BThaber Sayı 1106

Page 1

Sayfa

8

Avnet Genel Müdürü Hakkı Eren

Kanal, ‘Bulut yöneticisi’ne dönüşecek! Bulut teknolojilerine yönelim arttıkça bu konudaki hizmetlerin de sayısı artıyor. Donanım satışlarının azalma göstereceği önümüzdeki yıllarda kanalın çıkış noktası bulut olacak.

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

Sayfa

30 avro sınır dönemi başladı

4

Barış Demirel

Posta ya da hızlı kargo taşımacılığı yoluyla ithal edilen ürünlere ve siparişlere yönelik gümrük muafiyet oranının üst sınırı resmen düşürüldü.

1106 23 - 29 Ocak 2017

Sayfa

3

Sayfa

12

Akınsal Akıncı

Pürüzler, kendi çözümünü yarattı KOBİ’ler ve girişimcilerin e-ticarette kolay ve minimum maliyetle bir çözüme sahip olmasını sağlama hedefi Niyeo çözümünü getirdi.

Sayfa

10

Ankara’da görev Nurcan Sunay’a emanet Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD) Ankara Şubesi 5. Olağan Genel Kurulu 15 Ocak’ta TOBB ETÜ’de gerçekleştirildi.

Fiber olmazsa dijital dönüşüm de hayal olacak! Dijital dönüşüm, Endüstri 4.0, M2M, nesnelerin interneti (IOT) gibi kavramları konuşmaktan öteye geçtiğimiz ve bu yönde kurumların yatırımlarını hayata geçirmeye başladığı günümüzde Türkiye’deki mevcut internet altyapısı için ise tehlike çanları çalmaya başladı. Sayfa

Dünyanın Dünyanın Dünyanın En En En Hızlı Hızlı Hızlı *** Analitik Veritabanı ileTanışın Tanışın Analitik Analitik Veritabanı Veritabanı ileileTanışın

Bellek-içi ve SQL Tabanlı Analitik Veritabanı ile Işık Hızında Performansa Ulaşın! * TPC-H Benchmark testlerine göre EXASOL en yüksek skora sahiptir. http://www.exasol.com/en/in-memory-database/tpc-h/

724

+90 542 717 35 57

www.karadan smanl k.com.tr

13 24

DOSYA:

Dİjİtal Dünyada Güvenlİk Dijital bir dünyada güvenlik, birçok başlığı içermek zorunda. İşte detaylar, yapılması gerekenler ve öncelikler…


Web sitenizde anlık olarak neler oluyor? Gerçek Zamanlı Analiz  Web sitenizde şu anda kaç ziyaretçi var?  Hangi sayfaları ziyaret ediyorlar?  Hangi coğrafi bölgelerden ziyaretçileriniz var?  Hangi cihazlar ile bağlanıyorlar? Site Trafiğinin Analizi  Sitenizi kullananların profili nedir?  Yaş, cinsiyet dağılımı nasıldır?  Hangi cihazlarla ulaşıyorlar?  Site içindeki sayfalar arasındaki trafik akışı nasıl gerçekleşiyor?

 En çok ve en az ziyaret edilen sayfalar hangileridir?  Ziyaretçiler ortalama ne kadar süre bu sayfalarda geziniyor?

Uygulama Analizi  Web uygulamalarınızın gerçek

zamanlı olarak performansı nasıl?

 Uygulama, network, DNS gibi farklı katmanlar arasında ne kadar zaman geçiyor?

 Uygulamanızda yavaşlıklar hangi durumlarda ortaya çıkıyor?

Bussion ile gerçek zamanlı olarak cevaplarınız hazır. Tablet, akıllı telefon, desktop ayrımı yapmadan tüm platformlarda kullanabilirsiniz. İstediğiniz veri kaynağına bağlayarak hızlı ve modern mimarisi ile veri analizinin en yeni yolunu siz de deneyin.

Üstelik yüzde yüz Türk Malı Bussion bir

ürünüdür.

w w w. b u s s i o n . c o m iletişim@ideateknoloji.com 0216 372 36 10


BThaber

GÜNDEM

23 - 29 Ocak 2017

3

Fiber olmazsa dijital dönüşüm de hayal olacak!

Ayhan Sevgi

Dijital dönüşüm, Endüstri 4.0, M2M, nesnelerin interneti (IOT) gibi kavramları konuşmaktan öteye geçtiğimiz ve bu yönde kurumların yatırımlarını hayata geçirmeye başladığı günümüzde Türkiye’deki mevcut internet altyapısı için de tehlike çanları çalmaya başladı. Bu altyapının temelini oluşturan fiber kablolama konusunda hızlı kararlar alınıp, mevcut çalışmalar hızlandırılmadığı sürece Türkiye, bir treni daha kaçırmış olacak. Artık sadece bilgisayarların değil, farklı cihazların da internete bağlanacağı ve 2020 yılında 50 milyar cihazın internete bağlı olacağı düşünüldüğünde iletişim altyapısının önemi ortaya çıkıyor. Başbakan Binali Yıldırım’ın hem bakanlığı hem de Başbakanlığı döneminde fiber konusuna verdiği desteklere rağmen bu konuda yeterince yol alınamadı. Vodafone Türkiye’nin Axon Danışmanlık ile birlikte gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Dijital Geleceği: Genişbant Vizyonu” raporu da ev ve işyerlerine giden fiberin Türkiye’ye kazandıracağı avantajlar konusunda bilgi veriyor. Türkiye’de fiber altyapı kapsamasının tüm hanelere ulaştırılması için en uygun teknoloji ve uluslararası yatırım modellerinin analiz edildiği raporda, devletin açık erişim ağı için vereceği makul seviyede finansal ve düzenleyici destek ile bu sorunun büyük ölçüde ortadan kalkacağı belirtiliyor. Bu destek ile beş yıl içinde 100 bin üzeri nüfusa sahip tüm şehirlerdeki tüm binalara fiber kablo gidebilir. Günümüzde evlere genişbant götürmekte olan birçok teknolojinin mevcut olduğu belirtilen raporda, bu teknolojiler arasında teknik olarak en gelişmiş olan evlere ve binalara kadar giden fiber teknolojisi “Açık Erişim Şebekesi” modeliyle Türkiye için önerildi. Rapor kapsamında bu teknolojilerin Türkiye

için uygunluğu ve getireceği avantajlar da ele alındı. Axon Danışmanlık tarafından hazırlanan raporda, Kalkınma Bakanlığı’nın yayınladığı 2015-2018 Türkiye Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’na atıfta bulunulurken, sürekli artan bant genişliği ihtiyacını karşılamak için uzun vadeli çözüm önerisi olarak FTTH/B teknolojisi ele alındı. Ülkelerin fiber altyapısı kapsamında FTTH/B'nin getireceği kapsama alanı ve teknolojik özelliklere vurgu yapıldı. Tek seferlik, uygun şekilde tasarlanmış bir yatırım ile yapılacak bu girişimin Türkiye’ye uzun yıllar kullanılabilecek bir altyapı sağlayacağı açıklandı. Türkiye'deki tüketicilerin veri tüketiminde, mobil hizmetlerden daha çok

sabit hizmetlere yöneldiğine dikkat çeken rapor, dünya çapında ortalama aylık sabit genişbant bağlantı veri tüketiminin 2021 yılında ayda 180 GB'a yükselmesinin beklendiğini ortaya koyuyor. Ayrıca, Türkiye’nin 2015 yılında sahip olduğu 54,9 GB/ay ortalama veri tüketiminin yıllık bazda yüzde 22 (CAGR) ile artması halinde bu ortalamaya ulaşmasının olası olduğuna dikkat çekildi. Türkiye’de şebeke kurulumu için uygun koşulların oluşmasını teşvik etmenin yatırım fırsatları yaratacağının aktarıldığı rapor, yaklaşık 535 milyon dolar yatırımla evlere kadar giden fiber FTTH/B hizmetinin fazladan 4,76 milyon haneye götürülmesini sağlayacağı vurgulandı.

“Yatırımlarımız artarak devam edecek” Son günlerde, Vodafone’un Türkiye pazarından çekilebileceği ile ilgili fısıltılar kulislerde yer alırken, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, bu konuda noktayı koydu: “Biz Türkiye pazarından çekilmiyoruz, yaptığımız yatırımlar da artarak devam edecek.” Türkiye’nin geleceği için fibere yatırımın şart olduğunu ve devletten bu konuda düzenleyici olarak destek beklenildiğini kaydeden Hasan Süel, ülkedeki fiber altyapının genişletilmesinde bundan sonraki yeni adres olarak Ortak Altyapı Şirketi’ni gösterdi. Ulusal bir genişbant politikasının oluşturulmasının, güçlü Türkiye’nin aydınlık geleceği için bir anahtar olduğunun altını çizen ve Vodafone’nun bu konuda kesintisiz olarak yatırımlarını sürdürdüğünü vurgulayan Hasan Süel, şunları kaydetti: “Sektörümüzde yatırımları teşvik edici modellerin geliştirildiği ve yatırım yapmak isteyenlerin ödüllendirildiği bir iklim sağlanırsa, Türkiye’nin

iletişim sektöründe kendi bölgesinin öncü ülkelerinden biri olabileceğine inanıyoruz. Ülkemizde hızlı genişbant internet erişiminin, temel vatandaşlık hakkı olarak belirlenmesi ve bir haneye giden temel hizmetler kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz de Vodafone Türkiye olarak ‘kurumsal bir vatandaş’ olarak bu vatandaşlık görevi için üzerimize düşen her türlü görevi yapmaya hazırız. Ülkenin en büyük uluslararası doğrudan yatırımcılarından biri olarak, Türkiye pazarında uzun vadeli büyüme vizyonumuz doğrultusunda önemli yatırımlar yapmaya devam edeceğiz. Yatırımlarımızı 2017 yılında da aynı hız ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Tüketicilerimize genişbant teknolojilerindeki global deneyimimizi yansıtacağız ve onlara en iyi hizmeti vereceğiz. Dijitalleşmenin Türkiye’nin tamamını, her bireyi, her evi, her kurumu, özetle her hayatı kapsaması için çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

DST


4

BThaber

E-TOPLUM

23 - 29 Ocak 2017

30 avro sınır dönemi başladı Yurtdışından e-ticaret ile online siparişlerde gümrük Handan Aybars muafiyeti 75 avrodan 30 avroya indirildi. Genel kanı, Türkiye’deki e-ticaret sitelerinin bu değişiklikten olumlu etkileneceği yönünde. Çünkü ürünlerini ticari olarak vergili ithal eden bu şirketler, Türkiye pazarında yurtdışından vergisiz olarak temin edilen ürünler ile rekabette zorlanıyordu ve bunun sonucu olarak, haksız rekabet şikayetlerini dile getiriyorlardı. Bu kararın olumlu etkileyeceği bir nokta da kamu maliyesi. Zira ithalatta ortalama yüzde 2 paya sahip olan ve her geçen yıl payı artan e-ticaret ürünlerinin önemli bir bölümü için hiçbir vergi tahsilatı yapılmıyor. Yeni düzenleme ile ise e-ticaret pazarında yurtdışından temin edilen ürünlerin büyük bölümü vergilendirilebilecek ve kamu gelirlerine katkı sağlanacak.

Posta ya da hızlı kargo taşımacılığı yoluyla ithal edilen ürünlere ve siparişlere yönelik gümrük muafiyet oranının üst sınırı resmen düşürüldü. Etkİsİnİ yılın İkİncİ yarısında gösterecek Bu değişikliğin yürürlüğe girmesi, e-ticaret pazarında bir takım olumlu ve olumsuz etkileri beraberinde getirdi. “Ancak yerli e-ticaret şirketleri için bu değişikliğin daha olumlu olacağı ve tüketicilerin yerli e-ticaret sitelerine olan tercihlerinin artacağı beklenmeli” yorumunu yapan Deloitte Türkiye Vergi Hizmetleri Kıdemli Müdürü Barış Demirel, eklemeden geçmedi:

Türkiye Vergi Hizmetleri Kıdemli Müdürü Barış Demirel, şu detayı ekledi: “AB ülkelerinden getirilmesi halinde yüzde 18, diğer ülkelerden getirilmesi halinde yüzde 20 maktu vergi hesaplanmakta. Ama artık bu vergiler 30 avro ve üzerindeki ürünler için de geçerli olacak.” Fiyatı düşük üründe ek maliyet

Deloitte Türkiye Vergi Hizmetleri Kıdemli Müdürü Barış Demirel Vergilendirmeye dikkat! Ancak belirtmek gerekir ki 75 avro sınırı yurtdışından e-ticaret yoluyla eşya getirebilme sınırı değil, sadece Gümrük Vergisi ve KDV’den istisna olarak, yani vergisiz getirilebilecek ürünler için belirlenmiş kıymet sınırı. Diğer bir deyişle, 75 avronun 30 avroya indirilmesi, vergisiz getirilebilecek eşyanın kıymet sınırını azaltacak, 30 avro ve üzeri değerdeki ürünler de değeri bin 500 avroyu aşmadığı sürece basit bir vergilendirme uygulanarak, yine e-ticaret yoluyla getirilebilecek. “Bu vergilendirme şu an 75 avronun üzerindeki ürünler için zaten uygulanmakta” hatırlatmasını yapan Deloitte

Böyle bir indirimin, yurtdışından özellikle düşük değerde ürün getiren tüketiciler için ek vergi maliyeti yaratacağı bir gerçek. Artan ürün maliyetleri dolayısıyla yurtdışından siparişlerin bu düzenleme ile azalmasını beklemek mümkün. E-ticaret sitelerinin büyük bölümünde ürün satın alınırken alıcı ülkedeki vergilere ilişkin bilgi verilmediği için, bu yeni düzenlemeden habersiz olan tüketiciler için ürün Türkiye’ye geldikten sonra oluşan ilave vergiler ve gümrük masrafları kötü bir sürpriz olabilecek. “Ancak, esasen ürünlerin yurtiçi fiyatlarının yeni durumda da hala yüksek kalması halinde, tüketicilerin vergili olarak da aynı ürünleri temin etmeye devam edebileceği değerlendirilmekte” yorumunu paylaşan Barış Demirel, şöyle devam etti:

“Bu değişikliğin hemen ilk etapta tüketici tercihlerini değiştirmesini beklememek gerek. Zira pek çok tüketicinin bu değişikliği bilmeden yurtdışından sipariş vermeye devam etmesi muhtemel ve ilave vergiler ve masraflarla karşılaştıktan sonra kararlarını gözden geçirmeye başlayacaklar. Bu nedenle 2017 yılının ikinci yarısından itibaren gözle görülür ölçüde hissedilecek.”

“Yurtdışından yapılacak siparişler, artan ürün maliyetleri dolayısıyla azalacak. Bu durumun öncelikle yurtdışındaki yabancı e-ticaret sitelerini olumsuz etkileyeceği tahmin edilmekte. 75 avronun altında fiyatlarla alınan siparişlerin önemli bir bölümü vergili kapsama girecek. Bu tür ürünleri satan e-ticaret şirketleri de değişiklikten en

EY Türkiye Küresel Ticaret Danışmanı Sercan Bahadır fazla etkilenen taraf olacak. Ancak ürünleri ağırlıklı olarak daha yüksek kıymetlerde, yani 75 avro üzerinde olan e-ticaret sitelerine etkisi ise daha sınırlı kalacak.” İçerden almak daha mantıklı olacak Konuyla ilgili geçtiğimiz aylarda bir açıklama yapan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, e-ticaret yoluyla ithal edilen ürünlere ve siparişlere gümrük muafiyet oranlarının çok yüksek olduğunu belirterek, "Yurtdışından 75 avroya kadar

yapılan siparişler Türkiye'ye gümrüksüz girebiliyor, bu da haksız rekabete yol açabiliyor. Bunu 30 avroya düşürdük" demişti. “Avrupa Birliği’nde (AB) bu rakam 22,5 avro ve bu düzenlemeyi, AB ile uyum olarak değerlendirmek gerek” yorumunu yapan EY Türkiye Küresel Ticaret Danışmanı Sercan Bahadır, ancak 2017 yılı açısından bu düzenlemenin online ticaret uygulamasını olumsuz etkileyeceği beklentisini dile getirdi. Özellikle son dönemde ithalatı kısıtlamaya ve yerli üreticiyi desteklemeye yönelik çok fazla düzenleme hayata geçiriliyor. İlave Gümrük Vergisi (İGV) altında düzenlenen bu vergilerin ortalaması yüzde 35 seviyesinde. “Bu kadar ciddi vergi artışlarının olduğu ortamda muafiyet sınırının 30 avroya çekilmesinin bu yaklaşım ile uyumlu olduğunu söyleyebiliriz” analizini yapan Sercan Bahadır, şu detayları da ekledi: “Bu düzenleme ile hem hızlı kargo ile gelen ürüne, geldiği ülkeye göre yüzde 18 veya yüzde 20 gümrük vergisi tatbik edilecek hem de gümrük işlemleri ile ardiye gideri gibi yerine getirme durumu ilave bir maliyet yaratılmış olacak. Sonuçta bu ürünlerin yurtdışından temin etmek yerine, yurtiçinden alınması daha ucuz hale getirilmiş olacak.”

Tüketİcİ üstündeki gİzlİ malİyete dİkkat! EY Türkiye Küresel Ticaret Danışmanı Sercan Bahadır, gümrük muafiyetindeki bu indirimin tüketiciye ve online alışveriş tercihlerine, ayrıca kamu maliyesine etkilerini şöyle anlattı: “Gümrük mevzuatına göre; Türkiye Gümrük Bölgesi’ndeki bir kişiye posta ya da hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen, gümrük kıymeti gönderim başına toplam 75 avroyu geçmeyen eşya ‘önemli değeri olmayan eşya’ olarak kabul ediliyor ve gümrük muafiyeti tanınıyor. Dolayısıyla bu kriterin uygulanabilmesi için yabancı bir ülkeden posta veya hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelmesi, ticari miktar ve mahiyet arz etmemesi, brüt 30 kilogramı geçmemesi gerekiyor. Bu sınırın

üzerinde ve bin 500 avronun altında olan hızlı kargo gönderileri için ülkeye göre tek ve maktu vergi oranı uygulanıyor. Söz konusu vergi oranları eşyanın AB ülkelerinden doğrudan gelmesi durumunda yüzde 18, diğer ülkelerden gelmesi durumunda ise yüzde 20 olarak uygulanıyor. Bu düzenleme ile vergi muafiyeti tutarı 30 avroya çekiliyor. Böylece hızlı kargo ile yurt dışından gelen gönderilerden daha fazla vergi alınmasının hedeflendiğini görüyoruz. Bu durumun, özellikle tüketicileri olumsuz yönde etkileyeceği açık. Çünkü e-ticaret kapsamında yurtdışından gelen gönderilerde tüketiciye yönelik bir vergi artışı olacak. Ancak, bu ilave

vergi artışı dışında tüketici tarafından karşılanan gizli bir maliyet kalemi de bulunuyor. Hızlı kargo şirketi ile gelen ürün 75 avrodan düşük ise eşya doğrudan tüketiciye teslim ediliyorken, bu sınır üzerinde ise gümrük işlemleri için hızlı kargo şirketine ait antrepoda bekletiliyor. Antrepoda gümrük işlemleri için beklenilen hallerde tüketici yüzde 18 veya yüzde 20 gümrük vergisi dışında antrepo kira bedeli ve gümrük müşaviri hizmet bedeli gibi gümrükleme masraflarını da üstleniyor. Bu bağlamda; 75 avrodan 30 avroya indirim yapıldığında, tüketici üzerinde kalan bu gizli maliyetin de artacağını söylemek gerekir.”


Tüm İşletim Sistemleri ve Cihazlar için

Dünyanın 1 Numaralı Güvenli Uzak Erişim ve Destek Çözümü

Tek bir ekrandan tüm platformlara destek. Tüm destek oturumlarının kaydedildiği cihaz tabanlı tek uzak destek & erişim çözümü.

BOMGAR KURUMSAL UZAK DESTEK SİSTEMLERİ İLE GÜVENDE OLUN Uzaktan destek için güvenli bir platform olan Bomgar ile sunuculara, masaüstü bilgisayarlara, notebooklara, akıllı telefonlara, POS cihazlarına, Telnet/SSH ile erişilebilen tüm bilgisayar tabanlı sistemlere bulunduğunuz yere ne kadar uzak olursa olsun, port açmadan, firewall engeliyle karşılaşmaksızın etkileşimli veya etkileşimsiz (başında biri olmadan) bağlanabilir ve teknik destek sağlayabilirsiniz. Bomgar tüm destek oturumlarını video olarak size ait olan Bomgar cihazı üzerinde saklayabilme özelliğiyle sistem yöneticilerine daha yüksek derecede kontrol imkanı vererek destek faaliyetleri hakkında gözlem ve raporlama yapmalarını sağlar.

Entegrasyon

Platform Desteği

Güvenlik

On-Premise çalıştığından en yaygın uzaktan destek güvenlik tehditlerinden bile etkilenmezsiniz.

ITSM platformları ve iş akış sistemleri ile stratejik bir şekilde entegre olabilen bir çözüme sahip olursunuz.

Jump Teknolojisi

Toplam Maliyet

Servis ve Destek

Merkezi tek bir çözümle tüm PC’lere, sistemlere ve cihazlara güvenli bir şekilde bağlanabilirsiniz.

PC’lere, sunuculara, network cihazlarına nerede olurlarsa olsunlar başında biri olmadan erişebilirsiniz.

Tam güvenlikli bir çözüme sahip olurken SaaS uzak bağlantı çözümlerinin bitmek bilmeyen aylık ücretlerinden kurtulursunuz.

İhtiyaç duyduğunuz her an erişebileceğiniz global ve yerel Bomgar destek ekiplerinden dilediğiniz anda destek alabilirsiniz.

ISB Bilişim Teknolojileri A.Ş.

Hakkımızda

adres İçerenköy Mah. Çayır Cad. No 3 Özce Center Kat 8 PK 34752 Ataşehir İstanbul TÜRKİYE tel +90 (212) 428 47 47 fax +90 (212) 428 47 48 web www.isb.com.tr e-mail info@isb.com.tr

2017 Yılında 11. yılına giren ISB Bilişim Teknolojileri kurumsal şirketlere katma değerli bilişim çözümleri sunmakta, sunduğu tüm çözümlere kaliteli ve kapsamlı teknik destek sağlamaktadır.


6

BThaber

E-TOPLUM Yeşil tıklamada durum

Greenpeace’in yeni yayınlanan “Temiz Tıklama: Yeşil İnterneti Gerçekleştirme Yarışını Kim Kazanıyor?” başlıklı raporuna göre küresel bilişim sektörü, dünyada üretilen elektriğin % 7’sini kullanıyor. İnternet trafiğinin ise 2020 yılına kadar üç kat artması bekleniyor: Bilişim, elektriğe daha çok ihtiyaç duyacak. Greenpeace diyor ki: Büyük oyuncular, dijital ayakizimizin fosil yakıtlar mı, yenilenebilir kaynaklar mı kullanacağına karar vermeli. (Clicking Clean: Who is Winning the Race to Build a Green Internet) Karar verenlerin başında Apple var. Yeşillik sınavında 83 puanla A almış. Facebook 76, Google 56 puanla onun arkasından. Ama, Switch data merkezi 100 puanla birinci. Netflix, Amazon, Samsung iyice arkalarda. Raporda ilk kez Çin/Asyalı şirketler de

23 - 29 Ocak 2017

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

sıralanmış: Tencent, Baidu, Alibaba, Naver gibi. Ama bunların yeşillikle falan ilgileri yok. Bilişim kullanımı arttıkça, elektrik ihtiyacı da artacak. Bu 2 x 2 = 4. Bütün sorun, elektriğin kaynağında. Örneğin Google, yapay zeka şirketi DeepMind’ı bünyesine kattıktan sonra enerji ihtiyacını % 15 azalttı. Konunun ilginç bir ayrıntısı ise, DeepMind’ın üç kurucu ortağından Mustafa Süleyman’ın babasının Suriye göçmeni olması. Bu son felaketten önce İngiltere’ye göçmüş. Süleyman, görünüş olarak Orta Doğulu ama aksanı kusursuz İngiliz. Oxford’da okurken “bırakıp” giden tipik bir girişimci. 2014’te Google, şirketi 400 milyon dolara satın aldı. Süleyman, şimdi Google’ın Uygulamalı Yapay Zeka Birimi Başkanı.

Michelle Obama’ya senfoni Amerikalı çağdaş besteci ve orkestra yönetmeni Sung Jin Hong, Michelle Obama’nın bir konuşmasından esinlenerek onun adını taşıyan bir senfoni besteledi. Bu sıradışı ilginç eser 22 Ocak Pazar günü New York’ta, bestecinin kurduğu ve yönettiği Tek Dünya Senfoni Orkestrası (One World Symphony) tarafından seslendirilecek. Ancak bu, eser kadar özgün bir etkinliğin bir parçası: Trump’ın yemin ederek göreve başlayacağı Cuma gününü izleyen Pazar gecesi Manhattan’da “kültür mirası” bir kilisede Meydan Okuyan (Defiant) Gecesinde... Michelle Obama da, eşi kadar etkili ve karizmatikti. Princeton ve Harvard’da hukuk eğitimi almıştı. Chicago Üniversitesi’nde Öğrenci Dekanlığı Yardımcılığı yapmıştı. Kariyerinde başarılı, simge bir isim, rol modeli, hatta moda ikonu... Mrs Obama, 8 yıl boyunca kadın hakları, fırsat eşitsizliği, eşit işe eşit ücret konularında sözünü hiç esirgemedi. 13 Ekim 2016’da yaptığı bir konuşmanın can alıcı paragrafında, Trump’ın ayrıştırıcı nefret söylemi karşısında, şöyle dedi: “Biz, nefreti ve korkuyu reddediyoruz. Güç zamanlarda, en yüksek ideallerimizden vazgeçecek değiliz. Hayır, o ideallere erişmek için hareket edeceğiz. Özgürlüğümüzü savunmak için, eşitliği, olanakları, fedakarlığı savunmak için. Umut, gençlik için önemlidir.” Michelle Obama o konuşmasında, Trump’ın kadınlara yönelik aşağılayıcı

Besteci Sung Jin Hong (Foto:Jaka Vinsek) alaycı konuşmalarını duyunca “iliklerime kadar titredim” demişti: “Bu tür söylemlerin geçmiş tarihte kaldığını sanıyorduk değil mi? Bu tür bir şiddete, istismara, saygısızlığa karşı ne kadar çoğumuz ne kadar çok yıllarca mücadele ettik. Ama işte 2016 yılında bu sözleri aynen ve her gün duyuyoruz. Bunun içinde boğuluyoruz.” İşte bu konuşmanın bazı paragraflarını 22 Ocak gecesi Tek Dünya Orkestrası eşliğinde 10 vokalist icra edecek. Müziğin, bütün varoluşuyla yenilikçiliğe ne kadar açık bir alan olduğu bir kez daha görülecek. Etkinlikte “baş kaldıran, meydan okuyan” başka sanatçıların da eserleri yer alacak. Örneğin, Kahramanmaraş doğumlu şair

Rüzgar enerjili tren Hollanda’da trenler, artık rüzgar enerjisinden elde edilen elektrikle çalışmaya başladı. Bu işe 2018’de geçeceklerdi, ama bir yıl erkenden 1 Ocak’tan itibaren 600 bin yolcu yeşil enerjili trenlerde seyahat ediyor. Trenler yılda 1.2 milyar kWh elektrik kullanıyordu. Şimdi bu elektriği rüzgar sağlayacak. Hem de sadece Hollanda’nın rüzgarı değil, komşu Belçika ve taa ötelerden Finlandiya’nın Rüzgarı çok eskilerden beri enerji niyetine kullanmayı akıl eden bir millet Hollandalılar. Yeldeğirmenleriyle tanınırlar.

Bunun, yaşamsal önemde bir teknolojik nedeni var: Hollanda’nın dörtte biri deniz düzeyinin altında olduğu için, su baskınları her zaman bir tehdit ve gerçekti. Bu dümdüz memlekette bugün uzunluğu 6 bin kilometreyi aşan kanal ve nehirler nakliye ve ulaşımda çok eskilerden beri kullanılıyordu. Ama bunların her an kabarıp sel baskınına yol açmaması için buralardan sürekli olarak su boşaltılırdı. Bunu da, rüzgarda kanatlanan değirmenler (bugünün robotları gibi?) yapardı. Hollanda, inovasyonda dünyada önde gelmeyi, ülkenin zorluklarla

dolu coğrafyası sayesinde öğrendi. Düz memlekette ne zorluk mu? Az önceki satırlara bakınız: Coğrafyanın cilvesi sonucu, deniz düzeyinden 7 metre aşağıda bile yerleşim yerleri var. Hepi topu 41 bin km2 alanda, Avrupa’nın en sıkışık ülkesinde denizden 2 bin 500 km2 toprak kazandılar. Bütün bunların yapılabilmesi, ileri mühendislik ve inovasyonla mümkün oldu. Örneğin, su üzerine “normal” ev inşa ediyorlar. Temelinde çimentoyla birlikte polistren köpük kullanıyorlar. Su yükselirse ev de yükseliyor (yüzüyor). Köpük, batmasını önlüyor.

Bejan Matur’un “Sabır Tanrısının Tapınağında Konaklama” adlı şiirinden ilham alarak “Sürgün” adıyla besteleyen kemancı Michael Mandrin de eserini ilk kez çalacak. Tek Dünya Senfoni Orkestrası’nın vizyoneri Mr Hong, operada inovasyonun nasıl yapılabileceğini bir çok kereler gösteren bir sanatçı: Popüler kültürden beslenen konuları başarıyla sahneye opera olarak aktarıyor. Örneğin, Taht Oyunları, seri katil Hannibal, ailesinin refahı için eroin üretmek “zorunda kalan” kimya öğretmeninin trajedisi Breaking Bad (Ülkemizde de bu isimle yayınlandı) gibi mega popüler tv dizilerinden operalar yarattı.



8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

23 - 29 Ocak 2017

Kanal, ‘Bulut yöneticisi’ne dönüşecek! Ayhan Sevgi Teknoloji eğilimleri hızla değişirken, bu yöndeki yatırımlar da hızlı bir gelişim gösteriyor. Bulut, mobilite, IOT, güvenlik, büyük veri ve analitik gibi konular artık her kurumun gündeminde yer alıyor. Yeni teknolojilerin gelişimi ve Türkiye’ye yansımaları konusunda Avnet Genel Müdürü Hakkı Eren, sorularımızı yanıtladı.

Bulut teknolojilerine yönelim arttıkça bu konudaki hizmetlerin de sayısı her geçen gün artıyor. Donanım satışlarının azalma göstereceği önümüzdeki yıllarda kanalın çıkış noktası bulut olacak. eğitelim.” • Yani kanal bulut yöneticisine mi dönüşecek?

• Teknoloji alanındaki yeni eğilimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Teknoloji pazarına baktığımızda dördüncü nesil teknoloji yatırımlarının ağırlık kazandığını görüyoruz. Amerika, Avrupa’nın yanı sıra Türkiye’de de bu gelişim benzer şekilde ilerliyor. Birinci eğilim olarak bulut teknolojilerini görüyoruz. Kurumlar, hem ekonomik hem de esnek bir yapıya sahip olmak amacıyla belli süreçlerini buluta taşımaya başladılar. Hem güvenlik hem de düzenlemelerin getirmiş olduğu şartlar dolayısıyla buluta geçiş süreçleri geçmişte biraz yavaş oldu ama gelişim ivmesi hızla yükseliyor. “Altyapı benim olsun” yaklaşımı Amerika ve Avrupa’da büyük oranda ortadan kalktı. Türkiye’de de zaman içerisinde bunlar oturacak ve daha rahat kullanım ortamları oluşacak. Diğer gelişen alanlara baktığımızda mobilite, güvenlik, nesnelerin interneti, büyük veri ve analitiği görüyoruz. Bu konularda ciddi yatırımlar yapıldığını görüyoruz. Biz de bu alanlara yönelik yatırımlarımıza daha önceden başlamıştık. İş ortaklarımıza da bu konularda eğitimler veriyoruz. • Kanala ne tür eğitimler veriyorsunuz? Teknik arkadaşlarımız sürekli olarak yurtdışındaki gelişmeleri teknoloji ve ürün bazında takip ediyorlar. Daha sonra edindikleri bilgileri çeşitli toplantılarda iş ortaklarımızla paylaşıyoruz. Demo ürünler üzerinde birlikte testler gerçekleştiriyoruz. Böylece iş ortaklarımız ilgili konularda yetkin hale geliyorlar. Onlarda da edindikleri bilgileri

Evet, bunu yapmak zorundayız. • Peki Türkiye’deki kanal buna hazır mı?

Avnet Genel Müdürü Hakkı Eren müşterileri ile paylaşıyorlar. Kurumların da bilgisi arttıkça, ihtiyaçlarını daha iyi belirleyebiliyor ve bunu yatırıma dönüştürüyorlar. • En çok büyümeyi hangi alanda görüyorsunuz? En fazla büyüme oranı güvenlik alanında olacak. Güvenlik bilişimin tüm alanlarına etki ediyor. Bulut, mobilite, veri saklama, IOT vs. Tüm teknolojilerin bir ayağını güvenlik oluşturuyor. Tabii diğer alanların da hızla büyüdüğünü görüyoruz. • Kurumların bulut teknolojilerine yatırımları artıyor. İş uygulamaları, ofis uygulamaları, mesajlaşma sistemleri gibi hizmetleri farklı farklı ortamlardan alıyorlar. Burada “Bulut yönetimi”

gibi bir kavram ile karşılaşıyoruz. Bu gelişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bulut hizmetlerini satın almak, uygulamalar üzerinde entegre bir şekilde çalışmak, raporlar alabilmek bile bir bilgi gerektiriyor. Çok büyük kuruluşlar bunları kendi içlerinde yapabiliyorlar ama ölçek düştükçe şirketlerin kafalarının karıştığını görüyoruz. İşte bu noktada da kanalın önemi ortaya çıkıyor. Avnet olarak biz bu konuda da iş ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz. Kurumlara diyoruz ki “Ey son kullanıcı bünyende bilgisayarcı bulundurmak istemiyorsan bulundurma, biz sana buluttan hangi servisleri alabileceğini, kendi verilerini buraya nasıl aktaracağını, ihtiyacın arttıkça kapasiteni nasıl büyüteceğini hepsini ayarlayalım, son kullanıcılarını

Şimdilik pek değil. Avnet olarak kanalımızı bu konuda eğitmeye çalışıyoruz. Kanalda yer alan şirketlerin yöneticilerine bunları ilk söylediğimde genellikle yüzlerinde tereddüt görüyorum. Onlar, 200 dolara ya da 2 bin dolara satacakları bulut hizmetinin onlara gelir getirmeyeceğini, 500 bin ya da milyon dolarlık projelerle varlıklarını devam ettirebileceklerini düşünüyorlar. Ancak onlara ısrarla şunu söylüyorum. “Dünya değişiyor. Bugün donanımdan kazandığınız paranın miktarı her yıl biraz daha azalma gösterecek. Donanım satışındaki azalmanın yerini bulut servisleri dolduracak. Siz şimdiden bulut servislerini de satmaya başlarsanız bu yıl belki 50 -100 tane satış yapabilirsiniz ama bu sayı her sene giderek artacak. Böylece donanım satışından bulut satışına kademeli bir geçiş yapabileceksiniz.” • Veri merkezleri kurumlara, kısaca “Altyapı yatırımı yapma, gel tüm ihtiyaçlarını bizim veri merkezimiz karşılasın” diyorlar. Yarın, bir veri merkezi de ortaya çıkıp, diğer veri merkezlerine, benzer mantıkta, “Siz veri merkezi yatırımı yapmayın, ben çok büyük bir merkez kurdum. Gelin benim altyapım üzerinden hizmetlerinizi verin” diyebilir mi?

Mantıklı. Olabilir ama tabii bir yere kadar olabilir. Çünkü her ülke kendi veri merkezini kurmak isteyecektir. Nasıl ki Google çok büyük bir arama motoru ama yine de herkes kendi arama motorunu yapmak istiyorsa bu da benzer bir durum. Çünkü ticari kaygılar ortadan kalkmıyor. • Yatırımları hızla artan veri merkezleri sizler için de önemli bir müşteri grubunu oluşturuyor. Türkiye’nin bu konuda bir merkez olması mümkün mü? Veri merkezleri her yerde olacaktır. Türkiye’de de büyük veri merkezleri kuruluyor, birçok uluslararası kuruluşun burada da yatırımı mevcut. Ama kimse bu merkezler benim ülkemde toplansın diyemiyor. Sonuçta her ülke bu pastadan pay almak istiyor. • Avnet’in Türkiye’ye bakışı nasıl? Çok pozitif. Bizi çok büyük ve önemli fırsatları barındıran bir pazar olarak görüyorlar. Avnet’in Avrupa’da faaliyet gösterdiği ülkeler arasında üçüncü ya da dördüncü sıradayız. Türk insanın ve Avnet çalışanlarının girişimci ve yaratıcılığı ilgi çekiyor. • OIT konusu önemli bir gündem maddesini oluşturuyor. Sizin bu konuya bakış açınız nasıl, iş ortaklarınız burada nasıl bir rol üstlenecek? İş ortaklarımızla görüştüğümüzde ellerinde oldukça fazla IOT projesinin olduğunu gördük. Belediyeler, sağlık kuruluşları, fabrikalar, santraller için farklı farklı uygulamalar geliştirmişler ve tek eksikleri veriyi toplayacak sensörler. Dolayısıyla bu konuda da aktif bir çalışma içine girdik. Avnet’in diğer ülkelerde geliştirdiği projeleri inceledik, tecrübelerimizi iş ortaklarımıza aktarmaya başladık. Temmuz ayında Türkiye’de IOT bölümümüzü kurduk.



10

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

23 - 29 Ocak 2017

Ankara’da görev Nurcan Sunay’a emanet Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD) Ankara Şubesi 5. Olağan Genel Kurulu 15 Ocak Pazar günü TOBB ETÜ’de gerçekleştirildi ve ekibiyle ‘sarı’ listeyi oluşturan Nurcan Sunay, TBD Ankara Şubesi’nin 5. Olağan Genel Kurulu’nda Başkan olarak seçildi. 1990’lardan beri TBD üyesi olan ve çeşitli çalışma gruplarında, KamuBİB Yürütme Kurulu’nda

görevler alan Nurcan Sunay, son olarak 2015-2017 dönemi Ankara Şubesi 2. Başkanı olarak görev yapıyordu. ODTÜ Matematik Bölümü’nden 1985 yılında mezun olan, ardından Atılım Üniversitesi’nde MBA yapan Nurcan Sunay, o zamanki adıyla Maliye ve Gümrük Bakanlığı’nda programcı olarak iş hayatına başladı ve 2012 yılına kadar 14 yıl boyunca Bilgi İşlem ve Haberleşme Dairesi Başkanlığı görevini üstlendi. Halen Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda Bakanlık Müşaviri olan, bunun yanı sıra Atılım Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak ders veren Nurcan Sunay, “Son yıllarda ülkemiz; bilişim sektöründeki büyüme ile gelişmiş ülkelerle arayı yavaş yavaş kapatmaya başlamıştır. Ancak bu gelişmenin ve büyümenin sürdürülebilir olması gerek. Bu da ancak uzun vadeli stratejiler, yatırımlar, devlet politikaları ve teşviklerle mümkün” diyerek, çalışma programı ve öncelikleri konusunda şunları söyledi: “İnsan kaynağının geliştirilmesi gerek. Bu da eğitimle olur. Üniversitelerde bilişim eğitimlerinin kalitesinin artırılması gerek. Toplumun bilgi toplumuna dönüşmesi için yapılacak tüm çalışmalarda TBD’nin, eskiden olduğu gibi bilişim sektörü politikalarına yön veren bir yapıya gelmesi gerek. TBD Ankara Şube olarak 20152017 döneminde yaptığımız çalışmalara devam etmeyi ve yeni projeler geliştirmeyi hedefliyoruz. Bilişim alanındaki çalışmaların ve düzenlemelerin toplumsal gelişmeye katkı sağlayacak biçimde çağdaş boyutlarda gerçekleşmesini, 2000’li yılların başında olduğu gibi TBD’nin bilişim sektörü politikalarına yön veren bir yapıya gelmesini, TBD üyelerinin özlük haklarına kavuşmasını, ‘TBD Kadın’ ve ‘TBD Genç’ oluşumları ile kadınların ve gençlerin ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının hızlandırılmasını sağlama odaklı çalışmalar yapmayı planlıyoruz.”


Web Güvenliği, Veri Trafiği İzleme ve Kontrol Tek Bir Platformda

Allot Secure Service Gateway

SSG600 & SSG800

DDOS Koruma SSL Inspection

« All in One Appliance »

Anti-Malware

Mükemmel Fiyat / Performans

Web Filtreleme

Secure Service Gateway

Traffic Kontrolü

Allot

Alternatif

Görselleştirme ve Kontrol

Güçlü Web Güvenliği ve & DDoS Koruma

Allot, tüm kullanıcılar ve uygulamalarınız için gerçek zamanlı trafik izleme, kullanım raporlama ile birlikte yygulama performansı, web erişimi, kullanıcı deneyimi kalitesi ve web tehditlerinin görselleştirilmesini ve tüm veri trafiğinin kontrolünü sağlar. Allot ile tüm kritik uygulamaları %100 garanti altına alabilir, düşük önemdeki uygulamaları limitleyebilirsiniz.

Allot, kötü amaçlı yazılım, kimlik avı ve diğer web tehditlerini uygulama performansına ve kullanıcı verimliliğine zarar vermeden algılayıp bloke ederek bulut (web) uygulamalarının iş değerine ulaşmanıza ve en üst düzeye çıkarmanıza yardımcı olur. Allot ayrıca ağ performasınızı etkilemeden DDoS ve BOT trafiğini algılar ve filtreler.

Ölçeklenebilir, Düşük Yatırım Maliyeti ve Yüksek Performans

Internet, WAN ve LAN Kontrolü Aynı Anda

Allot Secure Service Gateway, yatırımınızı koruyan ve tek bir cihazda 22 adet 1G/10G SFP+ portu destekleyen Intel tabanlı mimarisi ile birden çok fonksiyonu destekler. 500Mbps ile başlayarak 30Gbps’e kadar yükseltebilirsiniz, bugün 1G UTP portlar ile başlayıp yarın 10G Fiber portlara geçebilirsiniz.

Trafiz İzleme & DPI

Çok sayıda 1G ve 10G portu Harici Bypass Üniteleri ile birlikte destekleyen ve 30Gbps trafiği kontrol edebilen SSG Platformları ile aynı anda Internet Trafiğinizi, tüm WAN Bağlantılarınızı ve lokal ağınızı %100 görselleştirebilir ve kontrol altına alabilirsiniz.

Güvenlik

Marketteki En İyi DPI Gerçek Zamanlı Veri Trafiği İzleme Büyük Veri Analizi

Kontrol

Güçlü Web Güvenliği Güçlü DDOS Koruma Riskli Uygulamalara Blok

Uygulama ve Kullanıcı Bazlı Granüler QoS Kontrolü

Yüksek Performanslı Donanım DPI Performansı Web Security Performansı Kullanıcı desteği Port Kapasitesi

SSG 800 30Gbps 1.2Gbps 100.000 22x 1G/10G SFP+

SSG 600 12Gbps 600Mbps 20.000 10x 1G/10G SFP+

ISB Bilişim Teknolojileri A.Ş.

Hakkımızda

adres İçerenköy Mah. Çayır Cad. No 3 Özce Center Kat 8 PK 34752 Ataşehir İstanbul TÜRKİYE tel +90 (212) 428 47 47 fax +90 (212) 428 47 48 web www.isb.com.tr e-mail info@isb.com.tr

2017 Yılında 11. yılına giren ISB Bilişim Teknolojileri kurumsal şirketlere katma değerli bilişim çözümleri sunmakta, sunduğu tüm çözümlere kaliteli ve kapsamlı teknik destek sağlamaktadır.


12

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

23 - 29 Ocak 2017

Pürüzler, kendi çözümünü yarattı ‘Niyeo aslında kendisini yarattı.’ Bu tabiri kullanan Sono Yazılım Handan Aybars Yönetim Kurulu Başkanı Akınsal Akıncı, yıllardır bilişim sektöründe faaliyet gösteren kişiler olarak internet üzerinden yazılım satışı yapma kararı vermelerini ise milat olarak gösterdi. “Ama ihtiyaçlarımızı bir bütün olarak karşılayabilecek hizmet bulamadık. Özel bir yazılım yaptırmayı denedik, ama maliyeti yüksek olduğu gibi, istediğimiz sonucu elde edemedik” sözleri ile yaşadıkları hayal kırıklığına dikkat çeken Akınsal Akıncı, “Ama sonra kendimizi kendi yazılımımızı geliştirmekten bahsederken bulduk” dedi. Konuşulanları ve düşünülen başlıkları hayata geçirebilmek için kolları sıvayan ekip, Anadolu’nun dört bir yanında girişimcileri ve KOBİ’leri hedefleyen, hem internetten hem Sebil Bilgisayar bayilerinden kutu olarak edinilebilecek paketlerle e-ticareti herkes için mümkün kılan bir yapıyı hayata geçirdi. Hedefler ve detayları Akınsal Akıncı ile konuştuk: • Şirket merkezinin Ankara’da olması, Anadolu’ya yayılımı nasıl etkiliyor? Merkezimizin Ankara’da olmasının temel nedeni yatırımımızın ortaklarının Ankara’da yaşaması. İş dünyasının ve ticaretin İstanbul’da etkinliğini sürdürmesine rağmen Ankara, Anadolu’ya seslenmek adına önemli bir fırsat sunuyor. Bugüne kadar görev yaptığım şirketlerde de Anadolu benim sorumluluğumdaydı. Yıllar içinde sanayinin ve ticaretin gelişimini, ekonomisini oluşturan oyuncuların beklentilerini dinledim ve gözlemledim, özellikle kadınlarının güçlü girişimci yönlerine hayran kaldım. • Bu yapıyı, ‘e-alışveriş merkezi içindeki dükkanlar’ yapısından ayıran özellikler neler? Aramızda “herkesin kullanabileceği bir platform” sloganını kullanıyoruz. Girişimci kadınların, küçük üreticilerin ve KOBİ’lerin teknik bilgi ve deneyimleri

KOBİ’ler ve girişimcilerin e-ticarette kolay ve minimum maliyetle bir çözüme sahip olmasını sağlama hedefi Niyeo çözümünü getirdi. E-ticaret sitenizi dilerseniz internetten alın, dilerseniz Anadolu’nun dört bir yanındaki bayilerden bir paket edinin.

Sono Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Akınsal Akıncı

yönetebilir, başarıyı kendi tarzınızla yakalarsınız. Kendi mağazanızda kendi markanızı yaratmak; sürekliliği olan ve büyümeye açık bir iş modeli ortaya koyabilmek için gerekli. Bunu yaparken, e-ticaret sitesine trafik yaratmak gerektiğini biliyoruz. Bu nedenle kullanıcılarımızı eğitmeye, platformumuzu ve e-ticareti öğretmeye çalışıyoruz. Bu amaçla www. internetmagazaciligi.com sitesini hayata geçirdik. İnternet mağazacılığı ve girişimcilik konusunda emek vermiş profesyonellerin bilgi ve deneyimlerini burada

“Küresel hedeflerİmİz var” “2016 Ağustos’unda Niyeo platformunu hayata geçirdik. Hedef sadece Türkiye değil, dünyaya açılmayı planlıyoruz. ABD, İngiltere ve Kanada pazarları için uygun olduğunu gördüğümüz bir internet mağazacılığı platformunu ortaya çıkarttık. Bundan sonraki aşamada bu yapı üzerine bir şeyler katarak istediğimiz ürünü yaratabileceğiz. Önceliğimiz şu an Türkiye, çünkü yasal düzenlemelerimize uygun bir yapı yarattık. Ama bu yapı sayesinde çözüm başka ülkeler için uyumlu

hangi seviyede olursa olsun yalnızca kendi internet mağazalarını açabilecekleri değil, satışlarını artırıp başarılı olmalarını sağlayacak pazarlama araçlarını da kullanabilecekleri platforma sahip olmalarını istiyoruz. Niyeo’da kendi mağazanız var. Yani bir portal içerisinde toplanmış dükkanlardan biri değilsiniz. Sizin kurallarınız, sizin ürünleriniz, sizin markanız... Mağazanızı kendi doğru bildiğiniz şekilde

hale gelebilir. Sonuçta hedefimiz; internet ve ticaret konusunda bilgisi sınırlı olan bir kitleye kapsamlı ve güncel desteği doğru zamanda, hızlı biçimde sunabilmek. Kendi fiziksel mağazanızda süreci nasıl takip ediyorsanız, e-ticaret sitesinde de bunu yapmanız gerek. Bu, önemli bir bilinci gerekli kılıyor. Bu konuda farkındalık yaratmak ise önceliğimiz. Girişimciler, emek verme ve öğrenme konusunda istekli olmalı ve birçok başlıkta disiplinli çalışmaları gerektiğini bilmeliler.”

kullanıcılarımıza sunuyor, böyle bir portaldan Niyeo mağazalarına trafik yaratmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Gönderdiğimiz bültenlerde hedeflerine ulaşmaları için neler yapabileceklerini anlatıyor, bu alandaki araçları ve gelişmeleri de paylaşıyoruz. • Tanıtım stratejiniz ve hedef pazarlarınız hakkında bilgi verir

misiniz? Ürünümüzün hem dijital olarak internetten hem de kutulu olarak dağıtım kanalı üzerinden satışını gerçekleştiriyoruz. Kutunun içerisinden çıkan anahtarı girip mağazanız için uygun alan adını seçiyorsunuz. Biz “mağazamı kur” dediğiniz zaman arka planda alan adını sizin adınıza kaydettiriyor ve 3 dakika içerisinde mağazanızı kullanıma hazır hale getiriyoruz. Bu süreç tamamen otomatik gerçekleşiyor. Kutulu ürünlerimizi dağıtım ortağımız Sebil Bilgisayar üzerinden Türkiye çapındaki 6 bin bayiye ulaştırıyoruz. Kullanıcılarımız da ihtiyaç duydukları an destek alabilecekleri kişiye yakın olmanın rahatlığını hissediyor. Biz ise internet üzerindeki satışları, ürün geliştirme süreçlerini ve teknik destek ekibimizi yönetiyoruz. El sanatları ile ilgilenenler, bayi ağını daha etkili kullanmak isteyen üretici ve dağıtıcılar, ticaretlerini internete taşımak isteyen KOBİ’ler, yeni pazarlara açılmak isteyen genç girişimciler, Niyeo internet mağazacılığı platformu ile hedef kitlelerine kendi e-ticaret siteleri aracılığıyla

kolaylıkla ulaşabilsin diye çalışıyoruz. • Bu yapıda ERP yönetim içeriğini ve öncelikleri nasıl belirlediniz? Son derece temel bir yapı var ve her şey küçük bir mağazanın ihtiyaçlarına uygun biçimde tasarlandı. Onun daha da büyümesi, bizim için entegrasyon imkanları sağlamak demek. Kendi ERP'mizin diğer yapılarla entegrasyonuna önem veriyoruz. Önde gelen ERP şirketlerinin uygulamalarını sistemimize entegre etmek bizim için önemli. Mağazalar büyüdükçe, kullandıkları özellikler de artıyor. Bu nedenle teknik özellikleri standart tuttuk ve sunulabilecek ürün sayısını planlara göre sınıflandırdık. Ayrıca örneğin satışa sunacağınız 60 adet ürününüz varsa, size 500 ürünlük planımızı aldırmıyoruz. 50 ürünlük ek paketle kapasitenizi 100’e çıkartıyorsunuz. Bu da size maliyetlerinizi doğru yönetebilme imkânı sunuyor. Kendi bayi satışını yapmak isteyenler için ise B2B modülümüz mevcut. Tüm boyutlardaki paketlerimizde B2B modülünü aynı şekilde kullanabiliyorsunuz. Kullanıcılarımızın tüm çalışmalarını yürütebilmeleri için gereken tüm özellikleri sunuyoruz. SMS paketlerimiz ile 50 bin tane SMS alıp yasal gerekliliklere uygun içerikle gönderim yapabiliyorsunuz. Temelde bir mağazanın ihtiyacı, siparişi konusunda müşteriyi bilgilendirmek. Bunlar da halihazırda kullanabileceğiniz planların hepsinde var. Daha fazlası içinse ek paketlere başvuruyorsunuz.

Yayılım stratejİnİz nasıl bİr çerçeveye sahİp? Hem çevrimiçi erişime hem de paket ürünlerin kanal üzerinden dağıtımına önem veriyoruz. Kanalı desteklemek önemli. Çünkü bilişim sektörüne ilk adımımı attığım dönemle kıyaslayınca, kanalın kâr marjlarının çok düşüğünü görüyorum. Her ilimizde bayi ağımızın olması gerekiyor. Yaz döneminde Ege ve Akdeniz’i, sonrasında İstanbul,

Ankara ve İzmir gibi büyük şehirleri odağımıza aldık. 2017 yılında dağıtım ağımızı Türkiye’nin her iline yayacağız. İnternet üzerindeki varlığımız ise her yerde insanlara ulaşabilmemiz demek. Üniversite gençleri girişimciliğe sıcak bakıyor ve bu nedenle üniversitelerin ilgili kulüpleri ile de bağ kuruyoruz. Seminerlerimize de devam edeceğiz.


13 BThaber

DOSYA

DİJİTAL DÜNYADA GÜVENLİK

23 - 29 Ocak 2017 www.bthaber.com

Yüzde 100 güvenlik bu devirde herkesin hayali Başlığımızda belirttiğimiz gibi, maalesef durum bu. Dijital bir dünyada güvenlik, birçok başlığı içermek zorunda, yeni veya halihazırda tehdit olup da kendini bıkmadan usanmadan geliştiren risklere karşı güncellenmek durumunda. Bu durumda, iyisi mi bu güvenlik mevzusu BT biriminin görevlerinden biri olmasın, kurumsal hiyerarşide ayrı bir ‘güvenlik yöneticisi’ riskleri takip edip, bu başlıktan sorumlu olsun. Şirketler için ihtiyaçlarını karşılayan BT yatırımlarını yapmak kadar, tüm

bu yapının güvenliğini sağlamak kritik bir öneme sahip. Çünkü riskler sürekli artıyor, gelişiyor, şirket içinde çalışanların bilgisayarlarından sunuculara, e-posta ile gelen bir eklentiden şirket ağına bağlanan mobil cihaza birçok yapı ‘risk’ kaynağı. Buna bir de M2M ve IoT’yi ekleyince, her sektörde ofisten başlayıp üretim süreçlerinin bütününü etkileme potansiyeli yüksek riskler söz konusu oluyor. İşte bu nedenle tek bir çözümle tüm sektörlerin ve her ölçekte şirketin

içinin huzur dolduğu günler geride kaydı. En pahalı, en karmaşık algoritmalı, en popüler çözüm değil, kuruma, şirketin BT yapısı ve üretim süreçlerine, öncelikleri ve tehdit analizine göre tasarlanacak bir ‘güvenlik çözümleri kombinasyonu’ bu devirde güvende olabilmek isteyenlerin tercihi. Zaten bu nedenle güvenlik sektöründen şirketler, yenilikler konusunda rekabet ederken, istihbarat paylaşımında farklı işbirliği metotlarına hayat veriyor, birlikten ‘güvenlik’ doğuyor. En azından olduğu kadar…


14

DOSYA

BThaber

dijital dünyada güvenlik

23 - 29 Ocak 2017

Sektör fark etmeksizin saldırılar devam ediyor

Pavo Tasarım Üretim Elektronik A.Ş, Bilgi Teknolojileri ve İnsan Kaynakları Direktörü Mehmet Altun İş hayatında bilgi teknolojilerinin önemi gitgide artmaktadır. Teknolojinin hızla gelişmesi ve buna paralel olarak bilgi teknolojilerinin şirketlerin iş süreçlerinin vazgeçilmez

bir parçası haline gelmesi ile ürün ve hizmetlerde güvenliğin sağlanması çok önemli bir boyut kazandı. Artık sadece büyük kurum ve şirketler değil aynı zamanda KOBİ düzeyindeki şirketler de tehdit altında olduklarını unutmamaları ve her an hazırlıklı olmaları gerekiyor. En önemli tehdit siber saldırılar. Öncelikli olarak finans sektörü tehdit altında iken, sırasıyla perakende ve telekom sektörleri de saldırılara maruz kalmaya başladı. Sektör fark etmeksizin saldırılar artmaya devam ediyor. Pavo Tasarım Üretim Elektronik A.Ş, Bilgi Teknolojileri ve İnsan Kaynakları Direktörü Mehmet Altun’un verdiği bilgilere göre, şirketlerin güvenlik stratejileri üç ana aşamadan oluşmalı: • Hedef belirlenmeli (Şirketin geleceğini ve çalışanları

korumak için güvenlik sorunlarını hem kısa vadede hem de uzun vadede nasıl ele alacağımızı ve bu sorunlarla nasıl başa çıkacağımızı belirlemek). • Riskler ve tehditler tanımlanmalı (Siber saldırılar, iç tehditler, terör saldırıları vb. risk ve tehditlerin tayini, tespit ve değerlendirilmesi, alınacak tedbirlerin niteliği ve hareket noktasını oluşturmaya girdi sağlayacaktır/fayda getirecektir). • Alınacak Tedbirler Tanımlanmalı (Önleyici müdahaleler, risklerin yönetilmesi, acil eylem planı vb). Şirketlerin bütün çalışanlarının bilgi güvenliğinin bir parçası olması gerektiğini belirten Mehmet Altun, şu bilgileri verdi: “27001 Bilgi Güvenliği Standartları’na uyumluluk çok önem arzetmektedir. Bu sayede

şirket bazında bilgi güvenliği yönetimi sistematik bir yapıya kavuşacak, güvenlik önlemlerinin etkin yönetimi sağlanacak, kontrol edilebilir ve denetlenebilir bir sistem kurulacaktır. Politikalar yayınlanmalı, bilgi güvenliğine yönelik broşür ve afişler ile kitapçıklar yardımıyla konunun önemi düzenli olarak canlı tutulmalı. I Günümüzde hızla yaygınlaşan IoT uygulamaları neredeyse ölçülemez boyutta veri toplamakta; mobil cihazlardaki veriler de güvenli korunmaya ihtiyaç duymakta. Buna yönelik uygulamaların artması, düzenli olarak kendilerini güncellemesi gerekiyor. Veri şifreleme, erişim yetkilendirme vb. Ayrıca donanım güvenliği (İşlemci üreticileri tarafından işlemcilerin güvenlik seviyelerinin artırılması) de önemli bir boyut kazanmakta.”

Finans odaklı ataklar artacak Kurum ve kuruluşlar, güvenlik stratejilerini oluşturmadan önce varlıklarını sınıflandırmalı ve varlıklarının kritiklik seviyesine göre topolojilerini gözden geçirmeli, gerekirse güvenlik konusunda uzman kişilerden danışmanlık almalıdırlar. Stratejilerin oluşturulması konusunda Biltam Güvenlik Danışmanı Gürsel Arıcı, şu bilgileri verdi: “Atak öncesi, atak sırası ve atak sonrasında yapılması gerekenler olarak ele alıp, aksiyon planı hazırlamalıdırlar. Tüm aksiyon planları dokümante edilmeli ve sadece ilgili birimler tarafından erişilebilir olmalıdır. Düzenli olarak atak simulasyonları gerçekleştirilip, bu konuda çalışan personelin hem farkındalığı hem de olaylara müdahale konusundaki yetkinliği arttırılmalıdır. Siber olaylara müdahale ekiplerinin oluşturulması, düzenli log takibinin yapılması gözden kaçırılmaması gereken bir noktadır. 2016 sonlarında ülkemizde bazı finans kurumlarının para transferi yapan sistemlerine karşı yapılan saldırılar sonucunda ciddi miktarda para kaybı yaşandığını gözlemledik. Dünya üzerinde SWIFT ağına saldırılması ve bununla beraber ciddi para kayıplarının oluştuğu bilgisi, birçok kötü niyetli saldırganın dikkatini çekti. Yeni yıl ile birlikte finans odaklı atakların artarak devam edeceğini düşünmekteyiz. Milletler arası soğuk savaş ve yaptırımın olduğu bu dönemlerde, çeşitli devlet kurumlarının da ciddi

tehdit altında olduğu aşikardır. Son iki senedir yaşanan ‘ransomware’ adını verdiğimiz tehdit türü, bir çok yolla sistemleri kullanılamaz hale getirmektedir. Bu saldırı metodu farklılaşarak halen karşımıza çıkmaktadır ve bundan sonraki süreçte de karşılaşacağımız tehlikeli tehdit türlerinden biridir.” Her konuda olduğu gibi güvenlik konusunda da en zayıf halka malesef insandır. En zayıf halkanız kadar korunursunuz. Dolayısı ile bilgi güvenliği ile ilgili farkındalık, siber tehditlerle baş etmemizde en önemli faktörlerden birisi olacaktır. Düzenli bilgilendirmeler, kısa hikaye paylaşımları kullanıcılarımızın dikkatini çekecektir. Sosyal mühendislik yöntemleri kullanılarak olası tehdit simulasyonları gerçekleştirilmelidir. Ortak olarak kullanılan alanlardaki monitorlerde dikkat çekici video gösterimi, kullanıcılarınızın dikkatini çekecekdir. İlgili departmanların belirli aralıklarla firmalarının karşılaştığı tehditlerle ve bunlarla nasıl başa çıktığına dair küçük seminerler düzenlemeleri, kullanıcıların da bu ekosistemin önemli bir parçası olduğu fikrini herkesin benimsemesine faydası olacaktır. IoT kavramı hayatımızın içine bu kadar hızlı girerken güvenliğinin sorgulanması gerektiğini ve bu konunun sadece kişiler bazında değil ulusal güvenlik otoritelerini de ilgilendirdiği görüşünde olan

DNS saldırısında internet erişimi olan cihazlar kullanıldı. Kurumların bir çoğu networklerinde barınan ip kamera, printer vb. cihazların erişim kontrolü ile ilgili bir takip yapamamaktadır. Tavsiyem, ağlarının flow datalarını inceleyerek normal olmayan bir durum sezdiklerinde ilgili sistemleri devre dışı bırakmak olacaktır.”

Biltam Güvenlik Danışmanı Gürsel Arıcı Gürsel Arıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Akıllı evler, televizyonlar, alarmlar, kameralar, arabalar gibi liste uzayıp gitmektedir. Evimizde bulunan bir televizyonun kamerasının açılarak evimizin izlenebilir olması fikri hiç kimsenin hoşuna gitmeyecektir. Veya alarmların kapatılarak çeşitli zararların verildiği bir ev, sıradan vatandaşın karşılaşabileceği bir durum haline gelebilir. Kurumların aldığı güvenlik önlemlerinin benzeri evlerde de uygulanmaya başlanılmaldır. Lisanssız ürünlerin kullanılmaması, internet erişimlerinin güvenlik özellikleri olan bir ağ geçitinden sağlanması ilk etapta alınabilecek önlemlerden örneklerdir. Konuya bir de kurumlar tarafından baktığımızda hali hazırda kullanılan sistemlerin erişimlerinin kontrolü önemli bir rol oynamaktadır. 2016 yılında küresel çapta yapılan

Biltam olarak kurumların güvenlik analizini yaparken atak öncesi, atak sırası ve sonrasında alınabilecek önlemleri değerlendirdiklerini belirten Arıcı, şu bilgileri verdi: “Kurumun bir bütün olduğunu ve tüm alanlarında güvenliği arttırıcı öğelerinin bulunması gerektiği bilincini yaymaya çalışıyoruz. Güvenlik, kuruma giriş yapılan kapıdan başlayıp ağa dahil olan tüm cihazların yönetilmesi demektir. Herhangi bir yerdeki ufak bir zafiyet, yapmış olduğumuz tüm güvenlik prosedürlerinin devre dışı kalmasına sebep olabileceğinden konunun tüm yönleri ile ele alınıp kurumla birlikte strateji belirlememiz gerektiğini söyleyebilirim .Bu güvenlik konseptinde çözüm sağlarken çeşitli üretici firmalarla çalışmaktayız. Network flow analizleri, yeni nesil güvenlik duvarı, voice güvenliği, web ve e-posta güvenliği, saldırı önleme sistemleri, endpoint güvenliği, 802.1x Network access control sistemleri, zafiyet tarama hizmetleri ve genel güvenlik danışmanlığı gibi konularda kurumlara hizmetler vermekteyiz.”



16

DOSYA

BThaber

dijital dünyada güvenlik

23 - 29 Ocak 2017

Yeni nesil tehditler artıyor Günümüzde hem nitelik hem de nicelik anlamında hızla gelişen siber tehditlere karşı çok kapsamlı bir güvenlik sistemi gerekmekte. Bu konuda makine öğrenimi, bulut tabanlı sistemler gibi en son teknolojilerden yararlanılan, tüm ürünlerin entegre olarak uçtan uca çalıştığı ve tek bir merkezden yönetilebilen bir sistemin tek çözüm olduğuna inandıklarını belirten İlkem Özar, Intel Security Türkiye ve Azerbaycan Bölge Direktörü İlkem Özar, şu bilgileri verdi: “Bu doğrultuda, uçtan uca koruma sağlayan bir güvenlik mimarisi öneriyoruz. Bu mimari dört temel koruma sistemiyle örülüyor. Dinamik Uç Nokta, Kapsamlı Veri Koruma, Veri Merkezi ve Bulut Koruma ve Akıllı Güvenlik Operasyonları olarak adlandırılan bu dört sistem, sektörün en büyük açık ekosistemi üzerine kuruluyor ve birbiri ile entegre olarak çalışıyor. Intel Security mimarisi içerisinde yer alan Dinamik Uç Nokta, davranışsal analiz, makine öğrenimi ve bulut teknolojileri ile güçlendirilmiş bir sistem; tek merkezden yönetiliyor ve gelişmiş koruma, tespit ve düzeltme hizmetleri sunuyor. Kapsamlı Veri Koruma sistemi, özellikle bulut tabanlı süreçlerin uçtan uca güvenliğinde şimdiye dek geliştirilmiş en kapsamlı çözüm. Bu sayede şirketler tek bir kontrol

Intel Security Türkiye ve Azerbaycan Bölge Direktörü İlkem Özar merkezi üzerinden yönetilen uç noktalar, ağlar ve bulut tabanlı hizmetler olmak üzere bütünleşik bir SaaS (Servis Olarak Yazılım) güvenliğine kavuşuyor. Bu sistemle bilgi sızıntısı risklerini minimize ediyoruz ve güvenlik kadar iş verimliliğine de katkı sağlıyoruz. Bulut güvenlik yönetimi sistemlerinde yaşanan sorunların önüne geçmesi için tasarlanan Veri Merkezi ve Bulut Koruma sistemi ise fiziksel, sanal ve bulut altyapılarında etkin bir güvenlik sağlıyor. Sektöre bu anlamda öncülük eden sistem, sunucu güvenliği, ağ güvenliği ve tehdit istihbarat paylaşımı özelliklerini tek bir çatı altında buluşturuyor.

Siber güvenliğin en önemli kriterlerinden birinin hız olduğu bilinciyle de Akıllı Güvenlik Operasyonları sistemini sunuyoruz. Böylece güvenlik çözümleri kolaylıkla entegre edilebiliyor ve yönetilebiliyor. Akıllı Güvenlik Operasyonları; Esnek Gelişmiş Zararlı Yazılım Tespiti (Kumhavuzu teknolojisi), Geliştirilmiş Görünürlük ve Araştırma (McAfee SIEM) ve Kapsamlı Strateji ve Tehdit Müdahale Hizmetleri (Danışmanlık hizmetleri) teknoloji ve hizmetlerini kapsıyor.” En fazla önem verdikleri gelişmenin, siber güvenlik alanında çalışan kurumların dijital tehditlere karşı daha gelişmiş ürünler sunmak üzere birlikte hareket etmeye başlaması olduğunu kaydeden İlkem Özar, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Siber tehditlerle mücadelede, bu ekosistemde yer alan tüm oyuncuların birbirinden beslenerek yeni teknolojiler ve sistemler geliştirmesi gerektiğine inanıyoruz. Ancak bu şekilde gerçek anlamda bir güvenlik entegrasyonu sağlanabilir. Önümüzdeki dönemin bizim için en önemli gündem maddelerinden biri bunun sağlanabilmesi için sektöre öncülük etmek olacak. Bu doğrultuda ortak bir platform oluşturmak üzere kurduğumuz McAfee Data

Exchange Layer (DXL) sektörün çok uzun zamandır farklı teknolojileri bir arada sunma ihtiyacına yanıt veren bir çözüm. DXL, farklı üreticilere ait teknolojilerin birbirleriyle ve kurum içi geliştirilmiş uygulamalarla entegre olmasını sağlayan bir uygulama çatısı sunuyor.” Nesnelerin interneti sayesinde her şeyin birbiri ile bağlantılı olduğu, daha hızlı ve entegre bir dünyanın eşiğinde olduğumuzu belirten İlkem Özar, “Bununla birlikte, bu yenilenen dijital dünyanın güvenlik riskleri, kullanıcıların çoğunluğu tarafından henüz net olarak fark edilmiş değil. Bilindiği üzere, geçen yıla damgasını vuran DDoS saldırısı, güvenliği sağlanmayan webcam ve diğer nesnelerin interneti (IoT) cihazlarından oluşan bir botnet (robot ağ) ile gerçekleştirildi. Bu, güvenliği sağlanmamış nesnelerin interneti teknolojilerinin ne denli büyük tehditlere yol açabileceğinin bir göstergesi. Yeni nesil, gelişmiş tehditlerin yarattığı riskleri minimize edebilmek için tüketicilerin cihazlarını güncel ve koruma altında tutmaları ve bu tip saldırılara karşı alınacak önlemleri öğrenmeleri kritik önem taşıyor. 2017 öngörülerimizde de belirttiğimiz üzere artık siber suçlular, Nesnelerin İnterneti ile akıllı ev cihazlarını kullanarak bize hiç hissettirmeden evimize dahi sızabilir.”

Otomobiliniz sizden fidye isterse... bulaştırılmış IoT cihazlarını kilitleyerek çalışamaz duruma getirip fidye talep edebileceği gibi yine bu cihazlar yoluyla bir DDoS saldırısı düzenleyebileceğini ve bu yolla web siteleri ele geçirebileceklerini belirtiyor.

Soğuk bir sabah telefonunuzdaki uygulama ile kapınızın önünde duran internet bağlantılı akıllı arabanızı uzaktan, konforlu mutfağınızdan çalıştırmak istiyorsunuz, ancak araç çalışmıyor. Bunun yerine telefonunuzda, aracınızı yeniden etkinleştirmek için X miktar dijital para birimi ödemeniz gerektiğini söyleyen bir metin ile karşılaşıyorsunuz. Bu tespitler, antivirüs yazılım kuruluşu Eset’in dijital güvenlik konusunda hangi konuların ön plana çıkacağını irdeleyen “2017 Trendleri: Güvenlik ve fidye“ başlıklı raporunda yer alıyor. Nesnelerin fidye yazılımı

Cihazların internet bağlantılı olarak akıllanmasını ifade eden Nesnelerin İnterneti’nden (Internet of Things IoT) sonra şimdi de Nesnelerin Fidye Yazılımlarının (Ransomware of Things - RoT) ortaya çıkması bekleniyor. Taktik ve tekniklerini sürekli geliştiren siber suçlular; bilgisayarlar, telefon ve tabletlerden sonra bu kez internet bağlantılı akıllı cihazları siber suç nesnesi olarak kullanmayı hedefleyecek. Çapraz etkileşimler 2017'de çapraz etkileşim olasılığının da artacağına dikkat çeken Alev Akkoyunlu, siber saldırganların, virüs

Bağlantılı hayat gelişiyor 2020 yılında 50 milyar cihazın internete ve birbirine bağlantılı hale gelmesi bekleniyor. Yine aynı dönemde otomobillerin de yüzde 90’ının internet bağlantılı hale dönüşeceği öngörülüyor. Ödeme işlemleri ise artan miktarda online ve mobil alanda geliştirilen finansal teknolojiler (fintech) üzerinden yapılacak. Diğer tehditler Mobil cihazlara ilişkin koruma refleksinin henüz PC’ler düzeyinde olmaması nedeniyle 2017’de mobil cihazlara ilişkin tehditlerin artarak devam etmesi bekleniyor. Önemli bir başka saldırı noktası ise kritik altyapılar. Enerji santralleri, ulaşım ve sağlık sistemleri olağan hedeflere dönüşmüş durumda ve bu tür tehditler geniş kitlesel etkiye sahip olmaları nedeniyle

büyük önem taşıyor. Oyun konsolları da cazip hedef haline geldi Yeni nesil video oyun konsolları artık nesnelerin interneti (IoT) kategorisine dahil ediliyor. Bu alan, büyük işlem kapasiteli cihazlarla birlikte, siber suçlular için geniş kullanıcı yelpazesine sahip çekici bir hedef haline geliyor. Oyun konsollarının masaüstü cihazlarla entegrasyonu da hesaba katılırsa, güvenlik hakkında yeni saldırı türlerinin ortaya çıkacağı öngörülüyor. İnsan faktörü belirleyici Tüm güvenlik tehdit ve önlemlerine karşın, siber güvenlik konusunda ‘insan faktörü‘ belirleyici olma özelliğini koruyor. Bu faktör, siber suçlular tarafından tehditleri yaygınlaştırmak amacıyla aktif olarak kullanılıyor ve kullanılmaya da devam edecek. Bu gerçekler doğrultusunda kullanıcıların ve işletmelerin güvenlik tehditlerine ilişkin mevcut bilgi ve bilinçlilik seviyesinin yükseltilmesi, 2017’de sıkça gündeme gelecek konulardan biri olacak.



18

DOSYA

BThaber

dijital dünyada güvenlik

Güvenlik zincirinin en zayıf halkası insan…

Arbor Networks Türkiye Kıdemli Danışmanı Tuna Taktak Yetenekli ve kararlı bir düşmanı yenmek için, bizden ne isteyeceklerini, istediklerinin nerede olduğunu,

neden istediklerini ve nasıl almayı deneyeceklerini anlamamız gerekir. Bu soruları cevaplayabilirsek, savunmalarımızı mümkün olan en iyi şekilde ölçeklendirip yönlendirebiliriz. Körü körüne tüm tehditleri engellemeye çalışırsak, insan düşmanlarımız araçları ve teknikleri birleştirip tedarik zincirimizdeki, çalışanlarımızdaki zayıf noktaları kullanarak güvenlik alanında her gün karşılaştığımız olayların gürültüsü içinde kendilerini gizlemekte giderek ustalık kazanırken, biz de başarısızlığa mahkum oluruz. “Zamanımızın ve çabamızın çoğunu işimiz için gerçekten risk teşkil eden önemli tehditleri durdurmaya ayırmalıyız. Bu da temel varlıklarımızı nerede ve nasıl güvence altına alacağımız konusunda bir

23 - 29 Ocak 2017

dönüşüm gerektiriyor” diyen Arbor Networks Kıdemli Danışmanı Tuna Taktak, şu bilgileri verdi: “Günümüzün popüler siber saldırı türü online erişimi engellemek amacıyla yapılan DDoS saldırıları ağırlığını koruyacak gibi görünüyor. DDoS saldırıları, çevrimiçi varlığa sahip her kuruluş için tehdit oluştururken, saldırı sıklığı ve ölçeği artmaya devam ediyor. Jeopolitik siber saldırıların daha sık ve karmaşık hale gelmesini bekleyebiliriz. 2017'deki tehditlerin ana gövdesini siyasi motivasyonlu saldırılar oluşturacak. Siber suçlar ve gelişmiş tehditler arasındaki çizgiler de gelecek yıl boyunca bulanıklaşmaya devam edecek. Kişisel bilgilerin satışından yararlanan siber suç kampanyalarının şiddeti ve sayısı gitgide artıyor. Çalışanların güvenlik zincirinin zayıf halkası olabilmesi hiç de şaşırtıcı değil. Hepimiz hata yapabiliriz. Ama işletmeler, çalışanların aynı zamanda bir şirketin en değerli varlığı olduğunu

hatırlamalı. Economist Intelligence Unit'in (EIU) Arbor Networks sponsorluğunda gerçekleştirdiği araştırma, kuruluşların kendi bünyelerindeki güvenlik olaylarını fark etmelerini sağlayan en önemli yollardan birinin çalışan bildirimleri olduğunu ortaya koydu. En nihayetinde insanlar, sıra dışı etkinlik akışlarını veya davranışları tespit etmekte çok başarılıdır. Bu noktada en önemli konu eğitim. Kuruluşlar, yalnızca BT departmanındaki çalışanların değil, tüm çalışanların mevcut tehditlerle ilgili olarak nelere dikkat etmeleri gerektiğini bildiğinden emin olmalı. Çalışanlar da farklı olaylarla başa çıkmak için kullanmaları gereken süreçlerin farkında olmalı. Böylece herkes üzerine düşeni yapabilir. Bu eğitim düzenli olarak yenilenmeli ve bir ihlalin kuruluşun bütününde yaratacağı etkiyi göstermelidir. Böylelikle konunun önemi ve neden ilgiye değer olduğu herkes tarafından tam olarak anlaşılır.”

Şehirler akıllanıyor, güvenlik ön plana çıkıyor Teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı şehir izleme sistemleri caydırıcılığın dışında etkin bir şekilde vaka çalışmalarında ‘durum’ tespit etme imkânını da sağladığı için kamu güvenliğine önemli katkılar sunuyor. Karel Pazarlama Direktörü Nurşen Yıldırım’ın verdiği bilgilere göre, şehir izleme sistemlerinde ihtiyaç duyulan tek unsur güvenlik riski olan alanları ve şüphelileri izleyebilmek değil. İhtiyaca uygun özelliklere sahip kameraların kullanılması kadar, elde edilen görüntülerin 24 saat esasına göre kayıt edilmesi ve arşivlenmesi ayrıca çok önemli. Bu sistemler sunduğu video kayıt ve yönetim yazılımı sayesinde, tek sunucuda yüzlerce kameranın takip edilmesi, aynı ekrandan kameraların hem anlık canlı görüntülerinin hem de hem de geçmişe dönük kayıtlarının izlenebilmesine imkan tanıyor. Nurşen

Yıldırım, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Video analitik uygulamalarında veri sağlayan yazılım, çoklu dil desteği ve kolay kullanımıyla yüksek sayıda ve farklı tiplerde kameraların tek noktadan kontrolünde olanak tanıyor. Şehir güvenliği söz konusu olunca akla gelen bir diğer risk unsuru ise trafikte yaşanan ihlaller. Trafiğe çıkan araç sayısının her geçen gün artmasıyla birlikte kaza oranlarında yaşanan artış şehir güvenliği açısından ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturuyor. İhlallerin tespitinde kullanılan yöntemlere bakıldığında ise, 7/24 hizmet verebilen EDS ve MOBESE çözümleri sayesinde, hem caydırıcılık sağlandığını, hem de kayıtlı görüntüler sayesinde olası anlaşmazlıkların önüne geçilebildiğini görüyoruz. Özellikle büyük şehirlerde en çok tercih edilen toplu taşımayı kullananların

Karel Pazarlama Direktörü Nurşen Yıldırım ulaşım güvenliğinin sağlanmasında öne çıkan bir diğer teknoloji Araç Takip ve Araç İçi Kamera sistemleri. Karel’in, gerçekleştirdiği güvenlik sistemleri projelerinden biri de bu.

Karel’in durak takip ve izleme ürünleri, toplu taşıma hizmeti sunan araçların denetlenmesini sağlıyor. Güzergâhtan sapma, hız limitinin aşılması gibi durumlarda uyarı veren uygulamalar sayesinde, araç sürücülerinin trafik kurallarına uyup uymadıkları kolayca denetlenebiliyor. Bu sistemler, ulaşım halindeki insanların güvenliğinin de sağlanması için araç içinde de bazı tedbirler sunuyor. Bu amaçla kullanılan araç içi kamera sistemleri ile belediye otobüsleri, minibüsler, servis araçları gibi insanların toplu halde kullandıkları ulaşım araçlarında meydana gelebilecek hırsızlık, gasp gibi istenmeyen durumlar görüntülenip kayıt altına alınabiliyor. Şehirlerdeki güvenliğin sağlanması amacıyla kullanılan akıllı teknolojiler özellikle afet zamanlarında verilerin ve haberleşme ağının korunmasında daha da önem kazanıyor.”

Daha yaratıcı ve karmaşık saldırılar ile karşılaşacağız Yeni yılda sıklıkla karşımıza çıkacak başlıca tehdidin, 2016 yılı boyunca da sıklıkla karşılaştığımız “ransomware" saldırıları olması bekleniyor. İnnova Kıdemli Teknoloji Çözümleri Direktörü Ersel Karşal’ın verdiği bilgilere göre, şantaj ve dolandırıcılık amaçlı yazılımlar olarak tanımlanan ransomware, son kullanıcı ve tedarikçi tarafındaki bilgi güvenliği farkındalığı eksikliğinden faydalanarak kurumları tehdit etmeye devam edecek. Bu çerçevede farkındalık eksikliğinin daha uzun yıllar en büyük bilgi güvenliği tehdidi olarak gündemde kalacağını belirten Ersel Karşal, şunları kaydetti: “Güvenlik sektörü uzmanları 2017 yılının yaratıcı saldırılar açısından da

ses getirecek bir dönem olacağını öngörüyorlar. Gelişmiş Hedefli Saldırılar (APT), Sıfırıncı Gün Saldırıları, Sosyal Mühendislik gibi saldırı yöntemleri, yeni bileşenler ile birlikte karmaşık saldırı yöntemleri görmemize sebep olacak. İnnova olarak bu tehditlere karşı hazırlıklı olmak, gerçekleşmelerini engellemek ya da gerçekleşmeleri durumunda etkilerini asgari düzeyde tutmak üzere danışmanlık hizmetleri sağlıyoruz. Öte yandan IoT tabanlı ürünler ve teknolojilerin kullanımı yaygınlaştıkça, insanlar, nesneler ve iş süreçleri arasındaki sınır kayboluyor. Bu yeni dünya, karşılaşacağımız olası riskleri minimize etmek ve veri güvenliğini

sağlamak için daha bütünleşik yaklaşımları gerekli kılıyor. Yaygınlaşan internet bağlantılı cihazlar ile hem veri miktarı çok artacak hem de büyük bir ekosisteme dağılmış olan bu verilerin, her noktada güvenliğini sağlayacak yenilikçi çözümler gerekecek. IoT dünyası büyük miktarlarda ve birbiriyle iletişim halinde olan, bu iletişimin sonucuna göre bir iş akışına karar veren ve bir süreç başlatan nesneler ile süreçleri de kapsıyor. Bu çok daha akıllı ve yetenekli nesneler iletişim protokollerinin de güvenli olmasını gerektiriyor. Aksi halde sistem tarafından tanınmayan ve kötü niyetli nesnelerin diğer objelere ulaşarak yanlış bilgi ile yanlış yönlendirmesi riski

İnnova Kıdemli Teknoloji Çözümleri Direktörü Ersel Karşal oluşacak. İnnova'da geliştirdiğimiz SkywaveIoT platformumuzu, dijital güvenliğin tüm boyutları düşünerek tasarladık ve IoT mimarimizin her katmanında veri güvenliğini öncelikli olarak adresledik.”





22

DOSYA

BThaber

dijital dünyada güvenlik

23 - 29 Ocak 2017

Bütünleşik güvenlik anlayışı benimsenmeli

Sophos Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş Bir süredir siber tehditlerin çeşitlenerek sadece birey ve kurumları değil, günlük hayatın işleyişini doğrudan etkilediği bir dönemi yaşıyoruz. Geçen yıl bunun etkilerini çok daha yakından hissettik. “Nesnelerin internetinden kaynaklanan saldırılar sonucu çöken internet adres altyapısı, fidye yazılımları tarafından rehin alındığı için işleyemez hale gelen hastaneler, siber saldırılar nedeniyle devreden çıkan merkezi ısıtma sistemleri, bankaların EFT sistemine yapılan saldırılar sonucunda elde edilen onlarca milyon dolarlık vurgunlar geçen yıl yaşadıklarımızın sadece bir bölümüydü” diyen Sophos Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş, şunları kaydetti: “Sophos olarak, yeni nesil tehditlerle mücadele etmek

için yeni nesil güvenlik çözümlerinin ve yaklaşımlarının benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz. Geleneksel güvenlik anlayışından sıyrılarak tüm bileşenlerin uyum içinde çalıştığı yeni nesil bütünleşik güvenlik anlayışını benimsemek, bu anlayışla kurgulanmış çözümler etrafında savunma oluşturmak bunun en önemli adımı olacaktır. Bunun yanı sıra şirketlere imzaya dayalı güvenlik çözümlerinin yanı sıra davranış analizi yapabilen, böylece henüz keşfedilmemiş tehditleri bile algılayabilen yeni nesil güvenlik çözümlerini mutlaka göz önünde bulundurmalarını öneriyorum. Gelişen siber tehditler pek çok alanı risk altında bırakıyor. Her geçen gün yeni ve yaratıcı tehditlerin ortaya çıktığını görüyoruz. Yine de her ne kadar yöntemler değişse de hedefler değişmiyor. Sophos güvenlik uzmanlarının öngörüleri önümüzdeki dönemde sistem açıklarına olan ilginin yerini hedeflenmiş sosyal saldırılara bırakacağını, finansal servisler hedefin merkezinde yer almaya devam edeceğini, fidye yazılımlarının kurbanlarını ağına düşürmek için yaratıcı yöntemler bulmaya devam edeceğini öngörüyor. Bunun yanı sıra yakın dönemde yaşananlar temel internet altyapısının da risk altında olduğunu gösteriyor. İnternet bugün her ne kadar yaygın ve karmaşık bir

altyapı olsa da, internetin kurulduğu ilk yıllarda temelini oluşturan ve artık internetle tamamen bütünleştiği için değiştirilmesi neredeyse imkansız olan çok sayıda yaşlanmış protokole ihtiyaç duyuyor. Bu protokollere yapılacak bir saldırı internetin önemli bir kısmını devre dışı bırakma riskini beraberinde getiriyor. Önümüzdeki dönemde temel internet altyapısını hedef alan benzer saldırıların çeşitlenmesi ve daha sık karşımıza çıkması sürpriz olmayacak.” Atılması gereken ilk adımın güvenliği risk tabanlı olarak önceliklendirmekten geçtiği bilgisini veren Emre Aktaş, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Hiçbir şirket sahip olduğu tüm varlıkları sistematik olarak koruyabilecek kaynaklara sahip değildir. Yüzde 100 koruma sağlamayı gerçekçi bir beklenti olarak değerlendirmemek lazım. Hangi sistemlerin değerli ve risk altında olduğunu tespit ederek öncelikleri bunlara vererek başlamak lazım. Ardından sosyal saldırılara karşı hazırlıklı ve tecrübeli bir ekip oluşturmak şart. İnsanların zaaflarından faydalanmak siber saldırganların kullandığı en verimli taktiklerden biridir. Bu nedenle kullanıcıları siber güvenlik konusunda bilinçlendirmeye önem vermek, her grubu karşılaşabilecekleri riskler konusunda bilgilendirmek, bu bilgileri güncel tutmak çok önemli. Son olarak siber suç organize bir iştir.

Çalışanlar da öyle olmalı. Bir saldırı durumunda organizasyon sistem yöneticisinden kullanıcısına kadar koordineli bir şekilde saldırıya karşılık verebilmeli ve ekiplerinizle işbirliğinde bulunabilmeli. Hatta geniş ölçekli saldırılarda gerekirse diğer kurumlarla ve devletle de koordineli işbirliğine de hazır olmanız gerekir. Bilindiği gibi geçtiğimiz yıl Mirai adlı bir yazılım, basit şifre tahmin yöntemleriyle yüz binlerce cihazı kendine bağlayarak dev bir botnet ağı oluşturdu ve geniş çaplı DDoS ataklarına sebep oldu. Önümüzdeki dönemde siber saldırganlar internete bağlı nesneleri, yazılımlarının sık güncellenmemesi ve potansiyel güvenlik açıklarının daha anlaşılır olmasından dolayı daha fazla hedefleyeceğini düşünüyoruz. Nesnelerin internetine bağlı cihazlar özel amaçlar için, sınırlı yeteneklere sahip olarak üretiliyor. Kişisel bilgisayar ve akıllı telefon gibi bilgi işlem platformlarından farklı olarak fazla göz önünde değiller. Hatta akıllı sayaçlar ve güvenlik kameraları gibi çoğu uzak sahada görev yapıyor. Bu da hem kullanıcı hem üretici açısından güvenlik ve güncelleme gibi konularda ihmal edilmelerinin yolunu açıyor. Bunun ne gibi sonuçları olabileceğini hep birlikte gördük. Üretici ve kullanıcı tarafında bu alandaki farkındalığın mutlaka artması gerekiyor.”

Operasyonel teknolojilere yönelik tehditler de artıyor Siber güvenlik stratejileri yıllarca öncelikli olarak bilişim sistemlerini korumak üzerine geliştirildi. Güvenlik ürün ve hizmetleri sağlayan firmalar ve bu ürünleri kullanan kurumlar BT ortamlarındaki sunucu, ağ ve verinin korunması ve bilgi sistemlerinin sürekli çalışır durumda kalması konularını önceliklendirdiler. Bunun o zamanlar doğal bir öncelik olduğunu kaydeden GE Dijital Türkiye Genel Müdürü Uygar Doyuran, şu açıklamalarda bulundu: “Çünkü, fiziksel üretim dünyasındaki sistemlerin internet bağlantıları oldukça kısıtlı idi. Fakat özellikle 2010 yılında İran nükleer santraline yönelik gerçekleşen Stuxnet saldırısı ile duyulmaya başlanan ve takip eden yıllarda benzer birçok kritik fiziksel üretim ortamına yönelik gerçekleşen siber saldırı yöntemleri, siber güvenlik risklerinin bu ortamlarda ortaya çıkarabileceği zararın boyutunu açığa çıkardı. Operasyonel teknolojilere (OT) yönelik siber güvenlik riskleri, üretimin durması ve sonucunda önemli gelir kayıpları, fiziksel yapıların ciddi zarar görmesi, hatta insan sağlığını tehdit eden sonuçları olması açısından son birkaç senedir en önemli odak alanlarının başında geliyor. Kritik fiziksel araçlar ile üretim operasyonuna sahip şirketler mutlaka OT odaklı siber güvenlik risklerini ayrı bir başlık altında ve kapsamlı

GE Dijital Türkiye Genel Müdürü Uygar Doyuran bir şekilde değerlendirmeli, OT siber güvenliğine odaklı ve deneyimli güvenlik ürün ve hizmet sağlayıcıları ile çalışarak bu konuda gerekli önlemleri almalıdırlar. İngiliz Lloyd sigorta şirketinin 2015 ölçümlerine göre siber saldırıların getirdiği kayıp 400 milyar doları bulmakta. GE Dijital’in OT odaklı Siber Güvenlik Servisleri kurumların bugüne kadar göz ardı edilmiş en kritik varlıklarının korunmasını sağlıyor.” Juniper’ın araştırmasının 2019’da beklenen siber saldırının küresel ekonomiye etkisinin 2.1 trilyon doları bulacağını gösterdiği bilgisini veren Uygar Doyuran, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bir kurum içinde, bilgisayar altyapısı

ile yürütülen iş süreçleri ve üretim operasyonlarında siber güvenlik risklerinin minimize edilmesi süreci birkaç adım ile özetlenebilir. Öncelikle mevcut durumun ve güvenlik açıklarının, konusunda uzman bir güvenlik danışmanlığı şirketi ile birlikte çalışarak ortaya çıkartılması, sonrasında da mevcut güvenlik açıklarına yönelik gerekli önlemlerin alınması gerekir. Sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için kurumun bir siber güvenlik politikası oluşturması ve tamamlayıcı olarak da kritik sistemleri kullanan çalışanların hem siber güvenlik riskleri hem de şirketin sahip olduğu siber güvenlik politikası ile ilgili eğitilmesi gerekli hale geliyor. Güvenlik açıkları sadece büyük kurumsal firmaları tehdit etmiyor. Microsoft’un araştırmasına göre dünyadaki küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin 5’te 1’i siber saldırıların hedefi olmuş durumda. Dolayısıyla siber güvenlik politikalarını oluşturmak sadece kurumsal ve büyük işletmelerin planı olmamalı, küçük işletmelerde gelecek planlarını yaparken siber güvenliği mutlaka göz önünde bulundurmalı. Öte yandan endüstriyel internet ile gelen dijital dönüşüm kapsamında endüstriyel ortamlarda BT ve OT teknolojilerini biraraya getirmek, nesnelerin interneti (IoT), bulut teknolojileri, büyük veri

analitiği ve yapay zeka teknolojilerini kullanarak operasyonel verimliliği artırmak dönüşen dünyada yer almak isteyen her şirket için en öncelikli konular arasında yer alıyor. Fakat şirketlerin dijitalleşme yolculuklarında göz önünde bulundurmaları gereken önemli bir konu da üretim sistemlerinin BT yoluyla dış dünyayla bağlantılı hale geldiğinde ortaya çıkacak siber güvenlik risklerine nasıl eğilecekleri. Şirketler OT siber güvenliği konsepti ile BT siber güvenliği konseptini mutlaka farklı başlıklar altında değerlendirmeli. OT siber güvenliği konusunda endüstriyel fiziksel yapılar konusunda tecrübeli ve siber fiziksel sistemlerin güvenliği konusunda uzman güvenlik şirketleri ile çalışmalı ve gerekli adımları atmalıdırlar. AT&T’nin 2016 Siber Güvenlik İç Görü raporuna göre hackerlerın önceki senelere göre IoT cihazlarında zayıf nokta aramaları ve saldırıları yüzde 458 artış gösterdi. Bu çerçevede nesnelerin internetini kullanırken siber güvenlik tehditlerini de göz önünde bulundurarak güvenli politikası oluşturmak şart. Biz GE Dijital olarak OT Siber Güvenliği konusunda yıllara dayanan uzman kadromuz ve ürünlerimizle kurumları geleceğe çok daha güvenli şekilde hazır olmasını sağlıyoruz.”


Dışkaynak şirketi Datassist’in BT altyapısı VAS’a emanet Türkiye’nin ilk ve lider insan kaynakları ve bordro şirketi Datassist, tüm BT altyapı çalışmalarında dışkaynak modelini kullanıyor. Şirketin bu konudaki yol arkadaşı ise VAS Bilişim Teknolojileri. İnsan kaynakları ve bordro alanında dışkaynak (outsourcing) hizmeti veren Datassist, bu alanda Türkiye’nin ilk ve lider şirketi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Kurulduğu 1999 yılından bu yana teknoloji odaklı olarak çalışmalarını sürdüren Datassist, insan kaynakları alanındaki deneyimini bilgi teknolojisi ile harmanlayan bir İK&IT şirketi olarak çalışmalarını sürdürüyor. Bu doğrultuda BT altyapı hizmetlerinde dışkaynak modelini kullanan şirket üç yıldır da bu hizmetleri VAS’tan alıyor. Datassist Genel Müdürü Ayşe Uca ve Datassist Müşteri İlişkileri Yöneticisi Umut Özbağcı, şirketin teknoloji yaklaşımları ve VAS ile çalışmaları konusunda sorularımızı yanıtladı: benimsemiş durumdayız. Linux/Debian işletim sistemleri üzerinde uygulamalarımızı çalıştırıyoruz. Bu platformlarımızı yöneten iç kadromuz aslında oldukça yetenekliydi. Ancak bu yeteneğin elde tutulması, motivasyonu ve iş sürekliliği açısından yedeklemesi sürdürülemez bir durum. Bu anlamda çok değerli çalışanlarımız da konularında uzman firmalarda çalışıyorlar ve daha verimliler. Yani kısacası iş sürekliliği, teknolojik know-how’a optimum maliyetle erişim ve daha kaliteli bir hizmet alınması mümkün oldu. Bu noktada aldığımız hizmetin kapsamından kısaca bahsetmek isterim. Donanım (bilgisayar, sunucu, firewall, network altyapısı vs. gibi) bakım ve desteği, sanal masaüstü ve çevrimiçi uygulamalar, bilgi güvenliği altyapısı desteği, sunucu bakım hizmeti, yerinde kullanıcı desteği hizmetlerini aktif olarak VAS’tan alıyoruz. •

Datassist hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?

Ayşe Uca: Datassist, Türkiyenin ilk teknik bordro dışkaynak (outsourcing) firması. 1999 yılında kurulduğunda bordro ve bordroya ilişkin süreçlerin şirket dışında yapılması gibi bir kavram yoktu. Küresel rekabetin artması şirketlerin iş yapma biçimlerini değiştirdi ve organizasyonlar küçülmeye başladı, dışkaynak kullanımı her alanda yaygınlaşmaya başladı. İşte böyle bir dönemde kurulmuş olan Datassist niş bir alan olan bordro dışkaynak alanında Türkiye’nin pazar lideri oldu. Datassist 100’den fazla çalışanı ve üç şehirdeki operasyonları ile 400’e yakın kurumsal müşterisine hizmet vermektedir. •

Datassist’in teknoloji yaklaşımları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Ayşe Uca: Datassist kurulduğundan bu yana teknoloji odaklı bir firma olarak çalışmalarını sürdürdü. 2002 yılında ilk olarak servis ile birlikte yazılımı sunma fikri ile yola çıktı. 2004 yılında ilk on-line personel platformunu hayata geçirdi. 2010 yılında Tübitak destekli Object Oriented modelleme yöntemi ile yürüyen bir proje olan dakika personel platformunu başlattı. Şu anda Datassist, insan kaynakları alanındaki deneyimini bilgi teknolojisi ile harmanlayan bir İK&IT şirketi olarak çalışmalarını sürdürüyor. •

VAS ile birlikte yaptığınız BT projesinin içeriği nedir?

Umut Özbağcı: VAS ile ilk bilgi güvenliği nedeni ile bordro operasyon çalışanlarımızı sanal masaüstü altyapısına taşırken çalışmaya başladık. Bu sanallaştırma süreci gerek bilgi güvenliği uygulamalarımızı çevrimiçi kılmak adına, gerekse iş sürekliliğimizi sağlamak açısından profesyonel bir çözüm oldu. Bu çalışmamızın ardından tüm network ve iş uygulamalarımızı VAS’tan dışkaynak kullanımı yolu ile almaya başladık, yaklaşık beş yıldır hizmet almaktayız. •

Neden bu projeye ihtiyaç duydunuz?

Umut Özbağcı: Network ve donanım servislerini çok uzun bir süre şirket içinde bir ekip yürüttü. Açık kaynak yaklaşımı ile üreten bir yazılım geliştirme modelini

Umut Özbağcı: Biz bir dışkaynak firmasıyız, müşterilerimizin ana işleri olmayan, onlara rekabet avantajı yaratmayan bordro, özlük işleri, iş ve sosyal güvenlik uygulamaları konularını bize bırakmalarını öneriyoruz. Biz de aynı şekilde ana konumuz olmayan bu alanları VAS firmasına bırakmış durumdayız. En alt düzeyde, bizim adresimizde doğrudan kullanıcı desteği veren ekip yanında, çok kritik ve teknik yeterlilik gereken konularda hızla devreye giren VAS teknik kadrosu bulunmakta. Bu bir anlamda optimum bir kaynak kullanımı demek. Datassist’in şirket kültürü zaten bu şekilde yapılanmış olduğundan, bizler için yeni bir konu olmadı. •

Datassist ve VAS bu işbirliği ile nasıl bir sinerji yakaladı?

Ayşe Uca: Ana işimiz olmayan bir konuda, kendi içimizde yetenekli bir kadro bulundurmak ve bu yetenekleri motive etmek stresinden kurtulmuş olmak çok önemli. Ayrıca bünyedeki yazılım ekibimiz yalnızca koda ve kendi müşteri memnuniyetimize yöneldi, kendi çalışan motivasyonumuz yükseldi, sanırım aynı şey VAS kadrosundaki tecrübeli teknik ekip için de geçerlidir. •

Datassist - VAS işbirliğinin bundan sonraki aşamaları nasıl gelişecek?

Ayşe Uca: Gelişen teknolojilerle birlikte aldığımız hizmetlerin esneyeceğini ve farklılaşacağını biliyoruz. VAS’ın bize sunduğu hizmetler ile bir teknoloji firması olarak bu gelişmeleri takip etmemizi kolaylaştıracağını öngörüyoruz. Datassist olarak çevik ve yalın yaklaşımlarla iş süreçlerimizi sürdürdüğümüz için, VAS’tan aldığımız hizmetler de iyileşerek ve gelişerek sürecektir. Cem Balık: VAS Bilişim Teknolojileri olarak üç yıldır Datassist ile BT Dış Kaynak modelinde hem son kullanıcı desteği hem de tüm BT sistemlerinin yönetiminden sorumlu olarak çalışıyoruz. Birinci seviye destek için bir personelimiz Datassist ofisinde çalışarak yerinde destek sağlamakla beraber VAS Sistem ve Ağ ekipleri de yerinde ve uzak destek ile tüm BT süreçlerini yönetmektedir. Datassist Türkiye’deki ilk İK&IT yazılımı ile müşterilerine 7/24 hizmet sağlamakta. Datassist BT altyapısına yaptığı yatırımlar ile sunduğu hizmetin güvenliğini, performansını ve devamlılığını her geçen gün daha iyi noktaya taşımayı hedeflemektedir. Datassist’in çözüm ortağı olarak biz de aynı vizyon ile sunduğumuz hizmeti ve iş ortaklığımızı daha iyi seviyelere çıkartmayı ve müşterimize olan katma değeri arttırmayı hedeflemekteyiz.

advertorial

Datassist Genel Müdürü Ayşe Uca, Datassist Müşteri İlişkileri Yöneticisi Umut Özbağcı ve VAS Bilişim Teknolojileri Müdürü Cem Balık (Sol başta).

Bu projeyi hayata geçirerek ne tür avantajlar elde ettiniz? Dış kaynak kullanımında başarı için şirket kültürünün de değişip gelişmesi gerekiyor. Bunu nasıl başardınız?


24

DOSYA

BThaber

dijital dünyada güvenlik

23 - 29 Ocak 2017

Fidye yazılım ekonomisi oluşuyor

Zyxel Kıdemli Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Ömer Faruk Erünsal Yeni yılda sektörün önceliği kısa vadede finansal modellerde nasıl yeni bir bakış açısı ve yöntem geliştirilebileceği olacak. 2016 yılında yaşanan siber saldırılar artık ülkeleri jeopolitik olarak da tehdit altında bırakan savaş araçlarına dönüşmüş durumda. Geçen yıl yaşananlardan ders alındığını umarak, sektör de kendini siber güvenlik, stratejik veri koruma gibi alanlarda yenileyecektir. Zyxel Kıdemli Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Ömer Faruk Erünsal’ın verdiği bilgilere göre ayrıca günümüzün etik kaygıları da bu donelere eklendiğinde

çoğu firma artık etik kodları altında, dolandırıcılık ve yolsuzlukla mücadele prosedürleri yayımlıyor. Mutlaka bu kapsamda KVK-Kişisel Verilerin Korunması Kanunu benzeri genel geçer bir mevzuat düzenlemesi de gündeme gelecek. Ömer Faruk Erünsal, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bu alanda bir diğer yükselen trend ise mobil. Bu trend beraberinde mobil saldırıların da 2017’ye damga vurabilecek başlıklar arasında yer alacağını gösteriyor. Mobil iş uygulamaları da haliyle artacak. Bu bağlamda gerekli güvenlik altyapı yatırımlarının yapılması gerekiyor. Kurumlar ve kişiler mobil cihazlarını ve bunların çalıştığı altyapıları mutlaka daha iyi korumalı. Öte yandan kamusal düzenleme tarafından da tüm bunların önüne geçecek etik kodlar içine bilgi güvenliğine dair özel düzenlemeler eklenmesi, kurumların stratejik iletişim denetimine tabi tutulması gibi başlıklar yer alıyor. İşletmeler, öncelikle UTM Firewall kullanarak yerel ağlarını ve kablosuz iletişim trafiğini koruma altına almalılar. Mobil araçlar, bilginin istemeyerek de olsa paylaşılmasına neden olabilir. Mobil kaynaklı virüsler ve kötü yazılım içeren uygulamalar, şirket ağlarını etkileyebilir ve kişisel

ya da kurumsal bilginin çalınmasına veya ifşa edilmesine olanak tanır. Çalışanların akıllı telefonlarını kullanarak şirket ağlarına bağlanmaları, tedbir alınmadığında, bilgi güvenliğini tehdit eder. Bir UTM Firewall ile gerçek zamanlı olarak iş ile alakalı akıllı telefon trafiği kapsamlı bir şekilde optimize edilebilir. Kurumlar, akıllı telefonların kullandığı birleşik ses ve veri iletişim uygulamalarını da kontrol altına almak zorundadır. UTM güvenlik ürünlerinin sunduğu uygulama tabanlı bant genişliği yönetimiyle sistemdeki ‘throughput’ yoğunluğu ve gecikmeye duyarlı uygulamalar da kontrol altına alınabilir. Ayrıca işletmelerin teknolojiden etkin biçimde yararlanarak büyüme ve gelişmelerine yardımcı olacak bir dönüşüm sürecine ihtiyacı var. E-dönüşüm süreci ile tüm ölçekteki işletmenin kaliteli ve uçtan uca danışmanlık, hizmet ve çözümler sunacak şekilde daha yetkin hale getirilmesi hedeflenmeli.” 2017 yılında fidye yazılımlar ile çok sayıda kişiye, özel ve kamu kurumlarına eş zamanlı saldırıların yapılacağını öngördüklerini belirten Erünsal, şu bilgileri verdi: “Tehditler her geçen dün daha zeki bir hal

alıyor. İnsan benzeri yapay zekâ ürünü zararlı yazımlara karşı tetikte olmak gerekiyor. Öte yandan geldiğimiz noktada hali hazırda 20 milyar IoT cihazı bulunuyor. Bu nedenle olası güvenlik açıklarına karşı önlem almanın önemi artacak. Fabric temelli güvenlik ve segmentasyon stratejilerine ihtiyaç duyulacak. 2017d’e yüksek profile sahip hedeflere ve IoT cihazlarına karşı çok daha güdümlü siber saldırılar olacağı görüşündeyiz. Ayrıca bu alandaki otomatik saldırılar neticesinde büyük bir fidye yazılım ekonomisi de oluşacak. IoT ile hayatımız değişmeye başladı. Her geçen gün daha fazla cihazımızın internet ile bağlandığına şahit oluyoruz. Akıllı telefondan, TV’ye ev içi farklı kategoride cihazların değişimini görmeye başladık. Akıllanan otobüs durakları, akıllı elektrik sayaçları ve internete bağlı çay otomatları derken artık IoT hayatın bir parçası. Ancak IoT konusunda güvenlik konusuna çok dikkat edilmesi gerekiyor. Geçtiğimiz Ekim ayında ABD’de yaşanan DDOS saldırısı, IoT’li cihazlar üzerinde gerçekleştirildi ve sosyal medyanın uzun bir süre üzerinde durması ile sonuçlandı. Burada yapılması gereken altyapıların ve internete bağlı cihazların sürekli güncel tutulması. Yoksa hayatımız kolaylaştırması beklediğimiz makinelerin gazabıyla da karşı karşıya kalabiliriz.”

Tüm personele güvenlik eğitimi verilmeli Günümüzde şirketler, güvenlik bütçelerinin çoğunu güvenlik ihlallerini önlemeye çalışmaya harcarken, saldırıları tahmin etme, tespit etme ve yanıt verme gibi alanlara ise asgari miktarda harcama yapıyorlar. Bu yaklaşım birçok yönden hatalı olduğunu belirten Kaspersky Lab Türkiye Genel Müdürü Sertan Selçuk, “Çünkü bir kuruluşun hacklenmeye karşı yüzde 100 güvenliğe alınması olanaksızdır. Bu yatırım stratejisi birçok risk barındırmaktadır. Örneğin bir saldırgan ağa girmeyi başarabildiğinde tespit edilemeden verileri çalıp gidebilir. Şirketlerin, güvenlik kaynaklarına daha çeşitli yollardan yatırım yapmaya başlamaları gerektiğine inanıyoruz” dedi. Güvenlik yatırımlarının yüzde 60'ının yakın zamanda, saldırı tespiti ve saldırıya müdahale üzerine yapılacağı, ayrıca, saldırıyı önlemeye çalışmaktan ziyade olası saldırıların önceden tahmin edilmesi üzerine olacağını da öngördüklerini belirten Sertan Selçuk, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bu durum, şirketlerin kapsamlı bir güvenlik stratejisi geliştirmelerini ve günümüzün modern siber saldırı gerçekleriyle baş edebilmelerini

sağlayacaktır. 2016'da gördüğümüz tehditlerin çoğu kullanıcılara risk oluşturmaya devam edecek fakat nitelik ve nicelik olarak değişiklikler görebiliriz. Mesela düşük kaliteli fidye yazılımının hacminde büyüme olacağını öngörüyoruz. Bu örnekte saldırganlar isteseler de kurbanlara dosyalarını teslim edemeyebilir ki bu durum da insanların ödeme konusunda daha isteksiz hale gelmelerine neden olabilir. Ödeme sistemlerini hedef alan saldırılara ilgi artacak ve bu tür finansal saldırılar sıradanlaşacak. Diğer yandan, kritik altyapı ve üretim sistemleri siber saldırılara karşı savunmasız kalacak ve muhtemelen büyük bir endüstriyel kazaya neden olacak. 2017’nin ana konusunun, saldırganların kanıt ve göstergeleri kişiselleştirmek, gizlemek veya manipüle etmek konusunda gittikçe artan yeteneklerini sergilemeleri olmasını bekliyoruz ki bu onları doğru bir şekilde tespit etmeyi daha da zor hale getirecek. Casusluk ayrıca mobil olacak: İşletmeler için ciddi bir tehdit oluşturabilen casusluk girişimleri, öncelikle cep telefonlarını hedef alacak ve güvenlik endüstrisinin adli analiz için mobil işletim sistemlerine tam erişim elde etmek adına vermesi gerekebilecek

Kaspersky Lab Türkiye Genel Müdürü Sertan Selçuk mücadeleden yararlanacak. Ayrıca önümüzdeki yıl boyunca reklam ağlarının, kurbanlarını hedefli olarak vurmak isteyen ileri düzeyde siber casuslar tarafından kullanılacağına şahit olacağız. Nesnelerin interneti (IoT) cihaz üreticilerinin korunmayan ve daha sonra geniş çaplı problemlere neden olabilecek cihazlar geliştirmeye devam etmeleri sebebiyle, bilgisayar korsanlarının olabildiğince çok cihazı devre dışı bırakmaları riski söz konusu. Üreticiler bu konuda güvenlik uzmanlarına bilgi vermeli ve IoT cihazları piyasaya sürülmeden önce bu

durum değerlendirilip, önlenmelidir.” Potansiyel risklerle ilgili olarak personele eğitim vermenin çok önemli olduğunu kaydeden Sertan Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü saldırılara karşı savunma söz konusu olduğunda, siber suçlular şirket sistemlerine ve verilerine erişmek için insan hatalarına veya saflığına çok fazla güveniyorlar. Konu saldırılara karşı korunmak olduğunda tedbiri elden bırakmamak gerek. Çalışan eğitiminin iki yönü vardır. BT personeli en son siber tehditler hakkında daima bilgi sahibi olmalı; diğer çalışanların da temel ilkeleri bilmeleri ve şirketin siber güvenlik politikalarını izlemeleri gerekir. Çalışanlar, kuruluşun güvenlik politikalarını yalnızca resmi bir süreç olarak görmemeli, onları anlamalı ve uygulamalıdırlar. Maalesef çalışanların çoğu, yalnızca işyerlerindeki ilk günlerinde siber güvenlik konusunda bilgilendiriliyorlar. Çalışanların eğitimini düzenlemenin en iyi yolu, zaman zaman siber güvenlik konusunda insanlara hatırlatmalar yapmak, yeni keşfedilen kötü niyetli yazılımlar ve saldırılar hakkında uygulamalı deneyim kazanmaları için oyunlaştırma unsurlarını kullanan eğitsel programlar düzenlemektir.”


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI 25

23 - 29 Ocak 2017

Yemek servisine aracılıktan çok daha fazlası var Yemeksepeti’nin müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarında Handan Aybars çağrı merkezi görüşmelerinden puanlama sistemine, menü yönetimine ve restoranların bilgilendirilmesine kadar birçok başlıkta çalışma yürütülüyor. Yemeksepeti Kullanıcı Deneyimi Direktörü Onur Bilgi, bu görevi çerçevesinde yaptıkları çalışmaları ve hedeflerini paylaştı: Kullanıcı deneyimini hangi başlıklarda, nasıl ölçüyorsunuz? Kullanıcılarımıza ve restoranlarımıza sunduğumuz sipariş ve destek süreçleri onlarla birden fazla noktada temas etmemizi etkileşime geçmemizi gerektiriyor. Bu temas noktalarının ve tüm deneyimin ölçümünü de bu nedenle birden fazla ana başlıkta yapıyoruz. Sipariş aşamasının hatasız ve en kolay şekilde tamamlanması, restoran ve kullanıcılarımızın çağrı merkezimize ulaşmak istediklerinde beklemeden yanıt almaları, ilk kontakta çözüm oranı ve iptal olan siparişlerin toplam içindeki yüzdesi takip ettiğimiz metriklerin bir kısmı. Bunların dışında, kullanıcılarımız

Müşteri memnuniyetini yüksek tutmak için farklı kriterlerle ölçümler yapan Yemeksepeti, bu ölçümlerini adım adım yurtdışına da sunuyor. tarafından puanlanan ve yorumlanan sipariş yüzdesi, restoranlarımızın yanıt yazdığı yorum sayısı, sipariş dışı konular için aktif olan canlı yardım bot’umuzun yanıt verimliliği, yeni restoran açılışlarının ve aktif restoranların menü değişiklik taleplerinin tamamlanma süresi gibi metrikler de var. Bu şekilde deneyim ölçümü, sürece neler katıyor? Kullanıcı ve restoran yaşam döngüsünün tüm adımlarında deneyim ölçümü, kurduğumuz etkileşimin içerik ve kalitesini anlamamızı, beklentiyi ne ölçüde karşıladığımızı hissetmemizi sağlıyor. Anlık, saatlik, günlük, aylık takip ettiğimiz farklı performans göstergeleri hem hedeflerimize göre nerede olduğumuzu görmemize olanak tanıyor, hem de gelişim alanlarımızı ortaya koyuyor. Kullanıcı deneyimini veriye dönüştürüp, kararlarımızı bu veri desteğiyle almaya özen gösteriyoruz. Yetkinliklerimizi güçlendirmek için gerekli olan stratejiyi de

Yemeksepeti Kullanıcı Deneyimi Direktörü Onur Bilgi bu veriler ışığında belirliyoruz. 15’inci yılımızın ardından bugün büyüme rakamlarımızın hala yüzde 50’nin üzerinde olması, 6 milyon kullanıcımıza 13 bin restorandan günde 160 bin sipariş ulaştırmamız, doğru iletişimin ve çözüm odaklılığın bizi ne kadar ileri taşıyabileceğinin göstergesi. Bu ölçümleri bireyler ve restoranlarla da paylaşıyor musunuz? Onların bu dönüşlere karşı yorumları nasıl?

İş ortağımız olan restoranların verdikleri hizmeti geliştirmesine destek olacak ölçümleri paylaşıyoruz. Kullanıcılarımızın hangi noktalarda sorun yaşadıklarını, dile getirdiği veya getirmedikleri davranış modellerini doğru anladığımızda, elimize bu sorunları önleme fırsatı geçiyor. Örneğin belli bir saat aralığında siparişleri teslim etmede düzenli olarak geciken bir restoran yoğun iş temposunda bu durumu fark etmeyebiliyor. Ama biz durumu paylaştıktan sonra önlem alabiliyor. Hem restorana yönelik memnuniyet artarken hem gecikme sorununu azaltmış oluyoruz. Aynı şekilde, kullanıcıların sipariş puanlamaları da restoranlardan hız, servis ve lezzet boyutlarında ne kadar memnun olduklarına yönelik çok iyi bir gösterge. Her gün 30 bin kadar sipariş puanlanıyor, ki bu müthiş bir veri. Bu ölçümü yurtdışı operasyonlarınızda da yapıyor musunuz?

Akıllı şehirlere dair tüm detaylar ele alınacak Şehircilik konusunda kamu politikalarına katkı sağlayan, akıllı şehirler ile ilgili pilot yatırım çalışmaları yaparak, bilgi ve raporlar üreten sivil toplum kuruluşu Kamu Teknoloji Platformu (KTP) tarafından bu yıl ikincisi düzenlenecek olan ‘Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansı’, 1 Mart’ta Congresium Ankara’da katılımcılarını ağırlayacak. Kamu kurumları, yerel yönetimler ve özel sektör temsilcilerinin katılımı ile “Şehirler İçin İnovasyon ve Değişim Zamanı” temasının ele alınacağı, “Geleceğin Ön Gösterimi” sloganı ile yola çıkan etkinlikte, geleceğin yaşamı ve şehirleri masaya yatırılacak. Konferansın bu yılki konuk ülkesi ise Katar

olacak. Katar’ın başkenti Doha’da dünyanın sıfırdan kurulan ilk akıllı şehri Lusail City de etkinlik kapsamında ele alınacak. Kamu Teknoloji Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Akçıl, “Dünya Bankası’nın verilerine göre, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 72’si kentsel alanda yaşıyor ve 2030 yılında bu oranın yüzde 80’i geçeceği öngörülüyor. Bu büyük şehir nüfusu artışı, sınırlı kaynakların etkinlik kullanılmasını gerekli kılıyor. Bunun ilk yolu da akıllı şehirlere dönüşüm. Şehirlerimizin her birinin buna şimdiden hazırlık yapması ve 2023 yılına kadar bunu tamamlaması gerek. Çevre ve Şehircilik

Bakanlığı’nın yayınlayacağı “Akıllı Şehir Strateji ve Eylem Planı” bu konuda önemli bir rehber olacak” bilgisini verdi. Yerli ve yabancı 60’tan fazla konuşmacının yer alacağı, 25’ten fazla oturumun gerçekleştirileceği Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansı’nda ele alınacak konulardan

bazıları şöyle sıralanıyor: Şehirlerin Geleceği, Akıllı Şehirlere Adaptasyon: 360, Şehirler İçin Sosyal İnovasyon, Akıllı Şehirlerde Yenilenebilir Enerji, Enerji Yönetimi ve Enerji İzleme, Akıllı Şehirler İçin Akıllı Data, İklim Değişikliği ve Yeşil Şehirler, Trafik Yönetiminde

Yemeksepeti’nin de bünyesinde olduğu Delivery Hero kültüründe başarılı bir ülkede öğrenilenleri, kazanımları diğer ülkelerle paylaşmak ön planda. Yıllar içinde edindiğimiz deneyimleri diğer ülkelere de düzenli olarak aktarıyoruz. Örneğin Yemeksepeti’nin kuruluşundan beri yaptığımız, ilk siparişini veren kullanıcılarımıza hoş geldiniz araması, geçtiğimiz yıl içinde Orta Doğu ve Kore’deki şirketlerimizde de devreye alındı. 2017 yılında bu başlıkta ne gibi yenilikler ve geliştirmeler gündeminizde olacak? Kullanıcılarımıza her etkileşim noktasında tutarlı ve doğru bir deneyim sunmak yine öncelikli amacımız. Düzenli olarak azalan telefon görüşme sayısını minimize edip, canlı yardım kanalını ön planda tutmaya devam edeceğiz. Bize ulaşan kullanıcılarımızın yüzde 90’ının canlı yardım üzerinden gelmesi konvansiyonel bir çağrı merkezi yapısından bizi uzaklaştırıyor. Restoranlarımıza, performanslarını kendilerinin takip edebilecekleri, yetkinliklerini yükseltecek altyapılar geliştiriyoruz. Bu dinamizmi arttırarak sürdürmek, yaratıcı çözümlerle verimliliği ön plana çıkarmak ana odağımız olacak.

Yeni Yaklaşımlar, Nesnelerin İnterneti Şehirlerin Hizmetinde, Akıllı Şehirlerde Sağlık Çözümleri, Akıllı Tarımda Nesnelerin İnterneti, Akıllı Binalara Dönüşüm, Akıllı Yaşam Teknolojileri Bankacılık, Perakende ve Akıllı Yaşam Teknolojileri. Konferansla ilgili detaylara erişim ve kayıt için www. akillisehirlerkonferansi.com adresi ziyaret edilebilir.


26

BThaber

BTnet.com.tr

Kullanıcısını sürekli tanıyan mobil bütünlük

HTC U Ultra; gelişmiş likit yüzeyi, yeni Dual Display ikinci ekranı, kişisel tercihlere göre sesi adapte etme özelliğini, UltraPixel ön ve arka kameraları ile parlak ışık, renk ve detayı kullanıcılara sunuyor. Telefonun kenarlarına doğru kıvrılan ve pürüzsüz biçimde birleşen parlatılmış yüzey de cihazın ele yerleşmesini sağlıyor. HTC Sense Companion, HTC USonic adaptif ses, 3D kavisli ekran özelliklerinin yanında HTC Sense Companion da kullanıcı eğilimlerini öğrenip öneriler yapıyor, sürekli kullanıcıyı tanımaya odaklanarak teklifler sunuyor. Yeni Dual Display ikinci ekran,

ihtiyaç olan bilgileri sunarken, en çok kullanılanlara, yani en sık aranan kişilere, favori uygulamalara, hatırlatma ve etkinlik bilgilerine hızlı ve kolay erişimi sağlıyor. HTC USonic ise kulağın içini sonar benzeri titreşimlerle analiz ederek, sesi kişiye ve bulunulan ortama göre uyarlıyor. HTC BoomSound da Hi-Fi hoparlörleriyle ayrıştırılmış ses tasarımını sunuyor ve farklı yönlere bakan dört mikrofon sesin pozisyonunu yakalarken, 360 derece sesi kaydediyor. Ön kamerada kolayca 16MP veya UltraPixel arasında geçiş yaparak, ışık hassasiyetli UltraPixel veya yüksek çözünürlüklü 16MP arasında seçim yapabilmek mümkün.

Amaç-tabanlı ağ güvenliğinin temelleri atıldı Fortinet, kendi konfigürasyonunu yapan, kendini yönetip düzelten amaçtabanlı ağ güvenliğini sunan ürünlerini duyurdu. Security Fabric yapısında bulunan unsurlar arasında Fortinet’in yeni Güvenlik Operasyon Çözümü’nün (Security Operations Solution) yanında, güvenlik işletim sistemi FortiOS 5.6 sürümü de var. Fortinet’in işletim sistemine gelen yenilikler Güvenlik Operasyonları Çözümü ile bir araya gelerek son cihazlardan buluta kadar kurumların tüm altyapıları bütününde otomatik yetkinlikler sağlıyor. Bu unsurlar Fortinet Security Fabric başlığında devam eden inovasyonu yansıtırken, geleceğin gelişmiş AmaçTabanlı Ağ Güvenliği için bir yapı oluşturuyor. FortiOS 5.6 sürümü; anlık görünürlükle bütünsel BT farkındalığını tek ekranlı panel üzerinden bütün güvenlik bileşenlerine getiriyor ve Fabric uyumlu ortak

çözümler ile entegrasyon için açık API’ler sunuyor. Fortinet’in kablosuz erişim noktalarında, switch’lerinde ve Sandbox’larında görüş arttırılıyor ve sonuçta ağ bileşenleri üzerinden gelişmiş yönetim, bütünsel merkezi kontrol ve gelişmiş tehdit korumaları sunuluyor. Yenilenmiş kullanıcı arayüzü (UI) ise BT farkındalığını hızla güvenlik aksiyonuna dönüştürecek biçimde tasarlandı. Denetim, giriş kaydı ve raporlama için tasarlanmış yeni ağ topoloji görselleştirmeleri ve geliştirilmiş interaktif görünümle BT ekipleri de kolayca ağlarını gerçek zamanlı değiştirebiliyor. Bu arada FortiOS 5.6, ağ etkinliğini ve uyumunu artırmak için proaktif güvenlik tavsiyelerinde de bulunuyor ve küresel bazda dağıtık yapıdaki işletmelere yönelik saldırıları segmente edip önlemek için IoT’tan buluta, fiziksel, sanal, hibrit ortamlara kadar ölçeklendirilebiliyor.

23 - 29 Ocak 2017

Audi’den yapay zekalı otonom sürüş Audi, CES fuarında Q7 Deep Learning-Derin Öğrenme konsept aracıyla demo otonom sürüşler gerçekleştirdi. NVIDIA ile ortak çalışmalarla geliştirilen ve otonom sürüş özelliği olan Audi Q7 derin öğrenme konseptine sahip. Otonom sürüş için özel tasarlanan, değişken özelliklere sahip bir açık alanda zekasını sergileyen Q7 derin öğrenme konsepti, 2 megapiksel çözünürlüğe sahip ön kamera üzerinden kendini yönlendiriyor. Kamera, NVIDIA Drive PX 2 işlemci birimiyle iletişim kuruyor ve işlemci, direksiyonu, otonom sürüş uygulamaları için özel olarak geliştirilen yüksek performanslı kontrol cihazıyla hassas biçimde yönlendiriyor. Araçta kullanılan yazılımın merkezini oluşturan derin yapay algı ağları, Audi ve NVIDIA uzmanları tarafından özel olarak otonom sürüş ve dinamik trafik kontrol işaretlerinin tanınmasına yönelik eğitildi. Sistem; hava ve yağış durumu veya ışık şartları gibi sürüşü olumsuz etkileyebilecek değişkenlerle de başa çıkabilecek şekilde

tasarıma sahip. Aynı zamanda sistem yeteneklerini gece, gündüz, doğrudan ve yüksek gün ışığı altında veya yapay ve etkisi arttırılmış teknik aydınlatmalar altında dahi sergileyebiliyor. Audi Q7 derin öğrenme konsepti için kullanılan öğrenme yöntemleri temel alınarak tekrarlı ve takviyeye dayanan öğrenmenin temellerini baz alıyor. Bu öğrenme tekniği aynı zamanda Audi Presence asistan sisteminin de temeli. Audi, bu yöntemi geçtiğimiz Aralık ayında Barselona’da düzenlenen

Sinirsel Bilgi İşleme Sistemleri (NIPS) Konferansında da kullanmıştı. Audi Yapay Zeka Teknolojileri’nin (Audi Artificial Intelligence Technologies) ArGe çalışmalarını amaçlayan bu konferansta 1.18 ebatta bir model araca uygulanan derin öğrenme tekniği ile model aracın kendi kendine deneme yanılma ile park etmesi sağlandı. İnsan beynine benzeyen sinirsel ağlar ile çevresini algılayarak bu öğrenmeyi gerçekleştiren araç, sürücünün hareketlerini algılayarak kaydediyor ve kaydettiği bu hareketlerle süreci öğreniyor.

Elektronik cihazlar için koruma prizle geliyor APC by Schneider Electric, elektronik cihazların kullanım ömrünün kısalmaması ve kalıcı hasarlara maruz kalmaması için aşırı gerilim, elektriksel gürültü ve parazitlere karşı koruma sağlayan Akım Korumalı Priz serisini sunuyor. Prizler, hassas elektronik mekanizmaya sahip cihazları kullanılamaz hale getirebilecek gerilim dalgalanmaları ile aşırı yüke karşı koruyor. Akım Korumalı Prizler tekli, 5’li, 6’lı ve 8’li modelleriyle hassas elektronik cihazların aşırı gerilim ve uzun vadede kullanım ömrünü̈ azaltan elektriksel gürültüler nedeniyle bozulmalarına engel oluyor. Bu prizler, içinde bulunan özel devre mekanizması ile aşırı gerilim durumlarında kullanılıp, kendisine bağlı sistemleri koruma altına alıyor. Yeniden kullanılabilme özelliğine sahip termik sigorta ile aşırı yüke karşı ve elektromanyetik, radyo frekans gürültü filtresi ile elektrik hattı üzerindeki parazit ve gürültülere karşı

koruma da cabası. Üzerine basılarak yeniden kullanılabilme özelliğine de sahip olan priz içinde bulunan filtre ile bağlı olunan ekipman, elektromanyetik ve radyo frekansını parazitlerden korunuyor. Akım korumalı prizlerin 5’li, 6’lı ve 8’li modellerinde üzerlerinde

bulunan “Ground Ok” LED’i sayesinde bina toprak hattı kontrolü de gerçekleştiriliyor. Prizler aşırı gerilim durumunda, kendi içinde devre mekanizması zarar görse bile hassas elektronik cihazlara aşırı gücün ulaşmasını engelleyerek, hassas elektronik cihazlar için koruma sunuyor.


İnternet ve Yerel Ağ Güvenliğinde

Güçlü yazılım, Yüksek İşlem Performansı

Zyxel Zyxel

Artık kurumların karmaşık güvenlik sorunları, Zyxel Yeni Nesil USG Serisi ile çözüme kavuşuyor. İnternet üzerinde zararlı tehdit sayısının artmasına karşı, Zyxel internet ve yerel ağ güvenliğinde güçlü yazılım, yüksek işlem performanslı USG serisi ile kapsamlı bir koruma sağlarken, spam ve sosyal ağ sitelerinden kaynaklanan üretkenlik düşüşlerini engelliyor. Verimli, kazançlı, Gbps hızında işlem gücü ile şirketlerin güvenliği artıyor. Endişeler Zyxel USG Serisi ile ortadan kalkıyor!

27 yıllık ağ teknolojileri uzmanlığı, üstün fiyat ve performansıyla Zyxel Yeni Nesil USG Serisi ile tanışın, farkı yaşayın.

www.zyxel.com


28

BThaber

BTnet.com.tr

Uçan arabaların testine başlanıyor

İnsanlık tarihinin son iki yüz yılı teknoloji alanındaki garip kehanetlere tanıklık etti. İnsanoğlunun tekil uçma çabası beraberinde, teknolojik balonları, gelişmiş zeplinleri ve uzan arabaları getirdi. Zamanla evrilen teknoloji geçmişten çok az kehaneti doğru kıldı ve uçan arabalar gerçeğe dönüştü. 1985 yılında ilk filmi çekilen Back to the Future (Geleceğe Dönüş) serisinden bu yana hayatımızda ve hayallerimizde olan uçan araba projesi beklenildiği gibi milenyumla birlikte yaygınlaşmasa da otonom araçlar ve uçan otonom araçlar hakkındaki çalışmalar hala devam ediyor. Airbus CEO’su tarafından yapılan açıklama ise, firmanın uçan otonom araçlar hakkında gelmiş olduğu

son noktayı gözler önüne seriyor. 2017 yılının sonuna doğru uçan arabaların testlerini gerçekleştirmek istediklerini belirten Tom Enders, doğabilecek güvenlik problemlerinden bahsetmekten kaçındı. Taşımacılık alanında öncelik verilen güvenlik ve insan sağlığı, hava taşımacılığında en üst noktaya çıkıyor. Airbus tarafından üzerine çalışılmakta olan projenin ise çok karmaşık ve tutarlı bir proje olmadığı söylemekte fayda var. Eğer açıklananlar nihayete ulaşırsa şirket, gayet basit bir mantıkla otonom araç üretecek. Klasik bir drone mantığına sahip olacak uçan otonom araçların diğerlerinden tek farkı ise orta bölüme yerleştirilmiş bir yolcu kabinine sahip olması olacak.

KoçSistem, veri merkezindeki yerini büyütüyor Zenium, İstanbul One’ın önde gelen iş ortaklarından KoçSistem’in müşterilerine, Zenium’un yüksek teknoloji ile donatılmış tesisi ile yüksek kalitede veri yönetim hizmetleri sunmayı sürdürmek adına veri merkezindeki mevcut alanını iki kat artırarak 1000 m2’ye çıkarma kararı aldı. Bu noktada KoçSistem, geçen 12 ay içinde mevcut 500 m2’lik veri merkezi alanının tam kapasite değerlendirilmiş olduğuna kanaat getirerek, yüksek kalitede veri merkezi alanına yönelik talep artışından yola çıkarak, ikinci bir alan eklemek üzere anlaşma kapsamını genişletti. İstanbul One;

Uluslararası Finans Merkezi’ne yakın bir noktada yer alan ve amaca özel tasarlanan bir veri merkezi. Kendi kendine yeten üç ayrı blokta, 12 bin m2 beyaz alana sahip olan tesis, ‘dayanıklılık’ odaklı tasarım yaklaşımı ile en son deprem yönetmeliklerine uygun olarak, büyük ölçekli sarsıntılara mukavemet edebilecek şekilde inşa edildi.

23 - 29 Ocak 2017

Samsung C7 Pro sahnede Samsung, üç renk seçeneği ve şık dizaynı ile yeni C7 Pro modelini tanıttı. Tasarımsal olarak değerlendirildiğinde gayet şık bir model olduğu kabul görebilir. ancak Cihaz, 5.7-inç Super AMOLED Full HD ekran ile geliyor ve Qualcomm'un Snapdragon 626 yonga setine sahip. 4 GB RAM ve ön ve arka f / 1.9 açıklıkla 16 MP çözünürlükteki kameralarla donatılmış olarak geliyor. Galaxy C7 Pro, 64GB'a kadar genişletilebilir dahili depolama kapasitesine sahip. 256 GB’a kadar artırılabilen harici depolama imkanı sunan Galaxy C7 Pro Arctic Blue, Maple Leaf Gold veya Rose Pink renk seçenekleriyle raflardaki yerini alacak. 3.300 mAh pil

ve ekranın altında, verilerinizin güvenliğini koruyacak bir parmak izi tarayıcısı mevcut. Android 6.0.1 ile kutusundan çıkan C7 Pro Samsung'un TouchWiz kullanıcı arayüzü çalışıyor. Tüm bunların yanında cihaz ön sipariş için sunuldu. Ancak

sadece Çin pazarına giren ürünlerin dünya geneline ne zaman açılacağı bilinmiyor. Yaklaşık 400 dolarlık satış fiyatıyla ön siparişe çıkan cihazın geleceği ile ilgili detayları Samsung’un C7 Pro’yu Çin’de satışa sunması ile birlikte göreceğiz gibi görünüyor.

Bursa’ya Sanayi 4.0 eğitimi

Mitsubishi Electric, Bursa’da düzenlediği seminerde sektör profesyonellerine Sanayi 4.0 odaklı dijital fabrika konsepti e-F@ctory sistemini tanıttı.

Etkinlikte MAPS SCADA ürününü paylaşan Mitsubishi Electric, PLC ürün ailesi ve programlanabilir kontrolör mühendislik yazılımı MELSOFT GX Works3 ürünü ile ilgili detaylı bilgiler aktardı. e-F@ctory yapısında fabrika otomasyon alanındaki robotlar dahil tüm yeni nesil ürünler internet aracılığıyla haberleşebiliyor. e-F@

ctory konsepti ile bir fabrikayı yeni endüstri evresindeki tüm ihtiyaçları karşılayacak şekilde kurmak ve kurmadan önce de bir sanal fabrika oluşturarak ortaya çıkacak fabrikayı ve üretimi test etmek mümkün. Yönetimden üretime tüm fabrika katmanlarını optimize etmek için ileri teknolojileri kullanan ve üretimde önemli maliyet avantajı sunan e-F@ctory, küresel rekabette yer alabilmeyi sağlıyor. Mitsubishi Electric; e-F@ctory konseptini kendi üretim bantlarında 2003 yılından beri kullanıyor.

Citrix, Unidesk'i aldı

Citrix, katmanlama (layering) isimli Windows uygulama paketleme ve yönetme teknolojisinin yaratıcısı Unidesk'i satın aldı. Uygulama katmanlama; uygulamaları kurulu işletim sisteminden ayırmak, böylece sistem

ve uygulamaların ayrı ayrı yönetilip, herhangi bir son kullanıcı bilgisayarından herhangi bir cihaza iletilebilmelerini sağlamak için en iyi yöntem olarak tanımlanıyor. Uygulama uyumluluğu herhangi bir katmanlama çözümünden randıman alabilmek için gereken en önemli kriter ve Unidesk de yüksek uygulama uyumluluğuna sahip. Windows işletim sisteminin kendisi (OS katmanı), uygulamalar (app katmanları) ve tüm kullanıcı ayarlarını, uygulamalarını ve verilerini saklayan üzerine yazılabilir kalıcı bir katman da dahil

olmak üzere tüm Windows çalışma alanını modüler sanal diskler halinde katmanlayarak uyumluluğu artıran full-stack katmanlama teknolojisini Unidesk sunuyor. Unidesk 4.0 mimarisi ile Citrix müşterileri, hem şirket içi hem bulut tabanlı sistemlerde tek uygulama ile buluta geçişi kolaylaştıran, ölçeklenebilir ve özellik açısından zengin uygulama katmanlama çözümünden yararlanabilecek. Bu arada Citrix, Unidesk'i VMware Horizon ve Microsoft sanal masaüstü kurulumu müşterileri için tek bir ürün olarak satmaya da devam edecek.



30

BThaber

KARİYER

23 - 29 Ocak 2017

Dijital dünyanın görgü kuralları

Sanal ortamdaki iletişime gereken özeni göstermek, özellikle iş hayatında büyük önem taşıyor. Eğitim danışmanı, eğitmen ve yazar Suna Okur’un Ötekiadam Yayınları’ndan çıkan ‘Suna Okur ile Zarafet, Görgü ve Protokol’ isimli kitabı da yeni dönemin iletişim kurallarını ele alıyor. Buna göre, e-posta güvenilir bir iletişim aracı olmadığı için çok gizli ve çok özel iletilerin elektronik ortamda gönderilmesi de uygun değil. E-postada ‘Başlık’ bilgilerini düzenlerken e-postanın kime gittiğine bir kez daha göz atmakta fayda var. Zira bazen isim benzerliklerinden dolayı e-posta da farklı kişilere gidebilir. Ayrıca ‘Başlık’ bölümünde bulunan bilgi kısmına her e-postada yöneticiyi eklememeye özen göstermek gerek. Yöneticiyi bilgiye koyarken “Bu e-postadaki bilgilerden yöneticim gerçekten haberdar olmalı mı?” sorusunu kendimize sormamız en iyisi. Bcc’ye adres eklemelerde de dikkatli olmak şart.

E-postada öncelikli olarak üst makamların adresini, sonra da kıdem sırasına göre astları listelemek gerek. Konu bölümüne ise ‘hakkında, dair, ait’ ibareleri yazılmaz, çünkü bunları yazmak muhatabın zekâsına hakaret olarak yorumlanabilir. Bunun yerine konu, içeriği özetleyen birkaç kelimeden oluşmalı. Birkaç detayı barından bir konu başlığı, arandığında bulmayı kolaylaştıracağı için daha iyi olur. Ayrıca e-posta metnini oluştururken posta daima hitapla başlar. ‘Sayın’ yerine ‘sn’, ‘saygılar’ yerine ‘syg’ kısaltmalarını kullanmamak bu nedenle önemli. Tamamı büyük harfle yazılan e-postalar ise ‘bağırmak’ anlamında olduğu için kısaltmalar hariç büyük harfle yazmaktan kaçınmak gerekir. Her e-postadan sonra okundu teyidi istenmesi de güvensizlik olarak algılanır ve postanın sonunda iletişim bilgilerinin bulunması gerekir. Özellikle kurum içi e-postalarda, emredici tonlardan uzak durmak, başkasının yüzüne söylenmeyecek şeyleri elektronik ortamda yazmamak gerekir. Toplu e-postalarda gizli karbon kopyayı kullanmadan kişilerin adreslerini gizlememek, kişilerin mahremine saygısızlık olarak değerlendirilir. Bir taraftan da, “Bu e-postayı 10 kişiye gönder, göndermezsen...” gibi e-postaları başkalarına göndermek de görgüsüzlüktür. Gelen e-posta da listelere hiçbir filtre kullanılmadan gönderilmemeli.

Her şey kişisel gelişim için

Türkiye’nin eğitim alanında faaliyet gösteren en yaygın sivil toplum kuruluşu Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), eğitim teknolojileri şirketi Enocta’nın da desteğiyle hayata geçirdiği e-eğitim uygulamaları platformu TEGVİZYON’u tanıttı. Profesyonel ve kişisel gelişim alanında bilgi ve

becerileri zenginleştirmek, eğitimlerde fırsat eşitliği sunmak ve etkin ölçme değerlendirmeye olanak sağlamak için farklı öğrenme stillerine uygun, zaman ve mekândan bağımsız çözümler sunan dijital platform TEGVİZYON, zengin içeriği ile TEGV’e özgü eğitimleri izleme imkanı sağlayacak.

Aman hasta olmayın! •

• •

• Buz gibi günlerde herkesin derdi ofiste olabilmek. Öğle tatillerinde yürüyüş yapmak bir yana, çalışma masasından kalkmak bile zor. Oysa Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Pelin Uysal’ın da belirttiği gibi, gripten zatürreye birçok kış hastalığına soğuklar değil, kapalı ve sağlıksız ortamlardaki mikroplar davetiye çıkarıyor. Pencerelerin düzenli aralıklarla açılarak ortamın havalandırılması gerektiğini belirten Dr. Pelin Uysal, şu önerilerde bulundu: “Kışın gribal enfeksiyonlara ve zatürreye sanıldığı gibi soğuk hava değil, sağlıksız, düzenli havalandırılmayan kalabalık ortamlar ve ofisler davetiye çıkarıyor. Kışın kapalı ve kalabalık ortamlarda daha fazla kalıyoruz. Bunun sonucunda ortak soluduğumuz havada bulaşması nedeniyle solunum hastalıklarında artış var. Özellikle gribal enfeksiyonlar, zatürre, astım ve KOAH atakları, akut bronşit ve soğuk algınlığı sonrası uzamış geçmeyen öksürükle karakterize bronş hiperreaktivitesi (solunum yolu hassasiyeti) en sık görülen solunum hastalıkları.

Sigara, gaz ocağı ve gazlı ısıtıcılar, arızalı kalorifer kazanları, kapalı garajda çalışan araba, odun sobası ve şömine, formaldehit madde salınımı yapan mobilya yalıtım malzemeleri, bina temellerinden mekanlara sızan radon gazı bu tahriş edici maddeler arasında sayılabilir. Motorlu taşıtlardan, sanayi ya da konutlarda kullanılan yakıtlardan kaynaklanan gaz ve tanecikler solunum yollarını tahriş eder. Dış ortamda hava kirliliğinin yoğun olduğu günlerde gereksiz aktivitelerden kaçınılmalı, evin pencereleri kapalı tutulmalı. Solunumsal hastalıklarda klimanın temizliği, bakımının düzenli yapılması, havalandırmanın yeterli olması kritik rol oynuyor. Zira bakımı yapılmamış klimaların kullanıldığı nemli ortamlarda legionella bakterisinin neden olduğu zatürre bulguları gözlenebiliyor. Özellikle alkol ve sigara kullanımı ile bu risk de artıyor.” İşte ofiste hastalıklardan korunma yolları: • Ellerinizi sık sık yıkayın. • Kronik hastalığınız varsa ya da bağışıklığınız zayıfsa grip ve zatürre aşısı

yaptırın. Birbirinizle sarılıp öpüşmek yerine, başınızla selamlaşın. Kapı kollarını kağıt mendil ile tutun. Ofisin düzenli temizlenip temizlenmediğine dikkat edin. Öğle aralarında ya da küçük zaman dilimleri yaratarak kısa bir yürüyüş yapın. Gün içerisinde hareketsiz kalmamak için merdiven inip çıkın. Abur cubur ve hazır ürünlerden uzak durun; sağlıklı beslenmeye dikkat edin. Öksürürken ağzınızı kağıt mendille kapatın, hemen çöpe atın ya da kolunuzla kapatın. Hasta bir kişi ile yakın temastan kaçının, gerekirse maske kullanın. Ofisi penceresi varsa mutlaka sık sık havalandırın, pencere açılmıyorsa da havalandırma sisteminin sağlıklı işlediğinden, klimaların bakımının yapıldığından emin olun. Ofiste, evde ve arabada kullanılan ısıtma sistemleri klimalar ve havalandırma sistemlerinin bakımı, hijyeni olası enfeksiyon hastalıklarından korunmada önem taşıyor. Ofis arkadaşlarınızla sohbet ederken belli bir mesafe olmasına dikkat edin. Hastayken işe değil doktora gidin, gerekirse rapor alın. Hem kendi sağlığınız için istirahat edin hem de arkadaşlarınızın sağlığını riske atmayın.

Modern otomobil tasarımını Bilgi’de öğrenin İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Yaşam Boyu Eğitim Merkezi Bilgi Eğitim, otomobil tasarım sürecine yönelik mesleki deneyimler kazanmak isteyen ve otomotive ilgi duyanlar için “Otomobil Tasarımı Eğitimi” hazırladı. Modern otomobil tasarımına dair temel yaklaşımların ve yeni teknolojik malzemeler alanındaki ilerlemelerin ele alınacağı program 4 – 25 Şubat tarihleri arasında üniversitenin santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleştirilecek. Teorik ve kuramsal bilgi aktarımı ile

uygulamalı proje çalışmalarının ve alıştırmalarının birleşimi olarak tasarlanan eğitimde çizim sürecine dair teknikler, gerek kağıt üzerindeki geometrik ifadeler gerekse 3D çalışma modelleri ile kurgulanıp biçimlendirilecek. Eğitimde micro ve macro mobiliteye dair parametreler otomobiller üzerinden değerlendirilebilecek ve katılımcıların gelecekteki şehir kurgusu ve otomobillerin bu kurgudaki yeri üzerinde düşünmelerine ve inceleme yapmalarına olanak sağlanacak. Engin Tulay

yönetiminde gerçekleştirilecek Otomobil Tasarımı Eğitimi ‘Bir Nesne ve Arayüz Olarak Otomobil’ programı 4 – 25 Şubat tarihleri arasında santralistanbul Kampüsü’nde düzenlenecek. Eğitim, otomobil tasarımı alanında kullanılan malzemelere ilişkin gerek estetik gerekse fonksiyonel anlamda bütünsel bir genel bakışı sunmayı hedefliyor. Söz konusu tarihlerde Cumartesi günleri 10:00 - 13:00 / 13:30 – 16:30 saatleri arasında gerçekleştirilecek olan programın ücreti ise bin 400 TL.


MERKEZİ YÖNETİM ÖZELLİĞİ

NORTON Internet Security Ürünlerinde

Norton Security Deluxe Tüm aygıtlarınızda bulunan verilerin tamamını korur. Tek bir abonelik ile birden fazla PC, Mac, akıllı telefon ve tableti korur. Kullanıcı dostu web portalı ile korunan tüm aygıtları yönetmenizi sağlar. Kötü amaçlı programlara ve diğer çevrimiçi tehditlere karşı korur. Kimliğinizi ve çevrimiçi işlemlerinizi güvende tutar.


32

BThaber

KARİYER

23 - 29 Ocak 2017

İş dünyası, acı gerçeği kabul ediyor

Kendinizi sürekli yenilemeniz gerektiğini bilin

Gelecek trendlerini araştıran düşünce kuruluşu GelecekHane’nin Kurucusu Halil Aksu, küresel dijitalleşmeye dikkat çekerken, gelecekte yeni meslekler için yeni yetkinliklerin gerekeceğine de işaret etti. Aksu, malzeme bilimleri, yaşam bilimleri, yapay zeka, sanal gerçeklik gibi alanların gelecekte önemli çalışma alanları arasında yer alacağını, buna karşılık klasik meslek gruplarının da geçerliliğini kaybedebileceğini hatırlattı. Halil Aksu’ya göre, makine öğrenimiyle ve robotlarla yapılabilecek işlere yönelik meslekler gelecekte değersizleşecek. Halil Aksu, bu yorumunu şöyle detaylanırdı: “Yapay zekâ ve yazılım robotları o kadar hızlı gelişiyor ki, pek çok işi insandan daha iyi yapabilir hale gelecekler. Pratisyen doktorlar, sigorta şirketleri ve bankalarda basit evrak işleri yapanlar, spor hakemleri, düz mantık eğitim veren eğitimciler ve benzeri rasyonel işler yapan meslekler; algoritmalar tarafından çok daha kaliteli, çok daha güvenilir, çok daha hızlı ve ekonomik bir şekilde yapılacak. Hatta zamanla yaratıcılık gerektiren meslekler bile otomasyonun tehdidi altında olacak. Bir yetkinlik öğrenerek, bir disiplinin eğitimini alıp bunlarla ömür boyu bir mesleği icra etme dönemi kapandı. En önemli yetkinlik, kendini yenileme ve adaptasyon kabiliyeti olacak. Yeni bir eğitimi almak, yeni bir mesleğe veya sektöre uyum, yeni bir meslek icra etmek gerekecek.” Bugün eğitim alan çocukların öğretmenlik, avukatlık, doktorluk ve mimarlık gibi klasik meslekler edinerek, bununla hayatlarını sürdürebileceklerini düşünenler büyük bir yanılgı içinde. Buna karşılık, malzeme bilimleri, yaşam bilimleri, yapay zekâ, sanal gerçeklik alanları geleceğin önemli çalışma alanları içinde olacak. Bunlarla ilgili multidisipliner ekiplerde yer almak, tasarımcı olmak, hikaye geliştiricisi veya anlatıcısı olmak; yani kısa veya orta vadede robotların ve makinelerin yapamayacağı veya zorlanacağı işleri yapabilmek ise gelecekte önem kazanacak.

Xerox PARC’ın yeni CEO’su Tolga Kurtoğlu Xerox’un Ar-Ge merkezi Xerox PARC’ın (Palo Alto Research Center) yeni CEO’su Dr. Tolga Kurtoğlu oldu. 2010 yılından bugüne Xerox PARC’da görev yapan Dr.Tolga Kurtoğlu 2006 ile 2010 yılları arasında NASA’da çalıştı. Dr. Tolga Kurtoğlu Xerox PARC’a CEO olarak atanmadan önce ise Xerox PARC Başkan Yardımcısı ve Sistem Bilimleri Laboratuvarı Direktörü olarak görev yapıyor, Xerox PARC bünyesinde gerçekleştirilen yapay

zeka, öğrenen makineler, analitik sistemler, geometrik muhakeme, modelleme, simülasyon ve siber fiziksel güvenlik alanlarındaki araştırma projelerini yürütüyordu. Bornova Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Tolga Kurtoğlu, ABD Carnegie Mellon Üniversitesi’nde yüksek lisansın ardından, Teksas Üniversitesi Austin’de doktora eğitimini tamamladı.

Fujitsu tarafından küresel çapta yaptırılan “Dijitale Hazır: Dönüşüm Çağında Ortak Yaratma” (Fit for Digital: Co-creation in the Age of Disruption) araştırmasına göre, iş liderlerinin yarısından fazlası (%52), dijital dönüşümün şirketlerinin 2021 yılına kadar mevcut durumlarında olmayacağı anlamına geldiği kanısında. Araştırmaya katılan yöneticilerin hemen hemen hepsi (%98) gelecek beş yıl içinde örgütlerinin bu durumdan zaten etkilenmiş ve dijital dönüşüm nedeniyle etkilenmeye devam edeceğini söylerken, yüzde 92'si işletmelerinin dijital dünyada gelişmek için evrim geçirmesi gerektiğini,

yüzde 75'i de sektörlerinin temelden değişeceğini düşünüyor. Dijital dönüşüme uyum sağlamayı etkileyen faktörleri de değerlendiren yöneticilerin neredeyse yarısı (%45) C seviye yöneticileri veya kurumsal liderlik takımını işaret ediyor. Araştırma Eylül 2016'da bağımsız araştırma şirketi Censuswide tarafından gerçekleştirildi ve kamu sektörü, finansal hizmetler, perakende ve imalat sektörlerinde faaliyet gösteren bin 180 karar verici katıldı. İş dünyası liderlerinin çoğunluğu (%72) sayısallaştırmanın onlar için heyecan verici fırsatlar sunduğuna, yüzde 80’i de bu durumun işlerine

E T K İ N L İ K L E R 10-11-12 Şubat 2017 DevOps Zirvesi Silence Convention Center, Ataşehir, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.devopszirvesi.com

9 Mart 2017 BTvizyon Tekirdağ Toplantısı Tekirdağ AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

olumlu yansıyacağına inanıyor. Yöneticilerin yüzde 71'i, dijitalleşen dünyada işletmelerin rekabetçi kalabilmek için daha hızlı yenilik yapmaları gerektiğine inanıyor. Fujitsu Kıdemli Başkan Yardımcısı ve EMEIA ile Amerika Bölgesi Başkanı Duncan Tait, "Bu çalışmanın sonuçları, dijital dönüşüm karşısında gelişme baskısının da olduğunu net bir şekilde gösteriyor" dedi. Dijital dünyada gelişmelere ayak uydurabilmek için ihtiyaç duyulanları sıralayan yöneticilerin neredeyse dörtte üçü (%72), dijital dönüşümü sağlamak için şirketlerine yardımcı olabilecek kuruluşlarla daha stratejik işbirliği yapma ihtiyacının altını çiziyor. Kuruluşların yüzde 73’ü, teknolojinin dijital dünyada başarılı olabilme yeteneğinin merkezinde yer aldığını vurgularken, yüzde 67’si de kuruluşlarının teknoloji alanında uzman üçüncü partilerle işbirliği yapmasının hayati değerinden bahsediyor.

Y U R T İ Ç İ

21 Şubat 2017 Kamuda BT Yönetişimi Teknoloji Platformları Sheraton Ankara Hotel & Convention Center AYRINTILI BİLGİ: www.teknolojiplatformlari.com.tr

21 Şubat 2017 Yeni Dünyanın İçerik Dönüşümü Sheraton Ankara Hotel & Convention Center AYRINTILI BİLGİ: www.teknolojiplatformlari.com.tr

23 Mart 2017 BTvizyon Antalya Toplantısı Antalya AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

E T K İ N L İ K L E R 8 Şubat 2017

DataCentre Summit Londra, İngiltere AYRINTILI BİLGİ: www.datacentresummit.co.uk

20-24 Mart 2017

CeBIT Hannover, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.cebit.de/home

Y U R T D I Ş I

27 Şubat - 2 Mart 2017

Mobile World Congress Barselona, İspanya AYRINTILI BİLGİ: www.mobileworldcongress.com

19-23 Şubat 2017

HIMMS 17 ABD / Orlando AYRINTILI BİLGİ: www.himssconference.org

23-25 Mayıs 2017

CommunicAsia2017 Marina Bay Sands, Singapur AYRINTILI BİLGİ: www.communicasia.com

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.



30 34

BThaber

MEKTUP

23 - 29 Ocak 2017

Kim ne derse desin, satranç ‘güç’ demek

Kar sonrası lodos günlerinden merhaba, Online firma rehberi Yellow Pages, kar yağışının çok etkili olduğu 6-10 Ocak arasında online platformda kullanıcıların en çok neleri aradığını açıklamış. Buna göre, en çok çekici ve yol yardımı kategorisinde arama yapılmış. Bunları yüzde 32 artışla hava yolları aramaları takip etmiş. Taksi kategorisindeki aramalarda yüzde 27, fast food kategorisindeki aramalarda da yüzde 25 artış olmuş. Sözün özü, büyük şehirde kar, dert demek. Sırf bizler değil, kentlerimizi paylaştığımız hayvanları gerçekten seviyor ve onların yaşam hakkına saygı duyuyorsak, kendi imkanları ile çaba gösterenleri taktir edelim ama onları kurtarıcı yapmayalım. Yardımlar, bağışlar ve nefret söylemleri ile hayvan sevicisi olanları da sorgulayalım ve uzak duralım. Yani desteklemeden önce araştıralım, söylemden de bir zahmet şüphe edelim. Destekleri de hayvanların haklarını savunmak üzere faaliyet gösteren HayKonfed ve HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu) gibi STK'lar üzerinden yapalım. Ayrıca sivil toplumun güçlenmesini istemeyenler, onları karalamaya çalışanlar ve bil ki hayvanlar üzerinden rant elde edenler var, bu pis gerçeği unutmayalım. Kâr amacı gütmeyen mobil uygulama “Ben Dostum” işte bu noktada sahipsiz hayvanlar için sürdürülebilir bir fon yaratmak hedefiyle hayata geçmiş. Ben Dostum, 10 milyon civarında olan hayvansever kitlenin bu uygulamayı kullanmasını sağlayarak, reklam ve üyelik gelirleriyle sürdürülebilir fon yaratmayı hedefliyor. iOS ve Android’de yer alan uygulama ile sokak hayvanlarıyla ilgili acil vakalara müdahale şansı da artıyor, mama kumbaraları işlevsel ve şeffaf bir hale geliyor,

hayvan yuvalandırma ve bakıcı hizmetleri kolaylaşıyor. Daha fazla bilgi için adresimiz www. bendostum.com sitesi, benden söylemesi. Faal kullanıcısı olduğun bir yapı ile ilgili haberim var. Facebook; Instagram Hikâyelerini günde 150 milyonun üzerinde insanın kullandığını ve her beş hikâyeden birinin izleyicilerden direkt mesaj aldığını açıklamış. Instagram, bu sohbeti daha da geliştirmek için işletmelerin müşterileriyle bağlantı kurmasına ve etkileşim sağlamasına yardımcı olacak iki yeni araç da sunuyormuş: ‘Hikâye İstatistikleri’ ve hikâyeler içerisinde yer alacak tam ekran reklamlar. Detaylar http:// blog.business.instagram.com/ post/155717870326/businessinsights-and-ads-in-stories

adresindeki blog yazısında. Bu arada, San Francisco merkezli 500 Startups bünyesindeki 500 İstanbul, kurumların işe alım süreçlerinde atılımlarıyla öne çıkan Peoplise girişimine yatırım yapmış. Peoplise, bu yatırım ile başta İngiltere ve ABD pazarları olmak üzere küresel açılımını hızlandırmayı planlıyor. 2017 için takip listemide olsun… Çünkü 500 binin üzerinde adayın değerlendirildiği Peoplise platformu, aralarında global devlerin de bulunduğu 50’den

tespitinde bulunmuş. Ankara Kalkınma Ajansı organizatörlüğünde yürütülen Sosyal Sorumluluk Platformu kapsamındaki projelerden “Okumak Özgürlüğe Uçmaktır” projesinin sponsorluk anlaşması imzalanmış. Kol Kola Derneği tarafından başvurusu yapılan “Okumak Özgürlüğe Uçmaktır” projesi ile gençlere kitap okuma alışkanlığı, kendini ifade etme becerileri ve gençlere bilgi birikimi kazandırılması amaçlanıyor.

fazla kurumsal müşteriye hizmet veriyor. Tüm abuk subuk adamların laflarına ragmen, Türkiye bölgedeki satranç oyununda güç kazanacak. Bu konuda çaba gösterenlerden biri olan Okan Üniversitesi’nin Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kahriman, Türkiye’nin konumu dolayısıyla bölgedeki satranç oyunundan güç ve önem kazanarak çıkacağı

Gelelim ödüllere… Netaş, enerji yoğunluğunu son 3 yılda ortalama yüzde 66,3 oranında azaltarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından 17’ncisi düzenlenen Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması’nda (SENVER) birincilik ödülünün sahibi olmuş. Düzenlenen törende, Netaş CEO’su C. Müjdat Altay

birincilik ödülünü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez’den almış. ‘Dünyaya Saygılı, Dünyada Saygın’ vizyonu doğrultusunda, kaynakların verimliliğine odaklanan, üretimde, ürünlerinde ve tüm iş süreçlerinde enerji verimliliğini esas alan Arçelik, Enerji Verimliliği Haftası kapsamında bu yıl da ödüle layık bulunmuş. Arçelik Bolu Pişirici Cihazlar İşletmesi’nin Isı Pompası Projesi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından verilen Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılması Projeleri (SEVAP) kategorisinde birincilik ödülünü almış. VitrA da atık ısının üretimde yeniden kullanılmasını sağlayan projesiyle, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından düzenlenen 17. Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması’nda üçüncülük ödülüne layık görülmüş. VitrA’nın ödülünü Eczacıbaşı Yapı Gereçleri Fabrika Direktörü Tuna Tümer, 8. Enerji Verimliliği Forumu kapsamında düzenlenen törende Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürü Alparslan Bayraktar’dan almış. “The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri”nde ise Multinet Up, bu yıl ilk kez verilen ‘En Yenilikçi Çözüm Ortağı’ ödülünün sahibi olmuş. Haftayı iki kitapla tamamlıyorum. İlk kitabım psikolog Şeniz Doğan’ın takipçileri tarafından uzun zamandır beklenen kitabı ‘Aşkın Sırrı’ ve kitap, Doğan Novus etiketiyle tüm kitapçılarda. İkinci kitabım ise hukuki içerikte gündem takibi adına önemli: ‘Yargıtay (2014 - 2016) Kararlarında Sosyal Medya’. Av. Ümit Erdem, Av. Arb. Çağrı Şükrü Uluslu ve Av. Gökberk Dumancı’nın eserini gündemimize alalım. Bu hafta da bu kadar olsun, yeni bir gündemle buluşmak üzere,

REKLAM SATIŞ GRUBU YIL 22 SAYI 1106

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr

www.bthaber.com

BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr

23 - 29 Ocak 2017

www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

Editör

Görsel Yönetmen

Handan Aybars handana@bthaber.com.tr

Tuğçe Erarslan tugcee@bthaber.com.tr

Online Editör

Video Editör

Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr

Efe Çevikoğulları efec@bthaber.com.tr

Bültenlerinizi

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l

Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr

Satış Grubu Kutay Göçe Karolin Özçelik Abdurrahman Koyuncu Funda Koyuncu (Ankara)

Reklam Rezervasyon info@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Telefon: (0216) 291 13 90 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.



WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER

Without fiber, digital transformation will be a dream! We are beyond talking about concepts such as digital transformation, Industry 4.0, M2M, Internet of Things (IOT) and the institution began to make investments relatedly. However; the alarm bells for the current internet infrastructure in Turkey started to ring. Turkey will miss another train if quick decisions are not made about the fiber cabling that is the basis of this infrastructure and the current work is not accelerated. Now, not only computers but also other devices are going to be connected to the internet, and the importance of communication infrastructure is emerging when it is thought that 50 billion devices will be connected to the internet in 2020. Prime Minister Binali Yıldırım, both as a minister and a prime minister, gave support for the fiber but not enough improvement was recorded on this issue. “Turkey’s Digital Future: Broadband Vision” report by Vodafone Turkey in conjunction with Axon Consulting confirms these views. The report, which analyzes

the most appropriate technology and international investment models for delivering the fiber infrastructure coverage to all the homes in Turkey, was presented with the participation of Axon Partners Managing Partner Dimitri Kallinis and Turkey General Manager Dikmen Edgü, hosted by Hasan Süel, Vice Chairman of Vodafone Turkey Executive Committee. The report stated that there are many technologies that are currently bringing broadband to homes, and fiber technology as the most technically advanced technology reaching houses and buildings is proposed for Turkey by “Open Access Network” (AEŞ) model. Within the scope of the report, the appropriateness and advantages of these technologies for Turkey were also discussed. With a 535 million USD investment; 4.76 million more homes can reach fiber The report, prepared by Axon Consulting, focuses on FTTH / B technology as a long term solution proposal to meet the ever

increasing bandwidth needs while the 2015-2018 Turkey Information Society Strategy and Action Plan published by the Ministry of Development was referred. Emphasis was placed on the coverage and technological features of the FTTH / B within the countries’ fiber infrastructure. It is announced that this initiative, which will be an appropriately designed investment made only once, will provide Turkey with an infrastructure that can be used for many years. The report, which draws attention to consumers in Turkey consuming more data on fixed services than mobile services, points out that the average monthly fixed broadband connection data consumption is expected to increase to 180 GB per month by 2021. It is also noted that Turkey’s average consumption of 54.9 GB per month in 2015 is likely to reach this average if it increases by 22%annually (CAGR). The report, which encouraged the creation of investment opportunities in Turkey to create favorable conditions for grid installation, emphasized

that a 535 million USD investment would provide up to 4,76 million additional homes to reach fiber services. Vodafone Turkey Executive Vice President Hasan Süel underlined that the creation of a national broadband policy is a key to the bright future of strong Turkey. Stressing that Vodafone continues to invest in this issue without interruption, Hasan Süel said: “We believe that Turkey can be one of the leading countries in the communication sector if a climate is provided that encourages investments and those who want to invest. We think that fast broadband internet access in our country should be determined as basic citizenship right and should be evaluated within the scope of basic services reaching a house. We, as Vodafone Turkey, are ready to do all kinds of duties as “an institutional citizen”. As one of the biggest international direct investors in the country, we will continue to make

significant investments in the Turkish market in the direction of our long term growth vision. We will continue to invest in 2017 with the same speed and determination. We will reflect our global experience in broadband technologies to our consumers and give them the best service. We will continue to work on digitalization for the whole Turkey, every individual, every house, every institution, in short, for every living aspect.” Dimitri Kallinis, Axon Partners Managing Partner, stated that: “Our work is driven by the belief that Turkey’s broadband plan goal is to bring the fiber (FTTH / B) more homes than ever before. This initiative, which will enable a onetime and appropriately designed investment, will provide the country with an infrastructure that can be used for decades. Given the expected growth in fixed broadband demand in the coming years, it is understood that new improvements or changes in access technology in Turkey are due.”

All details regarding smart cities will be discussed The ‘International Smart Cities Conference’, which will be organized by the nongovernmental organization Public Technology Platform (KTP), which produces information and reports by making pilot investment studies on smart cities that contribute to public policies on urbanism, will be organized this year at Congresium Ankara on March 1st and welcome participants. With the participation of public institutions, local governments and private sector representatives, the theme of “Time for Innovation and Change for Cities” will be

discussed in the event and cities of the future will be open for discussion, which is set out with the motto of “The preview of the Future”. The guest country of this year’s conference will be Qatar. Qatar’s capital city, Doha, will be dealt with in the context of Lusail City as the first smart city to be established from scratch. Some of the topics to be addressed at the International Smart Cities Conference, where more than 60 local and foreign speakers and more than 25 sessions will be present, are as the following: Future of cities, Smart City Adaptation: 360,

Social Innovation for Cities, Renewable Energy in Smart Cities, Energy Management and Energy Monitoring, Smart Data for Smart Cities, Climate

Change and Green Cities, New Approaches in Traffic Management, Internet of Things in the Service of Cities, Health Solutions in Smart Cities, Internet

of Things in Smart Agriculture, Smart Building Transformations, Smart Life Technologies in Banking, Retail and Smart Life Technologies.



The channel will become the ‘cloud manager’!

While technology trends are changing rapidly, investments in this direction are also developing rapidly. Topics like cloud, mobility, IOT, security, big data and analytics are now on the agenda of every institution. Avnet’s General Manager Hakkı Eren spoke on the development of new technologies and their reflection on Turkey: “When we look at the technology market, we see that fourth generation technology investments gain popularity. In America, Europe, as well as Turkey, this development is progressing in a similar way. As the first trend, we see cloud technologies. The “infrastructure is mine” approach has come to an end in America and Europe. In Turkey, they will sit in time and more convenient usage environments will be created. When we look at other emerging areas, we see mobility, security, Internet of things, big data

and analytics. We see that serious investments have been made in these issues. We have already started our investments in these areas. We provide trainings for our business partners also in these issues. Buying cloud services, working on applications in an integrated manner, even getting reports requires knowledge. Very large organizations are able to do these things on their own, but when the scale falls, we see the confusion within companies. That’s where the channel comes in. As Avnet, we work with our business partners in this regard. We say to institutions, “Let’s set up all of the services that you get from us, which services to receive from the cloud, how to transfer your own data here, how to grow your capacity as your needs grow, educate end users even if they do not want to have IT specialists within their institutions.”

Ankara entrusts Nurcan Sunay for the duty

The 5th Ordinary General Assembly of the Ankara Branch of the Turkish Informatics Association (TBD) was held in TOBB ETÜ on Sunday, January 15th and Nurcan Sunay, who formed the ‘yellow’ list with his team, was elected as President in the 5th Ordinary General Assembly of TBD Ankara Branch. Nurcan Sunay, who has been a member of the TBD since 1990 and has worked in various working groups in the Executive Committee of Public-BİB Sector, has been serving as the 2nd President of the Ankara Branch for the period of 2015-2017.

2012 when she assumed the role of Director of Information Processing and Communications Department. Nurcan Sunay, who is currently a minister consultant in the Ministry of Customs and Trade and who teaches at Atılım University’s Department of International Trade and Logistics as a part-time instructor, stated that: “Our country in recent years has gradually begun to close the gap compared to developed countries with the growth in the informatics sector. But this development and growth must be sustainable.

Nurcan Sunay, who graduated from METU Mathematics Department in 1985 and then MBA at Atılım University, started her career as a programmer at the Ministry of Finance and Customs and worked there for 14 years until

This is only possible with long term strategies, investments, government policies and incentives.” She also informed about the work schedule and priorities: “Human resources need to be improved. This is

As TBD Ankara Branch, we aim to continue our work in 2015-2017 periods and to develop new projects. We plan to focus on promoting the acceleration of women and young people’s participation in economic and social life through the establishment of ‘TBD Women’ and ‘TBD Young’, making TBD has a structure that guides the informatics sector policies as it did at the beginning of the 2000s and ensuring TBD members easily reach their personal rights.”

Such a discount would create additional tax costs for consumers who are bringing particularly low value products from abroad. Due to increased product costs, it is possible to expect that orders from abroad will decrease with this regulation. Since most of the e-commerce sites are not informed about the taxes in the recipient country while the product is purchased, the additional tax and customs costs incurred after goods arriving in Turkey may be a bad surprise for those who are unaware of this new arrangement. “However, it is evaluated that if the domestic prices of the

products are still high in the new situation, the consumers will continue to supply the same products with taxation.” Barış Demirel continued sharing the comment below: “Orders from abroad will decrease due to increased product costs. This situation is expected to affect foreign e-commerce sites abroad primarily. A significant portion of orders received at prices below 75 euros will be covered by taxes. E-commerce companies selling such products will be the most affected by the change. However, the impact will be limited on e-commerce sites whose products are predominantly over 75 euros.”

30 euros limit period started Customs exemption on e-commerce abroad and online orders was reduced from 75 euros to 30 euros. The general opinion is that e-commerce sites in Turkey will be positively affected by this change. Because these companies, who import their products commercially, were forced to compete with the products supplied without tax from abroad on the Turkish market, and as a result, they expressed the unfair competition complaints. One of the positive effects of this decision is public finance. Because there is no tax

collection for a significant part of the e-commerce products that have an average 2% share in imports and increase their share each year. With the new regulation, most of the products supplied from abroad in the e-commerce market will be taxable and contribute to public revenues. It should be noted, however, that the limit of 75 euros is not the limit on the importation of goods through e-commerce abroad, but only the exemption from Customs Duties and VAT, the limit of value for goods which may be brought

without tax. In other words, the reduction of 75 euros to 30 euros will be reducing the value of the goods brought by e-commerce with taxation; goods over 30 euros can be brought by e-commerce with a simple taxation as long as they are not worth over 500 euros. “This taxation is already applied for products over 75 euros now.” said Barış Demirel, Senior Manager of Tax Services at Deloitte Turkey, adding: “18% tax is calculated on tax returns from EU countries and 20% on other countries. But now these taxes will be valid for products over 30 euros.”

only possible by education. The quality of informatics education at universities needs to be increased. In all the work to be done in order for the society to become an information society, the TBD has to come to a structure that guides the informatics sector policies as it used to be.



HP, Windows 10 Pro ürününü önerir. Windows 10 Pro iş demektir.

Yepyeni bir masaüstü deneyimi HP Elite Slice şu ana kadarki en küçük masaüstü. İnanılmaz bir mühendislik ve çarpıcı küçük boyutlu tasarımı ile çalışma alanınızın merkezi olmak için yaratıldı.

www.penta.com.tr

www.arena.com.tr

HP ELITE SLICE Modüler Bir Başyapıt

Üstün çok yönlülük

Güvenli, güçlü, kurumsal performans

Bu PC, işinizin ihtiyaçlarına uygun olarak, işbirliği için iletişim merkezi, multi-medya oynatıcısı veya kablosuz şarj istasyonu olarak yapılandırılabilir.1

IntelR CoreTM i-serisi işlemci2, IntelR vProTM3 ve Dinamik Korumalı HP Sure Start dahil Elite sınıfı güvenlik özellikleriyle iş dünyası kendi eşiyle tanıştı.

www.index.com.tr

© 2016 HP Development Company, L.P. Burada yer alan bilgiler haber verilmeden değiştirilebilir. HP ürünleri ve hizmetleri için geçerli olan garantiler sadece bu ürün ve hizmetlerle birlikte verilen garanti bildirimlerinde belirtilmiştir. İş bu yazının içinde hiçbir konu, temel ve ek garanti olarak yorumlanmamalıdır. HP, iş bu belgedeki teknik veya yazım hatalarından veya eksikliklerden sorumlu tutulamaz. Intel, Core ve vPro ABD’DE ve/veya diğer ülkelerde Intel Corporation ticari markalarıdır. 1Tüm modüller ve kapaklar isteğe bağlı bir özellik olarak ya da ayrı ayrı satılır. Kapaklar fabrika yapılandırması gerektirir ve diğer Slice kapakları ile kullanılamaz. 2Multicore, belirli yazılım ürünlerinin performansını artırmak için tasarlanmıştır. Tüm müşterilerin ya da yazılım uygulamalarının bu teknolojiden yararlanmaları anlamına gelmez. Performans ve saat frekansı, uygulama iş yükü ve donanım ve yazılım yapılandırmalarına bağlı olarak değişir. Intel’in numaralandırma yöntemi yüksek performans ölçüsü değildir. 3İntel® vPro™ isteğe bağlı bir özelliktir. Bazı fonksiyonlarını çalıştırmak için bu teknolojinin, Intel® Etkin Yönetim teknolojisi ve Intel Sanallaştırma Teknolojisi gibi bazı işlevler için ek bir üçüncü taraf yazılımı gerekir. Intel vPro teknolojisi için gelecekteki “sanal cihazların” uygulamalarının mevcudiyeti üçüncü taraf yazılım sağlayıcılarına bağlıdır.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.