ASRACK_3.pdf
1
6.01.2015
15:55
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ
Sayfa
Çocukların internetteki güvenliği için eğitim şart
8
Stuart Wheeler
G Data Uluslararası Satış Öncesi ve Sonrası Danışmanı Stuart Wheeler, güvenlik yaklaşımları konusundaki sorularımızı yanıtladı.
Sayfa Ankara ve
12
İstanbul’un dinamikleri buluşmalı Ankara ve İstanbul’un orta yolda buluşması, insanların birbirini daha yakından anlaması Türkiye’nin yararına olacak.
Sayfa
Cem Şatana
Kurumsal sosyal medya işleyişi hızlandırıyor
14
Bekir Alp Sayın
IBM’in Connections sistemini kullanan şirketlerde tedarikçiler, yöneticiler ve çalışanlar arasındaki bürokrasi azalıyor.
www.bthaber.com
1026 15 - 21 Haziran 2015
Türkiye, veri merkezi iddiasını kaybedebilir Haber Merkezi
TELKODER tarafından Veri Sayfa Merkezleri İşletmeciliği Raporu yayınlandı. Rapora göre, veri merkezi sektörünün önünde duran en büyük üç engel, eksik düzenlemeler, yüksek vergi rejimi ve yetersiz ağ altyapısı.
3
Sayfa
15 27
DOSYA: GÜVENLİK Tüm kuruluşların geleceği açısından güvenlik farkındalığını oluşturmak zorundayız. Bu konudaki detaylar dosya sayfalarımızda.
Hazırlayan: Ekrem UÇMAN
BThaber
GÜNDEM
15 - 24 HAZİRAN 2015
3
Türkiye, veri merkezi iddiasını kaybedebilir Haber Merkezi TELKODER bünyesinde yer alan Radore, Natro, Sadece Hosting, İşnet, Grid Telekom, Teletek, Superonline, Vodafone Net ve Med Nautilus gibi şirketlerin yetkililerinin yer aldığı komisyon tarafından hazırlanan raporda veri merkezi sektörünün önünde duran en büyük üç engel, “eksik düzenlemeler, yüksek vergi rejimi ve yetersiz ağ altyapısı” şeklinde belirlendi. Sektörün karşılaştığı engelleri ortadan kaldırmak için ise öncelikle kanunlarda “Veri merkezi İşletmecisi” tanımının yapılmasının ve bu yönde hukuki düzenlemelerin tamamlanmasının gerektiğinin belirtildiği raporda, ağ altyapısı kalitesinin artırılması için fiber yatırımların engellenmemesi ve sektörün üzerinde yük olan yüksek vergi politikasının kaldırılması gerektiği ifade edildi. Raporda yer alan bilgilere göre, dünyada 2014 yılı için BT harcamalarının yaklaşık olarak 3,75 trilyon dolar olacağı ve bulut bilişim donanımlarının ise 2018 yılı için yaklaşık 79,1 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor. Dünya veri merkezi otomasyon pazarının (ağ ve sunucu çözümleri, danışmanlık, montaj ve destek hizmetleri, bulut ve sunucu barındırma servis sağlayıcıları), 2014- 2019 yılları arasında yıllık tahmini büyüme oranının yüzde yüzde 18,97 olması ve pazarın büyüklüğünün 3,16 milyar dolardan 7,53 milyar dolara çıkması bekleniyor. Veri Merkezleri’nin Türkiye’deki durumu ise dünyada da olduğu gibi gün geçtikçe katlanarak büyüme eğilimi gösteren bir grafiğe sahip bulunuyor. Bu bağlamda Türkiye için 20122013 yıllarına ait veriler, veri merkezi yatırımlarının yüzde 26,7, kapasitelerinin yüzde 31, enerji ihtiyaçlarının yüzde 29,6, operasyonel giderlerinin yüzde 32,1 ve personel istihdamının yüzde 13,5, toplamda
KATMA DEĞERİN İMZASI
En büyük rakip Bulgaristan “Türkiye’nin veri merkezi sektörü için atması gereken adımlar konusunda gecikmesi küresel ölçekli bu pazarda var olabilme iddiasını kaybetme ihtimalini doğurmaktadır” denilen raporda yer ala görüşler şöyle: “Veri merkezlerini çok yakından ilgilendiren sanayi elektriği ve gerekli yasal düzenlemeler gibi konularda, veri merkezi işletmecilerine daha makul imkânlar sunan ülkeler bulunuyor. Türkiye’nin rakibi konumunda bulunan bu ülkelerdeki veri merkezleri sayılarından bahsetmek gerekirse, Bulgaristan’da 21, Estonya’da 7, Finlandiya’da 16, Hollanda’da 83, Lüksemburg’da 14 veri merkezi bulunuyor. Bu konuda Türkiye’nin en büyük rakibi olarak görülebilecek ve kısa bir süre önce Avrupa Birliği üyesi olmuş olan, komşumuz Bulgaristan’dır. Bulgaristan, yakın zamana kadar internet ve kapasite kullanımı oranlarında bile ciddi ölçüde düşük rakamlara sahipti.
ortalama yüzde 26,58’lik bir büyümenin olduğunu gösteriyor. Bu veriler sektöre yapılan yatırımların açıkça gelecekte artacağını gösteriyor. Ayrıca Rekabet Kurumunun öngörüsüne göre de, dünyada 2012 ve 2013 yılları sonunda sırasıyla yüzde 19 ve yüzde 40’lık büyüme gösteren veri merkezi hizmetleri pazarı, Türkiye’de 2011 yılında, beyaz alan (sunucuların yer aldığı bölüm) bazında yüzde 60 büyüme hızıyla dünyada ilk sırayı almış. Sektöre teşvik yok Türkiye’de veri merkezlerine doğrudan tanınan herhangi bir ekonomik teşvik bulunmuyor. Bu doğru olmayan tutuma ilave olarak dünyanın birçok ülkesinden daha yüksek seviyelerde vergilerde fiilen uygulanıyor. OECD verilerine göre ülkelerin bilişim ürün ve hizmetlerine uyguladıkları vergi bakımından, Türkiye ve
Ancak Bulgaristan’ın bu konuya verdiği ehemmiyetle birlikte attığı somut adımlar kısa süre içerisinde ülkeyi bu pazarda çok mühim bir küresel oyuncu haline getirdi. Hazırladığımız bu raporun amacı, veri merkezlerinin ihtiyaç duyduğu temel konulara dikkat çekmek, bu konuda yapılması gerekenlerin neler olduğunu dile getirmek ve bu sıkıntıları biran önce çözebilmek için önerilerde bulunmaktır. Veri merkezi sektörünün önünde duran engellerin ortadan kaldırılmasıyla, ülkemiz hem yetişmiş personel istihdamı hem de ekonomik kalkınma sağlayabilecektir. Bu durum aynı zamanda dünyada olduğu gibi ülkemizin bulunduğu coğrafyada da, Türkiye adına gelişmişlik ve güç göstergesi olarak karşımıza çıkacaktır. Böylelikle Türkiye, veri merkezi yatırımları için önemli bir çekim noktası haline gelecek ve içeriklerini kendi topraklarında barındıran, dışarıdan içerik alan bir ülke konumuna gelecektir.”
Kongo yüzde 25’den fazla vergi uygulayan iki ülkeden birisidir. Bilişim ürün ve hizmetlerine, Türkiye yüzde 26,1, Kongo ise yüzde 23,8 oranında vergi uyguluyor. Veri merkezi sektörünün bütün bu olumsuzluklara karşın büyüme eğilimi içerisinde bulunmasının birçok faktöre bağlı olduğunun dile getirildiği raporda şöyle deniliyor: “Buna bir düzenleme örneği vermek gerekirse, BDDK tarafından bankaların iç sistemleri hakkındaki yönetmelikte bulunan “Bankaların birincil ve ikincil sistemlerini yurt içinde bulundurmaları zorunludur” ifadesi, yerli ve yabancı tüm bankaların veri merkezlerinin Türkiye’de bulunma zorunluluğu bu alandaki hizmetlerin büyümesini sağladı. Tabii bu büyüme zaman içerisinde hukuki, mali ve altyapı yönlerinden sıkıntıları da beraberinde getirmiş oldu.”
Uçtan uca çözümler ile daima iş ortaklarının hayatını kolaylaştıran Arena,yeni markalar ile büyüyor, gücüne güç katıyor.
Sunucu
Ver� Depolama
Ağ Çözümler�
İş İstasyonları
Güvenl�k
Yazılım
value.arena.com.tr | 0212 364 65 66
4
BThaber
E-TOPLUM
15 - 21 HAZİRAN 2015
Profesyonel
Gözüyle
Yapı Kredi çalışanları bilişim sektörü temsilcileriyle bir araya geldi Yapı Kredi Bankası, BT sektöründe geleneksel hale gelen “IT’s My Life Yapı Kredi Bilişim Teknolojileri Buluşması”nı bu sene 5. kez düzenledi. Yapı Kredi Bankacılık Üssü’nde gerçekleştirilen etkinlik, bilişim dünyasından uzmanları bir araya getirirken teknoloji dünyasında yaşanan son gelişmeler, farklı oturumlarda gerçekleştirilen sunumlarla masaya yatırıldı. Yapı Kredi Bilişim Teknolojileri ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Cahit Erdoğan, etkinliği şu şekilde özetledi: “Bu sene bilişim teknolojileri
buluşması adı altında beşincisini yaptığımız bir etkinlik. Kurum içerisinde bunu ‘It’s My Life’ olarak ifade ediyoruz. Amacımız banka içerisindeki hem iş birimindeki çalışma arkadaşlarımız, hem bilişim teknolojileri yönetimindeki çalışma arkadaşlarımız, hem de iştiraklerimizdeki ilgili arkadaşlarımızı, çözüm ortaklarımızla 20’yi aşkın teknoloji hizmet sağlayıcıyla bir araya
getirmek. Bu sayede onların dünyadaki teknolojik dönüşümü ve trendleri nasıl gördüklerini, kendi öngörülerini ve üzerinde çalıştıkları ajandaları dinlemek, üzerinden geçmek, yenilemek ve bunları senelik bazlı yaparak da hiçbir zaman dünyanın önde gelen teknoloji sağlayıcılarının ajandalarından, onların öngörülerinden kopmamalarını sağlıyoruz. Ayrıca bunun üzerine de tartışılabilir bir ortam yaratmak istiyoruz. Bu amaçla bu etkinliği senede bir kere düzenliyoruz. İş birimlerinden, iş kollarından, diğer çalışma ve çözüm ortaklarımızdan aşağı yukarı 1000’in üzerinde bir katılımcımız oluyor.”
Başkent, ‘3.Nesil Üniversite’ olma sorumluluğunda ilerliyor Başkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 7. Bitirme Projeleri Sergisi’nin açılışı 4 Haziran tarihinde gerçekleştirildi. Başkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi mezun adayları; bilgi, beceri ve hayal güçlerini kullanarak hazırladıkları yeni fikirler, teknolojik yenilikler ve gerçek hayat uygulamalarını içeren projelerini sergilediler. 4 Haziran’da düzenlenen sergi açılışına; Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Metin Akman, Başkent Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Mithat Çoruh, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Haberal ve Başkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Berna Dengiz de katıldı. Rektör Haberal konuşmasında; Başkent’in mühendislik ve tıp fakültelerinin ortak çalışmalar yaparak özellikle Türkiye’de ‘Biyomedikal Mühendisliği’ni
ilk kuran üniversite olduğunu vurguladı. Akman, öğrencilere girişimci olmalarını, farklı düşünmelerini, iyi yetişmiş mühendislere sanayinin çok ihtiyacı olduğunu aktardı. Dengiz de, “7 yıldır düzenlediğimiz bu sergilerle öğrencilerimiz birbiriyle rekabet ediyor, yeni fikirlerini hayata geçirme olanağı yakalıyor, sanayi ile iş birliğiyle gerçek problemlerin çözümüne odaklanabiliyor. Zaten günümüz iş birliği günüdür. Öğrencilerimiz; iş arayan değil işveren olarak istihdam yaratan bireyler olmalı. Ülkemizin katma değer yaratan üretime ihtiyacı bulunuyor. Öğrencilerimizi teknolojiyi transfer eden değil üreten mühendisler olarak yetiştirmeye özen gösteriyoruz. Bu bağlamda üniversitemiz üretilen bilgi ve yeni fikirlerin uygulamaya aktarılmasına öncülük ederek ‘3. Nesil Üniversite’ olma sorumluluğunu yerine getiriyor” açıklamasını yaptı.
Projeler toplumsal yarar ve ekonomik katma değer sağlamaya odaklı Teknoloji üretiminin sürdürülebilir ekonomi için çok önemli olduğuna inanan Başkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi; mühendislik programlarının temel derslerinden biri olan ‘Bitirme Projeleri’ kapsamında yapılan çalışmalarla üniversite-sanayi iş birliği açısından önemli bir ortam oluşturarak akademik çevreyle sanayiyi bir araya getiriyor. Bitirme Projeleri; yenilikçi yaklaşımlar içeren ve orijinal çalışmalar. Özellikle toplumsal yarar ve ekonomik katma değer sağlamaya odaklı. Sergilenen projelerden bazıları şu başlıkları taşıyor: Damar tıkanıklığı tespiti için pratik çözüm, Acil yardım bir ‘tık’ kadar yakınınızda, Şifreli, parmak izli, güvenli elektronik oy kullanma sistemi, Siz tatildeyken çiçekler solmasın, Trafik kazası sırasında takla atmayı önleyen sistem.
Bilişim sektöründe olmanın dayanılmaz zorluğu! Aldığınız televizyonu ya da otomobili 1 ay deneyip sonra fiyatını ödeyebilir misiniz, ya da koltuğu “bir deneyelim, 1 ay boyunca rahat edersem parasını öderim” deme şansınız var mı? Bir yatağın, bir ceketin, ayakkabının ya da kol saatinin bir süre kullanılıp ederinin 1 ay sonra ödenebildiği durum var mı? Garip belki de komik geliyor ama bilgisayarı, sunucuyu ya da bir yazılımı böyle alabilirsiniz. *** Bilişim firmalarının sorunlarına göz atıldığında durumun acınası olduğunu bilmek için İstanbul’daki uluslararası firmalarla iş yapıyor olmak, dev operatörlerle konuşmak, uzun yıllardır sektörde yerini kabul ettirmiş güçlü firmalarda çalışmış olmak yetmez, bu gerçeği algılamak için İstanbul ile sınırlı kalmayıp ülkenin her yerinde her boydaki şirket ile sohbet etmiş olmak, onlarla yaşamış olmak gerekir. Sıkıntılar büyüktür ama en önemli problem yapılan anketlerin de doğruladığı üzere yetişkin eleman tedarikidir. Geçen yazımda belirttiğim gibi bilişimi ilkokul seviyesine indirmedikçe de bu sıkıntının devam edeceği açıktır. Bilişim ülkesi hedefi seçmiş Türkiye’nin öncelikle bilişim öğretmenlerinin önünü açması gerekiyor ki bu hedefe yaklaşalım ve elbette daha kaliteli yetişmiş eleman stoklarımız oluşsun. Yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz Bilişim Zirvesi Çocuk etkinliğimizde göremediğimiz STK, sektör ve devlet desteğinin yanında bilişim öğretmenlerimizin ilgisi yüreklerimize su serpti. Yazılım rakamları ile ülke hedefleri paralelleştirilirken bu tür etkinliklere desteğin sadece öğretmenlerimizden olması ayrıca ilgilenilmesi gereken bir konudur. Sektör kendi sorunlarını çözmek için ya çok kısa vadeli hesaplar yapmakta ya da kendi dertleri ile boğuşmaktan temel sorunlara eğilememektedir. Bu vesile ile sektörümüzün başta çok değerli telefon operatörleri olmak üzere bütün temel taşlarının dikkatini bu konulara çekmek istiyorum. Eleman tedariki konusunda sorun yaşayan sektörün bu konuya çözümü de kendi elindedir. Bayi toplantıları ya da sektöre güç gösterilmesi etkinliklerine harcanan emek ve paranın bir kısmı bilişim sektörüne nicelik ve nitelik açısından daha fazla yetkin eleman yetiştirme ve özendirme projelerine ayrılmalıdır. *** Kanal adını verdiğimiz Anadolu firmalarımız çözüm satışı üretemedikleri noktada işi bıraktı veya kapanma noktasına geldi. Donanım satışının karsız olması ve Türk markalarının bu kanaldan desteğini çekmiş olması yaşamalarına olanak bırakmamakta. Oysa irili ufaklı bu şirketlerimizin teknolojileri uç noktalara götürme ve öğretme gibi bir misyonu vardır, bilişim teknolojilerinin hızla yayılması konusunda çok çalışmışlardır fakat bu kaynak kaybedilmektedir. Sektörün ve sektörün büyüklerinin Anadolu firmalarına ihtiyaçları büyüktür. *** Birçok kişiye göre prestijli ve aynı zamanda yüksek kazançlı bilgi teknolojisi sektörü zorlanmaktadır. Onlarca yıldır konuşulan bilgisayar kullanım penetrasyon potansiyeline bir türlü ulaşılamamış, beklenen patlama gerçekleşmemiştir. Bilişim sektörünün işi ülke genelinde yaratılan Ar-Ge, inovasyon ve dev büyüme balonları ile her zamankinden daha zor hale gelmiştir.
Mutlu ve güvenli günler dilerim
Murat Göçe
6
BThaber
E-TOPLUM
15 - 21 HAZİRAN 2015
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
Gözlük gitmemişti zaten
OECD Küresel Temel Beceriler Eğitim düzeyi yüksek ülkelerin, ekonomide de başarılı olduklarını artık bilmeyen yok. OECD’nin neredeyse her hafta üstü üste yayınladığı, yüzlerce sayfaya yayılmış yüzlerce grafik ve tablodan oluşan eğitim raporları, eğitimrefah ilişkisini rakamlarla gösteriyor. Bunun en yenisi, “Küresel Temel Becerilerin Ülkelere Yararı Nedir?” diye soruyor, 110 sayfada yanıtlıyor. (Universal Basic Skills) Türkiye, eğitimde 76 ülke arasında 41’inci sırada. Raporda, vatandaşı en ilgilendirecek Tablo 5.5’da şu senaryo: Eğer, eğitimdeki başarı ölçütü olan PISA puanımızı 28.8 puan iyileştirecek bir eğitim atılımı yaparsak, Türkiye’nin ekonomik büyüme (GSYH) potansiyeli % 396 artacak. Ama şu şartla: 2095’te! Yani 80 yıl sonra... OECD daha insaflı ve tenzilatlı bir senaryo daha sunuyor Tablo 5.4’te: PISA puanımız 14.6 artsın, GSYH ne kadar artacak?
% 192. Ama yine 2095’te. Raporun yazarları Eric Hanushek (Stanford) ve Ludwig Woessmann (Münih) diyorlar ki: “Zayıf eğitim politikası ve uygulamaları, bir çok ülkeyi sürekli bir ekonomik durgunluğa mahkum ediyor. Eğitimi iyileştirmenin uzun vadeli ekonomik kazanımları müthiş olacaktır. Eğitimin düzeyi, ülkelerin yaratacağı refahın gücünü anlamak için güçlü bir tahmin unsuru olacaktır.” Biz buna “düz” Türkçe’de, ne ka eğitim, o ka refah diyoruz. Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser: “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu cari açık problemi, sadece bir enerji sorunu değil, aynı zamanda bir rekabet edebilirlik problemi. Bu hikaye son kertede yatırım ortamının ve eğitim sisteminin kalitesine, sahip olduğunuz becerilere, kurumlarınızın kalitesine, hukuk devletine bağlıdır.” (Hürriyet,06.06.15)
Google, Ocak 2015’te “artık bu gözlüğü satmıyoruz” deyince dünya, akıllı gözlükten vazgeçtiklerini sandı. Oysa, orduların bazen taktik olarak geri çekilmesi gibi, Google da daha iyi tasarım ve vazgeçilmez bağımlılık yaratacak özellikler uydurmak için gözlüğü piyasadan geri çekti. Ama, iş dünyasına ve profesyonel kullanım amacıyla satmaya devam etti. Bugün Boeing’den BMW’e kadar bir çok şirkette Google Gözlüğü iş yönetiminde kullanılıyor. Başka markalar da kendi akıllı gözlüklerini geliştirmekle meşgul. Bunlar zaten artık “gözlük” değil, giyilebilir teknoloji sınıfına giriyor: Kamerası ve duyargaları (sensor) olan, GPS kullanan, akıllı yazılım yüklü, artırılmış gerçeklik sunan... Tam da şu sıralarda (13 Temmuza kadar), dünyanın en şatafatlı sergi sarayında, Paris’teki Grand Palais’de İspanyol ressam Velazquez Sergisi’ni Google gözlüğüyle dolaşmak mümkün. Gözlükle, tablolar hakkındaki bilgiyi görüyor, kulaklıktan duyuyorsunuz. Bu hizmeti sunan Acoustiguide, büyük müzelerin sergilerinde görüntülü ve sesli bilgi iletiminde yıllardır çalışıyor. Bir başka yenilikçi uygulama: Fransız kozmetik devi Yves Saint Laurent (YSL) Beauté, markasının
makyaj ürünlerini denemek isteyen müşterilere, “Makyajınızı kaydedelim, sonra siz izleyin?” diye öneriyor. Eğer müşteri evet derse, makyaj uygulaması, makyözün “gözüyle” Google Gözlüğü’ne kaydediliyor. Eğer müşteri 200 dolarlık YSL ürünü satın alırsa, makyaj kaydı, adresine epostayla gönderiliyor. Google Gözlüğü’nün pratik yararına rağmen, yarattığı olumsuz duyguları (“suratımda bilgisayar taşıyorum”) ve olumsuz algıları (“biri beni gözetliyor”) gidermek için şimdi İtalyan gözlükçü Luxottica (Ray-Ban ve Oakley’nin sahibi), yeni tasarımlar üzerinde çalışıyor. Evet, “tasarımlar” – yani: Bir değil, bir kaç tür gözlük yapacaklar. Luxottica’nın eş-CEO’su Massimo Vian, Wall Street Journal’da
yayınlanan mülakatında yeni tasarımların ne zaman satışa sunulacağını söylemedi. Google Gözlüğü’ne yönelik eleştirilerin başında özel yaşamın gizliliği ve telif hakları konusu geliyordu: Gözlük internete bağlandığı için, bunu kullanan kişi, her an her yerde, kimse farkına varmadan kayıt yapıp bunu yayınlarsa ne olacaktı? Şu sırada Periscope ve Meerkat’e yönelik eleştiri de aynen bu zaten. “Kim, kimden nasıl bir izin aldıktan sonra neyi ne kadar yayınlayabilir? Ya izin almadan yayınlarsa?” IDC, sadece bu yıl içinde 45.7 milyon giyilebilir teknoloji ürünü satılacağını hesapladı. 2019’da sayı 126 milyona çıkacakmış. Buna bir de “yeni tasarım” akıllı gözlükler eklenirse, IDC hesabını yeniden yapar nasıl olsa.
Kitaplar edebiyat, felsefe, bilim veya klasiklerden olacak.
Her kitabı en fazla 4 haftada bitirecekler. Sonra bu konuda bir makale yazacaklar. Kitap harfi kullanmadan el yazısıyla, paragraflara dikkat ederek, hiç hata ve karalama yapmadan, sayfa kenarına taşmadan, kolayca okunacak şekilde... Bir kurul, makaleyi değerlendirecek. Duruma göre karar verecek. Proje sayesinde halk, evlerinden vermek istediği kitaplarını cezaevlerine hibe ediyor.
Kitap, bilet oldu Brezilya’da halk, yılda ortalama iki kitap okuyormuş. Şu bu o sebeplerle kitap okumaya fırsat, istek, vakit bulamıyormuş. Ülkede cep kitaplarının en büyük yayıncısı L&PM, acaba nasıl bir yenilikçi yöntemle milleti kitap okumaya teşvik edebiliriz diye düşünmüş: Kitabı metroda okutsak? Kitabın içine bir çip koysak ve kitap, bilet yerine geçse? Kitabı turnikede okut geç. Ülkenin en büyük şehri 11 milyon nüfuslu Sao Paulo’nun
metro işletmecisi Via Quatro ile anlaştılar. Kitapların arka kapağına 10 kullanımlık çipler takıldı. 10 bin kitap, metro istasyonlarında bedava dağıtıldı. 10 seferden sonra çipe normal bilet gibi internet sitesinden para yüklenebilecekti. Metro girişlerinde kendilerine bedava kitap-bilet sunulan yolcular, bunu kamera şakası sandılar. Kitaplar biraz kolay okunur içerikte sunuldu. Örneğin, en baba klasiklerden Hamlet, 4 seferde okunacak şekilde 144
sayfa basıldı. Amerikan çizgi romanı Peanuts, 8 seferlik 120 sayfa oldu. Sherlock Holmes, 8 seferlik 204 sayfa. Brezilya’da kitap okumayı teşvik için bambaşka bir proje daha var: Cezaevlerinde mahkumlar, bir yıl içinde 12 kitap okurlarsa, cezalarından 48 güne kadar indirim kazanıyor. Ceza yasası bu projeye uygun olarak değiştirildi. Ama bazı koşullarla:
Sizin de bildiğiniz gibi geçen haftalarda inovasyonun ihtiyaç duyduğu kıvılcımı yaratmak amacıyla düzenlenen SAP İnovasyon Forum’da, günümüzün bağlantılar üzerine kurulu dünyasında oyun değiştirici fikirlerin bir anda tesadüfi bir şekilde doğmadığının bilincinde olarak çalışanların, müşterilerin ve iş ortaklarının işbirliklerini güçlendirmek için yerlerimizi aldık. Analitik uygulamalar ve iş zekası uzmanı danışmanlarımız tarafından yapılan ve sitemizden direk ulaşabileceğiniz sunumlarla, SAP Türkiye'nin BusinessObjects konusunda Gold Partner seviyesine ulaşmış ilk iş ortağı olarak deneyimlerimizi sizlerle paylaştık. İnovasyona gönül verenlere bu forumda bizleri yalnız bırakmadıkları ve yanımızda oldukları için gönülden teşekkür ediyor, bir sonraki etkinlikte tekrar buluşmayı diliyoruz. SAP İnovasyon Forum´da yapılan tüm sunumlarımıza www.metric.net sitemizdeki “Sunumlar” başlığı altından ulaşabilirsiniz.
8
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
15 - 21 HAZİRAN 2015
Çocukların internette güvenli bir şekilde bulunabilmeleri için eğitim şart Bülent Nevres Büyük resme bakıldığında eskisine göre çok büyük değişiklikler olduğunu vurgulayan Stuart Wheeler, çocukların internet ortamında güvenli bir şekilde bulunabilmeleri için gerekenleri ve G Data ile ilgili çeşitli bilgileri bizlerle paylaştı. n Çocukların internette güvenli bir şekilde bulanabilmeleri için ne yapılması gerekiyor? Çocuklar için özel bir bilişim etkinliğinin düzenlenmesi çok etkileyici bir durum. Hem Türkiye hem de dünya açısından bakıldığında çocuklara böyle bir özel etkinlik yapılması çok önemli. Bugün çocukların internette güvende olmaları için neler yapmaları gerektiğini paylaşmak için buradayım. Çocukların internette güvenle gezinebilmeleri için en önemli şey onları internet kullanımı konusunda eğitmek. Çocukların internetteyken neleri yapmaları, neleri yapmamaları gerektiğin bilmeleri gerekiyor. Sadece antivirüs yazılımı almak yeterli değil, aynı zamanda çocukları internetteki tehlikelerden haberdar etmek de gerekiyor. Örneğin internette her linke tıklamamak gerektiği, her dosyanın açılmaması gerektiği gibi konuları ayrıntılı bir şekilde anlatmak gerekiyor. n Çocukların internet kullanımını sınırlamak ya da kontrol etmek doğru mu? Açıkçası çocukları internet
Bilişim Zirvesi Çocuk 15’ kapsamında Türkiye’ye gelen G Data Uluslararası Satış Öncesi ve Sonrası Danışmanı Stuart Wheeler ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
G Data Uluslararası Satış Öncesi ve Sonrası Danışmanı Stuart Wheeler
üzerinde kontrol etmek çok zor. Benim de çocuklarım var ve ben de bu konuda zorluklar yaşıyorum. Bence ilk olarak çocuklara internet konusunda sorumluluk vermek gerekiyor. Çocukların internet kullanımını engellemeye çalışmak, internet kullanımını aşırı şekilde kısıtlamak sorunların çözülmesine değil daha da büyümesine neden oluyor. Ayrıca engelleme ya da kısıtlama hiçbir zaman işe yaramaz, çünkü çocuklar her zaman başka bir yol buluyor. Bunları bir şekilde aşıyor. En önemli sorunlardan birisi de ebeveynlerin gerekli bilgiye sahip olmaması. Yani
ebeveynlerin de çocukların yanında eğitilmeleri şart. Şu an hangi tehditler var, internette çocukların güvende olması için nelere dikkat etmeli gibi konularda ebeveynleri eğitmek gerekiyor. Ebeveynlerin buna vakit ayırmaları ve okumaları gerekiyor. Aslında çocukları internet ortamında güvende tutmak için gerekli araçların hepsi yine internette var. n Güvenlik yazılımı kullanmak şart mı? İnternet ortamında güvenli bir şekilde yer almanın bir diğer önemli şartı da elbette iyi bir güvenlik yazılımı kullanmak. Şu an ücretli ya da ücretsiz
kullanılabilecek birçok yazılım bulunuyor. Ücretsiz yazılımlar elbette ücretli yazılımlar kadar yüksek güvenlik sağlamıyor, ama yine de hiç güvenlik yazılımı olmamasından iyidir diye bakmak gerekiyor. Güvenlik açısından baktığımızda büyük resmin değiştiğini görüyoruz. Eskiden meşhur olmak için virüs yazan ya da saldırıda bulunanlar artık bu işi para için yapıyor. Daha önceden kullanıcılara ya da verilere zarar vermek için yapılan saldırılar, yazılan virüsler ya da kötü amaçlı yazılımlar şimdi veri çalmak ya da bir şekilde çıkar elde etmek için yapılıyor. Buna en
güzel örneği fidye yazılımlarıyla verebiliriz. Çok önemli bir gerçek var, ne yazık ki bu tarz saldırıları yapanlar uyuşturucu ticareti yapanlardan çok daha fazla para kazanıyorlar. Kullanıcıların artık eskisinden çok daha fazla dikkatli olmaları gerekiyor. Antivirüs yazılımlarının yanında bilgi birikimi de gerekiyor. n G DATA hakkında kısaca bilgi verir misiniz? G DATA olarak kurumlara ve ev kullanıcılarına antivirüs çözümleri sunuyoruz. G DATA 1985 yılında Almanya’da bilgi teknolojileri alanında hizmet vermek üzere kurulan bir şirket. İlk antivirüs yazılımımızı yaklaşık 20 yıl önce geliştirdik. Dolayısıyla güvenlik alanında uzun yıllara dayanan bir deneyimimiz var. Bu deneyimimiz yüksek kaliteli güvenlik yazılımları geliştirmemizde büyük rol oynuyor. İnternette tam bir güvenlik sağlayan çözümlerimizin yanında PatchManagement yazılımımız da bulunuyor. Bu çözümümüz kullanıcıların bilgisayarlarında bulunan tüm yazılımların güncel olmasını ve ortaya çıkabilecek açıklara karşı hızlı bir şekilde yama yazılımlarının yüklenebilmesini sağlıyor. G Data Business çözümümüzle kullanıcılara antivirüs, güvenlik duvarı, spam önleyici, politika yöneticisi, raporlama yöneticisi, mobil cihaz yönetimi, bankacılık işlemlerini koruma yazılımı, Mac bilgisayarlar için koruma ve yönetilen servislerin de dahil olduğu kapsamlı bir güvenlik sağlıyoruz.
Kadın buluşçularımız Kore’den ödüllerle döndü 15–18 Mayıs tarihleri arasında Güney Kore’nin Seul kentinde gerçekleştirilen 8. Kore Uluslararası Kadın Buluşçular Fuarı’nda, TPE’nin tanıttığı Yeşim Yaprak Uysal’ın buluşu fuarın en büyük ödülünü kazandı. Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) desteğiyle düzenlenen 8. Kore Uluslararası Kadın Buluşçular Fuarı’nda, Türk Patent Enstitüsü’nün ( TPE
) tanıttığı buluşçularımızdan Yeşim Yaprak Uysal’ın buluşu fuarın en büyük ödülünü aldı. Diğer yandan Opr. Dr. Ayşe Duman’ın buluşu kendi kategorilerinde ‘Altın’, Esma Şen’in buluşu ise ‘Gümüş’ madalyalar ile ödüllendirildi. Uysal’ın ‘Bir pişirme yöntemi ve yöntemi gerçekleştiren pişirme sistemi’ buluşu; beyaz - kırmızı et ile birlikte sebze türlerinin
pişirilmesi ile ilgili. Duman’ın ‘Doğumu kolaylaştıran doğum sandalyesi’ buluşu ise, doğum yapacak kadının bebek doğumunu kolaylaştırıp doğum yolculuğundaki müdahaleleri asgari seviyelere indiriyor. Ödül kazandığı ‘Hasta Yıkama Sistemi’ ile ilgili bilgi veren Şen, “Buluş; ayakta durması mümkün olmayan veya banyo ortamında düşme riski yüksek
olan, solunum veya medikal desteksiz yaşayamayan, kısmi felçli hastalar ve tamamen destekle yaşayan hastalar için tasarlandı. Sistem; ister hastane, ister bakımevi veya ev ortamında kullanıma olanak tanıyor, hastaların zarar görmeden ve pis suya maruz kalmadan temizlenebilmesini sağlıyor” açıklamasını yaptı. Fuar; kadın buluşçuların
buluşlarının tanıtılması, bilgi ve tecrübelerin paylaşılması, uygun iş fırsatlarının yaratılması, ekonomik faaliyetlerin fikri mülkiyet haklarıyla güvence altına alınarak geliştirilmesi ve kadın buluşçuların desteklerle teşvik edilmesini amaçlıyor ve kadın buluşçular için önemli bir teşvik unsuru olarak da değerlendiriliyor.
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
15 - 21 HAZİRAN 2015
Türk girişimcilerin en büyük dezavantajı küresel düşünmemeleri Ruşen Göbel Suudi Arabistanlı yatırım şirketi Alhamrani Universal Company ile Türk şirketleri bir araya geldi. Alhamrani Universal Başkanı Tariq A. Abdat, Başkan Yardımcısı Dr. Husam Yaghi ve bu buluşmaları sağlayan İF Elektronik kurucusu Orhan Karadoğan, yaptıkları çalışmalar konusunda sorularımızı yanıtladı. n Öncelikle buluşma etkinliğinin amacından bahseder misiniz? İF Elektronik ile Alhamrani Universal Company Limited bir toplantı düzenledi. Bu toplantının amacı Suud sermayesini Türkiye’ye getirmek ve BT firmaları başta olmak üzere değerlendirmeler yapmak. 3 günlük konferansımız sırasında 11 tane firmayı değerlendirmek için toplandık. Bu değerlendirmelere Haziran ayında devam edeceğiz. Tahmin ediyorum Temmuz - Ağustos aylarında yatırım yapacağımız firmalara karar vereceğiz. Amacımız da yalnız Türkiye’de başarılı olmaları değil, bilhakis Ortadoğu, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde bu firmaların pazar paylarının büyütülmesini sağlamak için finansman sağlamak. Yani asıl amacımız Türk firmalara
Türkiye’deki teknolojik gelişmelerden son derece memnun olan Arap yatırımcılar, Türk girişimcilerin uluslararası çalışmalara daha yatkın olması gerektiğini düşünüyor.
yabancı sermaye getirip, onlara değişik pazarlarda pazar imkanı sağlamak. n Yabancı yatırımcılar Türkiye’den neler bekliyorlar? Tariq A. Abdat: Her şeyden önce Türkiye’nin bu kadar büyümüş olmasından memnunum. Türkiye’de gördüğüm hem teknik büyümeden hem de servis büyümelerinden çok etkilendiğimi söyleyebilirim. Amacımız da Türkiye’deki bu teknik gücü ve servis gücünü Suudi Arabistan ve
Körfez ülkelerine pazarlamak. En büyük pazar bu bölgede Suudi Arabistan olmasına rağmen ilk görevimiz Suudi Arabistan’da iş yapmak, ama arkasından da Körfez ülkelerine destek vermek. Türkiye’nin coğrafi durumundan dolayı Asya ile Avrupa arasında köprü olması ve teknik bilgilerin fazla olması sebebiyle buradayız. Dr. Husam Yaghi: Türkiye’de firmaların gelmiş olduğu durumdan çok memnunum. Bu firmaları Arabistan ve Körfez ülkelerine götürüp iş yapmaktan mutlu olacağız. Suudi Arabistan Krallığı’nda şimdiye kadar Amerikan firmalarının ağırlığı vardı. Çünkü teknoloji olarak Amerikan firmaları daha önde görünüyordu. Ama şu anda Türk firmalarının gelmiş olduğu nokta Amerikan firmalarından hiç de eksik değil; hatta daha iyiler. Ayrıca kültür olarak birbirimize benzememiz büyük bir avantaj. Orhan Karadoğan: Sh. Abdullah Alhamrani, Türklere karşı sempatisi olduğundan ve geçmişte beraber çalışmış olduğumuzdan dolayı bu işe girdi. Kendisi Türkiye’ye sık sık geliyor. Tariq A. Abdat: Sh. Abdullah Alhamrani’nin
kararıyla Türkiye’de yatırım alma hareketleri başladı. Amacı da hem Türkiye’deki firmalara yatırım yapmak, hem de buradaki bilgiyi, görgüyü ve kültür seviyesini Arabistan’a, Körfez’e götürmek ve iş kurmak. Son 3 gündür burada çeşitli Türk firmalarını gördük. Dr. Husam Bey ile beraber gördüğümüz firmalardan oldukça etkilendik. n Bu beğendiğiniz firmalardan bahsetmeniz mümkün müdür? Hangi firmalar bunlar? Tariq A. Abdat: Firmalarla el sıkıştık fakat anlaşma yapana kadar isim vermemiz mümkün değil. İmzalar atılınca sizlere bunları duyuracağız. Bulduğumuz firmaların çoğu, bizim şu anda yapmış olduğumuz işi tamamlıyor. Hem bizim onları tamamlayacağımız, hem de onların bizi tamamlayacağı bir yapı içerisine giriyoruz. Dolayısıyla mutluyuz. Türk firmaları için Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri pazarı çok büyük bir pazar. Dolayısıyla yapmak istediğimiz şey, Alhamrani Universal’ı bir kilit noktası haline getirip Türk firmalarının piyasaya açılmasını sağlayacağız. Bu,
Türk firmaları için büyük bir fırsat. Burada Türk firmalarına verilmek istenen asıl mesaj ise Alhamrani Universal – Türkleri seven ve destekleyen bir firma olarak- bir merkez oluşturmak istediği ve tüm Türk firmalarına kapılarının açık olduğu. Türk firmaları için Alhamrani Universal’ın büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Biz Türk firmalarına Suudi Arabistan’da ve Körfez’de değişik kapılar açarken, belki bu firmalar da bizlere Türki Cumhuriyetleri’ndeki değişik imkanları açabilirler. Suudi hükümeti, Türk hükümetiyle sıcak ilişkiler içerisinde ve Türkiye gibi müslüman ülkeleri de destekliyor. Dolayısıyla buna hükümetler arası da destek veriliyor. Dr. Husam Yaghi: Bu güzel bir çalışma modeli olabilir. Alhamrani Universal’in BT, teknoloji ve telekom için başlattığı bu olay diğer Türk firmaları, özellikle tekstil, inşaat için de bir çalışma modeli olabilir. n Bir yatırımcı olarak Türk şirketlerinde ne gibi artılar veya eksiler görüyorsunuz? Tariq A. Abdat: Gördüğüm en büyük artı, fertlerin ortaya çıkıp kafasındaki bir ürünü belirtmesi. İşin negatif tarafında ise at gözlükleriyle yalnızca Türkiye pazarına bakıyor olmaları bulunuyor. Daha geniş bir açıdan bakıp, global düşünmelerini tavsiye ediyorum. Güzel firmalar var, güzel çözümler var. Ama bunların daha geniş pazarlara bakması gerekiyor. Dr. Husam Yaghi: Üniversitelerin etrafında teknoparklar olması. Böylece fikirlerin desteklenebiliyor olması, kişisel gelişimin desteklenmesi çok başarılı. Türk firmaları yalnızca Türkiye pazarına hitap ettiği için bu firmaları Suudi Arabistan’a ve Körfez ülkelerine götürdüğümüz zaman İngiliz, Amerikan veya Avrupalı firmaların yanında kabul ettirmemiz biraz zorlayıcı olacak. Fakat biz buna hazırız.
BThaber 15 - 21 HAZİRAN 2015
BİLİŞİM DÜNYASI
11
Gözlükler, sektörel çözümler için çalışacak Epson’ın akıllı gözlüğü Moverio BT-200 Türkiye pazarında da yerini aldı. ‘Artırılmış gerçeklik’ temel alınarak tasarlanan BT200’ün dahili kamerası, jiroskop, GPS ve diğer sensörler, yazılımın hareketleri ve çevredekileri imkan sunuyor. Android üzerinde çalışan BT-200, güçlü bir geliştirici topluluğu tarafından desteklenen MoverioApps Market’te bulunan sayısız uygulamaya erişim olanağı da sağlıyor. Geçtiğimiz yıl küreselde satılmaya başlanan gözlüklerin, iş ortakları ile çalışmalar sonunda Türkiye pazarına hazır hale geldiğini söyleyen Epson Türkiye Müdürü Sevil Kanat, “GFDS ve HangaarLab yazılım geliştirdiler. Biz de farklı çözümlerimizle müşterilere gitme imkanı bulduk” dedi. Birçok alanda yeni yazılımların olacağı bilgisini de veren Sevil Kanat, “BT-200’de ana hedefimiz eğlence odaklı, günlük kullanımdan ziyade, farklı sektörlere özel çözümler sunmak, yazılım firmalarıyla gerçekleştirdiğimiz işbirlikleri ile ana kullanımda sağlıktan eğitime, turizmden güvenliğe ‘sektörlere özel’ çözümlerde yer almak” dedi. Epson Türkiye Video Projektör Ürünleri Satış Yöneticisi Mustafa Akmaz da gözlük hakkında şu detayları paylaştı:
“Moverio BT-200, teknolojisi ve geliştirilen özel yazılımlarla yurtdışında ciddi talep görüyor. Güvenlik sistemleri, mimarlık, sağlık ve endüstri ise ana sektörler. Örneğin BT-200 kullanan bir mühendis, arızanın nerede olduğunu ve ne şekilde tamir edileceğini ekranda adım adım görüyor. Bu yönüyle Moverio BT-200’ün kullanım alanı sınırsız. Sadece nerede kullanmak istediğinizi saptayıp, geliştirilen uygun yazılımı gözlüğe entegre etmeniz yeterli. Türkiye’de bir süredir birçok yazılım üzerinde çalışıyoruz. İki ana iş ortağımız var: GFDS ve HangaarLab. Mayıs ayında düzenlenen IDEF Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda zırhlı kara araçlarında kullanılmak
üzere bir çözüm sergiledik. Bu sektör açısından bu, önemli bir çözüm. Birçok sektör ve kurum için gelen talepler doğrultusunda yeni çalışmalarımıza devam ediyoruz.” İlk adım olan BT-100’ün ardından ertesi yıl BT-200’ün pazara sunulduğunu, 19 milyon dolarlık bir pazara doğru ilerlediklerini vurgulayan Mustafa Akmaz, 2,5 milyar dolarlık bir pazarı oluşturan artırılmış gerçekliğe de dikkat çekti. Kullanıcıların MoverioApps Market’ten yüzlerce ürün indirebileceğini söyleyen Mustafa Akmaz, ‘tabletlerin göze uygulanmış hali’ olarak tanımladığı bu üründe yakında yüz tanıma özelliğinin de olacağını vurguladı.
Yetkinlik paylaşıldıkça değer katıyor Amazon Web Services’in (AWS) Türkiye hizmetlerine yönelik düzenlenen basın toplantısı, gerek sunulan hizmetleri gerekse bu hizmetlerden yararlanan farklı sektörlerden şirketlerin başarı hikayelerini katılımcılarla buluşturdu. İlk kez böyle bir toplantı yaptıklarını belirterek söze başlayan AWS Türkiye Ülke Müdürü Murat Yanar, Amazon ailesinin parçası olan üç birime dikkat çekti. İlk yapı Amazon. com. İkinci yapı Amazon. com teknolojisini diğer satış noktalarına, kendi müşterilerine sunabilmeleri için kullanma imkanı vermeyi içeriyor. Son yapı AWS ise 190 ülkede kullanıcısı olan, altyapının servis olarak sağlandığı bir platform. “Amazon.com tecrübesini aktarmak için AWS’yi hayata geçirdik” diyen Murat Yanar, tüm kullanıcılara yönelik eşit mesafeyi, “Amazon.com da
bizim kullanıcımız ve özel bir muamele görmüyor” sözleri ile açıkladı. Finansal sonuçların, artan kârlılığı gösterdiğine dikkat çeken Yanar, şöyle devam etti: “AWS çözümleri perakende, otomotiv, enerji, petrol, ilaç, finans hizmetleri, medya ve reklam gibi farklı sektörlerde kullanılıyor Türkiye’de Peak Games, Yemeksepeti ve Siberalem.com gibi birçok girişim, Digiturk, Arçelik, Pegasus Airlines gibi birçok kurumsal şirket bu
yapıyı kullanıyor. İş ortağı ağımız bizim için önemli. Bunun yanında, teknoloji iş ortaklarımız da var.” AWS’nin 2014 yılında hizmet ve özelliklerin sayısını yüzde 80 artırarak 516 yeni özellik ve hizmeti müşterilerine sunduğunu belirten Yanar, 1 Mayıs itibarıyla sunulan yeni hizmet ve özelliklerin sayısının 234’e ulaştığına işaret etti. ABD, Brezilya, İrlanda, Almanya, Japonya, Singapur, Çin ve Avustralya’da bulunan toplam 11 bölge, 30 availabilty zone ve ayrıca dünyanın çeşitli ülkelerinde yer alan 53 point of presence noktasından müşterilere hizmet verdiklerini söyleyen Yanar, “190 ülkede aralarında büyük kuruluşlar, girişimler ve kamu kuruluşlarının da olduğu 1 milyondan fazla müşteriye hizmet veriyoruz. İlk çeyrek büyümemiz yüzde 49 seviyesinde” bilgisini paylaştı.
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
15 - 21 HAZİRAN 2015
Ankara – İstanbul dinamiklerini buluşturmak Türkiye’nin yararına olur Türkiye’nin iki büyük şehri İstanbul ve Ankara. Başkent Ankara ile Sedef Özkan işdünyasının başkenti olan İstanbul arasındaki bağın kuvveti, ülkenin gelişimini de yakından ilgilendiriyor. Oracle Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cem Şatana, Ankara – İstanbul arasındaki bakış açısının farklılığını vurgulayarak başladığı konuşmasında iki şehrin dinamiklerini şöyle aktardı: “Ankara ve İstanbul iki ayrı ülke gibi; birbiri arasındaki bağlantı hızını, internet bağlantı hızı gibi çok genişletmemiz lazım. İstanbul’daki iş ortaklarımız Ankara’dan çok uzaklar. Ankara’yı tanımıyorlar; biraz da çekingenlik var. Ankara’nın iklimi biraz sert, görüntüsü de bazen gri olsa bile Anadolu insanının sıcaklığını barındırıyor. Kamu çalışanları vatandaşa yardımcı olmak için uğraşıyor. İstanbul ise Ankara’yı bürokrasi zincirleri içinde düşündüğünden bunun altında eziliriz düşüncesiyle hareket ediyor. Ankara’da sadece iş potansiyeli değil, inovasyon potansiyeli de mevcut çünkü Ankara üniversitelerinin ve teknokentlerinin bilişim camiasına katmış olduğu çok büyük bir değer var. Bizler de Ankara’da, İstanbul’un dinamiklerini,
Oracle Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cem Şatana’ya göre, Ankara ve İstanbul’un orta yolda buluşması, insanların birbirini daha yakından anlaması hem firmalar hem de kurumlar açısından Türkiye’nin yararına olacak. hızını oradaki gelişme çarkını fark edemiyoruz. Ankara ve İstanbul’un orta yolda buluşup insanların birbirini daha yakından anlaması hem firmalar hem de kurumlar açısından Türkiye’nin yararına olur.” e-Devlet projelerinde fersah fersah yol aldığımızın altını çizen Şatana, e-devlet araştırmalarında, Türkiye olarak hak ettiğimiz yerde olmadığımıza inandığını kaydederek “Ekonomik olarak ön safhada olan birçok ülkenin kamu projelerinin bizden daha gerilerde olduğunu düşünüyorum. MERNİS, UYAP, Sağlık.Net, FATİH gibi projelere gıpta ile bakıyorlar. Vizyoner olarak baktığımızda Türkiye’nin bu yaklaşımında bir sıkıntı yok, taktiksel seviyede bir gecikme var. Artık düşünülen projelerden vatandaşın faydalanması noktasına geleceğiz” dedi. Oracle ekibi ‘Mission Red’ ile inovatif fikirlerini hayata geçiriyor 20 yıldan fazla süredir Oracle Ankara ofisinin bulunduğuna dikkat çeken Şatana, cirolarının yüzde 80-85’inin kamu
projelerinden geldiğini aktardı ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda ofisimiz 70 kişiyi barındırıyor. Birçok değişik kolda hizmet veren yetkin ekiplere sahibiz. Kamudaki vizyoner ekipler de bilişim hızını günlük takip ediyor. Kamuda özveriyle çalışan kamu personelini tebrik etmek istiyorum, zor şartlarda, sistemlerini, projelerini ayakta tutmak için kişisel özveriyle çalışıyorlar. O özveriyi gördükçe de inancım hiçbir zaman kaybolmuyor. Hemen hemen tüm kamu kuruluşlarında Oracle’ın en az bir ürünü ile hizmet veriyoruz.” Şatana, belediyelerin, vatandaşın hayatındaki önemine de dikkat çekerek “e-Devlet projelerini, vatandaşın en hissedebileceği nokta belediyeler. Donanım ve yazılım ürünlerini bir araya getiren Oracle çözümleriyle gerçekten vatandaşın faydalanabileceği belediyecilik hizmetlerini coğrafi bilgi sistemleriyle de bütünleştirerek uygulamalar sunuyoruz. Bugün artık verisiz bir şeyi yönetmeniz mümkün değil, doğru veriye hızlı erişim önemli. Biz de Oracle olarak, ‘yöneticilere doğru ve tek güncellenmiş veriyi verelim, bilgiye dönüştürmeleri için yardımcı olmaya çalışalım, veriyi akıllı şekilde kullanarak yöneticilere raporlar sunalım’ anlayışıyla hareket ediyoruz. Diğer yandan e-devlet artık m-devlete doğru ilerliyor. ‘m’ harfi hem sosyal medyanın ‘m’si hem de mobilin ‘m’si. Bazı kamu hizmetlerine buralardan da erişebilecek” dedi. ‘Mission Red’ projesinden de bahseden Şatana, bunun; Oracle’ın EMEA bölgesindeki yaklaşık 30 bin çalışanının inovasyona yönelik fikrini değerlendirme altına almaya çalışan bir metodoloji olduğunun altını çizerek Oracle ekibinin yazdığı uygulamanın adının da ‘İnovasyon Motoru’ olduğunu
Oracle Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cem Şatana ifade etti. Şatana, “Dream Manager denilen kişi de talepleri alıyor. Bu bir süreç ve Türkiye direktörü de benim. Çok faydalı fikirler çıkıyor. Fikirler önce toplanıp süzgeçten geçiriliyor ve hangilerinin projelendirileceğine karar veriliyor. ‘Mission Red’ gibi projeler insana ilham verirken diğer taraftan motive edip kendi işinizi de daha verimli yapmanızı sağlıyor. Aslında bu projeye bir bakıma inovasyon yarışması da diyebiliriz. Çalışanlar; müşteri memnuniyeti, çalışan memnuniyeti, iş süreçlerinin, verimliliğin, etkinliğin artırılması, giderlerin azaltılması, gelirlerin yükseltilmesi gibi birçok konuda fikirlerini özgürce, herhangi bir limit olmadan ifade ediyorlar ve sisteme giriyorlar” açıklamasını yaptı. Vatandaş kamu hizmetini artık mobilden almak istiyor ‘Oracle Day’ etkinliğinin de Ankara’da artık klasikleştiğini vurgulayan Cem Şatana, “Bu sene ocak ayında gerçekleştirdiğimiz etkinliğe yaklaşık 700 kişi katıldı. 2015’te üzerine gittiğimiz ürün ailemiz 12c’yi tanıttık. Bulut, kurumların bilişim bütçelerine yüzde 70-75’lere varan tasarruf sağlıyor. Bu doğrultuda Ankara’da Kamu Entegre Veri Merkezi Projesi’ne odaklanıyoruz. Bu, kamuyu buluta taşıyan bir proje olacak. Oracle için önemli konulardan bir tanesi de büyük veri. Biz
burada daha çok verinin çeşitliliğinden bahsediyoruz ve bunları alıp işleyebilecek ortamlar yaratıyoruz. 3. element olarak da sosyal medyayı gündemimize taşıdık, ki bu kamu kuruluşları için de artık büyük önem taşıyor. Oracle olarak kurumun yetkilendireceği ortamlarda güvenilir sosyal medya platformlarını yaratmaya çalışıyoruz. Ankara’da birçok kurumda, güvenlik politikalarının hem gözden geçirilmesi hem de bununla ilgili ürün ve hizmetlerin sunulmasına yönelik çalışmalarımız bulunuyor. 4. elementimiz de; mobil. Mobil bağlantı, artık bağımlılık getirdi ve bunun neticesinde de vatandaş artık kamu kuruluşlardan aldığı hizmeti, beklenti olarak mobilden de almak istiyor. 5. element de ‘her şeyin interneti’. Hemen hemen her ürün, akıllı cihaz bir şekilde internet dolayısıyla bulut ortamına bağlanıyor. Bu 5 elementin hepsi birbirinin parçası, biri olduğu için diğeri var ya da diğeri var olduğu için de öbürü otomatik olarak devreye giriyor. Ankara’da da yüzlerce yeni hizmetin 2015’te hayata geçeceğini düşünüyorum. Güvenlik sistemlerini iyi kullanarak teknolojinin iyi taraflarından faydalanmamız ve çocuklarımıza da sunmamız gerekiyor. Yarının yöneticileri olacak çocuklar, küçük yaştan kazanmış oldukları bilişim vizyonu ile çok daha iyi şeylere imza atacaklar.” Yaratıcılığı ticari ortama taşımada eksikliklerimiz var İnovasyon konusunu tekrar gündeme getiren Şatana, bunun Türkiye’de eksikliğini çok hissettiğimiz bir konu olduğunu ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizler bireysel olarak çok yaratıcı bir toplumun çocuklarıyız. İnovasyon; yaratıcılığı ticari ve sürdürülebilir bir ortama taşımak ama orada bir eksiklik var. Türkiye’de ‘startup’ların sayısının yükselmesi umut verici ama yeterli değil. Yerli firmalarımızı artık ön taraflara çıkarabilmek için biz de kendimizce bazı tohumlar atmaya çalışıyoruz. Diğer yandan çevreyi korumak adına yeşil bilişimi destekliyoruz.”
14
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Ruşen Göbel Bilgi Birikim Sistemleri, çözüm ortaklığı yaptığı IBM’in çözümlerini tanıttığı bir etkinlik gerçekleştirdi. Etkinlik sonrası, Bilgi Birikim Sistemleri Genel Müdürü Bekir Alp Sayın’a, IBM FlashSystems ve IBM İş Uygulamaları Çözümleri tanıtımından hemen sonra sorularımızı yönelttik. n BBS, bilişim sektöründe kendini nasıl konumlandırıyor? Bilgi Birikim Sistemleri, 1992 yılında kurulan bir bilgi teknolojileri şirketidir. Müşterilerimizin bilgi teknolojileri alanındaki ihtiyaçlarına uçtan uca cevap vermeye çalışan bir yaklaşımla sektörde yer alıyoruz. Bu anlamda sistem entegratörüyüz. Sektördeki 23 yıllık bir firma olarak kendimizi orta büyüklükteki bir bilgi teknolojisi şirketi olarak tanımlıyoruz. n Müşterilerinizin büyüklük açısından ağırlığı hangi yönde? Biz sektör anlamında ülkemizde iş yapan bütün sektörlerden müşteriye sahip bir teknoloji şirketiyiz. Büyüklük sorusundan önce bunu belirtmek istedim. Bu anlamda hizmet sektöründe de üretim sektöründe de çalışan müşterilerimiz var. 23 yıl gibi uzunca bir süredir çalıştığımız için KOBİ anlamında sektöründe iş yapan firmalardan da müşterilerimiz var, kurumsal anlamda çok büyük sayıda çalışanı olan müşterilerimiz de portföyümüzde yer alıyor. Müşteri sayımızın içinde ağırlık değerlendirmesi yapacak olursak daha çok orta büyüklükte firmalarla iş yapıyoruz. Bu anlamda çalışan sayısı ile 500 arasında olan firmalarda eşit olarak bir müşteri dağılımına sahip olduğumuzu söyleyebilirim. n Bugünkü etkinlikte ne tip hizmetlerden bahsedildiğini kısaca özetleyebilir misiniz? Bugünkü etkinliğimizin en temel amacı, bilgi teknolojilerinin son 3 yıldır içine girmiş olduğu dönüşüm dinamiğini paylaşmak ve bize göre bu dönüşüm dinamiğinin dünya ölçeğinde sürükleyicilerinden biri olan IBM firmasının bu süreçteki yerini ve stratejisini anlatmak. Bu genel çerçeve
15 - 21 HAZİRAN 2015
Kurumsal sosyal medya işleyişi hızlandırıyor IBM’in Connections sistemini kullanan şirketlerde tedarikçiler, yöneticiler ve çalışanlar arasındaki bürokrasi azalıyor. içinde biz, IBM firmasının çözümler portföyünde yer alan üç temel ürününe yer verdik. Bunlardan iki tanesi IBM’in yazılım çözümleri portföyünde olan kurumsal içerik yönetimi çözümleri ve bilgi güvenliği alanında kurumsal kimlik ve erişim yönetimi çözümleri. Üçüncü konumuz da IBM’in donanım ürünleri portföyünde yer alan ve bizim bilgi yedekleme, depolama konusu diye tabir ettiğimiz FlashSystem çözümlerinin anlatılması. n Etkinliğinizde “Kurumsal Facebook” diye bir konudan bahsedildi. Bu konuyu açabilir misiniz? Yaklaşık 6 sene önce IBM’in çözüm ortaklarına ve müşterilerine yönelik yapmış olduğu bir tanıtım toplantısında Social Business kavramıyla karşılaştım. Uzunca bir süre bu kavramın ne anlama geldiğini anlamakta güçlük çektim. Fakat daha sonra belli örnekler oluşmaya başladıkça şunları anladım: Bir kurumun günümüz dünyasında iş yaparken alışkanlıkları, teknolojinin gelişmesiyle birlikte bir hayli değişti. Bugün hepimiz ofisimize gittiğimiz zaman önümüzdeki işlerimizi yaparken ayırdığımız belirli bir zamanı da internet ortamında ve özellikle sosyal paylaşımların olduğu ortamlarda bu vakti değerlendiriyoruz. Bu ortamlarda yalnızca kendimizle ilgili paylaşımlar değil, aynı zamanda işimizle ve şirketimizle ilgili de paylaşımlar yapıyoruz. Mesela bugün yaptığımız tanıtım toplantısını buraya gelen arkadaşlarımız kendi Facebook veya LinkedIn sayfalarında arkadaşlarıyla paylaşıyorlar. Demek ki günümüz dünyasında insanlar, hayatlarının belli alanlarını başkalarıyla sosyal ağlarda paylaşma ihtiyacı hissediyor. Ve bu ihtiyaç, iş yapış tarzlarımızda etkileyen bir değişime yol açıyor. Belli şirketler buradan
Bilgi Birikim Sistemleri Genel Müdürü Bekir Alp Sayın şu sonuçları çıkarıyorlar: “Bizim daha verimli iş yapabilmemiz için hem çalışanlarımızın bilgilerini, tecrübelerini paylaşabilmeleri hem de müşterileriyle ya da tedarikçileriyle bu paylaşımları yapabilmelerine kurumsal olarak ortamlar sağlamamız gerek”. Dolayısıyla siz o kuruma ait bir sosyal ortam oluşturduğunuz zaman, o kurumun mensupları olan çalışanları ve yöneticileri o sosyal ortamda tıpkı bireysel olarak Facebook’ta yer aldığımız gibi bir yere sahip oluyorlar. O sosyal / kurumsal ortam, kendisini müşterilerine ve tedarikçilere açtığı zaman onlar da o ortamda bir yere sahip oluyor. Böylece işin içinde bir sıkıntıyla karşılaştığımız zaman, bahsettiğimiz sosyal ortamda o sıkıntıyı daha önce yaşamış kişilerin nasıl
çözüm bulduklarına dair tecrübelerini paylaşmalarını sağladığımızda, çok hızlı bir biçimde işle ilgili bu sıkıntıyı çözmelerine imkan sağlamış oluyoruz. Bunu müşterilerle veya tedarikçilerle tecrübe paylaşımına dönüştürdüğümüz zaman işin yapılma hızı artıyor. Tabii bu aynı zamanda kurumsal kültürün gelişmesine de hizmet ediyor. Özellikle büyük organizasyonlarda çalışanların müşterileriyle ve tedarikçileriyle sosyal paylaşımlarda olması, aidiyet duygusunu, işe sahip çıkma duygusunu, işi severek yapma duygusunu geliştiriyor. IBM, kurumların bu ortamları oluşturmasını sağlayan bir teknoloji platformunu da çözüm portföyüne katmış durumda. Bunun ismi de Connections. Connections’ı bir platform
olarak kurduğunuz zaman o ürünün üstünde siz, o kurumsal / sosyal ağı ne yönde tasarlamak istiyorsanız o tasarımı gerçekleştirip güvenli bir şekilde kullanıma açabiliyorsunuz. n Etkinliğinizde bu sistemlerin kurulum maliyetlerinin düştüğünden bahsetmiştiniz. Konuyu biraz açar mısınız? Bundan 10 yıl önce bu tür büyük yazılım projelerini yapmak yüzbinlerce dolardan başlayan, kurumun büyüklüğüne göre milyon dolarlar mertebesine ulaşan projeler oluyordu. Bu teknoloji ürünleri yeni üretilmiş olduğu için arkasında çok büyük Ar-Ge maliyeti söz konusu oluyordu. Ayrıca bunları kurabilecek insan gücü de sınırlıydı. Fakat teknolojinin gelişim hızı bu ürünlerin çeşitlenmesini ve ürünleri kurabilecek eğitimli insan sayısının artmasını beraberinde getirdi. Kurumun büyüklüğüne bağlı olarak küçük ve orta ölçekli bir şirket, bugün burada anlattığımız bir kimlik erişim projesini çok rahat bir şekilde 40.000 dolarların altında bir maliyetle şirketine kurabiliyor. İçerim yönetimi ortamlarını yine 20.000 – 30.000 dolarlık bir maliyetle küçük ya da orta büyüklükteki bir şirket kullanabiliyor. 5 sene önce bu işleri konuşmaya başladığımız zaman bu rakamlar, 100.000 doların üzerinde telaffuz ediliyordu. Dolayısıyla o dönemler bunları kullanabilen şirketlerimizin sayısı daha az idi. Ama bugün artık daha uygun maliyetlerle uluslararası bir teknoloji üreticisinin üretmiş olduğu platformlara sahip olabiliyorsunuz. n Bu maliyet düşüşü hakkında ortalama bir oran verebilir misiniz? Bunu zamanla beraber konuşmak lazım. 10 yıl öncesine göre maliyet 4’te 1’ine düştü. 5 yıl öncesine göre yarısına düştüğünü söyleyebilirim. Zaman ilerledikçe sahip olma maliyetleri düşüyor. Tabii sıfır da olmayacaktır. Bunun da geldiği bir “son nokta” olacaktır ki bugünkü fiyatlar, bahsettiğimiz son noktaya yakın. Günün sonunda burada bir kurulum işçiliği de var. Onu sıfırlamamız mümkün değil tabii ki.
15 BThaber
DOSYA
Güvenlik
15 - 21 HAZİRAN 2015 www.bthaber.com
Siber saldırılar teknoloji ile birlikte yeniden şekil alıyor Ekrem Uçman
Teknoloji dünyasının yaşadığı hızlı dönüşüm her sektörü yeniden şekillendirdiği gibi siber saldırganlara da yeni hareket alanları yaratıyor. Yeni nesil teknolojilerin şirketler, kurumlar ve son kullanıcılar tarafından büyük bir hızla benimsenmesiyle birlikte siber saldırganların yöntemleri de yeniden şekillenirken, yeni nesil güvenlik tehditlerine karşı bilinçsiz olan bu
yapılar risk altında kalıyorlar. Özellikle bankacılık, iletişim, enerji ve savunma sektörleri yeni nesil saldırıların odak noktasını oluştururken, hızlı bir devinim içerisinde olan teknolojiyle birlikte bu yeni nesil saldırıların alanı giderek genişliyor. Devletler özellikle enerji ve savunma sektörlerine gelebilecek saldırılara karşı siber savunma ekipleri kurmaya başladıkları gibi
karşı ataklar yapmaktan geri kalmıyorlar. Bunun yanı sıra şirketlere yapılan saldırılar da önceki yıllara göre giderek artıyor. Mobil cihazlara yönelik tehditler ekosistemin gelişmesine paralel olarak artarken, bu konuda iyi bir şirket içi mobil cihaz güvenlik prosedürü oluşturamayan şirketler siber saldırganlar için hedef tahtası haline geliyorlar. Bunun yanı sıra
kişisel cihazlarının güvenliğine yeterince önem vermeyen son kullanıcıların da özellikle geçtiğimiz yıl büyük sorunlarla karşılaştığına şahit olduk. Geçtiğimiz yıl birçok ünlü ismin özel fotoğrafları ve kişisel bilgileri yetersiz şifreler yüzünden ele geçirirken, bu konunun ciddiye alınmaması benzer sorunlar için davetiye çıkartmaya devam ediyor.
16
DOSYA
BThaber
GÜVENLİK
15 - 21 HAZİRAN 2015
Siber güvenlik sektörü büyüme ivmesi içerisinde Günümüzde şirketlerde ve ofislerde yepyeni bir dönem başladı. Kurumsal dünyada şirketleri bekleyen siber tehlikeler ve bunlara karşılık alınması gereken tedbirler de değişiyor. Kurumsal güvenlik tehditleri artık sadece zararlı yazılımlardan ibaret değil. İnternete sadece ofis ya da evlerimizdeki dizüstü bilgisayarlarımızla bağlandığımız günler oldukça geride kaldı. Bugün internete erişim için her evde ortalama dört-beş cihaz var. Kişisel bilgisayarlarımız, tabletlerimiz ve akıllı telefonlarımızla sürekli internetteyiz, sürekli çevrimiçiyiz. Mobil olmak ve cihazların gün geçtikçe küçülmesi, kurumsal hayatın son dönemlerinin en önemli trendlerinden. Giderek küçülen cihazlar ile kurumsal çalışanlar artık dünyanın her noktasından internete erişebildiği için, artık ofisler terkediliyor ve esnek çalışma yöntemleri yerleşiyor. Kurumlar bilgilerini sadece bilgisayarlarda bulundurmuyor çalışanlarının her an kaybolmaya ya da çalınmaya müsait akıllı telefonlarında da çok önemli kurum bilgileri tutuyorlar. Hiçbir işletim sistemi tam anlamıyla güvende sayılamaz Saldırganların neredeyse sadece Windows’a odaklandıkları günler de çoktan geride kaldı, Mac’ler ve mobil işletim sistemlerine saldırılar arttı. Kaspersky Security Network her ay,
Kaspersky Lab Türkiye Ülke Müdürü Sertan Selçuk
insanların hassas kişisel ve finansal bilgilerini vermeleri için ikna etmeyi hedefleyen 137 binden fazla yeni kimlik avcılığı sitesi tespit ediyor. Dolayısıyla tehdit küçümsenmeyecek oranda, alınması gereken tedbirler de ertelenemeyecek boyutta. Önümüzdeki dönemde de siber saldırılar artarak ve en önemlisi de çeşitlenerek devam edecektir, bunu öngörmek hiç zor değil. Sektörü en zorlayan konu; siber suçluların gelişen yetenekleri ve her geçen gün saldırılar için yepyeni yollar keşfetmeleri oluyor. 2015’in geri kalanında yine şaşırtıcı hamleler gelecektir
“Bulutu siber suçlular da kullanıyor” Siber suçlular, bulut bilişim hizmetlerinden de yararlanıyor. Bulut hizmetlerinin güvenlik açıkları kişisel verilerin güvenliğini tehlikeye atabiliyor. Aynı zamanda, bulut teknolojilerini tasarlandıkları kullanım amaçları dışında kullanmak da büyük zararlar verebiliyor. Bulut tabanlı dosya depolama hizmetlerinin İnternet kullanıcıları arasında uzun zamandır popüler olmasına rağmen, bu tür hizmetlerin tartışılmaz kolaylığı bir dereceye kadar içerdikleri risklerin sayısı ile dengeleniyor. Örneğin, birçok
Hedefe yönelik saldırı modeli revaçta Günümüzün saldırıları bundan birkaç sene önceki saldırılara göre çok daha sinsi ve amaca yönelik bir hal aldı. Bundan dolayı da zamanında tespit edilmesi zor bir hale geldi. Çoğu firma bu saldırılara ait olay kayıtlarını göremediklerinden dolayı, bu tehditlere hazırlıklı oldukları yanılgısına kapılabilmektedir. Ancak bariz bir saldırı sonucu ile karşılaştıklarında, örneğin belli başlı dosyaların şifrelenmesi ve açılamaması gibi durumlarda, bunun farkına varmakta ve önlem almaya başlamaktadırlar.
Prolink Teknik Ekip Lideri Engin Şeref
Kurumsal ve kişisel kullanım ayrışmalı Mobil cihazlarda mutlaka şifre olmalıdır. Kurumsal cihazlar ile kişisel cihazların ayrımı yapılabilmelidir. Kurumsal mobil cihazların erişimleri ile kişisel cihazların erişimleri network bazında ayrıştırılmalıdır. Bunun yanında kurumsal uygulamaların ayrımı yapılabilmeli ve mümkünse bir container yapısında şifrelenmiş olarak tutulmalıdır. Kurumsal kaynaklara erişimler şifreli bir kanal üzerinden güvenli olarak yapılabilmelidir. Mobil cihazlar üzerinde mümkün
olduğunca veri tutulmalı, tutulması gerekliyse bunların yedeklerinin alınması sağlanmalıdır.
kullanıcı uzman tavsiyelerine kulak vererek pasaport ve diğer belgelerini depolamak üzere buluta tarıyorlar; ancak bazen hizmetin güvenlik açıkları kişisel verilerin güvenliğini tehlikeye atabiliyor. Aynı zamanda, bulut teknolojilerini tasarlandıkları kullanım amaçları dışında kullanmak daha büyük zararlar verebiliyor. BYOD halen büyük bir soru işareti BYOD (Bring Your Own Device) akımı özellikle son iki yılda iş dünyasının en önemi trendleri arasında, doğal olarak güvenlik konusunu da etkiliyor. Kaspersky Lab ve B2B International’ın ortak çalışmasıyla gerçekleştirilen araştırmalar, günümüzün iş dünyasında yükselen bu trendi göz ardı etmenin imkansızlığını da kanıtlıyor. Bu araştırmalardan çıkan Türkiye sonuçlarına göre, katılanların yaklaşık yüzde 47’si BYOD uygulamasının önümüzdeki yıllarda kurumsal güvenlik için bir tehdit oluşturabileceği konusunda hemfikir. Yine katılanların yüzde 42’si mobil güvenliğin yükselen bir problem olduğunu düşünüyor. Buna karşılık Türk şirketlerin yüzde 52’si gelecekte çalışanların kendi cihazlarını ofise getirmelerini destekleyeceğini açıklıyor.
18
DOSYA
BThaber
GÜVENLİK
15 - 21 HAZİRAN 2015
“Güvenlik teknoloji yatırımlarında öne çıkıyor” Siber güvenlik şu anda organizasyonların 1 numaralı teknoloji yatırımı konumunda bulunuyor. Sektörlerden bağımsız olarak BT yöneticilerinin yüzde 80’inden fazlası, siber güvenlik yatırımlarının kritik ya da yüksek önceliğe sahip olduğu görüşünde birleşiyor. Finans sektöründe bu oranın yüzde 90’ın üzerine çıktığını da hatırlatalım. Siber tehditler dönüşüm kaydederken, aynı şekilde güvenlik önlemleri de değişiyor ve gelişiyor. Bu nedenle “yeterince hazırlıklı” olmaktan söz edebilmek için değişen tehditlere karşı koyabilecek güncel güvenlik önlemlerinin uygulama konması gerektiğini söyleyebiliriz. Mobil cihaz yönetimi olmazsa olmaz! Mobil cihaz yönetim kontrollerinin doğru biçimde belirlenmesi ön koşuldur diyebiliriz. Zararlı ya da zararlı olma potansiyeli içeren yazılımların “root edilmiş” ya da “jailbreak” yapılmış cihazlara yüklenmesi engellenmeli; sadece yönetilen bir cihazın güvenli cihaz olabileceği unutulmamalı. Ek olarak tüm TCP/UDP protokolleri kontrol altına alınmalı, sabit disk (boot sektörü dahil olmak üzere) ve cihaza takılı SD/hafıza kartları varsa tamamen şifrelenmeli. Kurumlar ve şirketler kendilerini sorgulamalı Başta KOBİ’ler olmak üzere, Türkiye’deki şirketler veri güvenliğine ilişkin ihtiyaçlarını değerlendirmek için öncelikle şu sorulara yanıt vermeliler: • Ürün ya da süreç know how’ının rakipsiz bir satış noktası olduğu özel bir alanın ya da düzenlemelere tabi olan pazarın bir parçası mıyız? • Müşteri verisini kaybedersek cezaya tabi miyiz?
CSC Türkiye Genel Müdürü Alev Alp Esen • Fikri mülkiyetimizi kaybetmemizin sonuçları neler olur? Bunları kontrolsüz bir ortamda yayınlanırken görme olasılığı var mı? • Kullandığımız BT altyapısı işimizin başarılı olmasında ne kadar önemli? Eğer bu sorular KOBİ’nin ana işini etkileyen faktörlere işaret ediyorsa, veri güvenliğine ilişkin şu koşullar göz önünde bulundurulmalı: • İhlalleri engelleyen ağ güvenliği • Zararlı yazılımları etkisiz kılan çözümler • Bulut ve mobil güvenlik çözümleri • Veri kaybını önleme çözümleri (İyi şifreleme ile başlar ve bir DLP (Data loss prevention) sistemi kullanımına dek gidebilir) • Kimlik ve erişim yönetimi çözümleri
Şirketler maliyet odaklı düşünmeyi bırakmalı Tehditlerin çok farklılaştığı siber güvenlik dünyasında özelleştirilmiş saldırıların ön plana çıktığını ve bu saldırıları durdurmanın olaya bütünsel bir yaklaşımla bakan çözümlerle başarılı olduğunu görmekteyiz. Malasef kurum ve şirketlerimiz çoğunlukla çözüm odaklı yaklaşım sergilemek yerine maliyet odaklı bir anlayış ile ilerledikleri için de bu konularda yeterince hazırlıklı değiliz. Bulut platformunu kullanmaya niyetli tüm kurum ve şirketlerin öncelikle güvenlik odaklı bir yaklaşımla çözümleri incelemeleri gerekmektedir. Bulut platformunda sadece kendi uygulama ve verilerinin aktarılabileceği, erişim ve denetim mekanizmalarının en üst düzeyde kullanıldığı, gereksiz erişimlerin engellendiği ya da engelleme yapılamayan durumlara karşı en üst düzeyde, gerektiğinde mahkemede delil olarak kullanılabilecek yetklinlikte, her türlü aktivitenin kayıt altına alınabildiği sistemler tercih edilmelidir. Bu sayede verilerinizi korumak ve denetlemek mümkün olacaktır. “BYOD artık bir norm haline geldi” BYOD çalışanlara istedikleri cihazları kullanma esnekliği getirdiği gibi yanında bir çok güvenlik riski getirmektedir. Bundan dolayı mobil cihaz yönetim sistemleri bu güvenlik zaaflarını yönetmek için kullanılması gerekir. Mobil cihaz yönetimi sistemleri üzerinden cihazlar üzerinde kullanılan kurumsal uygulamalar kontrol altına alınmalı ve kurumsal bilgilerin güvenli sağlanmalıdır. Cihazlara ve uygulamalara girişlerde kullanılan şifreler için yüksek güvenlikli prosedürler belirlenmeli, mümkün olan yerlerde bu cihazlara biyometri kullanılarak girilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca cihaz takibi ve gerektiğnde cihazların kaybolması/ çalınması durumunda cihaz bilgisinin silinmesi için gerekli koşulların önceden belirlenmesi gereklidir. Sadece KOBİ’ler değil Türkiye’de sadece KOBI’ler değil genel olarak veri güvenliği konusunda yatırım yapılmasında tüm
Ölçsan Genel Müdürü Burak Sondal şirketler çekingen bir davranış sergileniyor. Bunun en büyük nedeni olarak yeterli güvenlik önlemi sağlayan çözümlerin, dışa bağımlı bir şekilde sunulmasından kaynaklı çözümlerin maliyet analizinde çok yukarıda olması gösterilebilir. Ekonomik olduğunu söyleyen çözümlerin de yeterli seviyede güvenlik gereksinimlerini sağlayamamasından kaynaklı kötü olaylar firmaların yatırım yapma konusunda çekingen davranmasını getirmektedir. Öncelikle teknolojik çözümlerde güvenlikten ödün vermeden maliyet avantajı sağlayan yerel teknolojiler ile çözüm odaklı yaklaşan açık kaynak çözümlere yönelmeleri daha uygun olacaktır. Güvenliği biyometri şekillendiriyor PIN numaraları, şifreler, kartlar ve bunun gibi daha bir çok güvenlik için alınan önlemler günümüz teknolojisinde çözümlenip kırılabilmektedir. Devamlı güncellenmesi ve yanımızda taşınması gereken bu unsurların yerini dünyada yeni yeni duyulan ve farkında olmadan hızla yayılan biyometrik güvenlik çözümleri almaktadır. Bir çok sektörde şimdilerde yerini alan biyometrik çözümlere, nüfusun bu kadar yoğun olduğu, kimlik tespitinde en güvenilir ve doğru sonucu veren bu sistemlere sanıldığından çok daha fazla ihtiyaç vardır. En büyük avantajı; çok büyük bir ürün yelpazesi ve seçeneğini sunmakla beraber, günlük hayatımızda yanımızda hiçbir objeye gerek kalmadan veya şifre gibi hatırlanması gereken şeyleri bir yere bırakıp, sisteme daha hızlı ve güvenli olarak erişim şansını bizlere sunar.
20
DOSYA
BThaber
GÜVENLİK
15 - 21 HAZİRAN 2015
“Yeni nesil tehditlere karşı hazır değiliz” İnternet ve mobil cihaz kullanımının yaygınlaşması ve birlikte iş dünyası yepyeni güvenlik tehditlerinin odağı haline geldi. Günümüzde en büyük bilgi güvenliği tehditleri mobil cihazlar başta olmak üzere içeride çalışanların hatası ihmali ve kötüye kullanımı, henüz güvenliği kesin olmayan teknolojilere hızlı geçiş ve sosyal medyadaki bilinçsiz kullanımı sayabiliriz. Bunların dışında daha organize yapılan saldırılar arasında da radikal organizasyonlar, aktivistler, suç örgütleri, yabancı istihbarat servislerinin faaliyetlerini sıralayabiliriz. Geleneksel yöntemlerin yetersiz kaldığı bu siber tehdit ortamında sürdürülebilir bir siber güvenlik ancak yeni nesil bilgi güvenliği teknolojilerine yatırım yapmakla mümkün olabilir. Siber saldırılara ve tehditlere karşı şirketler henüz yeteri kadar hazır değil. Tehditlerle ilgili ön bilgi toplama, tespit ve analiz etme, tehdite müdahale etme aşamalarında şirketler yetersiz kalıyor. Yapılan araştırmalara göre şirketlerin yüzde 30’unun olası tehlike anında uygulayacağı bir güvenlik politikasının olmadığını, yüzde 60’a yakınının ise mevcut güvenlik planlarını güncellemediklerini görüyoruz. Ayrıca şirketlerin yüzde 55’inin de kendi kritik bilgilerini henüz tam tanımadıklarını ve olası bir tehdit sırasında öncelikli hangi bilgilerini kurtaracaklarını bilmedikleri ortaya çıkmış durumda. Buluta geçişte iş ortağı seçimi çok önemli Bulut bilişim, gelecekteki bilgi güvenliği sistemlerimizin de belirleyicisi konumunda. Şirketler bulut bilişime geçiş ve bilgi güvenliği uygulamalarında sağlam ve güvenilir bir hizmet sağlayıcı iş ortağı seçimi yapmak durumunda. Bulut hizmeti alacağı şirketi çok iyi araştırmalı, güvenilirliği konusunda yetkin ve sertifikalı olup olmadığından emin olmalı. Örneğin; bulut bilişim hizmetini veren iş ortağının hizmet esnasında ne kadarlık kesinti yapabileceği konusunda rapor sunması bile talep edilebilir. Şirketlerin buluta taşıdıkları verileri şifrelemesinde büyük yarar var. Bu şifrelemenin bulut sağlayıcının sunduklarından biri olmaması gerekiyor. Zira buluta sızabilen saldırganların o sistemin şifreleme altyapısını da aşma ihtimalleri yüksek görünüyor. Bu nedenle şirketler güçlü şifreler belirlemeli. Türkiye’de şirketlerin (özellikle KOBİ) veri güvenliği konusunda yatırım yapma konusunda çekingen davrandığını görüyoruz. Bu konuda şirketlere ne gibi önerilerde bulunuyorsunuz? Şirketler günümüzde siber güvenlik tehditlerinin ve bilgi güvenliğinin öneminin farkında ancak bu konuda bütçe ayırmak, uzman insan kaynağına yatırım yapmak ve bir iş ortağıyla çalışmak konusunda zorlanıyor. Dijital dönüşümden uzak durmak mümkün değil ve şirketler bu konuda yatırım yapmaktan çekinse dahi
İşnet Güvenlik Sistemleri Kıdemli Uzmanı Ahmet Selvi mevzuat ve yasal düzenlemeler bunu gerekli kılıyor. Şirketler basit ve temel bazı güvenlik kurallarına uyum göstererek daha güvenli olabilirler. Bunlar: • Güncel bir antivirüs programı kullanmak ve bu programların güncellemesini sürekli açık tutmak • Lisanssız ve güncel olmayan işletim sistemi kullanmamak • Mutlaka düzenli ve profesyonel veri yedeklemesi yapmak • Güvenlik duvarı uygulaması kullanmak • Cep telefonlarında antivirüs programı kullanmak • Basit şifreler yerine karmaşık şifrelemeyi tercih etmek • ADSL modem şifrelerini değiştirmek.
Acronis Türkiye Müdürü Nihat İmşir
“Sorgulama sürecinden geçmeden hizmet seçilmemeli” Kurumların bulut bilişime geçiş trendi yükselen bir ivmeyle devam ediyor, ancak bulut üzerindeki verilerin korunmasına yönelik artan hassasiyet bulut hizmetinin seçiminde ciddi sorgulamalar yapılmasını da zorunlu kılıyor. Yapılacak sorgulamalarda bulut hizmetinin satın alınacağı servis sağlayıcının gerek sunduğu hizmet gerekse bulut altyapısı açısından deneyimli ve başarılı bir geçmişinin olması, Hizmet Seviye Anlaşmaları’nın (SLA) varlığı ve buna uyum sağlanması kontrol edilmelidir. Verilerin, buluta ya da buluttan transferinde, kabul edilen standartlarda kriptolandığından, kullanıcı adı/şifre ile girişin varlığından emin olunmalıdır. Servis sağlayıcının kullanılan tüm güvenlik sistemini kapsamlı ve anlaşılır biçimde anlatması istenmelidir. Bulutlar farklı ülkelerde yer alan sunucularda barındırılıyorsa söz konusu devletlerin genel ya da farklı endüstrilere yönelik düzenlemeleri araştırılmalıdır. Son önemli nokta ise verilerin yedeklenmesidir. Verilerin iki katmanda, hem kurum ortamındaki sistemlere hem de buluta yedeklenmesi veri korunması açısından son derece önemlidir. “İzinler atlanmamalı” Kurumların mobiliteye geçişinde mobil kullanıcıların kurumsal dosyalara, dokümanlara
ve diğer dijital varlıklara erişiminin ve bunların gerek kurum içindeki çalışanlar gerekse kurum dışındaki iş ortakları ya da müşterilerle paylaşımının BT birimlerinin tam kontrolünde, belirli izinler dahilinde gerçekleştirilmesi önem taşıyor. BT birimleri mobilite için seçecekleri çözümde öncelikle kurumun güvenlik politikalarını ve kontrollerini kullanıcı, uygulama ve veri bazında tanımlayabilmelidir. Kullanıcıların ilgili dokümanlara erişim, senkronizasyon, kullanım ve paylaşım yetkilendirmeleri detaylı biçimde yapılabilmelidir. Bu bağlamda seçilecek çözümün BT birimlerine hem içeriği hem de kullanıcı hareketlerini tam kontrol edebilme imkanı vermesi önemlidir. Acronis’in Acronis Access Advanced Güvenli Mobil Veri Erişim ve Paylaşımı çözümü mobil kullanıcıların herhangi bir mobil cihazdan ihtiyaç duydukları dosyalara güvenlik endişesine yer bırakmadan erişmelerine, dosya senkronizasyonu gerçekleştirebilmelerine ve paylaşımına imkan vermektedir. Çözümler müşteri ortamına kurulduğundan BT yönetimleri içeriği eksiksiz biçimde kontrol edebilir, güvenlik ve uygunluğun sağlanmasını, çalışanların kendi cihazlarından kurumsal sistemlere güvenli bir biçimde bağlanmasını (BYOD) güven altına alabilir.
THE POWER OF PROTECTION
BUGÜNÜ KORUR, GELECEĞİ GÜVENCE ALTINA ALIR Kaspersky Security Solutions for Enterprise Gittikçe sofistike ve karmaşık hale gelen tehditler, BT güvenliğine çok katmanlı bir yaklaşım getirmeyi zorunlu hale getirmektedir. Bu yaklaşım, hem bildiğiniz hem de farkında olmadığınız tehditlere karşı kapsamlı bir algılama işlevi ve koruma sağlayan entegre teknolojileri bir araya getirmelidir.
kaspersky.com/enterprise #EnterpriseSec
Günümüzün sofistike siber suçlularının bir adım önünde olmak için hem güvenlik istihbaratı hem de proaktif teknoloji gerekir. Dünyanın en gelişmiş saldırıları hakkındaki anlayışımız ve bunları algılayabilme kabiliyetimiz, kuruluşunuzu bugün ve yarın koruyabileceğimizden emin olmamızı sağlayan öğelerdir.
22
DOSYA
BThaber
GÜVENLİK
15 - 21 HAZİRAN 2015
ESET Türkiye Satış Müdürü Barbaros Akkoyunlu
Kobil Türkiye Ülke Müdürü Ümit Yaşar Usta
Korsan ürünler siber saldırılara davetiye çıkartıyor
Yeni nesil iş süreçleri güvenlik tehditlerini de değiştiriyor
Türkiye’de kurumlara yönelik saldırılara baktığımızda, hem son kullanıcıları hem de bu yolla kurumları hedef alan fidye yazılımlarının fazlasıyla öne çıktığını görüyoruz. Cryptolocker olarak tanımlanan şifrefidye yazılımları, kötü amaçlı yazılım geliştiricileri için ana işlerden biri haline gelmeye başladı. Cryptolocker zararlı yazılımı, e-posta kutusuna gelen sahte telefon faturası veya kredi ekstresi görünümünde eklenti dosyalı bir mail ile bulaşıyor. Kişi merak ederek, eklentiyi açıyor ve böylece virüsü bulaştırıyor. Cryptolocker saldırıları daha çok bireyselmiş gibi görünüyor ama kurumlardaki bilgisayarların önünde de bireyler var. Dolayısıyla bu zararlılar, kurumsal sistemlere sızıyor. Maalesef Türkiye, bu konuda en çok hedef olan ülkelerin başında geliyor. Örneğin 2014’ün Kasım ve Aralık aylarında gerçekleşen Crytolocker saldırısında Türkiye, 11 bin 700 adet etkilenen sistemle, en fazla saldırıya uğrayan ülke oldu. Bunun en büyük nedenlerinden biri Türkiye’de hem bireysel hem de kurumsal kullanıcılarda korsan ürün kullanımının yaygın olması. Mobil cihazlar siber saldırganların hedefinde Mobil cihazlar son iki yıldır artan bir ivmeyle önemli siber hedef noktaları haline dönüştü. Geleneksel saldırı yöntemlerinin neredeyse tamamı artık mobil cihazlara uyarlanır hale geldi. Kötü amaçlı yazılımların gelişimi göz önüne alındığında mobil cihazlara yapılan saldırıların artarak sürmesi bekleniyor. Artık mobil cihazlarımızda bilgisayarımızda gerçekleştirdiğimiz her şeyi yapabildiğimiz gibi aynı zamanda internet bankacılığı için şifre üretmek gibi bilgisayarımızda
yapamadığımız ekstra özellikleri de kullandığımızı unutmamalıyız. Dolayısıyla mobil cihazlarımız mutlaka mobil güvenlik yazılımlarıyla korunmalı. Bunun yanı sıra çift faktorlü koruma gibi, ekstra güvenlik katmanları eklenmeli. Çift faktörlü koruma, şirket verilerine ulaşırken, tıpkı online bankacılıkta olduğu gibi SMS ile telefona özel şifre göndererek, verilere ulaşılmasını sağlıyor. Ayrıca kullanım sırasında bazı özelliklere de dikkat edilmesi gerekir. Herkese açık Wİ-Fİ noktalarında, mobil cihazlarla finansal işlemlerin ya da online alışveriş yapılmamasını tavsiye ediyoruz. Böyle alanlarda, sistemin kimin tarafından görüntülenebildiği belirsiz olabilir. Saldırılara karşı bilinç artıyor Yaşanan dijital saldırılar karşısında KOBİ’ler de daha ilgili ve dikkatli olmaya başladı. Ancak bu, maalesef yeterince korunaklı olduğumuz anlamına gelmiyor. Çünkü maalesef kurumsal düzeyde de önemli miktarda korsan (crack) ürün veya güncel olmayan yazılımlar kullanılıyor. Oysa tehditler sürekli güncelleniyor ve daha zeki versiyonlar üretiliyor. Burada hem Eset hem de sektör olarak çabamız, özellikle kurumsal kullanıcıları mümkün olduğu kadar lisanslı, güncel ve proaktif yani gelişen tehditlere karşı sürekli güncellenen saldırılara karşı cevap verebilecek ürünlere yönlendirebilmek. Az önce de aktardığım gibi, bir günde 250 bini aşkın yeni zararlı yazılım dijital dünyaya salınıyor. Bu denli yoğun bir saldırıya manuel ya da güncel olmayan yazılımlarla karşılık vermek mümkün değil. Antivirüsün dışında işletim sisteminin ya da Adobe veya Java gibi programların güncel yazılımlarının kullanılması, sistem yamalarının yapılması, korunmak adına çok önemli.
Ülkemizde veri güvenliğine yönelik bilincin günden güne arttığını memnuniyetle gözlemliyoruz. Bu alanda dünya çapında uygulanan standartların daha hızlı bir şekilde yaygınlaşması gerekiyor. Şu anda bizim güvenli bankacılık konusunda işbirliği yaptığımız birçok banka, internet ve mobil bankacılık güvenlik ürünlerini kullanıp bunların kullanım yöntemlerine dair müşterilerini eğitiyor ve olası dolandırıcılık ya da hırsızlık suçlarının önüne geçmeyi başarıyor. Fakat daha fazla sektörün BT, ağ ve cihaz güvenliğine odaklanması gerekiyor çünkü teknolojilerle birlikte iş dünyası da değişiyor. Aslında mobil dünyanın gelişimi ve tabletler nedeniyle herkesin iş yapma şekli değişmeye başlıyor. Firmalar çalışanların kendi cihazlarından sistemlere bağlanmasına izin vermek durumunda kalıyor. Finans dışı kurumlar mobil ödeme çözümleri geliştiriyor. Güvenlik riskleri teknolojiden daha hızlı gelişiyor Mobil platformun genişlemesi ve Kendi Cihazını Getir (BYOD) uygulamalarıyla birlikte cihaz çeşitliliği ve kullanımı da arttı. Bireyler artık her an, her yerden ürün ve hizmetlere erişebiliyor, alışveriş yapabiliyor ve iletişim kurabiliyor. Alışveriş ve bankacılık konuları bu dönemde yeni tanım ve dinamikler kazandı. Dolayısıyla içerisinde “ödeme” ve “para transferi” barındıran tüm işlemlerde güvenlik, her zaman olduğundan daha önemli bir kavram haline geldi. Geçmiş dönemlerde iletişim teknolojilerine ve cihazlara yönelik
tehditler bu kadar çeşitli değildi. ATM kartınız kopyalanabiliyor ya da masaüstü bilgisayarlarınızdan girdiğiniz banka internet sitelerindeki hesaplarınızdan para çalınıyordu. Oysa şimdi güvenlik altına almak zorunda olduğumuz çok daha fazla cihaz, yaptığımız daha çok işlem ve kullandığımız daha fazla teknoloji var. Güvenlik riskleri uzun vadede teknolojilerden daha da hızlı bir şekilde evriliyor, gelişiyor. Artık her gün yaptığımız bankacılık işlemleri siber suçların tehdidi altında. Onca yılın birikimini saniyeler içerisinde kaybedebiliriz. Dolayısıyla söz konusu cihazların, kişisel verilerin çalınması, hırsızlık ve benzeri suçlara karşı 7 gün 24 saat güvenli ve denetlenebilir olması gerekiyor. Kurumlar, risk ve önlem algısını her geçen gün yükselterek, çağın gereksinimlerini yerine getiren ve yenilikçi güvenlik çözümleri sunan şirketlerle işbirliği yaparak bu riskleri en düşük seviyeye indirebilir. Hacker gibi düşünmek gerekiyor Bankalar başta olmak üzere tüm işletmeler daha fazla güvenlik için çabalarken, hacker’lar da daha gelişmiş yöntemler geliştirmek için uğraşacaktır. Günümüzde iyi bir güvenlik çözümünün güvenlik işini kullanıcıya bırakmaması ve pek çok saldırıyı otomatik olarak durdurabilmesi gerekir. Bunun için hacker gibi düşünmek, dünyada söz sahibi olan pek çok güvenlik laboratuvarı ile iletişimde olmak, güncel saldırı yöntemlerini takip etmek ve her zaman saldırgandan bir adım önde olabilecek güvenlik mekanizmaları için AR-GE yapmak gerekir.
24
DOSYA
BThaber
GÜVENLİK
15 - 21 HAZİRAN 2015
Samsung Electronics Türkiye Kurumsal Çözümler Kıdemli Müdürü Mustafa Özçilingir
Proline Ağ Çözümleri Yöneticisi Ahmet Eriş
Suç odakları bilişime göz dikti
Güvenlik bir bütün olarak ele alınmalı
Hayatımızdaki ürün ve hizmetlerin, bilgi ile iletişime dayalı hale geldiği ve herkesin kullanabileceği şekilde yaygınlaştığı son dönemde artık birçok işlemi, akıllı mobil cihazlar ve internet aracılığıyla birkaç ‘tık’ ile istediğimiz yerden yapabiliyoruz. Bu teknolojileri, uygun amaçlar için kullanan insanların sayısının artması; ne yazık ki kanun dışı hareket eden çeşitli suç odaklarının da, bilişim teknolojilerine olan ilgisini artırıyor. Bu duruma paralel olarak; tehdit ve riskler de hızla büyümeye devam ediyor. Saldırıların verdiği zararlar; bankacılık, iletişim, enerji, savunma gibi sektörleri de içine alacak şekilde, farklı alanlarda çok büyük kayıpların yaşanabileceği riskleri de beraberinde getiriyor. Özellikle son yıllarda ön plana çıkan mobil cihazlara yönelik tehditlere, veri trafiğini yapay şekilde artırarak; sistemleri işlevsiz hale getiren ağ tabanlı saldırılara ve sosyal mecra üzerinden güvenlik zaafı yaratan faaliyetlere kadar birçok siber tehdit mevcut. Bulut bilişim, büyük veri, makineden makineye iletişim (M2M) gibi yeni teknolojilerin de hayata geçmesiyle, siber tehditlerin çeşitliliği ve karmaşıklığı da artıyor. Bilişim teknolojilerinin güvenlik gereklerine uygun şekilde kullanılmaması, sistemleri siber saldırı tehlikesine açık hale getiriyor. Mobilitiye verilen önem artıyor Günümüzün dinamik iş hayatında özellikle mobil cihazların iş dünyasının ayrılmaz bir parçası haline gelmesiyle birlikte; kurumsal mobilite gereklilikleri ve ihtiyaçları da büyük bir gelişim ve değişim gösterdi. Türkiye’deki kurumların gelecek 3 ila 5 yıl içinde mobiliteye öncelik vereceğini gösteriyor. Bugün birçok firma; çalışan, müşteri ve saha uygulamalarına mobiliteyi de entegre eden resmi politikalar geliştirmiş durumda. Çalışanların kişisel cihazlarından kurumsal kaynaklara erişim sağlanması da bu sürece katkı sağlıyor. Mobilite stratejileri şekillendikçe, kurum çalışanlarına “kendi cihazını getirme” (Bring Your Own Device -BYOD) imkânı sunmak, işletmeler için ihtiyaç haline geliyor. BYOD,
çalışanlar arası işbirliğinin gelişmesine katkıda bulunurken; çalışanların karşılıklı iletişimlerini hızlandırarak performansı arttırıyor. İşletmelerin toplam mülkiyet maliyetini de azaltan BYOD, zaman - maliyet verimliliği sağlanmasına destek oluyor. “Mobil güvenliğe odaklandık” Tüm bu gelişmelerle birlikte Samsung olarak güvenlik konusu bizim de her zaman en öncelikli konu başlığı. Hem çok değer verdiğimiz tüketicilere güvenlik alanında çözümler sağlamak hem de bu alandaki ihtiyaçları karşılamak adına mobil güvenlik yeteneklerini hızla geliştiriyoruz. İş liderlerinin ve BT uzmanlarının artan ihtiyaçlarını karşılayabilecek, alışılmışın dışında ve gelişmiş bir güvenlik platformu sağlamak için derinlemesine çalışarak KNOX güvenlik platformumuzla mobil güvenlikte yepyeni bir çığır açtık. KNOX sayesinde kurumsal müşteriler pazardaki en güvenli mobil platformlardan birini cihazlara önceden yüklenmiş entegre donanım ve yazılım koruması sayesinde anında kullanabiliyorlar. KNOX Workspace, devlet kurumlarının ağlarında bile çalıştırılacak kadar güvenli teknolojisiyle kurumsal ve kişisel verileri ayırabilen, yönetilebilir, cihaz üzerinde çalışan bir mobil güvenlik çözümü. KNOX Workspace sayesinde çalışanların cihazları 7/24 korunuyor ve BT uzmanları mobil cihaz yönetim platformu yoluyla kötü amaçlı saldırılar hakkında gerçek zamanlı veriler elde edebiliyorlar.
Yeni nesil güvenlik duvarlarının hayatımıza girmesiyle birlikte birçok şirket bu tarz ürünler ile kendini güvence altına almıştır. Fakat tehditler ve bulaşma yöntemleri artık çok çeşitli hale gelmeye başladı. Tek başına yeni nesil bir güvenlik duvarı ihtiyaçları karşılamayabiliyor. Şirket içindeki tehditlerin sadece internet ortamında bulaşmadığını düşünerek, güvenliği son kullanıcıdan database güvenliğine kadar bir bütün olarak ele almamız gerekiyor. Bu doğrultuda günümüzde internet çıkış/giriş güvenliğini çok iyi seviyede tutmak yeterli bir güvenlik önlemi olmaktan çıkıyor. Örneğin son kullanıcının bilgisayarına taktığı bir USB’den bulaşan bir malware iç ağınızda ciddi hasarlara neden olabilmektedir. Bu nedenle şirket ağınızı maksimum güvende tutmak için birbiriyle etkileşim halinde olan ve konuşan uçtan uca bir güvenlik çözümü tercih olmaktan çıkıp zorunluluk haline geliyor. Buluta geçmeden önce mevcut ortam analiz edilmeli Şirketlerin veri depolama yatırımı yapmadan önce yapması gereken en temel çalışma, mevcut ortamın doğru şekilde analizini yaptırmaktır. Bu analizde ortaya çıkan veriler doğrultusunda bağlantı ara yüzü, bellek miktarı, disk tipi, kapasite, yazılımlar belirlenmeli ve
bu şekilde kurulması planlanan ortam için en düşük maliyet ile en yüksek performansı sunan sistem tasarlanmalıdır. Bunların dışında verilerini depolarken veya bir bulut ortamına taşırken şirketlerin göz önünde bulundurması gereken en önemli unsurların başında güvenlik gelmektedir. Güvenlik politikası bir firmanın üst yönetiminin talep ettiği güvenlik seviyesine göre değişiklik gösterebilmektedir. Kurumların bu konuda yetkilendirmeyi doğru anlaması gerekmektedir. Şirketlerin kendi bünyelerinde bulundurduğu bilgi ve verilerin değeri güvenlik önceliklerini de belirleyen kritik unsurlar olarak öne çıkmaktadır. Buna paralel olarak da en kritik bilgi en üst güvenlik önlemleriyle korunmak durumunda kalmaktadır. Şirketlerin de verilerini bulut ortamına taşırken bu kritik unsurlara çok dikkat etmesi gerekmektedir. Biyometrik güvenlik çözümleri yaygınlaşacak Özellikle bilişim alanında son teknolojik gelişmelerden sonra siber suçların ve siber saldırganların sistemleri kırmaya yönelik çalışmalarının artmasıyla insanlar daha güvenli referans noktaları aramaya başladı. Bugün bir alışveriş kartınızı verdiğinizde bilgilerinizin çalınması, şifrenizin ele geçirilmesi veya kartınızın kopyalanması ihtimali karşımıza çıkabilen problemlerden bazılarıdır. Bundan dolayı esas almamız gereken unsur sizin değişmeyen özelliğiniz olan biyometrik verilerinizdir. Biyometri dünyada bu soruna çözüm olma amacıyla yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. Biyometrik çözümleri Türkiye’de T.C. kimlik kartının dönüşümü ile hayatımızda daha çok göreceğiz. Öyle ki yeni T.C. kimlik kartlarının içerisinde biyometrik bir resmimizin yanı sıra parmak damar izi, avuç damar izi ve parmak izi olması planlanmaktadır.
Bazı konulara bașlık dahi koymaya gerek yok!
Yeniden güven inșa etmek pahalıdır. Ağınızı F5 ile koruyun. İșinizin kritik uygulamaları, șirketinizi ve stratejik avantajınızı temsil eder. Bir siber saldırı tüm uygulamalarınızı ele geçireceği gibi itibarınıza ve gelirinize de zarar verecektir. Bir dizi organizasyonun ötesine yayılmıș olan, firmalardan mobil ağlara kadar, F5® güvenlik çözümleri geniș bir yelpazede saldırıları engellerken, geçerli kullanıcıların ve çalıșanların en çok önem arz eden uygulamalara erișim sağlamasını temin eder. Bugünün karmașık saldırılarına karșı markanızı F5 ile koruyun.
Nasıl olduğunu öğrenmek için: cdw.com/f5
26
DOSYA
BThaber
GÜVENLİK
15 - 21 HAZİRAN 2015
Siber saldırılar TÜM hayatı etkiliyor Günümüz dünyası bir uçta kişisel bilgilerimizin akıllı cihazlar yardımıyla bulutta saklandığı, diğer uçta da elektrik, su ve haberleşme gibi tüm ülke kritik altyapılarının tamamen dijital olarak yönetildiği bir dünya. Bu dünyada bireyler, şirketler ve kurumların yeni nesil güvenlik tehditlerine yeterince hazırlıklı olduğunu söylemek ise maalesef mümkün değil. Öncelikle; izolasyon, geleneksel teknolojiler ve sınır güvenliğine dayanan eski tarz güvenlik yaklaşımlarının yerini, insan-süreçteknoloji üçlüsünü, iş önceliklerini de katarak birbiriyle harmanlayan ve altyapıya değil bilgiye odaklı yaklaşımlara bırakması gerekiyor. Ve tabii ki bilgi güvenliğinin sadece BT bölümünün değil üst yönetimden iş birimlerine kadar tüm şirketin sahiplenmesi gereken bir başlık olduğu da unutulmamalı. Bulut bilişim riskleri de getiriyor Bulut bilişim hem bireysel, hem de kurumsal ortamda önemli faydalar ve kolaylıklar sunuyor. Ama bu kolaylıklar önemli riskleri de beraberinde getiriyor. Kurumsal bulut kullanımında en doğru ve sağlıklı yaklaşım, başlangıçta kapsamlı bir risk analizi yapılması ve tespit edilen riskleri en uygun şekilde yönetecek bir yapı kurulduktan sonra verilerin buluta aktarılması olacaktır. Başka bir deyişle buluta aktarılacak verilerin gizlilik ve erişilebilirlik değerlerinin ne olduğu bilinmeli, gerekli hukuksal ve teknolojik önlemler alınmalı. Mesela gizli veriler de buluta aktarılabilir, ama hem güçlü şifreleme yöntemleri ile şifrelenmeli, hem de bulut hizmet sağlayıcısının bu verileri nasıl koruduğu ile ilgili bir güvence alınmalı. Başka bir örnek vermek gerekirse buluta aktarılan verilerin belli bir süreden fazla erişilememesi kritik ise bulut hizmet sağlayıcı ile bu ihtiyacın detaylandırıldığı bir SLA, yani servis seviyesi anlaşması yapılmalı. BYOD’yi BT mimarisinden ayrı düşünmek imkansız Yeni nesil mobil cihazlar artık kurumsal BT mimarisinin entegre bir parçası haline gelmeye başladı. Mobil cihazların çalışanlar tarafından özel hayatlarında da kullanıldığını düşünecek olursak bu cihazlarla ilgili güvenlik önlemleri alınması daha da önemli hale geliyor. Kurumların
PwC Türkiye Bilgi Güvenliği ve Siber Güvenlik Hizmetleri Lideri A. Burak Sadıç güvenliği mobil cihaz stratejilerinin entegre bir parçası haline getirmeleri ise işin püf noktası. Bir örnek vermek gerekirse; çalışanlarına kendi mobil cihazları üzerinden kurum e-postalarına ve bilgisine erişimine izin verilmesi aşamasında olan bir kurum (BYOD), hem bu cihazları yönetebilecek bir teknoloji altyapısına sahip olmalı, hem de çalışanlarına gerektiğinde yaptırım da uygulayabileceği bir sözleşmeye imza attırmalı. Bu sayede cihaz çalınması ve kaybolması gibi tehditler yanında kötü niyetli çalışanlara karşı da kurum korunmuş olacaktır.
Platin Bilişim Genel Müdürü Ayhan Bamyacı
Çalışanlar da hedef haline geldi Yeni nesil saldırılara bakıldığında ise günümüzde online tehditlerin yalnızca kurumları değil, çalışanları da hedef almaya başladığını görüyoruz. E-postalar yolu ile kötü yazılımları bulaştıran saldırılar vasıtasıyla, saldırganlar her türlü bilgi ve veriyi ele geçirebilmektedir. Söz konusu saldırılarda en ufak bir zafiyetten yararlanılarak tüm kurum üzerinde tamamen bir ele geçirme söz konusu olabiliyor. En sık karşılaşılan sorunlar çalışan bilgilerini ele geçirme, web sitesini çökertme ya da içeriğini silme/değiştirme gibi tehditler olarak karşımıza çıkıyor. Araya girme ve oturuma müdahale etme gibi saldırı türleri ise; iş akışlarını dahi değiştirebilmektedir. Bunun dışında bir trend olarak kurumlarda; BYOD yükseldiğinden beri, çalışanların kendi getirdikleri cihazlar ya da şirket e-postalarını bu cihazlar üzerinden görüntülemeleri de kurumları saldırılara karşı daha riskli bir hale getirmiştir. Ek olarak sosyal medya araçlarının kullanımı esnasında bir takım saldırılar veya virüs atakları da meydana gelebilmektedir. Sosyal medyayı bazı güvenlik protokolleriyle düzenlemek de bu saldırılar karşısında yeterli olmamakta, bunun yanı sıra tümleşik bir güvenlik sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. Aynı zamanda buna benzer olarak; bilinçli veya istem dışı hassas veri sızıntısı da ilgili kurum için ciddi maddi kayıplara neden olabilmektedir. Örneğin kurumun
müşteri portföyünün rakip firmanın eline geçmesi gibi durumlarla karşılaşılabilmektedir. Güvenlik şirket kültürü haline gelmeli Kurumların veri güvenliği konusunu etraflıca değerlendirerek ciddi bir şirket kültürü haline getirmeleri ve bütüncül bir yaklaşım izlemeleri şart. Bu konuda danışmanlık hizmetleri almak, kendi olası güvenlik açıklarını görmek ve buna yönelik iyileştirmeler yapmak da şirketler açısından muhakkak gerekli. Ayrıca BT yatırımlarını doğru yönlendirmek, pazardaki mevcut güvenlik çözümlerini hem maliyet hem de etkinlik açısından değerlendirmeye tabi tutmak, şirket içindeki BT personelini de devamlı olarak eğitim ve seminerlere göndermek gerekiyor. Bu yeni nesil saldırılara karşı, iyi bir risk analizi yapılmalı ve sistemin zafiyet noktaları belirlenmelidir. Kurumun yapısı ve network topolojisine göre; gerekli donanımsal ve yazılımsal önlemler alınmalıdır. Bu önlemler: firewall, atak önleme sistemi, veri tabanı güvenlik duvarı, e-posta güvenliği, istemci güvenlik sistemi, zaafiyet tarama, ağ erişimi kontrolü, risk analiz ve önceliklendirme, veri kaçaklarını önleme (DLP) sistemleri gibi sistemlerdir. Aynı şekilde çalışanlar ve yöneticiler bu riskler ve korunma yöntemleri konusunda bilinçlendirilmelidir. Dönemsel olarak mutlaka risk analizleri yapılmalı ve sistem sonuçlara göre güncellenmelidir.
BThaber
GÜVENLİK
15 - 21 HAZİRAN 2015
DOSYA
27
Sadece para kaybetmezsiniz, marka değeriniz de düşer Aynı şekilde eskiden Son yıllarda şirketlerin verilere zarar vermek, önündeki en önemli sistemleri durdurmak tehlikelerden birisi dijital için yapılan saldırıların saldırılar. Şirketlerin yerini para kazanmaya büyük bir bölümü hatta yönelik saldırılar alıyor. hemen hemen hepsi Daha birkaç ay önce işlerinin büyük bölümünü yaşadığımız ve birçok internet üzerinden şirketi etkileyen bitlocker yürütüyor, tüm işlemler virüsü buna çok güzel dijital altyapı üzerinden bir örnek. Birçok şirket yapılıyor. Siparişler bu saldırıdan etkilendi internet üzerinden alınıyor ve işlerini sürdürmeleri ve veriliyor, bankacılık için hayati önem taşıyan işlemleri internet üzerinden bilgilere erişimi kaybettiler. yapılıyor, tüm müşteri Saldırganlar artık çok bilgileri ve satış hareketleri, daha sabırlı, sistemlere cari hesapları vb. dijital sızdıktan sonra istediklerini altyapı üzerinde tutuluyor. elde edene kadar sabırla İnternet bağlantısı ya da bekliyorlar. dijital altyapı üzerinde Bu derece sofistike çıkan bir aksaklık şirketin saldırılara karşı sadece işlerinin çoğu zaman BTburada Ürün Müdürü Neslihan Kara antvirüs yazılımları ile tamamen durmasına karşı koymak mümkün ve büyük paralar değil. Uçtan uca sağlayan komple çözümler kaybetmesine neden olabiliyor. Bu yüzden son kullanmak gerekiyor. Btburada olarak şirketlere dönemde şirketlere yönelik saldırılar artarak en yüksek güvenlik sağlayan çözümler devam ediyor. Bu saldırılar sadece parasal açıdan sunuyoruz. Kullanıcıların akıllı telefonlarından değil aynı zamanda marka değeri açısından da ağ üzerindeki sunuculara kadar uçtan uca zarar verebiliyor. Bu yüzden şirketlerin virüsler, güvenlik ürünleri ve hizmetleri sunuyoruz. Bu kötü amaçlı yazılımlar, DDoS ve fidye yazılımları çözümlerin dışında şirketlerin güvenlik açısından gibi saldırılara karşı hazırlıklı olmaları gerekiyor. en çok önem vermeleri gereken bir diğer şey ise eğitim. Kullanıcıların bu sofistike saldırılara Saldırıların çehresi değişiyor karşı eğitilmeleri gerekiyor. Örneğin kullanıcı Son dönemde gerçekleştirilen saldırılara bilmediği bir kaynaktan gelen dosyayı açması baktığımızda hedeflerin ve amaçların büyük durumunda çok büyük bir tehlike ile karşı ölçüde değiştiğini görüyoruz. Eskiden karşıya kalabileceğinin farkında olması güvenlik saldırganlar saldırıları isim yapmak için açısından çok önemli. yaparken artık para kazanmak için yapıyorlar.
DNA
Yüz
İris
Parmak izi
Hareket
3D Yüz
Ses
Arbor Türkiye Ülke Müdürü Serhat Atlı
“BYOD hafife alınmamalı” İşletmeler güvenlik harcamalarını geleneksel olarak, saldırıları dışarıda tutmaya, çevre birimde ve ardından arka uçta engellemeye, ihlalin ne olduğunu çözmeye ayırmıştır. Günümüzde kuruluşlar, müşterilerle veya işletmeyle ilgili değerli bilgileri ya da mali bilgileri edinip ağlarını terk etmeden önce tehditleri tanımlamak için ağlarının içinde geniş ve kapsamlı bir görünürlüğe ihtiyaç duymaktadır. Kimin kiminle ve neden konuştuğunu anlamak için tüm çalışanları ve sistemleri görebilmeleri gerekiyor. Hedefli, akıllıca birkaç soru sorarak iş sürekliliğini, iş açısından kritik varlıkları, itibarı ve karlılığı korumaya yardımcı olacak, görünürlüğü ve kötü amaçlı trafiğin etkilerini azaltmayı sağlayan derinlikli bir bütünsel güvenlik stratejisi sunmak üzere sizin ve Yönetilen Güvenlik Hizmet Sağlayıcınız (MSSP) ile birlikte çalışabileceğiniz dürüst ve açık bir söylem sayesinde kuruluşunuz MSSP’niz ile gerçek bir ortaklık kurabilir. “BYOD konusu ihmale gelmez” Başarılı bir Kendi Cihazını Getir veya BYOD programı için, günümüzün BT kuruluşlarında aşağıdaki dört unsur göz önünde bulundurulmalıdır.
1. Kablosuz Ağlar ve İlke Yönetimi 2. Mobil Cihaz Yönetimi 3. Güvenlik 4. Ağ ve Uygulama Görünürlüğü Güvenlik önlemleri üç kategori altında toplanır: bütünlük, gizlilik ve kullanılabilirlik. Bütünlüğü sağlamak için, BT ekibi istenmeyen trafiği filtreleyen ve yalnızca izin verilen uygulama trafiğine izin veren, durum bilgisi olan firewall’lar kullanarak çeşitli güven alanları oluşturmalıdır. Gizlilik, ortak (güvenilmeyen) ağlar üzerinden aktarılan trafiği şifreleyerek sağlanır. Ortak ağlardan gelen şifrelenmiş bağlantıların yüksek performanslı donanımlarda sonlandırılması, filtrelenmesi ve firewall’lar ile IDS/IPS cihazları ile denetlenmesi gerekir. BT ekibi ayrıca akıllı DDoS etkisi azaltma sistemleri (IDMS) uygulayarak her koşulda kaynakların kullanılabilirliğini sağlamalıdır. DDoS saldırılarının amacı, saldırıya uğrayan normal kullanıcıların hizmete erişimine engel olmaktır. DDoS saldırıları yalıtımdan ziyade etki azaltma odaklı, farklı bir savunma yaklaşımı gerektirir. Trafiğin engellenmesi genelde, saldırıya uğrayan kaynağı korumak üzere tamamen yalıtarak, dolayısıyla da yetkili kullanıcılar için kullanılabilirliğini ortadan kaldırarak DDoS hedefini tamamlar.
Göz
damar izi
Parmak damar izi
-Geçiş kontrol -Kimlik doğrulama -Personel devam kontrol -Windows Logon/Login -Mobil ve İnternet bankacılığı
www.olcsancad.com +90 212 216 5080
28
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
15 - 21 HAZİRAN 2015
CIO’lar Prag’da bir araya geldi 26 – 27 Mayıs tarihleri arasında Prag’da “Redefine Possible” Bülent Nevres temasıyla Prag düzenlenen EMC CIO Connect Zirvesi 2015’te, BT gündemlerini ve iş süreçlerini yeniden tanımlamak, rakiplerinden farklılaşmak ve performanslarını artırmak isteyen BT liderlerinin karşılıklı fikir alışverişinde bulunmalarını, uzmanlıklarını paylaşmalarını mümkün kılan interaktif sunumlar, paneller ve seminerler yer aldı. Bu yıl Türkiye, Doğu Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’dan 100’ün üzerinde CIO’ya evsahipliği yapan zirvede özellikle artık CIO’lara sadece teknik tarafta değil, aynı zamanda iş tarafında da büyük görev düşmeye başladığı vurgulandı. Araştırma şirketi Vanson Bourne tarafından 33 ülkeden bilgi teknolojileri konusunda karar verme yetkisi olan 10 bin 451 yönetici ile gerçekleştirilen küresel bir araştırmaya göre, bilgi teknolojilerinin günümüzde şirketlerin
EMC’nin düzenlediği CIO Connect Zirvesi 2015; Türkiye, Doğu Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’dan 100’ün üzerinde CIO’yu bir araya getirdi. büyümesinde etken bir faktör olması konusunda herhangi bir şüphe yok. Ancak buna rağmen Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA) bölgesinden araştırmaya katılanların yüzde 47’si harcama kararlarının hızlı bir şekilde BT departmanlarının kontrolünden çıktığına inanıyor. BT dışındaki departmanların üst düzey yöneticileri üçüncü platform teknolojilerinin satın alımında her geçen gün daha aktif bir role sahip oldukça CIO’ların görev alanı da daha stratejik, pazara dayalı girişimlere odaklanacak şekilde dönüşüyor. Bu girişimler daha sonra rekabet avantajı sağlamak, hissedarlara daha fazla değer sunmak, işin işleyişini basitleştirmek ve mevcut müşteri portföyünü muhafaza ederken yeni müşteriler kazanmak için kurum içi ve aracılardan temin edilen BT hizmetleri tarafından destekleniyor.
BT liderleri stratejik CIO’lara dönüşüyor Zirve’nin açılışını EMC Türkiye, Doğu Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’dan sorumlu Başkan Yardımcısı Mohammed Amin, stratejik CIO’lara dönüşüm sürecinden geçen BT liderlerinin karşılarına çıkabilecek fırsatların altını çizen bir sunumla açtı. Sunumunda EMC’nin BT liderlerine bu fırsatları yakalamaları, BT gündemlerini iş hedeflerine uygun şekilde yeniden düzenlemeleri ve yazılım tanımlı işletmelere dönüşüm süreçlerinin daha fazla çeviklik ve verimlilik sağlamasını mümkün kılmalarına yardımcı olma hedefini ayrıntılı olarak paylaştı. Amin konuşmasında şunları söyledi: “İşletmeler işteki başarılarını ve performanslarını yeniden tanımlamaya yönelik olarak bulut, sosyal, mobil ve büyük veri trendlerinden
taleplerde etkili olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Müşterilerimizle birlikte çalışarak, işletmelerine daha fazla değer sağlamak için bir değişim sürecinden geçen BT’ye bu geçiş sürecinde yardımcı olmayı çok isteriz.”
EMC Türkiye, Doğu Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’dan sorumlu Başkan Yardımcısı Mohammed Amin daha etkin biçimde yararlanmak için BT departmanlarından medet umuyor. CIO’lar ve BT dışı departmanların Üst Düzey Yöneticileri de işletmenin değerini artırmak ve stratejik iş hedeflerine ulaşmak için yakın bir işbirliği içinde çalışmaları gerektiğini daha açık şekilde görüyor. Müşterilerimizle yaptığımız görüşmeler, BT’nin tüketiciye uyarlanmasının BT departmanlarına yaklaşım ve algılarını revize etmeleri konusunda yapılan
Yazılım tabanlı veri merkezleri ön plana çıkıyor Mohammed Amin’in ardından söz alan diğer konuşmacılar Yazılım Tanımlı Veri Merkezi’nin işleyişi ve konuşlandırılması ve günümüzde farklı birçok sektörde işletmelerin çeviklik, ölçeklenirlik ve verimlilik konusundaki ihtiyaçlarını gidermelerine olanak sağlayan Bulut, Flash ve Büyük Veri teknolojileri hakkında en iyi uygulamalardan örnekler verdi. Zirvede internet üzerinden sürekli olarak birbirine bağlı olan toplumların taleplerini karşılamak için daha akıllı, daha güvenli hizmet altyapısını mümkün kılan akıllı şehirlerin kurulması sürecinde ölçeklenir yeniliklere duyulan ihtiyacın öneminin vurgulandığı bir özel oturum da gerçekleşti.
Bütünün her bir parçası ayrıca şifreli Handan Aybars Bir makineden bütün veriyi alıp buluta kopyalamak, Mozy’nin temel çalışması. Bunu DropBox gibi benzerlerinden ayıran unsur ise sadece değişiklik yapılan kadar bölümün buluta gitmesi, dokümanın tamamının değil... Kişisel doğum günü listesi gibi bir doküman söz konusu olduğunda bu özellik çok da önemli görünmüyor. Ama Stockdale’in de dikkat çektiği gibi, konu bir kurumsal veritabanı olduğunda durum çok farklı. Bu yönüyle, zeki bir depolama hizmetine dikkat çeken Stockdale, “En güncel yapıyı adım adım görerek, her bir yenilemenize karşılık geriye dönük hangi versiyonu istiyorsanız onu tercih edebiliyor, misal 4 gün öncesine giderek verinin o
Mozy Başkan Yardımcısı ve EMC Veri Koruma ve Erişim Bölümü Başkan Yardımcısı Russell Stockdale, sorularımızı yanıtladı ve çözümleri hakkında bilgi verdi. halini alabiliyorsunuz. Bu da, standart bir depolamanın önüne geçmemizi sağlıyor” dedi. Ev kullanıcısından KOBİ ve büyük şirketlere uzanan kapsamlı bir çözüm ağına işaret eden Stockdale, şu detayları paylaştı: “2007 yılında EMC, Mozy’i aldı ve böylece daha çok kurumsal müşteriye eğilme imkanı bulduk. En yeni veriyi nerede olursanız olun bulutta yedekleyebiliyorsunuz. Güvenlikte de belli kritik noktalarımız var. Veriyi buluta göndermeden önce onu şifreliyor ve dosya sahibine şifreli bir link gönderiyoruz. Dosyanız bulutta yedekleniyor
ve Mozy de onu tek yerde tutmuyor, her gönderilen içeriği parçalara ayırıyor. Her parça şifreli ve farklı bir yerde depolanıyor. Aynı bir yapboz gibi. Bunun üstüne, veri merkezlerimiz de zaten tüm güvenlik şartlarına uyan yapılar. Avrupa’da İrlanda’da bir veri merkezimiz var ve diğer lokasyonları da gündemimizde tutuyoruz bu yıl için. ABD’de veri merkezlerimiz var. Asya’daki fırsatları da takip ediyoruz. 2016’da Asya’da bu yönde bir adımımız olabilir. 100’e yakın ülkeden MozyHome ve MozyPro müşterilerimiz var. Eminim ki bu yapıda Türkiye’den de
kullanıcılar vardır. MozyPro müşterilerinin talepleri doğrultusunda Linux sunucuları da artık koruyoruz. Kurumsalda bazı müşterilerimiz özel bulut istiyor. Bu konuda da çalışmalar yapıyoruz.” Kapsam daha da genişleyecek Stockdale, yeni projeleri hakkında da bilgiler verdi. Bunlardan ilki, yine EMC tarafından satın alınan, bulut tabanlı SaaS uygulamalarını koruyan Spanning Cloud Apps ile işbirliğini içeriyor. Google Apps, Salesforce ve Office 365 yedeklemelerini sunan bu yapının önemini Stockdale şöyle anlattı:
“Kullanıcılar ilk etapta bunları neden yedeklemeleri gerektiğini bilmiyor, ‘bunlara neden bulutta ihtiyacım olsun, bunlar zaten bulutta’ diyebiliyor. Oys hangi bulut yapısında olursa olsun, sizin kendi verinize sahip çıkmanız lazım. Bu tarz yapılarda veri kayıplarını görüyoruz. Temelde bir uygulamayı buluttan ne kadar çok kişi kullanıyorsa, veri kaybı riskiniz de var demektir. Spanning ise bu üç platformdaki veriyi korumak için önemli bir yapı. Bu üç platform dışında yapılarla işbirliği planımız yok, bunlarla büyümek önceliğimiz ve bu amaçla çözümlerimizin kapsamını daha da genişleteceğiz. Bir sonraki kutumuzda bu kapsam genişliği görülecek. Uçtan uca her yerde koruma felsefesiyle ilerliyoruz.”
30
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
15 - 21 HAZİRAN 2015
Enerjinin kalitesi önem kazanıyor Enerjide kesintiye artık hiç tahammülümüz yok. İş Handan Aybars sürekliliği, teknoloji kullanımında devamlılık, bireylerin ve dolayısıyla kurumların önceliği. Ama ara sıra da olsa beklenmedik sürprizler (!) olabiliyor. Bu ihtimallere karşı önlem almak ise artık bireysel ihtiyaçlar ve kurumsal süreklilik adına bir gereklilik. Tunçmatik&Powergie Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özer, gerek kesintisiz güç kaynağı (KGK) yapısına yönelik kurumsal ilgiyi gerekse güneş enerjisinde Türkiye’nin potansiyelini anlattı: n Her ölçekte kurumun KGK çözümlerine yönelik ilgisini, bu konuda yatırım yapma önceliklerini ve attıkları adımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemizde bilgi işlem teknolojileri akıllı cihazların da hayatımıza girmesi ile gelişiyor. Bunun neticesinde kaliteli enerjiye olan bağımlılık artıyor ve enerji kalitesi önem kazanıyor. Şu anda gerek kişisel gerek kurumsal olarak insanlar kullanmış oldukları cihazların zarar görmemesi, iş kayıplarına uğramamak ya da bazı üretim süreçlerinde kalite ve performans sorunları yaşamamak adına, kesintisiz güç kaynakları kullanarak enerji kalitelerini güvence altına alıyorlar. Aynı şekilde bilgisayarlar, sunucular ve veri merkezlerinde de insanlar, bilgilerini enerjiye karşı koruma altına alıyor. Bunun için de kesintisiz güç kaynaklarına karşı artan bir ilgi var. Ayrıca ülkemizin enerji altyapısını düşündüğümüz zaman, bu işin ne kadar önemli olduğunu herkes görüyor. n Meydana gelen elektrik kesintileri, kurumsal devamlılık
Bireysel ve kurumsal bazda BT kullanımının artması, enerji kaynaklarında kesintisizliği gerekli kılıyor. Güneş enerjisi ise potansiyeli ile göz kamaştırıyor.
Tunçmatik&Powergie Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özer
adına bu konuda yatırım yapmamış şirketler için bir uyarı oldu diyebilir miyiz? Kesinlikle. Şu anda Türkiye’de elektrik iletim altyapısı ve elektrik dağıtım altyapısı üzerine birçok eksik var. Bir geçiş dönemi yaşanıyor ve özelleştirmeler var. Şu anda şebeke olarak da Türkiye’de ciddi sıkıntılarımız var. Ülke olarak enerji kalitemizdeki sorunlar muhtemel kesintilere yol açıyor. Dolayısıyla kurumlar ve kişilerin önlemlerini almaları kendi menfaatleri icabı. n Söz konusu kesintilerin süresi, daha uzun süre kurumsal yapıyı ayakta tutabilecek KGK sistemlerine yönelik talepte pay sahibi oldu mu? Belli bir oranda tabi ki bu gerçekleşti. Yani insanlar enerji kesintilerinden daha az etkilenmek ya da elektrik olmadığı durumlarda işlerine devam edebilmek istiyorlar. Dolayısıyla bu kesintiler belli oranda etkili oldu.
n 2015 yılı hedef, öncelik, plan ve stratejileriniz hakkında bilgi verir misiniz? Tunçmatik 2015 yılında ciddi oranda büyüyecek. Ürün gamımız her geçen gün gelişiyor. Şu anda Tunçmatik’in geçtiğimiz 12 ay içinde mevcut ürün gamının yarısından daha çoğu yenilendi diyebiliriz. Yenilikçi ve teknolojik tasarımlarla müşterilerimizin karşısına çıkıyoruz. 2015 sonuna kadar çevrimiçi UPS’lerimizin tümü yenilenmiş olacak. Ayrıca fiyat performans oranı daha yüksek olan ürünlerle müşterilerimizin karşısına çıkacağız. 2015’te yaptığımız bir başka çalışma da mevcut servis ağımızı günden güne geliştirmek. Türkiye genelinde Tunçmatik’in 60 civarında teknik servisi var. Ayrıca Bursa, Konya, Ankara, Gaziantep’te bölge müdürlükleri açarak mevcut ağımızı genişletiyoruz. Bu da müşterilerimize daha etkin hizmet sunmamızı sağlıyor. 22 ülkeye
ihracat yapıyoruz ve 2015 hedeflerimizden biri ihracat kanalında daha da büyümek. n Powergie yapısı hakkında bilgi verir misiniz? Powergie, 1969’dan bu güne enerji çözümleri üreten Tunçmatik Grubu’nun güneş enerji çözümleri üreten yan kuruluşu. Bu yıl Türkiye genelinde toplam 100-150 MW’lık santral devreye girecek. Şirket olarak biz bu büyüklüğün 40 MW’ını tamamlayacağız. Bu miktarla şu an pazardaki en büyük oyuncuyuz diyebiliriz. n Güneş enerjisi üretiminin artması için gerek özel sektörün gerek kamunun neler yapması gerek? Ülkemiz güneş enerjisi konusunda oldukça önemli bir potansiyele sahip. Bu potansiyeli doğru kullanmak hem çevremiz hem ekonomi açısından oldukça önemli. Güneş enerjisi her geçen gün özel sektör ve
yatırımcıların oldukça ilgisini çekiyor ve bir iş kolu olarak görülüyor. Kamu tarafındaki mevzuatlara baktığımızda ülkemizde sadece büyük yatırımcıları destekleyen bir mevzuat söz konusu. Küçük yatırımcılar bu sebepten dolayı ne yazık ki güneş enerjisi yatırımını büyük yatırımcılara göre daha az oranlarda yapabiliyor. Fakat yakın zamanda küçük yatırımcıları destekleyen yeni mevzuatın çıkması bekleniyor. Bu gelişmeyle birlikte ülkemiz güneş konusundaki potansiyelini daha da verimli kullanmaya başlayacak. Ayrıca bürokratik süreçlerin daha pratik ve hızlı hale getirilmesi gerek. n Bu konuda Türkiye’nin potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye, Avrupa’nın İspanya’dan sonra en iyi ikinci potansiyeline sahip. Hatta bir örnek vermek gerekirse, güneşi olmayan Almanya’daki kurulu kapasite 30 bin MW. Şu anda güneş enerjisinde Türkiye’de kurulu kapasitemiz daha 300 MW değil. Halbuki bizim güneş verimliliğimiz Almanya’nın kat be kat üstünde. Türkiye’nin en az güneş alan yeri Karadeniz bile Almanya’nın en iyi yerinden daha fazla güneş alıyor. n 2015 yılında Powergie özelinde planladığınız yatırımlar var mı? Haziran ayında Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi santrali projesini bitirmiş olacağız. Bu proje, Konya Kızören mevkiinde, 144 dönümlük alana kurulacak ve 8 MW büyüklüğünde bir santral olacak. 2015 yılı sonunda ise bu yıl Türkiye genelinde toplam 40 MW santral kurmuş olacağız. Hayalimiz bu bölgeyi Avrupa’nın güneş enerjisi merkezine dönüştürebilmek
32
BThaber
BTnet.com.tr
15 - 21 HAZİRAN 2015
Apple WWDC 2015’te kullanıcıları heyecanlandıran yenilikler Konferansın açılışında, 2015 yılının OS X işletim sistemi kullanıcılara gösterildi. OS X 10.11: El Capitan adındaki yeni işletim sisteminde, çok sayıda özellik bulunurken, bunlar içerisinde öne çıkanlar olarak fare imlecini büyütmek için mouse’u sallama, Safari’de web sitelerini yer imi eklemek için yeni bir yöntem, Chrome’da karşımıza çıkan ve hangi sekmeden ses geldiğini anlamamıza yarayan sekme yanında bir hoparlör simgesi gibi özellikler bulunuyor.OS X’in arama özelliği Spotlight da El Capitan ile daha fazla içeriğe odaklanıyor. Kullanıcılara sürpriz: iOS 9 Belki de kullanıcıların
Apple’ın her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiği WWDC etkinliğinin 2015 ayağı yine birçok yeniliği kullanıcılarla buluşturdu. beklediği en önemli yenilik , sonbahardan itibaren iPhone’larda göreceğimiz yeni işletim sistemi iOS 9. Bu sürümde estetikten ziyade işletim sistemini daha akıllı kılmak için çalıştıklarını belirten Apple, duyurularına yeni Siri ile
başladı. Yeni “içerik odaklı” Siri, Google’ın Android M’de tanıttığı Now on Tap özelliği gibi bir özelliğe sahip olacak. Safari’deki herhangi bir sayfadayken Siri’yi açıp “Bana bunu hatırlat” dediğinizde, Siri
neden bahsettiğinizi bilecek ve belirttiğiniz zaman diliminde size o sayfayı hatırlatacak. Bilmediğiniz bir numaradan telefon aldığınızda bile Siri’den e-postalarınızı arayıp numaranın sahibini bulmasını isteyebileceksiniz.
Kullanıcılara bir yenilik daha: Apple Music Apple’ın sunumlarında alışık olduğumuz “son bir şey daha” sunumu WWDC 2015’te de bizi yalnız bırakmadı. Apple, bekleyişlerin sonunda resmen Apple Music hizmetini duyurdu. iTunes tarafından destek sağlanacak olan Apple Music, tam anlamıyla Spotify rakibi olarak kullanıcının karşısına çıkıyor. Müziklerim sekmesi üzerinden şarkıların aranabileceği yeni serviste, “Sizin için” sekmesi de dinlediğiniz şarkılara göre öneriler sunacak. Ek olarak shuffle modunda dâhi olsa bir sonraki şarkı gösterilecek. Sizin için özelliğini çalıştırmak için, Apple Music size şarkılar, sanatçılar ve playlistler odaklı müzik tercihlerinizi soracak.
Büyük şirketler güvenlikte daha başarılı değil Windows 10’da hangi özellikler çıkarılıyor? Microsoft, uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı Windows 10 işletim sisteminin çıkışına az bir süre kala belli başlı Windows bileşenlerini kaldıracağını duyurdu. Windows 10 ile beraber uygulamadan kalkacak özellikler ise şu şekilde: • Windows XP’den beri bizlerle olan fakat çok çok nadir kullanılan Windows Media Center kaldırılıyor. • DVD’leri artık Media Player’dan değil, indireceğimiz farklı bir yazılım (BS Player, VLC vs.) ile izleyebileceğiz. • Windows Vista’dan bu yana gelen masaüstü Gadget’larına da artık elveda diyoruz. • Windows 10 Home kullanıcıları otomatik olarak anında tüm güncellemeleri
alacaklar. Pro veya Enterprise kullanıcıları ise istediklerinde bu güncellemeleri erteleyebilecekler. • Solitaire, Mayın Tarlası ve Hearts oyunları artık Windows ile beraber kurulu olarak gelmeyecek. Dileyen bu oyunları uygulama mağazasından Microsoft Solitaire Collection veya Microsoft Minesweeper olarak indirebilecek. • Eğer hala Floppy disket kullanıyorsanız ve Floppy sürücünüz USB bağlantılıysa, bu cihazın sürücüsünü Windows Update üzerinden indirmeniz gerekecek. • Windows Live Essentials bilgisayarınızda yüklüyse, OneDrive uygulaması kaldırılacak ve OneDrive’ın Inbox sürümüyle değiştirilecek.
Geçtiğimiz 12 ayda ankete katılan çok sayıda organizasyonun operasyonlarında kayba veya zarara neden olan güvenlik olaylarını rapor ettiği göz önüne alındığında, genel güvenlik gelişiminin eksik oluşu sürpriz değil. Genel olarak araştırmada en olgun özelliğin Korunma alanında olduğu belirlendi. Araştırma sonuçları, organizasyonların algılama ve yanıt yerine engellemeye yönelik güvenlik denetimlerine yoğunlaşmaya devam etmelerinden dolayı güvenlikle ilgili yapılan harcamanın hala orantısız olduğunu ve modası geçmiş yaklaşımlar tarafından yönlendirildiğini ortaya koydu. Ek olarak, ankete katılan organizasyonların en önemli zayıflığının siber güvenlik riskini ölçme, değerlendirme ve azaltma kapasitesi olduğu görüldü. Buna göre ankete katılan kurumların yüzde
45’inde bu alanda herhangi bir özellikleri olmadığı veya geçici çözümlere sahip olduklarını ve sadece yüzde 21’i bu alanda gerekli kapasiteye sahip olduklarını belirtti. Bu bakış açısı, güvenlik kapasitesini iyileştirmeyi öngören bir organizasyon için temel oluşturacak güvenlik etkinliği ile yatırım önceliklendirmesini son derece zor veya imkansız hale getiriyor. Beklentilerin aksine araştırma, organizasyonun
boyutunun gelişmişlik göstergesi olmadığını ortaya koydu. Aslında, 10 binin üzerinde çalışana sahip organizasyonların yüzde 83’ü, kapasitelerini “az gelişmiş” olarak değerlendirdi. Bu sonuç daha fazla kaynağa sahip olmalarına rağmen büyük organizasyonların daha az etkili güvenlik kontrollerini geliştirmeye odaklandıklarını veya daha açık hedefler haline geldikleri sonucunu çıkardı.
BThaber
BTnet.com.tr
15 - 21 HAZİRAN 2015
33
Logitech’ten ağır, oturaklı bir fare Logitech’in MX Master model amiral gemisi faresi, tanıtımının hemen ardından BTnet ofisine geldi.
Canon fotoğraf dünyasını bir araya getirdi Canon yeni fotoğraf ürün ve çözümlerini BRANDNEWS 2015’te tanıttı. Nişantası Sofa Hotel’de düzenlenen etkinliğe fotoğrafçılar, öğretim görevlilerinden oluşan 200 fotoğraf profesyoneli katıldı. Etkinlikte son teknolojik gelişmeler hakkında bilgi verilirken, katılımcılar yeni ürünleri test etme fırsatı buldular. Canon Eurasia Satış ve Pazarlama Direktörü Saygın Süzen etkinliğin açılış konuşmasını yaptı. Süzen “ Alanında lider bir marka olarak, sektörün profesyonellerini bir araya getirme görevini üstlendik. Canon’un yeni ürünlerini
test edip, bilgi alışverişinde bulunurken fotoğraf ile dolu bir gün geçireceğiz.” dedi. Canon’un ilk Türk kaşifi Canon Avrupa geçen ay doğa, mimari, moda, film yapımcılığı ve foto muhabirliği gibi alanlarda dünyanın önde gelen fotoğrafçıları ile oluşturduğu Canon Elçiliği Programı’na Türkiye’yi de dahil ettiğini açıkladı. İlk Canon
kâşifinin fotoğrafçı Sinan Çakmak olduğu açıklanmıştı. Çakmak etkinlikte fotoğraf meraklılarıyla ilk kez araya geldi ve dia gösterisi yaptı. Profesyonel fotoğrafçı Levent Kuğu, Canon’un yeni ürünleriyle body painting etkinliğini fotoğrafladı. Katılımcıların ürünleri inceleyebildiği etkinlikte EOS 5Ds ve EOS 5DsR en çok dikkat çeken cihazlar oldu.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki MX Master kesinlikle hafif veya küçük bir fare değil. Yıllar boyunca 20 liralık, 10 gram ağırlığındaki fareleri kullanmış olanlar alışmakta ilk etapta zorluk çekebilirler. Ortalamanın üzerindeki ağırlığıyla “sağlam” bir imaj çizen MX Master, ergonomisiyle büyülüyor. Avuç içinin oturacağı kısım bir hayli yüksek yapılmış ve baş parmak için de bir “yatış” bölümü hazırlanmış. Böylece fare avucu tam olarak dolduruyor ve kullanmaya alıştıktan sonra vücudumuzun bir parçası haline geliyor. Bir garip tekerlek MX Master’ın en dikkat çekici özelliği ise tekerleği. Eski Logitech farelerde (G500 mesela) tekerleği ister serbest dönüş olarak kullanabiliyorduk, ister standart bir şekilde çevirdikçe boş dönmeyi engelleyen mekanizmayı aktifleştiriyorduk. Bu aradaki geçişi, farenin orta kısmında yer alan mekanik buton ile gerçekleştiriyorduk. Herhangi bir web
sayfasında yavaş yavaş aşağı gitmek için mekanizmayı aktif olarak kullanırken, dev gibi bir sayfasında en üstten en aşağı gitmek için butona basıp, tekerleği serbest bırakıp, tekerleği çeviriyorduk. İkinci tekerlek ile daha kolay gezinme Logitech MX Master’ın sol tarafında, baş parmağın uç kısmına gelecek bir mini tekerlek daha yer alıyor. Standart ayarlarda sağa ve sola scroll olarak çalışan bu tekerlek, istediğimiz takdirde farklı işlevler kazanabiliyor. Ben ofiste yoğun bir şekilde müzik dinleyip video oyun yayını izlediğim için buraya ses ayarını atadım Son söz Logitech MX Master, şu zamana kadar kullandığım en kaliteli ofis faresi. Ergonomisi harika, işlevleri gayet başarılı, malzeme kalitesi ise mükemmel. 300 TL’lik fiyat etiketi ilk bakışta can sıkabilir fakat fiyatının hakkını verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Cyberoam küçük işletmeleri korumaya alıyor Kurumsal nitelikteki güvenlik standartlarını küçük işletmelerin hizmetine sunmak için tasarlanan CR10wiNG, kablosuz bağlantı özelliği sayesinde kablosuz cihazları da koruma altına alıyor. 802.11 n/b/g kablosuz bağlantı standartlarını ve 8 adede kadar sanal erişim noktasını destekleyen CR10wiNG, bağlantı noktasından itibaren sağladığı güçlü korumayı kablosuz bağlantıya sahip cihazlara doğrudan
yansıtabiliyor. Çoğu şirketlerdeki kablosuz ağların, özellikle misafir kullanıcıların bağlantılarını takip etme konusundaki yetersizliğinden dolayı veri hırsızlığı ve benzer risklere açık olduğuna dikkat çeken Cyberoam Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş, şunları söyledi: “Küçük ofis veya ev ofise sahip olan çoğu şirket, kablosuz bağlantıların güvenliğini sağlayacak bilgi birikimine sahip değil ve bu alana kaynak ayırmakta
zorlanıyor. Özellikle de farklı bölgelere yayılmış ofis ve mağazalara sahip işletmeler, hem kendi çalışanlarına, hem de müşterilerine ve misafirlerine güvenli kablosuz erişim sunmak için uygun çözümler arıyor. Cyberoam
CR10wiNG’i tüm bu ihtiyaçları karşılamak üzere tasarladık.” CR10wiNG, çalışanların ağ aktivitelerinin kimlik bazlı olarak düzenlenmesine izin vermenin yanı sıra, ağ üzerindeki misafir kullanıcıların internet
erişimini de denetim altına alabiliyor. Ayrıca sahip olduğu çoklu sanal erişim noktası desteği sayesinde aynı ağ üzerinde satış, pazarlama, destek, misafir ve diğer amaçlar için ayrılmış, her biri kendi kurallarına sahip bağımsız erişim alanları oluşturabiliyor. Böylece erişim güvenliğini garanti altına alınırken, her türlü yetkisiz erişimin önüne geçiyor.
34
BThaber
KARİYER
15 - 21 HAZİRAN 2015
Doğru araçlarla çocukların yaratıcılığında sınır yok Girişimcilik ekosistemi daha da gelişecek İzmir’de girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi, eğitim ve farkındalık çalışmalarının işbirliği halinde yürütülmesi amacıyla BIC Angel Investments ile Dokuz Eylül Üniversitesi arasında işbirliği protokolü imzalandı. Protokol kapsamında BIC Angel Investments, Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki girişimcilere mentorluk ve sermaye desteği verecek. Dokuz Eylül Üniversitesi Teknoparkı DEPARK ve DEGA-
Dokuz Eylül Girişimcilik Akademisi ekipleri ile düzenli toplantılar ve ziyaretler de olacak. BIC Angel Investments İş Geliştirme Direktörü Hikmet Özgözen, Türkiye’de gençlerin girişimcilik ve yeni fikirleri hayata geçirme konusunda akademik olarak da desteklenmesi gerektiğini söyleyerek, genç girişimcilerin Türk ekonomisine belli bir dönem sonra önemli bir katkı sağlayacaklarını belirtti.
İş aramada hedefe uygun anasayfa Kariyer.net, anasayfasını iş arayan kullanıcılarının kendilerini en iyi yansıtan karakterlerle çok daha kişiselleştirilmiş bir yapıya dönüştürdü. Sadelik ve kolaylık temaları ile sitede kullanıcılar, giriş yaptıklarında karşılarına ilk çıkan ekrandaki 6 farklı karakterden kendilerine uygun karakteri seçerek ilanları inceleyebiliyor, başvuru yapabiliyor. “İş Ara” bölümü ön plana çıkartılırken, Kariyer.
net’teki tüm iş alanlarını tanımlayan bir karakter ekranı konuldu. Anasayfada yer alan uzman, yönetici, yeni mezun, stajyer, hizmet personeli çalışanları ve işçi karakterleri altında gruplardan kendilerine uygun alanı tıklayan adaylar, hedeflerindeki ilanlara daha kolay ulaşabilecek. Kullanıcı adı ve şifresiyle sisteme giriş yaptıktan sonra ise o iş alanının kartı artık kendine ait bir profil ekranı olarak yer alacak.
Vector’de İK’nın başında Elif Çolak var
Elif Çolak
Vector Grubu, İK’sını Elif Çolak’a emanet etti. Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F İktisat Lisans, Marmara Üniversitesi Yetişkin Eğitimi Yüksek Lisans mezunu olan Çolak, kariyer geliştirme danışmanlığı ve yaşam koçluğu da yapıyor. 20 yıllık profesyonel çalışma yaşamında BT, telekomünikasyon, finans ve tekstil sektörlerinde yer alan, CEO’s dergisinde 3 yıl köşe yazarlığı yapan Çolak, halen PBR Dergisi Yaşam köşesinde ve kişisel bloğunda yazıyor.
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar öğrencilerin analitik ve problem çözme becerilerini geliştiren STEM modeli, Türkiye’de Kayseri öncülüğünde ilk meyvelerini verdi. Kayseri’de pilot okul seçilen 10 okuldan 42 proje Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün organizasyonuyla tanıtıldı. STEM Projesi’nin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik kelimelerinin İngilizce baş harflerinden oluştuğunu anlatan Kayseri İl Milli Eğitim Müdürü Bilal Yılmaz Çandıroğlu, “Uluslararası platformda ABD, İngiltere, Kore, Rusya, Almanya ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde eğitim modeli olarak yaygın şekilde kullanılmakta. STEM’i eğitim sistemine dahil etmiş ülkelerin PİSA ve TİMS gibi küresel değerlendirme sınavları sonuçlarında artışlar olması, diğer ülkelerin dikkatlerinin ’STEM’ üzerinde yoğunlaşmasına sebep oldu” dedi. Kayseri’nin STEM modeli için Türkiye çapında pilot şehir seçildiğini söyleyen Çandıroğlu,
E T K İ N L İ K L E R 23-26 Haziran 2015
2015 International R&D Management Conference Pisa, İtalya AYRINTILI BİLGİ: rnd2015.sssup.it/ 21-23 Temmuz 2015
8th International Conference on ICT, Society and Human Beings 2015 İspanya AYRINTILI BİLGİ: http://ict-conf.org/ 26 Temmuz-1 Ağustos 2015
Proya’da Bilgi Güvenliği Satış Müdürü Memiş oldu Kurumsal Veri Mimarisi, Uygulama Portföy Yönetimi, Bilgi Güvenliği Çözümleri, Yazılım Test, Performans ve Servis Sanallaştırma gibi çözümler sunan Proya’da Bilgi Güvenliği Satış Müdürlüğü görevine Hülya Çomoğlu Memiş getirildi. Türkiye’de İşletme eğitimini tamamladıktan sonra London of School Business Management’ta eğitim alan Hülya Hülya Çomoğlu Memiş Çomoğlu Memiş, profesyonel iş hayatına 2008 yılında başladı. BT alanında çeşitli firmalarda Ürün Müdürü, İş Geliştirme Yöneticisi ve Kanal Satış Yöneticisi olarak görev alan Memiş, telekomünikasyon, bankacılık ve finans sektörlerinde bilgi güvenliği alanında önemli projelerde yer aldı.
Kayseri’de 2 yıl önce çalışmalara başladıklarını, 10 okulun 42 proje ile il çapında düzenlenen yarışmaya katıldığını söyledi. “Gördük ki, çocuklara fırsat tanındığında hayal bile edilemeyecek cihazlar ürettiler” yorumunu yapan Çandıroğlu, ekledi: “Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile STEM’i bir adım öteye taşımak için 2016’da bilim merkezi kuracağız.” Çıkış noktaları olarak Türkiye’deki eğitim sistemine uygulamalı eğitim konusunda STEM’in uyarlanmasını gösteren Edu Play Genel Müdürü Taner Özdemir de, “Çocukların teoride
Taiwan Excellence Media Tour
gördüğü dersleri bu materyallerle uygulaması çocukların ileride analitik düşünceyi hayatının her alanında kullanabilmesi adına büyük önem taşıyor” dedi. Özdemir şöyle devam etti: “Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına uygun her yaş grubuna özel öğrenci kitabı, müfredat entegrasyon kitabı ve yıllık ders planı gibi içerikler hazırladık. Eğitim setlerinin içerikleri ders içi uygulamalar ve ders dışı aktivite olan kulüp mantığıyla hazırlandı. Okul öncesinden üniversiteye kadar her seviyeyi kapsayan eğitim setlerimiz var.’’
Y U R T D I Ş I
Tayvan AYRINTILI BİLGİ: http://www.taiwanexcellence. com.tw/IND/index.aspx 27-28 Temmuz 2015
6. Annual International Conference on ICT: Big Data, Cloud and Security (ICTBDCS 2015) Singapur AYRINTILI BİLGİ: http://bigdataclouds.org/ 9-13 Eylül 2015
1st International Conference on Environmental Science and Technology (ICOEST) Bosna Hersek
AYRINTILI BİLGİ: www.icoest2015.com 6-8 Ekim 2015
International Test Conference Anaheim, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.itctestweek.org 7-10 Kasım 2015
26th ISF Annual World Congress Atlanta, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.securityforum.org/ events/isf-annual-worldcongress/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R 20 Haziran 2015
HTML Mag The Frontiers: Mini Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü - İstanbul AYRINTILI BİLGİ: htmlmag.com/etkinlik/thefrontiers-mini
Y U R T İ Ç İ
4-7 Ağustos 2015
International Conference on Advanced Technology & Sciences (ICAT’15) Antalya AYRINTILI BİLGİ: www.icatsconf.org/ 12 Ekim - 14 Ekim 2015
ADVED’15- International
Conference On Advances In Education, And Social Sciences Nippon Otel - İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.ocerint.org/adved15/ BTvizyon Anadolu Toplantıları
15 Eylül 2015 Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
36
BThaber
MEKTUP
Sakinleşmesini beklediğimiz gündemden merhaba, Geride kalan seçimler orada kalsın, ben asıl 5 Haziran Dünya Çevre Günü vesilesiyle bazı önemli haberleri paylaşarak başlıyorum mektubuma. Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı E-Güven’in Genel Müdürü Can Orhun, bu özel gün vesilesiyle e-imza kullanımının çevreye ve bireylere sağladığı faydaya dikkat çekmiş. Hem zaman hem kağıt tasarrufu öne çıkarken, Orhun’a göre, müşterilerin elektronik imzaya geçmesini sağlayarak kurtarılan ağaçlarla bugüne kadar bin 500’den fazla kişinin 1 yıllık oksijen ihtiyacı karşılanmış. Orhun’un da dikkat çektiği gibi, düşük kağıt tüketimi ülkeler için önemli bir gelişmişlik, şirketler içinse modernleşme simgesi. Hadi bari motivasyonumuz bunlar olsun. Media Markt da Dünya Çevre Günü’ne dikkat çekmek için beyaz eşya kullanımında enerji tasarrufunu artıracak pratik bilgiler vermiş. Günlük hayatta kolaylıkla uygulanabilecek bu yöntemlerle enerji tasarrufu sağlamak ve doğaya daha az zarar vermek mümkün. Çevreye dair örnek olmasını dilediğim bir haber de TeknoSA’dan. TeknoSA, kaynakların verimli kullanımı adına mağazalarında, genel merkezde ve Gebze’deki fabrikada enerji tüketimi düşük aydınlatma ve ısıtma sistemlerine dönüşümü yaygınlaştırıyor. Sektörde ilk defa geri dönüşüme kazandırılan poşetler kullanan TeknoSA, mağazalarına kurduğu ‘Atık İstasyonları’ aracılığı ile de tüketicilerin elektronik atıklarını geri dönüşüme kazandırıyor. Az buz değil, TeknoSA, 2010 yılından bu yana Türkiye’nin dört bir yanındaki mağazalarında 60 tona yakın elektronik atık ve 6 tonu aşan pil toplamış. Açılışı çevre ile yaptıktan
15 - 21 HAZİRAN 2015
Çevre koruma bilincine ulaşmalı
sonra güzel bir haberi sana iletmeyi borç bilirim: Türkiye’ye getirdiği Maker Hareketi ve başarılı çalışmalarıyla dikkat çeken düşünce kuruluşu GelecekHane’nin kurucusu Halil Aksu, 24-26 Temmuz’da San Francisco’da düzenlenecek Dünya Fütüristler Kongresi’ne (World Future Society Conference) Türkiye’den davet edilen tek fütürist olmuş. Exclusive Networks çalışanları, “Exclusive Networks Lösemili Çocuklar için Yürüyor” adlı projenin ilk etabını Şile’de 6 Haziran Cumartesi günü gerçekleştirmiş. Böylece önceden hedeflenen etabı tamamladıktan sonra gelen desteklerin LÖSEV’e ulaştırılması sağlanmış. İstanbul trafiğinin acı tatlı çözümü metrobüs, oyunlarda da yerini alıyor. Atom Games
2015
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
ödüllendirilen başarılı iş ortaklarından biri olmuş ve “Yılın Yetkili Eğitim İş Ortağı” alanında yaptığı katkılar sebebiyle ödül almış. Yaratıcı Çocuklar Derneği tarafından Samsung’un ana sponsorluğunda, Multi Channel Developers (MCD) işbirliğiyle düzenlenen Samsung Geleceğin Mucitleri Yarışması’nda kazananlar belli olmuş. Yarışmanın birincisi ise “İlaç Saati Hatırlatıcı” projesiyle İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Beylerbeyi Özel Ortaokulu’ndan Veli Armağan Alper Sevim. Visa Europe’un ödemeler dünyasının nabzını tuttuğu Visa Futures Konferansı kapsamında düzenlediği “Visa Europe
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 21 SAYI 1026
15 - 21 HAZİRAN
tarafından geliştirilen ve İstanbul sokaklarında geçen ‘Metrobüs: Race in Istanbul’ oyununda şoför koltuğuna oturan oyuncular, bomba patlama riskine karşı yolcuların hayatlarını kurtaracak bir maceraya atılıyor. Android cihazlar için yayında olan oyun, eğlenceli bir hikayeye sahip. Yıllar önce Keanu Reeves’in başrol oynadığı ‘Speed’ filmini hatırlarsın, hadi şimdi bu oyun için direksiyona sen geç. Küresel kurumsal yazılım uygulamaları şirketi IFS ve teknoloji partneri Oracle, işletmeleri başarıya en hızlı ve güvenilir şekilde taşıyacak çözümlerini sunmak üzere Bursa’da üreticilerle buluşmuş. Sıra geldi haftanın ödüllerine… BT Eğitim; Cisco Türkiye İş Ortakları Zirvesi’nde Cisco 2014 Mali yılı çerçevesinde
Best Ödülleri”nde inovasyon kategorisinde birinciliği “Alışveriş Asistanı” projesi ile Yapı Kredi Bankası kazanmış. Migros Grubu’nun sadakat kart programı Money Club için Turkcell Global Bilgi ve Migros ortaklığıyla hayata geçirilen ve üçüncü yılını geride bırakan Money Club Kart Facebook uygulaması da Internet Advertising Competition Awards’da ’En İyi Sosyal Medya Kampanyası Ödülü’ne layık görülmüş. Money Club Kart Facebook uygulaması da böylece bir yılda farklı kategorilerde 6 ödülle önemli bir başarıya imza attı. Şimdi sıra bir kitap haberinde: BA-Works yönetici ortağı ve International Institute of Business Analysis, Istanbul Chapter başkanı Emrah Yayıcı, uyguladığı iş analizi ve ekran tasarımlarını ‘Business Analyst’s Mentor Book’ kitabında bir araya getirmişti, hatta geçen yıl BThaber’de kendisiyle bu konuda bir röportaj yapılmıştı. Kitap, 1,5 yıldır Amazon’da dünyanın en çok satan ‘iş analizi kitabı’ olma özelliği taşıyormuş. Birçok ülkeden siparişler var, yurt dışında yer alan uluslararası şirketlerden, çalışanlara verilmek üzere toplu alım talepleri ve Amerika’da iki üniversiteden öğrencilere okutmak için talepte bulunulması da cabası. Sene boyunca Ankara’nın en seçkin mekanlarında Blues severlere eğlenceli repertuarlarıyla neşeli geceler yaşatan Müdüriyet Blues ve Rock & Roll grubu, sezon sonuna denk gelmesine rağmen aynı eğlenceyi Ramazan akşamlarına da taşımayı hedefliyormuş. Grup, 26 Haziran’da IF Performance Hall’da, 8 Temmuz’da Ankara Hayal Kahvesinde şehirdeki Blues yolculuklarına devam edecekmiş. Bu haftalık da bu kadar olsun, yeniliklere haftaya devam
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr
Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Canan Şahin canans@bthaber.com.tr
Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr
tarafından dağıtılmaktadır.
Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
BThaber
ICT NEWS
15 - 21 HAZİRAN 2015
37
Turkey might have to quit ‘being a data center’ claim In the report prepared by representatives of TELKODER and companies within such as Radore, Natro, Sadece Hosting, İşnet, Grid Telekom, Teletek, Superonline, Vodafone Net and Med Nautilus, it is stated that the biggest three obstacles in data center sector are “inadequate regulations, overtaxes and inefficient network infrastructure”. The report also stated that in order to overcome those hindrances in the sector, “Data Center Manager” definition should be done in law and legal regulations should be completed related to the sector. It is also important not to block fiber investments in order to increase raise network infrastructure quality and lift the overtax policy which is a burden on the sector. According to the information in the report, it is foreseen that in 2014 IT expenses would be 3.75 trillion USD and in 2018 cloud computing hardware expenses would reach approximately 79.1 billion USD. It is expected for the world’s data center automation market (network and server solutions, consultancy, montage and
support services, could and server storage service providers), would grow 18.97% between 20142019 and the size of the market would increase from 3.16 billion USD to 7.53 billion USD. The data centers in Turkey, as they do in the world, have a growing tendency every passing day. In this context, the data for Turkey in 20122013 shows that the data center investments have a growing rate of 26.7%, capacities 31%, energy needs 29.6%, operational expenses 32,1% and employment 13.5% compiling to a total of 26.58%. This data shows that the investments in the sector will increase in future. According to the foresight of the Competition Authority, the data center services market in the world grew 19% in 2012 and 40% in 2013, and Turkey became the first in the list in 2011 with a growth rate of 60% in the white area where the servers are located. No incentives to the sector An economic incentive directly for data centers does not exist in Turkey. Additional to this unjust
approach, the taxes are much higher than many other countries. According to OECD data, Turkey and Congo are the two countries having more than 25% of taxes on information technologies products and services. Turkey overtaxes informatics products and services 26.1%, followed by Congo with 23.8%. In the report claiming that the growth of data center sector depends on many factors in this unfavorable environment,
it is stated that: “If an example is needed here, by “It is obligated that the banks have their primary and secondary systems within the country.” statement of BDDK (Banking Regulation and Supervision Agency) in the regulation of banks internal systems provided a service growth in this area. However, this growth brought legal, economical and infrastructural deficiencies together by time.”
Biggest competitor Bulgaria In the report it says that: “The possibility of Turkey’s losing its claim to exist strongly in this global market occurs due to the country’s being late to take the needed steps for data center sector.” The report also claims that; “There are countries providing more reasonable opportunities to the data center business managers on issues concerning data centers closely such as industrial electricity and required legal regulations. If we are to mention about the number of data centers in the countries considered Turkey’s competitors; there are 21 data centers in Bulgaria, 7 in Estonia, 16 in Finland, 83 in Holland and 14 in Luxemburg. Turkey’s biggest competitor in this issue is its neighbor Bulgaria, a recent member of the European Union. Bulgaria had extremely low figures on internet and capacity usage until recently. However via the importance Bulgaria placed upon the issue and many solid steps taken, the country became a global player in the market in a very short time.”
Yapı Kredi employees come together with informatics sector representatives Yapı Kredi Bank organized the 5th of its traditional “IT’s My Life Yapı Kredi Information Technologies Meeting”. Held in Yapı Kredi Bank Facility, the event brought experts from informatics sector together and opened latest developments in technology world for discussion by presentations in different sessions. Yapı Kredi Information Technologies and Operation Deputy General Manager Cahit Erdoğan summarized the event: “It is the 5th event we organized by the name of
information technologies meetings. We refer to it in our corporation as ‘It’s My Life’. Our aim is to bring
our co-workers in the bank and in our business units, colleagues from information technologies management
and partners in our affiliates together with our solution partners and more than 20 technology service provider
companies. By doing that, we would like to stay connected to the opinions on world’s technological transformation, trends, visions, listen to the new projects, renovate them and carry out this event every year in order to keep up with the technology providers’ agenda. We work for creating a discussion environment. That’s why we organize this event once every year. We usually have just above 1000 participants from various business units, branches and other business and solution partners.”
38
BThaber
ICT NEWS
15 - 21 HAZİRAN 2015
Education is a must to keep children safe on internet
Turkish entrepreneurs meet with investors Arab investors are extremely glad with the technological improvements taking place in Turkey; they think that Turkish entrepreneurs should be more prone towards international projects. Saudi Arabic investment company Alhamrani Universal Company and several Turkish companies came together. Alhamrani Universal President Tariq A. Abdat, Vice President Dr. Husam Yaghi and organizer of the event İF Electronics founder Orhan Karadoğan stated: “İF Electronics and Alhamrani Universal Company Limited organized a meeting. The aim of this event was to bring Saudi capital to Turkey and to make evaluations on several ICT companies. During our 3 days long conference, we gathered to evaluate 11 different companies. We will continue these evaluations on June. We believe that we will finalize our decision on which company/ companies to invest in July
or August. Our aim is not only make them successful in Turkey, but also finding finance sources in order these companies to expand business and market shares in Middle East, Saudi Arabia and the Gulf areas. So the main aim is to bring foreign capital to Turkey and provide them opportunities to enter different markets.” Tariq A. Abdat said: “I should say that I am extremely impressed by the technical and service growth taking place in Turkey. Our aim is to promote Turkey’s technical and service power in Saudi Arabia and the Gulf area. Even though the biggest market in this area is Saudi Arabia, we actually would like to support the Gulf countries as well as doing business in Saudi Arabia. We are here because of Turkey’s geographical position making the country a bridge between Asia and Europe and also Turkey’s extensive technical knowhow.”
We interviewed Mr. Stuart Wheeler, G Data International Pre-and-After Sales Consultant, as he was in Turkey for ICT Summit for Kids 15’ event. He told us: “Organizing an ICT event for kids is very fascinating. For both Turkey and the world, it is vital to have such a special event for kids. Today, I am here to share my opinion on what should be done to keep children safe on internet. The most important factor to make children surf the internet safely is to educate them on internet usage. Children should know what to and what not to do while on internet. Purchasing anti-
virus software is not enough by itself, at the same time we should inform kids about threats on internet. For instance, it is important to tell kids that every link should not be double-clicked; every file should not be opened etc. in detail. G DATA offers anti-virus solutions to institutions and home users. G DATA is the first company established in 1985 in Germany to serve in information technologies sector. We developed our first anti-virus software 20 years ago. Thus, we have a rooted experience in security area. The experience we have plays an important role for
us to develop high quality software. We also have PatchManagement software apart from our solutions offering full security on internet. The software solution enables installing patch software immediately against possible problems and keeps all the software updated in the users’ computers. With our G Data Business solution, we provide an extensive security package including anti-virus, firewall, spam blocker, policy manager, reporting manager, mobile device manager, banking systems securing software and security and management services for Mac computers.”
Corporate social media speeds up the process Know-How Systems (BBS) organized an event in order to promote its business partner IBM’s solutions. Following the event, BBS General Manager Bekir Alp Sayın said: “BBS is a technology company which has clients from all sectors in business in Turkey. Thus, we have clients from both service and production sectors. We are active in business for a long time as 23 years, we have a portfolio of clients both SMEs and corporate companies with large headcounts. When we make an evaluation of clients, we generally work with middle sized companies.
In order us to work more efficiently, our employees to share their know-how and experiences and connect with their clients and suppliers, we must provide a suitable environment as a rooted corporation. When you are able to create a social environment, employees and managers of that corporation have an individual place similarly they have on Facebook. When the social and corporate environment is opened for clients and suppliers, they also have themselves a place in that environment. Thus, when people face a difficulty in business, we make sure that
they solve these difficulties with ease immediately looking at how others solved similar issues by the experiences shared in those environments. The speed of the business accelerates when we transform this into experience sharing event with clients and suppliers. IBM took a solution in its portfolio enabling corporations create such environments by a technology platform. The name for it is Connections. When you set Connections as a platform, you can safely launch the product corporate/ social environment design you create in a way you wish.”
Canon brings together the photography world Canon promoted its new photography products and solutions on BRANDNEWS 2015. The participants of the publicity event were 200 photography professionals consisting of photographers and university faculty members. The information on the latest technological developments was given in the event and the participants found a chance to test the new products. Canon Eurasia Sales and Marketing Director Saygın Süzen gave the event’s opening speech. Mr.
Süzen said: “Being the leader brand in the sector, we took on the responsibility of bringing the sectors’ professionals together. We will be testing Canon’s new products while exchanging ideas in a day full of photography.” Last month, Canon Europe announced that Turkey is included in the Canon Ambassadors Program formed by the world’s most popular photographers on nature, architecture, fashion, movie production and photo journalism
areas. It was expressed that the first Canon discoverer is photographer Sinan Çakmak. Mr. Çakmak came together with photography lovers for the first time in the event and made his dia show. Professional photographer Levent Kuğu photographed the body painting activity with Canon’s new products. In the event where participants were able to experience the products, EOS 5Ds and EOS 5DsR models were the most attention-grabbing products.