ASRACK_3.pdf
1
6.01.2015
15:55
Yeni tasarım araçları ile depremlerde can ve mal kaybının önüne geçmek mümkün
C
M
17 Ağustos depreminin 16. yıldönümünde, ülkemizin deprem gerçeğine hazırlıklı olup olmadığı ve gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı, hala en çok tartıştığımız konular arasında. Sayfa 16
Y
CM
MY
CY
CMY
K
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
Sayfa
4x4 cihazları ile atağa kalkıyor
6
Ali Oktay Ortakaya
Sayfa
11
Panasonic, zorlu fiziksel şartlara dayanıklı Toughbook ve Toughpad cihazları ile kurumsal mobil çözümler alandaki iddiasını sürdürüyor.
1034 17 - 23 Ağustos 2015
Artık her işin başı hizmet
Odağında KOBİ’ler var 27 – 30 Temmuz tarihleri arasında ABD’nin New Orleans şehrinde gerçekleştirilen Sage Summit 2015, KOBİ’lerin dünyasına odaklandı.
Sayfa
Stephen Kelly
İhtiyaca uygun çözüm ve doğru kurgu devri
15
Altan Cengiztekin
Citrix’teki yeniden yapılanma ile bölgesinde öne çıkan üç pazardan biri olan Türkiye, yine iki haneli büyüme rakamlarına ulaşmayı hedefliyor.
Handan Aybars
Bilişim sektöründe hizmet odaklı büyüme, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye pazarında da öne çıkıyor. Bazı hizmetlerin buluta dönüşümü, yani bazı servislerin bulut üzerinden sunumu giderek öne çıkarken, bu aynı zamanda hizmet ekseninde bütünsel büyümenin temelini oluşturuyor.
Özel Haber
Sayfa
3
BThaber
GÜNDEM
17 - 23 AĞUSTOS 2015
3
Artık her işin başı hizmet Handan Aybars SLA’ler, eğitimler, entegratörlük, bir BT yatırımı kurulumu ve öncesinde sunulan danışmanlık, veri merkezinden yazılım kullandırma gibi birçok başlık bu gittikçe büyüyen ‘hizmet’ kanadının öne çıkan başlıkları. Zaten gerek Bilişim 500 araştırmasının sonuçlarında ‘hizmet’ başlığındaki gelişim, gerekse bu haftaki dosyamızda da göreceğiniz gibi, bulut bilişimin gelişimi, bulunduğumuz noktayı ve potansiyeli ortaya koyuyor. Buzdağının dev yüzü ‘hizmet’ pazarı katlanarak büyüyecek Bulut bilişim bir ‘depolama alanı’ olmaktan çok daha fazlası olduğunu gösterdikçe, farklı çözümler bulutta verilmeye başlandıkça, bu alanda performans da gelişecek. Küresel BT hizmet sektörü, gelişim potansiyeli ile sektör oyuncuları için önemli fırsatlar sunuyor. Sağlık, perakende, ulaşım gibi birçok sektörde hayata geçirilen projeler ışığında beklentiler de gelişiyor. Yönetim danışmanlığı ve pazar araştırma şirketi Lucintel’in “Global IT Services Industry 2012-2017: Trend, Profit, and Forecast Analysis” araştırması da bu potansiyeli ortaya koyuyor. Buna göre, küresel BT hizmet pazarının 2017 yılında 1,147 milyar dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Küresel BT hizmet sektörünün kapsamını ‘donanım ve yazılım bakımı gibi ürün destek hizmetleri, bunun yanında BT danışmanlığı, geliştirme ve entegrasyon gibi profesyonel hizmetler’ olarak tanımlayan Lucintel araştırmasına göre, Kuzey Amerika, yüzde 42’lik küresel pazar payı ile küresel BT hizmet sektörünün de egemenliğini üstleniyor. Hindistan, Çin, Vietnam, Filipinler gibi dış kaynak sunum noktalarının da potansiyeli yüksek. Çünkü bu ülkelerde istihdam maliyeti düşük, buna karşılık yetenekli insan kaynağı çok. Küresel bazda kamu destekli reformlar, BT hizmet yatırımlarında da gelişimin itici gücü olmayı sürdürecek. Bu gelişim ışığında, özellikle bulut bilişimin sektörü yeniden şekillendireceğine vurgu yapılan araştırmaya göre, bu da küçük ve orta ölçekli şirketler için
Devleşen bulut ve daha fazlası… M2S Araştırma ve Pazarlama Hizmetleri Genel Müdürü Özlem Unan, “Hizmette büyüme sürecek” dedi ve beklentilerini şöyle sıraladı: “Bence gelecek veri merkezi hizmeti verenlerde, veri merkezi üzerinden katma değerli hizmet sunanlarda, bulutta ve çağrı merkezlerinde. 2017’de Türkiye’de bulut hizmetleri büyüyecek.” İşte detaylar… • Bulut ve buluta bağlı servisler büyümeyi sürdürecek. Bulutla ilgili verilebilecek çok hizmet var: Bulut üstünden yedekleme servisi, bulut üzerinden uygulama kiralama, bulut üzerinden yazılımların güncel sürümlerini kullanabilmek gibi ve bulut üzerinden bazı uygulama geliştirme hizmetlerinin de kiralanması gibi… Hayatı kolaylaştıracak birçok şey bulutla gelecek. • Felaket yönetimi de büyümesi öngörülen bir
güncel bilişim dünyasına erişim fırsatı demek. Araştırma, BT hizmet sektörünün önündeki bazı temel sıkıntılara da işaret etmeden geçmiyor: Küresel para birimlerindeki dalgalanmalar, yetenek havuzunun kurumaya başlaması, gelişmiş ülkelerdeki yüksek istihdam maliyetleri gibi… Ancak bir taraftan da sistem, yazılım ve hizmet başlıklarında küresel talep artar, kamunun BT harcamaları bu alanlarda gelişirken, finans başta olmak üzere sektörel taleplerin de BT hizmet pazarında büyümeyi destekleyeceği üzerinde duruluyor. ‘Yönetilen hizmetler’in kapsamı genişliyor BT hizmet başlığında yönetilen hizmetler de öne çıkıyor. MarketsandMarkets’ın araştırması “Managed Services Market by Managed Data Center, Managed Network, Managed Information, Managed Mobility, Managed Infrastructure, Managed Communications, Managed Security – Global Forecast to 2019” yönetilen hizmetler pazarının potansiyelini ortaya koyuyor. Yönetilen hizmetler pazarının 2014 yılındaki 107.17 milyar dolar seviyesinden
alan. Buluta bağlı olarak yedeklemenin artmasının yanı sıra, felaket yönetimi başlı başına bir servis. Birçok sektör için de kritik bir konu. Dolayısıyla felaket yönetimi pazarının ‘hizmet’ olarak büyümesi öngörülüyor. • Dış kaynak servisleri, yani öncelikle çağrı merkezi ve buna bağlı sunulan katma değerli servisler de büyüyor. Bu kadar gelişen dünyada, çağrı merkezleri de kendilerini geliştirmek ve farklı servisler sunmaya önem veriyor. • Bakım anlaşmaları her zaman geçerli, ama donanım ürünlerini satın almak yerine ürünü kiralamak da giderek popüler hale geliyor. Sanallaştırma ve mobilitenin iş hayatında kullanımının artmasının etkisiyle, fiziksel donanım satın almak yerine onu da kiralama tercihi öne çıkacak.
2019 yılında 193.34 milyar dolara yükselmesini bekleyen MarketsandMarkets tahminlerine göre, Kuzey Amerika, elde edilen gelir itibariyle bu başlıkta en büyük pazar olacak. Asya-Pasifik (APAC) bölgesi ise yüksek büyüme potansiyeli ile öne çıkacak. Öne çıkan eğilimler de bu araştırmada yerini buluyor. Yönetilen hizmetlerin dönüşümüne işaret edilen MarketsandMarkets araştırmasında tespitler net: Önde gelen bilişim şirketlerinin son kullanıcıların tüm bilişim maliyetlerini azaltma çabası ışığında, düşük maliyetli veri merkezi çözümleri geliştirme konusunda attıkları adımlar ve sundukları çözümler, yönetilen veri merkezi ve yönetilen ağ hizmetleri gibi başlıklarda büyümeyi beraberinde getirecek. Maalesef bu başlıkta da küresel para birimlerindeki, doğal olarak ekonomilerdeki olası dalgalanmalar temel risk olarak gösteriliyor. Özellikle Amerika Merkez Bankası FED’in faiz artırımı için Eylül’ü mü yoksa Aralık ayını mı tercih edeceği, yoksa bunun için yeni yılı mı bekleyeceği bu konuda piyasaların, para birimlerinin, doğal olarak da yatırımların yön bulmasını sağlayacak.
İş süreçlerinize mobil cihazlardan ulaşabiliyor musunuz?
Dünyadaki BPM dönüşümüne katıldınız mı? Proje Yönetimi •Fatura Onay •Satınalma Sipariş Yönetimi •İşe Başlatma İşten Ayrılma •Değişim Yönetimi •Talimat •İzin Performans Yönetimi •Masraf •Avans •Sözleşme Öneri ve Takip •İç Yazışma •Yeni Ürün Ürün Versiyon Değişimi •Mutabakat •KEP Yönetim •Tebligat •EFT •Kredi Başvurusu POS Operasyonları •ERP ve MRP Doküman Yönetim Sistemi
www.emakin.com info@emakin.com
4
BThaber
E-TOPLUM
17 - 23 AĞUSTOS 2015
İzinsiz SMS ve e-posta şikayetleri yanlış kurumlara yapılıyor Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, istenmeyen SMS ve e-postalarla ilgili açıklama yaptı. Bakan Bilgin,1 Mayıs’ta yürürlüğe giren düzenlemeye göre, pazarlama ve tanıtım amaçlı ve izinsiz gönderilen SMS’lerle ilgili şikayetlerin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na, elektronik haberleşme sektöründe hizmet veren işletmecilerin abonenin isteği dışında gönderdiği pazarlama ve tanıtım amaçlı SMS ve e-postalar konusundaki şikayetlerin ise Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu’na (BTK) yapılması gerektiğini belirterek, işletmecilere söz konusu SMS ve e-postalar dolayısıyla önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde 3’üne kadar ağır para cezalarıyla karşılaşacakları uyarısında bulundu. Abonelerden izin almak zorunluluk Bilgin, kamuoyunda pazarlama ve tanıtım amaçlı izinsiz SMS’lerle ilgili şikayetlerin BTK’ya yapılacağına ilişkin yanlış bir algı oluştuğuna dikkat çekerek “Sadece elektronik
haberleşme sektöründe hizmet veren işletmecilerin abonenin isteği dışında gönderdiği pazarlama ve tanıtım amaçlı SMS ve e-postalar konusundaki şikayetler BTK’ya bildirilecek. Bunun dışındaki finans, sağlık, bankacılık başta olmak üzere diğer sektörlerde faaliyet gösteren işletmeciler tarafından gönderilen izinsiz pazarlama ve tanıtım gibi haberleşmelerle ilgili şikayetler ise Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na yapılacaktır” şeklinde konuştu. Elektronik haberleşme
sektöründe yetkilendirilmiş şirketlere pazarlama, tanıtım, cinsel içerik iletimi amaçlarıyla yapılan otomatik arama makineleri, fakslar, e-posta, kısa mesaj gibi haberleşmelere ilişkin olarak abonelerden izin alma zorunluluğu bulunduğunu ifade eden Bakan Bilgin, şirketler sözleşme ve taahhütname imzalanması sırasında ispat yükümlüğü işletmecilerde olmak şartıyla abonelere pazarlama ve tanıtım amaçlı SMS, e-posta isteyip istemediklerini sorma zorunluluğu getirildiğini bildirdi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin
Savaş-elektronik sistemlerinde iş birliği
“Dünya Living Lab Günleri 2015” Başakşehir’de başlıyor Türkiye’de ilk kez Başakşehir Belediyesi’nin ev sahipliği yapacağı “Dünya Living Lab Günleri” başlıyor. 2528 Ağustos 2015 tarihleri arasında düzenlenecek zirve, dünyanın öncü şehirlerindeki yaşam laboratuvarlarında (Living Lab) üretilen teknolojik ürünleri ve teknoloji devlerini Başakşehir’de buluşturacak. Daha önce Paris (2010), Barcelona (2011), Helsinki (2012), Manchester (2013) ve Amsterdam (2014) şehirlerinde gerçekleştirilen
OpenLivingLab Days, bu yıl 25-28 Ağustos tarihleri arasında Başakşehir Belediyesi ve Başakşehir Living Lab ev sahipliği ile İstanbul’da düzenlenecek. 4 gün sürecek bilişim ve teknoloji zirvesinde, 9.Dalga’da üyeliği kabul edilen yeni Living Lab’ler açıklanacak. Zirvede; interaktif oturumlar, çalıştaylar, canlı tartışma panelleri, kültürel ve teknik gezi etkinliklerini gerçekleştirilecek. Girişimcilik, akıllı şehircilik
ve akıllı yaşam konseptleri üzerine dünya çapında Living Lab’ler tarafından geliştirilmiş modeller, teoriler ve teknolojilerin paylaşıldığı etkinlikler boyunca, katılımcılar, konusunda söz sahibi kişilerin ve dünyanın öncü şehirlerinin de deneyimlerini edinme fırsatı bulacaklar. Ayrıca dünya genelindeki Living Lab’lerin geliştirmiş olduğu teknolojik ürünler ve hizmetler de mini bir fuarla teknoloji meraklılarının karşısına çıkacak.
Aselsan - Havelsan iş ortaklığı ile SEDEF Tersanesi arasında, Havuzlu Çıkarma Gemisi’nde (LPD) bulunacak savaşelektronik sistemleri konusunda sözleşme imzalandı. Aselsan Havelsan iş ortaklığı ile SEDEF Tersanesi arasında, LPD Gemisi’nde bulunacak savaş-elektronik sistemlerinin sağlanması ve bütünleştirilmesi konusunda imzalanan sözleşmede; Aselsan’ın iş payı 127 milyon 252 bin Euro, Havelsan’ın iş payı 87 milyon Euro oldu. Projede Aselsan tarafından; Havuzlu Çıkarma Gemisi, Mekanize Çıkarma Araçları, Araç / Personel Çıkarma Araçları üzerinde yer alacak Muhabere ve Uydu Sistemleri, IFF sistemi, 12.7 mm STAMP ile 25 mm STOP Silah Sistemleri, Akustik ve Sonar Sistemleri, Radar Sistemleri, Elektronik
Harp Sistemleri, Kızılötesi Arama ve Takip Sistemi, Lazer İkaz Sistemi, Elektro-Optik Dayrektör ve Seyir Sistemleri için tasarım, geliştirme, üretim, tedarik, platforma bütünleştirme, testtecrübe ve bütünleşik lojistik destek faaliyetleri gerçekleştirilecek. Projede Havelsan; Havuzlu Çıkarma Gemisi’nin, ana görev fonksiyonlarıyla çok tehditli ortamda savaşma yeteneğini sağlayan Ağ Destekli Savaş Yönetim Sistemi (ADVENT), Gemi Veri Dağıtım Sistemi, CCTV sistemi, Mesaj İşletim Sistemi, Link-11/16/22 taktik veri link sistemleri ve gemi üzerinde konuşlanabilecek olan milli Amfibi Görev Kuvveti Harekat Merkezi ile Çıkarma Kuvveti Harekat Merkezine ait Komuta Kontrol ve Bilgi Sistemleri’nin (KKBS) tasarım, geliştirme, üretim / tedarik, test-tecrübe ve bütünleşik lojistik faaliyetlerini sağlayacak.
Bırakın. Düşürün. Silin. Dosyalarınızı geri almanıza yardımcı oluyoruz.
Hizmet İçeriği
Müşteri kazanır:
Seçili SV35 Surveillance HDD modellerinde fiyata dahil 3 yıllık Seagate Rescue™ data kurtarma paketi. Surveillance HDD (7. Nesil) 6TB - ST6000VX0011 5TB - ST5000VX0011 4TB - ST4000VX002 3TB - ST3000VX005 2TB - ST2000VX005 1TB - ST1000VX003
SV35 Serisi 3TB - ST3000VX004 2TB - ST2000VX004 1TB - ST1000VX002
• Gönderi bedeli dahil bir (1) laboratuvarda kurtarma işlemi gerçekleştirilir. Asya Pasifik ülkeleri için istisnalar mevcuttur. • Müşterinin kurtarılan datası, yeni bir harici diskle teslim edilir. • Türk müşterilere özel: Diskin gümrükte takılmasından doğacak masraflar Seagate tarafından karşılanır.
Nasıl çalışır?
1
Eğer verinizi kaybederseniz bizi arayın.
2 Cihazınızı bize gönderebilmeniz için size bir kutu yollayacağız.
3 Datanızı kurtarıp harici diskte teslim edeceğiz.
Neden +Rescue data kurtarmalı diskleri almalısınız: • Seagate +Rescue data kurtarma, disk fiyatına dahildir. Datanızı kurtarmanız gerekirse www.seagate.com adresinde ülkeniz için verilmiş olan numarayı arayın veya web sitemiz üzerinden hizmet için başvurunuzu gerçekleştirin. • Kullanıcıların yalnızca %17’si datasını güncel olarak depolar. • Birçok bulut kullanıcısı datasını hala sabit diske kaydetmektedir. Bazı belgeleri buluta kaydetme konusunda kendilerini rahat hissetmemektedirler (finansal veriler, vergi kayıtları, vb.). +Rescue data kurtarma bu müşteriler için mükemmel bir hizmettir.
• Seagate memnuniyet oranı %95’in üzerindedir. • İşlemde başarı oranı %90’dan yüksektir. • Kurtarma, RAID’li diskler için de geçerlidir.
6
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Panasonic, 4x4 cihazları ile atağa kalkıyor Toughbook taşınabilir bilgisayarları ve Toughpad tabletleri ile Ayhan Sevgi kurumlara özel mobil çözümler sunan Panasonic, bu alanda kendine yeni hedefler koydu. 2018 yılında 100. yılını kutlayacak olan Panasonic’in Türkiye’deki ana hedefi bu dönem içinde cirosunu dört katına çıkartmak. Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya, sorularımızı yanıtladı: n Mobil dünyanın gelişimi sizce nasıl bir seyir izliyor? Kesintisiz, mobil çalışmanın gelişen teknoloji ve artan talepler ışığında hayati talepler haline geldiği, enerji ve altyapı sektörlerinin yanı sıra, kamu hizmetleri, acil servisler, perakende, hızlı tüketim, sağlık, lojistik ve güvenlik gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketler adım adım mobil çalışma dünyasına katılıyor. Ancak bu dünyanın en önemli unsuru hiç kuşkusuz mobilite ile zorlu saha koşullarına uygun teknolojileri bir araya getiren cihazlardan oluşuyor. Sahada, fabrikada, şantiyede ve fiziksel şartların zorlu olduğu birçok ortamda söz konusu mobil cihazların tam randımanlı çalışabilmeleri için belirli kriterlere sahip olmaları gerekiyor. Zira söz konusu fiziksel şartlara dayanıklı olmayan cihazlar kurumların mobil çalışma esaslarından tam olarak gerekli verimi alamamasına neden oluyor. Panasonic olarak “dayanıklı” ürünlerimizle bu ihtiyaca olabilecek en iyi şekilde karşılık veriyoruz. Toughbook ve Toughpad markaları altında
2018 yılında 100. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanan Panasonic, zorlu fiziksel şartlara dayanıklı Toughbook ve Toughpad cihazları ile kurumsal mobil çözümler alandaki iddiasını sürdürüyor. topladığımız, fiziksel şartlara dayanıklı tablet ve mobil PC’lerimizle kurumların mobil çalışma anlayışından en yüksek faydayı elde etmelerini sağlıyoruz. Uzun vadede bu segmente ait teknolojilerin öneminin giderek arttığını, üreticilerin de daha fazla bu alana yatırım yaptıklarını göreceğiz. Tüm bu gelişmeler ışığında, bize teknoloji sunan cihazların, mobil yaşam tarzımıza uyum sağlayarak küçüldüğü, daha dayanıklı hale geldiği bir çağı yaşıyoruz. Giyilebilir teknolojilerdeki yükseliş de bunun bir göstergesi. Kişisel tablet ürünlerinin kurumsal taraftaki payının önemli oranda artacağını düşünmemekle birlikte, kurumsal tablet satışlarının hızla yükseleceğine inanıyoruz. n Siz bu kapsamda nasıl bir strateji izliyorsunuz? Faaliyet gösterdiğimiz kurumsal mobil çözümler alanında “kesintisiz mobil çalışma” ilkesine dayanan endüstriyel cihazlar tasarlıyoruz. Toughbook mobil PC ve Toughpad tabletlerimizin konfigürasyonları tamamen kurumsal müşterilerimizin özgün ihtiyaçlarının değerlendirilmesi ile belirleniyor. Ancak bu tarz ürünlere özel ilgi duyan bireysel kullanıcılar da mevcut. Bireysel kullanıcı taleplerini de aynı satış kanalları üzerinden alıyoruz. Kurumlar için barkod okuyucudan GPS’e, seri
porttan RFID okuyucuya kadar birçok farklı konfigürasyonu özgün ihtiyaçlara göre cihazlarımıza yerleştirebiliyoruz. Portföyümüz Intel işlemci teknolojisi ve Microsoft Windows işletim sistemi ile donatılmış bulunuyor. Tablet tarafında Android işlemcili ürünlerimiz de mevcuttur. Toughpad ailesinin bir ürünü olan 4K tabletimizin 2014 yılının başında Türkiye’de satışa çıkardık. Tabletin görselliğin ön planda olduğu sektörlerdeki satış ve pazarlama çalışanlarına yönelik tasarlanan bir standart modelinin yanı sıra başta mühendisler, mimarlar ve tasarımcılar olmak üzere teknik işlere odaklı profesyonellerin 3D modelleme ve CAD uygulamalarına yönelik, ideal bir performans modeli bulunuyor. Toughbook mobil PC’lerimiz modele göre farklı seviyelerde olmak üzere suya, düşmeye, basınçlı titreşime karşı dayanıklı. Ayrıca güneş ışığı altında dahi okunabilir ekranlara sahipler. -20 ile +60 derece ya da –10 ila +50 derece ortalama sıcaklıklarda dahi çalışmayı sürdürebiliyorlar. Böylelikle mobil çalışanlar hem verilerini koruyabiliyor hem de kesintisiz çalışmanın avantajlarından faydalanabiliyorlar. Uzun vadede başta lojistik, , telekomünikasyon, ulaştırma, perakende, üretim, kamu sektörü ve acil servis gibi sektörler olmak üzere, kesintisiz çalışma ihtiyacının bulunduğu tüm alanlarda
Kanal yapısı genişliyor 2015 yılında satış rakamlarını iki katına çıkarmayı ve yüzde 100 oranında büyümeyi hedeflediklerini kaydeden Ali Oktay Ortakaya, kanala yönelik çalışmaları konusunda şu bilgileri verdi: “Geleneksel şirket kültürümüz uzun vadeli planlar yapmaya odaklanıyor. Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler ekibi için de aynı ilke geçerli. 2018’in de dahil olduğu uzun vadeli bir planımız var. 2018’de Panasonic
100. kuruluş yıldönümünü kutlayacak. Bizim de hedefimiz 2018 yılında mevcut ciromuzun 4 katına ulaşmak ve bunu yaparken ekibi deneyimli isimlerle genişletmek olacak. Kanal yapımızı da artan talebe göre genişletmeyi sürdürüyoruz. Artım Bilişim, Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler bölümünün distribütörü oldu. İş birliği kapsamında Artım Bilişim, Toughbook dizüstü bilgisayar
ve Toughpad tabletlerimizin satışını üstlenecek. Artım Bilişim ayrıca, Toughbook ve Toughpad’lerin araç montaj kitleri, masaüstü yerleştirme çözümleri, mobil yazıcılar, taşıma çözümleri, ilave garanti paketleri, profesyonel hizmetler, özel güvenlik, optimize bağlantı çözümleri ve danışmanlık hizmetleri gibi tüm aksesuar ve hizmet portföyünü de müşterilerine sunacak.”
Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya mevcut ve eski teknolojinin yerini, yeni, dayanıklı ve geniş bağlantı seçenekleri sunan Toughbook teknolojisi alacaktır. Toughbook mobil PC’lerin bir diğer avantajı da güvenliktir. Elbette güvenlik dediğimizde düşünmemiz gereken nokta cihazların üzerinde veya cihaz ile merkez arasında bağlantı hattındaki veri güvenliğidir. Bu alanda da adedi pazarda ciddi artan mobil cihaz yönetim yazılımları var. Ancak asıl önemli olan bu güvenliği hangi boyutta sağladığınız ve bunu sağlarken cihazların veya uygulamaların hangi seviyede yönetebildiğinizdir. Bu alanda da ürün grubumuzun hali hazırda var olan ve yeni portföyümüzde yer vereceğimiz çözümlerle kurumsal müşterilerimize danışmanlık sunmaya devam edeceğiz. Panasonic’te, kurumsal ihtiyaçların özgün kaynaklardan geldiğini biliyor, söz konusu özgün ihtiyaçları en iyi şekilde karşılayacak çözümleri tasarlama adına müşterilerimizle “birlikte” çalışıyoruz. Sunduğumuz çözümün kalitesi kadar, çözümün uygulanması ve yönetilmesine de önem veriyoruz. Çözümün müşterinin özgün ihtiyacına doğrudan hitap etmesi önceliğini benimsiyoruz. Bunun için de müşterilerinizin iş süreçlerini anlayıp yaşadıkları ya da yaşayabilecekleri sorunları çözmelerine yardımcı oluyoruz. Bu kapsamda satış öncesi ve sonrası servis ve danışmanlık hizmetlerimizi eksiksiz yerine getiriyoruz.
n Bu ürünlerle ağırlıklı olarak hangi sektörleri hedefliyorsunuz? Emniyet, itfaiye, ambulans gibi “bluelight” endüstrisi olarak anılan sektörlerin yanı sıra, üretim, kamu, sağlık, lojistik, enerji ve denizcilik gibi sektörlerle yoğun bir iş birliği halindeyiz. Mobil yaşam tarzının artık gündelik hayatımıza tamamen yerleşmesiyle birlikte kurumsal yaşam da büyük bir dönüşüm geçirdi. Kurumsal mobil çözümler bu dönemde şirketlere her zamankinden daha önemli katkılar sağlıyor. Mobil çağın sembol ürünleri haline gelen tabletler ve dizüstü bilgisayarlar hem bireysel hem de kurumsal hayatımızın merkezine yerleşmeye başlıyor. İşte ya da özel hayatta kullanım için doğru tableti ve bizim mobil PC dediğimiz dizüstü bilgisayarları seçmek dayanıklılık, zorlu şartlarda çalışma becerisi, esnek kullanım, işlevsellik, değiştirilebilir pil, güvenlik ve uzun kullanım ömrü gibi birçok ayrıntıyı gözden geçirmeyi gerektiriyor. Toughbook ve Toughpad ile “görev-kritik” olarak tanımlanan süreçlere sahip enerji, denizcilik, savunma ve acil servisler gibi sektörlerde sahada çalışmayı çok daha kolay hale getiriyoruz. Teknoloji analiz grubu VDC Research’ün yaptığı bir araştırmaya göre tablet kullanan mobil işgücü üretkenlikte ortalama yüzde 40, müşteri memnuniyeti ve sadakatinde ise ortalama %30 artış sağlıyor. Bu artışın kurumsal ihtiyaçları karşılayabilen dayanıklı ve uzun ömürlü tabletlerle yakalandığını hatırlatalım. Gün ışığına, suya, titreşime ve toza karşı dayanıklılık çözümün sağlayacağı başarıyı doğrudan etkileyebilir. Kurumsal ihtiyaçları karşılayan tabletler yalnızca dayanıklılık değil, barkod okuyucu, NFC, Seri Port, RFID Okuyucu, GPS gibi geniş konfigürasyon seçenekleri, aksesuar, pil ömrü ve güvenlik boyutlarında da kurumları tatmin edebilmelidir. Söz konusu tabletlerin kullanımıyla kesintisiz mobil çalışma avantajından yararlanılabilecek, üretim de buna paralel olarak artacaktır.
8
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
17 - 23 AĞUSTOS 2015
VeriPark, Sitecore ile anlaştı Bankacılık, sigortacılık ve emeklilik projeleri ile küresel alanda dikkatleri üzerine çekmenin yanı sıra birçok siteye altyapı sağlayıcısı olarak destek veren VeriPark, web içerik yönetim sistemlerinin ve e-ticaret altyapılarının yazılım tedarikçilerinden biri olan Sitecore ile Türkiye pazarında iş ortaklığı için anlaştı. Sitecore, kullanıcı deneyimleri yönetimi ve içerik yönetim sistemleri, ERP entegre e-ticaret altyapısı ve dijital müşteri deneyimi yönetimi alanlarında Microsoft’un
küresel iş ortakları arasında yer alıyor. VeriPark Genel Müdürü Aslı Derbent Özkan, iş ortaklaığı anlaşması hakkında şunları söyledi: “VeriPark ilk kurulduğu yıllardan itibaren büyük ölçekli web, e-ticaret ve dijital dönüşüm projelerinin içerisinde olan bir çözüm sağlayıcı ve Türkiye’de ses getiren bir çok web projesine imza atmış bir firma. Sitecore ise Microsoft çözüm ortaklığı eko sisteminde VeriPark gibi küresel çözüm ortaklarından bir tanesi ve içerik yönetim
sistemi alanında Gartner Magic Quadrant’da 1 numara pozisyonunda olan bir firma. Bu iki uzman ve alanlarında uzmanlaşmış firmanın çözüm ortaklığının Türkiye’deki müşterilerimiz için büyük katma değer yaratacağını düşünüyoruz. VeriPark olarak, Sitecore ile birlikte bankaların ve diğer sektörlerin kurumsal içerik yönetimi altyapısını da bu dijital dönüşüm içerisine dahil ederek sadece işlem yapılan portalleri değil tüm web ve mobil dönüşümün tek adresi olmayı hedefliyoruz.”
Proje yönetimi, zirvede buluşacak PMI (Project Management Institute) oluşumunun Türkiye yapılanması olan PMI-TR, her yıl PMSummit markası altında geniş katılımlı Proje Yönetimi Zirvesi düzenliyor. Bu yıl Ankara’da düzenlenecek 9’ncu zirvenin teması ise “Kalkınma ve Proje Yönetimi” (Development of Country and Project Management) olarak belirlendi. Ankara’da 27 Ekim’de gerçekleştirilmesi planlanan zirvede ulaştırma, finans, sağlık, bilişim, savunma, inşaat ve enerji sektörlerinden konuşmacılar farklı başlıklarda sunumlar gerçekleştirecek. Bunun yanı sıra, bilgi teknolojileri proje yönetiminde güncel bir konu olan ‘Agile Scrum’ ve ‘Etkili İletişim’ konularında ana salon oturumlarıyla eş zamanlı workshop oturumları gerçekleştirilecek. Detayların http:// pmiturkey.org/summit/ ankara/ sitesinde yer aldığı, tüm gün sürecek olan zirve, PMP sertifikalı Proje Yöneticileri için 7 PDU değerinde. Etkinlikte ele
alınacak başlıklar ise şöyle sıralanıyor: • Kalkınma Programı ve Sürdürülebilir Büyüme • Paydaş İş Birliği (PPP Projeleri) • Proje Program Portföy Yönetimi • Çevresel, Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Faktörler • İnsan Kaynağı Yönetimi • Proje Başarı HikayeleriÖğrenilmiş Dersler • İletişim ve Problem Yönetimi Türkiye 9’uncu büyük Pazar PMI; küresel bazda ‘proje yönetimi’ alanında standartları belirleyen ve kâr amacı gütmeyen küresel bir kurum. Dünya üzerinde 700 bini aşkın üyesi ve 190 ülkede
260 “Chapter” ile yerel faaliyetlerde bulunan bu yapının Türkiye oluşumu PMI Türkiye “Chapter”ı (PMI TR- www.pmi.org. tr) da proje yönetimi konusunda farkındalık yaratma hedefiyle çalışıyor. PMBOK (Proje Yönetimi Bilgi Birikimi Klavuzu) yerelleştirilmesi ve PMP Sertifikası sınavının Türkçe desteği ile sunulması çalışmalarını yapan PMI TR, yetkin ve yetişmiş ‘proje yöneticilerinin’ artmasını hedefliyor. PMI tarafından ‘dünyanın 9’unci en büyük pazarı’ olarak belirlenen Türkiye’de, proje yönetim pazarında 600’ün üzerinde üyesiyle PMI TR, kamu ve endüstrinin büyük markaları ile proje yönetimi profesyonelleri için merkezi bir görev üstlenmeyi hedefliyor.
VeriPark Genel Müdürü Aslı Derbent Özkan
Kanal satış personelleri ödüllendiriliyor Kanal iş ortaklarının ve satış personelinin performanslarına göre ödüllendirildiği “Cyberoam Sales Bonanza” etkinliği Türkiye’de başlatıldı. “Cyberoam Sales Bonanza”, Cyberoam kanal iş ortaklarının ve satış personelinin gösterdikleri performansa göre ödüllendirilmesini temel alıyor. 30 Eylül 2015 tarihine kadar sürecek etkinlik boyunca Cyberoam iş ortakları ve satış personeli, sattıkları ürünlerin model numarası, satılan ürün sayısı, mevcut güvenlik sistemlerine dair aboneliklerin kapsamı ve mevcut aboneliklerin yenilenmesine bağlı olarak değişen oranlarda ödüllere kavuşacak. Etkinlikten Cyberoam iş ortağı portalına kayıtlı tüm satış personeli yararlanabilecek. Türkiye’nin Cyberoam için son derece önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen Cyberoam Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş, “Cyberoam Sales Bonanza” ile Türkiye’deki iş ortaklarına büyük avantajlar sunmaktan memnuniyet duyduklarını ifade etti. Normalde bu gibi kampanyalarda sadece iş ortağı şirketlerin hedeflendiğini, Cyberoam’un ise bunun ötesine
geçerek iş ortaklarına bağlı satış personelinin de faydalanabileceği bir kampanya kurguladığını söyleyen Aktaş, şu bilgileri paylaştı: “Cyberoam dünyanın her yerinde yüzde 100 kanal yapısı üzerinden müşterilerine ulaşan bir şirket. Bu nedenle işimizin yaygınlaşmasında ve müşterilerimize sunduğumuz desteğin sürekliliğinde kanal iş ortaklarımız ve çalışanları çok önemli bir yere sahip. İş ortaklarımızın müşterilerimizle kurduğu ilişkiler ve onlardan gelen geri bildirimler, yeni nesil çözümlerimizin temelini oluşturan inovasyonların yönünü belirlememize yardımcı oluyor. ‘Cyberoam Sales Bonanza’ üzerinden iş ortaklarımıza ve çalışanlarına sunduğumuz ödüllerle, işimize sundukları katkılar için onlara teşekkür etmenin yanı sıra, şirketlerin daha güvenli bir yapıya kavuşması için gösterdikleri çabalarda motivasyonlarını artırmayı hedefliyoruz.” Kampanya hakkında daha detaylı bilgi almak isteyen Cyberoam iş ortaklarının yerel dağıtıcıyla veya Cyberoam Türkiye ekibiyle temasa geçmesi yeterli.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
17 - 23 AĞUSTOS 2015
9
İş ortakları için destekler yenilendi Fujitsu’nun küresel bazda uyguladığı kanal iş ortağı yapısı SELECT Partner Programı, kanal iş ortaklarının değişen ihtiyaçları ve şirketin kârlı büyüme hedefleri göz önüne alınarak yeniden tasarlandı. Fujitsu, SELECT Partner programının yapısını, eğitim imkânlarını ve avantajlarını, değişen pazar dinamiklerini ve kanal iş ortakları ile yakın işbirliğini dikkate alarak güncelledi. Şu ana dek EMEIA, Asya, Okyanusya ve Kuzey Amerika’da uygulanan SELECT Partner Programı yakında Güney Amerika’da da uygulanmaya başlanacak. EMEIA’da elde edilen başarının ışığında Fujitsu, küresel bazda cironun yüzde 80’ini kanal iş ortakları aracılığıyla yapmayı hedefliyor. Halen dünya çapında 16 bin 200 üyesi olan SELECT Partner Programı iki farklı kademede iş ortaklığı imkanı sunuyor: SELECT Register Partner ve SELECT Expert Partner. Genellikle Fujitsu ürün ve hizmetleri ile ilgili bilgi yatırımının ve şirketle işbirliğinin ilk aşamasında olan SELECT Register Partner’lar, Lifebook ve Stylistic modelleri, PRIMERGY sunucular ve ETERNUS depolama sistemleri gibi ürünlerin satışını gerçekleştiriyor. Fujitsu ile olan işbirliklerini distribütörler aracılığıyla sürdüren SELECT Register Partnerler’ın şirketle temel seviyede bir işbirliği mevcut. Select Register Partner’lar Fujitsu Kanal İş Ortakları portal’ına erişim, satışı destekleyecek kapsamlı kanal destek kitlerine ve ön satışla ilgili bilgilere erişim hakkına da sahip.
berqNET Firewall’un dağıtıcısı Penta oldu Logo Siber Güvenlik ve Ağ Teknolojileri tarafından Türkiye’de geliştirilen güvenlik duvarı (firewall) çözümü berqNET’in distribütörlüğünü Penta Teknoloji üstlendi. Penta Satış Pazarlama Direktörü Necmi Ön, ürün gamını zenginleştirme hedefleri doğrultusunda çalışmalarını
anlattı ve şunları söyledi: “Hedefimiz doğrultusunda bilgi güvenliği alanında birçok markayla yer almak bizim için önemli. Logo Siber Güvenlik ile gerçekleştirdiğimiz iş ortaklığıyla bu alanda konumumuzu genişletmeye devam ediyoruz. Dağıtım alanındaki birikimimiz ve
Bulutta iş; hız ve verimlilik demek Amadeus’un açık kaynaklı yazılım şirketi Red Hat ile birlikte geliştirdiği Amadeus Bulut Hizmetleri, öncelikle turizm ve seyahat sektöründe iş yapış şekillerini değiştiriyor ve bu yeni nesil bulut hizmeti ile operasyonel süreçler sadeleşirken, şirketlerin verimliliği artıyor. Amadeus Bulut Hizmetleri’nin, müşterilere ölçeklendirilebilirlik, çeviklik, verimlilik ve ulaşılabilirliği artırmak gibi avantajlar sunan bulut bazlı bir uygulama platformu olduğunu belirten Amadeus Ar-Ge Bölümü Başkanı Herve Couturier, yeni nesil bulut hizmetlerine her zaman sıcak baktıklarını vurguladı. Teknolojiyi müşterilerin daha yakınına taşımak, farklı iş modellerini uyumlu hale getirebilmek bulut bazlı işletim, dağıtım ve yönetim sistemlerinin avantajlarından yararlanmalarını sağlamak bu yapıda öncelikli hedef. Amadeus Bulut Hizmetleri’nin, operasyonel
Amadeus Ar-Ge Bölümü Başkanı Herve Couturier yaklaşımı basitleştirirken, çoklu veri merkezi özelliği sayesinde dağıtılmış işlemci talebine cevap verebileceği üzerinde duran Couturier, şu detayları paylaştı: “Bulut üzerinde işletim yapmak, otomatik kurtarma sunabilmemizi ve altyapı mikro yönetimini ortadan kaldırabilmeyi sağlıyor. Bu sayede tüm uygulamalarımızın yönetimi daha verimli ve etkin hale gelecek. Bu ürün, servis ve çözümlerinin ‘her zaman açık’ olmalarını sağlayarak çok daha üstün bir cevap verme yeteneği sunacak.”
Logo Siber Güvenlik’in uzman kadrosu ve Ar-Ge tecrübesinin bir araya gelmesiyle başarılı projelere imza atacağımıza inanıyoruz.” Logo Siber Güvenlik Genel Müdürü Dr. Murat Apohan da, berqNET siber güvenlik çözümünün, Logo Yatırım Holding’in
30 yıllık ürün geliştirme tecrübesinden güç alan bir yapı olduğunu belirterek, “Penta ile yaratacağımız sinerji ve sunacağımız hizmetler sayesinde, bayi ve müşterilerimizle beraber büyük başarı yakalayacağımıza olan inancım tam” yorumunu yaptı.
FIT Solutions e-bilet özel entegratörü oldu FIT Solutions, bir süredir hem müşterilerin hem de firmaların dikkatlerini çevirdikleri e-bilet sektöründe Türkiye’nin ilk ve tek özel entegratörü oldu. E-Bilet şimdilik kara, hava ve deniz ulaşımında kullanılıyor. Gelecekte FIT Solution ile futbol müsabakası, müzik festivali gibi spor ve eğlence amaçlı sosyal etkinliklerde kullanılması planlanıyor. e-Bilet çözümü ile kurumlar, biletlerin ikinci nüshasını basılı olarak saklamaya veda ettiler. İlk nüsha ise e-Bilet kullanmak isteyen hem müşteriler hem de kurumlar için ortadan kalkmış oldu. Son kullanıcılar biletlerini istedikleri zaman istedikleri yerden elektronik olarak elde etme ve herhangi bir boş A4 sayfaya bastırarak bilet olarak kullanabilme avantajı yakaladılar. Şirketler eğer isterlerse müşteriye e-Bilet’i QR kod ve NFC gibi teknolojiler vasıtası ile mobil cihazlar
üzerinden görüntüleme ve işleme sokma şansı da verebiliyorlar. Böylece biletleme sistemindeki hem kullanıcı hem de firma tarafındaki kağıt ve baskı masrafları sıfıra inebiliyor. Çözüm ile kağıt halinde basılması ve saklanması hem zahmetli hem de maliyetli olan biletler elektronik ortama taşınarak şirketlere yüzde 70’e varan tasarruf sağlanıyor. Firmalar, biletin ikinci nüshasını basılı olarak saklamak zorunda kalmıyor; dijital olarak saklamaları yeterli oluyor. Müşteri isterse, birinci nüshayı basıp verebiliyor ama basılma zorunluluğu bulunmuyor. Kurumların yaklaşımına ve tüketiciyi yönlendirmesine bağlı olarak, yalnızca ilk nüshalardan bile yüzde 20 civarında maliyet tasarrufu sağlamak mümkün. Ayrıca, güvenlik, hizmet kalitesi ve kullanım kolaylığı artarken, muhasebe süreçleri de daha sorunsuz, masrafsız ve daha hızlı hale geliyor.
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Nebula Bilişim Genel Müdürü Serkan Akcan, ‘güvenlik riski yaşanmasın’ mottosu Sedef Özkan üzerine bir modelleme yaptıklarını kaydederek son dönem çalışmaları hakkında da bilgi verdi. Nebula Bilişim’in 2005 yılında İstanbul’da kurulduğunu söyleyen Serkan Akcan, Türkiye’de bilgi güvenliği sektörünü bir ürün grubu olmaktan çıkartıp yüksek bilgi birikimi, tecrübe ve eksiksiz hizmetlerle doğru güvenlik yapıları sunmak amacında olduklarını kaydetti ve “İstanbul’daki faaliyetlerimizin yanı sıra 2014 yılı mart ayı başında da Ankara Bölge Ofisi’ni kurduk. Geliştirilmiş hizmet ve bakım anlayışını bölgeye taşımak ve bu konuda bölgede gözle görülebilir bir katma değer, farkındalık sağlamak istiyoruz” dedi. Akcan, “Klasik bilişim şirketleri olaya sadece satış bölümüyle bakıyor ve ürün satışından sonra bilgi güvenliği düşünülmüyor. Oysa tam tersine, teknoloji, yatırım yapıldıktan sonra sürekli bakım görmesi gereken ve güncel tehditlere karşı direncinin sorgulanması gereken ürün haline geliyor. Nebula’yı da böyle bir hizmet tipi üretmek için kurduk. Müşteriye ihtiyacına uygun teknolojik yatırım yaptırtırıyoruz ama yatırım yapıldıktan sonra müşterinin bulunduğu sektörün risk seviyesine, personel sayısına ve kaynaklarına göre gözden geçirme çalışması yapıyoruz. Biz bilgi güvenliği kısmında devreye giriyoruz. Ürünün üretilmesi sırasında bilgi güvenliğine yönelik üretim yapmaya çalışıyoruz. Mühendis arkadaşlarımız sonrasında bir
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Bilgi güvenliğinde süreklilik çok önemli Bilgi güvenliği alanında tatbikatlara fazla önem verilmiyor. sorun olmasa bile ziyaretlerine devam ediyor” açıklamasını yaptı. Türkiye’de önleyici faaliyet yapmakta çok geri kalıyoruz Serkan Akcan, bütün çalışmalarında, ‘ihtiyaç olmasın’ yani ‘güvenlik riski yaşanmasın’ üzerine bir modelleme yaptıklarını kaydederek şunları aktardı: “Hizmetlerimizde bu yaklaşımımızdan ötürü kurtarma hizmeti isteyen müşterimize fiyat vermiyoruz. Ticareten fiyat versek para kazanabiliriz ama bu bilgi güvenliği bakımından doğru bir
yaklaşım olmuyor. Müşterimize önce bunu anlatmaya, öğretmeye çalışıyoruz. Diğer yandan 2006 yılında faaliyetini başlattığımız Beyaz Şapka projesiyle üç ayda bir dergi çıkartıyoruz ve 150 binden fazla kopyayı ücretsiz olarak dağıttık. 2007’de yayınına başladığımız Nebula.TV Türkiye’nin ilk güvenlik konulu internet televizyonu oldu. 2012 yılı başı itibarıyla Beyaz Şapka markası altında dergi yayını ve güvenlik internet televizyonu çalışmalarımız birleştirildi. Yine 2006’dan bu yana tüm Nebula Bilişim müşterileri teknik süreçlerini Nebula Yardım Masası aracılığıyla elektronik olarak takip etmekte. 2009 sonundan itibaren teknik süreçlerin yanında satış ve müşteri yönetim süreçlerimiz de ‘nebulaCRM’ uygulamamız aracılığıyla elektronik olarak yürütülmeye başlandı. Entelektüel sermaye kavramı Türkiye’de eskiden yoktu, Türkiye bilgi üretebilen bir ülke değildi. Türkiye çok gelişti ama böyle bir kültürümüz olmadığı için çok problem yaşıyoruz. Dünyada yayınlanan birçok bilgi güvenliği raporunda, Türkiye kötü anlamda her zaman ilk üçte, beşte çıkıyor. Bu raporlarda Türkiye’de mali kaybın diğer ülkelere oranla çok daha yüksek olduğu gözüküyor. Bunun temel sebebi; önleyici faaliyet yapmakta çok geri kalıyoruz.” 10 yıllık süreçte
Nebula Bilişim Genel Müdürü Serkan Akcan hiçbir müşterileriyle problem yaşamamaları konusunda; “Bu, disiplinimizle müşterilerimize güvenlik sağlamakla beraber bilgi güvenliği kültürlerini de yükselttiğimizi gösteren bir şey” diyen Akcan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Müşterilerimize yatırım yaparken zaaflarının nerede olduğunu gösterebilen teknolojiler sunmaya çalışıyoruz. Özellikle Ankara pazarında bizim gördüğümüz en büyük sıkıntı şu; hacim olarak çok ciddi paralar harcanıyor fakat hiçbir strateji bulunmuyor. Alınan ürünün çıktılarına hiç bakılmıyor, halbuki bilgi güvenliğinin önemli bir ayağı bu; çıktıları bizim analiz etmemiz gerekir. İstanbul daha profesyonel bakıyor. Bizim yaptığımız iş, müşteriyi bütçesi oranında siber savaşa hazır hale getirmek, hem dirençli hem hazır halde tutmak. Bilgi güvenliği konusunun önemli konularından birisi tatbikattır. Biz bu tatbikat organizasyonlarını da yapıyoruz.”
‘Bilgi Güvenliği Mobil Uygulaması’ ücretsiz olarak dağıtılıyor Bilgi güvenliğinin çok önemli bir süreç olduğunu vurgulayan Akcan, sürekliliğe herkesin önem göstermesi gerektiğinin altını çizdi ve “Bizimle ilişkisi olsun ya da olmasın, bilgi güvenliği zor bir konu ve sürekli peşinden koştuğumuz ve hiçbir zaman yakalayamayacağımız bir tren. Herkes onun farkında olmalı” ifadesini kullandı. Akcan, son dönem çalışmaları hakkında da şu bilgileri verdi: “Nebula Siber İstihbarat Servisi (N-SIS), Nebula Bilişim tarafından tespit edilen zararlı kaynaklar haricinde başta USOM (www.usom.gov. tr) olmak üzere çeşitli kaynaklardan otomatik beslenen, atakları en hızlı biçimde listeleyen ve desteklenen ürünlere bu bilgileri ileten özgün ve yerel bir hizmet. 8 Ağustos 2015 itibarıyla 14.250’den daha fazla zararlı ‘domain’i barındıran Nebula Siber İstihbarat Servisi ile önleyici ürünler ve analiz ürünleri olarak iki farklı ürün grubuna bütünleştirme sağlıyoruz, ‘Cryptolocker’ türü atakların kaynaklarını takip ediyoruz. Diğer yandan ‘Bilgi Güvenliği Mobil Uygulaması’, BT ve bilgi güvenliği yöneticilerinin bilgi güvenliği dünyasına daha yakın olmalarını sağlamak amacıyla geliştiriliyor ve ücretsiz olarak dağıtılıyor. Uygulamanın içerisinde, ‘Siber İhbar’, ‘Güvenlik Uyarıları’, ‘Güvenlik Bülteni’, ‘Video’, ‘Anket’, ‘Etkinlikler’, ‘Kariyer Fırsatları’ mevcut.”
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Yaklaşık 40 ülkeden 7 binin üzerinde katılımcıya ev sahipliği yapan Sage Bülent Nevres NEW ORLEANS Summit 2015, bu yıl ABD’nin en ilgi çekici şehirlerinden birisi olan New Orleans’ta gerçekleştirildi. Katılımcıların teknolojik yeniliklerden haberdar olmalarını, iş ve ekonomi dünyasının liderlerini izleme ve bunlardan ilham alabilmelerini, inovasyonlarını kendi şirketlerinde uygulayabilmelerini ve Sage’in yeni ürünlerini daha yakından tanıyabilmelerini hedefleyen etkinlik, geçtiğimiz Kasım ayında şirketin CEO’luğuna getirilen Stephen Kelly’nin açılış konuşması ile başladı. KOBİ’lerin dünya ekonomisine çok büyük katkıda bulunduğunu belirten Kelly, “ABD’de 2010 yılından bu yana 12 milyon yeni iş imkanı ortaya çıktı. Bunun yüzde 66’sını KOBİ’lerin yarattığı istihdam oluşturdu. KOBİ’ler ekonominin ardındaki en önemli güçlerden birisi. Onların başarısı bizim başarımız. Bu yüzden ürün ve çözümlerimizi onların istekleri doğrultusunda yeniliyoruz” dedi. Stephen Kelly, konuşmasının ardından ABD Eski Genel Kurmay Başkanı ve Dış İşleri Bakanı General Colin L. Powell ve dünyaca ünlü Alternatif Tıp Uzmanı Dr. Deepak Chopra ile sahnede değişen dünya hakkında kısa bir söyleşi yaptı. İki ünlü isim profesyonel hayatları boyunca karşılaştıkları çeşitli olaylardan bahsederken tecrübelerini Sage Summit katılımcılarıyla paylaştı. Özellikle pozitif düşünce, çalışanlara saygılı olma ve küreselleşen iş dünyası etrafında oluşan sohbette oldukça ilginç örnekler de ortaya çıktı. İnsanların birbirleriyle iyi iletişim kurduğu ve saygılı olduğu durumların hayatı tamamen değiştirdiğinden bahseden Powell, Dış İşleri Bakanlığı garajında çalışanların kendileriyle sohbet eden ve gülümseyen insanlara çok daha iyi park yeri verdiklerini gördükleri tecrübesini de aktardı. Çalışanların sadece yüzde 20’sinin işinden memnun olduğunu, bu yüzdeyi artırmak için yöneticilerin çalışanları ile iyi iletişim kurması ve onları dinlemesi gerektiğini belirten Deepak Chopra, KOBİ’lerin başarılı olmak için çalışanlarına saygı göstermesi ve hak ettikleri değeri vermeleri gerektiğini söyledi. İki gün boyunca süren etkinlikte birçok paralel oturum, eğitimler ve konuşmacılar yer alırken aynı zamanda fuaye
Sage Summit 2015’in odağında KOBİ’ler vardı 27 – 30 Temmuz tarihleri arasında ABD’nin New Orleans şehrinde gerçekleştirilen Sage Summit 2015, KOBİ’lerin dünyasına odaklandı.
Türkiye pazarının önemi artıyor Türkiye pazarına son dönemlerde önem vermeye başlayan ve bu konuda yeni iş ortakları belirleme aşamasında olan Sage Summit 2015’de Sage CEO’su Stephen Kelly ile kısa bir görüşme yapma fırsatı bulduk. Etkinliğin kısa bir değerlendirmesini yapan Kelly, aynı zamanda Türkiye pazarı ile ilgili görüşlerini de aktardı. n Sage Summit 2015 hakkında bilgi verir misiniz, neden buradayız? “Öncelikle Türkiye’den, binlerce kilometre öteden gelip bizi burada yalnız bırakmayan siz gazeteci dostlarımız ve müşterilerimize çok teşekkür ediyorum, sizi burada görmek büyük bir mutluluk. Dünyanın dört bir yanından gelen binlerce kişinin katıldığı Sage Summit çok büyük bir etkinlik ve KOBİ’ler
alanında katılımcılar Sage ve iş ortaklarının ürün ve çözümlerini yakından görme fırsatı yakaladılar. Geçtiğimiz aylarda Türkiye
için çok önemli. Bu etkinlikte müşterilerimiz ve iş ortaklarımızla bir araya geliyoruz. Buraya katılan Küçük ve Orta Ölçekli şirketlerin yetkililerine iş ve ekonomi dünyasının liderlerini izleme ve onlardan ilham alma fırsatı sağlıyoruz. Örneğin dün açılış konuşmasında benimle birlikte sahnede General Colin Powell ve Dr. Deepak Chopra vardı. Katılımcılar onları izleme onlardan ilham alma ve deneyimlerinden yararlanma fırsatı buldular. Ayrıca hem birbirleriyle, hem Sage çalışanlarıyla hem de Sage iş ortaklarıyla konuşma ve fikir alışverişinde bulma imkanı elde ettiler. n Açılış konuşmanızda KOBİ’lerin çok önemli olduğundan bahsettiniz, biraz açar mısınız? KOBİ’ler dünya genelinde baktığımızda ekonomi açısından çok önemliler, ekonomiye güç veriyorlar. Türkiye’de de durum aynı. İş imkanının büyük kısmını KOBİ’ler sağlıyor. ABD için rakam vermek gerekirse son birkaç yıl içerisinde sağlanan 12 milyon kişilik iş imkanının yüzde 60’ını KOBİ’ler sağladı. Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli işletmelere yarattıkları bu iş imkanından
pazarına da giren ve KOBİ’lere odaklı çalışmalarıyla dikkat çeken Sage, Stephen Kelly’nin CEO olmasıyla birlikte büyük bir değişim rüzgarını yakalamış
dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Burada vermek istediğim en önemli mesaj ise şu, biz Sage olarak sizler için buradayız.” n Açılış konuşmasından sonra gerçekleştirdiğiniz panel büyük ilgi gördü. “Colin Powell ve Deepak Chopra ile aynı sahnede oturmak ve konuşmak benim için büyük bir tecrübe ve onur oldu. Bence zamanımızın en önemli liderleri arasında yer alıyorlar. Açılış konuşmasından sonra birçok kişi yanıma gelerek şimdiye kadar en çok ilham aldıkları, en etkileyici panel olduğunu söylediler. Kısacası, herkes için çok heyecan verici, enerji dolu bir panel oldu ve verilen mesajlar çok zekiceydi.“ n Burada duyurduğunuz ürünlerden de bahseder misiniz? Sage olarak biz bir teknoloji şirketiyiz ve teknolojiyi KOBİ’lerle bir araya getiriyoruz. Böylece ortaya bir sihir çıkıyor. Dün Sage 100C, 300C ve Sage Live’i duyurduk. Sage Live, KOBİ dünyasının yeniden şekillenmesini sağlayacak devrimsel bir ürün. Her şey artık sosyal medya, mobil, büyük veri ve bulutla ilgili. Özellikle genç şirket sahipleri, şirketlerinin kontrolünü mobil cihazlara alarak bunlar üzerinden yönetimi gerçekleştirebilecekler. Tüm kontrol mobil cihazlar üzerinden kendilerinde olacak.
gibi gözüküyor. 3 gün boyunca yakından takip ettiğimiz Sage Summit 2015’de gördüğümüz kadarıyla Sage doğru yolda ilerliyor. Açılış konuşmaları
11
esnasında demosu yapılan yeni ürün ve çözümler oldukça umut verici. Yeni ürün ve çözümler geliştirilirken bulut ve mobil teknolojiler ön planda tutulmuş ve geleceğin dijital iş modellerine uygun bir biçimde çözümler oluşturulmuş. Kullanıcılar “rakamları” sadece bilgisayarları, tabletleri ya da akıllı telefonları üzerinden değil akıllı saat gibi giyilebilir teknolojiler üzerinden dahi takip edebilir hale geliyor. Mobil ve bulut tabanlı yeni ürünler duyuruldu Sage Summit 2015’de duyurulan SageX3 Cloud, yerel ortamda kullanılabilen tüm özelliklerin bulut ortamında kullanılabilmesini sağlıyor. Açılış konuşmasında Stephen Kelly’nin de belirttiği gibi şirketler ihtiyaçlarına göre çözümleri kendi bünyesinde, bulut üzerinde ya da her iki şekilde de kullanabilme seçeneğine sahip hale geliyorlar. Sage Live ise Sage’in muhasebe platformunu Salesforce platformuna taşıyor. Çözüm Sage müşterilerinin Salesforce platformunun sağladığı analitik, iş birliği ve mobil özelliklerinin tamamından yararlanabilmelerini sağlıyor. Etkinlikte ayrıca Sage 100c ve 300c ürünleri de duyuruldu. Çeşitli muhasebe araçlarından oluşan ve HTML arayüze sahip yeni yazılımlar kullanıcıların mobil cihazları üzerinden bu araçlara kolayca ulaşabilmelerini ve işbirliği yapabilmelerini sağlıyor. Ürün isimlerinin sonunda yer alan “c” harfi, “connected – bağlı”, “collaboration – işbirliği” ve “customer focused – müşteriye odaklı” olmayı ifade ediyor. Dönüşümün meyveleri alınıyor Sage’in duyurduğu yeni ürün ve çözümler aslında şirketin geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde yaşadığı dönüşümün de açık bir yansıması. Şirket sadece bulut ya da mobil gibi yeni teknolojilere odaklanmakla kalmıyor aynı zamanda KOBİ’lerin dijital dönüşüme ayak uydurabilmelerini ve yeni dünyada başarılı olabilmelerini sağlayacak yeni araçları sağlayan önemli bir teknoloji ortağı haline geliyor. Sage, Türkiye’deki müşterilerine tamamen yerelleştirilmiş, Türkçe dil desteği olan, yönetmelikler ve sertifikalarla uyumlu ürün ve çözümler sunuyor. Burada görüştüğümüz yöneticiler önümüzdeki günlerde Türkiye’deki çalışmaları hızlandıracaklarını ve KOBİ’ler için yeni fırsatlar sağlayacaklarını söylediler.
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Yasak, ceza, engelleme güvenlik sağlamaz
Yazılım girişimcilerine destek
Siber tehditler önemli bir değişim içinde. Teknoser Network ve Güvenlik Çözümleri Müdürü Nizamettin Meral de, BT güvenliği konusunda önemli adımların atıldığını hatırlattı. Bilişim güvenliğini tehdit eden saldırıların iç ve dış şeklinde ikiye ayrıldığını söyleyen Meral, “Ağırlıklı olarak dışarıdan gelen saldırılar dikkat çekse de, içeriden gelen siber saldırılar yüzdesel olarak çok daha fazla. Bu saldırıların çok azı kötü niyetli ve bilinçli olarak yapılıyor. Büyük oranda, kullanıcıların bilinçsizliği, kurumların yetersiz güvenlik politikaları ve altyapı eksikliği bu tür saldırıların önünü açıyor” dedi. İç saldırıların önlenmesinde yasaklama ve engellemelerin beklenen seviyede etkili olmayacağını vurgulayan Meral, “Önemli olan her zaman, her yerden, her cihazla, ama güvenli ve güvenlik politikaları kapsamında izin verilen kaynağa ve noktaya kadar ağ erişimi” yorumunu yaptı. Meral, şirketlere şu önerilerde bulundu: • Bilişim güvenliği ile ilgili plan ve proje üretirken, ağların artık sadece bilgisayarlardan oluşmadığını unutmayın. Tablet ve akıllı telefon gibi her türlü cihaz, her yerden ve her zaman kurumunuzun ağına dahil olabilir.
Tüm dünyada yazılım girişimcilerini destekleyen Microsoft, BizSpark ve BizSpark Plus programlarıyla yazılımcı ekosistemini genişletiyor. Yıllık 250 bin doların altında ciroya sahip ve 5 yıldan küçük yazılım sektörü start-up’larının dahil olabildiği programla, başlangıç aşamasındaki girişimler, maliyet avantajı elde ediyor ve Microsoft mentorluğunda büyüyor. Microsoft Türkiye Yazılım Geliştirme Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç, yazılım sektörü için Türkiye’nin genç nüfusunun iyi bir potansiyel oluşturduğuna ve desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti. Yantaç, “Yazılım girişimcisinin maliyet, teknoloji desteği, pazarlama, pazar gibi birçok konuda desteğe ihtiyacı bulunuyor. Biz destekçi iş ortaklarımızla beraber yazılım girişimcisinin desteklenmesini kurumsal bir programla sürdürüyoruz” dedi. Programa üye şirketlerin Microsoft’un altyapısını ücretsiz kullanarak maliyet avantajı elde etmelerinin yanında yazılımcılar açısından önemli bir avantaj sunduğunu söyleyen Yantaç sözlerine şöyle devam etti: “Microsoft’un
Teknoser Network ve Güvenlik Çözümleri Müdürü Nizamettin Meral • Kullanıcı bilgisayarlarındaki işletim sistemlerini her zaman güncel tutun. • Antivirüs yazılımı kullanın. • 802.1x ve üstü Ağ Erişim Kontrol çözümü kullanın. • Kritik verilerin dışarıya sızmasını önlemek amaçlı Veri Kaybı Engelleme (Data Loss Prevention - DLP) çözümlerinden yararlanın. • E-posta güvenlik ürünleri kullanın. • Ağda sürekli izleme yapan, veri analizi gerçekleştiren ve trafik anormalliklerini raporlayan çözümler kullanın. • Kritik veri ve ağların yazılımsal veya fiziki izolasyonunu sağlayın. • Sistemsel ve ağ verilerini/günlüklerini toparlayıp anlamlı yorumlar üreten yazılımlar kullanın.
Haber Merkezi
Microsoft, BizSpark ve BizSpark programlarıyla, yazılım girişimcilerine Microsoft lisanslarını ücretsiz kullanma imkânı sunuyor.
Cavit Yantaç program kapsamında sunduğu Visual Studio ve Azure ürünlerini yazılımcılar tüm platformlarda kullanabiliyor. Şu anda bini aşkın start-up şirketiyle bu süreçte beraber ilerliyoruz. Yaratıcı fikirlerin desteklenmesiyle sadece girişimcilerin değil tüm sektörün gelişeceğine inanıyoruz.” Küçük girişimcilere destek Yazılım sektöründe, kuluçka dönemindeki girişimcilere katkı
sağlamak amacıyla tasarlanmış küresel bir program olan Microsoft BizSpark ve BizSpark Plus, yaratıcı fikirlere destek sunuyor. Microsoft BizSpark Plus programı kapsamında, artı olarak yıllık 120 bin dolar tutarında bulut platformu Azure’un kullanım hakkını ücretsiz veriyor. BizSpark programı, maksimum beş yaşında olan ve şirketleşmiş girişimcilerin üç yıl boyunca, Microsoft’un uygulama geliştirme platformu olan Visual Studio ve farklı Microsoft teknolojilerini ücretsiz kullanım hakkı sunan Microsoft Software Developer Network (MSDN) üyeliğini kullanmasını sağlıyor. Üç yıl boyunca yıllık cirosu 1 milyon dolara ulaşan şirketler, Microsoft Azure’u kullanma kapasiteleri ve potansiyelleri göz önüne alınarak bir üst destek programı BizSpark Plus’a dahil ediliyor. Bu program bir yıl sürüyor ve şirketler yıllık 120 bin dolarlık ücretsiz Microsoft Azure bulut bilgi işlem platformunu kullanma hakkına sahip oluyor.
İş hayatı artık ‘her yerde’ ve ‘her zaman’ Unify tarafından bin 500 kişinin katılımı ile gerçekleştirilen “Humanising the Enterprise” araştırmasına göre, Y kuşağının yüzde 60’ı iş yerinde kendi cihazlarını kullanıyor. Mesai saatlerindeki esnekliğin çalışanları daha verimli kıldığına dikkat çekilen sonuçlara göre, Y kuşağının yüzde 89’u 09:0018:00 zamanlı çalışmanın verimi artırmaya yönelik katkısı olmadığı kanısında. Bunun yerine, istenilen her yerden ve her an sonuç odaklı çalışılabileceklerini düşünen Y kuşağı, mobil odaklı iş yerlerinde daha mutlu olacaklarını düşünüyor. Kurumları da değiştiriyor Araştırmaya göre, uzaktan çalışanların yüzde 39’u evlerinden daha verimli çalışabildiklerini belirtiyor. Katılımcıların yüzde 40’ı mobil çalıştıklarında kendilerini daha özgür hissettiklerini vurgularken, yüzde 39’u da daha sonuç odaklı çalışmalara imza attıklarını belirtiyor.
Uzaktan çalışma sisteminin, çalışanların hayat kalitesine doğrudan etki ettiğine dikkat çekilen araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 45’i daha fazla uyuyabildiğini, yüzde 35’i daha fazla fiziksel egzersiz yapabildiğini, yüzde 42’si de daha sağlıklı beslendiğini söylüyor. Katılımcıların yüzde 44’ü kendilerini daha pozitif, yüzde 53’ü de daha az stresli olduğunu belirtiyor. Mobiliteyi kurum kültürüne uyarlamayı başaran şirketler, iş süreçlerini daha hızlı ve verimli yönetiyorlar. Çalışanlarının istedikleri cihazlar üzerinden çalışabilmelerine imkân yaratan kurumlar, operasyonel maliyetlerini azaltıp, verimliliklerini artırarak rekabette öne geçiyor. Araştırmada, Y kuşağının yüzde 60’ı işyerinde kendi cihazlarını veya kişisel uygulamaları kullanıyor, yüzde 70’i kullandıkları uygulamaların kurumsal BT politikaları tarafından desteklenmediğini
ifade ediyor. Yüzde 74’ü masaüstü telefonlarının iş yerinde kullanım ömrünün bittiğini düşünürken, yüzde 31’i dokümanlarına her yerden ulaşabilecekleri Dropbox gibi uygulamalar kullanıyor. Mobil çalışma sistemini benimseyen kurumlar, esnek iş yapış şekilleri sayesinde iş ortaklarına daha hızlı hizmet veriyor. Her yerden ve her zaman sonuç odaklı çalışmanın önünü açan mobilite, tümleşik iletişimin sunduğu fırsatlar ile değer kavramını yeniden tanımlıyor. Seyahat ve konaklama maliyetlerini azaltan, ön yatırım ve işletme giderlerinden tasarruf edilmesini sağlayan tümleşik iletişim, farklı mekânlardaki çalışanların eş zamanlı görüşme ve çalışma yapabilmelerini mümkün kılıyor. Toplantıların tümleşik iletişimin sağladığı konforla ofis ortamında yapılması, seyahat masraflarında yüzde 30 oranında tasarrufu da beraberinde getiriyor.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
17 - 23 AĞUSTOS 2015
13
Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde geri sayım İş dünyasında sürdürülebilir iş modellerinin yerleşimi, gelişimi ve yaşam şeklinin yaygınlaştırılması için çalışan Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından bu yıl ikinci kez dağıtılacak Sürdürülebilir İş Ödülleri ve Sürdürülebilir İş Liderleri Ödülleri için başvurular başladı. Türkiye’de diğer kuruluşlara model teşkil edecek projelerini paylaşmak isteyenler yarışmaya 21 Ağustos’a kadar http:// surdurulebilirisodulleri.com/ sitesinden başvurabilecek. TÜTED tarafından da desteklenen ödül için sürdürülebilir iş modelini benimsemiş, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayan küçük, orta ve büyük ölçekli işletmeler başvurabilecek. Kurumlar;
Karbon ve Enerji Yönetimi, Su Yönetimi, Sosyal Etki, Sürdürülebilirlik İletişim, İşbirliği, Tedarik Zinciri Yönetimi, Atık Yönetimi, Çeşitlilik ve Dâhil etme gibi dokuz ödül kategorisinde başvurularını gerçekleştirebilecek. Ödüller kapsamında, sürdürülebilir iş modellerinin gerek kurumlarda gerekse sektörde gelişmesi ve yaygınlaştırılmasında en etkili ve örnek teşkil eden adımları atmış iş liderine
de Sürdürülebilir İş Lideri Ödülleri verilecek. Lider seçimleri de nominasyon esası ile internet üzerinden 1 Mayıs’ta başladı. Sürdürülebilirlik Akademisi, sürdürülebilir gelecek ve kalkınma için iş dünyasında sürdürülebilirlik dönüşümünü hızlandırmada öncü olmak misyonu ile ekonomik, toplumsal ve çevresel sürdürülebilirlik ile ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapmak amacı ile
Sürdürülebilirlik Akademisi, sürdürülebilir gelecek için çalışan ve iş süreçlerine sürdürülebilirliği yerleştiren ve yerleştirmeyi hedefleyen ulusal ve uluslararası kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve devlet işbirliği ile araştırmalar, konferanslar, seminerler, workshoplar, kurumsal eğitim çalışmaları, sosyal sorumluluk projeleri ile danışmanlık ve üniversite gençliğine yönelik bilgilendirme çalışmalarını yürütüyor.
Collaboration
Comparex, Dataserv ile Türkiye pazarında Lisans yönetimi, yazılım tedariği, teknik ürün danışmanlığı ve bulut tabanlı hizmetler konusunda hizmet veren küresel bilişim şirketi Comparex, Dataserv Bilişim Teknolojileri işbirliği ile Türkiye pazarında yerini aldı. Comparex’in Bulgaristan, Kazakistan, Rusya, Sırbistan, Türkiye, Ukrayna’dan sorumlu EVP’si Alexander Kutowski, Türkiye’nin her zaman Comparex’te “istenen bölge” olduğunu vurguladı ve “4 yıl önce başladığımız araştırma ve planlama çalışmalarını takiben burada olmaktan memnunuz” dedi. Microsoft iş ortağı ve yazılım lisans firmalarından olan Comparex, böylece kapsamlı bir Microsoft portföyünün yanında kendi çözümlerinden olan, yazılım lisanslarında tedarik, kullanım ve yazılım yönetiminde uçtan uca, bulut tabanlı çözüm sunan SoftCare’i Türk şirketlerinin kullanımına sunacak. SoftCare ailesinin bir parçası olarak olan Yönetilen Hizmet olarak Yazılım Varlık YönetimiSAM2GO; yazılım envanter, optimizasyon ve denetim risklerinin kararlı ve hassas algılanmasını sağlıyor.
kurulmuş kar amacı gütmeyen bir sosyal girişim olarak çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’de, iş dünyasında sürdürülebilir iş modellerininin yerleşimi, gelişimi ve toplumda sürdürülebilir yaşam şeklinin gelişimi için küresel bir yaklaşımla sürdürülebilirlik çalışmaları yapan Sürdürülebilirlik Akademisi, güçlü sürdürülebilirlik platformları yaratarak bu alanda önderlik yapmayı hedefliyor. Bu kapsamda
Data Center & Cloud
Routing & Switching
Software Defined Networking
Türkiye’nin en iyi Cisco eğitmen kadrosu ile geleceğinize yön verin. Ağ Tasarımı ve Projelendirme
Eğitim ve Danışmanlık
Kurulum ve Destek Hizmetleri www.btegitim.com +90 (212) 274 69 98
14
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Sayısal TV yayınları konusunda uyarı Esat Çıplak, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 01.07.2015 tarih ve 2015/30 sayılı toplantısında RTÜK Karasal Yayın Lisansı ve Sıralama İhalesi Usül ve Esasları Hakkında Yönetmelik Taslağı ile Verici Tesis ve İşletim Şirketi ile Multipleks İşletmecileri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı hakkında şu açıklamayı yaptı: “Taslak, muhalefetime rağmen, Resmi Gazete’de yayınlanmak üzere Başbakanlık’a gönderilmiştir. Söz konusu yönetmeliğin yayınlanmasıyla karasal ortamdan yapılacak televizyon yayıncılığına ilişkin süreç yeniden başlamış olacaktır. Bu durumda karasal sayısal TV yayıncılığının yönetmelikte önerildiği şekilde başlatılmasının doğuracağı olumsuz durumlarla ülkemizin de üyesi olduğu Uluslararası Telekomünikasyon Birliğine(ITU) üye bazı ülkelerde karasal sayısal yayıncılığa geçişe ilişkin bazı değerlendirmeler aşağıda sunulmuştur. Özetle; sayısal yayıncılığa yönetmelikte önerildiği şekliyle DVB-T2 tekniğinde geçilmesi yanlış teknoloji transferi yanında kamu zararına sebep olacak, kullanıcının aleyhine sonuçlar doğuracağı gibi medya sektöründe de geri dönülemez yanlış bir yola girilmesine sebep olacaktır.” Karasal TV yayın izleyicisi için sayısal TV vericilerin kurulması kaynağın heba edilmesi demek Çıplak, “Ülkemizde sayısal karasal TV yayınları sistemleri niye kurulmamalı?” sorusunu gündeme getirerek şunları ifade etti: “Ülkemizdeki kaynakların etkin kullanılması, kaynakların israf edilmemesi, gelişen geniş band mobil teknolojilerin dikkate alınması, uluslararası eğilimler, rekabet ortamının tesisi, hizmetin yaygın ve kaliteli olarak tüketicilere iletilmesi, içerik sağlayıcı yayıncıya maliyetleri azaltma ve ek gelir elde etme bağlamında; ülkemizde UHF karasal TV yayın alanlarının kentlerde yüzde 8-12, kırsal alanda ise yüzde 3’ler civarında olduğu tahmin edilmektedir. (Ülkemizde genç nüfusun yüksek olması bizdeki UHF TV yayınlarının izlenme oranlarının çok
RTÜK Üst Kurulu Üyesi Esat Çıplak, karasal sayısal TV yayıncılığı ihalesine ilişkin 6 Ağustos tarihinde bir açıklama yaptı.
düşük olmasına önemli katkıda bulunmaktadır.) Bu kadar az orandaki karasal TV yayın izleyicisi için sayısal TV vericilerin kurulması ülkemiz için büyük bir kaynağın heba edilmesi anlamına gelecektir. Karasal sayısal TV yayınları teknolojik olarak UHF spektrumunu mobil sistemlere göre 3-4 kat daha az verimlilikte kullanılmasına neden teşkil etmektedir. Bu ise frekans gibi ülkemiz için çok değerli olan kıt kaynakların kötü bir şekilde kullanılması anlamına gelmektedir. Karasal TV yayınlarının izlenme oranları Avrupa’da 2006-2013 yılları arasından yüzde 12 azalmıştır ve bu azalma 2020’li yıllara doğru yüzde 25-30’a ulaşacak gibi gözükmektedir. Sonuç olarak geleneksel TV izleme biçimi inter-aktif TV’ye yönelmiş olup artık sayısal karasal TV yayınlarının hiçbir cazibesi kalmamıştır. Yüksek güçlü sayısal TV verici işletmeciliğinin (özellikle yüksek elektrik masrafları, personel, ulaşım vs) ağır masrafları, gerek Avrupa ve gerek dünyada TV izleyici profilinin hızla değişmesi, bu tür yayınlarda inter-aktivite imkânının olmaması, bu yayınların genelde yaşlı nüfus grubunca izlenmesi karasal yayıncılıktaki sıkıntılar için en önemli etkenler olmuştur.”
Fiber şebekelerin yaygın hale getirilmesi gerekecek “Türkiye bilindiği gibi sayısal yayıncılık uygulamasında oldukça gecikmiştir” diyen Çıplak açıklamasına şu şekilde devam etti: “Yayın sıralama ihalesinin mevcut yasal durumunun bu yıl içinde çözülüp yılın ikinci yarısında eğer sayısal karasal yayın sistemlerinin ihalesi gerçekleştirilebilirse dahi 952 vericinin kurulması en iyi iyimserlikle 3 -3,5 yıldan az bir sürede gerçekleşmeyecektir. Bu ise analog yayınların sonlandırılması (ASO) tarihinin ülkemiz için 2018-2019 yılları olması demektir ki bu tarihten birkaç yıl sonra Avrupa artık (yayın lisanslarının sonlama tarihleri) TV-Mobil yakınsamasına geçmeye başlayacaktır. Biz daha yeni sayısal TV yayınlarına geçmiş iken Batı bu yayınlardan çıkma konusunda yeni çözümleri gündeme getirecektir. Sabit genişbant hizmetlerde iletim hızı, fiber şebekelerin yayılması ya da bakır kablo altyapısı üzerinden genişbant hizmet sunulmasında ADSL2, VDSL2, vektörleme gibi yeni yöntemler ve teknolojiler geliştirildikçe sürekli olarak artmaktadır. Özellikle, uygun terminal ekipmanlar şebekenin iki ucuna kurulduğunda fiber
şebekelerin veri iletim hızı son derece artırılabilmektedir. Örneğin; Güney Kore’de, fiber şebekeler üzerinden 10 GB/sn hızla genişbant internet hizmeti sunulabilir hale gelmiştir. Bu bağlamda yüksek bant genişliği gerektiren, yüksek çözünürlüklü, HD ve hatta 4K, 8K çözünürlüklü ve interaktivite içeren sayısal yayınların sabit genişbant şebekeler üzerinden sunumu her geçen gün artmaktadır. Ülkemizin 2023 hedefleri arasında da her hane ve işyerine en az 100Mbit hızında genişbant internet hizmeti sunulması yer almaktadır. Bu hedefe ulaşmak için fiber şebekelerin yaygın hale getirilmesi gerekecektir. Söz konusu şebekelerin yaygın hale gelmesiyle sabit genişbant üzerinden sunulan yayıncılık hizmetleri ülkemizde de hem nitelik hem de nicelik olarak artacaktır. Genişbant hizmetlerin yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte genişbant şebekeler üzerinden Tivibu, Turkcell TV gibi hizmetler de verilmeye başlanmıştır. Bu hizmetlerin giderek artacağı, IPTV hizmetlerinin yaygınlaşacağı ve karasal yayınlar için bir ikame niteliği kazanacağı değerlendirilmektedir. Bütün bunların ötesinde ülkemizde bu yıl içinde verilmesi planlanan (Ağustos ayında
ihalesi yapılacak) yeni nesil mobil 4, 4,5G ya da LTE, LTE-Advanced, lisanslarıyla mobil operatörlerimiz LTE’nin kendi doğasında bulunan LTE Broadcasting teknolojisine sahip olacaklardır. Hal böyleyken niçin ayrıca karasal sayısal yayıncılık için (952 TV istasyonu, 300 civarı mevcut istasyonlar kullanılacak) toplam 8568 adet verici kurularak yüz milyonlarca ABD $’ı yatırım harcaması yapılsın? Kurulumlarını takiben bu kadar çok sayıda istasyonun işletmesi sırasında harcanacak personel, ulaşım, yakıt, yedek malzeme gibi giderleriyle özellikle elektrik tüketim bedelini de dikkate alacak olursak bu rakamların nerelere ulaşacağını tahmin etmek bile çok zor. Niçin bu kadar büyük miktarlarda ülke kaynakları aynı işlevi sağlayabilecek iki ayrı şebeke için boşuna kullanılsın?” Medya sektörü yeni gelir kaynaklarına kavuşacak Çıplak, sayısal karasal TV yayınları sistemlerinin (DTT) kurulması yerine mobil şebekeler üzerinden hücresel TV (LTE-B) yönteminin seçilmesinin ülkemize getireceği başlıca yararları şöyle sıraladı: “Artık teknoloji, medya sektörünün de temel yönlendiricisidir. • Tekonoloji kullanıcı alışkanlıklarını değiştirmekte, ortaya çıkan yeni ihtiyaçları da teknolojik çözümleri ile karşılamaktadır. • Çağımız medyasının en belirgin özelliği taşınabilir-mobil kullanıma imkân vermesidir. • İnternet protokollü yayıncılık hem kaliteyi hem de sürdürülebilir bir izleme ortamını mümkün kılmaktadır. • Medya sektörü yeni gelir kaynaklarına kavuşacak: Yakın gelecekte önerdiğimiz şekliyle sayısal yayına geçilmesi durumunda medya sektöründeki ekonomik kaynak sorunu çözülmüş olacak, içerik sağlayıcı yayıncı yeni mecralardan da yapılacak yayın içeriği için ek gelirler elde edecektir. Ülke ekonomisi yanında medyaya ve kullanıcılara milyonlarca dolara mal olacak bu teknolojik gelişme aynı zamanda milli servetimiz olan kıt kaynak frekans spektrum varlığımızı da gereksiz yere işgal edeceğinden acilen bu yoldan dönülmesi hususunda yetkilileri ve medya paydaşlarını da duyarlı olmaya davet ediyorum.”
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Handan Aybars Küresel eğilimler Türkiye’de yakından izleniyor. Bu süreçte BT karmaşasını azaltmada konsolidasyon yoluna gidebiliyor, danışmanlık desteği alıyorlar. “Türkiye’de özellikle sanallaştırma, uygulama, masaüstü sanallaştırma ile mobilite tarafında gideceğimiz çok yer var” yorumunu yapan Citrix Türkiye Ülke Müdürü Altan Cengiztekin, 1,5 yıllık yurtdışı görevinin ardından yılbaşında Türkiye’ye döndü. Citrix’in tüm ürün portföyü ile ilgilenen, kanal ve iş ortakları tarafına odaklanan, bir süre önce de Türkiye operasyonlarının tüm sorumluluğunu üstlenen Cengiztekin, Azerbaycan’ın da Türkiye operasyonu içinde yer aldığını, ancak ülkede BT farkındalığı Türkiye ile kıyasladığında düşük olduğu için odak noktasının Türkiye olduğunu vurguladı. Önümüzdeki yıl Azerbaycan’a da daha fazla yönelecekleri bilgisini veren Cengiztekin, projelerini ve stratejilerini anlattı. n Türkiye pazarı nasıl bir konuma sahip? Küresel olarak Avrupa’daki 5 bölgeden bir tanesi, diğer bölgeler içine dağıldı, bölgeler de Orta Avrupa, Batı Avrupa ve Ortadoğu-Afrika olarak yenilendi. Türkiye, Ortadoğu- Afrika bölgesine bağlandı. Bu yapılanmada öne çıkan ülkeler ise Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Türkiye. 2014 yılını iyi kapadık ve pazardan daha fazla, yüzde 30’a yakın büyüdük. Bu yılın ikinci yarısında kendi iç organizasyonumuzda, ekosistemimizde hedeflediğimiz adımları attıkça, yine çift haneli büyümek istiyoruz. n Bilişimde nasıl bir değişim var? İlk etapta sanallaştırma kavramı, kurumların kendi altyapılarını daha verimli kullanmaları anlamına geliyordu. Buluttan hizmet alınmaya başladığı zamansa, esneklik avantajı geliyor. Bir diğer değişim, tüketici pazarının BT pazarında hakimiyetinin artması. O kadar çok cihaz kolay biçimde insanların kullanımına sunuldu ki, tüm çalışanlar işyerlerinde bunu bekliyor, kurumsal ortama
İhtiyaca uygun çözüm ve doğru kurgu devri Citrix’teki yeniden yapılanma ile bölgesinde öne çıkan üç pazardan biri olan Türkiye, ekosisteminde hedeflediği yatırımlarla yine iki haneli büyüme rakamlarına ulaşmayı hedefliyor.
Citrix Türkiye Ülke Müdürü Altan Cengiztekin
kendi cihazını getiriyor. Bu da kurumların BT birimi için zorluk. Kurumların bir BT dönüşüm sürecini yaşaması gerek. BT birimlerinin ise yol haritasını çizmesi önemli. Bu yüzden farklı bir kavram gelişti ‘on demand IT’ başlığında ve Citrix de bu kavrama odaklanıyor. Paket çözüm mantığı bitti. Artık ihtiyaca uygun çözümleri biraraya getirip doğru kurgulamanız gerek. Eskiden bunu daha büyük ölçekli kurumlar kullanabilirken, bugün KOBİ ölçeğindeki şirketler de bu hizmetleri, büyük altyapı yatırımları yapmadan hayata geçirebiliyorlar bulut bilişimle.
dediğimiz iş ortaklarımıza belli yatırımlar yaparak, onlara belli sertifikalara sahip olup, belli müşteri referansları yapma zorunluluğu koyarak, o çözümle ilgili satış sonrası gerekli hizmetleri en üst seviyede verebilecek seviyeye geldikten sonra farklı teknolojilerde ‘Citrix Specialist Partner’ unvanını veriyoruz. Bu da müşteriler nezdinde güven oluşturuyor. n Türkiye pazarında kaç iş ortağı var? 50 civarında iş ortağımız var. Önceliğimiz ise mevcutları uzmanlık alanlarına göre ayırmak. İkinci önceliğimiz ise daha büyük ölçekli iş ortaklarını sayısal olarak geliştirmek. Bazı küresel iş ortaklarımız Türkiye’de de faaliyet gösteriyor. Bunlarla bağlarımızı artıracağız. Sonuçta onlar daha geniş kapsamlı bir çözümle ve dış kaynak hizmeti olarak sunum yapabiliyorlar. Orada da Citrix’i ana çözüm kalemlerinden biri haline getirmek istiyoruz.
“Kurumsalda 10’a hazırız” Windows 10 hayatımızda yerini aldı ve hem lisanslı hem lisanssız versiyonları için ücretsiz güncelleme imkanı sunuyor. Bu başta kurumsal müşterileri ve onların kurumsal lisanslarını ilgilendirmiyor gibi görünse de, kurumsal kaynaklara erişimine izin verilen kullanıcılar, kendi Windows versiyonlarını yükselttiği anda kurum olarak bazı zorluklar yaşanması Altan Cengiztekin’e göre, şaşırtıcı olmayacak. Cengiztekin, şu
15
detayları paylaştı: “Belli bir sürede testlerinizi yapıp tüm uygulamaları hazır hale getirip, ondan sonra bunu açmak isteyebilirsiniz. Ama bu esnada Windows versiyonlarını yükselten kullanıcılar, tam verimle faydalanamayacak. Çözümümüz XenApp ise kurumlara hızlı bir çözüm sunuyor. Güncellenmiş mobil cihazlar kurumsal verilere ulaşmak istediğinde veya uygulamalara sorun yaşamamaları için Citrix
n Pazarda stratejiniz nasıl şekilleniyor? Türkiye’de ikisi Ankara’da olmak üzere 8 kişilik kadroya sahibiz ve kadromuz artacak. Bazı projelerde Anadolu’daki diğer şehirlere de destek veriyoruz. Amacımız hızlı biçimde bu ileri teknolojileri kurumlara göstermekten bir adım öteye geçip, sağladıkları net faydaları göstermek. Tüm bu çalışmaları güçlü bir iş ortağı ekosistemi ile yapmak da önemli. Finans ve telekom, üretim sektörlerinde varız. Bunlara sağlık, eğitim sektörlerini dahil edeceğiz. Sonuçta mobilite, her sektörü potansiyel müşteri haline getiriyor. Üç distribütörümüz
Receiver’ı yükledikleri anda, kurum uygulamalarını sanallaştırmışsa sorun yaşamadan eski versiyonla uyumlu biçimde kullanıma başlıyorlar. AppDNA olarak adlandırdığımız uygulama, kurumun bu tarz geçişlerde uygulamalarını analiz edip uyumluluğunu ortaya çıkartıyor, kuruma bir öngörü sunuyor. Bunu Windows 10 için de yaptık. Yakın dönemde bu ürün grubuyla ilgili ciddi talep bekliyoruz.”
var. İş ortağı ağını geliştiren bu distribütörler, çözümlerimizi katma değerli hale getiriyor. Çok farklı çözümlerimiz olduğu için bunları optimize etmeye de çalışıyoruz. n Nasıl? İşbirliği yaptığımız distribütörler ve iş ortaklarını farklı alanlara odakladık. Müşterilerimizin belli ihtiyaçlarını gidermelerini sağlamaya çalışıyor, iş ortaklarını uzmanlıklarına göre gruplandırıyoruz. Bu, yılın başında Citrix Summit’te ‘uzmanlık programı’ adı altında duyurulan küresel karardı. ‘Solution advisor’
n Türkiye pazarında büyümede öne çıkan hangi başlıklar var? Xen tarafında büyüyeceğiz. Hem sanallaştırma tarafı hem de kurumların tüm uygulama ve verilerini kontrolü ve esnek biçimde tüm kullanıcılarına ağ ve cihaz bağımsız olarak sunabilmesi avantaj olsa da, güvenliğin her zamankinden fazla göz önünde bulundurulmasını gerektiriyor. Kurumsal anlamda, bu nedenle kişisel cihazları rahatlıkla kullanamıyoruz. XenMobile yeni ve şirketin kontrolünde bir yapı olduğu gibi, sektörde ilk. Bu uygulamayı, şirketin kontrolünde bir mobil cihaza sunabiliyoruz. Bu cihazda kurumsal uygulamayı ilgilendiren hiçbir veri durmuyor, cihaz kaybolduğunda içindeki tüm veriler sıfırlanıyor. Kişi işten ayrıldığında, iş uygulamasına erişimi hemen kapatılıyor. Kişi kurumun verdiği değil, kendi mobil cihazını kullanmayı tercih ettiğinde bu uygulama iki taraf için de özgürlüğü, kontrolü ve güvenliği sağlıyor. Citrix çözümleri bu tabloda tüm tarafların beklentisini karşılıyor. Citrix’in ürün geliştirme stratejisinin altında yatan da bu. Yani işlerinin fiziksel mekan veya belli donanımlara bağlı olmadığı bir dünya.
16
BThaber
GÖRÜŞ
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Yeni tasarım araçları ile depremlerde can ve mal kaybının önüne geçmek mümkün *Murat Tüzüm İnsanlığın başından beri dünyanın her yerinde yaşamı tehdit eden doğal afetlerin başında, yıkıcı etkisiyle depremler geliyor. Deprem kuşağında bulunan ülkemizde de son 100 yılda büyüklüğü 6 ve üzerinde gerçekleşen 60’a yakın depremde 82 bine yakın kişi hayatını kaybetti. Deprem gerçeğiyle en acı biçimde yüzleştiğimiz olay, 17 Ağustos 1999’da yaşadığımız, insanları uykuda yakalayan korkunç İzmit depremi oldu. Bu depremde resmi rakamlara göre 18 bine yakın vatandaşımızı kaybettik. Resmi olmayan rakamlar ve iddialar, bu rakamın çok daha üzerindeydi. 17 Ağustos depreminden bu yana uzmanlar, Marmara Bölgesi’nde 30 yıl içinde en az 7,2 şiddetinde bir deprem beklendiği uyarısında bulunuyor ve böyle bir durumda 30 bin kişinin yaşamını kaybedebileceğini vurguluyor. 450 – 500 bin gibi bundan çok daha yüksek tahminlerde bulunan uzmanlar da bulunuyor. Oysa 17 Ağustos depreminin 16. yıldönümünde, ülkemizin deprem gerçeğine hazırlıklı olup olmadığı ve gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı, hala en çok tartıştığımız konular arasında yer alıyor. Başta deprem olmak üzere, doğal afetlerin ne zaman ve nerede gerçekleşeceğini öngörmek mümkün değilse de, gelişen teknoloji sayesinde doğal afetlerin insan hayatı üzerindeki etkilerini ve felaketten etkilenen bölgedeki ekonomik zararı en aza indirmek artık elimizde. Depremin yanı sıra sel, tsunami, kasırga gibi birçok doğal afet nedeniyle yaşanan yıkımların temelinde; tasarım süreçlerindeki öngörü eksikliği yatıyor. Bina ve yapılar en başında tayfun, deprem, sel gibi doğal felaketlerin etkilerine dayanacak şekilde tasarlanmadıkları için zarar görüyor ya da yıkılıyor. Oysa günümüz teknolojileri; doğal bir afet vurması halinde insan, mülk ve iş kaybını korumak için şehirlere ve diğer
17 Ağustos depreminin 16. yıldönümünde, ülkemizin deprem gerçeğine hazırlıklı olup olmadığı ve gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı, hala en çok tartıştığımız konular arasında yer alıyor.
kamu kurumlarına proaktif önlemler almakta yardımcı oluyor. Bugün Autodesk ve benzer teknoloji şirketleri tarafından sunulan tasarım teknolojileri devletlere, şehir planlamacılarına ve mühendislere inşa edilen ya da edilecek çevrenin bir kriz ortamında davranış biçimine dair bilgi ve geri bildirimler, mimari ve coğrafi verilerle mühendislik verilerini birlikte kullanma ve daha iyi öngörü yapma olanağı, hayati ve maddi zararı engellemek ve en aza indirgemek için proaktif bir metot sunuyor. Depreme karşı dayanıklı ve uzun ömürlü yapılar inşa etmenin yolu, “Yapı Bilgi Modellemesi” ya da kısaca BIM (Building Information Modelling) adı verilen yaklaşımdan geçiyor. BIM, 3 boyutlu parametrik ve nesne tabanlı modeller kullanarak, bir yapının yaşam döngüsü boyunca projeye ait birbiriyle uyumlu, koordineli ve ilişkili her tür bilginin yaratılması ve kullanılması süreci anlamına geliyor. Bu yaklaşım, projenin
tüm ana süreçlerinde etkin olarak kullanılabilen sistem, işveren, tasarımcı, müşavir, yüklenici, alt yüklenici ve tedarikçiler arasındaki bilgi alışverişinin kalite ve hızını artırarak en uygun ve güvenli yapıların hayata geçirilmesini sağlıyor. Büyük ölçekte bakıldığında, şehir çapında sanal 3D modeller yaratılması; yerel ve merkezi yönetimlere, danışmanlara ve kamuoyuna bir felaket anında restorasyon çabalarını nasıl ve nerelerde önceliklendirmek gerektiğini anlama konusunda yardımcı oluyor. Böylece onarımlar mümkün olan en hızlı şekilde yapılabiliyor. Bu; özellikle zarar gören, yaşamın ve işin devam etmesi için her zaman ayakta ve çalışır durumda olması gereken kamu binaları ve ağlarının zarar görmesi halinde büyük önem taşıyor. Bu model sayesinde felaketten zarar gören şehrin gelecekte daha güçlü olacak şekilde etkin planlaması da mümkün oluyor. Tasarım araçları, daha önce inşa edilmiş bina,
yol, köprü gibi çevrenin ve planlanan yapıların ciddi felaket senaryolarında nasıl tepki vereceğini ve ne kadar dayanabileceğini görselleştirmeye ve simüle etmeye yönelik sismik simülasyon yetenekleri sunuyor; yaşanan afetin yaratacağı etkiyi simüle ediyor. Veri açısından zengin, mühendislik açısından kusursuz modellere dayanan gerçekçi görselleştirmeler; karmaşık teknik raporlar ve dağınık verilerin yeterince yansıtamadığı deprem ya da sel gibi felaketleri herkesin anlamasını sağlıyor. Böylece mühendisler daha sağlam tasarım ve malzemelerle olası afetlere daha iyi dayanması için mevcut yapıları nasıl yenileyebileceklerini ya da yeni yapıları nasıl planlayıp yaratacaklarını görebiliyor, geçmişte yaşanmış gerçek bir depremde bir yapının nasıl tepki vermiş olabileceğini belirleyip yeni tasarımları planlayabiliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Japonya
Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) tarafından, 4 farklı senaryo depremi esas alınarak gerçekleştirilen “Afet Önleme Azaltma Temel Planı” çalışmasına göre İstanbul’da beklenen olası deprem; 70-90 bin ölü, 120 – 130 bini ağır olmak üzere 500 binin üzerinde yaralı, 500 - 600 bin evsiz aile ve yaklaşık 40 milyar ABD doları maddi kayba sebep olacak. İnsan hayatı ve ekonomi dikkate alındığında, ülkemizi doğal afetlere hazırlayacak bu teknolojik araç ve girişimler için yapılacak yatırım, toplumsal güvence ve güvenliği sağlamanın en önemli yollarından biri. Öngörülen korkunç kayıpların yaşanmaması için toplumsal bilincin artması, devlet, özel sektör, mimar ve mühendislerin günümüzün gelişmiş tasarım araçlarıyla yapabileceklerinin bilincine varmaları ve bu araçların kullanımına geçiş için daha proaktif olmaları gerekiyor. *Autodesk Türkiye Ülke Lideri
17 BThaber
DOSYA
Bulutta Yeni Yaklaşımlar
17 - 23 AĞUSTOS 2015 www.bthaber.com
Devrim daha yeni başlıyor Handan Aybars
Bilişim dünyasında bulut kavramı, yeni bir dönemin de başlangıcı oldu. Bulut bilişim başlığında büyüme döneminin henüz başında olunduğu ise tüm sektör temsilcilerinin ortak fikri. Bireyselde gelişen, sonra kurumsala geçen bu teknolojinin,
değişik başlıklarla, farklı ihtiyaçlara sunacağı çözümlerle iş hayatı tüm sektörlerde tepeden tırnağa değişiyor, değişecek. Ama sektör temsilcilerinin hemfikir olduğu bir diğer konu da burada ortaya çıkıyor. Yani sektörel bu değişime, güvenliğin
ve düzenlemelerin, hukuki kavramların da uyum sağlaması gerekli. AB ülkeleri ve ABD bu konuda hem genel hem sektörel adımlar atıyorlar, ama kapsamın genişlemesi gerektiği aşikar. Türkiye’de de sektörel düzenlemelerin yapılması, büyük
ölçekli şirketlerden KOBİ’lere bulut bilişim yayılımının da hızlanmasında etkili olacak. Böylece teknolojide danışmanlığın katma değeri, ihtiyaca göre bilişim yatırımı yapmanın avantajı, bu yatırımın hızlı geri dönüşü ile mutlu olmanın zamanı.
18
DOSYA
BThaber
Bulutta Yeni Yaklaşımlar
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Teletek Bulut Mimarı Şükrü Seçe
Destek ve regülasyon yeterli seviyede değil Bulut bilişim Türkiye’de her geçen gün daha iyiye doğru gidiyor. Ancak düşük bağlantı hızları bulutun önünde engel oluşturmaya devam ediyor. Firmalar bulutu tercih etmeden önce, ofislerinin bulunduğu bölgelerde fiber erişim olup olmadığını araştırıyor, yüksek bağlantı hızlarının maliyetlerini hesaplamaya çalışıyorlar. Yüksek hızda erişim bulunan bölgelerde ise bulut servislerinden yararlanan firma sayısı daha hızlı artıyor. Bunun yanında KOBİ’ler, özellikle web tabanlı CRM, ERP benzeri uygulamalarını ADSL erişimiyle kullanıp deneyimlerini arttırıyorlar. Küçük ve orta ölçekli firmalarda bulut servislerine geçiş daha
hızlı olabiliyor. Danışmanlık hizmetleri her konuda olduğu gibi bulut tarafında da önemli. Bulut hizmetlerini kullanacak olan firmalar paket servislere daha sıcak bakıyor. Paket servisleri açıklamak gerekirse; uygulamanın barınacağı sunucu kaynakları, işletim sistemi ve veri tabanı lisanslamaları, yedekleme, SSL VPN, izleme araçları, anti virüs, kaynak kullanım raporları gibi bulut servislerinin hepsini içeren paketler firmalar tarafından daha çok tercih ediliyor. Ülkemiz henüz IaaS gelişimini tamamlamadı. Ancak en çok tercih edilen servislerden biri IaaS. Servis sağlayıcı tarafında müşteri bağlılığını
arttırabilmek için SaaS tarafına daha fazla eğilmemiz, ‘hosted’ olarak tanımlanan hizmetleri arttırmamız gerekiyor. Bunun için ülkemizdeki yazılımcılara ve yatırımcılara daha çok görev düşüyor. Biz müşterilerimiz için test süreçleri planlıyoruz, diyoruz ki ‘uygulamanızı bir süre bizim üzerimizde çalıştırın, memnun kalırsanız devam edersiniz’. Bu yaklaşım müşterilerimize güven veriyor. Diğer türlü, henüz tecrübe etmedikleri ortamlara girmek kullanıcıyı tedirgin edebiliyor. Ülkemizde birçok konuda olduğu gibi bulut tarafında da destek ve regülasyon yeterli seviyede değil.
Bizim ülkemizde bizim kullanıcılarımıza hizmet veren uygulamaların çoğunluğu yurtdışından yayınlanıyor. Bu durumun en büyük nedeni; gelişmiş ülkelere nazaran ülkemizdeki internet erişim bedellerinin yüksek olması ve İnternet Değişim Noktası (IDN) (Internet Exchange Point) bulunmaması. Ayrıca sadece internet servis sağlayıcılar arasındaki bağlantılardan oluşan TNAP (Türkiye Network Altyapı Platformu) yapısının yetersiz kalması, bu yapıya Türk Telekom ve TTNET’in katılmaması da en büyük etkenlerden biri. Bahsettiğimiz bu sıkıntılar giderildiğinde, bulut servisleri çok daha hızlı gelişecek.
Şirketler, danışmalık desteğinin öneminin farkında
SAP Türkiye Satış Destek Direktörü Uygulamalar ve Endüstriler Direktörü Özgür Odabaşı
Bu geleceğe inanıyoruz Bulut yatırımları çok hızlı yatırım geri dönüşü sağlıyor. Donanımsal bakım, onarım, yazılımsal güncelleme gibi masraf kalemlerini kurumsal bütçelerden çıkarıyor. Özellikle veriye anında, her yerden ulaşmayı mümkün kılan ve kullanıcı deneyimini geliştiren doğasıyla kurumlar için bulut, bir cazibe odağı olarak öne çıkıyor. Bu faydalara ulaşmak için kurumlar BT organizasyonlarını nasıl optimize edecekleri konusunda çalışmaya başlamış durumdalar. BT departmanları daha küçük olan KOBİ’ler bu konuda daha avantajlılar ve bulut bilişime daha hızlı geçiyorlar. Kurumsal müşterilerde ise bu geçişin nasıl olacağı ile ilgili biz SAP olarak BTS (İş Dönüşüm Hizmetleri) başlığı altında hizmetler sunuyoruz. Bulut bilişim başlığı altında sunduğumuz hizmetlerin doğru anlaşılması için sunduğumuz faydayı, nasıl rekabetçilik ve tasarruf avantajı sağladığımızı anlatmaya odaklanıyoruz. Kurumların veya özel sektörde faaliyet gösteren şirketlerin başlıca sorunları arasında karmaşıklık ön sıralarda. Karmaşık iş süreçlerinin bulutta sadeleşmesi ve mobil cihazlardan basitçe yürütülebilmesi
kurumlara katma değer sağlıyor. Biz de bu geleceğe inanıyor ve yatırım yapıyoruz. Diğer yandan, mobilite lokasyon tabanlı servisler, büyük veri analizi ve makineler arası iletişim (M2M) gibi gelişmekte olan teknolojiler, bulutun geleceğinde daha çok söz sahibi olacak. Bulut bilişim, şirketlerin veri saklama ihtiyacını karşılayacak yegâne güç. Bulut, kurumların değerli bir sermayesi, verilerin güvenle saklandığı ve kurumların ihtiyacını karşılayan bilgiye dönüştüğü bir barınak olacak. Diğer sektörler bulut çözümler ile kârlılığını ve verimliliğini artırırken finans ve telekom sektörlerinin geride kalması mümkün değil. Bu sektörlerde bulut kullanımında yasal sınırlamalar mevcut ancak bu sınırlamaların neyi kısıtladığı ve niye kısıtladığının muallak olduğu konular var. Temasa geçtiğimiz kurumların bulut bilişim konusunda istekli olduğunu ve nasıl yapabileceklerine ilişkin ilgili kurumlardan görüş aldıklarını görüyoruz. Talepler doğrultusunda, önümüzdeki iki sene içinde gerekli sektörlerde düzenlemeler yapılmasını öngörüyoruz.
Ülkemizdeki BT yöneticilerinin önemli bir bölümü, hem güvenlik hem de yönetilebilirlik açısından verinin kendi veri merkezinde tutulması gerektiğini düşünüyor. Ancak, güvenlik konusu daha önce karşılaşılmış bazı problemler dışında bugün gelişen güvenlik çözümleriyle artık bir problem olmaktan çıktı. Yeni nesil proaktif güvenlik çözümleri bulut bilişimle tam uyumlu çalışıyor. Yönetilebilirlik konusunda ise, özellikle bulut üzerinde kaynak artırıp azaltmak, gereksinimlere göre sistemi yeniden şekillendirmek çok daha hızlı olmakta. Coğrafik dağıtık altyapı kullanan bir bulut sağlayıcıyla sistemlerinize olan isteklerin artması durumunda siz farkına varmadan sağlayıcı bu istekleri doğru bir şekilde yönetiyor olacak. Bu da anlık öğrenci kaydı, dönemsel veri sorgulama gibi istekler için atıl yatırım yapmanızı önler. Dahası, bulut yapıları, bazı şirketler için hantallaşmış işlerini geliştirmede ve BT alanında karşılaşılan bazı sorunları çözmede önemli bir rol oynamakta. BT alanında atılacak her adım, yapılacak her yatırım için danışmanlık hizmeti almak önemli. Şirketler de artık bunun farkında. Zira, BT yatırımları şirketler için sadece bugünün rekabet ortamında öne geçmek için değil, şirketi geleceğe taşımak için atılan stratejik bir adım durumunda. 2020 yılında 50 milyar, 2030 yılında ise 500 milyar nesnenin internete bağlı olmasının öngörüldüğü bir zamandayız. Her şeyin internetinin (IoE) yakın bir gelecekte şirketleri ve iş yapış şekillerini değiştirmesi bekleniyor. Bu değişimin başrolünde ise bulut ve yazılım tanımlı çözümler olacak. Ve ne yazık ki bu değişim ve
BT Eğitim Teknik Grup Müdürü Ediz Burak Kırım dönüşümden kaçış yok. Küçük boyutlu bir BT mimarisinin dahi gittikçe karmaşıklaştığı bu dönemde, CIO’ların en önemli beklentisi ağ, depolama, bilgi işlem, ağ servisleri, uygulamalar ve güvenlik gibi BT’nin tüm bileşenlerini tek bir dinamik halinde yönetmek. Yeni nesil uygulama ihtiyaçları düşünülerek yaratılmış bir veri merkezi ve bulut çözümünü olan ACI (Application Centric Infrastructure - Uygulama Merkezli Altyapı) çözümü, en basit anlatımla otomasyon, politika yönetimi (Policy Management), güvenlik ve network izleme operasyonlarında kolaylık ve verimlilik sağlıyor. Cisco ACI, ortalama yüzde 30 operasyon maliyeti tasarrufu sağlamasıyla da gündemden uzun bir süre düşmeyecek.
AltaVault ile statükoya meydan okuyun! ®
Günümüzün iş dünyasında geleneksel yedekleme yavaş, riskli, pahalı ve karmaşıktır. Buna rağmen şirketler veri kayıplarını minimum seviyeye düşürmeyi ve verileri hızlı bir şekilde kurtarmayı amaçlar. BT, geleneksel yedekleme ve geri yükleme stratejilerini kullanarak bu talebi karşılayamaz. Bu nedenle yedekleme stratejilerinin değişmesi gerekiyor. Burada, NetApp’ın® üstün çözümü AltaVault® yardıma koşuyor. AltaVault® çözümleri ve hizmetleri, kurumların yedekleme stratejilerine yaptıkları mevcut yatırımları koruyarak bulut ekonomisinden yararlanmalarına yardımcı olur. Bu gelişmiş çözüm ile kurumlar kendi altyapısının yanı sıra bulut altyapısını da kullanarak esnek yedekleme ortamına sahip olur. AltaVault® çözümleri, bulut-tabanlı depolama pazarındaki diğer tüm rakiplerinin çözümlerinden altı kattan fazla yeniden ölçeklenebilir. Bu da kurumların daha fazla kritik öneme sahip veriyi daha az maliyetle depolayabileceği ve ihtiyaç duyulduğunda bu verileri daha hızlı geri yükleyebileceği anlamına gelir.
Riskler ve karmaşıklık da artıyor
En Yüksek İki Risk
Teknolojiye Güven
%43
İşletme Karmaşıklığı
%42
Yedeklemedepolama stratejilerinin değişmesi gerekiyor. Bulut tabanlı size yardım edebilir. Şu faydaları bir düşünün:
Bulut tabanlı veri depolama kazandırır
Verimliliği Artırır, Maliyetleri Düşürür
Maliyetleri indirir
Şirketler, veri yedekleme ve kurtarma süreçlerini yönetirken büyük zorluklar ile karşılaşıyor Geleneksel dahili veri depolama ve kurtarma çözümleri günümüz iş dünyasının ihtiyaçlarını karşılayamaz. Neden mi?
Bazı bulut tabanlı araçlar ile veri kümelerini 30 kat azaltabilirsiniz
Riskleri düşürür
Tape yedeklemesine kıyasla verilerinizin geri yüklemesini 32 kata kadar hızlandırabilirsiniz
Günümüzün geleneksel depolama çözümlerinin üç büyük eksiği:
Aşırı pahalı
Sonuç: Yüzbinlerce dolar tasarruf edersiniz
Çok yavaş ve karmaşık
Sonuç: Veri geri yükleme süresini kısaltır, ticari hedeflere daha kolay ulaşırsınız
Karmaşıklığı azaltır
Verilerinizi harici bulut sistemine göndererek tape medyaları fiziksel olarak taşımak ve yönetmek zorunda kalmazsınız. Ayrıca ikinci bir yedekleme aracına da ihtiyaç duymazsınız.
Sonuç: BT çalışanları stratejik çalışmalara daha fazla zaman ayırabilir
Çok riskli
NetApp AltaVault ®
Bu durum, BT yöneticileri için de önemli bir sorun
Bu yöneticilerin gelecek 12 ay içerisindeki önceliklerine bir bakın:
Bilişim Güvenliği için Adımlar Atmak
Veri Yedekleme ve Kurtarma Süreçlerini İyileştirmek
Daha Fazla Bilgi İçin
www.NetApp.com/AltaVault
Veri Büyümesini Yönetmek
®
dahili depolama çözümlerine kıyasla toplam sahip olma maliyetlerini
(TCO) %90’a
kadar azaltan bulut tabanlı tek depolama çözümüdür
Kurulumu ve yönetimi kolaydır
Verilerin kurtarılabilirliğini sağlamlaştırır
Bulut içerisindeki verilerin güvenliğini ve esnekliğini aynı anda sağlar
Önde gelen bütün depolama ve arşivleme yazılımları ile uyumludur
20
DOSYA
BThaber
Bulutta Yeni Yaklaşımlar
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Bir sonraki adım ‘yazılım tanımlı depolama’ olacak Türkiye’nin son dönemlerdeki büyüme atılımı kendisini bulut sistemlerinde de hissettiriyor. Büyümenin getirdiği artan veri trafiği, depolama kapasitelerinin daha da genişletilmesi yönünde şirketlerin talebini gündeme getiriyor. Burada doğal olarak bulut çözümleri devreye giriyor. Şirketler veri depolama konusunda bulut sisteminin yararlarını her geçen gün daha fazla anlıyor. NetApp da bu çerçevede Türkiye’deki yatırımını büyütmeye devam ediyor. Bu amaçla kurumların hizmete ayırdıkları zamanı artırırken, riskleri minimum seviyeye çeken FlexPod, birinci sınıf performansı ile endüstrinin en iyi veri yönetimini tek bir çözümde bir araya getiren All Flash FAS (AFF) serisi ve melez bulut yedekleme için etkili ekonomi, hız ve güvenlik getiren AltaVault gibi çözümler sunuyoruz. BT altyapıları konusunda danışmanlık
desteğinin çeşitlendirilmesinin, şirketler için olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Bu tarz yaklaşımlar uzmanlaşmayı getirdiği gibi, şirketleri ihtiyaçları olmayan danışmanlık hizmetlerini almak zorunda da bırakmıyor. Yazılım Tanımlı Depolama’nın (SDS - Software-defined storage) sanallaştırma ve bulut mimarisinin evrim sürecindeki bir sonraki adım olacağını düşünüyoruz. Her geçen gün Yazılım Tanımlı Veri Merkezi vizyonu daha fazla benimseniyor ve altyapı bileşenlerinin gelişimi, şirketler için daha anlaşılır hale geliyor. Bu nedenle yeni dönemde politika bazlı yazılımın, geleneksel altyapı bileşenlerinin önüne geçeceğini düşünüyoruz. Ağ ve depolama denetim birimlerinin sanal sürümlerinin daha fazla yaygınlaşacağını ve en değerli sanal bileşenlerin mevcut fiziksel ağlar ve
depolama sistemleriyle pürüzsüz bir şekilde entegre olabilen bileşenler olacağını öngörüyoruz. Özellikle bulut teknolojilerinde servis sağlama hizmetleri için devletin yeni mevzuatlar oluşturması ve güvenlik, verinin kimin sahipliğinde olacağı gibi konuların hızlıca netleştirilmesi gerekiyor. Durum değerlendirmesini daha geniş bir perspektiften ele almamız gerekirse de, artık Türkiye’de de yapmamız gereken, gelecekte BT’yi şirketlere veya kamu kurumlarına göre düzenlemek değil, BT’nin ve yeni teknolojilerin kurumları yönlendirmesine izin vermek olmalı. Teknolojinin ekonomik bir kalkınma aracı olabilmesi için kamu kurumlarından üniversitelere kadar işbirliği halinde çalışmalı, yasal düzenlemelerden özel eğitim olanaklarına kadar geleceğe dönük adımlar atmalıyız.
NetApp Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı
VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler
Proline Satış Direktörü Bilginç Işık
Herşeyin temeli yazılım olacak
Süreci hızlandıracak unsurlar belli
ABD veya Kuzey Hindistan ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin bu yolculuğa yeni başladığını söyleyebiliriz. Fakat Afrika veya Asya’da bu alanda Türkiye’nin gerisinde kalmış çok sayıda ülke var. Bazı Afrika, Ortadoğu ve Arap ülkeleri ise bilgisayar kullanımını bir kuşak boyunca tamamen gözden çıkarıp doğrudan mobile sıçrayış yaptılar ve güçlü bir pazar oluşturdular. Türkiye’de bu alanda dinamik bir pazar var. Bulut bilişim Türkiye’de firmaların yapısına en uygun çözümlerden biri. Finans ve telekom sektörleri, özel bulut konusunda ciddi mesafe kat etmiş durumda. KOBİ’ler giderek artan şekilde bulut servislerini kullanmaya başlıyor. Kamu kurumlarında ise kendi bulut altyapılarını kurma konusunda planlar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin bulut bilişimin faydasını anlamış ve bulut bilişimden yararlanmaya başlamış durumda olduğunu söyleyebilirim. Biz bulutu hizmet yönünden ele alıyoruz. Kimse elektrik şirketinin prize elektriği nasıl ulaştırdığını umursamıyor. Hizmetin nasıl tedarik edildiği de bizi ilgilendirmiyor. Hizmete her yerden erişebiliyor olmak; her prizden aynı
şekilde hizmet almak… Asıl hizmet budur. Bu nedenle işletmelerin bulutu bu açıdan bir kez daha düşünmeleri ve bu alanda işin ehlinden profesyonel danışmanlık desteği almaları gerekiyor. Son zamanlarda işletmelerin değer yaratma biçimleri de değişim göstermeye başladı. Artık yazılım ve veri konusunda değer yaratma şekli, gerçek varlıklardan daha likit varlıklara dönüşüyor. Bu dönüşüm sürecinde BT, çevikliğini artırmak için bulut ve mobil teknolojilerini benimsiyor. Bunu yaparken BT’nin şirket bünyesindeki ve dışındaki bulut ve mobil platformlarla sağlanacak uyum konusunda hassas ve dikkatli olması gerekiyor. Bunları yaparken, güvenlik ve uyumluluk gereksinimlerini de göz ardı etmeden doğru şekilde yönetebilmesi gerekiyor. Biz buluta geçiş sürecinde yazılım ve veriyi işletmelerin merkezine koyarak yeni bir BT modeli geliştirmelerine yardımcı oluyoruz. Ağır işleyen ve değişime açık olmayan donanımlara bel bağlamak yerine, iş süreçlerinin merkezine yazılım tanımlı sistemleri yerleştirmeliler çünkü geleceğin teknolojileri ve işleri bunlar olacak.
Türkiye’de kurumların teknolojiyi iş süreçlerine dahil etme ve bulut bilişim çözümlerini kullanma konularında istekli olduklarını gözlemliyoruz. Bulut bilişim uygulamalarının sürdürülebilir büyüme ve rekabet gücü açısından barındırdığı avantajlar düşünüldüğünde bu gelişme daha iyi anlaşılabilir. Veri güvenliği konusundaki endişelerin giderilmesiyle birlikte her geçen gün daha çok şirketin, süreçlerini büyük oranda bulut teknolojileri üzerinde yürütmeyi benimseyeceğini düşünmekteyiz. Proline olarak özel bulut çözümlerinde kamu ve finans sektörü öncelikli olarak hizmet sektörüne yönelik çalışmalarımıza ağırlık vermiş durumdayız. Özellikle bu sektörlerde özel bulut çözümlerinin diğer sektörlere nazaran daha çok önem taşıdığı kanaatindeyiz. Öncelikle bulut bilişim hizmetlerini sınıflandırmak için kullanılan Paas, IaaS ve SaaS kavramlarına yatırım yapmayı hedefleyen şirketlerin bunları önceliklendirmesi ve planlaması büyük önem arz ediyor. Örneğin IaaS tarafında Amazon ve Rack Space gibi firmalar ciddi anlamda yol kat etmiş durumdadır. Bu alanda yerel firmaların donanım tarafında kendi ürünlerini üretme şansları olmadığından dışarıdan aldıkları ürünlerle hazırladıkları ortamları müşterilerine sunmaktalar. Ancak SaaS tarafının oldukça gelişmeye açık olduğunu görüyoruz. Burada sektörel anlamda yazılacak yeni yazılımlar ya da var olan uygulamaların bulut üzerinden SaaS
mantığına dönüştürülerek şirketlerin kullanımına sunulması önemli ölçüde katma değer sağlayacak. İşte tam burada, şirketlere sunulacak uygun maliyetli IaaS ortamları ve bu ortamlar üzerinde çalışacak niş yazılımlar (SaaS) firmaları farklılaştıracak. Bu platformun yararını müşterilere anlatmanın en etkin yolu; mevcut ortamdaki yıllık maliyetleri donanım, bakım, destek, enerji, iklimlendirme ve yazılım gideri olarak alt alta yazmak, sonrasında ise bulut tarafına geçmeleri durumunda ne kadar maliyet tasarrufu elde edeceklerini göstermek. Müşterilerin veri güvenliği tarafındaki olumsuz düşüncelerini değiştirme gerekliliği de önem taşımakta. BDDK ve BTK gibi kurumların yaptığı düzenlemeler sayesinde iş dünyasında yükselen bilinç ve bilgi düzeyi, güvenlik çözümlerinin iş dünyasının vazgeçilmez bir bileşeni olmasını sağlamıştır. Bununla beraber, bu birikimin yeterince olgunlaşmamış olması, önemli eksiklik ve aksaklıkların da ortaya çıkmasına, planlama ve değerlendirmelerin yeterli ve gerekli seviyede yapılamamasına neden olmaktadır. Özellikle önde gelen küresel şirketlerin Türkiye’ye gelmesi ile kurumların regülasyonlar konusunda daha hızlı bir şekilde esneklik göstereceği kanaatindeyiz. Özellikle veri güvenlik sorunlarının ortadan kalkacağının ve bulut platformunun maliyet, verimlilik, çeviklik anlamında firmaların gelecekte olmazsa olmazı haline geleceğinin anlaşılıyor olması bu süreci hızlandıracak.
22
DOSYA
BThaber
Bulutta Yeni Yaklaşımlar
17 - 23 AĞUSTOS 2015
6Kare Satıştan Sorumlu Yönetici Ortağı Veysel Karslı
Yeni fikirlerin üretimine destek sunan bir yapı Türkiye’de bulut bilişimi, Avrupa ya da Amerika kadar olmasa da yeni yeni konuşulan ancak hızlı genişleyen bir pazar. Farkındalık arttıkça da bu pazar genişlemeye devam edecek. Ölçek bazında baktığımızda ise; büyük ölçekli şirketler bulut bilişimi yerine on premise çözümleri tercih ediyorlar. Burada en büyük sebeplerden biri bünyelerinde güçlü bir BT takımı olması. Güçlü bir BT takımına sahip olmayan küçük ölçekli şirketler ise uygulamalarını bulut ortamında geliştiriyorlar. Bulut ortamında geliştirilen iş süreçleri ile donanımdan ve iş gücünden tasarruf
edilerek iş sürekliliği sağlanıyor. On –premise çözümlerde genelde danışmanlık desteği alınırken bulut kullanımına kullanıcılar kendi deneyimlerini göz önünde bulundurarak bir danışmanlık hizmeti almayı tercih etmiyorlar. Zaten hayatımızın her alanında maillerde, sosyal medya hesaplarımızda farkında olmadan bulut bilişiminden yararlandığımız için kullanıcılar zorlanmıyorlar. Bulut bilişimi ile IT için ayrılan finansmandan tasarruf ettiğimizi söylemiştik. Donanım masrafları ve işgücünden tasarrufun yanı sıra ayrıca danışmanlık masraflarından
da tasarruf edilmiş oluyor. PaaS ve SaaS çözümleri gün geçtikçe kullanım kolaylığının yanısıra kullanıcıların kendi başlarına özelleştirme yapmasına izin vererek yeni fikirler üretmesine destek oluyor. Örneğin “if than do that” tipi aracı çözümler yerini daha gelişmiş ihtiyaçları karşılayan süreç tabanlı çözümlere bırakıyor. Bilgi sistemlerini genel olarak 1960’lardaki çantamızda taşıdığımız defter gibi kayıt ortamlarına benzetebiliriz. Bilgi sistemlerini daha akıllı hale getiren süreç yönetimine doğru evrilmesi için son kullanıcılara
kullanım kolaylığı ile birlikte özelleştirme imkanları sağlayan bir strateji ile ilerlemek gerektiğini düşünüyoruz. Sektör bazında düzenlemelere baktığımızda devletin uyguladığı regülasyon yerli sağlayıcılar açısından olumlu karşılanıyor. Yabancı sağlayıcılar, yerel ihtiyaçlara yönelik çalışmalar yapamadığı için küresel bir rekabet ortamı oluşamıyor. Küresel firmaların, yerel ihtiyaçlara cevap vermesi ve küresel bazda bir rekabet ortamının oluşması ile daha inovatif adımlar atılabilir.
Oracle ECEMEA Bölgesi Bulut Hizmetleri Satış Danışmanlığı Müdürü Emrah Uysal
Asseco SEE Yeni Ürünler Yöneticisi Osman Özdemir
Danışmanlık ve bulut pazarı büyüyor
Konfigürasyon yönetimi gibi teknolojiler bulut bilişimle sunulacak
Bulut, artık ev kullanıcısından kurumsal kullanıcıya kadar hayatımızın içinde. Bulut bilişim sayesinde “küçük kaynakla başla ve istediğin zaman bu kaynağı anlık olarak arttır ve azalt” gibi teknolojik yeniliklerden yararlanılabiliyor. Böylece kurumlar sadece kullandığı kadarını ödüyor. Bugün bulut bilişime perakende sektörü ile küçük ve orta ölçekli firmalar başta olmak üzere kamu kuruluşları ve kurumsal şirketlerden ciddi anlamda talep geliyor. Şirketler ilk başlarda bulut teknolojisine sıcak bakmıyordu. Güvenlik, hız ve erişim gibi konularda ciddi endişeleri vardı. Zamanla bulut bilişimin güvenilir bir platform olduğu algısı kurumlarda oturduğundan itibaren ve dünyada ve ülkemizde bulut temelli uygulamaların artması sayesinde danışmanlık anlamında ciddi bir pazar ortaya çıktı diyebiliriz. Ülkemizde bir önceki yıla göre danışmanlık ve bulut pazarının ciddi bir ivme yakaladığını görebiliyoruz. Her geçen gün yenilikçi bulut bilişim hizmetleri sağlayıcıları ve iş ortakları pazardaki yerlerini alıyor. Bu trendin hızlı bir şekilde devam edeceğini tahmin ediyoruz. Bulut bilişimin yaygınlaşması aslında SaaS ile başladı diyebiliriz. Kurumlar kendi geliştirdikleri uygulamaların da bulut üzerinden kullanılabilirliğini istediği için PaaS ve IaaS gibi kavramlar da ortaya çıktı. PaaS yani platform hizmetleri sayesinde bir uygulama sunucusunu bir veritabanı teknolojisini, bir iş zekası platformunu buluttan kiralama modeliyle istediğiniz kapasitede alabiliyorsunuz. Böylece aslında lisans ve altyapı ilk yatırım maliyetini kiralamış oluyorsunuz. IaaS modelinde ise size bir altyapı hizmeti sunuluyor ve siz altyapıyı kiralamış oluyorsunuz. Bu altyapıyı kullanarak sahip olduğunuz lisanslı uygulamaları bu altyapıya kurabiliyorsunuz. Ülkemizde son 2 yıldır özellikle PaaS hizmetlerinin
ciddi bir ivme yakaladığı görülüyor. Kurumların halihazırda kendi veri merkezlerinde kullandığı veritabanı, Java, iş zekası, doküman paylaşımı, yedekleme gibi Oracle teknolojilerini bulut üzerinden verebiliyoruz ve bunu artık “hybrid cloud” dediğimiz bir teknoloji ile sağlıyoruz. Ülkemizde son zamanlarda kullanımı yaygın olan bütünleşik sistemler dediğimiz “Exadata” ve “Big Data” platformlarını da bulut üzerinden sunabiliyoruz. Kurum istediği kapasitede bir “exadata” makinasını bulut üzerinden kiralayarak kullanabiliyor. Bulut üzerinden sağlanan bu hizmetler ürünün en üst sürümünden veriliyor. Böylece kurum ürün ile ilgili yenilikleri herkesten önce yakalamış oluyor. Bulut sağlayıcıları bulut temelli sistemleri kurumlara tanıtmak için demo, workshop, eğitimler düzenliyor. Kurumlar da, bulut hafızası oluştuktan sonra kendilerine özel bir çalışma yapılıp yapılmayacağını öğrenmek istiyorlar. Ne gibi maliyet ve peformans avantajı olduğunu gördükten sonra uygulamalarını rahatlıkla buluta taşıyabiliyorlar. Bulut bilişim sektör bazında görülen değişiklikleri yakalamak için büyük bir fırsat. Yapılan bu değişikliklere karşı tek bir yerden hızlıca adapte olunabiliyor. Zaten bugün şirketlerin neyi bulutta kullanacakları, neyi kullanmayacakları konusunda önlerinde seçenekleri var. Şirkete ait gizli finans bilgileri, müşterileri ile ilgili bilgiler, kredi kartı bilgileri, ticari sırlar, çalışan bilgileri bunlar arasında sayılabilir. Şirket isterse bu bilgileri şirket dışına çıkarmayıp “hyrbrid” bulut teknolojisi ile bulut hizmetleriyle entegre ederek kullanması mümkün. Ek olarak, uzaklık ve performans endişelerine karşı taleplere göre yeni lokasyonlarda bulut veri merkezi açılabiliyor. Kurumun hangi lokasyondaki bulut veri merkezini kullanacağı kendi tercihine bırakılıyor.
Bulut bilişimin avantajlarından biri şirketlerin ana işlerine odaklanmasına ve kullanıcı deneyimine daha fazla kaynak ayırmalarına fırsat yaratması. Özellikle ülkemizde itici sektörler olan finans ve telekom sektörlerine ait yasal düzenlemeler ve kurallar bulut bilişimin en azından küresel ölçekte denetim fonksiyonları bir eşiği aşana kadar milli/yerel olmasını zorunlu kılmakta. Denetim ve güvenliğe ait kural ve uluslararası uyumun ilerleyişi Türkiye’deki bulut bilişimi küresel bulut bilişim ile daha sıkı bir araya getirecek. Kişisel ve kurumsal bilgi gizliliği ve mahremiyet, bulut bilişimin ilerleyişindeki en büyük endişe kaynağı ve ulusal/uluslararası seviyede hızla teknolojik ve yasal olarak tam güvence altına alınması gerekli. Popüler tanımlarla PaaS, SaaS, IaaS aslında neyi, ne kadar buluttan kullanmak istediğimizi seçtikten sonra, iş modeline uygun teknoloji/çözüm katmanını
tanımlara bağlı kalmadan genel olarak değerlendirirsek, normalde Türkiye’de yaygın olarak uygulanmayan örneğin ‘DevOPS’ gibi yaklaşımların sunulan tecrübe, hizmet, çözüm ailesi ile gerçeğe dönüşmesi çok daha mümkün olmakta. Beklentim; gerektirdiği tecrübe uzmanlık nedeniyle şimdiye kadar yaygın olarak kullanılamayan konfigürasyon yönetimi gibi teknolojilerin bulut bilişimle birlikte sunulması. Şimdiye kadar uzmanlık ve tecrübe eksikliğiyle yaygınlaşamayan ‘security automation’, ‘collaboration’, ‘release management’ gibi hizmetlerin daha yaygın kullanılır hale gelmesi. Tüm bu çalışmaların en büyük destekçisi ise güncel uygulama performans yaklaşımlarının bulut bilişimi ve melez uygulamaları destekler hale gelmesi ve bu sayede mevcut uygulamaların buluta ciddi hizmet sorunları olmadan geçebilmesi olacak.
Unify Türkiye Ülke Müdürü Erda Tütüncüoğlu
Dönüşüme ayak uyduran kazanır Bulut bilişim hizmetlerinin, KOBİ’lerden başlayarak bütün kurum ve kuruluşlara doğrudan olumlu etkiler sağladığını düşünüyoruz. Günümüzde hızlı ve kesintisiz iletişimin sağlanması, firmalar için çok önemli. Her geçen gün değişik uygulamalar ile karşı karşıya kalıyoruz. Dönüşüme ayak uyduramayan kurumlar, iş süreçlerinde sekteye uğruyorlar. Yeni teknolojilere geçişte yaşanılan aksamalar, kurumların iş dünyasında atıl kalmalarına neden
oluyor. İşte bütün bu kayıpların önüne geçilebilmesi açısından, değişen dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek ve yeni teknolojileri iş süreçlerine katmak elzem duruma geldi. Biz de dünyanın en büyük iletişim yazılımları ve servisleri sunan şirketlerinden biri olarak; farklı networkleri, cihazları ve uygulamaları kullanımı kolay tek bir çatı altında birleştirip, iş birimlerinin zengin ve anlamlı bir iletişim deneyimi yaşamasını sağlıyoruz.
Ofis giderlerinize ortak oluyoruz.
Evet, yanlış duymadınız. Ofisinizin BT harcamalarının büyük kısmını oluşturan, fiziksel sunucular, web altyapısı, e-posta yönetimi, yedekleme, barındırma, güvenlik ve soğutma giderlerinizin hepsine birden ortak oluyoruz. Teletek’in güçlü altyapısı ve cazip fiyat teklifleri ile sunduğu bulut bilişim ve destek çözümlerine geçiş yaparak %90’a varan tasarruf imkanı elde etmek için hemen bize ulaşın, siz de kazanın.
0 216 576 21 21 www.teletek.net.tr
24
DOSYA
BThaber
Bulutta Yeni Yaklaşımlar
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Formalis Genel Müdürü Tamer Gülce
Bilişim dünyasında yaşanan tam bir evrim Bulut bilişim geniş bir kavram. Farklı sektörlerde farklı algılanabiliyor. Sunucuları başka bir veri merkezinde bulundurmak da bulut bilişim olarak görülüyor, kurum içi intranet uygulamaları da. Hatta lisans bedeli aylık kiralar şeklinde ödenen on-premise çözümlere de özel bulut dendiğini duyduk. Belki en yaygın tanımı şu şekilde verebiliriz: Kurumlar, sunucu ve servislerin nerede olduğunu bilmiyorlarsa, aldıkları hizmeti buluttan alıyorlardır. Formalis olarak 2010’dan bu yana SaaS (hizmet olarak yazılım) modeli ile bulut bilişim alanında faaliyet gösteriyoruz. SaaS uygulamalarımız B2B uygulamalar. Kurumlara yönetici hesabı veriyoruz, onlar da sahip oldukları kullanıcı kadar lisansı istedikleri yetki ile kullanabiliyorlar, aylık kullanıcı başına bir lisans bedeli ödüyorlar. SaaS modelinde, multi-tenant mimaride bir uygulama ile gerçekleştirilen tipik örnek. Formalis olarak bu süreçte farkındalığın nasıl değiştiğini gözlememe fırsatımız oldu. Kurumlar için ilk soru işareti regülasyonlar değil, güvenlikti. Kimi kurumlarda haklı bir tedirginlik söz konusuydu. Verilerim bulutta güvende mi? Bizim için en güçlü retorik, müşteri adaylarına, “verileriniz bizde, kendi bünyenizde olduğundan daha güvenli”
mesajını vermekti. Bunu ulusal ve uluslararası birçok standarda uyarak ve sertifikasyonlarımızı tamamlayıp her yıl eksiksiz yenileyerek sağlayabildik. Bilişim dünyasında yaşanan bir evrim. Öyle hızlı bir evrim ki, kimi zaman devrimle karıştırmak mümkün. Ama evrimdir. Aşama aşama ilerler. Kurumların bulut bilişime geçişleri de evrimsel bir süreç. Çünkü BT birçok kurumda temel unsurlardan. BT’niz çalışmaz ise faaliyetleriniz duruyor. Ancak bulut bilişimin SaaS çözümleri alanında bu süreç daha hızlı ve daha az maliyetle gerçekleşebiliyor. Müşterilerimize verdiğimiz tavsiye şu: Süreçlerinizi biliyorsanız, danışmana, ana firmaya, partnere hatta kendi BT’nize de ihtiyacınız olmaz. Uygulamalarınızı kendiniz uyarlayın ve kullanın. Gerektiğinde de kendiniz değiştirin. 100’e yakın müşterimiz, uygulamalarındaki en küçük değişiklikler için dahi BT’ye gitmek zorunda değiller artık. Böylece uygulamaları hep yeni, hep güncel kalıyor. Küçük parametre değişiklikleri değil, iş akışları, arayüzler, veri yapıları değişiklikleri, yani süreçlerini kendileri geliştirebiliyorlar. SaaS uygulamamızı bu mimari de geliştirdik. Sektörde deneyimliyseniz, yani dinazorlaştıysanız, sürekli balonlar
şişirildiğini sonra da balonların patladığını görürsünüz. Sanki yepyeni bir buluşmuş, devrimmiş gibi anlatılır kimi yenilikler. Meğer hep hata yapmışız denir. İnananalar olur, yatırım yaparlar ama içi boştur. Kanımca kimi bulut uygulamaları da bu şekilde. Sadece sevimli, sadece alıp 15 dakikada kullanmaya başlanıyor diye çok popüler olan uygulamalar var. Bulut SaaS çözümlerini doğru değerlendirmek çok önemli. Formalis olarak bizim için inovasyon; bulut teknolojisinde kurumlara çeviklik sağlamak. B2B çözümlerimizle müşterimize yüksek katma değer sağlıyoruz. Müşterilerimizin müşterileriyle ilişkilerini yönetmelerinde onlara kolaylık sağlamayı hedefliyor ve başarıyoruz. Bir uygulamanın sadece sevimli olması yetmez, kurumsal düzeyde işe yaraması da gerekir. Ülkemizde bankacılığı ve dolaylı olarak genel finans dünyasını düzenleyen en önemli kurum BDDK. Finans kurumları BDDK’nın regülasyonlarına uymak zorundalar. BDDK’nın regülasyonları gereği, bankacılıkta SaaS çözümlerinin yolu kapanmıştır. Banka müşterilerimiz ürünlerimizi on-premise satın alıyorlar. Sigorta ve diğer finansal kurumlar da benzer şekilde hareket ediyorlar. SaaS çözümlerinde uluslararası settifikasyon; kurumsal müşterilerin veri güvenliği konusundaki hassasiyetleri için
çok kritik. ABD ve kimi Avrupa ülkeleri bunu fark ederek, bu sertifikasyonlar konusunda ülkelerinin firmalarına yardımcı oluyorlar. Kriterleri ve denetleme sistemlerini geliştiriyorlar. Dünyada B2B SaaS çözümlerinin neden sadece ABD’den çıktığını veya başka ülkelerden de çıksa neden ABD’ye taşındığını tahmin edebilirsiniz. Biz de bu sertifikasyonların önemini gördük ve BTK’ya e-posta ile başvurup, Türkiye’nin bu konuda adım atabileceğiniz, hatta Avrupa’da da rol oynayabileceğini ilettik. Uzunca bir süre yanıt alamadık, ardından gelen yanıt olumlu değildi. Yıllar öncesinden bahsediyorum. Artık çok geç kalındı. Tabi şimdi başka şeyler için geç kalınıyor. Zaten “gelişmekte olan ülke” biraz da bu demek. Belki bu terimi “yetişmekte olan ülke” şeklinde değiştirmek lazım. Hikayemizin devamını merak edenler için, ülkemizde bu oluşum meydana gelemedi ama biz bu sertifikaları ABD hükümetinden aldık. Karamsar da olmayalım. İnanılmaz ama Belediye müşterilerimiz var. Örneğin Zeytinburnu Belediyesi yıllardır vatandaş ilişkileri yönetiminde SaaS çözümlerimizi kullanır. Üstelik ISO 10002 ile taçlandırdılar bu becerilerini. Şimdi Beşiktaş Belediyesi de başladı.
LA Software Group Genel Müdürü Erhan Musaoglu
Veriyum Kurumsal Satış Yöneticisi Evrim Oya Güner
İş uygulamaları buluta kayıyor
Yeniliklerde temel kriterlere uyulmalı
Bulut bilişimin, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yayılma çabaları devam ediyor. Türkiye, bu konuda batının biraz daha gerisinde. Bunun sebepleri arasında güvenliğe dayalı kültürel sebepler, altyapı eksiklikleri sayılabilir. Bulut hizmeti veren firmalar olarak bizler, pazarı bilgilendirme amacıyla gayret gösteriyoruz. Bulut bilişimin gördüğü ilgi sektörel bazda da çok değişiklik gösteriyor. Örneğin; perakende sektörü bulut bilişimin önemini daha iyi kavrarken lojistik sektörü biraz daha geride kalabiliyor. Şehir merkezlerinden uzaklaşan tesislerin altyapı zorlukları bulut bilişime karşı ilgiyi azaltıyor. Ancak, yine de önemli altyapı yatırımları, yakın gelecekte bulut bilişimin önünde bir engel kalmayacağının kanıtı. Danışmanlık desteği ihtiyacı farkındalığı da yine sektörel bazda ve şirket ölçeği bazında değişiyor. Bulut bilişim asıl olarak KOBI boyutundaki firmalar için daha çekici görünürken doğru hizmeti almak ve kurgulamak için büyük ölçekli şirketler daha sistematik kararlar alıyor ve gerektiğinde danışmanlık desteğine başvurabiliyorlar. KOBI ölçeğindeki firmalar, bulut bilişim konusunda bilinçlendikçe daha doğru kararlar almak için danışmanlık desteğine de
daha fazla ihtiyaç duyacaktır. Diğer taraftan, KOSGEB gibi kuruluşların da firmalara danışmanlık desteği söz konusu. Bizim ilgili olduğumuz alan açısından yakın gelecekte iş uygulamalarının daha özelinde tedarik zinciri yönetimi uygulamalarının büyük oranda bulutta sunulmasını bekliyoruz. İş uygulamaları şirketlere her açıdan dönüşüm ve değer getiriyor. Bulut bilişimin şirketlere faydalarını çok açık bir dille anlatmak gerekiyor. Diğer yandan şirketlerin veri gizliliği konusunda kaygıları bulunmakta. Şirketleri veri güvenliği ve gizliliği konularında ikna etmek gerekiyor. Bulut bilişimin yayılabilmesi ve gelişebilmesi için öncelikle hukuki tarafı düzenleyen yasaların çıkarılması gerekiyor. Bulut bilişim hukuki bazda her boyutuyla alışılagelmişin dışında bir ticari ilişkinin varlığını getiriyor. Şirketlerin bu hizmeti alma yönünde doğru sözleşmeleri, gerekli yasal dayanaklara göre düzenlemeleri gerekiyor. Bu yasal düzenlemelerin özellikle veri güvenliği ve veri gizliliği açısından sektöre güvence veriyor olmalı. Diğer taraftan altyapı yatırımlarının hızlı bir şekilde devam etmesi, şirketlerin bulut bilişime daha hızlı geçişini sağlayacaktır.
Bulut bilişimi en çok tercih eden sektörlerin başında yine bilişim / bilgi teknolojileri sektörü geliyor. Özellikle test ve geliştirme ortamlarının Servis olarak Platform modeliyle sağlanması bu sektördeki işletmeler için düşük maliyetli, dinamik ve erişilebilir nitelikte. Bununla birlikte bulut bilişimin Servis olarak Yazılım modeliyle her sektörden, her ölçekte işletme ihtiyaç duydukları yazılımları web üzerinden sağlayabiliyor. Örneğin, İnsan Kaynakları Yönetimi, Proje Yönetimi, Pazarlama ve Müşteri ilşkileri Yönetimi gibi. Öne çıkan servislerin başında ise Dosya Paylaşım Sistemleri geliyor. Bugün pek çok işletme kurumsal verilerin dosyalanması ve arşivlenmesi, ortak çalışma alanlarının kullanılması gibi çok temel ihtiyaçları için de bulut sistemleri tercih ediyor. Gelecekte kullanımının artarak devam edeceğini ön gördüğümüz çözüm ise Servis olarak Güvenlik (Security as a Service), yani antivirüs yazılımlarında aranan özelliklerden biri haline geldi bulut versiyon sunabilmesi. Sektör bazlı düzenlemelerin
bulut bilişimin yaygınlaşmasına hem olumlu hem de olumsuz etkileri var. Örneğin finans ve bankacılık sektörlerindeki bazı düzenlemeler verilerin yurt dışında tutulmasına engel. Ancak bu sektör spesifik düzenleme bir gereklilik. Maliyet ya da hızlı erişim gibi endişeleriniz yerini yasa ve düzenlemelere uygun hareket etme zorunluluğuna bırakır. Bu düzenlemelerin geçmişine bakıldığında hemen hepsinin hala güncelliğini koruyan nedenleri olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla bazı sektörlerde kullanılmaması, yeniliğe kapalı olma gibi de algılanmamalı. Diğer taraftan sağlık sektöründe hasta verilerinin uzun dönemler boyunca saklanması gerekliliği, bulut bilişimin kullanımına uygun bir düzenleme olduğu düşüncesini oluşturmakta. Önümüzdeki zamanlarda düzenlemelerde yapılacak yeniliklerde ise üç temel kriterin sağlanması gerekiyor: Verinin güvenliği, veriye erişim ve verinin dönüştürülerek bilgi toplumuna hizmet edebilecek niteliğe kavuşturulması.
BThaber
Bulutta Yeni Yaklaşımlar
25 - 31 MAYIS 2015
DOSYA
25
KoçSistem Teknoloji Çözüm ve Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Gökalp Bahçeli
Danışmanlık almaya sıcak bakılıyor
Atos Yönetilen Hizmetler Direktörü Okan Gözütok
En kritik konu veri güvenliği Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işletmelerin bulut bilişimin önemini kavramaya başladı. Şirketlerin artık BT ilk yatırım ve maliyetlerini düşürmek adına daha sık dış kaynaklı bulut bilişim çözümlerinden faydalandığı görülmekte. Bu sistem ayrıca firmaların hız, esneklik ve yenilikçilik beklentilerini karşılayabiliyor. Bu nedenle ülkemizde bulut bilişim pazarının önümüzdeki yıllarda aynı hızda büyümesini öngörüyoruz. Ana faaliyet alanlarımızın başında büyük veri ve bulut bilişim çözümleri geliyor. Bu konuda stratejik iş ortaklıklarına imza atmaya devam ediyoruz. Son olarak EMC ve VMware ile kurduğumuz stratejik ortaklık bu vizyonun önemli bir göstergesi. Bu ortaklık sonucunda kurulan “Canopy” ile Atos, bu hizmetleri müşterilere tek elden sunmayı amaçlıyor. Bulut söz konusu olduğunda, şirketleri bekleyen genel güvenlik tehditleri; bilgisayar korsanlığı, siber saldırılar, online ödemelerde dolandırıcılık, bağlantılarla ilgili güvenlik sorunları ve potansiyel karmaşık düzenlemelere uymama olarak sıralanıyor. Tabii ki liste bununla sınırlı değil. İş yapış şekillerinin değişmesi ve mobil teknolojinin yaygınlaşması, yeni güvenlik sorunlarını beraberinde getiriyor. Yeni cihazlar, akıllı telefonlar ve tabletlerin iş ortamına eklenmiş olması, yeni güvenlik sorunlarıyla birlikte yeni güvenlik stratejisinin gerekliliğini beraberinde getiriyor. Bu, aynı zamanda, müşteriler ve çalışanlar için uzaktan ve esnek erişimi sağlayarak, klasik yoldan güvenlik sağlamanın da artık mümkün olmayacağını gösteriyor. Depolama ve platformların değişmesi, bulut bazlı servislerdeki artış da veri güvenliğini en kritik konuların başına getirdi. Bu durum şirketlerin danışmanlık desteği almak istemelerinin en önemli nedenlerinden biri olarak görünüyor. Atos Türkiye’nin en önem verdiği konuların başında, müşterilerin ihtiyacı olan çözümleri en verimli şekilde ve en son teknolojiyi kullanarak sunmak geliyor. Bulut bilişim çözümlerimizle müşterilerimizin BT maliyetlerinde
tasarruf etmelerini sağlamak, daha hızlı ve kullanıcı dostu hizmet alma ihtiyaçlarını karşılamak ve yenilikçi teknolojileri iş süreçlerine taşımalarında katkıda bulunmak için yatırımlarımızı bu alana yoğunlaştırıyoruz. Firmaların büyüklükleri, ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda “terzi misali” çözüm ve servisler oluşturarak, sektörde daha küçük ölçekli firmalara ‘esnek kapasite’ hizmetiyle ‘kullandığın kadar öde formülünü oluşturduk. Firmalara ilk yatırım maliyetinin yükünden kurtulma konusunda önemli avantajlar sunan bu modelde, BT altyapıları bir hizmet mantığında şekillendiriliyor ve operasyonel verim sağlamaları, maliyetlerin düşürülmesi mümkün kılınıyor. Bu da şirketlerin her geçen gün daha fazla danışmanlık desteği almasının bir diğer sebebi. Atos’un Canopy markasıyla müşterilerine bulut üzerinden hem SaaS hem PaaS hem IaaS seviyesinde hizmet veriyor. Ülkemizde SaaS henüz beklenen büyüklüğe ulaşmış değil. Ancak firmaların kaçınılmaz olarak gittikleri yönün bu olduğunu belirmek isterim. BT hizmet sağlayıcıları da tüm majör ürün gamları ve iş modellerini bu alanda dönüştürme yolunda. Önümüzdeki dönemde regülasyonların yerleşmesi ve referans örneklerin çoğalmasıyla pazardaki büyümenin hızlanmasını bekliyoruz. Bu, SaaS yapısında sektörel standartların gelişmesi ve uygulanır hale gelmesi, BT sistemlerinin daha profesyonel ve standartlara uygun olarak kurulması ve işletilmesi ihtiyacını doğuruyor. Ancak halen standartlara uyum konusunda almamız gereken yol olduğunu da unutmamak gerekiyor. Sektörel denetimler ve standartların uygulanması bu pazardaki hızlı büyümeyi destekleyecektir. Pazarın büyümesiyle aynı zamanda, sektörel standartların gelişmesi ve uygulanır hale gelmesi, BT sistemlerinin ve veri merkezlerinin daha profesyonel ve standartlara uygun olarak kurulması ve işletilmesi ihtiyacını doğuruyor. Ancak halen standartlara uyum konusunda almamız gereken yol olduğunu da unutmamak gerek.
Bulut bilişim teknolojilerinin kullanımı Türkiye’de, özellikle büyük kurumsal firmalarda oldukça hızlı gelişim gösterdi. Bu gelişimde ve teknolojinin kabul edilmesinde bulut sağlayıcılar da önemli rol üstlendiler. Bugün artık büyük firmaların ötesinde, farkındalık ve kullanım oranı orta büyüklükteki firmalarda da daha hızlı artmaya başladı. Bu noktada bulut bilişim, hem erişim kolaylığı hem de düşük maliyet yapısı ile ihtiyaçları karşılamak için önemli avantajlar sunuyor. Tabi ki bu segmentte farkındalığı artırma konusunda yine en büyük görevlerden biri biz bulut sağlayıcılara düşüyor. Bulut bilişimde ilk gelişmeler IaaS ve SaaS alanlarında karşılık buldu. IaaS zaten sanallaştırmayla açılan yolun devamı olduğundan kolay adaptasyon, SaaS ise kurumlardaki uzun süreçlerin önüne geçerek pratik olarak bazıları zaten yoğun olarak kullanılmakta olan çeşitli servislerden daha kolay ve daha az maliyetle faydalanmayı sağladı. Son zamanlarda ise PaaS konusu önem kazanıyor. Kurumlar çeşitli platform ihtiyaçları için bu servislerden faydalanmaya başlıyorlar. Bu çözümlerde son zamanlarda öne çıkanlar, DBaaS gibi veri tabanlarından ya da çeşitli orta katman altyapılarından ihtiyaç
oranında faydalanmayı sağlayan hizmetler. Biz de veritabanı ve orta katman alanlarına odaklanan PaaS hizmetlerimiz olan Maximus DBaaS ve Maximus XaBulut ile bu alanda hizmet veriyoruz. IaaS alanında ise özel ve melez bulutların, kurumların özel ihtiyaç ve regülasyon gerekliliklerine göre uyarlanabilir olmaları nedeniyle bu alanda da gelişmeler söz konusu. Bu alanda da müşterilerimize daha çok seçenek sunabilme adına çeşitli iş ortaklıkları geliştiriyoruz. Bulut bilişim; uzmanlık ve deneyim gerektiren bir alan. Bulut üzerinden kullanılan teknolojilerin çeşitliliği ve karmaşıklığı da günden güne artıyor. Kurumlar, bulut bilişimin avantajlarından faydalanmak istediklerinde, altyapıya geçişten önce, kurumun ihtiyaçları, büyüme vizyonu, BT stratejisi üzerine analiz ve çalışmaların yapılması gerekiyor. İhtiyaçlar ve vizyon dahilinde kullanılacak bulut teknolojileri hakkında da detaylı bilgi ancak konuda uzmanlaşmış danışmanlarca verilebiliyor. Türkiye’de çoğu kurum, bu konunun öneminin farkında ve özellikle daha karmaşık sistemlerinin dönüşümü için uzman şirketlerden danışmanlık almaya oldukça sıcak bakıyorlar.
BimSA Operasyon Direktörü Bektaş Özkan
Yerelde ve küreselde düzenleme ihtiyaçları var Verilerin artması, büyük verinin bulut ortamında saklanması, maliyet avantajı sağlaması, kolay erişilebilir ve raporlanabilir olması, mobil cihazlardan erişime açık olması ve bunun siber güvenliğe sahip bir ortamda gerçekleştirilmesi gibi ihtiyaçları beraberinde getiriyor. BT alanında birçok konuda olduğu gibi bulut bilişim dönüşümü konusunda alınan danışmanlık hizmetlerinin de yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Bulut bilişim dönüşümünün etkin bir şekilde planlanabilmesi ve kuruma beklenen faydayı sağlayabilmesi için; teknoloji seçiminden geçiş zamanının belirlenmesine kurum içi uygulamaların bulut bilişim uyumluluğunun analiz edilerek yol haritasının oluşturulması konularında mutlaka teknoloji bağımsız, konusunda uzman danışmanlık şirketlerinden hizmet alınmalı. Büyük veri, nesnelerin interneti ve yazılım geliştirme altyapılarının platform hizmeti olarak sağlanması konusunun öne çıkacağını düşünüyorum. Üretim planlama,
müşteri ilişkileri yönetimi, mesajlaşma ve birlikte çalışma uygulamalarının SaaS modelinde kullanımının daha fazla yaygınlaşmasını bekliyoruz. Maalesef ülkemizde bu konuda yeterli düzenlemeler bulunmamakta. Yerel bazda olması gereken düzenlemeler; BT uyumunu kolaylaştıracak, bulut bilişim kullanımını teşvik edece destek ve hibe fonlarının oluşturulması, BT ve hizmetlerinden alınan vergilerin düşülmesi, bu konuda eğitim veren üniversitelerin desteklenmesi, daha yüksek kurumsal yönetişim standartlarının oluşturulması ve ülkemizin bulut bilişim özelinde politika ve stratejilerine yön verecek bir organizasyonun oluşturulması. Küresel bazda olması gereken düzenlemeler ise bulut bilişim güvenlik standartlarının oluşturulması, hizmet sağlayıcıları arasında veri paylaşım standartlarının oluşturulması ve verilerin farklı ülkelerde bulunan bulut bilişim altyapılarında tutulmasının standartlarının ve kurallarının oluşturulması.
26
DOSYA
BThaber
Bulutta Yeni Yaklaşımlar
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Skyatlas Satıştan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Müfit Süer
IaaS hızlı büyümesiyle öne çıkıyor Buluta geçiş sürecinin sorunsuz şekilde ilerlemesi için küçük ya da büyük işletmelerin profesyonel destek alması gerekiyor. Buluta adaptasyonda olduğu gibi büyük ölçekli şirketler, bu gibi konularda daha bilinçli yaklaşımlarda bulunuyor. Yine de bulut bilişimin daha küçük ölçekli işletmelere önemli fırsatlar getirdiği görüldükçe profesyonel destek talebi de artıyor.
Türkiye’de özelikle hizmet olarak yazılım (SaaS) modelinde her geçen gün yeni servisler çıktığını görüyoruz. Çok uluslu bulut servis sağlayıcı şirketlerin yanı sıra başarılı yerli SaaS şirketlerinin haberlerini de alıyoruz. Özellikle CRM, ERP ve ödeme sistemleri alanlarında başarılı örnekler görüyoruz. En hızlı büyüyen bulut çözümüne bakıldığında hizmet olarak altyapı
(IaaS) göze çarpıyor. IaaS alanında ise küresel çapta büyük oyuncular olmakla birlikte SkyAtlas gibi hem Türkiye’de hem de bölgede hızla büyüyen girişimler de var. Örneğin, dünyanın en büyük altyapılarının yönetildiği OpenStack platformu MENA bölgesinde ilk kez ve sadece SkyAtlas ile kullanıcılara ulaşıyor. Her müşteri segmentinde inovatif iş yapış şeklini benimsemiş şirketler
var. Bunu yeni nesil girişimlerde daha yoğun görsek de KOBİ’ler ve büyük ölçekli şirketlerin de buluta geçtiklerini görüyoruz. Bulutun yeni bir teknoloji değil iş yapış şeklindeki bir değişiklik olduğunu anlatmamız gerekiyor. Müşterilerin günlük işlerinde bulutun nasıl bir fark yaratacağını göstererek ve bu alanda hep beraber daha çok başarı hikayesi yaratarak pazarın çok daha hızlı büyüyeceğine inanıyoruz.
Alcatel-Lucent Teknoloji ve Teknik Satış Direktörü Nurettin Çetinkaya
Stratejiler ve devlet teşvikleri çok önemli Bulut teknolojisinde son beş yıla bakıldığında, dünya genelinde Iaas, Paas ve Saas gelirlerinde %140 artış var. Hizmet olarak Yazılım, uygulanması mümkün olduğu durumlarda en fazla avantaj sağlayan hizmet seviyesi olarak değerlendiriliyor. Çünkü hizmetlerin devamı için ihtiyaç duyulan işgücünün çok büyük bir kısmı hizmet alıcıdan hizmet sağlayıcıya geçiyor. Biz, tüm bu platformlara yapılan yatırımlarımızı güçlendiriyoruz. Bu konuda hazırlanan düzenlemeler, stratejiler ve devlet teşviki çok önemli. Dünyada bulut bilişimin yaygınlaşması adına devlet nezdinde atılmış önemli adımlar olduğunu biliyoruz. Türkiye’de de 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı belirlendi. Bu planda
bulut bilişimle ve kamu bulut bilişim altyapısı oluşturulmasıyla ilgili atılacak önemli adımlar belirtilmiş durumda. Bunu Türkiye için ve buradaki bulut bilişimin geleceği için önemli bir gelişme olarak görüyoruz. Bulut teknolojisiyle sağlanan uygun maliyetli ve güvenilir servisler sayesinde güvenle işlerine devam edebilirler ve bulutun faydalarını gün be gün görmeye başlarlar. İşletmelerin özellikle veri üzerindeki kontrolü kaybettiklerini düşünmeleri ve güvenlikle ilgili kaygıları bulut bilişime geçişi frenleyen en önemli etkenler. Bulut servis sağlayıcıların bu konuda kaygıları gidermeleri ve işletmelerin kaygıları konusunda destek almaları bulut bilişimin yaygınlaşması için büyük katkı sağlayacaktır.
NETAŞ: Yasal düzenlemelerle süreç iyileştirilmeli Türkiye, dünyadaki teknoloji trendlerine paralel olarak ilerleyen bir ülke. Bulut bilişimde farkındalık süreci tamamlandı. Artık bu alanda güveni sağlama ve şirketlerin yatırım planlarında bulut bilişime gereken yerin ayrılması sürecindeyiz. Dolayısıyla teknolojiye yatırım yapan ve bu alanda bulut çözümlerini kullanmanın önemini kavrayan şirketler, rekabette bir adım öne çıkıyor. Ayrıca bulut çözümleriyle şirketler, ilk yatırım maliyetlerini çok düşük seviyelere çekerek, daha hızlı atılımlarda bulunabilirken, fikirlerini hayata geçirme süreçlerini de hızlandırabiliyor. Bulut bilişimin gelişmesi teknik olarak maliyetleri düşürse de, taşıdığı riskler gizli maliyetleri gündeme getirdiğinden, bazı hukuksal düzenlemelerin gerekliliğini ortaya koyuyor. Hızla yaygınlaşan yeni uygulamalarla birlikte ortaya çıkan sorunlar, ülkelerin bazı temel hukuksal düzenlemeler yapmasına neden oluyor. Verilere
başka kimler tarafından erişildiği ya da verilerin kaybolması veya kötüye kullanılması durumunda kimlerin sorumlu olacağına ilişkin endişelerin giderilmesine yönelik çalışmalar devam etse de, henüz düzenlemelerin yeterli olduğu söylenemez. Global düzeyde yapılan ve ülkelerin bulut bilişim seviyelerini karşılaştıran bir araştırmaya göre, Türkiye, kapsama alınan 24 ülke içinde 18’inci sırada. Özellikle veri gizliliği konusundaki regülasyonların ve Avrupa standartlarında yasaların bulunmaması, sıralamadaki en önemli etkenleri oluşturuyor. Dolayısıyla, yasal düzenlemeler ve regülasyonlarla bu durumun iyileştirilmesi gerekiyor. Her ne kadar ülkemizde yaygınlığı artsa da, bulut bilişim hizmetlerinin hâlâ bir takım yasal nedenlerden dolayı tüm sektörlerde yaygınlaşması önünde engeller bulunuyor. Bunların hızlıca çözüme kavuşması, hem sektörel atılımların hızlanması hem de maliyetlerin indirgenmesi açısından önem taşıyor.
Synology Türkiye Ürün Müdürü Volkan Yiğit
KOBİ’lerde bir algı değişimi var Kurumlar geleneksel iş yapış şekillerinden yenilikçi ve zamana uyum sağlayan bir yapıya doğru evriliyorlar. Hali hazırda bir ön yargı söz konusu olsa da kurumlar değişimin gerekliliğinin farkındalar. İhtiyaçların giderilebilmesi adına, yenilikçi teknolojilerden yararlanılması gerekiyor. İş sürekliliğini sağlamak ve verimliliği artırmak için doğru çözümlerin kilit noktalarda konumlandırılması gerekiyor. Bunun en gerçekçi örneği geleneksel yapısını bozmamış ve zamana uyum sağlamış kurumlar arasında görülebiliyor. Zaman içerisinde aradaki farkın daha net olarak anlaşılacağını düşünüyoruz. Tabii bu değişimin sadece büyük ölçekli kurumlar özelinde değil, küçük ve orta ölçekli firmalar nazarında da yayılım göstermesi önemli. Türkiye’deki kurumların büyük çoğunluğunun KOBİ olduğu biliniyor. Bulut çözümlerinin bu firmalara büyük avantajlar ve fırsatlar yaratacağını söyleyebiliriz. Artık KOBİ ölçeğindeki kurumların da bulut sistemler ve depolama
çözümleri alanına daha çok eğilim gösterdiğini görüyoruz. Şirketlerin ihtiyaçlarını doğru belirleyip, rekabet ortamına uygun teknolojileri tercih etmeleri gerek. Kurum bünyesinde konumlandıracak doğru teknolojik çözüm ve altyapılar, iş süreçlerinin hızlı, verimli ve tasarruflu olmasını sağlıyor. İçerisinde bulunduğumuz çağda artan veri ihtiyaçlarını karşılayacak donanım ve yazılım ürünlerinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini söylememiz gerekiyor. Artan veri miktarı ile birlikte bu verilerin depolanmasında kullanılan çözümlerin önemini de artıyor. Kurumlar ve kullanıcılar, veri depolama ve video gözetiminde çok fonksiyonlu, yüksek performanslı ve aynı zamanda güvenilir çözüm arayışındalar. Özellikle KOBİ’lerde bu tür bir algı değişimi yaşanıyor. BYOD, büyük veri, bulut ve mobilite gibi güncel eğilimleri kapsayan ve bu eğilimlerin getirdiği yeni teknolojiler ile uyumlu çalışan ürünler, rekabette firmaları öne taşıyor.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
17 - 23 AĞUSTOS 2015
27
Google: “Sırada insansız hava araçları var” Alternatif yakıt kullanımı, güneş enerjisi ve elektrikli uçaklar geleceğin havacılığını şekillendirirken, bu konuda yeni ufuklar görünmeye başlandı. Örneğin; Solar Impulse 2 güneş enerjisi ile uçulabileceğini tüm dünyaya gösterdi. Güneş enerjisi panelleriyle uçan Solar Impulse uçağı, Mart 2015 tarihinde Abu Dabi’den havalanarak başladığı dünya turunda Pasifik okyanusunu aşmayı başarmıştı. Sırada ise insansız uçan uçaklar var; hatta pilotsuz yolcu uçakları… Amerikalı İnternet devi Google tarafından geliştirilen sürücüsüz araba projesi gündeme oturmuştu. Şimdi ise Google; lider olduğu insansız araba projesini bir adım ileri taşıyor. Kendi kendine uçan yolcu uçağı projesinin de bir parçası olacak gibi gözüküyor. Google Proje-Kanat başkanı Dave Vos, “Gelecekte yolcu uçaklarının, robotik insansız hava araçları (drone’lar) tarafından kontrol edilmesi gerektiğine inandığını” ifade etti. Günümüzde dünya çapında kargoculuk için geliştirilen insansız hava aracı teknolojisinin, insanları uçurmak için de genişletilebileceğini” diye ekledi. Google insansız araba projesinden sonra; kargo teslimatı için insansız hava aracı geliştiriyor. Avustralya’da Queensland’de test edilen uçaklar, ilk yardım paketlerini ve köpek mamalarını çiftliklere ulaştırmada kullanılıyor, ancak David Vos, günün birinde bu araçların yolcuları taşıyabileceğini de ifade ediyor. Geçen sene Avustralya’da uzak çiftliklere paket teslimatı yaparak test edilen projeyi, Araştırma başkanı Vos, kamuoyuyla paylaşmıştı ve insansız araçların gelecek için harika bir proje olduğunu ifade etmişti. Atlanta’da yıllık İnsansız Araçlar Sistemleri Derneği’nde yaptığı konuşmada Vos; “Uçuşların, insan kontrolünde değilken daha güvenli olduğunu” belirtmişti. Geliştirilen uçak, dört elektrikli pervaneye sahip ve kanatlar arası mesafe 1,5 metre (5 feet). Ağırlığı 8,6kg (19 pound)’ın altında. Kalkış ve inişlerde uçak pisti ihtiyacı
bulunmuyor. Bilgisayar kuyruk kısmında yer alırken, güç kaynakları uçağın önüne yakın yerleştirilmiş. Bunların dışında cihaza; GPS, kameralar, alıcılar ve konumlanmaya karar veren çeşitli sensörler yerleştirilmiş. İnsansız uçan hava araçlarını teslimat amacıyla kullanmak isteyen tek şirket Google değil. İnternet alışveriş sitesi Amazon’da bu konuda çalışmalarda bulunuyor. İngiliz Savunma, Güvenlik Havacılık Şirketi,
BAE Systems, teknolojiyi insansız yolcu jetleri için İngiltere sahillerinde test ediyor. Yerleşik kameralar,
beklenmedik karşılaşmalardan korunmak için gökyüzünü, bir başka uçak, sıcak hava balonları, ya da paraşütçü
gibi potansiyel tehlikelere karşı tarıyor. Projeye başlayan ekip, “Teknolojinin arama kurtarma çalışmalarında, rutin kargo teslimatlarında kullanılabileceğini ve günün birinde teknolojinin pilotsuz yolcu uçaklarına da öncülük edeceğini” ekliyorlar. Yolcuların hayatlarını robotik pilota teslim etme düşüncesi şimdilik güvenlik endişesi yaratsa da, yakın gelecekte nelerin değişeceğini hepimiz göreceğiz.
28
BThaber
BTnet.com.tr
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Türkiye’nin kanser interneti ve kaçan fırsatlar Dört bir yanda “ışık hızında internet”, “fişek gibi internet” reklamları dönüp duruyor. Peki internet hızımız gerçekten fişek gibi mi?
Yaklaşık 7 yıldır teknoloji basınında gazetecilik yapıyorum. Ruşen Göbel İnternet hizmeti veren birçok şirketin basın toplantılarına defalarca katıldım. Her bir basın toplantısında öyle şeyler anlatılıyor ki zannedersiniz dünyanın en iyi interneti bizde. İnanılmaz yüksek değerlere çıkan hız testleri, sonu gelmeyen “altyapı yatırımı” muhabbetleri, tüm sorunlar ve altyapı eksikleri çözülmüş gibi yapılan sosyal sorumluluk projeleri… Evet, basın toplantılarımız bu gibi muhabbetlerle ve göz boyamalarla geçiyor. Toplantının yapıldığı 5 yıldızlı otelden çıkıp iş yerime veya evime gittiğim zaman ise gerçekler bir anda yüzüme çarpıveriyor: Aylık periyotta kopma veya ping yükselmesi problemi vermeye başlayan, 75 GB kotayla sınırlandırılmış, kotanın dolması halinde sadece Avrupa’nın değil, tüm dünyanın en yavaş bağlantılarından birine dönüşen, sanki çok gereksiz bir şeymiş gibi upload hızı için fahiş ücretler isteyen internet bağlantı hizmetleri… Türkiye’de ve dünyada çok çok hızlı bir şekilde büyüyen bir sektör var: Oyun. Bu sektörün büyüme hızı gençlerin
gözünden kaçmıyorken, ‘yaşlı’ CEO ve müdür tayfasının farkına varamadığını görüyoruz maalesef. Bu yazımda Türkiye’deki internet ile oyun sektörü arasındaki kanser ilişkiden bahsedeceğim sizlere. Gelecekte futbolun yerini alabilecek e-sporlar Rekabetin insanlar arasında uyandırdığı merak ve taraftarlık duygusu… Fenerbahçe mi yoksa Galatasaray mı? Apple mı yoksa Samsung mu? Nvidia mı yoksa AMD mi? Bahsettiğim örnekler için çok sayıda “koyu” taraftar bulmanız mümkün. Çünkü rekabet var. Şu sıralar çeşitli bilgisayar oyunlarını oynayan takımlar ve şahıslar da çok sayıda taraftara sahipler. Zamanında Counter Strike, StarCraft, WarCraft 3 ve Quake gibi oyunlarla başlayan e-spor, günümüzde çığ gibi büyümeye devam ediyor. Çok değil, bundan 9 sene önce ben de profesyonel seviyede bir WarCraft 3 oyuncusuydum. O zamanlarda bırakın organizasyon sponsorluğunu, dünyanın en büyük turnuvasına katılma hakkı kazanmış oyuncularımıza uçak bileti aldıracak bir
sponsor bile bulamıyorduk. Oyunlarımızı Türkiye çapında oynadığımızda 100 milisaniye gecikme ile oynuyorken, yurtdışındaki herhangi bir turnuvaya katılmamız halinde 300 – 400 milisaniye gecikme süreleriyle oyunu oynamamız imkansız bir hale geliyordu. Bu noktada Avrupalı oyuncuların gecikme sürelerinin genellikle 30 milisaniyenin altında olduğunu da belirtelim. 80 kb/s upload hızıyla imkansız canlı yayınlar Günümüzde oyun sektörünün yeni trendi ise canlı yayınlar. Önce YouTube’da başlayan oyun oynanış videoları furyası, Twitch
gibi bir fikrin ortaya çıkmasıyla beraber canlı yayına taşındı. Twitch.tv üzerinde üyeliği olan her kullanıcı istediği oyunun canlı yayınını yapabiliyor. Canlı yayınlarda genellikle ekranın büyük bir kısmı oynanan oyuna adanıyorken, ekranın bir köşesinde oyunu oynayan kişinin görüntüsü yer alıyor. Oynanan oyuna göre ekrana çeşitli animasyonlar, chat mesajları ve daha fazlası yerleştiriliyor. Tanınmış yayıncıların pek çoğu günde ortalama 5 – 6 saat oyun yayını yapıyorlar. Oyun meraklıları gerek profesyonellerden oyunu öğrenmek için, gerekse -eğlence ağırlıklı yapılan yayınlardaeğlenmek için kanallara doluşuyorlar. Piyasadaki popüler her oyun için öne çıkan yayıncılar bulunuyor. Bu popüler yayıncıların yayınlarını anlık 20 bin ve üzeri takipçi izliyor. Peki bu yayıncılar bu işi hayrına mı yapıyor? Yoksa para kazanıyorlar mı? Twitch.tv üzerinden para kazanmanın çeşitli yolları var. Bunlardan ilki bağış sistemi. Takipçiler, izledikleri yayıncının okuyacağı mesaj göndermek için belirli bir miktar bağış yapabiliyorlar. Abonelik sistemiyle beraber aylık otomatik bağış da yapılabiliyorken, yayıncılar istedikleri takdirde ekranlarının bir köşesine marka logosu yerleştirerek sponsor da alabiliyorlar. İsveçli Sebastian “Forsen” Fors, Twitch dünyasının en renkli karakterlerinden biri. Hearthstone oyunuyla adını duyuran Forsen, agresif şakaları, kanser müzik listeleri, inanılmaz yaratıcı takipçileri ve diğer yayıncılarla olan diyaloglarıyla bir fenomen haline geldi. Forsen, Twitch.tv üzerinde yaptığı yayınlardan ayda yaklaşık olarak
Maça 2-0 geriden başlıyoruz
Geçtiğimiz ay içerisinde gerçekleşen büyük Dota 2 turnuvasında galip gelen Evil Geniuses takımı, 6.6 milyon dolarlık ödülün sahibi oldu. Seattle’da Keyarena’da gerçekleşen turnuvanın final maçını tribünlerden 17 bin kişi
izledi. Twitch gibi canlı yayın kanallarında yapılan yayınlarla beraber çok daha fazla izleyiciye ulaşıldı. Bu kadar yüksek gecikme süresi demek, futbolcunun gözüne güneş gözlüğü takıp görüşünü azaltmak demek. Bir takım
20.000 – 30.000 dolar para kazanıyor. Şöyle bir baktığımızda küçük ölçekli işletmelerin bu parayı kazanmakta güçlük çektiğini Sebastian Fors görüyoruz. Twitch’in oyunculara sağladığı en büyük avantaj ise kendi oynadıkları oyunu takip eden binlerce oyuncuyla aynı kanal üzerinde muhabbete dahil olabiliyor olmaları. Hearthstone oyunu için bir örnek verelim. Oyuncular, oyunu öğrenmek istediklerinde Trump’ın yayınlarını izliyorlar. Böylece oyunu öğrenmeye çalışan binlerce oyuncuyla beraber, aynı yayına dahil oluyorlar. Soft ve ağırbaşlı esprilerden hoşlanan oyuncular Amaz’i takip ederken, agresif şakalardan ve “fırlamalıktan” hoşlanan oyuncular Forsen’in kanalına doluşup, sohbet alanını işgal ediyorlar. Türkiye’de Twitch yayıncılığı Ne yazık ki Türkiye’de oyun oynamanın zor olduğu kadar Twitch yayıncılığı da zor. Sebebi ise yine tahmin edebileceğiniz üzere internet hızlarımız. Canlı yayın yapabilmek için ciddi anlamda hızlı bir upload hızına ihtiyacımız var. Fakat internet servis sağlayıcılarımız yüksek upload hızına sadece iş yerlerinin ihtiyaç duyacağını düşündükleri için bunu “kurumsal internet” kategorisinde değerlendiriyorlar. İşin içerisine “kurumsal” girdiği zaman da son kullanıcı için gereksiz seviyede yüksek fiyat etiketleriyle karşılaşıyoruz. Bilgisayarda oyunların her tarafı çok net bir şekilde görürken diğerinin –güneş gözlüğü sebebiyle- görüşü az ise net gören takım maça zaten 2-0 önde başlamıştır. Peki günümüzde ne değişti? 9 sene önce hiç kimsenin umursamadığı e-sporlar, dünyanın her yerinde kabul görmeye başladı. Artık olimpiyatlarda e-sporun yer alması konuşuluyor, e-sporcular da gerçek birer “sporcu” muamelesi görebiliyor, milyon dolarlık turnuvalar düzenleniyor, sponsorlar havada uçuşuyor. Anlayacağınız bu 9 senede e-spor aldı başını gitti. Bu 9 senede oyuncular açısından Türkiye’deki internet ne oldu? Evet, artık yurt dışına çıkışımız 300 – 400 ms gecikmeyle değil. Ama el alemin 9 sene önce ulaşmış olduğu 30 ms’ye hala çok uzağız: 100 ms. Anlayacağınız hala e-spor alanında handikaplıyız.
BThaber
BTnet.com.tr
17 - 23 AĞUSTOS 2015
neredeyse tamamı 1080p (Full HD) çözünürlükte, saniyede 60 kare görüntü hızıyla oynanıyor. Bu görüntünü olduğu gibi, maksimum kalitede aktarılması için yaklaşık 12 Mbps upload hızına ihtiyaç duyuluyor. Bitrate’i düşürerek daha düşük kalitede, aynı çözünürlükte, aynı fps ile de yayın yapabiliriz. Diyelim ki kaliteyi 3’te birine çektik, 4 Mbps’lik yayın yapıyoruz. Türkiye’de 4 Mbps upload hızı bulmak kolay mı? Pek değil… Türkiye’nin en yaygın internet servis sağlayıcısı TTNET, 100 Mbps download hızına sahip internetiyle bile sadece 1 Mbps upload hızı sağlıyor. Bir süre öncesine kadar 3 Mbps upload hızına sunan Superonline, bu yazıyı yazmaya başlamadan önce arayıp sorduğumda 25, 50 ve 100 Mbps hızındaki fiber internetlrinde artık 5 Mbps upload hızı verildiğini söylediler. Türksat Kablo ise 50 Mbps ve üzeri bağlantı hızlarına 4 Mbit upload hızı sunuyor. TTNET’in upload hızı konusunda ciddi geride kaldığını söylememiz mümkün. Tek sorun upload hızı mı? Elbette ki değil. Bağlantı hızlarımızı bir şekilde denkleştirdik, yayını Full HD değil de HD yapmaya karar verdik. 4 Mbps’lik bir kalitede yayın yaptığımızda dakikada 30 MB, saatte 1800 MB internet kotası harcıyoruz. Günde 5 – 6 saat yayın yaptığımız için her gün yaklaşık 10 GB internet harcamaya başladık. Ayda 300 GB eder ki bu sayı sadece günde 5 – 6 saatlik yayını kapsıyor. Adil kullanım kotasının aşılması durumunda 3 Mbps download / 1 Mbps upload hızına düşüyoruz ki bu hızla bırakın HD’yi, 360p bile yayın yapılmaz. İnternet servis sağlayıcılarının adil kullanım kotası bulunmayan internet paketleri var. Fakat bu paketlerin fiyatları da inanılmaz pahalı. Anlayacağınız Türkiye’de Twitch yayıncılığı işine kalkışırsak işimiz var… Oyunlar artık DVD’de değil, bulutta Bir zamanlar oyunlarımızı bilgisayarlar için disketle, konsollar için kasetle veya kartuşla satın alırdık. Sonra CD’ler çıktı meydana. CD’lerin devri bitti, DVD’ler geldi. DVD’den sonra BluRay’ler yaygınlaştı diyemeyeceğim. Zira BluRay’ler yaygınlaşana kadar oyun sektöründe bulut bilişim yaygınlaştı. Artık oyunlarımızı Steam ve Origin gibi servislerden kolayca satın alıp bilgisayarımıza indirebiliyoruz. Bulut bilişimin zirve yaptığı bu dönemde DVD kutusu ve lojistik
masrafları çıkarıldığında, pek çok oyun neredeyse yarı fiyatına Steam’den alınabiliyor. Steam’den oyun satın alınabiliyor alınmasına da bilgisayarımıza indirebiliyor muyuz? En yaygın olarak kullanılan 16 Mbps bağlantı ile günümüzde 50 GB’lere ulaşan oyunları indirmemiz saatler değil, günler sürüyor. Tabii bu günler boyunca internet tamamen kullanımda olduğu için internetten de faydalanamıyoruz. Bir de adil kullanım kotası var; 75 GB. Sadece bir oyunu satın alıp indirdiğimiz takdirde kotamızdan geriye 25 GB kalıyor. Kota dolduktan sonrası? 3 Mbps bağlantı iner mi 50 GB? İnmez tabii ki…
Şimdilik henüz yaygınlaşmamış olsa da yakın bir gelecekte oyun akışı teknolojisi bizleri bekliyor. Binlerce dolarlık bilgisayara sahip olamayan kullanıcılar, oyunlarını bulut üzerinden maksimum performansla oynayabilecekler. Oyunun yönlendirme komutları istemci bilgisayardan buluta gönderilip, bulutta tüm görsel hesaplar yapılıp, kullanıcıya tamamen canlı video görüntüsü olarak gönderilecek. Bu, hem donanım maliyetini düşürüyor, hem enerji tasarrufu sağlıyor. Fakat maalesef bu kotalarla, bu bağlantı hızlarıyla, bu gecikme süreleriyle Game Streaming trenini de kaçıracağız…
29
Üstteki fotoğrafta maksimum kalitede bir oyun yayını bulunuyorken, alttaki fotoğrafta daha düşük kalitedeki halini görüyorsunuz. Aynı zamanda arada 60 fps – 30 fps farkının da bulunduğunu belirtmeden geçmeyelim.
30
BThaber
BTnet.com.tr
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Yerli akıllı telefon için 8 başvuru onaylandı
test BTnet
Oyunculara rengarenk mekanik klavye Bilgisayar oyuncularının en önemli aksesuarlarından biri elbette ki klavye. Özellikle RTS veya MOBA oyunlarında klavyenin önemi daha da artıyor. Basılan tüm tuşların anında tepki vermesi, rekabet seviyesi yüksek multiplayer oyunlarda ciddi anlamda fark yaratabiliyor. Logitech’in Orion Spark G910 klavyesi, mekanik tuşlarıyla oyunlarda maksimum performans sergilerken renkli ışıklarıyla da hoş bir görüntü sergiliyor. Bol bol G tuşu Orion Spark’ın sol tarafta 5, F tuşlarının üzerinde de 4 tane G tuşu yer alıyor. Sol üst köşede yer alan M tuşlarıyla beraber toplamda 27 tane tuş atanabildiğini söyleyebiliriz. Klavyenin geri kalanı standart bir dizilime
sahip. Tuşların yüzeyleri klasik klavyelerden oldukça farklı. Parmağın oturduğu eğimli yüzeyler yerine iç tarafı köşeli bir yüzey kullanılmış. Açıkçası ben G710+’taki klasik tuş yüzeyi yapısını daha çok beğenmiştim. Tabii kişiden kişiye değişebilir. Medya tuşları klavyenin sağ üst köşesinde bulunuyor. Orion Spark’ın en dikkat çekici yanı ise renkli tuş aydınlatmaları. G19’daki gibi klavyeyi komple değil, her tuşunu ayrı olacak şekilde renklendiriyoruz. Üşenmediğimiz takdirde her tuşu tek tek renklendirerek resim bile çizebiliyorken, Logitech G yazılımının içerisinde gelen birkaç efekt arasından birini seçerek de kullanabiliyoruz. Özellikle renk dalgası efektini çok
beğendiğimi söyleyebilirim. Bir telefon standı olarak Orion Spark Logitech’in zamanında G19 klavyelerde kullandığı ekran beklenen ilgiyi görmeyince firma, Android ve iOS cihazlarıyla uyumlu farklı bir platform geliştirmeye karar verdi. Artık yeni klavyelerinin üzerinde ekran bulunmuyor. Bunun yerine telefonumuzu yerleştirebileceğimiz, çekmeceli minik bir stant bulunuyor. Telefonumuza Arx Control yükleyip, Logitech G yüklü bilgisayarımıza bağlanıp, oyunlar ve bilgisayarımızın durumu hakkında ekstra bilgi sahibi olabiliyoruz. Klavyenin önündeki stant ise bu bilgilerin sürekli gözümüzün önünde olmasını sağlıyor.
Manisa’daki programları kapsamında Vestel’in üretim tesislerini gezen Bakan Işık, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu’dan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Bakan Işık, Manisa’ya geçen yıl yaptığı ziyarette Vestel’in son dönemde Türkiye’nin teknoloji alanında geldiği noktaya ne kadar önemli katkı sağladığını gördüklerini, ancak o zaman fabrikalarını ziyaret etme imkanı bulamadığını belirtti. Vestel’in, Türkiye’nin teknolojiye en fazla yatırım yapan markalar arasında olduğunu kaydeden Işık, bunun kendilerini gururlandırdığını söyledi. “Teknoloji öyle bir şey ki bir anda gökten zembille inmiyor” diyen Bakan Işık, bunun çok ciddi bir birikimin her gün işlenmesi ve geliştirilmesiyle ortaya çıktığını vurguladı. Bakan Işık, dünyada en büyük 10 şirketin 7’sinin teknoloji şirketi olduğuna dikkati çekerek, “Bir tek şirketin toplam cirosu Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılası kadar. Bir tek firmanın ihracatı 77 milyonluk ülkenin toplam
ihracatından daha fazla. Teknoloji bu kadar önemli. Dolayısıyla 1 milyondan daha az çalışana sahip olan bir şirket 78 milyon insanın çalıştığından, ürettiğinden ve ihracatından daha fazla ihracat yapabiliyor. Bu noktada Türkiye’nin mutlaka hem teknoloji üreten ülke olması, hem de dünyada marka çıkarması gerekiyor” diye konuştu.
Vestel’in sadece beyaz eşya ve televizyon alanında değil, ileri teknoloji alanında da dünyadaki en önemli markaları arasına gireceğine inandığını dile getiren Bakan Işık, hükümet olarak bu konuda her zaman destek olacaklarını ifade etti. Işık, Vestel ve onun gibi firmalarla Türkiye’nin dünya teknoloji yarışında hak ettiği yeri alacağını söyledi.
Öğrencilere uygun fiyatlı tablet: Escort Joye ES724 Teknoloji türlü yeniliklerle okul çocuklarının ilgisini çekiyor. Çocuklarınızın yüzünü güldürecek uygun fiyatlı Escort tabletler okulların açılmasına az bir zaman kala sunduğu uygun fiyat ve kalitesiyle okul alışverişinizi vazgeçilmezi oluyor. Escort Joye tabletler 7 inç ekran seçeneğiyle okula dönüş heyecanı için ideal bir seçenek oluyor. Okulda teneffüslerde, serviste, evde, dilediğiniz her yere rahatlıkla taşıyabileceğiniz bu tabletler okul hayatınızda yeni bir dönem açmayı amaçlıyor. Uygun fiyatlı Escort Joye ES724, Android 5.0.2 işletim sistemini kullanıyor.
Son zamanlarda tablet piyasasında adından sıkça söz ettiren Escort Joye tabletler, 7 inç ekran seçeneğiyle tablet severler için ideal bir seçenek daha sunuyor. Ürünün 3 ayrı renk seçeneği bulunuyor. Escort Joye ES724 tablet modelinde 4 çekirdek işlemci ve IPS ekran teknolojisi bulunuyor. 7 inç IPS ekranı 1024x600 çözünürlük sunuyor. 1 GB RAM’i bulunan ürün 8 GB depolama alanı sağlıyor. 219 TL’lik fiyat etiketiyle uygun fiyatlı tabletler listesine ekleyebileceğimiz Escort Joye ES724, küçük yaştaki öğrencilerin teknolojiye alışması açısından
ideal bir ürün olabilir. Elbette ki daha üst fiyat segmentlerinde çok daha başarılı ve güçlü ürünler var. Fakat yüksek fiyatlı ürünleri ilkokul çağındaki öğrencilerin eline tutuşturmak çok da mantıklı olmayacaktır diye düşünüyorum. Diğer taraftan film izlemek, basit oyunları oynamak, sosyal medyayı takip etmek ve müzik dinlemek için de rahatlıkla kullanabilirsiniz. Tabii üst seviye oyunlar ve 3 boyutlu uygulamalar için uygun bir ürün olmadığını da belirtmek gerek.
BThaber
BTnet.com.tr
17 - 23 AĞUSTOS 2015
31
World of WarCraft’a yeni ek paket: Legion Her ne kadar çok sayıda oyuncu kaybetmiş olsa da en iyi MMO-RPG’lerden biri olarak gösterilen World of WarCraft, Warlords of Draenor’la birlikte 2006’daki abone sayısı olan 5.6 milyonlara düşüş yaşadı. Gamescom’da önce Heroes of the Storm’a yenilikleri sıralayan firma, dün akşam da World of WarCraft’ın yeni paketini duyurdu. Legion ile birlikte level sınırı 110’a getiriliyor. Hali hazırda 100 level olan karakterlerimizi 10 seviye daha “kastıracağız”. Bu 10 level’ı oynayabileceğimiz yeni adanın adı ise The Broken Isles. Wrath of the Lich King’de Horde ile Alliance’ın bir arada bulunduğu Dalaran, bu adada muhtemelen yine “ortak kullanım alanı” olacak, boş vaktimizin büyük çoğunluğu burada geçecek.
Yeni sınıf: Demon Hunter Yıllardır “ha geldi, ha gelecek” derken Demon Hunter sınıfı nihayet geldi. Tıpkı Death Knight’larda olduğu gibi Demon Hunter
Ön kameralara doping Sony’nin orta seviyeye hitap eden yeni akıllı telefonları Xperia C5 Ultra ve Xperia M5, kamera özellikleriyle dikkat çekiyor. Yakın zaman içerisinde Xperia Z3+ akıllı telefonuyla ses getiren Sony, yeni modellerini piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Bu ay içerisinde piyasaya çıkacak olan Xperia C5 ve Xperia M5, özellikle ön kameradaki çözünürlük artışıyla ön plana çıkıyorlar. Xperia C5 Ultra, Xperia Z Ultra’nın yerini alacak olan yeni phablet cihazı. 6 inçlik, 1080p ekrana sahip olan C5 Ultra, hem ön hem arka tarafında 13 megapiksellik kameralara yer veriyor. Ön kamerada 22m geniş açılı lens kullanılıyor. 8 çekirdekli, 1.7 GHz’lik bir işlemci kullanan cihaz, 2930 mAh batarya içeriyor. Xperia C5 Ultra, hali hazırda akıllı telefon kullanan fakat yanında tablet taşıması da gereken kullanıcıları hedef alıyor. Böylece Xperia C5 Ultra ile her iki cihazı birden yanımızda taşıyor olacağız. Tabii bu noktada tek cihazda 2930 mAh’lik batarya biraz sıkıntı çıkarabilir.
Sony’nin batarya konusunda yapacağı optimizasyonlar önem taşıyor. Xperia M5 ise MediaTek’in 2 GHz’lik X10 çipsetini kullanıyor olacak. 3 GB RAM ve 5 inçlik 1080p ekranıyla üst seviyeye yakın olan ürün, IP65/68 sertifikasına sahip. Arka tarafında 21.5 megapiksellik kamera kullanacak olan M5, ön tarafında C5 Ultra’daki gibi bir 13 megapiksellik kamera barındıracak. Batarya miktarının ise 2600 mAh olacağı söyleniyor. Sony’nin orta seviyeye hitap eden M serisi de fiyat / performans telefonu olacak. Z serisinin hemen altında yer alan M serisine dahil olan M5, muhtemelen 1800 TL’nin altında bir fiyat etiketiyle son kullanıcının karşısına çıkacaktır.
da Hero Class. Yani 1. level’dan değil, çok daha yüksek bir level’dan başlayacağız oynamaya. Ayrıca Death Knight’ların Lich King’den aldığı emirleri uyguladığı ve hızlı bir
şekilde seviye atladığı Scarlet Enclave ve Acherus benzeri bir başlangıç bölümüne sahip olacak. Bu sınıfı oynayabileceğimiz iki ırk bulunuyor: Night Elf ve Blood Elf.
Ashbringer! World of WarCraft’ın efsanevi silahları Ashbringer, Thas’Dorah ve çok daha fazlası yeni ek paketle beraber karakterimizin bir parçası haline geliyor. Özel bir görev zinciriyle beraber her sınıf, kendine özel silahı almak için Azeroth’un dört bir yanını geziyor olacak. Görevlerde yeterince ilerleme katettikten sonra elde edeceğimiz “süper” silahımız, kendine özel yetenek ağacıyla bize oldukça önemli özellikler kazandıracak. Bu silahların görünümlerini de istediğimiz gibi değiştirebileceğiz. Her bir silah için çok sayıda “skin” ve renk seçeneği bulunuyor. World of WarCraft: Legion’ın çıkış tarihi hakkında henüz bir bilgi yok. Fakat beta sürecine yıl sonunda geçileceği söyleniyor.
Kingston SSDNow ile bilgisayarınızı uçurun test
Bilgisayarlarda yıllardır kullanılan hard disk teknolojisi, gün geçtikçe gelişiyor. Diskler küçülüyor, kapasite artıyor, okuma / yazma kafası daha hızlı hareket ediyor. Hard disklerin performanslarını artıran gelişmeler yaşanmasına yaşanıyor fakat yapısı mekanik / manyetik olduğu için elbette ki belirli bir gecikme süresi yaşanıyor. Özellikle parçalanmış büyük dosyalarda gecikme süreleri, ciddi anlamda rahatsız edici seviyeye gelebiliyor. Bu tip durumlardan uzak durmak için masaüstü ve dizüstü bilgisayarlarda SSD sürücüleri tavsiye ediyorum. Kingston SSDNow E50 de piyasadaki SSD’lerden biri; test merkezimizde ağırlıyoruz. Dizüstü bilgisayarlar için ideal Dizüstü bilgisayarlarda kullanılan 2.5 inçlik hard disklerle aynı boyutlarda olan Kingston SSDNow E50, elbette ki masaüstü bilgisayarlarda da kullanılabiliyor. İçerisinde
BTnet
herhangi bir mekanik veya magnetik öğe bulundurmayan, tamamen elektronik yapıda olan SSD’ler, özellikle düşme ihtimali bulunan dizüstü bilgisayarlar için “gerekli” diyebiliriz. Tabii sürekli olarak dakikada 5000 küsür tur atan diskler olmadığı için aynı zamanda güç tasarrufu da sağlıyor. SATA 3 desteği bulunan SSDNow E50, saniyede 550 MB okuma ve 530 MB yazma hızlarına ulaşabiliyor. Bize gelen ürün E50 serisinin 100 GB’lik sürümüydü. Aynı zamanda 240 ve 480 GB’lik modelleri de piyasada
bulunabiliyor. Peki SSD’ye geçersem bilgisayarımda ne gibi değişikliklerle karşılaşırım? Açıkçası bir donanım editörü olarak SSD’siz bilgisayara bilgisayar demeyeceğimi belirtmeliyim. Bilgisayarın donanımı ne kadar güçlü olursa olsun, hafızada ciddi bir gecikme olduğu takdirde oyunların, internet tarayıcıların, hatta Windows’un kendisinin bile açılması uzun sürüyor. SSD, gecikme sürelerini sıfıra indirerek çoğu yazılımın anında açılmasını sağlarken oyunların da yükleme süresini kısaltıyor. Ayrıca SSD’nin bir “bağımlılık” olduğunu söylemiş miydim?
32
BThaber
KARİYER
Atos Türkiye’ye yeni CEO Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri ile Atos Origin organizasyonlarının birleştiği 2011 yılından bu yana Atos Türkiye CEO’luğunu yürüten Orhan Akbulut, görevini Ahmet Doğan’a devretti. Akbulut, Siemens’te 1990 yılında çalışmaya başlayıp Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri ile Atos Origin organizasyonlarının “Atos” adı altında Orhan Akbulut birleşmesinin ardından, Atos Türkiye’nin ilk CEO’su olmuştu. Akbulut’tan görevi devralan Ahmet Doğan da uzun yıllardır Atos Global’de yönetim kademelerinde görev yapıyor. University of Siegen’da Ekonomi eğitimi alan Ahmet Doğan, çalışma hayatı boyunca BT şirketlerinde danışmanlık, operasyon ve satış alanlarında ve uluslararası yönetim fonksiyonlarında görev aldı. 2010 yılında SIS GmbH bünyesinde Head of Sales Performance Office (Satış Performans Ofisi Başkanlığı) görevine gelen Doğan, ardından Atos Global SSE - Head of Operational Excellence (Operasyonel Mükemmellik Başkanlığı) görevini yürüttü. Aynı zamanda 2014 yılı ikinci yarısında Atos MRT yapısının kurulmasında da aktif rol alan Doğan, MRT Strateji ve Operasyonları Başkanlığını üstlendi.
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Dersimiz sosyal medya Yeditepe Üniversitesi, Türkiye’de bir ilke imza atarak Bilgi Teknolojileri ve Sosyal Medya’yı bir araya getiren yeni bir yüksek lisans programını, ‘Yeditepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Bilgi Teknolojileri ve Sosyal Medya Eğitimi Yüksek Lisans Programı’nı açıyor. Program, İnsan-Bilgisayar Etkileşimi ve Dijital Medya, Bilgisayar ve Sosyal Medya Okuryazarlığı, Eğitselde Sosyal Medya Yönetimi, Mobil Öğrenme, Bilişsel Bilim ve Sosyal Öğrenmede Medya,
Eğitimde Yapay Zekâ ve Semantik (Anlamsal) Web Uygulamaları gibi pek çok dersi içeriyor. Eğitim dilinin İngilizce olduğu program tezli yapılacak. İstihdam imkanları zengin Bilgisayar Teknolojileri Eğitimi gibi teknik donanım ağırlıklı bölümlerden mezun olanların yanında, Sosyoloji gibi sosyal içerik ağırlıklı bölümlerden mezun olacakların da tercih edebileceği bu program mezunları, görev aldıkları kurumlarda çalışan diğer bireylerin bu tür teknolojileri nasıl daha
E T K İ N L İ K L E R
Türk Telekom Grubu’na iki yeni direktör Türk Telekom Grubu’nda yapılan 2 yeni atama ile Agile Çözümler Direktörlüğü’ne Serkan Fergan getirilirken, Devrim Melek de TV Pazarlama Direktörü oldu. Serkan Fergan, Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği lisansının ardından İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yine aynı alanda yüksek lisans eğitimini tamamladı. Serkan Fergan Kariyerine Customs & Excise – Canada’da başlayan Fergan, birçok kurumda üst düzey yöneticilik yaptı. İnternet bankacılığı, e-ticaret, e-ödeme, mobil teknolojiler gibi başlıklarda uzmanlıklara sahip olan Fergan, iyi derecede İngilizce ve İtalyanca biliyor. Pazarlama stratejileri, dijital pazarlama ve tüketici araştırmaları alanında 18 yıllık tecrübesi bulunan Devrim Melek ise Devrim İstanbul Üniversitesi Makine Mühendisliği Melek bölümünden mezun olduktan sonra, Makine Mühendisliği alanında yüksek lisansını tamamladı. İstanbul Teknik Üniversitesi Pazarlama yüksek lisansı eğitimi de alan Melek, kariyerine Eczacıbaşı’nda başladı. Melek, son olarak Digitürk’te Pazarlama Direktörü olarak görev yaptı.
GittiGidiyor Genel Müdürlüğü’ne Kantarcı atandı GittiGidiyor Genel Müdürlüğü görevine Öget Kantarcı atandı. Uzun yıllardır e-ticaret sektöründe yöneticilik yapan Kantarcı, 2014 yılından bu yana da GittiGidiyor’da Ticari Direktör olarak görev yapıyordu. Lise eğitimini Koç Lisesi’nde tamamlayan Kantarcı, 1999 yılında Koç Üniversitesi’nden Önder Çoban mezun oldu. Peugeot Kurumsal Satış departmanında çalışma hayatına başlayan Kantarcı, ardından Turkcell Kurumsal Satış Müdürü oldu ve aynı bölümde Satış Direktörü olarak kariyerine devam etti. Estore ile başladığı e-ticaret kariyerine 2009 yılında Alman perakende ve e-ticaret şirketi Otto Group’un Genel Müdür Yardımcısı olarak devam etti. Öte yandan, 2014 Ocak ayından bu yana GittiGidiyor Genel Müdürlüğü’nü yürüten Gülfem Toygar da eBay’in en büyük organizasyonlarından olan eBay Almanya operasyonlarının başına getirildi.
4-9 Eylül 2015
IFA Berlin AYRINTILI BİLGİ: http://b2b.ifa-berlin.com/ 9-13 Eylül 2015
1st International Conference on Environmental Science and Technology (ICOEST) Bosna Hersek AYRINTILI BİLGİ: www.icoest2015.com
etkin ve verimli bir şekilde kullanabilecekleri yönünde ilgililere rehberlik edebilecek kapasiteye gelecek. Detayların http://www. yeditepe.edu.tr/enstituler/ egitim-bilimleri-enstitusu sitesinde yer aldığı programın mezunları, eğitim ve öğretim kurumları dışında; etkileşimli bilişim teknolojisi, dijital-sosyal medya, eğitim yazılımı, Web tasarımı, öğretim materyali geliştirme gibi alanlarda faaliyet gösteren özel sektör kurumlarının eğitim ile ilgili bölümlerinde çalışabilecek.
Y U R T D I Ş I
6-8 Ekim 2015
International Test Conference Anaheim, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.itctestweek.org 7-10 Kasım 2015
26th ISF Annual World Congress Atlanta, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.securityforum.org/
events/isf-annual-worldcongress/ 8-12 Kasım 2015
Gartner Symposium/ITxpo 2015 Barselona AYRINTILI BİLGİ: www.gartner.com/events/ emea/barcelona-symposium
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R 4-7 Ağustos 2015
International Conference on Advanced Technology & Sciences (ICAT’15) Antalya AYRINTILI BİLGİ: www.icatsconf.org/ 24-29 Ağustos 2015
Siber Güvenlik Yaz Kampı '15 Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.siberkamp.org 10-13 Eylül 2015
SIGN İstanbul 2015 Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.signistanbul.com 29 Eylül 2015
Teknoloji Platformu-Büyük Veri, Hibrit Bulut ve Sanallaştırma / Gömülü Sistemlerİstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 1 Ekim 2015
Teknoloji Platformu / Gömülü Sistemler ve IoT Gayrettepe Dedeman Otel, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.teknolojiplatformlari.com
Y U R T İ Ç İ
1 Ekim 2015
Teknoloji Platformu / Büyük Veri Stratejileri Gayrettepe Dedeman Otel, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.teknolojiplatformlari.com 2 Ekim 2015
7. Bilişim Yıldızları e-Dönüşüm Yarışması Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimyildizlari.org 3-4 Ekim 2015
Security For You Bilgi Güvenliği Konferansı Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi, Şişli, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.sec4u.org 12 -14 Ekim 2015
ADVED’15- International Conference On Advances In Education, And Social Sciences Nippon Otel - İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.ocerint.org/adved15/ 27 Ekim 2015
PMI Summit TOBB ETÜ Sosyal Tesisler Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.pmiturkey/summit/ankara
22 Ekim 2015
BTvizyon Toplantıları Swissotel Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ 30 – 31 Ekim 2015
8. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı (ISCTurkey2015) ODTÜ Kongre ve Kültür Merkezi Ankara AYRINTILI BİLGİ: http://www.iscturkey.org/ 19 Kasım 2015
BTvizyon Toplantıları Konya AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.btvizyon.com.tr 3 Aralık 2015
Design Awards Zirve Ödülleri Töreni İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ 10 Aralık 2015
BTvizyon Toplantıları Girne AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.btvizyon.com.tr
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
MEKTUP
BThaber
Bitmeyen sıcak günlerden merhaba, Yurdun dört bir yanında etkili olan sıcak hava ve alçak basınç, bedensel ve hanesel olarak suyu sabunu daha çok benimsememizi sağladı. Çevrimdışında da, çevrimiçinde de… 2015 başında BIC Angel Investments’dan 500 bin TL’lik yatırım alan Temizlikyolda. com da üşenmemiş, İstanbul, Ankara, İzmir, Aydın, Antalya, Eskişehir ve Bursa olmak üzere yedi ildeki 35 bin siparişi inceleyerek temizlik karnesini açıklamış. İstanbul’da ev temizliği talebi en çok Kadıköy’den, kuru temizleme talebi en çok Ataşehir’den. Maltepe ise en çok halı yıkama talebinin alındığı ilçe. Online temizlik hizmetini en çok üniversite öğrencileri talep ederken, çalışan kadınlar ikinci sırada. Temizlik için en çok tercih edilen gün Cumartesi ve ay sonlarında temizlik talebi artıyor. Temizlik şart, hem de aslında her mevsim, değil mi? Gurur verici bir haberi sana iletmek istiyorum: Gelibolu’da savaşmış her milletten birer bestecinin yazdığı 10 mini eserden oluşan, 10 yılın sonunda oluşturulan “Gelibolu Senfonisi”nin dünya prömiyeri 4 Ağustos’ta Aya İrini’de gerçekleşmiş. Senfoninin, Demir Demirkan tarafından bestelenen “Barış Umudu” adlı ilk bölümünün ilk kez seslendirildiği, Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı etkinlikleri kapsamında gerçekleşen konserde, 60 kişilik İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nden 40 kişilik bir koro “Gelibolu Senfonisi”ne hayat vermiş. Sıra haftanın çevresel gündeminde… Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 12 ay süre ile 65 yüksek lisans
katılan farklı teknik birikimlere sahip Logo çalışanları, 6 - 24 Temmuz arasında Gebze ve Urla’da ileri teknik eğitim almış. Sonra da, daha önce birbirleriyle çalışmamış, farklı yeteneklere sahip 50 yazılımcının katılımıyla oluşturulan 5’er kişilik 10 takım, 29 - 31 Temmuz arasında, en iyi yazılım ürününü geliştirmek için yarışmış. İzin sistemiyle ilgili ürün geliştiren takım birinciliği alırken, masraf sistemi ve kaynak planlamayla ilgili ürün geliştiren takımlar da ikinciliği ve üçüncülüğü almış. Kurumsal yetkinliklerin teyidi, kurumiçi verimliliğin ve dostlukların gelişmesi adına güzel fırsatlar. Haftayı gurur veren bir haber paylaşarak bitiriyorum. İTÜ ARI Teknokent’in girişimcileri yurtdışına taşıyarak uluslararası birer markaya dönüşmeleri adına desteklediği ITU GATE programıyla ABD’ye giden 8 firma, projeleriyle ABD’li yatırımcıların dikkatini çekmiş, ki gençlerin yetkinliğini bildiğim için buna hiç şaşırmadım. Bu firmalardan biri olan ve 2011 yılında İTÜ Elektronik Haberleşme Bölümünde gerçekleştirilen Ar-Ge çalışması sonucunda kurulan Boni ise siftahı yapmış, görme engellilerin iç mekanlarda rahatça yönlerini bulmalarını sağlayan Loud Steps ürünü ile bu pazardaki ilk satışını gerçekleştirmiş. http://bonibeacon.com/ sitesinden daha fazla detaya ulaşabileceğin Boni’nin hedefinde ürününü daha fazla kuruma ve yatırımcıya tanıtmak ve ABD’de kalıcı bir iş ağı kurmak varmış. Onun ve nice genç Türk girişimcisinin hedeflerine ulaşabilmesi dileğiyle. Bu hafta da bu kadar olsun, yeniliklerle haftaya buradayım,
34
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Türk girişimcilerin başarıları gurur veriyor
öğrencisine verdiği burs sona ermiş. Bakanlığın 507 bin TL kaynak ayırdığı yüksek lisans tezleri Türkiye Çevre Koruma Vakfı’na (TUÇEV) gelmeye başlamış. Tezlerin genel olarak çevre ve kentsel dönüşüm üzerinde araştırma yaptığı görülüyormuş. Öğrenciler yüksek lisans tezlerinde; yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği, kentleşme ve suç ilişkisi, çocuk suçlular üzerine araştırma, geleneksel köy evleri ve kırsal dönüşüm, inşaat yıkıntı atıklarının geri kazanım yolları, marka şehirler kavramının ülke turizmine ve tanıtımına katkısı, kentsel dönüşüm atıklarının
2015
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
üzere Iberdrola Renewables ile sözleşme imzalamış. Bu yeni rüzgar enerjisi çiftliğinin Aralık 2016’dan itibaren yılda yaklaşık 670.000 MW/sa rüzgar enerjisi üretmeye başlaması bekleniyor. Tamamlandığında, hem mevcut hem de gelecekteki AWS bulut veri merkezlerini besleyecek elektrik şebekesine aktarılacak enerjiyle, Kuzey Carolina eyaletindeki ilk kamu hizmetleri ölçeğinde rüzgar enerjisi çiftliği olacakmış. Burada da örneklerini görebiliriz umarım. Logo Yazılım, ilk kez 48 saatlik bir “hackathon” etkinliği düzenlemiş. “Hacktime” adı verilen etkinliğe farklı şehirlerden
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 21 SAYI 1034
17 - 23 AĞUSTOS
geri kazanım yolları, sosyal hayatın mekana etkisi, kırdan kente göç, göç sonucu kentlerde ekonomik ve sosyal hayat gibi konu başlıklarını araştırmış. Yüksek lisans tezleri TUÇEV’in kurduğu çevre şehir kütüphanesine konulmuş, bilgin olsun. Akabinde, bu yaratıcı fikirlerin fiiliyata dönüşebilmesi dileğiyle… Bu kadar da değil… Bir Amazon.com şirketi olan Amazon Web Services; Kuzey Carolina Perquimans ve Pasquotank’ta Amazon Wind Farm US East projesine başlıyormuş. Şirket, 208 MW gücünde rüzgar enerjisi çiftliğini inşa etmek ve işletmek
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr
Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Canan Şahin canans@bthaber.com.tr Saadet Toksöz saadett@bthaber.com.tr
Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
36
BThaber
ICT NEWS
17 - 23 AĞUSTOS 2015
Service comes first Service focused growth in informatics sector stands out in the Turkish market; just like it does worldwide. While transformation of some services into cloud and offering services over cloud attract the sector’s attention, it forms the basis of a holistic growth in the service axis. The ever-growing ‘service’ wing has some featured topics such as SLAs, trainings, integrators, consultancy before or during an IT investment installation and software usage on data centers. As the results of ICT 500 research reveals the improvement on ‘service’ topic and you will be reading from the file of the week; the improvements on cloud computing expose where we are standing and the potential.
Underside of the iceberg ‘service’ market grows incrementally As the cloud computing begins to be perceived as more than a ‘storage area’, and various solutions start to be offered on cloud, the area’s performance is going to increase. Global IT sector provide opportunities to the sectors with a growing potential and the actors in those sectors. Expectations evolve upon actualized projects on many sectors like health, retail and transportation. Management consultancy and market research company Lucintel’s “Global IT Services Industry 2012-2017: Trend, Profit, and Forecast Analysis” research reveals the potential. According to the research, global IT service market is expected to reach 1,147 billion USD in 2017. The scope of the global IT service sector is defined as hardware, software, maintenance, product
by the finance sector, are going to support IT service market growth.
Prodigiously growing cloud and more… M2S Research and Marketing Services General Manager Özlem Unan says that the “Service growth will continue” and lists the expectations: “In my opinion, the future lies in the hands of data center services, value added services offered by data centers, cloud computing and call centers. The cloud services will grow in 2017 in Turkey.” Here are the details: • Cloud and services connected to cloud will continue growing. There are many services related
support services as well as IT consultancy, improvement, integration and many other professional services by Lucintel’s research, as the file states that the North America shoulders the leadership of global IT sector with 42% global market share. The potential of outsource offering points such as India, China, Vietnam and the Philippines is huge. The reason is that the employment cost is low in
to cloud: Back up services on cloud, application renting on cloud, using the updated versions of software on cloud and renting some application improvement services on cloud etc. Many things that will make the life easier will come with cloud. • Crisis management is a growing area. Besides the increase in cloud back up services, crisis management is a service by itself. It is a critical subject for many sectors. Thus, it is expected that the crisis management market will grow as a ‘service’.
these countries and they have many talented employees. Globally, government supported reforms are going to be the driving power of improvement in IT service investments. Under the light of this improvement, according to the research emphasizing that the cloud computing is going to re-form the informatics sector; it means an opportunity for SMEs to access the current informatics world.
• Outsourcing services, especially call centers and value added services related to it keep growing. In our improving world, call centers elaborate on improving themselves and offer different services. • Maintenance agreements are always valid, however renting the hardware rather than purchasing is becoming more popular day by day. As virtualization and mobility usage increased in business life, renting the physical hardware will stand out as a stronger preference.
The research touches upon some basic problems withholding IT service sector such as global currency fluctuations, talent pool’s starting to dry out and high employment costs in developed countries. However, on the other hand, it is highlighted that as the global demand increases on software, system and service topics, public expanses broaden in IT area; the sectorial demands, guided
The scope of ‘the managed services’ expands Managed services are a focus point in IT services. MarketsandMarkets’ research “Managed Services Market by Managed Data Center, Managed Network, Managed Information, Managed Mobility, Managed Infrastructure, Managed Communications, Managed Security – Global Forecast to 2019” reveals the potential of managed services market. According to the foresights of MarketsandMarkets, managed services market is going to move upward from 107.17 billion USD in 2014, to 193.34 billion USD in 2019 and the North America is going to be the biggest market. Asia-Pacific (APAC) region is going to stand out as the market with the highest growth potential. The findings in the MarketsandMarkets’ research indicating the transformation of managed services are clear-cut: The steps taken and solutions offered by the leading informatics companies on decreasing the informatics costs of the end users and developing low budget data center solutions are going to enable growth in managed data centers and managed network services. Unfortunately, the possible fluctuations of global currencies, thus of economies are the biggest risks. Especially, whether USA Central Bank would prefer September or December for FED’s interest rate hike; or wait for the New Year will enable markets, currencies and naturally investments find a path.
Cooperation on war-electronic systems An agreement is signed between Aselsan - Havelsan business partnership and SEDEF Shipyard on warelectronic systems to be on Landing Platform/Dock (LPD). In the agreement signed by Aselsan - Havelsan business partnership and SEDEF Shipyard on providing war-electronic systems and
integration on the LPD; Aselsan’s business share is 127 million 252 thousand Euro and Havelsan’s business share is 87 million Euro. In the project, Aselsan is responsible for communication and satellite systems, IFF system, 12.7 mm STAMP and 25 mm STOP Weapon systems, Acoustic and Sonar
Systems, Radar Systems, Electronic war systems, Infrared search and track system, Laser warning system, Electro-Optic Director and Navigation system LPD mechanized landing crafts and vehicle/personnel landing crafts and their designs, development, production, supply, integrations, test-
experience and holistic logistic supports. In the same project Havelsan is responsible for the LPD’s network supported war management system (ADVENT) which enables the LPD fight in multi-threat environments with its main duty functions; Ship data distribution system, CCTV system, Message operating system, Link-11/16/22
tactics data link systems and possibly deployed on the ship; national Amphibian Task Force Operations Center and Landing Force Operations Center Command and Control Information System (KKBS) and their designs, development, production, supply, test-experience and holistic logistic supports.
38
BThaber
ICT NEWS
17 - 23 AĞUSTOS 2015
berqNET Firewall’s distributor is Penta
VeriPark settled with Sitecore Attracting attention on banking, insurance and retirement projects in the global area as well as supporting many sites as an infrastructure provider VeriPark made an agreement with one of the web content management systems and e-trade infrastructure software suppliers Sitecore for the Turkish market business partnership. Sitecore is among Microsoft’s global business partners in user experience management and content management systems, ERP integrated e-trade infrastructure and digital user experience management. VeriPark General Manager Aslı Derbent Özkan gave us information about the business partnership agreement: “VeriPark is a solution providing
company that has been in big scale web, e-trade and digital transformation projects from the day it was launched. VeriPark created many important web projects in Turkey. Sitecore, on the other hand, is a number 1 company for content management system of Gartner Magic Quadrant as well as one of the Microsoft’s solution partners. Thanks to the partnership of VeriPark and Sitecore, we believe that those expert companies would create a huge added value for our clients in Turkey. As VeriPark, we aim at being the first address with Sitecore for banks and other sectors when it comes to corporate content management infrastructure and digital / web and mobile transformation.”
Penta Technology becomes the distributor of the firewall solution berqNET developed in Turkey by Logo Cyber Security and Network Technologies. Penta Sales and Marketing Director Necmi Ön gives information on enriching the product range and states: “It is important for us to have many brands in information security area in the direction of our aims. We continue expanding our position through the partnership with Logo Cyber Security. We believe to create successful projects combining our experience in the distributorship area and Logo Cyber Security’s expert staff
and their R&D experience.” Logo Cyber Security General Manager Dr. Murat Apohan states that the berqNET cyber security solution is a structure gaining power from Logo Investment Holding’s 30 years of product
development experience. He expresses that; “Via the synergy created by Penta and the services offered together, I have a strong faith in that we will grab a great success with our distributors and customers.”
FIT Solutions becomes the e-ticket special integrator FIT Solutions becomes Turkey’s first and only private integrator in the attention drawing e-Ticket sector. E-Ticket is only used in land, air and sea transportation for now. In the future, it is planned to be used in sports and entertainment events such as soccer matches and music festivals. Via e-Ticket solution, institutions says goodbye to keeping the tickets second copy. The first copy is history for the clients and institutions that are willing to use e-Ticket. The end users
now have the advantage of accessing their tickets whenever and wherever they want and print out to an A4 page and use it as an actual ticket. Companies also send the e-Tickets to the clients using QR code and NFC technologies over mobile devices. Thus, the printing cost is eliminated both for the company and the client. Thanks to the solution, companies receive up to 70% savings by moving hard copy tickets onto the electronic environment. Companies
are not obliged to keep the second copies of the tickets, digital copies are sufficient. If the client demands the first copy, they could print it out however it is not mandatory. Relatedly to the approaches of the institutions and guidance towards the clients, even the first copies of the tickets can provide approximately 20% cost effectiveness. Besides, while security, service quality and ease of use increase, the billing processes becomes cost effective, problem-free and faster.
Count down started for Sustainable Business Awards Sustainability Academy working on creating, developing and expanding sustainable business models for the business world opens the applications for the second Sustainable Business Awards and Sustainable Business Leaders Awards. Whomever willing to share projects to be a model for other institutions of Turkey can apply to the contest until August 21, 2015 on http://surdurulebilirisodulleri. com/. TÜTED (Association
of All Communication Businessmen) supports the awards and small, medium and large sized enterprises which adapt sustainable business model and contribute the sustainable development in Turkey can apply to the contest. Institutions can apply in nine award categories being carbon and energy management, water management, social effect, sustainable communication, cooperation, supply chain management, waste
management, variety and inclusion. In scope of the awards, leaders who effectively support sustainable business models in institutions and in the sector and who are serving as models will receive Sustainable Business Leader Award. Leader elections started online in May 1st, 2015 with nomination basis. Sustainability Academy has a leading mission for accelerating the sustainability transformation in the business world for
a sustainable future and development. It is working on economic, social and environmental sustainability projects for giving information and increasing awareness as a non-profit social entrepreneurship. While working with a global approach on creating, developing and expanding sustainable business models for the business world and improving sustainable lifestyle in the society; Sustainability Academy aims at being a leader in
this area by forming strong sustainability platforms. In this scope, Sustainability Academy carries out informative studies for the society and the university students in cooperation with national and international institutions which work for a sustainable future and embrace sustainability in their processes, NGOs and the government by researches, conferences, seminars, workshops, corporate trainings and social responsibility projects.
BREAK THE STATUS QUO:
THINK BIG. START NOW. Brocade and the New IP.
CONTACT BROCADE FOR MORE INFORMATION: Email: emea-info@brocade.com Tel: +90 212 340 76 61 Visit: www.brocade.com www.datacenterfuture.com/tr