BThaber Sayı 1056

Page 1

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

Sayfa

3

Borsa İstanbul’da dönüşüm rüzgarları NASDAQ ile yapılan stratejik ortaklığın ardından BISTECH ile birlikte dönüşüm süreci yaşan Borsa İstanbul, dönüşüm programının ilk aşamasına geçiş yaptı.

Sayfa

Haber Merkezi

4

Ar-Ge ve yenilik ekosistemi için kapsamlı eylemler hayata geçiriliyor Ar-Ge ve Yenilik Reformu Paketi ile ArGe harcamalarının milli gelire oranının yüzde 3’e çıkarılması hedefleniyor.

Sayfa

Comparex’in vizyonu yazılım temelli

11

Irmak Pakdemir

Döviz kurlarının değişikliğiyle beraber yazılım lisanslarının oldukça yüksek bir maliyet yükü getirdiği bugünlerde, eldeki yazılımların daha iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

Kamu hizmetlerinin daha etkin ve verimli sunulması amacıyla kurumlar arasındaki bilgi ve tecrübe paylaşımı artarak devam edecek. Kurumlararası entegrasyonun sağlanması için ise Ulusal Kamu Veri Entegre Merkezi’nin kurulması gerektiğine dikkat çekilirken, Etüt Proje ihalesi de önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek.

Lider* IPS Çözümü. Tam 9 Yıldır! McAfee Network Security Platform *Gartner Magic Quadrant Raporu'na göre.

25 - 31 Ocak 2016

Bakanlıklar artık birbirleriyle daha sıkı çalışacak Sayfa

7

1056



BThaber

E-TOPLUM

25 - 31 OCAK 2016

3

Borsa İstanbul’da dönüşüm rüzgarları Haber Merkezi İMKB, VOB ve İstanbul Altın Borsası’nın 2013 yılında birleştirilmesi ile başlayan ve dünyanın önde gelen borsalarından NASDAQ ile yapılan stratejik ortaklıkla devam eden BISTECH Dönüşüm Programı’nın ilk aşamasına geçilirken, Borsa İstanbul’da NASDAQ teknolojisi ile ilk işlem 30 Kasım 2015’te gerçekleştirildi. İki aşamada devreye alınacak BISTECH Dönüşüm Programı kapsamında Kasım’da hayata geçirilen ilk aşamada, Pay Piyasası’nda Borsa işlem sistemi ve takas sisteminin yanı sıra gözetim, risk yönetim sistemleri gibi tüm çevresel sistemler dönüşümün içinde yer aldı. BISTECH kapsamında 2016 yılının sonunda hayata geçirilecek olan ikinci aşamada ise Vadeli İşlem ve Opsiyon, Borçlanma Araçları ve Kıymetli Madenler ve Taşlar Piyasaları işlem sistemleri devreye alınacak. Böylece Borsa İstanbul Türkiye içinde öngörülen aşamaları tamamlamış olacak. Borsa İstanbul, bu proje çerçevesinde stratejik ortalıklar ve teknoloji transferi sayesinde edindiği tecrübelere, transfer ettiği teknolojiye yapacağı geliştirmeler ve eklemeler ile ülkemizin küresel finans alanında rekabette ön sıralara geçmesini sağlayacak. Borsa İstanbul, elindeki teknoloji ve bilgiyi ürünleştirerek satan uluslararası bir teknoloji organizasyonu haline gelecek adımları atmayı hedefliyor. Hedef yurtdışına açılabilmek BISTECH dönüşümü ile birlikte çok daha etkin bir işleyiş modeli yaratılmak istenirken, bu doğrultuda Borsa İstanbul, Takasbank ve MKK’nın aynı

NASDAQ ile yapılan stratejik ortaklığın ardından BISTECH ile birlikte dönüşüm süreci yaşan Borsa İstanbul, dönüşüm programının ilk aşamasına 30 Kasım itibariyle geçiş yaptı.

Dünya standartlarında verİ merkezİ NASDAQ ile yapılan stratejik ortaklığın yanı sıra, BISTECH dönüşüm programı çerçevesinde gerçekleştirilen teknolojik gelişmeler kapsamında, dünya standartlarında inşa edilen yeni veri merkezi ile yerli ve yabancı üyelere eş yerleşim hizmetleri sunulmaya başlandı. Bununla beraber mevcut

kampüste yer almaları yolunda adımlar atıldı. Hali hazırda son aşamaya gelen taşınma sürecinin yıl içerisinde tamamlanması beklenirken, bu sürecin tamamlanmasıyla beraber şu anda iç içe çalışan bu üç ayrı firma organizasyonlarını daha verimli bir şekilde yapılandırabilecekler. Dönüşüm süreciyle beraber üniversiteler ile işbirlikleri yapılırken, bu kapsamda ilk olarak Boğaziçi Üniversitesi ortaklığı ile kurulan Finans Teknopark ile araştırma kurum ve kuruluşları ile finans ve üretim sektörlerinin işbirliğini sağlayarak, ülke finans sektörünün ve sanayisinin uluslararası alanda rekabet edebilir hale gelmesini sağlamayı amaçlıyor. Borsa İstanbul’un üniversiteler ile gerçekleştirdiği işbirlikleri kapsamında oluşturduğu ikinci işbirliği ise İstanbul Teknik Üniversitesi ile Borsa İstanbul İTÜ Teknoloji’nin kurulması oldu. Bu işbirliği ile Türkiye’nin finans, teknoloji

veri merkezine ek, 3 bin metrekarelik veri merkezi olarak kullanabilecek bir mekan daha inşa edildi. Böylece, algoritmik işlem ve HFT gibi daha hızlı işlem yapılabilmesinin yanı sıra, farklı mesafelerdeki üyelerin işlem sistemine benzer sürelerde erişebilmelerine olanak sağlandı.

ve girişimcilik alanlarındaki ihtiyaçları belirlenerek bu alanlara gerekli yatırımların yapılması hedefleniyor. Borsa İstanbul büyük bir teknoloji ticarileştirme hamlesi başlatarak hem elindeki teknolojiyi ürünleştirerek ihraç etmeyi, hem de kurduğu ArGe merkezi bünyesinde Ar-Ge projeleri yürütmeyi ve yüksek katma değerli teknoloji ve bilgi üretmek üzere adımlar atmayı amaçlıyor. Borsa İstanbul’un BISTECH Projesi ile elde edilen teknolojiyi geliştirmeye devam ederek farklı ülkelere satmayı hedefliyor. Bu sebeple, NASDAQ ile yapılan anlaşmanın ikinci önemli ayağı olan bilgi transferi çerçevesinde, Borsa İstanbul kullanım lisansları ile birlikte transfer edilecek yazılımların kaynak kodlarına ve 25 ülkede satış haklarına da sahip olunduğu gibi, bir kaç sene içerisinde kendi kendine yeten ve dünya standartlarında teknolojinin sağlayıcısı, önemli bir borsa merkezi haline gelebilecek.


4

BThaber

E-TOPLUM

25 - 31 OCAK 2016

Bakanlıklar artık birbirleriyle daha sıkı çalışacak Haber Merkezi UDHB Haberleşme Genel Müdürlüğü; ‘64. Hükümet 2016 Yılı Eylem Planı’ kapsamında, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli sunulması amacıyla ‘Kamu Kurumları Arasında e-Devlet Alanında Bilgi ve Tecrübe Paylaşımını Artırmaya Yönelik Değerlendirme Toplantısı’nı 18 Ocak tarihinde Başkent Öğretmenevi’nde düzenledi. Ulaştırma, Denizcilik, Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Talat Aydın, UDHB Haberleşme Genel Müdürü Mustafa Koç, TÜRKSAT Genel Müdürü Ensar Gül ve UDHB Haberleşme Genel Müdürlüğü e-Devlet Hizmetleri Dairesi Başkanı Ensar Kılıç’ın ev sahipliğinde, yaklaşık 100 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, müsteşar yardımcıları, kamu üst yöneticileri, daire başkanları kurumlarıyla ilgili bilgi paylaşımında bulundu. ‘64. Hükümet 2016 Yılı Eylem Planı’ kapsamında 30 ve 31 nolu eylemler, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın sorumluluğunda bulunuyor. 30 nolu eyleme göre ‘e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı’ hazırlanacak. 31 nolu eylem ise e-Devlet Kapısı’nın etkin olarak kullanımının sağlanmasını içeriyor. Talat Aydın, konuşmasında, “Vatandaşdevlet ilişkisini, mümkün ve kolay kılmamız gerekiyor” ifadesini kullanarak sözlerini şu şekilde sürdürdü: “64. Hükümet 2016 Yılı Eylem Planı kapsamında; 30 ve 31 nolu eylemler bakanlığımız görevleri arasında. Sizlerden eylemlerle ilgili güçlü sahiplenme ve bunun sürekliliğinin oluşturulmasını bekliyoruz. e-Devlet hizmetlerinin kapsamının geliştirilmesi ve tüm toplumu kuşatması ancak bakanlıklar arasında etkili bir koordinasyon ile sağlanabilir. İlgili müsteşar yardımcıları düzeyinde 3 aylık, daire başkanları düzeyinde ise aylık periyotlarda teknik toplantılar düzenleme kararı aldık.” Kurumlararası entegrasyonun sağlanması için ‘Ulusal Kamu Veri

Kamu hizmetlerinin daha etkin ve verimli sunulması amacıyla kurumlar arasındaki bilgi ve tecrübe paylaşımı artarak devam edecek. Kurumlararası entegrasyonun sağlanması için Ulusal Kamu Veri Entegre Merkezi’nin kurulması gerektiğine dikkat çekilirken, Etüt Proje ihalesi de önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek.

Entegre Merkezi’nin kurulması gerektiğine dikkat çeken Aydın, “Bunun en kısa sürede hayata geçirilmesi konusunda ilerliyoruz. Henüz neticeye varmış değiliz. ‘Etüt Proje İhalesi’ni bugünlerde gerçekleştireceğiz” açıklamasını yaptı. Kamu kurumları olarak birbirimize güvenmeliyiz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ali Kemal Sayın, yapılan işlerin güvenli olmasının önemine dikkat çekerken AFAD Bilgi Sistemleri Daire

Başkanı İrfan Keskin de, ülkemizde geliştirilen bir yazılım standardına ihtiyaç bulunduğunu, bu şekilde entegrasyona hazır bir yazılımın olması gerektiğini, bunun için de ulusal otoriteye ihtiyaç olduğunu belirtti. BTK Başkan Yardımcısı Nihat Sümer de standardizasyon konusunda bir doküman bulunduğunu kaydetti ve kurumların veri paylaşımındaki direncine istinaden bu paylaşımın zorunlu kılınması gerektiği yorumunu yaptı. Başbakanlık Bilgi İşlem Başkanı Alpaslan Kesici, vatandaş odaklı turkiye.gov.tr’ye dikkat

çekti ve e-Devlet kavramının akıllı devlete geçebileceğini düşündüğünü ifade etti. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci “Kişisel veriyle ilgili bağımsız regülatör bir kurum olmalı. İstisnaları yönetmekte zorlanacağız. Tüm kurumlarla ‘Sağlık Veri Sözlüğü’nü oluşturmamız gerek” değerlendirmesini yaptı. “Kamu kurumları olarak birbirimize güvenmeliyiz” ifadesini kullanan Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hasan Özaba, “Hizmetleri önceliklendirip eylem planı için nelere çalışılmasının gerektiği

tespiti yapılmalı” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı H. Kamil Kocapınar da, “EBYS’lerde standartları belirleyip e-devlet üzerinden talep edenlere sunabilmek önemli” açıklamasını yaptı. Gençlik ve Spor Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Huzeyfe Yılmaz, spor konusunda e-lisansın, e-devlet üzerinden alınması konusunda ciddi bir çalışma yürüttükleri bilgisini verirken TÜİK Bilişim Teknolojileri Daire Başkan Murat Tunçel, üretim tarafının da birbiriyle konuşabilir hale getirilmesinin öneminin altını çizdi.

Eylemler, yatay entegrasyonun sağlanması İçİn... ETKİN (Entegre, Teknolojik, Katılımcı, İnovatif, Nitelikli) e-Devlet ile toplumun yaşam kalitesini artırma vizyonu doğrultusunda çalıştıklarını kaydeden Kılıç, ilk kez bir ‘e-Devlet Strateji ve Eylem Planı’ hazırlandığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Kurumlararası yatay entegrasyon sağlanamadığı için kurumlararası veri ve bilgi paylaşımında da önemli sorunlar oluyor. Yatay entegrasyonun sağlanması için bu eylemler öngörüldü. ‘e-Devlet Strateji ve Eylem Planı’, Yüksek Planlama Kurulu’na gönderildi. Haziran ayına

kadar da, eylem planı için UDHB tarafından ‘İzleme Sistemi’ geliştirildi. Bu ‘İzleme Sistemi’ne ilişkin kurumlara eğitimler verilecek ve sistemin performans kriterlerinin belirlenmesine ilişkin kurumlarla toplantılar gerçekleştirilecek. Kurumların sorumlu oldukları eylemlere ilişkin ilerlemeler de sisteme girilecek. Bakanlık olarak eylemlere ilişkin ilerlemeleri çevrimiçi ortamda izleyerek altışar aylık dönemlerle raporlayıp kamuoyu ile paylaşacağız. 31. eylem ile kurum ve kuruluşların e-devlet

hizmetlerinin e-Devlet Kapı’sına entegrasyonu sağlanacak. Bakanlık tarafından, merkezi ve yerel yönetimlerde uygulanacak e-devlet uygulamalarına yönelik anket çalışması başlatıldı. Anket çalışması sonucu da ‘e-Devlet Hizmet Endeksi oluşturulacak ve kurumların bu endekse göre ölçümleri gerçekleştirilecek.” Bundan sonraki süreçte de, e-devletin başarıya ulaşması için kurumsal ve kurum içi sahipliğin oluşturulmasının önemine dikkat çeken Kılıç, “Bu da e-dönüşümün gerçekleştirilmesinde

önemli bir adım olacak” dedi. Ensar Gül de, entegre hizmetleri artırmaya çalıştıklarının altını çizerek, “Birçok bakanlığın verdiği hizmeti bir araya getirdik. Tüm hizmetleri mobil platforma taşıyoruz. Şu anda 180 hizmet taşındı, diğerlerini de taşıyacağız. Bu sene tüm devlet üniversitelerini kazananların kaydını yaptık. e-Devlet Kapısı’na, PTT’nin verdiği şifre dışında, e-imza, mobil imza ile de girilebiliyor. İnternet bankacılığını kullanıyorsanız o şifreyle de giriş yapabilirsiniz” bilgisini verdi.


BREAK THE STATUS QUO:

THINK BIG. START NOW. Brocade and the New IP.

CONTACT BROCADE FOR MORE INFORMATION: Email: emea-info@brocade.com Tel: +90 212 340 76 61 Visit: www.brocade.com www.datacenterfuture.com/tr


6

BThaber

E-TOPLUM

25 - 31 OCAK 2016

Rüzgâr ve güneş enerjisi için yeni stratejiler oluşturulmalı Rüzgâr ve güneş enerjisi alanında dünyanın önde gelen otoritelerden biri olan Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Paris’teki İklim Zirvesi sonrasında sadece önde gelen çevre örgütlerinin değil, devletlerin de ‘Yenilenebilir Enerji’yi çözüm olarak işaret ettiği bir dönemde, Türkiye’nin göz göre göre bir fırsatı kaçırmak üzere olduğuna dikkat çekti. Uyar, “Türkiye sınırsız kaynaklara sahipken yenilenebilir enerji üretimi ve kullanımı konusunda birçok ülkenin gerisinde kalıyor. Yüzde 100 yenilenebilir kaynakları kullanan ve kendi enerjisini üreten, ekolojik ve demokratik topluma geçiş ancak bilinçli bir toplum ve enerjide çözümden yana, yerel, ulusal karar vericilerce gerçekleşebilecek” dedi. Elektrik üretiminin sadece yüzde 4’ünü rüzgâr enerjisinden elde ediyoruz Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları konusunda henüz çok yeni bir oyuncu olduğunu söyleyen Uyar, “Ülkemizde yenilenebilir enerjiden elde edilen üretim 4.000 megavat. Elektrik üretiminin sadece yüzde 4’ü rüzgâr enerjisinden elde ediliyor. Amerika ve Çin ise Türkiye’nin toplam elektrik ihtiyacının iki mislini yenilenebilir enerjiyle üretiyor, Hindistan da bu yönde planlamalar yapıyor. Türkiye yatırım tercihlerini endüstrileşmiş ülkelerde artık terk edilmeye başlanan enerji teknolojilerine yaparken; diğer ülkeler kaynak maliyeti olmayan ve bu nedenle daha da ucuz olan biyoenerji, rüzgâr

Dünya Rüzgâr Enerji ve Dünya Biyoenerji Birlikleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kullanımı konusunda acil adımlar atması, doğru bir stratejiyle hareket etmesi gerektiğinin altını çizdi.

Dünya Rüzgâr Enerji ve Dünya Biyoenerji Birlikleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar ve güneş enerjisi kullanımı için çoktan harekete geçmiş durumda. Biyoenerji üretimi ise orman, tarım ve belediye atıklarının değerlendirilmesi ve işe koşulması anlamına geliyor” açıklamasını yaptı. “Türkiye’de rüzgâr, güneş ve biyoenerjiden faydalanmadığımız her gün, bu maliyetsiz kaynaklar yabana gidiyor” diyen Uyar, Ülkemizin rüzgârını, güneşini ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarını daha aktif bir şekilde nasıl kullanacağız bunu düşünmemiz gerekiyor. Türkiye yenilenebilir enerji kullanımında nasıl daha etkin olur sorusunun yanıtları ise oldukça basit. Öncelikle mevcut kullanılan kaynaklarla, yenilenebilir enerji kaynaklarının karşılaştırmalı

bir stratejik araştırması hazırlanmalı, enerjinin etkin kullanımına öncelik verilmeli ve Türkiye’nin ekonomi, enerji ve ekoloji karar destek sistemi kurularak geleceğin enerji modellemesi ve uzun vadeli stratejik planlaması yapılmalı. Türkiye’nin her yeri güneşli ve her yerde o kentin elektriğini üretecek kadar kaynak var. Akıllı şebeke altyapıları oluşturarak istenilen yerde, dağıtılmış üretim ve güneşin ulaştığı, rüzgarın ulaştığı her yerde, yerinde tüketim mümkün” şeklinde konuştu. Türkiye iklim ve çevre dostu enerji üretiminin örnek ülkesi olabilir Uyar, “Rüzgâr ve güneş enerjisiyle elektrik üretimi; kaynağı ücretsiz en ucuz üretim yöntemi” ifadesini kullanarak “Türkiye’nin yenilenebilir enerji kullanımı konusunda acil adımlar alması, doğru bir stratejiyle hareket etmesi gerekiyor. Enerjide dış kaynaklara bağlı olmayan bir Türkiye için yerel ve ulusal yönetimlerin ve toplumun; yüksek yatırım maliyetlerine sahip konvansiyonel enerji üretimini, yani eski teknolojiyi terk edip, çevre ve ekonomi dostu yenilenebilir enerjiye geçmesi gerekiyor. Türkiye iklim ve çevre dostu enerji üretiminin örnek ülkesi olabilir” açıklamasını yaptı.

Profesyonel

Gözüyle

REKLAM KOKAN SORULAR Mühendis kafası olaylara daha analitik yaklaşır. Sonucu ortaya çıkaran parametrelerin mantığının olmasını umar sürekli. Bunun için de hayat 1’ler ve 0’larla doludur. Gri tonu yakalaması görece zordur, beyaz ya da siyah sonuçlar bekler. Benim kafa yapım da bu nedenle olsa gerek bazı sorulara cevap bulmakta zorlanıyor. Kafamda uçuşan deli değil ama bolca soruya cevap bulmakta zorlanıyorum. Belki uzmanlık alanı iletişim ve pazarlama olan BThaber okuyucularından birileri bana yardımcı olur. 1- Online sitelere reklam verirken dikkat edilmesi gereken en önemli değer nicelik midir nitelik midir? Soruya biraz daha açıklık getirmesi amacıyla konunun Teknoloji olduğunu söylemem lazım. Bu sorunun ortaya çıkış nedeni bir video kanalında kurumsal firmanın reklamını görmemle başladı. Kanal daha ziyade yaşı 10-18 olan gençlere hitap ediyordu ama takipçisi oldukça fazla sayıdaydı. Sanırım markanın ilgilileri çok sayıda takipçi olduğu için bu kanala reklam vermeyi tercih etmişlerdi, takipçinin kim olduğuna fazla da takılmadan. Üstelik sitelere trafik satın almak, sosyal medyaya gerçekdışı takipçi yaratmak bu kadar kolay iken…. 2- Bir etkinlikten beklenen fayda eğer basın desteği alamazsa etkinliğe gelenlerle sınırlı kalır mı? Ya da başka bir soru şekliyle; etkinlik içeriği, sonuçları ve değerlendirmesi basın kanalıyla duyurulursa çok daha fazla fayda sağlamaz mı? Genelde etkinliğe sponsor olan firmalar etkinlik günü salona gelenlerin sayısına göre değerlendirme yapıyorlar. Halbuki bir salona gelen kişi sayısı 500 bilemedin 1000 olur. Bunu eğer basın kanalıyla duyurabilirsen 10.000’lere ulaşırsın. Dedim ya mühendis kafası böyle hatalı düşünüyor olabilir mi? 3- Teknoloji ile ilgili bir reklamı yazılı medyada çıkmayı düşününce doğru seçim okuyucusu yüzbinlerle ifade edilen ulusal basın veya marka değeri yüksek dergileri mi tercih etmeli yoksa okuyucusu konusunda uzman ve o yayından bilgileri almak amacıyla bekleyen teknoloji yayınlarını mı seçmeli? Ben herhangi bir ulusal gazeteyi elime aldığımda siyaset, spor ve biraz da sosyal hayatta yaşananlarla ilgili bilgileri okuyorum. Teknoloji bilgilendirmesi beklentim olmuyor, varsa da gözümden kaçıyor, bu da mühendis kafası bilemedim 4- Değeri ve sağlayacağı fayda benzer olan iki pazarlama desteği sunan firma arasında seçim yapılırken sadece kendi kaynakları ile ayakta durmaya çalışan bir yerli firma mı cazip olur, yoksa yabancı bir firmanın Türkiye bacağı mı? Bu soruyu bilişim ile ilgili bakanlıklarımıza da iletmek isterim. Yerli teknoloji ve yerli üretim denilince ben emeğin de yerlisini anlamakta hatalı mı davranıyorum? Demiş ya ünlü şair Orhan Veli; Hiçbir şeyden çekmedi dünyada, nasırdan çektiği kadar misali benim de çektiğim hep bu mühendis kafası.

Mutlu ve güvenli günler dilerim

Murat Göçe


BThaber

E-TOPLUM

25 - 31 OCAK 2016

7

Ar-Ge ve yenilik ekosistemi için kapsamlı eylemler hayata geçiriliyor Haber Merkezi

Ar-Ge ve Yenilik Reformu Paketi ile Ar-Ge harcamalarının milli gelire göre oranının yüzde 3’e çıkarılması hedefleniyor.

Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımıyla 14 Ocak tarihinde TÜBİTAK’ta Ar-Ge Reform Paketi Tanıtım Toplantısı düzenlendi. Başbakan Ahmet Davutoğlu düzenlenen toplantıda, ArGe harcamalarının milli gelire oranını yüzde 3 seviyesine çıkarmaları gerektiğini, bunun 2023 hedefleri arasında yer aldığını söyledi. Ar-Ge harcamalarını artırırken özel sektörün bu harcamalardaki payını da yüzde 60’ın üzerine çıkarmak zorunda olduklarını ifade eden Davutoğlu, sistemde aksayan yönleri sürekli iyileştirmeye önem verdiklerini aktararak ‘Ar-Ge ve Yenilik Reform Paketi’ni böyle bir anlayışla hazırladıklarının altını çizdi. Hedef, her halkayı güçlendirmek Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık da konuşmasında; ArGe Reform Paketi ile ArGe ve yenilik ekosistemini güçlendirme yönünde çok kapsamlı eylemleri hayata geçireceklerini kaydetti. ArGe ve yenilik ekosisteminin; kamu, üniversiteler, reel sektör firmaları, teknoloji geliştirme bölgeleri, ArGe merkezleri ve araştırma altyapılarının bulunduğu çok geniş bir alanı kapsadığının altını çizen Işık, “En önemlisi, bu ekosistemde, öğrenci,

akademisyen, çalışan veya girişimci olarak insan bulunuyor. Dolayısıyla ArGe ve yenilik ekosistemini güçlendirmek demek, bütün bu halkaların her birini güçlendirmek anlamına geliyor. Nicelik olarak sürekli artan ArGe harcamalarını, nitelik olarak da ileriye taşımanın yollarını, formüllerini aradık. Ülkemizde yapılan üretimin niteliğini, katma değerini ve teknoloji seviyesini nasıl artırabileceğimizi detaylı bir şekilde çalıştık” açıklamasını yaptı.

‘Bİlİşİm Firmaları Yetkİlendİrme ve Belgelendİrme Sİstemİ’ kurulacak Ar-Ge Reform Paketi’nde açıklanan bilişim sektöründeki firmaların, güvenli ve kaliteli yazılımlar geliştirmelerini sağlamaya yönelik standart belirleme ve yetkilendirme sisteminin getirilmesi öngörülmekte. Bu kapsamda kurulacak ‘Bilişim Firmaları Yetkilendirme ve Belgelendirme Sistemi’ ile ulusal bilgi güvenliğinin sağlanması, bilişim sektörünün milli

çözümler üretmesine olanak sağlayacak yetenekler kazanması ve sektörün ihracat payının artırılması öngörülüyor. Sistem; ulusal bilgi güvenliği için gerekli tüm önleyici ve düzeltici faaliyetleri düzenlemekte. Bilişim firmalarının kamu ihalelerine girebilmesi için verilecek olan “Yetki Belgesi’ndeki standartlardan belgelendirmeler ve ürün çıktıktan sonra nihai test

ve belgelendirmeler TSE Bilişim Teknolojileri Test ve Belgelendirme Dairesi Başkanlığı tarafından yapılacak. Ayrıca TSE bünyesinde kurulmuş olan ‘Bilişim Sektörü Teknik İzleme Özel Komitesi’ tarafından bu sistem için gerekli olan kılavuzlar hazırlanacak, Bilişim projeleri ve ihaleleri izlenecek ve sorunlara çözümler bulunacak.

Ar-Ge Reform Paketİ’nde neler var? • Tasarım Merkezleri kurularak Ar-Ge Merkezleri’ne sağlanan destek ve muafiyetlerden yararlandırılması. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde gerçekleştirilecek tasarım faaliyetlerinin de destek ve muafiyet kapsamına alınması. • Ar-Ge ve tasarım yapan firmaların yanı sıra, ArGe ve tasarımı siparişle yaptıran KOBİ’lerin de vergi indiriminden yararlandırılması. • Ar-Ge Merkezi kurmak için gerekli en az ArGe personeli sayısının

özellikle yüksek teknolojili sektörlerde 30’dan 15’e düşürülmesi. Ar-Ge Merkezleri’nde istihdam edilecek ‘Temel Bilimler’ mezunlarının maaşlarının brüt asgari ücret kadarlık kısmının, 2 yıllığına devlet tarafından karşılanması. • Firmaların ortak proje yapmalarını teşvik etmeye yönelik ‘Rekabet Öncesi İş birliği’ projelerine vergisel ve hibe destekler sağlanması. • Ar-Ge, yenilik ve tasarım projeleri kapsamında dışarıdan temin edilen ürünlere Gümrük Vergisi

İstisnası getirilerek proje sürelerinin kısaltılması ve maliyetlerinin düşürülmesi. Öncelikli ve stratejik sektörlerde (bilişim, sağlık, biyoteknoloji, nanoteknoloji, savunma, uzay, havacılık vb.) İhtisas (Tematik) Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin kurularak odak Ar-Ge yapılarının tesis edilmesi. • Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ile Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’nde çalışan personelin, projelerle ve lisansüstü eğitimleriyle ilgili olarak dışarıda geçirmeleri

gereken sürelerin de muafiyet kapsamına alınması. • Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde yer alan Teknogirişim Sermayesi Desteği ile kurulan firmalara doğrudan girişim sermayesi sağlayan firmalara vergi indirimi kolaylığının getirilmesi. Yenilikçi fikirlere sahip gençlere verilen 100 bin TL’lik Teknogirişim Sermayesi Desteği’nin, proje niteliğine göre 500 bin TL’ye kadar artırılması, mezuniyet sonrası 5 yıllık sürenin 10 yıla uzatılması.

• Bilişim sektöründeki firmaların güvenli ve kaliteli yazılımlar geliştirmelerini sağlamaya yönelik standart belirleme ve yetkilendirme sisteminin getirilmesi. • Üniversite-Sanayi İş birliği faaliyetlerinde bulunan öğretim üyelerinin bu faaliyetleri sonucunda elde ettikleri gelirlerden; gelir vergisi kesintisi yapılmaması, döner sermaye kesintisinin yüzde 15 ile sınırlandırılması öğretim üyesine yüzde 85’inin ödenmesi.


8

BThaber

E-TOPLUM

25 - 31 OCAK 2016

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

Steve ve Bill sahneye

Kodlama dersi geliyor mu? Geçen yıldan beri BST Bakanı Fikri Işık’tan duyduğumuz bu konu nihayet gerçekleşecek mi? Bir çok ülkede ana okulu düzeyinde çocuklara bile kodlama öğretmeye başladılar. Finlandiya, bu yıldan itibaren ilkokullarda el yazısı değil, klavye kullanmayı öğretmeye başlayacağını açıklamıştı. Bakan Işık, geçen Mayıs’ta şöyle demişti: “Bilim ve teknolojiyle daha fazla uğraşmaları için onlara imkan sağlayacağız. Artık yazılım, hayatımızın her yerine girdi. Ama yazılımın temeli de kodlama. Milli Eğitim Bakanlığımızla çalışma yapıyoruz. Kodlama dersini ilkokul çağından itibaren çocuklarımıza verelim. Çocuklarımız sadece oyun oynamasın, oyunu yazabilsin. Eğer oyunu yazmaya başlarsa çocuklarımız, inanıyorum ki yazılımda Türkiye dünyada hak ettiği

yeri alacak. Ama bu 18-20 yaşından sonra kolay olmuyor. Bunu çocuğun bilgisayara merakının başladığı anda başlatmak durumundayız. Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin gündemine en çok gelecek konulardan biri, bilim ve teknoloji olacak... Ülkemizin geleceğini teminat altına almak için bilim ve teknolojiye yatırım yapıyoruz. Çocuklarımızın da bilim ve teknolojiye yatırım yaparak gelecekte çok daha güçlü bireyler olarak yetişmelerini sağlıyoruz. Bunun için de daha çocukluktan bilimi sevmeleri, çocukluktan bilimle dost olarak büyümelerini önemsiyoruz. En önemli zenginliğimiz gençliğimizdir. Gençliğimize nitelik kazandırdığımız ölçüde, gelecekten endişe duymamıza gerek yok.” (22.05.15, Ereğli Geleceğin Teknolojisiyle Randevumuz Var Bilişim Şenliği).

Steve Jobs ve Bill Gates “müzikali” 21 Nisan’da New York’ta başlıyor. Bu ikilinin yaşam öykülerinden bir müzikal komedi yarattı Broadway. Etinden sütünden tüyünden durumları... Adı: “Nerds.” Bilişim camiasında “Türkçe” (!) sayılan bu sözcük için bizim kültürümüzde bir karşılık yok. Amerikancada “Nerd” diye, okulda “inek,” epey asosyal, biraz otistik, hatta belki dikkat odaklama eksikliği olan, empati kuramayan (Asperger), tuhafsı, uyumsuz, ama mutlaka zeki, bilgili, ortalamadan farklı, sıradışılara deniliyor. Steve Jobs ve Bill Gates acaba ne kadar “nerd” idiler? Bill ve arkadaşı Paul Allen, Popular Electronics dergisinin kapağında Altair 8800 bilgisayarının resmini görüp, biri Washington Devlet Üniversitesi’nde, diğeri Harvard’da öğrencilikten vazgeçip kod yazmaya karar verdiler. Birlikte, Microsoft’u kurdular. Steve ise Reed Üniversitesi’nde öğrenime başladıktan sadece 6 ay sonra vazgeçti, “ailemin

parasını çar çur edemem” dedi. Aynı üniversitede güzel yazı (kaligrafi) tasarımı öğrenmeye karar verdi. Çok sonraları, dünya çapında bir marka isim olduğunda, Mac’ten başlayarak, bütün diğer tasarımlarındaki çizgileri, Reed’de öğrendiğini söylemişti. Bill, iş adamlığına daha çocukken yönelmiş, Steve ise güzel sanatlara ve tasarıma... Zaman içinde ikisi de zoraki arkadaş oldular. Ama her halde dost olmadılar. Şimdi ise sulu sepken bir Amerikan müzikalinde aynı sahnede hologram olarak görünecekler. Seyirciler, ceptellerine bir uygulama indirecek, bununla sahnede olup bitene ortak olacak. Şimdilik, müzikal hakkında bilgi bu kadarla sınırlı. Kısa sürede bütün tanıtım ve pazarlama makinesi çalışmaya başlayacaktır. Oyunun sadece yeri belli: “Açılış öncesi” temsilleri 31 Mart’ta New York’un Broadway tiyatrolar bölgesinde Longacre Tiyatrosu’nda başlıyor. İlk “esas” temsil 21 Nisan’da. Aslında bu oyun “yepyeni”

değil: New York’ta, hele de popüler tiyatro prodüksiyonlarıyla ünlü Broadway’de sahnelenmeden önce, komşu eyaletlerdeki izleyiciyi “fokus grup” yerine koyarlar, oyunları oralarda başlatıp, denerler: “Tutar mı?” diye bakarak. “Nerds” de Philadelphia’da 2013’te sahnelenmiş. Yeni oyunları teşvik amaçlı Barrymore Ödülü’nü bile kazanmış. Broadway denildiği zaman, sadece seyirlik oyun değil, “yaratıcı endüstri” diye anlamak lazım. Burada 40 tiyatro şirketi var. Örneğin, sadece Nederlander’in 9 tiyatrosu var. 2014-15 sezonunda sadece Broadway “bölgesindeki” tiyatrolarda 49 bin 832 koltuk için 13.1 milyon bilet satıldı. Bunun 6.7 milyonunu “turistler” aldı. Kazanç: 1 milyar 37 milyon USD. Bu kazancın üzerine Broadway, New York şehrine 12 milyar USD yan kazanç (restoranlar, oteller, hizmetler) getiriyor. 87 bin kişiye istihdam sağlıyor. Sadece geçen sezonda 37 “yeni” oyun sahnelendi.

Komşu İsveç’te de üç okulda eSports başlayacak. Deloitte, eSports hakkındaki “Sandığınızdan büyük ama küçük” başlıklı

araştırmasında, 2015’te 400 milyon USD gelir sağlandığını, bu yıl ise 500 milyon USD beklendiğini hesapladı. Bir önemli eSports olayına 40 bin kişi katılabiliyor, ama internetten izleme sayısı 150 milyonu bulabiliyor. SuperData adlı bir başka araştırma kurumu ise 2016’da 1 milyar USD üzeri gelir bekliyor. Gitgide küreselleşen eSports, elbette hacker’lerin de ilgisini çekecekti. Battlefy adlı siteden 89,270 kullanıcının verileri çalındı. Eposta adresleri, şifreleri internette yayınlandı.

Spor yerine eSpor Norveç’te Garnes adlı orta öğrenim okulunda beden eğitimi dersi yerine seçmeli olarak oyun “dersi” sunulmaya başlanacak. Önümüzdeki 2016-17 döneminde “eSports” adıyla verilecek ders şimdilik 30 öğrenci için pilot olacak. Üç yıl sürecek eğitimde öğrenci, haftada 5 saatini eSports’a ayıracak. Mekanik, strateji, takdik, takım çalışması, işbirliği, motivasyon gibi konuları da öğrenecekler. Beden eğitimi yerine

eSports, öğrencilerin hareketsiz bir şekilde ekran karşısında çakılıp kalmasını önleyecek. eSports yarışmaları için gereken dayanıklılık ve gücün kazanılması için oyun gençliğinin “hareketli” olması öngörülüyor. Daha hızlı reaksiyon zamanı, refleks geliştirme, genel vücut kıvraklığı, doğru beslenme gibi konularda eğitilecekler. Okulda eSports dersi için öğrenciler, Starcraft II veya Counter-Strike: Global

Offensive veya Dota 2 veya League of Legends arasından iki tanesini seçecek. Okul, en popüler oyunları buna göre belirleyecek.


Nutanix ile görünmez veri merkezi rüyası gerçek oldu! D-Smart, dağıtık yapıdaki sanal platformlara tek noktadan erişim hedefini Nutanix çözümleri ile hayata geçirdi. Nutanix çözümlerinin sağladığı sayısız avantajlar da kendini göstermekte gecikmedi. D-Smart, Nutanix yatırımındaki bu hızlı geri dönüşü ve elde edilen faydayı, yeni yatırımlarına da taşımak istiyor. ile grup şirketlerine verdiği hizmet, Exclusive Networks’ün desteği ile devam ediyor. D-Smart Sistem ve Veritabanı Müdürü Barış Asan, bu proje ihtiyaçlarını sıralarken, proje sonunda öncelikli hedeflerini şöyle özetliyor: Sanal

platformların fiziksel olarak kapasite çözümlerinden bağını kopararak, tek noktadan yönetimini ve raporlaması sağlayabilecek, kesintisiz kullanımlı, esnek ve hızlı bir platforma taşımak. Bu ‘tek ve hızlı platform’ hedefinde Nutanix ile

verimli bir işbirliğine imza atan D-Smart’ta süreci ve bu yatırımda Nutanix’i farklı kılan özellikleri Barış Asan, şöyle anlatıyor: “Nutanix ekibine ihtiyacımızı ve yaşadığımız sıkıntıları anlattıktan sonra Nutanix çözümleri ile bize

yardımcı olabileceklerini belirttiler. Hemen bir Nutanix demo ürününü kısa sürede ayağa kaldırıp ürünü hazır hale getirdiler. Zaten ürünün kurulum ve hazır olma süresinin hızı bizi ilk etkileyen faktör oldu. Ardından bazı performans ve iş

Nutanix’in hızı ve esnekliği fark yarattı D-Smart’ın yatırım öncelikleri; farklı farklı sanallaştırma platformları ve onların getirdiği gereksinimlere kaynak ayrılması, NAS, SAN gibi harici kapasite çözümlerinin sanallaştırma amacıyla planlanması, tüm sanal platformların dağıtık vaziyet olması ve tüm bunlara tek noktadan erişim isteği şeklinde sıralandı. Bu iş ortaklığı kapsamında; D-Smart’ın Nutanix teknolojileri

www.exclusive-networks.com.tr

D-Smart Sistem ve Veritabanı Müdürü Barış Asan

N

Artık tek yapmamız gereken kaynak kullanımımızı izlemek

utanix’in kendini anlatmak için kullandığı bir terim var: “Görünmez Veri Merkezi Altyapısı”. Bu felsefeyi doğrularcasına, Barış Asan da, gerçekten altyapının artık görünmez hale geldiğinin altını çiziyor. Böylece sunucunun veri depolama katmanına bağlantısı, sanallaştırma katmanı ve depolama katmanı yönetim süreçleri veya sunucunun hangi depolama biriminde olduğunu bilmek gibi ihtiyaçların kalmadığını gururla vurgulayan Asan, “Tek takip ettiğimiz ne kadar kaynak kullanımımız

olduğu ve hangi sanal sunucu yada uygulamanın kaynaklarımızın ne kadarını ne şekilde kullandığı” diyor. Nutanix Prism arabirimi bize bunların tamamını tek noktadan gösterebiliyor ve aynı zamanda bize kapasite planlaması yapmamızı sağlıyor. Bu kazanım ve kolaylıklar D-Smart’ta 2016 yılı yatırım gündeminde de etkisini gösterecek gibi görünüyor. Barış Asan’ın verdiği bilgiye göre, D-Smart’ta ihtiyaçlar paralelinde büyümekte olan felaket kurtarma merkezinde de Nutanix ile proje geliştirmek hedefleniyor.

sürekliliği testlerini yaptık. Buradan güzel sonuçlar elde ettik. Geleneksel mimari ile çok uzun ve zor süreçlerle kurulabilecek iş sürekliliği yapılarının bu kadar hızlı yapılabilmesi bizi etkileyen ikinci unsur oldu.”

Sunucu, depolama ve hipervizör tek noktada Nutanix çözümlerinin sağladığı bu avantajların üstüne yapılan toplam sahip olma analizi de D-Smart’ta yatırımın hayata geçmesini sağladı. Çünkü, Barış Asan’ın da dikkat çektiği gibi, Nutanix’in geleneksel mimariye oranla 3 yıllık toplam sahip olma maliyeti çok daha avantajlı duruma geliyor. Bundaki en büyük sebep ise Nutanix’i yönetim kolaylığı ve sunduğu detaylı raporları. Nutanix çözümlerinin tercih edilmesinin temel sebebi; birçok başlıkta sağladığı kolaylık. Barış Asan, bu gerekçeyi “Günlük rutin işlere ayırdığımız vakti azaltarak, sistemi kesintisiz büyütmek bizim için en önemli hedeflerden birisiydi ve Nutanix ile bunu başarabildik” sözleri ile örnekliyor. “Sektör tecrübelerimden hep şunu gördüm: Bir şeyi çok iyi yapıyorsanız, fedakarlık etmeniz gereken bir başka nokta vardır” diyerek, bir kolaylık isteniyorsa bazı fedakarlıkları da göz önüne almak gerektiğini vurgulayan Barış Asan, bu acı gerçeği Nutanix çözümleri ile çürüttüklerini şöyle anlatıyor: “Nutanix ile performans, iş sürekliliği gibi olmazsa olmazlardan vazgeçmeden, kurulması ve yönetilmesi çok kolay bir sistem kuruyorsunuz. Son olarak hipervizör olarak da Nutanix’in kendi çözümü Acropolis hipervizörü kullanıyoruz. Bunun da bizim için anlamı net: Sunucu, depolama ve hipervizör tek bir noktada.”

ADVERTORIAL

D

oğan TV Holding bünyesinde 2007 yılından bu yana faaliyet gösteren, pazardaki yeni dinamikler doğrultusunda içerik ve servislerini sürekli geliştiren D-Smart, Türkiye’nin önde gelen dijital yayın platformu. İnternet hizmetlerini 2014 sonrasında D-Smart İnternet markasıyla sunmaya başlayan D-Smart, tüketicilere internet ve televizyon hizmetlerini tek elden sunabilecek eğlence platformu yaratarak, tüketicilere hem avantajlı fiyatlar hem hizmet kolaylığı sağlıyor. Uydu üzerinden sunulan hizmetlere ek olarak, D-Smart Blu ürünü ile abonelerine internet üzerinden canlı TV ve içerik erişim hizmeti de veren şirket, D-Smart Blu ürünü ile zengin içeriğini; bilgisayar, akıllı telefonlar ve tabletler üzerinden izletmeyi hedefliyor. Tabii ki; bu büyüme paralelinde ortaya çıkan ihtiyaçlar da yatırımlarla karşılanıyor. Bundan sonraki yatırımlarında Nutanix’e öncelik verileceğini belirten D-Smart, Nutanix mimarisi sayesinde ihtiyaçlara hızlı yanıt verilebilirken, yatay büyümenin hızlı ve kesintisiz olarak yapılabilmesini Nutanix’i en büyük avantajı olarak değerlendiriyor.


10

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

25 - 31 OCAK 2016

Vector, 2016 hedeflerini paylaştı Elba HR ekibi

İK ekipleri çok daha kaliteli ve doğru veri analizleri yapabiliyor Video tabanlı entegre dijital İK servisleri sunan Elba HR, TeknoJUMP programına seçildi. Haber Merkezi ODTÜ TEKNOKENT tarafından modellenen TeknoJUMP, merkezi San Francisco’da yer alan, girişimcilerin başarısına yönelik etkin bir hızlandırma programı. servisleriyle, programın Türkiye ayağına seçilen ve tamamlayan Elba HR, şimdi de ABD ve Avrupa’da müşteriler kazanmak ve iş ortaklıklarıyla büyümek üzere, 4 hafta boyunca program kapsamında San Francisco’da çalışmalarını sürdürecek. Finans kurumlarından, telekomünikasyon devlerine, perakende zincirlerinden, akademik kurumlara kadar birçok sektörün önemli oyuncularına hizmet veren Elba HR, video mülakat, canlı video mülakat, denetimli çevrimiçi testler, anketler, çevrimiçi değerlendirme merkezi ve ‘on-boarding’ çözümleriyle

kurumlarda seçme, yerleştirme ve uyum sürecini daha hızlı ve tasarruflu hale getiriyor. Bu yenilikçi dijital deneyim sayesinde kurumlardaki insan kaynakları ekipleri çok daha kaliteli ve doğru veri analizleri yapabiliyor. Elba HR kurucu ortaklarından ve BIC Angels melek yatırımcılarından Güçlü Özenci şu bilgileri paylaştı: “Bugün ülkemizdeki vizyoner 50 büyük kuruma psikometrik analizler ve video altyapımızla birlikte yetkin, yatkın ve kurum kültürüne uygun adaylara erişilmesi için çözümler sunuyoruz. Genişleme hedeflerimiz doğrultusunda, dünyanın sayılı okullarından London Business School ile de çalışmaya başladık. Artık Londra’da MBA adayların değerlendirilmesi ve yerleştirilmesi için, ODTÜ’de ürettiğimiz çözümler kullanılıyor.”

Vector Grubu’nun gelenekselleşen etkinliklerinden Kick-off, 8-10 Ocak tarihlerinde ‘Freedom Effect’ konsepti ile Antalya’nın Belek ilçesinde Cornelia Diamond Golf Resort & Spa tesisinde gerçekleştirildi. Kick Off’16 etkinliğinde 2015 yılının genel değerlendirmesi yapılırken, 2016 yılına yönelik beklentiler de katılımcılarla paylaşıldı. Etkinlikte Vector Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Halit Erol Şengünler, 2015 yılı zaman tüneli başlığı altında yıllık değerlendirmeleri gerçekleştirirken, ‘Freedom Effect’ konsepti ile hedeflenen mesajı infografik video ile aktardı. Şengünler, 2016 yılı projeksiyon sunumunda da hedeflenen büyüme oranlarını ve bunun için yürütülmesi planlanan stratejileri açıkladı. VecTech Müşteri Hizmetleri Müdürü Serdar İçağasıoğlu ise departmanın 2015 yılında gerçekleştirdiği faaliyetleri

paylaştı. Trinoks Yazılım Genel Müdürü Cüneyt Gargin, Sistem İş Birimi Yöneticisi Yusuf Akardaş, Dijital İş Birimi Yöneticisi Ziya Sağın ve Altis Genel Müdürü Efruz Özhüsrev’in 2016 vizyon sunumları da bunu izledi. Etkinliğin son gününde oturumlara Grup Satış Direktörü Aslıhan Kılıç’ın satış hedeflerinin gerçekleştirilmesi ve istikrarlı büyümenin nasıl sağlanacağına dair yaptığı paylaşımlar ile

başlanıldı. Ankara Vector Bölge Yöneticisi Emir Rad, Ege Vector Bölge Yöneticisi Fatih Yiğit ve Ege Vector Bölge Müdürü Emrah Yurtsever 2016 vizyon sunumlarını paylaştı. Günün ikinci yarısında toplantılara “Paydaşlar Oturumları” ile devam edildi, Türkiye ve dünyanın önde gelen BT şirketlerinin yöneticileri 2016 yılı beklentilerini ve çözümlerine dair beklentilerini anlattılar.

Hacettepe Teknokent kendi enerjisini üretiyor Hacettepe Teknokent bir ilke imza atarak dünyanın ilk ‘Akıllı Kampüs’ projesini hayata geçiriyor. 1,5 yıllık emeğin sonucu oluşturulan ‘Akıllı Kampüs’ projesiyle, Hacettepe Teknokent kendi enerjisini kendisi üreten bir eko sistem oluşturmayı başardı. Sistem ile, binalar aynı zamanda kendi kendini temizliyor hatta pis su temiz su olarak ayrıştırılarak bahçe sulama suyu da temin edilebiliyor. Bu önemli proje ilk kez ICSG 4. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı’nda tanıtılacak. 2016 haziran ayında tamamen bitmesi planlanan projeyle; bütün park alanları enerji depolama haline getirilecek ve bütün elektrikli araçları, elektrikli donanımları hızlı şarj etme imkânı olacak. Aynı zamanda bunlar tek bir merkezden kontrol edilecek. Bu enerjiyle; tüm çevrenin aydınlatılması, binalarının tüm işlevlerinin yerine getirilmesi sağlanacak. Tüm binalarda hava kontrol sistemleri, klima sistemleri ve tüm sistemlerin kontrolü tek bir merkezden sağlandığından her yere eşit dağılım yapılacak. Hacettepe Teknokent

Genel Müdürü Abdurrahman Güngör, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Bu projede; danışman hoca ve öğrencilerimizle birlikte 100 kişinin üzerinde kişi çalışıyor. Yurt dışında örnekleri de var ama güneş enerjisi yerine nükleer enerji kullanılıyor. Bu projeyle, Bahreyn Üniversitesi’ne de danışmanlık yapıyoruz. Güneş enerjisiyle bütün kampüsü donatıyoruz. Bu sistemleri ‘pasif bina’ dediğimiz bir binaya bağlıyoruz, bu bina da kendi enerjisini kendi oluşturuyor ve kendi atığını kendi temizliyor. Duvar kalınlıkları yaklaşık 1.20 cm. Katı atık, sıvı atık ayrı ayrı ayrıştırılıyor. Pis su temiz

su olarak ayrıştıran bahçe sulama suyunu bile temin edebildiğimiz bir sistem” şeklinde konuştu. Güngör, “Güvenlik açısından giren çıkan araçların kontrolünde, araç tanıma sistemleri, aracı alttan tanıyarak içinde ne var ne yok gösteren bir yöntem mevcut” ifadesini kullandı ve sözlerini şöyle tamamladı: “Ayrıca yüz tanıma sistemleri de bulunuyor. Haliç’te gerçekleştirilecek ICSG 4. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler Kongre ve Fuarı bizler için çok önemli. İlk kez burada tam anlamıyla lansmanımızı yapacağız. ICSG’ye 50’den fazla ülke katılıyor. Bu sayede tüm dünyaya örnek olacağız.”


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

25 - 31 OCAK 2016

11

Comparex’in vizyonu yazılım temelli 2015’te Dataserv, Comparex ile birleşerek Comparex Türkiye şirketi Ruşen Göbel ortaya çıktı. Yazılımın her noktasında yer almayı hedefleyen Comparex Türkiye, şirketlerin bilişim yöneticilerine yol arkadaşı olmak istiyor. Comparex Türkiye CEO’su Irmak Pakdemir ile yaptığımız röportajda şirketin bugünündeki ve geleceğindeki yatırım planları hakkında konuştuk. n Dataserv ve Comparex’ten bahsedebilir misiniz? Dataserv 17 yaşında bir bilişim firmasıyken, aynı işi Avrupa’da yapan Comparex Global 2015 yılı itibariyle Dataserv’e inanıyor ve yatırım yapıyor. Dataserv, 2015’te satın alınana kadar kendini yazılım lisanslama ve yazılım servisleri tarafına odaklamış, yüzde 100 yerli bir şirketti. Bu odağını kaybetmeden hayatına devam etmek isterken çok ciddi yatırım planlarıyla karşılaştı. Bu heyecanı paylaşabileceği, uluslararası bir yatırımcı arayışına girdiğinde aslında aynı işi yapan ve Avrupa’da bu işin en büyük oyuncularından biri olan Comparex firmasıyla tanıştı. Comparex ve Dataserv 2015’in Ocak ayından Eylül ayına kadar bir süreç geçirdiler. Bunun sonucunda ortak hayalleri ve Türkiye pazarı için de bu yerel hayalleri paylaşabileceklerini gördüklerinde bu “evlilik” 2015’te gerçekleşti. Bu tarihe kadar ben Dataserv’ün genel müdürlüğünü yapıyordum. Bu tarihten itibaren Comparex; yeni ismiyle Comparex Türkiye’nin CEO’luğuna geçtim. Comparex 34 ülkede bu işi yapıyor. Yaklaşık 2 buçuk milyar dolarlık bir yazılım satışına sahip bir firma. Çok ciddi büyüklükteki bilgi havuzunu Türkiye’de yerel bir yatırım yaparak getirme hayaliyle buraya geldi. Yeni ailenin, Türkiye organizasyonunun başında olmaktan gurur duyuyoruz. Bizlere inanan bir yatırımcıyla bu işleri yaptığımız için çok heyecanlıyız. Bu sürecin

Döviz kurlarının değişikliğiyle beraber yazılım lisanslarının oldukça yüksek bir maliyet yükü getirdiği bugünlerde, eldeki yazılımların daha iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

sonuçlarının Türkiye pazar içinde birçok girişimciye ilham verebilecek seviyede olduğunu söylemek gerek. Onlara belki de bu zor zamanlarda cesaretlendirecek, daha fazla yatırım yapmalarını sağlayacak bir hikaye. Bu hikayenin sonucunda Türkiye’de, Comparex Türkiye markasıyla müşterilerimize yazılım alanında hizmetlerimize başladık. n Yönetim ile ilgili ne gibi değişiklikler olacak? Türkiye’ye bir firma geldiğinde ve bir yatırım yaptığında nelerin değişeceğini merak ederiz. Aslında bazen önemli olan nelerin değişmeyeceğidir. Bence en önemlisi şu: yerel icraatı yapan yerli yönetim değişmiyor. Aynı yönetimle devam ediyoruz. Bu, hem müşterilerimiz tarafında süreklilik açısından, hem de iş süreçlerimiz açısından çok önemli bir başlık. Tabii bunun üzerine neler geliyor diye baktığımızda yönetim kuruluna çok değerli üç kişinin geldiğini

Comparex Türkiye CEO’su Irmak Pakdemir

söyleyebiliriz. Biri finansal süreçlerde, diğeri lisanslama sürecinde, sonuncusu ise birleşme süreçlerinde kendini kanıtlamış üç değerli uluslar arası üyemiz var artık. Bununla beraber benim de içinde bulunduğum üç yerli üyeyle, toplam altı kişilik bir yönetim kuruluyla şirketimizi oluşturuyoruz. Şu an şirketim icraatı yapan yönetim seviyesinde herhangi bir değişiklik öngörmüyoruz. Genelde bu yönetimsel değişikliklerin pazarı anlayarak ve doğru adımlarla gerçekleşeceğine inanıyoruz. n 2016 hedefleriniz neler? 2016’nın çok kolay bir yıl olacağını sanmıyoruz. Teknoloji işindeyiz, yazılım odaklı bir şirketiz. Comparex olarak aslında işimiz “yazılım satışı” veya “yazılım servisleri” değil, her şeyimiz yazılım. Her şeyimizle yazılımın satışına, servislerine ve danışmanlığına 2016 yılında bütün gücümüzle devam edeceğiz. Müşterilerimize globalden gelen bilgi birikimimizi mutlaka anlatıyor olmamız lazım.

Fakat bunu yaparken yerli değerleri ön planda tutuyor olacağız. 2016’daki en önemli adımlarımızdan biri Türkiye geneline yayılmak. Burada iş ortaklarımızla birlikteliklere çok inanıyoruz. İş ortaklıklarıyla beraber sadece İstanbul ve Ankara’ya değil, İzmir, Bursa, Antep ve Antalya’da da ofislerimizi açarak müşterilerimize yazılımı, yazılım süreçlerini, yazılımın hayatlarını nasıl değiştirebileceğini ve bu kurumsal yazılımla ellerinde nasıl bir güç olacağını, onlara anlatmak istiyoruz. 2016 bizim için tam bir yatırım yılı. İşi sadece yazılım ve kurumsal yazılım olan bir firmayı müşterilerimizin önüne getirmek ve bu derdimizi anlatmak istiyoruz. Biraz da orta vadedeki hedeflerimizden bahsetmek istiyorum. Şu an piyasada ciddi bir dönüşüm var. Bulut bilişimden, dijital dönüşümden bahsediyoruz. Fakat bunun teknoloji bacağında biz teknoloji ortaklarına çok iş düşüyor. İş birimleri, sistemlerini dijitalize ederken, bu dönüşümü gerçekleştirirken arka tarafta biz teknoloji katmanları

olarak onlara destek vermeli ve onları yakalamalıyız. Var olan sistemleri bulut bilişime dönüştürmeyle ilgili çok ciddi analizlerin yapılması, maliyetlerinin hesaplanması, elimizdeki yazılım lisanlarıyla neler yapılabileceğinin çıkarılması, atıl lisansların değerlendirilmesi, yazılımların yönetilmesi gibi konularda tüm bilişim yöneticilerine “yol arkadaşı” olmak, bilgi birikimimizi onlarla paylaşmak bizim için çok önemli. Comparex’in Dataserv ile birleşmesiyle beraber, Comparex’in yaklaşık yüzde 60’ı seviyesinde faaliyetlerini oluşturan Microsoft, 2016 yılında tüm gücümüzle yatırım yapacağımız bir alan. Microsoft’un kendi içerisindeki dönüşüm bizi çok heyecanlandırıyor. Çok hızlı bir şekilde buna adapte olduk. Şu an şirketimizin toplam büyüklüğünün yaklaşık yüzde 25’i Microsoft odaklı faaliyetler üzerine çalışıyor. 2015’in son 2 ayında yaklaşık 16 tane müşteriye Microsoft’un bulut bilişim platformlarına taşınmasında yardımcı olduk. 2016’da da Microsoft’un bulut bilişim platformlarına yatırımımız aynı hızıyla devam edecek. 2016’nın bir başka başlığı ise dövizin çıkmasıyla beraber bütçelerdeki kısılmalar. Burada da kontrolsüz ve atıl duran yazılımların belirlenmesi, bunlardan doğan CAPEX - OPEX’lerin düşürülmesi, ya da bu lisansların daha efektif bir şekilde kullanılması, Comparex’in kendi bünyesinde bulunan SAM2GO ürünle beraber mümkün olacak. SAM2GO’yu ne kadar fazla kurumsal müşterimize ulaştırabilirsek onlara o kadar çok fayda sağlayabileceğimize inanıyorum. 2015 yılı, kamunun bilişim harcamalarında zor bir zamandı. Özellikle karar vericinin sürekliliği konusunda sıkıntı yaşıyorduk. 2016 yılı itibariyle kamu tarafındaki bilişim yatırımlarının da ciddi anlamda artacağını düşünüyoruz. Bu bağlamda da kamu tarafında önemli yatırım ve faaliyetlerimiz bulunacak.


12

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

Doktorlar ağırlıklı olmak üzere eczaneler, veterinerler, diş hekimleri Simay Yaylacı tarafından kullanılan ve 2006’da Medical Tribune tarafından satın alınan “Vademecum” dijital ortama taşındı. Medical Tribune Genel Direktörü Huriye Tibet, yaptıkları çalışmalar konusunda sorularımızı yanıtladı. n Vademecum’un dijitale geçiş hikâyesini anlatabilir misiniz? Yıllarca Vademecum ya doktor masasında ya da eczane bankolarında herkesin baktığı bir kaynaktı. Biz 2006 yılında Medical Tribune olarak Vademecum’u tüm haklarıyla satın aldık. O zaman Vademecum yaklaşık 2000 sayfalık bir metin dokümanıydı. Burada sadece monografi bilgileri, ilacın adı, yan etkisi, uyarısı, indikasyonları bulunuyordu. Sonra biz bilgileri parçalayarak, dijital ortama birer veri olarak koymaya başladık. Bu oldukça uzun bir süreçti. Kısacası biz bir ilaç bilgisini, ilaç verisi haline dönüştürdük ve bir ilaca yaklaşık 150 tane bilgi bağlamış olduk. Oluşturduğumuz en önemli verilerden biri etkileşim modülüydü. Etkileşim modülü, bir ilaç reçeteye yazıldığında o ilacın diğer ilaçlarla, besinlerle, hastayla, hastanın semptomlarıyla etkileşimi ve hastanın hastalıkla ilgili etkileşimlerini sorguladık. Böylece reçeteye yazıldığında, o ilacın doğru olup olmadığını arka planda kontrol eder hale geldik. Biz ilk dijitale geçtiğimizde, ilk yaptığımız işlerden biri her ilaca birer QR Kod oluşturmak olmuştu. Bu sayede insanlar ilacın o anlık canlı bilgilerine ulaşabiliyordu. partnera_ilan_con.pdf 1

25 - 31 OCAK 2016

İlaç rehberi Vademecum karar destek sistemine dönüştü Tıp dünyasının en güvenilir bilgi kaynakları arasında yer alan Vademecum, dijital platforma taşındı.

“Asıl karar her zaman sağlık uzmanlarında”

Medical Tribune Genel Direktörü Huriye Tibet n Verilerinizi herhangi bir standarda göre mi oluşturuyorsunuz? Verileri oluştururken bakanlık uygulamalarını takip etmek gerekiyor. Akredite kuruluşlarının istediği birtakım özellikler var. Onları da göz önüne alarak verilerimizi oluşturuyoruz. Verilerin standart olması gerekiyor. Bizde uluslararası dünya standartlarında veriler kullanıyoruz. Bu da bizi hem geçerli kılarken, uluslararası bir ağada dâhil olmamızı sağlıyor. Bizim alt yapımızda Türkçe, İngilizce, Latince olarak üç dil seçeneği bulunuyor. Buda bize gelecekte yurtdışına gittiğimizde, bizim için bir esneklik sağlayacak. 11/01/16 14:05

Her gün biz sitemimizde ilaçlarla ilgili güncellemelerde bulunuyoruz. Yıllık toplam güncellemeye baktığınız zaman, bir günde 300 değişiklik yapıyoruz. Bu değişiklikler içerisinde ilaçların fiyat değişiklikleri, endikasyon değişiklikleri, ruhsat değişiklikleri, form değişiklikleri aklınıza gelebilecek ilaçla ilgili her şey olabiliyor. Başta bakanlık olmak üzere yerli ve uluslararası sürekli takip edilen kaynaklarımız bulunuyor. n Kullanıcılarınıza kaç farklı yolla hizmet veriyorsunuz? Teknolojiyle verilerimizi oluştururken bir ürün grubu

Hastaneler yaklaşık 5 senedir sistemimizi kullanıyor. Geri dönüşler her zaman çok olumlu oldu. Biz bir ilaç rehberi iken dönüşümün sonunda ilaç karar destek sistemine dönüşmüş olduk. İlaç karar destek sistemi de alınan klinik ve tedavi kararlarda uzmana yön göstermek, belirli şeylerin altını çizmek ve hatırlatmak konumunda yer alıyor. Bu tür sistemler daha temel şeyleri sağlıyor. Asıl karar her zaman sağlık

oluşturduk. Bunu da üç şekilde sunuyoruz. Kitabımız dışında, bir online sitemiz bulunuyor. Vademecumonline.com.tr’ye sadece sağlık mensupları üye olarak, bütün ilaç bilgilerini görebiliyorlar. İkinci uygulama şeklimiz ise, API Web Servis modeli. Bu yöntemle farklı yazılımlara entegre oluyoruz. Şu anda yaklaşık 100-150 hastaneye entegreyiz. Bir hekimin reçetesi başta ilaç etkileşimleri olmak üzere bu entegrasyonlar üzerinden kontrol ediliyor. Biz aslında kendimizi veri sağlayıcı olarak tanımlıyoruz. Biz bir yazılım şirketi değiliz ama yazılımcılara veriyi uygun şekilde verebilmemiz gerekiyor.

uzmanlarının oluyor. Ancak bizim sistemimizin hastaneye entegre olabilmesi için bunu hem hastanenin hem de yazılımcının talep etmesi gerekiyor. Kullanıcılarımıza sunduğumuz verilerin yaklaşık yüzde 10’undan faydalanılıyor. Bizim elimizde çok fazla veri bulunuyor. Ancak bu veriler hekimler tarafından ne kadar çok kullanılırsa, onlara o kadar fayda sağlıyor.

n Türkiye ve dünya arasında nasıl bir yaklaşım farkı var? 2013’te Sağlık Bakanlığı ile anlaşma yapan Himms diye uluslararası bir kurum bulunuyor. Bu anlaşmanın temelinde bütün kamu hastanelerinin dijitalizasyonunun kaliteli ve standart hale gelmesini sağlamak yatıyor. Bu anlaşmanın şartlarından biri hastanelerin bu tür sistemlerle entegre olması. Himss gibi kurumların diğer ülkelerde de aynı çalışmaları bulunuyor. Onlar ile Türkiye’yi kıyasladığımız zaman Türkiye kaliteli bir şekilde ilerliyor. Bizdeki sistemler aslında uluslararası sistemler diyebiliriz. Tek fark malesef ki yurtdışında bu tür hizmetlere daha fazla değer veriliyor.

BlaBlaCar, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya pazarlarında C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Küresel yolculuk paylaşım platformu BlaBlaCar, Jizdomat’ı satın alarak Çek Cumhuriyeti ve Slovakya pazarlarına girdi. Jizdomat, BlaBlaCar’ın Avrupa’da altıncı, küreselde ise yedinci satın alması. Böylece Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’da da BlaBlaCar’ın ücretsiz Android ve iPhone uygulamalarını indirmek, www.blablacar. cz ve www.sk.blablacar. com adresleri üzerinden yolculuk paylaşımı yapmak

mümkün olacak. Çek Cumhuriyeti ve Slovakya pazarlarına girilmesiyle beraber BlaBlaCar’ın faaliyet gösterdiği ülke sayısı da 22’ye yükseldi. Çek Cumhuriyeti ve Slovakya, bu yapı için ciddi potansiyel oluşturuyor. Her iki ülkede de arabayla yolculuk yapmak oldukça maliyetli ve 1 galon benzin (~3,8 litre) Çek Cumhuriyeti’nde günlük ortalama gelirin yaklaşık yüzde 12’sine, Slovakya’da ise yüzde 13’üne denk geliyor.

İki ülkede de sürekli online genç bir nüfus var. Hesaplı ulaşım ihtiyacı, Jizdomat’ın kuruluşundan bu yana gösterilen ilgiye de yansımış durumda. 5 yılda şirketin oluşturduğu güçlü sürücü ve yolcu topluluğu, artık yolculuklarını uygun fiyatlara kesintisiz yapabilecek. Prag’da yer alacak olan BlaBlaCar’ın 15’inci ofisi Pavel Prouza tarafından yönetilecek ve Jizdomat’ın kurucu ekibi de yeni fırsatlara odaklanacak.



14

BThaber

GÖRÜŞ

TEKNO-POLİTİK

25 - 31 OCAK 2016

KÜRESEL

DAVOS 2016 GÜNDEMİ: 4. ENDÜSTRİ DEVRİMİ OSMAN COŞKUNOĞLU ocoskunoglu@gmail.com www.coskunoglu.org facebook.com/osman.coskunoglu twitter.com osmancoskunoglu

Dünya Ekonomik Forumu kurucusu ve başkanı Klaus Schwab’ın, Davos 2016 öncesi Foreign Affairs’de çıkan yazısının (http:// fam.ag/1OgA4u0) son cümleleri şöyle: “Sonunda, herşey insan ve değerlerine bağlanıyor. İnsanı ön plana alan ve güçlendiren bir gelecek şekillendirebilmeliyiz. En kötümser ve insana aykırı şekliyle 4. Endüstri Devrimi’nin, insanı ‘robotlaştırarak’ yürekten ve ruhtan yoksunlaştırma tehlikesi taşıdığı da bir gerçek. Fakat, insanlığı, yeni bir kollektif ve ortaklaşa sahiplenilen değerler bilincine de yükseltebilecektir. Bizim üzerimize düşen bunun gerçekleşmesinin sağlanmasıdır.” 20-23 Ocak tarihlerinde Davos’da gerçekleşecek Dünya Ekonomik Forumu’nun teması olan 4. Endüstri Devrimi’nin, tartışılması gereken en kritik ve önemli meselesini Schwab işte böyle özetlemiş oluyor. (Daha sonra yayımlanan 200 sayfalık “The Fourth Industrial Revolution” başlıklı kitabı da konunun sadece otomasyon olmadığını, diğer boyutlarını da anlamak isteyenler için önemli bir referans.)

Yapay zeka, robotlar, sensörler ve nesnelerin interneti teknolojilerinde son birkaç yıldaki çarpıcı gelişmeler, bulut bilişim ile de birleşince, ortaya çıkan dijital platformlar, insanlığı tarihinde benzeri görülmemiş bir dönüşümün, çok farklı yeni bir dünyanın eşiğine getirdi. Değişim, işlerin sayısallaştırılmasının veya otomasyonunun çok ötesinde etkiler yaratıyor. İş dünyasına etkileri, hem arz – yani üretim ve değer zincirinde, – hem de talep – yani tüketici davranışı – boyutlarında keskin değişiklikler olarak ortaya çıkıyor. “Paylaşım” ve “talep-üzerine (on-demand)” ekonomisi gibi tamamen yeni iş modelleri görmeye başladık. Hükümetler ve düzenleyici kuruluşlar üzerindeki etkileri,

yeniliklerin sofistikasyonu ve ortaya çıkış hızına ayak uydurmada zorluklar olarak ortaya çıkıyor. Ne için politika geliştirdiklerini ve neyi düzenlediklerini anlamak ve hızlı davranabilmek için, hükümetlerin ve düzenleyici kuruluşların, sivil toplum, akademisyenler, uzmanlar ve iş dünyası ile sürekli bir işbirliği içerisinde çalışma gereği ortaya çıkıyor. Toplum üzerindeki etkileri ise, bireyin ekonomisinden kimliğine kadar her boyutta kendini gösteriyor (bu konuyu, BİREYSEL altında özetliyorum.) Şu da bir gerçek: Ne teknolojinin kendisi ne yarattığı keskin değişim (disruption) etkisi ne de yarattığı teknoloji-insan gerilimi, bir kader veya kontrol edilemeyecek

bir dışsal gelişme olarak ortaya çıkıyor. Sivil toplum, uzmanlar, iş dünyası, siyasiler, yani tüm paydaşlar, teknolojiyi ortak değerler ve amaçlar yönünde beraberce şekillendirebilir. İşte dünya tam da bu eşik noktasına gelmişken, Davos 2016’nın Endüstri 4.0’ı odağına alması çok yerinde olmuş. Açılış gününde yer alacak olan panel, teknolojinin etkileri ve insan ile arasında oluşan gerilimi tartışmayı başlatacak. Paneldeki altı konuşmacıdan dördü iş dünyasını temsil ediyor; dolayısıyla, teknolojiyi ön plana almaları beklenir. Diğer ikisi ise toplumu temsil ediyor; dolayısıyla, insanı ön plana almaları beklenir. Toplumu temsil eden konuşmacılardan, Sharan

Burrow, 155 ülkeden 168 milyon işçiyi temsil eden Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ITUC) Genel Sekreteri. Kendisiyle kurduğum iletişimde, bana özetle şunu ifade etti: Aslında, Endüstri 4.0’ı oluşturan teknolojiler, istihdamı, iş kalitesini ve eşitliği destekleyecek bir güç olarak kullanılabilir; fakat, bunun için gerekli olan siyasi iradede soru işareti var. Siyasi iradedeki yetersizliğe, dev teknoloji firmalarının ve küresel danışma şirketlerinin teknolojiyi satma heveslerini eklersek, insan değerlerini ön plana almak için sivil toplumun karşısında ne kadar zorlu bir görev olduğunu görürüz. Davos 2016 tartışmaları, bu konuda bize önemli ipuçları verebileceği için, dikkatle izlenmelidir.

ULUSAL

BİREYSEL

Geçen sene, Haziran sonunda TEPAV ve TOBB’dan “Sanayi 4.0 için yol çalışması” yapıldığı açıklandı (http://bit.ly/1OnkVYu). Arkasından, Eylül ayında TÜSİAD, Endüsri 4.0 konusunu 20152016 programına aldığını ve vizyonu olarak sahiplendiğini açıkladı (http://bit.ly/1OnkVYu). (Ayni günlerde, MÜSİAD da, Endüstri 4.0’dan söz etmeyen ama orta gelir tuzağından ancak bilgi teknolojileri ile çıkılacağı yönünde bir açıklama yaptı (http://bit.ly/1ll4hfO).) Hemen arkasından, Ekim ayında Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), “Sanayi 4.0” başlıklı, “Uyum Sağlayamayan Kaybedecek” ve “Bilgi Çağının Ötesine Hazırlanın!” alt başlıklarıyla, konuyu etraflıca tanıtan bir rapor yayımladı (http://bit.ly/1KleLlY). Bilim, Sanayi ve Teknoloji bakanı Fikri Işık da, Ocak başında, İstanbul Sanayi Odası’nın bir toplantısında, dünyanın artık

4. Endüstri Devrimi ve onu mümkün kılan teknolojiler sadece bireyin işini, işsizliğini, gelir dağılımından aldığı payı ve yaşamını değil, kimliğini de etkilemeye başladı. Kendimizle ve çevremizle ilişkilerimiz, kullandığımız teknolojilerin giderek bedenimizin bir parçası olması, çalışma arkadaşlarımızın robotlardan oluşması, hatta robotların işimizi elimizden alması, Siri gibi sohbet arkadaşları (“Her” filmini izlediniz mi?) ve daha nice öngöremediğimiz değişiklikler bizim kim olduğumuzu da derinden etkiliyor. Yuval Noah Harari’nin, Türkçe’ye de yeni çevrilmiş olan “Sapiens: İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi” kitabı, bizim, yani Homo Sapiens türünün son 70,000 yıldaki değişim ve

TÜRKİYE’DE ENDÜSTRİ 4.0 ÜZERİNE NE DÜŞÜNÜLÜYOR?

Endüstri 4.0’a koşarak gittiğini haber verdikten sonra, acaba önceki sanayi devrimleri gibi bunu da tribünlerden seyretmekle mi yetineceğiz sorusunu ortaya koydu (http://bit.ly/1JSNKLN). Ülkemizde genellikle söyleyeni hoş gösteren, medyanın aktarmaktan hoşlandığı, okuyan/ dinleyen yurttaşın da hoşuna giden parlak, sihirli değnek niteliğinde kavramların masalsı bir kurguyla sunulması popülerdir. Şu anda, Endüstri 4.0 kavramı

da ülkemizde bu durumun çok fazla ilerisine gidememiş görünüyor. Hatta, inovasyon yerine ucuz işgücü ile rekabet etme anlayışının yaygın olduğu imalat sektörümüzde, Endüstri 4.0’ın “otomasyon ve insansız fabrika” kavramına indirgenme ihtimalinden kaygılıyım. Oysa, bunca iddialı söylem ortaya koyanlar şöyle bir çabayı gerçekleştirse, ne kadar güzel olurdu: TOBB ve TEPAV, TÜSİAD, MÜSİAD, EBSO bir araya gelip, bakan Fikri Işık’ın talimatıyla TÜBİTAK’ın ve akademisyenlerin katılım ve eşgüdümüyle, Davos’da “işte biz bunu öngörüyor ve şu şu potansiyel sorunlar karşısında bu bu çözümleri tartışmaya açıyoruz” içerikli bir rapor sunsaydı… Bunu başarmanın önündeki engeller ortadan kalkmadan, tüm boyutlarıyla Endüstri 4.0’ın ülkemizin rekabet gücünü ve insanımızın gönencini artıracak bir uygulaması beklenebilir mi?

ENDÜSTRİ 4.0 BİREY İÇİN FIRSAT MI TEHDİT Mİ?

evrimini anlatır. Kitabın son bölümünün başlığı ise “Homo Sapiens’in Sonu”dur. Yapay zeka, biyoteknoloji, hatta insanrobot karışımı sibernetik organizmaların (cyborg) mühendisliği gibi teknolojik gelişmeler ile, insanın kendi biyolojik sınırlarının ötesinde tekrar ve farklı bir tür olarak tasarlanabilmesi mümkün hale geldi. “Ne olmak istiyoruz?” sansasyonel bir magazin sorusu değil, ciddi ve biraz da korkutucu bir soru olarak önümüzde duruyor.


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

25 - 31 OCAK 2016

DNS, DHCP ve IP adresi yönetiminde küresel bazda öne çıkan Handan Aybars Infoblox, çözümleriyle ağ odaklı riskleri ve karmaşayı en aza indiriyor. Türkiye pazarında potansiyele dikkat çeken Infoblox Türkiye Ülke Müdürü Hakan Uzun, 10 yılı aşkın süredir pazarda gösterdikleri etkinliği artık yerel ofisle güçlendireceklerini vurguladı. “Daha önce kurulum yapılmış noktalarımız, yani çözümümüzü kullanan müşterilerimiz var. Onlara yenilerini katmak, var olan müşterilere daha farklı çözümleri sunabilmek, pazarı genişletmek gibi amaçlarla yerel ofisi kurduk” eklemesini yapan Hakan Uzun, kendilerini ‘kurumsal altyapıları yöneten, onların güvenliğini sağlayan ve süreçleri otomatize eden bir şirket’ olarak tanımladı. Bu işe DDI, yani DNS, DHCP ve IP adresi yönetiminde, DNS altyapıları ve IP adres yönetim çalışmalarında şirketlere yardımcı olarak başladıklarını vurgulayan Uzun’un da dikkat çektiği gibi, her firmanın kullandığı DNS altyapısı vardır, ama IP adres yönetim altyapısı birçok firmada yoktu. Hem de bu başlıkta yaşanan birçok sıkıntıya rağmen... Uzun, gerek bu sıkıntıları, gerekse çözümlerini ve Türkiye pazarında hedeflerini anlattı: n Ne gibi sıkıntılar söz konusu? Etkili bir merkezi yönetim eksikliği vardı ve pazara, bunun ortak yönetilebileceği platformla çıktık. Yedekli ve güvenli olması, merkezi yönetilebilmesi, tüm süreçlerin raporlanması, geriye dönük takip gibi öncelikler, bu başlıklarda geliştirmeler yapıldı. Çözümlerimiz daha çok telekom şirketleri, operatörler, servis sağlayıcılar, bankalar ve sigorta şirketleri gibi belli hacmin üstündeki tüm kurumsal şirketlere, yani ağ yapısı karmaşık, dağınık yapıda olan müşterilere sesleniyor. Bu firmalarda

Güvenliğin temelini ağ yapısında atmak gerek Infoblox, Türkiye pazarında belli bir hacme ulaşılması ile daha fazla müşteriye dokunmak, ürünü daha iyi anlatabilmek için yerel ofisini hayata geçirdi. altyapıları yönetmek için ekstra efor sarf edilirken, biz ise çözümümüzle tüm sistemi tanımlar, yedekler, tüm ağ yapısının sağlığını ölçmeye başlarız. Genel olarak sunumlarımızın odağında DNS yönetimi, IP odağında DDI çözümlerimiz var ve bu başlıkta pazar lideriyiz küresel bazda. IP adres yönetim çözümü alanında potansiyel büyük. Çünkü ağ yapıları büyüdükçe, BT biriminin en zorlandığı konu IP adreslerinin yönetimi haline geliyor. n Bu karmaşayı IPv6 nasıl etkileyecek? Bu yapı Türkiye’de hayata geçtiğinde, çok fazla IP adresi açılacak ve bu altyapıları

yönetmek, v4’e kıyasla çok daha zor. IPv6 geçişleri başladığında, Infoblox çözümlerine kurumların daha fazla ihtiyacı olacak. n Peki ya güvenlik? Bilişim suçları daha çok nerede açık nokta varsa oraya saldırıyor. DNS saldırılarında artış devam ediyor. DNS tarafında büyük güvenlik zafiyetleri olmaya başladı. Bilişim suçlarında şirkete DNS üzerinden girmek, bilgilerini DNS üzerinden sızdırmak gibi adımlar atılıyor. Bilinen güvenlik açıklarına karşı firmalar ve çözümlerini biliyoruz. Birçok firma DNS tarafında da risk olabileceğini biliyor, ama buna karşı teknolojiyi de iyi bilmek gerek.

Infoblox Türkiye Ülke Müdürü Hakan Uzun n Yani DNS odaklı güvenlik konusunda bir zayıflık mı var? DNS altyapısını iyi bilirseniz, bu yapıyı hak ettiği biçimde koruyabilirsiniz. Oysa bu konuda farkındalık seviyesi çok zayıf ve bunu geliştirmek önceliğimiz. Bu sadece Türkiye’de değil, küreselde de aynı. DNS saldırısı olsa bile bu konuda adım atmayan şirketler olduğunu araştırmalar gösteriyor. Yani bir önlem almamışlar. Çünkü, dediğim gibi, DNS gibi altyapılar çok bilinen unsurlar değil. Bir sıkıntı da kurum içinde DNS güvenliğinden tam olarak kimin sorumlu olduğunun bilinmemesi. Bu yönüyle biz biraz daha pazarı bilgilendiriyor, farkındalık oluşmasını sağlıyoruz ve bunlar, geri dönüşleri beraberinde getiriyor. n Türkiye pazarında nasıl konumlanacaksınız? Yazılım tabanlı ama bir uygulama üstünde çalışan bu çözümle bir firma istediği kadar farklı marka ağ cihazı kullansa da, bizim çözümümüz bunların hepsini tanıyor, hepsini ortak platformda yönetebiliyor, her kurumun kendine has

2016 yılı stratejİsİ ve öncelİkler Finansal yılımız Ağustos başında başlıyor. Bu mali yılı bitirmek için 2016 Temmuz sonuna kadar vaktimiz var. Bu yılki ilk adım çözümlerde farkındalığı artırmak olacak. Yüzde 100 kanal üstünden ilerleyeceğimiz için distribütörleri ve iş

ortaklarına daha fazla yatırım yapıp, kanalı daha da geliştirerek yol alacağız. Özel sektör odaklı adımlarımızı, kamu tarafındaki çalışmalarımızla güçlendireceğiz. Ankara tarafında da yetkin bir İK’mız olacak, çünkü bu çözüm kamuya da

sesleniyor, kamunun parçalı yapıyı bütünsel görüp yönetebilmesi adına fayda sunuyor. Merkez de pazarı tanımak ve pazarı eğitmek, farkındalığı yaratmak gerektiğinin farkında ve bizim kanal odaklı çalışmalarımızı destekliyor.

15

güvenlik politikalarına uygun otomatik aksiyonlar alabiliyor. Tüm ağı kontrol edip gerekli durumlarda alarmlar üreten bu yapıya NetMRI adını veriyoruz. Tüm çözümlerimizle Türkiye pazarında varız: DDI çözümümüz, güvenlik çözümü, bir de ağ altyapılarını yöneten farklı markalar da olsa, hepsini algılayabilen ve bir arayüz üzerinden ilerleyen çözümümüz. Türkiye büyük bir Pazar ve iki distribütörümüz, 10 tane de iş ortağımız var. Konumlanmamız ve önceliğimiz daha çok İstanbul ve Ankara odaklı. Bu çözümleri iyi anlayabilen, ihtiyaç sahibine doğru anlatabilecek iş ortakları ile çalışmak adına seçici davranıyoruz. İş ortaklarının belli sertifikasyon sürecini tamamlaması gerekiyor. Önceliğimiz; kaliteli ve bilgili iş ortağı. Bu onların katma değerli çözümler sunabilmesi demek. Kanal yapılanmamız bu anlayışla kurgulanıyor.

Türkİye’de güvenlİk algısı Türkiye’nin dünyadan geri kalan bir durum yok. Yetkin kadrolar var, ama orta segment güvenlik elemanı potansiyeli de çok yüksek. Bu nedenle bu konuya yatırım yapacak gençler, ciddi iş fırsatlarına ulaşabilir. Akıllı güvenlik çözümleri öne çıkıyor, kurumlar da güvenlik politikasını kendine göre kişiselleştirebiliyor. Büyük kurumlarda bütçenin aslan payı güvenliğe ayrılıyor son dönemde. Ama Türkiye’de en önemli sorun bütçe sıkıntısı. Yani algı ve farkındalık iyi, ama saldırılar çok çeşitlendiği ve değiştiği için bizim gibi firmaların pazarı güncel tutması lazım. Bu nedenle entegre güvenlik politikasını, yine entegre çözüm yapısı ile desteklemek gerek. DNS altyapılarını kontrol ettiğimiz için oradan gelecek tüm zararlı yapıları fark edebiliyoruz. Zaten güvenliğin temelini ağ yapısı oluşturuyor.


16

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından düzenlenen ‘serbest tüketici limitleri’, belirlenen sınırın her yıl giderek düşmesi ve ev kullanıcılarını da içeren tüm abone gruplarının kapsama dahil edilmesiyle Türkiye’de yaklaşık 6 milyon elektrik tüketicisini de ilgilendirmeye başladı. EPDK’nın 2016 yılı düzenlemesine göre, 3 bin 600 kWh seviyesine düşürülen limit aylık yaklaşık 120 TL’ye denk geliyor ve toplam tüketicilerin yüzde 81’ini oluşturan mesken grubuna hitap ediyor. Elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme internet sitesi EnCazip de, tedarikçiler arasındaki rekabeti arttırarak tüketicilere daha cazip koşullarla elektrik tedarik edilmesini hedefliyor. Böylece elektrik tüketim alışkanlıklarına göre yüzde 20’ye kadar tasarruf elde edilebiliyor. Hedeflerinin sadece tüketicilere en ucuz elektrik tarifesini bulmak olmadığını vurgulayan EnCazip Yönetici Ortağı Onur Orakçıoğlu,

25 - 31 OCAK 2016

Elektrik tedarikçisini internetten değiştirin, tasarruf sizin olsun

sektördeki rekabetin tüketici lehine gelişmesini de sağlamak istediklerini söyledi. Bunu rekabeti arttırarak yaptıklarını

belirten Orakçıoğlu’na göre, rekabetin yoğun olduğu piyasalarda fiyatlar düşüş gösterirken, hizmet kalitesi de

bir o kadar yükseliyor. EnCazip, tüketicilere doğru bilgi ve altyapıyı sağlayarak, en cazip elektrik tarifelerini

kolayca bulabilmelerine olanak tanıyor. İnternet sitesi, tedarikçi değişimi sürecinde birim fiyatları, aylık fatura tutarı, sözleşme süresi, indirim oranı ve teminat bilgisi gibi tüketicilerin dikkat etmesi gerekenleri de teknolojik altyapısı ile açık biçimde gösteriyor. Bu yapı, elektrik tedarikçilerinin tüketicilere daha iyi hizmeti, daha cazip fiyatlarla sağlamaları için uygun ortamı sunuyor. “Elektrik tedarikçisi değiştirmek Türk tüketicisi için yeni bir kavram, ancak EnCazip sayesinde tüketiciler için en cazip tedarikçiyi bulup, yıllık iki fatura tutarına kadar tasarruf etmek kolay hale geldi“ diyen EnCazip Yönetici Ortağı Çağada Kırım’a göre, bu işin en büyük kazananı tüketiciler.

Büyük veri laboratuvarının analitik ortağı SAS Sabancı Üniversitesi ve bireylerin günlük hayattaki Massachusetts Institute of ve sosyal ortamlardaki Technology’nin (MIT) birlikte davranışlarını, farklı kurduğu, Akbank’ın stratejik kaynaklardan toplanan büyük verinin analizi ile ortaklığı ile yer aldığı açıklamaya çalışıyor, bu Türkiye’nin ilk ve tek Büyük davranışları Veri Davranışsal tahmini için Analiz ve matematiksel Görselleştirme modeller Laboratuvarı’na ve teknikler bir destek de SAS’tan geldi. geliştirmeye Bünyesindeki odaklanıyor. çalışmalardan SAS Türkiye elde edilecek Genel Müdürü model ve Hakan Erdemli, bulgularla, ilgili bu projenin grupların, sektör kendileri analistlerinin ve için kritik iki yöneticilerinin önemine işaret yeni iş modelleri etti. Birincisi, geliştirmelerine çıkaracağı SAS Türkiye Genel Müdürü yönelik demo Hakan Erdemli işlerin katkısına inanılan bu ve prototipler laboratuvarın endüstrinin oluşturma potansiyeline de sahip olacak laboratuvara ve iş dünyasının ihtiyaçlarını sponsor olan SAS, küresel adresleyecek çalışmalar uzmanlığını tüm süreçlerde yapacak olması. İkincisi paylaşacak. ise iş dünyasında önemi Laboratuvarda, MIT giderek artan veri ve Media Lab Human analitiğin üniversitelerde Dynamics Group öğretim ele alınması, öğrencilerin üyeleri ve araştırmacıları iş dünyasına atılmadan ile birlikte çalışarak bu vizyonu elde etmeleri araştırmalar yürütülecek. SAS’ın tüm dünyada Human Dynamics Group; desteklediği bir girişim.

Bütçeden alınan pay artsa da yetmez Eset ve Türk Ekonomi Bankası (TEB), finansal işlemlerin artan oranda internet ve mobile kaymasıyla birlikte, dijital dünyaki avantajlara ve korunma yöntemlerine dikkat çekmek adına yurt çapında Kurumsal Bilgi Güvenliği Toplantıları düzenledi. 2015 yılı boyunca İzmir, Antalya, Gaziantep, Samsun, Konya, Bursa, Denizli, Kayseri, Eskişehir ve Adana olmak üzere 10 ilde gerçekleştirilen toplantılar kapsamında toplam 325 kişi ile gerçekleştirilen anket çalışması da kurumsal kullanıcıların dijital güvenliğe

ilişkin yaklaşımlarını ortaya koydu. Ankete katılan şirket temsilcilerinin verdiği bilgilere göre, her üç şirketten birine yani yaklaşık yüzde 30’una son 12 ay içerisinde kötü amaçlı yazılım bulaşmış. Bu arada, şirketlerin yarısı bir güvenlik politikası belirlerken, yüzde 15’inin ise dijital felaketlere karşı önlem almadığı görülüyor. Kurum temsilcilerinin yüzde 13’ü de güvenlik yazılımı seçerken ‘fiyat odaklı‘ davrandıklarını bildirdi. Ankete göre, siber güvenlik bilinci, bazı

yönleriyle eksik kalsa da, büyük ölçüde oluştu. Buna göre, şirketlerin yüzde 66’sı bilişim güvenliğine bütçe ayırıyor. Ancak Eset Genel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu’ya göre, virüslerin sistemlere bulaşma riski yine de yüksek. Akkoyunlu’ya göre bunun temel sebebi, Türkiye’de bireysel kullanıcılarda olduğu gibi kurumsal kullanıcılarda da antivirüs yazılımlarının ve işletim sistemlerinin güncel olarak kullanılmaması. Bu da yeni nesil tehditlere karşı savunma sisteminin zayıf olmasına yol açıyor.


17 BThaber

DOSYA

Veri Merkezleri Altyapısı

Veri merkezi altyapıları hayati önem taşıyor Teknolojik gelişmeler ile artan veri trafiği, şirketlerin ellerindeki verileri kontrol etmelerini de güçleştiriyor. Veri yönetimi konusunda Simay Yaylacı sahip oldukları veri altyapılarını ve teknolojilerini gözden geçirmeye başlayan şirketler ve kurumlar, bu doğrultuda doğru iş ortağının yanı sıra ihtiyaçlarını da çok iyi belirlemek zorundalar. İhtiyaçlarını doğru

analiz ederek, doğru veri altyapısını oluşturan şirketler ve kurumlar, yoğun rekabetin yaşandığı iş dünyasında bir adım öne geçmeyi başarıyorlar. Buna karşın altyapıyı kurarken ihtiyaçlarını doğru bir şekilde belirleyemeyen şirketler ve kurumlar, hem maddi yönden zarara giriyorlar hem de iş süreçlerini başa sarmak zorunda kalıyorlar.

İş sürekliliğinin anahtarı haline gelen veri merkezlerinin esnek bir yapıya sahip olması, teknolojik gelişmelere hızla uyarlanabilir olması ve her yönüyle düşünülmüş olması, istenilen performansı alabilmeleri adına kurumların hem geleceğe doğru sürdürülebilir adımlar atmalarını, hem de varlıklarını ve rekabet gücünü pekiştirmelerini sağlıyor.

25 - 31 OCAK 2016 www.bthaber.com


18

DOSYA

BThaber

Veri Merkezleri Altyapısı

25 - 31 OCAK 2016

Geniş bir çerçeveden bakmak gerekiyor Veri merkezleri kurumlar ve şirketler için her zamankinden daha büyük öneme sahip. Şirketler ve kurumlar bu noktada ihtiyaçlarını doğru bir şekilde belirleyerek hareket etmeye çalışıyorlar. “Veri merkezi altyapılarına bakış açınıza göre farklı cevaplar verebilirsiniz. Şirket olarak Layer2 IP, Layer3 IP ve FiberChannel anahtarlama açısından konuyla ilgileniyoruz” açıklamasını yapan Brocade Genel Müdürü Feyyaz Atalay sözlerine şöyle devam ediyor: “Soğutma, enerji, güvenlik, fiziksel bağlantı gibi bileşenler de çok önemli. Bu bileşenlerden herhangi birini öne çıkarmak da pek doğru olmadığı gibi beklentilere cevap verebilmek için tüm bileşenlerin doğru planlanması, uygulanması ve operasyonlarının

yapılması lazım. Örneğin Türkiye`de yeni kurulmakta olan bir müşterimiz, enerji sarfiyatını kontrol altında tutabilmek için enerji optimizasyonu üzerine uzman bir eleman arayışına girmişti. Bütün bileşenler için önemli olan bu noktayı görebilmek için tüm resme aynı yoğunlukta bakmamız gerekiyor. Veri merkezi kurulması başlı başına bir enerji ve bütçe gerektiriyor. Dünyadaki bu

konuyla ilgili son gelişmelere baktığımızda, veri merkezlerinin “white-space” olarak kullanıldığına sıklıkla rastlıyoruz. Örnek vermek gerekirse, Tier-3 sertifikalı bir veri merkezinin kendi altyapı maliyetini çıkarabilmek için ciddi bir kullanım amacı olması gerekiyor. Sektörde son zamanlarda Tier-1 ve Tier-2 seviyesindeki veri merkezleri ve FKM olarak da alternatif altyapıların daha çok kullanıldığını gözlemliyoruz.

Brocade Genel Müdürü Feyyaz Atalay

Veri merkezi altyapıları için dönüşüm zamanı yaklaşıyor Günümüzde veri merkezleri, hem Türkiye’de hem de yurtdışındaki birçok örnekte olduğu gibi hala ezici bir ağırlıkla konvansiyonel sunucu ve veri depolama sistemlerini bünyesinde barındırıyor. Bu dönüşümün öncü işaretleri olarak not edilebilirse de gereken teknoloji değişiminin riskleri, yüksek yatırım maliyetleri ve eğitim masrafları sebebiyle birçok organizasyonun ‘güvenli liman’ olarak gördükleri konvansiyonel sistemlerinden vazgeçmeleri için gerekli itici gücü sağlayamadı. 2015 yılı son çeyreğinde EMC gibi büyük oyuncuların da bu pazara yönelik ürünlerini tanıtmasıyla birlikte, 2016 yılı içerisinde bu değişimin önündeki direncin daha hızlı bir

şekilde kırılacak. Bu gibi dönüşümlere öncelikle telekomünikasyon ve finans sektörünün dev oyuncuları öncülük ettiğini belirten MayaICT Kurumsal Satış Müdürü Sinan Osman Turhan sözlerine şöyle devam ediyor: “Konvansiyonel veri depolama sistemlerinin sınırlarını zorlayan işletmeler ‘Yazılım Tanımlı Depolama’ çözümleri ile yatayda çok daha esnek ve işletme maliyeti çok daha düşük bir sisteme geçiş için daha kolay yatırım kararı alacaklardır. Bu dönüşümün sonrasında sektördeki diğer firmalar da, benzer yapıları kurma konusunda cesaretlenecek ve özellikle donanımdan bağımsız olarak sahip olunabilen yazılım

çözümlerine ilgi artacaktır.” Son yıllarda bulut yedekleme modeli ile geliştirilen birçok hizmetle tanıştıklarını söyleyen Sinan Osman Turhan, 2016 yılında kurumsal firmalar için özellikle bulut yedekleme ve felaket kurtarma modellerinin ön plana çıkacağını düşünüyor. Özellikle bu konuda çözümleri bulunan büyük yazılım firmalarının bulut yedekleme modeline uygun lisanslama modelleri geliştirmiş olması süreci daha da hızlandıracağını ekleyerek, devam ediyor: “Kurumsal firmaların büyük çoğunluğu ya sektörel regülasyonlardan ötürü ya da kurumsal güvenlik politikalarından

ötürü yedekleme verilerini, kurum dışında bir yerde saklıyorlar. Bu operasyonlar, büyük ölçüde teyp kartuşlarının ya da taşınabilir disk yapılarının rotasyonu gibi konvansiyonel yöntemlerle ya da uzak bir şubede oluşturulan felaket kurtarma noktalarına çoğaltma yapılarak sağlanmakta. Her iki alternatif de firmalar için yönetilmesi zor ve maliyetli birer ek yük olmakla birlikte, gerçek bir felaket durumunda ne kadar efektif olacağı belirsiz çözümler. Bu sistemlerin bulut ortamına veri göndermesi ya da bulut yedekleme yöntemi ile çözümün tamamını bir servis olarak alınması gibi stratejilerle yenileneceğini düşünüyorum.”



20

DOSYA

BThaber

Veri Merkezleri Altyapısı

25 - 31 OCAK 2016

“Veri merkezi kurarken ince eleyip sık dokumak gerek” Veri merkezi kurulumu, yüksek seviyeli teknoloji bilgi ve beceri gerektiren proje süreci olarak değerlendirilebilir. Bu süreç veri merkezi konumunun fizibilitesinden başlayarak, veri merkezi tasarım stratejisinin oluşturulması, detaylı tasarım ve uygulama safhalarını içine alan birçok mühendislik disiplini içeriyor. “Veri merkezi altyapısının zaman içindeki değişim ve ihtiyaçlara cevap verebilmesi için esnek ve ölçeklenebilir tasarlanması gereklidir. Bu değerlendirme içerisinde, saha değerlendirmesi, bina seçimi, kat yerleşimi, elektrik ve mekanik sistemleri, soğutma sistemleri ve ağ altyapı tasarımı gibi çeşitli disiplinlerdeki altyapı planlanma prensiplerini barındırır” şeklinde konuşan Doğuş Elektronik Genel Müdürü Rahmi Bıyıklı, sözlerine şöyle devam ediyor: “Çoğu zaman sınırlamaların çok net belgelenmesi zordur ve dolayısıyla gelecekteki stratejiler de düşünülerek tasarım ve planlamanın yapılması gerekir. Yeni bir veri merkezi projesi için en önemli nokta; büyük resmi berrak biçimde gösterecek olan uzun vadeli stratejiye dayalı bir konsept tasarıma gidilmesidir. Ancak ondan sonra bu tasarıma ait bir proje

Doğuş Elektronik Genel Müdürü Rahmi Bıyıklı planlaması, optimum maliyet yaklaşımı ve iş –süreç yönetimi için izlenecek yol belirlenebilir. Bu doğrultuda, konsept tasarım eşliğinde ihtiyaç duyulan veri merkezi altyapı modelinin oluşturulması ve bu tasarım sonrası müşteri eğitimleriyle yenilenen talepler dikkate alınarak, detaylı tasarımın oluşturulması izler. Tüm bu tasarım sürecinin

uluslararası standartlara ve kabullere uygun olması gerekir.” “KOBİ’ler veri merkezi ve veri merkezi altyapısı konularına farklı şekilde yaklaşabilirler” diyen Rahmi Bıyıklı şöyle devam ediyor: “KOBİ’ler kendi veri merkezlerini kurabilirler. Bu da daha çok ağ odası yaklaşımı altında değerlendirilebilir.

Ağ odalarını altyapısında verdikleri servis stratejisine göre altyapı yedeklilik seviyesini belirlemeleri gerekir. Örneğin, iş kolunun internet üzerinden 7/24 müşteri hizmeti vermesi söz konusuysa; telekom altyapısının yedekli olması kaçınılmazdır. Bunun yanında, 7/24 servis verdikleri için elektrik güç ve soğutma sistemleri gibi altyapıların yedekliliğine önem vermesi gerekir. 7/24 servisler, temelde kesintisizliği hedeflediği için altyapı problem yönetiminde proaktif davranılması gerekir. Dolayısıyla iyi bir ortam izleme sistem entegrasyonu planlanmalıdır. Böylece elektrik gücü, ortam sıcaklığı, cihaz problemleri gibi kesintiye sebep olacak konuların proaktif izleme altına alınması gerekir. Bir diğer yöntem ise yardımcı bir konum hizmetinin alınmasıdır. Burada veri merkezi hizmeti sağlayıcıdan temel beklentiler; standartlara uygun sertifikasyonlara sahip olması, müşteri raporlama seçeneklerinin sağlanması ve fiziksel ve bilgi güvenliği gibi konuların profesyonel sağlanmasıdır. Bu hizmet bir SLA ile tariflenmesi tavsiye edilir. Bunun yanı sıra bulut hizmetlerinin, IaaS, PaaS, SaaS, SECaaS, TESTaaS, DraaS gibi bir strateji olarak düşünülebilir.”

Veri merkezinden önce ihtiyaçlar belirlenmeli Veri merkezi mimarileri oluşturulmasında genellikle firmalar, hizmet kesintilerinin en aza indirgenmesi, kolay yönetilebilir olması ve maliyetin düşük seviyelerde geliştirilebilir olması gibi kriterlerin beklentisi içindeler. Öncelik seviyelerine göre yazılım ve donanım ihtiyaçlarının belirlenmesi de öncelikli kriter. “Veri merkezi alt yapıları, yazılım ve donanım platformlarının barındırılması

adı altında önemli bir unsur içeriyor. Firmalara yönelik optimum yazılım ve donamım platformlarının oluşturulmasının önemi büyük. Bu platformların barındırıldığı uygun koşullarda tesis, network alt yapısı, uygun enerji ve soğutma sistemlerinin oluşturulması da büyük önem taşıyor.” açıklamasını yapan e-Mobil Sistem Mühendisi Serkan Toklu, sözlerine şöyle devam etti:

“İş sürekliliği açısından firmaların ihtiyaçlarına hizmet veren envanterlerin otomasyon sistemleri ile izlenmesi ve yönetimi sağlanabilir. Oluşabilecek hizmet kesintilerinin önüne geçilebilir ve yedek sistemlerin devreye alınması gibi birçok konuda otomasyon programlarından büyük destek alınması mümkündür. Ayrıca sanallaştırma ortamlarında yapılan yedeklilik ve hızlı senkronizasyon yetenekleri de

iş sürekliliğine önemli ölçüde destek sağlanıyor. Orta ölçekli firmalarda veri merkezi alt yapılarının farkındalığı önemli ölçüde düşüktür. Firma ihtiyaçlarına yönelik üretim ve hizmet yazılım sistemlerinin belirlenmesi, analiz çalışmalarının daha sağlıklı yapılması, bulut bilişim ile maliyetlerin düşürülmesi gibi birçok konuda farkındalık artırılmalı.”


BThaber

Veri Merkezleri Altyapısı

25 - 31 OCAK 2016

DOSYA

21

Bütün bileşenler gözönünE alınmalı Gelecekte birçok sistem buluta taşınacak. İşletmeler sistemlerini tamamen bulutla entegre edecekler. Bu doğrultuda sanallaştırma en önemli yatırımlardan biri haline gelecek. Sanallaştırmanın yanı sıra bu sistemlerin yönetimini kolaylaştıracak birçok ürün gün yüzüne çıkacak. Artan talep üzerine var olan sistem yapılarının da genişlemesi ile internet teknolojisinin daha da ileri gitmesi, günümüzdeki hızları büyük oranlarda katlaması gerekecek. “Veri merkezlerinin altyapısı 4 başlıkta ele alınabilir” diyen Tetra Bilişim Satış Müdürü Geylani Gani, konuyu şöyle değerlendiriyor: “Bu konudaki ilk başlık birleşme veya standartlaştırma olmalıdır. Bu projenin amacı büyük bir organizasyonun sahip olduğu veri merkezi sayısını azaltmaktır. Ayrıca donanım ve yazılım platformları, gereçleri ve işlemlerinin sayısını azaltmaya yardımcı olur. Organizasyonlar yaşlanan veri merkezi ekipmanlarının yenileriyle değiştirilerek kapasite ve performans artışı sağlar. Bilgi işleme, ağ kurma ve yönetim platformları standartlaştırılarak kolaylaştırılması sağlanır. Bir diğer başlık ise sanallaştırma. Mevcut bulunan fiziksel sunucuyu sanal makinelere bölerek çok daha verimli kullanılabilmesini sağlayan bir yazılım çözümüdür. Farklı birçok sunucuda çalışan uygulamalar, tek bir

Tetra Bilişim Satış Müdürü Geylani Gani sunucu üzerine taşındığında ortaya çıkan tasarruf, ilk etapta daha az sunucuya enerji sağlandığı için enerji maliyetlerinde önemli oranda bir düşüş ortaya çıkar. Ayrıca, soğutma

maliyetleri de daha az sunucu soğutulduğu için azalır. Sunucu sayısı azaldığı için yapılması gereken bakımlarda azalacaktır. Dikkat edilmesi gereken üçüncü

başlık otomasyon olarak öne çıkıyor. Veri merkezi otomasyonu ön tedarik hazırlığı, yapılandırma, onarım, sürüm ve yazılım değişim yönetimi ve uyumluluk görevlerinin otomatikleştirilmesini içerir. Bilgi Teknolojileri ekipmanlarını otomatik olarak kontrol eden otomasyon sistemleri sayesinde, ağ ekipmanları, klimalar, depolama cihazları, enerji hatları gibi bileşenlerin hata, yapılandırma, sürüm ve değişim yönetimleri sağlanabilmektedir. Bu sayede veri merkezinde uyumluluk sağlanır, işletim hataları en aza indirilir. Bu husustaki son bileşen güvenlik. Modern veri merkezlerinde sanal sistemler üzerindeki verinin güvenliği fiziksel altyapının güvenliği ile birleştirilmiştir. Fiziksel güvenlik, ağ güvenliği ve kullanıcı güvenliği birlikte düşünülmelidir. Burada bazı konu başlıkları sıralamak mümkün. Şirketin içinde bulunduğu sektör, BT sistemlerinin hacmi can alıcı noktalardan ikisi. Ayrıca, firmanın çeşitli güvenlik sertifikaları doğrultusunda veri merkezinin ülke içi veya ülke dışında ki bir konumda bulunması da bir kriterdir. Veri merkezinin firma bünyesinde veya yurt dışında olmaması şartı yok ise herhangi bir bulut servis sağlayıcısı ile tüm verilerini bulutta da barındırabilirler.”

Sağlıklı BT yapısı için doğru veri merkezi yapılandırması gerekiyor Bilgi teknolojileri dünyasının görünmeyen kahramanları olarak da adlandırabileceğimiz veri merkezleri, kurumların özellikle sağlıklı bir BT altyapısı kurgulaması için olmazsa olmazı. Bir BT altyapısının kusursuz çalışabilmesi için göz önünde bulundurulması gereken birçok unsur bulunuyor. BT altyapısını güvenilir şartlarda barındırmak isteyen işletmeler

için fiziki koşulları, enerji sürekliliği, iklimlendirme, ağ altyapısı ve fiziksel güvenlik kriterleri ile sürekli kontrol altında tutulan profesyonel bir ortam sağlanması gerekiyor. Ayrıca kesintisiz ve yedekli internet erişimi, enerji verimliliği, yüksek kaliteli servisler, felaket kurtarma altyapısı sağlıklı bir veri merkezinin omurgasını oluşturan kriterlerin başında geliyor.

“IDC istatistiklerine göre 2020’de ulaşılacak veri miktarı, 2009’un 44 katı olacak. Bu da verinin muhafaza edilmesinin, güvenliğinin ve erişilebilirliğinin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor” diyen Radore Genel Müdürü Zeki Kubilay Akyol şunları söyledi: “Veri merkezleri adeta bir binanın temeli gibi. Veriyi başarılı bir şekilde yönetmek

ve muhafaza etmek için kurumlar mutlaka bir veri merkeziyle çalışmalılar. Kurumlar kendi öz kaynaklarını kullanarak BT altyapısı oluşturmak istediklerinde gerek maliyet ve zaman, gerekse iş gücü anlamında olumsuzluklar yaşayabilirler. Veri merkezi ile çalışan kişi veya şirketler ise yatırım, sunucuların bakımı ve istihdam gibi konularda önemli maliyet avantajı yaratabilirler.


22

DOSYA

BThaber

Veri Merkezleri Altyapısı

25 - 31 OCAK 2016

İş sürekliliği bir numaralı öncelik olmalı Veri hizmetini dış kaynak olarak satın almak, kurumlar için güvenlik endişelerini ortadan kaldırıyor. İşin yapı taşı olan verileri kurum içinde saklamayı tercih eden şirketler, herhangi bir felaket durumunda tamiri güç zararlarla karşılaşıyorlar. Operasyonun kesilmesi, kurumları mali boyutlarda zarara uğratmakla birlikte pazarda saygınlık ve güven kaybına yol açıyor. Müşteri ve kamuoyu desteğinin yitirilmesi, marka değerinin kaybı, hatta yasal boyutta müdahale ve yaptırımlara kadar giden bir risk haritasıyla baş başa bırakıyor. İş sürekliliğinin öncelikli gündem maddeleri arasında yer alması gerektiğine inanan Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy güvenli bir veri merkezinin sadece veri kaybı, korsanlık girişimleri ve veri bütünlüğünün korunması için değil; yangın, sel gibi doğal felaketler için de önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor.

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy Bulut bilişim için güvenilir, yüksek kapasiteli veri merkezlerine yatırımın, ülkemizin gelecekte önemli bir aktör olması için şart olduğunu vurgulayan

Tümleşik veri depolama mimarileri ÖNEM KAZANIYOR Son yıllarda her türlü ortamda farklı uygulamalar ile kullanabilmek amacıyla veri depolama seviyesinde geliştirilen, yüksek verimlilik ve erişebilirlik odaklı, düşük maliyetli, hızlı ve güvenilir “tümleşik veri depolama mimarileri” ön plana çıktı. Veri merkezlerinde temel unsurlar olarak esneklik, hız ve erişilebilirliği gösterebiliriz. Bu üç unsur yalnızca büyük ölçekli perakendecileri değil, farklı sektörlerdeki büyük küçük tüm oyuncuları ilgilendiriyor. Şirketlerin “flash” gibi yeni teknolojileri devreye sokarak paylaşımlı ortamlardaki hizmet seviyesi anlaşmalarından feragat etmeden kurumsal verilere düzenli ve sürekli erişim sağlayabileceklerini belirten NetApp Ankara Bölge Müdürü Burak Koç sözlerine şöyle devam etti: “Kapasite genişletme, aygıt yazılımı

veya yeniden yapılandırma gibi ortak yönetim görevleri de bu işlemler boyunca depolama sistemlerinde herhangi bir aksama yaratmayarak süreklilik arz edecektir. Depolama alt sistemlerinin ve performans parametrelerinin proaktif takibi de, kritik iş uygulamalarının devamlılığı ve kesintisiz hizmet sunma konusunda şirketlerin üzerindeki yükü alacaktır. Çünkü günümüzde iş dünyasında en önemli kavramlardan biri de iş sürekliliği. Kurumlar için herhangi bir felaket sırasında, çok kısa süreli bile olsa kesintiye izin vermeden iş sürekliliğini sağlamak artık hayati bir öneme sahip. Verilerin tek bir merkezde veya farklı bölgelerde tutulması ve konsolide edilmesinin ardından, iş sürekliliğinin temel adımlarından biri olan ‘felaket kurtarma yönetimi’ devreye girmektedir. “

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy: “Kalkınma Bakanlığı’nın Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’na

göre, Türkiye’nin bölgesel veri merkezi olması ve bulut bilişimin yaygınlaştırılması öncelikli konular arasında yer alıyor. Eylem Planı’na göre bilişim teknolojileri alanında yapılacak 1 liralık yatırım 2,2 ila 3,6 liralık GSYH artışı sağlayabilecek. Mobil teknolojide bir sonraki basamak olan 4.5G, iş süreçlerinde de büyük bir sıçramayı beraberinde getirecek. Nisan 2016 itibariyle hayata geçecek 4.5G teknolojisi, yüksek performanslı bulut platformlarına erişim, ses ve görüntü akışı gibi hizmetlerde kullanıcı deneyimini önemli ölçüde artırırken, sağlık, güvenlik ve eğitim gibi alanlarda yenilikçi uygulamalar sunulmasına imkân tanıyacak. Kamu kuruluşları ve özel sektör bu fırsatı değerlendirip bulut tabanlı uygulamalara yönelerek önemli zaman ve maliyet avantajı sağlayabilir. Bu konuda Vodafone Türkiye olarak çözümlerimizi sunmaya hazırız” diyor.

Bulut hizmetleri, şirketleri öne çıkartıyor Bugün ölçeği ne olursa olsun, şirketlerin verilerine her yerden ve her an erişime ulaşması gerekiyor. Artık donanım yatırımlarının servise dönüştüğü, servisin ise bulut bilişim dünyasına yöneldiği bir süreçten geçiyoruz. Buluttan sağlanan hizmetlerdeki standardizasyon arttıkça küresel hizmet sağlayıcıların rekabetinin de ön plana çıktığını vurgulayan Turkcell Kurumsal Satış Grup Başkanı Tuğrul Cora sözlerine şöyle devam ediyor: “Özellikle bulut hizmeti kullanan şirketin ölçeği büyüdükçe, kuruma özel istekler gündeme geliyor ve bu durumda yerel hizmet sağlayıcılar fark yaratabiliyorlar. Bulut hizmet

sağlayıcıların ölçek ekonomisini kullanarak, maliyet rekabetinde avantaj sağlayabilirler. Bu noktada erişim maliyetleri toplam bulut maliyetleri içerisinde önemli bir bileşen haline dönüşüyor. Telekomünikasyon sektörü de bu noktada avantajını kullanıyor. Turkcell olarak bugün ölçeği ne olursa olsun her şirketin bilgiye ve işe her yerden ve her an erişine ulaşması gerektiğini düşünüyoruz. Bulut bilişim şirketler için bir teknoloji devrimi; Bulut teknolojisini kullanan şirketler rekabet gücünün yanı sıra içinde bulundukları sektörün hızına ayak uydurarak bir adım öne çıkma şansına sahip oluyor.“


BThaber

Veri Merkezleri Altyapısı

25 - 31 OCAK 2016

Veri merkezleri ileriye dönük, işlevsel ve yönetilebilir olmalı Günümüzde veri merkezi ihtiyacı, özellikle bulut servisleri, online işlemler, kullanıcı sayıları, felaket kurtarma, iş sürekliliği gibi kavram ve ihtiyaçlar nedeniyle artmıştır. İdeal veri merkezinin asgari gereksinimleri arasında; 7/24 çalışabilmesi, enerji tüketiminin olabilecek en düşük seviyede olması ve yapımından sonraki süreçte en az 5 yıl daha kullanıcısına hizmet verebilmesi yer almakta. Bunun dışında veri merkezleri; işlevsel, izlenebilir, yönetilebilir, ileriye dönük, modüler sistemler kurulmadığında hizmete girdiği andan itibaren yaklaşık 1-2 sene içinde ilk gün sergilediği performansından uzaklaşmakta ve ilk gün oluşturulan standartların dışına çıkmaktadır. Bu da sistem yöneticilerine zaman kaybı ve risk olarak geri dönmektedir. Bunların önüne geçebilmek için veri merkezi tasarımında o günün koşulları değil, 5 sene içindeki hedef ve iş sürekliliği görünümü düşünülerek işlevsel, genişleyebilir ve güven sağlayan veri merkezi konsepti dikkate alınmalıdır. Bu kriterler temel alınarak veri merkezleri kurulmalıdır. Veri Merkezi altyapılar için önemli bazı unsurlar bulunuyor. Proline Veri Merkezi ve Altyapı Çözümleri Uzmanı Özgür Cantürk’e göre o unsurlar şöyle sıralanıyor: “Veri merkezlerinin felaket durumlarına karşı profesyonel bir şekilde hem mevcut hem de öngörülen ihtiyaçlara yönelik olarak tasarlanması gerekir. Temiz ve güvenilir enerjiye sahip, deprem ve sel gibi doğa olaylarından etkilenmeyecek veya minimum derecede etkilenecek bir yer seçimi yapılmalıdır. Dış dünya ile bağlantı kurulabilmesi için farklı

Proline Veri Merkezi ve Altyapı Çözümleri Uzmanı Özgür Cantürk

operatör veya pop noktalarından bağlantılar, ihtiyaç varsa regülatör gibi gelen enerjiyi düzenleyen cihazlar, deprem bölgesinde konumlandırılacaksa kabinler için deprem bağlantı kitleri gibi çözümler sisteme eklenmelidir. Özellikle risk koşulları izlenebilir bir Veri Merkezi kurmak olası sıkıntıları önceden görüp önlem alabilme olanağı sağlayacaktır. Bunun yanı sıra network ve sistem bileşenlerinde de felaket senaryoları geliştirilmeli, sistemler buna göre tasarlanmalıdır. Bu doğrultuda

tasarımın ve uygulamanın veri merkezi, network, sistem konularında uzman firmalar tarafından yapılması önemlidir. İş sürekliliğinin devamı için bu unsurların sağlanması kritik öneme sahiptir.”

DOSYA

23


24

DOSYA

BThaber

Veri Merkezleri Altyapısı

Verilere hızlı ve güvenilir erişim hayati önem taşıyor Birçok ticari kuruluşta kendi bilgisayar ağları ve sunucularının oluşturduğu yapılardan çok, maliyetleri kısmak için bulut hizmetlerinden yararlanıyor. Şirketlerin bu şekilde sunucu kiralama veya barındırma hizmetleri alma konusu bir nebze de olsa sermaye harcamaları ve operasyonel harcamalar dengesi ile ilgili. Kurumlar durumlarına göre isterlerse kendi veri merkezini de kurabilir. Bunun sonucu olarak, gerekli bütün donanımları alıp bakımlarını üstlenir ve gerekli personeli istihdam edip onların giderlerini de karşılaması gerekir. Güvenilir bir veri merkezinde verileri saklamayı, doğacak her türlü maliyeti, hizmet alınan şirkete bırakmayı da tercih edebilir. Ya da sadece operasyonel maliyetler gibi kalemler için kiracı durumda kalmayı isteyebilir. Her boyutuyla gerçekleşen bu büyüme, şirketlerin ve devlet kurumlarının iş yapabilme kabiliyetlerini tehdit ederek, geride bırakacak düzeylere ulaştığını söyleyen TELKODER Veri Merkezi Çalışma

Grubu Başkanı İlyas Turgut şu detayları ekliyor: “Herhangi bir işletme ürettiği veya kullandığı her türden veri için bir veri merkezlerine ihtiyaç duyuyor. Devlet kurumları, eğitim kurumları, telekomünikasyon şirketleri, finans kurumları, sağlık kurumları, tüm boyutlardaki perakendeciler, Google ve Facebook gibi bilgi ve sosyal ağ hizmetleri sunan çevrimiçi pazarlamacılar da dâhil olmak üzere çeşitli düzeylerde ‘Veri Merkezi’ ihtiyaçları bulunuyor. Verilere yavaş ve güvenilir olmayan bir erişim, hayati önem taşıyan hizmetlerin durmasına sebebiyet verebilir. Bu durumda, müşteri memnuniyetinin düşmesi ve gelir kaybının yaşanması anlamına gelir. IDC tarafından EMC şirketi için yaptırılan bir araştırmada, 2011 yılında oluşturulan dijital bilgilerin yaklaşık olarak 1,8 trilyon Gigabayt yani 1,8 Zettabayt olduğu tahmin ediliyor. 2020 yılında bu rakamların 40 Zettabayt seviyelerine ulaşması öngörülüyor.“

Veri merkezlerinin gündeminde “iş sürekliliği” var Bir veri merkezi bina, enerji altyapısı, soğutma altyapısı ve ağ altyapısı olmak üzere dört temel bileşenden oluşuyor. Bu bileşenler kendi içinde farklı tasarımlara imkan veren farklı teknolojilerden oluşabilir. Tasarım, veri merkezinin kullanacak olan kurumların ihtiyaçları göz önüne alınarak hayata geçirilmeli. Elbette bugünün yeni nesil veri merkezlerinde kullanıcı gereksinimleri kadar verimlilik, ölçeklenebilirlik, maliyet avantajı gibi etkenleri de dikkate alan çevresel faktörler de kritik kararları etkiliyor. Her durumda, bu dört bileşenin tümünün bir araya gelmesi şart. Bu bileşenlerden birinin eksik olduğu bir ortam ‘veri merkezi’ olarak adlandırılamaz. Ülkemizde, profesyonel veri merkezi operatörlerinin kullanılmaya başlanması gelişmiş pazarlara göre nispeten yeni bir olgu olduğunu vurgulayan Zenium Türkiye Ülke Müdürü Aslıhan Güreşçiler sözlerine şöyle devam ediyor: “Veri merkezi kullanımını en çok gündeme getiren husus ‘iş sürekliliği’. Her ne kadar iş sürekliliği, kurumların kritik bilgi varlığından süreçlerine, kritik personelin yedeklenmesinden sistem yedekliliğine kadar pek çok boyutu olan başlı başına bir olgu ise

de, işin başladığı yer veri merkezleri. Bir kurumun bilgi sistemlerine ilişkin iş sürekliliğini sağlaması için, ana sistem odasına, teknolojik tercihlerine, iş süreçlerine ve faaliyet alanının kritikliğine göre vereceği kararlar doğrultusunda, yedek veri merkezini devreye alması gerekir.“

25 - 31 OCAK 2016

Veri güvenliği es geçilmemeli Günümüzde iş dünyasının en önemli kaynağı “veri” haline geldi. Bu nedenle bu verilerin korunması, erişilebilirliği ve yönetimi iş dünyasının en önemli konularından biri oldu. “Veri merkezi seçiminde firmaların temel olarak iki alternatifi bulunuyor. Bunlardan birincisi kendi konumlarında oluşturacakları bir veri merkezi kullanmaları, ikincisi ise bu hizmeti veren bir firmadan bu hizmeti almaları olacaktır” açıklamasını yapan Turcom Teknoloji Güvenlik Çözümleri Yöneticisi Tarık Üstüner, sözlerine şöyle devam ediyor: “Eskiden veri merkezinde tutulacak verilerin büyüklüğü, kritikliği günümüzdeki kadar önemli olmadığından ve altyapı imkanları kısıtlı olduğundan firmalar çoğunlukla sistemlerini ve bilgilerini kendi veri merkezlerinde tutuyorlardı. Ancak günümüzde veri merkezi işletimi kendi kendine bir iş alanı olmuştur, bilgilerin korunması, erişimi ve işletilmesi oldukça yüksek maliyetli altyapılar gerektirmektedir. Bu noktada bu hizmeti profesyonel olarak veren firmalar bir adım öne çıkmaktadır. İş sürekliliğinin sağlanabilmesi için tam yedekli veri merkezleri tercih edilmeli, seçilecek veri merkezinin gereken uluslararası sertifikaları almış olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca hizmeti veren firmanın bir Olağanüstü Durum

Merkezi’ne sahip olması da çok önemlidir. Kendi yapılarında veri merkezi kurmak isteyen firmaların ise mutlaka bu alanda profesyonel olarak danışmanlık hizmeti veren bir firmadan danışmanlık almaları gerekmektedir. Günümüzde bilgi teknolojileri baş döndürücü bir hızla gelişmektedir. Buna paralel olarak kurumsal beklentiler de aynı oranda artmaktadır. Firmalar özellikle ellerindeki bilgilerden maksimum fayda sağlayabilmek için özellikle veri işleme ve Büyük Veri konseptine ağırlık vermektedirler. Verilere erişimin her yerden hızlı ve yüksek güvenlikte olması istenmektedir. Bununla beraber artık kişisel cihazlardan da verilere erişimin kontrollü ve güvenli olarak yapılabilmesi istenmektedir. Bu bağlamda şirketlerin veri merkezi kurarken bu başlıkları göz önünde bulundurmaları ve erişebilirlik, yedeklilik ve güvenlik kriterlerini temel almaları büyük önem arz etmektedir.”


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

25 - 31 OCAK 2016

25

Ağa bağlı otomobiller birer asistan halini alıyor Bosch, bir dizi ağa bağlı işlev ve yardım sistemiyle ile ilgili uygulamalarını Las Vegas’ta CES 2016’da sergiledi. Şirket, standında sürücünün dikkatinin dağılmasını en az seviyede tutarken, bu sistemlerin kullanımının ne kadar kolay olduğunu da gösterdi. Bosch CEO’su Dr. Volkmar Denner, “Sürücünün dikkatinin dağılmasını en aza indirmenin yolu, doğru zamanda doğru bilginin sunulması” derken, gösteri otomobilindeki gösterge paneli ve orta konsol elektronik bir ekrana dönüştürüldü. Bu dev ekranda gösterilen bilgiler, aracın mevcut çevresine bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Sağ taraftan bir yaya yaklaştığında, sürücüyü uyarmak üzere bir ışık dizisi etkinleşiyor. Ajandadaki randevular gibi sürücü tercihleri de dikkate alınıyor. Örneğin; bir randevu iptal olduğunda, geleceğin otomobili otomatik olarak ajandadaki bir sonraki randevunun güzergahını gösteriyor. Sürücüler, otomatik pilotu de etkinleştirebilecek. Geleceğin ağa bağlı otomobilleri, bundan daha fazlasını da yapabilecek. Akıllı eve yapılacak bir bağlantı ile ısıtma veya güvenlik sistemleri gibi evdeki aletleri istenen zamanda çalıştırabilecekler. Ağa bağlı eğlence-bilgi sistemi, sürücülerin trafik hakkında

bilgi almasını sağladığı gibi, bir yolcuyla konuşuyormuş gibi mimik ve sözlerle online servislere ve akıllı telefon uygulamalarına erişmelerine imkan verecek, otomobili sürücünün kişisel asistanına dönüştürecek. Koruyucu bulutta Fuar öncesinde Bosch, yeni dokunmatik ekranı ile “Araç İçi Ses/Görüntü” kategorisinde CES 2016 İnovasyon Ödülü’nü de aldı. Bu cihaz, ekrandaki öğelerin hissedilmesini sağlayarak farklı yüzey dokuları oluşturabiliyor. Bu dokunsal geribildirim, navigasyon, radyo ve akıllı telefon işlevleri gibi eğlendirici bilgilendirme uygulamalarını çalıştırmayı kolaylaştırıyor. Bu arada Bosch, meydana

Bu devirde cep telefonu ve internet olmadan olmuyor Online pazar araştırma şirketi DORinsight’ın yaptığı sosyal medya araştırması, mobil kullanımın ve sosyal ağların önemini ortaya koydu. Sonuçlara göre, Facebook yüzde 94’lük oranı ile Türk kullanıcılar arasında en popüler sosyal ağ. Cep telefonundan internet kullanımı ise yüzde 2 ile bilgisayarları geçti ve yüzde 86 seviyesine ulaştı. Tüm sosyoekonomik segmentleri kapsayan ve 8 bin 369 kişinin katıldığı,

internet üzerinden yapılan araştırma sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 72’si internete bağlanmak için ADSL bağlantısı kullanırken, yüzde 63’ü 3G kullanıyor. Fiber optik hat kullananların oranı da yüzde 16. İnternete her gün girmeyenlerin oranı ise yalnızca yüzde 2. Katılımcıların yüzde 95’i sosyal ağları kullandığını belirtirken, Türk kullanıcıları, cep telefonlarından hiç ayrı kalmak istemiyor.

geldikten sadece on saniye sonra sürücülerin tehlikeyi öğrenmesini sağlayacak yeni bir bulut tabanlı ‘yanlış yönde giden sürücü’ uyarısı geliştiriyor. Bu, bir yazılım modülü olarak, Bosch’un myDriveAssist gibi akıllı telefon uygulamaları veya mevcut eğlence- bilgilendirme sistemlerine uygun maliyetle entegre edilebiliyor. Yanlış yönde giden sürücüyü algılamak üzere bulut tabanlı işlev, otobanlardaki isimsiz araç hareketini izin verilen gidiş yönü ile karşılaştırıyor. Bir uyuşmazlık varsa, yanlış yönde giden sürücüler de hızla hataları konusunda uyarılıyor. Ters yönde giden yakın otomobiller de tehlike konusunda uyarılıyor. Bu fonksiyon, 2016 yılında bir bulut servisi olarak sunulacak. Yüksek seviyede otonom sürüş, karayolu trafiğinin güvenliğini daha da artıracak. Sosyal ağ kullanıcılarının yarısı bu ağları kişisel işleri için kullanıyor. Ancak sosyal ağların en çok kullanılma nedeni olarak kullanıcıların ‘yakın çevresinden, ayrıca yerel ve yabancı kaynaklardan haber alma istekleri’ olduğu görülüyor. İnternet kullanıcılarının büyük çoğunluğu Facebook kullanmayı tercih ediyor. Twitter ve Instagram, kullanıcıların yarısı tarafından kullanılıyor. Snapchat uygulaması ise internet kullanıcılarının yalnızca yüzde 8’i tarafından kullanılıyor. Türk internet kullanıcılarının sosyal ağlardaki hareketleri kontrol etme oranları yüksek. Günde en az iki kere kullandığı sosyal ağlara bakanların oranı yüzde 85. Anket katılımcılarının yarısından fazlası, Facebook’un önümüzdeki 3 yıl boyunca şu anki popülerliğini devam ettireceği kanısında. Instagram’ın 3 yıl daha popüler kalacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 18.


26

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

25 - 31 OCAK 2016

Akıllı hava durumu uygulaması, satışları artırdı Insider tarafından geliştirilen ‘hava durumu hedeflemesi teknolojisi’ ile müşterilerini hava koşullarına en uygun ürünlere yönlendiren boyner. com.tr, ziyaretçi ve satış oranını artırdı. Kullanıcıların yüzde 85’i ilgili kategoriyi ziyaret ederken, mont satışları yüzde 50 arttı. Boyner.com.tr, müşterilerine hava durumuna en uygun yönlendirmeleri yapmak amacıyla predictive analytics (öngörüsel analitik) ve omnichannel marketing (çok kanallı pazarlama) platformu Insider ile işbirliği yaptı. Insider, markalara büyük veri potansiyelinden etkin yararlanma imkanı sunuyor. Insider’ın geliştirdiği ‘hava durumu hedeflemesi’ teknolojisi, tüketici etkileşimi ve satın alma potansiyelinin en yüksek olduğu zamanlarda, hava durumuna ilişkin hatırlatma ve önerilerle, satış dönüşüm oranlarını yükseltiyor. Mont satışları yüzde 50 arttı Uygulamada, site trafiğinin en yoğun olduğu İstanbul, Ankara ve İzmir’deki ziyaretçiler hedeflendi.

Boyner.com.tr müşterileri, hava sıcaklıklarının (-5°C) ile (17°C) arasında olduğu ve yağış beklenen günlerde hava durumu hakkında bilgilendirilerek, mont kategorisine yönlendirildi. Yönlendirme sonucunda kullanıcıların yüzde 85’i mont kategorisini ziyaret etti. Böylece, yüzde 10’un altında seyreden banner tıklama oranlarının üzerinde müşteri ilgisi sağlandı. Mont kategorisindeki satışlarda da yüzde 50’nin üstünde artış elde edildi. Büyük veri, doğru değerlendirildi Insider kurucu ortağı, Partner Success Team Direktörü Arda Köterin, bir ay önce başlayan kişiselleştirme kampanyasının başarısına dikkat çekerken, Boyner Büyük Mağazacılık E-Ticaret Müdürü Emre Fitoloğlu, şunları söyledi: “Hava durumu hedeflemesiyle beklentimizin üzerinde sonuçlar elde ettik. Fiziksel mağazalarımızda ve internet üzerinden uyguladığımız pazarlama stratejilerini de birleştirme imkanına sahip olduk.”

Drone tasarımları yarıştı Autodesk ve Endüstriyel Tasarımcılar Derneği’nin (ENTA) Aralık ayında endüstriyel tasarım öğrencilerine yönelik “Autodesk Dijital Tasarım Kampı” kapsamında düzenlenen tasarım yarışmasının sonuçları belli oldu. Bahçeşehir Üniversitesi’nden Almila Ek, Marmara Üniversitesi’nden Onur Argun ve Kadir Has Üniversitesi’nden Uğurcan Akın’dan oluşan ekip, tasarladıkları “Arama ve Kurtarma Amaçlı Drone” modeli ile birincilik ödülünü kazandı. 19-20 Aralık 2015 tarihlerinde Kadir Has Üniversitesi’nde İstanbul’daki tüm üniversitelerin endüstriyel tasarım bölümü öğrencilerine açık ve ücretsiz olarak gerçekleştirilen Autodesk Dijital Tasarım Kampı’na

Veeam Türkiye ağı genişliyor Şirketlerin kesintisiz çalışabilmesine yönelik çözümlerin tedarikçisi Veeam Software distribütör ağına Armada Bilgisayar katıldı. Armada’yla anlaşmanın sonucu olarak Veeam’in Türkiye’de çalıştığı distribütör sayısı da üçe yükseldi. Veeam’in distribütör ağına katılan Armada, Avnet ve Ingram Micro Aptec ile Veeam’in Veeam ProPartner programına yeni satıcıların katılması amacıyla kapsamlı destek sağlayarak, BT pazarında güçlenmesine yardım edecek, Veeam erişilebilirlik çözümleri satan iş ortaklarına satış sonrası teknik ve pazarlama desteği sağlayacak. Armada Bilgisayar Genel Müdürü Mustafa Güven, 7/24 erişimin işletmeler için çok önemli hale geldiğini belirtirken, “Veeam’in erişilebilirlik çözümleri,

modern veri merkezlerinin üzerine inşa edildiği sanallaştırma, depolama ve bulut teknolojilerini kullanarak yüksek hızlı kurtarma, kendini kanıtlamış koruma sağlarken veri kaybının da önüne geçilmesine yardımcı oluyor” dedi. Veeam Software Türkiye Ülke Müdürü Ozan İnan da, Armada Bilgisayar ile yapılan işbirliğinin Veeam’e güç katacağını belirtirken, “Bu işbirliği, orta ve büyük boyutlu şirketler pazarında payını artırmaya devam ederek, 2018’de 1 milyar dolar ciroya ulaşmayı hedefleyen Veeam’in amaçlarıyla paralellik gösteriyor. Armada’nın Türkiye’deki yaygın kanal ağı aracılığıyla daha fazla şirkete ulaşacağımıza ve şirketlerin aradıkları erişilebilirlik çözümlerine kavuşmalarına yardımcı olacağımıza inanıyoruz” yorumunu yaptı.

Armada Bilgisayar Genel Müdürü Mustafa Güven

14 farklı üniversiteden 42 endüstriyel tasarım öğrencisi katıldı. Etkinliğin ilk gününde Autodesk’in yeni nesil 3D tasarım, imalat ve mühendislik aracı Fusion 360 üzerine uygulamalı bir eğitim verilen öğrenciler, ikinci gün düzenlenen tasarım yarışması ile yeni nesil 3D tasarım teknolojilerini deneyimleme ve öğrenme fırsatı buldular. Yarışmada dereceye giren ekipler şöyle sıralandı: • Birincilik Ödülü Almila Ek - Bahçeşehir Üniversitesi

Onur Argun - Marmara Üniversitesi Uğurcan Akın - Kadir Has Üniversitesi • İkincilik Ödülü Serra Özçelik - Marmara Üniversitesi Ayça Akyıldız - Marmara Üniversitesi Onur Çavdar - Marmara Üniversitesi Tina Paknahad - Marmara Üniversitesi • Üçüncülük Ödülü Melike Uyanık - Doğuş Üniversitesi Taylan Soytemiz - Kadir Has Üniversitesi Ahmet İbrahim Polat Melikşah Üniversitesi • Mansiyon Yunus Babur - Aydın Üniversitesi Can Fırat - Aydın Üniversitesi Can Mert Kösele – Işık Üniversitesi

DemirDöküm’den yeni sosyal ağ İş ortaklarıyla ortak faydalar sağlamak için 2010 yılında hayata geçirdiği Demir Club sadakat programını güncel ihtiyaçlara cevap vermek üzere geliştiren DemirDöküm, projenin dijital ayağı olan DemirClub.com’u tam donanımlı bir sosyal ağ platformuna dönüştürdü. DemirDöküm, yetkili satıcılarını bir araya getiren bu yatırımla, kurumsal teknolojik dönüşümün yanında, daha önce farklı kanallarda sunulan hizmetlerini ve iletişimi tek çatı altında topladı. Yeni nesil tasarım, işletmeler arası

(B2B) ve Müşteri İlişkileri Yönetimi işletim sistemiyle entegre çalışmak üzere geliştirilen yeni platform ile firma, sadakat programı kapsamında kullanıcı deneyimini geliştirirken, iş ortaklarının memnuniyetini de artırmayı hedefliyor.


BThaber 25 - 31 OCAK 2016

BİLİŞİM DÜNYASI

27

Güvenlik korkusu, IoT’de talebi de sınırlıyor Accenture’ın CES 2016 kapsamında 28 ülkede, 28 bin tüketicinin katılımıyla hayata geçirdiği araştırma, yükselen güvenlik endişeleri ile akıllı telefon, tablet ve PC’lere talepte azalma olduğunu, akıllı saat, giyilebilir fitness ve akıllı ev termostatları gibi cihazları kapsayan IoT pazarındaki durgunluğun da tüketici elektroniği endüstrisinin önünde engel yarattığını ortaya koyuyor. Araştırma, Ekim-Kasım 2015 tarihleri arasında; Almanya, Amerika, Avusturalya, Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Çin, Endonezya, Filipinler, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Macaristan, Meksika, Polonya, Romanya, Rusya, Slovakya, Suudi Arabistan ve Türkiye’de 28 bin tüketiciyle online olarak gerçekleştirdi. Güvenlik endişesi ön planda Araştırmaya katılanların yüzde 47’sinin, akıllı telefon, giyilebilir cihazlar, akıllı ev cihaz ve uygulamaları ile benzeri IoT cihaz ya da servislerini satın almada en önemli engelini güvenlik endişesi ve kişisel bilgilerin gizliliği oluşturuyor. Bu yıl içinde IoT cihazı almayı planlayanların yüzde 69’u ise bu ürünlerin haklanabileceğini, bunun da veri çalınması ve ürünlerde bozulma ile sonuçlanabileceğini bildiğini söylüyor.

‘Gİyİlebİlİr’ İlgİsİ sınırlı Araştırma, IoT cihazları pazarındaki hareketsizliği gösteriyor. Önümüzdeki yıl akıllı saat almayı planlayanların oranı, geçtiğimiz yıla oranla sadece 1 puan artış göstererek yüzde 13 oldu. Giyilebilir fitness araçları ve sağlık cihazları, akıllı termostatlar ve bağlantılı ev güvenlik kameralarını kapsayan çeşitlilikteki cihazlardan birini almayı planlayanların oranı ise yüzde 9 ile geçtiğimiz yılla

Temkinli olmayı tercih edecekler IoT cihazı sahipleri ya da önümüzdeki yıl bir ürün almayı planlayanların yüzde 37’si bu cihazları ya da servisleri kullanırken daha temkinli olmayı tercih ederken, yüzde 24’ü IoT ürünlerini satın almayı ertelediğini belirtiyor. Yüzde 18’i ise mevcut IoT ürün ya da servislerinin güvenli olduğundan emin olana kadar bunları kullanmayı bıraktığını söylüyor. Talep gelişim hızı yavaşladı Araştırma, geleneksel teknoloji cihazlarına talebin de ağır bir ilerleme içinde olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin; akıllı telefon almayı düşünenlerin oranı geçtiğimiz yıla oranla 6 puan gerileyerek yüzde 48’de kalıyor. Yeni bir TV ya da tablet almayı planlayanların oranı ise geçen

aynı seviyede. Araştırmaya göre, ürünler tüketicilerin pil ömrü, kullanım kolaylığı ve tasarım beklentilerini karşılamakta yeterli performans da gösteremiyor. Hayretci; bu pazarı hareketlendirmek için tüketici teknolojileri şirketlerinin ekosistem, veri paylaşımı ve birden fazla şirketle entegre servis yaratma gibi konuları göz önünde bulundurmaları gerektiğinin altını çiziyor.

yıla göre 8 puan düşerek yüzde 30 oluyor. Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Lideri ve Yönetici Ortağı Emre Hayretci’ye göre rapor; tüketici teknolojileri pazarındaki yavaşlamanın küresel boyutta olduğunu gösteriyor. Pazar, artık sadece gösterişli cihazlarla değil, daha çok güvenlik sağlama, inovatif ve pratik dijital servisler ile açık işbirlikleri yapabilmek ile ilgili. Bu tanımı yapan Hayretci, “Bilgi güvenliği kaygıları artarak devam ediyor. Şirketlerin bu konuyu ciddiye alarak bu alandaki yatırımlarını gözden geçirmesi gerek. Giderek azalan cihaz taleplerine karşın, endüstrinin müşterilerin güven içinde kullanabilecekleri inovatif, katma değerli servisler sunma konusunda keskin bir dönüş yapmaya ihtiyacı var” açıklamasında bulundu.


28

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

25 - 31 OCAK 2016

Performansın temelinde ‘potansiyeli ortaya çıkartmak’ var Willis Towers Watson’ın ‘EMEA Performans Yönetimi Araştırması’, birçok şirketin performans yönetimi alanında halen geleneksel yöntemleri kullanmaya devam ettiğini gösteriyor. Avrupa dışındaki ve Türkiye’nin de dahil olduğu bölgede şirketlerin yalnızca yüzde 36’sı etkili bir performans yönetimi sürecine sahip. Performans yönetiminde odak ise geçmişin ölçülmesinin yanı sıra potansiyelin ve yeteneğin geliştirilmesine doğru kayıyor. Yöneticiler ve çalışanların üçte biri ise performans yönetim süreçlerinden memnun değil. Araştırmaya katılan firmaların yüzde 88’i bireysel performans hedefleri ile stratejik iş süreci önceliklerini paralel götürmek için birincil metotları olarak performans

yönetimini gösteriyorlar. Ancak şirketlerin yüzde 39’u yönetici kademesindeki çalışanların bunun değerini tam kavrayamadıkları, yüzde 47’si de yöneticilerin bunu gerçekleştirmek için zamanlarının olmadığı yanıtını veriyor. Prosedürler geçmişte kalıyor Araştırması, performans yönetim süreçlerinde şirketlerin her bir çalışan için daha fazla zaman ayırmaları gerektiğini ortaya koyuyor. Buna göre, şirketlerin yüzde 49’u performans yönetimine çok az zaman ayırırken, yüzde 83’ü her bir çalışanına yılda altı saatten, yüzde 59’u da dört saatten daha az vakit ayırıyor. Çalışanlar ve yöneticileri arasında daha sık temas noktaları oluşturmak isteyen şirketlerin oranı ise yüzde 44. Şirketler performans yönetimine ayrılan zamanın yüzde 32’sinin form doldurmaya ayrıldığını,

Willis Towers Watson Ödül ve Yetenek Yönetimi Kıdemli Danışmanı Fulya Karakurum buna karşılık performansa ilişkin görüşmelere ise yeterli zaman ayrılmadığını ifade ediyorlar. Şirketlerin yüzde 72’si çalışanlarla görüşmelere yeterli zaman bulunamadığını dile getirirken, yüzde 69’u

performans geri bildirimi almak ve yüzde 58’i de hedefleri belirlemek için yapılan görüşmelere yeterli vakit ayrılmadığı bilgisini veriyor. Willis Towers Watson Ödül ve Yetenek Yönetimi Kıdemli Danışmanı Fulya Karakurum, sonuçları şu sözlerle değerlendirdi: “Türkiye’deki kurumsal şirketlerin neredeyse tamamı performans yönetimi süreçlerini uyguluyor. Özellikle hızlı tüketim, bilişim ve teknoloji gibi satış süreçlerinin çok yoğun olduğu sektörler performans yönetimi konusunu çok ciddiye alıyor. Türkiye’de hedeflerin yanı sıra yetkinlikler de performans yönetiminin ve ölçümünün bir parçası. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 73’ü performans yönetimi süreçlerinin etkinliğini ölçümlüyor. Bu oran, küreseldeki tüm şirketlerde yüzde 58, çalışan değer önermesinde gelişmiş şirketlerde ise

yüzde 75. Araştırmalarımız, dünyada performans yönetimini başarıyla uygulayan şirketlerin bu konudaki odağının yetenek gelişimine kaydığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla şirketler ‘prosedürlerle kalıplanmış’ rutinlerden ziyade, yöneticilerin çalışanlarının hem performansını hem de potansiyelini gerçekten geliştirebilecekleri uygulama ve mekanizmaları hayata geçirmeye başlıyorlar. Y ve Z neslinin beklentileri ve işe yaklaşımları da bu uygulamaları yönlendirerek daha yenilikçi hale getirilmelerinde rol oynuyor.” Öncelikler net Performans yönetiminde benimsedikleri yeni yaklaşımı ‘dönüştürücü performans yönetimi’ olarak adlandırdıklarını belirten Karakurum, yüksek performans elde etmek için şirketlerin çalışan hedeflerini kurgularken dikkat etmesi gereken noktaları da tanımladı. Bunlar şöyle sıralanıyor: Daha az sayıda ve önemli hedeflere odaklanmak, karşılıklı destek sağlayan hedefler oluşturmak için bireysel ve kurumsal faydayı birlikte ele almak, yeteneklerin geliştirilmesi ve bilginin kazanılmasını üstün kılmak, uygulanabilir artışlar belirleyip, bunları sıklıkla gözden geçirmek ve son olarak, çalışanın kontrolünde olan etkenleri dikkate alarak hareket etmek.

Yatırımlar ve istihdam artışı öne çıkacak Mikro Yazılım, 2015 yılını hedeflerini geçerek ciddi büyüme ile tamamlarken, 2016’da da yatırımlarına devam etmeyi ve çalışan sayısını artırmayı hedefliyor. 2015 yılının pek çok açıdan farklı sektörler için belirsizlikler yılı olduğunu belirten Mikro Yazılım Genel Müdür Yardımcısı Alpaslan Tomuş, şirket olarak bu olumsuzluklardan etkilenmeden şirketi ve pazar payını büyütme imkanı bulduklarını vurguladı. Bu

durumun 2016 yılı için cesaret verici olduğuna işaret eden Tomuş, “2016 için OECD verileri biraz karamsar tablo çizse de, Mikro Yazılım olarak uzun vadeli planlarımıza paralel, yılın olumlu geçeceğini ve istikrarlı büyümemizin devam ettiği, pazar payımızın arttığı bir yıl olacağını düşünüyoruz” dedi. Tomuş, sözlerine şöyle devam etti: “2015 yılı bir dönüşüm sürecinin başlangıcıydı. 2016 yılında müşterilerimize

hizmet kalitemizi ve satış kanalımızın yetkinliklerini artıracak yeni yatırımlara devam edeceğiz. Bu yatırımlar gerek altyapı, gerekse yeni ürün ve hizmetler ekseninde olacak. Gereksinimlere paralel olarak çalışan sayımızı büyütmeyi de düşünüyoruz. Hedefimiz kısa ve orta vadede Türkiye pazarındaki konumuzu daha güçlendirerek, uluslararası arenada bölgesel bir çözüm sağlayıcı olarak konumlanmak.”

Mikro Yazılım Genel Müdür Yardımcısı Alpaslan Tomuş


BThaber

BTnet.com.tr

25 - 31 OCAK 2016

29

WhatsApp tamamen ücretsiz oldu

Ortaokullara ve liselere kodlama dersi yolda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, ortaokul ve liselere kodlama dersi eklemek için hummalı bir çalışma yürütüldüğünü açıkladı. Dünyanın giderek dijitalleşmesiyle birlikte kodlama da ortak bir dil haline gelmeye başladı. Ülkeler bu konuda anaokulu seviyesine kadar inerek kodlama eğitimi vermeye başlarken Türkiye, gecikmeli de olsa

içerisinde bulunduğumuz çağın gereklerini yakalama konusunda adım atmaya başladı. Bu doğrultuda ortaokul ve lise müfredatlarına kodlama dersinin eklenmesi için çalışmalar yürütüldüğünü açıklayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile dirsek teması kurduklarını ifade etti. Geçtiğimiz yıl ilköğretim

seviyesi için gündeme gelen kodlama eğitim, gecikmeli de olsa güzel bir gelişme olarak göze çarpıyor. Ders müfredatı, hafta kaç saat eğitim verileceği, eğitimcilerin sahip olması gereken kıstaslar gibi değişkenler konusunda bir bilgi verilmese de bilişim dünyası ile erken yaşta tanışabilecek gençlerin katma değerli ürünler geliştirilmesi konusunda ülke ekonomisine yapacağı katkı yadsınamaz.

En çok tercih edilen mesajlaşma uygulamaları arasında yer alan WhatsApp tamamen ücretsiz oldu. Akıllı telefon kullanıcılarının olmazsa olmazları arasında yer alan anlık mesajlaşma uygulamaları, gün geçtikçe daha fazla kullanıcı tarafından tercih ediliyor. Bu uygulamaların en popüleri olan WhatsApp, tamamen ücretsiz hizmet vermeye başladığını duyurdu. 1 milyara yakın kullanıcısı olan WhatsApp, oldukça cüzi olan ücretini kaldırarak, tamamen ücretsiz bir şekilde hizmet vermeye başladı. Çoğu kullanıcı tarafından ücretsiz bir şekilde kullanılan ve başlangıçta yer alan “X ay daha WhatsApp’ı ücretsiz kullanabilirsiniz, sonrasında ise sadece X TL” mesajı sadece formalite olarak algılansa da, WhatsApp aslında ücretli bir uygulamaydı. Yılsonunda kullanıcılarından cüzi bir miktar ücret talep eden WhatsApp, bu noktada doğan karışıklar sebebiyle bu uygulamadan

vazgeçti. Haberi veren WhatsApp kurucusu Jan Koum, hali hazırdaki sistemin beklentilerini karşılamadığını ifade ederken, ücret sistemini tamamen kaldırdıklarını söyledi. Uygulamanın reklam içermeyen yapısının korunacağının altını çizen Koum, yeni gelir kaynakları üzerinde çalıştıklarının bilgisini verdi. Ücretlendirme sisteminin yeterince iyi çalışmadığını öne sürerek yıllık üyelik ücretini kaldırma kararı aldıklarını belirtti. Bunun yanında WhatsApp’ın reklamsız bir platform olmaya devam edeceğini de belirten Koum, farklı gelir kaynakları yaratmak için yoğun bir şekilde çalıştıklarının altını çizdi.

HoloLens’in pil ömrü belli oldu Foursquare 45 milyon dolarlık yatırım aldı Konum tabanlı uygulamaların popülerleşmesini sağlayan Foursquare, 45 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu. Foursquare’in kurucu ortağı hem de CEO’su Dennis Crowley koltuğunu 1,5 yıldır COO pozisyonunda bulunan Jeff Glueck’e bıraktı. Eski CEO Dennis Crowley ise İcra Kurulu Başkanı koltuğuna oturacak. Bir zamanların hızlı yükselen konum tabanlı uygulama Foursquare, Union Square Ventures ile birlikte 45 milyon dolarlık yatırım turunu yeni tamamlayarak, başladığı ilk günden bugüne toplam aldığı yatırım miktarını 200 milyon dolara çıkardı. Buna rağmen 2013’te piyasa değeri 650

milyon dolar olan şirketin değeri 300 milyon dolar seviyesine geriledi. CEO koltuğuna oturan Jeff Glueck yaptığı açıklamada; operasyon ve yönetim kararlarından uzaklaşarak, Foursquare için yeni şeyler inşa edeceğini, heyecanının sürdüğünü ve Foursquare’in geçmişte şirketleri ölçekleme konusunda uzman kişiler tarafından yönetilmesinin önemli olduğunu ifade etti. Şirket bu yeni atamayla, kaybettiği piyasa değerini tekrar toparlayabilir mi bilinmez. Ancak Jeck Glueck’in bir an önce şirketin para kazanması için yeni yollar bulması gerekiyor.

Microsoft’un yeni nesil teknolojisi HoloLens’in üzerindeki sis perdesi kalmaya başladı. Microsoft’un geçtiğimiz yıl son kullanıcılara tanıttığı artırılmış gerçeklik gözlüğü HoloLens ile ilgili yni bilgiler gelmeye başladı. ZDnet’ten yer alan habere göre, Tel Aviv’de düzenlenen bir etkinlikte HoloLens hakkında bilgiler veren Bruce Harris, cihazın geleceğine ışık tuttu. Harris açıklamalarında HoloLens’in hangi bağlantı seçeneklerine sahip olduğu konusuna bilgiler verdi. HoloLens’in Bluetooth ve kablosuz ağ dışında bağlantıya sahip olmayacağını ifade eden Harris, kablolu bağlantı ile ilgili söylentilere de son vermiş oldu. Kablosuz bağlantı seçeneği ile birlikte HoloLens’in pil ömrü konusunda oluşabilecek soru işaretlerini de başlamadan sonlandıran Harris, cihazın pil ömrü konusunda da önemli

açıklamalarda bulundu. Kablosuz bağlantı seçeneklerinin pil ömrü konusunda getireceği soru işaretlerini ortadan kaldıran Harris, cihazın yoğun bir şekilde kullanıldığına 2,5 saat, sadece film izlemek ve basit uygulamaları kullanma gibi durumlarda ise kullanıcılarına 5 saate kadar bir kullanım sunduğunu ifade etti. Bunun yanı sıra HoloLens’in diğer HoloLens’ler ile

internet üzerinden bağlantı kurabileceğini söyleyen Harris, bu sayede kullanıcıların yaşadıkları deneyimleri birbirleriyle paylaşabileceklerini vurguladı. 2016 yılının ilk aylarında geliştirici sürümü satışa çıkacak olan HoloLens, ilk etapta 3 bin dolar fiyat etiketine sahip olacak. Cihazın son kullanıcılara ne zaman sunulacağı ya da fiyatı hakkında henüz bir bilgi yer almıyor.


30

BThaber

BTnet.com.tr

25 - 31 OCAK 2016

GoPro’da işler kötüye gidiyor

Aksiyon kamera üreticisi GoPro 2015 yılında beklediği satış miktarına ulaşamayınca, toplam iş gücünün yüzde 7’sini işten çıkartacağını duyurdu. Ekstrem sporları sevenlerin her koşulda fotoğraf ve video kaydetmesi için rakipsiz bir marka haline dönüşen GoPro,

hızlı bir büyüme sürecine girmişti. Her yıl çalışan sayısını yüzde 50 oranında arttıran GoPro, 2015 yılında beklediği ilgili göremeyince, 100’den fazla çalışanını işten çıkaracağını duyurdu. Şirket içi yazı gönderen GoPro CEO’su Nick Woodman, işten çıkarmaların gerekli

olmasından dolayı böyle bir karar aldıklarını belirtiyor. 2015 yılının son çeyreğinde 511 milyon dolar gelir beklentisinde olan şirket, 435 milyon dolar gelir elde ederek hedefini tutturamadı. Bu gelişmeler doğrultusunda hisse senedi değeri yüzde 25 düşen GoPro, değerinin 4’te

birini kaybetmiş oldu. GoPro’nun yaşadığı problemlerin temelinde, aksiyon kamera pazarına yeni oyuncuların girmesi yatıyor olabilir. Son olarak Hero4 Session’ı piyasaya süren şirket, rakiplerine göre fiyatının daha yüksek olması nedeniyle kullanıcılarının

tepkisini çekiyor. İşten çıkarımlar ve yeni planları doğrultusunda 2016’da yeni projelerle karşımıza çıkacak olan GoPro, aksiyon kameralarına kendi drone’unu üretmeyi planlıyor. Şirketin son çeyrek sonuçlarının 3 Şubat tarihinde açıklaması bekleniyor.

Uber helikopter hizmeti için adım atıyor Popüler ulaşım servisi Uber, sunduğu hizmet alanını genişletecek önemli bir adım atıyor. Amerika merkezli ulaşım şirketi Uber, Airbus ile işbirliğine giderek, faaliyet alanına hava ulaşımını da ekliyor. ABD’nin Utah eyaletinde bir film festivali süresince geçerli olacak servis, Uber kullanıcılarına helikopter yolculuğu yapma imkânı sunacak. Önümüzdeki haftalarda Airbus tarafından testlerine başlanacak süreçte, Uber kullanıcıları her zaman olduğu gibi telefonları üzerinden gerekli bağlantıyı kurarak, yolculuklarını gerçekleştirebilecek. Bunun bir pilot proje olduğunu belirten Airbus CEO’su Tom Enders, The Wall Street’e verdiği röportajda; Uber ile helikopter servisi üzerine yaptıkları ortaklığın heyecan verici olduğunu vurguladı. Daha önce kısa süreli

helikopter servisi veren Uber, bunu kalıcı bir faaliyet alanına çevirmemişti. Sundance Film Festivali boyunca

gerçekleştirilecek hizmet, sadece ABD’nin Utah eyaletinde kullanılacak. Bu sayede etkinliğe katılan kişiler trafiğe

takılmadan hızlı bir şekilde festival alanına ulaşabilecek. Helikopter yolculuk fiyatının ne kadar olduğu daha açıklanmasa

da, Uber daha önce hizmet verdiği Hamptons seferleri için yolculardan 3 bin dolar talep etmişti.


BThaber

BTnet.com.tr

25 - 31 OCAK 2016

31

Maksimum veri aktarım hızı USB belleklerin evrimi geçtiğimiz yıllara kadar biraz yavaş ilerlemiş olsa da USB 3.0’ın çıkışından sonra gidişatın biraz daha hız kazandığını söylememiz mümkün. Özellikle mobil tarafta USB 2.0 bağlantısının yeterlilik sağlayamaması, USB 3.0’ın girişinin çok geniş olması sebebiyle hızlı bir şekilde USB 3.1’e geçiş yaşanıyor. USB 3.1, bu yıl içerisinde ciddi anlamda yaygınlık kazanacak bir bağlantı türü olabilir. Zira bu bağlantı arabiriminin veri ve güç aktarımı tarafında ciddi avantajları bulunuyor. Elbette ki USB 3.1 arabirimini kullanan bellekler de piyasaya çıkmaya başlıyor. Kingston’ın Savage serisine dahil ettiği USB 3.1 belleği ise test merkezimizin konuğu oluyor. Gayet küçük bir yapıda olan HyperX Savage USB 3.1 bellek, kolayca cepte taşınabilir, hatta anahtarlığa bağlanabilir. Oyunculara hitap eden bir tasarıma sahip olan ürünün kapağı, kaybolmaması için arka tarafına takılabiliyor. USB Type-A bağlantı biçimini kullanan ürün, USB 2.0 ve USB 3.0

HP’den ikisi bir arada Ultrabook çözümü Dizüstü bilgisayarlar küçülme yönünde evrilmeye devam ederken bu konuda atılan en net adım muhtemelen Intel’in Ultrabook konseptini ortaya çıkarması oldu. Belli başlı kurallarla incecik ve şarjı son derece uzun giden bilgisayarların elde edilmesini sağlayan firma, elbette ki düşük güç tüketimine sahip ve yüksek performanslı bileşenlerin de sağlayıcısı olmaya devam ediyor. HP’nin 6. nesil Intel işlemcilerle donatılmış Ultrabook’u Spectre x360, test merkezimizin konuğu oluyor. Üst seviyeyi hedefleyen bu Ultrabook, son derece şık bir görünüme sahip. Oldukça sağlam bir kasaya sahip olan Spectre x360’ın ekranı arka tarafa doğru yatarak tablet gibi de kullanılabiliyor. Bir hayli geniş bir touchpad alanı bulunan x360’ın klavye tuşları, şu zamana kadar kullandığım en rahat dizüstü bilgisayar klavyelerinden biri olabilir. Tuş yüksekliği ve sertliği çok güzel ayarlanmış. Ürün, toplam 1.45 kg ağırlığındayken sadece 1.6 mm kalınlığında. Hatta uçlara doğru

biraz daha inceliyor. Kullanılan sağlam dış malzeme dolayısıyla çok hafif bir Ultrabook olduğu söylenemez fakat yeterince ince. 13.3 inç boyutundaki ekranında dokunmatik desteği sağlayan ürün, Full HD çözünürlüklü IPS bir panel barındırıyor. x360’ın altta, iki tarafında zemine doğru bakan Bang & Olufsen hoparlör bulunuyor. Bu hoparlörlerin sesinin de ortalamanın üstünde olduğunu söyleyebiliriz. Ses seviyesi yeterince iyi olduğu gibi kolay kolay çatlama da yapmıyor. 6. nesil Intel işlemcili x360’ın çeşitli bileşenlere sahip modelleri elbette ki bulunuyor. Bize gelen modelde Intel’in Core i5 6200U işlemcisi kullanılıyordu. Gayet başarılı bir performans sergileyen bu işlemcinin içerisinde Intel HD Graphics 520 IGP’si yer alıyor. 8 GB RAM ile desteklenen donanıma 256 GB alana sahip bir SSD eşlik ediyor. Ürünün genel anlamda Windows altında, tarayıcıda, Office yazılımlarında veya Photoshop gibi orta seviyeli

programlarda hiçbir problem çıkarmadan maksimum performansı sergileyebildiğini söyleyebiliriz. Elbette ki iş biraz daha ağır yazılımlara dönünce performans biraz geride kalmaya başlıyor. Intel HD Graphics 520, cihazın aynı zamanda oyun da oynanabilir bir kıvamda olmasını sağlıyor. Yaptığımız denemelerde Heroes of the Storm gibi ağır bir MOBA oyununun bile düşük ayarlarda, Full HD’de yaklaşık 50 fps seviyesinde çalışabildiğini gördük. Çözünürlük düşürüldüğünde daha da yüksek performans sergileyecektir elbette ki. HP Spectre x360, içerisinde Windows 10 kurulu olarak geliyor. Tablet moduna geçirildiğinde rahat bir şekilde kullanılabilmesi için sağ alt tarafında bir Windows tuşu barındıran ürün, içerisindeki TPM modülü sayesinde dosyalarımızı gerçek anlamda “saklayabiliyor”. 3 tane USB 3.0 bağlantısı bulunan x360, görüntü aktarımlarını mini DisplayPort ve tam boyutlu HDMI bağlantılarından gerçekleştiriyor.

arabirimlerine sahip bilgisayarlarda da kullanılabiliyor. Tabii bu durumda USB 2.0’da performansı çok ciddi anlamda düşüyor. Fakat USB 3.0’da çok da fazla fark etmiyor. Görselde, hem 2.0, hem 3.0, hem de 3.1’deki performanslarını görebilirsiniz. Dosya aktarım hızı en yeni sabit disklerden yüksek, neredeyse standart SSD’ler hızında olan bu cihaz üzerinden oyun bile oynamanız mümkün. Hatta SSD’nizde yer yoksa ve mekanik sabit disk üzerinden yavaş bir şekilde oyunların açılmasını beklemek istemiyorsanız, SSD’nizi geliştirene veya üzerinde yer açana kadar bu USB belleği geçici olarak kullanabilirsiniz.

Inceleme BTnet

13 TB’lik SSD’ye ne dersiniz? SSD’lerin fiyatları henüz mekanik depolama birimlerine göre çok yüksek. Hala arada birkaç kat fark var. Bu fark git gide kapanıyor olsa da bir bilgisayarı komple SSD ile donatmanın maliyeti çok yüksek. Fakat diğer taraftan firmalar, birbirinden yüksek kapasiteli SSD’lerini tanıtıp piyasaya sürmeye başladılar. 2 TB, 4 TB gibi depolama alanlarının yanı sıra artık daha

büyük kapasiteli SSD’ler de piyasaya çıkmaya başladı. Fixstars adlı bir şirket de tam 13 TB’lik SSD’sini duyurdu. Fixstars’ın 13 TB’lik SSD’si, 2.5 inç formunda olduğu söylenmesine rağmen kullandığımız “2.5 inç formu” değil. Ürünün yüksekliği 15 mm; günümüzde kullanılan neredeyse tüm 2.5 inç depolama birimlerinden daha kalın. Kullanmakta olduğumuz

dizüstü bilgisayarlara bu depolama birimini sığdırmamız neredeyse imkansız. 15 mm, 2.5 inç form faktörü için belirlenen 9 - 19 mm kalınlık kuralına uyuyor olsa da maalesef pek yaygın bir şekilde tercih edilmiyor. İçerisinde kullanılan özel kontrolcü bu ürün için özel yapımken, kullanılan depolama çipleri ise Toshiba’nın 15 nanometre

teknolojisiyle üretilen MLC NAND çiplerinden. Ürün, bu haliyle saniyede 580 MB okuma ve 540 MB yazma hızlarına erişebiliyor. Güç tüketimi ise boşta 3 watt, çalışırken 6.5 watt olarak ayarlanmış. Gelelim böyle bir ürünün fiyatına. Fixstars’ın bu ürünü tam 19.000 dolarlık bir fiyat

etiketine sahip. Tabii ki böyle bir ürünün kısa vadede son kullanıcıya ulaşması pek de mümkün değil. Bir süre daha mekanik sabit disklere 500 GB’lik SSD takviyesi yaparak yolumuza devam edeceğiz sanırım.


32

BThaber

BTnet.com.tr

25 - 31 OCAK 2016

Crytek, Türkiye’ye VR yatırımı yapıyor VR teknolojisinin ön planda olacağı 2016 yılı ve sonrası için teknoloji firmaları gerek donanım, gerek yazılımlarını bu yöne doğru yönlendiriyorlar. Çıkarılacak her yeni yazılım ve donanım, işin içerisine VR teknolojisi katılarak hazırlanıyor. Böylesine “gümbür gümbür” gelen bir teknolojiye tüm şirketler hazır olmak istiyorlar. Elbette ki bu gruba oyun şirketleri de dahil. Hatta oyun şirketlerinin VR konusunda en heyecanlı grup olacağını söylememiz pek de yanıltıcı olmaz. Zira oyunlarda pek az miktarda düzenleme yaparak VR uyumlu hale getirmek mümkün. Hali hazırda sürekli olarak biçimlendirilen 360 derece 3D ortam, VR teknolojisinin temelini oluşturuyor. Oyunlar yıllardır bu 3D ortamlarda hazırlanıyor. Dolayısıyla VR konusunda sinema sektöründen çok daha avantajlı. Oyun sektörüne şöyle bir baktığımızda ise yeni teknolojiye en eğimli şirketlerden birinin Crytek olduğunu görüyoruz. Crytek, Crysis oyunuyla adından fazlasıyla söz ettirmiş bir şirket. 2007 yılında piyasaya sürülen Crysis’te o kadar ileri teknoloji ve grafik kalitesi kullanılıyordu ki, düzgün bir şekilde Crysis’i oynayabilmek için o dönemin en iyi pahalı ekran kartlarından 2 veya 3 tane kullanmamız

Cooler Master gözlemlenebilir güç kaynağı üzerine çalışıyor

gerekiyordu. Oyun teknik anlamda o kadar zamanının ötesindeydi ki çok daha fazla satış yapma ihtimali varken, insanlar bilgisayarlarının gücü yetmediği için oyunu almaktan çekindiler. 3 Türk tarafından kurulan Crytek şirketi, CryEngine grafik motorlarının lisanslamaları üzerine de iş yapıyorlar. Türkiye’ye de yatırım yapmak için elinden geleni yapan Crytek, VR teknolojisine geçiş sürecine Türkiye’yi dahil etmek içi VR First programının duyurusunu yaptı. Bahçeşehir Üniversitesi ile ortaklaşa yürütülen bu program ile Türkiye’nin ilk sanal gerçeklik (VR) merkezi açılıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Galata Kampüsü’nde konumlandırılan bu merkeze AMD, Logitech ve

MSI gibi markalar destek oluyor. VR geliştiricilere en yüksek donanım ve teknolojiyi sunan VR First programı, aynı zamanda bir farkındalık yaratma çabasını da kapsıyor. Crytek’in CEO’su Cevat Yerli, VR’ın henüz çok yeni olduğunu ve bu programla beraber dünyadaki pek çok ülkenin önüne geçtiğimizi; bu avantajı kullanarak önümüzdeki en az 10 yıla damgasını vurması beklenen sanal gerçeklik dünyasına katkı sağlayan en önemli ülkeler arasında yer almamızı istediğini belirtti. Diğer taraftan Mart’ta gerçekleşecek başka bir etkinlikte, VR’a yönelik çalışmalar için CryEngine lisanslama fiyatlarıyla ilgili bir takım yenilikler duyurulacağı da söylendi.

Hoverboard’ları yasaklama trendi devam ediyor Özellikle yurtdışında Hoverboard kullananlara oldukça sık rastlayabilirsiniz. Türkiye’de de sosyal medyada bu yeni ulaşım aracını kullanırken fotoğraflarını yayınlayan birçok kullanıcı var ama henüz çok fazla rastlamadık. Hoverboard’lar aslına bakarsanız çok iyi bir ulaşım aracı, tam şarjla neredeyse 10 – 12 kilometre gidebiliyor. Fakat bu yeni ulaşım aracına karşı bir

hareket de söz konusu. Örneğin çeşitli fuarlarda sadece izin verilen kullanıcılar dışında (onlar da stantları olan ya da broşür dağıtan) kullanılması yasak. Örneğin geçtiğimiz haftalarda Las Vegas’ta gerçekleştirilen CES’te durum böyleydi. Diğer taraftan Youtube gibi video platformlarında kendi kendine alev alıp yanmaya başlayan Hoverboard’lar da var. Bu

yüzden midir bilinmez birçok havayolu hoverboard’ları uçağın bagajına dahi almıyor. Yani bir hoverboard’ınız varsa uçağa binememeniz bile söz konusu. Diğer taraftan geçtiğimiz günlerde New York şehri yetkilileri bazı yasalara uygun olmadığından Hoverboard’ların kullanımının yasak olduğunu açıklamıştı. Yani New York’ta Hoverboard kullanırken kendinizi yüklü bir ceza öderken bulabilirsiniz. Diğer bir yasak da ABD’de Carolina Panthers’ten geldi. Takım oyuncularının koridorlarda Hoverboard’larla yarış yapmaları takımın bu kararı almasında etkili oldu. Bakalım daha başka nerelerde Hoverboard’lara yasak gelecek.

Masaüstü bilgisayarlar için güç, soğutma sistemlerinin yanı sıra kasa üretimi de yapan Cooler Master, yeni ürünlerle karşımıza çıkıyor. En son Cosmos II kasasıyla dikkat çeken Cooler Master, şimdi işin daha teknik tarafıyla ilgilenenler için ekstra özelliklere sahip güç kaynağını hazırlıyor. Şirketin Masterwatt adını verdiği güç kaynağı serisi, içerisinde barındırdığı ARM tabanlı mikro kontrolcü ile güç kaynağının her bir çıkışında volt, watt ve ne kadar amper çekildiği ile ilgili bilgi veriyor. İçerisinde Bluetooth bağlantı modülü bulunan güç kaynağı, USB’ye takılan özel Bluetooth alıcısıyla beraber çalışan bir yazılımla beraber kullanılıyor. Ayrıca ürünün %94 gibi bir verimliliğe de sahip olduğu

belirtiliyor. Masterwatt’ın standart PC kasası için kullanılabileceği gibi farklı alanlarda da kendine yer bulabileceği belirtiliyor. Tabii bu alanların neler olacağını bekleyip göreceğiz. Ürünün prototipini bu sene CES’te sergileyen Cooler Master, Masterwatt’ın yüzde 90 oranda hazır olduğunu belirtiyor. İşin donanım kısmını tamamlayan şirket, yazılım tarafındaki düzenlemelerini sürdürüyor. Yazılım tarafında günlük, haftalık ve aylık grafikler tutacak olan Masterwatt’ın 1200 ve 1500 watt’lık modellerinin piyasaya sürüleceği belirtiliyor. 500 dolardan başlayan fiyat etiketine sahip olacak olan güç kaynağının üst uç seviyeye hitap ettiğini söylememiz mümkün.

Nintendo mobil oyunla geri dönüyor

Ekrem Uçman

Oyun konsolu denildiğinde akla gelen ilk isimlerden olan Nintendo, bir süredir mobil cihazlar için oyun geliştirmek için çalışmalar yürütüyordu. Daha önce piyasaya çıkacak oyunların 2016’nın ilk dönemlerinde pazara sunulacağını açıklayan şirket, sözünün arkasında duracak gibi görünüyor. Oyun sektöründe yaşanan hızlı değişime biraz geç de olsa ayak uydurmak için çalışmalar yürüten şirket, bu konudaki ilk çalışması olan Miitomo’yu Mart

ayında mobil oyunseverlerin beğenisine sunacak. Daha önce Aralık ayında piyasaya sunulacağı açıklanan oyun, Nintendo’nun daha kaliteli bir oyun üretmek istemesi sebebiyle ertelenmişti. Çıkış tarihi Nintendo Başkanı Tatsumi Kimishima tarafından da onaylanırken, Nintendo gelecek yıla kadar Miitomo’nun yanında dört mobil oyun daha ekleyeceği bilgisi verildi. Nintendo’nun mobil konsollarındaki en önemli oyun serisi Pokemon ile ilgili de bir atılım yapılıp yapılmayacağı ise merak konusu.


BThaber

KARİYER

25 - 31 OCAK 2016

33

Yılın sonu, 2016 için umut verdi Kariyer.net, İstihdam Endeksi Aralık ayı verileri açıklandı. Aralık ayında Kariyer.net’te yayınlanan 15 bin 311 yeni iş ilanıyla 53 binden fazla kişi iş fırsatı yakaladı. Yeni iş ilanı sayıları geçtiğimiz aya kıyasla yüzde 3 artarken, artış 2014’ün Aralık ayına göre ise yüzde 4 oldu. Aralık ayında toplam 52 bin 936 iş ilanı sayısı, Kasım ayına göre yüzde 4, 2014’ün aynı ayına göre ise yüzde 1 artışı ortaya koydu. Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz’a göre, Aralık ayı verileri, istihdam anlamında 2016’ya iyi bir başlangıcın sinyallerini veriyor. Aralık ayında hem yeni iş ilanı hem de toplam iş ilanlarında artışa işaret eden Azoz, verilerin de seçim sonrası piyasaların hareketlendiğini ortaya koyduğunu vurguladı. Araştırma şirketi Barem’in Türkiye’de mobil çalışmanın nasıl algılandığına dair yaptığı araştırma sonuçlarına göre; mobil çalışmanın çalışan memnuniyetini artırdığına inananların oranı yüzde 82. Mobil çalışmanın şirketin imajını artırdığını düşünenlerde ise oran yüzde 73. Yöneticilerin yüzde 65’i mobil çalışmanın çalışan bağlılığını artırdığı kanısında. Barem tarafından CAWI (Bilgisayar Destekli Web Görüşmesi) yöntemiyle gerçekleşen Türkiye’de Mobil Çalışma Kültürü

İstihdam Endeksi verilerine göre Aralık ayında; 5 bin 899 başvuru yapılan ilan ile Tekstil yılı lider kapattı. Aralık ayında Tekstil sektörünü; başvuru yapılan ilan sayılarıyla Yapı (4 bin 988), Üretim (4 bin 472), Hizmet (4 bin 94), Bilişim (3 bin 821), Sağlık (3 bin 771), Otomotiv (3 bin 587), Ticaret (3 bin 266), Elektrik & Elektronik (2 bin 484) ve Turizm (2 bin 347) izledi. 2015’te bir önceki yıla göre artış gösteren sektörler ise yüzde 22 ile Perakende, yüzde 19 ile Tarım ve Ziraat, yüzde 14 ile Denizcilik ve Otomotiv sektörleri oldu. Aralık ayında en çok ihtiyaç duyulan pozisyon, 7 bin 738 ilan ile Satış Temsilcisi oldu. Bu pozisyonu Mühendis (5 bin 301), Muhasebe Elemanı (2 bin 256),

Mobil istihdam, hem mutluluk ve bağlılık hem de düşük maliyet kaynağı araştırmasına çeşitli sektörlerde çalışan 70 üst düzey, 95 orta düzey ve 41 ilk kademe olmak üzere toplam 206 yönetici katıldı. Sonuçlar, yöneticilerin mobil çalışmayı çalışan memnuniyeti ve bağlılığı için faydalı gördüğünü ortaya koyarken, şirket imajını artırma ve maliyetleri düşürme açısından da mobil çalışmanın faydalı olduğu görüşü öne çıktı.

E T K İ N L İ K L E R 31 Ocak-3 Şubat 2016

Solidworks World 2016 Dallas, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.solidworks.com/sww/

Satış Müdürü (bin 164), Teknisyen (bin 90), Mağaza Müdürü (bin 72), Tekniker (825), İnsan Kaynakları Uzmanı (725), Çağrı Merkezi Elemanı (601) ve Yönetici Asistanı (550) ilanları takip etti. 2014 Aralık’ına göre en çok artış gösteren pozisyon ise yüzde 28’lik oranla Mağaza Müdürü oldu. İstihdam Endeksi’ne göre, İstanbul genelinde toplam 35 bin 850 ilan yayınlandı. İstanbul’u sırasıyla Ankara (6 bin 190), İzmir (4 bin 31), Bursa (3 bin 568) ve Kocaeli (3 bin 182) illeri izledi. Bir önceki aya kıyasla Kırıkkale, Siirt, Ordu, Iğdır, Batman ve Sinop’ta Hizmet sektörlerindeki iş ilanlarında artış olurken, Sağlık sektöründe de Batı Karadeniz’de Karabük, Bartın ve Zonguldak illeri öne çıktı.

Mobil çalışmanın çalışan memnuniyetini artırdığına katılanların oranı yüzde 82. Yine yüzde 82’lik bir oran, şirketlerin mobil çalışmayla zaman ve paradan tasarruf ettiği görüşünde. Mobil çalışmanın şirketin imajını güçlendirdiğini belirtenlerin oranı yüzde 73 olurken, yöneticilerin yüzde 65’i mobil çalışmanın çalışan bağlılığını artırdığı kanısında.

Y U R T D I Ş I

22-25 Şubat 2016

GSMA Mobile World Congress Barselona, İspanya AYRINTILI BİLGİ: www.mobileworldcongress. com/

14-18 Mart 2016

CeBIT Hannover, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.cebit.de/home

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

E T K İ N L İ K L E R 4 Şubat 2016 BTvizyon Gaziantep AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 18 Şubat 2016 Oracle Cloud Day Ankara Rixos Grand Otel AYRINTILI BİLGİ: https://eventreg.oracle. com/profile/web/index. cfm?PKWebId=0x3003917039 23 Şubat 2016 UXİstabul Conference 16’ Dedeman Otel AYRINTILI BİLGİ: http://uxistanbul.org 25 Şubat 2016 Finans’ta Dijital İnovasyon Hilton İstanbul Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

Y U R T İ Ç İ

25 Şubat 2016 Bilgi ve Doküman Yönetimi Hilton İstanbul Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 27-28 Şubat 2016 Ankara Startup Bilkent Cyberpark AYRINTILI BİLGİ: http://www.ankarastartup.com/ Program 4-6 Mart 2016 BİLMÖK Şanlıurfa Harran Üniveristesi AYRINTILI BİLGİ: www.bilmok.org.tr 10 Mart 2016 BTvizyon / Kocaeli AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

16-18 Mart 2016 6. CityExpo / Antalya Expo Center AYRINTILI BİLGİ: http://www.antalyacityexpo.com/# 19-20 Mart 2016 III. Ulusal Yönetim Bilişim Zirvesi Beykent Üniversitesi- Ayazağa Kampüsü AYRINTILI BİLGİ: http://ybzirvesi.com 23 Mart 2016 Kamuda BT Yönetişimi Teknoloji Platformları AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 23 Mart 2016 Biyometri ve Güvenlik Teknoloji Platformları AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

Mobil gelecek, eğitimle anlam kazandı Turkcell’in Geleceği Yazanlar ekibi tarafından düzenlenen “Geleceği Yazanlar Üniversite Eğitimleri” sona erdi. Mobil uygulama geliştirme alanındaki bilgi birikimi ve deneyimlerin üniversite öğrencileriyle paylaşılması amacıyla düzenlenen eğitimler, 2 yıl boyunca Türkiye’nin 81 ilinde ve KKTC’de toplam 104 üniversiteye ulaştı. “Geleceği Yazanlar Üniversite Eğitimleri”, üniversitelerin eğitim dönemlerinde ayda ortalama 10 üniversiteyi ziyaret etti ve eğitimlere 10 bin öğrenci katıldı. Bilgisayar mühendisliği, bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi, elektrik-

elektronik mühendisliği, bilgisayar programcılığı gibi pek çok farklı bölümden öğrenciler eğitimlerle uygulama geliştirmeye başladı. Toplam bin saat yüz yüze eğitimi içeren çalışmalar, öğrencilerin yanında akademisyenleri de kapsadı. Katılımcılara mobil uygulama geliştirme platformlarına dair uygulama geliştirme eğitimi verildi, örnek uygulamalar öğrencilerle birlikte geliştirildi. Bu uygulamaların yayınlanmasıyla ilgili bilgilerin paylaşıldığı eğitimlerin sonunda öğrenciler, “Geleceği Yazanlar”a üye olup sınavları tamamladı ve başarı belgelerini aldı.

Güvenlik için uzman eğitim kadrosu Toplumdaki siber Müdürü Sertan Selçuk, güvenlik bilincini bu yılki planlarından artırma hedefiyle birini İstanbul’da uzman bir eğitmen merkez ofisteki ekibi kadrosu kuran büyütmek, yetkinliği Kaspersky Lab Türkiye, artırarak bayilere ve yaklaşık 3 bin bayisini müşterilere güçlü ve 20 bini aşan destek vermeye devam kurumsal müşterilerini etmek olarak gösterdi. kendi bünyesinde Sertan Selçuk, bu tam teşkilatlı olarak yönde 2016 yılındaki Sertan Selçuk eğitecek ve daha üst ilk adımı tüm kurumsal seviyede siber güvenlik müşterileri ve bayileri için gerekli sertifikalarını almasını eğitecek genişlikte ve yetkinlikte sağlayacak. uzman eğitimcileri bünyeye Kaspersky Lab Türkiye Ülke katarak attıklarını vurguladı.

Samsung Electronics Türkiye’nin Yeni Başkanı DaeHyun Kim

Aralık 2013’ten bu yana Samsung Electronics İtalya Başkanı olan DaeHyun Kim, 1 Ocak 2016 tarihi itibarıyla Samsung Electronics Türkiye Başkanı olarak görevine başladı. Ağustos 2013’ten bu yana Samsung Electronics Türkiye’ye başkanlık yapan Yoonie Joung’dan görevi devralan DaeHyun Kim, 1989 yılında bilgisayar bölümünde Samsung DaeHyun ailesine katıldı ve şirkette geçen 27 yılda Kim Samsung Electronics’in Avrupa’daki çeşitli alt kuruluşları ve birimlerinde görev aldı. 2004-2009 yılları arasında Samsung Electronics Almanya’da direktörlük görevini üstlenen Kim, 2010-2011 arasında Samsung Electronics Macaristan Başkanı oldu. Ardından Samsung Electronics Görüntü Birimi (Visual Display) Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu bölgesi ürün pazarlama grubunun Başkan Yardımcısı olarak satış ve pazarlama faaliyetlerini yöneten Kim, Sogang Üniversitesi Ekonomi bölümünden lisans, Kore Yüksek Bilim ve Teknoloji Enstitüsü’nden İşletme yüksek lisans derecesine sahip.


34

BThaber

MEKTUP

Yeni bir haftadan merhaba, Haftaya kahvesever sana uygun bir haberle başlıyorum: Farklı uluslararası tasarım ödüllerinin sahibi Handpresso’nun kullanımı kolay, taşınabilir espresso makinesi. Espresso için tek yapman gereken dahili pompası ile 16 bar basınç sağlayıp, önceden termosuna koyduğun sıcak suyu eklemek. Hem de çevre dostu tasarım var ve pile ya da elektriğe ihtiyaç duymuyor. Bildirmesi benden, alması senden. Şimdi bir filmden, bir çocuğun, büyüklerin dünyasında karşılaştığı adaletsizliklere kendince çözüm arayışını beyazperdeye taşıyan “Mavi Bisiklet”ten bahsetmek istiyorum. Bu film, 66. Berlin Uluslararası Film Festivali’nin ana kahraman olarak çocuk ve gençleri konu alan kategorisinde Kristal Ayı Ödülü için yarışacakmış. İyi haberlerini de alırız umarım. Sanatsal bilgilere devam... Anadolu Hayat Emeklilik’in bu sene onuncusunu düzenlediği ‘Kadın Gözüyle Hayattan Kareler Fotoğraf Yarışması’na başvurular başlamış. 14 Mart’a kadar devam edecek başvurular yalnızca internet üzerinden yapılabilecek. Yarışmaya ilk düzenlendiği 2007’den bu yana 9 bini aşkın kadın 40 bini aşkın fotoğrafla katılmış. Bu yıl başvuruların adresi anadoluhayat. com.tr/kghk veya http://www. tfsfonayliyarismalar.org. Gelelim haftanın çevresel başlıklarına… WWF-Türkiye ile Ülker, hepimizin vazgeçilmezi ve en kaliteli fındığın merkezi Giresun fındığının geleceği için ilk adımı atmış. Ülker’in sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında başlatılan proje ile Türkiye’deki fındık üretimi sosyoekonomik ve ekolojik açıdan ele alınarak, fındık tarımının envanteri çıkarılacakmış. ’İnşaat Sektöründe Yeşil Binaların Tasarımı ve Uygulaması

25 - 31 OCAK 2016

Hangi ulustan olursa olsun, çocuklar hep gülsün Konusunda Uzman Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri ve Geri Dönüşüm ve Zanaatı Destekleyen Nitelikli Ürünlerin Temini’ felsefesi ile kurulan, hatta ICT Summit Now for Kids ’15 etkinliğinde kurucusu Feyza Kalaycıoğlu’nun keyifli sunumu ile yer aldığı EverGreen Architects / Herdem Yeşil Mimarlık ilk yılını tamamlamış. Bu iş modeli KOSGEB desteği de aldı. Şehir şantiyeye dönerken, bir zahmet yeşili de gözeten bu gibi oluşumların devamı dileğiyle… Enerji Verimliliği Haftası çerçevesinde düzenlenen 7. Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı İstanbul WOW Convention Center’daydı. Forum ve fuarda enerji verimliliğinin önemini çeşitli projelerle toplumun 7’den 70’e her kesimine anlatan Enerji Verimliliği Derneği de yıl boyunca yaptığı çalışmaları fuar katılımcılarına anlatmış. Tüm bunların üstüne Media Markt’tan enerji tasarrufu yaptıran pratik bilgileri paylaşmasam olmaz… Güvenlik için ilk olarak cihazın elektrik bağlantısının toprak hattı

2016

www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

tekrar görüp gerekçeleri hatırlamak bile iyi bir fırsat. Bu sayfalarda özellikle down sendromlu çalışanları ile yer vermekten gurur duyduğum Bimeks, THY’nin Miles&Smiles program ortağı olmuş. Desene, alışveriş için alternatifimiz çıktı. Bu arada, Marketing Türkiye’nin “2015 Yılı İtibar ve Marka Değer Performans Ölçümü” araştırması sonuçlandı. “The One Awards – Bütünleşik Pazarlama Ödülleri”nde Bimeks, “Marka İtibarını En Çok Artıran Elektronik Perakendecisi “ ödülünü almış. Madem ödüllere başladık, devam edelim. Hitachi Data Systems, küresel bazda faaliyet gösteren entegre medya şirketi TMC’nin çıkarttığı Cloud Computing Magazine tarafından Hitachi Content Platform Anywhere ürünüyle 2015 Bulut Bilişim Depolama Mükemmellik Ödülü’nü almış. Logitech de, “2015 Good Design Award” kapsamında katıldığı “Tasarım ve Ürün Mükemmelliği” kategorisinde, 5 ürünüyle ödüllendirilmiş. Üst

REKLAM SATIŞ GRUBU

YIL 22 SAYI 1056

25 - 31 OCAK

bulunan bir prize takılı olmasına dikkat edilmeli. Buzdolabında buzlanmayı engellemek için yemekler kapalı bir şekilde saklanmalı. Buzlukta ya da derin dondurucuda saklanan donmuş yiyecekler, kullanılmadan önce sabahları çıkarılarak alt bölmeye yerleştirilirse hem orada çözülerek soğutmaya destek olur hem de yiyecek erir. Lütfen, enerji kaybını engellenmek ve yiyeceklerin sağlıklı koşullarda saklanması için buzdolabının dondurucu veya gövde kapısı açık bırakılmasın. Enerjiyi verimli kullanmak için enerji etiketindeki verimlilik değerlerinden A’nın en yüksek, G’nın ise en düşük olduğu unutulmamalı. Enerji ve su tasarrufu için bulaşık makinalarının tam dolması beklenmeli ve uzun sürmesine rağmen en tasarruflu program olan ECO modu tercih edilmeli. Makinedeki yıkama suyunun süzülmesini sağlayan süzgeç, sabunlu su ve fırçayla temizlenmeli; makinenin içi belirli aralıklarla silinmeli. Biz bunları biliyoruz, ama belli aralıklarla

üste 5 yıldır Good Design ödülü alan Logitech bu yıl da Logitech® Wireless Mouse M280, Logitech® ConferenceCam Connect, Logitech® Keys-To-Go, Logitech® Bluetooth® Multi-Device Keyboard K480 ile Logitech® MX Master Wireless Mouse ürünleriyle ödüllendirilmiş. HTC de Sanal Gözlük HTC Vive Pre ile “CES’in En İyisi” ve “HTC UA Healthbox” ile “Giyilebilir Teknolojilerde CES’in En İyisi” ödülleri dahil olmak üzere tam 22 ödül kazanmış, mobil inovasyonlarda gücünü pekiştirmiş. Dünyaca ünlü İranlı yönetmen, şair ve fotoğrafçı Abbas Kiarostami’nin en kapsamlı fotoğraf sergisi 10 Nisan’a kadar Ankara CerModern’de Canon sponsorluğunda meraklılarını bekliyor. Kiarostami, Avrupa’dan önce Türkiye’de sergilenen 43 eser ile sinema ve fotoğraf arasındaki uyumu şiirsel bir dille anlatıyor. Kaçırmamalısın. Hazır Ankara ve CerModern demişken, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP), Avrupa Birliği Fonu’nun gıda güvenliği programına desteği çerçevesinde CerModern’de bir fotoğraf sergisi düzenledi. Serginin teması “Temel İhtiyaçlara Dönüş – Gıda, Dayanışma ve Umut”. Berna Çetin ve Barkın Bülbül tarafından çekilmiş 32 fotoğraftan oluşan sergi, barınma merkezlerinde yaşayan Suriyelilerin yaşamlarını, dayanışmanın onların umutlarını nasıl pekiştirdiğini gözler önüne seriyor. Çocuklar ve dürüstlük akan bakışları, her türlü zorluğa rağmen yüzlerinden eksik olmamasını dilediğimiz gülümsemeleri… Bu iki neden bile bu sergiyi takip etmen için yeterli gerekçe bence. www.facebook.com/ events/448030645387307/ linkinde detaylar var. Bu hafta da bu kadar, yeniliklerle haftaya yine buradayım,

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr

Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr

Haber Merkezi Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr

Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr

Satış Grubu Evrim Koç Demirci Perihan Kıtay Özden Özge Karataş Canan Şahin

Reklam Rezervasyon info@bthaber.com.tr

Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495

Bültenlerinizi

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.



36

BThaber

ICT NEWS

25 - 31 OCAK 2016

Ministries work more closely Information and experience sharing between government agencies in order to provide more effective and efficient public services will continue to increase. National Public Data Integration Center should be set up to ensure inter-institutional integration and Study Project tender will be held in the coming days. UDHB General Directorate of Communication organized ‘Evaluation Meeting towards Increasing Inter-institutional Information and Experience Sharing’ in scope of 64th Government 2016 Action Plan on January 18th, in Ankara. Ministry of Transport, Maritime Affairs and Communications Deputy Undersecretary Talat Aydın, UDHB Communications General Manager Mustafa Koç, TÜRKSAT General Manager Ensar Gül and UDHB Telecommunications General Directorate e-Government Services Department Head Ensar Kılıç hosted the meeting with approximately 100 participants and deputy undersecretaries, government senior managers and departments heads shared information about their institutions. In the scope of ‘64th Government 2016 Action Plan’, 30th and 31st actions are fall under the responsibility of Transportation, Maritime and Communications Ministry. According to the 30th action; “e-Government Strategy and Action Plan” shall be prepared. 31st action is about ensuring efficient use of e-Government. Talat Aydın, said; “We need to ensure that the citizen-state relationship is easy and possible. In scope of 64th Government 2016 Action Plan; 30th and 31st actions are our ministry’s responsibility. We expect from you a strong ownership about the actions and its continuity. The development of e-Government services and coverage of the whole society can only be achieved by an effective co-ordination between ministries. we decided to organize trimonthly technical meetings on the level of deputy secretaries and monthly

meetings on the level of department heads.” In order to ensure integration between institutions, it is a need to establish ‘National Public Data Integration Center’ said Aydın and continued: “We are moving forward to implement this as soon as possible. We have not got the result yet. We will perform Study Project Tender soon.” Actions are to ensure horizontal integration Kılıç stated that they are working in to increase society’s quality of life with ETKIN (effective) (Integrated, Technological, Participant, Innovative, and Skilled) e-Government; for the first time an ‘e-Government Strategy and Action Plan’ is prepared and said: “Important problems occur due to the lack of inter-institutional horizontal integration has not been provided yet. Actions are defined to ensure horizontal integration. ‘e-Government Strategy and Action Plan’ was submitted to the Supreme Planning Council.

Until June, a monitoring system for the action is developed by UDHB. Trainings will be given to organizations about the ‘Monitoring System’ and meetings will be held on the performance criteria of the system. They are responsible for the progress of actions by the institutions will be entered into the system. The progress of actions made by the ministries will be recorded in the online system as a report and we will share it with the public in six-month periods. With the 31st action; e-Government services provided by institutions will be integrated to the e-Government Portal. By the ministry, an e-Government application survey implementation has started to be applied by central and local governments. The results of the survey will form the e-Government service index and institutions will be evaluated by this index.” Kılıç expressing that it is important in the close future to create institutional and in-house ownership for the success

of e-Government; stated: “This will be an important step in the realization of the e-transformation.” Ensar Gül added that; “We are trying to increase integrated services. We have put together the service given by many ministries. All services are carried into the mobile platform. Currently 180 services have been moved and we will move the others, as well. This year, we have registered all students entering into the state universities. E-Government is accessed by e-signature, mobile signature and internet banking signature as well as the password given by PTTs.” As government institutions, we must trust each other Labor and Social Security Ministry Deputy Undersecretary Ali Kemal Sayın drew the attention to the importance of the work to be done safely; while AFAD Information Systems Department Head İrfan Keskin stated the need of a software standard developed in our country, a software ready for the integration, thus the need for national authorities’

support. BTK Deputy Chairman Nihat Sümer also noted that there is a document on standardization and sharing of data should be mandated based on resistance in the institutions for sharing. Prime Ministry Information Processing President Alpaslan Kesici drew attention to the citizencentric turkiye.gov.tr and concept of e-Government possibly transforming into a smart government. Ministry of Health Deputy Undersecretary Dr. Şuayip Birinci stated that; “There should be an independent regulatory institution dealing with personal data. We might have difficulty in managing the exceptions. With all the institutions, we need to create the ‘Health Data Dictionary’. Ministry of Youth and Sports Deputy Undersecretary Hasan Özaba expressed that “We have to trust each other as public institutions. Services should be prioritized and an action plan should be identified.” Ministry of Environment and Urban Planning Deputy Undersecretary H. Kamil Kocapınar said that “Setting standards in EBYS is important to provide them upon request through e-Government.” Ministry of Youth and Sports Information Processing Department Head Huzeyfe Yılmaz gave the information that they are working on a serious project to make e-licenses on sports are given through e-Government; while TÜİK Information Technologies Department Head Murat Tuncel underlined the importance of communication in the production side.



38

BThaber

ICT NEWS

25 - 31 OCAK 2016

Foundation of security should be based on the network structure

Winds of transformation are blowing in İstanbul Stock Exchange Began with the consolidation of İMKB, VOB and İstanbul Gold Exchange in 2013 and continued by the strategic partnership with one of the world’s leading stock exchanges NASDAQ; ongoing BISTECH Transformation Program’s first phase has started and the first transaction with NASDAQ technology in İstanbul Stock Exchange was carried out in November 30th, 2015. In November, the first stage was taken into effect of the two-staged BISTECH Transformation Program included the share market, stock market system, barter system, supervision and risk management systems and other environmental systems. Within the scope of BISTECH, the second phase will be implemented by the end of 2016 and derivatives and options, debt instruments, precious metals and stones markets systems

will be included. Thus, the stages will be completed in the İstanbul Stock Exchange. Istanbul Stock Exchange will enable our country to have a higher position in the global finance field with the experience gained by strategic partnerships and technology transfers in the scope of this project. İstanbul Stock Exchange aims at taking steps towards becoming an international technology organization selling products of technology and information. With the BISTECH transformation, a more effective functioning model is tried to be created, in this regard Istanbul Stock Exchange, Settlement and Custody Bank and MKK will be located in the same campus. The moving process is supposed to be completed within a year, after completion these three organizations working together will be structured more efficiently.

Infoblox set up a local office in Turkey in order to reach a certain volume in the Turkish market, to interact with more clients and to promote the products better. Infoblox Turkey Country Manager Hakan Uzun drew the attention to the potential of the Turkish market and their aim of strengthening the effect they have in the market for over 10 years. Uzun expressed their aims in the Turkish market: “With this solution which is software-based, however working on an application; a company is able to use different brands of networking devices and the solution recognizes all of them, manages all from the shared platform and takes appropriate automatic actions

within the organization’s unique security policy. We call this structure NetMRI which checks all network and produces alarms when necessary. We are in the Turkish market with all the

solutions: DDI solution, security solution, a solution managing the network infrastructure, albeit different brands, detecting all of it with an interface. Turkey is a big market and we have to distributors and 10 business partners. Our location and priority is more focused on İstanbul and Ankara. These solutions should be understood fully and explained well to the customers, that is why we are very selective with our business partners. Business partners need to complete a certain certification process. Our priority is qualified and knowledgeable partner. This means they are able to deliver value-added solutions. Our channel structuring is designed to have this motto.”

Smart weather application increased sales Boyner.com.tr increased its sales and rate of visitors by directing customers to the most suitable products through ‘weather targeting technology’ developed by Insider. While 85% of the users visited the targeted category, the coat sales increased by 50%. Boyner.com.tr collaborated with the predictive analytics and omni-channel marketing platform Insider in order to make optimal weather

targeting to customers. Insider offers customers the opportunity to effectively benefit from the big data potential. Developed by Insider, ‘weather targeting’ technology increases the sales rates when it is the time for a highest purchase potential and consumer interaction with weather related reminders and recommendations. In the application, İstanbul, Ankara and İzmir visitors are targeted. Boyner.com.

tr customers were informed about the weather and targeted towards the coats category when the air temperature was between (-5°C) and (17°C) and rainfall is expected. 85% of users visited the coat category after being targeted. Thus, customer interest was provided on the navigating banner click rates which have been below 10 percent. The coat sales increased more than 50%.

Medicine guide Vademecum transformed into decision support system Among the most reliable sources of information in the medicine world Vademecum has been moved to the digital platform. Vademecum Tribune General Director Huriye Tibet gave information about the developments in Vademecum which is mainly used by doctors, pharmacists, veterinarians and dentists and purchased by the Medical Tribune in 2006: “Many years, Vademecum has been a resource for doctors and pharmacists. We, Medical Tribune bought Vademecum in 2006 and

its entire rights. Back then, Vademecum was a text document about 2000 pages. There were monograph information, drug name,

side effects, warnings and indications were stated in the document. Then, we began breaking down the information and put the data in a digital environment. It was quite a long process. In short, we had some drag information and transformed it into a drug data with 150 pieces of information. One of the most important data we created was the interaction module. In the interaction module, we examined the prescribed drugs’ interaction with other drugs, food, the patient, the symptoms and the disease.

Thus, when the prescription is written, we have controlled the drug background over and over again. When we first transformed to digital, one of the first things we did was to create a QR code for each drug. In this way, the drug could be reached by the people and the most recent drug data could be accessed. Hospitals are using our system for about 5 years. The feedback was always very positive. We have transformed into a drug decision support system from a medicine guide. The drug decision support

system means guiding the doctor with the clinical and treatment decisions and reminding certain information to the experts. Such systems provide more basic things. The real decision is always taken by the health professionals. However, for our system to be integrated into a hospital, hospitals and the software specialists should demand it. Only the 10% of data we offer is used by the users. We have too many data. However, if this data is used thoroughly by the doctors, it would only be more helpful.”



Yüksek güvenlik için tasarlandı, yüksek standartlarla yükseliyor! Deprem riskini azaltmaya yönelik olarak tasarlanmış yapısal sismik izolasyonu ile Star of Bosphorus, kesintisiz çalışma ve yüksek standartlarda veri güvenliği sunacak.

Türkiye’nin en güvenli, “operatör bağımsız” ve Tier III tasarım ve tesis sertifikasına sahip veri merkezi Star of Bosphorus, 16 MW toplam gücü ile yaklaşık 24.000 m2 kapalı alana konumlanacak ve 5.000 m2 beyaz alana sahip olacak. 2.000’in üzerinde standart kabinetin işletimini gerçekleştirecek veri merkezi, güvenilirlik ve kesintisiz çalışma süresini birinci önceliği yapan kurumsal müşteriler için benzersiz çözüm ve hizmetler sunacak.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.