ASRACK_3.pdf
1
6.01.2015
15:55
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ
Sayfa
e-Devlet için ortak akılla, ‘birlikte’ çalışmak kaçınılmaz
4
Elçi Haldun Koç
Türkiye’de e-Devlet ve En İyi Ülke Uygulamaları Uluslararası Konferansı, 15 Aralık tarihinde İstanbul’da düzenlendi.
Sayfa Penta
12
3 Bülent Nevres
Mürsel Özçelik
Yeni sürümle hedef küresel pazar
Cenk Çiğdemli
2015 yılına damga vuran olaylar Sayfa
2017 yılında borsaya açılma planları yapan Penta Teknoloji’nin büyüme motoru katma değerli hizmetler ve kurumsal ürünler olacak.
16
28 Aralık 2015 - 3 Ocak 2016
Özel Haber
Teknoloji’nin borsa atağı
Sayfa
1052
Ticimax, 2016’nın ilk yarısında lansmanını yapmayı planladığı ve e-ticarette uçtan uca çözüm sunan paketinin 10’uncu sürümü ile dünyaya açılmayı hedefliyor.
Teknoloji dünyasının bir yılını daha geride bıraktık. Her yıl olduğu gibi bu yıl da oldukça hareketli geçti. Birçok şirket yeni ürünlerini ve hizmetlerini duyururken, çeşitli satın almalar ve birleşmeler de tarihteki yerlerini aldı. Özellikle Dell’in EMC’yi satın alması bu yıla damgasını vururken, HP’nin iki ayrı ve bağımsız şirkete dönüşmesi de yılın en çok konuşulanları arasında yer aldı. Ülkemiz açısından önemli bir gelişme ise uzun süredir beklenen 4G ihalesinin 5G’ye de atıfta bulunularak 4,5G olarak yapılması oldu. Bu ihaleyle birlikte 2016 yılında mobil cihazlarımızla çok daha hızlı internete bağlanmak artık mümkün olacak.
measure
monitor
improve
STOP THE LEAK keep your Technical Debt under control
OUR MISSION IS TO PROVIDE A STANDARD UNIT OF MEASURE FOR THOSE WHO BUILD, BUY OR SELL SOFTWARE. Because what gets measured gets better.
learn more now: +90 212 319 76 89 | info@kali-tek.com | www.kali-tek.com
BThaber
GÜNDEM
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
3
2015 yılında neler yaşandı, 2016 yılında bizleri neler bekliyor Bülent Nevres İlk sayfada bahsettiğimiz gibi 2015 yılı teknoloji açısından oldukça hareketli geçti. Çifte seçimler ve diğer nedenlerden dolayı sektörde bir sıkışma yaşansa da seçimlerin tamamlanmasından sonra gözle görülür bir hızlanma başladı. 2015 yılının son aylarındaki hızlanmaya bakılırsa da 2016 yılı, özellikle kamu alanındaki alımların başlaması ve projelerin hayata geçmesiyle birlikte sektör açısından oldukça iyi geçecek gibi gözüküyor. Dell, EMC’yi satın aldı Şimdi hep birlikte 2015 yılının önemli olaylarına beraber bakalım. En önemli olaylardan birisi Dell’in EMC’yi 67 milyar dolar karşılığında satın alması oldu. Dell’in bu meblağı gözden çıkarmasının en önemli nedeni ise kurumsal alanda daha çok söz sahibi olmayı amaçlamasıydı. Dell, daha önce satın aldığı şirketlerle birlikte, bu satın alma sayesinde sunucular, ağ teknolojileri ve depolama konusundaki yerini oldukça sağlamlaştırdı. HP ve HP Enterprise HP, tüketici ve kurumsal ürünler bölümlerini iki ayrı ve bağımsız şirkete dönüştürdü. Şirketler, HP ve HPE olarak faaliyetlerini sürdürecek.
Artık bizim de 4G’miz, pardon 4,5G’miz var GSA’nın (Global Mobile Suppliers Association) Ekim ayında yayınladığı rapora göre şu anda tüm dünyada toplamda 442 operatör LTE, yani 4G hizmeti veriyor. Geçtiğimiz aylarda yapılan ihale ile birlikte ülkemizdeki üç operatör de 2016 yılında LTE kervanına katılan operatörler arasında biraz geç olsa da yer alacak. Altyapının 1 Nisan’dan itibaren kullanıcıların hizmetinde olması bekleniyor. Güvenlik tehditleri arttı 2015 yılına damga vuran güvenlikle ilgili en önemli olaylardan birisi fidye yazılımları oldu. Elektrik, su, telefon, doğal gaz, kargo makbuzu gibi kullanıcıları kandırarak can alıcı yerlerinden vuracak şekilde hazırlanan bu kötü amaçlı yazılımlar, birçok kişiyi çok zor durumda bıraktı. Bu dosyaları açan kullanıcılar, sistemlerindeki ve ağlarındaki dosyaların şifrelendiğini ve bu şifrenin açılabilmesi için fidye ödemeleri gerçeği ile yüzleştiler. Bazı durumlarda bu dosyaların şifresini çözmek ya da sistemi geri almak mümkün olurken birçok durumda kullanıcılar tek çare olarak fidyeyi ödemek durumunda kaldılar. Şanslı
olanlar dosyalarına erişebilirken, fidye ödemelerine rağmen dosyalarına erişemeyen şanssız kullanıcılar da oldu. Türkiye’yi ilgilendiren bir diğer olay ise geçtiğimiz günlerde tr uzantılı alan adlarının yönetildiği Nic. tr’ye gerçekleştirilen yüksek hacimli DDoS saldırıları oldu. Türkiye’nin geçtiğimiz haftalarda Rus savaş uçağını düşürmesinden sonra gerginleşen Türkiye – Rusya ilişkilerinin bir sonucu olduğu düşünülen saldırıların 2016 yılına sarkması bekleniyor. Saldırıda tr uzantıya sahip birçok kamu ve özel kuruluşun sistemleri etkilendi. Bazı bankalar ve kamu kuruluşlarının web siteleri ulaşılamaz hale geldi. 2016 yılında bizleri neler bekliyor 2016 yılındaki en önemli beklentilerimizden birisi elbette bilişim sektörünün canlanması. Geçtiğimiz yıldan sarkan kamu projelerinin hayata geçmesi, bekletilen alımların gerçekleşmesi, 4.5G’nin hayatımıza girmesi gibi çeşitli etkenler bizim bu beklentimizi kuvvetlendiriyor. Teknolojik açıdan baktığımızda ise 2016 yılına sanal gerçeklik, bulut bilişim ve elektrikli otomobillerin damgasını vurmasını bekliyoruz.
4
BThaber
E-TOPLUM
Sedef Özkan Konferans, “Dışişleri Bakanlığının Hizmet Sunumunun Etkinliğinin Artırılması Amacıyla e-Konsolosluk Sisteminin Kurumsallaştırılması ve Yaygın Kullanımı” projesi kapsamında, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) teknik desteğiyle, Dışişleri Bakanlığı tarafından gerçekleştirildi. Etkinlikte; e-Devlet konusunda ulusal ve uluslararası iyi uygulamaların tartışılmasına olanak sağlayacak bir platform oluşturuldu. Konferansın açılışında UNDP Türkiye adına konuşan Atila Uras, e-Devlet sayesinde çok daha şeffaf ve etkin bir sistem kurulabildiğine vurgu yaparak UNDP’nin de Türkiye’de vatandaşlara eşit erişim kaynakları sunmak için çalıştığını kaydetti. Dışişleri Bakanlığı Bilişim Teknolojileri Dairesi Başkanı, Elçi Haldun Koç da, “Dışişleri Bakanlığının Hizmet Sunumunun Etkinliğinin Artırılması Amacıyla e-Konsolosluk Sisteminin Kurumsallaştırılması ve Yaygın Kullanımı” projesiyle ilgili genel değerlendirme yaparak şöyle konuştu: “Bilişim alanında erken aşamada gerçekleştirdiği atılımlarla kamu kurumları arasında öncü konuma sahip bir bakanlık olarak, e-Devlet uygulamalarını; bürokrasinin yerini teknolojinin aldığı, özellikle vatandaş-devlet ilişkilerine olumlu yansımaları olan hayat kolaylaştırıcı çözümler olarak görüyoruz. Yurtdışında yaşayan 6 milyon dolayında vatandaşımızın toplam sayısı, bazı AB ülkelerinin toplam nüfusunu aşıyor. Bütün zorluk ve ihtiyaçları göz önünde bulundurarak kimi zaman haftalarca yanıt alınamayan yazışmalarla gerçekleştirdiğimiz işlemleri, KonsoloslukNET uygulamamızı, ilgili kurumların sistemleriyle entegre çalışacak bir düzeye getirmek için projemizi geliştirdik. 8 Kasım 2014 tarihinden bu yana, 200’e yakın temsilciliğimiz, vatandaşlarımızın nüfus, askerlik ve pasaport işlemleriyle, yabancı vatandaşların vize başvurularının iletimlerini yazısız ve elektronik imzalı biçimde, güvenli internet bağlantıları
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
e-Devlet için ortak akılla, ‘birlikte’ çalışmak kaçınılmaz Türkiye’de e-Devlet ve En İyi Ülke Uygulamaları Uluslararası Konferansı, 15 Aralık tarihinde İstanbul’da düzenlendi.
Dışişleri Bakanlığı Bilişim Teknolojileri Dairesi Başkanı, Elçi Haldun Koç
üzerinden gerçekleştirir hale geldi. Artık hepimiz farkındayız ki e-Devlet, Güney Kore modelinde olduğu gibi bir üst irade gerektiriyor. Verilerimizin paylaşılmasına, projelerle ortak akla, milli güvenlik sistemlerine ve birbirleriyle konuşan uygulamalara ihtiyacımız var. Kamu, özel sektör ve üniversitenin e-Devlet konusunda birlikte çalışmasının kaçınılmaz olduğunu çok iyi biliyoruz. Bugünkü platformun ve benzeri faaliyetlerin sizin değerli katkılarınızla önümüzdeki döneme ışık tutacağına inanıyorum.” Kamu kurumlarının mimari yapısında değişime gidilmesi gerekiyor Konferansta düzenlenen ‘Türkiye’de ve Dünyada e-Devlet Hizmet Sunumu’
oturumunun başkanlığını Dışişleri Bakanlığı’ndan Ufuk Ekici gerçekleştirdi. Oturuma; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Haberleşme Genel Müdürlüğü, e-Devlet Hizmetleri Daire Başkanı Ensar Kılıç, TürkiyeOrta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, e-Devlet (eDEM) Müdürü Prof. Dr. Türksel Kaya Bensghir, Kalkınma Bakanlığı Planlama Uzmanı Özhan Yılmaz katıldı. Kılıç, e-Devlet çalışmalarının tarihçesini anlattığı konuşmasında; ‘20162019 Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı’ hakkında bilgi paylaşımında bulunarak “İzleme sistemi geliştirmekteyiz ve 2016 haziran ayında bunu tamamlayacağız. ETKİN e-Devlet ile toplumun yaşam kalitesini artırmayı hedefledik. Mart 2016’da
da e-Kimliklerin dağıtımı yapılacak. Dönüşüm sadece kamunun değil, tüm paydaşların katılımıyla sağlanır. Öncelikle zihniyet dönüşümünün yaşanması ve kamu kurumlarının mimari yapısında değişime gidilmesi gerekiyor. Sayısal uçuruma karşı projeleri de destekliyoruz” dedi. Geleceğin bürokrasiden netokrasiye gittiğine dikkat çeken Bensghir, e-Hizmet sunumunda yeni eğilim ve yaklaşımları anlattı. Bensghir, “Farklı veri kaynağını kullanarak bütünleşik yapıya ulaşmazsak, toplumun ihtiyaçlarını karşılayamayız. Bakış açımızı toplumun ihtiyaçlarına göre dönüştürmeliyiz. Kapsamlı değişim mühendisliği uygulamaları çok önemli. ‘Erişilebilirlik ve kullanılabilirlik’ ilkesi ele alınmalı. Belgeye dayalı
e-Hizmet sunumundan, bilgiye dayalı e-Hizmet sunumuna gitmek gerekir” açıklamasını yaptı. ‘20152018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’ referansıyla konuşan Yılmaz, temel amacın bilgi toplumu için yapılan çalışmalara eşgüdüm sağlamak olduğunu kaydederek “Stratejinin en önemli eksenlerinden birini; nitelikli insan kaynağı ve istihdam oluşturuyor. BT uzmanlarının sayısının artırılmasına büyük ihtiyaç var. Açık Veri Kataloğu da oluşturacağız” ifadesini kullandı. Oturum Başkanı Ekici, amacın; vatandaşın devlete değil, devletin vatandaşa gitmesi olduğuna vurgu yaptı. Estonya’da yüzde 30’dan fazla kişi elektronik oylamaya katıldı Konferansın II. oturumunda; dünyada e-Devlet hizmetlerinin sağlanması -‘Ülke Örnekleri’ masaya yatırıldı. ESCWA Arap Ülkeleri İçin Teknoloji Geliştirme Bölgesel Danışmanı Dr. Nawar Alawa, Arap ülkelerindeki e-Devlet hizmet sunum uygulamalarıyla ilgili bilgi verdi ve daha fazla Arapça içeriğe ulaşılması gerektiğinin altını çizdi. Alawa, proje yönetiminde BT araçlarını kullanan devlet yetkililerini hedeflediklerini de ifade etti. ASAN Hizmet Uluslararası İlişkiler Daire Başkanı Azad Cafarli de, ‘Azerbaycan’da e-Devlet Hizmet Sağlama Yöntemleri’ başlıklı sunumunu gerçekleştirerek ‘Asan’ın Azericede ‘kolay’ anlamına geldiğini ve hizmetleri de vatandaşa bu şekilde sağlamaya çalıştıklarını belirtti. Cafarli, detaylı bir şekilde aktardığı ve bol ödüllü ASAN hizmetleri içinde ASAN otobüsleri olduğunu da kaydederek bu otobüslerle ulaşımı zor yerlere mobil hizmet verdiklerini dile getirdi. Estonya e-Devlet Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Arvo Ott, e GA’nin, devletlerin e-Toplum uygulamalarına yardımcı olan ve kâr amacı gütmeyen bir STK olduğunu söyledi. Estonya’da elektronik oylama yapıldığını aktaran Ott, bunu iyi bir e-Katılım örneği olarak sunarak “Bu sene yüzde 30’dan fazla kişi elektronik oylamaya katıldı. Sistemlerin vatandaşlar tarafından efektif kullanılması 4-5 yıl zaman alıyor” dedi.
6
BThaber
E-TOPLUM
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Oynadığınız oyunu siz yazın Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütülen; “Bir Yazılım Masalı” proje tanıtım toplantısı yapıldı. Proje ile Tokat ilindeki öğrencilerin kodlamaya ilgi duymasını sağlayarak kod yazma becerilerinin gelişmesi, resmi/ özel kurumların yazılım alanındaki ihtiyaçlarını karşılayabilecek donanıma ve yetkinliğe sahip bireylerin yetiştirilmesi hedefleniyor. Toplantıda bir konuşma yapan Vali Cevdet Can; İl Özel İdaresi bütçesinden ilk defa yazılımın desteklenmesi ile ilgili ödenek ayrıldığını vurgularken, İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı ve Proje Uzmanı Murat Urfalıoğlu da katılımcılara projenin tanıtımı yaptı. Proje ile ‘Yazılım Kafe Buluşmaları’ ile ortaokul ve ortaöğretim öğrencilerinin haftada bir kez UZEM sınıfında buluşarak, kodladıkları yazılımları ve deneyimlerini
birbirleri ile iletişim kurma imkanına sahip olacaklar. Yarışma 3 kategoride olacak: Scratch programında oyun yarışması, ortaöğretim için serbest alanda yarışma, özel ve kamu kurumlarının ihtiyaçları doğrultusunda belirledikleri yazılımlar.
paylaşmaları planlanıyor. Resmi ve özel kurumlar ile işbirliği kapsamında ortaöğretim kurumlarında yazılıma ilgili öğrenciler ve danışman öğretmenleri eşliğinde gruplar oluşturulacak. Bu gruplar, resmi ve özel kurumlar ile işbirliği içinde çalışarak, kurumun yazılım alanındaki ihtiyaçlarını belirleyecekler.
Hatta bu kapsamda kurumların yazılım alanındaki ihtiyaçları, yılsonunda yapılacak yarışmanın da kategorilerini oluşturacak. 2015/2016 Eğitim Öğretim Yılı sonunda okulların katılımı ile düzenlenecek olan yazılım şenliği “Tokat’ta Yazılım Baharı”nda ise öğrencilerin yaptığı yazılımlar sergilenecek ve bu konuda
Yazılım ilk kez desteklenecek Proje tanıtımının ardından Tokatlı girişimci ve Uyumsoft Genel Müdürü Hüseyin Şahin, “Yazılımla Uluslararası Marka Olma Yolunda Başarı Öyküsü” konulu konuşmasını yaparken, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi ve Teknopark Genel Müdürü Doç. Dr. Ahmet Fenercioğlu da hedeflerini paylaştı. Tokat’ta bir sistem kurma çabasında olduğunu belirten Vali Cevdet Can ise şu bilgileri paylaştı: “Teknolojinin geldiği
noktadaki esas amacı insanların işini kolaylaştırmak ve buradan yola çıkarak, Tokat’ta insanların işini kolaylaştıracak sistem kurmaya çalışıyoruz. Projeye TOKOD ismini verdik. Birkaç adımda bu işi gerçekleştirmek istiyoruz. Birincisi, İl Özel İdaresi bütçesine ilk defa yazılımın desteklenmesi ile ilgili ödenek kondu. İkincisi, Teknopark ve Uyumsoft ile birlikte proje ortağı olacak, bu projeyi Teknopark’a taşıyacağız. Üçüncüsü, parklarımızda, okul bahçelerimizde, okullarımızın koridorlarında, kütüphanelerimizde, sizin deneyleriniz sonucu ortaya çıkan somut ürünleri Özel İdare bütçesinden ayıracağımız kaynakla inşa edeceğiz. Şu an 81 ilde böyle bir proje yok ve ilk defa uygulanan bu projenin ülke geneline yayılacağına eminiz. Oynadığınız oyunları siz yazın istiyoruz.”
C
M
Y
“Çağrı merkezi, memnuniyet merkezi”
Ankara Startup Zirvesi beş yaşında Türkiye’nin önde gelen girişimci-yatırımcı buluşturma platformu Ankara Startup Zirvesi, 27-28 Şubat 2016 tarihleri arasında Bilkent Üniversitesi’nin MSSF salonunda beşinci yılını kutlayacak ve ziyaretçilerini ağırlayacak. Bilkent Genç Girişimciler Kulübünün düzenleyeceği Ankara Startup Zirvesi 16’, Türkiye ve Silikon Vadisi’nin girişimcilik ve iş dünyasının önemli isimlerinin olduğu kadar, kamudan da üst düzey isimlerin yer alacağı bir etkinlik olacak. Beşinci yıla özel 2 gün boyunca gerçekleştirilecek etkinliğin ana sponsorluğunu Bilkent Cyberpark ve EnerjiSa üstlenirken,
katılımcıların teknoloji dünyasından haberdar olmasını sağlamak amacıyla Türkiye’nin önde gelen teknoloji şirketlerinin yeni ürünlerini sergilediği Startup Lounge alanı kurulacak. Ankara Startup Zirvesi’nin proje başvuru formuna ve katılımcı biletlerine www.ankarastartup. com adresinden ulaşmak mümkün.
Turkcell’in Erzurum’da açtığı çağrı merkezinin 10’uncu yılı için düzenlenen basın toplantısında konuşan Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, “Anadolu’ya yatırım yaparken sektöre öncülük etmeyi planlıyorduk. Hedefimize ulaştığımız için mutluyuz. Çağrı merkezi bizim için müşterinin sorununa çözüm bulan bir müşteri memnuniyeti merkezidir” dedi. Ankara’nın doğusundaki illerde istihdamı canlandırmak amacıyla kurulan çağrı merkezleri meyvelerini veriyor. Bundan tam 10 yıl önce Erzurum’da açılan çağrı merkezi bunun çok güzel örneklerinden birisi. Şu ana kadar bu çağrı merkezi Erzurum ekonomisine 1,1 milyar lira katkıda bulundu. Çağrı merkezlerinin sadece doğu illeri için değil tüm Türkiye için büyük bir önem taşıdığını belirten ve her bir çağrı merkezinin aslında bir memnuniyet merkezi olduğunu vurgulayan Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu şunları söyledi: “Biz 10 yıl önce bir atılım başlattık. Anadolu’nun ilk çağrı merkezini Erzurum’da kurduk. 10 yıl önce 29 arkadaşımızla çıktığımız yolculuğumuzda bugün 1224
CM
MY
CY
CMY
K
Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu kişiye ulaştık. Bugüne kadar ise yaklaşık 6 bin kişiye istihdam olanağı yarattık. Erzurum ekonomisine bu sürede dolaylı etkilerle de birlikte toplam 1,1 milyar lira katkı sağladık” Turkcell olarak Doğu Anadolu’da yatırım yaparken genç nüfusun ve işsizliğin yoğun olduğu bölgelerde istihdam sağlamayı hedeflediklerinin altını çizen Terzioğlu, “Erzurum’a yaptığımız yatırım ile sektöre öncülük edeceğimizi, bu yatırımın bölgesel gelişime ve dönüşüme önemli bir katkı sunacağını öngörüyorduk. İstihdamın yanı sıra buna paralel yaşam kalitesine de doğrudan etkisi olacağını
biliyorduk. Bu nedenle Anadolu’da bu yatırımı yaparak sektöre öncülük etmek ve bu hedeflerimizi gerçekleştirmek bizim için çok önemliydi” dedi. Turkcell’in Erzurum’a yaptığı çağrı merkezi yatırımının ardından bölgede birçok çağrı merkezi açıldı ve bu sayı 50’ler seviyesine ulaştı. Şu anda Türkiye’deki çağrı merkezleri 83 binin üzerinde kişiye istihdam sağlıyor. İstihdam edilenlerin yüzde 46’sı İstanbul, Ankara ve İzmir dışındaki çağrı merkezlerinde çalışıyor. Turkcell Global Bilgi’nin 4’ü Ukrayna’da, 20’si Türkiye’de olmak üzere toplamda 24 çağrı merkezi bulunuyor ve 12 bin kişiye istihdam sağlıyor.
8
BThaber
E-TOPLUM
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
Kişisel veri yasası olmazsa... İstanbul’da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde düzenlenen Kişisel Sağlık Verileri Ulusal Kongresi’nde konuşan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Bayazıt İlhan diyor ki: “Hastaların haberi olmadan bilgilerinin paylaşıldığı, bir takım veri tabanlarının ticari amaçla satıldığı bir durumla karşı karşıyayız. Bu ülkeyi yönetenlere, evrensel insan ve hasta haklarını hatırlatmaya çalışıyoruz.” “Devlet hastaneleri, aile sağlığı merkezleri, özel hastanelerde muayene olanların verileri SGK ve Sağlık Bakanlığı’nın veri tabanlarında toplanıyor. Bu verilerin güvenliğiyle ilgili ciddi sorun var. Hastalardan her hangi bir onay almıyor. Bunu söylediğimizde de ‘hasta, paylaşılmasını istemiyorsa bunu beyan etsin’ deniyor. Aslında paylaşılması için onay alınması gerekiyor. Aklınıza gelen bütün sağlık verileri, en mahrem bilgiler veri tabanlarında toplanıyor. Bu, utanç verici bir tablo.”
*Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi hocası Elif Küzeci diyor ki: “Kişisel verilerin korunması temel hak ve özgürlüklerle ilişkilidir. Etkin veri korunmasını sağlayacak çerçeve bir yasakabul edilmeli. Veri koruma ilkelerine uygun hareket edilip edilmediği, bağımsız bir organ tarafından denetlenmeli.” *Avrupa Birliği 2015 İlerleme Raporu diyor ki: “Kişisel verilerin korunmasına yönelik kapsamlı bir çerçeve kanunun kabul edilmesi ve Avrupa standartlarıyla uyumlu bağımsız bir veri koruma denetim otoritesinin kurulması yönünde ilerleme kaydedilmemiştir. İlgili Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve Protokolü henüz onaylanmamıştır. Bu konuda mevzuat bulunmaması AB kurumlarıyla ve üye devletlerle daha geniş kapsamlı işbirliği yapılmasının önünde bir engeldir.”
Dijital Başbakan Modi Hindistan’da internet iletim hızının ortalama 2 Mb olmasına rağmen, Başbakan Nadrendra Modi’nin ofisine 34 Mb hızında bağlantı sağlandığı açıklandı. Her türlü web tarzı uygulamaya en açık liderlerden olan Modi, ülkesinin daha başarıyla küreselleşmesi için bilgiye bizzat hızlı ulaşması gerektiğini gösteriyor böylece. Times of India gazetesindeki habere başbakandan bir itiraz, yalanlama gelmedi. Akamai verilerine göre Hindistan’da en yüksek internet hızı 14.2 Mb olabiliyor. Ülkede internet
kullanıcıların % 1.2’si, 10 Mb veya üzerinde hızla kullanabiliyor. Akamai’nin İnternetin Durumu 2015 Raporu’nda Hindistan 115’inci sırada. Başbakan Modi’nin hedefi, 1.2 milyar nüfusunun 800 milyonuna “yavaş” genişbant (alt limit 512 Kb) internet sağlamak. Fatura 17 milyar Dolar. 50 bin köye ilk fırsatta, 100 bin köye gelecek yıl, toplam 600 bin köye 3 yıl içinde yavaş genişbant gidecek. Başbakan Modi’nin ikinci bir hedefi daha var: 2020’ye kadar ülkede 15 milyar Dolarlık bir IoT ağı oluşturmak. Halen ülkede
Türkiye’ye saldırıyı Anonymous üstlendi: https://youtu.be/0m9lzxXIDBU
Sessiz bir savaş içindeyiz Dünyanın internet trafiğini yönlendiren 13 ana sunucuya (root server) yönelik mega bir siber saldırının ayrıntıları çıkıyor: 30 Kasım – 1 Aralık’ta sadece tek bir ana sunucuya (“A” isimlisine) saniyede 5 milyon DDoS yönelmiş. İki günde sayı 50 milyarı aşmış. Verisign’ın yönettiği bu “A” sunucuya yönelik günlük talep, oysa günde ortalama 10 milyarı aşmazmış. İki gün süren saldırı, şimdiye kadar görülmemiş boyutta. Ama, sunucuda çalışanlar başka sunucuları devreye alarak internet trafiğini aksatmamışlar (?). Bu saldırıyı kimler yaptıysa, bir sonraki saldırıyı daha iyi planlayacaktır. Çünkü siber savaş, artık klişe bir ifadeyle “Üçüncü Dünya Savaşı” oldu. Şimdilik kimse ölmüyor, ama bu, ölmeyecek anlamına değil. Yakın yıllara kadar, internet “kapatılamaz” diyorduk. Şimdi diyemiyoruz. 13 ana sunucunun dünya çapında bağlandığı en az 370 büyük sunucu var. Siber güvenlikçi John McAfee’ye göre,
200 milyon IoT bağlantısı var. Bu durumda 2020’de bu sayı 2.7 milyara çıkacak. (Dünyada 2011’de 12.5 milyar IoT vardı. 2020’de sayı 26 – 50 milyar arası tahmin ediliyor). Ve sırada üçüncü hedef: 100 tane akıllı şehir yapılacak. Mevcut şehirlerin kenarına, yakınına... 2001 sayımına göre ülkede şehirlerde 290 milyon nüfus yaşıyor. 2030’a kadar şehirli nüfusu 600 milyona çıkacağı için, yeni şehirler lazım. Yeni şehrin de “akıllısı” lazım. Bu projenin faturası 1.2 milyar Dolar olacak. Bütün bunlara ek olarak Google, ülkedeki 500 tren istasyonuna WiFi bağlantısı sağlayacak.
bunları da devre dışı bırakmak kolay. Çünkü: “Dünyada en az 100 milyon cep telefonunun izleme ve istihbarat amaçlı kullanıldığını tahmin ediyoruz. Bunların sadece binde biri saldırı amaçlı bir uygulamayı harekete geçirse, bu olan olur. Biz henüz hangi uygulamanın sorumlu olduğunu saptayamadık. Ama saptasak bile o uygulamanın da türevleri vardır. Savunmasız durumdayız. Saldırganlar daha çok sayıda telefonu harekete geçirseydi, internet dünya çapında dururdu.” John McAfee gibi profesyonel itibarını ortaya koyan bir uzman böyle diyorsa, yanmışız. Ülke ismini ima bile etmiyor, ama “Bu kadar geniş çaplı bir saldırıyı 48 saat süreyle yapacak olanaklara ancak bir devlet sahip olabilir” diyor. Konunun uzmanları hemen arşive baktılar: 21 Ekim 2002’de bir ana sunucuya benzer bir saldırı sadece bir saat sürmüş. 6 Şubat 2007’de 24 saat. 2012’den beri bu, üçüncü saldırıymış. Süresi
48 saate çıktığına göre, işler daha ince ayar hale geliyor. Bir sonraki belki 3-4 gün sürecek? Bütün bunlar olup biterken ABD’de bir yıldır tartışılan siber güvenlik tasarısı, aynı bizdeki gibi bütçe tasarısına “yamanarak” torba yasa halinde Kongre’de geçen Cuma sabahı oylandı, bitti. CISA olarak bilinen yasa, siber güvenlik uğruna kişisel verilerden fedakarlık öngörüyor. ABD’de sivil toplum, bu yasa ile “Ulusal Güvenlik Kurumu NSA, ön kapıdan giremediği özel hayatımıza, arka kapıdan girecek” dedi. Hükümet, her türlü veriyi istediği gibi alacak, kullanacak. Kişisel mahremiyetin sonu... Bir senatör (Ron Wyden, Demokrat) durumu hap gibi özetledi: “Biz halk olarak hem güvenliğimizi hem özgürlüklerimizi koruyan politikalar istiyoruz. Bu yasa ikisini de sağlamıyor.” İnternetin mimarlarından Tim Berners-Lee ise, “Güvenliği sağlamak için sakat yasalar çıkartılıyor” uyarısını yaptı ama onu kimse dinlemez.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Truecaller uygulaması, kullanıcılarına gelen aramayı cevaplamadan; veri Simay Yaylacı tabanına kayıtlı 2 milyara aşkın telefon numarasıyla, arayanın kim olduğunu, diğer Truecaller kullanıcılarının bu numarayı engelleyip engellemediğini, arayanın hangi GSM operatöründen, hangi şehirden ve ülkeden aradığını gösteriyor. n Truecaller fikri nasıl ortaya çıktı? Dünyada bu teknolojinin başka örnekleri var mı? 2009 yılında, Alan Mamedi ve Nami Zarringhalam arkadaşlarından, aile üyelerinden ve yurt dışındaki iş arkadaşlarından gelen cevapsız telefon aramalarına ait numaraların kime ait olduğunu kolayca görebilecekleri iyi bir çözüm arayışındaydılar. Bu ihtiyaçtan yola çıkan Alan ve Nami, ilk olarak bir online forumda hayat bulan Truecaller’ı yarattılar. Uygulama bir hafta içinde 10 bin kez indirildi. O dönemde uygulama mağazaları bugünkü işleyişinde değildi ve telefon için uygulama indirmek gerçekten zordu. Topluluk üyelerimiz ve kullanıcılarımız görüşlerini bizimle paylaşma konusunda son derece cömertler. Biz de Truecaller’ın onların günlük hayatlarının bir parçası olduğunun farkındayız. Bir uygulama yaratmanın en önemli kısmının, nasıl göründüğü ya da fonksiyonlarının neler olduğundan çok, hizmet ettiği insanlara ne derece yarar sağladığı ile ilgili olduğuna inanıyoruz. n Truecaller ile müşterilerinize neler sunuyorsunuz? Truecaller
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
“Truecaller’ı başarılı kılan inovasyon ve teknoloji iç görüsü” Birçok cep telefonu kullanıcısının en büyük sorunu arasında yer alan istenmeyen numaralardan gelen çağrıları ve kısa mesajları belirleyen ve engelleyen Truecaller uygulamasının CTO’su Umut Alp ile bir röportaj gerçekleştirdik.
kartı gibi hassas bilgilerini hiçbir şekilde saklamıyor. n Türkiye ve gelişmekte olan pazarlarda uygulamanıza ilgi ne durumda? Truecaller kullanıcılarımızın günlük hayatlarında önemli bir teknoloji haline geldi ve Türkiye’de güçlü bir organik büyüme yakaladık. Bu yılki önceliklerimizden biri daha da yerel olmaya odaklanmak ve ülke çapındaki görünürlüğümüzü artırmak. Büyük şehirlerin yanı sıra küçük topluluklarla ilişkilerimizi derinleştirmek için yerel marka elçileri ile çalışmaya başlıyoruz. Pazarlama konusundaki çalışmalarımızı da sürdüreceğiz. Şirketimizde çok sayıda Türk çalışan var ve Truecaller CTO’su olarak, bölgede sürekli büyüme ve gelişmeye kararlı olduğumuzu belirtmek isterim. Yerel temsilcilerimizle birlikte, Truecaller’ın Türkiye’deki büyümesini sürdürecek girişimleri hayata geçirmeye devam edeceğiz. C
neden tercih edilmeli? Trucaller, telefon rehberinizde kayıtlı olmasa bile, sizi kimin aradığını gerçek zamanlı olarak görmenizi sağlayan bir uygulama. Ayrıca istenmeyen arama (spam) olarak belirlenen çağrıları engelliyor. Tüm dünyadan kullanıcılar, istenmeyen aramaların raporlanmasına ve ihtiyaç duyulan kişi ve kurumların iletişim bilgilerinin aranmasına yardımcı oluyor. Truecaller’ın şu an dünya genelinde 150 milyon kullanıcıdan oluşan bir topluluğu var. Geçtiğimiz altı ayda kullanıcı sayısını 2 milyondan 3 milyona çıkararak yüzde 50 artırdığımız Türkiye’de güçlü bir büyüme yakalayacağımıza
inanıyoruz. Topluluk tabanlı ürünümüzün tüm kullanıcılarımızın günlük hayatlarına değer kattığına ve küresel bir sorunu çözdüğüne inanıyoruz.
anda freemium adı verilen modeli kullanıyor. Kullanıcılar uygulamayı ücretsiz olarak kullanabiliyor ya da ek özellikler getiren premium üyelik satın alabiliyorlar.
n Gelir modelinizden bahsedebilir misiniz? Öncelikli odağımız kullanıcı tabanımızı büyütmek ve küresel sorunları çözecek yenilikçi ürünler geliştirmek. Truecaller aslında çok şanslı diyebiliriz. Sequoia Capital, Atomico ve Kleiner Perkins Caufield Byers gibi dünya çapında tanınan yatırımcılar vizyonumuza inanıyor ve hedeflerimize ulaşmamız için bizi destekliyor. Truecaller şu
n Üyelerinizin bilgi güvenliğini nasıl sağlıyorsunuz? Güvenlik özellikleri tüm ürünlerimize entegre. Kullanıcılarımızı ve mobil cihazlarını güvende tutmak konularında çok özenli davranıyoruz. Stockholm’deki şirket merkezimizde önceliği güvenlik olan bir ekibimiz sürekli çalışıyor. Truecaller, kullanıcılarımızın şifre ve kredi
n Truecaller’ın yakın gelecekte küresel hedef ve stratejileri neler olacak? Şu anki odağımız büyüme ve kullanıcılarımız için en iyi ürünü geliştirmek üzerine. Küresel bir sorunu tespit ettik ve dünya çapındaki kullanıcılarımız için bu sorunun çözümüne odaklanmış durumdayız. Hızlı bir büyüme olacağı düşüncesindeyiz. Bu büyüme aynı zamanda tespit ettiğimiz problemin sağlamasını yapmak gibi de olacak. Ürün geliştirme ve büyümeye odaklanmayı seçen bir ekibiz. Çantamızda her zaman projeler var diyebilirim. Yakın zamanda duyuracağımız yenilikler de takım olarak hepimizi heyecanlandırıyor.
İş zekasına bakış yenileniyor Haber Merkezi Qlik’in Türkiye resmi distribütörü QlikView Türkiye, pazardaki son teknolojik gelişmeleri ve Qlik’in stratejilerini paylaşmak amacıyla 8-9 Aralık tarihleri arasında QlikView Türkiye OEM Partner ve Qlik Sense Road Show etkinliklerini gerçekleştirdi. Etkinliklerin ilki olan QlikView Türkiye OEM Partner etkinliğine katılan OEM iş ortağı adaylarına Qlik OEM yapısı ve çözümlerine katma değer sağlamak, yeni gelir kalemlerinin nasıl oluşturulacağı ve rekabette nasıl üstünlük
sağlanabileceği konusunda QlikView Türkiye ve Qlik ekibinin ortak hazırladıkları sunumlar ve demolar sunuldu. İkinci gün ise küresel bazda gerçekleştirilen Qlik Sense Road Show serisinin son ayağı İstanbul’da gerçekleştirildi. Qlik Sense Road Show kapsamında,
geçen yıl lansmanı gerçekleştirilen ve mobil için özel tasarlanmış, doğal etkileşime en yakın şekilde dokunmatik olarak kullanılabilen bir ürün olan QlikSense’te son yenilikler ve Sense’in kurumsal iş zekasına etkilerini içeren demo ve sunumlar da katılımcılarla buluştu.
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
"NMUDQFDÝ#DONK@L@ HÛHMHYHÝG YK@MC Q QÝUDÝJNK@XK@ÛS Q Q
OceanStor V3 lÝ"NMUDQFDÝ2 -ÝUDÝ- 2 Ý2 -ÝUDÝ- 2 MÝSÅLKDÛHJÝNK@Q@JÝAHQÝJTSTC@ÝFDKLDRHÝRHYDÝJNK@XÝXÀMDSHLÝUDÝODQENQL@MRÝ@U@MS@I ÝR@ØK XNQ lÝ"NMUDQFDÝ'##ÝUDÝ22# Ý%TKKÝ22#ÝUDQHÝCDONK@L@ÝCDMDXHLHMHÝX@Û@X@AHKHQRHMHY lÝ"NMUDQFDÝ/QHL@QXÝUDÝA@BJTOÝUDQHÝCDONK@L@ÝÅMHSDRH Ý Q@C@ÝGDQG@MFHÝAHQÝRDQUDQÝUDÝXDCDJKDLDÝX@Y K L M@ÝFDQDJÝCTXL@C@MÝ ÝÝÝAHQHMBHKÝUDQHÝCDONK@L@ÝÅMHSDRHMHMÝXDCDØHMHÝCHQDJSÝNK@Q@JÝA@BJTOÝUDQHÝCDONK@L@ÝÅMHSDRHMDÝ@K@AHKHQRHMHY lÝ&HQHÛ ÝNQS@ÝUDÝÅRSÝRDUHXDCDJHÝSÅLÝUDQHÝCDONK@L@ÝÅMHSDKDQHMCDÝ@XM ÝHÛKDSHLÝRHRSDLHÝA@Q MC Q KL@R ÝR@XDRHMCDÝAHQAHQKDQHÝ@Q@R MC@Ý ÝÝÝ´NJÝQ@G@SÝUDQHÝ@J Û ÝR@ØK@X@AHKHQRHMHY lÝ5DQHÝCDONK@L@ÝR@M@KK@ÛS QL@ÝÀYDKHØHÝR@XDRHMCDÝE@QJK ÝL@QJ@ÝUDQHÝCDONK@L@ÝÅMHSDKDQHMCDJHÝJ@O@RHSDKDQHÝJTKK@M@AHKHQRHMHY
#DS@XK ÝAHKFHÝH´HM Ý 444 9119
e.huawei.com/tr
e.turkey@huawei.com
Huawei 2014 yılın en iyi distribütörü ödülü.
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Penta Teknoloji’nin borsa atağı Haber Merkezi Türkiye bilişim sektörü şirketlerinden uzun dönemdir borsaya açılma haberleri ya da hedefleri gelmiyordu. Son yıllarda hızlı bir büyüme gösteren Penta Teknoloji, 2017 yılında borsaya açılacağını açıkladı. Şirket, büyüme hedeflerini de artırırken, bu yoldaki en önemli stratejinin temelini ise kurumsal çözümler ve katma değerli hizmetler oluşturuyor. Penta Teknoloji Genel Müdürü Mürsel Özçelik, önümüzdeki dönemlerde yeni şirket satın almalarının da gündemlerinde olduğunu açıkladı. Mürsel Özçelik şirketin önümüzdeki döneme ilişkin hedefleri konusunda şu bilgileri verdi: “2016 ve sonrası hedefimiz dağıtıcılığını yaptığımız tüm ürünlerde hem tedarikçilerimize hem müşterilerimize değer katarak bu alanda en iyi olmaya devam etmek. Teknolojik bireysel ürünler tarafında sahip olduğumuz yüzde 25 pazar payını koruyarak, katma değerli hizmetler ve kurumsal ürünlerdeki pazar payını yüzde 20’ye çıkaracağız. Katma değerli
2017 yılında borsaya açılma planları yapan Penta Teknoloji’nin büyüme motoru katma değerli hizmetler ve kurumsal ürünler olacak. Penta Teknoloji Genel Müdürü Mürsel Özçelik hizmetler ve kurumsal ürünler bundan sonra şirketimizin büyüme motoru olacak. 2017’de borsaya açılma hedefimiz var. Borsaya açılma sonrasında yeni satın almalarla ilgileneceğiz.’’ Tamamlanmak üzere olan 2015 yılını 1,5 milyar liranın üzerinde ciroyla kapatacaklarını kaydeden Mürsel Özçelik, Penta’nın 25. Yılı geride bırakması dolayısıyla düzenlediği basın toplantısında şu bilgileri verdi: “Penta Teknoloji’nin başarısının temelinde her
zaman esnek ve büyümeye açık olmak ve asla bayilerine rakip olmamak ilkeleri yatıyor. Penta kurulduğu günden bu yana sektördeki gelişmeleri yakından takip ederek, kendinin yanı sıra iş ortaklarını da yeni gelişmelere ve büyümeye taşıyacak doğru adımları atmaya odaklandı. Bu doğrultuda 1997 yılında Türkiye’nin alanında ilk B2B e-ticaret sitesi olan Bayinet. com.tr kuruldu. İlerleyen yıllarda Türkiye’de en çok kullanılan ilk 100 internet sitesi arasına giren Bayinet, aynı zamanda
kredi kartı ile taksitli satış yapan ilk B2B sitesi olma unvanına sahip bulunuyor. Ülkemizde ve dünyada yaşanan ekonomik krizlere karşın gelişmeye devam eden Penta bayi kanalını daha da genişletirken, 2001-2006 arasındaki 5 senede 15 kat büyüyerek, teknoloji dağıtıcısı şirketler arasında ilk üçe girdi. 25. yaşı geride bıraktığı 2010 yılında Yıldız Holding bünyesine katılan Penta Bilgisayar, 2012 yılında Mersa Sistem ile birleşerek Penta Teknoloji adını aldı. Penta Teknoloji, 2013 yılından bu yana
Medyasoft, Ekip Elektronik, Beyaz İletişim ve Sayısal Grafik’i satın alarak bünyesine kattığı yeni markalar ile değer katan dağıtıcı olma yolunda hızla ilerledi.” Mürsel Özçelik, Kasım ayında duyurulan “Penta Teknoloji Merkezi” ve “Penta Bulut”un uygulamalarının da şirketin iş faydasını ön plana çıkaran katma değerler zincirine eklenen yeni halkalar olduğunu, benzer uygulamaları hayata geçirmeye devam edeceklerini söyledi. Hizmete girdiği günden bu yana ihtiyaçlara göre sürekli olarak güncellenen Bayinet’in yeni sürümünün de gelecek günlerde duyurulacağını belirten Özçelik, “Kanala sunduğumuz avantajlar son kullanıcıya da avantaj olarak yansıyor. 10’dan 10’a Sevkiyat ile iş ortaklarımıza daha iyi hizmet sunabilmek adına ulaşabildiğimiz her bölgeye kendi sevkiyatımızla ulaşıyoruz. Bu hizmetimiz sayesinde hem iş ortaklarımıza hem de son kullanıcılara sağlamlık ve hız avantajı sunuyoruz. Penta olarak bir anlamda teknolojinin nöbetçi eczanesi olma işlevini üstleniyoruz” dedi.
Veri Gölü Stratejisi, yeni ürünlerle gelişiyor Haber Merkezi EMC, kurum ve kuruluşların hibrit buluta geçişini kolaylaştırmak üzere geliştirdiği Veri Gölü 2.0 Stratejisi kapsamında yeni ürünlerinin duyurusunu yaptı. IsilonSD, Isilon OneFS ve Isilon CloudPools ürünleri 2016 yılının ilk ayından itibaren Türkiye’de de
satışa sunulacak. Yeni ürünler, yapılandırılmamış verilerin yalnızca ana veri merkezinde değil, uzak ofisler gibi veri merkezinin farklı konumlarında da kullanılabilir olmasına ve bulut arşivlemesine olanak tanıyor. EMC Isilon Bölge Yöneticisi Ender Bozanoğlu’nun verdiği bilgilere göre kurumlar, üç
www.m2s.com.tr
STRATEJİK PAZAR ARAŞTIRMALARI
VERİTABANI OLUŞTURMA VE GÜNCELLEME
PAZARLAMA PROJELERİ UYGULAMA VE YÖNETİMİ
x70 TELEMARKETING
SEKTÖREL ARAŞTIRMALAR
E-PAZARLAMA HİZMETİ (POSTABAN)
önemli eğilim doğrultusunda dönüşüm süreçlerini yaşıyorlar. Birincisi, iş gücünün dağınık bir hal almasıyla, şirketlerin de daha küresel bir duruma gelmesi. İkincisi, yapılandırılmamış veri hacminin hızla büyümesi ve böylece, verilerin etkili bir şekilde yönetilmesi ve aynı zamanda verilerden değer elde edilmesi gereksiniminin artması. Üçüncü eğilim ise hibrit bulutun, veri merkezlerini en verimli ve etkili şekilde çalıştırmak isteyen kurumlar için rakipsiz bir seçenek haline gelmesi. EMC Veri Gölü 2.0 stratejisi ve yapılan yeni duyuruların, bu zorlukların yönetilmesi açısından büyük önem taşıdığını kaydeden Bozanoğlu, çözümler hakkında şu bilgileri verdi: “EMC IsilonSD Edge, uzak ofislerde veya kenar konumlarda veri yönetimini en düşük maliyetli şekilde basitleştirmek için tasarlanmış, yazılım tanımlı yeni bir çözüm ve olağan donanım üzerinde çalışan, yüzde 100 yazılım tanımlı bir ortam sunuyor. IsilonSD Edge, VMware ESX’i destekliyor ve yönetim kolaylığı için VMware vCenter ile tam olarak entegre çalışıyor.
EMC Isilon Bölge Yöneticisi Ender Bozanoğlu Veri Gölünü farklı konumlarla genişletmeye ek olarak, EMC yeni ve gelecek nesil Isilon OneFS işletim sistemiyle Veri Gölü’nü merkezde de geliştiriyor. Bu zengin seçenek, esnekliği artırmak, yönetimi basitleştirmek, etkinliği yükseltmek ve çok büyük Veri Gölleri için kesintisiz çalışma sağlamak üzere tasarlandı. Yeni nesil OneFS’de, müşterilerin uygulamalarını ya da son kullanıcı ortamlarını, gerektiğinde yükseltme öncesi duruma getirmelerini sağlayacak esnek yazılım yükseltmesini geri alma özelliği de bulunuyor. Bu özellikler,
altyapı yöneticilerine sorunsuz bir kullanıcı deneyiminden ve kritik ortamların sürekli çalışır durumda kalacağından emin olmalarını sağlayacak parçacıklı seçenekler sunuyor. EMC merkez ve kenarda depolama odaklı çözümlere ek olarak, EMC Isilon’un kolayca genel, özel ve hibrit bulutlara kadar genişlemesini sağlayacak, Isilon ürün yelpazesine yönelik yeni bir yazılım uygulaması olan EMC CloudPools’u (Bulut Havuzu) da sunuyor. Şirket içindeki verilerin büyük bölümü, düzenleme ve uyum amaçlarına yönelik olarak uzun süre muhafaza edilmesi gereken soğuk verilerden oluşuyor. Bulut Havuzları, Isilon’un, bulut ağ geçidi gerektirmeden verileri Amazon Web Hizmetleri, Microsoft Azure ve Virtustream gibi genel bulutlara doğal biçimde katmanlamasını sağlıyor. Ayrıca, veri merkezinin EMC Elastic Bulut Depolama (ECS) ve özel bir bulut olarak Isilon’a genişlemesini sağlıyor. Isilon, ana merkez ad alanını buluta genişleterek, konumdan bağımsız olarak veri erişimine olanak tanınıyor.”
14
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Londra’da ExCel Fuar Merkezi’nde 30 Kasım-2 Aralık 2015 tarihlerinde düzenlenen Handan Aybars Hewlett Packard Londra Enterprise (HPE) Discover London 2015 etkinliği yeniliklerin tanıtılmasını sağladı. Bunların ilki; HPE ve Microsoft melez bulut yapısında Azure odaklı, HPE altyapı ve hizmetlerini temel alan işbirliği. HPE ve Microsoft arasında işbirliğinin gelişmesi anlamını taşıyan bu hamle ile HPE müşterileri için tercih edilen genel bulut iş ortağı Microsoft Azure olurken, HPE de altyapı ve Microsoft’un melez bulut hizmet sunumlarında tercih edilen iş ortağı görevi üstlenecek. Etkinlikte yapılan ikinci tanıtımla HPE, melez altyapı avantajından yararlanmak isteyen işletmelerin hem geleneksel hem de bulut tabanlı uygulamaları için özel tasarlanan HPE Synergy çözümünü duyurdu. Yeni bir mimari içeren HPE Synergy; akışkan kaynak havuzunu, yazılım tanımlı iş zekâsını ve birleştirilmiş API’ları daha da geliştirirken, şirketlerin geleneksel ve özel bulut yapılarını verimli biçimde ‘karma’ hale getirmelerini sağlıyor. Üçüncü tanıtımda odak noktası IoT oldu ve HPE, işletmelerin IoT verilerini daha verimli toplamasını ve bunları analiz etmelerini kolaylaştıran yeni IoT sistem, ağ ve bağlantı çözümlerini katılımcılarla paylaştı. Yeni HPE Edgeline IoT Systems, Intel ile işbirliğinin sonucunda IoT pazarına açık çözümler getiriyor. HPE şirketi Aruba da çoklu tedarikçi yapısındaki Wi-Fi ağları için sektörün ilk bulut tabanlı beacon yönetim çözümünü, IoT Aruba Sensor’u duyurdu. Discover London 2015’te yapılan bir diğer tanıtım da HPE’nin, işletmelerin farklı bulut iş yükleri ve tedarikçileri arasında servisleri devreye almalarını, erişime açmalarını, konsolide etmelerini ve güvenli biçimde kontrol edebilmelerini sağlayan yeni ‘yönetilen servisi’ HPE Helion Managed Cloud Broker oldu. Bu servis ile BT yöneticileri, geleneksel BT’den özel ve genel buluta kadar işletmenin tüm varlıklarını anında görüp kontrol edebiliyor. Bu varlıkların birbirine uyumlu hale getirilmesiyle hızlı çözüm oluşturma, finansal yönetim ve son kullanıcı memnuniyeti de geliştiriliyor. Bu hizmet ile CIO; bir BT entegratörü ve simsarı haline gelirken, melez hizmet sunumu ve yönetimi başlığında güvenlik, servis yönetimi, finansal yönetim ve performans yönetimi, katalog ve kullanıcı yönetimi gibi yapılar yerini alıyor. Geleneksel
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Gelecek, hızlı olana emanet Bu sloganla, yani ‘Tomorrow belonges to the fast’ mottosu ile Hewlett Packard Enterprise’ın (HPE) yeni teknoloji çözümleri ve uygulamaları, ayrıca Microsoft ile derinleşen işbirliğinin detayları HPE Discover 2015 etkinliğinde ele alındı. 13 bin müşteri ve iş ortağının bir araya geldiği Discover London 2015, kurumsal ayrışma sonrası, ‘HPE’ olarak bir ilk oldu.
altyapılar da destekleniyor. Çünkü HPE yetkililerinin de dikkat çektiği gibi, bir anda buluta geçmek kolay bir adım değil. Güçlü BT için işbirliği şart Discover London 2015’in açılışını, dijital dönüşümün ve özellikle melez bulut yapılarının kullanımındaki artışa işaret eden
HPE Cloud Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Bill Hilf yaptı ve beklentilerini paylaştı. Buna göre, gelecek 2 yılda farklı özel ve genel bulut kombinasyonlarına yatırım yapılacak ve HPE’nin yaptığı araştırmalar da bunu gösteriyor. Bunun üç temel adımı var: Kendiniz için doğru
kombinasyonu tanımlayın, bunu hayata geçirin ve optimize edin. Bu kombinasyonu saptamak konusunda HPE’nin portföyünün gücüne dikkat çeken Hilf’e göre, BT ve çözümler artık tek bir şirkete ait değil. Terzi usulü bir çözüm ise artık çok daha önemli. Microsoft Bulut ve Kurumsal Pazarlama Grubu Genel Müdürü
Sesinin kısılması yüzünden kısa bir girişle yetinen HPE Başkanı ve CEO’su Meg Whitman, sözü ekibine bıraktı.
Garth Fort, HPE ve Microsoft arasındaki işbirliğinin bulut bilişime yansıdığını şu sözlerle anlattı: “Azure, HPE’nin sattığı tüm sunucularda yerini alıyor. Farklı iş yükleri ve sorunlara yönelik ortak çözümler üzerinde çalışıyoruz. 2016 itibariyle Azure pazarında daha fazla HPE yazılımı göreceksiniz.”
Bulutta İç pazarın büyüme potansİyelİ var Londra’da The Drapers’ Hall’da düzenlenen Türkiye ülke yemeğinin ardından bir araya geldiğimiz Hewlett Packard Enterprise Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak, 2016 yılı beklentilerini ve pazara bakışını paylaştı: n HPE’nin Helion ve Microsoft’un Azure yapıları arasında işbirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu önemli bir adım. Bulut bilişim, en önem verdiğimiz 4 dönüşüm alanından biri ve geleceğe yön verecek bir başlık. HPE, artık direkt bir hizmet sağlayıcı olmayacağı, genel bulut hizmetine ihtiyacı olan müşterilere stratejik iş ortakları ile hizmet etme tercihini gösterdi, Azure platformunun ve servislerinin tüm dünyada müşterilerine tavsiye edeceği genel bulut olduğunu duyurdu. Buna karşılık Microsoft da, kendi açık genel bulut, yani Azure ortamında HPE teknolojileri kullanacağını, bu teknoloji ile yeni çözümler ve ürünler geliştirmek için iki mühendislik merkezinde mühendisler bir arada çalışarak Azure ile beraber ve HPE teknolojileri kullanarak melez bulut altyapılarını birleştirmek için çalışacaklar. Ayrıca 2016’da 5 bin
mühendisimizi Azure sertifikalı yapacağız. Microsoft da melez altyapılarımız üzerinde Azure’u daha da etkin hizmet verecek hale getirmek için çalışmalara destek verecek. Bizim genel bulutu stratejik iş ortaklıkları ile müşterilerimize sunma stratejimizi tamamlayan ve destekleyen bir yapı oluştu. n Bu işbirliği nasıl hayat bulacak? Microsoft ve HPE birbirlerinin en büyük ticari müşterileri. Hem iş ortaklığımız var, hem birbirimizin küreselde en büyük kullanıcılarıyız, hem de küresel bazda Microsoft ve HPE iş ortaklığını yapan 29 binden fazla iş ortağı var. İşbirliği, iş ortağı açısından katma değer demek. Azure ve Helion altyapı işbirliği, onların da müşterilerine daha gelişmiş çözümler sunabilmesi için fırsat olacak, iş ortağının değerinin artması, şirkete ve sektöre, ihtiyaca uygun ve terzi usulü bir danışmanlık desteği sunarak ihtiyacı karşılamak gündeme gelecek. n Türkiye pazarında bulut ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de bulut kavramı biraz daha yavaş yaygınlaşıyor
ve bunun üç nedeni var. Birincisi KOBİ’lerin ihtiyaçları o ölçeğe gelmedi ve bugüne kadarki standart altyapı yatırımlarıyla yetiniyorlar. Oysa ihtiyaçları arttıkça ve veriyi daha fazla kullanma becerileri geliştikçe, bu firmaların da daha büyük altyapılara ihtiyacı olacak ve bu yatırımı yapmanın çok ekonomik olmadığını görecekler ya da görmeye başladılar bile. İkincisi Türkiye’deki telekom firmaları ağırlıklı olmak üzere bazı şirketler kendi bulut hizmetlerini geliştiriyor ve pazara hizmet olarak bunları sunuyorlar. Şirketler yurtdışına çıkmadan, Türkiye’deki operatörlerin sağladığı bulut hizmetinden faydalanabiliyorlar. Üçüncüsü ve asıl bulutu büyütecek taraf ise büyük kurumların buluta çıkışının hızlanması. Burada sektör bazında bazı düzenlemelerle gelen engeller var. Ama bu, aslında Türkiye için bir avantaj olabilir. n 2016 yılına yönelik beklentileriniz neler? Hem IoT gelişimi hem kamuda dağıtılmasını beklediğimiz ‘akıllı kimlik kartları’ her türlü kurumla her sektöre yeni iş modelleri geliştirme fırsatı sağlayacak. Kimlik doğrulama ve ödeme
hizmetleri, sağlık hizmetleri gibi alanlar buna örnek olabilir. Bu dev entegrasyon beklentisine ek olarak, IoT ile sensörlerin artması ve birbiri ile haberleşmesi, iletişimin de katlanarak artması demek. Türkiye’de de hem sensörlerin haberleşmesi ve IoT’nin yaygınlaşması, hem bulut ihtiyaçlarının ve bulut bilişim odaklı sunumların artması gündeme gelecek. Kamuda bazı e-Devlet uygulamalarının yanında, bazı kamu kurumları da kendilerine has uygulamaları kamu bulutları üzerinden sunmaya başladığı takdirde, HPE olarak ciddi bir taleple karşılaşmayı bekliyoruz. Burada HPE Helion ekseninde çözümlerin yanında, Synergy ürün ailemizle IoT platformlarıyla önümüzdeki dönemde gelişen bir pazar bekliyoruz.
Huawei, D-Link, Schneider, ioSafe, FujiFilm ve Exagate distribütörü.
Yaratıcı fikirler, güçlü çözümler.
16
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Yeni sürümle hedef küresel pazar Handan Aybars E-ticaret yazılımları ve altyapıları sunan Ticimax, 2005 yılından bugüne 2 binin üzerinde firmaya hizmet veriyor. Bir uygulamayı alıp Türkçeleştirmek yerine, kendileri bir uygulama geliştirdiklerini vurgulayan Ticimax Genel Müdürü Cenk Çiğdemli, kod kendilerinde olduğu için istenen her değişikliği ve geliştirmeyi yapabildiklerini ifade etti. Çiğdemli’ye göre, bunun birçok avantajı var. “Geliştirme yapmak için tüm kaynaklar elimizde. Olası sorunları çözme hızımız çok yüksek” diyen Çiğdemli, tüm yapıyı kendilerinin geliştirdiğini belirtirken, eklemeden geçmedi: “Yakında bu yazılımı dünyaya açmayı planlıyoruz.” Yani yurtdışında da e-ticaret altyapısı olarak Ticimax kullanılabilecek. Kod yapısı farklı dillere çevrilmeye uygun olan bu yapıda amaç, yurtdışında Ticimax kullanımını sağlamak. Yurtdışı planları ve 2016 öncelikleri ile ilgili olarak Cenk Çiğdemli sorularımızı yanıtladı: n Hedeflediğiniz öncelikli pazarlar hangileri? İlk etapta ABD ile başlayacağız. Bunu Avrupa ülkeleri ve Türki Cumhuriyetleri izleyecek. Tüm geliştirmeyi yine buradaki ekibimizle, GOSB Teknopark’taki Ar-Ge merkezimizde yapmayı planlıyoruz. Hedefimiz bütün ekibi burada tutup, orada da destek ve satış ile ilgili merkez ofisler kurmak. Bu çalışmalar 2016 önceliğimiz olacak. n Ar-Ge merkezinde odaklandığınız temel başlıklar neler? Çözümlerimiz geliştiriliyor, buna yeni modüller ekleniyor. Müşterilerimizden gelen talepler ve beklentiler de bize yol gösteriyor. Bu taleplerin birçoğunu gerçekleştirmeye çalışıyor, altyapımızı genişlettiği
Ticimax, 2016’nın ilk yarısında lansmanını yapmayı planladığı ve e-ticarette uçtan uca çözüm sunan paketinin 10’uncu sürümü ile dünyaya açılmayı hedefliyor.
Ticimax Genel Müdürü Cenk Çiğdemli için birçoğunu karşılamak istiyoruz. Bizde tüm kaynak ve bütün yapı tek bir kod mimarisinin üzerine kurulu. Bir müşterimize bir eklenti yapıp, bunu yayınladığımızda, bunu tüm müşterilerimiz kullanabiliyor. Sadece belli başlı modülleri ücretli olarak açıyoruz. Gerekli temel başlıkları buluşturduğumuz 5 paketimiz var, ama o paketlerin dışında da unsurlar var. Örneğin iWatch uygulamamız ve satış artırmaya yönelik dönüşüm artırıcı bir sistemimiz de var. n Bu sistem, e-ticarette nasıl bir fayda sağlıyor? Sitede yaptığınız hareketlere göre size sitede küçük ekranlar çıkartıyor, size uyarılarda bulunuyor, böylece kişiye özel bir pazarlama kampanyası hayat bulabiliyor. Bu özel ve kişiselleştirilmiş bir sistem. Arka planda, sürekli işleyen, ayrı bir iş analitiği sistemi kullanıyoruz. Siteye girdiniz, 15 dakika gezindiniz ve bir
şey almadan çıkacaksınız diyelim. Sitenin belirlediği kural çerçevesinde size bir hediye çeki tanımlatmak gibi kişiselleştirilmiş öneriler yapılabiliyor. Tüm tasarım yapımızı ‘responsive’ olarak tanımladık. Trafiğin yüzde 50’si mobilden geliyor, ama bunun sadece yüzde 20’si satışa dönüyor. Bu nedenle tüm yapıyı ‘responsive’ yaptık. Bununla beraber, entegre bir uygulama da geliştirdik ve bu, bizim tercih edilme oranımızı etkiliyor. n Mobil uygulamanın avantajı nedir? İnsanlar uygulamayı cep telefonlarına indiriyor ve müşterilerimiz de bu uygulama indiren kişilere anlık bildirimler yollayabiliyor, kişiselleştirilmiş teklifler sunabiliyor. Bu da mobilde kalıcı müşteriye sahip olmak için önem kazanıyor. Bu yönüyle mobil, doğru yöntemlerle kişisel iletişim için çok önemli. Sonuçta mobil ticaret hızla gelişiyor. Çünkü evde ve ofiste her türlü mobil cihaz
kullanımı artıyor. İnsanlar mobilde ödeme yapmaya da alıştılar ve birçok unsur sayesinde bu yapıya güvenleri artıyor. n Ticimax V8 neleri içeriyor? Önceki sürüme göre bütün altyapıyı tekrar kurguladık ve farklı bir programlama diline geçtik. Sunucu altyapımızı yeniledik ve bu konuda önemli yatırımlar yaptık. Genelde müşterilerimiz Türkiye’de satış yaptıkları için lokasyonu da burada tutmak istiyor, bütün altyapıyı burada kurup geliştirip devam ettiriyoruz. Tamamen kendi özel bulutumuzu oluşturduk ve yedekli. Tüm siteleri kendi sunucularımızda barındırıyor ve yedekliyoruz. Bu bize kontrol ve hız avantajı sağlıyor. V8 ile mobil uygulamaları geliştirdik. Tüm yapıyı ‘responsive’e çevirdik. Özel kampanya modülleri hazırladık ve ilgili tüm araçları perakende şirketlerine sunduk. Yani mobil için de, masaüstü için
de kampanya yapabileceği araçları verdik. Satışlarda dönüşümlerini artırabilmeleri için kampanya modülleri hazırladık. Kurabiyeleri daha profesyonelce kullanıyoruz. V8’de entegrasyon altyapısını güçlendirdik. Muhasebe ve ERP programlarıyla entegre olduk. e-Dönüşüm desteği adına bu önemli. Bu ERP programlarını kullanmayan küçük ölçekli müşterilerimiz de sistemimiz üzerinden e-fatura, e-arşiv gibi uygulamaları kullanabiliyor. Yani sadece platform ve ürün sunmakla kalmıyor, uçtan uca hizmet sunuyoruz. Müşteriye sunduğumuz e-ticaret platformunu sürekli geliştirmek ve katma değer sağlamak önceliğimiz. Bu amaçla onlara e-ticaret ve SEO gibi başlıklarda ücretsiz eğitimler sunuyoruz. n EticaretSEM organizasyonları ile 2015 yılında Türkiye’de farklı illerde sunumlar yaptınız. Bu çalışma ve 2016 planları hakkında bilgi verir misiniz? EticaretSEM ve TEB işbirliğinde organize edilen konferanslar zinciri Turkcell ana sponsorluğunda düzenleniyor. 2015 yılında EticaretSEM organizasyonuyla Türkiye’de 14 ilde toplamda 17 e-ticaret konferansı verip, e-ticaret altyapıları hakkında hem e-ticaret yapmak isteyen kişi ve kurumlara, hem de e-ticaret yapan birçok kuruma eğitimler verdik, e-ticarette ‘altyapıyı’ anlattık. Şahsi amacım da e-ticarette yola çıkmak ve altyapıyı kurmak isteyenler için rehber olmak. 2016 turumuz da EticaretSEM ile olacak ve yine il il dolaşacağız. İlerleyen süreçte Ticimax olarak da etkinliklere imza atmak istiyoruz. Anadolu’da bu çalışmalara yönelik büyük talep var. Her ilde ziyaretçi sayısı binleri aşıyor. Herkes ‘öğrenmek’ için bu etkinliği takip ediyor. Katılımcı tüm şirketlerden öğrenilecek birçok başlık var. EticaretSEM ile ilerleyerek ve Türkiye’yi dolaşarak bireyleri bilgilendirmekten vazgeçmeyeceğiz.
17 BThaber
DOSYA
2016’ya Teknoloji Bakışı
2015’ten 2016’ya teknolojik bakış Bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2015’te mobil teknolojiler eskiye nazaran durgun bir yıl geçirirken her şeyin internetinin biraz daha ön plana çıkmaya başladığını görüyoruz.
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016 www.bthaber.com
Teknolojinin hem yazılımsal hem de donanımsal anlamda hızlı bir şekilde gelişiyor ve kendini yeniliyor olması, gerek teknoloji tüketicisi tarafında Ruşen Göbel gerekse kurumsal teknolojiler tarafında her senenin yenilikler ve gelişmelerle dolu geçmesine sebep oluyor. İnternete bağlanabilen “şey” sayısı günden güne artarken, bu cihazların pek çoğu bağlanabilirlik ve veri işleme merkezi olarak mobil cihazları kullanıyor. Diğer taraftan bulut teknolojileri sayesinde kurumların teknolojiyle tanışması günden güne kolaylaşıyor. Hibrit bulut ise hali hazırda yapılmış teknoloji yatırımının da değerlendirilmesini mümkün kılıyor. Tüm bu teknoloji gelişmeleri yaşanırken elbette güvenliği de elden bırakmamak gerekiyor. Devlet destekli siber saldırılarda artışın gözlendiği 2015 yılında fidye yazılımlarının da rolü büyük oldu.
18
DOSYA
BThaber
2016’ya Teknoloji Bakışı
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Mobil teknolojiler güçleniyor, güçlendikçe işlev kazanıyor Bir zamanlar herhangi bir konuyla ilgili birilerine yazı yazmamız gerektiğinde oturup, elimize kağıdı – kalemi alıp mektubumuzu hazırlar ve gönderirdik. Sonrasında “internet” ve kişisel bilgisayar kavramlarının ortaya çıkmasıyla beraber yerini elektronik postalara bıraktı. Artık yazdıklarımız anında gidiyordu. Bir sonraki aşama ise taşınabilir bilgisayar – WiFi ikilisi oldu. Bu gelişmeyle beraber e-postalarımızı görüp cevaplamak için ofise gitmemize gerek kalmadı. Herhangi bir kafeye oturup Wi-Fi şifresini isteyerek, dizüstü bilgisayarlarımızla her işimizi halleder hale geldik. Bu aşamanın bir sonrasında gelen akıllı telefonlar ise hiçbir yere bağlı olmaksızın ve yanımızda hiçbir ekstra cihaz taşımaksızın tüm e-postalarımızı kontrol edip, cevaplamaya başladık. Yukarıdaki örnekte iş dünyasının sadece “mektup” alışverişi kısmının son yıllardaki gelişimini görüyorsunuz. Ofiste günlerce cevabın gelmesini beklerken (üstelik kaybolma ihtimali de varken) artık cebimizdeki bir cihazla dünyanın her yerinde, her an e-postalarımıza ulaşabiliyoruz. Akıllı telefonlar Akıllı telefonlar bugün her yerdeler, herkesin cebindeler. Üstelik günden güne daha da güçleniyorlar. Güçlenen çipler, geliştirilen ve küçültülen yeni sensörler gündelik hayatlarımızı olduğu kadar iş hayatımızı da etkiliyor. En basitinden kamera gelişimini düşünelim. Eskiden hepimizin evlerinde filmiyle, flaşıyla, pek iyi olmasa da olsa birer fotoğraf makinesi bulunurdu. Günümüzde sadece daha profesyonel fotoğraf çekmek isteyenler fotoğraf makinesi satın alıyor. Geri kalan herkes akıllı telefonunun kamerasını yeterli buluyor ve eskiye oranla çok çok daha sık bir şekilde fotoğraf çekiyor. Günden güne daha da gelişen akıllı telefon kameraları, artık bazı durumlarda profesyonel fotoğraf makinelerini bile geride bırakabiliyorlar. Bundan birkaç ay önce 3000 dolarlık profesyonel bir fotoğraf makinesinin gündüz video
çekimlerinde bazı akıllı telefonların gerisinde kaldığı ortaya çıkmıştı. Akıllı telefonların sürekli performans takviyesi alan işlemcileri, GPU’ları ve RAM’leri ise bu cihazların bambaşka boyutlara taşınmasına imkan sağlıyor. Performansı artan cihazlara daha fazla sayıda işlev yüklenebiliyor. Ayrıca bu işlevler, eskiye nazaran çok daha karmaşık olabiliyor; ne de olsa arkasında canavar gibi 4 çekirdekli işlemci var. Karmaşık yapıdaki, ciddi bir işlem gücü gerektiren uygulamaları akıllı telefonumuzda gerçekleştirebiliyoruz. Hatta güçsüz bir masaüstü bilgisayarları bile süründüren video montaj işlemlerini – biraz kırpılmış bir şekilde de olsa- mobil cihazımızda yapabiliyoruz. Mobil sektörün çılgın bir şekilde büyüyor olması, fırsatları kovalayan yazılımcılar için de bir ekmek kapısı oldu. Bir şekilde “tutan” uygulamalar milyonlarca dolar kazanç sağlayabildiği için yazılımcılar sürekli, bol miktarda uygulamayla karşımıza çıkıyorlar. Devasa yazılım şirketleri kendi mobil uygulamalarını geliştirerek
müşterilerinin yanında mobil dünyada da olmaya çalışıyorlar. Bugün Microsoft bile tüm Office programlarını Android ve iOS gibi aslında rakip olduğu platformlara sunuyor. Tüm bunların yanı sıra şirketlerin kendi içlerinde çalışmak için kullandıkları kapalı kullanım uygulamalar da mevcut. Sadece çalışanlara verilen uygulamalar, telefonun gücünü kullanarak bulunduğu sektöre göre ciddi anlamda mobilite sağlıyor. Mesela eskiden sahada çalışan ve bir şekilde yöneticilerine fotoğraf göndermesi gereken bir mühendis fotoğraf makinesini alıp, fotoğrafı çekip, dizüstü bilgisayarına götürüp, e-posta ile gönderimi gerçekleştiriyorken artık telefonuyla tüm bu işlemleri birkaç saniye içerisinde halledebiliyor. Hatta falcılar bile evinden, oturduğu yerde gelen Türk kahvesi fotoğraflarına bakarak fal bakıp sonuçlarını müşterilerine iletebiliyorlar. Bu örnekler, sektörlerdeki iş yapma biçimlerinin ne kadar değişebileceğini gösteriyor. Tabletler Tabletler de akıllı telefonların ekranlarının
yetmediği noktalarda, iş için kullanılabilecek cihazlar arasında yer alıyor. Eğer bol bol Excel dosyaları içerisinde uğraşılıyorsa veya müşterilere sunumlar - videolar izletiliyorsa tabletler de çalışanın ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir pozisyondalar. 3G – 4G destekli modeller yüzde yüz mobilite sağlarken, bataryalarının akıllı telefondan çok daha uzun dayanıyor olmasıyla da tercih sebebi olabilir. Gelişen iletişim teknolojileri Mobil teknolojilerin gelişmesindeki en büyük katkılardan biri elbette ki iletişim hızı. İlk telefonlarımızla sadece düşük kalitede ses alış verişi ve minik minik yazı dosyaları (SMS) iletebiliyorken, bir süre sonra “veri” iletimiyle tanıştık. 3G ile daha da hızlanan veri iletişimiyle beraber ortaya çıkan, son kullanıcı dostu ilk iPhone da çok işlevin çok basit bir arayüzde sunulabileceğini gösterdi. Türkiye’de kullanılan 3G teknolojisi de yerini yavaş yavaş 4.5G’ye bırakma aşamasında. 3G teknolojisi fotoğraf, ses ve ortalama bir
video iletişimi için gerekli bant genişliğini sağlarken 4.5G ile çok daha fazlası mümkün olacak. Telefonlarımızın inanılmaz piksel yoğunluğuna sahip ekranları için tam uygun videoları internet üzerinden izleyebileceğiz. Belki akıllı telefonlarda oynanan oyunlar, profesyonel arenaya bile aktarılabilir; “mobil e-spor” kavramı ortaya çıkabilir. Peki ya 2016? Mobil cihazlar sektörü çok hızlı büyümesinin ve teknolojik evriminin ardından biraz daha yavaşlamış durumda. Firmalar genellikle bir önceki sene çıkardığı telefonların performansını, kamerasını bir miktar daha geliştirip, üzerine ekstra birkaç sensör yerleştirip daha farklı bir tasarımla piyasaya sürüyorlar. Bu senenin de bundan çok farklı olacağını sanmıyorum. Sony, Xperia Z5 Premium modeliyle 4K ekran teknolojisine atılım yapmış olsa da günümüzde 4K ekran o kadar küçük cihazlar için hem gerekli değil, hem de gereksiz kaynak tüketimine sebep oluyor. Dolayısıyla bir “4K furyası” 2016’da yaşanmayacak diye ümit ediyorum.
1997’den Beri Bilişim Çözüm Ortağınız www.beyaz.net
Ağ Cihazları (Switch)
Firewall / UTM
Kablosuz Çözümler
Mail Güvenliği
Bulut Çözümleri
Web Güvenliği
Bakım Hizmetleri
IPS, DDOS Çözümleri
İnternet Yüksek Trafik Çözümleri
Sızma / Penetrasyon Testi
İnternet Video Çözümleri
VPN, PKI, WAF, NAC Çözümleri
Web CMS Yazılımları
Microsoft Sistemleri Kurulumu
Gömülü Otomasyon Çözümleri
Sanallaştırma Sistemleri Desteği
TaliaVision Ders Kayıt ve Canlı Yayın Sistemi
Cluster Mimari Kurulumları
TaliaPlay Merkezi Video Dağıtım Sistemi
Yedekleme ve Disaster Yapılandırma
TaliaStamp Zaman Damgası Cihazı
Storage Konfigürasyonları
TaliaWeb Web Sunucu ve ADC
Firewall ve Switch Desteği
ÜRÜNLERİMİZ
REFERANSLAR
BeyazNet Bilişim A.Ş
T: 0216 557 72 72 F: 0216 422 22 90 beyaz@beyaz.net
20
DOSYA
BThaber
2016’ya Teknoloji Bakışı
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
İnternete bağlı cihaz sayısı ve türü günden güne artıyor İnternetin yaygınlığının artması ve kablosuz teknolojinin gelişmesi mobilitenin hayatımızdaki yerinin artmasına sebep olurken mobil internet teknolojisi ve akıllı telefonlar, çevrelerinde çok farklı ve ucu açık bir segmentin oluşmasına sebep oldu. Tabii bunların yanına gelişen sensör teknolojilerini de eklemek gerek. Basit bir akıllı telefonun içerisinde bile onca devre, ekran, kamera, batarya gibi bileşenler bulunuyorken aynı zamanda onlarca sensör bulunuyor. Bundan birkaç yıl önce tek başına cebimize sığamayacak boyutlardaki sensörler cep telefonumuzun içinde yer alıyor. Akıllı telefonlarımızın, dolayısıyla mobil cihazların bu denli güçlenmesi ve bağlanma yeteneklerinin olgunlaşması, çok çeşitli alt cihazın oluşmasının önünü açtı. Bugün akıllı telefonumuz 3G üzerinden internete, WiFi üzerinden kablosuz depolama birimine, Bluetooth üzerinden ise hem akıllı saate, hem Bluetooth kulaklığa, hem de Bluetooth klavyeye bağlanabiliyor. Üstelik bunların hepsine aynı anda bağlı kalarak hepsini birden kullanabileceği işlevleri yerine getirebiliyorlar. Her ne kadar piyasaya çıkan bazı
telefonları “biraz kalın olmuş” veya “çirkin görünüyor” diye eleştiriyor olsak da olaya bir de bu noktadan bakmak gerekiyor. İştah açıcı mobil pazar için hazırlanan ve hızla geliştirilen teknolojiler, bu teknolojilerin farklı alanlarda da kendine yer bulmasını sağlıyor. Mikroçiplerin, sensörlerin ve radyo bağlantılarının gelişmesiyle beraber akıllı telefonlardan çok daha küçük, çok daha “hedefe yönelik” ürünlerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Bu “küçük ve hedefe yönelik” cihazlar tek başlarına kullanılmak üzere tasarlanabildikleri gibi (3G destekli akıllı saatler), gücünü akıllı telefondan veya başka bir akıllı cihazdan da alıyor olabilirler (adım sayar bileklikler). Ayrıca hali hazırda bulunan bir ürün tipinin içerisine yerleştirilerek, aynı zamanda farklı cihazlarla iletişim kurması da sağlanabiliyor (akıllı buzdolapları). Akıllı şehir yaklaşımları Akıllı şehirlerin oluşmasında büyük rol oynayan sensörler, birer “her şeyin interneti” cihazı olarak karşımıza
çıkabiliyorlar. Örneğin bir akarsuyun kenarına yerleştirilen cihaz ile o noktadaki nem oranını, rüzgarı ve daha birçok bilgiyi elde edebiliyoruz. GSM şebekesi, kablo bağlantısı veya WiFi gibi bağlantılarla verileri ana merkeze gönderen bu sensör cihazları, gelecekte kendi elektriğini üretecek seviyeye de geleceklerdir. Çevresel olayların bölge bölge, anlık olarak takip edilebiliyor olması, yerleşim yeri hakkında verilecek kararlar hakkında büyük yol gösterici konumundalar. İnternete, dolayısıyla verilerin toplandığı ve irdelendiği merkeze bağlı olarak çalışan bu tip cihazların kullanımı günden güne artıyor. Her ne kadar akıllı şehirler kavramı içerisinde internet kavramı denince akla çevre algılama sensörleri geliyor olsa da çok daha farklı kullanım alanları da bulunuyor. İstanbul’daki hemen her bireyin kullandığı İETT otobüsleri ve metrobüsler de “her şeyin interneti” kavramından faydalanıyor. İETT otobüsleri, anlık olarak bulundukları noktaları merkeze iletiyor. İnsanlar, akıllı telefonlarına yükledikleri bir uygulama
aracılığıyla bekledikleri duraktan hangi otobüsün ne zaman geçeceğini, beklenen otobüsün o an hangi durağın yakınlarında olduğunu görebiliyorlar. Bu teknolojinin temelinde otobüslere yerleştirilen GPS cihazları yatıyor. Yani internete bağlı otobüsler… Diğer taraftan metrobüsler de kameralar sayesinde yönetiliyor. Duraklarda yer alan kameralar merkeze yoğunluk bilgisi sağlarken, yoğunluğa göre metrobüs gönderimi sağlanıyor. Tüm bunların dışında Karaman’da, Gaziantep’te ve daha birçok ilde akıllı şehir yaklaşımlarının adımları atılıyor. Belediyelerin akıllı şehirler kavramına geçiş amacıyla nesnelerin internetine yapacağı yatırım, 2016 yılında artış gösterecektir. Akıllı evler Evlerde kullanılan cihazlarda, günümüz mobil teknolojilerinin kullanımları günden güne artıyor. Şimdilik en dikkat çekici yenilik, ısıtma sistemleri tarafında. Kombilere bağlanan ek aparatlar, kombinin internet üzerinden kontrolünü mümkün kılıyor. Böylece hem
her ısı değişikliği yapmamız gerektiğinde kombinin yanına gitmekten kurtuluyoruz, hem de birkaç gün evden uzak kaldıktan sonra eve geldiğimizde kombi kapalı olduğu için evin ısınmasını beklememize gerek kalmıyor. Günümüz cihazlarının henüz pek azında tümleşik olarak akıllı çözümler bulunuyor. Dolayısıyla az önceki örneğimizdeki gibi “ek aparat” biçimindeki akıllandırma çözümleri satılıyor. 2016 ve sonrasında internete çok daha fazla elektrikli ev aleti bağlanacaktır. Televizyonlara, buzdolaplarına ve çok daha fazlası internet üzerinden kontrol edilebilir olmasının yanı sıra kullanım oranlarını günlük olarak elektrik idaresine bildirerek elektrik üretimiyle ilgili yol gösterici de olacaklar. Yakın bir gelecekte bu teknolojinin lamba anahtarlarında, hatta ampullerde bile yerini alacağı söyleniyor. Giyilebilir teknolojiler 2015, giyilebilir teknolojilerin bol bol konuşulduğu ve bazı ürün tiplerinin yavaş yavaş şekillendiği bir yıl oldu. Elbette ki bunlardan en öne çıkanı akıllı saatler oldu. Artık hemen her akıllı telefon üreticisi, bir de akıllı saat üzerine çalışıyor. Akıllı saatler her serisinde büyük yeniliklerle donatılırken, arayüzleri de sürekli olarak şekilleniyor. 2015’in sonlarına doğru piyasaya sürülen Samsung Gear S2 ve Apple Watch, bu cihazların artık kullanılabilir hale geldiklerini gösteriyor. Akıllı saat modellerinin bir kısmı kendi içerisindeki sim kart yuvasıyla tamamen bağımsız bir yapıda çalışabiliyorken, kimisi de Bluetooth üzerinden bir akıllı telefonu “veri merkezi” olarak kullanıyor; akıllı telefon aksesuarı olarak çalışıyor. Akıllı saatler, sağlıkla ilgili çeşitli verilerin sağlanmasının yanı sıra indirilebilen uygulamalarıyla daha farklı işlevler de kazanabiliyorlar. Henüz uygulama alanında dikkat çeken çok fazla bir şey olmasa da 2016 yılında uygulama anlamında büyük yeniliklerle karşılaşacağız. Mobil uygulama
BThaber
2016’ya Teknoloji Bakışı
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
geliştiricileri, uygulamalarının akıllı saatlerdeki yansımasının daha kullanışlı olması için ellerinden geleni yapacaklar. Ucuz bir teknoloji bileşeni olması sebebiyle bir anda patlama yapan akıllı bileklikler de yerlerini yavaş yavaş akıllı saatlere bırakıyorlar. Akıllı bantların bir anda ilgi çeken bir teknoloji olması sebebiyle akıllı telefon üreticileri oldukça hızlı tepki göstererek akıllı telefonlarına adım sayar özelliklerini ekledi. Bu da basit işlevlere sahip modellerin gerekliliğini ortadan kaldırdı. Yeni nesil akıllı binalar Gerek evlerin, gerekse işyerinin / işyerlerinin bulunduğu binalarda kullanılan akıllı teknolojiler, binanın yönetimini kolaylaştırırken buralardaki yaşam kalitesini artırıyor. Bina içerisinde tüm mekanik, elektrik ve elektronik aksamlarının bir merkez tarafından kontrol edilip yönetilebiliyor olmasının yanı sıra, her an her noktada bulunan kameralar da binanın güvenliğinin kolay bir şekilde kontrol altına alınmasını sağlıyor. Sıcaklıkların, binanın ayrı noktalarında otomatik olarak ayarlanabildiği akıllı bina sistemlerinde sensörler ve bu sensörlerin bağlı olduğu merkeze ilettiği veriler büyük rol oynuyor.
Akıllı arabalar Mobil teknolojilerin etkilediği bir sektör de otomotiv sektörü oldu. Akıllı arabaları, kısaca “akıllı telefonla bağlantı kurabilen, internete bağlanabilen” olarak tanımlamak mümkün; fakat bu tanımlama yeterli değil. Zira akıllı araç
yaklaşımlarına baktığımızda ortada çok etkileyici teknolojilerin bulunduğunu görüyoruz. Öncelikle akıllı telefonla bağlanabilirlik yeteneğinden bahsedelim. Günümüzde yeni model orta ve üst seviyede pek çok araçta, akıllı telefon ile bağlanabilirliğin
aktif olduğunu görüyoruz. Kimi araçlarda şarj etmek ve Bluetooth üzerinden görüşmek yapmak mümkünken, bazı araçlar bu basit işlevlerin çok daha fazlasını sunabilecek şekilde tasarlanıyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise bir kazanın yaşanması halinde bildirim gönderilmesi. En
DOSYA
21
yakın polis merkezine anında bildirilen kaza, özellikle sağlık durumları için çok daha hızlı aksiyon alınmasını sağlıyor. İnternet bağlantılı akıllı arabalar, aynı zamanda yol durumları hakkında bilgi sahibi olarak güvenlikle ilgili uyarılar verebiliyor. Mesela X yolunda hız limiti 50 km/s ise bu hızı geçtiğimiz anda uyarı verilebiliyor. Şimdiki en yüksek teknoloji ise otonom arabalarda. Bir dönem, arabayı park edilecek alanın yanına çekip, arabaya park etmesi için komut verirdik. Araba da en düzgün şekilde park işlemini gerçekleştirip kendini kapatırdı. Şimdi ise aracı, katlı otoparkların kapısında bırakıp “git, park ol” diyerek otoparka gönderebiliyoruz. Araç, bir park alanı bularak kendini oraya yerleştirebiliyor. Üstelik akıllı telefonumuzla komut verdiğimizde araç, motorunu çalıştırıp kendisini bıraktığımız yere gelebiliyor. Günümüzde bu tip teknolojiler mevcut fakat konu “araba” olunca güvenlik gerekçesiyle herhangi yeni bir teknolojinin araçlara ulaşması çok daha uzun vakit alabiliyor. Bu yüzden 2016’da çok heyecan verici bir akıllı araç – internete bağlı araba teknolojisiyle karşılaşmama ihtimalimiz de var.
22
DOSYA
BThaber
2016’ya Teknoloji Bakışı
Günümüzün en önemli teknoloji trendlerinden biri olan bulut, artık hayatımızın her anında karşımıza çıkıyor. Donanım maliyetlerini ciddi anlamda düşürmeye olanak sağlayan bulut teknolojileri kendine kurumsal alanda yer bulurken son kullanıcıların da ilgisini çekiyor. Şirketlerde bulut kullanımı artıyor Dijitalleşme hızının günden günde arttığı günümüzde bilişimden uzak kalan şirketler, bilişimin sağladığı avantajlardan faydalanamıyor ve rekabet gücü geride kalıyor. İş verimliliğini büyük ölçüde artıran dijitalleşmeyi, daha küçük maliyetlerle, daha kolay kurulumlarla gerçekleştirmek de bulut teknolojileri sayesinde sağlamak mümkün. Günümüzde kurumlara bulut hizmeti veren çok sayıda şirket bulunuyor. Bulut kullanımı Türkiye’de günden güne daha iyi anlaşılıyor ve her geçen gün daha fazla şirket bulut teknolojisinden faydalanmaya başlıyor. Kullanım oranları henüz gelişmiş ülkelerin gerisinde olsa da en hızlı adapte olunan bilişim konularından biri olmayı başardı. Peki şirketler neden bulut bilişimi tercih ediyor? Aslında bunun pek çok sebebi bulunuyor. Bulutun kurumlara sağladığı en büyük avantaj, belki de ilk kurulum maliyetine ihtiyaç duyulmaması. Kurumların dijitalleşmesinin önündeki en büyük engel olan ilk kurulum / donanım maliyetinin buluta geçişte bulunmuyor olması, kurum yöneticilerinin bu konuya daha
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Bulutlar her yeri kaplıyor
sıcak bakmasına sebep oluyor. Ölçeklendirilebilirlik de bulut bilişimi çekici kılan noktalardan birisi. Bir sunucu yatırımı yapıldıktan sonra duruma göre bu sunucu ihtiyaçlara fazla veya az gelebilir. Bu durumda ya yeniden yatırım ve kurulum / ekleme gibi süreçlerle uğraşmak gerekiyor, ya da zaten gereksiz bir mali yükün altına girilmiş oluyor. Bulut bilişimde ise “vana” istendiği kadar açılıp kısılabiliyor. Gerek depolamada, gerek bant genişliğinde, gerekse işlem gücünde istenen değişiklikler kısa sürede, uğraşsız ve maliyetsiz bir şekilde gerçekleştirilebiliyor.
Hibrit bulutun yükselişi 2016’da öne çıkacak konulardan biri hibrit bulut yapısı olacak. Hibrit bulut, bulut teknolojisinin nimetlerinden faydalanırken aynı zamanda kapalı yapı bulutların da entegre edilmesi anlamına geliyor. Yani biraz önce bahsettiğimiz “outsource” edilmiş veri işleme, depolama işlemlerinin bir kısmını kurumun kendi bulutu üzerinden gerçekleştirmek anlamına geliyor. Kapalı ve açık bulut sistemleri birbirlerine entegre bir şekilde çalışırken, çok önemli verilerin kurumun kendi bulut sistemi üzerinde tutulup işlenmesi sağlanabiliyor. Ayrıca
uzak noktadaki açık bulut sistemiyle arasındaki gecikme süresi de ortadan kalkmış oluyor. Bu iki yapının birbiriyle birleştirilmesi, her iki sistemin avantajlarından maksimum düzeyde yararlanılırken risklerin ve olumsuz noktaların minimum seviyeye inmesini sağlıyor. Tüketici tarafında bulut Bulut teknolojilerinin genel olarak insanlar tarafından bilindiği taraf ise her teknolojide
olduğu gibi tüketici tarafında. Teknolojiyle ilişkisi orta seviyede, hatta giriş seviyesinde olan bireyler bile bulut teknolojisinin nimetlerinden belki farkında olarak, belki de farkında olmadan faydalanıyor. Örneğin Spotify hizmetini ele alalım. Spotify kullanıcıları aylık belirli bir ücret ödeyerek buluttaki çok sayıda müzikten faydalanıyorlar. Böylece hem akıllı cihazlarında veya bilgisayarlarında müzik depolamak zorunda kalmıyorlar, hem de en güncel parçalara da hiçbir çaba sarf etmeden anında ulaşabiliyorlar. Bulut müziğin tek dezavantajı artan veri trafiği oluyor ki pek çok kullanıcı, sağladığı faydaları göz önünde bulundurarak veri trafiğini göz ardı edebiliyor. Teknoloji tüketicisi tarafında bulutun önündeki en büyük engel ise ihtiyaç duyulan yüksek bant genişlikleri. Spotify’da müzik dinlemek için Türkiye’deki bant genişlikleri yeterli olsa da BThaber’in daha önceki sayılarında değindiğimiz Cloud Gaming gibi teknolojilerden faydalanabilecek internet bağlantıları, son kullanıcıların erişebileceği bir fiyat aralığına ulaşmış değil. Bulut oyun gibi daha yüksek bant genişliği isteyen bulut servislerinden faydalanabilmemiz için gereken internet atılımının 2016’da gerçekleşmesi hepimizin umudu. Yoksa 1 Mbps gönderim hızıyla ve 75 GB adil kullanım kotasıyla bulut bizim için hayal.
BThaber
2016’ya Teknoloji Bakışı
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
2015 yılı siber güvenlik açısından epey hareketli geçerken, gündeme devlet destekli siber saldırılarda, mobil tarafta ve fidye yazılımlarda artan güvenlik tehditleri damgasını vurdu. Geçtiğimiz yıllarda siber saldırganların izlediği metotlar, tarihin tozlu sayfaları arasındaki yerini alırken, yeni dönemde finans ve bankacılık sektörlerinin yanı sıra kritik tesisler siber saldırganların ilgisini çekmeye başladı. Önümüzdeki yıl da siber saldırganların benzer metotları izleyerek siber saldırılar gerçekleştirmeleri beklenirken, yapılacak “ufak” kabuk değişikliklerine karşı şirketlerin, kurumların ve hükümetlerin dikkat etmesi gerekiyor. Değişen dünya, değişen saldırı metotları Özellikle son 5 yılda teknolojik alanda yaşanan gelişmeler oldukça dikkat çekici. Nesneler İnterneti, 3 Boyutlu Yazıcılar ve Mobilite konularında yaşanan gelişmeler, yeni iş kollarının ve sektörlerin oluşmasına ön ayak olurken, şirketler, kurumlar ve bireysel kullanıcılar bu yeni nimetlerden önemli faydalar elde ediyorlar. Buna karşın güvenlik alanında da teknolojik gelişmelere paralel olarak önemli bir gelişim söz konusu. Tehditlerin gelişimi, saldırıların boyutu ve modeli her geçen gün değişirken, şirketlerin, kurumların ve bireylerin bu konuya hiç olmadığı kadar önem vermeleri gerekiyor. Bilgi güvenliği ve mahremiyet, siber saldırganların odak noktalarını oluştururken, bu noktada devletlerin de bu tarz saldırıları desteklemesi endişe verici bir gelişme olarak öne çıkıyor. Devletler, kişilere ait verilere ve diğer devletlere ait kurumlara, şirketlere ve kritik tesislere yapılacak siber saldırılara ‘sponsor’ olurken, bu konuda dünyanın bir nevi “siber soğuk savaş” yaşadığını söyleyebiliriz. Siber saldırganların gözdesi yine fidye yazılımlar oldu 2015 yılında siber saldırganların en çok tercih ettiği saldırı metodu yine fidye yazılımlar oldu. Güvenlik konusuna yeteri kadar önem vermeyen bireyler, küçük ve orta ölçekli işletmeler üzerine yoğunlaşan fidye yazılımlar, ‘Crypto-Locker’ ve ‘Crypto-
DOSYA
23
Siber soğuk savaş hız kesmeden devam ediyor
Wall’ gibi yeni nesil fidye yazılımlar ile birlikte önemli bir tehdit unsuru haline geldi. 2016 yılında da siber saldırganlar tarafından en fazla tercih edilen saldırı yöntemi olması beklenen fidye yazılım saldırıları artarak devam edecek. Siber saldırganlar ele geçirdikleri verileri sadece rehin almakla kalmayacak, kamuyla paylaşmakla tehdit etmeyi sürdürecekler. Hali hazırda CryptoWall, TorrentLocker, TeslaCrypt, Chimera ve Darknet gibi fidye yazılım saldırılarıyla internet siteleri rehin tutulurken, ilerleyen süreçte de bu metotların kurumları, şirketleri ve bireyleri tehdit etmeye devam edeceğini öngörebiliriz. Mobil taraftaki zafiyet endişe veriyor Teknolojinin gerek yaşamı, gerekse de iş yaşantısını mobilite üzerine şekillendirmesi ile birlikte siber saldırganların bu alandaki faaliyetlerini artırdıklarını görüyoruz. Bu alandaki güvenlik zafiyetleri ve kullanıcı tarafındaki güvenlik bilinci eksikliği durumu siber saldırganlar için çok çekici bir hale getiriyor.
E-ticaret, bankacılık, finans gibi sektörlerde çalışmalar gerçekleştiren şirketlerin, mobil taraftaki faaliyetlerini artırmalarının yanı sıra mobil cihazların kullanıcıların hayatlarının ayrılmaz bir parçası haline gelmesi önümüzdeki yılda bu saldırıların artmaya başlayacağını ortaya koyuyor. Şirketlerin ve kurumların “kendi cihazını getir” konseptine uygun olarak şirket içi mobil cihaz protokollerini ve kurallarını önceden belirlemeleri ve yaşanabilecek veri sızıntılarının önüne geçmeleri gerekiyor. Bu noktada şirketler ve kurumlar, çalışanlarına verecekleri güvenlik temelli eğitimler ve çalıştaylar ile olası güvenlik sorunlarının önüne geçmeyi başarabilirler. Devletler siber dünyada kutuplaşıyor 2015 yılına devlet destekli siber saldırılar damgasını vururken, bu swaldırılardan birçok şirket, kurum ve kritik tesis nasibin aldı. Kuzey Kore’den hükümet destekli bir grubun Sony’e yaptığı saldırı etkisini uzun bir süre hissettirirken, ABD, Çin ve Rusya’nın siber saldırılara karşı
aldığı önlemler dikkat çekmeye devam etti. Çin ve Rusya, ülkelerinde hizmet veren küresel şirketlere karşı önemli yaptırımlara imza attı. Bahsi geçen şirketlerin, verilerini yurtdışına çıkarmaları yasaklanırken, bu şirketlerden verilerini Rusya’da ve Çin’de yer alan veri merkezlerinde saklamaları istendi. Bunun yanı sıra internet konusunda da önemli adımlar atmaya hazırlanan Rusya ve Çin, kendi internet altyapılarını kurmak için çalışmalar yapmaya devam ediyorlar. Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda Amerika Birleşik Devletleri’nin de boş durmadığını görüyoruz. Ülkede gerçekleşen saldırıları Rusya, Çin ve Kuzey Kore gibi ülkeleri sorumlu tutan hükümet, siber güvenlik üzerine gerçekleştirdiği çalışmalarla, başta Beyaz Saray olmak üzere ülkedeki kritik alt yapı tesislerinin siber güvenlik önlemlerini önemli ölçüde artırdı. Rusya, Çin, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkeler başta olmak üzere birçok ülkenin siber ordu kurduğu dönemin önümüzdeki yıl da devam etmesi bekleniyor. Bunun yanı sıra Anonymous gibi oluşumların, faaliyetlerinin
de 2016 yılında da sürmesi bekleniyor. Şirketler ve kurumlar bulut güvenliğini göz ardı etmemeli Bulut çözümleri şirketler ve kurumlar tarafından her geçen gün daha fazla benimsenirken, bu konudaki güvenlik riskleri de aynı oranda artıyor. Siber saldırganlar, şirketler ve kurumlar tarafından oluşturulmuş zayıf veya önem verilmemiş güvenlik bariyerlerini delmek için fırsat kollarken, geçtiğimiz yıllar siber saldırganların bu konuda ne kadar yetenekli olabileceğini fazlasıyla gösterdi. Dijitalleşme ile birlikte bulut ortamına kayan önemli verilerin, şirket stratejilerinin, yeni nesil teknolojilerin, finansal bilgilerin bu saldırılar sonucu ortadan kaldırılması ya da “fidye” karşılığı rehin tutulması şirketleri ve kurumları içinden çıkılmaz bir dar boğaza sokabilir. Bu noktada şirketlerin ve kurumların geçmiş yıllardan çıkardıkları dersler ile birlikte bulut servislerini sağlam bir güvenlik temeli üzerine kurmaları ya da bu konuda kendilerine en uygun çözüm ortağından destek almaları gerekiyor.
24
DOSYA
BThaber
2016’ya Teknoloji Bakışı
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
2015’in mega konusu: Nesnelerin interneti
Teknoloji dünyasında gündeme ve gelişmelere yön veren ‘mega konu’, 2015 için Nesnelerin İnterneti oldu. Sektörün yeni mega konusu, hem kurumsal hem de kamusal alanda her şeyin internete bağlanacağına ve akıllı hale geleceğine işaret ediyor. Tüm sektörler bu noktada iş geliştirme süreçlerini hızlandırırken insanlar için de daha akıllı ve kolay bir hayat geliyor.
Artık genlere müdahale edilebiliyor
2015’te yaşanan ve geleceği etkileyecek 5 kritik gelişme
İnsan genomunun 2003 yılında çözülmesinin ardından gen konusunda büyük yenilikler yaşandı. Biyoteknoloji sektörünün katlanarak büyümesi, gen sekanslama teknolojilerinin sürekli gelişmesi ve ucuzlaması sonucunda genleri okumanın ötesine geçildi. Mevcut gelişmelerle gen teknolojisi, her türlü canlının şifresine müdahale edebilecek noktaya geldi. İnsan ömrünün uzaması, hatta ‘Ölümsüzlük mümkün mü?’ gibi soruların daha ateşli bir şekilde tartışılmasına zemin hazırlandı.
GelecekHane, 2015’te yaşanan ve dünyanın geleceğini ve insan yaşamını yakından etkileyecek en önemli 5 gelişmeyi açıkladı. GelecekHane’nin analizine göre 2015’e Nesnelerin İnterneti, ‘gen’e müdahale edilebilmesi, robot teknolojisindeki gelişmeler, yapay zeka çalışmalarındaki ilerleme ve imzalanan Paris Protokolü damga vurdu.
Robotlar tehlikeli işleri üstlenmeye hazırlanıyor
Gelişen robot teknolojisi yakın gelecekte robotların günlük hayatımıza önemli ölçüde dahil olacağını gösteriyor. ABD Savunma Bakanlığı Özel Projeler Dairesi’nin 2015’teki robotik yarışmasında robotlardan felaket kurtarma senaryosu istemesi ise robotların ileride pek çok zor ve tehlikeli işi üstleneceklerinin haberini veriyor. Doğal afetlerde ve büyük felaketlerde insanlığın kurtarıcısının robotlar olabileceği konuşulmaya başlandı.
COP21 - Paris Protokolü imzalandı
Yapay zeka çalışmalarındaki ilerleme her geçen gün katlanıyor
Son yıllarda yapay zekaya önemli yatırımlar yapan Google’ın en dikkat çeken satın almalarından biri DeepMind oldu. Şirketin geliştirdiği yapay zeka, atari oyunlarını bir gecede çözdü ve insanlardan daha iyi oynayabilir hale geldi. Dünyanın en gelişmiş yapay zeka yazılımlarına sahip DeepMind’ın yapay zeka üzerine çalışmaları devam ediyor. Yapay zeka, insanları daha iyi bir gelecek için daha fazla umutlandırıyor.
2015’in son haftalarında gerçekleşen Paris Protokolü’nde 195 ülke, dünya iklimini korumak üzere fikir birliğine vardı. Yıllar sonra temiz bir dünyayı mümkün hale getirecek kararların alındığı protokolde atılan imzalar sayesinde doğa ve çevrenin korunması yanında gelecekte yeşil ekonomide ciddi büyüme yaşanacağı öngörülüyor. Ekonomiler büyürken gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için umut artıyor.
26
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Siemens 2016’yı inovasyon yılı ilan etti Teknolojinin gelişimiyle birlikte artan yoğun rekabet ortamı, şirketleri Ekrem Uçman inovasyon Münih konusunda çok daha sıkı çalışmaya itiyor. Kurum kültürünü inovasyon üzerine oluşturan Siemens, geçtiğimiz 170 yılda sürdürdüğü bu politikaya 2016 yılında da devam etmeye hazırlanıyor. Geçtiğimiz yılı bu alanda yaptığı 4,5 milyar euroluk inovasyon yatırımı ile geçen şirket, önümüzdeki yılın hareket planını da belirledi. 2016 yılında özellikle inovasyon konusuna ağırlık verecek şirket, kurum kültürüne yerleştirdiği bu özellikle birlikte pazara yine rekabeti arttıran ürünler ve çözümler sunmak istiyor. Bu doğrultuda 2015 yılında yaptığı yatırımlara, 300 milyon avro ekleyecek olan Siemens, özellikle girişimcilere vereceği destekle yeni fikirlerin önünü açmayı hedefliyor. 170 yıllık gelenek 8 Aralık tarihinde Almanya’nın Münih kentinde basına özel bir etkinlik düzenleyen Siemens, basın mensuplarını şirketin 2015 yılındaki performansı ve 2016 yılındaki planları konusunda bilgilendirdi. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Siemens AG CEO’su Joe Kaeser, Siemens’in geçtiğimiz 170 yıl içerisinde inovasyon konusuna verdiği önemden ve ortaya konan planların nasıl gerçeğe dönüştüğünden söz etti. Özellikle geçtiğimiz 30 yılda inovasyon alanına yaptıkları yatırımların kademeli olarak arttığına dikkat çeken Kaeser, ilerleyen süreçte de aynı politikayı izleyeceklerine dikkat çekti. Joe Kaeser’in gerçekleştirdiği açılış konuşmasının ardından günün ikinci konuşmasını gerçekleştiren Siemens AG CTO’su Siegfried Russworm, dijitalleşmenin endüstriyel üretim üzerindeki etkisinin giderek arttığına ve süreçleri değiştirmeye başladığından söz etti. Russworm, daha önceleri “kalite,verimlilik, hız, esneklik” üzerine kurulu olan
Kurulduğu tarihten bu yana inovasyon yatırımlarına hız kesmeden devam eden Alman teknoloji devi Siemens, bu anlayışını 2016 yılında yapacağı 4,8 milyar avroluk inovasyon yatırımı ile sürdürecek.
endüstriyel üretim sürecinin, dijitalleşmenin de etkisiyle “müşteri beklentileri” eksenine kaymaya başladığını dile getirdi. Russworm, bu doğrultuda müşteri memnuniyeti ve beklentileri doğrultusunda geliştirilen ürünlerin ve çözümlerin, ilerleyen yıllarda da “kalite, verimlilik, hız, esneklik” dörtlüsüyle paralel bir şekilde gelişmeyi sürdüreceğini de dile getirdi. Hedef yine inovasyon Etkinlikte yeni fikirlerin sadece Siemens çatısı altındaki mühendislerden çıkmaması gerektiği vurgusu yapılırken, bu bağlamda Siemens’in gelecek süreçteki projeleri masaya yatırıldı. Mucitlerin fikirleri tek başlarına üretmediklerine vurgu yapılan etkinlikte, yeni fikirlerin oluşması için Siemens’in uygun şartları ve ortamı yaratmak için
çalışmalarını sürdüreceğine vurgu yapıldı. Şirket bünyesinde kurulacak “Innovations AG” adlı departman ile birlikte kendine has bir iş planı olan ve tüm konsantrasyonunu bu alana yönlendirecek
bir ekip oluşturulurken, kurulan bu ekip hem şirket içi danışmanlık faaliyetlerini yürütecek hem de yapılacak inovasyon yatırımlarını değerlendirmeden geçirecek. Bunun yanı sıra bu ekiple dirsek teması kuracak bir
bilimsel ekip yaratan Siemens, Siemens Teknoloji ve Inovasyon Konseyi adı verilen ekiple birlikte inovasyon çalışmalarını derinlemesine bir şekilde takip ederek kusursuzlaştırmaya gayret edecek.
Türkiye ile ilişkiler artarak devam edecek Etkinlikte Siemens’in Türkiye ile iyi bir geçmişi olduğu belirtilirken, Türkiye’nin sahip olduğu önemli yatırım potansiyelinin dikkat çekici olduğu ifade edildi. Bu noktada Gebze’de açılacak tramvay fabrikasının önemli bir hamle olduğuna dikkat çekilirken, son yıllarda modern araç platformları geliştirerek başarılı bir şekilde pazara sunan Siemens’in Raylı Sistemler Bölümü Yöneticisi Jochen Eickholt, Siemens’in Türkiye’de kurduğu yeni fabrikasıyla ilgili olarak şu açıklamada bulundu:
“Avenio serisi tramvaylarımız başarısını birçok ülkede kanıtladı. Şimdi bu başarımızı global pazarda da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu hedefi de en iyi şekilde burada, Türkiye’deki fabrikamızda başaracağımıza inanıyoruz.” Siemens, üretim ve tedarik zincirini Türkiye’de yerelleştirerek hem ihale süreçlerinde daha avantajlı bir konumda olmayı hem de uluslararası siparişler için önemli oranlarda maliyet kontrolü sağlamayı hedefliyor. Raylı sistemler endüstrisi
uluslararası üretim ağlarına giderek daha fazla bağlı hale geliyor. Bu durum özellikle değişen rekabet koşullarıyla karşı karşıya kalan tramvay pazarı için de geçerli bulunuyor. Türkiye’de yerli üretici partnerleriyle proje bazlı işbirlikleri yapan Siemens, yeni fabrikasında ilk araçların üretimini 2018 yılı başında gerçekleştirmeyi planlıyor. Önümüzdeki yıl Türkiye’de 160. yılını kutlayacak olan Siemens’in yeni fabrikası, yaklaşık 30 milyon euro yatırımla hayata geçecek.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Haber Merkezi ‘Siber Güvenlik Platformu II’, ‘Sosyal Medyada Siber Tehditler ve Güvenlik’ ana temasıyla, Kamu Siber Güvenlik Derneği ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi iş birliğiyle Ankara’da gerçekleştirildi. ‘Sosyal medyada siber tehditler ve güvenlik’ ana temasının yanı sıra dünyada ve Türkiye’de siber güvenliğin mevcut durumu, adli bilişim, siber güvenlikte işbirliği, siber güvenlik eğitim/ öğretimi gibi konuların tartışıldığı ‘Siber Güvenlik Platformu II’nin açılış konuşmasını Kamu Siber Güvenlik Derneği Başkanı Prof. Dr. İbrahim Soğukpınar yaptı. Yazılım barındıran her cihazın tehdit altında olduğuna dikkat çeken Soğukpınar, her gün yaklaşık 1 milyon zararlı yazılımın ortaya çıktığını kaydetti. Soğukpınar, farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarının gerekliliğini vurgulayıp riskleri analiz edip önlem almanın önemine değinerek “Sloganımız; siber güvenlikte güç birliği. Hiçbirimiz birbirimizin rakibi değiliz, ancak tamamlayıcısı olabiliriz” dedi. TOBB ETÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Sarınay, siber saldırıların artık evrensel tehditler olduğunu söylerken, TÜBİTAK BİLGEM Başkanı Prof. Dr. H. Ali Mantar da, internette hâlâ 34 yıl önceki standartları kullandığımızın altını çizerek “Sürekli yama yapıyoruz. Güvenlikle ilgili çözümler; pansuman çözümler. Çözüm için en sofistike yöntemleri kullanmamız gerekiyor. Önlem alırken radikal çözümler geliştirmeliyiz” açıklamasını yaptı. TÜRKSAT Genel Müdürü Prof. Dr. Ensar Gül, güvenlik için bulut mimarisinin bir imkân yarattığına dikkat çekti ve her kurumun bilgi işlem bölümlerinin veri merkezi kuracağı yerde, kamunun ortak bir veri merkezinin olması gerekliliğini ifade etti. TÜRKSAT olarak sızma testleri yaptıklarını da söyleyen
Siber güvenlikte rakip değil ‘tamamlayıcı’ olunmalı
Kamu Siber Güvenlik Derneği Başkanı Prof. Dr. İbrahim Soğukpınar Gül, bünyelerinde siber güvenlik direktörlüğü bulunduğunu belirtti. Kitlesel gözetlemeye karşı devletten düzenlemeler talep edilmeli ADEO Kurucu Ortağı ve Güvenlik Birimi Yöneticisi, Adli Bilişim Uzmanı Halil Öztürkci, hafıza analizi yaparak zararlı kodların nasıl tespit edildiğini anlattı ve hafıza üzerinden daha kıymetli verilere ulaşılabileceğini kaydetti. TOBB ETÜ Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Kemal Bıçakcı, kitlesel gözetleme hakkında az bilinen doğrular hakkında bilgi vererek şunları aktardı: “Kitlesel gözetleme mümkün ve vakidir. Buna karşı en güçlü teknolojik araç; kriptografidir. İnternette bir ürünü bedava kullanıyorsan müşteri değilsin, ‘ürünsün’. Şirketler kişisel bilgilerimizi satıp para kazanıyor. Kitlesel gözetlemeye karşı devletimizden düzenlemeler talep etmeliyiz.” ‘Exploit’lerin Dünü, Bugünü, Yarını ve Önleme Yöntemleri’ başlıklı bir sunum gerçekleştiren
Trapmine’dan Celil Ünüver, devletlerin, siber dünyadaki en önemli tehdit aktörlerinden olduğunu vurgulayarak “Devlet destekli ‘Zero Day’ saldırılarını, son kullanıcıların kendi önlem yöntemleriyle engellemesi mümkün değil” yorumunu yaptı. Bilge Siber Güvenlik Teknolojileri Satış Müdürü İnci İnci, “Kurumların yüzde 55’i, Türkiye’de ise yüzde 85’i saldırıyı tespit edemiyor” şeklinde konuştu. Barikat Genel Müdürü Murat H. Candan da, siber güvenlikte yenilikçi yaklaşımlar konusunu gündeme getirerek “Güvenlik yaklaşımında, teknolojinin içine muhakkak insan ve süreç de konulmalı. Barikat Siber Güvenlik Operasyon Merkezi yaklaşımımız; insan, süreç ve teknolojiyi içeriyor. Barikat Akademi’de de siber güvenlik iş gücünün yetiştirilmesiyle ilgili hizmet veriyoruz” açıklamasını yaptı. ‘Borsa broker’larından sonra hayatımıza Veri Broker’ları girdi! ‘Siber Güvenlik Platformu
II’de, ‘Sosyal Medyada Siber Tehditler ve Güvenlik’ paneli düzenlendi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. İbrahim Soğukpınar’ın üstlendiği panele; Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu, TÜRKSAT’tan Mehmet Ali Ortayatırtmacı, Anadolu Ajansı’ndan Emre Cebişli, TÜBİTAK BİLGEM’den Mustafa Dayıoğlu, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden Muharrem Canbolat ve Bilişim Hukuku Avukatı F. Ünsal Özmestik katıldı. “Bizi bizden daha iyi tanıyan sistemlerle karşı karşıyayız” yorumunu yapan Sağıroğlu, siber güvenlik açısından en büyük tehdidi oluşturan unsurun sosyal medya olduğunu ifade etti. Dayıoğlu, sosyal medyada insanların yardımseverlik duygularının kullanıldığını söyleyerek bunun ulusal güvenliği de tehdit ettiği vurgusunu yaptı. “Güçlü kimlik doğrulama sistemlerine ihtiyaç var. TÜBİTAK olarak buna çalışıyoruz” diyen Dayıoğlu, kişisel verilerin korunmasının önemine dikkat çekti. Ortayatırtmacı, İsrail’de
ilkokul seviyesinde siber güvenlik eğitimlerinin verildiği örneğinden yola çıkarak eğitimin önemine dikkat çekti. Canbolat, “Borsa broker’larından sonra hayatımıza Veri Broker’ları girdi!” ifadesini kullanıp şu değerlendirmede bulundu: “Tüm paylaştıklarımız yarın torunlarımızın görmek isteyeceği şeyler mi?” Cebişli de, “Toplumsal olarak eğitimsiz kaldığımızı düşünüyorum. İlkokuldan başlayıp eğitim verilmeli ve bilinçlendirme yapılmalı. Bize, kendi ülkemizdeki cihazlarla saldırıyorlar! Yapılan milyon dolarlık yatırımlar bir çırpıda gidebiliyor!” açıklamasını yaptı. Sosyal medyada son dönemde en çok görünen suç tiplerinden birinin ‘nitelikli dolandırıcılık’ olduğunu söyleyen Özmestik, kendilerine en çok hakaret suçundan dolayı başvurulduğunu aktardı. Özmestik, sosyal medya hukukunun çok geniş bir kavram olduğunun altını çizerek “Meslek içi eğitimin artırılması gerekir. Savcı neyi istediğini bilmeli!” şeklinde konuştu.
Citrix’in 2016 bakışında bulut etkisi
Citrix gelecek yılda en çok hareketin görüleceği gelişmeleri, şirketleri ve kullanıcıları ele alarak, 2016 yılına dönük beklentilerini açıkladı. Buna göre şirketler; 2016 yılında çoklu bulut modellerini uygulamak ve yönetmek için tüm gerekli araçlara sahip olacak. CIO’lar kendileri için uygun bulutu özel olarak oluşturabilir ve bunları standart ve güvenli şekilde yönetebilir. BT birimleri için mevcut ağları, sanallaştırmayı ve cihaz yatırımlarını son kullanıcılar için doğru biçimde buluşturmak önemli bir gereklilik.
27
Hem de BT güvenliğini ve yasal düzenlemelere uyumu da göz önünde bulundurarak… Bu şekilde esnek, ortak çalışmaya
dayalı dijital iş yapıları oluşur ve bunlara yenilikler eklenebilir. 2016’da yeni gelişen veri analiz teknolojileri ise kurumların
müşterileri kendilerine daha çok bağlamaları ve yeni satış kanalları oluşturmaları için önemli destek sunacak. Bu teknoloji, hem B2B hem de B2C alanında büyük şirketler kadar, küçük ve orta ölçekli firmalar tarafından da yoğun olarak kullanılıyor. Böylece müşteri artışı veya kaybının önlenmesi sorgulanabilecek. Ayrıca yeni Up-Cross satış fırsatlarını görmek, uzun vadeli müşteri ilişkileri için fırsatlar da araştırılabilecek. Citrix’e göre, nesnelerin interneti (IoT) 2016 yılının önde gelen başlığı olmayı sürdürecek. Bu yaklaşım
birçok şirkette yeni itici güç olacak. 2016 yılında BT birimi ve yazılım geliştirme arasında bir köprü olan DevOps’lar (geliştirme operasyonları) da daha çok kullanılacak Bunlar, uygulamaların yönetilmesini kolaylaştırırken, BT birimlerinin yeni iş hedeflerine daha hızlı ve daha iyi tepki verebilmesini sağlayacak. Böylece BT birimleri, şirketin kendi ve SaaS odaklı uygulamalarını daha kolay yönetebilirken, DevOps ve AppOps’un birleşik potansiyeli de şirketlere daha hızlı hamle imkanı sunacak.
28
BThaber
BTnet.com.tr
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
İnsansız hava araçlarına olan ilgi artıyor İnsansız hava araçlarının kullanım alanları hızlı bir şekilde genişliyor. Bu noktada şirketlerin de bu araçlara olan ilgisi aynı oranda artarken, insansız hava araçları ile ilgilenen şirketler arasına Twitter da katıldı.
İnsansız hava araçları, yani drone’lar, pazara ilk sürüldüğünde “uzaktan kumandalı araba” muamelesi görse de ilerleyen süreç, kazın ayağının pek de öyle olmadığını gösterdi.
Kullanım alanları hızlı bir şekilde genişleyen insansız hava araçları için havacılık yasaları bile değiştirilme aşamasına gelirken, Afrika’da kurulacak insansız hava araçlarına özel hava alanı da bu teknolojinin ulaştığı sınırları çok daha iyi belli ediyor. Hal böyle olunca teknoloji devlerinin insansız hava araçlarına karşı olan ilgisi de boyut değiştirmeye başladı. Amazon gibi e-ticaret ve çevrimiçi perakende şirketleri insansız hava araçlarını teslimat için kullanmaya başladı. Bu şirketlerin arasına mikroblog sitesi Twitter da katılırken, Twitter’ın amacının diğer şirketlerden biraz farklı olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. İnsansız hava araçlarının fotoğraf çekme ve video kaydetme gibi
özelliklerinden platform üzerinde faydalanmak isteyen Twitter, bu konuda patent başvurusunda bulundu. Her ne kadar bu Twitter’ın insansız hava aracı üretimine gireceği anlamına gelmese de, kullanıcıların bu araçları Twitter üzerinden yönetebilme ihtimalleri konuyu oldukça ilginç kılıyor. Söz konusu patentin alınması ile birlikte kullanıcılar beğeni ve retweetler ile insansız hava araçlarının yönünü, çektikleri fotoğrafları ve videoları kontrol edebilecekler. Bu işlemler her ne kadar kulağa sıra dışı gelse de, bu süreçte telebulunma (telepresence) adlı yöntemden faydalanacak olan Twitter’ın bu konuda izleyeceği yol haritası oldukça ilgi çekeceğe benziyor.
Toshiba’daki kötü gidiş devam ediyor Ericsson ve Apple savaş baltalarını gömdü Ericsson ve Apple arasından patent davası nihayet sona erdi. İki şirket, dava sürecinin bitmesinin ardından aralarında anlaşarak, patentlerden doğan anlaşmazlığa son verdiklerini açıkladılar. Ericsson geçtiğimiz Şubat ayında Apple’ı kendisine ait LTE ve GSM özelinde 41 patenti izinsiz kullanmakla suçlamıştı. Şubat ayından bu yana devam eden dava süreci Ericsson lehine sonuçlanırken, Apple sattığı her iPhone ve iPad için Ericsson’a ödeme yapacak. Dava sürecinin Ericsson lehine sonuçlanmasıyla birlikte iki şirket kendi aralarında anlaşma yolunu tercih ettiler. Apple bu sayede ödeyeceği yüklü bir tazminattan ve
engellemelerden kurtulurken, önümüzdeki 7 yılı kapsayan anlaşma ile birlikte Apple, Ericsson’a satacağı her iPhone ve iPad için ödeme yapmayı kabul etti. Buna göre yapacağı satışların yüzde 0.5’ini Ericsson’a verecek olan Apple, bu sayede Ericsson’un kendisi için yarattığı patent ekonomisine katkıda bulunacak. Bilindiği üzere Ericsson sahip olduğu 35 bin patent ile dünyanın bu alandaki en büyük şirketleri arasında yer alıyor. Sahip olduğu patentler ve lisanslar üzerinde geçtiğimiz yıl 1,2 milyar dolar gelir elde eden şirketin bu yıl bu geliri 400 milyon dolar artırarak, 1,6 milyar dolar seviyesine yükseltmesi bekleniyor.
Toshiba’da yaşanan muhasebe skandalının sonuçları giderek daha kötü bir hal alıyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında yaşanan muhasebe skandalının ardından zor günler yaşayan Toshiba, 6 bin 800 çalışanı ile yollarını ayırma kararı aldı. Yaşanan muhasebe skandalının ardından şirketin CEO’su Hisao Tanaka istifa etmiş, Tanaka görevini bırakırken yaptığı açıklamada Toshiba’yı zor günlerin beklediğini ifade etmişti. Tanaka’nın açıklamalarının ardından hisselerinde düşüş yaşayan ve ekonomik krize giren Toshiba’da işten çıkarma süreci de başladı. Şirketten yapılan açıklamada, yeniden yapılan süreci doğrultusunda 6 bin 800 çalışan ile yolların ayrılacağı belirtilirken, şirketin skandalın gerçekleştiği dönemden bu yana yüzde 40 oranında hisse kaybı
yaşadığı ifade ediliyor. Toshiba, önümüzdeki Mart ayı sonunda tamamlanacak mali yılını 4,5 milyar dolar zararla kapatmayı öngörürken, bu kötü tablonun ilerleyen günlerde yeni işten çıkarmalara yol açabileceği konuşuluyor. Toshiba tarafından yapılan açıklamada, şirketin müşterilerinin güvenini tekrar kazanmak
için küçülme politikası izlediği ifade edilirken, ilerleyen süreçte benzer hamlelerin sürebileceği belirtildi. Bilindiği üzere skandaldan bu yana Toshiba, kar getirmeyen departmanlarını kapatmaya ve yeniden yapılandırmaya götürme kararı almıştı. Şirketin izlediği politikanın, sonuçlarının ne gibi sonuçlar vereceğini ise zaman gösterecek.
BThaber 28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
BTnet.com.tr
29
DNA
Yüz
Mayadan ağrı kesici ürettiler Stanford Üniversitesi’nde öğrenci olan Chiristina Smolke, mayadan ağrı kesici elde ettiklerini açıkladı. ABD Stanford Üniversitesi’nde geçtiğimiz Ağustos ayında, biyoteknoloji üzerine öğrenim gören Chiristina Smolke’un yaptığı açıklamada biradan elde ettikleri mayadan ağrı kesici kimyasalları elde ettiklerini belirtildi. Chiristina Smolke’un yeni
yöntemi tüm dünyayı oldukça heyecanlandırdı. Geleneksel ağrı kesici hazırlamak için kullanılan yöntemlerin pahalı ve sınırlı olması nedeniyle Smolke’un yeni yöntemi üretim için daha avantajlıydı. Bu bilimsel gelişmenin büyük problemlere yol açacağını savunan MIT’den politikacı Kenneth Oye konuya farklı bir açıdan yaklaştı. “ Bir lisans öğrencisi dahi laboratuvarda bu ağrı kesiciyi üretebilir.
Breaking Bad’in mayalarla olan versiyonunu düşünün. Ancak korkacak bir şey yok hap üretimi için 16.600 litreye yakın maya gerekiyor. “ Smolke’un araştırmasından sonra yeni bir bakış açısı edinen biyologlar, diğer mayalardan ağrı kesici kimyasallar üretmeye çalışacak. Ayrıca biyologlar, mayaların genleriyle oynayarak bağımlılık yapmayan ağrı kesiciler üretmeyi hedefliyorlar.
İris
Parmak izi
Hareket
3D Yüz
Geleceğin buzdolabı ‘Biyo Robot Buzdolabı’ Electrolux Tasarım Laboratuvarı yarışmasında Yuriy Dimitriev’in tasarladığı fütüristik biyonik buzdolabı sıfır enerjiyle çalışıyor. Endüstriyel tasarım öğrencisi Rus Yuriy Dmitriev, “ Elektrolux Tasarım Laboratuvarı” yarışması için bir buzdolabı tasarladı. Bu buzdolabı sıfır enerjiyle çalışarak, yiyecekleri özel bir biyopolimer jel sayesinde soğutabilme özelliğine sahip. En çok enerji harcayan ev aletlerinden biri olan buzdolabı, Yuriy Dmitrev’in “Biyo Robot Buzdolabı” tasarımıyla birlikte enerji tüketimini azaltıyor. Bu fütüristik tasarım, yatay ve dikey olarak duvara monte ediliyor, hatta istenilirse tavana bile yerleştirilebiliyor. Cihazın en büyük özelliği motor teknolojisine sahip olmaması. Tüm soğutma işini biyopolimer jel yapıyor. Yiyecek ve içecekler bu jelin içerisine doğru kuvvet uygulanarak yerleştiriliyor.
Yerleştirilen cisimlerin çevresinde kapsül benzeri bir tabaka oluşarak, cisimlerin ısını emiyor ve her bir yiyecek için ayrı bir kapsül oluştuğu için yiyeceklerin kokuları birbirine karışmıyor. Jelin boyutu, içerisindeki yiyeceklerin sayısına göre genişliyor ya da küçülüyor. Böylece daha fazla yiyeceği depolayarak, daha az yer kaplayabiliyor. Bu fütüristik proje hayata geçirilir mi bilinmez ancak günümüzde her evde en az bir
Ses
Göz
damar izi
Parmak damar izi
tane bulunan buzdolabının enerji tüketimini azaltabilmek büyük bir adım olabilir.
-Geçiş kontrol -Kimlik doğrulama -Personel devam kontrol -Windows Logon/Login -Mobil ve İnternet bankacılığı
www.olcsancad.com +90 212 216 5080
30
BThaber
BTnet.com.tr
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Sony bataryalarını yüzde 40 güçlendirecek
test BTnet
Bilgisayarınızın hızını artırın Her geçen daha da popülerleşen SSD’ler yavaş yavaş yüksek performans arayanların vazgeçilmezi haline geliyor. SSD’ler geleneksel sabit disklere göre özellikle gecikme ve hız açısından çok büyük avantaja sahip. Bu hafta misafir ettiğimiz Kingston HyperX Savage SSD, yüksek performans arayan kullanıcılar için iyi bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Siyah kasa üzerine yerleştirilen kırmızı plaka ile oldukça şık bir görünüme sahip olan cihazı elinize aldığınızda sağlamlığını da hissediyorsunuz. Stres testi yapmadık ama açıkçası görünümünden sağlam olduğu belli oluyor. Etiketindeki hızlara çok yakın Sürücü, Sata 3 (6 Gbps) arabirimini kullanıyor. HyperX Savage 240 GB SSD’nin kutusundaki performans
değerlerine baktığımızda 560 MB/s okuma ve 530 MB/s yazma hızlarıyla karşılaşıyoruz. Yaptığımız testlerin sonunda çıkan değerler de çok farklı değil. 556 MB/s okuma ve 505 MB/s yazma hızları, standart Sata 3 arabirimi kullanan bir SSD için gayet tatmin edici. Kingston HyperX Savage SSD’lerin 120, 240, 480 ve 960 GB’lik modelleri bulunuyor.
Günümüzün en büyük teknolojik problemlerden biri olan “enerjiyi depolamak”, çeşitli şirketlerin çalışmalarıyla üstesinden gelinmeye çalışılıyor. Her şeyin mobilleştiği günümüzde enerjinin daha verimli bir şekilde depolanabiliyor olması önce mobil dünyanın, dolayısıyla hayatımızın değişmesine sebep olabilir. “Batarya verimliliği” diyerek bahsettiğimiz şey gerçek anlamıyla şarj edilmesi için gereken enerjinin bataryanın toplam enerjisine oranı değil; ağırlığına ve hacmine göre ne kadar enerji depolayabildiği ve ne kadar sürede
doldurulabildiği. Günümüzde batarya konusu aklımıza akıllı telefonlarla geliyor fakat işin bir de elektrikli araç tarafı var. Geliştirilmekte olan yeni giyilebilir teknolojiler de cabası. 1991’de Asahi Kasei ile beraber ilk lityum iyon bataryalarını piyasaya süren Sony, bu sefer lityum sülfür bataryalar üzerine çalışıyor. Söylentilere göre Sony’nin hedefi, lityum sülfür bataryalarını lityum iyon bataryalarına göre hacim başına sağlanan enerji bakımından %40 verimli hale getirmek. Bu bataryaların böyle bir verimliliği sağlayıp piyasaya sürülmesinin 2020 yılını bulacağı tahmin ediliyor.
Elbette ki bu modeller arasında hız farklılıkları bulunuyor. Bize gelen 240 GB’lik modelin fiyatı Türkiye’de 360 – 370 TL seviyesinde. Hem masaüstü, hem de dizüstü bilgisayarlar için kullanılabilen bu ürünü, özellikle Windows 8 – 8.1 ve Windows 10 gibi işletim sistemlerini kullanan bilgisayarlar için tavsiye ediyoruz.
Uygun fiyata medya amaçlı tablet Eğer sosyal medyada aktif olurum, müzik dinlerim, video izlerim, fiyatı da buna uygun olsun diyorsanız bu hafta BThaber’de misafir ettiğimiz Asus’un 10 inçlik yeni ZenPad 10 modeli tam size göre. Sağlam bir kasa 10 inçlik 1280 x 800 piksel IPS ekrana sahip olan Asus Zenpad 10, plastik bir gövdeye sahip. Gövde plastik olmasına rağmen oldukça sağlam. Cihazın ekranı
Gorilla Glass. Üst kısımda ses kalitesi tatmin edici bir çift hoparlör bulunuyor. Ön tarafta stereo hoparlörlerin olması, film izlerken daha fazla keyif alınmasını sağlıyor. Hoparlörlerin hemen alt kısmında 2 megapiksellik ön kamera bulunuyor. Cihazın
arka kamerası ise 5 megapiksel. Ön kameranın kalitesine yeterli demek
mümkün, ama arka kamera için aynı şeyleri söylemek biraz zor.
Inceleme BTnet
Intel Atom İşlemci Asus ZenPad 10’un işlemcisi Intel Atom x3-C3200. 2 GB RAM’e sahip olan cihazın depolama kapasitesi ise 16 GB. ZenUI arayüzünü kullanan cihazın işletim sistemi Android 5.0. Performans açısından baktığımızda ZenPad 10 üst seviye bir ürün değil. Fiyat / performans açısından bakıldığında ise beklentileri karşılayabilecek bir ürün. Cihaz yaklaşık 630 TL’lik bir fiyat etiketine sahip.
BThaber
BTnet.com.tr
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
League of Legends... Şu anda Türkiye’nin en çok oynanan oyunlarından biri olan LoL, Türkiye’ye özel ofis açan ender oyunlardan biri olma özelliğini taşıyor. Ülkemize ciddi anlamda yatırım yapan ve önem veren oyun şirketinin ön plana çıktığı alanlardan biri de elbette ki e-spor. Şirket, bugün Türkiye’de gerek internet kafe ölçekli, gerekse spor salonunu komple kapatacak kadar büyük ölçekli turnuvalar düzenliyor. Yapılan bu yatırım, e-spor alanında büyümeye sebep olurken aynı zamanda oyunlara insanların daha fazla önem vermesini sağlıyor. Riot Games işte böyle bir firma. Firmanın tek oyunu League of Legends ve bu tek oyun firmayı, oyun yapım şirketleri arasında en ön sıralara çekmeye yetiyor. Oyun şirketlerine yatırım yapmayı seven Tencent adındaki Çinli internet firması, Epic Games’in %40’ına ve Blizzard Activision’ın da ciddi bir oranına sahip. Riot Games’in hisselerini 2011’de büyük oranda satın alan Tencent, henüz
31
League of Legends’ı Tencent isimli Çin firması satın aldı
gerçekleştirdiği hamleyle Riot’un tamamına sahip oldu. SuperData’nın yaptığı araştırmaya göre Riot Games’in 2014’teki kazancı 1 milyar dolardan fazla.
Türkiye’de oldukça aktif olan League of Legends için yıl içerisinde çok sayıda turnuva düzenleniyor. İnternet kafelerde de ciddi bir şekilde yapılanmış olan
Riot Games, neredeyse her semtte internet kafelerde minik LoL turnuvalarının düzenlenmesini ve oyun için paralarla ödüllendirilmesini sağlıyor. LoL’e 2016’da ciddi
yenilikler geleceği de konuşulanlar arasında. Bir taraftan Blizzard da Heroes of the Storm ile bastırırken bakalım League of Legends’ın geleceği nasıl olacak.
Fiyatı uygun, tasarımı şık, performansı iyi… Türk Telekom’un geçtiğimiz günlerde bir özel bir lansmanla duyurduğu, şirketin 175 yıllık geçmişine vurgu yapan ismiyle TT175’i misafir ettik. ZTE tarafından üretilen telefon oldukça şık ve fiyat düzeyinin üzerinde özeliklere sahip. TT175’in dış tasarımına baktığımızda metal bir gövdeye ve ince bir çerçeveye sahip olduğunu görüyoruz. Ekranı 5.5 inç ve Full HD çözünürlük desteğine sahip. Telefonun ön tarafında 5 megapiksellik bir kamera bulunuyor. Dış tasarımdan bahsetmişken telefon gümüş, koyu gri ve altın olmak üzere üç farklı renkte kullanıcıların beğenisine sunuluyor. Güç ve ses açma kısma düğmeleri telefonun sağ
tarafına yerleştirilmiş. Sol tarafta ise sim kart ve mikro SD kart yuvası bulunuyor. Kulaklık çıkışı TT175’in üst kısmında yer alırken mikro USB portu ise alt kısma yerleştirilmiş. Telefonun arka tarafına baktığımızda ise ilk göze çarpan son dönemde üst düzey telefonlarda görmeye alıştığımız parmak izi okuyucu oluyor. Cihazın parmak izi okuyucusunun oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Parmak izi okuyucunun hemen üstünde 15 megapiksellik kamera ve flaş var. Hoparlör ise arkada alt kısımda kendine yer bulmuş. Teknik özelliklere geldiğimizde TT175 1,3 GHz 8 çekirdekli MediaTek 6735 işlemci,
2 GB RAM ve 16 GB depolama kapasitesine sahip. Mikro SD kart ile depolama kapasitesini artırmak mümkün. İşletim sistemi ise şu an için Android 5.1.1. Fakat Android 6.0 Marshmallow 6.0 güncellemesinin çok yakına geleceğini yetkililer tarafından belirtiliyor. Cihazı satın alan kullanıcıların Nisan ayından itibaren devreye girecek 4.5G’yi kullanabilmeleri için sim kartları da eğer desteklemiyorsa 4.5G’ye uyumlu sim kartlar ile ücretsiz olarak değiştirilecek. TT175’in fiyatı ise KDV dahil 899 TL. Dileyen kullanıcılar telefonu Türk Telekom, TTNET veya Avea faturasına ek taksitlerle de satın alabilecek.
32
BThaber
KARİYER
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Hem eğitim hem istihdam fırsatı
Montaj ve bağlantı yeni ekibe emanet Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler Avrupa, Toughbook ve Toughpad müşterilerinin mobil işgücünde özgün cihaz montaj ve bağlantı ihtiyaçlarına yönelik olarak Küresel Cihaz Montaj Çözümleri (Global Docking Solutions – GDS) ekibini kurdu. Galler’in Cardiff şehrinde bulunan Global Docking Solutions (GDS) ekibi, özel bağlantı çözümlerini kendi bünyesinde tasarlayacak, geliştirecek ve sertifikalandıracak. İş birimi, gelecekteki tüm bağlantı çözümlerinin yeni Toughbook ve Toughpad ürünleriyle eşzamanlı olarak piyasaya sunulmasını da sağlayacak. GDS ekibi özel
araç bağlantı istasyonlarının tasarım ve geliştirme süreçlerini gerçekleştirmenin yanı sıra en yeni 3D tarama ve hızlı prototipleme yetkinliklerini de kendi bünyesinden erişme imkânına sahip olacak. Böylece müşterilerden gelebilecek her türlü ani proje taleplerine hızlı yanıt verilebilecek. Yeni GDS ekibi tarafından tasarlanan ilk cihaz bağlantı çözümü ise Panasonic Toughbook CF-20 için geliştirilen araç bağlantı çözümü. CF-20, araç bağlantı çözümüyle kamu hizmetleri, telekomünikasyon, havacılık, savunma, saha hizmetleri ve acil hizmetler gibi sektörlerde mobil çalışma yapısına verim katacak.
Türk Telekom Grubu, Gazi Üniversitesi ile işbirliği yaparak, telekomünikasyon sektörüne nitelikli çalışan kazandırmak amacıyla “Telekomünikasyon Teknolojileri Sertifika Programları”nı hayata geçirdi. Program kapsamında yetişecek teknik uzmanlar, mezun olduktan sonra Türk Telekom Grubu’nda işe girme imkânına da sahip olabilecekler. Temel Operasyon Sertifikasyon Programı ile başlayacak proje, teorik ve pratik deneyimler sunacak. Türk Telekom Grubu ve Gazi Üniversitesi işbirliği ile yürütülecek programın içerik ve kapsamı 17 Aralık’ta Ankara’da düzenlenen imza töreniyle tanıtıldı. Törene Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, Türk Telekom Grubu Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Coşkun Şahin, Türk Telekom Grubu İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Bahattin Aydın ve Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Seyhan Fırat katıldı. Teknoloji Fakültesi bünyesinde üç hafta boyunca, haftada iki gün olarak düzenlenecek program boyunca katılımcılara, Türk Telekom Grubu eğitmenleri
tarafından 12 farklı alanda bilgiler sunulacak. Programa Meslek Yüksek Okulları’nın Elektrik, Elektronik, Haberleşme, Bilgisayar, Bilişim bölümlerinden mezun olmuş, askerlik ile ilişiği olmayan ve 30 yaşını aşmamış kişiler dahil olabilecek. Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcılığı bünyesinde Birinci Seviye Operasyonlar Direktörlüğü’nde çalışmak isteyen katılımcılara yönelik kurgulanan projenin ilk adımında bu şartları sağlayan 25 kişiyle eğitime başlanacak. Sertifika programıyla katılımcılara Türk
E T K İ N L İ K L E R 6-9 Ocak 2016
ÇözümPark Yazar Etkinliği gerçekleşti ÇözümPark Bilişim Portalı, 2012 yılından itibaren başladığı yazar etkinliklerinin 4’üncüsünü 19 Aralık 2015 tarihinde Microsoft Türkiye ofisinde gerçekleştirdi. Bilişim sektöründe yoğun olarak çalışan gönüllülerin birlikte verimli bir vakit geçirmesinin hedeflendiği etkinlikte, 2014
yılında verdiği katkılarından dolayı yazar ve ekip üyelerine ödüller de verildi. Bu yıl ödül alan yazar ve ekip üyeleri şu şekilde sıralandı: Fatih Karaalioğlu, Gökhan Tatar, Rafet Selçuk Ayata, Rıza Şahan, Türker Ata, Uğur Burma, Vasvi Uysal ve Yusuf Öztürk.
CES Las Vegas AYRINTILI BİLGİ: www.cesweb.org/ 13-15 Ocak 2016
Hizmet sektörünün ve ihtiyaç sahiplerinin internette buluşma noktası armut.com’da Aycan Demirhan Kategori Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı, Elif Baş Kategori Yönetiminden Sorumlu Direktör, Ediz Gür Göcenoğlu ise İnsan Kaynakları Müdürü görevine atandı. Küresel şirketlerde görev alan Aycan Demirhan, Peak Games’teki Strateji Direktörlüğü görevinin ardından armut.com’da Kategori Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na atandı. Demirhan, University of Virginia’dan Ekonomi ve Psikoloji lisanslarının yanı sıra Harvard Business School’dan MBA derecesine sahip. Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olan, Anadolu Grubu’nda iş geliştirme ve sonrasında yakala.co’da üst düzey yöneticilik yapan Elif Baş, 2014 Şubat’ından bu yana armut.com bünyesinde İş Geliştirme Müdürü olarak görev yapıyordu. Baş, Kategori Yönetimi departmanının oluşturulmasının ardından, Kategori Yönetiminden Sorumlu Direktörlük görevini üstlendi. armut.com’da İnsan Kaynakları Müdürü pozisyonuna atanan, Bilkent Üniversitesi İşletme bölümünden mezun Ediz Gür Göcenoğlu ise LinkedIn Türkiye, İsrail ve Güney Doğu Avrupa Yetenek Çözümleri Bölge Müdürü görevini yürütmüştü.
Y U R T D I Ş I
18-21 Ocak 2016
World Future Environment Exhibition Birleşik Arap Emirlikleri AYRINTILI BİLGİ: www.worldfutureenergysummit. com/
20-23 Ocak 2016
Bett London Londra AYRINTILI BİLGİ: www.bettshow.com/
International Electronic Components Trade Show Tokyo, Japonya AYRINTILI BİLGİ: www.ele-expo.jp/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R 21 Ocak 2016
Armut.com’da üç atama
Telekom Laboratuvarları’nın kapıları da açılacak. Temel Operasyon Sertifikasyon Programı ile başlayan sertifikasyon programlarıyla amaçlarının; teknolojinin gelişimiyle birlikte ihtiyaç duyulan teknik uzmanlıkların yetiştirilmesine katkıda bulunmak ve Türk Telekom Grubu bünyesinde ihtiyaç duyulan yetkinliklerin gelişimini sağlamak olduğunu söyleyen Coşkun Şahin, “Yetişecek teknik uzmanları, mezun olduktan sonra grubumuz bünyesindeki açık pozisyonlarda değerlendirip uygun adayları bünyemize katmayı planlıyoruz” dedi.
BTvizyon Bursa AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 4 Şubat 2016 BTvizyon Gaziantep AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 25 Şubat 2016 Finans’ta Dijital İnovasyon Hilton İstanbul Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 25 Şubat 2016 Bilgi ve Doküman Yönetimi Hilton İstanbul Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
Y U R T İ Ç İ
27-28 Şubat 2016 Ankara Startup Bilkent Cyberpark AYRINTILI BİLGİ: http://www.ankarastartup.com/ Program 4-6 Mart 2016 BİLMÖK Şanlıurfa Harran Üniveristesi AYRINTILI BİLGİ: www.bilmok.org.tr 10 Mart 2016 BTvizyon / Kocaeli AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
19-20 Mart 2016 III. Ulusal Yönetim Bilişim Zirvesi Beykent Üniversitesi- Ayazağa Kampüsü AYRINTILI BİLGİ: http://ybzirvesi.com 23 Mart 2016 Kamuda BT Yönetişimi Teknoloji Platformları AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 23 Mart 2016 Biyometri ve Güvenlik Teknoloji Platformları AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
16-18 Mart 2016 6. CityExpo Antalya Expo Center AYRINTILI BİLGİ: http://www.antalyacityexpo.com/#
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
34
BThaber
MEKTUP
2015 yılının son haftasından merhaba, Temenni silsilesi yapmak yerine net olmayı tercih ediyorum her zamanki gibi: Gelen gideni aratmasın, ülkede, dünyada birilerinin savaşları artık n’olur daha fazla can almasın, biz bireyler de sağlıkla, sevdiklerimizle birlikte gerçekten bir yeni yıl coşkusu yaşayalım. Bu dilekleri, yine acı ama gerçek sonuçlar ortaya koyan bir araştırma ile devam ettiriyorum: Coğrafi bilgi sistemlerini kullanarak yazılım ve modeller geliştiren Maptriks’in verilerine göre, Türk halkı en çok gıda ve içeceğe, en az sağlık ve eğitime harcama yapıyor. İstanbul 3.534 TL ile ortalama gelirin en fazla olduğu il. Hane halkı başına en düşük gelirin düştüğü il ise 1.109 TL ile Bayburt. Bu farkı sözde değil, özde azaltmak için birilerinin çalışmasını umut ederken, yine bir olumsuz sonucu seninle paylaşıyorum: Sosyo-ekonomik verilerin (SES) yer aldığı araştırmada dikkat çeken bir nokta da bilgisayar ve ileri teknoloji ürün kullanımının düşük olduğu C SES ve DE SES gruplarının Türkiye’nin yüzde 94’ünü oluşturması. ‘Kalkınacağız, bunu da bilişimle yapacağız’ derken, bir kısmı değil, ‘herkesi’ bu kalkınma hesabına katmak gerek, ne dersin? Gelelim haftanın çevresel gündemine… Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri Yarışması” sonuçlanmış. Yarışmanın Çevre Konulu Sosyal Sorumluluk Uygulamaları kategorisindeki Yeşil Nokta Sanayi Ödülü, ‘Küçük Şeyler Doğayı Yeniler’ projesi ile gıda işleme ve paketleme çözümleri firması Tetra Pak’ın olmuş. İklimlendirme şirketi Daikin ise Japonya’nın Settsu kentinde Yodogawa Tesisleri’ndeki Teknoloji ve İnovasyon Merkezi’ni tamamlamış. Bu yeni tesis, Daikin Grubu’nun teknoloji geliştirme faaliyetleri için ana üs olmakla kalmayacak, asıl önemlisi, enerji
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
Bağımsızım, çünkü çalışıyorum tasarrufu sağlayan sistemlerin kullanıldığı bina, ilk olarak yüzde 70 ve gelecekte ise yüzde 100 oranında enerji tasarrufu yapmayı amaçlıyor. Bu özellikleriyle yeşil bina sertifikasyon programının en yüksek derecesi olan LEED Platin sertifikası almayı hedefleyen merkeze gelecek ziyaretçiler, enerji tasarrufu sağlayan bu girişimleri ve enerji azaltımı koşullarını kendileri görecek.. Samsung Electronics’in beş yeni kurumsal ekranı da uluslararası sertifikasyon sağlayıcısı TCO Development tarafından verilen Yeni Nesil TCO Sertifikası’nı almaya hak kazanmış. Çevre dostu tasarım ve sorumlu üretim konularında belli kriterleri karşılayan ürünleri onaylayan TCO Sertifika programı, tüketici ve kurumsal teknolojilerde sekiz farklı kategoride TCO Sertifikası veriyor. Bu sertifika; üretim, kullanım ve geri dönüşüm süreçlerinin
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
haberi daha sana iletmek isterim: Makro fotoğrafçılığı alanında dünya çapında ödüllere sahip olan Akın Acar’ın eserleri, Fujifilm’in X serisi fotoğraf makinelerini kullanan dünya çapındaki seçkin fotoğrafçılardan oluşan X-Photographers sitesine kabul edilmiş. Böylece Acar, X-Photographers’ta çalışmalarına yer verilen beş Türk fotoğraf sanatçısından da biri olmuş. Bireysel ödüllerden kurumsallara geçiyorum… BSH Ev Aletleri, bu yıl 10’uncu kez gerçekleştirilen Türkiye Çağrı Merkezi Ödülleri’nde ‘En Yaratıcı Çağrı Merkezi Uygulaması’ ödülünü almaya hak kazanmış. Aktif Bank iştiraki olan, Türkiye’nin ilk yerli para transfer markası UPT’nin (Uluslararası Para Transferi) ‘Online Talimat’ uygulaması ise İstanbul’da düzenlenen ‘Mobile Money&Digital Payments –Global 2015’ organizasyonunda, ‘Best Payment Deployment in Europe’ kategorisinde
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 21 SAYI 1052
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
çevresel, toplumsal ve ekonomik bir sorumluluk bilinci içinde yürütülmesini sağlıyor. “Sınır yok” temasıyla dünya çapındaki içerik oluşturucuların yaratıcılığını görmek için herkesin katılımına açık olarak başlayan Sony’nin #NoLimits PXW-FS5 kısa film yarışmasının dünya çapındaki kazananını açıklamış: “72” adlı çalışmasıyla 72 yaşındaki eski bir sporcunun kendine dair düşüncelerini, tutumunu ve kariyerini anlatan Avustralyalı Josh Cable. Dünyanın dört bir yanından 648 katılımcı, YouTube üzerinden #NoLimits etiketini kullanarak en fazla iki dakikalık kısa filmini göndermiş ve her bir bölgeden “en çok sevilen” 10 video, yerel Sony Bağımsız Sertifikalı Uzmanlarına sunulmuş. YouTube’da yerini alan çalışmaları izlemek, soğuk kış günlerinde çok iyi gelir bence. Madem mevzu görsel, güzel bir
birincilik ödülünü almış. Neredeyse her hafta bu sayfalarda yerini alan Samsung Electronics ise Uluslararası Tüketici Elektroniği Fuarı (CES) 2016’dan, 3’ü “En İyi İnovasyon Ödülü” olmak üzere toplam 38 ödülle dönmüş. Samsung, böylece son 10 yılda “En İyi İnovasyon” alanında aldığı 22 ödül ile toplamda 309 ödüle ulaşmış. Asıl kurumsal zenginliğin ‘yaratıcılık’ olduğu gerçeğini pekiştiriyor bu gibi haberler, değil mi? Bu haftayı, BThaber ekibinin bir üyesinin oğlunun, Alper Koçak’ın fotoğrafı ile örnek olmasını dilediğim bir haberle tamamlıyorum. Down Sendromu Derneği’nin üç yıldır başarıyla uyguladığı, “Bağımsızım Çünkü Çalışıyorum” projesi, Temmuz ayından bu yana Sabancı Vakfı Hibe Programları desteğiyle devam ediyor. Üç yıldır 34 Down sendromlu gencin iş koçları ile özel sektörde istihdam edilmesinin sağlandığı, seçilen işyerlerinde çalışanlara farklılıklarla bir arada olmaya yönelik eğitimlerin verildiği proje kapsamında daha çok Down sendromlu bireyin iş hayatında yer alması hedefleniyor. Bu süreçte aynı zamanda bir Bimeks çalışanı olan Alper’in nasıl bir gelişim sergilediğini bilfiil gördüğüm için bu gibi projelerin ve bu projelere sunulan desteklerin de artması yegane temennim. Çünkü 20 Down sendromlu gencin istihdam edilmesi, bu yolla onların aileleri ve onlarla beraber çalışacak yaklaşık 4 bin kişinin projeden doğrudan etkilenmesinin hedeflendiği proje, şimdiden Türkiye’de bir örnek olma yolunda ilerliyor. Projeye istihdam yaratarak destek veren, böylece övgüyü hak eden kurum ve kuruluşlar ise şunlar: Bimeks, Big Chef’s, Ravago Petrokimya Üretim, Hilton İstanbul Bomonti Hotel&Conference Center, Deichmann, Bantaş, ISS Hazır Yemek Üretim ve Hizmet. Bu şirketlerin sayısı git gide artar umarım. Bu hafta da bu kadar, benden nefret edeceksin biliyorum, ama ‘seneye görüşürüz’
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr
Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Canan Şahin canans@bthaber.com.tr
Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
36
BThaber
ICT NEWS
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
What happened in 2015? What is awaiting us in 2016? As we mentioned above, 2015 was quite lively in terms of technology. Despite a jam occurred due to the elections that took place twice and other parameters, the industry have lived through a significant acceleration process after the elections were over. Given the acceleration in the last months of 2015, it seems that 2016 will be a good year for the industry especially with the start of procurement in the public and projects being realized. Dell bought EMC Now, let’s look at all the important events of 2015 together. One of the most important events was Dell’s acquisition of EMC for 67 billion USD. The most important reason for Dell to be allocating such a high budget for EMC was to have a greater say in the corporate field. Dell, along with the other companies bought, strengthened its place in the fields of servers, network technologies and storage thanks to this particular acquisition. We also have 4G now, sorry 4,5G According to Global Mobile Suppliers Association’s October report, there are a total of 442 operators all over the world that give LTE - 4G service. According to figures of June,
We left behind another year in the technology world. It was quite lively this year, as it is always. Many companies announced new products and services as various acquisitions and mergers took place in the history of technology world. In particular, Dell’s acquisition of EMC was the top news of the year. As an important development for our country, being expected for a long time, 4G tender was carried out as 4,5G tender looking up to 5G. Due to this improvement, in 2016 it will be much faster to connect to the internet via our mobile devices than ever. volume DDoS attacks towards Nic.tr to where domain names with “tr” extension are managed. It is considered that the attacks are results of the tension between Turkey and Russia after the Russian warplane downing a couple of weeks ago and the attacks are expected to continue in the 2016. Many public and private institutions’ systems with “tr” extension were affected by the attacks. The websites of some banks and public institutions were inaccessible for a while.
the number of 4G users exceeded 750 million. With the tender recently conducted, the three operators in our country will also participate in the club of LTE service providing operators in 2016, although being a little late. The infrastructure is expected to be in effect from April 1. We will experience how fast 4,5G will be in comparison to 4G in other countries very soon.
Security threats have increased One of the most important security-related events that effected 2015 was the ransomware. This bad software has left many people in a very difficult situation deceiving them as being electricity, water, telephone, natural gas, or cargo receipts and bills. When users opened those files, they faced with the fact that
every file in their network and system had been encrypted and to solve it they need to make a ransom payment. In some cases, files were taken back however in many cases; they had to pay the ransom to decrypt. The lucky ones accessed their files after making the payment, some unfortunate ones could not. Another event concerning Turkey recently was high
What is awaiting us in 2016? One of our most important expectations in 2016 is, of course, the IT sector revival. Various factors such as the realization of public projects, the realization of pending purchases and 4.5G entering our lives reinforces our expectations. When we look at 2016 from a technological perspective, we expect virtual reality, cloud computing and electric cars to be the hits of the year.
Future belongs to the fastest HPE Discover London 2015 drew in more than 13,000 attendees. During the event which was held between 30 November-2 December 2015, new solutions were presented and also, extent of collaboration with Microsoft broadened. Hewlett Packard Enterprise (HPE) announced HPE Synergy, the first platform designed to run both traditional and cloud native applications for organizations seeking the benefits of running a hybrid infrastructure. HPE Synergy leverages fluid resource pools, software
defined intelligence and a unified API to provide the foundation for organizations to continually optimize the right
mix of traditional IT and private cloud resources. During the event, HPE and Microsoft Corp. also
announced new innovation in hybrid cloud computing through Microsoft Azure, HPE infrastructure and services, and new program offerings. The extended partnership appoints Microsoft Azure as a preferred public cloud partner for HPE customers while HPE will serve as a preferred partner in providing infrastructure and services for Microsoft’s hybrid cloud offerings. The partnering companies will collaborate across engineering and services to integrate innovative compute platforms that help customers optimize
their IT environment, leverage new consumption models and accelerate their business further, faster. HPE also announced new IoT systems and networking solutions that enable customers to more efficiently collect, process and analyze IoT data. The new solutions which are important elements of HPE’s strategy of delivering more connectivity and computing power at ‘the edge,’ and helping customers maximize the value and minimize the risks from IoT at the speed of business.
38
BThaber
ICT NEWS
28 ARALIK 2015 3 OCAK 2016
“Call centers, customer satisfaction centers” Cloud impact on Citrix’s 2016 approach Citrix announced its expectations for 2016, considering the developments, companies and users that will be dynamic next year. Accordingly, the companies will have the required devices to implement and manage multiple cloud models in 2016. CIOs can create the appropriate cloud and manage it in a standardized and secure way. It is an important requirement to meet the existing networks, virtualization and device investments for end users in a correct format for IT departments. It should be done considering both IT security and compliance with legal regulations. This way, flexible and digitally collaborative work structures can be created and new versions can be added. The newly developed data analysis technology will offer a significant support for the institutions to have more loyal customers and to create new sales channels in 2016. This technology is
widely used in B2B and B2C fields by large companies as well as small and mediumsized companies. Thus, customer increase and decrease can be tracked and questioned. In addition, new Up-Cross-selling opportunities and longterm customer relationships opportunities can be explored. According to Citrix, the internet of the things (IoT) will continue to be the leading topic in 2016. This approach will be the new driving force for many companies. In 2016; as a bridge between IT departments and software development, DevOps (development operations) will use more intensely. Those will be simplifying the management of applications and will enable to provide faster and better response to new business goals of the IT unit. So IT departments will be able to manage the company’s SaaS based applications; the united potential of DevOps and AppOps will enable the company to move faster.
Speaking at a press conference held upon the 10th anniversary of Turkcell Erzurum call center Turkcell CEO Kaan Terzioğlu said that “We intended to lead the industry for investing in Anatolia. We are pleased to have reached our goal. Call centers are customer satisfaction centers for us where the customer’s problems reach a solution. Call centers established in the east of Ankara in order to stimulate employment started to bear fruit. The call center opened 10 years ago in Erzurum is very good example of this. So far, this
call center in Erzurum has contributed 1.1 billion TL to the Erzurum economy. Stating that the call centers are very important for the whole country, not only for the eastern cities and each call centers are actually customer satisfaction centers, Turkcell CEO Kaan Terzioğlu gave some information: “We broke through 10 years ago. We established Anatolia’s first call center in Erzurum. 10 years ago, we started our journey with our 29 friends, today reached 1224. So far, we have created employment for about 6 thousand people.
We have contributed a total of 1.1 billion TL to Erzurum economy together with indirect effects.” Following the investment of Turkcell’s Erzurum call center, several call centers were opened in the region and the call center number reached 50s. Call centers in Turkey currently employ over 83 thousand people. Istanbul 46% of those employers is working in call centers outside of İstanbul, Ankara and İzmir. Turkcell Global Bilgi has a total of 24 call centers; 4 in Ukraine and 20 in Turkey employing 12 thousand people.
Target is global market with the new version Ticimax is planning to open up to the world with the 10th version of the package offering end to end solutions in e-commerce to be launched in the first half of 2016. Offering e-commerce software and infrastructure services, Ticimax serves for over 2 thousand companies since 2005. Instead of taking an application and translating it into Turkish, Ticimax develops a new application says Ticimax
General Manager Cenk Çiğdemli, stating that they are able to do all the
changes and improvements required since they own the code. According to Çiğdemli,
it has many advantages. “We have all the resources to make any developments. Our possible problem solving rate is very high.” says Çiğdemli, adding that the entire structure is developed by them. He expresses that: “Soon, we plan to open this software to the world. Hence, Ticimax be able to be used as an e-commerce infrastructure in abroad. The code system is suitable for translation; the aim is to enable Ticimax usage
abroad.” “We will start with the United States, as a first stage. This will be followed by European countries and the Turkic Republics. We plan to carry out the development here in our R&D center within GOSB Technopark with our team. Our goal is to keep the whole team here, and to establish support centers and sales offices there. These studies will be our priority in 2016.”
Güvenli ve Akıllı Sehirlerin Arkasındaki Türk Teknolojisi
/ProlineBilisim
Türkiye - Katar - Pakistan
www.pro-line.com.tr