SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
Sayfa
Taşlar ‘verimlilik’ için yerinden oynuyor
9
Autodesk University Extension’da tasarım ve üretimde yeni yöntemler, bunların sunduğu fırsatlar ele alındı.
Lynn Allen
1054 11 - 17 Ocak 2016
BTK, tüketici görüşlerini ön plana alıyor 3 Haber Merkezi
Sayfa
Sayfa Yapı Kredi Fikrimobil
10
için heyecan devam ediyor
Teknolojiyle birlikte gelişmenin önemine inanan Yapı Kredi’nin, üniversite öğrencileri için gerçekleştirdiği FikriMobil Yarışması’nda heyecan başladı.
Sedef Özkan
Cahit Erdoğan
Sayfa
10
Postanızda uçtan uca kontrol sizde olsun E-posta ile müşterilerine ulaşmak isteyen her ölçekte şirket için tasarlanan INBOX’ın sertifikalı e-posta altyapısı ile şirketler, müşterilerine sağlıklı bir şekilde ulaşma imkanı buluyor.
BTK Sektörel Araştırma ve Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı, ‘Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü / 2015 Yılı 3. Çeyrek Temmuz – Ağustos – Eylül, Üç Aylık Pazar Verileri Raporu’nu yayımladı.
BThaber
GÜNDEM
11 - 17 OCAK 2016
3
Enerji sektörünün tüm bileşenleri için siber güvenlik farkındalığı gerekiyor Haber Merkezi ELDER ve BGD’nin birlikte düzenlediği Kritik Enerji Altyapıları’nın Korunması ve Siber Güvenlik Sempozyumu’nun sonuç bildirgesi, BGD Denetleme Kurulu Başkanı Mustafa Ünver tarafından paylaşıldı. 200 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen sempozyum; TEDAŞ Genel Müdürü Mükremin Çepni, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Münip Karakılıç, ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel, BGD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Atalay ve GAZBİR Dernek Müdürü M. Cem Önal’ın açılış konuşmalarıyla başladı ve dağıtım sektörü özelinde ‘Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı’ oluşturulmasının önemine dikkat çekildi. Sempozyumun ardından Bilgi Güvenliği Derneği Denetleme Kurulu Başkanı Mustafa Ünver sempozyum sonuç bildirgesini katılımcılarla paylaştı. ‘Enerji Sektörü Siber Güvenlik Koordinasyon Kurulu’ oluşturulmalı Bildirgede şu maddeler yer alıyor: Enerji sektörü STK’ları ile başta BGD olmak üzere siber güvenlik konusunda faaliyet gösteren STK’ların iş birliği artırılmalıdır. Enerji sektöründe bilgi güvenliği farkındalığın artırılması, eğitim altyapı ve içeriğinin oluşturulması, sektöre özgü siber güvenlik politika ve stratejilerinin belirlenmesi, çözüm süreçleri geliştirilmesi gibi ana başlıklarda ortak çalışma grupları oluşturulmalıdır. Siber güvenliğin sağlanmasında en kritik bileşen insandır. Enerji sektöründe çalışan personele, mutlaka temel bilgi güvenliği eğitimi verilmelidir. Enerji sektörü çalışanları için ‘Bilgi Güvenliği Eğitimi’nin ELDER tarafından organize edilmesi, eğitimin içeriği ve eğitim verilmesinin BGD tarafından yapılmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Sürdürülebilir bir siber mücadele için enerji sektörünün tüm bileşenlerinin siber güvenlik farkındalığını
MUTABAKAT zaman alan, emek isteyen cari hesap mutabakat işlemlerinde hız, kolaylık, doğruluk
BGD Denetleme Kurulu Başkanı Mustafa Ünver artıracak etkinlikler düzenlenmelidir. Çalışanların siber güvenlik farkındalığının dinamik tutulması için zaman zaman bilgi işlem birimlerince hatırlatma mesajları gönderilmeli ve dahili tatbikatlar yapılmalıdır. Kritik enerji altyapılarının korunması çalışmalarının tüm enerji sektörünü içine alan bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması ve takip edilmesi gerekmektedir. ETKB bünyesinde enerji sektöründe çalışan işletmecilerin, ilgili STK’ların ve ilgili kamu kurumlarının temsilcilerinden oluşan Enerji Sektörü Siber Güvenlik Koordinasyon Kurulu oluşturulmalı ve bu kurul eliyle siber güvenlik çalışmaları koordine ve takip edilmelidir. Siber saldırıların kritik altyapıları hedef almak suretiyle doğrudan ülkelerin milli güvenliğini tehdit ettiği gerçeğinden hareketle ETKB ya da EPDK tarafından tüm paydaşların katılımıyla enerji sektörüne özel Kritik Enerji Altyapıları’nın Korunmasına Yönelik Politika ve Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlanmalıdır. Bu çalışmanın kritik altyapı olarak tespit edilen diğer sektörler için de yapılması gerekmektedir. Öncelikli olarak dağıtım şirketlerinin siber güvenlik durum tespiti yapılmalıdır. ELDER ve BGD, 2016 yılında bu konuda bir çalışma yapmayı planlayacaklardır. Kritik enerji altyapılarının korunmasına yönelik çok sayıda standart mevcuttur. Bu standartların tüm yönleriyle incelenmesi
ve raporlanması gerektiği değerlendirilmektedir. İşletmecilerin bilgi güvenliği standartlarına uygun hizmet vermesi yönünde hem belgelendirme hem de denetim çalışmaları yapılmalıdır. Kritik enerji altyapılarının korunması maksadıyla kullanılan donanımların ve yazılımların başka güvenlik sorunlarına yol açıp açmadığı ciddi bir endişe olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu endişenin bertaraf edilebilmesi için gerek donanım gerek yazılım alanında milli çözümler üretilmesinin şart olduğu düşünülmektedir. EPDK’nın Ar-Ge desteğinin, milli çözümlerin geliştirilmesi yönünde arttırılarak devam ettirilmesi gerekmektedir. USOM-SOME yapısının henüz bilgilendirmenin ötesine geçmediği belirtilmektedir. SOME’lerin USOM’dan beklentilerini ortaya koyacak bir çalışma yapılması yararlı olacaktır. Kurumsal SOME’lerin bazı uygulama zorlukları yaşadığından bahisle ‘Kurumsal SOME’lerin katkısıyla ‘Sektörel SOME’lerde fon oluşturulması ve bu fonun Kurumsal SOME’ler için kullanılması yönünde görüş sunulmaktadır. Endüstriyel Kontrol Sistemi (EKS) kullanan kurumlar için EKS-SOME kurulması değerlendirilmelidir. EKS’lerin kurulum aşamasında siber güvenlik ihtiyaçlarının düşünülmesi gerektiği, aksi halde hem maliyetin arttığı hem de istenilen seviyede hizmet alınamayabileceği ifade edilmektedir. USOM, yıllık faaliyet raporu yayımlamalıdır.
BA / BS mutabakatlarının yapılması yasal bir zorunluluk. Zaman alması, çok insan emeği istemesi bir yük. İnsan hatasına açık olması bir risk. Çözüm Kalsiyum Mutabakat Uygulaması Mutabakat İşlemlerinde İşgücü ve Zamandan Tasarruf
Kolay üyelik Hızlı ve kolay veri aktarımı KEP entegrasyonu Mutabakat daveti Karşılıklı kayıtların eşleştirilmesi Eşleşmeyen kayıtların kolayca bulunması
www.kalsiyum.co
4
BThaber
E-TOPLUM
11 - 17 OCAK 2016
BTK, tüketici görüşlerini ön plana alıyor Sedef Özkan Ülkemizde faaliyet gösteren işletmecilerin 2015 yılının ikinci çeyrek dönemindeki 9,6 milyar lira olan net satış gelirleri, bu dönemde 10,4 milyar liraya, aynı dönemdeki 1,2 milyar lira olan yatırım miktarı ise 1,5 milyar liraya çıktı. Türkiye, raporda yer verilen Avrupa ülkelerine kıyasla en fazla mobil telefonla görüşme yapan ülke olmaya devam ediyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan, yayımlanan raporla ilgili yaptığı açıklamada, “Ülkelerin ekonomik hayatında verimliliğin anahtarı, sosyal hayatında da refah kaynağı haline gelen bilgi teknolojileri ve iletişim sektörünün, ülkemiz menfaatleri doğrultusunda daha ileri seviyelere taşınması için; başta kurumumuz olmak üzere, sektöre yönelik görev icra eden kamu kurumlarımıza, sektörde faaliyet gösteren işletmeci, tedarikçi, sivil toplum kuruluşlarıyla tüketicilerimize önemli görevler düşüyor” diyerek herkesin sorumluluk taşıması gerektiğine dikkat çekti. Sayan, “Bu görevlerin yerine getirilmesi için ihtiyaç duyulan bilgi kaynaklarından birini de kurumumuzca her üç ayda bir hazırlanan ‘Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü
BTK Sektörel Araştırma ve Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı, ‘Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü / 2015 Yılı 3. Çeyrek Temmuz – Ağustos – Eylül, Üç Aylık Pazar Verileri Raporu’nu yayımladı. Üç Aylık Pazar Verileri Raporları’ oluşturmakta. Bu kapsamda, 2015 yılı Temmuz-AğustosEylül aylarındaki gelişmeleri, önceki dönemlerle kıyaslamalı olarak içeren ‘2015 yılı Üçüncü Çeyrek Dönemi Raporu’nda, ülkemizin elektronik haberleşme sektöründe söz konusu dönemde önemli gelişmeler kaydedildiği görülüyor” şeklinde konuştu. Mobil ARPU, ilk defa sabit ARPU’nun üzerinde yer aldı Sayan, raporla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Ülkemizde faaliyet gösteren işletmecilerin 2015 yılının ikinci çeyrek dönemindeki 9,6 milyar lira olan net satış gelirleri, bu dönemde 10,4 milyar liraya, aynı dönemdeki 1,2 milyar lira olan yatırım miktarı ise 1,5 milyar liraya yükseldi. Özellikle, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de mobil hizmetlerin daha fazla tercih edilmesi, mobil hatlarla görüşme süresi ile sabit hatlar üzerinden görüşme süresi arasındaki makasın açılmasına yol açıyor. Bu çerçevede, 2015 yılı ikinci çeyrek dönemindeki 399 dakika olan mobil aylık görüşme süresi 404 dakikaya
Fatih Sayan yükselirken, 145 dakika olan sabit hatlarla görüşme süre ise 134 dakika olarak gerçekleşti. 2010 yılı sonunda mobil ve sabit hatlarla aylık ortalama görüşme sürelerinin sırasıyla 225 ve 206 dakika olduğu dikkate alındığında, 2015 yılı üçüncü çeyreği itibariyle mobil hatlardaki görüşme süresinin yüzde 80 arttığı, sabit hatlarla görüşme süresinin ise yaklaşık olarak yüzde 35 azaldığı görülüyor. 2015 yılı üçüncü çeyreği itibariyle, sabit ve mobil hatlardan abone başına elde
edilen gelirlerde (ARPU) de önemli bir değişim gerçekleşti. 2010 yılında 22,3 lira olan sabit ARPU, 2015 yılı üçüncü çeyreğine kadar yatay bir seyir izleyerek 23,5 lira olarak gerçekleşirken, 2010 yılında 18,7 lira olan mobil ARPU, 2015 yılı üçüncü çeyreği itibariyle 24,8 lira olup, ilk defa sabit ARPU’nun üzerinde yer aldı.” Üçüncü çeyrekte aylık ortalama mobil veri kullanım miktarı: 1.42 GB Genişbant internet hizmetlerine
Tüketİcİlerİn taleplerİ olmadan İşlemlerin tek taraflı olarak yapılmaması net bİr kurala bağlandı Dr. Ömer Fatih Sayan, BTK’nın varlık sebeplerinden birini oluşturan tüketici hak ve menfaatlerinin gözetilmesine yönelik faaliyetler kapsamında tüketicilerin görüşlerini ve şikayetlerini titizlikle takip ettiklerini vurgulayarak “Tüketicilerimizin bize yaptıkları geri bildirimler, tüketici hak ve menfaatlerinin korunmasına yönelik yaptığımız birçok düzenlemeye ışık tutmakta. Bu çerçevede yaptığımız en son düzenlemelerden birini sadece bir örnek olması açısından paylaşmak istiyorum. Tüketicilerimizin talepleri ve onayları alınmadan bazı hizmetlere abone yapıldıkları yönündeki şikâyetler üzerine; kurumumuz tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nun 5 Ekim 2015 tarihli ve 2015/ DK-THD/445 sayılı Kurul
Kararı ile; işletmecilerin bayi kanalıyla yaptıkları tarife değişikliği, paket veya katma değerli hizmet alımı veya tüketicinin aldığı hizmette değişiklik yapılması gibi faaliyetlerin tüketici iradesiyle yapıldığına ilişkin ispatlayıcı bilgi ve belgenin sağlanmasına yönelik olarak işletmecilerimize yükümlülük getirildi. Diğer bir ifadeyle;
tüketicilerimizin talepleri olmadan bu ve buna benzer işlemlerin işletmeciler veya bayileri tarafından tek taraflı olarak yapılmaması net bir kurala bağlandı. Bununla birlikte, işletmecilerin gerekli hazırlıkları yapabilmesi amacıyla Kurul Kararı tarihinden itibaren işletmecilere 6 ay süre tanındı. 2015 yılı üçüncü çeyreği
itibarıyla Kurumumuza iletilen yaklaşık 22 bin 600 şikayetin yüzde 47’si mobil sektörle ilgili olmakla birlikte, İnternet Servis Sağlayıcılığı hizmetine yönelik 820, Uydu Platform Hizmetine yönelik 594, Sabit Telefon Hizmetine yönelik 154, mobil hizmetlere yönelik 144 ve Kablo TV hizmetine yönelik 80 şikayet iletildiği görülmekte. Buna göre, tüketici şikayetleri ‘bir milyon abone başına düşen tüketici şikayeti’ sayısı açısından değerlendirildiğinde, bir önceki çeyrek verilerine göre mobil hizmetlere yönelik şikayet sayısında kısmen azalma, diğer hizmetlere yönelik şikayet sayısında ise artış olduğu anlaşılmakta. Raporun, sektör dinamiklerini göz önünde bulundurarak sektörümüzün gelişimine yönelik değerlendirme yapmak isteyen paydaşlarımız için faydalı bir kaynak olmasını diliyorum.”
de değinen Sayan, sektördeki sabit genişbant internet abonesinin 9,1 milyondan 9,2 milyona çıkarak kısmen arttığını, mobil genişbant abone sayısının ise, 35,3 milyondan 37,5 milyona ulaştığını kaydetti. Sayan, “Sabit ve mobil genişbant abone sayılarındaki artışa paralel olarak abone başına internet kullanımındaki artış eğilimi de devam ediyor. Abone başına kullanım miktarının daha iyi izlenebilmesi amacıyla bu çeyrekten itibaren, raporumuza sabit ve mobil genişbant internet abonelerinin aylık ortalama kullanım miktarlarına göre bir bilgi daha ekliyoruz. Buna göre, ikinci çeyrekteki 1,22 GB olan aylık ortalama mobil veri kullanım miktarı bu çeyrekte yüzde 16,7 artarak 1,42 GB oldu. Sabit internet kullanım miktarı ise bir önceki döneme göre yüzde 7,5 oranında artarak 60,11 GB’a ulaştı.” ‘Üç Aylık Pazar Verileri Raporu’nda hız bilgileri de kamuoyu ile paylaşılacak Sayan, 3. çeyrek raporuyla ilgili değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “26 Ağustos 2015 tarihinde yaptığımız IMT Hizmet ve Altyapılarına İlişkin Yetkilendirme İhalesi sonucunda yetki belgesi almaya hak kazanan işletmecilerimizin yetki belgeleri 27 Ekim 2015 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın da teşrifleriyle düzenlediğimiz bir törenle işletmecilerimize verildi ve işletmecilerimiz 1 Nisan 2016 tarihinden itibaren IMTAdvanced teknolojisiyle hizmet vermeye başlayabilecekler. Bu teknolojiyle hizmet sunumundan sonra, hem kullanım miktarında önemli artışların sağlanacağını hem de mobil genişbant internet hızının en az 10 kat artacağını öngörüyoruz. Bu nedenle, bu çeyrekten itibaren, Üç Aylık Pazar Verileri Raporu’muzda, mobil internet hızlarına ilişkin bir bilgi daha yayımlamaya başladık ve IMT-Advanced teknolojisiyle hizmet vermeye başladıktan sonra da ölçüm yapılan yerlerdeki elde ettiğimiz hız bilgilerini kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz. 2015 yılı üçüncü çeyreğinde kurumumuzca belirlenen 10 ilimizde yapılan ölçümler sonucunda, bu illerimizdeki ağırlıklı ortalama mobil veri indirme hızı 6,292 kbps, mobil veri gönderme hızı ise 1,574 kbps olarak hesaplandı. İl başına ağırlıklı ortalama mobil veri indirme hızı ise, 4,920 kbps Devamı 6. sayfada
Türkiye’nin öncü kuruluşları sanallaştırma platformu olarak
VMware’i tercih ediyor
kullanılıyor. Sanallaştırmaya, bünyelerinde ağırlıklı olarak yer veren kuruluşlara bakıldığında bunların, ekonomilerin temelini teşkil eden önemli örnekler olması konunun bir diğer çarpıcı yönünü oluşturuyor. Pazar araştırma şirketi IDC’nin, Finans ve Telekom Sektörleri özelinde gerçekleştirdiği “Kurumsal Sanallaştırma Ortamı” başlıklı çalışma, sanallaştırma ekseninde hangi ürün ve hizmetlerin daha çok tercih edildiğinin anlaşılması bakımından ipuçları veriyor. % 80 ile Telekom Sektöründe Pazar Lideri Telekom Sektöründe Sanallaştırma Platformlarının Dağılımı Rakip C
Rakip B
%3
Rakip D
%1
%4
Rakip A
%12
VMware
%80
Telekom alanında kullanılan sanallaştırma platformlarının dağılımlarına bakıldığında, VMware, yüzde 80 ile x86 pazarının hakimi olarak ismini tescilliyor. Telekom operatörlerinin, sanallaştırma çözümleri sunan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler göz önüne alındığında; ürün kalitesi kadar bunların nasıl ulaştırıldığı, Üçüncü parti ürünlerle uyumluluk ve Kurumsal Lisans Anlaşması (Enterprise License Agreement) bir sunucu sanallaştırma platformu seçiminde üzerinde en fazla düşünülen unsurlar olarak değerlendiriliyor. Diğer yandan, sanallaştırma alanında lider olması, uzun zamandan bu yana birçok endüstrinin tercihi olması, Sunucu Sanallaştırma Pazarı’na ilk giren kuruluş olması, pazara yenilikler getirmesi, yüksek bir ölçeklendirilebilirlik oranına sahip olması,
Telekom operatörlerinin sanallaştırma çözümleri satan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler
Ürün kalitesi hizmet sunumu, teknik destek
Üçüncü parti ürünlerle uyumluluk ve son kullanıcı fiyatı
Hizmet seçenekleri
Şirket politikası
Kurumsal lisans anlaşması
VMware’in üretim ortamlarında geniş ölçüde kullanımına dair belirtilen temel gerekçeler arasında yer alıyor. Tercih Edilen Sanallaştırma Platformu Birebir görüşülen telekom operatörleri, temel sanallaştırma platformu olarak VMware kullandıklarını belirtirken, markanın güvenilir sunucu sanallaştırma çözümü olduğunun altını çiziyor. Telekom profesyonelleri, VMware platformlarının kullanımı esnasında, iş sürekliliği ya da herhangi bir teknik sorun yaşamadıklarını belirtiyor. VMware, yazılım özellikleri göz önüne alındığında, ileri ve yenilikçi sanallaştırma teknolojisine sahip bir marka olarak kabul ediliyor. Sunucu sanallaştırması, Telekom sektöründeki kullanımına bakıldığında oldukça yüksek bir kapasiteyle kritik iş yükü fonksiyonlarını başarıyla yerine getiriyor. Finans %96 Oranında Kullanıyor Finans sektöründe kullanılan sanallaştırma platformlarının dağılımlarına bakıldığında, VMware, yüzde 96 ile pazarın hakimi olarak adını zirveye yazdırıyor. Finans kuruluşları, sanallaştırma şirketi seçiminde en fazla dikkat ettikleri kriterler olarak; ürün kalitesi, hizmete erişim, sağlanan teknik destek, üçüncü parti ürünlerle birlikte işlerlik ve hizmet seçeneklerini sıralıyor. Rakip
%4
Finans Sektöründe Sanallaştırma Platformlarınınç Dağılımı
Finans kuruluşlarının sanallaştırma çözümleri satan firmaları seçerken dikkat ettikleri kriterler
VMware
%96
Ürün kalitesi, hizmet sunumu
Teknik destek dahil Üçüncü parti ürünlerle tedarikçi desteği uyumluluk
Hizmet seçenekleri
Finansın Başlıca Sanallaştırma Platformu: VMware Görüşülen finans şirketlerinin yetkilileri, temel sanallaştırma platformu olarak VMware kullandıklarını ve bu durumun uzun zamandan beri değişmediğini ifade ediyor. VMware’in, finans şirketleri için en önemli sanallaştırma platformu kabul edilmesinin nedenleri arasında; firmanın doğru kapasite planlamasının yanı sıra, yönetim ve alan avantajları sağlaması, herhangi bir felaket olasılığına karşı şirketlere yedeklilik özelliğini sunması, iş sürekliliği, yüksek performans, verimlilik, kaynak tahsisi ve güvenli yönetim sıralanıyor. Finans şirketlerinin neredeyse tamamına yakını, özel bulut yatırımlarını başlattıklarını ya da bunun hazırlığını yaptıklarını ifade ediyor. Sektör şirketlerinin, otomasyon, sistemlerin koordinasyonu ve hizmet yönetiminin standardizasyonu konularında altyapılarını en geç 2015 yılı sonrasında teknolojik gerekliliklere uygun hale getirmek yönündeki açıklamaları dikkat çekiyor. Sanallaştırma, gelinen noktada “Kurumsal Veri Merkezi” perspektifinde varsayılan en yeni teknoloji alanı oldu. Bu, daha fazla “fiziki sunucu” yerine “sanallaştırma” teknolojisinin kapsamlı bir şekilde adaptasyonu anlamını taşıyor. “Sunucu Sanallaştırma” pazarının gelecek yıllarda da büyüme trendini sürdürmesi ve VMware ile rakiplerine yeni fırsatlar sunması öngörülüyor.
Advertorial
Adını ilk 1960’lı yıllarda duyuran Sanallaştırma Teknolojisi bugün bir çok sektör tarafından kapsamlı bir şekilde
6
BThaber
E-TOPLUM
ile 7,559 kbps aralığında, mobil veri gönderme hızı ise 1,371 kbps ile 1,801 kbps aralığında değişiyor. İllerle ilgili ayrıntılı verilere raporumuzda yer verdik.” Trafiğin büyük bir kısmını mobilden mobile giden trafik oluşturuyor 2015 yılı Üçüncü Çeyrek Dönemi Raporu’nda ‘Genel Pazar Verileri’ incelendiğinde şu önemli noktaları görüyoruz: 27 Kasım 2015 itibarıyla elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteren işletmeci sayısı 676 olup, bu işletmecilere verilen yetkilendirme sayısı 1,108’dir. Türk Telekom ve mobil şebeke işletmecilerinin net satış gelirleri yaklaşık 8,2 milyar lira olarak gerçekleşirken, diğer işletmecilerin net satış gelirleri yaklaşık 2,1 milyar lira oldu. Türk Telekom ve mobil işletmecilerin toplam yatırım miktarı yaklaşık 1 milyar lira olarak saptandı. Diğer işletmeciler tarafından 467,4 milyon lira yatırım gerçekleştirildi. 2015 yılı üçüncü çeyrekte toplam mobil trafik miktarı 56,4 milyar dakika olurken, sabit trafik miktarı ise 2,6 milyar dakika oldu. Bir önceki üç aylık döneme göre mobil trafik miktarı sabit kalırken, sabit trafik miktarı yaklaşık yüzde 11,2 oranında azaldı. Trafiğin büyük bir kısmını mobilden mobile giden trafik oluşturuyor. Türk Telekom’un ses trafiği azalıyor ‘Sabit Pazar’ verilerinde ise şu noktalar dikkat çekiyor: 2015 yılı üçüncü çeyrek sonu itibarıyla 11 milyon 696 bin 067 sabit telefon abonesi bulunan Türkiye’de penetrasyon oranı bir önceki çeyreğe göre 0,3 puan azalarak yaklaşık yüzde 15,1 seviyesine düştü. Türkiye’de ortalama hane halkı büyüklüğünün 3,60 olduğu göz önünde bulundurulduğunda sabit telefon hizmetleri pazarında Türkiye’nin önemli bir kesimine
11 - 17 OCAK 2016
M2M abone sayısı 2,9 mİlyona ulaştı Rapordaki ‘Mobil Pazar’ verilerine göz atacak olursak 2015 yılı eylül ayı sonu itibarıyla Türkiye’de yaklaşık yüzde 94,3 penetrasyon oranına karşılık gelen toplam 73 milyon 235 bin 783 mobil abone bulunduğu saptanmakta. 0-9 yaş nüfus hariç olmak üzere mobil penetrasyon oranı yüzde 100’ün üzerine çıktı. 3G abone sayısı 63 milyon 066 bin 580’e ulaşırken; 3G hizmetiyle birlikte mobil bilgisayardan ve cepten internet hizmeti alan mobil genişbant abone sayısı da 35 milyon 876 bin 101’e yükseldi. Toplam mobil internet kullanım miktarı ise 156 bin 669 TB olarak gerçekleşti. M2M abone sayısı 2,9 milyona ulaştı. Bu dönemde numara taşıma sayısı bir önceki üç aylık döneme göre yüzde 13,07 oranında azaldı ve 2 milyon 651 bin 835 olarak gerçekleşti. Yine bu dönemde Turkcell’in yüzde 46,8; Vodafone’un yüzde 30,1; Avea’nın ise yüzde 23,2’lik paya sahip olduğu görülüyor. Trafik bilgileri bir önceki üç aylık dönemle
ulaşıldığını söylemek mümkün. Türk Telekom’un trafik dağılımı incelendiğinde; bir önceki yılın aynı döneminde yüzde 70 olan şebeke içi trafiğin toplam trafik içindeki payının 2015 yılı üçüncü üç aylık döneminde yüzde 64,7 olarak gerçekleştiği görülüyor. Bununla birlikte bir önceki yılın aynı döneminde toplam trafiğin yüzde 24,5’ini oluşturan mobile doğru trafik, 2015 yılının üçüncü çeyreğinde toplam trafiğin yüzde 28,2’sini teşkil etti. 2014 yılının üçüncü çeyreğinde yaklaşık 2,4 milyar dakika olan Türk Telekom’un ses trafiği, 2015 yılının üçüncü çeyreğinde önceki yılın aynı çeyreğine göre
kıyaslandığında toplam trafiğin yüzde 1,2 oranında arttığı, geçen senenin aynı dönemiyle kıyaslandığında ise yüzde 7,4 oranında arttığı saptanıyor. Mobil
yüzde 26 oranında azalarak yaklaşık 1,8 milyar dakika olarak gerçekleşti. Türk Telekom şebekesinden en çok aranan kısa numara 112 oldu. Bu dönemde sabit şebekeden en fazla trafik gönderilen ve alınan ülke Almanya olarak saptandı. Türk Telekom’un abone başına aylık geliri 23,5 lira olarak gerçekleşti. Toplam internet abone sayısının yıllık artış oranı: Yüzde 17,4 ‘İnternet ve Genişbant’ verilerine baktığımızda; 2008 yılında 6 milyon civarında olan genişbant internet abonesinin, 2015 yılı üçüncü çeyrek sonu
şebekelerden en fazla trafik gönderilen ve alınan ülke Almanya. SMS sayısı yaklaşık 26,431 milyon, MMS sayısı ise yaklaşık 21,6 milyon civarında gerçekleşti. 2015
itibarıyla 46,7 milyonu aştığı saptanmakta. Toplam internet aboneliğinde bir önceki üç aylık döneme göre yaklaşık yüzde 5,4 artış gerçekleşmiş olup, mobil ve fiber internet abonelerinin artmasıyla birlikte internet abone sayısındaki genel artış eğilimi devam etti. Toplam internet abone sayısının yıllık artış oranı ise yüzde 17,4 olarak gerçekleşti. Aynı dönemde xDSL abone sayısı 6,9 milyona, fiber abone sayısı ise 1,6 milyona yaklaştı. Kablo internet abone sayısı önceki üç aylık döneme göre yüzde 2,2 oranında artarak 596 bin 056’ya çıktı. 2015 yılı üçüncü çeyreğin internet servis sağlayıcılığına
üçüncü çeyreğinde 404 dakika olan ortalama aylık mobil kullanım süresi ile Türkiye, raporda yer verilen Avrupa ülkelerine kıyasla en fazla mobil telefonla görüşme yapan ülke oldu. ‘Diğer Hizmetler’ bölümünde ise şu bilgiler yer alıyor: Alternatif işletmecilerin toplam fiber uzunluğu 55,393 km’dir. Türk Telekom’un ise 205.944 km fiber altyapısı bulunmakta. Alternatif altyapı işletmecilerinin elde ettikleri toplam gelir yaklaşık 287,4 milyon lira seviyesinde. Türksat’ın bu dönemde toplam Kablo TV abone sayısı 1.156.133 olup Teledünya markasıyla sunulan sayısal Kablo TV abone sayısı 759 bin 341 olarak gerçekleşti. Ayrıca, kablo telefon hizmetinden yararlanan 36 bin 353 Türksat abonesi bulunuyor. Uydu haberleşme hizmetleri konusunda yetkilendirilmiş işletmeciler 2015 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla 12 bin 009 aboneye uydu yer istasyonlarıyla hizmetleri sağlamakta. Bu hizmete ilişkin toplam gelirler ise yaklaşık 95,4 milyon lira seviyesinde gerçekleşti.
ilişkin toplam gelir yaklaşık 1,244 milyar lira seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’de nüfusa göre sabit genişbant penetrasyon oranı yüzde 11,9 iken, OECD geneli penetrasyon oranı yüzde 28,2. Mobil genişbant penetrasyon oranı Türkiye’de yüzde 48,3 iken OECD geneli için bu oran yüzde 81,3’dür. 2015 yılı üçüncü çeyrek itibariyle toplam 6 adet elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı yetkilendirilmiş olup, bu işletmeciler tarafından 2015 eylül sonu itibarıyla 1 milyon 531 bin 725 elektronik imza ve 383 bin 902 mobil imza olmak üzere toplam 1 milyon 915 bin 627 elektronik sertifika oluşturuldu.
İletişim hem ihtiyaç hem vergi kaynağı Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), Türkiye’de 2015 yılında sabit telefon ile interneti bulunan ve her bireyi cep telefonu sahibi 4 kişilik bir ailenin aylık ortalama haberleşme giderinin yaklaşık 224,6 lira olduğunu açıkladı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) yayınladığı veriler ile TELKODER’in genel sektör değerlendirmesi ile bir sabit telefon ve bir internet
aboneliği olan, her bireyinin cep telefonu sahibi olduğu 4 kişilik bir ailenin haberleşme giderinin de geçen yıla göre yüzde 4 oranında artışla, yıllık bazda 2 bin 695 liraya ulaştığı belirtildi. 2015 3. Çeyrek BTK Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü Üç Aylık Pazar Verileri Raporu’na göre, sabit telefona aylık ortalama 23,5 lira ödeniyor. Üç GSM operatörünün abonelerinin ortalama aylık ödemelerinin 24,83 liraya ulaştığı görülüyor.
Sabit internet bağlantısı için ise aylık ortalama 41,7 lira ödeniyor. Bu giderlerin hepsine yüzde 18 KDV, ayrıca mobil telefon için yüzde 25, sabit telefon için yüzde 15 ve internet bağlantısı için yüzde 5 Özel İletişim Vergisi ile devlete ödenen toplam 60 lira vergi ile tüm bireyleri cep telefonu sahibi olan 4 kişilik bir ailenin ortalama haberleşme gideri ayda ortalama 224,6 liraya, yılda yaklaşık 2 bin 695 liraya ulaşıyor.
Rakamların da gösterdiği gibi, haberleşme hizmetleri günlük hayatımızın vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri haline geldi. Akıllı telefonların yaygınlaşması ve internet hızlarının artması gibi gelişmeler, haberleşme hizmetlerinin çok yönlü kullanılabilmesini sağlıyor. Bu yorumu yapan TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata Arıak’ın da dikkat çektiği gibi, bu kadar önemli bir ihtiyaç haline gelen
haberleşme hizmetleri, yüksek vergi politikaları ile birleşince, aile bütçelerinde hatırı sayılır bir yer kaplıyor. “Haberleşme ve internetin artık elektrik ve su gibi, lüks olmayan günlük bir hizmet olduğunun kabul edilmesi, üzerindeki vergi yükünün de azaltılması gerek” diyen Arıak’a göre, bir taraftan da, halen sabit hızlı internete bağlanamamış 13 milyon ev ve işyerine internet götürmek hedef olmalı.
BThaber
E-TOPLUM
11 - 17 OCAK 2016
7
‘Gelecek Daha Net’ ile gençler daha üretken Gelecek Daha Net Koordinatörü Melek Bar Elmas, “Söylemden Sedef Özkan eyleme dönmemiz gerekiyor” diyerek bu platforma destek olduğunu vurguladı. Gelecek Daha Net Gençlik Platformu’nu, 2008 yılında gençlerin mezun oldukları disiplinlerin dışında alanlarda çalışmasını ve genç işsizliğini incelerken, temelde yatan sorunun meslek seçiminde yapılan hatalar olduğunu saptayan Serra Titiz kuruyor ve platform 2009’da faaliyete geçiyor. Gelecek Daha Net Koordinatörü Melek Bar Elmas, platforma 2012 yılında katılıyor. Elmas, aynı zamanda TOBB Yazılım Sektörü Meclisi Başkanı ve Merlin Bilgisayar Genel Müdürü. Gelecek Daha Net’te; 14-30 yaş arasındaki gençlerin kişisel ve profesyonel gelişimlerine ücretsiz olarak destek olduklarını aktaran Elmas, öncelikle şu bilgileri paylaştı: “Platform gönüllülük esasıyla çalışıyor. 14-30 yaş arasındaki gençlerimize e-mentorluk, e-koçluk, eğitim ve seminer gibi konularda destek olan 875’den fazla gönüllümüz bulunuyor. Gönüllülerimizle birebir görüşme yapıp yetkinlikleri doğrultusunda desteklerini alıyoruz. Tabii ki tüm bu çalışmaları yapmamız için gerekli maddi ve ayni yardımları sağlayan kurumsal destekçilerimiz var. Video çekimlerimizi Bilgitivi, görüşme odalarımızı Advancity, çevrimiçi eğitimlerimizi eNocta, e-posta sistemimizi Euromessage sağlıyor. Unilever, Roche,
Gelecek Daha Net Platformu, 14-30 yaş arasındaki gençlere e-mentorluk, e-koçluk, eğitim ve seminer gibi konularda destek oluyor.
gönüllülerimizin hazırladığı harika yazıları blog yazıları olarak paylaşıyoruz.”
Gelecek Daha Net Koordinatörü Melek Bar Elmas, platformdaki gençlerle birlikte
Gençler e-mentor görüşmelerİnden büyük fayda sağlıyor Elmas, gençlerin en büyük yarar sağladığı hizmetlerinin e-mentor görüşmeleri olduğunu vurgulayıp bunun nedenini meslek seçimindeki belirsizliklerin çoğunu yaptıkları birebir görüşmede gidermeleri olarak belirterek “İşin uzmanıyla görüştükleri için kararlarını daha sağlıklı
Intel’le birlikte projeler yapıyoruz.” Yer ve zamandan bağımsız bilgi ve tecrübeye ulaşmak! “Mottomuz ‘Yer ve zamandan bağımsız bilgi ve tecrübeye ulaşmak!’ olduğu için faaliyetlerimizin büyük bir kısmı internet sitemiz (www. gelecekdaha.net) üzerinden yürütülüyor” diyen Elmas, çevrimiçi olarak sundukları hizmetleri şöyle sıraladı: “ e-Mentorluk görüşmeleri
bir zeminde veriyorlar” ifadesini kullandı. Çevrimiçi hizmetlerin dışında yüz yüze yaptıkları çalışmalar da olduğuna dikkat çeken Elmas, şunları aktardı: “Okullarda Gelecek Daha Net ( GDN ) buluşmaları düzenliyoruz. Gencin, bir meslek uzmanının yanında
sağlıyoruz. Örneğin Elazığ’daki bir genç, İsviçre’de yaşayan bir Türk e-Mentor’umuzla görüşebiliyor. Görüşme kayıt altına alınıyor ve isterse genç daha sonra görüşmeyi tekrar izleyebiliyor. Şu ana kadar 350’nin üzerinde e-mentorluk görüşmesi yapıldı. e-Koçluk hizmetlerimizde gençler, ICF onaylı sertifikaları olan gönüllü koçlarımızdan 6 oturumluk koçluk hizmeti alabiliyor. 2015 yılında 11 gencimiz bu destekten yararlandı. ‘Webinar’ ile alanında uzman
bir tam gün geçirerek potansiyel mesleğini yakından tanıması için yürüttüğümüz ‘Gelecekten Bir Gün’ programımız var. Diğer yandan bir hafta süren GDN Kamp organize ediyoruz. Kuşkusuz yüz yüze yaptığımız çalışmalar hepimiz için daha keyifli oluyor.”
kişiler gençlere seminerler veriyor. 2015 yılında 13 ‘webinar’ gerçekleştirildi. Çevrimiçi eğitimde; platformdaki tüm üyeler, onlar için yararlı olacağını düşündüğümüz 38 çevrimiçi eğitimden yararlanabiliyor ve eğitimleri tamamladıklarında sertifika alıyorlar. Şu ana kadar bini aşkın üyemiz eğitimlerden yararlandı. Meslek tanıtımları, başarı hikâyeleri gibi konularda videolar yayınlıyoruz. Sitemizde 374 yayınlanmış video var ve sürekli ekleniyor. Ayrıca
Salt eleştiriyle vakit öldürmeye hakkımız yok “Zaman eylem zamanı” diyen Melek Bar Elmas, bunun nedenlerini şöyle açıkladı: “Türkiye ne çektiyse, eleştiriden öteye gitmeyen, eyleme dönüşmeyen tutumdan çekti. Dünyada bunca hızlı dönüşüm yaşanırken, salt eleştiriyle vakit öldürmeye hakkımız yok. Söylemden eyleme dönmemiz gerekiyor. Hepimiz bir işin bir ucundan tutsak, inanın Türkiye çok farklı bir yerde olur. Bu nedenle Gelecek Daha Net’e destek oluyorum. Bu nedenle TOBB Yazılım Sektörü Meclisi Başkanlığı yapıyorum ve yine aynı nedenle yeni bir oluşumun kuruluş çalışmalarını başlattım. Bilişim sektörü son 50 yıla damgasını vurdu ve giderek daha da derinleşerek yaşamımızı tümden değiştiriyor. PC’lerden akıllı telefonlara geçişimiz son 30 yılın konusu ve aynı hızla giyilebilir teknolojilere doğru evriliyoruz. Hâl bu iken bilişim sektörü bu resmin tam ortasında yer alıyor. Teknolojiyi önce faydalı ve iyi kullanan, ardından üreten konumuna hızla gelmeliyiz. Şu anda teknolojiyi yaygın olarak kullanıyoruz. Bununla birlikte Gelecek Daha Net gibi faydalı ve iyi kullanım örneklerini artırmamız gerekiyor. Daha iyi bir Türkiye için; özel sektör, STK ve kamu üçgeninin önemini kavramış, küresel düşünen, yereli gözeten, farklılıklara saygılı, sağduyulu, dürüst insanların üretmesine önce izin, sonra destek vermeliyiz.”
Mühendislik, mimarlık ve şehircilik ödülleri verildi Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği heyetinin, 29 Aralık tarihindeki Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı’yı ziyaretinde; ‘V. Avrasya Mühendislik Mimarlık ve Şehircilik Proje Festivalleri’ finali ödül töreni düzenlendi. Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği’nin (TDMMB) ana organizasyonunda; TÜRKSOY Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı, Avrasya İpekyolu Üniversiteler Birliği, Türk Konseyi-Türk Üniversiteler Birliği, KazGASA İnşaat ve Mimarlık
Baş Akademileri ile Azerbaycan İnşaat ve Mimarlık Üniversitesi desteğiyle, Fondazione Romualdo Del Bianco Vakfı’nın
ev sahipliğinde 8-10 Aralık 2015 tarihinde Floransa’da V. Avrasya Mühendislik Mimarlık ve Şehircilik Proje Festivalleri finali
düzenlendi. Finalde; mühendislik kategorisinde; İlbank İstanbul Bölge Müdürlüğü Hizmet Binası, mimarlık kategorisinde; Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Yerleşkesi ödül aldı. Şehircilik kategorisinde de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü’nün ‘Yöresel Mimari Özelliklerine Uygun Konut Projeleri’, ‘İpekyolu Medeniyetleri Hizmet Nişanı’ özel ödülüne layık görüldü. Ödüller, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı tarafından 29 Aralık’ta bakanlıkta düzenlenen
törende sahiplerine verildi. Törene; TDMMB heyeti, TÜRKSOY Genel Sekreteri Prof. Dr. Düsen Kaseinov, İller Bankası Genel Müdürü Mehmet Turgut Dedeoğlu, Yapı İşleri Genel Müdürü Kasım Kayıhan ve İlbank Genel Müdür Yardımcısı M. Ferit Yüksel katıldı. Bakan Sarı, törende yaptığı konuşmada; STK’lar ve üniversiteler ile bir araya gelmenin ve istişarede bulunmanın öneminin altını çizerek yöresel mimari çalışmalara ağırlık verileceğine vurgu yaptı.
8
BThaber
E-TOPLUM
11 - 17 OCAK 2016
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
Bisiklete gökte köprü
Uçak 2016’da kalkacak mı? BST Bakanı Fikri Işık’ın, İstanbul Sanayi Odası’nda Türk Tasarım Danışma Konseyi 13. Toplantısı’ndaki konuşmasından özet: “Artık dünya, Endüstri 4.0’e koşarak gidiyor. Endüstri 4.0 denilen kavram, belki üretimde köklü bir paradigma değişikliği oluşturacak. Artık tüm nesnelerin birbirleriyle haberleşerek üretim yaptığı bir dünyaya gidiyoruz. Türkiye olarak Endüstri 4.0’te, buharlı makinelerin icat edildiği Birinci Sanayi Devrimi, elektriğin kullanılmaya başlanmasıyla çıkan İkinci Sanayi Devrimi, elektronikle başlayan Üçüncü Sanayi Devrimi’ni arkadan takip ettiğimiz gibi acaba Dördüncü Devrimi de yine tribünlerden seyreden, ciddi para ödeyip, satın alıp tüketen bir ülke mi olacağız? Yoksa, yeni sanayi devriminde Türkiye, rol alan, üreten, satan ve kendi gelir ve refahını
yükselten bir ülke mi olacak? Odaklanmamız gereken önemli alanlardan biri bu.” (Dünya, 05.01.16) *** Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) tam da bu konuda 56 sayfalık bir değerlendirme yayınladı. Buradaki tablolardan birinde ülkelerin düşük, orta ve yüksek gelir düzeyine geçiş süreleri sıralanmış: Çin, düşük-orta gelir düzeyine 1992’de ulaşmış. Yüksek-orta gelire 2009’da. Bu geçişi 17 yılda tamamlamış. Geçiş dönemi boyunca ortalama büyüme hızı % 7.5... Kore, düşük-orta gelir düzeyine 1969’da ulaşmış. Yüksekorta gelire 1988’de gelmiş. Bu işi 19 yılda yapmış. Geçiş dönemi büyüme hızı % 7.2... Türkiye, düşükorta gelire 1955’te varmış. Yüksek-orta gelire 2005’te ulaşmış. Aradan geçen süre 50 yıl. Geçiş dönemi büyüme hızı % 2.6.
Kopenhag’a, yerden 65 metre yüksek bir bisiklet köprüsü yapılacak. Yanlış okumadınız: Bisiklet köprüsü. 65 metre yüksekte. İstanbul Birinci Boğaz Köprüsü yüksekliğinde. Ayasofya’nın kubbesinden 10 metre daha yüksek. Bu adamlar deli mi? Neden bu kadar yükseğe – hem de bisiklet yolu için?köprü yapacaklar? Efendim, “orası” bir sosyal devlet ve yasalara göre, evler toplu taşıma araçlarından en fazla 500 metre uzakta olabilirmiş, ki Danimarka vatandaşları, toplu taşıma ulaşacağım diye 500 metreden fazla yürümesin. Eee? Valla, bu köprünün yapılacağı liman bölgesinde gemiler için büyük bir U-girişi var. U’nun iki ucu arasında ise ulaşım yok. Gemiler girip çıkıyor, köprü yapılamaz. Ucun bir ucundan karşı kıyıdaki öte ucuna kadar 2.2 km imiş. Toplu taşıma uzak. Olmaz! Eh, ileri bilgi toplumunda yenilikçi teknolojik çare tükenmez: Mimar Stephel Holl, yapacak iki yanına birer dev bina. Altından, apartman gemiler geçebilsin. Binaları rezidans, otel, mağaza, eğlence yerleri, restoran, kafe diye tasarlayacak. Yapacak bisiklet “asansörleri” ve takacak en yukarıya bir köprü. Onu da düz yapmayacak, kıracak ortadan ikiye, ki asimetrik olsun. İşte sana çok-işlevli bir köprü: Çevreci. Göz alıcı. Turistik merak uyandıran.
İşlevsel. Bisiklet, “orada” baş tacı... Kopenhag merkezde 550 bin nüfusa 650 bin bisiklet düşüyor. Ama şehre çalışmaya her gün 100 bin kişi bisikletle geliyor. Günde, bisikletle 1.3 milyon km yol kat ediliyor. Halen şehirde 397 km bisiklet yolu var. Sadece bisiklet için otoyol yapıldı. 2005’ten bu yana sırf bu alt yapıya 152.2 milyon USD yatırıldı. Şimdi, otomobille gidilen her kilometre, ekonomide 0.86 USD net kayıp yaratırken, bisikletle gidilen her kilometre 0.25 USD net kazanç (tasarruf) sağlıyor. AB, şu hesabı da yapıyor: “Motorlu bir araç yerine bisikletle kat edilen her kilometre, AB ekonomisine 0.97 Euro tasarruf sağlamaktadır. Örneğin Amsterdam’da her gün bisikletle kat edilen 2 milyon kilometre, yılda 700 milyon Euro tasarruf
demektir. Danimarka’da kişi başına bisikletle ulaşım mesafesi yılda ortalama 965 kilometredir. Eğer bu düzeyi bütün AB ülkeleri tutturabilse, AB’nin ulaşımdan kaynaklanan karbon salımı % 25 daha az olurdu.” (Eurocities: Thematic Guidelines, s.6). Son not: Almanya’nın Ruhr Bölgesinde DuisburgMülheim-Essen-BochumDortmund-Hamm arasında yapılacak 101 km bisiklet otoyolunun 5 km kısmı açıldı. Bu yolda 4 üniversite var: Öğrencilerin yolu olacak... Ayrıca, FrankfurtDarmstadt arasında 30 km, Münih civarında 15 km ve Nürnberg’i komşu Fürth, Erlangen, Schwabach’la bağlayacak bisiklet otoyolları planlanıyor. Bir kaç “çeşit” bisiklet yolu olan Hollanda’da Tilburg, Almere gibi küçük kentlerin yöresinde bisiklet otoyolları var.
adayları için bulunmaz bir IoT uygulaması daha sırada: Efendim, anne adayımız tıpkı bir tampon gibi tasarlanmış bir cihazı malum şekilde takıyor.
Bu, bir iPod aslında. Adı da zaten Babypod. İşte bu cihaz, fetüsün, müziği daha “rahat” duymasını sağlıyor. Malumunuz, ileri bilgi toplumlarında, fetüse bir kültür hizmeti olarak karın üzerine gelecek şekilde takılan müzik düzenekleri var. Fetüs, bu sayede müzikle daha doğmadan tanışıyor. Ama, anne karnından, dışarlardan gelen ses ile bizzat kulağının dibinden gelen ses aynı mı? Asla aynı değil. O halde Babypod, bir diğer mükemmel IoT cihazı olarak malum yerde yerini alacaktır. (Bu ilginç uygulamanın kaynağı Barcelona’da Marquès adlı hamilelik kliniği).
Çoraptan TV kumandası ABD’de TV dizileri ve sinema filmlerini abonelikle izlettiren Netflix sitesinin yeni hizmeti: IoT çoraplarımız sayesinde TV karşısında uyuklarsanız, izlediğiniz şeyi durduracağız ki, uyandığınızda bıraktığınız yerden devam edebilin. Bu hizmet için bir çorap ürettik. İçinde, bir çip var. Ayak hareketlerinizden bu çip, sizin uyanık mı uykuda mı olduğunuzu “anlıyor.” Bu bilgiyi televizyon kumandasına gönderiyor. TV, uykunuza saygıdan, gösteriyi orada durduruyor. Ama siz,
uyanıp da “harekete” geçince, gösteri durduğu yerden yeniden başlıyor. İşte mükemmel bir “şeylerin interneti” uygulaması. Çipli çorap, sizin uykuya dalacağınızı da anlıyor. TV ekranında bir ışık yanıp sönüyor. Siz uyarıyı görüp toparlanınca seyirlik sürüyor. Ama kendinize gelemezseniz, yukarda anlattıklarım oluyor. IoT konusu 2016’nın ana konusu olacak. Uygulamalar akla gelmeyecek türden. Örneğin: Ana karnında büyüyen ve doğmayı bekleyen fetüs,
16 haftalıktan itibaren ses duymaya başlarmış. Fetüsünü güzel sanatlara, kaliteli sanat müziğine daha doğmadan hazırlamak isteyen anne
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
11 - 17 OCAK 2016
9
Taşlar ‘verimlilik’ için yerinden oynuyor Autodesk; Ortadoğu bölgesini kapsayan ayağı ile 2015 Handan Aybars Aralık’ında dördüncü kez Dubai düzenlediği Autodesk University Extension Dubai’de (AUx) gerek bölgenin gerekse diğer ülkelerin mimarlık, mühendislik ve inşaat sektörlerini, üretim ve ürün tasarımı uzmanlarını, görselleştirme, eğlence ve animasyon sektörlerinden isimleri her alanda üretimin geleceğine odaklanan ‘Future of Making Things’ odaklı etkinlikte bir araya getirdi. 23 yıl önce başlayan, halen 13 ülkede tasarım ve mühendislik odaklı konferanslar serisi ile küresel bir buluşma noktası olan, 16 Aralık 2015 tarihinde Dubai World Trade Centre’da düzenlenen ve bine yakın sektör profesyonelini bir araya getiren etkinlikte teknolojik devrim, bunun tasarım ve mühendislik başlıklarının geleceğine yansımaları ele alındı. Gün boyu yapılan sunumlarda konular farklı olsa da, anafikir hep aynıydı: Yeni teknolojiler her alanda tasarım ve üretim süreçlerini yeniden
Ortadoğu’da tüm sektörlerde tasarlayan ve üretenleri bir araya getiren Autodesk University Extension Dubai 2015’de, teknolojinin ezber bozan etkisine odaklanılırken, tasarım ve üretimde yeni yöntemler, bunların sunduğu fırsatlar ele alındı.
Fırsatlar çığ mİsalİ Autodesk Evangelist’i Lynn Allen, kelime anlamı olarak ‘bozucu’ (disruptive) sıfatı ile tanımlanan inovasyonun yanlış anlaşılmaması gerektiğini sohbetimizde şöyle anlattı: “Bu işin geleceğinde ‘disruption’ var ve herkes bunu kötü bir şey sanıyor. Oysa bu, yıllardır birçok fırsatlar açan bir kavram ve ‘disruption innovation’ da önceki teknolojinin yerine geçer. Eskiden tasarımları kağıda çizerken, sonra Autocad geldi ve yazılım programının ‘disruptive’ yönü bu oldu. Sürdürülebilirlik, enerji duyarlılığı ve güvenlik gibi, geçmişe kıyasla dikkate
şekillendirirken, ‘Insight, Innovation, Inspiration’ (İçgörü, İnovasyon, İlham) teması ile düzenlenen etkinlikte yeni teknolojileri üretimde kullanma modelleri konusunda kapsamlı ipuçları paylaşıldı.
Medya ve eğlence sektörlerinde Autodesk çözümlerinin konumunu anlatan Autodesk Medya ve Eğlence Küresel Pazarlama Kıdemli Müdürü Nick Manning, Live Design konsepti hakkında sorularımızı yanıtladı: “BIM odaklı geliştirilen inşaat tasarım yazılımı Revit, 3D modelleme ve animasyon yazılımı 3ds Max ve 3D oyun motoru Stingray üçlüsü, Live Design konseptimizi oluşturuyor. Gelişen teknoloji, şov işini değiştiriyor. Ama bütçeler daralıyor. Bu nedenle etkili iş süreçleri kurgulamak önemli. Y nesli de bağlı olmak,
almamız gereken çok şey var ve teknoloji, bu konuda destek sunuyor. Bulut bilişim, 3D baskı da fırsat demek. Kendi bilgisayarımızda eskiden simülasyon yapamazdık, ama artık bulut sunucu kaynaklarına ulaşarak çok farklı şeyler yapabiliriz. ‘Üretken tasarım’; bilgisayarın tasarımın nasıl olması gerektiği konusunda size fikir vermesi demek. IoT de bir uygulama ile işlerin kolaylaştırılmasını sağlıyor. Dokümantasyon ve optimizasyon süreçlerinin ardından, bugün ‘sürekli bağlantıda olma’ noktasına geldik. 3D baskı cihazları, yeni bir sanayi devrimi. Yani
Giyim kuşamdan spora, yaratıcılık her yerde IoT, artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik ile robot teknolojilerinin mühendisliği ve tasarımcılığı hangi açılardan değiştirme gücüne sahip
Lynn Allen ‘disruption’, daha iyi bir dünyanın temellerini atıyor. Biz eğitime de odaklanıyor ve ihtiyacı olan herkesin ücretsiz yazılımımıza ulaşmasını sağlıyoruz. Tüm bu unsurlara bakınca, ‘disruption’ aslında fırsat demek.”
olduğuna odaklanılan bu tek günlük etkinlikte, her şeyin hiç olmadığı kadar akıllı, birbiri ile bağlantılı ve dinamik olduğuna vurgu yapıldı. Ortadoğu’da bu başlıklarda yaratıcı projelerin git gide artacağı üzerinde de
Kullanıcı, duygusal bağ kurma peşİnde
deneyimini hep paylaşmak, eğlence içeriği ve tasarım süreçleri ile etkileşim içinde
olmak istiyor. ‘Avatar’ filmi, 3D konusunda bir dönüm noktası ve tüm sektörler için 3D büyük
bir fırsat. Öte yandan bulut bilişim; medya ve eğlence sektöründe de önem taşıyor.
duruldu. Etkinlik alanında yer alan ‘Autodesk Gallery’ ise 3D baskının ürünü Nike ayakkabı, yine 3D baskı eseri naylon elbise, enerji kaynakları kıt ülkeleri hedefleyen ve oynandığı sürece elde ettiği enerjiyi örneğin mobil cihaz şarjı için kullanıp depolayan Soccket isimli futbol topu gibi farklı sektörlere seslenen yaratıcı çözümleri katılımcılarla buluşturdu. Autodesk’in kullanıcılar, iş ortakları ve sektör liderlerini buluşturan konferanslar serisi ve online öğrenme noktası Autodesk University konseptinin Dubai ayağında öne çıkan başlıklarından biri Yapı Bilgi Modellemesi (Building Information Modelling –BIM) oldu. Akıllı şehir teknolojisinde, süreç değişiklikleri ve iş akışlarının başında gelen BIM; 3D parametrik ve nesne tabanlı modeller kullanarak, bir yapının yaşam döngüsü boyunca projeye ait birbiriyle uyumlu ve bağlantılı her tür bilginin yaratılması ve kullanılması sürecini içeriyor. BIM’in inşaat sürecinde maliyet ve zaman tasarrufu sunması da, gerek kamunun gerekse özel sektörün BIM teknolojisini kullanma eğilimini artırıyor.
Akıcı bulut bilişim deneyimini medya sektöründe kullanmaya özen gösteriyoruz. Sanal gerçeklikte kalite, aradan geçen yıllarda arttı. İçerik üretme süreci de hızlandı ve kolaylaştı. VR (sanal gerçeklikvirtual reality) ve AR (artırılmış gerçeklik-augmented reality) kavramları böylece önem kazanıyor. AR; oyun, kullanıcı etkileşimi, rehber, iç tasarım, satış araçları ve navigasyon gibi yapılarda gittikçe öne çıkıyor. Duygusal bağ kurmak, hiç olmadığı kadar değerli. Yani insanlar, artık daha iyi deneyim istiyor.”
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
11 - 17 OCAK 2016
Yapı Kredi Fikrimobil için heyecan devam ediyor Haber Merkezi Teknolojiyle birlikte gelişmenin önemine inanan Yapı Kredi’nin, üniversite öğrencileri için gerçekleştirdiği FikriMobil Yarışması’nda heyecan başladı. Gençlerin mobil alandaki yaratıcı girişimlerini hayata geçirmek amacıyla bu yıl 2.’si düzenlenen yarışma için başvurular 14 Şubat gününe kadar www. fikrimobil.com adresinden gerçekleştirilebiliyor. FikriMobil’de bu yıl birinci olan ekip 1 haftalığına dünyanın teknoloji ve girişimcilik merkezi kabul edilen Silikon Vadisi’ne gidecek. Ekip, Silikon Vadisi gezisi kapsamında, dünyanın en büyük teknoloji firmalarını ziyaret etmenin yanı sıra Türk ve yabancı start-up firmaları ile de tanışma fırsatı bulacak. Ayrıca burada bulunan
yatırımcılarla bir araya gelerek projelerini tanıtma fırsatı yakalayacak. Yarışma da ikinci olan ekibe 15 bin ve üçüncüye de 5 bin lira ödül verilecek. Ayrıca bu yıl “Finans Teknolojileri” alanındaki bir projeye de Yapı Kredi Özel Ödülü verilecek. Yapı Kredi Özel Ödülü’nü kazanan ekip 10 bin lira kazanacak. Ayrıca Microsoft, IBM ve Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nin de özel ödülleri olacak. Finale kalan ve en iyi Windows/Azure uygulamasını geliştiren proje ekibi Microsoft Türkiye’de Yaz Okuluna katılma şansı yakalayacak. Finale kalan ve en iyi Bluemix uygulamasını geliştiren ekip ise her yıl Avrupa’nın farklı ülkelerinde düzenlenen “IBM EMEA Best Student Recognition” etkinliğine katılma şansını elde edecek. Türkiye‘nin inovasyon
ve dijitalleşme konusunda gelişimini destekleyen projelerin önemine değinen Yapı Kredi Bilişim Teknolojileri ve Operasyon Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Cahit Erdoğan, “Dijital çağda mobil ekonomi tüm dünyanın yeni büyüme alanı olarak öne çıkıyor.Değişen müşteri trendleri ve yeni teknolojiler ile dijital bankacılık yavaş yavaş alternatif bir kanal olmaktan çıkıp kendi iş modelini içeren bir ekosistem olmaya doğru ilerliyor. Ülkemiz de, kullanım açısından bu trendin öncülerinden biri. Ancak yinede, yenilikçi iş modeli ve hizmet üretimi anlamında gidilecek çok yolumuz var. Yapı Kredi olarak sahip olduğumuz bu bilinç doğrultusunda bankacılık alanındaki teknolojiye büyük önem veriyor ve dünyadaki trendleri yakından takip ediyoruz. Mobil bankacılık
Cahit Erdoğan başta olmak üzere tüm dijital kanallarımızı da geliştirip zenginleştiriyoruz. Bu yolculuk boyunca da, gençlerin yaratıcı fikirlerini, katkılarını ve gelişimlerini çok önemsiyoruz” dedi. Geçen yıl ilki gerçekleştirilen
FikriMobil’de çok başarılı gençlerle tanışma ve onların projelerini tanıma fırsatı yakaladıklarını da belirten Erdoğan, “FikriMobil’in hem bankacılık sektörünün gelişimi hem de gençlerin sektörümüze katılımı açısından çok verimli geçtiğini düşünüyorum. Önümüzdeki yıllarda beraber çalışabileceğimiz genç arkadaşlarımızın yaratıcı fikirlerini hayata geçirmek de bize ayrı bir heyecan veriyor. Yarışmaya katılacak tüm gençlere şimdiden başarılar diliyorum” diye konuştu. FikriMobil yarışması sürecinde ekipler farklı teknolojiler üzerinde mobil uygulama geliştirme yetkinliklerini arttıracak bir çok eğitime katılma şansı yakalayacaklar. Aynı zamanda İş Modeli Geliştirme ve Yalın Girişim başta olmak üzere birçok konuda uygulamalı eğitimler alacaklar.
Postanızda uçtan uca kontrol sizde olsun E-posta ile müşterilerine ulaşmak isteyen her ölçekte şirket için tasarlanan INBOX’ın sertifikalı e-posta altyapısı
ile şirketler, ulaşılabilirlik oranlarını maksimize ederek müşterilerine sağlıklı bir şekilde ulaşma imkanı buluyor.
Firmalar, gönderdikleri bültene tıklayarak firma web sitesini ziyaret eden müşterilerinin hangi konularla ilgilendiklerini tespit edebiliyor, ilgi alanlarına göre dinamik listeler oluşturabiliyor ve gönderim yapabiliyor. Kasım 2015 itibari ile 400’ün üzerinde kurumsal müşteriye hizmet veren INBOX’ta günlük e-posta gönderim miktarı ise 2 – 2.5 milyon adet. İki yıl süren geliştirme çalışmalarının ardından, Ekim 2014’te hizmete giren bu yapının sağladığı faydaları, INBOX kurucusu Emin Onur Genç şu sözlerle anlattı: “Çeşitli bülten ve kampanya oluşturma yöntemleri var. INBOX ise temelde e-posta pazarlama aracı olmasının dışında, gelişmiş CRM özelliklerine de sahip. Akıllı kişi yönetimi ile her gönderimde kendi kendini
geliştiren bir mekanizma mevcut. Şirketler, kişi listesini yükledikten sonra ilk gönderimlerinde kişi listeleri otomatik doğrulanmış olur ve bir sonraki gönderimleri gerçek e-postalara gönderilir. Bu doğrulama için ek maliyet harcamamış olurlar. Gönderim sonrası süreçte birçok araç mevcut. Firmalar gelişmiş gönderim analizleri ile en iyi açılış zamanları, konuma veya açılan cihaza göre ilgili grafikleri ve bunlarla oluşturulabilecek segmentasyon ile her gönderimden sonra daha iyi ve doğru bir hedef kitlesine ulaşabilirler. Aksiyonlar oluşturarak çeşitli senaryolara göre belirledikleri periyotlarda otomatik bültenler gönderebilir veya kişi listelerini yeniden organize edebilirler. E-ticaret siteleri veya kendi sistemleri ile
entegrasyon isteyen firmalara özgü API desteği de var. INBOX’ın özelliklerini kendi siteleri veya yazılımlarından API’lar ile yönetebilmek, buradan anında hesap oluşturmak mümkün.” Bu yapının, Türkiye’deki diğer e-posta pazarlama şirketlerinden temel farkı, senelik bağlayıcı bir hizmet yapısı olmaması. Ayrıca herhangi bir yazılım lisansı, kurulum ücreti, özelliğe paket kısıtlamaları bulunmuyor. “Self servis hizmet ile müşterilerimiz kendine en uygun paketi ayarlayarak kendileri satın alabiliyor” diyen Emin Onur Genç’in de dikkat çektiği gibi, her ölçekte şirket, her ölçeğe uygun seçenekler ile kendi paketlerini oluşturabilir ve yıllık ödeme ile indirim, yüksek hacimli gönderimler için de özel teklifler alabilirler.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
11 - 17 OCAK 2016
11
Temassız çözümler yükselişte Handan Aybars Ödeme sürecini olabildiğince mobile yönlendirmeyi hedefleyen Multinet, ayrıca Saha Satış Otomasyonu, CRM ve Kampanya uygulamalarını geliştirmek ve saha ekiplerine mobil uygulamalar içeren çözümler sunmak için de çalışmalar yapacak. “2016’nın bizim için en önemli projelerinden biri ERP projesi olacak” bilgisini veren Multinet COO/ Genel Müdür Yardımcısı Demirhan Şener, 2015’te Multinet için en uygun ERP’nin hangisi olacağına dair gerekli araştırma ve çalışmaları yaptıklarını vurguladı. Satınalma, mali işler ve muhasebe ile insan kaynakları süreçlerinin dâhil edileceği ERP projesinin de 2016’da devreye alınması hedefleniyor. 2016 yılı hedefleri ve sektörde BT gelişimi ile yaşanan yenilikleri Demirhan Şener anlattı. n Gerek müşterilerin gerekse çalışanların BT odaklı yeniliklere, yeni cihazlar ve yeni platformlarda kullanım imkânlarına bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeniliklere açık ve teknolojiye meraklı milyonlarca insanımız var. Akıllı çözümler sektöründe giderek artan bir farkındalık var. Ülkemizde şirketlerin kurumlaşma düzeyi arttıkça, kurum içi ve yapılan işle ilgili çeşitli faaliyet ve hizmetlerde satınalma konusunda uzman teknoloji şirketleriyle çalışma bilinci de gelişiyor. Multinet’in sağladığı avantaj ve faydalar, yarattığı değer görülüyor. İçinde bulunduğumuz sektör hızla büyüyor ve bu büyümenin öncülüğünü yapıyoruz. Bu süreçte en yeni teknolojileri hızla benimseyen kurumlar ve insanlar olmanın ötesine geçmeli, yeni teknoloji geliştirme ve yaratma aşamasına ulaşmalıyız. Bu da yenilikçiliği benimseyerek ve Ar – Ge’ye gerekli yatırımı yaparak mümkün olabilir. Biz bu alanda üstümüze düşeni fazlasıyla yapıyoruz.
Ödeme sistemlerinde geliştirdiği teknolojik çözümlerle 15 yıllık deneyimi sektöre sunan Multinet, çözümlerini yurtdışı pazarlara, buralardaki kurumsal müşterilere sunmayı, mobil odaklı çözümler konusunda da yeni yatırımlar yapmayı planlıyor. n Ödeme sistemlerindeki değişimi nasıl görüyorsunuz? Teknolojik gelişmeler insanlık tarihinde görülmemiş boyutlarda bir dönüşüm başlattı. BT sayesinde bilgiyi üretmek, aktarmak ve ona ulaşmak son derece kolay ve hızlı. Mobil platforma geçiş, günlük yaşamı kolaylaştırdı. Ödeme sistemleri de bu gelişmelerden payını alıyor. En ileri teknolojilerle geliştirdiğimiz akıllı çözümler giderek daha fazla kullanılıyor. Akıllı çözümlerle bir işletmeye, bütün ihtiyaçlarını tek sistem üzerinden karşılayabilme ve kontrol edebilme imkânı sağlıyoruz. Kurumsal müşterilerimizin yanı sıra onların çalışanlarına ve sisteme üye iş yerlerine fayda sağlıyor ve katma değer yaratıyoruz. n Ürünleriniz nasıl bir dağılım sergiliyor? Ürünlerimizi 4 temel kategoride toplayabiliriz. ‘Şirket Çalışanlarına Yönelik Paket’ çerçevesinde Restonet, Passnet ve Multinet Gift ürünlerimiz var. Bu paketle çalışanların yemek giderleri, mesai kontrolü, ID kart ihtiyacı ve ayni yardım hizmetleri tek sistem üzerinden yönetilebiliyor. Ayrıca Multinet Up, harcadıkça ‘Tatlıpara’ kazandıran ilk ve tek yemek kartı. ‘Şirket Araçlarına Yönelik Paket’ ise Multicar ve Petronet ürünlerini kapsıyor. Bu ürünlerle şirketin filo ve akaryakıt ihtiyacını, uygun fiyat ve koşullarla karşılamak mümkün. ‘Konaklama ve Seyahat Paketi’nde Otelnet ürünümüzle kurumlara avantajlar sunuyoruz ve bu paketle konaklama masrafları tek sistem üzerinden kolaylıkla yönetilebiliyor. ‘Tedarik ve Toplu Satınalma Paketi’nde ise MultiAvantaj platformumuz var. Bu ürünümüzle kurumsal firmalara tedarik ve toplu satın alma konusunda
Tek çözümde buluşan avantaj serİsİ
Multinet COO/Genel Müdür Yardımcısı Demirhan Şener avantajlar sağlıyor, satın alırken kazanma imkanı sunuyoruz. Özel seçilmiş 130’dan fazla tedarikçimiz ve 280 şubemiz aracılığıyla akaryakıttan temizlik ürünlerine, gıdadan güvenlik ürünlerine kadar binin üzerinde ürün içeren portföyümüz ile üyelerimize indirim hizmeti vermekteyiz. Parantez mobil uygulamamız ise harcadıkça kazandıran ve kart bakiyesini artıran bir sistemin yanı sıra MultiMobil üzerinden kampanyalara katılım ve her yemekte Tatlıpara, yani gerçek para kazanma imkânı sağlıyor. n MultiMobil ve temassız kart ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu uygulama ile bireysel kullanıcılarımız kendilerine tanımlanmış kartları ile işlem
ve görüntüleme yapabiliyor, kartlarına tanımlanmış olan Otelnet, Multinet Gift ve temsil cüzdan bakiyelerini de görebiliyorlar. İhtiyaç duydukları tüm bilgilere anında erişebilecekleri MultiMobil uygulaması ile Restonet kartına para yükleyebiliyor, hatta üzerine 2 kart tanımlayabiliyorlar. MultiMobil kullanıcısı kart bakiyesini görüntüleme, kayıp kart bildirme, kredi kartından bireysel yükleme yapabilme, parantez uygulaması için ‘Bugün buradayım’ deme ve ürünlerin harcama noktalarını görme imkanına da sahip. Sunduğumuz teknolojik çözümlerde cep cüzdana geçiş ve temassız ödeme de önemli yer tutuyor. Vodafone Cep Cüzdan, Cep Cüzdan uygulamasını indiren
Demirhan Şener’in verdiği bilgiye göre, Multinet Up’ın kurumsal müşteri sayısı 21 bine yaklaşıyor. 870 bin kart kullanıcısı ve kafe, restoran, büfe, otel ve mağazalar ile akaryakıt istasyonlarından oluşan 35 bine yakın da üye işyeri bulunuyor. “Hizmetlerimizi Türkiye genelinde 81 il ve bunların ilçelerindeki üye işyerlerine kurduğumuz POS ağı ile sunuyoruz” diyen Şener, “Sunduğumuz ödeme sistemleri ve akıllı hizmet çözümleri ile şirketlerin ve kamu kuruluşlarının; öğle yemeği, akaryakıt, konaklama, ayni yardım, kapı geçiş kontrolü ve mesai takibi gibi tüm kurumsal ihtiyaçlarını tek bir kart ile yönetmelerine olanak veriyoruz” diyerek avantajları paylaştı. Şener, çözümlerin benimsenme hızını şöyle örnekledi: “Örneğin birkaç ay önce başladığımız temassız ödeme ile ilgili ilk verilere göre, POS makinelerinin yüzde 57’si en az bir temassız işlem yapıyor. Multinet Up olarak sorumluluklarımızı yerine getirmek için bütün gücümüzle çalışıyoruz.”
Vodafone abonelerinin kredi ya da banka kartları ile ödeme yapmalarını; ödemelerin de Multinet POS altyapısı üzerinden alınmasını sağlıyor. Bu uygulama ile kullanıcılar Multinet kart sahibi olmadan anlaşmalı restoranlar ve evlere servislerde Multinet POS’lar üzerinden ödeme yapabiliyor.
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
Handan Aybars LinkedIn, küresel bazda sayısı 380 milyonu geçen profesyoneli biraraya getiren, dünyanın en büyük profesyonel ağ yapısı. Bu yapıda hızlı büyüme eğilimi kesintiye uğramıyor ve her saniye yaklaşık iki yeni üye bu platforma dahil oluyor. Bu bilgileri paylaşan LinkedIn EMEA Kurumsal İletişim Müdürü Richard George, sosyal ağ yapılarıyla fazlasıyla ilgili olan Türk insanının, iş odaklı profesyonel bir platform olan LinkedIn’e de ilgisinin yoğun olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de bireysel ve kurumsal hayatta LinkedIn’in benimsenmesini nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Richard George, “Bugün Türkiye’de 4 milyondan fazla üyemiz var. Bu üyelerin her biri geniş bir sektörel dağılım ve gerek eğitim gerekse iş deneyimi adına büyük bir kapsam sunuyor” değerlendirmesini yaptı. Richard George, iş hayatının bu sosyal ağ yapısını ve böylece değişen, gelişen öncelikleri şöyle anlattı: n Küresel yapı ile Türkiye’deki bireysel ve kurumsal LinkedIn ilgisini nasıl kıyaslayabiliriz? Katılımı artırmak adına nasıl bir strateji izliyorsunuz? LinkedIn’in her ülkede önceliği üyeleridir. Bizim temel amacımız; her nerede olurlarsa olsunlar üyelerimize kapsamlı bir deneyim sunabilmek. Bu odağımız sayesinde biz de üç farklı iş başlığımızı kurguladık: ‘Yetenek Çözümleri’, ‘Pazarlama Çözümleri’ ve Satış Çözümleri başlığını da içeren ‘Premium Üyelik’. Tüm bu
11 - 17 OCAK 2016
Yepyeni bağlantılar, iş hayatında reform sağlıyor Önceliğini ‘üyeleri’ olarak belirleyen LinkedIn, küresel bazda dev bir iş ağı olarak bireyleri ve kurumları birbiri ile daha etkili bir yöntemle buluşturuyor. başlıklarda Türkiye pazarında büyümeyi de görüyoruz. n LinkedIn Satış Çözümleri ekibinin temel sorumlulukları neler? Bu yapı nasıl bir küresel strateji ile yol alıyor? Bugün baktığımızda, satış odaklı telefon aramaları gibi geleneksel yöntemlerin artık hiçbir etkisinin olmadığını görüyoruz. B2B karar vericilerinin yüzde 90’ı bu tarz aramalara yanıt vermiyor, bu kitlenin yüzde 75’i ise karar verme süreçlerinde sosyal medyayı kullanmayı tercih ediyor. Bu da gösteriyor ki, şirketler ve profesyoneller satış söz konusu olduğunda yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyorlar. Bizim hedefimiz de ‘sosyal satış’ olarak adlandırdığımız bu yeni yaklaşımla onlara rehberlik etmek. n Sosyal satış nedir? Bu alanda başarı için metotlar ve stratejiler neler? Sosyal satış; satışlarda daha etkili olabilmek için varolan ağınızı ve sosyal platformlarınızı en iyi biçimde kullanabilmeyi temel alıyor. Müşterilerinizle güvene dayalı ilişkiler inşa edebilmek ise burada fark yaratmanın ilk adımı. Bunu yapabilmek için doğal olarak müşterilerinizi çok iyi tanımanız gerek.
alan’ araç. Bu endeks, LinkedIn’i, kendinizi ve işinizi desteklemek adına ne kadar etkili kullandığınızı gösteriyor. Elde edilen sonuç ise 100 puan üzerinden bir skorlama ile güçlü yönlerinizi ve kendinizi geliştirebileceğiniz alanları içeren çok sade bir resmi ortaya koyuyor. LinkedIn üyeleri kendi ağ yapıları ve kendi sektörleri içinde kendilerini doğru bir araçla kıyaslama ve zaman içinde elde ettikleri gelişimi de görme imkanına bu şekilde kavuşabiliyor.
LinkedIn EMEA Kurumsal İletişim Müdürü Richard George İşte bu noktada LinkedIn, sadece şirketleri kurumsal olarak keşfedebileceğiniz bir ortamı size sunmakla kalmıyor, bu şirketlerdeki bireylerle de sizi biraraya getiriyor. ‘Birey’ ve ‘kurum’ olarak değil, tamamen bireyler arasında tarafların birbirini, önceliklerini, beklentilerini anlaması da sonuçta ortaya çıkan çözümlerin beklentilere maksimum seviyede uyumlu olması demek. n Sunduğunuz SSI (Social Selling Index-Sosyal Satış Endeksi) ölçümü, satış ekiplerine neler sağlıyor? LinkedIn’ın bu endeksi, ücretsiz bir ‘veriyi merkeze
n Peki bir şirket veya birey, SSI skorunu artırmak için neler yapabilir? LinkedIn’ın Sosyal Satış Endeksi’nin temelinde dört kriter var. Üyeler de skorlarını iyileştirmek için bu kriterlerde kendilerini geliştirebilirler. Bu kriterlerden ilki; eksiksiz biçimde, tam olarak hazırlanmış bir profili ve takipçileri içeren profesyonel bir markayı ortaya koymak. İkinci unsur, güçlü arama ve araştırma yetkinlikleri kullanan doğru insanları bulmak. Üçüncü sırada, kıymetli veriyi keşfetmek ve paylaşmak, böylece ilişkiler kurmak veya varolan ilişkileri geliştirmek var. Örneğin mesajlar ve gruplar, bu noktada etkili biçimde kullanılabilir. Dördüncü başlık
Üye sayısı katlanarak artıyor LinkedIn EMEA Kurumsal İletişim Müdürü Richard George, Türkiye pazarı özelinde bazı bilgiler verdi. 2012 yılındaki 1 milyon üye sayısından bugün 4 milyondan fazla üyeye ulaştıklarını vurgulayan Richard George, LinkedIn’in Türkçe versiyonunun da 2011 yılından beri kullanıldığını hatırlattı. Türkiye’de LinkedIn’de temsil edilen öncelikli sektörler ise bankacılık, BT ve yazılım ile inşaat sektörleri olarak sıralanıyor.
ise yönetim seviyesindeki bağlantıların, iç bağlantıların artması veya gelen bağlantı taleplerini onaylama hızında artış. n Küresel bir eğilim halini alan sosyal satış konusunda farkındalığı artırmak için neler yapacaksınız? Bu stratejide Türkiye nasıl bir konuma sahip? Açıkçası küresel bazda önemli bir büyüme ve uyum görüyoruz, bunlar bizi son derece memnun ediyor. Çünkü bunun sonucunda daha fazla satış profesyoneli, sosyal satış alanındaki potansiyelini hayata geçirebiliyor. Bu stratejimize küresel bazda tepkiler de hep olumlu oldu. Türkiye özelinde ise bu pazardaki gelecek bizi heyecanlandırıyor. Odağımızda üyelerimize ve müşterilerimize uçtan uca iyi bir deneyim sunmak varlığını koruyacak.
Dialog, hizmet kalitesini tescilledi www.m2s.com.tr
STRATEJİK PAZAR ARAŞTIRMALARI
VERİTABANI OLUŞTURMA VE GÜNCELLEME
PAZARLAMA PROJELERİ UYGULAMA VE YÖNETİMİ
x70 TELEMARKETING
SEKTÖREL ARAŞTIRMALAR
E-PAZARLAMA HİZMETİ (POSTABAN)
Dialog Müşteri Hizmetleri, Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD) tarafından verilen ve Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN) tarafından hazırlanan “EN15838:2009 Müşteri İletişim Merkezleri Hizmet Sertifikası” ile çağrı merkezlerindeki hizmet kalitesini tescilledi. Pek çok iş sürecini kapsayan bir dizi zorlu denetimden başarıyla geçen Dialog Müşteri Hizmetleri, Avrupa Birliği standartlarında hizmet verdiğini belgelemiş oldu. EN15838:2009 Müşteri İletişim Merkezleri Hizmet Sertifikası, düzenlenen törenle
ÇMD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cemal Akar tarafından, Dialog Müşteri Hizmetleri Genel Müdür’ü Abdurrahman Dadakdeniz’e takdim edildi. 2013 yılı Eylül ayından itibaren süreç bazlı kalite döngösü, gelişmiş teknoloji altyapısı ve uygulamaları, yetkin işgücü kaynakları ile dış kaynak hizmetleri çerçevesinde önde gelen kurumsal çağrı merkezleri arasında yer almak vizyonu ile hareket ettiklerini Abdurrahman Dadakdeniz şunları söyledi: “2004 yılında başlayan ve
bugüne aktarılan çağrı merkezi tecrübesi ile ISO 10002 ve EN15838 Hizmet Sertifikalarını Avrupa’da aynı anda alan ilk banka çağrı merkezi mirasını sürdüren bir organizasyonuz. Hizmet anlayışımızı belgelendirerek uluslararası standartlarda bir taahhüt sunmak istedik. Müşteri İletişim Merkezleri Hizmet Sertifikası’nı yüksek müşteri memnuniyeti odağı ve aynı zamanda çalışan memnuniyetini hedefleyen, sürekli gelişime açık tuttuğumuz süreç bazlı yaklaşımımız için bir referans noktası olarak konumlandırdık.”
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
11 - 17 OCAK 2016
Sedef Özkan Türkiye’nin önemli yazılım şirketlerinden Cybersoft’ta 11 yıldır çalışan Bilgisayar Yüksek Mühendisi Gökhan Gökyer, yazılımını kendi geliştirdiği MarkalarVitrini.com projesini ‘büyük fikirler için küçük bir başlangıç’ şeklinde tanımlıyor. www.markalarvitrini.com web sitesini ve Cybersoft’un girişimcilik bakış açısını da aktaran Gökyer, “Türk mühendisleri olarak çoğunlukla kendimizi sadece iş yerinde bize verilen işi yapmakla sınırlandırıyoruz, hâlbuki bir yandan şirket işlerimizi başarıyla tamamlarken, sadece verilen işle yetinmeyip bir yandan da farklı fikirler üretebiliriz ve de üretmeliyiz” tespitini yapıp yıllardır ufak girişimlerinin var olduğunu ancak bir kaç ay önce Cybersoft’un şirket çalışanlarına yönelik olarak bir teşvik sistemi kurmasının, yeniden yeni proje fikirleri üretmesini fazlasıyla motive ettiğini vurguladı. Gökyer, “2015’te kuruluşunun 20.yılını kutlayan ve yıllardır farklı sektörlerde büyük ölçekli projeler üreten Cybersoft, yüksek lisans ve doktora yapan, yurt içi ve yurt dışı konferans ve seminerlerde konuşmacı olarak yer alan ve en önemlisi şirkete katkı sağlayacak yeni proje fikirleri üreten tüm çalışanlarına maddi ve manevi destek sağlayacak bir teşvik sistemi kurdu. Hedef; şirket teşvik sisteminden yararlanarak yönetim kuruluna kabul ettirebilecek kadar iyi ve büyük ölçekli proje fikirleri üretmek ve şirketine katkı sağlamak. Ayrıca ‘1 dolara 1 milyon kişiye satış yapmak’
13
Basit fikirlerden ülke milli gelirine büyük katkılar sağlanabilir MarkalarVitrini. com web sitesi üzerinden, reklam vermek isteyen blog ve alışveriş siteleri sahiplerine 3 boyutlu sanal küpler satıyor.
‘büyük tek bir küp’ olarak görüntülüyor. Böylece daha büyük küplerde yer alan resim ve logolar daha çok dikkat çekiyor.”
MarkalarVitrini.com Kurucusu Gökhan Gökyer felsefesi doğrultusunda daha küçük ölçekli proje fikirlerini de bireysel olarak uygulamaya geçirmek. Halen şirket teşvik sisteminde değerlendirme aşamasında bazı proje fikri başvurularım bulunuyor. MarkalarVitrini.com ile birlikte küçük ölçekli proje fikirlerini de bireysel olarak hayata geçirmeye başladım” açıklamasını yaptı. Fikrin anahtarı; ‘Proje Fikir Üçgeni’nde! Gökhan Gökyer’in ürettiği fikirler için ‘fikir üretim mantığı’ bulunmakta. “Yeni bir fikir bulmaya çalıştığım zaman kendime üç soru soruyorum: ‘Kime satmalıyım?’, ‘Hangi mevcut teknolojiyi kullanabilirim?’,
‘Müşteriler neden almalı ya da şu an neyi zor yapıyorum da daha kolay hale getirebilirim?’ Bu üç soruyu bir üçgenin köşelerine koyarsak, aradığım fikir bu ‘Proje Fikir Üçgeni’ içinde bir yerlerde” diyen Gökyer, daha önce de benzer ‘arsa satışı’ uygulamalarının geliştirildiğini, MarkalarVitrini. com’da ise Html5 küp teknolojisini kullanarak reklam vermek isteyen blog ve alışveriş siteleri sahiplerine özel bir site kurmayı hedeflediğini söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti: “Kullanıcıları, MarkalarVitrini.com web sitesine girdiklerinde, ana sayfada kendilerini minimum 1366x768 çözünürlükte tam olarak ekrana sığan, yüzeylerinde blog/alışveriş site
logoları ve resimleri yer alan 800 tane küp karşılıyor. Bu sayfada reklam vermek isteyen site sahipleri, MarkalarVitrini. com web sitesinde yer alan ‘kiralama sayfası’ üzerinden, istedikleri küpleri kendileri seçerek satın alabiliyor. Seçtikleri küp yüzeylerinde görüntülenecek 4 farklı resim/ logo, küp üzerine gelindiğinde gözüken bir marka sloganı ve küplerine çift tıklandığında yönlendirme yapılan kendi web site adreslerini dinamik olarak girebiliyorlar. Küp başına 20 TL gibi cüzi bir ücret ödeyen reklam sahipleri, isterlerse birden çok küp de satın alabiliyor. Bu durumda, uygulama akıllı davranarak tek bir kişinin satın aldığı birden çok bitişik küpü birleştirerek
Şirketler çalışanlarını yeni fikirler üretmeleri için teşvik etmeli MarkalarVitrini. com için arama motoru optimizasyonunu da yaptığını ve sitenin bazı anahtar kelimelerde üst sıralarda geldiğini belirten Gökyer, “Optimizasyonu daha da geliştirmeye devam ediyorum. Ziyaretçi sayılarını artırmak isteyen blog ve alışveriş sitesi sahipleri, MarkalarVitrini. com’da tanesi 20 TL’den satın aldıkları küplerin 5 yıl boyunca ana sayfada yayınlanmasını ve küpleri üzerinden kendi web sitelerine kullanıcı URL yönlendirmesi yapılmasını sağlayabilirler. Dünya ekonomileriyle yarışabilmek için mutlaka büyük teknoloji projeleri üretilmesi gerek ancak para kazanmak için ille de ‘uzay mekiği’ yapmaya gerek yok! Çok basit fikirlerden de hem bireysel hem kurumsal hem de ülke milli geliri olarak büyük paralar kazanabiliriz” değerlendirmesini yaptı ve diğer şirketleri de birer teşvik sistemi kurmaya, çalışanlarını da yaptıkları işle yetinmeyip büyük küçük demeden yeni fikirler üretmeye ve fırsatları değerlendirmeye davet etti.
Uzun ömürlü otomasyon çözümleri maliyetleri azaltıyor Mitsubishi Electric, Ankara’da 16 Aralık’ta düzenlediği ‘Türkiye’nin Geleceği İçin Çalışıyoruz’ temalı sektör buluşmasında; kamu ve özel sektör temsilcileri, yatırımcılar, taahhüt firmaları, yüklenici firmalar, danışmanlar ve üniversiteler ile bir araya geldi. Elektrik, elektronik ve otomasyon alanında faaliyet gösteren ve 3 yıldır Türkiye pazarında kendi yapılanmasıyla faaliyet gösteren Mitsubishi Electric, Türkiye’de özellikle Marmaray projesi, Türksat 4A ve 4B uydularında kullanılan teknolojisi ile tanınıyor. Mitsubishi Electric’in gerçekleştirdiği; iklimlendirme (HVAC - Heating, Ventilating
and Air Conditioning) sektöründeki otomasyon çalışmalarını konu alan etkinlikte, Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri Genel Müdürü Şevket Saraçoğlu, Türkiye’deki altyapı projeleri, fabrikalar, konut ve ofis projelerinin yanı sıra oteller, AVM’ler, otoparklar, tüneller, havuzlar gibi her türlü toplu kullanım alanında bulunan dev iklimlendirme sistemlerinin otomasyon çalışmalarına talip olduklarını söyledi. Saraçoğlu, Mitsubishi Electric’in otomasyon gücünü ve teknolojisini, uzun yıllara dayanan mühendislik tecrübesiyle birleştirerek projelere özel çözümler sunabileceklerini aktardı.
e-F@ctory; yeni endüstri evresinin Mitsubishi Electric’teki karşılığı Şevket Saraçoğlu, “Mitsubishi Electric’in 100. yıldönümü olan 2021 yılına denk gelen uzun dönemli çevresel yönetim vizyonu ‘Çevre Vizyonu 2021’ kapsamında ve Eco Changes (Ekolojik Değişim) felsefemiz doğrultusunda; çevresel duyarlılığı teşvik etmek, düşük karbon salınımı ve geri dönüşüm konularında bilinç artışına katkı yaratmak temel hedeflerimiz arasında yer alıyor. Kullanıcı dostu ve uzun ömürlü otomasyon çözümlerimizle; işletmelerde ve projelerde ciddi oranda enerji tasarrufu
sağlıyor, maliyetleri azaltıyoruz. Sağlıklı, konforlu ve güvenli ortamlar oluşturuyoruz. Ürün kullanımındaki karbondioksit salınımını ve üretimdeki tüm emisyonu azaltıyoruz. Hız kontrol ve aydınlatma kontrol sistemi uygulamalarında tasarruf sağlayabiliyoruz. Bütün bu katma değerlerle; çevre dostu tesisler ve projeler için uygun ve iddialı bir çözüm ortağıyız” açıklamasını yaptı. Etkinlik kapsamında; Mitsubishi Electric’in ısıtma, soğutma ve mekanik havalandırma sistem çözümleri uygulamalı örneklerle anlatıldı. Markanın atık su, temiz su ve yangın sistem çözümleri, asansör ve yürüyen merdiven çözümleri,
elektrik dağıtım ve yönetim sistemlerinin de tanıtıldığı sektör buluşmasında, yeni endüstri evresinin Mitsubishi Electric’teki karşılığı olan e-F@ctory teması ile fabrikaların kurulumdan önce simüle edilerek tüm kaynak planlamasının yapılabileceği ve daha sonra yatırıma geçilebileceği açıklandı. Etkinlikte ilgi gören bir diğer konu ise; alışveriş merkezleri, oteller, iş merkezileri gibi kompleks yapılarda ısıtma, soğutma, havalandırma, aydınlatma, jeneratör, hidrofor gibi pek çok farklı mekanizmayı tek bir merkezden yönetmeyi sağlayan Bina Yönetim Sistemi (BMS-Building Management System) oldu.
14
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
11 - 17 OCAK 2016
“Socio evrensel bir probleme çözüm buluyor” Socio platformu; Facebook, Instagram, LinkedIn, Simay Yaylacı Snapchat, Twitter ve aklınıza gelebilecek bütün sosyal ağlarınızı ve iletişim bilgilerinizi bir profilde toplayıp, tanıştığınız kişiler veya gruplarla sadece telefonlarınızı sallayarak, saniyeler içerisinde bağlanmanızı sağlıyor. Socio’nun CEO’su Yarkın Sakuçoğlu, çalışmaları ile ilgili olarak sorularımızı yanıtladı. n Socio hakkında biraz ayrıntılı bilgi verebilir misiniz? Socio, sosyal medya endüstrisinin küresel ekonomiyi şekillendirdiği ve ortalama bir kullanıcının dörtten fazla sosyal medya ağı kullandığı günümüzde, evrensel bir sosyal probleme çözüm olmakla birlikte Amerika’daki basın ve kullanıcıları tarafından “bağlanmanın geleceği’’ olarak nitelendiriliyor. Daha detaylı açıklamak gerekirse, bir etkinlikte bir grup insanla tanıştığınızı varsayalım. Buluşmanın konseptine göre LinkedIn, Facebook, Instagram, Snapchat gibi birçok platformu kullanarak, bu kişilerle bağlanmak istiyorsunuz diyelim. Eğer Socio kullanıyorsanız, bu uygulamaların her birine tek tek gidip kullanıcı isimleri aramak yerine, telefonlarınızı aynı anda sallayarak ister 2, ister 200 kişi ile saniyeler içerisinde bütün bu ağlardan bağlanabilirsiniz. Socio’da yer alan telefon numaranız ya da herhangi bir iletişim bilginizi değiştirirseniz ya da yeni bir sosyal medya hesabı
Socio telefonunuzu sallayarak, saniyeler içerisinde çevrenizdeki kişiler ile sosyal ağlardan iletişim kurmanızı sağlıyor. Socio platformu şu an sadece Türkiye ve ABD’de kullanılabiliyor.
dağıtım” yöntemiyle yani; kullanıcılar tarafından yaratılan veriler üzerinden sağlamayı planlıyoruz. Ancak Türkiye için farklı bir model belirleyebiliriz.
Socio’nun CEO’su Yarkın Sakuçoğlu
n Türkiye’deki kullanıcıların platformunuza geri dönüşleri nasıl oluyor? Türkiye ‘de küçük bir pazarlama denemesiyle başladık. Hesap sayıları 10 gün gibi kısa bir süre içerisinde 40 bine ulaştı ve kullanım oranları da her geçen gün arttı. Socio kullanıcıların vakit geçirdiği bir uygulamadan çok, kullanıcıların ihtiyaç anında kullandığı uygulamalar kategorisinde yer alıyor. Özellikle Türkiye’deki kullanıcıların Socio’da vakit geçirme sürelerindeki yüksek oranlara şaşırıyoruz.
alırsanız; bulut tabanlı teknolojimiz sayesinde Socio profilinizi güncelleyerek, sizinle bağlı olan herkesin en güncel bilgilerinize sahip olmasını sağlayabilirsiniz. n Socio ile günlük hayatta neler yapılabilir? Socio insanların tanıştığı ve zaman harcadığı yerlerde çok kullanışlı bir platform. Kişi sayısı arttıkça hayatı kolaylaştıran Socio, özellikle etkinlikler, konserler, iş toplantıları gibi kalabalık organizasyonlarda insanların kolaylıkla birbirleriyle bağlantı kurmasını sağlıyor. Özellikle bir kullanıcımızın Socio profilinde ortalama 5’ten fazla hesabının olduğunu göze alırsak, bağlanmayı ne kadar kolaylaştırdığımız ortada. n “Socio” fikri nasıl ortaya çıktı? Sosyal ağlar hayatımızın vazgeçilmezleri haline geldi. Bir ömür görmek istediğimiz fotoğraflarımız Instagram hesaplarımızda yer alırken, 7 saniyede kaybolan
resimler veya videolar Snapchat hesabımızda yer alıyor. Profesyonel hayatımız e-maillerle, telefon görüşmeleriyle ilerlerken, sosyal hayatımızı Facebook, Twitter, Swarm gibi onlarca farklı ağlarda paylaşıyoruz. Hayatımızın birçok sayıda sosyal ağa bölündüğü 21. yüzyılda, insanlar ile tanıştığımızda gerçekleştirdiğimiz küçük bir tokalaşma bile büyük bir önem taşıyor. Her tokalaşma tanıştığımız insanlarla bağlantı kurmamızı sağlıyor. Bizde Socio’yu geliştirirken, insanlarla sosyal ağlardan bağlantı kurmayı tokalaşmak gibi doğal, basit ve hızlı bir sürece dönüştürmek istedik. Antalya’da katıldığım oryantasyon kampında 25
kişilik bir ekibin, birbirleriyle tek tek sosyal ağlar üzerinden eklemeye çalışması sonucu Socio konsepti aklıma geldi. Sosyal medya sektörünün bu denli geliştiği devirde, bu probleme uygun bir çözüm bulmamız gerektiğini düşünerek, ekibimi kurdum. n Gelir modelinizden bahsedebilir misiniz? Socio ne Amerika’da ne de Türkiye’de henüz gelir elde etmek amacıyla kullanılmıyor. Yakın gelecekte hayata geçireceğimiz gelir modelimiz, kullanıcıların uygulama kullanımları arasında farklılıklar bulunmasından dolayı Amerika ve Türkiye için farklı olabilir. Amerika’daki gelir modelimizi “ veri
n Socio’nun hedefleri nelerdir? Türkiye’de nasıl bir strateji yolu izleyeceksiniz? Türkiye’deki hedef kitlemizin büyük bir çoğunluğu sosyal medyayı aktif kullanan üniversite öğrencileri. Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz pazarlama verilerini analiz ettikten sonra sosyal medya üzerinde üniversitelerde kuracağımız takımlar ile birlikte hızlı bir şekilde kampüslerde ilerlemeyi planlıyoruz. Amerika’da küresel bir şirket ile şu an bir yatırım anlaşması üzerinde çalışıyoruz. Eğer başarılı bir anlaşma yapabilirsek, ürün geliştirme ve pazarlama konusunda hem Amerika hem de Türkiye için büyük adımlar atacağımızdan eminiz.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
11 - 17 OCAK 2016
15
Özel entegratörler sorunlarını tartıştı Özel Entegratörler Kurulu’nun 3.Toplantısı 18 Aralık Cuma Günü Four Points Oteli’nde düzenlendi. ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu’nda üçücü kez bir araya gelen Özel Entegratörler toplantısında 35’den fazla temsilci VBT Bilgi Teknolojileri ev sahipliğinde bir araya geldi. Toplantının moderatörlüğünü ilk iki toplantıda olduğu şekilde BThaber Grup Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi yaptı. ERP komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü M.Göker
Sarp ‘ın ERP Komitesi ve Özel Entegratörlerle birlikte organize edilen kurul toplantıları ve kamu spotu projesinin son durumu
hakkında verdiği bilgilerle başlayan toplantının ilk bölümünde, özel entegratör temsilcileri kamu spotu projesi, yıl sonundaki e-fatura
geçişi ve gündemdeki e-dönüşüm başlıkları hakkında bilgi alışverişinde bulundular ve gündemi birlikte yorumladılar.
İlk iki toplantıda olduğu gibi ikinci bölümde ise Geliri İdaresi Başkanlığı’ndan Engin Uysal’ın da katılımıyla ihracat faturalarının e-fatura olarak düzenlenmesi, ÖKC geçişi, ihracat ve tax free faturalarının e-arşiv kapsamında olup olmayacağı, şubeli yapıda e-arşiv, e-arşiv faturalarında saklanan ve müşteriye verilen nüshaların veri içerikleri ve kamu spotu başta olmak üzere birçok konu hakkındaki yorumlar ve planlar paylaşıldı. Özel Entegratör Kurulu toplantıları periyodik olarak her ay düzenlenmeye devam edecek.
3D, inşaat sektörü için fırsat demek
Arena Genel Müdür Yardımcısı Kenan Akbaş
Distribütörlükte kapsam genişledi Teknoloji dağıtıcısı Arena, 2015’in 4’üncü çeyreği itibariyle Tayvan merkezli teknoloji şirketi ASUS ile PC ve AIO ürün grubundan sonra Notebook ürün grubunda da distribütörlük anlaşması imzaladı. Anlaşma kapsamında ASUS, ürünlerini Arena’nın Türkiye genelindeki 20 bini aşkın aktif iş ortağı aracılığıyla son kullanıcıya ulaştırmayı hedefliyor. ASUS ile yapılan işbirliğinin önemine vurgu yapan Arena Genel Müdür Yardımcısı Kenan Akbaş, hedeflerini ise şöyle özetledi: “Zorlu 2015 yılına rağmen, PC pazar payımızı yüzde 15’in üzerine çıkartarak, yılın son çeyreğinde ASUS markası ile daha da güçlendik. Anlaşma imzaladığımız ASUS ürünlerinin pazar payımızı daha da arttırarak, yüzde 20’nin üzerine çıkarmasını hedefliyoruz.”
Başta savunma ve sanayi olmak üzere pek çok sektörde öncelikle parça üretmek için kullanılan 3D yazıcılar, her alanda üretim maliyetlerini önemli ölçüde düşürüyor. 3D yazıcılar, inşaat sektöründe önemli avantajları beraberinde getiriyor. Özellikle maket yapımlarında kullanımı öne çıkan 3D yazıcılar ile 10 katlı binaların 10 saatte basılması mümkün. Yerli 3D yazıcı üreticisi EMESYS’in Genel Müdür Hakan Ertan; ABD, Çin, Avustralya gibi ülkelerden sonra Türkiye’nin de yakın zamanda inşaat sektöründe 3D yazıcılarla fark yaratacağını kaydetti. Yurtdışında 3D yazıcı ile bina yapıldığı
bilgisini veren Ertan’ın da dikkat çektiği gibi, Türkiye henüz bu aşamada değil. Ama 3D yazıcıların
inşaat sektörüne hem zaman hem nakit avantajı sağladığı gerçeğinden yola çıkan Ertan’a göre,
gelecekte inşaat maketleri yapma hızında inşaatlar yapmak da imkansız görünmüyor.
Temel hedef; 3D dönüşüme hız katmak Dassault Systèmes, 3D teknolojisi ile eğitim ve araştırmaya odaklı bir vakıf olan La Fondation Dassault Systemes’i kurdu. La Fondation Dassault Systèmes; Avrupa Birliği (AB) genelinde akademik kurumlar, araştırma enstitüleri, müzeler, dernekler, kültür merkezleri ve kamu yararına çalışan diğer kurumlarda eğitim ve araştırma girişimlerine hibe, dijital içerik ve sanal teknolojiler alanında beceriler sağlayacak. Böylece birçok ürünün tasarımı, mühendisliği
ve üretimi için kullanılan 3D içerik, teknoloji ve simülasyon uygulamalarına daha fazla erişim sağlanacak. Bu erişim; yeni öğrenme deneyimleri oluşturmanın yanında, öğrenciler arasında bilim, matematik, mühendislik ve teknoloji disiplinlerine yönelik ilginin artmasını sağlayabilecek. La Fondation Dassault Systèmes’ in ilk proje çağrılarıyla ilgili çalışmaları devam ederken, detaylı bilgiler de lafondation.3ds.com sitesinde yer alıyor.
16
BThaber
GÖRÜŞ
11 - 17 OCAK 2016
Kurumsal dönüşümden beklentileriniz neler? *M.Göker Sarp
Hem ERP’nin de bu beklentilere karşılık verebilmesi, hem de kurumlardaki projelerin başarıya ulaşabilmesi için proje ekiplerinin üstlerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmesi elzemdir. ERP projelerinde başarıya ulaşabilmeniz için deneyimleri tek çatı altında birleştirerek, başarıya giden yolları sizler için özetleyeceğiz.
Yazılardaki deneyimler, öneriler, örnekler ve öngörüler bir bütün olarak ele alınmalı ve içerdiği uyarı ve tedbirlere dikkat edilmeli, ilgili olarak önerilen bütün diğer yollar göz önünde bulundurularak uygulanmalıdır. Yazılar esas olarak ERP (Kurumsal kaynak planlama) ve kurumsal dönüşüm adayı olan kurumlara yönelik hazırlanmıştır. ERP sistemine geçmenizin zamanı geldi mi? Çeşitli verilere göre, ülkemizde yaklaşık 2 milyon sermaye şirketi bulunuyor, bu şirketlerin de yüzde 90’dan fazlası küçük ve orta ölçekli aile şirketlerinden oluşuyor. Dolayısla aile şirketlerinin ülke ekonomimizdeki önemi büyük. Giderek zorlaşan rekabet koşulları ve kurumsallaşamama gibi nedenler Türk şirketlerin yaşam süresini giderek kısaltıyor. Dünya Bankası’nın verilerine göre Türk şirketlerinin ortalama yaşı 34. İkinci nesle geçebilen şirketlerin oranı yüzde 30’lar civarında, üçüncü nesle geçen şirketlerin oranı ise daha da az ve yüzde 5’lerin altında. “Ancak, Türkiye’nin potansiyeli oldukça yüksek; Türkiye, otomotiv üretiminde 15’inci sırada ve inşaat sektöründe dünyanın önde gelen yüklenicileri arasında yer alıyor.” Aile şirketlerinin başlıca yok olma nedenleri; hem profesyonel hem de geleneksel yönetim anlayışını bir arada yürütmeye çalışmalarıdır. Aslında şirket, kurucusunun girişim zekası ve liderlik becerileri ile hızlı bir gelişim ve büyüme göstererek birer başarı öyküsüne dönüşürken, şirketin uzun ömürlü olması için, iş yapış biçimi belirlenmeli, şirket anayasası tesis edilmeli, gelecek nesillerin yönetimde nasıl görev alacakları belirlenmeli
ve onları çok önceden yetiştirmeye başlanmalıdır. Ancak tüm bunlarla da asla yetinilmemelidir... Çünkü organizasyonlar ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar, kendilerinden daha hızlı değişen rekabetin etkisi karşısında varlıklarını sürdürmek için değişime ihtiyaç duymaktadır. Ancak değişim projeleri de, görev ve yetki tanımlarının değiştirildiği dönemde kesintiye uğramaktadır. Bu engelin aşılmasının tek yolu, şirket üst yönetiminin değişim ile ilgili kararlılığı ve sürekliliğidir. Değişimin amacı, sistemin bireysel etkenlerden uzak ve iş yapış şekillerinin sistematik olmasının sağlanmasıdır. Değişimin bu gereksinimleri karşılayabilmek için esnek ve kurumun beklentilerine uyum sağlayabilecek bir ERP (Kurumsal Kaynak Planlama Yazılımı) kullanılması elzemdir. Kurduğunuz veya yönettiğiniz işiniz genişledikçe, operasyonlarınızın karmaşıklığı
da onunla birlikte artar. Belirli bir süre sonra belki de artık deponuzda ne kadar stoğunuz olduğu yönünde doğru bir tahminde bulunamayabilirsiniz yada hem müşteri memnuniyetini hem de işinizi sürdürmek gittikçe zorlaşır. Eğer şirketinizde her biri, bir birinden bağımsız çeşitli sistemleri çalıştırıyor, herkes bilgilerini Excel de ayrı ayrı tablolarda tutuyor, muhasebe için ayrı, müşteri siparişleri için ayrı, iş emirleri için ayrı bir sistem kullanıyorsanız, bunlar, ERP sistemini düşünmenizin zamanının yaklaştığını gösterir. ERP, bilgilerin tekrar tekrar yeniden girilmesini gerektirmeyen, doğru ve gerçek zamanlı bilgi veren, personelizin daha verimli çalışmasını sağlayan ve tüm iş süreçlerinizin entegre olarak tek bir kaynaktan yönetilmesini sağlayan bir sistemdir. ERP, elle yapılan bir çok işlemi azalttığı gibi çok
fazla zaman harcanan farklı sistemlere girişi de ortadan kaldırır, verimli olmak bir kenara, kullanıcı hatalarını da engeller. Bir ERP çözümü, her küçük işletme için doğru olmasa da, belirli bir büyüklüğe ulaştığınızda her girişimci için düşünülmesi gereken bir şey haline geliyor. Bu büyüklüğe eriştiğinizde de ERP kullanmıyor olursanız: Müşterilerinizi olması gerektiği kadar mutlu edemezsiniz. Stok yönetimi bu tür şirketlerin karşılaştığı büyük zorluklardan sadece biridir. Satış, stok ve müşteri bilgileri ayrı ayrı tutulduğunda, aksiliklere ve dolayısyla mutsuz müşterilere yol açar. Örneğin, belirli bir ürün tükendi ve satış temsilcilerinizin bu konuda bilgisi yok ise veya satış temsilcileri mevcut sipariş hakkında müşterilere cevap vermek için üretimi arıyorsa ERP düşünme zamanınız çoktan gelmiştir. İşinizle ilgili kritik
verilerinizin farklı lokasyonlarda bulunması nedeniyle güvenliğini sağlayamayabilirsiniz ve bir güvenlik ihlali olursa da bilemiyor olabilirsiniz. Verileriniz güvence altında mı? Kimler, hangi bilgilere erişebilir? Eğer bu basit sorulara cevap veremiyorsanız, artık bir ERP çözümü sizin için kesinlikle gereklidir. Sipariş sisteminiz, müşteri adına veya sipariş numarasına göre siparişlerinizi izler. Eğer müşteriniz sipariş sisteminizde yineleniyor veya siparişiniz ile aynı sistemde değilse satıcınız da bu bilgilere erişmek veya müşteri bilgilerini girmek için iki sistem kullanmak zorunda kalıyorsa ve her sistemden çektiği bilgiler eşleşmiyorsa, artık bir ERP çözümü sizin için kesinlikle gereklidir. Eğer ERP çözümü yerine, şirketinizde her departmanın farklı farklı kullandığı sistemlerle devam etmeyi tercih ederseniz.... Şirketinizin genelindeki farklı farklı sistemleri yönetmek en parlak Bilgi Teknolojileri departmanı için bile sorun olabilir: Özelleştirmeler, mevcut yazılımların bakımı, yazılım versiyonlarının yükseltilmesi (upgrade) ve bu sistemleri ile entegre çalışan sistemlerin yönetilmesi sizin için inanılmaz masraflı olacak ve veri hataları olasılığı da artacaktır. Bu şekildeki bir bilgi teknolojileri altyapısı karmaşıklaşan işinizi daha da karmaşık hale getirir. Günümüzde yaşanan rekabet koşullarında iş ihtiyaçlarınız değiştikçe de bilgi teknolojileri departmanının bu değişim karşısında hızla aksiyon alması ve kesintisiz hizmetlerini sürdürmesi beklenir. Bu değişime ayak uyduramazlarsa şirketiniz organizasyonel esneklik ve sektörel rekabetten ödün vermek zorunda kalacaktır. *ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü
BThaber
2016 teknoloji yatırım eğilimleri
DOSYA
2016 Teknoloji Yatırımları Bir yılı daha geride bırakıp, yeni bir yıla geçiş yaptık. Bir yıl, teknoloji dünyası için oldukça uzun bir süre. Bu süre içerisinde pek çok teknoloji değişikliğe uğruyor, geliştirmeler alıyor, yeni bir teknoloji ortaya çıkıyor, kullanılmakta olan teknoloji “kullanılmaz” hale geliyor. Teknolojinin yaşam döngüsü bu şekilde ilerlerken bizlere düşen görev de elbette ki teknolojiye yapılacak yatırımlar için doğru yönlendirmelerde bulunmak. Mobil teknolojiler muhtemelen günümüzün en hızlı ilerleyen teknoloji dalı. Günden güne değişen, kısa sürede eskiyen ve yeni yetenekler kazanan mobil teknoloji sektöründe artık giyilebilir teknolojiler büyük önem taşıyor. Mobil ödeme yöntemleriyle bütünleşen giyilebilir teknolojiler, 2016’nın teknoloji trendlerinden biri olacak. Tabii giyilebilir teknolojilerin sağlık alanına yaratacağı etki potansiyelini de es geçmemek gerek. 2016’da ofis araç gereçlerinde de gidilebilecek pek çok değişiklik bulunuyor. “Kendi bilgisayarını getir” eğilimiyle birlikte ofis bilgisayarları yatırımları daha farklı bir yola evrilirken, ayakta çalışma biçimi de yeni bir moda haline gelecek gibi görünüyor. Yeni yılda da bulut farkındalığı ve buluta yapılan yatırımlar artmaya devam edecek. Veri merkezleri ise daha çok bulut ekseninde şekillenecek. Hibrit buluta geçiş ise bu sene hızlanarak devam edecek. İşin güvenlik tarafına baktığımızda ise mobil cihazların yaygınlaşmasıyla beraber güvenlik tehditlerinin de farklı bir boyut kazandığını söyleyebiliriz. Saldırılar çeşitlenirken, kişisel saldırılardan kurumun etkilenmemesi için çalışanların teknoloji ve güvenlik konusunda eğitilmesi gerekiyor. Ayrıca şirketlerin kendilerine ait bir güvenlik politikası yaratması da şart.
17 11 - 17 OCAK 2016 www.bthaber.com
Yeni yıl ile beraber teknoloji yatırımlarının da planlamalarına başlanıyor. 2016’da kurumların bulut, güvenlik, ofis gereçleri ve mobil teknolojiler tarafında yapacağı yatırımlar verimliliğin ve kârlılığın artmasına sebep olacak.
18
DOSYA
BThaber
2016 Teknoloji Yatırımları
11 - 17 OCAK 2016
2016’da iş dünyası daha çok ‘bulutlanacak’ Siyasal ve ekonomik çalkantılarla geçen 2015 yılı, şirketler ve kurumlar için oldukça zorlu geçti. Bu dönemde özellikle bilişim yatırımları konusunda çekingen bir tavır sergileyen şirketler ve kurumlar, yılın ikinci yarısını daha çok 2016 yılı planlamalarıyla geçirdiler. Son yıllarda şirketlerin ve kurumların tercihi haline gelen ve ihtiyaçtan çıkıp, gereklilik haline gelmeye başlayan bulut bilişim çözümleri, geçtiğimiz yılda da yükseliş ivmesini sürdürdü. Her ne kadar ülkemizde ve dünyada yaşanan ekonomik darboğaz yatırımların önüne geçse de, yılın ikinci yarısı daha hareketli geçtiğini söyleyebiliriz. Dell’in EMC’yi satın alması gibi önemli hamleler geçtiğimiz yıla damgasını vururken, şirketler ve kurumlar, 2016 yılı için bulut yol haritalarını hazırlamış gibi görünüyorlar. Araştırma şirketi IDC’nin hazırladığı raporlar da bulut bilişimin önümüzdeki yıl yükselişini sürdüreceğini ortaya koyuyor. Rapora göre, önümüzdeki yıl bulut bilişim hızlı bir şekilde büyümeye devam ederken, 2016 yılında orta ölçekli kurumların kritik iş uygulamalarını bulut ortamlarına taşıdıklarına tanık olacağız. Bugüne kadar daha çok insan
kaynakları ve e-posta gibi görece daha az iş kritik uygulamalarını buluta taşıma eğilimine tanık olmuştu. Fakat, artan maliyet baskısı, şirketlerin daha OPEX (operasyonel harcama) odaklı yatırım yapma eğilimi, BT departmanlarındaki kısıtlı insan kaynağı da bu dönüşümü tetikleyecek. 2016 yılında Türkiye genel bulut pazarı yaklaşık yüzde 20 mertebesinde büyüyerek 80 milyon dolar mertebesine ulaşacağı gibi bugüne kadar harcama oranı görece düşük olan platform servislerine, yaşanan dönüşüm ile birlikte talep daha fazla olacak. Karma bulut dönemi sürecek Şirketler ve kurumlar bulut konusunda çekingenliklerini üzerlerinden atıyorlar. Gerek kamuda gerekse de özel sektörde kendi bulutlarını kuran kurumların sayısında artış gözlenirken, yaşanan bu artışın temelinde özellikle bulut güvenliği ve güvenilirliği konusunda çekincelerin ortadan kalkması yatıyor. Bunun yanı sıra şirket içi kısıtlamalar ve yasal düzenlemeler sebebiyle eli kolu bağlanan yapıların, son dönemde bu süreçleri atlatmaları da bulut özelinde yatırımların artmasına olanak sağlıyor. Şirketler için olmazsa olmaz haline gelen bulut çözümleri, kendi ortamında hazırlanan projelerin, bütçe tekliflerinin ve kurumsal içeriklerin sürekli olarak kontrol edilebilmesine olanak sağlıyor. Çalışanlar bulut platformundaki tanımlamalarına
göre işlemleri takip edip, dosyalara erişim sağlayabilirken, yetkilendirmeye göre erişim sağlanabilmesi de şirketlerin kafasındaki olası güvenlik problemlerini de ortadan kaldırıyor. Küçük ve orta ölçekli şirketler için standart bulut çözümleri yeterli olurken, daha karmaşık ve detay içeren yapıya sahip olan büyük ölçekli işletmeler, bulut çözümlerini yetersiz bulabiliyorlar. Bu noktada devreye “Karma Bulut” giriyor. İhtiyaçları ve müşteri beklentileri konusunda çok daha iyi analiz yapmaya başlayan şirketler ve kurumlar, bulut bilişimi bir “kurum kültürü” haline getirmeye özen gösteriyorlar. Bu sayede iş süreçlerini çok daha esnek, her an ulaşılabilir ve güvenilir bir yapı üzerine kuran şirketler, önemli bir maliyet avantajının da sahibi oluyorlar. Buradan hareketle özellikle karma buluta yönelen bu yapıların, ihtiyaca göre kendi lokal BT ve bulut alt yapılarını oluşturmaya başladıklarını ve 2016 yılında da bu yatırımlarına hız kesmeden devam edeceklerini söyleyebiliriz.
Buluta güven artıyor Teknolojik gelişmeleri takip eden ve bu konuda bilinç sahibi olan şirketler ve kurumlar bulut bilişim ile birlikte daha önce duydukları veri kaybı kaygısını rafa kaldırmaya başladılar. Yazılım şirketleri, akıllı telefon ve tablet üzerinden sundukları bulut çözümleriyle, müşterilerinin verilerini güvence altına alırken, bir yandan da kendi bulut servisleri üzerinden hizmet veriyorlar. Tabi bu noktada son kullanıcıların, şirketlerin ve kurumların kafalarındaki en önemli soru işareti yine güvenlik oluyor. Özellikle geçtiğimiz yıllarda birçok ünlü ismin bilgileri siber saldırganlar tarafından çalınırken, “The Fappening” adı verilen olayın başrolleri arasında yer alan Apple bu konuda oldukça zor durumda kalmıştı. Bu durum son kullanıcıların bulut çözümlerine olan güvenini sarsmış olsa da, kullanıcıların güvenlik şifrelerini oluştururken gösterecekleri özen bu tarz sorunların oluşmasını engelleyebiliyor. Benzer soru işaretleri şirketler ve kurumlar için de geçerli. Sony’nin Kuzey Koreli bir grup tarafından saldırıya uğraması birçok şirketi güvenlik önlemlerini artırmaya iterken, bu tarz saldırılar yeterli önlemlerin alınmaması durumunda bulutun saatli bombaya dönüşeceğini göstermiş oldu. Geçmişte yaşanan olaylardan dersler çıkaran şirketler ve kurumlar, verilerini çok daha güvenli bir alt yapı üzerinde saklayarak, bulut bilişimin sağladığı nimetlerden sıklıkla faydalanmaya başladılar. 2016 yılında da bu yatırımların önemli bir yükseliş ivmesi yakalamasına kesin gözüyle bakılıyor.
20
DOSYA
BThaber
2016 Teknoloji Yatırımları
11 - 17 OCAK 2016
Veri merkezleri 2016’da Mobil cihazların çeşitlenmesi, kullanılan multimedya içeriklerinin her geçen gün daha da artması ve her şeyin interneti gibi konseptlerin iş dünyasına da hızlı bir şekilde adapte olması, veri miktarını önemli ölçüde artırdı. Bu durum verilerin kontrolünü her zaman olduğundan daha zor bir hale getirirken, bu noktada şirketlerin ve kurumların imdadına bulut çözümleri yetişiyor. Şirketler ve kurumlar veri merkezi alt yapılarını oluştururken bulut çözümlerinden daha fazla faydalanırken, 2016 yılında veri merkezlerini ve buna bağlı gerçekleşecek yatırımları bulut bilişim çözümlerinin şekillendirmesi bekleniyor. Yapılan araştırmalara göre, 2016 yılında veri merkezi sektörüne bulut bilişimin yön vermesi beklenirken, araştırmalara katılan her 10 BT profesyonelinden 9’u bulut teknolojilerini kullandığını belirtiliyor. Özel bulut çözümleri yüzde 56 oranla en popüler bulut çözümü olarak dikkat çekiyor. Araştırmaya katılan her 10 BT profesyonelinden 1’i gelecek 12 ay içinde diğer bulut çözümlerini değerlendirmeyi planladıklarını belirtiyor. Şu anda herhangi bir bulut çözümü kullanmayanların da yaklaşık yarısı bulut bilişime geçmeyi planladıklarını söylüyor.
Araştırmaya katılan her 4 Türk yöneticiden 1’i kurumsal verinin buluta taşınmasındaki en büyük sebep olarak devamlı artan veri hacmini gösteriyor. Dış kaynak kullanımı, sürdürülebilirlik açısından da büyük önem taşıyor. Her 3 katılımcıdan 1’i, veri merkezi ihtiyaçları için dış kaynak olarak operatör seçmelerindeki en önemli üç kriterden birinin yeşil enerji hedeflerini tutturmak olduğunu belirtiyor. Hali hazırda veri merkezi hizmeti için dış kaynak kullanan profesyoneller için diğer önemli kriterler; dayanıklılık, çalışma zamanı, istihdam maliyeti ve ölçeklendirme olarak sıralanıyor. Maliyet, değişen iş ihtiyaçlarına göre şekillenen veri merkezi hizmeti satın alma sürecinde yüzde 62 oranla hala önemli bir kriter olarak gösteriliyor. Hali hazırda veri merkezi ihtiyaçları için dış kaynak kullanan katılımcıların belirttiği diğer önemli unsurlar, fiziksel güvenlik, bilgi ve deneyim seviyesi, genişleme, dayanıklılık ve tesisin konumu olarak dikkat çekiyor.
Doğru alt yapıyı kurmadan başarıya ulaşmak imkansız Günümüzde veri merkezi ve yatırımından önce sağlam bir altyapı oturtmak gerekiyor. İhtiyaç analizini doğru bir şekilde gerçekleştirmeyen yapılar, ilerleyen süreçte önemli zorluklarla uğraşmak zorunda kalırken, bu durum hem zaman hem de maliyet yönünden büyük zararlara sebep olabiliyor. Bu doğrultuda doğru veri merkezi stratejisi kurabilmek için toplam riskleri, yatırım maliyetini ve veri merkezinin değişen ihtiyaçlara cevap verebilme çevikliği arasındaki hassas dengeyi kurabilmek gerekiyor. Veri merkezi altyapıları, beklenen işlevlerini yerine getirebilmek için güvenli, yedekli, kolay yönetilebilir ve enerji verimliliği yüksek olacak şekilde tasarlanıp kurulmalı. Hızlı büyüyen ve dinamik bir yapıya sahip şirketler ve kurumlar, ağ altyapılarının genişleyebileceğini göz önünde bulundurarak,
altyapı planlaması için işin gerekliliğini kapsayacak bir kablolama ürününü seçip, devamında modüler bir sistemi destekleyerek bu konuda kendilerine önemli bir avantaj sağlayabilirler. Bu süreçte doğru ihtiyaç analizi yapmayıp, yanlış altyapı tercihinde bulunan şirketler ve kurumlar, orta ve uzun vadede ihtiyaçları karşılamakta zorlanacak ve yeni bir altyapıya ihtiyaç duymaya başlayacaktır. Bu durum şirketlere ve kurumlara hem zaman hem de maliyet zararı olarak eri dönerken, çok daha önemli sorunların oluşmasına da ön ayak olacaktır. Veri merkezleri hızla artıyor Avrupa’da veri merkezlerini artırmaya yönelik hamleler yapmaya başlayan Google, Microsoft ve Facebook gibi teknoloji şirketleri, yaptıkları
BThaber
2016 Teknoloji Yatırımları
11 - 17 OCAK 2016
da bulutlu olacak yatırımlarla birlikte hem Avrupa’daki kullanıcılarının verilerini kıta üzerinde korumaya başlarken, bir yandan da artan veri trafiğini çok daha rahat ve yerinden kontrol edebilme olanağı yakalamak istiyorlar. Bunun yanı sıra geçtiğimiz yıl özellikle Rusya ve Çin, ülkelerinde faaliyet gösteren küresel çaptaki şirketlere “Rusya ve Çin’de veri merkezi açma” zorunluluğu getirirken, bu durum ilerleyen süreçte bu şirketlerin üzerinde önemli bir baskı yaratmaya başladı. Ülkelerinde üretilen verilerin, olduğu yerde kalmasını savunan Rus ve Çin Hükümetleri, bu konuda taviz vermezken, birçok şirket bu ülkedeki faaliyetlerini kısıtlamaya başladı. Bu doğrultuda başta Avrupa olmak üzere dünya genelinde veri merkezi sayısında önemli ölçüde artış beklenirken, ilerleyen süreçte veri trafiğinin artacağını da göz önünde bulundurursak, 2016 yılında veri merkezi teknolojilerinde de
önemli gelişmeler yaşanacağını ön görebiliriz. Türkiye’de yüksek vergiler dikkat çekiyor Ülkemizin veri merkezleri konusunda dünya geneline baktığımızda hem ağ altyapı kalitesi bakımından hem de yasal mevzuatlar bakımından yeterli seviyeye ulaşamadığını görüyoruz. Telkoder tarafından veri merkezlerinin ülkemizde karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini hazırladığı
“Veri Merkezi İşletmeciliği Raporu” ile de ortaya konan bu durum, Türkiye’nin hem yasal mevzuatlara hem de ekonomik teşviklere ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor. Veri merkezlerinin Türkiye’deki öneminin gün geçtikçe katlanarak arttığının belirtildiği raporda, hiçbir devlet teşviği olmaması ve yüksek vergi rejimine rağmen 2012-2013 yıllarında Türkiye’de veri merkezi sektörünün ortalama yüzde 26,58 oranında büyüdüğünü ortaya kondu.
Türkiye’nin 2011 yılında sunucuların yer aldığı alan bazında yüzde 60 büyüme hızıyla dünyada ilk sırada aldığı, 2012 yılındaysa bu alanın yüzde 22 arttığı ifade edildi. Türkiye’de kullanılan veri merkezi tesis alanının 70 bin metrekare , sunucuların yer aldığı alanın ise yaklaşık 12 bin metrekare olduğunu belirten raporda, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla ile toplam veri merkezi alanı oranlandığında ülkemizin dünya ortalamasından çok geride kaldığı ortaya konuldu.
DOSYA
21
22
DOSYA
BThaber
2016 Teknoloji Yatırımları
11 - 17 OCAK 2016
Ofislerinizi yeni teknolojilerle yeniden tasarlayın Yeni teknolojiler son kullanıcı ve BT sektöründe hızlı bir şekilde kullanılmaya başlanırken muhtemelen bu teknolojilerden en son faydalananlar ofis çalışanları oluyor. Ofislerdeki teknoloji ürünlerinin kullanımının genelde biraz geriden gittiğini görüyoruz. Özellikle küçük ölçekli şirketlerde patronlar yeni teknolojilerin sağlayacağı verimliliği göz ardı ettiğini pek çoğumuz biliyoruz. Lafı fazla uzatmadan 2016 yılında yatırım yapılabilecek ofis teknolojilerinden bahsedelim. Kablolardan kurtulmak adına Yeni yılda yatırım yapılacak en uygun fiyatlı ve en kolay fayda sağlayacak yatırımlardan biri muhtemelen powerline adaptörlere geçiştir. Küçük ve orta boyutlardaki ofislerin ağ karmaşasının önüne büyük oranda geçen powerline adaptörler, bazı modellerinde kablosuz ağ bağlantısını da sağlayabiliyorlar. Yerden sağladığı tasarruf bir yana, kabloların kırılma veya kopma gibi
problemler gerçekleştiğinde tekrar tekrar kablo çekilmesi derdini de ortadan kaldırıyor. Ayrıca bir prizden çıkarıp diğer prize taktığımız anda ağ bağlantımız yeniden hazır oluyor. Powerline adaptör, evinizin veya ofisinizin hali hazırda kullanmakta olduğu elektrik ağı sistemini veri alış verişine uygun hale getiren aparat olarak tanımlanabilir. Mesela A odasında modem bulunuyor ve ofisin diğer ucundaki B noktasına internet götürülmesi gerekiyor. Bu bağlantının kablo çekilerek yapılması mümkün. Fakat hem zahmetli hem de mesafe arttıkça verimlilik düşüyor. Kablosuz olarak aktarılması, mesafenin ve aradaki duvarların biraz fazla olması halinde imkansız bir hale geliyor ve sürekli donmalar yaşanıyor. Powerline adaptör ise priz elektriği üzerinden veriyi taşıyor. Hem A, hem B noktasına takılan powerline adaptörler, bu iki nokta arasında sanal bir ethernet kablosu çekiyor. A noktasındaki modemden gelen ethernet sinyali, sorunsuz bir şekilde B noktasına ulaştırılıyor. SSD, herkese SSD İnsanların bilgisayarı kullanma hızları günden güne artıyor. Kullandıkça el alışkanlığının kazanılması, bilgisayar kullanma hızı konusunda ciddi bir etkiye sahip. Fakat ofislerin genelde bozulana kadar değiştirilmeyen bilgisayarları, çoğu zaman hızlı bir şekilde bilgisayar kullanmaya engel oluyor. Bu durum çalışanın hızını
etkilediği gibi aynı zamanda moral durumunda da etki yaratabilir. Bilgisayar kasalarında optik sürücülerle beraber kalan iki mekanik bileşenden biri olan sabit diskler, yıllar içerisinde çok ciddi hız kaybına sebep olabileceği gibi bozuk sektörler sebebiyle veri kaybına ve daha farklı problemlere yol açabilir. 6 - 7 yıllık bir işlemci hala iş görebilecek bir performans sergileyebilir fakat 6 – 7 yıllık bir sabit diskte ne yazık ki böyle bir ihtimal yok. RAM’in yetersiz kaldığı durumlarda bilgisayarın neredeyse doğrudan hard disk üzerinden çalıştığını düşünürsek, perfromansa ne denli etkisi olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz. SSD’ler direkt olarak bilgisayarın işletim sisteminin ve programların açılış hızlarına çok büyük etki yapan depolama birimleridir. İçerisinde mekanik veya manyetik parça yoktur, tamamen elektroniktir. Aynı zamanda eskiyen bilgisayarları hayata döndürmenin, tekrar kullanılabilir hale getirmenin en ucuz ve en kolay yöntemidir. İşletim sisteminin ve programların kurulu olduğu bir SSD, bilgisayarın kullanım tecrübesini çok ciddi anlamda değiştirir. Gerek masaüstü, gerek dizüstü bilgisayarlara kolayca takılabilen bu bileşenler, günümüzün en hızlı son kullanıcı sabit disklerinden bile 2 buçuk – 3 kat daha hızlıdır ve gecikmesizdir. Hazır bilgisayar bileşenlerine el atmışken günümüz bilgisayarlarının takılmadan çalışması için en az 4, tercihen
8 GB RAM’e sahip olması gerektiğini de hatırlatalım. Ya da “kendi bilgisayarını getir” konsepti… Son dönemlerde bol bol konuşulan “kendi bilgisayarını getir” (BYOD – Bring your own device) konsepti, çalışanların iş için kendi bilgisayarlarını kullanmasını temel alıyor. Böylece ofislerdeki dizüstü ve masaüstü bilgisayarların yarattığı masraftan büyük oranda kurtulmak mümkün olurken, çalışanların daha mobil bir iş alışkanlığı edinmesine sebep oluyor. İş bilgisayarı / kişisel bilgisayar kavramı ortadan kalkıyor ve “bilgisayarım” kavramı ortaya çıkıyor. Yapılan işlerin hali hazırda yapılmaya alışıldığı “iş bilgisayarında” gerçekleştiriliyor olması çalışana kolaylık sağlıyor. “Bilgisayarım”, her durumda kişinin istediği gibi, istediği yerde, alışık olduğu ve kurulduğu bilgisayar üzerinde çalışmasını mümkün kılıyor. Kendi bilgisayarını getir konsepti için elbette ki daha taşınabilir bilgisayarların tercih edilmesi büyük önem arz ediyor. Taşınabilirlik ön planda olduğunda da tabii ki Ultrabook’lar ön plana çıkıyor. Dizüstü bilgisayar üreticilerinin neredeyse tamamı Ultrabook serilerine sahipler. Bu bilgisayarlar son derece ince ve hafif olmalarının yanı sıra yüksek performanslarıyla da ön plana çıkıyorlar. Aynı zamanda biraz önce bahsettiğimiz SSD’ler, Ultrabook’ların hemen hepsinde bulunuyor. Ayrıca bu cihazların 12 – 13 saate varan
BThaber
2016 Teknoloji Yatırımları
11 - 17 OCAK 2016
batarya ömürleri, çalışanın şarj adaptörü taşıma derdini de ortadan kaldırıyor. Kişi, bilgisayarını kolunun altına defter gibi sıkıştırıp işe gelebiliyor, toplantılara katılabiliyor, seyahat edebiliyor. Ultrabook’ların bir kısmı “ikisi bir arada” ya da “convertible” modunda. Yani bu cihazlar gerektiğinde Ultrabook’luğunu kenara bırakıp, tablete de dönüşebiliyorlar. Tablet moduna getirilen dizüstü bilgisayarlar, dokunmatik ekranıyla daha kolay kullanılabiliyorlar. Her ne kadar ikisi bir arada Ultrabook modelleri çok fazla kullanılmıyor olsa da CES 2016’da neredeyse tüm dizüstü bilgisayar üreticileri yeni ikisi bir arada modellerini tanıttı. Bu da bilgisayar üreticilerinin, ikisi bir arada modellerin yaygınlaşacağına inandığını gösteriyor. Ayakta çalışmak… Neden olmasın? Gün boyu ofiste, masa başında çalışanların en büyük problemlerinden biri sürekli oturuyor olmak. Günün 9 saati bilgisayar başında oturarak çalışmak durumunda kalmak, can sıkıcı bir durum olduğu kadar sağlığa da zararlı. Çalışanın ara ara oturduğu sandalyesinden kalkması, fiziksel sağlığı açısından büyük önem taşıyor. İşin moral ve motivasyon tarafına
baktığımızda ise sürekli oturmanın bir süre sonra “çekilmez” bir hal aldığını görüyoruz. Son dönemlerde bilgisayar kullanma alışkanlığı konusunda gerçekleşecek bir değişikliğin temelleri atılmaya başlandı: ayakta bilgisayar kullanımı. Belli başlı mobilya firmalarının hazırladığı özel bilgisayar masaları elektronik ve mekanik sistemlerle donatılarak istendiği yüksekliğe getirilmesi sağlanıyor. Yükseklik, klavye, fare, monitör gibi bileşenlere ayakta ulaşabileceğimiz kadar artırılabiliyor. Ayakta çalışmaktan vazgeçtiğimizde ise normal konumuna geri döndürebiliyoruz. Yükseklik ayarlı masaları deneyen kullanıcılar, beklediklerinin aksine ayakta çok daha rahat çalıştıklarını belirtiyorlar. Hatta yüksek konsantrasyon ve kontrol gerektiren oyunların bile ayakta oynanmasının “daha konforlu” olduğunu belirtiyorlar. 2016’da olmasa bile önümüzdeki yıllarda bu hareketli masaların kullanımı, hem evlerde hem de iş yerlerinde artabilir. Bilgisayar başında saatlerini geçiren kullanıcılar için “devrim” olan ayakta çalışma stiline bu yıl içerisinde göz atmanızı tavsiye ederiz.
Görsel tasarımlar için güçlü GPU’lar, geniş monitörler Görsel tasarım işleriyle uğraşan şirketlerde yeni teknolojilerin kullanımına yönelik eğilimlerin daha fazla olduğunu söylemek mümkün. Çünkü işin içerisine Word, Excel, Outlook ve Chrome gibi yazılımların dışında, çok daha yüksek kaynak tüketimine sahip Photoshop, Premiere ve çeşitli 3D tasarımlar girince ihtiyaç duyulan güç ciddi anlamda artıyor. Bu tip görsel ve 3D tasarımlar için GPU’ların yenilenmesi büyük önem arz ediyor. Bunun için profesyonel amaçlı Firepro ve Quadro gibi kartlar kullanılabileceği gibi, bazı durumlarda son kullanıcılara yönelik GeForce ve Radeon GPU’ları da ciddi bir performans artışı sağlayabiliyor. Hem AMD’nin Radeon tarafında, hem de Nvidia’nın GeForce tarafında bu sene ciddi performans atılımları gerçekleşecek. 14 - 16 nanometrelik çiplerde FinFET teknolojisi kullanılarak hem performans artırılacak, hem de güç tüketimi azaltılacak. Bu noktada tasarrufu performansla bir arada getiren yeni nesil GPU’lara geçiş yapmak, verimliliğin artmasına katkı sağlayacaktır. Diğer taraftan monitör dünyasında da önemli değişimler gerçekleşiyor. Bu
yıl, pek çok monitör üreticisi 21:9 oranlı, süper geniş ve yüksek çözünürlüklü modellerini piyasaya sürdü. Aynı anda birden fazla pencere üzerinde çalışma yapmak durumunda olan çalışanlar / kullanıcılar için büyük fayda sağlayan 21:9 monitörler, kişiyi ikinci monitör ihtiyacından kurtarıyor. 21:9 monitörlerin üst seviyelerine baktığımızda ise 3440 x 1440 piksel çözünürlüğün kullanıldığını görüyoruz. Bu yüksek çözünürlüklü monitörler, ekranda görüntülenen pencere sayısını artırmamıza ve kullandığımız pencerelerin de herhangi bir şekilde küçültmeye ihtiyaç duymamasını sağlıyor. Günümüzde bu çözünürlüğü 34 inçlik modeller kullanıyor. 2016’da özellikle ofislerde 21:9 monitörlerin daha sık kullanılacağını, yavaş yavaş görsel ve 3D tasarım yapan ofislerde standart hale geleceğini düşünüyoruz.
DOSYA
23
24
DOSYA
BThaber
2016 Teknoloji Yatırımları
11 - 17 OCAK 2016
Mobil yenilikler yaşantımızı şekillendiriyor Günümüzde teknoloji önü alınamaz bir şekilde büyüyerek, alışkanlıklarımızı, hayatımızı, ihtiyaç alanlarımızı değiştiriyor. Bundan yaklaşık 15 sene neredeyse hayatımızda hiç olmayan bir kavram olan ‘mobilitenin’ hayatımıza girmesi ve kullanımının artmasıyla birlikte, birçok sektördeki başrol oyuncuları değişiyor. Başladığı ilk günden bugüne sürekli büyüyen ve gelişen mobil teknolojilerden en çok yararlanan sektör ise finans olarak karşımıza çıkıyor. Mobil bankacılık büyüyor Dünyada yaşanan dijital dönüşümle birlikte, finans sektörünün mobil platformları kullanması, bu platformların çeşitlenmesi, kullanıcı deneyimlerinin iyileşmesi ve verilen hizmetlerin çeşitlenip sayılarının artması sayesinde kullanıcı sayısı da günden güne artıyor. Özellikle NFC teknolojisinin ödeme sistemleri alanına geçişiyle birlikte; birkaç santimetre
mesafede elektromanyetik dalga iletişimini temel alan teknoloji, yeni nesil ödeme sistemlerinin altyapısını oluşturuyor. Ödeme teknolojilerin mobile taşınmasıyla birlikte, neredeyse hepimizin akıllı telefonlarını mobil cihazlara dönüştürüyor. Bankalara değil ‘bankacılığa’ ihtiyaç duyan yeni nesil müşteriler, dijitalleşmenin tüm kolaylıklarını artık temel hizmetler olarak kurumlardan bekler hale geliyor. Kullanıcıların istekleri doğrultusunda dijitalleşmenin sağladığı yeni yaşam tarzını hizmetlerine kısa sürede dâhil eden bankalar, bankacılık hizmetlerini her zaman her yerden sağlayan bir dönüşüm içerisine giriyor. Mobil penetrasyonunun yüzde 93, 3G kullanımının oranında yüzde 80’e yaklaştığı günümüzde ödeme sistemlerinin değişimi ve mobilleşmesi gayet normal. Türkiye Bankalar Birliği’nin verilerine göre 2014’te mobil bankacılığın işlem hacmi bir önceki yıla kıyasla yüzde 148’lik bir yükselme gösterdi. Bu artış internet bankacılığında yüzde 19’da seyretti. Bu verilerden yola çıkarak, mobil bankacılığın günümüzde
yükselen bir trend olduğunu ve yakın gelecekte mobil bankacılıkta hızlı bir büyüme yaşanacağını söyleyebiliriz. Türkiye’de son 1 yıl içerisinde yüzde 35 büyüyen e-ticaret sektörünü geliştiren en önemli unsurlardan biri mobil cihazlar. Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği’nin verilerine göre, tüketicilerin beşte biri mobil cihazlar ile internetten alışverişini yaparken, mobil e-ticaret yıldan yıla 2,5 kat artış gösteriyor. NFC ve QR kod ödemelerinin şimdilik küçük ödeme miktarları ile sınırlı olsa da kısa süre içerisinde NFC ve QR kod sistemlerinin, Apple Pay, Android Pay ile başlayan EMV Tokenization ve Host Card Emulation (HCE) gibi standartların kabulü ile daha da yaygınlaşacak. ‘’Mobil çalışanlar” artıyor Mobil hayat tarzı kişileri etkilediği gibi kurumların
çalışma biçimlerini de etkiliyor. “Her yerde- her zaman” paradigması iş yapma alışkanlıklarını ve beklentilerini yeniliyor. İnternete hızlı erişim ile mobil teknolojilerin yaygınlaştırılması birçok ülkenin öncelikli gündem maddeleri arasında yer alıyor. Gelişen teknolojiler kurumların hayatına önemli bir katkı sağlayarak, onlara sektörlerinde fark yaratacak, hizmet kalitelerini yükseltecek bir açılımı da beraberinde getiriyor. Mobil teknolojiler, bir yandan çalışanlarının ulaşılabilirliğine ya da mekândan bağımsız çalışabilmelerine yönelik fayda sağlarken; bununla birlikte daha efektif bir çalışma ortamı yaratıyor. Bu teknolojiler, hem çalışanı hem de kurumu gözeterek; iletişim maliyetlerini düşürmeye, tasarruf boyutunu da güçlendirmeye yönelik katkılar sağlıyor. Her geçen gün daha fazla sayıda insan, akıllı cihazlarını işe götürmekte ve günlük iş akışlarına entegre etmekte. Bu ‘Kendi Cihazını Getir’ (BYOD) olarak adlandırdığımız eğilim şirketlerin ağlarını, mobil cihazlarını ve hatta ofiste olmanın tanımını bile değiştirmekte. Şirketlerde mobilite yani sabit bir ofis
BThaber
2016 Teknoloji Yatırımları
11 - 17 OCAK 2016
ortamından uzakta çalışmak, günümüz çalışanları içinde sıradan bir gereksinim haline dönüşüyor. Hatta şirketler çalışanlarının bir kısmını artık ‘mobil çalışan’ olarak değerlendiriyor. ‘Kendi Cihazını Seç’ uygulaması yükselişte Genel olarak ‘Kendi Cihazını Getir’ uygulamalarıyla şirketlerin elde ettiği ana faydalar arasında daha fazla randıman, hareket serbestliği, iş verimliliği ve mobilite maliyetleri azalması yer alırken; güvenlik ise olumsuz bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Önemli kurumsal bilgilerini bilgisayarlarda ve çalışanlarının her an çalınmaya müsait akıllı telefonlarında bulunduran şirketler, mobil güvenliğe en az bilgisayarlar kadar önem veriyor. Bir kullanıcı kendi cihazından kurumsal bilgilere eriştiği andan itibaren, artık o cihaz kurum için potansiyel bir risk kaynağı haline dönüşüyor. Kurumların bu riskin farkında olarak buna karşı güvenlik önlemleri almaları, mobil cihazları da mutlaka kurumun güvenlik yapılandırmasının bir parçası olarak değerlendirmeleri gerekiyor. Son zamanlarda güvenlik sorunu nedeniyle yavaş yavaş geride kalan ‘Kendi Cihazını Getir’ uygulamasının yerini “ Kendi Cihazını Seç” (CYOD) uygulaması alıyor. Uygun güvenlik sistemleriyle donatılmış cihazlar arasında çalışanlarına seçim olanağı sunan kurumlar, böylece pek çok güvenlik sorununun da önüne geçiyor. İş dünyasının giderek benimsediği “Kendi Cihazını Seç” uygulaması 2016’da da yükselişte olacak gibi gözüküyor. Makineler arası iletişim dönemi başlıyor Kablolu ve kablosuz olarak yapılabilen haberleşme teknolojilerinin kolay uygulanabilir ve daha ucuz hale gelmesiyle, hayatımızı kolaylaştıran şirketlerin bilgi merkezleriyle makineler arasında kablosuz iletişim kurulabilmesini sağlayan
“Makineler Arası İletişim” (M2M) teknolojisinin önünü açıldı. Araç takip, uzaktan sayaç okuma, sağlık uygulamaları, güvenlik gibi birçok sektörde kullanılan M2M teknolojilerine bağlı cihaz sayısı 2013 yılında 341 milyon iken bu sayının 2020 yılında 32 milyara yükseleceği öngörülüyor. Özellikle 3G ile başlayan “mobil çağ” 4.5G ile yepyeni bir boyut kazanacak. 4.5G ile iyice genişleyerek çeşitlenecek mobil dünyanın etkileri iş süreçleri ve iş dünyası üzerinde etkisini yoğun bir şekilde hissettirecek. Çok kısa süre içerisinde arabaların, evlerimizdeki bütün elektrikli eşyaların birbirleriyle iletişim halinde olacağı bir geleceğe doğru adım atıyoruz. M2M’e 4.5G desteğinin gelmesiyle birlikte, iş süreçleri hızlanacak, akıllı kentlere geçiş yaşanacak, sağlıktan tarıma kadar birçok sektörde verimlilik yaşanacak. Mobilitenin sağlık sektöründeki yansımaları Günümüzde hemen hemen bütün teknolojiler, tüm dünyada sağlık sektörünü köklü bir değişimin içerisine soktu. Hayatımızda önemli bir yer kaplayan mobilitenin yansımaları artık sağlıkta da göze çarpıyor. Her şeyin mobil ve uzaktan yapılacağı gelecekte, sağlık hizmetleri de mobilite ile uzaktan kontrol edilebilir hale geliyor. Hali hazırda dünyadaki akıllı telefon kullanıcılarının en az yüzde 50’sinin telefonlarında sağlık uygulaması bulunuyor. Giyilebilir teknoloji pazarının büyümesi ve kullanıcıların bu ürünleri kullanarak topladıkları veriler de daha iyi teşhis ve tedavi sürecinin yaşanmasını sağlıyor. Özellikle son dönemlerde popüler olan akıllı bileklikler, bireyin vücut hareketlerinin, vücut ısısının, kalp atışlarının verilerini toplayarak; kişinin kendi sağlık takibini yapabilmesine olanak sağlıyor. Özellikle gözlenme süreci uzun
ve maliyetli olan hastalar, mobil teknolojilerden yararlanarak; vücuduna bağlanan kablosuz sensörler, 3G ve diğer teknolojiler yardımıyla gündelik hayatına devam ederken, sağlık kuruluşlarından takibi yapılabiliyor. Kısa süre içerisinde uzaktan sağlık hizmetleri ve mobil sağlık hizmetleri alanlarında artan yatırımlarla birlikte, en az dünyada olduğu kadar Türkiye’de de yeniliklere tanık olacağımızı söyleyebiliriz. Video içerikler mobil veri trafiğin yüzde 60’ını oluşturacak Sony Ericsson’un en son yayınladığı Mobilite Raporu’na
göre, mobil teknolojiler gelişerek 2020’ye kadar günlük hayatımızın bir parçası haline gelecek. Kişi başına düşen cihaz sayısının günden güne arttığı günümüzde, 2020 yılında bu artışın yüzde 80’inin Asya Pasifik, Ortadoğu ve Afrika’dan geleceği tahmin ediliyor. Akıllı telefonlara artan ilgi beraberinde veri kullanımındaki muazzam artışı kapımıza getiriyor. Raporda 2020’de bağlı cihaz sayının 50 milyar olacağını ve mobil video izleme trafiğinin her yıl yüzde 55 büyüyeceğini; bu sürenin sonunda da ‘video içeriklerin’ tüm mobil veri trafiğinin yaklaşık yüzde 60’ını oluşturacağı değerlendiriliyor.
DOSYA
25
26
DOSYA
BThaber
2016 Teknoloji Yatırımları
Bilgiye ulaşımın son derece kolaylaştığı ve her türlü mobil cihazdan veriye ulaştığımız bir dünyada, siber saldırıların nereden ve nasıl geleceğini öngörmek imkansız. Sosyal mühendislik teknikleri, DDoS gibi dağıtık saldırılar, fidye yazılım saldırıları, sıfırıncı gün saldırıları gibi sayısız tehditten korunmak için bir güvenlik politikasına sahip olmak gerek. Yani bu konuda haberleri gazeteden okumakla yetinip, sonra haber olmamak için planlı güvenlik adımları atmak önemli. Siber güvenlik şu anda organizasyonların 1 numaralı teknoloji yatırımı konumunda. Büyük zararlar veren siber saldırılar, sayısız teknikle hayat buluyor. Zararları hesap etmek de giderek güçleşiyor. Bu nedenle siber güvenlik, son yıllarda kurumların öncelikli teknoloji yatırımı. Tehditlerin artması ve saldırıların çeşitlenmesi, bu alandaki yatırımlara hız verilmesinin temel sebebi. Güvenlik yaklaşımında BT güvenliğinin ‘kurmakla yetinilecek bir projeden’ çok daha fazlası olduğunu bilmek gerek. Çünkü söz konusu güvenlik, kendi bilgisayarımızın veya onun içindeki verinin güvenliği ile sınırlı değil. Buzdağının bu görünen yüzünün altında kullanılan tüm cihazlar, tüm ağ ve internet bağlantı noktaları, iş ortakları ve onların BT yapıları gibi birçok paydaş var. Sürekli bir çevre güvenliğinin yanında, veri güvenliğini de kapsayan bir güvenlik politikası belirlemek, bu politikayı düzenli aralıklarla güncellemek ise her şeyin temeli. Zira BT güvenliği; kurumlar için yaşayan ve eskiyen, bu nedenle de sürekli geliştirilmesi gereken bir
11 - 17 OCAK 2016
2016 güvenlikte farkındalık yılı Madem İyİce mobİlİze olduk, kurumsal güvenlİk polİtİkanız da olmalı Güvenliğin seviyesini yükseltmek için birçok yöntem ve kullanılması gereken birçok teknik var. Uç nokta güvenliği, iç ağ güvenliği ve dış ağlardan gelen tehditlere karşı koruma gibi temel güvenlik ihtiyaçlarının yanı sıra BYOD, MDM, Advanced Malware Protection, SIEM ve korelasyon çözümleri gibi konularda da çözümleri gündeme almak önemli. Veri Merkezi Güvenlik Duvarları, özel ve genel bulut altyapıları, yazılım tanımlı ağlar (SDN), sanallaştırma ve mobil platformlar üzerinden çalışmalarını yürüten akıllı, bütünleşik güvenlik platformlarına ve bunların sanal sürümleri de güvenlik politikasında dikkat edilmesi
kavram. Yani örneğin bir güvenlik uygulamasını devreye alıp, güvenlik konusunda gerekli tüm adımların atıldığını sanmamak gerek. Adımların birbirini takip etmesi ise esas. Kurumsal sahiplenme ve çok katmanlı güvenlik Bu belirttiğimiz biçimde BT güvenliği konusunda düzenli ve istikrarlı adım atma gerekliliği, beraberinde kaçınılmaz olarak bütçe odaklı sıkıntıları da getirebiliyor. İşte bu nedenle kurumsal güvenlik; hele de risklerin katlanarak arttığı bir ortamda sadece BT veya kurumsal güvenlik biriminin değil, CEO’dan tüm birimlere ve tüm çalışanlara yayılması, kavranması, desteklenmesi ve benimsenmesi gereken bir kavram. Bu kurumsal bütünsellik, kurumsal devamlılığın şartı. Çünkü olası bir büyük saldırıda zarar
gereken başlıklar. Güvenlik çözümlerine ilişkin yatırımlar artsa da, bu alanda hâlâ yeterli bilince ulaşıldığını ve söylemek zor. Bunun ilk akla gelen örneği, bilgi güvenliği politikası oluşturmuş şirket sayılarının düşüklüğü. Güvenlik politikasını oluşturmada en önemli adım, şirketin bilgi varlıklarının tespiti ve bu varlıkların risk seviyesinin belirlenmesi. Bu aşama doğru bir tanımla gerçekleştirildiğinde, şirketler kendilerine en uygun politikaları belirleyebilir. Politikalar içinde yer alan yönetmelikler ise daha teknik detayda bilgiler içerdiğinden, kurumun ihtiyacı ve sıkıntıları aşmaya yönelik daha kısa zaman aralıklarında
gören sadece şirketin kendisi olmaz, müşterilerinin verisi, iş ortaklarıyla olan ilişkileri ve çalışanların güveni de zarar görür. Bu nedenle söz konusu farkındalık, sahip olunan kurumsal değerlerin de garantisi niteliğinde. Siber saldırıları engellemek için güvenlik ekipleri kuran şirketlerin de zaten temel derdi ortak: Kullanıcıların bilinç ve bilgi eksikliği. Örneğin günümüzde çalışanlar artık eskisi gibi ofislerine bağımlı kalmak zorunda değiller. Akıllı telefonlarından, taşınabilir bilgisayarlarından ve tabletlerinden kurum dışından işlerini yapabiliyorlar. İşte bu noktada, denetimsiz veya bilgisiz son kullanıcılar, güvenlik zafiyeti anlamına geliyor. Mobilite ve bulutun hâkim olduğu yeni dünyada, kurumsal kimliği merkezine alan, çok katmanlı güvenlik yaklaşımları önem kazanıyor.
yenilenebilmekte. Kurumların mobiliteye geçişinde mobil kullanıcıların kurumsal dosyalara, dokümanlara ve diğer dijital varlıklara erişiminin ve bunların gerek kurum içindeki çalışanlar gerekse kurum dışındaki iş ortakları ya da müşterilerle paylaşımının BT birimlerinin tam kontrolünde, belirli izinler dahilinde gerçekleştirilmesi önem taşıyor. Başarılı bir BYOD programı için dikkat edilmesi gereken unsurlar; kablosuz ağlar ve ilke yönetimi, mobil cihaz yönetimi, güvenlik ve son olarak, ağ ve uygulama görünürlüğünün entegre işlemesi bütünsel verim, daha doğrusu uçtan uca görünebilirlik ve güvenlik için önem taşıyor.
Farkındalık, zarardan sonra oluşuyor İnternet yoluyla işlenen suçlar ve veri sızıntılarında artışın yanı sıra, şirket bant genişliğinin gereksiz uygulama ve site ziyaretleri ile etkin kullanılamaması gibi sebeplerle her ölçekten şirket, zaman ve para kaybına uğruyor. Şirketler bir güvenlik politikası, doküman ve süreçlere sahip olup, bu ‘sistem’ düzenli aralıklarla gözden geçirildikçe, gerçekten bir önlem alınması söz konusu olabiliyor. Ama bu farkındalık da, maalesef gelişen tehditlerle paralel bir gelişim sergiliyor. Son yıllarda hem küresel düzeyde hem Türkiye’de siber saldırıların sayısı ve verdikleri zararlar katlanarak artıyor. Ancak belirttiğimiz gibi farkındalık, zarardan sonra oluşuyor. Eskiden kurumlarda öne çıkan ‘sahte güvenlik’ algısı, her
BThaber
2016 Teknoloji Yatırımları
11 - 17 OCAK 2016
şeyin kontrol altında olduğunu sanma hatası, belirttiğimiz tehditlerle beraber farklı bir yapıya büründü. Kurumsal güvenlik paranoyası bu yönüyle öne çıktı. Böylece gerek kamuda gerek özel sektörde güvenliği ‘bir program kutusu’ ile sınırlı görmeme eğilimi kendini gösteriyor. Şirketlerin bir hatası da güvenlik başlığında ismi çok duyulan markaların çözümlerini satın alarak, güvenlik noktasında problemlerini çözdüklerini sanmaları. Oysa temelde, kuruma, ihtiyaçlarına ve risk skalasına en uygun olanı seçmek, önceliği modaya ve popülariteye vermemek gerek. Güvenlik çözümleri arayışında olan şirketlerin kendilerine gelen tekliflerde bu unsura dikkat etmesi önemli. Güvenlikten sorumlu yetkin İK Güvenlik, tüm bileşenleriyle ele alındığında anlamlı bir bütün oluyor. Burada ele alınması gereken başlıklar ise insan, süreçler ve teknoloji. Bu yüzden öncelikle insanlarda güvenlik kültürü oluşturulması, sonrasında iş süreçlerinin güvenli hale getirilmesi ve tüm bu yapının teknoloji ile desteklenmesi şart. Siber güvenlik çalışmalarında farklı bir bakış açısına ihtiyaç duyan şirketlerin, öncelikle tehdit modellemesi geliştirmeleri de öneriliyor. Güvenliğe ve iş hedeflerine yönelik stratejilerin etkin bir biçimde bir araya getirilmesi, tehditlere hazırlıklı olunması ve kısa
sürede tepki verilmesi adına kurumsal güvenlik farkındalığını geliştirmek kadar, bu konuda yetkin insan kaynağını istihdam edebilmek da önemli. Politikanızı sürekli güncelleyin Etkin bir siber güvenlik politikası için öne çıkan bazı başlıklar var. Birincisi; siber güvenliği iş süreçlerinin bir parçası, kurum için bir standart
haline getirmek. İkincisi; mevcut siber güvenlik konumunun, bu başlıkta sahip olunan unsurların detaylı değerlendirilmesi. En kötüye hazırlıklı olarak, olası aksaklık ve felaketlere karşı plan yapmak da üçüncü sırada yerini alıyor. Dördüncü başlık, sistem üzerinde hangi kullanıcının hangi işlemler için yetki sahibi olduğunu düzenli kontrol etmek, veri kaybı ya da saldırılara karşı hazırlıklı
olmak. Saldırıların zaman içinde çeşitlendiği ve boyut değiştirdiği düşünüldüğünde, güvenlik politikasının da düzenli aralıklarla gözden geçirilmesi faydalı. Ayrıca, güvenlik çözümlerinin entegre çalışabilmesi de şart. Çünkü saldırı şekilleri artık çok değişti ve çeşitlendi. Tek bir kalkan, tüm saldırılara karşı koyamaz. Bunu farklı güçte uygulamalarla desteklemek gerek.
Proaktİf hamle fırsatı Teknoloji yatırımları arttıkça, saldırı türleri de çeşitleniyor. Sosyal mühendislik yöntemi, yazılımların barındırdığı güvenlik açıkları, genel bulut servis sağlayıcılarının altyapılarındaki zafiyetlere yönelik saldırılar ve internete açık olan cihazların zafiyetlerine yönelik saldırılar gün geçtikçe artıyor. Bu da, güvenlik çözümlerinin entegre edilmesinin önemini daha da artırıyor. Yani şirket içinde kullanılan tüm güvenlik çözümlerinin, bir şirket politikası paralelinde, yetkin bir ekip tarafından düzenli olarak izlenmesi ve yönetilmesi gerek. Tüm güvenlik çözümlerinin düzenli kayıtlarının merkezi bir veritabanında toplanması ve çeşitli analizlerle sorgulanması, olası tehditlerin anında raporlanması da proaktif olmak adına önem taşıyor. Olası siber saldırılarda nasıl hareket edeceğini bilen Siber Olaylara Müdahale Ekibi
(SOME) oluşturmak da bu yetkinliği destekliyor. Web uygulaması firewall’ları, yeni nesil firewall’lar, saldırı önleme sistemleri, virüsten korunma gibi unsurlarla ağa en başından giriş yapılmasını önlemeye çalışırsınız. Saldırının son aşamasında bir saldırganın giriş yaptığını bilir ve nasıl girdiklerini, içeride ne yaptıklarını ve arkalarında hangi bilgileri bıraktıklarını öğrenerek bu uyarıları bir araya getirirsiniz. Ancak böyle bir yaklaşımda sürecin ortasında ne olduğu, yani tehdit oluştuktan sonra, ancak saldırgan ayrılmadan önce ne yaşandığı anlaşılmaz. Şirketler, saldırgan giriş yaptıktan sonra da kendilerini koruyabilir, ancak bunu yapmak için tehditleri daha hızlı algılamaları gerekir. Saldırıların büyük çoğunluğu kurum içi ağ yapısından geliyor. Bu nedenle, öncelikle tüm çalışanların kurumun bilgi güvenliği politikasını bilmesi ve benimsemesi
gerek. Şirketin de bilgi varlıklarını sınıflandırması, bu bilgi varlıklarına erişim yetkilerinin de bu sınıflandırmaya göre yapılması önem taşıyor. Öyle ki, tüm erişimlerin kayıtlarının tutulması, anlık olarak bu kayıtların analiz edilmesi ve olası yetki ihlallerinin raporlanması, merkezi veritabanında yapılacak analizler ile olası saldırıların tespit edilmesi için fırsat demek.
DOSYA
27
28
BThaber
BTnet.com.tr
11 - 17 OCAK 2016
Otonom araçlar için mini süper bilgisayar GPU üreticisi Nvidia, bir süredir araç içi sistemler için de özel çipler üretiyor. Basit işlemlerin, basit bir arayüz üzerinde çalışması için tasarlanan bu çipler, yol bilgisayarı işlevinin üzerine düzgün bir arayüz ekleme ve gerçek bir LCD ekran üzerinde görüntüleme imkanı sağlıyor. Elbette ki bu çipler fazla güce ihtiyaç duymuyordu. Otonom araçların yavaş yavaş duyulmaya başlanmasıyla beraber firma araçlar için çok daha güçlü çözümlerin üretilmesi gerektiğini düşünerek Drive PX 2 isimli özel bilgisayarını hazırladı. CES’te sergilenen Nvidia Drive PX 2 gerçekten çok güçlü. 2016’da masaüstü ekran kartlarıyla satışa sunulması beklenen Pascal GPU’sunu kullanan bilgisayar, 12 ayrı kameradan gelen görüntüyü sürekli olarak işleyebiliyor. 12 çekirdekli bu bilgisayar, 8 teraflop işlem gücüne sahip. 16 nanometre teknolojisiyle üretilen çipler, 250 watt güce ihtiyaç duyuyor. Soğutma için kullanılan yöntem ise sıvı soğutma olarak belirlenmiş.
GM Lyft’e yatırım yapmaya hazırlanıyor
Nvidia CEO’su JenHsun Huang, PX 2’nin 150 MacBook Pro gücünde olduğunu söyledi. Bu noktada Huang, elbette ki MacBook Pro’daki Intel Iris Graphics 6100 çipini hedef alıyor. 2 tane yeni nesil Tegra işlemcinin yanında bir Pascal GPU’su kullanan sistem, AlexNet öğrenme algoritmasını kullanarak saniyede 2.800 görüntü tarayabiliyor. Bu sistem ilk olarak Volvo araçlarda kullanılacak. Nvidia, PX 2’nin yapımı ve testi için Audi, Daimler, BMW ve Ford ile de bir partnerlik
gerçekleştirdi. Huang, araçların yapay zekayla kendi kendini sürebilmesi için çevresinde olan biteni yeterince iyi biliyor olması gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca yoldaki nesnelerin tanımlanmasının ve temel yolların planlanmasının henüz bir “başlangıç” olduğunu belirtti. Gelecekte nesnelerin daha iyi tanımlanmasının da mümkün olacağını söyledi. Sonuçta tüm minibüsler “minibüs” değil; bazıları ambulans da olabilir ve ambulanslara özel davranış biçimi gerekiyor.
Otomotiv ve teknoloji dünyasının sürücüsüz otomobil konusuna olan ilgisi gün geçtikçe artıyor. Şirketler, konuyla ilgili çalışmalarını yeni fikirlerle geliştirmek için çaba sarfederlerken, General Motors’un bu alandaki son hamlesi oldukça ilgi çekici. Şirketlerin konuyla ilgili yaklaşımları her geçen gün farklı bir boyut kazanırken, General Motors, konuya paylaşım ekonomisi ile yaklaşmaya hazırlanıyor. Bu noktada araç çağırma servisi Lyft’e 500 milyon dolarlık yatırım yaptığını duyuran General Motors, sürücüsüz otomobil konsepti ile paylaşım ekonomisini bir potada eritecek. Anlaşma ile birlikte General Motors, Lyft’e 500 milyon dolar yatırım yapacak.
Yatırımla beraber General Motors ile yeni bir servis üzerinde çalışacak olan Lyft, kendi bünyesinde yeni bir sürücüsüz araç çağırma servisi üzerine yoğunlaşacak. Lyft, bu anlaşma ile uzun vadede sürücüsüz otomobiller konusunda diğer araç üreticilerinin de ilgisini çekerek, araç kiralama ağını genişletmek için kullanacak gibi görüyor. General Motors, sürücüsüz otomobil konusuna farklı bir bakış açısı getirmiş olacak. Kendi sürücüsüz araçları yerine talebe göre araç çağırma servisi üzerinden hizmet vermeyi amaçlayan General Motors, bu sayede müşterilerinin tam manasıyla arzu ettikleri tarzda seyahat edebilmelerinin önünü açmayı hedefliyor.
NASA 2018’e kadar Derin Uzay Habitatı geliştirecek
NASA’daki bilim insanları ve mühendisler Mars’a gitmek için yaklaşık 70 yıldır hazırlık yapıyor. Önümüzdeki 10-20 yıl içerisinde Mars’a insan gönderme planları yapan NASA, kızıl gezegene gerçekleşecek yolculukta insanların sağ çıkabileceğinden hala emin değil. Mars’a gidecek astronotları taşıyacak Orion Uzay Aracı bir kamyonet uzunluğunda.
En az 6 ay sürecek yolculuk düşünüldüğünde, astronotların akıllarını yitirmemesi için daha geniş bir yaşam alanına ihtiyaçları olacağı belirtiliyor. NASA, Orion Uzay Aracı’nın uzayda bir habitat modülüne bağlanabileceğini ön görüyor, ancak bilim insanları habitat modülünün neye benzeyeceği konusunda henüz bir fikir sahibi değil.
ABD’nin yeni kanun tasarısına eklenen rapor ile NASA’nın Mars misyonundaki sorunları çözmesi için bir fon ayrıldığı belirtiliyor. Bu fona göre, derin uzay araştırması yapılacak habitatın geliştirilmesi ve 2018’e kadar prototip aşamasına gelinebilmesi için NASA’ya en az 55 milyon dolar veriliyor. NASA 2018’e kadar bu projesini
yetiştirebilir mi tartışılır. Ancak NASA habitatı 2030’da Mars’a göndermeden önce, 2020’de Ay çevresinde test etmeyi planlıyor. NASA’nın Boeing, Lockheed, Martin, Orbital ATK ve diğer şirketlere olası habitat tasarımları araştırmaları için fon verdiği göz önüne alınırsa, habitatın nasıl görüneceğine dair henüz NASA’da bir fikir sahibi değil.
BThaber
BTnet.com.tr
11 - 17 OCAK 2016
29
Maddede 3 boyuttan 2 boyuta geçiş Tek bir atom kalınlığında dizilimli karbon atomlarından oluşan grafen, bir süredir bilim ve teknoloji dünyasının aklını meşgul etmekte. 2 boyutlu dizilime sahip olan bu süper iletken madde, sadece bir atom kalınlığında olmasına rağmen son derece dayanıklı bir yapıya sahip. Çeliğe göre 200 kat daha sağlam olan grafen, tüm bu özellikleriyle gerek dayanıklı ve hafif malzeme tarafında, gerek elektronik alanda iletkenliğiyle dünyayı değiştirebilecek bir potansiyele sahip. Özellikle mikroçiplerde
sağladığı ekstra performans ve
sağlayacak. Diğer taraftan
verimlilik, teknoloji dünyasının
yine 2 boyutlu bor dizilimiyle
inanılmaz bir ivme kazanmasını
oluşturulan borofen de
Mark Zuckerberg ev için yapay zeka geliştirmeyi hedefliyor Her yeni yılda kendisine hedefler koyarak bunları sosyal medyada paylaşan Facebook kurucusu Mark Zuckerberg, 2016 hedeflerini açıkladı. Facebook hesabından takipçileriyle 2016 hedeflerini paylaşan Zuckerberg, evindeki hayatı kolaylaştırmak için yapay zekâya sahip bir yardımcı kodlamayı planlıyor. Iron Man filmindeki Jarvis isimli kişisel asistanı örnek gösteren Zuckerberg, aynı Jarvis gibi sesiyle komut vererek buzdolabını, müziği ve diğer eşyaları kontrol edebileceği bir asistan geliştirmeyi hedefliyor. En çok gelecek vaat eden alanlardan biri olan yapay zekâ, son dönemlerde teknoloji şirketlerinin en gözde konusu diyebiliriz. Bu kişisel projesinin hem eğlenceli hem öğretici olacağını aktaran Zuckerberg, bir yıl içerisinde kat ettiği bütün aşamaları da detaylı olarak paylaşacağını belirtiyor. Zuckerberg’in Facebook üzerinden paylaştığı yazının ardından bir kullanıcının yaptığı yorum ve Zuckerberg’in verdiği cevapta gündeme oturdu. Bir büyükannenin, “Kız torunlarıma sınıftaki çalışkan öğrencilerle oturmalarını söylüyorum; belki onlarda geleceğin Mark Zuckerberg’i olur. Facebook sayesinde eski sınıf arkadaşlarım, aile üyelerim ile bir araya geldim. Facebook için teşekkürler” yorumu üzerine Zuckerberg de, “ Daha da iyisi torunlarını sınıftaki en çalışkan öğrenci olması için cesaretlendirebilirsin, böylece onlarda başarılı mucit olabilirler” cevabını verdi.
benzersiz özelliklere sahip. Akımın geçtiği yöne göre farklı özellikler kazanan bir atom kalınlığındaki borofen de henüz anlaşılmaya çalışılan maddelerden. 2 boyutlu dizilimi mümkün olan maddelerin çok farklı ve beklenmeyen tepkiler verdiği görülüyor. 2 boyutlu dizilebilen, 1 atom kalınlığında yerleştirilebilen maddelerin sayısı nedir bilinmez ama eğer bilim insanları 3 boyutlu atomları 2 boyutlu yapılara yerleştirmeyi başarırlarsa, normal görünen ancak kullanılamayan elementler
oluşturacak. Elementleri iki boyutlu yapma fikrinin, grafenin iki boyutlu ve 200 kat sert yapısı keşfedildiğinde ortaya çıktığını belirten bilim insanları şimdi ise fosfor, silikon, germanyum gibi farklı elementlerin iki boyutlu yapılarını oluşturmak için uğraştıklarını belirtiyor. 2016 yılı hedeflerinin bu maddeleri birleştirerek yeni, kullanışlı, sağlam malzemeler üretmek olduğunu vurgulayan bilim insanları, Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı bu dönüşümü üç boyutlu lazerler kullanarak gerçekleştiriyor.
30
BThaber
BTnet.com.tr
11 - 17 OCAK 2016
Zengin arka panel
Asus’tan oyunculara özel anakart Intel Skylake işlemcilerine geçiş sürerken elbette anakart üreticileri de son çipsete sahip anakart modellerini piyasaya sürüyorlar. Asus da Z170 Pro Gaming modelinde oyunculara yönelik ince dokunuşlar içeriyor. Şimdi bu anakartı biraz daha yakından tanıyalım. Intel Z170 çipseti Yeni nesil Skylake işlemcilerle beraber sunulan Z170 çipsetini kullanan ürün, üzerinde barındırdığı 4 tane DDR4 slotu üzerinde 3400 MHz’e kadar RAM hızına destek veriyor. 3 tane PCIe 3.0 x16 portunun yanı sıra 3 tane de PCIe x1 portuna yer veren anakart, 4 tane Sata 3 bağlantı noktasına sahip. Hemen yanında bulunan Sata Express bağlantı noktası ise gerektiğinde 2 tane Sata portu olarak da kullanılabiliyor. Henüz kullanımı yaygınlaşmamış olsa da çok daha yüksek hızlarda çalışabilen M.2 arayüzüne sahip depolama birimlerini de Z170 Pro Gaming üzerinde kullanabiliyoruz. Anakartın arka paneli ise son derece zengin. PS2 klavye ve fare için bir port ayrılırken USB bağlantılı klavye ve fareler için de USB 2.0 portları ayrılmış.
USB 3.0 port sayısı ise 4 tane. Tüm bu USB portlarının yanı sıra artık yavaş yavaş kullanıma giren USB 3.1 arabirimine de hem Type-A (klasik USB bağlantısı görünümünde) hem de Type-C (telefonlarda ve diğer mobil cihazlarda kullanılacak, küçük) olarak yer verilmiş. Henüz birer port olsa da Asus Z170 Pro Gaming ile “USB 3.1’e de hazırız” diyebiliyoruz. Skylake işlemcilerin içerisindeki IGP’ler için (dahili GPU) anakartın arka paneline yerleştirilen görüntü bağlantıları ise şaşırtıcı. VGA, DVI, HDMI ve DisplayPort bağlantılarının tamamını içeren anakart,
Inceleme BTnet
gerektiğinde ek monitör çıkışı sağlamak için büyük kolaylık sağlıyor. Kendimden örnek vermek gerekirse; Kullandığım R9 290’da VGA çıkışı yok ve 2. monitör olarak VGA bağlantılı bir ürün kullanıyorum. Anakartın UEFI menüsünden 2. monitörü aktifleştirerek
küçük monitöre görüntünün VGA yoluyla iletilmesini sağlayabiliyorum. Eğer anakartın VGA çıkışı olmasaydı bu monitörü kullanamayacaktım. Arka panelde yer alan 5 tane 3.5 mm ses bağlantısı portu ise ürünün 8 kanal destekli ses çipine gidiyor. İstediğimiz takdirde yine arka panelde yer alan optik bağlantıdan da faydalanabiliyoruz. Asus’un özel SupremeFX ses çipini kullanan Z170 Pro Gaming, ortalama bir tümleşik ses kartından daha iyi sonuç veriyor. Fakat ayrı bir ses kartı kullanan kullanıcıları tatmin edecek bir seviyede değil. SupremeFX, oyunlarda sesin nereden geldiğini ekrana yansıtan Sonic Radar II yazılımıyla beraber geliyor. Tabii bu yazılımı çevrim içi FPS oyunlarında kullanmanın ne kadar etik olduğu tartışılır.
kullanılıyor. Bu arabirimden en iyi faydalanabilmemiz için GameFirst III isimli yazılım, ürünün sürücüler pakedine eklenmiş. Bu yazılım, seçtiğimiz yazılımların internet üzerinden veri alış verişini önceliklendiriyor.
“Önce oyun!” Anakartın arka panelindeki son bileşen olan ethernet portunda da Intel’in Gigabit Ethernet bağlantısı
Overlock’ta başarılı Skylake (6. nesil, 1151 pinli) Intel işlemcileri destekleyen bu anakart, hız aşırma konusunda da iyi iş çıkarıyor. Her ne kadar en üst seviye overclock anakartı olmasa da Intel Core i5 6600K’yı 4.8 GHz’de hiçbir sıkıntı yaşatmadan çalıştırmayı başardı. 4.9 ve 5.0 GHz’de de açmayı başardı fakat işlemci bu hızlarda stabiliteyi bir türlü yakalayamadı. UEFI arayüzü konusunda yıllardır büyük başarı sergileyen Asus, bu anakartında da harika bir UEFI arayüzüyle karşımıza çıkıyor. Her şey yerli yerinde, olması gerektiği gibi. Her türlü işleve kolayca ulaşılabiliyor. Her türlü ayarlamadan sonra kayıt yapıp çıkarken bize “Şunları şunları değiştirdin, şu değerden bu değere taşıdın. Emin misin?” diye soruyor... Kısacası Asus Z170 Pro Gaming’ın UEFI arayüzü, son derece kullanıcı odaklı bir arayüz.
kullanmak zorunda kalmak istemeyenler için uygun bir cihaz olabilir. Fotoğraftaki prototip biraz garip görünüyor olsa da muhtemelen bütün
devre bileşenleri şapkanın üst kısmına yerleştirilecektir. Umuyoruz bu ürün tamamlandığında “yağmur geçirmez” bir yapıda olur.
GPS’li şapka ses ile yönlendiriyor Hemen her hafta yeni bir giyilebilir teknoloji ürünü fikriyle karşılaştığımız bir dönemdeyiz. Büyük firmalar ve bağımsız gruplar, mobil teknolojileri birbirinden ilginç konseptler ile giyilebilir hale getiriyorlar. Fakat bu haberimizdeki ürün, diğerlerine kıyasla biraz daha yaratıcı ve işlevsel bir ürün olabilir: Çevresel ses etkisiyle kullanıcıyı yönlendiren silindir şapka! Cornell Üniversitesi’ndeki bir grup öğrencinin
tasarladığı bu silindir şapka, GPS uydularıyla bağlantı kurup kendi konumunu algılayabiliyor. Evet, herkesin elinde telefon var ve artık neredeyse bütün telefonlarda GPS bulunuyor. Peki bu durum, GPS’li şapkayı gereksiz mi kılıyor? Elbette ki hayır! Şapka, çok farklı bir yönüyle ön plana çıkıyor. Akıllı telefonlarda ve GPS cihazlarıyla gitmemiz gereken yön, bizlere ya ekranda ok işareti gösterilerek ya da sesle, “200 metre sonra sola
dön” biçiminde iletiliyor. Şapka ise içerdiği akustik düzen sayesinde 360 derece ses verebiliyor. Dönülecek açıyı belirleyip, tam olarak gidilmesi gereken yöne doğru ses uyarısı veren GPS’li silindir şapka, böylece kullanıcının ellerinin boş kalmasını sağlıyor. Aynı zamanda arada bir “dil” derdi de olmuyor; ses ne taraftan gelirse oraya gitmemiz yeterli oluyor. Bu şapka, özellikle ellerini kullanamayacak durumda olan veya sırf GPS için ellerini
BThaber
BTnet.com.tr
11 - 17 OCAK 2016
31
Samsung’dan akıllı yüzük hamlesi geliyor Akıllı telefonların tam anlamıyla oturmuş olmasıyla beraber giyilebilir teknolojilerin yükselişine tanık oluyoruz. Artık firmalar giyilebilir teknolojiler için yatırım yapıyorlar. Akıllı telefonların çevresine birer aksesuar olarak konumlandırılan giyilebilir teknolojiler de günden güne daha fazla işlev kazanıyorlar. “Akıllı telefon” denince akla ilk gelen markalardan biri olan Samsung da bu alana yatırımlarını sürdüren firmalar arasında. Gear akıllı saat
modellerinin yanı sıra Gear VR gibi akıllı telefonu VR gözlüğe dönüştüren cihazları bünyesinde barındıran firma, yavaş yavaş
ibreyi akıllı yüzüklere çeviriyor. Patent başvuruları için kullandığı görseller sayesinde ortaya çıkan planlarda, yüzüğün
döndürülmesi yöntemiyle kontrol edileceğini görebiliyoruz. Çizimlerde sensör yerleşimleriyle ilgili de bilgiler bulunuyor fakat
hangi sensörlerin kullanılacağı konusunda herhangi bir ipucu yok henüz. Akıllı yüzüklerin kullanım alanları daha çok ev ve araç içi akıllı cihazların kontrolü tarafında olacağı tahmin ediliyor. Diğer taraftan, sensörler ve diğer bileşenler yeterince küçültülebilirse muhtemelen sağlık amaçlı da kullanılmaya başlanacak. 2016 giyilebilir teknolojilerin yılı olacak. Hangi firmanın neler yapabileceğiyle ilgili merakımız ise devam ediyor.
Çiklet klavye masaüstüne geldi Oculus Rift Touch ertelendi 2016 yılı giyilebilir teknolojilerin yılı olacak. Bir oyuncu olarak elbette ki benim en çok dikkatimi çeken yeni teknoloji ise VR teknolojisi. 2016’da Oculus Rift’in piyasaya çıkmasıyla beraber ciddi bir ivme kazanacak olan VR gözlükler, bilgisayar oyunculuğunu kökten değiştirebilecek bir potansiyele sahip. 2016’nın ilk aylarında piyasaya çıkması beklenen Oculus Rift VR gözlüğü hep beraber bekliyoruz. VR gözlüklerin gelmesiyle beraber elbette ki daha farklı kontrol ünitelerine ihtiyaç duyulacaktır. Zira günümüzde FPS oyunlarında yürümek için klavye kullanılırken, kafayı sağa sola çevirmek ve ateş etmek için için fareyi kullanıyoruz. Oculus Rift gibi VR gözlüklerde ise kafayı sağa sola çevirmek için yapmamız gereken şey, kafamızı gerçekten sağa sola çevirmek. Hal böyle olunca fare devreden çıkıyor. Gerçekçiliğin son noktasına ulaşan VR gözlükleri kullanırken hareket etmeyi klavye gibi “hantal” bir
cihazdan yapmak da çok mantıklı değil. Zira klavye gerçekçiliği aşağı çekecektir. Oculus, bunun üstesinden gelmek için hareket algılayıcı ve oldukça ilginç bir görünüme sahip olan kontrol cihazı olan Rift Touch’ı duyurmuştu. Oculus Rift ile beraber piyasaya sürülmesi beklenen Rift Touch kontrol cihazı ise 2016’nın 2. yarısına sarkmış durumda. Firma konuyla ilgili yaptığı açıklamada cihazın hangi pozisyonda tutulduğunun yeterince iyi algılanamadığını ve bununla ilgili geliştirmelerin yapılabilmesi için ertelediğini belirtti. Gerçekçiliği ön plana çıkaran ve bununla ilgili bir devrim yaratacak olan bir cihazın kontrollerinin yeterince düzgün çalışmaması veya pozisyonu yanlış algılaması, oyun dünyasının bu cihazlara olan güveninin sarsılmasına sebep olabilir. Zira hemen herkes bu teknolojiyi görmek ve deneyimlemek için sabırsızlanıyor. Bakalım Oculus Rift, eğlence dünyasında ne gibi farklar yaratacak.
Oyuncu donanımı denince akla ilk gelen markalardan Razer, mekanik klavyelerinin yanında farklı ve beklenmeyen bir ürünle karşımıza çıkıyor: Deathstalker Chroma. Farklı olmasının sebebi ise neredeyse bütün masaüstü klavye üreticileri çiklet klavyeden kaçınıyorken oyuncu klavyesi olarak çiklet tuşları tercih etmiş olması. Ön bilgileri verdiğimize göre artık yavaş yavaş incelememize geçebiliriz. Öncelikle tasarım Deathstalker Chroma, klasik Razer çizgilerini taşıyan, genel olarak sade fakat aynı zamanda köşeli bir tasarıma sahip. Klavyenin alt kısmı, bileğimizi koyabilmemiz için uzun tutulmuş. Bu kısım, pek çok klavyenin aksine ayrılabilir bir yapıda değil. Klavyenin herhangi bir bölümünde macro tuşu bulunmuyor. Medya tuşları ise F1 - F12 arası tuşlara, Fn butonu aracılığıyla ulaşılabilecek şekilde ayarlanmış. Bir oyuncu olarak bunu beğenmediğimi söylemeliyim. Zira ben de oyun oynarken müzik dinleyebiliyorum ve sesi açmak - kısmak veya şarkıyı geçmek için her iki elimi bırakıp Fn tuşuyla beraber F tuşlarını aramak zorunda kalmayı sevmiyorum. Gelelim tuş yapısına. Biraz önce de belirttiğim gibi tuşlar çiklet yapıda. Dizüstü bilgisayarlarda sıklıkla kullanılan bu tuş tipi, dizüstü bilgisayar
Inceleme BTnet
kullanmaya alışkın kullanıcılar için son derece başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Tuşların ve anahtarların kalitesi, tuşlara basıldıkça kendini hissettiriyor. Ayrıca yazı yazarken de sıkıntı çıkarmıyor. Yazı yazarken -bana gelen ürünün yarım Enter tuşuna sahip olması dışındaherhangi bir sıkıntı çekmedim. Fakat oyunlarda yıllarca standart oyuncu klavyesi, 6 aydır mekanik klavye kullanan biri olarak hiç alışamadığımı da belirtmem gerek. Oldum olası dizüstü bilgisayar klavyelerinden nefret ettiğim doğrudur. Dolayısıyla bu klavye “bana göre” değil. Bu noktada yeniden hatırlatmamı yapmam gerek: Dizüstü bilgisayar klavyesine alışkınsanız bu klavye size göre.
Renk cümbüşü Deathstalker Chroma’nın çok başarlı bir aydınlatma sistemi var. Her bir tuş için ayrı ayrı, 16 milyon farklı renk aydınlatması kullanılabiliyor. Bu aydınlatmanın son derece parlak ve çevresinden sızıntı yapmayacak şekilde ayarlanmış olması, en çok hoşuma giden noktalardan biri oldu. Zira kimi aydınlatmalı klavyelerde ışık parlaklığı eksik kalıyor, kimisinden tuşun sağından solundan ışık sızıyor. USB 2.0 arabirimini kullanan ürün, Anti Ghosting özelliği sayesinde tüm tuşları ayrı ayrı tanımlayabiliyor. Yani aynı anda birkaç tuşa bassanız dahi bu tuşlarda çakışma çalışmama yaşanmıyor.
32
BThaber
KARİYER
Veeam Türkiye’nin yeni ülke müdürü Ozan İnan BT sektöründe 18 yıllık tecrübeye sahip olan Ozan İnan, Veeam Software’e Ülke Müdürü olarak atandı. Türkiye’de 480’i aşkın ProPartner ve 3 bine yakın müşteriye sahip olan Veeam’in Türkiye pazarındaki bölgesel büyümesinin devam etmesini hedefleyen İnan, bölgesel ekosistemin ihtiyaçlarını analiz ederek şirketlerin kesintisiz çalışma Ozan konusunda artan taleplerini karşılamaya İnan yardım edecek. ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Ozan İnan, kariyerine Yapı Kredi’de kıdemli yazılım geliştirici olarak başladı. Ardından Avaya, Alcatel, Alcatel-Lucent Enterprise ve Alcatel-Lucent’te (RFS) Saha Satış ve Kanal sorumluluğundan Türkiye ve Azerbaycan - Şirketlere Yönelik Ülke Satış Yöneticiliği’ne, ardından MEA Bölge Satış Direktörlüğü’ne kadar birçok farklı görevde bulunan İnan, son olarak IBM Türkiye’de satış direktörü ve ardından genel müdür yardımcısı olarak görev yaptı.
İlknur Altın Ünaç, Faselis Genel Müdür Yardımcısı oldu Küreselleşme odaklı çalışmalar kapsamında Hollanda ve Güney Afrika pazarları için hazırlık çalışmalarını tamamlayan Faselis’in Türkiye operasyonlarından İlknur Altın Ünaç sorumlu olacak. 2010 yılından beri Faselis bünyesinde Satış Yönetici olarak çalışan Ünaç, 4 Ocak 2016 tarihi itibariyle Türkiye operasyonlarından sorumlu Genel Müdür İlknur Yardımcısı görevini üstlendi. Marmara Altın Ünaç Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu olan Ünaç, Faselis’den önce Teksel Tekstil, Panatel ve Tekofaks Panasonic’de kurumsal iletişim faaliyetlerini yürütmüştü.
11 - 17 OCAK 2016
Dönüşüm hızı, artık fark yaratma fırsatı Vodafone’un, kurumsal eğitim ve gelişim merkezi Vodafone Red Academy ve Vodafone Teknoloji IT Grubu işbirliğinde, Özyeğin Üniversitesi’nde, geleceğin mühendislerini kariyerlerine hazırlamak amacıyla başlattığı sertifikalı Agile Management (Çevik Yönetim) programı tamamlandı. Özyeğin Üniversitesi Sektörel Eğitim ve Öğrenci Gelişimi Birimi’nin katkılarıyla 15 haftalık eğitim sürecini tamamlayan 3. ve 4. sınıf mühendislik öğrencileri sertifikalarını aldı. Vodafone Teknoloji IT
Grubu ve Red Academy’den eğitmenler tarafından verilen derslerin içeriği Agile Düşünce ve Yönetim Sistematiği, İnovasyon, Müşteri Odağında Mükemmelleşme, Stratejik Dönüşüm ve Müşteri İçgörüleri, Değişim ve Dönüşüm Liderliği konularından oluşuyor. Eğitim süresince öğrenciler, çevik düşünce sistematiğini, verimlilik, kalite ve müşteri odağını detaylı öğrenme imkanı elde etti. Dersi başarı ile tamamlayan 4. sınıf öğrencileri, Vodafone’un 2008’den beri sürdürdüğü Discover Genç
Yetenek Programı’na üçüncü aşamasından katılım hakkı elde edecekler. Bu aşamada başarılı olan öğrenciler, kariyerlerine Vodafone Türkiye’de başlayabilecek, katılacakları bir değerlendirme merkezinin ardından küresel çalışma fırsatları elde edebilecek, Columbus Programı ile uluslararası iş deneyimi kazanabilecekler. Ayrıca tüm Vodafone ülkelerindeki Discover’ları bir araya getiren “Vodafone Circle” ile 24 ülkede çalışan bin 722 Discover ile iletişime geçme imkanı bulacaklar.
TTI; PTC Yönetim Kurulu’nda Türk Telekom Grup şirketi Türk Telekom International (TTI), 250’den fazla örgüt ile 340 şirketin üye olduğu ve telekomünikasyon dünyasının önde gelen sektörel organizasyonlarından Pasifik Telekomünikasyon Konseyi’nin (PTC) Yönetim Kurulu’na girdi. Türk Telekom International’ı konseyde; Yönetim Kurulu Üyeliği unvanı ile şirketin Genel
Müdürü Cengiz Öztelcan temsil edecek. Öztelcan’ın üç yıllık görev süresi, 16 Ocak 2016 tarihinde başlayacak. 1978 yılında kurulan PTC, pasifik ülkelerinde yaşayan insanlar ve konseye üye şirketler yararına bilgi ve iletişim teknolojilerinin, hizmetlerinin ve politikalarının gelişimini sağlamak ve kullanımını teşvik etmek odaklı çalışmalar yürütüyor.
Cengiz Öztelcan
Ufuk Esin, Avnet Satış Direktörü oldu Avnet Technology Solutions Türkiye’de Satış Direktörlüğü görevine Ufuk Esin getirildi. Ankara Koleji ve ODTÜ Mühendislik Fakültesi’nden mezun olan, aynı üniversitede yüksek lisansını tamamlayarak, çalışma hayatına 1989 yılında Ankara‘da IBM Türk Limited şirketinde Satış Uzmanlığı ile başlayan Esin, Ufuk 1997 yılında IBM Türkiye’de Satış Müdürü Esin olarak İstanbul’a atandı. 1999’da İsrail, Yunanistan ve Türkiye’den Sorumlu Operasyon Müdürlüğü görevini, Türkiye’de Satış Müdürlüğü görevi ile eşzamanlı olarak İtalya’dan yürüten Esin, 2001 yılında IBM Türkiye Kişisel Sistemler Ülke Müdürü olarak atandı. Küresel bazda IBM Kişisel Bilgisayar Bölümü’nü Lenovo’nun satın almasının ardından Esin, Türkiye ofisini kurdu ve Lenovo Genel Müdürlüğü görevini yürüttü. 2009 yılından itibaren BT ve telekom sektörlerinde birçok firmaya seçme ve yerleştirme hizmeti, insan kaynakları ve yönetim konularında danışmanlık veren Esin, Aralık 2015 itibariyle ise Avnet Technology Solutions Türkiye bünyesine Satış Direktörü olarak katıldı.
Mert Gürsoy, Samsung Electronics Türkiye’de Samsung Electronics Türkiye Tüketici Elektroniği Satış ve Pazarlama Direktörlüğü görevine Mert Gürsoy atandı. Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olan Gürsoy, iş yaşamına 2000 yılında Vestel Pazarlama’da Ürün Sorumlusu olarak başladı. Farklı ürün gruplarında bu sorumluluğu yürüttükten sonra Gürsoy, Mert sırasıyla Vestel Elektronik Pazarlama Gürsoy Müdürlüğü ve Vestel Beyaz Eşya Pazarlama Müdürlüğü görevlerini üstlendi. 3,5 yıl Vestel’de Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan ve 2014 yılında Vestel Bayi Kanalı Satış Genel Müdür Yardımcılığı’na getirilen, 2015 Aralık’ında ise Samsung ailesine katılan Gürsoy, “Tüketici Elektroniği Satış ve Pazarlama” operasyonlarından sorumlu olacak.
E T K İ N L İ K L E R 13-15 Ocak 2016
International Electronic Components Trade Show Tokyo, Japonya AYRINTILI BİLGİ: www.ele-expo.jp/
Y U R T D I Ş I
18-21 Ocak 2016
World Future Environment Exhibition Birleşik Arap Emirlikleri AYRINTILI BİLGİ: www.worldfutureenergysummit. com/
20-23 Ocak 2016
Bett London Londra AYRINTILI BİLGİ: www.bettshow.com/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R 21 Ocak 2016 BTvizyon Bursa AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 4 Şubat 2016 BTvizyon Gaziantep AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 18 Şubat 2016 Oracle Cloud Day Ankara Rixos Grand Otel AYRINTILI BİLGİ: https://eventreg.oracle. com/profile/web/index. cfm?PKWebId=0x3003917039 23 Şubat 2016 UXİstabul Conference 16’ Dedeman Otel AYRINTILI BİLGİ: http://uxistanbul.org
Y U R T İ Ç İ
25 Şubat 2016 Finans’ta Dijital İnovasyon Hilton İstanbul Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 25 Şubat 2016 Bilgi ve Doküman Yönetimi Hilton İstanbul Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 27-28 Şubat 2016 Ankara Startup Bilkent Cyberpark AYRINTILI BİLGİ: http://www.ankarastartup.com/ Program 4-6 Mart 2016 BİLMÖK Şanlıurfa Harran Üniveristesi AYRINTILI BİLGİ: www.bilmok.org.tr
10 Mart 2016 BTvizyon / Kocaeli AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 16-18 Mart 2016 6. CityExpo / Antalya Expo Center AYRINTILI BİLGİ: http://www.antalyacityexpo.com/# 19-20 Mart 2016 III. Ulusal Yönetim Bilişim Zirvesi Beykent Üniversitesi- Ayazağa Kampüsü AYRINTILI BİLGİ: http://ybzirvesi.com 23 Mart 2016 Kamuda BT Yönetişimi Teknoloji Platformları AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 23 Mart 2016 Biyometri ve Güvenlik Teknoloji Platformları AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
34
BThaber
MEKTUP
Karla karışık yeni yıldan merhaba, Bu haftaya bir gezi analizi ile başlıyorum ki, havalar düzelince motivasyonumuz olsun. Uluslararası seyahat arama sitesi momondo’nun 2015 yılında yaptığı araştırmalar, Türk turistlerin davranışlarını, eğilimlerini, beklentilerini, tatil sırasında ve tatil dönüşü hissettiklerini ortaya koymuş. Tüm detayları seninle paylaşmadan önce, sonucun bizler için ortak, acı dolu bölümü ile açılışı yapıyorum: Türkiye’de her üç kişiden biri tatil dönüşü sendromundan yana dertli, tatil dönüşü işe veya okula dönmekte zorluk yaşayanların oranı yüzde 72. Tek olmadığımız için sevinelim mi üzülelim mi bilemedim. Bir acı gerçek daha var: Türklerin yüzde 40’ı tatildeyken ayırdıkları bütçeyi aştıklarını söylüyor. Neyse, bu dramatik girişten sonra, momondo araştırmasının detaylarını paylaşmaya devam ediyorum seninle: Türklerin uçak bileti ve otel seçerken en çok dikkat ettiği nokta, yani temel kriteri fiyat. Motivasyon kaynağı tatil, çünkü araştırmaya göre, Türklerin yüzde 30’u, tatil dönüşü daha aktif bir hayata adım atmaya ve spora başlamaya karar veriyor. Kimilerince Pazartesi başlanıp Salı sabah vazgeçilen diyet gibi olsa da… Araştırmaya göre, Türklerin çoğunluğu, yani yüzde 66’sı, seyahate çıktıklarında kendilerini daha mutlu ve pozitif hissediyor. ‘Tatilin psikolojik etkisi’ diyerek analizimi yapıyor ve konunun ‘sevdalanma’ bölümüne geçiyorum. Türklerin yüzde 37’si tatil aşkı yaşıyor ve bu oran erkeklerde yüzde 42’ye kadar çıkıyormuş. Bu sevda oranımız dünyada yok. Geçtiğimiz haftalarda
11 - 17 OCAK 2016
Tüm çaba, kod yazma becerilerinin gelişmesi için…
BThaber gazetesinde yer alan, Tokat Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından başlatılan “Bir Yazılım Masalı Projesi” kapsamında düzenlenen “Yazılım Kafe Buluşmaları” etkinliğinde Vali Cevdet Can da öğrencilerle kod yazmış. Proje ile Tokat’ta öğrencilerin kodlamaya ilgi duymasını sağlayarak kod yazma becerilerinin gelişmesi, resmi ve özel kurumların yazılım alanındaki ihtiyaçlarını karşılayabilecek donanıma ve 21. yüzyıl yetkinliklerine sahip bireylerin yetiştirilmesi hedefleniyor. Bu ‘ilk’in tüm illere yayılması, gurur duyduğumuz gençlerin gelişen yetkinliği ile ülkemizin de
2016
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
verimliliğe göre tasarlanmış. Yine örnek olmasını dilediğim bir çalışmada son bilgileri de paylaşmazsam olmaz. Toplumun gelişmesine ve yaşam kalitesinin artmasına katkıda bulunma misyonuyla eğitim, girişimcilik, kadın ve engellilere yönelik sosyal yatırımlar gerçekleştiren ve bugüne kadar 3 milyonu aşkın kişinin hayatına dokunan Türkiye Vodafone Vakfı’nın sosyal medya hesapları açılmış. Gerçekleştirilen etkinlikleri
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 22 SAYI 1054
11 - 17 OCAK
kazanması dileğiyle. Soğuk kış gününde içini ısıtacak bir çevre haberi ile devam ediyorum. Enerji çözümleri markası Tunçmatik’in yan kuruluşu Powergie tarafından, Konya Kızören’de bulunan 144 dönümlük alana 8 MW gücünde Türkiye’nin en büyük güneş enerjisi santrali kurulmuş. Santral, yılda 6 bin 936 ton karbon salınımını engelleyerek 13.600.000 kWh enerji üretecekmiş. Tunçmatik-Powergie tarafından Gaziantepli Baycan Yapı adına inşa edilen ve 4 ayda tamamlanan santral, 30 yıl endüstriyel ömre ve maksimum
benim sana haber vermemi beklemeden, kendin de öğrenebilirsin böylece: www. facebook.com/VodafoneVakfi, twitter.com/VodafoneVakfi, www.instagram.com/ VodafoneVakfi/ . Sıra, yeni yılın ilk ödüllerinde… Microsoft Türkiye’nin ekosisteminde yer alan başarılı iş ortaklarını ödüllendirmek amacıyla her yıl düzenlediği İş Ortakları Ödül Töreni’nde, Yazılım Geliştirici Yılın İş Ortağı ödülü Motiwe’in olmuş. Tokat’ta bahsettiğim kod yazma seferberliği işte bu gibi ödüllerin çeşitlenmesi adına bir fırsat, değil mi? “Birlikte Geleceğe İş Ortakları Ödül Töreni 2015”ten bir haberim daha var. 1995 yılından bu yana Microsoft Türkiye’nin Cihaz ve Yazılım Ürünleri’nin dağıtımını yapan Arena da cihaz ve yazılım distribütörlüğü alanında “Yılın En İyi İş Ortağı” seçilmiş. Yine bir ödül, ama senin pek hazzetmediğin bir işle ilgili: Ütü yapmak. Sen eylemi sevmesen de, cihazlar ödüllere layık. Arçelik’in Grundig, Arçelik ve Beko markalı buharlı el ütüleri Almanya’nın prestijli test dergilerinden Haus&Garten tarafından yapılan karşılaştırmalı ürün testlerinde, güçlü rakiplerini geride bırakıp 1.4 puan almış, ‘Testsieger’ ilan edilerek en iyi ürün seçilmiş. Bir zorunluluğu bütünsel bir verimliliğe dönüştürmek ödülünü de alır. Bina elektrik ve dijital altyapıları için ürün ve sistemler geliştiren Legrand’ın web sitesi de ödüllendirilmiş. Labrador tarafından düzenlenen Grand Prix de la Transparence (Şeffaflık Ödülleri) kapsamında “En İyi Web Sitesi” kategorisinde ödülü Legrand’ın sitesi almış. Bu hafta bu kadar, yeni bir içerikle haftaya yine buradayım,
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr
Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Satış Grubu Evrim Koç Demirci evrimk@bthaber.com.tr Perihan Kıtay Özden perihano@bthaber.com.tr Özge Karataş ozgek@bthaber.com.tr Canan Şahin canans@bthaber.com.tr
Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
36
BThaber
ICT NEWS
11 - 17 OCAK 2016
BTK takes customer opinions seriously Information and Communication Technologies Authority (BTK) Industrial Research and Strategic Development Department published the “Turkey Electronic Communication Industry 2015 3rd Quarter Market Data”. Net sales of companies in the country raised to 10.4 billion TL in this quarter compared to the previous one of 9.6 billion TL. The investment also increased from 1.2 billion TL to 1.5 billion TL. Turkey continues to be the country with the highest mobile phone call rates compared to other European countries in the report. Information and Communication Technologies Authority Chairman Dr. Ömer Fatih Sayan commented upon the published report: “Being the key to the efficiency of countries’ economic life and the well-being source of the social life; in order to move information and communication technologies industry to the upper level based on our country’s interests; important tasks and responsibilities are on the shoulders of mainly our organization , public institutions operating in the sector, operators of the sector, suppliers, non-governmental organizations and consumers.” Sayan stated that; “One of the resources needed to fulfill this goal is the Turkey Electronic Communication Industry Market Data Reports, prepared by our institution quarterly. In this context, the 2015 July-August-September developments, including a comparison with previous periods of 2015 can be seen in the Third Quarterly Report as well as our country’s major developments recorded during this period.” Mobile ARPU is over fixed ARPU for the first time Sayan said that: “Net sales of companies in the country raised to 10.4 billion TL in this quarter compared to the previous one of 9.6 billion TL. The investment also increased from 1.2 billion TL to 1.5 billion TL. Specifically, similarly to the world trends, our country steadily continue to open up the difference between the mobile line phone call durations and the fixed line
phone call duration; showing that mobile services are more preferred based on individual communication needs of our age. In this context, mobile call duration of 399 minutes per month rose to 404 minutes compared to the second quarter of 2015 and fixed line call duration of 145 minutes per month decreased to 134 minutes. When considering the numbers of 225 minutes per month mobile call duration and 206 minutes per month fixed line call durations recorded at the end of 2010, the duration in mobile calls increased by 80%, while the duration of fixed line calls decreased by 35% by the 3rd quarter figures of 2015. As of the 3rd quarter of 2015, income from fixed and mobile subscribers per line (ARPU) had a significant change. In 2010, fixed line ARPU was 22.3T TL, continuing with a similar figure of 23.5 TL until 2015’s 3rd quarter, the mobile ARPU is over the fixed ARPU for the first time with 24.8 TL, even though it was seen to be 18.7 TL back in 2010.” The amount of monthly average mobile data usage in the third quarter: 1.42 GB Referring to broadband internet services, Sayan expressed that the fixed broadband subscribers in the industry increased partially
from 9.1 million to 9.2 million, while the number of mobile broadband subscribers reached 37.5 million from 35.3 million. Sayan comments as: “In parallel with the increase in the number of fixed and mobile broadband subscribers continues its upward trend in internet use per subscriber. Starting from this quarter, in order to better monitor the amount of usage per subscriber, we will add extra information to our report; fixed and mobile broadband internet subscribers’ average monthly usage. Accordingly, the average monthly mobile data usage of 1.22 GB in the second quarter increased by 16.7% this quarter and became 1.42 GB. The amount of fixed internet usage reached 60.11 GB increasing by 7.5% compared to the previous period.” Turk Telekom’s voice traffic is declining ‘Fixed Market’ has the following points stand out: As of 2015’s third quarter; the penetration rate of Turkey with 11,696,067 fixed telephone subscribers decrease by 15.1% and 0.3 points compared to the previous quarter. Considering that the average household size in Turkey is 3.60, it possible to say that the fixed telephone services market reached an important part of Turkey. Examining Turk Telekom’s traffic distribution;
it is seen that the share of intra-network traffic was 70% last year, the total share of intra-network traffic decreased to 64.7% in the 2015’s 3rd quarter. However, the traffic towards mobile with a 24.5 % rate in the total traffic covered the 28.2% of the total traffic in the 3rd quarter of 2015. In the third quarter of 2014, the voice traffic of Turk Telekom was approximately 2.4 billion minutes. It decreased in the 3rd quarter of 2015 by 26% and recorded as approximately 1.8 billion minutes. The most frequently used Turk Telekom network short number was 112 (Health Emergency). In this period, Germany was the top country to send and receive calls in a fixed line. Turk Telekom’s monthly revenue per subscriber was 23.5 TL. M2M subscriber number reached 2.9 million If we look at the ‘Mobile Market’ data in the report, as of September 2015, Turkey has approximately 73.235.783 mobile subscribers corresponding to the penetration rate of 94.3%. The mobile penetration rate is over 100%, except for the 0-9 age population. The number of 3G subscribers reached 63.066.580; while mobile broadband subscribers who receive internet service over mobile computers and mobile phones with 3G service
increased to 35.876.101. The total amount of mobile internet usage was recorded as 156.669 TByte. M2M subscriber number reached 2.9 million. During this period, the mobile phone number porting decreased by 13.07% compared to the previous quarter and recorded as 2.651.835. In the same period, Turkcell has 46.8% share, Vodafone 30.1% and Avea 23.2% share. Comparing the traffic information with the previous quarter, the total traffic increased by 1.2%. Comparing to the same time last year, it increased by 7.4%. Germany was the country with the most traffic from mobile network. The number of SMS is about 26.431 million, while the number of MMS was approximately 21.6 million. The average monthly mobile phone call duration in Turkey in the 3rd quarter of 2015 was 404 minutes and the report said that Turkey was the country with the highest mobile phone calls when compared to European countries in the report. The ‘Other Services’ section includes the following information: the total fiber length of alternative operators is 55.393 km. Turk Telekom has a fiber infrastructure of 205.944 km. The total revenue that earned by the alternative infrastructure operators is about 287.4 million TL.
38
BThaber
ICT NEWS
11 - 17 OCAK 2016
The excitement is on for Yapı Kredi FikriMobil
Rules change for ‘efficiency’ Autodesk; gathered architecture, engineering, manufacturing and construction industries of the region and other countries as well as experts from production, design, visualization, entertainment and animation in the event based on ‘Future of Making Things’; Autodesk University Extension Dubai (AUx) organized for the fourth time with the Middle East region focus. 23 years ago, starting with design and engineering focused conference series in 13 countries and becoming a global meeting point, the event was held on December 16th, 2015 at the Dubai World Trade Centre bringing together a thousand industry professionals discussed the technological revolution, future of its design and engineering. All day long, though titles were different in the presentations, and main theme was always the same: new technology reshapes the design and production processes in all areas. The
event was organized with the theme of ‘Insight, Innovation, Inspiration’ and comprehensive tips were shared on how to use new models in new technology production. Creativity is everywhere from clothing to sports At this one-day event, the topic of how IoT, augmented reality, robot technologies with virtual reality would change engineering and design, it was highlighted that everything is smarter, more interconnected and more dynamic than ever. The main idea was the creative projects will increase in this topic in the Middle East. Located in the event area, ‘Autodesk Gallery’ displayed many interesting items for various sectors such as 3D printed Nike shoes, nylon dresses, Soccket football which saves the energy generated while it is played for like a mobile phone charger targeting countries with insufficient energy resources.
Believing in the importance of developing with technology, Yapı Kredi launches an exciting contest named FikriMobil for university students for two years. Applications for the competition which aims to make young students’ creative projects on mobile field real can be sent via www.fikrimobil.com until February 14. The FikriMobil’s winning team will be able to visit the world’s technology and entrepreneurship center Silicon Valley for a week. adopted. The team visiting Silicon Valley will have a chance to visit the world’s largest technology companies as well having
the opportunity to meet with Turkish and foreign startup companies. They will also have the opportunity to present their projects to investors there. Second and third teams of the competition will receive a 15.000 TL and 5.000 TL prizes. Also this year,
a project in the field of “Financial Technologies” will earn Yapı Kredi’s Special Award. The team winning the Yapı Kredi Special Award will receive 10.000 TL prize. In addition, Microsoft, IBM and Koç University Incubation Center will also give special prizes. Among the finalists, the team developing the best Windows/Azure application will have the chance to participate in the Summer School of Microsoft Turkey. Among the finalists, the team developing the best Bluemix application will receive the opportunity to participate the “IBM EMEA Best Student Recognition” event which is organized in a different European city every year.
“Socio finds solutions to universal problems” Socio, by shaking your phone, allows you to communicate with the people in your environment via social networks in seconds. Socio platform can only be used in Turkey and the United States for now. Socio platform gathers all your Facebook, Instagram, LinkedIn, Snapchat, Twitter and other social networks and your contact information in one single platform and enables you to contact with your friends or groups in seconds by only shaking your mobile phone. Socio CEO Yarkın Sakuçoğlu expressed the following regarding their works: “Socio, in a world of the social media industry shaping the global economy and the average user having than four
social media accounts, offers a solution to a universal social problems and also it is described as ‘the future of connection’ in the USA by the press and the users. In detail, let’s assume that you met a group of people. According to the concept of the meeting, you want to connect with these people on LinkedIn, Facebook, Instagram, Snapchat and many other platforms. If you are using Socio, rather than seeking individual user names in each of these applications, only by shaking your mobile phone, you can connect either 2 or 200 people at the same time from all networks within seconds. If your phone number or any contact information in the
Socio change, or you open a new social media account, via our cloud-based technology you could update your Socio profile and let everyone have your current information, all at once. Socio is a very useful platform where people meet and spend time in places. As the number of people increases, Socio makes life easier, especially in events, concerts, crowded places such as business meetings by allowing people to connect with each other easily. Especially, if we take into consideration that the average user of ours has more than 5 account profiles, it is obvious how much we facilitate making connections.”
Have end to end control over your mail With INBOX certified email infrastructure designed for companies of all sizes that want to reach customers via e-mails; companies can maximize the accessibility rate while finding the opportunity to reach their customers. Companies are able to detect their customers’ interests by analyzing the clicking habits over the sent e-newsletters, to create dynamic lists based
on interests and send e-mails. As of November 2015, INBOX serves for over 400 corporate customers with daily sent e-mail number of 2-2.5 million. After two years of development, INBOX entered service in October 2014; the founder of INBOX Emin Onur Genç tells us the benefits of the system: “There are several methods for creating newsletters and
campaigns. INBOX is basically an e-mail marketing tool; however it has also advanced CRM features. It has a mechanism that develops itself with each e-mailing via smart contact management. After corporations’ installing the contact list and the first e-mail is sent, the system automatically verifies your contact list and subsequent e-mails are sent to real
e-mails. This way, they don’t have to spend additional costs for this verification. There are many tools available for post-e-mailing process. Companies can reach the right audience, the best opening times, need for segmentation and interesting graphics with advanced emailing analyzes. You can automatically send e-newsletters periodically
according to various scenarios by creating actions or reorganize the current list. It has an API integration support system for e-commerce sites or companies which would like to use their own systems with integration. It is possible to manage INBOX features via their own software with API support and to create an account immediately there.”
www.orcom.com.tr 0216 681 81 81 info@orcom.com.tr
Esnek Lisans Yapısıyla İhtiyacınız Olanı Alın
Tümleşik İletişim, personelinizin tüm iletişim yöntemlerini e-posta, telefon,faks, anlık mesajlşama, video konferans, ekran paylaşımı ve daha fazlası tek bir platformda toplamaktadır. Web Collaboration: Bulunduğunuz her yerden toplantılara ve video konferanslara katılın.
Kolay Kurulum ve Destek Sağlar Her şey dahil tek bir uygulama (all-in-one)
OpenScape Business X3/X5/X8 ile 1500’e kadar çıkabilen kullanıcı ssayısı Outlook Entegrasyonu
Entegre İletişim Merkezi: OpenStage Telefonlar
myPortal to GO Entegre Faks Server
Anlık Mesajlaşma
Video Konferans Web Konferans
Sesli Posta ve Ses Kayıt
50 kullanıcıya kadar “dahili” Tümleşik İ İletişim (UC Smart) 150 kullanıcıya kadar Tümleşik İleti
www.bodmedien.com
Tek Numara Hizmeti: Nerede olduğunuzdan veya kullandığınız cihazdan bağımsız olarak tek bir numara ile ulaşılabilir olun.
OpenScape Business portfolyosu