BThaber Sayı 1053

Page 1

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

Sayfa

4

Gazi Teknopark uluslararası piyasaları hedefliyor ‘Gazi Bilişim Kümesi’, Eylül 2015 döneminde tamamlanan ihtiyaç analizi süreciyle aktif olarak faaliyetlerine başladı.

1053 4 -10 Ocak 2016

Yönetim kadroları 2016 yılına hazır

Sayfa Uluslararası

9

etkinliği genişletmeyi hedefliyoruz PTT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Maden, dinamik BT pazarından kendilerini soyutlamanın mümkün olmadığını ifade etti.

Sayfa

Sayfa

15

Harun Maden

“Hata yapmaktan korkmuyoruz”

12

Ali Kuday

Kurum kültürünün temeline “inovasyon” olgusunu yerleştiren 3M, kurulduğu günden bu güne inovasyon odaklı çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.

2015 yılı teknoloji dünyası için oldukça hareketli geçerken, dünyada ve Türkiye’deki siyasal ve ekonomik belirsizlikler, iş dünyasının elini uzun süre bağladı. Yılın ikinci yarısından itibaren yakalanan toparlanma süreci ile beraber şirketler ve kurumlar, yatırımlarına hız verirken, bir yandan da 2016 için yol haritalarını çizmeye başladılar.

Lider* IPS Çözümü. Tam 9 Yıldır! McAfee Network Security Platform *Gartner Magic Quadrant Raporu'na göre.


İşletmeler için M2M Çözümleri yarinahazirim.com’da Siz de Dijitalleşme Endeksinizi ölçün, Araç Takip’ten İklimlendirme’ye kadar işletmeniz için gereken Makineler Arası İletişim Çözümlerini öğrenin.

yarinahazirim.com ö Ç ip k a T er

i

Ko

nt

ey

n

Vodafone

er l m zü

İşOrtağım Yarinahazirim.com’da yer alan Vodafone Dijitalleşme Endeksi uygulaması, işletmenizin en verimli şekilde çalışması için gerekli olan teknolojik çözüm ve hizmetlere olan ihtiyacınıza göre puanlama (Vodafone Dijitalleşme Endeksi) yapan web ve mobil tabanlı bir uygulamadır. Vodafone ve Accenture işbirliği ile geliştirilmiştir. Uygulamadan yararlanmak için hizmet kapsamında kullanılacak bilgilerin Vodafone çözüm ortağıyla paylaşılmasına muvafakat edilmesi gerekmektedir.


T ve ra Se

ar

la

Ta

ki

mleri özü pÇ

s

to

Mo

ik

le

özümleri ip Ç ak tT


4

BThaber

E-TOPLUM

Haber Merkezi Ekonomi Bakanlığı tarafından, 2010/8 sayılı ‘Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi Hakkında Tebliğ’ çerçevesinde şirketlerin uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artırmaya yönelik eğitim, danışmanlık, alım heyetleri, yurt dışı seyahatler gibi faaliyetlerini teşvik amacıyla, UR-GE (Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi) projelerine yoğun bir önem ve destek veriliyor. Bu desteklerden yola çıkarak Gazi Teknopark bünyesinde yer alan, kümelenme faaliyetiyle yurt dışı piyasalara açılmak isteyen Gazi Teknopark bilişim firmalarından oluşan ‘Gazi Bilişim Kümesi’, Eylül 2015

4 - 10 OCAK 2016

Gazi Teknopark 2016’da uluslararası piyasaları hedefliyor ‘Gazi Bilişim Kümesi’, Eylül 2015 döneminde tamamlanan ihtiyaç analizi süreciyle aktif olarak faaliyetlerine başladı. döneminde tamamlanan ihtiyaç analizi süreciyle aktif olarak faaliyetlerine başladı. ‘Yatırımcıya Sunum (Pitching) Eğitimi’ gerçekleştirildi ‘Gazi Bilişim Kümesi’nin faaliyetleri çerçevesinde yapılan analizler, çalışmalar ve araştırmalar sonucu; sunum tekniklerinin geliştirilmesi, uluslararası

satış ve pazarlama, markalaşma gibi konuların küme faaliyetlerinin bir adım öteye taşınması için büyük önem taşıdığı görüldü. Bu noktadan hareketle, iş hayatı boyunca yatırımcı ilişkileri, uluslararasılaşma konularında ciddi bilgi birikimi ve tecrübeye sahip, teknopark yönetimlerinde aktif görev almış ve halen ABD Virginia merkezli P3 Innovation

firmasının CEO görevini yürüten Keith Segerson ile görüşmelere başlandı. 11 yıl boyunca Dünya Bankası’nda bilişim sistemleri yöneticiliği, bankacılık ve hazine departmanlarında çalışmış ve TIN BEE firması CEO’su olarak iş hayatına devam etmekte olan Miray Kurtay’ın da katılımıyla, 1112 Aralık 2015 tarihlerinde ‘Yatırımcıya Sunum (Pitching)

Eğitimi’ gerçekleştirildi. Eğitim programına başta küme üyesi firma temsilcileri, Pamukkale Üniversitesi, İstanbul Gelişim Üniversitesi ve diğer teknoparklardan faaliyete iştirak eden ilgililer katıldı. Eğitmenler; uluslararası ticaret, yatırımcı ilişkileri gibi konulardaki tecrübeleri, uluslararasılaşma, markalaşma, sosyal medya, etkili sunum teknikleri, yatırımcı sunum (pitching) teknikleri gibi temel başlıkları ‘workshop’ ile katılımcı firmalara aktardılar. Gazi Teknopark, firmalarını eğitimlerle, yurt dışı satış ve alım heyeti faaliyetlerine ağırlık vererek, uluslararası piyasalarda yer almaları için 2016’da da bu çalışmalarına devam etmeyi hedefliyor.

Girişimcilik ekosistemi ‘TechAnkara Proje Pazarı’nda buluştu

Ankara Kalkınma Ajansı’nın Ankara’daki 5 teknoloji geliştirme bölgesi, 4 organize sanayi bölgesi, TTGV, TÜBİTAK, Borsa İstanbul, ATO ve ASO ile 24 Aralık tarihinde ortaklaşa gerçekleştirdiği 5. TechAnkara Proje Pazarı’nda; 100 yenilikçi proje sahibi girişimci, yatırımcılar ve iş insanları bir araya geldi. Etkinliğin açılışı, Ankara Vali Yardımcısı Kemal Karadağ, Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü Nahit Bingöl, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık ve çok sayıda sanayici, iş insanı ve girişimcinin katılımıyla gerçekleştirildi. Ankara’daki insan kaynağı kapasitesinin, üniversitelerin, teknoloji geliştirme bölgelerinin, OSB’lerin, TTGV, TÜBİTAK gibi kurumların gücünü tek marka etrafında birleştirerek Ankara’nın yüksek katma değerli ihracatını artırmaya yönelik önemli bir adım olan TehAnkara Proje Pazarı’nın açılışında Şayık, “Her yıl yeni kazanımlarla içeriği zenginleştirilen Proje Pazarı, Ankara Kalkınma Ajansı’nın yenilikçilik ve girişimcilik ekosistemini geliştirme faaliyetlerinin geniş kitlelere ulaşabilmesini hedeflemekte” ifadesini kullandı ve şu noktaları vurguladı: “Bugün dış ticarette daha sofistike ve teknoloji yoğun ürünlerin payı artarken emek yoğun ürünlerin payı

azalmakta. Rekabet gücünü ArGe, inovasyon, markalaşma ve tasarım gibi alanlarda aramak lazım. Daha fazla üretmeye değil daha fazla katma değeri olan ileri teknoloji yoğun ürünlere yönelmemiz gerekiyor.” Özdebir, “Sanayicilerimiz artık küresel çapta siparişleri hızlı karşılayabilmek için bilişim teknolojilerinden yararlanmak zorundalar” diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Müşterilere özel ürün sunmak küresel pazarın dinamiklerinden. Ne bildiğimizden çok bildiğimizden ne kadar katma değer üretebileceğimiz önemli. Dünyayla rekabet için artık teknolojiyi üreten ülke olmak zorundayız. Ülkemizde ‘startup’ firmaların farkına varamıyoruz. Bu yarışta başarılı olmanın sırrı; buluşlarda, girişimlerde ve piyasayı iyi koklayıp bu buluşları ticarileştirecek olan biz iş insanlarında!” Ankara’nın teknoloji alanında rekabetçi bir çekim noktası haline geldiğini söyleyen Karadağ’dan sonra Bingöl de şu açıklamayı yaptı: “Her bölgemizin bir potansiyeli var. Varoluş mücadelesinde, potansiyelleri harekete geçirmek zorundayız. Bölgesel kalkınma sadece merkezden yönetilemez. Bölgelerimizdeki kalkınma anlayışını; bölge planlarıyla, stratejileriyle desteklemek istiyoruz. 26 bölge planı ortaya koyduk.” Sunumların ardından TechAnkara Proje Pazarı’nın açılışı yapıldı ve yenilikçi projelerin stantları gezilerek bilgi alındı.

Hastanelerdeki sorunlara yönelik yaratıcı çözümler Biyomedikal ve tıbbi sorunlara inovatif çözümler geliştirmeyi amaçlayan ve Siemens Sağlık Türkiye ile Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi işbirliği ile düzenlenen İnovasyon Yönetimi Sertifika Programı’na, 19 üniversiteden 164 öğrenci başvurdu. Başvurular arasında yapılan değerlendirme ile belirlenen 40 öğrencinin katılımıyla gerçekleşen sertifika programında öğrenciler, gerçekleştirdikleri hastane ziyareti ile biyomedikal ve tıbbi sorunları tespit ettiler. Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi’nin yürüttüğü etkin duyuru ve tanıtım sonucu 19 farklı üniversiteden,164 öğrenci programa başvurdu. Yapılan değerlendirmenin ardından 40 öğrencinin katılımıyla düzenlenen sertifika programı, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden Doç Dr. Burak

Acar’ın koordinasyonunda, 375’ten fazla icat ve patentin sahibi olan, Almanya, Çin, Hindistan ve Türkiye’de 7 inovasyon laboratuvarının kurucusu Siemens Sağlık Innovation Think Tank Kurucusu ve Global Direktörü Sultan Haider tarafından yürütüldü. Gerçek hastane ziyareti 9 ayrı proje grubuna bölünen öğrenciler, programın ilk günü Haider tarafından inovasyon yönetimi kuramı ve metodolojisi konusunda eğitim aldılar. Programın ikinci gününde hastane ziyareti gerçekleştiren öğrenciler, hastanelerde biyomedikal ve tıbbi sorunları tespit ettiler. Belirlenen sorunlara yönelik çözümleri programın üçüncü gününde geliştiren öğrenciler, dördüncü günde ise projelerini tamamladı ve sunum haline getirdi.

Programın son gününde 9 proje grubu, sunumlarını ve inovatif çözüm önerilerini Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis ve Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’na tanıttılar. 11 Aralık’ta proje ekipleri tarafından yapılan sunumların ardından, en iyi 3 proje ödüllendirildi. Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, “İnovasyon Yönetimi Sertifika Programı gibi inisiyatifleri desteklemeye devam edeceğiz” derken, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu da, “Avrupa Üniversiteler Birliği’nde Türkiye’yi temsil ediyorum. Ülke olarak kalkınmamız için inovasyon ve teknoloji ekseninde üniversitelerle sanayi arasında bir köprü kurulmak zorunda” dedi.



6

BThaber

E-TOPLUM

4 - 10 OCAK 2016

Tasarım kültürü ve altyapısı için çalışmalar devam ediyor Haber Merkezi ‘Türk Tasarım Danışma Konseyi 13. Toplantısı’ Bakan Fikri Işık’ın katılımıyla, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda 23 Aralık’ta düzenlendi. Işık, “2016 yılı içerisinde yeni bir Tasarım Strateji Belgesi hazırlık çalışmasını başlatacağız” dedi. Toplantının açılışında konuşan Bakan Işık, tasarımı, sanayinin rekabet gücüne doğrudan etki edecek bir araç olarak gördüklerini ifade ederek Girişimci Bilgi Sistemi verilerinin de bunu ortaya koyduğunu söyledi. İmalat sanayinin genelinde özellikle hazır giyim, mobilya, plastik gibi sektörlerde, tasarım yapanlarla yapmayanların kârlılığının çok ciddi fark gösterdiğine dikkat çeken Işık, geçen yıl hazır giyim sektöründe, tasarım yapmayan firmaların faaliyet kârlılığının yüzde 4,5, tasarım yapan firmaların ise yüzde 7,3 olduğunu hatırlattı. Işık, tasarımda yakalanacak başarının,

KOSGEB 4. KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri Töreni, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan ve Bilim, Sanayi, Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımıyla 24 Aralık tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi. Törende konuşan Bakan Işık, “Türkiye olarak, önümüzdeki dönemde ekonomik ve sosyal hedeflerimizi gerçekleştirirken, en büyük gücümüz yine KOBİ’lerimiz olacak. Güçlü KOBİ’ler olmadan güçlü bir ekonomi inşa edemeyiz. İhracatımızı 500 milyar dolar seviyesine, milli gelirimizi 2 trilyon dolara KOBİ’lerimiz taşıyacak” dedi. KOBİ’ler ve girişimcilerle ilgili çalışmaları iki ana eksende yürüttüklerini aktaran Işık, öncelikle ülkedeki girişimci havuzunu büyütmek ve daha fazla işletmenin kurulmasını sağlamak istediklerini ifade etti. Işık, diğer yandan ise niceliği artırırken niteliği de geliştirmeyi, yenilikçi ve rekabetçi KOBİ sayısını artırmayı hedeflediklerini

katalizör görevi üstlenerek, tüm sanayi dallarının tırmanışını hızlandıracağına işaret ederek iyi tasarımların elektronikten tekstile, kozmetikten otomotive, seramikten mobilyaya kadar birçok değişik sektöre ciddi ivme kazandıracağını vurguladı. Ürünlerin fiyatı, kalitesi, teknolojik ve fonksiyonel unsurlarının, rekabet avantajı sağlamada son derece etkili ancak yeterli olmadığını kaydeden Işık, şu değerlendirmeyi yaptı: “Geliştirilen ürünlere yenilikçi ve estetik bir görünüm kazandırmak, ‘kullanıcı dostu’ özellikler eklemek de son derece önemli. Gelişmiş ülkelerde tüketiciler, kullandıkları eşyayı sadece kullanım amacına hizmet eden bir ürün olarak değil kişiliğin, karakterin, statünün, dünya görüşünün, tercih ve beğenilerin bir ifadesi olarak da görüyor. Müşteri profili, artık seri üretim mamulleri değil, kişiselleştirilmiş ürünleri talep ediyor.”

İyi bir tasarımcının farklı disiplinlere vakıf olması, derin entelektüel birikim taşıması gerekiyor “Sanayi sektörünün ürettiği ürünlere farklılık ve yenilik kazandırmak, ürünleri zenginleştirmek, derinleştirmek, kişiselleştirmek için bizim de iyi bir tasarım kültürü ve altyapısına ihtiyacımız var” diyen Işık, “Tasarımlar çok kısa sürede gelire, kâra dönüştürebiliyor. Ancak bu, iyi tasarımların çok kısa sürede geliştirilebildiği anlamına gelmiyor. İyi bir tasarımcının, sanayi sektörünü, üretim sistemlerini, insanı ve toplumu tanıması, psikoloji ve sosyoloji gibi farklı disiplinlerdeki alanlara vakıf olması, derin bir entelektüel birikim taşıması gerekiyor. Bu nedenle tasarımı, tasarımcıların yapması gerekiyor. Tasarımı müstakil bir konu olarak ele almak için Türk Tasarım Danışma Konseyi’ni kurduk” şeklinde konuştu. Türk Tasarım

Danışma Konseyi çalışmaları sonucunda, Tasarım Stratejisi ve Eylem Planı’nı uygulamaya koyduklarını aktaran Bakan Işık, toplantıda 2016 yılı eylemlerine ilişkin iş takvimini de gözden geçireceklerini dile getirdi. Işık, 2016’nın strateji belgesinin son uygulama yılı olacağını belirterek, şöyle devam etti: “2016 yılı içerisinde yeni bir Tasarım Strateji Belgesi hazırlık çalışmasını başlatacağız. Önümüzdeki dönemde, tasarımla ilgili bazı önemli eylemleri de hayata geçireceğiz. Şu an çalışmalarını tamamladığımız, Ar-Ge Reform Paketi’nde tasarım faaliyetlerinin desteklenmesi konusuna ayrı bir başlık açtık. Tasarımla ilgili daha önce Meclise sevk ettiğimiz tasarıyı zenginleştirerek Ekonomi Koordinasyon Kurulu ve Bakanlar Kurulumuza sunuyoruz. En kısa sürede yasalaşması için Meclis’teki yetkililerden talepte bulunacağız.”

Ar-Ge personeline yeni destekler geliyor Fikri Işık, Ar-Ge Reform paketi kapsamında, tasarım ofislerini de Ar-Ge merkezleri gibi desteklemeyi planladıklarını dile getirerek, teknoloji geliştirme bölgelerinde de tasarım ofislerinin kurulmasını sağlamayı hedeflediklerini belirtti. Ar-Ge ve tasarım personelinin faaliyetleriyle ilgili, Ar-Ge veya tasarım merkezi dışında geçirdiği süreyi ve lisansüstü eğitim için üniversitede geçirdiği zamanı da destek kapsamına alacaklarını kaydeden Işık, ArGe ve tasarım merkezlerine sipariş veren KOBİ’lere indirim sağlayacaklarını söyledi. Toplantı kapsamında tasarım alanında yapmış olduğu özgün çalışmalar ve katkılardan dolayı ilk defa bir tasarımcıya Türk Tasarım Danışma Konseyi ‘Tasarım Onur Ödülü’ takdim edildi. Ödül ve berat Bakan Fikri Işık tarafından Yılmaz Zenger’e verildi.

Yılın başarılı KOBİ ve girişimcileri ödüllendirildi

aktardı ve şu açıklamayı yaptı: “2010 yılından bugüne kadar, KOSGEB desteklerinden faydalanan 11 bin 547 firmanın ölçek büyüttüğünü görüyoruz. Son İcra Komitemizde, yeni bir destek programı olan ‘KOBİ Gelişim Destek Programı’ ve 200 milyon lira bütçeli ‘Türk Büyüme ve İnovasyon Fonu’nun kurulmasıyla ilgili kararı aldık. Yeni Girişimci Desteği ve İş Geliştirme

Merkezleri (İŞGEM) desteğinin bütçelerinde de iyileştirmeler yaptık.” KOSGEB bugün girişimcilerin de destekçisi Teknoloji odaklı girişimciliğin, şirketlerin çok hızlı büyümesini, bir anda dev firmaların ortaya çıkmasını sağladığına işaret eden Işık, bu kapsamda, bu yıl 628 girişimciye

Teknogirişim Sermayesi Desteği verdiklerini kaydetti. Bakan Işık, söz konusu programdaki üst limiti 100 bin liradan 150 bin liraya çıkaracaklarını da söyledi. Uluslararası Kuluçka Merkezi ve Hızlandırıcı Destek Programı’nın çağrısına da gelecek ay çıkacaklarını açıklayan Işık, hem Bakanlık hem de KOSGEB olarak, artık risk sermayesi fonları, kuluçka merkezleri, hızlandırıcılar gibi alanlardaki çalışmalara daha fazla yoğunlaşacaklarını belirtti. KOSGEB Başkanı Recep Biçer de 25 yıldır KOBİ’lerin öncüsü olan KOSGEB’in, bugün girişimcilerin de destekçisi haline geldiğini söyledi. Konuşmaların ardından ödül almaya hak kazanan 9 kategorinin birincileri,

ödüllerini Başbakan Davutoğlu ile Başbakan Elvan ve Bakan Işık’ın elinden aldı. Yılın Başarılı KOBİ Büyük Ödülü’ne Berkosan Yalıtım AŞ, Yılın İnovatif KOBİ Ödülüne Makersan Makine Ltd Şti, Yılın İş Birliği Güç Birliği Yapan KOBİ Ödülüne Besa Unlu Mamüller Ltd Şti, Yılın İhracatçı KOBİ Ödülüne Tamsan Bağlantı Elemanları AŞ, Yılın Çevre Dostu KOBİ Ödülüne Lucas Elektrik AŞ, Yılın Genç Girişimci Ödülüne Mira Endüstriyel Eğitim Ltd Şti, Yılın Kadın Girişimci Ödülüne Dese Gıda Ürünleri AŞ, Yılın Küresel Doğan Girişimci Ödülüne Arar Makina AŞ, Yılın İnovatif Girişimci Ödülüne AKY Teknoloji Ltd Şti ve Jüri Özel Ödülüne Mora Yazılım Ltd Şti layık görüldü.


Sağlık sektörü Vodafone ile yarına hazır Memorial, Vodafone’un M2M* teknolojilerini kullandı. Böylece doktorlar, hastalarını uzaktan takip edip kronik hastalıkları kontrol etti.

Vodafone

“Vodafone sayesinde diyabet hastalarımızın durumunu her an takip edip acil bir durumda müdahale edebiliyoruz.”

Dr. Tarkan Dizdar Hastane Direktörü

* Makineler Arası İletişim Sistemleri Memorial’a özel olarak geliştirilen Kronik Hastalık Takip Sistemi, kronik hastalıkların yönetimini ve hekimlerin hasta takibini kolaylaştıran web tabanlı bir yazılım hizmettir. Uygulama, Vodafone’un çözüm ortağı MarlinPlus Sağlık Teknoloji ve Danışmanlık Hizmetleri tarafından geliştirilmiştir. 3G ve GPRS ağı üzerinden iletişim sağladığında ücretlendirme müşterinin kendi M2M tarifesinden yapılacaktır. Bilgi: vodafone.com.tr

İşOrtağım


8

BThaber

E-TOPLUM Çok haklı bir köşe yazısı

Yeni Şafak’ta 23-24 Aralık 2015’te Kemal Öztürk’ün köşe yazısından özet: Osmanlı’nın, İslam dünyasının sanayi devrimini kaçırması gibi, biz de bir devrim kaçıyoruz. Kaçırdığımız şeyin adı: Dijital Devrim’dir. Gelecek yüzyıllarda, tıpkı bizim sanayi devrimini kaçıran Osmanlı ulemasını, aydınını, askerini, siyasetçisini, toplumunu eleştirdiğimiz gibi bizi suçlayacaklar: “Dijital Devrim olurken, o zamanda yaşayanlar bunu anlayamamış, önemsememiş sonra da geç kalmışlar. Bugün o yüzden böyleyiz.” Bu devrimi de kaçırırsak bir daha asla Batı’yı yakalayamayız. Bu yüzden korkmalıyız. Hükümetin teknolojiye ve insan kaynaklarına verdiği öneme, orta öğretim ve üniversiteleri adapte etmesi gerekir. İletişim, işletme, kamu yönetimi gibi artık anlamını kaybetmiş bölümlerin tamamını kapatıp yerine, bilgisayar, bilişim, sosyal medya, siber güvenlik gibi bölümler açılmalı. Keşke Cumhurbaşkanımız, bizim Silikon Vadimizin kurulmasıyla, üçüncü köprüyle ilgilendiği gibi ilgilense. Keşke Başbakanımız, üniversitelerimizde radikal bir değişim başlatarak geleceğin nesillerini yetiştirecek kararlar alsa. Keşke bunu her hafta denetlese. Keşke Sanayi Bakanımız

ABD’de, Japonya’da teknoloji devlerinde çalışan gençlerden kendine danışman ekipler kursa. Keşke Murat Ülker dünyanın en büyük bisküvi fabrikasını değil de, dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden birini satın alsa. Keşke Sabancı ailesi, lastik fabrikasına yaptığı yatırım kadar, çip üretecek fabrikalara da yatırım yapsa. Keşke Mustafa Koç, Fiat’ın yeni modelini üretecek fabrika değil de, dünyada rekabet edecek cep telefonu fabrikası kursa. Keşke Nazif Zorlu, inşaat işlerine değil de, eskisi gibi teknolojinin Ar-Ge’sine yatırım yapsa. Keşke Ferit Şahenk restoranlar değil de, dijital medya, sosyal medya alanında şirketler açsa. Keşke, İbrahim Çeçen sadece teknoloji üniversitesi kursa. Keşke bu alanda ABD’li, Avrupalı akranlarıyla yarışmak için can atan gençlerin elinden birileri tutsa.

DNA’mı duvara astım 20 yıl önce, DNA’mızın fotoğrafını çektiremiyorduk. Duvara tablo gibi asamıyorduk. Ne büyük bir eksiklikti! Ama bu derdimiz, 10 yıl önce bitti. 2005’te ABD’de CATGee adlı şirket, tükürüğümüzden DNA’mızın resmini çıkartmaya başladı. Bunu fotoğrafa dönüştürüp satmaya başladı. DNA fotoğrafı güneş spektrumu renklerindeydi. Koya mavi bir zeminde bu renkler bizim “biz” olduğumuzu gösteriyordu. Bir tür e-imzaydı aslında. Biz de bu resmi,

4 - 10 OCAK 2016

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

çocuğumuza göstererek “İşte yavrum, bak baban” veya “İşte annen böyle renkli bir kadın” diyebiliyorduk. Aradan geçen son 10 yılda DNA, bir sanat malzemesine dönüştü. Yine ABD’de Genetic Ink, DNA’yı sadece fotoğraflamakla kalmadı: Ondan sanat eseri yarattı. Bu hizmetini 17 değişik renk skalasında, 4 değişik boyutta çerçevede 200 Dolardan başlayan fiyatlarla sundu. Duvarımıza, düz bir DNA fotoğrafı değil, DNA’mızın sanatsal bir gösterimini

Kadın girişimci film oldu Ucu püsküllü paspasın kirli suyunu, bir düzenekle el değmeden akıtarak milyoner olan bir kadının öyküsünü Jennifer Lawrence beyaz perdede canlandırdı. Şimdi 60 yaşında olan Joy Mangano’nun adını taşıyan film, mükemmel bir inovasyon ve kadın girişimciliği öyküsü. Girişimciliğin kadını erkeği olamaz, ama ne yazık ki böyle bir ayırım var hep. ABD’de gösterime giren “Joy” adlı filmdeki Mangano, onu ünlü ve zengin eden buluşunu 1992’de yaptı. Ev kadınlarına yönelik alışveriş tv kanalı QVC’de bizzat tanıttı. Televizyona çok uyan neşeli, sempatik, sıcak tavrıyla Joy, ilk 30 dakikada 18 bin tane sattı. Programı izleyenler, hemen o an sipariş veriyordu. Joy, bu başarısıyla çok kısa sürede ABD çapında ünlü oldu. Buluşu, aslında icat değil, inovasyondu. Çünkü yeri ıslak bezle veya ucu püsküllü paspasla (bizde bile İngilizce ismiyle “mop” diye satılıyor) silmek zaten alışılmış bir şeydi. Ama sildikten sonra kirlenen bezin, paspasın kirli suyunu akıtmak için elle sıkmak gerekiyordu. Joy, bunu sağlamak için bir ucu bağlı öbür ucu serbest püskülleri, toplam uzunluğu 90 metreyi bulan, ama paspasın mahfazası içinde tostoparlak duran bir şekilde tasarladı. Kirli suyu sıkma işini, bir boru içinde ters yönde dönen bir mekanizmayla yapmayı

asabiliyoruz artık. Ohhh! Böylece, duvardaki bu tabloyu görenler, “Kimin eseridir ki bu?” diye hayret ve beğeniyle sorduklarında, gururla “Ben!” diyebiliyoruz. Tek sakınca: Eğer eş yumurta ikizimiz varsa, o da bu sanat eserinde payı olduğunu söyleyecektir yani! Iona Inglesby adlı tasarımcı hanım daha ileri gitti bu konuda: İnsanlığın DNA’sının % 99.9’u birbiriyle aynıymış. Geride kalan % 0.1, herkesi birbirinden farklı yapıyormuş. Bu nedenle Iona Hanım, sadece bize özgü 0.1 DNA özelimizi analiz ettiriyor. Bu veriyi eşarp, şal, etek, battaniye üzerine

Solda mucit Joy Mangano ve Jennifer Lawrence

düşündü... Meğerse böyle bir yenilikçiliğe amma ihtiyaç varmış. Zaten Joy, tv’deki satış programında sık sık “Bu, satın alacağınız son mop olacak” diyordu. Joy’un “tek” inovasyonu bu olmadı. Kadife kaplı bir elbise askısı tasarladı: Üzerine asılan elbise, askıdan kaymasın diye. Buna da Kucaklanası Askı (Huggable Hanger) adını verdi. Sadece bunlardan 390 milyon sattı. Buruşan giysileri ütülemeye gerek kalmadan, askıdayken kırışığını gideren, buharla çalışan bir cihaz da yaptı. Adı: My Little Steamer (Benim Küçük Buharlayıcım). Ayrıca, odalara güzel koku yayan çubuklu koku düzeneği yaptı. Başka tasarımları da var. Bütün bu yaratıcılığın ilk adımını 16 yaşındayken atmış:

Bir hayvan barınağında çalışırken, ev hayvanlarının boynuna reflektörlü tasma yapmış. Gece karanlıkta trafikte kolay görülsünler diye. Köpeklere aksesuvar satan Hartz şirketi, bu fikri hemen ürüne dönüştürmüş. Joy, fikrini başkasının aldığını görünce, patentin önemini anlamış. Yazdığı, çizdiği, tasarladığı her şeyin patentini alan Joy Mangano’nun 100 patenti var. Kendisine ait Ingenious Designs (Gayet Zeki Tasarımlar) şirketi yılda 150 milyon Dolar kazanıyor. Şimdi de hayatı (çoğu gerçek, azı kurmaca) film oldu. Filmin ortak yapımcısı aynı zamanda. Tasarım eğitimi falan yok: İşletme okumuş. Başarısız bir evlilik, üç çocukla ortada kalış, işe yaramaz bir baba (Robert de Niro) ve sonra milyonerlik.

Eş yumurta ikizlerinin DNA’sı da eş

işliyor, dokuyor. Bizi “en” biz yapan özelliklerimizi, üzerimizde, boynumuzda taşıyoruz. Bu durumda, eşarbımız sadece bize özgü oluyor. Başkasında olamıyor. Bu çok farklı özellik

uğruna 200 - 460 Dolar ödememiz yeterli. 2025’te DNA sanatı daha da gelişmiş olacak: 0.1 özelliğimizi alnımızda 3 boyutlu hologram olarak taşıyacağız.


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

4 - 10 OCAK 2016

Bilişim sektöründe tecrübeli bir isim olan Harun Maden, 18 Mart 2015’ten Sedef Özkan bu yana tecrübelerini PTT’ye aktarıyor. Maden, PTT’nin anonim şirkete dönüştürülmesinin getirdiği sorumlulukları değerlendirerek başladığı konuşmasında, öncelikle şu bilgileri verdi: “Devlet tekeliyle sınırlandırılmış sektörler gelişme sağlayamadığı gibi rekabetin olmadığı pazarın büyümesi de söz konusu olamaz. Dolayısıyla yeni yasal düzenlemeler, sektör oyuncularından birisi olarak şirketimizin de çağa ayak uydurması ve sektörde etkin piyasa gücüne sahip olması için yeni projelerle sürekli yenilenmesini de beraberinde getirdi. 175 yıllık geçmişe sahibiz. Tecrübe ve birikimimizle, serbest piyasada faaliyet göstermenin gereklerini yerine getirerek ve her alanda değişim ve dönüşümleri sağlayarak rekabette daima avantajlı durumda olacağız. PTT A.Ş. olarak BTK ile 21 Temmuz 2014’te imzalanan görev sözleşmesi çerçevesinde, coğrafi alan ayrımı gözetmeksizin evrensel posta hizmet yükümlülüğü görevini yerine getiriyoruz.” e-Tebligat trafiği arttı e-Arşiv ve e-Apostil projelerinin hizmete başlamasını planladıklarını kaydeden Maden, 19 Ocak 2013’ten bu yana e-Tebligat hizmetini verdiklerini ifade ederek kasım 2015 tarihi itibarıyla 65 bin 609 üyenin e-Tebligat hizmetinden alıcı olarak faydalandığını söyledi ve şu eklemeyi yaptı: “Özellikle Adalet Bakanlığı’nın 1 Temmuz 2015 itibarıyla icra müdürlüklerince gönderilen tebligatları elektronik ortama

9

“PTT’nin uluslararası etkinliğini genişletmeyi hedefliyoruz” PTT A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Harun Maden, dinamik BT pazarından kendilerini soyutlamanın mümkün olmadığını ifade etti. taşıyarak e-Tebligat olarak iletmeye başlamasıyla e-Tebligat trafiğinde gözlü görülür derecede artış oldu. 17 Kasım 2015 tarihi itibarıyla PTT KEP sisteminden gönderilen 83 bin 939 adet e-Tebligat muhataplarına ulaştırıldı.” Maden, müşterilerin ‘Hızlı Tebligat Hizmeti’nden de yararlanabileceğini belirtip 20152019 yıllarını kapsayan dönemde; İstanbul, Ankara, Bursa ve Şanlıurfa’da lojistik üs kurulması çalışmalarına başlanıldığının da altını çizdi. Bankacılık alanındaki projeleri; PTTKart, Sosyal PTTKart, Kurumsal PTTKart, PTT Bonus Kredi Kartı, PTT Mobil Havale olarak sıralayan Maden, sosyal alandaki projeleri arasında; engellilerle olan çalışmalar, üniversite ve askeri birlik indirimlerinin de olduğunu söyledi. epttavm.com pazar yeri modeliyle çalışan bir e-Ticaret platformu Maden, PTT’nin teknoloji bakış açısını da anlatarak “Halkımıza

kaliteli hizmetleri, ucuz ve güvenli sunma gayesiyle, posta, banka ve lojistik alanlarının tamamında teknolojinin kullanılmasına özen gösteriyoruz” ifadesini kullandı ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kayıtlı posta maddeleri otomasyonu, kişisel pul, e-Telgraf, interaktif posta çeki hizmeti, PTTMatik, özel motorize ekipler, özel ring seferleri, yeni posta hatları ihdası, PTTKargo’nun cep telefonlarıyla takibi, PTT KargoMatik gibi hizmetlerimiz mevcut. Diğer yandan internet ve mobil haberleşme kullanıcıları ve sektör pazarının büyüklüğü her geçen gün artıyor. Bu artışa paralel olarak BT sektörünün yıllık cirosu da artış göstermekte. Çok büyük mali hacmin konuşulduğu, kârlılık ve verimlilik açısından bu kadar büyük ve dinamik bir pazardan kendimizi soyutlamamız mümkün değil. e-Yazışma, e-Tebligat, Kayıtlı Elektronik Posta ( KEP), ‘Hybrit Mail’ projeleri, hizmetlerimizin teknolojik alana entegrasyonunun sağlanması

yönünde atılmış adımlarımızdan. e-Yazışma sistemi kapsamında halihazırda 43 kamu kurum ve kuruluşuna PTT KEP sistemiyle e-Yazışma yapabilmesi için entegrasyon sağlandı. Bildiğiniz gibi e-Ticaret alanında da faaliyet gösteriyoruz. 17 Mayıs 2012’den bu yana sanal alışveriş sitemiz epttavm.com hizmetini sürdürüyor. Burada farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlere ait ürünleri satıyoruz. Bu siteyi, pazar yeri modeliyle çalışan bir e-Ticaret platformu olarak tanımlayabiliriz. 722 firma tarafından 1,5 milyondan fazla ürün satılmakta. Siteyi uluslararası hizmete açmayı da planlıyoruz. Kosova ile anlaşma imzaladık, gerekli çalışmalara başladık.” Ülkemizi bir aktarma merkezi haline getirmek istiyoruz PTT’nin hedeflerini de aktaran Maden, şunları kaydetti: “Vizyonumuz; ‘hizmet alanlarımızda yetkin personel ile etkin hizmet sunan seçkin

şirket’ olmak. Bu doğrultuda 2023 hedeflerimiz; adrese dayalı kayıt sistemi veri tabanının sektör tarafından etkin kullanılmasının sağlanması, gönderi tesliminde evrensel standartların üstüne çıkılması, tüm gönderilerin kayıt altına alınarak takibinin sağlanması, posta hizmetlerinin sunumunda çevreye duyarlı politikaların izlenmesidir. Diğer yandan posta sektöründe istihdamın arttırılması, sektörde kullanılan teknolojilerin yurt içinde üretimi ve ihracının sağlanması, uluslararası platformlarda etkin temsil ve tanıtımın sağlanması, ülkemizin uluslararası gönderi alıp vermede bir aktarma merkezi haline getirilmesini sağlamak istiyoruz.” PTT’nin 2015-2019 dönemi stratejik planı kapsamında da; öncelikli olarak finansal hizmetler alanında Türkiye’nin en önemli ödeme ve tahsilat merkezi olmaya devam etme hedefini sürdürdüğünü vurgulayan Maden, sözlerini şöyle tamamladı: “Amacımız; Türkiye’nin en geniş elektronik hizmetler ürün portföyüne sahip işletmesi olmak. Faaliyette bulunduğumuz elektronik hizmetler pazarında, pazar payımızı sürekli artırmayı ve PTT’nin uluslararası etkinliğini genişletmeyi hedefliyoruz.” Maden, 19 Eylül – 7 Ekim 2016 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek ‘26. Dünya Posta Kongresi’nin idari, lojistik ve mali düzenlemelerine ilişkin ev sahibi ülke anlaşmasının, İsviçre’nin başkenti Bern’de bulunan UPU’nun genel merkezinde imzalandığını da hatırlattı.

Yerel yönetimlerde yaratıcılık konuşulacak Antalya City Expo - Antalya Uluslararası Şehircilik ve Teknolojileri Fuarı, 16 - 18 Mart 2016 tarihlerinde 6’ıncı kez kapılarını açacak. Pyramids Grup Fuarcılık çatısı altında, Türkiye Belediyeler Birliği’nin himayesi altında, Akdeniz Belediyeler Birliği organizatörlüğünde yapılacak yerel yönetimler sempozyumu ve ATSO-Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın desteği ile düzenlenecek etkinlik hakkında Akdeniz Belediyeler Birliği Başkanı Hakan Tütüncü bilgiler verdi. 6. Antalya City Expo; akıllı şehirler temasıyla en son belediye ve şehir

teknolojilerinin, yaratıcı sistemlerin sergileneceği bir platform oluşturacak. “Antalya City Expo; belediyelerin, il özel idarelerin, karayollarının, DSI, kooperatiflerin, organize sanayi sitelerinin,

üniversitelerin altyapı ve üst yapı ihtiyaçlarına cevap verecek” diyen Hakan Tütüncü, öne çıkan belediye projelerinin de yine, City Expo çatısı altında yurtiçine ve yurtdışına tanıtılacağına işaret etti.

17 bin m2 alanda yüzlerce firmanın katılımı ile kapılarını açacak olan 6. Antalya City Expo - Antalya Uluslararası Belediye, Belediye Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı’nın Belediye, Vali, Kaymakam, Kamu Kurum ve Kuruluşların Başkanları, başkan yardımcısı ve birim amirleri, İl Özel İdare Genel Sekreterleri ve yardımcıları, satın alma daire başkanları başta olmak üzere bin 500 kişi tarafından ziyaret edilmesi bekleniyor. Firmalar fuarda belediye ve ulaşım araçları, geçiş ve aktarma sistemleri, belediye demirbaş ve tüketim

malzemeleri, kent mobilyaları, park- bahçe düzenlemeleri, bahçe süs bitkileri, peyzaj, altyapı su, gaz, yol malzeme ve ekipmanları, arıtma sistemleri, temizlik ve bakım ekipmanları, ses, ışık ve görüntü ekipmanları, spor tesisi ve spor malzemeleri, güvenlik, yangın, iş sağlığı ve güvenliği, elektrik, elektronik, bilgisayar otomasyon, yazılım, e-belediyecilik sistemleri gibi yeni ürün gruplarını ziyaretçilere sunacak. Yurtdışından kardeş belediyeler ve tüm büyükşehir başkanları özel bir toplantı için fuara davet edilecek.


10

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

CIO Grup üyeleri Star Wars Güç Uyanıyor’da buluştu

Havalimanı rehberi yeni yüzüyle hizmete girdi TAV Havalimanları’nın dört ülkede işlettiği 11 havalimanında sunulan hizmetlerin gerçek zamanlı olarak yolculara ulaşmasını sağlayan TAV Mobile uygulaması yeni yüzü ve yeni işlevlerle kullanıma sunuldu. TAV Bilişim Hizmetleri Genel Müdürü Binnur Güleryüz Onaran, “Havacılık sektöründe bilişim teknolojileri alanında hizmet veren bir şirket olarak geliştirdiğimiz TAV Mobile uygulamamızın dünyanın farklı yerlerindeki, farklı milletten yolcular tarafından kullanılıyor olması bizi çok gururlandırıyor” dedi. TAV Bilişim Hizmetleri tarafından geliştirilen TAV Mobile uygulaması, seyahat planlamasını kolaylaştırırken, havalimanındaki hizmetler ve sunulan fırsatları gerçek zamanlı olarak yolculara sunuyor. Uygulama TAV Havalimanları’nın dört ülkede işlettiği 11 havalimanını kapsıyor. Uygulama iOS, Android ve Blackberry platformunda çalışıyor. Giyilebilir teknolojiler de destekleniyor TAV Mobile’ın sunduğu yeniliklerle yolcular, zamanlarını daha verimli kullanabiliyor. Uygulama içindeki işlevlere ana sayfaya eklenen arama

4 - 10 OCAK 2016

motoru tabanı “Smart Search” ile ulaşmak mümkün. Son teknoloji iBeacon (BLE) altyapısına dayanan “SmartZone” modülü ile yolcular terminalde gezerken duty-free mağazaları ya da restoranlarda sunulan fırsatları akıllı cihazlarında gerçek zamanlı olarak görebiliyor. Uygulamada yer alan “Artırılmış Gerçeklik” modülüyle yolcular, cihazlarının kamerasını kullanarak aradıkları mekanın ya da ürünün hangi yönde olduğunu öğrenebiliyor. Ayrıca iOS ve Android platformunda “Smart Watch” entegrasyonuna sahip olan uygulama, giyilebilir teknolojileri de destekliyor. TAV Mobile uygulaması Türkiye’de İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, MilasBodrum, Gazipaşa-Alanya havalimanlarında ve yurtdışında Tunus’taki EnfidhaHammamet ve Monastır, Gürcistan’daki Tiflis ve Batum, Makedonya’daki Üsküp ve Ohrid havalimanları hakkında bilgi veriyor. Uygulamaya yeni eklenen tercüme özelliği ile yolculara iletişim desteği veriliyor. Böylece yolcular, ilgili ülkenin dilinde en yaygın kullanılan cümlelere ulaşabiliyor ve sesli uygulamayla dinleyebiliyorlar.

Türkiye Bilişim Sektöründe yönetici olarak görev yapan ya da yapmış kişilerden oluşan ve 500’ün üzerinde üyeye sahip olan CIO Grup, gerçekleştirmiş olduğu etkinliklere bir yenisini ekledi. 30 CIO Grup üyesi, son zamanların adından en fazla bahsettiren ve tabiri caizse tüm dünyada fırtına gibi esen Star Wars serisinin 7’inci filmi Güç Uyanıyor’u izledi. VMware sanal makinelerini yedekleme konusunda çözümler sunan Nakivo’nun sponsorluğunda gerçekleşen etkinlik sonrasında CIO’lar hem filmin kritiğini yaptılar hem de Türkiye ve dünyadaki özellikle sanallaştırma alanındaki en son gelişmeleri tartışma fırsatı buldular. Türkiye’nin önde gelen

şirketlerinde çalışan CIO’larla böyle bir etkinlikte bir araya gelmenin büyük bir fırsat olduğunu belirten Nakivo Türkiye Satış Mühendisi Volkan Yağcı, “Çok eğlenceli ve verimli bir akşam yaşadık. Bundan böyle bu tarz etkinliklerimizi artırarak CIO Grup üyeleri ile daha sık bir araya gelmek istiyoruz” dedi.

Herkes internetin ucuzlamasını bekliyor Vatandaşların daha hızlı sabit internete daha makul fiyatlara erişebilme beklentisi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) başta olmak üzere karar vericilere ve Türk Telekom’un üzerine önemli sorumluluklar yüklüyor. Zira Türk Telekom tarafından belirlenen ve BTK tarafından onaylanan toptan internet fiyatları, internet servis sağlayıcılarının internet paket fiyatlarını etkiliyor. TELKODER tarafından yapılan açıklamaya göre, 2016 yılında internetin ucuzlayıp ucuzlamayacağını BTK’nın sabit internet fiyatları hakkında vermesi beklenen kararı belirleyecek. BTK en son, 2014 yılı başında

aldığı bir kararla toptan internet fiyatlarını belirlemişti. İnternet kullanıcılarının video izleme, sosyal medya, iş ve eğlence gibi internet kullanımlarının artması ile 2015 yılında bu fiyatların indirilmesi bekleniyordu. Ancak konuyla ilgili yapılan üst düzey açıklamalara rağmen, beklenen ucuzluk sağlanmadı. İki yıldır değişmeyen bu fiyatların artık ucuzlaması gerekli bulunurken, BTK’nın bu konuda olumlu bir karar alması bekleniyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın da, yeni bakanlık döneminin ilk icraatlarından biri olarak daha ucuz internet sağlanması yönünde destek

vermesi bekleniyor. Konuyla ilgili açıklama yapan TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak, şunları söyledi: “Türkiye’de 22 milyondan fazla ev ve işyeri var, bunların sadece dokuz milyonu sabit internet kullanıyor. Geriye kalan 13 milyon ev ve iş yerinde sabit internet yok. Hedefimiz tüm ev ve işyerlerinde sabit internetin kullanılması olmalı. Bunun için de öncelikle iki yıldır değişmeyen toptan internet fiyatları düşürülmeli, internet servis sağlayıcı işletmeciler de bu indirimleri vatandaşa yansıtmalı. Bu noktada BTK’nın olumlu yaklaşım göstereceğini düşünüyor ve Türk halkının daha ucuz interneti hak ettiğine inanıyoruz.”

Eskişehir fiber ile tanıştı Turkcell’in Eskişehir’de gerçekleştirdiği etkinlikte, şirketin uzun süredir devam ettirdiği fiber hizmetin ulaştığı şehir sayısının 14’e yükselttiği duyuruldu. Görevine geldikten sonra ilk kez basınla bir araya gelen Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Murat Erkan; 13 ilde hayata geçirdikleri fiber hizmetini genişleterek, Eskişehir’de de sunmaya başlayacaklarının müjdesini verdi. Bugüne kadar 3.2 milyar lira yatırım yaparak 13 ilde 852 bin 600 aboneye ulaşan Turkcell, Eskişehir’de 95 milyon lira yatırım yaparak 90 bin fiber müşterisi ile 2 bin haneye fiber erişimi sağlamayı hedefliyor.

Fiber hizmetini taşıyacakları illeri seçerken o ilin yerel yatırımlarını, üniversitelerini, kurumlarını, sivil toplum örgütlerini ve vatandaş taleplerini dikkate aldıklarını belirten Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Murat Erkan, Eskişehir’de sağlanacak 1000 kilometrelik fiber altyapının şehirde istihdamı arttıracağına dikkat çekti. Turkcell fiber altyapısının bir sonraki durağının Aydın olacağını söyleyen Genel Müdür Yardımcısı Erkan sözlerine şöyle devam etti: “Altyapı çalışmalarına 13 Mayıs 2015’te başladığımız Eskişehir’e kısa süre içinde fiber interneti getirdik. Çalışmalar tamamlandığında Eskişehir’de

Murat Erkan toplam 95 milyon liralık yatırımla 1000 kilometre fiber ağa ulaşmayı ve 200 binden fazla evin kapısına fiber interneti ulaştırmak istiyoruz.” Murat Erkan, Akamai’nin son raporuna göre, Türkiye’de ortalama hızın 6.3 Mbps olduğunu ifade ederek, “Eskişehir’deki abonelerimize Türkiye’deki ortalama internet hızının 10 katını sunuyoruz” şeklinde konuştu.



12

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

4 - 10 OCAK 2016

“Hata yapmaktan korkmuyoruz” 3M Türkiye ArGe Direktörü, Orta ve Doğu Avrupa Güvenlik ve Grafik Ürünleri ArRuşen Göbel Ge Yöneticisi Ali Kuday ile 3M’in faaliyet gösterdiği alanlar, 2015 sonuçları ve 2016 yılı beklentileri üzerine konuştuk. n 3M daha çok hangi sektörlerde faaliyet gösteriyor? 3M, 5 ana iş birimi bazında yönetiliyor. Buna karşın neredeyse tüm endüstrilerde faal durumda. Sağlık, elektronik ve enerji, endüstriyel ürünler, tüketici ürünleri, görüntü ve güvenlik olmak üzere 5 ana iş biriminin yanı sıra, bu 5 ana iş biriminin altında çeşitli alt şirketler de mevcut. Yaklaşık 30 farklı alt şirketimiz bulunuyor. Bu 30 şirket, endüstrinin büyük çoğunluğunda faaliyet gösteriyor. n 3M için Ar-Ge’nin önemini anlatır mısınız? 3M, 1902 yılında kurulduğunda hedefi çok daha farklıydı. Hatta 3M’in adının açılımından da anlaşılabiliyor: Minnesota Mining and Manufacturing. Yani madenciliği hedefleyen bir şirketti. O günkü kurucular, şirketin ilk aldığı arsada çıkan mineral, istedikleri mineral olmadığını görünce yeni bir iş modeli bulmaya çalışıyorlar. Bugün 3M’in arkasında duran o “inovasyon” kelimesi, iş modelini değiştirme cesareti

İnovasyon ve Ar-Ge, şirketler için olmazsa olmaz hale geldi. Kurum kültürünün temeline “inovasyon” olgusunu yerleştiren 3M, kurulduğu günden bu güne inovasyon odaklı çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.

ile başlıyor. Ar-Ge’nin de ilk tohumları o zaman atılıyor. Çünkü ellerinde “hiçbir işlerine yaramayan” bir hammadde var ve “Bunu nerelerde kullanabiliriz?” sorusunun cevabı bulunmaya çalışılıyor. Sonucunda 5 yıl boyunca “Minnesota Mining and Manufacturing” zarar ediyor. Ben bu 5 yıllık dönemi 3M için hazırlık dönemi olarak görüyorum. Bu hazırlık evresinin ardından ilk defa bir zımpara ürünü olarak kendi ürünlerini piyasaya çıkarıyorlar ve yavaş yavaş para kazanmaya başlıyorlar. Bundan sonra üzerine konulan her yeni ürün, 3M’de Ar-Ge’ye yapılan yatırımlar

www.m2s.com.tr

STRATEJİK PAZAR ARAŞTIRMALARI

VERİTABANI OLUŞTURMA VE GÜNCELLEME

PAZARLAMA PROJELERİ UYGULAMA VE YÖNETİMİ

x70 TELEMARKETING

SEKTÖREL ARAŞTIRMALAR

E-PAZARLAMA HİZMETİ (POSTABAN)

farklı birimlerimizle gidebiliriz. Önemli olan, pazarın isteğini içeriye taşıyabilmek ve üretmeye başlamak. 2012’den beri yaptığımız çalışmalarla bugün o konuda yeterli duruma geliyoruz. Bir taraftan kendimize de yatırım yapmaya devam edeceğiz.

3M Türkiye Ar-Ge Direktörü, Orta ve Doğu Avrupa Güvenlik ve Grafik Ürünleri Ar-Ge Yöneticisi Ali Kuday sayesinde hazırlanıyor. Bugün de Ar-Ge, 3M’de “firmanın kalbi” olarak tanımlanıyor. Sadece tanımlamakla kalmıyor; 3M, kendi ligi içinde cirosuna oranla en fazla ArGe yatırımı yapan firmalardan birisi. 2018 yılı itibariyle 3M tüm cirosunun yüzde 6’sını (bugün 5,6 ila 5,7 arasında) Ar-Ge’ye yatırıyor olacak. Bizim için önemli olan 3 tane alt yapı unsuru var. Bunlardan birincisi teknoloji; bilgiyi üretebilmek. Sonrasında son kullanıcının beklentileri ile bilgiyi örtüştürebilmek. Bunu da olabildiğince pazarda olarak, farklı sektörlerde bulunarak ve yaratıcılığımızla yapmaya çalışıyoruz. Bu iki unsurun ortak paydasında ise ürün ortaya çıkıyor. 3M’in en büyük elementi ise insiyatif kültürü. Bizler hata yapmaya açık bir kültürüz. Hatanın insanları durdurmaması gerektiğini ve hata yaptıkça insanların daha fazla insiyatif almak için cesaretleneceğine inanan bir kültürden geliyoruz. Bu da bizi aynı zamanda müşteriye gidip, rahatlıkla o müşteriyi

içeriye taşımamızı ve içeride bilgilerle örtüştürmemizi sağlıyor. n 3M için 2015 nasıl geçti? Ar-Ge açısından baktığımızda 2015 bizim için çok kritik bir yıldı. 2015’te biz Müşteri Deneyim Merkezi’mizi açtık. 2015 aynı zamanda Ar-Ge tabanımızın çok büyüdüğü bir yıldı. Uygulama mühendisleri sayımızın arttığı ve daha farklı platformlarda çalışmaya başladığımız bir dönem oldu. Ayrıca 2012’de Çorlu’da üretim tesisimizin temelini atmıştık. Bu tesisle sadece Türkiye’ye değil, bölgeye üretim yapacağız. 2015’te bu tesis de faaliyete geçti ve ihracata başladı. 2015 bu açıdan bizim için çok kritik bir yıl oldu. Aslında hem Ar-Ge alanında hem de üretim alanında, Türkiye diğer ülkelere göre bir adım öne geçti. 2016’da da bu devam edecek. Bununla beraber 3M’i Türkiye’de daha aktif hale getirmeye çalışıyoruz. Ar-Ge burada çok önemli bir unsur. Pazara her an, her durumda

n Müşteri İnovasyon Merkezi’nden bahseder misiniz? Müşteri İnovasyon Merkezi ile son kullanıcıların, müşterilerin ve pazarın bizi daha iyi tanımasını, sadece kullandıkları ürünle ilgili değil, ne gibi çalışmalar yaptığımızı ve ne gibi çalışmalara imkanımızın olduğunu görmelerini amaçlıyoruz. Merkez, 3 ana kısımdan oluşuyor. İlk etapta merkezin pek fazla bilinmeyen kısımları ile ziyaretçilerin kafasında soru işaretleri yaratmayı amaçlıyoruz. Daha sonra teknoloji platformlarımızla tanıştırıp, bu bağlantıları nasıl yaptığımızı anlatıyoruz. Son kısımda da pazardaki ürünlerimizle nasıl olduğumuzu gösteriyoruz. Farklı ürünlerin farklı uygulamalarını gösterip, ziyaretçilerimizde değişik fikirler oluşmasını sağlıyoruz. Amacımız olabildiğince çok ziyaretçiyi burada ağırlayıp, kendimizi daha iyi tanıtmak ve yeni çözümlere, yeni ürünlere son kullanıcılarla beraber ulaşmak. Biz senelerce 3M İnovasyon diye bilindik. Markamız da büyük oranda tüketici ürünleriyle bilindi. Diğer kimyasal firmalarına, mekanik firmalarına baktığınız zaman onların imajından daha farklı bir imaja sahip olduk. Bu güzel bir şey, çünkü müşterinin bize olabildiğince açık olmasını sağlıyor. Ama aynı zamanda biz hala bir bilim firmasıydık, hala da öyleyiz. 2015’le beraber 3M Bilimi’ni “Hayatın her anında” sloganıyla biraz daha ön plana çıkarmaya çalıştık. Bilimimiz sayesinde hayatın her alanında olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Mikro replikasyon, aşındırıcı mineraller ve akrilik yapıştırıcılarla bilimi kullanıyoruz. Ama bilimi alıp araba lastiklerinden çocuk bezine, mutfak temizlik bezlerinden araçlardaki iç malzemelere kadar taşımaya çalışıyoruz.


ebebek Rekabet Avantajını SimpliVity ile Arttırdı

Perakende sektöründe faaliyet gösterip, ebebek gibi büyük bir işlem hacmine sahip olan e-ticaret sitesi ve Türkiye’nin her yanına yayılan mağazalar zincirine sahipseniz büyük bir operasyona ev sahipliği yapıyorsunuz demektir. Bu büyük operasyonu destekleyecek BT altyapısının da yeterli seviyede tutulması iş süreçlerinin aksatılmaması için bir elzem.

İşletmesi Kolay Bir Altyapı Geçtiğimiz dönemde klasik altyapı bileşenlerinden oluşan bir mimari ile çalışan ebebek online alışveriş ve mağazalarımızdaki büyümeye ayak uydurmak için sahip oldukları BT altyapısını değiştirme kararı aldı. İlk bakışta yeni altyapımızdan beklentimiz işletmesi kolay ve performanslı bir altyapıydı diyen ebebek Bilgi Teknolojileri Direktörü Alper TEKİN, “İçinde olduğumuz perakende sektörü oldukça rekabetçi ve şirketinizin iş yapış hızı sizin başarınızı belirleyen en önemli faktör durumunda. BT altyapısı ve uygulamaları da bu esnekliğe ayak uydurmak zorunda. Bu sebeple; genişleyen, genişlerken karmaşayı arttırmayan, sanallaştırmayı destekleyen

performanslı bir altyapı bu projenin kapsamını oluşturuyordu. BT yönetim ekibi olarak, iş birimleri ile birlikte, firmamızın etkinliğini ve verimliliği arttıracak öncelikli ihtiyaçları ve çalışma kapsamını netleştirdik, bağımsız kuruluşların yaptığı araştırmaları da göz önünde bulundurarak gerekli analizleri tamamladık. En doğru çözümü belirleyebilmek için, yeni nesil teknolojiler sunan alternatif ürünleri araştırdık ve basitleştirme, sadeleştirme hedeflerimize en uygun çözüm olarak SimpliVity’yi tercih ettik” diyor.

Olumlu Performans Artışı Karşılarında yeni bir teknoloji olduğu için test kurulumu ile işe başladıklarını belirten Alper TEKİN, SimpliVity’nin çözümleriyle ebebek’in elde ettiği faydaları şöyle açıklıyor: “İlk anda performansımızdaki olumlu artış bizi etkiledi. Bunun yanında, sistemle ilk kez tanışan arkadaşlarımız, test için kurulan sistemi sanki daha önce görmüş gibi kendi başlarına yönetmeye başladılar. Oldukça hızlı ve kolay kurulum ile canlı sisteme yaklaşık bir haftalık kısa süre içerisinde geçtik. Başlangıçtaki altyapı bir yıldan daha kısa sürede üç katına kadar büyüdü. Buna rağmen aynı ekip, aynı şekilde ve yoğunlukta çalışmaya devam ediyor. Ek insan gücüne ihtiyaç duymadan artan ihtiyaçlarımızı hızlı şekilde karşılamaya başladık. Geçtiğimiz dönemde işlemci ve bellek ile ilgili kaynak sıkıntısı yaşadığımız anlar oldu. Elimizdeki x86 donanımların SimpliVity ile beraber kullanılabilmesi bu problemi büyümeden çözmemizi sağladı”.

Kaynakların Verimli Kullanımı SimpliVity’nin çözüm oluşturma ve gerçekleştirme sürecinde bize vaat ettiği performans, kullanım kolaylığı ve yazılımsal özellikleri eksiksiz yerine getirdiğinin altını çizen Alper TEKİN, “Hali hazırda altyapımız içerisinde 6 adet OmniCube CN3000 serisi sistem kullanmaktayız. Internet Mağazamız dahil tüm iş uygularımız bu mimari üzerinde çalışıyor. Artık hızla büyüyen iş ihtiyaçlarına beklendiği ve istendiği gibi cevap verebiliyoruz. Elimizdeki insan kaynakları dahil tüm kaynakları en verimli şekilde kullanarak, şirketimizin büyümesine katkıda bulunuyoruz” diyor.

“Bulut’a verisini yollamak istemeyen veya yollaması mümkün olmayan tüm işletmelere hiper bütünleşik çözümleri değerlendirmelerini tavsiye ederim. Geleneksel altyapıların tüm hantallığından kurtulmanın en pratik ve çalışan yönteminin hiper bütünleşik mimariler olduğunu yaşayarak gördük.” Alper TEKİN ebebek Bilgi Teknolojileri Direktörü Bu bir ilandır.

ebebek, annenin ve bebeğin, doğum öncesinden başlayıp 4 yaşa kadar uzanan süreçteki tüm ihtiyaçlarını; kaliteli ürünler, güler yüzlü kadro, yüksek hizmet standartları, hesaplı fiyatlar, sınırsız bilgi ve alışveriş sonrası desteğiyle günün 24 saati karşılayan bir internet sitesi ve mağazalar zinciridir. 2001 yılında e-ticaret sitesi ile başladığı tecrübesini 2003 yılı başında dünyada az rastlanan ‘click to brick’ iş modelini uygulayarak fiziki mağazacılık operasyonlarına başlayan ebebek; ebebek.com sitesine ek olarak Türkiye genelinde toplamda 62 mağaza ile anne-babalara hizmet vermeye devam ediyor.


14

BThaber

GÖRÜŞ

5 - 11 EKİM 2015

TEKNO-POLİTİK

ULUSAL HÜKÜMETİN EYLEM PLANINDA BİLİŞİM, BİLGİ TOPLUMU VE İNANDIRICILIK

OSMAN COŞKUNOĞLU

Başbakan Davutoğlu 10 Aralık günü, 64. Hükümet’in Eylem Planını açıkladı (http://bit.ly/1MwJSdJ). Önce, sadece ilk üç ayda, yani 21 Mart’a kadar tamamlanacağı ileri sürülen eylemler içinde bilişim ve bilgi toplumu konularına bakalım. Reform adı altında sunulan eylemlerden sadece bir tanesi bilişim ve bilgi toplumu alanında: “Kişisel verilerin korunmasına ilişkin yasal düzenlemeler hayata geçirilecek.” Bir KVK yasa tasarısı 10 yılı aşkın bir süredir arada bir ortaya çıkar sonra geri çekilir. Bu sefer tatminkar ve çağdaş bir yasanın, yani bireysel verilerin mahremiyetini sadece siber suçlulardan değil,

ocoskunoglu@gmail.com www.coskunoglu.org facebook.com/osman.coskunoglu twitter.com osmancoskunoglu

devlet kurumlarının gözetiminden de koruyan, yani temelde bireyi koruyan bir düzenlemenin çıkacağını umalım. Sadece dijital haklar için değil, terörden korunmak ve dijital pazarlarda yer alabilmek için de çağdaş bir düzenleme çok gerekli. Bu konuda AB, 2012’de başlayan ciddi bir reform tartışmasının sonuçlandığını ve reformun 2016’da hayata geçirileceğini 15 Aralık günü açıkladı (http://bit.ly/1J9ZUdt). AB’nin yeni düzenlemeleri genel olarak dijital hakları koruyor. En önemlisi, devlet-merkezli olmak yerine, kullanıcı-merkezli olmasıdır. Bazı eksikler içeriyor (http://bit. ly/1RLru8T) olsa da, tatminkar ve örnek alınması gereken bir düzenlemedir. Hükümetin geçen sene TBMM gündemine getirdiği ama kadük olan tasarı, AB’nin 1995’den kalan düzenlemesine dayanıyordu. Şimdi, AB’nin yeni düzenlemesine göre baştan aşağı yeni bir tasarı gerekli. Bunu, ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla tartışıp hazırladıktan sonra, yasalaştırmanın 21 Mart’a kadar yetişeceğini sanmam. Yine de, gereken katılımcı çalışmayı AB Bakanı Volkan Bozkır’ın sağlayacağını umarak, gelişmeleri izleyelim. İcraatlar altında sunulan eylemlerden bilişim ve bilgi toplumunu ilgilendirenler şunlar: Yoksul ailelere belirli ölçülerde internet erişimi imkanı sağlanacak, tarihimizin önemli kişilerini çocuklara sevdirecek bilgisayar oyunlarının ve animasyonlarının

üretilmesi teşvik edilecek, elektronik TC kimlik kartının vatandaşlara dağıtımına başlanacak, gençlere ücretsiz internet erişimi imkanı getirecek düzenlemeler yapılacak. İnternet kullanımı konusunda dünyada diğer ülkelere göre çok gerilerde olduğumuz için (örneğin, http://bit.ly/1It0icq) bu icraatların gerçekleştirilmesi önemli fakat nasıl yapılacağı daha da önemli. İzlenmeli. Ortada yanıtlanması gereken üç soru var. Birincisi, bu eylemlerin ilerleme durumları nasıl izlenebilir? Hükümetin Eylem Planı’nın hazırlanışını Kalkınma Bakanlığı’nın yürüttüğü anlaşılıyor. Bu bakanlığa bağlı olan DPT’nin Bilgi Toplumu Başkanlığı, 2005 yılında güzel bir uygulama başlattı: önceki Bilgi Toplumu Stratejisi (2005-2010) Eylem Planı’nı izleme olanağı veren, yıllık ilerleme raporu yayımladı. 2013’den sonra bu raporlar devam etmedi. Artık, ne Bilgi Toplumu Stratejisi (2015-2018) için ne de hükümetin Eylem Planı için, ortada bir ilerleme raporu var. Bu ciddi eksiği Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz gidermeli. Yoksa, başbakanın “izleyin bizi” sözünün bir anlamı olmaz. İkinci soru: Geçen yazımda (http://bit.ly/1V9bufS), Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı’nda, 2015 yılında tamamlanmış olması gereken 20 eylemin geri kaldığını belirtmiştim. Bu eylemlerin tamamlanacağı neden Hükümet Eylem Planı’nı ilk 3 ayın icraatları arasında yer almıyor? Üçüncü soru işareti, açıklanan

Eylem Planı’nın inandırıcılığı ve samimiyeti ile ilgili. Henüz, bu konuda yorum yapmak için erken olsa da, inandırıcılık ve samimiyet üzerine düşmüş birkaç gölge olduğunu görüyorum. Birincisi, yukarıda da değindiğim gibi, eğer topluma izleme olanağı verilmezse, planın inandırıcılığı ve alacağı destek zayıflar. Yukarıda da belirttiğim gibi, daha önceleri yıllık ilerleme raporu yayımlayan DPT’nin 2013’den sonra buna devam etmemesi dikkat çekici ve kuşku uyandırıcıdır. Eğer, DPT’den sorumlu bakan Cevdet Yılmaz “uygulamalar için, muhalefet dahil, STK’ların ve herkesin desteğini bekleriz” anlamına gelen sözlerinde samimi ise, bu eksiği gidermeli. İzleme olanağı ile şeffaflığı sağlamalıdır. İkincisi, 13 yıllık hükümet bu eylemlerin bazılarını daha önce de gerçekleştirebilirdi. Neden yapılmadı? 11 Aralık günü HaberTürk TV’den Veysi Ateş bu soruyu Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’a sordu. Bakan Yılmaz, kısaca, “dünyada kriz, konjonktürel sorunlar vardı” diye yanıtladı (http:// bit.ly/1ZpNbwM). Ateş “şimdi de Suriye, Rusya gibi daha da ciddi sorunlar var” diye üsteleyince, bakan Yılmaz kaçamak ve tatminkar olmayan bir yanıt vermek zorunda kaldı. Son olarak, genel olarak hükümet açıklamalarının inandırıcılık ve samimiyeti konusunda bir fikir edinmek için, bunların doğruluk payı analizini yapan http://www. dogrulukpayi.com/hukumetre sayfasına bakarsak, hükümetin karnesi pek iyi görünmüyor.

KÜRESEL İNTERNETİN KÜRESEL GELECEĞİNİ TARTIŞAN WSIS+10’DA TÜRKİYE’DEN İKİ KONUŞMACI 15-16 Aralık’ta, 190 devletin temsilcileri ve ilgili STK’lar New York’ta BM Genel Kurulu’nda, internetin gelecek 10 yılını tartışmak için Dünya Bilgi Toplumu Zirvesi (WSIS+10) toplantısında bir araya geldi (https:// publicadministration.un.org/ wsis10/). İnternetin geleceği üzerine önemli etkileri olacak olan bu toplantıda Türkiye’den iki isim konuşma yaptı: Türkiye’yi temsil eden BTK Başkanı Ömer Fatih Sayan ve dünyada dijital hakları savunan etkin bir STK olan, ABD merkezli Access’i temsil eden 23 yaşındaki en genç konuşmacı, İstanbul’lu Deniz Duru Aydın. Ayrı bir yazımın konusu olacak olan, Sayan’ın (http://bit. ly/1kjHD7a) ve Aydın’ın (http:// bit.ly/1O6PTix) konuşmalarının içerik karşılaştırmasını şimdilik okuyucuya bırakayım. Burada

sadece önemli bir yaklaşım farkını vurgulayayım. Türkiye’yi temsilen konuşan BTK Başkanı’nın konuşması ve daha önceden WSIS’a sunulan kısa görüş (diğer ülkeler ile karşılaştırmalı olarak: http://bit.ly/1QQAvNQ), katılımcı bir şekilde hazırlanmadı. Oysa, Access ilginç bir yönteme başvurarak “BM’de ne söyleyelim” diye bir katılım daveti çıkardı

(http://bit.ly/1QQAvNQ). Duru’nun konuşması, işte bu katılımcılığın sonucu ortaya çıkan kitle-kaynaklı (crowd-sourced) metindi. Gerek en genç konuşmacı olarak gerek yaptığı konuşmanın kitle-kaynaklı olması, gerekse de dijital haklara yaptığı vurgular nedeniyle, WSIS toplantısının öne çıkan ismi Deniz Duru Aydın oldu (http://bit. ly/1P8LIrM).

Elbette BTK’dan aynen bir STK gibi davranması beklenemez. Fakat, Türkiye’nin görüşü olarak WSIS’da yapılan konuşma, sadece BTK’nın görüşü olmamalıydı. Şeffaf ve katılımcı bir süreçle belirlenmeliydi. Sayan’ın konuşmasında çok paydaşlı internet yönetişimini savunması sevindiricidir. Fakat, bir yandan bunu savunup, diğer yandan paydaşların görüşlerine başvurmamak bir çelişkidir. Gerçi, bu sefer kimlerin toplantıya katıldığının ve başkanın konuşmasının toplumla paylaşılması olumlu bir gelişmedir. Zamanla, toplumsal katılımcılığı daha teşvik eden, sözde savunduğu çok paydaşlılığı özde de uygulayan bir BTK görmek isteriz. Tekrar UDH Bakanı olan Binali Yıldırım’ın bu yönde telkinleri olacağını umarız.

WSIS+10 toplantısının en önemli iki ana konusu, internetin yönetişimi ile – ağ tarafsızlığı, ifade özgürlüğü, mahremiyet gibi alt konuları da içeren – dijital haklardı. İnternet yönetişimi konusunda bildik iki kamp var: Daha çok demokratik ülkelerin savunduğu çok paydaşlı (multi-stakeholder) yönetişim ile Çin, Rusya, Suudi Arabistan’ın başı çektiği bir grup ülkenin savunduğu ve devlet müdahalesini meşrulaştıran çok taraflı (multi-lateral) yönetişim. Bağlayıcı karar yetkisi olmasa da, bu tartışmaların her yıl toplanan İnternet Yönetişim Forum’larında devam etmesi kararı WSIS+10 sonuç bildirgesinde (http://bit. ly/1NjXFbw) yer aldı. Dijital haklar konusunda ise olumlu ifadeler olsa da, sonuç bildirgesi biraz zayıf kalmış görünüyor. Bu da başka bir yazının konusu olacak.


15 BThaber

DOSYA

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

Yönetim kadroları 2016 yılına hazır

2015 yılı teknolojik açıdan oldukça hareketli geçerken, iş dünyası geride bıraktığımız yıldan önemli dersler çıkardı. Ekrem Uçman Dijitalleşme, Nesnelerin İnterneti ve Mobilite gibi kavramlar iş dünyasını yeniden yaratırken, şirket yöneticileri bu dönüşüme tepkisiz kalmak istemiyorlar. Elde edilen tecrübelerin ışığında geleceği planlamaya başlayan yönetim kadroları, sahip oldukları tecrübe ile birlikte, iş dünyasına teknoloji ile birlikte yön vermek istiyorlar.

4 - 10 OCAK 2016 www.bthaber.com

Bu doğrultuda, yeni nesil teknolojilerden sonuna kadar faydalanmak isteyen yönetim kadroları ve üst düzey yöneticiler, yapacakları yatırımlar ve geliştirecekleri yeni iş modelleriyle 2016 yılını hazır bir şekilde bekliyorlar. Bunun yanı sıra yeni nesil teknolojiler ile birlikte aynı paralelde gelişecek 2016 model güvenlik tehditlerine karşı hazırlık yapmayı unutmaması gereken şirketlerin ve kurumların, bu yönde alacakları önlemler ile beraber, günümüzde altın değerinde olan verilerini koruma altına almaları gerekiyor.


16

DOSYA

BThaber

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

4 - 10 OCAK 2016

Sanayi ve hizmet sektörü teknolojiyle birlikte yükseliyor 2015 yılı için hızlı dönüşümlerin yılı diyebiliriz. IMF’nin son verilerine göre küresel büyüme 2015 yılında yüzde 3,1 oranında gerçekleşirken, 2016 için küresel piyasalarda bir düzelme öngörülüyor. Bu durum ilerleyen süreçte şirketlerin ve kurumların yatırımlarını artıracağına işaret ediyor. “2015 yılında ekonomik gelişimin lokomotifi yine teknolojiyle beslenen sanayi ve hizmet sektörü oldu.” açıklamasını yapan Anadolu Bilişim Kurumsal Uygulamalar Direktörü Atakan Karaman, sözlerine şöyle

devam ediyor: “Bilişim teknolojileri verimliliği artırırken kârlılık hedeflerine katkı sağlamayı sürdürdü. Bulut ise 2015 yılında istikrarlı küresel büyümesine devam etti. Hizmet olarak yazılım (SaaS) pazarı 2015 içinde 49 milyar dolarlık bir büyüklüğe erişti. Yıllık yüzde 8’in üzerinde büyüme eğilimini sürdüreceği öngörülüyor. Bulut uygulamaları ise bu yıl tüm mobil veri trafiğinin yüzde 81’ini oluşturdu. 2019 öngörülerinde ise mobil veri trafiğinin yüzde 90 gibi ezici bir hacminin

Yazılımlar iş süreçlerini kolaylaştırmayı sürdürüyor Dijital dönüşüm süreci ile yazılımların hayatın her alanında etkisini artırma süreci 2015 yılında da devam etti. Türkiye’de yoğun bir şekilde yaşanan bu dijital dönüşüm sürecinin, 2023 hedefleri doğrultusunda artarak devam edebilmesi için yazılım sektörünün önemli bir atılım yapması gerekiyor. “2015 yılında bankacılıktan, otomotive; eğitimden, sağlığa; güvenlik hizmetlerinden, yerel yönetimlere kadar günlük yaşamımız içine giren yazılımlar, hayatımızı kolaylaştırmaya devam etti.” açıklamasını yapan BimSA Genel Müdürü Tunç Taşman, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bireysel olarak kullanılan teknolojiler kurumsal uygulamaların önüne geçmiş durumda. Mobil uygulamalar ve nesnelerin interneti konularında gelişmeler çok hızlı. Türkiye’nin 2023 yılı için belirlediği vizyon ve hedeflerine ulaşabilmesinde yazılım sektörü tarafından yerine getirilmesi gereken zor bir misyon ve hedef var. Bu hedefler aslında yazılım sektörünün yıllar içinde büyümesinden ziyade ciddi bir sıçrama yapmasını gerektirmekte. Yazılım sektörünün en önemli ve en kıymetli özelliği, tüm diğer sektörlerin yazılıma ihtiyacı olması. Artık günümüzün küresel rekabet koşullarında, hiçbir sektör, yazılım desteği ile yenilikçi uygulamalar geliştirmedikçe, sektör içindeki

konumunu koruyamamakta. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta Doğu ve Afrika bölgesi zorlu bir dönem geçirdi, IDC 2016 yılının da zorlu geçeceğini düşünerek bu bölgedeki toplam büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti. 2016 yılında bu bölgenin Bilgi ve İletişim Teknolojileri harcamalarının 260 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu da önümüzdeki on yıl içinde sektörün mevcut büyüme hızının yaklaşık 3 katı oranında bir yıllık büyüme ihtiyacına işaret ediyor. Bu hedefe ulaşılabilmesi için öncelikle sektörün gelişim potansiyelini tehdit eden unsurların ortadan kaldırılması gerekli. Önümüzdeki dönemde sektörümüzde önemli büyüme alanlarından biri veri merkezi yatırımlarının artmasıyla gelecek. Veri merkezimizden hizmet alan müşterilerimizin artan ihtiyaçlarını daha rahat karşılayabilmek ve yeni müşterilerimize veri merkezi hizmeti sunabilmek için İstanbul Sabancı Center’da bulunan veri merkezi altyapımızı Tier3 standartlarına uyumlu olacak şekilde iki katına çıkarttık. Yeni altyapı ile Sabancı Center’daki veri merkezimiz 500 m2 yükseltilmiş zemin üzerinde 90 kabin, 750 civarında fiziksel sunucu ve 7500 sanal sunucu barındırabilecek kapasiteye erişti.”

bulut uygulamalarından geleceği hesaplanıyor. 2015 içinde ülkemizde de e-dönüşümün hız kazandığı bir süreci yaşadık. E-fatura ve e-defterin yürürlüğe girmesiyle bu teknolojilerin kullanımı yaygınlaştı. Orta vadede ülkemizin ekonomik gelişiminin en büyük ihtiyacı olan teknolojinin iş süreçlerine entegre edilmesi, yeni hükümetimizin planında da önemli bir yer tutuyor. Dünyadaki teknoloji dönüşüme ayak uyduran Türkiye’nin, bu bilişim rekabetinin de

kazananı olarak 2016’da adımlarını sıklaştıracağını öngörüyoruz. 2016 yılında ise hizmete girecek 4.5G mobil internet hizmetleri, tüm BT pazarının mobile yaklaşımını değiştirecek bir atılım yaratacak. 3G ile yaşanan sıçramanın ötesinde bir sıçrama yaşayacak olan mobil iletişim sayesinde iş süreçlerinin mobile taşınmasında da ivme bekliyoruz. Bu sebeple 2016 ve sonrasında mobil uygulamalar, mobil iş çözümleri ve bulut veri depolama sistemleri yükselen değere dönüşecek.”

2015 yılı belirsizliklerle geçti 2015 yılı Türkiye özelinde de hareketli geçti. Siyasi ve ekonomik olarak yaşanan dalgalanmalar şirketleri ve kurumların iş süreçlerini etkilerken, şirketler ve kurumlar yapacakları yatırımlar konusunda her zamankinden çok daha fazla temkinli davrandılar. Seçimlerden sonraki süreç her ne kadar daha hareketli geçmiş olsa da yaşanan belirsizlik, etkilerini yılın son günlerine hissettirdi. 2015 yılının siyasi ve ekonomik nedenlerden ötürü Türkiye için zor bir sene olduğunu ifade eden 4S Genel Müdür Yardımcısı Ertan Erdener, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Döviz kurundaki hareketlilik ve uzun süren seçim dönemi, hem özel sektörde hem de kamu sektöründe planlanan bilişim harcamalarının yavaşlamasına neden oldu. Bu yavaşlama sektörlerde

tamamlanması hedeflenen projelerin süreçlerinin uzamasına sebep olurken, bilişim sektörü olarak beklenen ilerlemeyi kaydetme konusunda tahminlerimizin gerisinde bırakmıştır. 2015 senesinin beklenenden zor geçmesi 2016’ı rakamlarını etkileyecektir, kişisel görüşüm bu etkinin 2016’ya pozitif yönde yansıyacağı şeklindedir. Yeni yayınlanan 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planında da yer alan, bilişim sektörümüze ivme kazandıracak atılması gereken önemli adımlar yer alıyor. Bunlardan ilki Bilişim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın vurguladığı gibi sektörümüzde nitelikli insan gücüdür. Verilen rakamlara göre sektörde 70 bin insana ihtiyaç vardır. Bunun için genç ve dinamik insan potansiyelimize doğru yatırımlar yaparak iyi eğitim vermemiz ve sektöre kazandırmamız gerekmektedir. İleri görüşlü bilişim politikalarını ve stratejilerini benimsemiş bilişim kadroları oluşturulup, bilişim firmaları ve üniversiteler ile ortak projeler geliştirmeleri sağlanmalıdır. İkinci olarak, devlet tarafından alınan destekler ile üniversite-sanayi işbirliği sağlanarak AR-GE faaliyetlerine ağırlık verilmelidir. Yenilikçi ve milli çözümler üreterek ‘teknolojiyi üreten’ bir Türkiye olabilirsek büyük ekonomiler arasında yer alma hedefimize bir kaç adım daha yaklaşılacaktır.”

“Bilgisayar pazarı dip noktaya ulaştı” Geride bırakmaya hazırlandığımız 2015 senesi, neredeyse tüm sektörler için oldukça zorlu geçti. Özellikle seçim sürecinin uzaması ve ekonomik çalkantılar, şirketlerin ve kurumların elini, kolunu bağlarken, bilgisayar pazarında yaşanan daralma da oldukça dikkat çekici boyutlara ulaştı. “2015 yılının genel olarak BT pazarı için çok iyi bir yıl olduğunu söyleyemem.” diyen ASUS Sistem İş Grubu Türkiye

Ülke Müdürü Bora Aras, konuşmasını şu şekilde sürdürüyor: “ 2015 yılı tüm sektör için çok zor bir yıldı. Özellikle 2015 yılında bilgisayar pazarında yüzde 30 seviyesinde daralma yaşandı. Ancak bu pazarın, 2015 yılında dip seviyi görmüş olduğu düşünülüyor. Türkiye’de ise 2013 yılından itibaren BT pazarında bir daralma başladı. 2013’ten 2014 yılına kadar yaklaşık olarak pazar yüzde 15-20 seviyelerinde küçülürken

2014’ten 2015 yılına ise toplam bilgisayar pazarı yaklaşık yüzde 30 seviyesinde küçüldü. Türkiye’nin 3G’den sonra 4.5G’ye fiilen geçeceği 2016 yılı, mobil dünya için de oldukça önemli bir yıl olacak. Bu durum operatörler ve tüketiciler açısından karşılıklı bir kazanç olacak. Artık tüketici telefon alırken LTE yani 4,5G özelliğinin olup olmamasına bakacak. Şu an LTE uyumlu olmayan telefon sahipleri bu

cihazlarını değiştirmek isteyecektir. Bu da akıllı telefon pazarına bir hareketlilik getirecektir. Ayrıca veri kullanım miktarları da her geçen gün daha fazla artıyor. Şüphesiz ki LTE’nin gelişi ile hızlanacak internet veri kullanım miktarını da artıracaktır. Daha yüksek alan kaplayan uygulamalar daha fazla indirilecektir. Bu durum üretim cephesini de etkileyecek. Daha yüksek kapasiteli cihazlara ihtiyaç duyulacak.”


ITserv iş süreçlerine “vizyon” katıyor ITserv Teknoloji Hizmetleri, sahip olduğu vizyon doğrultusunda, 2012 yılından bu yana müşterilerine tek bir merkezden bütünleşik BT servislerini sunmayı amaçlıyor.

ITserv olarak sektöre ne gibi hizmetlerde bulunuyorsunuz? Bir sistem entegratörü olarak müşterilerimizin ihtiyaç duydukları altyapılara uçtan uca çözümler sağlıyoruz. Sahip olduğumuz vizyon doğrultusunda müşterilerimize bir BT projesinde yer alacak yapısal kablolama, sistem odası dizayn, ağ, sunucu, depolama sistemleri ve bu sistemlerin üzerinde koşan yazılımlar gibi süreçlerde anahtar teslim çözümler sunuyoruz. Sahip olduğumuz altyapı çözümleri ile müşterilerimizin ağ topolojisini otomatik olarak oluşturabiliyor ve anlık güncellemelerin hepsini takip edebiliyoruz.

Sunucuların, güvenlik cihazlarının, veri depolama cihazlarının, yük dağıtıcıların ve IP telefonlara kadar bütün cihazların güncel durumunu ve sağlık bilgisini anlık izleyebiliyoruz. Hangi kullanıcının sistem üzerinde ne kadar trafik oluşturduğunu ya da hangi uygulamanın protokollerinin, altyapıda ne kadar trafik oluşturduğunu takip edebiliyoruz. Üstelik bütün bu işlemleri Türkiye de kurumsal segmentte en fazla rağbet gören HP Network Node Manager (NNMI ) yazılımı ile gerçekleştiriyor ve bu yazılımı müşterilerimize SaaS veya kiralama hizmeti gibi aylık ödemeler ile sunabiliyoruz. Bunun yanı sıra “workstation” tarafında da önemli bir uzmanlığımız bulunuyor. Workstation tarafında da HP’nin “Gold” kategorisinde yer alıyoruz. Ekibinizden ve proje süreçlerinden söz edebilir misiniz? Donanım tarafındaki tek iş ortağımız HP diyebilirim. Bu bağlamda HP’nin bünyesinde barındırdığı bütün uzmanlıklara sahibiz. Örnek vermek gerekirse, HP’nin Türkiye’deki “7 Uzman (Gold) Storage” iş ortağından bir tanesiyiz. Bunun yanı sıra tabii ki sunucu ve ağ tarafında da hem satış elemanlarımızın hem de teknik arkadaşlarımızın ASE ve MASE seviyesinde ciddi uzmanlıkları bulunuyor. Yani yeni

adıyla Hewlet Packard Enterprise’da yazılım çözümleri de dahil olmak üzere (Bu bizi sadece donanım işi yapan diğer iş ortaklarından önemli şekilde farklılaştıran bir özellik) uçtan uca çözüm sunuyoruz. Kablolama sürecindeki kadromuzla birlikte 30 kişilik konusunda uzman ve yetkin bir ekibimiz bulunurken, sunduğumuz güçlü teknik destekle müşterilerimizin ihtiyaçlarını sorunsuz bir şekilde karşılayabiliyoruz. Bu konuda örnek vermek gerekirse, 2012 yılından bu yana DAP Holding’in Türkiye’de yaptığı bütün kurumsal projelerin altyapısını ITserv olarak biz gerçekleştiriyoruz. İstanbul Maltepe’de yer alan ve otel olarak hizmet veren DAP Rotana Burgu ve Tangu Kule’den oluşan 22’şer katlı 3 kulenin sunucu, depolama ve ağ olmak üzere uçtan uca tüm altyapısı bize ait. Bu binalarda “5000+” canlı ucun çalıştığını ifade etmem gerekiyor. Anahtar teslim çalıştığımız bu projeye hali hazırda bakım ve destek hizmetlerimizle de devam ediyoruz. 2015 yılı içinde kamu ve özel sektörden bir çok kurumsal projeye imza attık ve atmaya devam ediyoruz. Bilfen Şirketler Grubu, Robert Koleji, TRT, Emniyet Genel Müdürlüğü, İTKİB, Doğuş Grubu Ayvalık Murat Reis Otel, Bahçelievler Devlet Hastanesi sadece bir kaç örnek. Bunun yanı sıra içerisinde bulunduğumuz Aralık ayı

içinde 15’e yakın proje kazandığımızı söyleyebilirim mesela son olarak DSİ Türkiye Su Enstitüsü sunucu ve depolama projesini gerçekleştiriyoruz. Yeni nesil projelerinizden ve gelecek planlarınızdan bahsedebilir misiniz? ITserv Teknoloji Hizmetleri olarak iş süreçlerimize yeni bir kol ekledik. Verdiğimiz yeni nesil hizmetle, müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu içerideki kadrolar ve yeni alınacak elemanlar üzerine oryantasyon eğitimi veriyoruz. Konuyu açarsak, verdiğimiz kaliteli, verimli ve tutarlı eğitim ile birlikte müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu kadrolara en uygun elemanları yetiştirebiliyoruz. 4 haftalık sürenin sonucunda eğitim verdiğimiz kişiler, müşterilerimizin adreslemelerine uygun bir hale geliyor. Yine 4 haftalık sürenin sonunda yetiştirilen kişiler, bizim ile birlikte projelerde saha çalışmalarına katılırken, bu sürenin sonunda müşterilerimize teslim ediliyor. Bu sürenin sonunda 3 ay kadar da dışarıdan destek verdiğimiz elemanlar, müşterilerimizin istediği seviyeye ulaşırken, iş süreçlerine önemli ölçüde katkıda bulunmayı başarıyorlar, kısacası müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu veya duyabilecekleri bütün konularda yenilikçi yaklaşım ve çözümlerle ağımızı genişleterek hizmet vermeye devam edeceğiz.

advertorial

G

ünümüzde teknoloji hızla ilerliyor. Şirketler ve kurumlar, hızlı bir şekilde değişen teknoloji dünyasına ayak uydurabilmek için doğru iş ortağı ile çalışmak durumunda. Şirketler ve kurumlar sahip oldukları BT altyapılarını güncel bir temel üzerine yoğun bir çaba sarf ederken ITserv Teknoloji Hizmetleri, kadrosundaki uzman ve en üst düzey sertifikasyona sahip kadrosuyla müşterilerinin yoluna ışık tutuyor. Aynı zamanda HP ile Gold iş ortaklığı anlaşması da bulunan ITserv Teknoloji Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Ertan Erdoğan ile ITserv’in izlediği iş modelini ve müşterilerine sunduğu hizmetler üzerine konuştuk.

Mehmet Ertan ERDOĞAN ITserv Teknoloji Hizmetleri Genel Müdürü


18

DOSYA

BThaber

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

4 - 10 OCAK 2016

Büyük Veri’ye değer katmalıyız Değişen teknoloji eğilimleri, çeşitlenen mobil cihaz ekosistemi ve yeni nesil teknolojiler, veri trafiğini hiç olmadığı kadar artırdı. Şirketlerin ve kurumların veriye bakış açılarındaki değişim 2016 yılında da devam edecek. “Büyük verinin önemi her geçen gün artıyor ve artmaya devam edecek.” diyen Dece Yazılım Genel

Müdürü Serkan Ak, sözlerine şöyle devam ediyor: “Yapısal olmayan büyük verinin işlenmesinin artmasını kaçınılmaz görüyoruz. Büyük işletmeler yapısal olmayan verileri düzene sokmak için büyük yatırımlar yapıyorlar. Alternatif olarak yapısal olmayan verileri doğrudan işleyen yazılımların

Dijitalleşme ile birlikte değişen kurumsal baskı sektörü Dijitalleşme ile birlikte kurumsal baskı sektöründe de önemli bir dönüşüm süreci yaşanıyor. 3 Boyutlu Baskı Sektörü’nün de hızlı bir gelişim sürecinde olması, şirketlerin, kurumların ve bireysel kullanıcıların baskı teknolojilerine olan yaklaşımlarını değiştirmeye başladı. “Dijitalleşme sonucu kurumsal baskı sektörü de 2015’te değişimini ve dönüşünü sürdürdü. Ülkemizde teknoloji yatırımları gün geçtikçe artmakla birlikte hala Avrupa ortalamasına ulaşmak için almamız gereken yol olduğunu düşünüyoruz. Bunu büyük bir potansiyel olarak görüyoruz.” açıklamasını yapan HP Türkiye Baskı ve Kişisel Sistemler Grubu Ülke Direktörü Filiz Akdede, açıklamalarına şu şekilde devam ediyor: “Kullanıcılarımız artık teknolojinin ancak orijinal kullanımı ile verimli olabileceğinin farkındalar. Bu nedenle orijinal sarf malzemesi kullanımı özellikle daha fazla ilgi görüyor ve HP’nin bu alandaki ekonomik çözümleri orijinal sarf kullanımı ile güvenli baskı teknolojisinin gelişmesini mümkün kılıyor. Hem dünyada hem de Türkiye’de, ekonomik baskı almayı mümkün kılan

InkAdvantage ve OfficeJet segmenti bu yıl da büyüme gösterdi. Çok Fonksiyonlu Lazer yazıcılar da yıldan yıla büyüyen bir diğer segment olarak öne çıkıyor. Yine bu yıl gerek kurumsal gerekse bireysel segmentte mümkün olduğunca az yer kaplayan, mobil yazdırma özelliğine sahip şık tasarımlı ve baskı maliyeti açısından avantaj sunan yazıcıların yükselişte olduğunu gördük. Bunun sebebi hiç kuşkusuz mobil dönüşümle birlikte günden güne değişen sosyal ve iş yaşamlarımız oldu. 4,5G ihalesinin tamamlanmış olması da bu açıdan büyük önem arz ediyor. Günümüzde teknolojinin geleceği alanında en çok heyecan yaratan gelişmelerden birisi de 3D baskı teknolojisinin gelişimi ve yaygınlaşmasıdır. Küresel çapta baskı teknolojileri lideri olarak 3D baskı teknolojisiyle de yakından ilgileniyoruz. 3D baskı teknolojimiz yeni “Harmanlanmış Gerçeklik” vizyonumuza dayanıyor. 3D yazıcıların ticarileşmesi ve bireysel kullanıma açılması için hız, kalite ve maliyet unsurlarını çözen bu teknoloji sayesinde mevcut en hızlı 3D baskı teknolojisinden 10 kat daha hızlı baskı daha düşük maliyete alınabilecek.”

popülerleşeceğini düşünüyoruz. Bu şekilde daha sürdürülebilir ve Pratik çözümler ortaya konabilir. Daha akıllı ve öğrenen yazılımlar ile kullanıcılara daha az iş çıkacak ve daha az eğitim, iş süreçlerine daha az müdahale gerekecek. Kullanım kolaylığı arttıkça doküman ve içeriklerine hakim olmak isteyen

4.5 G bilişim sektörünü canlandıracak Her geçen yıl artan teknoloji kullanımı, 2015 yılında da hız kesmeden devam etti. Bu noktada şirketlerin ve kurumların tedarikçi seçimi çok daha fazla önem kazanırken, özellikle yapılan yeni ihaleler sektöre önemli ölçüde canlılık kazandırdı. “Teknoloji kullanımı her geçen gün artmakta ve firmaların tedarikçi seçiminde önemli bir faktör olarak önümüze çıkmaktadır.” açıklasını yapan Arvato Türkiye CEO’su Soner Cesur, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Bunun sürecin son örneği, yeni tamamlanan 4.5G ihalesi oldu. Bu ihalenin sonucunda yapılan altyapı ve cihaz yatırımlarının sektöre canlılık getireceğini düşünüyoruz. Çok kanallı ve birbiri ile entegre iletişim altyapıları ve ses tanıma sistemlerinde kaydedilen gelişmeler de müşteri deneyimini pozitif yönde artırmaktadır. Ses tanıma uygulamaları ile çağrı merkezlerinde kalite yönetimi de daha verimli hale geliyor. Gitgide artan mobil erişim, sosyal medya ve diğer online kanallardan verilen hizmetler de, müşterilerin her an her yerden bizlere ulaşması için çok önemli. Gerek yerel, gerekse küresel ekonomik belirsizlikler ve asgari ücretteki gelişmelere bağlı olarak

Şirketler ve kurumlar buluta yöneliyor Şirketler ve kurumlar 2015 yılında BT yatırımları konusunda çekimser bir tavrı sergilese de, bu tavır yılın ikinci yarısından itibaren kırılmaya başladı. “Bulut bilişim oldukça hızlı bir şekilde gelişmekte. Özellikle tanıdığımız iş yaptığımız KOBİ’ler de artık sunucu ve verilerini buluta taşıyor. Geçtiğimiz yıla kadar ‘Ben müşteri bilgilerimi, muhasebesel ve finansal verimi, başka yere koymam’ diyen şirketler, artık ben sunucularımı koysam mı diyor. Bu noktada devletin e-fatura, e-defter ve e-arşiv düzenlemeleri de artık KOBİ’lere ‘Bundan korkulacak bir şey yokmuş’ dedirtmeye başladı.” Şeklinde görüş bildiren Alternatif Medya Genel Müdürü Serdar Kayaoğlu, şöyle devam etti: “Mobil dünyada hızlı gelişme

beklediğimiz iBeacon teknolojisinde istenen gelişme görülmedi. Nesnelerin interneti hızlı bir gelişim kaydetti, akıllı evler konusu, akıllı şehirler konusu, içinde akıllı geçen birçok konu Nesnelerin İnterneti’nde gelişim kayıt etti. Nesnelerin interneti açısından hızlı gelişmelere devam edecek. Nesnelerin interneti, beraberinde bulut bilişim sistemlerinde daha da gelişmelere doğru devam edecek. Bu da beraberinde IP adresleme de yetersizliğe ve dolaysısı ile daha büyük numara ve adresleri de barındıran ipv6’yı getirecek. Bu şekilde bir buzdolabı bile konuşmaya bulut üzerinden konuşmaya başlayınca bu da beraberinde o nesnenin arıza analiz ve raporlaması için beraberinde büyük veri çözümleri ve iş zekâsı çözümlerini

görece küçük işletmeler de büyük veri çözümlerinden faydalanacaktır. Konumsal veri olarak sadece yer isimlerinin değil içeriklerde gizli diğer konumsal varlıkların ortaya çıkarılması inşaat, madencilik ve belediye gibi konumla çok yakından ilgili sektörlerin ilgisini çekecektir.”

getirecek. Bu da depolama ürün satışlarını ve depolama ürünlerinde teknoloji artışına doğru gidecek. Bununla beraber büyük veri ve Hadoop gibi yapısal olmayan verinin izlenmesi ile beraber “Nesnel Depolama” kavramları hızla gelişecek olan yapılar olacak.”

çağrı merkezi sektörü açısından önümüzdeki yılın zorlu olacağına inanıyoruz. Teknolojik gelişmeler bakımından 4,5G’nin sektöre getireceği canlılığın yanı sıra bulut bilişim giderek daha çok benimseniyor. Büyük veri analitiği ve dijitalleşme ise önemini koruyor. Dijitalleşme kavramının giderek kaçınılmaz bir parçası olan dijital dönüşüm tüm şirketlerin gündemlerinde üst sıralarda yer alıyor. Pazara sunulan ürün ve hizmetlerin en son teknolojilerin kullanılarak daha akıllı hale gelmesini ifade eden dijital dönüşüm, müşterilere daha iyi bir deneyimin kapılarını açıyor. Buna bağlı olarak Dijital Dönüşüm Başkanlığı rolü yeni yeni vizyoner şirketlerde ülkemizde de oluşmaya başladı. Dijitalleşme trendi ile birlikte müşterilerin davranışları ve alışkanlıkları da değiştiğinden çağrı merkezi sektöründe de ses bazlı olmayan müşteri hizmetleri yükselişe geçerken, geleneksel ses bazlı müşteri hizmetleri giderek düşüşe geçmeye başladı. Yapılan araştırmalar 2016’da dünyadaki tüm müşteri hizmetleri etkileşimlerinin yüzde 50’sinin dijital kanallar üzerinden gerçekleşeceğine işaret ediyor.”


BThaber

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

4 - 10 OCAK 2016

DOSYA

19

“2016 yılı ekonomik açıdan zorlu geçebilir”

Huawei Türkiye Enterprise Ülke Müdürü Serdar Yokuş

2015 yılı, kurumsal pazara çözüm ve hizmet sunan şirketler için çok da kolay geçmedi. Siyasal ve ekonomik bağlamda yaşanan belirsizlikten etkilenen şirketler ve kurumlar, iş süreçlerinde başarıya ulaşmak için çok daha sıkı çalışmak zorundalar. “Huawei Enterprise, 4 genel ve 3 özel olmak üzere, toplamda 7 distribütör kanalı ile destekleniyor. Genel ekosistemimiz açısından baktığımızda ise 50 kişilik ekibimizle ortalama 60 iş ortağı aracılığıyla yaklaşık 8 bin kişilik bir ekosistemden söz ediyoruz. IP, IT, UC&C, GSM-R ve Enerji alanında çalışan kurumsal ürünlerimiz geçmiş dönemlere göre, oturmuş bir yapı ile daha büyük projelere imza attığımız bir dönemi yaşıyoruz. Artık daha büyük bir eko-sistemi ile sürdürülebilir bir başarı için güçlenen operasyonlarla tercih edilir bir

KOBİ’ler güvenlik konusunu es geçmemeli Teknolojinin hızlı gelişimiyle birlikte neredeyse kullandığımız her türlü cihaz, internete bağlanabiliyor. Bu durum her ne kadar insanoğlu için önemli ve bir çok faydalı gelişmeyi beraberinde getirirken, bir yandan da yeni nesil güvenlik tehditlerine davetiye çıkartıyor. “Bu yıl otomobillerin de hacklenebildiğini kanıtlayan uzmanlar ve “cryptolocker” sayesinde güvenliğin önemini bir kez daha anlamış olduk.” açıklamasını yapan Btburada İleri Teknolojik Ürünler Ltd. Şti. Destek Mühendisi Ali Göze, sözlerine şöyle ediyor: “Teknoloji artık her yerde. Buzdolabından ateş ölçere kadar her şey akıllanmaya başlıyor. Her gelişimin getirdiği gibi bu akıllanmanın da getirdiği problemlerin başında yine “güvenlik” gelmekte. Hiçbir zaman yüzde yüz güvenlik söz konusu değil ama bu oranı yükseltmek de kullanıcıların elinde. Güvenlik için ilk önce insan diyoruz. İnsan kriteri yani yapılması gerekenleri ve yapılmaması gerekenleri bilen, güvenliğin öneminin bilincinde olan kişi kriteri eksik olursa, güvenlik için her ne donanımsal ya da yazılımsal tedbir alınmış olursa olsun yeterli değildir. Özellikle KOBİ’lerde bu

durum daha da göze çarpmakta. Kişilerin bilgilenmesi gerekli. İstisnaları bir kenara bırakırsak genel olarak baktığımızda; kimse mailde ki faturanın neden “rar” dosyası içinde geldiğini veya gönderen posta adresinin domain adresinden niçin alakasız bir uzantıya sahip olduğunu sorgulamıyor. Türkiye de maalesef antivirüs ürünleri fiyatına göre sınıflandırıldığı için kalite konuşanları nadir görebiliyoruz. Güvenlik duvarı ise çok kolay ve çok yaygın bir şekilde erişilip tedarik edilebilen bir ürün oldu. Öncelikle antivirüsü sadece fiyatına göre değil kalite, ihtiyaç, kullanılabilirlik üçgenine göre belirlemek gerekir. Yazılımın firma içinde ki güvenlik ihtiyacına cevap verebilmesi ve yönetecek kişi tarafından anlaşılabilmesi önemlidir. Güvenlik duvarına donanım muamelesi yapmayı bırakmamız gerekiyor. Örnek olarak Phishing’in ne olduğu hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan bir kişi güvenlik duvarını kullanarak bunu nasıl engelleyeceği hakkında fikre de sahip olamayacaktır. İhtiyaçları doğru belirlemek gerçekten çok önemli. Çünkü İhtiyaca göre farklı yazılımlar, hizmetler, cihazlar konumlandırmak gerekebiliyor.”

marka haline geldik.” açıklamasını yapan Huawei Türkiye Enterprise Ülke Müdürü Serdar Yokuş, sözlerine şöyle devam ediyor: “Huawei Enterprise operasyonlarında kanal yapısına büyük önem veriyor. Bu yapı içinde, iş ortaklarımızın desteklenmesi ve yönetimi, bizim sorumluluğumuzda ilerliyor. Kanal iş ortaklarımız için daha fazla yatırım yapmak, daha fazla ürün sağlamak ve büyüme sürecinde birlikte ilerlemek, bizim açımızdan büyük önem taşıyor. Birlikte verimli çalıştığımız tüm iş ortaklarımızın daha fazla gelişmesi için destek olmaya devam edeceğiz. Kurumsal alan, mutlaka kanal ortakları ile birlikte hareket edilmesi gereken bir iş platformudur. Fiyat politikası, doğru pazar adreslemesi, teknoloji ortaklığı ve

güvene dayalı işbirliği, iş modelimizin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. İşlerin aslında şirketler tarafından değil, insanlar tarafından yapıldığını unutmamamız gerekir. Huawei’nin Türkiye’de büyüme oranı ile pazarın büyüme oranı ters orantılı. 2015 sonu için büyüme oranı, yüzde 3,1 olarak öngörülüyor. Kurumsal tarafı, bu seneyi negatif bir büyüme ile kapatacak gibi öngörülüyor. Kurumsal birimi, 2014’te kümülatif olarak yüzde 300 oranına büyüme gösterdi. 2015 yılında pazar küçülürken, Huawei yüzde 186 oranında büyüdü. 2016 sonunda bu büyüme oranını, en az yüzde 100 olarak öngörüyoruz. Huawei, diğer bölgelerde de kurumsal tarafta oldukça hızlı büyüyor.”

İş dünyası iletişim teknolojileri ile gelişiyor İletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişim, diğer sektörlerin üzerinde de olumlu bir hava yaratıyor. “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de telekomünikasyon sektörü, ekonomik kalkınma açısından son derece önemli bir yere sahip. Sektörün daha da güçlenmesi ve diğer tüm sektörleri büyütebilmesi, iletişim çözümlerini entegre şekilde sunmasıyla doğru orantılı.” açıklamasını yapan Türk Telekom Grubu CEO’su Rami Aslan, açıklamalarına şöyle devam ediyor: “Dünyada telekomünikasyon sektörü bu yöne doğru ilerliyor. Biz de aynı yaklaşımla, müşterimizi odağımıza alarak entegre iletişim hizmetleri sunan bir yapıya geçtik, ülkemizde yine bir ilki gerçekleştirdik. Bu yeni yapımızla dünyanın sayılı entegre telekomünikasyon şirketlerinden birine dönüştük. Bugün yaklaşık 37 milyon abonemize internet, sabit ses, mobil iletişim, TV ve veri hizmetlerinin yanı sıra birçok yaratıcı çözümü tek noktadan sunuyoruz. Ülkemizi yeni teknolojilerle

buluşturma ve bilgi toplumuna dönüşüm sürecini hızlandırma vizyonuyla, 81 ilimizde 34 binin üzerinde çalışanımızla hizmet veriyoruz. 2016’da, 4.5G hizmetinin hayata gireceği yeni dönem için hazırlıklarımız son hız devam ediyor. 4.5G ihalesinde aldığımız frekanslarla, kapsama, hız ve kalite açısından çok önemli bir güç elde ettik. Mobil iletişimin ve mobil geniş bandın en iddialı oyuncularından biri haline geldik. 800, 900 ve 1800 MHz’ın toplamında en yüksek frekans payını alarak, bugün ve gelecekteki hizmetler için ideal frekans dengesine sahip olduk. 4.5G’nin kullanılmaya başlayacağı tarihten itibaren Türkiye için yepyeni bir dönem başlayacak. Fiber altyapılar, 4.5G iletişim noktalarını besleyecek olan kökleri oluşturacak. 206 bin kilometrelik yaygın fiber altyapımız, 4.5G kurulumunun en hızlı şekilde yapılması ve Türkiye’de 4.5G fiber penetrasyonunun artmasında kilit rol oynayacak.”

Güvenlik endüstrisi gelişimine hız kesmeden devam ediyor Güvenlik tehditleri her geçen yıl olduğu gibi 2015 yılında da kabuk değiştirdi. Bu hızlı dönüşümle birlikte kendini sürekli yenileyen ve yenilemek zorunda olan güvenlik endüstrisi de artık süreklilik kazanmış olan dönüşümüne 2016 yılında da devam edecek. “Yıllar boyunca güvenlik endüstrisi, giderek güvenlik yönetimi çözümlerinin güçlendirilmesine yönelik adımlar attı. Örneğin, Toplu Saldırı Yönetimi (UTM) araçları, konuya ilk kez geleneksel

nokta çözümleri dışında bir yaklaşım getirmiştir. Yıllar boyunca, UTM’ler dünya çapında iş endüstrisinin bel kemiği olmuştur.” açıklamasını yapan Cyberoam Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş, açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “İleriye dönük olarak, senkronize olmuş güvenlik yöntemleri için atılacak adımların, güvenlik endüstrisi için yeni bir milat olacağına inanmaktayız. Bu senkronizasyon, APT saldırılarının otomatik olarak tespiti ve önlenmesi

için son derece önemlidir ve güvenlik sistemi sağlayıcıları bu alanda daha iyi olanaklar geliştirebilmek için çabalamaktadır. Bu gereksinimler doğrultusunda, önce bir endüstri alanında olmak üzere, ağ güvenliği ve uç nokta güvenliği sistemlerinin birbirleriyle etkin ve sürekli bir şekilde iletişim kurabilmelerine imkân veren senkronize güvenlik çözümümüzü bu yıl piyasaya sürdük. Bu, güvenlik olaylarını inceleme ve adreslendirmede

harcanan zaman ve kaynakların çarpıcı şekilde azaltılmasını sağlamaktadır. Saldırganlar, kurumların kullandığı siber savunma sistemlerine karşı koymak için yenilikçi stratejiler ile geliyorlar. Gelişmiş saldırılar hiç olmadıkları kadar koordineli olduğundan, güvenlik çözümlerinin de koordineli çalışması şart. Bu durum, 2016 yılında olacak teknolojik gelişmelerinin ana hatlarını belirlemektedir.”


20

DOSYA

BThaber

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

4 - 10 OCAK 2016

4,5G 2016 yılına damgasını vuracak Türkiye, 2015 yılında 4.5G ihalesi ile telekomünikasyon sektöründe yeni bir döneme girerken, operatörlerin bu konudaki çalışmaları da devam etti. “4.5G ihalesi kapsamında tahsis edilen yeni frekanslar, yeni yatırımların önünü açarak ekonomimizde sıçrama sağlayacak bir etki yaratacak, ek istihdam sunacak ve en önemlisi, ülkemizin Dijital Dönüşüm sürecini hızlandırarak dijitalleşmede öncü ülkeler arasında yer almamızda etkili olacak. Dolayısıyla, Nisan 2016 itibariyle hayatımıza girecek olan 4.5G teknolojisini, Türkiye’nin dijital tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendiriyoruz. Hem sektörümüz hem de ülkemiz, 4.5G ile mobil iletişimde çağ atlayacak. Diğer yandan, Türkiye’nin altyapı, mühendislik, teknik donanım ve tüketici ilgisi gibi pek çok açıdan 4.5G’ye hazır olduğunu gözlemliyoruz ve ülke olarak, önce 4.5G, ardından da 5G gibi yeni nesil teknolojilerde başarılı bir performans sergileyeceğimize inanıyoruz.” şeklinde

konuşan Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt, konuşmasına şu şekilde devam ediyor: “Vodafone olarak, geleceği genişbant teknolojilerinde ve dijitalleşmede görüyoruz. Gerek abonelerin genişbant internete, yani her yerden ve çok hızlı internete olan ilgisinin artması, gerek internet uygulamalarının günden güne daha fazla kullanılması, bu beklentimizi daha da kuvvetlendiriyor. Ülkemizin katma değerli hizmetler üreten, sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma modeline sahip olması için ‘bilginin merkezinde’ ve ‘internet bağlantılı’ olması gerektiğini düşünüyoruz. İçinde bulunduğumuz ‘internet çağında’ bağlantılı olmanın yegane yolu, genişbant teknolojilerinin yaygınlaşmasından geçiyor. Genişbant teknolojileri içinde de önce 4.5G, ardından 5G teknolojileri sektörümüzün sıcak gündemlerinden olacak. Dijitalleşmenin yeni sayfası olarak gördüğümüz 4.5G’de küresel

E-dönüşüm 2016’da da devam edecek Teknolojik gelişmelerin hız kesmeden devam ettiği 2015 yılında, e-dönüşüm sürecinde çok sayıda önemli gelişme yaşandı. “Yıl son günlerine yaklaştığımız bugünlerde, 26 Haziran 2015 tarihinde yapılan bir duyuru ile Adalet Bakanlığı muhataplarına tebligatlarını Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) ile göndermeye başladı. 26 Ağustos 2015 tarihli resmi gazetede, 29457 sayı numarasıyla yayınlanan “Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik” ile elektronik ticaret faaliyetinde bulunan gerçek ya da tüzel kişilere tebligata elverişli KEP adres bulundurmak ve bu adreslerini ana sayfasında “İletişim” başlığı altında sunmak zorunluluğu getirildi.” bilgisini veren TÜRKKEP Genel Müdürü Yüksel Samast, şöyle devam ediyor: “Yılda milyarca kağıt belge kullanılan ülkemiz çok önemli bir e-Dönüşüm sürecinden geçiyor. Kayıtlı Elektronik Posta(KEP), E-İmza, E-Kimlik, E-Fatura, E-Defter, E-Bordro, E-Mutabakat, E-tebligat, E-Arşiv, E-Saklama gibi araçlar ve uygulamalarla önemli bir süreç yaşıyoruz. Türkiye’nin e-dönüşüm ile yılda 3miyar TL tasarruf etmesi bekleniyor. Türkiye’de çok kısa sürede; tüm kurumların kuruluşların, şirketlerin, profesyonellerin, meslek

Her geçen gün yeni teknolojik gelişmelere sahne olurken, yoğun rekabetin yaşandığı teknoloji dünyasında, şirketler Ar-Ge faaliyetleri ile birbirleriyle yarışmaya devam ediyorlar. “Teknoloji, günümüzde hayatın çeşitli alanlarını kolaylaştırmanın çok ötesine geçti. Gün geçtikçe artan tüketim ihtiyaçlarımızı karşılamak, yeni ürün geliştirmek ve farklılık yaratmak amacıyla teknolojiyi giderek daha fazla kullanılır olduk.” açıklamasını yapan Ekin Technology Yönetim Kurulu Başkanı Akif Ekin, açıklamalarını şöyle sürdürüyor:

mensuplarının tamamının KEP ve E-imza sahibi olacağı öngörüsü bu düzene hızlıca giriş yapmaya başlayan kurum ve şirketler tarafından sağlandı. 2015 yılı KEP kullanan şirket sayısı 150 bini geçti. KEP adreslerinin yüzde 90’ını kurumsal, yüzde 10’unu bireysel adresler oluşturuyor. Türkiye, önemli bir e- Dönüşüm sürecinden geçerek, bu süreç hızlıca yaygınlaşıyor. 2016 yılı, e-dönüşümün yılı olacak. “E” ile başlayan projeler, her geçen gün önem kazanıp, yaygınlaşıyor. Kamuda da hareketlenmeye başlayan “e- dönüşüm projelerinin 2016 için en önemli projesi akıllı nüfus cüzdanı (e-Kimlik) tarafında olacak. Yakın zamanda vatandaşlara dağıtılmaya başlanacak Elektronik Kimlik Kartı ile birlikte yeni uygulamalarının önümüzdeki süreçte bireysel amaçlı e-imza kullanımını yaygınlaştırmasını bekliyoruz. Dağıtımı gerçekleştirilecek olan e-Kimlik kartında e-İmza’nın da kullanıldığı takdirde, önümüzdeki süreçte bireysel amaçlı e-imza kullanımını yaygınlaştırmasını bekliyoruz. 2015 sonu e- İmza kullanımı 2 milyonu aşacağını ve 2016 yılında bu sayının 3 milyona ulaşacağını öngörüyoruz. 5 yıl içinde de e-imza ve mobil imza sayısının 5 milyon âdeti, KEP hesap sayısının da 8 milyon âdeti aşacağı tahmin ediliyor.”

deneyimimizi de Türkiye’ye taşıyacağız. Grubumuz, 30 yıllık tecrübesiyle, 4G ve üstü teknolojilerin oluşmasına ve gelişmesine ciddi katkılar sağlıyor. Bugün 19 ülkede 4G, 5 kıtada ve 15 ülkede ise 4.5G hizmeti veriyoruz. 4G ve üstü teknolojilerde dünyada en çok ülkede tecrübesi ve altyapısı olan operatörüz. Dolayısıyla, tüketici ne ister, bu istek en kusursuz biçimde nasıl karşılanır, çok iyi biliyoruz. Ayrıca, yine bu alanda dünyanın en büyük uluslararası dolaşım ağına sahibiz. Bugün itibariyle 4G uluslararası dolaşım hizmeti verdiğimiz ülke sayısı 82’ye ulaştı. Şimdi bu tecrübemizi Türkiye’deki abonelerimizin hizmetine sunmak üzere gerekli hazırlıkları yapıyoruz. Diğer yandan, 3G hizmetine başladığımız 2009 yılından bu yana müşterilerimize 4G ve üstü teknolojilerle uyumlu Vodafone SIM kartları sunuyoruz. Bu sayede, Vodafone SIM kartlarının yüzde 87’si 4.5G uyumlu.”

Şirketler temkinli olmayı sürdürecek Değişen iş ihtiyaçları ve müşteri talepleri, şirketlerin ve kurumların iş yapış şekillerini değiştirirken, 2015 yılında yaşanan siyasal ve ekonomik belirsizlik, şirketlerin ve kurumların adım atmasını engelliyor. “2015 yılında, seçimler başta olmak üzere yaşanan ekonomik ortamın da etkisiyle kamu ve özel sektörde projelendirilen Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) harcamalarının bir kısmı askıya alındı. Global göstergeler bize, önümüzdeki sene de yatırım harcamalarına temkinli yaklaşılacağının sinyallerini veriyor.” açıklamasını yapan Karel Pazarlama Direktörü Nurşen Yıldırım, şöyle devam ediyor: “Önümüzdeki 5 yıla şekil verecek teknolojiler arasında ilk sırayı alan Bulut Bilişim, her geçen gün giderek artan sayıda cihazın internete bağlanmasıyla birlikte çok güçlü bir değişimin baş aktörü olacak. Dijitalleşmenin bir sonucu olarak doğan oldukça hacimli bu verinin saklanması, yönetilmesi ve güvenliğinin sağlanması önümüzdeki yıllarda üzerinde en

Rekabetin anahtarı: Ar-GE “ 2015 yılında hemen hemen her alanda giyilebilir teknolojiler, insansız araçlar, robotlar, yapay organlar, 3D yazıcılar, cep telefonları, televizyonlar gibi önemli teknolojik gelişmeler yaşandı. Sadece yeni ürünlerin değil, bazı yazılım, servis ve çözümlerin de geliştirilmesi, AR-GE çalışmalarının yeni bir boyut kazanması adına 2015’in önemli bir yıl olduğunu düşünüyorum. Küreselleşmenin de etkisiyle teknolojik

Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt

yenilikler son dönemde hızla eskiyebilen bir hal aldı ve dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan bir yenilik çok çabuk taklit edilebilir hale geldi. Ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet avantajı sağlamak ve bu avantajlarını sürekli kılmak isteyen işletmelerin rakiplerine göre daha kaliteli ürünü daha kısa sürede üretebilecek uygun teknolojiyi seçmeleri önem kazanıyor. Bunun içinde 2016’da ve takip eden

çok tartışılacak konuların başında gelecek. 2016’da konuşacağımız bir diğer konu ise nesnelerin interneti olarak tabir edilen Nesnelerin İnterneti. Öte yandan, iş hayatında giderek artan iletişim ihtiyacıyla birlikte tümleşik iletişim, sanallaştırma, birlikte çalışabilirlik, veri güvenliği, bilişim hukuku ve bilişim etiği gibi kavramları eskisinden çok daha sık duyuyor olacağız. Firmaların iş süreci performanslarını artıracak, maliyetleri düşürecek uygulamalara hızla yöneleceğini düşünüyoruz. Şirketler ERP, CRM gibi yatay iş uygulamalarının yanı sıra, 2016’da kendi iş faaliyetlerine özgü geliştirilmiş dikey iş uygulamalarına yatırım yapacaklar. 4,5G iletişim teknolojisinde yerli ürün kullanım şartının getirilmesi 2015 yılında atılan olumlu adımlardan biri. Bu şartın, yerli haberleşme ekosisteminin oluşmasına çok önemli katkılar sağlayacağını, istihdamı artırarak özellikle de yazılım pazarına ivme kazandıracağını düşünüyoruz.”

yakın gelecekte AR-GE çalışmalarına ayrılan payın artması veya en azından yeterli düzeyde olması gerekiyor. Ekin Technology olarak teknolojik ürünlerin geliştirilmesinin, üretim sürecine adapte edilmesinin ve işgücünde niteliğin arttırılmasının ancak AR-GE faaliyetleri ile sağlanabileceğine inanıyoruz. Teknolojik gelişmelerin yakından takip edilmesinin büyük önem taşıdığını düşünüyor, bunun için AR-GE harcamaları arttırılması ve üniversite-sanayi işbirliği olanakları geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”


BThaber

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

4 - 10 OCAK 2016

Mobilite ve dijitalleşme iş dünyasını değiştiriyor Mobilite ve dijitalleşmenin etkisiyle birlikte yeniden şekillenen iş dünyası, bu doğrultuda elde edilen “dijital vizyon” ile iş süreçlerini çok daha esnek ve akıcı bir temel üzerine kurmaya başladı. “2015 yılında dünyadaki teknolojik gelişmeleri bir cümlede özetleyecek olursak giderek daha mobil, daha işlevsel, daha hızlı, daha görsel ve giderek daha akıllı olduğu bir yıl oldu. İş ve günlük yaşam büyük bir oranda mobil dünyaya taşındı, kamuda ve iş dünyasında dijitalleşme vizyonunun oluşmaya başladığı bir yıl oldu.” açıklamasını yapan İşnet Satış Pazarlama ve Müşteri İlişkileri Direktörü Aytül Sepetçi, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ülkemizde özellikle e-vergi alanında gerçekleştirilen e-dönüşüm süreci kamu ile iş dünyasını birbirine yakınlaştırdı. Teknolojide yeni iş modelleri ve alanları da ortaya çıktı. Birkaç yıldır gündemde olan büyük veri özellikle pazarlama dünyasının ilgi alanına girerek veri analizi tarafını güçlendirdi. Yeni bir hizmet mimarisi olarak görülen bulut bilişim özellikle SaaS tarafında genişleme gösterdi. Bulut hizmetlerindeki artış ve nitelik olarak değişikliklerin yazılım ve hizmetler pazarında yeni fırsatlara yol açtığını söyleyebiliriz. Yeni iş modeli olarak bakıldığında veri merkezleri şirketlerin büyüyen dijital verileri için güvenli bir ortam oldu. Bilgi

İşnet Satış Pazarlama ve Müşteri İlişkileri Direktörü Aytül Sepetçi güvenliği ve siber güvenlik yatırımları 2015 yılında artış gösterdi. Özellikle sanal ortamda hemen her gün yepyeni saldırıların yaşandığı gözlendi ve buna karşılık uç nokta güvenliği ve ağ trafiği güvenliği önem kazandı. ‘Nesnelerin Interneti’ bir kavram olarak değil artık ilk prototiplerin üretilmeye başlandığı bir dönem oldu. Giyilebilen teknolojiler tarafında akıllı saatler tüketicilerin gözdesi oldu. Akıllı mobil telefon pazarında yerli üretim de kendine pay edinmeye çalıştı.

Dİjİtalleşme boyut değİştİrecek İşnet Satış Pazarlama ve Müşteri İlişkileri Direktörü Aytül Sepetçi’ye gore 2016 öngörüleri: • 2016 yılı tüm dünyada dijitalleşmenin çok farklı boyutlarda yaşanacağı bir yıl olacak. Dijitalleşmeyi tetikleyen belli başlı yeni teknolojiler de yine nesnelerin interneti, mobil, bulut, giyilebilen teknolojiler, büyük veri, sosyal medya, yapay zeka vb. olacak. • İş dünyası 2016 yılında mobilitenin farklı ve çeşitli uygulamalarını hayata geçirecek. Onun yanında nesnelerin interneti sadece teknoloji odaklı değil, iş modeli odaklı dönüşümü de tetikleyecek. Özellikle enerji

tasarrufu ve verimlilik dışında pazarlama dünyasının da ilgi odağında olacak. • Dijitalleşme 2016 yılında büyük ve orta boy şirketlerin kaçınılmaz yolu olacak. Bu doğrultuda özellikle büyük kuruluşlar dijitalleşme stratejisi ve yol haritası belirleme üzerine kafa yoracak. Yanı sıra yönetim biriminde CDO dediğimiz dijital dönüşüm liderleri yerlerini alacak. 2016 yılında müşteri odaklı her şirket için büyük veri artık bir zorunluluk olacak. İş birimi ile yakın çalışma ve hatta iş birimini yönlendirebilme kabiliyeti BT departmanının dijital dönüşümdeki yerini belirleyecek.

DOSYA

21

4.5 G ile hedefler büyüyecek Telekomünikasyon ekosistemi 2015 yılı birlikte yeni bir döneme girdi. 4.5 G ihalesi ile başlayan süreç, özellikle Türkiye’de hizmet veren operatörler için büyük önem taşıyor. “2015 yılında Turkcell’i entegre iletişim ve teknoloji hizmetleri sunan küresel bir oyuncu olarak konumladık ve işlerimize bir bütün olarak bakmaya başladık. Telekomünikasyondaki tüm faaliyetlerimizi ‘Turkcell Türkiye’ ve ‘Turkcell Uluslar arası’ olmak üzere iki ayrı iş grubu olarak yeniden yapılandırdık.” Şeklinde konuşan Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Hem bizim hem de sektörümüz için 2016 yılının en önemli kilometre taşı 4.5G teknolojisini hayata geçirmek olacak. Geçen yaz gerçekleştirilen 4.5G ihalesinde toplam frekansın yüzde 47’sini alarak ülke ekonomisine 1.623 Milyar Euro katkı sunduk ve 172,4 MHz frekansın sahibi olduk. Böylece Türkiye’de hizmetin kullanılmaya başlanacağı 1 Nisan 2016 tarihi itibariyle taşıyıcı birleştirme teknolojisini kullanarak üç spektrumu birleştirip 375 Mbps hıza ulaşacağız. Kısa bir süre önce ise şirket tarihimizde ilk kez 3 yıllık hedeflerimizi ve

öngörülerimizi açıkladık. 2016 yılındaki hedeflerimizi üç ana başlık altında toplayabiliriz. Ana işimizde güçlü büyüme, servislerde ivmeli büyüme ve uluslararası genişleme. Burada büyümemizin ana kaynağını veri gelirlerimiz oluşturacak. Özellikle 4.5G’nin hizmete girmesiyle birlikte toplam mobil trafikte üç yıl içinde 6 kat büyüme bekliyoruz. Üzerinde önemle durduğumuz konulardan bir tanesi de Türkiye’nin verisinin Türkiye’de kalması. Bu konuda yaptığımız çalışmalarda önemli bir adımı temsil eden Gebze’deki veri merkezimizin 2016 yılı başında 7 bin 500 metrekarelik bölümü tamamlanarak hizmete girecek. Sunulan kapasite sayesinde artık yurtdışında veri saklama ihtiyacı da ortadan kalkmış olacak. Bu veri merkezinde kamu kuruluşları için ayrılmış bölümde yüksek korumalı bulut servisleri de sağlanabilecek. Böylece ülke güvenliğini ilgilendiren önemli bilgiler Türkiye’de saklanma imkânına da kavuşacak. Yeni veri merkezi ve sunulacak gelişmiş bulut hizmetleri sayesinde özel kuruluşlara da önemli avantajlar sağlayacak. Şirketler bu sayede sıfır altyapı yatırımı ile adeta veri merkezi sahibi olacak.”

Şirketlerin çekimser tavırları sürüyor 2015 yılı ekonomik ve siyasi belirsizliklerle geçerken, şirketlerin ve kurumların teknoloji yatırımları konusundaki çekimser ve çekingen tavırları da aynı şekilde devam etti. “Bulut Bilişim ve Nesnelerin İnterneti konsepti son hızla yaygınlaşma hedefinde ilerliyor.” diyen Tradesoft Teknoloji Servisleri Direktörü Murat Erman, şöyle devam ediyor: “Bir çok seminer, çalışma grupları, fuar vb. organizasyonlar ile gündem sıcak tutulmaya ve karar vericilerin ilgisi sürekli hale getirilmeye çalışılıyor. Ancak maalesef ülke genelinde hala proje ve uygulama tarafında yeterince gelişim sağlanamadığını gözlemliyoruz. Ülkenin olası proje ve gelecek perspektifi açısından hala çok başlarda olması, bulut bilişim özelinde güvenlik çekinceleri,

maliyetler, vb. yatırım ve karar aşamasında yavaşlamaya sebep oldu. Kavram olarak Bulut Bilişim, Nesnelerin İnterneti vb. çok yeni kavramlar olmamakla birlikte uygulama tarafında yeterince yaygın olmaması ve teknoloji piyasasında bu konuda ki öngörülere henüz ulaşılamaması yeni bir kavramdan bahsediliyor hissini veriyor. Mobil teknoloji yatırımlarının bu sene de aynı hızda ilerleyeceğini ancak yeni atak tipleri ile birlikte güvenlik endişelerin de artarak devam edeceğini düşünüyoruz. Kurumsal verilerin dışarıya sızması ve bu ihtimalin şirketlerin rekabet gücünü düşürüyor olması gibi negatif etkilere rağmen yatırımların cesaretle devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz.”

Veri odaklı saldırılar artacak Dijitalleşme ile birlikte bilginin altın değerinde olduğu bir dönemden geçiyoruz. Hal böyle olunca siber saldırganların, saldır metotları da bu doğrultuda değişmeye başladı. “Bilginin en değerli donanım olduğu dijital bir çağı yaşıyoruz. 2015 tarihi de bu çağı en iyi yansıtan yıllar arasındaki yerini alıyor tarihte.” açıklamasını yapan Fortinet Bölge Satış Direktörü Derya Aksoy, konuya şu şekilde devam ediyor: “Ürettiğimiz bilgi ve verinin miktarı

hayallerimizin de ötesinde çoğaldı. E-ticaretten sosyal ağlara kadar milyonlarca akıllı telefon ve son kullanıcıya ait cihazlar sayesinde üretilen veri miktarı ise bugün inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Faaliyet gösterdiğimiz sektördeki teknolojik gelişmeler de bilgi ve verilerin korunmasına odaklanarak, adını en değerli donanımdan alan çağımıza şekil verdi diyebiliriz. Son yılların bulut bilişim, her şeyin interneti, güvenlik ve mobil teknolojiler

gibi trendlerinin tamamı da bilgi ve veri odaklı trendler. Bilginin ve verinin bu kadar değerli olduğu bir dünyada her yıl yaklaşık 17 bin şirketin korsanlar tarafından saldırıya uğradığı ve kendileri için çok değerli olan verilerini kaybetme tehlikesiyle yüz yüze geldiklerini hatırlamalıyız. 2015 yılında da dijital tehditlerin artışına tanık olduk. 2016’da, tıpkı 2015’te olduğu gibi dijital çağın gereksinimi olan bilginin korunmasına yönelik önemli teknoloji ve

bilinçlenme hamleleri göreceğiz. Gartner, 2020 yılında birbiriyle bağlantılı 20 milyar cihaz olacağı öngörüsünü paylaşmıştı. 2016 da bu sürece giden yolda bağlantılı cihazların korunmasına yönelik gündeme sahip olacaktır. Her geçen gün daha fazla sayıda saldırıya açık alan oluşturan ve saldırı yüzeyini gittikçe genişleten IoT sistemleri, siber suçluların kişisel cihazları birer köprü olarak kullanmalarını ve oluşan ekosistem üzerinden kurumsal ağlara sızmalarını kolaylaştıracak.”


22

DOSYA

BThaber

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

4 - 10 OCAK 2016

Siber güvenlikte standart oluşturulmalı 2015 yılı siber güvenlik konusunda şirketlere ve kurumlara önemli tecrübeler kazandırdı. Şirketler ve kurumlar, siber güvenlik konusunda küresel boyutta kabul görecek bir standart ile birlikte başarıya ulaşacaklarını fark ederlerken, bu konuda devletlere de önemli görevler düşüyor. “Günümüzde siber güvenliğin sağlanması, ulusal güvenliğin önemli unsurlarından biri haline geldi. Kurumlarda ve vatandaşlarda farkındalığın geliştirilmesi, standartların ve regülasyonların oluşturulması ve takip edilmesi, son olarak da bu alanda milli çözümlerin geliştirilip kullanılmasıyla, siber güvenliğe ulaşmak mümkün olacak.” açıklamasını yapan Netaş OSS ve Güvenlik Çözümleri Müdürü Kutlay Tetik, sözlerine şöyle devam ediyor: “Netaş olarak VoIP ve multimedya teknolojilerinde dünyada ilk 10 laboratuvar arasında yer almamızı sağlayan yetkinliğimizi kullanarak, internet üzerinden yapılan sesli görüşmelerde güvenliği sağlayacak Nova V-Gate ve Nova V-Spy siber güvenlik

ürünlerini geliştirdik. Nova ürün grubu; VoIP sistemlerde zafiyet tespit eden ve raporlayan analiz aracının yanı sıra VoIP sistemlerine gelebilecek atakları tespit eden, önleyen ve derinlemesine paket analizi yapan güvenlik duvarı ürünlerini içeriyor. Nova by Netaş, internet üzerinden yapılan sesli görüşmelerde güvenliği sağlayan ilk yerli siber güvenlik ürünü olma özelliği taşıyor. 2015 yıl sonu itibarıyla piyasaya sunmayı hedeflediğimiz ürünün 2 farklı versiyonundan biri olan Nova V-Spy ile sistemlerin VoIP’de ne kadar güvenli olduğunu araştırıp, iç ve dış tehditlere karşı durumunu değerlendirirken, Nova V-Gate ile de dış zafiyet içeren sistemlerin güçlendirilmesini sağlıyoruz. Nova V-Spy uluslararası alanda benzerlerine göre daha fazla zafiyet analizi yapabilen, güvenlik tedbirlerini sistem karnesiyle öneren, IPv4/IPv6 ağ yapılarını içeren kapsamlı bir zafiyet tespit aracı. Nova V-Gate ise saldırı tespit ve önleme mekanizmalarını bir arada bulunduran, dinamik filtrelemeyle otomatik kural güncellemesi yapan,

Teknolojik gelişmeler BT güvenliğini yeniden şekillendiriyor Teknolojinin her geçen gün hayatımıza daha çok girmesiyle birlikte birçok fayda elde ediliyor; fakat güvenlik riskleri de paralelinde gelişiyor. Tehditlerin gelişimi, saldırıların boyutu ve sıklığı günden güne artıyor. Bu senenin en çok yükselen saldırı şekli yine fidye yazılımlar olduğunu ifade eden Intel Security Türkiye ve Azerbaycan Bölge Müdürü İlkem Özar, fidye yazılımların, siber suç forumlarında belirli bir ücret karşılığı alınıp-satılabilen bir hizmete dönüştüğünü ifade ediyor. Özar, “Crypto-Locker” ve “CryptoWall” gibi fidye yazılım ailelerinin ortaya çıkmasıyla, McAfee Laboratuvarları’nın geçtiğimiz seneye oranla iki katın üzerinde bir örnek artışı tespit ettiğinin altını çiziyor. Intel Security Türkiye ve Azerbaycan Bölge Müdürü İlkem Özar konuşmasına şu şekilde devam ediyor: “Daha ağırlıklı olarak bireyler ve

küçük işletmeler üzerinde gerçekleşen fidye yazılım saldırılarının, 2016’da daha hedefli ve karışık tekniklerle, son kullanıcı sistemlerini ve sunucuları çökertmeyi amaçlayan, büyük kurum ve organizasyonlar için geliştirilmiş fidye yazılımlara dönüşmesine şahit olabiliriz. Ayrıca son zamanlarda gözlemlediğimiz mobil uygulamalardaki yazılımsal zafiyetler, bulut sistemlerine yapılan saldırılar, tespiti güç dosyasız zararlı yazılımlar, ele geçirien IoT araçları gibi bir çok saldırı tipinin de henüz buzdağının görünen kısmı olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden kullandığımız servislerin korunması ve tıpkı fiziksel önlemler gibi sanal önlemler de alınması gerekiyor. Kurum ve organizasyonlar, değerlerini ve onları hedef alan riskleri belirleyerek, sınırlı işgücü ve finansal kaynaklarını doğru analiz ve güvenlik çözümleriyle birleştirmeli. önem taşıyor.

anlık sistem trafiği incelemesiyle anomali tespitini sağlayan ilk yerli VoIP Güvenlik Duvarı özelliğini taşıyor. Ayrıca tümleşik iletişim sistemleri üzerine ‘Pentest’ adı verilen sızma testleri hizmeti veriyoruz. Yol haritamızda, WebRTC ve mobil geniş bant güvenlik projeleri, veri gizliliği ve itibar tabanlı güven yönetim projeleri bulunuyor. Yine geliştirdiğimiz güncel teknolojiler arasında güvenlikli görüşme imkânı sunan Nova MSP Medya Güvenlik Platformu yer alıyor. Akıllı telefonların yaygınlaşması ve internet tabanlı iletişim hizmetlerine ilginin artması, kullanıcıların bu ortam üzerinden gerçekleştirdikleri görüşmelerin güvenliğini sorgulamasına ve güvenli iletişim talebinde bulunmasına yol açıyor. Dolayısıyla; kullanıcıların güvenlik ihtiyacının karşılanmasına yönelik modüler ve esnek bir çözüm tasarlayarak, kullanıcılara internet tabanlı sesli ve görüntülü görüşme ile mesajlaşma olanağı veren istemci ve sunucular geliştirdik. Bir Akıllı Kart yardımıyla çalışan MSP, standart akıllı telefonlar için güvenlikli iletişim hizmeti sağlıyor.”

Netaş OSS ve Güvenlik Çözümleri Müdürü Kutlay Tetik

İş dünyası belirsizlikten doğru analizler ile çıkıyor 2015 yılında yaşanan seçim süreci iş dünyasını özellikle yapılacak yatırımlar ve yeni anlaşmalar konusunda belirsizliğe iterken, belirsizlik ortamıyla başa çıkmak isteyen şirketlerin ve kurumlarım ilacı daha fazla “analiz” oldu. “2015 yılında iki önemli seçim yaşadık. Yurtiçindeki bu gelişmelere küresel ölçekte gelişmekte olan ülkelerdeki büyümenin yavaşlaması, FED’in faiz artırımı ile ilgili beklentilerin yaratmış olduğu baskı gibi dış faktörler eklendi. Bunun sonucunda özellikle kur cephesinde aşırı hareketli bir yıl oldu diyebiliriz. Bütün bunlar genel olarak iş dünyasında bir tedirginliğe ve temkinli bir tutuma yol açtı.” açıklamasını yapan Metric Genel Müdürü Gökhan Arıksoy, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu temkinli ortam SAP tarafındaki lisans satışlarımızı etkilese de danışmanlık gelirlerimizde bir artış yaşadık. Kurun oynaklığı, yukarıya doğru artışı veya

geçici de olsa yaşanan siyasi belirsizlik ortamı nedeniyle temkinli davranmak zorunda kalan şirketler daha fazla analiz yapma ihtiyacı duydu. Belirsiz ortamlarda şirketlerin analiz ihtiyaçları artıyor. 2015 yılında yaşanan belirsiz ortam yerli şirketlerden daha çok küresel firmaları etkiledi. “Bekle gör” stratejisini izlemek zorunda kalan bu firmalarda bu nedenden ötürü yabancı para cinsinden daha az satın alma görüldü. Dolayısı ile yabancı para cinsinden satılan ürünlerin satışında belli bir azalma ya da yavaşlamadan söz edebiliriz bu yıl için. Önümüzdeki Kasım - Aralık aylarında bunun telafisinin ne kadar mümkün olacağını hep beraber göreceğiz. 2016 yılında da yazılım sektörü içerisinde; iş analitikleri, veri bilimi/ büyük veri, müşteri deneyimi yönetimi, bulut bilişim gibi bazı özel alanların diğerlerinden daha hızlı büyümeye devam etmesini bekliyorum.”

Müşteri talepleri teknolojiye yön vermeye başladı Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, müşterilerin talepleri de değişiyor. Daha önce seri üretime bağlı olarak “tek düze” olarak şekillenen üretim, günümüzde müşterilerden gelen talepler ile birlikte daha fazla kişiselleşmeye başladı. “Genel olarak baktığımızda yenilik ve gelişmelerdeki devinim giderek artıyor.” diyen Epson Türkiye Müdürü Sevil Kanat, şu şekilde devam ediyor: “ Sürekli yeni modeller sunuluyor.

Bu da rekabeti arttırıyor ki aslında firmaların kendini geliştirip, gerçek ihtiyaçlara yönelik yeni çözümler üretmesi adına iyi bir durum. Epson olarak kendi cephemizden ele alırsak konuyu, biz zaten tam da bu noktadayız. Günde ortalama 2 milyon dolarlık ArGe yatırımı yapan bir kurum olarak sürekli yeni teknoloji geliştiriyoruz. Çok geniş bir ürün yelpazemiz var. Ancak ana üç kalem olan yazıcı, projektör ve

geniş format yazıcı gruplarına bakarsak 2015’te pazar genel olarak küçüldü. Ancak biz Epson Türkiye olarak büyüdük. Özellikle yazıcı tarafında dünyada ve Türkiye’de bir ilk olarak lanse ettiğimiz ve halen de öyle olan “orijinal mürekkep tanklı yazıcı” serilerimizin bunda etkisi oldukça büyük. 2016’nın genel pazar ve satış hacimleri bazında 2015’e göre daha iyi olacağı kanısındayım. Çok büyük bir sıçrama

olmasa da ivme yukarı yönlü olacaktır, tabi ülkemizin ve küresel platformun istikrarına bağlı olarak. Teknolojik tercihlerde toplam sahip olma maliyeti önemini arttıracak. Yani bir yazıcı alırken sadece ilk alım fiyatına değil de, sayfa başı baskı maliyetine bakarak kullanım ömrü sırasındaki maliyet avantajlarına bakılacak. Ayrıca kişiselleştirme, kişiye özel tasarım giderek yükselen eğilim malum. Bunu sağlayan cihazlara rağbet artacak.”



24

DOSYA

BThaber

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

4 - 10 OCAK 2016

Şirketler ve kurumlar 2016’ya hazır 2015 yılı şirketlere ve kurumlara önemli tecrübeler kattı. Bu tecrübeler ile birlikte hareket edecek şirketler ve kurumlar, 2016 yılında da yoğun rekabet ortamında ayakta kalabilmek için çaba sarf edecekler. “Teknolojik gelişmelere gelecek olursak, bu konuyu iki kapsamda değerlendirmenin yerinde olacağını düşünüyorum. Birincisi kullanıcı ihtiyaçlarından kaynaklanarak gerçekleştirilen teknolojik gelişimler, ikincisi ise ihtiyacı öncesinde düşünülüp kullanıcı önüne konulan gelişimler. Bu gelişmelere bakıldığında işin içinde olduğunuz için birincisinin diğerine göre daha kolay olduğunu görebiliyoruz. Ama ikincisinin bazı gereksinimleri var. Vizyoner bir bakış ve Ar-Ge çalışması gerektiriyor mesela. Sahayı iyi tanımak, yapılan işleri iyi anlamak ve müşteri adına bu işlerin nasıl daha kolay ve hızlı yapılabileceğini düşünmek, bu fikirleri yeni teknolojiler ile buluşturmak gerekiyor ki bu da bizim işimiz. Ben bunu iyi yaptığımızı düşünüyorum. Bu anlamda Netcad’in 26 yıldır yükselen

Netcad Kurumsal Temsilcisi Emin Bank başarı grafiğini yeni fikirlere açık olmasına, teknolojik gelişmeleri yakın takip etmesine ve güçlü bir Ar-Ge yazılım ekibinin varlığına bağlıyorum.” açıklamasını yapan Netcad Kurumsal Temsilcisi Emin Bank, konuyla ilgili düşüncelerini şu şekilde dile getiriyor:

2016 öngörülerİ 2015 yılında kendini gösteren gelişmelerin 2016 yılında da önemini koruyacağını düşünüyorum. İlave olarak; • Yazılım güvenliği konusunun gittikçe önem kazandığını söyleyebilirim. Bu konuda önemli Ar-Ge çalışmalarımız var. • Veri her zaman önemli. Bu asla değişmez. Dolayısıyla veriyi daha akıllı ve hızlı toplamanın, sensör veriler ile çalışmanın önemini artıracağı kanısındayım. Bu açıdan Nesnelerin İnterneti’nin çok önemli ve gelişen bir teknoloji olacağına inanıyorum. • Büyük veri de son zamanlarda hayli önem kazandı. Biliyorsunuz büyük verinin en önemli bileşenlerinden biri konum. Bu açıdan büyük veri ile teknolojimizin kesişeceğini düşünüyorum. • Bulut teknolojisi de yükselen bir trend. Bizim web bazlı çözümlerimiz

buluta hazır. Bu konuda bulut hizmeti sağlayan firmalarla görüşmelerimiz de oluyor. Bu alanda mesafe alınabilmesi için veri açısından bulut teknolojiye güvenin artırılması gerekiyor. Bunun da biraz zaman alacağına inanıyorum. • Mobil teknoloji de gelişmesini sürdürecektir. Bu nedenle kurumlar web bazlı uygulamalarını mobile de taşımak istiyorlar. • E-devlet servisleri de artacaktır. Artık turkiye.gov.tr hem hizmet verenler hem de hizmet alanlar açısından önemseniyor. • Doğrudan vatandaşa hizmet götürdüğü için yerel yönetimler pazarında kesintiye tahammül yok. Dolayısı ile konusunda profesyonel firmalarla çalışmaya daha özen gösteriyorlar. Bu da bizim açımızdan yerel idare pazarını daha genişleyen bir pazar konumuna getiriyor.

Bilişim iş dünyasını şekillendirmeye devam ediyor 2015 birçok konudaki bilgi teknolojileri projelerinin iki kere düşünüldüğü, sektör açısından zorlu geçen bir yıl oldu. Bununla birlikte “sayısal dönüşüm, bulut, her şeyin interneti, büyük veri, analitik” gibi mega eğilimlerin bolca tartışıldığı, örnek projelerin hayata geçirildiği de bir yıl daha geride kaldı. “Bilişim, özellikle sayısal dönüşüm ekseninde sadece konu uzmanlarının değil kurumların iş yöneticilerinin de en çok gündeme getirdiği konu oldu. Yeni iş modellerinin sunduğu fırsatlar ve ortaya çıkardığı tehditlerle bilişim gündemin ana aktörlerinden biri olarak iyice öne çıktı.” açıklamasını yapan Koçsistem Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Can Barış Öztok, şöyle devam ediyor: “ Büyük finans, telekomünikasyon, üretim, perakende gibi sektörlerdeki oyuncular bilgi teknolojilerinin sağladığı yeni iş modellerini tartışmaya açarak önümüzdeki döneme damgasını vuracak dönüşüm projelerini değerlendiriyorlar. Bu alanda Uber, airbnb gibi çok kısa zamanda önemli kullanıcı sayılarına ve pazar değerlerine ulaşan şirketlerin hangi

nedenlerle, nasıl bu başarıya ulaştığı her sektörde en çok değerlendirilen konular arasında. 2015 yılına ait sektör açısından bir diğer önemli gelişme de 4,5G ihalesinin sonuçlanması idi. GSM operatörleri toplamda 3 milyar €’un üzerinde bir yatırım ile daha düşük frekanslardan hizmet sunabilme hakkını elde ettiler. Düşük frekanslara geçildikçe kapsama alanının genişlemesi ve mobil cihazlardan daha hızlı veri transferi sağlanması doğal olarak M2M, nesnelerin interneti, mobil uygulamalar, yeni ödeme sistemleri gibi yeni nesil teknolojilerin daha fazla uygulama alanı bulmasını ve yaygınlaşmasını sağlayacak. Bu durumun da sayısal dönüşümün 2016 yılında hız kazanmasını olumlu etkileyecek konulardan biri olarak görüyoruz. İlk değerlendirmeler 2016 yılının da 2015’ten daha iyi ancak beklentilerin altında bir yıl olacağı yönünde. Büyük sağlık kampüsü, havaalanı, köprü, otoyol, enerji altyapısı gibi projelerin sektörümüze de giderek artan biçimde ivme kazandırmasını öngörüyoruz.”

Perakende sektörü mobil ödeme ile gelişecek Mobil ödeme sistemleri Türkiye’de henüz çok yaygınlaşmasa da, dünyada bu konuda önemli gelişmeler söz konusu. Özellikle hızlı bir gelişme ve değişme süreci içerisinde yer alan perakende sektörü için mobil ödeme sistemlerinin önemi yadsınamaz. “1995 yılında dünyada 35 milyon internet kullanıcısı vardı ve internetin penetrasyon oranı yüzde 1’di. 2014’te internet kullanıcısı sayısı 2,8 milyara ulaştı ve penetrasyon oranı yüzde 39’a yükseldi. Dünyada 1995’te 80 milyon cep telefonu kullanıcısı vardı ve penetrasyon oranı yüzde 1’di. 2014’te 5,2 milyar cep telefonu kullanıcısı oldu ve penetrasyon oranı yüzde 75’e yükseldi.” Sözleriyle konuyu değerlendiren Hopi Genel Müdürü Onur Erbay, sözlerini şu şekilde

sürdürüyor: “İnsanlar cep telefonlarından ayrılmadıkları gibi cep telefonu pazarında akıllı telefonların payı hızla artıyor. GFK’nin beş aylık telefon satışlarını içeren piyasa araştırmasına göre Türkiye’de 2015’in ilk 5 ayında 4,7 milyon adet akıllı telefon satıldı. Yıl sonuna kadar bu sayının 11,4 milyonu bulması bekleniyor. Türkiye’de henüz çok yaygın olmayan mobil ödeme ise dünyada hızla büyüyor. Mobil ödeme hacminin ABD’de 2015 sonunda 37 milyar dolara yükselmesi ve 2019’da 808 milyar dolara ulaşması öngörülüyor. En az bir kez mobil ödeme yapmış ABD’li tüketicilerin oranı 2014’te yüzde 8’iken (16 yaşın üzerinde 20 milyon tüketici) bu oranın 2019’da yüzde 65’e yükselmesi bekleniyor.

ERP yazılımları başı çekmeye devam ediyor Şirketler ve kurumlar, içerisinde bulunduğumuz dijitalleşme çağı ile birlikte bir “e-dönüşüm” sürecinden geçiyorlar. Bu süreçte önemli avantajlar yakalayan şirketler ve kurumlar, bekledikleri büyüme rakamlarına ulaşmış gibi görünüyorlar. “İş yazılımları alanında, hem üreticilerin hem de sağlayıcıların, 2015 yılı için çift haneli büyüme rakamlarına ulaştığını söyleyebiliriz. Bunu sağlayan gelişmelerden biri hiç kuşkusuz e-dönüşüm oldu. Yasal zorunluluklar, uzun süredir düşünülen

ancak rafta bekletilen yeni yazılım çözümlerine geçişi tetikledi. ERP yazılımları yine lokomotif olurken, beklendiği gibi CRM ve BI çözümlerine ilgi de arttı. Ancak artan bu talebin karşılanmasında üreticilerin ya da sağlayıcıların yeterli danışman yetkinliğine ve kapasitesine ayak uyduramadığı da gözlendi.” açıklamasını yapan Trovarit Türkiye Ülke Müdürü Muharrem Gezer, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Özellikle Avrupa pazarında doyma

noktasına gelen ve sadece yenileme pazarı (replacement market) içerisinde şans arayan üreticiler, yakın zamanda şahit olduğumuz birkaç örnekte olduğu gibi Türkiye’de ofis açarak faaliyete geçti ya da stratejik ortaklıklar kurdular. KOBİ’ler yine ERP sağlayıcılar için yine en kuvvetli pazar olmaya devam ediyor. Ancak KOBİ’erin talebi, ERP’nin uygulanması sırasında sadece lisans ve uygulama hizmetleri değil, aynı zamanda işletmenin kullanım öncesi ana

veri, süreç hazırlığı gibi çalışmalarının paralel yürütülmesi yönünde oldu. Devlet teşvikleri de KOBİ’lerin geçiş kararlarında önemli bir rol oynadı. Yazılım yatırımı yapacak şirketler geçmişe nazaran daha bilinçli duruma geliyor.2016 yine rekabetin önde olduğu bir yıl olacak. Bu konuda üreticilerin ya da sağlayıcıları sundukları ürünün yanında şirket profili, iş ortağı ağı, yerel destek ve sektörel tecrübelerinin ön plana çıkacağını düşünüyoruz.


BThaber

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

4 - 10 OCAK 2016

2016 yılında iş dünyasını biyometri koruyacak Her sene teknolojik gelişmelere bağlı olarak artan ve çeşitlenen güvenlik tehditleri, bu dönüşüme 2015 yılında da devam etti. Buna karşın yüz, parmak izi, parmak damar izi, göz izi, kalp ritmi ve hareket tanımlama gibi biyometri teknolojileri giderek yaygınlaşırken, şirketlerin ve kurumların bu konudaki yaklaşımları 2016 yılı için umut veriyor. “2015 yılı hem Türkiye’ye hem de dünyaya Ar-Ge ve inovasyon adına önemli gelişmeler getirdi. Son yıllarda hızlanarak artan teknolojik gelişmeler böylece 2015 yılında da büyük bir hızla devam etti. Ama genel olarak BT sektöründeki gelişim ile birlikte özellikle de biyometrik teknolojiler, nesnelerin interneti ve siber güvenlik gibi çözümlerin daha çok ön plana çıktığını söyleyebiliriz.” açıklamasını yapan ÖLÇSAN Genel Müdürü Burak Sondal, açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “Kimlik doğrulama, kişisel ve kurumsal verilerin güvenliği, sınır ve kritik alt yapı güvenliği, fiziksel güvenlik gibi alanlarda biyometrik teknolojiler gün geçtikçe

daha çok gelişerek 2015’in önemli oyuncuları oldular. Özellikle yüz, parmak izi, parmak damar izi, göz izi, kalp ritmi ve hareket tanımlama gibi biyometriler hayatın içinde kullanılmaya başlandı. Ayrıca kişisel kullanıma yönelik ürünler olması sebebiyle Google Glass veya akıllı saatlerle de teknolojinin giyilebilir olması konusunda önemli adımlar atılmış oldu. 2016 yılına dair öncelikli olarak kamu kurum ve kuruluşlarından savunma sanayine, sağlık, eğitim, bankacılık ve finans, telekomünikasyon ve ulaştırma gibi sektörlerle birlikte biyometrinin ve akıllı sistemlerin hızla yaşamsal alanlarımıza daha fazla girmesini bekliyoruz. Özellikle biyometrik kimlik tanımlama teknolojisinin gelişmesiyle birlikte kişilerin birçok işlemini güvenli ve kolay yoldan yapabilmesi sayesinde kimlik sahtekârlığı, dolandırıcılık gibi problemlerin de azalması sağlanırken, evimizin lambasından arabamıza tüm teknolojik sistemleri kendimize has biyomertik verilerimizle çalıştırabilecek ve kontrol edebileceğiz.

Buluta olan ilgi giderek artıyor Bulut çözümleri ve hizmetleri küresel çapta şirketler ve kurumlar tarafından benimsenmiş ve kurum kültürüne adapte edilmiş olsa da, Türkiye’de de bu teknolojinin sağladığı hizmetlere ve çözümlere olan ilgi de artıyor. “2015 yılı her yönü ile farklı ve hareketli bir yıldı. Bulut bilişimin öneminin giderek arttığı ve kendine daha fazla kullanım alanı bulduğu bir yıl oldu. Firmalar bulut bilişim konusundaki endişelerini bir yana bırakıp bulutun nimetlerinden daha çok faydalanmaya başladılar. Gerek kamuda gerekse özel sektörde kendi bulutlarını kuran kurumların sayısında artış gözlendi.” şeklinde konuşan VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler, sözlerini şöyle sürdürüyor: “4,5G ihalesinin yapılması sadece telekom sektörüne değil bilişim sektörüne de ciddi bir hareket getirdi. 4,5G’nin olumlu etkilerini 2016’da daha da fazla hissedeceğimize

inanıyorum. Güvenlik açıklarının ve güvenlik çözümlerinin de daha yoğun tartışılmaya başlanması bir diğer sevindirici gelişme. Tüm bu gelişmeler VMware’in Türkiye’deki iş hacmini ve potansiyelini daha da arttırdı. 2015 VMware açısından büyüme ivmesinin arttığı ve önümüzdeki döneme güvenle bakmamızı sağlayan bir yıl oldu. 2016 yılı kurumsal pazarda oldukça hareketli bir yıl olacak. Bulut ve mobilite konuları daha da hızlı gelişecek ve bu alanlarda yatırımlar artacak. Her iki konuda da güvenliğin ve yönetilebilirliğin önemi artacak. Bu da VMware’in gerek bulut, gerek network sanallaştırma ve gerekse mobilite konusunda ciddi ivme yakalaması anlamına geliyor. Finans sektöründe devreye alınacak yeni veri merkezleri ile Türkiye finans teknolojileri konusunda bir adım daha öne çıkacak. Bu alanda daha çok sayıda uygulamanın daha hızlı olarak kullanıma sunulduğunu göreceğiz. ww

DOSYA

25

2015 belirsizliklerin yılı oldu 2015 yılı Türkiye özelinde belirsizliklerin yılı oldu. Kamu ve özel sektör, bilişim özelinde yatırım yapma konusunda çekingen bir tavır sergilerken, yılın sonuna doğru hareketlenen sektör, 2016 yılı için umut verdi. “Türkiye’de de aynı şekilde veri kullanımı her geçen gün daha da artmaktadır. BTK’nın 2015 yılın ilk üç ayını baz alan “Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü 3 Aylık Pazar Verileri Raporu”na göre Türkiye’de 3G üzerinden veri kullanımında önemli bir dönüm noktası yaşanıyor.” bilgisini veren NetApp Ankara Bölge Müdürü Burak Koç, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “2014’ün ilk çeyreğinde 52 bin terabayt seviyesinde olan mobil internet kullanım miktarı, 2014’ün son çeyreğinde 96 bin 500 terabayt olmuş yılı ise 295 bin 756 terabayt ile kapatmıştı. 2015 yılı birinci çeyrekte toplam mobil internet kullanım miktarı ise 107 bin 970 terabayta kadar çıktı. Tüm bu araştırmalardan yola çıkarak nesnelerin interneti pazarında pazar hacminin tahminlerin de ötesinde büyüyebileceğini düşünüyorum. Hiç şüphesiz bu yıl tamamlanan 4,5G ihalesinin de bu yönde

büyük faydaları olacaktır. Ayrıca kamu ve özel sektörün 2015 yılı için Türkiye’de alt yapı yatırımlarına devam ettiği bir yıl oldu. Son zamanlarda ekonomik koşullar çok uygun olmasa da yapılmış olan altyapı yatırımlarının devamlılığı açısından yatırımların sürdüğünü belirtmekte fayda var. Ancak bunun sürdürülebilir olmasının önünde temel engeller bulunuyor. Ekonominin yaşadığı her belirsizlik döneminde bilişim yatırımlarının kesintiye uğramasının önünü, sadece bilişim tüketen değil aynı zamanda üreten bir ülke olduğumuz zaman görebileceğiz. 2015 yılında ekonomik veya siyasi belirsizlikler, gerekli asgari yatırımları engelleyecek seviyeye ulaşmadı ancak planlanan sektörel büyümeyi sağlamadığı da ortada. Son günlerde özellikle seviyesi artan kur dalgalanmaları, bundan sonra sektörü daha ciddi bir şekilde etkileyebilir. Bilişim sektörünün, ithalata dayalı bir sektör olduğunu da dikkate aldığımızda kurumlar ve şirketler, ihtiyacı olandan daha azıyla yetinmesi gerektiği gerçeği ile karşı karşıya kalabilirler

Yeni nesil teknolojiler iş dünyasını değiştiriyor Giyilebilir teknolojiler, insansız hava araçları, nesnelerin interneti gibi teknolojiler günlük yaşam üzerindeki etkisini artırırken, yavaş yavaş iş dünyasında da benimsenmeye başlanıyor. “Saat, gözlük gibi birçok giyilebilir teknoloji, insansız hava araçları, nesnelerin interneti, 3D yazıcılar, akıllı cihazlar, sanal gerçeklik, yapay organlar, bulut bilişim gibi birçok teknoloji ve ürün 2015 yılında ya hayatımıza girdi ya da teknolojik ilerlemesini geliştirdi.” diyen Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Özellikle tüketici hayatında etkin olan bu teknoloji veya ürünler, kurumsal hayata da yavaş yavaş girmeye başladı. Bu nedenle 2015’te başlayan bu

değişimin 2016’da ve 2017’de hızlanarak devam edeceği kanaatindeyiz. 2015 yılı seçim ortamından dolayı başta biz BT sektörü olmak üzere genel anlamda herkes için çok iyi bir yıl olarak geçmedi. 2016’nın, her ne kadar gündemde olumsuz birçok konu olsa da, böyle olmayacağını tahmin ediyoruz. Gerek farklı sektörlerden gerekse BT sektöründe diğer kurum ve dostlarımızın plan ve beklentileri de bu yönde. Teknoloji alanında ise bu sene giyilebilir teknoloji, nesnelerin interneti, akıllı cihazlar ve sanal gerçekliğin çok daha yükselerek hayatımıza gireceğini düşünüyoruz. Ülkemizde de 4,5 G hizmetiyle birlikte mobil uygulamalar, nesnelerin interneti ve bulut bilişim çok daha hızlı ve kabul gören hizmetler olacaklar.”

Birlikte çalışma kültürü gelişmeli 2015 yılı, tüm dünyada ve Türkiye’de olumsuz piyasa koşulları nedeniyle yeni yatırım kararlarının ‘daha yavaş’ alındığı bir yıl olurken, şirketler ve kurumlar 2016 yılı için hazırlıklarına erken başladı. “Çağrı merkezi sektörü 2000 yılından 2015’e kadar bireysel sermaye ile gelişen bir sektör oldu. Yeni şirketler kuruldu, bunlar arasında istihdam bakımından 50, 100 kişi ile başlayıp 1000’lere çıkanlar

oldu.” açıklamasını yapan Procat CEO’su Tarkan Ersubaşı, şöyle devam ediyor: “Çağrı merkezlerinin bireysel sermaye ile yönetilmesi zordur. Çünkü 1000 kişi çalıştırmak demek her ay yaklaşık 3 milyon liralık bir bütçeyi yönetmek demektir. 2015 yılına geldiğimizde sektörün de gelişimine paralel olarak yabancı sermayeli çağrı merkezleri Türkiye’de orta ve büyük ölçekli birçok

çağrı merkezini satın aldı. Önümüzdeki dönemde irili ufaklı birkaç şirketi de alarak iş hacimlerini büyütme hedefinde olacaklarını düşünüyoruz. Öte yandan zorluklar ve fırsatlar karşımıza çıktıkça insanların karar mekanizmaları da değişiyor. Firmalar da bu noktada, risklerini minimize etmeye çalışıyorlar. Biz de diyoruz ki ‘Gelin sizinle riskinizi paylaşalım. Riskinizin bir kısmını

biz üstlenelim, siz de bize uzun süreli iş birliği taahhüt edin.’ Bu anlamda oldukça yoğun bir dönem yaşıyoruz. Türkiye’deki orta ve büyük ölçekli firmalarda kazankazan mantığı hala tam olarak oturmuş değil. Güven eksikliği önemli bir sorun zira imece kültürü, birlikte koordineli çalışma kültürü sosyal hayatta karşılığını bulsa da iş yaşamına bir türlü geçememiş durumda. Bu kültürü oluşturmamız lazım.”


26

DOSYA

BThaber

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

Güvenlikte biyometrinin yükselişi sürüyor Günümüzde artan veri trafiği, veriyi hiç olmadığı kadar kıymetli bir hale getirdi. Bu doğrultuda siber saldırganlar, çalışma metotlarını veri üzerine kaydırırlarken, şirketler ve kurumlar verilerini koruma konusunda biyometrik çözümlerden çok daha fazla faydalanıyorlar. “Günümüzün hızla değişen teknoloji dünyasında 2015 yılında da önemli gelişmeler yaşandı. Nesnelerin İnterneti’nin de etkisi ile ortaya çıkan Büyük Veri; bulut ekosistemine dayanan, kesintisiz hizmet anlayışı üzerine inşa edilmiş çözümleri daha fazla ön plana çıkardı. Teknolojik ilerlemeyle birlikte önemli verilere karşı yapılan sanal saldırılar da aynı şekilde daha karmaşık bir hale geldi. Gittikçe karmaşık hale gelen bu saldırılara karşı ise bilişim dünyası aynı şekilde güvenlik önlemlerini daha da artırarak üstün teknolojik altyapıya dayalı yeni çözümler üretti.” diyen Proline Bilişim İcra Kurulu Başkanı Mehmet Doğanyiğit, sözlerine şöyle devam ediyor: “Güvenliğe baktığımızda özellikle biyometri teknolojilerinin yükselişte olduğu bir yıl geçirdik. Elektronik Kimlik ile Kimlik Doğrulama, Damar İzi ile Biyometrik Kimlik Doğrulama ve Yüz Tanıma gibi biyometrik güvenlik sistemleri öne çıkan teknolojiler olarak dikkat çekti. Bu çözümleri kullanan kurumlar arasında ise kamu kuruluşları başta olmak üzere hastaneler, bankalar ve hizmet sektörünün önde gelen firmaları yer almaktadır. Bankalar; 3D yüz tanıma sistemleri gibi bazı biyometrik

sistemleri güvenlik dışında, pazarlama alanında müşterilerine özel hizmetler sunabilmek için de kullanmaya başladı. Özellikle hızlı büyüyen ve sektör dinamiklerine uyum sağlamak zorunda olan şirketler için bulut teknolojilerinin 2016 yılında da olmazsa olmazlar arasında yer almasını bekliyoruz. Bulut teknolojileri üzerindeki verilerin güvenliği ile ilgili kaygıların giderilmesi ile birlikte şirketler süreçlerini büyük oranda bulut teknolojileri üzerinde yürütecekler. Gelecekte, şirketlerin yanı sıra devletlerin de hizmetlerini bulut teknolojileri üzerine konumlandırdıklarını ve entegrasyonların bulut üzerinden yapıldığını görmemiz olası. Proline olarak bizler de ürünlerimizi “Güvenli ve Akıllı Şehirler” kapsamında belirttiğimiz öngörüler doğrultusunda geliştirmeye devam ediyoruz. Nesnelerin İnterneti’nin de etkisi ile 2016 yılında üretilen veri miktarının ve bu doğrultuda iş zekâsı ve analitiği çözümlerine olan ihtiyacın daha da artacağını öngörüyoruz. Söz konusu ihtiyaç sektör gözetmeksizin tüm şirketlerde oluşabilir. Önümüzdeki dönemde verilerin katlanarak büyüyeceği beklentisi göz önünde bulundurulduğunda KOBİ’lerin ve özellikle hizmet işletmelerinin sürdürülebilir rekabet için iş analitiği ile ilgili uygulamaları seçme ve hayata geçirme konusunda kararlı ve sürdürülebilir hedefler belirlemeleri gerektiğini düşünüyoruz.”

2016 yılında teknoloji dünyası ivme kazanacak 2015 yılı önemli teknolojilerin yaşandığı bir yıl olarak tarihe geçiyor. Nesnelerin interneti, 3 boyutlu yazıcılar gibi teknolojiler son kullanıcı tarafından iş dünyasına doğru geçiş yapmaya başlarken, bu sürecin 2016 yılında hız kazanması bekleniyor. “Birçok teknolojik gelişmenin yaşandığı 2015 yılı nesnelerin internetinin ve mobil uygulamaların ön plana çıktığı bir yıl oldu. Bu gelişmeler yeni ürünlerle birlikte yazılım, çözüm ve çeşitli servisler olarak karşımıza çıktı. Aynı teknolojilerin gelişmiş hallerini 2016 yılında görmeye devam ediyor olacağız.” diyen Poldy Genel Müdürü Kadri Demir, şöyle devam ediyor: “Nesnelerin interneti deyince en yoğun olarak giyilebilir teknolojik cihazları olarak bileklik, saat, gözlük ve benzer cihazları kullanmaya başladık. Bu cihazları en yoğun olarak sağlık ve

spor gibi kişisel alanlarda kullandık. Kendi kendileri ile haberleşen cihazları da kullanmaya başladık. İngilizce’de ‘drone’ adı verilen insansız hava araçlarının bireysel olarak yaygınlaştığı gördük. Google’ın akıllı gözlüğü olarak tanımlanan Google Glass 2 yıldır çıkmasına rağmen fiyatlarının yüksekliğinden dolayı yoğun kullanım imkanı olmadı. Fiyatlarının makul seviyeye gelmesi ile birlikte başka teknolojilerle birlikte 2016 yılının popüler konuları arasında olması beklenmektedir. Bulut teknoloji dünyada yaygın olarak ürün ve servis olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizde de 2015 yılında bulut üzerinde ürün ve hizmetler verilmeye başlanmış olup, 2016 yılında artış göstereceği öngörülmektedir.”

4 - 10 OCAK 2016

Başarıya giden yol doğru veri stratejisinden geçiyor Her geçen gün çeşitlenen mobil cihaz ekosistemi, nesnelerin interneti ve bulut derken şirketlerin günümüzde veri trafiği hiç olmadığı kadar arttı. Bu durum verinin kontrolünü ve saklanmasını zorlaştırırken, özellikle şirketlerin ve kurumların bu konuda kesin bir strateji belirleyerek, yol haritalarını buna göre belirlemeleri gerekiyor. “Teknolojinin hızı ile bugün geldiğimiz noktada dokunduğumuz, söylediğimiz ve yaptığımız her şey veri üretiyor. Sıradan bir günde 1,3 milyardan fazla insan sosyal ağlarda birbirleri ile etkileşime giriyor; 9 milyardan fazla alıcı ise neyin üretildiğini, satıldığını ve teslim edildiğini takip ediyor. Ve tüm bu faaliyetler çok büyük miktarda veri üretiyor. Bu durum, tüm şirketler için önemli bir fırsatın yanı sıra büyük zorluklar da doğuruyor. Birçok şirket kendi büyük veri stratejisini geliştirmeye çalışıyor.” açıklamasını yapan SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Günümüzde tüm şirketlerin verilerinin bir kısmı yerinde (tesis içinde), bir kısmı genel bulutta, bir kısmı ise mobil uygulamalarda bulunuyor. En önemli önceliklerimizin başında, buluta erişimi sadeleştirerek, mobil, iş analitiği, büyük veri yönetimi çözümlerimizle iş süreçlerindeki karmaşayı önleyerek müşterilerimizin işlerini daha basit ve hızlı yönetmelerine

yardımcı olmak geliyor. “Dijitalleşmenin son hızla hayatımızın her alanına yayıldığı yadsınamaz bir gerçek. Yaşamakta olduğumuz bu dijital dönüşüm doğru değerlendirildiği takdirde sadece biz bireylere değil kurumlara da göz ardı edilemeyecek bir takım fırsatlar sunuyor. Büyük veri, bulut bilişim, nesnelerin interneti, sosyal ağlar, iş ağları ve bağlantı ekonomisi gibi kavramlar bu dönüşümün yapıtaşları olarak karşımıza çıkıyor. 2020 yılı itibariyle 50 milyar cihazın internete bağlı olacağı, hali hazırda 1,3 milyar kişinin sosyal ağlar üzerinden haberleştiği, bugüne kadar üretilmiş olan tüm verinin yüzde 90’ının son iki yılda üretildiği bir dünyada yaşıyoruz. Günümüzde her uygulamaya istenilen her mobil cihazdan ilk andan itibaren ulaşmak mümkün. Teknolojiye uzak müşteri profili giderek azalıyor, dijitalleşen dünya ile birlikte artık her an internete bağlı ve sosyal ağlarla meşgul olan tüketiciler alışverişlerini mobil cihazları üzerinden gerçekleştiriyor. Markalar da müşteri odaklı bir yaklaşımla hareket ederek her temas noktasında kişisel ilgi ve içerik bekleyen tüketicinin talebini anında karşılayabilmeyi hedefliyor. Çevrim içi ve çevrim dışı satış kanalları hızlı bir şekilde birleşirken, başarılı olabilmek için müşteri bilgilerinin, siparişlerin ve stokların gerçek zamanlı izlenmesi, yönetilmesi ve analiz edilmesi oldukça önem taşıyor.”

4,5 G’nin adaptasyonu her şeyi değiştirecek Tüketiciler, yeni nesil teknolojileri karşı eskisine oranla çok daha fazla ilgililer. “2015’te akıllı telefon toplam pazarında geçtiğimiz yıllara oranla çok büyük değişme olmamasına rağmen, toplam ciroda artış olduğunu gözlemliyoruz. Türkiye’deki teknoloji tüketicileri 2015 yılı ile birlikte orta segmentden bir üst segmente teknoloji tüketimi konusunda tecrübelendiler. Bu durum tüketicilerin bir ürün alırken ince eleyip sık dokumasına neden oluyor. Ayrıca 2015 yılında Türkiye’nin yaşadığı iki büyük seçim ve döviz kurlarındaki yükselme teknoloji piyasasındaki satışları yavaşlattı.” şeklinde görüş belirten ZTE Türkiye Pazarlama ve Halkla İlişiler Müdürü Murat Sungur, şöyle devam ediyor: “ZTE Türkiye olarak yurtiçi pazarın diğer ülkelere göre çok farklı bir dinamiğinin olduğunu gözlemlemekteyiz. 2015’te teknoloji pazarındaki satışlar genel olarak yavaşken 4G’li cihazlara talep arttı. Bu artışın sebebi önümüzdeki dönemde her şeyin mobil hayat çerçevesinde

ilerleyeceğine 4.5G ile birlikte internet hızının oldukça yükseleceğine olan inançtan kaynaklanıyor. Bunlarla birlikte mobil işletim sistemi piyasasının iOS ve Android egemenliğinde kalması Windows işletim sisteminin beklentileri karşılayamaması bence 2015’in önemli gelişmelerindendi. 2015’te Türkiye piyasasına birçok marka ve ürün girişi gerçekleşti. Bunlardan bir tanesi de bizdik. Dünya çapında 500’den fazla operatör, Türkiye’de ise 3 büyük operatörle işbirliği içerisindeyiz. Operatörler mobil taraftaki satışların müşteri ağını arttırdığının farkındalar. Bu doğrultuda 2016’da operatörler üzerinden taahhütlü satışların artacağı görüşündeyim Kullanım yoğunluğunun artışına paralel olarak tüketiciler daha büyük inçlerdeki telefonları talep edeceklerdir. Yine aynı şekilde 4.5G’nin adapte olması ile birlikte IoT ve mobil uygulamalar sektörü 2016’da büyük bir ivme kazanacak. Geliştirilmiş ekran teknolojileri, kamera fonksiyonlarındaki değişmeler, farklılaştırılmış ve yeni nesil teknolojilerle bu süreçte karşılaşacağız.”


BThaber

2016 Teknoloji ve Sektör Öngörüleri

4 - 10 OCAK 2016

DOSYA

27

Dijitalleşme 2016’da ivme kazanacak 2015 yılı, yeni nesil teknolojilerin günlük yaşamdan sonra, iş dünyası üzerindeki etkisini artırdığı yıl olarak dikkat çekti. Şirketler ve kurumlar, iş süreçlerini yeni düzene uygun hale getirmek dijitalleşme süreçlerini hızlandırırken, bu çalışmalar önümüzdeki yıl da sürecek gibi görünüyor. “2015 yılına hızlıca baktığımızda; son yıllarda olduğu gibi yeni iş modelleri ve farklı çalışmalara kapı açan Nesnelerin Interneti, büyük veri, bulut teknolojileri ve kurumsal mobil çözümlerin domine ettiği bir gündem görüyoruz. Özellikle kurumsal tarafta gündemde olan bu teknolojilerin sağladığı avantajlar, mobil ürün ve çözümlerle bir araya getirilerek kurumlar tarafından çok daha etkin bir şekilde kullanılmaya başlandı”

Şirketlerin istikrar arayışı devam ediyor İş sürekliliği, yoğun rekabetin yaşandığı iş dünyasında olmazsa olmaz hale geldi. Şirketler ve kurumlar, günlük başarılardan ziyade istikrara dayalı başarıya ulaşmanın yollarını ararken, 2016 yılında da bu arayışa devam edecekler. “Pazara genel olarak baktığımızda, dönüşen dünyada kurumların kendilerini rekabet ortamına adapte etmeye çalıştıklarını, yenilikçi teknolojilerden yararlanmaya başladıklarını görüyoruz. İş sürekliliğini sağlamak ve verimliliği artırmak için doğru çözümlerin kilit noktalarda konumlandırılması, kurumlara avantajlar sağlıyor.” açıklamasını yapan Synology Türkiye Ürün Müdürü Volkan Yiğit, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çözümlerimiz işletim sistemi ve marka bağımsız çalışıyor ve bu üstünlük, müşteri memnuniyetini artırıyor. Sunduğumuz yenilikçi çözümler ile veri depolama alanında köklü bir dönüşüme öncülük etmeye devam ediyoruz. Verimli ve kullanışlı bir deneyimi garanti altına alan ürünlerimiz, sahip olma maliyeti, enerji tasarrufu sağlaması gibi avantajlar ile birlikte çevikliği ve gücü de kullanıcıların hizmetine sunuyor. 2015 yılında olduğu gibi, 2016 yılında da BYOD, büyük veri, bulut ve mobilite gibi güncel eğilimleri kapsayan ve bu eğilimlerin getirdiği yeni teknolojiler ile uyumlu çalışan ürünleri piyasa sürmeyi planlıyoruz. 2015 yılı içerisinde tanıtımını gerçekleştirdiğimiz DSM 6.0 çözümümüz, kullanıcıların büyük beğenisini topladı.”

açıklamasını yapan Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ülkemizde hazırlıkları neredeyse tamamlanan 4.5G ile birlikte, son kullanıcı tarafında hayat tamamen değişirken; onlara ulaşmak isteyen kurumlar tarafında da ciddi değişimler yaşanacak. Akıllı Ev, Akıllı Şehir, Akıllı Üretim gibi IoT konseptlerinin 4.5G’nin sağlayacağı gelişmiş altyapı ile Türkiye’de de önemli bir çıkış yaşayacağını söyleyebilirim. 4.5G her ne kadar mobil altyapıyı iyileştiren ve internet hızlarını artıran yatırımlar olarak düşünülse de, bu yatırımların çıktılarının bireylere ve kurumlara olan etkileri çok daha büyük olacak. Önümüzdeki dönemde kurumlarda

yaşanmaya başlanan Dijital Değişim Sürecinin, daha da hız kazanarak gündemde kalacağını söyleyebiliriz. Dijital Değişim Süreci kurumların iş yapış biçimlerini yeniden tanımlarken, organizasyonlarda da önemli değişikliklere yol açacak. Teknoloji ve altyapıda yaşanan bu büyük değişim sürecinde, kurumlarda bu alana öncülük ve liderlik edecek yöneticiler yani CDO’lar önemli roller üstlenecekler. Samsung Türkiye olarak bizler de kurumların dünyadaki dijital değişime, doğru ve hızlı şekilde ayak uydurabilmesinde öncü rol oynayan CDO’ların sorumluluklarını en etkin şekilde gerçekleştirebilmeleri için her türlü desteği verme konusundaki çalışmalarımıza 2016’da devam edeceğiz.”

Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen


28

BThaber

BTnet.com.tr

4 - 10 OCAK 2016

Her yüzeyde gidebilen uçan kaykay gerçek oldu

Geleceğe Dönüş’te gördüğümüz en güzel teknolojilerden biri elbette ki uçan kaykaylar. Her yüzeyde, havada bir miktar yükselmiş bir şekilde hareket edebilen bu uçan kaykaylar, sürtünmenin neredeyse sıfır olması sebebiyle son derece hızlı da hareket edebiliyorlar. Bugüne kadar yapılan uçan kaykay denemelerinde pek çok firma manyetik alanı ve özel bir zemini kullanıyor. Lexus’ün

hazırlamış olduğu uçan kaykay da aynı şekilde. Uçabilmesi için özel bir zemine ihtiyaç duyan Lexus uçan kaykay gelecekte bu zeminlerin daha yaygın bir hale gelmesiyle belki kullanılabilir. Fakat bize hala “her zeminde giden” bir uçan kaykay lazım. Bu “eksiği” gören Arca, ArcaBoard isimli uçan kaykayıyla karşımıza çıkıyor. Manyetik alan yaratmak yerine hava akımı oluşturma

yöntemiyle yükselen ArcaBoard, üzerinde 36 tane minik ama güçlü pervane bulunduruyor. Bu pervaneler üstten aldığı havayı aşağıya üflerken kaykayın da yükselmesini sağlıyor. Hava akımını yaratan pervaneler kaykayın sağ ve sol tarafına yerleştirilirken, orta iç kısmında bir batarya yığını bulunuyor. Ürünün toplam 272 beygir güce sahip olduğu belirtiliyor. Özel bir dengeleme sistemi

bulunduğu söylenen kaykayın videolarına baktığımızda çok da dengeli durduğunu söylemek zor. Ayrıca videolarda uçan kaykayın herhangi bir yöne doğru bir hareketini de göremiyoruz. Yükselip alçalıyor, havada süzülüyor, kendi çevresinde dönüyor ama ilerlemiyor. Diğer taraftan 36 pervanenin yaratacağı fazlasıyla güçlü hava akımının çıkaracağı gürültü de merak konusu. Kaykayın üstündeki hava

deliklerinin birini ayağımızla kapatmamız durumunda gerçekleşecek olan denge kaybı da düşündürücü. Ürünün fiyatının 19.900 dolar olduğu belirtilirken ayrı satılan şarj ünitesi ise 4.500 dolar olarak belirlenmiş. Bir nevi hovercraft mantığıyla çalışan uçan kaykayın, bu yöntemi kullanmaya devam ederek ne kadar geliştirilebileceği ise merak konusu.

Drone ve otopilot destekli Etos görücüye çıktı Son zamanlarda firmalar, sürücüsüz otomobiller konusunda birbirleriyle kıyasıya rekabet içerisindeler. Tesla, Google gibi markaların attığı adımlar özellikle, tüm sektörü kökünden değiştirecek güçte. Otomobil modifiye tasarımı ve üretimi yapan İsveçli Rinspeed markası, sürücüsüz araçlara bir yenisini daha ekleyerek; Las Vegas’ta gerçekleşecek CES 2016’da sergilemek üzere tasarladığı Etos isimli hibrit otomobilini

görücüye çıkardı. İlk drone destekli sürücüsüz araç olma özelliğine sahip Rinspeed Etos, BMW’nin i8 modeli üzerine yeniden inşa edilmiş. Sadece motor kısmında değişikliğe gidilmeyen araç, benzinli motorun yanında elektrikli motoru da içerisinde barındırıyor. Aracın dış tasarımının arka kısmında yer alan drone’un iniş yapabileceği bir alan yer alıyor. Drone iniş pistinin üzerinde 12.000 adet LED ile

pist üzerinde istenilen görüntü oynatılabiliyor Drone’un görevleri arasında selfie çekmek, eşya taşımak ve araç otopilot modundayken yol boyunca aracı takip etmek bulunuyor. Etos otopilot modundayken direksiyonu gizleyerek, panelleri genişletiyor böylece sürücüye geniş bir alan yaratıyor. Ayrıca Etos NFC, park rehberi, kablosuz şarj, anahtarsız erişimle motoru çalıştırma gibi özellikler de içeriyor.

DuckDuckGo Google gibi kullanıcı bilgilerini takip etmiyor Google’a rakip arama motoru DuckDuckGo istikrarlı büyümesini sürdürüyor. 2015’te yüzde 74 büyüme gösteren DuckDuckGo’yu, Apple daha önce Safari arama motorları arasına eklemişti. Sene sonu istatistiklerini basınla paylaşan arama motorunda bu sene 3,25 milyon arama sorgusu yapılmış. Geçen yıla göre yüzde 74 büyüme gösteren DuckDuckGo, Google, Yandex, Bing arama motorları gibi kullanıcı bilgilerini takip etmiyor. Dolayısıyla bu özelliğini reklam amaçlı kullanan arama motoru, Google’ı iğneleyen açık hava

panoları ile ün kazanmış. Geçen ay 325 milyon arama sorgusu alan DuckDuckGo’yu, Google’ın aylık 100 milyar arama sorgusu ile kıyasladığımızda, tercih edilen popüler bir arama motoru olmaktan hala uzakta. Eylül’de Çin’de engelli arama motorları arasına katılan DuckDuckGo, bir sonraki ay 3 milyon tekil masaüstü kullanıcısına erişerek, yüzde 100 büyüme göstermiş. Halen çok büyük bir kitlenin DuckDuckGo’yu duymadığını belirten arama motoru CEO’su, 2016’da daha iyi bir performans sergilemek istediklerinin sinyalini veriyor.


BThaber

BTnet.com.tr

4 - 10 OCAK 2016

29

Facebook yeni özelliği Photo Magic’i tanıttı Dünyada aylık 1,55 milyar aktif kullanıcısı olan Facebook, Messenger’a eklediği yeni özelliği Photo Magic ile fotoğraf paylaşımını kolaylaştırıyor. Güncel verilere göre Facebook Messenger üzerinden ayda 9,5 milyardan fazla fotoğraf paylaşılıyor. Sık kullanılan fotoğraf paylaşımı fonksiyonunu geliştirmek isteyen Facebook, Messenger’a yeni eklediği Photo Magic özelliğiyle bunu başarmayı hedefliyor.

Microsoft Talko’yu satın aldı Microsoft, Ray Ozzie tarafından kurulan mesajlaşma uygulaması Talko’yu satın aldı. Yeniden yapılanma süreci ile birlikte elindeki uygulamaları geliştirmeye yönelik satın alma işlemleri gerçekleştiren Microsoft, bu zincire bir yenisini daha ekledi. Şirket, eski çalışanı Ray Ozzie tarafından kurulan mesajlaşma uygulaması Talko’yu satın aldı. Satın alma işleminin maddi boyutu hakkında bilgi verilmezken, uygulamanın kısa bir süre sonra Skype ve Skype Business uygulamalarına entegre edilmesi bekleniyor. Uygulamadan biraz söz etmek gerekirse, Talko kullanıcılarına sesli, yazılı ve fotoğraf içerikleri ile iletişim imkânı sağlıyor. İş yerlerindeki iletişim süreçlerini kolaylaştırması ile dikkat çeken Talko, kullanıldığı iş yerlerinde günlük işlerin çok daha net, esnek ve akıcı bir şekilde düzenlenmesine olanak tanıyor. Microsoft’un resmi blog sitesi üzerinden duyurulan satın alma işlemi ile birlikte Talko, Skype ve Skype Business’a entegre bir şekilde çalışacak. Önümüzdeki Mart ayında tamamen kapanacağını açıklayan Talko, bütün çalışanları ile birlikte Microsoft’a geçiş yapacak. Kullanıcılarından bu tarihe kadar sahip oldukları tüm içerikleri uygulama dışına almalarını isteyen Talko, Mart ayından itibaren Skype’a entegre bir şekilde çalışacak.

Photo Magic uygulaması, Facebook profilinize eklediğiniz fotoğraflar için yüz tanıma teknolojisini kullanıyor. Photo Magic ile fotoğraflardaki yüzleri tanıyarak, fotoğrafları Messenger’da göndermeden önce kişilerin isimlerini otomatik olarak öneriyor. Messenger’ın bu yeni özelliği kullanmak isteyenler, Messenger’ın ‘ayarlar’ bölümünde yer alan Photo Magic’i aktifleştirmesi yeterli oluyor. 17 Aralık Perşembe günü AB ve Kanada

dışındaki tüm ülkelerde kullanıma açılan özellik, bu ülkelerde yasal sınırlamalar nedeniyle kullanılmıyor. Yılbaşı sezonu için yenilikler getiren Facebook sadece Photo Magic ile sınırlı kalmıyor. Messenger’a yeni kişiselleştirme özellikleri de ekleyen Facebook, kullanıcılarına sohbet içerisinde arkadaşlara takma isim verebilme, konuşma balon rengini değiştirme ve konuşma için sabit emoji seçebilme özelliği sunuyor.


30

BThaber

BTnet.com.tr

4 - 10 OCAK 2016

AOC görüntü kalitesiyle dikkat çekiyor AOC’nin son dönemde piyasaya sürdüğü monitörlerindeki kalite değişiminden bundan önceki incelemelerimizde bahsetmiştik. 2560 x 1440 çözünürlüğün hızlı bir şekilde masaüstü bilgisayarlarda yaygınlaştığı bu dönemde AOC, birbirini ardına yüksek çözünürlüklü monitörlerini sunmaya devam ediyor. Q2577PWQ da geniş ekran ve yüksek çözünürlük arayan kullanıcıların ilgisini çekecek, başarılı bir model. Şık ve ergonomik AOC Q2577PWQ, gri ağırlıklı kasasıyla şık bir monitör. Şıklığının yanında bu ürün, her yöne hareket edebilen ve döndürülebilen bir ayağa sahip. Öne arkaya yatan, sağa - sola dönen, yükselip alçalabilen, hatta tamamen 90 derece açıyla dik durabilen bir monitörden bahsediyoruz. Bu kadar esnek bir yapıda olması, ürünün profesyonel amaçlarla kullanımının önünü açıyor. 2560 x 1440 piksel çözünürlük Üründe IPS panel ekran bulunuyor ve mat bir malzemeyle kaplanmış. Böylece arkadan gelen ışık, ekrandan yansıyarak gözü rahatsız etmiyor. IPS panel sayesinde ürün son derece geniş açılardan renk kaybı olmaksızın

Inceleme BTnet

görüntülenebiliyor. QHD (2560 x 1440) çözünürlük, 25 inçlik bir panelde piksellerin sık görünmesini ve görüntünün daha net oluşmasını sağlıyor. Bu, aynı zamanda daha geniş bir masaüstü ve çalışma alanı anlamına da geliyor. Ekrana yerleştireceğiniz 4 ayrı pencerede, Full HD monitörde göreceğinizden çok daha fazlasını görebilirsiniz. Q2577PWQ’nin arka tarafında DVI, VGA, HDMI ve DisplayPort bağlantıları bulunuyor. Ayrıca HDMI

üzerinden gelen sesin alınabilmesi için 3.5 mm çıkışına da yer verilmiş. Ürünün bağlanabilirlik konusunda herhangi bir eksiği bulunmuyor; tüm güncel bağlantıları üzerinde barındırıyor. Çoklu pencerede çalışanlar ve görsel tasarım işleriyle uğraşanlar için oldukça başarılı bir monitör olan Q2577PWQ, 469 dolar + KDV gibi bir fiyat etiketine sahip. Açıkçası 1440p monitörlerin biraz daha ucuzlamasının gerektiğine inanıyorum.

Yongalarda grafen yerine bor kullanılabilir Bildiğiniz gibi teknoloji dünyasında şu sıralar grafen ile ilgili büyük bir heyecan yaşanıyor. Mikroçip verimliliğini ve performansını çok ciddi miktarda artırması beklenen grafen, bir takım engellerin aşılamamış olması sebebiyle henüz kullanımına başlanmış değil. Pek çok büyük teknoloji firması grafen araştırmalarına devam ediyor. 2 boyutlu atom dizilimi sayesinde iletkenlik seviyesi çok üst düzeyde olan ve inanılmaz sağlam olan grafen, gelecekte elektronikte, ısı yalıtımında, sağlık sektöründe ve daha birçok alanda kendine kullanım alanı bulacak ve ciddi gelişmelere sebep olacak. Şimdi ise bor madeninin de hemen hemen aynı amaçla kullanılabileceği ortaya çıktı. Tıpkı grafen gibi 2 boyutlu dizilime sahip olan borofen, hem metallerin hem de ametallerin özelliklerini barındıran bir “yarı metal” olarak nitelendiriliyor. 2 boyutlu dizilimi sayesinde de farklı tepkiler gösterebileceği düşünülüyor. 2 boyutlu dizilime sahip

borofenin elde edilmesi için şimdilik yüksek maliyetli ve zehirli bir süreçten geçirilmesi gerekiyor. Yakın bir zamanda Science dergisinde yayınlanan makaleye göre bilim insanları, bu zehirli ve yüksek maliyetli sürece ihtiyaç duymadan 2 boyutlu borofeni elde etmeyi başardılar. Sonuçta ortaya 1 atom kalınlığında borofen çıkarıldı. Borofen üzerinden geçirilen akımın, geçiş yönüne göre değişiklik gösterdiği söyleniyor. Yani bir borofen paterninin akım sağından soluna geçiyorsa farklı, solundan sağına geçiyorsa farklı sonuçlar elde edilebiliyor. Bu da borofenin kullanım biçimlerini çeşitlendirecektir. İşin en ilginç tarafı ise dünyadaki bor rezervlerinin yüzde 63’ünün Türkiye’de bulunuyor olması. Elimizdeki bor böylece değerlenebilir, daha iyi işler için kullanılabilir. Borofen ile ilgili şimdilik bu kadar bilgi var. Kullanım biçimleriyle ilgili gelecekte daha fazla bilgi sahibi olabiliriz. Bakalım grafen çıkmadan yerini borofen alabilecek mi.

Işık hızında işlemciler gerçek oluyor Günümüz işlemcileri, güç ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra işlemci içi bileşenlerin birbiriyle iletişim kurması için de bakır / altın “kablo” bağlantılarını kullanıyor. Elbette ki gerçek anlamda bir kablo yok ama yongaya işlenmiş metal yollar, kablo mantığıyla çalışarak veri / komut iletişimi sağlıyor. “Fotonik” teknolojisi uzun zamandır konuşulan bir konuydu fakat henüz düzgün bir kullanımıyla karşılaşamamıştık. Şimdi ise

yavaş yavaş ilk örnekleriyle karşılaşıyoruz. İçerisinde 70 milyon transistor ve 850 optik bileşen barındıran bir işlemci hazırlayan Massachusetts Institute of Technology, Berkeley ve University of Colorado Boulder araştırmacıları, sistemin 300 gigabit hızında veri aktarımı gerçekleştirebildiğini belirttiler. Bu arada günümüz Core i7 işlemcilerinin 2 buçuk - 3 milyar transistordan oluştuğunu da hatırlatalım. Kullanılan işlemci Pentium 4

kıvamında. Araştırmacılara göre 300 gigabit aktarım hızı, geleneksel kablo temelli işlemcilere göre 10 ila 50 kat arası daha yüksek hız anlamına geliyor. Prototipi hazırlayan araştırmacılar, veri merkezlerinde harcanan toplam enerjinin yüzde 30’unun işlemci ile hafıza ve ağ arasındaki iletişim için harcandığını söylüyor. Eğer dış bağlantı olarak ışık sistemine geçilirse çok ciddi anlamda enerji tasarrufu sağlanacağı belirtiliyor.


BThaber

BTnet.com.tr

4 - 10 OCAK 2016

31

Brother’dan ofisler için çok yönlü yazıcı Her ne kadar ofisler günden güne dijitalleşmesini sürdürüyor olsa da kurumlar bazı eski alışkanlıklarını atamıyorlar. Eski alışkanlıklardan “ofis telefonu” yerini yavaş yavaş çalışana özel cep telefonlarına bırakıyor olsa da yazıcı ve tarayıcıların yerini alacak bir teknoloji henüz karşımıza çıkmış BTnet değil. Brother’ın MFC-J2320 model hepsi bir arada yazıcısı da ofislerin hem yazıcı, hem tarayıcı, hem de fotokopi makinesi ihtiyaçlarına tek başına cevap vermeyi hedefleyen bir ürün. Şimdi MFCJ2320’yi yakından tanıyalım.

Inceleme

Derli toplu, şık bir yazıcı Pek çok “robot” benzeri yazıcının aksine MFC-J2320, oldukça derli toplu bir görünüme sahip. Dışarıya taşan neredeyse hiçbir parçası bulunmayan MFC-J2320, ön tarafında renkli ve dokunmatik LCD ekranı aracılığıyla yönetiliyor. Ön - alt tarafta yer alan hazneye 250 kağıt eklenebiliyorken, A4’ün yanı sıra A3 baskısı da yaptırılabiliyor. Baskı hızı

oldukça yüksek olan Brother yazıcı, dakikada 35 sayfa siyah - beyaz ve 27 sayfa renkli baskı gerçekleştirebiliyor. Yazıcının baskı yaptığı çözünürlük ise 1200 x 6000 dpi. Mürekkep püskürtme teknolojisini kullanan yazıcının kartuşlarına erişim de bir hayli kolay; ön - sağ tarafında yer alan kapağın hemen arkasında kartuşlar bulunuyor. Yüksek çözünürlüklü tarama Ürünün üst kısmı açıldığında tarayıcı işlevi ortaya çıkıyor. Üst kısma yerleştirdiğimiz belgelerimizi 1200 x 2400 dpi çözünürlükte tarayabiliyoruz. Tarama hızının da tatmin edici olduğunu söylememiz

mümkün. Hem baskı, hem tarama yapabilen MFCJ2320’ye elbette fotokopi yeteneği de eklenmiş. Dakikada 12 sayfa siyah - beyaz ve 9 sayfa renkli baskı alabilen ürün, 2 veya 4 sayfalık taramayı tek sayfaya basma yeteneğine de sahip. Her ne kadar günümüzde kullanımı bir hayli azalmış olsa da MFC-J2320 faks cihazı olarak da kullanılabiliyor. Faks gönderiminde kağıdın bitmesi durumunda 200 sayfaya kadar hafızaya alabiliyor. Özellikle düzgün görünümüyle ve baskı hızıyla ön plana çıkan ürün, aynı zamanda iPrint & Scan uygulaması sayesinde iOS cihazlarıyla da kontrol edilebiliyor. Ürünün Türkiye satış fiyatı yaklaşık 1000 TL.

Google parolasız girişi test ediyor Parolalar, parolalar, parolalar... İnternete dayalı pek çok hizmet, için yeni bir hesap almamız için bizleri zorluyor. Neyse ki birkaç yıldır "Facebook ile giriş" gibi bir teknoloji var; bir saat isim - e-posta parola üçlüsüyle uğraşmak zorunda kalmıyoruz. Zira sitelerin pek çoğuna parola beğendirmek de büyük problem. Bir küçük harf olsun, rakam olsun, işaret olsun, boşluk olsun derken kendi aklımızda bile tutamayacağımız parolalarla uğraşmak durumunda kalıyoruz. Neyse ki Google, en azından kendi hesapları için parolasız

giriş yöntemini kullanmayı planlıyor. Yazılım devinin şu sıralar test ettiği bu yeni teknoloji, herhangi bir cihazdan Google hesabına giriş yapılmaya çalışıldığı zaman, hali hazırda giriş yapılmış olan mobil cihazlara uyarı gönderiyor "Başka bir bilgisayardan giriş mi yapmaya çalışıyorsun?" diye. Eğer hayır dersek, giriş yapmaya çalışan şahıs Google hesabına girememiş oluyor. Evet dersek de ekstra bir parola sormadan hesaba giriş yapılıyor. Bu güvenlik yöntemini aslında SMS korumalı girişin basite indirgenmiş hali

olarak değerlendirebiliriz: Giriş yapmadan önce herhangi bir parola istemiyor, SMS yerine telefona direkt Google üzerinden uyarı geliyor, SMS'teki parolayı giriş yapacağımız yere girmek yerine telefon üzerinden bir tuşa basıyoruz. Açıkçası bu yöntemin biraz tehlikeli olduğu kanısındayım. Zira akıllı telefonlarımız oldukça sık bir şekilde kurcalanan cihazlar. Telefonumuzu birkaç saniyeliğine verdiğimiz biri, bu yöntem sayesinde tüm Google hesabımızın içeriğine istediği zaman ulaşabilir duruma gelebilir.


32

BThaber

KARİYER

4 - 10 OCAK 2016

16 ilde 2 bin 500 öğrenciye ulaşıldı

Performansı yönetmek, avantaj sağlıyor ÇMD (Çağrı Merkezi Derneği) tarafından yayımlanan araştırma raporuna göre, Türkiye çağrı merkezi sektörü 2015 yılında istihdam açısından yüzde 4 büyüdü ve 83 bin kişiye istihdam sağladı. Sektörün pazar büyüklüğü de yüzde 6 büyüyerek, 3,6 milyar TL’ye ulaştı. Çağrı merkezlerinde performans yönetimi uygulamaları hataları en aza indirgerken, Asseco SEE tarafından geliştirilen uygulama, çağrı merkezlerinde iş süreçlerinin yönetimini kolaylaştırıyor, müşteri ve çalışan memnuniyetini artırıyor. Asseco SEE performans yönetimi çözümü, kurumların altyapı ürünleri ile de entegre olarak kesin veriler elde edilmesini sağlıyor. Performans yönetim sisteminin sağladığı avantajlarla

çağrı merkezi çalışanlarının performans değerlendirmeleri otomatik yönetilebiliyor. Asseco SEE Satış Müdürü Mutlu Akar, “Müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda özelleştirilebilen çözümümüz, özellikle operasyon ve insan kaynakları departmanları için çağrı merkezi çalışanlarının performans takibinin yapılabilmesi ve gelişimlerinin izlenmesi açısından önemli” dedi. Performans yönetim sisteminin sağladığı en büyük avantajın operasyon ekiplerinin verimliliğinde elde edilen yükseliş olduğunu ifade eden Akar, “Verimliliğin artması ve maliyetlerin düşmesi sonucunda elde edilen kazanç oranı, kayda değer iyileştirmeleri beraberinde getiriyor” bilgisini verdi.

Küresel şirket ve küresel İK odakta Dünyanın 127 ülkesinde bulunan Türkiye İktisadi ve Ticari İlimler Talebeleri Staj Komitesi Derneği (AIESEC), Ankara Şubesi aracılığıyla KOBİ’lerin ve kendini uluslararası platformda göstermeyi hedefleyen firmaların çalışmalarına katkıda bulunma adına Ankara Ticaret Odası Dış Ticaret Müdürü Ferhat Akyüz ile görüştü. Şirketlerin talepleri doğrultusunda ilerleyen süreçler, AIESEC’in bürokratik konularda devreye girmesiyle hız kazanıyor. Ankara Genç İş Adamları Derneği, ODTÜ Teknokent, Hacettepe Teknokent gibi birçok kuruluş

ile görüşmelerine devam eden AIESEC Ankara, toplantılarda birçok yerel firmanın uluslararası insan kaynağı ile gelişeceğine ve bu bakış açısının yepyeni bir alan açacağına inanıyor. Bu çalışmanın firmalara yeni pazarlar yaratacağı, böylece firma ve Türkiye ekonomisini kazanacağının üzerinde duruluyor. Bölge içinde bulunan uluslararası firma ve KOBİ’lere alanında yetkin insan kaynağı sunma yöntemleri odaklı ele alınan görüşmelere devam edileceği belirtilirken, genç ve dinamik insan kaynağı potansiyelinden tüm firmaların yararlanacağı vurgulanıyor.

Atos’a yeni İnsan Kaynakları Direktörü Atos’ın yeni İnsan Kaynakları Direktörü Özlen Genç oldu. Siemens Türkiye’de 2008’den itibaren İnsan Kaynakları müdürü olarak görev yapan Özlen Genç, Aralık ayı itibariyle Atos’un İnsan Kaynakları Direktörü görevini üstlendi. Üniversite eğitimine Amerika’da başlayan, sonrasında University of Portsmouth ve Bilgi Üniversitesi paralel eğitimi ile İşletme Bölümü’nden mezun Özlen olan Genç, iş hayatına 1998 yılında Siemens Genç Türkiye’de İnsan Kaynakları Uzmanı olarak başladı. Aynı şirkette 2001-2008 yılları arasında farklı sektörlerden sorumlu “İnsan Kaynakları İş Ortağı” görevlerinin yanısıra İK’nın farklı süreçlerinde, küresel ve yerel projelerde görev alan Genç, son 7 yıldır Siemens İK Müdürlüğü’nü yürütüyordu.

Üniversiteli gençlerin, kadın girişimcilerin ve KOBİ’lerin, finansal riskler konusunda kendilerini geliştirmelerine destek olmak için Experian tarafından başlatılan, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği ortaklığıyla 2012 yılında hayata geçirilen, 2013’te ise Kredi Kayıt Bürosu’nun katılımıyla güçlenen ‘Geleceğini Şimdi Yönet’ projesi için, 30 ilden 50 gönüllü eğitmen, deneyimlerini paylaşmak üzere Experian Türkiye ofisinde bir araya geldi. Projenin gönüllü eğitmenleri; sorumlu borçlanma, bankalar ve finans sektöründeki aktörlerle ilişkilerin etkin yönetimi ve finansal yönetim konusunda eğitimler veriyor. Projenin gönüllüleri ve Experian’ın uzman

kadrosu tarafından gerçekleştirilen eğitimlerde 16 ilde 2 bin 500 üniversite öğrencisine ulaşıldı. Hedefse Mart 2016’nın sonuna kadar 3 bin öğrenciye ulaşmak. Experian Türkiye ve Orta Doğu’dan Sorumlu İnsan Kaynakları Yöneticisi Didem Köprücü, proje hakkında şunları söyledi: “2015 yılını kapsayan projemizin

üçüncü aşaması, finansal risk yönetiminin yanı sıra girişimci adaylar için finansal fırsatları kapsayacak. ‘Geleceğini Şimdi Yönet’ eğitimleriyle, toplam 26 ilden 3 bin öğrenciye ve girişimci adayına ulaşmayı hedefliyor, projemizi daha uzun yıllar ve her yıl daha fazla kişiye ulaşarak sürdürmeyi istiyoruz.”

Her şey müşteri memnuniyeti için İç ve dış müşteri memnuniyetini arttırmak için kullanıcı odaklı ürün ve hizmetler geliştirmeyi hedefleyen Vakıfbank, TheBAsolutions ile Kullanıcı Deneyimi Tasarımı Eğitimleri için

anlaşma yaptı. Kendi geliştirdiği ürünlerde kullanıcı deneyimine odaklanmak ve kullanıcı merkezli ürünler geliştirerek müşterilerine daha etkin hizmet vermek isteyen VakıfBank,

E T K İ N L İ K L E R 6-9 Ocak 2016

CES Las Vegas AYRINTILI BİLGİ: www.cesweb.org/ 13-15 Ocak 2016

Bilişim Teknolojileri Planlama Başkanlığı çalışanlarına TheBAsolutions tarafından yürütülen bir program kapsamında Kullanıcı Deneyimi Tasarımı Eğitimleri için anlaşma yaptı.

Y U R T D I Ş I

18-21 Ocak 2016

World Future Environment Exhibition Birleşik Arap Emirlikleri AYRINTILI BİLGİ: www.worldfutureenergysummit. com/

20-23 Ocak 2016

Bett London Londra AYRINTILI BİLGİ: www.bettshow.com/

International Electronic Components Trade Show Tokyo, Japonya AYRINTILI BİLGİ: www.ele-expo.jp/

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

E T K İ N L İ K L E R 21 Ocak 2016 BTvizyon Bursa AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 4 Şubat 2016 BTvizyon Gaziantep AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 18 Şubat 2016 Oracle Cloud Day Ankara Rixos Grand Otel AYRINTILI BİLGİ: https://eventreg.oracle. com/profile/web/index. cfm?PKWebId=0x3003917039 23 Şubat 2016 UXİstabul Conference 16’ Dedeman Otel AYRINTILI BİLGİ: http://uxistanbul.org

Y U R T İ Ç İ

25 Şubat 2016 Finans’ta Dijital İnovasyon Hilton İstanbul Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 25 Şubat 2016 Bilgi ve Doküman Yönetimi Hilton İstanbul Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 27-28 Şubat 2016 Ankara Startup Bilkent Cyberpark AYRINTILI BİLGİ: http://www.ankarastartup.com/ Program 4-6 Mart 2016 BİLMÖK Şanlıurfa Harran Üniveristesi AYRINTILI BİLGİ: www.bilmok.org.tr

10 Mart 2016 BTvizyon / Kocaeli AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 16-18 Mart 2016 6. CityExpo / Antalya Expo Center AYRINTILI BİLGİ: http://www.antalyacityexpo.com/# 19-20 Mart 2016 III. Ulusal Yönetim Bilişim Zirvesi Beykent Üniversitesi- Ayazağa Kampüsü AYRINTILI BİLGİ: http://ybzirvesi.com 23 Mart 2016 Kamuda BT Yönetişimi Teknoloji Platformları AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 23 Mart 2016 Biyometri ve Güvenlik Teknoloji Platformları AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.


BThaber

KARİYER

23 ŞUBAT - 1 MART 2015

33

Tehditler artarken, siber güvenlik istihdam ihtiyacı da gelişiyor Dış Politika Araştırmaları Merkezi (EDAM) ile Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi’nin (MARC) birlikte gerçekleştirdiği Siber Güvenlik Araştırması’nın sonuçlarını açıklayan MARC Müdürü Doç. Dr. Salih Bıçakcı, siber güvenlik konusunda daha etkin olabilmek için 1 milyon BT uzmanına ihtiyaç olduğunu söyledi. “Türkiye’de Siber Güvenliğin Açmazları’’ paneli Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Panelin açılış konuşmasını NATO Yeni Güvenlik Tehditleri Bölümü Siber Savunma Direktörü Süleyman Anıl yaptı.

Stratejiyi bilen eleman önemli Türkiye’de siber alanı saldırı amaçlı kullanan aktörler ve kabiliyetleri, siber suçlar ve nükleer tesislerde siber güvenliğin boyutu gibi konuların araştırıldığı çalışmanın sonuçları Kadir Has Üniversitesi Orta Doğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi (MARC) Müdürü Doç. Dr. Salih Bıçakcı tarafından paylaşıldı. Siber gücün bir ülkenin bütün siber altyapı tesisleri ile ayakta durmasını sağlayan bir unsur olduğunu ifade eden Bıçakcı, Türkiye’nin siber güvenlik alanında daha ileri gidebilmesi için 1 milyon BT uzmanına ihtiyacı olduğuna dikkat çekti. Bilişim sektörü ile politikacılar arasında boşluk bulunduğunu dile getiren Bıçakcı, “Stratejinin ne olduğunu bilen, BT’den anlayan,

ikisi arasındaki ilişkiyi kurabilen, bilişim dilini politikacıya tercüme edebilen, bunun üzerine strateji geliştiren ara elemana ihtiyaç var’’ dedi. Türkiye’nin ağırlıklı olarak özel sektöre dayanmış bir güvenlik sistemine işaret eden Bıçakcı, “Devlet kurumları için var olan yerler üzerine bir iyileştirme planı var. Ancak iyileştirme gerektiği kadar planlı yapılamıyor. Bu koordinasyonlar yapılamadığı için problemler yaşıyoruz’’ dedi. Türkiye’de siber güvenlik tehditlerinin artması nedeniyle hem devlet kurumlarını hem de kritik altyapıyı ilgilendiren tehditlerin derinleştiğini söyleyen Bıçakcı, şunları söyledi:

Dış politik gündem, hassasiyet gerektiriyor “Türkiye’nin son yaptığı siber güvenlik kurulundan aldığı eylem planı dışında yaptığı yeni bir şey yok. Oysa hem Suriye meselesi, hem İran’ın güçlenmesi hem Rusya ile olan ilişkilerimiz bizi bu konuda daha hassas davranmaya itiyor. Yaptığımız değerlendirmenin temelinde, siber güvenlik nedir ve nasıl

anlaşılmalıdır, devletler buna göre nasıl organize olmalıdır, siber suç nasıl anlaşılmalıdır, siber suçla siber terörizm arasındaki unsurlar nerede değişir, siber savaş olursa nerede başlayıp nerede biter, siber casusluğu nasıl anlamalıyız, Türkiye böyle bir saldırıya ne kadar hazır, olası bir krize karşı nasıl davranılmalı sorularına cevap aramak var. Akkuyu’da yapılacak nükleer tesisin siber saldırı ya da siber bir hazırlık için yeterli olup olmadığını da araştırmaya dahil ettik. Rusya ile bu işbirliğinde onları nereye koyacağımızı ve milli güvenliği ilgilendiren bu konuda onlarla nasıl ilişki kuracağımızı irdelemeye çalıştık.” NATO Yeni Güvenlik Tehditleri Bölümü Siber Savunma Direktörü Süleyman Anıl da, terör örgütlerindeki artışın siber saldırılara yansıdığını ancak bunun zorlayıcı olmadığını dile getirdi. Siber savunma konusunda ülkelerin kendilerini iyi yetiştirmesi gerektiğinin altını çizen Anıl, siber saldırıların dışarıdan geldiğini, bu nedenle ülkelerin diğer partnerleriyle iyi ilişkileri olması gerektiğini söyledi.

Filo yönetimi uzmanlık ister Filo yönetimi konusunda bilinçlendirme, analizler ve değişimlere kurumları hazırlama amacıyla uzun yıllardır eğitimler düzenleyen Fleet Europe, Filo Akademisi uygulamasını ilk kez Türkiye’de Fleetcorp’un desteği ile hayata geçirdi. Filo Akademisi’ne, çeşitli sektörlerden yerel ve

uluslararası firmaların satın alma, filo yönetimi, idari işler ve insan kaynakları departmanlarında görev alan yöneticileri katıldı. Program içeriğinde, mevcut araç ihtiyaçlarının belirlenmesi, şirket araç politikası oluşturulması, sahip olma yöntemlerinin analizi, toplam sahip olma maliyeti,

sözleşmelerdeki gizli tuzaklar, görüşme süreçleri, raporlama, denetleme gibi başlıklar paylaşıldı. Filo Akademisi eğitimi sonunda online HEC sınavını başarı ile tamamlayan katılımcılara uluslararası alanda geçerli Paris HEC Üniversitesi Filo Yönetimi Başarı Diploması veriliyor.


34

BThaber

MEKTUP

Yılın ilk haftasından merhaba, 2016’ya sevindirici bir haberle başlıyorum: Caretta caretta’ları koruma çabaları sonuç vermeye başlamış. Dünyada iri başlı deniz kaplumbağalarının sayısı artıyormuş. WWF-Türkiye yine de vurgulamadan geçmiyor: Caretta caretta ve yaşam alanlarına yönelik tehditlerin hepsi henüz ortadan kaldırılmadı. Yani yapacak daha çok iş var. Bu arada WWF-Türkiye’nin nesli tehlike altındaki türlerin korunması için yürüttüğü evlat edinme kampanyası ile yeni yılda anlamlı bir hediye verenlere teşekkürü borç bilirim. Bireysel evlat edinme işlemleri için http://destek.wwf.org.tr adresi de her daim emrinde. Çevresel bilgilere devam ediyorum. İstanbullines, 2013’te açtığı EskihisarTavşanlı (Yalova) hattında Marmara Denizi’ndeki Eskihisar-Tavşanlı ve Ambarlı bandırma hatlarıyla yıl boyunca 1.9 milyon araç taşımış ve ana maliyet kalemi olan yakıttan araçlara yaptırdığı bu tasarruf ile toplam 87 milyon TL’yi ekonomiye kazandırmış. Denizyolu taşımacılığı karayoluna oluşturduğu alternatif ve hızlı çözümlerle malum, karabasan İstanbul trafiğini rahatlattı ve dilerim bu ilgi devamı eder. Çünkü az buz değil, İstanbullines’ın sadece Eskihisar-Tavşanlı hattında taşıdığı araçların Körfez’den karayolunu dolaşmaları halinde atmosfere salacakları karbon miktarını dengelemek için her yıl 360 bin ağaçlık yetişkin bir ormanın oksijien üretmesi gerekiyor. Yitirilenin yerine yenisi olmayan bir ortamda bu gerçekten önemli bir tasarruf. Şimdi sıra çevresel giyilebilirlerde…Casio, dünyadaki 6 istasyondan

4 - 10 OCAK 2016

Karayoluna çevreci alternatif gönderilen radyo dalgalarını ve GPS sinyallerini algılayarak zamanı ayarlamaya yarayan ilk komple metal hibrit zaman ölçümleme sistemini Oceanus OCW-G1000 modeline uyarlamış. 7 saniyede konumunu dikkate alan bu modeller 2 farklı konuma ait saat bilgisini ekrana taşıyabiliyor, güneş enerjisi ile şarj olabiliyor. Capital Dergisi tarafından yapılan araştırma kapsamında iş dünyasını temsilen 700’ün üzerinde şirketten bin 602 yöneticiye ulaşılmış. 3 ay boyunca saha çalışması süren araştırmada sektörlerin en beğenilen şirketleri sadece ilgili sektörün temsilcilerinin yanıtları ile belirlenmiş. Ankete katılan yöneticilerden, sektörünün en beğenilen şirketini belirtirken “kendi şirketi dışında” yanıt verilmesi istenmiş ve gelen yanıtlarla GittiGidiyor, e-ticaret

2016

www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

Kategorisi” olmak üzere üç farklı alanda yapılabiliyor. Son tarih 15 Ocak ve adres http:// www.itucekirdek.com/ Hazır yarışmalar ve başvuru tarihlerinden bahetmişken, MIXX Awards Türkiye’yi atlamak olmaz. 42 ülkede faaliyet gösteren Interactive Advertising Bureau’nun Türkiye merkezi IAB Türkiye tarafından 6’ıncı kez düzenleyeceği MIXX Awards Türkiye için başvurular başlamış. Bu yılki reklam teması “Önce Dijital” olan MIXX Awards’un Lider Destekçisi Sahibinden.com, Başarı Destekçisi ise MedyaNet. Ajans ve reklamverenlerin 8 Ocak’a kadar başvuru yapabileceği MIXX Awards Türkiye’de ödül töreni 24 Şubat’ta. Detaylar ise www.mixxawards-tr.org adresinde. Bu sefer ödül zamanı… Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile A.T. Kearney

REKLAM SATIŞ GRUBU

YIL 22 SAYI 1053

4 - 10 OCAK

kategorisinde birinciliği almış. Capital Dergisi tarafından ‘En beğenilen e-ticaret sitesi’ ödülü, senin için de yeni bir alışveriş fırsatı olur sanırım. Bir başarı hikayesi daha… Hem de küresele yayılmış haliyle… Akıllı devriye ekin Patrol, Gulf Traffic Dubai Fuarı’nda katılımcıların ilgi odağı olmuş. Hem de Lamborgihini üzerinde tanıtılan ekin Patrol, hem seyir hem de park halindeki araçların plakasını hızını okumadaki başarı oranı ile öne çıkmış. Bu arada, İTÜ ARI Teknokent bünyesinde 2012 yılında faaliyete geçen ve bugüne kadar girişimcilere 7 milyon TL’yi aşan destek sağlayan girişimcilik destek projelesi İTÜ Çekirdek’te 2016 yılı başvuruları da başlamış. Başvurular “Genel Kategori”, “Bulut Bilişim Kategorisi” ve “Otomotiv Teknolojileri

işbirliğinde gerçekleştirilen ve Türkiye’nin önde gelen inovasyon geliştirme platformlarından biri olan İnovaLİG 2015 Ödülleri sahiplerini bulmuş. 488 firmanın başvurduğu İnovaLİG 2015’te, ödüle layık görülen tek akaryakıt şirketi Shell & Turcas, “İnovasyon Yaşam Döngüsü ve Süreçleri” kategorisinde ödül alan ilk üç şirketten biri olmuş. Sona eren yılda, önemli bir projeye de nokta konuldu: MS (Multipl Skleroz) hastalığına dikkat çekmek ve MS’li bireylere yol arkadaşlığı yapmak üzere Novartis’in, Türkiye MS Derneği işbirliğiyle 2014 yılının Mart ayında hayata geçirdiği, toplam 15 ilde yaklaşık 8 bin 500 kişiye ulaşan “GülüMSeten Turne” projesi. Dolunay Soysert, Özgür Ozan ve Ferdi Akarnur’un sergilediği eğlenceli skeçlerin yanında uzman görüşleriyle izleyicileri bilgilendiren etkinlikte son durak Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Münife Neyal ve Doç. Dr. Aylin Akçalı’nın ev sahipliğinde Gaziantep olmuş. Farkındalık oluşturmak adına bu önemli adımda herkesin emeğine sağlık. Bu hafta 2015 yılının en iyi kitaplarını sunuyorum. Dünya Kitap Dergisi’nin gelenekselleşen ödülleri 23’üncü kez sahiplerini bulmuş. Ödüller bu sefer Ahmet Büke, Yasemin Aydın, Alakarga Sanat Yayınları, Sennur Sezer, Gülce Başer, Sevil Atasoy, Meri Çevik Simyonidis ve Marianna Yerasimos’a gitmiş. Detayları ve kitapları edinmek boynumuzun borcu… Yılın ilk mektubuna burada nokta koyuyorum, keyifli içerikle haftaya buluşmak dileğiyle,

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr

Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr

Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr

Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr

Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Canan Şahin canans@bthaber.com.tr

Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495

Bültenlerinizi

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.



36

BThaber

ICT NEWS

4 - 10 OCAK 2016

Management is ready for 2016 2015 was quite moving in terms of technology and the business world learnt important lessons from the year behind. Concepts such as digitalization, the internet of things and mobility are re-creating the business world and company executives do not want to remain unresponsive to these transformations. Management teams have already began to plan the future In the light of the experience obtained and with the experience they have, they want to give direction to the business

world with technology. In this regard, the management staff and senior managers who want to make the most of new generation technology are waiting for 2016 with their new business models and investments. As well as new generation technologies, companies and institutions should remember to prepare for the 2016 model security threats and to take precautionary measures in this direction to protect the data which is worth gold in our day and age.

“We aim to expand PTT’s international effectiveness” Being an experienced name in the IT industry Harun Maden shares his experience with PTT since March 18, 2015. Maden evaluating PTT’s transformation into a joint-stock company and related responsibilities gave the following information: “Sectors having the state monopoly have no chance of development and where there is no competition; there is no growth in the market. Thus, the new legislations force us, as one of the industries important actors, to adapt to the age and to be in the continuous renewal with new projects to be able to have significant market power in the sector. We have 175 years of history. Our experience and knowledge fulfill the requirements to operate in a free market and we will always have a competitive advantage by providing necessary changes and transformation in

all areas. As PTT Inc.; we have signed an agreement on July 21, 2014 with BTK; as a result of it, we fulfill the universal postal service obligations regardless of the geographical region.” We want to transform our country into a hub Mentioning about PTT’s objectives, Maden said: “Our aim is to be a corporation having Turkey’ the largest electronic services product portfolio. We

aim to continuously increase our market share and expanding the international effectiveness of PTT in the electronic services market in which we operate.” Maden reminded that being held on September 19 – October 7, 2016, “26th World Postal Congress” host country agreement related to the administrative, logistical and financial arrangements was signed in the UPU’s headquarters in Switzerland, Bern.

Everyone is waiting for cheaper internet The citizens’ expectation of accessing the fixed internet with reasonable prices gives important responsibilities to decision-makers such as Information and Communication Technologies Authority (BTK) and Türk Telekom. The wholesale Internet prices set by Turk Telekom and approved by BTK affect the internet package prices of internet service providers. According to a statement made by TELKODER, BTK’s decision on fixed internet prices will determine if the internet is getting cheaper or not. BTK, at the beginning of 2014, had taken a decision to set wholesale internet prices. Internet usage increased by users’ watch more videos, connecting the social media; using internet intensely for business and entertainment purposes in 2015, lowering of the price was expected. However, despite high-level statements made on the subject, the expected price decrease was not provided. Since the prices

have not changed for two years, the price decrease is considered necessary and BTK is expected to take a positive decision on this issue. Transport, Maritime Affairs and Communications Minister Binali Yıldırım also expected to provide support towards the provision of cheaper internet as one of his first acts of the new ministry term. The TELKODER President Yusuf Ata Arıak made a statement on the subject: “There are more than 22 million homes and businesses in Turkey, which only nine million of them use fixed internet. The remaining 13 million households do not have fixed internet. Our goal should be to make all homes and businesses use the fixed internet. For this purpose, the wholesale prices which have not changed for two years should be reduced, thus the internet service providers should also reflect these reductions to the citizens. At this point, we think that BTK will have a positive approach and we believe that the Turkish people deserve cheaper internet.”



38

BThaber

ICT NEWS

4 - 10 OCAK 2016

Airport guide goes into operation with a new face

“We are not afraid of making mistakes” Innovation and R&D have become essential for companies. Locating “innovation” in the foundation of its corporate culture, 3M continues its activities focused on innovation without slowing down. 3M Turkey R&D Director, Central and Eastern European Security and Graphics Products R&D Manager Ali Kuday gave the following information about areas in which 3M operates , 2015 results and 2016 expectations: “3M is managed on the basis of five main business units. In contrast, it is active in almost all industries. As well as these five main business units being health, electronics, energy, industrial products, consumer products, video and security, there are various sub-companies connected to the main business units. Now we have about 30 different sub-companies. These 30 companies are operating in the vast majority of the industry. In terms of R&D, 2015 was a critical year for us. In 2015, we opened our Customer Experience Center. We greatly enlarged our R&D base in 2015. It has been a term in which we increased the number of our application engineers and we started to work on different platforms. We also laid the foundation of our production facility in Çorlu in 2012. This facility will manufacture for not only Turkey, but also the region. In 2015, this facility came into operation and began to

export. 2015 was very critical for us for abovementioned reasons. In fact, both at the production and R&D fields, Turkey moved a step forward compared to other countries. This will continue in 2016. We also are trying to make 3M be more active in Turkey. R&D is a very important factor here. We can go into the market any time with our different units. The important thing is to move into the market and start to generate the market’s requests. We come up to a sufficient level for this today with our efforts since 2012. We will continue to invest in ourselves, as well. With the Customer Innovation Center, we intend to make end users, customers and the market get to know us better, not only related to the products they are using, but also see what we do and the work we are able to do. The center has three main parts. Via the first stage of the center, we want to create question marks in the minds of the visitors with unfamiliar parts. Then, we introduce them with our technology platform and we describe how we make those connections. In the last part, we show how our relationship is with our products in the market. We show visitors different applications of different products to create different ideas in their minds. Our goal here is to host as many visitors as we can to better introduce ourselves and to reach new solutions and new products together with end users.”

TAV Mobile application operated by TAV Airports in 11 airports from 4 countries that provides realtime access to the services available at the airport to passengers has gone into operation with a new face and new functions. TAV IT Services General Manager Binnur Güleryüz Onaran said that: “As an information technologies company in the aviation sector which developed TAV Mobile, it makes us very proud to know that passengers from all over the world and from various nationalities make use of our TAV Mobile application.” Developed by TAV IT Services, TAV Mobile application makes travel planning easier and offers airport services and opportunities to passengers in real time. The application is available for 11 airports in 4 countries operated by TAV Airports. The application is compatible for all IOS, Android and Blackberry platforms. Wearable technologies are supported

Passengers with innovations offered by TAV Mobile are able to use their time more efficiently. The functions of the application can be accessed via the search engine base “Smart Search” in the main page. Based on the Latest technology infrastructure iBeacon (BLE), “SmartZone” module allows passengers to

see the offers done by dutyfree shops or restaurants from their smart devices in real time while walking around the terminal. Thanks to the “Augmented Reality” module in the application; passengers can see the direction to the place and product they are looking for by using the camera of the device. Also, the application has the “Smart Watch” integration and supports wearable technologies on the iOS and Android platforms. TAV Mobile application is available in İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, MilasBodrum Gazipaşa-Alanya airports in Turkey; EnfidhaHammamet and Monastır airports in Tunisia; Tbilisi and Batumi airports in Georgia; Skopje and Ohrid airports in Macedonia. A new translation feature is added to the application, now passengers are able to access to the language’s most commonly used sentences and listen to those as well when needed.

Creativity will be discussed at local governments Antalya City Expo - Antalya International Urbanism and Technologies Exhibition, 1618 March, 2016 will open its doors for the 6th time. President of the Union of Mediterranean Municipalities Hakan Tütüncü gave information on the event supported by Pyramids Group Exhibition, Turkey Union of Municipalities and organized by ATSO-Antalya Chamber of Commerce. 6th Antalya City Expo will create a platform to show creative systems, latest technologies in municipalities and cities with the smart cities theme. Hakan Tütüncü said: “Antalya City Expo will meet the infrastructure and superstructure needs of municipalities, special provincial administrations, highways, DSI, cooperatives,

organized industrial sites and universities.”, while stating that the outstanding municipal projects will be introduced domestically and internationally under the roof of City Expo. Opening its doors in a 17 thousand m2 area with the participation of hundreds of companies; 6th Antalya City Expo - Antalya International Municipalities, the Municipal Equipment and Technologies Exhibition is expected to have 1.500 visitors including Governors, Mayors, Chairmen of Public Institutions, vice presidents and unit chiefs, the Special Provincial Administration General Secretaries and assistants and mainly procurement department heads. Companies municipalities and

transportation fair, switching and transmission systems, municipal inventory and consumables, urban furniture, park- garden landscaping, garden, ornamental plants, landscaping, infrastructure, water, gas and road construction materials and equipment, water treatment systems, cleaning and maintenance equipment, sound, lighting and video equipment, sports facilities and sports equipment, security, fire, health and safety, electrical, electronics, computer, automation software, will present a new product to visitors, such as e-municipal systems. Governors of international sister cities and the whole metropolitan city governors will be invited to the fair for a closed meeting.


Tavukçu Yolu Cad. Demirtürk Sok. No:8 Yukarı Dudullu Ümraniye / İSTANBUL Tel : 444 2637 (BOER) - (216) 526 13 13 PBX Faks : 0 216 365 26 37


Güvenli ve Akıllı Sehirlerin Arkasındaki Türk Teknolojisi

/ProlineBilisim

Türkiye - Katar - Pakistan

www.pro-line.com.tr


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.