ASRACK_3.pdf
1
6.01.2015
15:55
Kamboçya ve Myanmar üzerinden ASEAN Bölgesi’ne ihracat
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET), Güneydoğu Asya Uluslar Birliği pazarındaki potansiyeli değerlendiriyor. Sayfa 3
K
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
Sayfa
Para toplama işi sona ermeyecek
12
Erkan Oğur
OT/VT’de önemli bir ürün yelpazesine sahip olan Mobit Bilişim, farklı sektörlerden birçok şirkete çözümler sunuyor.
1030 13 - 26 Temmuz 2015
Çek kaosu karekod ile son bulacak mı?
Sayfa Yedeklemede
13
ezberi bozan yapı
NAKIVO için Türkiye pazarı, BTburada başta olmak üzere diğer iş ortakları ile büyük bir gelecek vaat ediyor.
Sayfa
Bruce Talley
Rekabet ve işbirliğinin verimli buluşması
14
Gernot Fels
Özel Haziran ortasında ticari hayatta yerini Haber alan karekodlu çekle birlikte, bir
Sayfa
Handan Aybars
Fujitsu ve Primeflex ailesi, önemli faydaları birçok başlıkta kurumlara sunuyor.
4
ödeme ve borçlanma aracı olan çekte reel sektörün muhtelif sıkıntılarının önüne geçmek öncelikli hedef.
Sayfa
17 DOSYA: 24
OT/VT OT/VT uygulamaları ve çözümleri, tüm sektörlerde kendine bir fayda noktası yaratmayı başarıyor. Bu başlıkta detaylar ise dosyamızda.
Hazırlayan: Ekrem UÇMAN
BThaber
E-TOPLUM
13 - 26 TEMMUZ 2015
3
KATMA DEĞERİN İMZASI
Uçtan uca çözümler ile daima iş ortaklarının hayatını kolaylaştıran Arena,yeni markalar ile büyüyor, gücüne güç katıyor.
Kamboçya ve Myanmar üzerinde ASEAN Bölgesi’ne ihracat Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET), Güneydoğu Asya Uluslar Birliği pazarındaki potansiyeli değerlendiriyor. Haber Merkezi Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET), elektrik ve elektronik sektöründe faaliyet gösteren 12 firmadan 15 temsilcinin katıldığı heyet ile Güneydoğu Asya’nın iki önemli ülkesi Kamboçya ve Myanmar’da görüşmeler gerçekleştirdi. Ekonomi Bakanlığı Koordinatörlüğünde, TET organizasyonuyla düzenlenen Kamboçya – Myanmar ticaret heyeti, katılımcı şirketlere her iki ülke pazarlarındaki ve ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Birliği) pazarındaki potansiyeli yerinde görme şansı sundu. TET ile ihracatlarını artırmak hedefiyle yola çıkan Türk elektrik ve elektronik firmaları Kamboçya’da 61 firmayla bir araya geldi. Yapılan ikili görüşmelere; Kamboçya’nın en büyük elektronik ürün tedarikçileri KFour Group ve LCH Investment Group’un da aralarında olduğu firmalar katıldı. İnşaat, mühendislik ve altyapı gibi alanlarda yatırımları bulunan Comin Khmere de görüşmelerde yer aldı. Kamboçya ekonomisi geçtiğimiz 10
yıllık süreçte önemli bir dönüşümden geçerken Kamboçya ve Türkiye arasındaki ticaret hacminde de artış gözleniyor. Ekonomik büyüme ile birlikte elektrik üretimi ve iletimi, telekomünikasyon gibi temel altyapı yatırımlarına olan ihtiyacın artması, Türk elektrik-elektronik sektörü açısından önemli bir potansiyel yaratıyor. TET ticaret heyetinin Kamboçya’dan sonraki durağı olan Myanmar’da yapılan görüşmelere ise 53 Myanmarlı firma katıldı. Beyaz eşya ve ev aletleri, tüketici elektroniği, sanayiye yönelik elektrik ve elektronik ürünleri alanında geniş dağıtım kanalları sunan Melbourne Co. Ltd. ve Smart Electrical Trading gibi şirketlerin yanı sıra yapı-inşaat sektöründeki en büyük firmalarından biri olan Shine Group bu firmalar arasındaydı. Myanmar; doğal kaynaklarının zenginliği, hızla büyüyen pazarı, Bangladeş, Hindistan, Çin ve Tayland gibi dünya ekonomisi açısından önem taşıyan ülkelere komşu coğrafi konumuyla Türkiye açısından izlenmesi gereken bir ülke olarak dikkat çekiyor.
Sunucu
Ver� Depolama
Ağ Çözümler�
İş İstasyonları
Güvenl�k
Yazılım
Fatih Kemal Ebiçlioğlu
“Potansiyeli yüksek pazarlar için bir ilki gerçekleştirdik” Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, ticaret heyetinin yeni işbirliği olanaklarının yaratılması açısından zemin hazırladığını dile getirerek şunları söyledi: “Türkiye ile Kamboçya ve Myanmar arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesinin sadece bu pazarlar yönüyle değil aynı zamanda 600 milyondan fazla nüfusu ile tüm ASEAN Bölgesine ulaşma imkanı veren bir açılım olduğunu gördük. Özellikle dünya ile hızlı bir entegrasyon sürecine giren Myanmar ve yabancı yatırımcılar için liberal bir ekonomik anlayış belirleyen Kamboçya, potansiyeli yüksek pazarlar. Ticaret heyetimiz bu açıdan bir ilki gerçekleştirdi ve katılımcı firmalarımız her iki ülkede verimli geçen görüşmeler yaptılar. Bölgeye yapılan diğer seyahatler ile birlikte bu çalışmaların ASEAN’a yapılan ihracatımıza olumlu yönde yansıyacağına inanıyoruz.”
value.arena.com.tr | 0212 364 65 66
4
BThaber
E-TOPLUM
13 - 26 TEMMUZ 2015
Çek kaosu karekod ile son bulacak mı? Handan Aybars Çekle ödemelerin daha güvenli hale getirilmesi amacıyla Kredi Kayıt Bürosu (KKB) tarafından Türkiye Bankalar Birliği (TBB) işbirliği ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) desteği ile geliştirilen, bu yönüyle ticari hayatta yeni bir dönem olarak tanımlanan ‘karekodlu çek’ uygulaması 15 Haziran 2015 Pazartesi günü itibariyle başladı. Temel hedef; çek ile yapılan alışverişleri daha güvenli hale getirerek ticareti kolaylaştırıp hızlandırmak. Bu uygulama ile keşidecinin, yani çeki düzenleyenin geçmiş çek ödeme alışkanlığı kolayca görülebilecek. Çeki elinde bulunduran kişi, çek yaprakları üzerinde bulunan karekodu akıllı telefonuna indireceği Findeks uygulaması ile okutarak sorgulama yaptırabilecek. Yani çek üzerindeki bilgilerde herhangi bir tahrifat yapılamayacak, yapılsa bile anında tespit edilebilecek. Bu uygulamadan yararlanmak isteyen bireyler ve şirketlerin herhangi bir yatırım yapmasına gerek bulunmuyor. Uygulamadan faydalanmak isteyenler ücretsiz olarak Findeks’e üyeliklerini gerçekleştirebiliyor. Ücretsiz üyelik sonrasında okutulan karekodlu çek başına ise 2 TL ile 4 TL arasında bir ücretlendirme söz konusu. Findeks uygulaması işbaşında Bu yenilikte KKB’nin tüketiciye dönük yüzü olan Findeks; reel sektör ve bireylere yönelik ürünlerin tek çatı altında sunulduğu bir finansal hizmet platformu. Burası Kredi Notu, Risk Raporu, Takipçi gibi pek çok finansal hizmeti bünyesinde barındırıyor. Findeks’in sunduğu Karekodlu Çek Uygulaması sayesinde, çeki düzenleyen kişinin kimlik bilgilerinin teyidine, çekin doğruluğuna ve dolaşımda olup olmadığına dair bilgilere ve çeki düzenleyen kişinin geçmiş çek ödeme performansı hakkındaki özet rapora ulaşılabiliyor. Karekodlu Çek; çek sahibinin bankasından talebi üzerine ve onayladığı muvafakatname ile çek ödeme geçmişini ticaret yaptığı kişiler ile paylaşmaya hazır olduğunu gösteren bir çek. Bu çeki kabul eden tacir, akıllı telefonuna kuracağı Findeks uygulaması ile çekin üzerinde bulunan karekodu sisteme okutarak, karşısındaki keşidecinin geçmişte çeklerini hangi oranda ödediği, hangi oranda çeklerinin karşılıksız kaldığı ve bu çeklerin hangi oranda sonradan ödendiği gibi adet ve tutar olarak oransal bilgileri kapsayan geçmiş çek ödeme performansı
Haziran ortasında ticari hayatta yerini alan karekodlu çekle birlikte, bir ödeme ve borçlanma aracı olan çekte reel sektörün muhtelif sıkıntılarının önüne geçmek öncelikli hedef.
İzin verenin bilgileri karşılıklı paylaşılıyor Sorularımıza yanıt veren Yapı Kredi Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Feza Tan, banka olarak karekodlu çek konusunda yaptıkları yatırımlar ve bu uygulamadan beklentileri hakkında bilgiler paylaştı: “Karekodlu Çek uygulamasına geçiş, öncelikle bir takım altyapı yatırımlarının yapılmasını gerektiriyor. Biz bu çalışmalara 2014 yılında başladık. Sistemin 4 Haziran 2015 ’te duyurulmasıyla birlikte, altyapı çalışmalarını tamamladığımız karekod çekimizi müşterilerimizin kullanımına sunduk. Bu ürünün tanıtım ve bilgilendirme çalışmalarına da başlayan ilk kurumlardan biriyiz. Müşterilerimiz ayrıca şubelerimizden de ürün ve işleyişi hakkında detaylı bilgiye
konusunda net bir bilgiye sahip olabiliyor. Raporda, keşide edilen toplam çek adet ve tutarının yüzde kaçının zamanında ödendiğini ya da ibraz edilen çeklerin toplam tutarının hangi oranda ödendiği ve ne kadarının arkasının yazıldığını adet ve tutar bilgisi paylaşmadan, yalnızca oransal olarak son 1, 3 ve 12 ay verilerine göre belirtiliyor. Kişinin toplam ciro, servet veya varlık bilgisi ise raporda yer almıyor. Bizim için ödeme ve kredilendirme aracı Bu yeni uygulama ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Kredi Kayıt Bürosu (KKB) Genel Müdürü
Feza Tan sahip olabilirler. Bu yeni uygulamaya göre, bankalardan karekodlu çek başvurusunda bulunan müşterilerin, Findeks sistemine de üye olması gerekiyor. Bankalardan KKB’ye düzenli olarak akan çek verisinin yanısıra, karekodlu çek ile
Kasım Akdeniz’in de dikkat çektiği gibi, çek, ticari hayat için önemli bir ödeme aracı. Ülkemizde ise sadece bir ödeme aracı değil, aynı zamanda bir kredilendirme aracı. Diğer ülkelerden farklı olarak, çekin vadeli satın almalarda kullanılıyor olması, Türkiye’de çekin önemini artırıyor ve bir finansman sağlama aracı haline de getiriyor. “Deyim yerindeyse, satıcı vadeli satış yoluyla alıcıya finansman sağlarken kendi sermayesini alıcı ile paylaşmakta” örneğini paylaşan Kasım Akdeniz’e göre, bu yönüyle vadeli çek, sermayeyi paylaşmanın bir yolu. Bu kredilendirme süreci içinde en önemli husus ise doğal olarak alıcının ve satıcının birbirini
ilgili olarak çek keşidecisinin bu sorgulamanın yapılmasına dair verdiği muvafakat bilgisi de kurulan web servis yapıları ile online olarak paylaşılıyor. Sistemin yönetimi Findeks markası altında KKB tarafından yürütülüyor. Bankaların, mevcut çek karnesi talep ve müşteriye teslim süreçlerinde bu yeni uygulamanın ihtiyaçlarını da kapsayacak bir takım revizyonlar gerçekleştirmesi gerek. Çek karnesi taleplerine karekod özelliğinin eklenmesi, çeklerin üzerine karekod basılması, müşteriden çek numarası bazında muvafakat alınması gibi revizyonların yapılması gerekiyor. Müşterilerin ise bu hizmetten yararlanabilmeleri için sadece Findeks üyesi olması ve bankalara yazılı olarak başvurmaları yeterli.”
iyi tanıması, bilgi sahibi olması. Çünkü satıcı, aldığı çek karşılığında alıcıya bir mal vererek malın bedelini 3 veya 6 ay sonra almayı kabul ediyor. Buna karşılık, özellikle KOBİ’ler gibi yetersiz sermaye ile çalışan şirketler, alacaklarını tahsil edemedikleri durumda kendi borçlarını da ödeyemez duruma gelebiliyor. Bu durumda, Akdeniz, “Vadeli mal satan taraf bir anlamda ödeme yapılana kadar ticari itibarını, çeki keşide eden kişi ya da kuruma emanet eder. Ticari itibarınızı emanet ettiğiniz kişi ve kurumların ödeme alışkanlıklarını bilmek risk yönetimi açısından oldukça önemli” bilgisine vurgu yapıyor.
Prestij noktası halini alacak Çek hamilleri karekodlu çeki aldıkları anda, Findeks sistemine kayıtlı hale geldiği için keşidecinin geçmiş çek ödeme performansını pratik bir şekilde kontrol edilebilecek. Çekin üzerinde yer alan karekodun Findeks uygulaması üzerinden okutulması ile elde edilen keşideciye dair veri, keşidecinin çek ödeme alışkanlığı ile ilgili geçmişe dair bilgi belirsizliğini en aza indirgeyecek. Çek hamili açısından belirsizliği azaltacak. Uygulama ile güvenli ticarette gerekli olan ‘şeffaflık’ için önemli bir adım atılıyor. Çek üzerindeki karekod vasıtasıyla çekin keşidecisi ile ilgili erişilebilecek bilgiler, işletmelerin finansal kararlarını somut bilgiler ışığında vermelerine yardımcı olacak. Alacaklarını sağlıklı tahsil edebilen işletmelerin kendi borçlarını da zamanında ödemesi mümkün olabilecek. Yani Karekodlu Çek, alacaklı için bir güven göstergesi olurken, keşideci için de bir itibar göstergesi halini alacak. Keşideciler (çeki düzenleyenler) karekodlu çek kullanmakla tarihsel olarak ödemelerini zamanında yerine getirdiklerini, iş yaptığı kişilere gösterebilecek ve bunu avantajlı fiyat ya da avantajlı vadeye dönüştürebilecekler.
Karşılıksız çek riskini yüzde 80 azaltmak mümkün Günümüzde sermayeyi korumanın ve güvenli bir ticari hayatın yolu iş yaptığınız, vadeli mal sattığınız kişileri tanımaktan geçiyor. Her ay ortalama 20 bin kişinin çeki karşılıksız çıkıyor ve bundan birçok kişi zarar görüyor. “Bu 20 bin kişinin çek ödemelerine bakıldığında, yüzde 80’inin geçmişte de çeklerinin karşılıksız çıktığını görüyoruz” bilgisini veren Kasım Akdeniz, karekodlu çek yapısının faydalarını şöyle özetliyor: “Bu kişilerin çekleri kabul edilmeden önce çek raporlarına bakılması halinde olumsuz ödeme geçmişinin görülmesi ve olası zararların önlenerek riskin yönetilmesi mümkün. Karekodlu Çek ise buradaki bilgi alışverişini, karşı tarafla ilgili bilgi sahibi olma sürecini hem daha güvenli hem daha hızlı gerçekleşmesini sağlayan bir uygulama. Karekodlu Çek bu bilgiye güvenli ve hızlı ulaşımı sağlayarak ticarette güvenin simgesi olacak.”
Migros, masaüstü sanallaştırma çözümüyle çevre dostu BT politikasını genişletiyor
HP
ve Migros ortaklığıyla gerçekleştirilen Türkiye’nin en büyük ince istemci projelerinden biri. Migros, Türkiye’nin öncü süpermarket zinciridir. Ülke genelindeki Migros mağazalarındaki 5000 adet masaüstü bilgisayarın yüksek bakım ve yatırım giderlerini azaltmak için HP ince istemciler ile masaüstü sanallaştırma projesini hayata geçirme kararını aldı. Sektör: Perakende Satış
“HP’nin sunacağı tekliften zaten etkilenmiştik ve söz verdiklerinden daha fazlasını yaptılar. Perakende sektöründeki öncülüğümüzü daha da güçlendiren bu projeye devam ettiğimiz için çok gururluyuz.” Ömer Lütfi Karagöz, Migros Ağ İletişim ve Bilgi Güvenliği Grup Müdürü
Amaç: Klasik masaüstü bilgisayarları ince istemciler ile değiştirerek maliyetleri ve yönetim ihtiyacını azaltmak Yaklaşım: Pek çok idari ve teknik oturumda yer almış ve Konsept Kanıtlama (PoC) testleri yapmış lider satıcı firmalardan araştırılmış çözümler
BT sorunları • Sorunlarla ilgili mağazalardan açılan çağrılar yüzde 90 azaltıldı • Bakım ve işletim maliyetleri düşürüldü • İstemci cihaz yönetimi merkezi kontrol sistemi ile basitleştirildi
İş sorunları
Zorluk Eskimiş altyapı: 70 şehirde toplam 1.200 adet üzerinde mağazası bulunan Migros, Türkiye’nin öncü süpermarket zinciridir. Ülkenin perakende satış öncülerinden biri olan firma kırtasiye, cam, mutfak eşyaları, elektronik eşyalar, kitaplar, kayıtlı medya ürünleri, giyim ve diğer ürünlerden oluşan büyük bir seçki ile çok çeşitli formatlara sahip ve farklı bölgelerde bulunan mağazalarla hizmet sunuyor. Migros, teknolojik gelişmelerin avantajlarını daima müşterilerine ve çalışanlarına sunmayı amaçlamaktadır ve sürekli olarak genişleyen bir faaliyet alanına sahip olduğu için esnek ve kolayca şekillendirilebilir çözümlere ihtiyaç duymaktadır. Firma, 5.000 klasik masaüstü bilgisayar yönetimi ile ilgili sorunlar yaşamaktaydı. BT personeli geliştirmeler, güncellemeler, güvenlik yazılımlarındaki değişiklikler ve sorun giderme işlemleri gibi genel bakım çalışmalarına çok fazla zaman harcamak zorundaydı. Ülke genelindeki mağazalarda meydana gelen sistem arızalarına harcanan zaman ve maliyetle baş etmek, birçok alanda servis sözleşmesi yapma ihtiyacını doğurdu. Ayrıca, bir masaüstü bilgisayarın yaklaşık 70 Watt enerji harcadığı bu düzende enerji maliyetleri yüksekti ve kullanım biçimleri firmanın çevresel hedefleri ile uyuşmuyordu. Migros, mevcut durumda Citrix XenApp ile sanallaştırılmış bir ortama sahipti ve yeni bir çözüm ararken ince istemcileri araştırma kararı verildi. Migros, Ağ, İletişim ve Güvenlik Grubu Müdürü Ömer Lütfü Karagöz proje ile ilgili, “Migros üç yıllık bir sanallaştırma uygulaması projesini başarıyla başlattı ve sürdürdü. Cihaz yönetimini basitleştirme çalışması ile yolumuza devam etmemiz gerektiğine karar verdik ve bu girişim son derece memnuniyet verici bir çalışma haline geldi.” dedi.
Çözüm En önemli unsur masaüstü sanallaştırmadır: Migros, HP de dahil olmak üzere lider üreticilerin ince istemcilerini araştırdı. Firmanın HP ile masaüstü bilgisayarlarının yüzde 40’ını temin ettiği bir ilişkisi
Soldan sağa: Mehmet Emre Er, HP Katma Değerli Ürünler Kategori Müdürü - Nazlı Küçükkabak, HP Kurumsal Sektör Müşteri Yöneticisi Cem Köz, HP Katma Değerli Ürünler ve Kurumsal Hizmetler Satış Müdürü - Ömer Lütfi Karagöz, Migros Ağ İletişim ve Bilgi Güvenliği Grup Müdürü Hande Baykan, HP Kurumsal Sektör Satış Direktörü - Atilla Övündür, Migros BT Operasyon ve Servis Yönetimi Grup Müdürü Özgür Altunsu, Migros BT Operasyon ve Servis Yönetimi Saha Operasyonları Müdürü - Murat Zobu, Migros BT Altyapı ve İletişim Sistemleri Müdürü bulunuyordu ve HP proje boyunca zincir yönetimi ekipleri ve teknik ekiplerle sayısız toplantı yaptı. Çok sayıda mağazayı ziyaret ettiler ve firmanın sanallaştırılmış bir ortamın avantajlarını tecrübe etmesini sağlayacak Konsept Kanıtlama (POC) testleri amacıyla gerekli sayıda ince istemci temin ettiler. Ancak, HP’nin başarılı olmasını sağlayan temel etkenlerden biri teknik danışmanlık ile pek çok teknik sorunun çözülmesi için verilen destek ve HP’nin ‘güvenilir bir danışman’ kimliğini ön plana çıkarmak oldu. Karagöz, “Pek çok üretici ile görüştükten sonra ülkenin en büyük ince istemci projesi için yola HP ile devam etme kararı aldık” diyor ve ekliyor: “Yaptığımız seçimi belirleyen temel etkenlerden biri yerel HP ekibinin sunmuş olduğu inanılmaz destektir. Yerel HP ekibinin bize tüm yurt içi kaynaklarını sunduğu alanlarda diğer üreticilerle sorunlar yaşadık ve bu çok önemliydi, çünkü hızlı müdahale olmadan, yerel hizmetler ve gelişime destek verilmeden hiçbir proje başarılı olamaz.” Migros şu anda HP ThinPro işletim sistemi ile 5000 HP t510 İnce İstemci kurmuş bulunuyor. Çift çekirdekli işlemcilere sahip HP t510 İnce İstemciler, Migros gibi işletmelerin güçlü ve PC ile eş değer performans sağlayan akıllı, basitleştirilmiş istemci sanallaştırma bilgisayarları oluşturmasına yardım ediyor. 2GB RAM bellek kapasitesine sahip bu multimedya çözümü daha sağlam, güvenilir ince istemci deneyimi sağlıyor.HP İnce İstemci çözümü; günümüzün benzer yazılımları, güncel protokol desteği, güvenlik duvarı koruması ve çok özellikli tarayıcıları ile karşılaştırıldığında sanallaştırılmış bilgisayar kullanımı ortamını korumak için idealdir. HP iş ortağı olan KoçSistem, ülke çapında kurulum ve uygulama çalışmasını yürütmüştür. İlk kurulumlar HP ve KoçSistem tarafından İstanbul’daki bölgelerde yapıldı ve ardından KoçSistem, çözümleri tüm ülkeye yaydı. Bu çalışma Migros için yapılan ve devam etmekte olan destek ve sorun giderme hizmetleri de sunmaktadır. HP Device Manager çözümün önemli bir
parçasıdır. HP Device Manager, müşterilere ince istemcilerini uzaktan görüntüleme ve bunları ticari ihtiyaçlarına göre şekillendirme imkanı sunan hızlı ve güvenilir bir ince istemci yazılımıdır. Programı tek bir merkezi noktadan kullanmak yöneticilerin envanter yönetimi yapmalarını, ince istemci ayarlarını ve bağlantı kopyalama işlemini oluşturmalarını ve uzaktan güç yönetimi ile yama ve istemci güncellemesi yapmalarını sağlamaktadır. HP Device Manager , sistem yöneticilerinin kontrol edilen her cihazı görüntüleyebilmelerini, cihaz gruplarını organize etmelerini, uzaktan iş tanımları oluşturmalarını ve sürdürmelerini ve cihazlara gönderilen görevleri takip etmelerini sağlar.
Faydaları Kolay yönetim ve düşük maliyet: “Proje öncesinde kullanılabilirlik, güvenlik ve güncelleme sorunları nedeniyle sürekli bakım gerektiren ve bir kısmı donanım konfigürasyonu nedeniyle değiştirilmek zorunda olunan 5000 masaüstü bilgisayara sahiptik. Sistem arızaları ile başa çıkabilmek için pek çok alanda hizmet sözleşmemiz bulunuyordu” diyor Karagöz. “HP İnce İstemci çözümünü uyguladıktan sonra merkezi yönetim konsolu HP Device Manager aracılığıyla sistemi güncellemek artık inanılmaz derecede kolay hale geldi. Artık sistem arızalarıyla çok nadiren karşılaşıyoruz ve bu konuya ilişkin mağazalarımızdan gelen aramalar önemli ölçüde azaldı.” Hatta, sorunlarla ilgili mağazalarımızdan gelen aramalar yüzde 90 azaldı ve bu durum işletim maliyetlerini ve çözüm sürelerini düşürdü. Düşük karbon emisyonları sayesinde Migros bu projeye, sosyal sorumluluk standartlarını destekleyen ve çevre dostu kimliğini ön plana çıkaran bir çalışma olarak da bakıyor. Klasik bir masaüstü bilgisayarın günlük 70 Watt enerji tüketimi ince istemciler ile yaklaşık 10 Watt’a düşürüldü. “Bir yılda yaptığımız enerji tasarrufu neredeyse projenin toplam maliyetine denk geliyor” diyor Karagöz. “Bu, tüm yaşadıklarımız değerlendirildiğinde her yönden olumlu bir
çalışmaydı.” HP İnce İstemcileri için sunulan destek Migros tarafından kısa sürede benimsendi. Arızalanan bir istemci derhal ücretsiz olarak değiştirildiği için arıza süresi ve maliyet ortadan kaldırıldı. HP Device Manager, diğer yönetim ürünlerinin çoğunun aksine, ince istemci çözümü ile birlikte ücretsiz olarak verildiği için giderler de azaltıldı. “Sıradan bir masaüstü bilgisayar yaklaşık üç yıl kullanılıyordu ve bu süre boyunca donanım arızaları nedeniyle zaman kaybı ve bakım maliyetleri oluşuyordu. Standart bir ince istemci ise yaklaşık yedi yıl kullanılıyor ve çok az bakım gerektiriyor” diyor Karagöz. “HP İnce İstemciler kullanmadan önce mağazalardaki personelin eğitimi ve gelişmelerden haberdar olması konusunda sorunlar yaşıyorduk, ama artık bu tarz yönetim sorunlarından kurtulduk.” HP İnce İstemciler’in sunduğu düşük enerji, süre, alan kullanımı ve bakım maliyetleri çok büyük bir tasarruf sağladı. “Enerji maliyetlerimizin büyük bir kısmından kurtulduk, yapmış olduğumuz alanda hizmet sözleşmelerini en aza indirdik, bakım sorunlarının ve mağazalardan gelen aramaların azalmasıyla zaman tasarrufu yaptık ve yönetim kalitemizi arttırdık. Bu proje toplam maliyet tasarrufu bakımından mükemmel bir çalışma oldu” diye ekliyor Karagöz. Migros, BT Operasyon ve Servis Hizmetleri Grup Müdürü Atilla Övündür, HP ince istemcileri kullanım sonrası gelişmeleri ile ilgili “İyi bir hazırlık ve test sürecinden sonra ince istemci dönüşümü çok hızlı ve sorunsuz olarak gerçekleştirildi. Tüm donanımın aynı olması ve tek işletim sistemi konfigürasyon yapısı sayesinde 200 GB kadar yükselmiş olan imaj dosyalarının yönetimi ortadan kalktı. Güvenlik uygulamaları da sadeleştiği için yeni mağaza bilgisayar kurulumlarında %75 zaman tasarrufu gerçekleştirildi.” dedi ve ayrıca “Yeni donanımın bileşenlerinin az olması, fan bulunmaması ve az yer kaplaması ile birlikte şu an yok denecek kadar az olan donanım arızalarımızın gelecekte de aynı seviyede kalacağına eminim.“ diyerek olumlu deneyimlerini ekledi.
advertorial
• Yüzde 90’a kadar daimi enerji tasarrufu elde edildi ve güç kullanımı ve emisyona yönelik çevresel hedefler desteklendi • Neredeyse tüm projenin maliyetini karşılayan bir yıllık enerji tasarrufu ile mükemmel ROI (yatırım getirisi) sağlandı • Ülke genelindeki mağazalara güvenilir ve sağlam BT hizmetleri sağlandı
6
BThaber
E-TOPLUM
13 - 26 TEMMUZ 2015
Türkiye’de rakip, yurt dışında ‘bir’ olalım OSTİM 1967 yılından beri Ankara’da faaliyet gösteriyor. Bugün OSSedef Özkan TIM 6 kümelenmeye sahip. Bora Yaşa, OSTIM Başkanı Orhan Aydın’ın üniversite-sanayi iş birliğine çok inandığını kaydederek “Bu inançla, Çankaya Üniversitesi ile birlikte bir çalışma gerçekleştiriliyor, OSTIM’in yol haritası belirleniyor ve OSTİM’deki kuvvetli sektörler belirleniyor. Böylece şu an kümelenmelerin başlığını oluşturan sektörler ortaya çıkıyor. Özellikle iş ve inşaat makineleri, savunma sanayinin alt tedarikçileri ve de medikal ön planda oluyor. Ayrıca bir eklememiz daha var: Ülkemizdeki enerji sıkıntısı, dışa bağımlığımızdan dolayı yenilenebilir enerji ve teknolojileri kümesi de kuruluyor. Sonuçta; ‘Medikal Sanayi Kümelenmesi’ de bu analiz sonucunda ortaya
OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi, Küme Koordinatörü Bora Yaşa, kümelenmenin öyküsünü aktarırken hedeflerini de paylaştı. çıkıyor ve 2011 yılında bir hareket olarak başlıyor. Dernek statüsünde faaliyet gösteriyoruz; kümelenmenin yasal bir zemini olmadığı için şu an OSTIM’de bulunan 6 küme de dernek statüsünde” şeklinde geçirdikleri süreçleri paylaştı. Sektörel ihtisaslaşma ile bölgesel rekabet avantajı oluşturmak istiyoruz Yaşa, 2011 yılında ilk uydu projelerini gerçekleştirdiklerini söylerek konuşmasına şöyle devam etti: “Medikal Sanayi Kümelenmesi; sağlık sektörünün ihtiyaçlarının karşılanmasında yerli üretimin payını artırmak ve medikal sanayi KOBİ’lerini uluslararası pazarda rekabet edebilir hale getirmek amacıyla kurul-
du. Alt hedeflerimizi de şu şekilde sıralayabiliriz: Üreticilerimizi artan yetenek ve iş birlikleri sayesinde tercih edilir bir marka haline getirmek. Üniversitelerin sahip olduğu teknik bilgiyi, ticarileşmesi için sanayiye aktarmak. Sektörel ihtisaslaşma ile bölgesel rekabet avantajı oluşturmak. Kümelenmemizde 88 firmamız var ve bu sayı sürekli artıyor. Artmasının nedeni de insanların kümelenme mantığını anlamaya başlamaları; birlikten güç doğması. Rekabet edebiliriz ama rekabetle düşmanlık arasında bıçak sırtı bir çizgi var. Herkes rekabet edecek. Ülke içerisinde mücadele edin, rakipsiniz diyoruz ama yurt dışına çıktığımızda ‘bir’ olalım, birlikte hareket edelim çünkü özellikle bizim sektörde yurt dışındaki
Türkiye’nin ilk medikal ‘showroom’u açılıyor! Çalışmalarında büyük yol katettiklerini aktaran Bora Yaşa, OSTİM’de Türkiye’nin ilk medikal ‘showroom’unun inşaatının bittiğini ve kısa süre açılacağının müjdesini vererek “Heyetler geldiğinde sadece katalog veriyoruz ya da çok az firmayı gezebiliyorlar. Böylece ürünleri birebir gösterebileceğiz” ifadesini kullandı. En büyük hedeflerinin; yüzde 85 olan yurt dışı bağımlılığını daha aşağılara çekmek olduğunu kaydeden Yaşa, “Yerli yapıların kullanımının faydalarını anlatmak da çok önemli çünkü sağlıkta,
savunmada, tarımda bağımsızlığını ilan edemeyen ülkeler sürekli dışarıya bağımlı ülkelerdir. Ortak hammadde satın almayı gerçekleştirmek istiyoruz. Uzun vadede de; hastanelerimizde kullanılan yerli tıbbi cihaz oranının artırılmasını hedefliyoruz. Ayrıca Ekonomi Bakanlığı URGE
‘Sağlık Teknolojilerinde Teknoloji Odaklı İş birlikleri ile Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesi Proje’miz kabul edildi; 28 firmamız bu kapsamda hem fuarlara katılacak hem de prototip ve Ar-Ge desteği alacak” şeklinde konuştu.
OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi, Küme Koordinatörü Bora Yaşa rakipler çok büyük. Firmalar arasında ileşimi sağlıyoruz ve güven ortamıyla beraber iş birlikleri oluşuyor. Diğer yandan üründe yerli markalaşmayı artırmak ve dünya pazarında ‘Türk Malı’nı hak ettiği rekabet seviyesine yükseltmek hedefiyle OSTİM Endüstriyel Tasarım ve Mühendislik Merkezi açıldı.” 2023’te tıbbi cihazdaki hedefin 5 milyar dolar oduğunu belirten Yaşa, “Şu anda 250 milyon dolarlık ihracatımız var. Hedefi yakalayabilmek için tasarım yapmak, katma değerli ürünler üretmek gerek ki pazarda yarışabilir hale gelelim. Doğru adımlar atılırsa bu hedefe ulaşılabilir. Ar-Ge ve tasarıma büyük önem veriyoruz. Üyemiz olan tıbbi cihaz üreticilerine önemli katkılar sağlayacak Ekonomi Bakanlığı’nca desteklenen ‘Medikal Sanayi Kümelenmesi İhracat Kapasitesi Geliştirme Projesi’ni yürütüyoruz. Proje sona erdikten itibaren 18 ay içerisinde ihracat yapmayan KOBİ’lerin en az bir ülkeye ihracat yapıyor olmalarını sağlamak ve ihracat yapan KOBİ’lerin de dış ticaret hacimleri-
nin en az yüzde 5 oranında artmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz Türk Sağlık Teknolojilerinde Orta Doğu Afrika Alım Günleri ile 15 farklı ülkeden 45 farklı firma bir araya geldi ve 4 gün içerisinde 2 milyon dolarlık satış yaptık. İhracatımız 250 milyon dolar; 2 milyon doları 4 günde yapmak bizim için çok çok önemliydi. Firmalarımızın kendilerini tanıtmaya ihtiyacı var. Bu arada 2014 yılında Ankara Kalkınma Ajansı’nın verdiği 86 destekten 17 tanesini bizim kümelenmemizin üyeleri aldı” dedi. Üretici olmayan Medikal Sanayi Kümelenmesi’ne giremez! Ekonomi Bakanlığı’nın 4 alanda destek verdiğini; bu desteklere ‘tasarım’ı da eklediklerine dikkat çeken Yaşa, firmaların ihracat kapasitelerini yükseltmeyi hedeflediklerine yeniden vurgu yaptı. Bora Yaşa, “Firmaların, kümelenmemize üye olması için OSTIM’de yer almaları gerekmiyor. Tüzüğümüze göre; Ankara’nın 25 ilçesinde üretim yeri olan firmaların hepsi bize üye olabiliyor. Ambulans ve acil ekipmanlarından, biyoteknoloji ürünlerine, medikal gaz sistemleri, diş hekimliği sistemlerinden görüntüleme sistemlerine kadar 15 farklı alanda üreticimiz var. e-Sağlık konusunda da çalışmalar yapılıyor. Üyelerimizin belli standartlarda olması öncelikle de üretici olması gerekiyor. Zaten bizim kurulma misyonumuz yerli üreticiyi desteklemek. Firmaların yüzde 100 Türk sermayeli olması da çok önemli. Ortaklık olabilir ama yüzde 50’yi geçtiği anda üyelikten çıkartıyoruz. Diğer yandan üniversitelerle ilişkilerimiz yoğun şekilde devam ediyor; Kırıkkale, Yıldırım Beyazıt, Başkent, Çankaya, Hacettepe bunların arasında. Öğrencilerin burada staj yapmaları için onları teşvik ediyoruz” açıklamasını yaptı.
BThaber
E-TOPLUM
13 - 26 TEMMUZ 2015
ODTÜ Enformatik Enstitüsü ile NATO’nun “Barış ve Güvenlik için Bilim Programı” kapsamında verilen siber güvenlik eğitimleri Moğolistan ile devam ediyor. Moğolistan’ın askeri, emniyet ve istihbarat kurumlarının üst düzey yetkilileri, ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde kurulan Siber Savunma ve Güvenlik Araştırma Laboratuvarı’nda (CyDeS) siber güvenlik eğitimi alıyor. Siber güvenlik alanındaki son bilimsel gelişmeler ile uygulama arasında köprü kurulan eğitim programıyla, konuk ülkelere siber saldırılarla nasıl mücadele edileceği öğretiliyor. Programda, NATO’ya üye olma yolundaki ülkelerde insan kaynaklarının geliştirilmesini de hedefleniyor Dersleri Türk siber güvenlik uzmanları veriyor 30 Haziran-10 Temmuz 2015 tarihleri arasındaki eğitimde, Türkiye’nin siber güvenlik uzmanları, Moğolistan’ın istihbarat ve emniyet teşkilatları, Dışişleri ve
Türkiye siber güvenlik konusunda bölgenin eğitmeni oldu NATO ile işbirliği halinde yürütülen program kapsamında ODTÜ’nün, siber güvenlik eğitimi verdiği yedinci ülke Moğolistan oldu. Savunma Bakanlıkları gibi kritik kurumlarından gelen 15 yetkiliye siber tehditlere karşı alınacak önlemleri uygulamalı derslerle gösteriyor. Eğitim kapsamında, kurumların güvenlik açıklarının tespit edilerek kapatılması, sunucuların ve web uygulamalarının nasıl savunulacağı, ağ güvenliği, siber olaylara müdahale, adli bilişim, kullanıcı ve sistem aktivitelerinin denetlenmesi, kriptografi, zararlı yazılımların analizi gibi kritik konular işleniyor. Eğitime katılan Moğol yetkililer aldıkları dersin etkisini, eğitim
sonunda düzenlenen siber saldırı oyunlarında görme fırsatını da yakalıyor. Eğitimin koordinatörlüğünü yürüten ODTÜ Enformatik Enstitüsü Müdürü ve CyDeS Direktörü Nazife Baykal, “Bilindiği gibi günümüzde artık savaşlar siber dünyada sürdürülmektedir ve Moğolistan Rusya ve Çin gibi sıklıkla siber saldırılara uğrayan kritik ülkelerin tam ortasında yer alan konumuyla siber tehditlere maruz kalabilmektedir. Siber saldırılar artık tüm dünyayı ilgilendirmektedir ve
siber güvenliğin sağlanması konusunda uluslararası işbirlikleri kaçınılmazdır. NATO ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği kapsamında ülkemizde verilen bu eğitim çok önemli bir misyonu yerine getirmektedir” dedi. Güvenlik sebebiyle isimlerinin verilmesini istemeyen Moğol katılımcılar eğitimin kalitesinden çok memnun kaldıklarını, siber güvenlik alanında bu eğitimde edindikleri bilgi ve becerileri ülkelerine döndüklerinde uygulayacaklarını belirtti. Bir Moğol yetkili gördükleri eği-
7
tim hakkındaki görüşlerini şöyle aktardı: “Bu eğitimin, özellikle siber olaylara müdahale, sistem yönetimi ve bilgi güvenliği konularıyla doğrudan ilişkili görevlerde bulunan kişilere çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu eğitim bana ileride geliştirebileceğim bir altyapı de sağladı. Ben kişisel olarak kötü amaçlı yazılım analizi, tersine mühendislik ve adli analiz ile ilgili derslerden çok keyif aldım. Aynı zamanda konuları detaylarıyla anlatan, güvenlik olaylarının ve nasıl çözülebileceğinin analizini yapan öğretmenlerin yetkinliğinden çok etkilendim. Aldığım tüm bu bilgiler ülkeme döndüğümde çok bana çok faydalı olacak” Türkiye siber güvenlik alanında son yıllarda gösterdiği gelişme ile bölgesindeki ülkelerin eğitmeni olmayı sürdürüyor. 2012’de Afganistan ile başlayan program kapsamında bugüne kadar Macaristan, Karadağ, Moldova, Azerbaycan ve Ukrayna’nın da olduğu toplam yedi ülke yetkilisine eğitim verildi.
Özel eğitim öğrencileri için fırsat eşitliği MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Sebit Eğitim ve Bilgi Teknolojileri arasında iş birliği anlaşması imzalandı. MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen imza törenine; MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Celil Güngör ile Sebit Genel Müdürü Ahmet Eti ve bakanlık yetkilileri katıldı. İş birliği anlaşmasıyla; okul öncesinden liseye özel eğitime gereksinim duyan tüm öğrenciler, Sebit’in çevrimiçi ürünlerinden ücretsiz yararlanabilecekler. Ekim 2014 itibarıyla evde eğitim hizmeti alması uygun görülen öğrenci sayısı 4.517 olup 2007 - 2008 eğitim-öğretim yılından bugüne kadar evde eğitim hizmeti alan toplam öğrenci sayısı 19.210’a ulaştı. Güngör törende, özel eğitim gören öğrencilerin ücretsiz olarak bu eğitim portalından faydalanabileceklerini vurgularken Eti de fırsat eşitliğini sağlamaya çalışan bir şirket olduklarına dikkat çekti ve bu çalışmayı bir sosyal sorumluluk projesi olarak gördüklerini kaydetti. Evde eğitim, teknolojik boyut kazanıyor Öğrenme teknolojileri şirketi Sebit, MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü özel eğitime gereksinimi olan öğrenciler için evde
eğitim hizmetine, çevrimiçi ürünleriyle destek olacak. Evde eğitim hizmeti verilen öğrenciler için ‘K12 Online Eğitim Platformları’na ücretsiz erişim sağlanıyor. Zorunlu öğrenim çağında olup sağlık problemleri nedeniyle örgün eğitim kurumlarından doğrudan yararlanamayacak durumdaki öğrenciler için MEB’in sunduğu evde eğitim hizmeti, Sebit’in çevrimiçi eğitim ürünleriyle teknolojik bir boyut kazanıyor. Böylece Sebit’in sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde MEB ile yaptığı iş birliği kapsamında öğrenciler, okul öncesinden liseye Sebit’in tüm çevrimiçi eğitim ürünlerini kullanabiliyor. Evde eğitim hizmetiyle, özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin eğitime erişimlerini sağlamak ve sunulan eğitim hizmetlerinin kalitesini artırmak amaçlanıyor. Projede, 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflar için kapsamlı ve zengin çevrimiçi eğitim ürünü Vitamin ve lise 9. ve 10. sınıflar için Lisego ürünleri yer alıyor. Sebit’in küçük yaş gruplarına yönelik geliştirdiği İngilizce ve okuma yazma ürünlerinden de özel eğitime gereksinim duyan okul öncesi ve ilkokul öğrencileri ücretsiz yararlanabilecekler. Tüm bu ürünleri kullanabilmek için özel eğitime gereksinimi olan öğrencilerin www.vitaminegitim.com/ ozelogrenci adresinden üyelik işlemlerini yaptırmaları yeterli olacak.
Denizaltı projelerinde yerli sanayinin aldığı sorumluluk artıyor Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın TCG Doğanay ve TCG Dolunay isimli denizaltılarının modernizasyonları tamamlandı. STM tarafından yürütülen proje ile denizaltıların en önemli savaş ve seyir sistemleri modernize edilerek Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildi. STM firması, 4,5 yıldır sürdürdüğü denizaltı modernizasyon çalışmalarını tamamladı. ‘Ay Sınıfı’ denizaltılar TCG Doğanay (S-351) ve TCG Dolunay’ın (S-352) modernizasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın imkân ve kabiliyetlerine önemli katkı
sağlandı. Türkiye’de sivil bir firmanın denizaltı modernizasyonunda ana yüklenici olması bakımından bir ilk olma özelliğini taşıyan proje kapsamında denizaltıların elektronik destek, hücum ve seyir periskopları ile atalet sistemleri modernizasyonu başarıyla tamamlandı. Projenin başarıyla tamamlanması, denizaltı projelerinde yerli sanayinin aldığı sorumluluğun gelişmesi bakımından da önem taşıyor. Proje, 35 yılı aşkın süredir denizaltı inşa eden ve bu konuda büyük tecrübesi olan Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Tersanesinin iş-gücü
ve bilgi desteği ile başarıya ulaştı. Başta Milli Gemi Projesi (MİLGEM) olmak üzere deniz platformlarında çok sayıda milli projenin sahibi olan STM, önümüzdeki dönemde de muhtemel yurt içi ve yurt dışı denizaltı projelerinde yer almayı hedefliyor. ‘Ay Sınıfı Denizaltı Cihaz/Sistem Yenileme Projesi’ kapsamında, STM, Sistem-Platform montaj ve bütünleştirme faaliyetlerini, Entegre Lojistik Destek (ELD) ve teknik yardım/destek hizmetlerini sağladı. STM, hâlâ devam eden ‘Yeni Tip Denizaltı’ projesinde de azami yerli katkının sağlanması için önemli görevler üstleniyor.
8
BThaber
E-TOPLUM
13 - 26 TEMMUZ 2015
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
KÜSİ, TGS ve UFK Türkiye Kamu-ÜniversiteSanayi İşbirliği Strateji ve Eylem Planı (KÜSİ) yayınlandı. 2015-18 dönemini kapsayacak. Benzer stratejilerde olduğu gibi bunda da yayın tarihi, stratejinin “başlaması” gereken yılın ortası. Üniversitesanayi işbirliğine nihayet bir çözüm getirmesini beklediğimiz bu önemli stratejinin geçen yıllarda hazırlanması, tartışılması ve nihai şeklini 2014 sonbaharında alması, 2015 Ocak’ından itibaren yürürlüğe girmesi gerekmez miydi? Geçen hafta yayınlanan ikinci strateji için de aynı şey: Türkiye Girişimcilik Stratejisi (TGS) yine 201518 arası için. Ülkemiz açısından çok yaşamsal önemdeki bu stratejinin de geçmiş gitmiş 6 ayı nasıl telafi edilecek acaba? Tarih kaymasını görmezden gelirsek, KÜSİ, akademisyenlere sanayide çalışma fırsatı veriyor. Ülkemizin orta yüksek ve yüksek teknolojiye geçebilmesi için sanayi işbirliği yoluyla teknoloji transferine ve yüksek teknolojili ürün
imaline yönelik çalışmalar yapılması mümkün olacak. Hatta, sosyal bilimler alanında yapılan Ar-Ge ve inovasyon içeren projelerin de desteklenmesi sağlanacak. Başka yenilikçi fikir ve uygulama vaadleriyle yüklü bu stratejinin harfiyyen uygulanmasını, çıktılarının kamuoyu ile paylaşılmasını, ne gibi bir katma değer ürettiğinin açıklanmasını ümit edelim. Potansiyel girişimcilerimizi teşvik edecek bu strateji, şimdiye kadar görmediğimiz cömertlikte bir vaadde bulunuyor: “Birinci denemede başarı sağlayamadınız mı? Sorun değil. Size ikinci bir kredi veriyoruz..” Ulusal Fikri Haklar Stratejisi (UFK) de yürürlüğe girdi. 2015-18 için. Hedeflerden biri şu: Fikri haklar sistemi konusunda toplumsal bilinç artırılarak, fikre ve bilgiye saygılı bir bilgi toplumu olma hedefine katkı sağlanması... Diğer iki stratejiyle birlikte bunun da ülkemizin ileri teknoloji patenti sayısını artırmaya yönelik bir etki yapmasını diliyoruz.
Eyfel Kulesi’ne telif hakkı Avrupa Parlamentosu’nda sağ eğilimli üyelerin desteklediği bir tasarı eğer Parlamento tarafından da benimsenirse, Avrupa’da fotoğraf çekmek “bir dert” halini alacak. Çünkü tasarıya göre, Avrupa’daki kültür mirası binaların ve kamusal alandaki sanat eserlerinin telif hakkı varmış! Bu nedenle, eğer böyle bir binanın resmini çekip yayınlarsanız telif ücreti ödemeliymişsiniz. Bu saçma sapan tasarıyı Parlamentoda çoğunluğun
desteklemesine hayret mi etmeli, yoksa hiç hayret etmemeli mi? Bu tartışmaya bir de uygun isim takıldı: Panorama Sorunu. Eğer bu tasarı kabul edilirse olacak şu: Diyelim, Berlin’deki Brandenburg Kapısı önündeki selfie’nizi blogunuzda yayınlamak isterseniz ücret ödeyeceksiniz. Çünkü o binanın telif hakkı var. Zaten halen, bazı ünlü binalar için Fransa ve Belçika, telif hakkı uygulaması yapıyor. Eyfel Kulesi’nin
Yaşlılara tablet var 2014’te AB’nin en yenilikçi şehri seçilen Barcelona, AB’de ilk kez sunulan iCapital ünvanını almıştı. Bunu haklı çıkartacak epey uygulamalar var şehirde, orası gerçekten bir Akıllı Şehir. En son uygulama ise, yalnız yaşamak zorunda kalan yaşlılara yönelik bir “Haydi gelin, sosyalleşelim” projesi. Şehir Yönetimi, şimdilik pilot proje olarak, 200 kişilik bir yaşlı gruba tablet dağıttı. Bunlar, “normal” birer tablet gibi değil de, daha basitleştirilmiş komutlarla çalışıyor. Ama internete bağlanıyor, Skype gibi karşılıklı görüntülü konuşma mümkün, fotoğraf çekme ve paylaşma imkanı var, sesli mesaj iletiyor. Bu kadarı bile, dijital devrimin dışında kalmış, sosyalliği azalmış, yalnızlıktan bunalan yaşlılar için mükemmel. New York’a 3 dönem belediye başkanlığı yapan (2001-2013) trilyoner iş adamı Michael Bloomberg’in vakfının öncülük
ettiği “Belediye Başkanları Girişimi” yarışmasında Barcelona bu projesiyle 2014’te birinci olmuştu. Ödülü 5.6 milyon dolardı. Şimdi bu parayı, şehirde sayıları 2040 bin hesaplanan yaşlılara tablet dağıtmakta kullanacak, eğer 200 kişilik fokus gruptan olumlu bir sonuç çıkarsa, ki çıkacaktır muhakkak. Proje, bu Ekim’de başlayacak. Kış boyu sürecek. Tableti, yaşlı bir nüfusun nasıl kullanacağı ayrı bir ilginçlik olacak. Orta vadede, şehirdeki bütün yaşlılara tablet dağıtarak onların da sosyalleşmesini sağlamayı amaçlıyorlar. Ama bu işin faturası 16.8 milyon dolar, ve şehir mecburen Bloomberg’in ve başkalarının sponsorluğuna başvuracaktır. Barcelona’daki bu proje, şehrin iCapital’liğine uygun. Teknoloji, İnovasyon ve Girişimcilik İçin Şehir Girişimleri (CITIE), Accenture ve Future Cities Catapult tarafından
yapılan ölçümlere göre New York, Londra ve Helsinki’nin ardından Barcelona dördüncü sırada yer alıyor. Bir sürü ölçüt var bu sıralamada, startup’lara sunulan fırsatlardan yerel yönetimin hal ve gidişine, açık veri uygulamasından inovasyona destek hevesine kadar... Dünyadaki 40 şehir ele alınmış: İstanbul yok. (Nasıl olsun ki?) Kendisini İspanya’ya bağlı saymayan Katalonya Bölgesi, startup ekosistemi bakımından başkent Madrid’den ve ülkenin diğer bölgelerinden ilerde: 2012-14 arasındaki üç yılda Barcelona’ya yapılan startup yatırımı 52 milyon Euro’dan 176 milyona çıktı. Madrid’de bu artış 45 milyondan 60 milyona oldu. Ama Google, yeni kampüsünü Madrid’de kurdu: Bütün İspanya’ya startup kültürü taşıyacağız diyerek. Google, ilk kampüsünü 3 yıl önce Londra’da açtıktan sonra Tel Aviv ve Seoul’ü de ekledi. Madrid’in ardından Varşova ve Sao Paulo gelecek.
“gece” görüntüsü telife tabi. Brüksel’deki Atomium da öyle. Bunların fotoğrafları izinle yayınlanıyor. Diğer AB ülkelerinde böyle bir sınırlama yok. Bir kamusal binanın
resmini çekip ticari amaçla dahi kullanabilirsiniz. Alman Fotoğrafçılar Birliği (Freelens), eğer yasalaşırsa, Avrupa’daki her bina için ayrı ayrı izin talep etmenin
imkansızlığını dile getirdi: “Bu, kamusal alanda profesyonel fotoğrafçılığın sonu olacaktır. Ve bundan sadece biz değil, dünyadaki bütün fotoğraçılar etkilenecektir.” Wikipedia Vakfı da tartışmaya katıldı: “Böyle bir uygulama yüz yıldır var olan özgürlükleri sınırlamaya yöneliktir.” Wikipedia, konuyu protesto amacıyla sayfasındaki Louvre (Paris) ve Elbe Philharmonic (Hamburg) binalarının fotoğraflarını kararttı. Online protesto dilekçe sayfası açtı. Parlamento, 21’inci yüzyıl iletişimine yenilikçi kolaylıklar getirse daha iyi edecek.
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 26 TEMMUZ 2015
Amacımız müşteri memnuniyeti Sahip olduğu deneyimli ekibiyle, bilişim güvenliği alanında tüm ihtiyaçları karşılamayı ve katma değerli çözümler sunmayı amaçlayan Tnetworks, hızla büyüyen güvenlik çözümleri pazarında özellikle “ağ güvenliği çözümleri” ile öne çıkıyor. Günümüzde veri ve ağ güvenliğinin önemi hiç olmadığı Ekrem Uçman kadar önem kazandı. Haliyle bu verileri elde etmek isteyen siber saldırganlar, şirketlerin sistemleri üzerinde önemli bir tehdit unsuru oluşturuyor. Bununla birlikte felaket senaryolarına karşı gerekli önlemleri almayan şirketler, ağ üzerinden tüm verilerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Şirketlerin bu konudaki yaklaşımlarını ve Tnetworks’ün sektöre sunduğu çözümleri, Tnetworks Genel Müdürü Tunç Çoksever ile konuştuk. n Tnetworks’ün çalışmaları hangi başlıkları kapsıyor? Tnetoworks ilk etapta farklı bir isimle 2012 yılından beri hayatını sürdüren bir yapı. Uzun süre farklı şirketlerde yöneticilik yaptıktan sonra, 2014 Eylül ayında şirketi devraldım. Devralma süreciyle birlikte şirketin ismini geçtiğimiz Kasım ayında Tnetworks olarak değiştirerek, büyük bir revizyon hamlesine başladık. Tnetworks olarak ağırlıklı olarak ağ güvenliği ve ağ güvenliği üzerine sistem
entegrasyonu çözümleri sunan bir yapıya sahibiz. Müşterilerimize satış öncesi ve sonrasında destek vererek komple çözümler sunmayı amaçlıyoruz. Hali hazırda Ankara ve İstanbul ofislerine sahip olan şirketin, daha önce de belirttiğim gibi ağ güvenliği konusunda uzmanlaşmış bir yapıya sahip olduğunu söyleyebilirim. n Ağ güvenliği konusu özelinde çalışmalar yaptığınızı belirttiniz. Müşterilerinizden gelen özel talepleri de karşılıyor musunuz? Temel konsantrasyonumuz ağ güvenliği olsa da, müşterilerimizden gelen farklı talepleri de karşılamaya çalışıyoruz. Müşterilerden gelen “spesifik networking çözümleri” de ilgi alanımıza giriyor. Buna neden olarak bazı projelerde komple veri merkezi çözümü istenmesini gösterebilirim. Bunun yanı sıra bazı projelerde müşterinin ihtiyacı olan güvenlik çözümlerinin yanında “bundle” ağ çözümleri vermemiz gerekebiliyor. Müşteri odaklı bir yapıya sahip olduğumuzdan, müşterilerden gelen bu tarz talepleri geri çevirmiyoruz. Günümüzde uçtan uca güvenlik çözümlerinin sunulduğunu da
düşündüğümüzde, bu politikanın oldukça yararlı olduğunu ifade edebilirim. n Şirketlerin ve kurumların güvenlik konusuna bakış açılarını değerlendirebilir misiniz? Özellikle son 5 sene içerisinde şirketlerin ve kurumların güvenlik konusunda kalıpları kırmaya başladığını görüyoruz. Eskiden sadece BT departmanının güvenlik ve benzeri konularda fikir sahibi olduğunu ve genel müdürlerin bu konuyla ilgisinin sınırlı olduğunu görüyorduk. Fakat son 5 sene içerisinde genel müdürlerin bile olası felaket senaryoları ve güvenlik çözümleri konusunda oldukça yetkin bir profile sahip olduğunu görüyoruz. Konuyu biraz daha açarsak; önceleri bütçe planlaması yapılırken donanım gibi konulardan kesinti yapılmadığını ve güvenlik konusunda bütçenin oldukça daraltıldığına şahit oluyorduk. Yine günümüze gelindiğinde, şirketlerin ve kurumların verinin önemi iyice kavradığını ve bu verilerinin güvenliğinin sağlanmasının ne denli önem arz ettiğini fark ettiğini görüyoruz. Buradan hareketle şirketlerin ve kurumların yeni nesil güvenlik tehditlerini algılayamaya başladığını ve buna uygun güvenlik trendlerini takip ettiklerini söyleyebiliriz. n Tnetworks olarak şirketleri ve kurumları güvenlik konusunda bilinçlendirme üzerine çalışmalar yapıyor musunuz?
Tnetworks Genel Müdürü Tunç Çoksever
Bu işin esas noktasını kurumlardaki ve şirketlerdeki farkındalık oluşturuyor. Bu noktada şirketler ve kurumlar üzerinden harekete geçmek yerine bireylere ulaşılması gerekiyor. Bireylere verinin ne kadar kıymetli olduğunu göstererek, bu bilinci iş dünyasına da aktarmalarını bekliyoruz. Bu noktada şirketlerin giderek daha fazla bilinçlendiğini görüyoruz. Eskiden yaptığımız müşteri ziyaretlerinde şirket yetkililerine teknolojiden bahsetmek durumunda kalırken, şimdilerde belli bir konuya odaklanarak konuşabiliyoruz. Bu da bilinç konusunda şirketlerimizin ve kurumlarımızın aşama yaptığını ortaya koyuyor. Düzenlemeyi planladığımız etkinliklerde şirketlere ve kurumlara bu konuda katkıda bulunmayı planlıyoruz. Gelecekte bizi bekleyen yeni nesil tehditler ve bu tehditlerle nasıl başa çıkılabileceği konusunda bilgiler vermeyi planlıyoruz.
Bunun yanı sıra katılımcıların kendi aralarında yapacakları sohbetlerle de birbirleriyle etkileşim kurmalarını sağlamak istiyoruz. Bu sayede farklı yapılardaki şirketlerin güvenlik konusunda birbirlerine vizyon katmalarını hedefliyoruz. n Türkiye’de KOBİ’lerin güvenlik konusuna yaklaşımları biraz maliyet odaklı. Bu konuda neler düşünüyorsunuz? Dünyadaki şirketlere baktığımızda, BT yöneticilerinin bütçelerinin tep noktasında sanallaştırma ve güvenlik konularının olduğunu görüyoruz. KOBİ’lerin bu konudaki yaklaşımları maalesef yetersiz kalıyor. Sanallaştırma ve güvenlik yatırımlarını lüks olan KOBİ’lerin bu yaklaşımları oldukça yanlış. Bu noktada KOBİ’lerin günü kurtarma politikalarından vazgeçip, uzun vadeli plan yapmaları gerekiyor.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 26 TEMMUZ 2015
11
Kamu için platform bağımsız çözümler Sedef Özkan IAS CEO’su Behiç Ferhatoğlu, sundukları ERP çözümleriyle ilgili bilgi vermenin yanı sıra firmanın hedeflerini de paylaştı. Firmaların iş süreçlerini optimize etmelerini sağlayan kurumsal yazılım çözümleri üretip yazılımın danışmanlık ve eğitim hizmetlerini vermek üzere 1989 yılında Almanya’da kurulduklarını kaydeden Behiç Ferhatoğlu, 1994 yılında şirket merkezini Türkiye’ye taşıdıklarını söyledi. Ferhatoğlu, “2015 yılı itibarıyla Almanya, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere 3 ülkedeki 7 ofisimiz, farklı ülkelerdeki 40’tan fazla çözüm ortağımız aracılığıyla 26 ülkede, 13 ayrı dilde, 25 bin kullanıcıya hizmet veriyoruz. Türkiye’nin yanı sıra küresel operasyonlarımız ve dünya çapındaki çözüm ortaklarımızla birçok ülkede yazılım geliştirme, Ar-Ge, danışmanlık, satış ve eğitim faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 2014 yılında açılışını gerçekleştirdiğimiz Ankara ofisimiz ise kamu iş geliştirme çalışmalarımızın merkezini oluşturuyor. Bu kapsamda kurumsal kaynak planlama çözümümüz Canias ERP’yi sunmanın yanı sıra kamu kurumlarının kendine özgü (custom-design) yazılım projeleri için platform bağımsız çözümler üretmeyi hedefliyoruz” açıklamasını yaptı. caniasERP müşterilerin ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilen bir çözüm Sundukları çözümleri ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) çerçevesinde topladıklarını, bir işletmenin uçtan uca bütün süreçleri için yazılım çözümleri satışı, uyarlaması ve proje yönetimi yaptıklarına dikkat çeken Ferhatoğlu, ERP’deki ana ve standart çözümleri, caniasERP’nin platform ve sektör bağımsız, açık kaynak kodlu ve müşterilerin ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilen bir çözüm olduğunu ifade etti. Behiç Ferhatoğlu, “caniasERP, Almanya’da araştırma kuruluşu GPS’in ‘ERP Mükemmellik Testi’nde ‘Mükemmelik Ödülü’nü aldı, ‘Esneklik’ kategorisinde de tam puan
IAS, kamu kurumlarının kendine özgü yazılım projeleri için platform bağımsız çözümler üretiyor. almayı başaran tek yazılım oldu. Avrupa’nın prestijli araştırma şirketi Trovarit’in ‘ERP Deneyimi – Müşteri Memnuniyeti / Yararlar, Beklentiler’ araştırmasında ise ‘trend grafiği’nin lideri olarak ‘En Çok Gelişme Gösteren Ürün’ olarak konumlandırıldı. Ayrıca müşterilerimizin stratejik planlama ve karar alma süreçlerinde ihtiyaç duyacağı akıllı raporları sunmak için Danimarkalı iş zekası çözümleri üreticisi InfoSuite ile iş birliği yapıyoruz. ‘Sektörel Çözümler’ uygulamalarımız 25 yılda edindiğimiz bilgi birikiminden yola çıkarak, farklı sektörlerin ihtiyaçlarına odaklanıyor. Bu uygulamalarımız, caniasERP’nin içerisinde çalışıyor ve müşterilerimiz, sektörel çözümlerimizi kullanırken herhangi bir bütünleştirme zahmetine katlanmıyor, zaman ve maliyetten tasarruf edebiliyorlar” dedi. EKAP üzerinden KİK ihalelerine katılıyoruz Ferhatoğlu, işletmelerin ilk yatırım maliyetlerini düşürmelerine olanak sağlayan SaaS (Software as a Service) modelinin de 2002 yılından bu yana kullanıldığını belirtip kamu yazılım projelerinde ise kamu kurumlarının kendine özgü yazılım ihtiyaçları için anahtar teslimi ve platform bağımsız çözümler geliştirdiklerine dikkat çekti. “Bu iş için 2014 yılında şirketimizin Ankara ofisinde
IAS CEO’su Behiç Ferhatoğlu
‘Kamu İş Geliştirme Bölümü’ kuruldu. ERP ile ilgisi olsun ya da olmasın, kamu kurumlarının her türlü yazılım geliştirme ihtiyaçları için hizmet verebilecek şekilde çalışıyoruz. Bunun için EKAP sistemi üzerinde yayınlanan KİK ihalelerine katılıp teklifler veriyoruz. Kamu kurumlarının özellikle yazılım geliştirme ve destek alanında ciddi ve güvenilir firmalara ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle ‘kamu kurumlarının güvenilir iş ortağı’
olma prensibiyle çıktığımız bu yolda, kurumsal yazılım sektöründeki uluslararası tecrübemizi kamu kurumlarının hizmetine sunarak Türkiye’nin kalkınmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz” açıklamasını yapan Ferhatoğlu, “Yani ERP piyasası içinde kendimizi kamu da dahil olmak üzere her ölçekten ve her sektörden firmanın kurumsal yazılım ihtiyacını karşılayacak bir firma olarak konumlandırıyoruz” ifadesini kullandı.
Hindistan operasyonu da kuruluyor Hizmet sundukları sektörleri; makine, metal sanayi, ambalaj, otomotiv, tekstil – konfeksiyon - halı, elektrik, elektronik, havacılık ve savunma sanayi, madencilik olarak sıralayan Ferhatoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü “Öte yandan bugün sayıları 700’ü aşan müşterilerimizin dâhil olduğu sektörlere bakarsak, 40’tan fazla sektöre hizmet verdiğimizi söyleyebiliriz. Dolayısıyla hedeflediğimiz spesifik bir sektör yok. Müşterilerimizin yoğunlaştığı sektörler var ama her sene yeni sektörlere girmeye devam ediyoruz. 2014, hedeflerimize ulaştığımız ve gelecek konusunda bizi cesaretlendiren bir yıldı. 2015’te gelişimimiz artan bir ivmeyle devam ediyor. 2015 hedeflerimizi açıklarken Türkiye, Almanya ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki operasyonlarımızda yüzde 100 büyümeyi ve yeni pazarlara açılmayı planladığımızı belirtmiştik. İlk 5 aylık satışlarımızdaki pozitif görüntü, bu beklentimizin karşılıksız kalmayacağını gösteriyor. İstanbul, Ankara ve İzmir’de danışmanlık kadromuzu iki katına çıkarıyoruz. Hindistan operasyonumuzun kuruluşunu çok yakında sizlerle paylaşmayı umuyoruz. Ayrıca kamu iş geliştirme alanındaki çalışmalarımızın sonuçlarını almaya başlıyoruz. Ar-Ge çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. ‘Mobilite’ ve ‘e-Dönüşüm’ alanındaki çalışmalarımızın sonuçlarını çok yakında iş ortaklarımızla ve müşterilerimizle paylaşacağız. Endüstri 4.0 akımının öncü firmaları arasında yer almak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ürünlerimizin tasarım yazılımlarının yanı sıra üretim sahasında bulunan makinelerle bütünleştirmesini sağladık. Üretim sahasında bulunan makinelerle PLC’ler vasıtasıyla haberleşerek müşterilerimize üretim emirlerinin açılması, takibi ve makine bakımlarının takipleri gibi noktalarda da bütünleştirme imkânları sunuyoruz. InfoSuite ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği bize iş zekâsı alanında hızlı bir ilerleme getiriyor.”
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 26 TEMMUZ 2015
Para toplama işi sona ermeyeceği için bu konudaki yatırımlar süreklilik kazanıyor Ekrem Uçman 1998 yılında Data Bilgisayar adıyla kurulan Mobit Bilişim, 2003 yılında bugünkü adını alarak yeniden yapılanmaya gitti. Yeniden yapılanma süreci ile birlikte müşterilerine depo ve ambar yönetimi, lojistik ve sevkiyat, sayaç okuma, parkomat ve kargo otomasyonu gibi çözümler sunan Mobit Bilişim Genel Müdürü Erkan Oğur ile Mobit Bilişim’in sektöre sunduğu hizmetleri konuştuk. n İlk olarak Mobit Bilişim’in yeni yapısından ve sunduğu hizmetlerden söz edebilir misiniz? Temel olarak gerçekleştirdiğimiz iş modelleri; mobil cihazlar, mobil cihazların canlı hale gelmesini sağlayacak içerik ve mobil cihazların sahada daha uzun süre aktif halde olmasını sağlayacak enerji depolama sistemleri üzerinden gerçekleşiyor. Sonuç olarak sektörlere, ağırlıklı olarak sahaya yönelik, müşterinin sahadaki uygulamalarına çözüm sağlayacak mobil çözümler sunuyoruz. Bunun yanı sıra belirli şirketlerle distribütörlük anlaşmalarımız yer alıyor. Bu noktada Casio
Bilişim sektöründe OT/VT konusunda önemli bir ürün yelpazesine sahip olan Mobit Bilişim, farklı sektörlerden birçok şirkete çözümler sunuyor.
Mobit Bilişim Genel Müdürü Erkan Oğur ile yaptığımız çalışmalar öne çıkıyor. İş tabletleri ve panelleri ile kamu kurumlarına, şirketlere ve işletmelere mobil çözümler sağlıyoruz. Organizasyon yapımıza gelecek olursak; bu noktada da oldukça planlı bir yapılanmaya sahip olduğumuzu ifade etmeliyim. Geçtiğimiz yıl yeniden yapılandırdığımız yapıda, satış şirketleri, ürün ve çözüm sağlayan şir-
ketler olarak ikiye ayrıldı. Bu sayede satış departmanı kendi işine odaklanma imkanına sahip olurken, ürün ve çözüm tarafı tamamen müşteri odaklı çalışarak daha verimli bir yapıya sahip oldu. n Müşterilerinize sunduğunuz çözümleri, müşteri ihtiyaçlarına göre mi şekillendiriyorsunuz? Yoksa daha önce başarıya ulaşmış modeller üzerinden mi çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? Bu konudaki önceliğimiz müşteri ihtiyaçlarını görüp, bu ihtiyaçları giderecek çözümler geliştirmek. Sadece müşterilerin ihtiyaçlarını analiz edip, buna yönelik çalışmalar gerçekleştiren bir ekibe de sahibiz. Sektörler ve ihtiyaçları birbirinden farklı olduğundan, ekiplerin uzmanlık alanları da aynı doğrultuda değişkenlik gösteriyor. Örneğin, HOREKA sektörü için analiz yapan ekip farklı olduğu gibi, savunma sanayi için çözümler geliştiren ekip birbirinden ayrı hareket
ediyor. Bu sayede konusunda uzman olan ekipler, içerisinde bulundukları sektörün ihtiyaçlarını, beklentilerini ve eksiklerini çok daha iyi görerek, en doğru ve kullanışlı çözümü onlara sunabiliyorlar. Bunun dışında pazarlama ekibimiz yurtdışı fuarları takip ederek dünyadaki OT/VT ve diğer alanlardaki gelişmeleri takip ediyorlar. Dünyadaki diğer örnekleri de takip ederek, kendi uzmanlıklarıyla harmanlayan ekiplerimiz bu sayede müşterilere en makul çözümü sunmayı amaçlıyorlar. n Peki müşterilerinize çözümleri sunmadan önce çalışanlara eğitim veriliyor mu? Bu tarz eğitimlerin verilmesi gerekiyor. Müşteriler de proje aşamasında bu eğitimleri zaten tanımlıyor. Aslına bakılırsa, müşterilere çözümleri sunarken, bu çözümlerin “kompakt” olmasına özen gösteriyoruz. Satış öncesi yaptığımız analizlerle müşteri ihtiyacını belirlerken, daha sonra çalışanlara bu konuda eğitimler veriyoruz. Devamında ise satış sonrası her
konuda destek verdiğimiz müşteriler, satın aldıkları çözümleri çok daha verimli olarak kullanma imkanına sahip oluyorlar. Her ne kadar sadece malzeme tedarikçisi olarak konumlandığımız projeler olsa da, müşterilerimize genellikle kompakt çözümler sunmaya özen gösteriyoruz ve projelerimizi buna göre şekillendiriyoruz. n Son dönemde gerçekleştirdiğiniz projelerden ve daha çok hangi sektörlere çözüm sunduğunuzdan söz edebilir misiniz? Daha ziyade tahakkuka yönelik projelerde yer alıyoruz. Bunun içerisinde elektrik, su ve doğalgaz gibi tahsilata yönelik el terminalleri yer alırken, bu noktada sunduğunuz çözümün hızlı, pratik ve sağlam olması büyük önem taşıyor. Şirketlerin ve kamu kurumlarının da “para toplama işi” sona ermeyeceği için bu konudaki yatırımları da süreklilik kazanıyor. Özellikle elektrik dağıtım şirketlerinin büyük bölümüyle çalışmalar gerçekleştiriyoruz. El terminali, iş tableti ve yazılım çerçevesinde gerçekleşen bu çalışmalar, müşteriden müşteriye göre farklılıklar gösterebiliyor. Bunun dışında çalıştığımız bir diğer alan ise görüntüleme teknolojileri. Daha çok projeksiyon özelinde gerçekleşen bu çalışmaları Casio ile gerçekleştiriyoruz. Casio ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu çalışmalar eğitim alanında ve iş dünyasında ilgi görüyor. Sunduğumuz projeksiyon çözümlerinin en önemli özelliği ise lambasız olması. Bu sayede lambalı projeksiyon cihazlarına göre oldukça ekonomik olan cihazlar, şirketlere ve kamu kurumlarına kısa vadede ekonomik tasarruf sağlama olanağı yaratıyor. Bununla birlikte civa içermeyen lambasız projeksiyon cihazları, doğaya karşı da oldukça duyarlı.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 26 TEMMUZ 2015
13
Yedeklemede ezberi bozan yapı Handan Aybars NAKIVO Backup & Replication çözümü, VMware üzerinde bulunan sanal makineleri belli zamanlarda ya da istenen anda hem yerel hem de ağ dışında bulunan bir kaynağa yedeklemeyi mümkün kılıyor. Bu konuda öncelik VMware. Çünkü NAKIVO CEO’su Bruce Talley’e göre, bu başlıkta pazar lideri o. Ancak, sanallaştırma konusunda farklı şirketlerin farklı çalışmalarının olması, NAKIVO’nun da bu yönde çözümleri gündeminde tutmasını sağlıyor. NAKIVO’nun Türkiye pazarına çözüm sunumu aslında 2013 yılına dayanıyor. “Ekibimizde Türkiye’den bir arkadaşımız vardı ve farklı satış noktalarıyla bağlantılar kuruyordu. Hatta Antalya’daki bir satış noktamız, bölgedeki otellere bu yapıyı sattı. Zamanla müşterilerimiz arttı ve Türkiye’nin bu konuda çok iyi bir pazar olduğunu bize kanıtladı” dedi. Net değer yaratıyoruz Bazı şirketlerin bulutta yedekleme konusunda tedirginliği olabiliyor. Bunun temelinde ise güvenlik endişeleri ön planda. Ama bu endişeye rağmen, kurum içinde veya kendi özel cihazlarında her bilginin bulutta depolandığı sosyal ağları, arama motorlarını da kullanabiliyorlar. Müşterilere bulutta yedekleme yapma ısrarında bulunmadıkların, kendi veri merkezlerini veya barındırma hizmeti kullananlara da NAKIVO çözümlerini sunduklarını hatırlatan Bruce Talley, eklemeden geçmedi: “Yerelde yedekleme yapmak, birçok ülkede birçok sektörde zorunluluk. Biz de yedeklemede buna uygun bir yapı sunuyoruz. NAKIVO’nun önceliği, marka farkındalığı yaratmak, NAKIVO çözümlerini anlatmak, VMware yedekleme söz konusu olduğunda NAKIVO’nun sektörde öne çıktığını vurgulamak. “Hatta bu stratejimiz rekabette bizi öne çıkartıyor” diyen Talley, “Fiyat/değer oranında yarattığımız farkı gözlemleme ve ölçme imkanına sahibiz” bilgisini verdi. Yedeklemede maliyet avantajı, etkinlikle buluştu VMware’in Elite Partner statüsündeki iş ortağı olan NA-
NAKIVO’nun uzmanlığı sanallaştırma ve bulut yedekleme. Bu konuda özellikle VMware uzmanlığı öne çıkıyor ve Türkiye pazarı ise BTburada başta olmak üzere diğer iş ortakları ile büyük bir gelecek vaat ediyor.
NAKIVO CEO’su Bruce Talley de doğal olarak tercih sebebi. “İş ortağı sayımızı artıracağız, ama bu konuda aceleci de olmayacağız. Deneyim ve yetkinlik bizim önceliğimiz” diyen Talley, Ankara ve Antalya distribütörlerine ek olarak, İstanbul’da da Gold Partner’ın BTburada olduğuna işaret etti. Doğru satış noktalarını seçmenin asıl önemli unsur olduğuna, bunlardan biri olan BTburada’nın NAKIVO’yu tanıtmak için inanılmaz bir çalışma yaptığına, bu yapının büyümesi için kapsamlı bilgilendirme çalışmaları yürüttüğüne dikkat çeken Talley, Türkiye pazarı stratejileri hakkında bilgiler verdi. Buna göre, özel sektörü ve kamuyu sanallaştırma konusunda bilinçlendirme çalışmaları aralıksız sürüyor. Bir basın bülteni veya başarı hikayesinin vakit geçirmeden Türkçe’ye çevrilmesi de büyük önem taşıyor. Bunu yapmanın, insanların ilgisini çektiğine dikkat çeken Talley’e göre, bundan sonra yazılımı inceleme isteği de güçleniyor. Yani en güncel bilgilerin, ilgili dile çevirisi de büyük iş görüyor.
Ekran görüntüsünden doğrulama ve daha fazlası Sadece bulut değil, kurum veri vermezi veya ortak veri merkezinde de yedekleme imkanlarını sunan, çözümleriyle pratik ve hızlı kurulum imkanı veren NAKIVO, Mayıs ayı itibariyle v5.6’yı kullanıma sundu. Yeni versiyonun barındırdığı yeni özelliklerle rekabette fark yaratmayı amaçlayan NAKIVO, böylece çözümlerinin görünürlüğünün de artması anlamını taşıyor. Yeni versiyonda
KIVO, küresel bazda üç temel alanda ön planda. İlk sırada gelen barındırma pazarını, üniversiteleri de içeren eğitim sektörü ve son olarak da kamu izliyor. Özellikle kamuda değer ve maliyet avantajı, karar verme ve seçim yapma noktasında doğal olarak önem taşıyor. Bir tarafta da, en büyük büyük veri kamuda ve bu veriye hakim olmak, onu gereken zamanlar-
öne çıkan yeniliklerden biri ‘Screenshot Verification’. NAKIVO Backup & Replication v5.6; her bir sanal makine yedeklemesinin otomatik olarak doğrulanmasını sağlıyor ve güvenli yapının bir kanıtı olarak ilgili verinin ekran görüntülerini e-posta ve rapor olarak gönderiyor. Bu yapıya sahip olmak için de kurum, ölçek ve ihtiyaca göre kapsamlı fiyatlandırma seçenekleri sunuluyor: Bütünsel bir veri koruma setini içeren
da kullanabilmek kolay değil. “Tüm parayı sadece yedeklemeye harcamaya da doğal olarak sıcak bakmıyorlar” açıklamasını yapan Talley, bunun da NAKIVO çözümlerini öne çıkarttığı kanısında. İş ortağında deneyim ve yetkinlik öncelik NAKIVO’nun Türkiye pazarında 10’un üzerinde iş
Enterprise Edition, ilk paketle aynı özelliklere sahih olup kurum başına 6 lisansla sınırlı olan Enterprise Essentials Edition, özellikle KOBİ’lere yönelik olarak onların veri koruma adına bir taban oluşturmasını hedefleyen Pro Edition, bununla aynı özelliklere sahip olup kurum başına 6 lisans sınırı ile gelen Pro Essentials Edition ve son olarak da, Enterprise Edition ile aynı özellikleri içeren Cloud Provider Edition.
ortağı var. Strateji her zaman bu sayıyı artırmak olsa da, iş ortaklarını seçerken belli kriterlere de muhakkak bağlı kalınıyor. En hassas unsur ise iş ortağının VMware deneyimi ve bir VMware ortamına sahip olması, kısacası halihazırda bir VMware satış noktası olması. Bu uzmanlığı NAKIVO yazılımı ile doğru bütünleştirip fayda yaratabileceğini gösterenler
Türkiye, istikrarlı büyüyor Türkiye pazarı ve potansiyelini bir kenara bıraktığımızda, NAKIVO’nun çalışmalarında en büyük pazar Avrupa. Ama son dönemde Kuzey Amerika da Avrupa’yı yakalama yolunda ilerliyor, ABD pazarındaki talep gittikçe güçleniyor. Gelir akışında ise Türkiye öne çıkarken, Almanya, Fransa, İngiltere gibi büyük pazarlarda da gelişim hiç bitmiyor. NAKIVO halen ABD, Avrupa ve Asya’da toplam 102 ülkede, 800’ü aşkın kanal iş ortağı ile yer alıyor. Yeni bir pazar girişinden ziyade, varolan pazarlarda daha da büyümek ise öncelikli hedef. Konu, kapsamı bu şekilde genişletmek olunca da Talley’in tabiriyle Türkiye fazlasıyla öne çıkıyor. Çünkü Türkiye, istikrarlı büyümesi ile ihtiyaçların da ekonomik gelişime paralel sürekli geliştiği bir nokta.
14
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 26 TEMMUZ 2015
Rekabet ve işbirliğinin verimli buluşması Handan Aybars Fujitsu, Avrupa bilişim basınına Türkiye’de hayata geçirdiği uygulamaları, Fujitsu Entegre Sistemleri ve Primeflex ürün ailesi ile kullanım alanlarını Tofaş ve Sabancı Üniversitesi örnekleri ile anlattı. Fujitsu’nun İnsan Odaklı Yenilikçilik (Human Centric Innovation) temasıyla düzenlediği etkinlik 2 gün sürdü. Etkinlikte konuşan Fujitsu Küresel Pazarlama Başkan Yardımcısı Ayman Abouseif, “Birçok müşterimiz iş süreçlerini daha verimli hale getirebilecek özel bulut, süper bilgisayarlar ve yazılım başlıkları alanında çözümler arıyor. Biz de bu ihtiyaçlardan yola çıkıyoruz” dedi. Etkinlik kapsamında ele alınan Tofaş’ta Tofaş Araştırma ve Geliştirme Merkezi, yapısal analizler ve çarpışma testi analizleri için kullandığı Fujitsu Yüksek Başarımlı Hesaplama sistemi sayesinde ürettiği araçlar üzerinde daha yüksek hızlarda ve büyük ölçeklerde analizler yapabiliyor. Etkinlik kapsamında ziyaret edilen Sabancı Üniversitesi bünyesindeki Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne de Fujitsu tarafından 35 bin 664 çekirdekten oluşan ve 21,54 Tflop/s işlem süratine sahip sistem kuruldu. Bu sistem sayesinde çok sayıda araştırma ve analiz, çok kısa sürede bilgisayar mühendisliği uygulamaları ile çözüme ulaştırılabiliyor. Toplantı kapsamında biraraya geldiğimiz Fujitsu Entegre Sistemler Ürün Müdürü Gernot Fels de sorularımızı yanıtladı, bugünün doğru veri merkezi oluşturma yöntemlerini, araç ve ipuçlarını paylaştı: n Bütünleşik veri merkezlerine yönelik kurumsal ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sayısı giderek artan sayıda müşteri yeni bir veri merkezi oluşturur, varolanı genişletmeye çalışırken, doğru verileri seçmek ve bunlar arasında doğru bütünleştirmeleri sağlamak için çabalıyor. Ama bu yolda rehberlik gerektiğini unutmamalılar. Danışmanlık desteği almak; pratik, risk seviyesi minimumda, çok da pahalı olmadığı gibi geri dönüşü de hızlı olan
Fujitsu ve Primeflex ailesi, önemli faydaları birçok başlıkta kurumlara sunuyor. İhtiyaca göre şekillenen çözüm portföyü, BT şirketleri arasında hem işbirliği hem de sonu gelmez bir rekabetin verimini ortaya koyuyor.
Fujitsu Entegre Sistemler Ürün Müdürü Gernot Fels
bir yatırım demek. Bu nedenle bütünleşik sistemler, veri merkezi pazarında artık gerçek büyüme noktasını oluşturuyor. Sunucu ve depolama başlığında büyüme yüzde 2-3’lerde gezinirken, burada büyüme oranı analistlere göre yüzde 30 ve üstü seviyede. Entegre sistemlerin gelişimi ışığında, bizim de konuya özel bir eğilimimiz var. Bu bizim için yeni bir olgu da değil aslında. İlk bütünleşik sistemimiz 2002 yılına dayanıyor ve o zamandan beri bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Herkesin bu konuda kendine has farklı tanımları var. Bizim bütünleşik sistemler konusunda ise geçen yıl pazara sunduğumuz bütünleştirici yapı Primeflex’imiz var. n Bunları kurumlara nasıl tanıtıp sunuyorsunuz? Entegre sistemlerimiz için iki sunum modelimiz var. Bunlardan biri ‘ready to run’ (kullanıma hazır) model. Bu fişe tak ve çalıştır mantığında, üretim ortamı ile bütünleştirmeye bağlı olarak, hemen kullanıma geçebilen bir yapı. Bazen müşterilerin spesifik ihtiyaçları da olabiliyor. Bu nedenle de ikinci bir modelimiz var. ‘Referans mimari’ dediğimiz bu yapı, iyi test edilmiş, kalite garantisi ve kullanıcıya tüm esnekliği sunduğu gibi, belli gerekliliklere kolayca uyum sağlama imkanını da içeriyor.
Bütünleşik sistemlerimizde kullandığımız yapılar sadece Fujitsu’dan da değil. Farklı iş ortaklarımızla bu başlıkta verimli bir işbirliğimiz var. Zaten bütünleştirmede işbirliği, geldiğimiz noktada bir gereklilik. Herşeyi tek başınıza icat edip üretemezsiniz. Bir noktada rekabetimiz sürüyor, ama bir tarafta da işbirliği ihtiyacı görülen noktada daha etkili olmak için biraraya geliniyor. n Yazılım uygulamaları, Primeflex yapısında nasıl bir yere sahip? Primeflex sadece kutulardan ibaret değil. Bu yapıyı esnek hizmetlerle destekliyoruz. Hatta maddi destek ihtiyacı olan müşterilerimiz için finansal hizmetleri de kapsıyor bu yapı. Primeflex’in temel alanları çok kapsamlı. Bu nedenle bir fonksiyon veya uyum noktası, birçok kutuda varlık gösteriyor. İşlem ve depolama kaynakları sanallaştırılmış olduğu için her türlü değişimi yazılımla yapabilirsiniz. Yazılım tabanlı veri merkezi, aynı zamanda ağ sanallaştırmasını da içerir, yazılım tabanlı ağ sunar. Kullanıcının, farklı markaların her bir çözümü için ayrı ayrı işlem yapmasına gerek kalmaz. Yönetecek daha az sayıda farklı parça vardır artık ellerinde. Tüm süreçler ve yapılması gereken işlemler de pratik bir haldedir. Yönetim için gösterilen çabalar daha azdır. Bu, özellikle BT birimleri için günlük rutinden kop-
mak adına büyük bir fırsat. n Şirketler sizinle nasıl bir ihtiyaçla gelip görüşüyor, danışmanlık desteği alıyor? Bir kurumun ihtiyaçlarını doğru analiz etmesi artık bir gereklilik. Sonuçta BT yatırımı, birkaç kutu satın almak değil. Müşteriler de zaten ‘bütünleşik sistem almak istiyorum’ diyerek bize gelmiyor. Belli bir ihtiyaçla bize geliyorlar. Biz onlara doğru soruları sorup, aldığımız yanıtlara göre bir çözüm kurgusu ve konumlandırması yapıyoruz. Konu doğru danışmanlık olduğunda, müşterinin ihtiyacını net anlamak zorundasınız. Ama müşteri ile bir fikir birliğine vardığınız zaman, hem müşteri hem bizim için işler daha kolay yürütülebilir hale geliyor. Şu anda 20’den fazla sunumumuz var. Böylece en önemli alanları adreslediğimizi düşünüyoruz ve müşterilerin genel beklentilerine yanıt veren bir yapı oluşuyor. Bu yönümüzle, pazardaki en geniş portföye sahip olduğumuzu söyleyebilirim. n Kurumsal ihtiyaçlardaki değişimleri göz önüne aldığımız zaman, Primeflex başlığında bu tarz çözümleri pazarlamadaki stratejiniz nedir? PrimeFlex tüm veri merkezi kampanyalarımızda var. Çünkü bütünleşik sistemler,
günümüzde en çok ilgi çeken başlık. Veri merkezi pazarında asıl önemli olan ve bize düşen görev ise pazarı gerçekten eğitmek. Bu başlıkta en geniş portföye sahibiz, çözümlerimizle sorunları adresliyoruz. Ama bu konuda daha çok şey yapmamız gerektiğini de biliyoruz. Hatta bu açıdan baktığımızda, pazarlama konusunda biraz muhafazakar bile olabiliriz. n ‘Pazarı eğitmek’ dediniz, bu tarz bir değişim konusunda kurumsal farkındalık ne seviyede? Sizin stratejiniz ne? Fiyat hassasiyeti olan müşteriye gittiğimiz zaman mesajımız net: Şu anda vereceğiniz paradan daha fazlasını kazanmanız mümkün. Ucuz olmayacak tamam, ama tüm hayat döngüsünde toplam maliyete baktığınız zaman bu tarz bir girişim önemli bir avantaj. Müşteriler kendi başlarına kendi altyapılarını inşa ederlerse, unutulmasın ki, bu altyapının parçası olan her bir unsurun birbirinden farklı bir hayat döngüsü var. Güncelleme yapabilir veya bir çözümü bir başkası ile değiştirebilirsiniz tamam, ama şu riski de alırsınız: Bir sonraki başlık, uyumlu olmayabilir, diğer parçalarla ortak çalışamayabilir. Bu nedenle test çalışmalarınızı daha da geniş kapsamlı yapmanız gerekir ki, her bir parçada böyle bir hayat döngüsü yönetimi de çok zor. Bütünleşik sistemlerde öngördükleri tüm bu hayat döngüsü yönetimini Fujitsu yapıyor. Bu yapı hem iş süreçlerini kolaylaştırır hem de toplam sahip olma maliyetini önemli ölçüde azaltır. n Yazılım tabanlı çözümlerde potansiyeli nerede görüyorsunuz? Bu kadar çok yazılım tabanlı başlık arasında, bence yazılım tabanlı ağ, hala diğer yazılım tabanlı başlıklar içinde düşük kullanım oranına sahip. Ama yazılım tabanlı ağ sistemlerine yönelik eğilim de çok güçlü. Ağ fonksiyon sanallaştırma da bu işin bir başka boyutu ve yazılım tabanlı ağ yapısını tamamlıyor. Bence üreticilerin gerekli hamleleri yapması, ama sabırlı olması gerek. Sonuçta ilgi var, ama bir günde her şeyin değişmesini bekleyemezsiniz.
16
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 26 TEMMUZ 2015
Doğal felaketler veri merkezlerini sarsıyor Haber Merkezi Zenium tarafından İngiltere, Almanya ve Türkiye’de gerçekleştirilen bağımsız araştırma, bugün her iki işletmeden birinin doğal felaketlere karşı dayanıksız veri merkezleri işletmeye devam ettiğini gözler önüne serdi. “Büyüme, Risk ve Bulut Yönetimi” başlıklı araştırmaya katılanların yüzde 45’i veri merkezlerinin su baskınlarına, yüzde 43’ü depreme karşı dayanıklı olduğunu; yüzde 60’ı ise veri merkezlerinin fiziksel ve çevresel risklerden uzak bölgelerde inşa edildiğini itiraf ediyor. Buna rağmen doğal felaketlere hazırlıksız olma durumu, veri merkezi sektörü açısından en önemli sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Araştırmaya göre, her 2 şirketten 1’i geçtiğimiz 10 yıl içinde deprem veya başka bir doğal felaket yüzünden veri merkezi operasyonlarında aksaklık yaşadığını ifade ediyor. 3 ülkede katılımcılar ortalama 10 yıllık süre zarfında bu tür 5 vaka yaşadıklarını dile getiriyor. Bu da veri merkezlerinde her 2 yılda bir doğal felaketlerle ilgili bir
“Büyüme, Risk ve Bulut Yönetimi Araştırması”, her iki işletmeden birinin, veri merkezi operasyonunu doğal felaketlere karşı dayanıksız binalarda yürüttüğünü ortaya koyuyor. Doğru seçim için en önemli kriter lokasyon Zenium Technology Partners Türkiye Ülke Müdürü Aslıhan Güreşcier, “Araştırma sonuçları, dış kaynaklı veri merkezi operatörü seçiminde şirketlerin yeterince dikkatli karar almadığını gösteriyor. Veri merkezi işinde doğal felaketler gündemin en önemli maddesi. Ancak şirketlerin veri merkezi iş ortaklarını seçerken ölçeklenebilirlik, bağlanabilirlik ve maliyet gibi kriterlere odaklandığını ama
sorun yaşandığını gösteriyor. Araştırmaya göre Türkiye yüzde 65’lik oranla 3 ülke arasında bu sorunu en fazla yaşayan ülke. Ek maliyetler 2 milyon TL’yi aşıyor Doğal felaketler sonrasında veri merkezi operasyonunda aksaklık yaşadığını söyleyen şirketlerin neredeyse tamamı (yüzde 91), maliyeti 2 milyon lirayı bulabilen bu ekstra
veri merkezinin lokasyonu konusunda yeterince dikkatli davranmadığını görüyoruz. Günümüzün 7/24 iş ortamlarında son derece kritik hizmetler sunan veri merkezlerinde operasyondan kaynaklanan aksaklıklar, şirketler için yıkıcı sonuçlara ve ciddi bir ekstra maliyetlere sebep olabiliyor. Araştırma doğal felaketlere karşı dayanıklı, sağlam ve esnek veri merkezi binalarına yönelik
giderleri bilançosundan karşılamak zorunda kalıyor. Üstelik CIO, başkan yardımcısı ve direktör seviyesindeki her 3 katılımcıdan 1’i (yüzde 34), bu ekstra maliyetin tam olarak ne kadar olduğunu bilmediğini itiraf ediyor. Araştırmanın öne çıkan bir diğer noktası da, veri merkezi operasyonunu dış kaynak kullanımı ile yürüten şirketlerin, seçim yaparken lokasyon ve bina dayanıklılığı konusunda
artan talebin, yerel bir veri merkezi operatörü ile çalışma tercihini artıracağını işaret ediyor. Katılımcıların yüzde 83’ü, Avrupa Birliği (AB) Veri Koruma Direktifi kapsamında yerel sağlayıcılardan daha fazla veri merkezi alanı kiralamak zorunda kalacaklarına inanıyor. Bu noktada doğru veri merkezi seçimi için uzun vadede en önemli kriterin “lokasyon” olduğunun altını çizmek gerekiyor” diye konuştu.
yeterince titiz davranmadıkları. ‘Yetersiz’ ve ‘uzman olmayan’ çözüm ortağı seçimi yapan şirketler, veri merkezi işini kendi içinde halleden şirketlere göre iki kat daha fazla doğal felaket kaynaklı aksaklık yaşadığını belirtiyor. Veri merkezi işini kendi içinde halleden şirketlerin son 10 yılda doğal felaket kaynaklı yaşadığı sıkıntılar yüzde 25 oranında iken, veri merkezini ‘yanlış’ üçüncü partilerle
yürüten şirketlerde bu oran artarak yüzde 58’e çıkıyor. Bu da veri merkezi için dışkaynak kullanımında ‘doğru’ operatör seçiminin önemini bir kez daha ortaya çıkarıyor. Dışkaynağa yönelim artıyor Araştırmaya katılanlar arasında veri merkezi operasyonlarının bir kısmını halihazırda dış kaynaktan temin eden şirket yöneticilerinin yüzde 64’ü, veri merkezi operasyonunu kendi içinde yöneten şirket yöneticilerinin de yüzde 36’sı, doğal felaketlere karşı riski azaltmak için daha fazla dış kaynağa yönelmeyi planladığını belirtiyor. Türkiye, yüzde 64 oranla, bu konuda en ön sırada yer alıyor. Risk azaltmak için dış kaynak kullanımına yönelmeyi düşünen şirket yöneticilerinin yüzde 88’i, verilerini her koşulda ulusal sınırlar içinde tutmanın önemine inanıyor. Bu noktada da Türk yöneticiler yüzde 87 oranla ilk sırada yer alıyor. Bu şekilde düşünen yöneticilerin oranı İngiltere’de yüzde 86, Almanya’da ise yüzde 75 olarak görülüyor.
Oyun gibi iş görüşmesi, küresel fırsat Dünya çapında 22 ülkede faaliyet gösteren Zomato, Türkiye ekibini büyütmek için İşe Alım Günü düzenledi. Kahvaltıyla başlayan etkinlik, seri mülakatlar, Play Station ve masa tenisi maçları ile devam etti. İşe Alım Günü’ne katılan 3 adaya ise Zoman olmaları için teklif verildi. Zomato’nun Türkiye ofisinde ilk kez İşe Alım Günü
düzenlediklerini söyleyen Ülke Müdürü Ali Servet Eyüboğlu, “Zomato’nun merkez ofisi Hindistan’da belirli periyodlarla yapılan işe alım etkinliklerine yüzlerce aday katılıyor ve her seferinde onlarcası işe alınıyor. Türkiye’de ilk defa alışılmış iş görüşmelerinin dışına çıkarak böyle bir etkinlik yaptık. Etkinliğimiz
büyük ilgi gördü ve gayet verimli bir mülakat süreci geçirdik. Şu anda 3 adaya teklifimizi verdik. Yıl içerisinde ekibimizi iki katına çıkarmayı planlıyoruz. Özellikle satış ekibimize yeni Zoman’lar katılacak” dedi. İşe Alım Günleri’ni belli periyodlarla tekrarlayacaklarını söyleyen Eyüboğlu,
“Duyurularımızı sosyal medya hesaplarımızdan yapacağız” bilgisini verdi. Oldukça genç bir ekibin çalıştığı Zomato’da yaş ortalaması 26. Ülke Müdürü Eyüboğlu da 29 yaşında. Zomato’nun Türkiye ofisinde kariyerine başlayan genç yetenekler, şu anda yurt dışında daha geniş sorumluluklar üstleniyor. Örneğin Zomato’nun eski
ülke müdürü, şu anda Hindistan’da küresel genişleme operasyonlarıyla ilgileniyor. Zomato Türkiye çalışanı, İtalya’da iki aya yakın bir süre İtalya Zomato içerik ekibine eğitim verebiliyor. Zomato’nun Türkiye’deki pazarlama müdürü de yakın zamanda Hindistan’daki küresel pazarlama ekibine katılacak.
17 BThaber
DOSYA Bilişim dünyasının olmazsa olmazı: OT/VT Teknolojileri
Ekrem Uçman 80’li yıllardan bu yana bilişim dünyasının önemli parçalarından biri olan OT/ VT uygulamaları ve çözümleri, sahada geniş bir operasyon ekibine sahip şirketler başta olmak üzere, tüm sektörlerde kendine bir fayda noktası yaratmayı başarıyor. Günümüze geldiğimizde OT/VT uygulamalarının, 3G teknolojisinin de etkisiyle kurumsal kesintisiz iletişimin bir gerekliliği halini aldığını görüyoruz. Otomatik tanımlama için mobil cihazlar tercih edilirken, veri toplama sürecinin ardından bu verileri de uygun biçimde ayrıştırma, depolama gibi noktalarda da şirketler avantajlar elde ediyor. Bu yapı, şirketlerin süreç yönetimi ve bilgi depolama, bilgi analizi gibi noktalarda önünü görmesini sağlıyor. Buna karşın özellikle küçük ve orta ölçekli kurumlar ve şirketler, OT/VT teknolojilerine oluşturduğu proje maliyeti sebebiyle şüpheyle yaklaşıyorlar. KOBİ’lerin bu korkularına karşın, doğru analiz yapıldığında ve bunun sonucunda kullanılan iş modeline en uygun çözümün belirlenmesiyle birlikte OT/VT teknolojileri her ölçekten şirkete önemli bir maliyet avantajı sağlıyor.
OT/VT
13 - 26 TEMMUZ 2015 www.bthaber.com
18
DOSYA
BThaber
OT/VT
13 - 26 TEMMUZ 2015
Mobit Bilişim Genel Müdürü Erkan Oğur
OT/VT sistemleri maliyet avantajı sağlıyor İnsan kaynaklı yanlış veri girişlerini, hataları azaltarak iş gücünün verimli kullanılmasında önemli fayda sağlayan OT/VT sistemleri, süreçlerin interaktif biçimde işlenmesi sonucu gerçek zamanlı işlem ve raporlama yapılabilmektedir. Teknolojinin bu noktada doğru konumlandırılması ve doğru entegrasyonu önemlidir. Kullanılan verinin büyüklüğü ve her an her yerden erişilebilir olması vazgeçilmez bir durum haline gelmiştir. Alternatif işletim sistemlerinin fiyat avantajı, kurumların TCO (Toplam Sahip Olma Maliyeti) konusunda farkındalıklarının artması ile birlikte sektörün hızla büyümesini bekleyebiliriz. Zaman ve çalışan tasarrufu bilgiyi toplama, veriyi işleme gibi unsurlar daha da önemli hale geldiği zaman OT/VT
OT/VT uygulamaların online veri aktarımda geldiği nokta doğrudan katkı sağlamaktadır. Süreç yönetiminde; doğru veriye doğru zamanda ulaşma becerisi başarıyı destekleyen önemli etkenlerdir. Mikro dağıtım yapan ve sıcak satış bazında çalışan firmalar için sağlamlık ön planda olduğundan Windows tabanlı el terminalleri tercih konusu olmaktadır. Soğuk satışta saha ekipleri ise pratik ve estetik kullanım temelinde tabletleri kullanmaktadırlar. Öncelikle karar verdikleri OT/ VT uygulamanın önerdiği mini konfigürasyonlar dikkate alınarak,
uygulamalarının önemi artacaktır. OT/VT (Otomatik Tanımlama ve Veri Toplama) sektörünün en yaygın uygulamalarından olan; El Terminali, Barkod Okuyucu, Barkod Yazıcı, RFID Çözümleri, Dokunmatik POS PC, Panel PC ve Dijital Etiket gibi birçok ürün grubu OT/VT uygulamalarında tercih sebebidir. Bu sektörde ihtiyaç duyulan hemen hemen her ürün grubunda Mobit Bilişim olarak varız. OT/VT Sektöründe dünyada söz sahibi olan markaların; Casio, Bixolon, Point Mobile, Sewoo, Aaeon, Hanasis, Hanshow Türkiye’deki yetkili dağıtıcısı, distribütörü ve servis sağlayıcısı konumundayız. Müşteri ihtiyaçlarına çözüm odaklı yaklaşma ve OT/VT sektörünün
çözüm sağlayıcısı olarak devam etmekteyiz. Altyapıya uygun ürün seçmek gerekiyor OT/VT Uygulamalarında ürünlerin işletme tarafından kullanılan İşletme Kaynak Planlama Sistemine verileri aktarması için bir entegrasyon yazılımı gerekmektedir. Bunun için kullanılan altyapıya uygun ürünlerin seçilmesi ve entegrasyonun modellemesinin yapılması gereklidir. Bu bağlamda MOBİT satışını gerçekleştirdiği ürünlere, yazılım desteği de sağlamaktadır. Akıllı şebekelerde kullanılan donanımların üzerinde sahadaki süreçleri takip etmek için gerekli yazılım, müşteri talep ederse tarafımızdan
Cenasis Satış Direktörü Fethi Savcı
OT/VT öncesi planlama şart mevcut süreçlerindeki işlem trafiğinin iyi analiz edilmesi ile donanım alt yapısı sağlanmalıdır. Bunun yanında mevcut iş süreçlerindeki tüm parametrelerin (stoklar, cari bilgiler, iskonto, kampanya yapıları vs) özenle gözden geçirilerek verilerin iyileştirilmesi sağlanmalı.Ve iş akışları OT/VT uygulama tarafından sağlıklı entegrasyon için doğru tanımlanmalıdır.
KOBİ’lerin ilgisi artıyor Önceleri; benzeri uygulamalarda genellikle yatırım tutarları yüksek algılandığından daha çok büyük firmalar tarafından ilgiyle karşılanmıştır. Oysa günümüzde KOBİ ölçeğinde ihtiyaçları karşılayacak şekilde geliştirilmiş uygulamalar; artık küçük ve orta ölçekli firmalar tarafından da talep görmektedir. Farklı sektörlerin
ihtiyaca göre optimize edilerek geliştirilmektedir. Perakende Mağazacılıkta, aynı şekilde müşterinin tanımladığı iş süreçleri modellenerek yazılım desteği sağlanmaktadır. Buna benzer otopark çözümleri de ürün yelpazemizde yer almaktadır. İş süreçlerinde verinin anlık olarak değerlendirilmesine ihtiyaç duyan kurumlar bu ürünlere daha yaygın şekilde yatırım yapmaktadırlar. Mobilite ve otomasyon tarafında ihtiyacı olan kurumlar işlerini kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla bizimle iş birliğine gitmeyi tercih etmektedirler. Utility (Akıllı Şebekeler), Satış, Sağlık Hizmetleri, Perakende, HORECA, SFA (Saha Satış Otomasyonu), FFA (Saha Servis Otomasyonu) Taşıma ve Lojistik alanlarındaki talepleri karşılamaktayız.
ortak beklentilerini karşılayan modüllerden oluştuğundan sektör bağımsız olarak görülebilir. Donanım teknolojisinin gelişmesine paralel olarak veri toplama kabiliyeti çok daha pratik kullanımlara sahne olacaktır. OT/ VT uygulamaların temel işleyişli saha verisinin hızlı ve doğru olarak toplanması ve süratle iş emirlerine yada iş zekası çözümlerine zemin teşkil etmesi olduğuna göre; örneğin giyilebilir teknolojilerin gelişimi ile veriler kolayca ve eş zamanlı olarak aktarılıp işlenebilecektir.
20
DOSYA
BThaber
OT/VT
13 - 26 TEMMUZ 2015
Bilkur Bilgisayar Yazılım Geliştirme Uzmanı Ali Dirik
İş süreçleri OT/VT uygulamaları ile hız kazanıyor OT/VT uygulamalarından en popüler yöntem olan barkod uygulamaları; verinin hızlı ve doğru girilmesini sağlar. Barkod, bilgi girişlerinin yoğun olduğu ve bilgiye hızlı ve doğru bir şekilde ulaşılmasının ihtiyaç olduğu yerlerde kullanılır. Bu yöntemin kullanıldığı sistemler veri toplama sistemleri olarak adlandırılırlar. Barkod kullanılarak bir ürüne ait tüm hareketler izlenebilir. Bu sistemlerde barkod okuyucular, barkod yazıcılar ve taşınabilir data terminaller gibi bir çok iletişim aracı kullanılmaktadır. Geniş bir alana yayılmış teknolojiler Veri toplama sistemleri birçok yerde kullanılabilir. Mağazalarda, endüstriyel ortamlarda, pazarlama ve satışlarda, bankalarda, demirbaş takiplerinde, vb. gibi birçok alanda kullanılabilir. Örneğin en genel uygulama olan sayım uygulamalarında barkodlu bir sistem kullanarak depo sayımlarınızı çok kolay ve rahat bir şekilde yapabilirsiniz. Otomatik tanımlama ve veri toplama uygulamalarından olan barkod teknolojileri; En doğru bilgiyi almanızı sağlar, kullanıcı hatalarını ortadan kaldırır. Benzer ürünler veya benzer kodlara sahip ürünler arasındaki karışıklığı önler. Bu sayede doğruluk sağlar. Hızlı veri girişinin iki önemli faydası vardır: 1. İstenen bilgi manuel şekilde toplanacak bilginin çok çok üstünde bir hızla ve doğru bir şekilde
Türkiye’deki kullanım oranı artıyor Teknolojinin gelişmesine paralel olarak OT/VT ürünlerinin fiyatlarının da düşmesinin etkisi ile Türkiye’de OT/VT ürünlerinin kullanım alanları da artmıştır. 20 yıl önce birkaç sektörde kısıtlı bir şekilde OT/VT ürünleri kullanılırken günümüzde hemen hemen her sektörde OT/VT ürünlerinin kullanıldığını görebiliyoruz. OT/ VT ürünlerini her sektörde görmek
toplanır. 2. Bu toplanan doğru bilgiler bilgisayar ortamında olduğu için yine çok hızlı bir şekilde bu bilgileri işleyebilecek, değerlendirebilecek kişilere veya ortama ulaşır. Örneğin; bu bilgilerin doğru bir şekilde, bir kâğıtta yazılı bilgiler olduğunu varsayın. O kâğıdın içinden A marka deterjandan ne kadar satıldığını nasıl bulabilirsiniz? Evet, sayabilirsiniz. Son anda size A marka deterjan değil de tüm deterjan satışları sorulursa ne yaparsınız? Doğruluğun artması ve veri giriş hızının yükselmesi ile işçilik maliyeti düşecek sistem daha ekonomik olacaktır. Barkod ürünleri yani okuyucular, yazıcılar, terminaller gibi tüm OT/VT ürünlerinin kullanımı, bilgisayara bağlaması ve işletmesi çok kolaydır. Bu sistem ile güvenilir, detaylı, hızlı datalar toplanır. Bu toplanan bilgiler ile sistem daha etkili yönetilebilir.
mümkün olmasına rağmen en çok Tekstil, Market, Sağlık, İlaç gibi sektörlerde OT/VT ürünlerinin kullanıldığını görebiliriz. Barkod sistemi dışında diğer popüler OT/VT teknolojilerinden biride RFID dir. RFID eski bir teknoloji olmasına rağmen maliyetler nedeniyle yaygınlaşmamıştır. Günümüzde maliyetlerin önceki dönemlere
Örneğin; “Hangi ürün ne kadar satılıyor? Şu anda stokta eksikler neler? Geçmiş satışlara bakarak hangi üründen ne kadar sipariş vermeli?” gibi sorulara kolayca cevap bulabilirsiniz. Bir şirkette verimli bir OT/ VT sistemi kurulmadan önce planlamanın doğru yapılması çok önemlidir. Yapılacak planlamada ürünlerin ve firmanın işleyiş yapısına bağlı olarak doğru ürünler seçilmesi gereklidir. Planlamada en önemli noktalardan biri de OT/VT sisteminde kullanılacak yazılım (program) taleplere cevap verecek özelliklere sahip olmalıdır. Aksi takdirde kurulacak OT/VT sistemi atıl duruma düşebilir. Bunun yanı sıra şirketin çalışma yapısı ve ürün türüne bağlı olarak farklı cihaz ihtiyacı olması nedeniyle farklı ürünler tercih edilmektedir. Örneğin ürünlerin
göre düşmesi, gelecekte daha da düşebileceği ihtimali ile RFID içeren uygulamaların artacağı düşünülmektedir. Günümüzde dokunmatik cihazların kullanımının artması OT/VT sektörüne de yansımış durumdadır. Gelecekte OT/VT sektöründe dokunmatik özelliği olan taşınabilir cihazların arttığını görebileceğimizi düşünüyoruz.
barkodlanması ihtiyacında barkod yazıcı tercih edilirken, ürünlerin barkodlarının programlara aktarılması durumunda barkod okuyuculu cihazlar tercih edilmektedir. Tercih edilecek barkod yazıcının seçilmesinde ürünlerin barkodlanma şekli önem kazanmaktadır. Örneğin bilgisayar üzerinden barkod yazdırmada sabit bir barkod yazıcı tercih edilirken, ürünün yanında yazdırma talebinde taşınabilir bir yazıcı tercih edilmektedir. Yine barkod okuyucu tercihinde barkod okutma işlemi bilgisayar yanında olabilmesi durumunda kablolu barkod okuyucular tercih edilirken, ürünün bilgisayara uzak olması gibi durumlarda kablosuz barkod okuyucular veya taşınabilir el terminalleri daha çok tercih edilmektedir.
Network Yönetim Yazılımları ile Network’ünüz Emin Ellerde Network Yönetim Yazılımları • Network Performance Monitor (NPM) • Network Configuration Manager (NCM) • NetFlow® Traffic Analyzer (NTA) • IP Address Manager (IPAM) • Orion IP SLA Manager • Universal Device Tracking (UDT) • Orion Scalability Engines • Application Performance Monitor (APM) • Synthetic End User Monitor (SEUM) • Virtualization Manager • Storage Manager • Log and Event Manager (LEM) • Kiwi Syslog Server • Engineer Toolset • Log Viewer • SolarWinds Patch Manager • SolarWinds Web Help Desk • SolarWinds DMRC
(+90) 212 276 27 20 info@logicom.com.tr www.logicom.com.tr
advertorial
AYRINTILI BILGI İÇİN BİZE ULAŞIN
22
DOSYA
BThaber
OT/VT
13 - 26 TEMMUZ 2015
İGE Elektronik Satış Müdürü Kerim Türkman
OT/VT’yi benimseyen yapılar rekabette öne geçiyor OT/VT uygulamalarının iş süreçleri üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. İşletmelerin Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) kapsamında devreye aldığı Tedarik Zinciri Yönetimi, Envanter ve Stok Takibi, Üretim İzlenebilirlik ve benzeri iş birimlerine hitaben geliştirilen OT/VT uygulamaları, maliyet unsuru olan tüm çıktıların etkin olarak yönetimi ve planlanmasını mümkün kılabilmektedir. Özellikle rekabeti artan pazarlarda faaliyet gösteren işletmelere üretim ve hizmet kalitesinde yükselme imkanı sağlamaktadır. Karlılık artışı, rekabetçi fiyatlandırma, kalite artışı ile kazanılan yeni müşteriler ve kazanılan pazar başarıları, OT/VT uygulamalarının iş süreçlerindeki olumlu etkilerindendir. OT/VT uygulamaları için şirketler, faaliyet gösterdikleri sektörün iç dinamikleri ve küresel kullanıcı eğilimlerine paralel olarak cihaz tercihi yapmaktadırlar. Bu tercihlerin günümüzde genellikle 4 temel parametresi bulunmaktadır: 1. İş Uygulamasının Çeşidi ve Mekanı: Saha, depo içi, üretim ortamı, mağazacılık. 2. İş Uygulamasının Kullanıcı Profili: Prestij beklentisi, endüstriyellik beklentisi, fayda/maliyet beklentisi. 3. Cihazın Ömrü ve Yatırım Geri Dönüş Süresi: Tüketici elektroniği, endüstriyel Tasarım. 4. Cihazda Çalışacak Uygulamanın İstediği İşletim Sistemi: Windows tabanlı, Ios tabanlı, Android tabanlı. Bu esaslar ışığında örnek vermek gerekirse, • Depo & Lojistik iş süreçleri için tercih edilen cihaz türleri; uzun Ömürlü, endüstriyel tasarımlı el terminalleri olurken, • Saha, Teknik Servis iş süreçleri için tercih edilen cihaz türleri; tüketici elektroniği, prestij beklentili tablet ürünleri olabilmektedir.
• Exproof ortamlarda OT/VT uygulamaları için Hazardous Exproof el terminalleri, barkod okuyucuları, RFID donanımları yaygın tercih edilmektedir. • Ancak, Sağlık ve Hastane uygulamalarında halen “Sağlık Grubu Donanımları”nın tercih edilmediği görülmektedir. • Son yıllarda gelişen işletim sistemi çeşitliliği nedeniyle de birçok OT/ VT uygulaması Android uyumlu olduğundan, cihaz üreticileri de Android işletim sistemli donanımlar geliştirerek epey verimli donanımları piyasaya sunabilmektedir. OT/VT öncesi sistem analizi yapılmalı Şirketler; OT/VT uygulamalarını sistemlerine entegre etmeden önce sistem bileşenlerinin test işlemlerini planlayabilmeli ve bu esnada tedarikçi adaylarının performanslarını görebilmelidirler. OT/VT projelerinde karşılaşılan en can alıcı hataların başında yeterli test yapmayarak, donanım ve sistem bileşenlerinin zafiyetlerinin görülememesi ve buna paralel olarak tedarikçi tecrübe ve deneyimlerinin izlenememesi gelmektedir. Bütçe ve maliyet odaklı yapılan analiz ve yatırımların yanı sıra, önceden yapılmış bir OT/VT projesinden elde edilmiş kazanımların belirli yanlarını alıp belirli yanlarını devre dışı bırakmak da planlama yanlışlarındandır. Bu sebeple OT/VT çözümlerine yönelik hizmet sunan OT/VT sektör firmalarının dikkat etmesi gereken husus; ilgili projelere sadece satış odaklı yaklaşmamaktır. Son dönemde şirketler OT/VT uygulamalarını 3’er yıllık döngüde, ya donanımlar bazında ya da tüm bileşenleri bazında yenileme ihtiyacı duymaktadır. Bunun sebebi ağırlıklı
olarak; hızlı gelişen Bilgi Teknolojileri yenilikleri olduğu kadar, neredeyse tamamı ithal olan OT/VT çözüm yaklaşımlarının ülke firmalarımızca Uygula-Öğren zinciri yerine İzleTaklit Et zincirini takip etmesinden kaynaklanmaktadır. Bu açıklamaya en canlı örnek olarak EAN-13 barkod kullanımının yerine GS1 tarafından 5 yıl önce önerilen DataBAR barkodunun kullanımına henüz geçilmemesini, bazı iş uygulamalarının RFID yerine halen barkod teknolojileri ile yapılmaya devam edilmesini gösterebiliriz. Sonuç olarak; OT/VT çözüm planlarının tutarlı ve gelecek odaklı olması, proje ve Bilgi Teknoloji yöneticilerinin, şirketlerinin planlarını daha rahat yapmalarına imkan verebilecektir, diyebiliriz. Türk şirketler ve kurumlar OT/ VT’yi benimsiyor Türkiye’deki şirketlerin ve kurumların OT/VT uygulamalarına bakış açısı 3 temel esasa göre sınıflanmaktadır. 1) Fayda esaslı zorunlu bulanlar 2) Yükümlülükler esaslı zorunlu bulanlar 3) Zorunlu bulmayanlar. OT/VT’nin kimyasında bulunan maliyetleri düşürebilmeye imkan verebilen yönetim araçları nedeniyle bunları fayda olarak görerek, karlılıklarını ve pazar paylarını arttırmayı hedefleyebilen işletmeler daima en yenilikçi OT/VT çözümlerinden faydalanmaktadır. Bu kriterlere yönelik gerçekleştirilen yatırımlar diğerlerine nazaran daha uzun ömürlü ve kullanım yaygınlığı sağlayabilmektedir. Bu kapsamda
perakende sektöründe yaygınlaşmakta olan İki Boyutlu (2D) Karekod Kod uygulamalarını örnek olarak gösterebiliriz. Başta Hızlı Tüketim Ürünleri satışını yapan üretici ve distribütörlerin yer aldığı FMCG olmak üzere, Kargo ve Lojistik, Otomotiv, Beyaz Eşya ve ilgili yan sanayileri, Deniz ve Hava Liman Hizmetleri veren işletmeler bu grupta yer alır. Artan rekabet baskısı ve devlet kurumları kaynaklı projelendirilen OT/VT çözümleri ise minimum fayda analizi veya minimum yaygınlıkla ilgili sektörlerde yerini bulmaktadır. Buna; İlaç Takip Sistemi (İTS) ve Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi (ÜDTS) kapsamı dışındaki üretim ve ithalat yapan şirketlerin 2D-Karekod’a geçmiyor oluşunu örnek gösterebiliriz. Oysa tüketicinin satın aldığı ürün hakkında daha çok bilgiye sahip olmasına imkan veren bu tip OT/VT çözümleri olmasına rağmen işletmelerin yatırım yapmayı gerektirecek faydaları bulamaması, günümüzde OT/VT çözümlerinin, baştan sona çözüm olarak deneyimlenememesine sebep olmaktadır. Gelişim sürecek Nihai tüketicinin teknolojiyi kullanma alışkanlıkları ışığında gelecekte OT/VT uygulamaları yine teknolojiyi üreten firmaların ve bu konuda AR-GE yapan firmaların yönlendirmeleri ışığında gelişmeler yaşayabilecektir. Ülkemizde epey yol alınan ve sanayi bölgelerinin daha entegre olmasıyla gelişmekte olan M2M (Machine-2-Machine) ve 5G alt yapısı imkanları ile Tedarik Zinciri ve Lojistik uygulamalarında yenilikler beklenmektedir. Just-In-Time ve MilkRun proseslerinin verimli yönetimi bu ve benzeri alt yapı gelişmeleri ile gelecekte işletmelere yeni verimlilik fırsatları sunabilecektir.
BThaber
OT/VT
25 - 31 MAYIS 2015
DOSYA
23
Perkon Proje Satış Müdürü Oğuz Güçarslan
OT/VT çözümleri iş süreçlerine kalite katıyor Tanımlama teknolojilerinin işletmelerin tüm süreçlerinde ciddi bir etkisi söz konusu. Bu hem dikey pazarlar noktasında, hem de bu pazarların süreçleri noktasında. Ürünlerin işletmeye kabulünden, üretim veya satış sürecine, depolamadan sevkiyat sürecinden satış sonrası servis sürecine kadar tüm döngüde OT/VT uygulamaları kullanılıyor. Temel avantaj zaman, diğeri ise doğruluk, ardından ise takip geliyor. İşletmeler herhangi bir iş sürecinde OT/VT çözümlerini devreye aldıklarında yukarıda bahsettiğimiz kazanılan zaman, elde edilen doğruluk ve süreçlerin takip noktasında ciddi bir kaliteye ulaşıyor. Bu kazançlar işletmenin türüne ve uygulanan sürece göre, yüzde 10’dan yüzde 90’a varan
kazançlar haline dönüşebiliyor. Cihaz seçiminde pozisyon önemli Burada tercih süreç ve dikey pazar pozisyonuna göre belirleniyor. Saha uygulamalarında EDA (Enterprise Digital Assistant) form factor ve yüksek pil performansı olan cihazlar tercih edilirken, yakın dönemde 3G li sistemlerin şart talep oluşu iş uygulamalarında Andorid etkisini ciddi anlamda ön plana çıkarıyor. Bunun dışında depolama/ lojistik/kargo uygulamalarında ise, yüksek endüstriyellik talebi söz konusu. Perakende gibi bina için uygulamalarda ise tek elle kullanım, kolay klavye erişimi ilk adımda tercih etkileyen özellikler. Sağlık sektöründe ise tabiki anti-mikrobik
muhafaza özelliği olan ürünler talep edilmekte. Tüm BT süreçlerinde olduğu gibi doğru başlangıç, iyi bir analiz. Bu analizin ise en kritik noktası kullanılan ERP ve entegre edilecek sürece ve profile uygun donanım. Burada tercih donanım veya çözümlerin “en iyi” değil, “en doğru“ ilkesi ile değerlendirilmesi önemli. Diğer bir noktadan bakıldığında ise önerilerimizi aşağıdaki gibi sıralamak mümkün; • En uygun cihazı seçmenin en doğru yolu, cihazın serviste ne kadar kalacağına dair açık bir umuda sahip olmaktır • Dünyada, cihaz kullanıcıları, cihaz her durduğunda üretkenlikten ortalama 75 dakika kaybediyor • Projelerde başarının anahtarı, bozulma riskini asgariye
indirgemektir • Sahada çalışmayan bir cihazın etkisi kaçırılmış ciro fırsatı demektir. Sesli depo yönetim sistemleri revaçta OT/VT çözümlerinde kullanılan teknolojiler, tüketici elektroniğinde olduğu gibi hızlı değişim göstermemekte. Burada önemli olan oturmuş mühendislik olduğu için, değişim frekansı daha az. Bununla beraber özellikle sesli depo yönetim sistemleri yakın dönemde oldukça talep görmekte. Burada VoCollect ile çalışmalar yapıyoruz. Sadece depo değil, sesle yönetilebilen birçok uygulamayı yönetebilen bu sistemleri yakın dönemde farklı örneklerle de pazarda görüyor olacağız. Bunun yanında RF-ID çözümleri pazarda oldukça yaygınlaşmaya başladı.
24
DOSYA
BThaber
OT/VT
13 - 26 TEMMUZ 2015
Mobil iş süreçlerine OT/VT teknolojileri yön veriyor Bununla beraber verilerin depolanması, bu verilerin bir merkezde belli bir yapıda tutulması ve uzaktan erişim ile yönetilebilmesi şirketler için en önemli konu başlıklarından biri haline geldi. Günümüzde Bulut Bilişim, M2M (Makineler Arası İletişim) ve mobil takip sistemleri teknolojileri her zamankinden daha da fazla gündemde. Şirketler bu teknolojileri kullanarak hem zamandan kazanıyorlar hem de şirket içi giderlerini düşürerek, tasarruf etme imkanı yakalıyorlar. İş süreçlerinin veri analizi tarafından yönlendirildiği bir dönüşüm yaşanıyor. Her geçen gün iş süreçlerinden toplanan veri miktarı artıyor ve bu veriler sayesinde daha doğru iş kararları verilebiliyor. 4G teknolojilerinin devreye girmesiyle mobil cihazların çok daha yüksek hızlar ile internete erişimine olanak sağlanacak. Böylece mobil cihazlar iş süreçlerinin gerektirdiği ve gittikçe büyüyen verilere çok daha hızlı bir şekilde erişebiliyor olacak. Bulut teknolojileri ile desteklenen mobil iş uygulamaları, büyük verinin mobil cihazlar üzerinden çalışanların parmak ucuna lokasyondan bağımsız olarak gelmesine izin verecek. Gelişen mobil iş uygulamaları ile 4G teknolojisinin lokasyon sınırı tanımayan yüksek hızlı internet erişimi birleşince daha esnek ofis ve çalışma ortamları iş süreçlerinin verimliliğini artıracak. 4G teknolojilerinin sağladığı yüksek hızın çalışanların verimliliğine dönüştürülmesi için mobil iş uygulamalarının geliştirilmesi amaçlı yatırımlar yapılacak. Mobil uygulamalar önemli tasarruflar sağlıyor Gelişen kurumsal görüntülü görüşme teknolojileri sayesinde dünyanın her yerinden katılabilen sanal toplantılarda artık katılımcılar bir proje üzerinde çalışırlarken sadece görüntülü görüşmenin yanı sıra, birbirleri ile sunum paylaşımı, demo gösterimi gibi paylaşımları da yaparak aynı masa etrafındaymışçasına toplantılarını yapabiliyorlar. Bu da kurum çalışanlarının bir toplantı için uzun seyahatler yaparak geçirecekleri zamanı azaltmasıyla birlikte, daha verimli ve hızlı karar alabilmelerine olanak sağlıyor. Seyahat masraflarının azalması da ayrı bir fayda olarak görülüyor. Giderlerin karşılanması konusunda ise her kurumun farklı ödeme sistemleri ve planlamaları bulunuyor. Bu konuda net olarak dile getirebileceğimiz diğer bir husus, mobil çalışma eğiliminin verimliliğin yanında ciddi oranlarda maliyet tasarruf sağlamasıdır.
Mobil dünyada yaşanan gelişmeler özellikle donanım tarafında daha hızlı, daha stabil ve daha iyi kullanıcı deneyimi sunan cihazların sayılarının artması ile birlikte yazılım tarafındaki geliştiricilere daha büyük fırsatlar sunmaya başladı.
OT/VT uygulamalarını es geçmemek lazım Özellikle RFID, ses uygulamaları, GPS, mobil internet ve dijital resim yakalama teknolojilerinin gelişimi OT/ VT uygulamalarının çok daha farklı alanlarda kullanımını mümkün kıldı. Üretimden perakendeye her sektörde ve her süreçte işlerin daha hızlı ve doğru bir şekilde yapılabilmesini sağladı. OT/VT ile toplanan verilerin ERP gibi çözümlerle birlikte kullanılması ve anlamlandırılması süreçleri daha da kullanışlı bir hale getirdi. Önümüzdeki yıllarda giyilebilir cihazlar, 3G ve 4G gibi yüksek bant genişliği sağlayan teknolojilerin yaygınlaşması OT/VT uygulamalarının önünü daha da açacak. Şirketler bu teknolojilerin faydalarını gördükçe her alanda kullanmaya başlayacak ve duyulan ihtiyaçlar doğrultusunda yeni uygulamalar geliştirmeye devam edecek. Diğer taraftan dünyada RFID ve görüntü işleme teknolojilerinin barkodun yerini almaya başladığı da görülüyor. Küresel eğilimlere bakıldığında, uygulama tarafında, şirket ihtiyaçlarına uygun bir model kurmanın gittikçe daha önemli hale geldiği düşünülüyor. OT/VT uygulamaları geliştiren şirketlerin de gün geçtikçe daha hızlı sürüm ve sürüm güncellemeleri yapmaları gerekliliği ortaya çıkıyor. Bazı sektör uzmanları tarafından donanım tarafında Android ve tüketici elektroniğinde ise mobil aygıt yükselişi OT/VT teknolojilerine yön verecek gündem maddel-
eri olarak tanımlanıyor. Şu an satılan mobil terminallerin büyük bölümünde 3G desteği bulunuyor. Bu cihazlar özellikle hızlı tüketim, saha satışı, dağıtım, üretim, depo ve ambar yönetimi, kargo takibi, stok ve üretim yönetimi, enerji, sayım ve etiketleme, park yeri otomasyonu sayaç okuma gibi uygulamalarda tercih ediliyor. Mobil ve OT/VT iş uygulamaları KOBİ’lerin büyümesine katkıda bulunacak KOBİ’ler başarılarını doğalarında bulundurdukları esnekliğe borçlular. KOBİ’lerin iş yapma hızına uyumlu mobil ve OT/VT iş uygulamaları onlar için verimliliklerini artıran bir çarpan etkisi yaratıyor. Ofis dışındayken de verimliliklerini kaybetmeyen çalışanlar, KOBİ’ler için önemli bir avantaj sağlıyor. Çalışanlar zaten günlük hayatlarında mobil uygulama kullanmaya alıştığı için mobil iş uygulamaları kullanımı doğal geliyor ve adaptasyon kolaylaşıyor. Öte yandan mobil cihazların firmalarda kullanımı arttıkça cihazların üzerinde bulunan veriler gittikçe artan güvenlik risklerine yol açıyor. Bu noktada KOBİ’lerin özellikle OT/VT uygulamalarını iş süreçlerin dahil ederken maliyet odaklı düşünmemeleri gerekiyor. Kurumların ve şirketlerin iş süreçlerine önemli ölçüde esnekli katan OT/VT çözümleri, KOBİ’lerin sahip olduğu esnek yapıyla birebir örtüşüyor. Bu esnek
iş modeli sayesinde elde ettikleri başarıyı artırabilecek KOBİ’ler, yeni nesil iş süreçlerine geçiş yapmaktan çekinmemeleri gerekiyor. Bu geçiş sürecinde (özellikle OT/ VT) KOBİ’lerin dikkat etmesi gereken belirli hususlar söz konusu. İlk etapta sahip oldukları iş modelini çok iyi bir şekilde analiz etmesi gereken küçük ve orta ölçekli işletmeler, bu analiz sürecinin sonunda doğru iş ortağı ile birlikte sistemlerini çok daha “mobil” hale getirebilirler. Doğru çözüm ile birlikte iş süreçlerini mobilize etmeyi başaran işletmeler, iş süreçlerinde yaşayacakları hızlanmanın yanı sıra, maddi açıdan da önemli ölçüde avantaj yakalamayı başarabilirler. KOBİ’lerin danışmanlığa ihtiyacı var KOBİ’ler mobil uygulamalara ülkemizde, mutlaka sahip olunması ve kullanılması gereken bir mecra gözüyle bakmakla beraber maliyetler konusunda piyasadaki belirsizlik karar verme süreçlerini zorlaştırıyor. Bununla beraber geliştirilecek uygulamanın, amaç, yöntem ve özelikle sistem entegrasyonu sürecinin doğru yönetilmesi konusunda danışmanlığa ihtiyaç duyuyorlar. Tüm yazılım geliştirme süreçlerinde olduğu gibi mobil yazılımda da başarının yolu, nasıl kodlanacağından ziyade şirkete katma değer sağlayacak mobil gereksinimin ne olduğunu doğru belirlemekten geçiyor.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 26 TEMMUZ 2015
Ekrem Uçman Yeni iş kolları demişken, dünyada ve Türkiye’de yükselen bir değer haline gelen “Dijital Oyun Tasarımı” konusuna parantez açmak gerek. Oldukça cazip koşullara sahip olmasına karşın, bu konuda yeterli eğitim programına rastlanmayan Dijital Oyunu Tasarımı konusuna olan ilgi yavaş da olsa artış gösteriyor. Ülkemizin bu alandaki ilk lisans programını hayata geçiren İpek Üniversitesi, Türkiye’ye bu alanda uzmanlar kazandırmak istiyor. Bu alanda lisans eğitimi vermeye başlayan İpek Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ersin Elbaşı ile bölümün hedeflerinden ve sunduğu eğitim programı ile ilgili kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. n Dijital Oyun Tasarımı Bölümü olarak hedefleriniz neler? İpek Üniversitesi Dijital Oyun Tasarımı bölümünün hedefi; bölüm öğrencilerinin, İpek Üniversitesi’nin teknolojik alt yapısı, uzman akademik ve profesyonel kadrosu, laboratuvar ve atölye olanaklarından yararlanarak, yaratıcı fikir ve tasarımlarla üretime dönüştürerek yeni bir alan olan Dijital Oyun Tasarımı bölümünde merkezi rol üstlenecek yeterlilikte eğitim almalarını sağlamaktır. Dijital Oyun Tasarımı dünyada ve Türkiye’de cazip koşullar içermesine rağmen, yeterli bir eğitim olanağı mevcut değildir. Bu programın eğitim-öğretim, uygulama, araştırma ve istihdam açısından sektöre ve ekonomiye fayda sağlaması beklenmektedir. Ülkemizde dijital oyun tasarımı alanında lisans programı bulunmamakta olup, çok az sayıda yüksek lisans programı bulunmaktadır. Bu alanda günümüzde ve gelecekte eğitim almış oyun geliştiricilere ihtiyaç fazladır. İpek Üniversitesi’nin bu programı açmakla amacı bu alanda sektörün ihtiyacını karşılayacak insan kaynağı sağlamak, bu alanda geliştirilecek proje ve ürünlerle ülkemize katkı sağlamak, araştırma ve uygulama yapabilen insan gücü yetiştirmektir. n Dijital Oyun Tasarımı Bölümü’nü oluştururken, yurtdışındaki
İpek Üniversitesi dijital oyun tasarımına el attı Teknolojinin gelişimi hız kesmeden devam ederken, gerek ülkemizde gerekse de dünyada birçok yeni sektörün ve iş kolunun oluşumuna da katkısı aynı oranda artıyor.
İpek Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ersin Elbaşı örneklerden faydalandınız mı? Bu konuda beraber hareket ettiğiniz yabancı üniversiteler var mı? Yurtdışında bu alanda eğitim veren programlarda incelenmiş olup, onlardan farklı olarak Oyun tasarımının bütün detaylarını içeren geniş bir müfredat hazırlanmıştır. İpek Üniversitesinin Erasmus kapsamında anlaşması olan üniversiteler yanında Hollywood’un en köklü ve en gözde sinema okulu olan University of Southern California (USC) Sinema Sanatları Okulu ile işbirliği içerisindeyiz. n Öğrencileriniz bu bölümü bitirdiklerinde yeterli iş imkanı
bulabilecekler mi? Dijital Oyun Tasarımı bölümünde, farklı disiplinlerin iç içe çalışmasının bir gereği olarak her alana özgün eğitim vermenin yanında, bu alanlarda yapılan prodüksiyon ve uluslararası araştırmaları teşvik edecek ve değerlendirecek mezunlar yetiştirmek amaçlamaktadır. Dolayısıyla bu programdan mezun olanlar; oyun firmaları, simülasyon, video, animasyon, multimedya yapım şirketleri, reklâm ajansları ve televizyon kurumlarında çalışabilecek yada projelerini değerlendirebilecek uzmanlık düzeyine sahip olacaklardır. Üniversitemizin en büyük avantajı fiziksel ve akademik olarak iyi şartlara haiz olmasıdır. Bu olanakların
güzel kullanılmasıyla kaliteli bir eğitim verip gurur duyacağımız üniversitelerde, kamuda ve özel şirketlerde güzel işlere imzalar atacak mezunlara sahip olacağımız ümidini taşımaktayız. n Dijital Oyun Tasarımı bölümünde öğrenciler nasıl bir ders ve eğitim programıyla karşılaşacaklar? Dijital Oyun Tasarımı bölümünde nesnelerin üç boyutlu modellerinin ve gerçekçi aydınlatma modellerinin kullanılarak sahnelerin oluşturulduğu, bilgisayarla yapılan animasyon eğitim ve öğretimi; bilgisayar oyunları geliştirmek için gerekli araçların ve teknolojilerin eğitim ve öğretimi verilecektir. Bu programda
25
öğrenciler temel tasarım kavramlarının karşılaştırılmasını, renk teorisi ve yüzeyle ışık etkileşimleri yönünden insan algısının duyarlılığını keşfedeceklerdir. Etkileşim tasarımı, nesnelerin modellenmesi, kamera kontrolü, grafik animasyon için karakter donanımı, parçacık kullanımı ve yüzey teknikleri gibi kavramları öğrenciler detaylarıyla öğreneceklerdir. Öğrenciler öğrendikleri bu algılama ve teknik yetenekleri uygulayarak gölgelendirmeler, dokular, karakterler, 3B sahneler ve 3B grafik animasyonları oluşturabilecekler, sahne içinde yer alan nesnelere yapay zeka uygulamalarıyla davranış kazandıracak ve öğrendiklerini oyun yazılım geliştirme programlarını kullanarak oyun geliştireceklerdir. Bu doğrultuda, İpek Üniversitesi Dijital Oyun Tasarımı bölümü Oyun Programlama, Bilgisayar Animasyonu, Mobil Oyun Geliştirme, Oyun Motoru, 3D Modelleme, Oyun için Ses Dizaynı, Oyun için Arayüz Tasarımı, Oyun Senaryosu, Çevrimiçi Oyun Geliştirme, Dijital Girişimcilik gibi derslerin yanı sıra oyun geliştirmenin temelinde olan Tarih, Türkçe, Matematik ve Fizik gibi temel derslere de yer vermektedir. Ayrıca, bu programa dahil olan öğrencilerin zorunlu ve seçmeli derslerinin yanında 4. sınıfta oyun, animasyon ve yazılım projeleri geliştirmeleri gerekmektedir. Dolayısıyla bu programın öğrencileri teorik bilginin yanında hem derslerin uygulama kısmında hem de son yıl verilecek proje deneyimi ile uygulama deneyimi de kazanmış olacaklardır. Öğrenciler teorik bilgileri İpek Üniversitesi oyun stüdyosunda ürün haline getirebileceklerdir. Hem stüdyomuzda hem de oyun firmalarında staj yapma imkanları olacaktır. Bu kapsamda, İpek Üniversitesi Sinema Sanatları Fakültesi bünyesinde bulunan Dijital Oyun Tasarımı Bölümü oyun yazılımcısı, animasyon sanatçısı, grafik sanatçısı, ses ve görüntü uzmanı, içerik planlayıcı ve senarist gibi istihdam ihtiyaçlarını karşılayan bir eğitim verecektir. Bölümümüz mezunları Dijital Oyun Tasarımcısı unvanı alacaklardır.
26
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Üye firmalarının yayınladığı iş ilanları, aday başvuruları ve işe yerleşme verileri üzerinden 2015 yılının ilk yarısına ait istihdam raporunu yayınlayan Eleman.net’in verilerine göre, 21 bin 576 iş ilanı ile Nisan ayı, en çok ilan yayınlanan ay oldu. İlk 6 ayın istihdam lideri olan “Hizmet Sektörü”nün yanında, en çok ilan yayınlanan bölümlerde ise ilk sırada “Satış” geldi. 2015 yılında Eleman.net aracılığıyla işe yerleştirilen aday sayısı 55 bine yaklaşırken, en çok istihdam sağlayan sektör de yüzde 23,40 ile “Hizmet Sektörü” oldu. Rapora göre, ilk 6 aylık dilimi kapsayan dönemde yaklaşık 120 bin iş ilanı yayınlanırken, 21 bin 576 ilanla Nisan ayı başı çekti. Hizmet sektörü, yılın ilk 6 ayında ‘en çok ilan yayınlayan sektörler’ sıralamasında yüzde 15,54’lük pay ile ilk sırada geldi. Hizmet sektörü, en çok başvuru yapılan sektörler sıralamasında da yüzde 16,64’lük oranla zirvedeki yerini korudu. En çok istihdam sağlayan sektörler sıralamasında onu gıda, sanayi ve tekstil sektörleri izledi. Geçtiğimiz yıl istihdamı ile öne çıkan inşaat sektörü ise yılın ilk yarısında 4’üncü sıraya
13 - 26 TEMMUZ 2015
yatırımlarının devam edeceği tahmin ediliyor” dedi.
İstihdam piyasası, yaz sonunda hareketlenecek gerilerken, geçen yıl yine ilk üçte yer alan bilişim sektörü 7’inci sırada yerini aldı. Hizmet sektörü istihdamda başı çekiyor En çok ilan yayınlayan ve en çok başvuru yapılan sektörler sıralamasının büyük ölçüde paralellik gösterdiğine
dikkat çeken Eleman.net Genel Müdürü Özlem Demirci Duyarlar’a göre, hizmet sektörünün büyüme hızı, yoğun bir eleman arayışını da ortaya çıkartıyor. Bu da hizmet sektörünün 2015’te en çok istihdam sağlayan alanlardan olacağını gösteriyor. Gıda sektöründe, özellikle
restoran işletmeciliği alanında yoğun eleman arayışına dikkat çeken Duyarlar, “Dışarıda yemek yeme alışkanlıklarının artması, gıda sektörünün hızla büyümesini sağlayan en önemli etkenlerden. Uluslararası şirket evliliklerinin de sıklıkla yaşandığı yeme-içme sektöründe, büyük grupların
Sektörel dengeler fazlasıyla hassas Bu arada, 2015’in ilk yarısında yüzde 62,51’lik ilan yayınlanma oranıyla başı çeken İstanbul’u Ankara, İzmir, Kocaeli ve Bursa gibi büyük şehirler takip etti. Duyarlar, Anadolu şehirlerinin de önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirtirken, beklentilerini şu sözlerle paylaştı: “2015 yılında hem yayınlanan ilan hem de işe yerleştirilen aday sayısı açısından bakıldığında, genel seçimlerden kaynaklanan durgunluğun, iş ilanı ve istihdam sayılarına da etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Seçim atmosferinin yarattığı sakinlik sonrası, özellikle Ağustos ayıyla birlikte istihdam piyasasının hareketleneceğini ve ivmenin yılın kalan döneminde devam edeceğini düşünüyoruz. Sektörler arasında değişim ise ekonomideki dalgalanmaların yansımasını oluşturuyor. İnşaat sektörü, geçtiğimiz yılın hareketliliğini kaybederken, gıda sektörü yukarı yönlü ivme çiziyor. Önümüzdeki dönemde bu değişim, ekonomideki dalgalanmalar ışığında kendi yolunu çizecektir.”
KOBİ’ler internetin fırsatları ile buluşuyor
Turizm sektörü, BT eğitimleri ile günceli yakalayacak İstanbul Şehir Üniversitesi Incubacity bünyesinde bulunan, kanal yönetimi ve teknoloji çözümleri sunarak otellerin online satışlarını arttıran teknoloji danışmanlık firması Hotel Linkage’dan turizm profesyonellerine sektörün “online tarafı” ile ilgili ücretsiz eğitimler geliyor. Böylece Hotel Linkage; İstanbul Şehir Üniversitesi Incuba.city ve ŞEHİR Teknoloji Transfer ofisinin destekleriyle 9 hafta sürecek bir eğitim maratonuna,
“Hotel Linkage Academy”e hazırlanıyor. Akademi, küresel bazda otelcilik sektöründe yoğun olarak kullanılan online kanal yönetimi teknolojileri konusunda turizm profesyonellerini bir araya getirecek. İstanbul Şehir Üniversitesi Güney Kampüsü’nde gerçekleşecek ücretsiz eğitimler dizisi “Hotel Linkage Academy” 1 Ağustos’ta başlayacak. Web sitesi, Booking Engine, Channel Man-
ager, Revenue Management Systems ve Rate Shopper gibi sektörün öne çıkan teknolojilerini yaymayı hedefleyen Linkage, bu teknolojilerin içeriği ve yöntemleri hakkında vereceği eğitimlerle satış gelirlerinde artışlar sağlamayı öngörüyor. Program ve katılım formu için http://www.eventbrite.com/e/ hotel-linkage-academy-tickets-17357897940?aff=erellivorg adresini ziyaret etmek mümkün.
42 ülkede faaliyet gösteren Interactive Advertising Bureau’nun (IAB) Türkiye merkezi IAB Türkiye tarafından, KOBİ’lerin internetin imkan ve araçlarını kullanarak markalaşmasına, hem yerel hem de küresel pazarlarda güçlenmelerine destek vermek amacıyla geliştirilen re-KOBİ (Rekabetçi KOBİ) Uzaktan Eğitim Platformu büyüyor. Platform; Kocaeli ve Ankara’da düzenlenen “İnternetle Güçlü KOBİ Seminerleri”ne katılan, ayrıca Gebze’de planlanan seminere kaydını yaptıran KOBİ’lere özel ücretsiz yayınına başladı.
1 Haziran – 10 Temmuz tarihleri arasında, 6 hafta boyunca yayında kalacak olan re-KOBİ Uzaktan Eğitim Platformu, markalaşmadan sayısal reklama, sosyal medyadan medya planlamasına, e-ticaretten mobil pazarlama ve müşteri sadakatine kadar birçok konuyu içeren 12 videodan oluşuyor. Eğitimi eksiksiz tamamlayanlar, IAB Türkiye tarafından katılım sertifikası almaya hak kazanıyor. Detaylı bilgi için www.iabrekobi.org adresini ziyaret etmek veya rekobi@ iabturkiye.org adresine e-posta ulaştırmak mümkün.
28
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 26 TEMMUZ 2015
Birinci sınıf müşteri deneyimi esastır Handan Aybars Bulutta ve kurum veri merkezinde omnichannel müşteri deneyimi ve iletişim merkezi çözümlerinde küresel bazda önde gelen bir şirket olan Genesys, her ölçekten markanın müşteri deneyimlerini iş fırsatlarına dönüştürmelerine yardımcı oluyor. Genesys Müşteri Deneyimi Platformu, kurumların tüm temas noktaları, kanallar ve etkileşimler çapında en iyi hale getirilmiş müşteri yolculuklarını tutarlı bir şekilde yönetebilmelerini ve müşterilerini ‘marka avukatlarına’ dönüştürmelerini sağlıyor. 80 ülkede 4 bin 600’den fazla müşterinin, her gün 100 milyondan fazla sayısal ve sesli etkileşimini yönettikleri bilgisini veren Genesys EMEA Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Mark Turner, Türkiye’nin rekabetçi bir pazar olduğu kanısında. Yenilik yapmak isteyen şirketlerle çalışmak ise öncelik. Bu görüşünü, “Bu bize birlikte çalışacağımız bir değer, büyümemiz için alan kazandırıyor” sözleri ile destekleyen Turner, kendileri için en önemli iki pazarı Rusya ve Türkiye olarak gösterdi. Ayrıca Türkiye’yi, özellikle de yeni teknolojileri açısından yeniliğe en açık ülkelerden biri olarak tanımlayan Mark Turner, İstanbul’da düzenlenen G-Summit Türkiye etkinliği sonrası sorularımıza yanıt verdi: n Müşteri deneyiminin bir şirket için önemi nedir? Şirketler, müşteri deneyimini
Genesys’in önceliği; şirketlerin müşteri deneyimi stratejilerinin potansiyelinden faydalanmalarını sağlamak. müşteri yolculuğu; müşterinin bu yolculukta farklı kanallar üzerinde nerede olduğunu anlamak ve müşterinin ihtiyaçlarına ve beklentilerine en uygun etkileşimi sağlayarak ilk temas kararlılığı sergilemek. Günümüzün tüketicileri; kişiselleştirilmiş müşteri ilişkileri, istikrarlı, sorunsuz ve her kanaldan veya temas noktasından minimum çaba gerektiren bir deneyim talep ediyor. İster Türkiye’de ister başka bir yerde bir şirket olun, bu talepleri karşılamak, rekabet gücü oluşturmak ve korumak için üstün bir müşteri hizmetleri sunmanız gerek.
Genesys EMEA Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Mark Turner öncelikli hale getirmediğinde yüzleşmeleri muhtemel sorunlar neler olabilir? G-Summit etkinliğinin ana teması “Mükemmel Müşteri Yolculuğu” idi. Müşterilerimizin beklentileri hızlı bir şekilde değişiyor ve tüketiciler şirketlerden her zamankinden daha fazlasını bekliyor. Sosyal medya, müşterilere hem olumlu hem de olumsuz geri bildirimlerde bulunabileceği
etkili ve kullanımı kolay bir platform sunarak bu noktada büyük bir rol oynuyor. İlk temasta ‘kararlılık’ halen sunabileceğimiz en kritik değer. Bugün olay artık telefon aramalarını yönetmekten çok daha fazlası. Artık çok daha karmaşık. Çünkü örneğin biri web, diğeri e-posta, bir diğeri telefon veya canlı sohbet gibi birçok kanaldan ve belki farklı zamanlarda gelen müşterileriniz var. Bu nedenle
n İş ortaklarınızı nasıl seçiyorsunuz? Türkiye’de kaç iş ortağınız var? Türkiye’de aynı zamanda satış da yapan 12 iş ortağımız ve sadece teknolojiye odaklanan 3 iş ortağımız var. Bunlardan bazılarıyla, Türkiye’deki ofisimizi açtığımız 2012 yılından beri çalışıyoruz ve bu bizim için çok önemli. Başka sektörlerde büyüdükçe, Türkiye’deki işimize katkı sağlayabilecek gerekli becerilere ve deneyime sahip iş ortakları arıyoruz. n Bu çözümler, müşterilerinize ne gibi katma değerler getiriyor? Yaptığımız en iyi şeylerden biri müşteri deneyimini geliştirmek için çözümler sağlamak. Ayrıca ekonomi
modellerini anlıyoruz ve müşterilerimizin BT maliyetlerini azaltmalarına yardımcı olabiliyoruz. Bir şirket yöneticisi veya lider olarak yapmanız gereken üç şey var: Müşteri deneyimini geliştirin, satışları artırın ve maliyeleri düşürün. Çözümlerimizle çok yönlü müşteri deneyimi için yeni bir standart belirliyoruz. Birinci sınıf müşteri deneyimi stratejisinin temel bileşeni olan kapsamlı ve müşteri odaklı ilişkiler sistemi ihtiyacı doğrultusunda da pazarı eğitiyoruz. n Orta ve uzun vadeli hedefleriniz neler? Müşterilerimizin iş yapma becerilerini benimsemelerine ve yürütmelerine yardımcı olmak için önümüzde çok sayıda fırsat var. Bu, onları neyin gerekli olduğuna inandırma meselesi değil. Çünkü bizce birçoğu, müşteri ilişkilerinin ne getirdiğinin gayet farkında. İhtiyaç duydukları şey ise yol haritasını hazırlamak ve bu teknolojileri uygulamak. Bu nedenle, müşterilerimizin teknolojilerimizi mümkün olan en iyi şekilde kullanarak benimsemelerine yardımcı olup, müşteri deneyimi stratejilerinin potansiyelinden faydalanmalarını sağlamak odak noktamız. G-Summit etkinliğimizin ana sponsoru Microsoft’tu. Skype for Business ile stratejik bir ilişki kurduğumuz için heyecanlıyız. Skype for Business’in önemli bir teknoloji olacağına inanıyor ve müşterilerimizin sürekli değişen iş ihtiyaçlarını karşılamak için teknolojilerimizle bütünleştirmeyi dört gözle bekliyoruz.
‘Çekirdekten girişimciler’ için destekler hazır
İTÜ ARI Teknokent CEO’su Kenan Çolpan
İTÜ Çekirdek, TÜBİTAK 1601 programı kapsamında “1512 Teknogirişim Sermaye Desteği Programı Bireysel Genç Girişim (BİGG) 1.Aşama Uygulayıcısı” oldu ve TÜBİTAK’ın söz konusu teknogirişim sermayesine erişimde önemli bir rol üstlendi. İTÜ Çekirdek, girişimcilerden gelen fikirleri somut iş sonuçlarına dönüştürme misyonuyla teknoloji tabanlı proje sahiplerini eğitimlerle,
mentorluk ve bağlantılarla destekleyecek. Bu kapsamda başvuru formu hazırlama, iş modeli, iş planı, gelir modeli gibi birçok alanda eğitim imkanı girişimcilere sunulacak. Başlangıç aşamasındaki teknoloji tabanlı girişimlere destek verecek olan TÜBİTAK 1512 programından faydalanmak isteyen girişimciler, 1 Temmuz’dan itibaren İTÜ Çekirdek’e online olarak başvurabiliyor. İTÜ ARI
Teknokent CEO’su Kenan Çolpan da, İTÜ Çekirdek aracılığıyla TÜBİTAK’a başvuracak girişimcileri 1 milyon TL tutarındaki Çekirdek ödülüne de aday olarak kabul ettiklerini eklemeden geçmedi. Takvime uyumlu yol haritası www.itucekirdek.com adresinden ‘1512 Teknogirişim Başvuru Formu’nu dolduran girişimciler, belir-
lenen takvim doğrultusunda değerlendirilecek ve görüşmeye yapmaya davet edilecek. Jüri sunum günü sonrası İTÜ Çekirdek BİGG Kulvarına başvurusu kabul edilen girişimciler, İTÜ Çekirdek’in altyapı, laboratuvar, toplantı ve konferans salonları, dinlenme alanları, İTÜ, İTÜ ARI Teknokent ve ITUNOVA TTO ağı, danışmanlık ve mentorluk desteklerinden yararlanabilecek.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 26 TEMMUZ 2015
Haber Merkezi EMC, web ölçeğinde bulut depolama yazılım çözümü ECS 2.0’ı tanıttı. ECS 2.0, yeni nesil ihtiyaçları göz önüne alarak geliştirilerek karma bulut ve dağınık yapılar için gerekli yönetim kolaylığını BT yöneticilerine veriyor. Bulut bilişim kullanımı gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Tüm verilerini bulutta tutmak yerine önemli verileri kendi kaynaklarında depolamayı tercih eden şirketlerin sayısı da benzer doğrultuda artıyor. Boyut olarak fazla verilerini genel bulutta saklayan şirketlerin tercihi olan karma bulut çözümleri, en hızlı büyüyen bulut bilişim modeli olarak öne çıkıyor. Karma bulutta en kolay yapılanmayı ise EMC, web ölçeğinde bulut depolama yazılım çözümü Elastik Bulut Depolama (Elastic Cloud Storage - ECS) 2.0 ile sunuyor. Bu çözüm, kullanıcı deneyimini iyileştirmek üzere tasarlanmış bir dizi yeni özellik ve işleviyle Yazılım Tanımlı Depolama alanında çığır açıyor.
Dünyanın büyük teknoloji şirketlerinin üssü olarak bilinen Silikon Vadisi’nde 2009 yılında kurulan Nutanix, .NEXT konferansında yeni nesil Xtreme Compution Platform’u (XCP) duyurdu. XCP, yönetimin minimuma indirgendiği görünmez bir mimari sağlayarak BT ekiplerinin, asıl odaklanmaları gereken noktalar olan kurumlarına güç katacak uygulama ve servislere zaman ayırmalarını sağlayacak. Nutanix Acropolis ve Nutanix Prism olmak üzere iki ürün ailesinden oluşacak olan XCP, sektörde lider olan hiper-bütünleşik çözüm uygulamalarını donanımdan bağımsız olmasını sağlayacak şekilde genişletiyor. XCP bunu gelişmiş uygulama taşınabilme özelliği, özel sanallaştırma katmanı, uygulama seviyesinde analiz ve izleme becerileriyle gerçekleştirecek. Söz konusu yenilikler veri merkezleri süreçlerini basitleştirerek maliyetleri düşürecek ve BT
Yazılım tanımlı depolama çözümü ECS 2.0 EMC, web ölçeğinde bulut depolama yazılım çözümü ECS 2.0 ile işletmelerin karma bulut çözümlerini kolaylaştırarak dağınık yapıların kolayca yönetilmesini sağlıyor. Yazılımda başarının yolu mimariden geçiyor EMC, yazılımda tek önemli kriterin işlem hızı olmadığını, mimarinin de başarı için kilit önemde olabildiğine inanıyor. Doğru yazılım mimarisi ve özellikleri, donanım bileşenlerini güçlü ve egzabayt ölçeğinde bir bulut depolama platformuna dönüştürebiliyor. EMC, mimarinin önemini ECS 2.0’la yeniden tanımlıyor. ECS 2.0, ECS yazılımı için önemli bir güncelleme ve yeni güçlü özellikler ve işlevler getiriyor: • Yeni kullanıcı deneyimi, hızlı kurulum ve konuşlandırma – ECS, güncellenmiş bir GUI ve basit, sezgisel iş akışları ve öğe yönetimiyle yepy-
eni bir kullanıcı deneyimi sunuyor. Kurulum tek bir ECS düğümünden çalışıyor ve artık öğe yönetimi ile şartlandırma için ayrı bir ViPR Denetleyiciye bağımlı olmaktan çıkıyor. • İyileştirilmiş coğrafi yeterlilikler – ECS, geçici yerleşke kesintisi durumunda otomatik yük devretme özelliğine sahip olmasının yanı sıra geçici konum kesintisi durumunda kovalara ve nesnelere erişimi koruyor. Tüm bölgeler yeniden birbirlerine bağlandığında konumları otomatik olarak senkronize ediyor. ECS, büyük ölçekli ağ kesintilerinden sonra kısa sürede kurtarma sağlayabiliyor. • İyileştirilmiş çok konumlu performans – ECS, ikincil bir konumdan veri erişimini iyileştirmek
için coğrafi ön belleğe almayı dizi seviyesinde bütünleştiriyor. • Basit çoklu kiralama, ölçme ve kota yönetimi – ECS 2.0, iyileştirilmiş Kiracı ve Kova görünümleriyle basit ve güvenli çoklu kiralama özelliğine sahip. Kullanıcılar kolaylıkla kotalar ekleyebilir ve kaldırabilirler ve eşikler ve bildirimler belirleyebiliyorlar. İşletmeler ve hizmet sağlayıcılar birinci günden itibaren bulut depolama hizmetleri sağlayabiliyorlar. • Yeni izleme ve tanılama özellikleri – ECS 2.0 artık temel depolama motoru ve coğrafi çoğaltma metrikleri, grafikler ve eğim çizgisi şemaları içeriyor. Bu özellik, sistem görünürlüğünü artırarak kullanımı ölçme ve kiracılara raporlar sunma
Nutanix, Acropolis ve Prism çözümlerini duyurdu hizmetlerini zenginleştirecek. Günümüzde birçok şirket uygulaması geleneksel depolama ve sanallaştırma ürünleri üzerinde çalışıyor. Söz konusu ürünler zaman tüketiyor, zor yönetiliyor, zor ölçekleniyor ve başka bir çözüme geçmeyi güçleştiriyor. Kurumlar, bulut seviyesinde ölçeklenebilirlik, dayanıklılık, çeviklik ve esnekliği daha düşük maliyetle, daha iyi uygulama servis seviyeleriyle ve güvenilirlikle sunan altyapılara ihtiyaç duyuyor. Nutanix XCP tüm donanımsal ihtiyaç döngüsünü görünmez hale getiriyor ve geleneksel veri merkezi çözümlerinin yarattığı atıl duruma düşme ve finansal yenileme gereksinimini yok ediyor. Nutanix yeni duyurusunu yaptığı görünmez mimari
Nutanix Türkiye Teknik Müdürü Öner Çetin çözümünü iki ayrı ürün ailesi ile beraber tanıtıyor, Nutanix Acropolis ve Nutanix Prism. Nutanix Acropolis ürün ailesi BT ihtiyaçları için dağıtılmış veri depolama altyapısı, özelleştirilmiş
bir sanallaştırma çözümü ve uygulamanın taşınabilirliği ve esnekliği için özel araçlar sağlıyor. Nutanix Prism çözümü ise altyapı yönetimini basitleştiriyor. Yenilikçi “Tek Tıklama” teknolojisine
29
olanağı sağlıyor. ECS, modern web ölçeğinde bulut uygulamaları için ideal olarak tasarlandı. Bulut ilkeleri ve modern geliştirme çerçeveleri kullanılarak inşa edildi. ECS, donanım bağımsızlığı sağlayan benzersiz, katmanlı bir yazılım mimarisi içeriyor. ECS yazılımının kendisini sektörde benzersiz kılan birçok temel öğesi var. Bunlar arasında, özellikle bağımsız ölçek birimleri işlevi gören sağlam yapı bloklarından oluşan modüler “Lego” mimarisi ve ECS’in verileri azaltmasını, dağıtıklaştırmasını ve soyutlamasını olanaklı kılan yazılım tanımlı altyapısı yer alıyor. ECS, nesne depolama için bir atılım anlamına geliyor. ECS 2.0’ın performansını, ölçeğini ve verimliliğini bir araya getiren başka hiçbir nesne tabanlı bulut depolama platformu yok. Ayrıca, EMC konteyner teknolojisini benimseyerek ve EMC’nin nesne tabanlı bulut yazılımını ücretsiz ve sürtünmesiz bir şekilde indirilebilir hale getirerek açık kaynak taahhüdünü büyütüyor.
sahip Prism, zaman alan BT görevlerini daha akıcı hale getiriyor ve sistem ve güvenlik güncellemeleri için tek tıkla kurulabilen yazılım yükseltmelerini içeriyor. Tek tıkla tespit ise ayrıntılı trend analizi ve ihtiyaç planlaması sağlıyor. Tek tıkla sorun tespit etme, mimarisel ve kapasitesel sorunların tanımlanmasını ve çözülmesini hızlandırıyor. Nutanix Türkiye Teknik Müdürü Öner Çetin, konuyla ilgili şu görüşü paylaşıyor: “Dönüşüme en yatkın teknolojiler genellikle aklımıza dahi getirmediklerimizdir. Her daim çalışırlar, istek üzerine büyür veya genişlerler ve kendi kendilerinin bakımını yapabilirler. Farklı bir deyişle görünmezdirler. Web ölçekli mimari ve kullanıcı seviyesinde tasarım ilkeleri çerçevesinde sanallaştırmayı, tıpkı veri depolama için yaptığımız gibi görünmez hale getireceğiz ve kurumsal BT verimliliğini maksimum seviyeye çıkaracağız.”
30
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
13 - 26 TEMMUZ 2015
Vodafone Türkiye’nin veri merkezine uluslararası onay Haber Merkezi Dijital bağlantılı Türkiye hedefiyle teknoloji yatırımlarını aralıksız sürdüren Vodafone, kurumsal müşterilerinin bilgi işlem ve iletişim ihtiyaçlarını karşılamak üzere sunduğu veri merkezi hizmetlerinde önemli bir başarıya imza attı. 2013 yılında İstanbul Esenyurt’ta kurulan ve bulut teknolojileri ve dijital hizmetler alanında Türkiye’nin en büyük teknoloji merkezi olan Vodafone Türkiye Bulut Teknolojileri Üssü, dünyanın önde gelen veri merkezleri araştırma kuruluşlarından Uptime Institute tarafından yapılan değerlendirme sonucunda, veri merkezlerinin uygulama, yönetim ve tasarım performansını belirleyen ve tüm dünyada geçerliliği olan TIER 3 sertifikasını almaya hak kazandı. Bu sertifikayla birlikte Vodafone Türkiye’nin sunduğu veri merkezi hizmetlerinin güvenilirliği ve kalitesi uluslararası düzeyde bir kez daha tescillenmiş oldu. Yüzde 99,982 oranında kullanılabilirlik ile kesintisiz hizmet Veri merkezi sektöründe verinin kullanılabilirlik oranı farklı
İstanbul Esenyurt’ta kurulan Vodafone Türkiye Bulut Teknolojileri Üssü TIER 3 serfikası aldı. ‘Teknoloji yatırımlarımızın önemli bir halkası’ Vodafone Grubu’nun teknoloji alanındaki bilgi birikimini Türkiye’ye taşıyarak ülkemizin uluslararası bir bilişim merkezi olma vizyonuna katkıda bulunmayı hedeflediklerini belirten Vodafone Türkiye Şebeke ve Teknolojiden Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Vekili Ara Yıldızlı, şunları söyledi: “Kurumsal müşterilerimize komple iletişim hizmetleri sunma stratejimiz doğrultusunda 2013 yılında kurduğumuz Vodafone Türkiye Bulut Teknolojileri Üssü, teknoloji yatırımlarımızın önemli bir halkasını oluşturuyor. Dünyanın en ileri teknolojileriyle donattığımız bu merkezde, kurumların rekabet gücünü artıracak yeni nesil bilgi işlem ve iletişim hizmetleri
sunuyoruz. Türkiye’nin en büyük veri merkezi olarak konumlandırdığımız merkezimiz, yalnızca ülkemizde değil, uluslararası düzeyde tüm Vodafone kurumsal abonelerine hizmet sunmak hedefiyle faaliyet gösteriyor. Vodafone’un dünya çapında 6 inovasyon merkezinden biri olan merkezimizin veri merkezleri standardizasyonu konusunda uluslararası düzeyde geçerli bir belge olan TIER 3 sertifikasını almasından mutluluk duyuyoruz. Türkiye’nin dijital geleceğine liderlik etme vizyonumuz doğrultusunda, ülkemizde faaliyet gösteren kurumların daha rekabetçi, verimli, yenilikçi olmasını sağlamak üzere teknoloji alanındaki yatırımlarımızı artırarak sürdüreceğiz.”
seviyelerle ifade ediliyor. Seviye yükseldikçe verinin kullanılabilirliği de artıyor. Bu kapsamda, sıfır hataya yakın çalışma koşulları ile birlikte %99,982 oranında kullanılabilirlik ve 72 saatlik kesintiye karşı dayanıklılık sağlayan, tam yedekli, yüksek
teknoloji özelliklerine sahip veri merkezleri, TIER 3 seviyesine erişmiş sayılıyor. TIER 3 sertifikası alabilmek için, yedek elektrik şebekesi, yedek enerji ve soğutma sistemleri ve yedek hizmet sağlayıcılarına sahip olmak gerekiyor. Voda-
Ara Yıldızlı fone Türkiye Bulut Teknolojileri Üssü de soğutma sistemi dahil yedekli altyapı kapasitesi, yedekli bilgi işlem sistemleri ve çalışır durumdayken bile bakımı yapılabilen güvenilir teknoloji merkezi ile TIER 3 seviyesi için gerekli tüm kriterleri karşılıyor.
2 yıl önce 80 milyon TL’lik yatırımla kuruldu Vodafone Türkiye’nin 2 yıl önce 80 milyon TL’lik yatırımla hayata geçirdiği Vodafone Türkiye Bulut Teknolojileri Üssü, 9 bin metrekarelik kapalı alanıyla Türkiye’nin en büyük veri merkezi olma özelliğini taşıyor. İstanbul Esenyurt’ta bulunan merkezde, kurumlara, veri stoklama, altyapı destek hizmetleri, bulut temelli uygulama servisleri, yönetilebilir güvenlik hizmetleri, sanal sunucu/uygulama barındırma hizmetleri dahil bilgi işlem ve iletişim altyapısı ile ilgili tüm ihtiyaçları karşılayacak kapsamlı hizmetler sunuluyor. Merkez ayrıca, bilgi işlem tabanlı servislerin takip ve operasyon ana merkezi olarak, Vodafone’un Tuzla ve İzmir’deki veri merkezleri ile yedekli çalışarak iş sürekliliği ve kesintisiz hizmet sunulmasını sağlıyor. Türkiye’de ilk kez uygulanan “bina içinde bina” yapısıyla dikkat çeken merkez, sıcak hava kapsama uygulaması ile yüzde 15, soğutma altyapısı ile de yüzde 30 enerji tasarrufu sağlarken, 20 bin ev tipi konutu besleyecek kapasitede enerji altyapısı barındırıyor. Merkez, çevreye duyarlı yapısı ve temiz enerji sunması ile öne çıkıyor.
Datacenter Clarity LC ile BT ve tesis yönetimi birleşiyor Siemens Bina Teknolojileri, DCIM (Datacenter Infrastructure Management - Veri Merkezi Altyapı Yönetimi) çözümü olan Datacenter Clarity LC’in 2.2 versiyonunu Monako’da düzenlenen Datacloud Europe etkinliğinde tanıttı. Siemens’in PLM (Product Lifecycle Management - Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi) yazılımına dayanan Datacenter Clarity LC’nin yaşam döngüsü yönetimi, proses otomasyonu ve diğer servisleri bir araya getirmesi şu an piyasada bulunan en kapsamlı DCIM çözümü olmasını sağlıyor. Siemens Bina Teknolojileri, DCIM (Datacenter Infrastructure Management - Veri Merkezi Altyapı Yönetimi) çözümü olan Datacenter Clarity
LC, enerji yönetimi, bina yönetimi, yangın güvenliği, bina izleme, veri depolama sistemleri, anahtarlar, yönelticiler, sunucular ve raflar gibi bugüne kadar ayrı olarak yönetilen bir
dizi altsistemden gelen bilgileri bir araya getiriyor. Altyapı ve IT bileşenlerine ait performans verisini gerçek zamanlı ve 3D göstermesi ise veri merkezi operatörlerinin
kayıt tutması ve kapsamlı raporlar oluşturmasını sağlıyor. Bu çözüm açık mimarisiyle BT ve tesis yönetimi uygulamalarında 850’nin üzerinde protokolü destekliyor.
2.2 versiyonunda bulunan yeni HTML 5 tabanlı internet arayüzü özelliği sayesinde Datacenter Clarity LC’ye tüm internet sunucularından erişim sağlanırken kullanıcılar, dashboardlarıyla zaman ve mekândan bağımsız olarak çalışabiliyor. Aynı zamanda internet arayüzü sayesinde platform daha sezgisel yönetilebiliyor. Datacenter Clarity LC ve BT servis yönetimi (ITSM) çözümleri arasındaki entegrasyon da geliştirildi. Bu sayede artık varlıkları mantıksal olarak gruplamak ve varlıklara özellikler eklemek ayrıca otomatik varlık envanteri oluşturmak da mümkün oluyor. Bununla birlikte, alarm yönetiminin de geliştirilmesiyle altsistemlerden gelen kritik alarmlar Clarity LC içinde görüntülenip yönetilebiliyor.
BThaber
BTnet.com.tr
13 - 26 TEMMUZ 2015
31
Güneş enerjisiyle çalışan Solar Impulse 2 rekor kırdı Dünya turuna çıkan, güneş enerjisiyle çalışan Solar Impulse 2 isimli uçak 118 saat havada kalarak en uzun havada kalma rekorunu kırdı.
Güneş enerjisi panelleriyle uçan Solar Impulse uçağı, Mart 2015 tarihinde Abu Dabi’den havalanarak başladığı dünya turunda Pasifik okyanusunu aşmayı başardı. Solar Impulse’un kurucu
ortaklarından olan ve tek kişilik uçağın pilotu da olan Andre Borschberg bu uçuşla birlikte en uzun havada kalma dünya rekorunu kırdı. Japonya’dan başlayıp, Hawaii’de inen güneş enerjili uçak, bu mesafeyi
aralıksız toplam 118 saatte kat etti. Uçak en uzun etabı olan Japonya- Hawai uçuşunu 5 günde tamamlamış oldu. 2,3 ton ağırlığına ve 72 metre kanat açıklığına sahip olan Solar Impulse’ın kanatları
üstünde tam 17 bin adet güneş enerjisi paneli hücresi bulunuyor. Uçak gündüzleri güneş enerjisi kullanırken, akşam saatlerinde özel bataryasına depoladığı enerji ile çalışıyor. Umman, Hindistan, Mynmar
ve Çin turunu bitiren Solar Impulse’un bundan sonraki duraklarının batıdan doğuya doğru Amerika kıtası, Atlantik Okyanusu ve Güney Avrupa ve Kuzey Afrika olması planlanıyor.
PC platformu mobili geçerek en popüler platform oluyor Game Developers Conference (GDC) Europe, hazırladığı Avrupa Sektör Anketi’nin üçüncüsünün sonuçlarını açıkladı. Ortaya çıkan anket sonuçları dikkat çekici bazı eğilimlere ışık tutuyor. Avrupalı oyun geliştiricileri PC’ye ilgi duyuyor Ankete göre Avrupalı oyun geliştiricilerinin en çok ilgi duyduğu platform PC. Ankete katılanların yüzde 62’si hâlihazırda geliştirdikleri oyunların PC’ye çıkacağını belirtiyor. Geliştiricilerin yüzde 50’si, üzerinde çalıştıkları projenin akıllı telefonlara ve tabletlere de geleceğini ifade ederken, yüzde 23’ü PlayStation 4 için bir oyun yaptıklarını, yüzde 20’si ise geliştirmekte oldukları oyunun Xbox One platformuna geleceğini belirtiyor. Ankete katılanların yüzde 46’sı piyasaya çıkan en son oyunlarının PC platformuna çıktığını ifade etmekte. Bunu yüzde 40 ile son oyunlarını mobil platforma çıkardıklarını söyleyenler ve yüzde 16 ile de en son oyunlarını tarayıcılar için çıkardıklarını söyleyenler
Samsung Gear VR için, yüzde 6’sı ise Sony Morpheus için bir oyun geliştirmekte olduklarını söylüyor. Valve tarafından geliştirilen SteamVR platformunda çıkması beklenen bir oyun geliştirdiklerini söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 3.
takip ediyor. Geleceğe bakıldığında ise, PC’nin Avrupa’daki hâkim konumunu koruyacağı söylenebilir. Ankete katılanların yüzde 67’si bir sonraki oyunlarının PC’ye çıkacağını söylerken, yüzde 53’ü mobil cihazları hedefliyor. PlayStation 4 ve Xbox One platformlarına Avrupa’da duyulan ilgi kafa kafaya gidiyor. Anketi cevaplayanların yüzde 34’ü bir sonraki oyunlarının PlayStation 4’e çıkartmayı planladıklarını söylerken, aynı şeyi Xbox One için söyleyenlerin oranı yüzde 33. Avrupalı oyun geliştiricileri Android’i tercih ediyor Hangi platforma aktif olarak oyun yaptıkları sorulduğunda katılımcılar, GDC Avrupa Sektör Anketi tarihinde ilk kez Android’i iOS platformuna tercih ettiler. Ankete katılanların yüzde 63’ü Android için oyun geliştirdiklerini ifade ederken, yüzde 57’sinin cevabı iOS oldu. Katılımcıların yüzde 32’si ise şu an mobil platformlara yönelik herhangi bir oyun üzerinde çalışmadıklarını belirtiyor.
Kitle fonlamasına dayanan oyun geliştirme projeleri ilgi kaybediyor Geçen yıl ankete cevap verenlerin yüzde 6 gibi çok ufak bir kesimi kitle fonlamasıyla geliştirilen bir oyun üzerinde çalıştıklarını söylerken, katılımcıların neredeyse yarısına denk gelen yüzde 42’lik bir kesim, gelecekteki projelerinde kitle fonlamasından faydalanmayı planladıklarını açıklamıştı. Bu yılki anket ise, geçen yıla kıyasla daha az katılımcı, (yüzde
5’ten az) kitle fonlamasından destek alarak oyun geliştirdiklerini ifade etmiş. Çoğu Avrupalı geliştirici Oculus Rift üzerine çalışıyor Ankete katılanların yüzde 73’ü herhangi bir sanal gerçeklik oyunu üzerinde çalışmadıklarını belirtirken, yüzde 22’si Oculus Rift için çıkacak bir sanal gerçeklik oyunu üzerinde çalıştıklarını söylüyor. Ankete katılanların yüzde 7’si
Avrupalı oyun geliştiricileri için en ilgi çekici VR platformları Oculus Rift ve Steam VR SteamVR şu an için çok popüler bir hedef olmasa da birçok Avrupalı geliştirici, bu platformun potansiyelini heyecan verici buluyor. Şu an kendilerini en çok heyecanlandıran VR platformunun hangisi olduğu sorulduğunda, ankete cevap verenlerin yüzde 52’si “Oculus VR” yüzde 38’i ise “SteamVR” cevabını vermiş. VR oyun geliştiricileri için uzun vadeli, sürdürülebilir bir pazar olacağı düşünülüyor Avrupalı geliştiricilere göre VR gelip geçici bir trend olamanın ötesinde. Ankete katılanların yüzde 71’i VR’ın uzun vadeli ve sürdürülebilir bir pazar olduğuna inanıyor.
32
BThaber
BTnet.com.tr
13 - 26 TEMMUZ 2015
NASA’nın NuStar uzay teleskopuyla 5 dev kara delik tespit edildi İngiltere’deki Durham Üniversitesi Extragalactic Astronomi Merkezi’nden George Lansbury öncülüğünde gerçekleşen araştırmanın bulgularına göre, evrende benzer nitelikte milyonlarca dev kara delikler bulunabilir. Araştırma ekibi sonuçlarını, İngiltere Kraliyet Astronomi Topluluğu’nun Galler’deki ulusal astronomi toplantısında açıkladı. NASA’nın Nükleer Spektroskopik (NuStar) uzay te-
Uzayın uzak bir bölgesinde gaz ve toz kaplı olduğu sanılan yerde Güneş’i yutabilecek büyüklükte 5 dev kara delik fark edildi. leskopu tarafından ortaya çıkarılan 5 kara deliği bilim insanları ‘çok büyük ve kötü’ olarak nitelendiriyor. Işık yaymadıkları ve doğrudan gözlemlenemeyen kara delikleri NuStar, kara delikten gelen x-ray enerjisi ile belirledi. Diğer teleskoplar kara deliği kalın bir toz ve gaz tabakasının arkasın-
da olduğu için fark edemedi. Bir kara delik ışık yayamadığı ve maddenin bir kez kara delikçe çekilmeye başlandıktan sonra o kara delikten bir daha kaçamaması nedeniyle kara deliğe adı verilmiştir. ‘Süper Kütleli Kara delik’ olarak adlandırılan bu gök cisminin kütle çekimi o kadar
büyük ki, çevresindeki gazı, gezegeni, ışığı içine çekerek yutuyor. Kara deliklerin merkezlerinde ne olduğu hala bilinmiyor. Bu gizemli hiçliğe, ‘fizik kurallarının geçersiz kılındığı yer’ adı veriliyor. NuStar, merkezindeki süper kütleli kara deliklerin hareketli olduğu düşünülen 9 farklı galaksiyi gözlemliyordu. Bunlardan 5’inde yer alan kara deliklerin sanılandan daha da aktif olduğu ortaya çıktı.
IBM nesnelerin internetine yoğunlaşıyor IBM, dört yıl içinde yeni bir nesnelerin interneti birimi kurmak üzere 3 milyar dolar değerinde yatırım yapacağını açıkladı. Yatırımla birlikte Nesnelerin İnterneti platformu, IBM müşteri ve ekosistem ortaklarının çözümler oluşturmalarına yardımcı olacak ve bulut tabanlı bir açık platform oluşturulmuş olacak. “Akıllı Dünya ve Akıllı Şehirler” stratejilerindeki çalışmaları, Nesnelerin İnterneti uygulamalarına dayanıyordu. Su yönetiminden perakendeye, müşteri sadakatinin optimizasyonundan trafik sıkışıklığının azaltılmasına kadar pek çok sorunun çözümüne destek oluyordu. IBM, bu yeni iş birimi ile birlikte sektöre özgü yeni bulut veri hizmetleri ve geliştirici araçlarıyla, müşterilerin ve çözüm ortaklarının şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde birçok farklı türden verinin bir arada analiz edilmesini sağlamayı amaçlıyor. IBM bu sayede hem Nesnelerin İnterneti kaynağı hem de geleneksel kaynaktan gelen verilerin bütünleştirmesine yardımcı olacak. Bu kaynaklar, üreticilere Nesnelerin İnterneti için daha iyi optimize edilmiş, bağlantılı yeni nesil cihazlar tasarlama ve üretme yeteneği sağlayacak. Diğer taraftan sektörlerdeki iş liderlerinin karar alma sürecinde farkındalığını artırmak amacıyla kurumsal verilerle Nesnelerin İnterneti verilerini daha iyi birleştiren sistemler oluşturmasına yardımcı olacak
açık bir platform oluşturulmuş olacak. IBM Analitik, Kıdemli Başkan Yardımcısı Bob Picciano konuyla ilgili yaptığı açıklamada: “Dünyayla ilgili bilgi birikimimiz, bağlantılı her sensör ve cihazla birlikte büyüyor. Yine de daha iyi bir sonuca ulaşabileceğimizin farkında olduğumuz zamanlarda bile her zaman bunlardan yeteri kadar yararlanamıyoruz. IBM olarak müşterilerimiz ve çözüm ortaklarımızın, ‘Nesnelerin İnterneti’ verilerini açık bir platform temeline dayalı çözümler oluşturmak için uygulamasını sağlayacağız. Bu alanda inovasyon önemli. IBM olarak bunu zengin ve kapsamlı bir fırsat olarak görüyoruz. Bizim için ciddi bir yatırım alanı” dedi. IBM’e göre akıllı telefon, tablet, bağlı araçlar ve aygıtlar gibi cihazlar tarafından üretilen verilerin yüzde 90’ı hiçbir zaman analiz edilmiyor ya da bu verilerden yararlanılmıyor. Bu verilerin yüzde 60’ı, oluşturulduğu andan sonra birkaç milisaniye içinde değerini yitirmeye başlıyor. Bu sorunu çözmek için IBM şu çözümleri üreteceğini duyurdu: • IBM IoT Cloud Open Platform for Industries • IBM Bluemix IoT Zone • IBM IoT Ecosystem
Google sürücüsüz araçları trafiğe çıkardı Google tarafından yayınlanan açıklamada sürücüsüz araçların son prototiplerinin trafiğe çıktığını ve California’nın Mountain View’daki halka açık sokaklarında sürüşlere başladıklarını duyurdu. Herhangi bir sürücü müdahalesi bulunmadan yollarını bulacak olan araçların içerisinde güvenlik amaçlı sürücüler bulunacak; ancak Google’ın geliştirme takımında yer alan bu sürücüler güvenliği tehdit edecek durumlarda sadece müdahalede bulunacak ve herhangi bir terslik durumunu raporlayacak. California yasaları gereği gaz, direksiyon, fren pedal bulundurma şartlarını yerine getirerek trafiğe çıkabilen sürücüsüz araç; yine kurallar
Google, sürücüsüz araba projesini gerçeğe dönüştürme yolunda önemli yol katettiklerini açıkladı. gereği maksimum saatte 40 km/h hıza çıkabiliyor. Tesla Motors’un CEO’su Elon Musk, konuyla ilgili şunları söyledi: ”Gelecekte, insanların araç kullanmasını tehlikeli olduğu gerekçesiyle yasaklayabilirler. Bu tür bir yasaklar çok uzun bir süre sonra değil, yakında gerçekleşebilir.” Musk’a göre şu an için en büyük problem, sürücüsüz araçların sorunsuz çalışmaları için gerekli olan donanım ve yazılım işbirliğinin kurulması. Musk, sözlerine şöyle devam etti: “Otonom araçlar, insanların çok uzun
süredir bekledikleri güvenlik seviyelerini sunacak. Bu araçların içerisinde direksiyon simidi, gaz, pedalda bulunacak. Böylelikle araç kullanıcısı, ters bir durum olduğunda kontrolü ele alabilecek.” İlk başta sürücüsüz araçların trafiğe çıkacak olması güvenlik endişesi yaratsa da, 2009 yılından beri çeşitli prototiplerle devam eden bu test sürüşlerinde araçların sadece 13 kazaya karıştıklarını ve bu kazalarda diğer sürücülerin park halindeki sürücüsüz araçlara çarptıklarını belirtiliyor.
BThaber
BTnet.com.tr
13 - 26 TEMMUZ 2015
33
Logitech’ten hızınıza yetişecek fare
test BTnet
Kasa yok dert yok… Ruşen Göbel Asus ET2702IGTH hepsi bir arada bilgisayar ile kasa derdi ortadan kalkıyor, masanızda yer açılıyor. Her ne kadar ofislerde çalışanların ekipmanlarının daha rahat sığması için yoğun olarak dizüstü bilgisayar kullanımına geçilmiş olsa da gerek bağlanabilirlik yetersizlikleri gerekse ergonomi eksiklikleri sebebiyle çalışanları memnun edemeyebiliyor. Yerin önemli olduğu durumlardaki en iyi çözüm ise hepsi bir arada (Allin-One) bilgisayarlar. Asus’un ET2702IGTH modeli de üst seviye bir all-in-one bilgisayar. 27 inç ekranda yüksek çözünürlük Biraz irice bir yapıda olan Asus ET2702, 27 inç boyutun-
daki ekranında o boyut için gayet ideal bir çözünürlük olan 2560 x 1440 pikseli kullanıyor. Böylece ne 4K çözünürlük kadar performans kaybı yaşatıyor ne de 1080p kadar kötü gözüküyor. IPS panel olan bu ekranın dokunmatik desteği mevcut. Cihazın sağ tarafında bir Blu-Ray yazıcı yer alırken sol tarafında bir kapağın altına bol miktarda USB 3.0 bağlantı noktası yerleştirilmiş. Harici hoparlörler için ses çıkışları, mikrofon girişi ve kart okuyucu da bu kapağın altında yer alıyor. Arka panelinde ise cihazı monitör olarak kullanmamız için bir HDMI girişi, kasa olarak kullanmamız içinse bir HDMI çıkışı bulunuyor. Beraberinde Asus marka şık bir klavye – fare setiyle gelen ürün, şıklığıy-
la göz dolduruyor. Peki ya donanım? Asus ET2702’nin bize gelen modelinde Intel Core i7 4770S işlemci yer alıyor. 8 GB RAM ile desteklenen donanıma AMD’nin HD8890A grafik çipi eşlik ediyor. 2 TB HDD depolama birimi bulunan ET2702’de maalesef SSD yer almıyor. Cihaz, üzerinde Windows 8.1 işletim sistemi kurulu olarak geliyor. Ürün bu donanımla masaüstünde, internette ve ortalama programlarda yüksek performans sergilerken aynı zamanda Radeon ekran kartı sayesinde oyun da oynatabiliyor. Fakat böyle bir cihazda SSD büyük bir eksik. Eğer bu cihazı almayı düşünüyorsanız SSD takviyesinin de gerekebileceğini göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.
Günümüzde bilgisayarlarla iletişim kurmak için en çok klavye ve fareyi kullanıyoruz. Klavye ve fare ikilisi, aynı zamanda bilgisayar oyunları için asıl “kontrol cihazları” olarak kullanılmakta. Elbette ki bu ikiliyi herhangi bir şey yaparken kullanmakla oyun oynarken kullanmak arasında fark var. Bu sebepten dolayı firmalar, oyuncular için daha dayanıklı ve daha yüksek performanslı klavyeler ve fareler üretiyorlar. Logitech G502 de oyunculara hitap eden bir fare. Logitech G502, orta boyutlu bir fare. Oldukça iri sol ve sağ klik tuşlarına sahip olan G502, üzerinde şu zamana kadar gördüğüm en iyi fare tekerleğini barındırıyor. Bu fare tekerleğini istediğimiz takdirde serbest dönüşe de bırakabiliyoruz. Cihazın hem sağ hem de sol tarafını kaplayan kauçuk yapı, oyun oynarken elimizin terlemesine ve farenin elimizden kayıp gitmesine engel oluyor. G502’nin sol tarafında, baş parmağın uç tarafına denk gelecek şekilde bir tuş yer
alıyor. Normalde bu tuş fare hızında değişiklik yaparken, istediğimiz takdirde bambaşka işlevler de atayabiliyoruz. Biraz daha üst tarafında ve sol kliğin sol tarafında programlanabilir 2’şer tuş yer alıyor. Üzerindeki 3 LED ışık sayesinde farenin hangi profilde veya hızda olduğunu görebiliyoruz. G502’nin kutusundan çıkan ağırlıklar sayesinde farenin ağırlığını kolay bir şekilde değiştirebiliyoruz. İçerisine ağırlık koymadığımız takdirde G502’nin ağırlığı 121 gram. USB 2.0 bağlantısı kullanan ürünün kablosuna kumaş kaplanarak daha sağlam olması sağlanmış. Ürünün tüm özelliklerinden faydalanmak için bilgisayarımıza kuracağımız Logitech G yazılımı, kolay kullanımı ve görsel kalitesiyle dikkat çekiyor. Bu program aracılığıyla farenize makrolar atayıp, LED ışıklarını kontrol edebilirsiniz. Logitech G502, 12000 dpi tarama yapıp, USB bağlantısı üzerinden 1000 Hz hızında iletim gerçekleştirebiliyor.
test BTnet
ZyXEL’den alternatif depolama çözümleri Mobil cihazların hızla gelişmesi ve bulut servislerinin çok daha fazla rağbet görmesi ile birlikte kullanıcılar, istedikleri bilgiye anında ve her yerden ulaşabilir hale geldiler. Artık bilgisayarlarda, akıllı telefonlarda ya da tabletlerde oluşturulan verilere daha kolay erişebilmek için bulut servisleri de daha çok tercih ediliyor. Kullanıcı beklentilerini çok iyi analiz eden ve ağ ve internet ürünlerinde dünya lideri firmalar arasında yer alan ZyXEL de sunduğu yüksek
performanslı veri depolama çözümleri ve NAS ürünleriyle göz doldurmaya devam ediyor. Her kullanıcıyı adresleyen farklı çözümler Günümüzde giderek dijitalleşen dünyada veri artık her yerde! Ev tipi kullanıcılar, örneğin tatil fotoğraflarını veya nişan/düğün/doğum gibi kendileri için en özel anıları güvenle saklamak ve bu anılara her zaman erişebilmek isterken;
ve küçük ve orta büyüklükteki firmalar ise üretim raporları, satış analizleri, anlık bilançolar gibi kendilerini rekabette bir adım öne çıkartabilecek verilere her an erişebilmek istiyorlar. ZyXEL’in ağ teknolojilerinde sahip olduğu 25 yıllık uzmanlık ile pazara sunduğu veri depolama çözümleri de farklı tipteki kullanıcıların değişik ihtiyaçlarını analiz etmesi ve tüm kullanıcı gruplarına optimum performansta veri depolama imkanı vermesiyle ön plana çıkıyor.
Giriş seviyesi kullanıcılara tavsiye edilen ZyXEL NSA310S, kişiye özel bulut depolama sağlıyor. NSA325 v2 kişiye özel bulut servisinin yanı sıra yüksek performansı da beraberinde
getiriyor. NAS540 ise ileri seviye ev kullanıcıları ve küçük işletmeler için üst seviye bir depolama birimi olarak karşımıza çıkıyor.
34
BThaber
BTnet.com.tr
13 - 26 TEMMUZ 2015
Uygulama erişim yöneticisi KEMP Technologies, müşterilerinin artan ölçeklenebilirlik ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırladığı yeni seri olan “Uygulama Erişim Yöneticisi – Yük Paylaşımı” cihazını duyurdu. Orta ve büyük ölçekli kurumsal müşteriler için tasarlanan LM5000 Serisi, yüksek hacimli intranet ve veri merkezi içi iş akışı uygulamaları için uygun çözümler sunarken, yine yeni duyurulan LM8000 Ailesi ise 30Gbps performans vs 30,000 SSL TPS ile daha büyük ölçekli kurumsal müşteriler, servis sağlayıcılar ve ölçekleme ihtiyacı duyan daha büyük topolojilere hizmet verebilecek. LM5000 ve 8000 Ailesi, birden fazla 10GB arayüz ile SDN uyumlu trafik için yönlendirme yeteneklerine sahip olması ile dikkat çekiyor. Bu şekilde LoadMaster
Ailesi SDN – Yazılım Tanımlı Ağlar ile entegre olabiliyor ve uygulama verimliliği için optimal bir paylaşım sağlay-
abiliyor. 451 Araştırma Şirketi Baş Analisti Eric Hanselman yeni ürünleri ile ilgili olarak
KEMP’in entegrasyon ve ölçeklenebilirlik olmak üzere, iki önemli ihtiyaca çözüm sunduğunu belirtti. Hansel-
man “Yeni nesil işlemci yeteneklerinden faydalanarak, günümüz uygulamalarının performans ihtiyacını karşılamak mümkün gözüküyor. SDN – Yazılım tanımlı ağlar ile entegrasyon yeteneklerini artırmak, kullanıcılara kritik network ve güvenlik fonksiyonlarını yönetebilme kolaylığı sağlıyor” dedi. KEMP Technologies Kurucu Ortağı Peter Melerud “Intel Xeon işlemcilerin, çekirdek sayısındaki artış ve performans gibi gelişmelerinden faydalanabilmek için ADC işletim sistemini yeniden tasarladıklarını ifade etti. Melerud, “Böylelikle müşterilerimizin toplam sahip olma maliyetini azaltmayı başardık. WAF, IPS/IDS, SSL kriptolama, L7 yük paylaşımı gibi CPU temelli servislerin performans ihtiyaçlarını başarıyla adresledik” dedi.
Android’in güvenliği Savungan’a emanet Sağlık sektörü kurumsal TV’ye yöneldi Hasta ve yakınları çoğu kez hastanelerin oda ve bekleme salonlarındayken canları sıkılıyor. Sistem 9 Medya’nın kurduğu Kurumsal TV sayesinde hastalar, hastanelerin kurduğu dijital ekranlardan artık hem bilgi alıyor hem de eğleniyor. Böylece hastanede geçen süreleri daha eğlenceli hale geliyor. Kurumsal TV’lerin klasik televizyonların aksine, kurum ve kuruluşlara istedikleri içerikleri planlayıp hedef kitlelerine gösterme imkânı sunduğunu hatırlatan Sistem 9 Medya İcra Kurulu Başkanı Kaan Akın, “Hastanelere kurduğumuz sistemler, hastane yönetimi ve doktorlara hasta bilgilerini güvenli bir şekilde saklama imkânı veriyor. Sisteme sesle uyarı da eklenebiliyor” dedikten sonra, hastanelere kurdukları Kurumsal TV’lerin hasta ve refakatçilerine ihtiyaç duyulan tüm bilgileri ekrandan gösterdiğini vurguluyor. Akın, sistemin diğer yararlarını şöyle özetliyor: “Tarafımızdan yapılan merkezi kontrol sayesinde mesajlar
doğru zamanda doğru yerde ekrana getiriliyor. Hastaneleri kâğıt ve evrak karmaşasından kurtarıp, çevre dostu bir ortam yaratılıyoruz. Hastalar ekranlardan haberleri okuyup, hava durumu hakkında bilgiler alırken, doktorlar da yaklaşan seminer ve toplantıları hakkında ayrıntılı bilgileri görebiliyor.” Uluslararası alanda Digital Signage olarak bilinen Kurumsal TV’lerin, sadece bir televizyon değil, televizyonun ötesinde bir mecra olduğunun altını çizen Akın, “Kurum ve kuruluşlar hedef kitleye mesajlarını sistem üzerinden en kısa yoldan gönderebiliyor. İçerikleri Sistem 9 Medya ekibi tarafından hazırlanan Kurumsal TV’lere haberlere ek olarak video da ekleyebiliyoruz. Ekibimiz, bilgileri hızlı bir şekilde güncelleyebiliyor. Bilgi ekranlarını tek merkezden yönetiyoruz. Bizden bu hizmeti alan kuruluşlar, kendilerini müşterileri karşısında farklılaştırıp, rakiplerinin de bir adım önüne geçti” diyor.
Türk girişimci-mühendis Melih Abdulhayoğlu tarafından kurulan COMODO, akıllı telefonlara tam koruma sağlayan Comodo Savungan’ı tüm dünyada ücretsiz olarak piyasaya sundu. Savungan, COMODO’nun Türkiye’de kurduğu Ar-Ge merkezlerinde çalışan büyük bir mühendis ekibi tarafından geliştirildi. Comodo Savungan’ın siber tehditleri önlemedeki büyük başarısı dünyadaki tüm güvenlik yazılımlarının başarı oranlarını test eden AV-Test tarafından da onaylandı. Test sonuçlarına göre, COMODO Savungan, Android işletim sistemi kullanan telefonlardaki zararlı yazılımları tespit ederek önlemede yüzde 99,73’lük bir başarı gösterdi. Bu başarı oranıyla Comodo Savungan, mobil güvenlik uygulamalarına yönelik puanlama sisteminde 13 üzerinden 12,5 puan alarak en iyilerden biri olduğunu kanıtladı. Comodo Savungan, Android işletim sistemine sahip akıllı cihazları saniyeler içerisinde tarıyor, tam zamanlı koruma sayesinde yüklenen tüm uygulamalardaki zararlıları anında tespit edabiliyor. Comodo Savun-
gan, cloud destekli tarama özelliği ve en güncel antivirüs veri tabanı sayesinde sadece mevcut olanlara değil yeni tehditlere karşı da koruma sağlıyor. Savungan, hafıza kartı tarama özelliği ile akıllı cihazlarda tam saha savunma yapıyor. Akıllı telefonlara üç yeni uygulama daha… Türk Mühendislerin Comodo Savungan dışında mobil cihazların güvenliği için geliştirdiği üç yeni uygulamanın da Google Play
Store’dan indirilmesi mümkün. Comodo Anti-Theft, telefonu hırsızlığa karşı koruyor ve telefonunuza uzaktan komut göndermenize olanak sağlıyor hatta telefonunuzu çalan kişinin resmini çekebiliyorsunuz. Comodo App Lock, kilitleyici ile telefonunuzdaki uygulamaları başkalarının açmasını engelleyebiliyor ve istenmeyen uygulama içi satın almaları karşı korunabiliyorsunuz. Comodo BackUp ise bilgilerini yedeklemek isteyenlere hizmet veriyor.
BThaber
KARİYER
13 - 26 TEMMUZ 2015
Yeni bir nesil geliyor, eğitimde reform istiyor Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Semineri, Kadir Has Üniversitesi’nde düzenlendi. Kadir Has Üniversitesi Eğitim Teknolojileri Destek Birimi tarafından tasarlanan Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Serisi’nin ilki olan bu seminer, Mühendislik ve Doğa Bilimleri konusu üzerine yapıldı. Konuşmasında, teknolojinin bir oyun değil, bilgiye ulaşmada etkin bir araç olduğuna dikkat çeken Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Yönetim Bilişim Sistemleri Okutmanı Işıl Yenidoğan, geliştirdikleri ‘Eğitimde Yenilikçi Yaklaşımlar Projesi’ ile Z kuşağına teknolojiyi bir tüketim değil, üretim aracı olarak kullanmayı öğretme hedeflerine işaret etti. Z kuşağının zaten teknolojiyle
bilgiye ulaşmada etkin bir araç olduğunu hazmederek eğitimlerini tamamlayacak. Mezun olduklarında çalışma hayatlarında da teknolojiyi çok daha etkin, her türlü rapor üretiminde, amirleriyle ilişkilerinde, günlük yaşantılarında kullanacak, teknolojiyi bir üretim aracı olarak kullanmayı öğrenecekler” dedi. Yeni neslin aldığı eğitim ve öğretim anlayışının farklarına da işaret eden Yenidoğan, “Onları tatmin edecek, arzu ettikleri doyurucu bilgiyi verecek yaklaşımlar da eğitimde teknolojiyi etkin kullanmaktan geçiyor. Bu sistem, onları en etkin şekilde teknolojik dünyaya hazırlamayı hedefliyor” ifadesini kullandı.
yoğrularak geldiğine, bundan sonra daha da iddialı bir tespitle mobil dünyada hayatlarını sürdüreceklerine dikkat çeken Yenidoğan, “Bu sistemle eğitilen öğrenciler, teknolojinin
Çalışanlar, gerilmek istemiyor Great Place to Work Enstitüsü’nün bu yıl 13’üncü kez açıkladığı Avrupa’nın En İyi İşverenleri Listesi’ne göre, psikolojik açıdan sağlıklı, eğlenceli ve katılımcılığın desteklendiği demokratik iş ortamları çalışanların da öncelikli beklentileri. Çalışma saatleri ve mekanlarında esneklik de tercihlerde öne çıkıyor. Ayrıca Asya, Amerika ve Türkiye’de olduğu gibi, Avrupa’da da En İyi İşverenler listesinde BT şirketleri kendini gösteriyor. 19 ülkeden, 2 bin 322 şirket ve 1 milyon 600 bine yakın çalışanın analiz edildiği listeye göre, çalışanlar iş yerlerinin psikolojik ve duygusal açıdan sağlıklı, eğlenceli ve söz sahibi olabilecekleri demokratik ve şeffaf ortamlar olmasını her zamankinden çok
önemsiyorlar. Çalışanların şirket içi karar mekanizmalarında söz sahibi olması ile katılımcılık da her zamankinden daha çok destekleniyor. Analizde öne çıkan bir faktör de, mekan ve zaman bakımından esneklik beklentisi. Bu noktada çalışanların çalışma saatlerini kendi istedikleri şekilde ayarlamaları, hatta ofis dışında tercih ettikleri bir mekanda çalışmaları teşvik ediliyor. Sektörler açısından bakıldığında, listede 90 puan ile en yüksek güven endeksine erişen sektör, Türkiye ve Asya’da bu yıl açıklanan listelerde de olduğu gibi BT ve profesyonel hizmetler. Avrupa’da Trust Index Çalışan Anketi’nde olumlu yanıt oranını en çok artıran sorular ışığında, Avrupalı şirketlerin çalışan bağlılığı
E T K İ N L İ K L E R 21-23 Temmuz 2015
8th International Conference on ICT, Society and Human Beings 2015 İspanya AYRINTILI BİLGİ: http://ict-conf.org/ 26 Temmuz-1 Ağustos 2015
Taiwan Excellence Media Tour Tayvan AYRINTILI BİLGİ: http://www.taiwanexcellence. com.tw/IND/index.aspx
alanında önemli bir aşama kaydettiği görülüyor. Bunun bir göstergesi olarak, 2003’ten bu yana, “Burada uzun süre çalışmak istiyorum” sorusuna verilen olumlu yanıtların oranı yüzde 55 seviyesinden 85’e yükseldi. Öte yandan, Avrupa’nın En İyi İşverenleri ödülleri En İyi Çok Uluslu İş Yerleri, En İyi Büyük Ölçekli İş Yerleri ve En İyi Küçük ve Orta Ölçekteki İş Yerleri olmak üzere 3 kategoride verildi. Kategori birincileri de sırasıyla NetApp, Davidson Consulting ve Cygny oldu. En İyi Çok Uluslu İş Yerleri listesinde, Türkiye’de de faaliyet gösteren ve Mayıs ayında açıklanan Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesinde de yer alan EMC, Microsoft, H&M, Hilti, eBay (Gitti Gidiyor) ve AbbVie var.
Y U R T D I Ş I
27-28 Temmuz 2015
6. Annual International Conference on ICT: Big Data, Cloud and Security (ICTBDCS 2015) Singapur AYRINTILI BİLGİ: http://bigdataclouds.org/ 9-13 Eylül 2015
1st International Conference on Environmental Science and Technology (ICOEST) Bosna Hersek AYRINTILI BİLGİ: www.icoest2015.com
6-8 Ekim 2015
International Test Conference Anaheim, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.itctestweek.org 7-10 Kasım 2015
26th ISF Annual World Congress Atlanta, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.securityforum.org/ events/isf-annual-worldcongress/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
35
Microsoft Türkiye’nin yeni Genel Müdürü Murat Kansu Microsoft’un Ortadoğu ve Afrika Cihaz Üreticileri ve İş Ortakları’ndan Sorumlu Genel Müdürü Murat Kansu, 80 ülkeyi kapsayan 3 yıllık bu görevinin ardından 1 Eylül 2015 itibariyle Microsoft Türkiye Genel Müdürü pozisyonuna atandı. 2003 yılında Microsoft Ortadoğu ve Afrika yönetim ekibine Sunucu Yazılımlarından Sorumlu Birim Yöneticisi olarak katılan Kansu, Murat bu dönemde Microsoft servis ve ürünlerinin Kansu pazarlanmasından sorumlu oldu. 2007-2010 yıllarında Microsoft Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde Operasyonlardan Sorumlu Direktör olarak çalışan Kansu, 2010-2012 yıllarında Microsoft Ortadoğu ve Afrika Kurumsal Müşterilerden Sorumlu Direktör olarak görev yaptı. Kansu, bu dönemde aynı zamanda Doğu Afrika Ülkeleri Bölge Müdürlüğü görevini de üstlendi. Kansu, son 3 yıldır Microsoft Ortadoğu ve Afrika Cihaz Üreticileri ve İş Ortakları’ndan Sorumlu Genel Müdür olarak görev yapıyordu.
Citrix’in yeni ülke lideri Cengiztekin oldu Citrix Türkiye’nin yeni ülke müdürü Altan Cengiztekin oldu. Bu yılın başından itibaren META satış bölgesinin bir parçası olan Türkiye’de Cengiztekin, doğrudan Ortadoğu, Türkiye ve Afrika (META) Bölge Başkan Yardımcısı Johnny Karam’a rapor verecek. Citrix’in Türkiye’deki çalışmalarından sorumlu olacak olan Cengiztekin, Citrix’e 2013 yılında, EMEA bölgesi Altan Bulut Ağı Kanal Geliştirme Yöneticisi olarak Cengiztekin katılmıştı. Bundan önce ise Huawei Enterprise ve Cisco’da çok sayıda satış ve kanal pozisyonunda çalışan Cengiztekin, kariyerine de Gantek’te Satış Danışmanı olarak başladı.
Ünal, Anadolu Bilişim Genel Müdürü oldu Nisan 2012’den beri Anadolu Bilişim bünyesinde görev yapan Yakup Kadri Ünal, Anadolu Bilişim Genel Müdürü oldu. Ünal, görevi İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Gönç’ten devraldı. Ünal, lisans eğitimini 1995’te Doğu Akdeniz Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde tamamladı. 2002’de Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Yüksek Lisans Yakup Programı’ndan mezun olan Ünal; Pamukbank, Kadri Ünal Tanı İletişim ve Koç.Net’in ardından, 2012 Nisan’ında Anadolu Bilişim’de Veri Merkezi Hizmetleri Müdürü olarak göreve başladı. 2014 Mart itibarıyla Teknoloji Çözümleri ve Hizmetleri Direktörü olan Ünal, 1 Temmuz’da şirketin Genel Müdürü oldu.
Index Grup’ta iki üst düzey atama Index Grup, 15 yıldır İndeks Bilgisayar Genel Müdürü olarak görev yapan Atilla Kayalıoğlu’nu 1 Temmuz 2015 tarihi itibarıyla Index Grup Şirketleri İcra Kurulu Başkan Yardımcısı olarak atadı. Nisan 2015’te İndeks Bilgisayar’a Genel Müdür Yardımcısı olarak katılan Ali Kançal ise İndeks Bilgisayar Genel Müdürü oldu. 1974’te Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Atilla bölümünden mezun olan Kayalıoğlu, Syracuse Kayalıoğlu Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde yüksek lisansını tamamladı. 1980 – 1999 yılları arasında IBM Türk’de çeşitli görevlerde çalışan Kayalıoğlu, 1999 yılında Global Hizmetler Müdürlüğü sonrasında, Index Grup’a katıldı. 1989’da Boston Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olan Kançal ise çalışma hayatına İspanya’da başladı. Aralık 1991- Ocak 2009 arasında IBM Türk’te çeşitli Ali Kançal satış ve yönetim kademelerinde yer alan Kançal, Şubat 2009’da katıldığı Alcatel-Lucent Teletaş’ta Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini üç yıl boyunca üstlendi. Ocak 2014 - Mart 2015 arasında Fujitsu Türkiye Genel Müdürü olan Kançal, son olarak İndeks Bilgisayar Genel Müdür Yardımcılığı görevine atanmıştı.
36
BThaber
MEKTUP
Yine zengin bir gündemle merhaba, Mobilsiz yapamıyoruz malum, hele bir de hızlı bağlantı ile videolarımız mobilde hep gözümüzün önünde. Interactive Advertising Bureau’nun (IAB) bir araştırmasını paylaşmanın tam zamanıdır. 24 IAB ülkesinin ortak katılımıyla gerçekleştirilen, mobil video tüketimini küresel ölçekte irdeleyen araştırmaya göre, mobil ekranlar uzun videolar izlemek için de kullanılıyormuş. Katılımcıların yüzde 36’sı telefonlarıyla günlük veya daha sık olarak 5 dakika ya da daha uzun süreli videoları izlediklerini söylüyormuş. Akıllı telefonlardan uzun süreli video seyredenlerin arasında ise Türkiye ilk sırada. Onu Finlandiya, Çin, Rusya ve Singapur izleyicileri izliyormuş. Hatta uzun metrajlı film ya da televizyon programlarının bölümleri de telefondan izlenebiliyormuş. Film ve program izleme konusunda ise özellikle Çinliler ön planda. Kentsel dönüşüm bir yana, deprem sigortası da önemli bir adım ama bu konuda farkındalık tüm felaketlere rağmen çok büyük değil. Oysa bu özel sigorta sayesinde deprem de, enkaz da, Richter kurbanı olmak da kader veya fay hattı fıtratı değil. Bu konuda farkındalık için Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından ikincisi düzenlenen Depreme Dayanıklı Bina Tasarımı Yarışması’nın finali için Türkiye’nin dört bir yanından 155 üniversite öğrencisi ve danışman öğretim üyesi İstanbul’da biraraya gelmiş. Depreme dayanıklı bina tasarımı becerisini geliştirmek amacıyla inşaat mühendisliği ve mimarlık fakültesi öğrencilerine yönelik düzenlenen yarışmaya, 26 farklı şehirdeki 29 üniversiteden 66 takım başvurmuş. Ön elemeyi geçen 25 takım da finalde balsa çıtalardan yaptıkları bina modeli maketleriyle
13 - 26 TEMMUZ 2015
Yaratıcılık ödülsüz kalmamalı...
yarışıyor. Depremi simüle eden sarsma masası üzerinde bina modeli maketlerinin depreme dayanıklılıkları test edilecek. Birinci, depremi simüle eden sarsma masası ve 10 bin TL kazanacakmış. Bu arada, yarışmaya farklı ülkelerin üniversitelerinin de başvuru talepleri olmuş, ama bunlar geri çevrilmiş. Bu nedenle yarışmaya en kısa zamanda uluslararası boyut kazandırmak, deprem alanında dünyaya örnek olacak bir bilimsel yarışma haline getirmek hedef. Sigortalı konut sayısı 7 milyon, sigortalılık oranı yüzde 40 olmuş. Hedef ise 2017 sonunda 10 milyon zorunlu deprem sigortalı konuta ulaşmak. Bu hedefin yakalanması dileğiyle. Yarışmaya dair detaylar ise www.daskbinatasarimi.com sitesinde. Sıra, haftanın çevreci mesajında… Huawei, sürdürülebilirlik stratejisi çerçevesinde önemli adımlar atmış, hem ana şirketin hem de tedarikçilerinin karbon salınımının azaltılması yönünde girişimleri
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 21 SAYI 1030
13 - 27 TEMMUZ 2015
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
olmuş. Çevrecilik bir ekip işi ve bunu güzel bir programla, paydaşlarla birebir uygulamak gibisi yok. Ayrıca sonuç da net: Huawei’nin 20 tedarikçisi, firmanın enerji koruma ve emisyon azaltma programı içinde yer alarak, 2013 yılına kıyasla 2014 yılında karbondioksit salınımını 53 bin 652 tondan 23 bin 839 tona düşürerek, iki kat azalma sağlamış. Huawei ayrıca, atıklarının yüzde 97’sinin dönüşümünü ve yeniden kullanımını da gerçekleştirmiş, çevresel koruma stratejisi kapsamında, “Yeşil Hat”, “Yeşil Operasyonlar”, “Yeşil İş Ortakları” ve “Yeşil Dünya” projelerini uygulamaya koymuş. Kağıt atık kutusunu görünür bir yere koymaktan daha fazlasını yapmanın ve atılan adımların
net sonuçlarını kısa zamanda görebilmenin güzel bir örneği, ne dersin. Yaratıcılık ödülsüz kalmamalıdır… Arçelik de bu sözü doğrularcasına, gelenek haline getirdiği bir etkinlikle, bu yıl 17’inci kez düzenlenen ‘Buluş Günü’ ile yaratıcılığı, ödüllerle buluşturmuş, Çayırova Kampüsü’nde düzenlediği etkinlikte 413 başarılı mühendisini ödüllendirmiş. Türkiye’den yurt dışına yapılan uluslararası patent başvurularının üçte birinden fazlasını gerçekleştiren, Dünya Fikri Haklar Örgütü’nün en çok uluslararası patent başvurusu yapan şirketler listesinde altı yıldır ilk 200 şirket arasında yer alan Arçelik, bu alanda motivasyonu nasıl artırması gerektiğini çok iyi biliyor. Tüm şirketlerimize örnek olması dileğiyle. Bir ödül haberi de Samsung’dan. Samsung
Electronics Türkiye’nin, işitme engellilere özel görüntülü çağrı merkezi hizmeti “Samsung Duyan Eller”i duyurmak üzere reklam ajansı Leo Burnett İstanbul ile hazırladığı ve işitme engelli Muharrem Yazgan’a sürpriz yaptığı tanıtım filmi, Cannes Lions 2015’te son elemeye kalan 300 aday arasından sıyrılarak “Promo ve Aktivasyon” ve 200 adayı geride bırakarak “PR, “Uygulamalar ve Uzmanlıklar - Etkinlikler ve Deneyimsel” kategorilerinde Türkiye’ye iki Bronz Aslan getirmiş. Samsung’un anavatanı Kore başta olmak üzere birçok ülkede ses getiren bir çalışma, tebrik etmek lazım. Bir ödül haberi de Yapı Kredi’den gelsin. Finans alanında tüm dünyaya yaratıcılığımızla nam saldık malum, Yapı Kredi de Türkiye’nin lokasyon bazlı anlık bildirim gönderme özelliğine sahip ilk akıllı alışveriş uygulaması World Alışveriş Asistanı ile Visa Futures Konferansı kapsamında “Visa Europe Best Ödülleri 2015”de, mobil ödemeler ve mobil ticareti de kapsayan yenilikçi hizmetler alanında “En inovatif” ürün ödülünü kazanmış. Haftayı çok yazlık ve imreneceğini bildiğim bir haberle tamamlıyorum: Piaggio Group’un 130’uncu ve Giorgio Armani’nin 40’ıncı kuruluş yıl dönümü olan 2015 yılı için Emporio Armani özel bir Vespa 946 versiyonu tasarlamış, ünlü scooter’ın ilk üretildiği 1946 yılına gönderme yapmış. Scooter’da Armani’nin yumuşak renk paletine, tasarımda belli ışık koşullarında görünebilir olan gri tonları ile hafif yeşil detaylara dikkat etmek gerek. Bu işin tasarım tarafı, ama teknolojik yetkinlikten bahsetmiyorum bile. Her yıldönümü işbirliği, böyle tasarım harikaları ortaya koysun. Bu hafta da benden bu kadar olsun, yenilikler haftaya kalsın.
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr
Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Canan Şahin canans@bthaber.com.tr Saadet Toksöz saadett@bthaber.com.tr
Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr
tarafından dağıtılmaktadır.
Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
BThaber
ICT NEWS
13 - 26 TEMMUZ 2015
37
Will check chaos end with QR codes? Developed by Credit Reference Agency (KKB) with the cooperation of The Banks Association of Turkey (TBB) and the support of Union of Chambers and Commodity Exchanges of Turkey (TOBB) in order to make check payments safer; ‘QR Coded Check’ application has been launched in June 15th, and it has been described as a new era in the business life. The main target is to make trade easier and faster by safer check payments. Owing to this application, the previous check payment habits of the drawer can be seen and tracked. The check holder is able to interrogate the checks by downloading the Findeks application to a smart phone and reading the QR code on the check with this application. Thus, a possible forgery is precluded and identified. There is no need of an investment for individuals or companies to use the application. Everyone who would like to benefit from the application can subscribe to Findeks free of charge. After the free subscription, a small fee of 2-4 TL is charged by per read QR coded check. KKB’s consumer-facing application Findeks is a financial service platform, offering products both for the real sector and individuals. Findeks provides many financial services as Credit Score, Risk Report,
and Tracker etc. By QR Coded Check application of Findeks, a summary report on the check drawer’s ID information, whether the check is forged or circulating and the drawer’s previous check payment habits. QR Coded Check is prepared upon the drawer’s demand from the bank with an approved consent letter in order to share the check payment past with his/her trading partners.
The trader accepting this check is able to receive the extensive check payment performance and information on the drawer’s check payment habits in the past, how many checks of the drawer bounced, how many of them were paid afterwards etc. as numbers and rates only by reading the QR code on the check with this smart phone application: Findeks. In the report, the actual
numbers of the checks and the amounts are not shared while giving information on what percentage of the drawn checks paid on time or endorsed proportionately based upon the data of the last 1, 3 and 12 months. The total turnover, wealth or other income information of the drawer is not mentioned in the report. KKB General Manager Kasım Akdeniz answered
our questions on the new application. As he stated, the checks are important payment methods in the business life. In our country, they are not only the means of payment but also a medium of credit. Different from other countries, the checks are used in forward buying thus making them more important for Turkey as a funding facility. In our day and age, the way of protecting the capital and a safe trading life go through getting to know the people you sell for account. Every month, the checks of 20 thousand people bounce on average and many people get harmed from it. “When you look at the check payments of those 20 thousand people, you see that the 80% of those people draw bouncing checks in the past as well.” said Kasım Akdeniz, summarizing the benefits of QR coded checks: “It is now possible to preclude the possible harms and managing the risks by looking into the check reports of those people with negative payment pasts before accepting their checks. The QR coded check is an application enabling this information exchange to be safer and faster. QR coded checks will be the symbol of trust in trade by providing safe and fast access to the needed information.”
Turkey becomes the cyber security trainer of the region Given in the scope of METU Informatics Institute and NATO “Science Program for Peace and Security” cyber defence trainings continue with Mongolia. Mongolian soldiers, intelligence and law enforcement institutions’ high-level officers receive cyber defence trainings in METU Informatics Institute Cyber Defence and Security Research Laboratory (CyDeS). By this program; bridging latest developments
on cyber security and applications; it is taught to guest countries how to fight with cyber attacks. In the program, improving the human resources in NATO prospective member countries is the main target. In the training dated June 30th – July 10th, 2015; Turkey’s cyber security experts give applied courses regarding actions to be taken towards cyber threats to 15 high level officers coming
from critical institutions such as Mongolia’s intelligence services and law enforcement agencies, Ministry of Defense and Foreign Affairs. In the scope of trainings, critical topics are covered such as detecting institutions’ security holes and covering them, how to defend servers and web applications, network security, response to cyber incidents, digital forensics, inspection of
users and system activities, cryptography analysis of harmful software. Mongolian trainees get the opportunity to see the effect of the course taken in the cyber attack games organized at the end of the training. Besides being the education coordinator, METU Informatics Institute Manager and CyDeS Director Nazife Baykal says; “As it is well known that the wars take place
in the cyber world in our day. Mongolia is exposed to cyber threats with a location of between the frequently cyber attacked countries such as Russia and China. Cyber attacks now concern the whole world and an international cooperation is inevitable in order to provide cyber security. The trainings given in our country as a part of the cooperation with NATO have a great mission.”
38
BThaber
ICT NEWS
13 - 26 TEMMUZ 2015
A productive get-together of competition and cooperation Export to ASEAN Region over Cambodia and Myanmar Turkish Electrical Electronics and Services Exporters Association (TET) evaluated the potential of The Association of Southeast Asian Nations. TET made negotiations in Southeast Asia’s two important countries Cambodia and Myanmar with a committee of 15 representatives from 12 companies in electric and electronic sector. Ministry of Economy coordinating and TET organizing the Cambodia – Myanmar trade committee visits enabled participating companies to see the potential of ASEAN (The Association of Southeast Asian Nations) and those two countries’ markets with their own eyes. Turkish electric and electronic companies came together with 61 companies in Cambodia aiming to increase export with TET. Among the companies attending those bilateral meetings, there were Cambodia’s biggest electronic product suppliers KFour Group and LCH Investment Group, as well as many others. Comin Khmere was also present in the meetings as investing in construction, engineering and infrastructure
areas. Cambodia economy has been through a transformation in the last decade and a trade volume increase is seen between Cambodia and Turkey. As the economy grows, the need of fundamental infrastructure like electricity generation and transmission and telecommunication increase thus it creates an important potential for Turkish electric and electronic sector. Myanmar was the last stop of TET trade committee after Cambodia and 53 companies participated in bilateral meetings there. Some of these companies were Melbourne Co. Ltd. and Smart Electrical Trading offering white and small house appliances, consumer electronics, industrial electronics and broad distribution channels and Shine Group being one of the biggest companies in building and construction sector. Myanmar is worth attention for Turkey with its rich natural resources, rapidly growing market and an advantageous location as a neighbor of the world’s biggest economies such as Bangladesh, India, China and Thailand.
Fujitsu and Primeflex family offers major benefits in various topics to institutions. The solution portfolio which is shaped upon needs creates both cooperation and a tough competition between IT companies. Fujitsu told European ICT press the applications actualized in Turkey, Fujitsu Integration Systems and Primeflex product family area of use with the help of Tofaş and Sabancı University examples. Fujitsu’s event with the theme of Human Centric Innovation was held for two whole days. Speaking at the event Fujitsu Global Marketing Vice President Ayman Abouseif said; “Our customers are
looking for special clouds, super computers and software solutions in order to make their business processes more productive. We take this need as a starting point.”
Tofaş example was brought on the table during the event; Tofaş R&D Center is able to make faster and big sized analysis on the manufactured cars thanks to Fujitsu High Performance Calculating System used in structural analysis and crash test analysis. Sabancı University Nanotechnology Research and Application Center was visited in scope of the event and it was showed that Fujitsu established a system of 35 thousand 664 cores and 21.54 Tflop/s processing speed. Via the system, a large number of research and analysis can be resolved in a short time with computer engineering applications.
Collecting money is a continuous business; so are the related investments Mobit Bilişim; with an important product range in ICT sector automatic identification and data capture area; offers solutions to many companies from various sectors. Launched in 1998 with the name of Data Computer; Mobit Bilişim underwent a reconstruction in 2003 and took its current name. After the reconstruction process, the company started offering its customers storage management, logistics and transportation, meter reading, park meter and cargo automation solutions. Mobit
Bilişim General Manager Erkan Oğur expressed some important points: “Basically our business models are actualized on mobile devices, contents making mobile devices alive and energy storage systems keeping mobile devices active for a longer time. As a result, we offer mobile solutions to the sectors mainly regarding customers’ applications in field. Besides, we have some distributorship agreements with distinguished companies. At this point, I can mention about works we carry out with Casio. We provide
mobile solutions to public institutions and companies with business tablets and panels. When we talk about our organizational structure, I must state that we have a pretty planned structure. We reconstructed our structure last year and we are now separated as sales company and product and service providing company. By this separation, sales department focuses on its own business while product and solution department works customerfocused thus creating a more productive structure.”
Groundbreaking structure in back-up NAKIVO’s expertise is virtualization and cloud backup. At this topic, particularly VMware specialty comes to the forefront and Turkish market is promising with its business partners such as BTburada. NAKIVO Backup & Replication solution enables back-up virtual machines on VMware to a source either local or out of network whenever desired. The priority on this topic is VMware. As according to NAKIVO CEO Bruce Talley, it is the market leader in this
topic. However, NAKIVO is keeping different solutions in its agenda because of various companies’ working on projects on virtualization. NAKIVO started offering solutions to the Turkish market back in 2013. It is said that “In our team, we had a friend from Turkey and he was connecting with different selling points in Turkey. A selling point in Antalya sold this structure to the hotels in the region. Over time, our customer number increased; proving us Turkey
being a very good market on this topic.” Some companies happen to be uneasy about cloud back-up. The reason of this is security concerns. Despite this uneasiness, they use social networks and search engines in their corporate or private devices where everything is stored in cloud. Bruce Talley told us that they do not insist customers to use cloud back-up, they offer NAKIVO solutions to those who have data centers and
use storage services, as well. He added: “Back-up locally is mandatory in many countries and many sectors. We offer a suitable structure in back-up. NAKIVO’s priority is to create brand awareness, tell NAKIVO solutions and emphasize on NAKIVO’s stepping up in the sector when VMware backup is the issue. Our strategy is our advantage in the competition. We have the opportunity to monitor and measure the difference we create in price/value ratio.”
www.novell.com/filr info-tr@novell.com 0 216 663 60 10