SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
3
CeBIT’te kan kaybı sürüyor Yönünü kurumsal dünyaya çeviren CeBIT, bu dönüşümden de beklediği sonuçları alamıyor.
12
28 Mart - 3 Nisan 2016
Güvenlik şeffaflığın engeli mi?
Sayfa
Sayfa
1065
Mobil teknolojilerle yeni nesil seyahat Mobil kullanımın hızlı yükselişi, pek çok kurumu olduğu gibi Pegasus’u da etkilemiş durumda.
Handan Aybars
Sayfa
4
Didem Namver
Sayfa
25
Deloitte 2016 yılının haritasını çıkardı Deloitte, teknoloji, medya ve telekomünikasyon sektörlerinin geleceğine ışık tutan TMT 2016 raporunu yayınladı.
MKK tarafından hizmete sokulan e-Genel Kurul sistemi, Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP), ayrıca halka açık olmayan şirketlerin BT yatırımları da kurumsal şeffaflık stratejisinde önem taşıyor. Ama atılması gereken başka adımlar, e-imza kullanımının artması gibi başka gereklilikler de var.
BThaber
E-TOPLUM
28 MART - 3 NİSAN 2016
3 MUTABAKAT zaman alan, emek isteyen cari hesap mutabakat işlemlerinde hız, kolaylık, doğruluk
CeBIT’te kan kaybı sürüyor Son 6 ay içerisinde teknoloji dünyasının en önemli etkinliklerinden Bülent Nevres sayılan üç Hannover önemli etkinliği (IFA, Almanya; CES, Amerika Birleşik Devletleri ve Dünya Mobil Kongresi, İspanya) önceki yıllarda olduğu gibi yakından takip etme fırsatı buldum. Katıldığım bu etkinliklerin tamamı her geçen yıl daha da büyüyor ve daha fazla ilgi odağı oluyor. Türk şirketleri de dahil olmak üzere birçok şirket yeni ürünlerini ve çözümlerini bu etkinliklerde duyurmak için birbiriyle yarışıyor. Bu görkemli etkinliklerden sonra sıra eskiden dört gözle beklediğim, beklediğimiz CeBIT’e geldi. Her yıl Almanya’nın Hannover şehrinde gerçekleştirilen fuar artık ne yazık ki eski günlerini mumla aratır hale gelmiş durumda. Geçtiğimiz yıl yeniden yapılanmaya
Yönünü kurumsal dünyaya çeviren CeBIT, bu dönüşümden de beklediği sonuçları alamıyor. gidip yönünü kurumsal dünyaya çevirse de artık eski görkemli günlerine sahip değil. Hatta uluslararası bir etkinlik olmaktan çıkıp sadece Almanya’ya hitap eden bir fuar haline geldiğini bile söylemek mümkün. Bu yıl Saleforce, HP ve Huawei’nin CeBIT’te önemli bir görünürlüğü vardı, G Data’yı da unutmamak lazım. Yukarıda saydığımız şirketlerin dışında çok fazla bir hareket ne yazık ki göremedim. Birkaç basın toplantısına katılmaya çalıştım ama neredeyse hepsi Almancaydı, İngilizce tercüme de yoktu. Fuarın geçtiğimiz yıllara göre bomboş sayılabilecek sokaklarında dolaşırken 2000’li yılların başındaki iğne atsanız yere düşmeyecek sokaklarını hatırlayarak salonlar arasında dolaştım. Dünyanın her
tarafında rastlanabilecek sıradan bir fuar olup çıkmıştı CeBIT. Bu yıl CeBIT’ten birçok şey aktarmak isterdim ama açıkçası CeBIT’ten aktaracak pek bir şey yok. Kısacası CeBIT bu yıl benim için bir iki özel röportaj haricinde boşa geçen birkaç gün olarak kalacak. Seneye CeBIT’e katılır mıyım, hiç zannetmiyorum. Diğer taraftan CeBIT’in geçtiğimiz yıl gerçekleştirilemeyen ve iptal edilen CeBIT Bilişim Euroasia’nın uluslararası bir fuar haline getirileceği konusunda da birçok vaat vardı. Almanya’da düzenlenen CeBIT daha tam olarak uluslararası bir fuar haline gelememişken Türkiye ayağının nasıl uluslararası bir hale geleceğini Ekim ayında göreceğiz. Şimdilik CeBIT notlarım bu kadar.
TET Proje Baharı’na geri sayım Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (TET) bu yıl 5’inci kez düzenleyeceği Proje Baharı etkinlikleri 6 Nisan’da Harbiye Askeri Müzesi’nde gerçekleştirilecek. Türkiye genelinde ‘Elektrik’, ‘Elektronik’ ve ‘Bilişim’ alanlarında başvurusu alınan toplam 509 proje arasından akademisyenler, sanayiciler ve iş dünyasından oluşan jüri tarafından seçilen 115 proje, 6 Nisan’da yatırımcı, sanayici ve iş dünyasının beğenisine sunulacak. Bilgi ve İletişim Teknolojisi Uygulamaları, Çevre ve Enerji Verimliliği
Uygulamaları, Enerji Üretim, İletim ve Dağıtımına Yönelik Uygulamalar ve Diğer Elektrik Elektronik Uygulamaları olmak üzere dört farklı kategoride değerlendirilen projelerden başarılı bulunanlara toplamda 150 bin TL ödül verilecek. Etkinlikte ‘Bir Girişimcinin Zihin Haritası’ başlıklı semineri ile Işık Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Beba konuşmacı olacak, ‘Kuluçka Merkezleri ve Yatırımcılar’ başlığında bir panel de düzenlenecek. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Melih Bulu’nun yapacağı panele Arzum Yönetim
Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Merkezi Yöneticisi İhsan Elgin, Lab-X Melek Yatırımcı Ağı Kurucu Fuat Sami ile Koç Kuluçka Merkezi Program Koordinatörü Fatih Akşener katılacak. Innovation and Cities zirvesinde ise Cambridge Innovation Center Genel Müdürü Marcus Fernhout, Illinois Science Coalition CEO’su Mark Harris, Microsoft Türkiye CTO’su Onur KOÇ ve Mabbly and Advisor TV Kurucu ortağı Adam Fridman konuşmacı olarak yer alacak.
BA / BS mutabakatlarının yapılması yasal bir zorunluluk. Zaman alması, çok insan emeği istemesi bir yük. İnsan hatasına açık olması bir risk. Çözüm Kalsiyum Mutabakat Uygulaması Mutabakat İşlemlerinde İşgücü ve Zamandan Tasarruf
Kolay üyelik Hızlı ve kolay veri aktarımı KEP entegrasyonu Mutabakat daveti Karşılıklı kayıtların eşleştirilmesi Eşleşmeyen kayıtların kolayca bulunması
www.kalsiyum.co
4
BThaber
E-TOPLUM
28 MART - 3 NİSAN 2016
Kurumsal şeffaflık anlayışının yaygınlaşmasına güvenlik engel mi? Handan Aybars Kurumsal yönetim açısından teknoloji, diğer alanlarda sahip olduğu geniş kullanım alanlarından ayrışan farklı fayda ve beklentilere sahip. Kurumsal yönetimin üzerine inşa edildiği dört temel ilke adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk olarak sıralanıyor. Bu ilkeler; uygulama alanı buldukları, bir iş yapma biçimi olarak ele alındıkları takdirde değer sunduğu gibi, kurumsal yönetim anlayışı da bu yapıyla işlevsel hale geliyor. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Genel Sekreteri Güray Karacar, kurumsal yönetimin odaklandığı unsurların başında yönetim kurulları ve genel kurulların geldiğine dikkat çekti. Genel kurullara hissedarların özgürce katılımları, eşit derecede
bilgiyi aynı zamanda almaları ve kararlarını bu şekilde almaları büyük önem taşıyor. Türkiye’nin bu yapıda önderlik yaptığı teknolojik alan ise genel kurul toplantıları. Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) tarafından hizmete sokulan e-Genel Kurul sistemi, toplantı öncesinde tüm süreçlerin elektronik ortamda yapılabilmesini mümkün kılmakla sınırlı kalmıyor, bir Türk şirketinde hissesi olan yatırımcılar, yurtdışından da elektronik olarak toplantılara katılabiliyor ve oylarını kullanabiliyor. “Teknolojinin kurumsal yönetim açısından kullanımının üst düzeyde örneği olan bu sistem, MKK tarafından yurtdışına ihraç edilir hale geldi” detayını paylaşan Güray Karacar’ın belirttiği gibi teknoloji, şeffaflık anlayışına yeni bir boyut getiriyor. Bunun
bir örneği olan Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP), şirketlerin faaliyetleri ile ilgili önem arz eden bilgileri kısa sürede hissedarları ile paylaştıkları, teknolojinin nimetlerinden faydalanan diğer bir kurumsal yönetim uygulaması. Bu örneklerin teknolojinin, dayanağı şeffaflık, hesap verebilirlik, adillik ve sorumluluk olan kurumsal yönetim anlayışının hayata geçmesinde üstlendiği kilit rolü ortaya koyduğuna dikkat çeken Güray Karacar, şirketlerin bu konudaki farkındalıklarını da ‘halka açık’ ve ‘halka kapalı’ şirketler nezdinde şu sözlerle değerlendirdi:
Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Genel Sekreteri Güray Karacar
Tasarruf ve zaman avantajı “Halka açık kuruluşlar, Sermaye Piyasası Kanunu’na (SPK) tabi olduklarından KAP, e-Genel Kurul gibi
teknolojinin sunduğu imkanları kullanmak durumunda. Bu uygulamalara, bizim de faydalandığımız elektronik yönetim kurulu toplantı platformlarını eklemek mümkün. Farklı ülkelerde kuruluşların sundukları bu
görevlendirerek yönetim kurulu üyelerinden imza almaları gereken durumlar oluşuyor. Bunun trafiğe, zamana ve maliyete olan olumsuz etkisini düşündüğünüzde, elektronik imza uygulamasının ne kadar önemli olduğunu görebilirsiniz. Tüm bu avantajlarına rağmen, bu servisin kullanımı halen
arzu edildiği kadar yaygın değil, bunun sebebini anlamak da kolay değil. Sanıyorum halen teknoloji ile barışık olmamak ve yeterince güven duymamak bu durumun altındaki temel nedenler. Güven unsurunu güçlendirmenin de teknoloji kuruluşlarının öncelikli görevleri arasında yer alması gerektiğini düşünüyorum.”
E-İmza kullanımı artmalı Kurumsal teknoloji farkındalığı ve bunun kurumsal yönetime etkilerini gerek Türkiye’de gerekse yurtdışında nasıl değerlendiriyorsunuz? “Genel kurullarda kullanılan elektronik sistemler hissedarların, yurtdışından Türk sermaye piyasasına giren yatırımcıların kuruluşlarımıza olan
güveninin arttıran, bu anlamda kendilerine önemli olanaklar sunan bir teknolojik çözüm. Bu ve benzeri teknolojik uygulamaların, hepimizin hedeflediği gibi sermaye piyasasına olan güveni ve bu noktadaki derinliği arttıracağını ümit edebiliriz. Şirketlerin, kimi durumlarda trafikte araç ve personel
uygulamalar, yönetim kurulu toplantılarında kullanılacak gündeme dair dokümanları, lojistik bilgileri, katılım durumlarını uzaktan oylama, tartışmaya katılma imkanı ile birlikte sunarak önemli ölçüde zaman ve maddi tasarruf imkanı sunuyor. Halka kapalı kuruluşlarda ise teknoloji kullanımı yönetimsel avantajlar nedeniyle farklı şehir veya ülkelerde yayılmış kuruluşlarda önem kazanıyor. Farklı noktalardaki yönetim ekiplerinin iletişimlerinin sağlanmasında teknoloji, tasarruf ve zaman kazanımı sunuyor. Diğer yandan, raporlama da gücünü ve etkinliğini teknolojiden alır durumda.” Önceliği net ve doğru belirlemek gerek Kurumsal yönetimi kurgulama sürecinde, teknoloji yatırımları da belli önceliklerle kurgulanmalı. Karacar’a göre, bu noktada kurumsal yönetime dair uygulamaların çoğu için geçerli olduğu gibi, burada da şirketin neye ihtiyacı olduğunu belirlemek kritik nokta. Yasal düzenlemeleri karşılamanın ötesinde, kuruluş içinde iletişimi ve etkinliği arttıracak çözümleri teknolojiden faydalanarak geliştirmek bu noktada önem taşıyor. Bir taraftan da ihtiyaç dışı, kullanımda yer bulamayacak teknolojik kullanımı oluşturmak da bu yönde çalışanların motivasyonunu olumsuz etkileyebileceği gibi, bazı noktalarda güvenlik sorununu gündeme getirebilir. Bu uyarıyı yapan Karacar, kuruluşların BT departmanlarının güvenlik unsurunu göz önünde tutmalarının her düzeyde kuruluş için önemli olduğunun altını çizdi. Yönetim kurullarında ele alınan konuların ticari açıdan stratejik önemi düşünüldüğünde, Karacar’ın da dikkat çektiği gibi, tam olarak güvenliği sağlanamayan bir sistemin kullanımı konusunda üyeleri ikna etmenin mümkün olamayacağını da önceden kabul etmek gerek.
6
BThaber
E-TOPLUM
28 MART - 3 NİSAN 2016
Kan bankacılığı BT ile gelişiyor Sağlık sektöründe kritik öneme sahip kan bankacılığıyla ilgili 15 yıl Sedef Özkan önce yazılım geliştirme çalışmaları başlatan ve Hacettepe Teknokent firması olan Homesoft, Türk Kızılayı ile yaptığı iş birliğiyle Türkiye’nin kan bankacılığı alanında önemli noktalara gelmesine katkı sağlıyor. Firmanın geliştirdiği yazılım sayesinde; kan bağışı yapan donör sayısında önemli artışlar görülürken, bağışlanan kanın kaynağı, donörlerin hastalık durumları, kanın alındıktan sonraki işlenme süreçleri, hangi şartlarda saklandığı ve nerede kullanıldığı konusunda geniş çaplı bir veri tabanına ulaşıldı. Homesoft Genel Müdürü Dr. Şükrü Çetinkaya, projeye başlarken başarı öyküsünden çok insanlar için umut öyküsü hayal ettiklerinin altını çizerek TÜBİTAK, Sağlık Bakanlığı, Türk Kızılayı, üniversiteler, teknokentler, sanayi sektörü ve halkın, projede güç birliği yaptığını vurguladı. Çetinkaya, süreç ile ilgili olarak şu bilgileri paylaştı: “Kan ihtiyacı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pek çok hasta açısından kritik önemini koruyor. Özellikle kanın güvenilir olması ve kanın bileşenlerinden olan plazmadan başta kanser ilaçları olmak üzere hayati ilaçların elde edilmesi, kan alanında yapılan çalışmaların değerini giderek artırdı. Sosyal sorumluluk bilincinin yükselmesiyle kan bağışlayanların sayısının zamanla artış göstermesi de, bağışlanan kanın izlenmesi ve ilgili verilerin kayıt altında tutulması zorunluluğunu beraberinde getirdi. Yazılımımız; güvenli kan süreçlerine ilişkin uluslararası standartların bir ülkenin
Homesoft, tarafından geliştirilen yazılımın uygulanmasıyla Türkiye, dünyada kendi halkına kaliteli kan sunan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor.
sağlık hizmeti standardını yükseltmesinin önemini göz önünde bulundurarak geliştirildi. Bu yazılım; Türkiye’nin kan bankacılığı alanında önemli noktalara gelmesine katkı sağladı.” Başarının devamı için destekler sürmeli Projeye 8 metrekarelik bir ofiste başladıklarını anlatan Çetinkaya, daha sonra AB Komisyonu’nun kan bankacılığı yazılımı alanında bilgi vermek üzere dünyadaki pek çok ülkenin Sağlık Bakanlığı yetkililerinin katıldığı toplantıya davet edilen 4 firma arasına girdiklerini kaydetti. Davet edilen diğer 3 firmanın yıllık cirolarının 1 milyar doların üzerinde olduğunu vurgulayan Çetinkaya, “Dolayısıyla biz, önce 8 metrekarelik bir yerde kurulup daha sonra teknokentlerden konuyla ilgili birçok araştırmacı ve uzmanla çalıştık. Böylece kan bankacılığı alanında tüm dünyayla yarışacak nitelikte
insanlar yetiştirdik ve bugünkü konumumuza geldik” dedi. Özellikle Türk Kızılayı ile yapılan iş birliği sonucunda Türkiye’nin kan bankacılığı alanında tüm dünyanın izlediği ve örnek gösterdiği ülkeler arasına girdiğini, dünyanın dev firmalarıyla yarıştıklarını ifade eden Çetinkaya, bu başarının devam etmesi için Sağlık Bakanlığı, hastaneler ve TÜBİTAK’ın desteklerinin sürmesi gerektiğinin altını çizdi. Yazılımı, daha önce Türkiye’ye teklif edilen küresel piyasadaki fiyatların çok altında geliştirdiklerini anlatan Dr. Şükrü Çetinkaya, “Şunu gururla söyleyebiliriz ki, böyle bir kan bankacılığı altyapısıyla, Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı’nın çalışmaları dünya çapında vitrine çıkacak bir noktaya geldi. Geliştirdiğimiz yazılımın uygulanmasıyla şu anda dünyada kendi halkına kaliteli kan sunan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyoruz” değerlendirmesini yaptı.
BT altyapısı sayesinde ‘kan’ ekonomik değer halini aldı Kanın bileşenlerinden olan plazmadan bazı hastalıklarda tek ilaç olarak kullanılabilen 25 civarında ürün elde edilebildiğine dikkat çeken Çetinkaya, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizde kan uzun bir dönem tam kan olarak kullanıldı. Özellikle kanın toplanması, işlenmesi, saklanması, dağıtılması ve kullanılması süreçlerinin takip edilebilmesine olanak tanıyan BT altyapısının hayata geçmesiyle, kan hayati bir ilaç olmasının yanında önemli bir ekonomik değer haline geldi. Eskiden mevcut donör sayısının ne olduğunu bilmiyorduk. Donörün özelliklerinin ne olduğu, hastalık geçmişleri, toplanan kanların hangi ortamlarda ve torbalarda nasıl saklandığı ve işlendiği, transfer koşullarıyla kim için kullanıldığı kayıtlı değildi. Bu altyapının kurulmasıyla toplanan kanların
çeşitli merkezler arasında radikal kararlar alınarak değerlendirilmesi mümkün oldu. Çok daha önemlisi, eskiden kanın maliyeti şimdiki maliyetinin çok çok üstündeydi. Kanın kalitesi de Türkiye’nin her yerinde aynı derecede iyi olamıyordu. Bu altyapı sayesinde kanın maliyeti düşerken, kalitesi arttı.” Türk Kızılayı’nın ülkedeki kan tedarikinin çekirdek yapısı olduğunu söyleyen Çetinkaya, projeye ilk başladıklarında kan bağışı sayısının 300-350 bin civarında olduğunu, bugün ise Türk Kızılayı’nın yıllık 1 milyon 850 bin bağış sayısına ulaştığını vurguladı. ‘Güvenli Kan Projesi’ ile kan bankacılığında çok geniş bir veri tabanına sahibiz Dr. Şükrü Çetinkaya, şu anda Türkiye’nin kan bankacılığı konusunda çok geniş bir veri tabanına sahip olduğunun altını çizerek “Türkiye, dünyada kan bankacılığının uygulama ve kalite standartlarını geliştirmeye aday bir ülke konumunda” ifadesini kullanarak konuşmasını şöyle tamamladı: “Kurduğumuz sistemle, toplanan kanla ilgili bilgiler geriye dönük olarak sorgulanabiliyor. Kanın geçmişiyle ilgili tüm süreçler bilindiğinde, içindeki plazmanın hammadde olarak kullanıldığı başta kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar olmak üzere hayati önemdeki ilaçların üretilebilecek. Türkiye, her yıl 445 milyon avro civarında, plazma kaynaklı ilaçlar ithal ediyor. ‘Güvenli Kan Projesi’ kapsamında bugüne kadar Türk Kızılayı ile tüm kan merkezlerini entegre ederek kurulan BT altyapısı ve toplanan kan miktarının yeterli seviyelere ulaşmasıyla ülkemiz, plazma fraksinasyon fabrikası kurma aşamasına geldi.”
Eray Teknoloji, Mikrosaray’ın çoğunluk hissesini devraldı
Eray Teknoloji Genel Müdürü Yakup Demir,
Dağıtım ve servis şirketi Eray Teknoloji, geliştirdiği yeni nesil yazar kasa POS cihazı Pıdion MT360E için tüm yasal izinleri alarak pazara giriş yapan Mikrosaray’la geçtiğimiz yıl stratejik işbirliği anlaşması yapmıştı. Bu anlaşmayla Mikrosaray ürünlerinin Türkiye çapındaki
dağıtıcılığını ve servis hizmetlerini üstlenen Eray Teknoloji, son olarak da Mikrosaray’ın çoğunluk hissesini devraldı. Satın almayla ilgili açıklama yapan Eray Teknoloji Genel Müdürü Yakup Demir, bu ortaklıkla, Türkiye’deki sekiz EFT POS yazar kasa
üreticisinden biri olduklarını belirterek, şu bilgileri verdi: “Ödeme sistemleri işine de adım attık. Bu anlaşma ile Eray Teknoloji’nin 2016 yılı cirosunu 2015’e kıyasla yüzde 50 artırmayı ve Pıdion yazar kasa ile pazarın ilk beş büyük üreticisinden biri olmayı hedefliyoruz.”
8
BThaber
E-TOPLUM
28 MART - 3 NİSAN 2016
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
Sanayi 4.0, TÜSİAD, MOBİLSİAD
Microsoft’un akıllı yüzüğü
Geçen hafta 6,769 patent ABD Patent Kurumu, “sadece” geçen hafta 6 bin 769 patent tesçil etti. 2014’te ABD’de 326 bin 033 patent tesçil edildi. Türkiye Patent Kurumu, 2015’te toplam 10 bin 100 patenti tesçil etti. Bunların 8 bin 370’i Türkiye’de çalışan yabancı şirketlere ait. Yalnızca sayılara bakarak, patentin kalitesini ve yararını anlayamıyoruz. Patentin “ne için” alındığını, “ne işe” yaradığını da bilmek gerekiyor. Böyle bir bilgiye, ülkemizde, sadece patent işleriyle meşgul uzmanlar, ve belki eğer ilgilenen bilimci varsa, onlar erişebilir. ABD’de alınan patentleri ise “haber konusu” yapıp, dünyaya duyuran siteler var. Geçen haftanın patentleri arasında 3 tanesi, sessiz sedasız, yaşam stilimizi değiştirecek nitelikte: Microsoft’un Akıllı Yüzüğü (Patent No: US 20160077587) bütün elektronik cihazları
yönlendirecek bir komut sistemi içeriyor. Televizyon, PC, laptop, akıllı telefon, tablet, giyilebilir-takılabilir cihazlar, saatler, vb için açma-kapama merkezi olacak. Parmağın hareketini algılayacak sensör, patent açıklamasındaki uzun teknik ayrıntılara göre hedef cihazı kontrol edecek. Facebook’un IoT kumanda merkezi (Patent No: US 20160080389) de benzer bir iş yapacak: Termostat, otomobil, drone, tost makinesi, bilgisayar, buzdolabı, klima, robot, elektrikli süpürge, kumanda modülü (aktüatör), radyatör vb hepsi birden Facebook üzerinden emir ve komuta alacak. Apple ise dijital ajanda (PDA), iPod, iPad, iPhone, oyun-video oynatıcı, kamera, GPS alıcısı, uzaktan kumandayı bir arada çalıştıracak yenilikçi bir cihaz için patent aldı (US 20160070399).
Gemi yolcusuna özel ada Turizmde yenilikçilik, bir seyahat şirketine ada satın aldırdı. MSC Cruises, Atlantik’in Bahama Bölgesinde bir adayı, kendi yolcuları için özel ada olarak inşa edecek. Kasım 2017’de turizme açmayı planlıyor. Ilıman iklim deniz turizminin ana merkezi Karayib Adaları – Bahama’da 38 hektarlık ada eskiden inşaat kumu çıkartılan sıradan bir yermiş. Şimdi ise seyahat şirketi, Bahama Hükümeti ve çevrecilerle ortaklaşa bir proje geliştirerek
burayı dünya turizmine açacak. MSC bu iş için 200 milyon USD yatırıyor: 6 plaj (“yeni Türkçe” ile söylersek: beach). 2 bin kişilik amfitiyatro. Çok sayıda su sporları noktaları. Yürüme ve koşma yolları. Bir “tipik” Bahama Köyü benzetmesi. Ve tabii, kocaman gemilerin yanaşacağı fenni rıhtım tesisleri. Bütün proje çevreye uyumlu, Bahama “kültürüne” dost ve denizleri korumaya özen gösteren bütüncül
Türkiye nüfusu 76.7 milyon, mühendislik ve fen mezunu sayısı yılda 127 bin. Nüfusa oranla binde 17. Güney Kore nüfusu 49.8 milyon, mühendislik ve fen mezunu sayısı yılda 192 bin. Nüfusa oranla binde 39. (Prof. Dr.Metin Ercan, Hürriyet, 14.12.15) Bu iki satırlık veri (ana kaynağı ve tarihi belirsiz de olsa), Amerikalıların STEM dediği, fen, teknoloji, mühendislik, matematik dallarında “yerimizi” anlatıyor. Onlar, artık STEM’in yetmediğine, buna bir de “arts” (sanat, beşeri bilimler) ekleyip STEAM yapmak gerektiğine karar verdiler. Ama bu, bizi iyice aşan bir durum. Biz, önce STEM işine odaklanmalıyız. Çünkü, ülkemizin kapısını çalan Sanayi 4.0 bunu gerektiriyor: STEM konularında çağdaş bilgi ve beceriyle donanmış insan gücün yetersizse, STEM’in gerektirdiği görev ve sorumlulukları yeterince üstlenemezsin. Aynı şekilde, eğer iletişim altyapın da yetersizse, birbiriyle konuşacak milyarlarca “şey” için iletişim bandında yer bulamazsın, yığılma olur, ileti aksar, hatta durur. Bu, sadece ileri bilgi toplumları için değil, bilgi toplumu olmaya çalışan bizim gibi ülkeler için bile sorun. Sanayi 4.0 bizde de geliştikçe internet bant sıkışıklığı artacak. Örneğin, ülkemizin yenilikçilikte iftihar kaynağı
Arçelik, şirketlerimiz için ender rastlanan bir saydamlıkla şu bilgiyi verdi geçen hafta: “Bizim 1 milyondan fazla ürünümüz şu anda internete bağlı çalışıyor ve bunların yüzde 99’u online. Bu cihazlardan ayda 500 milyondan fazla bilgi akışı sağlıyoruz ve günde 4 bin siber atağa karşı korumamız var” (Arçelik AŞ İnovasyon Direktörü Erkan Duysal, Dünya, 18.03.16) Daha, Sanayi 4.0 için emekleme dönemindeyiz. Bizdeki durumu ve neler olması gerektiğini TÜSİAD, “Türkiye’nin Küresel Rekabetçiliği İçin Bir Gereklilik Olarak Sanayi 4.0” adlı raporunda vizyoner bir bakışla değerlendirdi. Medyanın öne çıkarttığı spot hep şu oldu: Sanayi 4.0, ekonomiye 200 milyar TL ekleyecek. Bu, kendiliğinden, hop diye olmayacak! Eğer Sanayi 4.0 işlemesi için “gerçekten”
geniş bant varsa, eğer çağdaş dünya koşullarına göre yetişmiş yeterli ve kaliteli STEM, hatta STEAM mezunu varsa, esas bunlar Sanayi 4.0 için olmazsa olmaz ilk koşul. Diğer koşullar, uzun bir gereklilik listesi. TÜSİAD’ın mükemmel, tam zamanında, odaklı, göz açan raporu gibi, MOBİLSİAD da benzer nitelikte, yararda, bilgi yüklü bir rapor hazırladı: “Elektronik Haberleşme Sektöründe Genişbant Etki Analizi ve Türkiye İçin Yol Planı.” MOBİLSİAD Başkanı Kerem Alkin’in şu sözleri, durumu açıklıyor: “Türkiye, evlerin kapısına Ferrari arabaları dizmiş ama bu arabaların gideceği düzgün yollar, otoyollar ve ulaşım ağı yok. Türkiye, 2023 hedeflerine soyunuyor ama henüz sanal oto yolları hazır değil, teknolojik alt yapı yetersiz.” (Yeni Şafak, 19.03.16)
bir yapıda oluşacak. Kum çıkartıldığı için her halde çoraklaşan adaya Karayib Bölgesine özgü 80 ağaç dikilecek. Ve dahi çiçekler, çalılar, yeşillikler. Bahama Adaları, Florida’nın güneyinde Miami’in doğusundaki 700 ada, 2,300 yassı adadan oluşuyor. Tropik iklimi sayesinde yaz-kış sürekli zengin turist çeken bir bölge. MSC’nin adası, Miami’ye yakın Bimini adası yakınında. Ulaşımı kolay olacak. Turizm, bu bölgenin her şeyi ve tek şeyi. Başbakan Perry Christie, sadece turizmden sağlanan gelirin,
Bahama GSYH’sinin % 2.9’unu oluşturduğunu, önümüzdeki 10 yıl süreyle bu oranın her yıl % 3.3 üzerinde seyredeceğini söyledi. Bir siyasetçi olarak
elbette söylemediği şey ise, Küba’nın yöredeki en heyecan verici yeni turizm adresi olarak sahneye çıkmaya hazırlanması. Hele Obama oraya bir gitsin...
New York Times, 17.02.16, grafik: Andrew Rae
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
28 MART - 3 NİSAN 2016
Ödeme dünyası tepeden tırnağa değişiyor
Teknolojide beklentiler birbirini tetikliyor Samsung’un Londra’daki Tasarım ve İnovasyon Merkezi uzmanlarının görüşleri ile derlediği 2016 yılı öngörüleri, dijital ve fiziksel dünya arasındaki sınırları minimuma indiren birçok başlığı içeriyor. Samsung Avrupa’nın 2016 Teknoloji Öngörüleri şöyle sıralanıyor: Yeni nesil internete ‘dokunmak’: Mobil internet hızı ve kalitesi, gelecek yıl Avrupa şehirlerindeki evlerde kullanılan geniş bant bağlantısının yerini alacak. Çevrimiçi performansta bu artış, yeni uygulama ve hizmetler için fırsatları beraberinde getirecek. İnternet de bireylerin gözleri ve kulaklarıyla etkileşimde olmaktan bir adım öteye geçecek. Sanal inovasyonda yükseliş, ‘dokunsal internetin’ dokunma duyumuzu da
harekete geçireceğinin işareti. Sanal gerçeklik teknolojisi ile “fijital” dünya: Dijital ile fiziksel dünya arasındaki sınırlar giderek ortadan kalkarken, Samsung da sanal gerçeklik teknolojisindeki ilerlemelerin yeni bir “fijital” boyut ortaya çıkarmasını bekliyor. Samsung Gear VR sanal gerçeklik gözlükleri, insanlara hem mağazada hem evde ürün ve deneyimlerine sanal erişebilme seçeneğini sunuyor, bu yönüyle birçok sektöre de destek veriyor. Akıllı evrim hız kazanıyor: Akıllı evlerin öne çıkması yönünde beklentiler ışığında Samsung, cep telefonu üzerinden evi kontrol etme imkanı sunan yeni akıllı ev teknolojilerinin kullanılacağını öngörüyor. Smart Things yelpazesinde yer alan ürünler gibi evleri izleyen, kontrol
eden ve güvenliklerini sağlayan hub’lar ve uygulamalar böylece yaygınlaşacak. Akıllı, internet bağlantılı inovasyon da kendi kendine çalışan otomobillerle birlikte evlerden otomobillere taşınmış olacak. Bilinçli değişim beklentileri: Y kuşağı, süreçlerini ve ürünlerini kendi fikir ve ihtiyaçlarına uygun hale getiren ve daha bilinç odaklı bir ekonomi yaratmak için çalışan şirketlere ilgi gösteriyor. Samsung, şirketlerin sosyal anlamda daha duyarlı olması için gereken yeni ve akıllı süreçler ve teknolojilerin gelişeceğini öngörüyor. Veri hızındaki artış ve Y kuşağının dijital yaratıcıları desteklemesi ile online topluluklar da toplumsal sorunların çözümündeki daha etkili olma fırsatına sahip olacak.
Visa Europe’un 2015 yılı sonuçlarının açıklandığı basın toplantısında bilgiler veren Visa Europe Güneydoğu Avrupa Bölge Genel Müdürü Berna Ülman, 2015’in Visa Europe için finansal açıdan başarılı geçen, Visa Inc’le birleşme kararının açıklandığı bir yıl olduğunu söyledi. Berna Ülman, “Gelirimiz yüzde 25 artarak 2,3 milyar avroya ulaştı. Alışveriş harcamaları yüzde 7,7 artışla 1,58 trilyon avro olurken, Visa markalı kart adedi 522 milyona ulaştı” bilgisini verdi. Visa Inc. ve Visa Europe birleşmesinin toplam değeri 21,2 milyar avro olarak açıklandı. Bu tutarın 16,5 milyar avrosu Visa Europe üyesi hissedar bankalarına yönelik ön ödemeyi, 4,7 milyar avro ise dört yıl sonra yapılacak koşullu ödemeyi içeriyor. Ön ödeme tutarı ise 11,5 milyar Euro nakit ve 5 milyar Euro’luk Visa Inc. imtiyazlı hisse senetlerini kapsıyor. Birleşme ile Visa Europe üyesi hissedar Türk bankalarına da önemli bir değerin yönlendirileceğine dikkat çeken Ülman, bu gelişmenin, Türk bankalarının ödemelerde inovasyona yatırım ilgisini artıracağı ve yenilikçi ortak projeleri hızlandıracağı yönünde beklentisini dile getirdi. Kartların küreselleştiği ve dijitalleştiği bir dünyada, uluslararası ödeme standartlarına olan ihtiyaç da artıyor. Bu açıklamayı yaparak, “Visa, evrensel para birimi niteliği ile giderek vazgeçilmez hale geliyor” yorumunu yapan Berna Ülman, “Geleceğin teknolojisi tokenization hizmetimiz, başta dijital olmak
üzere tüm ödemelerde gerçek kart numarası yerine değersiz sembolik kart numarası, yani ‘token’ üreterek güvenliği pekiştiriyor” bilgisini de verdi. Temassız ödemenin yükselişi Toplantıda söz alan Visa Europe Türkiye Genel Müdürü Merve Tezel de nakit kullanma ilgisinin git gide azaldığına dikkat çekerken, küresel bazda görülen uluslararası kart kullanım artışının Türkiye’de de gözlemlendiğini belirtti. “Yılın son dönemecinde temassız satış noktalarında büyük bir artış başladı ve terminal sayısı 300 bine ulaştı. Temassız Visa kart sayısı 8,5 milyonu aştı. Visa kredi kartlarının 3’te 1’i artık temassız özelliğine sahip” bilgisini veren Tezel’e göre, temassız ödemeler için gerekli altyapı, teknoloji ve terminal yatırımları arttıkça, mobil ödemelerin yaygınlaşması için temel de güçlendi. “Bu yıl birçoğumuz kartlarımızı cüzdanlarımızdan çıkarmadan cep telefonlarımızla ödeme yapabileceğiz. 2016’da 6 bankanın mobil temassız uygulamasının hayata geçmiş olmasını hedefliyoruz” beklentisini dile getiren Tezel, hızlı büyüyen bir diğer alanın da e-ticaret olduğuna dikkat çekti. Bu kapsamda işyerleri giderek alışveriş sitelerini mobil uyumlu hale getiriyor, alışveriş uygulamaları geliştiriyor. Uygulamaların pek çoğunda, kart sahipleri artık kartlarını kaydedip her seferinde kart bilgilerini girmeden alışveriş yapabiliyor. Tezel’e göre, ödemeler ekosistemi içerisinde yer alan tüm oyuncular bu sisteme güveniyor.
Güvenlik şirketleri Forcepoint çatısı altında Bilgi güvenliği konusunda 20 yıllık tecrübesi olan Websense, 2016 yılına önemli bir yenilik ile başladı. Devlet güvenliği tarafında bilinen Raytheon ile güçlerini birleştiren ve ağ güvenliği tarafında tanınan Stonesoft’un firewall ürünlerini bünyesine katan Websense, bundan böyle yoluna Forcepoint olarak devam edecek. Yeni yapısıyla beraber durmaksızın gelişen siber tehditlere karşı yeni bir yaklaşımla önlem alan
Forcepoint, şirketlerin ve kamu kurumlarının bulut, mobil cihazlar ve nesnelerin interneti gibi yeni teknoloji trendlerine adapte olmasını sağlayacak bir vizyon sunuyor. Şirketin 4D Siber Güvenlik Vizyonu güvenlik mimarisi, savunma, tesbit etme, karar verme ve saldırıyı yok edip sistemi normalleştirme olarak 4 adım barındırıyor. Forcepoint Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Kıdemli Direktörü Hüsamettin Başkaya şunları söyledi: “Websense’in
bilgi güvenliği sektöründe uzun yıllardır süregelen liderliği, Raytheon ve Stonesoft firewall ürünlerinin de eklenmesiyle yeni Forcepoint markası altında eşssiz bir hale geldi. Saldırıların sürekli yenilenen metotlarla kurumları tehdit ettiği günümüzde yeni nesil bir güvenlik şirketi olarak Forcepoint 4D Siber Güvenlik Vizyonunu ortaya koyduk. Bu vizyon ile birlikte Türkiye’de ve dünyada birçok sektörün bilgi güvenliğini sağlamaya emin adımlarla devam edeceğiz.”
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
28 MART - 3 NİSAN 2016
Mobil teknolojilerle yeni nesil seyahat Akıllı telefonların ve mobil internetin yaygınlaşmasıyla beraber pek çok şirket, Ruşen Göbel bu yöndeki yatırımlarını artırıyor. Tek uygulamadan veya tek siteden ulaşılabilen bilgi miktarı ve bu bilgilere ulaşmadaki kolaylıklar, kullanıcıların bu kolaylıkları sağlayan şirketlere olan bağlılığını artırıyor. Pegasus’un Dijital Pazarlama Müdürü Didem Namver’e, şirketin çevrimiçi hizmetleri ve mobil uygulamaları hakkında sorularımız yönelttik. n Mobil cihaz kullanımının ve inovasyonunun ışığında, flypgs.com özellikle hangi konular üzerinde duruyor? Kullanıcıyı ne gibi farklılıklar bekliyor? Dünyada ve Türkiye’de mobil teknolojilerin hayatımızdaki yeri hızla derinleşiyor. ComScore’un yaptığı araştırmaya göre, 2016 yılında akıllı telefon kullanıcı sayısı 2 milyarı aşmış olacak. Türkiye akıllı cihaz kullanımında dünyada 14. sırada yer alıyor. Travel Flash Report’a göre çevrimiçi seyahat planlamada mobilin payı 2015 yılında yüzde 23’e ulaştı. Pegasus’un dijital platform trafik verilerini değerlendirdiğimizde ise 2015’te mobil trafiğin masaüstü trafiğini geçtiğini söyleyebiliriz. 2015 yılı toplam satışlarımız içinde mobil satışlarımızın payı ise yüzde 11 olarak gerçekleşti. partnera_09.02.2016_con.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Mobil kullanımın hızlı yükselişi, pek çok kurumu olduğu gibi Pegasus’u da etkilemiş durumda. Mobilin bu derece hızlı yükselmesi, markaların ürün geliştirme stratejilerine de bir hayli yansıdı. Pegasus olarak dijital tüketici eğilimlerinin takipçisi değil, sektörde öncü uygulayıcısı olduk. Dijitalde, özellikle mobil kanallarda son dönemdeki hızlı gelişmenin sunduğu olanaklardan yararlanarak misafirlerimize daha iyi bir seyahat deneyimi sunabilmek için önemli yatırımlar yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde de misafirlerimizin seyahatlerini baştan sona planlamalarına katkıda bulunacak dijital araçlara ve içerik pazarlamasına yönelik yatırımlar yapmayı planlıyoruz. n Flypgs, kullanıcıların hayatını ne yönde kolaylaştırıyor? Pegasus misafirleri, yenilenen, modern bir tasarıma kavuşan ve tüm cihazlarla uyumlu hale getirilen flypgs.com sayesinde seyahat planlamalarını diledikleri her yerden kolayca yapabiliyorlar. Misafirler, seyahat planlama aşamalarından seyahatleri sırasında ve hatta seyahatleri sonrasında gidecekleri şehirlerde ihtiyaç duyacakları tüm ürün ve hizmetlere tek bir çatı altından ulaşabiliyor. Yenilenen flypgs.com misafirlerimize uçak bileti satın almanın ötesinde,
1
09/02/16
09:46
bir seyahat asistanı gibi hizmet vermeyi hedefliyor. Misafirler uçuşları öncesinde vize işlemleri, havaalanına özel araç transferi ile ulaşım, araçları için otopark hizmetleri, uçuşları sırasında seyahatlerini diledikleri konfora dönüştüren koltuk, yemek seçimi ve ek bagaj hakkı gibi pek çok ek ürün ve hizmetimizi flypgs. com’dan kolayca satın alabiliyor. Uçuşları sonrasında ve seyahatleri boyunca da konaklama, araç kiralama, etkinlik planlama gibi pek çok hizmete dijital platformlarımız aracılığıyla ulaşabiliyor ve rezervasyonlarını yapabiliyorlar. Misafirlerimize ayrıca “Bütçene Göre Ara”, “Şehir Rehberi” ve “Etkinlik Takvimi” gibi başlıklar altında seyahatlerin tüm aşamasıyla ilgili seçenek ve kolaylık sağlıyoruz. n Hayata geçirdiğiniz bu yatırımda öne çıkan başlıklar ve sizin beklentileriniz neler? Türkiye’nin ilk ve öncü düşük maliyetli hava yolu olarak misafirlerimize ilham vermek ve seyahat etmeleri için imkan tanımak üzere hareket ediyoruz. Türkiye’de artık uygun fiyatlarla uçma imkanı sağlanması, seyahat etme alışkanlıklarında köklü bir değişimi de başlattı. Biz bunu “Yeni Nesil Seyahat” olarak adlandırıyoruz. Bu kapsamda her türlü trendin öncüsü olmak, misafirlerimizi yeni nesil seyahat deneyimini yaşatacak yeniliklerle tanıştırmak misyonumuzun bir parçası. Pegasus Hava Yolları olarak, dijital alanda hayata geçirdiğimiz tüm projeleri misafirlerimizin seyahat deneyimini kolaylaştırmak üzerine kurguluyoruz. Yeni flypgs.com aracılığıyla Pegasus misafirleri tek bir çatı altından biletleri ile ilgili tüm işlemlerini yapabilmelerinin yanında seyahatlerini planlarken ilham alabilecekleri pek çok uygulamaya kolayca erişebiliyor.
flypgs.com’un “Bütçene Göre Ara” fonksiyonuyla misafirler, uçuşa ayırmak istedikleri bütçelerini ve seyahat tarihlerini sisteme girerek, kendileri için önerilen alternatifler arasından seçimlerini yapabiliyor. “Şehir Rehberi” bölümünden gidecekleri şehirle ilgili ulaşımdan gezilecek yerlere, yeme içmeden alışverişe; konaklamadan hava durumuna kadar sıkça ihtiyaç duyacakları birçok faydalı bilgiye de anında ulaşabiliyorlar. “Etkinlik Takvimi” ile pek çok şehirde gerçekleşecek festivalleri, karnavalları ve daha birçok etkinliği flypgs.com üzerinden inceleyebiliyor. Site üzerinden Pegasus’un seyahat bloğu olan blog.flypgs.com’a ulaşarak seyahatle ilgili deneyimlere ve
önerilere ulaşabiliyorlar. n Müşterilerinizin internet üzerinden ve mobil cihazlardan bilet satış ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Güvenliğe bakış açılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Dijital platformlarımız flypgs.com, iOS ve Android mobil uygulamalarımızın satış kanallarımız arasındaki payı çok yüksek. Misafirlerimizin bu platformlara ilgisi de her geçen gün artmakta. Güvenlik anlamında misafirlerimizin endişe ve kuşkularını anlıyoruz. Bu nedenle sistemimizi en güncel teknolojileri kullanarak sürekli geliştirmeye önem veriyoruz. Flypgs.com ve mobil uygulamalarımız üzerinden 3D Secure güvenliği ile ödeme yapmanın yanı sıra alternatif ödeme sistemleri üzerinde de entegrasyonlarımız devam edecek.
Pegasus’un Dijital Pazarlama Müdürü Didem Namver
Bize hemen ulaşın: Turkey@watchguard.com veya arayın +9(0)850 441 4 733(RED)
www.WatchGuard.com/SecurityAccelerated
Güvenliği performans için feda etmeyin.
HTTPS trafiği – %149'a kadar daha hızlıdır.
katmanları açıkken %61'e kadar daha hızlıdır. Ve kapasitenin yoğun olarak kullanılması durumunda
Watchguard Firebox® M400 ve M500 cihazları benzer çözümlerle kıyaslandığında – tün güvenlik
Güvenlik Çözümleriniz Yeterli Olacak mı?
Patlama Yaptığında
Ağ Büyümesi
14
BThaber
GÖRÜŞ
TEKNO-POLİTİK
28 MART - 3 NİSAN 2016
KÜRESEL
ENDÜSTRİ 4.0 ÜZERİNE ÜÇ GÖRÜŞ OSMAN COŞKUNOĞLU ocoskunoglu@gmail.com www.coskunoglu.org facebook.com/osman.coskunoglu twitter.com osmancoskunoglu
Alman imalat sektörünün rekabet gücünü artırmak amacına yönelik olarak 2011 yılında ortaya çıkan Endüstri 4.0 kavramı, diğer ülkelerin de dikkatini çekmeye başladı ve Davos’da toplanan Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yıl odak konusu oldu. Konuyu, Davos 2016 öncesinde, Ocak yazımda ele almıştım (http://bit. ly/21C5gXF). Dar bir bakış açısı ile, Endüstri 4.0 için, siberfiziksel sistemlerin fabrikalara entegrasyonu denebilir. Siberfiziksel sistemlerden kasıt, özetle, internet üzerinden birbirleriyle iletişim içerisinde olabilen “akıllı” (yapay zeka sahibi) makineler ağıdır. Şimdiki, robotların ve otomasyonun kullanıldığı imalat sistemlerinden temel farkı internetin devreye girmesi ile ağ ve “akıllı” kavramlarının yer almasıdır diyebiliriz. Başka bir deyişle, daha çok tüketicilerin hizmetinde günlük yaşam için (buzdolabındaki yiyecekler, evin ısıtması, kahve makinesinin çalışması vs) kullanılan nesnelerin interneti kavramının,
fabrikadaki “akıllı” makineler için kullanıldığı bir sistemden söz ediliyor. Böyle fabrikalar kurmaya yönelik hizmet satmak isteyen danışmanlık firmaları, hızla Endüstri 4.0 kavramına sahip çıktılar. Örneğin, Accentura (http://bit.ly/1KEMPIp), Boston Consulting Group (BCG) (http:// bit.ly/1RvghEj), KPMG (http://bit. ly/1RvghEj), … İnsan unsurunu tamamen yok saymasa da, danışmanlık firmalarının teknoloji merkezli bir yaklaşımı benimsemesi doğal. Böylece, imalat sektöründe verimlilik (yani, daha az işgücü ve enerji girdileri ile daha fazla üretim) artışı sağlanacağı, dolayısıyla
Endüstri 4.0 sayesinde rekabet gücünün artacağı, danışmanlık firmalarının teknoloji merkezli görüşünü özetliyor. İkinci görüşü ise şu cümle özetliyor: “[Endüstri 4.0 ile] insanı ön plana alan ve güçlendiren bir gelecek şekillendirebilmeliyiz” (http:// fam.ag/1OgA4u0). Bu cümle, Dünya Ekonomik Forumu kurucusu ve başkanı Klaus Schwab’a ait. Endüstri 4.0 temalı Davos 2016 öncesi, Schwab konunun bu bakış açısıyla ele alınması gerektiğini vurgulamış. Nitekim, Davos 2016’nın ilk günündeki panelin adı “Future of Growth: Technology-Driven, Human-
Centered” (Büyümenin Geleceği: Motorunda Teknoloji, Merkezinde İnsan” (http://bit.ly/20gT2oC). Sadece sanayi temsilcilerinin değil, bir akademisyenin ve uluslararası bir işçi sendikası genel sekreterinin de katıldığı bu panel, “insan-merkezli” kavramına anlam ve içerik kazandıran genel ekonomik ve sosyal politikalara da ışık tutuyor. Klaus Schwab’ın 200 sayfalık “The Fourth Industrial Revolution” başlıklı kitabı da, bu devrimin teknoloji dışındaki boyutlarına dikkat çekiyor. Üçüncü görüş ise, Endüstri 4.0 iddialarının abartı veya aldatıcı reklam niteliğinde olduğu yönünde. Örneğin, Gartner Group’un 2014 araştırmasına göre, Endüstri 4.0 bağlamında söz konusu olan teknolojiler ancak 5-10 yıl sonra uygulamaya konulabilir (http://bit.ly/20gT2oC). Diğer bir örnek de Eugene Kaspersky’den: Endüstri 4.0’yi gerçekleştirebilecek teknolojiler ve protokoller eski ve sibergüvenlik konusunda yetersiz (http://gtnr.it/1swZR7r).
ULUSAL
TÜSİAD VE BCG’DEN TÜRKİYE İÇİN SANAYİ 4.0 17 Mart günü, TÜSİAD ve Boston Consulting Group (BCG) işbirliği ile hazırlanmış “Türkiye’nin Küresel Rekabetçiliği İçin Bir Gereklilik Olarak Sanayi 4.0” başlıklı rapor (http://bit. ly/1UIBUqb), TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji bakanı Fikri Işık’ın yaptığı konuşmalarla açıklandı. Türkiye’nin rekabetçiliği için esas inovasyonun gerekli olduğu, yıllardır TÜSİAD dahil, iş dünyasında, siyasette ve akademik platformlarda tekrarlanır. İnovasyon konusunda ise Türkiye’nin zayıf olduğu da bilinen bir gerçektir. Cornell University, INSEAD ve WIPO işbirliği ile her yıl hazırlanan Küresel İnovasyon Endeksi’ne göre, 2015 yılında Türkiye 141 ülke içerisinde, 2014’e göre 4 basamak gerileyerek, 58. sırada yer aldı (http:// bit.ly/1OhhrH2, http://bit. ly/1o0kSXD).
Şimdi bu raporun başlığında, rekabetçilik için gerekli olanın Sanayi 4.0 olduğu ileri sürülüyor. Raporda şu sorunun yanıtını aradım: Sanayi 4.0 sayesinde ülkemiz sanayisinde yıllardır göreceli olarak çok zayıf olan inovasyon nasıl gelişecek? Raporun önsözünde Sanayi 4.0’ın yenilikçiliği temel aldığı ifadesi ile yetinilmiş. Zayıf olan yenilikçiliği temel alan bir Sanayi 4.0?! Raporun içinde ise inovasyon (veya, yenilikçilik) iki yerde söz konusu olmuş: “Özellikle
Ar-Ge amacıyla üretim hatlarından toplanan büyük veri kümesinin ileri düzeyde analizi, hem yeni ürünlerin inovasyonunu, hem de üretim sistem ve süreçlerini iyileştirecek” (s.52) ve “Sanayi 4.0 teknolojileri kullanarak yenilikçi fabrika ve üretim süreçlerinin kurgulanması yeni yaklaşımların da önünü açabilir” (s. 62). Bu iddiaları destekleyecek örnek veya argümanlar ise raporda yok. Hatta, Sanayi 4.0 sayesinde, düşük katma
değerli üretimden yüksek katma değerli üretime geçilebileceğini gösteren Şekil 10 (s. 37), aslında adeta ders kitaplarında bile inovasyon için sunulan bir şemadır. Sanayi 4.0 konusunu ciddi olarak ele alan ülkelerde ileri sürülen teknik zorluklara bu raporda yer verilmemiş (örneğin, siber-güvenlik, bkz KÜRESEL altındaki yazım ve http://gtnr.it/1swZR7r). Rapor, Sanayi 4.0 konusunun tanıtılması ve savunulması üzerine olduğu için, birçok potansiyel sorunlara ve teknoloji dışındaki boyutlara değinilmemiş. En önemli konulardan biri olan nitelikli işgücü yetiştirilmesine yeterli yer verilmediği gibi, bu konuda TÜSİAD’a üye firmaların sorumluluk ve yükümlülüklerine hiç değinilmemiş. Örneğin, firmalarda yaz stajı yapan mühendislik öğrencilerinin yetişmesine katkı şu anda pek yapılmamaktadır, bunun
değişmesi gerekir. Gerek raporda gerekse de Başaran-Symes’in konuşmasında, Türkiye’nin Sanayi 4.0 Platformu’ndan söz ediliyor. Umarım tüm paydaşların katılabileceği etkin bir platformda bu rapor daha etraflıca ve konunun tüm boyutlarıyla tartışılabilir. Raporun açıklandığı törende bir konuşma yapan Bilim, Sanayi ve Teknoloji bakanı Fikri Işık, Sanayi 4.0 konusunun Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu gündemine alındığını açıkladı. Bu önemli. Fakat, BTYK çalışmalarının yararlı sonuçlar vermesi için, doğru bir yaklaşımla konunun çok boyutlu olarak ele alınması gerekir. Avrupa Parlamentosu’nun Endüstri 4.0 üzerine yayımladığı rapora (http://bit.ly/1RtZhol) başta bakan Işık ve UDH bakanı Binali Yıldırım olmak üzere tüm ilgililerin göz atmasında büyük yarar olduğunu düşünüyorum.
15. M O B İ L TEKNOLOJİLER GÜNÜ
6 Nisan 2016
ma c ı : Em in
pa
Öze
K
uş on
Ça
l
Marriott Hotel Asia İstanbul
Akıllı sistemlerle Şampiyonlar Ligi’ne gidiyoruz. İş ve teknoloji dünyasının başarılı yöneticilerinin konuşmacı olarak yer alacağı 15. Mobil Teknolojiler Günü, size akıllı sistemlerle şampiyonlar liginin yolunu açıyor. Siz de şampiyonlar liginde yerinizi almak istiyorsanız, Mobil Teknolojiler Günü’ne bekliyoruz.
Sabah Oturumları
08.45 - 09.15
Kayıt - Kahvaltı
09.15 - 10:10
Açılış & Akıllı Sistemlerle Şampiyonlar Ligine Gidiyoruz - Univera
10:10 - 10:30
Zebra Teknolojileri ve Yenilikleri - Can Tolu Ülke Müdürü (Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan)
10:30 - 10:50
Kahve Molası
10:50 - 12:00
İş dünyasının gücü: Akıllı Sistemler - Emin Çapa CNN Türk Ekonomi Müdürü
12:00 - 13.30
Öğle Yemeği Öğleden sonra Oturumları
13:30 - 14:00
SALON 1 ENROUTE UYGULAMALARI
SALON 2 QUEST UYGULAMALARI
SALON 3 STOKBAR UYGULAMALARI
Sektör lideri Çaytaş, sahada Panorama ile neler kazandıklarını anlatıyor...
Uzun yıllardır Panorama kullanıcısı Şölen, merch ekiplerinin yönetimi için de Quest ile ilerliyor...
Depo ve Üretim yönetiminde Türkiye’nin en iyileri Univera’ya güveniyor. Bir gıda işletmesinde StokBar uygulaması...
Yavuz Sütlüoğlu Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Edibe Çelik Bilgi Sistemleri ve İş Zekası Yöneticisi
D e p o v e Ü r e t i m Yö n e t i m i Ç ö z ü m ü
14:00 - 14:15
Kahve Molası
14:15 - 14:45
Adel, satış sistemlerini EnRoute ile yönetiyor ve birçok kolaylık sağlıyor...
League of Legends oyununun yaratıcısı Riot Games, sahayı Quest Panorama ile yönetiyor...
Panorama'da Tedarik Optimizayonu ile iş süreçleri kolaylaşıyor...
Halim Kutay Soydal Satış Sistemleri Yöneticisi
Görkem Alparslan Pazarlama Müdürü
Serkan Tanfener Genel Müdür
Birçok zincir market ve restorana ürünlerini dağıtan La Lorraine, EnRoute ile zamandan kazanıyor...
Zebra, "Saha Uygulamalarında e-Arşiv ve Mobil Fatura Basımı" ve "Android'e Kurumsal Dokunuş: Mobility DNA" konularını anlatıyor...
StokBar ile depo ve üretim süreçlerinde yeni projeler: Petlas, Doğuş, Mopak, Altera...
Zeynep Çıtak Müşteri Operasyon Müdürü
Mehmet Erkal Murat Yemişli Kıdemli Satış Mühendisi Satış Müdürü
Elvan Özkan Proje Yöneticisi
14:45 - 15:15
15:15 - 15:30
Kahve Molası
15:30 - 15:50
İşiniz & Nesnelerin İnterneti - Olcay Taysi Genel Müdür - Sade IoT
15:50 - 16:20
Hediye Çekilişi - Kapanış
Ana Sponsor
Medya Sponsorları
Teknoloji Sponsorları
Etkinlik detayları ve kayıt formu için www.mobilteknolojilergunu.com adresini ziyaret ediniz.
www.univera.com.tr
16
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
28 MART - 3 NİSAN 2016
CRM farkındalığı daha da geliştirilecek CRM Türkiye Grubu’nun, yani CRMTürkiye.org’un yönetim kurulu oluşturuldu. Hedef; sektörde CRM bilinci oluşturmak, yeni teknoloji ve uygulamalar hakkında bilgilendirmeler yapmak ve CRM projelerinin başarı yüzdesini artırmak olarak sıralanıyor. Bu yapının sadece BT profesyonellerinin değil, iş tarafından yönetici ve profesyonellerin de katılımıyla oluşacak ortak bir paylaşım platformuna dönüşmesi de hedefler
arasında. Bu kapsamda www.CRMTurkiye.org internet sitesine yakın zaman içinde eklenmesi hedeflenen Forum ve Blog özellikleri ile mecranın aktif şekilde tartışılan, konuşulan ve ortak çözümlerin üretildiği bir platform haline gelmesi planlanıyor. Söz konusu hedef kitleye erişim konusunda üniversitelerle işbirlikleri, üreticiler ve iş ortakları ile eğitimler, sektör profesyonelleriyle paneller gibi yöntemlerden yararlanılacak.
CRM Türkİye Grubu’nda yönetİm kurulunda görevlendİrmeler İse şöyle: Emek Akbal: Başkan Aleksi Komorosano: Üyelik ve Altyapıdan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Can Demirağ: Sosyal Medya & Dijital İletişimden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Cemre Mehmet Özdemir: Stratejik İş ve Proje Geliştirmeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Doruk Ertenan: Genel Sekreter & Program Direktörü Haluk Çavuşoğlu: Stratejik İş ve Proje Geliştirmeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Kerem Özsü: Organizasyon ve Sponsorluktan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Göçe: Basın ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi (Basın Sözcüsü)
Baskı cihazları daha da akıllanmalı OKI Europe sponsorluğunda hazırlanan IDC inceleme raporu, Avrupa’daki işletmelerin işyeri verimliliğini korumak ve artırmak için bilgilere “her zaman ve her yerden” güvenli biçimde erişmeye ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Sürekli daha fazla dijital bilgiye erişen şirketlerin veri erişimi ve güvenliğine dikkat etmesi gerektiği araştırmada öne çıkarken, yine de Avrupa’daki KOBİ’lerin yüzde 75’i, kullanıcı kimliği gibi bir dosya güvenlik sistemi kullanmıyor. Araştırma sonuçlarına göre, artan mobil işgücü ve çalışma şeklindeki değişiklikler baskı ve belge yönetimi üzerinde dönüştürücü etkiye sahip. IDC’nin beklentisi, 2018 yılına kadar, işgücünün yüzde 75’inin ofis dışında, mobil cihazlar üzerinden çalışacağı yönünde. Bu noktada akıllı MFP’ler; değişen iş ortamlarında çalışanlar ve departmanlar için güvenli kimlik kartı, güvenli PIN kodu ve akıllı telefon ve tablet gibi mobil cihazlar aracılığıyla erişilebilen özelleştirilmiş hizmetler sunmak üzere programlanabiliyor. ‘Pull printing’ özellikli bir akıllı MFP’ye yazdırma görevi gönderildiğinde cihaz, kullanıcının yalnızca fiziksel olarak cihazın yanında olduğu ve güvenlik kartını okuttuğu ya da PIN kodunu girdiği zaman belgeyi alabilmesine izin verecek şekilde programlanabiliyor. Artan mobil işgücü ve ‘her zaman ve her yerden’ çalışma beklentisi, işletmelerin üzerinde büyük bir etkiye sahip. Bu yorumu yapan OKI Europe Genel Müdürü Terry Kawashima’ya göre, buna karşılık, işletmelerin daha verimli dijital iş akışları sunması, hassas müşteri ve şirket verilerini koruması ve çalışanların verimliliğini sürdürmesi gerek. Bu nedenle işletmelerin, güvenlik tehditlerine ya da virüslere karşı korunmak için mobil cihazlardan güvenli yazdırma özelliği sunan akıllı MFP’lere ihtiyacı var.
17 BThaber
DOSYA Uydular geleceğe ışık tutmaya devam ediyor
Uydu Teknolojileri
28 MART 3 NİSAN 2016 www.bthaber.com
Uzunca bir süredir hayatımızın arka planda bir parçası olan uydular, günden güne daha fazla alanda kendine yer buluyor. Uydu teknolojilerinin kullanımında ve üretiminde artık Türkiye de söz sahibi. Uydu Ruşen Göbel üretimi yapıyor olmamızın yanı sıra bunları askeri veya meteoroloji alanında kullanıyoruz, uydularımızı
kiralayabilecek konumdayız. Bu cihazların kullanımı elbette ki yıllardır olduğu gibi TV tarafında da kullanılmaya devam ediliyor; 4K teknolojisine geçiş için de hazırlıklar tamamlandı. Diğer taraftan hepimizin cebinde bulunan akıllı telefonlar da GPS uydularından faydalanarak
konumunu bulabiliyor. Uydular, internet altyapısı bulunmayan bölgelere de daha az düşük maliyetle internetin taşınmasını sağlıyor. Çevresel gözlemde büyük rol oynayan uydular, son dönemlerde uzay gözlemlerinde de ufkumuzun genişlemesini sağlıyor.
18
DOSYA
BThaber
Uydu Teknolojileri
Öncelikle uyduların ne olduklarından bahsedelim. Uydunun sözlük anlamına baktığımızda “Bir yıldızın veya gezegenin yörüngesinde duran insan yapımı cihazlar veya daha küçük gezegenler” olduğunu görüyoruz. Günümüzde ise uydu kelimesi daha çok dünya yörüngesine yerleştirilen insan yapımı cihazlar için kullanılıyor. İnsan yapımı uyduların genelde iletişim, konum bulma ve gözlem için kullanıldıklarını görüyoruz. Uydu iletişimi Uydular üzerinde iletişimin, yaygın olarak televizyon ve internet dağıtımında kullanıldığını söyleyebiliriz. Karasal TV yayınlarında verici antenden çıkan dalga, çizgisel bir şekilde yol aldığı için çok uzak mesafelere ulaşması pek de mümkün olmuyordu. Malum, dünya yuvarlak. Düz bir biçimde giden dalgalar, belirli bir mesafeden sonra uzaya ulaşıyordu. Televizyon için gerekli iletişimde uyduların kullanılmasıyla beraber çok daha kaliteli ve stabil bir yayın akışı sağlamaya başladık. Ayrıca uydular, kablolu altyapısı bulunmayan bölgeler için internet bağlantısı için gerekli iletişimi de sağlayabiliyor. Konum bulma Günümüzde konum tespiti için de uydulardan faydalanılıyor. GPS (Global Positioning System) için 20’den fazla uydu görev yapıyor. GPS’ten faydalanan cihaz ve araç çeşitliliği oldukça fazla. GPS’in hayatımızın bir parçası haline gelmesi ise araç içi harita sistemleri ve akıllı telefonlarla gerçekleşti. Şu anda tüm akıllı telefonlarda GPS konum sistemi kullanılıyor ve pek çok uygulama bu özellikten faydalanıyor. Gözlemleme Uydular ve üzerlerindeki gelişmiş kameralar, dünya yüzeyindeki, atmosferindeki ve sularındaki değişiklikleri gözlemleyebiliyorlar. Meteoroloji ve daha pek çok çevre gözlem kurumu, uydu görüntülerinden faydalanıyor. Diğer taraftan devletlerin
28 MART - 3 NİSAN 2016
Uydu teknolojilerinin iletişimdeki ve gözlemdeki rolü savunma kurumları da uydu görüntülerini değerlendirerek savaş veya savunma stratejilerini konumlandırıyorlar. Ayrıca Hubble gibi dünyayı değil, uzayı gözlemleyen çok gelişmiş kameraya sahip uydular da mevcut. Hubble, yıllardır çektiği detaylı uzay fotoğraflarıyla bilime ışık tutuyor. Uyduların genel kullanım amaçlarına baktığımızda böyle bir manzarayla karşılaşıyoruz. İletişim,
konum ve gözlem amaçlı pek çok uydu, dünya yörüngesinde hareket etmekteler. Yörüngede çalışır durumda 1100, çalışmaz durumda 2600 civarında uydu bulunduğu söyleniyor. Bu kadar çok uydu bulunmasına rağmen bilinen tek uydu çarpışması, 2009 yılında gerçekleşti. Amerikan ve Rus uydularının çarpıştığı bu kaza dışında herhangi
bir kaza bulunmuyor. Yörüngeye gönderilen ilk uydu ise Rus yapımı Sputnik 1. 92 gün boyunca yörüngede kalarak 70 milyon kilometre yol kat eden Sputnik 1, atmosfere girdi ve yandı.
20
DOSYA
BThaber
Uydu Teknolojileri
28 MART - 3 NİSAN 2016
Hedef, 2023’e kadar 10 uydu Türkiye’de “uydu” dendiği zaman elbette ki akla ilk olarak Türksat geliyor. Milli uydularımızı hazırlayıp yörüngeye gönderen Türksat’ın Genel Müdürü Prof. Dr. Ensar Gül, uydu teknolojileriyle ilgili bizlerle şu bilgileri paylaştı: “Uyduların en çok bilinen kullanım alanı TV yayıncılığıdır. Bunun yanı sıra, veri haberleşmesi için karasal altyapının yeterli olmadığı yerlerde uydu, tek çözümdür. Gözlem uyduları ise, bilimsel ve çevreyi koruma amaçlı kullanımın yanı sıra, ulusal güvenlik için de stratejik öneme sahiptir. Uyduların diğer yaygın kullanım alanı ise, cep telefonu dâhil birçok cihazın içinde yer aldığı GPS alıcıları ile konumlama sistemleridir. Uydu kapasitemizin yaklaşık yüzde 80’i TV yayıncılığı için kullanılmaktadır. Hâlihazırda 550’ye yakın TV yayını Türksat uyduları üzerinden yayın yapmaktadır. Veri haberleşme tarafında ise karasal altyapının olmadığı yerlerde uydu üzerinden haberleşme hizmeti sunuyoruz. Bu hizmetimize örnek olarak, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulları, Kızılay, AFAD, inşaat şantiyeleri, TİKA’nın yurtdışı ofislerinin bağlantısı, yurtdışı büyükelçiliklerimiz ve askeri haberleşme sayılabilir. Günümüzde askeri operasyonlar, ülke sınırlarının dışında da yaygın olarak gerçekleşmekte. Bu tür durumlarda uydular, haberleşme ihtiyacı için tek çözüm. Türksat, TSK’nın askeri haberleşme ihtiyaçlarını karşılamakta. Askeri gemilerimizin haberleşme ihtiyacı, yurtiçinde karasal altyapının olamadığı yerlerde ve yurtdışında askeri birliklerimizin haberleşmesi Türksat üzerinden sağlanmakta. Gözlem uyduları da savunma açısından stratejik öneme sahip. Göktürk-2 uydumuz, TSK tarafından işletilmekte. Göktürk-1 uydumuz ise uzaya fırlatılmayı beklemekte. Göktürk-1 uydumuzun görüntülerinin ticarileştirilmesi de Türksat tarafından yapılacak. Türksat, 4K yayıncılıkta Türkiye’deki yayıncı kuruluşlara öncülük yapıyor. Türkiye’deki ilk H265 (HEVC) kodlamalı 4K yayını, 26 Kasım 2014
Türksat Genel Müdürü Prof. Dr. Ensar Gül tarihinde uydu üzerinden Türksat tarafından başlatıldı. 19 Şubat 2015’te TRT ile yapılan işbirliği kapsamında, Türksat’ın altyapı ve uydu, TRT’nin ise 4K içerik katkısıyla, TRT 4K-Türksat test yayını başladı. Fenerbahçe-Ajax arasında 22 Ekim 2015 tarihinde oynanan UEFA Avrupa ligi maçına ait Ultra HD 4K canlı yayını, Türksat’ın teknik desteğiyle TRT 4K kanalından gerçekleştirildi. Söz konusu yayın, UEFA Avrupa liginde, Türkiye ve Avrupa’da, şifresiz olarak, HEVC (H265) kodlama ile Ultra HD 4K olarak gerçekleştirilen ilk canlı maç yayınıdır. GalatasarayAstana arasında Şampiyonlar Liginde 8 Aralık 2015 tarihinde oynanan maça ait Ultra HD 4K canlı yayını da, Türksat’ın teknik desteğiyle TRT 4K kanalından gerçekleştirildi. Bu yayın, Şampiyonlar Liginde, Türkiye ve Avrupa’da, şifresiz olarak HEVC (H265) kodlama ile Ultra HD 4K olarak gerçekleştirilen ilk canlı maç yayınıdır. Tivibu ile de Türksat uyduları üzerinden şifreli olarak FenerbahçeCeltic maçı 4K olarak canlı yayınlandı. Dünyadaki ilk şifresiz 4 noktalı Ultra HD 4K telekonferansını ise 11 Aralık 2015 tarihinde Uydu Uzay ve Teknoloji Günleri’nde Türksat gerçekleştirdi. Dünyada Ultra HD 4K ‘encoder üretici firma sayısı, sınırlıdır. Türksat, yerli bir firmanın Ultra HD 4K encoder üretmesi için
laboratuvar ve test ortamı desteği sağlandı. Böylece, söz konusu firmanın ürün geliştirmesine Türksat katkı sağladı. Dünyada henüz tasarım aşamasında olan profesyonel HEVC (H265) 4K decoder’ın tasarım ve üretim çalışmaları da yine söz konusu yerli firmayla birlikte başladı. Bu “decoder”ın üretilmesi noktasında Türksat, ilgili firmaya laboratuvar ve test ortamı sağlayacaktır. Türksat, en son teknoloji 4K “encoder” ve 4K “decoder” ürünlerinin yerli firma tarafından üretimine destek oluyor. Yayıncılık ve kodlama teknolojilerindeki gelişmeler dikkate alındığında, önümüzdeki yıllarda SD TV yayınlarının hızlı bir şekilde HD TV yayınlarına dönüşmeye devam edeceğini ve uydudaki HD TV kanal sayısının artacağını söyleyebiliriz. Ayrıca, uydu üzerindeki platformlar da dâhil olmak üzere, Ultra HD 4K TV kanal sayısının gelecekte daha da artacağını öngörebiliriz. Entegre uydu alıcılı HD ve Ultra HD 4K TV’lerin, evlerde daha da yaygınlaşmasıyla birlikte SD yayın yapan TV kanallarının HD TV kanallarına dönüşmesinin önü açılacak. Kodlama cihazları ve tekniklerinin gelişmesiyle birlikte yerel TV kanalları da artık, daha düşük bant genişliğiyle yayınlarını uyduya çıkarak seslerini Dünya’ya duyurabilmektedir. Uydularımız üzerinden yayın yapan
Uydular bİtmez TV yayıncılığı alanında uydular, geniş bir kapsama alanına hizmet vermek bakımdan önemli bir avantaja sahip. Bugün için çok düşük maliyetlerle Türksat uyduları üzerinden yayın yapan bir yerel TV kanalı, Türkiye ile Avrupa’da geniş bir pazara ulaşabilmekte. Haberleşme alanında da uydular, karasal altyapının mevcut olmadığı zorlu şartlarda, coğrafi bölgelerde,
doğal felaketler gibi karasal altyapının işlemez hâle geldiği durumlarda ve geniş alan askeri haberleşmede yaygın olarak kullanılmakta. Bununla birlikte, haberleşme teknolojileri açısından, uydu ve karasal altyapıları, birbirini tamamlayıcı sistemler olarak görmek gerekir. Coğrafi bilgi teknolojileri açısından, küresel planda, dünyanın herhangi bir noktasına
ait görüntüye ulaşmak için tek çözüm, gözlem uydularıdır. Kısıtlı ve daha küçük coğrafi alanlara ait görüntü ihtiyaçları ise -etkin bir maliyete katlanarak- uçak veya insansız hava araçları aracılığıyla sağlanabilmekte. Dolayısıyla, teknolojik gelişmelere paralel olarak, uydu ihtiyaçları ve teknolojileri farklılaşmakla birlikte, uyduya olan ihtiyaç, artarak devam edecektir.
yerel ve bölgesel kanalların daha da artacağını söyleyebiliriz. Şirketimizin uluslararası uydu operatörü olma hedefi doğrultusunda, önümüzdeki yıllarda Türksat uyduları üzerinde daha çok yabancı TV kanalının yayın yapması sağlanacak ve Türksat uydularının kapsama alanı dâhilinde, Türksat’ın yurtdışındaki teleport sayısı ve hizmeti de arttırılacaktır. Gelecekte HD ve Ultra HD yayın sayısının artacağı öngörüsüne katılmakla birlikte, ciddi bir artışın biraz daha uzun vadede gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. Ayrıca, regülatif değişiklikler ve DVB-T’nin hayata geçmesi durumunda, birçok yerel kanalın da uydu yayınına ihtiyaç duyacağı düşünülebilir. Bununla birlikte, IP üzerindeki bant aralığının kısıtlı olması nedeniyle, Tivibu, Turkcell gibi oyuncuların artarak devam edecek uydu kapasite ihtiyaç duyacağını öngörmekteyiz. Buna paralel olarak, her ne kadar yayıncılık hizmetleri için uydu kapasite ihtiyacının artacağı tahmin edilse de, izleyici açısından, mobil TV kullanımının ciddi anlamda yaygınlaşabileceği söylenebilir. Hem risk dağılımı anlamında, hem uydularımız üzerinden yayın yapan yabancı TV kanalı sayısının artırılması, bir tür zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Hâlihazırda yeteri kadar dil çeşitliği bulunmamakla birlikte, Türkiye’deki talep yoğunluğu, kısıtlı kapasite ve yurtdışı TV kanallarına ait kaynaklardaki belirsizliklere rağmen, genişleyen kapsama alanı ve yeni uydularımız üzerindeki kapasite artışı beklentisiyle birlikte kısa vadede mevcut eksikliklerin üstesinden gelebileceğimizi düşünüyoruz.”
Uydu teknolojİlerİnde Türkİye’nİn konumu Türkiye’nin ilk uyduları,1994 yılında uzaya gönderilen Türksat 1A ve Türksat 1B haberleşme uydularıdır. Sonraki yıllarda birçok uydu fırlatıldı. Hâlihazırda uzayda 4 uydumuz görev yapıyor. Gözlem uyduları tarafında ise 2003 yılında Bilsat uydusuyla başlayan çalışmalar, sonrasında Rasat, Göktürk-2, İTÜ-pSat ve Türksat-3USAT uydularıyla devam etmiştir. Hâlen devam eden projeler ise Türksat 5A ve Türksat 5B, Göktürk-1 uydularıdır. Türksat, uydu operatörleri arasında ilk 20 arasında yer alırken, 2023 yılına kadar 10 uydu ile ilk 10 içinde yer almayı hedefliyor.
22
DOSYA
BThaber
Uydu Teknolojileri
28 MART - 3 NİSAN 2016
Uydular, savunma alanında vazgeçilmez Günlük hayatımızda artık olağan kullanıma sahip televizyon ve navigasyonun (GPS) yanı sıra telefon, veri, internet, telekontrol, telemetri (SCADA), telekonferans, canlı haber geçişleri, spor müsabakalarının yayınlanması, sağlık sektöründe uzaktan tıbbi müdahalelerin yapılması, iklim, bitki örtüsü ve şehir planlamasındaki değişikliklerinin monitör edilmesi, tarımsal yıllık ürün tahmini ve zararlı (uyuşturucu vs.) dikim alanlarının tespiti ve kontrolü ile uzay araştırmaları konularında uydu teknolojileri önemli rol oynamakta. İşnet Uydu Hizmetleri Grup Müdürü Erkut Balcı’ya göre, güvenlik ve savunma alanında da bu önemi giderek artmakta. Bugün popüler olan orta ve uzun menzilli insansız hava araçları uydular üzerinden kontrol ediliyor. “Türkiye, uzaya giden ilk uydumuz olan (24 Ocak 1994) Türksat 1A’yı da dahil edersek şu ana kadar 7 Türk haberleşme uydusunu uzaya fırlatılmıştır. Bu haberleşme uydularının yanı sıra diğer mini gözlem ve test uyduları da uzaya başarı ile gönderilmiştir. Özellikle, TV yayınlarında çok başarılı bir pozisyon olan 42 derece doğu yörüngesi yaratılmıştır. Bunu takiben bu yıl içerisinde 50 derece doğu yörüngesi TV dışındaki data haberleşmesi için uydu marketinin hizmetine sunulmuştur. 22 yıllık uydu teknolojileri birikimi olan ve bölgesinde ilk uydu sahibi ülke konumunda olan Türkiye bugün için kendi uydusunu
Yenİ bİr uydu çağına gİrİlecek TV ve savunma sanayi ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda uydunun günlük yaşamdan çıkarılması en azında gelecek 10-15 yıl içerisinde mümkün görülmemektedir. Uydu üzerindeki sistem ve teknolojilerin artması, yeni frekans bantlarının uydu kullanımına açılması ve geosenkron yörüngelerde yoğunlaşan uydu trafiğinin daha alçak yörüngelere kayması sonucu, bugün kullanılan ve tek uyduya bağımlı çanak antenlerin yerine, aynı anda birden çok uyduyu gören bir uydu networkünün parçası olacak, düzlem yüzeye sahip antenlerin gelişmesi ile yeni bir uydu çağına girilecektir. Uydu sistemi, mobil haberleşme teknolojileri (bugünün GSM’i) ile birleşecek ve kavramlarda anlam kaymaları yaşanabilecektir.”
İşnet Uydu Hizmetleri Grup Müdürü Erkut Balcı yapma sürecinde bir ülke konumuna gelmiştir. Uzaydaki teknoloji yanında, Türk sanayicileri bugün Avrupa’daki en büyük uydu alıcı ve set top box üreticileri arasındadır. İnternet sağlayıcıları, banka, finans ve sigorta, inşaat, maden, petrol ve gaz şirketleri, enerji üretim, dağıtım, televizyon ve radyo kuruluşları, GSM operatörleri, dijital sinema dağıtıcıları, belediyeler, kamu kuruluşları, meteoroloji, üretim ve hizmet sektöründe çalışan kobiler, bireysel ev kullanıcıları, haritacılık, gıda-tarım üretim dağıtım, perakende, sağlık, eğitim, savunma sanayi uydu teknolojilerinden faylanmaktalar.” Haberleşmenin yanında, erken uyarı sistemleri sayesinde kıtalararası balistik füzelere
karşı koruma, özellikle donanmada kullanılmak üzere navigasyonun uydu üzerinden sağlanması, uyduları savunma alanında vazgeçilmez yapmakta. İnsansız hava araçları uydular üzerinden yönetilmektedir. Alçak irtifada uçuş yapan gözlem uyduları sayesinde artık cm hassasiyetinde cisim tanımlamaları yapılarak, hudut ve hassas bölgeler izlenebilmektedir. Askeri haberleşme enterferansa (frekans karıştırmaya karşı) karşı güvenli uydu sistemleri üzerinden sağlanmaktadır. Türkiye kendi geliştirdiği kriptolama/kodlama
sistemleri ve teknolojileri sayesinde milli ve güvenli bir askeri haberleşme sistemine sahiptir. Noktadan noktaya olan karasal fiber ağlarının aksine, uydu yayınları yerden 36.000 km yükseklikteki bir noktadan teorik olarak yeryüzünün 1/3’üne yayın yapabilecek kapasitede olduğunu kaydeden Balcı, şu bilgileri verdi: “Böylece bir uydudan yapılan TV, Radyo yayını o uyduyu gören tüm coğrafyalardan alınabilmektedir. Uydunun TV ve Radyo yayınındaki bu özelliği ile hiçbir karasal teknolojinin maliyet anlamında yarışması mümkün değildir. Yakın gelecekte oldukça yaygınlaşacak olan 4K çözünürlüklü televizyonlara yayın için en uygun teknoloji, son kullanıcıya yeterli ve gerekli band genişliğini sağlayan uydu teknolojisidir. 4K yayınlarının yaygınlaşma sürecinde de, analog, SD, 3D, HD, 2K TV yayınlarında olduğu gibi uydu ana lokomotif olacak. TV sektöründeki gelişmenin anahtarı, bugün için stüdyo ile son kullanıcıya ait TV ünitesi arasındaki iletim ortamının bant genişliğidir. Bu bant genişledikçe görüntü kalitesi daha da artacak ve bir süre sonra hologram yayınları dile getirilecektir. Bunun öncesinde ise, 4K yayınlarının ardından muhtemel olarak yaygınlaşacak olan HFR (High framerate, yüksek akıcılık) teknolojisi ile görüntü kalitesi gerçeğe bir adım daha yaklaşacaktır. Tüm kullanıcıları, oldukça yüksek bant genişliğine ihtiyaç duyacak bu teknolojiye ulaştırmak yine uydu ile mümkün olacak.”
BThaber
Uydu Teknolojileri
28 MART - 3 NİSAN 2016
Uyduların sinyali geniş alana iletilmesi rakipsiz bir avantaj Sektörün rol alan bileşenlerini öncelikle tanımlarsak, uydu olarak isimlendirdiğimiz nesne, kütle cinsinden 5-6 tonluk bir elektronik malzemeler yumağı, mekan cinsinden yeryüzünden 40.000 km uzaklıkta bir yörüngede 10 - 15 yıl (yeni uydularda bu süre 30 yıla çıkmıştır) faaliyet ömrüne sahip olan ve esas işe yarayış tarafıyla da yeryüzünün herhangi bir yerinden almış olduğu elektromanyetik sinyali gerisin geri yeryüzünün istenen herhangi bir noktasına gönderen bir teknolojidir. Eutelsat Bölge Satış Direktörü Ömer Karataş, uydu teknolojileriyle ilgili şunları anlattı: “Uydunun alıp belli işlemden sonra geri gönderdiği sinyali yeryüzünden gönderen ve yine yeryüzünden alan Uydu Yer Sistemleri diye isimlendirdiğimiz bir teknoloji ailesi mevcuttur. Bir de yeryüzünde imal edilen uydunun bulunacağı konum ve mesafeye taşınması için rol alan Taşıyıcı Roket teknolojileri vardır. Bu kapsamda değerlendirecek olursak, ülkemizde erken zamanlarda bu sektörün içine dâhil olma süreçleri yaşanmış olmasına karşın, bu bileşenlerin hepsinde de tatmin edici bir konumda olduğumuzu ifade etmek zordur. Kuşkusuz uydu sahipliği, işletmeciliği ve yer donanımları konusunda üretici ve kullanıcı olmak da küçümsenmeyecek bir varlıktır. Ancak Türkiye’nin, gerek coğrafya, gerek insan gücü ve gerekse teknolojiye olan adaptasyon genleri sorgulandığında başka ülkelerle kıyas yapmaksızın uydunun kendisi
üzerinde henüz arzu edilen aşamaya gelinmemekle birlikte, yer donanımları konusunda başarılı, ölçekli ve ekonomik kaldıraç etkisi yapabilecek boyutları vardır. Ciddi bir iş gücü ve iş yerleri sektörün her daim canlı ve üretken olması, kalması ve yaygınlaşması yönünde başarılı çalışmalara sahiptir. Uydunun bulunduğu lokasyonda dünya ya göre sabit duran bir alıcı verici olması, kendisine verilen bir sinyalin aynı anda geniş bir coğrafyaya iletilmesi gibi rakipsiz bir avantajı öne çıkartmaktadır. Bundan dolayı uydu yoğunluklu olarak televizyon yayıncılığında başrol almaktadır. Var olan ve kurulan her yeni televizyon kanalı, takipçilerine en hızlı ve pratik ulaşmak adına öncelikli olarak uyduyu kullanır. Son 15 yıl içinde platform işletmecileri adı altında bu iletim işini belli bir disiplin ve teknolojik zenginlik kapsamında icra eden hizmet sektörü oluşmuştur ki, sektörün varlığına,
gelişimine, zenginleşmesine ve teknik yenileşmesine öncülük etmiştir. Platformların varlığı ile birlikte, sadece bir TV kanalı çerçevesinin dışına taşılmış, bireysel, kitlesel, coğrafik, içerik üretimi, tematik kümelendirme, isteğe bağlı çeşitlendirme, etkileşim destekli zenginleştirme gibi bileşenler üretmiş, iş kollarını genişleterek, istihdam konusunu ve fonksiyonel çeşitliliği artırmış, üretmeyi, tüketmeyi kayıt altında tutup ekonomik sisteme dâhil etmiştir. Ülkemizdeki uydu platformların çevresindeki üretici, dağıtıcı, tüketici iş kolları, sahada rol alan hizmet dallarını sorguladığımızda ekonominin önemli bir kaydi bileşeni olduğunu görebiliyoruz. Platformların futbol gibi benzeri ekonomik ölçeğe sahip olan bir sektöre yapmış olduğu ekonomik katkının boyutundan dahi nasıl bir türev etki yaptığını görebiliriz. Uydu yer teknolojilerinin öne çıkan ne önemli ve faydacı karakteristikleri, taşınabilir, kısa zamanda kurulabilir ve uydu kapsama alanı içinde elektrik sağlanabilen her coğrafyada mesafe bağımsız hizmet sunabilir olmasıdır. IP teknolojisi ile işlenen ve bir araya getirilen, ses, data, görüntü sinyalleri her ölçek ve hızda uydu üzerinden güvenli bir şekilde iletilebilir. Savunma sanayi de bu kapsamda faaliyetlerine yönelik olarak her ölçekte, daimi ve geçici rejimlerle bu teknolojiden faydalanabilir. Haberleşme uydularının haricinde Gözlem ve Yönlendirme uyduları da vardır ki, temel kullanıcısı savunma sanayi olabilir.”
DOSYA
23
4K yayınlar ve uydu Tarihçesi yüzyıla dayanmış olsa da, televizyon yayıncılığında görüntü işleme ve iletme tekniklerinde son 20 yılda kat edilen iyileştirmeler baş döndürücüdür. Burdan hareketle evde kullandığımız alıcılar, TV ekranları hızlı bir değişim yaşamış, yaşamaya da aynı hızla devam etmekte. Analog yayından, sayısala geçiş, standart olarak kabul edilen teknik ölçekten, yüksek standarda geçiş ve güncel olarak da Ultra yüksek standart gibi bir kalite çıtasının yükseltilmesi gerçekleşmiştir. Gözle doğrudan baktığımız bir manzaraya TV ekranlarından baktığımızda görmediğimizden fazlasını net bir şekilde görür olduk. Her bir detayın bir bilgiye tekabül ettiğini varsaydığımızda, bilgilenme ve seyirden keyif alma duygusuyla bu teknolojik gelişim sektöre ve kullanıcı kesime olumlu yansıyacaktır. Uydu, TV dünyasındaki bu gelişmeler, olumlu değişimler, sektör bileşenlerinin, oyuncularının da iş dinamiklerine etki edecek, yatırım ve kazanç fırsatlarını önlerine getirecek, teknolojilerin vermiş olduğu eşit fırsat imkânından bireysel ve kurumsal bazda her kesim, zamanın her anında fırsatını ticarete ve faydaya dönüştürebilecek.
Uydular etkili ve gerçek zamanlı bilgiye ihtiyaç duyulan her yerde anahtar konumda Elliyi aşkın uyduya sahip bir filoya sahip olan SES, yayıncı kuruluşlara, içerik ve internet servis sağlayıcılarına, mobil ve sabit şebeke operatörlerine, şirketlere ve devlet kurumlarına uydu iletişim hizmeti sunuyor. Yüksek kaliteli servisi ilke edinen SES, dünya çapında yayılmış farkı kültürlerden gelen bölgesel ekipleriyle müşterilerle yakın temas halinde çalışıyor. SES Türkiye İş ve Geliştirme Müdürü N. Bilge Atilla, uydu teknolojileri hakkında şu bilgileri verdi: “Uydu teknolojileri birçok faaliyet alanında kullanılmaktadır. Özellikle SES’in GEO ve MEO uyduları, görüntü (TV ve Radyo yayıncılığı), veri (VSAT, karasal yayın çözümünün yetersiz olduğu yerler), denizcilik ve havacılık endüstrileri ile kamu ve savunma sektörü ihtiyaçlarını karşılamak için hizmetler sunar. Türkiye, uyduları ve sunulan hizmetlerle gözler önündedir. Uydular üstün, etkili ve gerçek
zamanlı bilgiye ihtiyaç duyulan her yerde anahtar konumdadır. SES uyduları, merkez ve çevre birimlerin kara, deniz ve havada birbirine bağlantılı kalmasını sağlayacak sabit ve mobil çözümler sunar. Bunlar, ağ merkezli uydu iletişimi, dünya çapında geniş-bant internet kapsamı, hatta ihtiyaç halinde uçtan uca özel çözümlere kadar uzanır. 4K TV yayıncılığı yüksek bant genişliğine ihtiyaç duyar. Böylesi
bir ihtiyacı karşılayabilecek en öncü platform ise uydulardır. Bu nedenle, yayıncılardan yoğun ilgi görüyoruz. Dünyanın ilk Ultra HD kanalı da dahil, bugün SES uyduları, 8 Ultra-HD kanalını iletmektedir. Ekranlar gün geçtikçe büyüyor, bu da yüksek kalite ve çözünürlük ihtiyacını da birlikte getiriyor. Yayıncıların da bu ihtiyaç karşısında sunacağı kaliteli içerik HD’ye olan talebi arttırıyor. Tabii ki 4K
yayıncılık da bu kapsamda gelişecek. Uydular gelecekte ortadan kaybolmayacak. Bugün olduğu gibi, yayıncılık ve veri ihtiyaçlarının yanı sıra IPTV, kablolu ve karasal ağları destekleyecek. Hatta, kalite aynı kalacak şekilde, kaç kişinin aynı anda izlediğine bakılmaksızın bir spor karşılaşmasını aynı anda izleyen bir çok izleyicinin bir araya geldiği anlık canlı yayınlarda uzak ara en iyi çözüm olmaya da devam edecek. SES, az gelişmiş ülkelerin uydu ihtiyaçları için de çalışmaktadır. Yakın zamanda SES ve FRIENDSHIP organizasyonu gelişmekte olan ülkelerde halk sağlığı çalışmalarına fayda sağlamayı hedefleyen son teknoloji ürünü denizcilik VSAT çözümü SATMED’i hayata geçirdi. SATMED, FRIENDSHIP’ın Lifebuoy, Emirates, Rongdhonu (eski adı Rainbow Warrior II) gezici hastane gemilerinde kullanılan uydu tabanlı ilk e-Sağlık platformudur.”
24
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
28 MART - 3 NİSAN 2016
İş dünyasının baskı ihtiyacı yeniden tanımlandı ‘Keep reinventing’ (Yeniden keşfetmeye devam et) felsefesini tüm Handan Aybars ürün portföyünde hayata geçiren Lizbon HP, bu kapsamda tüm ofis portföy ve çözümlerini yeniden tanımladı. Çünkü Lizbon’da düzenlenen etkinlikte söz alan HP yetkililerinin de belirttiği gibi, müşteri sadece cihaz değil, iş çözümü istiyor. İş ortakları da esnek ve talep yaratan çözüm portföyüne ulaşma çabasında. Bu beklentiler ışığında HP yetkilileri, hayatı herkes için her yerde daha verimli kılan bir yapı yaratmanın önemine işaret etti. Sunumlarda yenilikler anlatılırken, ‘Tüm tedarik malzemeleri eşit yaratılmamıştır. Bu nedenle orijinale sadık kalın’ (Not all supplies are created equal. Stay original) vurgusu da yapıldı. HP yetkililerinin beklentileri, 8 Mart’ta Lizbon MEO Arena’da açılış konuşmasını yapan IDC EMEA Avrupa Görüntüleme, Baskı ve Doküman Çözümleri Başkan Yardımcısı Mick Heys’in paylaştığı ‘Evolution of Print’ araştırmasının sonuçları ile pekişti. Buna göre, müşteriler maliyeti azaltma, güvenliği artırma, iş süreçleri akışına destek, baskı hacmini yönetmek, çevrecilik ve sürdürülebilirlik istiyor. Avrupa’da KOBİ’lerin yüzde 82’si düzenli olarak baskı çözümleri kullanıyor. İşyerlerinin hangi özelliklere sahip cihazlar almak istediğine baktığımızda, yüzde 50’si cihaz yönetimi, yüzde 50’si de dijital doküman depolama ve yönetim araçları, yüzde 47’si de doküman güvenlik çözümleri istiyor. Mick Heys’in belirttiği gibi, bu ihtiyaçları karşılamak için de tek bir bağlantı noktası ile çalışmak, ürün ve çözüme tek kanaldan ulaşmak istiyorlar. Müşterilerin bu beklentisi de, kanalın yetkinliğinin pekişmesi, bu konuda ana
Özel bir 3D yazıcıyı pazara tanıtmak için geri sayımda olan HP, ‘Printing Reinvented’ (Baskı Yeniden Keşfedildi) mottosuyla 8-10 Mart tarihlerinde Lizbon’da yeniliklerini tanıttı.
şirketin kanalı geliştirmek için sürekli yatırımlar yapması demek. Zira, IDC araştırmasında da dikkat çekildiği gibi, kanal iş ortağı; maliyet avantajı, deneyim, güven, BT entegrasyon yetkinliğine sahip olmalı. Ama yine de bazı eksikler var ve Heys, bunları şöyle anlattı: “İnsanlar, çözümleri donanımla birlikte almıyor. Çünkü yazılım ihtiyacı, donanımdan sonra ortaya çıkıyor, bu yazılım üreticide olmayabiliyor veya söz konusu şirketin yetkin, özel bir yazılım ihtiyacı olabiliyor. Sonuçta çözüm satma konusunda eksikler var. Bu eksiği doğru yöntemle gideren firmalar ise müşteri ve gelir tabanını büyütme, iş ortağı tabanlı ilişkilerini geliştirme imkanına kavuşur ve cihaz yenileme oranları da artar. Bu nedenle büyüme stratejisinde müşteri ihtiyaç ve beklentilerini sürekli takip ederken, çözümleri içeren bütünsel sunum yapmayı göz önüne almalılar. Bu da bünyelerinde BT uzmanlıklarını bulundurmalarını gerekli kılıyor.” Cihazdan güvenliğe birçok başlıkta yenilikler BT maliyetini yenilerken, uygun biçimde azalmasını
sağlamak, verimliliği ve güvenliği artırmak, HP’nin yeni ürün ve çözüm ailesinde önceliği. Ürün ve çözümün bir bütün olarak sunulması gerektiğine vurgu yapılan etkinlikte, cihaz ile sunulan vaat kadar, tüketiciye
alternatiflerin de sunulması gerektiğine vurgu yapıldı. Bu kapsamda Lizbon’da 15’ten fazla yeni PageWide, OfficeJetPro ve LaserJet yazıcının yanı sıra yeni Güvenli Yönetilen Baskı Hizmeti seçenekleri de kullanıcılara sunuldu. HP’nin yeni kurumsal yazıcı portföyü kapsamında profesyonel seviyede renk, sınıfının en düşük sahip olma maliyeti avantajını sunan, en yüksek baskı hızlarına ve en iyi enerji verimine sahip olmanın
yanında gelişmiş güvenlik ve yönetim özelliklerini taşıyan yeni HP PageWide markalı yazıcılar var. HP, ilerleyen süreçte A3 yazıcılar ve Yönetilen Baskı Hizmetleri’nden (MPS) oluşan yeni bir portföyle fotokopi pazarına yenilikler sunarken de PageWide Technology’nin gücünden yararlanmayı planlıyor. A3 için çalışmalar sürüyor Yeni HP PageWide kurumsal portföyü; kanal ortakları ve seçilmiş perakende noktalarında satışa sunulacak. Ayrıca yeni portföy sözleşmeli kanal ortakları ve yönetilen baskı hizmetleri anlaşmalarına uygun olarak tasarlanan ‘yönetilen cihaz’ sayısını da artıracak. Bu sözleşmeli HP PageWide yazıcılar HP kanal ortaklarının HP’nin sarf malzemeleri ile düşük kullanım maliyeti, üç yılı kapsayan yazıcı başlığı garantisi gibi destekleri sunabilmelerini sağlıyor. PageWide’ı ‘en iyi sahip olma maliyeti ve sahada kanıtlanmış bir teknoloji’ olarak tanımlayan HP yetkilileri sunumlarda bazı detayları da paylaştı. Buna göre, baskı cihazı içinde sadece kağıt hareket ediyor. Bu da hız, renkli ve siyah/beyaz çıktıda dakikada
75 sayfa performans, ayrıca minimum tamir ihtiyacı sunuyor. Tamir ihtiyacı az, çünkü HP yetkililerinin de belirttiği gibi, cihaz içinde hareket eden parça yok. Bu yönüyle çevreci özellikleri de var. Karbon ayak izi düşerken, baskı kalitesi de iyi. Hız, kalite ve sahip olma maliyeti PageWide portföyü ile sunulurken, A3 için de HP mühendislerinin çalışmalarının devam ettiği vurgulandı. Mobil uyumluluk da var Yeni OfficeJet Pro yazıcılar ise uygun maliyet, renk kalitesi ve yüksek performansı KOBİ’ler için tek pakette sunuyor. Enerji tasarrufu da ön planda olan cihazlar, KOBİ’lerin dar ofis ortamlarına uygun. Cihazla hızlı ve iki taraflı baskı kadar, yine hızlı ve iki taraflı kopyalama ve tarama imkanı da var ve bütünsel bir paketle KOBİ’lere sayfa başına lazere kıyasla yüzde 50 tasarruf sunuluyor. Cihazın mobil uyumluluğu da var. Yeni LaserJet yazıcılarla genişleyen ürün ailesinin yanında, kapsamlı bütünleşik koruma ile baskı ortamlarını güvence altına alma imkânı sunan HP Güvenli Yönetilen Baskı Hizmetleri (MPS) de pazarda yerini aldı. HP Güvenli Yönetilen Baskı hizmetleri güvenlik uzmanlarına, müşterilerinin baskı ortamlarını uçtan uça kapsamlı güvenlik katmanlarıyla güvence altına alma imkânını sunuyor, gelişen tehditlere ve uyumluluk gereksinimlerine karşı güncellik de sağlıyor. HP politika tabanlı yazıcı güvenliği uyum çözümü HP JetAdvantage Güvenlik Yönetim yazılımını da güncelledi. Kullanıcıların HP’nin yazılım güvenliği portföyü tarafından korunan yazıcılarını görmelerini sağlarken, portföyde HP Sure Start BIOS koruması, beyaz liste uygulaması ve çalışma zamanına müdahale algılama gibi özellikler de var.
Arcserve-NetApp entegre çözümleri ele alındı Aptec Ingram Micro Turkey ve Arcserve işbirliği ile düzenlenen iş ortakları toplantısı ile BT sektöründen 45 farklı bayi, verimli bir etkinlikte bir araya geldi. 9 Mart ‘ta Barbaros Point Hotel ‘de düzenlenen ve NetApp ‘ın sponsor olarak katıldığı toplantıda Arcserve-NetApp
Entegre çözümleri tanıtıldı. Arcserve EMEA Satış Direktörü Rami Nasser ve Arcserve Satış Öncesi Kıdemli Danışmanı Mariano Togni de sunumları ile Arcserve UDP V6’nın yeni özelliklerini katılımcılara anlattı. Arcserve UDP V6; tek konsoldan yönetim,
fiziksel ve sanal yedekleme ve Replikasyon/Online Replikasyon özellikleri ile ön plana çıkıyor. Arcserve UDP V6 ‘nın, Vmware, Microsoft Hyper-V, Citrix Xen Server, Microsoft Azure, Amazon web service, Windows Server, Redhat, Suse ve Centos desteği var.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
28 MART - 3 NİSAN 2016
25
Deloitte 2016 yılının haritasını çıkardı Haber Merkezi Teknoloji, medya ve telekomünikasyon sektörlerine yön veren “Deloitte TMT Öngörüleri 2016” raporu yayınlandı. Deloitte TMT Lideri Tolga Yaveroğlu ve Deloitte Kanada TMT Direktörü Duncan Stewart’ın hazır bulunduğu etkinlikte TMT sektörlerini ilerleyen süreçte nelerin beklediğine ışık tutuldu. Deloitte Values House’da düzenlenen etkinlikte “Deloitte TMT Öngörüleri 2016” konulu bir sunum gerçekleştiren Deloitte Kanada TMT Direktörü Duncan Stewart, teknolojinin gerek iş dünyası, gerekse de sosyal yaşam üzerindeki etkisinin artacağını ifade etti. Yazılım şirketlerinin yeni nesil ürünlerine “makine öğrenimi” gibi araçları entegre etmeye başladığına dikkat çeken Stewart, 2016 yılında şirketlerin yeni nesil ürünlerinde makine öğreniminin yanı sıra doğal dil işleme ya da konuşma tanıma gibi bilişsel teknolojileri de kullanmalarını öngörüyor. Mobil taraftadaki hareketliliğin sürmesi beklenirken, özellikle akıllı telefon tarafındaki hızlı dönüşümün yeni pazarların oluşmasına önayak olacağı ifade ediliyor. 2016 yılında, grafen materyal pazar büyüklüğünün 10-15 milyon dolar seviyesinde kalması beklense de, bu alandaki Ar-Ge faaliyetleri yüz milyonlarca dolar büyüklüğünde olacak. Ar-Ge faaliyetlerinin sonuçlanmasıyla birlikte oluşacak küçük pazarlarla birlikte önemli bir ekosistem meydana gelmiş olacak. Medyadaki değişim göze çarpıyor Dijital medyanın hızlı gelişimi ve dünyayı giderek dijitalleştirmesi, istikrarlı gişe hasılatında düşüşe yol açıyor. 2016 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Kanada’da toplam 1,3 milyar bilet satışı ile gişe hasılatlarının yüzde 3’lük bir düşüş kaydetmesi ve 10,6 milyar dolara gerilemesi bekleniyor. Bu bilançonun ilerleyen süreçlerde de benzer şekilde oluşması bekleniyor. Bir diğer dönüşüm de TV alanında yaşanıyor. Yine Amerika Birleşik Devletleri’nde geleneksel TV pazarında önemli bir erozyon yaşanması
Deloitte, teknoloji, medya ve telekomünikasyon sektörlerinin geleceğine ışık tutan TMT 2016 raporunu yayınladı. bekleniyor. 2016 yılında 170 milyar dolarlık beklenti ile dünyanın en büyüğü olan ABD geleneksel TV pazarının en az beş cephede erozyona uğraması bekleniyor. Öde izle aboneleri, öde izle penetrasyonunun toplam nüfusa oranı, öde izle aboneliği için ödenen aylık ortalama bedel, antenli
TV’ye geçiş yapan tüketiciler, genel nüfusun (özellikle 1824 yaş grubunun) yayınları canlı ve banttan izlenmesi gibi değişkenler sonucu TV pazarında önemli ölçüde düşüş yaşanması bekleniyor. İletişimde dönüşüm hız kesmiyor 2016 yılında, gelişmiş
ülkelerdeki akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 26’sının, cihazlarını geleneksel arama maksatlı hiç kullanmayabileceği öngörülüyor. Bu bireyler, “veri amaçlı kullanıcılar” olarak değerlendiriliyor. Mobiliteyle birlikte yaşanan dönüşümün sonuçları arasında yer alan bu durum, beraberin artan taleple birlikte yeni nesil bağlantıların
geliştirilmesine de önayak olabilir. En az bir paket bazlı ses hizmeti sunan mobil operatör sayısının 2016 sonunda; 2015 başına oranla 6 misli, bir önceki yılın aynı dönemine oranla iki misli artışla 100’e ulaşması bekleniyor. Raporda, yaklaşık 300 milyon kişinin, Voice over WiFi veya Voice over LTE kullanıcısı olmasının beklendiğinden bahsedilirken, bunun da 2015 başına kıyasla 5 misli bir artışa işaret ettiğine dikkat çekiliyor.
26
BThaber
BTnet.com.tr
28 MART - 3 NİSAN 2016
Dijital Signage pazarı büyümeye devam ediyor Google Boston Dynamics’i elden çıkarıyor Google tarafından 2013 yılında satın alınan Boston Dynamics, bu süreçte Google’ı maddi yönden pek memnun etmiş gibi görünmüyor. Şirket, 500 milyon dolara satın aldığı şirketi elden çıkarmaya hazırlanıyor. Yeni nesil teknolojilere yaptığı yatırımlarla neredeyse her sektörde faaliyet gösteren Google, 2013 yılında 500 milyon dolara bünyesine kattığı Boston Dynamics’i satmaya hazırlanıyor.Google bu kararın ardından kısa ve orta vadede Bostan Dynamics tarafından gelir elde edemeyecek olmasını gösteriyor. Geçtiğimiz Şubat ayında Atlas adında insansı bir robot geliştiren Boston Dynamics, oldukça ses getirmişti. Genellikle hayvanların fiziksel özelliklerinden esinlenerek robot geliştiren şirket, Atlas adlı robotu geliştirirken insandan ilham almıştı. Atlas, üzerinde bulunan alıcılar sayesinde engellere takılmadan hızlı bir şekilde hareket edebildiği gibi, düştükten sonra ayağa kalkabilen
yapısıyla da dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Gelinen noktada Google tarafından gözden çıkarılan şirket, kendisine yeni bir alıcı arıyor. İlk etapta aralarında Toyota gibi otomobil üreticilerinin de yer aldığı birçok önemli şirket tarafından takibe alınan Boston Dynamics, her ne kadar Google tarafından çok fazla tercih edilmese de özellikle otomotiv sektörünün son dönemde gündem maddesi haline gelen sürücüsüz otomobil konseptinin gelişmesine de katkıda bulunabilir. Otomobil üreticilerinin yanı sıra Amazon gibi şirketlerin de yoğun bir şekilde ilgi gösterdiği Boston Dynamics’in ilerleyen dönemde de Atlas gibi çalışmalar gerçekleştirecek gibi görünüyor.
Dijital Signage (DS) uygulamaları sağladıkları sayısız avantaj sayesinde her geçen yıl daha da yaygınlaşıyor. DS, sıfır kâğıt kullanımı, zamanmaliyet israfı, dinamik içerik kontrolü, hedeflenen özel içeriğin gösterimi ve izleyicilerle güçlü etkileşim sağlama gibi artı değerleriyle öne çıkıyor. Dijital Signage pazarının cirosal anlamda en geliştiği ülkeler arasında Çin, ABD ve İngiltere’yi saymak mümkün. Global Pazar Araştırmaları sektörünün güvenilir isimlerinden olan Technavio’nun son yayınladığı rapora göre, Dijital Signage pazarında her şey tozpembe değil. E-ticaret sektörünün büyük bir hızla büyümesi, perakende mağazaları ve buralarda kendine uygulama alanı bulan Dijital Signage pazarını da yavaşlatıyor. Dijital Signage uygulamalarının yüzde 100 daha yüksek satış garanti etmemesi ve dolayısıyla yatırım getirisinin belirsiz olması da Dijital Signage pazarının
Küresel Dijital Signage pazarı 20162020 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 5’lik büyümelerle 2020’de 14 milyar dolara ulaşacak. büyümesini yavaşlatabilecek faktörler. Technavio küresel Dijital Signage pazarının büyüklüğünü hesaplarken, Dijital Signage donanım ve yazılımının yanı sıra perakendeye, sağlık, eğitim ve diğer sektörlere sunulan hizmetlerin satışından elde edilen ciroyu göz önünde bulunduruyor. Geleneksel reklam mecralarına karşı avantajlar Dijital Signage görselişitsel teknolojilerin sunduğu esneklik avantajından etkili bir biçimde faydalanıyor ve artan bir hızla kamusal alanlarda basılı mecraların yerine geçiyor. Bu teknoloji ayrıca statik görüntüler kullanmak zorunda kalan basılı reklamların aksine dinamik içerikleri de
kullanabiliyor. Dijital Signage daha yeşil bir uygulama olmasının yanı sıra müşteriyi daha içine çeken bir satın alma deneyimi sunuyor ve daha uygun maliyetli. Bu avantajlar da Dijital Signageı poster ve banner gibi daha geleneksel reklam mecralarına göre daha cazip bir alternatif haline getiriyor. Karşı etkileşim sağlayan Dijital Signage donanımları sayesinde – bunlar arasında dokunmatik profesyonel monitörler öne çıkıyor – müşteriler ilgilendikleri ürünler hakkında daha detaylı bilgilere daha eğlenceli ve zahmetsiz bir şekilde erişebilmelerinin yanı sıra örneğin kişisel cihazları aracılığıyla DS ile bağlantıya geçip cazip teklif ve kampanyalardan anında haberdar olabiliyorlar.
Uber sürücüsüz otomobil konusunda atağa kalkıyor Sürücüsüz otomobil konsepti ile ilgili her geçen gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Son haber de araç paylaşım servisi Uber’den geldi.
Hali hazırda sürücüsüz otomobiller yollara çıkamadı ama şirketlerin bu alandaki çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Bu konuda çalışmalar yürüten şirketler arasında yer alan araç paylaşım servisi Uber, sürücüsüz otomobillerden oluşan bir araç filosu oluşturarak, sürücülere aktardığı parayı da kendine saklamak istiyor. Bu konuda Mercedes ile görüştüğü yönünde haberler gelen şirket,
işi oldukça ciddi bir şekilde yönetmeye gayret ediyor. Kulislerde Mercedes Benz ile 100 bin adet S-Class serisi “sürücüsüz” otomobil için anlaştığı şeklinde haberler dolaşan Uber, bahsi geçen
anlaşma için Mercedes Benz’e 9.6 milyar dolar ödeyecek. Konuyla ilgili her iki taraftan da net bir açıklama gelmese de durumu değerlendirdiğimizde bahsi geçen anlaşmanın her iki tarafın menfaatine olduğunu görebiliyoruz. Üretim kapasitesini neredeyse iki katına çıkaracak olan Mercedes Benz, bu sayede önemli bir gelirin de sahibi olacak. Bunun
yanı sıra sürücüsüz otomobiller hakkında önemli bir bilgi birikimine sahip olacak olan şirket, bu alandaki rekabette de önemli bir adım atmış olacak. Uber tarafına baktığımızda ise, şirketin giderlerinin başında sürücülere ödenen ücretlerin olduğunu görüyoruz. Şirket, sürücüsüz otomobil filosu ile bu yükten büyük ölçüde kurtulurken, bu sayede hızlı bir şekilde büyüyen yapısını çok daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya çevirebilir.
BThaber
GÖRÜŞ
28 MART - 3 NİSAN 2016
27
İnternet bağlantılı bir cihaz, sadece bulut ve diğer cihazlara veri göndermekle kalmaz, aynı zamanda üreticisinden doğrudan yazılım güncellemesi de alabilir. Bu da ürünlerin, zaman içinde kullanılmaz hale gelecek kadar eskimek yerine, kendilerini sürekli geliştirebileceği anlamına gelir.
*Murat Tüzüm Telefondan elektrikli ev aletlerine, otomobilden binalara kadar pazara her geçen gün daha fazla bağlantılı ürün giriyor. Bu ürünlerin tüketicilerin günlük yaşamlarını daha verimli, rahat ve kolay hale getirdiği ortada. Ancak onları geliştirip üretecek olan tasarımcı, mühendis, üretici ve girişimcilerin aşması gereken yepyeni sorunları da beraberinde getiriyorlar. Teknoloji sektörü, güçlü tasarım çözümleri geliştirme konusundaki zengin deneyim ve bilgi birikimiyle günümüz üreticilerinin karşı karşıya olduğu bu yeni sorunları aşmak ve ‘Bağlantılı Gelecek’ için tüketici ürünü tasarım sürecine yepyeni bir bakış açısı geliştirmek için yoğun biçimde çalışıyor. Ben de bu yazıda “Bağlantı Dönemi”nin mevcut gelişimi ve yeni teknolojik trendler hakkında görüşlerimi paylaşmak istedim. Öncelikle, Nesnelerin İnterneti (IoT) kavramını oluşturan cihazların kullanımı yaygınlaştıkça, donanım ve yazılım arasındaki, diğer bir deyişle fiziksel ve dijital dünyalar arasındaki fark silikleşmeye devam ediyor. Kamuoyunun dikkatini çeken ilk IoT cihazı Nest termostattan bu yana, veri toplayıp analiz edecek ve buna göre harekete geçebilecek cihazların sayısında ciddi bir artış yaşanıyor. Fitbit akıllı bileklik ya da gün boyunca bir evin içindeki odaların en ideal sıcaklık derecesini belirleyip sıcaklığı buna göre ayarlayabilen, geleneksel HVAC havalandırma ürünlerinin yerini almaya aday sensör destekli Flair gibi farklı örnekler hızla hayatımızda yer ediniyor. İnternet bağlantılı bir cihaz, sadece bulut ve diğer cihazlara veri göndermekle kalmaz, aynı zamanda üreticisinden doğrudan yazılım güncellemesi de alabilir. Bu da ürünlerin, zaman içinde kullanılmaz hale gelecek kadar eskimek yerine, kendilerini sürekli geliştirebileceği anlamına gelir. Örneğin bir üretici, eski bir bulaşık makinesi modelinin, son
Bağlantılı tüketici ürünleri ile yeni bir çağ yaratmak
model gibi etkin çalışabilmesi için cihaza doğrudan WiFi üzerinden güncelleme gönderebilir. Tüketicilerin, ürünlerin zaman içinde eskimek yerine gelişmesi konusundaki artan beklentisi de, şirketlerin hizmet satmak için ürünlerini daha fazla öne çıkaracağı anlamına geliyor. Bir tüketicinin akıllı telefon gibi bir donanım satın aldığı ilk satın alma anı, tüketici ve üretici arasındaki ilişkinin başlangıç noktası oluyor. Sonrasında tüketici çeşitli uygulama ve yazılım hizmetleri indirerek hızla telefonunu kişiselleştirmeye başlıyor. Peki bu trendlere göre tasarımcılar, hem fiziksel hem de dijital dünyada var olacak ve daha büyük bir ekosistemin bir parçası olacak cihazları nasıl tasarlamalılar? Uyum sağlayan ama aynı zamanda kullanıcılara basit, şık ve anlamlı bir etkileşim sunan yenilikçi ürünleri nasıl yaratabilirler? Hem birbirleriyle konuşup birlikte çalışan hem de kullanıcıdan öğrenen, yeni özellik ve işlevlerle gelişen ürünleri nasıl üretebilirler? Bu
sorulara doğru yanıt vermek; akıllı kilit, akıllı termostat ve diğer bağlantılı cihazları “trendy” ve “en yeni” ürünler olmanın ötesinde tüketicilere vakit ve nakit tasarrufu sağlayan “olmazsa olmaz” ürünlere dönüştürmenin en önemli adımı olacak. Ancak elbette bu sorunu çözmek için tek bir araç ya da çözüm yok. Bu nedenle önümüzdeki dönemde tasarımcıları bağlantılı cihazların tasarımı için optimize edilmiş yazılımlarla güçlendirmek büyük önem taşıyor. Dünyanın her yerinde startup’lar, şirketler, öğrenciler ve bireyler halihazırda bugünün ve geleceğin bağlantılı cihazlarını tasarlayıp üretmek için yenilikçi araçlardan yararlanıyor. Bulut ortamında mekanik mühendislik yazılımı kullanarak tüketici ürünü tasarlıyor, ücretsiz bir online uygulama ile devre kartı prototipi çıkarıyor ya da yeni nesil ürün yaşam döngüsü yönetim araçlarından yararlanarak pazara yeni bir ürün sokmaya çalışıyorlar. Bağlantılı gelecek kavramının
yeni yeni şekillendiği bu ortamda dikkate alınması gereken birkaç konu var: • Eğitim: Tasarımcıların bundan böyle, dinamik bir ortamda kullanılacak cihazları nasıl geliştireceklerini düşünmeleri gerekiyor. Bu karmaşıklığı yönetmek, ürünlerini daha dayanıklı ve değerli üretmek için bilgi birikimi ve içgörüye gereksinim duyacaklar. Topluluk tabanlı öğrenme ve fikirlerin paylaşımını teşvik eden bilgi merkezlerinin de bu süreçte önemli yer var. • Ekosistem: Farklı kaynaklardan gelen uzmanlıkları bir araya getirmek inovasyonu hızlandırır ve sektörü bir bütün olarak güçlendirir. Bu nedenle “Bağlantılı Gelecek” için güçlü bir çözümler ekosistemi geliştirilebilmesi için sektör liderlerinin tamamlayıcı kurum ve teknolojilerle işbirliği yapmaları büyük önem taşıyor. • Teknolojiye erişim: Büyük kurumlar tasarım yetenek ve araçlarını eğitim kurumları ve start-up’lara
ücretsiz erişim sunan programlar aracılığıyla herkesin kullanımına açarak geleceğin bağlı cihazlarının yaratılmasını demokratikleştirebilirler. Örneğin öğrenci ya da girişimcilere kendi ürünlerinin verilerini yakalama, analiz etme ve kullanmak konusunda yardımcı olunması, “Bağlantılı Gelecek – Connected Future” kavramının hayata geçmesi için gerekli olan teknolojinin gelişmesi için önemli bir adımdır. Bağlantılı gelecek bizleri bekliyor. Bağlantı, ürün tasarımını yeniden tanımlıyor. Bağlantılı tüketici ürünlerinin yaygınlaştıkça hayatımızın bugünkünden çok daha fazla alanına, hatta bugüne kadar hiç düşünmediğimiz birçok farklı noktasına temas edecek. Yazılım araçlarının bu yeni çağa geçişimizde ne kadar etkili olacağına tanıklık etmek de heyecan verici olacak. Yeni dönemin neler getireceğini görmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.
* Autodesk Türkiye Ülke Lideri
28
BThaber
BTnet.com.tr
28 MART - 3 NİSAN 2016
Vodafone-Philips işbirliği şehirleri aydınlatacak Ortaklık kapsamında iki şirket, dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin enerji tasarruflu, bakımı daha kolay ve verimli olan kablosuz bağlantılı sokak aydınlatma sistemlerine geçişlerini sağlayacak. Philips CityTouch sokak aydınlatması yönetim sistemi, her bir aydınlatma noktasını Vodafone’un M2M ağıyla birbirine bağlayacak. Bağlantılı her sokak lambasında bir Vodafone M2M SIM kartı yer alacak. Şehir idarecileri, oluşturulan sistemi bu sayede gözlemleyip yönetirken;
Royal Philips bünyesinde faaliyet gösteren Philips Aydınlatma, “Nesnelerin İnterneti” üzerinden yönetilen bağlantılar özelinde Vodafone ile işbirliğine gidiyor. mühendisler de performans denetimi, arıza tespiti ve aydınlatma kontrolü çalışmalarını uzaktan gerçekleştirebilecekler. Ortak proje sayesinde şehir idarecileri tarafından kolayca ölçeklendirilebilen ve gelecekte başka akıllı şehir uygulamalarını da destekleyecek bir altyapı oluşturulmasına giden yol
açılmış oluyor. Konuyu değerlendiren Vodafone M2M Direktörü Erik Brenneis; “Aydınlatma akıllı şehirler için kilit bir rol oynuyor. Philips ile yaptığımız bu anlaşma sayesinde, Vodafone’un dünya lideri inovasyonu, teknolojileri ve ağları ile desteklenen bu sistem, dünyanın dört bir yanındaki şehirleri tümüyle
değiştirecek” şeklinde konuştu. Philips Aydınlatma Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı, Strateji ve Pazarlama Bölümü Başkanı Bill Bien ise, “Dünyadaki tüm sokak aydınlatmalarında LED kullanım oranı yüzde 12’nin, bağlantılı aydınlatma oranı ise yüzde 2’nin altında. Akıllı şehirlerin büyük kısmının
belkemiğini yüksek enerji verimliliği sağlayan bağlantılı sokak aydınlatmalarının oluşturacağı yeni bir çağın kapısını araladık. Sokak ışıklarını sensörler, cihazlar ve yönetim sistemleriyle bağlayan sağlam ve güvenilir kablosuz bağlantı sayesinde bunu gerçekleştirmek mümkün olacak. Vodafone ile işbirliği yaparak ışığı aydınlatmanın ötesine taşıyarak şehirleri daha verimli ve daha yaşanır kılacak ve insanlara daha güvenli bir ortam sunacağız” dedi.
Futbol heyecanı cepte ‘Herkesin içinde bir taraftar vardır’ mottosuyla yola çıkan Tarapptar uygulamasını indiren taraftarlar, tuttukları takımı seçerek uygulamayı kullanmaya başlıyor. Tarapptarlar; maç öncesinde yaptıkları tahmin, maç sırasında ‘gol geliyor’ diyerek bastıkları kırmızı buton, maç esnasında gelen canlı sorulara verdikleri yanıt ve maçlara gittiklerinde yaptıkları stad checkin’lerinden de puan kazanıyor. Elde ettikleri bu puanlarla sezonu ilk 25’de tamamlayanlar ve her hafta haftanın en iyi 3 Tarapptarı, tuttukları takımlarının orijinal formasını kazanıyor. Kısa bir süre sonra bu puanlarla alışveriş yapmak da mümkün olacak. Tarapptar’da bu sezon sorulan sorulara yaklaşık 70 bin yanıt alındı ve 25 bin defa ‘Gol Geliyor’ butonuna basıldı. Kullanıcıların başarısı takımlarına da yansıyor ve kazanılan puanlar, takımların hanesine yazılıyor. Uygulama; Spor Toto Süper Lig’deki tüm maçların gollerini, kart ve oyuncu değişikliklerini anında tüm Tarapptarlara ücretsiz gönderiyor. Tarapptarlar maç sonlarında hakemi ve teknik direktörü de puanlayabiliyor. Uygulamada herkese açık olan ve sadece futbol konuşulan Footwall adında bir de duvar var. Tarapptarlar, birbirine anlık mesaj gönderebiliyor. Footwall’da bu sezon yaklaşık 700 Tarapptar bin 500’ün üzerinde paylaşım yaptı.
30
BThaber
BTnet.com.tr
28 MART - 3 NİSAN 2016
Arka plan uygulamalarını kapatmak telefonun şarjını artırır mı? Akıllı telefonların şarjlarının arka planda açık olan uygulamalar tarafından etkilenip etkilenmeyeceği yetkililer tarafından açıklandı.
Ofisinizin depolama ihtiyacını karşılayın Veri depolama günümüzde herkesin ihtiyacı. Kişisel olarak filmler, müzikler ve fotoğrafların depolanmasına ihtiyaç duyuluyorken, kurumsal tarafta çok daha çeşitli verilerin kaydedilmesine ve sonradan erişilmesine ihtiyaç duyulabiliyor. Özellikle çok kişinin erişmesinin gerektiği durumlarda NAS cihazları öne çıkıyor. Ağ üzerine bağlı olarak veri depolaması gerçekleştiren NAS cihazları, esnek kullanım biçimleriyle pek çok alanda kendine yer bulabiliyor. İnceleme merkezimin bu haftaki konuklarından biri de WD My Cloud EX4100 model NAS cihazı. Küçük bir kutu WD My Cloud EX4100, bir hayli küçük boyutlarda bir ürün. EX4100’ün ön tarafında 4 tane 3.5 inçlik sabit disk slotu bulunuyor. Bu portların sürgülü ve kapaklı sistemi, depolama birimlerini çok kolay bir şekilde takabilmemize olanak sağlıyor. Herhangi
bir problem yaşandığında bu sürücülerden birini çıkarıp yenisini takmak, 20 saniyeden fazla vakit almayacaktır. Ürünün ön yüzeyinde bir LCD ekran bulunuyor. Bu LCD ekran yan tarafındaki tuşlarla beraber cihazla ilgili ufak tefek bilgileri ve – varsa- hataları, problemleri görüntülememize olanak sağlıyor. Ayrıca önde, sol altta bulunan USB 3.0 portuna taktığımız harici depolama birimleri ve USB bellekler, üzerindeki tuşa basmamızla beraber EX4100’ün içerisine yedekleniyor. Cihazın arka tarafına baktığımızda depolama birimlerini soğutan irice bir fan görüyoruz. İki tane gigabit ethernet portu yüksek performanslı ağ erişimi sağlarken aynı zamanda birinde bir problem yaşanması halinde diğer port ile yola devam edilmesini sağlıyor. Benzer bir durum güç bağlantıları için de geçerli. İki ayrı güç girişi, cihazın iki ayrı güç kaynağından güç çekmesini, birinin kesilmesi
Inceleme BTnet
halinde diğeriyle devam etmesini sağlıyor. Neler yapılabiliyor? WD My Cloud EX4100, standart bir ağ depolama aracı kullanılabildiği gibi evlerde de cihazlara DLNA sunuculuğu yapabiliyor. Ayrıca içerisinde 12 kameraya kadar güvenlik kamerası kaydı yapabilen milestone Arcus Surveillance yazılımı yüklü olarak geliyor. İnternete bağlanmasıyla beraber bulut depolama olarak da kullanılabilen cihaz, felaket kurtarma amacıyla başka bir NAS cihazını veya çeşitli çevrimiçi bulut hizmetlerini kendisine yedekleme aracı olarak kullanabiliyor. Raid 0, 1, 5 ve 10 desteği bulunan ürünün kurulumunu gerçekleştirmek için aynı ağa bağlı olan bir bilgisayara WD’nin My Cloud yazılımını kurmak gerekiyor. Son derece ferah bir arayüz içerisinde sunulan ayarlar menüsünde bütün kurulumları ve ayarlamaları gerçekleştirebiliyoruz.
Akıllı telefonların şarj problemleri günümüzde hala atlatılmış değil. Grafen bataryalar hala beklenirken, üreticiler, çözümü lityum-iyon bataryalı telefonlarına yazılımsal optimizasyonlar yapmakta buluyorlar. Bazı markalar optimizasyonlarda bir hayli iş çıkarıp telefonlarının batarya performanslarını ciddi oranda artırabiliyorlar. Kullanıcılar da kendileri telefonun ekran ışığını kısarak, GPS’i kapatarak veya arka plan uygulamalarını kapatarak batarya performansını artırmanın peşinde. Peki çoklu görev panelinde arka planda açık kalan uygulamalar telefonumuzun şarjının fazladan gitmesine sebep oluyor mu? Bu uygulamaları kapatmak batarya performansını artırıyor mu?
Bu soruyu içeren bir tweet’e bir Android uzmanı, “Sistemin kendi işini kendi yapması daha doğru. Sonuçta çalışan uygulamaları yönetmesi için tasarlandı. Dolayısıyla kapatmaya gerek yok” cevabını verdi. Bir 9to5Mac okuru aynı soruyu Tim Cook’a attığı bir e-postada dile getirdi. Tim Cook kendisi cevaplamasa da iOS uzmanına yönlendirdi. iOS uzmanı da kendisinin arka plan uygulamalarını kapatmadığını ve bunun batarya performansına katkı sağlamayacağını belirtti. Her ne kadar bataryaya etkisi olmasa da arka planda açık olan uygulamaların performans açısından zaman zaman sıkıntı yarattığı bir gerçek. En iyisi biz yine uygulamaları kapatmaya devam edelim.
Yavaş internet strese sebep oluyor Ericsson’un yaptığı araştırmaya göre internette yaşanan yavaşlamalar, insan üzerinde olumsuz etkilere sebep oluyor. Türkiye’deki mobil internet kullanıcılarının en büyük problemlerinden biri kota miktarlarının düşük olmasıyken bir diğeri de stabil bir şekilde yüksek hızda aktarım sağlayamaması. Türkiye’deki genel internet altyapısının yetersiz olması, özellikle akşam iş çıkışı saatlerinde internetin çok yavaş akmasına sebep oluyor. Ericsson da bir araştırma gerçekleştirerek yavaş internetin ve yüklenirken takılmalar yaşayan videoların kullanıcılarda sebep olduğu değişiklikleri gözlemledi. Ericsson’un 30 kişi üzerinde gerçekleştirdiği testlere göre video görüntülenirken yaşanan duraksamalar ve başlamalarındaki gecikmeler,
mobil cihaz kullanıcılarının stresini önemli bir oranda artırıyor. Gecikmeler kalp atışını yüzde 38 hızlandırırken, önbelleğe alınma sırasındaki 2 saniyelik beklemelerde bu miktarın iki katına çıktığı söyleniyor. 6 saniyelik beklemelerde ise stresin yükselip düştüğü görülüyor. 6 saniyelik gecikmeyle beraber teste tabii tutulanların mimikleriyle “pes ettiklerinin” sinyallerini verdikleri gözlemleniyor. Gecikmesiz ve takılmasız videoların izlenebilmesinin kullanıcının operatöre bağlılığını artırdığı söylenirken, gecikmelerin ve takılmaların kullanıcının ilgisini kaybetmesine sebep olduğu belirtiliyor.
32
BThaber
BTnet.com.tr
28 MART - 3 NİSAN 2016
Samsung’un yeni Galaxy’si çok başarılı Teknoloji devi Samsung, bildiğiniz gibi Galaxy S6 ve Galaxy Note 5 ile beraber kendi içerisinde bir devrim yaratmıştı. Artık telefonları ucuz plastikten ziyade metal ve cam kaplı kasa kullanıyordu. Şirket, Mobile World Congress ile beraber Galaxy S7 akıllı telefonunun tanıtımını gerçekleştirdi. Ürün Türkiye’de de satışa sunuldu. Galaxy S6’daki tasarım çizgisini koruyan şirket, elbette ki üzerine bir şeyler eklemiş. Test merkezimizin konuğu olan Galaxy S7’yi şimdi biraz yakından tanıyalım. Hem şık, hem ergonomik Samsung’un hali hazırda başarılı bir tasarıma sahip olan Galaxy S6’yı büyük oranda S7’ye aktardığını görüyoruz. S6 ile S7 arasındaki tasarımsal anlamda en büyük fark, S7’nin arka yüzeyinin eğimli olması. Böylece yeni S7 tasarımıyla telefon ele çok daha kolay oturuyor, daha rahat tutuluyor. Telefonun genel boyutlarına baktığımızda ise S6 ile
arasında pek bir fark olmadığını görüyoruz. Cihaz, 7.9 mm kalınlığında ve 152 gram ağırlığında. Kenarları metalden yapılmış olan S7’nin arka tarafında da Gorilla Glass 4 kullanılmış. Böylece telefon kolay kolay çizilmiyor. Cihazın tasarımındaki en büyük yenilik ise suya dayanıklılık. IP68 sertifikası bulunan ürün, 1.5 metre derine Ekran yine harika görünüyor Samsung Galaxy S7’de de 2560 x 1440 piksellik bir AMOLED ekran kullanılmış. S6 serisine göre renk kalitesinde / isabetinde geliştirmeler yapan Samsung, piyasadaki en güzel görünen akıllı telefon ekranını ortaya çıkarmayı başarmış. Siyah renklerin gerçek anlamda siyah görünmesini sağlayan bu ekran, güneş ışığı altında da rahat bir şekilde okunabiliyor. S7’nin iki farklı çipsetli modeli bulunuyor. Bize gelen ürün, Exynos 8890 Octa çipsetini kullanıyordu. 4 GB RAM’i ve 32 / 64 GB depolama alanı seçenekleri
bulunan telefonun performansı görülmeye değer. Şu zamana kadar uygulama geçişlerinde ve açılışlarında en hızlı tepki veren telefonun BTnet Samsung Galaxy S7 olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Cihaz, leb demeden leblebiyi anlıyormuş hissi veriyor. Uygulama geçişlerindeki bekleme sürelerini neredeyse sıfıra indiren S7’yi performans anlamında çok beğendiğimizi söyleyebiliriz. Kullanırken, bir an HDD’li bilgisayardan SSD’li bilgisayara geçiş yaptığımı düşündüm.
Inceleme
Kamera, eşsiz Samsung, ilginç bir değişiklik yaparak S6’daki 16 megapiksel olan kamerasını
S7’de 12 megapiksel çözünürlüğe düşürmüş. Fakat piksel boyutu büyütülerek karanlıktaki fotoğraflarında
daha iyi çıkması sağlanmış. OIS desteği bulunan arka kamera, az ışıktaki fotoğraf kalitesiyle göz dolduruyor. Gündüz çekimlerinde hali hazırda muhteşem işler çıkaran kamera, karanlıktaki çekimlerde rakiplerine ciddi fark atıyor. 4K video kaydı da alabilen ürünün ön tarafında da 5 megapiksellik bir kamera yer alıyor. Android 6.0 işletim sistemiyle gelen Samsung Galaxy S7’nin içerisinde 3000 mAh’lik bir batarya yer alıyor. Bu bataryayla cihaz, 1 günün biraz üzerinde bir kullanım süresi sağlayabiliyor. Ekranda sürekli olarak bildirimlerin görünmesini sağlayan Always-On ekran özelliği kullanıldığında ise bu süre 1 güne kadar düşüyor.
Blackbox, Silikon Vadisi yolunda
Odağı değişebilen gözlükler yolda Yaşlandıkça bozulan gözler ve yakını görememe problemleri, sürekli takılıp çıkartılan gözlüklerle çözülebiliyor. Babalarımızın gazete okuyacağı zaman “Getir bakayım gözlüğümü” diye seslenmeleri, sonrasında gözlüğü unutup uzağa baktıklarında görememeleri... Bu problemlerin çözümüne yaklaşmış bulunuyoruz. İsrail merkezli Deep Optics firması, gözlük camının arasına likit kristal katmanı ekledi. Bu katmanın kırılma indeksi, verilen bir elektrik akımıyla değişebiliyor. Böylece gözlüğün odaklanacağı nokta
değiştirilebiliyor. Peki gözlük odaklanacağı mesafeyi nasıl belirliyor? Gözlük camlarının iç tarafına yerleştirilen iki tane minik algılayıcı gözümüzün odaklanmaya çalıştığı noktayı çözerek mikroişlemciye iletiyor. İşlemci de buna göre likit kristal katmanına verilecek olan akımı düzenliyor. Likit kristal de bir odak mesafesi ayarlıyor ve baktığımız noktayı net bir şekilde görebiliyoruz. Bu teknolojinin birkaç yıl içerisinde insanlarla denenmeye başlanması bekleniyor.
İTÜ ARI Teknokent bünyesinde yer alan, İTÜ Çekirdek’in girişimcilerinden olan ve giyilebilir cihazlar için yazılım ürünleri üreten Hangaarlab (www.hangaarlab.com), Silikon Vadisi’nin uluslararası girişim hızlandırma programlarından Blackbox Connect’e Türkiye’den davet edilen ilk firma oldu. Hangaarlab, geliştirdiği “V-Sight Giyilebilir Cihazlar İçin İş Uygulamaları Platformu” ile artırılmış gerçeklik, görüntü işleme, kapalı ve açık mekan konum servisleri gibi işlevler içeren giyilebilir kurumsal yazılım ürünleri üretiyor. BlackBox.vc tarafından düzenlenen ve Silikon Vadisi’nin
etkili uluslararası girişim hızlandırma programlarından olan Blackbox Connect ile farklı ülkelerden seçilen girişimciler, Silikon Vadisi’nde aldıkları 2 haftalık eğitim programının yanı sıra, küresel bazda önde gelen girişimcilerle tanıştırılıyor. Girişimciler, Silikon Vadisi’nin
girişim sunum standardı olarak bilinen, 10 saniyeden 3 dakikaya kadar çeşitli sürelerde “silikon sunum” yapma tekniklerini de öğreniyorlar. Programın sonunda girişimciler, melek yatırımcılara ve risk sermayesi şirketlerinin temsilcilerine sunum yapma imkanı buluyor.
Hedef KOBİ’ler Fujitsu, ETERNUS DX ailesinin en küçük üyesi ETERNUS DX60 S3 ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin depolama kapasitesini, daha büyük sistemlere yatırım yapmak gerekmeksizin artırıyor. Kolay
kurulabilen ve yapılandırılan, kullanımı da kolay olan sistem, veri hacimlerini uygun maliyetle yönetme ve depolama imkanı sağlıyor. ETERNUS DX60 S3, 10G tabanlı T iSCSI bağlantı sunuyor. Depolama performansı ise
sekiz katı SSD diski ile artırılmış durumda. Halen ETERNUS DX60 S3 kullanıcıları da en güncel ürün yazılımını Fujitsu destek portalinden ücretsiz olarak indirerek iyileştirme paketlerine ulaşabiliyor.
34
BThaber
KARİYER
28 MART - 3 NİSAN 2016
Perakende, tüketici ile değişiyor Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından 16-18 Mart tarihleri arasında “Dijital Çağ” başlığıyla düzenlenen 18. Kalite Günleri’ne katılan Media Markt Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım, değişen tüketici kavramıyla birlikte değişen perakende yaklaşımı hakkında bilgiler paylaştı. Media Markt’ın dijitalleşen dünyadaki çalışmaları hakkında bilgiler veren Yenal Gökyıldırım, değişimi şu sözlerle anlattı: “Tüketiciler artık her an her yerde bilgiye ulaşmak istiyorlar. Teknolojideki bu hızlı değişim hem tüketici davranışlarını hem perakende sektöründeki dinamikleri etkiliyor. Her
Yenal Gökyıldırım üç tüketiciden biri, mağaza içindeyken cep telefonuyla fiyat kıyaslarken, tüketicilerin yüzde 56’sı çok kanallı alışveriş yapmayı tercih ediyor. Online dünyanın hızlı yükselişine karşın mağazalar da önemini koruyor.”
Crytek İstanbul’a atama
Haşim Akkaya
Pana Holding bünyesinde birçok firmanın üst düzey yöneticiliğini yapan Haşim Akkaya Crytek İstanbul ofisine Genel Müdür olarak atandı. Far Cry ve Warface oyunlarının ardından yeni projeler ve oyunları ile Türkiye piyasasına iddialı girmek isteyen Crytek böylece Haşim Akkaya’ya İstanbul Stüdyosu‘nu teslim etti.
itelligence Türkiye’de iki atama Türkiye’deki tek SAP platin iş ortağı olan itelligence Türkiye’de Ayça Konak Stratejik Satışlar Müdürü (Head of Strategic Sales) pozisyonuna atanırken, Gökçe Serim de Sektör Satış Yöneticisi (Industry Sales Manager) görevine getirildi. İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat bölümü mezunu olan Ayça Konak, BT sektöründe 20 yılı Ayça Konak aşkın yöneticilik tecrübesine sahip. 2010 yılından bu yana SAP Türkiye’de Kıdemli Müşteri ve Sektör Satış Yöneticisi olarak görev yapan Konak, itelligence Türkiye’de Stratejik Satışlar Müdürü olarak görev yapacak. Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü’nü bitirdikten sonra Galatasaray Üniversitesi Pazarlama ve Lojistik Yönetimi Bölümü Gökçe yüksek lisans programını tamamlayan Gökçe Serim Serim ise kariyerine 2002 yılında Ford Otomotiv Sanayi’nde başladı. Son olarak 2012’de SAP Türkiye SAP Business One Kanal Satış Yöneticisi görevini üstlenen Serim, itelligence Türkiye’de Sektör Satış Yöneticisi olarak görev yapacak.
Lenovo Türkiye’nin Genel Müdürü Zhou PC üreticisi Lenovo’nun Türkiye Genel Müdürü Weijian Zhou oldu. Weijian Zhou, Lenovo Türkiye ile birlikte Ukrayna, Belarus, Gürcistan, Moldova ve Ermenistan olmak üzere 7 ülkenin Genel Müdürlüğü’nü üstlenmiş olacak. Kariyerine ürün müdürü olarak başlayan Zhou, Kazakistan’da Lenovo operasyonunun kurulması görevini üstlendi ve Weijian Zhou 2008 yılında Ukrayna’ya Ülke Müdürü olarak atandı. Zhou, 2013 yılında Ukrayna ile birlikte REE bölgesindeki ülkelerin Genel Müdürlüğü görevini üstlendi. Ekonomi yüksek lisansı olan Zhou, University of Cambridge Judge Business School’da çalışmalarına devam ediyor.
CDO, kurumsal devamlılık için artık bir gereklilik Dijitalleşme yolunda kurumsal şirket yönetimlerinin CDO (Chief Digital Officer) pozisyonu konusunda farkındalığını arttıran CDO (Chief Digital Officer) Turkey, Bahçeşehir Üniversitesi ev sahipliğinde “Bugünün CDO’ları Geleceğin CDO’larıyla Buluşuyor” başlıklı bir seminer düzenledi. 7 Mart’ta Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde gerçekleşen seminerde şirketlerde CDO konumlandırılması ve dijital endüstri konularında güncel bilgiler paylaşıldı. CDO Turkey İcra Kurulu Başkanı Bülent Kutlu, Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Güngör, Valuta Capital Başkanı Umur Özal ve Bahçeşehir Üniversitesi öğrencilerinin konuşmacı olduğu seminerde, Anadolu Ajansı Direktörü Nedim Kaya moderatörlüğünde, Zafer Özçelik (Dentsu Aegis) , Eda Önsel (MEC Global), Sevilay Kop (Digital Panorama), Begüm Eser (Madebycat) ve Altan Bulur’un (Ketchup Loyalty) yer aldığı “Medya ve Ajans Gözüyle Dijital Dönüşüm” başlıklı panel de
düzenlendi. Panelde katılımcılar dijital dönüşümün medya ve ajanslar üzerindeki etkisini ele aldılar. Dijital değişimin tüm şirketler için kaçınılmaz olduğunu belirten CDO Turkey İcra Kurulu Başkanı Bülent Kutlu, “Ülkemizde 2014 yılında sadece birkaç tane olan CDO sayısı, şu anda 60’lı sayılara ulaştı. Yılsonunda bu rakamın 100’ü geçeceğini öngörüyoruz” bilgisini verdi. Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Güngör de, “CDO’lar bir firmanın, kamu kuruluşunun
eski yönetimsel işlerini dijital işlere çevirmekle görevli. Değişimin çok hızlı yapılması gerek. Bunu göremeyenler ise diğer rekabetçi firmaların gerisine düşerek ticari ortamdan silinecekler” yorumunu yaptı. Seminerde bir konuşma yapan Valuta Capital Başkanı Umur Özal, “Kaynaklarımızı optimize etmemiz gerekiyor. Dijital bir pazarlama fikriniz varsa, sosyal medyada harcadığınız paraya daha da dikkat etmeniz gerekecek. Şirketlerde CDO’ların olması akıllı yatırım için çok önemli” dedi.
Sanal gerçeklik ile staj ve yetkin İK’nın peşinde… Netaş, üniversitelerdeki farkındalığını artırmak ve daha fazla stajyere fırsat sunmak için yeni bir projeye imza atıyor. 15 Mart’ta Netaş COOP Roadshow projesine başlayan şirket, bu kapsamda ilk etapta Bahçeşehir Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi’ni ziyaret edecek. Üniversitelerdeki panolara yazılacak “Netaş Dijital Geleceğe
Taşır, Gel Sen de Katıl!” mesajıyla, öğrenciler şirketin tanıtılacağı etkinlik alanına çağırılacak. Standında tanıtım ve kayıt yapmanın yanı sıra Netaş, sanal gerçeklik gözlüğü ile öğrencilere 2 dakikalığına şirketi tanıtacak. Haziran 2014’te başlatılan Netaş COOP Uzun Dönem Staj Programı, öğrencilerin iş hayatına başlamadan önce sektörde deneyim sahibi olmalarını sağlıyor. Program çerçevesinde her yıl ortalama 150 stajyere fırsat tanınıyor. Netaş COOP Uzun
E T K İ N L İ K L E R 29 Mart 2016 PMI Profesyonel Gelişim Mart Ayı Aktivitesi İstanbul Anadolu Yakası AYRINTILI BİLGİ: www.pmi.org.tr 1-3 Nisan 2016 Intertech Hackathon- Code The Bank 2 Yarışması AYRINTILI BİLGİ: www.intertech.com.tr/CodeTheBank 2 Nisan 2016 II. İzmir Bilişim Zirvesi Sabancı Kültür Sarayı, İzmir AYRINTILI BİLGİ: www.izmirbilisimzirvesi.com
Dönem Staj Programı; güz, bahar ve yaz olarak 3 dönemde devam ediyor. Netaş İK’dan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Yasemin Akad, “COOP ile Netaş’a giren her 3 stajyerden 1’i, geleceğin Netaşlısı oluyor” derken, şu eklemeyi yaptı: “COOP mülakatlarıyla, kaliteli insan kaynağını, henüz mezun olmadan şirkete kazandırmış oluyoruz. Ar-Ge ekiplerimizden temsilciler de standımızda görev yaparak, öğrencilerin teknik sorularını yanıtlayacak.”
Y U R T İ Ç İ
5 Nisan 2016 BTvizyon Kayseri Hilton Otel AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr/ 6 Nisan 2016 15. Mobil Teknolojiler Günü İstanbul Marriot Hotel Asia AYRINTILI BİLGİ: www.mobilteknolojilergunu.com/ BasinBulteni-2016.aspx 12 Nisan 2016 PMI Profesyonel Gelişim Nisan Ayı Aktivitesi İstanbul Avrupa Yakası AYRINTILI BİLGİ: www.pmi.org.tr
27 Nisan 2016 360 Yazılım Teknolojileri 2016 Konferansı Steingerberger Hotel Maslak İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.360cnp.com 28 Nisan 2016 Dijital Dönüşüm ve Mobil Teknoloji Platformu İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.teknolojiplatformlari.com.tr/ 28 Nisan 2016 2.Design Awards Ödül Töreni İstanbul AYRINTILI BİLGİ: zirveodulleri.org/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
36
BThaber
MEKTUP
Gerilimin bir an olsun durmadığı günlerden merhaba, Herkesin haklı olarak yüzü asık, herkes sıkıntılı, hem de iş hayatı yeterince zorlayıcı değilmiş gibi… İşte bu dinmeyen stres, sağlık sorunlarının maalesef habercisi. Bunlardan biri de fıtık. Ağır kaldırma, zorlama, kazalar, uzun süre ayakta kalma ya da oturmaya bağlı olarak geliştiği bilinen fıtığı stresin de tetikleyebildiğine dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt’a göre, fiziksel stres kadar ruhsal stres de fıtık oluşumunu kolaylaştırıyor. Öyle ki, stresli kişilerin ağrı eşiği düşük olduğundan ağrılar daha dayanılmaz hale geliyor. Akkurt, özellikle aşırı hassas, mükemmeliyetçi, tedirgin, endişeli, yoğun çalışan, gelecek kaygısı duyan ve içe dönük kişilerin risk taşıdığını belirtmeden geçmiyor. Yalnızca fıtık değil, neredeyse her iki kişiden birinde görülen, bizim de derdimiz olan bel, boyun ve sırt ağrıları da çoğu kez strese bağlı. Ama hadi gel de fıtık olmadan, ağrı sızı çekmeden yaşamaya çalış. Biraz da iyi şeylerden bahsedelim, ‘Eğitim şart’ düsturunun altını dolduranları örnekleyelim. Turkcell, 16 yıldır sürdürdüğü sosyal sorumluluk projesi Kardelenler ile kız çocuklarının gelişimine verdiği desteği “Kardelenler Gelişim Yolculuğu” eğitim programı ile farklı bir boyuta taşıyor. Az buz değil, bugüne kadar 100 bini aşkın burs ile Kardelenlerin eğitimlerini devam ettirmelerine destek sunan Turkcell, gelişim ve kariyer yolculuklarında da üniversiteli Kardelenler’in yanında. Bu kapsamda Kardelenler ile tek tek görüşülerek ihtiyaçlarına uygun 2 bini aşkın eğitim içeriğinin yer aldığı online eğitim programı oluşturulmuş ve eğitimi takip edebilmeleri için tablet ve ücretsiz internet paketleri de hediye edilmiş.
28 MART - 3 NİSAN 2016
Kadınların iş hayatındaki gücü pekişiyor Eğitimli kızlarımız, başarılı iş kadınları demek ve işte bunun bir örneği. Boyner Grup, 15-16 Mart’ta New York’ta gerçekleşen Birleşmiş Milletler Kadınların Güçlenmesi Prensipleri (Women Empowerment Principles-WEP) Yıllık Toplantısı’na katılmış ve grubun tedarik zincirinde yer alan kadın girişimcileri güçlendirerek kapasitelerini geliştirmeyi amaçlayan “İyi İşler” programını örnek başarı hikayesi olarak tüm dünyaya anlatmış. WEP, kadınların, tüm sektörlerde ve her düzeyde, ekonomik yaşamın içinde yer alabilmelerini sağlamak amacıyla güçlenmesini hedefleyen özel sektörün küresel en önemli girişimlerinden biri ve Boyner Grup da, prensiplerin Türkiye’deki ilk imzacıları arasında. Konumuz yine kadınlar ve yine bir örnek proje… Vodafone Türkiye, KAGİDER ve Soma Belediyesi işbirliğiyle hayata geçirilen, 10 ayda kooperatifleşmeyi başararak bölgedeki 370 kadına sürdürülebilir gelir kapısı sunan Soma’da Önce Kadın Projesi, Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu’nun 60. Dönem Toplantısı kapsamında
2016
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
olarak katkı sağlayan güneş enerjisi santrali, görsel kirliliği de minimize edecek şekilde tasarlanmış. Ama şekilciliği bir kenara bırakalım, asıl önemlisi, Türkiye’nin bu tek projede en yüksek kapasiteli güneş enerjisi santrali projesi 4 bin ton karbon salınımının önüne geçmiş. Örnek olması dileğiyle… Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nın 3Durak, Sigma3D, Zaxe ve Özyeğin Üniversitesi Girişim Fabrikası işbirliğiyle ilk kez düzenlediği “Liseler arası 3D Yazıcı Atölyesi ve Yarışması” ödülleri sahiplerini bulmuş. İstanbul’dan 16 okulun katılımıyla Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen yarışmada, “Keee” adlı projesiyle Özel Üsküdar Amerikan Lisesi Takımı biricilik, “Prodost – Hayatınızın Dengesi” projesiyle Esenyurt Nakipoğlu Cumhuriyet Anadolu Lisesi Takımı ikincilik, “Bavlab Modeli” adlı projeyle Özel Acarkent Doğa Anadolu Lisesi Takımı üçüncülük ödülüne layık bulunmuş. Detayları www.3dyaziciatolyesi.com sitesinden takip edebilirsin, gençlerin bu yaratıcılığı ile kazanacağız sonuçta. Bu haberle haftanın ödüllerine
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 22 SAYI 1065
28 MART - 3 NİSAN
“Kırsal Alanda Sürdürülebilir Kalkınma İçin Kadınların Güçlendirilmesi” teması altında tüm dünyaya başarı hikâyesi olarak anlatılacakmış. Bu arada Microsoft ve KAGİDER’in işbirliğiyle kadınların teknoloji alanındaki başarılarını desteklemek için düzenlenen ‘’Teknolojinin Kadın Liderleri Ödülleri’’ yarışmasına başvurular başlamış. Yarışmaya katılacak kadın girişimcilerin 22 Nisan’a kadar projeleriyle www.microsoft.com/turkiye/ teknolojininkadinliderleri/ sitesindeki formu doldurmaları gerek. Çevremizi bilgilendirsek hiç fena olmaz. Herkes için eğitim ve kadınların iş hayatına katılımını ele aldık, şimdi de sıra çevresel gündemimde, hem de çevresel duyarlılıkla gelen ödülde. Türkiye’nin tek projede en büyük güneş enerjisi santrali olarak tanımlanan Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’ndeki Güneş Enerjisi Santrali ile Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı (ICCI) “Güneş” dalında büyük ödülün sahibi olmuş. Turgut Özal Tıp Merkezi’ne yılda 8,5 GWh büyüklüğünde elektrik enerjisi
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Bültenlerinizi
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr
Haber Merkezi Ruşen Göbel ruseng@bthaber.com.tr
Satış Grubu Evrim Koç Demirci Perihan Kıtay Özden Özge Karataş Canan Şahin
Reklam Rezervasyon info@bthaber.com.tr Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr
Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495
giriş yaptım, devamını da getireyim. ComPro Bilişim Teknolojileri, IBM’in her yıl dünya genelinde binlerce çözüm ortağının katıldığı IBM Çözüm Ortakları Liderler Zirvesi’nde IBM Beacon Award 2016 - Teknik Mükemmellik Finalisti olmaya hak kazanmış ve bu ödülle birlikte teknik mükemmellik kategorisinde ikinci kez dünyadaki en iyi üç çözüm ortağından biri olma başarısını göstermiş. Vestel ise Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın bu yıl 19’uncusunu düzenlediği Tüketici Ödülleri’nde “Tüketici Memnuniyetini İlke Edinen Firma Ödülü”nü kazanmış. İnternette güvenlik garantisi sunan Comodo da Uluslararası Bilgisayar Güvenliği Birliği Laboratuvarları (ICSA Labs) tarafından yapılan ‘2016 Bilgi Güvenliği Testleri’nden mükemmeliyet ödülü alarak çıkmış. Küçük işletme odaklı teknoloji sağlayıcısı GoDaddy de Stevie Awards kapsamında ‘Teknolojiyi En İyi Kullanan Müşteri Hizmetleri’ kategorisinde Gümüş ödüle, ayrıca ‘Yılın Müşteri Hizmetleri Eğitim Ekibi,’ ‘Bilgisayar Hizmetleri Alanında Yılın Satış Destek Ekibi’ ve ‘Bilgisayar Endüstrisi Alanında Müşteri Hizmetlerinde İnovasyon’ dallarında Bronz ödüle layık bulunmuş. Haftaya noktayı yine bir ödülle koyuyorum. Birleşik Krallık Ticaret ve Yatırım Ajansı (UKTI) ve British Consulate General Istanbul tarafından düzenlenen ‘ Great Scale Up’ yarışmasında ödülü Alparslan Şengezer tarafından kurulan EVATRO almış. Yıldız TeknoPark’ta faaliyet gösteren, perakende, bankacılık, finans, sigortacılık, otomotiv ve ilaç sektörlerine yazılım çözümleri sunan şirket, küresel bazda da ilgi gören FieldPie ürünü ile İnovasyon dalında ödül almış. Bu hafta da bu kadar olsun, haftaya buluşmak umuduyla,
Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
BThaber
ICT NEWS
28 MART - 3 NİSAN 2016
37
Is the expansion of corporate transparency a hindrance for security? E-General Assembly system taken into service by MKK is important for the Public Disclosure Platform (KAP) as well as transparency strategies of non-public companies and their IT investments. However, there are other steps to be taken and other requirements to be considered such as increasing the use of e-signatures. Technology in terms of corporate governance has different benefits and should meet different expectations than the usage in large areas. Corporate governance is built on four basic principles of fairness, transparency, accountability and responsibility. These principles offer value when applied and considered as a way of doing business and corporate governance becomes functional only with this this structure. Corporate Governance Association of Turkey (TKYD) Secretary General Güray Karacar pointed out that among the primary factors of corporate governance are managing boards and the general assemblies. Free participation of shareholders in the general assembly, receiving the equal information at the same time and taking decisions in this way are of great importance. The technological area where Turkey’s leading is general assemblies. e-General Assembly System introduced by Central Registry Agency (MKK) is not only enabling all processes prior to the meeting is done electronically, but also provides an opportunity for investors who hold shares in a Turkish company to attend meetings and vote electronically from abroad.
technological programs can decrease the motivation of the employees and have a negative impact as well as bringing security issues on the agenda at some point. After this warning, Karacar pointed out that it is important for companies’ IT departments to keep security in mind. When the issues are discussed on the board meetings on commercially strategic topics, Karacar notes that it is impossible to convince members about the use of a system that cannot provide security.
Güray Karacar states that: “The system is an upper level example of using technology in terms of corporate governance.” indicating that it brings a new dimension to transparency approach. Another example of this is Public Disclosure Platform’s (PDP) corporate governance application which shares important information with the shareholders thanks to technology. These examples show that the technology plays an important role in corporate governance approach of companies which care for transparency, accountability, fairness and responsibility, according to Güray Karacar evaluating the awareness of the companies on this matter as ‘public’ and ‘non-public’ ones.
Savings and time advantage “Public corporations shall use the facilities such as e-General Assembly and KAP offered by technology as they are connected to the Capital Markets Law (SPK). It is possible to add electronic board meeting platforms that we also benefit from to these applications. The similar applications offered in different countries offer documents on the agenda that will be used in meetings, logistics information, participation status, remote voting as well as participation to the discussions and provide great time and cost savings opportunities. In nonpublic corporations, the use of this technology is rather important in terms of administrative advantages when the organization is spread in different
CRM will develop the awareness further CRM Turkey Group and CRMTurkiye.org’s management board was formed. The target is to create CRM awareness in the sector, to inform public about new technologies and applications and to increase the success percentage of CRM projects. This
structure’s turning into a common sharing platform with the participation of IT professionals, managers and other professionals is among the objectives. In this context, with the addition of blog and forum to the www. CRMTurkiye.org, turning the website into a platform
of active discussions and solutions is on the agenda. In terms of accessing to target groups, collaborations with universities, trainings for manufacturers and business partners, panels for industry professionals will be benefited from as mediums.
cities or countries. Providing communication among different actors of the management team by technology offers savings and better time management. On the other hand, it gives reporting strength and effectiveness.” Setting clear and accurate priorities In the application process of corporate governance, technology investments should also be constructed with certain priorities. According to Karacar, as at this point it is important to determine what is needed critically for the company. Besides meeting legal regulations, institutions should develop solutions using technology to improve communication and efficiency. On the one hand, the application of unnecessary
The use of e-signature should increase “The electronic systems used in General Assemblies by the shareholders and investors who enter the Turkish capital market from abroad increase confidence in our corporations and offer important opportunities as technological solutions. We hope that these technological applications will increase confidence in the capital market as we aim for. In some cases, company managers make employees drive physically to where the board members are to get required signatures from them. When you consider how the traffic, time and cost are affected from it negatively, you could see how important the electronic signatures are. In spite of these advantages, the use of this service is still not as common as desirable; it is not easy to understand why. I think the people are still not at peace with the technology and they do not have enough trust in it. Strengthening the trust factor must be among the priority tasks of the technology corporations, in my opinion.”
CRM Turkey Group’s executive board is stated below:
Emek Akbal: President Aleksi Komorosano: Membership and Infrastructure Executive Board Member Can Demirağ: Social Media & Digital Communications Executive Board Cemre Mehmet Özdemir: Strategic Business and Project Development Executive Board Member Doruk Ertenan: General Secretary & Program Director Haluk Çavuşoğlu: Strategic Business and Project Development Executive Board Member Kerem Özsü: Organizations and Sponsorships Executive Board Member Murat Göçe: Press and Public Relations Executive Board Member (Press Agent)
38
BThaber
ICT NEWS
28 MART - 3 NİSAN 2016
Deloitte created the map of 2016 Guiding the technology, media and telecommunications sectors “Deloitte TMT Predictions 2016” report is published. Deloitte TMT Leader Tolga Yaveroğlu and TMT Director of Deloitte Canada Duncan Stewart were present at the event in which TMT sectors were enlightened on what to expect from the close future. Making a presentation on the “Deloitte TMT Predictions 2016” topic, TMT Director of Deloitte Canada Duncan Stewart stated that the technology effect on the business world as well as the social life will increase. Stewart noted that the software companies begun to integrate “machine learning” tools to their new generation products. It is predicted that in 2016, companies will be using cognitive technologies such as natural language processing and speech recognition as well as machine learning in their new generation products. Mobile dynamics are expected to speed up and especially the rapid transformation of the smart phones is expected to be forming a brand new market. In 2016, although it is expected that the
graphene material market size to be 10-15 million US dollars, the R&D activities in this area will be hundreds of millions of US dollars in size. After the completion of R&D activities, a significant ecosystem will be created together with small markets. Changes in media stand out The rapid development of digital media and the increasing digitalization of the world cause a drop in the box office. In 2016, the box office of the United States of America and Canada is expected to decline 3% to 10.6 billion USD with 1.3 billion tickets sold. The balance in the coming period is expected to be formed in a similar way. Another transformation is also happening in the TV area. Again, significant erosion is expected to in the traditional TV market in the United States. In 2016, the world’s biggest TV market USA with an expectation of 170 billion USD is predicted to decline in at least 5 stages. As the pay as you watch subscribers’ rate is going down and the general population is watching TV from live broadcasts or from the records are significantly changing the TV market results.
Blood banking is developing through IT Having started software development activities 15 years ago about blood banking as a critically important topic for the health sector Hacettepe Technopolis Company Homesoft contributes to the blood banking since then through the cooperation with Turkish Red Crescent. Thanks to software developed by the company; the blood donor number increases significantly and a detailed data base of the source of the donated blood, the disease status of the donor, the next processing process of the blood, storage conditions and where to be used is created. Homesoft CEO Dr. Şükrü Çetinkaya emphasizing that in beginning of the project, they dreamed of hope stories for people rather than success stories, stated that they collaborated with TÜBİTAK, Ministry of Health, the Turkish Red Crescent, universities,
New generation of travelling with mobile technologies As smart phones and mobile internet became widespread, many companies are increasing their investments in this direction. The amount of information accessed by a single website or an application creates a commitment to the providing companies for offering convenience for the users. Pegasus Digital Marketing Manager Didem Namver states that: “The place of mobile technologies in our lives is rapidly deepening in Turkey and in the world. Turkey ranks
14th in the world in the use of smart devices. According to Travel Flash Report, mobile’s share of online travel planning reached 23% in 2015. When we consider the Pegasus digital platforms, we can say that mobile data traffic passed the desktop traffic in 2015. The share of mobile sales in our total sales recorded as 11% in 2015. Mobile’s rapid rise also reflects on the product development strategies of the brands. As Pegasus, we became the leader of
the applications and digital consumer trends, not the follower. In digital, especially mobile channels, we are making significant investments in order to provide a better travelling experience for our guests taking advantage of the possibilities offered by the recent rapid developments in mobile channels. In the upcoming period, we will also contribute to our guests’ trip planning from the start and we plan to make investments in digital media and content marketing.”
techno-parks, industries and the public joining forces for the project. Çetinkaya shared the following information about the process: “The blood need is critical for many patients in Turkey as well as all over the world. In particular, the blood needs to be reliable and some vital drugs including cancer drugs are created with the plasma component of the blood. These factors have increased the value of the work done in the field of blood. Over time, the increase in the number of blood donors with the rise of social responsibility, monitoring of the donated blood and keeping related records and data became an obligation. Our software was developed considering the international standards for safe blood processes and the need of upgrading the country’s health service standard. This software contributed highly
to the field of blood banking in Turkey, carrying the field to upper levels.” In some diseases, the plasma component of blood is used as a single drug as well as creating 25 different products. Çetinkaya expressed that: “In our country, for a long time blood was used as whole blood. Blood collection, processing, storage, distribution and usage process started to be monitored by the IT infrastructure; the blood became an important economic value as well as being a vital component. In the past, we did not know the number of available donors. What are the characteristics of the donor; his/ her disease history, storage and processing conditions of blood were not recorded. By the establishment of infrastructure, it became possible to collect the blood and use it for various centers based on radical decisions taken.”