BThaber Sayı 1069

Page 1

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

25 Nisan - 1 Mayıs 2016

Tüm zorluklara rağmen ille de BT

Sayfa

6

BThaber Şirketler Grubu yeni hedeflerini belirledi BThaber, M2S, Bilişim Zirvesi ve BTBurada, yeni hedef ve stratejilerini belirlemek amacıyla KKTC’de biraraya geldi.

Sayfa İstanbul internet

13

1069

Özel Haber

merkezi haline gelecek

Sayfa

İnternet değişim noktası hizmeti veren DE-CIX, İstanbul’da da hizmete açıldı. DE-CIX’in hedefi İstanbul’u da bir bağlantı merkezi haline getirmek.

Sayfa

Handan Aybars

Bilişim sektörünün ‘en’lerini belirlemeyi hedefleyen Bilişim 500 araştırması 16’ıncı kez düzenlenecek ve bu yılın konsepti ‘Bilişimin İlk 500 Dişlisi’. Başvurular için son tarih 6 Mayıs’a kadar uzatıldı. Bilişim 500’de 2015 yılı verileri ile kategorilerinde öne çıkan şirketler 28 Temmuz’da açıklanwacak.

5

Bülent Şen

Yolların aslanı artık hızıyla değil, Ar-Ge’si ile fark yaratıyor

14

Burak Süsoy

Lectra’nın çözümü Vector, yerleşik zekâsı ile makine davranışlarını izliyor, prediktif bakım arızalarını öngörüyor.

OpenScape Ofce Unied Communications Çözümü (UC) (Direkt Aramalar, Tele Konferans, E-Posta, Anlık Mesajlaşma, Faks)

Gelişen Teknoloji de Verimliliği Arttırmak, İletişim Maliyetini Azaltmaktır!

Kuştepe Mh. Leylak Sk. Nursanlar İş Mrk. Kat:6 N:22 Şişli, İST.

T +90 212 252 2222 Pbx / +90 850 460 2222 www.ce-sa.com.tr | info@ce-sa.com.tr



BThaber

GÜNDEM

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

3

PARDUS ile dersler daha eğlenceli geçiyor

Panasonic, Windows ürününü önerir.

İKİ BÖLÜM. TEK HİKAYE.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık

Haber Merkezi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın katılımıyla PARDUS - ETAP ‘Etkileşimli Tahta Arayüz Projesi’nin tanıtım töreni Ankara’da gerçekleştirildi. Bakan Işık, Milli Eğitim Bakanlığı ve TÜBİTAK iş birliğiyle FATİH Projesi’nde kullanılan etkileşimli tahtalar için geliştirilen PARDUS ‘Etkileşimli Tahta Arayüz Projesi’nin” (ETAP) tanıtım töreninde; kullanıcı dostu birçok özellik içeren geliştirilmiş yerli işletim sistemi PARDUS arayüzünün, derslerin çok daha faydalı, eğitici ve eğlendirici geçmesine büyük katkı sağlayacağını ifade etti. Öğrencilerin okula severek gitmesi gerektiğini vurgulayan Işık, eğitimde teknolojinin bunu sağlamak amacıyla daha etkin kullanılmasına ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Işık, geliştirilen arayüzün yurt dışındaki fuarlarda büyük ilgi gördüğüne, İngilizce sürüme yönelik çalışmaların da devam ettiğine dikkat çekti. FATİH Projesi´nin belki de Türkiye´nin en önemli ve kapsamlı projesi olduğuna değinen Işık, “Projeyi sadece bir eğitim hamlesi olarak kurgulamadık. Projeyi oluştururken aynı zamanda yerli teknoloji üretimini teşvik etmeyi amaçladık. Çocuklarımıza dağıttığımız tabletlerde ve sınıflarda kullanılan akıllı tahtalarda kendi işletim sistemimiz olan PARDUS´un kullanılmasını bu açıdan çok önemsiyoruz. Çocukların erken yaşta PARDUS´la tanışmaları da

büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu. Kodlama dersinin müfredata alınması son derece önemli Bakan Işık, PARDUS kullanımının artmasıyla yurt dışına 1 yılda ödenen ve neredeyse milyar dolarla ifade edilen lisans ve hizmet ücreti ödenmesinin önüne geçileceğini, yurt dışına hizmet ve lisans satan bir ülke konumuna gelineceğini, yazılım alanında birçok yerli firmanın ortaya çıkmasının sağlanacağını ve siber güvenlik açısından çok daha iyi bir savunma sistemi inşa edileceğini anlattı. Işık, “PARDUS´un en az Bilişim Vadisi, yerli otomobil, milli uydular kadar önemli bir proje olduğuna inanıyorum. Bakanlığımızda PARDUS’u kullanıyorum. Bu yılın sonuna kadar tüm bakanlık olarak PARDUS kullanacağız. Hedefimiz tüm kamuda PARDUS’a geçmek. Halkımızı PARDUS kullanmaya davet ediyorum.” dedi. Kodlama dersinin müfredata alınmasını da son derece önemli olduğuna dikkat çeken Işık, “TÜBİTAK ile gençleri kod yazmaya yönlendirecek projeler yürüteceğiz. Çocuklara oyun oynamayı yasaklamak yerine, o oyunda rol alacak beceriyi kazandırmak, bir sonraki aşamada da çocukların kendi oyununu yazmaya yönlendirmek gerek” değerlendirmesini yaptı. Bakan Işık, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, bundan sonraki süreçte eğitimde teknoloji kullanımıyla ilgili her çalışmasına destek

vereceklerini ifade etti. Yazılım ve içerik desteği TÜBİTAK’tan Yeni bir çalışma olan ETAP´ın, etkileşimli tahta kullanımında gelinen yeni bir aşamayı işaret ettiğini ifade eden Bakan Avcı da, FATİH Projesi´nin en güçlü yanlarından birinin, kurulan cihazların kolaylıkla güncellenebilmesi ve uzaktan kontrol edilmesi olduğunu vurguladı. Avcı, İstanbul ve Ankara´da bakanlığa bağlı 6 okulda derslerin yerinde gözlemlenerek, öğretmenlerin mevcut tahtalarda karşılaştıkları sorunların tespit edildiğini aktardı. Milli Eğitim Bakanlığı ile TÜBİTAK arasındaki iş birliği sözleşmesinin de bugün itibarıyla güncellendiğini, yazılım ve içerik desteğinin bu sözleşmeyle düzenlenerek kayda bağlandığını ifade eden Avcı, “Bu sözleşmeyle, EBA için üretilecek 14 bin e-İçeriğin de yeni dönemde içerik ekosistemimize önemli katkı sunmasını bekliyoruz.” dedi. Bakan Avcı, okullarda sayısı 423 bini geçen etkileşimli tahtaların yeni arayüzle daha etkili ve verimli kullanılacağını vurguladı. TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin de yazılımın öğretmen ve öğrencilerin yaptıkları işten zevk aldıkları bir ortam sunmasını amaçladıklarını ifade etti. Tanıtım toplantısında, etkileşimli tahtalarda kullanılacak TÜBİTAK bünyesinde geliştirilen ulusal işletim sistemi PARDUS yazılımı ve yeni arayüzün getirdiği yeniliklere ilişkin sunumlar yapıldı.

CF-20

DÜNYANIN İLK TAMAMEN DAYANIKLI, AYRILABİLİR KURUMSAL DİZÜSTÜ BİLGİSAYARI TOUGHBOOK CF-20. Windows 10 Pro işletim sistemine sahip ilk tam dayanıklı Toughbook olma özelliğine sahip CF-20, ailenin 6’ncı nesil Intel® Core™ vPro™ işlem teknolojili ilk üyesi. Ayrılabilir dizüstü bilgisayar Toughbook CF-20, eldivenle kullanılabilen dokunmatik ekranı, 14 saate kadar ömre sahip cihaz çalışırken değiştirilebilen pili, amaca göre tasarlanmış Araç Montaj Kiti ve Masaüstü Port Çoğaltıcı ile mobil çalışanlara çok yönlülüğün yepyeni seviyesini sunuyor.

Toughbook dizüstü bilgisayarların olağanüstü yetenekleri hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayın: www.toughbook.eu Arayın: 0216 709 27 24

Intel, Intel Logosu, Intel Core, Intel vPro, Core Inside ve vPro Inside Intel Corporation’un ABD ve diğer ülkelerdeki tescilli markalarıdır.


4

BThaber

E-TOPLUM

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

eTR Ödülleri’nde büyük heyecan yaşandı Haber Merkezi TÜSİAD ve Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) tarafından, Vodafone Türkiye ana sponsorluğunda düzenlenen ‘13. eTürkiye (eTR) Ödülleri’, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. Örnek e-Devlet uygulamalarına dikkat çekilmesi, yenilikçi girişimlerin kamuoyuna tanıtılması, başarılı girişimlerin desteklenip özendirilmesi ve bu yöndeki uygulamaların yaygınlaşması hedefiyle bu yıl 13. kez düzenlenen ‘eTR Ödülleri’ne kamu ve özel sektörün bilişim yöneticileri büyük ilgi gösterdi. ’eTR Ödülleri’ toplantısında; TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, TBV Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Koç, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Ekonomi Yuvarlak Masası Başkanı Esin Güral Argat, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Gökhan Öğüt konuşmalarını gerçekleştirdiler. Aydın, “Devlet ve özel sektör olarak bilgiyi menkul değer olarak görüp katma değer yaratmalıyız” değerlendirmesinde bulunup bilgiye dayalı üretimin önemine vurgu yaptı. Eczacıbaşı konuşmasında, “Teknolojiye dair bildiğimiz her şey hızla eskiyor. Yerini, anlamakta zorluk çektiğimiz yeni kavramlar, yeni paradigmalar alıyor. Ülkemiz, bu hızlı gelişime ayak uydurmak, hızla uyum sağlamak, koşusunu daha hızlandırmak zorunda. eTR Ödüllerimiz, en azından kamu kurum ve kuruluşlarımızı bu hıza teşvik amacını güdüyor. Diğer yandan TBV olarak tüm şehirlerde ‘Akıllı Şehir’ stratejisinin geliştirilmesi

26 proje yarıştı ‘Kamudan Vatandaşa e-Hizmetler’, ‘Kamudan İş Dünyasına e-Hizmetler’, ‘Kamudan Kamuya e-Hizmetler’ ve ‘Yerel Yönetimler’ kategorilerinde finale kalan 26 projeden kazananlar, jürinin yaptığı elektronik oylamayla belirlendi. 13. eTR Ödülleri’ni kazananlar şöyle sıralanıyor: • Kamudan Kamuya eHizmetler: Kalkınma Bakanlığı, Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı e-Yazışma • Kamudan İş Dünyasına eHizmetler: BTK – İnteraktif Frekans

gerektiğini düşünüyoruz ” dedi. e-Devlet stratejilerinin üst düzeyde sahiplenilmesi büyük önem taşıyor “Dijitalleşen ekonomi içerisinde dijital devletin

İşlemleri Sistemi (İFİS) • Kamudan Vatandaşa eHizmetler: Sağlık Bakanlığı - e-Nabız • Küçük Ölçekli Belediye: Selçuk Belediyesi Mobil Belediyecilik Uygulamaları • Orta Ölçekli Belediye: Kadıköy Belediyesi Aklımdaki Kadıköy • Büyük Ölçekli Belediye: İETT - Akıllı Ulaşım Sistemleri ile Toplu Taşımada Hizmet Kalitesinin Arttırılması. Diğer yandan, e-devlet uygulamalarıyla örnek olan

varlığı büyük önem taşıyor” ifadesini kullanan Koç, “Dünya Ekonomik Forumu ve INSEAD’ın 2015 yılı Küresel Bilgi Teknolojileri raporuna göre; kamu hizmetlerinin çevrimiçi sunumu bakımından 140 ülke içinde 53. sıradayız. Kamu web sitelerinin

veya örnek teşkil edebilecek uygulamalara verilen, ‘TÜSİAD-TBV eTR Yürütme Kurulu Özel Ödülü’nü ‘TBMM Mobil Uygulama’ projesi aldı. ‘TÜSİAD-TBV eTR Yürütme Kurulu tarafından verilen ‘En iyi Gelişim Gösteren Proje Ödülü’nü ise ‘TSE BelgeNET’ projesi kazandı. Etkinliğin ana sponsoru Vodafone Türkiye tarafından, finale kalan kurumlar arasından Vodafone Dijitalleşme Endeksi’nde en yüksek puanı alan kuruma verilen ‘Vodafone Türkiye Özel Ödülü’ nü Sağlık Bakanlığı aldı.

vatandaşların e-Katılımcılığına uygunluğu bakımından ise 64.’yüz. Raporda, önceki döneme göre ilerlemeler kaydettiğimiz ancak halen önemli bir yol alınması gerektiği tespit ediliyor. Avrupa Komisyonu’nun 2015 tarihli e-Devlet raporunda, AB28+

ülkeleri içinde Türkiye ‘kullanıcı odaklılık’ bakımından en üst, ‘şeffaflık’ bakımından 2. sıradaki ülke grubunda yer alıyor. Bu veriler bizi daha fazla motive etmeli. Kısacası e-Devlet’i, sadece kamuda verimlilik için değil, daha şeffaf ve hesap verebilir, daha yenilikçi, daha katılımcı ve kapsayıcı; neticede güvenilir bir devlet için bir zaruret olarak görüyoruz. Hedeflere ulaşılması için e-Devlet stratejilerinin üst düzeyde sahiplenilmesi büyük önem taşıyor” açıklamasını yaptı. Argat da, “Ülkemizin ihtiyaç duyduğu insan kaynağına yönelik çalışmaların, çok daha hızlandırılması gerekiyor. Bilgi toplumuna dönüşüm genç insan kaynağında yatıyor” şeklinde konuşup sözlerine şöyle devam etti: “Bu kapsamda, bireylerin sahip olması gereken becerilerinin başında; fen, teknoloji, matematik ve mühendislik yani İngilizce kısaltmasıyla ‘STEM’ geliyor. STEM becerilerine sahip gençler yetiştirmemiz gerekiyor ki bu alanda uzman personel ve nitelikli işgücünü ve aynı zamanda girişimcileri ortaya çıkarabilelim.” Öğüt ise katılımcılarla şunları paylaştı: “4.5G ile dünya çapında rekabetçi ülke olma hedefine ulaşma yolunda, büyük bir atılım daha yaptık. 4.5G ve ardından gelecek yeni nesil genişbant teknolojiler, ülkemizde önemli bir ihtiyaç olduğuna inandığımız genişbant atılımının gerçekleşmesinde önemli rol oynayacak. Bu teknolojiler, yeni yatırımların önünü açarak ve ek istihdam yaratarak Türkiye’nin dünya dijital ekonomi ligindeki rekabet gücünü artıracak. ‘IoT’ alanında da bizi büyük fırsatlar bekliyor.”

Cepte garanti KKTC’ye geliyor Garanti kapsamı dışında kalan kullanıcı hatalarına karşı, içinde sigorta, orijinal yedek parça ve hukuki destek başta olmak üzere, birçok hizmeti barındıran Cepkask, Türkiye pazarının ardından KKTC elektronik pazarında yerini almaya hazırlanıyor. Şirket, Kıbrıs’ın müşteri ihtiyaçlarına ve değişen

sektör dinamiklerine göre pazarlama çalışmalarını şekillendirerek, Fortibase ve BYT firmaları ile dağıtım ve teknik servis anlaşması yaptı. Cepkask Genel Müdürü Tayfun Gülgeç, Kuzey Kıbrıs elektronik pazarına büyük bir lansman ile gireceklerini, KKTC’yi Cepkask ve Teknokask güvence

paketleri ile tanıştıracaklarını vurguladı. KKTC’de öğrenci ve asker sirkülasyonunun yoğun olmasından dolayı tüm operatörlerde yaklaşık 610 bin abonesi bulunan Kıbrıs’ın, gelişmiş bir pazar olmaya aday olduğu bilgisini veren Gülgeç, diğer ürünlerini de Kıbrıs’a getirme odaklı çalışmalarının yıl boyu

devam edeceğini belirtti. “Bu projelerle portföy dönüşümüne katkı sağlamayı ve bayi sayımızı genişletmeyi hedefliyoruz” diyen Gülgeç, Kıbrıs’ta Fortibase ve BYT firmaları ile sunacakları Cepkask

ve Teknokask hizmet paketleri ile perakende satış yapan firmalara iş hacmi yaratacaklarını söyledi.


BThaber

E-TOPLUM

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

5

KAMUNUN KAPSAMINI İYİ ANLAMAK GEREK “Özel sektör, yatırım için kamunun adımlarını bekliyor ve geçen yıl kamu için zor bir süreçti. Bu yılın daha iyi olacak. Ama kamunun kapsamanı da iyi anlamak gerek.

Örneğin belediyeler de kamu ve belediyeler BT yatırımlarına devam ediyorlar. Geçen yıl belediyeler ile ilgili yaptığımız araştırmaya göre, büyükşehir

belediyelerinin 1 milyon TL üzerinde BT bütçesi vardı. 2015 yılında belediyelerin öncelikli yatırımları arasında belediye ve kent bilgi sistemi otomasyonu, veri güvenliği ve coğrafi

bilgi sistemleri vardı. Yani belediyeler, hayati olacak işleri yapmak üzere BT yatırımlarına ara vermiyor. Bu yönüyle, ‘kamu BT yatırımları’ dediğimizde Ankara’nın yapacağı

yatırımlara çok bağlı değiliz. Ankara bütçesel olarak daha büyük işler yapıyor, bu bir gerçek, ama kamu bir tek Ankara değil ve sadece bakanlık endeksli olmamak lazım.”

Tüm zorluklara rağmen ille de BT Handan Aybars Bilişim 500 araştırmasında geçen yılın konsepti ‘inci’ sonrası, bu yıl odak noktası ‘dişliler’. Zira bilişim, zor bir pazar ve bu zorlu pazarda kıran kırana, dişe diş bir mücadele, bu mücadelenin kategorilerde ve 500 sıralamasında galip gelenleri var. Bu nedenle yılın anafikri Bilişimin İlk 500 Dişlisi. Aradan geçen yıllarda tüm kesimler tarafından bir referans değer olarak tanımlanan, kamu ve özel sektör için olduğu gibi yabancı sektör uzmanları için de benzeri olmayan bu kaynak, CIO’lar başta olmak üzere tüm şirketlerde yetkili isimlerin rehberi. Sektör şirketleri, Bilişim 500’ü kendi konumlarını ve rakiplerinin pozisyonunu görmek için kullanırken, kullanıcılar da hangi kategorilerde hangi oyuncuların olduğunu bu araştırma ile görebiliyor, hangi şirketlerle hangi konularda çalışabileceğini net analiz etme imkanı buluyor. Bu yönüyle ISO 500 gibi kendi kulvarında tek olma özelliğini yıllar içinde korumayı başaran Bilişim 500 araştırması, her yıl olduğu gibi BThaber’in ürünü ve araştırma M2S Marketing To Sales’in emeklerinin sonucu. Sanallaştırma ve bulut giderek öne çıkıyor Her yıl olduğu gibi bu yıl da Bilişim 500 kategorilerinde geliştirmeler var. Ancak bu yıl yeni kategori eklemekten ziyade, bazı kategorilerde içerik bazlı değişiklikler yaptıklarını vurgulayan M2S Araştırma Genel Müdürü Özlem Unan, bunun gerekçesi olarak da hizmetlerin gelişmesini gösterdi. Bu yılki araştırma kategorilerine eklenen ‘sanallaştırma yazılımı’, Bilişim 500’de öne çıkıyor. Araştırma mantığında bir değişiklik olmadığının yine şirketlerin

Bilişim sektörünün ‘en’lerini belirlemeyi hedefleyen Bilişim 500 araştırması 16’ıncı kez düzenlenecek ve bu yılın konsepti ‘Bilişimin İlk 500 Dişlisi’. Başvurular için son tarih 6 Mayıs’a kadar uzatıldı. Bilişim 500’de 2015 yılı verileri ile kategorilerinde öne çıkan şirketler ödüllerini 28 Temmuz’da alacak. Bunun yanı sıra, 35 yılı bu zorlu sektörde tamamlayanlara da ödüller sunulacak.

KURUMSAL ÖLÇEK, BULUT İLGİSİNİ ŞEKİLLENDİRİYOR “Bilişim 500 bir anket değil, onlardan gelen verileri derleyerek sıralama yarattığımız çalışma. Ama yine de BT şirketlerinin dönüşlerini alıyoruz. Bilişime yatırım yapan sektörlerde BT yatırımları için harcadığı bütçeler de yüksek olan kamu, finans, telekom her zaman itici güç. Ancak perakende, sağlık ve enerji gibi sektörlerdeki BT yatırımlarının gelişimini de görüyoruz. Büyük ölçekli yatırımları, büyük ölçekli şirketler yapıyor ve örneğin genel değil özel bulut yapısına odaklanıyor, kendi

resmi belgelerle desteklenen net satış gelirlerine göre sıralama yaptıklarının altını çizen Özlem Unan, kategori bazında da temelde var olan yapıyı koruduklarını vurguladı. 2015 yılı verilerini baz alan Bilişim 500 araştırmasını 2014 yılı sonuçları ile kıyaslamasını istediğimiz Özlem Unan, şu yorumları paylaştı: “Her ne kadar şirketler 2015 yılının kötü olduğunu söyleseler de, birçok şirketin yılı büyüme ile kapattığını düşünüyor, sektörde ortalama büyümenin yine iki haneli rakam olmasını bekliyorum. Bu yıl araştırmada da temel beklentim, yine yazılım pazarının tüm diğer pazarların üstünde büyüme sergilemesi. 2014 yılı sonuçlarında gördüğümüz gibi yazılım ön plana çıkıyor. Küresel bazda olduğu gibi yurt içinde de bilişim şirketlerinin hem rekabet hem de pazar koşulları sebebiyle işbirlikleri

altyapılarını kuruyorlar. Genel buluta odaklananlar ise daha orta ve küçük ölçekli işletmeler. Bunların BT bütçeleri yılda 200 bin TL’yi geçmiyor. Dolayısıyla bunlar bulut bilişime daha fazla yatırım yapacak ve genel bulut pazarını büyütecek olan segment. 250 üstü istihdamı olan işletmeler daha büyük ölçekli BT yatırımları yaparken, 250 ve altında istihdamı olanlar daha orta ve küçük ölçekli. Bu eğilim, BT bütçelerinde yıllık harcama miktarlarında da görülüyor.”

zorunlu. Çünkü her şey bulut bilişime doğru giderken, bilişim şirketlerinin de birbiri ile entegre çalışmaları gereklilik halini alıyor.” Zorlu bir 2016 olacak Özlem Unan’ın da belirttiği gibi, 2015 yılı kolay bir yıl değildi. Ama yine de iki haneli bir büyüme beklentisinin gerekçesini sorduğumuzda, Unan’ın yanıtı net: “Gördüğüm kadarıyla 2015 yılının son çeyreğinde birçok şirket, görece olarak beklentilerini karşıladı. Yani son çeyrekteki hareketlenmeden olumlu etkilendiler.” Bu yönüyle 2015’in çok da kötü bir yıl olmadığı yorumunu yapan Unan’a göre, aksine, 2016 yılı daha zorlu olacak. Yılın ilk çeyreğinde geçen yıla kıyasla daha fazla ve bu da her sektörde her ölçekte şirketin BT yatırımları konusunda beklemede kalmayı tercih

M2S Araştırma Genel Müdürü Özlem Unan etmesine, yatırım planlarında ötelemeler yapmasına yol açıyor. Bu yılın temkinli tutumunda küresel ekonomik belirsizliklerin, Rusya ile yaşanan gerilimin de payı var. Ama bu gerilim, Unan’ın paylaştığı bir gözlemini beraberinde getiriyor: Birçok şirket, yönünü Türk Cumhuriyetleri’ne, İran pazarına ve Afrika ülkelerine çeviriyor, fırsatları kovalıyor. Türkiye pazarının yanında bu pazarlarda etkin olma çabası ışığında, Bilişim 500 2016 yılı sonuçlarının bu zorlu hamlelerin başarısını ortaya koyacağı, ama başarı elde edene kadar zorlu bir yılın da sektör şirketlerini beklediği aşikar.

Yazılımcılarımız İlgİ odağı Özlem Unan, Türk BT şirketlerinin gerek bu pazarlara açılma gerekse iç pazardaki ihtiyaçları karşılama yetkinliğini şu sözlerle değerlendirdi: “Pazardaki koşullara bakınca ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Örneğin yazılım tarafında Türkiye’nin belli başlıklarda daha uzmanlaştığını görüyorum. Yabancı şirketlerin Türk şirketlerini satın almalarında özellikle insan kaynağını yazılım odaklı kullanmak gibi hedefleri olduğunu görüyorum ve bu çok önemli. Nitelikli yazılımcı yetkinliğimizden yararlanmak istiyorlar. Bunu özellikle ERP ve iş zekâsı odaklı projelerde görüyoruz. Bunun önemli olduğu kanısındayım. Donanım ürünleri satmanın kâr marjı düşük ve hep düşük kalacak. Oysa yazılımda katma değer ve Türkiye pazarında büyüme potansiyeli var ve şirketler de bunu gösterebiliyor. Böylece yazılım pazarı daha fazla büyüyor.”


6

BThaber

E-TOPLUM

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Haber Merkezi BThaber Şirketler Grubu, hem yeni iş planlarını oluşturmak hem de çalışanlarının motivasyonlarını artırmak amacıyla Girne’de şirket içi eğitim ve motivasyon etkinliği düzenledi. Etkinliğe BThaber Şirketler Grubu bünyesinde yer alan BThaber, M2S, Bilişim Zirvesi, BTBurada ve Hidrojen şirketlerinin tüm elemanları katıldı. Toplantıda bir konuşma yapan BThaber Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe, 2014 yılında gerçekleştirdikleri yeniden yapılanma çalışmalarının meyvelerini toplamaya başladıklarını, seçimler dolayısıyla 2015’in zorlu bir yıl olmasına rağmen şirketlerin yılı büyümeyle kapattıklarını ve bu yıl da yeni projelerle hedeflerini aşacaklarını kaydetti. BThaber Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ise konuşmasında; Türkiye’nin en köklü bilişim ve teknoloji yayını olan BThaber’in bu başarısını sürdürdüğünü belirterek şunları kaydetti: “Türkiye’nin en köklü bilişim ve teknoloji yayını olan gazetemiz, 1995 yılından bu yana her hafta kesintisiz olarak yayımlanıyor. Yüzde 35’i bilişim teknolojileri sektörüne, yüzde 65’i finans, otomotiv, perakende, üretim, sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan kişilere ulaşmakta, online platformlar üzerinden on binlerce kişiye erişim sağlıyor. eDevlet dergimiz ise kamu, yerel yönetimler ve üniversitelere ulaşmakta, teknoloji dünyasındaki gelişmeleri okuyucularına yansıtmakta. Ayrıca düzenlediğimiz eDevlet Yuvarlak Masa Toplantıları ile de kamu kurumlarının teknoloji yaklaşımlarını ve projelerini yansıtmaya devam ediyoruz. Bu toplantılar aynı zamanda kurumlar ile bilişim şirketleri arasında bir iletişim köprüsü oluyor. Bu toplantıların bir benzerini Next Step Toplantıları adı altında düzenleyerek büyük özel kuruluşlar ile bilişim şirketlerini buluşturuyoruz. Şu anda M2S ile birlikte Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi – Bilişim 500 Araştırması’nı hazırlıyoruz. Bu araştırmanın sonuçlarının yer aldığı Bilişim 500 Yayını’nı da Temmuz ayında

BThaber Şirketler Grubu yeni hedeflerini belirledi

düzenleyeceğimiz görkemli bir etkinlik ile sektöre sunacağız.” Daha sonra söz alan M2S Genel Müdürü Özlem Unan da 2016 yılına yönelik hedef ve çalışmaları konusunda şu bilgileri verdi: “M2S, pazarlama çözümleri ve pazar araştırmaları alanında çalışmalarını sürdürüyor. 2015 yılında gelirlerimiz bir önceki yıla göre yüzde 10 arttı. Bu yıl da gelir bazında yüzde 20 büyümeyi hedefliyoruz. Pazarlama danışmanlığı ve yönetimi, araştırma hizmetleri, telemarketing, basılı ve dijital kampanya yönetimi alanlarında projelerimiz artarak

devam edecek. 2016 yılında gizli müşteri araştırmaları ve sadakat yönetimi projeleri konusunda da hizmet vermek üzere planlarımızı yapıyoruz. 2016 genele açık araştırma takvimimiz kapsamında enerji, lojistik, perakende, bulut servisleri, yerel yönetimler, güvenlik, sağlık, veri depolama ve sanallaştırma, KOBİ, üretim, büyük veri ve iş analitiği alanlarında araştırmalar gerçekleştireceğiz.” Bilişim Zirvesi Etkinlik Şirketi adına söz alan Genel Müdür Neslihan Aksun da teknoloji etkinliklerinin, kullanıcıların teknoloji eğilimlerini takip

etmesi ve teknoloji stratejilerini oluşturmaları açısından önemli platformlar olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Büyük teknoloji şirketlerinin kendi etkinliklerini düzenlemeleri dolayısıyla son yıllarda genele hitap eden teknoloji etkinliklerine olan ilgi azalmıştı. Fakat şirketlerin etkinliklerinin kendi ekosistemlerine hitap etmeye başlaması ile birlikte bizim gibi şirketlerin düzenlediği etkinliklere ilgi tekrar artmaya başladı. Artık katılımcı kişiler de sponsor firmalar da tüm sektörleri kucaklayan, teknolojiyi farklı boyutları ile aynı anda ele alan zengin içerikli etkinliklerin daha değerli olduğunu görüyor, zamanını da yatırımını da bu doğrultuda planlıyor. Özellikle de Anadolu’da son dönemlerde önemli bir ilgi artışı oldu. Biz de bu doğrultuda yeni stratejiler çerçevesinde etkinliklerimizi yeniden tanımladık. BTvizyon Toplantıları’nı 2015 yılı içinde Ankara, Gaziantep, Konya, Kayseri, Trabzon gibi illerin yanı sıra KKTC’de de gerçekleştirdik. Bu yıl da Türkiye’nin farklı bölgelerinde

en az 10 farklı ilde olmak üzere BTvizyon Toplantıları’nı düzenlemeye devam edeceğiz. 2017 yılı hedefleri arasında Kuzey Kıbrıs’ın yanı sıra farklı kentlerde uluslararası BTvizyon il etkinliklerini gerçekleştirme planlarımız var. Özellikle talep Türki Cumhuriyetleri’nden gelmekte. Farklı teknoloji konularından oluşan temalar sayesinde özel içeriklerle zengin gerçekleşen Teknoloji Platformları etkinliklerimiz de oldukça ilgi görüyor. Bu etkinlikleri de geliştirerek düzenlemeye devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde Teknoloji Platformları’nı Ankara’nın yanı sıra diğer Anadolu şehirlerine de taşımayı hedefliyoruz. Türkiye’nin en büyük bilişim etkinliği olan Bilişim Zirvesi için de çalışmalarımıza başladık. Bu konudaki gelişmeleri de önümüzdeki günlerde bilişim sektörüne müjdeyeleceğiz. Konseptini belirlediğimiz ve çok ilgi gören yeni etkinlik zincirimiz ise CIO buluşma etkinlikleri. İkili görüşmeler ve sosyal aktiveteler içeren bu etkinliklerin büyük çoğu yurtdışında gerçekleşecek. Bu yıl gerçekleşecek olan ‘CIO’lar ile Barcelona’da Maç İzleyelim’, ‘Prag’ta Sonbahar’, ‘Gaziantep’te CIO Tur Toplantıları’ isimli buluşma toplantıları 2017’de de büyüyerek renklenecek.”



8

BThaber

E-TOPLUM

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

İlk etkileşimli romanımız

RAND Küresel Teknoloji Devrimi ABD’nin en “kerli ferli” düşünce üretim kuruluşlarından RAND’ın, Küresel Teknoloji Devrimi 2020 Derinlemesine Analiz (The Global Technology Revolution 2020, In-Depth Analyses) Raporu’nda Türkiye’ye de dair değerlendirmeler var. 316 sayfalık raporda 29 ülke teknolojiyi ilgilendiren 16 alanda incelendi ve 4 ana grupta toplandı. Birinci Grup’ta ABD, Güney Kore, İsrail, Almanya, Kanada, Avustralya gibi bilgi toplumu niteliği kazanmış sanayi-ötesi ülkeler var. Bunlar, 16 alanda tam not alıyor. İkinci Grup’ta Çin, Hindistan, Polonya, Rusya var. Bunların puanı 12. Üçüncü Grup’ta Türkiye ile birlikte Brezilya, Şili, Kolombiya, Endonezya, Meksika, Güney Afrika. Bunların puanı 9... Dördüncü Grup’tan söz etmeye gerek yok. Türkiye, 16 teknolojiden 9’unda “yeterli” kapasitede değerlendirildi: Ucuz güneş enerjisi. Kırsal kablosuz iletişim. Genetiği geliştirilmiş ürünler. Hızlı

biyotahlil (bioassay= bir maddenin organizmaların gelişimi üzerindeki etkisinin incelenerek biyolojik fonksiyonunun belirlenmesi). Filtre ve katalizörler. Ucuz bağımsız iskan. Çevreci üretim. RFID tanımlama. Hibrid araçlar. Türkiye’nin yetersiz görüldüğü alanlar: Gömülü bilgiye ulaşım. Hedefli ilaç gönderimi. Yaygın sensörler. Doku mühendisliği. Geliştirilmiş teşhis ve cerrahi yöntemler. Giyilebilir bilişim. Kuantum şifreleme. (S.85, Table 3.12) Bir çok tablo arasında Dünya Bankası Bilgi Ekonomisi İndeksi’nde Türkiye’nin yerini görüyoruz: Ele alınan 22 ülke arasında 14’üncü. (Table K.1) Raporda, rüşvet, yolsuzluk ve saydamlık konusuna da yer verilmiş. Yolsuzluk, teknolojik ve bilimsel gelişmelerin önündeki engellerden biri olarak sayılıyor. Kaynakların amaçlarına uygun olmayan biçimde kullanılmasının, kaynak sıkıntısına yol açtığına dikkat çekiliyor.

Hem gazeteci, hem romancı olarak, hem de ülkemizde kadınların medeni hakları konusundaki sosyal aktivistliği ile de tanınan Duygu Asena’nın (1946-2006) beyin tümöründen ölümünün 10’uncu yıldönümünde, 70’inci doğum günü kutlanıyor: Kadir Has Üniversitesi’nde bir çalıştay yapıldı. Onun 1978-2004 arasında Kadınca, Kim, Cumhuriyet ve Vatan’daki makalelerinden 150’si bir araya getirildi, “Orada Kadınlar Var mı?” başlıklı bir kitap yayınlandı (Doğan Kitap). Başka etkinlikler de sırada... Duygu Asena 2000’de, internet Türkiye’de henüz 5 yaşındayken, bir “ilk”i gerçekleştirdi: Okuyucusuyla etkileşimli ilk romanını yazdı. “Aslında Özgürsün” adlı romanının ilk 4 sayfasını internette yayınladı, okuyucularından dasena@ turk.net adresine yazmalarını istedi, onlardan gelen epostalara göre romanı yönlendirmeye başladı. Sırf, yazarlığına yenilikçilik katmak uğruna. Bir de slogan buldu: “Okundukça yazıldı”. Gerçekten de romana ilgi duyan, fikrini epostayla ileten okuyucunun katkılarıyla ortaya 260 sayfalık bir roman çıktı.

Asena, romanın arkasına, gelen epostalardan ilginç olan 40 tanesini (izin alarak) ekledi. 2001’de basıldığında okuyucu ile etkileşimli romanımız oldu bu. Bilişimin toplumsal boyutunu ilgilendiren bu adımdan bugün haberi olmayanlara bir kültür hizmeti olarak bunu, Asena’nın ölümünden 10 yıl sonra yazıp bilgilendirmek epey ironik. Duygu Asena’nın yayınladığı epostalardan bir iki örnek: *“Türkiye’de sınırlı sayıda bir kitlenin İnternet kullanıyor olmasına rağmen web sitenizdeki okuyucu mesajları ülkemizden çok ilginç kesitler sunuyor.” *“İnternette roman, hem de okuyucunun katkılarıyla... İlerleyen sayfalarda yardımcı olmayı düşünüyorum.”

*”Nihayet okuyucular, roman hakkındaki fikirlerini sizlere gönderebiliyorlar.” *”Romanınızı bu şekilde bizlerle birlikte yazmak istemeniz bence çok ilginç ve hoş bir fikir.” Korku romanlarıyla ünlü Stephen King de aynı yıl şunu yaptı: 66 sayfalık kısa romanını (Riding the Bullet) internete koydu. O yıllarda sadece dijital ajanda (PDA) ve PC/ laptop üzerinden King’in yazdıklarını okuyabilmek için 2.50 USD ödemek gerekiyordu. Hacker’lar (o zaman da vardılar) şifreyi kırarak kitabı bedava açtılar. Ama yayınevi hızla önlem aldı. Sonuçta kitap 400 bin kez indirildi, ayrıca baskı olarak 600 bin sattı. (Duygu Asena’nın kitabı, onun artık tamamen hasta olduğu 2006’da 22’inci kez basıldı). Stephen King, ikinci projesinde “The Plant” adlı kitabını internetten parasız sunmaya başladı. Ama bir koşulu vardı: Eğer okuyucu, devamını okumak istiyorsa, her bölüm için 1 USD ödeyecekti. 10 bölüm için 100 bin okuyucunun ödeme yapacağını umuyordu. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. King de kitabını 6’ıncı bölümde yarıda bıraktı. O güne kadar ona destek olanlar dehşetli bozuldular. Neticede, “bitmemiş” bir romana para ödemişlerdi.

bu zamana 6 milyon kez tıklandı. Tıklar artıyor. Yaptığı müzik için Guardian gazetesi, “Caz müziğinin beklediği

mesih geldi” diye yazdı. Quincy Jones, Herbie Hancock , Chick Corea gibi “baba” cazcıların beğenisini kazandığı gibi, MIT Media Lab’de “Operanın Geleceği” Ar-Ge Bölümü’nden Ben Bloomberg’le de işbirliği yaptı. MIT Media Lab’de müziğin ifade biçimine, öğrenmeye, sağlığa katkısına, beste, performans ve kitlesel katılımla artırmayı araştıran bir birim var. Dörtlü stereo, müziği çok kanallı (örneğin 150 kanal) sistemle ortama yaygın bir biçimde sunma, kısacası bu konular sanal/artırılmış gerçekliğin sese uyarlanmış biçimi.

Jacob Collier de kim? Hem görsele, hem işitsele dayalı bir olayın yazılı haberi nasıl yapılır? Yanıt: Güçlükle. Buradaki haberimiz, öyle işte güçlükle yazılabiliyor. https:// youtu.be/hYQGTp0ZLbs Konu: İngiltere’de 20 yaşında, annesiyle yaşayan YouTube “olayı” müzisyen Jacob Collier. Neden “olay” kendisi? Yaptığı müziğin bütün enstrümanlarını kendisi çalıyor. Bütün vokalleri kendisi yapıyor. Bunların hepsini tek tek armonize ediyor. Bilgisayarda harmanlayıp, ortaya bir caz

parçası çıkartıyor. Kendisi bir armoni üstadı. Sesi de var sayılır. Ama esas yaptığı, vokalizasyon. Jacob, fenomen bir cazcı oluyor. Bu işlere başlamasını annesine borçlu. Anne, profesyonel kemancı. Jacob, çoukluğundan beri müzik duymuş evde. Zaten o, bir Z-Kuşağı “yerlisi.” Müzikle birlikte bilişimle büyümüş. Allah vergisi bir kulak ve yetenek de var belli. Hem de ilkortaeğitimini kaliteli bir okulda almış. Aksanı, hiç de 20’lik

İngilizlere özgü sokak dili ve eğitimsiz lehçe değil. Jacob’un YouTube “tarihi” iki yıl önce başladı. O zamandan


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

9

Fidyecilere karşı bu yöntemlerle ilerleyin AloTech Yönetici Ortağı ve CTO’su İdris Avcı

iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu

Kredi kartı ve cebin güvenli buluşması AloTech’in iyzico ile yaptığı işbirliği ile AloTech müşterileri hazırlanan sihirbazı kullanarak entegrasyonu birkaç dakikada ve herhangi bir ek maliyet olmadan tamamlayabiliyor. Entegrasyon tamamlandığında, son kullanıcılar kredi kartı bilgilerini sesli yanıt sistemi (IVR) üzerinden tuşlayarak girebiliyor. Böylece müşteri temsilcisi bilgileri görmediği gibi, son kullanıcının güvenlik endişeleri de ortadan kalkıyor. “AloTech ile yaptığımız bu işbirliği sayesinde artık son kullanıcıların müşteri temsilcilerine kredi kartı bilgilerini verme konusunda yaşadığı sıkıntıları sona erdiriyoruz” diyen iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu’ya göre, bu yapı AloTech çözümlerini

kullanan şirketlere avantaj sağlıyor. AloTech Yönetici Ortağı ve CTO’su İdris Avcı da söz konusu işbirliği ile ilgili şu bilgileri verdi: “Bulut Çağrı Merkezi çözümlerimizle donanım, yazılım, işletim sistemi ve bakım maliyetlerini ortadan kaldırıp, şirketlerin faaliyetlerini kolaylaştırıyoruz. Şirketlerin, hizmet sunumunda temel sorunları müşterilerinin kredi kartı bilgilerini paylaşma konusunda yaşadıkları kaygılar. Platformumuza iyzico’nun ödeme sistemini entegre ederek ise çağrı merkezi hizmetimizi kullanan şirketlerin müşterilerine en güvenilir şekilde ürün ve hizmet sunmasını sağlıyoruz.”

Fidye yazılımlar ile gerçekleştirilen saldırılar gün geçtikçe artıyor. Özellikle bir güvenlik stratejisi bulunmayan orta ve küçük ölçekli şirketler fidyecilerin tuzaklarına çok çabuk düşüyorlar. Fortinet’in 10’lu önlem önerileri ise bu risklere karşı önem kazanıyor: 1. Bir yedekleme ve geri yükleme planı oluşturun. Sisteminizin yedeğini düzenli şekilde alın ve bu yedeği, internet bağlantısı olmayan ayrı bir cihazda saklayın. 2. E-posta eklentilerini, internet sitelerini, dosyaları analiz eden, risk oluşturan reklamlar ile alakanız olmayan sosyal medya sitelerini engelleyen profesyonel e-posta ve web güvenlik araçları kullanın. Bu araçlarda sandbox özelliği de olsun. 3. İşletim sisteminizi, cihazınızı ve yazılımlarınızı hep güncel tutun. 4. Cihaz ve ağınızdaki antivirüs, IPS ve antimalware araçlarınızın son güncellemeler ile çalıştığından emin olun. 5. Uygulamalar için bir “beyaz liste” oluşturun. Böylece yetki verilmemiş uygulamaların indirme yapmaları veya çalışmaları da

E-ticaretin payı git gide artacak Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) Şubat ayı verilerine göre, online alışveriş ve diğer işlemler karşılığı internetten yapılan kartlı ödemeler yüzde 32 arttı. Bu verilere göre, 2011 yılında 18.7 milyar TL olan dijital ödemeler, 2015 yılı sonunda 55.3 milyar TL’ye ulaştı. Söz konusu süreçte internetten kartlı ödemelerdeki yükseliş trendi de devam ediyor. 2015 Şubat ayında 3.7 milyar TL olan internetten kartlı ödeme miktarı, 2016 Şubat’ında yüzde 32 artarak 4.9 milyar TL’ye ulaştı. 300’ü aşkın sanal mağazayı tek çatı altında toplayan cashback (para iadeli alışveriş) sitesi Avantajix.com’un kurucu ortağı Güçlü Kayral’a göre ise bu yükselişe rağmen, Türkiye’de e-ticaretin genel perakende içindeki payı hala yüzde 1,3. Oysa bu oran dünyada yüzde 7, İngiltere’de

Avantajix.com kurucu ortağı Güçlü Kayral ise yüzde 11. Kayral, şu yorumu yaptı: “2016’da e-ticaretin genel perakende içindeki payının yüzde 2 olması bekleniyor. Sanal alışverişlerde güvenlik kaygısı aşıldıkça, e-ticaretin genel perakende içindeki payı da hızla dünya seviyelerine çıkar. Türkiye’deki bir

sorun da sanal alışverişlerin avantajlarının tam olarak kullanılmaması. E-ticaretin yaygın olduğu İngiltere’de online alışverişlerin büyük çoğunluğu cashback siteleri aracılığıyla yapılıyor. Müşteri, online mağazaya doğrudan girmek yerine, cashback sitesi üzerinden girerse, bizler komisyon alıyoruz ve bu komisyonunun tamamını müşteriye aktarıyoruz ve alışverişler ucuza gelebiliyor. BKM verileri ışığında yaptığımız hesaplamaya göre, cashback siteleri kullanılmadan yapılan online alışveriş nedeniyle geçen yıl müşterinin cebine girmesi gereken yaklaşık 1 milyar TL, e-ticaret sitelerinin kasasında kaldı. Oysa, bu para e-ticaret sitelerinin dağıtmaya hazır olduğu promosyon tutarı ve bu parayı sadece cashback sitesinden geçenler kullanabildi.”

engellenebilir. 6. Ağ yapınızı birkaç güvenlik bölgesine ayırın ve bir alana bulaşmış olan zararlı yazılımın diğer alanlara yayılmasını önleyin. 7. Sisteminizde izin ve ayrıcalıkları kurup güçlendirerek, ticari açıdan kritik uygulama, veri veya hizmetler için potansiyel risk olabilecek kullanıcı sayısını da azaltabilirsiniz. 8. Şirketinizin güvenlik standartlarını karşılamayan cihazları tespit edip

engellemek için bir BYOD güvenlik politikası oluşturun. 9. Adli (forensic) analiz araçları kurarak, saldırı sonrası bu saldırının nereden geldiğini, ortamda ne zamandan beri bir bulaşma olduğunu ve tüm cihazlarınızdan zararlı içeriği temizleyip temizlemediğinizi belirleyin. 10. İnsan faktörü, kurumsal güvenlik zincirinin de en zayıf halkası. Bu nedenle kendi kurumsal politikanızı oluşturun ve güvenlik için çalışanlara bel bağlamayın.

Masaüstü iş istasyonu serisi genişliyor HP Z iş istasyonları için sistem genişletilebilirliği, yüksek hızlı bellek ve yüklü iş akışlarına güç verecek çok çekirdekli güncellemeleri geliştirildi. HP’nin hızlı Z Turbo Drive çözümü HP Z Turbo Drive G2 1 TB PCIe SSD de tanıtıldı. Yenilenen HP Z840, Z640 ve Z440 masaüstü iş istasyonları yeni nesil çok çekirdekli Intel® Xeon® işlemciler,2, 3 NVIDIA® Quadro® ve AMD FirePro™ tarafından sunulan yeni grafik seçenekleri ile Microsoft veya Linux işletim sistemleri özelliklerini sunuyor. Yeni Intel® Xeon® E5-2600 v4 serisi işlemcilerle HP Z iş istasyonları da 2400MHz’ye varan performans getiriyor. HP Z iş istasyonları medya, eğlence, grafik tasarım, CAD, mimari, fotoğrafçılık, üretim, finans, sağlık, bilimsel görüntüleme, petrol ve gaz

arama gibi hesaplama gücünün kritik öneme sahip olduğu sektörlerin ihtiyaçlarına yanıt vermek için tasarlanıyor. HP Z masaüstü iş istasyonları birçok onaylanmış istasyonu uygulamasına erişim de sunuyor. Performans, inovasyon ve güvenilirliğe odaklanan üç yeni HP Z iş istasyonu takımsız şasi, entegre tutma yerleri ve kablosuz tasarım özellikleriyle servis kolaylığı, sistem çapında verim ve yüksek genişletilebilirlik özelliklerine sahip. HP Z iş istasyonlarının bu serisi, geniş dosyaların verimliliğini sağlayan Thunderbolt 26, depolama sıkıntılarını ortadan kaldıran HP Z Turbo Drive, sistem gözetimi için HP Performance Advisor, ayrıca grafik açıdan zengin uygulamaların uzaktan işbirliği odaklı çalıştırılabilmesini sağlayan HP Remote Graphics Yazılımı özelliklerine de sahip.


10

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

Küresel çapta 70 bin çalışanı ile kurumsal müşterilerinin hizmet zinciri Ekrem Uçman boyunca birbirinden farklı iş süreçlerine yönelik çözümler geliştiren Arvato, 70 bin çalışanı ile kurumlara ve şirketlere teknoloji hizmetleri üzerine destek vermeyi amaçlıyor. Bertelsmann AG şirketler grubuna bağlı Arvato, geniş hizmet yelpazesi sayesinde farklı sektörlerde hizmet veren müşterilerine özel çözümler tasarlayan ve bu hizmetleri uzun yıllara dayanan tecrübesi ile 40 ülkede faaliyetlerini gerçekleştiriyor. Arvato Telekomünikasyon Hizmet ve Çözüm Geliştirmeden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Ali Murat Alkanlı ile Arvato’nun iş süreçlerinden, çözümlerinden ve ileriye dönük projelerinden söz ettik. n Arvato olarak sunduğunuz çözümlerden ve hizmetlerden söz edebilir misiniz? Arvato olarak entegre “Business Process Outsourcing” (BPO) hizmetleri sunuyoruz. BPO hizmetlerimiz, müşteri hizmetleri yönetiminden, dijital pazarlama çözümlerine, finansal hizmetlerden, tedarik zinciri yönetimine, BT hizmetlerinden, satış sonrası desteğe kadar çok geniş bir yelpazede şekilleniyor. Örnekleyerek anlatmak gerekirse online satış yapmak isteyen bir şirkete, webshop’un oluşturulmasından ERP sistemleri ile entegrasyonuna, e-ticarete özel lojistik hizmetlerin sağlanmasından, ödeme sistemlerinin oluşturulmasına, müşteri ilişkileri yönetiminden, satış sonrası hizmetlere kadar değer zincirinin neredeyse bütün halkalarında dış kaynak hizmetleri veriyoruz. Telekomünikasyon,

2015 yılının dijital reklam yatırımlarını değerlendiren Bullseye Worldwide’ın IAB’den edindiği ve reklam sektöründeki yatırımları ele alan AdEx Dijital Reklam Raporu sonuçlarına göre, Türkiye’de toplam dijital reklam yatırımları geçen yıldan bu yıla yüzde 18 arttı. Mobil reklam yatırımlarının artacağı öngörüsünde bulunan Bullseye Worldwide Kurucu Ortağı Afşın Avcı’ya göre, akıllı telefon kullanımlarında artış ve mobil merkezli iletişime küresel ölçekli yönelim ile 2015 yılında yüzde 61 ile güçlü artış oldu. Avcı, “Önümüzdeki dönemde de yüzde 40-60 arasında artış öngörüyoruz” beklentisini dile

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Dijitalleşme eğilimi, müşterilerin alışkanlıklarını da değiştirdi Arvato, sunduğu BPO hizmetiyle şirketlerin ana iş kollarına odaklanarak daha çevik ve rekabetçi hale gelmelerine destek oluyor. finans, teknoloji, e-ticaret, turizm, medya, enerji, üretim ve perakende başta olmak üzere pek çok sektöre çözümler ve hizmetler sunan Arvato, Türkiye’de 3 bin kişiye yakın istihdam sağlıyor. n Business Process Outsourcing (BPO) hizmetinizden bahseder misiniz? Müşterilerinize bu hizmet ile ne gibi faydalar sağlıyorsunuz? Çağrı merkezinden elektronik ticarete, bilişim hizmetlerinden sistem entegrasyonuna, lojistik ve tahsilattan satış sonrası desteğe kadar verdiğimiz uçtan uca hizmetlerin tümü entegre “Business Process Outsourcing” (BPO) olarak tanımlanıyor. Ülkemizin geniş BPO hizmet portföyüne sahip şirketlerinden biriyiz. Sunduğumuz BPO hizmetiyle sektörünün devi olan müşterilerimizin ana iş kollarına odaklanmalarına ve diğer konuları bize emanet ederek daha çevik ve rekabetçi hale gelmelerine destek oluyoruz. n Kamu sektörüne yönelik ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Arvato özel sektörlerde olduğu kadar kamu sektöründeki deneyimini Avrupa’da İngiltere, İspanya gibi ülkelerde de sunuyor. Özellikle İngiltere’de yerel yönetimlerde, merkezi hükümette ve kamu sağlığında

sağlanan hizmetler aracılığıyla vatandaşlarına çözümler sunuyor. Arvato’nun kamu sektörü müşterileri arasında Ulaştırma Bakanlığı, Slough, Derbyshire ve Sefton yerel yönetimler ile hastaneler ve çeşitli kamu sağlık kuruluşları yer alıyor. Bu işbirlikleriyle 580 binin üzerinde İngiliz vatandaşına hizmet götürülüyor ve kamu müşteri adına yılda 568 milyon Sterlin’in üzerinde birikim yapılıyor. İspanya’da ise Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın şiddet gören kadınlara destek vermek amaçlı oluşturduğu 016 acil durum telefon hattı, sağlık sektörü için verilen acil durum ve kriz hizmetleri ve Barcelona şehir yönetimi ofisinden bilgi edinme hizmetleri veriliyor. n Türkiye’de kurumların dijital dönüşüm süreçleri nasıl ilerliyor? Bu süreçte en çok nelere dikkat edilmeli? Dijital dönüşüm şirketlerin gündemlerinde giderek daha çok yer almaya başladı. Nisan ayı itibariyle ülkemizde de kullanılmaya başlanan 4,5G altyapısı ile çevrimiçi ortamdan mobile geçiş daha da hızlanacak. Büyük veri analitiği giderek pazarlamanın ve müşteri ilişkileri yönetiminin belkemiği haline gelecek. Bu değişime ayak uyduran şirketler müşteri memnuniyetini ve kârlılıklarını artırırken,

Ali Murat Alkanlı bu değişime kendini adapte edemeyen şirketler kişiselleştirilmiş hizmetlerde beklentinin altında kalarak müşteri kaybetme riskiyle karşı karşıya gelecek. Dijitalleşme eğilimi ile birlikte müşterilerin davranışları ve alışkanlıkları da değiştiğinden özellikle müşteri ilişkileri yönetiminde Arvato olarak müşterilerimize ses bazlı olmayan müşteri hizmetleri çözümleri sunmaya başladık. Ayrıca veri analitiği tabanlı yeni hizmetler geliştirmek için önemli yatırımlar yapıyoruz. n Dijital dönüşümünü gerçekleştirmiş bir kurum rakiplerine göre ne gibi avantajlar elde eder? Dijital dönüşüm yolunda olan ve dijital dönüşümünü gerçekleştirmiş olan kurumlar rakiplerine göre hem müşteri edinme açısından, hem kalifiye işgücü bulma, barındırma açısından, hem de kârlılık açısından avantajlar elde edeceklerdir. Dijital dönüşümden insanla teknolojinin en optimum şekilde birleşmesini anlıyorum. Dijital dönüşümünü tamamlamış bir şirket yalınlaşarak hızlanacaktır.

Reklamda ‘dijital’ istikrarlı artıyor getirdi. Rapora göre, mobil reklam yatırımları 2014 yılında yüzde 57,7, 2015’te yüzde 61 arttı. Bu artışın önemini gösteren bir diğer veri ise 2015 yılında SMS/MMS kampanyaları için veri kullanımına getirilen kısıtlamadan ötürü bu alanda yatırımların düşmüş olması. Bu düşüşe rağmen, mobil reklam yatırımları, büyüme anlamında videoyu neredeyse ikiye katlamış durumda. Bu noktada, mobil reklamların kendi başına bir pazar haline geldiğini belirten Afşın Avcı, “Mobil reklamlar 2015 yılında

dijital reklamcılığın bir kolu olmaktan çıkıp, markaların hedef kitleleri ile doğrudan bağlantıya geçtikleri güçlü bir iletişim kanalı haline geldi. Bu da mobileonly reklam kampanyalarının ve projelerin çıkışına zemin hazırladı. Markaların sağladıkları sağlıklı iletişim ve mobil mecraların zenginleşmesi ile önümüzdeki dönemde bu yönelim daha da kuvvetlenecek” dedi. Raporda öne çıkan bir başlık da yüzde 30,6’lık büyüme ile sektör ortalamasının üzerinde büyüyen ‘oyun içi reklamlar’. Bu kategorinin, kitleye ulaşımda

önemli olduğunu söyleyen Afşın Avcı, “Mobil oyunlar artık ‘çocuk’ hedefinden çıktı ve her yaş grubuna hitap eder hale geldi. Oyun içi reklamlar 2015 yılında önemli artış gösterdi. 2016 yılında da büyümenin belli ölçüde tekrarlanacağını öngörebiliriz” yorumunu yaptı. AdEx Dijital Reklam Raporu sonuçlarına göre, dijital reklam yatırımlarında 2015’te de en büyük payı Google Search aldı. Türkiye dijital reklam harcamalarının odaklandığı ikinci büyük kategori olan display, bir önceki yıla göre

Günümüzde insanlar hızlı, kaliteli ve ucuz olan ürün ve servisleri kurumlardan talep etmektedirler. Dijital dönüşümün içinde olmayan şirketlerin ise bu istekleri sürekli bir biçimde karşılaması veya bu istekleri karşılayacak insan gücünü barındırması giderek daha da zorlaşacak. Günümüzün ezber bozan şirketleri de ancak insanla teknolojiyi optimum şekilde birleştiren dijital dönüşümünü tamamlamış şirketler arasından çıkacaktır. n 2016 yılında hedef ve projelerinizden bahseder misiniz? Gerçekleştirmeyi planladığınız yeni hizmet ve ürünler var mı? Sektördeki trendlere ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmak ve müşterilerimize daha iyi bir deneyim sunabilmek amacıyla Arvato olarak önemli adımlar atıyoruz. Yeni kurmuş olduğumuz PSD organizasyonuyla birlikte dijital çözüm portföyümüzü önemli ölçüde büyüterek müşterilerimize daha fazla verimlilik katmayı ve maliyet avantajı sağlamayı hedefliyoruz. Arvato olarak son iki yılda gelirlerimizi 2 katına çıkardık. 2016 için de yüzde 30 büyüme hedefledik. İki yıl önce yaptığımız stratejik pazar araştırması sonucunda, büyümeyi ve hizmet vermeyi planladığımız alanları öncelik sırasına koymuştuk ve aynı büyüme odağıyla 2016 yılında da faaliyetlerimizi sürdürerek dijital çözümlere ve farklılaştırılmış hizmetlere odaklanacağız. Ayrıca Türkiye’de inorganik büyüme fırsatlarını da takip etmeyi sürdürüyoruz.

yaklaşık yüzde 17,5 büyüyerek 2015 yılında 611,5 milyon lira büyüklüğe ulaştı. 2015 yılında e-posta reklam yatırımlarında yaşanan düşüş de öne çıktı. Ancak, bu düşüşü e-posta üzerinden gerçekleşen reklamcılığın azaldığı ya da e-posta reklamlarının önemini yitirdiği şeklinde yorumlamamak gerektiğini hatırlatan Avcı, “Bu düşüşe neden olan iki ana faktörü; markaların kendi bünyelerinde veri toplayarak e-posta iletişimlerini CRM aracılığıyla gerçekleştirmelerine, gelişen hedefleme teknolojisi ile markaların daha niş kitlelere ulaşıp daha spesifik reklamlar yapmalarına bağlayabiliriz” dedi.



12

BİLİŞİM DÜNYASI

Haber Merkezi Accenture Teknoloji Vizyonu trendlerinin özünde ‘önce insan’ yaklaşımı var. Çalışmada, her ölçekteki şirketin; çalışanlarının dijital yetkinliklerini güçlendirecek yeteneklerini belirlemeyi, bu yetenekteki kişileri işe almayı ve onların gelişimlerine destek vermeyi önceliklendirmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Ülke Lideri ve Yönetici Ortağı Emre Hayretci, 2016 teknoloji trendlerini değerlendirirken, bu yıla yön verecek teknoloji trendlerinin özünde “önce insan” yaklaşımı olduğunu yineledi. Çünkü şirketlerde teknolojik yetkinlik karşısında asıl farkı yaratacak olan unsur insan kaynağı. Bu kapsamda şirketler, çalışanlarını ve diğer paydaşlarını teknolojiyi daha etkin kullanmaya yönlendirebildiği, onların bu alandaki kabiliyetlerine yatırım yapabildikleri ölçüde dijital dönüşüm içinde yar alabilecek. Büyük bir teknoloji devriminin ortasında olunduğunu vurgulayan Hayretci’nin verdiği bilgiye göre, küresel ekonominin yüzde 33’ü halihazırda dijitalden etkilenmiş durumda. Araştırmaya katılanların yüzde 86’sı da önümüzdeki üç yıl içinde teknolojideki değişim hızının büyük artış göstereceğine inanıyor. Hayretci, “Teknoloji Vizyonu 2016 trendlerini uygulayabilen şirketlerin, geleceğin liderleri olacağına ve dijital avantaj elde edeceğine inanıyoruz” yorumunu yapıyor. Teknoloji Vizyonu 2016 kapsamında, 11 ülkedepartnera_09.02.2016_con.pdf ve 12 endüstri

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

BThaber

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Ayakta kalan şirketleri bu kriterler belirleyecek! Accenture’ın geleneksel ‘Teknoloji Vizyonu’ çalışmasının 2016 yılı versiyonu, dijital dönüşümün öne çıktığı dünyayı şekillendiren beş teknoloji eğilimini ortaya koyuyor. Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Ülke Lideri ve Yönetici Ortağı Emre Hayretci

dalında faaliyet gösteren 3 bin 100’ün üzerindeki işletme ve BT yöneticisinin katılımıyla yapılan araştırmaya katılanların yüzde 70’i, son iki yıla kıyasla teknoloji odaklı yatırımlarını önemli ölçüde artırdıklarını, yüzde 55’i de yapay zeka 09:46 platformlarını 1 09/02/16

kullanmayı planladıklarını belirtti. 2016 yılının ‘Teknoloji Trendleri’ şöyle sıralanıyor: Trend 1 Akıllı Otomasyon: Akıllı otomasyon; büyümenin ve inovasyonun çıkış noktası olurken, yapay zeka

tarafından desteklenen çözümler, farklı sistemlerden veriyi elde etme ve işleme yeteneği sağlayarak şirketlerin iş modellerini ve iş yapma biçimlerini değiştirecek. 2020 yılında 44 zetabayttan fazla verinin olması ve bunların yüzde 33’ünün analizler için kullanılabilir durumda olması bekleniyor. Trend 2 Akışkan İş gücü: Akışkan iş gücü mantığında şirketler, doğru teknolojileri kullanarak doğru kişilerin doğru adımları atmalarına imkan sağlamalı. Bir taraftan da gelecek 10 yıl içinde Global 2000 listesinde yer alan ve tepe yöneticileri dışında tam zamanlı çalışanı olmayan bir şirketin doğması bekleniyor. 2015 yılında milenyum kuşağı iş gücünde en büyük kitle haline gelirken, 2025’te bu oranın yüzde 76’ya çıkması bekleniyor. Bu eğilimin, İK iç değerlendirme süreçlerini değiştirmesi beklenirken, işletmelerin de kendi eğitim programlarını yaratacakları üzerinde duruluyor. Trend 3 Platform Ekonomisi: Dijital şirketler yaratmak için teknolojiden yararlanan liderler, artık ekosistem temelli dijital ekonomide başarıyı

Tüm sigorta başlıkları mobilde Allianz Türkiye, yeni mobil uygulaması ‘Allianz’ım’ ile müşterilerine tüm poliçe, sözleşme ve ödemelerini anında görüntüleyebilme fırsatı sunuyor. Poliçe sahiplerine hasar ve sağlığa ait süreçleri takip edebilme imkanı veren uygulamada, müşterilerin tüm birikimlerini görebilmesi ve fonlarına yönelik işlem yapabilmesi de mümkün. Uygulama, acil durumlarda tek tuş ile ambulans, yol yardım, çağrı merkezi

gibi kanallara hızlı ulaşım imkanı veriyor. AppStore ve Google Play’den indirilebilen uygulama hakkında bilgi veren Allianz Türkiye CEO’su Aylin Somersan-Coqui de, “Mobil uygulamamız doğrudan müşteri ihtiyacına odaklanmış yapısıyla sektörümüzde bir ilk. Bu uygulama ile müşterilerimizin sadece kaza sonrası ve tazminat talebi gibi ihtiyaç anlarında değil, daima yanlarında olmayı amaçlıyoruz” dedi.

getirecek, birbiriyle bağlantılı, ölçeklenebilir ve uyumluluk özellikleri güçlü bir platform ekonomisi ortaya koyuyorlar. İş yapma biçimlerini yeniden tanımlayan ve farklı büyüme fırsatları oluşturan bu platformlar etrafındaki ekosistemler ve yeni modeller, Sanayi Devrimi’nden bu yana iş dünyasında yaşanan en büyük değişimlerden birini gerçekleştiriyor. Trend 4 Öngörülebilir Yıkım: İş modellerinin değişimi paralelinde endüstrilerin ve ekonomik segmentlerin tamamı yeniden tanımlanmak zorunda kalacak. Bu durumda, gelecek beş yıl içinde endüstriler arasındaki sınırların yok olarak, bugünkü sınırların yarısı kadar olacağı tahmin edilirken, on yıl içinde ise geleneksel endüstriler arasındaki sınırların tüm sektörler için tamamen yok olacağı öngörülüyor. Araştırmaya göre, Fortune 500 listesindeki şirketlerin çoğu 2025 yılında listede olamayacak. Trend 5 Dijital Güven: Dijital ekonominin temelinde güven var. Dijital şirketler, güven oluşturmadan veri toplayamayacağı ve kullanamayacağı için şirketlerin güvenlik ve etik unsurlarını öncelik haline getirmeleri şart. Yani şirketler güven ortamı sağlamadan, verileri toplama ve işleme şansına sahip olamayacak. Bu nedenle gelişmiş güvenlik çözümleri sadece alan savunması yapmakla kalmıyor, veri konusunda en güncel etik standartlara uyumu da sağlıyor.


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

13

İstanbul internet merkezi haline gelecek, bağlantı kalitesi artacak Haber Merkezi İnternet bağlantılarımızın herhangi bir çevrim içi hizmetten kolayca faydalanabilecek kadar iyi olmasına rağmen çeşitli gecikmeler ve bağlantılarda yaşanan kalitesizlikler, elbette ki verinin yurt dışına çıkıp tekrar geri gelmesinden kaynaklanıyor. Türkiye içerisinden gönderilen bir veri, öncelikle Frankfurt ve diğer Avrupa şehirlerinde bulunan internet değişim noktalarına gidiyor, internet değişim noktalarından da sunuculara dağıtılıyor. Sunuculardan verinin tekrardan Türkiye’ye gelişi de hesaba katılınca elbette ki gecikme yaşanıyor. İnternet değişim noktası hizmeti veren DE-CIX’in hizmete girmesi dolasıyla DE-CIX’in Yönetim Kurulu Üyeleri Ivo Ivanov ve Herald

İnternet değişim noktası hizmeti veren DE-CIX, İstanbul’da da hizmete açıldı. DE-CIX’in hedefi İstanbul’u da bir bağlantı merkezi haline getirmek. Summa’nın da katılımıyla bir toplantı düzenlendi. Toplantı sırasında görüştüğümüz DECIX Türkiye Bölge Müdürü Bülent Şen, internet değişim noktası hizmetlerinin ne şekilde işlediğiyle ve buna neden ihtiyaç olduğuyla ilgili sorularımızı cevapladı. n DE-CIX olarak sunduğunuz hizmetler hakkında bilgi verebilir misiniz? Bir veri merkezinin veya sunucunun istemcilere bağlanması, şu anda Türkiye’den verinin önce Frankfurt’taki veri merkezine gidip, oradan sunucuya bağlanıp, sonrasında da geri

Ticari ve Finansal Bilgi Derneği kuruldu Ticari ve Finansal Bilgi Derneği; satış ve pazarlama çözümleri, kredi değerlendirme ve karar süreçleri, kredi sigortası, kredi izleme süreçleri ve alacak takibi konularında hizmet veren 16 şirket tarafından İstanbul’da kuruldu. Derneğin adresi ise www.tfbdernegi. org.tr. Ticari ve finansal bilgi sektörünün gelişmesine, veri üretiminin ve kullanımının yaygınlaşmasına, bilgi toplama, depolama, işleme, dağıtım ve kullanım faaliyetlerinin ilgili yasalar, uluslararası normlar ve genel kabul görmüş ilkeler doğrultusunda yürütülmesine katkıda bulunmak için kurulan derneğin üyeleri şöyle: ARS, Arvato Bertelsmann, Callturk, Coface, Collecturk, Creditreform, CRIF, CRIF Alacak Yönetimi, DTB, Dun&Bradstreet, EtcBase, Experian, Finar, Kompass, Octet ve Ultimoo Collect. Ticari ve Finansal Bilgi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve CRIF Genel Müdürü Didem Taner, şu

Didem Taner bilgileri verdi: “Derneğimiz üyesi olan kuruluşların hedef müşteri kitlesi, finansal kurumların ve kredi sigortası kuruluşlarının yanında çok sayıda çeşitli boyuttaki ticari işletmeler. Sektör kuruluşları, BT desteğiyle oluşturdukları geniş kapsamlı veritabanları ve karar süreçlerinin oluşturulmasında kullandıkları analitik deneyimleri ile kredi yaşam döngüsünün tüm aşamalarında firmalarımıza destek oluyor. Bu yönüyle de ülke içinde ve uluslararası pazarlarda ticaretin ve fonların akışkanlığını sağlıyor.”

dönmesi olarak işliyor. DE-CIX olarak İstanbul’da verdiğimiz internet değişim noktası hizmetiyle beraber, Türkiye’ye hizmet vermek isteyen şirketler verinin tamamen Türkiye’de kalmasını sağlayabilecekler. DE-CIX, sunucuların ayrı ayrı internet servis sağlayıcılarına bağlanması yerine tek bir veri merkezine tek bir bağlantı yaparak bağlantı kurabilmesini sağlıyor. Bizim veri merkezimiz ise tüm sağlayıcılara bağlanarak bağlantı karmaşasının önüne geçiyor. n Türkiye’nin internet altyapısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’deki internet

DE-CIX Türkiye Bölge Müdürü Bülent Şen altyapısı, Türkiye’nin hakettiği şekilde gelişmiş değil maalesef. Geliştirilebilecek alanlar mevcut. Özellikle internet değişim noktasının bulunmuyor olması büyük eksiklik. Diğer ülkelere bakın; bu ülkelerde internet değişim noktaları bulunuyor ve bu şekilde internet bağlantısı daha verimli kullanılıyor.

n DE-CIX’in Türkiye’ye bu hizmeti vermesinin ne büyük avantajı ne olur? Bu hizmetin Türkiye’deki internet servis sağlayıcıları tarafından benimsenmesinin en büyük getirisi, dünyanın en büyük ekosistemi olan Frankfurt internet değişim noktasındaki 800 operatöre Türkiye’den çıkmadan bağlanabilmesi olacaktır. Frankfurt ile İstanbul arasını bağladığımız için böyle bir şey mümkün olabiliyor. DE-CIX’in kullanılması ve şirketler tarafından benimsenmesi halinde Türkiye’ye internet bağlantı kalitesi tarafında büyük getiriler sağlayacağı aşikar. Ayrıca Ortadoğu’daki pek çok ülkenin de Frankfurt yerine İstanbul internet değişim noktasından faydalanacağı tahmin ediliyor.

Yatırımlarda bulut ön planda Intel Security’nin yayınladığı ‘Blue Skies Ahead? The State of Cloud Adoption’ raporuna göre, teknoloji sağlayıcıları, işletmeler, kurumlar ve kullanıcılara bulut bilişim yapısının benimsenmesi ve güvenli olarak kullanılabilmesi için yol göstermeli. Araştırmaya katılanların yüzde 77’si geçen yıla kıyasla buluta daha çok güvendiğini belirtirken, sadece yüzde 13’ü hassas veriyi korumak için genel bulut sağlayıcılarına ‘tamamen’ güvendiği bilgisini veriyor. Bu da bulut bilişimin benimsenmesinde güvenliğin önemini ortaya

koyuyor. Intel Security Türkiye ve Azerbaycan Bölge Direktörü İlkem Özar, raporla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Bulut teknolojisinin benimsenmesi ve bu konudaki endişelerle ilgili verilere sahip olmak önemli ve güvenlik risklerini, bilgi eksikliklerini

doğru verilerle aşmak da mümkün. Bu rapor, buluta yönelik güveni ve bilgi eksikliklerini, şirketlerin bulut bilişime bakış açılarını ortaya koyuyor.” Bulut bilişimi destekleyen dijital cihazlarda yapılan birçok işlemle, bulut teknolojisinin günlük yaşamımızda hâlihazırda güçlü bir yeri var. Rapor, bulut bilişim teknolojisinin kullanımının önemli oranda artacağını ve gelecek 16 ayda araştırmaya katılan şirketlerin BT bütçelerinin yüzde 80’inin de bulut bilişime ayrılacağını öngörüyor.

Siber tehditlere karşı “Nova” Netaş, siber tehditlere karşı geliştirdiği güvenlik çözümlerini ‘Nova’ markası ile pazara sundu. 750’yi aşkın mühendisin çalıştığı Ar-Ge merkezi ve 4 yıllık çalışma ile geliştirilen ürünler, VoIP ve web sistem açıklarının tespit edilmesini mümkün kılıyor. İnternet üzerinden sesli ve görüntülü görüşmelerde güvenliği sağlayan Nova V-Gate (VoIP Güvenlik

Duvarı), VoIP sistemlerine olası atakların tespitini, önlenmesini, derinlemesine paket ve davranış analiziyle gerçekleştiriyor. Nova V-Spy (VoIP Güvenlik Zafiyet Analiz Aracı) ise VoIP sistemlerinin ne kadar güvenli olduğunu araştırıyor, iç ve dış zafiyetleri tespit edip raporluyor. WebRTC kullanarak güvenlikli görüşme sağlayan Nova MSP Medya Güvenlik Platformu, Akıllı Kart

yardımıyla çalışıyor ve standart akıllı telefonlar için güvenlikli iletişim hizmeti sağlıyor. Öte yandan, Netaş’ın VoIP, web ve nesnelerin interneti güvenliği, büyük veri ağ ve uygulama seviyesi güvenlik analitiği, mobil cihazlarda zararlı yazılım analizi ve itibar tabanlı güvenlik operasyon merkezi gibi siber güvenlik konulu Ar-Ge projeleri de devam ediyor.


14

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Yolların aslanı artık hızıyla değil, Ar-Ge’si ile fark yaratıyor Handan Aybars Kumaş, deri, teknik tekstiller ve kompozit gibi yumuşak malzemeler kullanan endüstriler için bütünleşik teknoloji çözümleri sunan Fransız şirketi Lectra, üretim tasarımı, geliştirme ve imalat süreçlerini otomatikleştiren, kolaylaştıran ve hızlandıran yazılımlara sahip. Otomotiv sektöründe araba koltukları ve iç tasarım, hava yastıkları gibi başlıklarda, ayrıca mobilyacılık, havacılık ve uzay, denizcilik, rüzgar enerjisi ve koruyucu ekipmanlar gibi çeşitli sektörlere yönelik ürün tasarımı, ürün geliştirme ve üretim süreçlerini hızlandırmaya ve optimize etmeye destek veriliyor. Lectra Türkiye ve Ortadoğu Direktörü Burak Süsoy’un verdiği bilgiye göre Lectra, otomotiv sektöründe uzun yıllardır büyük otomobil üreticileri ve onların tedarikçileri ile işbirliği içinde. “Lectra’nın araç koltukları, araç iç dekorasyonu ve hava yastıklarına yönelik özel teknolojileri sektör profesyonellerinin karşılaştıkları güçlüklerle daha rahat başa çıkabilmelerine yardımcı oluyor” bilgisini veren Burak Süsoy’a göre, IoT ve M2M uygulamalarında gelişim, özellikle otomotiv sektöründe Lectra çözümlerine yönelik ilgiyi geliştirecek. Çünkü elektronik haberleşme olgusu bugüne kadar daha ziyade insanlar arası ya da insan-makine arası iletişim

Otomotiv iç tasarımlarındaki yeni nesil kesim makinelerinde haberleşme araçlarını 2000’lerden beri kullanan Lectra’nın çözümü Vector, yerleşik zekâsı ile makine davranışlarını izliyor, prediktif bakım arızalarını öngörüyor. Türkiye ise ihracatının lokomotifi olan otomotivde küresel gelişimi yakalamalı, yetkinliğini mühendisliğe de aktarmalı. için kurgulanırken, bugün bu hizmetlerin bazılarında insan ya hiç devrede değil ya da izleyici konumunda. Yani Süsoy’un dikkat çektiği gibi, artık makineler doğrudan birbirleri arasında iletişim kuruyor. “Her yıl gelirinin yüzde 9’unu ArGe’ye yatıran bir firma olarak, otomotiv iç tasarım alanında yeni nesil kesim makinelerimizde bu tür haberleşme araçlarını 2000’li yıllardan beri kullanıyoruz” bilgisini veren Burak Süsoy, buna örnek olarak Vector kesim makinesi serisini gösterdi. Yerleşik zekâsı ile makine davranışlarını izleyen, Lectra’nın çağrı merkezleri ile gerçek zamanlı iletişim sağlayarak, üretimi en üst düzeye çıkartan Vector, akıllı hizmetler paketinin bir parçası olan prediktif bakım arızalarını öngörüyor. “Vector özel hizmet çözümleri, bu yönüyle sadece bir makine değil, kesimhaneyi mükemmeliyet düzeyine çıkaran bir çözüm” yorumunu yapan Burak Süsoy’un dikkat çektiği gibi, böylece makinalar arası iletişimi izleme imkânı ile, henüz arızalar oluşmadan müdahale edip, kaliteyi ve

müşteri memnuniyetini hep aynı seviyede tutabilmek mümkün. Özellikle gecikmenin büyük cezalara ya da kayıplara yol açtığı otomotiv gibi bir sektörde, VectorAuto’nun dahili bilgi yönetim ve önceden uyarı sistemlerinin üreticilere avantajlar sağladığını vurgulayan Burak Süsoy, otomotiv sektöründeki ilgiyi, küresel fırsatlar ve Türkiye’nin potansiyelini anlattı: n Otomotiv sektörü bu tarz yeniliklere hazır mı? Otomobil üreticileri rekabet güçlerini koruyabilmek için ürünlerini en mükemmel hale getirmek adına sürekli yeni yollar arıyor. Bu nedenle de tedarikçileri üzerinde ciddi baskı uyguluyorlar. Otomobil üreticileri, müşterilerini çekmek ve ellerinde tutmak için model ve çeşit sayısını artırıyor. Tedarikçileri de sürekli azalan fiyatlar karşılığında esneklik ve yüksek kalite sağlayabilmek zorunda. Günümüz koşullarında, bilinçli üretici ve tüketici gerçeği ile yenilikleri takip etmek, hatta öncü olmak kaçınılmaz ve yenilikçi yaklaşımlarımızla bizlere

KATMA DEĞER, GÖZDEN KAÇMIYOR n Küresel otomotiv sektörünün ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Otomotiv sektöründeki üretim, küresel bir değer zinciri etrafında örgütleniyor. Gerek üretici açısından gerekse satın alımdaki rolü ile tüketici açısından fiyat ve performans ölçütü vazgeçilmez bir karar kriteri. Bu nedenle üreticiler açısından bakarsak, maliyeti artırmadan farklılaşmaya, sadece üretim aşamasında değil, tasarımdan itibaren

tüm süreçlere odaklanmaya başlandı. Örneğin, Lectra olarak dünya otomotiv sektöründeki liderler; DesignConcept Auto’nun görselleştirme araçları ile endüstri tasarımcıları, aynı 3D modeli kullanarak farklı döşeme stilleri yaratabilmekte, bitmiş ürün simülasyonları ve ilintili gerçekçi animasyonlar oluşturup müşterilerine yeni kavramlar sunabilmekte. Görsel olarak doğru sanal prototipler temel alınarak, ürünlerin

pazarlanmasına ilişkin kararlar çok sayıda fiziksel prototip üretilmesine gerek olmaksızın verilebiliyor. Böylece numune üretiminin ve üzerinde yapılacak her değişimin yaratacağı ek maliyetler ortadan kalkarken, kalıpların kalitesi ve bu aracın genel üretim zincirine dahil edilmesi, kalıp geliştirme sürecini hızlandırıyor. Gerçekten katma değer sağlayan ürün ve çözümlere de yerel ve küresel firmalar kayıtsız kalmıyor.

Lectra Türkiye ve Ortadoğu Direktörü Burak Süsoy görev düşüyor. n Ya araç sahiplerinin bu yeniliklere hazırlık seviyesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Değişen tüketici ihtiyaçları, otomotiv firmalarının ürünlerini nasıl geliştireceklerini ve tüketicilerin kendi markalarına olan bağlılıklarını nasıl sağlayacaklarını da etkileyen bir dizi karmaşık soruya yol açıyor. Tüketiciler açısından ise araç kullanmayı her ne kadar seviyor olsa da, araçların satın alım maliyetleri ile operasyonel ve bakım maliyetleri, yani toplam maliyetler, satın alım önünde en büyük engel olarak görülüyor. Daha ucuz, yakıt verimliliği daha yüksek araçlar ve uygun ödeme koşulları sunulması, tüketicileri araç satın almaya teşvik eden birincil faktörler. Araç üreticileri bu doğrultuda toplam maliyeti azaltan modeller geliştiriyor olsa da, halen tüketicilerin ulaşım alanındaki beklentilerine cevap verebilmek ve satın alımlarını sağlamak için gelişim fırsatları da var. Toplam maliyetin yanı sıra trafik nedeniyle konfor

BİR ÜST SEVİYEYİ HEDEFLEMELİYİZ n Türkiye pazarının bu konuda gelişimi ne seviyede? Türkiye ihracatının lokomotifi otomotiv sektörü küresel değişimlerin farkında, ancak bir değişim ve devinim sürecinin başladığını söylemek zor. Biz ülke olarak halen ‘geleneksel’ diyebileceğimiz ve metal işlerinin ağırlıkta bulunduğu, işin emek yoğun kısmında çok iyi durumdayız. Ancak bizi bir üst seviyeye taşıyacak özellikle elektronik, mekatronik alanlarında Ar-Ge çalışmalarının daha yoğun olması gerek. Daha çok geri dönüş alabilmek adına daha fazla katma değer yaratabilmeliyiz ki bu da bir otomobilin içerisinde küresel olarak dünden daha fazla öneme haiz olan araç içi yazılımlar, araç iletişim sistemleri, akıllı koltuklar, araç içi deri döşeme gibi noktalara uzanmaktan geçecek.

da tüketicilerin satın alım süreçlerini ve hangi markadan alacakları kararını etkiliyor. Bu nedenle araç üreticileri ürünün yanı sıra aynı derecede sunacakları yaratıcı ve hayatı kolaylaştıran hizmetlerle de her noktada müşteri deneyimini geliştirmeye odaklanıyor. Örneğin bugün bir aracın toplam üretim maliyetinin yüzde 5’ini araç koltukları oluşturuyor ve giderek farklılaşan müşteri talepleri doğrultusunda bu oranın artması söz konusu olabilir. Toplam maliyet ve konfora ek olarak, pek çok yeni unsur da tüketicilerin araç satın alım kararlarında markaların farklılaşmasını sağlıyor. Güvenlik teknolojileri başta olmak üzere araç içi ve dışı özellikler, alternatif motorla çalışan araçlar tüketicilerin satın alım sürecini farklı şekillerde etkiliyor.


Türk Traktör, sıfır istemci (zero-client) altyapısı ile BT masaüstü yönetim masraflarını ve esnekliğini yüzde 30 azaltarak tasarım verilerini koruyor Endüstriyel casusluk tüm dünya genelindeki şirketler için ciddi bir tehlike oluştururken, özellikle üreticiler tasarımlarının kötü amaçlı ellere düşmemesi için büyük çaba sarfediyor. Türkiye’de güvenliğe en çok önem veren şirketlerden birisi olan Türk Traktör, yılda 35,000 traktör ve 25,000 motor üretiyor ve biri Ankara’da, diğeri Adapazarı’nda olmak üzere iki üretim tesisi bulunuyor. İnce-İstemci üstün koruma sağlıyor Performans, esneklik ve güvenliği artırmak adına Türk Traktör , tasarım ve AR&GE ekiplerince kullanılan çalışma istasyonlarını ve dizüstü bilgisayarlarını değiştirmeye karar verdi. Türk Traktör CIO’su Ergun Özdamar, “İnce istemci teknolojisinin gelişmesi ile birlikte, masaüstünü daha yönetilebilir ve uygun maliyetli hale getirirken verilere ulaşmayı daha sıkı kontrol altında tutabileceğimiz bir çözüm bulabileceğimizi düşündük.” diyor. NVIDIA GRID esneklik sağlıyor Türk Traktör mühendisleri ince istemciler üzerinde PTC Creo, Siemens Teamcenter, AutoCAD gibi çeşitli karmaşık yapılara sahip verisetleri çalıştırıyorlar. NVIDIA GRID ile her bir istemci istenilen ve projenin gerektirdiği GPU performansına uygun olarak yapılandırılabiliyor. NVIDIA GRID çözümü mühendislik görevleri için periyodik dışkaynak personel kullanımını mümkün kılıyor. NVIDIA Ülke Müdürü Oğuzhan Oğuz, “NVIDIA GRID vGPU sanal masaüstünde ve VMware üzerinde aktifleştirildiğinde, kullanıcılara performans, istikrar ve en önemlisi ISV-sertifikasyonu ile uygulama uyumluluğu sağlıyor” diyor. Karara etki eden faktörler: Tecrübe ve güven Şirket, pazardaki ince istemci teknolojileri ile ilgili olarak bir araştırma başlatmış ve bu araştırma sonucunda Dell ile çalışmaya karar vermiş. Özdamar, “Dell’in sağlamış olduğu performanstan ve hizmet desteğinden çok memnunuz. Sunucularımızın yaklaşık %90’ı mevcut kullanılan iş istasyonlarımızın tamamı ve tüm bunlara ek olarak tüm masaüstü ve dizüstü bilgisayarlarımız uzun süredir Dell” diyor.

Şirket, bu kararı çeşitli uç noktaları denedikten sonra vermiş. Özdamar, “Birçok rakip çözüm arasından Dell Wyse P25 sıfır istemciyi seçtik. Çünkü Dell uç noktaları; kolay PCoIP Yönetim Konsolu, merkezi izleme, diğer yazılımlar ve firmware’ler için merkezi güncelleme, diğer aygıtlarla uyum, Horizon View ile %100 uyum, üstün performans ve satış sonrası hizmet sağlıyor. Ayrıca, bölgemizdeki Dell ekibine çok güveniyoruz” diyor.

Masaüstü yönetim süremizi Dell Wyse istemciler sayesinde %30 azalttık. Artık daha stratejik bir açıdan bilişim teknolojilerini geliştirmeye odaklanabiliyorum. Ergun Özdamar, CIO, Türk Traktör

Sanallaştırma taleplerine cevap vermek için oluşturulmuş bir sunucu çözümü Şirket BT yöneticileri, istemciler için arka uç altyapısını tasarladı. Bunun için Intel Xeon işlemcili Dell PowerEdge R720, R730 ve C4130 sunucular ve VMware Horizon View yazılımını çalıştırmak için NVIDIA GRID sanal GPU’lar kullanıldı. “Daha önce Dell PowerEdge R720 sunucularla çalışmış ve sanal masaüstü altyapı ihtiyaçlarını ne kadar iyi desteklediğini tecrübe etmiştik.” yorumunda bulunan Özdamar; şöyle devam ediyor: “GRIP vGPU için tasarlanmış Dell sunucuları VMware Horizon View ile kusursuz çalışıyor ve NVIDIA GRID sanallaştırma teknolojisi etkin bir kullanıcı deneyimi sunuyor.” Önemli veriler için üstün masaüstü koruması Özdamar’a göre, tasarım ve AR&GE ekiplerince ince istemciler kullanıldığından beri; güvenlik, esneklik

Tüm Dell çözüm örneklerini Dell.com/casestudies adresinde bulabilirsiniz.

ve performans konusu şirket için daha az endişe verici bir konu haline geldi. Şimdiye kadar yaklaşık 60 Dell Wyse P25s kullanılmaya başlandı ve toplamda bu sayının 120’ye çıkarılması planlanıyor. Adapazarı altyapısı ise tamamen Dell Wyse P25’lerden oluşuyor ve yaklaşık 100 kullanıcı mevcut. Özdamar, “Tüm yeni başlayanlara Dell Wyse ince istemci veriliyor ve tasarım ekiplerince kullanılan çalışma istasyonları ve dizüstü bilgisayarlar servis ömürlerini tamamladığında uç nokta aygıtlar ile değiştiriliyor. Aygıtlarımıza güveniyoruz, bu da bize gönül rahatlığı sağlıyor” diyor. %30 daha kısa yönetim süresi ile artırılmış BT verimliliği Güvenliğin yanısıra, Türk Traktör BT konusunda verimliliğini de artırmayı başardı. Özdamar; “Masaüstü yönetim zamanını Dell Wyse istemciler kullanarak %30 azalttık. Artık stratejik bir açıdan bilişim teknolojilerini geliştirmeye odaklanabiliyorum,” diyor. İstemci kurulumları sadece 30 dakikada tamamlanıyor Özdamar, sıfır istemcilerin kullanım kolaylığı ve şirkete sağladığı üstün hizmet sayesinde BT teknolojilerinin şirkete sağladığı avantajları şöyle açıklıyor: “Dell Wyse P25’i yarım saatte kurabiliyoruz. Daha da ötesi, yüksek performanslı Teradici PC-over-IP teknolojisi sayesinde, sıfır istemciler çok büyük önem taşıyan CAD yazılımına mükemmel derecede destek veriyor.” Özdamar sözlerine şöyle devam ediyor; “Dell Wyse P25 sayesinde tasarımcılar daha iyi iş çıkartmak için ihtiyaç duydukları tüm desteği almış oluyorlar.” İstemciler ile azalan enerji tüketimi Şirketteki sıfır istemci sayısı arttıkça enerji tüketimi daha da azalacak. Özdamar’a göre; “Dell Wyse sıfır istemcileri ile maliyet kontrolü yapılabilmesi ve enerji tüketiminin azaltılabilmesi ve de teknolojinin iş isterlerini karşılayacak şekilde iş süreçlerine bu denli entegre edilebilmesi, daha modern ve daha yenilikçi bir Türk Traktör’ için çok önemli.”

Müşteri Profili

Şirket Sektör Ülke Çalışan Web sitesi

Türk Traktör Üretim Türkiye 2,500 www.turktraktor.com.tr

İş İhtiyaçları Türk Traktör, tasarım verilerinin korumasını uygulamalara erişimin esnekliğini ve merkezi yönetim kolaylığını artırmak için geleneksel masaüstü ortamından, merkezi veri altyapısına sahip sanallaştırılmış masaüstü altyapısına geçme ihtiyacı duyuyordu.

Çözüm Şirket; Dell PowerEdge teknoloji tabanlı bir arka uç altyapısı ile desteklenen Dell Wyse P25 sıfır istemcileri kullanmaya başladı.

Avantajlar • Merkezileştirilmiş tasarım verilerinin daha iyi korunabilmesi • BT yönetiminin yüzde 30 azalarak daha fazla verimlilik elde edilmesi • İstemci kurulumlarının saatler yerine 30 dakika gibi kısa bir sürede gerçekleştirilmesi • Tasarımcıların ve AR&GE personelinin daha hızlı BT hizmeti alabilmeleri • Yeni istemciler sayesinde daha az enerji kullanımı

Çözüm Özeti • Bulut İstemci • Veri Merkezi Sanallaştırma

Ürün & Hizmetler Hizmetler Dell ProSupport Donanım Dell Wyse P25 sıfır istemciler Intel Xeon işlemcili Dell PowerEdge R720, 730 ve C4130 sunucuları Dell U2715H Ekran Yazılım VMware Horizon View VMware vRealize Operations Manager 6.2 NVIDIA GRID sanallaştırma yazılımı

Dell, Dell logosu ve Dell PowerEdge Dell Inc. ticari markalarıdır. Intel ve Xeon ise Intel Corporation veya ABD ve diğer ülkelerde bulunan iştirak şirketlerinin kayıtlı markalarıdır. Dell, farklı logo ve markalarda hak iddia etmez. Dell Yazılım, Çözüm ve Hizmetler ulaşılabilirliği ve koşulları bölgelere göre değişiklik gösterir. Bu vaka çalışması yalnızca bilgi amaçlı hazırlanmıştır.Dell bu vaka çalışması genelinde herhangi bir garanti vermemektedir. Referans no: 10021128 © Ocak 2015, Dell Inc. Tüm hakları saklıdır.

advertorial

Verimlilikte yeni yöntemler


16

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

Handan Aybars Blesh’in Türkiye geneline yayılmış Beacon cihazları, perakende mağazalarında, banka şube ve ATM’lerinde, havaalanlarında, metro istasyonlarında, 100’ün üzerinde AVM, cafe ve restoran zincirleri ile sayısı 250’yi aşan iş merkezi ve üniversitede aktif çalışıyor. Blesh’in odaklandığı üç dikey sektör var: Perakende, bankacılık ve finans ile havacılık sektörü. İki yıl içinde sahada 14 bini aşkın cihaz konumlandıran Blesh, böylece ‘mikro lokasyon hedefli mobil iletişim kampanyalarının yönetimlerinde’ çözüm sağlayıcısı oldu. Bir Beacon’ı restoranda veya mağazada konumlandırmanın uzun sürmediğini vurgulayan Blesh kurucu ortaklarından Uğur Gökdere’nin belirttiği gibi, kapsamlı BT altyapısına sahip olmak da gerekmiyor. İnternet bağlantısı ve uygulamanın yükleneceği cihaz kafi. Burada asıl önemli olan ise çalışılan firmaların mobil hazırlık seviyesi, CRM odaklı farkındalığı, bunlarla zenginleşen iş zekâsı ve bütünleştirme yetkinliği. CRM ve kampanya yönetimi başlığında, temelde gelir grubuna göre dağılım yapılırken, artık bu veriler ışığında anlık ve misal mağazanın kapısının önündeki müşteriye, tamamen kişiye özel teklif yapmak mümkün. Bu yönüyle liste bazlı kampanyalardan, istek bazlı, kişiselleştirilmiş kampanyalara geçiş var ve mobil deneyim, bu geçişin ana köprüsü. “Müşteriye mobil deneyim yaşatmak istiyor, ama kişiyi mobil uygulamasından tanımıyorsanız, o zaman eksiksiniz” tespitini yapan Uğur Gökdere’ye göre, 2015 yılının ortasına kadar geleneksel pazarlama yöntemleri karşısında bu yöntemler ‘gerilla pazarlama’ şeklinde algılanıyordu. Ama aradan geçen süreçte, küresel bazda bu konuda proje yapmak için kolları sıvayan birçok büyük şirket var. “Sisteminiz hazırsa ve mobil geliştirmelere aşinaysanız, bu işleri yapmak kolay” diyen Uğur Gökdere’ye göre, akıllı cihazlar bireysel hayatta konumunu pekiştirdikçe, insanlar bu cihazları daha fazla kullandıkça, şirketler de mobil süreç geliştirmelerine hız verecek. Bu yönüyle Blesh, sadece beacon odaklı donanıma değil, aslında büyük ölçüde veriye odaklanan bir şirket. Kasım 2015’te alınan ikinci tur yatırım sonrası kendilerini ‘beacon şirketi’ değil, ‘veri şirketi’ olarak görmeye başladıklarını söyleyen Gökdere, bunun gerekçelerini şöyle

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Mobiliniz ile neredeyseniz, tekliflerden teklif beğenin Geniş bir sensör (Beacon) ağına sahip olan, Google projesi Physical Web konusunda da öne çıkan Blesh, yaptıkları kadar, potansiyeli ile de yatırımcıların ilgisini çekiyor. Blesh’in iş planı da oldukça yoğun.

TÜM TARAFLARA TAM DESTEK Physical Web satışında 50 ülkeyi geçtik. Bu ülkelere cihazlarımızı gönderiyoruz ve bunların arkasında kullanabilecekleri platform var. Bunu mobil uygulama ile beraber veriyoruz ve kutudan çıkan cihaz, o anda kullanabilir halde. Bir restoran sahibi bizden cihaz alsa, web sitesine gelen kullanıcıları yönlendirmek istese, gönderdiğimiz kit sayesinde en fazla 10 dakikasını alır, bu onun bir pazarlama aracı haline gelebilir. Tabelasına bir içecek markasının ismini yazdırıyorsa, menüsüne

anlattı: “Elinizde ciddi anlamda veri birikmeye başladı, kullanıcıların segmentlerini oluşturmaya başladık ve bu segmentler, yeniden hedefleme anlamında kullanılabilecek ölçülere geldi. Teknoloji konusunda Google ile güçlü bağımız var. Ama bunun da ötesinde, yaptığımız işlerde öğrendiklerimizi hep platform servislerine koymaya çalışıyor, büyük veri odaklı yenilikleri burada takip etmeye ve geliştirmeye önem veriyor, uçtan uca veri analizi sunuyoruz. Beacon uygulamalarına Türk şirketlerinin ilgisi gelişiyor. Ama esas fayda için aynı bir veri mühendisi gibi hareket etmek gerek ve bu konuda şirketlerin öğreneceği daha çok şey var.” 2015 sonunda gelen ikinci yatırım, yılın daha keyifli tamamlanmasını sağlamış. Kendi

reklam koyduruyorsa, bu mecrayı da sponsorluk için değerlendirebilecek. Bu da potansiyel alanlarından biri ve web tarafında reklam konusunda etkili olan Google’ın da buralarda ilerleyeceğini düşünüyoruz. Farklı üniversitelerden açık bir topluluk olan Android Geliştiriciler Topluluğu ile yakın ilişkilerimiz var ve beraber çalışıyoruz. Ayrıca yine farklı üniversitelerden eğitmenler, öğrenciler bizi arayıp ‘bunu bitirme projemizde kullanmak, iş fikri çıkartmak istiyoruz’ diyerek

platformunu güçlendirmeye çalışan Blesh, bir ‘veri şirketi’ olmak için hedeflerini ve bunun için yapması gerekenleri belirledi. ABD odaklı projelerine işaret ederek, “Beacon cihazı buzdağının görünen yüzü ve sadece bir emtia” tanımını yapan Uğur Gökdere, “51 şehirde hizmet veriyoruz, ama yaptığımız işin meyvesi, akıllı telefonların en yoğun kullanıldığı yerlerde daha iyi ortaya çıkıyor. Bu yönüyle İstanbul yoğun. Aldığımız bu yatırımı hem ABD pazarındaki çalışmalarımız hem veri şirketi olarak hedeflerimize ulaşmak için değerlendirecek, İK yapımızı geliştireceğiz” bilgisini verdi. Nesnelerin interneti konusunun öneminin arttığını vurgu yapan Uğur Gökdere şunları kaydetti: “IoT tarafında kullanım alanı var, ama daha da büyük

bizden ürün istiyorlar. Onlara gerekli desteği verebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Konuk eğitmenlik daveti alıyor, destek veriyor, bir girişim olarak taleplere yetişmeye çalışıyoruz. İkinci turda alınan ek yatırımla hedef; büyümeye devam etmek, ekibi geliştirmek ve daha fazla marka ve mobil uygulamayla işbirliği yapmak. Küresel pazar hedeflerinde ise Google ile iş ortaklığının geliştirilmesi ve Blesh’in Silikon Vadisi’ndeki organizasyonunun güçlendirilmesi var.

kullanım başlığı M2M. İlk denemelerden birini wending makinaları, yani para atıp içecek alınan makinalar ile yaptık. Kişi para atmasın, makinanın yanına geldiğinde cep telefonunu çıkartsın, ödemeyi cepten yapsın ve ürün düşsün. Bir süre sonra fark ettik ki, bu yaptığımız uygulamayı makinayı dolduran çalışanlar da kullanıyor, makinede hangi üründen ne kadar kaldığını görebiliyor. Bu yönüyle hem müşteriye faydası var hem de M2M tarafında operasyonel faydaları olacak.” Gökdere, bulundukları ekosistem ile ilgili ise şu bilgileri verdi: “Google bu işi nereye götürmek istediğini, bu işi 3-5 yıl sonra nerede görmek istediğini sizinle paylaşmaya başlıyor. Yani teknolojiyi tahminleme yaparak değil, rotaya bağlı olarak, onunla

KULLANMAK İSTEYENE BEACON TAHSİS EDİYORUZ

İş modelimizle fark yaratıyoruz. Genelde şirketler Beacon’ları alıp, ‘bununla ilgili mobil uygulamayı yapayım, kampanya yönetim sistemini hazırlayayım, bu Beacon’ları al, gelip kurayım, bu paket proje olsun’ mantığıyla çalıştılar. Biz ise hiç Beacon satmadık. Bunun yerine gidip kuruyor, kullanmak isteyen olursa tahsis ediyoruz. Modelimiz burada farklılaşıyor. Yaptığımız cihazların takibini de yaptığımız için mobil uygulamalarını kullanacakları ağ yapısını ayakta tutma, bu ağı genişletme işi de bizde. Baz istasyonu gibiyiz, dağıtıcı ve dağıtımın kalitesinden, güvenliğinden sorumlu yapıyız. Mobil uygulamaların bizim Beacon’ları görebilmesi için onlara küçük bir uygulama parçası, yani yazılım kodu veriyoruz. Bunu kendi uygulamaları içine koyuyorlar ve mağazada güncelliyorlar. Perakende ve finans sektöründe birçok uygulamanın içinde varız. Kullanıcı mağazada uygulamanın güncellendiğini görüp indirdiği zaman, onun telefonundaki uygulama Beacon’ları görebilir hale geliyor. Bu konuda çalışma yapan şirketin uygulama ve güncellemelerle elde ettiği katma değer de büyük.

birlikte koşmaya başlıyorsunuz. Bu da rakiplere kıyasla daha proaktif davranabilmek demek. Bu ekosistem ile denemeyanılma risklerinizin etkisi ve sayısı azalıyor. Bu yönüyle Google işbirliğimiz iki taraf için verimli. Beacon cihazlarının Türkiye’de bulunması için Google, buradaki şirketleri bu amaçla kullanacak. Bizim de ilerleyen süreçte onlara katkımız olacak. Şu an teknolojiyi belirliyoruz ve bunu 3 bin kişilik geliştirici topluluğumuza sunuyor, kullanmalarını, açıklarını bulmalarını, yeni kullanım alanlarını geliştirmelerini istiyoruz. Çünkü Google da yanılmak istemiyor. Kimsenin milyonlarca şansı yok. Cihazlar hazır ve müzeler, bazı tren istasyonları gibi noktalarda adım adım başarılı kurulumlar yapılıyor.”


17 BThaber

DOSYA

Dijital Dönüşüm ve Mobil Uygulamalar

25 NİSAN 1 MAYIS 2016 www.bthaber.com

Dijital dönüşümde yeni evre… Mobil kelimesi artık sadece bir teknolojik ürünler ve çözümler grubunu değil, bir yaşam biçimini anlatıyor. Mobil olmak, mobilde iş yapmak, mobil cihazları kullanmak, mobil teknolojilerle Ayhan Sevgi çözümler geliştirmek ve hizmet sunmak günün normali haline geldi. 2000’lerin başıyla birlikte konuşulmaya başlayan “dijital dönüşüm” kavramı ise mobil teknolojiler ile birlikte gerçek manada kurumların hayatının içine girmeye başladı. İş ofis binalarından sokağa, masa üstlerinden ceplere taşındı. Dijital dönüşümü sadece bir ‘teknoloji hamlesi’ olarak gören şirketler geride kalırken, bu dönüşümü kurum DNA’larının parçası haline getiren şirketler ise kazandıkları hız, performans, verimlilik ve yaratıcılık gücüyle rekabette ve inovasyonda çok avantajlı hale geldiler. Dolayısıyla dijital dönüşüm bir kere uygulanan ve biten bir proje değil, sürekli devinen ve her gün gelişen bir nefes alma şekli oldu. 2016 yılı, hızlanan mobil altyapılar, ortaya çıkan yeni iş yapma biçimleri ve teknolojiden yararlanma şekilleri ile daha da hızlı bir dijital dönüşümü hayatlarımıza sokuyor. Bu gelişmelerin ele alınacağı ve BThaber’in de medya ve içerik sponsoru olduğu “Dijital Dönüşüm ve Mobilite Teknoloji Platformu” hem iş birimleri yöneticilerine hem de teknoloji liderlerine evsahipliği yapacak. Bilişim Zirvesi Etkinlik Şirketi tarafından 28 Nisan Perşembe günü Hilton Bosphorus Oteli’nde gerçekleştirilecek ve tam gün sürecek olan etkinlikte ele alınacak konular şöyle sıralanıyor: • Dijital dönüşüm eğilimleri • Mobilin iş yapma alışkanlıklarına etkisi • Dijital merkezli inovasyon yönetimi • İş modellerini yeniden tasarlamak • Mobil ile açık iletişime hazırlanmak • Bilgi yönetiminden süreç optimizasyonuna dijital dönüşüm • Dijital dönüşümü gerçekleştirmek ve sürekli kılmak için ne gerekiyor? • Mobil yaşamla birlikte oluşması gereken yeni güvenlik alışkanlıkları.


18

DOSYA

BThaber

Dijital Dönüşüm ve Mobil Uygulamalar

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Üç temel hedef Şirketlerin yeni iş tarzına adapte olabilmek için üç temel hedefleri olmalı; daha düşük maliyet, daha çevik organizasyonlar ve daha hızlı değer üretmek. Bu hedeflere ulaşılabilmesi için üst yönetim tarafından sahiplenilen stratejik bir plan oluşturulmalı ve kararlı bir şekilde uygulamaya geçirilmelidir. Şirketler, geleneksel işleyişten yeni işleyişe geçerken mevcut BT altyapı, süreç ve servisleri ile yenilikçi olanlar arasında optimum bir denge kurmalıdır. Bu konuların BT’ye yansımalarına baktığımızda karşımıza ciddi rakamlar çıkmakta. 2017 yılında büyük kurumların yüzde 50sinin hibrit bulut altyapısına geçmiş

olacağı, 2020 yılında saniyede yayınlanacak uygulama sayısının 4 bin rakamına erişeceği ve operasyonel data hacminin 2020 yılında 2005 yılına kıyasla 400 katına çıkacağı öngörülüyor. BT birimlerinin bu büyümelere ayak uydurabilmeleri için uçtan uca BT yönetimi mimarilerini yapılandırıp, planlamadan servis sunumuna kadar tüm alanlarda kendilerine hız ve verimlilik sağlayacak çözümlere planlı ve akıllı bir şekilde yatırım yapmaları gerekmekte. Bu planlamayı yaparken dikkat edilmesi gereken başlıca hususlar seçilen çözümlerin denenmiş, başarısı kanıtlanmış, merkezi olarak yönetilebilen ve entegre çözümler olmalarıdır.”

Fikir ekonomisinin temelinde dijital dönüşüm var Şirketlerde dijital dönüşüme neden ihtiyaç var diye baktığımızda karşımıza günümüzde içinde bulunduğumuz “fikir ekonomisi” kavramı çıkıyor. Peki “fikir ekonomisi” ile neyi kastediyoruz? Günümüzde kurumların rekabetçi olarak varlıklarını sürdürebilmeleri için değerli fikirler üretmeleri ve bu fikirleri hızlı ve verimli bir şekilde ve de en önemlisi rekabetten daha önce hayata geçirebilmeleri önem arz ediyor. Bunu başarabilmek için de son kullanıcıların beklentilerini karşılayacak kalite ve hızda servis sunmayı sağlayan yenilikçi iş modelleri oluşturmaları ve bu iş modellerini hayata geçirmeye olanak verecek yeni nesil BT teknolojilerinden doğru şekilde faydalanmaları gerekiyor. Bulut, mobil, büyük veri ve analitik gibi uygulamalar sayesinde şirketler yaptıkları yatırımın karşılığını daha kolay ve daha kısa sürede almalarını sağlayacak araçlara kavuşuyor. Uygulama ve verilerin bir araya gelmesiyle yeni deneyimler, hatta yeni pazarlar yaratılıyor. Dijital dönüşüm, şirketlerin bu yenilikçi iş modellerini oluşturabilmeleri ve uygulayabilmeleri için tamamlamaları gereken kaçınılmaz bir süreç. Hewlett Packard Enterprise olarak şirketlerin dijital dönüşüm süreçlerini tamamlarken dört ana alana odaklanmaları gerektiğini vurguladıklarını belirten Hewlett Packard Enterprise Türkiye Yazılım

İş bİrİmlerİnİn beklentİlerİ

Hewlett Packard Enterprise Türkiye Yazılım Teknik Danışmanı Alev Aydın Teknik Danışmanı Alev Aydın, bu alanlar hakkında şu bilgileri verdi: “Hibrit bir yapıya dönüşme: Anında ve sürekli olarak yeni değer yaratmak ve sunmak için hibrit bir yapıya dönüşmek şart. Bugün birçok şirket, hızla bulut bilişime geçme telaşında. Hewlett Packard Enterprise olarak organizasyonların, altyapılarına göre ölçeklendirilen ve çalışan bir bulut sistemi kurmalarına yardım ediyoruz. Dijital girişiminizin korunması: Güvenlik günümüzde herkesin aklındaki temel meselelerden biri olarak öne çıkıyor. BT, şirket faaliyetlerinin temelinde

İş birimlerinin yöneticilerinin beklentileri, üretilen değerli fikirlerin pazara çıkarılması için kurgulayacakları yenilikçi iş modellerini hayata geçirirken, BT birimlerine yapacakları taleplerin hızlı ve kesintisiz olanak karşılanmasıdır. Dijital dönüşümün doğal sonuçlarından biri de BT’nin rutin işlerin yürütüldüğü bir maliyet merkezi olmaktan çıkıp, iş birimlerinin taleplerini hızlı ve eksiksiz bir şekilde karşılayarak, şirket için değer üreten bir birim haline gelecek olmasıdır. Bu dönüşüm sırasında BT birimleri, geleneksel altyapılar ile yönetmekte oldukları süreçlerin devamlılığını sağlarken, yeni

yer alırken, yetersiz güvenlik önlemleri nedeniyle yaşanan sorunlar milyonlarca dolarlara varan zararlara yol açabiliyor. Karşılaştıkları; ister siber riskler olsun, ister doğal afet, terör ya da benzeri tehditlerden kaynaklanan diğer riskler olsun, Hewlett Packard Enterprise olarak şirketlerin riski tespit etmelerine, önlem almalarına ve harekete geçmelerine yardımcı olacak araçlar sunuyoruz. Veri-güdümlü bir organizasyona dönüşme: Hewlett Packard Enterprise’ın açık kaynaklı ve düşük maliyetli donanım, yazılım ve çözümleri şirketlere, verilerinin

oluşan süreç ve servisler için gerekli yeni nesil altyapıları da kesintisiz bir şekilde devreye alabilmeliler. Diğer yandan dijital dönüşüm kapsamında, bulut temelli uygulamaların yanı sıra mobil ve IoT cihazlarının artması ile oluşan yeni işyeri tarzına uyum sağlanması şirketler için öncelikli bir konu haline geldi. Şirketlerin üst düzey niteliklere sahip çalışanları çekebilmeleri ve ellerinde tutabilmeleri için çalışan merkezli servisleri uygulamaya yönelik olarak mobil gereksinimlerini ve organizasyonel yaklaşımlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekmekte.

yüzde yüzünü kullanarak gerçek zamanlı ve uygulanabilir imkânlar yaratma fırsatı sunuyor. Bu sayede karar alım süreçleri iyileşiyor ve hızlanıyor. İşyerinde verimlilik sağlama: Hewlett Packard Enterprise olarak, şirketlerin mevcut süreç ve araçlarını hızla mobile uygun hale getirebilecekleri, organizasyonlarının ölçeğindeki değişimlere hızla ayak uydurabilecek esneklikte ve müşteri, çalışan ve ortaklar dâhil olmak üzere tüm taraflar arasında güçlü bir iletişim kurulmasını destekleyen verimli bir çalışma ortamı oluşturmalarına yardımcı oluyoruz.”


BThaber

Dijital Dönüşüm ve Mobil Uygulamalar

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

DOSYA

19

Yönetim kurulları dijital yetkinliklere sahip değil! Dijital dönüşüm başta reklam olmak üzere pazarlama, satış ve üretim süreçlerini etkiledi ve etkiliyor. İş yapma paradigmalarını değiştiriyor ve şirketlere mükemmel fırsatlar sunuyor. IAB Türkiye yetkililerinin verdiği bilgilere göre ancak bu

Dİjİtalleşme üç farklı düzlemde etkİsİnİ gösterdİ 1. Üretim: Dijitalle birlikte tüketicinin ürün hakkında daha fazla söz sahibi olduğu bir döneme girildi. Dijital kanallar ve özellikle sosyal medya bireylerin etki alanını genişletirken, şirketlerin tüketiciyi daha iyi dinlemesine ve tüketiciden aldığını ürüne/markaya yansıtmasına imkan vermeye başladı. 2. Reklam ve iletişim: Dijital büyük- küçük tüm firmalara hedef kitleyle birebir temas kurma fırsatı sunarken, dijitali doğru kullanabilen markaların rekabet gücünü arttırdı. Bireylerin etki alanı büyürken benzer şekilde markaların etki alanı da genişledi ve ticarette şehir, bölge, ülke sınırları ortadan kalktı. 3. Veri ve otomasyon: Başta sosyal medya olmak üzere çeşitli kanallardan toplanan veri, gelişen ölçüm teknolojileri ve otomasyon sayesinde elde edilen anlık satış bilgileri, mobil internet sayesinde elde edilen konum bilgileri reklam ve satışı bambaşka bir boyuta taşıdı. Ölçeği hayal gücünü zorlayan büyüklükteki veriyi mili-saniyeler içinde işleyen teknolojilerle, tüketiciye doğru yer ve zamanda doğru reklam gösterilmeye başlandı. Kısaca dijital dönüşüm dalgasını yakalayan markaların doğru kişiye, doğru kanalla ve doğru zamanda (tam ihtiyaç anında veya düşünme aşamasında ihtiyacı yaratarak) ulaşma olanakları gelişti ve satış kabiliyeti büyük oranda arttı. Üstelik mobil teknolojiler ve cihazlarla birlikte bu, yer ve zamandan bağımsız hale geldi.

fırsatları değerlendirmenin bir koşulu var: Geleneksel aklı bir kenara koyup dijital aklı benimsemek. Çünkü hedef kitleler ve onların markalarla kurduğu ilişkinin niteliği ve kapsamı değişiyor. Markalar artık dijitalle doğup büyüyen kuşaklarla iletişim kurmak zorunda. Bu kuşakları iyi anlayan, onlarla doğru iletişim kurabilen işletmeler dijitalin sunduğu fırsatlardan yararlanabilecek ve markalarını geleceğe taşıyabilecek. Dijital akıl tek başına yeni kuşaklarla iletişim kurmak, onlara ürün, servis satmaya indirgenebilecek bir şey değil. Şirketlerin en tepeden

başlayarak yönetim anlayışlarını değiştirmeleri gerekiyor ve maalesef dünyanın önde gelen kuruluşları bile bu konuda henüz yeterli seviyede gelişmiş değil. Örneğin Amrop’un küresel ölçekte yaptığı Dijitalizasyon Araştırması (Digitalization on Boards 2016), yönetim kurullarının dijital dönüşüm ile başa çıkmak için gereken kilit yetkinliklere henüz sahip olmadığını gösteriyor. 11 ülkede (Avrupa ve Amerika’da) halka açık en büyük 110 şirketin yönetim kurullarının dijital yetkinliklerini ve 1.280 bağımsız yönetim kurulu üyesinin profesyonel tecrübesini

VE16370_25 Nisan BT Haber EMC ist kahvalti teekkür ilan.ai

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

1

4/20/16

2:56 PM

inceleyen araştırmanın temel bulguları, teknoloji şirketlerinde yönetim kurulu üyelerinin yüzde 36’sının, diğer alanlarda faaliyet gösteren kuruluşların yönetim kurulu üyelerinin ise sadece yüzde 5’inin dijital yetkinliklere sahip olduğunu ortaya koyuyor. Dijital dönüşüm bizzat karar vericiler düzeyine taşınabildiği takdirde gerçek olabilecek. Aksi halde yeni iş modelleri, yeni ortaklıklar ve inovatif yaklaşımı benimsenemeyecek ve dijitalden yararlanmak bir yana, markalarını başarısızlığa mahkum olacak.


20

DOSYA

BThaber

Dijital Dönüşüm ve Mobil Uygulamalar

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Dijital dönüşüm için üç eksenli yol haritası Şirketlerin dijitalleşmesini, eski teknolojinin yerine yenisini koymak olarak düşünmemek gerekiyor. Süreçler basitçe dijitalleştirildiği zaman aslında tek yapılan, iş modelini ya da büyüme gücünü değiştirmeden sadece mevcut süreçleri kopyalayarak teknolojiyi uygulamak oluyor. “Türkiye’nin en dijital şirketlerini belirleyen ve Vodafone olarak hazırlanmasına katkıda bulunduğumuz Accenture Dijitalleşme Endeksi’ne göre, şirketler, dijitalleşme sürecinde Dijital Strateji, Dijital Hizmetler ve Dijital Operasyonel Yetkinlikler olmak üzere üç eksenli bir yol haritası izleyebilir” diyen Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Dijitalleşmek isteyen şirketler açısından ilk adım, dijital stratejiyi şirketin kurumsal stratejisi ve stratejik amaçları ile bütünleştirmek ve yeni iş modelleri geliştirmek olmalı. Dijitalleşmenin kurumsal stratejide rekabet avantajı sağlayacak şekilde yer alması ve şirketin ana hedeflerine entegre edilmesi gerekiyor. Dijitalleşmek isteyen şirketler için ikinci eksen, dijitalleştirilmiş ürün ve hizmetler sunmak ve müşteriye yönelik faaliyetlerini yeniden yapılandırmak olmalı. Müşteriler ile olan etkileşimde dijital ürün ve hizmetlerin kullanılması gerekiyor. Dijitalleşmeyi hedefleyen şirketlerin önündeki üçüncü ve son eksen ise organizasyon

içindeki iletişimin, iç süreçlerin, iç operasyonların ve işbirliğinin dijitalleştirilmesi. Bu kapsamda, dijital teknoloji ve uygulamaların ve ayrıca yönetişim yapılarının organizasyonel iş akışını, iç süreçleri ve operasyonu desteklemesi gerekiyor. Özetle, şirketler bu üçlü yol haritasıyla hızla dijitalleşip yarına bugünden hazırlanabilir.” Günümüzde mobil genişbant, verinin her an her yerden gerçek zamanlı erişilebilirliğini sağlayarak iş dünyasında gelişme trendini belirleyen temel unsur haline geliyor. Her gün daha fazla kişi internetle tanışırken, internette geçirilen zaman da artıyor. Mobil kullanımın hızla arttığı bu dönemde işletmeler de dijitalleşme ile verimliliğini artırıyor, hız kazanıyor, operasyonel süreçleri kolaylaştırıyor ve daha da önemlisi, rekabetçi olma yolunda büyük aşama kaydediyor. Örneğin, mobil çözümlerle işlerin uzaktan yürütülmesi, anlık takip edilmesi, saha araçlarının ve elemanlarının verimliliklerinin kontrol edilmesi mümkün oluyor. Yapılan araştırmalar, dijitalleşen şirketlerin kaynaklarını artırmadan gelirlerini sektörlerinin yüzde 9 üzerinde büyüttüğünü, kârlılıklarını sektörlerinin yüzde 26 üzerinde gerçekleştirdiğini ve pazar değerlerini sektörlerinin yüzde 12 üzerinde belirleyebildiklerini ortaya koyuyor. İşletmelerin dijitalleşmelerini artıracak çözümler, finansal kârlılıklarına olumlu katkı sağlaması

açısından da önem teşkil ediyor. Bulut, mobilite ve nesnelerin interneti trendleri üzerinde yükselen bağlantılı iş dünyasının, global olarak 2020’de 90 trilyon dolarlık bir ekonomiye can vereceği hesaplanıyor. Genişbant teknolojilerinin en yeni temsilcisi ve mobil iletişimde yeni bir dönemin başlangıcı olan 4.5G’nin de dijitalleşmenin geleceği açısından önemli rol oynadığını kaydeden Aksoy, şunları kaydetti: “Tamamen IP tabanlı ve veri taşımak üzere geliştirilen 4.5G teknolojisiyle ses, SMS ve veri gibi her tür aktarım, tek bir ortamda, başka bir deyişle internet üzerinden gerçekleşiyor. Kurumların hayatını daha sorunsuz, akıcı ve zengin bir internet deneyimiyle zenginleştirecek olan 4.5G teknolojisi, daha hızlı, daha etkin ve daha rekabetçi iş süreçlerinin de mimarı olacak. Özellikle gecikme süresinin kısalmasıyla, online işlem ve faaliyetler gerçek zamanlı yapılabilecek. Bu da iş süreçlerinde önemli ölçüde verimlilik artışını, rekabetçiliği ve maliyet avantajını beraberinde getirecek. İş dünyası, daha akıllı ve yenilikçi iş yapma biçimlerini benimseyerek dijitalleşmeyi mümkün olan en hızlı şekilde gerçekleştirecek. 4.5G, özellikle makinelerarası iletişim (M2M) alanında önemli büyüme sağlayacak. 4.5G destekli M2M sayesinde, iş süreçlerinin hızlanması, akıllı kentlerde yaşama geçiş, eğitimden sağlığa,

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy tarımdan belediyeciliğe birçok alanda verimlilik artışı mümkün olacak. Diğer yandan, iş dünyası 4.5G ile beraber bulut tabanlı uygulamalara yönelerek önemli zaman ve maliyet avantajı sağlayacak. 4.5G, yüksek performanslı bulut platformlarına erişim, ses ve görüntü akışı gibi hizmetlerde kullanıcı deneyimini önemli ölçüde artırırken, sağlık, güvenlik ve eğitim gibi alanlarda yenilikçi uygulamalar sunulmasına imkân tanıyacak.”

Sadece büyük ölçekli şirketler değil, KOBİ’ler de dönüşüyor Kurumlar artık müşterilerini, dağıtım merkezlerini, tedarikçilerini ve üretimlerini bir platformda topladıkları Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistemleri üzerinden verilerini analiz ediyorlar. Doğru ürün ya da hizmeti, doğru müşteriye, doğru fiyatla, doğru yerde ve zamanda sunmayı hedefleyen Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) gibi iş platformlarına yöneliyorlar. Makineler arası iletişim (M2M) ile birbiriyle sürekli konuşan makinelerin ürettiği ve işlediği büyük veri havuzu içinden anlamlı veriyi analiz edebiliyorlar. E-defter, e-fatura, e-reçete, e-imza gibi bürokraside dijitalleşmeyle, kamu hizmetleri de hızlanıyor. Kurumsal teknolojiler sadece büyük ölçekli firmaları değil KOBİ’leri de dönüştürüyor. Artık her ölçekten firma, rekabetçiliğine katkı sağlayacak sanallaşma, mobilite ve veri hizmeti yatırımları yapıyor. Doğal olarak dünyamızı şekillendiren bilgi çağından en doğru şekilde yararlananlar, oyunun kazananı oluyor. Kurumsal Uygulama Hizmetleri Direktörü Atakan Karaman’ın verdiği bilgilere göre, hızlı rekabet çağında öne geçmek isteyen

her ölçekte firma, e-dönüşüme adım atmayı öncelikli yatırım kalemi olarak görüyor. Başta finans ve bankacılık sektörleri olmak üzere otomotiv, sağlık, üretim, lojistik ve perakendecilik sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar e-dönüşüm ve veri hizmetlerine hızla geçiş yapıyor. E-dönüşüm projelerinde kağıttan elektroniğe geçiş aşamasında tereddüt yaşayan kurumlar, e-dönüşümün işlerine sağladığı hız ve avantajları görünce e-dönüşümün önemini kavrıyor. E-dönüşümle personel alışkanlıklarının değişmesiyle iş gücünde verimlilik ortaya çıkıyor. Şirket içi onay mekanizmalarının evraklardan kurtularak sanal ortama taşınmasıyla hızlı karar alma ve hızlı uygulama imkanı doğuyor. Kurumsal algı değişimiyle beraber kurumun çehresi de değişiyor ve rekabet ortamında kurumun hızlı adımlar atmasına yol açıyor. Firmaların e-dönüşüm ihtiyacını net olarak ortaya koyarak işe başlamalarını tavsiye eden Atakan Karaman, şunları kaydetti: “Teknoloji ihtiyaçlarını seçerek dış kaynak satın

almalarına yönelmeliler. Anadolu Bilişim olarak bizim farkımız uçtan uca çözüm sunmamız. Tedarikçi esnekliğini müşterilerimize sunuyoruz. Bu sayede veri barındırma, kurumsal iş uygulamaları, sanallaştırma, destek ve proje bacaklarının hepsini müşterimize sağlayabiliyoruz. E-dönüşüm projelerinde iyi tanımlanmış bir proje yönetimi metodolojisini benimsiyoruz. Sürekli ve tutarlı biçimde başarılı proje üretmek için bu yaklaşımın gerekli olduğuna inanıyoruz. Doğru metodoloji, hem bir projenin gerçekleşmesine yetecek kadar güçlü ve esnek, hem de müşterinin gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gelişmeye açık olmalı. Bu düşünceden yola çıkarak geliştirdiğimiz proje yönetimi metodolojimiz; Tanımlama, Planlama, Gerçekleme ve Kapatma olmak üzere birbirini besleyen dört aşamadan oluşuyor. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını, bizlerden beklentilerini anlamak ve bu doğrultuda proje tanımlaması yapmak bizim için proje hazırlığını oluşturuyor. Analiz sonrasında gerekli

teknolojik araçlar ve uygulamalar tesis ediliyor. Özellikle birden fazla kullanıcı tarafından paylaşılacak çözümlerde bu paylaşımı sağlayacak sanallaştırma ve bulut bilişim altyapısını Anadolu Bilişim Data Center üzerinde sunuyoruz.” “Bir kurum e-dönüşüm projesini dış kaynak olarak satın almak yerine kendi içinde çözmeyi tercih edebilir. Fakat bu durumda öngörülemez maliyetler ve iş gücü verimsizliğiyle baş başa kalması olasıdır” diyen Karaman, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Uzman bir iş ortağının sunacağı maliyet avantajı ve uzmanlıktan faydalanmak ise kurumlara gider kontrolü ve hızla kendi işlerine odaklanma kolaylığı sunar. Biz her ölçekten müşteriye hizmet veriyoruz. Alınan hizmetin büyüklüğü ile orantılı olarak kullandığın kadar öde gibi programlar sağlıyoruz. Böylece kısıtlı bütçelerini maksimum verimle kullanabilmeleri için, ihtiyaç duydukları yazılımları ve uygulamaları Kullandığın Kadar Öde yaklaşımıyla istedikleri sürede satın alma esnekliğini sunuyoruz.”



22

DOSYA

BThaber

Dijital Dönüşüm ve Mobil Uygulamalar

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Dijital dönüşüm zorunluluk haline geldi Dünya dijitalleşirken işletmelerin de bu dijital dönüşüme ayak uydurması artık bir gereksinimden çok zorunluluk haline geldi. Dijitalleşmeyi yakalayabilen şirketlerin, maliyetlerini azaltırken aynı oranda verimliliklerini de arttırdıkları artık herkes tarafından bilinen bir gerçek. Bu gerçek, yapı olarak yenilik ve değişime direnen firmaların ve yöneticilerinin, direncini kırmaya ve onları dijital dönüşüm için cesaretlendirmeye yetiyor. “Özellikle son yıllarda, devlet tarafından e-dönüşüm konusunun ciddi bir şekilde firmalara zorunlu hale getirilmesi, işletmelerin dijitalleşmesine büyük bir ivme kazandırdı” diyen eFinans Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Okan Murat Dönmez, şunları kaydetti: “Bu süreçte eFinans olarak biz de e-dönüşümün temelini oluşturan e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv ve KEP’in zorunluluğun ötesinde şirketler açısından avantajlı birer hizmet haline gelmesi için gerekli tüm finansal ve teknolojik yatırımları gerçekleştirdik. Bu sayede dijital dönüşüm sürecine giren firmalar, süreçlerini dijital

eFinans Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Okan Murat Dönmez platformlara ve bulut teknolojilere taşıyarak maliyetlerini azaltıp iş verimliliklerini arttırdıklarını gördüler. Bu dijital dönüşüm süreci, firmalara yeni teknolojileri kullanmanın sağladığı

pratikliği kanıtlayarak işletmelerin ve yöneticilerinin dijital dönüşüm konusunda daha istekli olmalarını sağladı ve firmalara yeni ufuklar açtı. Türkiye’de 2013 yılında e-Fatura kavramı ile yeni bir dijital dönüşüm süreci başladı. e-Fatura kavramı, beraberinde e-Arşiv, e-Defter ve KEP süreçlerini de getirdi. Yakın gelecekte e-İrsaliye de e-dönüşüm süreçlerine dahil olacak. İşte bu e-dönüşüm sürecinin aslında Türkiye’de kurumsal yazılımlardan sonra firmalar için ikinci bir djital dönüşümü başlattığı söylenebilir. e-Dönüşüm süreçlerine konu olan e-Fatura, e-Defter ve e-Arşiv gibi hizmetler ve bunların 10 yıl gibi bir süre saklanması zorunluluğu işletmelere güvenlik kaygısını da beraberinde getirdi. Bu yüzden firmaların büyük çoğunluğu e-dönüşüm süreçlerinde eFinans gibi konusunda uzman ve güvenliği ön planda tutan özel entegratör firma ile iş birliği yaparak yol almayı seçiyor. eFinans’ın sunduğu entegrasyon, portal ve mobil çözümler, e-Dönüşüm sürecine dahil olan firmalara büyük

kolaylık sağlamasının yanı sıra özellikle bu işletmelerin bulut çözümlerine olan güvenini arttırırken, süreçlerinin mobil ortama taşınmasına da olanak sağlıyor.” Okan Murat Dönmez, şirketlerin bu süreçlere nasıl hazırlanmaları konusunda ise şu bilgileri verdi: “Şirketler e-Dönüşüm konusunda öncelikle güvenilir bir iş ortağı bulmalılar. Birçok şirket kendi çabaları ile e-Dönüşümde yol kat etti ancak hala sürecini başlatmamış şirketler bulunuyor. e-Dönüşüme henüz geçmeyen firmalar ise eFinans’ın yol göstericiliği ile çok rahat bir şekilde dijitalleşmeye ilk adımını atabiliyor. Firmalar bu süreçte eFinans’a sonuna kadar güvenerek e-Dönüşüm sürecini sorunsuz şekilde gerçekleştirebilirler. Özellikle orta ve küçük boy işletmeler e-Dönüşüm süreci için ayrıca bir profesyonel istihdam etmeden eFinans’ın desteği ile bunu gerçekleştirebilir. Çünkü eFinans’ın bulut çözümleri ile zaten tek tuşla istedikleri aksiyonu almaları için gerekli altyapı ve kullanıcı dostu ara yüzleri hazır.”

İşletmelerin tüm gelişmelerin ve eğilimlerin farkında ve bilincinde olmalı Dünya nüfusunun neredeyse yarısı interneti günlük yaşamının bir parçası haline getirmiş durumda iken iş dünyasının ‘dijitalleşme’ eğilimini görmezden gelme şansı yok. Yine dünya nüfusunun neredeyse yüzde 40’I mobil cihazlar kullanmakta, iki milyarın üzerinde insan gününün önemli kısmını sosyal medyada geçirmekte. Sadece Türkiye’de 40 milyon civarında aktif Facebook hesabı bulunuyor. Araştırmalar günde ortalama 4,9 saatimizi kişisel bilgisayarlar üzerinden, 1,9 saatimizi mobil cihazlar aracılığıyla internette geçirdiğimizi ortaya koymakta. Günde ortalama 2,32 saatimizi sosyal medyada geçirmekteyiz.

Hali hazırda dünyadaki veri hacminin 2.8 ZetaByte (1 trilyon gigabyte) büyüklüğüne erdiği tahmin edilmekte. Dijital dünyanın 2020’ye kadar her iki senede bir iki katı büyüklüğe ulaşacağı tahmin edilmekte. Bizde 4.5G, dünyada 5G teknolojisine geçişin anlamı, onbinlerce kullanıcıyı destekleyen onlarca Mb/s veri hızıyla, veriye neredeyse gerçek zamanlı erişimin mümkün hale gelmesi. 2030 yılında insanlığın yüzde 75’inin, yaklaşık 6.3 milyar kişinin birbiriyle bağlantılı ve mobil yaşama geçmiş olacağı öngörülmekte. ABI Research’e göre, 100 milyon kablosuz giyilebilen tıbbî

cihaz ünitesi bulunmakta; yıllık bazda 80 milyon giyilebilen spor ekipmanı satılmakta. İnsanlığın tüm verilerine mobil cihazlardan gerçek zamanlı erişme konusu hemen köşemizde. İşletmeler açısından verilerin miktarı ve karmaşıklığı sıkıntılara yol açarken, bilgiyi elde eden ve bilgiden fayda ve verim elde edebilen ise kazanacak. Her şeyden önce işletmelerin tüm bu gelişmelerin ve eğilimlerin farkında ve bilincinde olması gerek. Kendi işlerinin nasıl evrileceğini, müşteri gereksinim ve deneyiminin nereye doğru dönüştüğünü hissedebilmeleri gerekmekte. Dijitalleşmeyi iyi özümsemeleri şart. Bu da müşterilerinin neyi isteyip, neyi istemeyeceğini iyi anlamaları ile mümkün. Araştırmaları, müşterilerini empatik olarak dinlemeleri ve iyice anlamaları gerekli. Ona göre de çözümler geliştirmeliler. Dijitalleşmede kritik unsur ‘müşteri deneyimi’. Üstelik de daha yolcuğunun başından müşterilerinin dijitalleşme tasarımlarına katılımlarını sağlayarak, geliştirme, prototip ve test aşamalarında hep müşterileriyle bağlantılarını sürdürmeleri lâzım. Sanırım asıl devrim de burada yatmakta. İşin teknik ve teknolojik çözüm üretme, ürğn ve hizmet geliştirmeden ziyade ‘Müşteri’ katılımını sağlamayı başarmakta. Zira müşteri katılımından da önce çalışan

Novida Stratejik Yönetim Hizmetleri Kurucu ve CEO’su Işık Deliorman Aydın katılımları devreye girecek. Dijitalleşme bir işletmenin topyekûn iş yapış biçimini, kültürünü, alışkanlıklarını, süreçlerini ele alması ve yeniden tasarlaması anlamı taşımakta. Müşteriodaklı dijital stratejilerini netleştirmeli; ardından iş modeli ve süreçlerini dijitalleştirmeli; çalışan ve müşteri deneyimini sürekli gözetmeli ve disiplinli bir dijital strateji icraati gerçekleştirmeli. Odak ‘insan’ olacak şekilde.


BThaber

Dijital Dönüşüm ve Mobil Uygulamalar

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

DOSYA

23

Başarıya giden yol doğru iş ortağından geçiyor Dijitalleşmenin, insan hayatını ve iş yapış biçimlerini çok hızlı bir şekilde dönüştürdüğü yeni bir endüstri devrimi yaşıyoruz. İnternetin öncülük ettiği bu dönüşüm yeni sektörler ve alanlar oluştururken yaşam biçimleri, iş süreçleri bundan oldukça fazla etkileniyor. Bu hızlı değişime ayak uydurabilen ve müşterilerine uygun çözümler sunabilen şirketler bir adım öne çıkarken, bu hızı yakalayamayanlar rekabet sahnesinden siliniyor. Dijitalleşme, şirketler için artık opsiyon olmaktan çıkıp yaşamsal bir fonksiyon haline gelerek, birçok yeni iş sahası ve iş fırsatını da beraberinde getiriyor. Genç nüfusun varlığı ve dijital dünyaya olan kültürel yakınlık Türkiye’yi bu anlamda avantajlı kılıyor. Şirketlerin dijital dönüşümü doğru kullanması durumunda yurt içinde ve yurt dışında büyümesi, varlık görmesi için potansiyeli artıyor. Fujitsu Türkiye Servis Direktörü Cengiz Yeker’in Nielsen’in bir araştırmasına dayandırarak verdiği bilgilere göre, insanların yüzde 50’den fazlası bir ürün almadan önce araştırmalarının tamamını internetten yapıyor. Bu durum yeni bir yapının habercisi. Tam anlamıyla dijital bir devrim yaşıyoruz. İnsanlar dijital ortamları çok daha etkin kullanıyorlar. Bu yapı ise hem markalar tarafında hem de tüketici tarafında önemli değişiklikleri beraberinde getiriyor. Dünya Bankası’nın verilerine göre mobil teknolojiye erişimdeki her yüzde 10’luk artış, düşük ve orta gelirli ülkelerin GSMH’nin yüzde 1,5’i oranında ivme yaratıyor. Dolayısıyla bugün ekonominin temel itici gücü konumunda bulunan mobil teknolojiler, bireylerin ve iş dünyasının geleceğini yeniden şekillendirirken herkesin eşit fırsatlarla dâhil olduğu toplumsal yapıların tesisine olanak sağlıyor. Dijital dönüşümün, şirketin çalışma biçimini değiştirmeden sadece eski teknolojinin yerine yenisinin koyulması anlamına gelmediğine dikkat çeken Yeker, şunları kaydetti: “Dijital dönüşüm, bir kurumun, dijital çağa ayak uydurarak; pazarlamasından, iş modellerine, otomasyonundan, organizasyon yapısı ve yönetim şekline kadar her adımında teknolojinin sunduğu imkanlardan en verimli şekilde yararlanması anlamına geliyor. Şirketlerin dijital çağda başarılı olabilmeleri için bazı kilit kabiliyetlerini geliştirmeleri gerekiyor. Dijital stratejiyi şirketin kurumsal stratejisi ve stratejik amaçlarıyla bütünleştirmek ve yeni iş modelleri geliştirmek,

dijitalleştirilmiş ürün ve hizmetler sunmak ve müşteriye yönelik faaliyetlerini yeniden yapılandırmak, iç operasyonları ve organizasyon içinde iş birliğini dijitalleştirmek en önemli öncelikler arasında yer alıyor. Günümüz şirket liderleri ayakta kalmak için dijital bir işletmeye dönüşmeleri gerektiğinin farkındalar. İş dünyası; dijitalleşme ile gelen iş ve üretim süreçlerindeki esnekliğin verimlilik artışına olanak tanıdığını yakından biliyor. Ancak çoğu zaman dijitalleşme süreçlerinin her alanında kendilerini destekleyecek doğru iş ortağını bulmakta zorlanıyorlar. Fujitsu’nun burada ayrıştığı en önemli

konulardan biri de inovasyon. Fujitsu olarak bu bakış açımızı ‘İnsan Odaklı İnovasyon’ olarak adlandırıyoruz. Biz dijital dönüşüm teknolojisini iş dünyası için inovasyon ile birleştirerek sunuyoruz. Dijitalleşmeyi kurumsal stratejinin bir parçası haline getirmek, şirketlerin gelecekteki başarısı ve rekabet gücü açısından kilit önem taşıyor. Dijital dönüşümün yarattığı etkinin büyümesine sebep olan faktörlerin başında; verinin artması, hızlanması ve çeşitliliğinin fazlalaşması, özellikle RFID teknolojisinin ucuzlaması ile artan veri hızı geliyor. Şirketler, çağa ayak uydurarak dijital dönüşümlerini

tamamlamak üzere öncelikle doğru bir iş ve yatırım planı hazırlamalılar. Bunun yanında şirketlerin dijital dönüşüm yolculuklarında onlara eşlik edecek doğru iş ortağının belirlenmesi de en önemli noktalardan biri. Burada bizim gibi güçlü teknoloji firmaları ve entegratörlere büyük iş düşüyor. Fujitsu olarak, sektörde ‘güvenilir inovasyon ortağı’ olarak akla gelen ilk isim olmak istiyoruz. ‘İnsan Odaklı Akıllı Toplum’a katma değer sağlamak üzere tüm ekip olarak çok sıkı çalışıyoruz. KOBİ’lerin bölgesel ihtiyaçlarını da göz önüne alarak, onların dijital dönüşümünde yakın ve güvenilir ‘iş ortağı’ olmayı amaçlıyoruz.”


24

DOSYA

BThaber

Dijital Dönüşüm ve Mobil Uygulamalar

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Yeni bir ufuk açmadan önce, mevcut varlığın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilirliği sağlama alınmalı Dijital teknolojiler, müşterilerin markalar ve ürünlerle ilişkilerini dönüşüme uğratarak daha önce sahip olmadıkları bir gücü onlara veriyor. Tüketicilerin bu yeni erişim noktalarını kabul etme ve benimseme süreçleri, geleneksel firmaların yarışta geri kalması ve adaptasyon süreçlerinde zorluk yaşamalarına neden olacak şekilde baş döndürücü bir süratte gerçekleşiyor. Dolayısıyla şirketlerin mevcut büyüklüklerinden bağımsız olarak, iş modellerinin sekteye uğraması muhtemel bu rekabet ortamında hayatta kalabilmesi adına dijital dönüşüm süreçlerini vakit kaybetmeden gerçekleştirmeleri gerekiyor. Bu aşamada yeni bir ufuk açmadan önce, mevcut varlığın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilirliğini sağlama ihtiyacından bahsetmek yerinde olacak. Forrester Research araştırma verilerine göre yöneticilerin yüzde 89’u “dijital”in mevcut işlerini önlerindeki 12 aylık süre içerisinde sekteye uğratabileceğini düşünüyor. “Günümüzde en kolay içine düşülen yanılgı dijital dönüşüm süreçlerinin yalnızca bir internet sitesi ve mobil aplikasyonun hayata geçirilmesi süreçlerinden ibaret olduğunu düşünmek ve buna göre hareket etmek” diyen Forrester Research, Elektronik Ticaret ve Dijital Stratejiler Direktörü Ömür Topaç, şunları kaydetti: “Anlamlı bir dijital dönüşüm şirketlerin sürdürdükleri işlerinin her alanını direkt olarak etkilemektedir. Dönüşümün temelinde ise dijital müşteri deneyimi ve dijital operasyonel mükemmeliyetlik bulunmaktadır.

Forrester Research, Elektronik Ticaret ve Dijital Stratejiler Direktörü Ömür Topaç Aslen şirketler bir “dijital strateji” inşa etmeye çalışmamalı, mevcut iş stratejilerini dijitize etmelidirler. Bu konuda en önemli başlangıç noktası farkındalık ve ihtiyacın gerekliliğini kavramak olacaktır. Zira şirketlerin hem mevcut pazarları, hem de iş yapış şekilleri tamamen değişikliğe uğramış durumda. Pazarlara baktığımızda şirketlerin müşterileri, kanalları ve rakipleri dijital iken, iş yapış şekillerinde ise şirketlerin ürünlerinin, iç görülerinin ve çalışanlarının artık dijital olduğunu gözlemleyebiliyor ve biliyoruz. Öte yandan mobil teknolojiler, Forrester Research tarafından Müşteri’nin Çağı olarak tanımladığımız yeni dijital dünyada tüketicinin, müşterinin en önemli etkileşim noktalarından biri konumunda. Müşteri yaşam döngüsü özelindeki alanlara baktığımızda müşterilerin marka ve ürün ile ilişkisi

Teknolojİ bİrİmlerİ kendİlerİnİ dİjİtal dönüşüme nasıl hazırlamalı? Dijital dönüşüm, teknoloji yönetimi ile ilgili yeni bir yaklaşıma ihtiyacın oluşmasına neden olacaktır. Geçmişte şirketlerin servis etmekte ya da almakta olduğu teknolojiyi düşünelim. Tedarikçi ile yapılan katı ve çoklu senelik kurumsal anlaşmalar, rijid lisanslar, yazılımlar ve bunları kullanan waterfall tipi geliştirme yapan yazılım departmanları. Bu günler

planlamalı, yayılmasında rol oynamalı ve süreçleri, planları sürekli optimize etmelidirler.

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

aşamasında keşif, farkına varma, algılama, satın alma, kullanma, soru sorma ve etkileşime girme süreçlerinin tümüne ayrı ayrı odaklanmak gerekiyor. Mobil teknolojiler bu aşamaların tamamında ve fazlasında tüm süreçlerin

İş bİrİmlerİ dİjİtal dönüşüme nasıl hazırlanmalı? Şirketlerin dijital dönüşümlerini gerçekleştirmesi aşamasında “Dijital Liderlik” konusu çok önemli bir role sahip. Zira dönüşüm süreçlerinde başarılı adımlar attığını söyleyebileceğimiz şirketlerin tümünde tek bir ortak özellik var: “Dijital bir vizyonu desteklemek için kuvvetli bir yönetici desteği”. Burada dikkat edilmesi gereken husus ise nasıl gelişen ekosistemlerin tek bir organizasyon tarafından sahiplenilmesi mümkün değilse, dijital dönüşümün de tek bir yöneticinin sahiplenebileceği bir süreç olamayacağıdır. Başarılı dijital liderler aynı zamanda müşteri deneyimi ve teknoloji yönetimi takımlarıyla koordine içerisinde çalışarak, birlikte üst düzey yönetimin üzerine yatırım yapabileceği bir dijital vizyon ortaya koyanlar olacaktır. Hazırlık aşamasında ise yöneticiler tüm kıdem sahibi paydaşlarına dijital iş dönüşümüne neden ihtiyacınız olduğunu net bir şekilde gösterebilmeli, dijital dönüşümü

artık eskilerde kaldı diyebiliriz. Bunun yerine artık dijital liderler şirketin teknoloji takımlarıyla bir arada çalışarak bir iş teknolojisi (BT) ajandası oluşturmalı ve teknolojiyi tasarlama, geliştirme ve servis etme şekillerinin tamamıyla dönüşümü sağlayarak Agile, DevOps ve benzeri yeni yaklaşımların adapte edildiği inovasyonlar üzerinde çalışmalıdırlar.

içerisinde yer alıyor. Mobil sadece bir şirkete ait bir web sitesine ya da bir aplikasyona erişimini sağlamıyor, temelinde müşterinin şirketin markası ve ürünü ile nasıl etkileşime geçtiğini yeniden tanımlıyor.”

K



26

DOSYA

BThaber

Dijital Dönüşüm ve Mobil Uygulamalar

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Küresel olarak gerçekleştirilen ileri seviyedeki siber saldırıları daha sık göreceğiz Dijital dönüşüm artık her işletmenin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Pazarlamadan üretime, finanstan İK süreçlerine kadar oldukça kapsamlı bir niteliğe sahip bu değişim süreci kurumların tüm işleyişine etki ediyor. Dijital dönüşümü doğru bir şekilde gerçekleştiren kurumlar, operasyonel verimliliği sağlarken, gelirlerini ve karlarını da, yeni satış kanallarını bünyelerine katarak ve yeni müşterilere ulaşarak, artırıyorlar. Dijital dönüşüm sayesinde işletmeler daha pozitif bir müşteri deneyimi sunarken, markalarının itibarını da artırıyorlar. Intel Security Türkiye - Azerbaycan Bölge Direktörü İlkem Özar’ın verdiği bilgilere göre dijitalleşme süreci hayatımıza nüfuz ettikçe, ilgili güvenlik riskleri de paralel olarak artıyor. Dijital saldırıların boyutu ve sıklığı da günden güne artmaya devam ediyor. Küresel olarak gerçekleştirilen ileri seviyedeki siber saldırıları daha sık görüyoruz. Veri güvenliği, verilerin şifrelenmesi, mahremiyet ve gözetleme konuları, şirketler için hiç olmadığı kadar önemli bir hale geldi. Riskleri azaltmak için şirketler güvenlik durumlarını iyileştirmeli, son güvenlik teknolojilerini kullanmalı, siber güvenlik konusunda yetenekli ve deneyimli uzmanlarla çalışmalılar. En önemli konu ise şirketlerin güvenlik konusunda etkili politikalar oluşturması ve operasyonlarını belirlenen güvenlik kurallarınca sürdürmesi. Bu konularda şirketlerin çalışanlara düzenli eğitim vermesi ve ofis sistemleri kadar ev sistemlerini de korunması büyük önem

Yönetİcİlerİn beklentİlerİ kadar korkuları da var Yöneticilerin dijital dönüşüm sürecindeki temel beklentileri operasyonel verimlilik, etkin yönetim ve müşterilerine daha çok kanaldan hizmet verebilmek. Yöneticilerin en büyük ve haklı endişesiyse güvenlik konusu. Bu, dijital dönüşümün benimsenmesi için tam olarak güvenli bir ortama ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Kurumlar dijital dönüşümü

taşıyor. Ayrıca mobilleşen dünyanın dinamiklerine uygun olarak mobil cihazların ve bulut platformlarının da güvenliği en etkin şekilde sağlanmalı. 2 binden fazla dijital dönüşüm lideri pozisyonu var Dünyada yaşanan dijital dönüşümle beraber kurumlar da tüm iş süreçlerini yeniden gözden geçiriyorlar. Müşterilerin beklentileri artıyor ve bu da kurumları iş yapma biçimlerini değiştirmeye zorluyor. Artık müşteriler zaman ve lokasyondan bağımsız olarak tüm iletişim kanallarından anında hizmet almak istiyorlar ve bu da dijital dönüşümü kaçınılmaz hale getiriyor. Kurumlar dijital dönüşümü doğru yönetebilmek için organizasyonlarında Dijital Dönüşüm Lideri pozisyonu atıyorlar. 2016 yılı itibarıyla, CDO Club’ın verilerine göre dünyada 2 binden fazla Dönüşüm Lideri pozisyonu o olduğunu belirten

gerçekleştirirken, ortaya çıkabilecek riskleri azaltmak için güvenlik durumlarını iyileştirmeli, son güvenlik teknolojilerini kullanmalı, siber güvenlik konusunda yetenekli ve deneyimli uzmanlarla çalışmalıdır. Kurumların güvenlik konusunda yetkin politikalar oluşturması ve iş süreçlerini belirlenen güvenlik kurallarınca sürdürmesi çok önemli. Çalışanlara

İlkem Özar, şunları kaydetti: “Intel Security olarak, dijital dönüşümle beraber ortaya çıkan siber tehditlere yönelik güvenlik çözümlerimizle, bu dönüşümün güvenlik ayağına katkıda bulunuyoruz. Entegre güvenlik sistemlerimizle daha fazla tehdidi, daha hızlı ve daha az kaynak kullanarak çözebilmeleri için kurumları güçlendiriyoruz. Her büyüklükteki kuruma ve tüketicilere, sistemlerin ve ağların korunmasına yardımcı olan proaktif ve başarısı kanıtlanmış çözümler sunuyoruz. Kurumlar ve KOBİ’ler için Veri Koruma ve Şifreleme, Veritabanı Güvenliği, Uç Nokta Koruması, Ağ Güvenliği, Güvenlik Bilgi ve Olay Yönetimi (SIEM), Sunucu Güvenliği ve Web Güvenliği ürünlerimiz bulunuyor.” Güvenlik konusunda daha fazla bilgilenmeye ihtiyaç var Şirketler bu değişime kolay adapte olsalar da, dijitalleşme

düzenli siber güvenlik eğitimleri verilmesi, BT uzmanlarının güvenlik konusunda düzenli olarak destek ve bilgilendirme hizmeti alması, ve ofis sistemleri kadar ev sistemlerinin ve mobil cihazların da korunması büyük önem taşıyor. Ayrıca dijital dünyanın dinamiklerine uygun olarak bulut platformlarının da güvenliği de en iyi şekilde sağlanmalı.

süreçlerindeki çözümler ve güvenlik tehditleri konusunda daha fazla bilgilendirilmeye ihtiyaç duyuyorlar. Siber güvenlik konusunda yasal mevzuat gelişiyor ve standartlar oluşuyor. Siber güvenliğin entegre bir şekilde sağlanması konusunda yatırımlar da artıyor. Bunlar sevindirici. Ancak, yatırımların yanında siber güvenlik alanında kurumsal eğitimler verilmesi ve BT çalışanlarının iyi yetişmiş olması çok önemli. Geçtiğimiz yıllarda, sadece büyük kurumlar değil, KOBİ’ler de siber saldırılara maruz kaldı. İtibar ve gelir kaybı yaşamamak, ve operasyonel verimliliğin güvenlik nedeniyle sekteye uğramaması için, KOBİ’lerin de büyük şirketler gibi sürdürülebilir bir savunma stratejisine sahip olması, entegre çözümler kullanarak sistemlerini ve hizmetlerini olabilecek en güvenli hale getirmesi gerekiyor” dedi.

Biyometri ile dijital dönüşüm Dijital dönüşümle beraber hayatımızda yer alan en ufak bir parçadan veya bir sensörden sanayideki üretim aşamalarına, en uç kör noktanın güvenliğinden yaşadığımız şehirlerin aydınlatmasına kadar oldukça büyük bir alanın akıllı hale getirilmesinden bahsediyoruz. Görüyoruz ki aslında dijital dönüşüm, A’dan Z’ye hayatımızın her noktasına dokunuyor. Özellikle şirketler açısından düşünürsek örneğin bilgilerin kağıt üzerinde saklanması; güvenlik açısından problemler oluşturmakta, gereksiz yer işgal etmekte, kağıt israfı oluşturmakta, bilgilerin kolayca bulunmasını zorlaştırmakta ve sonuç olarak şirketlere her anlamda zorluk getirmekteydi. Dijital dönüşümle beraber bilgi ve belgelere doğru kişinin ulaşması parmak izi gibi bir biyometri ile sağlanan kimlik doğrulama sayesinde daha güvenli ve kolay hale geldi. Ayrıca bilgi ve belgelerin dijital ortamda saklanmasıyla kağıt

Mobİl bİyometrİnİn kullanımı artacak Günden güne daha hızlı bir şekilde büyüyen teknoloji ile birlikte güvenliğin öneminin daha da arttığı bir dönemdeyiz. Tam da bu noktada özellikle mobil teknolojilerin hayatımıza her alanda daha da çok dahil olmasıyla beraber biyometri teknolojileri ve dolayısıyla biyometrik kimlik doğrulama sistemleri devreye giriyor. Günümüzde dijital dönüşüm ile mobil teknolojiler dahilinde biyometrik kimlik doğrulama yani mobil biyometri yöntemiyle mobil cüzdan gibi uygulamalarla

dijital ödeme/bankacılık sistemlerinde önemli gelişmeler oluyor. Böylece dijital dönüşüm sürecinde önemli bir rol oynayan mobil teknolojilerde kullanılan biyometri teknolojileri hem kişilerin hem de şirketlerin ödeme işlemlerini daha kolay ve güvenli hale getiriyor. Sonuç olarak da aslında bu güvenliği sağlamak için bu kadar çok bilginin var olduğu ve güvenlik konusunda oldukça hassas olunduğu bugünlerde bunu korumak için mobil biyometrinin kullanımı daha çok artacak.

tasarrufu sağlandı. Sadece bilgiler değil şirketlerin ofis, bina ve çevre güvenliği, aydınlatma, ısınma ve personel devam kontrol sistemleri gibi konular da dijital dönüşümle birlikte şirketler için büyük

ve önemli bir ihtiyaç haline geldi. Ölçsan Genel Müdürü Burak Sondal, bu konuda görüşlerini şöyle açıkladı: “Dijital dönüşüm ile aslında dijitalin ve gerçek dünyanın birbirine

yaklaşmasını görüyoruz. Yaşantımızda birçok cihaz akıllanıyor, sadece mobil telefonlar değil evler, binalar, şehirler ve hatta sanayii bile akıllı hale gelmeye başladı. Bilgiler dijital bir şekilde saklanabilir ve izlenebilir hale geliyor. Yani izleme ile başlayan dijital dönüşüm, son olarak otonom olarak çalışmaya başlayan ve hatta kendi karar verebilen akıllı bir sisteme geçiş yapıyor. Bu da bilgilerin anlamlı bir şekilde yaşantımızı kolaylaştırmasına imkan sağlıyor. Şirketler hergün daha çok hızlanan ve yenilenen dijital dönüşüme ayak uydurması gerekiyor. Tabi bu noktada en büyük görev şirketlerin teknoloji birimlerine düşüyor. Ayrıca iş birimlerinin yöneticilerinin de bu dönüşüme eşlik etmeleri oldukça önemli. Çünkü yapılan işlerin ve çalışılan mekanların güvenliği, bilginin kolay ve güvenli olarak erişilebilirliği iş birimlerinin yöneticileri için önemli ölçütler.”



28

BThaber

BTnet.com.tr

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Güvenlik endişesi akıllı evlerin önünü tıkıyor Yeni nesil teknolojiler dünyayı değiştirmeye devam ediyor. Nesnelerin İnterneti, Büyük Veri ve Bulut gibi teknolojiler iş yapış modellerini baştan yaratırken, sosyal yaşam da en az iş dünyası kadar önemli bir dönüşüm süreci yaşıyor. Bu dönüşümün bileşenlerinden olan akıllı ev konsepti, her ne kadar tüketiciler tarafından ilgiyle karşılansa da, tüketicilerin özellikle kişisel veriler özelindeki endişeleri devam ediyor. Intel Security’nin “Küresel Nesnelerin İnterneti Akıllı Ev Araştırması” da tüketicilerin bu düşüncesini doğrular nitelikte. Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 66’sı güvenlik konusunda taşıdıkları endişeyi belirtirlerken, katılımcıların yüzde 61’lik bir kısmı akıllı evlerden toplanan kişisel verilerin para karşılığında şirketlerle paylaşılabileceğini belirtiyorlar. Bunun yanı sıra katılımcıların

Intel Security tarafından yapılan araştırma, akıllı ev konseptinin güvenlik konusunda hala soru işaretleri taşıdığını ortaya koydu.

yüzde’70 lik kısmının cihaz kullanımı hakkındaki verilerin karşılığı olarak şirketlerin müşterilere kuponlar ve indirimler vermesini kabul ettiklerini görülürken,

bu durum kullanıcıların kişisel verileri konusundaki bilinçsizliklerini ortaya koyuyor. Konuyu değerlendiren Intel Security teknoloji şefi

Steve Grobman, “Akıllı evler ve onlarla ilişkili veriler, tüketicilerin günlük yaşamlarını iyileştirme kapasitesine sahipler. Araştırma, şahısların

para karşılığı verilerinin paylaşımına razı olduklarını gösteriyor, ancak siber tehditler konusundaki kaygıları da anlaşılabilir. Güvenlik, Nesnelerin Interneti’nin temelini oluşturuyor ve güvenlik tam olarak sağlandığında IoT’nin yaygınlaşması mümkün olabilir” yorumunu yaptı. Mevcut güvenlik prosedürleri konusunda da endişeli bir tutum sergileyen tüketicilerin, akıllı ev yönetiminde kaç katmanlı bir güvenlik sistemi oluşturulacağı konusunda kararsız kaldıklarını görüyoruz. Araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 75’lik kısmı bu endişeyi taşırken, kullanıcıların büyük kısmı biyometrik güvenlik çözümlerinin akıllı ev konsepti için uygun olduğunda birleştiler. Katılımcıların yüzde 54’ü parmak izi, yüzde 46’sı ses tanıma ve yüzde 42’si ise göz tarama yöntemini tercih ediyorlar.

Siemens ve Airbus elektrikli motor konusunda güç birliğine gidiyor Samsung yükselişe geçiyor Son dönemde eski yıllara oranla durağan bir süreçten geçen Samsung, 2016 yılında yakaladığı yükseliş ivmesini sürdürecek gibi görünüyor. 2014 yılından bu yana durgun bir dönem geçiren Samsung, bu döngüyü kırmaya hazırlanıyor. Özellikle akıllı telefon pazarındaki durgunluk ve Çin pazarından gelen yeni oyuncular, bu duraklamanın sebepleri arasında yer alırken, şirket özellikle son dönemde akıllı telefon pazarına giriş yapan cihazlarıyla tekrar yükselişe geçmeye hazırlanıyor. 2015’in son döneminde yakaladığı yükseliş ivmesini 2016’nın ilk aylarında da sürdürmeyi başaran şirket, yakaladığı yükseliş ivmesini istikrara dönüştürmek istiyor. Özellikle son dönemde pazara sürdürdüğü üst segment

cihazlarla dikkat çeken Samsung, yılın ilk çeyreğini 5.6 milyar dolar gelirle kapatmayı hedefliyor. Beklentiler her ne kadar Samsung’un geçmiş çeyreklerdeki başarıları ile kıyaslanacak seviyede olmasa da, şirketin başarı konusunda yeniden istikrarı yakalıyor olması açısından önem taşıyor. Bir önceki yıla kıyasla gelirlerini yüzde 10 oranında artıracak olan Samsung, Galaxy S7 ve S7 Edge konusunda tüketicilerden gördüğü ilgiyi karlılığa çevirmiş gibi görünüyor. Şirketin yılın kalan çeyreklerinde de benzer başarılı sonuçlara imza atması bekleniyor.

Siemens, elektrikli uçak motoru konusunda ciddi hamleler yapmaya başladı. Geçtiğimiz yıldan bu yana Airbus ile elektrikli uçak motoru üretme konusunda görüşmeler yapan şirket, yeni nesil uçak motorunun 2020 yılında görücüye çıkarılacağını duyurdu. Elektrikli itiş sistemine sahip olacak olan uçak motorunun ilk etapta daha küçük uçaklarda kullanılması beklenirken, yeni nesil hibrit uçak motorlarının 2030 yılında uçuşa hazır olacağının bilgisi verildi. Anlaşma ile beraber Airbus ve Siemens kuracakları 200 kişilik ekiple hibrit motor üzerine çalışmalar gerçekleştirecekler. Çalışmaların 2020 yılında ilk meyvesini vermesi beklenirken, 2030 yılında 100 kişilik bir uçağın elektrikli hibrit motorla uçuşa hazır olacağının bilgisi verildi. Konuyu değerlendiren Airbus Group CEO’su Tom Enders, hibrit itiş sistemine sahip uçakların 100 kişi

2016 yılını inovasyon yılı olarak ilan eden Siemens, bu doğrultuda somut adımlar atmaya devam ediyor.

kapasiteye kadar rahatlıkla hizmet verebileceğini ifade ederken, ilerleyen süreçte Siemens ve konusunda uzman diğer şirketlerle birlikte çalışmayı sürdüreceklerinin altını çizdi. Motorun gücü ve kapasitesi hakkında çok

fazla bilgi bulunmasa da, üretilecek motorun uçak üretim maliyetlerini gözle görülür bir şekilde aşağı çekeceğini söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra uçak yakıtı yerine kullanılacak hibrit motor sayesinde çevreye verilen zarar da en az seviyeye indirilebilecek.



30

BThaber

KARİYER

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

KalDer’in yeni yönetimi işbaşında Kalite bilincini yayma hedefiyle çalışmalar yapan Türkiye Kalite Derneği (KalDer), 27. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. KalDer Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Yılmaz Bayraktar seçilirken, Görgün Özdemir ve Bilâl Aslan Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı oldu. KalDer’in yeni Yılmaz Yönetim Kurulu şu isimlerden oluşuyor: Bayraktar Ali Çalışkan (Sabancı Holding Kordsa Global), Barış Arat (Barat Endüstriyel Mühendislik), Bilal Aslan (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık A.Ş.), Cem Haydar Bektaş (Servodata Bilişim), Devrim Çubukçu (Eczacıbaşı Holding), Erdal Elbay (Pilot Koltuk), Fügen Toksü (TUHİD Türkiye Halkla İlişkiler Derneği), Görgün Özdemir (Koç Holding Otokoç Otomotiv), M. Emin Direkçi (MENDİREK Endüstriyel Danışmanlık), M. Fahir Altan (SAAB International), Mutlu Ocak (Coca-Cola İçecek), Necip Özçer ( LC Waikiki), Nurettin Türkoğlu (YEDAŞ), Orhan Ünal (Viko Teknik), Pınar Kalay (Vodafone Türkiye), Sami Boydak (Merkez Çelik), Seçil Koç Doğan (Seçil Kauçuk), Sedat Soybay (Mass Arıtma), Steven Young (Bosch Türkiye), Prof. Dr. Şule Kut (Okan Üniversitesi).

Yazılımcılar Bilgi’den çıkacak

Netaş’ın Siber Güvenlik Kıdemli Direktörü Kumcu oldu Netaş’ın Siber Güvenlik Kıdemli Direktörü, 4 Nisan itibarıyla Ali Yılmaz Kumcu oldu. Kumcu, yeni nesil Ar-Ge birimindeki siber güvenlik ekibinin yönetiminden ve Nova ürünlerinin pazara sunulması başta olmak üzere, tüm siber güvenlik konularından sorumlu olacak. Kumcu, ODTÜ Elektrik Ali Yılmaz Elektronik Mühendisliği bölümünün Kumcu ardından, ABD’de Purdue University’de Bilgisayar Bilimleri üzerine yüksek lisans eğitimini tamamladı. Amerika’da Ernst&Young’da başladığı kariyerine, Intellect Profesyonel Hizmetler’de Bilgi Güvenliği Danışmanlık Hizmetleri Direktörü, Borusan Telekom’da Bilgi Güvenliği ve Risk Müdürü görevleri ile devam eden Kumcu, ardından Deloitte Türkiye’de Siber Güvenlik Servisleri Ülke Lideri ve Şirket Ortağı olarak görev aldı.

Evam’ın yeni CEO’su Bülent Demirkurt Gerçek zamanlı, hızlı ve büyük veri analizi platformu şirketi Evam’ın CEO’luk görevine Bülent Demirkurt getirildi. Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve London Business School mezunu olan, IBM Türkiye’de 25 yılı aşkın süre görev yapan Bülent Demirkurt, telekomünikasyon, bankacılık, sigortacılık, Bülent perakende ve ulaşım sektörlerinde Demirkurt projelere imza attı. Öte yandan, Evam’ın kurulduğu 2010 yılından bu yana Genel Müdür olarak görev yapan Okan Karaduman ise görevini Bülent Demirkurt’a devretmesinin ardından, Intellica İş Zekası Çözümleri CEO’su olarak görevine devam edecek.

İstanbul Bilgi Üniversitesi ile Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) arasında imzalanan protokol ile iki kurum, yazılım ve BT sektöründe yazılımcı ihtiyacını karşılayacak işbirlikleri geliştirecek. Bu kapsamda İstanbul Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu bünyesinde açılacak olan “Bilgi Güvenliği Teknolojisi Önlisans Programı” için YASAD ile işbirliği yaptı. Böylece eğitim programları geliştirilip, ortak panel, sempozyum ve seminerler düzenleyerek yazılım ve BT sektörüne yazılımcı yetiştirilecek. İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü Enerji

Müzesi’nde, 11 Nisan’da gerçekleşen imza törenine YASAD Başkanı Doğan Ufuk Güneş, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Rifat Sarıcaoğlu, Rektör Prof. Dr. Mehmet Durman, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) eski Başkanı Dr. Tayfun Acarer’in yanı sıra akademisyenler ile iki kurumun yöneticileri katıldı. Açılış konuşmasını yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman, “Bu alan üniversitemizin ciddi yatırım yaptığı ve Türkiye’ye çok büyük hizmetleri olacağını düşündüğümüz bir alan”

E T K İ N L İ K L E R 2-5 Mayıs 2016

EMC World Las Vegas, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.emcworld.com/index.htm

derken, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Rifat Sarıcaoğlu da “Bu bir başlangıç. Nitelikli gençler nitelikli alanlarda kariyerlerine devam edecek” yorumunu yaptı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) eski Başkanı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Tayfun Acarer işbirliğiyle ilgili olarak, “Programın, Türkiye’ye olumlu katkı sağlayacağını ve örnek model olacağını ümit ediyoruz” derken, YASAD Başkanı Doğan Ufuk Güneş de, “Sanayiyle iç içe bir eğitim vermeyi hedefliyoruz. Mezunlarımız sektörde aranılan gençler olacak” bilgisini verdi.

Y U R T D I Ş I

10 - 12 Mayıs 2016

Microsoft Cloud & Hosting Summit 2016 Washington, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.microsofthostingsummit.com

24-26 Mayıs 2016

Citrix Synergy Las Vegas, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.citrixsynergy.com

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

E T K İ N L İ K L E R 27 Nisan 2016 360 Yazılım Teknolojileri 2016 Konferansı Steingerberger Hotel Maslak İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.360cnp.com 28 Nisan 2016 Dijital Dönüşüm ve Mobil Teknoloji Platformu İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.teknolojiplatformlari.com.tr/

Y U R T İ Ç İ

28 Nisan 2016 2.Design Awards Ödül Töreni İstanbul AYRINTILI BİLGİ: zirveodulleri.org/ 28-30 Nisan 2016 Mekatronik ve İnovasyon Günleri (MİG) Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi AYRINTILI BİLGİ: mig.etkinlik.marmara.edu.tr

30 Nisan 2016 Women Techmakers 2016 Cer Modern Modern Sanatlar Merkezi, Ankara AYRINTILI BİLGİ: http://wtm.gdgankara.org/ 25 Mayıs 2016 ICT SMART UPDATE’16 Sakıp Sabancı Müzesi, The Seed AYRINTILI BİLGİ: www.ictsmartupdate.com

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.



32

BThaber

KARİYER

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Tüm paydaşlar eğitim havuzunda buluşuyor İşe alımda ‘tahmin gücü’ işe yarıyor İstihdama katkısı ile öne çıkan perakende sektörünün en önemli sorunlarından biri sektörde çalışan sadakatinin düşük, buna paralel olarak personel devir oranının da yüksek olması. Assessment Systems’ın perakende sektörünün önde gelen markalarından biri için yaptığı araştırmanın sonuçları ise önemli sonuçları ortaya koyuyor. İşe alım süreçlerinde, bir yıl boyunca, Assessment Systems’ın perakende sektöründe yönetsel olmayan mağaza pozisyonları için geliştirdiği STEP kişilik envanterini kullanan söz konusu firma için, kullanılan envanterin iş performansı

Negmar Grup bünyesinde çalışmak üzere; aşağıdaki konularda deneyimli “Sistem Network Uzmanı”

Arıyoruz! l

Windows Sistem Ürünleri

l

Sanallaştırma Teknolojileri

l

Network Ağ Yönetimi

l

Firewall Yönetimi

insankaynaklari@negmar.com gizem.algul@etislojistik.com

tahmin etme gücü ve ciroya etkisi istatistiksel olarak simüle ediliyor. Detaylı analizler ışığında STEP kişilik envanterinin iş performansını tahmin etme gücünün yüzde 63’e ulaştığı, işe alımda bu tahmin gücünde araç kullanmanın ise yüzde 10 oranında ciro artışı sağlayabileceği de istatistiksel olarak ortaya konuluyor. Özet olarak, perakende sektöründe işe alım süreçlerinde atılacak küçük ama doğru bir adım dahi verimlilik başlığında fark yaratmak demek. İşe alım ve yetenek yönetimi süreçlerinin geliştirilmesi, sektörün gelişimine de katkı sağlama gücü anlamına geliyor.

Testle gelen eğitim ve burs imkanı Türkiye Yazılım Test ve Kalite Derneği (TTB); üniversitelerin bilgisayar/yazılım mühendisliği bölümlerinde okuyan başarılı ve ihtiyaç sahibi lisans öğrencilerine burs vermeyi planlıyor. Bu gereklilikleri sağlayan öğrenciler, www. turkishtestingboard.org sitesinde ilgili bölümdeki formu doldurabiliyor. Bursa hak kazanan öğrenciler TTB tarafından belirlenecek ve gerekli durumlarda mülakata da çağrılabilecek. Burs bir yıllık zaman diliminde Temmuz ve Ağustos ayları dışında 10 ayı kapsayacak ve gerek burs miktarı gerekse burs verilecek öğrenci sayısı dernek tarafından belirlenecek. Burs hakkı kazanan öğrencilere bursları en az 3.0 ortalamayı devam ettirdikleri süre boyunca 4’üncü sınıf sonuna kadar sağlanacak.

Mikro Yazılım, eğitim platformu Akademikro’yu yenileyerek, iş ortaklarına yönelik platform bağımsız, mobil erişilebilen verimli ve etkili öğrenme süreci ile kapsamlı eğitim, sınav ve sertifikasyon platformu ortaya koydu. Enocta işbirliği ile geliştirilen Akademikro; Mikro Yazılım’ın Türkiye geneline yayılmış 300 iş ortağı bünyesindeki yaklaşık 800 nitelikli bayi çalışanına ve Mikro Yazılım danışmanlarına tek platform üzerinden eğitim imkanı verecek. Öte yandan, projede 1 yıllık daha geliştirme süreci de öngörülüyor. Mikro Yazılım İş Ortakları, elearn.akademikro.com.tr adresinden Akademikro’nun sınıf içi eğitimlerini destekleyen

öğrenme modellerini sunan eğitim platformuna ulaşılabiliyorlar. Akademikro; 10 farklı sertifikasyon modeli ve Mikro Yazılım İş Ortakları’nın yetkinliklerini artırmak üzere tasarlanmış içerikleri barındırıyor. Bunlar arasında binin üzerinde eğitim içeriği, 300 saati aşan eğitim süresi ve binin üzerinde soruyu içeren soru bankası yer alıyor. Akademikro yapısında 10 farklı uzmanlık sertifikası modeli, e-Öğrenme standartlarında hazırlanmış, bini aşkın eğitim içeriği de var. Öte yandan, halen Mikro Yazılım iş ortakları ve Mikro Yazılım danışmanlarının yararlanabildiği Akademikro’dan yakın zamanda özel ve kamu eğitim kurumlarındaki

eğitmenler ve öğrenciler de yararlanmaya başlayacak. Akademikro’nun, Mikro Yazılım iş ortaklarına sunacağı diğer bir hizmet ise e-sertifika. E-sertifika hizmeti ile sertifika alma ve yenileme işlemleri daha kolay ve hızlı. Ayrıca Mikro Yazılım iş ortaklarının çalışanlarının tüm eğitim faaliyetleri, başarı durumları, güncel sertifika bilgileri, sertifika geçerlilik süreleri tek çatı altında toplanacak. Bu yönüyle Akademikro, Mikro Yazılım danışmanlarının bilgilerinin resmi ve en güncel haliyle saklandığı bir “kariyer havuzu” olarak görev yapacağı gibi, danışmanların kişisel gelişimlerine ve kariyerlerine de destek sunacak.

Panik atak ‘alarmını’ alma becerisi cihazda Xerox PARC, panik atak hastalarının kalp ritmi, nabız, terleme, solunum, vücut sıcaklık değerlerini izleyerek, atak geçirmeden çok önce kişiyi uyaran giyilebilir akıllı cihaz ve mobil uygulama teknolojisi üzerinde çalışıyor. Geliştirilecek teknoloji, panik bozukluk yaşayan kişilerin vücut ve mental sağlığını korumasına yardımcı olacak. Xerox PARC, panik atak belirtilerinin doğru tahmin edilebilmesi için bir grup panik atak hastası ile işbirliği yaptı, bu kişilerden, birkaç hafta boyunca hayati bulgularını her an takip edebilecek giyilebilir cihazlar kullanmalarını ve panik atak geçirdikleri esnada mobil cihazları ile bildirimde bulunmalarını talep etti. Xerox PARC uzmanları, elde ettikleri verilerle geliştirdikleri algoritma ile yüzde 93,8 oranında doğru öngörüde bulundu. Xerox PARC’ın panik atak belirtilerini tespit eden ve kişiyi uyaran çalışması 3 temel bileşenden olşuyor:

1. Giyilebilir cihaz: Xerox PARC, kişinin fiziksel belirtilerini anlık takip edecek ve ölçümleyecek cihaz olarak göğüs bölgesine takılan paraşüt kemeri benzeri bir aparat kullandı ama diğer giyilebilir cihazların da ölçüm aracı olarak kullanılabileceği belirtiliyor. 2. Mobil uygulama: Bluetooth teknolojisi ile giyilebilir cihazla bağlantı kuran uygulama, cihazın topladığı tüm verileri anlık olarak sunucusuna aktarıyor, yaklaşmakta olan bir atağı tespit ettiği an kişiyi akıllı telefonu veya tableti ile uyarıyor.

3. Müdahale: Müdahalenin ne şekilde olacağı kullanıcının insiyatifinde. Kullanıcının panik atakla başa çıkamayacağı düşünülüyorsa, ilk panik atak belirtilerinin saptanması ile kişinin akıllı telefonu üzerinden yakınlarına ve doktoruna otomatik yardım çağrısı gidiyor. Kişi atakla kendi baş edebiliyorsa, panik atak yaşamadan önce, kişinin rahatlamasını, düzgün nefes almasını sağlamak için akıllı mobil cihazı ekranında beliren solunum egzersizlerini yapması isteniyor.

İnternet Güvenliğinin Öncü Firmalarından biri için “Birinci Seviyede Uygulama Destek Uzmanı” Arayışımız bulunmaktadır. info@teknobadi.com



34

BThaber

MEKTUP

Yeni haftadan merhaba, Haftaya doludizgin çevresel isyanla başlıyorum. Çünkü Greenpeace Akdeniz, TEMA ve WWF-Türkiye ortak bir açıklama yaptı, kömürden elektrik üretimine sağlanacak alım garantisinin kömürün yaratacağı çevresel sorunları artırmanın yanında, elektrik piyasalarında yatırım kararlarını olumsuz etkileyeceği, yetmezmiş gibi bir de tüketiciye ek yüklerin binmesine neden olacağı uyarısında bulundu. Çözüm ise net: Yenilenebilir enerji teknolojilerinden kullanması, bu alanda takipçi değil öncü olma fırsatının kaçırılmaması. Çünkü dünya kömürden vazgeçiyor, yenilenebilir enerjiye yöneliyor. Bari bu konuda geç kalmayalım. Derdi sunduk, çözümü ve başarı hikayesi de gelsin. İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) güneş enerjisi sektörüne ilgisini koruyor. İZKA, güneş enerjisi alanında dünyadaki son teknolojilerin ve Türkiye’de üretilen yeni ürünlerin bir arada sunulduğu ticari platform Uluslararası Güneş Enerjisi ve Teknolojileri Fuarı Solarex fuarı ile yine sektörün önemli bir etkinliği olan Intersolar Türkiye Zirvesi’ne katılmış. İzmir’in önümüzdeki dönemde güneş enerjisi yatırımları için önemli bir merkez olacağı ve İZKA’nın da yeni mali destek programlarıyla güneş enerjisi projelerini desteklemeye devam edeceği vurgulanmış. Bu örneklerin artması hepimizin ortak temennisi olsun. Bu arada, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin BT yatırımları ve çalışmaları, dünyanın en büyük parçacık fiziği araştırma laboratuvarı ve bilimsel keşif merkezi Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’ne (CERN) uzanmış. BİLGİ, CERN’deki ATLAS Deneyi’nin ulusal proje yürütücülüğünü üstlendiği gibi, burada yürütülen bir diğer çalışma olan CAST Deneyi’ne de Türkiye’den katılan tek üniversite olmuş. Türkiye’nin ilk “Yüksek Enerji Fiziği Uygulama ve Araştırma Merkezi”ni hayata

25 NİSAN - 1 MAYIS 2016

Dünya yenilenebilir enerji peşinde

geçiren BİLGİ, gerek CERN’deki işbirliklerini gerekse diğer ulusal faaliyetlerini bu merkez bünyesinde sürdürecekmiş. 30 yılı aşkın zamandır çeşitli ülkelerde gerçekleştirilen ve parçacık fiziği konusunda eğitimler veren CERN Hızlandırıcı Okulu da bu yıl Eylül ayında Türkiye’de ilk kez İstanbul Bilgi Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenecekmiş. Bu adımlar yayılır umarım. Yayılsın, çünkü ne varsa bu gençlerde var. İşte örnek: Özgün burs programı Honeywell Leadership Challenge Academy Türkiye’den üç başarılı lise öğrencisine, İstanbul’dan Barış Ata Ertetik, Ankara’dan Mert Çetingül ve İzmir’den Vedat Bingöl’e ev sahipliği yapmış. Honeywell’in ABD Uzay ve Roket Merkezi işbirliği ile geliştirdiği program lise öğrencilerini bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik konusunda eğitim almaları için teşvik etmeyi amaçlıyor ve öğrencilerin başarılı lider olabilmeleri için gerekli

2016

www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

Karşıyaka ilçesi arasında yapılacak “İzmir-Bremen Fotoğrafçı Değişim Projesi”ne seçilmiş, Almanya’ya gidecek üç fotoğraf sanatçısından biri olmuş. Seçilen fotoğrafçılar İşlek’in yanı sıra Alahattin Kanlıoğlu ve Mehmet Fatih Yelmen, 4-6 haftalık plan dahilinde Bremen’e gidecek. Aynı

şekilde üç Alman fotoğraf sanatçısı da Karşıyaka’ya gelecek. 2017’de İzmir ve Bremen’de sergilenecek eserler, hazırlanacak katalogda buluşacak. Hazır Fujifilm demişken, Red Dot Design Awards’ta Fujifilm’in sekiz ayrı fotoğraf makinesi ve bir objektifi tasarım ödülü kazanmış, aralarında X-Pro2 aynasız sistem makinesi ve Instax Mini 70 fotoğraf makinesinin de olduğu dokuz ayrı model ödüle layık bulunmuş. Ödüllere giriş yaptık, tatlı ballı devam edelim. Zira Balparmak’ın bal tedarik sürecinin kontrol edilebilirliğini bir üst noktaya taşıyan “Arıcım” projesi IDC CIO Summit 2016’da, Bilgi Teknolojileri ile Kurumsal Hedeflere Katkı Sağlama kategorisinde ödül kazanmış. TeknoSA ise 2015’in son çeyreğinde hayata geçirdiği ‘Bağlantılı Mağaza’ projesi ile bilişim alanındaki yenilikçi çalışmalara verilen IDC CIO Ödülleri’nde Yılın En İyi BT Yönetişim Projesi seçilmiş.

REKLAM SATIŞ GRUBU

YIL 22 SAYI 1069

25 NİSAN - 1 MAYIS

becerileri edinmelerine fırsat sunuyor. Türkiye de çocuklara bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında liderlik becerilerini öğretmek olan bu programda ikinci kez temsil ediliyormuş. Başarılara devam… Fujifilm’in fotoğraf eğitmenlerinden Nilay İşlek, Almanya’nın Bremen şehri ile İzmir

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr

Bültenlerinizi

Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr Ekrem Uçman ekremu@bthaber.com.tr

Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Satış Grubu Evrim Koç Demirci Perihan Kıtay Özden Özge Karataş Canan Şahin

Reklam Rezervasyon info@bthaber.com.tr Abone ve Dağıtım Sorumlusu Kutay Göçe btabone@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495

MasterCard da ‘Fark Yaratanların Gözüyle Dünyaya Bakmak’ temasıyla düzenlediği Catalyst 2016 organizasyonunda ‘Satış’, ‘Pazarlama’, ‘Yılın en iyi müşteri değeri’ ve ‘Yılın inovasyonu’ olmak üzere 4 ayrı kategoride toplam 16 bankanın fark yaratan projelerini ödüllendirmiş. İTÜ ARI Teknokent’in bu yıl ilkini düzenlediği ve ‘Çıtayı Yükseltenler’ temasıyla gerçekleştirilen Teknoloji ve Girişimcilik Zirvesi kapsamında BEETECH 2015 ödülleri kapsamında “Ar-Ge Öncüleri Özel Ödülü”ne Türk Telekom Grup şirketi İnnova’nın Genel Müdürü Aydın Ersöz layık bulunmuş. Printec Group ise “Performans ve Gelişim Programı” ile Helenik Enstitüsü (EIMAD) tarafından verilen İK Mükemmellik Altın Ödülü’nün sahibi olmuş. Biraz da sanat… 66. Berlin Film Festivali’nin Generation Kplus bölümünde jüri özel mansiyon ödülü kazanan ilk Türk belgeseli “Genç Pehlivanlar”; 15 Nisan’da vizyona girdi. Mete Gümürhan’ın yazıp yönettiği “Genç Pehlivanlar” belgeseli, Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen yoksul çocukların Amasya Güreş Eğitim Merkezi’ndeki hayat mücadelesine odaklanıyor ve fırsat bulup izlersek hiç de fena olmaz. Haftaya noktayı Agatha Christie’nin “Doğu Ekspresi’nde Cinayet” romanı ile koyuyorum. 1892 yılında açılan ve Türkiye’nin Avrupa standartlarındaki ilk lüks oteli Pera Palace Hotel Jumeirah, Agatha Christie’nin burada yazdığı “Doğu Ekspresi’nde Cinayet” romanından esinlenerek projelendirdiği “Bir Pera Palace Polisiyesi” ile Horizon Interactive Awards’ta “Best in Category” ödülünün sahibi olmuş. Yayında olduğu süre boyunca Facebook üzerinden 610 bin kişiye erişen uygulama, aynı zamanda Türkiye’nin ilk interaktif sosyal medya tabanlı polisiye hikayesi de olmuş, daha ne olsun. Bu hafta da bu kadar, yeniliklerle haftaya yine karşındayım,

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.




WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER

BThaber Corporate Group organized an in-house training and motivation activity in Kyrenia to create new business plans and increase the employee motivation. The event hosted all employees of BThaber Corporate Group including BThaber, M2S, ICT Summit, BTBurada and Hidrojen. Delivering a speech at the event, BThaber Corporate Group Chairman Murat Göçe stated that they benefited from the restructuring efforts took place in 2014 and despite 2015 being a difficult year due to elections, they had growth and expecting to exceed their goals this year with new projects. BThaber Publications Coordinator Ayhan Sevgi expressed in his speech that Turkey’s most established information and technology publication BThaber maintains its success, “Being Turkey’s most established IT and technology publication; our newspaper has been published continuously every week since 1995. The newspaper reaches to the information technology sector by 35%, finance, automotive, retail, manufacturing and health as well as other sectors by 65%. Managers of companies in those sectors as well as managers of public institutions have access to our newspaper. Tens of thousands people reach BThaber on online platforms. Our e-Government magazine reaches public institutions, local authorities and universities, reflecting developments on technology to its readers. In addition, with our eGovernment Roundtable Meetings, we

BThaber Corporate Group has set new goals

continue reflecting technology approaches of public institutions and projects. These meetings are also becoming a communication bridge between IT companies and institutions. We are bringing the private institutions and IT companies together in similar meetings called Next Step. Currently, with M2S, we are preparing the Turkey’s Top 500 ICT Companies Research. The results of this research will be published as an ICT 500 Publication and announced to the sector through a brilliant event to be held in July.” After Sevgi’s speech, M2S General Manager Özlem Unan took the floor and informed the participants on their 2016 targets and projects: “M2S continues to work in the field of market research

and marketing solutions. Our revenues in 2015 increased 10% compared to the previous year. This year, we are aiming for 20% growth in terms of revenues. Our projects will continue to grow on marketing consultancy and management, research services, telemarketing, print and digital campaign management fields. In 2016, we plan to be carrying out confidential customer researches and loyalty management. In 2016, our publicly available research calendar shows that we will be carrying out researches on energy, logistics, retail, cloud services, local governance, security, health, data storage and virtualization, SME, production, big data and business analytics space fields.” Speaking on behalf of ICT

Summit Event Company, General Manager Neslihan Aksun stated that technology activities are important platforms in terms of creating technology strategies and enabling users to follow technology trends and added: “Due to large technology companies organizing their own activities, the interest to the general technology events decreased in recent years. However, as these companies started to only appeal to their ecosystems, the interest in events organized by companies such as ours began to rise again. Now, the participants as well as sponsoring companies see that the events which are embracing all sectors, discussing technology at different dimensions and providing enriched contents

are more valuable and they plan their time and investment in this direction. Especially Anatolia region’s interest increased highly recently. In this direction, we redefined out events in the framework of new strategies. BTvizyon meetings were held in 2015 in cities such as Ankara, Gaziantep, Konya, Kayseri, Trabzon as well as TRNC. This year, we will continue to organize BTvizyon meetings in different regions of Turkey, including at least 10 different cities. Among the objectives of the 2017, we plan to organize international BTvizyon city meetings in different cities as well as TRNC. In particular, the high demand comes from the Turkic Republics. Our Technology Platforms events taking place with rich content through specific themes of different technology issues also draw considerable interest. We continue to improve these activities. We plan to carry Technology Platforms to various Anatolian cities as well as Ankara in the coming period. We started working for Turkey’s biggest IT event, the ICT Summit. We will announce the developments in the issue soon. CIO meeting events which we determine the concept of and include bilateral meetings and social activities draw great attention and they will mostly be organized abroad. This year, the CIO meetings such as “CIOs watching football in Barcelona”, “Autumn in Prague”, “CIO Tour meetings in Gaziantep” will be held and in 2017, these meeting will be even more colorful.”

Despite all the difficulties, IT is a necessity Aiming at determining the IT sector’s top companies; ICT 500 research will be held 16th time this year and the concept of 2016 is ‘ICT’s Top 500 Gear’. The deadline for applications has been extended until May 6. The 500 IT companies that stand out in various categories with their 2015 data will receive their awards on July 28. In addition, the awards will be presented to the ones who completed 35 years in this

challenging sector. Last year’s concept of ICT 500 research was the ‘pearl’ and this year the focus is on ‘gears’. Since the ICT sector is a tough market and it requires a tooth for tooth struggle, only the winners of the struggle are in the top 500. Therefore, the concept of ICT Top 500 is ‘gears’ this year. Being defined as a reference value by all parties through the years, being unique for

experts from public and private institutions as well as foreign sectors; the ICT top 500 publication is an official guidance for CIOs and in fact, for all managers. Sector companies use ICT 500 to see their own and their competitors’ positions and users see which actors are stated in which categories through this research and evaluate which company to work with in which topic. In this respect, managing

to maintain to be first and only research over the years such as ISO 500, the ICT Top 500 research is a product of BThaber and the research is carried out thanks to the valuable efforts of M2S Sales to Marketing team. There are developments in ICT 500 categories this year, as every year. However, rather than adding a new category this year, some categories’ contents are changed; M2S General Manager Özlem Unan

stated that the need of change emerged from the evolvements in services. Being added to this year’s research categories: ‘virtualization software’ stands out in ICT Top 500. Emphasizing that there are no changes in the logic of the research, the ranking is made according to the net sales of companies supported by official documents; Özlem Unan stated that they always protect the base structure of the categories.


Digitalization trend has changed the habits of customers Arvato, with the BPO services offered, enables companies focus on main business branches and become more competitive. With 70 thousand employees globally, developing solutions for different business processes in the corporate customers’ chain of services, Arvato aims to support institutions and companies on technology services with its 70 thousand employees. Connected to Bertelsmann AG, Arvato provides wide range of services in 40 countries and carries out its activities based on long years of experience by designing special solutions to its customers which are active in different sectors. Arvato Telecommunications Services and Solutions Development Officer and Executive Board Member Ali Murat Alkanlı stated that: “As Arvato, we provide integrated “Business Process Outsourcing (BPO)” services. Our BPO services are shaped in a wide range from managing customer services, digital marketing solutions, financial services, supply chain management, IT services to after-sales support. For instance, we offer outsourcing services to a company which would like to make online sales from webshop creation, ERP systems integration, the provision of e-commerce-specific logistics services, the creation of the payment system, customer relationship management to after-sales services; nearly giving outsourcing services in

İstanbul will become the center of internet, the connection quality will increase shortcoming. See other countries; they have internet exchange points and they use the internet connection more efficiently.

Internet Exchange Point service provider DE-CIX was opened in İstanbul. DE-CIX’s goal is to become a hub in İstanbul. DE-CIX Country Manager for Turkey Bülent Şen answered our question about how internet exchange point services work and why it was needed.

all chains of value. Offering special solutions and services to many sectors mainly telecommunications, finance, technology, e-commerce, tourism, media, energy, manufacturing and retail, Arvato employs nearly 3 thousand people in Turkey. The integrated end to end services such as electronic trade, call center, system integration, information technology services, logistics and after-sales supports are defines as “Business Process Outsourcing” (BPO). We are one of the companies which have the broadest BPO service portfolio in Turkey. We support our customers which are the leaders of their sectors with BPO services and enable them to focus on their core business and leave other matters to us with great trust and become more agile and competitive.”

n Can you tell us about the services you offer as DE-CIX? Connecting a data center or a server to clients occurs as the data from Turkey goes to a data center in Frankfurt, connects to the server and returns. With the internet exchange point services we provide in İstanbul as DE-CIX, companies which provide services in Turkey will be able to keep the data in Turkey. DE-CIX allows users to connect through a single connection to a single data center instead of connecting to separate internet service

providers. Our data center is connecting to all providers and eliminates connection messes. n What do you think about Turkey’s internet infrastructure? The internet infrastructure in Turkey is unfortunately not as developed as deserved. There are areas that need improvement. In particular, there is not an Internet exchange point, it is a major

n What would be the major advantage of DECIX giving this service in Turkey? The main advantage of the adoption of this service by Internet service providers in Turkey would be connecting to 800 operators in the world’s biggest ecosystem, Frankfurt internet exchange point without leaving Turkey. This is possible since we are able to connect İstanbul and Frankfurt. In case of companies in Turkey use DE-CIX and adapt to it, the internet connection quality in Turkey will be more efficient. In addition, many countries in the Middle East are expected to benefit from the İstanbul Internet exchange points, instead of Frankfurt.

“Nova” is against cyber threats Netaş introduced its security solutions developed against cyber threats to the market with the brand of ‘Nova’. Products developed with over 750 engineers, the R&D center and a 4-year study enables the detection of VoIP and web system security flaws. Providing safety in voice and video calls over the internet, Nova V-Gate (VoIP Firewall) carries out the identification and

prevention of possible attacks on VoIP systems, thanks to its in-depth packet and behavior analysis. Nova V-Spy (VoIP Security Vulnerability Analysis Tool) is investigating how secure their VoIP systems are and reporting the detected internal and external weaknesses. Nova MSP Media Security Platform enables secure calls using WebRTC, works with the help of a smart

card and provides secure communication services for standard smartphones. On the other hand, Netaş carries out many other R&D projects on VoIP, web and internet of things security, big data network and application-level security analytics, malware analysis on mobile devices and reputation-based security operations as well as cyber security fields.

Software developments are raised in Bilgi With the protocol signed between İstanbul Bilgi University and the Software Industry Association (YASAD), the two institutions will develop partnerships to meet the needs of software developers in the IT sector. In this context, after cooperating with YASAD, İstanbul Bilgi University will open a Vocational School under the “Information Security Technology Associate

Degree Program”. Thus, training programs will be developed and joint panels, symposiums and seminars will be organized in order to raise software developers for the IT sector. YASAD Chairman Doğan Ufuk Güneş, İstanbul Bilgi University Board of Trustees Chairman Rifat Sarıcaoğlu, Rector Prof. Dr. Mehmet Durman, Information and Communication Technologies

Authority (BTK), former President Dr. Tayfun Acarer as well as academicians and managers of the two institutions participated in the signing ceremony that took place on April 11 in the Energy Museum, located in Santralistanbul Campus of İstanbul Bilgi University, In the opening speech, İstanbul Bilgi University Rector Prof. Dr. Mehmet Durman stated that: “This is an area

that our university made great investment and we think that will provide great advantages for Turkey.” İstanbul Bilgi University Board of Trustees Chairman Rifat Sarıcaoğlu expressed that: “This is a start. Qualified young people will pursue careers in the fields of quality.” Information and Communication Technologies Authority (BTK) former President and İstanbul Bilgi

University Faculty Member Tayfun Acarer stated that regarding the cooperation: “We hope that the program will make a positive contribution to Turkey and it will be a model.” YASAD Chairman Doğan Ufuk Güneş emphasized that: “We aim at giving an education hand in hand with the industry. Our young graduates will be much sought after in the sector.”


Telefon Santralı, Çağrı Merkezi, Çağrı Destek

ve çok daha fazlası

! a d a r a li k kez bir

Merkez Satış Ofisi

Mahatma Gandhi Cd. No: 88/6 G.O.P. Çankaya - Ankara T: +90 850 724 0 869 Pan Plaza Özgür Cd. No: 23 Kat: 7 Kavacık - İstanbul T: +90 216 988 0 216

www.l eapvox . com



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.