ASRACK_3.pdf
1
6.01.2015
15:55
Odaklanma ve verimlilik için ayrışma vakti geldi
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Güngör Kaymak
HP, ‘kişisel bilgisayar ve yazıcı’ başlığında çalışmaları ile ‘yazılım ve veri teknolojileri’ işlerini ayrı şirketlerde yürütme kararı aldı. HP ve Hewlett Packard Enterprise faaliyetlerini ayrı ayrı şirketler altında Sayfa 31 sürdürecek.
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
1041 12 - 18 Ekim 2015
Kabus gerçek (mi) oluyor?
Sayfa
6
Yeni EBA’da içerik ekosistemi oluşturuldu Eğitim bilişim ağı Yeni EBA’nın getirdiği yeniliklerle ‘Etkileşimli Sınıf Yönetimi’ne ilişkin sunum yapıldı.
Sayfa
12
Girişimcinin önceliği ‘müşteri beklentileri’ Erken evre şirketleri ve girişimcileri desteklemeyi amaçlayan Netaş Wesley Clover Teknoloji Fonu kuruldu.
Sayfa
Farkındalık olmadan gerçek güvenlik olmaz
20
Alfredo Vistola
Haklayıcıların hedefi artık sadece para ve bu amaç için geliştirdikleri tehditler giderek çeşitleniyor. İşte bu nedenle herkeste farkındalık şart.
İnternete giden her yol güvende. McAfee Web Protection Bulut, kurum içinde ve hibrit uygulama seçenekleri; İtibar hizmeti ve kategori bazlı filtreleme teknolojisiyle, her yerde, tüm cihazlar ve kullanıcılarınız için web güvenliği.
Handan Aybars
Özel Haber
Sayfa
4
Güvenlik başlığında geleneksel şifre yapısının yerini parmak izleri giderek daha fazla alırken, haklayıcılar da bu fırsatları değerlendirmek için açık arayışında. Uzmanlara göre, çalınan parmak izlerinin kötü amaçla kullanım potansiyeli şimdilik sınırlı. Ama teknoloji geliştikçe bu risk potansiyelinin değişeceği de herkesin kabul ettiği bir gerçek.
BThaber
E-TOPLUM
12 - 18 EKİM 2015
3
KEPHS sayısı 7 oldu Haber Merkezi
BREAK THE STATUS QUO:
THINK BIG. START NOW. Brocade and the New IP.
BTK tarafından ‘Kayıtlı Elektronik Posta Hizmeti’ sunmak üzere KEPKUR Yazılım Bilişim Elektronik Posta Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve F.İ.T Bilgi İşlem Sistem Servisleri Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye yetki verilmesi dolayısıyla BTK Konferans Salonu’nda bir tören düzenlendi. 2012 yılında sunulmaya başlanan ‘Kayıtlı Elektronik Posta’dan yararlanan sayısının 120 bini aştığını açıklayan BTK Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan, törende yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Ülkemizde KEP ile elektronik ortamda güvenli haberleşme yapabilme imkânları genişletilmiş 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Kurumumuz tarafından yapılan ikincil düzenlemelerle desteklenerek bu ortamlarda yapılan iş ve işlemlerin hukuki boyutta da geçerliliği sağlanmıştır. KEP, elektronik ticaretin ve kamu alanında yürütülmekte olan e-Dönüşüm projesinin alt yapısını oluşturacak bir asli unsur olarak da büyük önem taşımakta. KEP sisteminde elektronik postalar ‘güvenilir bir üçüncü taraf’ rolünde olan kayıtlı Elektronik Posta Hizmet Sağlayıcıları (KEPHS) vasıtasıyla gönderilip alınmakta. KEP sisteminin kullanıcıları, sistemden faydalanabilmek için yetkilendirilmiş olarak hizmet veren KEPHS’lerin herhangi birinden kendileri adına ‘kep. tr’ uzantılı bir hesap açtırmak zorunda. Bugün itibariyle yüzde 90’ı tüzel kişiler olmak
BTK tarafından yetkilendirilen Kayıtlı Elektronik Posta Hizmeti Servis Sağlayıcı (KEPHS) sayısı 7’ye yükseldi.
BTK Baskanı Dr Ömer Fatih Sayan ve KEPKUR YKB N. Hüseyin Kuran üzere yaklaşık 120 binin üzerinde kullanıcıya hizmet sağlamakta. Önümüzdeki süreçte KEP sisteminin kullanıcı sayısının milyarlara ulaşacağı inancındayız.” Sayan, konuşmasının ardından KEPKUR ve F.İ.T yöneticilerine yetki belgelerini verdi. BTK tarafından Kayıtlı Elektronik Posta hizmeti sunmak üzere yetkilendirilen firma sayısı 7’ye çıktı. Kayıtlı e-Devlet kullanıcı sayısı 14,5 milyona ulaştı Törende, KEPKUR Yönetim Kurulu Başkanı N. Hüseyin Kuran, “Türkiye hızlı bir e-Dönüşüm yolunda. Biz de BTK tarafından KEPHS yetki belgesi verilen sayılı kurumlardan biri olarak Türkiye’nin e-Dönüşüm sürecine KEP ürünlerimizle katkı
sağlayacağız. Bugün e-Devlet üzerinden yaklaşık 640 kamu hizmeti sunuluyor. Kayıtlı e-Devlet kullanıcı sayısının ise 14,5 milyona ulaştığı ifade ediliyor. KEP hizmetinden yararlanabilmek için e-İmza’ya sahip olmanız gerekiyor. Türkiye, e-İmza alanında da önemli gelişme kaydetti. Elektronik ve mobil imza kullanıcı sayısı bu yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 31 oranında artarak 1 milyon 400 binden 1 milyon 835 bine ulaştı. Bu rakamlar umut verici. Türkiye’nin e-Dönüşüm sürecine hızla entegre olduğunu gösteriyor. Türkiye’de 44.5 milyon internet abonesi olduğunu da dikkate alırsak kısa vadede KEP kullanıcı sayısında da rekor artışlara tanık olacağımızı öngörüyorum” şeklinde konuştu.
TBD, ‘Kamu Bilişim Merkezleri’ni masaya yatırdı Haber Merkezi
CONTACT BROCADE FOR MORE INFORMATION: Email: emea-info@brocade.com Tel: +90 212 340 76 61 Visit: www.brocade.com www.datacenterfuture.com/tr
TBD Ankara Şubesi’nin bilişim sektörünün tüm paydaşlarıyla iletişimi artarak devam ediyor. Geçmiş aylarda özel sektörün tedarik yöntemlerindeki sorunları ve çözüm önerileri üzerine iki çalıştay düzenleyen Şube, 29 Eylül’de birçok kamu kurum ve kuruluşunun üst düzey katılımıyla Kamu Bilişim Merkezleri’ni değerlendirdi. Kamu Bilişim Merkezleri’nin etkinliği ve verimliliği değerlendirilirken çalıştayın ikinci bölümünde; kamu bilişim çalışanının sorunları masaya yatırıldı ve katılımcılardan çözüm önerileri alındı. 2015 başında yayımlanan ‘Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’nın ‘Kamu Bilişim Personeli İstihdamının Düzenlenmesi’ başlığındaki 61. Eylem’de şunlar
yazıyor: “Kamu kurumlarının e-Devlet projesi hazırlama ve yönetme kapasiteleri geliştirilecek, kurumlardaki bilgi işlem birimlerinin yetkinliklerinin gelişmesi sağlanacak, kamu bilişim personelinin özlük hakları iyileştirilecek, bilişim uzmanlığı kadrosu ihdas edilecektir.” Çalıştay ile ilgili açıklama yapan TBD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Kavasoğlu, şunları paylaştı: “TBD Ankara Şubesi olarak, ‘Kamu Bilişim Merkezleri’nin Etkin ve Verimli Çalışması İçin Çözüm Önerileri’ni değerlendirmek üzere bir çalıştay düzenledik. Kamu kurum ve kuruluşlarının etkin hizmet sunumunda bilişim teknolojilerinin önemi herkes tarafından bilinmekte. Amacımız; kamu bilişim merkezlerindeki olumsuz başlıkları ortaya
çıkartarak bunlara çözüm önerileri bulmak. Kamu kurumlarımız çağrımıza çok olumlu yaklaştı; çalıştay yoğun ilgi gördü ve çalıştay boyunca verimli bir şekilde çalıştık. Sonuçları kısa süre içinde katılımcılarla paylaşarak raporun son halini oluşturup çözümleri üzerinde karar alıcılarla değerlendirmek istiyoruz. Çalıştayda kamu bilişim çalışanının özlük hakları konusu da tartışıldı ve çok güzel öneriler geldi. Daha önceki yıllarda da özlük haklarıyla ilgili akıllı politikalarla sonuca giden çalışmalar yapan Türkiye Bilişim Derneği olarak bu kez de etkin bir strateji çerçevesinde hareket ediyoruz. Çalışmalarımızda; hükümet bilişim politikalarını ülke çıkarları doğrultusunda kamu bilişim çalışanı lehine çevirmeye çalışacağız.”
4
BThaber
E-TOPLUM
12 - 18 EKİM 2015
Kabus gerçek (mi) oluyor? Handan Aybars Siber güvenlik tehditleri, ABD Personel Yönetimi Ofisi (Office of Personnel Management - OPM) saldırıları ile daha ürkütücü bir hal alıyor. 2015 yılı boyunca saptanan saldırılarda bir tarafta sosyal güvenlik numaraları ve adresleri çalınan 21 milyondan fazla eski ve halen görevdeki kamu çalışanları ile ilgili sorun durur, OPM ve Savunma Bakanlığı soruşturma kapsamında bu hırsızlığı incelerken, bu sefer de yeni parmak izi verilerinin çalındığı fark edildi. OPM açıklamasına göre, haklama kapsamında 5.6 milyon kişinin daha parmak izleri çalındı. Parmak izi gibi biyometrik verileri içeren hırsızlıklar, bu tarz verilerin kalıcılığı yüzünden apayrı bir endişe konusu. Çünkü şifre ve hatta Sosyal Güvenlik numaralarının aksine, parmak izleri değiştirilemez. Bu nedenle bir açıktan etkilenenler, kendilerini yıllar sürebilecek sorunlar dizisinin tam ortasında bulabilir. Bu tarz açıklardan genelde Amerikalılar hakkında güçlü bir veri tabanı inşa etme çabası içinde olduğu konuşulan Çin sorumlu tutulur. Ancak, ABD yetkilileri bu belirttiğimiz siber saldırılar konusunda resmi olarak (henüz) bir ülkeyi suçlamadı. Kim suçlu, kim kabahatli bunu zaman gösterecek. Ama zamanla bu tarz saldırıların artacağı da bir gerçek. Resim olarak depolamayın Çalınan parmak izi eğer resim olarak depolanmış bir parmak izi ise bundan sahte bir parmak izi üretmek mümkün. Bu durum, Ölçsan Satış Müdürü Tunç Pınar’ın da dikkat çektiği gibi, kullanılan geçiş kontrol ve kimlik doğrulama gibi sistemlerde, yani erişim sağlanabilen her yerde bir kötü kullanım riski doğurabilir. Yani sistemin tek doğrulama modeli parmak izi ise, yanında PIN, kart, SMS doğrulama gibi ek bir güvenlik katmanı yoksa, bu durum sakıncalı kullanımlar yaratabilir. Bu arada, Hitachi Data Systems Türkiye Satış Danışmanlık Lideri Taylan Tandoğan’ın dikkat çektiği gibi, parmak izlerine ait örneklerin saklanmasında henüz oturmuş bir sistem de yok. Örnekler resim olarak, şifrelenerek ya da parmak izindeki belirli noktaların bir format içerisinde saklanması şeklinde depolanabiliyor. Ancak şifrelenmiş dahi olsa parmak izi verisi resim olarak saklandığında, tersine mühendislik ile yeniden yaratılması mümkün. Şifresiz olarak saklanan parmak izi
Rİskler bİr parmak uzakta Ölçsan Satış Müdürü Tunç Pınar: “Parmak izi ya da biyometrik veriler doğru metotlarla kullanıldıkları zaman hayatımıza konfor getirmekte, fakat süreçleri sorgulamaları ve güvenlikleri iyi tasarlanmadığı zaman hayatımızda riskleri ile beraber taşımakta. Biyometri kullanımı; kişileri gerçek manada doğrulaması ve konfor getirmesi sayesinde kamu ve özel sektörde yaygın. Yeterli önemler alındığı takdirde, bu sistemler yaygınlaşacak. Biyometrik sistemlerin kullanımında doğru metot ve doğru teknolojilerin yüksek güvenlikle uygulanması önemli. Bunun için özel algoritmalar, yüksek güvenlikli şifrelemeler, kullanılacak biyometrik cihazların güvenlik seviyeleri ve en önemlisi, verinin saklanma metodu son derece önemli.” Hitachi Data Systems Türkiye Satış Danışmanlık Lideri Taylan Tandoğan: “Parmak izinin kullanımı; parmak damar okuyucu
verilerinde ise çalınan parmak izine ait örneklerden parmak izi oluşturmak kolay. Parmak izi insan vücudunun dışında olduğundan, okuma ve doğrulama işlemleri de bu temele dayandığından, asetat film gibi belirli materyaller kullanılarak sahte parmak izi görüntüleri oluşturulabilir. Tandoğan’ın belirttiği gibi, parmak izi tarama cihazları da herhangi başka bir test yapmadığından, oluşturulan bu sahte görüntü ile cihazlardan
Ölçsan Satış Müdürü Tunç Pınar cihazlar yaygınlaşmaya başladıkça azalmakta. Bu nedenle, özellikle devlet kurumlarında parmak izi kullanımından uzaklaşılmakta. Ayrıca konunun kanuni yönü gözden kaçırılmakta. Kanunlarımıza göre, parmak izi toplama ve depolama yetkisi sadece kolluk kuvvetlerinde. Fakat kanunlardan bihaber
onay alabilmek çok kolay. Parmak damar izinin farkı Peki acaba parmak izi çalanlar, bunlarla neler yapabilir? Tunç Pınar, parmak izi ile geçiş kontrolü yapılabilen yerlerde, örneğin ofislerde, yüksek güvenlikli alanlarda, askeri ve adli binalarda bunların kullanılabileceğini belirtirken, ekliyor: “Ayrıca yine parmak izi ile bilgiye erişim sağlanan alanlarda, örneğin;
Hitachi Data Systems Türkiye Satış Danışmanlık Lideri Taylan Tandoğan hazırlanan uygulamalarda en küçük işletmede kullanılan PDKS (Personel Devam Kontrol Sistemleri) için bile parmak izleri alınmakta ve hiçbir ciddi güvenliği olmayan sunucularda saklanmakta. Gerekli önlemleriS etkin uygulamayan kurumların bu açılardan sorun yaşama riski yüksek.”
elektronik bankacılık işlemlerinde, bilgisayar erişiminde kullanılabilir.” Parmak izi verisi çalındığında sahte parmak izi oluşturularak, ki bunun en kolay yolu belirttiğimiz gibi asetat üzerine uygulamak, parmak izi güvenliği ile işlem yapılan her uygulama ve cihaz yanıltılabilir. Bu riske işaret eden Taylan Tandoğan, parmak damar izini farklı kılan başlıkları ise şöyle anlatıyor: “Parmak damar izi örnekleri, şifrelenerek saklanır. Tüm veri
alınıp saklanmadığı ve hiçbir zaman yüzde 100 aynı veri elde edilemediği için tersine mühendislik uygulanamaz. Parmak damarları parmağın içinde olduğu için kopyalanması imkânsız. Parmak damar okuyucular fiziksel temas ile bir yüzeyi değil, özel teknikler kullanarak parmağın içindeki damarların yapısına göre kimlik doğrular. Örneğin Hitachi parmak damar izi okuyucu cihazları, canlı doku testi yapar. Bu da parmak damar verisi kopyalansa, parmağın sahtesi oluşturulsa, hatta parmak kesilerek cihazda kullanılsa bile doğrulama yapılamayacağı anlamına geliyor.” Algoritmanız ‘çözülemez’ olsun Gelelim parmak izlerini doğru ve güvenli saklama yöntemlerine… Parmak izi alınırken güvenlik seviyesini yüksek tutmak şart. Alınacak biyometrik verinin, yani parmak izinin saklanma metodu da asla “image” şeklinde olmamalı. Bu hatırlatmayı yapan Tunç Pınar’ın önerisi, parmak izinin, resim olarak depolanmadan, bir algoritma türetilmesiyle şifrelenerek, yalnızca bir matris kod şeklinde saklanması yönünde. Bu sayede bu matris kodlar çalınsa bile, bu koddan tekrar parmak izi resmi oluşturulamayacağı için çalınan bilginin de çöpten başka bir değeri olmayacak. Yani parmak izi sistemlerinde veriyi doğru şekilde alıp saklamak, bunun en önemli koruma metodu. Bu vurgunun ardından Pınar, şu eklemeyi yapıyor: “Biyometrik teknolojilerde sadece gelecekte değil, günümüzde de yeterli önlem metotları türetildi. Yalnızca parmak izi değil, parmak izi ve parmak damar izi de alınarak asla kopyalanamayacak, taşınamayacak bir veri olan bu metot güçlendirildi. Buna ek olarak, taşınamayan diğer biyometrik veriler de kullanılabilir.” Çalınma riskine karşı kurum ve firmalar da parmak izi verilerinin depolandığı sistemleri yazılımsal ve donanımsal olarak saldırılara karşı korumaya çalışıyor. “HDS Obje Tabanlı Veri Depolama sistemleri sayesinde bu konuda, yedekleme gereksinimi olmaksızın veriyi güvenli olarak saklama imkânı sağlanmakta” bilgisini veren Taylan Tandoğan, ekliyor: “Parmak izi verilerinin, çalınsa bile yeniden kullanımını engellemek ancak çok ciddi şifreleme ve tersine mühendisliğin çalışamayacağı algoritmik yapılar ile mümkün olabilir.”
E-TOPLUM
12 - 18 EKİM 2015
Yeni EBA’da içerik ekosistemi oluşturuldu Bakan Avcı’nın katıldığı toplantıda, 2012 yılında yayın hayatına başlayan Eğitim Bilişim Ağı’nın (EBA) 3 yıl gibi kısa bir sürede dünyanın en büyük içerik portalı noktasına geldiği hatırlatılarak zaman içerisinde ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak üzere 8 Eylül 2015 tarihi itibarıyla EBA v2 test yayınının başladığı vurgulandı. EBA v2’nin temelde üç ayak üzerine inşa edildiği hatırlatılan sunumda; EBA Ders, EBA Paylaşım ve EBA Portal ile ilgili
Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın katılımıyla düzenlenen toplantıda eğitim bilişim ağı Yeni EBA’nın getirdiği yeniliklerle ‘Etkileşimli Sınıf Yönetimi’ne ilişkin sunum yapıldı. detaylı bilgi paylaşıldı. Yeni EBA ve Etkileşimli Sınıf Yönetimi Toplantısı’na Bakan Avcı’nın yanı sıra Müsteşar Yusuf Tekin, YEĞİTEK Genel Müdürü Dinçer Ateş ve diğer yetkililer katıldı. Toplantıda Yeni EBA’ya ilişkin şu bilgiler verildi: Sistem; öğretmen ve öğrencileri tanıyıp onlara geri dönüşler yaparak
önerilerde bulunuyor. Zengin, etkileşimli içerikler hazırlanıyor. Elektronik ders içerikleri anlamayı kolaylaştıran, pekiştiren ve öğrenmeyi sağlayan niteliklere sahip; etkileşim düzeyi yüksek halde sunuluyor ve öğretmen – öğrenci etkileşimi sağlanıyor. Bu özellik sayesinde öğretmen ve öğrenciler sistem üzerinden
ITP’15
etkileşim içinde olabilecek; öğretmenler, öğrencilerine ödev, soru ve ders içerikleri gönderebilecek. Ayrıca okul içi ve dışı paylaşım, ödev atama sistemi oluşturuldu. Öğretmenler, hazırladıkları içerikleri okul içinde ve dışında paylaşıma açıp ders dışında ve okul saatleri dışında öğrencilerine
IT Professionals Seminar
12-15 Kasım November 2015 Xanadu Resort Otel Belek - ANTALYA
Bilişim Profesyonelleri Semineri
Ana Sponsor
Etkinlik Sponsorları
Destek Sponsorları
Basın Sponsorları
www.itp.web.tr
Nesnelerin İnterneti ve Giyilebilir Teknolojiler Internet of Things and Wearable Technologies Organizasyon:
semor
ödev atayabiliyor. Raporlama sistemi kurularak karar vericilere destek de sağlanmakta. Öğrencilerin sistem içindeki hareketlerine göre raporlama ve öğrencilere geri dönüşler yapılabilmekte. Diğer yandan okul, millî eğitim müdürlükleri ve Millî Eğitim Bakanlığı’na raporlama imkanı tanınıyor. Yeni EBA’nın sunduğu yenilikler sayesinde ölçme – değerlendirme sisteminin kuruluyor. Tüm içerikler ve sorular alt kazanımlarla ilişkilendirildi. Etkin eğitsel arama motoru geliştirildi. Sadece eğitsel amaçlı aramalar yapan, sınıf veya derse göre aramalar yapıp sonuçlar getiren arama motoru da Yeni EBA ile sunuluyor. Öğrenciye özel içeriklerin atanabileceği ‘bireyselleştirilmiş öğrenim yönetim sistemi’ geliştirildi. Kişiye özel dosya saklama ve paylaşım alanı oluşturuldu. Engellilere yönelik içerikler geliştirildi, sesli kitap okuma cihazları dağıtıldı. İçerik standartları belirlenerek sürdürülebilirliği sağlamak için içerik ekosistemi oluşturuldu. EBA v2 portalının önümüzdeki günlerde yapılacak bir toplantıyla kamuoyuna tanıtılacağı belirtildi. ESY ile sınıf içi etkileşimin üst düzeyde tutulması amaçlanıyor Etkileşimli Sınıf Yönetimi’nin (ESY) etkileşimli tahta ve tablet ile ders işlenmesine imkân sağlayan bir sınıf yönetim yazılımı olduğu belirtilen sunumda; ESY sayesinde öğretmenin, öğrencilerle ders süresince etkileşim hâlinde olduğu vurgulandı. Sunumda; Etkileşimli Sınıf Yönetimi ile ilgili şu açıklamalar yapıldı: Öğretmen bu etkileşim sırasında tabletleri yönetir. Sistemin kontrol mekanizması, öğretmene, öğrencilerin dikkatini dağıtacak uygulamaları kısıtlayabilme imkânı tanır. ESY ile tabletler arası görüntü paylaşımı ve sınıf içinde anlık oylamalar yapılabilir. Bu yazılım sayesinde öğrenciler, öğretmen rehberliğinde, bireysel çalışmalar ve grup çalışmaları gerçekleştirebilir, özgün projeler ortaya koyabilirler. ESY’nin sınıf yönetimi özellikleri sayesinde sınıf içi etkileşimin üst düzeyde tutulması, öğrenci öğretmen iletişiminin artırılması amaçlanıyor. Ayrıca ders yönetimi özellikleri sayesinde de ders süresinin önemli bölümünü kapsayan sınıf yönetim süreçleri kısa zamanda gerçekleşebiliyor.
PTT, VMware TAM servisleri ile sanallaştırma ortamını daha verimli kullanıyor. Yaşar Tuncez, Sistem Müdürü
1840 yılında kurulan ve bugün 40.000’e yakın personeli ve 4500’ü aşkın şubesi ile T.C. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi adı altında faaliyetlerini sürdüren PTT, her geçen gün artan sunucu sayısını ve iş birimlerinden gelen talepleri karşılayabilmek için sanallaştırma ortamını büyütmeye ihtiyaç duydu. PTT, tüm bu ihtiyaçları gidermek üzere yedi yıldan fazla süredir hizmet aldığı VMware’e ulaştı ve yönetim kolaylığı, verimlilik, güvenilirlik gibi konulardaki üstünlüğünden dolayı, özellikle canlı ortamlardaki sunucular için bir kez daha VMware altyapısını tercih etti. Teknik Müşteri Yöneticisi Desteği Yeni temin edilen sunucu, ağ ve depolama donanımlarının verimli bir şekilde kullanılabilmesi, yeni kurulacak sanallaştırma ortamının en iyi uygulamalara göre tasarlanması ve sistemin sorunsuz bir şekilde devreye alınıp gerekli aktarmaların sağlanması konusunda VMware’in son teknoloji çözümlerini kullanma kararı alan PTT, Teknik Müşteri Yöneticisi (TAM) hizmetini satın alarak 2015 yılının ocak ayında sanallaştırma kurulumu ve yapılandırılmasını 15 gün içerisinde tamamladı. TAM’ın önerileri doğrultusunda VSOM Enterprise Plus paketindeki tüm ürünleri gelişmiş özellikleri ile beraber devreye alan PTT, sistemlerin anlık izlenebilmesi için vRealize Operations ve Log Insight’ı aktive etti. Sık tekrarlanan işlemleri hızlandırabilmek için script’ler geliştirdiklerini ve sanallaştırma ortamındaki tüm nesneler için isim standartları belirlediklerini söyleyen Yaşar Tuncez, iş kritik sunucular için de felaket kurtarma senaryoları oluşturduklarını ve VMware Site Recovery Manager üzerinde bu senaryoların uygulanması için gerekli ayarlamaları yaptıklarını belirtiyor. Yeni sanallaştırma ortamına geçilmeden önce yapılan hesaplamalara göre; 8 adet
fiziksel sunucu, 4 adet ağ anahtarı ve 1 adet kabinet ile sağlanan mevcut servislerin sanallaştırma kullanılmadan sunulması durumunda, 350 civarı fiziksel sunucu, 30’a yakın ağ anahtarı, 15’e yakın SAN anahtarı, 15’e yakın kabinet ile çok daha fazla yer ihtiyacı, soğutma kapasitesi, enerji tüketimi ve teknik personel gerekecekti. Yüksek Konsolidasyon Oranı Sanallaştırma altyapısını geliştirdikten sonra 40:1 oranında sunucu konsolidasyonu sağlandığını dile getiren Yaşar Tuncez, performans iyileştirme çalışmaları sonrasında elde edilen kazanımları şöyle aktarıyor: “Etkili kaynak yönetimi sayesinde eski VMware ortamındaki CPU Ready ve vMotion sürelerinde ciddi seviyede azalma gözlemlendi. Ayrıca SRM ve VR kullanılarak Ankara veri merkezi ile felaket kurtarma merkezi arasında depolama ünitesi bağımsız replikasyon ile iş sürekliliği sağlandı.” Sanallaştırma ile sağlanan yüksek sunucu konsolidasyonu sayesinde veri merkezinde kullanılan alanda %95 oranında azalma sağlandığını söyleyen Yaşar Tuncez, sistemlerin yönetilmesi, izlenmesi ve sorunların giderilmesi için kullanılan gelişmiş araçlar ile çok az sayıda teknik personel ile sunucu yönetimini sağladıklarının altını çiziyor. Yeni sanallaştırma yatırımının ekonomik getirilerini öne çıkaran Yaşar Tuncez, “Sanallaştırma ortamının optimizasyonu sayesinde daha az sayıda sunucu, ağ anahtarı, SAN anahtar, lisans ve soğutma sistemi satın alarak ilk yatırım maliyetinde yaklaşık 8 milyon TL tasarruf sağladık. Ayrıca daha az sayıda cihaz kullanımı ile yıllık 25.000 TL’ye yakın elektrik tasarrufu sağlayacağız ” diyor. Yazılım Geliştirme ve Veritabanı Yönetim Grubu ile Ağ ve Güvenlik Grubu’ndan olumlu geri bildirimler aldıklarını ifade eden Yaşar Tuncez, projenin hazırlanması ve hayata
geçirilmesi aşamalarında kendilerine her konuda destek olan Bilgi Teknolojileri Altyapı Dairesi Başkanı Sayın İbrahim Barutçu ve Daire Başkan Yardımcısı Sayın Ünal Tonka’nın proje sonrasında sistemlerin kesintisiz ve yüksek performans ile çalışmasından dolayı memnuniyetlerini ifade ettiklerini vurguluyor. PTT’nin sunduğu hizmetlerde bilgi teknolojilerinin kullanımının son derece hızlı bir şekilde arttığını söyleyen Yaşar Tuncez, iş birimlerinden ve müşterilerden gelen taleplere en kısa sürede cevap verebilmek için tam kapasite çalışan çevik teknolojilerin önemine değiniyor. “Bu konuda VMware ürünlerini ve bu ürünleri en iyi şekilde kullanmamızı sağlayan TAM servislerini ileride de kullanmayı planlıyor ve önümüzdeki yıllarda VMware ile işbirliğimizi daha da ilerletmeyi istiyoruz.”
“Sanallaştırma ortamının TAM desteği ile kurulumu ve optimizasyonu sayesinde daha az sayıda sunucu, ağ anahtarı, SAN anahtar, lisans ve soğutma sistemi satın alarak yaklaşık 8 milyon TL tasarruf sağlandı. Ayrıca daha az sayıda cihaz kullanımı ile yıllık 25.000 TL’ye yakın elektrik tasarrufu sağlanması öngörülüyor.” Yaşar Tuncez, Sistem Müdürü Advertorial
6
BThaber
8
BThaber
E-TOPLUM
12 - 18 EKİM 2015
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
WEF GCI 2015 Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabetçilik İndeksi açıklandı... WEF GCI 2015’te ülkemiz 140 ülke arasında 45’ten 51’e düştü. 2011’de 59’duk. Ertesi 2012’de 43’e çıktık. Ertesi 2013’te 44’e indik. 2014’te 45’e indik. Şimdi 51’e indik. Bu gidiş sürerse, 2016’da daha aşağı da inebiliriz. *Raporda bu duruma dair 30’uncu sayfadaki yazıdan kısa özet: “Bu sonuç, rekabetçiliği destekleyen neredeyse bütün faktörlerde genel bir düşüşün sonucu. 12 ana göstergeden 10’unda, geçen yıla göre düşüş var. En büyük düşüş ise kurumsal yapılanmada, 75’inci sıraya iniş. Ülkenin içinde bulunduğu hassas dönem (seçimler Haziran 2015’te yapıldı) ve Türkiye’nin taraf olduğu jeopolitik ihtilaflar bir belirsizlik ortamı yarattı. Özellikle küresel yatırımcılardan gelen, Türkiye’nin gelişmesi için hayati öneme sahip özel yatırımların gerilemesine neden oldu. Yatırımlar
ayrıca, yüksek düzeyde enflasyonun (hedeflenen düzeyin epey üstünde, % 8.9) yarattığı belirsizlik yüzünden, finans sektörünün etkinliğine ve ona duyulan güvende bir miktar azalmadan dolayı da sınırlı kaldı.” *İktisatçı Şeref Oğuz’un yorumundan alıntı (30.09): “Son raporda dikkatimi çeken, ülkelerin büyümedeki yavaşlama ve yüksek işsizlikle mücadele etmek için verimliliği ön plana almaları gerektiği. İkinci husus, rekabet gücünü artırmadaki başarısızlığın, durgunluk ve diğer şoklara karşı dayanıksız hale getireceği gerçeği. Son olarak, inovasyonu destekleyenlerin eninde sonunda kazandığına dair İsviçre, Singapur ve ABD örnekleri dikkat çekici... Rapor bize ne diyor? (1) Verimliliği artır. (2) İşbirliği ve işbölümünü geliştir. (3) İcat çıkar, yeni büyüme öyküleri bul... Netice: Dünya bizi beklemiyor ve iç gündemimiz, yarının dünyasını kaçırmamıza mazeret olamaz.”
Dünyanın ilk drone alanı İngiliz star mimar Norman Foster, Afrika’da Rwanda’da dünyanın ilk drone havaalanı projesini yaptı. Bu iş için uygun bir sözcük de uydurdu: Droneport. Burası, oyuncak drone’lara değil, çok daha gelişkin, kanatları da olan, yük taşıyacak drone’lar için bir yer olacak, eğer olursa tabii. Projelerin çoğu heyecan uyandırır, ama uyandırdığı heyecan kadar gündemde kalıp kaybolur. Norman Foster, projesini kaybedecek yaradılışta ve çapta biri hiç değil ama yine de bilinmez... Zaten projede yalnız değil: Afrotech, École polytechnique fédérale de Lausanne (EPFL); Norman Foster Vakfı, Foster + Partners mimarlık devi. Projenin ana teması şu: Yolu izi olmayan kuş uçmaz kervan geçmez yerlere yardımı drone’larla ulaştırabiliriz. Dronelar, uçağa göre çok daha küçük, çok daha yüksek manevra donanımlı. Uçağın inmesi kalkması için pist gerekiyor, drone her yere iner
kalkar. Afrika için bir de şu özellik var: Bütün kıtada halkın sadece üçte biri, düzgünce bir yola 2 km mesafede yaşıyor. Geri kalan üçte ikisi iyice kırsal ve erişimi zahmetli. Bu soruna rağmen Afrika’da nüfusun 2050’de 2.2 milyara ulaşacağı hesaplanmış. Bu durumda, bu kadar çok insana, bu kadar muazzam bir coğrafyada erişmek için şimdiki altyapı asla yetmeyecek. Norman Foster’in projesindeki drone’lar, oyuncak tasarımla alakasız, daha çok İHA yapısında. Minimum masrafla 100 km uzaklıkta bir noktaya kan veya tıbbi malzeme taşıyabilecek yük kapasitesi olan uçucu cihazlar. Her yıl sıtmadan 450 bin kişi ölüyor Afrika’da. Bunların en az dörtte birine kan nakli çabucak yapılabilse, kurtulabilir. Her yıl 100 bin kişi orak hücre anemisinden ölüyor. Yine, düzenli ve güvenli kan nakliyle ölümler azaltılabilir. Projeye göre drone’ların yüklenip boşaltılacağı hangarın
üstü kapalı ama etrafı açık olacak. Burası aynı zamanda bir sosyal kültürel toplanma noktası olarak da düşünülüyor. Sağlık kliniği, posta odası, e-ticaret imkanı sunan terminaller kurulabilir. Norman Foster, yenilikçi inşaatta usta bir mimar. Kendisi, Anglosakson dünyasında efsanedir. Mimarlığın Oscar’ı Pritzker Ödülü’nün 1999’da aldı. Berlin Parlamento binasını yıkıntıdan süper tekno bir yapıya çeviren o. Tepesine cam bir kubbe oturtarak. Fransa’da yerden 343 metre yüksekte 2.5 km uzunluğunda bir mimari şaheser olan Millau Viyadüğü onun. Hong Kong’da bir adayı dümdüz ederek orayı Chek Lap Kok havaalanına dönüştüren de o. Beycing Havaalanı Üçüncü Terminali’ni sadece 4 yılda tamamladı. 986 bin metrekare bina. 3 km uzunluğunda pist. 292 check-in kontuarı. 179 asansör. 98 yürüyen yol. 7 bin otomobillik otopark. 2020 yılında 55 milyon yolcu geçecek buradan.
McAfee, bu konulardaki üstün bilgisiyle, seçmenin de zihnini çelecek konuşmalar yapıyor. Hele Cumhuriyetçi
Parti’nin her biri tuhaf adaylarının sibergüvenlik vaadleriyle adeta alay ediyor. En çok sesi çıkan aday adayı Donald Trump, “Ben hayatta eposta kullanmadım” dediği için McAfee, “Buna ekleyecek sözüm yok” dedi sadece. HP yöneticiliğinden aday adaylığına transfer Carly Fiorina’nın “Siber savunma konusu, Savunma Bakanlığı altında örgütlenmeli” önerisini eleştirdi. “Merkezileşmiş uygulamalar, siber güvenlik için güvensiz ortamlardır” dedi. Bir şey kesin: McAfee elbette seçilemeyecek. Ama söyleyeceklerine herkes dikkat kesilecek.
John McAfee’den haberler ABD 2016 Başkanlık Seçimi’ne aday adaylığını açıkladığından beri John McAfee, medyanın iyice gözdesi oldu. Egzantrik tavırları, deli-dahi halleri, özel hayatıyla medyanın zaten ilgi alanındaydı, ama başkanlık aday adaylığıyla ilgi arttı. McAfee, bugüne kadar kendisini milyarder yapan işi sayesinde (bilişimde güvenlik) diğer aday adaylarından daha dikkate değer şeyler söylüyor. Çünkü aslında, ABD ile Çin arasında şu sırada bir
sibersavaş yaşanmakta. Bu savaş topsuz, tüfeksiz, öleni kalanı (henüz) olmayan, sessiz ve sadece ekranda görünen post modern bir savaş. Üstelik, sadece ABD-Çin arasında da değil. Ülkemiz bile bu savaştan payına düşeni alıyor: Geçen yılki duruma göre Türkiye bot saldırısı sıralamasında 8’inci sırada. Spam sıralamasında 5’inci sırada. Saldırı kökenli sıralamada 12’insi sırada. Bizim bilgisayarların % 45’i saldırıya uğruyor. Web uygulamalarına
ataklarda Türkiye dünyada 5’inci sırada. Avrupa’da ise 4’üncü ülke. (Fortinet 2014 Threat Landscape Report).
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
12 - 18 EKİM 2015
Atos, SAP HANA hizmetlerinde de iddiasını sürdürüyor
Kamil İhsan Mutlu’yu kaybettik
Bugün dünyadaki en büyük SAP HANA uygulama projesini yürüten Atos, sadece farklı SAP çözümleri ile değil, sunduğu en ileri teknoloji “bullion” sunucuları ile de en doğru çözüm ortağı Türkiye bilişim dünyasının duayen isimlerinden Kamil İhsan Mutlu’yu kaybettik. Telekom ve iletişim alanında çalışmalar yapan ekipler içinde uzun yıllar yer alan Kamil İhsan Mutlu, son dönemlerde fiber altyapı ve akıllı şehirler konusunda da çalışmalara imza atmıştı. Bu çalışmalardan elde ettiği bilgi birikimlerini hem konferanslarda anlatan hem de yazıya döken Kamil İhsan Mutlu, BThaber Gazetesi ve eDevlet Dergisi’nin yazarları arasında yer alıyordu. Mutevazı kişiliği ve hoş sohbetleri ile hatırlayacağımız Kamil İhsan Mutlu’nun cenazesi 7 Ekim Çarşamba günü ikindi namazını takiben Üsküdar’daki Şakirin Camii’nden kaldırıldı. BThaber Grubu olarak Kamil İhsan Mutlu’ya Allah’tan rahmet, ailesine de başsağlığı diliyoruz.
Türkiye, kendi ödeme yöntemini hayata geçiriyor Bankalararası Kart Merkezi (BKM) çatısı altında güçlerini birleştiren bankalar, üzerinde bir süredir çalışmalar yapılan ‘ulusal ödeme yöntemi’nde sonuca giderek yaklaşıyor. Bu kapsamda, 1 Nisan 2016 tarihinden itibaren Türkiye kendi ödeme yöntemini kullanmaya başlayacak. Bu yapı; “Türkiye’nin Ödeme Yöntemi” markası, yani TROY adını taşıyacak. TROY projesi hayata geçtiğinde, kredi ve banka kartlarının sağ alt köşesinde, ödeme yöntemi markasını taşıyan bölümde bir Türk markası da yer alabilecek.
BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko, konuyla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Türkiye bankacılık sektörünün ulaştığı düzeye baktığımızda, alternatif yeni bir ödeme yöntemi yaratacak güce sahibiz. BKM olarak, ‘Türkiye’ye değer katmaya devam edeceğiz’ demiştik. Böylece bir ilki gerçekleştiriyoruz ve Türkiye, kendi ödeme yöntemini hayata geçiriyor. Ödeme yaparken ya da alırken işlemler yine güvenli, hızlı ve sorunsuz şekilde gerçekleşsin, hem Türkiye’ye özel olsun hem Türkiye kazansın istiyoruz.”
gücüne sahip bullion sunucu ailesini bir araya getirmiş oldu. Atos Büyük Veri ve Güvenlik Çözümleri Direktörü Yalçın Dizdar, Atos’un müşterilerine sunduğu SAP HANA hizmetlerini ve sektördeki farkını anlattı. Atos büyük veri konusunda müşterilerine nasıl bir hizmet sunuyor? Bull’u satın alması ile hizmet içeriğinde nasıl bir değişiklik gerçekleşti?
Teknoloji toplumsal engelleri aşıyor Haber Merkezi Daha iyi bir gelecek için iletişim teknolojileriyle herkese ilham vermeyi hedefleyen Vodafone, Türkiye Vodafone Vakfı çatısı altında gerçekleştirdiği sosyal yatırımları yeni nesil iletişim teknolojilerinin gücüyle desteklemeye devam ediyor. Toplumsal gelişime katkıda bulunma hedefiyle sosyal yatırımlarına hız veren Vodafone, Nisan 2016 itibariyle hizmete sunulacak 4.5G teknolojisi başta olmak üzere yeni nesil genişbant teknolojilerinin gücüyle Türkiye’de toplumsal değişim ve dönüşümün öncüsü olmayı hedefliyor. Bu doğrultuda, bir yıl önce Türkiye’nin engellilere yönelik en geniş kapsamlı yaşam alanı olarak hizmete açılan Düşler Akademisi Kaş’ta hayata geçirdiği mobil ve makinelerarası iletişim uygulamalarıyla engelli bireylerin hayatını kolaylaştıran Vodafone, merkezde sağladığı sosyal etkiyi ve gelecek hedeflerini, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı ve Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel’in ev sahipliğinde Düşler Akademisi Kaş’ta düzenlenen bir toplantıyla paylaştı. Bilgiye anında erişim imkânıyla genişbant iletişim teknolojilerinin toplumsal dinamikleri kökünden değiştirebilecek çok güçlü bir potansiyel barındırdığını belirten Hasan Süel, şunları söyledi: “Yeni nesil genişbant teknolojilerinin toplumsal
Vodafone Vakfı desteğiyle Kaş’ta kurulan Türkiye’nin en büyük engelsiz yaşam alanı Düşler Akademisi, engelli bireylerin hayatına ışık tutuyor.
Yalçın Dizdar Atos Büyük Veri ve Güvenlik Çözümleri Direktörü
Düşler Akademİsİ Kaş’a yoğun İlgİ Türkiye’nin en büyük engelsiz yaşam alanı olarak 12 Haziran 2014’te hizmete açılan Düşler Akademisi Kaş, 20 dönümlük arazide 70 yıllık Çukurbağ İlkokulu binasının tarihsel ve doğal dokusu korunarak tasarlandı. Yıl boyunca binlerce engelliye ücretsiz hizmet veren Düşler Akademisi Kaş’ta engelli bireylerin sosyal entegrasyonu sağlanarak yaşam kalitelerinin kalıcı çözümlerle yükseltilmesi hedefleniyor.
hayatımızda daha etkili ve yaygın olacağı, eğitimden sağlığa her alanda teknolojisiz adım atmanın neredeyse mümkün olmayacağı, sadece insanların değil makinelerin ve diğer tüm nesnelerin birbiriyle konuşacağı bir geleceğe doğru hızla ilerliyoruz. Türkiye olarak, hiç de uzak olmayan bu geleceğe ilk adımımızı frekans ihalesi ile attık. Nisan 2016 itibariyle hayatımıza girecek olan 4.5G teknolojisi hem hız, hem kapasite artışı getireceği için genişbant hizmetlerinde kalite artacak. Dolayısıyla,
Türkiye’nin her yerinden gönüllü katılımcı ve eğitimcilerin yönetiminde eğitim, sanat ve spor programlarının uygulandığı merkez, gerek yurtiçinden gerekse yurtdışından büyük ilgi görüyor. Bugüne kadar 650’den fazla engelli, 400 gönüllü ve eğitmen ile 4 binden fazla ziyaretçinin ağırlandığı Düşler Akademisi Kaş’ta kısa dönemli hizmetler ve buluşmalar ile 10 bin fiili katılımcıya ulaşılması hedefleniyor.
tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yeni nesil iletişim teknolojilerinin artık sadece tarife ve kampanya sunmak için kullanılamayacağına, uzun vadeli toplumsal kalkınmaya destek olacak inovatif ürün ve servisler geliştirmek için bu teknolojilerden yararlanmanın kaçınılmaz olduğuna inanıyoruz. Bu anlayışla, yeni nesil genişbant teknolojilerindeki global deneyimimizi de kullanarak Türkiye’de toplumsal gelişimi destekleyen önemli projelere imza atıyoruz.”
Avrupa’nın en büyük IT firmalarından Atos, yeni geliştirdiği teknolojilerini, IT sektörünün 4 ana trendi olan büyük veri, bulut bilişim, sosyal medya ve mobiliteyi esas alarak kurguluyor. Ancak şirket için büyük verinin yeri ayrı. Büyük veri aslında merkezde duruyor ve diğer 3 megatrendin, ve hatta diğer alt trendlerin gelişimine yön veriyor. Zira her sene %60 artarak büyüyen bir veri hacmine hakim olmak ve yönetmek, IT dışında asıl işi de büyük ölçüde yönetmek, “yenileştirmek” anlamına geliyor. Bu doğrultuda Atos da, verinin analiz edilmesi, yönetilmesi ve güvenliğinin sağlanması için yaptığı yatırımları bir adım öteye götürdü ve 2015 yılının başında “Büyük Veri ve Güvenlik Çözümleri” (Big Data and Security) iş birimini, organizasyon yapısı içerisinde Sistem Entegrasyonu (Systems Integration) ve Yönetilen Hizmetler’in (Managed Services) yanında üçüncü iş birimi olarak kurdu. Kurulan bu yeni iş biriminin ilk önemli “appliance” çözümü ise “bullion for SAP HANA” oldu. Atos’un bu konudaki en büyük avantajı ise şirketin 2014 yılı içerisinde, yüksek işlemcili bilgisayar teknolojileri üreticisi Bull’u satın alması. Bu sayede Atos, dünya üzerindeki 10000 danışmanı ile 30 yılı aşkın süredir gerçekleştirdiği 5000’den fazla SAP projesi deneyimi ile Bull’un sahip olduğu yüksek işlem
Your business technologists. Powering Progress
1931 yılında kurulan ve merkezi Fransa’da bulunan Bull, 80 yılı aşkın tarihçesinde hep yenilikçi veri teknolojileri üzerine rekabetçi ürünler ve çözümler geliştirdi. Avrupa’da yaklaşık 1900 patenti bulunan ve bunların 100’den fazlasını 2014 yılı içerisinde alan, gelirinin %6’sını araştırma ve geliştirmeye ayıran Bull, mevcut rekabetçi ve yenilikçi çözümlerinin yanı sıra bundan sonra Atos grubu için ileri veri teknolojileri ve yüksek veri işlem gücü üretmeye devam edecek. Atos’un yüksek işlemcili bilgisayar teknolojileri üreticisi Bull’u satın alması, Atos’un SAP alanındaki deneyimi ile Bull’un sahip olduğu yüksek işlem gücüne sahip “bullion” sunucu ailesini bir araya getirdi. Yapılan yeni ürün geliştirmesi ile bullion, SAP HANA’nın en iyi performans gösterebileceği, SAP HANA platformuna göre konfigüre edilmiş özel bir versiyon haline geldi. Öte yandan yeni kurulan “Büyük Veri ve Güvenlik” iş birimi, müşterilerimizin ihtiyaçlarını tespit ederek Bull ve Atos’un büyük veri ve güvenlik ürünleri ile onlara en uygun platform çözümleri sunmak, müşterilerimizin özellikle veri analitiği ve güvenliği teknolojilerinden en uygun maliyet ile en doğru şekilde faydalanmalarını sağlamak amacıyla hareket etmektedir. Kurulan bu yeni iş biriminin ilk önemli “appliance” çözümü ise “bullion for SAP HANA” oldu. Bu doğrultuda “bullion for SAP HANA Appliance” ürünümüzü kullanarak hem SAP HANA danışmanlığı ve uygulaması, hem de en yüksek performansı sağlayan altyapı donanımı ile uçtan uca SAP HANA çözümünü, danışmanlık ve teknolojiyi bir araya getirerek sunuyoruz. Atos’un SAP HANA hizmeti rakiplerinden nasıl farklılaşıyor? Atos bu çözüm içerisinde, SAP HANA’yı “bullion” sunucuları üzerine kurmaktadır. Bullion sunucuları, SAP HANA performansını
en üst seviyeye çıkaracak şekilde konfigüre edilerek üretilmektedir. Intel® Xeon® E78880v3 işlemcili ve yüksek in-memory hafızası ile ultra işlem gücüne sahip “bullion” sunucuları, müşterilerimizin en zorlu gerçek zamanlı büyük veri analizlerine bile cevap verebiliyor. Üstelik bullion sunucularının eşsiz ölçeklenebilirlik özellikleri sayesinde büyüyen veri ambarlarına göre çok hızlı ve esnek bir şekilde altyapının güncellenmesi mümkün kılınıyor, toplam sahip olma maliyetleri en uygun seviyeye çekilmiş oluyor. Yapılan yeni ürün geliştirmesi ile bullion, SAP HANA’nın en iyi performans gösterebileceği, SAP HANA platformuna göre konfigüre edilmiş özel bir versiyon haline getirildi. “Bullion for SAP HANA Appliance” şimdiden birçok global müşterimize uygulamaya başlandı. Daha da önemlisi, şu anda Atos olarak gerçekleştirdiğimiz ve Siemens’te devam eden dünyadaki en büyük SAP HANA implementasyonu projesinde de bu ürünümüz kullanılıyor. Atos’un SAP alanında tercih edilmesinin nedenlerini nasıl sıralarsınız? Dünyanın en büyük SAP iş ortaklarından biri olan Atos, sadece farklı SAP ürünlerini uygulamadaki başarısı ile değil, SAP konusundaki dünya çapındaki yatırımlarıyla da en doğru çözüm ortağı. Atos’un SAP alanında tercih edilme nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: Müşterilerimize, geniş bir yelpazede son teknolojik araçlarla, sürdürülebilir bir gelişim için ihtiyaç duydukları verimli çözümler sunuyoruz. • 30 yılı aşkın süredir gerçekleştirilen, 5000’in üzerinde ERP projelerinden gelen kapsamlı deneyim • Dünya üzerindeki 10000’i aşkın SAP danışmanı • Danışmanlık ve tatbik konusuna yoğunlaşmış “SAP Global Partner Services” • SAP ile ilgili global destek vermeyi hedefleyen “SAP Global Partner Hosting” • Platformdan bağımsız entegrasyon yetenekleri.
BİLİŞİM DÜNYASI
Netaş ve Kanadalı yatırımcı Sir Terrence H. Matthews’un şirketi Wesley Clover arasında yapılan işbirliği kapsamında, TRPE Capital yönetiminde, erken evre şirketlere ve girişimcilere yatırım yapmayı, katma değeri yüksek teknoloji projelerini desteklemeyi amaçlayan Netaş Wesley Clover Teknoloji Fonu kuruldu. Fona ait faaliyetler ve fon desteğiyle kurulan şirketlerin uygulamalarının ele alındığı basın toplantısında konuşan Netaş CEO’su C. Müjdat Altay, fonla amaçlarının sadece gençlere yeni teknoloji geliştirme imkânı vermek değil; mentorluk, dünyaya açılma fırsatı ve uzak hedeflere erişebilecekleri bir platform yaratmak olduğunu belirtti. 40 yıllık bir girişimci olan, hatta küresel bazda ‘kıdemli girişimci’ olarak tanınan Sir Terry Matthews’un kendi yaratıcı yönetim tarzını geliştirdiğini vurgulayan Altay, fon yapısı hakkında şu bilgileri verdi: “Bu yapıda 40 genç çalışıyor ve burada tersine çevrilmiş bir akış var. Gençleri sitematik bir yaklaşımla aramıza alıyor, onları Türkiye’de ve Netaş’ta ön eğitimden geçirip hazırlıyoruz. Bu adımı, gençlerimizin Kanada’ya gitmesi ve bizzat Terry
12 - 18 EKİM 2015
Girişimcinin önceliği ‘müşteri beklentileri’ olmalı
Matthews’un evinde kalarak Kanada kökenli girişimlerle görüşme süreci takip ediyor. Böylece küresel eğilimlere de bakarak çalışacakları konuyu seçiyor ve çalışmalara başlıyorlar.” İki temel kural var Altay’ın ardından söz alan Wesley Clover Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Sir Terry Matthews ise Türkiye’deki gençlere ve onların girişimcilik gücüne dikkat çekerek konuşmasına başladı. Bankadan çektiği 4 bin dolarlık kredi ile kurduğu Mitel’in ulaştığı noktayı örnek gösteren Matthews, kendi girişimcilik macerasından edindiği iki temel kuralı şöyle anlattı: “Birincisi, bir girişimci
olarak insanlara verecek paranız yoktur ve asıl önemli olan işi sahiplenmektir. Tüm çalışanların şirket için değer yaratma hedefi böyle ortaya çıkar. İkincisi, ‘benim harika bir fikrim var’ demek büyük bir hata. Böyle düşünen insanlar, fikrin esiri olurlar ve aslında fikir de o kadar harika değildir. Bunun yerine, müşterilerle konuşup yorumlarını,
problemlerini öğrenmek gerekir. Böylece müşteriler sizin rehberiniz olur, doğru yolda ilerlediğinizi kontrol ederler. Bu yüzden ‘fikir’ odaklı değil, ‘müşteri’ odaklı ilerlemek önemli. Sonuçta girişimciler müşterilerini dinlemeli ve işi sahiplenen çalışanlar yaratmalı, yola onlarla devam etmeli.” Fikri olgunlaştırma fırsatı Toplantıda Netaş Wesley Clover Yönetici Ortağı Tolga Güreş, destek yapısı hakkında detayları katılımcılarla paylaştı. İstanbul ve Ankara’dakiler başta olmak üzere birçok üniversite ile farklı programlar yürütülüyor ve girişimcilik merakı olan profillere ulaşılıyor. Bu kapsamda her genç ile vakit geçiriliyor ve Matthews’un Kanada’daki evinde 1.5 ay misafir olunuyor, orada 25’e yakın şirketle görüşme imkanı sağlanıyor. “Böylece girişimciler, gerçek müşteri problemlerini öğrenme fırsatı buluyor, ne üzerine çalışma yapacaklarını netleştiriyorlar” bilgisini veren Tolga Güreş, fonun yatırım yaptığı 5 şirket olduğunu, iki şirketin kurucu ekiplerinin de halen Ottawa’da Matthews’un evinde olduğunu sözlerine ekledi.
Saha ekipleri ile tam iletişim sağlanıyor Saha çalışanlarına anlık görev paylaşımında bulunarak işlerini yürüten ve çalışanlarının performanslarını anlık takip etmek isteyen şirketlerin kullanabilmesi için hayata geçirilen Takım Takip
uygulaması, şirketlere iş verimi sağlıyor. Uygulama; saha satış ve dağıtım ekibi olan, müşteri ziyareti, satış, dağıtım, lojistik, teknik destek gibi sebeplerle şirket dışında çalışanların anlık konumlarını takip edebilmek,
raporlama ve yönlendirme ile verimlilik artışı ve çalışan performanslarında belirgin artış sağlamak isteyen şirketler için öne çıkıyor. Takım Takip uygulaması ile günlük lokasyon yoğunluğu raporlaması ve saha çalışanlarının müşteri ziyaretlerini daha verimli gerçekleştirmesi, çalışanların daha düşük emek ile daha yüksek verim sağlaması mümkün oluyor. Uygulama; AppStore ve Google Play’den indirilebiliyor. Saha personelinin telefonlarına bu şekilde uygulama üzerinden gelen anlık görevler bildirim olarak düşüyor. Anlık iş planı, sahadaki personelin cep telefonuna yönlendirilirken, personelden geri bildirim alınıp, raporlanabiliyor. Sahadaki ekiplerin izlenip doğru biçimde yönlendirilebilmesi için etkin bir sistemi hayata geçirdiklerini belirten GD Holding CEO’su Gökhan Duyarlar şunları
söyledi: “Kuluçka merkezimizde geliştirdiğimiz Takım Takip uygulaması hemen her sektörde uygulama alanı bulacak, her sektörden firmaların yararlanabileceği bir sistem. Sahadaki ekiplerin uzaktan takip edilip yönlendirilmesini sağlayarak, iş verimliliğini arttıracak.” Sahadaki çalışanlar uygulama içindeki anlık
mesajlaşma özelliğiyle birbirleriyle kesintisiz iletişim kurarken, takım liderinden lokasyonlarına göre aldıkları görevlerle doğru zamanda, doğru lokasyona ve doğru işe yönlendiriliyor. Ekiplerin zamanında yönlendirilebilmesi ile bir sürecin hangi aşamada olduğu, gelişmelerin gözlemlenmesi, sahadan bilgilerin eşzamanlı olarak alınması sağlanıyor.
Küresel Ortamda Rekabet Gücünü Artırmak için:
Yıldız Teknik Üniversitesi ve SVR, Huawei İşbirliğiyle Ülkenin En Büyük HPC Sistemini Kurdu
H
igh-performance computing HPC (Yüksek Performanslı Bilgi İşleme) teknolojisi çoğunlukla endüstriyel inovasyon, ekonomik rekabet gücünün artırılması ve bilimsel gelişim amacıyla kullanılmaktadır. Sunucu, depolama ve servis alanlarını da içeren HPC sistemleri ülkenin küresel rekabet gücünü artırmak için gerekli olduğu düşünüldüğünden, Türkiye’de de başlıca
olarak kamu ve eğitim sektörleri tarafından kullanılmaktadır. HPC pek çok sektörde çok önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir. Hükümetler ve bazı özel şirketler küresel ısınma, alternatif enerji, güvenli nükleer enerji, finansal felaket modelleme, sağlık ve güvenlik gibi büyük ölçekli sorunların çözülmesinde HPC’yi hayati bir araç olarak görmektedir. HPC aynı zamanda büyüyen 3D film ve
geniş ölçekli oyunlar sektöründe de önemli bir role sahiptir. Üniversiteler de HPC liderliğinin bilimsel gelişim ve araştırmalar konusunda kritik öneme sahip olduğunu düşünmektedir. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İstanbul’daki yedi devlet üniversitesinden biridir; ülkenin en iyi üniversitelerinden biri olarak görülmektedir. YTÜ yoğun olarak bilimsel araştırmaya ve teknolojik gelişmelere odaklanmaktadır ve yakın zamanda
advertorial
12
BThaber
YILDIZ TEKNIK ÜNIVERSITESI VE SVR, HUAWEI IŞBIRLIĞIYLE ÜLKENIN EN BÜYÜK HPC SISTEMINI KURDU Huawei ile birlikte HPC yatırımı yapma kararı
süperbilgisayarlar denmektedir.
almıştır. Bu yatırım ülkede şu ana kadar yapılmış en büyük HPC kurulumudur.
MEVCUT DURUM
Bu başarı hikayesi, YTÜ’nin Huawei HPC çözümü kurulumunu incelemektedir. Üniversite HPC sistemine akademik araştırmalar yapmak amacıyla ihtiyaç duymuştur. Ancak aynı zamanda otomotiv, havacılık, savunma, nakliye, film yapım, kimya ve ilaç sektörleri gibi pek çok sektörde dışarıdan projeleri destekleme amacı da gütmektedir. IDC, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin proje sahibi ve proje partneri SVR Bilgi Teknolojileri ile görüşerek Huawei HPC sisteminin getirdiği değeri ve kazanımları anlamaya çalışmıştır. IDC’ye göre YTÜ’nin böyle bir çözüme yatırım yapması; hangi sektörden olursa olsun endüstriyel inovasyon, ekonomik rekabet gücü ve bilimsel ilerleme isteyen diğer kurumlara da örnek teşkil edecek ve önemli tavsiyeler ortaya koyacaktır.
BAŞARI HİKAYESİ Bu IDC Başarı Hikayesi, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Huawei HPC sistemi kurulumunun sonuçlarını değerlendirip analiz ederken, çeşitli amaçlarla benzer bir sistem kurmayı planlayan kuruluşların karşılaşabilecekleri durumların altını çizmektedir. Belgenin bazı yerlerinde
Organizasyona Genel Bakış Yıldız Teknik Üniversitesi İstanbul’da yer alan bir devlet üniversitesidir. 1911’de kurulan üniversite Türkiye’nin en eski üçüncü üniversitesidir. 30,000’den fazla öğrenciye sahip üniversitede 10 fakülte, 2 enstitü, Meslek Yüksekokulu, Milli Saraylar ve Tarihi Yapılar Yüksekokulu ve Yabancı Diller Yüksekokulu bulunmaktadır. Üniversite’nin 3 kampüsü Beşiktaş (Yıldız), Maslak ve Davutpaşa’da yer almaktadır. Yıldız Teknik Üniversitesi ulusal teknolojik gelişim bölgelerine uygun olarak girişimci üniversite modelini başlatmış; Türkiye’nin araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine katkıda bulunmayı hedeflemiştir. Bu amaçla üniversite 2009 yılında Tekno Park’ı kurmuştur. İnşaatı tamamlanan tesis bünyesinde temelde Ar-Ge faaliyetlerini sürdüren 300 şirket sağlık, yazılım ve inşaat gibi sektörlerde aktif firmalara destek vermektedir. Tekno Park yatırımı sayesinde üniversite, bir uluslararası işbirliği merkezi olma vizyonuyla yeni fikirleri değere dönüştürmeyi desteklemeyi amaçlamaktadır.
HPC için IDC’nin tanımlamasına uygun olarak
Üniversite bünyesinde aynı zamanda “Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) adlı Ocak 2013’ten beri hizmet HPC teknik sunucu pazarındaki trendleri yansıtan veren bir kurum bulunmaktadır. YTÜ TTO üniversite dört ana segment bulunmaktadır. Bu segmentler ve sektör arasında köprü oluşturma misyonuyla ortalama satış fiyatlarına bağlı olarak belirlenmiştir. birlikte; üniversite buluşlarının ticarileştirilmesi $500,000 ve üzeri satış süreçlerine destek olmak, sektördeki ortaklarla fiyatı olan teknik çalışıp onlara kılavuzluk etmek ve kurulma sunuculara aşamasında olan şirketlere katkıda bulunmak gibi “Süperbilgisayar” sıfatı kullanılacaktır. IDC’nin,
“ Huawei Türkiye olarak Türkiye’nin en büyük yüksek başarımlı hesaplama sistemini (HPC sistemini ) SVR ortaklığı ve Yıldız Teknik Üniversitesi desteğiyle kurmuş bulunmaktayız. Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa kampüsünde Teknopark’da kurulan ve şuan aktif olarak kullanılan HPC sistemi sayesinde Türkiye’deki kamu, özel sektör ve üniversiteler, uçak ve otomobil tasarımından çarpışma testlerine, nükleer kazaların etkilerinden petrol aramalarına, ilaç geliştirmeden finansal ve borsa tahminlerine kadar, geniş bir alanda araştırma ve geliştirme faaliyetleri gerçekleştirilebilecek. Endüstriyel inovasyon, ekonomik rekabet gücü ve bilimsel ilerleme anlamında hem kamu hem de özel sektör araştırma ve çalışmalarına büyük katkı sağlayacağını düşündüğümüz bu sistemi kurmaktan ötürü gurur ve mutluluk duyuyoruz. Huawei olarak HPC alanında sahip olduğumuz global ve lokal tecrübeler, yüksek teknik bilgi birikime sahip olan üretici kimliğimizle; HPC sistemlerine yatırım yapmak isteyen tüm kurum ve kuruluşlara destek vermeye hazırız. “
EREN SERÇE
Kanal ve Pazarlama Direktörü
YILDIZ TEKNIK ÜNIVERSITESI VE SVR, HUAWEI IŞBIRLIĞIYLE ÜLKENIN EN BÜYÜK HPC SISTEMINI KURDU
konularda çok önemli bir rol oynamaktadır. YTÜ
destek bulması üç yıl sürmüştür. O zamandan beri
depolama) ve kolay yönetilebilen HPC’ye
geçerek; sistemin maliyetini, fizibilitesini ve
TTO, şirketlerin inovasyon çözüm ortağı olarak,
proje, Üniversite ve SVR olmak üzere iki tarafın
sahip bir sağlayıcı
teknik konfigürasyonunu görüşmüştür. Bir iş
sahip olduğu teknolojik ve bilimsel bilgi ve birikimi
da katkılarıyla uygulanmaktadır. SVR bir anonim
sektörlere transfer etmeyi hedeflemektedir.
şirket olup, %5 hissesi Yıldız Teknik Üniversitesi’ne,
Vizyonunda teknolojik gelişmelere öncelik veren üniversite, 2011 yılında bir süperbilgisayara yatırım yapmayı planlamış, yer olarak Davutpaşa TeknoPark seçilmiştir. Süperbilgisayarın hem üniversite bünyesinde yapılan araştırmalar için hem de çeşitli
kalan hisseler de özel şahıslara aittir; bu şahıslar aynı zamanda projenin finansörü konumundadır. Üniversite projeye tesis sağlamaktadır. Rektör İsmail Yüksek, projeye ve HPC sahibi üniversite olma vizyonuna tam destek vermektedir.
sektörlerin teknolojik gelişimini desteklemek
Uygun çözüm ve üreticiyi seçerken Üniversite
amacıyla temelde Ar-Ge faaliyetleri için kullanılması
ve SVR’nin belirlediği öncelikler aşağıdaki gibi
kararlaştırılmıştır. Proje sürecinde üniversite, kurulum, finansal kaynak sağlama ve teknik bilgi & birikiminden faydalanmak için SVR (Exclusive Huawei İş Ortağı) ile işbirliği yapmıştır. Üniversite ve SVR’nin doğru konfigürasyonu, üreticiyi ve iş ortağını değerlendirmesi ve mali
belirlenmiştir: • Lokal olarak teknik destek verebilecek bir üretici • Güçlü Ar-Ge faaliyetleri ve tesisleri olan bir üretici • Uçtan uca ürün portföyüne (sunucu,
• Fiyat/performans açısından verimli bir HPC • Basitleştirilmiş, esnek ve ölçeklenebilir bir çözüm
PROJENİN UYGULAMA SÜRECİ VE TEKNİK KONFİGÜRASYON DETAYLARI Türkiye’de mevcut olan HPC sayısı sınırlıdır. Yıldız Teknik Üniversitesi dışında kurulu büyük HPC sistemleri İstanbul Teknik Üniversitesi, Tübitak, Ulakbim ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde bulunmaktadır.
planı oluşturmak, yatırımın geri dönüşü için benchmarklar oluşturmak, fiyat performans oranını hesaplamak ve ölçülebilir, dayanıklı ve entegre bir mimari kurulabilmesi için mevcut teknolojileri değerlendirmek amacıyla yapılan kapsamlı araştırmalardan sonra; Üniversite ve SVR Huawei ile görüşmeye karar vermiştir. Huawei Üniversite’nin tanımladığı bütün teknik spesifikasyonları karşılamış, bu gerekliliklere paralel ölçeklenebilir ve dayanıklı bir mimariyi, yatırım bütçesine uygun olarak sunmuştur. Seçim yapıldıktan sonra Üniversite rektörü ve SVR’nin yetkili teknik
YTÜ HPC projesini üniversitenin bilimsel gelişim
çalışanları, Çin’de Huawei’yi ziyaret etmiştir.
alanında ilerlemek ve çeşitli sektörlerle işbirliğini
Huawei fabrikasında POC yapılmış; benzeri bir
artırmak amacıyla başlatmıştır. Üniversite
ortam yaratılıp ( daha ufak, benzer bir HPC ortamı)
ve partneri SVR, çeşitli üreticilerle temasa
tüm ilgili testler yapıldıktan sonra, YTÜ ve SVR bu
YILDIZ TEKNIK ÜNIVERSITESI VE SVR, HUAWEI IŞBIRLIĞIYLE ÜLKENIN EN BÜYÜK HPC SISTEMINI KURDU
YILDIZ TEKNIK ÜNIVERSITESI VE SVR, HUAWEI IŞBIRLIĞIYLE ÜLKENIN EN BÜYÜK HPC SISTEMINI KURDU
projeye Huawei ile devam etme kararı almıştır.
İş Dünyasıyla Daha Fazla İşbirliği
Tüm tarafların onayı alındıktan sonra Huawei ve
HPC’lerin yönetimi ve programlamasıyla ilgili
SVR sistemin kurulumuna başlamıştır. Sistem
edinilen becerilerin sektörde doğrudan kullanım
üniversiteye 2014 Ekim ayında teslim edilmiş,
alanları bulunmaktadır. Otomotiv ve havacılık-uzay
tam kurulum Şubat 2015’te tamamlanmıştır.
sektörlerinde tasarım ve test çoğunlukla HPC’lerle
Dört ay sonrasında (Haziran 2015) sistem aktif
yapılmaktadır. Finans sektörü yerel, bölgesel
olarak kullanıma geçmiştir. Huawei, sistemin
ve küresel seviyelerde piyasa modelleme, borsa
çalıştırılması sırasında SVR ve Üniversite’ye tam
işlemleri, sözleşmelere aracılık yapma ve izleme gibi
destek sunmuştur. Çözümün uygulama süreci
alanlarda çok büyük bilgi işlem gücü kullanmaktadır.
boyunca, Huawei’nin HPC kurulumlarındaki
Petrol ve gaz sektörü keşif ve işletme yönetimi için,
küresel deneyimi, projenin genel başarısına büyük
enerji firmaları da şebeke yönetimi, müşteri izleme
katkıda bulunmuştur.
ve modelleme için HPC sistemleri kullanmaktadır.
Süperbilgisayar, 290 adet x86 Huawei marka
Pek çok farklı sektör HPC’lerden değişik şekillerde
rack sunucu, 256 hesaplama sunucusu, 10 GPU
faydalanabilmektedir.
node ve 24 yönetim sunucusu içermektedir.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin, Ar-Ge merkezleri,
Sistemde 5120 HPC çekirdeği ve 107520 GPU
profesyoneller ve girişimciler için bir merkez olma
çekirdeği bulunmakta, ikisi birlikte performans
vizyonuna paralel olarak; Huawei HPC sistemleri
açısından sistem gerekliliklerinin üçte birini
halihazırda akademi ve iş dünyası arasında bir köprü
yerine getirmektedir. 290 sunucudan 10’u 4
haline gelmiştir.
soketli sunucu olup, geri kalanlar 2 soketlidir.
Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kentsel
Birincil işletim sistemi olarak Linux kullanılmıştır.
planlama ve ulaştırma projelerinde coğrafi bilgi
Huawei’nin cluster dosya sistemi sayesinde,
sistemleri uygulamaları için bu sistemi kullanmaya
bütün sunucular paralel işletim sistemleri
başlamıştır. Özel sektörden de pek çok şirketin
olarak çalışmaktadır. Paralel dosya sistemleri,
araştırma, veri analizi, modelleme ve simülasyon
binlerce, onbinlerce hatta yüzbinlerce bilgi
yürütme için Üniversite ve SVR’nin müşterisi olması
işlem node’una ölçeklenen HPC bilgisayarlarının
beklenmektedir.
gerektirdiği I/O performansı için vazgeçilmezdir. Süperbilgisayarda 5120 CPU çekirdeği bulunmakta
Üniversiteler ve İBB’nin yanında, ismi verilmeyen
ve işlemleri son derece hızlı hale getirmektedir.
ama veri güvenliği alanında uzman bir özel şirket de sistemi kriptoanaliz işlemlerinde kullanmaktadır.
Süperbilgisayarda iki adet Huawei depolama
Büyük veri analitiği ve rendering hizmetlerinin de
sistemi bulunmaktadır. Birinde 76TB SSD
çeşitli özel sektör şirketleri tarafından kullanılması
depolama bulunurken diğerinde 280TB NL-SAS
beklenmektedir.
depolama sistemi mevcuttur. SSD’ler 4.56GBps analiz etme kapasitesine sahipken, NL-SAS
Yukarıda belirtilen alanlara ek olarak sistem başka
diskleri yüksek throughput ihtiyacı için 3.5GBps
uygulamalarda da kullanılabilmektedir, Örneğin: mühendislik modelleme, otomotiv tasarımı ve
hızla okuyup yazabilmektedir. Bu özellikler I/O
modelleme, beyaz eşya tasarımı ve modelleme,
performansı açısından bu sistemi ülkenin en hızlı
havacılık ve uzay analizi modelleme, LIDAR veri
HPC sistemi yapmaktadır. Bağlantı tipi Infiniband
işleme, temel bilimler analizi ve modelleme, film
olup, bant genişliği 56 gigabittir ve 100 gigabit’e
ve animasyon yapımları, 3D filmler ve büyük ölçekli
çıkarılabilmektedir ve bu şu anda ülkedeki en
oyunlar, küresel ısınma analizi, alternatif enerji,
hızlı bant genişliğidir. O yüzden latency (gecikme
finansal felaket modelleme, sağlık ve güvenlik bu
süresi- simülasyon ve yanıt arasında geçen süre) düşüktür ve bu sayede sistem olağanüstü
alanlardan bazılarıdır.
bir hızla çalışmaktadır. Sistemin depolama
HPC sistemleri, çözüme giden süreyi hızlandırma
kapasitesi 12PB’a kadar artırılabilmektedir ve
gibi simülasyonlar vasıtasıyla süresi aylarca
yayınlanmış bilgi işleme hızı 147.2TFLOPS’dir. HPC verimerkezinin toplam enerji kapasitesi 270Kw’tır. Bütün dosya sistemlerinde Intel Enterprise Edition for Lustre (IEEL) kullanılmaktadır. Bright Cluster Manager Advanced Edition görev yönetimi için, Slurm işyükü yönetimi için ve XDMoD’de sistem izleme için kullanılmaktadır. Dosya sistemi cluster yönetim sistemine gömülü olduğu için, hibrit bir
Huawei’nin tam desteğini almaktadır. Ayrıca Huawei,
gerekmektedir. Kimya, fizik, matematik, bilgisayar
SVR ve Üniversite’ye herhangi bir teknik zorlukta
bilimleri, malzeme bilimleri, evrimsel biyoloji,
yine tam destek vermektedir
astrofizik ve yerbilimleri alanlarının hepsi, veri
Süperbilgisayar özel bulut ortamı da sunacaktır.
toplamak, analiz etmek ve karmaşık simülasyonlar
Güvenlik endişeleri, maliyet ve performans
çalıştırmak çok büyük bir bilgi işleme gücüne ihtiyaç
sebepleriyle sistemde genel bulut yatırımı henüz
duymaktadır.
planlanmamaktadır.
YTÜ’de Süperbilgisayar’dan en çok faydalanan fakülteler YTÜ Kimya ve Metalürji Fakültesi, YTÜ Fen-
sistem olma özelliğini taşımaktadır.
arayüzden yönetilebilmektedir. Sistemin OPEX’i
SONUÇLAR HPC; Araştırma Verimliliği ve Rekabetçilik Anlamında Hız Kazandırdığı Kanıtlanmış bir Araçtır
(işletme maliyeti) de oldukça düşüktür; SVR’de
HPC şirketler, üniversiteler ve kamu kurumları
Süperbilgisayar’ın yönetiminden sorumlu dört
için, özellikle de rekabette lider bir model olmak
Üniversiteye kurulan Süperbilgisayar’ın yönetimi kolaydır, çünkü sistemin donanım altyapısı çoğunlukla Huawei markalıdır ve tek bir
teknik çalışan bulunmakta, sistem yönetimi için sadece iki kişiye ihtiyaç duyulmaktadır. SVR ve Üniversite sistemin ağ ve depolama kısımları için
isteyen bir üniversite için önemli bir araçtır. Küresel alanda rekabet etmek isteyen bir üniversitenin önemli araştırma birimlerini HPC ile desteklemesi
Edebiyat Fakültesi, YTÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi, YTÜ Yerbilimleri Fakültesi’dir. Huawei’nin HPC sistemi, Üniversite’deki fakültelerin verileri
hesaplamalı akışkanlar dinamiği bulunmaktadır.
Bazı Çalışmalar için “Büyük Veri” Büyük Önem Taşımaktadır Bazı akademik alanlarda, çürütülebilir sonuçlar doğurabilen rakamların analizinde HPC sistemlerin kullanımı gerekmektedir; o yüzden bazı spesifik alanlar HPC desteğine ihtiyaç duymaktadır. Bu alanların çoğu aynı zamanda kamu refahı ve uzun vadeli projeler açısından kritik önem taşımaktadırlar. Bunlar arasında iklim
daha etkin bir şekilde toplamasını ve analiz etmesini
değişikliğinin etkileri, karbon nötr girişimler,
sağlamıştır.
akıllı şehirlerin geliştirilmesi, hava durumu
Sistemde şu anda 30’dan fazla uygulama çalışmakta;
tahmini, sismik izleme ve deprem tahminleri,
bunlar arasında bilimsel bilgi işleme, atmosferik
şebeke yönetimi ve geliştirilmesi, alternatif enerji
tahmin (hava durumu tahmini), nanoparçacık fiziği,
kaynaklarının geliştirilmesi, ilaç geliştirme,
simülasyon etki analizi, sonlu eleman analizi ve
kimyasal analiz ve modelleme, plazma dinamiği,
tıbbi teşhis, deniz ve atmosfer sağlığı, kesme kuvveti değerlendirmeleri ve süreç optimizasyonu bulunmaktadır. Galaksi oluşumlarının incelenmesi ve parçacık fiziği gibi bir dizi başka “soyut bilim” alanında da HPC seviyesinde bilgi işleme özelliği gerekmektedir. YTÜ halihazırda bu alanların bazılarında Huawei HPC sistemini kullanmaya başlamıştır. Örneğin YTÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi sistemde hesaplamalı akışkanlar dinamiği (CFD) analizi testi yürütmüştür. Yıldız Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü’nün akademik lisansla sahip olduğu Star CCM+ yazılımını kullanan araştırmacılar, sistem performansını ölçmek amacıyla CFD analizi testi yürütmüş ve test 47 saat sürmüştür. Üniversite’nin önceden sahip olduğu 200 çekirdekli sistemle aynı test 2 yıl sürmüştür.
kısaltabilecek “canlı” bilim ve “canlı” mühendislik maliyetlerini azaltmada büyük önem taşımaktadır.
Üniversite Ülkenin En Büyük HPC’sine Yatırım Yaparak Prestijini Arttırdı Eğitim çevrelerinde çıkarılan doktora sayısı akademik dünyada en büyük başarılardandır. Üniversite bünyesinde HPC bulunması algılarda büyük bir değişim yarattığı için, HPC’ler öğrencileri veya daimi kadrolu profesörleri çekmede çok önemli bir onur madalyasıdır. Bu sistemler PR açısından da ses getiren bir platform oluşturarak üniversitenin isminin tanınmasına yardımcı olmaktadır. YTÜ ülkenin en büyük HPC sistemini finanse edip kurma itibarına sahiptir. Akademik başarılara ve dolayısıyla da ülkenin ekonomik büyümesine katkıda bulunacak bir projeyi başlattığı için de ülkenin en yenilikçi üniversitelerinden biri olarak düşünülebilir.
YILDIZ TEKNIK ÜNIVERSITESI VE SVR, HUAWEI IŞBIRLIĞIYLE ÜLKENIN EN BÜYÜK HPC SISTEMINI KURDU HPC yatırımının ne kadarının temel araştırmaya, uygulamalı araştırmaya, endüstriyel/ticari Ar-Ge’ye ayrılacağı; hangi bilimsel ve mühendislik alanlarının ek yatırıma ihtiyaç duyacağı dahil edilmelidir. HPC yatırımları; yayımlanan makale sayısı, patent ve kazanılan yüksek dereceler gibi geleneksel BT ilerleme ölçümlerinin ötesinde, yatırımın geri dönüşü açısından da çok önemli getiriler sağlayabilir. Sektöre bağlı olarak yatırımın geri dönüşü, bilimsel ve mühendislik alanında inovasyon başarıları, maliyet tasarrufu, istihdam yaratma ve özel sektör gelirleri ve karları şeklinde de ölçülebilir.
Bulut Modelleri, In-House HPC’ye Alternatif Model Olarak Düşünülebilir
HPC Üniversite için Alternatif Gelir Kaynağıdır Türkiye’deki devlet üniversitelerinin en büyük fon kaynağı devlet bütçesidir. O yüzden çeşitli projelerle yeni gelir kaynakları yaratmak (sektör için bir ürünü geliştirmek ya da iyileştirmek, araştırma alanlarında destek sağlamak vs.) böyle bir devlet üniversitesi için büyük önem taşımaktadır. YTÜ HPC için sadece tesis sağlamakla kalmayıp; aynı zamanda HPC yatırımının kar ortaklarından biri konumundadır ve kullanımından gelir elde etmeyi hedeflemektedir. Kullanan müşterilere saatlik ücretlendirme yapılmakta, üniversite toplam gelirin %15’ini almaktadır. Örneğin YTÜ HPC’yi film ve mimarlık sektörlerine pazarlamayı planlamaktadır. Süperbilgisayarda render farm altyapısı kurmak, dedike 56 sunucuyla çok hızlı hale gelmektedir. Render farmlar animasyonlar, 3D filmler veya mimari simülasyonlar hazırlanırken sıklıkla kullanılmaktadır. Türkiye’deki post-prodüksiyon firmaların çoğunda sınırlı işlem kapasitesi olduğu için filmlerin tamamlanması gecikmekte ya da filmler editing işlemleri için (sahnelerin işlenmesi, uygun sesin yerleştirilmesi, özel efektlerin eklenmesi, doğru çekimlerin seçilmesi, sahne geçişlerinin yapılması vs.) yurtdışına gönderilmektedir. Huawei’nin HPC sistemi sayesinde, bu süreçler ülke içinde güvenli bir ortamda, daha düşük maliyetle yapılabilecektir.
Uyumlu, Genişletilebilir bir Süperbilgisayar’ın Orta ve Uzun Vadede YTÜ’ye Faydaları HPC sistemleri ve ilgili kaynakların alımı düşünüldüğünde, şirketlerin pek çoğu için en önemli kriter mevcut donanım-yazılım ortamına yeni çözümlerin entegre edilebilmesidir. Bu bağlamda Huawei Süperbilgisayar çevik ve ölçeklenebilir olduğunu kanıtlamıştır. Sistem gerek duyulduğunda teknik olarak büyüyebilmekte, mevcut altyapısına yeni araçlar eklenebilmektedir.
YTÜ Süperbilgisayar’ının kullanımı için eğitim kurumları ve şirketlerle ortaklıklarını genişletmeyi planlamaktadır. O yüzden kullanıcı gereksinimlerini karşılarken, genişleme istendiğinde mevcut sisteme yeni teknolojik unsurlar ekleyebilmek çok önemli bir avantajdır.
ÖNEMLİ TAVSİYELER Yıldız Teknik Üniversitesi ve SVR’nin aldığı Huawei Süperbilgisayar üzerinde yaptığı değerlendirmeleri ışığında, IDC HPC sistemine yatırım yapmayı düşünen şirketlere aşağıdaki stratejileri önermektedir:
Bulut tabanlı HPC yetkinliklerinin giderek daha sofistike hale gelmesi, kurum bünyesinde HPC barındırılmasına bir alternatif olabilir. Uygun işyükü seviyelerine sahip kullanıcılar HPC açık bulut bilgi işleme sistemlerini değerlendirebilir. Veya güvenlik endişesi mevcutsa, HPC ortamı için özel bulut kullanımı da göz önünde bulundurulabilir. Bulutun bazı faydaları şunlardır: yerelde altyapı yatırımı gerektirmez, ulaşılabilirlik oranı artar, daha az personel gerektirir ve şirketlerin sermaye harcamalarını azaltır.
j
“Her Konuda Kolaylık Sağlayacak” bir HPC Sistemi Seçin Aşağıdaki kriterlere uygun bir HPC sistemi, şirketlere tam uyum sağlama açısından bir adım önde olacaktır: • Kurulum kolaylığı (çünkü sistem büyüklükleri son hızla artmaktadır)
Lokal olarak Teknik Destek ve Üretici Bilgi&Birikimi Kritik Önem Taşımaktadır
• Yönetim kolaylığı (sistem büyüklüğü ve karmaşıklığı)
HPC rekabet için önemli bir değer olup ekonomik alanda da rekabet gücünü artırdığı kanıtlanmıştır. HPC sistemleri şirketlere, üniversitelere ve hükümetlere daha iyi ürün tasarımı ve Ar-Ge konusunda pek çok avantaj sağlayabilmektedir. Ancak bir süperbilgisayar projesinin uçtan uca yönetimi çeşitli zorluklar çıkarabilir (teknik, finansal vs.). O yüzden son kullanıcılar, sağlayıcı firmalardan projenin başından sonuna kadar tam teknik ve finansal destek istemeye ek olarak; HPC hedeflerini anlama ve bu hedeflere ulaşma konusunda taleplerde bulunmalıdır.
• Kullanım kolaylığı (hibritler ve GPU’ların kullanımı zor olabilir)
HPC Projesi Uygulanmadan Önce Detaylı Yatırımın Geri Dönüşü (ROI) Analizi Yapmak Önemlidir ROI (yatırımın geri dönüşü) argümanları, HPC projelerinin fonlama sistemleri açısından önemlidir. HPC proje bütçeleri pek çok şirket için karşılanamayacak kadar yüksek olabilir. Sektöre bağlı olarak yatırımın geri dönüşü farklı faktörlerden oluşabilir; bilimsel gelişmeler, kurumsal kar, gelir, istihdam yaratılması ve korunması gibi. Projenin karar alıcıları HPC yatırımından ne tür geri dönüşler beklenebileceğini hesaplamalıdır. Bu hesaplamalar yapılırken
`
v
`j
jv
`v
`jv
h
• Ölçek artırma ve çeviklik kolaylığı • Yerel kaynaklara doğrudan erişim
IDC Hakkında International Data Corporation (IDC), bilgi teknolojileri, telekomünikasyon ve tüketici teknolojileri alanlarında pazar araştırması ve danışmanlık hizmetleri sunan ve etkinlikler düzenleyen bir numaralı küresel oyuncudur. IDC, BT profesyonellerinin, şirket yöneticilerinin ve yatırımcıların teknoloji satın alırken ve iş stratejilerini belirlerken gerçeklere dayalı kararlar almalarını sağlar. 110’dan fazla ülkede 1100’den fazla IDC analisti ile teknoloji, sektör fırsatları ve trendleri konusunda küresel, bölgesel ve yerel uzmanlık sunar. 50 yıldır IDC, stratejik bilgiler sunarak müşterilerinin iş hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmuştur. IDC, bilgi teknolojileri, basın, araştırma ve etkinlik düzenleme alanında dünyanın lider kuruluşu olan IDG’nin bir yan şirketidir.
20
5
Hal�de Ed�p Adıvar Mahalles� Sultan Sokak Mav� Plaza No:22 D:11/22A 34381 Ş�şl� / İSTANBUL / Türk�ye
20
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Finansal hizmetler başta olmak üzere haklayıcıların hedefindeki sektörlere Handan Aybars yönelik saldırıları da giderek çeşitleniyor. Misal, işin içine mobilite girince bile riskler kat be kat artıyor. Bu konuda yorumlarını aldığımız F5 Networks Güvenlik Çözümleri Kıdemli Mimarı Alfredo Vistola, gelişen risk ortamını anlatırken, dikkat edilmesi gereken başlıklara da vurgu yaptı: n Gelişen riskleri nasıl tanımlıyorsunuz? Benim temel odaklandığım konu müşteri tarafını hedef alan dolandırıcılık (fraud). Bugün birçok uygulama, tarayıcı tabanlı. Yani veri merkeziniz var, bu da genelde şirkette ve güvende. Peki ama müşteri tarafındaki güvenlik ne olacak? Bir taraftan müşteriyi bilgilendirmek, güvenlik risklerine dikkat çekip, sürekli onların da belli koruma adımlarını atmalarını beklemek kolay değil. Bir şirket olarak müşteri üzerinde etkiniz bu konuda zayıf. Siz bir banka olarak bu konuda uyarı yapsanız bile, birçok müşteri bu uyarıyı görmezden gelir, gereken yazılımı yüklemez. Ayrıca bugün hepimiz çok farklı cihazlara sahibiz. Mobil cihazların gelişimi ile mobil bankacılık da büyüyecek. Sırf bu durumda bile insanlar bankadan söz konusu güvenlik uyarısını aldıklarında bir değil, birçok cihaza yükleme yapacak, tüm bu cihazlarda virüs güncellemeleri gibi adımlar olacak. Ama genele baktığımızda insanlar bu tabloya ve gerekliliklere pek aldırmıyor. Asıl problem de bu. n Peki ya mobil uygulama riskleri? Tarayıcı tarafındakine benzer bir tablo burada da karşımıza çıkıyor. Yani saldırı her noktada çeşitlenerek geliyor. Sonuçta riskin kaynağını bilmiyorsunuz. Ama bu saldırı türleri birbirine çok benziyor. Bir web uygulamaya girişte farklı trend vektörleri vardır ve birçok insanın bilmediği, aldırmadığı bir konudur bu. Bu anlaşılabilir, çünkü bu konuda engin bilgiye sahip olmak zorunda değiller. Ama en azından bağlantıya geçtikleri şirketin bu konuda farkındalığı olmak zorunda. Bir siteye girer, sağda solda gezinir, bir banka sitesiyse işlem yaparsınız. Phising siz bir web sitesini ziyaret etmeden önce de gerçekleşebilir. Yani birisi size e-posta gönderir, siz de bilmeden o e-postadaki linki veya bir sosyal medya platformunda size gösterilen bir reklama tıklar ve sahte siteye yönlendirilebilirsiniz.
Farkındalık olmadan gerçek güvenlik de olmaz Haklayıcıların hedefi artık sadece para ve bu amaç için geliştirdikleri tehditler giderek çeşitleniyor. İşte bu nedenle herkeste farkındalık şart. Bu süreçte phising hala orada ve böylece son yıllarda phising saldırıları katlanarak arttı. Öte yandan, bir de bankanın gerçek sitesine girdiğinizde şifre logger’ları olabiliyor ve burada kötücül yazılım, özellikle Trojan ön planda. Bu da bir tarz phising ve işin içinde ağırlıklı Trojan’lar, ayrıca virüsler, casus yazılımlar var. Eğer sisteminize malware bulaştıysa, bunlar spesifik olarak bağlamı çalabilir. Bu tehditle karşı karşıya kalırsanız, karşı taraf şifre, kullanıcı adı, hangi sayfalarda neler yaptığınız gibi tüm detaylara da ulaşır. n Bu nasıl bir ilerleyişi kapsıyor? Malware, kullanıcının gördüğü şeyi değiştiriyor. Yani tarayıcı üzerindeki kodun değişimi söz konusu. Bu belirttiklerimin hepsi de istemci tarafında olan saldırılar, sunucu tarafında değil. Bir bankacılık işlemi istemci tarafında manipüle edilebilir, hesap ismi, hesap numarası, para miktarı değiştirilebilir. Trojan’lar bu konuda çok iyi. PC’nizi uzaktan kontrol bile edebilirler. Saldırgan da phising’de gerçek siteyi kopyalar ve bunu farklı bir sunucuda konumlandırır. Size misal e-posta ile gelen bir linke tıklayarak, girdiğiniz tüm bilgilere saldırganın da sahip olmasını sağlarsınız. Bu tarz sitelerin kuruluş sürecini tanımlayan sistemler var. Bunlar ‘Hey birisi bir phising sitesi açıyor’ diyerek bankayı veya kurumu alarma geçirir. Finans ve telekom sektörleri para ile yakın temas içinde. Bu nedenle bu tarz riskler konusunda farkındalıkları da yüksek. n Phising kategorisinde riskler nasıl çeşitleniyor? Bu başlıkta yer alan, ama bazı açılardan farklı olan yapılar var ve bunlar malware destekli. Eskiden phising, sizin PC’nizde bir malware bulundurmazdı. Sadece sahte bir web sitesi yeterliydi. Ama farklı bir yapı geçen yıl yaz sonunda Avrupa ve ABD’de ortaya çıktı. Örneğin eğer PC’nize virüs bulaştıysa, kullanıcı gerçek banka giriş
21
12 - 18 EKİM 2015
sayfasına gittiğinde PC’deki bu malware bunu bir Proxy sunucuya, yani phising sitesine benzer bir siteye yönlendirebilir. Yani phising’de bankanın sitesine değil, başka bir siteye girersiniz. Bu bahsettiğim yapıda, siz kullanıcı olarak gerçek banka sitesine giderken, PC’nizdeki bir unsur sizi başka siteye yönlendirir. Kullanıcı açısından bu görünmez bir süreç. İnsanlar bunun SSL veya iki faktörlü tanımlama ile fark edilebileceğini düşünür, ama yeterli olmaz. Söz konusu malware tüm bu güvenlik adımlarını geçmeyi başarabilir. Bu yeni tarz bir Trojan. n Gelişen ve çeşitlenen risklere yönelik farkındalık ne seviyede? Belirttiğim gibi, bu tarz yeni risklere karşı finans ve telko gibi sektörlerde farkındalık çok yüksek, ama yine de ‘herkes farkında’ diyemem. Birçoğu Avrupa’da olan büyük bankalar farkındalar. Çünkü hedefleniyorlar. Kullanıcı ise banka ile iletişimde olduğunu sanıyor, ama aslında Proxy sunucu ile bağlantı kuruyor ve şifre girdiği zaman bunlar saldırgana gidiyor. O da şifre, kullanıcı adı ve tek seferlik şifreye sahip olduğu için istediğini yapabilir. Görüştüğüm birçok bankada bu yüzden önemli zararlar oluştuğunu gördüm. Bunun en azından bu yıl için, yani daha tehlikeli bir yapı gündeme gelene kadar en tehlikeli Trojan’lardan olduğunu düşünüyorum. Ama bu bir. n Ya devamı? Siz kullanıcı olarak site ziyaret ediyor veya bazı içerikleri indiriyorsunuz diyelim. PC’niz enfekte oluyor. Sonra banka veya e-ticaret sitesinin gerçek web sitesine girdiğinizde, PC’nizde duran malware, program tabanlı olduğu için HTML sayfasına kod ekler. Yani gerçek siteye girdiğiniz zaman, iki ek alan eklenmiştir bu malware tarafından. Bunu yapmak, eğer sisteminiz enfekte olduysa çok çok kolay ve kullanıcının bunu fark etmesi de kolay değil. Malware ve Trojan’ların yapabileceklerinin
F5 Networks Güvenlik Çözümleri Kıdemli Mimarı Alfredo Vistola pek fazla sınırı yok. Bir cihaz enfekte olduğunda, ona hedefli bir saldırı yapmak daha kolay hale geliyor. Bunlar uzun zamandır olan tehditler, ama bu seferkileri farklı kılan; giderek daha iyi ve güçlü hale gelmeleri. Şirketlerin de bu tarz saldırılara karşı çözümlerle hazır olması lazım. Burada bahsettiğimiz de standart bir firewall’dan çok daha fazlası. Çünkü sorunun kaynağı müşteri. Bu nedenle müşteri odaklı çözümler sunmaya odaklanmalılar. Çünkü siz kendinizi ne kadar kontrol ederseniz edin, müşteriniz bu kontrolün dışında. Otomatik olarak şirketten müşteriye gelen bir yapı ve çözümler gerek ve pazarda bu amaca uygun çözümler var. n Şirketler bu riskler karşısında neler yapmalı, nasıl bir strateji ile ilerlemeli? Kurumun antivirüs yazılımı, gelişen tehditler karşısında kendini güncelleyebilme yeteneğine sahip olmalı. Bunu da belli periyotlarda zaten yapıyorlar. Kullanıcının verdiği onayla yeni imzalar da ekleniyor. Ama bu tam anlamıyla yeterli değil. Yani temelde bu iyi ve gerekli, ama kurumsal açıdan baktığımızda, sizin kullanıcı olarak güncellemeleri ne kadar yakından takip ettiğinizi, imzaları ne kadar sık yenilediğinizi bilemem. Bu nedenle genel olarak benim düşüncem clientless (istemcisiz) çözümler kullanmanız ve bunların kendi veri merkezinizde işlemesi. Burada sizin bir nebze kontrolünüz var. En azından kullanıcı bir uygulama ile iletişim kuruyor ve bu uygulama kuruma ait. Pazarda çözümler var ve bunlar temelde fraud saldırılarına karşı güvenlik sağlıyor, phising ve
otomatik işlemlerde kullanılıyor, clientless çözümle kullanıcıyı koruyor ve bu çözümün de tüm cihazlarda çalışabilmesi gerek. Ayrıca masaüstünden mobile tüm cihazlarda da aynı performansı sergilemeli. Tüm işletim sistemlerine uygun, tamamen şeffaf, kullanıcı için kullanıcı deneyiminde bir değişiklik olmayan bu tarz yapılarla, kullanıcı kendisini koruyan bir yapının farkında bile olmaz. Gerçek zamanlı işleyen bu yapı jenerik bir yaklaşım ve şirketlerin buna ilgi göstermesi gerek. Bu tarz yapıya en büyük ilgi finans sektöründen. Çünkü eskiden haklayıcıların farklı hedefleri vardı. Ama artık siber suçun tamamının önceliği para. n Sosyal mühendislik bu risk dünyasında nasıl bir yere sahip? Bu da bir gereklilik. Sosyal mühendislik size, her türlü teknik savunmayı ve korumayı aşmak konusunda yardım eder. Sizden ihtiyacım olan bilgileri alırsam, farklı bir yöntemle her türlü korumayı aşarım. Ama önce size ulaşabilmem, sizinle ilgili bazı temel bilgileri edinip, anlamam gerek. Gördüğümüz şey şu: Giriş yaptığınızda sizden isim, telefon numarası gibi bilgileri isterler. Size dair biraz olsun bilgim varsa, bu bir tehdit demektir. Bundan sonra, örneğin bankanın çağrı merkezinden arıyormuş gibi davranıp, sizden ekstra bilgi isteyebilirler. Bazı bankalar tek seferlik şifre üretimi için SMS kullanıyor. Ben sizin telefon numaranızı biliyorsam, SMS gönderip örneğin bir güvenlik yaması geliştirdiğim bilgisini verebilir, banka gibi görünüp bunu yüklemenizi isteyebilirim. Bazı insanlar bu SMS sonrası yamaları yükledi. Oysa bu, telefon için geliştirilen bir malware’di. Telefona gelen tek seferlik şifre ve telefondaki bilgileri aynı anda saldırgana da yönlendirdi. Bu nedenle sosyal mühendislik çok önemli. Ciddi bir tehdit olmuyor ama aslında phising için gereken tüm verileri itinayla topluyor. Bankadan aradığını söyleyen bir kişi annemi bile arasa maalesef annem de buna inanır, risk olduğunu ilk etapta aklına bile getirmez. Hem çok daha kişisel bilgi edinmek için hem de insanları sahte sayfalara yönlendirmek için bazı sosyal mühendislik platformları kullanılıyor. Mobile bir uygulama yükleyebilirsiniz. Sonuçta bazı uygulama mağazaları güvenlik adına çok yetkin, ama bazıları değil. İşte bu nedenle mobil odaklı riskler çok daha hızlı bir gelişim sergiliyor. Özellikle işletim sistemi burada belirleyici oluyor.
BThaber
DOSYA
Veri Merkezleri ve Teknoloji Altyapısı
12 - 18 EKİM 2015 www.bthaber.com
Süreklilik kaybı, prestij ve para kaybı demek Ruşen Göbel
Veri merkezlerinin korunması, enerji sürekliliğinin ve güvenliğinin sağlanması büyük önem arz ediyor. Veri merkezinin konumunun seçilirken dış tehdit unsurlarının da göz önünde bulundurulması gerekiyor. Deprem hattı üzerinde olup olmaması, fiziksel saldırılara ne kadar müsait olduğu
ve ortalama ortam sıcaklığının ne seviyede olduğu, veri merkezi kurulurken düşünülmeli. Ortalama sıcaklığı yüksek olan bir yerde veri merkezinin soğutulması için ciddi bir masraf yapılması gerekebildiği gibi fiziksel saldırılar dolayısıyla zarar gören veya sürekliliği sekteye uğrayan
veri merkezleri, bağlı olduğu şirkete ciddi bir prestij kaybı yaşatabiliyor. Geçtiğimiz haftalarda yarım saat kapanan Facebook’un reklam geliri kaybının inanılmaz seviyelerde olduğu söyleniyor. Bu durumun daha sık gerçekleşmesi ise reklam kaybının yanı sıra kullanıcı / müşteri kaybına da
yol açacaktır. Benzer bir olayın banka gibi çok daha ciddi bir kurumda yaşanması, müşterilerinin hızlı bir şekilde uzaklaşmasıyla sonuçlanabilir. Dolayısıyla veri merkezlerini doğru konumlandırmaya, doğru soğutmaya, doğru korumaya önem göstermek gerekiyor.
Doğa Okulları, 400 Bin Dolarlık Güvenlik Altyapısında Cyberoam’ı Tercih Etti Kurulduğu günden beri yaptığı teknolojik yatırımlarla çağdaş eğitimin öncülüğünü üstlenen Doğa Okulları, bilgi sistemleri altyapısının güvenliğinin sağlanmasında Cyberoam ve Arya Teknoloji çözümlerini kullanıyor.
Çağdaş Eğitime Yakışır Çağdaş Güvenlik Altyapısı Doğa Okulları’nın kurulduğu günden bu yana yaptığı teknolojik yatırımlarla eğitime çağdaş bir yaklaşım getirdiğini söyleyen Doğa Okulları Bilgi Teknolojileri Koordinatörü Ömer Ömeroğlu, neden Cyberoam’u tercih ettiklerini şu sözlerle açıkladı: “Teknolojik yatırımlarımızla kurum genelinde kurguladığımız bilgi sistemleri altyapımızın yanı sıra, öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin kullandığı uygulama ve cihazları da yeni nesil tehditlerden korumamız gerektiğinin bilincindeydik. Özellikle internet odaklı tehditler sürekli
değişim geçirerek her geçen gün yeni riskleri gündeme getiriyordu. Güvenlik altyapımızın değişen tehditlere hızla cevap verebilen, etkili ve performansı yüksek çözümlerle kurgulanması bizim için büyük önem taşıyordu. Aynı zamanda öğrencilerimizin fiziksel ve ruhsal gelişimini etkileyecek içeriklerin filtrelenmesi konusunda da ideal bir çözüm arayışındaydık. Yaptığımız titiz değerlendirmeler ve denetim şirketleriyle gerçekleştirdiğimiz analizler sonucunda, Cyberoam’un tüm ihtiyaçlarımızı karşılayacak en iyi çözümleri sunduğuna karar verdik.” Bu kararı vermelerinde Arya Teknoloji’nin katkısının da büyük olduğunu söyleyen Ömeroğlu, “Yıllardır süregelen farklı bir markadaki ürünleri çıkararak farklı bir markaya yönelmek takdir edersiniz ki kolay bir süreç değil. Burada Arya Teknoloji’nin kurumsal yaklaşımı, net anlatımı ve yaptıkları sunumlar, sundukları ürünlerin kalitesini daha net anlamamızı sağladı. Bu sayede Cyberoam ile Arya teknolojilerinin birlikteliğiyle, Doğa Okulları olarak huzurlu bir şekilde bu yatırımı yaptık” diye konuştu. Uluslararası Standartlara ve Kanunlara Uyum Sağlandı Teknoloji kullanımıyla etkileşimli eğitim modelini benimseyen Doğa Okulları, öğrencilerine 2008 yılından beri akıllı tahtalarla ve 2012 yılından beri tabletlerle eğitim olanağı sunuyor. Her biri zengin özelliklerle donatılan ve sürekli internet bağlantısına sahip olan bu cihazların, internet kaynaklı tehditlerden korunması ve çocukların gelişimine zarar verebilecek içeriklerin filtrelenmesi büyük önem taşıyor. Dünyanın önde gelen güvenlik çözümleri üreticisi Cyberoam, yeni nesil birleşik tehdit yönetimi cihazlarıyla tüm Doğa Okulları kampüslerinde internet altyapı-
sının güvenliğini uçtan uca sağlama görevini üstlendi. Böylece Doğa Okulları kontrolü kolay, merkezi yönetimin tüm avantajlarına sahip, hata riski düşük, uluslararası standartlara uygun ve sağlıklı ve bir güvenlik yapısına kavuştu. Cyberoam ile gerçekleştirilen işbirliğiyle kurgulanan güvenlik sistemi, Doğa Okulları’nın 106 ayrı kampüsünde eğitim gören 70 bin öğrenciyi yılda 500 binin üzerinde tehditten koruyacak. Ayrıca 5651 no’lu “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun”un gerektirdiği internet erişim kayıtlarının merkezi olarak tutulması zorunluluğuna Cyberoam’un sunduğu güvenlik altyapısıyla uyum sağlanacak. Farklı Kullanıcı Grupları Farklı Yetkilerle Donatılıyor Cyberoam'un Türkiye pazarındaki K12 eğitim sektörünün lider çözüm ortağı Arya Teknoloji ile gerçekleştirdiği proje, aynı anda 110 farklı noktada internet güvenliğini aynı standartlarda sağlamanın yanı sıra yerel çözümleri merkezi yönetimle birleştirmeyi hedefliyor. Özellikle eğitim kurumlarındaki internet erişim altyapısında farklı kullanıcı gruplarını farklı yetkilerle donatmanın önemli bir uzmanlık alanı olduğunu söyleyen Arya Teknoloji Yöneticisi Emrah Şen, “Aynı anda on binlerce öğrencinin korunaklı olarak internet erişimini sağlarken, aynı zamanda akademik ve idari kadronun da dengeli ve kullanıcıya özel yetkilendirilmesini düzenlemeniz gerekiyor. Cyberoam ürünleri, bu ihtiyacın karşılanması adına benzersiz bir çözüm sunuyor. Bu sayede Doğa Okulları için gerçekleştirdiğimiz büyük ölçekli projemizi başarılı bir şekilde hayata geçirme olanağı bulduk” dedi.
Projeyi hayata geçiren isimler (soldan sağa) Lidyum Bilişim Teknolojileri Satış Sorumlusu Çağrı Yüksel, Arya Teknoloji Genel Müdürü Emrah Şen, Doğa Okulları Kalite Yöneticisi Turgay Çakırmanoğlu, Doğa Okulları Bilgi Teknolojileri Koordinatörü Ömer Ömeroğlu ve Cyberoam Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş.
Cyberoam Tecrübesi Eğitimde de Farkını Hissettiriyor Doğa Okulları gibi eğitimde birçok ilke imza atan dev bir kurumun tercihi olmaktan büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden Cyberoam Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş, şunları söyledi: “Cyberoam kullanıcılarının önemli bir bölümünü eğitim sektöründen gelen müşteriler oluşturuyor. Öğrencileri ve diğer çalışanları ağ kaynaklı tehditlerden korumak, zararlı yazılımlara geçit vermemek ve paylaşımlı ortamlarda kimlik bazlı güvenliği sağlamak, eğitim kurumlarının güvenliğe dair öncelikleri arasında yer alıyor. Cyberoam, web filtresi, uygulama ve dosya paylaşım platformlarının kontrolü, internetten indirilmesine izin verilen dosyaların sınırlanması ve adil bant genişliği dağılımı gibi çözümlerle bugüne dek pek çok eğitim kurumunun uygun maliyetle ağ güvenliğini sağlamasına yardımcı oldu. Ürünlerimizin sundukları zengin fonksiyonların ve kalitenin yanı sıra, eğitim alanındaki bilgimiz ve tecrübemizle de Doğa Okulları gibi dev bir eğitim kurumunun tercihi olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.” Cyberoam ürün ve çözümleri hakkında detaylı bilgi için 0533 818 65 48 numaralı telefonu arayabilir veya www.cyberoam.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
advertorial
T
ürkiye’de çağdaş eğitimin öncülüğünü üstlenen Doğa Okulları,bilgi sistemleri altyapısının güvenliğinin sağlanmasında Cyberoam ve Arya Teknoloji çözümlerini tercih etti. Cyberoam, dünya genelinde kalitesiyle öne çıkan güvenlik çözümleriyle tüm Doğa Okullarındaki internet altyapısını koruma altına alacak. Böylece kurum genelinde kullanılan tüm cihaz ve uygulamaların yeni nesil tehditlerden korunması sağlanacak. Kurulduğu günden beri yaptığı teknolojik yatırımlarla çağdaş eğitimin öncülüğünü üstlenen Doğa Okulları, bilgi sistemleri altyapısının güvenliğinin sağlanmasında Cyberoam ve Arya Teknoloji çözümlerini tercih etti. Yapılan anlaşmayla Cyberoam, toplam bedeli 400 bin doları bulan yeni nesil güvenlik çözümleriyle Doğa Okulları’nın tüm kampüslerindeki bilgi sistemleri altyapısının ve kullanılan cihazların internet kaynaklı tehditlerden korunmasını sağlayacak. Sistem, ayrıca çocukları fiziksel ve ruhsal gelişimlerini tehdit eden içeriklerden koruma görevini de üstlenecek.
24
DOSYA
BThaber
Veri Merkezleri ve Teknoloji Altyapısı
12 - 18 EKİM 2015
Türkiye’nin en gelişmiş merkezi için geri sayım başladı! Geçtiğimiz yıl yüzde 100’ün üzerinde bir büyüme gerçekleştirerek, Bilişim 500 araştırması sonuçlarına göre “Son 3 yılda en iyi performans gösteren bilişim şirketleri” listesine giren NGN, çatısı altında bulunduğu Rusya’nın dev bilişim şirketi CROC’un “veri merkezi” deneyim ve bilgi birikimini Türkiye’ye getirmeye hazırlanıyor. İstanbul Tuzla’da inşaatına başlanan Star of Bosphorus, Türkiye’nin bilişim sektöründe “en”leri arasında da yerini alacak. Bu veri merkeziyle ilgili açıklama yapan NGN Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Yaşıbeyli, 2016 yılının başında kapılarını iş ortaklarına açmaya hazırlanan merkezin, yalnızca kolokasyon hizmeti sunmakla sınırlı kalmayacağını belirtiyor. Star of Bosphorus’ta ayrıca danışmanlık, uygulama yönetimi, olağanüstü durum, teknik destek, bulut bilişim hizmetleri ve yönetilen servisler gibi geniş bir yelpazede hizmet sunacak. Yaşıbeyli’ye göre merkezi benzerlerinden ayıran özellikler bununla da sınırlı değil. Star of Bosphorus, Türkiye’nin en güvenli, ‘operatör bağımsız’ ve Tier III tasarım
NGN Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Yaşıbeyli ve tesis sertifikasına sahip veri merkezi olarak öne çıkarken, merkezde 16 MW toplam gücü ile yaklaşık 24 bin metrekare kapalı alanda konumlanacak ve 2 binin üzerinde standart kabinetin işletimi gerçekleştirecek.
Depreme karşı yüksek güvenlik Veri merkezlerinin korkulu rüyası olarak adlandırılan deprem endişesi tabii ki burada da unutulmamış. Yaşıbeyli’nin verdiği bilgiye göre, deprem riskini azaltmaya yönelik olarak tasarlanmış merkez, ülkenin en yüksek derecede - uluslararası standartlarda, çok yüksek depremlerden sonra operasyonel sürekliliği sağlayan ileri sismik taban izolasyonu yapı teknolojisi - fiziksel korumalı sunucu ve donanım barındırma özelliğiyle, güvenliği de maksimuma çıkarmayı hedefliyor. Merkezde, İstanbul’un bulunduğu deprem kuşağı gerçeği doğrultusunda, bu türde bir yatırımın vazgeçilmez faktörü olan sismik izolasyon; analiz, dizayn ve inşa süreçleri ile veri merkezinin müşterilerine vaadi olan ve uluslararası işletme kalitesinin çok önemli bir parçası olan operasyonel sürekliliği de eksiksiz bir şekilde sağlanacak. Yerli danışmanlar ve uluslararası denetim firmalarının ortak çalışması ile gerçekleştirilecek sismik izolasyonda, lokasyonun analiz edilmiş sismik verileri doğrultusunda özgün
bir dizayn ile tüm inşaat alanını kapsayacak şekilde gerçekleştirilecek sismik izolatörlü temel yapısıyla tesis, bu konuda ülkemizdeki sayılı yapılardan biri olacak. Hedef bölgesel güç olmak NGN’in veri merkezinde Türkiye yatırımları bununla da sınırlı değil. İstanbul’un ardından Star of Bosphorus’un ikinci fazı için de yatırım hazırlıklarına başlayacaklarını vurgulayan Yaşıbeyli, bu yatırım için Ankara’da uygun bir lokasyon arayışına başladıklarını ekliyor. “Bu iki merkezle Türkiye veri pazarındaki gücümüzü de sağlamlaştırmayı hedefliyoruz” diyen Yaşıbeyli, NGN’in sadece Türkiye’de değil, bölgede de pazarın önemli bir gücüne dönüşmeyi planladığını aktarıyor ve ekliyor: “NGN olarak Ortadoğu ofisimiz ile bu hedefe yaklaştık. Amacımız Türkiye’den bölgeye teknoloji ihracatı yapan bir şirket olmak, bu doğrultuda büyük ölçekli projelerde yer almaya devam ediyoruz. NGN’in Türkiye’nin BT pazarında önemli bir üsse dönüşmesine katkı sağlamak üzere çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”
Veri merkezlerinde iş sürekliliği İş sürekliliği projelerinin ana konularından birisi ikinci veri merkezinin nerede konumlandırılacağıdır. İkinci veri merkezinin seçimi yapılırken, ana veri merkezinin risklerini minimize edecek konumların tespit edilmesi oldukça kritiktir. BTburada Satış Mühendisi Volkan Yağcı’nın verdiği bilgilere göre konum seçiminde karar verici hususlar aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Doğal riskler • Fiziksel riskler • Servis tedarik hususları • Gelecekteki büyüme oranı • Mevcuttaki ve gelecekteki komşular Yukarıdaki kriterler göz önünde bulundurularak veri merkezinin yapılandırılacağı alan seçilmelidir. Göz önünde bulundurulması gereken diğer kriterler aşağıdaki gibidir: • Veri merkezlerinin yakınlarında acil müdahale edebilecek sağlık kuruluşlarının bulunması olağanüstü bir durum karşısında hayat kurtarıcı olacaktır. • İdeal bir veri merkezinin en az 8 km yakınlarında itfaiye ve emniyet birimi bulunması gerekir. Aynı şekilde en az 16 km yakınlarında bir hastane bulunması önemlidir. • Metro ve tren gibi raylı ulaşım istasyonlarının yakınlarında veri merkezi kurmak elektromanyetik interferans, titreşim ve insan kalabalığından kaynaklı terörist ataklara maruz kalabilir. Moskova, Paris, Londra gibi merkezlerin metrosunda yaşanan terörist eylemler
unutulmamalıdır. • Veri merkezi tasarımı yapılırken gelecekte kurumun büyüme oranı göz önünde bulundurulmalıdır. • Kaynak kullanımı ve ilgili kaynakların tedarik edilmesini kolaylaştıracak alanların seçilmesi önemlidir. Uluslararası standartlara sahip güvenli ve güvenilir bir veri merkezinde olması gereken özellikleri 8 ana başlıkta toplamak mümkündür: • Güvenlik politikaları • Organizasyonel güvenlik • Veri yönetimi • Erişim kontrolü • Fiziksel ve çevresel güvenlik • Altyapı güvenliği • Sistem geliştirme ve bakımı • İş sürekliliği ve felaket kurtarma Enerji sürekliliğinin önemi Yedek güç bir veya daha fazla kesintisiz güç kaynağı, batarya depoları ve dizel jeneratörlerden oluşur. Elektrik sistemlerinde oluşabilecek herhangi bir arıza durumunda sistemin işleyişinin devam edebilmesi için bütün elemanlar yedekli olarak tesis edilmelidir. Megawatt’larca enerji tüketen veri merkezleri Enerji kullanımı veri merkezi içinde ana konulardan biridir. Güç kullanımı birkaç sunucu ile KW’lar mertebesinde olabileceği gibi MW’lar seviyesinde devasa tesisler de mevcuttur. Bazı veri merkezlerinin genel iş yerlerine göre 100 kat daha fazla güç yoğunluğu
olabilmektedir. 2007 yılında iletişim ve Telekomünikasyon Teknolojileri sektörü tüm dünyada %2 lik bir karbon salınımından, veri merkezleri de sektör içerisinde %14’lük bir salınımdan sorumludurlar. Veri merkezleri iki ana kullanım için güç kullanırlar; ilki var olan ekipmanları çalıştırmak için, ikincisi ise bu ekipmanları soğutmak için. İlk kullanım için geliştirilebilecek yeşil çözüm daha enerji verimli sunucu ve depolama sistemlerinin geliştirilmesidir. Soğutma masraflarının düşürülmesi için doğal yöntemler kullanılabilir. Ya da Google gibi atık suları
kullanarak soğutma giderleri azaltılabilir. Google ve Facebook gibi devasa veri merkezi olan işletmeler şehir merkezlerine yakın olmak gibi bir kaygı gütmemektedirler. İşletilen sistemin büyüklüğüne zıt olarak çok mütevazı sayıda veri merkezi çalışanı kullanırlar. Veri merkezlerini daha yeşil hale getirmek isteyen Google internette veri merkezinin enerji kullanımına dair bilgi ve dokümanlarını paylaşmaktadır.
26
DOSYA
BThaber
Veri Merkezleri ve Teknoloji Altyapısı
12 - 18 EKİM 2015
7 aşamalı güvenlik sistemine sahip veri merkezi Güvenliğin büyük önem taşıdığı veri merkezleri, üstün güvenlik önlemlerinin yanı sıra beklenmedik durumlar için gerçekleştirdiği yedekleme sistemlerine de ihtiyaç duyuyorlar. Anadolu Bilişim Dönüşüm Projeleri ve Müşteri İlişkileri Grup Müdürü Yaser Aras, veri merkezlerinde kullanılan teknolojilerden ve güvenlik önlemlerinin gerekliliğinden söz ediyor: Anadolu Bilişim Data Center, Uluslararası Tier III standartlarına uyumlu bir veri merkezi olarak tasarlandı. Sunduğumuz yenilikçi çözümlerimizle bizden hizmet alan müşterilerimize rekabet üstünlüğü sağlamak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Veri merkezi altyapımızın ve bu altyapı üzerinde yer alan uygulamaların bakım ve yönetiminde mühendislerimizin uzmanlığı ve çözüm odaklı yaklaşımları ön plana çıkıyor. Müşterilerimizin aldığı hizmetlerin 7 gün 24 saat boyunca kesintisiz, performanslı ve güvenli bir şekilde çalışmasını garanti altına alıyoruz. Akıllı bina konseptiyle tasarlanan merkezimiz, 7 aşamalı
Bulut bİlİşİmde güvenİlİr İş ortağı
Anadolu Bilişim Dönüşüm Projeleri ve Müşteri İlişkileri Grup Müdürü Yaser Aras güvenlik sistemiyle kurumlar için son derece güvenli bir barınak oluyor. Farklı operatörden fiber optik kablo bağlantısı ile desteklenen altyapıya sahip veri merkezinde bulunan tüm sistemlerin özel yönetim sistemi
Modern bir veri merkezinin sadece bir veri ambarı olmaması, verinin analiz edilerek anlamlandırılabildiği, sınıflandırıldığı ve kurumun ürettiği verileri kuruma değer katacak şekilde işleyebilmesi gerekiyor. Yaser Aras, şunları kaydetti: “Anadolu Bilişim Data Center’da kısa ve uzun vadeli olarak kurum içinde üretilen verilerin türleri, büyüme trendleri ve önem dereceleri, yasal mevzuata ve sahiplik durumuna göre detaylı şekilde analiz ediliyor. Analiz sonrasında verilerin yaşam döngüsü belirlenerek veri analiz sürecinin yönetilebilmesi için teknolojik araçlar ve uygulamalar tesis ediliyor. Artan verilerin etkin bir şekilde depolanmasına yönelik tekilleştirme (deduplication) ve arşivleme sistemleriyle veri depolama da ciddi
sayesinde 7 gün 24 saat boyunca takip edilebiliyor. Sunucu barındırma, sanallaştırma, veri yedekleme, veri kurtarma, olağanüstü durum merkezi (ODM) hizmetleri, işletim sistemleri yönetimi,
alan tasarrufu ve veri işlemede hız kazancı sağlarken, müşterilerimize kesintisiz hizmet sunuyoruz. Bulut platformu gibi sürdürülebilir bilgi teknolojileri, işletim maliyetlerinin azaltılmasını ve çevreci teknolojilerin kullanımını da destekliyor. Anadolu Bilişim Data Center’da “Yeşil BT” konseptini tüm özellikleriyle uygulama çabasındayız. Anadolu Bilişim olarak, sürdürülebilirliğin kurumların farklı ihtiyaçlarının kesişim noktasında önemli bir değer olduğuna inanıyoruz. Bu vizyonumuz doğrultusunda en son teknolojilerle donatılmış Anadolu Bilişim Data Center’da Yeşil BT standartlarına uyumlu cihazlar ve çevre dostu tasarımların en yeni modelleriyle faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.”
fiziksel altyapı hizmetleri, yönetilebilir güvenlik hizmetleri, saha hizmetleri, veri tabanı yönetimi, farklı teknoloji platformlarında mesajlaşma ve video konferans hizmetleriyle şirketleri dijital çağa taşıyoruz.
C
M
Y
Konum seçimine dikkat edilmesi gerekiyor Veri merkezlerinin kurulumu, tahmin edildiğinden daha zor bir süreç. Veri merkezlerinin kurulumunda dikkat edilmesi gereken onca şey var. Bunlarda biri de elbette ki yer seçimi. Veri merkezi kurulacak yerin konumu, buradan hizmet alacak şirketlerin iş süreklilikleri açısından ve veri merkezlerinin işletme maliyetleri açısından oldukça önemlidir. Bimsa Operasyon Direktörü Bektaş Özkan’a göre öncelikle seçilecek konumun çevresel felaketlere (deprem, su baskını, yangın, toprak kayması vb.) karşı risk analizlerine bakılmalıdır. Veri merkezi sürekliliği ve işletme maliyetlerinde en önemli kalem olan elektrik hattına yedekli olarak erişim ve tabii ki elektrik maliyetleri. Elektrik maliyetlerinin düşürülebilmesi için veri merkezi kurulacak yerin çevresel iklimden faydalanılarak free cooling (dış ortamda bulunan soğuk havanın sistemlerin soğutulması için kullanma) yapabilmeye imkan vermesi ve yenilenebilir enerji kullanım imkanlarının bulunması önemlidir. Konumun iletişim altyapısı, birden fazla iletişim servis sağlayıcısı altyapısına fiber optik altyapı ile erişilebilir olması da hizmet alacak şirketlerin veri merkezlerine hızlı ve kesintisiz erişebilmeleri açısından son derece önemlidir. Diğer önemli bir konuda veri merkezine ulaşım; özellikle yetişmiş uzman kaynağı istihdamı ve gerektiğinde müşterilerin veri merkezindeki sistemlere erişebilmeleri açısında önemlidir. Güvenlik olmazsa olmaz Veri merkezlerinde güvenliği iki
CM
MY
CY
CMY
İnsanlar İçİn su, verİ merkezlerİ İçİn enerjİ İnsanların yaşayabilmesi için hava ve su ne kadar önemli ise enerji de veri merkezleri için o kadar önemlidir. Bu nedenle veri merkezi tasarımı yaparken enerji sürekliliğinin sağlanabilmesi için mutlaka yedekli trafo altyapısı ve mümkünse iki farklı elektrik sağlayıcısından farklı güzergâhları kullanarak elektrik enerjisi alınmalıdır. Uzun süreli elektrik kesintilerine karşı geniş kapasiteli yakıt tankı rezervleri bulundurulmalıdır. Doğası gereği veri merkezlerinde binlerce sunucu, depolama, network ekipmanlarını çalıştırabilmek için kesintisiz ve çok enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Veri merkezlerini çevreye duyarlı hele getirebilmek için; Öncelikle Veri merkezinde bulunan BT altyapılarının tükettiği elektriği
kategoride değerlendirmek gerekir. Birincisi fiziki güvenlik, diğer ise veri merkezinde barındırılan bilişim teknolojileri altyapılarının güvenliği. Her iki kategorideki güvenlik altyapılarının nasıl olması gerektiği bilgi güvenliği yönetim sistemi (ISO 27001), iş sürekliliği yönetim sistemi (ISO 22301), kredi kartları güvenliği (PCI DSS) gibi birçok standart tarafından belirlenmiştir. Veri merkezlerinde fiziksel güvenliği katmanlı bir yapıda kurgulamak ve uygulamak önerilmektedir. Birinci katman da veri merkezi binasının çevresel güvenliğinin sağlanması gereklidir. Bunun için binanın çevresel güvenlik tehditlerine karşı
ölçmek, kontrol altına almak ve optimize etmek gereklidir. Veri merkezlerinin elektrik kullanım verimliliği şu şekilde ölçülmektedir; BT altyapısı tarafından tüketilen elektriğin veri merkezinde üretilen toplam elektriğe oranı. Bu oran PUE olarak adlandırılmaktadır. PUE ne kadar 1’e yakın ise veri merkezi elektrik altyapısı o kadar verimlidir diyebiliriz. Diğer taraftan BT altyapısı tarafından tüketilen elektriğin azaltılması için dikkat edilmesi ve yapılması gerekli en önemli konular; Daha az elektrik tüketen sunucu, depolama ve network ekipmanların kullanılması, kullanılmadığında kendi kendini kapatan sunucu ve storege sistemleri, sunucular üzerinde çalışan uygulamaların optimize edilmesi,… şeklinde sıralayabiliriz. İlave olarak yenilenebilir enerji
korunaklı olması ve bina girişlerinin kontrollü ve denetimli bir altyapı ile erişilebilir olması gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek için binanın bulunduğu konuma göre yüksek duvarlar, tel örgüler, kamera sistemleri, güvenlik elemanları, kapı giriş detektörleri vb. gibi bileşenler olmazsa olmaz. İkinci katmanda veri merkezi iç güvenliğinin sağlanması gelmektedir. Veri merkezi sürekliliğini etkileyecek jeneratör, KGK, soğutma sistemleri, yangın algılama ve söndürme sistemleri, bina içi güvenlik kamera sistemlerinin etkin ve sürekli çalışıyor olmasını sağlamak gerekmektedir. Bunun içinde etkin bir bina yönetim
K
kullanımı ve free cooling mutlaka değerlendirilmelidir. Veri merkezlerinde üretilen enerji olduğu gibi ısıya dönüşmektedir. Sistem odalarında oluşan bu ısının bir şekilde dışarı atılması ve ortamın soğutulması sistemlerin çalışabilmesi için mutlak gerekliliktir. Temelde iki farklı soğutma sistemi kullanılmaktadır. Ölçek olarak küçük veri merkezlerinde hava bazlı soğutma sistemleri kullanılabilirken daha büyük ölçekli veri merkezlerinde su bazlı soğutma sistemleri kullanılmaktadır. BT elektrik yükünün yoğun olduğu veri merkezlerinde soğutma sistemlerinin 5 dakikalık kesintisi tüm sistemlerin kapanmasına neden olabilmektedir, bu nedenle oluşturulacak soğutma altyapısının mutlaka yedekli oluşturulması gerekmektedir.
sisteminin 7x24 çalışması ve yetkin uzman personel tarafından bu kritik bileşenler düzenli olarak izlenmelidir. Üçüncü katman da sunucuların çalıştığı sistem odalarının güvenliğinin sağlanmasıdır. Sistem odalarına erişimin sadece yetkili personel tarafından erişilebilir olması bunun için gerekli iki faktörlü (şifre ve biyometrik) doğrulama yapabilen kapı giriş kontrol sistemleri kullanılmalıdır. Dördüncü katman da sistem odası içinde bulunan sistemlerin tutulduğu kabinleri bulunmaktadır. Kabinlere sadece yetkili personeller tarafında erişilebilecek şekilde kilitli oluşturulmalı erişimler kamera sistemleri ile kayıt altına alınmalıdır.
28
DOSYA
BThaber
Veri Merkezleri ve Teknoloji Altyapısı
12 - 18 EKİM 2015
KGK’da Verimlilik Her Geçen Gün Önem Kazanıyor Her geçen gün artan talebe karşılık aynı hızda gelişemeyen enerji altyapısı, özellikle kritik yüklerimizi yedeklemek için kesintisiz güç kaynağı (KGK) kullanımı ihtiyacını artırmaktadır. Burada kritik yük dediğimiz noktada aklınıza büyük fabrikalar veya en az 300 kabinlik veri merkezleri canlanmasın. Bir veri merkezinde olabilecek bir kesinti sonucu yaşanacak kayıp ile bilgisayarınızda hazırladığınız bir raporun kesinti sonucu silinmesi arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü kaybedilen aslında aynıdır, zaman! ARTronic Genel Müdürü Yüksel Erdoğan’a göre, zaman ve iş gücünden bahsettiğimiz bir konuda konuşulması gereken tek bir nokta kalıyor; sahip olma maliyeti ve yatırımlarımızın kısa-orta-uzun vadede bizlere ekonomik katma değeri. ARTronic, hizmet güvencesi ile kamu ve özel sektörde yer alan dev sanayi tesislerine, hastanelere, önde gelen bankalara ve veri merkezlerine ulaşan yüksek teknoloji ürünü Huawei KGK’lar ile 1 kVA’dan 6400 kVA’ya kadar geniş bir yelpazede seçenekler sunuyor. Modüler Mimari ile Daha Yüksek Verim Bir işletmenin KGK kullanımı ile ilgili iki farklı süreç söz konusudur, bunlar; • Sahip olma maliyeti • Bakım ve işletme maliyeti Bu konuda ayrıntıya girmeden önce modüler mimari ile ilgili kısa bir bilgi vermek gerekir. Modüler mimaride belirli bir değerde güç modülümüz (örneğin 40kW) ve bu modüllerden belirli bir sayıda ekleyerek güç arttırılabilen bir gövde bulunmaktadır. Örnekle; 200kW bir gövde içerisinde, her biri 40kW değerinde 5 adet modül eklenebilecek yuva bulunmaktadır. Bu gövde içerisindeki modülleri enerji ihtiyacınıza ve bağlı olan yükünüze göre isterseniz yedekli olarak kullanabilirsiniz
ki bu mimariye N+X adını veriyoruz. Yine örneklersek; 200kW gövde içerisindeki 5 modülü N+1 olarak konfigüre ettiğimizde, 160kW çıkış gücümüz ve toplamda 160kW gücü sağlayan modüllerden birinde oluşacak bir arıza durumunda yükü kesintisiz olarak üzerine alacak 1 adet yedek modülümüz bulunmaktadır. Bu noktada modüler yapı, yukarıda bahsedilen sahip olma maliyetlerini ciddi anlamda düşürmektedir. Klasik mimaride, yukarıda verilen 160kW örneğindeki gibi bir durumda yedekli çalışacak bir sistem çözümü isteniyor olsaydı, aynı cihazdan iki adet alıp paralel çalıştırmaktan başka seçenek olmayacaktı. Bu da ciddi bir sahip olma maliyetinin sonrasında ayrıca işletme maliyetlerini de etkileyecekti. Biz bu noktayı kısaca “verimlilik hesaplaması” olarak açıklayabiliriz. Buna göre; 10 yıllık bir kullanım sürecinde KGK’nın içinden geçen elektrik kesinlikle cihazdan çok daha yüksek maliyetle olacaktır. Verimlilik burada hem sahip olma hem de işletme maliyetlerimizi etkileyecek en önemli noktadır. Bir örnekle açıklamak gerekirse; verim değeri %94 ve %96 olan iki adet %80 yükte çalışan 200 kVA KGK’yı karşılaştırdığımızda, sadece %2 verim farkından bile 1 yılda yaklaşık 4000 dolar maliyet tasarrufu sağlanmaktadır, bu uzun vadede sahip olma maliyetlerimizi çok ciddi anlamda etkiler. Peki, bu noktada modüler mimari nasıl bir pozitif bir katkı sağlamaktadır? Aslında en önemlisi KGK’ya bağlı olan yük mertebesinde, ileride oluşabilecek güç ihtiyacında sadece modül ilave ederek güç artırımına gidebilirsiniz. Klasik mimariden farklı olarak, 10 sene sonra çıkacağınız güçler için şimdiden büyük KGK yatırımı yapmak zorunda kalmazsınız. Bu hem ilk alım maliyetlerinize pozitif katkı sağlamakta, biraz önce bahsedilen
Yazılım tanımlı gelecek Son zamanlarda işletmelerin değer yaratma biçimleri değişim göstermeye başladı. Artık yazılım ve veri konusunda değer yaratma şekli, gerçek varlıklardan daha likit varlıklara dönüşüyor. VMware tarafından geliştirilen “Yazılım Tanımlı Gelecek” yaklaşımı ise, bu doğrultuda dünya çapındaki işletme ve kurumları dönüştürmeye devam ediyor. VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler’in verdiği bilgilere göre uygulamalar, platformlar ve yazılımlar iş dünyasında başarının kurallarını değiştirirken, uyum sağlamak için değişimi hayata geçirmek, artık yalnızca iş planının bir parçası değil, aynı zamanda hayatta kalmak için gereken bir araç olarak görülüyor. Her ne kadar gerçekler bu kadar somut olsa da, bulut gibi yenilikçi teknolojiler kurumsal düzeyde yaygınlaşmaya başladıysa da, hem Türkiye’de hem de dünyada bulut sözcüğünün farklı kullanımları olabildiğini, buna
bağlı olarak da farklı yaklaşımlar sergilenebildiğini görüyoruz. İnsanlar buluttan bahsediyor ama genellikle farklı şeyleri kastediyorlar. Bir elektrik prizini düşünün; bu hizmete güzel bir örnektir. Hizmetin açılımını iyi biliyoruz. Hangi aygıtların bu prizle çalışacağını, nelerin takılıp, nelerin takılamayacağını iyi biliyoruz. Parmağımızı prize sokmanın kötü bir fikir olduğunu biliyoruz. Hizmet bu açıdan gerçekten iyi tanımlanmış, fakat kimse elektrik şirketinin prize elektriği nasıl ulaştırdığını umursamıyor. Hizmetin nasıl tedarik edildiği çoğu zaman bizi ilgilendirmiyor. Hizmete her yerden erişebiliyor olmak; her prizden aynı şekilde hizmet almak. Asıl hizmet budur. Bu benzetmeyle buluta yaklaşıldığında, BT şirketlerinin çoğunun bulut, mobil ve sanallaştırma hizmetlerini nasıl tanımlayacaklarını, elektrik şirketinin geleneksel yöntemi kadar bilemedikleri görülüyor.
verimlilik değerlerinden ciddi bir maliyet tasarrufu olarak geri dönmektedir. Modüler yapının sağladığı bir diğer kolaylık ise akıllı uyku teknolojisi ve eş yaşlandırma özelliğidir. Bir örnek ile açıklayacak olursak, bir işletmede 4 adet modül ile 160kW güç mevcut olsun ve mesai sonunda işletmede KGK’ya bağlı yük değeri 30kW’a düşsün. Bu durumda modüler sistem geriye kalan 3 modülü uyku moduna alarak ihtiyacınız olan gücü sadece 1 adet 40kW modül üzerinden karşılıyor ve bu uygulamayı belirli periyotlarla her modülü sıra ile kullanarak gerçekleştirdiğinden, her modülün eş yaşlanmasını sağlıyor. Yani hem verimlilik değeri %96 seviyesinde kalıyor hem de kullandığınız KGK sisteminiz uzun yıllar hizmet ediyor. Daha Hızlı Servis ve Bakım Kolaylığı Bakım en kritik noktalardan biri diyebiliriz. Doğru kurulmuş bir altyapı ile birlikte işletmenin karakteristiğine uygun, doğru KGK seçimi bakım sırasında yaşanabilecek olumsuzlukları minimuma indirger. Modüler sistemin burada en önemli pozitif katkısı, N+X olarak konfigüre edilebilmesi sayesinde bakım esnasında bir modül sökülse bile bağlı bulunan sistemin bundan etkilenmemesidir. Bunun dışında N+1 olarak konfigüre edilmiş bir sistem düşünelim. Burada herhangi bir güç modülünde oluşan arıza sonucu teknik servis müdahale edene kadar aslında sistem hiç etkilenmeden çalışmaya devam edecektir, çünkü zaten bir adet yedek modül bulunmaktadır. Teknik servis tarafından sahada yapılacak müdahale sadece arızalı modülün değiştirilip yerine ikame modül koyarak sistemin devamlılığını sağlamak olacaktır. Bu noktada klasik sistemlerde karşılaşılan bakım esnasında cihazın devre dışı bırakılarak şebekenin
bağlı olan yüke direk aktarılması ve bu esnada yaşanacak kesinti, dalgalanma gibi olumsuzluklar yaşanmayacaktır. Her Alanda Çözüm Eskiden modüler mimari denildiği zaman sadece BT sektörü, veri merkezleri akla gelmekteydi. Günümüzde ise modüler sistemler; işletme ve sahip olma maliyetleri skalasında klasik sistemlere göre getirdiği pozitif katkısı, sadece yarım metrekare bir alan içerisinde 320kW güç sağlayabilmesi ve geniş giriş gerilim aralığı sayesinde akü kullanımını minimuma indiriyor olması gibi bir çok ayrıcalıklı özellikleri ile sanayide de çok ciddi anlamda kullanım alanı sağlamaktadır. Kritik yüklerde yedekli mimarinin getirdiği kolaylık sayesinde verimlilik her zaman en üst seviyede tutularak amortisman süreleri minimuma indirgenmektedir. Yönetim ve Kontrol Yönetemediğimiz bir sisteme asla tam anlamıyla sahip olamayız. Bu noktada modüler sistemlerin bize getirdiği iki büyük avantaj var. Bunlardan biri, KGK gövdesinde hot-swap (yük altında değiştirilebilir) iki adet kontrol kartı bulunmaktadır. Bu sayede kontrol kartları yedekli çalışarak birinde oluşacak bir arıza sonucunda diğeri tüm yükü üzerine alarak kesintisiz bir şekilde yönetimin devamını sağlamakta, hem de yük altında değişime olanak sağlayarak arızaya müdahale süresini minimuma indirgemektedir. Huawei modüler UPS sistemlerinde bütün yönetim ve kontrol kartları opsiyonel değil standart olarak sunulmaktadır, çünkü yukarıda belirtildiği üzere yönetilemeyen bir sisteme asla tam anlamıyla sahip olamazsınız. Tüm bu çözüm ve ürünler 20 Ekim’de gerçekleşecek olan DataCenter Türkiye standında olacak.
Yazılım tanımlı siber güvenlik Şirketler; bulut, büyük veri, mobil ve yazılım tanımlı (SDN) sistemler ile şekillenen BT ortamında sosyal medya başta olmak üzere farklı kaynak ve kanallardan gelen ve her geçen gün karmaşıklaşan kurumsal tehditlere karşı, artık daha fazla işlevsellik, şeffaflık ve komple güvenlik sunan, gerçek zamanlı ve yenilikçi sistemlere ihtiyaç duyuyor. Fortinet Bölge Satış Direktörü Derya Aksoy’a göre sanallaştırma, bulut bilişim ve yazılım tanımlı ağ teknolojileriyle köklü bir dönüşüm geçiren veri merkezlerinde siber güvenlik kavramını yeniden tanımlamak gerekiyor. Kamudan bankacılığa, perakendeden telekom sektörüne kadar her ölçekteki firma, artık tüketicileri ve kendilerini bekleyen tehlikeleri bilerek hareket etmek ve riskleri azaltmak için uyarlanabilir ve bütünleşik yeni nesil güvenlik mimarilerine geçiş yapmak durumunda. Çünkü güvenlik ihlallerine
ve veri sızıntılarına yol açan, Gelişmiş Kalıcı Tehditler (APT) ile Güvenlik Yaşam Döngüsü’nün hedef alındığı, dağıtık hizmet aksatma (DDoS) saldırıları, sanal saldırılar, ısrarcı tehditler ve e-posta vektör saldırıları gibi tehditler önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde artacak saldırı türleri arasında. Siber güvenlik ve tehdit istihbaratı alanında çığır açan yüksek performanslı çözümler, artık birbiriyle iletişim kuramayan, birbirinden bağımsız sistemlerin yerine geçerek çok hızlı evrim geçiren tehditlere karşı aynı hızda yanıt verebiliyor, sağlamlaştırılmış endüstriyel yapılar ve şaşi temelli mimariler ile desteklenerek farklı konumlarda meydana gelebilecek tehdit zincirlerini kırarak zararlı unsurları ortadan kaldırabiliyor. Önümüzdeki yıllarda bizi bekleyen tehditlere odaklanan çözümlerden biri ise, Yazılım Tanımlı Ağ Güvenliği (SDNS).
30
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Bütçenin yurt dışına çıkmaması fikriyle, daha 1996 yılında Türkiye’de Sedef Özkan veri merkezi açılması gerektiği düşüncesine sahip olan Cem Karaca, 2004 yılında ‘hosting’ hizmetleri vermeye başlayarak kurduğu şirketi Veriteknik’in öyküsünün aşamalarını şöyle aktardı: “O dönemde veri merkezi mantığı kimsede yoktu. ‘Hosting’ yapalım, web sitelerini barındıralım, hatta web tasarımı yapalım gibi fikirlerimiz de vardı ama kısa sürede vazgeçtik. Asıl iş; veri merkezi işiydi. Türkiye’de sürdürülebilirlik üzerine bir çalışma yoktu, bunun üzerine bir altyapı kuralım dedik. İstanbul’da birkaç sene sonra iş sürekliliğini sağlamanın mümkünatı olmayacak. İş sürekliliği sağlamak istiyorsanız, İstanbul dışına çıkılmalı. Ankara’da özellikle veri merkezi hizmetlerinde iş sürekliliğini sağlamak için müdahale edebilir durumda olmak gerekiyor.” İstanbul’da bu iş ticaret, Ankara’da mühendisliktir Karaca, hedef noktasında müşterilerinin ağ altyapısı, veri merkezleri hizmetleri ve bunların sürekliliği üzerine uzmanlaştıklarına işaret ederek “İş kalitesi için çok yakında olmak gerekmiyor. Ankara’daki veri merkezi firmaları işe mühendislik olarak yaklaşıyor. Istanbul’da bu iş ticarettir, Ankara’da mühendisliktir. İstanbul’da sayılar, kaç tane müşteri olduğu önemlidir, bizde ne kadar kaliteli hizmet verdiğimiz… Eğilimleri görebiliyoruz; sayıları yüksek tutup yurt dışındaki diğer veri merkezlerine, büyük kapitallere veri merkezlerini satma eğilimindeler” dedi. Güvenliğin; tamamıyla bütçeyle doğru orantılı olduğunun altını çizen Karaca, “Bunun ucu yok; müşterilerim benden muhteşem bir güvenlik isterse, onun para karşılığını istemek durumundayım ve NATO standartlarında bunu sağlayabiliyoruz. Örneğin bir inşaat firmasının, yurt dışındaki şantiyesiyle burasının arasındaki uydu bağlantısını ya da diğer tüm bağlantılarını sağlayabilmemiz için elimizde bütün cihazlar, ‘know how’ ve mühendesliğimiz bulunmakta.
12 - 18 EKİM 2015
İş sürekliliğine Ankara’nın hazır olması gerek Veriteknik’in Kurucusu ve Genel Müdürü Cem Karaca, Veriteknik’in en başta bir mühendislik firması olduğunu vurgulayıp sundukları ürünleri veri merkezi hizmetleriyle bütünleşik verdiklerini kaydetti.
Veriteknik Kurucusu ve Genel Müdürü Cem Karaca
Cep telefonları üzerinden şifreleme yapan kriptoloji cihazlarımız mevcut ve askeri ürünlerimiz de var. Veriteknik en başta bir mühendislik firması. ‘Know how’ımızı sürekli geliştirip kendimiz de ürün üretiyoruz” açıklamasını yaparak ürünleri anlatmaya şu şekilde devam etti: “4 tane ana ürünümüz var; bir tanesi internet üzerinden windows sistemlere gelen atakları önlemeye yönelik ‘Eguardo’ ki Türkiye’de hiç satmadık ama yurt dışında internet üzerinden sürekli satılan bir yazılım, en azından ihracata katkımız var. Atakları anında engelleyen bir sistemdir; güvenlik duvarıyla da bütünleşik çalışır. Ayrıca felaket yedeklemesi yazılımımız da var; veri merkezimizle bütünleşik durumda. Yüzde 100 yerli malı ve Türk mühendislerinin gerçekleştirdiği bir sistemdir; biz tasarladık. Adı ‘Rescuever’; felaket yedeklemesinin içinde, arşivleme de versiyonlama da bulunuyor. Bu farklı
terimler Türkiye’de yavaş yavaş oturmaya başladı, biz bunları senelerdir anlatıyoruz. Türkiye’deki müşterilerimizin bunların hepsine aynı anda ihtiyacı oluyor. Birçok kurumda da referansımız mevcut. Veriteknik’te toplamda çekirdek mühendis altyapımızda 4 kişi bulunuyor. Büyük kadroların çok büyük işler yapmadığını herkes biliyor, her nedense bütün teşvikler de onlara veriliyor! Örnek olarak; buranın Ar-Ge merkezi olabilmesi için 20- 30 tane mühendis çalıştırmam gerekiyor. Keşke bu teşvikler doğrudan mühendislik firmalarına verilebilse!” Esas işimiz veri merkezi hizmetleri 3. ana ürünleri oalarak ‘QuadProtect’i sayan Karaca, bu sisteme eklenen dosyaların hiçbir şekilde silinemediğinin ve değiştirilemediğinin altını çizerek 4. ana ürün olarak da QuadReport’ı sayıp şunları aktardı: “Bu sistemle; kendi
raporlarınızı yazılım bilgisine ihtiyaç duymadan kendiniz de tasarlayabiliyorsunuz. Hepsi de özel yazılımlar; piyasada çok fazla alternatifi bulunmuyor. Bunları da mümkün olduğunca veri merkezi hizmetlerimizle bütünleştiriyoruz. Esas işimiz veri merkezi hizmetleri. Bankacılık-finans sektöründe uzmanlaştık; yaklaşık iki sene önce, ödeme kayıt cihazlarının barındırılmasıyla ilgili çalışmalarımız oldu. Sadece bankacılıkla ilgili 6 tane ArGe ürünümüz var; tamamen şifreleme üzerine ATM’lerde ve bankaların kendi içinde kullanılıyor. Müşterilerimize danışmanlık hizmetlerini de burada sistemlerini barındırdıkları sürece ücretsiz olarak sağlıyoruz. Bu büyük bir tercih sebebi oluyor çünkü çok büyük paralar harcıyorlar. Bankacılık-finans sektörü dışında genelde kurumsal birçok yere hizmet vermekteyiz. Hem Ankara’dan hem şehir dışından ve aynı zamanda yurt dışından
müşterilerimiz bulunuyor. Yurt dışı portföy oranımız yüzde 30 civarında.” Felaket yedeklemesi için tercih edilen bir markayız Cem Karaca, “Veriteknik olarak makale yazma zorunluluğumuz var. Şirket politikamızdır, her personel makale yazar onu da internette yayınlarız çünkü bizim için bilgi altındır. Hem kişisel eğitim hem de bilginin paylaşımı bizim için çok önemli. Bu nedenle yurt dışına çok kolay hizmet verebiliyoruz” diyerek kamuya özel eğitim verdiklerini ekledi ve “Veri merkezi olduğumuzdan acil durumlarda nasıl hareket edebileceklerini anlattığımız bir eğitim paketimiz bulunuyor. ‘Rescuever’ paketi kamuda beğeniliyor. Felaket yedeklemesi için tercih edilen bir markayız. Yurt dışı müşterilerimiz de süreklilik, stabilite ve konuşabildikleri, muhatap buldukları için bizi tercih ediyor. Aslında Türkiye’de yurt dışı pazarıyla rekabet edebilecek düzeyde imkânımız bulunmuyor. OECD ülkeleri arasında kurumsal olarak en pahalı internet Türkiye’de. Vergilerimiz çok ağır. Veri merkezleri yurt dışında internet için para ödemiyor çünkü internet değişim noktaları var. Dünyada internet kimsenin malı değil. TBD’de ulusal veri merkezi için yaptığımız çalışmaya da isteyen herkes ulaşabilir” açıklamasını yaptı. Dünyada tek olacak çevreci veri merkezi planları olduğunu söyleyen Karaca, “Müşterinin ihtiyaçlarına kalıcı çözümler bulabilmek için çalışıyoruz. Optimum sistemi en uygun maliyete hazırlayıp bunu süreklilik içinde sağlayabileceğimizi iddia ediyoruz. Biz alanında 3 adet TSE belgesi olan ve Ankara’daki PCI-DSS v3 onaylı ilk sunucu merkeziyiz. Son olarak Türkiye’nin ilk PCI DSS 3.1 sertifikasını da aldık. Veri merkezlerine kamunun da güvenmesi ve destek olması gerek. Maliyetleri düşürdükten sonra artık yurt dışıyla rekabet edebilir seviyeye geleceğiz. Toplumsal olarak bir gelişmişlik düzeyini yakalamamız şart. Toplumsal refah, bireysel refahın önünde olmalı; kamunun sağlaması gereken şey de bu. Her bireyin yurt dışına bir şeyler satabilmesi lazım; bu mutluluk getirir.”
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
12 - 18 EKİM 2015
Logo platformu üzerinde geliştirilen çözümlerin ve son teknoloji uygulamalarının aktarıldığı bilgi ve çözüm platformu Logosphere 2015, 6 Ekim’de Haliç Kongre Merkezi’nde katılımcıların ilgisiyle gerçekleşti. Logosphere 2015, bu yıl da interaktif oturumlar, sunumlar, kullanıcı deneyimleri, başarı öyküleri, Logo Çözüm Ortakları stantlarında gerçekleşen sunumlar ile bilişim dünyasının profesyonellerini bir araya getirdi.
Logosphere 2015 bilişim ve iş dünyasını bir araya getirdi Gün boyunca gerçekleşen e-Dönüşüm, KOBİ çözümleri, ERP çözümleri, iş zekası, entegre iş çözümleri, bütçe, CRM, perakende, siber güvenlik ve İK çözümleri ile ilgili oturumlarda yüzlerce iş çözümüne ev sahipliği yapıldı. Balat Salonu’nda Logo Yazılım
İş Zekası Çözümleri Direktörü Cem Cengiz Yılmaz’ın konuşmacı olarak katıldığı Bütçe Çözümleri oturumunda, Logo’nun yeni bütçe ve istatistikli tahminleme çözümü hakkında da detaylı bilgiler paylaşıldı. Şirketlerin bütçeleme
yaparken en büyük problemleri olan manuel, yavaş, ölçeklenemeyen ve güvenli olmayan piyasadaki bütçeleme araçlarına, Logo Bütçe Modülü’yle yeni bir alternatif getirdiklerini söyleyen Yılmaz, bütçe hazırlama ve raporlama aracı olan Logo Bütçe
31
Modülü’nün sahip olduğu esnek kullanım özelliklerine bağlı olarak, kurumların kendi yapısına uygun bütçe mimarisini oluşturmasını sağladıklarını ifade etti. Logo Bütçe Modülü’nün piyasadaki bütçe araçlarından daha kolay kullanımı olduğunu belirten Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Biz bütçenin güçlü özellikleri olmasını, ölçeklenebilirliğini, yeniliğe açık olmasını, bilgi işlemden bağımsız ve ortak çalışabilir fonksiyonel yapıda kurgulanmasını sağladık.”
Odaklanma ve verimlilik için ayrışma vakti geldi Haber Merkezi
Startup İstanbul’un birincisi Kenya çıkışlı girişim oldu Etohum tarafından TEB Özel Melek Yatırım Platformu ana sponsorluğuyla düzenlenen Startup İstanbul 1-5 Ekim tarihleri arasında 78 ülkeden 1500 kişinin katılımıyla, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Girişimleri, 150’den fazla yatırımcıyla buluşturan Startup İstanbul etkinliğin en başarılı üç girişimcisini belirledi. Girişimciler ile yatırımcılara küresel fırsatları yakalayabilme imkânı sunan Startup Challenge yarışmasının moderatörlüğünü MEF Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erhan Erkut yaptı. Etohum Kurucusu Burak Büyükdemir ise, yarışma sonunda, finale kalan en az beş girişime Etohum Yatırım Ağı’nın yatırım yapmayı planladığını açıkladı. Nijerya’dan, Yunanistan’a kadar 78 ülkeden gelen 200’den fazla girişimi dünya çapında ün salmış yatırımcılar karşısında ağırlayan Startup İstanbul’da, online oyun platformlarından yenilikçi siber güvenlik çözümlerine kadar pek çok farklı alanda
geleceğin teknolojilerini yaratma hedefiyle yola çıkan 100 girişimci, iki günlük eğitim ve aşamalı elemeler sonunda yatırımcıların dikkatini çekebilmek ve finalde yer alabilmek için ter döktü. Program süresinde 200’den fazla startup arasından seçilen 17 girişim, “Lean Startup hareketinin babası” Steve Blank, Beenos CEO’su Teruhide Sato ve 500 Startups Girişim Ortağı Andrea Barrica’dan oluşan jüri önünde ikişer dakikalık sunumlar ile ürünlerini, ekiplerini ve iş modellerini yatırımcılara, yaklaşık 2 bin katılımcıya ve canlı internet yayını aracılığıyla dünya çapındaki binlerce izleyiciye anlatma fırsatını yakaladı. Jüri oylaması sonucunda Kenya çıkışlı bir mobil para girişimi “Nims” birinci olurken, Endonezya’nın gıda ve beslenme sorununa çözüm bulmak amacıyla yola çıkan “iGrow” ikinci, İran çıkışlı yeni nesil proje yönetimi platformu “Taskulu” ise üçüncü oldu.
Geçtiğimiz yıl, ‘kişisel bilgisayar ve yazıcı’ başlığında çalışmaları ile, ‘yazılım ve veri teknolojileri’ işlerini ayrı şirketlerde yürütme kararı alan, böylece yeni bir şirket olarak yoluna devam edecek olan Hewlett Packard Enterprise (HPE), düzenlenen toplantıyla gelinen nokta ve hedeflenen faydalar hakkında bilgiler verdi. Hewlett Packard Enterprise Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak ve HP Networking Kıdemli Başkan Yardımcısı Dominic Orr’un sunumuyla yer aldığı toplantıda, HP için önemli bir dönemde olunduğuna vurgu yapıldı. Alınan karar doğrultusunda, 2 Kasım 2015 tarihi itibariyle HPE’nin duyurusu yapılacak. Tüm dünyada İstanbul dahil olmak üzere 10 şehirde bu yapı ile ilgili tanıtım turu düzenlenirken, Güngör Kaymak’a göre bu, Türkiye pazarına verilen önemin de göstergesi. 6 Ekim 2014’te şirketin ikiye bölüneceğinin duyurulduğunu hatırlatan Güngör Kaymak, süreci ve gelinen noktayı şöyle anlattı: “Bu kararla daha hızlı ve çevik hareket etmek hedeflendi. Aradan geçen süreçte de bu konuda detaylı çalışmalar yapıldı. Bu, küresel kurumsal ticari hayatta yaşanan en ciddi bölünme olacak. Ağustos itibariyle birçok ülkede operasyonları ayırdık. Resmi açıklama 2 Kasım’da yapılacak ve NYSE’de iki şirket olarak işlem görmeye devam edilecek. HPE olarak yeni bir logomuz var. Yeşil renk büyüme ve sürdürülebilirliği simgelerken, çerçeve yapısı iiş ortaklığına işaret ediyor. Meg Whitman, HPE CEO’su olarak
HP ve Hewlett Packard Enterprise’ın ayrı ayrı çalışması, çevikliği de beraberinde getirecek.
soldan sağa: HP Networking Kıdemli Başkan Yardımcısı Dominic Orr ve Hewlett Packard Enterprise Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak devam edecek. HPE Türkiye olarak bu değişime hazırız.” Bu doğrultuda dönüşüm alanları ve öncelikler konusunda bilgileri ise daha önce Aruba’nın CEO’su olan, satın alınma sonrası da HP Networking Kıdemli Başkan Yardımcısı olarak göreve devam eden Dominic Orr paylaştı. Orr, BT sektöründe daha önce hiç olmayan bir değişim hızına dikkat çekti. Buna göre, bulut bilişim ve mobil ön planda ve bunun için gerekli olan altyapıyı desteklemek önemli. İş ortaklarımız da kendini geliştirecek Rekabette öne çıkmak, ‘fikir ekonomisi’ dönemine uyum sağlamak için bulut ve mobilin önemine dikkat çeken Orr, “Fikir ekonomisinin belirleyicisi ise ‘hız’” yorumunu yaptı. Orr, kurumsal dönüşüm adına da dört başlığa işaret etti: HP Helion bulut çözümü ekseninde melez bir yapıya geçiş, dijital şirketi korumak başlığında insan, uygulama
ve veri bağlamında uçtan uca kontrol ve güvenlik, verimli bir iş ekosisteminin her yerden çalışabilmesine imkan sunmayı gerektiren ‘işyeri verimliliğini geliştirmek’ ve son olarak, veri odaklı kurum algısını geliştirmek. Toplantının sonunda soruları yanıtlayan Güngör Kaymak, bu yeniden yapılanma sonunda iş ortakları ve müşterilerle bağların devam edeceğini söyledi ve “İş ortaklarımızla aynı biçimde çalışmaya devam edeceğiz. Belirttiğimiz dönüşüm alanlarında onların da kendilerini geliştirmeleri önemli ve bu konuda onları da bilgilendiriyoruz.” Bu ayrışmanın ürün gamına etkilerine yönelik bir soruyu ise Dominic Orr şöyle yanıtladı: “Donanımın payı yüzde 40’larda ve kalan bölümü servis, ağ, yazılım, güvenlik başlıklarında çalışmaları içeriyor. Belirttiğim dört odaklanma alanı ile hizmet ve yazılım daha fazla ön plana çıkacak, çok farklılaştırılmış çözümler gündeme gelecek.”
32
BThaber
BTnet.com.tr
12 - 18 EKİM 2015
BThaber 12 - 18 EKİM t2015
BTnet.com.tr
33
İsveç fosil yakıt kullanmayan ilk ülke olmak istiyor İskandinav halkı, fosil yakıtlardan tamamen kurtulma düşüncelerini belli bir noktada topladı. Fosil yakıtlardan tamamen kurtulma amacıyla İsveç hükümeti, gelecek yıl iklim koruma tedbirleri için harcanan parayı 546 milyon dolar kadar arttıracak. Bu kulağa fazla gelse de, İsveç enerjiyi etkin bir şekilde kullanan küçük bir ülke.
Ayrıca kaynaklarının sadece dörtte biri fosil yakıt. Fosil yakıt olmayan kaynaklarının başında nükleer ve hidro enerjisinin geldiğini söyleyebiliriz. İsveç hükümeti hedef tarihi belirtmemiş olsa da, Başkent Stockholm’unda beklenen fosil yakıt kararına tamamen katılımıyla, fosil yakıt kullanım düzeyini 2050 yılına kadar
geçerli seviyelere getirmeyi planlıyor. Yeni iklim koruma bütçesi muhtemelen her yıl güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, enerji depolama, akıllı ızgaraları ve çevreci taşımacılığı destelemek için her yıl daha da artacak. Yeni planda 2017 ve 2019 yılları arasında güneş enerjisi için en fazla pay olan 58.4 milyon dolar
pay ayrılacak. Sonuçta alınan bu önlemler 2020 yılına kadar İsveç’in emisyon hedeflerinin yüzde 40 oranında düşürmesine yardımcı olacaktır. Avrupa Birliği de aynı hedefi belirlemiş durumda ancak İsveç bu hedeflere Avrupa Birliği’nden on yıl önce ulaşacak gibi duruyor. Bu kayda değer iklim koruma fonları gelirinin
direk fosil yakıtlarla bağlantılı olduğunu belirtmekte de fayda var. İsveç enerjiyi verimli kullanan ve temiz bir ülke olduğu için, planların hayata geçirilmesi çokta zor olmayacaktır. Bir örnek vermek gerekirse; İsveç kendi çöplerinin yüzde 99’unu geri dönüştüren ve enerji olarak kullanmak için diğer ülkelerden çöp ithal eden bir ülke.
T-Mobile 15 milyon kullanıcı bilgisini çaldırdı Google ile Microsoft barışıyor
5 başlıkta Android 6.0 ve yeni cihazlar Ruşen Göbel 1- Nexus’lüler beklemeyecek Yeni Android 6.0 Marshmallow sürümü, Nexus serisi akıllı cihazlara 5 Ekim’den itibaren dağıtılmaya başlanacak. 2013 model Nexus 7, Nexus 5, Nexus 6, Nexus 9 ve Android One cihazlarının tümü bu güncellemeyi alacak. Samsung, Sony ve HTC gibi büyük üreticilerin yeni sürüme geçişinin ise 2016 başını bulacağı tahmin ediliyor. Zira kendi arayüzlerini ve uygulamalarını yeni sürüme entegre etmeleri gerekiyor. Bu da tahmin edeceğiniz üzere ciddi bir yazılım süreci anlamına geliyor. 2- Marshmallow büyük bir güncelleme Android 6.0 Marshmallow, çok çeşitli yenilikleri içerisinde barındıran büyük bir güncelleme. Bunlardan en önemlisi USB Type-C desteğinin sunuluyor olması ve aynı zamanda telefonumuzun bataryasıyla başka telefonları şarj edebiliyor olmamız. Batarya performansını artırmaya destek olacak Doze ve App Standby özellikleri de Marshmallow’u önemli kılan yenilikler arasında.
Ayrıca uygulama izinleri de Apple’daki gibi uygulama çalışırken, tek tek izin isteyecek şekilde tasarlanmış. Böylece canlı duvar kağıdı indirirken kamerayı kullanmasını en başından kabul etmemiş olacağız. Android Pay ile eşleştirilmiş entegre parmak izi okuyucu desteği, Android 6.0’ın önemli özellikleri arasında. 3- Nexus 5X ve Nexus 6P LG tarafından üretilen Nexus 5X ve Huawei tarafından üretilen Nexus 6P telefonları da Marshmallow ile beraber tanıtıldı. 5X, 5.2 inç Full HD ekran, Snapdragon 808 çipset, 2 GB RAM, 12 MP arka kamera, 5 MP ön kamera ve 2700 mAh bataryaya sahip. Nexus 5X, Google Store üzerinden 379 dolar fiyat etiketiyle satışta. Nexus 6P ise ilk metal kasaya sahip Nexus olmasıyla dikkat çekiyor. 5.7 inç 1440p AMOLED ekran, Snapdragon 810 çipset, 3 GB RAM, 12 MP arka kamera, 8 MP ön kamera ve 3450 mAh batarya içeren Nexus 6P, 499 dolarlık fiyat etiketine sahip. 4- Fiziksel hasarlara özel garanti Bol bol yere düşürülen akıllı telefonların ekranları kolaylıkla kırılıyor. İşin kötü tarafı yere
Ekrem Uçman
düşürüldüğünde en kolay hasar gören bileşen ekranken, aynı zamanda değişimi en masraflı parça olmasıyla da dikkat çekiyor. Google’ın Nexus Protect adını verdiği garanti programı dahilinde fiziksel hasar alan telefonlar, 2 yıllık garanti kapsamına dahil ediliyor. Üstelik tamir edilemeyecek olan cihazlar komple yenisiyle değiştiriliyor. 5- Pixel C tablet Google’ın iPad Pro’ya cevabı olarak değerlendirebileceğimiz Pixel C, tamamen Google tarafından hazırlanan ilk tablet olma özelliğini taşıyor. Android 6.0 işletim sistemini kullanan ürün, klavye aksesuarına da sahip. Alüminyum malzeme kullanılarak hazırlanan Pixel C, 10.2 inç ekran, Nvidia Tegra X1 çipset, 3 GB RAM, USB Type-C gibi özellikleri barındırıyor. Ürünün fiyatı 499 dolarken klavye aksesuarının fiyatı ise 149 dolar.
Google ve Microsoft arasında uzunca bir süredir patent savaşı sona erdi. İki şirketin karşılıklı olarak aldığı karara göre Microsoft ve Google bundan böyle davalı olmayacaklar. Habere göre Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya’da süren 5 yıllık dava mazilerine son veren Google ve Microsoft, akıllı telefon, oyun konsolu ve çeşitli yazılım ürünlerini kapsayan 20’den fazla davanın taraflarıydı. Her iki şirketten de yapılan anlaşmanın maddi detayları hakkında bilgi verilmezken, şirketlerin patent konusunda bundan böyle birlikte hareket edeceği açıklaması yapıldı. Arama motoru, akıllı telefonlar, yazılımlar, mobil cihazlar gibi geniş bir skalaya yayılan rekabet içerisinde olan Google
ve Microsoft’un patent işbirliğiyle birlikte çok daha yaratıcı ürün ve hizmetlerin geliştirileceği ifade ediliyor. Hali hazırda Netflix ve Amazon ile işbirliği içerisinde olan Google, Microsoft ile de patent işbirliği gerçekleştirmesi, özellikle akıllı telefon alanındaki rakibi Apple’ın işlerini bir nebze olsun zorlaştırabilir. Bunun yanı sıra Google ve Microsoft, patent ve patent hakları konusunda da bir takım çalışmalar gerçekleştirecekler. Buna göre patentleri önceden satın alıp, daha sonra bu teknolojilerin benzerlerini kullanarak teknoloji geliştiren şirketlerden para talep eden şirket ve bireylere karşı savaş açacaklar. Böylece iki yazılım devi birbirini yemek yerine birbirine destek olarak usulsüz patent ihlallerinin önüne geçecekler. Benzer bir işbirliği, Apple ile HTC arasında da bulunuyor. Patentlerin ve teknolojilerin ortaklaşa kullanımına karar veren ikili, bu sayede ürünlerine birkaç ufak detay ekledi. Bu iki firmanın anlaşması şimdilik devam ediyor.
Son yıllarda siber saldırganların yaptıkları saldırılarda hedef değiştirdiklerini gözlemliyoruz. Saldırganlar, daha önce kısa yoldan maddi kazanç sağlayacaklar saldırılar yaparlarken, günümüzde verinin öneminin artmasıyla beraber yapılan saldırıların şekilleri de değişmeye başladı. Bu durumun son kurbanı T-Mobile oldu. Kredi raporlama şirketi Experian’ın yaptığı açıklamaya göre geçtiğimiz iki yıl içerisinde GSM operatörü T-Mobile ile sözleşme imzalayan 15 milyon ABD vatandaşının kişilik bilgileri, adres bilgileri,
ABD’de faaliyet gösteren kredi raporlama şirketlerinden Experian, siber saldırganların T-Mobile’a saldırarak 15 milyon kullanıcının bilgilerini çaldığını açıkladı. sosyal güvenlik, ehliyet ve pasaport numaralarının siber saldırganlar tarafından çalındı. Geçtiğimiz Eylül ayında ortaya çıkan skandalla ilgili yetkililerin soruşturma açtığı ifade edilirken, konunun yasal kurumlara kadar ulaştığının altı çiziliyor. Experian’ın yaptığı açıklamalara büyük tepki gösteren T-Mobile ise
müşterilerinin bilgilerini nasıl kurtaracağını düşünüyor. T-Mobile yönetim kadrosundan John Legere, Experian ile kurdukları ilişkiyi gözden geçirdiklerini belirtti. Legere, yapılan siber saldırıdan dolayı oldukça kızgın ve üzgün olduklarını dile getirirken, önceliklerinin siber saldırıdan etkilenen müşterilere yardımcı olmak olduğunu vurguladı.
Facebook profil fotoğraflarına hareket getirdi Kullanıma açıldığından bu yana sürekli kendisini yenileyen ve kullanıcı geri dönüşlerine önem veren yapıya sahip Facebook, uzun bir süredir profil konusunda kullanıcılarına önemli bir yenilik sunmuyordu. Sosyal medya devi kullanıcılarına sürpriz yaparak hareketli profil fotoğraflara geçiş yaptı. Vine videolarında olduğu gibi kendisini tekrar eden bir yapıya sahip mini videolar, maksimum 7 saniyelik olacak şekilde kullanılabilecek. Henüz test aşamasında olan yeni uygulamanın kullanıcılar tarafından büyük ilgi görmesi beklenirken, uygulamanın
hangi tarihte genel kullanıma açılacağı konusunda bilgi verilmedi. Son dönemde yaşadığı teknik problemlerle kullanıcılarını üzen sosyal medya sitesi Facebook, hareketli profil fotoğrafının yanı sıra getirdiği yeniliklerle kullanıcılarının gönlünü almayı hedefliyor. Bu doğrultuda kullancılarına profil fotoğraflarını zamanlama özelliğini getiren Facebook, bu sayede kullanıcılarının siteyi kullanırken daha fazla eğlenmelerini ve sosyalleşmelerini istiyor. Geçici profil değiştirme özelliğiyle
birlikte anlık durumlara ve özel günlere has fotoğrafları profil fotoğrafı yapabilecek kullanıcılar, zamanladıkları bu profil fotoğrafları tekrardan değiştirmek zorunda kalmayacaklar. Zamanlaması geçen fotoğraflar otomatik olarak orijinal profil fotoğrafına dönüş yaparken, kullanıcılar tekrardan bir işlem yapmak zorunda kalmayacaklar. Özellikle Türkiye’de bazı günlerde tepki olarak profil fotoğrafının değiştirilmesi geleneği, zamanlanmış profil fotoğrafı özelliği sayesinde çok daha kolay gerçekleştirilecek ve sonrasında unutulmayacak.
34
BThaber
BTnet.com.tr
12 - 18 EKİM 2015
Asus’tan selfie özel akıllı telefon Akıllı telefonların ön kameraları, uzun yıllardır hep arka plandaydı. Kullanıcıların selfie’yi icat etmesiyle beraber bir anda “adam edilen” ön kameralara kimi markalar özel telefonlar çıkarıyorlar. Ekstra yetenekli ön kameralar, sık sık selfie çekilmeyi seven kullanıcıların ilgisini çekmeyi amaçlıyor. Asus Zenfone Selfie de bu modellerden biri. ZenFone 2 tasarımı Asus’un beğenilen ZenFone 2 tasarımı, büyük oranda Selfie’de de kullanılmış. Şık bir görünüme sahip olan ZenFone Selfie, üst kısmındaki iri kamerayla dikkat
çekiyor. Dokunmatik tuşlar ekranın hemen altına, ekranın dışına yerleştirilmiş. Ses açma – kısma tuşları arka tarafta yer alırken, kilit tuşu ulaşılması bir hayli zor bir noktaya; üst kısmın ortasına yerleştirilmiş. 170 gram ağırlığındaki telefon, sağlam olduğunu hissettiriyor. Güçlü donanım, çift sim kart Asus ZenFone Selfie, 5.5 inç ekranında 1080p çözünürlük sergiliyor. Gücünü Snapdragon 615’ten alan ürün, 3 GB RAM ile geliyor. 32 GB depolama alanına sahip olan cihazın hafızası microSD kart yuvası
AMD’den SSD çıkarması Giriş ve orta seviye işlemcileri ve fiyat / performans oranı yüksek ekran kartlarıyla tanıdığımız AMD, günümüzün ve geleceğin depolama birimleri olan SSD’lere yöneliyor. SSD’ler, eskiye göre GB başına maliyeti düşmüş olmasına rağmen klasik hard disklere oranla hala pahalı konumdalar. Özellikle Windows 8 ve Windows 10 ile beraber iyiden iyiye ihtiyaç haline gelen SSD’ler, yavaş yavaş ucuzlamakla beraber farklı markalar tarafından da üretilir oldular. AMD de bu markalardan biri ve R7 240G SSD’siyle karşımızda. Hem masaüstü hem dizüstü bilgisayarlara 2,5 inç formundaki ürün, 115 gram ağırlığa sahip. Sağlam bir kasaya sahip olan ürün, darbelerde kolay bozulacak gibi görünmüyor. Zaten SSD’lerin hard disklere göre en büyük avantajlarından biri, içerisinde herhangi bir mekanik / manyetik bileşen barındırmaması ve dolayısıyla darbelere çok çok daha dayanıklı olması. AMD’nin bu ürünü de ekstra sağlam. Ürün, SATA 3 (6 Gbps) arabirimini kullanıyor. SATA 2′ye göre daha yüksek performans alanı sunan bu arabirim, günümüzün güncel tüm bilgisayarlarında kullanılıyor diyebiliriz. Toshiba NAND çiplerini kullanan R7 240G’nin teorik maksimum hızı 550 MB/s okuma, 530 MB/s yazma olarak belirlenmiş. CrystalDiskMark
ile yaptığımız testlerde ise 444 MB/s okuma ile 404 MB/s yazma hızlarına erişebildiğini gördük. Klasik hard disklerde bu değerler 150 MB/s civarında. Elbette ki sabit disklerdeki mekanik yapıdan kaynaklanan gecikme süreleri, SSD’lerde yok denilecek kadar az. Dolayısıyla oyunların, programların ve işletim sistemlerinin yükleme sürelerinde 3 kattan çok daha fazla etki yaratabiliyor.
test BTnet
sayesinde daha da artırılabiliyor. Ürün aynı zamanda çift sim kart girişine sahip. Böylece hem iş hem de kişisel hattımızı bu telefona takıp kullanabiliyoruz. Android 5.0 işletim sistemini kullanan ZenFone Selfie, uygulamaları gayet hızlı çalıştırabiliyor olsa da arayüz hızı konusunda ufak çaplı sıkıntılar yaşamıyor değil. Genel olarak akıcı çalışıyor olsa da ara ara yavaşlamalar gözlenebiliyor. Gelelim kameralara… ZenFone Selfie’nin arka tarafında 13 megapiksellik bir kamera yer alıyor. Bu kamera 1080p video kaydı alabiliyor.
İçerisinde çok sayıda çekim modu kurulu olarak gelen ZenFone Selfie, çift tonlu flaşa ve lazer odaklama özelliğine sahip. ZenFone Selfie’nin ön kamerası da arkasındaki kamera gibi 13 megapiksel. Arka kamera ile benzer yeteneklere sahip olan ön kamera, çift tonlu flaşıyla karanlıkta çekilen selfie’lerin biraz daha iyi görünmesini sağlıyor. Her iki kameranın da fotoğraf ve video kalitesinin ortalama olduğunu söyleyebiliriz. “Selfie” isimli bir telefondan daha fazlasını beklerdim doğrusu.
test BTnet
Şık bir deck telefona ne dersiniz? Akıllı telefonlar o kadar yaygınlaştı ki artık pek çok kişi ev ve iş telefonlarını iptal etmeye başladı. Yine de deck telefonlar, ofislerin vazgeçilmezleri arasında olmaya devam ediyor. Philips’in Luceo model deck telefonu, şu ana kadar gördüğümüz en şık ürünler arasında yer alıyor. Philips Luceo, siyah ve beyazın şık bir şekilde harmanlandığı bir deck telefon. Ahizenin ve ana ünitenin dış kısımları beyazken, iç kısmı siyah ağırlıklı. Ergonomi ve malzeme kalitesi açısından son derece başarılı olan Luceo, şıklığıyla da ilgimizi çekiyor. Ana ünitenin ön tarafında bir LED ekran yer alıyor. Bu LCD ekran,
sebep olabiliyor. Ahizenin iç kısmı, numerik tuşlar, kontrol tuşları ve ekranı içeriyor. Ekran, LED yapısı sayesinde her BTnet türlü ışık altında net bir şekilde görüntülenebiliyor. Tuşlar ise ne arayanın kimliğini yumuşak, ne sert. gösterirken ortada Tam olması gerektiği gibi. 100 herhangi bir arama yokken de kişilik kişi hafızası, her kişi için saat ve bildirimleri (cevapsız ev, cep ve iş telefonları olarak 3 aramaları) görüntülüyor. Ürünün yanlara doğru simetrik ayrı numara sağlıyor olmasıyla toplam 300 telefon hafızası olarak yapısı, kullanıma da yansıtılmış. karşımıza çıkıyor. Arama kimliğini Ahizeyi her iki tarafa doğru da görüntüleyebilen Luceo, arama çevirerek ana ünite üzerinde engelleme ve arama yasaklama şarja bırakabiliyoruz. Bu güzel gibi özellikleri de bünyesinde düşünülmüş özellik, kimi barındırıyor. Dilediğimiz takdirde zaman telefonu hızlı bir şekilde cihazı sessize de alabiliyoruz. açtığımızda ters tutmamıza
test
Edimax yeniden Türkiye’de Hızdan ödün vermek istemeyen kullanıcılar için en önemli yükseltme olan SSD’ye geçiş, dizüstü bilgisayar kullanıcılarına da ciddi anlamda fayda sağlayabiliyor. Biraz önce bahsettiğimiz darbelere dayanıklılık, bunlardan yalnızca biri. Diğer taraftan 3.4 watt güç tüketimi, performans (ki dizüstü bilgisayarlarda 5400 RPM diskler kullanılıyor) ve sessizlik gibi etmenler SSD’yi taşınabilir bilgisayarlarda son derece cazip kılıyor.
Arasta Bilişim, Edimax ile distribütörlük anlaşması imzalayarak, temsilciliğini yaptığı marka sayısına bir yenisini daha ekledi. Edimax ürün portföyünü, ev ile küçük ofis ihtiyaçlarına yönelik ürünler ve orta ölçekli işletmelere yönelik Edimax Pro serisi ürünler olarak kısaca ikiye ayırabiliriz. Yüksek hızlı POE özellikli Gigabit Switch çözümleri, yeni nesil AC standartlarına sahip geniş band modem, router, access point gibi kablosuz ağ ürünleri, elektrik hattından internet datası taşıyan powerline çözümleri ile prizde bağlı cihazları uzaktan açıp/kapatmanıza imkan veren akıllı priz gibi son yıllarda hızlı bir şekilde gelişen akıllı ev kullanımına yönelik çözümleri mevcuttur.
Edimax’ın en önemli avantajlarından biri tek cihazda, 5 cihaz özelliğini bulunan ürün portföyü. Örneğin router, access point, menzil genişletici, kablosuz köprü, WISP teknolojisi tek bir cihazda kullanılıyor. Bu ürünlerin akıllı kullanımı sayesinde mod değişimleri PC’lere bağımlı kalmadan, Android veya IOS cihazımız üzerinden Edimax akıllı kurulum yazılımı ile yapabiliyor. Dolayısıyla hem ekonomik hem de fonksiyonel kolaylık sağlıyorlar. Edimax’ın en yeni ürünü; akıllı priz Edimax’ın “ütüyü fişte unuttum” sorununu kesinlikle çözecek akıllı prizi Türkiye’de satışa sunuluyor. Evlerde
kullanmak üzere yaratıcı ve fonksiyonel ürünler üreten Edimax’ın en iddialı ürünleri arasında yer alan akıllı priz, evin ne kadar uzağında olursanız olun akıllı telefon ve tabletlere indirilebilen bir uygulama ile elektriği açıp/kapatabiliyor. Işıklar, ütü, kahve makinesi, beyaz eşya gibi fişe takılarak çalışabilen tüm ürünler için kullanabileceğiniz prizler, kolaylıkla indirilebilen bir uygulama ile kilometrelerce bile uzaklıktan evinizin güvenliğini 7/24 kontrol etmenizi sağlıyor. Edimax, 2015 Ekim ayı itibarıyla en son teknolojiye sahip kablosuz ağ ürünleri ve hızla gelişen akıllı ev çözümleri ile Arasta Bilişim stoklarında tekrar Türkiye pazarında olacak.
BThaber
BTnet.com.tr
12 - 18 EKİM t2015
Büyükler de mobil TV izliyor ARRIS her sene gerçekleştirdiği Tüketici Eğlence Endeksi’nin (CEI) 2015 yılına ait küresel ve Türkiye sonuçlarını yayınladı. Çoklu cihazlarda medya içeriği tüketimine odaklanarak evlere hangi içeriklerin girdiğini, içeriklerin izleyici tarafından nasıl tüketildiğini, izleme alışkanlıklarının nasıl ve neye göre değiştiğini ve hizmet sağlayıcıların bugün ve gelecekte müşterilerine nasıl destek olması gerektiğini gösteren trendler, tüketicilerin sınırsız Wi-Fi bağlantısı için artan talebini ortaya koyuyor. Günümüzde ortalama bir evde Wi-Fi’a bağlı altı adet medya cihazı bulunuyor. Yine ortalama her hane haftada 7,5 saatini online üyelik hizmetlerinde geçiriyor. Üstelik bunların yüzde 81’i (geçen sene yüzde 63 civarındaydı) en az haftada bir kez bu hizmeti kullanıyor. Bu yeni trendler, hizmet sağlayıcılar için ortaya çıkan fırsatı vurguluyor. Avrupalılar’ın yüzde 72’si haftada bir kez WiFi’ı mobil TV izlemek için kullanıyor. Fakat mobil TV’nin popülaritesi artarken, asıl büyüme fırsatı yaşça daha büyük nüfus aralığında bulunuyor. Mobil TV kullanımının popülaritesi genç nüfus arasında artıyor ama gelecekteki büyüme üst yaş gruplarına bağlı: Günümüzde tüketicilerin yüzde 58’i mobil TV seyrediyor. Bu oran 1624 yaş aralığında yüzde 74’e çıkıyor. Ancak genç nüfusun çoğunlukla mobil TV seyretmesine rağmen izleyici sayılarında bir artış yaşanmıyor. Oysa 55 - 64 yaş arasındaki tüketiciler arasındaki mobil TV izleme oranı geçen sene yüzde 25 iken bu yıl yüzde 31’e çıktı. Mobil TV daha çok genç nesil arasında popüler olarak biliniyor. Türkiye’de 16-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 81’i mobil TV izliyor. Oysa araştırma, mobil TV’nin büyümesinde başı çekenlerin üst yaş grupları olduğunu ortaya koyuyor. 55-64 yaş
aralığındaki kitlenin mobil TV izleme oranı, yüzde 21’den yüzde 63’e ulaşmış durumda. Tüketiciler mobil TV içeriklerini online izlemektense indirmeyi tercih ediyor. İçerik indiren tüketicilerin yüzde 63’ü, bunun mobil TV izlemek için son derece önemli olduğunu söylüyor. Türk izleyicisi herhangi
bir lokasyonda herhangi bir TV programı izlemesine izin veren hizmetlere ilgi duyuyor. Araştırmaya katılanların yüzde 88’i, bu tür bir hizmeti tercih edebileceğini söylüyor. Bu tüm yaş grupları için geçerli; 16-24 yaş grubunun yüzde 84’ü ve 55-64 yaş grubunun yüzde 86’sı bu görüşte.
35
36
BThaber
KARİYER
12 - 18 EKİM 2015
Mobil yazılım geliştirmeyi öğrenme fırsatı Samsung Electronics, Türkiye’deki mobil yazılım istihdamını artırmak ve bu alandaki girişimcilere destek olmak üzere “Bilişim Mucitleri” Projesi’nin paydaşlarından biri oldu. Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği ile bir araya gelen Samsung, bu kapsamda mobil uygulama alanında Türkiye’deki yazılımcı sayısını artırarak, istihdam ihtiyacının karşılanmasına katkıda bulunacak, akıllı telefon kullanıcısı gençler de böylece tüketici olmaktan çıkarak üreteci konuma geçebilecek. “Bilişim Mucitleri” Projesi kapsamında,
gençlerin, bulut bağlantılı mobil uygulamaları yaratma becerisi kazanarak mobil uygulama geliştirmesinin altında yatan tüm prensipleri öğrenmesi hedefleniyor. Projeyi değerlendiren Samsung Electronics Türkiye Başkanı Yoonie Joung, “Proje kapsamında ilk aşamada bine yakın gence ulaşarak mobil yazılım alanında Türk gençlerinin bayrağı en üste taşımasını hedefliyoruz” dedi. Öte yandan, proje için eğitmenler de aranıyor. Ankara, Antalya, Aydın, Denizli, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kayseri, Malatya ve Samsun’da
Büyük veri için eğitimler Büyük veri ve analitik yetkinliklerini geliştirmek, son teknikler, endüstri uygulamaları ve yöntemlerinin yanı sıra pratik yaparak deneyim elde etmek isteyenler için Analytics Center sertifikasıyla eğitimler sunuluyor. Bu kapsamda “Big Data Essentials”; büyük veriyi saklama ve işleme teknikleri ve büyük veri teknolojilerini kapsayan 3 günlük bir giriş eğitimi. Eğitim; Hadoop çekirdek bileşenleri YARN ve HDFS’ten; büyük veri toplama, analiz etme ve büyük veriden öğrenme amaçlı ekosistem araçlarını içeriyor. Katılımcılar, bu eğitimle büyük veri kullanım alanları ve tipik bir Hadoop v2 Cluster’ını meydana getiren HDFS, YARN, MapReduce, Apache Spark, Apache Flume, Apache Sqoop, Apache Pig, Apache Hive gibi bileşenler hakkında bilgi edinebiliyor. Uygulamalı alıştırmalar ile katılımcılar
kişisel bilgisayarlarını kullanarak, bulut sunucularda bulunan ve Analytics Center tarafından sağlanan Hadoop Cluster’larında uygulamalar da geliştirebiliyor. “Developing Big Data Applications” ise Apache Hadoop MapReduce ve Apache Spark kullanarak büyük veri işleme amaçlı uygulamaları tasarlamak, geliştirmek, test etmek ve çalıştırmak için gerekli araç ve teknolojileri içeren 4 günlük bir eğitim. Uygulamalı alıştırmalar ile katılımcılar kişisel bilgisayarlarında MapReduce ve Spark uygulamaları yazabilmek için bir geliştirme ortamı kurarken, örnek uygulamaları geliştirebiliyor, test edip paketliyor, bu uygulamaları bulut sunucularda bulunan ve Anaytics Center tarafından önceden hazırlanmış Hadoop Cluster’larında çalıştırabiliyor. Ekim ve Kasım ayı eğitimlerine dair detaylar http:// analyticscenter.com/ sitesinde yer alıyor.
Infoblox, Türkiye’de yeni yatırımlar yapıyor Ağ denetim firması Infoblox, Hakan Uzun’un Türkiye Ülke Müdürü olarak atandığını duyurdu. Mayıs 2015’te Infoblox’a katılan Hakan Uzun, Infoblox’un bölgedeki satış, pazarlama ve distribütörlük kanallarının oluşturulmasına öncülük edilmesinden sorumlu. Avaya, Motorola Hakan Solutions, Siemens ve Websense gibi Uzun küresel tedarikçiler de dahil olmak üzere, Türk bilişim sektöründe 23 yılı aşkın bir deneyimi olan Uzun’un Boğaziçi Üniversitesi İş Bilişim Sistemi konusunda Yüksek Lisans derecesi bulunuyor.
başlayacak pilot uygulamada görev almak üzere alınan başvuruların ardından 9 Ekim’e kadar İstanbul’da eğitmen eğitimi gerçekleştirildi. Bu kapsamda eğitmen adaylarına
48 saat yüz yüze, 12 saat çevrimiçi gelişmiş yazılım, 20 saat çevrimiçi mentorluk eğitimini içeren toplam 72 saatlik eğitimin ardından her katılımcının en az 2 adet mobil
E T K İ N L İ K L E R 26-28 Ekim 2015
FOCUS 15 Güvenlik Konferansı /ABD, Las Vegas AYRINTILI BİLGİ: http://focus.intelsecurity.com/ focus2015/Default.aspx 7-10 Kasım 2015
26th ISF Annual World Congress / Atlanta, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.securityforum.org/
uygulama geliştirmesi sağlandı ve katılım belgesi verildi. Proje ile ilgili detaylar http:// habitatkalkinma.org/bilisimmucitleri-projesi-egitmenegitimi.html sitesinde yer alıyor.
Y U R T D I Ş I
events/isf-annual-worldcongress/ 10-12 Kasım 2015
SAP TechEd /Barselona, İspanya AYRINTILI BİLGİ: http://events.sap.com/teched2015-emea/en/registration
8-12 Kasım 2015
Gartner Symposium/ITxpo 2015 /Barselona AYRINTILI BİLGİ: www.gartner.com/events/ emea/barcelona-symposium 2 - 5 Aralık 2015
Bakutel /Bakü, Azerbaycan AYRINTILI BİLGİ: www.bakutel.az/2015/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R 15-18 Ekim 2015 17. Kamu-BİB Kamu Bilişim Platformu Girne AYRINTILI BİLGİ: www.tbd.org.tr 12-14 Kasım 2015 4. Uluslararası Bilişim Hukuku Kurultayı / İzmir AYRINTILI BİLGİ: www.tbd.org.tr 18-19 Kasım 2015 9. İstanbul Bilişim Kongresi İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.tbd.org.tr 3-5 Aralık 2015 Bilişim 2015 (TBD 32. Ulusal Bilişim Kurultayı) ve CITEX 2015 (2. Ankara Bilişim Fuarı) Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.tbd.org.tr Autodesk “Üretimde Yeni Dönemi Konuşuyoruz” Etkinlikleri: İstanbul: Tarih: 6 Ekim 2015, Salı Mekan: Divan Asia Hotel – Pendik Saat: 09.00 – 17.00 Ankara: Tarih: 8 Ekim 2015, Thursday Mekan : Rixos Grand Hotel Saat: 09.00 – 17.00 İzmir: Tarih : 3 Kasım, 2015, Tuesday Mekan: Swissotel Izmir Saat : 09.00 – 17.00 AYRINTILI BİLGİ: Ayrıntılı bilgi ve kayıt için: http://autodesketkinlik.com/ uretimdeyenidonem
Y U R T İ Ç İ
8 Ekim 2015 ISC Secure Turkey Deloitte Values House, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: http://www.cvent.com/events/isc-secureturkey-conference-2015/ event-summary-6e9ed179315240 a6a57175212285fd3f.aspx olmalı ama biraz uzun :/ 9 Ekim 2015 Agile Turkey Summit '15 Grand Cevahir Hotel AYRINTILI BİLGİ: www.agileturkey.org 12 -14 Ekim 2015 ADVED’15- International Conference On Advances In Education, And Social Sciences Nippon Otel - İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.ocerint.org/adved15/ 14 Ekim 2015 Shield 2015 Çırağan Sarayı AYRINTILI BİLGİ: http://symturkshield.evolero.com/ shield-2015-istanbul/ 15 Ekim 2015 SAP Forum İstanbul - Discover Simple İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www. sapkayit.com 20 Ekim 2015 DataCenter Türkiye Haliç Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.datacenterturkiye.com 27 Ekim 2015 PMI Summit TOBB ETÜ Sosyal Tesisler Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.pmiturkey/summit/ankara
30 – 31 Ekim 2015 8. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı (ISCTurkey2015) ODTÜ Kongre ve Kültür Merkezi Ankara AYRINTILI BİLGİ: http://www.iscturkey.org/ 4-6 Kasım 2015 EIF – 8. Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı ATO Congresium AYRINTILI BİLGİ: www.enerjikongresi.com 5 Kasım 2015 BT Vizyon Toplantıları Trabzon AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.btvizyon.com.tr 19 Kasım 2015 BTvizyon Toplantıları Konya AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.btvizyon.com.tr 10 Aralık 2015 BTvizyon Toplantıları Girne AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.btvizyon.com.tr 18 Şubat 2016 Design Awards Zirve Ödülleri Töreni İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.btvizyon.com.tr 19-20 Mart 2016 III. Ulusal Yönetim Bilişim Zirvesi Beykent Üniversitesi- Ayazağa Kampüsü AYRINTILI BİLGİ: http://ybzirvesi.com
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
MEKTUP
BThaber
Yeni bir haftadan merhaba, Mektubuma, bu haftanın çevre başlığı ile açılışı yapıyorum: Türkiye’nin doğal ve kültürel mirasını korumak amacıyla 1990 yılında kurulan Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL), 25’inci yaşını kutluyor. ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen’in şu sözleri aklımızda kalsın: “Öncelikli gündemimiz, Büyükşehir Yasasından sonra mahalle olan köylerimizin, kırsal yaşam değerlerimizin sürekliliği ve korunması. Geçtiğimiz günlerde TKB Buluşması için Çanakkale’ye gittik ve barışı konuştuk. Ülkede barış, insanlar arasında barış, kültürler arasında barış olduğu zaman ancak kültür oluşur. Savaş halinde kültürler yok olur ve savaşlar toplumları geri götürür.” Kasım ayına kadar İstanbul’a gelirsen bir kez de seninle gezmeyi istediğim 14. İstanbul Bienali ile ilgili güzel bir haberi seninle paylaşayım. Vodafone, 2010 yılından bu yana resmi iletişim sponsoru olduğu İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nı (İKSV) mobil gücüyle destekliyor, İKSV Mobil uygulaması ile tüm İKSV etkinlikleri kolayca takip edilebiliyor biliyorsun. Ama bu uygulama 1 Kasım’a kadar sürecek 14.İstanbul Bienali’ne özel olarak yenilenmiş. Örnek olmasını dilediğim bir haberi paylaşayım. Akıllı telefon uygulaması Getir, Mars Gıda ile düzenlediği #barınakhayvanlarıdoysun temalı sosyal sorumluluk kampanyası kapsamında Pedigree markalı mamaları barınak hayvanlarına ulaştırmış. Hayvan Hakları Federasyonu’nun (HAYTAP) desteğiyle 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü kapsamında
zamandır. MS (Multipl Skleroz) hastalığı konusunda önemli çalışmalar yürüten Novartis’in, Türkiye MS Derneği işbirliğinde hayata geçirdiği “GülüMSeten Turne” projesi yolculuğuna Sivas’la devam etmiş. MS’li bireylere yol arkadaşlığı yapmak ve onlara en doğru bilgiyi ulaştırmak amacıyla bugüne kadar Samsun, Trabzon, Bursa, Ankara, Kocaeli, İstanbul, İzmir, Malatya, Elazığ, Konya, Hatay, Kütahya ve Mersin’de gerçekleşen ve yaklaşık 8 bin kişiye ulaşan GülüMSeten Turne, 3 Ekim’de Sivas Fidan Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nde sahnelenmiş. Hastalık kader değil, doğru çözümleri araştırmak ise boynumuzun borcu. Sıra haftanın ödüllerinde… Bilkent Cyberpark, Dünya Teknoparklar Birliği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen, 60 ülkeden teknoparkların katıldığı “İlham Verici Çözümler Yarışması’nda ikinciliği elde etmiş. Hitachi Data Systems (HDS) ise TMC Medya tarafından düzenlenen Bulut Bilişim Mükemmellik Ödülleri’nde Hitachi Content Platform ürün ailesiyle ödüle layık bulunmuş. Haftaya noktayı bir kitapla koyuyorum. Yaklaşık bir yıl önce aramızdan ayrılan, iş ve spor dünyasının yakından tanıdığı Uğur Ekşioğlu’nun, vefatından önce kaleme aldığı otobiyografisi “Kendi İşini Kendin Bul”, İnkilâp Kitabevi etiketiyle raflarda yerini aldı. Hazırlıkları iki yıldan fazla süren kitap, Koç Holding ve Beşiktaş’ın sembol isimleri arasında yer alan merhum Ekşioğlu’nun yaşamına dair bilinmeyen çok sayıda ayrıntı içeriyormuş. Bu hafta da bu kadar olsun, zengin gündemle yine burada olacağım,
38
12 - 18 EKİM 2015
Bilinçli internet kullanıcısı olmalıyız
gerçekleşen kampanyada, 1-3 Ekim arasında Getir uygulamasını akıllı cep telefonuna indiren herkes “Mama Gönder” butonuna basarak ücretsiz olarak mama gönderme imkanına kavuşmuş. Okullar açıldı, ama bazı çocuklar için bu zorlu bir süreç olabiliyor. Bazı çocukların kaygı düzeyi daha yüksek ve onların okula uyumunu sağlamak için ailenin okul yönetimiyle işbirliği içinde olması, gerektiğinde
2015
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
Dergisi’ne konuşan İnternet Geliştirme Kurulu Başkanı Serhat Özeren de internette sağlık konusunda oluşturulan bilinçsiz içeriğin vatandaşları yanlış yönlendirdiğini belirterek, “Bilgi kirliliğine karşı bilinçli tüketiciler, bilinçli internet kullanıcıları olmalıyız” uyarısında bulunmuş. Mevzu sağlık olduğunda, bilinçli desteğin önemini gösteren bir çalışmayı Novartis hayata geçiriyor uzun
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 21 SAYI 1041
12 - 18 EKİM
çocuk terapi merkezlerinden destek alması şart. Bir uyarı da bizler için gelsin: İnternet bir kaynak, ilaç değil. Ama hastalığa tanıyı doktor yerine internette dolaşan yanlış bilgiler aracılığıyla koyan vatandaşlar, sağlıklarını tehlikeye atıyor. “İnternet doktorluğu” denilen yöntemle birçok vatandaş, doktora gitmeden hastalığının teşhisini kendisi koyarak, tedavi sürecine başlıyor. Bilinçli Sağlıklı Yaşam
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr
Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Canan Şahin canans@bthaber.com.tr Saadet Toksöz saadett@bthaber.com.tr
Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
40
BThaber
ICT NEWS
12 - 18 EKİM 2015
(Is) Nightmare: Coming True (?) Cyber security threats get more frightening with the US Office of Personnel Management (OPM) attacks. In case of most of the attacks detected during 2015, on one hand the issue of social security numbers and addresses stolen from more than 21 million former and current public employees was investigated as a theft by the OPM and the Ministry of Defense; on the other hand it was noticed that some new fingerprint data was stolen. According to OPM statement, 5.6 million people’s fingerprints were stolen during the hacking. The thefts of biometric data such as fingerprints arouse special concerns because of the persistence of such data. Because unlike passwords and Social Security numbers; fingerprints cannot be changed. Therefore, the victims may find themselves in the middle of the set of problems that could go on for years. Usually China is held liable for such loop holes since it is speculated that China constantly makes an effort to build a strong database about Americans. However, US officials have not stated an official blame on any country on these cyber-attacks (yet). The time will show who is to blame. It is for sure that over time, such attacks will increase. Do not store as an image If a stolen fingerprint is stored as an image; it is
While fingerprints replace the traditional password security structure more and more under the security title, hackers are seeking to evaluate these opportunities by searching loop holes. According to experts, the potential is currently limited for abuse of stolen fingerprints. But as technology evolves, the fact that everyone agrees upon is that the change of this potential risk. possible to produce a fake fingerprint out of it. In this case, as ÖLÇSAN Sales Manager Tunç Pınar also pointed out, a risk of abuse is an issue in the access control and authentication systems, in actually anywhere that can be accessed. If the system has a fingerprint verification model, and no additional layer of security as PIN, card or SMS authentication; this may create undesirable situations. Meanwhile, as Hitachi Data Systems Turkey Sales Consulting Leader Taylan Tandoğan noted, there have not been yet an established system for storing samples of fingerprints. Examples can be stored as images, as encrypted or formatted specially by taking certain point of fingerprints as a base. However, even if the encrypted fingerprint data is stored as an image, it is possible to reverse engineer and re-create the image. If the fingerprint data stored without a code or encryption, it is easy to create a fingerprint out of the stolen samples. As the fingerprint is an outer part of the human body, as reading
and verification procedures based on this foundation; some materials such as acetate film may be used to create fake fingerprint images. As Tandoğan noted, since the fingerprint scanning devices so not use any other tests, it is very easy to get access with a fake image. Benefits of finger vein recognition We wonder; what would thieves stealing fingerprints do with them? Tunç Pınar stated that the fingerprints can be used where the access control is done through fingerprints, for example in offices, high security areas, military and judicial buildings and he added: “And it is also used in areas where access is allowed with a fingerprint, for example electronic banking and computers.” When creating fake fingerprint after the fingerprint data is stolen, as stated the easiest way to implement it on acetate film, each and every security device through which the fingerprint security is used for all applications, can be fooled. Pointing out these risks
Taylan Tandoğan, explained the benefits of finger vein recognition: “Finger vein pattern samples are stored encrypted. As not all data is stored and never the same data is obtained 100%, reverse engineering is not an issue. Finger veins are in the finger, so it is impossible to copy. Finger vein readers do not authenticate the IDs by physical contact with a surface; but by the structure of veins in a finger by using special techniques. For example, Hitachi finger vein reader devices carry out a living tissue test. This means a fake authentication cannot be done without a living tissue test even if the finger vein data is copied or they create a fake finger, or even they actually cut the finger off and use the device.” The algorithm must be ‘unsolvable’ Let us mention about the correct and safe methods of storing fingerprints. It is a requirement to maintain a high level of security while fingerprints are taken. The biometric data, in other words
the fingerprint should never be stored as an “image”. Tunç Pınar reminded the information above and proposed that the fingerprints must not be stored as images, but should be stored as a matrix code, encrypted with an algorithm. Thus, even if the matrix codes are stolen, the data stolen will be nothing but a trash since a fingerprint cannot be created again out of it. So the most important method of protection is to gather and to store the data correctly. After this emphasis Pınar added: “Adequate measures are derived in biometric technology, not just for the future, but today. The method which read not only fingerprints, but also the finger veins has been strengthened thus making it impossible to copy or move the data. In addition, other biometric data that cannot be moved can be used.” Institutions and companies that are trying to protect the systems in which fingerprint data is stored against the risk of theft both the software and hardware levels. Taylan Tandoğan explained: “Thanks to HDS Object-Based Data Storage systems in this regard, safe data storage opportunities are provided without any backup requirements. The fingerprint data should be stored with a serious encryption and algorithmic structures that makes impossible to engineer reverse to prevent re-use of the data.”
Social barriers are lifted via technology Aiming to inspire everyone for a better future with communication technologies, Vodafone continues to support the social investments actualized under the umbrella of Vodafone Turkey Foundation with the power of the new generation of communications technology. With the aim of contributing to social development speeding up its social investments; Vodafone aims to become the leader of social change and transformation in Turkey with the power of new generation broadband technologies particularly
by Vodafone Turkey Vice President and Vodafone Turkey Foundation President Hasan Süel.
the 4.5G technology to be launched in April 2016. In this regard, a year ago, Vodafone started supporting Dreams Academy in Kaş, Antalya as Turkey’s the most extensive living space for disabled
people and made their lives easier by its mobile and intermachinery communication applications. Vodafone shared its social impact and the future goals in a meeting held in Dreams Academy Kaş, hosted
Dreams Academy attracts intense attention Turkey’s largest barrier-free living space was opened on June 12, 2014 as Kaş Dreams Academy on the land of 20 acres replacing a 70 years old Çukurbağ Primary School; designed by preserving the historical and natural texture of the building. Dreams Academy gives free service to thousands of people with disabilities throughout the year and aims
at improving the quality of life with sustainable solutions by providing social integration of people with disabilities. The center attracts great attention both domestically and internationally thanks to its educational, artistic and sports programs managed by volunteering trainers and participants. So far, more than 650 disabled people, 400 trainers and volunteers and more than 4 thousand visitors are hosted in Dreams Academy Kaş and through short-term services and meetings, a target of reaching 10 thousand participants is aimed.
Online Araştırmanın Farkı DORinsight araştırmalarıyla markalara yön veriyor
Türkiye’nin en büyük izinli veritabanına sahip online pazar araştırma şirketi DORinsight bugüne kadar 300’den fazla marka için 500.000’in üzerinde anket gerçekleştirdi. Güvenilir anket sonuçlarını en doğru şekilde yorumlayan DORinsight, markaların stratejilerine yön veriyor.
H
itay Yatırım Holding bünyesinde kurulan, 1.2 milyon kayıtlı üyesiyle Türkiye’nin ilk ve en büyük izinli veritabanına sahip pazar araştırma şirketi DORinsight, 2008 yılından beri Türkiye’nin birçok tanınmış markasına araştırma ve danışmanlık hizmeti veriyo veriyor. Birçok araştırmayı geleneksel araştırmalara göre daha hızlı ve daha iyi kalitede müşterilerine sunan firma, aynı zamanda araştırmalarda iç görüye ulaşmak için teknoloji tabanlı soru formları oluşturup, tüketicinin nabzını ölçerek onları anlamaya çalışıyor. DORinsight, mümkün olduğunca en yeni teknikleri, en hızlı araştırma çözümlerini müşterilerine sunan ve inovatif fikirler üreten bir firma olarak hizmetlerine devam ediyor.
DORinsight hakkında:
Kurulduğu günden beri 300 farklı marka için araştırmalar yapan DORinsight’ta bugüne kadar 500.000’in üzerinde anket yapıldı. 100’e yakın marka birden fazla çalışma için DORinsight’tan araştırma desteği aldı. Peki markalar en çok nelerin araştırılmasını talep ediyorlar? Markalar en çok ürün geliştirme ve reklam testlerini, tüketicilerin segmentlerini ve memnuniyetlerini, pazardaki rakiplerin ve kendilerinin bilinirliğini, imajını ve tüketicilerin beklentilerini öğrenmek için araştıma desteği aldılar. DORinsight aslında yapılan bütün araştırmaların temelinde pazar payı artışı olduğunu ve yaptıkları araştırmaların firmalara bu konuda yol gösterici bir araç olduğunu düşünüyor. Yapılan anketler ve anket sonuçlarının DORinsight tarafından yorumlanmasıyla firmalar elde ettikleri başarılar ya da geliştirmeleri gereken alanlar konusunda güvenilir bilgilere ulaşıyor. Bugün pek çok marka reklam ve imaj testleri, kullanım alışkanlıkları, fiyatlandırma çalışmaları, hedef kitlenin ihtiyaçlarını anlama konusunda online araştırma yöntemlerine başvuruyor.
DORinsight’ın gerçekleştirdiği online araştırmalar, hem araştırma yapan hem de araştırmayı talep eden firmaya önemli avantajlar sağlıyor. Hedef kitleye en hızlı ve en kolay şekilde ulaşma, hedef kitleyi önceden bilme avantajı sunuyor ve takibi kolaylaştırıyor. Diğer metotlara göre geri dönüş oranları çok daha yüksek. Hata payı diğer yöntemlere göre oldukça düşük olduğu için daha güvenilir, daha samimi ve gerçekçi. Bugün Türkiye’de yapılan araştırmaların yüzde 3’ü online olarak gerçekleştiriliyor. Ancak internet kullanım oranlarının artmasıyla birlikte, potansiyeli yüksek olan bu pazarın gelecekte yurt dışında olduğu gibi yüzde 40’lara ulaşması bekleniyor.
Türkiye'de son dönemlerde yoğun olarak kullanılmaya başlanan online araştırmalar, hızlı sonuç alınması ve maliyetlerinin etkin oluşlarıyla, şirketlerin pazarlama ve reklam stratejilerinde önemli bir yer tutmaya başladı. DORinsight verilerine göre pazarda en fazla araştırma yaptıran sektörler; hızlı tüketim, bankacılık ve GSM sektörü. Daha stabil sektörler olan otomotiv, beyaz eşya ve diğer sektörler ise çok daha az pazar araştırması yaptırıyor.
42
BThaber
ICT NEWS
12 - 18 EKİM 2015
Content ecosystem is created in the new EBA
KEPHS number rises to 7 Authorized by BTK (Information and Communication Technologies Authority), the number of Registered Electronic Mail Service Providers (KEPHS) rose to 7. A ceremony was held at the BTK Conference Hall upon BTK’s authorization of KEPKUR Software and Hardware Electronic Mail Services Company and F.I.T Information Technologies System Services Company in order to offer ‘Registered Electronic Mail Services’. BTK President Dr. Ömer Fatih Sayan stated that the number of people using registered e-mail that launched in 2012 exceeds 120 thousand. He said in his speech at the ceremony: “In our country, the possibility to make secure communication electronically with KEP expanded, supported by 6102 the Turkish Commercial Code and our institution’s secondary legislation and the validity of the work and processes in those environments legalized. KEP is also of great importance as an essential element to create the infrastructure of the e-Transformation project is being carried out in the public and trade environments. o. In the KEP system, the e-mails are being transmitted and received through the ‘trusted third parties’; meaning Registered Electronic Mail Service Providers (KEPHS). Users of the KEP system must make any of the authorized KEPHS’ open an account for them with a ‘kep.tr’ extension in order to start using the system. As of
today, the service is given over 120 thousand users; 90% being legal entities. We believe that the number of users of KEP system will reach billion in the upcoming years.” After his speech, Sayan gave the authorization certifications to KEPKUR and F.I.T managers. Hence, the number of authorized Registered Electronic Mail Services companies rose to 7. In the ceremony, Chairman of KEPKUR N. Hüseyin Kuran expressed: “Turkey is on a path of rapid e-Transformation. We, as one of the limited companies given BTK’s authorization of KEPHS, will also contribute Turkey’s e-Transformation process with our KEP products. Today, about 640 public services offered through e-government. The number of registered users of e-government is said to have reached 14.5 million. To take advantage of KEP services, one needs to have an e-signature. Turkey has made impressive improvements in the area of e-signatures. The number of users of electronic and mobile signature is increased from 1 million 400 thousand to 1 million 835 thousand in the second quarter of this year, increasing nearly 31% compared to the same period last year. These figures are promising. It shows that Turkey is integrating the e-transformation process quickly. Since there are 44.5 million Internet subscribers in Turkey, I foresee that KEP user numbers will increase rapidly in the close future.”
First broadcasted in 2012, Education Information Network (EBA) has become the world’s largest content portal in only 3 years. As of September 8th, 2015, it also started the EBA v2 test broadcast. EBA v2 is built on three pillars as a basis; EBA Course, EBA Sharing and EBA Portal. New EBA and Interactive Classroom Management Meeting hosted the Minister of Education Nabi Avcı, as well as Undersecretary Yusuf Tekin, YEĞİTEK General Manager Dinçer Ateş and many other officials. The following information was given concerning the new EBA at the meeting: the system recognizes teachers and students and presents some suggestions. It is preparing a rich and interactive content. Electronic course content facilitates, reinforces and enables learning and
understanding, while providing a high level of interaction between the teacher and the student. This feature allows teachers and students to interact through the system and teachers may send students homework and questions. Also, a system of inside and outside of school sharing and homework assignment is created. Teachers prepare their content in and outside of school, assign homework to students even outside of class. By establishing a reporting system, it also supports the decision-makers. It is possible to make reporting according to the behavior of students and to give feedbacks. On the other hand, National Education Directorates and Ministry of Education may receive reports. Thanks to the innovations offered by the new EBA, assessment - evaluation
of the system is established. All content and questions are associated with secondary acquisitions. Effective educational search engine is developed. The new EBA also offers search engines which search only for educational purposes, segmented by classes or courses. Students can be assigned to specific content by the developed system of ‘individualized learning management system. Private file storage and sharing space created. Specific contents are developed for disabled people; audio book reading devices are distributed. The content standards are fixes and an ecosystem is created to ensure sustainability. It is noted that the EBA v2 portal is going to be introduced to the public at a meeting to be held in the upcoming days.
Startup Istanbul’s winner is a Kenya initiative Startup was organized by Etohum with the TEB Private Angel Investment Platform being the main sponsor in Istanbul Lütfi Kırdar Convention Center on 1-5 October, 2015; with the participation of 1,500 people from 78 countries. Initiatives were brought together with more than 150 investors by Startup Istanbul event and the first three of the most successful entrepreneur were selected. The moderator of the Startup Challenge competition was MEF University Prof. Dr. Erhan Erkut. The Etohum founder
Burak Büyükdemir announced that the Etohum Investment Network plans to invest in at least five of the finalists at the end of the competition. During the program, 17 initiatives selected from more than 200 startups presented their product, teams and business models to the investors, 2 thousand participants and thousands of viewers through a live internet broadcast in front of the jury consisting of “the father of the Lean Startup movement” Steve Blank, Beenos CEO Teruhide Sato and 500 Startups Venture Partner
Andrea Barrica with twominute presentations. jury consisting of Barricade twominute product presentation, team and business model to investors about 2 thousand participants and live internet broadcast of thousands of viewers had the opportunity to tell the world through. The jury rated a Kenyan mobile money initiative “Nims” as first, while Indonesian “iGrow” aiming at finding solutions to the food and nutrition problems as second, and Iran’s new generation of project management platform “Taskulu” as third.
Turkey is implementing its own payment method The banks joined forces under the umbrella of Interbank Card Center (BKM) are steadily approaching to the results of the studies’ which has been carried out for some time on the ‘national payment method’. In this context, Turkey will start using her own payment method starting from April 1st, 2016. This structure;
“Turkey’s Payment Method” brand, will carry the name of TROY. When TROY project come to life, a Turkish brand will be located at the bottom right of the credit and debit cards in the payment method section. BKM General Manager Dr. Soner Canko shared the following information on the subject:
“On a global basis, the need for an alternative responding to the operating systems of the billions of credit card and debit cards and specialized demands at a local level increases. There are many alternative payment methods at the local level in various countries. When we look at the level achieved by the Turkish
banking sector, we have the power to create a new alternative payment method. As BKM, when we celebrated our 25th anniversary, we said ‘We will continue to add value to Turkey’. So we break a new ground and Turkey is implementing its own payment method. We want to make or receive payment transactions
securely, quickly and smoothly, also we want the system to be specific to Turkey and we want Turkey to win. I believe we will reach our goal of cashless society 100% in 2023 more easily with TROY. TROY will make an important contribution to the economy in terms of productivity and savings.”
夀攀渀椀 一攀猀椀氀 䄀欀氀氀 、弁 娀攀欀愀猀 倀漀爀琀愀氀
洀攀琀爀椀挀 眀眀眀⸀洀攀琀爀椀挀⸀渀攀琀