı. Turkcell yetkilileri bu konuda şu açıklamayı yaptılar. “Bu kapsamda gelişmeleri yakından takip ediyor, bu konuda dünya standartlarının oluşmasına yön veriyoruz. Yeni nesil mobil iletişim teknolojilerini Türkiye ile tanıştırma konusundaki çalışmalarımızı 5G’de de sürdüreceğiz. Bu vizyonla her zaman daha çok çalışmaya ve daha büyük sorumluluklar almaya talibiz. Çünkü ülkemizin daima en iyisine layık olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan hem sabit hem de mobil internette hız denildiğinde akla gelen ilk ihtiyaç fiber internet. Çünkü fiber optik altyapı, her geçen gün artan veri trafiğini kesinti, kopma, donma olmadan ve en hızlı şekilde taşıyabilecek tek seçenek. Bugün de hem hızlı interneti daha fazla ev ve işyerinin kapısına kadar ulaştırmak hem de altyapımızı daha güçlü hale getirmek için yatırımlarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Bu
kapsamda yurtdışı çıkış kapasitemizi 1,5 Tbps’ye yükselttik. Kapasite artışımız son 5 yılda 400 kat olarak gerçekleşti. Bu, yurtdışına bağlantı otoyollarında şerit sayımızı artırmak ve trafiği rahatlatmak anlamına geliyor. Yeni küresel operatörlerin ve yatırımcıların Türkiye pazarına girişini destekleyecek bu adım müşterilerimizin yurtdışındaki içeriklere daha hızlı ve kaliteli şekilde ulaşması açısından da büyük önem taşıyor. Fiber konusunda istenilen ölçüde yatırım yapılmasının önündeki bazı zorluklar bulunuyor. Özellikle altyapıda geçiş hakkı ve tesis paylaşımının hak olmaktan çıkarılıp yükümlülük olarak konumlandırılmasının yarattığı sıkıntılar var. Bu konuda yapılacak değişikliklerle birlikte Türkiye dijital dönüşümde ve sağlıklı rekabet ortamının sağlanmasında önemli mesafe kat edecektir. Kamu, özel sektör, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplumun ortak bir vizyonla hareket etmesiyle birlikte ülkemizde hızlı internet altyapısının güçleneceğine ve rekabet gücünün artacağına inanıyoruz.”
22
DOSYA
BThaber
mobil teknolojiler
25 - 31 MAYIS 2015
Temel ihtiyaç yüksek hız ve veri taşıma kapasitesi 4G de olsa, 5G de olsa bu teknolojilerin tüketicilere getireceği en büyük avantajlar arasında, 3G teknolojisine göre çok daha büyük hızlarda veri taşıma kapasitesinin olması ve bu sayede İnternet’e çok daha hızlı erişim sağlanması bulunuyor. 4G veya 5G ile ortaya çıkacak olan büyük kapasitenin taşınabilmesi için her baz istasyonunun fiber ile birbirine bağlanması gerekiyor. Ülkemizde yurt çapına yayılmış toplam 61 bin civarında baz istasyonu olduğu düşünüldüğünde fiber şebekelerin neden hızla yaygınlaştırılmasının gerekliliği açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Son BTK raporuna göre ülkemizdeki fiber şebekelerin toplam uzunluğu 245 bin kilometre olarak verilmiş durumda. 61 bin adet baz istasyonunun bağlanabilmesi için ise bu uzunluğun en az 7-8 kat arttırılması gerekiyor. 4G veya 5G teknolojilerinin verimli olarak kullanılması için gerekli olan fiber şebeke uzunluğu belliyken, mevcut fiber şebekesi bu ihtiyacı karşılamaktan çok uzak. Türkiye henüz 4G için altyapı olarak hazır olmadığı gibi 5G için de değil. Bu nedenle 4G ya da 5G konularına odaklanmadan önce ülkemizdeki
Yusuf Ata ARIAK / TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı fiber altyapının dünya standartlarına getirilmesi için çalışmalara hız verilmelidir. Bunun yanı sıra fiber alanına yatırımlar da yeterli hızda değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınan verilere göre, kazı izni verilen fiber optik metrajları 2008’den 2014’e kadar büyük ölçüce düşmüş gözüküyor. 2008 yılında başlanan
fiber optik şebeke yatırımlarında yıllar içinde artış olması beklenirken, İstanbul’da 7 yıl içinde yapılan kazı uzunluğunun tam tersine çok büyük ölçüde düştüğü gözlemleniyor. 2008 yılında İstanbul’da 678 kilometre fiber şebeke döşenmişken bu uzunluk 2014 yılında sadece 17 kilometreye düşmüş durumda. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı (UDH Bakanlığı) ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) çözümü için çeşitli çalışmalar yapıyorlar ancak fiber şebekelerinin yaygınlaşması konusunda büyük sorunların devam ettiği açıkça görülebiliyor. Türkiye’de fiber yaygınlık oranının artması için öncelikle BTK’nın almış olduğu “fiber muafiyet kararı” kaldırılmalıdır. İsteyen işletmelerin herhangi bir şart olmadan fiber şebeke tesis edebilmesi gereklidir. Belediyeler ise bu konudaki engelleyici tavırlarından vazgeçip tüm dünyada olduğu gibi teşvik edici olmalı. Var olan yer altı tesisleri makul şartlarda kiralanabilmelidir. Kurumların iş yapış şekilleri değişiyor Mobil iletişim çözümleri son kullanıcıların yaşantısını ve kurumların işleyişini büyük oranda değiştiriyor. 4G’nin hayatımıza
girmesiyle birlikte , görüntülü iletişim ve data hızlarında artışa neden olacak. Öte yandan mobil iletişim alanındaki çözümlerin gelişmesi ve yeni teknolojilerin ülkemizde kullanılmaya başlanması beraberinde çok önemli fırsatları da getiriyor.Gündemde olan 4G ihalesine eklenecek tek bir madde ile ülkemiz telekomünikasyon sektörünü dünyada 45 milyar dolara yaklaşan Sanal Mobil Şebeke Hizmeti (SMŞH) pazarının bir parçası haline gelebilir. 4G lisans şartnamesinde Sanal Mobil Şebeke Hizmeti (SMŞH) işletmecilerine kapasite ayrılması maddesi mutlaka yer almalı. Dünyada SMŞH’lerin yıllık geliri 45 milyar dolar civarında. Türkiye ise bu büyük pastadan pay almayı maalesef kaçırıyor.Sanal Mobil Şebeke Hizmetinin (SMŞH) vatandaşlarımıza getireceği yararlar göz ardı edilmemeli, pazardaki rekabetin tesisine katkı sağlayacak bir fırsata dönüştürülmelidir. Buradan hareketle, SMŞH İşletmecilerine kapasite ayrılması 4G veya 5G lisansının bir ön koşulu olmalı. SMŞH işletmecilerinin önünün açılması ülkemizde mobil iletişim pazarını hareketlendirecek, işletmecilerden tüketicilere kadar herkese çeşitli fırsatlar sunacaktır.
24
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 - 31 MAYIS 2015
Başarılı bir toplumun anahtarı veriyi doğru kullanmak Dünya çapında 100’ün üzerinde ülke ve farklı bölgelerde faaliyet Bülent Nevres gösteren HDS, 2012 yılından bu yana Türkiye’deki ofisi üzerinden faaliyetlerini yürütmeye ve Türkiye’deki şirketlerin dönüşümüne katkıda bulunmaya devam ediyor. BT altyapı sağlayıcısından bilgi çözümleri şirketine dönüşen şirket, bulut bilişim, mobilite ve büyük vergi gibi yenilikçi teknolojilerin gelişimine katkıda bulunurken hem başarılı olup hem de insanlığa değer katacak çözümler geliştirilebileceğini gösteriyor. Türkiye önemli bir yere sahip HDS, gelişmekte olan EMEA bölgesinde en hızlı Türkiye’de büyüyor. Şirketlerin ihtiyaç duyduğu veri odaklı dönüşüme bilgi ve yönetim teknolojileri ile destek veriyor. Özellikle nesnelerin interneti, bulut bilişim çözümleri
Türkiye’deki şirketlerin teknolojik gelişimine katkıda bulunan Hitachi Data Systems’e göre daha sağlıklı, güvenli ve akıllı bir toplum yapısı için veriyi doğru kullanmak gerekiyor. ve hizmetleriyle sadece Türkiye’de değil EMEA bölgesinde de büyümeye devam ediyor. Fortune 100 listesinin yüzde 70’i, Fortune Global 100 listesinin yüzde 80’i HDS’nin müşterileri arasında yer alıyor. Araştırma ve Geliştirme faaliyetleri için son 5 yılda 25 milyar dolarlık bir harcama yapan şirket, üretilen yüksek miktardaki verilerin işlenebilmesi ve faydalı hale getirilebilmesi için çalışıyor. HDS’nin yaklaşık 25 yıldan bu yana işlerini Türkiye’deki iş ortakları üzerinden sürdürdüğünü belirten HDS Türkiye Genel Müdürü Serdar Sayar, “Bu temsili doğrudan açtığı ofisle sürdürmek isteyen Hitachi, 2012 yılında HDS Türkiye Ofisi’ni kurarak Türkiye’deki müşterileri ve iş ortaklarıyla birebir iletişime geçme kararı aldı.
HDS Türkiye Genel Müdürü Serdar Sayar
Türkiye’de kurulduğu günden bu yana çift haneli büyüme rakamlarına ulaşmanın yanı sıra veriden bilgiye giden
yolda ilerliyoruz” diyor. İçerik, veri koruma ve yakınsanmış platformlara odaklanarak büyük veri
ve bulut bilişim gibi önemli eğilimlere öncülük ettiklerinin altını çizen Sayar, “Türkiye’deki işletmelerin yeni eğilimlere ve düzenlemelere hazırlıklı olması için çalışıyoruz. Bu konuda bir altyapı sağlayıcısının çok daha ötesine geçerek sosyal inovasyon felsefemizi yansıtıyoruz” diyor.
HDS CTO’su Hu Yoshida: Bilgi patlamasına hazır olmak gerekiyor Günümüzde teknolojiye inanılmaz bir talep var. Bulut bilişim, büyük veri ve mobilite gibi yeni eğilimler hem iş dünyasını hem de teknoloji sağlayıcılarını dönüştürüyor. Teknoloji dünyası açıkçası bu teknolojileri çok iyi karşılıyor ve benimsiyor. Altyapıdan işe doğru bir kayma söz konusu. Eskiden bilişim teknolojileri bir harcama merkezi gibi görülürdü ama bu değişiyor. Artık para kazandıran, rekabet avantajı sağlayan bir iş gibi görülüyor. Yan bir harcama merkezinden bir kazanç merkezine dönüşmüş durumda. Bilişim dünyasına hizmet veren şirketler olarak işlere değer katmamız gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden Hitachi Data Systems olarak bulut bilişim, büyük veri, mobilite ve diğer yeni teknolojileri benimsiyoruz. Bulut çok önemli bir araç ve çok büyük etkileri olacak. Birçok şirket bu yeni teknolojiler ve eğilimler doğrultusunda kendilerini yeniden tanımlıyor. İşlerin daha karlı olmasını sağlayacak araçlara yatırım yapmak ve bunlara katkıda bulunmak gerekiyor. Bu araçlar arasında uygulamaların birleştirilmesi (convergence), mobilite, kontrol, güvenlik ve şifreleme yer alıyor. Şifreleme ve güvenlik bulut çözümleri için çok önemli. Şifreleme sayesinde verilerin güvenli bir şekilde saklanması sağlanıyor. Geliştirdiğimiz çözümlerde özellikle buna önem veriyoruz. Bir diğer önemli nokta ise şeffaflık, bu sayede ne olup bittiğini görebiliyorsunuz. Genel bulut kullanıldığında güvenliğin en üst düzeyde olması için bu saydıklarımız çok kritik. Biliyorsunuz bankalar güvenliğe çok büyük önem verir. Dünyada bankalar dahi genel buluta doğru yöneliyor. Çünkü genel bulut şirketlere çok büyük mali avantajlar sağlıyor. Bankalarda bilişim teknolojileri harcamaları oldukça yüksektir, bulut teknolojileri bu maliyetlerin azalmasına imkan tanıyor. Bu avantaj yüzde
7 ile 10 arasında değişiyor. Bulut bilişim sayesinde elde edilen tasarruflarla daha fazla değer sağlayan iş uygulamaları geliştirilebiliyor. Mobilite, analitik ve büyük veri gibi diğer önemli eğilimler tarafında da şirketlerin dönüşümüne katkıda bulunuyoruz. Çok gelişmiş bir analitik platformumuz var. Analistler ya da büyük veri uzmanları her seferinde altyapı ile uğraşmak zorunda kalmıyor, bizim platformumuzu kullanarak tüm analitik ve büyük veri işlemlerini gerçekleştirebiliyorlar. Bu konuda geçtiğimiz aylarda veri entegrasyonu ve analitik konusunda açık kaynak uygulamaları geliştiren Pentaho’yu bünyemize kattık. Pentaho’nun yapılandırılmış ve yapılandırılmamış verilerin entegrasyonunu sağlayan, iş analizlerini kolaylaştıran, verilerin görselleştirilmesini mümkün kılan araç kiti ile büyük veri platformumuzu güçlendirdik. Şu anda dünyanın önde gelen telekom şirketleri ve kamu kuruluşlarına çözümler geliştiriyoruz. Örneğin kamu güvenliği konusunda geliştirdiğimiz çok önemli projeler var. Silah sesleri,
videolar, uydu görüntüleri gibi farklı yerlerden gelen verileri bir araya getirerek anlamlı bilgiler ortaya çıkarabiliyoruz. Örneğin bir acil durumu araması yapıldığında bölgedeki video görüntüleri, silah sesleri, uydu görüntüleri, araç plaka tanıma sistemi gibi o bölgeden verileri hızlı bir şekilde bir araya getirerek anlamlı bir bilgiyi ortaya çıkarıp yetkililere verebiliyoruz. Böylece olaylara daha hızlı ve güvenli bir şekilde müdahale edilebilmesini sağlıyoruz. Son yılların en önemli etkilerinden birini yaratan diğer bir eğilim ise sosyal medya. Sosyal medyaya baktığınızda yine tamamen büyük veriye dayalı olduğunu görüyorsunuz. Kısacası çok büyük bir veri ve bilgi patlaması ile karşı karşıyayız. Bu daha bir başlangıç. Bu büyük veri ve bilgi patlaması ile başa çıkabilmek için şimdiden hazırlıklı olmak lazım. Bunun için bir altyapı ile başlanması gerekiyor. Bu altyapıda ölçeklenebilirlik, farklı kaynaklarla aynı dilden konuşabilme, açık kaynak, açık API’lar olması gerekiyor. En önemlisi buradaki verileri analiz edebilmeyi sağlayan araçlar. Eğer bu özellikler olmazsa başarılı olmak da mümkün değil.
26
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Yeni kuşak veri koruması alanında faaliyet gösteren Acronis, Acronis Backup Service (ABS) ürününü pazara sundu. Bu ürün ile lokal sistemler ya da bulut üzerine yedekleme yapılabiliyor, bir felaket durumunda baremetal kurtarma özelliği ile aynı ya da farklı bir donanıma veri kurtarması gerçekleştirilebiliyor. ABS ile sunulan kapsamlı ve kolay yönetilebilir hizmet herhangi bir kaynaktan yedeklenen verilerin istenilen ortam ve sisteme kurtarılmasına izin vererek veri korumasında yaşanan pek çok ana soruna çözüm getiriyor. Acronis AnyData Engine ile
25 - 31 MAYIS 2015
Bulutta uçtan uca kontrol imkanı
güçlendirilen ABS, kurumların, merkezi yapıdaki web tabanlı yönetim konsolu üzerinden
fiziksel, sanal, bulut ve mobil ortamlardaki verilerinin toplanması, depolanması,
kurtarılması, kontrol edilmesi ve erişebilmesine imkan veriyor. Kullanım kolaylığı sunan web arayüzü de BT ekiplerinin iş yükünü azaltıyor. Acronis Global Kanal Satışlarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Chris Hilderbrand, ABS çözümünü kendi veri merkezleri olmayan, ancak kurumsal sınıfta veri koruması talep eden iş ortakları ve müşterileri için tasarlayıp geliştirdiklerini belirterek ekledi: “ABS ile özellikle dağıtıcı ve değer katan bayiler
yaygın olarak kullanılan tüm altyapı platformlarında, hiçbir ön yatırım yapmadan bulut yedekleme ve kurtarma hizmeti sunabilecekler.” Acronis iş ortakları, verimliliği artırmanın yanı sıra, merkezi ve uzaktan yönetilebilirliği de sağlamak üzere tasarlanan ABS ile müşterilerinin veri koruma ihtiyaçlarına hızlı çözüm getirebileceği gibi, bulut yedekleme ve kurtarma seçeneklerinden faydalanarak hizmet portföylerini genişletebilecekler.
Telsiz kullanımı, işgücü kaybına karşı ‘’İki Kıta, İki Teknoloji Arasında Geçişin En Hızlı Yolu’’ sloganı ile düzenlenen 2015 Hytera Buluşması ve ürün lansmanı, 24-27 Nisan tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Hytera Türkiye Direktörü Shi Tang ve ekibi, etkinlik kapsamında Türkiye’nin farklı noktalarından gelen sektör temsilcileri ile bir araya geldiler. 2014 yılının değerlendirilmesinin yapıldığı organizasyonda, 2015 yılı stratejileri ele alınırken, yeni DMR ürünlerin de tanıtımı yapıldı. Toplantıda konuşan Hytera Türkiye distribütörü Nevada Elektronik CEO’su Mustafa Büyükkapucu, telsiz sektöründe yeni bir dönemin başladığını, telsiz kullanımının her sektörde yüzde 50’lere varan işgücü kaybını ortadan kaldırdığını vurguladı. Toplantıda Tetra, Trunk, XPT, Dispatcher gibi sistem ve yazılım ürünleri ve dijital ürünler tanıtılırken, katılımcılara test imkanları da sunuldu.
28
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Handan Aybars
Araba nerde, türlü fayda orda
Piranha’nın geliştirdiği araç takip sistemi yüzde 100 Türk malı. Bu araç takip sisteminin, yaptıkları araştırmalar sonucunda yüzde 40’a varan yakıt tasarrufu sağladığını belirlediklerini vurgulayan Piranha Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Verkaya’ya göre, bu da çok önemli. Sistemde sürüş dinamikleri kontrol altında. Yüksek devir, yüksek tüketim anlamına geliyor. 81 ilde ücretsiz montaj hizmeti verdiklerini, çalınmalara karşı motorun uzaktan kapatılabildiğini sözlerine ekleyen Verkaya, aracın ya da filonun Android ve IoS yazılımlı mobil cihazdan, tablet ve masaüstü bilgisayardan takip edilebildiğini de ifade ediyor. Tuğrul Verkaya, bu sistemi ve hedeflerini bizimle paylaştı:
n Bu sistem, benzerlerinden ne gibi farklara sahip? Piranha araç takip sisteminin benzerlerinden en büyük farkı ‘Tak – Kullan’ özelliğine sahip olması. Araç takip sistemi kullanmak isteyen bir tüketiciyi ayrı ayrı sözleşmelerle, prosedürlerle uğraştırmıyoruz. Bizim sistemimizi satın almak ve kullanmak çok basit. Kullanıma hazır bir sistemle tüketiciye ulaşıyoruz. Ayrıca bir operatör sözleşmesine ihtiyaç duyulmadan, hızlı bir şekilde sistemden faydalanmak mümkün. Burada önemli olan son kullanıcının sisteme olabildiğince hızlı entegre olması.
n Nasıl bir çalışma programı ile bu sistemi geliştirdiniz? Navigasyon gelişiminin başından itibaren araç takip sistemleri üzerinde çalışmalar yaptık. Amacımız piyasadaki ezberden farklı, müşteri odaklı bir ürün çıkartmaktı. Bunu başarabilmek için kendi yazılım ekibimizi kurup, bazı konularda ‘ilk’ olan çözümler ürettik.
n Sistemin kullanıcılara ne gibi faydaları var? Araç takip sistemlerinin pek çok önemli faydası var. Ancak ilk akla geleni yakıt ve zaman tasarrufu. Örneğin; günlük dağıtım yapan bir aracınızın müşterideki bekleme süreleri çok uzun olmamalı. Bu süreler bir sonraki sevkiyatın zamanında gerçekleştirilmesi açısından yüksek öneme sahip. Araç takip sistemindeki
Kurumların, Siber Güvenlik Kurulu tarafından kabul edilen “Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve 2013-2014 Eylem Planı” kapsamında SOME ekipleri kurmaları bir zorunluluk. “Siber olaylara karşı hareket eden SOME’lerin bünyesinde görev alacak Bilgi Güvenliği Uzmanları, Sistem Uzmanları, Network Uzmanları, Adli Bilişim Uzmanları ve Kolluk Kuvvetleri gibi kişilerin konuyla ilgili profesyonel bir eğitim almaları da şart. ADEO kurucu ortağı Halil Öztürkci, SOME eğitimleri ile detaylar paylaştı. Örneğin, SOME personelinin bir siber olay gerçekleşmeden önce sistemlerindeki önemli zafiyetleri tespit etmesi ve karşı önlem uygulaması için
25 - 31 MAYIS 2015
Araç takip sistemleri birçok başlıkta kullanıcılarına önemli faydalar sağlıyor.
Piranha Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Verkaya
bekleme süresi raporları ile bu süreyi değerlendirip, gereksiz zaman kaybından kurtulabilirsiniz. Kurulum yapıldıktan sonra şirketler filolarını oturdukları yerden takip edebiliyorlar. Cep telefonlarından, tabletlerinden veya masaüstü
bilgisayarlarından sistemin olduğu araçların hızlarını, kullanım detaylarını ve rotalarını izleyebiliyorlar. n Bu yapıyı tanıtmak için nasıl bir strateji ile ilerleyeceksiniz? Bir Türk teknoloji
şirketi olarak geliştirdiğimiz ürünlerin tanıtım faaliyetlerini büyük bir hassasiyetle gerçekleştiriyoruz. 11 yıllık deneyimimiz bize çok şey öğretti. Araç takip sistemi, öncelik verdiğimiz ürünlerimizden. Tak-kullan özelliğinin son kullanıcı için büyük bir avantaj olduğunu düşünüyoruz. Türkiye pazarında Piranha’nın oturmuş bir algısı var. Tüketiciye uygun fiyata son teknoloji ürünler üretiyoruz. Kendimizi sürekli geliştirme gayretindeyiz. n Bu yapıyı komşu ülkeler başta olmak üzere yurtdışına da sunma planınız var mı? 2023 yılı için 500 milyar dolarlık bir ihracat hedefimiz var. Bunu geleneksel ürünlerle yakalamak oldukça zor. Biz bunun yazılım ve teknoloji muhtevalı ürünlerle gerçekleştirilebileceği inancındayız. Araç takip sistemi potansiyel olarak tüm dünyadaki otomobil kullanıcılarının ihtiyacı olan bir ürün. Bu sebeple ihracat şansı oldukça yüksek. Yeter ki, yenilik ve ezber bozan yazılımsal ve donanımsal çözümler sunup, müşterilerin isteklerini karşılayalım. Araç takip sistemlerini çok yakında uluslararası organizasyonlarda tanıtıp ihraç edeceğiz.
SOME ekipleri hep tetikte gerekli yetenekleri kazanması gerek. Bunun için de Görevli Yapılandırma Denetimi Eğitimi, Sızma Testleri Eğitimi, Saldırı Teknikleri Eğitimi gibi eğitimler alması gerekiyor. Sistemdeki kayıtları takip edebilmesi, sistemler ve tehditler ile ilgili farkındalık kazanabilmesi için de Saldırı Tespit ve Kayıt Yönetimi Eğitimi ile Merkezi Güvenlik İzleme ve Olay Yönetimi Eğitimleri önem kazanıyor. Bir siber olay gerçekleşmesi durumunda gerekli olacak olay yeri yönetimi becerisinin kazanılması, dijital delillerin geçerliliğinin bozulmaması için
alınacak tedbirlerin öğrenilmesi de gerekli. “Bu durum, hem gerçekleşen siber saldırının sebebinin ve etkilerinin tespitinde hem de aynı siber saldırıya maruz kalmamak için nelerin yapılması gerektiğinin ortaya çıkartılmasında önemli” yorumunu yapan Halil Öztürkci, bu konuda da SOME ekiplerinin siber olay müdahalesi ve adli bilişim konularında yeterli bilgiye sahip olmalarını amaçlayan eğitimlere dikkat çekti. SOME ekiplerinin, kurum veya şirket bünyesinde kurulacak bir Bilgi Güvenliği Yönetim Sisteminin temel
yapı taşlarını anlayabilecekleri ve kurulacak BGYS sürecini sorunsuz ve en doğru şekilde yönetmelerini sağlayacak bilgiye ulaşmasını amaçlayan ‘Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Uygulama Eğitimi’ başlığı altında düzenlenen eğitimler de var. Bunun yanında Bilişim Sistemleri Adli Analizi, Bilgisayar Adli AnaliziDerinlemesine Windows, Ağ Adli Analizi Eğitimi, Zararlı Yazalım Analiz Yöntemleri, DDos Saldırıları ve Korunma Yolları, Bilişim Hukuku gibi eğitimler de SOME ekiplerinin aldığı önemli eğitimler arasında.
ADEO kurucu ortağı Halil Öztürkci
30
BThaber
BTnet.com.tr
Mobil cihazlarının giderek çeşitlenmesi, bilim insanlarına yeni keşifler yapmaları için ilham vermeye devam ediyor.
25 - 31 MAYIS 2015
Mikro bataryalar geliyor Boyutları oldukça ufak olabilen cihazların yaşadığı batarya sorununu çözmeyi amaçlayan “mikro batarya” bu ilhamın en son ürünü olarak dikkat çekeceğe benziyor. Illinois Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen 3D mikro batarya, küçük boyutta olan yongalar için gereken enerjiyi tek başına sağlayabilen yapısıyla öne çıkıyor. 3D
holografik litografi ve 2D foto litografi baskı tekniklerinin harmanlanmasıyla oluşan mikro batarya sadece 10 mikrometre kalınlığında. Mikro bataryaların en dikkat çekici özelliklerinden bir diğeri de; şarj sürelerinin hali hazırda kullanılan batarya modellerinden 1000 kat daha hızlı olması. Çapı bir santimetreden daha küçük olan mikro-bataryalar, yeniden şarj edilebildikleri gibi, mevcut tüm bataryalardan 1000 kat daha hızlı şarj oluyor. LED bir ışık kaynağını çalıştırabilecek 0,5 mA akım gücüne sahip olan mikro batarya, özellikle son dönemde oldukça revaçta olan nesnelerin
interneti konsepti için de yeni kapıların açılması anlamına gelecek. Konuyla ilgili konuşan Illinois Üniversitesi bilim insanları, boyutu ne olursa olsun cihazların, standart çalışma işlevini yürütebilmek için güç ihtiyacını dışarıdan karşıladığını belirtirken, üretilen 3D mikro batarya ile mevcut çalışma gücünün dış bir desteğe ihtiyaç duymadan bağımsız olarak üretilebileceğini söylediler. Tüketici elektronik pazarına henüz giriş yapması beklenmeyen yeni nesil mikro bataryaların, hızlı bir devinim yaşayan pazarda kendisine yer bulacağını söyleyebiliriz.
Facebook yenilenmeye devam ediyor Kullanıcılarından aldığı geri dönüşlere büyük önem veren Facebook, yeni alanlarda hizmet vererek kullanıcılarını memnun etmeyi amaçlıyor. Son dönemde site içerisinde yer alan gruplar üzerinden gerçekleştirilen ikinci el eşya platformları, Facebook’un da dikkatini çekti. Bu konuda çok daha derli toplu bir platform yaratmak isteyen sosyal medya sitesi, bu sayede alıcıların ve satıcıların işlerini kolaylaştırmak istiyor. Site içerisindeki alışverişi hareketlendirmek için yıllardır denemeler yapan Facebook, sitedeki ikinci el satış platformlarını çok daha profesyonel bir yapıya
oturtarak, hem reklam gelirlerini artırmayı hem de kullanıcılar arasındaki alışveriş süreçlerini daha güvenli kılmayı istiyor. Henüz test aşamasında olan uygulamanın daha önce olduğu gibi ilk etapta ABD’de kullanılmayacağı, bu defa birçok ülkede aynı anda uygulamaya geçeceğin belirtiliyor. Google Haber’e rakip olmak istiyor İkinci el satış platformun yanı sıra, Google Haber uygulamasının başarısını fark eden Facebook, sitedeki kullanıcı trafiğinden faydalanmak için ‘Instant Articles’ adında bir uygulamayı hayata geçirdi.
Instant Articles’ta ilke etapta The New York Times, National Geographic, BuzzFeed, NBC, The Atlantic, The Guardian, BBC News, Spiegel ve Bild medya kuruluşları yer alırken, uygulamadan şimdilik sadece Facebook’u İngilizce tercih eden kullanıcıların faydalanacağı açıklandı. Facebook’ta yer alan haber içeriği üzerinden yapılan reklamlardan elde edilen gelirin tamamı medya kuruluşlarına bırakılacak. Sitedeki bu kısmı ziyaret eden kullanıcılara Facebook tarafından gösterilen reklamlardan elde edilecek gelirin ise sadece yüzde 30’u Facebook’un cebine girecek.
Foxconn’dan Cyanogen’e önemli yatırım Geçtiğimiz Mart ayında düzenlenen MWC 2015’te Qualcomm ile Cyanogen arasında ortaklık anlaşması yapıldığı açıklanmıştı. Hatırlanacağı üzere, yapılan anlaşmayla birlikte Cyanogen logosundan, iş süreçlerine kadar olan önemli bir süreci kapsayan anlaşma, Cyanogen’e geniş bir manevra alanı yaratmıştı. Son gelişme Cyanogen için işlerin iyiye gittiğini gösteriyor. Daha çok Apple gibi şirketlerin ürünlerini montajlayan ve işçi hakkı ihlalleriyle gündeme gelen Foxconn, Cyanogen’e yapacağı 110 milyon dolar değerindeki yatırımla Android işletim sisteminin Google tekelinden çıkmasına destek verecek. Yapılan bu yatırımla birlikte Cyanogen Mod tarzındaki oluşumlar, gelen yatırımlarla beraber hedeflerine daha çok
yaklaşma fırsatı yakalayacaklar. Android işletim sistemini tercih eden birçok akıllı telefon üreticisi, ürettikleri her cihazdan Google’a pay gitmesinden dolayı rahatsızlar. Gelecek yatırımlarla birlikte geliştirilecek yeni nesil Google’sız Android sistemleriyle birlikte Google’a pay vermekten kurtulacak şirketler, bu sayede cihazlarını farklılaştırma şansına da sahip olacaklar. Cyanogen gibi oluşumların çoğalmasıyla birlikte Android ekosistemi de yeniden yapılanabilir. Kısa vadede olmasa da, yeni nesil Android sistemlerle birlikte cihazlar çok daha akıcı ve kullanışlı hale gelebilir. Bununla birlikte Google’a ödeme yapmaktan kurtulan şirketler, cihazların fiyatlarını çok daha makul seviyelere indirebilirler.
32
BThaber
BTnet.com.tr
25 - 31 MAYIS 2015
Swatch’tan uzun ömürlü akıllı saat geliyor İsviçreli saat üreticisi Swatch, akıllı saat pazarındaki taşları yerinden oynatmayı amaçlıyor.
MEB ile Microsoft Türkiye’den iş birliği Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Microsoft Türkiye, Türkiye’deki gençlerin teknoloji alanındaki yeteneklerinin 21. yüzyılın gerekleri doğrultusunda geliştirilmesi amacıyla iş birliği projesine imza attı. MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ile Microsoft Türkiye arasında iş birliği protokolü imzalandı. Yapılan iş birliği, MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün sorumluluk alanında bulunan yıllık yaklaşık 5 milyon kursiyer ile 2 milyon açık öğretim öğrencisinin, mesleki eğitim merkezlerinde öğrenim gören çırak, kalfa, usta, bu kurumlarda görev yapan yönetici ve öğretmenlerin Microsoft üretkenlik çözümü Office 365’ten
yararlanmalarını ve uygulama geliştirme becerilerinin geliştirilmesini hedefliyor. Ayrıca, kursiyer, öğrenci ve çalışanlar bu iş birliği ile Microsoft Türkiye’nin sosyal sorumluluk projesi olan Açık Akademi internet sitesi aracılığıyla yazılım geliştirme konusunda eğitim alma imkanı bulabilecek. Türkiye’nin 81 ilinde Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nün ortaklığı ile hayata geçecek bu iş birliği sayesinde, kursiyer/öğrenci ve çalışanların teknoloji
becerilerinin geliştirilmesi ve sağlanacak eğitimlerle yazılım ve uygulama geliştirme alanında farkındalıklarının arttırılması amaçlanıyor. İş birliği kapsamında; Milli Eğitim Bakanlığına bağlı İl Müdürlüklerinin ve 81 ildeki danışman öğretmenlerin katkılarıyla özellikle Microsoft’un iş üretkenliği alanında olmazsa olmaz çözümü Office 365, toplamda yaklaşık 7 milyon kursiyer ve öğrenciye ulaştırılacak.
Swatch, akıllı saatlerin en temel sorunları arasında gösterilen batarya konusunda önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. Son dönemde Apple’ın da giriş yapmasıyla birlikte iyiden iyiye kızışan akıllı saat pazarı, yaratılan geniş ekosisteme karşın halen soru işaretlerine sahip. Bu soru işaretlerinden en önemlilerinden biri de batarya problemi. Ekosistemdeki bu eksikliği kapatmak isteyen dünyaca ünlü saat üreticisi Swatch, üreteceği 6 ay boyunca şarjı bitmeyen akıllı saat üretecek. Konuyla ilgili konuşan Swatch CEO’su Nick Hayek, 2016 yılında piyasaya sürecekleri yeni akıllı saat konusunda oldukça iddialı olduklarını ifade ederken, bu konudaki iddialarının
temelinde saatte yer vermeyi planladıkları “6 ay ömürlü” batarya olduğuna dikkat çekti. Akıllı saat pazarına baktığımızda çoğu ürünün birbiriyle neredeyse aynı tasarımda ve yenilikten uzak ürünler olduğunu görüyoruz. Pazarın en pahalı ürünleri arasında yer alan Apple Watch ve benzeri cihazların ortalama 18 saatlik bir kullanım vaat ettiğini göz önünde bulundurunca, Swatch bu açıklaması oldukça ilgi çekici hale geliyor. 2016 yılında piyasaya sürülecek olan saatin 6 aylık ömrünün yanı sıra güneş enerjisi ve hareket sensörü yardımıyla şarj olabileceği belirtilirken, hangi segmentte olacağı ve satış fiyatı konusunda henüz bir bilgi yer almıyor.
Software AG yeni güncelleri duyurdu Gerçek zamanlı uygulamalar geliştirmeye yarayan platform, aynı zamanda işletmelerin performansını ve ölçeklenebilirliğini artırıyor. Software AG’nin piyasaya sürdüğü güncellemeler, mevcut açık kaynak projeleri desteklemenin yanı sıra Apache lisansına sahip, sektör lideri “off-heap” depolama konusunda önemli avantajlar sunuyor. Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’ndeki (CERN) yazılım mühendislerinden Matthias Braeger, yeni güncellemelerle
ilgili olarak şunları söylüyor: “Yüksek ölçeklenebilirliğe sahip, güvenilir ve esnek sistemler sayesinde CERN’deki teknik ekipmanlarımızın yönetimini ve takibini 7 gün 24 saat boyunca yapabiliyoruz. Software AG’nin açık kaynaklı yazılıma verdiği destek bu açıdan bizim için çok önemli çünkü hâlihazırda Ehcache kullanan projeleri ancak bu yazılımlarla kümeleyebiliyoruz. Ayrıca bellek içi veri yönetimimizi bu yazılımlar sayesinde
iyileştiriyor ve Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın (LHC) teknik altyapı yönetimi için
kritik öneme sahip olan gerçek zamanlı içgörüleri sensör verilerinden bu yolla
alabiliyoruz.” Software AG’nin Terracotta Platformu, geliştiricilerin bellek içi depolama alanlarını hem mevcut hem de yeni ortaya çıkan veri iş yükleri için iyileştirmesine yardımcı oluyor. Mevcut uygulamalar, veriyi bellek içinde tutarak daha hızlı ve yüksek performansla çalışabiliyor. Bu sayede daha fazla müşteriye daha kaliteli hizmet verilirken, geleneksel veritabanı depolama ve lisanslama maliyetleri de aşağı çekiliyor.
34
BThaber
KARİYER
25 - 31 MAYIS 2015
A’dan Z’ye melek yatırımcılığın esasları BIC Angel Investments, melek yatırımcı olmak isteyen ancak nereden başlayacağını bilemeyenlere yönelik özel bir üyelik modeli hayata geçirdi. Bu modele dahil olan melek yatırımcı adayları katılım ücreti ödemeyecekler. BIC Angel Investments Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Joachim Behrendt, sunucakları model ile melek yatırımcı olmak için nereden başlayacağını bilemeyen yatırımcıları hedeflediklerini, bu model ile Türkiye’deki melek yatırımcı sayısını artırmak istediklerini söyledi. BIC Angel Investments, deneme üyeliğine katılmak isteyen yatırımcılardan katılım ücreti almayacak. Bu modele dahil olan yatırımcılara da ikinci ve üçüncü tur yatırım görüşmelerine katılma imkanı ve bu görüşmelerde ortaya konulan rakip analiz ve finansal analizlere
Dr. Joachim Behrendt ulaşma imkanı sağlayacak. Deneme üyeliği istenilen zamanda tam üyeliğe dönüştürülebilecek ve böylece tam üyelik avantajlarından yararlanmak mümkün olacak. Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için bic@ bicangels.com adresine posta göndermek veya 0212 328 19 39 numaralı telefondan BIC Angel Investments’la bağlantıya geçmek yeterli.
Açık kaynak kodu büyümenin anahtarı Dünyanın açık kaynak kodlu en gelişmiş veritabanı sistemlerinden PostgreSQL’ in Türkiye resmi grubu olan PostgreSQL Kullanıcıları ve Geliştiricileri Derneği (PGD) 9 Mayıs’ta Boğaziçi Üniversitesi’nde “4. Türkiye PostgreSQL Konferansı”’nı gerçekleştirdi. Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da yapılan konferansa veri tabanı uzmanları, şirketlerin bilgi işlem yöneticileri, akademisyenler, satış temsilcilerinin yanı sıra bilişim sektörüne giriş yapmaya aday öğrenciler ile bilişim girişimcileri katıldı. Açılış konuşmasını PKD Yönetim Kurulu Başkanı M. Atıf Ceylan ve Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğretim görevlisi Prof. Dr. Tuna Tuğcu yaptılar. Atıf Ceylan, bir STK olarak gönüllülük esasıyla yıllardır PostgreSQL’in geniş kitlelere ulaşması ve
daha etkin kullanılmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını ve son dönemde bunun karşılığını gördüklerini, özellikle kamuda PostgreSQL’e karşı artan ilgiden memnun olduklarını dile getirdi. Prof. Dr. Tuna Tuğcu ise üniversite olarak her zaman açık kaynak kodlu yazılımlara destek verdiklerini vurguladı. PostgreSQL geliştiricilerinden ve çekirdek ekip üyesi Dave Page, katılımcılara yeni gelişmeleri anlatırken, gün içinde 3 ayrı salonda devam eden etkinlikte konuşmacılar farklı teknik konularda katılımcılara seslendi. Altın sponsorluğunu EnterpriseDB’nin, gümüş sponsorluğunu Türksat’ın. malzeme sponsorluklarını Profelis, Yurdum Yazılım ve Okul Bilişim’in yaptığı etkinlik hakkında detaylara ve derneğin diğer faaliyetlerine www. postgresql.org.tr adresinden ulaşılabiliyor.
Girişimcilik Vakfı’nın Fellow 2015 başvuruları başladı Üniversitede okuyan gençlerin girişimcilik ruhunu keşfetmelerini sağlamak ve onlara rehberlik etmek amacıyla düzenlenen Girişimcilik Vakfı Fellow Programı, başvuru sürecini başlattı. “Farkınız özgürlüğünüz, cesaretiniz girişiminiz olsun” mottosu ile Türkiye’nin genç girişimci adayları belirlenecek. 12 Haziran’a kadar http://www. girisimcilikvakfi.org/form.php adresindeki başvuru formunu doldurup Girişimcilik Vakfı’na gönderen öğrenciler, bir sonraki aşamaya geçme hakkına sahip olacak. Altı adımdan oluşan seçim süreci, adayların motivasyonunu ve girişimcilik potansiyelini ölçen özel kişilik testlerinden ve seçim komitesiyle yapılacak çevrimiçi ve yüz yüze mülakatlardan oluşuyor.
Sina Afra Programa katılma fırsatını yakalayan gençler, program dâhilinde ulusal ve uluslararası bir ağın parçası olacaklar. Her iki ayda bir başarılı girişimcilerle bir araya gelecek olan bu gençler, üniversitelerinde girişim elçileri olarak görev yapacak. Seçim
sürecini başarıyla tamamlayan üniversite öğrencileri, program kapsamında 12 ay boyunca aylık 500 TL burs almaya da hak kazanacak. Bu yıl Fellow Programı’na 15 binden fazla başvuru beklediklerini dile getiren Girişimcilik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra, yeni dönemle ilgili şu bilgileri verdi: “Kaliteyi yüksek tutmak için bu yıl yine 40-50 arasında Fellow sayısını bünyemize katacağız. Girişimcilerle buluşmaların yanı sıra Fellow’larımızı Türkiye ve dünyadaki önde gelen konferanslara, San Francisco veya Tel Aviv gibi girişimcilik anlamında örnek merkezlere götürmeyi planlıyoruz. Hedefimiz ise girişimciliğin gençler arasında ciddi bir kariyer alternatifi olması.”
Proje yönetimi uzmanlık ister Proje Eğitim Merkezi (PEM), fikirden - projeye - projeden – ürüne kadar olan aşamalarda başarılı projeleri ve bu projeleri hayata geçirecek bilgi ve mesleki tecrübeye sahip nitelikli insan sayısını artırmak için iş analizi, proje yönetimi ve kullanıcı deneyimi başlıklarında küresel yöntemlerden yararlanarak sertifika veriyor. PEM’deki öğretimin odak noktası olan ‘doğru planlama’ ve ‘etkin kaynak yönetimi’ ile proje bütçesinde öngörülemeyen yüksek artışlar, proje zaman planındaki gereksiz sarkmalar ve proje kapsamındaki değişiklikler engellenebiliyor. Projenin ve ürünün başarısı için
kaynakların doğru yönetilmesi kritik önem taşırken, bu yolda iş fikrinin analizini yapan, kullanıcı gereksinimlerini belirleyen iş analistleri ile, fikrin projeye
E T K İ N L İ K L E R 2-5 Haziran 2015
Cisco Partner Summit Singapur AYRINTILI BİLGİ: www.communicasia.com
dönüşmesinden sonraki süreçleri yöneten proje yöneticileri, kaynakların doğru ve verimli kullanılması önceliği ile hareket ediyor.
Y U R T D I Ş I
8-9 Haziran 2015
Open Innovation 2.0 Conference 2015 Espoo, Finlandiya
AYRINTILI BİLGİ: http://ec.europa.eu/digitalagenda/en/news/savedate-open-innovation-20conference-2015 s
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R 26 Mayıs 2015
‘15 ICT Smart Update Sakıp Sabancı Müzesi AYRINTILI BİLGİ: www.vector-tr.com Kayıt: www.ictsmartupdate.com 26-27 Mayıs 2015
Smartcon 2015 İstanbul Büyük veri, büyük fikirler Zorlu Center PSM
Y U R T İ Ç İ
AYRINTILI BİLGİ: http://smartcon.com/ 28 Mayıs 2015
IBM RATIONAL ARAÇLARI İLEYAZILIM YAŞAM DÖNGÜSÜ VE BAŞARI HİKAYELERİ MARRIOT HOTEL ATAŞEHİR AYRINTILI BİLGİ: www.ayrotek.com.tr
BTvizyon Anadolu Toplantıları
15 Eylül 2015 Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
36
BThaber
MEKTUP
En sonunda gelen yaz mevsiminden merhaba, Yine yoğun gündemimle karşındayım. Vazgeçilmezim Türk kahvemi de tasarımı yenilenen, benim mutfağımda kırmızı rengiyle boy gösteren Arçelik Telve ile yaptım ve başlıyorum gündemimi paylaşmaya. Son haftalarda enerji içeriklerim bu sayfada öne çıkıyor malum. Yine bir dizi güzel haberim var bu başlıkta. Enerji Verimliliği Derneği Denizli Şubesi’nin düzenlediği Üniversiteler Arası Enerji Verimliliği Proje Yarışması sonuçlanmış. Kısa Film&Reklam, Şarkı ve Endüstriyel Tasarım kategorilerinde yarışan öğrenciler ödüllerini Denizli Pamukkale Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle almış. Motivasyon odaklı bu tarz yarışmaların artarak devamı dileğiyle. Benzerlerinin artmasını dilediğim bir haber de güneş enerjisi başlığında. Türkiye’nin tek projede en yüksek kapasiteli güneş enerjisi santrali olma özelliğine sahip olan, Anel Grup’un tamamladığı Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’ndeki Güneş Enerjisi Santrali’nin açılış töreni gerçekleştirilmiş. Anel Grup, bu proje ile Tıp Merkezi’nin elektrik ihtiyacının yüzde 33’ünü karşılayacağı gibi, yılda 4 bin ton karbon salınımının da önüne geçecekmiş. Sırada bilişim sektöründe Türk kadınının gücünü gösteren bir haber var. Intel Yeni Teknolojiler Dünya Başkan Yardımcısı Ayşegül İldeniz, Amerika’nın önde gelen ekonomi ve iş dünyası yayınlarından Fast Company tarafından belirlenen dünyanın en yaratıcı 100 kişisi arasında yerini almış. Bu arada İldeniz, iş, teknoloji, akademi ve sanat dünyasından birçok yaratıcı isimden oluşan listeye seçilen tek
25 - 31 MAYIS 2015
Gençlere ve kadınlara destek...
Türk. Hepimiz için gurur verici bir haber, değil mi? Teknoloji alışverişlerimizin öncelikli tercihi olan Media Markt yaptığı çalışmalarla da bizi haklı çıkartıyor. Media Markt mağazalarındaki engelli dostu uygulamaları hepimizin dikkatini çekiyor. İki katlı mağazalarda yer alan asansörlerden, tüm koridorların tekerlekli sandalyenin geçebileceği genişlikte dizayn edilmesine kadar engelli kişilerin hayatını kolaylaştıracak uygulamalar Media Markt mağazalarında. Kaldırımda engellilerin yürüme alanlarına park edenlerin olduğu memlekette bu gibi adımlar dilerim biraz olsun farkındalık yaratır. Bu arada Media Markt,
2015
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
süreçleri geliştirecek projeleri ile başvuranlar arasından kazanan beş projenin sahipleri Berlin’e gidecek. Girişimciler www. grants4apps.com/accelerator adresinden başvuru yapabiliyor. Bu yayında, yaptığı önemli çalışmalara yer verdiğimiz İzmir Kalkınma Ajansı’nda sıra. Doğrudan yabancı yatırımlar konusunda faaliyette bulunan ve alanının en önemli yayınlarından biri kabul edilen ABD merkezli Site Selection dergisi, her yıl belli kriterler doğrultusunda bu alandaki en başarılı ülkeler, şehirler ve promosyon ajanslarını belirliyor. Açıklanan listeye göre İzmir Kalkınma Ajansı da, Ortadoğu ve Afrika Bölgesinin en iyi “yatırım tanıtım ajansı”
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 21 SAYI 1023
25 - 31 MAYIS
Türkiye Emekliler Derneği ile hayata geçirdiği ‘Emeklilere Teknoloji Eğitimi’ projesi ile bugüne kadar 8 farklı ilde yüzlerce emekliye ulaşmış. Media Markt’ın uzman eğitmenleri tarafından düzenlenen teknoloji eğitimiyle emekliler, hayatlarını kolaylaştıracak yeni teknolojileri tanıma fırsatı bulmuş. Her yaş için teknoloji diyoruz madem, bu tarz adımlar çok önemli. Genç girişimcilere yönelik bir destek çalışması var Bayer HealthCare’de, bu konuda seni de bilgilendirmek isterim. Şirket, sağlık alanında yenilikçi projeleri ile genç girişimcileri ilki 2014 yılında düzenlenen Grants4Apps Accelerator programına davet ediyor. Sağlık alanındaki
seçilmiş. Bugüne kadar 162 milyon avroluk doğrudan sermaye girişi, 2 bin kişilik yeni istihdam yaratılmasını sağlamanın bir ödülü olmalıydı. Yine kurumsal bir örnek olmasını dilediğim bir haberi paylaşmadan geçemedim. Hilti Türkiye çalışanlarından oluşan Hiltiyatro ekibi, 23 Mayıs’ta Zeynep Erdemsel’in yazıp yönettiği Anadolu Oyunu ile Caddebostan’da sahne almış. Oyundan elde edilen gelir, Hilti Türkiye’nin “Bir El Ver Derneği” ile birlikte yürüttüğü proje kapsamında Ağrı Doğubayazıt Yaygınyurt Köyü’ndeki okulun renovasyonu ve öğrencilerin ihtiyaçları için kullanılacakmış. Bir adımla çoklu fayda gibisi yok, ne dersin… Gençlere ve kadınlara destek adına Lenovo’nun çalışmasına da dikkatini çekmek isterim. Anadolu şehirlerinden kadınlara “Değişen Benim” diye seslenen, üniversiteli gençlerle iş dünyasının liderlerini bir araya getiren Lenovo, başarılı girişimcilerle buluşmalar düzenliyor ve teknoloji konusunda onları bilinçlendiriyor. Adana ve Malatya’dan sonra Gaziantep’e gelen ve sonra Mardin, Bursa ve Eskişehir’de kadın buluşmaları gerçekleştirecek olan Lenovo, kadın buluşmalarını “Teknolojik Anneler”, üniversite konferanslarını ise “Yeni Bir Lider” işbirliği ile gerçekleştiriyor. Ericsson Türkiye, geçtiğimiz haftalarda İstanbul’da düzenlenen 2015 Great Place to Work ödül töreninde Türkiye’nin ‘En iyi ikinci işvereni ‘ seçilmiş. Evden daha çok vakit geçirilen iş yerlerinin bu ödüllerle tasdiklenmesi, bu örneklerin çoğalması ve mutlu çalışan sayısının artması en büyük umudumuz. Bu hafta da bu kadar olsun, yeni haberlerimle haftaya karşındayım,
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Bültenlerinizi
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr
Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zehra Sevimli zehras@bthaber.com.tr
Abone ve Dağıtım Sorumlusu Canan Şahin canans@bthaber.com.tr
Satış Müdürü Nurşen Usta nursenu@bthaber.com.tr Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Gizem Güç gizemg@bthaber.com.tr
tarafından dağıtılmaktadır.
Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
BThaber
ICT NEWS
25 - 31 MAYIS 2015
37
No security without architecture As mentioned in McKinsey’s research ‘Protecting the enterprise with cyber secure IT architecture’; the key of the real benefit is an approach connected to the business strategy and supported both by IT and business leaders. This approach contains flexible security architecture and in the light of this architecture decides upon business priorities. Even, this process is defined as ‘transformation journey’. Because when a company tends towards secure corporate architecture, it also changes corporate culture to support this journey. Digitizing data, products and processes is important for economic growth. Steps taken towards digitizing bring cyber
security risks and fragility together. For instance, a step as multiple channel integration is a golden opportunity to monitor customer experience in all channels, it is agreed. However, lots of interfaces emerging and the need of controlling these against constantly developing risks are the ‘burden’ part of this opportunity. Companies have stronger ties comparatively to the past with third parties such as partners, customers and consultants on many topics from product development to employment criteria. However, these ties turn into Gordian knot by time, it gets harder to control supply chain and information flow. At this point, hybrid presentation models get on the stage. Only, within this topic, carrying business services and
processes up on a cloud and getting them managed by an outsider supplier increase security risks. Improvement of corporate informatics competence raises the value of corporate data as well. Thus, another target is being detected by the malicious entities. What are the main factors of secure architecture? Actually, this architecture is a reflection of corporate approach towards IT security. McKinsey research puts ahead the prominent requirements as: • Regulating business topics and security needs • Grouping based on competencies • Modular structures • Holistic structural conformity • Integration of the supply chain
7/24 Fortress defense tactics Threat centered sortation is important to separate high value and high risk existences and processes from low valued ones as well as to force companies correctly analyze their own assets and efficiently use their shared structures such as infrastructure and virtual environments. The approach in the research is defined as ‘fortress architecture’. This architecture contains many layers of defense and factors below: 1) Inside the fortress: It is important to resolve threats connected to risks, to make a priority order of the company’s most valuable assets. At this point, for instance mobile devices are the basic risk point in corporate security policies. 2) Tight defense: Interlocking the security layers makes it even harder to access each layer. Inner layers of security are integrated tightly. Sensors and entrance mechanisms control external membrane and important applications within the network. 3) Service architecture: Service architecture has an important role when different business topics have different security levels and they are effectively controlled. As
each competency is modeled by an architectural point of view, it becomes a lot easier for companies to monitor data flow in the network. 4) Common action structure communication: Directing all communication on a common application is appropriate for companies to follow the data flow in real time. 5) Standard structure and simplicity: Secure corporate architecture is a place where the environment; in which interfaces, technologies and cross functions are prominent; gains power. There are minimum numbers of interfaces and explicitly structured data flow. End user devices and operating system versions are kept in a minimum level as different database structures and software versions are limited. It means easy usage and control. 6) Innovation pools: Companies should reach a competency to develop software and position it in the system in order to support all steps from new campaigns to product development. Secure innovation and development pool can be a golden opportunity for new projects and tests.
At the beginning of the road to ERP ERP (Enterprise Resource Planning) Producers and Service Providers Council Meeting was held in Divan Hotel on May 14th, as it is carried out every year in order to bring ERP producers and service providers together. In the meeting, important topics were discussed by all the members such as the latest developments in the market and awareness raising activities to expand the market. ERP Committee Coordinator Göker Sarp gave further information: “We have over 8 thousand members and followers, and the number is consistently growing. We classify our members as first, second and third circles. First circle members take place in the activities and they represent
active groups. Second circle members are called as ‘followers’, they follow and monitor our work closely. The third circle members follow the improvements now and then, relatively a distant group of people. First circle has approximately 150 persons; the second circle has 850 persons. As in all of our meetings we talk about Turkey’s market being not parallel to the world’s market yet. Looking at the world’s market, the products are finalized and products supporting cloud technologies and applying ERP reports, business mind solutions, supply chain management, portals and mobile technologies are available. However in Turkey,
there is a new structure embracing corporate software culture, ERP, slowly. In Turkey’s corporate life, only 20% is using ERP. As a foresight, we dwell upon companies with 40+ employees. The number of these companies is 40 thousand. 7 thousand of those companies already bought ERP. Our duty is to create awareness on the issue. We carry out campaigns and seminars. We travel around in Anatolian region. We have 5 regions: Bursa, Antalya, Ankara, Izmir and Gaziantep. Our next stop is Kayseri, Eskişehir and Konya; and we aim at structuring this project further. With Adapazarı and Manisa, we cover 10 cities and we work on these areas with the help of our local agencies.
I would believe that more than 50 % of Turkey’s top 2 thousand 500 companies would be using ERP in the following 5 years. We plan on exhibiting in CeBIT along with all corporate software this year. Besides, we will publish a producers’ manifesto. We plan on publishing our own magazine. Our magazine will be a refereed journal and will be distributed with magazines such as BThaber. This refereed magazine will be a publishing where there is a jury about ERP and articles are written with supervision. Thus; we plan on creating a trustworthy and referable source. When people read it, they will learn about the reasons behind ERP success.”
ERP Committee Coordinator Göker Sarp
38
BThaber
ICT NEWS
25 - 31 MAYIS 2015
Producing our own technology with high added value From Head to Toe Control in Cloud Operating in new generation data protection; Acronis releases Acronis Backup Service (ABS) product to the market. The product is able to create backups on local systems and cloud and in case of a disaster to recover the data on the same or a different hardware via its baremetal recovery feature. This extensive and easily manageable service offered by ABS allows the data backup from any source to be recovered on a desired environment and system thus solves many problems related to data protection. ABS, strengthened by Acronis AnyData Engine, enables institutions to collect, to control and to access all data in physical, virtual, cloud and mobile environments by a central web-based management council. By its user-friendly web interface,
it reduces IT teams’ work load. Acronis Global Channel Sales Deputy President Chris Hilderbrand states that ABS solution is designed and developed for customers and partners without data centers, but requiring corporate class data protection. He adds: “Thanks to ABS, especially value adding distributors will be able to offer cloud backup and recovery services without any investments in mostly used infrastructure platforms.” Acronis partners are now able to increase productivity, to expand service portfolio by benefiting from cloud backup and recovery options and to provide fast solutions to their customers’ data protection needs thanks to ABS designed for central and remote manageability.
Fast, Secure and Strong Infrastructure for Transformation ComPro Information Technologies organized its second event this year in Four Seasons Bosphorus under Avnet’s sponsorship. The event specialized in IBM infrastructure solutions and hosted IBM senior managers along with customers from various sectors. ComPro Information Technologies General Manager Abdurrahman Keklik and IBM Turkish Systems Hardware Country Manager Gürol Çolak gave the opening speeches of the event, in which the attention was drawn to big volume data, security threats, and fast, secure and strong infrastructure solutions in order to support operations need high level security besides real-time foresight. Focusing on new generation technological solutions such as cloud, analytics, security, mobility and social business ComPro Information Technologies General Manager Abdurrahman Keklik stated: “We are entering an era in which processed data will be offered to the customer and mobile abilities will gain more importance in the business world. With these transformations, we foresee that changes will take place in infrastructure, middle tier software and applications in near future.”
Touching upon IBM’s strategy, Mr. Keklik expressed: “At this point, I believe that IBM started an important transformation by selling x86 servers and setting a strategy on cloud computing, analytics, mobility, security and social business as new business lines. As ComPro family, we care about IBM’s radical transformation and would like to actualize this transformation with IBM.” IBM Power Systems Sales Specialist Altuğ Bocutoğlu and IBM Flash Systems Sales Specialist Ozan Büyükağraz attended the event as speakers and IBM’s new announcement, infrastructure solutions was explained. The guest speaker TEB Unix & Data Storage Systems Deputy Project Leader Niyazi Elvan evaluated the project actualized with ComPro on storage systems. For the closing speech, ComPro Information Technologies Deputy General Manager Hakan Yıldız informed the participants on his company’s cloud computing approach and services offered by CloudPro brand. Mr. Yıldız also emphasized on how business and infrastructure solutions along with innovative services help companies expand their business.
Even though technology investments increased lately in our country, it is not easy to talk about a creative product or exportable technologies. Proline prefers creating specific solutions rather than buying technology and adapting it; thus the company is one of the exceptional local entities. As the population increases, it gets harder to control the cities and especially provide health care systems. Giving services at this point and never making concessions on creativity in its products; Proline Informatics CEO Mehmet Doğanyiğit explains further: “We faithfully continue our activities in the light of our 5 year plan prepared in 2011. Next year, by a new 5 year plan, we aim at securing our position and keep on producing new generation technologies. We offer deliveries and solution to our business partners in Qatar, Pakistan and Saudi Arabia offices and in regions such as Morocco and Libya within the frame of our project; in which Turkey is
Proline Informatics CEO Mehmet Doğanyiğit positioned as the center of excellence. If I may elaborate on these projects; we are very active internationally as well. We work on Qatar’s urban security. Along with it,
we have another project for Saudi Arabia; however it is on hold due to Saudi King’s decease. We have 4 other projects in Pakistan. Looking at our business concept, I could tell that we aim at forming safer and smarter cities. Unfortunately, Turkey looks from a narrow perspective when it comes to integration. We usually come across an environment in which hardware and software of foreign companies are used together and offered to customer with a foreign company’s support. These systems that provide no further information or experience to the companies create problems in terms of growth and hold back country’s ecosystem improvement. Apart from that, intermediary companies constantly change since a value added service is not offered and sustainability is hurt. In our company, we diagnose the customer’s needs and work on the solutions that would meet those needs.”
Major developments in waste management sector HEAT Information Technologies Director Kadir Sığınmış tells about ‘Integrated Solid Waste Management – HEWIN’s processes. Kadir Sığınmış begins his words saying that Hexagon Smart Technologies (HEAT) was launched in 2013 and since then it contributes to institutions’ future proactively, reducing the risks and allowing easy and fast access to information. Their first project’s ‘Developing innovative software towards solid waste management processes’ brand name is HEWIN. Mr. Sığınmış gives details on the project: “A needs report on this project is firstly formed in May, 2010. In January 2013, R&D incentive is received from TÜBİTAK (scientific and technological research council of Turkey) and sectorial modules begin to be developed. ‘Integrated Solid Waste Management’
is a system developed due to acknowledgement of negative effects of wastes to the environment, population increase thus lack of space for waste storage in big cities and rising waste rate because of unconscious consumption. Companies forming a kind of solution regarding this issue are not able to offer an integrated solid waste solution embracing all processes. Only a few facilities in the world generate electricity and fertilizers out of solid wastes; this system is very new to our country as well. HEAT Information Technologies develop special software for investing consultancy and law firms along with automotive, waste management and energy sectors.” Highlighting HEWIN’s leader position in Turkey, Mr. Sığınmış expresses: “We contribute to companies which integrate the
software as cost efficiency and easy process monitoring. Loss of life and property is no longer an issue for waste storage; thanks to our system and a healthy and hygienic infrastructure is offered. It is possible to export this product thus contribute to the country’s economy. It is another goal of us. Analyses have been made on technical specialties needed to improve the software even further. In these analyses, features offered to the users are taken into consideration. As a result, required specialties are decided. By actualizing the development activities, 90% of the aim is reached. The product works integrated to the facilities’ industrial automation systems and accessing production, consumption and quality control information thus managing the stocks by forming production orders without the need for a user login.”