BThaber Sayı 1043

Page 1

ASRACK_3.pdf

1

6.01.2015

15:55

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

1043 26 Ekim - 1 Kasım 2015

Güvenli limana yasal ket

Sayfa

12

Altyapılarda yeni yaklaşımlar BASİD tarafından düzenlenen Datacenter Türkiye 2015 etkinliğinde bu başlıkta yeni eğilimler ele alındı.

Sayfa

14

SHIELD 2015 gerçekleşti SHIELD 2015, bilgi güvenliğini önemseyen tüm paydaşları 15 Ekim’de bir araya getirdi.

Sayfa

Öncelik, bulut farkındalığını yaratmak

16

Ahmet Çilingir

Kamu ve özel sektörün bulut bilişim ve avantajları ile tanışmasına fırsat sunan Markum.net, çalışmalarını küresele yaymak için adımlar atıyor.

Handan Aybars

Haber Merkezi

Sayfa

3

Avrupa Adalet Divanı 6 Ekim’de aldığı kararla, Müşteri gizliliği ve veri depolama başlıklarında hem ABD hem Avrupa’da ABD şirketlerinin tek bir standart kullanmasını sağlayan ABD-AB (Avrupa Birliği) arasındaki Safe Harbour (Güvenli Liman) Anlaşması’nı iptal etti.

İnternete giden her yol güvende. McAfee Web Protection Bulut, kurum içinde ve hibrit uygulama seçenekleri; İtibar hizmeti ve kategori bazlı filtreleme teknolojisiyle, her yerde, tüm cihazlar ve kullanıcılarınız için web güvenliği.


BREAK THE STATUS QUO:

THINK BIG. START NOW. Brocade and the New IP.

CONTACT BROCADE FOR MORE INFORMATION: Email: emea-info@brocade.com Tel: +90 212 340 76 61 Visit: www.brocade.com www.datacenterfuture.com/tr


BThaber

GÜNDEM

26 EKİM - 1 KASIM 2015

3

Güvenli limana yasal ket vuruldu Handan Aybars Kıtalararası dijital işbirliğinin temelini oluşturan, sadece BT değil, her sektörde faaliyet gösteren 4 bin 500’den fazla ABD firmasının dayanak noktası olan yasa ile ilgili bu son kararın ardından Facebook ve Twitter gibi şirketler, bazı Avrupa ülkelerinin veri düzenleyicilerinin incelemeleri ile karşı karşıya kalabilecek, Avrupalı kullanıcı verisini ABD’de değil, Avrupa içinde barındırma zorunluluğu ile karşılaşabilecek. Alınan karar temelde, ‘Avrupa Komisyonu’nun Safe Harbour Anlaşması, AB’deki ülkelerin ulusal yetki güçlerine el koyamaz, bunu gasp edemez’ diyor. Buna göre, her bir Avrupa ülkesi, ABD şirketlerinin vatandaşlarının verilerini ele alması başlığında kendi düzenlemelerini hayata geçirebilir, ki birçok uzmana göre bu, halihazırda karmaşık Avrupa düzenleme ortamında karmaşanın artması demek olacak. Alınan bu kararla ülkeler, ABD’ye veri aktarımını durdurmayı tercih edebilir. Yani şirketler, kullanıcı verilerini ülke içinde barındırma zorunluluğu ile karşılaşabilir. Bu arada, İrlanda’da veri düzenleyici kurum, Facebook’un Avrupalı kullanıcılarına doğru veri korumalarını sunup sunmadığını inceleyecek. Bu incelemenin sonunda örneğin Facebook’un Avrupa’dan ABD’ye veri transferini durdurması yönünde karar alınabilir. En yeni teknoloji, en güncel yasal altyapıyı istiyor Safe Harbour kuralları olmadan özel bilgilerin aktarılması ya yasak ya da çok pahalı ve zaman alan bir operasyon halini alıyor. Bu nedenle şirketler, AB’den ABD’ye transfer ettikleri verilerin, yine AB normlarına göre güvenliğinin sağladığını gösteren yeni transfer

Karmaşa büyüyecek gİbİ gözüküyor Avrupa ülkelerinin her birinin bu kararı pratikte nasıl uygulayacağı, bundan sonra ABD-AB arasında veri transferinde de belirleyici olacak. İşte ihtimaller… • Bundan önce ABD şirketleri Safe Harbour Anlaşması’na güvenerek, Avrupalılar’ın Avrupa’daki verilerini ABD’ye transfer edebilirdi. Ama bu kararın ardından, her bir ülkenin veri düzenleyicileri bu transfere karşı yasal süreçler izleyebilir. Örneğin Google gibi birçok şirket, Avrupa’da düzinelerce farklı düzenlemeye uyum zorunluluğu ile karşı karşıya kalabilir. Hatta ülkeler, kendi vatandaşlarının verilerinin kendi ülkeleri içinde saklanması talebinde bulunabilir. Bu yönde bir adımı atan Rusya, yeni bir veri kanununu uygulamaya geçirmiş, Rus vatandaşları ile ilgili verilerin Rusya içinde depolanmasını istemişti. • 2000 yılında hayata geçen Safe Harbour, ulusal seviyede gizliliği hükümsüz kılmıyor. Tabi eğer ulusal denetim yapıları, uçtan uca net bir yasal çerçevede hareket edebilirse. Bu yorumu yapan hukukçulara

yöntemleri bulmak zorunda. Bu ‘arayış’ süreci; gerek veri aktarımı ihtiyacı olan AB şirketlerini, gerekse ABD merkezli veri depolama şirketlerini beklemede tutacak. Ama bu karar öncelikle, iş dünyasının kolaylık sunan yeni teknolojiler kadar, güncel yasal altyapıya sahip olması gerektiğini de gösteriyor. Bu önceliği detaylandırdığımızda, şirketlerin öncelikle faaliyet gösterdikleri ülkelerde veri koruma yasalarının belirlenmesi, kurumsal hayatın da bu yasalara uygun ilerlemesi gerek. Büyük ve kritik önemdeki veri miktarının

göre, şirketlerin Avrupa’dan yasal olarak ABD’ye veri transferi yapabilecekleri bazı metotlar var. Yani Safe Harbour Yasası, kişisel bilgi transferinde tek yasal yöntem değil, ama en önemli metot olduğu bir gerçek. Örneğin bir diğer metot olarak gösterilen ‘veri bazlı izin almak’, hiç de kolay değil. • Financial Times’ın konuyla ilgili makalesi ise bu kararın Avrupa’nın girişimcilerini olumsuz etkileyeceğine odaklanırken, ABD teknoloji şirketleri de Avrupa’nın dijital devrimin gerisinde kalacağı uyarısını yapıyor. Bu kararın bulut bilişim ve önde gelen BT şirketlerinin bu başlıktaki sunumlarına etkisi olacağını yadsımayan sektör uzmanlarına göre, bu karar; altyapı konusunda özellikle küçük ve orta ölçekli şirketleri, bölgenin girişimcilik ekosistemini, Avrupa’nın internet şirketlerini olumsuz etkileyecek. Daha fazla verinin Avrupa’da korunması ve işlenmesi odaklı bu karar, Avrupa ülkeleri arasında ticari ve politik sorunlara da yol açabilir.

artışı göz önüne alındığında, bu konuda hukuki adımların atılmasında gecikme lüksünün olmadığı görülüyor. Adalet Divanı’nın bu kararı, veri gizliliği ve veri yönetim uygulamalarının etkili kullanımının, kişisel veri ile iş yapan tüm kurumlar için bir gereklilik olduğunu da ortaya koyuyor. Sonuçta verilere yetkisiz erişilmesi ve kullanılması, hem şirketin BT altyapısının zarar görmesi, hem tüm paydaşlar nezdinde prestijin allak bullak olması, hem de yasal yaptırımlarla karşı karşıya kalınması sonucunu doğurabilir.

Kİşİsel verİlerde NSA etkİsİ 2011 yılında hayata geçirdiği ‘Europe v Facebook’ isimli baskı grubunun ardından, 28 yaşındaki hukuk öğrencisi Max Schrems, NSA skandalı sonrası Safe Harbour Anlaşması’na odaklandı. Edward Snowden’ın itirafları sonrası açıklama yapan Schrems, bu sorunları bankacılık krizine benzeterek, “İlk kriz anlarında bir isyan oldu, ama sonra sesler kesildi, herkes bir yığın şey söyledi, ama gerçek bir değişim olmadı” eleştirisini yapmıştı. Tüm bu sürecin temelinde

İrlanda’da Facebook’a karşı alınan karar var. İrlanda’da Facebook aleyhine dava açan Schrems, önemli bir iddiayı ortaya attı: Kişisel gizliliğinin, NSA programlarından zarar görmesini. Bir Avusturyalı olan Schrems, bu iddia ile Facebook aleyhine davayı, Facebook’un Avrupa merkezi Dublin’de açtı. İrlanda’da Veri Koruma Komisyonu, bu davayı Safe Harbour Anlaşması’nın çizdiği yasal çerçeve gerekçesiyle reddetti, ama Schrems de temyize

gitmekte gecikmedi. Bu da sonuçta, Avrupa Adalet Divanı kararını beraberinde getirdi. Bunun nihai karar olduğunu ve temyize götürülemeyeceğini de hatırlatmak gerek. Karar sonrası bir açıklama yapan Facebook ise “Bu dava doğrudan Facebook ile ilgili değil. Hukuk sözcüsü bile Facebook’un yanlış bir şey yapmadığını söyledi. Burada konu; Avrupa hukukunun sunduğu ve kıtalararası veri akışlarını mümkün kılan mekanizmalarla ilgili” açıklamasını yaptı.

MUTABAKAT zaman alan, emek isteyen cari hesap mutabakat işlemlerinde hız, kolaylık, doğruluk

BA / BS mutabakatlarının yapılması yasal bir zorunluluk. Zaman alması, çok insan emeği istemesi bir yük. İnsan hatasına açık olması bir risk. Çözüm Kalsiyum Mutabakat Uygulaması Mutabakat İşlemlerinde İşgücü ve Zamandan Tasarruf

 Kolay üyelik  Hızlı ve kolay veri aktarımı  KEP entegrasyonu  Mutabakat daveti  Karşılıklı kayıtların eşleştirilmesi  Eşleşmeyen kayıtların kolayca bulunması

www.kalsiyum.co


4

BThaber

E-TOPLUM

TBD KamuBİB’te teknoloji destekli sektörel stratejilerin güncellenmesi, Sedef Özkan 2013 ve sonrasına ilişkin izlenecek politika ve stratejilerin ileriye taşınması, sürdürülebilirliğin sağlanması için sosyal, ekonomik ve yasal zeminde atılması gereken adımlar konuşuldu. Teması; ‘2023 ve Ötesi: Kamu Hizmetlerinde Yenilikçi Yaklaşımlar’ olan platforma, Türkiye ve KKTC’nin bilişim konusundaki önemli karar vericileri, kamu bilgi işlem yöneticileri ve özel sektör temsilcileri katıldı. Etkinlikte; ‘Siber Güvenlik’, ‘e-Ticaret Güvenliği’, ‘e-Devlet Hizmetleri’ ile ‘Bilgi Toplumu Üst Yapısı’ konularında hazırlanan raporlar irdelenip tartışmaya açıldı. Açılış konuşmalarını; TBD KamuBİB Yürütme Kurulu Başkanı Selçuk Kavasoğlu ve TBD Yönetim Kurulu Başkanı İ. İlker Tabak’ın yaptığı Kamu-BİB’e KKTC Başbakanı Ömer Soyer Kalyoncu, KKTC Ulaştırma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, KKTC Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Kurumu (BTHK) Başkanı Doç. Dr. Kadri Bürüncük, TC Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay ve BTK Kurul Üyesi Hidayet Yıldız da konuk oldu. Kıbrıs’ı keşfetmek gerek Bürüncük, açılıştaki konuşmasında “Bilişimin ülkemiz ekonomisinin lokomotif sektörleri olan turizm ve eğitime eklenerek sacayağının en yeni ve önemli parçasını oluşturacağına

26 EKİM - 1 KASIM 2015

TBD Kamu-BİB’te ‘Siber Güvenilir Kullanıcı’ kavramı ön plana çıktı 17. Kamu Bilişim Merkezleri Yöneticileri Birliği (TBD Kamu-BİB) Kamu Bilişim Platformu, 400’ü aşkın katılımcıyla 15-18 Ekim’de KKTCGirne’de düzenlendi.

Ömer Soyer Kalyoncu

inanıyoruz” ifadesini kullanırken, Ertuğruloğlu da, “Bilişim, ekonomiye sağlayacağı katkıya ek olarak bireysel ve toplumsal yaşamda sağlayacağı gelişmelerle vatandaşımızın yaşam standardını da yükseltecektir. e-İmza çalışmaları, e-Devlet ile paralel yürütülüyor. Teknoparklar yasa tasarısı tamamlandı”

Tahsin Ertuğruloğlu

şeklinde konuştu. Kalyoncu, Kıbrıs’ı bir bilişim adası haline getirmek istediklerini söyleyerek “Kıbrıs’ı keşfetmenizde büyük yarar var” dedi. Kanbay da, Dışişleri Bakanlığı’ndaki çalışmaların Türkiye için öncü olduğunu hatırlatarak KKTC’deki e-Devlet çalışmalarına da her türlü katkıyı bundan sonra da vereceklerini söyledi. Yıldız

İ. İlker Tabak

Derya Kanbay

da, BTK olarak sektörde düzenleyici bir kurum olarak yaptıkları çalışmalar ve sundukları hizmetlere ilişkin bilgilendirmede bulunup sektörün önünü açmak ve destek vermeye çalıştıklarını kaydetti. KAMU BİB’te; KKTC yargıç ve avukatlarına ‘Siber Güvenlik ve Farkındalık Semineri de verildi. Seminerde Türkiye ve

KKTC’de bilişim suçlarıyla ilgili doğrudan bir yasa olmadığına dikkat çekildi. ‘Parlamenterler Gözüyle Bilişim Toplumu’nu İ. İlker Tabak yönetirken, oturuma; Reha Denemeç, Erdal Aksünger ve Hüseyin Edis konuk oldu. Diğer yandan Birleşmiş Milletler ödüllü Azerbaycan ASAN Hizmetler Sunumu’nu Fariz Caferov gerçekleştirdi.

Sİber Tehdİt İstİhbaratı çok önemlİ – Zaman eylem zamanı Platform boyunca; 2023 ve Ötesi: Kamu Hizmetlerinde Yenilikçi Yaklaşımlar Forumu, e-Devlet Hizmetleri, e-Ticaret, Siber Güvenlik ve Bilgi Toplumu başlıklarında ‘Yenilikçi Yaklaşımlar’ oturumları da düzenlendi. Kamunun danışmanlık tarafında neye ihtiyacı olduğunu bilmesinin çok önemli olduğunun, kurumların entegrasyon ve iletişim sorunlarınının çözülmesi gerektiğinin, Web 3.0 akıllı sistemlerinin geliştirilmesinin ve KOBİ’lere desteğin öneminin altı çizilirken şu mesajlara ve açıklamalara yer verildi: Yerli yazılımda dünyada rekabet edecek firmalar çıkarmalıyız. BSTB, ilkokulda ve ortaokulda kodlama dersi

konulması konusunda MEB ile bir rapor paylaştı. Kamudaki ihale süreçleri çok sıkıntılı. Nesnelerin internetiyle birlikte siber ortam kontrol edilemez bir hızla ilerliyor. Ortalama her gün 230 bin civarında yeni zararlı yazılım ortaya çıkıyor. Türkiye, siber saldırılara en çok maruz kalan ülkeler arasında yer alıyor. Siber Tehdit İstihbaratı çok önemli. Çocuklarımız dünya çocuklarıyla rekabette geriliyor, başarısızlık öğrencinin kendisine mal ediliyor. Önce çocuklarımızı eğitimde başarılı kılacak bir eğitim sistemi kurmamız gerek. Devlet, bilgi toplumunda her zaman geride kalıyor. Bilişim insanı eksiğimiz bulunuyor. Paradigma değişikliği

yaşıyoruz; siber tehdit hukuka bile girdi. e-Devletin ana başlığı e-kültürdür, söylem, e-devletten e-kültüre geçirmemiz gerek. e-Devlet hizmetlerinde yerel yönetimler akıllı kente dönüşmek ve tüm kamu kurumlarıyla entegre hizmet sunumu sağlanmasını istiyor. Devlet, katılımcı demokrasiye zemin oluşturmalı. Akıllı Müdahale Yaklaşımı ön plana çıkıyor. Amaç: Mevzuat problemlerinin çözüldüğü bir Türkiye. Çalışma grupları da sürekli olarak devam etmeli; yeni düzenlemeler kamuoyuyla paylaşılmalı. Sistemimize hırsız girdiğini 220 gün sonra farkediyorsak yenilikçi şeyler konuşmamız lazım! 5 yıl içinde dünya çapında siber güvenlik personel ihtiyacı 1,5 milyon

olacak. Nitelikli insan gücüne ihtiyacımız var. Bire beş veren tek sektör BT. Siber Güvenlik Operasyon Merkezi kurulmalı. Siber güvenlik için bütüncül bir yaklaşım sunulması ve bunun devlet tarafından desteklenmesi gerekiyor. Ortam dinleme için mobil casus yazılım cep telefonlarına çok rahat yüklenebiliyor. Kamusal anlamda da ciddi bir risk ve tehdit altındayız. Siber güvenlikte farkındalık yaratmak çok önemli. Siber Güvenlik Sözlüğü’nün oluşturulmasında TBD yetkilendirildi. Siber güvenlikte sigorta mekanizmaları yurt dışında çok popüler. Regülasyonu, denetlemeyi kim yapacak? Mevzuatı kim çözecek? Organik ve dinamik bir yapıya sahip

çözüme ihtiyaç bulunuyor. Üst yapılanma için siyasilerden önce birbirimizi ikna etmeliyiz. Tespit problemin çözümü gibi gözükmeye başladı; artık mimari aşamaya geçelim. Davranış kalıplarımızı ve reflekslerimizi değiştirmemiz gerekiyor: Daha katılımcı olmalıyız, paylaşım ekonomisini konuşmalıyız. Yazılımı; tüm Türkiye, tüm vatandaşlar savunmalı. Siber güvenlik ekosisteminin oluşturulması ve uluslararası iş birlikleri büyük önem taşıyor. Bilgi yıllarından bilgelik yıllarına geçiyoruz. Dünyadaki gidişat tek başına bir disiplinle açıklanamıyor; eğitim programlarında disiplinler arası yapıları göz önünde bulundurmalıyız. Zaman eylem zamanı.


GGSoft Y O U R D O C U M E N T PA R T N E R

PaPerWork® Z A M A N YA R ATA N T E K N O L O J İ

İş süreçlerinde temel sağlam, bina güçlü S

Canlı ve devamlılığı olan bir proje İş GYO, bu öncelikler ışığında canlı ve devamlılığı olan bir projede 2013 sonunda yatırım kararını aldı ve belirli bölümlere ayrılan yatırım, kurum içinde konumlandırılmaya başlandı. Önceliği ‘iş akışından geçmesi gereken evrakların arşivlenmesi’ alırken, bunu bir tarafta iş akışı çalışmaları bir tarafta da raporlama odaklı adımlar izliyor. Bu önceliklendirme ile hazırlanan yol haritası, proje tarafları için kolaylık sağladı. Bu rotanın önemini ve yatırımın gelişimini Tolga YILMAZ şöyle özetledi: “Gayrimenkul sektörü; dinamikleri gereği çok farklı bir sektör olduğu için iş süreçlerini de farklılaştırıyor. İnşaat sektörü çok farklı bir sektör ve bu yüzden, bizim çok farklı süreçlerimiz var. Sonuçta bir mal üretmiyoruz, ama belediyelerden inşaat şirketlerine kadar her birinin kendine has süreci olan birçok paydaşımız var. Tüm bu paydaşlarla kesintisiz ve eksiksiz bağlar için GGSoft ile yatırım adımını attık. Bu çok canlı bir proje ve halen devam ediyor. Yatırımın her bir adımı, bizim yeni ihtiyaçları görmemizi ya da en başta aldığımız yatırım kararında

GGSoft ile işbirliğine girerek kurumsal iş süreçlerini yeniden şekillendiren İş GYO, yeni ve verimli adımlar atmayı sürdürecek.

GGSoft Proje Yöneticisi Banu OĞUZ ve İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Bilgi Teknolojileri Yönetmeni Tolga YILMAZ farklı adımlar atmamızı sağlıyor. Bu fikirsel gelişimimize, GGSoft da hızlı yenilikleri ile tam uyum sağlıyor.”

Uçtan uca tüm proje bu yapıda konumlanacak Tüm projenin uçtan uca bu yapıda konumlanacağı arşivleme ile sahip olunan kapsamlı yapıdaki süreç yönetimi çalışması; kurum bütününde standartlaşmak için önemli bir adım oldu. Yani önce bir kurumsal hafıza oluştu, ardından da gelişen ihtiyaçlarla yatırım kapsamı büyüdü. Bu süreç gelişimi, yatırımın ‘kullanıcı’ tarafında, yani İş GYO çalışanlarında da memnuniyetle karşılanıyor. Bundan sonra daha farklı akışlar olacağı bilgisini veren Tolga YILMAZ, GGSoft ile üzerinde çalıştıkları başlıkları şöyle anlattı: “Fatura onayı, gelen ve giden evrak gibi akışlarımız üzerinde geliştirmeler yapıyoruz. Bundan sonra daha büyük ve farklı akışlar da olacak. Örneğin yeni bir proje geliştirdiğiniz zamanki adımların, fizibilite süreci gibi tüm süreçlerin bu yapıda olması, bir bina alınması kararı verildiğinde, tüm proje akış sürecinin PaperWork üzerinde yapılmasını amaçlıyorum. Kurumsal devamlılıkta adım adım ilerliyoruz.”

Kullanıcı ne ister? Tüm bu planlamalarda GGSoft önemli bir destek sunuyor, geri dönüşler ve beklentiler, hızla hayata geçiriliyor. Burada öne çıkan ve GGSoft’a geri bildirimlerde önem taşıyan ‘kullanıcı testleri’ ise projeyi farklı kılan bir başlık.

‘Kullanıcı kabul kriterleri’ kapsamında İş GYO, çalışanlarına bazı öneriler sunuyor, onların isteklerini öğrenmeye çalışıyor. Onların da geri dönüşleri de GGSoft’a iletiyor. Yani PaperWork altyapısını kullanacak olan çalışanların geri dönüşleri bu yatırımda belirleyici oluyor, GGSoft ile verimli çalışmayı beraberinde getiriyor. “Çalışanların beklentileri bize güç verdi” diyen Tolga YILMAZ, yatırımda asıl belirleyici ve verimlilik sağlayan unsurun ise GGSoft ile hazırladıkları fizibilitesi güçlü proje planı, bu plan ışığında İş GYO’da yönetici iradesi ve kararlılığının öne çıkması, kurum bütününde yatırımın benimsenmesinde ulaşılan hız olduğunu eklemeden geçmedi. Gayrimenkul sektörünün iş yapış biçimi çok farklı olduğundan, yatırımın bundan sonraki adımlarında iş akışı yine öne çıkacak ve bu başlıkta yeni süreçler tasarlanacak. Sözleşme ve teklif süreçleri, farklı masraf yapıları ve bunların ortaya çıkardığı faturaların hepsi hem devlete ve müşterilere karşı bir sorumluluk hem de proje sürecinin sağlıklı ilerleyişinin bir parçası. Kamunun e-Dönüşüm başlığındaki e-Fatura ve e-Arşiv Fatura gibi çalışmalarının 2016 yılında yapıya dahil edilmesi planlanıyor. 2017’de ise “Yatırım bambaşka bir yapıya bürünecek” tabirini kullanan Tolga YILMAZ, şu ipuçlarını da paylaştı: “Şirketin işinin %70’i fatura, %30’u proje olduğu için hazırladığımız büyük bir diyagram var. Fizibilite, teklif, ruhsat aşamaları, inşaat süreçleri, tasarım süreçleri sonrası binaya başlanıyor. Bu sürecin birçok noktasında büyük

Devamlılığı olan yatırım, kesintisiz iletişimle güçleniyor

Sistem çalışırken tüm bu dönüşüm adımlarını atmak, sürecin bütününde uçtan uca kesintisiz bir akış sağladı. Tüm yönetimin bu yatırım eksenindeki faydaları görmesi de önemli bir katma değer yaratırken, GGSoft Proje Yöneticisi Banu OĞUZ, işbirliğini ve sağlanan avantajları şöyle özetledi: “PaperWork; sürekli kendini geliştiren bir ürün ve tüm değişiklikleri müşterilerimizle paylaşıyoruz, esnek yazılım alt yapısı avantajı sayesinde ihtiyaca veya isteğe uygun modellemeleri hızla gerçekleştirebiliyoruz. Bu nedenle müşteri geri bildirimleri, özellikle geliştirme adımlarımızda çok önemli. İhtiyaca ve sektöre göre kişiselleştirilebilen bir çözüm sunmamız bizi hizmet, ürün ve müşteri üçgeninde farklı kılıyor. Burada asıl önemli olan belirli kriter ve öncelikler çerçevesinde süreci yönetebilmek. İş GYO’da PaperWork ile arşivleme projesine 2015 Mart’ta geçildi. Sonrasında süreç yönetimine ağırlık verildi. Hem arşivleme hem de iş akışı modülleri bütünleşik bir yapıda tasarlandığından PaperWork şu anda çalışanlar tarafından aktif biçimde kullanılmakta. Tüm şirketin kullandığı süreçleri aktive ediyoruz. Sistemin kesintisiz ve hatasız çalışması çok önemli olduğundan tasarım ve onay süreçlerinin ardından, İş GYO’da test çalışmalarına oldukça fazla bir zaman ayırdık. Şirket içinde oluşturulan test grubu geri bildirimlerinin rehberliği ile proje, her iki taraf için de çok sağlıklı ilerledi. İş GYO, sadece kendi içinde bir yatırım kararı almakla kalmadı, aynı zamanda bu yatırıma uygun iç yapılanmayı da kendi içinde hayata geçirdi. İyi bir işbirliği ve geri bildirim trafiği yarattık. Bu da ihtiyaçların belirlenmesi veya konumlandırılan yapılarda gerekli değişikliklerin yapılmasında hız sağladı. PaperWork’ün yaşayan ekosistemiyle sürecimiz bitmiyor, yatırım devam ediyor ve bizim iletişimimiz de kopmaksızın sürüyor.”

bir evrak trafiği oluyor ve müşteriye anahtar teslim edilmesiyle sonlanan bir yapı hayat buluyor. Sonuçta biz inşaat yapmıyoruz, bu işi bir firmaya veriyor ve şantiye sürecinde çok fazla evrak gidiş gelişi yaşıyoruz. Bu komplike yapıda ilk adımın fatura olması, sonra gelen ve giden evrakı sisteme katmak hem çalışanların uyumu hem de sonraki adımlar için bir taban oluşturmak adına önemliydi. Gayrimenkul sektörünün iş yapış biçimini özetleyen bu yapıda PaperWork’ten kullanacağımız daha çok bileşen olacak.”

advertorial

tandartlaşma ve verimlilik hedefiyle yola çıkan İş GYO, GGSoft’un PaperWork yazılım altyapısı ile yatırımlarının daha ilk adımlarından itibaren evrak kaybı, fatura takibi vb. riskleri ortadan kaldırdı. Bu çözümle, proje bütçeleme gibi süreçlerde hata ve eksiklik gibi riskler sıfırlanmış oluyor. İş GYO, kurumsal hafızaya güçlü temel oluşturmak adına kağıt dokümantasyondan çıkarak dijital arşivlemeye öncelik verdi. Bu, proje bütçeleme süreçlerinde meydana gelebilecek olası hata ve eksiklikler gibi söz konusu risk faktörlerini de sıfıra indirgiyor. İş GYO’da önceliğin kurumsal hafızaya güçlü temel oluşturmak adına kağıt dokümantasyondan çıkıp dijital arşivlemeye geçiş olması nedeniyle, bu süreçte iş akışlarının devam edeceği gerçeği, net iş akışlarının çıkartılmasını sağlamakta. Böylece dokümandan başlayan sürecin, iş akışlarına ulaştığına işaret eden İş GYO Bilgi Teknolojileri Yönetmeni Tolga YILMAZ, bu gelişimin ‘tümleşik bir yapının doğal sonucu’ olduğu yorumunu eklemeden geçmedi. Tolga YILMAZ bu yorumunu, kurumsal çalışmaları ve sorumluluklar ekseninde şöyle anlattı: “Tüm iş süreçlerimizin ve sorumluluklarımızın temeli doküman. Veri güvenliğinden onay mekanizmasına ve e-imzaya kadar farklı süreçlerimiz olduğu gibi, BDDK ve SPK gibi kamu kurumları da dahil olmak üzere sorumlu olduğumuz paydaş çok. Bu nedenle uçtan uca takip edilebilir, izlenebilir, yönetilebilir ve esnek bir yapı önem taşıyor. Olumlu referansları ve başarılı çalışmaları neticesinde GGSoft’u tercih ettik.”


6

BThaber

E-TOPLUM

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Avrasya’nın teknoloji üssü teknoparklar Bakan Işık, ‘3. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Zirvesi’nde, Sanayi Devrimi ile başlayan ülkelerarası rekabetin yeni bir anlayışla sürdüğünü ifade ederek Türkiye’de yenilikçi, kurumsallaşma ve markalaşmaya dayalı, yüksek katma değerli endüstri iklimi oluşturmayı amaçladıklarının altını çizdi. Işık, “Türkiye, orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerle Avrasya’nın üretim üssü olmayı hedefliyor. Artık pazar odaklı ve ticari pazarı olan alanlara daha fazla yoğunlaşmalıyız” dedi. 61 teknopark bulunuyor Bugün 46’sı faal olmak üzere 61 teknoparkın bulunduğunu kaydeden Bakan Işık, “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde faaliyet gösteren 3 bin 325 firma, 33 bin 380 nitelikli personel istihdamı sağlıyor ve 2 milyar doların üzerinde ihracatla ekonomimize katkı sunuyor.

3. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Zirvesi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımıyla 7 Ekim tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi.

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ne 2003-2015 yılları arasında 4 milyar 91 milyon 236 bin lira vergi muafiyeti sağladık. 41 farklı şehrimizde Teknoloji Geliştirme Bölgeleri bulunuyor. Bir başka deyişle, her iki şehrimizden birinde teknopark kurulmuş

Hacettepe Teknokent yeni fikir ve projelere destek veriyor TÜBİTAK TÜSSİDE, Hacettepe Teknokent ve TİKA iş birliğiyle, Türkiye’nin bilim, teknoloji ve yenilik çalışmalarını tanıtmaya yönelik olarak Hacettepe Teknokent’te 13 Ekim tarihinde ‘Bilim ve Teknoloji Günü’ düzenlendi. Hacettepe Teknokent’in ev sahipliği yaptığı etkinliğin açılışında konuşan, Hacettepe Teknokent Genel Müdürü Abdurrahman Güngör Teknokent’te yeni bir atmosfer oluşturduklarını, yaklaşık 220 Ar-Ge firmasının bu oluşum içinde yer aldığını kaydederek Hacettepe Teknokent’te ArGe çalışmalarının hız kesmeden sürdüğünü, üzerinde çalışılan elektrikli aracın kullanılabilir hale geldiğini, artık test aşamasında olduğunu bildirerek benzer çalışmaları Azerbaycan ile yapmayı umut ettiklerini söyledi. Güngör, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Savunma sanayi ile ilgili ciddi çalışmalar yapıyoruz. Çelik yelekler ürettik. Yeni fikir ve projelere destek veriyoruz. Melek yatırımcı modeli ve kuluçka merkeziyle de gençlerin arkasındayız. TÜBİTAK ile iş birliği çalışmalarını sürdürüyoruz; yakın zamanda TUBİTAK, Hacettepe’de 104 dönümlük bir arazide yer alacak; ülkemizin en büyük kampüslerinden olacak. Yeni oluşturulan Hacettepe Teknokent

atmosferinde herkese kapılarımız açık. TİKA’nın çalışmalarını da takip ediyoruz ve bu çalışmaların içinde yer almak istiyoruz.” TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Orkun Hasekioğlu da, ‘Liderlik Akademisi’ni 2012’den beri TİKA ile birlikte yürüttüklerini hatırlatarak, amaçlarının Orta Asya, Balkanlar, Afrika ülkelerindeki kamu yöneticilerini bir araya getirerek tecrübe ve bilgi paylaşımı yapıp iş birliği sağlamak olduğunu söyledi. Hasekioğlu, Teknokent’te yapılan panelle de Azerbaycanlı konuklarla, Türkiye’deki bilim, teknoloji alanındaki tecrübelerin paylaşılacağını, uzun süreli işbirliği planlarının yapılmasının adımlarının atılacağını kaydetti. Başbakanlık TİKA Dış İlişkiler ve Ortaklıklar Dairesi Başkanı Mehmet Yılmaz da, Azerbaycan’la güzel iş birlikleri yaptıklarını belirterek, “TİKA olarak tüm kalkınmakta olan coğrafyayı kapsıyoruz. 3,5 milyar dolarlık dış yardım yaptık. Azerbaycan hızla kalkındı. İlişkilerimiz artık yardım değil iş birliği şekline dönüştü. Tecrübeye yönelik projeleri daha da artırmayı hedefliyoruz’’ dedi. Etkinlik kapsamında; ArGe çalışmaları doğrultusunda ‘Türkiye’nin Bilim, Teknoloji ve Yenilik Sistemi’ konulu panel gerçekleştirildi.

durumda. Bu rakamı, yüksek teknolojili üretim arzusunun tabana yayıldığını, ülkemizin tamamını kapsadığını göstermesi açısından çok önemsiyoruz” şeklinde konuştu. Performans Endeksi sonuçları hakkında bilgi veren Işık, şu açıklamayı yaptı:

“Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin her yıl ekonomik büyüklükleri, teknolojik tabanlı yeni firma oluşumuna ve istihdama katkıları, üniversite-sanayi iş birliğine destekleri, fikri mülkiyet hakları ve ihracatları gibi değişkenler yönünden inceleyerek,

performansları ölçülüyor. 10 yaş ve üzeri Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ne verilen ‘Olgun Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Ödülleri’ kategorisinde ODTÜ Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi birinci, İTÜ Arı Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesi ikinci, Ankara Teknoloji Geliştirme Bölgesi üçüncü oldu. 5-9 yaş ve arası Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ne verilen ‘Gelişmekte Olan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Ödülleri’nde Erciyes Üniversitesi TGB birinci, Mersin Teknoloji Geliştirme Bölgesi ikinci, Ulutek Teknoloji Geliştirme Bölgesi üçüncü sırada yer aldı. 4 yaş ve altındaki Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ne verilen ‘Erken Aşama Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Ödülleri’nde Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme Bölgesi birinci, Kahramanmaraş Teknoloji Geliştirme Bölgesi ikinci, Dicle Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi üçüncü oldu.”

Atık sanayi sektörü oluşturulmalı ÇEVKO Vakfı’nın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı iş birliği ve Türkiye Belediyeler Birliği desteğiyle, uluslararası uzman konuşmacıların katıldığı ‘Belediye Atıklarının Yönetimi; Toplamada Yöntem, Rol ve Sorumluluklar’ konulu kongresi 6 Ekim’de Ankara’da düzenlendi. Kongrede; ambalaj atıklarını toplama yükümlülüğü bulunan belediyelerin, bu atıkların yönetimiyle ilgili rol ve sorumlulukları ele alındı. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin başarılı yöntem ve iyi uygulama örneklerinin aktarılmasında da önemli bir platform görevi üstlenen kongrenin açılış konuşmasında, ÇEVKO Yönetim Kurulu Başkanı Okyar Yayalar, çalışmalarının 23 yıldır sürdüğünü aktararak katı atıkların yönetimi konusunda ülkemize uygun çözümlerin kazandırılmasında yıllardır çaba harcadıklarının altını çizdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, geliştirilecek yeni politikaların çevreyle uyumlu olması gerektiğine vurgu yaparak bakanlığın vizyonunu, uzun vadeli stratejiler oluşturmak olarak açıkladı. Öztürk, “Tüketicilerin ülkemizde entegre şekilde yönetilmesi gerekiyor. Çöp depolama alanları enerji üretim merkezlerine dönüştürülmeli, bioreaktörler

haline getirilmeli. Atık sanayi sektörünü oluştumalıyız. Dünyada en ekonomik metotlardan biri depolamadır” şeklinde konuştu. Her yıl 1 milyar dolar değerinde atığı toprağa gömüyoruz! Kongrede, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Atık Daire Başkanı Ahmet Varır, ‘Belediyelerde Entegre Atık Yönetimi’ başlıklı bir sunum yaptı. Varır, belediyelerin atık yönetim planı olmadığının altını çizerek bütüncül bir sistem oluşturulması gerektiğine dikkat çekip “Her yıl 1 milyar dolar değerinde atığı toprağa gömüyoruz! Belediyelerin sistem içinde rolü artırılmalı” dedi. Türkiye Belediyeler Birliği, Genel Sekreter Yardımcısı Recep Şahin de, ‘Türkiye’de Belediye Atıkları Yönetiminde

Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konusunda değerlendirmede bulundu. Kongre, önemli yabancı konuşmacıları da ağırladı. Viyana’dan katılan International Solid Waste Association (ISWA) Teknik Başkanı Kata Tisza, ‘Belediye Atıkları Yönetiminde En İyi Uygulama Örnekleri’ni katılımcılarla paylaşırken, Brüksel’den kongreye katılan The Council of European Municipalities and Regions (CEMR) konuşmacısı Christopf Delatter, ‘Ayrı Toplamanın Atık Yönetimi Verimliliğine Etkileri’ konulu sunumu katılımcılardan ilgi gördü. Association of Cities and Regions for Recycling and Sustainable Resource Management (ACR+) Genel Sekreteri Francois Bonnet ise konuşmasında, Avrupa’daki Belediye Atıkları Yönetimi konusunu ele aldı.



8

BThaber

E-TOPLUM

MEB Stratejik Plan 2015-19 Eğitimi erken terk sorunu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2015-2019 Stratejik Planı’nda sayfa aralarındaki tablolarda her hangi bir istatistik veri gibi duruyor. Oysa, eğitim sistemimizin kronik bir sorunu bu: Bir tür iç kanama gibi sürekli kan kaybettiren... *Eğitim ve öğretimden erken ayrılma oranı 2014’te % 38.2. Orta öğretimde örgün eğitim dışına çıkan öğrenci oranı % 6.17 (#1.1.7&8) *Örgün eğitimde 20 gün ve üzeri devamsız öğrenci oranı 2014’te ilkokulda % 14.8. Orta okulda % 35. Orta öğretimde % 34.8 (#1.1.6) *Öğrenci başına okunan kitap sayısı ilkokulda (2014) % 23.32. Orta okulda % 7.26. Lisede % 2.77 (#2.1.3) *Lisans üstü eğitimini tamamlayan personel oranı (yüksek lisanslı öğretmen) % 7.54

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

(#3.1.3) *YDS veya eşdeğer dil sınavlarından birinden en az C seviyesinde başarı gösteren personel oranı (yabancı dil bilen öğretmen) % 2.52 (#3.1.4) *Spor salonu olan okul oranı %8.4 (#3.2.3) *Hedeflenen okullardan internet altyapısı, tablet veya etkileşimli tahta kurulumu tamamlananların oranı (FATİH’te son durum) % 35.31 (#3.2.11) *İstanbul’da ortaöğretimde örgün eğitim dışına çıkan öğrenci oranı % 10.3 (PG 1.1.9) *İstanbul’da ortaöğretimde yabancı dil laboratuvarı olan okul oranı % 4.06 (PG 2.3.7) *İstanbul’da lisansüstü eğitimini tamamlayan personel oranı % 8.2 (PG 3.1.8) *İstanbul’da FATİH teknoloji kullanma kursu alan öğretmen oranı % 14.15 (PG 3.1.6)

AVM gibi veri merkezi Norveç’in Atlantik Okyanusu’na bakan Sogn on Fjordane bölgesinde, Måløy ve Nordfjorde arasındaki yalçın dağın içindeki eski Ledfal madeni, Avrupa veri “merkezleri” kompleksine dönüştürülüyor. Burası bir tür veri merkezi AVM’si olacak: 120 bin metrekare. 11-18 metre yükseklikte 75 büyük galeri. Sabit sıcaklık 8 derece. Enerjisini hidroelektrik ve rüzgardan alacak. Norveç’te ikisi de bol. Ayrıca, veri merkezinin olmazsa olmazı soğutma, doğanın bir bonusu: Norveç’in buzlu suları hazır. Ağustos 2016’da anahtar teslim. Şimdiden IBM ve Rittal ilk müşteriler. Burası, olivin adlı mineralin çıkartıldığı bir madendi. Olivin; demir çelik, döküm sektöründe kullanılan çevreci bir mineral. Maden, 19’uncu yüzyıl ilkelliğinde olmadığından, içine kamyonların girebileceği yolları zaten var. Bu sayede veri merkezinin donanımı için gereken getir-götür işlemleri kolaylıkla yapılacak. Ovasız

ama her tarafı yayla ve dağlık Norveç’te bu doğa sistemiyle başaçıkma becerisi yüzlerce yıl öncesine dayanıyor. Kar kayağının icat edildiği, çıkılmadık dağı kalmayan bir ülke burası. Norveç, bu özellikleri sayesinde, yeraltı yapılarını yenilikçi veri merkezine dönüştürüyor. Uzun bir dikdörtgen şeklindeki ülkenin üst kenarında Stavanger’deki eski NATO cephaneliği ve istihbarat merkezi de şimdi 22 bin metrekare bir veri merkezi. Adı da Yeşil Dağ. 60 metrelik bir kayanın altında. Ve elbette bu yeni işleviyle orası da çevre dostu, sürdürülebilir ve ucuz enerji kaynaklı. Kuzeyin sağladığı doğal koşullar, veri merkezi maliyetini azaltmaya uygun. İsveç de benzer koşulları bilişim dünyasına sunuyor: Facebook’un 27 bin metrekare veri merkezi, Stockholm’ün 900 km kuzeyinde, Kuzey Kutup Dairesi’nin orada Luleå’da kuruldu... Microsoft, geçen yıl

Helsinki’nin hemen batısında Espoo’da eski Nokia merkezinin oralarda (yerini açıklamadığı) bir veri merkezi kurdu. Bir de 250 milyon Dolar faturalı veri merkezi kurma projesi var... Google, yine Helsinki’nin 150 km doğusunda Hamina’da deniz kıyısında eski bir kağıt fabrikasını veri merkezine dönüştürdü. Finlandiya, artan bilişim trafiğine karşılık Helsinki’yi Almanya’nın kuzey kıyısında Rostock’a bağlayacak 1,100 km’lik 15 Tb kapasiteli bir denizaltı fiber kablosu döşüyor. İzlanda, bir başka oyuncu: Dünyanın sıfır emisyonlu süper bilgisayarı, Reykjavik yakınında Hafnarfjordur’da Thor Veri Merkezi’nde, tamamen doğal kaynaklarla çalışıyor. İzlanda’da elektriğin kilovat saati .05 Euro! AB ortalamasına göre % 20 daha ucuz. İnternet ulaşımı? Sorun değil: İzlanda-İskoçya-NorveçKanada’da Nova Scotia arasındaki denizaltı fiber hattından saniyede 9 Tb veri uçuyor.

sağlayan TetraPak buradan. Ericsson’un ilk mobil telefonu ve Bluetooth buradan. Dünyada ilk böbrek diyaliz

cihazı buradan. Hatta Absolut Votka da buradan! (İsveç ayrıca, milyarlık bilişim markalarıyla ünlü: Skype, Spotify, Mojang, King.com). Danimarka tarafında bilişim girişimciliğindeki durgunluğu aşmak için 54 saat, heves uyandıracak mı? En hızla ve en uygun koşullarla iş planı geliştiren takım, Helsingborg’da 12 haftalığına küresel startup programı THINK Accelerate’e katılma hakkı kazanacak. Ayrıca Microsoft, Amazon ve IBM’den 270 bin Dolar değerinde işbağlantısı kurma, mentorluk hizmeti alacak.

54 saatte şirket kurmak Danimarka’nın Helsingør limanıyla, karşı kıyıda İsveç’in Helsingborg limanı arasında işleyen feribotta 23 Ekim saat 18.30 ile 25 Ekim saat 09 arasında (54 saatte) startup kurma yarışması yapılacak. İki liman arasında her 20 dakikada bir feribot var. Seyahat sadece 20 dakika sürüyor. Bu çok yaratıcı yenilikçi maratona katılacaklar, aynı feribotta gide gele, inmeden, 54 saatte iş planı yaratıp şirket kurmak için çalışacak.

Bir binada bu maratonu yapmak yerine bir gemide yapmanın artıları var tabii: Canı sıkılan, güverteye çıkıp hava alabilir. Yeme-içme de olacak katılımcılara. Bu iki liman-arası feribotun seçimi anlamlı: İsveç tarafı, yenilikçi bilişim şirketlerinin kümelendiği Scania (Skåne) bölgesi. Danimarka tarafında bu eksik. Arada deniz var, ama deniz, iki zihniyeti de bölmüş. İsveç kıyısında yenilikçilik: Ubisoft Massive

imzalı oyunlar The Division, World in Conflict buradan. Sütü kartona sokmayı akıl eden, teknolojisini


SİSTEM 9 MEDYA PROFOSYONEL EKRAN ÇÖZÜMLERİYLE KURUMUNUZA ÖZEL TV KANALINA SAHİP OLUN! Sistem 9 Medya’nın sunduğu Kurumsal TV Sistemleri, Videowall Sistemleri, Dijital Menu Board Sistemleri ve İnteraktif Çözümler ile ekranlarınızı tek merkezden yönetebilirsiniz. Üstelik kiralama opsiyonu ile çok daha kolay sahip olabilirsiniz.

www.sistemdokuzmedya.com


10

BThaber

E-TOPLUM

Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın iştiraki olan STM, robotik teknolojiler ve Türkiye’deki durumu ortaya koyan bir rapor yayınladı. Buna göre robotlar ve yapay zeka 21. yüzyıl ordularının temelini oluşturacak. STM Genel Müdürü Davut Yılmaz’a göre, genellikle Uzakdoğu ülkeleri ile Amerika’nın egemen olduğu robotik teknoloji sektörü, sadece ticari açıdan değil, stratejik açından da büyük önem taşıyor. Bunun bir sonucu olarak, sadece bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz robotlar, artık otomotivden havacılığa, tıptan savunma sektörüne kadar pek çok alanda kullanılıyor. STM tarafından yayınlanan raporda, Uluslararası Robotik Federasyonu (International Federation of Robotics – IFR) verilerine göre, 2016 sonuna kadar dünya çapında satılan robot sayısının 1,7 milyon olması bekleniyor. Robotik

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Robotlar ve yapay zeka giderek öne çıkacak

alanında geliştirme ve üretim odaklı yetkinlik içinse etkin bir akademi ve sanayi altyapısı şart. Raporda öne çıkan tespitler şöyle sıralanıyor: • Robotik teknolojilerin askeri kullanımlarının en önemli örneği son 20 yılda artan insansız hava araçları (İHA). İHA ve insansız deniz

(İDA), kara (İKA) sistemlerinin kullanımları, giderek daha fazla ülke tarafından tercih ediliyor. • İnsansız sistemler artık orduların ve güvenlik kuvvetlerinin harekât doktrin, strateji ve taktiklerini kökünden değiştirdi, muharebenin icra usul ve yöntemlerini belirleyici rol

oynamaya başladı. İnsansız sistemlerin üretimleri, başta BT olmak üzere teknoloji kalemlerine erişimin kolaylığı ve düşük maliyeti nedeniyle giderek daha fazla ülke tarafından gerçekleştiriliyor. • Kendi kendine karar alabilen makinaların askeri amaçlı kullanımının ilk örneklerinden biri güdümlü bomba ve füze sistemleri. Akıllı mühimmatların giderek daha uzun mesafelerden atılabilmesi ve isabet hassasiyetlerinin artması ile savaşlar daha uzak mesafelerden icra edilir hale geldi. • Günümüzde uzun menzilli, hava, deniz veya kara

platformlarından atılabilen güdümlü füzeler, hedefe en uygun varış rotasını, irtifa ve hızlarını kendileri belirleyebilmekte, kaçınma manevralarını kendi kendilerine yapabilmekte. BT alanındaki gelişmelerle işlemci ve sensör boyutlarının küçülmesi, akıllı mühimmatların piyade tarafından kullanılan silahlara kadar yaygınlaşmasını da mümkün kıldı. • Askeri alanda bu gelişmeler, daha az personelle, daha süratli ve sonuç alıcı harekâtların mümkün olması demek. Ulusal güvenlik tehditlerinin nitelik ve nicelik bağlamında hızlı değişimi de bunlara karşı kurulacak savunma mekanizmasının aynı derecede süratli ve etkin bir planlama, karar alma ve icra kabiliyetlerine sahip olmasını zorunlu kılıyor. Bu dönüşüm, yapay zekâ tarafından desteklenen komuta – kontrol sistemleri ile mümkün.

TÜBİSAD e-atık toplayacak Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), “Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Kontrolü Yönetmeliği” kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından elektrikli ve elektronik eşyaların atık yönetimi konusunda Yetkilendirilmiş Kuruluş oldu. TÜBİSAD, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan aldığı “Yetkilendirilmiş Kuruluş izni ile, AEEE yükümlülüklerini yerine getirmek isteyen tüm şirketlere hizmetlerini sunmak üzere hazırlıklarını tamamladı.

35 yıllık geçmişi ile Türkiye’nin bilişim sektörünün nabzını elinde tutan ve teknoloji geleceğine yön veren TÜBİSAD; hızla tüketilen bilişim ekipmanları ve televizyonların ekonomik değerini çevreci yaklaşımlarla açığa çıkarmak üzere Türkiye’ye sistem kuruyor. TÜBİSAD elektronik atık geri dönüşüm ekonomisini yürütme konusunda öncü olmayı hedefliyor. “AEEE Yönetmeliği” üreticilere (İthalatçılar da

dahil) piyasadaki eski ürünleri toplama, geri dönüştürme ve geri kazandırma zorunluluğu getiriyor. Şirketlere verilen bu sorumluluk, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilen bir “Yetkilendirilmiş Kuruluş” aracılığıyla yerine getirilebiliyor. Eski ve kullanılmayan cep telefonları, bilgisayarlar, bulaşık, çamaşır makinaları, kameralar, yazıcılar, florasan ampüller gibi eşyalar elektronik atık kapsamına giriyor. Hasar gören veya kullanım ömrü biten elektronik eşyalar, doğayı kirleten ve zarar veren ağır metaller içeriyor, gelecek nesilleri tehdit edici boyuta ulaşıyor. Bu nedenle, elektrikli ve elektronik eşyalar tüm dünya için çevresel bir tehlike oluşturabiliyor. Kullanım ömrü biten elektronik ürünlerin geri dönüşümü ve gelecek nesilleri tehdit etmemesi konusunda ciddi çalışmalar yapılması ve ülke ekonomisine fayda sağlaması açısından önemli bir girişim olarak karşımıza çıkıyor. Kullanılmış elektrikli ve elektronik eşyaların, kâr amacı gütmeyen, tüzel kişilikleri olan Yetkilendirilmiş Kuruluşlar tarafından toplatılıp bilimsel yöntemlerle dönüştürülmesiyle

çevrenin korunması anlamında önemli bir adım atılarak, geri dönüşüm ekonomisine ve istihdama da önemli bir katkı sağlanacağı öngörülüyor. TÜBİSAD, “Yetkilendirilmiş Kuruluş”u, var olan altyapılardan maksimum

faydayı sağlayarak, AEEE yükümlülüklerini optimum maliyetler ve yüksek standartlarda yerine getirmek isteyen tüm şirket ve sektörlere açık bir şekilde hizmetlerini sunmayı hedefliyor.


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

26 EKİM - 1 KASIM 2015

11

Özel entegratörler sorunlarını tartıştı Özel entegratörler, 16 Ekim’de düzenlenen ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu’ndaki kurulda bir araya geldiler. ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu’nda ilk kez bir araya gelen özel entegratörler toplantısında, Bimsa, Bizofis, Detaysoft, Digital Planet, Doğuş Teknoloji, efinans, FIT Solutions, GAP Bilişim, INGBank, İşNet, İdea Teknoloji, İSİS, Koç Sistem, Logo, Medyasoft, Mikro Yazılım, NETBT, Oyak Pazarlama, PCW, Turunç Bilişim, Uyumsoft, VBT Bilgi Teknolojileri ve Veriban firmalarından 30’dan fazla temsilci FIT Solutions ev sahipliğinde bir araya geldi. Toplantının moderatörlüğünü de BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi yaptı. Evsahibi FIT Solutions’ın Genel Müdürü Koray Bahar’ın açılış konuşması ile başlayan toplantıda, ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü M.Göker Sarp da ERP Komitesi ve özel entegratörlerle birlikte organize edilen toplantı hakkında bilgi verdi.

Toplantının ilk bölümünde, özel entegratör temsilcileri gündemdeki e-dönüşüm başlıkları hakkında bilgi alışverişinde bulundular ve gündemi birlikte yorumladılar. İkinci bölümde ise Geliri İdaresi Başkanlığından Abdullah Kiraz ve Engin Uysal’ın da katılımıyla toplantının biricinci bölümünde konuşulan ve moderatörü Ayhan Sevgi tarafından kendilerine iletilen konular hakkında yorumlarını ilettiler, özel entegratörler güncel konular hakkındaki son durumu paylaştılar ve kendilerine yöneltilen soruları birinci elden cevapladılar. Toplantı sırasında, özel entegratör kullanıcılarına verilecek bilgilerin standartlaştırılması, tebliğlerin öncesinde ve sonrasındaki bilgi akışının düzenlenmesi, karşılıklı sorumluluklar ve güvenceler gibi konu başlıklarından bilgi paylaşımı yapıldı. Toplantının sonunda iletişimin geliştirilmesi ve sektörel düzenlemeler için toplantıların düzenli aralıklarla devam etmesine karar verildi. Bir sonraki toplantı özel entegratör efinans evsahipliğinde yapılıyor olacak.

Üniversitelerde yaratıcılık, küresel girişimcilik desteği ile büyüyecek Avrupa Yatırım Fonu; üniversiteler, araştırma merkezleri ve teknoloji girişimleri tarafından Türkiye’de geliştirilen teknolojilerin desteklenmesi amacıyla “Accelerating The Commercialization of Technology” (ACT) Fonu’nu oluşturdu. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, ACT’ın destekleyeceği projelerin Boğaziçi Üniversitesi liderliğinde Türkiye’den 34 üniversitenin yer aldığı bir üniversite kurulu tarafından belirleneceğini açıkladı. ACT; yeni geliştirilen ve pazarda hızlı büyüme potansiyeli gösteren teknolojileri erken aşamada destekleyerek, teknoloji transferi pazarının hareketlenmesini hedefliyor ve ACT Fonu, ‘teknoloji ticarileştirme mekanizması’ özelliğinde de olacak. Yüksek teknoloji ihracatını artırması hedeflenen ACT Fonu, tüm bilimsel ve teknolojik alanlara açık olmakla birlikte; bilgi ve iletişim teknolojileri, nesnelerin interneti, giyilebilir teknolojiler, ileri malzemeler, yenilenebilir enerji, yaşam bilimleri, biyo-teknoloji, biyomedikal, otonom sistemler, robotik ve mekatronik gibi yüksek katma değer yaratacak teknoloji alanlarına öncelik veriyor. Küresel fonlarla bağlantı imkanı Haziran 2015’ten bu yana 70 teknoloji girişimi

ve patentini inceleyen ACT Yönetimi, ilk etapta dört projeye yatırım yapma kararı da aldı. Yapılacak ileri teknoloji yatırımlarının en az üçte birinin Ankara’nın doğusuna yapılması hedefleniyor. Yatırım planlanan iller arasında Kayseri, Gaziantep, Trabzon, Elazığ gibi iller de var. Girişimler, ACT Fonu tarafından yapılan yatırımları özellikle profesyonel takım kurma, ürün geliştirme, küresel pazarlara erişim, idari ve mali yönetim gibi alanlarda kullanabilecek. ACT Fonu’nun temel amacı, yeni teknoloji üretecek girişimleri çok daha büyük ölçekteki küresel fonlara ve yatırım şirketlerine taşıyacak mekanizmanın oluşturulması. Bunun için de yüksek ticarileştirme potansiyeline sahip girişimler erken aşamada tespit edilecek, değerlendirilecek ve ihtiyaç duyulan yatırım sağlanarak girişimleri küresel seviyeye çıkaracak faaliyetler hayata geçirilecek. ACT girişimleri ve patentleri değerlendirirken dikkate alınan kriterler ise şöyle sıralanıyor: Küresel ölçekte yeni teknoloji olması, daha önce var olan bir teknolojinin tekrarı olmaması, fikri mülkiyetin korunabilir olması ve son olarak, ürünün pazar potansiyelinin olması ve rakiplerine göre üstün

değerler sunması. 35 projeye yatırım yapılacak Fon desteği hakkında bilgi veren Avrupa Yatırım Bankası Yatırım Fonu Direktörü Jacques Darcy, bugün Türkiye’nin doğusundaki bir üniversitede görev yapan bir araştırmacının özgün bir fikri olduğu sürece, dünyanın önde gelen üniversitelerinden herhangi biriyle anında iletişime geçebildiğini belirtti. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu da girişim başına 100 bin avrodan 2,5 milyon avroya kadar yatırım yapabilecek ACT Fonu hakkında şu bilgileri paylaştı: “Üniversiteler, araştırma merkezleri ve teknoloji girişimleri tarafından Türkiye’de geliştirilen teknolojilerin ticarileştirilmesi amacıyla Temmuz ayında kurulan ve 25 milyon avro büyüklüğe sahip olan ACT, 2015-2018 yılları arasında yaklaşık 35 teknoloji projesine yatırım yapmayı planlıyor. Boğaziçi Üniversitesi; ACT’ın Üniversite Kurulu’na başkanlık yaparken, proje sunacak 34 üniversitenin mensuplarına iş fikrinin oluşması esnasında danışmanlık vermek, kuluçka merkezinden faydalanılmasının sağlanması ve kuluçka eğitimleri gibi konularda da destek verecek.”


12

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Veri merkezi altyapılarında yeni yaklaşımlar Haber Merkezi Bilişim Altyapı Sistemcileri Derneği (BASİD) tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Datacenter Türkiye 2015 etkinliği, 20 Ekim günü İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Üç paralel salonda gerçekleştirilen 25 sunumun yanı sıra sponsor şirketlerin tanıtım standlarının da yer aldığı etkinliğin açılış konuşmasını yapan BASİD Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Datacenter Türkiye Komite Başkanı Rahmi Bıyıklı, “Türkiye, günümüzde teknolojiyi dolayısıyla da bilgiyi ithal ediyor. Bu konuda hem ülke hem de sektör olarak atmamız gereken çok fazla adım var. Dolayısıyla veri merkezleri ile ilgili gerçekleştirilecek olan her türlü eğitim, seminer ya da etkinliklere tüm kesimleri katılmaya davet ediyoruz. Buralarda edineceğimiz bilgi birikimleri, bizlerin dolayısıyla da ülkemizin teknoloji ithalat oranlarını düşürecektir” dedi. Bilişim sektöründe uzun yıllar yöneticilik yapan ve şu anda yönetim danışmanı olarak çalışmalarını sürdüren Şahin Tulga da açılışta bir sunum gerçekleştirdi. Tulga sunumunda, yüksek karlılığa erişmenin sırları konusunda katılımcılara bilgi verdi.

Türkiye’de BT yöneticileri rekabetin çok yoğun olduğu ve ciddi düzenlemelerle yönetilen bir pazarla karşı karşıya. Ekonomik ve politik türbülanslar da finans kuruluşları için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Kurumlar, özellikle yeni iş alanlarında ilk giren avantajı kazanmaya çalışırken, büyümeyi de sürdürebilmek için sıklıkla kesişen ve birbirinden bağımsız önceliklere hızlı tepki vermek zorunda kalıyorlar. Öte yandan müşterilerin kendileri ne istediklerini tam olarak bilmezken, müşteri tercihlerini anlamlandırmak ve yeni gelir kaynakları yaratmak için etkili bir strateji olarak yenilik yaratmak ve inovasyon sürecinin risklerini dengelemek ön plana çıkıyor. IDC’nin “Finans Teknoloji Konferansı” bu ve benzeri

BASİD tarafından düzenlenen Datacenter Türkiye 2015 etkinliğinde yeni eğilimler ele alındı.

Tüm gün süren Datacenter Türkiye etkinliği kapsamında gerçekleştirilen oturumlarda; veri merkezi işletmeciliği, veri merkezi ve bulut bilişim, veri merkezi deneyimleri, veri merkezlerinin taşınması, veri merkezlerinde operasyonel verimlilik, veri merkezlerinin olmazsa olmazı iklimlendirme çözümleri, güç ve enerji verimliliği, veri merkezi kurumlarında kablolama yaklaşımları gibi konulardaki içerikler hem kurumsal kullanıcı şirketlerin yöneticileri hem de teknoloji sunucu şirketlerin uzmanları tarafındankatılımcılara aktarıldı.

Datacenter Türkİye’nİn konseptİ genİşlİyor Etkinlik sırasında görüştüğümüz Rahmi Bıyıklı, gelecek sene gerçekleşecek olan Datacenter Türkiye 2016’nın içereği konusunda da bazı ipuçları verdi. Rahmi Bıyıklı, şunları kaydetti: “Bu sene üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Data Center Türkiye etkinliğindeki geri dönüşler geçen seneye göre çok daha fazla oldu. Bu sene biraz daha bilinçli katılımcıları ve ilgi odağı projeleri olan firmaları konferansa davet ettik. Çünkü bizler sektörün içerisindeyiz ve kimin projeleri var biliyoruz. Mümkün olduğu kadar oradaki ilgili insanları çağırdık. Dolayısıyla bu

konferansın hem sponsorlar adına, hem Data Center Türkiye hem de katılımcılar adına çok gerçekçi ve iyi bir konferans olduğunu düşünüyorum. Bu sene daha çok sponsorlarımızın çözümlerini ön plana çıkarmaya çalıştık. Çünkü bunlar sektörümüzün önde gelen firmaları. Dolayısıyla onların çözümleri zaten sektörde talep görmüş çözümler. Onların yeni gelişen teknolojilerini bu sene biraz daha müşteriye bilgi yoğun olarak aktarmaya çalıştık. Çünkü ne kadar bilgi seviyesi yüksek olursa, geri dönüş o kadar fazla oluyor. Biz bu sene ona ağırlık verdik.

Türkiye Finans Teknoloji Konferansı’na geri sayım başladı IDC Türkiye Finans Teknoloji Konferansı, IDC Financial Insights Global Başkanı ve Asya Pasifik’in 10 yıllık deneyimi ile 11 Kasım tarihinde gerçekleştirilecek. Konferansta, Türkiye finans sektöründeki kıdemli karar vericilere yönelik olarak, müşteri deneyimini güçlendirmek adına sektördeki yenilikler ve stratejiler tartışılıyor olacak. birçok konuya ışık tutuyor olacak. IDC Türkiye Ülke Müdürü Nevin Çizmecioğulları, Türkiye’deki yoğun rekabet ortamında finans kuruluşlarının teknolojideki son gelişmelerle gelen yenilikçi çözümler ile müşteri odaklı stratejilere

odaklandığını belirtti. Çizmecioğulları sözlerini şöyle sürdürdü: “Çevrimiçi ve mobil dağıtım kanallarını akıllıca kullanan bankalar rakiplerine göre ciddi avantaj sağlıyor ve müşteri deneyimini güçlendiriyor. Bu kanallardaki devam eden

yatırımlar çok önemli; fakat kurumlar bir yandan da bu çok sofistike kurulumların artan oranda karmaşıklaşan güvenlik boyutuna ciddi şekilde odaklanmaya da devam etmeli.” Konferans programında yer alan deneyim paylaşımları,

Bu sene büyük projeler söz konusuydu. Veri merkezlerinin konsepti ve ana teması belli. Ancak Türkiye’nin öncelikli olarak büyük bir enerji problemi var. Veri merkezlerinde asıl enerji tüketimini, iklimlendirmeden kaynaklandığı için iklimlendirme konusunu bir parça daha öne çıkarmaya gayret ettik. Seneye de bu konsept devam edecek ama biraz içeriği değiştirmeyi düşünüyoruz. Biraz daha üst yapıya ağırlık verip, veri merkezi yönetimi konusunda da katılımcılara bilgi vermeyi ve bu sektörde faaliyet gösteren firmaları da çağırmayı düşünüyoruz.”

paneller, interaktif yuvarlak masa toplantıları, tanışma ortamı ve birebir toplantıların yanı sıra, IDC Finans Sektörü ve Yatırım Araştırma Bölümü Direktörü Cyrus Daruwala tarafından gerçekleştirilecek olan “Çoklu Kanal Deneyimi ile Müşteri Memnuniyeti” konulu bir çalıştay (workshop) da yer alacak. Sektör özelindeki güncel teknolojilerin İstanbul’da gerçekleşecek olan Finans Teknoloji Konferansında, KoçSistem, Intel, Citrix, Juniper Networks, CSC, Fortinet-RZK, A10 Newtorks, QlikView, Websense, Lexmark, Natek, Veeam, CyberArk, ITWayCheck Point, Prolink-Red Hat, Platin Bilişim, Veripark, Logitech, Logsign, Tesan, VMware gibi birçok lider üretici ve kanal tedarikçileri sponsor olarak yer alıyor.



14

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

26 EKİM - 1 KASIM 2015

SHIELD 2015 Güvenlik Konferansı gerçekleşti Haber Merkezi SHIELD 2015 etkinliği, 15 Ekim Perşembe günü Çırağan Sarayı’nda gerçekleşti. 34 konuşmacının yer aldığı etkinlikte, teknik içerikli, siber güvenlik tehditlerine yönelik bakış açıları içeren sunum ve konuşmalar yer aldı. FireEye ve HP’nin platin sponsorluğunda gerçekleşen etkinlikte, ayrıca Akamai, Citrix, Fortinet, Infoblox, PhishLabs, PhishMe, Symantec, Tenable ve ThreatStream’de altın sponsorlar arasında yer aldı. Günün sürprizi, etkinliğin ev sahibi Symturk’ün yeni ismi Innovera ile misafirlerinin karşısına çıkmasıydı. Innovera CEO’su Gökhan Say’ın açılış konuşması ile başlayan konferansta, Say bugün güvenliğin Genel Müdür ve Yönetim Kurullarının en önemli gündem maddelerinden biri haline geldiğini ve güvenlik uzmanlarından başarılması beklenen en önemli görevin Dijital Dönüşümün güvenli bir şekilde gerçekleştirilmesi olduğunu belirtirken bu dönüşümde inovasyonun en önemli konu olduğunu düşündükleri için İnovasyon Çağı

600 misafiri ağırlayan ve Türkiye’nin en büyük siber güvenlik konferansı olma misyonuyla her yıl Symturk (yeni adıyla Innovera) ev sahipliğinde gerçekleşmesi planlanan SHIELD 2015, bilgi güvenliğini önemseyen tüm paydaşları 15 Ekim 2015 Perşembe günü bir araya getirdi.

anlamına gelen Innovera ismini seçtiklerini ifade etti. Say’ın ardından Avrupa’nın önde gelen Fütüristlerinden Rohit Talvar, iş dünyasının geleceğine yönelik öngörülerini katılımcılarla paylaştı. Hem son kullanıcılar hem de endüstrinin uzman katılımcılarını bir araya getiren etkinlikte, BT yapılarının iç ve dış saldırganlara karşı nasıl korunabileceği paralel

oturumlar şeklinde gerçekleşen konuşmalarda tartışıldı. Paralel oturumlarda; ‘Güvenlik yeniden tasarlanıyor’, ‘Saldırı yaşam döngüsünü kırmak’, ‘Yönetilen güvenlik hizmetli’ , ‘Artık yeni hedef DNS servisleri – DNS Güvenliğine Bakış’, ‘Ağ bölümlendirmesi ve SDN’ler’, ‘Mobil cihaz ve kurumsal bilgi güvenliği’, ‘İnsan en zayıf

halka mı yoksa en önemli siber savunma silahımız mı?’, ‘Felaketten önce siber saldırıları tespit etme ve engelleme’, ‘ Günümz güvenlik altyapılarında tehdit istihbaratı kullanımına yeni bir yaklaşım’, ‘Bir logoyu hak eden güvenlik açıkları’, ‘Bulutta bilişim BT güvenliği ile ilgili her şeyi değiştirir’, ‘Değişen dünyada siber güvenlik danışmanlık

hizmetleri’ başlıkları ele alındı. Gün boyu süren etkinlikte Denizbank, Turkcell, TEB, Intertech, Turk Telekom Grubu, BKM gibi Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden uzman konuşmacılar da güvenlikle ilgili bakış açılarını ve deneyimlerini paylaşırken, üretici firmalardan Türkiye’de önemli projelere imza atmış uzmanlarda görüşlerini aktardı.

SAP Forum 2015, İstanbul’da gerçekleşti SAP Digital Boardroom SAP CDO’su Jonathan Becher

İş dünyasından 5000’e yakın profesyonelin katılımıyla 19. kez gerçekleşen SAP Forum İstanbul’da, dijital dönüşümün farklı sektörlere etkileri değerlendirilirken dijital ekonomide teknolojinin rolü masaya yatırıldı. Ayrıca liderlere iş sonuçlarını daha hızlı takip edebilme, analiz ve öngörü gücü kazandırarak değişimi daha kolay yönetebilmelerini sağlayacak yeni nesil çözüm SAP Digital Boardroom (SAP Dijital Yönetim Kurulu Odası) tanıtıldı. SAP Forum İstanbul, 19. kez iş dünyasının geniş katılımıyla gerçekleşti. ‘Sadeliği Keşfet’ (Discover Simple) temasıyla dijital dönüşüme odaklanılan etkinlikte, iş dünyasından orta ve üst düzey yöneticiler, kamu kurumlarından temsilciler, teknoloji profesyonelleri, akademisyenler, üniversite öğrencileri ve girişimcilerden oluşan bilgi teknolojileri ekosisteminden 5000’e

yakın kişi bir araya geldi. 20 salonda 127 sunumun ve canlı demo uygulamalarının gerçekleştirildiği SAP Forum İstanbul’da farklı sektörlerdeki öncü şirketlerden konuşmacılar, gerçek müşteri deneyimlerini, teknoloji yönetimine dair başarı hikayelerini ve öngörülerini paylaştı. SAP Digital Boardroom Liderlere iş sonuçlarını daha hızlı takip edebilme, analiz ve öngörü gücü kazandırarak, değişimi daha kolay yönetebilmelerini sağlayacak yeni nesil çözüm SAP Digital Boardroom SAP CDO’su Jonathan Becher tarafından bir demo uygulamasıyla açılış oturumunda tanıtıldı. SAP HANA platformu üzerinde çalışan uygulama, tepe yöneticilerinin geçmişi analiz ederek, geleceği öngörmesini ve olası senaryolar üzerinden gerçek zamanlı olarak stratejilerine yön vermesine imkan sağlıyor. Bu sayede liderlerin dijital ekonomide

değişimi yönetmesine izin veriyor. Etkinlikte ayrıca Türkiye’de de online olarak kredi kartıyla uygulama satın almaya olanak tanıyan SAP Store da katılımcılara tanıtıldı. SAP Store sayesinde bireysel kullanıcılar ya da küçük boyutlu şirketler, SAP’nin ve anlaşmalı kurumların çözümlerini dijital ortamda kolayca satın alabilecek, kullanabilecek, yenileyebilecek ya da ihtiyaçlarına göre genişletebilecekler. Gazeteci Cüneyt Özdemir’in sunduğu açılış oturumunun hemen ardından gerçekleştirilen “Patronlar Konuşuyor” panelinde ise Aslanoba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Aslanoba, Kibar Holding CEO’su Tamer Saka ve Index Grup Şirketleri İcra Kurulu ve YK Başkanı Erol Bilecik bugünün gerçeklerini geleceği şekillendiren teknolojilerle nasıl buluşturduklarını katılımcılara aktardılar.


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

26 EKİM - 1 KASIM 2015

15

Prolink iş ortakları ile büyüyor

Haber Merkezi

Radore hedef büyüttü Haber Merkezi Radore, üst düzey fiziki güvenlik koşulları, hızlı internet sağlayıcıları ve deneyimli teknik ekibiyle, şehrin göbeği Levent’te müşterilerini kaliteli hizmet ile buluşturmayı vaat ediyor. Hali hazırda 2 bin 500’ün üzerinde kişi ve kuruma sunucu barındırma ve kiralama, donanım kiralama, bulut, alan adı, SSL ve sunucu, network ve BT altyapı yönetim servisleri gibi veri merkezi hizmetleri sunuyor. Oldukça hızlı büyüyen operatör bağımsız veri merkezi olduklarına dikkat çeken Radore Genel Müdürü Zeki Kubilay Akyol, düzenlenen toplantıda veri merkezlerinin önemine değindi. Akyol sözlerine şöyle devam etti: “Sağlıktan perakendeye, online bankacılıktan e-ticarete

Radore, şehrin merkezinde yer alan 2 bin 500 metrekarelik veri merkezinde müşterilerine fiber ve metro Ethernet ağ altyapısına sahip bir hizmet sunuyor. kadar tüm iş süreçlerinin dijitale taşındığı bir dönemde veri merkezleri kritik bir önem taşıyor. Radore olarak biz de bu alandaki varlığımızla fark yaratmayı hedefledik. 11 yıllık serüvenimizde bugünlere gelebilmek için çok yol katettik. 20 metrekare ile çıktığımız bu yolculukta bugün 2 bin 500 metrekareye ulaştık. 2009’dan sonra işlerimizin hızla büyümesiyle, beş senede tam 10 kat büyüdük. 2010’da ‘Uptime Experts’ olarak anılmaya başladık. 2014 yılında İş Girişim ve Doğuş

SK ile gerçekleştirdiğimiz ortaklıklarımızla varlığımızı daha da güçlendirdik. İçinde bulunduğumuz üst düzey güvenlik çemberinin hakim olduğu Metrocity’deki veri merkezimizde, 10 bin sunucu kapasitesiyle hizmet veriyoruz. Tüm sunucularımız gelişmiş güvenlik önlemleri ile korunan kafesli sistemler içinde kilitli ve şifreli kabinlerde barındırılıyor. Verimliliği ön planda tutuyoruz. Klasik bir veri merkezine göre yaklaşık yüzde 33 oranında enerji tasarrufu sağlayabiliyoruz.”

Bilişim sektöründe 18. yılını dolduran Prolink, şirketin güncel durumunu ve hedeflerini kamuoyuna aktarmak üzere yeni ofisinde bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi. Basın mensuplarının da katıldığı toplantıya Prolink Genel Müdürü Ken Bradley, Ürün Yönetimi Ekip Lideri Aslı Okutur, İş Birim Yöneticisi Burcu Akpınar, Halkla İlişkiler Yöneticisi Esra Abrak ve İnsan Kaynakları ve Kalite Sistemleri Yöneticisi Serap Sarpdağ katıldı. Prolink, İstanbul ve Ankara’da yer alan ofislerinde toplam 103 kişilik bir kadroya sahip bulunuyor. Veri güvenliği, veri iletişim ağları, veri depolama – yedekleme ve açık kaynak yazılımlar üzerine çözümler sunan Prolink, bilişim pazarının gereksinimlerine yönelik ihtiyaçları en iyi şekilde analiz edip yönetmek ve çözüm oluşturmak adına satış – ürün yönetimi ve teknik kadrodan oluşan iş birimleri modeline geçiş yapıyor. Çalışmaların çeşitliliği ve Prolink’in büyümesiyle beraber İstanbul’daki yeni ofisine taşınan Prolink, 7 katlı yeni ofisinde eğitim

salonu, veri merkezi, çok sayıda toplantı odası, teras ve iş birimlerinin ihtiyaçlarına yönelik çeşitli mekanlar barındırıyor. Prolink Genel Müdürü Ken Bradley, gelecek dönemde Prolink’in minimum yüzde 20 büyüyeceğini öngördüğünü belirtiyor. Ken Bradley, Prolink’in en büyük avantajlarından birinin güçlü bir iş ortağı ağına sahip olması olduğunu belirtiyor. Firma, çözümlerini Gigamon ve Pulse Secure’ün katılmasıyla beraber toplam 15 markayla sunuyor. Gigamon trafik görüntüleme çözümleriyle ön plana çıkarken Pulse Secure mobile erişim ve güvenlik çözümleri sunuyor. Prolink’in güven, gelişim, pozitif yaklaşım, plan ve denge esasları üzerine kurulu bir şirket olduğunu belirten Ken Bradley, “Günümüz koşullarında oluşan belirsizlik, ekonomik dalgalanmalar gibi negatif etkileri tutarlı bir biçimde değerlendiren şirketimiz, fırsat ve olanakları dikkatli bir şekilde analiz ediyor, fırsatları oluşturduğu iş modellerinde uyguluyor. Bilgi birikimimiz ve uzmanlığımız ile gelecek dönemlerde de sahip olduğumuz başarıyı devam ettirmeyi planlıyoruz.” şeklinde bilgi verdi.

Görme engelliler vizyon filmlerini kaçırmayacak Turkcell ve YGA’nın geliştirdiği uygulama sayesinde görme engelliler vizyon filmlerinin keyfini sinemada yaşayabilecek. Turkcell’in Young Guru Academy işbirliğiyle görme engelliler için geliştirdiği ve “Turkcell Hayal Ortağım”a eklediği “Cepten Sesli Betimleme” hizmeti, mobil uygulama üzerinden sunuluyor. Filmlerde diyalogsuz sahnelerin ayrıntılarıyla anlatıldığı “Cepten Sesli Betimleme” sayesinde görme engelliler, vizyon

filmlerini herhangi bir sinema izleyicisi ile aynı keyfi alarak izleyebiliyorlar. “Cepten Sesli Betimleme”, filmin kilit noktası olan çevre, mekân, kişi ya da objeye dair özelliklerin; diyalogsuz sahnelerin sesle aktarılabilmesi ve bu sayede görme engellilerin kesintisiz film keyfi yaşaması amacıyla geliştirildi. Uygulamada, anlatıcı ses, ortamı ve oyuncuları ayrıntılarıyla tasvir ediyor. Böylece görme engelliler de filme ilişkin bilgilere diğer sinema izleyicileri kadar

sahip oluyor ve sinemada bulunmaktan daha fazla tat alabiliyor. Görme engellilere sevdikleriyle birlikte sinemaya gitmenin keyfini yaşatan “Cepten Sesli Betimleme” uygulaması Türkiye’nin dört bir yanındaki sinema salonlarında aynı anda hizmete girdi. Uygulama ilk olarak BKM’nin yapımcılığını üstlendiği “Hayat Öpücüğü” filminde uygulandı. Turkcell Hayal Ortağım’a eklenen ve bu yeni hizmetin detaylarını aktarmak için düzenlenen toplantıya, Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Burak

Sevilengül, YGA İcra Kurulu Başkanı Asude Altıntaş ve SEBEDER Başkanı Engin Yılmaz ile filmin başrol oyuncuları Ali Sunal ve Hatice Şendil katıldı. Toplantıda projeyle ilgili konuşma yapan Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Burak Sevilengül, “Her geçen gün içeriğini zenginleştirdiğimiz Turkcell Hayal Ortağım mobil uygulamasına yaklaşık 6 aylık bir çalışmanın ardından ‘Cepten Sesli Betimleme’ hizmetini ekledik. Amacımız, görme engelli bireylerin keyifli bir sinema deneyimi

yaşayarak sosyal yaşamlarını güçlendirmek, aileleri, arkadaşları ve tüm sevdikleriyle mutlu anlarını çoğaltmak. Bu yeni teknolojimizle birlikte bizimle aynı duyarlılıkta olan tüm yapımcıların filmlerinin betimlemesini yaptırarak bu hizmete dahil olmasını hayal ediyoruz. Hedefimiz, 2016 yılının sonunda çeşitli araştırmaları takip ederek öğrendiğimiz Türkiye genelinde bulunan 800 bin görme engellinin bu teknolojiyi aktif olarak kullanmasını sağlamak” dedi.


16

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Öncelik, bulut farkındalığını yaratmak ve geliştirmek Sektörde 15 yılı aşkın zamandır faaliyet sunan Markum.net; bulut çözümlerine Handan Aybars yönelik dönüşüme, bu başlıktaki hizmetlerini topladığı MultiSMART markası ile yanıt veriyor. Markum.net, yaklaşık bir yıl önce Teknik Data birleşti. Bu adımı “Daha güçlü ve odaklı olmak için güç birliği yaptık. Teknik Data, özellikle Linux tabanlı sistemlerde uzmanlığa sahip” sözleri ile açıklayan Markum.net Kurucusu Ahmet Çilingir’e, Markum.net CTO’su Hasan Tezgel şu eklemeyi yaptı: “Yerelden küresele açılan bir şirketiz ve Türkiye’de pazarın büyümesi için bu gibi adımların atılması lazım. İçerden bakarak bu pazarı büyütemeyiz. Bulut bilişim de zaten küresel bağları gerekli kılıyor, buna uygun yapı ve verimlilik, yerelden çıkma araçlarını ve fırsatları sunuyor.” Kullanıcılar buluta geçmek istediklerinde verilerini daha yedekli hale getirmek ya da felaket kurtarma senaryoları için birden fazla lokasyon istiyor. Bulut hizmeti veren firmalar da bu çeşitliliği ve yapıların birbiri ile konuşmasını sağlamak zorunda. Bu başlıkta Turkcell ve Türk Telekom gibi operatörlerin büyük veri merkezlerini kullandıklarını, küresel pazarda ise önde gelen veri merkezleri ile çalıştıklarını vurgulayan Ahmet Çilingir ve Hasan Tezgel sorularımızı şöyle yanıtladı. n MultiSMART için 2015 nasıl geçti? Ahmet Çilingir: Çok verimli geçti ve gelecek 4-5 yıla bakınca, sektörler ölçeğinde en büyük büyümeyi bu sektörün, yani uçtan uca bulut bilişimin yapacağına inanıyoruz. Bulutta fırsatlar büyük ve biz de bu gelişime hazırız. Dört yılı aşkın süredir bulut servislerine yöneldik, bulut tabanlı bir çalışma sistemi ve gelecek tasarlamaya çalışıyoruz. Sonuçta bu sektörde her başlıkta dev fırsatlar var. n Sunduğunuz bu yapı neleri kapsıyor? Ahmet Çilingir: Web ve e-posta barındırma hizmeti artık bulut sunucular üzerinde çalışıyor. Sunucu tarafı ise

Kamu ve özel sektörün bulut bilişim ve avantajları ile tanışmasına fırsat sunan Markum.net, Türkiye’deki çalışmalarını küresele yaymak için adımlar atıyor. Yurtdışı planlarınız var mı?

Markum.net Kurucusu Ahmet Çilingir pazarda en hızlı büyüyen kalem. KOBİ’ler ve diğer şirketler kendi bünyelerinde fiziksel sunucular üzerinde barındırdıkları uygulamaları artık veri merkezine taşımak, varsa kendi donanım altyapısından çıkmak istiyor. Bu yapıda buluta geçiş; çok daha ekonomik, daha hızlı ve tam ihtiyaç kadar altyapı kullanmak demek. Ek ihtiyacınız oluşursa, bulut tarafında yaklaşık birkaç dakikalık bir operasyonla bunu karşılarsınız. Ekonomik olduğu kadar hızlı bu yapıda, bulut tarafındaki verinizi ihtiyaç duyduğunuz kadar küçük parçalara ayırıp kullanma imkanınız var. Böylece yedekliliği kolay ve hesaplı biçimde sağlıyorsunuz. Bulut bu yönüyle kurumsal verimliliği çok artırıyor. Birçok KOBİ, misal CRM uygulaması kullanmaya başlıyor. Bunu kendi bünyesinde barındırmak istediği zaman, bir sunucu alma sürecinden geçmesi gerek ve bu da entegratörlerin stoklarına, ihtiyaç olan donanıma bağlı. Hasan Tezgel: Sunucuyu kurmak ve yönetmek de yetkin

Ahmet Çilingir: Operasyon merkezimiz İstanbul. 2016 ve 2017 hedeflerimiz içindeyse, küresel pazarda bir oyuncu olmak var. İlk adımı Hollanda ile attık. Hollanda odaklı çalışmalarımız yeni başladı ve 3-4 ay içinde oradaki ekibimiz genişleyecek. Hollanda’da ofis açmamızın sebeplerinden biri artık küresel pazarın bir parçası olma isteğimiz ve orayı küresel operasyonu yönetmek için uygun bir nokta olarak görüyoruz. Hasan Tezgel: Türkiye ölçeğinde büyümek için de küreselde olmak lazım aslında. Bu noktaya gelene kadar birçok ülkede birçok şirketle ve veri merkezi ile görüşmeler yaptık ve gördük ki, buradan bakarak küresel düşünemeyiz. Küresel düşünmeyi sağlayacak bir ekosistem içinde olmamız lazım. Bilişimde bu bakış açısı gelişmeli.

insan kaynağı demek. Oysa bulut tarafında, hem siz hem biz tamamen online olarak her zaman bu sistemlere erişebilir ve gerekli anda müdahale edebiliriz. MultiSMART’ı web barındırma, sunucu ve e-posta servisleri tarafında konumlandırdık. Ayrıca bulut yedekleme tarafında da çözüm düşünüyoruz. Her ölçekte şirketin bulut tarafında sunucu ihtiyaçlarını karşılamak istiyoruz. n Bulutta gelişimde donanım ve yazılım nasıl bir paya sahip? Hasan Tezgel: Çeşitlenen yazılımlar sayesinde bizler bulut tarafında çok rahat ve güvenli ilerleyebiliyor, önümüzü net görüyoruz. Donanım üreticileri de bulut tabanlı hizmet verecek yapıları düşünerek geliştirme yapıyor. Web sitesi barındırma çözümlerini içeren ‘bulut öncesi dönem’in ardından, artık yeni bir dönem var. Bunlar özellikle son 5 yıldır konuşuluyor ama Türkiye’de bulut tabanlı çözümler başlangıç düzeyinde. Müşterinin bazı tereddütleri var.

insan kaynağı eksiği büyük.

n Bu ihtiyaç nasıl adreslenmeli? Ahmet Çilingir: 10 yıl önce donanım ve yazılıma bu kadar kolay erişemezdiniz. Bugünse mükemmel bir otoban var. Ama bu otobanda sizi ilerletecek sürücünüz yok. Sektörde çalışan çok, ama ağ veya yazılım uzmanı gibi her bir başlıkta derinlik, uzmanlık gerek. Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi ile bağ kurduk, bu konuda ne gibi çalışmalar yapabiliriz sorusuna yanıt bulmaya odaklandık. Sektördeki oyuncuların da bu yönde adımlar atması gerek. Bu sektörde çalışmak isteyenlerin de bu uzmanlık gerekliliğinin farkında olmaları lazım. Bu sistemde ‘her şeyden anlamak’ olmaz. Zaten sistem, size herhangi bir başlıkta uzmanlaşma imkanı sunuyor. Hasan Tezgel: Bu derinleşme gereğini 20’li yaşlara indirebilmek, ilgili üniversite bölümlerinde bunu sağlayabilmek gerek. İhracat bir tarafa, büyük miktarda yazılım ithal ediyoruz. Bu nedenle devlet politikası, özel sektör ve bireysel farkındalıkla bilinç oluşmalı. Markum.net CTO’su Devletin bu alanda attığı adımlar Hasan Tezgel var ama yeterli değil.

n Ne gibi tereddütler söz konusu? Ahmet Çilingir: Mesela güvenlik. Biraz da ‘herşeyin elinin altında olması’ gibi bir alışkanlık var. Oysa kendi şirketinde küçük bir veri merkezi operasyonu yapan bir firma, çok daha büyük risk altında. Kritik güncellemelerin unutulma riski ise bulutta yok. Veri merkezleri, ağ yapısını en üst seviyede koruyup yöneten şirketler. Bu yapılarda büyük birikim ve anında tüm değişimlere uyum sağlama gücü var. Kurumlar bu konuda arayış içinde. Maliyetin yanında verimlilik ve hız burada öne çıkıyor. Oysa yerelde, en temelde sahip olduğunuz internet altyapısıyla bu kadar fayda elde edemezsiniz. n Kamunun e-Dönüşüm çalışmaları, KOBİ ölçeğinde bulut farkındalığının artmasında pay sahibi mi? Ahmet Çilingir: Kesinlikle. Ama Türkiye ölçeğinde insan kaynağı tarafında sıkıntımız var. E- dönüşümde farkındalık KOBİ’lerde etkili oluyor ama misal KOBİ’lerde hizmet verecek

n Türkiye, özellikle son yabancı girişimler ve satın almalar ışığında bölgede bir bulut veri merkezi olur mu? Ahmet Çilingir: Şu anki durumda satın almalar ve yapılanmalar küçük hareketler. Daha büyük adımlar gerek. Zaten burada da insan kaynağı önemli. Veri merkezi kurma ve veri işleme noktasında biraz zayıf kalıyoruz. Hasan Tezgel: Biz ‘çok fazla veriden’ korkuyoruz. Bant genişliği ve bunun için gereken altyapıda gelişim şart. Gerekli düzenlemeler ve insan kaynağı ile bulunduğumuz coğrafyada veri hattı olarak kıtalar ve bölgeler ülkeler arasında köprü olabiliriz. İnsan kaynağını nitelikli hale getirirken, devletin de bu sektörün küresel bazda söz sahibi olabilmesi adına daha fazla yapısal adımlar atması lazım. Türkiye’de klasik yatırım algısının değişmesi önemli. Uzun vadeli fayda için bu yolda, bu bilinç değişimi ile ilerlemek gerek. Devlet ve sektör oyuncuları arasında bir sinerji ihtiyacı var.


17 BThaber

DOSYA

Enerji Dağıtım Şirketleri ve BT ile Gelen Verimlilik

26 EKİM 1 KASIM 2015 www.bthaber.com

Enerji dağıtım şirketleri yatırım atağında, daha atılacak çok adım var… Ayhan Sevgi

Sektördeki özelleştirmeler sonrasında enerji dağıtım şirketleri hızla bilişim altyapılarını güçlendirme çalışmalarına başladılar. Dağıtım şirketleri hem kurumsal verimliliklerini artırma hem mevzuata uygun hareket etme hem de abonelerine sundukları hizmetleri daha hızlı gerçekleştirme

yönünde adımlar atmaya başladılar. Bu projelerin hayata geçmesiyle birlikte dağıtım şirketlerinin hizmet kaliteleri yükselmeye başlasa bile sektöre yakın uzmanların verdiği bilgilere göre bu alanda hala atılacak çok adım var. Kayıp ve kaçak seviyelerinin asgari düzeye indirilmesi,

sayaçlardan internet üzerinden veri toplama, abone takibi, enerji tüketim verilerinin değerlendirilmesi, ödeme sistemleri, faturalandırma, mobil hizmetler, güvenlik, sosyal medya kullanımı, kısacası bilişimin hemen hemen her alanında projeleri hayata geçirmeye hazırlanan dağıtım şirketleri, önemli

boyutta bir yatırım potansiyeli oluşturuyor. Enerji dağıtım şirketlerinin gündeminde makineler arası iletişim (M2M) projeleri de önemli bir yer tutuyor. Özellikle 4.5G teknolojisinin hayata geçmesiyle birlikte bu konu daha fazla konuşulmaya başlanacak.


18

DOSYA

BThaber

Enerji Dağıtım Şirketleri ve BT ile Gelen Verimlilik

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Müşteri ilişkileri, mevzuata uygunluk ve verimlilik için yatırımlar artıyor Özelleştirmelerle ile birlikte enerji satışı ve satış sonrası hizmetler önem kazandı. Enerji dağıtım şirketleri, müşteri ilişkilerini ve sistemlerini mevzuata uygun olarak yürütebilmek ve verimliliklerini artırmak için, gerekli network alt yapısını ve entegre çalışan bilgi sistemlerini kurmaları ayrıca yasal zorunlulukları da sağlamaları gerektiğinin farkındalar ve bu konudaki yatırımlarını gözden geçirip, gereken yeni yatırımları planlıyorlar. 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren elektrik dağıtım şirketlerinin abone tüketim bilgilerini belirlenen standartlarda Maliye Bakanlığına gönderme zorunluluğu getirilmesiyle birlikte bu

çalışmalar hızlandı. ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü Göker Sarp’ın verdiği bilgilere göre, işletme sistemi ihtiyaçları ile süreçlerin değerlendirilmesi ve yeniden tasarlanması gerekebilir. Doğru teknolojiyi seçmek ve seçilen teknolojinin tasarlanan süreçlere en iyi şekilde uyum sağlayacağından emin olunması için kalite kontrol yatırımı yapılması gerekebilir. Birimler arası mükerrer bilgi girişini engellemek, kurum içi verimliliği artırabilecek basit ama güçlü bir çözümdür. Bunu sağlamak için kullanılacak tüm sistemlerin entegre çalışması yeterli. Enerji dağıtım şirketleri bazı

yatırımları da mevzuat gereği yaparken, kurum içi verimliliklerin de artmasını sağlayabilirler. Bunlardan bazıları: Kurumsal kaynak planlama, abone ve çağrı yönetim sistemleri, coğrafi bilgi sistemi, doküman yönetim sistemi, talep tahminleme sistemi ve uzaktan sayaç okuma gibi yönetim sistemleridir ve bunların hayata geçirilmesi beklenmektedir. Bu teknolojik yatırımlar ile aynı zamanda hızlı ve kolay planlama sağlayarak işletme maliyetlerini verimli hale getirebilir ve işletme maliyetlerini kontrol altına alabilirler. Özellikle enerji kalitesi izleme projeleriyle kaybolan enerjinin azaltılması ve atıl kapasitenin

kullanılabilir hale getirilmesi de sağlanabilir. Enerji dağıtım şirketlerinin abone ilişkilerini geliştirme ve devamlığı sağlamaları ancak müşteri odaklı stratejik çözümler ile gerçekleşebilir. ERP ile tüm kaynaklar verimli bir şekilde kullanılabilir, birimler arasındaki süreçler doğru koordine edilebilir, doğru bilgi akışı sağlanır ve bu sayede müşteri ye daha iyi hizmet sunulabilir. ERP, rekabetin daha da artacağı piyasada var olmak, abonelerine kaliteli ve hızlı geri dönüş ve hizmet sunmak için kullanılması zaruri hale gelen abone yönetim sistemi uygulamalarını da kolaylaştıracaktır.



20

DOSYA

BThaber

Enerji Dağıtım Şirketleri ve BT ile Gelen Verimlilik

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Katma değeri yüksek hizmetler öne çıkıyor Günümüzde enerji dağıtım şirketleri, her geçen gün teknoloji yatırımlarını artırıyor. Bu doğrultuda, gerek iş süreçlerini daha verimli kılmak, gerekse müşterilerine uçtan uca daha iyi hizmet verebilmek amacıyla, özellikle mobil teknolojilere ve katma değerli servislere öncelik veriyor. Bu şirketlerde çok yakın geçmişe kadar tamamen manuel bir şekilde yönetilen ölçümleme ve verimlilik çalışmaları, artık merkezi bir noktadan tamamen otomatik olarak yürütülebiliyor. Enerji dağıtım şirketlerinin, operasyonel verimliliği ve hizmette mükemmelliği sağlamak için telekomünikasyon operatörlerinden, servis sağlayıcılardan ve altyapı geliştiricilerden uçtan uca destek alarak müşterilerine anlık hizmeti en doğru şekilde sunmayı hedeflediklerini kaydeden Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, şunları kaydetti: “Özellikle makinelerarası iletişim (M2M) alanındaki 20 yıllık küresel deneyimimizle yerel ihtiyaçlara cevap verebilecek çözümler geliştiriyoruz. Bu çözümlerle, bir yandan enerji üretimi, dağıtımı ve tüketiminde verimlilik artışı sağlayarak kurumların rekabetçiliğinin yükselmesine katkı sağlamayı hedeflerken, bir yandan da önemli maliyet avantajı sağlıyoruz. Özellikle akıllı sayaç çözümlerimizle gerçek zamanlı tüketimin uzaktan izlenebilmesini ve verilerin daha verimli toplanmasını mümkün kılıyoruz. Diğer enerji yönetimi ve sayaç takip çözümlerimizle de enerjinin nasıl ve ne miktarda tüketildiğini izleme imkânı

veriyoruz. Bu şekilde, dağıtım ağı optimizasyonu ve şebeke yönetiminde verimlilik sağlayabiliyoruz. Enerji dağıtım şirketlerinin öncelikli ihtiyacının, maliyetleri azaltmak ve verimliliği sağlamak olduğunu gözlemliyoruz. Bu ihtiyacı karşılamak için özellikle ölçüm cihazları ve sayaçların daha akıllı hale getirilmesi, bir iletişim modeminin M2M SIM kartları aracılığıyla mobil şebekelere entegre edilmesi gerekiyor. Böylece, cihazlarda toplanan verilerin istenildiği zaman herhangi bir mesafe kat edilmeden okunabilmesi ve herhangi bir insan kaynağına ihtiyaç duyulmadan ölçümlerin makineler aracılığıyla yapılması mümkün oluyor.” Vergi maliyetlerini düşürme Enerji dağıtım şirketlerinin, vergi maliyetlerini düşürebilmek için de önlem alması gerektiğinin altını çizen Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cihaz okuma başına ne kadar az SIM kart kullanılırsa, o kadar az vergi ödeniyor. Bu noktada, çoklu SIM teknolojilerinin kullanımı sayesinde, SIM kartlar veri okuma sırasında sıralı olarak aktif duruma geçiyor. Kullanıcı da bu SIM kartlar için sadece tek GSM numarası üzerinden ücretlendiriliyor ve kullanılan mobil M2M verisi kadar ücret ödüyor. Diğer yandan, Enerji Veri Yönetimi Sistemlerinin kullanımı da enerji dağıtım şirketleri için hayati önem taşıyor. Özellikle karmaşık yapıya sahip enerji dağıtım şebekelerinde verimliliği, güç kullanımını ve

optimizasyonu merkezi bir noktadan kontrol edebilmek, bunu ilgili iş birimlerine ve müşterilere düzenli bir şekilde raporlayabilmek, önemli ve acil durumlarda ilgili kişileri bilgilendirmek önem taşıyor. Son olarak, makinelerarası iletişimin yakın gelecekte yerini nesnelerin internetine bırakacak olmasıyla, enerji dağıtım şirketleri de tamamen internete dayalı çözümlere ihtiyaç duyacak. Bu kapsamda, Bulut Bilişim, Müşteri İlişkileri Yönetimi ve Kurumsal Kaynak Planlaması gibi merkezi servislere, sosyal medyaya ve bütün bunları harmanlayıp anlamlandırmak için Büyük Veri Analizi çözümlerine entegre olan bir altyapıya duyulan ihtiyaç artacak. Bu teknolojiler, enerji dağıtım şirketlerinin, yenilikçi hizmetleri hızla pazara sunmasını ve müşteri ihtiyaçlarının çözümünde daha odaklı davranmasını mümkün kılacak. Vodafone olarak, makinelerarası iletişimdeki uzmanlığımızla Enerji Veri Yönetimi (EDM) çözümleri geliştirdik. Yurtdışında uyguladığımız projelerde Enerji Veri Yönetimi’nin yüzde 40’a varan enerji tasarrufu, yüzde 30’a varan fatura avantajı ve yüzde 25’e varan karbon salımı düşüşü sağladığını gördük. Bu çözümlerimizi bugün Türkiye’de enerji verimliliğinin artışı ve daha sürdürülebilir, daha çevreci bir enerji yönetimi için hizmete sunuyoruz.” Hizmetler mobil, sosyal medya ve bulut çözümleriyle birleşecek Teknolojiye yatırım yapan enerji

dağıtım şirketleri, hizmet maliyetlerini minimum seviyeye düşürme ve maliyet alanında sağlanan bu büyük tasarrufu son kullanıcıya fayda artışı olarak yansıtma fırsatı bulabilecek. Hizmet ücretlerindeki bu düşüş sayesinde hizmet kalitesinde iyileştirme yapmak mümkün olabilecek. Diğer yandan, son kullanıcıya ulaştırılan faturalar, manuel süreçler nedeniyle aksamayacak veya yanlış sonuçlanmayacak; müşteriler, ödemeleri gereken miktarı en doğru şekilde öğrenebilecekler. Ayrıca, hizmetlerini mobil, sosyal ve bulut çözümlerle birleştirecek olan enerji dağıtım şirketleri, en güncel ve konum tabanları bilgileri müşterileriyle paylaşabilecek ve acil durum aksiyonlarını hızlandırabilecek. Vodafone olarak, işletmeleri bilgi teknolojileriyle destekleyerek Dijital Dönüşüm’lerini sağlayan lider marka olmayı hedeflediklerini kaydeden Engin Aksoy, “Bu hedefle, Türkiye’de işletmelerin dijital haritasını çıkarmak ve ihtiyaçlarını belirlemek üzere Yarına Hazırım Platformu’nu hayata geçirdik. Bu platformla, enerji dağıtım şirketleri de dahil her ölçek ve sektörden işletmenin değişen iş dünyasında yarına ne kadar hazır olduğunu ücretsiz test ederken, aynı zamanda verimliliği artırmak için nelere ihtiyacı olduğunu da anlamasını sağlıyoruz. Dijitalleşme endeksini ve ihtiyaçlarını belirleyen bir işletme, isterse, verimliliğini artıracak Vodafone İş Ortağım çözümlerine Yarına Hazırım ekibimiz kanalıyla ulaşabiliyor” dedi.



22

DOSYA

BThaber

Enerji Dağıtım Şirketleri ve BT ile Gelen Verimlilik

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Dağıtım ve tüketim süreçleri ölçülebilmeli Bugün enerji yönetimi konusu sadece Türkiye’nin değil, yerkürenin en önemli gündem maddelerinden biri. Enerjinin yönetimi ise üretim, dağıtım ve tüketim süreçlerinin ölçülebilmesi ile doğrudan bağlantılı. Bugün baktığımız zaman hem Türkiye’de hem de dünyada teknolojiyi en yakından takip eden ve kullanan şirketlerin enerji şirketleri olması da tesadüf değil. Enerji şirketleri üretim aşamasından dağıtım kanallarını takip etmeye, drone ile şebeke kontrollerinden saha ekiplerini mobil olarak takip etmeye kadar onlarca farklı çözümle verimliliği ve tasarrufu artırmaya çalışıyorlar. Enerji

şebekeleri için geliştirdikleri makineler arası iletişim (M2M) çözümleriyle enerji şirketlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını kaydeden Turkcell Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz, şunları kaydetti: “Başta sayaç ve trafo merkezleri olmak üzere, enerji dağıtımı, iletim ve üretim bileşenlerinin tümünde anlık veri iletimi M2M hatları üzerinden sağlanıyor. Özel olarak geliştirdiğimiz akıllı enerji ürünleri ile tüketim (sayaç) ve iletim noktalarının uzaktan izlenmesini ve yönetilmesini sağlayarak şebekeleri akıllı hale getiriyoruz. Bu sayede; enerjide kayıp kaçak

önleniyor, tasarruf oranları çok ciddi ölçüde artıyor. Üstelik çevre koruma anlamında da önemli bir katkı söz konusu. Şebeke elemanlarının fiziki güvenliği ve saha kontrolü ile verimlik artışı da elde edilen yan faydalardan bazıları. Türkiye’de geçtiğimiz yıl elektrik tüketimi, önceki yıla göre yüzde 3,7 artarak 255 milyar 490 milyon kilovatsaate (kWh) ulaştı. Ceplerden çıkan para toplam 94 milyar lirayı buldu. Enerji tüketiminin tamamının akıllı şebekelerle ölçülerek yönetilmesi ile bu miktarın 15 milyar lirasının tasarruf edilme potansiyeli var. Ülkemizde faaliyet gösteren

toplam 21 elektrik dağıtım şirketinin tümü Turkcell ile çalışıyor. Ayrıca bu şirketlerin yüzde 75’inin tek tercihi Turkcell. Bugün toplam 200 bin akıllı sayaçtan 150 bini Turkcell M2M hatları ile çalışıyor. Biz makineler arası iletişimi ekonomik verimliliği artıracak bir çözümler bütünü olarak görüyoruz. 2014’te Türkiye’deki yaklaşık her 3 makineden 2’sine Turkcell M2M hatlarıyla hizmet vererek 1,6 milyon Turkcell SİM kartlı makineyi konuşturduk. Böylece ülke ekonomisine yalnızca 2014’te 2 milyar liradan fazla katkı sağladık. Son 3 yıla bakarsak bu rakam toplamda 4,5 milyar liraya ulaşıyor.”

4.5G İle altyapıda yenİ bİr eşİk atlanacak Makinelerarası iletişime dayalı akılı şebeke çözümlerinde altyapı kritik önem taşıyor. İletişim hızı ve sürekliliği bu anlamda enerji dağıtım şirketleri için olmazsa olmaz nitelikte. Önümüzdeki dönemde 4.5G teknolojisinin de hayata geçmesiyle altyapı anlamında yeni bir eşik atlanmış olacak. Enerji dağıtım şirketlerinin müşterilerine sunduğu hizmetin niteliği, teknolojiyi nasıl ve ne kadar kullandıklarıyla doğru orantılı olarak belirleniyor. Örneğin 4.5G ile yüksek gerilim hatlarındaki olası enerji kayıplarının önlenmesi için helikopterler ile havadan izlenmesi, verinin sahadan hızlı şekilde merkeze aktarılması gibi projeler daha da ön plana çıkacak.


BThaber

Enerji Dağıtım Şirketleri ve BT ile Gelen Verimlilik

5 - 11 EKİM 2015

DOSYA

23

Siber tehditlere karşı önlemler yetersiz Türkiye’de enerji sektöründeki bilişim yatırımları EPDK’nın yönetmelikleri ile belirli seviyeye çıkarılmaya çalışılsa da maalesef yeterli düzeyde bulunmamaktadır. Özellikle siber tehditlere karşı önlemler yeterli düzeyde alınamamaktadır. Bunun en önemli nedeni kritik altyapı sağlayıcı sistemlerin internetin gelişimine ayak uydurma çabalarının artmasına karşın güvenlik önlemlerinin yeterli düzeyde alınmaması gelmektedir. Ölçsan Genel Müdürü Burak Sondal’ın verdiği bilgilere göre, siber tehditlerin finans sistemlerinden ulusal tehdit boyutuna geçerken enerji tesisleri gibi kritik altyapıları hedef alması saldırı çeşitliliğini artırmakta buna karşın sektörde gerekli önlemleri alacak ürün ve teknolojik birikimin eksik olması bu tehditlerin istenilen seviyeye çıkmasına mani olmakta. Enerji sektöründe yaşanacak bir siber tehdidin ulusal etkisinin yüksek olması saldırganlar açısından bu sektörün ilgi odağı haline gelmesini sağlamaktadır. Türkiye enerji sektöründe

Müşterİler İçİn esnek çözümler Müşteriler evlerinde/işlerinde enerjiyi kullanırken aldıkları hizmeti doğal bir durum olarak düşünmeleri nedeniyle kesinti veya bir problem olması noktasında çok hızlı tepki vermekte ve rahatsızlığını en üst şekilde dile getirmektedir. Kurumdan alınan hizmetteki sürenin uzaması veya net cevaplar doğru bilgilendirme olmadığında olumsuz bir tablo ön plana çıkarmaktadır. Rutin durumda aldığı hizmetler ile ilgili bilgi almayan müşteri sorun yaşadığında doğru süreçle yönetilmediğinde tepkisini çok sert verebilmektedir.

otomasyon sistemlerini kullanırken bu sistemlerin internet uyumluluğuna geçiş aşamasında olmasından kaynaklı bu tehditleri daha az düzeyde hissetmektedir. Buna karşın yasal zorunluluklar bu sürecin hızlandırılmasını sağlamış gelecek yıllarda ciddi tehditler ile karşı karşıya olma olasılığımızı çok artırmaktadır. Bu sektöre çözüm üreten otomasyon firmalarının siber tehdit bilgi seviyesinin yeterli

Bunu aşmaya yönelik müşteri ile olumlu bir etkileşim kurabilen bir dağıtım şirketi sadece problem olduğunda değil, yaşamın normal akışında da müşteri teması sağladığında daha olumlu bir tepki alabilecektir. Müşterinin kullanım alışkanlıklarına göre müşteriye bilgi verebilen, onların tasarruf edebilecekleri tariflere veya daha az enerji kullanmalarına yönelik bilgi aktarılması durumları müşteri memnuniyetini üst düzeye çıkartırken verilen servisin daha hızlı ve kaliteli olması sağlanacaktır.

olmaması süreci daha da kritik hale getirmektedir. Bunun çözümlenmesi için bu firmaların siber tehditler konusunda deneyimli uzmanlar ile birlikte çözümler geliştirilmesi sağlanmalı ve kurumların bu çözümleri sağlayacak düzeyde bir çözüm üretmeleri gerekmektedir. Şirketlerin yatırım yaklaşımları konusunda bilgi veren Sondal, şunları kaydetti: “Dağıtım şirketleri öncelikle ‘Müşteri Deneyimi Yönetimi’ne

yönelik yatırımlar yapmalı ve müşteri ile olan etkileşimlerini üst düzeylere çıkarmadırlar. Yapılacak yatırımlar sadece kurumsal düzeyde çalışmamalı bu yazılımlar hem web hem de mobil platformlar üzerinden müşteriye bilgi aktarabilen etkileşimli bir yapıda olurken özellikle sosyal medyayı aktif kullanabilen ve müşteri deneyimi ve verimliliği ölçebilecek teknolojiler olmak durumundadır. Ayrıca dağıtım şirketleri sistemlerden toplayacağı bütün verileri büyük veri analiz tekniklerini kullanarak veriler üzerinde özellikler kurum veya kişi özelinde kullanım alışkanlıkları, kullanım performansı gibi raporlar üreterek analizler yapabileceği ve bunlardan çıkan sonuçlarla hem kurumun kendisinin daha verimli olması için gerekli aksiyonlar çıkarabilmeli hem de müşterilerine verdikleri hizmette daha kullanışlı ve verimli olacak çözümleri üretebilecekleri yatırımları gerçekleştirmeleri gerekmektedir.”


24

DOSYA

IDC Finans Teknoloji Konferansı

IDC Perakend E Ticaret Teknoloji K BThaber

Enerji Dağıtım Şirketleri ve BT ile Gelen Verimlilik

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Kayıp ve kaçaklar çok İstanbul büyük bir sorun aşılacak 11 Kasım 2015azaltılarak / Wyndham Grand Levent, 19 Kasım 2015 / Wyndham Gr Enerji piyasasının özelleştirilmesi ile birlikte hızlı bir dönüşüm sürecine giren enerji şirketleri bilişim teknolojilerine ciddi yatırımlar yapmaya başladılar. Özellikle elektrik dağıtımında başlayan yoğun rekabet ve serbest kullanıcı limitlerinin hane kullanımı seviyesine düşmesi ile birlikte bilişim teknolojilerinin önemi daha fazla hissedilmeye başladı. Bugüne kadar geciken yatırımlar EPDK’nın da yönlendirmeleri ile birlikte hızla hayata geçirilmeye başladı. Şirketler dağıtım şebekesindeki altyapı yatırımları ile bilgi teknolojilerindeki yatırımlarına da hız verdiler. Şu anda hemen hemen

tüm dağıtım şirketlerinde BT projeleri büyük bir hızla devam ediyor, yeni projelerinde hazırlık çalışmaları sürüyor. Kendilerinin de bu değişim sürecinde enerji şirketlerine dünyada kendini kanıtlamış teknolojik altyapıları sunmak için geniş ekipleri ile birlikte çalışmalara devam ettiklerini kaydeden Experteam Yönetici Ortağı Alp Pekin, şunları kaydetti: “Dağıtım şirketlerinin şu anda en önemli yatırımları akıllı şebeke yönetimi konusunda yapılmaktadır. EPDK nın da bu konudaki düzenleme çalışmaları ile birlikte akıllı sayaç kullanımında ciddi bir artış beklemekteyiz. Bu konuda hızlı

davranan ve akıllı şebeke yönetimi konusunda öncü olan dağıtım şirketleri piyasada ciddi bir rekabet avantajı elde edeceklerdir. Experteam olarak akıllı şebeke yönetimi konusundaki yazılımlar üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Akıllı şebeke yönetimi ile dağıtım şirketlerinin ciddi bir verimlilik artışı sağlayacağını öngörüyoruz. Bu konuda şöyle örnekler verebiliriz. Akıllı sayaçların kullanımının artması ile birlikte şebekeden çok ciddi ve değerli veriler elde edilmeye başlayacak. Özellikle kullanım bilgisinin doğru alınabilmesi, bu verilerin doğrulama kuralları ile anlık

kontrolünün sağlanması, fiyatlandırma ve faturalama sistemlerine doğru verilerin iletilebilmesi maliyetlerde ciddi bir avantaj sağlayacak ve şebekenin verimli kullanılmasını sağlayacaktır. Dağıtım şirketlerinin en büyük sorunlarından biri olan kayıp kaçak oranlarının düşürülmesi, enerji kullanım tahminlemesinin yapılması, doğru fiyatlama için veri oluşturulması şebekeden doğru verinin alınıp işlenmesi ile mümkün olacaktır. Bu sebeple şebeke verisinin işlenmesi bizce en önemli konu. Bu çerçevede esnek, her türlü sayaç ile iletişim kurabilen, topladığı veriyi hızlı ve doğru şekilde işleyebilen ve diğer sistemlere (faturalama, müşteri yönetimi, planlama vb.) aktarabilen yazılımların kullanılması gereklidir. Bizde bu yönde çalışmalarımızı Yeni Nesil yoğunlaştırdık. Özellikle Smart Kurumsal Altyapı Teknoloji 19 Kasım 2015 / Wyndham Grand Levent, İstanbul Grid Gateway ve Meter Data Management konusunda Temini uzmanlığımızı arttırıyoruz.”

IDC Finans IDC Perakende, Üretim, Yeni Nesil Teknoloji Temini Teknoloji Konferansı E Ticaret Teknoloji Konferansı 11 Kasım 2015 / Wyndham Grand Levent, İstanbul İş Süreçleri Optimizasyonu

İş Süreçleri Optimizasyonu

Veri ve Analitik

Bilgi Güvenliği

Doğru verİ ile doğru fİyatlandırma

Çoklu-Kanal Ödeme Sistemleri

Pazarlama ve Müşteri Deneyimi

Pazarlama ve Müşteri Deneyimi

1-

Yuvarla

Den

1-

Yuvarla

Den

Den

r

Onur Hamitoğlu, ohamitoglu@idc.com, 0533 301 89 98

ILAN-3.indd 1

02.10.2015 17:04

um

Yuvarla

Nesnelerin İnterneti

r

ları

ları um

YUVARLAK MASAm TOPLANTILARI

ları um

DENEYİM PAYLAŞIMLARI

ları m

1-

WORKSHOP’lar

Cyrus Daruwala

ı TOPLANTILAR lar1-1 r um

Yuvarla

Den

ları m

Risk ve Uyumluluk

ları m

Akıllı şebeke çözümü ile şebekeden dolayısı ile müşterilerden gelecek verilerin doğru bir Yeni Nesil Teknoloji Temini şekilde işlenmesi dağıtım laşNesil m PayYeni Kurumsal i ı y şirketlerinin müşterilerine Kurumsal Altyapı e Altyapı ve Teknoloji doğru fiyatlandırma ve İş Süreçleri Optimizasyonu Güvenlik Temini avantajlı fiyat teklifleri İş Süreçleri Veri ve Analitik sunma imkanına Optimizasyonu Veri ve kavuşacaklar. Şebeke Bilgi Güvenliği Analitik verisinin doğru işlenmesi Çoklu-Kanal a Otu s a ve yönetilmesi ile oluşacak r ylaş asa Otur kM Ödeme Sistemleri im Paavantajı ı fiyat müşterilere y kM Pazarlama e yansıtılabilecek, bu sayede Pazarlama ve Müşteri Deneyimi ve Müşteri Çoklu-Kanal müşteriler öncelikle Deneyimi Risk ve Uyumluluk Nesnelerin daha uygun fiyatlar ile İnterneti aylaş Genel enerji sağlama imkanına im PMüdür ı y e IDC Financial Insights kavuşacaklardır. Bununla uluşmala & BT Yöneticileri Programı birlikte şebekedeki hizmet 1B kalitesi de artacaktır. “Dijital Finans Dünyasında Arıza bildirimleri, arıza a O s a t Küresel Trendler: ur Önümüzdeki a kM im Paylaşı Buluşmala Mas Otur y verilerinin incelenmesi ve 1 k e On Yılın Belirsizliklerine önleyici bakım tedbirlerinin Hazır Olmak” Cyrus Daruwala uygulanması ile birlikte Genel Müdür şebekenin hizmet kalitesi IDC Financial Insights uluşmala & BT Yöneticileri Programı de artacaktır. Ayrıca 1B “Dijital Finans Dünyasında şebekeden alınacak Küresel Trendler: Önümüzdeki veri CRM ve büyük veri On Yılın Belirsizliklerine Hazır Olmak” uygulamaları içinde zengin bir kaynak oluşturacaktır. Şirketler bu verileri kullanarak müşterine değer DATASERV katan diğer hizmetleri de sunma imkanına kavuşacaklar. Yurtdışında bu uygulamaların örneklerini görüyoruz, www.idc-cema.com/even ülkemizde de yakın www.idc-cema.com/events/retail2015 zamanda hayata geçecektir, Basın partnerleri Basın partnerleri tabi ki doğru yatırımları ve araçları kullanan dağıtım Şule Saltık, ssaltik@idc.com, 0212 356 00 87 • Pelin Pırnal, ppirnal@idc.com , 0212 356 02 18 şirketleri bu konuda bir Onur Hamitoğlu, ohamitoglu@idc.com, 0533 301 89 98 Şule Saltık, ssaltik@idc.com, 0212 356 00 87 • Pelin Pırnal, ppirnal@idc.com , 0212 356 adım önde olacaklar.


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

26 EKİM - 1 KASIM 2015

25

Fırsat eşitsizliğinin ilacı bilişimde ve inovasyonda

Synology Türkiye Ürün Müdürü Volkan Yiğit

Güvenlik bütünüyle kontrol ve kayıt altında Araştırma şirketi Memoori’ye göre, güvenlik ve emniyet sektörünün küresel değeri 25 milyar dolara ulaştı. Ağa bağlı depolama sistemleri ve IP kameralardaki gelişim de güvenlik alanında ihtiyaç ve tercih çeşitliliğini beraberinde getiriyor. Bunun bir örneği olan Synology’nin Surveillance Station 7.1 çözümü, çoklu ekran, otomatik hareket algılama, önceden belirlenen kurallar çerçevesinde görüntü yakalama gibi özellikleri sunuyor. Mobil cihazlarla uyumlu çalışabilen uygulama ile iş yerlerinin, konutların veya daha büyük mekânların güvenliği sağlanabilirken, görüntü kayıtları istenilen an, istenilen yerden izlenebiliyor, güvenli biçimde saklanabiliyor. Büyük ve küçük ölçekli kurumlara yönelik sunulan Surveillance Station 7.1, kurumların iş süreçlerini her yerden istenilen an kontrol edebilmelerini sağlayarak, verimliliğin maksimum seviyede artmasına yardımcı oluyor. Basitleştirilmiş kullanımı ve marka bağımsız entegrasyon olanağı ile hızlı ve sorunsuz gözetim deneyimini artıran

Surveillance Station 7.1 ile kayıtların güvenli ve eksiksiz yedeklenmesi de mümkün. Birden farklı noktadan kullanıcıların kesintisiz video gözetim çözümünden yararlanmasını sağlayan ürün, iş sürekliliğinin devam etmesine yardımcı olurken, Synology Türkiye Ürün Müdürü Volkan Yiğit şu bilgileri verdi: “Fiziksel güvenlikteki maliyet artışlarını dikkate alan kurumlar, gözetleme istasyon çözümlerine daha fazla rağbet göstermeye başladı. Kolay kurulum ve akıllı gözetim özellikleri ile öne çıkan Surveillance Station 7.1, fiziksel erişim kontrolünün gerçek dünyasına girilmesini sağlıyor. Surveillance Station, farklı kameralar ve ekipman ile bütünleşik çalışma kolaylığı sunuyor. Merkezi yönetim sisteminden işlem yapılmasına imkân veren çözümümüz, 80 marka ve 3 bin IP kamera desteği ile kontrolün kullanıcıda olmasını, tek noktadan iş süreçlerinin hızlı yönetilmesini sağlıyor ve güvenlik personelinin büyük gözetim sistemlerini etkili bir şekilde izlemesine ve yönetmesine imkân yaratıyor.”

Türk Telekom Grubu’nun katkılarıyla Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından düzenlenen Sosyal Fayda Zirvesi, yerli ve yabancı birçok önemli isme ev sahipliği yaptı. Konuşmacılar arasında Türk Telekom Grubu Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Dr. Coşkun Şahin, Türkiye Mukim Koordinatörü ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Mukim Temsilcisi Kamal Malhotra, UNDP Avrupa ve BDT İstanbul Bölgesel Merkezi Sürdürülebilir Kalkınma Ekip Lideri George Bouma, Twitter Kamu Politikalarından Sorumlu Türkiye Koordinatörü Emine Etili, aktör ve ihtiyacharitasi. org Kurucusu Mert Fırat, Facebook Türkiye Kamu Politikaları Sorumlusu Nilay Erdem’in yanı sıra çok sayıda gazeteci ve aktivist yer aldı. Etkinlikte bir konuşma yapan Türk Telekom Grubu Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Dr. Coşkun Şahin, Birleşmiş Milletler tarafından dünyaya örnek gösterilen ‘İnternetle Hayat Kolay’ projesinin detaylarını katılımcılarla paylaştı. Toplumun dezavantajlı kesimlerinin önündeki fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmaya yönelik pek çok projeye imza attıklarını ifade eden Şahin, “Telefon Kütüphanesi, İnternetle Hayat Kolay, Türk Telekom Okulları, Günışığı, Engelsiz Tivibu ve daha birçok ulusal ölçekte sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdik. 2030 itibarıyla

Türk Telekom Grubu Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Dr. Coşkun Şahin

ülkedeki herkesin dijital dünyanın fırsatlarından yararlanabileceği yakın bir gelecek hayal ediyoruz” dedi. İnovasyon geleceği şekillendirecek UNDP Avrupa ve BDT İstanbul Bölgesel Merkezi Sürdürülebilir Kalkınma Ekip Lideri George Bouma ise konuşmasında, “Birçok konunun eğitim üzerine konumlandırılması gerektiğine inanıyor, tüm iş ortaklarımızla birlikte bu programı 2030 yılına kadar devam ettirmek için çalışıyoruz. Teknolojik anlamda ileri seviyeye ulaşan toplumlar inovasyona çok daha yatkın oluyorlar ve bu yatkınlıklarını ortaya koyabiliyorlar. İnovasyon,

geleceği şekillendirecek” dedi. BM Mukim Koordinatörü ve UNDP Mukim Temsilcisi Kamal Malhotra da zirveye bir video mesajla katıldı ve “Değişen dünyanın dinamikleriyle beraber, teknoloji ve yeni medyanın 2030’a kadar herkes için eşitliği ve toplumsal faydayı nasıl sağlayacağının yanıtı bu zirvede aranacak” dedi. Ayrıca, Stephen Hawking’in değişen dünya üzerine görüşleri zirveye özel bir video ile katılımcılara aktarılırken, Türk Telekom tarafından hayata geçirilen, Telefon Kütüphanesi, Sesli Adımlar, Günışığı ve Engelsiz Tivibu projeleri de zirve boyunca örnek projeler olarak ele alındı.

Üniversiteliler alışveriş için internette Sabancı Topluluğu’nun online alışveriş platformu kliksa. com, 18-24 yaş aralığındaki üniversiteli gençlerin internet kullanımı ve online alışveriş alışkanlıklarını anlamaya yönelik düzenlediği “Üniversiteliler ve E-ticaret” araştırmasının sonuçlarını paylaştı. DORinsight’ın yaptığı araştırmaya göre, üniversite öğrencilerinin internet üzerinden yaptıkları alışverişlerde öncelikleri

giyim ürünleri, ayakkabı, kitap, kişisel bakım ürünleri ile hediyelik eşya, cep telefonu, etkinlik bileti ve spor malzemeleri. İnternetten alışveriş yaparken uygun fiyat faktörünü ve markaların kampanyalarını göz önünde bulundurduklarını vurgulayan üniversite öğrencileri, interneti en çok 21:00 - 01:00 saatleri arasında kullanıyor. Öğrencilerin online alışveriş için ağırlıklı olarak tercih

ettiği günler ise Cumartesi ve Pazar. Araştırmayla ilgili bilgi veren Kliksa Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan; “Araştırma ile online alışverişin Türkiye genelinde üniversite öğrencilerinin hayatlarının bir parçası haline geldiğini gözlemledik. Özellikle Y kuşağının hem tüketici hem de potansiyel çalışan olarak e-ticarette büyük rol oynayacağına inanıyorum” dedi.

Kliksa Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan


26

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

26 EKİM - 1 KASIM 2015

VMworld Europe Barselona’yı sanallaştırdı 12-14 Ekim tarihleri arasında İspanya’nın Barselona kentinde düzenlenen Ekrem Uçman VMworld Europe Barselona 2015 etkinliği sektörden birçok oyuncuyu bir araya getirdi. Etkinlikte aralarında VMware Management Suite Birimi Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Ajay Singh ve VMware Bulut Hizmetleri Birimi Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Bill Fathers’ın da yer aldığı önemli konuşmacılar, katılımcıları sanallaştırma, bulut çözümleri ve VMware’in sunduğu çözümler konusunda bilgilendirirken katılımcılar, etkinliğe katılan diğer şirketlerin çözümleri hakkında bilgi alma şansı yakaladılar. Şirketler hibrit buluta yöneliyor Şirketler, özellikle son dönemde bulut ve sanallaştırma çözümlerinden faydalanan şirketlerin yakaladıkları büyüme ivmesini görerek, bu yola doğru hızlı bir geçiş süreci yaşamaya başladılar. Bu noktada şirketlerin bulutun iş süreçlerine yaptığı katkıyı görmeye başladığını ifade eden ve VMware Bulut Hizmetleri Birimi Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Bill Fathers, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İşletmeler artık uygulamalarını buluta taşımanın yollarını arıyor. Bu süreçte işletmeler, en uygun çözümün hibrit bulut olduğunu bizzat görüyor ve deneyimliyorlar. VMware olarak biz de şirket ve kurumların her türlü bulut ortamında güvenli bir şekilde uygulama geliştirmelerine, bu uygulamaları farklı ortamlarda güvenle çalıştırabilmelerine ve dağıtmalarına yardımcı oluyoruz. vCloud Air genel bulut çözümümüz ve küresel hizmet sağlayıcı ekosistemimiz vCloud Air Network, şirketimizin Tümleşik Hibrit Bulut yaklaşımının temelini oluşturuyor.” Dijital dönüşüm, dalgalı denizden farksız Şirketler yapılarını sanallaştırmaya karar vermeden önce adımlarını çok dikkatli atmak zorunda. İyi analiz edilmeden seçilen modeller ve iş ortakları hem maddi hem de manevi açıdan şirketleri zarara sokabiliyor. Bu noktada şirketlerin dijitalleşme modelleri üzerine konuşma gerçekleştiren VMware Management Suite Birimi Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Ajay Singh

Geçtiğimiz hafta İspanya’nın Barselona kentinde düzenlenen VMworld Europe 2015 etkinliği, VMware’in sanallaştırma ve bulut çözümler konusundaki yeniliklerine sahne olurken, sektördeki birçok oyuncu da ürünlerini tanıtma fırsatı yakaladı.

şunları söyledi: “BT, uygulamaları daha hızlı bir şekilde geliştirmek ve yönetimden taviz vermeden maliyetleri aşağıya çekme konusunda sürekli baskı altında

bulunuyor. VMware’in hibrit bulut yönetim platformu, BT ekiplerine dijital iş dönüşümünün dalgalı sularında seyir alabilmelerine yardımcı olmak için tasarlandı. Bugün duyurusunu yaptığımız

güncellemeler, BT’ye maliyet açısından faydalar kazandırırken aynı zamanda herkese açık ve özel bulut genelinde hizmetleri çevik bir şekilde sunabilmeleri için daha fazla yardımcı olacak. 2015 yılının

ikinci yarısında bulut yönetim platformumuzdaki geliştirmeler, uygulamaların farkında olan ve kendisini optimize eden gelecek nesil platform vizyonumuz için atılmış büyük adımlardır.”

Dell’İn EMC’yİ satın alması yenİ fırsatlar yaratacak VMworld Europe 2015 etkinliğinde VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediceler ve VMware Sistem Mühendisi Bünyamin Özyaşar ile de görüşme fırsatı yakaladık. Etkinlik hakkında değerlendirmeler yapan Mediceler ve Özyaşar, son günlerin en önemli gündem maddelerinden biri olan Dell’in EMC’yi satın alması ve Türkiye’deki genel durum hakkında da konuştu. n Teknoloji dünyasındaki en önemli satın almalardan biri geçtiğimiz günlerde yaşandı. Dell’in EMC’yi satın alması hakkında neler düşünüyorsunuz? Dell’in EMC’yi satın alması oldukça önemli bir gelişme. Hem Dell hem de EMC, kendi alanlarının en önemli şirketleri arasında yer alıyor, bu iki yapının bir araya gelmesiyle birlikte ortaya oldukça güçlü bir iş modeli ve yeni nesil çözümler sunulacağından şüphemiz yok. Olaya VMware açısında bakacak olursak, bu güç birliğinin VMware için de oldukça faydalı sonuçlar doğuracağını söyleyebiliriz. Hali hazırda Dell ve VMware birbirleriyle iş yapan şirketler. Dell, hatrı sayılır bir süredir VMware’in ürünlerini ve çözümlerini konumlandırıyor. Bunun

yanı sıra VMware’in bu satın alma işlemine karşın borsada bağımsız olarak işlem görmeye başlayacağını söyleyebilirim. VMware, endüstri standardını yakalamış bir şirket olarak tüm satıcılarla olan ilişkisine de daha önceden olduğu gibi devam edecek. n Gelişmekte olan pazarlar bu tarz önemli hamlelere karşı ani tepkiler verebiliyor. Bu durumu Türkiye ve diğer gelişmekte olan pazarlar açısından değerlendirebilir misiniz? İlk etapta işe gelişmekte olan pazarlar açısından bakacak olursak, bu pazarlardaki oyuncular genellikle yeni fırsatları görerek ona

göre bir yol haritası belirliyorlar. Şüphesiz; Dell’in EMC’yi satın alması da bu pazarları olumlu yönde etkileyerek, yeni fırsatların oluşmasına ön ayak olacaktır. Türkiye açısında bakacak olursak, gelişmekte olan diğer ülkelerden çok farklı bir tepki geleceğini sanmıyorum. Özellikle oluşacak yeni fırsatlar, sektörün canlı kalmasına yardımcı olarak yeni oyuncuların ekosisteme dahil olmasına imkan tanıyacaktır. n Türkiye özelinden devam edersek, ülkede son dönemde yaşanan ekonomik karışıklık, özellikle yabancı yatırımcıların gözünü korkutuyor. Bu konuda VMware nasıl bir duruş sergiliyor? VMware olarak bu konuda gözümüzün pek korkmadığını söyleyebilirim. Ülkedeki pazar payımız yüzde 80’lere varıyor ve büyüme ivmesini hız kesmeden sürdürüyoruz. Diğer taraftan VMware olarak Türkiye’ye yaptığımız yatırımlara devam etmeyi planlıyoruz, geniş çerçeveden baktığımızda VMware’in Türkiye’ye olan

bakışında herhangi bir değişim olmadığı gibi yatırımların da süreceğini ifade edebilirim. Türkiye’de de VMware’e karşı önemli bir ilgi ve güven olduğunu belirtmek gerek. Bununla birlikte Türkiye’deki iş ortaklarımızı ve birlikte çalıştığımız yapıların sayısını artırarak, pazar hakkındaki bilgimizi artırmayı amaçlıyoruz. Bu sayede pazarı çok daha iyi tanıyarak, sunduğumuz hizmeti çok daha hız bir şekilde müşterilerimizle buluşturmayı planlıyoruz. n Ortadoğu ve Türkiye merkezli şirketler sanallaştırma konusunda ağır hareket ediyorlar. Bu konuda neler yapılabilir? Bu iş sunucu sanallaştırma ile başladı. Şirketler bu noktadaki avantajları görerek, bu alanda yatırıma gitmeye başladılar. Bu noktadan sonra ağ altyapılarını sanallaştırmaya geçerek, rakiplerinden öne geçmeyi amaçladılar. Bu amaçlarına ulaştıklarını da söyleyebiliriz. Bu noktada diğer şirketlerin de daha yaratıcı ve yenilikçi bir yapıya geçmeye başlayarak iş süreçlerini çok daha hızlı bir platform üzerine inşa ettiklerini görüyoruz. VMware olarak biz de bu noktada şirketlere ve kurumlara doğru bir şekilde yol göstererek, kurulan bu yapılar için itici güç olmayı sürdürmemiz gerekiyor.


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

26 EKİM - 1 KASIM 2015

27

Nakivo uzmanlığını Vmworld’de sergiledi Ekrem Uçman İspanya’nın Barselona kentinde düzenlenen VMworld Europe etkinliği birçok şirketin yeni ürünlerini katılımcılarla paylaştığı platform oldu. Bu şirketlerden biri de son dönemde hızlı bir büyüme ivmesi yakalayan sanallaştırma ve bulut yedekleme yazılımları geliştiren Nakivo oldu. Vmworld’ün katılımcı şirketler için hazırladığı fuar alanında sohbet ettiğimiz Nakivo CEO’su Bruce Talley ile Nakivo’nun son dönemdeki yeni teknolojileri ve etkinliğin katılımcılara sunduklarından söz ettik. n İlk etapta etkinliğin katılımcılara ve Nakivo’ya sunduklarından söz edebilir misiniz? VMworld Europe, katılımcıların şirketlerle olan bağlarını kuvvetlendirmeleri ve ürünleri daha yakından tanımaları için oldukça iyi bir fırsat. Katılımcılar şirketlerin fuar alanlarındaki masalarına gelerek, yüz yüze ürünleri ve hizmetleri tanıma fırsatı yakalıyorlar. Bu duruma Nakivo açısından bakarsak da, benzer şeyleri söyleyebilirim. Fuar alanındaki masamıza gelen katılımcılarla birebir görüşerek, onları ürünlerimiz hakkında bilgilendirerek, sanallaştırma ve bulut konularında daha net bir fikir sahibi olmalarını sağlıyoruz. Bunun yanı sıra sektördeki diğer oyuncularla bir araya gelerek fikir alışverişi yapma imkanına sahip olarak, sektördeki gelişmelere çok daha iyi bir şekilde hakim olabiliyoruz. n Nakivo’nun yapısından ve sunduğu hizmetlerden söz edebilir misiniz? VMware’in Elite Partner statüsündeki iş ortağı olan Nakivo, kurumlara ve şirketlere sanallaştırma ve bulut yedekleme konusunda hizmet ve çözümler sunuyor. 3 yıllık bir şirket olarak küresel çapta 8 bin müşterimiz bulunuyor. Müşterilerimize sunduğumuz çözümlerde fiyat, performans, verim dengesini oldukça iyi bir şekilde ayarlamaya gayret ediyoruz. Bu doğrultuda en son ürünümüz olan ve fuar alanında tanıttığımız NAKIVO Backup & Replication v5.8’den bahsetmek gerek. Önceki sürümler ile karşılaştırdığımızda, müşterilere önemli ölçüde kolaylık sağlayan bir ürün olan Backup & Replication v5.8, özellikle

giriş seviye NAS cihazlarıyla dahi uyumlu çalışabilmesiyle öne çıkıyor. 2 çekirdeğe ve 1 GB RAM’e sahip yapılarla bile oldukça hızlı çalışabilen uygulama, bu sayede kullanıcılara hızlı iş süreçleriyle, verimliliği bir arada sunuyor. İşin en ilgi çekici yanı ise az önce de bahsettiğim gibi hizmeti kullanan müşterilerin sistemlerini yenilemek zorunda olmamaları. Yeni ürünümüz ile birlikte müşterilerimize ve Nakivo’ya pazarda yepyeni fırsatlar doğacak. Western Digital NAS cihazlarını,

en ufak performans kaybı olmadan Vmware yedekleme cihazlarına dönüştürebilecekler. n Nakivo’nun Türkiye pazarına olan bakışından söz edebilir misiniz? Daha önce de belirttiğim gibi 2012 yılında beri faaliyet gösteriyoruz. Türkiye ve Avrupa pazarına olan ilgimiz ise 2013 yılına dayanıyor. 2013 yılında Türkiye’ye ilk çözümümüzü ulaştırmış, daha sonra Antalya’da bir ofis açarak bu yöredeki otellere çözümlerimizi sunmuştuk.

Yeni dönemde de Türkiye’ye yatırım yapma planlarımız dahilinde yer alıyor. Hali hazırda ofis açma konusunda düşünme aşamasında olsak da, Türkiye’deki önemli potansiyeli göz önüne aldığımızda yatırım yapmamak için hiçbir sebep göremiyoruz. Bu konuda bekleyip, görmek de fayda var. Türkiye’yi bir tarafa alırsak, gelecek süreçte küresel çaptaki müşterilerimizi göz önüne alarak Afrika’dan Avrupa’ya önemli planlarımız olduğunu ekleyebilirim.


28

BThaber

BTnet.com.tr

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Apple’ın başı patentlerle dertte Patent konusu şirketlerin aşını ağrıtmaya devam ediyor. Geçtiğimiz hafta patent ihlali ile suçlu bulunan Apple, 234 milyon dolar tazminat ödeyecek. Patent ihlali nedeniyle tazminat ödeyen şirketler kervanına Apple da eklendi. Daha önce birçok şirket ile patent konusunda davalık olan şirket, bu defa WisconsinMadison Üniversitesi’ne ait bir patenti izinsiz kullandığı gerekçesiyle suçlu bulundu. Mahkeme tarafından oldukça ağır bir cezaya çarptırılması beklenen Apple, nispeten ucuz kurtararak üniversiteye 234

milyon dolarlık bir tazminatı ödeyecek. Kulislerde mahkeme jürisinin ilk etapta Apple’ın, Wisconsin-Madison Üniversitesi’ne 862 milyon

dolar tazminat ödeyeceği ileri sürülse de, olarak ABD Bölge Mahkemesi Hakimi William Conley’nin Apple’ın bu patenti bilerek ihlâl etmediği yönünde aldığı karar sonucunda Apple, 234 milyonluk tazminatla ucuz kurtulmuş oldu. Alınan karara karşın Apple’ın hakkını temyizde arayacağı öğrenildi. Daha

önce aynı patent sebebiyle Intel tazminat ödemek zorunda kalırken, mahkeme dışında anlaşma yolunu seçen Intel 110 milyon dolar tazminat ödemişti. Apple da Intel olayını emsal olarak görerek benzeri bir tazminatla uzlaşacağını düşünse de mahkemenin aldığı karar sonucunda şansını temyizde denemeye karar verdi. Apple, beklendiği gibi, kararı temyize götüreceğini kaydetti. 2008 yılında Wisconsin Alumni Research Foundation adlı kuruluş Intel’i aynı patent nedeniyle mahkemeye vermişti. Her

iki taraf mahkeme dışında uzlaşırken, buna bağlı olarak Intel üniversiteye 110 milyon dolarlık ödeme yapmıştı. Apple da 110 milyon dolardan çok daha az ödeyerek bu sorunu çözeceğini düşünüyordu. Apple’ın söz konusu patenti A7, A8 ve A8X çiplerinde kullanarak çiplerdeki verimliliği arttırmak istemişti. Bunun yanı sıra WARF Apple’a aynı patenti A9 ve A9X işlemcilerinde de kullandığı gerekçesiyle ikinci bir dava açarken, Apple’ın ikinci davaya karşı da benzer bir tutum sergilemesi bekleniyor.

Amazon sahte kullanıcı yorumlarına savaş açtı

Vücudunda dövmesi bulunan kişiler daha agresif oluyor Araştırmacılar, dövme yaptıranların daha agresif kişiliğe sahip olduklarıyla ilgili bağlantılar buldu. Dövme yaptırma geleneği MÖ 2000’lere kadar dayanıyor. Hintliler, Japonlar, Amerika Yerlileri ve Afrika’daki bazı kabileler dövmeyi bir süs olarak yapsalar da, pek çok toplumun hastalıklara ve kötü ruhlara karşı koruyucu olarak dövme uyguladıkları bilinmektedir. Dünya’nın çeşitli üniversitelerinin psikoloji bölümlerinden bir araya gelen altı akademisyenin üzerinde

çalıştığı rapora göre; dövmesi bulunan kişiler bulunmayanlara göre daha fazla agresif ve asi özellikler taşıyor. Body Image dergisinde yayınlanan araştırmaya göre; yaşları 20 ile 59 arasında değişen 378 kişinin yüzde 25,7’sinde en az bir adet dövme bulunuyor. Deneklere “provoke edilirsem karşımdakine vurabilirim”, “Beni rahatsız eden insanların suratına onlar hakkındaki fikrimi söyleyebilirim” gibi önermelere ne kadar katıldıkları soruldu ve 1’den 10’a kadar

puanlandırmalarını istendi. Dövmesi bulunan kişiler bulunmayanlara göre daha fazla agresif ve asi cevaplar verdikleri belirtildi. Araştırmayı sorumlusu Prof. Viren Swami, sonuçlar hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “Yüksek seviyede isyankâr tepkiselliğe sahip kişiler, hayal kırıklığına uğratıcı olaylara dövme yaptırarak tepki veriyor. Ayrıca dövmeli yetişkinler ölçtüğümüz saldırganlık tiplerinden iletişimsel saldırganlık ve öfke boyutlarında yüksek puanlar aldılar.”

E-ticaret sitelerinin en önemli sorunları arasında sahte kullanıcılardan gelen yorumlar yer alıyor. Kullanıcıları olumsuz yönde etkileyen yorumlara karşı savaş açan Amazon, 1144 kişiyi dava ederek konuyu yasal boyuta taşıdı. E-ticaret sitelerinden alışveriş yaparken kullanıcıların site, kargolama ve ürünler hakkındaki yorumlarına dikkat etmeyen herhalde yoktur. Bu yorumlar üzerinden alışverişlerini şekillendiren kullanıcılar, en ufak olumsuz yorumla karşılaştıklarında yaptıkları alışverişten vazgeçtikleri gibi, mevzu bahis olan e-ticaret sitesi hakkında benzer eleştiriler getirmekten de çekinmiyorlar. Bu noktada tüketicileri manipüle ederek e-ticaret siteleri hakkında olumsuz bir önyargı oluşmasına sebep olan sahte kullanıcı deneyimlerine karşı e-ticaret devi Amazon savaş açtı. Techcrunch’ta yer alan habere göre Amazon, site üzerindeki ürünlere sahte

yorumlar yaparak kullanıcıları manipüle eden oluşumlara Nisan ayından bu yana izlediği yasal politikasını genişletmeye başladı. Perakende devi, Fiverr’ın mağaza uygulaması üzerinden Amazon’daki ürün yorumları aracılığıyla kullanıcıların kafasını karıştıran 1144 kişiyi dava etti. Hazırlanan dava dosyasında davalılar kullanıcı isimleriyle yer alırken, Amazon bu kişilerin gerçek bilgilerinin dava dosyasında yer alması için baskı yapmaya devam ediyor. İşin boyutunun birkaç olumsuz yorumdan fazlası olduğuna inanan Amazon, bu kişilerin gerçek kimliklerine ve müşteri listelerine ulaşılması durumunda problemin çorap söküğü gibi çözüleceğini iddia ediyor. Davanın boyutunun giderek büyümesi ve internet üzerindeki kişilik hakları göz önüne alındığında Amazon’u uzun bir süreç bekliyor. Gelişmeleri sitemiz üzerinden takip edebilirsiniz.


BThaber 26 EKİM - 1 KASIM 2015

BTnet.com.tr

29

Bilim dünyası Mete Atatüre’nin başarısını konuşuyor Henüz 40 yaşında olan Doç. Dr. Mete Atatüre, ölçülmesi imkânsız kabul edilen ışık seviyesinin gürültü ölçümünü gerçekleştirmeyi başardı. Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nden 1998 yılında mezun olan Doç. Dr. Mete Atatüre, Amerika’ya giderek Cambrigde Üniversitesi’nde eğitime devam etti. 2007 yılından beri Cambridge’de Atomsal, Mezoskobik ve Optik Fizik Grubu başkanı olan Mete, yaptığı kuantum çalışmaları sonrası ölçülmesi imkânsız olan “ışık seviyesinin gürültü ölçümünü” gerçekleştirmeyi başardı. Bu esnada atomdan 100 kat daha güçlü olan bir süper atom da elde etti. Atatüre’nin bu başarısı dünyanın en ileri bilim dergilerinde yayınlanarak, adını

bilim dünyasına altın harflerle kazıdı. Çalışmalarının amacının doğayı ya da ışığın doğasını daha iyi anlamak olarak özetleyen Doç. Dr. Mete Atatüre sözlerine şöyle devam etti: “Bu çok küçük ama çok temel kuantum etkiyi gözlemleyebilmek için önce doğal atom yerine, kuantum nokta dediğimiz yarıiletken nanomateryal kullandık. Böylece ışıkla etkileşimi tek bir atomdan 100 kat daha fazla olan bir ‘süper atom’ elde etmiş olduk. Yıllardır gözlenemeyen bu kuantum gürültüsünü böylece net bir şekilde ortaya çıkardık. Yani, tam karanlıkta bile her daim var olduğunu düşündüğümüz temel gürültü seviyesinin, o karanlığa çok az miktar ışık eklediğimizde düşürülebileceğini ispat ettik. Bu etkinin var olabildiği deney

koşullarında gürültü ölçümü 35 yıldır çok denenmesine rağmen başarılamamıştı. Bunun ana sebebi olarak, etkinin var olduğu ışık seviyesinin gürültü ölçümü için çok az olmasıydı.” “Kuantum Gürültüsü” nedir? Mete Atatüre” Kuantum Gürültüsünü” şöyle tanımladı: “Işık sinyalindeki gürültüye ‘kuantum gürültüsü’ denir. ‘Deniz seviyesi’ dediğimiz şeyin aslında dalgalar yüzünden değişiyor olması gibi düşünebiliriz. Işık şiddeti arttıkça gürültü de artar. Lazer ışığındaki ile araba farından gelen ışığın gürültüsü birbirinden farklıdır. Hepsinin ortak noktasıysa tam karanlıkta bile var olan kuantum gürültü seviyesinin altına inemiyor olmalarıdır.”

Drone’ları etkisiz hale getiriyor Son zamanların en heyecan verici teknolojilerden birisi drone’lar. İlk olarak askeri amaçlarla kullanılan drone’lar giderek yaygınlaşıyor ve kullanım amaçları farklılaşıyor. Drone’ların sivil kullanımlarında gizlilik ve fiziksel güvenlik konularında birçok soru işaretleri bulunuyor. Taşımacılıktan, arama kurtarma çalışmalarına kadar geniş bir kullanım alanı olan drone’lar yaygınlaştıkça, kötü amaçlı kullanımları da artıyor. Örnek vermek gerekirse havaalanları yakınlarında uçan drone’lar uçuş güvenliğini riske atıp, yasak bölgeleri ihlal ediyor. Battelle isimli araştırma ve geliştirme şirketi bu noktada “DroneDefender” isimli ürünü ile sivil alanlardaki drone kullanımlarının kontrolünü

sağlamayı hedefliyor. DroneDefender bir tüfek gibi drone’a doğrultularak kullanılıyor. Radyo dalgalarıyla drone sinyallerini bozan cihaz, drone’ları kontrollü bir şekilde etkisiz hale getiriyor ancak cihazın işe yaraması için drone’ların 400 metrelik menzilde uçuyor olması gerekiyor.

Cihaz 0,1 saniye içerisinde açılıp, kullanıma hazır hale geliyor ve aralıksız beş saat çalışabiliyor. DroneDefender ulusal güvenlik sebebiyle şimdilik sadece onaylı kurumlar tarafından kullanılabiliyor. Cihazın, vatandaşlara kullanımı yasak olduğundan, son kullanıcı fiyatı belirtilmiyor.


30

BThaber

BTnet.com.tr

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Inceleme BTnet

Kulaklarınızın pasını silme zamanı geldi Gerek kablolu, gerek kablosuz kulaklıklarda dikkat edilmesi gereken pek çok kriter var. Bunlardan en önemlileri ses kalitesi ve ergonomi. Ses kalitesi konusunda iyi iş çıkaramayan bir kulaklıkla müzik dinlerken keyif alamayabilirsiniz. Ya da ses kalitesi yüksekse bile ergonomik açıdan başarılı olmayan bir kulaklık, bir süre sonra müziği işkenceye dönüştürebiliyor. Plantronics’in BackBeat Sense kulaklığı her iki kriter için de oldukça iddialı bir ürün. Plantronics BackBeat Sense, malzeme kalitesi yönüyle dikkat çekiyor. Metalin ve derinin yoğun bir şekilde kullanıldığı kulaklık, sağlam yapısının yanı sıra son derece rahat olmasıyla da dikkat çekiyor. Kafanın üst kısmına gelen alüminyum bölge, hemen altına çekilen serbest deri şerit ile kullanıcıya rahatlık verecek şekilde tasarlanmış. Kulak pedleri de aynı deri malzemeyle kaplanarak maksimum ergonomi elde edilmesi amaçlanmış; başarılı olmuş da diyebiliriz. 3 – 4 saat aralıksız kullanımda bile herhangi bir rahatsızlık vermiyor. Akıllı telefonlara ve tabletlere Bluetooth ile bağlanan BackBeat Sense,

ses ayarları ve şarkı geçişleri için hazırlanan tuşları sol tarafa yerleştirmiş. Sağ tarafta ise gelen aramaları cevaplayabileceğimiz ve mobil cihazların asistanlarını harekete geçirebileceğimiz (Siri vb) iri bir tuş bulunuyor. Bu tuşun üstünde aynı zamanda şarj durumunu gösteren LED ışıklar yer alıyor. Güç girişi ve tuşu da sağ tarafta konumlandırılmış kontroller arasında. Cihazı kablolu bir şekilde bağlamak için de yine sağ alt taraftaki 3.5 mm portunu kullanabiliyoruz. Gelelim ses kalitesine… Kulaklığın yapısı sayesinde dış sesi büyük oranda kesmeyi başaran Plantronics BackBeat Sense, sürücülerinin hem bas, hem orta, hem de tiz seslerde gösterdiği başarısıyla da göz dolduruyor. “Normal” bir şekilde, yüksek sesle müzik dinlemek için gayet ideal bir ürün olan bu kulaklık, sadece derin basları yüksek ses seviyesiyle birleştirince biraz çatlama yapabiliyor. Tabii bunu başarmak için PowerAmp gibi ekolayzır ayarına imkan sağlayan ekstra yazılımlara ihtiyaç var. Cihazların kendi müzik oynatıcılarıyla herhangi bir çatlamayla karşılaşmanız pek

ses konusu değil. Sense’in en dikkat çekici özelliklerinden biri, kulaklığı kulağımızdan çıkardığımız an sesinin kesiliyor olması. Böylece kulağımızdan çıkarıp boynumuza taktığımız kulaklıktan ses gelmemesi için telefondan müziği kapatmamıza gerek kalmıyor. Aynı şekilde tekrar kulağımıza taktığımızda da müzik devam ediyor. Ufak bir detay ama ürüne değer katıyor. Kulaklığın sol alt kısmında yer alan bir kırmızı tuş, dış sesin mikrofon aracılığıyla olduğu gibi kulaklığa aktarılmasını sağlıyor. “E o zaman kulaklığı çıkar. Ne gereği var” diyebilirsiniz fakat ben oldukça faydalı buluyorum. Günlük hayatta insanlarla anlık olarak iletişim kurmamız gerektiğinde (örneğin minibüste parayı uzatırken) kulaklıkla boğuşmak yerine alttaki minik tuşa basıyorsunuz. Ürünün beraberinde 3.5 mm ses ve şarj kabloları ile harika bir taşıma kılıfı geliyor. Tek şarjla 18 saat müzik çalabilen Sense, yaklaşık 2 saat gibi bir sürede şarj olabiliyor. BackBeat Sense’in tek dezavantajı ise 599 TL civarındaki fiyatı.

Düşünce okuyan mobil cihazlar yolda İnsan hayatını kolaylaştırmayı amaçlayan ve uzun yıllardır popülerliğini koruyan çalışmalardan biri nesnelere düşünce gücü ile komut verebilmek. Düşünce gücü ile mesaj yazmak, istediğimiz müzik parçasını çalmak, internetten sipariş vermek, herhangi bir cihazı açmak, kapamak gibi birçok işin zihnimizden verdiğimiz komutlarla yapılabilmesinin hayali bile son derece güzel. Son yıllarda bu alanda yapılan çalışmalar ise, bu hayallerin gerçeğe dönüşmesinin çok uzun sürmeyeceğini gösteriyor. Xerox ve IBM’in Hindistan’daki AR-GE merkezlerinde görevli Saurabh Srivastava ve Nitendra Rajput ile Hindistan Teknoloji Enstitüsü’nde görevli Sumit Soman ve Siddharth Srivastava, 9. Uluslararası Arayüzler ve İnsan-Bilgisayar Etkileşimindeki İlerlemeler Konferansı’nda “Gelişmiş Beyin Bilgisayar Arayüzleri (BCI)” adında ortak bir bilimsel makale sundular. Bilimsel makalelerinde “Düşünce gücü ile komut vermeyi sağlayacak mobil cihaz ve uygulamalar geliştirilebilir mi?” sorusuna yanıt arayan Xerox, IBM ve Hindistan Teknoloji Enstitüsü’nden bilim insanları, Elektroensefalografi (EEG), İnsan Bilgisayar Etkileşimi (HCI) ve Beyin Bilgisayar Arayüzü (BCI) alanında yapılacak çalışmaların böyle bir teknolojiyi mümkün kılabileceğini öngörüyor. Aranacak kişi rehberden düşünce gücü ile seçilebiliyor Ortak bilimsel makalede, kafaya takılan ve beyin

komutlarını iletmeyi sağlayan Emotiv adlı teknolojik cihaz ile kullanılan Neurophone sistemi; düşünce gücü ile komut verebilen uygulamalara örnek olarak gösteriliyor. Emotiv aparatları ve iPhone kullanarak telefon rehberindeki kişilerin düşünce gücü ile aranmasını sağlayan bu sistem şu şekilde çalışıyor: Rehberinizdeki kişilere ait fotoğraflar veya tanımladığınız görseller size hızlı bir şekilde sırası ile gösteriliyor. Aramak istediğiniz kişinin fotoğrafı gösterildiğinde beyninizden yayılan P300 sinyallerini algılayan sistem, o kişiyi telefona dokunmadan, seslenmeden aramanızı sağlıyor. Yüzde yüz oranında doğru sonuçlar vermiyor Düşünce gücü ile komut verilmesini sağlayan teknolojilerin şu an için karşılaştığı en büyük sorun her zaman doğru sonuçlar vermemeleri. Xerox’tan Saurabh Srivastava ve IBM’den Nitendra Rajput, bu sorunun Neurophone uygulaması ile benzer şekilde çalışan BCI Messenger uygulamasında da yaşandığını belirtiyor. BCI Messenger, Neuroscan QuickCap isimli giyilebilir aparatlar ile kullanıcılarına, düşünceleri ile Çince yazabilmelerini sağlayan görsel bir klavye sunuyor. Yazılmak istenen metni beyinden yayılan sinyallerle algılayan bu sistemin doğru çalışma oranı ise yüzde 70’in altında kalıyor.


BThaber

BTnet.com.tr

26 EKİM - 1 KASIM 2015

31

Ses sisteminizi kablolardan arındırın

Inceleme BTnet

Artık pek çoğumuzun evinde müzik dinlemek, film izlemek ya da oyun oynamak gibi çeşitli nedenlerle alınmış bir ses sistemi bulunuyor. Genellikle televizyonlarımıza veya bilgisayarlarımıza bağlı olan bu ses sistemleri, geçmişteki müzik setleri kadar işlevsel değiller; bir giriş kablosu aracılığıyla farklı bir cihaza bağımlılar. Sırf müzik dinlemek için koca bilgisayarı veya televizyonu çalıştırmak da tahmin edeceğiniz üzere pek verimli bir yaklaşım değil. Asus Clique R100 model ürünü, müzik dinleme cihazı olarak akıllı telefonları ya da tabletleri kullanan bir cihaz. Dilerseniz şimdi bu ürünü yakından tanıyalım.

Sigara paketinden küçük Asus’un bu minicik cihazı, ön tarafında bir LED ışığı ile güç tuşu, arka tarafında ise sadece güç girişi ile 3.5 mm ses çıkışı barındırıyor. Geçtiğimiz haftalarda TPLink’in ses sistemlerine Bluetooth işlevi kazandıran minik cihazını incelemiştik. Asus, bu ürünü birkaç adım ileriye götürerek WiFi üzerinden çalışan bir modeli kullanıcılara sunuyor. Bluetooth destekli bu tip ürünler, kendilerini direkt bir “Bluetooth kulaklık” olarak gösterip, telefondan direkt aldığı ses verisini hoparlörlere iletiyor. Asus Clique R100 ise evimizin WiFi ağına bağlanıyor ve telefonumuzun WiFi ağına bağlanmasıyla beraber hazır hale geliyor. Yani Bluetooth’u

açıp kapatmak zorunda kalmıyorsunuz. İlk kurulum biraz uğraştırıyor olsa da kurulum sonrası sağladığı rahatlık sayesinde kurulumun zorluğunu unutuyorsunuz. AllPlay Jukebox uygulamasıyla kurulan / kullanılan Clique R100, telefonunuzdaki tüm müzik dosyalarını tanıyıp, kablosuz olarak hoparlörünüze iletebiliyor. Tabii Clique R100’de çalmasını istediğiniz müziği kendi uygulamasında oynatmanız gerekiyor ki uygulamayı çok beğendiğimi söyleyemem. Umarım güncel sürümlerde daha hızlı tepki vermesini sağlarlar. Spotify desteği mevcut Her ne kadar telefonumuzdaki müzikleri Clique R100 üzerinden oynatmak

için kendi uygulamasını çalıştırmamız gerekiyor olsa da Spotify gibi bulut müzik servis uygulamalarına da destek verilerek bulut müzik uygulamalarından çalınan müziğin de aktarılması mümkün hale getirilmiş. Ürünün en başarılı yanı ise benzerlerinden çok daha yüksek ses kalitesi. Bluetooth destekli cihazları hoparlörlerimize bağladığımızda çok düşük bir ses miktarı elde edebiliyorken, Asus Clique R100’de standart bir ses kartından alabileceğimiz ses miktarını hemen hemen alabiliyoruz. Bluetooth’tan müzik dinlemek için yükselttiğim ses seviyesini unutup bilgisayarı açınca defalarca yerinden hoplayan biri olarak, ses miktarının önemli olduğunu düşünüyorum.

Kablosuz, taşınabilir harici depolama aygıtı Mobil cihazlardaki verilerin gün geçtikçe büyümesi fakat hafıza miktarında genel anlamda bir artış gözlenmemesi, elbette ki depolama sorunlarına yol açıyor. Eskiden telefonla çekilen bir fotoğraf birkaç yüz KB boyutundayken şimdiki cihazlar 15 – 16 MB’ye kadar jpeg, 45 MB’ye kadar RAW formatında ulaşabiliyor. Beraberinde 4K video kayıtlarının da yeni nesil cihazların pek çoğunda standart olması elbette ki depolama konusunda ciddi sıkıntılara sebep oluyor. Bu sebepten dolayı bazı durumlarda telefonunuzun hafızasını anlık olarak boşaltma ve telefonda yer açma ihtiyacı duyabilirsiniz. WD’nin MyPassport serisine dahil ettiği Wireless modeli, akıllı telefonunuza taşınabilir bulut işlevi görebiliyorken aynı zamanda depolama alanındaki videoları da akış yoluyla izlemenize olanak sağlıyor. Dahili bataryalı Klasik bir harici diskten biraz daha kalın olan MyPassport Wireless, 270 gram ağırlığıyla çantada rahatlıkla taşınabilir bir durumda. Ürünün ön yüzünde güç ve kablosuz durumu

hakkında bilgi veren iki adet LED bulunuyorken, yine güç ve kablosuzu açıp kapatmak için kullanacağımız tuşlar ürünün üst kısmına yerleştirilmiş. Bu tuşların arasında da USB 3.0 bağlantı noktası yer alıyor. MyPassport Wireless’ın sol tarafında bir de SD kart yuvasına yer verilmiş. Fotoğraf makinemizden çıkardığımız dolu SD kartı cihaza takıp, aktarımı tamamlayıp, tekrardan fotoğraflarımızı çekmeye devam edebiliyoruz böylece. Bu özelliği, fotoğrafçılar için önemli bir ürün haline getiriyor. Ürünü, akıllı telefonumuza yükleyeceğimiz WD My Cloud uygulaması üzerinden kontrol edebiliyoruz. WiFi üzerinden bağlandığımız MyPassport Wireless, bağlı olduğu cihazlara video akışı sağlayabiliyor. “Bağlı olduğu cihazlara” diyorum, çünkü bu ürün aynı anda 8 cihaza birden bağlanabiliyor.

MyPassport Wireless’ı gerektiği takdirde basit bir harici depolama cihazı olarak da kullanabiliyoruz. USB 3.0 bağlantısını kullanan ürün, 116 MB/s okuma ve 115 MB/s yazma hızlarına sahip. USB 3.0 kablosu yanımızda olmadığı durumda standart akıllı telefon USB kablosunu takıp da 30 – 35 MB/s hızlarıyla aktarım yapabiliyoruz. Cihaz, USB’ye bağlandığı anda şarj olmaya başlıyor. MyPassport Wireless’ın şarjı, WiFi üzerinden 6 saat boyunca video akışı sağlayacak kadar dayanabiliyor.

test BTnet

ADSL’iniz kesilirse 3G’den devam ZyXEL, 802.11ac teknolojisine sahip VMG8924-B10A AC1600 VDSL2/ ADSL2+ Multi WAN Gigabit Modem/ Router ile kullanıcıların karşısına çıkıyor. Hem ADSL2+ hem de VDSL2 aboneliklerinde kullanılabilen cihaz, FTTH/ FTTB/FTTC gibi farklı fiber optik uygulamalarında da kullanılabiliyor. İnternet servis sağlayıcısından gelen internetin kesilmesi durumunda VMG8924, ek cihaz vasıtasıyla elde edilen 3G bağlantısı ile yedeklenerek internet bağlantısı dağıtmaya devam edebiliyor. Düz siyah renkli bir kasaya sığdırılan cihaz, sadeliğiyle öne çıkıyor. Arka tarafında 4 adet ethernet, 1 tane DSL

ve 1 tane WAN bağlantısı barındırıyor. Sol arka tarafında ışık kontrolü, WiFi bağlantısı ve WPS kurulumu için tuşlar yer alıyor. Modemin arka kısmında ayrıca ilk kurulum için WiFi bilgileri bulunuyor. ZyXel AC1600 VDSL2/ ADSL2+ Multi WAN Gigabit Modem/Router, yeni nesil kablosuz teknoloji olan 802.11ac standardını destekleyen bir model. Böylece yüksek hızlarda veri transferi gerçekleştirmek isteyenlere hitap ediyor. 2.4 GHz ve 5.0 GHz bant genişliklerinde çalışan modem, 2.4 GHz’de 300 Mbps’e kadar, 5.0 GHz’de ise 1300 Mbps’e kadar veri transferini mümkün kılıyor.


32

BThaber

KARİYER

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Yarışta temel hedef, finansta yenilik ING Bank’ın liderliğinde 6-8 Kasım tarihlerinde ikincisi gerçekleştirilecek olan bankacılık hackathon’u için başvurular başladı. Yazılım geliştiriciler, ister bireysel ister takım olarak katılabilecekleri “ING Hackathon”da bankacılığı kolaylaştıran dijital çözümler geliştirmeye yönelik projeler üretecek, 45,5 saat içinde en iyi dijital bankacılık projesini üretip büyük ödülü kazanmak için yarışacak. Kazanan takım Romanya’da düzenlenecek olan ING Global Hackathon’a katılma hakkı ve 7 bin 500 TL’lik hediye çeki kazanacak. Başvurular 2 Kasım tarihine kadar devam edecek.

ING Hackathon’da katılımcıların, bankacılık alanında müşterilerin hayatını kolaylaştıracak yaratıcı fikirler geliştirmesi bekleniyor. Özellikle, internet bankacılığını geliştirmek, alternatif kişisel finans çözümleri veya sistemleri üretmek, büyük veri, IoT, alternatif mobil ödeme çözümü veya sistemi icat etmek, fintech, müşteri deneyimi, daha iyi veya fonksiyonel bir ATM arayüzü ya da sistemi geliştirmek, bankacılık işlemleri veya sistemleri alternatifleri üretmek gibi konulara odaklanacaklar. Her ekibin proje üretim aşamasında ING Bank’lı bir mentoru da olacak.

Vector’de İK Tuğba Özkabakçı’da Vector Bilgi Teknolojileri İnsan Kaynakları Müdürlüğü’ne Tuğba Özkabakçı getirildi. Marmara Üniversitesi’nde Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümünü ve aynı üniversitenin Human Resources Management and Development Master Programı’nı tamamlayan Özkabakçı, İstanbul Psikodrama EnstitüsüUluslararası Zerka Moreno Enstitüsünden mezun Tuğba Özkabakçı olarak Grup Terapisti ve Psikodramatist ünvanını aldı. 2000 yılından beri serbest eğitmenlik ve danışmanlık çalışmalarını da yürüten Özkabakçı, kariyerine YKM’de İnsan Kaynakları Uzmanı olarak başladı. Özkabakçı, Bileşim International, Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık, İŞ-TİM- Aria’da Kıdemli İnsan Kaynakları Uzmanı, Delta Marine Grup, Cargotürk, Bizitek an Ericsson Company, Berko İlaç’da İnsan Kaynakları Müdürü, KPI Danışmanlık’daYönetim Danışmanı ve Eğitmen, Cam Merkezi’nde İnsan Kaynakları Direktörü olarak çalıştı.

Sophos, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi sorumlusu Chib Bilgi sistemleri güvenliği odaklı hizmet ve çözümler sunan Sophos, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Başkan Yardımcılığına Harris Chib’in atandığını duyurdu. Chib, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu geniş bir bölgede Sophos ve Cyberoam entegrasyon sürecini yönetmenin yanı sıra, satış ve kanal stratejisinin geliştirilmesinden sorumlu olacak. Sophos’un Harris Chib 2014 yılında Cyberoam’u satın almasıyla Sophos ekibine katılan Chib, daha önce 10 yıl boyunca Cyberoam’un kanal stratejisini yönetmişti.

iyzico’ya iki transfer Ödeme sistemleri platformu iyzico, Yandex Türkiye’den transfer ettiği ve Pazarlama Müdürü olarak atamasını yaptığı Çağdaş Önen ile BKM’den Ürün Müdürü olarak kadrosuna kattığı Emre Talay’la ekibini güçlendirdi. BBDO Worldwide bünyesinde Çağdaş Önen başladığı kariyerine bilişim sektöründe pazarlama yöneticisi olarak devam eden Çağdaş Önen, son olarak Yandex Türkiye’de Pazarlama Müdürü olarak görev yapıyordu. BKM’den Ürün Müdürü olarak iyzico’ya katılan Emre Talay ise Yemeksepeti’nin de aralarında olduğu farklı şirketlerde İş Geliştirme Yöneticisi Emre Talay olarak görev yaptı.

İstihdam piyasası maalesef pek sessiz sakin Kariyer.net; İstihdam Endeksi Eylül ayı verilerini açıkladı. Eylül ayında Kariyer.net’te yayınlanan 12 bin 817 yeni iş ilanıyla yaklaşık 45 bin kişiye iş fırsatı doğarken, yeni iş ilanı sayısı geçtiğimiz aya oranla yüzde 15, 2014’ün aynı ayına göre yüzde 18 düşüş sergiledi. Toplam iş ilanı sayısı 51 bin 501 olarak gerçekleşirken, bu rakamda 2014 yılının aynı ayına göre yüzde 7 azalma yaşandı. Ekonomik ve siyasi gündemin, dolaylı olarak yeni iş ilanı rakamlarına da yansıdığına işaret eden Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz, “Bayram tatili

nedeniyle 19.5 gün çalıştığımız Eylül ayının iş günü ortalamasına göre yeni ilan sayısında geçen aya göre yüzde 9 düşüş var” eklemesini yaptı. İstihdam Endeksi verilerine göre Eylül ayında 5 bin 945 başvuru yapılan ilan ile ‘tekstil’ sektörü liderliğini korudu. Bunu yapı, üretim, hizmet, bilişim, sağlık, ticaret, otomotiv, turizm ve elektrik - elektronik sektörleri izledi. Kariyer.net İstihdam Endeksi’ne göre, Avrupa yakasında 19 bin 450, Anadolu yakasında 15 bin 575 olmak üzere İstanbul

E T K İ N L İ K L E R 25 - 29 Ekim

VeeamON Las Vegas AYRINTILI BİLGİ: http://www.veeam.com/ veeamon/ 2-4 Kasım 2015

Infor EMEA Partner Summit Palais de Congres & Hyatt Hotel, Paris AYRINTILI BİLGİ: http://www.infor.com/eps2015/

genelinde toplam 35 bin 24 ilan yayınlandı. Birinci sıradaki İstanbul’u sırasıyla Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli takip etti. İzmir, Bursa ve Kocaeli’ndeki ilanlarda da geçen yılın aynı ayına oranla artışlar yaşandı. Eylül ayında en çok ihtiyaç duyulan pozisyon ise 7 bin 442 ilan ile ‘satış temsilcisi’ oldu. Bu pozisyonu sırasıyla mühendis, muhasebe elemanı, teknisyen, mağaza müdürü, satış müdürü, tekniker, insan kaynakları uzmanı, çağrı merkezi elemanı ve stajyer ilanları takip etti.

Y U R T D I Ş I

7-10 Kasım 2015

26th ISF Annual World Congress / Atlanta, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.securityforum.org/ events/isf-annual-worldcongress/ 10-12 Kasım 2015

SAP TechEd Barselona, İspanya AYRINTILI BİLGİ: http://events.sap.com/teched2015-emea/en/registration

8-12 Kasım 2015

Gartner Symposium/ITxpo 2015 Barselona AYRINTILI BİLGİ: www.gartner.com/events/ emea/barcelona-symposium 1 – 2 Aralık 2015

HPE Discover 2015 ExCel Londra AYRINTILI BİLGİ: http://discover.hp.com/ Discover/Events

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

E T K İ N L İ K L E R 20 Ekim 2015 DataCenter Türkiye Haliç Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.datacenterturkiye.com 27 Ekim 2015 PMI Summit TOBB ETÜ Sosyal Tesisler Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.pmiturkey/summit/ankara 30 – 31 Ekim 2015 8. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı (ISCTurkey2015) ODTÜ Kongre ve Kültür Merkezi Ankara AYRINTILI BİLGİ: http://www.iscturkey.org/ Autodesk “Üretimde Yeni Dönemi Konuşuyoruz” Etkinlikleri: İzmir: Tarih : 3 Kasım, 2015, Tuesday Mekan: Swissotel Izmir Saat : 09.00 – 17.00 AYRINTILI BİLGİ: Ayrıntılı bilgi ve kayıt için: http://autodesketkinlik.com/ uretimdeyenidonem 4-6 Kasım 2015 EIF – 8. Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı ATO Congresium AYRINTILI BİLGİ: www.enerjikongresi.com

Y U R T İ Ç İ

5 Kasım 2015 BT Vizyon Toplantıları Trabzon AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.btvizyon.com.tr 11 Kasım 2015 IDC Finans Teknoloji Konferansı Wyndham Grand Levent AYRINTILI BİLGİ: http://idc-cema.com/eng/ events/62187-idc-financetechnology-conference-2015/7overview?g_clang=TR&c_ active=eventMenuComponent 12-14 Kasım 2015 4. Uluslararası Bilişim Hukuku Kurultayı / İzmir AYRINTILI BİLGİ: www.tbd.org.tr 12-15 Kasım 2016 ITP - Bilişim Profesyonelleri Semineri Antalya Xanadu Resort Belek Otel AYRINTILI BİLGİ: www.itp.web.trr 18-19 Kasım 2015 9. İstanbul Bilişim Kongresi İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.tbd.org.tr 19 Kasım 2015 BTvizyon Toplantıları / Konya AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.btvizyon.com.tr

19 Kasım 2015 IDC Perakende, Üretim, E-ticaret Konferansı Wyndham Grand Levent AYRINTILI BİLGİ: Wyndham Grand Levent - http:// idc-cema.com/eng/events/48579idc-retail-manufacturingecommerce-technologyconference/71- 3 Aralık 2015 20. Türkiye’de İnternet Konferansı İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi/ Beyazıt AYRINTILI BİLGİ: http://inet-tr.org.tr 3-5 Aralık 2015 Bilişim 2015 (TBD 32. Ulusal Bilişim Kurultayı) ve CITEX 2015 (2. Ankara Bilişim Fuarı) Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.tbd.org.tr 10 Aralık 2015 BTvizyon Toplantıları Girne AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr/ www.btvizyon.com.tr 11-13 Aralık 2015 Code The Bank 2 Deniz Kule AYRINTILI BİLGİ: http://www.intertech.com.tr/tr/ CodeTheBank.aspx

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.



34

BThaber

MEKTUP

Yeni bir haftadan merhaba, Gezmeyi severiz malum, ama her ülkenin kendine has ilginç kuralları da var ve bunlara uymak gerek. Prontotourblog işte bu bazı enteresan kuralları sıralamış… Singapur’un sakız yasağı, Kanada’da bebek yürüteci yasağı, Rusya ve bazı Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin dantelli iç çamaşırı yasağı, Yunanistan’ın oyun yasağı, ABD’nin Washington eyaletinde gırtlağa kaçar endişesiyle lolipop yeme yasağı, kumarhane diyarı Monaco’da şehrin vatandaşlarına yönelik kumar yasağı, İtalya’nın birçok şehrinde geçerli olan güvencin besleme yasağı blog’da yerini alıyor. Bize de okuyup öğrenmek düşer. Sonbaharı yaşadığımız şu günlerde biraz sıcak yaz günlerine, o günlerin restoran alışkanlıklarına döneceğim. Bilgiler, küresel restoran keşif rehberi Zomato’dan geliyor. Kullanıcıların, yaz boyunca en çok tercih ettikleri mutfak türlerinden, gittikleri restoranlarda toplam kaç porsiyon kebap yediklerine varan detaylı bir infografik hazırlamış Zomato. Örneğin; İstanbulluların bu yaz tükettiği kebaplar İstanbulLondra arasındaki mesafeyi geçmiş. İstanbul’un en çok checkin yapılan iki semti Kadıköy ve Beşiktaş olurken, üçüncü sırayı yeni açılan kafe ve restoranlarıyla Avrupa yakasının öne çıkan noktası Karaköy almış. Kullanıcılar, ev dışı tüketimde en çok “kahvaltı” tercih ederken, bunu yaz akşamlarının vazgeçilmezi “balık” almış. Memleket geleneği “kebap” ise üçüncü sırada. Yazımız yaz mevsiminden açılmışken, yine enteresan bir haberi paylaşayım seninle. Seyahat arama sitesi momondo’nun yaptığı bir araştırma, sosyal medyadan tatilde bile vazgeçemediğimizi göstermiş. Araştırmaya göre, tatildeyken sosyal medyada en çok yazılı paylaşım ve video paylaşımı yapan ülkeyiz. Fotoğraf paylaşımında ise Çin’in ardından ikinci sıradayız.

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Üreten ve icat yapan genç nesiller için...

Facebook’taki ayak fotoğraflarının bir anlamı olmalıydı, değil mi ama… Geçtiğimiz günlerde sana haberini verdiğim bir etkinlik, yoğun katılım ve ilham veren çalışmalarla tamamlandı. GelecekHane koordinasyonuyla İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü’nde düzenlenen yaratıcılık ve üreticilik şöleni Mini Maker Faire İstanbul, 5 bini aşkın ziyaretçiyi ağırlamış. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da büyük ilgi gören etkinlik, ailelere, çocuklara, gençlere, yani her yaştan yaratıcılık merakı olana ilginç icatlar ve etkinliklerle farklı bir hafta sonu yaşatmış. Üreten ve icat geliştiren Maker’ların bir araya gelip projelerini sergilediği Mini Maker Faire İstanbul’un en dikkat çekici icatlarına dikkat: Pankek Robotu, Elektronik Yapboz, Müzik Halısı, Su Piyanosu ve Kinetik Örtü. Etkinlikte Kodlama

REKLAM SATIŞ GRUBU

YIL 21 SAYI 1043

26 EKİM - 1 KASIM 2015

www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

Atölyesi’yle de down sendromlu bir öğrenci grubuna kodlamaya giriş eğitimi verilmiş. Herkes için bilişim ve yaratıcılık adına ne güzel adımlar bunlar… Gelelim haftanın enerji başlığına… Enerji Verimliliği Derneği ile Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü arasında imzalanarak yürürlüğe giren ve 2014-2015 eğitim öğretim yılında 21 pilot ilde 5, 6, 7 ve 8’inci sınıf öğrencilerine yönelik Enerji Çocuk Projesi 2015-2016 eğitim öğretim yılında belirlenen yeni 38 pilot

ilde öğrencilerle buluşmaya başlamış. Proje ile enerji verimliliği çalışmalarına vurgu yapılarak, başta evlerde olmak üzere çocukların bulunduğu her ortamda enerjinin çocuklar tarafından verimli kullanılması amaçlanıyor. Çocukların enerji kullanımı ve tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi, enerji verimliliği konusunda ülke ekonomisine de katkı demek. Proje karakterleri Enerji Çocuk Naz ve Arkadaşları da böylece yeniden illeri gezmeye başlamış. Erken yaşta farkındalık adına önemli bir proje. Gelelim ödüllere… Geliştirdiği bulut ürünleri ile Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ve Afrika’da birçok şirkete hizmet sunan Medianova, EuroCloud tarafından düzenlenen Avrupa Bulut Ödülleri’nin 2015 Türkiye finalinde, Yatay Çözümler Alanında En İyi Bulut Bilişim Hizmeti kategorisinde ikincilik ödülüne layık görülmüş. Vodafone

Türkiye tarafından kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla geliştirilen Kırmızı Işık uygulaması ise Cannes Lions başarısından sonra reklam ve pazarlama dünyasının bir diğer zirvesi olarak kabul edilen CLIO Ödülleri’nde Türkiye’ye ilk kez Büyük Ödülü kazandırmış. Y&R Team Red İstanbul tarafından Vodafone Kırmızı Işık için hazırlanan “Aramızda” kampanyası CLIO Ödülleri’nde “Entegre Kampanya” kategorisinde “Grand CLIO” ve altın ödülünü alırken, “Dijital” kategorisinde de gümüş ödüle layık bulunmuş. Netaş da Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından düzenlenen 4. Özel Sektör ArGe Merkezleri Zirvesi’nde 2 ödül birden kazanmış. Bu kapsamda 2014 yılında “Telekomünikasyon Sektöründe En Başarılı ArGe Merkezi” seçilen Netaş, aynı zamanda “ArGe Personel İstihdamı” dalında da birinci olmuş. Tusaş Motor Sanayii (TEI) Ar-Ge Merkezi, 2014 yılında ilk kez elde ettiği en iyi havacılık merkezi Ar-Ge ödülüne 2015 yılında bir kez daha layık görülerek havacılık sektöründe üst üste ikinci kez yılın en iyisi seçilmiş, kuruluşunun 30. yıldönümünde bir başarıya daha imza atmış. Haftanın finalini Türk Telekom Grubu şirketi TTNET’in “İnternetle Hayat Kolay” projesi ile yapıyorum. TTNET’in “İnternetle Hayat Kolay” projesi, IPRA (Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği) Altın Küre Ödülleri, Toplum İlişkileri kategorisinde ödül kazanmış. TTNET’in, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği işbirliği ile hayata geçirdiği proje; kalkınmada öncelikli 28 ilde, daha önce internetle tanışmamış, öncelikli kadınlar olmak üzere 35 yaş üstü yetişkinlere internet okuryazarlığı kazandırmayı hedefliyor. Bu yönüyle ödülü de hak ediyor. Bu haftalık bu kadar olsun, yeni bir gündemle haftaya buradayım,

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr

Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr

Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr

Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr

Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Canan Şahin canans@bthaber.com.tr

Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495

Bültenlerinizi

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.


䐀攀氀氀 匀漀氀甀琀椀漀渀猀 吀漀甀爀 ㈀ ㄀㔀 ⌀䐀攀氀氀匀吀㄀㔀

䐀攀氀氀 䌀攀爀琀椀ǻ攀搀 䴀攀洀漀爀礀 䐀攀氀氀 䤀洀愀最椀渀最

䐀攀氀氀 䌀氀椀攀渀琀 倀攀爀椀瀀栀攀爀愀氀猀 䐀攀氀氀 伀䔀䴀

䐀攀氀氀 䌀氀漀甀搀 匀攀爀瘀椀挀攀猀 䐀攀氀氀 匀攀爀瘀椀挀攀猀

䐀攀氀氀 䘀椀渀愀渀挀椀愀氀 匀攀爀瘀椀挀攀猀 䐀攀氀氀 匀漀昀琀眀愀爀攀

䐀攀氀氀 䠀甀洀愀渀猀挀愀氀攀 䐀攀氀氀 匀漀氀甀琀椀漀渀 䌀攀渀琀爀攀


36

BThaber

ICT NEWS

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Safe Harbour is canceled After the latest decision on the agreement which used to form the basis of intercontinental digital collaboration; which was the reference point of not only IT companies but also more than 4.500 US companies; companies such as Facebook and Twitter may now undergo audits of some European countries’ data regulatory authorities and may face the necessity of hosting user data not in the USA but in EU. The decision taken actually says that “the European Commission’s Safe Harbour Agreement cannot seize EU countries’ national authority power.” Accordingly, each of the European countries can implement their own regulations under the title of US companies’ dealing with European Union citizens’ data; according to many experts that would greatly increase the complexity of European regulatory environment which is already tangled. With the decision taken, countries may choose to stop the transfer of data to the US. So the companies may face the requirement of hosting the user data within the country. Meanwhile, data regulatory authorities in Ireland is examining whether Facebook provides its European users the right data protection choices. At the end of this review, it may be decided to suspend Facebook’s transfer of data to the US. Best technology requires the most updated legal infrastructure Without the Safe Harbour rules, the transfer of private information operation is either illegal, or very expensive and timeconsuming. Therefore companies have to find new methods of data transfer from EU to US which are secure according to EU norms. The ‘search’ process will keep both EU companies in need of data transfer and US-based data storage companies on hold. However this decision mainly demonstrates the need to have the most updated legal infrastructure as well

European Court of Justice has canceled the Safe Harbour agreement between US and EU that allows US companies both in USA and in Europe to use a single standard on customer privacy and data storage with a decision taken on October 6.

NSA impact on personal data

Confusion seems to be growing How European countries practice this decision will be decisive on the transfer of data between the US and EU in the future. Here are some possibilities... • In the past, US companies relying on the Safe Harbour Agreement, were able to transfer data of the Europeans in Europe to the United States. However after this decision; each country’s data regulators may start legal procedure on this transfer. For example, many companies like Google can be faced with dozens of different regulatory compliance requirements in Europe. Even countries can request the data of its citizens stored in their own country. Taking a step in this direction, Russia had put into practice the new data law; related to

as the new technologies’ offering convenience to the business world. When detailing the priorities, knowing the data protection laws in the countries where the company operates and taking steps according to these laws in the business life are vital. Given the

Russian citizens’ data to be stored in Russia. • The Safe Harbour implemented in 2000 does not invalidate the confidentiality at the national level. Unless national control structures move within a clear legal framework from end to end. According to lawyers making this comment, companies have some methods to transfer data from Europe to the US legally. So Safe Harbour Agreement is not the only legal method of personal data transfer, but in fact the most important one. For example, another method is shown as ‘getting consent based on data’ which is not easy, at all. • While the article on the issue of the Financial Times focuses on how this

increase in the amount of big and critical data; it seems that the companies do not have the luxury of ignoring the legal steps. The decision of the Court of Justice reveals that it is a must for all institutions that do business with personal data to master the effective usage

decision will adversely affect Europe’s entrepreneurs, the US technology companies warn Europe that it would lag behind the digital revolution. According to industry experts who do not deny that this decision would have an effect on leading cloud computing and IT companies’ presentations on the title; this decision will affect especially small and medium-sized companies in the infrastructure area, the region’s entrepreneurial ecosystem, and Europe’s internet companies adversely. The decision focused on more data protected and processed in Europe may even lead to commercial and political issues between European countries.

of data privacy and data management applications. All in all, unauthorized access and usage of data may result in damage to the company’s IT infrastructure, and all the stakeholders’ prestige being flustered, and facing with serious legal sanctions.

After launching a ‘Europe v Facebook’ printing group in 2011; 28-year-old law student Max Schrems focused on Safe Harbour Agreement after NSA scandal. Making an announcement after Edward Snowden’s confession; Schrems paralleled these problems to the banking crisis and criticized by saying: “There was an outbreak in the first moments of crisis, but then the sound was cut off, everyone said a bunch of things, but not a real change occurred.” In the basis of this process, there is the decision taken against Facebook in Ireland. Schrems, filing a lawsuit against Facebook in Ireland, came up with an important claim: Personal privacy being harmed by the NSA programs. Being an Austrian; Schrems filed a case against Facebook with these allegations, in Facebook’s European headquarters Dublin. Data Protection Commission in Ireland refused this case in the grounds of Safe Harbour Agreement’s legal framework; however Schrems did not take long to appeal. This, in the end, brought about the decision of the European Court of Justice. We must remind that it was a final decision and an appeal was not valid. Facebook made a statement after the decision, “This case is not directly related to Facebook. Even the legal spokesman said that Facebook did nothing wrong. The issue here is related to the mechanisms presented by the European law and making possible the intercontinental data flow.”



38

BThaber

ICT NEWS

26 EKİM - 1 KASIM 2015

Priority is to create cloud awareness VMworld Europe virtualizes Barcelona Last week, VMworld Europe 2015 event held in Barcelona, Spain hosted innovations on virtualization and cloud solutions and many actors of the sector had the opportunity to introduce their products. VMworld Europe 2015 event held in Barcelona, Spain on 12-14 October brought together the actors of the sector. Including VMware Management Suite Unit Senior Vice President and CEO Ajay Singh and VMware Cloud Services Unit Vice President and General Manager Bill Fathers, many speakers informed participants about virtualization, cloud solutions and solutions offered by VMware; and participants had the chance to get information about other companies’ solutions. Companies turn their faces to hybrid cloud Companies, especially in the last period, by seeing companies’ growth momentum which benefit from cloud and virtualization solutions, started experiencing a rapid transition in this path. At this point; VMware Cloud Services Unit Vice President and General Manager Bill Fathers stated that companies begin to see cloud’s contribution to the business processes, and continued his speech as: “Businesses are now looking for ways to move applications to the cloud. In this process, the companies see and experience that the hybrid cloud is most appropriate solution. As VMware;

we assist companies and institutions to develop applications in all cloud environments safely and run and distribute these applications safely in various environments. vCloud Air, our general cloud solution and vCloud Air Network, our global service provider form the basis of our integrated hybrid cloud approach.” Companies have to take very careful steps before deciding to virtualize their structure. Models and partners, selected without meticulous analysis may harm companies both financially and emotionally. At this point, VMware Management Suite Unit Senior Vice President and CEO Ajay Singh talked about digitization models of companies: “IT is under constant pressure to develop applications more quickly and to decrease costs without compromising the management. VMware hybrid cloud management platform has been designed to help IT teams looking to sail on the rough waters of the digital business transformation. Today we announces some updates that will benefit IT in terms of cost but also assist It to give rapid public and private cloud services. Improvements done in our cloud management platform in the second half of 2015 are the big steps taken for the next generation platform vision which is aware of the applications and always optimizes itself.”

Markum.net is offering opportunities for the public and private sector to meet with the advantages of cloud computing and taking steps towards spreading studies in Turkey globally. Offering over 15 years of activity in the sector Markum.net responds to the transformation on cloud solutions with its MultiSMART brand in which all services included on the title. Markum. net merged Teknik Data about a year ago. This step is taken according to Markum. net Founder Ahmet Çilingir in order to “Join forces to become more powerful and focused. Teknik Data has an expertise especially in Linuxbased systems.” Markum. net CTO Hasan Tezgel added: “We are company travelling

from local to global. Such steps needed to be taken for the growth of the market. Looking from the inside cannot grow this market. Cloud computing already would require bringing more than one location for disaster recovery scenarios. Clouds makes global bonds necessary, it offers related structures and efficiency, offering local opportunities and devices.” When users decide to benefit from cloud, they should choose companies with successful back up services and companies should enable the communication between the structures they offer. Ahmet Çilingir and Hasan Tezgel emphasized that they use the big data centers of operators such as Turkcell and Türk Telekom and leading data centers globally.

Ahmet Çilingir

Creativity in universities improves with global entrepreneurship support European Investment Fund has created the “Accelerating the commercialization of technology” (ACT) fund in order to support technologies developed in Turkey by universities, research centers and technology initiatives. Boğaziçi University Rector Dr. Gülay Barbarosoğlu announced that the projects to be supported by ACT will be determined by a universities board led by Boğaziçi University formed by 34 universities in Turkey. ACT aims at supporting technologies with high-growth potential in the market at an early-stage in order to boost the technology transfer market. ACT Fund will have the feature of being a ‘technology

commercialization mechanism’. Aiming at increasing high technology export, ACT Fund prioritizes technology areas such as information and communication technologies, internet of things, wearable technologies, advanced

materials, renewable energy, life sciences, bio-technology, bio-medical, autonomous systems, robotics and mechatronics as they are creating high added value as well as all other scientific and technological fields.

Robots and artificial intelligence stepping up STM, a subsidiary of Undersecretariat for Defense Industries, published a report outlining the situation in Turkey on robotic technologies. Accordingly, robots and artificial intelligence in the 21st century will form the basis for the military. According to STM General Manager Davut Yılmaz, robotic technology sector

which is generally dominated by far eastern countries and the USA is very important not only from a commercial point of view, but also in strategic terms. As a result, robots we used to only see in science fiction movies are now being used in many fields from automotive to aviation, medicine and defense sector. The

report published by the STM and the International Federation of Robotics – IF data expect robot numbers sold worldwide by the end of 2016 to be 1.7 million. An effective academic and industrial infrastructure is essential for development and production focused competence in the field of robotics.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.