SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
Sayfa
Projeler, birlikte çalışabilirlik esaslarına göre hazırlanıyor
5
Sibel Aslan
Sayfa
9
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü, önemli projeleri hayata geçiriyor.
1058 8 - 14 Şubat 2016
Dünyanın hayran olduğu Türk yazılımına ihtiyacı olan desteği verin
ATM’lerde kontrol merkezde buluşuyor Cardtek Hardware Solutions tarafından banka dışındaki ATM’ler için geliştirilen Manage ATM; maliyet, merkezi yönetim ve iş gücü avantajları sağlıyor.
Sayfa
Gökhan Koldaş
ZyXEL 2015 yılında Türkiye’de yüzde 35 büyüdü
10
Vefa Tarhan
Bir önceki yıla göre satış adet ve cirosunu yükselten ZyXEL, 2015’te ciro bazında yüzde 35 büyüdü.
Yurtdışında Türk yazılım firmalarına ilgiyi beraberinde getiren Tetsoft Projesi’nin, kamunun ve özel sektörün Türk yazılım sektörüne, potansiyeline ve sunulan desteklere bakışına olumlu katkıları olması bekleniyor. “İhracat kapasitesi kanıtlanan bir sektör, artan bir Handan Aybars şekilde devlet tarafından desteklenecektir” tespitini Özel yapan TET Yönetim Kurulu Üyesi Selahattin Esim’e göre, Haber yazılım kalitesi artacak. Bu aşamadan sonra yurtdışına Sayfa açılmak isteyen firmalar da fiyat rekabetinden ziyade, ileri teknoloji üretmek ve uluslararası projelerde kaliteli hizmet vermek zorunda olacaklarını bilmeli.
3-4
BThaber
E-TOPLUM
8 - 14 ŞUBAT 2016
3
Dünyanın hayran olduğu Türk yazılımına ihtiyacı olan desteği verin Handan Aybars Ekonomi Bakanlığı URGE tebliği kapsamında yürütülen Yazılım Yurtdışı Pazarlama Takımı (Tetsoft) Projesi ile Almanya’ya ve ABD’ye düzenlenen heyetler, Ekonomi Bakanlığı tarafından en iyi örnek uygulama seçildi. “Bu heyetlerde alınan sonuçlar, teknolojik olarak girilmesi en zor pazarlara doğru bir strateji ile nasıl açıldığımızı gösteriyor” yorumunu yapan Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Üyesi Selahattin Esim, vurgulamadan geçmedi: “SelectUSA verilerine göre, Türkiye’den ABD’ye yapılan yatırımda ikinci sırayı Türk yazılım sektörünün alması, stratejimizin sağlam temeli olduğunu gösteriyor. Heyetimizden 4 firmanın ABD’de ofis açtığını ve bazı firmaların bu konuda son aşamaya geldiğini biliyoruz.” Tema odaklı ‘akıllı kümelenme’ Tetsoft odaklı ilk adımlar 2015 yılında, geliştirilen strateji paralelinde dünyadaki en zor pazarlardan başladı. Bu heyetler firmaların özgüvenini arttırdığı gibi, büyük fırsatların olduğunu da gösterdi. Oluşturdukları Smart Cluster (Akıllı Kümelenme) konsepti ile öncelikle gitmek istedikleri ülkeleri Katar, Suudi Arabistan, Azerbaycan, Kazakistan, Hollanda ve Belçika olarak sıralayan Selahattin Esim, Tetsoft projesinin katkılarını
Kodlama sİstemİnde sona yaklaşıldı Gümrük Tarife Cetveli’nde 98 nolu başlık altında ‘yazılım’ ihracatının tanımlanmasının önemine daha önce dikkat çekmiştiniz. Bu konuda bir adım atıldı mı? Yazılım sektörünün ihracatının takip edilebilmesi için önermiş olduğumuz kodlama sistemi Ekonomi Bakanlığı bürokratları tarafından ilgili birimlerle çalışma yapılarak sonlanma noktasına gelindi. Eğer bu adım atılırsa, sektörün gerçek ihracatının ne olduğu ve önemi ortaya
ve bunlar ışığında hedeflerini şöyle anlattı: “Tetsoft projesinin firmalara en büyük katkısı özgüvenlerinin artması, ürünlerinin yurtdışında satılabilir nitelikte olduğunu görmeleri. Bu heyetler tarihimizde bir ilk olması sebebiyle çok zor gerçekleştirildi ve bizden 10 sene önce birileri bu çalışmaları yapmış olsaydı, biz onların kazanımları üzerine bir şeyler koyarak ilerleme şansına sahip olacaktık. Türk yazılım sektörünün en büyük avantajı kaliteli hizmeti uygun ve kabul edilebilir fiyata verebilmesi. Sektörün yurtdışında büyük projelere talip olabilmesi için yurtiçinde büyüme trendi sağlayabileceği bir ekosistem olmalı. Bunun için bundan sonraki aşamada Devamı 4. sayfada
çıkacak. Ülkemizin gelmiş olduğu noktada katma değerli hizmetler üreten sektörlerin hizmet ihracatını arttırmasından başka bir çıkış yolu olmadığı görülüyor. 2015 Mayıs ayında yaptığımız Hizmet İhracat Birliği çalıştayında sektörden gelen 175 katılımcının önüne koyulan 2023 yılına ait 150 milyar dolar ihracat hedefi az bulunarak, sektörün asıl gücünün 200 veya 300 milyar dolar ihracatı yapabilecek çapta olduğunu vurgulanması ilginç bir veri.
Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Üyesi Selahattin Esim
4
BThaber
E-TOPLUM
Baştarafı 3. sayfada
TET bünyesinde geliştirdiğimiz Smart Cluster konsepti ile tema odaklı olarak yazılım ihracat heyetleri organize edeceğiz. Amacımız, bilişim müteahhidi ortaya çıkarmak ve Akıllı Kümelenme ekosistemi içinde kaliteli çözümleri olan firmaların yer almasının önünü açmak.” İlk tema Smart City olacak Selahattin Esim’in dikkat çektiği gibi, Türkiye’nin uluslararası alanda rekabette güçlenmesi için ‘bilişim müteahhidi olan entegratör firmalara’ ihtiyacı var. Hep rekabet üzerine kurulu kümelenme metodunda rekabet ederken, projelerde birlikte çalışma yeteneğini geliştirmek de şart. Sektördeki etkin firmaları bu ‘Smart Cluster’ altında toplayıp, yurtdışına büyük projelere talip olmak için ana temalarla gideceklerini vurgulayan Esim, düşündükleri ilk temanın ise Smart City olacağı bilgisini verdi. Esim ekledi: “Yeni sloganımız ‘Competition değil, Coopetition yapalım’ olacak.” Kamu, sektörün gelişmesi için ‘yapıcı’ adımlar atmalı Peki ya kamu ve kamunun yerli yazılım ilgisi? Selahattin Esim, kamuda yerli yazılım alınması konusunda halen bazı sıkıntılara işaret etti. Yerli ürünlerin onaylanması aşamasında yazılım üreten firmalara ‘üretim hattının’
8 - 14 ŞUBAT 2016
Türkİye kendİsİne engel, İhracat İse çıkış noktası TÜBİSAD’ın “Bilgi ve İletişim Teknoloji Sektörü Pazar Verileri” araştırmasına göre 2013 yılında bilişim sektörünün toplam büyüklüğü 61,6 milyar TL oldu. “Bu büyüklük içerisinde yalnızca yazılım payına bakarsak 4,9 milyar TL olduğunu görüyoruz” diyen Selahattin Esim, bir önceki yıl ile kıyaslandığında, sektörün büyümesindeki en önemli artışın yazılım sektöründe olduğuna dikkat çekti. Bilişim sektörünün toplam büyüme hacmi yüzde 11,3 iken, yazılım sektörünün büyümesi yüzde 15,1 olarak gerçekleşmiş” detayını da paylaşan Esim, beklentilerini
sorulması, kurguda bazı eksiklerin olduğunu da gösteriyor. Bu sıkıntıların aşılmasının sektöre çok faydası olacağını dile getiren Selahattin Esim, devletin ihtiyaçlarını belirtmesinin ve fiyat belirleyici rol ‘oynamamasının’ doğru olduğu kanısında. Zira Türk yazılım sektörünün gelişememesinin önündeki en büyük sorunlardan biri, kamunun haksız rekabeti ve sektörü çok düşük marjlarla proje yapmaya zorlama eğilimi. Bunda en büyük etken de sektörün, bürokratlar nezdinde ucuz fiyatlarla proje yapmasından dolayı taahhütlerini yerine getirmekte zorlanması ve sektörün imajını zedelemesi. “Yerli yazılım alınması önemli bir destek ve şartnamelerin buna göre uyarlanması gerek” önerisini yapan Esim’e göre, KİK şartnamelerine
şöyle anlattı: “Ülkemizin sahip olduğu kaynaklara baktığımızda, Türkiye’nin ısrarlı politikalar izlemesi halinde 2023 yılına kadar yazılım ve bilişim alanında 15 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmamız mümkün. 2023 yılında ulaşılması düşünülen 500 milyar dolarlık ihracat hedefini yakalayabilmemiz için bilişim hizmetleri ve yazılım sektörünün önünde, her yıl Türkiye’nin büyüme oranından daha yüksek oranda büyüme potansiyeli mevcut. Girişimcilerin, diğer sektörlerden daha düşük yatırım sermayeleri ile kısa sürede katma
değeri çok yüksek yazılım ürünleri üretmesi mümkün. Üniversitelerin, iş dünyasının, STK’ların ve ilgili bürokratların daha sağlıklı ve somut çözümlerle yaklaşma iradesi sergilemesi halinde, Türkiye bu hedefleri gerçekleştirebilir. Türk yazılım ve bilişim sektörünün önündeki engel küresel rekabet ve diğer ülkeler değil, bizatihi Türkiye’nin kendisi. Bilişim hizmetlerinin bir türlü hak ettiği değeri göremediği ve fiyat bazlı rekabetin iç piyasayı olumsuz etkilediğini düşünürsek, tek çıkış yolu da dış pazarlara açılmaktan geçmekte.”
Yazılım sektörünün gelİşmesİnde en önemlİ dİnamİkler • 50 milyonu geçen internet kullanıcısının olması. • Devletin internet üzerinden sunduğu hizmetlerin yaygınlaşması. • KOBİ’lerdeki kullanımın yaygınlaşması. • Akıllı cihazların kullanımının artması. • Yazılım ihracatı. • Yüzde 50’si 27 yaşın altında
hizmet sektörü ile ilgili değişikliklerin muhakkak konulması gerekecek. Eğitim ve uzmanlık şart Türkiye’de yazılım sektörü güçlü bir potansiyele sahip. Fakat insan kaynakları da çok kısıtlı. “Bugün Almanya’da 43 bin bilişimci açığı, ABD’de büyük veri konusunda 140 bin150 bin arasında uzman açığı söz konusu” örneklerini veren
olan genç nüfus ve inovasyon yeteneği. • E-ticaret uygulamalarının başarısı ve Türkçe oyunların da giderek artması. • Devletin hizmet ihracatı potansiyelinin farkına varması. • Nesnelerin interneti konusunda ürünlerin ortaya çıkması.
Esim’e göre, ilk ve ortaokulda yazılım kodlama dersi konularak yeteneği olan gençlere yazılımın sevdirilmesi çok önemli bir adım olacak. Esim’in örneklediği gibi, Estonya gibi 1 milyon 325 bin nüfusu olan bir ülkeden Skype gibi tüm dünyanın kullandığı bir yazılımın çıkması bu sayede oldu. Yani verilen eğitimin ve yapılan yatırımın geri dönüşünün hızlı ve son derece başarılı sonuçlarının olduğu gerçek.
Proje Baharı başvuruları İçİn son tarİh 12 Şubat Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (TET) bu yıl 5’incisini düzenleyeceği Proje Baharı için başvurular 12 Şubat’ta sona eriyor. Türkiye genelinde ‘Elektrik’, ‘Elektronik’ ve ‘Bilişim’ projelerinin sergileneceği ve öne çıkan projelerin kuluçka merkezleri ve yatırımcılar ile buluşacağı etkinlik için projeler bekleniyor. Etkinlikte projeler; Bilgi ve İletişim Teknolojisi Uygulamaları, Çevre ve Enerji Verimliliği Uygulamaları, Enerji Üretim, İletim ve Dağıtımına Yönelik Uygulamalar ve Diğer Elektrik Elektronik Uygulamaları olmak üzere 4 farklı kategoride değerlendirilecek. Proje Baharı’na Ar-Ge Merkezleri, araştırma yapan firmalar gibi Ar-Ge odaklı çalışan tüzel kişilerin yanı sıra bireysel katılım da mümkün. Ar-Ge Proje pazarına katılımı kabul edilen her proje için bir kişinin ulaşım ve konaklama masrafları TET tarafından karşılanıyor. Etkinliğe katılacak projelerin, ‘konularında uzman işadamları ve akademisyenlerden oluşan bir jüri tarafından değerlendirileceği projelerde özgünlük, sağlayacağı fayda, projenin içerdiği inovasyon ve uygulanabilirliği gibi kriterler dikkate alınacak. Detaylar http:// www.tetprojepazari. org/tr/ adresinde.
BThaber
E-TOPLUM
8 - 14 ŞUBAT 2016
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Sedef Özkan Müdürlüğü Bilgi İşlem Daire Başkanı Sibel Aslan, ‘Bakanlık Bilgi İşlem Altyapısının Bulut Bilişim Tabanlı Geliştirilmesi Projesi’ ve ‘Siber Güvenlik Altyapısı Kurulumu Projesi’ hakkında bilgi verdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü’nün 2014 yılında Kalkınma Bakanlığı’na sunduğu ve 2015 Yatırım Programı’nda yer alan ‘Bakanlık Bilişim Altyapısının Bulut Bilişim Tabanlı Geliştirilmesi Projesi’, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ulusal ve uluslararası alanlarda 3 yıllık bilişim yatırımlarının oluşturulduğu bir proje olarak öne çıkıyor. Sibel Aslan, “Birlikte çalışabilirlik esaslarına göre hazırlanan projemizin, ayrıca 2015 Yatırım Programı’nda yer alan ‘Siber Güvenlik ve Kimlik Yönetimi’ projelerinin de eklenmesiyle kapsamı genişletildi” açıklamasını yaptıktan sonra şunları kaydetti: “ ‘Bakanlık Bilişim Altyapısının Bulut Bilişim Tabanlı Geliştirilmesi Projesi’, yeni nesil servis yaklaşımıyla hizmet veren bir veri merkezi yapısı oluşturma ihtiyacından ortaya çıktı. Bakanlıkların, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı altında birleşmesiyle bir araya gelen farklı teknolojilerle ve mimarilerle geliştirilmiş bilişim altyapılarının ortaya çıkardığı yönetim ve idame ile ilgili zorluklar da bunda etken oldu. Diğer yandan kurum bilgi güvenliğiyle ilgili politikaların, süreçlerin, prosedürlerin belirlenmesi ve bunlar ışığında kurumun siber güvenlik altyapısının kurulmasına ihtiyaç duyuldu. Donanım paylaşımları sağlayarak maliyetleri azaltmak da istedik.” ‘Kamu Entegre Veri Merkezi’ altyapısıyla entegrasyon planlandı Projenin amacıyla ilgili olarak da detayları paylaşan Aslan şöyle konuştu: “Bakanlık bilişim altyapısının ve uygulamalarının hazırlanması için gerekli asgari ihtiyaçların sağlanmasıyla, ‘Bulut
Projeler, birlikte çalışabilirlik esaslarına göre hazırlanıyor Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü, ‘Bakanlık Bilgi İşlem Altyapısının Bulut Bilişim Tabanlı Geliştirilmesi Projesi’ ve ‘Siber Güvenlik Altyapısı Kurulumu Projesi’ni hayata geçiriyor.
ÇSB Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Daire Başkanı Sibel Aslan
Bİlgİ Güvenlİğİ Şube Müdürlüğü kuruldu Etkin siber savunmanın gerçekleşebilmesi ancak güvenliğin bir BT sisteminin henüz tasarım aşamasında ele alınmasıyla sağlanabilir. Bu öngörüler ışığında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ‘Siber Güvenlik Altyapısı Kurulumu Projesi’ni hazırladı. Sibel Aslan, projenin Kalkınma Bakanlığı tarafından yürütülen 2015 Yılı Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yatırım Projesi Programı kapsamında onaylandığını söyleyerek USOM ve Kurumsal SOME’ler ile gerekli koordinasyonu sağlamak amacıyla da
mimari’ ile tasarlanan altyapının ‘Kamu Entegre Veri Merkezi’ altyapısıyla entegrasyonun mümkün kılınması planlanmakta. Bakanlığımız alt yapısında öncelikle olarak CBS altyapısının servis olarak yazılım modellerinin oluşturulması ve bu sayede servis edilecek
Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü’nün bünyesinde Bilgi Güvenliği Şube Müdürlüğü kurulduğunun altını çizdi. Aslan, “SOME’nin yanı sıra bu organizasyonu da içine alan, korumaya yönelik faaliyetlerle güvenlik zafiyetlerinin ortaya çıkmasını engellemeye yönelik çalışmaları da yürütecek mevcut Veri Merkezi’nden bağımsız bir lokasyonda, Siber Güvenlik Operasyon Merkezi (SGOM / SOC) kurulacak. Siber güvenliğin tasarım aşamasından itibaren dikkate alındığı
altyapı yazılımlarının düşük maliyetle standart bir yapıda yaygınlaştırılması hedeflenmekte. Ayrıca oluşturulacak yeni bilişim mimarisinde; kuruma ait tüm bilişim kaynaklarının merkezi bir yapıya taşınması ve öncelikle kritik e-Devlet projelerinin bu mimariyle servis edilmesi temel
örnek bir proje oluşturuyoruz. Bakanlık için tasarlanacak SGOM yapısı, belirlenen olgunluk modelinde tanımlı süreçleri, insan kaynağını ve milli teknolojileri bir araya getirerek oluşturulacak. Yapının; sadece bugünün ihtiyaçlarını değil, gelecekte de etkin siber savunma sağlayarak bakanlığımıza ait sürekli kendini geliştirecek bir organizasyon olması hedefleniyor. Bu noktada Siber Güvenlik İşgücü Yetiştirme Programı da başlattık” şeklinde konuştu.
amacımız. Bulut Projesi çalışması aşamasında bulut bilişim alanlarında dünyada ve ülkemizde kullanılan teknolojilerin türleri, çalışma usulleri ve sistemleri incelenip idarenin mevcut teknik altyapısı ve ihtiyaçlarının analiz edilmesiyle birlikte proje kapsamı belirlendi.
5
Projenin planı, organizasyon ve yönetim yapısıyla, proje kapsamında geliştirilecek bulut mimarisinin, bakanlığın ve paydaşlarına ait bilgi sistemleriyle birlikte çalışabilirlik gereksinimleri ayrıca belirlendi. Bu amaca yönelik hazırlanan fizibilite etüdü Kalkınma Bakanlığı’na gönderildi ve talep edilen ödenek serbest bırakılarak proje onayı alındı. Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü bünyesinde proje ekipleri oluşturuldu ve proje faaliyetlerine başlandı.” Kuruma ait tüm uygulama yazılımları ortak bir mimari yapıya oturtulacak “Oluşturulacak yeni bilişim mimarisinde hedeflenen temel konunun; kuruma ait tüm uygulama yazılımlarının ortak bir mimari yapıya oturtulması ve paylaşımlı kaynaklara sahip kurumsal bir uygulama mimarisine geçilmesi yönünde olacak” ifadesini kullanan Aslan, “Günümüz yazılım teknolojilerine bakıldığında, çoklu veri merkezleri ve internet mimarisi üzerinden bulut bilişim teknolojilerine uygun yapıların kullanılıyor olduğu bir gerçek. Bu yapı, e-Devlet ve ‘Birlikte Çalışabilirlik’ kavramlarına da uygun bir yapı. Çünkü günümüzde kuruma ait kurumsal uygulamaların sadece kurum kullanıcılarına değil, diğer kurumlar ve vatandaşa kadar ulaştırılması gerekiyor. Bu bakış açısıyla kararlaştırılacak mimari yapının; kurumun 2016’dan itibaren geliştirileceği tüm bilişim tabanlı projelerde esas teşkil etmesi hedefleniyor. Projede; ‘Sanal Mimari Modernizasyonu Altyapısının Oluşturulması’, ‘Depolama Sanallaştırma’, ‘Sanal Altyapı Servislerinin Devreye Alınması’, ‘Bulut Üzerinde Çalışacak Uygulamaların Devreye Alınması’ adımları uygulanıyor. Son adım da tamamladığında kurum, elindeki coğrafi verileri bir önceki adımda gerçekleştirilecek bulut tabanlı mimari üzerinden paylaşacak yeteneğe ve kurum personelinin bulut tabanlı güvenli dosya paylaşımına izin verecek altyapıya kavuşabilecek” değerlendirmesini yaptı.
),&%. @)1+%3,%1 14"4 >.). +414-2!, 5%1) $%0/,!-! 5% 6%$%+,%-% 9:7;-,%1) 2!6%2).$% 3%+./,/*)2).) 6!,.?7#!
';.$% "!A3!. !A!B? 6%.),%$)
. $ ' '+ + + $ " " )" ' * " - " $ " ) ' # "+ +" , " $ " "% % $ " "& & $ " ) # $ " - ') # ! " " # + & " " ( $ & # "& ( $ " * %( +.+ &%-$%
/,$!. 2!B! 2), 43,4 2%15 %674,,!( /1"! ),&%. 4(!--%$ @!(). ),&%. !,)( /094 2%15
• Yeni nesil mimari sayesinde depolama, yedekleme, bant '%.)A,)B) /03)-)7!26/.4 &%,!+%3 +413!1-! 5% 3%+),,%A3)1-% ')") (%1 ")1) !61? !61?.3? 2%5)6%2).% 2!()0 )6),%A3)1-% 2;1%9,%1) 3%+ 01/*%$% 2/.49,!.$?1?,-?A /,$4 • Operasyonel maliyetlerin, $%0/,!-! !,!.?.$!+) !13?A,! ")1,)+3% !7!,!. ")1 '1!&)B% $:.;A-%2) )A 2;1%9,%1).$% 7!-!. 5% -!,)6%3 +!7!.#?.! )-+8. 3!.?$? "4 $! 5%1)-) !13?1$? • ;+2%+ 0%1&/1-!.2 )23%6%. 5% 474. 2;1% !,!. 1!0/1,!-!,!1 $!+)+!,!1 )9%1)2).$% 6!0?,!"),)1 (!,% '%,$)
;1+ ),,) B)3)-).$% :.#; +414,4A ),&%. +4,,!1? ;1+)6% 9!0?.$! >;. ;7%1).$%+) &)1-!6! $;7%.,) 3/0,4 6%-%+ ()7-%3) 5%1%. ),341 !3%1).' ;1+)6%>.). ,)$%1 "!2?- &)1-!2? ),.%3 !3"!!#?,?+ 5% %B)3)- 6!6?.#?,?B?.?. :.$% '%,%. +414,4A,!1?.$!. ),&%. !6?.#?,?+ ')") &!1+,? "1!.A,!1$! 2%+3:1 ,)$%1) A)1+%3,%1) ";.6%2).$% "!1?.$?1!. ),&%. @)1+%3,%1 14"4 A)1+%3,%1). ";6;-% '%,)A-% 5% 7/1,4 1%+!"%33% ';9,; +!,-!2?.$!+) %. :.%-,) 4.241,!1$!. ")1).). 2)23%-,%1) /,$4B4.4. &!1+?.$!6$? ;.6!$!+) 3%+./,/*)+ '%,)A-%,%1% +!6?32?7 +!,-!6!. 5% %. 46'4. 9:7;-,%1) 3;- $;.6! ),% !6.? !.$! 46'4,!-! -)26/.4.4 "%.)-2%6%. ),&%. @)1+%3,%1 14"4 ';.$%. ';.% !13!. 5%1) $%0/,!-! 5% 6%$%+,%-% !,!.? )(3)6!#?.? 3!- 6%$%+,) 5%1)-,) 5% 6;+2%+ 0%1&/1-!.2,? 5%1) $%0/,!-! 6%$%+,%-% 2)23%-,%1).% )(3)6!9 $4646/1 5%1) -%1+%7).). ';. 2!!3 %1)A),%"),)1 /,-!2?.? (%$%&,)6/1$4 4 +!02!-$! '14"! (%- 5%1)-,) (%- $% 6;+2%+ 0%1&/1-!.2,? 5%1) $%0/,!-! 5% 6%$%+,%-% 2)23%-,%1) +!7!.$?1!#!+ < ),&%. %1) %0/,!-! 5% %$%+,%-% 1/*%2)>.). "!A,!3?,-!2?.! +!1!1 5%1),$)
1/*% /13!B? 5% !,3%1.!3)& 01/*%,%1). 6;1;3;#;2; 2%15>;. ")1")1).) 3!+)0 %$%. !.!,)7,%1) 5% 3!52)6%,%1) 2/.4#4.$! ),&%. )23%- ;(%.$)2,%1) +!1!1,!1?.? 5%1$) < 3/1% %15 5% 3/1% .#%= 3/1% %15 >.). (%1 5%1) $%0/,!-! )(3)6!#?.! 6:.%,)+ /,!1!+ '%,)A3)1$)B) /13! 2%5)6%$%. %. 6;+2%+
/7 ('1GI9' @A>B3B /2,+4 H/71+92+7 7:(: ;+7/ 3+71+>/4*+ â&#x20AC;˘ !957'-+ ) 6+7,573'48 ;+ =B18+1 -+7+19/7+4 8'4'2 8:4:):2'7G4 15I9:7:2*:J: ;+7/ *+652'3' B4/9+8/ 52'7'1 1:22'4G2*G â&#x20AC;˘ !957+ 4)+ ')1#6 8'4'2 ;+ ,/>/18+2 8:4:):2'7G3G>G4 =+*+12+3+2+7/4/4 9+1/22+I9/7/2+7+1 8'12'4*GJG =+*+12+3+ B4/9+8/ 52'7'1 1:22'4G2*G â&#x20AC;˘ !957+ ;+7 "'6+ ')1#6 :95 5'*+7 =+*+12+3+ 8547'8G ;+7/2+7/4 @G1'7G2'(/2/7 3+*='2'7' '19'7G2'7'1 ,'712G 251'8=542'7*' 8'12'43'8G '3')G=2' 1:22'4G2*G "B3 (: 8/89+32+7/4 +49+-7'8=54: $ <'7+ ;!6.+7+ 8'4'22'I9G73' ;+ $++'3 ')1:6 +62/)'9/54 =+*+12+3+ 62'9,5732'7G=2' 8'J2'4*G
8+;/=+=+ 1'*'7 52'4 1:7:32'7G4 .+7 /.9/=')G4' ='4G9 ;+7+(/2+)+1 ,2'8. 9+145250/8/ 9'('42G (/7 *+652'3' B7B4B=*B +3 '4G4*' :=-:2'3' 154,/-B7'8=54: .+3 *+ =B18+1 ./>3+9 8+;/=+8/ 8'J2'='(/2/=57 ;+ (B9B4 (:42'7G 3'2/=+9 '@G8G4*'4 ';'49'02G (/7 I+1/2*+ -+7@+12+I9/7/=57*:
!957+!+7;FB4 8'./6 52*:J: "./4 Teknolojileri sayesinde geleneksel ;+7/ *+652'3' B7B42+7/4+ 4'>'7'4 F*+4 ,'>2' 1'6'8/9+ ';'49'0G 8'J2G=57*: !957+ 4)+ /8+ 8'J2'*GJG :=-:2'3' 3+71+>2/ 157:3'=2' =+*+12+3+ 8B7+@2+7/4*+1/ 1'73'IG12GJG -/*+7/=57 :=-:2'3' ;+7/2+7/4/ 1:7:38'2 :=-:2'3'2'7G4 ;+7/4*+4 157:=57*:
Demodan uygulamaya tam performans
+7/=+ 6750+=/ :=-:2'3'1 1'2G=57*: 750+4/4 579'JG /2,+4 H/71+92+7 7:(:F4:4 =G2G4*' (+I =G22G1 (/7 8B7+=2+ /I (/72/J/4+ -/99/J/ "8+7; "+145250/ />3+92+7/F=*/ %'6G2'4 9B3 '4'2/>2+7 8547'8G !! +89+12/ yeni nesil depolama sistemlerinin 1:7:23'8G4' 1'7'7 ;+7/2*/
'J 3B.+4*/82+7/4/4 E +89 7')9/)+F /21+8/ ;+ B7B4 '/2+8/4/4 B89B4 =+9+4+12+7/ 8'=+8/4*+ 6+7,573'48 9'2+(/4/ .G>2' 1'7IG2'3'=G ('I'7*G1 B7B42+7/ 9B3 8B7+)/4 ('I'7G=2' =B7B9B23+8/ ;+ 6750+4/4 .'='9' -+@/7/23+8/4*+ +4 1/2/9 7522+7/ B892+4*/ D
Beklentilerin de Ăźzerinde performans
750+ 854:@2'4*GJG4*' /2,+4 H/71+92+7 7:(:F4:4 " '29='6G8G4*'1/ /2+72+3+ .+=+)'4 ;+7/)/=*/ G8' 8B7+*+ ;+ 857:48:> 52'7'1 9'3'32'4'4 *54'4G3 ;+ ='>G2G3 1:7:2:32'7G 7:6 (B4=+8/4*+1/ F*+4 ,'>2' 251'8=54*' ./>3+9 ;+7+4 ;+7/ 3+71+>/4/4 ;+ 8'=G8G (/4*+4 ,'>2' 854 1:22'4G)G4G4 9'2+6 +99/J/ 6+7,573'48G (+12+49/2+7/4 *+ B>+7/4*+ (/7 8+;/=+*+ 1'7IG2'3GI9G
Daha fazla yĂźkĂź daha az kaynakla yĂźrĂźtmek
Operasyonel maliyetlerin, depolama '2'4G4*'1/ '79GI2' (/72/19+ '>'2'4 (/7 -7',/J+ *A4BI3+8/ /I 8B7+@2+7/4*+ >'3'4 ;+ 3'2/=+9 1'>'4)G4' /31?4 9'4G3GI (: *' ;+7/3/ 9'3'3G=2' '79G73GI9G /2,+4 H/71+92+7 7:(: /2-/ +49' "+145250/ +71+>/F4*+ *+35 !/89+32+7/ %A4+9/)/8/ +=>:22'. &57(' 8B7+@2+7/ =B7B9B23+=+ ('I2'4*G C 79G1 =B18+1 6+7,573'48 /89+=+4 ;+ $+7/ 3+71+>2+7/4*+ 154:32'4*G7G2'4 saatler alan raporlamalar dakikalar B7B42+7/ -+7@+1 >'3'42G ;+ /@+7/8/4*+ ='6G23'19' ;+7/ '2'42'7G 9'3 6+7,573'48 /2+ @'2GI9GJG /@/4 +,+19/, 52'7'1 1:22'4G23'19' ;+ 8/89+32+7 :=-:2'3'=' -+@/2+(/2*/ /2,+4 /2+ "8+7; *'.' ,'>2' =B1B *'.' '> 1'=4'12' 8/89+3 ;+ 'J 3B.+4*/82+7/4/4 (/72/19+ =B7B9+(/23+19+*/7D */=57 @'2GI'7'1 .'>G72'*GJG /I 62'42'7G=2' !957'-+ !957+ 4)+ En yĂźksek seviyede ')1#6 !957+ ;+7 "'6+ ')1#6 memnuniyet B4/9+2+7/=2+ (+7'(+7 $++'3 ;+ $ <'7+ /4'48'2 '42'3*' *' 1'>'4)' 9'7',G4*'1/ +49+-7'8=542'7 ='6G23'=' -+@+4 I/71+99+ @'2GI'42'7G4 ('I2'4*G 6+7,573'48 ;+ >'3'4 9'8'77:,: '42'3G4*' *:=*:J: 3+34:4/=+9 HPE ĂźrĂźn ailesinin ĂźstĂźn *+ +4 =B18+1 8+;/=+=+ @G19G /2,+4
H/71+92+7 7:(: G*+32/ !/89+3 ;+ /2,+4 H/71+92+7 7:(: /2-/ !/89+32+7/ J %A4+9/)/8/ :.'33+* H'./4F/4 %A4+9/)/8/ +=>:22'. &57(' 8B7+)/4 (+4>+7 6750+2+7/ -+7@+12+I9/73+1 /I2+=/I/4+ *'/7 I:42'7G 8A=2B=57 C 5 /89+=+4 1:7:32'7' 9';8/=+8/ /8+ IA=2+ 8B7+)/4*+ !957+!+7; ;+ C /4'3/1 ,'1'9 1'7'72G 8/89+32+72+ !957+ 4)+ B7B42+7/4/ /2,+4 -+2+)+J+ ='9G7G3 ='6G2'4 .+7 6750+*+ H/71+92+7 7:(: $+7/ +71+>/F4+ ,''2/=+9 '2'4G4' 5*'12G 6750+2+7/4 62'42G 1+8/49/=+ /.9/='@ *:=:23'18G>G4 9B3 ='I'3 *A4-B8B4+ *+89+1 +49+-7+ +93+=/ ('I'7*G1 ;+ *+652'3' ;+7+4 ;+ 6A79,A=B4*+ (:2:4'4 2/*+7 '2'4G4*' =B>*+ /2' F=+ ;'7'4 3'71'2'7G4 B7B42+7/4/ +4 /=/ I+1/2*+ 57'4*' 9'8'77:, 8'J2'*G1 D /2,+4 154:32'4*G7'(/2+)+1 (/7 +49+-7'9A7 /2+ H/71+92+7 7:(: G*+32/ !/89+3 ;+ J @'2GIG23'8G4G A>+22/12+ 9';8/=+ +*+7/3 D %A4+9/)/8/ :.'33+* H'./4 /8+ I: -A7BI2+7/ 6'=2'IG=57 C "8+7; 8/89+3 ;+ %4%9 %,%//)5- 4 (1%1 797.()1-: %(()5 2 ..20 *-5 %4. /2. 2 %6 ;04%1-9) @56%1&7/ !" $ !)/)*21 %.5
94>16>/> &-/+- -<-1 /=6*)1 5%6>? (%1>?0%1>1>:/% 6)0%5 .74717: 9% (% #)& 5-6)0-:- :-9%4)6 )(-1-: 888 ,3) '20
8
BThaber
E-TOPLUM
Davos’ta katil robotlar konusu
İngiliz dijital sektörü İngiltere hükümeti, ülkedeki dijital sektörün (bizim, bilişim sektörü dediğimiz) 2014 verilerini açıkladı: Ülkeye sağladığı katma değer 118 milyar 300 milyon Sterlin (1 Sterlin=4,5 lira). Dijital sektör ekonominin yüzde 7.3’ü oluyor. Yaptığı ihracatın tutarı 15,9 milyar Sterlin. İngiltere, kayıtlı-kuyutlu bir bilgi toplumu olduğu için, “dijital sektör” ve “dijital ekonomi” diye birbirine akraba ama farklı iki kategoride de ölçüm yapabiliyor. Buna göre 2014’te dijital sektörde çalışan sayısı 1 milyon 400 bin kişi. Toplam ülke istihdamının yüzde 4,4’ü. Daha geniş kapsamlı dijital ekonomi kategorisinde ise 2 milyon kişi sayılıyor. Bu da bir önceki yıla göre yüzde 1,7 artmış. Ülkenin toplam ihracatının yüzde 8,5’u dijital hizmet ve ürünler. Hizmet ihracatının değeri 29 milyar 100 milyon Sterlin. Ürün
8 - 14 ŞUBAT 2016
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
ihracatının değeri 15 milyar 900 milyon Sterlin. (Digital Sector Economic Estimates. January 2016). Bu dijital “mucize” elbette bir vakum ortamında oluşmuyor. Hükümetlerin desteklediği bir ekosistem var. Başbakan başta olmak üzere iktidarıyla muhalefetiyle “partiler üstü” bir anlayışla bu ekosisteme sahip çıkılıyor. Ekosistemin adı “yaratıcılığı geliştirmek.” Yine hükümetin resmi açıklamasına göre, İngiliz “yaratıcı endüstrisi” ekonomiye her saat 9 milyon 600 bin Sterlin kazandırıyor. Yanlış okumadınız: Gece gündüz, saat başına. Yaratıcı endüstrinin ülkeye sağladığı kazanç 2014’te 84 milyar 100 milyon oldu. 2014’te bu yaratıcı endüstrinin “değeri” 133 milyar 300 milyon Sterlin etti. Bu da İngiliz ekonomisinin yüzde 8,2’siydi. (DSMS Creative Industries Economic Estimates: January 2016)
Davos’un pırıltısı arasında arka planda kaybolan önemli bir gelişme, yapay zekayla otomatik çalışan İHA’ların dünya çapında yasaklanması çağrısı oldu. Bu İHA’ların özelliği, insan komutasına gerek duymadan, kendi yazılımlarına göre hareket etmeleri. Geçen yıl bin kadar bilimci açık bir mektuba imza atarak, yasaklama istemişlerdi. İmzacılar arasında fizikçi Stephen Hawking, Elon Musk (SpaceX, Tesla), Steve Wozniak (Apple ortak kurucusu), Jann Talinn (Skype), Noam Chomsky (insan hakları savunucusu), Erik Brynjolfsson (MIT), Ahmet Fatih Tabak ve Duygu Damar (Max Planck Institue), Fatih Güvenen (U. Minnesota), Çağatay Tavşanoğlu (Hacettepe) gibi çeşitli ülkelerden bilimciler vardı. Bu çağrı önce, Buenos Aires’de toplanan Yapay Zeka Konferansı’na, şimdi de Davos’a kadar ulaştı. Böyle bir konuda uluslararası bir yasaklama kararının nasıl
alınabileceği, kocaman bir soru işareti. Çünkü, uzaktan yönlendirdikleri İHA’larla yaptıkları saldırıları ekrandan izleyen operatörlerin, psikolojik travma geçirip görevi bıraktığı da biliniyor. Tartışılan sorun şu: “Ölümcül Özerk Robotlar” (Lethal Autonomous Robotics) denilen insansız hava araçları, “insan eli” değmeden kendi başına karar verip, yazılımındaki hedefi “bulup” imha ediyor. Afganistan ve Pakistan’da malum güçlere karşı sıkça kullanılan bu “otomatik” ölüm makineleri, hedefi bulup yok etse bile, çevreye de zarar veriyor. Gereksiz ölümlere yol açıyor. Hedefi yanlış saptadığı da oluyor. Bu tür robotlar görsel çözümlemeyi otomatik yapıyor. Sadece yazılımla hareket eden bu robotlar, M2M iletişimle, başka İHA’larla “konuşuyor.” Bulut bilişim kullanarak, insana gerek kalmadan, ateş açma “kararını” kendisi alıyor. Bu uygulamaya, ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerde
sivil itiraz kampanyası, sonunda BM Genel Kurulu’na kadar yükseldi. Bir stk olayından, uluslararası bir platforma dönüşen girişim, savunma sanayiinin, yenilikçiliğin önünü açtığını, ama ortaya nasıl silahlar çıkarttığını tekrar gösterdi. BM İnsan Hakları Komisyonu’na göre, “ileri yapay zekalı özerk robotların kullanımı dünya çapında yasaklanmalı.” Papa’ya göre, “Önceden programlanmış bir teknik sistem, ölüm-kalım konusunda ahlaki bir hüküm veremez.” Pakistan’da ABD’nin İHA harekatını izleyen Araştırmacı Gazeteciler Bürosu’na (Bureau of Investigative Journalism) göre Ocak 2004 ile Aralık 2015 arasında 371’i Obama döneminde, toplam 422 saldırı yapıldı. 4 bine yakın kişi öldü. Yaralı sayısı 1,700’ü buluyor. Afganistan, Yemen, Somali için ayrı sayılar var. Bunların ne kadarının “otomatik” saldırı olduğunu askeriye biliyor, ama sivil toplum bilmiyor.
için ödeme gerekiyor. Ödenen her kuruş, Amerikan ordusunun gazilerine ve gazi ailelerine yardım bağışı oluyor. Rumsfeld, Oğul Bush döneminde 2001’den itibaren
başlayan Afganistan, Irak savaşları ve sonrasında gelişen şimdiki facia ötesi durumun “mimarı” sayılıyor. Ancak, oyununu tv kanallarında, sohbet programlarında komiklik yaparak
anlatırken ve kahkahalar atarken Oğul Bush döneminin rezaletleri akla gelmiyor. Çünkü ekranda beyaz saçlı, sevimli, çağdaş, ve işe yarar bir app geliştirmiş 83 yaşında tonton bir dede var.
Donald Rumsfeld’den app Kimden, kimden? Oğul Bush döneminin neo-con savunma bakanı Donald Rumsfeld? Evet, ta kendisi. 83 yaşındaki Rumsfeld, bizde soliter olarak bilinen tek kişilik, veya iki kişiyle de oynanabilen iskambil sıralama oyununu iPad için uygulamaya dönüştürdü. Üstelik, bu oyun, İkinci Dünya Savaşı’nı İngiltere’ye kazandıran efsane başbakan Winston Churchill’in geliştirdiği “daha karmaşık” versiyonu. Bu nedenle Churchill’s Solitaire olarak biliniyor. Bu versiyonda bir değil, iki set kart var:
Yani 104 tane. Bunları sıraya sokmak için strateji geliştirmek gerekiyor. Kafadan sallayarak sıralamak mümkün değil. Rumsfeld, Churchill’in, berbat savaş günlerinde dahi stres atmak için kendi kendine oynadığı bu “kafa boşaltma” oyununu, 1970’lerde Avrupa’da NATO’da görevliyken Belçikalı bir diplomattan öğrenmiş. Normal soliterden çok daha zor olan oyunu sevmiş, hayatı boyunca oynamış. Şimdi de iPad app olarak geliştirmiş. Oyunun ilk basamakları bedava. Ama karmaşıklaştıkça, devam etmek
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
8 - 14 ŞUBAT 2016
9
ATM’lerde kontrol merkezde buluşuyor Finans kurumlarının operasyon ve uzaktan yönetim Handan Aybars konularında yardımcı olan Manage ATM’nin kısa sürede bankalarda yayıldığını belirten Cardtek Hardware Solutions Genel Müdürü Gökhan Koldaş, Manage ATM çözümünün ATM’lerin, kiosk terminallerinin ve veri merkezlerinin uzaktan yönetimi konusunda önemli faydalar sağladığına işaret etti. Hedef ise saha destek hizmetlerini, birçok başlıktaki maliyetleri azaltırken, erişimi ve etkinliği artırmak. Gökhan Koldaş, 2016 yılı hedefleri konusunda sorularımızı yanıtladı: Manage ATM yapısının hedefi nedir? Çıkış noktası; uzaktan çözülebilecek bazı problemler için cihazların yanına gitmeden uzaktan çözüm sağlamak. ATM lokasyonuna kurulan, ATM’nin işleyişi ile alakası olmayan, bunun yerine ATM’nin ortamını kontrol eden bir cihaz bu. UPS ve şebeke gerilimlerini, topraklama gerilimlerini, sıcaklık, nem ve ışık şiddetini ölçebiliyor, klimayı, dış aydınlatmayı uzaktan açıp kapatabiliyor, dış aydınlatma arızalarını tanımlayabiliyor. ATM dış ortamını kontrol ve kumanda etmek için kullandığımız gibi, bu yapıyla anahtar, yönlendirici, güvenlik kamerası gibi cihazlarda da bir kilitlenmeye karşılık aç/kapa talimatı verilebiliyor. Bankalarda geldiğiniz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bankalarda çıkış noktamız; problemleri uzaktan çözmek, ortam hakkında bilgi vermek ve önleyici çözümler sunmak. Ama demo yaptığımız bankalarda fark ettik ki problem daha farklı: Bir sorun var ATM’de, bu bir biçimde bildiriliyor, ama bankalarda ATM ile ilgilenen üç grup, yani ATM operasyon, ağ ve altyapı birimleri arasında bu problem paylaşılamıyor. Bankalar bizden şunu istedi: Bu sorunun üstlenilmesi belli bir zaman alıyor, siz uzaktan bunun kimin
Cardtek Hardware Solutions tarafından banka dışındaki ATM’ler için geliştirilen Manage ATM; maliyet, merkezi yönetim ve iş gücü avantajları sağlıyor.
Cardtek Hardware Solutions Genel Müdürü Gökhan Koldaş
problemi olduğunu da saptayabilir misiniz? Bu talep ışığında çalışmalarla yüzde 95 doğrulukla bu beklentiyi yerine getirir hale geldik. Nasıl? Yine Manage ATM üzerinden. Cihaz üzerinde bir akümüz var ve elektrikler kesildikten, UPS kapandıktan sonra 8 saat kadar o ortam hakkında bilgileri bize topluyor, bunun üzerinden veri aktarabiliyor. Aydınlatma dışındaki tüm cihazlar UPS’e bağlı ve elektrikler kesilince devreye giren UPS ile ATM bir süre daha çalışıyor. İlk tespit ettiğimiz sorun da elektrik kesildiğinde UPS daha devreye girmeden müşterinin banka kartının içerde kalmasıydı. Böylece çalıştığımız bankalarda yüzlerce UPS’in bypass konumda olduğunu tespit ettik. Bir cihazla ortamın tüm ihtiyaçlarının karşılanması, bu cihazın montajının kolay olması, merkezdeki yönetim altyapısının sektörün ihtiyaçlarına yönelik ve optimize edilmiş olması Manage ATM’de öne çıkan yenilik oldu. Yaklaşımımız da araç yönetiminden ziyade, ‘iş süreçleri yönetimi’ oldu. Yani bu yapı birçok değişkeni takip ediyor ve problemleri net görebiliyoruz.
Dünyanın farklı noktaları, büyük potansİyeller sunuyor ATM üreticilerinin ilgisi: “Bu yapı SLA seviyesini güçlendiriyor ve bankalar da daha güçlü SLA isterse, ATM üreticilerinin de bu çözüme yönelik ilgisi gelişecektir.” Yurtdışı planları: “Hindistan’da güzel bir pazarımız var, demolarımızı yaptık. ABD pazarının da potansiyeli yüksek. Azerbaycan’a geçen yıl birkaç ufak ölçekli uygulama sunduk. İran pazarını da hedefliyoruz. Çünkü orada büyük bir potansiyel var. Güney Amerika’da da lokasyonlar birbirinden uzak olduğu için bu
Alarm yapısı nasıl işliyor? Alarm yapısında üç kriterimiz var: ATM tipi, alarm tipi ve kullanıcı grubu. Bunların kombinasyonu ile alarmlar üretip, ilgili birimlere ulaştırıyoruz. Bankada altyapı grubu; elektriğin kalitesinden, klimadan ve UPS’ten sorumlu. Ağ grubu; ADSL yönlendirici, anahtar gibi tüm bağlantılardan sorumlu. Operasyon grubu da ATM’nin
çözüm etkili olabilir. Sonuçta mesafe uzadıkça ATM’nin faydası artıyor.” 2016 öncelikleri: “Türkiye’de yüzde 20 pazar payımız var. Rakiplerimiz var, ama biz 2009 yılından beri buna odaklı çalışıyor, sürekli güncellemeler yapıyoruz. Her mühendis arkadaşta birçok fikir var. Bunları geliştirmeye grup olarak önem veriyoruz ve bunun için de Ar-Ge odaklı bütçemiz var. Deloitte Fast 50’de 8’inci sıradaydık, ama bu yıl ilk 5’i hedefliyoruz. Odağımızın ATM olması, uzmanlığı sağlıyor. Yeni çalışmalarımız var ve IoT’ye odaklanıyoruz.”
fonksiyonel olmasından sorumlu. Bu yönüyle bankaya yol haritası veriyoruz. Böylece hem yetki karmaşası olmuyor hem de olası sorunu çözme hızı yükseliyor. Bunu sisteme oturttuğumuz için kişilere gerçek problem alanlarını gösteriyoruz. Elektrik kesildi ama misal, UPS ne kadar zaman sonra devreye girdi, bunu raporluyoruz. Kritik saat eşiğimiz var. Belli süre içinde elektrikler gelmezse bir alarm
üretilmesi lazım ki güvenlik sistemi de devre dışı kalacağı için ATM’deki paralar boşaltılsın. Biz de bankayı bu konuda alarm durumuna geçiriyoruz. UPS’in bypass olması ve elektrik kesildiğinde banka müşterisinin kartının içerde kalması sonrası, bir görevli o kartı alıp şubeye teslim ediyor, belli bir sürede şubeden alınmazsa merkeze gidiyor ve iptal ediliyor, sonra yeni kart basılıp gönderiliyor. Bunlar maliyet demek. Biz sorunları oluştuğu noktada çözüyoruz. Değişken bir unsur olan topraklama gerilimini sürekli ölçüyoruz. Alt ve üst eşikler ve bu eşikler için sıçramalar alarm oyarak atanabiliyor ve bunları izliyoruz. Merkezi yazılım ihtiyaca göre geliştirilebiliyor yani. Evet, merkezi yazılım son denece esnek ve web servisleri üzerinden çalışan, müşterilerin kendi yazılımlarını bu yazılıma entegre etmelerini sağlayabilen bir altyapı. Kurumun jargonuna uygun biçimde tüm objelerin isimleri değiştirilebiliyor. Yani önyüzdeki tüm değişkenler, her bankada o bankanın kullandığı tanımlar oluyor. Önyüzler ise standart ve bazı durumlarda bir bankanın ihtiyaç duyduğunun üzerinde. Bu noktada bazı sadeleştirmelerle bankanın isteğine uygun hale getiriyoruz. Bu yapı ne zaman kullanıma geçti ve geri dönüşler nasıl bankalardan? İki yıl oldu ve 4 bankada varız, aceleci davranmıyoruz. Pratik biçimde kurulabilen ve problem yaşadığı zaman aradan çıkartıldığında, hiçbir operasyonu etkilemeyecek bir yapı sunuyoruz. Yatırımın net ve hızlı bir geri dönüşü var. Örneğin hızlı konumlandırıp operasyonel yararı hızlı edinmek, dış aydınlatmada ekonomik avantaj elde etmek, AVM içindeki cihazların akşam 10’dan sabah 9’a kadar kapatılması ile enerji tasarrufu mümkün. Ürünün konumlandırılma süresi kısa ve bu da kurulum maliyetini düşük tutuyor, kurulumdan sorumlu personelin zamanını almıyor.
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
8 - 14 ŞUBAT 2016
SAP’de hedefler, bulut ile aşıldı olmayan faaliyet kârının sabit SAP, 2015 yılında yeni bulut aboneliklerinde yüzde 103 artış kurda 6,4 milyar avro ile 6,7 milyar avro aralığında olmasını elde ederken, bulut abonelik bekliyor. ve destek birikimlerinde SAP, mevcut döviz kuru yüzde 45 artışla yılsonunda ortamını ve elde ettiği 3,7 milyar avroya ulaşıldı. başarı ışığında 2017’ye dair SAP S/4HANA’ya geçiş yapan hedeflerini de artırdığını şirketlerin sayısı ise 2015’in açıkladı. Döviz kurunda istikrar son çeyreğinde iki katı aşarak varsayımıyla SAP, 2017 yılında 2 bin 700’ü aştı. SAP Türkiye IFRS olmayan bulut abonelik Genel Müdürü Zeynep Keskin, ve destek gelirlerinde 3,8- 4 sonuçları şöyle değerlendirdi: milyar avro aralığına ulaşmayı “‘Sadeleşme’ vizyonumuz öngörüyor. Bu büyümenin ve sunduğumuz çözümlerle üst limiti 2015’ten 2017’ye şirketlerin rekabet gücü yüzde 32’lik yıllık kazanmalarına bileşik büyüme destek oluyoruz. oranını işaret 2015 yılında ediyor. Şirket, önceliklerimizin 2017 yılında 6,7başında 7 milyar avro buluta erişimi aralığında IFRS sadeleştirmek, olmayan faaliyet mobil, iş karı hedefliyor. analitiği, büyük SAP, bulut veri yönetimi faaliyetleri çözümlerimizle ve destek iş süreçlerindeki gelirindeki hızlı karmaşayı SAP Türkiye Genel ve güçlü büyüme önlemek Müdürü Zeynep Keskin sayesinde şirketin geliyordu. SAP öngörülebilir hedef oranının HANA platformu ve kapsamlı artacağına inanıyor. Yazılım çözümlerle müşterilerimizi lisanslarındaki gelir ivmesi göz teknolojik dönüşümlerinde önüne alındığında, SAP bulut destekliyoruz. 2015, bulutta elde ettiğimiz üç haneli büyüme abonelikleri ve destek gelirleri ile yazılım desteği gelirlerinin ile önemli oldu ve 2016’ya da 2017’de elde edeceği toplam güçlü bir başlangıç yaptık.” gelirlerdeki payının yüzde 63SAP bulutta elde ettiği ivme 65’i oranında olmasını bekliyor. ışığında, 2016’da tüm yılda 2017 yılına kadar yazılım IFRS olmayan bulut abonelik lisanslarındaki gelire yaklaşması ve destek gelirlerinin sabit beklenen bulut abonelik ve kurda 2,95-3,05 milyar avro destek gelirlerinin, 2018’de ise aralığına ulaşmasını hedefliyor. yazılım lisansı gelirlerini aşması SAP, 2016’da tüm yılda IFRS bekleniyor. SAP bu dönemde, olmayan bulut ve yazılım bulut faaliyetlerinin operasyon gelirlerinde sabit kurda yüzde karlılığını artıracak bir hacme 6-8 aralığında artış hedefliyor. ulaşmayı hedefliyor. SAP, 2016’da tüm yılda IFRS
ZyXEL Genel Müdürü Vefa Tarhan
ZyXEL 2015 yılında Türkiye’de yüzde 35 büyüdü Haber Merkezi Türkiye’de 2015 yılında 1 milyonun üzerinde ürün satan ve kurumsal ürün segmentinde ürün satışlarında artış yakalayan ZyXEL, ciro bazında Türkiye’de yüzde 35 büyüme kaydetti. Şirketin verdiği rakamlara göre, 2014 yılında 900 binin üzerinde ürün satan ZyXEL, 2015 yılında bu rakamı 1 milyon 162 bin seviyesine çıkararak ciro bazında yüzde 35 büyüdü. Bu büyümede kurumsal ürünlerin satışındaki artış, VDSL dönüşümü, çeşitli ağ projeleri ve 802.11AC teknolojisi de etkili oldu. Düzenlenen basın toplantısında konuşan ZyXEL Genel Müdürü Vefa Tarhan, ZyXEL’in modem ve yönlendirici alanında 26 yıllık bir geçmişe sahip bir şirket olduğunu ve bu alanda akla ilk gelen markalardan birisi olduğunu belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “Hem donanım hem de yazılım olarak üst düzey ürünlere imza atıyoruz. Büyüme hızımızın altında yatan en önemli nedenlerden birisi de ürün kalitemiz. Biz müşterilerimiz için kutular üretmek yerine nasıl bir teknoloji ve çözüm oluştururuz sorusuna yanıt bulmaya çalışıyoruz. Bunun sonucunda da her alanda ve ölçekte faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların ihtiyacını çözebilecek ürün gamıyla kullanıcılarımızın karşısına çıkıyoruz.”
IoT ve Endüstri 4.0 konusunda çalışmalar devam ediyor Bulut teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte NAS tarafında Türkiye’de büyük ilerlemeler elde ettiklerini aktaran Vefa Tarhan’a göre önümüzdeki yıllarda IoT (Nesnelerin iİnterneti) ve giyilebilir nesnelerin varlığı daha da artarak çok önemli bir hale gelecek. Endüstri 4.0’ın kilit noktası da IoT olacak. İlgili ilgisiz bir çok şirketin bu alanda yatırım yaptığını sözlerine ekleyen Tarhan, “Büyük resme bakıldığında akıllı şehirleri görüyoruz. Bu akıllı şehirlerin parçaları da akıllı evlerde yaşayan, akıllı otonom otomobil ve akıllı telefon kullanan insanlar. Bu insanların artık büyük bir bölümü IoT ve giyilebilir teknolojilere aşina ya da kullanmaya başladı. Bizim
gibi insanları bağlantılı hale getirme vizyonuyla hareket eden şirketlerin de günümüzde artık kutu değil toplam çözüm satması gerekiyor. Biz de ZyXEL olarak bunu bir görev olarak görüyor ve müşterilerimize ürünlerimizle toplam bir çözüm sunmaya özen gösteriyoruz” dedi. 4.5G ile yeni fırsatlar ortaya çıkacak Vefa Tarhan’a göre bu yılın ikinci çeyreğinde faaliyete geçecek olan 4.5G ağı ile birlikte tüm cihazlar ve kullanıcılar tarafında yeni bir fırsat kapısı açılacak: “4.5G İnternet servis sağlayıcıları ve telekom operatörleri için ayrı bir fırsat. Bu fırsat da doğal olarak bizim 2016 yılında hedeflerimizi gerçekleştirmedeki en önemli yol arkadaşımız olacak. 2016 yılı için de önceki yıllardaki istikrarlı büyüme oranlarımıza yakın hedefler belirledik. Bu yıl için kurumsal alandaki hedefimiz yüzde 40 ve toplamda da yüzde 25’lik bir büyüme hedefini gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Bu hedeflerimizi gerçekleştirmemiz durumunda da liderlik koltuğundaki yerimizi iyice sağlamlaştırarak gelecek yıla taşıyacağımıza olan inancımız tam. Fırsatlar yılı olmasını beklediğimiz 2016’da iş ortaklarımızla birlikte hem bireysel hem de kurumsal alanda büyümeye devam edeceğiz.”
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
8 - 14 ŞUBAT 2016
Müşteriler bulut kullanımı, artan güvenlik ve uyum talepleri, her yerde işlem Bülent Nevres yapabilme ve veri patlaması gibi yeni nesil teknolojik eğilimlere ayak uydurmaya çalışıyor. İçerisinde bulunduğumuz değişim çağında kurumlara ve şirketlere ağırlıklı olarak veri yönetimi konusunda çözümler sunan CommVault, müşteri memnuniyeti çerçevesinde çalışmalar yürütüyor. Yeni nesil veri yönetimi ve sanallaştırma konularında önemli çalışmalar gerçekleştiren CommVault ’tan Kanal Müdürü Wael Mustafa Mesat ile CommVault ’un veri yönetimi, sanallaştırma ve güvenlik anlamında yaptığı çalışmalar üzerine konuştuk. n İlk etapta CommVault ’un iş süreçlerinden söz edebilir misiniz? Dünya genelinde kurumlara ve şirketlere veri yönetimi konusunda destek veriyoruz. Veri yönetimi derken, veri taşıma, veri güvenliği gibi bileşenler konusunda, teknolojiyle birlikte değişen müşteri ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Gartner’ın açıkladığı rapora göre veri yönetimi konusunda dünya çapında lider konumunda bulunan CommVault, bu konudaki başarısını veri koruma, veri taşıma ve müşteri ihtiyaçlarını doğru bir şekilde analiz ederek sunduğumuz çözümlere borçlu. Türkiye’de, Dubai’de
CommVault müşteri odaklı politikasından ödün vermiyor Hızla değişen teknoloji, daralan kaynak ihtiyaçları ve genişleyen veri hacimleri karşında, şirketlerin ve kurumların ihtiyaçları da baştan aşağı değişiyor.
ve Güney Afrika’da yer alan ofislerimiz üzerinden küresel ve yerel bazda müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarımızı sürdürüyoruz. n Büyük veri hızlı bir şekilde büyüyor. Bu konuda CommVault ne gibi çalışmalar yürütüyor? Teknolojik gelişmeler ile beraber şirketlerin ve kurumların ellerindeki veri miktarı da aynı hızda artıyor. Bu noktada artan verinin hızına erişememiz durumunda, bu veriyi yönetmek de bir o kadar
CommVault Kanal Müdürü Wael Mustafa Mesat
zorlaşabilir. Sahip olduğumuz teknoloji ile beraber analiz ederek şirketlerin ve kurumların ellerindeki verilerin boyutlarını kontrol edilebilir seviyeye çekerek, yönetimini daha kolay bir hale getirmek için çalışmalar yürütüyoruz. Bu konuda veri analitiğinin öneminden söz etmemiz gerekiyor. Statik verinin günümüzde müşterilerimiz için çok değerli olmadığını gözlemliyoruz. Bu konuda müşterilerimizin veri analitiği ile ellerindeki verinin niteliğini çok daha iyi anlamalarını sağlayarak, iş süreçlerinde
bu durumum avantaja çevirmeleri konusunda yardım sunuyoruz. n CommVault ’un bulut konusunda yürüttüğü çalışmalarda bahsedebilir misiniz? Veri yönetiminin en önemli bileşenleri arasında bulut bilişim ve bulut bilişim çözümleri yer alıyor. Şirketler ve kurumlar, ilk etapta şüpheyle yaklaştıkları bulut çözümlerine, bulutun kendilerine sağladığı avantajlarla beraber hızlı bir şekilde adapte olmaya başladılar. Bu doğrultuda
11
ihtiyaçları değişen ve sahip oldukları veri miktarı artan şirketler ve kurumlar, verilerini doğru bir şekilde yönetme ihtiyacı duymaya başladılar. CommVault olarak kurumlara ve şirketler bulut konusunda da hizmetler veriyoruz. İş süreçlerimizin olmazsa olmazları arasında yer alan bulut çözümleri konusunda şirketlere ve kurumlara yedekleme, veri taşıma, sunucu taşıma gibi hizmetler veriyoruz. Bunun yanı sıra Amazon ve Microsoft gibi yapılarla entegre bir şekilde çalışan çözümlerimiz ile müşterilerimizin bu konudaki ihtiyaçlarını sorunsuz bir şekilde karşılamayı hedefliyoruz. Ayrıca CommVault olarak bulut servisleri sunma konusunda kurumlara ve şirketlere destek veriyoruz. Sanallaştırma konusunda da çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Sanallaştırma yazılımları ile entegre bir şekilde çalışıyoruz. VMware, Microsoft HyperV ve Citrix XenApp ile müşterilerimize sanallaştırma konusunda farklı alternatif sunabiliyoruz. n Türkiye pazarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye, yer aldığı bölgenin en önemli pazarları arasında yer alıyor. Türkiye pazarının sürekli büyüyen bir yapıya sahip olması nedeniyle CommVault ’un yatırımları da bu bölge üzerinde yoğunlaşıyor. Yeni anlaşmalarımız ve iş ortaklarımız ile beraber pazarın ihtiyaçlarını daha iyi anlayıp, müşterilerimize ihtiyaçlarını karşılayan çözümler sunmaya gayret ediyoruz.
EWE Turkey Holding, Millenicom’u devraldı Alman enerji şirketi EWE AG’nin yüzde 100 iştiraki olan EWE Turkey Holding, enerji sektöründeki yatırımlarının ardından Türkiye telekomünikasyon pazarına da adımını attı. EWE Turkey Holding, Rekabet Kurumu onayı ve diğer yasal süreçlerin tamamlanması ile alternatif servis sağlayıcı Millenicom’un hisselerinin tamamını devraldı. Millenicom; faaliyetlerine arama kartı, arama bazında çağrı, sabit telefon hizmetleri ile başladı. 2009 yılında VoIP ve Doping
ADSL hizmeti vermeye de başlayan Millenicom, bugün hem bireysel hem kurumsal müşterilerine internet hizmeti, telefon hizmeti ve bulut çözümleri sunuyor. EWE Turkey Holding Genel Müdürü Bekir Sami Acar, hisse devri ile ilgili şu bilgileri verdi: ‘EWE’nin Almanya telekomünikasyon pazarında edindiği birikimini Türkiye’ye taşımak ve Türkiye’de yüksek kalite standardını telekomünikasyon müşterilerine de sunmak istiyoruz. Deneyimli kadrosu
ve altyapısıyla Millenicom’la uzun vadede enerji ve telekomünikasyon piyasalarının yakınsamasına yönelik yenilikler getireceğimize inanıyoruz.’’ Mevcut iştirakleri ile organik büyümesini devam ettiren EWE Turkey Holding, enerji piyasasında yeni yatırım ve satın alma fırsatlarını da takip ediyor. Telekomünikasyon alanında Almanya’da yıllardır uyguladığı yakınsama stratejisini Türkiye’ye taşıyacak olan EWE, her iki sektörde faaliyet gösteren ilk oyuncu
oldu. Millenicom’un alınmasıyla beraber müşteri sayısını yaklaşık 120 bin artıran EWE Turkey Holding, bireysel ve kurumsal müşteri pazarındaki konumunu güçlendirdi.
EWE Turkey Holding Genel Müdürü Bekir Sami Acar
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
8 - 14 ŞUBAT 2016
İş hayatı dijital eksende yön buluyor ‘Toplum için Dijital Medyanın Gelecekteki Etkilerinin Şekillendirilmesi’ başlıklı ve sonuçları Davos’ta gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu’nda paylaşılan, 5 bini aşkın kullanıcının katıldığı çalışmaya göre, dijital medyanın iş amacıyla kullanımı geçtiğimiz üç yıl içinde artarken, bu artışın devamı da bekleniyor. Kullanıcılar, çevrimiçi zamanlarının büyük bir kısmını iş, bilgi toplama veya öğrenme odaklı geçiriyor. Katılımcıların yüzde 32’sinin iş amacıyla çevrimiçi geçirdikleri günlük süre üç saatin üzerine çıkıyor. Dijital medyanın profesyonel yaşam üzerindeki etkilerine bakıldığında, katılımcıların yarısından çoğu, yani yüzde 56’sı, dijital medyanın çalışma şekillerini değiştirdiğini belirtiyor. Yüzde 41’lik kesim, sosyal medyanın iş verimliliklerini artırdığını belirtirken, katılımcıların sadece yüzde 14’ü iş verimliliğinin düştüğünü söylüyor. Katılımcıların yarısı da dijital medyanın profesyonel yaşam kalitesini yükselttiği kanısında. Katılımcıların sadece yüzde 14’ü bu fikre katılmıyor. Katılımcıların üçte ikisi, dijital medyanın profesyonel olarak çalışma, öğrenme ve
Willis Towers Watson ve Dünya Ekonomik Forumu tarafından gerçekleştirilen araştırma, dijital medyanın profesyonel yaşam üzerindeki etkilerini ortaya koyuyor.
geliştirme becerileri ile çalışma arkadaşlarıyla işbirliği yaratma yetkinliklerini geliştirdiğini belirtiyor. Yaklaşık 10 kişiden altısı da, dijital medyanın iş ve kişisel yaşamları arasındaki dengeyi sağlama, profesyonel bağlantılarla ilişki kurma ve iş bulma becerilerini geliştirdiği bilgisini veriyor. İş hayatı, dijitalle yeniden şekilleniyor Dijital medya kullanımının artması, insanların günlük hayatlarının yanı sıra iletişim kurma ve özellikle iş hayatında işbirliği yapma şekillerini de değiştiriyor. Bu yorumu yapan Willis Towers Watson üst
düzey yöneticilerinden Ravin Jesuthasan’a göre, içerik ve verinin dijitalleşmesinin yanı sıra yeni dijital iletişim teknolojileri; işlerin nerede, ne zaman, nasıl ve kimler tarafından yapılacağına ilişkin önemli fırsatlar ortaya çıkardı. Bu da çalışma prensipleri ve koşullarının doğasını değiştiriyor. Willis Towers Watson Türkiye ofisi danışmanlarından Elif Er, “Türkiye’de yaptığımız araştırmalar da bu yönde değişimlere işaret ediyor” derken, şirketlerin yüzde 30’unda esnek çalışma saati uygulamasının olduğuna dikkat çekti. Şirketlerin yüzde
17’si ise çalışanlarına evden çalışma imkanı sunuyor. Elif Er, bu oranların, özellikle yeni neslin beklenti ve alışkanlıkları doğrultusunda yakın gelecekte artacağı öngörüsünü paylaştı. Dijital teknolojinin profesyonel hayatlarda sonuçları ve iş hayatı üzerindeki etkisini anlamak için çalışmalar sürüyor. Konuyu daha iyi kavradığımız anda iş hayatı, dijital medyanın tüm olanaklarından hem kurumlar hem de çalışanlar için tam anlamıyla yararlanabilecek duruma gelecek. Bu öngörüyü paylaşan Dünya Ekonomik Forumu, ABD Yönetici Direktörü Sarita Nayyar, saptamalarını şöyle paylaştı:
Kurumsal politikalar netlik kazanmalı “Dijital medyanın sağladığı verimlilik artışı ve fırsatların ekonomik uçurumlara köprü görevi görmesi ve eşitsizliği azaltmasına rağmen, muhtemel olumsuzlukları da mevcut. Dijital medya ve ilgili teknolojiler, yetenek platformlarının verimliliği artırması ve nitelikli çalışanı ödüllendirirken, düşük vasıflı işlerin maliyetini düşürmesi gibi yenilikler, kısa vadede eşitsizlik yaratabilir. Birçok platformun ve bilgi ile içeriğin yakınlığı, çalışanların ilgisini dağıtabilir ve çalışmaları sekteye uğratabilir. Daha fazla insan uzaktan çalışmaya başladıkça, yüz yüze iletişim süreleri azalmakta. Bu da karşılıklı anlayış ve işbirliğini azaltarak inovasyonu engelleme potansiyeli de taşıyor. İşverenlerin dijital medyayı kişisel yetenekleri daha doğru kullanma, işin sürdürülmesi için daha incelikli bir yaklaşım edinme, sosyal medya araçlarını kurum içerisinde iletişimi ve bağlantıyı sağlamak için kullanma, dijital becerilere kaynak bulma ve geliştirme, dijital liderlik oluşturma gibi belli girişimler dahilinde ele almaları gerek.”
Saldırılar artıyor, kadrolar daralıyor! Siber güvenlik kuruluşu Arbor Networks’ün araştırmasına göre, 2015’te saldırı boyutları son 11 yıla göre 60 partnera_ilan_con.pdf kat arttı. Saldırı 1 motivasyonları arasında
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
internet korsanlığı ve ideolojik eylemler geri planda kalırken, öne çıkanlar para sızdırma ve suçluların saldırı becerilerini 11/01/16 14:05 gösterme amaçları oldu.
Şirket içinden gelen siber tehditlerle karşılaşma oranı yüzde 12’den yüzde 17’ye, kendi ağlarındaki sunuculardan saldırı yapan veri merkezlerinin oranı yüzde 24’ten yüzde 34’e yükseldi. Kasım 2014 - Kasım 2015 dönemini kapsayan 11. Yıllık Küresel Altyapı Güvenliği Raporu, Türkiye’de de son döneme damgasını vuran DDoS (online hizmetleri engelleme) saldırılarına yönelik güvenlik çözümleri sunan Arbor Networks, raporda DDoS’un tüm dünyadaki artışını gözler önüne serdi. Dünyanın dört bir yanından servis sağlayıcılar, şirketler, barındırma, mobil ve kurumsal operatörlerinden 354’ünün katılımıyla gerçekleştirilen anket sonucu ortaya çıkan veriler, internete bağlı olan tüm
şirketleri tehdit eden DDoS saldırıları karşısında güvenlik duvarlarının etkisiz kaldığını ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 50’sinden çoğu bir DDoS saldırısı karşısında güvenlik duvarının koruma sağlayamadığını belirtti. Siber tehdit ve saldırıların giderek arttığı 2015’te tespit edilen bir başka çarpıcı bulgu, siber güvenlik kadrolarını artırmaya çalışan şirketlerin sayısının yüzde 46’dan yüzde 38’e gerilemesi oldu. Kötü niyetli iç tehditlerle karşılaşan kurumsal katılımcıların oranı 2015’de yüzde 12’den yüzde 17’ye yükseldi. Kurumsal katılımcıların yüzde 40’ının kendi cihazını getiren çalışanların cihazlarının kullanımını izleyecek herhangi bir çözüme sahip olmadıkları tespit edildi. Çalışanların kendi cihazlarını
kurumsal ağa bağlamaları ile ilişkili olarak ortaya çıkan güvenlik tehditleri yüzde 6’dan yüzde 13’e yükseldi. Araştırma kapsamında tespit edilen en büyük saldırı saniyede 500 Gb büyüklükte olurken, saniyede 450, 425, 337 Gb’lık saldırılar bildiren katılımcılar da oldu. 11 yıl önce kaydedilen en büyük saldırının saniyede 8 Gb olduğu dikkate alındığında, 2015’te saldırı boyutlarının 60 kattan fazla arttığı tespit edildi. Bulut tabanlı hizmetleri hedef alan saldırılar yüzde 29’dan 33’e, altyapı, uygulama ve hizmetleri hedefleyen çok katmanlı saldırılar yüzde 42’den yüzde 56’ya yükseldi. Katılımcıların yüzde 93’ü uygulama katmanına yönelik DDoS saldırıları yapıldığını bildirirken, en çok hedef alınan hizmetler ise DNS hizmetleri oldu.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
8 - 14 ŞUBAT 2016
13
Eskişehir’in inovasyon merkezi olma potansiyeli var
Oyun geliştiriciler gözünü dünya rekoruna dikti 2009 yılında ilki düzenlenen Global Game Jam (GGJ) oyun geliştirme maratonu, bu yıl da tüm dünyadaki geliştiricileri 29-31 Ocak tarihleri arasında bir araya getirdi. Dünyanın en kalabalık GGJ merkezlerinden biri olan GGJ ATOM, bu yıl 250’nin üzerinde başvuru arasından seçtiği 210 geliştiriciyi soluk kesen 48 saatlik maraton için bir araya getirdi. Bu yıl Guinness Dünya Rekorları yetkililerinin de takip ettiği GGJ, oyun sektörünün büyüklüğünü ve renkliliğini bir kere daha gözler önüne serdi. Bu yıl “Ritüel” temasıyla gerçekleştirilen 8. Global Game Jam, 93 ülkede, 632 merkezde 30 binin üzerinde geliştiricinin katılımıyla, tüm dünyada aynı anda gerçekleştirildi ve 48 içinde 5000 üzerinde oyun geliştirildi. Kısıtlı bir zamanda birbiriyle daha önce çalışmamış geliştiricilerin belirli bir tema doğrultusunda yaratıcılıklarını ve yenilikçi yaklaşımlarını tetiklemeyi ve 48 saatte çalışan oyunlar geliştirmelerini sağlamayı hedefleyen Global Game Jam etkinliklerinde 2009 yılından bu yana binlerce yenilikçi oyun geliştirildi ve bunların bir kısmı da GGJ sonrası daha da geliştirilerek oyun sektörüne giriş yaptı. 2009 yılında tüm dünyada GGJ etkinliği ilk defa düzenlenirken, merkezler arasında en çok oyun geliştiren ve katılım gösteren isimlerden biri de GGJ ATOM olmayı başardı. Etkinlik her yıl olduğu gibi bu yıl da yenilikçilik ve teknolojinin Türkiye’deki birinci adresi ODTÜ Teknokent ile sayısız başarı hikayeleri yazarak üniversite-endüstri arasında köprü olan ODTÜ Enformatik
Enstitüsü’nün iş birliğiyle hayata geçirildi. ATOM’dan 2015’te 1 milyon dolarlık ihracat ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, GGJ etkinliğini tüm Türkiye’ye yaymayı amaçladıklarını belirtirken, “Bu yıl sadece GGJ ATOM’da 34 üniversiteden katılımcı var. ODTÜ Teknokent olarak, Türkiye Bölge Organizatörü olduğumuz bu etkinliğin tüm Türkiye’ye ulaşmasını amaçlıyoruz. Bu yıl 8 şehirde 10 merkezde gerçekleştirildi. Amacımız bunu Türkiye’nin bütün bölgelerine yaymak. Farklı disiplinderden, farklı deneyimlerden insanları bir araya getirmek.” dedi. Bu yıl ODTÜ Teknokent bünyesinde bulunan ATOM’da 14 oyun geliştirici grubu desteklediklerini söyleyen Prof. Acar, “GGJ ATOM’da bu yıl geliştirme işine yeni girenlerle birlikte, başarısını, yeteneğini ispat eden çok sayıda deneyimli oyun geliştirici de bulunuyor. Biz her yıl ATOM’dan mezun olarak şirketleşen geliştiricilerimizin yerine yeni geliştiriciler kabul ediyoruz. GGJ ATOM etkinliğinden sonra da 5 civarında grubu ATOM bünyesine katma imkanımız olacak” şeklinde konuştu. ATOM’un bir ön kuluçka merkezi olduğunu vurgulayan ODTÜ Teknokent Genel Müdürü Mustafa Kızıltaş ise, “Benim iyi fikrim var. Ben oyun konusunda kendi yazılımlarımı geliştireceğim, bir oyun çıkaracağım ve ondan para kazanacağım. Onu şirketleştireceğim, dünya çapına yayacağım, diyenleri destekleyen bir merkez.” dedi. Bu yıla kadar 300’ün üzerinde oyun geliştirildiğini belirten
Kızıltaş, “Geçen yıl burada GGJ ATOM’da geliştirilmiş oyunlardan bazıları, yıl içerisinde ATOM’da geliştirilmeye devam edildi ve ürünleşti, satılmaya başlandı ve ATOM’da 2015 yılında 1 milyon doların üzerinde ihracat gerçekleşti. Daha ortada şirket yokken arkadaşlarımız oyunlardan 1 milyon dolar kazandılar. Daha büyük şirketlerimiz de var. Onlar yine PC, konsol oyunları geliştiriyorlar ve çok hızlı büyüyorlar. ATOM ve ODTÜ TEKNOKENT’in katkıları ve çabaları sonucunda, önümüzdeki 5 yıl içerisinde oyun sektöründeki küçük ölçekli bağımsız geliştirici ekipler için de 100 milyon dolarlar seviyesinde ihracatları konuşuyor olacağız“ şeklinde konuştu. Kızıltaş ayrıca, yeni nesillerin eğitilmesi ve kendi kültürümüzü benimseyerek, dünyaya yaygınlaştırmak, geliştirmek için oyunların çok önemli olduğunu ifade etti. Dünya devleri destekliyor Tüm dünyada 110 milyar doları geçen değeriyle en önemli endüstriler arasında yer alan video oyun pazarı, her geçen gün daha da büyüyor ve gelişiyor. Bu gelişimin en önemli duraklarından ve tablolarından biri de olan GGJ, dünya lideri sektör temsilcileri tarafından da destekleniyor. Bu yıl, dünyanın en çok kullanılan oyun motoru Unity, en büyük sosyal ağı Facebook da Global Game Jam etkinliğinin sponsorları arasında yer alıyor. Türkiye’de de Microsoft, TEB ve Türk Telekom gibi devlerin etkinliğe ana sponsor olmaları da yerel oyun sektörünün kalkınması için olumlu bir girişim olarak değerlendiriliyor.
TTGV Günü - Dr. Akın Çakmakcı 5. Tez Ödülleri etkinliği, TTGV ( Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ) tarafından, Eskişehir Sanayi Odası’nın katkılarıyla 20 Ocak tarihinde Eskişehir’de düzenlendi. Üniversitelerde gerçekleştirilen Ar-Ge faaliyetlerinin ticarileşmesinin teşvik edilmesini amaçlayan etkinliğe; Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’nın yanı sıra Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen, TTGV Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Ultav, Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir ve 100’ün üzerinde davetli katıldı. Törende konuşan Vali Tuna, “Bölge olarak özellikle ArGe ve inovasyon alanlarındaki üniversite-özel sektör iş birliği, üzerinde durmamız gereken bir konu. Üniversiteler başta olmak üzere diğer eğitim kurumları, kamu kurum ve kuruluşlarında girişimcilik ve yenilik kültürünün yaygınlaştırılması, kalkınmanın en büyük hamlelerinden” dedi. Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir, Eskişehir’in yıllık 2,3 miyar ABD Doları sanayi ihracatının yüzde15’ini ileri teknolojinin oluşturduğuna dikkat çekerek “Bu yüksek teknolojili sanayi altyapısıyla üniversite – sanayi iş birliği, ülkemiz açısından bir örnek teşkil ediyor” ifadesini kullandı. Ultav, yeni endüstrinin 3 boyutta – 3D olarak ‘data-design-digital’ (veri, tasarım ve dijitalleşme) kavramları üzerinden yeniden tanımlandığını belirterek inovasyonun; fikirlerle paranın en hızlı şekilde buluşması olarak tarif edildiğini aktardı. Eskişehir’in bir inovasyon merkezi olma konusunda çok büyük bir potansiyeli olduğuna vurgu yapan Ultav, “Eskişehir’de bir ‘Veri Bilimleri Enstitüsü’ kurulabilir, üniversitelerinde ‘Büyük Veri’ bölümü açılabilir. Bu yollarla Eskişehir’de yılda yüzlerce ‘Veri Analisti” yetiştirilebilir” şeklinde konuştu. Endüstri 4.0 artık gerçekten aramızda Ödül töreni öncesinde düzenlenen ve İdeaport 2016 Etkinlik Serisi’nin ilki olan ‘Endüstrinin Dijitalleşmesi’ temasında, McKinsey Kamu Sektörü Direktörü Murat
Gürsoy özel sektörün ‘Endüstri 4.0’ kavramıyla tanışmasını ve özellikle Türkiye sanayisinin bu alanda atabileceği adımları anlattı. Gürsoy, “Endüstri 4.0 artık gerçekten aramızda. Büyük veri, analitik ve istihbarat, insan ve makinelerin etkileşimi, dijitalden fiziksele dönüşüm unsurları; Endüstri 4.0’ın 4 anahtarı. 3 boyutlu yazıcılar, son 25 yılda çok ilerledi. Sanayi tipi yazıcı satışı son 10 yılda 320 kat arttı. Diğer yandan Endüstri 4.0 siber güvenlik açısından risk de teşkil ediyor” değerlendirmesini yaptı. AB Horizon 2020 ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ulusal İrtibat Noktası Burak Tiftik de, ‘Geleceğin İnterneti ve Geleceğin Fabrikaları’ sunumunda ‘AB Horizon ( Ufuk ) 2020’ programı kapsamında sanayi ve akademiye sunulan olanakları ve bu konuda TÜBİTAK’ın attığı adımları paylaştı. Ufuk 2020’nin toplam 7 yıl süreceğini söyleyen Tiftik, “AB ülkeleriyle aynı haklara sahibiz. Toplam portföy büyüklüğü 2,8 Milyar Avro. Bu bütçe bütününden belli kazanımlar elde etmiş durumdayız. Ufuk 2020’nin temelinde istihdam ve büyümeyle inovasyon vurgusu bulunuyor. Farklı sektör ve disiplinlere açık. Bir KOBİ olarak büyük firmalarla iş birliği yapabiliyorsunuz. ‘Geleceğin Fabrikaları’ vizyonunda; imalatçıyla yazılımcının birlikte çalışması gerekiyor” dedi. Ödüller; sanayide uygulanmış akademik tez çalışmalarına veriliyor Konuşmaların ardından; Tuna, Gönen, Gündoğan, Özaydemir ve Ultav dereceye giren projelere ödüllerini verdi. 20 çalışmanın finale kaldığı ‘Dr. Akın Çakmakcı 5. Tez Ödülleri’nde, 1.lik ödülünü; ‘18 GHz Anahtarlanabilir Çoğullayıcı Tasarımı için Yeni Bir Yöntem’ teziyle Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Bülent Alıcıoğlu kazandı. 2.lik ödülünü; ‘Şekil Kontrollü NaNbO3 ve SrTiO3 Elektroseram Tozlarının Erginmiş Tuz Yöntemiyle Üretilmesi’ teziyle Anadolu Üniversitesi’nden Murat Avcı aldı. Programa “Biyobozunur Kompost Edilebilir Antibakteriyel Polimerik Tarımsal Örtü ve Gıda Ambalaj Filmleri” teziyle Hacettepe Üniversitesi’nden katılan Koroush Salimi ise 3.lük ödülünün sahibi oldu. Ödüller; sanayide uygulanmış akademik tez çalışmalarına veriliyor.
14
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
8 - 14 ŞUBAT 2016
Özel Entegratörlerin Kurulu Toplantıları’na ilgi artıyor ERP Komitesi Özel Entegratörlerin Kurulu 4.Toplantısı 22 Ocak Cuma Günü Park Bosphorus Hotel’de düzenlendi. ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu’nda dördüncü kez bir araya gelen Özel Entegratörler
toplantısında 47’den fazla temsilci Veriban ev sahipliğinde bir araya geldi. Toplantının moderatörlüğünü ilk üç toplantıda olduğu şekilde BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi yaptı. ERP komitesi ve Kurumsal
Dönüşüm Platformu Koordinatörü M. Göker Sarp ‘ın ERP Komitesi ve Özel Entegratörlerle birlikte organize edilen kurul toplantıları ve Kamu Spotu projesinin son durumu hakkında verdiği bilgilerle başlayan
toplantının ilk bölümünde, özel entegratör temsilcileri kamu spotu projesi, özel entegratörler birliği, e-defter özel entegratörlüğü ve gündemdeki e-dönüşüm başlıkları hakkında bilgi alışverişinde bulundular ve gündemi birlikte yorumladılar.
İlk üç toplantıda olduğu gibi ikinci bölümde ise Geliri İdaresi Başkanlığı’ndan Engin Uysal’ın da katılımıyla birçok konu hakkındaki yorumlar ve planlar paylaşıldı. Özel Entegratör Kurulu toplantıları periyodik olarak düzenlenmeye devam edecek.
Enerji maliyetlerinin düşmesinin temeli; doğru kullanılan teknoloji Dünya Enerji Konseyi tarafından hazırlanan “E-Depolama Maliyetten Değere Değişim” raporuna göre, günümüzde yapım aşamasında olan birçok yeni teknoloji, gelecek 15 yılda enerji depolama maliyetlerini yüzde 70’lere varan oranda düşürecek. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Murat Mercan’a göre, yeni teknolojilerle yenilenebilir enerjiyi depolamak mümkün olacak. Gelecek yıllarda yenilenebilir enerjinin depolanmasıyla enerji güvenliği konusunda önemli adımlar atılabileceğini belirten Murat Mercan’a göre, Türkiye’de son dönemde gündeme gelen enerji depolama sorunu da yeni teknolojilerle çözülebilecek. Mercan, 9-13 Ekim 2016 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek Dünya Enerji Kongresi’nde katılımcıların enerji depolama ve enerjide yeni teknoloji konusunu gündeme getireceğini de hatırlattı. Depolama sorun olmaktan çıkacak Enerji depolama konusunda önde gelen 23 sanayi uzmanı ve akademisyen tarafından hazırlanan raporda, üzerinde çalışmaların devam ettiği yeni teknolojilerin 15 yıl sonra kullanılabilir hale gelmesiyle birlikte, enerji depolama maliyetlerinin yüzde 70’e kadar düşeceğine dikkat çekildi. Rapora göre, böylece
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Murat Mercan yenilenebilir enerjinin önündeki en ciddi sorunlardan olan depolama, gelecek yıllarda sorun olmaktan çıkabilecek. Raporda, yeni teknolojilerin fiyatları aşağı çekmesinden dolayı güneş enerjisinin daha rekabetçi olacağı, rüzgâr türbinlerinde kullanılan ve üretilen enerjiyi artıran kompozit/bileşik materyaller alanındaki teknik gelişmelerle rüzgâr enerjisi depolamanın da mümkün olacağı üzerinde duruluyor. Geliştirilecek enerji depolama sistemleri ile yeni enerji santrallerinin kurulmasına gerek kalmayacağına işaret edilirken, gelecekte petrole olan ihtiyacın azalabileceği de vurgulanıyor. Tek odak noktası ‘maliyet’ olmamalı Güneş ve rüzgâr enerjisi uygulamalarına odaklanılan
raporda, sadece enerji depolama yatırım maliyetini dikkate alan bakış açısının, enerji depolamasının değer sistemini göz ardı etmesi nedeniyle, olduğundan daha pahalı bir sistem algısı oluşturduğu üzerinde duruluyor. Rapora göre, enerji depolamanın gerçek değeri, hem maliyeti hem de sağlayacağı kazançlar dikkate alınarak anlaşılabilir. Raporda, enerji depolamanın potansiyelini ortaya çıkaracak doğru politikaların oluşturulması, enerji depolamanın gerçek maliyetinin ve değerinin belirlenmesi için kanun koyuculara bazı önerilerde de bulunuluyor: • Maliyetlerin ötesine geçilmeli. Yani, en ucuz olan her zaman en iyi olan değildir. • Enerji depolama maliyetini bütünsel vaka çalışmaları ile analiz etmek gerek. Çünkü genelleyici maliyet değerlendirmeleri yeterli değil. • Esnek pazarların gelişimi için işletmeciler ve düzenleyiciler ile çalışmak önemli. • Enerji depolama teknolojilerinin daha ticari konumlanmasını kolaylaştırılmak için destekleyici politikalar ve kolaylaştırıcı bir yönetmelik çerçevesi oluşturulmalı. • Enerji şebeke genişlemesi ve artırımı için enerji depolamayı anahtar bileşen olarak kabul etmek şart.
Okullarda bilimin önündeki engeller aşılacak Özel Markalı Ürünler Tedarikçileri Derneği (PLAT), ilköğretim öğrencilerinin bilimle uygulamalı tanışmasını hedefleyen ‘Denemeden Olmaz’ Sosyal Sorumluluk Kampanyası’nın ilk adımını attı. Darıca’da bulunan Osman Hamdi Bey İlköğretim Okulu’na fen laboratuvarı yaptıran PLAT üyeleri, bilime meraklı genç nesle desteklerini sürdürecekleri mesajını verdi. PLAT Yönetim Kurulu Başkanı M. İmer Özer, “Önümüzdeki dönemde 5 okulumuza daha fen laboratuvarı kazandırmayı hedefliyoruz” dedi ve şu bilgileri paylaştı: “Okulda maddi imkânsızlıklar dolayısıyla tamamlanamayan fen laboratuvarını hayata geçirmeye karar verdik.
ETÜV Makinası, Mikroskop, Dijital Terazi, Projeksiyon, Bilgisayar, Dijital Multimetre, Barkovizyon Perdesi, İnsan Vücudu, İskelet Modeli, AG Güç Kaynağı, Elektroskop ve tabureler de dahil olmak üzere, ilkokul seviyesindeki bir fen laboratuvarında birçok deneyde kullanılabilecek laboratuvar malzemesi öğrencilerin kullanımına sunuldu. Bu projemizin devamını getirmeye ve bilime meraklı çocuklar için desteğe hazırız. Bilime meraklı ve bu alanda eğitim almayı isteyen birçok öğrenci var. Her okulda öğrencilerin deney yapabilmeleri için yeterli altyapı olmayabiliyor. Dernek üyelerimizin de katkısıyla seçeceğimiz okullardaki eksiklikleri tamamlamayı istiyoruz.”
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
8 - 14 ŞUBAT 2016
15
Bullseye Worldwide, InMobi’nin ortağı oldu Mobil pazarlama platformu InMobi, dijital reklam ajansı Bullseye Worldwide ile özel ortaklık anlaşması imzalayarak, ajansın Türkiye’deki iş ortağı oldu. 2012’den bu yana Ortadoğu, Türkiye ve Afrika bölgesinde faaliyet gösteren, Dubai’deki bölgesel ofisinden çalışmalarını yürüten şirket, çok sayıda yayımcı ve uygulama üzerinden kullanıcı tabanlı çözümleriyle mobil reklam ihtiyacını karşılıyor. Anlaşma kapsamında Türkiye’de InMobi’den reklam platformu hizmetini alan müşterilerin yönetimi Bullseye Worldwide’da olacak. Türkiye’deki mobil ekosistemi genişletmek adına önemli bir ortaklığın hayata geçirildiğini belirten Bullseye Worldwide Kurucu Ortağı Afşın Avcı şu detayları verdi: “Türkiye, 29,6 milyon akıllı telefon kullanıcısıyla hem Avrupa hem de Asya için kilit bir mobil reklam pazarı
merkezi olma adaylığında. InMobi ile ortaklığımızı hem ülkemizdeki mobil reklam sektörü, hem de şirketimizin gelişiminin kanıtı olarak görüyoruz. Bullseye Worldwide bu ortaklıktan sadece iş hacmi bakımından değil, aynı zamanda mobil pazarlama ve reklam bilgisi açısından da faydalanacak.” InMobi Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Satış Müdürü Andy Powell da Bullseye Worldwide ile 2015’te birçok ortak projede çalıştıklarını vurguladı.
䐀攀猀琀攀欀氀攀礀攀渀氀攀爀
䈀甀氀甀琀 搀攀瀀漀氀愀洀愀搀愀渀 漀欀 搀愀栀愀 琀攀猀猀
Kaspersky Lab’in bireysel ürünler dağıtıcısı da Penta Penta Teknoloji, Kaspersky Lab’ın kurumsal ürünler yanında bireysel ürünlerde de Türkiye dağıtıcısı oldu. İki şirket 2016’da, bu işbirliği sayesinde 300 binden fazla müşteriye ulaşmayı ve en az 6 milyon dolar gelir elde etmeyi hedefliyor. Penta Teknoloji Genel Müdürü Mürsel Özçelik, Kaspersky kurumsal ürünlerinin yanında bireysel ürünleri de portföye eklemenin kendileri için önemine dikkat çekti. Kaspersky Lab Türkiye Ülke Müdürü Sertan Selçuk da şu yorumu yaptı: “Kişisel kullanıcılar için geliştirdiğimiz bilgi güvenliği ürünlerinde Türkiye’de en büyük pazar payına sahip 3 firmadan biriyiz. Ürünlerimizi üç yoldan sunuyoruz: Çevrimiçi, zincir mağazalar ve iş ortağı kanalları. Bu kanallarda güçlüyüz. 2016 yılında da bu segmentte faaliyetlerimizi artırmaya ve tüketici ürünlerinde liderliğimizi korumaya çalışacağız.”
ᰠ匀椀稀攀 稀攀氀Ⰰ 猀椀稀椀渀 戀甀氀甀琀甀渀甀稀ᴠ 匀渀爀猀稀 搀攀瀀漀氀愀洀愀 ─ 瘀攀爀椀 欀漀渀琀爀漀氀ﰀ 䠀稀氀Ⰰ 最ﰀ瘀攀渀氀椀Ⰰ 戀愀猀椀琀 欀甀氀氀愀渀洀 䈀攀氀最攀氀攀爀 ﰀ稀攀爀椀渀搀攀 漀爀琀愀欀 愀氀ᤂ洀愀
伀䐀吀 吀攀欀渀漀欀攀渀琀 䬀伀匀䜀䔀䈀 吀攀欀渀漀氀漀樀椀 䜀攀氀椀ᤂ琀椀爀洀攀 䴀攀爀欀攀稀椀 匀䔀䴀ⴀ㈀ 䬀愀琀㨀 眀眀眀⸀猀攀挀甀戀攀⸀挀漀洀⸀琀爀
16
BThaber
GÖRÜŞ
8 - 14 ŞUBAT 2016
Ağ bağlantılı yazıcıların görmezden gelinmemesi gereken yanı Serkan Bayır * Yazıcılar iş yerlerinin bütünleyici ve her yerde var olan bir parçası. Kendi sabit disklerine, işletim sistemlerin ve doğrudan ağ bağlantısına sahipler. Aslında bu yazıcılar bir nevi bilgisayar. Fakat herkes bir şekilde bilgisayarlarını korumaları gerektiğinin farkındayken, yazıcıların da benzer bir şekilde güvenliğe ihtiyacı olduğunu birçok kişi bilmiyor ya da bilse de göz ardı ediyor. Ponemon Araştırma Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırma, ağa bağlı yazıcıların oluşturduğu bu tehlikeyi görmezden gelen şirketlerin sayısını gözler önüne seriyor. Kuzey Amerika, EMEA, Latin Amerika ve Asya Pasifik’ten 2 bin BT profesyoneli ile yapılan anketler sonucu, sadece katılımcıların yüzde 44’ünün organizasyonlarının güvenlik politikalarının ağ bağlantılı yazıcıları da içerdiğini ortaya koydu. Güvenliği sağlanmayan yazıcıların yarattığı riskler Eğer yazıcınız internet ile ulaşılabilir ise potansiyel saldırganların ulaşım alanı neredeyse sınırsız, yani ağa üzerindeki her noktaya rahatça erişebiliyorlar. Yazıcıların saldırganlara sağladığı ana tehdit unsuru da bu, şirket ağına giriş sağlamak. Saldırganlar, yazıcılara kötü amaçlı yazılımlar yükleyerek, yazıcıyı kontrol edebiliyor. Bu da şirketlerin hassas ve gizli verilerinin çalınmasına ya da tamamen silinmesine neden olabiliyor. Araştırmaya göre, BT yöneticilerinin yüzde 64’ü yazıcılarına kötü amaçlı yazılımların bulaştığına inanıyor. Şirketlerin yüzde 56’sı da uç nokta güvenlik stratejilerinde yazıcıları görmezden geliyor. Saldırganlar, yazıcıların kontrolünü elde ederek sadece veri hırsızlığı yapmak ya da verileri silmekle kalmıyor, aynı zamanda tuhaf baskı işleri
Ağ bağlantılı yazıcılar kolaylık sağlıyor ama bir yandan da ağ güvenliğine karşı bir tehlike oluşturuyor.
gönderebiliyor, yazıcıyı faks olarak kullanabiliyor, ayarları değiştirebiliyor, DDoS saldırıları gerçekleştirebiliyor ya da belgelerin yazıcı üzerinde kayıt edilmiş kopyalarını alabiliyorlar. Ağ bağlantılı yazıcılarda; genişletilmiş mobil teknoloji kullanımı, artan kötü yazılım oranı, gittikçe daha fazla cihaza yapılan bağlantılar nedeniyle güvenlik risklerinin artması bekleniyor. Bu da neden çoğu katılımcının –yüzde 57 gibi- gelecek 12 ayda bir veri güvenliği ihlalinin yaşanabileceğini öngördüklerini açıklıyor. Organizasyonlar yazıcılardan kaynaklanan zayıflığı nasıl azaltabilir? Yüksek riskli yazıcılara ve kötü amaçlı yazılımlara nokta atışı yapmaya yardım eden teknolojiler, katılımcıların yüzde 70’ine göre burada kritik önem taşıyor. Dış tehditlerden gelen saldırıları düşürmenin
yanı sıra (Örn; kötü amaçlı yazılımlar ve saldırganlar), yazıcının güvenliğini sağlamak aynı zamanda iç tehditlerin de düşürülmesine yarıyor. Bu, belgelerin çalınması veya kaybını önlemek veya yanlış kişilerin belgelerinizi yazıcıları kullanarak almasını önlemek için amacıyla fiziksel kilitlerin yanı sıra, PIN’ler veya diğer kimlik doğrulama yöntemlerini içeriyor. Veri şifreleme protokolleri aynı zamanda bir ağdan geçerken dokümanlara müdahale edilmesini önlüyor. PIN’lerden oluşturulmuş güvenlik kontrolleri ve kimlik doğrulamayla, biyometrik çözümler veya akıllı kartlar erişim izni için kullanılarak güvenlik sağlanabiliyor. İnsan Yönetimi Güvenli yazıcı teknolojisi ağınızı korumanın anahtarıyken, çalışanların nasıl etkileşime girdiği ve bu cihazları nasıl kullandığına da dikkat edilmesi gerekiyor.
Yine bu araştırmaya göre katılımcıların yüzde 56’sı, çalışanların yazıcıları yüksek güvenlik riski olarak görmediğini belirtiyor. Ancak bu, hassas ve gizli bilgileri içeren yazıcılar ve diğer çevresel cihazlar kullanılırken bir ihlale neden olabiliyor. Bununla mücadele etmek için gerekli olan ise hassas ve güvenilir bilgilerin uygun yürütülmesi için sıkı eğitimler ve farkındalık programları. Bütün departmanlar eşit değildir Yaratılan ve/veya basılan bilgiler, farkı departmanlarda yazıcıların oluşturduğu güvenlik riskleri anlamında değişiklik gösteriyor. Araştırmaya göre, çoğunlukla veri güvenliğinin kırıldığı alanlar yönetici kadro, satış ve insan kaynaklarında. Bu gibi departmanlarda, yazıcıyla ilgili güvenlik pratikleri ve kontrol erişimlerinin güçlendirilmesi gerekiyor. Katılımcıların sadece yüzde
30’u organizasyonlarının yüksek riskli yazıcıları tespit etme sürecine sahip olduğunu gösteriyor. Süreç sorunları ve denetim eksiklikleri Şu an, yazıcı güvenliği gözden kaçmış bir güvenlik riski. Sonuç olarak, çoğu organizasyon yazıcı hafızasında içerilen ve/ veya yazıcıdan alınan yazılı dokümanların verilerin kaybının önlenebileceği konusunda karamsar. Dahası yüzde 60’tan fazlası ağ bağlantılı yazıcılarda veri güvenliği ihlallerini de tecrübe ettiklerini belirtiyor. Ancak gerek politikalar anlamında olsun gerekse pratik uygulamalar ve geliştirilmiş teknolojiler anlamında olsun çeşitli yöntemler ile tüm şirketler, kendi alanlarındaki hackerları ve zararlı saldırıları önleyebilir, hassas verilerini ve bilgilerini güvende tutabilir. * HP Türkiye Baskı Sistemleri Kategori Müdürü
17 BThaber
DOSYA
Akıllı Yaşam ve Nesnelerin İnterneti
2016’nın teknoloji trendi:
Nesnelerin İnterneti
Ruşen Göbel Çevremizdeki eşyalar ve gereçler ‘bağlanabilirlik’ özelliği kazanırken, hayatlarımızda da önemli değişikliklere yol açıyor. Artık sensörler ve kablolu - kablosuz bağlanabilirlik özellikleriyle donatılmış nesneler her yerde. Geliştirilen yeni cihazlar son kullanıcılara çeşitli kolaylıklar sağlarken, fabrikalarda da makinelerin birbirleriyle ve internetle iletişimleri sayesinde ‘Endüstri 4.0 Devrimi’ yaşanıyor.
İnternete bağlanabilen cihaz sayısı her geçen gün artarken, bu cihazlar yanımızdan bir an olsun ayırmadığımız akıllı telefonlar aracılığıyla yönetilebiliyorlar. Diğer taraftan akıllı telefonlardan bağımsız hareket edebilen nesneler için de her noktada internet ihtiyacı doğuyor. Tabii işin içine bağlanabilirlik ve ağ özellikleri eklenince güvenliği de unutmamak gerekiyor.
8 - 14 ŞUBAT 2016 www.bthaber.com
18
DOSYA
BThaber
AKILLI YAŞAM VE NESNELERİN İNTERNETİ
8 - 14 ŞUBAT 2016
Türkiye teknolojiyi üreten ülke olmalı Nesnelerin İnterneti ile yaşam alanlarımız çok daha akıllı teknolojiler içermeye başlayacak. Tüm sektörler bu dijital dönüşümden etkilenecek. Zira bütün sektörleri etkileyen yatay bir sektör olan teknoloji bütün iş yapış süreçlerini baştan yazmamıza neden olacak. Bu değişimin gerisinde kalmamak ve hatta liderlik etmek için markalar çok daha yenilikçi ürün ve hizmet geliştirmeye dolayısıyla da inovasyona odaklanacak. Bağlanan her yeni cihaz, her yeni uygulama veri üretecek. Ortaya çıkan bu büyük veri yepyeni mesleklerin ortaya çıkmasını sağlayacak, örneğin veri mühendisliği hiç olmadığı kadar popülerleşecek. Diğer yandan düne kadar hayal olan giyilebilir teknoloji, hayatımıza hızlı bir giriş yaptı. Giyilebilir
teknolojiler aslında nesnelerin interneti kavramının bir alt başlığı ve ülkemizde daha yeni başladı. Intel öngörülerine göre giyilebilen teknolojiler üzerimizde taşıdığımız her türlü giyilebilen eşyanın içerisine adapte olabilecek duruma gelebilecek. Giyilebilir teknolojiler birçok farklı sektörün ortak ve disiplinler arası çalışmalar yapması için büyük bir cazibe noktası oluşturuyor. Tasarım dünyası, hangi alanda olursa olsun tüm disiplinlerden faydalanır ve çok dinamiktir. İşte bu noktada yazılımcılar ve veri madencileri kadar yaratıcı sanatçılar ve çeşitli disiplinlerdeki tasarımcılar da öne çıkıyor. Günümüzde, katma değer yaratan sektörlerdeki temel harcın inovasyon ve teknoloji olduğu yadsınamaz bir gerçek. Bu noktada
genel anlamıyla mühendisler ile aklımıza henüz gelmeyen pek çok disiplin birlikte çalışacak. Mekaniğin ve tasarımın daha da heyecan verici olacağı bir dönemine giriyoruz. Dünya şimdiden bu teknolojiler üzerine odaklanmış durumda. Intel’in 2014 yılında yaptığı en büyük yatırımlardan biri de İstanbul Teknik Üniversitesi’nde açtığı Ar-Ge merkezi. 2015 yılında giyilebilir teknolojiler, nesnelerin interneti ve ileri eğitim teknolojileri konularında çalışmalara odaklanmayı hedefliyor. Intel, sektördeki iş ortakları, üniversiteler, kamu kurumları ve kuruluşları ile birlikte yenilikçi açık Ar-Ge modeli oluşturuyor. Ar-Ge merkezinden açılmasından bu yana 5 Uluslararası patent başvurusu da geçtiğimiz günlerde gerçekleşti.
2020’de kişi başına 3 akıllı cihaz düşecek Son yılların yükselen trendlerinden biri olan Nesnelerin İnterneti - IoT pazarının büyüklüğü araştırma şirketi IDC’nin verilerine göre 2020 yılında 1.7 trilyon dolar olacak. Bu pazar büyüklüğünün önemli bir kısmı cihazlar, analitik ve servis yatırımlarından oluşacak. Yine bir başka araştırma şirketi Gartner, 2020 yılında 25 milyar internete bağlı nesne olacağını öngörüyor. Bu 2020’de her bir evde 500’den fazla akıllı nesne olacağı anlamını taşıyor. 2020’nin sonunda her kişinin en az 3 akıllı cihaza sahip olması bekleniyor. Bu da sınırlı zamanda, sınırsız verinin etkili bir şekilde yönetilmesi ve depolanması ihtiyacını daha da önemli ve anlamlı kılıyor. Microsoft’un bu doğrultuda, Windows 10’u bir işletim sisteminin ötesi taşıyarak, bir platforma dönüştürdüğünü
kaydeden Microsoft Türkiye Bulut ve Kurumsal Çözümler İş Grubu Müdürü Mehmet Üner, şunları söylüyor: “Böylece, nesnelerin interneti konusunda güvenlik, geliştirilebilirlik gibi konuları çözümlemek istedik. Örneğin yolda gitmekte olan akıllı arabaların veya evlerden pek çok farklı veri toplayan sensörlerin, veya soğuk zincirinde aşıların sıcaklığını yöneten sistemlerin daha güvenli olmasını sağladık. Tüm dünya üzerinde Microsoft platformunda yazılım yazan binlerce firmanın çözümlerinin son derece hızlı şekilde bu cihazlara
ulaştırılabilmesini amaçladık. Artık kullanıcılar cihazdan, donanımdan bağımsız olarak tüm cihazlarında aynı uygulamalara, verilere erişebilecek, veri üretimini ve tüketimini cihazdan bağımsız olarak yapabilecek. Bu da çok heyecan verici yeni bir dünyayı bize getiriyor.”
M2M hızla yaygınlaşacak Önceleri daha çok kurumsal çözümler olarak düşünülen Nesnelerin İnterneti alanı, akıllı ev, akıllı araç ve giyilebilir teknolojiler gibi son kullanıcıya yönelik ürün ve sensörlerin bir anda hayatımıza girmesi ile yeniden keşfediliyor diyebiliriz. Turkcell Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz, şunları söylüyor: “Sensörlerin, dolayısı ile birbirleri ile konuşan cihazların sayısının artması ile birlikte bu cihazların birbirleri ile iletişim kurabilmeleri için gereken internet kapasite ve hızlarının da artması gerekecek. Örneğin, evinize kurduğunuz 10 farklı sensör ile evinizin sıcaklığından nemine, kapı ve pencerelerin açık olup olmadığından hangi odada hangi lambanın açık olduğuna kadar birçok bilgiye uzaktan erişebilecek ve yöneteceksiniz. Aynı anda arabanızla iletişim kurabilecek veya anne-
babanızın o günkü tansiyon ve şeker ölçümlerini görebileceksiniz. Dolayısı ile sizin hayatınızı kolaylaştırmak için sürekli çalışmakta olan milyarlarca cihazın bir şekilde birbirleri ile iletişim kurması ve topladıkları verileri size ulaştırmaları gerekecek. Bu da ancak güçlü bir internet altyapısı ile mümkün. Elbette birbirleri ile konuşan milyarlarca sensör, topladıkları verileri bizlere büyük oranda cep telefonlarımız üzerinden ulaştıracak. Evimizdeki akıllı cihazlardan arabamıza, giyilebilir cihazlarımızdan o gün kaç adım attığımızı sayan akıllı saatlerimize kadar birçok cihazı, en azından bir süre daha akıllı telefonlarımız ile yönetmeye
devam edeceğiz. Aynı zamanda akıllı telefonların kendileri de artık sensörler ile çok daha yetenekli hale gelmiş durumdalar.”
20
DOSYA
BThaber
AKILLI YAŞAM VE NESNELERİN İNTERNETİ
8 - 14 ŞUBAT 2016
M2M’in bir sonraki adımı nesnelerin interneti
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy
Türkiye’de de büyük yatırımların yapılması beklenen ve yapılması bir bakıma “gereken” Nesnelerin İnterneti trendi, 4.5G teknolojisine olan ihtiyacı da artıracak. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “4.5G sayesinde bağlantılı hayatın her an her yerde çok hızlı ve kesintisiz akacağı bir geleceğe adım atacağız. Özellikle nesnelerin internetinin gelişimiyle birlikte her sektörde geleneksel iş yapış şekil ve süreçleri kökten değişecek. Nesnelerin interneti tüm dünyada 10 yılda 19 trilyon dolarlık bir ekonomiye hayat verecek. Bağlantı ekonomisi, bu sürede
dünyanın Gayri Safi Milli Hasılası’nı tam iki katına çıkarabilecek potansiyele sahip bulunuyor. Nesnelerin internetinin Türkiye’de de özel sektörde yaklaşık 170 milyar dolar, kamu sektöründe ise 23 milyar dolar değer yaratması bekleniyor. Kamu kuruluşları, sanayi, internet bağlantılı araçlar, sağlık hizmetleri ve tüketici ürünleri, nesnelerin interneti yatırımlarında öncelikli alanlar olacak. Bugünden yarına hazırlanmak isteyen işletmelerin ‘dijital iş ortağı’ olarak, bu fırsatları gerçeğe dönüştürmek için Türkiye’nin ilk ‘Nesnelerin İnterneti Platformu’nu hayata geçirdik. Dijital servislerde oyunun kurallarını
değiştirecek ‘Vodafone Türkiye Nesnelerin İnterneti Platformu’ sayesinde, çözüm ortaklarımız ve kurumsal müşterilerimiz, her sektörde bağlantılı servisleri herhangi bir altyapı yatırımına ihtiyaç duymaksızın hızla geliştirebilecek. Örneğin, SIM kartlarla bağlantılı hale gelen araçlar için geliştirilen Araç Takip Sistemi’ne ek olarak bakım, ilkyardım, bilgi ve eğlence gibi uygulamalar da bu platformda bir web portali tasarlar gibi kolayca geliştirilebilecek. Bağlantılı araçlardan toplanan verilerle kullanıma göre sigorta ve araç bakım gibi farklı iş modelleri sunmak mümkün olacak.”
Nesnelerin interneti ile güvenli güce olan ihtiyaç artıyor Bir teknoloji şirketi 2009 yılında, internete bağlı akıllı araçlar ve makinelerin sayısının, internet kullanan insan sayısını aşacağını söylüyordu. Bu teknoloji şirketinin öngörüsüne göre en büyük potansiyel, daha fazla makine ya da diğer eşyaları internete bağlamakla ortaya çıkacak değildi. Ancak insanları, süreçleri, verileri ve eşyaları bir ağ oluşturmak üzere bir araya getirmenin toplam faydası, çok daha değerliydi. Bu şirket bu konsepte “Herşeyin İnterneti” adını verdi. Herşeyin İnterneti kavramı altında bu şirket 2020 yılında endüstriyel kullanımı olan akıllı makineler ve algılayıcılardan, tekstil ya da paketlemedeki mikro algılayıcılara kadar her şeyi kapsayacak şekilde yaklaşık 27 milyar akıllı eşyanın internete bağlı olacağını öngörüyordu. Bu öngörünün ve Herşeyin İnterneti kavramının gerçekleşmesi için potansiyel vardı ve bu şirketin üst düzey yöneticisi bunun olabilmesi için bağlantının da ötesinde, geçerli bilginin, doğru insanlara doğru zamanda iletilmesi gerektiğini söylüyordu. Nesnelerin İnterneti konusunu araştıran diğer gözlemciler de aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyor. Evet, akıllı makineler ve bağlantıya ihtiyacımız var. Ancak aynı zamanda yönetim ve mevcut etkinliğin işlenmesi için bir yazılıma
ve tüm bunların anlamlı bir hale getirilebilmesi için Büyük Veri analizine de ihtiyacımız var. Bütün bunların yanı sıra, Nesnelerin İnterneti için bir başka desteğe daha ihtiyacımız bulunuyor: Birbirine bağlı cihazlar için, emniyetli güç ve gerçek zamanlı bilgi akışının sağlanmasına... Nesnelerin İnterneti ile öncelikle veri merkezlerinde ve müşteri tarafındaki bilgi işleme cihazlarında gerçekleşen bilgi ve işleme sayesinde bir çağ atlıyoruz. Bilgi, makineler ve nesnelerin içinde sınırda yaşayacak. Sonuçta, bu sınırın korunmaya ihtiyacı var. Nesnelerin İnterneti kavramı ilk çıktığında 2020 yılında 27 milyar eşyanın internete ve birbirine bağlı olacağı öngörülüyordu. Bugün bu rakamın daha da yukarı çıkacağı düşünülüyor. Bilginin makineler arasında durmadan aktığı bir çağda, bağlı olduğu gücün kaybı neye mal olur? Konuyla ilgili Schneider Electric’in görüşleri şu şekilde: “Bu durumda firmalar, yüksek erişebilirlik, dijital ekipmanlar için etkin soğutma ve emniyetli güç arayüzü sağlayan ‘Güvenli Güç’ çözümlerini sunuyor. Bunun için, veri merkezi teknolojisi ve izleme sistemleri, güç koruma ve soğutma ekipmanı, emniyetli elektrikli mimari bilgisi ve veri merkezi izleme sistemleri,
bina kontrolleri ve güvenlik sistemleri ile entegrasyon gibi bazı uzmanlık alanlarının devreye girmesi gerekiyor. Bu sınırda duran bilginin korunması ihtiyacı sadece uzmanlık isteyen alanlarda üretim ile sınırlı değil. Bu ihtiyaç, sağlık, ulaşım, denizcilik sektörü, dağıtım tesisleri veya havaalanları ve raylı sistemler gibi diğer uzmanlaşma alanları olan sektörlerde de giderek artıyor. Bu sektörlerde ve diğerlerinde dijital ekipman, kesintiye veya kayba uğramadan ya da tehlikeye girmeden, sürekli akan bir bilgi üretiyor. Şüphesiz bilgi güvenliği, içinde bulunduğumuz bu yeni çağda bizleri en çok ilgilendiren şeylerden biri. Control Engineering dergisinin yaptırdığı araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 46’sı kontrol sistemlere yönelik siber güvenlik tehdidini yüksek önemde gördüğünü belirtirken, yüzde 58’i ise bu tehdit ile ilgili olarak hassasiyet değerlendirmesi yaptığını söyledi. Ancak, Herşeyin İnterneti kavramının çıktığı ilk günden bu yana, anahtar önkoşul emniyet. Makinelerden analize giden veri akışı, güç koruma ve kullanılabilirlik çıtasını yukarı çıkardı ve bu nedenle her zaman “çalışır durumda olmaya” ihtiyaç duyacak.”
İnternete bağlanan nesneler hackerlar için potansiyel giriş noktası Nesnelerin internete bağlanabiliyor olmaları, çeşitli güvenlik ihtiyaçlarını doğuruyor. Nesnelerin İnterneti yeni bir trend olduğu için gerek altyapı tarafında, gerekse cihaz tarafında çeşitli güvenlik açıklarının bulunmasına sebep olabiliyor. Diğer taraftan nesnelerin bağlı olduğu ağa sızılması halinde de nesnelere bağlı olarak kötü sonuçlara sebep olabilir. Nesnelerin İnterneti sistemlerinin yaygın şekilde uygulanmasının önündeki en önemli engelse yetersiz güvenlik. Var olan BT güvenlik mimarilerini nesnelerin internet sistemlerine uygulama yeterli olmayacak. Nesnelerin internet dünyası yeni ve entegre güvenlik yaklaşımları gerektiriyor. Nesnelerin İnterneti ağlarında siber
saldırıların hem fiziksel hem de ekonomik etkileri var. Hack’lenen ve kontrolü ele geçirilen ağlarda: yaralanmalardan tedarik zincirinde kesintilere, kamu güvenliğini tehdit eden durumlardan üretim sisteminin durmasından kaynaklanan maddi kayıplara, marka imajının zedelenmesinden güven kaybına ve fikri mülkiyet varlıklarının çalınmasına kadar birçok zarar görülebilir. Cisco Ortadoğu - Afrika - Rusya Siber Güvenlik Sistem Mühendisliği Müdürü Hakan Tağmaç, var olan BT güvenlik mimarilerinin Nesnelerin İnterneti sistemlerine uyarlamanın yetersiz olacağını belirterek şunları söylüyor: “Nesnelerin İnterneti sistemini güvenli bir hale getirmek de beraberinde yeni zorlukları getiriyor. Örneğin; güvenlik çözümünüzün yüz binlerce
ya da milyonlarca uç noktayı korurken maliyet avantajı sağlayacak şekilde ölçeklendirilmesi, birbirinden farklı ve erişimin zor olduğu noktalara yerleştirdiğiniz cihazların uzaktan korunması veya her bir nesne birbirine bağlı olduğundan, birinde oluşacak güvenlik riskinden tüm ağın etkilenebilmesi gibi. Kapsamlı bir Nesnelerin internet güvenlik çözümü uygulamalar, kullanıcılar, protokoller ve anomaliler içinde vizibilite sağlamalı; kritik sistemlerin saldırı anında bile çalışmaya devam etmesini sağlamalı; sektör ve devlet regülasyonları ile uyumlu olmalı; uygun maliyetle ölçeklendirilebilmeli; duruma göre farkındalığı artırmalı ve tepkiyi hızlandırmalı; BT ve operasyon teknolojileri süreçlerini birleştirmeli.”
BThaber
AKILLI YAŞAM VE NESNELERİN İNTERNETİ
8 - 14 ŞUBAT 2016
Her noktada internet ihtiyacı önem kazanıyor Bu yeni dönüşümün tabii ki internet boyutu da bulunuyor. Burada da nesnelerin internetiyle gelen “her noktada internet” ihtiyacı önem kazanıyor. Proline Strateji ve İş Geliştirme Müdürü Serhat Ünalan, Nesnelerin İnternetini şu şekilde değerlendiriyor: “Nesnelerin İnterneti, yalnızca şirketleri değil temelde bireyleri de etkileyen yeni bir akımdır. Geleceğin dünyasına uygun altyapılar, kotalı ve bakır teller üzerine kurulmuş bir internet yapısı üzerine inşa edilemez. Bu nedenle fiber internet bağlantılarının sadece Türkiye’nin büyük şehirlerine değil en ücra noktalarına kadar ulaştırılmasının hayati önem taşıdığına inanıyorum. Özellikle günümüz dünyasının bu kadar mobil olduğunu düşündüğümüzde, kaliteli internet için ülkemizde yapılması gereken daha çok şey var. Nesnelerin İnterneti’nin ortaya çıkardığı büyük bir veri bulunuyor. Bu Büyük Veri’nin depolanması için de bir bulut sistemi ortaya çıktı. Tüm
bu gelişmeler birbirleri ile yakından ilişkili. İnternet bağlantısının temel olduğu bu teknolojilerden tam olarak yararlanmak için yalnızca indirme hızları değil aynı zamanda yükleme hızları da en kısa zamanda iyileştirilmelidir. Türkiye’nin bu teknolojilerde geride kalmaması için – başta 5G olmak üzere –hem daha yüksek download hem de upload veri transferine imkân veren teknoloji ve projelere daha da önem verilmesi gerekiyor. Biz de Proline olarak Nesnelerin İnterneti konusunda çalışmalarımıza devam ederken bu yönde çözümler de sunuyoruz. Nesnelerin İnterneti kavramı ile veri toplanan kanallarında arttığını ele aldığımızda; verinin kalitesini koruma adına sürekli olarak veri akışı süreçlerinin gözden geçirilmesi ve iyileştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Hali hazırda parmak izi, damar izi, yüz tanıma ve diğer çeşitli kimlik doğrulama araçlarına yönelik geniş ürün ailesi ile kamuya sunduğumuz biyometrik
geçiş kontrol sistemleri ile son tüketiciyi doğrudan ilgilendirecek çözümlere sahibiz. Ayrıca yüksek performanslı hesaplama çözümleri, veri yönetim çözümleri, veri depolama, bilgiye erişim çözümleri, veri merkezi çözümleri, veri depolama koruma ve kurtarma çözümler ile şirketlerin nesnelerin internetinden elde ettikleri verileri en doğru şekilde depolamalarına, analiz etmelerine ve bu verilerin güvenliğini sağlamalarına yardımcı oluyoruz. Şirketler çözümlerimiz sayesinde depoladıkları verileri, hedeflerine uygun olarak seçilen veri ambarı çözümleri ile çok boyutlu analiz edebilmeyi sağlayacak biçimde paylaşabiliyor, bilgiyi verimli bir şekilde yönetebiliyor, rekabette proaktif davranabilme avantajı elde edebiliyor. Bu sayede kurumlar; analize, denetlemeye, raporlamaya, modellemeye ve dolayısıyla iş sonuçlarını daha iyi, hızlı, kolay anlamaya ve ileriye dönük verimli tahminler yapmaya odaklanabiliyor.”
Yaşam Köyü ile yüzde 79 karbon emisyonu tasarrufu Her ne kadar Nesnelerin İnternetini çoğu zaman son kullanıcıya yönelik ürünlerle tanımlıyor olsak da yaşam alanlarını değiştirebilecek, yaşam şartlarını iyileştirebilecek potansiyele de sahipler. Yaşam alanlarında enerji tasarrufu sağlamanın önünü açan sensörler, gelen veriyi işleyen sunucular ve gelen verilere göre internete bağlı cihazları kontrol eden mekanizma, enerji tasarrufununun yanı sıra güvenlik gibi çeşitli konularda da büyük bir atılımın gerçekleşmesine sebep oluyor. Ölçsan Genel Müdürü Burak Sonda, Ölçsan’ın akıllı yaşam projesi Yaşam Köyü ile ilgili bilgi veriyor: “Yakın gelecekte, hayatımız akıllı cihazlar ve sistemler üzerine kurulu olacak. Teknolojinin yoğun kullanımı bir yandan hayatımızı kolaylaştırıp yaşam kalitemizi arttırırken bir yandan da güvenlik ve enerji verimliliği açısından büyük ölçüde yarar
sağlayacak. Biyometrik sistemlerin her alanda kullanılmaya başlaması ve güçlü teknolojik alt yapı sayesinde akıllı evler ve akıllı şehirler oluşmaya başladı. Kamera ve alarm sistemlerinin yanı sıra parmak izi ve parmak damar izi, göz izi ve yüz izi gibi biyometrik kimlik doğrulama teknolojileri akıllı ve daha güvenli evlerin olmasını sağlamaktadır. Sadece güvenlik açısından değil, evlerin kendi enerjilerini üretebilmeleri yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulmasına, bina içi sıcaklığın kullanıma göre ölçümlenmesi de enerji tasarrufuna neden olmaktadır. Bu yönde akıllı şehir çalışması Eskişehir’in Tepebaşı Belediyesi’nin Yaşam Köyü projesi ile birlikte hayata geçecek ve bu proje Türkiye’nin Avrupa Birliği destekli ilk akıllı şehri olacak. Yaşam Köyü, Avrupa’daki birçok ülke için örnek olacak ve proje süresince elde edilen deneyimlerden yararlanılacak. Proje, ulaşım, enerji ve bilişim olmak üzere
3 ana bileşenden oluşuyor. Projenin bilişim platformunu, biz üstleniyoruz. Projenin diğer bileşenlerinde yapılan çalışmaların ve elde edilen verilerin takip edilebilmesi için Akıllı Şehir İzleme Portalı oluşturma çalışmalarımız sürüyor. Kuracağımız bu portal ile proje kapsamında Tepebaşı Belediyesi Yaşam Köyü binalarında kullanılan enerji miktarını ve ne kadar tasarruf edildiğinin takibini şehir portalı üzerinden sağlayıp, bu verileri kullanarak da analiz yapacağız. Bu sayede de sera gazı ve karbon emisyon salınımının azaltılmasını planlıyoruz. Ayrıca oluşturacağımız akıllı şehir portalında toplanan bütün veriler City on Cloud denilen ve bizim sunacağımız bir bulut altyapısı üzerinden kullanıcılarla da paylaşılacak. Örneğin ne kadar enerji tasarrufu yapıldığı ve ne yapılırsa ne kadar daha tasarruf yapılabileceği takip edilebilecek.”
Nesnelerin interneti, internetin keşfinden daha büyük etki yapacak Geçtiğimiz yıllardan farklı olarak sensörler ve donanım teknolojilerinin maliyeti artık “cent” mertebesinde. Birçok kurum ajandası için, Nesnelerin İnterneti çözümlerinin olmazsa olmaz bir noktaya gelmesinin temel sebeplerinden biri de bu. Maliyeti son derece düşük olan sensörlerden veri toplayıp, IoT platformu üzerinde anlamlı analizlere ulaşarak kurumun kârlılığına direkt etki edecek öngörüler sağlamak oldukça kolay ve güvenli. Nesnelerin İnterneti, günümüz teknoloji dünyasının en önemli gündem başlıklarından bir tanesi ve bu alanda orantısız yatırım yapılmaya devam ediliyor. Son kullanıcıların günlük yaşamından tarım alanlarına, akıllı şehir konseptlerinden enerji tüketimine
kadar yüzlerce kullanım alanı mevcut. En az internet kadar önemli bir kavram olan Nesnelerin İnterneti kavramı, bizi yeni bir çağa sürükleyecek; belki de çoktan sürükledi. Bizlere düşen bu teknolojinin imkânlarından mümkün olduğunca faydalanarak bireysel olarak yaşam kalitemizi arttırmak, kurumsal olarak yeni iş modellerini ve fırsatlarını değerlendirmek. IBM Nesnelerin İnterneti Çözümleri Satış Lideri Onur Yıldırım, IBM’in nesnelerin interneti konusunu ne kadar önemsediğiyle ilgili şunları söylüyor: “IBM yatırımlarını ‘Cognitive Era’ veya Türkçe tabiriyle ‘Bilişsel Bilişim’ üzerine yapmaya devam ediyor. Watson bu yatırımlardan en büyüğü ve bilişsel
bilişimin en büyük parçası. Daha önce yapılandırılmamış, analizlere dâhil edilmemiş olan verileri kullanıyor. Örneğin yakın zamanda Watson, Bob Dylan’ın şarkılarını dinleyip, o güne kadar bilinmeyen örüntüleri ortaya çıkarmıştı. Bob Dylan hayranları için güzel haber olsa da, asıl etkisi bunun çok daha ötesinde. Watson ve onun yolunu açtığı bilişsel bilişim, şu anda Amerika’da kanser araştırmaları gibi çok büyük miktarda veri gerektiren işlerde kullanılıyor. Ama yakında gündelik hayattaki kullanım alanlarının hızla yaygınlaşması bekleniyor. Watson dışında IBM, Nesnelerin İnterneti platformuna 3 milyar dolar üzerinde yatırım yapma kararı aldı ve bu yenilikler bu yatırımların sadece başlangıcı.”
DOSYA
21
22
DOSYA
BThaber
AKILLI YAŞAM VE NESNELERİN İNTERNETİ
8 - 14 ŞUBAT 2016
Farklı nesneler ortak dile sahip olmalı İnternet kullanımının yaygınlaşmaya başladığı 90’lı yıllardan beri nesneleri internet ile birbirine bağlamak, birbiriyle haberleşir hale getirmek, üzerinde çalışılan bir konuydu. Her yenilikçi fikir gibi Nesnelerin İnterneti’nin (Internet of Things - IoT) de icat ve gelişim evreleri sonrasında son birkaç senedir hızlı bir büyümeye geçti. IDC’nin gerçekleştirdiği araştırmalara göre, uluslararası IoT pazarının 2020 yılında 1,7 trilyon ABD Doları büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Yine aynı yıl, Gartner 20,8 milyar ağa bağlı “things-nesne”nin kullanımda olacağını tahmin ediyor. 2015’in üçüncü çeyreğinde günde 3,8 milyon adet akıllı telefon satıldığı düşünülürse, Gartner’ın 2016’da her gün 5,5 milyon yeni nesnenin bağlanacağı öngörüsü hızlı büyümeyi teyit eder nitelikte. Bu hızlı büyümede IoT konusunda bu zamana kadar edinilen bilgi birikimi ve tecrübenin yanı sıra bulut teknolojisi, internet ve mobil haberleşmenin sağladığı olanaklarında büyük etkisi var. Tabii herhangi bir biçimde internete bağlanabilen, veri toplayan ve bunları diğer nesnelerle paylaşarak çeşitli aksiyonların alınmasını sağlayan “Nesnelerin İnterneti” dünyasında iletişimin önemi oldukça büyük. Bir çamaşır makinesinin internet platformuyla, bir web kameranın akıllı telefonla iletişime geçebilmesi gerekiyor. Ham haliyle birbirleri için anlamsız veriler üreten bu cihazların ortak bir dili konuşması sağlanmalı. Nesnelerin İnterneti, zamanla modası geçen değil, daha akıllı, öğrenen
ve gelişen ürünler; daha verimli ve öngörülebilir süreçler; müşterileriniz ile daha yakın ilişkiler ve daha önce mümkün olmayan teklifler vaat ediyor. Ancak nesneleri birbirine bağlamak ve yönetmek kolay değil. Nesneler kutudan çıktıkları gibi farklı nesnelerle çalışmıyor. Toplanan veri çok büyük ve anlamlandırılması gerekiyor. Uygulamalar ve nesnelerin her zaman uyumlu olmadıklarını kaydeden Amazon Web Services Türküye Kurumsal Segment Lideri Mert Doğu, şu bilgileri verdi: “Kurumlara bu konularda destek olmak üzere Amazon Web Services (AWS) yeni bulut platformu AWS IoT’u hayata geçirdi. AWS IoT, cihaz SDK’sı ile farklı nesnelerin ortak bir dile sahip olmalarını sağlıyor. MQTT ve HTML1.1 protokolleri ile nesneler, kablolu, kablosuz ve mobil ağlardan internet vasıtasıyla AWS buluta ulaşıyor. Ayrıca müşterilerimiz, AWS IoT kullanarak, kendilerine özel veya geçmişten gelen protokollerini kolaylıkla uygulayabilirler. Bu platform, güvenlik alanında da müşterilere kullanıma hazır hizmetler sunuyor. Kimlik doğrulama ve yetkilendirme Sigv4 diye adlandırdığımız AWS metoduyla yapılabildiği gibi, X.509 sertifikaları kullanarak da gerçekleştirilebiliyor. Platform, oluşturduğu sicilde nesnelerin özellikleri ve becerileri ile ilgili bilgileri saklıyor. AWS IoT, AWS’nin tüm hizmetleri ile entegre çalışması nedeniyle toplanılan tüm bilgiler AWS’in S3, RDS, DynamoDB gibi hizmetlerinde depolanıp, Lambda, Amazon Kinesis Amazon Machine Learning hizmetleri ile kolayca işlenebilir. Bu işlemlerin hepsi AWS IOT
kural unitesi (Rules Engine) kullanarak müşterilerin belirlediği koşullar dâhilinde gerçekleştirilir. Kural Ünitesi birbirlerine bağlı nesnelerin ürettiği verileri toplayıp, işleyen, işlenen veriyi analiz edip aksiyon alabilen uygulamaların oluşturulmasını sağlıyor. AWS IoT, bütün bu özelliklerin hiç bir altyapı işletmeden, küresel çapta, kullanılmasını mümkün kılıyor. Hızlı ve eşi görülmemiş bir değişim ve dönüşüm çağında yaşıyoruz. Teknoloji, hem günlük hayatı hem de iş dünyasını değiştiriyor. IoT’nin getireceği fırsatlardan yararlanmayı isteyen işletmeler, IoT’yi izole bir gelişme olarak görmemeliler. IoT, buzdolapları ve araçlar gibi, tüketiciler tarafından her gün kullanılan nesnelerden sokak lambaları gibi nesnelere kadar, her şeyin daha iyi yönetilmesini, daha akıllı olmasını eskimek yerine öğrenip yenilenmesini mümkün kılacak. IoT’nin uygulamaları arttıkça kamu hizmetleri, ulaşım, petrol ve doğalgaz ve imalat sektörleri gibi sektörlerin verimliliği üzerinde de potansiyel olarak ciddi bir etkiye sahip olacak. IoT uygulamaları sunmayı amaçlayan üreticilere; uygulamalarının uçtan uça gereksinimlerini belirleyerek bulut ortaklarını seçmelerini öneriyoruz. Hızlı ve standartlara dayalı uygulama geliştirme, güvenlik, küresel ulaşılabilirlik, ölçeklenebilme, fiyat dikkate alınması gereken alanlar diye düşünüyoruz. AWS IoT ile müşterilerimizin IoT uygulamalarını daha rahat oluşturmalarını sağlıyoruz. IoT’nin hayatımızda yarattığı ve daha hızlanarak yaratacağı değişimi heyecanla izliyoruz.”
Karmaşık iş modelleri için nesnelerin interneti kullanılacak Nesnelerin İnterneti gibi yepyeni bir teknoloji trendinin ortaya çıkması, elbette ki buna bağlı farklı ve karmaşık iş modellerinin de önünü açacaktır. Henüz emekleme aşamasında olan nesnelerin interneti, ayağa kalkıp yürümeye başladığında ise daha farklı cihazlarla, daha farklı servislerin kullanılmasını sağlayacak. 2016’da giderek daha fazla nesnelerin interneti ürününün ve çözümünün net şekilde tanımlanmış bir iş modeline sahip olacağını görmeye başlayacağız. IoE; 2016 yılında makine öğrenimi (machine learning) ve dağıtık bilgi işlemle ilgili daha çok projenin gerçekleştirilmesine yardımcı olacak. Giderek daha fazla Nesnelerin İnterneti ürünü ve aracı, gerçek zamanlı sensör verilerini Nesnelerin İnterneti ve sosyal ağ platformlarına iletmeye başlayacak. 2016 yılında, karmaşık iş problemlerini çözmek için Nesnelerin İnterneti ve IoE’nin kullanımı konusuna daha fazla vurgu yapıldığını göreceğiz. Bu noktada büyük
bir fırsat sağlık hizmetleri segmentinde bulunuyor. Nesnelerin interneti; Bluetooth termometreleri ve kalp atış hızı cihazları gibi cihazları elektronik tıbbi kayıtlara (EMR) bağlamak için teknolojiden faydalanan sağlık hizmetleri tedarikçileri sayesinde görünürlük ve güvenilirlik kazanacak. Bu da yaşamsal verileri toplama konusundaki hataları ve bunların toplanma süresini düşürürken, verimliliği artıracak. Bu; sektör oyuncularının zamanlarını daha çok patent ve yenilik için harcamalarına ön ayak olacak. Başka bir öngörü ise Nesnelerin İnterneti’nin 2016 yılında akıllı ofis kavramını güçlendireceğiyle ilgili. Şirketler, geleneksel ofislerden, işbirliği ve birlikte çalışma odaklı yeni çalışma alanlarına geçişi hızlandıracak. Nesnelerin İnterneti ise toplantı odası otomasyonu, iş akışı düzenlemesi ve tesis optimizasyonuyla bu geçişin gerçekleşmesine yardım edecek, bu süreci hızlandıracak. 2016 yılında akıllı ofis kavramının Nesnelerin İnterneti’yle güçleneceğini
vurgulayan Citrix Türkiye Kıdemli Sistem Mühendisi Koray Akarsu, bu konuda önemli bilgiler verdi: “2016 yılı; bağlantılı, destekli ve sürücüsüz araçların yılı olacak diyebiliriz. 2016 yılında sürücüsüz araçları yollarda görmeyeceğiz belki ama Uber gibi şirketlerin ve farklı araba üreticilerinin bu teknolojinin kabul görmesi konusundaki ciddi çabalarını ve sonuç olarak ciddi bir ivmeyi göreceğiz. Yine drone’ların 2016 yılında ünlüleri gözetlemekten daha faydalı becerilere sahip olduğunu göreceğiz. 2016 yılında bir ‘nesne’ tarafından yön verilen güvenlik açıklarının daha fazla örneğini duyacağımızı öngörüyoruz. BT yönetimleri; ağlar, tesisler ve telefon sistemleri gibi altyapıları etkilemek için Nesnelerin İnterneti potansiyelinin yanı sıra, Nesnelerin İnterneti tarafından sunulan iş fırsatlarının da farkında. Bunlara ek olarak BT, hem ağ güvenliği hem de fiziksel güvenlik açısından nesnelerin internetinin sahip olduğu güvenlik uygunluğunun da farkına varacak.”
BThaber 8 - 14 ŞUBAT 2016
AKILLI YAŞAM VE NESNELERİN İNTERNETİ
DOSYA
23
Yakın geleceğin en önemli belirleyicisi IoT açık platform inisiyatifine Nesnelerin interneti öncülük ediyoruz. Örneğin; (IoT) konsepti yıllardır SmartThings Samsung’un konuşuluyor. En büyük kurucu üyesi olduğu OIC ve gelişmeler ana sistemlerden Thread Group içerisinde aktif kişisel bilgisayarlara, kişisel olarak faaliyet gösteriyoruz. bilgisayarlardan dizüstü Cihazlar, bileşenler, bilgisayarlara ve son olarak da yazılım ve ağ alanındaki tablet, akıllı telefon ve giyilebilir liderliğimize paralel olarak gibi mobil cihazlara geçti. IoT IoT için geliştirilmesi gereken konseptinin içi günümüzde bu teknolojilere odaklanıyoruz. cihazlarla dolduruldu. Tüm ürün kategorilerinde İnternetin yaygınlaşması yeni nesil cihazların tamamı ve 3G ile 4G (LTE) gibi mobil IoT’ye optimize edilmiş şekilde iletişim standartlarının ortaya üretiliyor. çıkması da son kullanıcıların Üçüncü olarak ise bileşen, hızla daha fazla veri üretmesi yarı iletken ve sensör alanında ve akıllı bağlantıların lider olan Samsung, ePoP kurulmasına zemin hazırladı. Samsung Electronics Türkiye hafıza, biyo işlemci ve SimBand Cihazlar, bileşenler ve bağlantı Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen gibi IoT optimize bileşenleri konularındaki hızlı gelişim de piyasaya tanıttı. Tüm bu Nesnelerin interneti endüstrisinin tanıtılan yenilikler, diğer üreticilerin de ürünleri yakın geleceğin en önemli belirleyicilerinden biri içerisinde bu teknolojileri kullanabilmesine olacağına işaret ediyor. uygun olarak tasarlandı. Bu konuda pek çok araştırma yayınlanmış Önem verdiğimiz konulardan bir diğeri ise durumda. Gartner’a göre 2015 yılının sonunda yazılım alanındaki gelişmeler. IoT için gerekli 4.9 milyar “nesne” bağlantılı hale gelirken, değer ve faydayı yaratabilmek için veri işlemenin 2020 yılında bu sayının 25 milyar nesneye ulaşması bekleniyor. Yani veriler yakın gelecekte önemini bilerek hareket ediyor ve Samsung’un endüstri lideri veri platformu SAMIIO ile en dünya üzerindeki herkesin ortalama IoT anlamlı ve uygun IoT deneyimini sunuyoruz. dahilinde en az 3 cihazının olacağını gösteriyor. Samsung, kullanıcıların ve iş ortaklarının IDC’nin tahminlerine göre ise 2020 yılında kendi akıllı ev ürünlerini kendileri geliştirebilmesi internete bağlı cihaz sayısı 200 milyara için 2015 yılında ARTIK platformunu duyurdu. ulaşacak. Avrupa Komisyonu, IoT pazarının ‘Kendi akıllı evinizi kendiniz yapın’ konseptinde değerini 2020 yılında 1 trilyon Avro olarak bir proje başlatan Samsung, akıllı telefonlar, tahmin ederken, yine 2020 yılında Gartner phablet ve tablet modeller ile nesnelerin de Avrupa’da 50 milyon akıllı ev olacağını kontrol edilebilmesini sağlıyor. Kullanıcılar öngörüyor. Tüm bu öngörülerün, IoT için 3 farklı devre kartı, geliştirici araçları, konusunda çok hızlı bir tüketici adaptasyonu yazılım desteği ve yüksek güvenlikli olarak olacağını gözler önüne serdiğini kaydeden geliştirdiği şifreleme modülü ile artık herkes Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcısı kendi akıllı evini kendisi yapabilecek. Özetle, Tansu Yeğen, şu bilgileri verdi: innovatif teknolojiler geliştirme konusundaki “Samsung olarak öncelikle açık platformlara güçlü yönümüz ve insan odaklı fikirlerin destek vererek birlikte çalışma (interoperability) geliştirilmesiyle birlikte IoT alnında Ar-Ge olanağını artırarak sektördeki bariyerleri çalışmalarına devam ederek, yeni nesle geleceği ortadan kaldırmak istiyoruz. Bu sebeple şekillendirmek için destek olacağız.” nesnelerin interneti kavramını sahiplenen birçok
Nesnelerin interneti fabrikaları da saracak Nesnelerin İnterneti’nin bir parçası olan makineler arası iletişimi de unutmamak gerek. Fabrikalarda bol miktarda bulunan makineler de birbirleriyle iletişim kurarak, kendi kendilerini kontrol edebilecekler. Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri İş Geliştirme Yöneticisi Tolga Bizel, makineler arası iletişimle ilgili şunları söyledi: “Nesnelerin İnterneti dendiğinde sadece bilgisayar ve akıllı telefonları değil, örneğin arabalar, digital fabrikalar gibi pek çok nesneyi ve mekanı düşünmek mümkün. Örneğin, Avrupa’nın “Endüstri 4.0” olarak lanse ettiği yeni endüstri evresi mevcut sanayinin bilgisayarlaştırma yönünde teşvik edilmesi ve
yüksek teknolojiyle donatılması projesidir. Bu durumun sonucu olarak makineler çevrelerinde olup bitenleri anlayabilecek ve birbirleriyle internet protokolleri aracılığı ile iletişim kurabilecekler. Gelecekte Nesnelerin İnterneti dediğimiz şey, bir fabrika yöneticisinden, ev hanımına kadar herkesin hayatını kolaylaştıracak. Kahve makinası dolapta kahve olup olmadığını buzdolabı ile konuşarak anlayabilecek. Ya da siz uyandığınızda kahveniz hazır bir şekilde sizi bekleyecek. Fabrikalardaki üretim hatları da kişisel bazı ihtiyaçlara göre optimize edilecek ve pazardaki rekabet koşullarına ayak uydurmak daha kolay hale gelecek.”
24
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
8 - 14 ŞUBAT 2016
‘Tasarla Türkiye’ geleceğin tasarımcı adaylarını bekliyor Doğa Okulları tarafından ‘’Doğamızda Yaratıcılık Var!’’ sloganıyla düzenlenen Tasarla Türkiye - 3D Tasarım Yarışması, geleceğin tasarımcı, mimar ve mühendis adaylarının projelerini bekliyor. 29 Şubat 2016 tarihine kadar başvuru yapılabilecek. Geleceğin tasarımcıları, mimar ve mühendisleri, tasarım ve üretimin buluşma noktası olan Doğa Okulları 3D Tasarım Yarışması’nda bir araya geliyor. Yarışmacılara hayalini kurdukları objeleri gerçeğe dönüştürme fırsatı sunan ‘‘Tasarla Türkiye 3D Tasarım Yarışması’’ için başvurular başladı. Yarışma, 3 boyutlu tasarım teknolojisinin üretimde nasıl yer edinebileceğini göstermek, her yaştan tasarımcıların yetkinliklerini geliştirmelerini, daha üretken, sorgulayıcı, çözüm odaklı birer üretici olmalarını teşvik etmek
amacıyla düzenleniyor. ‘’Doğamızda Yaratıcılık Var!’’ sloganıyla hayata geçirilen yarışmaya, Türkiye’nin her yanından 11-19 yaş aralığında öğrenciler katılabilecek. ‘‘Tasarla Türkiye’’, yarışmacılardan bir kişiye hayalini kurduğu tasarımı elinde tutma hazzını yaşatacak. Çünkü bu yarışmanın büyük ödülü 3 boyutlu yazıcı! Yarışmacılar hayallerindeki nesneleri, maker kültürünün önemli bir parçası olan 3D yazıcılar ile üretmek üzere tasarlayacaklar. Tasarla Türkiye’de yarışmacıların projelerini ise dünyaca ünlü teknoloji şirketleri ve Maker öncülerinin temsilcileri değerlendirecek. Microsoft, Intel, Huawei, IBM, BTHaber, Gelecekhane, 3Dörtgen gibi firmaların da desteklediği yarışmada dereceye girenlere çeşitli ödüller verilecek.
Girişimcilikte Önce Kadın Proje’sinin birincisi belli oldu Kadınların, iletişim teknolojilerini kullanarak girişimcilik kapasitelerini artırmak amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı, Türkiye Vodafone Vakfı ve Türkiye Bilişim Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen Girişimcilikte Önce Kadın Projesi bir yıl içerisinde 10 bin kadına ulaştı. Girişimcilikte Önce Kadın Projesi ile eğitimlerini tamamlayan ve kendileri için özel olarak oluşturulan oncekadin.gov.tr adresindeki dijital mağaza üzerinden ürünlerini satışa sunarak en yüksek ticari performansı sergileyen kadınları ödüllendirmek üzere, 27 Ocak Perşembe günü Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Hilmi
Özel sektör, Ufuk 2020’ye katılmalı Haber Merkezi ‘Ufuk 2020’de Türkiye Projesi’nin ‘Açılış Etkinliği’ 28 Ocak tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi. 2 milyon 750 bin Avro bütçesiyle ‘Ufuk 2020’de Türkiye Projesi’; Türkiye’nin bilim, teknoloji ve yenilikler alanında kapasitesini güçlendirmeyi ve ‘Türkiye Araştırma Alanı’nın, ‘Avrupa Araştırma Alanı’na bütünleştirilmesini kolaylaştırmayı amaçlıyor. Avrupa Birliği Çerçeve Programları’nın Türkiye’deki Ulusal Koordinatörü Hakan Karataş açılış konuşmasında, Ar-Ge geliştirmenin en önemli yolunun uluslararası faaliyetlerden geçtiğine dikkat çekerek “Bilim alanında uluslararasılaşma artıyor. Hedef pazar için iş birlikleri şart. Özel sektörün projelere katılımı yetersiz, projelere daha çok üniversiteler katılıyor. Önümüzdeki dönemde özel sektörün katılımını
artırmayı hedefliyoruz. Bu noktada, üniversite-sanayi iş birliği önemli. Üniversitelerin de sanayiyi itmesini bekliyoruz” açıklamasını yaptı. Performansı artırmak için Ufuk 2020’de yol haritası ortaya koyduklarını kaydeden Karataş, sözlerini şöyle sürdürdü: “DestekÖdül Programı geliştirdik. Projelere katılımı yükselterek Türkiye’nin liderlik kapasitesini artırmayı hedefliyoruz. TÜBİTAK olarak Ufuk 2020 odaklı her türlü yurt dışı organizasyonun seyahat maliyetlerini karşılıyoruz. TÜBİTAK Ulusal Koordinasyon Ofisi ile birebir mentörlük hizmeti verip destek vermeye çalışıyoruz” dedi.
‘Ufuk 2020’de Türkiye Projesi’ nedir? TÜBİTAK faydalanıcılığında yürütülecek projenin hedefi, Türkiye’den kurum ve kuruluşların, ‘Araştırma ve Yenilikler’ alanında Avrupa Birliği Çerçeve Programı olan; Horizon 2020 - Ufuk 2020’ye katılımının artırılması. Proje; Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse ediliyor. Projenin sözleşme makamı; Merkezi Finans ve İhale Birimi. 7 yılı kapsayan (20142020) Ufuk 2020 Programı, özel sektörü da cezbedecek yaklaşık 80 milyar Avro bütçesiyle Avrupa Birliği’nin en büyük Araştırma ve Yenilik programı. Laboratuvarlardan pazarlara büyük fikirler vasıtasıyla yenilikler, buluşlar ve ilkler vaat etmekte. TÜBİTAK, AB Çerçeve Programları’nın Türkiye’deki koordinasyonundan sorumlu kuruluş olarak hizmet veriyor.
Çolakoğlu, Türkiye Vodafone Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Süel ve Türkiye Bilişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Gönç’ün katılımlarıyla Girişimcilikte Önce Kadın Yarışması ödül töreni gerçekleşti. Yarışmada, Eskişehir’den Sebahat Oral birinci, Samsun’dan Asuman Kanca ikinci, İstanbul’dan Nazik Kocaoğlu üçüncü olurken, Samsun’dan Neslihan Kayhan ve İstanbul’dan Rabia Özdemir Tokat ise Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Girişimcilik konusunda eğitim alan tüm kadınların kendi üretimleri olan el yapımı ürünlerle katıldığı ve projenin internet sitesi aracılığıyla satış yaptığı yarışmaya
başvurular, proje ortaklarının temsilcilerinden oluşan jüri tarafından değerlendirildi. Başvurularda, katılımcıların proje öncesindeki durumları, projeyle yaşanan değişim ve proje sonrasına yönelik beklentileri dikkate alınırken, projenin internet sitesine girilen ürün adedi, satış adedi ve toplam satış tutarı da değerlendirmede kriter olarak kullanıldığı belirtildi. Yarışmayı kazanan 5 kadın girişimciye para ödülü verildi. Buna göre, birinciye 10 bin lira, ikinciye 7 bin 500 lira, üçüncüye 5 bin lira, Jüri Özel Ödülü alan 2 kişiye de 2’şer bin lira sunuldu. En başarılı 6 danışman öğretmene de tablet bilgisayar hediye edildi.
SAS “analitik” yolunda şirketlere ışık tutacak Analitiğin inovasyondaki yerini anlatmaya yönelik kararlı tutumundan ödün vermek istemeyen SAS, “SAS Fostering Innovation Through Data” etkinliği ile şirketlerin ve kurumların bu konudaki soru işaretlerini ortadan kaldırmayı hedefliyor. 12 Şubat Cuma günü, Grand Tarabya Hotel’de SAS Türkiye Ülke Müdürü Hakan Erdemli’nin açılışıyla başlayacak olan etkinlik kapsamında Garanti Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Mehlika Ertaş “Büyük Veri’nin
İşlenmesi ve Kullanılması” konulu sunumuyla oturum açılışını yapacak. Etkinlik kapsamında yer alan İnovasyonun Yeni Kaynağı: Büyük Veri başlıklı panelde, CarrefourSA CRM Direktörü Necati Özdeniz, Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Burçin Bozkaya gibi isimler büyük veri analitiği ile inovasyon arasındaki ilişkiyi örneklerle paylaşacak. Hepsiburada Veri Bilimi Başkanı İsmail Parsa da etkinliğin konuşmacıları arasında yer alıyor.
DÜZELTME BThaber Gazetesi’nin 25 Ocak 2015 tarihli 1056. Sayısında yer alan “Veam Türkiye ağını genişletiyor” başlıklı haberin fotoğrafaltı yazısında bir yanlışlık yapılmıştır. Doğrusu, “Veam Software Türkiye Ülke Müdürü Ozan İnan” olacaktır. Bu hatadan dolayı okurlarımızdan özür dileriz.
BThaber 8 - 14 ŞUBAT 2016
BİLİŞİM DÜNYASI
25
Avrupa’da öne çıkan ülke Türkiye olacak Media Markt Türkiye’nin yeni İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım, 2015’i organize elektronik perakende kanalının iki katı büyüme ile tamamladıklarını, e-ticaret kanalında da yüzde 50’ye yakın büyüme kaydettiklerini belirtti. Media Markt Türkiye’nin 2015’te organize elektronik perakende kanalının iki katı büyüdüğünü ifade eden Gökyıldırım, şirketin bir önceki yıla kıyasla sepet büyüklüğünde yaklaşık yüzde 30’luk artış yakaladığını, son 3 ayda da yüzde 17 ciro artışı kaydettiğini belirtti. “Yüzde 50’ye yakın büyüme ile e-ticaret kanalımızla, MediaSaturn Holding içinde en fazla büyüyen ülkelerden biri olduk” bilgisini veren Yenal Gökyıldırım, sözlerine şöyle devam etti: 6 yeni mağaza açılacak “177 bin metrekare toplam perakende alanı ile Türkiye’nin en geniş satış alanına sahip elektronik perakende zinciriyiz. İlkini Ankara mağazamız ile
Media Markt Türkiye’nin yeni İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım hayata geçirdiğimiz şehir mağazalarımız ile yeni bir ivme kazandık. 2016 yılında 5’i şehir mağazası olmak üzere toplam 6 yeni mağazamızı daha hizmete açacağız. Sektörde 2016 yılında yüzde 12 büyüme beklenmesine karşın, Media Markt yüzde 20 büyüme hedefliyor.
Müşteri memnuniyetini odağımıza aldık. 2016 ve sonrasında hayata geçireceğimiz yeni uygulama ve kampanyalar olacak. Müşteri memnuniyetinde bilgili ve donanımlı çalışanın önemini biliyoruz. 2 bine yakın çalışanımıza 24 bin saatin üzerinde eğitim sağladık. 2016 yılında eğitim kapasitemizi 2 kat artırmayı hedefliyoruz. Mağazalarımızda elektronik etiket uygulamasını başlattık. Online kiosklar, elektronik etiketler ve yenilenen mobil uygulamalarımız, mağazalarımızda dijital dönüşümün bir parçası olacak. Mağaza ve online satış kanalımızın yanı sıra yeni bir satış kanalı daha yarattık. Çağrı merkezimizi arayan tüketicilerimiz, istedikleri ürüne bu kanaldan sahip olabiliyorlar. İnternetten alışveriş yapan tüketicilere sunduğumuz ‘mağazadan teslim al’ servisimiz de benimsendi. Cepten, web’den, app’ten ve tabletten ulaşılabilen satış kanallarımızı çoğaltıyoruz.”
IDC, tüm tarafları ‘güvenlik’ için bir araya getirecek BT güvenliği alanındaki karar vericiler, Şubat ayında International Data Corporation (IDC) tarafından İstanbul ve Ankara’da bu yıl 9’uncusu düzenlenecek olan yıllık “IT Security Roadshow”/ BT Güvenliği Konferans Serisi” etkinliklerinde bir araya gelecek. 16 Şubat’ta Wyndham Grand İstanbul Levent’te, 24 Şubat’ta ise Sheraton Ankara’da düzenlenecek etkinlikler, Türkiye’nin tehdit ortamını şekillendiren değişken kuvvetlerin detaylı analizini katılımcılara sunacak. BT Güvenliği Konferansı 2016; mevcut BT güvenliği çözümlerini yeniden değerlendirme ihtiyaçlarına odaklanacak. Üst düzey sektör uzmanları da katılımcılara iş hedefleri paralelinde güvenliği sürdürürken, nasıl güvenli kalmaya devam edeceklerine dair öneriler
sunacak. Bölgenin önde gelen güvenlik uzmanları, analistleri ve BT liderleri, BT güvenliği başlığında en son teknolojik gelişmelerin getirdiği zorluklar ve fırsatlar hakkında sunum ve etkileşimli oturumlara imza atacak. Riskler katlanarak artacak IDC Türkiye BT hizmetleri ve yazılım analisti Yeşim Araç’a göre, son üç yılda yüzlerce Türk şirketi siber saldırılara maruz kaldıktan sonra acil durum tedbirleri almak zorunda kaldı. Bu tarz saldırıların önümüzdeki yıllarda katlanarak artacağına kesin gözüyle bakılırken bulut, büyük veri, mobilite ve sosyal işten oluşan 3. Platform teknolojilerinin bu karmaşıklığı daha da artıracağı beklentisine dikkat çeken Yeşim Araç, iş birimi yöneticilerinin ve BT
liderlerinin beraber çalışarak bu teknolojilerin çalışanlarını, süreçlerini ve güvenlik duruşlarını nasıl etkilediğini anlaması gerektiği kanısında. IDC Türkiye Ülke Müdürü Nevin Çizmecioğulları da güvenlik odağında şu bilgileri paylaştı: “BT güvenliği son birkaç yılda meydana gelen siber saldırıların sayısındaki artıştan dolayı CIO gündemindeki en öncelikli konu. Büyüklüğü ne olursa olsun, kurumların siber güvenlik stratejilerini şekillendirmelerini teşvik ediyoruz. Türkiye hem coğrafi konumu hem siyasi ve ekonomik durumu nedeniyle siber saldırıların hedefi olmaya devam edecek. Biz de IDC’nin bütün dikey spektrumdan kilit paydaşları bir araya getirerek, evrimleşen tehdit ortamı hakkında farkındalığı artırma konusunda ciddi bir rol oynadığının farkındayız.”
P
26
BThaber
GÖRÜŞ
8 - 14 ŞUBAT 2016
Türkiye’deki birçok kurum ERP ve Kurumsal Dönüşüm’den hala çok şey beklemekte... *M.Göker Sarp
Bu köşede, ERP projelerinde başarıya ulaşabilmeniz için deneyimleri tek çatı altında birleştirerek, başarıya giden yolları sizler için yazmaya devam edeceğiz. Yer alan yazılardaki deneyimler, öneriler, örnekler ve öngörüler bir bütün olarak ele alınmalı ve içerdiği uyarılara, tedbir önerilerine dikkat edilmeli, ilgili olarak önerilen bütün diğer yollar göz önünde bulundurularak uygulanmalıdır. ERP’ye geçmeden önce yapmanız gerekenler ERP projesinin şirketinizde gerçekleştireceği değişiklikler ve etkileri düşünüldüğünde, bu uygulamayı kesinlikle belirli bir stratejik plan dahilinde hayata geçirmelisiniz. Ve şunu unutmamalısınız ki: ERP projesi, yalnızca bilgi teknolojileri (BT) projesi değildir. Tabii ki herhangi birşeye başlamadan önce olduğu gibi, ERP için de önce karar vermelisiniz... ERP sistemine geçmeden önce; bu tür bir sisteme ihtiyacınızın olup olmadığına, kurum kültürü ve insan kaynağınızın böyle bir sistemi yaşatmak için uygun olup olmadığına karar vermelisiniz. “- Bazı kurumlarda bir ERP yazılımına ihtiyaç duyulmaması, bu sistemlerin gereksizliğinden kaynaklanmamaktadır, ERP’nin kavramsal olarak ne tür değişimleri içerdiğinin tam olarak anlaşılamamasındandır.” ERP sistemleri, şirketlerdeki geleneksel yapıların sınırlarını aşan sistemlerdir: ERP ile şirkerinizdeki satın alma, üretim planlama, satış, muhasebe ve insan kaynakları fonksiyonlarının tümü departmanlar ve fonksiyonlar arası iş süreçlerinden oluşan bir iş akışında birleşmektedir. “ – Şirketlerde etkinliğin ve performansın artırılmasının
ERP’nin kurumların beklentilerine karşılık verebilmesi ve kurumlardaki projelerin başarıya ulaşabilmesi için ERP proje ekiplerinin, üst yönetimin ve kullanıcıların üstlerine düşen görevleri yerine getirmesi kesinlikle gerekliliktir. güvenilir, mesleki deneyimi olan ve proje öncesi hazırlıklarını iyi yapmış olması • ERP sisteminize geçişiniz hakkında önceden müşteri ve tedarikçilerinizi bilgilendirmeniz: Yeni bir sisteme geçiş sırasında, ilk dönemde bazı zorluklar olabilir ve pek çok idari sorunlar ortaya çıkabilir. Bu yüzden müşterilerimiz ve tedarikçilerimiz için durumu açıklığa kavuşturmak önemlidir.
yolu verimli bir tedarik zinciri kurulabilmesi ve ERP yazılımlarının başarılı bir biçimde uygulanabilmesinden geçmektedir. ERP sistemleri direkt olarak, çeviklik ve verimlilikte artış, sağlıklı ve etkin iletişim, çevrim zamanlarını ve işletme maliyetlerini düşürebilmenizi sağlar. ERP sistemlerinin işletmelere, stratejik avantajları sağlayabilmesi için öncelikle bir sistemin seçimi ve kurulumundan önce, mental hazırlık başta olmak üzere kurum olarak başarılı bir hazırlık dönemi geçirilmesi gerekmektedir.” Uygulamaya alacağınız ERP’yi kullanmaya başlamadan önce ERP kullanmaya başlamadan çok önce, belirlenmiş bir yol haritanız olmalıdır; olmamasının önünüzdeki en büyük tehdit olacağını şimdiden söylemeliyiz. Ayrıca kağıt üstünde de olsa işleyen bir sisteme, kabul görmüş ve standart hale gelmiş iş yapma şekline sahip olmalısınız. Bunun yanında almanız gereken yönetimsel kararlar da var. Planlanan veya düşünülen reorganizasyonlar varsa projeye başlamadan önce mutlaka hızlıca tamamlanmalıdır ve tekrarlanan işler de merkezileştirilmelidir. Proje ekibinizi şirketinizde yaşayan süreçleri en iyi bilen ve tarifleyebilecek kişilerden seçmelisiniz. Sade ve yalın bir sistem kurmayı hedeflemelisiniz! Her ne kadar ERP projeleri şirketlere özel uyarlanabilir ve de geliştirilebilir yazılım projeleri olarak kabul görse de, başlangıçta gelişmeya açık ancak mutlaka sade ve yalın olarak tasarlamalı ve sistemin genel prensiplerinin dışına çıkılmamalıdır. Birinci dakikada, olmazsa olmazlar dışında ek geliştirmeler, uygulamalar ve hatta raporlar
“- ERP projeleri yeniden yapılanma fırsatıdır. Bu fırsatlar mutlaka değerlendirilmelidir.”
kapsama alınmamalı, gelecek planlarına, ilerleyen fazlara bırakılmalıdır. Unutmayın bu proje ile bir uzun süreli bir evliliğe adım atıyorsunuz, bundan sonra da küçük adımlarla ilerleyeceksiniz. “Doğru yazılımı seçmek, başarılı bir ERP projesi için ilk adımdır, ikinci adım da etkili bir proje planı yapmaktır.” Şirketinizde örgütsel değişimi iyi yönetir, bir A takımının kurulmasını sağlar, süreç, ihtiyaç ve beklentilerinizi doğru tanımlar ve hedeflerinizi küçük tutarsanız ve özelleştirmelerinizi mümkün olduğunca azaltıp, başarı kritelerlerinizi önceden belirleyerek projenize başlarsanız, başarılı olmamanız için hiç bir neden yoktur. Genellikle başarısızlığın temel nedeni, yeterince hazırlıklı olmamaktan geçer.
Taleplerinizi içeren uygun şartname yapılmaması, farklı farklı sistemlerin doğru irdelenmemesi, profesyonel bir proje planı yapılmaması, projedeki rollerin iyi belirlenmemesi ve deneyimli proje yöneticisinin eksikliği başarısızlığı önceden hazırlayan faktörlerden bazılarıdır. • En başta sabit ve ölçülebilir hedeflerin belirlenmesi • Proje yöneticisinin çevik, güvenilir ve uzman bir kişi olarak seçilmesi • Proje süresince ve öncesinde daima yazılı iletişim de bulunulması: Çatışmaları önlemek amacıyla, yeni sistemin uygulama projesi ile bağlantılı olarak yapılan isteklerin veya yorumlar ile ilgili yazılı bir rapor olmalıdır: Sözler kaybolur, yazılı yorumlar kalır. • ERP tedarikçinizin
ERP’ye geçmeden önce şirketinizdeki birimlerin ve çalışanların sorumlulukları net olarak tarif edilmelidir, yapınız büyüdükçe bu durum daha da karmaşıklaşabilir, aynı çatı altında farklı lokasyonlarda farklı süreçler uygulanabilir, bu farklılıklar da proje süresince ilerlerken karşınıza mutlaka çıkacaktır. Bu durumda süreçlerinizi masaya yatırıp, yeniden yapılandırmalısınız. Ancak bu şekilde düşünmeyip farklı farklı süreçlerin yeni sistemde yaşamasını hedeflerseniz, oldukça maceralı bir ERP projesi süreci sizi bekliyor demektir. “- Unutmayın, bu sadece danışmanlık şirketinin değil, sizin de projeniz...” ERP de, şirketinizin esas işlerinden biri konumunda olmalıdır. Eğer projenizin sağlıklı yürümesini istiyor, proje süresinin uzamasını ve yanlış bir kurgu ile ilerlemesini istemiyorsanız tüm sorumluluğu danışmanlık veren ERP tedarikçisi şirketlere bırakmamalısınız. En baştan itibaren sorumluluğu siz de paylaşmalısınız. *ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
8 - 14 ŞUBAT 2016
27
Yeni ekonomik düzenin üç başarı anahtarı var Geleceğe yönelik eğilimlere odaklı araştırmalara imza atan GelecekHane, bireyleri ve şirketleri yeni ekonomide başarıya ulaştıracak yenilikler başlığında üç önemli noktayı açıkladı. GelecekHane kurucusu ve fütürist Halil Aksu’ya göre ‘paylaşmak’, ‘şeffaf olmak’ ve ‘topluluklar oluşturmak’ yeni ekonomik düzende başarı için üzerinde durulması gereken temel başlıklar. Halil Aksu’ya göre, değişen ekonomik düzendeki en önemli noktalardan biri paylaşmak. Ofis ve atölyelerini paylaşan oluşumların yanında, şirketlerin patentlerini paylaşması da yeni ekonomik düzende öne çıkıyor. Bu paylaşımla verimin, kullanım oranının ve kalitenin arttığına işaret eden Aksu’ya göre, satın alma yerine paylaşım ve kiralama yoluna gidilmesi, finansal rahatlamayı beraberinde getiriyor. Aksu, bu paylaşım ekonomisin şirketlere sağlayacağı faydayı da, “Kaynaklarınızı başkalarına kullandırmak gelir getirebilir, yeni sosyal çevrelerle tanışmanızı, yeni şeyler öğrenmenizi sağlayabilir. Paylaşım zaman kazanmanıza, kalitenin artmasına yardımcı olabilir. Bireyler de kurumlar da bunu güvenli, mantıklı, sürdürülebilir şekilde yapmanın yolunu bulmalı” sözleri ile özetledi. Şirketler, gönüllüleri kazanmayı bilmeli Bireyler kadar şirketlerin de şeffaflaşma ve güven kazanmasının önemine işaret eden Halil Aksu’ya göre, tüketicinin, vatandaşın ve hissedarın düşüncesi de bu yönde. Hem özel sektörün hem kamu kurumlarının değişen ekonomik düzende verilerini açıp, şeffaf hale gelmelerinin güven telkin edeceğini belirten Aksu’nun dikkat çektiği gibi, açık inovasyon ve kitlesel kaynak kullanımı gibi akımlar şirketlerin kullanabilecekleri örnekler. Değişen ekonomide insan kaynağının öneminin değişmediğine işaret eden Halil Aksu’ya göre, gönüllülerden oluşan bir topluluk oluşturmak, kişi istihdam etmekten daha önemli. Çalışanların avantajları yanında maddi ve manevi
zorluklarına dikkat çeken Aksu, “Gönüllüler sanki ‘güvenilir değil’ gibi algılansa da, eğer gerçekten gönülleri fethedilirse, ilginç açılımlar getirebilirler” yorumunu yaptı. Bu noktada, şirketlere sosyal ağlar ve viral iletişimi kullanarak kendilerine özgü taraftarlar bulmalarını öneren Aksu, doğru yönetilen bir gönüllüler topluluğunun, kurumun savunuculuğunu yapabileceği, destek, tanıtım ve inovasyon gibi alanlarda katkı sağlayabileceği kanısında.
28
BThaber
BTnet.com.tr
8 - 14 ŞUBAT 2016
Twitter’da yaprak dökümü Twitter‘ın kurucularından Jack Dorsey‘in kalıcı CEO olarak belirlenmesinin ardından şirketin üst düzey yöneticileri işten ayrıldı. Twitter geçtiğimiz Ekim ayında 4 bin100 çalışanından 336’sını işten çıkaracağını duyurmuştu. Bu da şirketin küresel gücünün yüzde 8,2’sini
temsil ediyordu. Dorsey’in o dönemde yayınladığı rapor göre, işten çıkarmalar, yakın gelecekte tüm departmanlar için planlanan görev değişikliklerinin bir parçası olacaktı. Dorsey Twitter’ı yeniden yapılandırarak, daha odaklı daha basit bir deneyim haline getirmeyi planlıyordu. Ancak işler planlandığı gibi gitmedi. Twitter’ın bazı üst düzey yöneticileri, Dorsey’e ilettikleri rapor ile işten
ayrılmak istediklerini belirtti. Aralarında Küresel Medya’dan Sorumlu Genel Müdür Katie Jacops Stanton, Üst Düzey Mühendislik Genel Müdürü Alex Roatter, Ürün Genel Müdür Yardımcısı Kevin Weil yanı sıra İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı Brian Schipper da yer aldığı 4 kişi, şirketten ayrılmak istediklerine dair bir rapor yayınladı. Rapor, Jack Dorsey tarafından doğrulandı.
Hatırlayacak olursak, şirket kurucularından Jack Dorsey, Temmuz ayında eski Twitter CEO’su Dick Costolo’nun görevi bırakmasının ardından, geçici CEO olarak Twitter başına tekrar geçmiş ve daha sonra kalıcı olarak CEO görevine devam etmişti. Kısa bir süre sonra Jack Dorsey, çalışanlarına bir e-posta atarak, şirketin toplam iş gücünün yüzde 8’i işten çıkaracağını ve mühendis ekibin küçülürken
şirketin daha büyük bir kısmını temsil edeceklerini belirtmişti. Büyüme problemi olan Twitter, aylık kullanıcı sayısı arttırmak adına, işten çıkarımlarla sağlanan tasarrufu şirketin büyümesini hızlandıracak alanlara ayırmayı planlanıyordu. Ancak üst düzey yöneticilerinin işi bırakmasıyla Dorsey ne gibi adımlar atacak, bu 4 ismin yerine kimleri atayacak bilinmiyor. Durum henüz belirsizliğini koruyor.
Apple VR pazarına hazırlanıyor
‘Cyborg’ ordu konusunda önemli adımlar Teknolojinin gelişimiyle birlikte bilim kurgu dünyasında görmeye alışkın olduğumuz teknolojileri, gerçek hayatta da görmeye, hatta kullanmaya başladık. Dijitalleşme günümüz en önemli eğilimleri arasında yer alıyor. Sektörler büyük bir hızla değişip, şekil değiştirirken, ülkeler savunma sanayilerini de tekrar gözden geçirmeye başladılar. Bu noktada savunma alanındaki yatırımlarına hız kesmeden devam eden Amerika Birleşik Devletleri, genellikle filmlerde görmeye alıştığımız Cyborg askerler konusunda önemli gelişmelerin yaşandığını duyurdu. ScienceAlert’ta yer alan habere göre, DARPA tarafından geliştirilen proje kapsamında beyin ve dijital dünya arasında veri transferi bağı kurmayı amaçlanırken, bu sayede Amerikan ordusunun Cyborg askerlerden oluşturulabileceği ifade
ediliyor. Henüz oldukça yeni bir proje olsa da DARPA, projenin tamamlanmasıyla birlikte 1 milyon nöronun birbiriyle iletişim kurabileceği bir sistem üzerinde hummalı bir çalışma yürütüyor. Hali hazırda 100 kanal üzerinden çalışabilen proje kapsamındaki çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte beyin ve makina arasındaki bağın oldukça sıkı bir şekilde sağlanabileceği ifade ediliyor. DARPA’nın projesini, Hollywood yapımı “Evren’in Askerleri” filmi ile bağdaştırabilsek de, olaya geniş bir çerçeveden baktığımızda, DARPA’nın geliştirdiği projenin insanlık adına büyük önem taşıdığını görebiliriz. Projenin istenilen seviyeye gelmesiyle birlikte uzuv, görme ve duyu kaybı gibi problemler sebebiyle zorluklar yaşayan milyonlarca insanın hayatı değişebilir. Bunun yanı sıra birçok sektör yaşayacağı kabuk birlikte zincirleme bir değişime de ön ayak olabilir.
Teknoloji dünyasının son dönemdeki gündem maddelerinden biri şüphesiz sanal gerçeklik. Şirketlerin bu alandaki Ar-Ge çalışmaları hız kesmeden devam ederken, Apple da pazara giriş yapmak için hazırlanıyor. Sanal gerçeklik teknolojisi, teknoloji dünyasının en önemli konularından biri olarak dikkat çekiyor. Şirketin bu alandaki yatırımları ve Ar-Ge çalışmaları hız kesmeden sürerken, yeni oluşmaya başlayan pazara önemli bir oyuncu daha giriş yapmaya hazırlanıyor. Ürettiği ürünleri genel olarak üst segmente konumlandıran Apple, üretmeye hazırlandığı VR gözlüğüyle pazarın gidiş hattını değiştirmek istiyor. Bünyesinde sanal gerçeklik departmanı kurmak için hazırlıklara başlayan Apple, bu konudaki ciddi bir adım
atarak Virginia Tech firmasından Doug Bowman ile anlaştı. Virginia Tech’te arayüz tasarım şefi olarak görev alan Bowman, Apple’da da benzer bir rolü üstlenecek. Bowman bunun yanı sıra sanal gerçeklik cihazları konusunda da danışmanlık yapacak. Bünyesindeki şirketler üzerinden sanal gerçeklik
üzerine çalışmalar yürüten Apple, Bowman hamlesiyle bu alana sağlam bir giriş yapacağını gösterdi. Bowman’ın ardından yeni transferler ile oluşturulacak departmanı güçlendirecek şirketin, ortaya çıkartacağı ürünler ilerleyen dönemde adından sıkça söz ettirecek gibi görünüyor.
Facebook İrlanda’da veri merkezi açıyor Facebook Avrupa’da yer alacak ikinci veri merkezini İrlanda’nın Clonee şehrinde bugün açacağını duyurdu. Facebook, ABD’nin dışındaki ilk veri merkezini İsveç’in Lulea kasabasında açtı. Baltık Denizi’nin kuzeyin kalan bölgede açılan tesis, Avrupa’nın en büyük veri merkezlerinden biri olma özelliği taşıyor. Facebook, bu tesisin yüzde 100 yenilenebilir enerji ile çalıştığının özellikle altını çiziyor. Veri merkezi kurulumlarında her şirketin olduğu gibi
Facebook’unda dikkat ettiği hususlar arasında; bölgenin hava sıcaklığı, bölgede herhangi bir enerji kaybı olasılığında yenilenebilir enerji kullanımı ve fiber optik altyapısı yer alıyor. Tek sorunun İrlanda Clonee’de havada çok fazla tuz bulunması
olduğunu ancak bu probleminde binaya özel bir hava filtrelendirilmesi yapılarak çözüleceği belirtiliyor. Facebook Başkan Yardımcısı Tom Furlong konuyla ilgi şu açıklamalarda bulunuyor: “ İrlanda’da yer alan Cloone, son teknoloji ürünlere sahip, dünyanın en gelişmiş ve sürdürülebilir veri merkezi olacak. Her şey en baştan tasarlandı. Piyasadaki bütün şirketler bir araya gelip, enerji tasarruflu bir altyapı kurmak adına bilgilerini bizlerle paylaştılar.”
Siber tehditlere karşı güvende misiniz?
Tenable çözümlerinin size sağlayacağı faydaları öğrenin Zafiyet Değerlendirme
Zafiyet Analizi
Zafiyet Yönetimi
Ağ Monitörizasyonu
Satış e-posta: Merkez Ofis: Cevizlidere Caddesi No:58/B-C
www.e-data.com.tr
16 Şubat İstanbul - 23 Şubat 2016 Ankara IDC Security Road Show’dayız.
30
BThaber
BTnet.com.tr
8 - 14 ŞUBAT 2016
Veri güvenliğinde eksikler, yüklü ceza demek 28 Ocak’ta Avrupa Konseyi’nin 108 sayılı konvansiyonunun, “Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması” yönündeki çağrısının imzaya açılması ile Veri Koruma Günü ya da küresel bazda bilinen adıyla Veri Mahremiyeti Günü’nün onuncu yılı kutlandı. Konuyla ilgili Hukuk Saha Hizmetleri Yöneticisi Dierk Schindler’ın imzası ile bir açıklama yayınlayan NetApp
ise şirketleri bekleyen cezai tehlikelere dikkat çekti ve bazı uyarılarda bulundu. Buna göre, ’Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması’ konvansiyonu, kişisel veri akışının sınır ötesinde düzenlenmesinin sağlanmasını ve hassas kişisel verilerin toplanması ile bu verilerin işlenmesiyle bağlantılı regülasyonu
amaçlıyor. Konvansiyon, ayrıca bireyin kişisel verilerinin nerede depolandığına ilişkin bilgiye sahip olması ve gerektiği durumda, bunun düzeltilmesi hakkına ilişkin düzenlemeler getiriyor. AB’nin, mahremiyet beklentisi ve bireylerin kişisel verilerinin korunmasında potansiyel negatif etkisine rağmen ABD’nin küresel pazarı
büyütmeyi ve ulusal güvenliği artırmayı amaçlayan temel felsefe farklarına bağlı olarak, Safe Harbor (Güvenli Liman) Anlaşması, 2015 sonunda geçersiz sayıldı. Oysa bu anlaşma, yıllar boyunca Amerikan şirketleri için tek uyum mekanizması işlevini gördü ve bu, dünya genelindeki işletmeleri veri işleme yaklaşımlarını yeniden gözden geçirmeye zorladı. İşletmeler nihai karar bekliyor Bu yıl AB regülasyonlarında değişiklikler beklenirken, muhtemel bir Güvenli Liman (Safe Harbor 2.0) Anlaşması odaklı belirsizlik devam ediyor. İşletmelerin verileri işleyebilmeleri, ancak bireyin ilgili muvafakati halinde ve veri işlenmesinin kesinlikle gerekli olması durumunda mümkün olacak. 250 kişiden fazla çalışana sahip işletmeler, verilerin yasalara uygun biçimde işlendiğinin güvence altına alınması için kurum içerisinde bir Veri Koruma Yetkilisi atamak zorunda olacak. Ayrıca bireyler, ‘Unutulma Hakkı’ (Right to be Forgotten) maddesine dayanarak, verilerinin silinmesini talep edebilecekler. Dierk Schindler, uyarılarına şöyle devam ediyor: “İşletmeler, beklemedeki düzenleyici kararlarda belirsizliğin farkına vardılar ve bunun olası sonuçlarını anlamaya ve bunlara ulaşmaya çalışıyor. İşletmeler nihai karar beklerken, gelecekte veri güvenliğine uyumluluğun sadece güvenlik sağlamaktan daha fazlası olacağını bilmeli. Yasal değişikliklere hazır olmayan işletmeler, düzenlemelere uymadıkları için gelirlerinin yüzde 5’ine karşılık gelen para cezası ödeyecek. İşletmeler, regülasyona uygun kalmak ve olası cezaları önlemek için etkin veri yönetimi altyapısını hayata geçirmeli. İşletmeler, verinin sadece yapılan anlaşmalar doğrultusunda, meşru ve yasal yollarla kullanıldığını belirlemeli. İşletmeler, geleceğin depolama altyapıları ile süreçlerini göz önünde bulundurduklarında, verinin depolama ile bulut genelinde entegre, çoğaltılmış ve taşınmış bir yapıda olup olmadığına bakarak değer biçebilir.”
32
BThaber
BTnet.com.tr
8 - 14 ŞUBAT 2016
48 saat aralıksız VR gözlük denemesi yapıldı Henüz son kullanıcıya sunulmamış olan VR gözlük teknolojisini 48 saat boyunca aralıksız deneyen adam, bu süreci sorunsuz bir şekilde atlattı. Hayatımıza hızlı bir giriş yapmaya hazırlanan VR teknolojisi, sağlık açısından çeşitli soru işaretleri içeren bir teknoloji. Zira görüş alanımızın tamamını kaplayan ekranlar, aslında nerede olduğumuzu komple unutturabilecek nitelikte. Hatta test ettiğimiz kadarıyla, belli başlı durumlarda beyninize söz bile geçiremiyorsunuz. “Ben odamdaki koltukta oturuyorum! Gördüğüm görüntüler yalan!” diye kendi kendinize seslenseniz bile yükseklik içeren VR görüntülerinde kalp atışlarınız hızlanıyor, aşağıya bakmaya korkuyorsunuz. Tabii
bunlar “devrim getirecek” bir görüntüleme teknolojisinin ilk günleri ya da ayları. Kim bilir televizyon ilk ortaya çıktığında insanlar ne gibi sıkıntılar yaşadılar... Bir kişi, VR gözlüklerin etkilerini araştırmak üzere tam 48 saatlik bir VR kampına girdi. HTC Vive gözlüğüyle çeşitli, henüz ilkel sayılabilecek oyunlar oynayan Thorsten Wiedemann, gözlerinin yanmadığını, başının ağrımadığını
ve midesinin bulanmadığını belirtti. Sadece 25. saatte bir panik atak problemi yaşayan Wiedemann, sonrasında ise hiçbir sıkıntı çekmeden 48 saati tamamladı. VR gözlüklere alışma sürecimiz biraz sıkıntılı olacak. Çünkü TV ya da başka herhangi bir görüntüleme teknolojisinin aksine VR, bizi gerçek dünyadan tamamen alıp götürüyor. Bu noktada henüz alışkın olmadığımız için beynimize söz geçiremiyoruz; yerimizde oturduğumuzu bilsek bile beyin sanki gerçekten uçuyormuşuz gibi tepkiler veriyor. Fakat bir süre sonra alıştığımızda, inanılmaz tecrübeler yaşayacağımız garanti. VR gözlüklerle bir korku filmi izlediğiniz veya korku oyunu oynadığınızı bir düşünsenize...
Uzay yolculuğu kolaylaşacak mı? Çağımızın en önemli insanlarından olan Elon Musk, geleceğimiz açısından çok önemli çok sayıda şirketin kuruculuğunu yaptı. Tesla Motors ile elektrikli araçlar konusuna tüm dünyadan önce eğilen ve elde ettiği patentleri tüm otomotiv sektörüne ücretsiz açan Musk, SpaceX ile de uzay yolculuklarını kolaylaştırmanın yollarını arıyor. Zamanında PayPal’in de kuruculuğunu yapan Musk, şu sıralar SpaceX ile Mars’a gidişin yolları üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Hong Kong’daki StartmeupHK festivaline katılan Elon Musk, burada çeşitli soruları yanıtladı. İnsanların Mars’a yerleşmeye başlamasına henüz vakit olduğunu belirten Musk, 2025 yılında Mars’a insanın ayak basabileceğini söylüyor. Moderatörün “Çok erken değil mi?” sorusuna “9 yıl bence uzun bir süre” cevabını verdi. 4 - 5 yıl içinde Dragon uzay aracını ISS’e göndermeyi istediğini belirten Musk, 2020 yılında uzaya bizzat çıkmak istediğini de söyledi. Geçtiğimiz ay içerisinde Falcon roketini dikey bir şekilde yer yüzüne indirmeyi başaran SpaceX, roketi tekrar kullanılabilir hale getirerek uzaya gidiş maliyetleri konusunda çok ciddi yok kat etmeyi başardı. Bundan sonraki dönemde uzaya turistik amaçlı gitmenin maliyetinin ciddi anlamda düşeceği öngörülüyor. Diğer taraftan EM Drive isimli, henüz nasıl çalıştığı belirlenemeyen ve günümüz fizik kurallarıyla açıklanamayan özel iticiler üzerine de çalışılıyor. Enerji almadan bir şekilde itiş gücü sağlayan bu iticilerin, uzay yolculuklarının süresini kısaltırken gereken enerji ihtiyacını da büyük oranda düşürmesi bekleniyor.
Facebook’un Periscope’a cevabı “Sosyal ağ” dendiğinde akla ilk gelen şirket Facebook, son zamanlarda bir trend haline gelen canlı video yayını hizmetini de sunuyor. Twitch ve Periscope gibi ünlü canlı yayın platformlarının günden güne güçlendiğini gören Facebook, ilk olarak ABD’deki iOS kullanıcılarına bu özelliği sunuyor. Standart bir “durum güncellemesi” penceresinde, alt tarafta çıkan canlı video butonuna basıldığında bir başlık belirledikten sonra canlı yayınımıza başlayabiliyoruz. Canlı yayın akışı esnasında, telefonun ekranında kaç kişinin izlediğini görebildiğimiz gibi gelen yorumları da anlık olarak izleyebiliyoruz. Kaydı tamamlamamızla beraber yayın Zaman Tüneli’mize de kaydoluyor. Twitch’teki veya YouTube’daki gibi, canlı yayın başladığında bildirim almak için kişiye abone olunabiliyor. Uygulamanın ABD dışındaki bölgelerde ve diğer mobil işletim sistemi platformlarında ne zaman aktifleşeceğiyle ilgili
henüz bir bilgi bulunmuyor. Günümüzün trendi canlı yayın konusunda şu anda Periscope, YouTube ve Twitch önderliği mevcut. Periscope mobil cihazlar üzerinden yapılan yayınlar konusunda başarılıyken, YouTube daha çok PC aracılığıyla yapılan yayınlarda kullanılıyor. Twitch ise bilgisayar oyuncularının buluşma noktası haline gelmiş durumda. Facebook’un ise Periscope ile YouTube’a direkt rakip olacağını tahmin ediyoruz. Yani Twitch ile oyun yayınları konusunda herhangi bir rekabete girmeyecektir. Oyun yayınları konusunda YouTube’un Twitch ile rekabet çabaları ise sürüyor. Canlı yayın trendi bu kadar artmışken son derece düşükinternet upload hızlarımız ise bu trendin gerisinde kalmamıza sebep olacaktır. Umuyoruz önümüzdeki günlerde hem evlerimize bağlanan, hem de cep telefonlarımıza sunulan internet hızlarında -en azından upload hızı ve kota tarafında- bir değişiklik gerçekleşir.
Inceleme BTnet
Dizüstü bilgisayarlar için USB monitör Dizüstü bilgisayarlarını sürekli olarak işyerine ve evine taşıyan kişiler, işyerine gelince tekrardan fareyi, etherneti, varsa monitörü ve şarj cihazını bağlama konusunda sıkıntı çekiyor olabilirler. Philips, bu tip kullanıcıları düşünerek son derece basit yapıdaki ve dizüstü bilgisayar kullanıcılarını hedef alan özel bir monitör hazırladı: 221S6. Ergonomik ama tuş yok! Ürün, ofis kullanımını hedeflediği için tasarımı olabildiğince sade tutulmuş. Ön alt tarafında 2 minik hoparlör, gerektiğinde kullanılması için yerini almış. Ürünün hiçbir yerinde tuş bulunmuyor. Gerekli ayarlamaları ekran kartımızın görüntü ayarlarından gerçekleştirebiliyoruz. Philips 221S6, son derece ergonomik ayağı sayesinde öne arkaya yatabiliyor, sağa sola dönebiliyor ve kendi çevresinde de dönerek dik konuma getirilebiliyor. Üstelik yükseklik ayarı da yapmak mümkün. Ürünün ergonomi konusunda tam not aldığını söyleyebiliriz. Full HD çözünürlük Ürün, 21.5 inçlik bir panele sahip. Bu panelde IPS teknolojisi kullanıyor. Böylece son derece yüksek renk doğruluğunun yanı sıra çok geniş bir açıdan görüntülenebilmesi mümkün oluyor. 1920 x 1080 piksel çözünürlük desteği bulunuyor. 14 ms gecikme süresi bulunan monitörün görüntü kalitesini gayet başarılı bulduğumuzu söyleyebiliriz. Elbette ki bu yüksek gecikme süresi oyunlarda handikap yaratıyor fakat ürün zaten dizüstü bilgisayarları hedefliyor; dizüstü bilgisayarların oyun
oynamak için uygun cihazlar olduklarını söylemek pek de mümkün değil tabii. Tek USB ile her şeyi bağlayın Cihazın arka tarafında ne DVI, ne VGA, ne de HDMI portu bulunuyor. Sadece bir tane USB bağlantı noktası yer alıyor. Bu USB bağlantı noktası aracılığıyla bilgisayardan görüntü alabiliyoruz. Bu portun Full HD görüntüyü 60 Hz hızında iletebiliyor olması tabii ki biraz şaşırtıcı. Üstelik aynı zamanda arka panelinde yer alan 2 USB portunu da besliyor. Bu portlara klavye faremizi her daim takılı bırakabiliyoruz. Arka paneldeki son sürpriz ise ethernet portu. Cihaz, aynı zamanda ethernet kablosuyla gelen sinyali USB’den, bağlı olduğu bilgisayara iletebiliyor. Şimdi olayı bir toparlayalım: Klavye ve fare için birer USB portu, ethernet bağlantısı, ses çıkışı (hem hoparlörden, hem 3.5 mm portundan) ve mikrofon girişi. Tüm bu bağlantıları monitör üzerinde sürekli olarak bağlı tutabiliyoruz. Dizüstü bilgisayarımızı getirdiğimizde ise sadece bir USB kablosu aracılığıyla tüm bu bağlantıları anında kurmuş oluyoruz ve kullanıma hazır hale geliyor. Üstelik pek çok Ultrabook’ta bulunmayan ethernet bağlantısı, bu monitör aracılığıyla kurulabiliyor. Dizüstü bilgisayarını her getirip götürdüğünde onlarca kablo takıp çıkartmaktan dert yanan kullanıcılar için harika bir çözüm olan Philips 221S6’yı dizüstü bilgisayarından daha fazla verim almak isteyen ve sürekli söküp takmak durumunda kalan kullanıcılara rahatlıkla önerebiliriz.
BThaber
BTnet.com.tr
8 - 14 ŞUBAT 2016
33
Şarj problemi yaşayanlara taşınabilir batarya Artık sadece akıllı telefonlarımızın değil, daha farklı cihazlarımızın da şarjlarıyla uğraşmak durumundayız. Bluetooth kulaklıklar, bluetooth hoparlörler, akıllı saatler ve daha pek çok taşınabilir cihaz, neredeyse günlük olarak şarj edilmeye ihtiyaç duyuyor. Fakat hepsini sürekli olarak şarj etmemiz elbette ki mümkün değil. Özellikle seyahate çıkıldığında veya uzun yola gidildiğinde ortaya çıkan şarj problemlerinin üstesinden
gelen en iyi cihazlar olan taşınabilir şarj ünitelerine bir model de Tunçmatik’ten geliyor: Powertube 2. Ürünü diğer şarj ünitelerinden farklı kılan yönü, tümleşik Lightning ve micro USB bağlantılarını üzerinde tümleşik olarak barındırıyor olması. Yan tarafındaki kauçuk kısımları dışarı doğru çektirerek bu kablolara kolaylıkla erişebiliyoruz. Bir tarafında micro USB, diğer tarafında Lightning (iPhone’lar, iPod’lar ve iPad’ler
Yazıcıların odak noktası çevreye minimum etki Kyocera’nın Ecosys teknolojisine sahip yazıcıları, geleneksel kartuş bazlı yazıcıların aksine, uzun ömürlü sarf malzemeleri ile sürekli kartuş değişimini ortadan kaldırırken, yüzde 85’e varan elektrik tasarrufu sağlıyor. Kyocera Ecosys teknolojisi ile toner sarfiyatını da geleneksel toner kartuşuna oranla yüzde 30 oranında azaltıyor. Ar-Ge çalışmalarında doğanın korunmasını, verimliliği ve ürün kalitesini bir bütün olarak gören Kyocera Document Solutions, 1992’den beri kullandığı Ecosys teknolojisi ile çevre dostu bir çözüm sağlıyor. Ecosys terimi Economy (ekonomi), Ecılogy (ekoloji) ve System (sistem) faktörlerini tanımlıyor. Kyocera Bilgitaş Genel Müdürü Murat Ada, Kycocera Document Solutions ürünlerinin enerji verimliliği ve kağıt tüketimine odaklı ABD ve AB Komisyonu’nun desteklediği Energy Star çevre etiketine sahip olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: “Fotokopi ve yazıcılar uyku modunda, normal moda oranla yaklaşık yüzde 95 daha az enerji tüketir. 1997 yılında FS-1700 yazıcı modeli ile Blue Angel çevre etiketini alan ilk yazıcı üreticisi olan Kyocera Document Solutions’ın çevre standartları ISO 14001 çevre yönetim sistemine uygun şekilde oluşturuldu. Ürünler RoHS kurallarına uygun şekilde üretilirken, anakart ve kablolar da kurşun içermiyor. Ambalajlama sisteminin temelinde, çevreye etkisi en az olan paketleme malzemelerini kullanmak var. Ecosys yazıcılar, geleneksel kartuş bazlı yazıcıların aksine, uzun ömürlü sarf malzemeleri ile sürekli kartuş değişimini ortadan kaldırarak tüketicilere düşük maliyetli yazdırma sunar. Ecosys yazıcısı kullanarak yüzde 85’e varan elektrik tasarrufuna ulaşmak da mümkün.”
Inceleme BTnet
için) kablosu yer alıyor. Bu tümleşik kabloların hem avantajı, hem de dezavantajı bulunuyor. Avantajı, yanımızda ekstra kablo taşımaya gerek
kalmadan, sadece Powertube’ü çantamıza atarak istediğimiz zaman şarj edebilmemiz. Eğer telefonunu çantasında
taşıyan biriyseniz, çanta içerisinde ekstra kablo karmaşası istemeyebilirsiniz. Powertube’ün yaklaşık 10 cm’lik kabloları işinizi fazlasıyla görecektir.Cihazın içerisinde 6000 mAh gücünde bir Samsung batarya bulunuyor. Bu batarya ile güncel iPhone’ları (6 / 6S) yaklaşık 3’er kere şarj etmek mümkün. Android telefonlar için ise 2’şer kere dememiz doğru olabilir. Tunçmatik’in bu taşınbilir şarj cihazı, yaklaşık 140 TL fiyat etiketine sahip.
34
BThaber
KARİYER
8 - 14 ŞUBAT 2016
Perakendede uçtan uca dijitali öğrenme fırsatı TESİD’in yeni Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yarman Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) tarafından bu yıl 14’üncüsü düzenlenen “TESİD Yenilikçilik Yaratıcılık Ödülleri”, FMV Işık Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen törenle sahiplerini bulurken, FMV Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman da TESİD’in yeni Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçildi. “Ülkemizin orta gelir sendromundan kurtulmasının temel prensibi; ileri teknolojilerde katma değer üretmek” yorumunu yapan Prof. Dr. Sıddık Yarman’a göre, bu konularda katma değer sağlamak ise ciddi ürünler tasarlayıp, araştırmalar yapıp ve bu tasarımların prototiplerini ortaya koyup dünyaya tanıtmakla, bunların seri üretimini gerçekleştirmekle
olabilir. Yarman, sözlerine şöyle devam etti: “Dünya pazarlarında tutunmak sadece girişimcinin yapabileceği bir iş değil. Bu atılımı sağlayabilmek için üç temel ayağımızı sağlamlaştırmak gerekiyor. Bu ayaklar; siyasi, finansal ve askeri güç noktaları. Dünyanın bir parçası olabilmek için bu unsurların sürekliliğini sağlamalıyız. TESİD olarak Türkiye’deki katma değeri yükseklere çekmek, dünyaya yayılmak zorundayız. Türkiye’deki elektronik sektörünün başarısını artırmak için büyük gayretler sarf etmemiz gerek. Şirketlerimize, üretkenliklerini artırmak için gerekli desteği sağlamamız önemli. TESİD olarak görevimiz; ülkemizdeki ileri teknoloji üreten şirketlerin menfaatlerini gerek devlet nezdinde, gerekse uluslararası platformlarda en iyi şekilde korumak.”
Boğaziçi Üniversitesi’nin Boyner Grup işbirliğiyle geliştirdiği ve Boyner Grup’un 2015 yılında müşterilerine online, mağaza, mobil gibi her kanaldan tek kanal gibi ulaşabileceği stratejisini içeren ‘all-line’ mağazacılık konseptinin entegre edildiği “AD440 Digital Marketing” dersi tamamlandı. Üniversite-özel sektör işbirliği ile hayata geçirilen derste Beymen, Boyner, Morhipo ve Hopi’nin dijital pazarlama stratejileri ile ilgili sunumlar Boyner Grup yöneticileri tarafından yapılırken, geleceğin dijital pazarlama projelerini yönetecek Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri de dijital pazarlama projeleri üretti. Boyner Grup şirketlerinden toplam 7 yönetici dönem boyunca yaptıkları sunum ve toplantılarla 10 farklı grupta 40 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin projelerini hazırlamasına destek oldu. AD 440 dersini öğrencilerle buluşturan Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Toker, eğitim yapısı ve hedefleri hakkında şu bilgileri verdi: “Öğrencilerimiz mezun olduktan sonra çok farklı sektörlerde çalışma imkanı buluyorlar. Özellikle e-ticaret alanında perakende sektörü
GSMA Mobile World Congress Barselona, İspanya AYRINTILI BİLGİ: www.mobileworldcongress. com/
Girişimciler Hakan Baş ve Kaan Karamancı, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla büyüyen e-Spor sektörüne yaptıkları yatırımla SuperMassive isimli rüya takımı kurdular. SuperMassive, tüm dünyada günde 20 milyonu aşkın kişi tarafından oynanan ve dünya finali de yaklaşık 30 milyon kişi tarafından canlı izlenen League of Legends e-Spor ligine giriş yaptı. Yale Üniversitesi mezunu, Peak Games ve Lidyana kurucu ortağı Hakan Baş ile Massachusetts Institute of Technology (MIT) mezunu, Gram Games kurucu ortağı Kaan Karamancı ortaklığında kurulan takım, transferlerle bu rüya takımını oluşturdu. Onur Aksu’yu danışman olarak ekibe katan SuperMassive, son olarak ligin yıldızı “Naru” lakaplı Koray Bıçak’ı transfer etti. e-Spor’un küresel bazda hızlı
yükselişine işaret eden Hakan Baş’a göre, 2015 yılında küresel pazar büyüklüğü yılda 252 milyon dolara ulaşan e-Spor’un Türkiye’de takipçi sayısı her geçen gün artıyor. Takım danışmanı Onur Aksu’ya göre ise e-Spor’da diğer ülkelerin seviyesine gelmek için, bu alanda belli yatırımların yapılması gerek ve SuperMassive de bu vizyonda kurulmuş bir takım. Kaan Karamancı, SuperMassive’in 2016 hedeflerini şöyle anlattı: “Her biri kendi alanında yıldız oyunculara sahibiz. Thaldrin, Fabulous, Dumbledoge, Stomaged, Achuu ve Naru gibi güçlü oyuncuları kadromuza kattık. Amacımız, Türkiye LCS Kış ve Yaz Şampiyonluğu’nu elde etmek. Bunun yanında, uluslararası turnuvalarda ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek istiyoruz.”
İdil Türkmenoğlu
İş ve stajda öncelik Değişen müşteri ihtiyaçları ve gelişen teknoloji ile perakende, en yenilikçi ve hızlı sektörlerden biri haline geldi, yepyeni görevler türedi. Bu yorumu yapan Boyner Grup İnsan Kaynakları, Kurumsal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlikten Sorumlu Başkan Yardımcısı İdil Türkmenoğlu’na göre, hem e-ticaret hem “all-line” perakende ve mağazacılık genç profesyonellerin tercih ve beklentilerine uygun çalışma koşulları taşıması ve dinamik olması sebebi ile ilgi çekici kariyer imkanı sunuyor. “Perakende hızlı yükselme ve yüksek kazanç fırsatları, inisiyatif alabilme, çok yönlü çalışma, işin hızı ve hemen sonuç alabilme, networking
E T K İ N L İ K L E R 22-25 Şubat 2016
Takımı kurdular, oyuna hazırlar
gelişime çok açık ve önemli bir potansiyeli var. İnternet, mobil ve mağaza entegrasyonunu sağlayan projeleri Türkiye’nin önde gelen gruplarından dinlemek, öğrencilerimiz için teori ve pratiği birleştiren önemli bir çalışma. Dijital pazarlama gibi bir derste teorinin verilmesinin yanı sıra uygulama aşamasında gerçek markalarla çalışılması öğretici bir süreç sağlıyor.”
Prof. Dr. Ayşegül Toker fırsatları, sosyal ortamlar ve esnek çalışma gibi imkanlar nedeniyle cazip” diyen İdil Türkmenoğlu, ekledi: “Bu işbirliği perakende sektörüne ilgi duyan 4. sınıf öğrencileri için yeni bir bakış açısı sunuyor. Boğaziçi Üniversitesi’yle yaptığımız işbirlikleri önümüzdeki yıllarda da devam edecek. AD440Dijital Pazarlama dersindeki öğrencilere iş ve staj imkanları konusunda öncelik tanınacak.”
Y U R T D I Ş I
14-18 Mart 2016
CeBIT Hannover, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.cebit.de/home
23-25 Şubat 2016
“embedded world” Exhibition&Conference Nürnberg, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.embedded-world.de/en/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R 18 Şubat 2016 Oracle Cloud Day Ankara Rixos Grand Otel AYRINTILI BİLGİ: https://eventreg.oracle. com/profile/web/index. cfm?PKWebId=0x3003917039 23 Şubat 2016 UXİstabul Conference 16’ Dedeman Otel AYRINTILI BİLGİ: http://uxistanbul.org 25 Şubat 2016 Finans’ta Dijital İnovasyon Hilton İstanbul Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 25 Şubat 2016 Bilgi ve Doküman Yönetimi Hilton İstanbul Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
Y U R T İ Ç İ
27-28 Şubat 2016 Ankara Startup Bilkent Cyberpark AYRINTILI BİLGİ: http://www.ankarastartup.com/ Program 4-6 Mart 2016 BİLMÖK Şanlıurfa Harran Üniveristesi AYRINTILI BİLGİ: www.bilmok.org.tr 10 Mart 2016 BTvizyon / Kocaeli AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
19-20 Mart 2016 III. Ulusal Yönetim Bilişim Zirvesi Beykent Üniversitesi- Ayazağa Kampüsü AYRINTILI BİLGİ: http://ybzirvesi.com 23 Mart 2016 Kamuda BT Yönetişimi Teknoloji Platformları AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 23 Mart 2016 Biyometri ve Güvenlik Teknoloji Platformları AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
16-18 Mart 2016 6. CityExpo / Antalya Expo Center AYRINTILI BİLGİ: http://www.antalyacityexpo.com/#
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
36
BThaber
MEKTUP
Yeni bir haftadan merhaba, Yine güzel haberlerim var sana iletmekte sabırsızlandığım… İşte siftah: Tohum Otizm Vakfı’nın 2011 yılında açtığı otizmli çocukları hayata hazırlamak üzere ailelere, öğrencilere, eğitmen ve uzmanlara yönelik ücretsiz eğitim portalı, kapsamı genişletilerek ve içeriğine 173 video eklenerek yenilenmiş. Otizmli çocukların aileleri, öğrenciler ve eğitmenler için bu önemli kaynak, yani www. tohumotizmportali.org için emeği geçen herkese teşekkürler. Bir güzel haber daha… Engellilere yönelik pek çok uygulamaya ve eğitime imza atan Turkcell Akademi, görme engelli çocukların ebeveynleri için hazırladığı online eğitim videolarını tüm Türkiye’yle ücretsiz olarak paylaşıyor. Eğitim videoları ile anne-babalar, görme engelli çocukların ihtiyaç duydukları özel eğitime katkıda bulunabilecek, çocuklarının güçlü ve zayıf oldukları yönleri keşfederek becerileri konusunda sağlıklı yönlendirmeler de yapabilecekler. Sıra, yeni örneklerini görmek istediğim bir başarıda… Rezan Has Müzesi’nin 250’den fazla eseri, Google Cultural Institute ve müze arasında işbirliği ile online olarak ziyarete açıldı. Bu yeni online sergi ile ziyaretçiler; Urartu takı sergisinde yer alan ve Gigapixel çekimi yapılan 228 figürlü, mitolojik yaratıklar, askerler, savaş arabaları gibi detaylara sahip bronz erkek kemeri ile yine bronzdan, aslan ve balık figürleri ile çevrelenmiş ziyafet sahneli kadın kemerini görme fırsatı yanında “Neolitik’ten Selçuklu’ya Sessiz Tanıklar” koleksiyonuna ait eserleri de inceleme fırsatı bulabilecekler. Ayrıca, Google’ın Street View uygulaması ile yaptığı ayrıntılı çekimi ile sanal olarak müzede tur atılabilecek. google. com/culturalinstitute adresi bizi bekler…
8 - 14 ŞUBAT 2016
Engelli çocukların eğitimine dijital katkı
Bu arada, Kadıköy Belediyesi Kentsel Arama Kurtarma Takımı ve Çocuk Sanat Merkezi’nin birlikte hazırladığı, tüm karakterleri Arama Kurtarma Takım üyesi olan ekibin canlandırdığı “Bir Afet Masalı” adlı müzikal oyunu izlemek için seni İstanbul’a da beklerim. Haftanın çevresel başlığı; yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaya devam eden Amazon Web Services’ten (AWS). ABD’de Indiana’da bulunan Amazon Fowler Ridge Rüzgar Çiftliği, şirketin dört yenilenebilir enerji projesi arasında tam işleyişe geçen ilk yapı olarak elektrik üretmeye devam ediyor. AWS’nin bu yatırımı, şirketi 2016’nin sonunda varmak istediği “küresel altyapı için yüzde 40 yenilenebilir enerji hedefi” adına önemli bir adım. Dilerim diğer birçok şirket de bu konuda hamle yapar. Çünkü projenin her yıl yaklaşık olarak 46 bin evin harcadığı enerjiye denk
2016
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
Yönelik En İyi Mobil İnovasyon”, “Gelişmekte Olan Ülkelerde Kadınlara Yönelik En İyi Mobil Servis”, “Erişim ve Dahiliyet İçin En İyi Mobil Kullanımı”, “Yeşil Mobil Ödülü”, “En İyi Bağlantılı Tüketici Elektronik Cihazı” ve “Gelişmekte Olan Pazarlarda En İyi Mobil İnovasyon” dallarında büyük ödüle aday. 23 Şubat’ta Barselona’dan gelecek güzel haberleri yine bu sayfada seninle paylaşırım umarım. Hazır Vodafone demişken belirtmeden olmaz. Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, Türkiye Vodafone Vakfı ve Türkiye Bilişim Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen Girişimcilikte Önce Kadın Projesi, ilk yılında 10 ilde 10 bin kadına ulaşmış. Projenin birinci yılında düzenlenen Girişimcilikte Önce Kadın Yarışması ödül töreninde de girişimcilik ve teknoloji alanlarında eğitim alarak el emeğini kazanca dönüştüren en başarılı kadınlara işlerini
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 22 SAYI 1058
8 - 14 ŞUBAT
yenilenebilir elektrik üretmesi bekleniyor. Mobil dünyanın buluşma platformu GSMA için geri sayımdayız malum. O zaman bizden iyi haberleri paylaşma zamanı da gelmiş demektir. Turkcell, GSMA Dünya Mobil Kongresi kapsamında sahiplerini bulacak Global Mobil Ödülleri’nde (Global Mobile Awards) dört kategoride finale kaldı. Turkcell Hayal Ortağım “Cepten Sesli Betimleme”, Turkcell Müzik ve Turkcell SağlıkMetre, teknoloji ve iletişim dünyasının önde gelen şirketleri tarafından geliştirilen servis, uygulama ve projelerle yarışacak. Vodafone da GSMA Global Mobil Ödülleri’nde Türkiye dahil toplam 9 dalda finale kalmış. Vodafone, “En İyi Mobil Ödeme Çözümü”, “Seyahat, Dinlence, Konukseverlikte En İyi Mobil Kullanımı”, “Tanılama ve Kimlikte Mobil Bağlantı Ödülü”, “Nesnelerin İnternetine
büyütmeleri için ilk can suyu sermayesi sağlanmış. Gelelim haftanın geleneği ödüllere… Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) tarafından bu yıl 14’üncüsü düzenlenen TESİD Yenilikçilik Yaratıcılık Ödülleri, 26 Ocak’ta sahiplerini buldu. Netaş da milli siber güvenlik ürünü Nova ile Yenilikçiliğin Ticarileştirilmesi ödülünü kazandı. Netaş, Nova markası altında pazara sunduğu çözümlerini, 750’yi aşkın mühendisin çalıştığı Netaş ArGe merkezinin gücünden yararlanarak, 4 senede gerçekleştirdi. Nova, “TESİD Yenilikçilik Yaratıcılık Ödülleri” kapsamında uçtan uca güvenli iletişim çözümü sağlayan ürünüyle, “Büyük Firma” dalında ödülün sahibi olmuş. Teknopark İstanbul’un en iyilerinin belirlendiği Altın Küp Ödül Töreni’nin ikincisi de 22 Ocak’ta Teknopark İstanbul Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Teknopark İstanbul yerleşkesinde yer alan 120 şirketin 2015 yılı performanslarının değerlendirildiği 12 farklı kategori arasında TEI İstanbul Mühendislik Ofisi personeli de “Yılın Ekibi” ödülüne layık görülmüş. Her işin başı ekip derken boşuna konuşmuyoruz. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Kamera Elinde Geleceğin Cebinde” kısa film yarışması, 1 Şubat itibarıyla başvuruları almaya başlamış. 29 Nisan’a kadar başvuruların kabul edileceği yarışma, “Bugünü Yaşa, Yarını Hesapla” mottosuyla birikimin ve yatırımın önemini vurgulayan filmleri ödüllendirecekmiş. www. kameraelindegelecegincebinde. com adresini ziyaret etmekte fayda var. Bu hafta bu kadar olsun, yeni bir gündemle haftaya yine buradayım,
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr Simay Yaylacı simayy@bthaber.com.tr
Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Satış Grubu Evrim Koç Demirci Perihan Kıtay Özden Özge Karataş Canan Şahin
Reklam Rezervasyon info@bthaber.com.tr
Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
BThaber
ICT NEWS
8 - 14 ŞUBAT 2016
The committees sent to Germany and the United States with Software Overseas Marketing Team (Tetsoft) Project carried out under the Ministry of Economy URGE declaration were selected best model practices by the Ministry of Economy. Electric, Electronics and Service Exporters’ Association (TET) Board Member Selahattin Esim stated that: “Results coming from the committees show that how we entered with a proper strategy to the most difficult markets. According to the data of SelectUSA, the second biggest investment from Turkey, to the United States is Turkish software and this proves that our strategy has a solid foundation. We know that four companies from our committee opened offices in the United States and some others came to the last stage in this regard.” Theme-oriented ‘smart clustering’ Tetsoft focused first steps began to be taken for the most difficult markets in the world in line with the developed strategy in 2015. These committees increased the self-confidence of firms and showed that there are great opportunities. Selahattin Esim expressing that with the Smart Cluster concept they created, the countries they would like to go are listed as Qatar, Saudi Arabia, Azerbaijan, Kazakhstan, the Netherlands and Belgium, informed about the Tetsoft project’s contributions and the targets: “The biggest contribution of Tetsoft project to the companies is to increase selfconfidence and to make them see that their products are qualified to be sold overseas. These committees were performed in difficult conditions being the first in our history. If some others have carried out similar projects 10 years ago, we would have a chance to progress putting something new on their achievements. The biggest advantage of the Turkish software industry is that it can provide quality service at reasonable and acceptable price. In order the sector to undertake big projects abroad, an ecosystem should be provided domestically for growth. For this to happen, we will organize theme oriented software export committees with Smart Cluster concept
37
Give the needed support to the Turkish software which the world adores
developed within TET as the next step. Our goal is to uncover IT contractors and paving the way for companies with quality solutions in the Smart Cluster ecosystem.” The first theme will be Smart City As noted by Selahattin Esim, for Turkey to strengthen its competition in the international arena integrator firms who are also IT contractors are needed. While competing on the competition cluster method, we must also develop the ability to work together on projects. Active firms in the sector should be gathered under the ‘Smart Cluster’ concept and main themes should be set in order to undertake international projects and according to Esim the first main theme will be Smart City. Esim added: “Our new slogan will be let’s coopetition not competition.” What about the interest of the public and public domestic software? Selahattin Esim pointed out that there are still some difficulties in the domestic software purchase in the public sector. At the stage of approval of domestic products, ‘production line’
is asked to the software producing companies; this shows that there are some mistakes in the process. These difficulties’ being overcome would bring many benefits to the industry according to Selahattin Esim; he also stated that the government should state its needs and not ply a determining role when it comes to pricing. One of the biggest problems faced by the Turkish software industry is the unfair competition in the public sector and the government pushing sector carrying out projects with very low margins. The most important factor is the sector’s having difficulties in fulfilling their commitments to the projects because of cheap pricing in the eyes of bureaucrats and damaging the image of the sector. According to Esim, “Domestic software purchasing is a big support and the specifications should be adapted accordingly. The Public Tender Act should include some changes in service sector.” Coding system came closer to an end The proposed coding system in order to track the
software industry exports has been studied by the Ministry of Economy bureaucrats and related units came closer to the end. If this step is taken, the real export of the sector and its importance will be revealed. At the point where our country reached, it seems that there is no other way out than increasing the export of sectors producing value added services. In May 2015, we carried out a Service Export Association workshop in which 175 participants joined and the target of 150 billion USD for 2023 was stated as insufficient and the industry’s actual strength was expressed as 200 or 300 billion USD export. Export is the only way out According to TÜBİSAD’s “Information and Communication Technologies Sector Market Data Research”; in 2013 the total size of the IT sector was stated as 61.6 billion TL. Selahattin Esim said that: “We see that the software share is 4.9 billion TL in it. Compared to the previous year, the most significant increase in the industry’s growth is seen in the software industry. IT sector’s total
growth volume was 11.3%, while the growth of the software sector was 15.1%.” Esim shared some details about the expectations: “When we look at the resources that our country has, it is possible to reach the target of 15 billion USD export in software and informatics until 2023 if Turkey follows persistence policies. In order to reach 500 billion USD export target in 2023, information technology services and software sector should have a higher proportion of growth in Turkey. Entrepreneurs are able to produce high valueadded software products in a short time with less investment capital from other sectors. If universities, businesses, NGOs and the government officials take healthier and concrete actions, Turkey can achieve these goals. The barriers in front of the Turkish software and IT sectors are not the global competition or other countries, but Turkey itself. When we consider that IT services do not receive the value it deserves and the pricebased competition adversely affects the internal market, the only way out is to target foreign markets.”
38
BThaber
ICT NEWS
8 - 14 ŞUBAT 2016
Projects are being prepared in accordance with the principles of interoperability Game developers have set their eyes on the world record Held for the first time in 2009, Global Game Jam (GGJ) game development marathon brought together developers from all around the world in 29-31 January. One of the world’s most populous GGJ centers GGJ ATOM brought together 210 developers chosen from over 250 applicants this year for a breathtaking 48-hour marathon. GGJ event was held for the first time in 2009 in the world, GGJ ATOM has managed to become one of the most game editing, game developing and participating centers. This year, the event was brought to life as each year with the cooperation of Turkey’s number one address of innovative technology METU techno-city and a bridge between the university and industry with countless success stories METU Informatics Institute. 1 million USD export from ATOM in 2015 METU Rector Prof. Dr. Ahmet Acar stated that they intend to spread the GGJ events throughout Turkey and said: “This year, there are participants from 34 universities in the GGJ ATOM. As METU techno-city, we aim to expand this event to all over Turkey as being the Turkey Regional
Organizer. This year, the event was conducted in 10 centers, in 8 cities. Our goal is to spread it to all regions of Turkey and bringing people together from different disciplines and different experiences.” This year, in ATOM located in the METU Techno-city, they support 14 game developers. Prof. Acar stated that: “In GGJ ATOM, we have new participants as well as many experienced game developers. We accept new developers in place of graduated and incorporated developers from ATOM each year. After GGJ ATOM event, we will have an opportunity to add around 5 new groups to ATOM.” METU Techno-city General Manager Mustafa Kızıltaş stressing that ATOM is a preincubation center; he stated: “Last year, some of the games developed here in GGJ ATOM continued to be developed in ATOM and within a year became a product and sold. ATOM exported over 1 million USD worth products in 2015. As a result of the contribution and efforts of ATOM and METU Techno-city, we will be talking about export of 100 million USD in the next 5 years for small scale game developers in the gaming sector.”
Ministry of Environment and Urban Planning, General Directorate of Geographic Information Systems actualizes ‘Cloud-Based Development of the Ministry Computing Infrastructure Project’ and ‘Cyber Security Infrastructure Setup Project’. Ministry of Environment and Urban Planning, General Directorate of Geographic Information Systems presented to the Ministry of Development in 2014 and located in the 2015 investment program ‘Cloud-Based Development of the Ministry Computing Infrastructure Project’ stands out as a project of Ministry of Environment and Urban Planning within the 3 year national and international investment plan. Ministry of Environment and Urban Planning, General Directorate of Geographic Information Systems It Department Head Sibel Aslan stated that: “Our project which is prepared in accordance with interoperability principles expanded with the ‘Cyber Security and Identity Management’ in the 2015 investment program. ‘Cloud-Based Development of the Ministry Computing Infrastructure Project’ emerged from the need to create a new generation data center. Ministry of Environment and Urban Planning gathered other ministries under one roof and different technologies and architectures from
this merger came together with the management and maintenance difficulties, revealing new infrastructure needs. On the other hand, corporate information security policies, processes, procedures were set and institutions’ cyber security infrastructure need aroused. We also wanted to reduce costs by enabling hardware shares.” Integration was planned with ‘Public Integrated Data Center’ infrastructure Sharing the details regarding the purpose of the project Aslan said: “By providing the minimum necessary requirements for the preparation of the Ministry’s IT infrastructure and applications, the
infrastructure designed by ‘cloud architecture’ and integrated with the ‘Public Integrated Data Center’ infrastructure is planned to be set. In the ministry’s infrastructure, the target is to create CBS infrastructure and software model services as a priority; thus expanding service infrastructure software with a low cost and in a standardized structure. In addition, a new IT architecture will be created; all computing resources owned by the organization will be carried to a central structure and critical e-government projects will be offered by this architecture. In the Cloud Project study stage, we have set the project scope with the analysis of existing technical infrastructure, technology types used in our country and the world, work procedures and needs of the organization. The plan of the project, the organization and management structure, the cloud architecture developed in the scope of the project, interoperability requirements with ministry’s stakeholders of information systems have also been determined. Feasibility studies prepared for this purpose were sent to the Ministry of Development and the project received the approval and the requested grant was released. Project teams were set within the General Directorate of Geographic Information Systems and project activities have started.“
ATMs are controlled from the center Developed by Cardtek Hardware Solutions for ATMs outside banks ATM Manager provides cost, centralized management and labor benefits. Cardtek Hardware Solutions General Manager Gökhan Koldaş stated that Manage ATM assisting finance institutions for operation and remote management issues spread among banks in a short time and pointed out the significant benefits of the
remote management of kiosk terminals and data centers. The target is to reduce field support services and several other costs and to increase access and efficiency. Gökhan Koldaş gave the following information: “The starting point was to provide remote solutions without actually visiting the devices for some problems which can be solved remotely. It is a device installed at the
ATM location, irrelevant to the operation of the ATM, only controls the ATM environment. It can measure UPS and grid voltage, ground voltage, temperature, humidity and light intensity; it can turn on or off the air conditioner and exterior lighting, outdoor lighting and it can identify the exterior lighting faults. As we use it to control the ATM environment, we can make use of it for
giving a turn on – off order with devices such as key, router and security camera. Our starting point in the banks is to remotely resolve problems, provide information about the environment and to offer preventive solutions. But, in the banks which we did a demo and noticed that the problem was different: when there is a problem in the ATMs, it is reported somehow, but the
three groups dealing with ATMs in the banks do not communicate and share this problem with each other as operation, network and infrastructure units. Banks asked us the following: the adoption of this problem takes a certain time, are you able to determine whose problem it is remotely? In the light of this demand, we now can fulfill this expectation working with an accuracy of 95%.”
Güvenli ve Akıllı Sehirlerin Arkasındaki Türk Teknolojisi
/ProlineBilisim
Türkiye - Katar - Pakistan
www.pro-line.com.tr