D ÖNÜŞÜM ÜN F A RKINDA M I S I N I Z ? Değişen teknoloji ve ihtiyaçlar her sektörde dönüşümü gerektiriyor. Bu dönüşümü erken yakalayıp ayak uyduran kurumlar, rekabette öne çıkarak önemli kazançlar sağlıyor. Siz “Dönüşüm”ün neresindesiniz ? Dijital Dönüşümde Este Bilişim ile Öne Geçin !
estebilisim.com/ dijitaldonusum este_65x186_ilan_v3_p.indd 3
09/05/2017 17:34
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
1124 29 Mayıs - 4 Haziran 2017
Sayfa
4
Yeni nesil teknolojiler BTvizyon Denizli’de konuşuldu Anadolu’nun farklı şehirlerini dolaşan BTvizyon Toplantıları’nın geçtiğimiz haftaki durağı Denizli oldu.
Sayfa
7
Dijital dönüşümü hızlandırmak öncelik olmalı Hewlett Packard Enterprise (HPE), teknoloji uzmanlarını İstanbul’daki Reimagine 2017 etkinliğinde bir araya getirdi.
Sayfa
3
Sayfa
17
Bilişim sektörünün 2016 yılı karnesi Yeni teknolojilere uyumu neler zorlaştırıyor? HSBC Grubu’nun “Teknolojiye Güven” raporuna göre bilgi ve güven eksikliği, yenilikçi teknolojilerin benimsenmesi önünde engel.
Türkiye’de 18 yıldır bilişim sektörünün en güvenilir kaynağını oluşturan, bir önceki yılın satış rakamlarına göre bütünsel bir 500 sıralamasının yanında, her yıl daha da zenginleşen kategorileri ile sektörlerin, uzmanlıkların görünür olmasını sağlayan Bilişim 500 araştırması 2016’nın sonuçlarını almak için geri sayım başladı. İlk sonuçlar, 2016 verileri ile 2017 beklentilerini buluşturdu. BTHABER-6x10-1.pdf
Sayfa
11
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
İletişimde ‘gerçek’ anlamda verim sağlanıyor Günümüzde hızla yaygınlaşan ses ve görüntü sistemleri alanındaki gelişmeler dosya sayfalarımızda...
K
1
27.04.2017
14:13
BThaber
GÜNDEM
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
3
Bilişim sektörünün 2016 yılı karnesi Bu yıl dijital ortamda da kabul edilen başvuruların sonucunda yapılacak değerlendirmeler, 12 Temmuz 2017 tarihinde Bilişim 500 ödül töreninde sektörün ‘en’lerinin görülmesini sağlayacak. Sadece özel sektör değil, gerek kamu sektörü gerekse yabancı şirketler tarafından kesintisiz biçimde öncelikli bir kaynak olarak tanımlanan Bilişim 500 araştırması, her yıl olduğu gibi bu yıl da yeniliklerle zenginleşiyor. Yeni alt kategoriler, ayrıca Anadolu firmaları için yeni alt kategori, 3 yaşından küçük genç firmalar için destekler burada öne çıkıyor. 2016 verileri ve 2017 beklentileri buluştu Her yıl olduğu gibi bu yıl da Bilişim 500 araştırmasına imza atan BTHABER Şirketler Grubu üye firması M2S Araştırma Pazarlama’nın araştırma öncesindeki sektör tahminlerini yeniden sizlerle paylaşarak, sektör bütününde ulaşılan noktayı hatırlayalım. Buna göre M2S, Türkiye bilişim pazarının 2016 yılında yüzde 18 büyüyerek 96 milyar TL büyüklüğü aştığını tahmin ediyor. M2S’e göre; 2015 yılına göre en yüksek büyüme ise donanım ve yazılım kategorisinde kendini gösterdi. Yazılım
Türkiye’de 18 yıldır bilişim sektörünün en güvenilir kaynağını oluşturan, bir önceki yılın satış rakamlarına göre bütünsel bir 500 sıralamasının yanında, her yıl daha da zenginleşen kategorileri ile sektörlerin, uzmanlıkların görünür olmasını sağlayan Bilişim 500 araştırması 2016’nın sonuçlarını almak için geri sayım başladı. sektörünün toplam bilgi teknolojilerindeki payı ise yüzde 35 seviyesine ulaştı. 2017 yılında da büyüme trendinin devam etmesini bekleyen M2S’in bir diğer beklentisi de buluta bağlı servislerin 2017’de Türkiye pazarında daha da öne çıkması. Veri merkezlerinin sayısı artarken, güvenlik, felaket yönetimi ve veri yedekleme ise kaçınılmaz olarak öncelikli başlıklar olarak kendini gösteriyor. M2S beklentilerine göre, 2017 yılında KOBİ’lerin yapacağı yatırımlarda öncelikleri yine donanım olacak. Yani donanım pazarı 2017 yılında da büyümeye devam edecek. Yeni şirketler sıralamada yerini alıyor Gelelim 2016 yılı araştırması için satış rakamlarını paylaşan sektör şirketleri, bu şirketlerin ilk etapta ortaya çıkardığı sonuçlara… Son başvuru tarihine kadar gelen verilere göre, M2S ile 2016 yılı rakamlarını paylaşan şirketlerin yüzde
70’inin gelirlerinin bir önceki yıla göre arttığı görülüyor. Şirketlerin yüzde 27’sinin ise gelirinde bir önceki yıl olan 2015’e göre azalma kendini gösteriyor. Gelirleri artan şirketlerin ortalama büyüme oranı ise yüzde 36 olarak belirlendi. Gelelim, 2016 yılı verileri ile gurur veren detaylara… Araştırmaya katılan 17 şirket, yüzde 100’ün üzerinde büyüme gerçekleştirdi. Söz konusu 17 şirketin ciroları toplamı ise 600 milyon TL, ki ekonomik hareketlilik ve özellikle kurdaki dalgalanmanın öne çıktığı bir dönem göz önüne alındığında, gelecek için de umut verici. Bu arada, Bilişim 500 araştırması için 2016 yılı gelir rakamlarını M2S ile paylaşan sektör şirketlerinin yüzde 34’ü, Türkiye bilişim pazarının büyüme öngörüsü olarak ortaya koyduğumuz yüzde 18 ve üstünde büyüme sergiledi. Bu da sektöre dair olumlu görüşlerimizi pekiştiriyor.
Bu arada, 100’ün üzerinde yeni başvurunun bu yıl sıralamaya girdiğini de
hatırlatmak gerek. Yani Türkiye bilişim sektörü, yeni oyuncularla, bu oyuncuların elde ettiği gelir rakamları ile daha da derinlik kazanıyor. Acı bir gerçeği de paylaşmadan geçmeyelim: Gelirleri azalan şirketlerin ortalama küçülme oranı yüzde 19, en yüksek daralma ise yüzde 64 olarak saptandı.
Bu yanlış algılardan n’olur artık kurtulun! •
•
•
•
•
•
Bilgi Teknolojileri sektörü ile İletişim Sektörü’nün ayrı sıralama tabloları yer almakta. Bunun sonucunda da Bilgi Teknolojileri ve İletişim sektörlerinin ilk 5’leri birbirinden ayrı sıralanır, törende de bu sıralamaya uygun tanıtılır ve ödüllerine kavuşurlar.
‘Biz küçük bir Anadolu firmasıyız. Listeye girebilme şansımız yok.’ YANLIŞ, çünkü Bilişim 500 sıralamasına girmeseniz bile Anadolu şirketleri ya da Genç Şirketler gibi yeni kategorilerde yerinizi alıp, ödül alabilirsiniz. ‘Katalog Yurtdışında anlamlı değil.’ YANLIŞ, çünkü Türkiye’de yatırım yapmak isteyen yabancı firmalar Bilişim 500 yayınını referans kabul ederken, yatırım, satın alma ve birleşme konularında şirketlere rehberlik yapan yabancı danışmanlık şirketleri de Bilişim 500 araştırmasını temel alır. ‘İletişim sektörünün devleri katıldığı için ilk 500’e girmek zor.’ YANLIŞ, çünkü son yıllarda Bilişim 500 araştırmasında
•
•
•
•
•
‘Bu sene zaten işler kötü gitti, sıralamada düşmüşüzdür.’ YANLIŞ, çünkü cironuz azalmış olsa bile sıralamada yükselmiş olabilirsiniz. ‘Bilgileri verdiğimizde başımıza iş açılabilir.’ YANLIŞ, çünkü Bilişim 500 araştırması bir vergi sıralaması değil ve şirketlerin verdiği bilgilerden vergileri değerlendirilmez. ‘Az çalışan sayısı ile daha az
•
•
•
•
•
kâr ediyoruz, ama sıralamada alt sıralardayız. Bizi başarısız gösteriyorsunuz.’ YANLIŞ, çünkü yıllardır vurguladığımız gibi, Bilişim 500 araştırması kesinlikle bir kârlılık sıralaması değil ve şirketlerin kârlılıklarını değerlendirmez. ‘Bizim hiçbir zaman üst sırlarda olma şansımız yok.’ YANLIŞ, çünkü Bilişim 500 araştırması sadece cirosu en yüksek 500 şirketin sıralaması değil. Her yıl yapılan araştırmada 50’nin üzerinde farklı kategoride sıralamalar yapılıyor. Size uygun bir sıralama da mutlaka var, sadece sebepsiz karamsarlıkla bu kategorileri es geçmeyin. ‘Bu sene ciromuz çok düşük. Girmemiz anlamlı değil.’ YANLIŞ, çünkü son 3 yıl ve son 1 yılda en hızlı büyüyen
şirket sıralamasına girmek için cironuzun yüksek olması değil, araştırmaya düzenli katılmanız önemli. Ayrıca yeni kurulmuş bir şirket olsanız bile araştırmaya katılabilirsiniz. •
•
•
‘Üst sıralarda yer alamıyorum, ödül alamam.’ YANLIŞ, çünkü ödül alan şirketlerin pek çoğu üst sıralarda yer almaz. Kategori ödüllerinde toplam ciro değil, şirketlerin yer aldıkları kategoriye ait olan cirolar temel değerlendirme kriteri. ‘Diyelim ki 500 sıralamasına girdik, katalogda yer almaktan başka bir faydası yok ki.’ YANLIŞ, çünkü bilgi işlem yöneticilerinin satın alma kararlarında Bilişim 500 araştırması, sektörün tek kaynağı olması itibariyle belirleyici oluyor.
4
BThaber
E-TOPLUM
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
Yeni nesil teknolojiler BTvizyon Denizli’de konuşuldu
Haber Merkezi
Anadolu’nun farklı şehirlerinde, bilişim teknolojileri sunucu şirketleri ile profesyonel kullanıcıları buluşturan BTvizyon Toplantıları, 2017 yılında da tüm hızıyla devam ediyor. Bilişim Zirvesi Etkinlik Ltd. Şti. tarafından düzenlenen BTvizyon Toplantıları’nın geçtiğimiz haftaki durağı Denizli oldu. 16 Mayıs günü Denizli Dedeman Park Otel’de düzenlenen etkinlikte, bilişim teknolojileri alanındaki en yeni eğilimler hakkında katılımcılara sunuldu. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bilişim Zirvesi Genel Müdürü Neslihan Aksun, tam 16 yıldır çok sayıda önemli ili titizlikle seçerek BTvizyon etkinliklerini gerçekleştirmeye devam ettiklerini belirterek, şunları kaydetti: “Türkiye’nin sayılı sanayi şehirleri arasında yer alan ve teknoloji kapasitesi yüksek olan Denizli’de olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. 2002 yılından beri çeşitli illerde gerçekleştirdiğimiz BTvizyon Toplantıları, bilişim sektörünün önde gelen şirketlerinin kurumsal verimlilik, maliyet avantajı gibi faydalar sağlayan ürün ve çözümlerini her ölçekte katılımcımız olan şirketlerle paylaştıkları ortak buluşma noktası olmuştur. Türkiye’de kurumsal BT yetkinliğini artırmak adına, bunun önemli bir etkinlik zinciri olduğuna inanıyoruz. Bilişim sektörünün büyümesine yaklaşık 25 yıldır hizmet vermekte olan BTHABER Şirketler Grubu’nun bir
parçası olan Bilişim Zirvesi Etkinlik Şirketi, kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin ‘bilişim’ ekseninde en önemli etkinliklerine imza attı, bu konuda BT sektörü, kurumsal hayat ve kamu arasında güçlü bir köprü oldu, olmaya da devam ediyor.” Aksun’un verdiği bilgilere göre bu yıl BTvizyon Toplantıları, bu yıl Eskişehir, Çanakkale, Adana, Erzurum, Ankara ve Girne’de devam ederek gerçekleştirilecek.
Sonicwall Türkiye Ülke Satış Lider Özben Miçooğulları “Fidye Yazılımlara Karşı Korunmanın Yolları” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Sonicwall Türkiye Ülke Satış Lider Özben Miçooğulları da son günlerin gündeminde yer alan WannaCry’ın 200 binden fazla bilgisayara yayıldığını ve fidye yazılımların da 2016 yılında milyonlar seviyesinde yayılma gösterdiğini kaydetti. Kurum ve şirketler açısından fidye yazılımların ciddi bir risk haline geldiğini kaydeden Özben Miçooğulları, Sonicwall, NGFW ürün ailesi hakkında da bilgi verdi.
BiSoft Bilgi Teknolojileri Satış Müdürü Murat Çankaya Çeşitli kaynaklardan yararlı bilgiler bulmak olarak tabir edilen veri keşfi hakkında bilgi veren BiSoft Bilgi Teknolojileri Satış Müdürü Murat Çankaya, sunumunda, BiSoft olarak veri keşfi ve iş zekası konularında sundukları çözümleri tanıttı.
olduğunu ve en çok bu bilgilerin sızdığını belirterek, sızmalara karşı şu önlemlerin alınması gerektiğini kaydetti: Personel eğitimine önem verilmeli, iş sözleşmeleri güvenlik politikalarına uygun olmalı, güvenlik stratejisi oluşturulmalı, güvenlik testleri yapılmalı, yazılımlar güncel olmalı ve DLP çözümleri uygulanmalı. Netcad Kurumsal Temsilcisi Dr. Emin Bank ise coğrafi bilgi sistemlerinin önemi hakkında bilgiler verdi. Artan nüfus, azalan kaynaklar, iklim değişikliği, çarpık kentleşme, doğal afetler ve çevre kirliliği gibi sorunların doğru planlama, etkin ve dinamik izleme, uygun yer seçimi ve doğru analiz ile çözülebileceğini kaydeden Dr. Emin Bank, Netcad’in bu konularda çözümler sunduğunu belirtti. Hediye çekilişleri ile son
bulan BTvizyon etkinliği, 18 Mayıs günü İzmir’de de gerçekleştirildi. İzmir etkinliği ile ilgili ayrıntılı bilgileri gelecek sayımızda bulabilirsiniz.
Netcad Kurumsal Temsilcisi Dr. Emin Bank
BT’nİn değİşen rolü
Dünya nereye odaklanıyor? Logo Siber Güvenlik Genel Müdürü Murat Alpohan
“BT sektöründe Dünya Nereye Odaklanıyor?” başlıklı bir sunum ile etkinliğin ilk sunumunu gerçekleştiren Dosbil Bilgisayar Genel Müdürü Mustafa Kaygın, günümüzde ürün odaklı yaklaşımdan gezegen odaklı yaklaşıma geçildiği
bilgisini vererek, IOT’nin geleceği ile ilgili beş öngörüyü açıkladı. Yeni dijital dönüşüm dalgası, derinlemesine veriler, sahadan buluta geçiş, mevcut altyapıyı ileriye taşıyan yenilikler ve daha iyi bir gezegen.
BTvizyon Denizli etkinliğinin ikinci bölümünde söz alan Logo Siber Güvenlik Genel Müdürü Murat Alpohan da “Yönetilebilir Siber Güvenlik ve Yerel Yasalar” başlıklı sunumunda, Logo Siber Güvenlik ve Teknolojileri tarafından geliştirilen Türkiye’nin firewall’u Bergnet hakkında bilgiler verdi. Siber casusluk (espiyonaj) hakkında bilgi veren Venatron CEO’su Serkan Kurt ise finansal veriler, Ar-Ge çalışmaları, müşteri verileri ve gizli kimyasal formüller gibi verilerin şirketler için önemli
“BT’nin Değişen Rolü” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Erbakır Bilgi Sistemleri Müdürü Mehmet Açıkyer de sunumunda, BT’nin değiştiği gibi BT’den beklentilerin de değiştiğini belirterek, şirketlerin değişim sürecindeki itici gücün BT olduğunu söyledi. Mehmet Açıkyer’in verdiği bilgilere göre, BT
ile elde edilebilecek bazı avantajlar şunlar. Bakım maliyetlerinde yüzde 10 – 40 azalma, pazara sürüm süresinde yüzde 20 – 50 azalma, talep tahminlemesinde yüzde 85 artış, kalite maliyetlerinde yüzde 10 – 20 azalma, stok maliyetlerinde yüzde 20 – 30 azalma, verimlilikte yüzde 3 – 5 artış ve duruş zamanlarında yüzde 30 – 50 azalma.
SİZİN İŞİNİZ KRİTİK. BİZ SADECE BUNU DÜŞÜNÜYORUZ. Günlük çabanız veri sistemlerini yönetmekse, tüm odağınız kaynaklarınızı ileri derecede yönetmek, kritik verilerinizi hazır ve erişebilir hale getirmektir. Daha önce Emerson Network Power olan Vertiv™, verimli, güvenilir ve ekonomik olan ASCO®, Chloride®, Liebert®, NetSure™ ve Trellis™ markaları sayesinde altyapı ve yönetim çözümleri sunarak başarınızı mümkün kılar. Sizin kritik görevlerinizi kendi görevimiz kabul ederek müşterilerimize değer yaratıyoruz. Daha fazla bilgi almak için VertivCo.com/datacenter-tr ziyaret ediniz.
YOUR VISION, OUR PASSION
6
BThaber
E-TOPLUM
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
Yorumsuz...
Dünya gazetesinin 03.05.2017 tarihli haberinden... “BST Bakanlığı bünyesinde, Sanayi ve Teknoloji uzmanı Ayşe Yamak tarafından yapılan bir çalışmada, 2005-2014 yıllarını kapsayan dönemde 42 ülkenin Ar-Ge harcamaları, patent başvuruları ve yüksek teknolojili ürün ihracatı bu ilişki kapsamında incelendi. Türkiye, her iki durumda da araştırmaya konu ülke gruplarının ortalamasının çok altında kaldı. Çalışmada, Türkiye’nin birim Ar- Ge harcamasına karşılık ortalamanın altında sayıda patent başvurusu yaptığı, yine birim Ar-Ge harcamasına karşılık yüksek teknolojili ürün ihracatının daha düşük oranda gerçekleştiği belirtildi.” “Türkiye’nin İsrail ve Singapur kadar Ar- Ge yatırımı yapsa da hem patent sayısında, hem de yüksek teknolojili ürün ihracatı
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
oranında bu iki ülkenin altında kaldığı belirlendi. Singapur, 2005-2014 arasında ortalama yıllık 7.4 milyar dolarlık ArGe harcamasına karşılık, yıllık ortalama 9 bin 543 patent başvurusu gerçekleştirdi. Yüksek teknolojili ürün ihracatı da Türkiye’nin çok üstünde yer aldı. Polonya, Türkiye’den daha düşük miktarda Ar-Ge harcaması yapsa da hem yüksek teknolojili ürün ihracatında, hem de patent başvuru sayısında Türkiye’nin üstünde yer buldu.” “Türkiye’de alınan patentlerin ticarileşmesi anlamına gelen lisans alma sayısının çok düşük kaldığı gözlendi. Buna göre, ArGe yatırımlarının hızla artmaya başladığı 2011 yılından sonra, 2015’e kadar “lisanslanan yerli patent sayısı” yıllık 4 adetin üstüne hiç çıkmadı. 2015 yılında da sadece 1 patent lisanslandı.”
İnternete İngiliz denetimi İngiltere Başbakanı Theresa May, “Hükümetlerin, interneti denetlememesi gerektiğini söyleyenlere diyoruz ki, sizinle aynı görüşte değiliz.” Başbakan, İngiltere’nin, internetin denetlenmesi konusunda dünyaya liderlik yapacağını da söyledi. 8 Haziran erken seçimi dolayısıyla açıkladığı Muhafazakar Parti Seçim Bildirgesi’ndeki görüşler bir araya getirildiğinde ortaya şu çıkıyor: Hükümet, seçimi kazandıktan sonra (Muhalefet İşçi Partisi sıfır) internette neyin ne kadar, nasıl yayınlanacağına karar verecek bir denetim mekanizması getirecek. Parlamentoda çoğunluğu olacağından bunu yasalaştırabilir. Ancak, Anayasa Mahkemesi gibi görev yapan Yüksek Mahkeme bu işe ne der bilinmez. Öte yandan da, internette terör ve porno denildi mi akan sular duruyor. Zaten Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi. Geçen yıl bu zamanlar, kamuoyunu uzun süre meşgul eden elektronik izleme yasa tasarısı Avam Kamarası’nda 69 hayır, 444 evet oyu ile kabul edildi. Hükümetin tasarısına, muhalefetteki İşçi Partisi de zoraki destek verdi. Yasanın resmi adı “Soruşturma Yetkileri” (Investigative Powers). Amacı, bütün elektronik iletişimi izlemek. İnternet servis sağlayıcı, kullanıcının webdeki hareketlerini kaydedecek,
gerektiğinde güvenlik birimlerine verecek. WhatsApp gibi mesajlaşma hizmetlerinin şifreleri çözülecek, gerektiğinde okunacak. Hükümetin “derdi” demokrasiyi boğmak değilse de, terör ve pornonun, internetin sağladığı özgür iletişimi kendi çıkarları için kullanmasını önlemek. Ama bu arada, özgür iletişim de boğulacak. Ortanın solundaki Guardian gazetesi, bu yıl olacakları geçen yıldan gördüğü için olsa gerek Rusya, Çin ve Kuzey Kore liderlerini gösteren billboard kampanyası yapmıştı. Putin diyordu ki: “Vatandaşını gözetleyen bir hükümet. Bunun beğenilmeyecek nesi var?” Çin Devlet Bakanı Xi Jinping diyordu ki: “Aferin İngiltere. Hiç kimse, vatandaşını senin gibi izleyemez.” Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’lu olanı: “Telefonunda bir izlenme kamerası mı var? Yürü
İngiltere, seni kim tutar.” Theresa May, 2012’de içişleri bakanıyken, internetin denetimini savunan görüşleriyle tanınıyordu. Başbakan Cameron ise Wikipedia ortak kurucusu Jimmy Wales’i hükümete ücretsiz danışman olarak davet etmişti. Ancak, Jimmy Wales’in danışmanlığı kısa sürdü: Theresa May’le tartıştıktan sonra, görevi bıraktığı anlaşıldı. Microsoft, Apple, Google, Facebook, Twitter, Yahoo yasa hazırlanırlen Avam Kamarası’na, yasanın sakıncalarını belirten 2 bin kelimelik ayrıntılı bir ortak eleştiri sundular. Ama işe yaramadı. Web Vakfı Başkanı, www mucidi Sir Tim Berners-Lee, yasayı “İngiliz demokrasisine atılmış bir tokat” olarak niteledi. Bütün İngiliz vatandaşlarının bütün elektronik iletişimini bir yıllığına saklamanın maliyeti de hesaplandı: 1 milyar Sterlin (1.4 milyar Dolar).
Çin’in havası temizlenmiyor Hollanda’lı “Zihni Sinir Proce” yıldızı Dan Roosegarde’in, “kirli havayı emen, temiz hava üfleyen” 7 metre yüksekliğindeki cihazı Çin’de Tianjin’de deneniyor. Hollanda’da yapılan Ar-Ge’de, cihazın saatte 30 bin metreküp kirli havayı temizleyeceği, çevresine temiz hava yayacağı hesaplanmıştı. Çin’de başkent Beycing ve diğer şehirlerdeki olağanüstü hava kirliliğine çare olarak bu cihazın kullanılabileceği düşünülmüştü. İşte, Tianjin liman kentinde kullanmaya başlamışlar. Ama bir sorun var: Cihazdan çıkan temiz hava yetersiz. Ve cihazın çevresindeki temiz havanın çapı da az. PM10 adlı zararlı zerreciklerin (partiküller) yüzde 70 kadarını cihaz
emebiliyor. Çevreye püskürttüğü temiz havada ise bu zerrecikler sadece yüzde 45 kadar azalmış oluyor. Bu temiz hava, cihazdan 20 metre uzağa kadar hissediliyor... Bir başka zararlı zerrecik olan PM2.5 için cihazın azaltma oranı yüzde 25. Oranlar az. Cihazın sihirli bir teknolojiyle şehrin havasını temizleyeceği beklentisi, yerini pahalı ve pek sınırlı fayda sağlayan bir tekno oyuncağa bıraktı. Ama bu yüksek beklentide hesaba katılmayan şey şu: Şehrin havası o kadar kirli ki bu cihaz ne yapsın? Berkeley Earth çevre araştırma kurumunun hesabına göre, Çin’de hava kirliliğinden yılda 1.6 milyon kişi ölüyormuş. Günde 4 bin.
Hollanda cihazı istediği kadar çok miktarda temiz hava üflese bile bu, çevredeki kirli havaya karışacak... Ama daha önemlisi şu: Cihaz geçen yıl Beycing’de
denendiğinde yapılan ölçümlerin bilimsel olmadığı anlaşılmış! Bunun üzerine, Tianjin’deki ölçümleri Hollanda’da Eindhoven’deki uluslararası ünlü
teknik üniversite yapmış. Ne demişler? Ölçmezsen bilemezsin. Bilmezsen yönetemezsin.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
Haber Merkezi
7
Dijital dönüşümü hızlandırmak öncelik olmalı
Hewlett Packard Enterprise (HPE), teknoloji uzmanlarını İstanbul’daki Reimagine 2017 etkinliğinde bir araya getirdi. Tam gün süren etkinlikte, pazar liderlerinin beklentileri, fırsatları değerlendirme yöntemleri ve BT başlığında yaratıcı çözümlerin hayata geçirilmesi için kullanılabilecek yöntemler ele alındı. Reimagine 2017 etkinliğinde Hibrit IT, Akıllı Uç Noktalar, Dönüşüm ve Teknoloji Hizmetleri olmak üzere üç başlıkta çözümler ve yöntemler paylaşıldı. HPE Reimagine 2017’ye Türkiye’nin önde gelen kamu
kurumlarından ve özel sektör işletmelerinden 800’ün üzerinde temsilci katıldı. Dijital dönüşümün başarısında işletmeler ve BT birimlerinin yakın işbirliğinin önemine vurgu yapılırken, böylece dönüşümün tüm sektörlere ve ekonomiye yansıyarak büyüyebileceği üzerinde duruldu. Açılış konuşmasını yapan HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak da “Dijital dönüşüm, genellikle teknolojik gelişmeleri tetikler ve bu da hem iş hem de özel hayatımızda köklü değişimler yaratır. Hepimiz bu değişime hazır olmalı
ve uyum sağlayabilmeliyiz” yorumunu yaptı. Reimagine 2017’nin konuk konuşmacısı olan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ise dijitalleşme ile ilgili görüşlerini şu sözlerle anlattı: “Dijitalleşme; sağlıktan finansa, enerjiden gıdaya kadar tüm sektörlerin iş yapış biçimlerini değiştiriyor. Sanki dijitalleşme öncesi dönem hiç var olmamış gibi... Var olan endüstriler baştan aşağı yeniden tanımlanırken, daha önce var olmayan yepyeni endüstriler, bu endüstrilere bağlı yepyeni yetkinlikler ve meslekler doğuyor. Çocuklarımızın,
HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak adını henüz duymadığımız mesleklere sahip olacaklarına inanıyorum. Bu dönüşümü stratejik seviyede ele almak gerek. Yani teknolojiyi yalnızca bir araç değil, bir
kültür olarak ele alabilmeli; salt ürün-pazar odağından uzak durarak, teknolojiden korkmayan, onunla uyum içerisinde bir yaklaşımı yaygınlaştırabilmeliyiz.”
Zyxel, çözüm ortaklarını bir araya getirdi
Zyxel’in Türkiye’deki iş ortaklarıyla bir araya geldiği kanal konferansı Bodrum’da gerçekleştirildi. ‘ZyPartner’ olarak adlandırılan iş ortakları ile bir araya gelen Zyxel ekibi, kurumsal hedefler ve yol haritası konusunda da katılımcıları bilgilendirdi. ZyPartner Programı’na dâhil çözüm ortaklarına; yeni
ürünler ve çözümler ile pazar trendleri hakkında en güncel bilgiler aktarıldı. Zyxel İş Geliştirme Müdürü Ömer Faruk Erünsal, pazardaki yeni iş fırsatları ve hangi projelerde hangi ürün gruplarının konumlandırılması gerektiğine dair katılımcılara bilgi verdi. Zyxel Kıdemli Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Kaan
Tuncer ise Zyxel’in dijital yaşam ve akıllı ev çözümleri ile ilgili sunumunda yeni nesil ev teknolojine dair trendlerden bahsetti. On farklı kategori kapsamında 2016’nın en başarılı projelerinin de ödüllendirildiği kanal konferansında, açılış konuşmasını Zyxel Türkiye Genel Müdürü Timuçin Aksoy yaptı. “Geçtiğimiz yıl şirketimiz kurumsal anlamda bir dizi değişikliğe giderek logomuzu ve sloganımızı değiştirdi” bilgisini veren Timuçin Aksoy, konuşmasına şöyle devam etti: “‘Your Networking Ally’ (Ağ tarafındaki iş ortağınız) sloganı sizlere önemli sorumluluklar yüklüyor.
Özellikle kurumsal alanda bizim görünen yüzümüz sizlersiniz ve sizlerle hayata geçirdiğiniz projelerle biz de başarılı oluyoruz. Siz iş ortaklarımız, bundan böyle işimizin ana odağında daha güçlü bir şekilde yer alacaksınız. Sizlerle birlikte hayata geçirdiğimiz eğitim, konaklama, sağlık ve üretim projeleri ülkemize de önemli değer kattı. Önümüzdeki dönemde de bu alanlardaki kritik ve başarılı projelerimizin artarak devam edeceğine inanıyoruz. Bu sayede birlikte büyümeye de devam edeceğiz.” Zyxel, ZyPartner Programı’nı uzun yıllardır iş ortaklarına destek olabilmek adına bir
süreç olarak yürütüyor. ZyPartner, Zyxel iş ortaklarının tüm müşteri satış öncesi ve sonrası servis süreçleri çerçevesinde tüm ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak hazırlanan bir yapı. Program, Zyxel iş ortaklarına iş fırsatlarının olgunlaşmasından, satış sonrası sürece kadar birçok hizmet sunuyor. Zyxel tarafından Türkiye pazarına sunulan ürünlerden ilk olarak yararlanma fırsatına sahip olan ZyPartner’lar, bu ürünleri de özel indirimler ile tedarik edebiliyor. Ayrıca Zyxel’in SLA temelinde hizmet verebilen 7x24 destek hattından müşterileri için de ihtiyaçları çerçevesinde özel servis modelleri oluşturabiliyorlar.
Yeni ve tehlikeli bir model için hazır olun! McAfee, tüm dünyayı etkisi altına alan WannaCry fidye yazılımı hakkındaki detayları açıkladı. 12 Mayıs’ta başlayan WannaCry ile siber dünyada ilk kez worm taktikleri ile fidye yazılımı modeli bir arada kullanılan bir saldırı gerçekleştirildi. Kısa bir sürede birçok ülkede, farklı sektörlerden yüz binlerce kişisel ve kurumsal sistemleri etkileyen saldırı, birkaç hafta önce ortaya çıkarılan “Eternal Blue” isimli exploit ve MS17-010 Windows OS’in daha önce tanımlanıp kapatılmış
olan bir güvenlik açığından faydalanılarak gerçekleştirildi. Saldırı, tipik bir fidye yazılımı gibi davranarak, neredeyse hiç insan müdahalesine gerek duymadan düzenlendi. Küresel bazda bu yeni nesil saldırılardan en çok etkilenenler ise hastaneler, okullar ve üniversiteler gibi zayıf bir siber güvenlik yapısına sahip olan kurumlar oldu. McAfee uzmanları ise WannaCry’ın başarısının tek saldırı ile ağ üzerindeki açıkları olan diğer sistemlere aynı anda erişebilmesinden
kaynaklandığına dikkat çekti. Veri çalmak ya da diğer sistemlere zarar vermek yerine, WannaCry klasik bir fidye yazılımı gibi cihazdaki dosyaları şifreliyor ve bunlar karşılığında Bitcoin ile ödeme talep ediyor. Böylece zararlı yazılım, her iki saldırı metodunun en güçlü yanlarını buluşturup, oldukça güçlü bir taktik de geliştirdi. Yama planınız olmalı Kurumların bu tip saldırılara karşı alabilecekleri en iyi önlemin BT ekiplerinin işletim sistemlerine ve
uygulamalarına ait bir yama yayınlandığında, bunu hızla sistemlerine entegre etmek olduğuna değinen McAfee Kıdemli Başkan Yardımcısı ve CTO Steve Grobman, “BT uzmanları bir yama yayınlandığında genellikle yazılım uyumsuzluklarına yol açabileceği endişesiyle kullanımında tereddüt ediyor. Böyle bir durumda, muhtemel bir takım yazılım uyumsuzlukları ile güvenlik riskleri arasında gerçekçi bir değerlendirme yapılması gerek. Bu risk analizine
göre BT ekipleri kurumları için en doğru adımları atacaklardır. WannaCry, bu risk değerlendirmesinde değişim yarattı. Artık kurumlar tüm ağları üzerindeki güvenlik açıklarını elimine etmek üzere bir yama planı belirlemeli. WannaCry’ın ardından bilmeliyiz ki, ne zaman bir güvenlik açığı tespit edilse ve bir exploit yayınlansa siber suçlular benzer şekilde hareket ederek, böyle güçlü saldırı gerçekleştirebilir. Siber güvenlik sektörünün bu tip saldırılara karşı hazırlıklı olması gerek.”
8
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
Çağrı merkezi değil, 360 derece kapsamlı ‘bağlantı noktası’ Müşteri yer değiştiriyor. Yani müşteri artık sadece telefonun ucunda Handan Aybars değil. Sosyal medyada, mobil uygulamalarda, farklı noktalarda ve buralarda ürün ve hizmet arıyor, bu platformlarda ihtiyacına hızla çözüm istiyor. Dolayısıyla şirketler de artık müşteri hizmetleri işini çok daha stratejik bir noktada değerlendirmek, farklı kanalları doğru kullanarak müşterisine hizmet sunabilmek zorunda. Bu zorunluluk, çağrı merkezi sektörü yapısında ve bu sektörden hizmet alan şirketlerin bakış açılarında önemli değişimleri de zorunlu kılıyor. Çağrı merkezi sektörünün gelişimi, değişimi ve atılması gereken ‘doğru’ adımları Procat CEO'su Tarkan Ersubaşı ile konuştuk: Çağrı merkezi sektörü nasıl bir değişim içinde? Türkiye’de çağrı merkezi sektörünün nasıl bir gelişim sergilediğini en başından bugüne biliyorum. Finans ve telekom sektörleri öncülüğünde atılan adımlarla çağrı merkezleri gelişti ve dışkaynak kullanımı başlığı da önem kazandı. Türkiye gibi kısıtlı kaynakları olan ülkelerde ise iş dönüp dolaşıp ucuza insan çalıştırma noktasına geliyor. Bence işin kırılma noktası bu. Nasıl bir kırılma söz konusu? Maliyetleri birçok başlıkta düşürmeye önem veriyoruz, ama tek kaygı ucuz istihdam noktasına gelince, kalite ve çıkan işten de ödün verilmiş
Çağrı merkezi sektörü, bireylerin beklentileri ile tepeden tırnağa değişiyor. Bu konuda dış kaynak hizmet alan şirketlerin farkındalığının gelişmesi ise işin kalitesi ve insan kaynağının istikrarı açısından çok önemli. gelince, katma değerli çalışmalar yapmak için gücünüz kalmıyor, yapsanız bile karşılığı yok. Her şey fiyat odaklı ilerliyor ve maalesef işi en ucuz yapana vermek başarı gibi algılanıyor. Oysa şu anda çağrı merkezi sektörünün yaşadığı en büyük sıkıntı ‘huzursuz çalışan’.
Procat CEO'su Tarkan Ersubaşı oluyor. 2004 yılında Procat’i kurdum ve danışmanlıkla işe başladım, farklı sektörlerde müşteri hizmetlerine odaklandım. Herkesin ihtiyacına göre farklı ürün ve hizmetler oluşturup, profesyonel ve operasyonel danışmanlık için kolları sıvadım. Böylece müşteri ihtiyaçlarını analiz etme imkanı buldum. Yurtdışında bu hizmet BPO, yani ‘business process outsourcing’ olarak adlandırılıyor. Yani sizin süreçlerinizi benim anlayıp, hatta daha iyisini geliştirip, uygun bir maliyetle bunu sunmam söz konusu. Bu da ciddi bilgi birikimi ve teknolojiyi, yetkin İK’yı gerektiriyor, ama belirttiğim gibi, BPO bizde ‘İK maliyeti’ odaklı kurgulanıyor. Sektörde çok küçük rakamlara bu hizmeti sunmanız talebi
Bu şartlara karşılık, sizin rotanız nasıl şekilleniyor? Her zaman derim ki ‘çağrı merkezi işi satın alırken kazanılacak değil, iş sürecinde kazandıracak bir başlık’. Bunu ölçmeyi doğru yaparsanız, yatırımın geri dönüşünü de hesaplamanız kolay ve doğru olur. İnsan kaynağını yönetebilmeyi bilmek ise işin temeli. 2016 yılında bunu katma değerli işlerde kullanmamız gerektiği kararına vardım. Müşteriye değer katan projelerin içinde yer almanın önemine hep inandım. Siz bu dönüşüm sürecinde neler sunuyorsunuz? Dijitalleşme ile bağlantılı yeni ürünlerimiz ve hizmetlerimiz var. Öncelikle sosyal iletişim kanallarının analizini yapıyoruz. Bu süreci sunarken, yönetir hale de geliyoruz. Böylece bazı müşterilerimizde müşteri hizmetlerinin bir uzantısı olmaya başladık. Markaya iki öneri sunuyoruz: Kimle yaptığınız bizim için önemli değil, ama böyle bir
2017 yılı öncelİklerİ İstanbul ve İzmir’de iki binamız var, İzmir’de bir yer daha bakıyoruz. Yurtdışında da çalışmalarımız olacak. Dijitalleşme dönüşümü ile ilgili birçok projemiz var. Geleneksel müşteri ilişkilerinden çıkıp, dijital kanalların ve sosyal medyanın daha fazla kullanıldığı mobil uygulamalar geliştirmek gerek. Bu yöndeki taleplere ürünler, danışmanlıklar ve servisler sunmak için birçok şirketle görüştük
ve bunların önemli bir bölümüyle çalışmalara başladık. Misal, bir markanın Facebook sayfasının 4 milyon takipçisi var, ama müşteri erişim sağlayamıyor veya müşteriye sosyal medyadaki adımları ışığında teklif yapılamıyor. Oysa kişiselleştirilmiş bir çözümle markaya katma değer katabilmek mümkün. Çağrı merkezi sektöründe müşteriyi elde tutmak, onu değerli kılmak ve marka bağlılığını artırmak için
bu tarz teknolojileri, süreçleri ve yöntemleri kullanmak gerek. Marka da bunu anladığı zaman çağrı merkezinde kapsam bütünleşiyor, bir iletişim merkezi haline geliyor. Bizi arayan insan ne ister, kendisine nasıl davranılmasını bekler, çağrı merkezlerinin bu soruyu kendilerine sorması gerek. Verecekleri yanıtlar, beraberinde büyük bir değişimi demek. Bu yönüyle markanın katma değerini artırıyoruz.
teknolojiyi alın ve problemleri gözden kaçırmayın. İkincisi, sonra gelin ve biz arka tarafta müşteri temsilcilerini koyarak bu hizmeti size verelim. Sonuçta akıllı çağrı yönetimi yapar gibi sosyal medya yönetimini de yapan uygulamanız var. Böylece çağrı merkezi sektöründe 360 derecelik büyük bir dönüşüm kendini gösteriyor. Bir önemli nokta ise bot’lar. Grup şirketimiz Speechouse, konuşma tanıma teknolojisinde uzman bir ekibe sahip. Bu yolda güzel uygulamalarımız var ve özellikle finans kuruluşlarında
yoğun biçimde kullanılıyor. 2017 yılında sektörde nasıl bir gelişim bekliyorsunuz? Bot’lar çağrı merkezi sektörü değişiminde katma değerli hizmet sunmak adına önemli bir yenilik. Bu konuda sektörel gelişimi görüyoruz. Süreci ve varsa problemin çözümünü yönetiyorsunuz. Instragram’da misal bir ürünü beğendiğinizde tıklayın, sonra ben bunu bir istek olarak çağrı merkezine göndereyim, kişiye de örneğin WhatsApp ile dönüş yapayım, ‘satın almak ister misin?’ diye sorayım. Multi channel multi model bir yapı. Böylece çağrı merkezi aranan bir numara olmaktan çıkıp, tüm aramaların yönetim merkezi haline geliyor. Bu nedenle çağrı değil, ‘bağlantı noktası’ tabirini kullanıyoruz.
“Önce İnsana yatırım yaptık” “Kurumsal firmaların çağrı merkezinden beklentileri ve insan kaynağı yönetimi konusunda danışmanlık sunarken gördük ki, bu iş belli kurallar çerçevesinde doğru yapılırsa büyük faydalar sağlıyor. Bunu görünce, Procat'in kardeş şirketleri Call Center Hotel (CCH) yapısında daha kurumsal firmalarla, yani şirket olarak işi kendi içinde yapmak istemeyip bir kısmını outsource etmek isteyenlerle çalışmaya başladık. 2014 yılında 50 kişiyle küçük butik işler yaparken, bugün bu rakam 500 kişiye ulaştı. Bizi farklı kılan, doğru insan kaynağını doğru konumlandırmak. Yaptığınız iş satış,
tahsilat, müşteri hizmetleri gibi başlıklarda çeşitlilik gösterebilir. İlk yapmanız gereken ise her bir işe en uygun kişiyi seçmek. Bunun için kişilik envanteri uygulamaları yaptık, ciddi eğitimler verdik. Önce insana yatırım yaptık ve her bir çalışan için ulaşılabilir hedefler belirledik. Bu da çalışanların gözünde işin değer kazanmasını ve sirkülasyonun en aza inmesini sağladı. Sonuçta hem çalışan hem bize iş veren için çekim alanı haline gelebilmek gerek ve biz bunu sağlıyoruz. Hizmeti doğru kurgulayıp, bunun bedelinin ne olduğunu karşı tarafa doğru biçimde göstermek başarıyı getiriyor.”
10
BThaber
GÖRÜŞ
TEKNO-POLİTİK
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
BİREYSEL
DÜNYA EKONOMİK FORUMU’NUN YENİ RAPORU: GENÇ BİREYİMİZ İÇİN ALARM OSMAN COŞKUNOĞLU ocoskunoglu@gmail.com twitter.com/osmancoskunoglu facebook.com/osman.coskunoglu www.coskunoglu.org medium.com/osman-coskunoglu
KÜRESEL Bir yandan Brexit, Trump’ın seçilmesi ve Avrupa’da güçlenen ırkçı milliyetçilik anlayışları, diğer yandan küresel neoliberal ekonomi politikaları sonucu gelir dağılımında artan eşitsizliklere tepki… Son birkaç yıldır küreselleşmenin gözden düşüp, korumacılığın yükseldiği üzerine siyasi ve ekonomik bağlamda önemli yazılar ve kitaplar çıkıyor. Teknolojik gelişmeler hangi yönde işaretler veriyor? Yakın zamana kadar internet ve iletişim teknolojileri sayesinde ekonomisiyle, üretimiyle insanlığın
Dünya Ekonomik Forumu 17 Mayıs günü “The Future of Jobs and Skills in the Middle East and North Africa: Preparing the Region for the Fourth Industrial Revolution” başlıklı bir rapor yayınladı (http://bit.ly/2q7dXOJ). Türkiye de artık Ortadoğu ve Kuzey Afrika (kısaca MENA) ülkesi olarak görüldüğü için, rapora dahil edilmiş. Nitekim, beşeri sermaye ve eğitim ile ilgili kriterlerde, 13
ülkeden oluşan MENA grubunda Türkiye ancak ortalarda yer alabiliyor. Raporda yer alan en çarpıcı bulgu, 2020 yılında gerekli olacak çekirdek beceriler ile ilgili. 2015 yılında gerekli olmuş olan çekirdek becerilerin %41’i 2020 yılında gereksiz olacak. Onların yerine yeni ve farklı beceriler gerekecek. Yani, şu anda okulda olan ve mezuniyetine 3 yıl kalmış genç bireyimiz, mezun olur
olmaz çok farklı çekirdek becerilerin gerekli olduğu bir ortamda bulacak kendini.
TBMM’de görüşülmeye başlanan Üretim Reform Paketi’nde yer alan staj ve işyerinde eğitim destekleri, şimdiki haliyle, bu sıkıntıya
çare olamaz. İş dünyasının kendi çıkarı için, eğitimi sadece okullara bırakmaması gerektiğinin bilincine varması gerekir.
Yapılmış olan araştırmanın ayrıntıları ve yöntemi raporda belirtilmemiş. Eğer raporda belirtilen öngörü kısmen bile doğru çıkacak olursa hem iş arayan genç bireyin hem de nitelikli eleman arayışındaki şirketlerin şu anda yaşadıkları sıkıntı daha da artacak demektir.
KÜRESELLEŞMEDE U-DÖNÜŞÜ BAŞLADI MI? birbirine bağlandığı ve dünyanın küresel bir köy haline geldiği iddia edilirdi. Uluslararası danışmanlıklarıyla da tanınan, Cambridge Üniversitesi akademisyenlerinden Finbarr Livesey, yeni yayınlanan “From Global to Local: The Making of Things and the end of Globalization” başlıklı kitabında bunun aksi yönünde işaretlerin başladığını iddia ediyor. Livesey’e göre üç yeni gelişme küreselleşmeyi tersine çevirebilir: (1) Ucuzlayan akıllı robotlar ile 3-boyutlu baskı (katmanlı üretim) gibi yeni
teknolojilerin yerelleşmeye sağladığı olanaklar; (2) iklim değişikliği endişesiyle artan karbon ayak izi tehditlerinin baskısıyla küresel ulaşımdan kaçınma; (3) bireylerin giderek artan kişiselleştirilmiş ürün talebi. Zayıf da olsa, küreselleşmenin tersi yönünde işaretler olarak örnekler veriyor Livesey. Adidas’ın 3-boyutlu baskı ve otomasyon teknolojilerini kullanarak ürettiği üst sınıf ayakkabılar, Çin’de değil Almanya’da kurulan “Speedfactory”de üretiliyor. General Electric,
ABD’nin Kentucky eyaletinde hayalet kentine dönüşmüş bir kentteki fabrikasını yenileyerek artık beyaz eşyayı Çin’de değil orada üretiyor. “Hızlı moda” ile tanınan Zara, bir ürünün tasarımdan üretime ve mağazaya gidiş süresini 4 hafta ile sınırlamış. Çin’de üretiliyor olsa, sadece ulaşımın 2-4 hafta arasında olacağını belirtiyor kitap. Livesey ilginç bir inovasyon örneği ile gelecekte üretim ile müşteri arasındaki zamanın dakikalarla, mesafenin ise kıtalarla değil metrelerle ölçülebileceğini belirtiyor.
Harvard Kitabevi’ndeki “Espresso Book Machine” müşterinin talep ettiği konudaki bir kitabı anında dijital arşivindeki bilgilerden oluşturup, basıp ciltleyerek ortaya çıkarabiliyor. Kitapta belirtilen işaretleri zaten daha vizyoner olanlar görüyordu. Örneğin Çin ucuz işgücü ile değil inovasyon ile ancak rekabet gücünü devam ettireceğini fark etmiş ve hızla bu yönde ilerlemekteydi. Bloomberg’in son yayınlanan inovasyon endeksine göre (https:// bloom.bg/2qGvBeK), 2017 yılında, 50 ülke
arasında Çin 21. sırada yer alıyor. Türkiye ise ancak 37. sırada. Bir yandan inovasyona yüklenirken bir yandan da küresel ticareti canlı tutma amacıyla Çin’in canlandırmaya çalıştığı İpek Yolu, UDH Bakanı Ahmet Arslan’ı da harekete geçirmiş (http:// bit.ly/2qLxeYY, http://bit. ly/2qbpCLq). Batı dünyası, gerçek veya göstermelik endişelerle karbon ayak izi yaratacak bu tür ulaştırma projelerine sıcak bakmayabilir. Özetle, Türkiye’nin rekabet gücü için, inovasyon dışında kolaycı arayışlar umut verici olamaz.
ULUSAL ÜRETİM REFORMU PAKETİ VE NİTELİKLİ ELEMAN SORUNU: DOĞRU AMAÇ, YANLIŞ YAKLAŞIM Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bir yıldır üzerinde çalıştığı “Üretim Reform Paketi” ile ilgili kanun tasarısı 17 Mayıs’ta TBMM’ye sunuldu (http://bit.ly/2qLvP2C). Tasarının gerekçesinde, şu paragraf çok önemli: “Türk sanayisinin rekabet düzeyi ve teknoloji yoğunluğunun artırılmasının ilk adımı, nitelikli eleman yetiştirmektir. Yükseköğrenim Kanunu’nda yapılacak değişiklikler ile 4. Sanayi Devrimi (dijital sanayi) ve 2023 hedeflerine ulaşma noktasında ihtiyaç duyulan, teorisi
ve uygulaması güçlü, nitelikli işgücünün yükseköğretim kurumları aracılığı ile yetiştirilmesi hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda fen bilimleri ve mühendislik alanlarında eğitim gören üniversite öğrencilerine uygulamalı işyeri eğitimi getirilmiştir.” Tasarının 17. ve 20. Maddeleri, öğrencilerin işyerlerinde staj yapmalarını ve devletin öğrenciye yapacağı maddi desteği düzenliyor. Böylece, Aralık ayında yürürlüğe girmiş olan 6764 sayılı kanundaki düzenlemelerle (http://
bit.ly/2q75OtB) beraber hem üniversite hem de meslek yüksekokulu öğrencilerinin sanayide staj yapmalarına destek sağlanıyor. Öğrencilerin staj deneyimiyle yetişmesi son derecede önemli. Fakat, keşke Bakan Faruk Özlü veya bürokratları, bu tasarıyı hazırlamadan önce iyi mühendislik fakültelerinden birkaç öğrenciyle konuşmuş olsaydı. O zaman en iyi mühendislik fakültesinin en parlak öğrencisinin bile şimdi staj yaptığı iş yerinde ayak altında dolaşan bir angarya olarak görüldüğü
gerçeğini bilirdi. Sonuçta, ne staj yapan öğrenci fazla bir şey öğreniyor ne de işyeri o öğrenciden yararlanabiliyor. Tasarıya göre, staj yapan öğrenciye yapılacak ödeme desteklenecek. Bu yanlıştır. Staj yapan öğrenciyi işyerinin angarya gibi görmesini
teşvik etmektir. Oysa, işyeri o öğrenciye ödeme yapmayı ve karşılığında ondan şirkete değer katmasını beklemeyi, böylece öğrencinin yetişmesine de katkı koymayı benimseyebilmeli. Tabii, öğrenciye angarya işler vermemesi de, üniversite denetimiyle sağlanabilmeli. Şirketlerin, özellikle kaliteli mühendislik fakültelerinden staj
için gelen öğrencilerin kendilerine değer katabileceğini görmesi gerektiğini daha önce de yazmıştım (http:// bit.ly/2rrjRxK). Böylece, staj süreci, şirket ve öğrenci için bir kazankazan ilişkisi olabilir. Türkiye ve ABD’de önde gelen mühendislik fakültelerinde öğrencilik ve hocalık yapmış birisi olarak, yaşadıklarımla, gözlemlerimle ve deneyimlerimle bu iddiayı ileri sürebiliyorum. Tasarı bu haliyle kanunlaşsa bile, işyerlerinin bu kazan-kazan ilişkisinin gereğini yapacağını umarım.
Ses ve Görüntü Sistemleri
DOSYA:
BThaber 29 Mayıs - 4 Haziran 2017 www.bthaber.com.tr
Handan Aybars
İletişimde ‘gerçek’ anlamda verim sağlanıyor Her sektörde teknolojik altyapılar ve iletişim yöntemleri sürekliliği olan bir gelişim içinde. Bu gelişimde kurumsal öncelik ve ihtiyaçlara en uygun yöntemleri seçmenin önemi bu nedenle hızla artıyor. Sonuçta kayıtsız kalınabilecek bir değişimden ziyade,
sektörde rekabeti, tüketici tercihlerini belirleyen bir gelişim söz konusu. Hem karşılıklı hem tek yönlü iletişimde ses ve görüntü sistemlerinin yıllar içinde yaşadığı gelişim, ağ teknolojileri ve yepyeni cihazlarla daha da verimli hale geliyor.
12
DOSYA
BThaber
Ses ve Görüntü Sistemleri
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
MESAJLARIN İLETİLMESİNDE EN ETKİLİ YÖNTEM
Bimel Ankara Satış Yöneticisi Cem Gürel Görüntü ve ses teknolojilerini barındıran multimedya içerik, çağımızda mesajlarin ulaştırılmasında en etkili yöntem olarak kabul ediliyor. İnsanlar daha çok izliyor, daha az okuyorlar. Eğitim içeriği, görüntü ve ses teknolojileri harmanlanarak öğrencilere iletiliyor. Tıpta ameliyatlar görüntülü ve online streaming yapılarak, çift taraflı haberleşme sinyali gönderilerek yapılıyor. Gerek izleyicinin gerek doktorun konuşması karşı tarafa aktarılabiliyor. Konferanslarda görüntü
ve ses sistemleri çok mühim teknolojiler. Afet yönetim ve trafik kontrol merkezlerinde, kamu alanlarında, ibadethanelerde, toplu ulaşım yerlerinde, finans sektöründe, kültür ve sanat merkezlerinde multimedya içeriğin gösterimi çok etkili. “Toplu ulaşım araçlarında da bu önemli” eklemesini yapan Bimel Ankara Satış Yöneticisi Cem Gürel’e göre, bu alanlara fabrika alanlarını, toplantı odalarını, restorantları da eklemek gerek. Ses ve görüntü sistemlerinde kurumsal tercihlerde öne çıkan başlıklara bakıldığında ise Cem Gürel’e göre, Digital Signage, Matrix Sistemleri, Video Wall Çözümleri ve Mesafe Uzatma Cihazları öne çıkıyor. Multimedya içeriği de kaynak cihazlardan arzu edilen tasarımda video wall sistemlerinde göstermek mümkün. Bunun yanında, tüm içeriği tek bir ekranı kaplayacak şekilde ya da farklı içerikleri ayrı ayrı ekranlarda göstermek de mümkün. Cem Gürel, şu eklemeleri de yapıyor: “Multimedya içeriği A noktasından B noktasına iletmek ve oradan da başka noktalara dağıtmak, ayrıca görüntüyü sesten ayırmak da mümkün. Bu sayede her iki kaynağı da birbirinden bağımsız yönetme imkanı elde edilebiliyor.” Üreticilerin temel kriterleri net Görsellik, çağımızın pazarlamada değer verdiği en kritik unsur. İçeriği gerçek
Sektör bazlı örnekler yayılacak Görsellik, pazarlamada en kritik unsur halini aldı. Bimel Ankara Satış Yöneticisi Cem Gürel ise sektör bazında yenilikleri ve örnekleri şu sözlerle paylaşıyor: “Küresel bazda ibadethanelerde görüntü ve ses sistemleri teknolojisi yaygın olarak kullanılıyor. Papazların konuşmaları tek bir merkezden birden fazla ekranda gerçek zamanlı ya da arşiv kayıtlardan izlenebiliyor. İncil'de geçen ifadeler çeşitli noktalardaki ekranlarda görüntülenmekte. İbadet saatleri paylaşılmakta. Türkiye'de de benzeri uygulamalar yaygınlaşacak. Toplu ulaşımda tren, metro ve otobüslerde ve istasyonlarda kullanım da yaygınlaşacak. Perakende sektöründe mağazalarda reklam amacıyla görüntü ve ses sistemleriyle ilgili cihazlar kullanılacak.
zamanlı kitlelere ulaştıracak araçlar öncelikli olarak tercih ediliyor. Sanal alemde gördüklerimizi artık gerçek olarak algılıyoruz. Görsel ve multimedya içerik ve bu içeriği sunan cihazlar, sistemler günümüzde çok değerli. Sanal ortamdaki görsellik de gerçekmiş algısını çoktan yarattı ve algılarımızı değiştirdi. “Pazarlama faaliyetlerinde, eğitsel faaliyetlerde bilgiyi aktarmada, kitlesel mesajlar yayınlamada bu sistemler rekabette fark yaratıyor” yorumunu yapan Cem Gürel, önemli bir örneği
Turizm tesislerinde, otel bekleme odalarında, fuaye alanlarında, toplantı odalarında, yemek alanlarında da kullanımlar öne çıkacak. Havaalanlarında terminallerde kullanımı bir gereklilik olacak. Eğitim kurumlarında video konferans sistemleriyle entegre edilerek, lokasyon bağımsız eğitim verilebilecek ve kullanımı yaygınlaşacak. Sinema ve eğlence merkezleri merkezden yayınlarını farklı noktalardaki kiosk ekranlara ulaştırma ihtiyacı duyacak. Bunlar, ses ve görüntü sistemlerini en aktif kullanan yerler arasında yer alacak. Hastanelerde tedavi yöntemleriyle ilgili multimedya içeriğin yayınlanması yaygınlaşacak. Seyahat büroları, reklam kampanyalarını artıracak ve bu kampanyaları teşhir edecekleri alanları artıracaklar.”
de eklemeden geçmiyor: “Özellikle pazarlamada kişiye özel içeriklerin sunulması amacıyla ses ve görüntü sistemleri son derece önemli. ‘Minority Report’ filminde de bu noktaya değinilmişti.” Birden fazla içeriği çoklu noktalara ulaştırabilen sistemler ilgi görüyor. Video Wall, matrix switch ve digital signage işlevlerine sahip cihazlar tercih ediliyor. Bir üründen kullanıcının maksimum fayda sağlaması üreticiler tarafından önem verilen bir kriter.
KABLOSUZ TEKNOLOJİLER ÖNE ÇIKACAK Hem ses hem de görüntü sistemlerinde kurumsal şirketlerin kullanımı için üretilmiş profesyonel ürünler tercih ediliyor. Buradaki en önemli amaç; tercih edilen sistemlerin sürdürülebilirliği ve uzun süre amacına uygun şekilde kullanılabilmesi. “Bu doğrultuda en öne çıkan başlığı kullanım ömrü ve kolaylığı olarak özetleyebiliriz” yorumunu yapan iDisplay İş Geliştirme ve Proje Satış Yöneticisi Murat Yılmaz’ın da dikkat çektiği gibi, kullanıcıların ses ve görüntü sistemlerinden temel beklentisi; en kaliteli kullanım deneyimini en kolay şekilde sağlaması. “Bu konuyu biraz daha açacak olursak; kablosuz ve kullanımı kolay sistemler daha çok tercih edilmekte ve kullanıcı beklentisi de bu yönde artmakta” tespitini paylaşan Murat Yılmaz, özellikle çok
kullanıcılı sistemlerde, tüm kullanıcıların aynı hızda ve aynı performansta bu sistemleri kullanmasının oldukça önem taşıdığının da altını çiziyor. Murat Yılmaz, bu başlıkta 2017 yılı beklentilerini ise şöyle anlatıyor: “2017 yılını, ses ve görüntü sistemleri daha çok kablosuz teknolojilerin kullanıldığı ve kurumsal kullanıma uygun profesyonel ürünlerin daha fazla tercih edildiği bir dönem olarak görüyoruz. Özellikle çeşitli üreticilerin bu tercihler sonucunda bu tür ürünleri geliştirip, pazara sunması hem ürün çeşitliliği hem de farklı fonksiyonlara sahip ürünlerin bir arada kullanılabilmesi sağlayacak.”
iDisplay İş Geliştirme ve Proje Satış Yöneticisi Murat Yılmaz
Unilever, mükemmel toplantı odalarına Logitech ile kavuştu Unilever, Dijital Çalışan Programı ve Perfect Meeting Room Projesi kapsamında tüm toplantı odalarını Logitech video konferans sistemleri ile donattı. Şirketin seyahat masrafları düşerken, çalışanların verimliliği arttı.
Pazarlama, iş süreçleri ve çalışanların verimliliği açısından dijitalleşmeye büyük önem verdiklerini ve bu doğrultuda birçok teknoloji projesi üzerinde çalıştıklarını kaydeden Unilever Bölgesel IT Direktörü Şebnem Gürler Oakman, “Özellikle ‘Dijital Çalışan Programı’ adlı projemizi iki yıldır küresel takımlarımızla birlikte sürdürüyoruz. Çalışanlarımızın dijitalleşmesi, onların teknolojiyi en iyi şekilde kullanması, esnek çalışma ortamına sahip olmaları, işlerini her zaman her yerden yürütebilmeleri açısından önemli. Neden dijitalleşme değil, nasıl dijitalleşeceğiz sorusuna yanıt arıyoruz. Dijital olmayan şirketlerin, dijital dünyada ayakta kalmayacağına inanıyoruz” dedi. Unilever Kurumsal Servislerden Sorumlu IT Müdürü Şirin Aktaş da geçtiğimiz yıl başladıkları Dijital Çalışan Programı’nın bir aşaması olarak Skype for Business Servisi’ni kullanıcıların hizmetine sunduklarını belirterek, şu bilgileri verdi: “Bu servisin de desteklediği dijital çalışma ortamlarını çok lokasyonlu ve online toplantılar için birbirine bağladığımızdan, toplantı odalarımızın da bu durumu destekleyecek teknoloji ile donatılması gerekiyordu. Orta ve büyük boy toplantı odalarımızda video konferans sistemlerine ihtiyacımız olduğunu gördük. Bu amaçla başlattığımız projeye de Perfect Meeting Room adını verdik. Bu bağlamda, orta ve büyük gruplar için video konferans sistemi arayışına girdik ve Logitech ile tanıştık. Toplantı odalarımızın büyüklüğü 14 ve 20 kişilik. İki ayrı binamızda 34 toplantı odamız mevcut. Bu odalar için kullanımı kolay sistemler arayışında olduğumuzdan tak – çalıştır yapabileceğimiz Logitech grup konferans sistemlerini tercih ettik. Bu sistemler, arka taraftaki ses ve gürültüyü yok ettiği için çok net ses ve yüksek çözünürlüklü görüntü kalitesi elde ettik. Bu sistemlere arkadaşlarımız çok kolay adapte oldu. Biz de online toplantı yapacak gruplarımız için mükemmel bir dijital çalışma ortamı deneyimi sağlamış olduk.” Unilever Türkiye’nin Ümraniye ve Sarıgazi
binalarının yanı sıra bazı bölge ofisleri ve fabrikalarında da bu sistemlerin kurulduğunu belirten Şirin Aktaş, “Projenin ikinci fazı olarak da daha fazla lokasyonda bu sistemleri kuracağız. Skype for Businness sistemine bazı iş ortaklarımız ve tedarikçilerimiz de erişebiliyorlar” dedi. Türkiye’deki ekiplerin başarısı Küresel bir projenin parçası olmasına rağmen Unilever Türkiye’nin bu projede öncü bir rol üstlendiğinin altını çizen Şebnem Gürler Oakman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’deki ekiplerimiz, bu projenin uygulanması ve yaygınlaşması konusunda çok büyük bir çaba sarf etti. Bizim ekiplerimiz sürekli olarak dünyanın farklı bölgelerindeki diğer ekiplerimiz ve iş ortaklarımız ile iletişim halindeler. Dolayısıyla video konferans sistemlerinin hızlı, sorunsuz ve esnek olması bizim için çok önemli. Ayrıca günümüzde hem seyahat masrafları hem de çalışanlarımızın zamanı bizim için çok önemliydi. Dolayısıyla bu proje birçok açıdan bize avantajlar sağladı.”
Şebnem Gürler Oakman (Sağda) Unilever Bölgesel IT Direktörü Şirin Aktaş (Solda) Unilever Kurumsal Servislerden Sorumlu IT Müdürü
“Basit, kolay kullanılabilir, uygun maliyetli çözümler”
Logitech Ülke Müdürü Mustafa Uyar: Logitech, son yıllarda ciddi bir değişikliğe gitti ve bu değişikliklerden bir tanesi de kurumsal firmalara çözümler sunmak oldu. Kurumlara video konferans ürünlerini anlatırken altyapıyı bulut sistemleriyle sağladığımızdan bahsetmek, eskiden çok zor olan video konferans projelerinin uygulanabilir hale gelmesine sebep oldu. Biz bunu Unilever’e hem Türkiye’de hem yurtdışında anlattık. Birçok firmaya da anlatmaya devam ediyoruz. İşin en önemli adımı kendilerine bu ürünü
deneme imkanı sunmak. Bugün Unilever’de 40’a yakın lokasyonda verimli iş görüşmeleri, iş ve proje toplantıları yapılabiliyor, ortak çalışma ortamı yaratılabiliyor. Bu işbirliğiyle kurumsal manada önemli bir verimlilik sağlanıyor. İş süreçlerinde kesintisizlikle olumlu sonuçlar elde edildiği için Unilever de bizi tercih etti ve birlikte verimli çalışmalara imza atıyoruz. Farklı ülkelerde aynı dönemde farklı cihazlar test ediliyor, sonra bir karar veriliyor ve böylece proje tamamen tek bir firmaya ilerliyor. Bu konuda Unilever’in tercihi Logitech oldu. Zaman ve mekan ayrımı olmaksızın, şirkette tüm çalışanların bir araya gelebildiği bir yapıyı kurguluyoruz. Şirketlerde video konferans projeleri yıllardır bütçe zamanı masaya konulan ama yıl içinde masanın altında kalan projeler konumunda ve bunun temel sebebi maliyet. Logitech’in bu noktadaki yaklaşımı ise ‘basit
kolay kullanılabilir, uygun maliyetli bir çözüm’ oldu. Bu bakış açısıyla gerekenleri bir paket haline getirdiğinizde, Unilever gibi dev bir firmayla görüşmeye başlamak da çok zor değil. Bizim maliyetlerimizle bir toplantı odası yerine, 5-10 toplantı odası maliyeti oluşmaya başladı. Böyle olunca da örnek vakalar oluştu, örnek ürünleri tanıttık, bunu hem yurtdışı yaptı hem de biz Türkiye’de yaptık ve dünyanın çeşitli ülkelerinde Unilever bu projeye onay verdi. Şu an 40’a yakın video konferans ürünü kullanıyorlar. Bu yapıdan çok memnun olduklarını görüyoruz. Birlikte çalışıp bundan verim elde ediyorlar. Hatta farklı boyutlardaki toplantı odalarını video konferansa göre değil, bir bütün olarak değerlendiriyorlar. Ürünler teknolojik olarak yazılım tarafında bulut servisi sağlayıcıların tamamıyla çalışıyor. Böylece yazılım tarafındaki olası pürüzleri onlar çözüyor.
advertorial
Günümüzde şirketlerde gerçekleştirilen toplantıların sayısı ve zamanı her geçen gün daha da yükseliyor. Çok uluslu ve geniş bir tedarikçi ve iş ortağına sahip şirketlerde ise bu oran katlanarak artıyor. 190’dan fazla ülkede satılan ürünleri ile her gün 2,5 milyar tüketiciye ulaşan; gıda, ev bakım, kişisel bakım ve içecek ürünlerinin üretimi ve dağıtımında dünyanın önde gelen şirketlerinden olan Unilever, verimliliği artırmak amacıyla şirket toplantılarını online ortama taşıdı. Dijitalleşme çalışmaları ve vizyonu doğrultusunda Unilever Türkiye de toplantı salonlarını Logitech video konferans sistemleriyle donatarak “Perfect Meeting Room Projesi”ni hayata geçirdi.
14
DOSYA
BThaber
Ses ve Görüntü Sistemleri
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
UYGULAMA ALANLARI Hızla BÜYÜYOR
ATEN Türkiye Teknik Müdürü Davut Onur Dağlıoğlu Bilgi algıya ulaşabildiğinde, kolayca ulaştırılabildiğinde veya saklanabildiğinde işlevini görüyor ve değer buluyor. Ses ve görüntü teknolojileri ise bunu en basit ve dikkat çekici şekilde mümkün kılıyor. Bu algıya ulaşabilme çabası, uygun teknolojileri kullanma ihtiyacı oluşturuyor. Dijital dönüşüm ve hızlı ilerleyen teknoloji, ses ve görüntü teknolojilerinin yaygınca kullanılabilmesini ve herkes tarafından ulaşabilir olmasını sağladı. Artık insanlar ve kurumlar mesajlarını veya bilgilerini daha kolay yönlendirebiliyor ve yönetebiliyor. Günlük hayatımızda her gün daha fazla ses ve görüntünün bize ulaştırılması için tüm organizasyon ve kurumların ciddi bir çabası var. ATEN Türkiye Teknik Müdürü Davut Onur Dağlıoğlu, “Güvenlik, eğlence, eğitim, reklam, kurumsal gereksinimler gibi hangi ihtiyaca ve sektöre yönelik olursa olsun her alanda ciddi bir atılım var” yorumunu yapıyor ve şu örnekleri paylaşıyor: “Bu teknolojilerle artık toplantı ve konferans salonları daha donanımlı kuruluyor. Salonların yönetimi ve toplantılar çok daha efektif, başarılı ve zamandan tasarruflu kılınıyor. Mağazalar sadece ürünlerinin ilgi çekici olmasını sağlamıyor, ayrıca müşterilerinin davranışlarıyla ilgili analizler çıkarıyorlar ve çalışanlarını uzaktan eğitiyorlar. Binalar ve şehirler daha akıllı, yönetilebilir ve güvenli kuruluyor. Askeriye ve polis daha donanımlı, savunma ve savaş taktikleri değişti, insansız araçlarla ve uzaktan yönetim ile birçok ihtiyaç gideriliyor. Günümüzün bu örnekleri saymakla
bitmez. Atılım hız kazanarak ilerliyor ve teknolojilerin uygulama alanları çok rahat yaygınlaşıyor.” Yatırımın geri dönüşü hızlı oluyor Şu aşamada ses ve görüntü teknolojileri şirketlerde ağırlıklı olarak toplantı/eğitim salonlarında veya güvenlik amaçlı olarak kullanılıyor. İlerleyen ve gelişen teknolojiler sayesinde ses ve görüntü cihazlarının birçok farklı alanda kullanılmasının önü açılıyor ve herkes tarafından daha ulaşılabilir olmasını sağlıyor. Davut Onur Dağlıoğlu, bu gelişimi şöyle örnekliyor: “Artık şehirler arası veya uluslararası toplantılar için bir noktadan başka bir noktaya seyahat zorunluluğu veya sahada oluşan bir sorunu çözmek için sahaya gitme zorunluluğu yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bu sayede hem zamandan hem paradan tasarruf edilebiliyor. Müşterinin sorununu hızlı bir biçimde çözerek, müşteri memnuniyetini en üst noktalara taşımak veya sahada oluşabilecek bir hatayı en kısa sürede çözerek olası operasyonel sürekliliği devam ettirmek mümkün olabiliyor. Bu teknolojileri henüz kullanmayan şirketlerin ise tam da bu sebeplerden ötürü bu tarz teknolojilere yatırım yapmaları gerekiyor. Yapılan yatırımın hem ticari hem de verimlilik olarak geri dönüşünün kısa bir sürede olacağını öngörebiliyoruz.” Güvenilir ve dayanıklı olmalı Ses ve görüntü sistemlerinin seçim kriterleri başında var olan ihtiyaca önerilen çözüm geliyor. Kullanıcı, ihtiyaçlarını ve şu ana kadar yaşadığı
sorunları veya gelecekte karşısına çıkacak sorunları tam anlamıyla çözen sistemlere yöneliyor. Bu tercihin yanı sıra kriterlerin başında bütçe de geliyor. “Her kullanıcı bu çözümleri oluşturan en iyi teknolojiye en uygun bütçelerle sahip olmak istiyor” beklentisini dile getiren Davut Onur Dağlıoğlu, şöyle devam ediyor: “Kullanıcının tercihlerini oluştururken aynı zamanda kolay kullanılabilir ve güvenilir teknolojilere yatırım yapmak istiyor. İhtiyaçları karşılayan ve bütçeye uygun çözümlerin aynı zamanda her çalışan tarafından kolay kullanılabilir ve gerektiğinde uzaktan yönetilebilir olmasına önem veriyor. Ayrıca kullanıcılar satın alınan bu teknolojilerin güvenilir ve dayanıklı olmasını bekliyorlar. Yapılan yatırımın kendilerini yarı yolda bırakmaması ve kısa süreli aralıklarla yeni bir yatırıma ihtiyaç duyulmaması beklentileri karşılamaya yeterli oluyor.”
4K VE IP TABANLI ÜRÜNLER ÖNE ÇIKIYOR “ATEN’in bu yıl içerisinde çıkarttığı veya duyurduğu ürünlere bakarak, 2017 yılı içerisindeki eğilimleri anlayabiliriz” yorumunu yapan ATEN Türkiye Teknik Müdürü Davut Onur Dağlıoğlu, şu beklentileri dile getiriyor: “2017 yılında 4K ve IP tabanlı teknolojileri kullanan ürünlere ağırlık veriliyor. Görüntü teknolojilerinin ilerlemesi sayesinde 4K çözünürlüğü bir standart olarak karşımıza çıkmaya başladı. 4K görüntülerin yaygınlaşmasıyla birlikte, bu çözünürlüğün iletilmesi, paylaşılması veya dağıtılması konusunda piyasadan gittikçe artan bir biçimde talep
geleceğini öngörebiliriz. Ses ve görüntü teknolojileri her geçen gün IP tabanlı altyapıyı daha çok kullanmaya başlıyor ve teknolojilerin bu yönde gelişeceğini düşünüyoruz. Bu sayede artık her yerde var olan IP altyapısını kullanarak daha az altyapı maliyetiyle daha uzun mesafelere ses ve görüntü sinyallerini iletmek mümkün olabiliyor. Aynı gelişmeden ötürü ses ve görüntü teknolojilerinin profesyonel ve ticari taraftan tüketici tarafına doğru yayılacağını düşünüyoruz. Kullanımı her geçen gün artan mobil cihazlar sayesinde ses ve görüntü teknolojileri her tüketicinin bir şekilde evine veya arabasına girecektir.”
16
DOSYA
BThaber
Ses ve Görüntü Sistemleri
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
4K ÜRÜNLERE YÖNELİK İLGİ GİT GİDE ARTIYOR
Panasonic Yayıncılık ve Kurumsal Ürünler Kategori Yöneticisi Sertaç Polat “Ülkemizde yoğunlukla kurumlara yönelik görüntü çözümleri içerisinde yer almaktayız. Bu sebeple bireysel tüketim ve ses kısmından ziyade, projeksiyon cihazı, monitör ve profesyonel kameraları kapsayan alanlar için yorum yapmamız daha uygun olacak. Aslında görüntüden bahsederken konuyu hangi taraftan ele aldığımız önemli; bunu görüntünün oluşturulması, yani kayıt veya içeriğin oluşturulması ya da görüntünün izlenmesi olarak iki ana başlığa ayırabiliriz.
Görüntünün oluşturulması tarafında en önemli kısımlardan biri iyi bir kameranızın olması ve sisteminizin gereksiniminize uygun olması. Her sektörün kendine özgü çözüm ihtiyaçları var. Örneğin, sinema sektöründe kameranın çekim kalitesinin yanı sıra kayıt formatı, ışık hassasiyeti, çekim hızları gibi teknik konular öncelikler arasındayken, haber ajansları tarafında hareketli ve acil durumların çoğunluğundan dolayı cihazların kolay kullanımı, hafifliği, kayıt kapasitesi ve veri aktarım seçenekleri gibi özellikler öne
çıkıyor. Eğitim sektöründe ise uzaktan yönetilebilen, ön ayar yapılabilen ve hatta eğitmeni otomatik olarak takip edebilen kameralar talep edilmekte. İzleme tarafında ise projeksiyon cihazları ve monitörlerden beklenen birinci öncelik istenilen görüntü kalitesinin sağlanmasıdır. Bu, bazı durumlara göre 4K, full HD ya da daha düşük bir çözünürlük olabilir. Ardından kullanılacak ortama uygun parlaklık seviyesi, renklerin kalitesi, boyut, bağlantı ve giriş seçenekleri, dayanıklılık, duruma göre yeni teknolojileri ve yazılımları içermesi ve hatta dokunmatik ya da hareket algılama gibi interaktif özellikler önemli kısımlar. Tabi bu noktalara kullanım alanına göre karar verilmekte. Aslında her iki tarafta da kullanıma ve ihtiyaca yönelik olarak farklı çözümler gerek. Bu sebeple hem kamera hem projeksiyon cihazı hem monitör alanında çok çeşitli modeller üretmekteyiz. Tüm bu alanlarda en kaliteli çözümün yanı sıra en yeni teknolojileri sağlamaya özen gösteriyoruz ve 2017 yılında bu yöndeki yeniliklerin talep göreceği inancındayız. Görüntü oluşturma tarafında 4K ürünlere olan eğilim oldukça arttı. Canlı yayın projelerinde, sinema ve belgesel çekimlerinde ve hatta toplantı, etkinlik ve düğün kaydı gibi alanlarda dahi artık 4K çözünürlük talep edilmeye başladı. Tabii ki 4K kayıt sebebiyle daha geniş kayıt
alanlarına ve hızlı veri transferi çözümleri de ortaya çıkmakta. İzleme tarafında 4K çözünürlüğün yanı sıra projeksiyonlardaki en büyük yenilik, lazer ışık kaynağına geçmiş olmamızdır. Bu sayede istenen parlaklığı anında yansıtabilen, lamba patlama sorunu olmayan, uzun süre bakım gerektirmeyen, 7/24 çalışabilen, ısınma sorunu yaşamayan, daha çevre dostu ürünleri kullanıma sunmaktayız. Ayrıca Space Player adını verdiğimiz, daha dekoratif ve yaratıcı kullanımlar için hem spot ışık hem lazer projeksiyon teknolojisini bir araya getiren yeni bir ürünü de kullanıma sunmuş durumdayız. Tabii yenilik derken artık ışık uygulamaları yerine birçok projede projeksiyon cihazlarının kullanılmaya başladığını da belirtmekte fayda var, özellikle lazer teknolojisine geçiş bu eğilimi daha da artırmakta. Monitör tarafında ise beyaz yazı tahtası özelliği olan dokunmatik ekranlar, birleştirilip görüntü duvarı haline gelebilen videowall ürünler ve kendi üzerinde işlemcisi olan ve uzaktan yönetilebilen akıllı cihazlara olan talep her geçen gün artmakta. Monitör tarafındaki en büyük yeniliklerden biri önümüzdeki dönemde çeşitli projelerde karşılaşabileceğimiz Panasonic'in LinkRay teknolojisi. Sonuç olarak, görüntü sistemleri artık izlenen bir ekrandan çok daha fazlasını kapsamakta ve zamanla bunlar gibi birçok yenilik hayatımıza girmeye devam edecek.”
YENİ NESİL ESNEK ÇALIŞMA KOŞULLARI BEKLİYOR Y kuşağı iş adamları, uzun seyahatler yaparken toplantılara katılmayı reddederek video konferans sistemlerini tercih ediyor. Böylelikle bir yandan teknolojik ilerlemelerin sağladığı avantajlardan yararlanırken, bir yandan da sosyal yaşamlarına daha fazla zaman ayırabiliyorlar. “Bircom’un Yealink video konferans çözümleri ile bilişim personeline ihtiyaç duymadan bu sistemi kullanmak mümkün olabiliyor” detayını paylaşan Bircom CEO’su Burçin Bircanoğlu, ekliyor: “Yealink video işbirliği çözümü sayesinde kullanıcılar, farklı özelliklere sahip cihazlarda bulunan web uygulamalarını uyumlu bir şekilde kullanabiliyor ve esnek bir çalışma
ortamına kavuşuyor.” KOBİ’lere destek Günümüzde insanlar artık müzik dinlerken, film seyrederken ya da oyun oynarken ses kalitesini daha fazla önemsiyor. Kayıpsız sese sahip olmak isteyenler, bunun için alanlarında uzman markaların ürettiği ürünleri tercih ediyor. Bu tespitini, Burçin Bircanoğlu şöyle detaylandırıyor: “Sunduğumuz çözümler, çağrı merkezi ve ofis kulaklarından IP telefonlar, VoIP iletişim ürünleri, video konferans ürünleri ve asansör iletişim çözümlerine kadar çok geniş bir yelpazeye yayılıyor. Güncel teknolojiler ile donatılan
ürün ve çözümlerimiz, KOBİ’lerin iletişim giderlerini de azaltmaya yardımcı oluyor. KOBİ’ler, tüm iletişim ihtiyaçlarının tek bir kutu üzerinden karşılanmasını bekliyor. Biz de kendi geliştirdiğimiz Xpeech markalı ürünlerimiz ile etkin ve verimli bir ofis iletişimi için gerekli olan tüm çözümleri aynı markadan temin etme fırsatı sunuyoruz. KOBİ’ler, sunduğumuz ürünleri kullanarak kendi işlerine güvenle odaklanabiliyorlar.” Hedef, yüzde 100 büyüme Küresel kulaklık pazarı istikrarlı bir şekilde büyürken, Türkiye pazarı da her geçen gün gelişiyor. Sektörde aylık ortalama 100 bin kulaklık
satışı gerçekleşiyor ve özellikle kablosuz kulaklık pazarı her yıl yüzde 100 büyüme gösteriyor. “Biz de Sennheiser Türkiye olarak 2017’de yüzde 100 büyümeyi hedefliyoruz” beklentisini dile getiren Burçin Bircanoğlu,.stratejilerini ise şöyle anlatıyor: “Bu hedefe ulaşabilmemiz için tüketicilerle iletişim kurmamız, onların taleplerini anlayabilmemiz, ürünlerimizi onlara en iyi şekilde tanıtabilmemiz gerekiyor. Bu noktada Sennheiser Deneyim Merkezi’nin önemi ortaya çıkıyor. Şimdiye kadar deneyim merkezimizde binden fazla müzik ve ses tutkununu ağırlamış olsak da daha fazla kişiye ulaşmak istiyoruz.”
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
17
Bilgi ve güven eksikliği yeni teknolojilere uyumu zorlaştırıyor HSBC Grubu’nun “Teknolojiye Güven” raporuna göre bilgi ve güven eksikliği, bireylerin günlük hayatı kolaylaştıracak yenilikçi hizmetleri benimsemesi önünde engel oluşturuyor. Araştırmaya göre; tüketicilerin sadece yüzde 46’sı geleneksel şifre yerine parmak izi teknolojisine güvenirken, yüzde 70’i erişim ve güvenlik için geleneksel şifreler kullanıyor HSBC Grubu’nun 11 ülkeden 12 binin üzerinde kişinin görüşünü alarak gerçekleştirdiği araştırma; teknoloji ile ilgili bilgi ve güven eksikliğinin hayatı kolaylaştıracak yenilikçi hizmetlerin geniş kitlelerce benimsenmesini zorlaştırdığını gösteriyor. “Teknolojiye Güven” raporuna göre; parmak izi tanıma, ses tanıma ve robo-danışmanlık gibi teknolojiler, mobil ödemelerden yatırım danışmanlığına kadar pek çok alanda büyük bir kullanım potansiyeli taşıyor. Ancak araştırma sonuçları, tüketicilerin yeterince bilgi sahibi olmamaları nedeniyle bu yeni teknolojilere güvenmediğini ortaya koyuyor. “Teknolojiye Güven” raporuna göre; her beş katılımcıdan dördü (yüzde 80) teknolojinin hayatı kolaylaştırdığına inanıyor ancak katılımcıların sadece yüzde 46’sı parmak izi tanıma teknolojisine geleneksel şifrelerin yerini alacak kadar güveniyor. Buna ek olarak, katılımcıların yüzde 70’i kimlik doğrulamasında geleneksel şifreler kullanırken, sadece yüzde 21’i parmak izi tanıma teknolojisi, yüzde 6’sı ise ses tanıma teknolojisi kullanıyor. Teknolojiye olan güven sadece cinsiyet, yaş ve coğrafi olarak değişkenlik göstermekle kalmıyor; bazı şaşırtıcı sonuçlar da ortaya çıkıyor. Araştırma sonuçlarına göre; katılımcılar, insansı robotların kendilerine açık kalp ameliyatı gerçekleştirmeleri konusunda (yüzde 14); mevduat hesabı açmalarına (yüzde 7) kıyasla iki kat daha fazla güvenme eğilimi gösteriyor. Kadınlar teknolojiyi daha fazla kullanıyor Erkek katılımcılar (yüzde 45’e karşı yüzde 38) yeni teknolojilere adaptasyonda kadınlardan hızlı olduklarına inanıyor, ancak araştırma
sonuçları, erkeklerin yeni teknolojileri kullanma eğilimlerinin kadın katılımcılardan daha düşük olduğunu gösteriyor. Araştırma; erkeklerin kişisel bilgisayar, dizüstü bilgisayar, faks, çağrı cihazı ve sabit telefon hatlarını daha çok kullandığını gösterirken, kadınların giyilebilir teknoloji, uygulama ve tabletleri erkeklere göre daha fazla benimsediğini ortaya koyuyor. En az bilinen teknolojiler Tüketiciler teknolojide kaydedilen ilerlemeler ile
ilgili iyimser hissetseler de büyük bir çoğunluğu bazı yeni teknolojileri daha önce hiç duymamış veya ne işe yaradığını bilmiyor. Hakkında en az bilgi sahibi olunan teknolojiler: • Blockchain, dijital bir hesap defter (%80) • Robo-danışmanlar, otomatik yatırım danışmanlığı (%69) • WeChat ya da Facebook gibi sosyal medya ile entegre edilmiş finans uygulamaları (%60) Akıllı telefonlarda yaygın bir şekilde mevcut olmasına
rağmen, ses aktivasyonu teknolojisini yaklaşık her dört tüketiciden biri (%24) daha önce hiç duymadığını veya ne olduğunu bilmediğini belirtiyor. Araştırma sonuçları; yeni teknolojiler ile ilgili bilgi eksikliğinin geleneksel birikim yönetim metotlarına bağlılık yarattığına işaret ediyor. En yaygın olarak kullanılan geleneksel kanallar şöyle: • 1.Online bankacılık (%67) • 2.ATM’ler (%55) • 3.Şubeler (%41)
Tüketici endişeleri giderilmeli Araştırmaya göre; yeni teknolojilerle ilgili bilgi verilmesi, öngörülebilirlik sağlanması ve kullanıcıların güvenlik konusundaki endişelerinin giderilmesi, yeni teknolojilere yönelik güvenin oluşması ve adaptasyonun hızlandırılmasında büyük önem taşıyor. Araştırma; ses tanıma teknolojisinin nasıl çalıştığına dair çok basit bir açıklama sağlanması ile ‘biyometriye olan güven’in’ yüzde 45’ten yüzde 51’e yükseldiğini gösteriyor.
18
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
Saldırılar karmaşık yapılara bürünüyor Günümüzün hızla değişen teknoloji dünyasında veri merkezi çözümleri de Ayhan Sevgi aynı şekilde değişim gösteriyor. Nesnelerin İnternetinin de etkisi ile ortaya çıkan büyük veri; bulut ekosistemine dayanan, kesintisiz hizmet anlayışı üzerine inşa edilmiş çözümleri ön plana çıkarıyor. Teknolojik ilerlemeye paralel olarak önemli verilere karşı yapılan sanal saldırılar da aynı şekilde daha karmaşık bir yapıya dönüşüyor. Gittikçe karmaşık hale gelen bu saldırılara karşı bilişim dünyasının da aynı şekilde güvenlik önlemlerini daha da artırarak üstün teknolojik altyapıya dayalı yeni çözümler üretmesi hayati öneme sahip. Türkiye’de teknolojiyi iş süreçlerine dâhil eden kurumların artık güvenlik çözümleri konusunda farkındalık seviyelerini arttırdığını belirten Proline Profesyonel Çözümler Direktörü Melih Özhan, “Mevcut verilerin ve iş süreçlerinin online hale gelmesi, taşınan verinin işletmeler için kritikliği, devletin uyguladığı yasal zorunluluklar ve yaşanan kötü tecrübeler işletmelerin bu alandaki stratejilerini gözden geçirmelerine neden olmaktadır” dedi. İki temel yanlışlık Siber güvenliğe bakış açısında iki temel yanlışlıktan bahseden Melih Özhan, şunları kaydetti: “Bunlardan ilki yıllardır süre gelen alışkanlığın sonucu olarak siber güvenliğin tek bir cihaz ya da yazılım ile sağlandığının zannedilmesidir. Günümüzde tehdit tiplerinin
Gittikçe karmaşık hale gelen siber saldırılara karşı bilişim dünyasının da aynı şekilde güvenlik önlemlerini daha da artırarak üstün teknolojik altyapıya dayalı yeni çözümler üretmesi hayati öneme sahip.
Proline Profesyonel Çözümler Direktörü Melih Özhan kaynakları o kadar farklılık göstermektedir ki bir gün DDoS atağı ile hizmet verme işlemi engellenebilirken bir başka gün e-posta ile ulaşan bir dosya ile içeriden dışarıya bilgi sızıntısı gerçekleşebilmektedir. İkinci ve daha köklü bir yanlışlık ise siber güvenliği bir kapı görevlisi olarak görmektir. Günümüzde iş modelleri ve güvenlik araştırmaları gösteriyor ki işletmelerin siber güvenlik konusunda başlı başına bir strateji ve politika geliştirilmesi gerekmektedir. Ancak bu sayede işletmeler güvenli ve sürdürülebilir BT modelleri oluşturabilirler. Eski zamanlarda olduğu gibi sadece bir cihaz veya tek bir çözüm ile kurumsal verilerin korunması neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Günümüz dünyasında güvenlik
çözümlerinin gelişimine paralel olarak saldırı teknikleri de değişim göstermektedir. Bu açıdan bakıldığında günümüzde veri güvenliği söz konusu olduğunda güvenlik yaklaşımları arasında en doğru olanı bilgi güvenliğine yönelik bütünsel yaklaşımdır. Bu sebeple siber güvenlik tek başına bir bütün olarak ele alınmalı, oluşturulacak güvenlik modeli ürün odaklı değil çözüm odaklı olmalıdır.” Proline’ın bugüne kadar elde ettiği bilgi donanımı ve sektörel tecrübe ile kurumlara kendi çalışma modellerine uygun siber güvenlik stratejilerini belirlemeleri ve bu stratejiyi uygulayabilecekleri çözümler bütününü sağlayabilmeleri noktasında danışmanlık sunduğunu kaydeden Melih
Özhan, “Siber güvenlik alanında temel güvenlik ihtiyaçlarının yanı sıra BYOD (Kendi Cihazını Getir), MDM, Advanced Malware Protection, SIEM ve korelasyon çözümleri gibi konularda da çözümler sunulabilmekteyiz” dedi. Verinin sanal ortamda korunmasının yanı sıra bu verilerin tutulduğu merkezlerin fiziksel güvenliğinin sağlanmasının da önemli bir nokta olduğuna dikkat çeken Melih Özhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Verilere hem sanal ortamda hem de fiziksel ortamda erişimi engelleyen en önemli ve etkili yöntem, yetkilendirmedir. Özellikle fiziksel erişim bir kurumun odaklanması gereken önemli bir husustur. Dolayısıyla sistem ve network güvenliğinin yanında fiziksel güvenlik
önlemleri de (Geçiş Kontrol, CCTV, Güvenlik Personeli, Kilitli Alanlar, Elektromanyetik Dinleme açısından güvenli alanların oluşturulması) veri güveliğinin olmazsa olmaz unsurları arasında yer almaktadır. Bu önlemlerin ise profesyonel bir şekilde ele alınıp projelendirilmesi gerekmektedir. Örneğin Proline’ın sunduğu akıllı bina yönetim sistemleri, başta bilgi güvenliği yönetim sistemi ve erişim denetim sistemleri olmak üzere bilişim sistemleri ile bütünleşik bir biçimde çalışır. Böylece akıllı bina sistemlerinin akıl seviyeleri önemli ölçüde artarken aynı zamanda bilgi güvenliği risklerinin de en aza indirilebilmesi ve tehditlerin en kısa sürede belirlenebilmesi için önemli bir katkı sağlanmış olur. Dış tehditlerin yanı sıra iç tehditlerle de oldukça sık karşılaşılmaktadır. Bu durum mobil cihaz yoğunluğunun artması ile doğru orantılıdır. Bu noktada, BYOD çözümleri kurumların yardımına koşmaktadır. Altı çizilmesi gereken diğer önemli bir konu ise veri güvenliğinin aslında veri merkezinin kapısındaki fiziksel erişim güvenliği ile başlamasıdır. Yani bilgi güvenliği sadece kullanıcı bilgisayarları, sunucu ve depolama sistemleri ile başlamaz. Bunun için erişim kodları ve kimliklerin yanı sıra göz, parmak damar izi taraması gibi biyometrik sistemlerin de kullanılması gerekmektedir. Tüm bu çözümler sayesinde kimin, nereden, nasıl, hangi cihazlarla ve ne şekilde ağa ulaştığı ya da ulaşacağı takip edilebildiğinden veri merkezlerinin fiziki güvenliği de en üst seviyede sağlanmış olmaktadır.”
Büyük verinin etkileri de büyük Huawei, Çırağan Sarayı’nda düzenlenen Türk Keneşi & Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü etkinliğinin sponsorları arasında yer aldı. “Büyük Etki için Büyük Veri” temalı sunumlar oturumunda konuşmacı olarak yer alan Huawei Kurumsal İş Çözümleri Ülke Müdürü Serdar Yokuş, büyük veri alanındaki küresel çalışmalara değinerek, dünya devi şirketlerin büyük veri kullanımıyla ilgili
bilgiler paylaştı. Büyük veri platformunda beş ayrı bileşen olduğunu söyleyen Yokuş, bu bileşenlerin çeşitlilik (variety), hız (velocity), hacim (volume), doğrulama (verification) ve değer (value) olarak ‘5V’ şeklinde anıldığını açıkladı. “Telefonlar, tabletler bütünleşik sistemlerin oluşturduğu türlü türlü verilere büyük verinin büyümesine etki ediyor” diyen Yokuş, şöyle devam etti: “Velocity olarak bilinen
hız kavramı büyük verinin üretilme hızının çok yüksek olmasını ifade etmektedir. Büyük veri gittikçe artan bir hızla üretilmeye ve büyümeye devam etmektedir. Bu aynı zamanda veriye ihtiyaç duyan işlem sayısı ve çeşitlilğinin de aynı hızda artması anlamına geliyor. Hacim (volume) kavramı, verinin büyüklüğüne işaret ediyor. Büyük veri bu derece büyükken arşivleme, işleme, bütünleştirme, saklama gibi teknolojilerin
10 yıl içinde yaklaşık olarak 44 kat büyüyecek olan bu verilerle nasıl başa çıkacağı konusunun düşünülmesi gerekmektedir. Doğrulama “verification” kavramı; çeşitli, hızlı ve büyük verinin akışının doğru katmanlardan, gerekli güvenlik ve gizlilik seviyesinde olması gerektiğini ifade eder. Son bileşen değer (value) kavramı ise büyük verinin en önemli bileşenidir ve bu verilerin kurum, şirket veya yapılan iş konusunda
değer yaratması anlamına gelmektedir. Söz gelimi, bu veriler sayesinde kritik noktalarda doğru kararlar alabilmelisiniz. Örneğin bir banka kredi vereceği müşterisinin sadece nüfus bilgilerini değil, harcama ve tüketme eğilimlerini de big data sayesinde görebilmeli ve kararını ona göre verebilmelidir. Sonuç olarak, bu 4V’den bir değer üretebilmek büyük verinin en önemli amacı.”
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
19
Çözümler ve eğitimler Barikat’ta buluşuyor Barikat Akademi’nin mevcut programı SGYP (Siber Güvenlik Handan Aybars Yetiştirme Programı) da gençleri eğitmek ve onlara Barikat bünyesinde kariyer imkanı sunmak adına Hacker Okulu Sertifika Programı’nı katılımcılarla buluşturuyor. “Hacker Okulu, adının tam aksine ‘etik hacker’ yetiştiriyor” vurgusunu yapan Barikat Bilişim Genel Müdürü Murat H. Candan, ekledi: “Yani siber güvenlik personeli yetiştiriyoruz. Başarılı öğrencilerimiz için kariyer planı da şimdiden belirlenmiş durumda.” Barikat Bilişim’in 2017 yılı hedefi işbirliklerini artırarak müşterilerinin teknoloji, insan ve süreç alanındaki güvenlik ihtiyaçlarını daha etkin adresleyebilmek. “Ayrıca büyümemizi hedeflerimiz ve önemli projeler ölçüsünde kontrollü olarak sürdürüp, daha geniş ve uzman bir ekiple müşterilerimize ulaşmayı amaçlıyoruz” diyen Murat H. Candan, geliştirdikleri hizmet, eğitim ve yazılımların sahada müşterilerle daha çok buluşmasını sağlamanın önemine işaret etti. Çözüm ortağı olunan üreticilerin yeni nesil ve entegre güvenlik çözümlerinin faydalarını göstermek de kurumsal gündemin bir diğer başlığı. 2017’nin 2016 gibi büyümeyle tamamlanacak bir yıl olması beklentisini paylaşan Murat H. Candan, sorularımızı yanıtladı: Ar-Ge departmanınız ve üzerinde çalışılan projeler hakkında bilgi verir misiniz? 2014 yılında kurulan ArGe departmanı; uluslararası standartları, teorileri, hizmetleri ve güvenlik teknolojilerini araştırmakta, 50’ye yakın teknik personelin katkılarıyla uygulanabilir ve güvenliği arttıran hizmetleri, ürünleri ve metodolojileri geliştirmekte. Barikat Ar-Ge, ayrıca güvenlik sorunlarının çözümlerini ve güvenlikle alakalı soruların cevaplarını bulmak için çalışmalar yapıyor. Güvenliği sağlamak için planlı, sistematik ve bilimsel temelleri olan metotlar tasarlayıp, bu metotları Türkiye
Barikat Bilişim Ar-Ge departmanı, SİPER (Siber İstihbarat ve Paylaşım Platformu) ile güvenlik risklerine karşı yenilikleri hayata geçiriyor.
dinamiklerine uygun olarak geliştiriyoruz. Bu başlıkta SİPER de Barikat Ar-Ge ekibi tarafından geliştirilen siber tehdit istihbarat üretim ve paylaşım platformu.
alanında yetkin personele ihtiyaç var. Barikat Akademi'nin kuruluş amacı da bu alanda çalışacak siber güvenlik iş gücünü yetiştirmek ve güçlendirmek.
siber güvenlik eğitimleri sunuluyor. Siber güvenlik eğitimlerinden faydalanmak isteyen katılımcılar bize barikatakademi.com.tr adresinden ulaşabiliyor.
SİPER nasıl konumlandırılıyor? Platforma üye kurum ve kuruluşlar, en güncel siber tehdit istihbarat bilgilerine erişebilir bu ve istihbarat verilerini kullanarak kendi sistemlerinin tehdit altında olup olmadığını kontrol edebilirler. Kurum ve kuruluş bünyesine konumlandırılan SİPER, güvenlik cihazlarından alınan log’ları, siber istihbarat verileri ile karşılaştırılıp raporlanmasını sağlamakta. Ayrıca kurum ve kuruluşların tehditleri engellemeye yönelik kabiliyetleri bulunan güvenlik cihazlarına komutlar göndererek proaktif bir güvenlik altyapısı da sağlıyor. Peki ya Barikat Akademi ne zaman, nasıl bir hedefle hayata geçirildi? Her ne kadar elimizdeki güvenlik cihazları, güvenlik mimarileri, siber savunma taktikleri birçok tehdidin üstesinden geliyor gibi değerlendirilse de, kabiliyetli ve kararlı saldırganlar karşısında çoğunlukla yetersiz kalıyor. Savunma teknolojilerinin ve süreçlerinin etkili olabilmesi için kendi
Bu akademinin hedef kitlesi kimler ve sizinle nasıl bağlantıya geçiyorlar? Barikat Akademi; kamu kurumları ve özel sektörde siber güvenlik alanında çalışan personele eğitimler veriyor. Barikat Akademi’nin Hacker Okulu projesiyle de üniversitelerden mezun olmuş veya siber güvenlik alanında kariyer hedefleyen tüm katılımcılara
Eğitimlerin içeriği ve süresi hakkında bilgi verir misiniz? Bu içerikler ne sıklıkla güncelleniyor? Akademi eğitimlerinde Kurumsal SOME, Sızma Testleri, Web Uygulama Güvenliği, Adli Bilişim, Saldırı Tespit ve Kayıt Yönetimi gibi hem saldırı hem savunma ile ilgili konular işleniyor. Barikat Akademi tarafından hayata geçirilen Hacker Okulu projesi; ihtiyaç
duyulan siber güvenlik iş gücünü karşılamaya ve siber tehditlere karşı siber güvenlik uzmanları yetiştirmeye yönelik bir eğitim ve sertifika programı. Hacker Okulu; internet güvenliği ve siber güvenlik alanında çalışmak isteyenlerin sahip olması gereken bilgi ve becerileri kazandırıyor. Eğitimlerde siber güvenliğin tüm alanları hakkında bilgi verilirken, temel bilgi, beceri ve tecrübe de kazandırılıyor. Bu eğitim, gençlere nasıl bir kariyer fırsatı sunuyor ve siz onlara bu süreçte nasıl destek sağlıyorsunuz? Gençler, Hacker Okulu eğitimlerinde Barikat ve iş ortakları başta olmak üzere yurtiçi ve yurtdışında siber güvenlik sektöründe staj ve iş imkanı bulabilirler. Bankalar, finans, kamu, telekomünikasyon ve özel sektörde ihtiyaç duyulan siber güvenlik ile ilgili pozisyonlara da başvurabilirler. Bu arada, programı başarıyla tamamlayanlar Barikat Akademi tarafından verilecek Hacker Okulu sertifikasını almaya da hak kazanacak. Aynı zamanda, uluslararası geçerliliği olan Certified Ethical Hacker (CEH), SANS GSEC, CompTIA Security+ gibi sertifika sınavlarına da başvurabilecekler.
GÖRÜ Ş
BThaber
Büyük veri dünyası… *Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu Son dönemde büyük veri ülkemizde de pek çok etkinlikte konuşulmaya, anlaşılmaya, tartışılmaya ve çözümler geliştirilmeye çalışılıyor. Bu sevindirici bir gelişme. Bunlardan belki de en önemlisi ise 17 Mayıs 2017’de Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın düzenlediği ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın da katıldığı Türk Keneşi ve Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü etkinliğinde "Büyük Veri Büyük Etki" temasının işlenmesidir. Her ne kadar bu yıl ITU’nun ana teması da bu olsa da bu etkinliği aşağıdaki sebeplerden dolayı önemsiyorum. 1. Ülkemizde bu konu farklı konferanslarda, sempozyumlarda, seminerlerde, çalıştaylarda ele alınsa da bir bakanlığımızın himayelerinde bu konuda yapılan ilk toplantıdır. 2. Toplantıya büyük verilere sahip olan Turkcell, Türk Telekom, Vodafone, Türksat ve PTT genel müdürlerinin katılması ve büyük veriyi şirketlerinde nasıl kullandıklarını veya kullanma isteklerini anlatmalarıdır. 3. İlgili bakanlığın, genel müdürlere bu konunun ülkemizde yaygınlaşamamasının önündeki sorunların neler olduğunu ve devletin bu konuda yapması gerekenlerin neler olduğunu sormasıdır. 4. Ve son olarak, ülkemizde yapılan, yapılacak olan en iyi örneklerin mümkün olduğunca kamuoyu ile paylaşılmasıdır. Ülkemizde büyük veri alanında çalışan, bu alanın gelişmesi ve yaygınlaşmasına katkı sağlayan bir kişi olarak değerlendirmelerim aşağıdadır. 1. Ülkemizde büyük veri uygulamaları henüz beklenen ve istenilen düzeyde değildir. Bunun sebebi ise ülkemizde henüz devletin açık veri politikalarını yaygınlaştıramamış olmasıdır. 2. 23 Ağustos 2013 Başbakanlık onayı ile ülkemizde seffaflli.gov. tr ve acikveri.gov.tr portallarının kurulacağına ve bunun yaygınlaştırılmasına dair imza atılsa da henüz gereken yapılamamıştır. 3. Devletin bu konunun da yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla 2016-2019 Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı bu yılın başında yürürlüğe girmiştir. Bu eylem planında aslında yapılması gerekli hususlar ve tarihler yer almaktadır. Bunun hayata geçirilmesi aslında büyük veri uygulamalarını arttıracak ve bu konuda istenilen ve beklenilen faydalar elde edilebilecektir. 4. Büyük veri konusu çok güncel bir konu olsa da bu konuyu gerek
17 Mayıs 2017’de Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın düzenlediği Türk Keneşi ve Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü etkinliğinde "Büyük Veri Büyük Etki" teması da işlendi.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan. yazılım ve gerekse donanım açısından ele alan ve çözüm üretmeye çalışan şirketler olsa da bunların çoğunun yurtdışı ürünleri, donanımları ve eğitimleri satmaya çalıştıkları görülmektedir. 5. Savunma sanayimizin büyük şirketleri ise bu konunun önemini kavramış olup, yerli ve açık kaynak çözümler üretmektedir. Burada STM ve Havelsan’a ayrı bir parantez açmak gereklidir. Ülkemizde bu alanda önemli projeler geliştirmeye çalışmaktadır. 6. Üniversitelerimize baktığımızda, başta İstanbul ve Ankara’da olan devlet ve vakıf üniversitelerimizin bu konuya önem verdikleri, veri bilimi ve büyük veri analitiği konularında tezli ve tezsiz programlar ile ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda insan kaynağı yetiştirmeye çalıştıkları görülmektedir. 7. Büyük veri konusunda kamuda farkındalık olsa da yeteri kadar bilgi birikimi, örnek uygulamalar, yapılan projeler bulunmamaktadır. 8. Ulusal Strateji dokümanında, pek çok kurum bu konudan sorumlu olsa da bu konunun henüz anlaşılmadığı ve bu konuda gerekenin yapılmadığı, kamuoyu ile paylaşılan dokümanlardan anlaşılmaktadır. 9. Son dönemde Sağlık Bakanlığı’nın ve SGK’nın bu konuya önem verdikleri, çalıştaylar yaparak, bu konuya olumlu yaklaşımları görülmektedir. 10. Büyük veri konusunda özel şirketler ise veriden değer elde edilebileceğini anlamış olup sahip olunan ürünlerin kalitesini artırmaya, rekabet gücünü
yükseltmeye çalışmaktadırlar. Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom buna gösterilebilecek iyi örneklerdir. 11. TÜBİTAK bu konuda özel proje çağrısı açmış, bu alandaki gelişmeleri desteklemektedir. 12. Ülkemizde büyük veriden değer elde edilmesine katkı sağlamak amacıyla TÜBİTAK bünyesinde B3LAB kurulmuş ve ülkemizde yapılan çalışmalara kısıtlı da olsa destek vermekte, etkinlikler ve yaz okulları yapmakta, araştırmacıların ihtiyaç duyabileceği platformları geliştirmekte kısıtlı da olsa geliştirilen altyapıyı kullanıcılara ve araştırmacılara sunmaktadır. 13. Büyük veri teknolojilerini kullanan, üreten, bundan değer elde ederek büyüyen ve marka değerini arttıran bir şirketimiz bulunmamaktadır. TSE’de büyük veri adı altında yapılmış; sadece bir kayıt bulunmakta olup onun da TÜBİTAK B3LAB olduğunu belirtmekte fayda vardır. Şu an yayımlanan bir patente yapılan araştırmalarda rastlanmamıştır. 14. Dünya geneline bakıldığında ise • Bu konunun önemi kavranmış, hem kamunun şeffaflaşması hem de demokrasinin güçlenmesi için ülkeler açık veri platformlarını kurmuşlar ve verileri araştırmacıların kullanımına açmışlardır. • Farklı konularda başarılı uygulamalara rastlanmaktadır. • Özel sektör konunun önemini kavramış, bazı verilerini de kullanıma açmışlar ve bu konuda çözümler üretmektedirler.
15. Bu konuda ihtiyaç duyulan pek çok donanım ve yazılım ürünlerinin ise belirli bir olgunluğa eriştiği de yapılacak olan kısa bir internet araştırmasında hemen görülebilir. Sonuç olarak; • Ülkemizde büyük veri çalışmalarına baktığımızda, operatörler ve büyük teknoloji şirketlerimizin, bu konuya önem verdikleri ve azda olsa büyük veri analitiği yapılarak marka değerlerini ve gelirlerini yükseltmeye çalıştıkları görmek sevindiricidir. • Gelişmiş ülkelerde sadece kamu değil özel sektöründe açık veri platformlarını oluşturduğu ve bu platformları araştırmacılara, sektöre ve üniversitelere açtığı, büyük veri mahremiyetine dikkat ederek bunları paylaştıkları bilinmektedir. Kurumların açık veri politikalarını belirledikleri ve bu politikaları yayımladıkları, verilerini kamuoyu ile paylaştıkları, bu paylaşımlar sonucunda büyük değerler elde ettikleri, bu konuya yatırım yapan ve bu konuda değer üreten şirketlerin değerinin milyar dolarlara yaklaştığı görülmektedir. • Dünyada olgunlaşma seviyesini aşan ve neredeyse durağan hale gelen büyük veri teknolojileri, analitiği, güvenliği ve mahremiyeti konularına baktığımızda ülkemizde bu konuyu önemseyen çalışmalar yapılsa da bunun yaygınlaştırılmasında işin başında olduğumuz da açıktır. • Bu platformların oluşturulması kadar, kaynak israfını da önlemek için mevcut kaynaklardan faydalanılması, kurulu olan merkezlerden bilgiler alınması, çok gerekli ise de kurum bünyelerine kurulmasının da ayrıca önemli olduğunu belirtmekte fayda görüyorum. • Gazi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde kurulu olan Büyük Veri Analitiği ve Siber Güvenlik Merkez Laboratuvarı web sitesini (bigdatacenter.gazi.edu.tr) ziyaret etmeniz, açık kaynak olarak yayımlanan “Büyük Veri Analitiği, Güvenliği ve Mahremiyeti” kitabını ücretsiz indirmenizi önerebilirim. Son cümle olarak, 23 Mayıs 2017 tarihinde BTK Konferans salonunda yapılan Açık Veri Türkiye Konferansının buna katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Büyük verilerden büyük etki elde edebilmenin yolu, uygun yapılar kurmak ve sonuçlar elde etmekten geçmektedir. O günleri kısa sürede görmek dileğiyle...
*Gazi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Başkanı
22
BThaber
BTnet.com.tr
ZenFone Zoom S, fotoğraf çekimini yeniden tanımlıyor ASUS, ZenFone ailesinin kamerasıyla öne çıkan Zoom S modelini satışa sundu. 13MP PixelMaster ön kamerası, 12MP PixelMaster ana kamerası ve 12MP Zoom kamerasıyla profesyonel fotoğrafçılığı cebe taşıyan ASUS ZenFone Zoom S, mobil fotoğrafçılıkta yenilikler getiriyor. Kamera teknolojisini Full HD AMOLED ekranı ve 5000 mAh’lik bataryasıyla destekleyen ZenFone Zoom S, Snapdragon 625 işlemcisi, Adreno 506 GPU’su ve 4 GB RAM ile fotoğraf, iş, oyun gibi farklı görevlere uygun. Teknosa ve Vatan Computer bayilerinde ZenFone Zoom S’e 2 bin 498,99 TL’den ulaşmak mümkün. ASUS PixelMaster teknolojili, 12 megapiksel ve geniş açılı merceğe sahip ana kamerasıyla ZenFone Zoom S, özellikle karanlık ortamlarda güçlü fotoğraf kalitesi sunuyor. Yakın çekim için ideal 12 megapiksel Zoom kamerası ise 2.3x optik zoom ve 12 kat toplam zoom özelliğine sahip. Otomatik odaklama teknolojisi ASUS TriTech +’ a sahip ZenFone Zoom S, DSLR fotoğraf makinelerindeki benzer teknolojiyi kullanan, tamamen yeni bir Çift Piksel PDAF (Faz Tespit Oto Odaklama) sistemini de barındırıyor.
Tüm veriler uçuşta toplanıyor
Seagate, drone ile çekilen görüntülerin anında depolanabileceği yeni bir taşınabilir disk üretti. 2TB kapasiteye sahip diskte, 4K kalitesinde 60 saatlik görüntünün depolanabilmesi mümkün. Bu kapsamda Seagate, DJI işbirliğiyle Drone’ların ürettiği video ve fotoğrafları eş zamanlı depolayabilecek diski üretti. Fly Drive diski 2TB kapasiteye sahip ve bu kapasitede, yaklaşık 250 uçuş içeriğinin saklanması, disk üzerindeki SD kart okuyucu sayesinde görüntüleri Fly Drive’a hızlıca aktarmak mümkün. USB 3.1 aracılığıyla veri aktarımı yapılabilen Fly Drive, olası açık hava kazalarına karşı koruyucu bir kasaya da sahip. Mac ve Windows ile uyumlu çalışabilen Fly Drive’a sahip olan kullanıcılara, kaydettikleri görüntüleri en iyi şekilde düzenleyebilmeleri için Adobe Premiere Pro CC programı da iki ay ücretsiz sunulacak.
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
Edge ve IoT pazarları için yenilik
Vertiv, IoT özellikli cihazlar portföyünü genişleten yeni bir kompakt seri konsolu piyasaya süreceğini açıkladı. Bu seri konsol, geleneksel veri merkezinin ötesindeki pazar segmentleri için uzaktan izleme, out-ofband ve IoT bağlantısına yönelik çözüm sunacak. Yeni Avocent® ACS800 seri konsolu, 2016 sonbaharında sunulan Avocent ACS8000 seri konsolunun teknoloji platformundan yararlanıyor. Bunun yanında yeni
konsol; yeni tasarımı daha önce sınırlı alan veya bütçe nedeniyle kısıtlanan kullanıcılara erişilebilir kılan kompakt bir form faktörü ve ekonomik bağlantı özellikleri sunuyor. Avocent ACS800 seri konsolu, Haziran'da belirli ülkelerde piyasaya sürülecek ve yılın 3. çeyreğinde küresel bazda satışta olacak. Yüksek kullanılabilirliği ve BT ekipmanlarının uzaktan yönetimini sağlama yeni Avocent ACS800 seri
konsolunun temel özellikleri. Kompakt form faktörü ve düşük fiyat, yeni hedef bağlantı özellikleri gibi yenilikler ise bu çözümü eğitim, finans ve perakende gibi birden fazla uzak konumu bulunan kullanıcıları içeren Edge ve IoT odaklı pazarlar için ideal kılıyor. Avocent ACS800 modellerinde, RS232, RS485 ve RS422'yi içeren çok protokollü seri desteğiyle iki, dört veya sekiz seri bağlantı noktası ve dört USB bağlantı noktası, çevre sensörü bağlantı noktası ve dijital çıkış bağlantı noktası var. Çift Gigabit Ethernet bağlantı noktası, isteğe bağlı dahili analog modem ve doğrudan Vertiv'den ulaşılan ve Cradlepoint ile kurulan stratejik bir ortaklıkla desteklenen isteğe bağlı 4G/ LTE hücresel yönlendiriciyle ağ bağlantısı kurulabilir.
IoT tasarımlarında hız ve kolaylık öne çıkıyor
Elektronik tasarım otomasyonu konusunda hizmetler sunan CDT Bilgi Teknolojileri, 23 Mayıs’ta Ankara’da düzenlediği ‘Tanner İle IoT Tasarımlarda Kolay ve Efektif Analog & Karışık İşaret IC Tasarım Akışı’ etkinliğiyle katılımcılara Tanner ürünlerinin IoT tasarımlarının üretiminde sağladığı faydaları aktardı. IoT ile ilgili Mentor Graphics ürünü Tanner’ı katılımcılarla paylaşan şirket, ODTÜ Teknokent’te sektör katılımcılarını buluşturdu. Hızlı öğrenilebilen ve kolay sahip olunabilen Tanner ürünleriyle kolay analog
ve karışık işaret IC tasarım akışının ele alındığı etkinlikte, IoT’nin de genellikle sensör, basit kontrol birimleri ve MEMS (Mikro Elektrik Mekanik Sistem) tasarımlarının Tanner ile nasıl daha etkili kılınabildiği ele alındı. CDT Bilgi Teknolojileri Teknik Yöneticisi Erdal Öztürk’ün ‘Tanner Ürünleriyle Tasarım Akışı’ sunumuyla başlayan seminer, Mentor Graphics Ürün Pazarlama Yöneticisi Nicolas Williams’ın ‘Tanner MEMS Akışı’ ve ‘Iot Tasarımlarda Efektif Tanner Ürünleri’ sunumu ile devam etti. Mentor Graphics Teknik Pazarlama Mühendisi
Sandra Kupperman ise Tanner ürünlerinin Nitro ve Calibre entegrasyonunu anlatarak, demo versiyonu ile katılımcılara deneyimleme imkânı sundu. Mentor Graphics’in Nitro-SoC (sentezleme) ve Calibre (fiziksel doğrulama) ürünlerinin Tanner akışına entegrasyonunun yapıldığı demo çalışmasının önemine işaret eden CDT Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Alpay Göğüş, etkinlikle ilgili şunları söyledi: “Bir süre önce Mentor Graphics’in analog & karışık işaret IC tasarım ürünleri portföyüne katılan Tanner ürünleri, hızlı öğrenilebilmesi, analog ve karışık işaret IC tasarım akışını bütünüyle adresleyebilen ürünler içermesi ve uygun fiyatlama sayesinde özellikle IoT tasarımları gibi basit, düşük maliyetli ve analog/ karışık işaret içeren projeler için avantaj oluşturuyor. Bu amaçla Tanner ürünlerinin özellikleri ve IoT tasarımlarındaki kullanımlarını içeren bir etkinlikle ürünü tanıtmak ve kullanımıyla sağlanan faydaları sektör ilgililerine aktarmak istedik.”
24
BThaber
BTnet.com.tr
Geleceğin fabrikaları için çözümler zenginleşiyor
Yeni nesil fabrikaların tasarımı için harekete geçen Cisco, bu amaçla Cisco Bağlı Fabrika (Cisco Connected Factory) portföyüne üç yeni çözüm ekledi. Kullanım kolaylığı, güvenlik, daha doğru ve çok bilgiye ulaşmayı sağlayan bu çözümlerle Cisco, üretim sektöründe dijital dönüşüm adına önemli bir yapı sunuyor. Cisco Türkiye IoT ve Dijital Dönüşüm İş Ortakları Müdürü Özgür Civek, “Üretim; dijital dönüşümden en çok etkilenecek sektörler arasında 8’inci sırada. Tüm dünyada sanayinin dijitalleşmesi ile gelecek 10 yılda 6.4 trilyon dolarlık ek değer üretmesi bekleniyor” bilgisini verdi. Fabrikaların dijitalleştirilmesi ile birçok fayda sağlanabileceğine dikkat çeken Özgür Civek, böylece üretim kesintilerini yüzde 48, hatalı ürün oranını da yüzde 49 düşürmenin mümkün olabileceğini söyledi. Civek, şöyle devam etti: Verinin gerçek gücünden yararlanma fırsatı “Ayrıca yeni ürün çıkarma süresi yüzde 23 kısalırken, ekipman verimliliği yüzde 16, stok devir hızı ise yüzde 35 oranında artırılacak. Enerji maliyetlerinde ise yüzde 18 tasarruf sağlanabilecek. Cisco, bu süreçte fabrikalarından birini de pilot uygulama olarak “Geleceğin Fabrikası”na dönüştürdü. Fabrikaya bin 300 adet takip, görüntüleme ve uyarı yapan sensör yerleştirildi. Cisco bu uygulamaları diğer fabrikalarda da gerçekleştirerek, yüzde 20-30 arasında güç tasarrufu ve yıllık 1 milyon dolardan fazla maliyet tasarrufu öngörüyor. Cisco Bağlı Fabrika bugünün üretim siloları arasındaki verinin gücünü sağlıyor. Cisco çözümleri üç başlıkta tam görünürlük sağlıyor: Kullanım kolaylığı, güvenlik, daha iyi bilgi edinme.” Cisco Bağlı Fabrika portföyüne eklediği üç yeni çözüm şöyle sıralanıyor: 1. Zaman duyarlı ağ oluşturma (Time Sensitive Networking) artık IE4000 switch ailesinde destekleniyor. Bu, veriyi koruyan ve misyon kritik uygulamaların ağ üzerinde sorunsuz çalışmasını sağlayan yeni bir standart ve bu çözüm ilerideki ihtiyaçları da karşılayacak. 2. IoT bilgisi için Bağlı Varlık Yöneticisi (Connected Asset Manager - CAM) bir sanallaştırma aracı ve farklı kaynaklardan aranan veriyi seçip çıkarabiliyor, tesis içinde farklı yerlerde bulunan verileri birbirine bağlayabiliyor. Herhangi bir analitik motoru ile kullanılabilen sistemde raporlama, basit bir arayüzde sürükle-bırak ile yapılabiliyor. 3. Endüstriyel Ağ Direktörü (Industrial Network Director) çözümü BT departmanlarının yanında cihazları kullanan teknisyenleri de düşünerek geliştirildi ve tüm tesis ağının kontrolünü sağlıyor. Hızlı kurulumu sayesinde fabrikada iş duraksamasına da yol açmıyor. Tak-çalıştır özelliği sunan çözüm, programlama da gerektirmiyor.
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
Blockchain hizmetleri IBM’den geliyor
IBM, Linux Foundation'ın Hyperledger Fabric 1.0 sürümünü temel alan, ilk kurumsal kullanıma hazır blockchain hizmeti IBM Blockchain ürününü pazara sundu. Bu hizmet, geliştiricilerin IBM Cloud’da yüksek düzeyde güvenli üretim blockchain ağlarını kısa sürede oluşturmasını ve barındırmasını sağlıyor, sektördeki en güvenli Linux sunucusu IBM LinuxONE ile de destekleniyor. Linux Foundation'ın açık kaynak Hyperledger
Fabric v1.0 çözümü, diğer açık kaynak blockchain teknolojilerinin yanında Hyperledger konsorsiyum üyeleri tarafından geliştiriliyor. Fabric, büyük kullanıcı ekosistemlerinde yeni ağ üyelerinin katılımı ve saniyede binin üzerinde işlem oranlarıyla işlem yapılmasıyla hızla ölçeklenebilen, kurumsal seviyede blockchain ağları oluşturulmasında bir çerçeve sağlamak üzere tasarlandı. IBM'in blockchain hizmetleri, geliştiricilerin IBM Cloud’da
blockchain ağlarını oluşturmasına, devreye almasına ve yönetmesine yardımcı oluyor. Şirket, denetim altındaki ortamlar için Yüksek Düzeyde Güvenli İş Ağı hizmetleriyle pazara ilk giren teknoloji şirketi olma özelliği taşıyor. Bu altyapıyla sağlanan özellikler şöyle sıralanıyor: • İçeriden gelen tehditlere karşı koruma. • Ticari bir sistem için sektördeki sertifikalandırılmış en yüksek seviyede ayrıştırma. • Güvenli hizmet kapsayıcıları. • Kurcalanmaya duyarlı donanım güvenliği modülleri. • Denetlenebilir bir işletim ortamı.
A3 baskı ailesi tepeden tırnağa yenilendi HP Inc., güçlü ve genişleyen A3 çok işlevli yazıcı (MFP) serisini bir basın toplantısıyla tanıttı ve HP’nin yeni A3 MFP yazıcıları aralarında Türkiye’nin de olduğu 80’den fazla ülkede satışa sunuldu. Toplantının açılış konuşmasını yapan HP Türkiye Genel Müdürü Filiz Akdede, pazar payı açısından hedeflerini gerçekleştirdikleri bir yılı geride bıraktıklarını belirterek, şu bilgileri verdi: “Bağlantılı cihazların dünyası büyürken, siber saldırıların sofistike yapısı ve şiddeti de güçleniyor. Cihazları, verileri ve kimlik bilgilerini korumak bir zorunluluk. HP olarak, yeni cihazlar ve yeniden düzenlenen Yönetilen Baskı Uzmanlığı bayi programımızla gelişmiş A3 MFP ve A4 lazer baskı çözümlerini sunuyoruz.” Baskı teknolojisi sayesinde, genel müşteri ve iş ortağı deneyimini geliştirdiklerini vurgulayan HP Türkiye Baskı Sistemleri Kategori Müdürü Derya Özbek ise yeni nesil A3 çok işlevli yazıcılarla baskı deneyimini yeniden tanımlamayı hedeflediklerini vurguladı. “Bu portföyün sevkiyatını, bu amaca ek olarak pazarı yeniden şekillendirme misyonu ile yapıyoruz” diyen Derya Özbek, ekledi: “Büyük ölçekli ticari yazıcılarımızın bize kattığı bilgi sayesinde tasarımlarımızı geliştirdik,
baskı hızını arttırdık ve daha düşük maliyette daha yüksek baskı kalitesini mümkün hale getirdik.” İşlev zengini yapılar HP’nin A3 MFP portföyünün tamamı üç adet PageWide platformu ve 13 LaserJet platformu da dahil olmak üzere 54 farklı stok kalemi halinde sunulacak. HP, geniş çeşitlilikte cihaz seçenekleri sunarak kanal ortaklarına, müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamaları için alternatifler ve fiyat esnekliği de sağlayacak. Yeni A3 MFP yazıcıların Türkiye satış fiyatları şöyle sıralanıyor: HP PageWide cihazlar 2 bin 700 dolar + KDV’den, yeni nesil HP A3 LaserJet MFP’ler ise 5 bin 350 dolar+ KDV’den başlayan fiyatlarla piyasaya sunulacak. HP PageWide Enterprise ve Pro platformları renkli baskıyı uygun maliyetli hale getirirken, yüksek baskı hızlarını sunuyor ve kendi sınıfındaki lazer cihazlara kıyasla daha az enerji tüketiyor. Değişim gerektirebilecek yalnızca üç bileşene sahip basit HP PageWide mimarisi, bu yönüyle kanal ortakları için servis maliyetini azaltıyor. HP LaserJet Managed MFP’ler ise çok işlevli cihazlar olarak sunulacak. Renkli ya da tek renkli baskı ve 22 ppm ila 60 ppm arasında değişen baskı hızları ise
cihazların özellikleri arasında. Baskı süreçlerinde tam güvenlik HP, servis deneyimini geliştirmek için tasarlanan, bulut araçları ve cihaz tabanlı algılama kapasiteleri sunan HP Akıllı Cihaz Servislerini de duyurdu. Servisler, birçok servis ihtiyacını izleyip tanılayarak iş akışlarındaki kesintileri en düşük seviyeye indirirken maliyetleri de azaltıyor. Akıllı Cihaz Servisleri yeni HP A3 LaserJet’lerin yanı sıra yeni HP A3 PageWide Enterprise ve Pro platformlarını da destekliyor. Servisler ayrıca HP’nin mevcut FutureSmart yazıcı MFP’leriyle de uyumlu. Baskı güvenliği de yeni HP A3 MFP’lerde öne çıkıyor. HP PageWide ve HP LaserJet Enterprise cihazlar, gömülü güvenlik özellikleriyle donatıldı. Bunların arasında yer alan Sure Start, çalışma esnasında sızma tespiti, beyaz listeleme gibi özellikler sunuyor. Yeni HP PageWide ve HP LaserJet cihazlar HP’nin güvenlik servislerinin yanı sıra HP JetAdvantage yönetim portföyü ve aralarında sektörün otomatik baskı güvenliği uyum gözetimi sunan HP JetAdvantage Security Manager’ın da bulunduğu güvenlik yazılımları ile birlikte kullanılabiliyor.
26
BThaber
KARİYER
Üretimde yetkinlik esas
Ambalaj sektörü çalışanlarına teorik bilgi ve uzmanlık gerektiren yapıştırıcı uygulama tekniklerini kazandırmak üzere, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası İstanbul merkezinde eğitim verildi. Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcılar, Henkel ve Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nın Esnek Ambalaj Laminasyon Uzmanı Sertifikası’nı almaya hak kazandı. Eğitimde tüm katılımcılara 20 saatin üzerinde sınıf dersi verilirken, tam kapsamlı dijital kaynak kılavuza ve birçok eğitim materyaline ulaşabilecekleri Henkel Esnek Ambalaj Akademisi Eğitim portalına erişim hakkı da sağlandı. Katılımcılarını, modern laminasyon teknolojisinin her detayını üretimde kullanacak yetkinliğe ulaştırmayı amaçlayan eğitimler; hata yakalama ve çözüm oluşturma konusunda, uzman katılımcıları dahi hızlandıracak nitelikte hazırlandı. Henkel Esnek Ambalaj Akademisi’nin verdiği eğitime sektörde görev yapan operatörler, formenler, süpervizörler, kalite kontrol yetkilileri, proje mühendisleri, süreç mühendisleri, üretim yöneticileri, imalat sorumluları, Ar-Ge uzmanları, satın alma uzmanları ve girişimciler ilgi gösterdi.
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
Perakende odaklı eğitimde buluşuldu
Mikro Yazılım, perakende sektörüne yönelik ürünlerini, çözümlerini ve bu sektördeki güncel gelişmeleri, 4-5 Mayıs’ta iş ortaklarına yönelik eğitimle kapsamlı biçimde ele aldı. Böylece 150 katılımcı
da güncel bilgileri alabilmek için 2 günlük eğitim kampına girdi. İstanbul Sheraton Grand Ataşehir Hotel’de düzenlenen eğitime, Mikro Yazılım’ın tüm Türkiye çapında hizmet veren iş ortaklarından yaklaşık 150 kişi katılım gösterdi. Mikro Yazılım Teknik Destek Departmanı tarafından 4 kişilik uzman kadro ile iki tam gün olarak verilen eğitim müfredatı kapsamında, özellikle Mikro Yazılım’ın güncel ürün ve çözümleri teknik olarak katılımcılara uygulamalı ve etkileşimli olarak anlatıldı. Eğitimin başlıca konuları şöyle sıralandı: • Mikro KEP (Kayıtlı
TalentHub sonuçlandı
İhtiyaçlar değişse de Türk kahvesi vazgeçilmez Avansas.com’un farklı sezonlara dayalı satış verileri ve saha araştırmalarından derlediği bilgilere göre ofis, perakende mağazaları, depo ve fabrika gibi işletmelerde çalışanların ihtiyaçları da mevsimlere göre değişiklik gösteriyor. Verilere yıl genelinde bakıldığında, soğuk geçen aylarda en çok ısıtıcıların, sıcak geçen aylarda ise serinletici ürünlerin satın alındığı iş ortamlarında Türk kahvesinin her mevsim vazgeçilmez olduğu görülüyor. Dört mevsime genel olarak bakıldığında ise rahatlık ve konfor arayışı ışığında ayak desteği, bel yastığı ve sırt desteği talepleri öne çıkıyor. Avansas.com’un satış verilerine ve yaptığı müşteri analizlerine bakıldığında, kış döneminde çalışanların en çok fanlı küçük ısıtıcıları tercih ettiği görülüyor. Fanlı ısıtıcıları, infrared ısıtıcılar ve elektrikli radyatörler izliyor. Güneyde ve kıyı kesimlerindeki işyerlerinin yaptıkları alımlar ise klima ile rahatlıkla ısındıklarını gösteriyor. Sonbahar döneminde son çeyreğe girmeleri ile birlikte çalışanlara ait dosyalarını tamamladıkları için özlük dosyası gibi ürünler de bu dönemde daha çok satın alınıyor. Yaz, klima ile geliyor İlkbahar ve yaz mevsimlerinde, satışı artan ürünler arasında ilk sırayı her zaman içecekler korurken, bunu klima, vantilatör ve ıslak mendil izliyor. Vantilatör ise masa tipi, ayaklı ve buharlı serinletme özellikleriyle satışa sunuluyor. Islak mendiller de sıcak geçen aylarda satışı artan ürünler arasında. Temizlik ürünü olmasının yanında bir serinleme malzemesi olarak da kullanılan ıslak mendiller, özellikle saha satış ekipleri tarafından tercih ediliyor. Yazın daha fazla sipariş edilen ürünlerden biri de ofis tipi mini buzdolapları.
Elektronik Posta) • Akaryakıt İstasyonları Yönetimi • Market-Mağaza Yönetimi • Promosyon Yönetimi • MikroShop/MikShop Mikro Yazılım Genel Müdürü Alpaslan Tomuş, perakende sektöründe de lider oyunculardan biri olduklarına dikkat çekerek, ürün odaklı eğitimlerinin beklediklerinden daha yoğun ilgi gördüğünü belirtti. Tomuş, eğitim programlarının her ay farklı bir ürün grubuna odaklı biçimde devam edeceğini ve her eğitimde katılımcılara güncel ürün ve çözümlerle ilgili teknik bilgiler verileceğini belirtti.
E-ticaret platformu n11. com’un ‘TalentHub’ adıyla düzenlediği, kariyerini yazılım alanında ilerletmek isteyen tüm 4. sınıf, yeni mezun, yüksek lisans/doktora öğrencisi ya da iş hayatında en fazla 1 yıl deneyimli adaylara açık kariyer projesi sonuçlandı. Bin 731 başvuru arasından seçilen 19 adayın 13-14 Mayıs arasında düzenlenen yazılım kampında yazılım fikirlerini kodlayarak rekabet ettikleri projede ‘Noksanlar’ grubu birinci oldu. TalentHub’ın birinci takımı ödülünü n11.com CEO’su Won Yong, Jo’dan alırken, takım Güney Kore’nin en büyük e-ticaret şirketi 11st. co.uk’yi yerinde görme fırsatı da kazandı.
Söz konusu 19 katılımcı, iki gün boyunca Grand Hyatt’ta düzenlenen kampta n11.com
ekibi tarafından verilen projeyi hayallerindeki gibi kodladı. n11.com yazılım ekibinden mentorlarla fikir alışverişi yapan katılımcıların projeleri n11.com İnsan Kaynakları ve Bilgi Teknolojileri yöneticilerinin bulunduğu jürinin değerlendirmesinden geçti. Kampa katılan öğrencilerin n11.com’da kariyer fırsatı da elde ettiği yarışmanın ilk üç grubu ödüllendirildi. Birinci olan takım ‘Noksanlar’, Güney Kore’nin en büyük e-ticaret şirketini yerinde görme fırsatı elde ederken, ikinci olan grup ‘The Last Code Bender’ üyelerinin ve üçüncü olan ‘Snakes’ grubunun her bir üyesi de kupon kazandı.
28
BThaber
KARİYER
Accelerate2030 için başvuru zamanı geldi Impact Hub ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliği ile gerçekleştirilen Accelerate2030 Ölçeklendirme Destek Programı için başvurular başladı. UNDP’nin 2016’da açıkladığı 17 “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin” gerçekleşebilmesi hedefiyle kurgulanan Accelerate2030 Ölçeklendirme Destek Programı, sosyal fayda odaklı girişimlerin etkilerini uluslararası pazarlarda ölçeklendirmeyi hedefliyor. Geçtiğimiz yıl 10 ülkeden 177 başvuru toplayan Accelerate2030, bu yıl ise aralarında Türkiye’nin de olduğu 17 ülkede ve UNDP’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni destekler nitelikte ürün ve hizmet üreten, kendini kanıtlamış iş planına sahip girişimler programa başvurabilecek. Türkiye’den yapılan başvurular arasından seçilecek 10 girişim ise Impact Hub İstanbul'da gerçekleşecek Accelerate2030 Türkiye finaline katılacak. Girişimlerini; yatırımcı, uzman ve sosyal fayda ekosisteminin fikir liderlerinden oluşan uluslararası jüri önünde sunacak girişimcilerden üç tanesi Accelerate2030 Ölçeklendirme Destek Programı’na uluslararası elemelerine katılım hakkı ve bir yıllık sınırsız Impact Hub Istanbul üyeliği kazanacak. Başvuru kriterleri ve bağlantı noktaları Accelerate2030 2017 başvuru kriterleri şöyle sıralanıyor: UNDP Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden en az birini destekleyen bir çözüm sunması, girişimin en az 2 yıl önce şirketleşmiş olması, prototip aşamasını geçmiş, test edilmiş ve son 1 yıl içerisinde 1’den fazla kullanıcıya/ müşteriye ulaşmış bir hizmet/ürün olması, başvuracak girişim ekiplerinin kurucu ortaklar dahil en az 3 tam zamanlı çalışan kişiden oluşması, en fazla 1 milyon dolar kârı ve en fazla 5 milyon dolar cirosunun olması. Başvurular için http://www.accelerate2030.net/apply/ adresini ziyaret etmek mümkün. Program için son başvuru tarihi ise 2 Haziran. Program ilgili gelişme ve uluslararası paylaşımları sosyal medyada #A2030 #SGSGeneva #GlobalGoals ve #FutureofBusiness üzerinden takip etme imkanı da var. Büyüme ve dünyaya yayılma fırsatı Temmuz ayındaki uluslararası elemelerden sonra iş fikri Accelerate2030 Ölçeklendirme Destek Programı’na kabul edilen 10 girişimci ise Ekim ayında Cenevre'de Scaling Bootcamp ve Sosyal Fayda Zirvesi'ne (Social Good Summit) katılacak. Accelerate2030 Ölçeklendirme Destek Programı’na dahil olan girişimler, ücretsiz stratejik partnerlikler için birçok uluslararası kurum ve yatırımcıya erişimin yanı sıra profesyonel yönlendirmeyle şirketlerini büyütme ve sınır ötesi pazarlara açma fırsatı elde edecek, UNDP ve Impact Hub’ın ağındaki uluslararası platformlarda görünürlük kazanacaklar. Program takvimi şöyle: • 15 Haziran 2017: Ulusal (Türkiye) Proje Sunum (Pitching) Etkinliği ile başvurular arasından finale kalan 10 girişim Impact Hub Istanbul’da jüri karşısına çıkacak. Uluslararası değerlendirmeye kalan 3 girişim belli olacak. • Temmuz 2017: Uluslararası Finalistlerin Açıklanması başlığında uluslararası değerlendirme sonucunda programa katılmaya hak kazanan 10 girişim açıklanacak. • Ekim 2017: UNDP Sosyal Fayda Zirvesi ve Scaling Bootcamp (Ölçeklendirme Programı) ile seçilen girişimlerden temsilci bir kişi Cenevre’de 1 hafta sürecek programa katılacak. • Ekim 2017 - Haziran 2018: Accelerate2030 Ölçeklendirme Destek Programı ile her girişimin ihtiyaçları özelinde tasarlanmış ölçeklendirme destek programının uygulanması ve takibi sağlanacak.
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
Yandex’te yeni görevlendirme Yandex Türkiye Satış Direktörlüğü görevine Doğan Balamir Nazlıca atandı. Uluslararası şirketlerde önemli deneyimleri bulunan Nazlıca, Yandex’in Türkiye’deki satışlarından sorumlu olacak. Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Doğan Balamir Nazlıca, 2007 - 2011 yılları arasında Fransa merkezli kurumsal ve yatırım bankacılığı şirketi Societe Generale'de Müşteri Temsilcisi, Kurumsal
İlişkiler Müdür Yardımcısı ve Operasyon Sorumlusu olarak görev yaptı. 2011'de HotelRunner'da Satış Müdürü olarak göreve başlayan Balamir Nazlıca, 2015'e kadar bu görevini sürdürdü. Nazlıca, 2015'te Boston merkezli yazılım şirketi Solvoyo'da, ardından bir başka yazılım şirketi olan Paraşüt'te Satış Direktörü olarak kariyerine devam etti ve Nisan 2017’de Yandex’teki yeni görevine başladı.
Workup, 10 girişimi seçti
Türkiye İş Bankası’nın ana destekçisi olduğu ve Kolektif House’un yöneteceği Workup Girişimcilik Programı başladı. Girişimcileri ihtiyaç duydukları alanda destekleyerek iş fikirlerini geliştirmeye ve işlerini büyütmelerine yardımcı olacak, teknolojik iş fikri ya da erken aşama girişimi olanlar için tasarlanmış girişimcilik programı olan Workup’a ilk aşamada 10 girişim kabul edildi. Bu girişimlere iş fikri geliştirme, yalın girişimcilik metotları, araştırma ve müşteri geliştirme, ekip kurma ve yönetme, hukuk, finans ve muhasebe, pazarlama ve sunum teknikleri, satış ve pazarlama eğitimleri, devlet hibeleri ve teknik danışmanlık desteği, mentor desteği verilecek. Ayrıca girişimlere toplantı odalarıyla ofis ve çalışma ortamı da sunulacak. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sezen, programa ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, girişimcilik ekosistemini büyütmek üzere yürüttükleri faaliyetleri Workup ile bir üst boyuta taşıyacaklarını vurguladı. Kolektif House kurucu ortağı Ahmet Onur da, “Workup programından mezun olan
girişimciler, bir sonraki aşamada ofis ihtiyaçlarında girişimcilik ekosisteminin kalbi Kolektif House’un üyeliklerinden indirimli yararlanabilecek” dedi. Programın Girişim Hızlandırıcı Partneri Hackquarters’ın İş Geliştirme Direktörü Aylin Bahar ise, “Programdan mezun olan girişimlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Umarız ki, İş Bankası’nın ana destekçisi olduğu Workup girişimcilik programı diğer büyük kurumların da Türkiye’ye değer katacak girişimlerin desteklenmesinde öncü olur” yorumunu yaptı. Workup programına seçilen girişimler şöyle sıralandı: • Banamama.co : Evcil dostların mamalarını, sağlık ve bakım ürünlerini sahipler için takip eden ve tekrar sipariş vermeye gerek kalmadan aylık abonelik modeliyle adrese teslim çalışan, sahipler arasında sosyal bir ağ olan online platform. • E-kira: Ev sahipleri için kira tahsilatını ve takibini kolaylaştıran, kiracılar için farklı ödeme seçenekleri sunarak kira ödemelerinin düzenli yapılmasını sağlayan platform.
• Boostfy: Instagramı portfolyo olarak kullanan kullanıcılar için geliştirilmiş bir Instagram otomasyon yazılımı ya da Instagram üzerinde beğenileri belirli hedefleme ile otomatize ederek Instagram hesabının büyümesini hızlandıran SaaS uygulaması. • Mangr: Arkadaşlarınla kolay ve ücretsiz para transferi yapabildiğin sosyal ağ. • Octovan: Aylık ücret ödemeden, nakliye ihtiyacı olan müşterilerle ticari araç sahiplerini buluşturan online platform. • MobilyaTakip: Mobilya üretimi veya satışı yapan, her büyüklükte mobilya firmasının işini kolaylaştırmaya ve daha verimli hale getirme odaklı, iş yönetim yazılımı. • LeadTime: Basit ve eğlenceli bir ajanda sayfası üzerinden, geleceğe mesaj gönderilebilen video tabanlı sosyal medya uygulaması. • Stubridge: Üniversite öğrencilerinin ders gruplarında sınıf arkadaşlarıyla tanışıp, sohbet ederek not paylaştığı online platform ve uygulama. • Overdose Caffeine VR: Mimari ve endüstriyel projeleri, gerçek bir deneyime dönüştüren sanal gerçeklik çözümleri, • Rone: Haber ajansları ile yayımcılar için metin içeriği ve okuyucu analizi yapan SaaS girişimi.
BThaber
ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R
6 Temmuz 2017 BTvizyon Eskişehir Toplantısı Eskişehir AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr
26 Eylül 2017 BTvizyon Erzurum Toplantısı Erzurum AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr
12 Temmuz 2017
CommunicAsia2017 Marina Bay Sands, Singapur AYRINTILI BİLGİ: www.communicasia.com
3 Ağustos 2017
Bilişim 500 Ödül Töreni İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisim500.com
Dijital Ekosistem: IoT ve M2M İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.teknolojiplatformlari.com.tr
19 Ekim 2017
BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr
International Conference on Cloud Computing and Applications (CCA'17) Roma, İtalya AYRINTILI BİLGİ: http://ccaconference.net
3.e-BEYAS 2017 Kurumsal Dinamikler Çerçevesinde Bilgi Sistemleri ve Bilişim Yönetimi: Beklentiler ve Yeni Yaklaşımlar Sempozyumu Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.ebeyas.org
6 - 9 Haziran 2017
12 Aralık 2017
Bilişim Zirvesi 2017 İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
BTvizyon Girne Toplantısı Kıbrıs AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr
Hazırlayan: Ali Arsu bulmacaeditoru38@gmail.com
Küçük mağara/ Bilişimde orjinal bir görüntü veya sesi temsil eden bir elektirk sinyali
Gümüş simgesi/ Yiğit, cesur
Yüceltmek/ Ongun
Çok keskin Eski Mısır'da
IoT Week 2017 Cenevre, İsviçre AYRINTILI BİLGİ: http://iot-week.eu
BTvizyon Adana Toplantısı Adana AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr
22-23 Kasım 2017
Y U R T D I Ş I
4 - 6 Haziran 2017
14 Eylül 2017
22 Ağustos 2017
BTvizyon Çanakkale Toplantısı Çanakkale AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr
5 Ekim 2017
E T K İ N L İ K L E R
23-25 Mayıs 2017
Y U R T İ Ç İ
(..inistrative güneş tanrısı/ Domain) Bilgisayar sistemi Birbirine bağlı içinde saklı ve iletişim ağları erişilebilir verilerin tümü
İsviçre de bir ırmak/ (Dıg..al) Bilişimde sayısal anlamı
Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü Kısaca/ Remote Monitoring and Management
İnternet tarayıcısının kısa adı/ Avrupa Ekonomik Alanı (İng) Kısaca
İnternet'te kişilerin birbiriyle konuşmasını sağlayan sohbet hattı
Genç kız/ (..) yok Hayattan zevki kalmamış Rural Delivery kısaca/ İyi, pekiyi
Asynchronous Transfer Mode/ Kaba kumaş
Dijital belge kayıtlarının uzun olarak arşivlenmesini sağlar
Aktinyum simgesi İnternet bağlantısında çok kullanılan teknik/ Yarar, fayda
Şart Edatı Atrial Septal Defect Kısaca
(..ryptıon) Bilişimde şifreleme
Bağışlama
30
BThaber
MEKTUP
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
Hipertansiyonu lütfen önemseyin!
Yeni bir haftadan merhaba, Millenicom, 17 Mayıs Dünya Telekomünikasyon Günü’müzü kutlamış, kendilerine çok teşekkür ediyoruz. 2017 Dünya Arı Günü ise bu yıl Kastamonu Üniversitesi ev sahipliğinde kutlandı. Arı yetiştiricileri ve paketleyicilerinin yanı sıra uzman isimlerin katıldığı etkinliklerde dünya ve Türkiye arıcılık sektörü hakkında bilgilendirmeler yapılıp, arıların dünya için öneminde dikkat çekilmiş. Çünkü arılar ölürse insanlar da ölür… Türkiye’nin en fazla bal üreten ilçesi Adana Kozan’da faaliyetini sürdüren Anavarza Bal, Dünya Arı Günü’nü şimdiye kadar 20 bin çocuğa ulaşan Anavarza Çocuk Tiyatrosu ile kutlamış. 17 Mayıs aynı zamanda (maalesef) Dünya Hipertansiyon Günü. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Başkanı Prof. Dr. Kerim Güler, Türkiye’de 15 milyon hipertansiyon hastası olduğunu, ama bu hastalığa dair farkındalık seviyesinin düşük olduğunu belirtmiş. Çok fazla tuz tüketildiğinin de altını çizen Prof. Dr. Güler, tedavide yaşam tarzı değişikliklerinin hayati rol oynadığını söylemiş. Hipertansiyon tedavisinde hastaların da büyük bir rolü var. Nasıl mı? Hastalar hipertansiyonu pek önemsemez, tedaviye uymaz. Hatta bu kendilerine söylendiği zaman (bizim de ye yer yaptığımız gibi) “benim tansiyonum asabi”, “başım ağrıyınca ilacı alıyorum”, “ilaçların yan etkisi fazla” gibi bahaneler gırla. İşte bu nedenle Prof. Dr. Güler’in de belirttiği gibi, hipertansiyon tedavisinde başarı şansımız tüm dünya ülkelerine göre çok düşük seviyelerde. Prof. Dr. Kerim Güler, bu hastalığın belirtileri hakkında şu bilgileri veriyor ve her daim aklımızda
olsun: Beyin üzerinde oluşan basıncın etkisiyle ortaya çıkan belirtiler baş ağrısı, baş dönmesi, yüzde kızarıklık, kalp çarpıntısı, kolay yorulma. Sağlık sonrası sıra sağlıklı alışverişte. BKM Express, Türkiye’de yine bir ilki gerçekleştirmiş. Migros müşterileri cep telefonları ile yanlarında cüzdan ve kart taşımaksızın BKM Express ile mobil alışveriş yapabilecek. Kampanyada, Jetkasa’larda Money kartını kullanarak 30 TL ve üzeri alışveriş yapan ve ödemesini BKM Express’le gerçekleştiren kullanıcılara 10 Money hediye edilecekmiş ve kampanyadan her kullanıcı iki kez faydalanabilecekmiş. Güzel haberlerim bu kadar da değil… Zira Hepsiburada, girişimci kadınları e-ticarete teşvik eden programını başlattı. 2017 sonuna kadar bin yeni kadın girişimciyi programa dahil etmeyi hedefleyen Hepsiburada’nın sunduğu avantajlar paketi sayesinde girişimci kadınlar işlerini e-ticarete taşıyıp büyütecek. Programa katılım adresimiz www.hepsiburada. com/girisimci-kadinlarateknoloji-gucu. C Majör İş’ten Sesler Korosu, 15 Mayıs’ta İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda İstanbul Down Sendromu Derneği yararına konser vermiş. Sianji Group Yönetim Kurulu Başkanı Recai Çakır, DenizBank CEO’su Hakan Ateş, Atasay Group Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer gibi iş dünyasının önemli isimlerinden oluşan 60 kişilik koroya, Alişan, Özgün, Ege ve Bora Gencer de misafir sanatçı olarak eşlik etmiş. Bu kadar da değil... Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), engelli personel istihdamına önem veren AKEDAŞ Elektrik Dağıtım’a bu alandaki örnek
sorumluluk anlayışı nedeniyle Engelliler Haftası kapsamında ‘Teşekkür Belgesi’ sunmuş. AKEDAŞ Elektrik Dağıtım bünyesinde Elbistan Bölge Müdürlüğü’nde 2, İnsan Kaynakları Müdürlüğü’nde 2, Mali İşler Müdürlüğü’nde 1, Kahramanmaraş Bölge Müdürlüğü’nde 3, Adıyaman Bölge Müdürlüğü’nde 2 olmak üzere toplam 10 engelli personel görev yapıyor. Engelli personel istihdamındaki yasal düzenlemelere titizlikle uyan AKEDAŞ Elektrik Dağıtım’da engelli personel oranı yüzde 3 seviyesinde. Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 4. Sınıf öğrencilerinin mezuniyet projeleri tanıtılmış ve Bilkent Otel’deki sergi sonunda 23 proje çeşitli kategorilerde değerlendirilip, ödüller verilmiş. Dijital spor koçundan stok bilgisi ve yemek tarifi verebilen akıllı buzdolabına, işten atılma risklerini azaltıp başarıyı arttırma hedefli dijital iş yaşamı koçundan, şehir içi ulaşım planlayıcısına kadar birçok proje katılımcıların beğenisini kazanmış. Yine gençlerin oylarıyla Türkiye’nin “En”lerinin seçildiği “Türkiye Gençlik Ödülleri” sahiplerini bulmuş. Otomobil dönüşümünde
dünyanın sayılı markalarından birini kuran, başarısı Amerika ve Avrupa’dan tescilli Erbakan Malkoç, ödüllerinin arasına bir yenisini daha ekleyerek “En İyi Girişimci” ödülüne layık bulunmuş. DizaynVip ile otomobil dönüşümü ve tasarım teknolojileri sektörünü geliştiren Malkoç’a helal olsun. Böylece ödüllerime de geçeyim. Netaş’ın 50’inci yıldönümü kapsamında, üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği Netaş 50. Yıl Üniversiteler arası İnovasyon Yarışması sonuçlanmış. Projesiyle birinci olan Özyeğin Üniversitesi'nden Kadir Onur Akbal ve mansiyon ödülü alan Gebze Teknik Üniversitesi'nden Burak Gündüz Kanada, Wesley Clover firmasında teknik geziye ve staj programına katılmaya hak kazanmış. Kuveyt Türk’ün düzenlediği Hackathon Dijital Bankacılık Yazılım Proje Yarışması da sonuçlanmış. İstanbul’da 13-14 Mayıs arasında gerçekleştirilen ve katılım bankacılığında alanında ilk olan Hackathon’da birinciliğe TalCards grubu adına yarışan Muhammed Aziz Ulak ve Hüseyin Yusuf’un ‘KOBİ ATM’ projesi layık bulunmuş.
Hackaton’un ikincilik ödülüne Sentinels, üçüncülüğüne ise Hisse Cepte grubu layık görülmüş. 5 ülkenin çocukları “Sağlık ve Spor”un önemini çizdi ve 36. Uluslararası Pınar Çocuk Resim Yarışması’na Türkiye, Kıbrıs, Almanya, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri’nden 32 bin 206 resim gönderilmiş. Ayrıca bu yarışmaya özel eğitim veren okullarda eğitim gören çocukların yanı sıra sosyal medyadan da ilk kez katılım gerçekleşmiş. Hedef; gelecek yıl daha da geniş bir coğrafyadan daha büyük katılımla yarışmayı gerçekleştirmek. İstanbul Şehir Üniversitesi, çocuk edebiyatının en önemli yazarlarından ve hepimizin çocukluğunda yeri olan Yalvaç Ural’ın katıldığı bir söyleşiye ev sahipliği yapmış. İstanbul Şehir Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Programı tarafından düzenlenen “Dijital Çağda Çocuk Kitaplarına Bakış” adlı etkinliğe katılan Yalvaç Ural, çocuk edebiyatı konusunda katılımcılara tavsiyelerde bulunmuş. Yarının Türkiye’sini oluşturmak için gençlere önemli görevler düştüğünü belirten Ural, gençlerin sürekli kendilerini geliştirmesi gerektiğini vurgulamış. İstanbul Aydın Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü son sınıf öğrencileri, kent, kentlilik, kent estetiği, kent mimarisi ve peyzajı konularını içeren giysi tasarımlarını ‘Kent İzleri’ adlı defilede sunmuş. Huawei P10 ile çekilmiş yüksek kaliteli selfie’lerin yer aldığı Londra Saatchi Galeri’deki ‘’Selfie’den Kendini İfadeye’’ sergisi de yoğun ilgi ile 2 binin üstünde sanat tutkunu tarafından ziyaret edilmiş. Birçok usta sanatçının seçkin eserlerinin de yer aldığı sergi internet üzerinden 1 milyonu aşkın kişi tarafından takip edilmiş. Yine yeni bir gündem silsilesinde buluşmak dileğiyle,
REKLAM SATIŞ GRUBU YIL 22 SAYI 1124
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr
www.bthaber.com
BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr
29 Mayıs - 4 Haziran 2017
www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
Editör
Görsel Yönetmen
Handan Aybars handana@bthaber.com.tr
Tuğçe Erarslan tugcee@bthaber.com.tr
Online Editör
Video Editör
Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr
Efe Çevikoğulları efec@bthaber.com.tr
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l
Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr
Reklam Satış Grup Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Grup Yönetmeni Karolin Özçelik Proje Satış Yöneticisi Kutay Göçe Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken BThaber Şirketler Grubu Ankara Temsilcisi Funda Koyuncu Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Telefon: (0216) 291 13 90 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02
Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.
ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER
2016 Evaluation Report of the Informatics Sector after the applications which have been accepted in also digital media this year will show the “Bests” of the sector in the Informatics 500 award ceremony in July 12, 2017. Informatics 500 research, which was described continuously as a primary source not only by the private sector but also public sector and the foreign companies, has been enriched with the innovations this year too. New sub-categories, a new sub-category for Anatolian companies and supports for the companies younger than 3 years has come to the forefront.
Countdown has started for the results of Informatics 500 Research 2016, which forms the most reliable source for the informatics sector for 18 years and makes the sectors and specialties visible with
its categories being more and more enriched each year, along with a total 500 gradation according to the sales figures of the previous year. Evaluations to be made
2016 data and 2017 expectations have met We would like to remind the point that was reached within the whole sector, by sharing the sectorial estimates of BTHABER Company Union member company M2S Research and Marketing, leading Informatics 500 research this year too as it does every year. M2S estimates that Turkey’s informatics market exceeded 96 billion TL, by growing 18% in 2016. According to M2S, the largest growth was in the software
and hardware category as compared to 2015. The share of the software sector within the whole information technologies reached the level of 35%. Another expectation of M2S anticipating the continuation of the growth trend in 2017 is prominence of the cloud-related services in Turkey’s market, in 2017. While the number of the data centers enhances, security, disaster management and data backup has become the leading topics. According to the expectations of M2S, priorities of SMEs in their investments will be hardware, in 2017. Hardware market will continue to grow in 2017. New companies take their places in gradation Now, we will go through the sectoral companies sharing their sales figures for 2016 research and their first results. According to the data until the last day of the application, it is seen that the incomes of the 70% of the companies sharing their 2016 figures has increased as compared to the previous year. There is a decline in the incomes of 27% of the companies as compared to the previous year (2015).
The average growth rate of the companies whose incomes has increased was determined as 36%. Let’s also look at the elating details with 2016 data. 17 companies which were participated in the research achieved growth above 100%. Total turnover of these 17 companies is 600 million TL, which is promising for the future considering the period when economic mobility and fluctuations in the rate became prominent. 34% of the sectoral companies sharing their income figures of 016 for Informatics 500 research grew 18% and over, as we stated as a growth anticipation. This also strengthens our positive opinions about the sector. It is also worth noting that over a hundred new applications entered into the gradation. In other words, Turkey’s informatics sector is having much more depth with the new players, the income figures of these players. We should not ignore a bitter truth: the average recession rate of the companies whose incomes decrease is 19% and the highest downsizing is determined as 64%.
Please get rid of these wrong understandings: •
“We are a small Anatolian company. We have no chance to enter the list.” IT IS WRONG, because you can take your position in the new categories such as Anatolian companies or Young Companies and take your prizes, even if you may not enter Informatics 500 gradation. •
“Catalog does not have sense abroad.” IT IS WRONG, because foreign consultancy companies that lead companies about investment, purchasing and joining are based upon Informatics 500 research, while foreign firms that want to make investments in Turkey take Informatics 500 publication as a reference. •
“It is hard to enter into the first 500 because giants of the
communication sector also participated in.” IT IS WRONG, because there are different gradation tables of the IT sector and Communication sector, in the Informatics 500 research, in last years. So, First 5 lists of the Information Technologies and the Communication sector are different from each other. In the ceremony, they are presented according to this gradation and take their prizes. • “Our works have gone bad this year; we probably failed in the gradation.” IT IS WRONG, because you can rise in the gradation, even if your turnover has decreased. •
“We can have troubles, if we give information.” IT IS WRONG, because the Informatics 500 research is not
a tax gradation and it does not evaluate taxes with the company information.
for you. Just do not pass over these categories with causeless pessimism.
•
“We make more profit with fewer employees, but we are in the low gradation. You show us like we failed.” IT IS WRONG, because Informatics 500 research is not profitability gradation and it does not evaluate the profitability of the companies, as we have emphasized for years.
•
•
•
“We have no chance to be in the upper gradation.” IT IS WRONG, because Informatics 500 research is not only a gradation of the companies having the highest turnover. There have been made different gradations in more than 50 categories. There is also a gradation which is suitable
“Our turnover is low this year. Our participation does not make sense.” IT IS WRONG; because you should be participated in the research regularly and you do not need to have a high turnover, in order to enter into the gradation of the fastest growing companies in the last 3 or 1 year. “I cannot enter into the highest lines, I cannot have a prize.” IT IS WRONG, because many companies having prize do not take part in the highest lines. Not total turnover, but the turnovers related to the categories where the companies take part are the main criteria for the evaluation.
BREAK THE STATUS QUO:
THINK BIG. START NOW. Brocade and the New IP.
CONTACT BROCADE FOR MORE INFORMATION: Email: emea-info@brocade.com Tel: +90 212 340 76 61 Visit: www.brocade.com www.datacenterfuture.com/tr
New generation technologies were examined in BTvision Denizli BTvision meetings bringing professional users and IT presenting companies together in different Anatolian cities go on at full speed in 2017 too. BTvision meetings which were held by Informatics Summit Event Co Ltd were held in Denizli this week. In the event which was organized in Denizli Dedeman Park Hotel, in May 16, the newest tendencies in the information technologies
were presented to the participants. İnformatics Summit general director Neslihan Aksun stated that they have been organizing BTvision events by carefully choosing the cities for 16 and she also said that “We are glad and proud to be in Denizli, being one of the industrial cities and having a high technological capacity. BT vision meetings, we have organized since
Accelerating digital transformation must be a priority Hewlett Packard Enterprise (HPE) brought together experts in Reimagine 2017 event in İstanbul. The fullday event included market leaders’ expectations, ways to evaluate opportunities, and creative solutions for IT. In the Reimagine 2017 event, the analysts and methods were shared in several categories for Hybrid IT, Smart Endpoints, Transformation and Technology Services. Over 800 representatives from companies and public institutions participated to HPE Reimagine 2017. While emphasizing the importance of close collaboration between businesses and IT departments in the success of the digital transformation, it was emphasized that the transformation could grow to reflect all sectors and the economy. HPE Turkey General Manager Güngör Kaymak, who made the opening speech, said, “Digital transformation usually triggers technological
developments, which creates radical changes in both our businesses and private lives. We all have to be ready to adapt.” TÜSİAD Chairman of the Board of Directors, Erol Bilecik, guest speaker of Reimagine 2017, commented on digitalization: “Digitalization changes the way of business for all the sectors from health to finance; from energy to food. As if the pre-digitization period never existed… While existing industries are being redefined from beginning to end, brand new industries, new competencies and professions are emerging that have not existed before. I believe that our children will have the professions that we have not heard of yet. This transformation needs to be addressed at a strategic level. That is, it should be able to treat technology as a culture, not just as a tool. We should be able to spread an approach that is not afraid of technology and harmonious with it, by staying away from pure product-market focus.”
2002 in different cities, have been a meeting point where leading companies in the informatics sector have shared their products and solutions providing utilities such as corporate productivity and cost advantage with our participant companies in all scales. We believe that this is an important event chain in order to increase the corporate IT competence in Turkey.
Not only a call center, 360 degrees ‘connection point’
The customer is relocating. So the customer is not just on the phone anymore. In social media, mobile applications, looking for products and services in different locations, they want a quick solution to their needs in these platforms. So companies now have to be able to evaluate their customer service business at a much more strategic point and serve their customers using different channels correctly. This situation necessitates significant changes in the structure of the call center sector and in the perspective of companies
receiving service from this sector. Procat’s CEO Tarkan Ersubaşı commented on the call center industry’s development, the change and ‘right’ steps to be taken: “I know how the call center industry in Turkey has been developing from the start. Call centers have been developed with the steps taken by the finance and telecom sectors, and the title of outsourcing has also gained importance. In countries with limited resources such as Turkey, the job comes to the point of cheap human resources. I think that is
the breaking point. We also have new products and services in connection with digitalization. First, we are analyzing social communication channels. While presenting this process, we also become the governing body. So we started to have an extension of customer service in some of our customers. We offer two suggestions to the brand: Whatever you do is not important to us, but use such a technology and do not miss the problems. Secondly, come on and let us give you this service by putting customer representatives in the back. As a result, there are applications that also manage social media, such as making smart call management. Thus, the 360-degree transformation of the call center sector is experienced. One important point is the boots. Our group company, Speechouse, has an expert team in speech recognition technology. We have good practices on this path and are being used heavily in financial institutions.”
Aclas LS2 Barkodlu Terazi 6-15 / 15-30 Kg
www.bilkur.com.tr