BThaber Sayı 1135

Page 1

Kabinette Kalite

www.qrack.com.tr

Sayfa

Girişimciliği güçlendirmek için yola çıkıldı

10

Girişimcilik ekosistemini güçlendirmek, yenilikçi ürün ve fikirlerin ticarileşerek bölgesel, ulusal ve uluslararası değere dönüşmesini sağlama hedefiyle Ankara Kalkınma Ajansı tarafından 2010 yılından bu yana düzenlenen TechAnkara Proje Pazarı 2017 başvuruları açıldı.

satis@qrack.com.tr

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

1135 21 Ağustos - 3 Eylül 2017

Sayfa

6

Yeniliklerin sonu ve sınırı yok Kobil, mAST ile mobil uygulamaları, cihazları, işlemleri ve süreçleri dijital dünyada birbirine bağlayan akıllı bir yazılım çözümü sunuyor.

Sayfa

3-4

Sayfa

8

Handan Aybars

Eğitim 4.0, yeni devrimin temelini oluşturacak

Bölgenin merkezi neden Türkiye olmasın?

İz Koçluk Kurucusu Elgiz Henden, Endüstri 4.0’a yeni neslin hazır olması için Eğitim 4.0’ın gündeme gelmesi gerektiği kanısında.

Sayfa

10

İhracatta e-Dönüşüm için Ankara’da bir araya gelindi Alibaba.com ve Türkiye iş ortağı E-Glober, e-ihracata dönüşüm hakkında bilgilendirme ve destek için Ankara’da KOBİ’lerle bir araya geldi.

Avrasya Blockchain ve Dijital Para Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Kadir Kurtuluş’a göre, bu sistemin yaygınlaşması Türkiye’nin büyümesine katkı sağlayacağı gibi, Türkiye, Avrasya bölge ülkeleri için de önemli bir merkez olabilir. Bulut_Satis-BT-6x10.pdf

Sayfa

11

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Totolink Alan Genişletici N9 – 300Mbps Çok Uzun Menzil Tavan Alan Genişletici www.Totolink.com.tr

Dijital Ekosistem: IoT ve M2M Platformu Bu dosyamızda okuyacağınız içerikler bilimkurgu filmi senaryosu ya da ütopik bir hikaye değil, hepimizi bekleyen geleceğin ipuçlarıdır.

1

23.06.2017

13:0


MÜŞTERILERININ GÜVENI ILE GÜVENLIĞIN ZIRVESINDE

Innovera, Bilişim 500 Araştırması’nda en büyük bilişim şirketleri arasında 72. sıraya yükselerek tüm güvenlik entegratörleri arasında birinci sırada olmanın gururunu yaşıyor.

BAŞARISININ ANAHTARI GÜVENLIK HIZMETLERIYLE ZAMANINDA TEST, DOĞRU SÜREÇ, ETKILI EĞITIM

TEKNOLOJIK KARMAŞAYI ÇÖZEN BÜTÜNSEL YAKLAŞIM

Hiçbir ürünü doğru servislerle birleştirmeden çözüme dönüştürmenin mümkün olmadığı güvenlik dünyasında Innovera, güvenlik kültürü oluşturmaktan, doğru süreçlere dayalı implementasyona, yönetilen hizmetlere, pentestlere kadar komple servis portföyü ile müşterilerine destek veriyor.

Kurumların sayıları 15 ilâ 70 arasında değişen güvenlik ürünü kullandığı komplike güvenlik dünyasında Innovera, laboratuvarlarında gerçekleştirdiği sayısız testle en iyi çözümleri müşterileri için seçip sektördeki en geniş kadroyla gerekli uzmanlığı sağlıyor.

MILLI AR-GE VE GLOBAL BAKIŞ Ülkemizin geleceğinin teknoloji Ar-Ge’si olduğuna inanan Innovera, ödüllü siber güvenlik yazılımı A.T.A.R. ve diğer %100 yerli çözümleri ile güvenliğe bütünsel bir bakış getirmeye devam ediyor.

www.innoverabt.com İSTANBUL:

Mahir İz Cd. No:8/8 Kat:3 Altunizade, Üsküdar İstanbul, Türkiye Tel: 0(216) 474 43 77

ANKARA:

Mustafa Kemal Mahallesi Dumlupınar Bulvarı (Eskişehir Yolu) No:266 Tepe Prime B Blok Kat:16 N:123 Çankaya/Ankara Tel: 0(312) 473 41 37


BThaber

GÜNDEM

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

3

Bölgenin merkezi neden Türkiye olmasın? Avrasya Blockchain ve Dijital Para Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Kadir Kurtuluş’a göre, bu sistemin yaygınlaşması Türkiye’nin büyümesine katkı sağlayacağı gibi, Türkiye, Avrasya bölge ülkeleri için de önemli bir merkez olabilir. Dünyanın birçok ülkesi tarafından tanınan ve tanınacağı öngörülen Handan Aybars Blockchain teknolojisi; birey, kurum ve ülkelerin gerçekleştirdikleri işlemlerde güven otoritesi olabilmesi ışığında ‘Global Delil’ tanımlamasına uyuyor. Bu nedenle ülkeler tarafından, son yasa ve yönetmeliklerine göre oluşturulan ÇokluLocal Delillere ek olarak, Blockchain teknolojisine dayalı Global Deliller, Copyrobo platformunda birlikte kullanılıyor. Hasan Kurtuluş ve avukat Kadir Kurtuluş'un kurduğu Türk girişimi Copyrobo, hem teknolojinin getirdiği yeniliklere hem de ülkelerin uygulamaya koyduğu son yasa ve yönetmeliklere göre, bugün veya yıllar sonrasında dahi kullanılabilecek yasal delillerin; üretilebileceği, doğrulanabileceği ve yönetilebileceği, güvenli ve istikrarlı bir platform oluşturmayı amaçlıyor. Copyrobo ise, dünyada bir ilk olarak, hem Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin sertifika sağlayıcılarına hem diğer ülkelerin sertifika sağlayıcılarına hem de Blockchain teknolojisine dayanan delilerin elde edebileceği tek platform olma özelliğine sahip.

Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’ndan Lisanslı Melek Yatırımcı olan, Avrasya Blockchain ve Dijital Para Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Kadir Kurtuluş ile görüştük, bu iki konseptin sunduğu potansiyeli, Türkiye’nin gecikmeden atması gereken adımları konuştuk. Bitcoin ilk çıktığında, kişiler arasında bir para transferinin yapılması da gerekiyordu. Küresel bazda insanlar merkesizleşmeye, bunun yanında gizlilik ve güvenliğe de ihtiyaç duyuyorlardı. “Devlet otoritesi kişiler arasındaki güvenliği sağlar, bu amaçla bankalara lisans verir, oradaki kayıtları geçerli kabul eder, olası bir sorunda o kayda bakılır ve mahkemeler bu kaydı kabul eder” bilgisini veren Kadir Kurtuluş’a göre, Bitcoin çıkış noktasında bir otoritenin bu parayı takip etme isteği yoktu. İnsanların birbirine güveni sorusuna yanıt olarak da Blockchain doğdu. Bu yönüyle Kurtuluş’a göre, aslında Bitcoin ile birlikte doğmak zorundaydı. İşte sohbetimizin detayları: Neden böyle bir gereklilik vardı? Gelinen noktada Blockchain ile ‘Peer2Peer’, yani kişiden kişiye giden ve dağınık bir veri tabanında blok zincirlerine herkesin işleminin

Dernek İle hedeflerİnİz neler?

Bu sistem sayesinde sanal ortamda güven garantiye alınıyor. Blockchain sistemi gelecek ile dijital bir köprü kurmamızı sağlayan, son dönemin en hızlı ve temel prensiplerini yerine getiren bir ağ. Dernek olarak Türkiye’de mevzuat çalışmalarının hızlıca yapılmasını ve bu teknolojinin yayılması, araştırılması ve geliştirilmesini hedefliyoruz. Blockchain; önümüzdeki yıllarda tüm bankacılık işlemleri, tapu devirleri, ödeme sistemleri, değerli taşlar, telif hakları ve diğer hakların korunması, e-devlet çalışmaları, yerel ve genel seçimler, sağlık hizmetleri, e-ticaret, dijital sözleşmeler ve daha birçok alanın teknolojik altyapısı olacak. Bu sistemin

diğer sistemlerden farkı ise merkezi bir veri tabanı yerine, dağınık bir veri tabanı ve blok zincirleri kullanması, böylece tek bir kuruma olan ihtiyaç ortadan kalkarken, güvenlik ve depolama maliyetinin de azalması. Bu teknolojinin Türkiye’de önde gelen kurum ve kuruluşlarla yaygınlaşması için derneğimizi belirli sayıda katılıma açacağız. Üye kurumlarla birlikte Blockchain sistemini araştırmayı ve katkılarıyla geliştirmeyi, mevzuat çalışmalarının günün ihtiyaçlarına göre yapılmasını, Blockchain ve kripto para alanında önemli bir sinerji merkezi olmayı benimsiyoruz. Ülkemizi bu alanda geliştirmek, bu teknolojilerin ve sistemlerin ana merkezlerinden biri

gölgesi kaydediliyor ve bu işlemler birçok bilgisayarda tutulup parçalara dağıldığı için güvenlik onay mekanizmaları sağlanıyor. Bitcoin, 21 milyon adet üretilecek. Bunu altın rezervleri gibi düşünün. Zaten bu nedenle kripto çözen madenciler var ve altın aramak gibi, bu da belli bir sürede ve belli bir zahmetle yapılabilir. Madenciler ortaya çıkınca görüldü ki, insanlar arasında güvenliği sağlayan zincir esasında hayatımızda her alanda çok daha hızlı bir şekilde nesnelerin gerçek tarihini yazmamızı sağlayacak. Misal, her ürünün tüm serüvenini takip edebilirsiniz. Uranyum kötü, ama sağlık ve nükleer tıp gibi alanlarda ne kadar faydalı olduğunu gördükçe, dünya da ‘Bu zararlı ama biz bunu kontrol altına alacağız, bu şekilde kullanacağız’ dedi. Şu anda Blockchain’de yapılmaya çalışılan da tam olarak bu, yani sınırlarını çizmek. Hatta FBI'ın bunu takip edebildiği söyleniyor. Şu anda US Coin'in çalışmaları var. Çünkü altın ve petrole endeksli olan dolar yaşar, tüm merkez bankaları da bunu kabul eder, belli işlemler dolar üzerinden yapılır. Ama küresel bazda altın ve petrol eskisi kadar ilgimizi çekmiyor. Sonuçta savaşların sebebi bir yerde petrol olması değil, onun

haline getirmek amacımız. Bu sistemin yaygınlaşması Türkiye’nin büyümesine katkı sağlayacağı gibi, Türkiye, Avrasya bölge ülkeleri için de önemli bir merkez olabilir. Coğrafi konumumuzu böylece daha da doğru kullanabiliriz. Finansta güven mekanizmasını burada oluşturursanız, o zaman sizin tahkim merkeziniz dünyanın en önemli tahkim merkezi olur. ‘Avrasya’nın amacı da bu. Yani sadece ekonomik amaç ve finansal bir enstrüman değil, bu gibi alanlarda bir güven ve parasal işlemlerin merkezi olduğunuz anlamını taşır. Bu durum, doğal olarak hukuk merkezi olduğunuz anlamına gelir, sonuçta arzın merkezi olduğunuz görülür.

hangi para birimi üzerinden değerlendirileceğidir ve bu yüzden ABD bu konuda hassastır. Ama artık bu sistem değişiyor. Nasıl bir değişim söz konusu? Misal ben Bitcoin ve Ethereum kullanıyorum. Hangisi daha çok kullanılırsa işte o para birimi dünyada doların yerini alacak. Petrole ve altına dayalı olmaktansa, bu yapıda tüm işlemler ölçülebildiği ve istatistikle bunun gelecekte tahminlemesini yapabildiğimiz için artık buna bağlı olarak para birimleri gelişecek. Bu nedenle ABD, US Coin yapmayı, hem altın hem petrol hem de gerçek hayattaki işlemlerin buna dayalı olmasını hedefliyor. Rusya da Ethereum’un yaratıcısı Vitalik Buterin ile görüşmeleri olduğunu belirtiyor, Putin ve Buterin arasında görüşmeler

Avrasya Blockchain ve Dijital Para Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Kadir Kurtuluş paralelinde, onlar da kendi kripto paralarını yapmaya uğraşıyor. Singapur, bu konuda daha uzun zaman önce adımlarını atan ve Bitcoin’i kabul eden Güney Kore, Japonya da

Üç Blockchain gİrİşİmİnden bİrİ de Copyrobo TechCrunch, 18-20 Eylül arasında San Francisco’da düzenlenecek Disrupt FC Startup Alley etkinliği için yeni girişimleri seçerken, Copyrobo da Blockchain kategorisinde seçildi ve gelecek vaat eden üç girişiminden biri oldu. Türkiye’nin ilk uluslararası Blockchain projesiyle yer almaktan gurur duyduklarını ifade eden Kadir Kurtuluş, şu detayları paylaştı: “Copyrobo olarak geliştirdiğimiz teknolojiyi, kullanım alanlarını ve sağlayacağı faydaları yetkin bir jüriye sunacağız. Copyrobo, ülkelerin yetkilendirdiği sertifika otoritelerini, Türkiye’den TÜBİTAKKamu Sertifikasyon Merkezi ve Bitcoin, Ethereum, Litecoin gibi Blockchain teknolojisini tek bir platformdan, iOS, Android, web ve Chrome uygulamaları üzerinden kullandırabilen ilk ve tek şirket olması sebebi ile davet edildi. Herhangi bir telif veya patent başvurusundan önce devlet otoritelerince tanınan deliller üretmek önemli. Ama birçok ülkede bu tür yasal

delilleri elde etmek hem masraflı hem de uzun bir süreç. Copyrobo ise dünya noterine benzer bu delileri saniyeler içinde sağlayabiliyor, tüm dünyada geçerli yasal delil üretirken, “Varlığın Tespitini” yapıyor. Kullanım alanları da çok geniş. Türkiye, Avrupa Birliği’ne (AB) dahil 28 ülke ve diğer birçok ülke mahkemesinde geçerli belgenin varlığını, üretildiği zamanı ve değiştirilmediğini ispatlayan Çoklu-Lokal delillere Copyrobo ile ulaşılabiliyor. Türkiye’de 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre; Elektronik Sertifika Hizmet Sağlayıcılar nezdinde; yapılan işlemler tüm resmi kurumlar ve mahkemeler nezdinde notere eşdeğer delil elde etmeye olanak sağlıyor. Avrupa Birliği eIDAS yasası 910/2014 ile uyumlu resmi servis sağlayıcıları; Almanya-Exceet, EstonyaSK, Macaristan-Microsec, İspanya-Tractis, FransaUniversign, Slovakya-Disig gibi 28 AB ülkesinde notere eşdeğer deliler elde edilebiliyor.”

Devamı 4. Sayfada


4

BThaber

GÜNDEM

kendi paralarını yaratmaya çalışıyor. Çünkü bunu yok saymanın, bunu reddetmenin onlara çok daha büyük zarar vereceğini biliyorlar ve bu teknolojiye ‘evet’ dediler. Bu gelişimin bir tarafında olmak lazım. Türkiye’de 200-250 milyon avroluk bir kripto para alışverişinden bahsediliyor. Bizim de bunu reddetmememiz gerek. Bu teknolojiyi alırsanız insan kaynağını beslersiniz ve kendi pazarınızı yaratmış olursunuz. Neden Avrasya? Bir süre önce Türk Cumhuriyeti ülkelerinden birinde bankalara BT desteği sunan bir şirket bizimle görüşmek istedi. Biz Türkiye olarak Blockchain ile ilgili çalışıyoruz ve o coğrafyanın bir ihtiyaç anında ilk durağı hep Türkiye oluyor. Bu gerçek paralelinde, biz de bu bölgenin bilgi merkezi olalım, yetkin İK’mızı yetiştirelim, Avrasya bölgesindeki tüm şirketlere hem danışmanlık hem altyapı desteği verelim, bu bölgedeki para işlemlerinin hepsi bizim üstümüzden dönsün istiyoruz. Siz bir finans kuruluşu veya ödemelere aracılık sunan bir kuruluş değilsiniz. Sizin kimlerle işbirliği yapmanız, kimlerle paydaş olmanız gerekiyor? Hem Copyrobo hem dernek olarak bakalım. Copyrobo; Vietnam’da abim Hasan Kurtuluş ile kurduğumuz, 25 kişilik ekibi, hukuki yapıyı ve Blockchain ile alakalı 4 yıllık çalışmayı içeren bir yapı. Şu anda dünyanın tek uluslararası Blockchain projesiyiz. Dubai, 2020 yılına kadar tüm altyapısını Blockchain’e geçirecek ve

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

orada birkaç ay önce bir yarışmaya katılıp jüri özel ödülü alarak, söz konusu altyapıyı yapacak 5 şirketten bir tanesi olarak seçildik. Burada hukuk büromuzda bu işin hukuki derinliğini çalıştık ve regülasyonla bilişimi doğru ve stratejik biçimde birleştirip bunu Türkiye’ye kazandırmak istedik. Bu, Türkiye finans sisteminin geleceği ile alakalı olduğu için çok farklı bir katma değer söz konusu. Çünkü uluslararası para transferlerinde bankalar yerine artık yeni oyuncular öne çıkıyor. Nasıl bir yapı ve önde gelen oyuncular kimler? Para transfer uygulaması Circle var. TenX’in çıkarttığı bir debit kartla istediğiniz yerden para çekiyorsunuz. Xapo da Visa ile, dijital para alım satım platformu Coinbase ise Western Union ile işbirliği yaptı. Yani uluslararası para transferlerinde bankaların rolü azalacak. İsveç, kadastro sistemlerinde kullanmaya başladı, İngiltere kadastro ve tapu sistemleri için pilot çalışmalara başladı. Çin'de kripto para borsası Okcoin, müşterilerinin borsa üzerinden Ethereum (ETH) işlemi yapabilmesini sağladı. Ayrıca Enterprise Ethereum Alliance (EEA) isimli bir oluşum hayata geçti ve dünyanın en büyük şirketleri de buna üye oldu. Biz de bunu burada oluşturmamız gerektiğini söylüyoruz. Ama kullanıcı alışkanlıklarının önemini de unutmamak gerek. Alışkanlık neleri kapsıyor? Veri, güvenlik ve kullanıcı alışkanlığı önemlidir. Bu nedenle misal, mevzuatı yapsak bile ya sonra? İK’mız

da yok ve bunun üzerine artı değer koyamayacağız. Bu nedenle bunun adına ‘2021 Türkiye Blockchain Stratejisi’ diyelim ve Finans Merkezi’nin içine bunu koyalım. Bu stratejiyi gören şirketler ve İK’lar da gelişir, üniversiteler bu konuda yatırım yapar. Bu yönüyle hem uluslararası iş yapacağız hem Türkiye’de bu sistemi geliştireceğiz. Finans bir ülkenin temelidir ve bu, hem dünya hem Türkiye için çok önemli bir fırsat. Buna alternatif üretebilirsiniz ve bu fırsatı görüp bizlerin buna yatırım yapması gerek. Blockchain başlığında fırsat sadece kripto paralarda değil. Peki fırsatlar Blockchain’de nasıl şekilleniyor? Ekonomik sıkıntılar her ülke için belirleyici olurken, açlık ve sefalet de zaten bu nedenle savaşları doğurur. Barış ise ekonomik olarak güçlü olmakla beslenir. İnsanın özü aynıdır: Var olmak ve neslini devam ettirmek. Bu noktada, Blockchain ile beraber hayatımızın ve şirketlerin iş akışları değişiyor, büyük veri ekseninde önemli veriler elde ediliyor. Örneğin Blockchain ile inanılmaz doğru öngörüler elde edeceksiniz, çünkü her şeyin bir verisi var. Bunun üstüne doğru iş zekası çözümünü kurguladığınızda ‘gerçek zamanlı’ sonuç görebilme imkanınız olacak. Kendi veri merkezinizde bu kadar yüklü veriyi barındırmak yerine verimli ve güvenli hibrit mimariler de hayata geçirilebilecek. Ayrıca biz uluslararası işler yapıyoruz ve Türk girişimciler dünyanın her yerinde. Eğer bu girişimciler Blockchain ile işlerini yapabildiklerini,

Dünyanın kanıtlarını üretİyoruz “Copyrobo olarak küresel bazda telif haklarının tapu kütüğü, yani delil motoruyuz. İşimiz delil üretmek. Blockchain dağınık bir veri tabanı olarak güvenlik sağlar, üçüncü bir kişiye ihtiyaç duymaksızın bir işle veya olayın olduğuna dair varlığı kanıtlar. Gerçek asla değiştirilemez ve 50 yıl sonrasının tarihi o kadar gerçek bir tarih olacak ki, kanıtlarını 50 yıl sonra bir hash koduna bakarak görebileceksiniz. Tüm dünyadaki üretilen her eserin ortağı olmayı, telif ekosisteminin bizim üzerimizden dönmesini istiyoruz. Bu yapıda birisi

eserinizi haberiniz olmadan alırsa, bir ihtarla ihbarı alabiliyorsunuz. Yani her sektörde aracıları sıkıntı bekliyor ve biz de bu aracı hazırlayan tarafız. Copyrobo çok büyük uluslararası bir ödeme aracı da olabilir ve bunun, dünyanın telif ekosisteminin sahibi olacağına inanıyoruz. Yani küresel bazda tüm telif hakları bizim üstümüzden ilerleyebilir. Bitcoin ve Ethereum ile entegreyiz. Kamu Sertifikasyon Merkezi’nin yanında, dünyada her yerde Blockchain kabul edilmediği için elektronik servis hizmet sağlayıcılarıyla, yani e-noterlerle da anlaştık.

Küresel bazda Blockchain’in hukuki bir zemine oturması adına en büyük inovasyonu yaptık. Halen Jandarma Genel Komutanlığı ile de kapsamlı bir çalışma için görüşüyoruz. Çünkü sonuçta delil üretiyoruz. Copyrobo tüm dünyada telif haklarında kullanılıyor, ama daha fazlası da olabilir. Mesela sigorta şirketleri ile de görüşüyoruz. Kaza oldu, çıkın videoyu çekin, tuşa basın ve koordinatı, görüntüyü alsın, zaman damgalasın, sonra siz oradan gidin. Bu kayıtlar ilgili sigorta şirketine düşüyor, hasar tespiti yapıyor, süreci izliyorlar. Birçok banka ve sigorta şirketi ile görüşüyoruz.”

hızlı olduklarını, yani Türkiye tarafında yaptıkları bir işlem karşılığında misal ABD’de de hash’lerinin onaylandığını görürler, işlemleri bu şekilde dünyada kabul edilirse fark yaratırız. Çünkü burada noterde yapığınız bir işleme karşılık, Avrupa Birliği (AB) ‘ben bunu saymam’ diyebiliyor. Çünkü burada varlığı kanıtlayan ‘noterdeki kişi’. Süreçleri kişiden bağımsız hale getirdiğimiz zaman çok farkı olur. Türkiye’nin Blockchain’ini yapsak, kamu ve sektör bazlı onay mekanizmalarını, ülke onay mekanizmasını kursak, bunu kim reddedebilir ki. Bu durumda nasıl bir Blockchain yapısı kurmak gerek? Public ve Private, yani özel ve genel, kapalı devre ve açık Blockchain’ler yapabilirsiniz. Ethereum misal açık bir Blockchain ve bunu kapalı yapıp, belli merkezlerden onaylama mekanizması kurabilirsiniz. Sonuçta para birimi yapmak apayrı bir iş. Para birimini yapmanızın temelini bu paranın kullanımı oluşturur. Biz kendi blok zincirimizi yaparsak, sonra bu zincirin dışa açılan noktaları olur ve bu açık noktalarda bir para birimi üzerinden işlem yapılır. Burada hangi para birimi öne geçerse, Türkiye’de de işte o bizim para birimimiz olur. Çünkü bu bağımsız bir yapı ve kimseye ait değil. Türkiye özelinde kamunun buna bakışı nasıl? Devlet şu anda izliyor. Bununla ilgili yapılan ufak tefek çalışmalar da var. Ama gelinen noktada hızlı olmak çok önemli. Çünkü bu konuda gelişmeler inanılmaz hızlı. Rusya yarın para birimini çıkartabilir ve şu olur: O para birimine bağlı işlemler artar, onların uluslararası alandaki işlemleri çok daha fazla olur, herkes işlemlerini o para birimine entegre edebilir. Ticarette ruble, yuan, yen ve TL’nin kullanımında işbirliği açıklamaları paralelinde, böyle ilişki zincirleri oluşturabilirsiniz. Dünyada kapalı devre ticaret örgütleri, kendi aralarında bu tarz işlemler yapabilirler. Bunu tümüyle dijitalde işleyen bir takas sistemi gibi düşünün. Türkiye’de biz ilgi oluşturmaya çalışıyoruz, gözlem var ama ciddi bir aksiyon yok. Türkiye’nin tek projesi şu an bizim yaptığımız proje. Keşke başkaları da olsa, ama mevzuat olmadan

insan gücünü bu konuda çalıştıramazsınız bile. Mevzuatta kime bağlı olmak gerek? Kendi Blockchain’imizi yaratmak istiyorsak, düzenleyici yapı kimlerden oluşmalı? Bu işin çok farklı boyutları var. E-imzalara ilişkin kanunlar var ve gerek bu kanunlardaki mevzuat değişiklikleri gerekse paraya ilişkin kara para aklamaya karşı adımlarla bunu iki türlü düşünebiliriz. Bu açıdan baktığımızda Ekonomi Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Başbakanlık bunun en önde gelen ilgilileridir. Blockchain sadece Türkiye değil, küresel bazda bir gereklilik ve bu yapıda herkes yerini almalı diyorsunuz. Bu noktada Türkiye ve küresel bazda BT şirketlerinin, ayrıca diğer sektörlerin Blockchain ilgisini nasıl görüyorsunuz? Burada aslında herkesin BT yapısının değişiminden bahsediyoruz. Ekonomik açıdan birçok şirket zorlu ekonomik koşullarla mücadele ediyor tamam, ama sonuçta bunu yapan kazanacak, bu da bir gerçek. Kişiden kişiye alışveriş ile misal tarımdaki aracıları ortadan kaldırabilirsiniz. İsterse bu aracılardan biri bunu yapsın veya bir girişimci çıksın. Kim ucuz yaparsa o kazanır. P2P dediğimiz zaman, doğal olarak tüm sektörler için yeni oyuncular gündeme gelecek. Özellikle de bankacılıkta... Coinbase mesela dünyanın en büyük bankalarından biri oldu. Ama bir banka değil, o bir start-up. Uluslararası para transferleri Circle üzerinden yapılıyor, banka değil ama Visa ile anlaştı. Start-up’lar bu yönüyle finans kurumları için büyük bir tehdit. Çünkü Blockchain ile beraber bu alanlara giriş engelleri kalktı. Lisansa ihtiyacınız yok. Güvenlik ve hız sorunlarınızı Blockchain çözüyor. Lojistik sektörü bunu istemesin, ama ben öyle bir sistem kurarım ki, lojistikteki tüm aracıları kaldırır, sadece en son kamyoncuyla anlaşırım. Girişimi bu noktaya getirdiğim zaman ya bir lojistik şirketi bunu satın almak ya da buna ortak olmak ister. İstemeyen bu yatırımı yapmasın, bunu yapanlar zaten gelecek. Sonuçta bu kaçınılmaz. Çünkü insanların isteği belli: Ucuz, hızlı, kolay kullanımlı ve güvenli.



6

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

Yeniliklerin sonu ve sınırı yok Almanya’da Türkler tarafından kurulan Kobil, Mobil Uygulama Güvenliği Teknolojisi (mAST) ile insanların, makinelerin ve eşyaların yanı sıra mobil uygulamaları, cihazları, işlemleri ve süreçleri dijital dünyada birbirine bağlayan akıllı bir yazılım çözümü sunuyor. Murat Göçe / Frankfurt Worms; Frankfurt yakınlarında çevresi oldukça yeşil, tarihi ve sevimli küçük bir şehir. Bir ucundan diğer ucuna gitmek için yarım saatlik bir yürüyüş bile yeterli olabilir. Bu küçük şehrin büyük ve önemli binası Kobil’deydim geçen hafta. Kobil, 1986 yılında adını İsmet Koyun’dan alarak kurulmuş bir Türk bilgi güvenliği firması. Yakın yıllara kadar OTP, PKI gibi bankacılık çözümleri ile oldukça güçlü bilinen KOBİL’in geliştirdiği yeni projesi hakkında detaylı bilgiler aldık. Seyahatin her dakikasında bizlerle ilgilenen, biran olsun yalnız bırakmayan hoş sohbet CEO İsmet Koyun’un bir başarı öyküsü bu. Zor yılların ardından artık bir servet sahibi olduğunu söyleyen İsmet Bey, sevdiği ve sıkça dilinden düşürmediği Porsche otomobili ile bizleri, tarihi ile ünlü masal şehri Heidelberg’e de götürdü. Dijital imza alanında ilk patent sahibi şirket Cebinde 20 Alman Markı ile geldiği Almanya’da, şimdilerde 150’ye yakın çalışanı olan bir firmayı anlatırken, içindeki bitmek bilmeyen heyecan ve inanç ile bir güzel hikayenin nasıl yazılabileceğini gösterir gibiydi İsmet Bey. 50li yaşların sonuna yaklaşan, Anadolu’nun bağrından kopup gelen İsmet Bey’in oldukça kaliteli mühendislerden oluşan bir ekibi var. 18 ülkede ofisi olan KOBİL, 7 ülkede de Ar-Ge yapıyor. Tarihinin kilometre taşlarında en dikkat çekenler; 1995 VESA Bus keşfi ve ürünlerin Deutsche Telekom tarafından kullanılması, 98’de ilk dijital imza patentini alması, 2009 yılında dünya bankalarının ilgisi ve 2011 yılında Kobil Inc, USA’in açılması. Kobil’in bu dönem işbirliği yaptığı firmalar arasında Commerzbank, DATEV, Deutscher Bundestag (Federal Diet), IBM, Migros Bank, Société Générale, ZDF ve SAP gibi dünya devleri var. 1995 yılında Alman Telekom’un Kobil teknolojisini tercih etmesiyle birlikte devler sahnesine adım atan Kobil, bu yıldan sonra dijital imza alanında ilk patent sahibi şirket unvanını elde etti. 2005 yılında Rheinhessen Ticaret Odası tarafından en yenilikçi girişimci seçilen İsmet Koyun, aynı yıl

Bill Gates’in Münih'te internet güvenliği hakkında yaptığı sunumunda mIDentiy ürünüyle de örnek gösterildi. 2006 yılında online bankacılık alanında Türkiye’de önemli başarılar elde eden Kobil’in teknolojisi 2013 yılına gelindiğinde birçok Avrupa ülkesinde yaygınlaşırken, bu dönemin ardından uluslararası bankalar da KOBIL tarafından sunulan mobil güvenlik teknolojisini tercih etmeye başladı. Dijital dünyayı birbirine bağlıyor Kobil, artık kendini platform üzerinden sunduğu güvenli uygulamalara odaklamış durumda. Migros’ta pilot çalışmasına başlanan bu platformun en büyük özelliği; gelişmiş zeka, yani ‘deep learning’ teknolojisi. Uygulamaya girildiği anda kullanıcının yüz ve sesini tanıyan uygulama, el ve parmak hareketlerini de kontrol ediyor. Yapay zeka ile kullanıcın zaman içinde oluşabilecek gözlerdeki kanlanmalar, sesteki çatlaklar ve hatta parmaktaki kireçlenmeler gibi değişiklikleri bile anlayıp öğreniyor bu uygulama. Bir kullanıcının tüm bilgilerini elde etseniz bile sisteme girmeniz mümkün değil bu durumda. Özetle, 2010’lu yılların başında Google ve Facebook gibi markaların ellerindeki bilginin gücünün farkında olan Kobil CEO’su İsmet Koyun, daha o dönemlerde bankaları, online bankacılığın değişimi konusunda uyardığını belirtiyor. Çok fazla bilgiye erişebilen bu gibi markaların geldiği nokta itibariyle, güvenlik konusu günden güne çok daha fazla önem kazanırken, Kobil sahip olduğu teknolojiyle daha o dönemden şirketlerin, müşterilerinin dijital kimliklerini koruyabilmelerine olanak sağlamaya başladı. Kobil'e ait Public-KeyInfrastructure (PKI) ve sanal akıllı kart teknolojisi ve sayısız entegre güvenlik özellikleriyle, müşterinin kimliği ve verileri tüm platformlarda koruma altına alınıyor. Mobil Uygulama Güvenliği Teknolojisi (mAST) ile Kobil, insanların, makinelerin ve eşyaların yanı sıra mobil uygulamaları, cihazları, işlemleri ve süreçleri dijital dünyada

birbirine bağlayan akıllı bir yazılım çözümü sunuyor. Yedi aşamalı koruma Uygulama açıldıktan itibaren sizin sosyal hayatınızda ihtiyacınız olabilecek seyahat, sağlık, banka ve benzeri her kullanıma yönelik kısa yol karşınıza çıkıyor. Örneğin; yapmayı düşündüğünüz bir seyahatin uçak, otel ve araç kiralama işlemlerini en güvenli şekilde yapabiliyor, aynı anda hem bu aracı şirketler hem de bankanız ile güvenli bir şekilde haberleşebiliyorsunuz. Uygulamanın temelini oluşturan mIdentity ile kimliğinizi tanıyan her nokta ile güvenli bilgi alışverişi ve mesajlaşmanız mümkün. Bir de sağlıkla ilgili örnek uygulama izledik. Hastane sunucuna ulaşan mIdentity sahibi kişi, bilgilerine ve randevularına tek tıklamayla ulaşabildiği gibi, hastane sunucusu doktor ile, doktor hasta ile, hasta sosyal güvenlik kurumu ile yani her uç birbiri ile güvenle haberleşebiliyor. Kobil’in güvenlik çözümü sunan ürününde, yalnızca bu ürüne ait olan yedi özellik KOBIL tarafından “güvenliğin yedi katmanı” olarak tanımlanıyor. Bu sayede, dijital kimliğiniz yedi aşamalı olarak koruma altına alınmış oluyor. • Güvenli ve Akıllı Cihaz: Cihazın dijital kimliği güvenli hala gelmeli. • Güvenli Uygulama: Uygulamanın dijital kimliği korunmalı ve izlenmeli. • Dijital Akıllı Kart: Fiziksel olmayan, sanal fakat akıllı kart kullanımı ile gerçek güvenliğin sağlanması. • Digitanium Channel: Özel bir Kobil sunucusu üzerinden kurulan ayrı bir kanalla atakların önlenmesi. Dijital dünyada titanyum sağlamlığında güvenlik. • Contextual Security (Bağlamsal Güvenlik): Zamana, duruma ve yere göre bir dolandırıcılığın söz konusu olup olmadığının anlaşılması. Gerçek zamanlı durum ve yer analizinin yapılması. • Güvenilir Dijital Kimlik: Etrafınızdaki herkesin kimliğinin, sizinkiyle birlikte koruma altına alınması. Zenginleştirilmiş kimlik anlayışı. • Dijital İmza: KOBIL PKI

KOBIL CEO’su İsmet Koyun teknolojisiyle son onay kısmı. Dijital imza altyapısı bankaların sistemlerinde mutlaka yer almalı. Yarat ya da yok ol! “Biz müşterilerimize kendi müşterilerinizin bilgileri ile para kazanın diyoruz. Aynen Google’ın yaptığı gibi” diyerek sözlerine devam eden Koyun, “Bu uygulama ile yeni bir Google olacağız. Zaten teknolojilerimiz Silikon Vadisi’nden aşağı kalır değil, hatta daha da iyi” diyerek iddialı bir de konuşma yaptı. Kendi SSL ve Blockchain ‘ini oluşturduğunu söyleyen CEO, orta vadede milyar dolarlık şirket olma hedefinde güçlü adımlarla ilerliyor. Dijital kimliğin korunması ve PSD2 konularına dikkat çeken İsmet Koyun, “Dijital dünyada güvenli bir kimlik her şey değildir, ancak bu olmadan her şey, hiçbir şeydir. 31 yıldır Kobil bunun peşinde. Bugün Türk bankaları ‘AB’ye tabi değilim’ diyebilir, ancak global saldırılara tabiler. Böyle düşünüp gerekli önlemleri almalılar. Son zamanlarda bankaların da saldırıya uğramasıyla birlikte, artık güvenlikte de geleceği koruma altına alan üst düzey bir standart oluşturulması gerekiyor. Bu ortamda PSD2 standartları ile korunabilirsin, ancak seneye bunu daha da artırmak gerekecek. Artık bankalar hesaplarını FinTech’lere açmak zorundalar. Bu da çok üst düzey güvenliği ve dijital kimliğin korunmasını beraberinde getiriyor. Kobil teknolojisini kullanan tüm bankalar şu anda buna hazır. PSD2’ye dikkat etmezseniz oyuncu olmaktan çok, seyirci oluyorsunuz. Kobil, global bir Türk markası olarak bunu yapabilen tek ve ilk teknoloji güvenlik firması. Bugün

Almanya’da 20 milyon kişi Kobil’in teknolojisini kullanıyor. SAP ile teknoloji ortaklığımız var. 2017 yılı sonuna doğru dünyada bir ilk olacak ve tüm dengeleri değiştirecek, kod adına Ecosystem dediğimiz bir platformu duyurmayı planlıyoruz. Yine dünyada ilk defa yapılacak olan, aynı anda yüz, ses ve hareket ile çalışan son derece yüksek güvenlikli bir ürün üzerinde çalışıyoruz. Kobil’de 70 mühendis var. Türkiye’de de dört dörtlük bir Ar-Ge ekibi kurarak yatırımlarımıza devam edeceğiz ve güvenlik alanındaki bir numaralı şirket olacağız. Çok sevdiğim bir söz var: ‘Innovate or die’ (yenilikçi ol ya da yok ol). Bu durumu sürdürülebilir kılanlar ve bizimle birlikte fırsata çevirenler gelecekte üst sıralarda yerlerini alacaklar.” Başarı hikayeleri artmalı Gelirlerinin sadece yüzde 10’unu Türkiye’den sağlayan firmanın, buna rağmen bir de kendisini sorumlu hissettiği, ‘ülkemizden de Kobil gibi pek çok büyük firmanın ortaya çıkması, dünya çapında marka oluşturması’ gibi bir dileği var. Bu nedenle yurtdışına taşınan, yatırım almış startup’ların sorun teşkil etmediğini, ne kadar çok startup ABD’ye giderse, ülkenin teknoloji bilinirliğinin o kadar artacağını savunan İsmet Koyun, uygun ortam bulduğunda Türkiye’de de yatırım yapmayı düşünüyor. Teknokent’te yeri bulunan Kobil’i, Türkiye de en az Almanya’daki kadar büyük bir yapıda görmek dileğimizi iletirken, ülkemizi orada ve çevre ülkelerde başarıyla temsil eden ve yakında ABD’de de güçlü bir şekilde temsil edecek bu firmamız için gurur duyarak, bu sevimli şehirden güzel anılarla ayrıldık.



8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

Eğitim 4.0, yeni devrimin temelini oluşturacak İz Koçluk Kurucusu, Eğitim, Öğrenci ve DEHB Koçu Elgiz Henden, Endüstri 4.0’a yeni neslin hazır olması için Eğitim 4.0’ın gündeme gelmesi gerektiği kanısında. Henden, Eğitim 4.0’ı şöyle tanımladı: “Endüstri 4.0’ın ihtiyaçlarına cevap verecek, dijital teknolojiden yararlanan, kişiselleştirilmiş veri, açık kaynak içeriği kullanan, küresel anlamda bağlantılı olan teknolojik dünyanın ihtiyaçlarına cevap veren nitelikte yepyeni bir sistem. Çocukluktan okul dönemine, oradan iş hayatına sürekli öğrenmeyi sağlayan, toplumda güçlü bir rol edinip fark yaratmamıza yardımcı bir eğitim sistemi.” Eğitim 4.0’a geçiş için siyasi ve ekonomik politikaların yanında eğitim politikasının da değişmesi gerektiğini söyleyen Henden, “Z kuşağı; okullarda tabletler üzerinden eğitim alıyor, online sınavlara giriyor, uygulamalar üzerinden öğreniyor, akıllı ve interaktif beyaz tahtalarda ders görüyor. Anaokulundan üniversiteye kadar Endüstri 4.0’ın eğitim üzerine etkilerini görüyor ve yaşıyoruz. Eğitimde oyunun kuralları değişiyor ve Türkiye’nin bu sürece hızlı

dedi.

İz Koçluk Kurucusu, Eğitim, Öğrenci ve DEHB Koçu Elgiz Henden uyumu önemli” dedi. Eğitim 4.0’ın 9 temel kriteri olduğunu belirten Henden, bu kriterlerin ilkinin “İstediğin zaman istediğin yerde” olduğunu kaydederek, “Uzaktan eğitim araçları, öğrencilerin kendi hızlarına göre öğrenmelerine imkan sağlayacak. Yakında “ters yüz edilmiş sınıf” tanımı hayatımızın parçası olacak. Öğrenciler teoriyi sınıf dışında öğrenecekler, ama uygulama kısmı yüz yüze sınıf içinde yapılacak. Buna harmanlanmış öğrenme ya da karma öğrenme de diyebiliriz”

bilgisini verdi. İkinci kriter “Kişiselleştirilmiş öğrenme” ve Henden, “Öğrenciler kendi kapasiteleri doğrultusunda farklı çalışma araçları ile öğrenecekler. Öğretmenler de hangi öğrencinin hangi alanda eksiği olduğunu daha iyi değerlendirebilecek” yorumunu yaptı. Üçüncü kriterin “Seçim özgürlüğü” olduğunu söyleyen Henden, “Öğrenciler, ihtiyaç duydukları öğrenme araçları, programları ve teknikleri ile kendi öğrenme süreçlerini değiştirebilecekler”

Sahada deneyimin güçlü yapısı “Proje bazlı öğrenme”nin dördüncü kriter olduğunu ifade eden Henden, “İş dünyası değişip, yeni meslekler ortaya çıkar, sabit ofislerin yerini evden çalışma, bordrolu çalışanların yerini serbest çalışanlar alırken, proje temelli öğrenme önem kazanıyor. Öğrenme sürecinde bilgi yerine kullanılabilir beceriler öne çıkıyor. İş hayatında kullanacağı organizasyon becerisi, takım çalışması, zaman yönetimi gibi beceriler öğrencilere daha okulda kazandırılıyor” dedi. “Sahada deneyim” kazanmanın beşinci kriter olduğunu dile getiren Henden, “Öğrenciye kazandırılan becerilerin hayata geçirilmesi önemli. Bu yüzden bu becerileri kullanabileceği, pekiştirebileceği ortamlar yaratılıyor; staj, simülasyon, mentörlük programı sunuluyor” dedi. Henden, “Veri yorumlama”nın altıncı kriter olduğunu kaydederek, “Büyük verinin nasıl kullanılabileceğini yorumlayabilen insanlar önemli. Öğrenebilen yapay zeka teknolojisiyle bunu da

bilgisayar yoluyla yapmak bir yere kadar mümkün. Ama yine de eldeki veri yığınından bir çıkarım yapabilmek insani bir mantık gerektiriyor” bilgisini verdi. Bilginzi nasıl kullandığınız önemli Sınav ve testlerin yerini “performans”ın alacağını belirten Henden, “Gerçek hayat ne bildiğinizle değil, bu bilgiyi nasıl kullandığınızla ilgileniyor. Eğitim 4.0 da öğrencilerin sahada, projelerde gösterdikleri performans ile değerlendirilmeleri gerektiğini savunuyor” dedi. Sekizinci kriterin “Öğrenci sahipliği” olduğunu kaydeden Henden, “Öğrenciler artık kendi ders programları oluşturmada daha etkin rol oynayacak. Öğrencilerin müfredat hakkındaki görüşlerinin dikkate alınması daha kapsayıcı bir eğitim programının vazgeçilmezlerinden biri” dedi. Eğitim 4.0’da “Rehber öğretmen”in önem kazanacağına dikkat çeken Henden, “Bilgiyi aktaran değil, bilgiye ulaşmanın yolarına rehberlik eden, koçluk becerilerini öne çıkaran öğretmenler önem kazanacak” görüşünü dile getirdi.

İnovasyonu mümkün kılan BT araçları olmalı Kurumsal yazılım sektörü şirketi TmaxSoft’a göre, veri tabanı teknolojisi, fiyatlandırması ve lisanslaması alanında yeni yaklaşımlar sunan şirketler ortaya çıktıkça, kurumsal veri tabanı pazarı da büyük değişim geçirecek. Şirketlerin veri tabanı yönetimine yaklaşımlarını değerlendirme hedefiyle IDG Reseach ile işbirliği yapan TmaxSoft ve IBM, birçok farklı sektörden ve çeşitli büyüklüklerde Kuzey Amerikalı 119 şirketin karar vericilerinin katılımıyla bir anket çalışması yaptı. Katılımcıların yüzde 87’si donanım yükseltmeleri ile BT altyapılarını modernize etmek gibi yaklaşımlarla aktif biçimde veri tabanı yönetimi maliyetlerini azaltmaya odaklanıyor.

Anket, bu şirketlerin üçte birinden fazlasının (%35) sıklıkla kullanılan kurumsal veri tabanlarına alternatifler aramakta olduğunu veya bunları kullanmaya başladığını gösteriyor. TmaxSoft Türkiye Genel Müdürü İlker Saltoğlu, “Birçok CIO ve BT karar vericisi kaynaklarını dijital dönüşüme aktarıyor ve kurumlarını bulut teknolojisi, kestirimsel analitik ve IoT çağına uygun hale getirmeye odaklanıyor. Bu bağlamda, çoğu geleneksel veri tabanının beraberinde ağır yönetim yükleri getirmesi de sorun halini aldı. Bu türden çoğu yazılımın beraberinde karmaşık lisans şartları, anlaşılması güç fiyatlandırmalar ve eski teknolojiler getirmesi zaman ve para kaybı

demek. Bu nedenle BT departmanları asıl işleri inovasyona odaklanamıyor” dedi. Saltoğlu, TmaxSoft’un bu sorunların önemli bir bölümünü çözmek için geliştirdiği ilişkisel veri tabanı yönetim sistemi (RDBMS) Tibero’nun var olan piyasaya nasıl uyum sağladığı hakkında şu bilgileri verdi: “Kurumsal veri tabanı sektöründeki diğer oyuncuların bu sorunları inovasyonla çözebilmek için birçok fırsatı var. Bizim de Tibero ve IBM Power on Linux ile birlikte yapmak istediğimiz tam olarak bu: Buluta hazır, esnek ve şeffaf bir lisanslamaya sahip, karmaşık iş yüklerini hafifleten ‘hepsi bir arada’ bir çözüm. Kurumsal veri tabanları inovasyon

TmaxSoft Türkiye Genel Müdürü İlker Saltoğlu için değerlendirilebilecek zamandan yiyen yük değil,

inovasyonu mümkün kılan BT araçları olmalı.”


CaraSwitch CS4030-T56 48 Port 1 Gigabit UTP | 8 Port 10 Gigabit SFP+ 256 Gbps Backplane | 192 Mpps Forwarding Virtual Stacking | HotSwap Yedekli Güç Kaynağı CLI Tam Yönetilir | Full Routing Desteği

Bilişim altyapınız söz konusu olduğunda performans çok önemli. Hayalleri olan küçük bir işletme, büyümeye hazır orta ölçekli bir şirket ya da büyük bir şirket olun kullanıcılarınızın iş uygulamalarına ve internete erişimlerini yüksek hızda, güvenli bir şekilde sağlamanız gerekiyor.

www.carasystems.com

Cara Systems size maliyet ve karmaşıklık olmaksızın yüksek hızda ve güvenilir ağ oluşturma çözümleri sunuyor. Güvenilir, yüksek performanslı ve rakiplerine göre uygun maliyetli ürünlerimiz ihtiyacınız olan tüm kritik özellikleri sağlamakta, kolay kurulum ve teknik destek sağlamaktadır.

high performance | best value

veri merkezi | ağ | trafik yönetimi | bilgi güvenliği | performans yönetimi | görselleştirme ISB Bilişim Teknolojileri A.Ş.

İçerenköy Mah. Çayır Cad. No 3 Özce Center Kat 8 PK 34752 Ataşehir tel +90 (212) 428 47 47 fax +90 (212) 428 47 48 web www.isb.com.tr e-mail info@isb.com.tr


10

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

İhracatta e-Dönüşüm için Ankara’da bir araya gelindi Alibaba.com ve Türkiye iş ortağı E-Glober, e-ihracata dönüşüm hakkında bilgilendirme ve destek için Ankara’da KOBİ’lerle bir araya geldi. Farklı şehirlerde sürecek olan ‘Alibaba.com: İhracatta E-Dönüşüm’ toplantılarının ikincisinin gerçekleştiği Ankara’da, Alibaba.com üzerinde en çok ihracat yapılan ilk beş sektör ise tekstil, deri, doğal taşlar, makine ve yedek parçaları ile yiyecek ve içecek olarak sıralandı. Toplantıda konuşan Alibaba.com Türkiye Ülke Müdürü Cüneyt Erpolat, şu bilgileri verdi: “Türkiye’de 2 milyonu aşan üye sayımızla Avrupa’nın en

büyük ikinci pazarıyız. Türk KOBİ’leri her yıl Alibaba.com üzerinde yüzde 20 büyüyen sayılarıyla, işlerini ve şirketlerini uluslararası pazarlara açarak büyüyor. Alibaba.com üzerinde Ankara’dan toplam 12 bin 922 üyemiz var ve özellikle ihracatta makine, mobilya ve tarımsal ürünler sektörleri ön planda. Ekonomi Bakanlığı ve TİM himayesinde geliştirilen e-ticaret projesinin lansmanından bu yana, KOBİ’lerin dijital dönüşümlerinde artış, e-ticaret platformlarına katılımlarında da yüksek sayılar kaydettik. Yeni projemiz ‘Alibaba. com: İhracatta E-Dönüşüm’

ile KOBİ’lerin yeni pazarlara erişimlerini kolaylaştırmayı hedefliyoruz. İstanbul’da başlattığımız bu projeyi Ankara’dan sonra sırasıyla Kayseri, Konya, Kocaeli, Denizli, Gaziantep, Adana ve İzmir’e taşıyarak, Türkiye genelindeki KOBİ’lerle bir araya geleceğiz.” E-Glober CEO’su Orkan Aytulun ise 2015 yılında Alibaba.com ile KOBİ’lerin uluslararası pazarlara açılarak büyümelerine destek olmak amacıyla başlattıkları işbirliklerine yeni projeleriyle devam ettiklerini belirtti ve şöyle devam etti: “Türkiye’den ihracat yapanlar

kadar, ülkenin ihracat hacmini geliştirerek Türkiye ekonomisinin büyümesine katkıda bulunmayı birincil misyon olarak belirledik. Bu sorumluluk bilinciyle, yerel işletmelerimizin küresel ticaret pazarındaki faaliyetlerini destekleyerek ülkemizin küçük ve orta ölçekli işletmelerinin kârlılıklarına katkılarımız olacağına inanıyoruz. Ülkemizin küçük ve orta ölçekli işletmeleri, Alibaba.com’un sağladığı uluslararası ticaret deneyiminden ve Alibaba. com platformunun sunduğu Gold Supplier üyeliğinin sağladığı katma değerlerden faydalanarak iş hacimlerini

E-Glober CEO’su Orkan Aytulun ve uluslararası bağlantılarını artırarak geliştiriyorlar.”

Girişimciliği güçlendirmek için yola çıkıldı Girişimcilik ekosistemini güçlendirmek, yenilikçi ürün ve fikirlerin ticarileşerek bölgesel, ulusal ve uluslararası değere dönüşmesini sağlama hedefiyle Ankara Kalkınma Ajansı tarafından 2010 yılından bu yana düzenlenen TechAnkara Proje Pazarı 2017 başvuruları açıldı. Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen, sözleşme

makamı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı olan, Ankara Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen Genç İstihdamının Artırılması için Ankara Girişimcilik Ekosisteminin Geliştirilmesi Projesi (Ankara Girişim Projesi), 27 Haziran 2016 tarihinde sözleşmelerin imzalanmasının ardından

resmi olarak başlamıştı. Bu yıl da girişimciler www. girisimci.ankaraka.org. tr adresindeki TechAnkara Girişimcilik Portalı üzerinden proje başvurularını yapabilecek. TechAnkara Proje Pazarı 2017’de projesi sergilenmeye değer bulunan girişimciler, etkinlik stand alanı dahil tüm hizmetlere ücretsiz erişim imkanına sahip olacak.

11 Eylül’e kadar proje başvurularının kabulü yapılacak, 14 Eylül - 21 Eylül arasında ise projelerin jüri değerlendirme süreci olacak. Başvuran projeler 14-21 Eylül 2017 tarihleri arasında jüri tarafından yenilikçilik, ticarileşme potansiyeli, pazar potansiyeli, sosyal ve/ veya çevresel fayda ve takım başlıklarında puanlandırılacak. Jürinin değerlendirmesi ile

belirlenen ilk 100 proje, 25 Eylül’de Ankara Kalkınma Ajansı’nın www.ankaraka. org.tr adresindeki resmi web sitesinde ve www.girisimci. ankaraka.org.tr adresindeki Ankara Kalkınma Ajansı Girişimcilik Portalı’nda ilan edilecek. İlk 100 projenin ilanının ardından, TechAnkara Proje Pazarı da 16 Ekim 2017 tarihinde ATO Congresium’da gerçekleştirilecek.

TTA-2 Projesi’nin ana yüklenicisi BMC Türk Silahlı Kuvvetleri birliklerinin operasyonel kabiliyetlerini arttırma hedefiyle Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) tarafından 529 adet Taktik Tekerlekli Araç alımı planlandı. Bu kapsamda Taktik Tekerlekli Araçlar-2 (TTA-2) Projesi için, Yurtiçi Geliştirme Proje Modeli ile ilerlenmesi kararlaştırıldı. SSM’ye sunulan teklifin değerlendirilmesi çerçevesinde yürütülen faaliyetlerin tamamlanması ile TTA-2 Projesi’nin Ana Yüklenici firması olarak BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. (BMC) ile ortak çalışma yürütülmesi konusunda mutabakat sağlandı. Tamamlanan müzakerelerin ardından, 8 Ağustos

2017 tarihinde SSM’de gerçekleştirilen bir tören ile TTA-2 Projesi Sözleşmesi imzalandı. Sözleşme kapsamında tedarik edilecek geliştirilmiş Yeni Kirpi 4x4 Mayına Karşı Korumalı Araçları’nın genel özellikleri şöyle sıralanıyor: • Patlayıcı Madde/Şüpheli Cisim Tespit ve Müdahale Aracı • Mayın ve El Yapımı Patlayıcı Tespit ve İmha Araçları • Uzaktan Komutalı Silah Sistemi • Yangın Söndürme Sistemi • KBRN Korunma Sistemi • Atış Yeri Hedef Tespit Cihazı • Tam Bağımsız Süspansiyon Sistemi

• ABS Fren Sistemi • Yeni Nesil Ergonomik Koltuklar • GPS Sistemi

• Flaşör ve Görüş Sistemleri • Telsiz ve İç Konuşma Sistemi • Navigasyon Cihazı

• Redresör ve IR Aydınlatma Sistemi • Tepe Lambası ve Projektörler


BThaber 21 Ağustos - 3 Eylül 2017

DOSYA:

Dijital Ekosistem: IoT ve M2M Platformu

www.bthaber.com.tr

Handan Aybars

Yepyeni bir geleceğe hazır olmanın gerekleri de var Bu dosyada okuyacaklarınız birkaç sene önce bir bilimkurgu filmin üstünkörü dahi olsa senaryosu olabilirdi. Ama bugün bir gerçek. Akıllı ev ve akıllı otomobiller şu an mevzunun medyatik bölümü. Oysa tüm sektörlerde her ölçekte şirketin iş yapma alışkanlıklarının değişimi, bireylerin farkındalığının artışı gibi unsurlar var. Sırt dönülemeyecek bir dönüşümde pasif kalmak ise kimsenin lüksü değil. Sonuçta IoT ve M2M; gerek bireysel gerekse kurumsal hayatı temelinden değiştiriyor. Bu alandaki uygulamalar, doğal olarak büyük veri analitiğini ve bulut çözümlerinden en etkili biçimde yararlanma

gerekliliğini beraberinde getiriyor. Sonuçta gerçek anlamda yepyeni bir sanayi devriminin adımları atılırken, IoT ve M2M ile yenilikçi teknolojiler, geleneksel standartların ‘bilinçli’ biçimde aşılması da önem kazanıyor. Teknoloji Platformları, 24 Ağustos’ta ‘Dijital Ekosistem: IoT ve M2M’ toplantısında bu iki gündem başlığını katılımcılarla buluşturacak. Bilişim Zirvesi tarafından İstanbul’da CVK Park Bosphorus Otel’de tüm gün sürecek olan ‘Dijital Ekosistem: IoT ve M2M Teknoloji Platformu’, dijitalleşmenin bireysel hayat kadar tüm sektörler nezdinde iş hayatında yarattığı değişime de odaklanacak.


12

DOSYA

BThaber

Dijital Ekosistem: IoT ve M2M Platformu

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

HAYATIMIZIN DİJİTAL KOPYASI İLE ZAMANDA YOLCULUK Günlük hayatımızda karşımıza çıkan fiziksel nesneler, temelinde sensör ve bağlanabilirlik özellikleri bulunan IoT teknolojileri kullanılarak, kendi durumları ile ilgili gerçek zamanlı veri üreten ve ürettiği veriyi paylaşan akıllı nesnelere dönüşüyor. IoT teknolojileri ile akıllanan fiziksel nesnelerden toplanan gerçek zamanlı veriler de gerek kurumsal gerek bireysel hayatın dijital bir kopyasını oluşturmak için kullanılıyor. “Hayatın dijital kopyası bize daha önce bilemediğimiz ve göremediğimiz bir bütünsellikle zamanda yolculuk imkanı verecek” yorumunu yapan EY EMEIA Danışmanlık Merkezi Nesnelerin İnterneti Bireysel Hizmetler Lideri Burak Kırcalı’ya göre, dijital olarak yapılacak zamanda yolculuklar, geleceği önceden görmemizi ve geleceği bugünden tasarlamamızı sağlayacak. Türkiye’de ise IoT teknolojilerinin gerek bireysel, gerek kurumsal, gerek endüstriyel olarak daha çok kavramsal ve operasyonel olarak ele alındığını görüyoruz. “Hayatın dijital kopyasının yaratılmasına, dijital olarak zamanda yolculuk yapılmasına ve geleceğin iş modellerinin bugünden tasarlanmasına yönelik farkındalığın henüz oluşmadığını düşünüyoruz” tespitini paylaşan Burak Kırcalı’nın da dikkat çektiği gibi, geleceği; geçmişten gelen bugün sahip olduğumuz bilgilere dayanarak düşünmeye devam ediyoruz. Oysa,

geleceği, hayal ederek ve hayal ettiğimiz hayatı yaratabileceğimize inandığımız bugün olarak yaşamaya başlamalıyız. ‘Mevcut’ yapıda dönüşüm sağlanmalı Geleneksel BT yapıları fiziksel hayatı kolaylaştırmak için teknolojilerin uygulanması esasına göre oluşturuldu. Geleceğin BT yapıları ise hayatın dijital kopyasını oluşturmak ve zamanda yolculuk yapmak için teknolojilerin aktivasyonu esasına göre oluşturulacak. “Bugün Türkiye'de dijital dönüşüm ve veri analitiği konularına odaklanılıyor” diyen Burak Kırcalı, şu analizi yapıyor: “Yapılan projeler de mevcut fiziksel hayatı geleneksel BT yapıları ile dönüştürmeyi amaçlıyor. Mevcut fiziksel hayatın dönüşeceği yeni dijital hayatı yaratmadan “mevcut”un tek başına dönüşümü yeterli değildir. Öncelikle, yeni dijital hayat yaratılmalı ve beraberinde “mevcut”un dönüşümü sağlanmalı. Bu nedenle geleceğin BT yapıları bugünden oluşturulmalı ve yeni dijital hayatın yaratılmasını sağlamalı. Aynı zamanda, geleneksel BT yapıları da mevcut dijital dönüşümü gerçekleştirmeli. Dijital dönüşüm ile birlikte geleneksel BT yapıları küçülürken, gelecek BT yapıları büyüyecek. Dönüşüm sonrasında geleneksel BT yapıları gelecek BT yapılarına dönüşmüş olacak. Bu

konuda BT sektöründe faaliyet gösteren şirketlerde farkındalık yüksek ve bir bölümü bu dönüşümü tamamlamıştır. Kurumlarda farkındalık yeni oluşmaya başlamıştır. Geleceğin BT yapılanması da kurumlara göre farklılık göstermekte.” ‘Platform şirket’ tanımı önem kazanıyor Dijital hayatın yaratılması için öncelikle dijital bir platform oluşturulması gerekiyor. Dijital platform olarak tasarlanan yapılar için ‘platform şirket’ tanımı kullanılıyor. Platform şirket, IoT gibi gelişen teknolojileri aktive ederek fiziksel hayatın dijital bir kopyasını yaratır ve yapay zeka gibi veri analitiği konularından yararlanarak zamanda yolculuk yapılmasını sağlar. Platform şirket oluşumu, geleceği önceden görmemizi sağlayan, geleceği bugünden tasarlayan ve mevcudu dönüştüren bir iş modeli inovasyonu. Bu tanımını, “İş modeli inovasyonu, inovasyon yönetimi tarafından hayata geçirilir” yorumu ile pekiştiren Burak Kırcalı, kurumsal dönüşümü şöyle tanımlıyor: Gelecek öngörüsünün temel bileşenleri “Bugün kurumsal şirketlerde geleceği öngörme pazarlama organizasyonunda, girişim yönetimi inovasyon organizasyonunda,

EY EMEIA Danışmanlık Merkezi Nesnelerin İnterneti Bireysel Hizmetler Lideri Burak Kırcalı dönüşüm yönetimi ise geleneksel BT organizasyonunda ya da tüm iş birimlerinin temsil edildiği dönüşüm komitelerinde yer alıyor. Yakın gelecekte platform ve veri analitiği ‘geleceği öngörme’ kapsamında, geleneksel BT yapıları da ‘dönüşüm yönetimi’ kapsamında değerlendirecek. Geleceği öngörme, girişim yönetimi ve dönüşüm yönetimi, inovasyon yönetiminin temel bileşenleri olacak. Geleceği öngörme gelecek ile ilgili planları yaparken, girişim yönetimi yeni girişimler ile geleceği yaratacak, dönüşüm yönetimi de mevcut yapıyı dönüştürecek.”

SERVİS, İYİ BİR İŞ MODELİ İLE SUNULMALI

Makers Türkiye Kurucusu ve Tink Teknoloji ve İnsan Kolejleri Kurucu Ortağı Ongun Tan “Ben bir girişimci olarak IoT dünyasının eğitim ve prototipleme tarafına daha yakınım. Daha önce Türkiye’nin en büyük teknoloji

firmalarından birinde IoT ekibini yönetmiş bir kişi olarak, girişimlerin IoT dünyasında gerçek “disruption”ı yaratacağına inanıyorum. Makers Türkiye ile Türkiye’ye anlattığımız Maker Hareketi bu inovasyonu gerçekleştirmek için büyük bir araç. Artık üretim cihazlarının ve araçlarının ucuzlaması, kolaylaşması ve açılması ile bir IoT cihazının prototipleme fazı, büyük kurumsal firmalara göre çok kısaldı. Kickstarter ve hatta ICO (Initial Coin Offering) gibi fon yaratma mekanizmalarının da girişimcilerin fon bulma sıkıntısını aşmasıyla beraber IoT dünyasında gelen yenilikler girişimciler tarafına geçti diye düşünüyorum. İnovasyonu bu nesil gerçekleştirecek Bu işin eğitimde de rolü büyük. Makers Türkiye Çocuk Programları ile ulaştığımız yüzlerce çocuk, üniversite yaşına gelmeden prototip yapmayı ve

bunu ticarileştirmeyi öğrendi. Kurucu ortaklarından olduğum Teknoloji ve İnsan Kolejleri’nde ise bunu daha büyük ölçekte yapmayı planlıyoruz. Öğrencilerimiz aslında gerçek hayat ile entegre, iş ve girişimcilik dünyasını bilerek ürün geliştirmeyi öğrenecekler. Ve inovasyonu bu nesil gerçekleştirecek. Gerçek bir kullanım senaryosu olmadan ‘olmaz’ Burada öne çıkan birkaç konu var. Birincisi kullanıcı davranışları. Kullanıcılar artık fayda görmedikleri ürünleri bir kere deniyor ve daha sonra kullanmaktan vazgeçiyorlar. Özellikle yeni neslin servis olarak kullanma alışkanlığı, mevcut BT yapılarının eskiden kalma ‘bir kerelik sat ve unut’ mantığı ile örtüşmüyor. Bundan dolayı, hem pazara giriş anlamında servis olarak sunulan iş modelleri, hem de çıkan ürünün gerçekten fayda

yaratacak iyi bir tasarıma sahip olması dönüşümü hızlandıracak faktörlerden. Prototip olarak çıkan ürünlerin gerçek bir kullanım senaryosu olmadan, çok erken faz prototip olması da kullanıcı güvenini azaltıyor. Örneğin; şu anki primitif özellikleri ile neden akıllı buzdolabı kullanacağını bilmeyen bir kullanıcı, bu buzdolabını, hem de ekstra para verip aldığında, ‘IoT bir işe yaramıyormuş’ diye düşünüyor ve bu dünyaya uzaklaşıyor. Ancak, zaman/ fayda odaklı ürünlerin algıyı yukarı çekeceğinden şüphem yok. Telekomlar işin veri taşıma tarafından öteye geçemeyecek diye düşünüyorum. Yeni servis geliştiren firmalar hızla büyüyecek. Ancak bahsettiğim üzere, servisin fayda sağlaması ve iyi bir iş modeli ile sunulması, birinci gününde gelir beklentisi ile değil, daha fazla müşteri penetrasyonu stratejisi ile sunulması kritik önem taşıyor.”



14

DOSYA

BThaber

Dijital Ekosistem: IoT ve M2M Platformu

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

İnsanların konforu için nesnelerin interneti “2020 yılına gelindiğinde on milyarlarca cihaz birbirleriyle haberleşmek için internete bağlı olacak ve bunun için bizden izin almaya gereksinim duymayacak. Farkında mısınız bilmem? Bu cihazlar şimdiden nasıl yaşadığımızı değiştirmeye başladı. İlkel çağlarda taş ve tahtalar yontularak başlayan teknoloji gelişiminin temelindeki merak, heyecan ve amaç asırlar boyunca hiç değişmedi: İnsanın hayatını kolaylaştırmak ve konforunu artırmak. Geldiğimiz noktada, bu uğurdaki en büyük ve güncel adımın nesnelerin interneti olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Burada sizlere bir kez daha nesnelerin internetinin ‘ne’ olduğunu anlatmayacağım. Muhtemelen bunu dinlemekten fazlasıyla bunalmış olabilirsiniz. Ancak hayatımızda ‘nasıl’ bir değişim yarattığına bazı örneklerle değinmek istiyorum. Ev ve Ofis Sütümüz bitince marketten otomatik olarak ısmarlayacak buzdolapları anlatılmaya başlayalı neredeyse 20 yıl oldu. Birçok ürün de CES’ten IFA’ya çeşitli fuar ve etkinliklerde büyük ve havalı lansmanlarla duyuruldu. Ancak halen herhangi bir marka bu konuda yaygın olarak satılan bir ürün piyasaya sürebilmiş değil. Aydınlatma ya da ısıtma sistemlerimizi uzaktan kontrol edebildiğimiz, hatta alışkanlıklarımızı öğrenerek kendi kendine ona göre davranan ‘akıllı ev/ofis’ çözümleri de erişilebilir durumda. Peki bunlara evinde ya da ofisinde sahip kaç kişi tanıyorsunuz? İşte çoğaltabileceğimiz tüm bu örnekler bize şu anda tam bir kırılma noktasından geçtiğimizi gösteriyor. Gelişen ‘nesnelerin interneti’ sayesinde akıllı ev ve ofisler için çözümler var ve her gün yenileri geliyor. Ancak insanların ihtiyacı henüz yeterli bir talep oluşturmuyor. Yakın gelecekse inanılmaz bir yaygınlaşma hızına ulaşılacağını vaat ediyor. Ben yumurtamı çırpılmış severim, sevgili mutfağım. Şehirler Şu anda dünya nüfusunun yarısından çoğu şehirlerde yaşıyor. 2050 yılına gelindiğinde bu oranın 3’te 2’yi bulacağı öngörülüyor. Bu da yaklaşık 2,5 milyar yeni şehirli insanın ev, iş ve ulaşım ihtiyaçlarının karşılanması gibi bir gerçekle yüz yüze bırakıyor yönetimleri. Bu senaryo, şu anda bile trafik, hava kirliliği, suç oranları, çöp gibi konularda çözüm üretme becerisini gösteremeyen belediyeler için bir kabusa dönüşüyor. Ancak ve sadece nesnelerin interneti ve M2M iletişim ile geliştirilen çözümler sayesinde şehirlerin yaşanılabilir ve yönetilebilir olduğu çok net bir şekilde görünüyor. Örneğin sadece trafik ışıklarına yerleştirilecek akıllı sensörler ve video kameralar sayesinde kırmızı

ve yeşil ışıkların yoğunluk durumuna göre otomatik olarak çalışmasının trafik yoğunluğu ve hava kirliliğine yaratacağı faydanın yanı sıra, %17’lik bir yakıt tasarrufu sağlayabileceğinden bahsediliyor. Üretim Sanayi devrimi ile birlikte fabrikalarla ‘toplu’ hale gelen üretim, nesnelerin interneti sayesinde kendi ikinci devrimini yaşıyor. Burada sadece yoğunlukla bahsedilen üretimin robotikleşmesi/ otomatikleşmesinden bahsetmiyorum. Özellikle üretim/tüketim dengesinin sadece akıllı cihazların birbirleri ile haberleşmesi sayesinde anlık takip edilmeye başlanacağı bir dönemde, ‘toplu’ üretimden ‘ihtiyaç kadar üretim’ modeline geçilecek. Çok uzak bir gelecekten bahsetmediğimiz bu gelişim, sadece üretim adetlerini değil fabrika ve üretim makinesi tasarımlarını da değiştirecek. Üretim bugüne kadar ‘toplu’ yapılabilmesi için merkezileşmişken, akıllı üretim sayesinde daha küçük üretim merkezleri ile bölgeselleşecek. Bunun nakliyeden hammadde stoğuna kadar sonsuz tasarruf ve fayda etkisini görmeye başlamamız hiç de uzak değil. Taşıtlar Otonom ya da daha sokakta bilinen adıyla sürücüsüz taşıtlar, nesnelerin internetinin olmadığı bir dünyada var olamazdı. Konunun insansız hava taşıtları ya da uzun yol nakliye kamyonları/TIR’ları üzerindeki etkilerini bir kenara bırakıp, sadece otomobile ve otomobil sanayine olan etkilerine kısaca bir göz atalım. Her ne kadar otomobiline sevgilisi gibi davranan şoför dostlarımız bu konudan çok hoşlanmasa da, önümüzdeki 15 yıl içinde ‘insanlar tarafından sürülebilir’ otomobil satışı kalmayacak ya da çok küçük bir ‘niche’ dilimi oluşturacak gibi gözüküyor. Otonom otomobiller, otomobile bireysel sahip olma ihtiyacını da ortadan kaldıracak ve özellikle şehir merkezlerinde ‘pod’ kod adıyla bugün tarif edilen paylaşılır otomobiller dolaşmaya başlayacak. Muhtemelen sizin konfor beklentinize göre sınıfını seçeceğiniz bir ‘pod’ ailesine aylık sabit bir abonelik bedeli ödeyeceksiniz. İhtiyacınız olduğunda çağıracağınız ‘pod’ GPS’ten konumunuzu bulup gelip sizi alacak. Aslında bugün Uber ya da bitaksi’den farklı bir durum yok. Asıl etki ise otopark ve trafik gibi konularda olacak. Elektrikle ve güneş enerjisiyle çalışan pod’lar için enerji tüketimi çok daha düşük olacağından, en çabuk ve trafiksiz yol seçimi çok daha kolay olacak. Bu da ana arterlerdeki yoğunluğu azaltacak. Sizi gideceğiniz yere bırakan pod’unuz, tüm şehirdeki merkezi otopark noktalarından gelen sinyallerle kendisine en yakın boş otoparkı bulacak, yerini ayırtacak ve bir sonraki çağrıya kadar gidip orada

bekleyecek. Dolayısıyla otopark için binaların altında ya da her sokakta ekstra alanlar yaratmaya gerek kalmayacak. Ulaşım Toplu taşıma ve ulaşım güvenliği konusunda nesnelerin interneti ile ortaya çıkmaya başlayan çözümler gerçekten göz kamaştırıcı. Örneğin, her ne kadar yeni teknolojiye geçişte yavaşlığıyla tanınsa da, hava taşımacılığı ve uçak sanayi nesnelerin internetinden en yoğun fayda sağlamaya başlayan ve yakın gelecekte de sağlayacak olan sektörlerden birisi olarak duruyor. Uçakların hemen hemen her noktasına yerleştirilen sensörler, olası arızaları daha gerçekleşmeden bildirmeye başladılar bile. Bu durum, özellikle metal yorgunluğu, yıpranma ya da bozulma gibi nedenlerle oluşabilen uçak kazaları riskini minimize etmek anlamına geliyor. Ayrıca havalimanlarındaki sinyalizasyon sistemlerinin uçaklarla entegre hale gelmesi ve kule görevlisi ve pilota gerek kalmaksızın kendi aralarında haberleşmesi, insan hatası kaynaklı iniş/kalkış esnasında yaşanabilecek problemleri neredeyse tamamen ortadan kaldırırken, havalimanlarındaki trafiğin de daha efektif bir şekilde yönetilmesini sağlayacaklar. Her ne kadar gelecek zaman kullanmış olsam da dünyadaki çeşitli havalimanlarında bu teknolojiler kullanılmaya başlanmış durumda. Sağlık Sağlık, nesnelerin internetinin etkilerini en muhteşem şekilde hissetmeye başlayan ve insanların hayatına direkt olarak dokunmasını sağlayacak endüstri olacak. Sürekli takip altında olması gereken kronik rahatsızlığa sahip hastaların vücuda yerleştirilen ya da vücutta taşınan çeşitli tipteki cihazlarla sürekli takip edilmesi, bir risk oluşması durumunda hem hastanın hem de en yakındaki müdahale edebilecek sağlık biriminin alarma geçirilmesi bir gelecek senaryosu değil. Bugünden bahsediyorum. Robotik kollarla uzaktan yapılacak müdahaleler, küçük sensörler sayesinde mesafe tanımadan gerçekleştirilecek tahliller, röntgenler, vücudunuzu sürekli tepeden tırnağa analiz edip, kimyasal dengenize ve ihtiyacınıza özel olarak hazırlanması gereken ilacın bilgisini mahallenizdeki eczanenize ileten kişisel sağlık asistanlarınız bugün prototipleri ve küçük uygulama alanları var olan, yakın gelecekte son derece standart olarak görülecek birkaç örnek sadece. Hem hastaneler hem ilaç sanayi hem de doktorluk mesleği nesnelerin interneti ile birlikte yeniden tanımlanıyor. Enerji Nesnelerin interneti öncesinde enerji üretimi ile ilgili en büyük problem, tüketilen enerji ihtiyacının anlık olarak takip edilemiyor ve ölçülemiyor olmasıydı. Bunun neticesinde, santrallerde ya boşa

PureMind Advising Services Kurucusu ve Uzman Danışman Doruktan Türker harcanan fazla enerji üretiliyordu ya da üretilen enerji ihtiyacı karşılamaya yetmiyordu. Şimdi, yeni grid tasarımlar, her enerji tüketim noktasına yerleştirilen akıllı sensörler neticesinde enerji tüketimi anlık olarak ölçülebilir hale geldi. Her ne kadar bu teknolojiler henüz yeterli yaygınlığa kavuşmamış olsalar bile, buradalar. Bu sayede aynı ürün üretimindeki gibi enerji üretimi de akıllı analizlerle oluşacak talebin tahmini neticesinde planlanır hale gelecek ve hatta, büyük enerji üretim tesislerinin sayısı azalırken, daha lokal, anlık olarak kapatılıp tekrar çalıştırılması daha ekonomik olan ve rüzgar ve su gibi enerji kaynaklarını kullanan daha kompakt enerji üretim tesislerinin sayısı artacak. Sonuçta Yukarıda, sadece etkisi şu anda hissedilmeye başlamış olan bazı alanlarda nesnelerin internetinin kullanımını hatırlatma amaçlı bazı örnek ve yaklaşımlardan bahsettim. Bunların yanı sıra eğitimden tarıma, uzay çalışmalarından madenciliğe aklınıza gelecek her alan nesnelerin interneti ve makineler arası iletişim teknolojileri sayesinde yeniden tanımlanacak. Distopik senaryolarla risklerini ayrıca değerlendirebileceğimiz heyecan verici bir dönemin henüz başındayız. Ancak artık gelecekten bahsetmiyoruz. Yapay zeka, akıllı sensörler, dijital asistanlar, robotik, otomasyon ve çok daha fazlası. Hoşunuza gitsin ya da gitmesin nesnelerin interneti avucunuzun içinde ve etrafınızdaki cihazlar arkanızdan sizi çekiştirmeye başladı bile. 24 Ağustos’ta burada bahsettiklerim ve daha ötesine dair sohbet etmek için hepinizi Dijital Ekosistem: IoT ve M2M Teknoloji Platformu’na bekliyoruz.”



16

DOSYA

BThaber

Dijital Ekosistem: IoT ve M2M Platformu

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

İLETİŞİMİ GERÇEK ANLAMDA ANLAMAMIZ ŞART Milyarlarca cihazın veri toplaması ve paylaşması anlamına gelen IoT'nin bircok avantaji bulunuyor, fakat iş makinelerin veri toplamasına gelince, mahremiyet (privacy) ve güvenlik önemli bir mesele oluyor. 2016 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olan fütürist, stajyer avukat ve Genç Fütüristler üyesi Oğuz Kartöz, halen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim dalında yüksek lisans eğitimine devam ediyor. "Sanal Mülkiyet" ve "İnternette ifade özgürlüğü" alanlarında çalışmaları bulunan Oğuz Kartöz, 2012 yılında Genç Fütüristler Derneği’nin üyesi olarak "Gelecek Günü", "Fütürist Elçi" ve "Happy Talks" projelerinin kurucu ekipleri ve düzenleme komitesi üyeleri arasında yer almıştı. Gelecek trendlerinin ve teknolojik gelişmelerin sosyal ve hukuksal yönleriyle ilgilendiğini vurgulayan Oğuz Kartöz ile dosyamız odağında görüşme imkanımız oldu. “IoT ekosistemini anlayabilmek için temel bileşenlerini bilinmeli” diyerek sözlerine başlayan Oğuz Kartöz’ün de belirttiği gibi, yakın gelecekte kullandığımız her aletin çeşitli yöntemler ile birbiriyle iletişim kurduğunu düşünelim. İK sürekli yakın takipte olursa… Evinize geldiniz, kapıyı telefonunuzda veya üzerinizdeki giyilebilir cihazınızda yüklü anahtar aplikasyonunuz ile açtınız. Aralık ayında olduğunuz

Fütürist, stajyer avukat ve Genç Fütüristler üyesi Oğuz Kartöz düşünülürse, akıllı eviniz, sıcaklığı ideal seviyeye siz ona komut vermeden çıkarmıştı. Günlük ihtiyaçlarınızı bilen buzdolabınız, sizin eve gelme zamanınıza denk gelecek şekilde sipariş verdi ve vakit kaybedeceğiniz bir işiniz daha hayatınızdan çıkmış oldu. “IoT dünyasının en basit örneklerinden birisini resmetmeye çalıştım” diyen Oğuz Kartöz’ün de dikkat çektiği gibi, hayatımızı kolaylaştıran bu hizmetlerin karşılığı olarak, verilerimizi işlemek için bizden izin bekleyen makineler ve şirketlere karşı müşterilerin güvenebilmesi için iş yapma anlayışında değişiklik yapmamız gerekiyor. “Gelecekteki akıllı evimizde kullanacağımız buluta bağlı bir sistemin

güvenliği sağlanamazsa, hırsızların işi oldukça kolay olacak” gerçeğini paylaşan Oğuz Kartöz’ün verdiği bilgiye göre, çalışanlarının bedenlerine yerleştirilen çipler vasıtasıyla takibinin sağlandığı sistemler bazı girişimler tarafından denenmeye başlandı. Ofise giriş sırasında güvenlik kontrolü, şirket içerisinde ortak kullanım alanında bulunan fotokopi veya kahve için kullanılan makineler çipleri algılayan sensörler ile kullanılıyor. “Çiplerin 24 saat boyunca çalışanının lokasyon verisini toplaması sonucunda kişinin hangi inanca sahip olduğu, siyasi görüşü gibi bilgilere ulaşılması mahremiyet açısından sorunlu” hatırlatmasını yapan Oğuz Kartöz, potansiyele karşılık risklere şu sözlerle devam ediyor: Yasa koyucular net adımlar atıyor “Fabrikalarda envanter sayımı gibi birçok amaç için kullanılan sensörler,

rakip firmaların bilgi çalmasına izin vermeyecek önlemler altında çalışmalı. Şirket çalışanlarının günlük kaç kalem iş yaptıklarının ölçülmesi, molalarının uzunluğu yakın gelecekte çok net bir şekilde ölçülecek. Performans değerlendirmeleri, iş verimliliği alanlarında haklı nedenler ve işten çıkarmaları daha net bir şekilde ispat etmeye imkan sağlayacak. Netice itibariyle, iş hayatında çalışanların ve müşterilerin ve diğer veri kaynaklarının ürettikleri verileri işleyerek kurumsal hayata hizmet sağlayacak olan IoT markalarının, topladıkları verilerinin güvenliğini sağlama hususunda daha hassas olmaları gerekecek. Avrupa’da ve ülkemizde yasa koyucular bu yeni alanların düzenlenmesi hususunda çok net adımlar atıyor. Veri koruma kurulları yaptıkları denetimler neticesinde, düzenlemelere aykırı işlemler nedeniyle yüklü cezalar kesme yetkileriyle donatılmakta.”

Her çalışanın bilgilendirilmeye ihtiyacı var Kişisel verileri korumakta gereken özeni göstermeyen ve yükümlülüklerini ihmal eden şirketleri kamuya ilan eden bu kurulların önceliklerini şirketler de ciddiye almalı. “Yönetim, risk ve uyum sağlama adına sadece teknik altyapıyı geliştirmek ve hukuki önlemler almak yeterli olmayacak” uyarısını yapan Oğuz Kartöz, eklemeden geçmiyor: “IoT ve M2M ile ilgili alanlarda faaliyet gösteren veya bu alanlardan destek alan her çalışan mahremiyet, veri

güvenliği konularında bilinçlenmeye ihtiyaç duymakta. 2020 yılında 24 milyar cihazın internete bağlı olacağı tahmin ediliyor. Bu cihazların ürettiği verilerin güvenliğinin sağlanması ve sadece toplandıkları amaç doğrultusunda şirketler tarafından işlenebilmesini kontrol edecek denetim fonksiyonuna sahip yapay zekalar, bireylerin temel insan haklarını korumak için hayatımıza girecek hizmetlerden sadece birisi.”

DÜŞÜNCE YAPIMIZI DEĞİŞTİRMELİYİZ

Fujitsu Türkiye Servis Direktörü Cengiz Yeker Fiziksel dünya ile dijital dünya birleşiyor. Bu birleşim ürünlerde, operasyonlarda, sistemlerde karşılık buluyor. Dijitalleşme, dünyamızı hızla dönüştürüyor ve tüm operasyonları yeni baştan yapılandırıyor. Artık ürettiğimiz araçlar

deneyimlerini yeni kararlar vermek üzere kullanabiliyorlar. Aynı insanlar gibi "öğrenebiliyorlar". Onları yaratan mühendislerin yükledikleri bilgileri, kendi deneyimleriyle geliştirerek yeni bilgiler oluşturabiliyorlar. Fujitsu Türkiye Servis Direktörü Cengiz Yeker, bu yorumunu şöyle örnekliyor: “Bu durumda bizler bu araçları tasarlarken, deneyimleyebilecekleri olguları da göz önüne almamız gerekiyor. Yapay zeka derken, genelde sadece robotlar anlaşılabiliyor. Halbuki otomobilimiz, hatta kahve makinemiz bile bu değişimden etkilenecek. Bir montaj hattındaki verimliliği artırmak üzere farklı bir stok lokasyonuna kendi başına karar veren bir lojistik robotunu göreceğiz. Düşünce yapımızı "cognitive", yani "kendi kendine öğrenen" yapılara alıştırmamız gerek. Kurum felsefemiz olan "İnsan odaklı inovasyon" kavramını desteklemek için Ar-Ge'den ürünlere ve hizmetlere kadar şirketin üstlendiği

her şeyin özünde insanı görüyoruz. Bundan sonra, yapay zekanın bağımsız tahmin ve yargı kabiliyetlerinin daha da gelişmesi sayesinde, insanların aldığı kararlarda ve faaliyetlerinde daha da çok yer alacağı şüphesiz. IoT ve M2M'nin bundan sonraki gelişiminde karşılaşacağımız yapay zekanın evriminde oluşan muazzam verinin içinden yararlı bilgileri ayıklamak için, sadece medya ortamları ve sensörler gibi

kaynakları kullanmıyoruz, aynı zamanda makinelerin insan duygularını dahi anlamasına olanak tanıyan teknolojileri geliştiriyoruz. Klasik BT yapılarının da bu yeni paradigma ile eş zamanlı ve entegre çalışması önemli bir gereklilik. Hem klasik BT yapılarının hem de IoT ve M2M yapılarını içeren yenilikçi ortamların birlikte yaşayıp yönetilebilmesi için hibrid BT çözümleri geliştirip pazara sunuyoruz.”

Yeni kavramlarla düşünmek zorundayız! İçinde yaşadığımız "dijital devrimi" içselleştirmek adına, bunu bir süreçten öte, bir strateji olarak görmek gerektiğine dikkat çeken Cengiz Yeker’e göre, yepyeni kavramlar ile düşünmek zorundayız. Çünkü dijital devrimi sadece bir web sitesi, sosyal medya entegrasyonu ya da e-ticaret araçları olarak görmek içine kolaylıkla düşülen bir yanılgı. Bu değişimi, hepimizin bu

aralar kolaylıkla saydığımız "büyük veri", "bulut" gibi kavramlarla da anlatamayız. Yeker ekliyor: “Dünyanın bütününde etkin olan bu değişim kurumlar için mutlak bir rekabet unsuru haline gelecek. Dolayısıyla ülkemizde yer alan tüm kurumlar M2M ve Endüstri 4.0 kavramlarını yakından takip ederek oluşan bu rekabet ortamında başı çekmeli.”


BThaber

Dijital Ekosistem: IoT ve M2M Platformu

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

DOSYA

17

YAŞAM STANDARDI YÜKSELECEK IoT kavramı, geleceğin internete bağlı dünyasında çok önemli bir yapı taşını oluşturacak. Aynı zamanda, kurumsal alanda inanılmaz bir değişimin de tetikleyicisi olacak. Öncelikle yaratacağı ekonomiden söz edersek, IDC’nin verilerine göre IoT harcamaları bu yıl 800 milyar doları aşacak, yıllık ortalama yüzde 16’nın üzerinde büyüme ile 2021 yılında 1,4 trilyon dolarlık bir hacme ulaşacak. Bu beklentileri paylaşan Radore Veri Merkezi Kurucusu Zeki Kubilay Akyol’a göre, üretim, cihaz görüntüleme ve ürün varlık yönetimi gibi konular da kurumların yatırım alanları olacak. Bununla birlikte akıllı altyapı teknolojileriyle elektrik, gaz ve su gibi gereksinimler çok daha kolay yönetilebilecek. Uzun dönemde ise akıllı ev teknolojileri, havalimanı otomasyonu, elektrikli otomobillerin şarj edilmesi ve pazarlama alanında IoT cihazlar kullanılacak. Çok daha ‘kişiselleştirilmiş’ bir dünya bizi bekliyor Dünya çapında işletmelerin kullandıkları IoT cihazlarının verilerini şimdiden toplamaya ve değerlendirmeye başladığını da gözlemliyoruz. Zeki Kubilay Akyol, küresel yatırım ilgisi ve Türkiye’de kurumsal tutumu şöyle anlatıyor: “451 Research’ün verilerine göre, işletmelerin yüzde 71’i şimdiden IoT verisi aldığını beyan ediyor. Birçoğunun ağ ve altyapısında IoT teknolojileri kullanılırken, yeni yatırımlar da yönetim ve maliyet avantajı sunduğu için IoT’ye uyumlu

cihazlara yapılıyor. Türkiye’de de benzer bir eğilim görüyoruz. Radore olarak bize gelen müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun altyapıyı sunarken, kendi altyapılarında da gereken temel özellikleri kendilerine hatırlatıyoruz. Bireysel hayatta ise kurumsalda yaşanan gelişmelere paralel olarak veri aktarımıyla çok daha kişiselleştirilmiş bir dünya bizleri bekliyor. IoT uyumlu cihazlardan toplanan veriler kullanıcıların günlük ihtiyaçlarını karşılamak, yapay zeka gibi geleceğin teknolojilerini beslemek için kullanılacak. Böylece hiçbir insan eli değmeden birbiriyle haberleşen makineler, insanların yaşam standardını yükseltecek.” IoT uyumlu altyapı yatırımları önem kazanıyor Günümüzde bulut bilişim ne kadar önem kazansa da, kurumların ihtiyaç duyduğu yapılar genellikle hem genel bulutu hem de şirket içindeki onpremise sistemleri kapsıyor. “Bunu iki açıdan ele alırsak, Radore gibi bulut bilişim altyapı sağlayıcıları işin doğası gereği yeni teknolojilere uygun altyapılar sunuyor” analizini yapan Zeki Kubilay Akyol’a göre, bu noktada asıl iş de CIO gibi BT altyapı yatırımlarına karar verenlere düşüyor. Öyle ki, yapılacak altyapı yatırımlarının IoT uyumlu olması, bir sonraki aşamada çok daha iyi görüntülenebilir ve yönetilebilir altyapıların önünü açıyor. Hem Türkiye’de hem de dünyada IoT uyumlu altyapılara yatırımlar hızlanıyor. “Biz de bu yapılara uygun

çözümlerle, yüksek performans ihtiyacı duyan tüm müşterilerimize özel hizmetler geliştirmeye devam ediyoruz” bilgisini paylaşan Zeki Kubilay Akyol’un da dikkat çektiği gibi, makinelerin iletişimi ve IoT kavramlarının bir sonraki aşamasını yapay zeka oluşturuyor. Şu anda IoT ile gerçekten çok büyük verinin oluşumuna tanıklık ediyoruz. Bu verinin işlenmesi ve anlamlı hale getirilmesi günümüz sistemlerinde kullanılıyor. “Bu sayede karar vericilerin işleri biraz olsun kolaylaşmış durumda” diyen Zeki Kubilay Akyol, eklemeden geçmiyor: “Ama yapay zekânın devreye girebileceği kadar gelişmiş sistemlere sahip olduğumuzda tamamen büyük bir kırılım yaşayacağız.”

Radore Veri Merkezi Kurucusu Zeki Kubilay Akyol

Teknoloji, hayatımızı daha da değiştirecek Yapay zekâ nedeniyle ileride, günümüzde bulunan işlerin belki de birçoğu olmayacak. Bu beklentisini paylaşan, “Geleceğin teknolojilerine uygun altyapıları sağlamak için trendleri yakından takip ediyor, tüm çözümlere uyumlu teknolojiler geliştirmeyi sürdürüyoruz” bilgisini veren Zeki Kubilay Akyol, çok daha iyi gelişmeler yaşanması yönünde beklentisini de sektör bazında örnekliyor. Daha iyi teşhis edilen hastalıklar: Yapay zekanın bir alt kolu olan derin öğrenme ile birçok hastalığın önceden teşhisi yapılabilecek. Günümüzde derin öğrenmenin doktorlardan daha isabetli ve erken teşhis yapabildiği kanıtlandı. Siber güvenlik: Günümüzde saniyeler içerisinde milyonlarca saldırı

gerçekleşebiliyor. Bu saldırılara karşı ise insan eliyle önlem almak mümkün olamıyor. Zira her yıl milyarlarca dolarlık zarar ortaya çıkıyor. Kendi kendine öğrenebilen teknolojiler sayesinde siber saldırılara karşı otomatik olarak geliştirilen savunma yöntemleri siber güvenliğin bir sonraki aşaması olacak. Daha iyi tarım: Kısıtlı kaynakla artan nüfusa uygun üretimi yapabilmek her geçen yıl dünyanın önemli bir sorunu olmaya devam ediyor. Ülkemizde de görülen tarımcılık sorunlarına önlem, yapay zeka ile alınabiliyor. Sensörler ve drone’lar ile üretim alanlarından elde edilen veriler işlenerek, çok daha az kimyasal ile verimliliğin artırılmasını sağlıyor.

IOT VE M2M, VAZGEÇİLMEZİMİZ OLACAK “IoT ve M2M uygulamaları sanayide ve askeri alanlarda uzun zamandır kullanılıyor. Askeri sektörler ve sanayi yeni teknolojilerin kullanımı konusunda her zaman daha önde olmuştur. Üreticiler de ürün geliştirirken bu alanları tercih ederler. Ama teknolojinin popülerleşmesini, yaygınlaşmasını sağlayan şey son kullanıcının yeni ürünü kullanmaya başlaması, ürünün insan hayatını kolaylaştıran işlevler sunmasıdır. IoT ve M2M ise günlük hayata dair çözümlerde henüz yeni sayılır. Sağlıklı yaşam, eğitim, spor-aktivite ve iletişim başlıklarındaki ürün ve çözümler, bu teknolojilerin günlük hayatımıza yerleşmesini çok hızlandıracak. Daha yolun çok başındayız IoT ve M2M yaygınlığı en başta online olma, internete bağlanma

kavramlarını ortadan kaldıracak, çünkü kullandığımız bütün cihazlar hali hazırda online olacak. Bu kadar çok internete ve birbirine bağlı cihaz ve bunların birbirleri ile bilgi alışverişinde bulunmasının bilgi ve iletişim teknolojileri ve ürünlerinde bir devrim yaratacağı kesin. Bu dönüşümü şu anda ancak hayal edebiliriz, ama hayallerimizin de ötesinde ürün, çözüm ve hizmetlerin ortaya çıkacağını söylemek mümkün. Benzetme yapmak gerekirse, buharlı makinelerden elektrikli makinelere geçiş sırasında yaşanan kadar büyük bir dönüşüm ve gelişim olacağını söyleyebiliriz. Bu alandaki hazırlık konusuna gelirsek, üreticiler dahil henüz yolun çok başındayız. Çok büyük ve keşfedilmemiş bir alanda olduğumuzun farkındayız. Süreç bütün üreticileri bu alanda çalışmak

ürün ya da hizmet üretmek, kullanıcıları da gerek kişisel yaşamlarında gerekse işlerinde kullanmak zorunda bırakacak. Her sektörde yeri var Sanayi alanında üretimin programlanmasından, üretimin kendisine kadar büyük bir ağırlığı olacak. Sağlık alanında; hasta / sağlık takibi, koruyucu hekimlik, yaşam kalitesinin kontrol ve düzenlenmesi alanlarında ciddi gelişmeler yaşanacak. Askeri alanda planlama ve operasyonlarda çok yüksek alanlarda kullanılacak. Ev ve ofis kullanımlarında çok yüksek oranlarda kullanıma sahip olacak. İnsansız araçların geliştirilmesi ve kullanımında çok önemli bir faktör olacak. Bütün bu başlıkların dışında, yaşamın ve üretimin bütün başlıklarında çok önemli ve

Quadro Türkiye Genel Müdürü Serkan Gezici dönüştürücü bir faktör olarak IoT ve M2M vazgeçilmezimiz olacak.”




20

DOSYA

BThaber

Dijital Ekosistem: IoT ve M2M Platformu

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

HAKİKİ BİR DEĞER YARATMAK İÇİN GEREKLİLİKLER VAR Son yılların bilgi teknolojilerinde yaşanan en büyük dönüşüm, akıllı telefonlar ve sosyal medyanın hızlı adaptasyonu sayesinde bilgi teknolojilerinin tüketiciye sunulması oldu. Birbirine internet ile bağlı milyarlarca tüketicinin etkisi devasa boyutlara ulaşırken, bir başka teknolojik mega trend ile henüz yeni yeni çarpışmaya başladık: Akıllı, birbirine bağlı makineleri kapsayan “Nesnelerin İnterneti”. Teknoloji dünyasının öngörülerine göre; internete bağlı akıllı araçlar ve makinelerin sayısı yakın gelecekte internet kullanan insan sayısını aşacak. 2020 yılında endüstriyel kullanımı olan akıllı makineler ve algılayıcılardan, tekstil ya da paketlemedeki mikro algılayıcılara kadar her şeyi kapsayacak şekilde yaklaşık 30 milyar akıllı eşyanın internete bağlı olması bekleniyor. Verilerden anlamlı bilgiler çıkartabilen yazılımlar büyük ihtiyaç Ancak Schneider Electric Endüstri İş Birimi Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özalp’in de dikkat çektiği gibi, burada önemli olan nokta, internete bağlı eşya ya da makine sayısı değil; insanları, süreçleri, verileri ve nesneleri kusursuz bir ağ üzerinde bir araya getirmek. Çünkü ancak bu şekilde bağlantının da ötesinde, geçerli bilgi, doğru insanlara doğru zamanda iletilir ve Nesnelerin İnterneti hakiki bir değer yaratabilir. “Bir diğer deyişle; evet, akıllı makineler ve bağlantıya ihtiyacımız var. Ancak aynı zamanda, yönetim ve tüm etkinliklerin işlenmesi büyük veri analizi yapabilen ve elimizdeki verilerden anlamlı bilgiler çıkarabilen yazılımlara ihtiyacımız var” detayını paylaşan Mehmet Özalp, çözümlerini şöyle anlatıyor: “Bu doğrultuda EcoStruxure’ı geliştirdik. EcoStruxure; enerji dünyası, otomasyon ve yazılımı bir araya getirerek enerjinin güvenli, verimli, güvenilir, bağlı ve sürdürülebilir olmasını garanti altına alan bir mimari. Bağlantılı ürünlerden Edge kontrolüne ve uygulamalara, analitiklere ve hizmetlere kadar her seviyede yenilikçilik sunmak için IoT, mobilite, algılama, bulut, analitikler ve siber güvenlik alanlarında çözüm ve hizmetler sunuyor. Bu mimariyi farklı segmentlerdeki müşterilerimiz için de özelleştirebiliyoruz. Bunlar; makineler için EcoStruxure Machine, üretim için EcoStruxure Plant, binalar için EcoStruxure Building, veri merkezleri için EcoStruxure Datacenter, güç dağıtımı için EcoStruxure Grid.”

uzmanlık alanlarının devreye girmesi gerekiyor. Bilginin korunması ihtiyacı, sadece uzmanlık isteyen alanlarda üretim ile sınırlı değil. Bu ihtiyaç sağlık, ulaşım, denizcilik sektörü, dağıtım tesisleri veya havaalanları ve raylı sistemler gibi diğer uzmanlaşma alanları olan sektörlerde de giderek artıyor. Bu sektörlerde ve diğerlerinde dijital ekipman, kesintiye veya kayba uğramadan ya da tehlikeye girmeden, sürekli akan bir bilgi üretiyor. Bununla birlikte Mehmet Özalp, şu bilgileri paylaşıyor: “Endüstri 4.0 IoT gibi kavramlar gündemin ana başlığını oluştururken, endüstrimizi ve ülkemizi geleceğin çözümüne adapte etmek gerek. Var olan sistemlerimizin altyapısını veya yeni oluşmakta olan sistemlerimizin tümünü bu yapıyla donanımlandırmamız geleceğe bir adım daha yaklaşmamızı sağlayacak. Bu konuyla ilgili başarıyı sağlamaksa bireyden şirketlere, makinelerden sistemlere bilinçlendirmek ve farkındalığı arttırmaktan geçmekte. Biz Schneider Electric olarak çözümlerimizin üzerine kurduğumuz bu teknolojiyi her platformda anlatmaya çalışıyoruz.”

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Schneider Electric Endüstri İş Birimi Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özalp Herkese bilinç kazandırmak gerekiyor Bütün bunların yanı sıra, Nesnelerin İnterneti için bir başka desteğe daha ihtiyacımız var: Birbirine bağlı cihazlar için, güvenli ve gerçek zamanlı bilgi akışının sağlanması. Mehmet Özalp, bu durumda Schneider Electric gibi firmaların,

yüksek erişebilirlik, dijital ekipmanlar için etkin soğutma ve emniyetli güç arayüzü sağlayan “Güvenli Güç” çözümlerini sunduğuna işaret ediyor. Bunun için, veri merkezi teknolojisi ve izleme sistemleri, güç koruma ve soğutma ekipmanı, emniyetli elektrikli mimari bilgisi ve veri merkezi izleme sistemleri, bina kontrolleri ve güvenlik sistemleri ile entegrasyon gibi bazı

Multidisipliner bir yaklaşımın öncelikleri IP altyapı özelliğinin maliyetlerinin oldukça düşmüş olması, her türlü cihazın internete bağlanabilir olmasının önünü açtı. 2020 yılına kadar internete bağlı 50 milyar “nesnenin” olacağı öngörülüyor. “Bu doğrultuda hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanmasını bekliyoruz” bilgisini veren Mehmet Özalp, beklentilerini şöyle paylaşıyor: “2020 yılında 30 milyar nesnenin internete bağlı olacağı öngörülüyor. Bu hızlı gelişim insanların bu cihazların kendilerine ve işlerine sağladığı katkıyı gördüklerinde gerçekleşecek. IoT’nin

asıl faydası sinirsel ağlar ve makina öğrenimi konularının gelişmesiyle ortaya çıkacak. Robotların kendi kendilerine karar verme yetenekleri de belli oranda gelişeceği gibi, bulut sayesinde öğrenme yetenekleri ve hızları da gün geçtikçe artacak. Maksimum verim için yatırım yapılan bir tesis, zamanla kendi kendine daha da verimli hale gelebilecek. EcoStruxure yapısı da Schneider Electric’e bu trende liderlik etmesi için uygun zemini hazırlayacak. Zira bu bahsettiğim teknolojiler, tıpkı EcoStruxure’daki gibi multidisipliner bir yaklaşım gerektiriyor.”

Teknoloji, danışmanlık ve eğitim desteği bir arada Nesnelerin ve makinelerin birbirine bağlı olma durumu muazzam bir veri havuzunu oluşturuyor. Bu verilerin analizi doğrultusunda da akıllı kontrolörler sayesinde verilen gerçek zamanlı kararlar ile imalat süreçlerinden, tedarik zincirine, enerji dağıtımından bina yönetimine sonsuz bir yelpazede verimlilik, esneklik ve minimum hata elde ediliyor. Bu dönüşüm başta Amerika ve Avrupa’da olmak üzere pek çok ülkede büyük bir hızla gerçekleşiyor. Mehmet Özalp, şöyle devam ediyor: “Uluslararası rekabette ülkelerin güç kazanmasını sağlayan bu teknolojik değişim, ülkemizde de büyük bir ilgi uyandırıyor. Kamu, eğitim kurumları ve özel sektör bu değişimi yakından izlemekle birlikte gerekli adımların atılması için işbirliği içerisindeler. Schneider Electric olarak biz de bu konuda gerek teknolojimiz gerek sağladığımız danışmanlıkla kurumlara destek olmaya hazırız. Bu dönüşümün gerçekleşebilmesi için akıllı cihaz ve sistemler kadar, yetkin insan kaynağının da çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu doğrultuda eğitim kurumları-sanayi işbirliğinin öneminin bilincinde olup, birçok platformda eğitim ve işbirliklerimize aralıksız devam ediyoruz.”


Benim müşteri temsilcim bunları söylemiş olamaz! İnanması zor ama iletişim merkezinize gelen yüzbinlerce çağrının arasında şirketiniz adına müşterinize verilmiş böyle yanıtlar var; Bakın Beyefendi! Borcunuz katlanıyor, yakında banka kapınıza dayanacaktır Alışveriş sepetinizdeki tıraş losyonu sizin içindi değil mi Burcu Hanım? Bu laboratuvar sonuçlarınıza bakılırsa sizi onkolojiye yönlendirmekte fayda var.

Procat’in deneyimli danışman ekibi ile

Verint® Speech Analytics™ projesi yaparak ; - Pazardaki eğilimleri ve fırsatları naklen izleyin, aksiyon alın. Müşterilerinizin rakipleriniz hakkındaki izlenimlerini öğrenin. - Farklı kanallar arasında (web, mobil, şube, çağrı merkezi) müşterilerinizin deneyimini analiz edin. - Müşteri deneyim haritalarını gerçek veriye dayanarak tasarlayınsürekli güncelleyin. - Tüm çağrılarda kalite standartları ve regülasyona uyulup uyulmadığını analiz edin. - Şirketinizin diğer departmanlarının gelişimine, Pazarlama, Churn ve Retention ekiplerinizin başarısını arttırmaya katkı sağlayın.

www.procat.com.tr

info@procat.com.tr


GÖRÜ Ş

BThaber

Açık Büyük Veri Türkiye – 2 *Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu Bulut Açık veri kavramının temelinde, açık ve şeffaf toplumların ve ülkelerin benimsedikleri yaklaşımlar olduğu, gelişmiş ülkelerin bu konuya önem verdikleri, yapılan işlemleri, hükümet harcamalarını, gelecek planlarını elektronik ortamlarda paylaştıkları, bu verilerin analiz edilmesiyle de bunlardan farklı değerler elde edilebileceği ve en önemlisi yeni bakış açıları, kazanımlar ve gelişmeler sağlanabileceğine inandıklarından bu verileri açtıkları, bunun için uluslararası çalışmaları da yürüttükleri bilinmektedir. Açık ve büyük veri konusundaki önerilerim, yapılabilecekler, elde edilebilecek kazanımlar ve alınması gereken önlemlere ilişkin görüşlerim aşağıda maddeler halinde sunulmuştur. • Sayısallaşmayı gerçekleştiremeyen, tüm süreçlerini elektronik ortamlara aktaramayan kurumların veya ülkelerin açık birim, açık kurum veya açık devlet olamayacaklardır. • Ülkemizde e-dönüşüm projesi çerçevesinde elektronik altyapıların kurulması, birlikte çalışabilirliğin artırılması, doküman paylaşım standartlarının belirlenmesi, üst veri şemalarının oluşturulması, dosya formatlarının belirlenmesi vb. gibi konularda epey yol alınmış olsa da açık veri konusunda maalesef yapılan çalışmalar çok azdır. • Kamu kaynaklarının kullanıldığı çalışmalar, projeler, desteklenen çalışmalar, yapılan araştırmalar ve bunlardan elde edilen yayınlar kamuoyuna daha çok açılmalıdır. • Açıklık bir devlet politikası olmalıdır. Bunun özendirici ve yönlendirici olacağı ve süreci hızlandıracağı değerlendirilmektedir. • Üniversitelerde olduğu gibi tüm devlet kurumları bu tür portallar oluşturmalı ve bu portallarda raporlarını, yayınlarını, istatistiklerini, çalışmalarını ve bütçelerini ve en önemlisi verdiği ve vereceği hizmetleri kamuoyuna açmalıdır. • TÜBİTAK, açık erişim ve açık veri konusunda aktif ve örnek bir kurum olup aynı zamanda yönlendirici ve teşvik edici bir kurumdur. Bu konuda da verdiği teşvikleri artırmalıdır. “Açık büyük verilerin kamuya açılması, mahremiyetinin sağlanması”, gibi konuları desteklemeli ve bunları

öncelikli alanlar içerisinde almalı ve teşvik etmelidir. Dünyada ve özellikle AB’de yapılan çalışmalar, yayımlanan raporlar, ilgili standartlar, iyi örnekler ve elde edilen tecrübelerden mutlaka faydalanılmalı, yapılan çalışmalar yakından izlenmeli ve son yıllarda yayımlanan ülke stratejilerimiz ve eylem planlarımızda dikkate alınarak, çalışmalar titizlikle yürütülmeli ve açık veri paylaşım portalları hizmete açılmalıdır. Ülkemizde UDHB sorumluluğunda olan 2016-2019 Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planında Açık ve Büyük Veri ile ilgili olarak yer alan hususlar kısa sürede hayata geçirilmeli ve sorumlu kurumlar, kısa sürede açık veri portallarını oluşturarak kamuoyuna verilerini açmalıdır. Açık verinin ülkede bir dönüşüm ve değişim oluşturacağı, ülkenin geleceği ve toplumun gelişimi için bunun mutlaka yapılmasının gerekli olduğu, özellikle ülkemizin yaşadığı talihsiz darbe girişiminin olumsuz etkilerinin kısa sürede atılmasına ve güven duygusunun artmasına da katkılar sağlayacağı değerlendirilmektedir. Açık veri felsefesini anlamaya, ülke olarak bunun getirilerinin farkında olarak bu fırsattan faydalanılmaya çalışılmalıdır. Devletlerin şeffaflaşması, işbirliklerinin artması, güven duygusunun gelişmesi ve en önemlisi bu verilerden yeni çıktılar ve değerler üretilmesi, gelecek için önemli adımların başındadır. Ülke bilgi toplumu ve ekonomisinin oluşturulması ve bu ekosistemin kurulması artık bir zorunluluktur. Bunun farkında olunmalı, tehditlerin fırsata dönüştürülmesi için önlemler alınmalı ve çözümler geliştirilmelidir. Ülkemizde açık verilerin paylaşımı konusunda daha işin başında olduğumuz bilinse de e-devlet strateji ve eylem planına sahip olmamız, eylem planında belirli takvimlerin bulunması, belirtilen hususların bu belgelerde yer almasının önemli olduğu, bu strateji kapsamında çalışmaların 2019 yılına kadar tamamlanacak olması önemli olup bunun fırsata dönüştürülmesi de şarttır. Ülkemizde kişisel verilerin korunması konusunda kanunumuzun yayımlanması önemlidir. Bu hassasiyet dikkate alınarak, ülkenin gelişimine

katkı sağlayacak ve yapılacak olan Ar-Ge çalışmalarının önünü tıkamayacak akılcı çözümlerin geliştirilmesi yönünde yönetmeliklerin çıkarılması faydalı olacaktır. • Dünya ülkeleri değerlendirildiğinde, gelişmiş ülkelerin kamu verilerini anonimleştirdiği ve kamuoyuna açtığı, üniversitelerin ve araştırma kurumlarının bu verilerden değer elde etme, yeni fikirler ortaya çıkarma ve çıktıların ekonomik değere dönüştürülmesinde önemli adımlar attıkları, bunun ekonomisini oluşturdukları, dolayısıyla bundan beklenen kazançları elde ettikleri, ama en önemlisi tüm bu işleri kişisel verilerin korunmasına saygı göstererek yaptıkları görülmüştür. Mutlaka bu örneklerden faydalanılmalıdır. Dünya çözümleri dikkate alındığında ise anonimleştirme için yeteri kadar metot ve metodolojilerin bulunduğu, oluşabilecek ihlaller konusunda çalışmaların yapıldığı, bu alanda yöneticileri ikna edecek gerek akademik çalışmaların gerekse ticari ürünlerin mevcut olduğu, bu birikimlerden de faydalanılması ve gerekli adımların vakit geçirmeden atılması gerektiği değerlendirilmektedir. • Ülkemizde kamu ve özel sektör verilerinden değer etmek için, kurum ve kuruluşların ortak veri platformları oluşturmak için buna zaman, emek ve kaynak ayırmaları gerektiği, kurumsal verilerin kamunun ortak değeri olduğunun bilinciyle, ülke ve kişisel verilerin mahremiyetinin de ihlal edilmeden, gerekli protokoller çerçevesinde büyük verilerin hem işlenip hem de paylaşılabileceği, bu verilerden değer elde edilerek kamu zararlarının önüne geçilebileceği, yeni fırsatların oluşturulabileceği, yeni fikirlerin geliştirilebileceği bilinmeli ve bu konuda gerekli adımlar atılmalıdır. • Ülkemiz mevzuatlarında belirtildiği gibi açık veri konusunda gerekli adımlar atılmış olsa da bunun mevzuatının da oluşturulması için gerekli düzenlemelerinin yapılarak açık verilerin üretilmesi ve kullanımının önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir. Açık veri ortamlarının ve platformlarının oluşturulmasında Başbakanlığın “Açık Veri Paylaşım Portalının Oluşturulması” ve

“Kamu Verilerinin Açık Veriye Dönüştürülmesi ve Paylaşılması” adımlarının kısa sürede tamamlanması ve üniversite ve araştırma kurumlarının, yurtdışı açık veri portallarından aldıkları verilerle analiz yapmalarının önüne geçilerek insan kaynaklarımızın verimli ve ülke için kullanılmasının önünü açmaları, ülkemizin verilerinden değer elde edilerek ülkenin kalkınmasına ve sektörün gelişiminin ve önünün açılmasının önündeki engelleri kaldırmaları beklenmektedir. • Büyük veri ile ilgili olarak ülkemizde çalışmaların 2013 yılında başladığı, ticari şirketlerin desteğiyle bu konuda seminerler düzenlendiği fakat daha sonra üniversitelerin bu konuya önem vererek, yeni programlar açmaya başladıkları, büyük veri analiz merkezleri kurdukları, bu konuyu tartışmaya açtıkları bilinmektedir. Bu konuda ülkemizde Büyük Veri Analitiği, Güvenliği ve Mahremiyeti Kamu Çalıştayı ve bu çalıştay sonucunda yayımlanan sonuç bildirgesi bu konudaki en önemli dokümandır. Bu dokümana www.bigdatacenter. gazi.edu.tr adresinden erişilebilir. Son yıllarda yapılan konferansların, çalıştayların artması, bu konudaki hem bilgi birikiminin arttığını hem de bu konunun ciddiyetle ele alınıp gerekli çözümlerin sağlanacağını göstermektedir. Bu etkinliklerden bazıları, www. acikveriturkiye.org, www.ubmk. org olarak verilebilir. Ülkemizde büyük veri alanında son yıllarda yapılan akademik çalışmaların belirli bir olgunluğa geldiği görülse de açık veri konusunda ise yapılan çalışmaların, içerik ve derinlik olarak yeterli seviyede olmadığı değerlendirilmektedir. Bu konuya daha çok önem verilmeli ve akademik çalışmalar yapılmalıdır. • Ülkemizde de verilerin gelecekte değerlendirilmesi için bu verilerin şimdiden depolanmaya başlanması gerekmektedir. Bunlar için devlet uygun veri merkezleri kurmalı ve desteklemelidir. Bu verilerin kamu verileri olabileceği gibi özel şirketlerin de verileri olabileceği unutulmamalıdır. TÜİK’in tuttuğu istatistikler, bakanlıkların, ilgili birimlerin ve belediyelerin gözlem verileri, ulaşım verileri, uçuş verileri, eğitim verileri, finans ve sözleşme verileri, savunma sanayi verileri, yer/mekan verileri, uzay Devamı 24. Sayfada


Evde ya da ofiste internet problemlerine kesin çözüm!

Totolink Alan Genişletici PLW 350 KIT – 150Mbps AV 200 Wi-Fi Powerline Extender Kit

www.Totolink.com.tr


GÖRÜ Ş ve uydu verileri, sigortalama verileri, küresel kalkınma verileri, akıllı ev verileri, kamu planlama verileri, inşaat sektör verileri, su ve orman verileri, hesap verebilirlik ve demokrasi ile ilgili veriler, akademik dergi yayınları, sağlık verileri, bilim ve araştırma verileri, toplumsal hareketlilik ve kalkınma verileri, alt yapı verileri, trafik verilerinin açık veriler olarak kullanılabileceği düşünülmeli ve buna göre önlemler alınmalıdır. • Verileri açık erişime açmak, bunlardan değerler elde etmek,

bu verileri bilgiye veya özbilgiye dönüştürebilmek önemli adımlar olsa da, bu verilerin kamu malı olması sebebiyle, hem güvenliğinin sağlanması hem de mahremiyetine helal gelmemesi için de gerekli önlemlerin alınmasının çok önemli olduğu hiç unutulmamalı, gereken önlemler alınarak verilerin ihlal edilmesinin de önüne geçilmesinin hem bir yasal sorumluluk hem de ülke için çok stratejik olduğu da asla unutulmadan işlemler yapılmalı ve yürütülmelidir. Bunun için verilerin

BThaber

oluşturma, belgeleme, erişim, kulanım, paylaşım, depolama ve yedekleme, mülkiyet hakkı, güvenlik ve mahremiyeti gibi hususlar dikkate alınarak bir strateji ve politika kapsamında yönetilmesi, bunun içinde ulusal ve uluslararası standartlarından faydalanılması gereklidir. • Devletlerin şeffaflaşması, işbirliklerinin artması, güven duygusunun gelişmesi ve en önemlisi açık verilerden yeni çıktılar ve değerler üretilmesi, gelecek için önemli

adımların başındadır. Ülke bilgi toplumu ve bilgi ekonomisinin oluşturulmasında açık veri yaklaşımı önemli olup, bu ekosistemin kurulması artık bir zorunluluktur. Açık veri yaklaşımlarının bir tehdit görülerek hayata geçirilmemesi veya bunun geciktirilmemelidir. Mevcut tehditlerin giderilmesine yönelik üniversite-kurum işbirlikleri yapılmalı ve bu tehditler azaltılmaya çalışılmalı ve tehditler fırsata dönüştürülmeli ve bu yazıda belirtilen hususlarda dikkate alınarak yeni çözümler geliştirilmelidir. Diğer bir ifadeyle, bu felsefeyi anlamaya, ülke olarak bunun getirilerinin de farkında olunması, bu yeni yaklaşımlardan faydalanılması gereklidir. Açık veri yaklaşımlarının özellikle inovasyonu teşvik edeceği, kurum ve birimlerin etkinliğini artıracağı, yeni ve farklı görüşleri ortaya çıkaracağı ve ekonomik kalkınmayı da teşvik edeceği unutulmamalıdır. Prof. Fisk, “Büyük etkinin ancak ve ancak büyük fikirler ve büyük veri ile sağlanabileceğini” belirtmektedir. Ülkemizde de bu fırsatlar görülmeli ve vakit geçirmeden gereken adımlar atılmalıdır. Verilerin “ülkelerin sayısal toprakları olduğu ve bu verilerin işlenerek değere dönüştürülmesi” gerektiği unutulmadan, ulusal verilerimizin boyutunu büyütmek, yeni değerler elde etmek içinde verilerin içeriğini geliştirmek ve zenginleştirmek zorundayız. Bu çalışmalarda önemli adımlardan birisi, bir sonraki adımı kamu kaynakları ile üretilen araştırma verilerinin açık erişim standartlarına uygun biçimde paylaşımı veya kamuya açılması olacaktır. Konulan uzun dönemli hedef ise bu ulusal akademik arşivde bilimsel çalışmalarını paylaşmak isteyen ülkedeki tüm kamu ve özel sektör kuruluşlarını, kurulacak olan ortak paylaşım platformlarına almak ve kamuya açmaktır. Son olarak, ülkemiz bilim insanlarının ülke problemlerine odaklanması için büyük açık verilerin akademisyenlere ve araştırmacılara açılması gereklidir. Bu sayede gerçek problemlerin çözümüne daha çok ve doğrudan katkılar sağlanabileceği değerlendirilmektedir.

*Gazi Üniversitesi, MF Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı


Bilgi teknolojisi sektöründe

Bu sayıda... • Bilgi Elektronik, bayi kanalını canlandırıyor

'İlk 1 0 0 Zirvesi' yapıldı # tnterpro Pazar

(Sayfa

Escort'larda (Sayfa

Şirketi'nin açıklandığı

"1994 Türkiye Bilgi

toplantıda TÜSİAD

Teknolojisi Pazarı ve ilk

Yönetim Kurulu Başkanı

100 BT Şirketi" araştırması

Halis Komili, "Türkiye

sonuçlan, 10 Ağustos'ta

Ekonomisindeki

istanbul Hyatt Regency

Gelişmeler, Beklentiler ve

Oteli'nde yapılan

Bilgi Teknolojisine

toplantıda açıklandı.

Etkileri" başlıklı bir

10)

Koç-Unisys'in

• 1994 yılı ilk 100 BT

Araştırma Merkezi'nin

9)

• Alpha işlemciler

bilinmeyen yüzü (Sayfa

11)

Bilişim'95'e adım a d ı m yaklaşırken (Arka

sayfada)

Yabancı sermaye girişi artıyor

İnterpro A.Ş. Genel

konuşma yaptı. Halis

Müdürü Ruşen Yaykın'ın

Komili konuşmasında,

açıkladığı araştırma

değişen dünya içinde

s o n iki yılın aynı d ö n e m i n e

sonuçlarına göre, 1994

yeni bir yer edinmenin

g ö r e iki k a t artan y a b a n c ı

Türkiye bilgi teknolojisi

sancılarını çeken Türkiye

sermaye

1995

ayında

pazarı, geçtiğimiz yıla

için, bilgi teknolojisi

göre yüzde 32 gerileyerek

sektörünün stratejik bir

6 1 1 . 5 milyon dolar

önemi olduğuna

seviyesine indi. İlk 100

değinerek bilgiyi

yeli

kullanmanın bilgi

bir

BT şirketinin toplam

• Buna göre 1 9 9 5 yılında

gelirleri ise 696.3 milyon dolar

• 1995'te toplam gelir içinde

rakam, 901.2 milyon dolar oldu Toplantıda 1995-97 dönemine

anahtarı olduğunu belirtti. Bilgi

başlatılan m e v z u a t d ü z e n l e ­

adedi tahminleri ise 1995 yılında

teknolojisi sektörünün payının,

meleri, çıkarılan T e l i f H a k ­

GSMH içinde binde 5'in altında

l a n Y a s a s ı ' n ı n b u n d a etkili

1996'da

220 bin,

olduğuna dikkat çeken Komili, bu payın artırılması gerektiğini;

Chicago... Windows'95...

kullanıcıları

uzun

zamandır

Arkadaşımız Altuğ Ö z g e n l i k , Win­

W i n d o w s ' 9 5 ' i bekliyor. İlk b a ş t a kulla­

dows'95

nıcılar " W i n d o w s 4.0"ı telaffuz ediyor­

ürünlerini i n c e l e d i . Ü r ü n ü n s o n test

du. Y a n i aradaki 9 t a n e ara uyarlama­

uyarlamasını

yı değil, y e p y e n i bir W i n d o w s ' u gör­

W i n d o w s ' 9 5 ' e ilişkin görüşleri ilginizi

mek

çekecektir.

istiyorlardı.

Derken

Microsoft

b e k l e n e n ü r ü n ü n adını açıkladı:

Chi­

günü

ve

Office

for

inceleyen

Windows'95

d o w s ' 9 5 diye bir h e d e f gösterdi, Mic­

bağlantısı aracılığıyla i z l e n e b i l e c e k .

otoparkta

da

haber

G e ç e n sayımızda "Internet'te tar­

rak o l u ş t u r u l a c a k T U R N E T altyapı

liflerini en g e ç 28 Eylül 1995 g ü n ü

tışma bitmiyor, y e n i başlıyor" b a ş ­

ağı Ankara, İstanbul va izmir'de bi­

saat 1 0 . 0 0 ' a k a d a r T ü r k T e l e k o m ü ­

lıklı h a b e r i m i z d e ,

Türk T e l e k o m

rer iletişim hattı ( n o d e ) ile bu hat­

nikasyon

A.Ş.'nin I n t e r n e t o m u r g a s ı için ya­

ları birbirine b a ğ l a y a n t r a n s m i s y o n

Başkanlığı'na vermeleri gerekiyor.

ortamlarını içeriyor. Ayrıca A n k a r a ve

i s t a n b u l' d a k i

iletişim

hatların­

Malzeme

Dairesi

tam

27

söz konusu olamayacağım dile

ketlerin

getirdi.

ise yaklaşık 3 0 0 milyar lira.

(Ayrıntılı

haber

sayfa

2-3'de)

(Ayrıntılı

toplam haber

sermayesi sayfa

4'de)

E C

N Ö

istekli şirketler alıma ilişkin şart­

d a n uluslararası I n t e r n e t a ğ ı n a eri­

nikasyon

t e ' d e s ö z k o n u s u ihaleyi duyurdu.

şim d e s a ğ l a n a c a k .

Başkanlığından ya da Türk Tele­

A.Ş.

Malzeme

Dairesi

k o m istanbul Gayrettepe Malzeme

T ü r k T e l e k o m ' u n Ulusal I n t e r n e t

Ankara, İstanbul ve izmir'de ku­

Altyapı Ağı, T U R N E T adını verdiği

rulacak o l a n iletişim hatlan, h i z m e ­

Müdürlüğü'nden

Internet

kurulması

tin sağlıklı bir ş e k i l d e temini için

Tekliflerin g e ç e r l i o l a b i l m e s i için

k o n u s u n d a k i i h a l e duyurusunda şu

gerekli b ü t ü n yazılım v e d o n a n ı m

ihaleye

bilgiler y e r alıyor:

ürünlerini kapsıyor.

şartnamesini T ü r k T e l e k o m ü n i k a s ­

K o n u y l a ilgilenen şirketlerin tek­

sürdüren

n a m e y i Ankara'da T ü r k T e l e k o m ü ­

Ağustos 1995 tarihli R e s m i G a z e -

K â r paylaşımı e s a s ı n a dayalı ola­

ser­

A T L I F Y A 2 2 H U B 14-15-16'da)

Türk Telekom, TURNET ihalesini açtı A.Ş.

yabancı

bilgisayar şirketi var. Bu şir­

uydu

(Ayrıntılı sayfa

malarını

Taksim

AKM yanındaki

çıkacak derken o gün

Ülkemizde

m a y e l i o l a n v e h a l e n çalış­

2 4 Ağustos

anonsu

c a g o . A m a o l m a d ı v e s o n u n d a Win­ Çıktı,

aksi halde Türkiye'nin bu haliyle herhangi bir atılım yapmasının

o l a c a ğ ı ifade ediliyor.

yazarımızın

Öte yandan,

Windows'95

geldi çattı.

omurgasının

sayısında

yaşanacağını

alacak. Interpro'nun PC satış

4.0...

duyur­

kuruluşların "patlama"

dolar ile donanım gelirleri

1997'de ise 300 bin adet.

çıkacağını

1 9 9 6 yılında y a b a n c ı s e r m a ­

milyon dolar seviyesine gelecek.

milyon dolara ulaşacak.

ihaleye

r e k o r kırdı. U z m a n l a r 1995-

yüzde 57 artış göstererek 960

tahminleri de verildi.

muştuk. Nitekim T ü r k T e l e k o m 1 2

dolara

alanında

belirtiyorlar v e G ü m r ü k Bir-

180 bin,

kında

kendi

liği'ne giriş s ü r e c i y l e birlikte

dolar, 1997'de ise 1 milyar 650

rosoft.

yükselerek

Haziran

milyon

teknolojisine hakim olmanın, bu

1996'da 1 milyar 170 milyon

PC

girişleri 370

ayında

değişim sürecini yakalamanın

ilişkin Interpro'nun BT pazan

Windows

ilk

yine en büyük payı 680 milyon

toplam BT pazarı 1994'e oranla

olarak gerçekleşti. 1993'te bu

yılının

temin

edebilir.

katılacak şirketlerin

ihale

y o n A.Ş.'den alması g e r e k i y o r .

Bu sayının tüm sayfalarına www.bthaber.com.tr'den ulaşabilirsiniz.


26 KARİYER Artı ve Artı’da yeni görevlendirme Artı ve Artı Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine Demet Karaağaç getirildi. 1994 yılında Güçel Tekstil’de Muhasebe bölümünde çalışmaya başlayan Demet Karaağaç, 1995 yılı sonunda eğitim sebebi ile çalışmaya ara verdi. İş hayatına dönüş yaptığı 1998 yılında Özkonteks Konfeksiyon’da Muhasebe Yardımcısı olarak göreve başlayan Demet Karaağaç, 1999 Temmuz’unda ise Artı ve Artı’da Muhasebe Müdürü olarak göreve başlamıştı.

BThaber

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

Ofisler gerçek anlamda akıllanıyor

Majdi Nada, Basistek’te görevlendirildi Majdi Nada, Ağustos itibari ile Basistek’in Suudi Arabistan Riyad ofisinde Presales ve İş Geliştirme Müdürü olarak göreve başladı. Ürdün’de Amman Ahliyya Amman Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri mezunu olan Majdi Nada, telekom ve BT sektöründe satış stratejileri, proje ve servis yönetimi, bulut ve sanallaştırma çözümleri ve Presales konularında deneyim sahibi. Suudi Arabistan Fujitsu, International Turnkey Systems (ITS), son olarak da Huawei’de 3 yıl boyunca Kıdemli BT Çözümleri Müdürü olarak çalışan Majdi Nada, 2017 Ağustos itibariyle Basistek Riyad ofisinde “Presales ve İş Geliştirme Müdürü” olarak görevine başladı.

Ericsson Türkiye’nin Genel Müdürü Pichler oldu Ericsson; Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’ndeki iş odaklı stratejisini hızlandırmak için Türkiye Genel Müdürlüğü’ne Ralf Pichler’i atadı. Pichler yeni göreviyle Ericsson’un Türkiye ofislerine liderlik edecek. Pichler, 2011’de Ericsson Avrupa Danışmanlık Hizmetleri Başkanlığı üstlenmeden önce, IBM ve Capgemini gibi uluslararası şirketlerde 15 yılı aşkın süre BT sektöründe görev yaptı. Pichler, 2013 itibariyle Ericsson Global Hizmetler Strateji Bölümü Başkan Yardımcılığı ile Strateji ve Portfolyodan Sorumlu Başkanlık görevlerini üstlendi. Almanya’da Ludwig-Maximilians Üniversitesi’nden İşletme lisansına sahip olan Pichler, Harvard’da Uluslararası İşletme alanında çalışmalarda bulundu. Pichler, 2009’dan beri San Diego Üniversitesi’nde Stratejik Yönetim programında Öğretim Üyeliği görevini de yürütüyor.

Zanaat ve teknolojiyi birleştiren mobilya çözümlerinin yanında Nurus, üniversite-marka işbirliği projelerine verdiği desteklerle genç tasarımcıları sektöre hazırlıyor. Bilkent Üniversitesi ve Havelsan öncülüğünde yürütülen ‘Akıllı Sürdürülebilir Ofis Sistemleri’ projesinin de aralarında olduğu birçok üniversite-marka işbirliğine imza atan Nurus, son olarak TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) ile ‘Nurus Tanıtım Konteynırı’ Projesi’ni hayata geçirdi. Nurus sponsorluğu ve koçluğunda gerçekleşen proje ile üniversitenin İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü öğrencileri eğitim ve konferans mobilyalarını sergilemek ve deneyimletmek için iki TIR tasarımı hazırladı. Nurus Baş Tasarımcısı Renan Gökyay, “Proje ile gençlerimiz teorik bilgilerini yaratıcılıkları ile birleştirerek pratiğe dönüştürdüler. 90 yıllık birikim ve deneyimimizi genç kuşaklara aktarmak, genç tasarımcıları sektöre hazırlamak ve üniversitelerimizin potansiyelini ortaya çıkarmak istiyoruz. Umarız ki, üniversite-marka işbirliklerine örnek oluruz” dedi. 21 öğrenci grubu katıldı TOBB ETÜ İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü 4’üncü sınıf öğrencilerinin bitirme tezi olan ‘Nurus Tanıtım Konteynırı Projesi’ kapsamında genç tasarımcılardan, Nurus’un

belirlediği işlev, kavram ve biçim özelliklerini karşılayacak bir mobil mekan tasarlamaları istendi. Öğrenciler, bir dönem boyunca farklı lokasyonlara taşınabilecek, sergi ve deneyime açılacak konteynır modüllerden oluşan yapıları, Nurus’un eğitim ve konferans mobilyaları ile kurguladı. Projeye katılan 21 öğrenci grubu, eğitim ve konferans salonlarının ihtiyaçlarından yola çıkarak geliştirdikleri alan kurgularında akustikten aydınlatmaya, işlevsellikten esnekliğe kadar farklı değişkenleri hesap ederek iki konteynırı hareketli sunum salonlarına dönüştürdü. En iyi 5 proje arasından finale kalan proje ise çeşitli revizyonların ardından uygulamaya alınıp mobil sergi ve deneyim merkezi olarak kullanılacak. Öğrencilere tam destek Üniversite-marka işbirliği projelerini desteklemeye devam edeceklerini belirten

Gökyay, şu bilgileri paylaştı: “Daha önce TOBB ETÜ Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin Nurus desteği ile geliştirdikleri stant ile dünyanın en büyük iş yeri ve mobilya çözümleri fuarı Orgatec’16’da yer aldık. Bu yıl Bilkent Üniversitesi ve Havelsan işbirliğinde yürütülen ‘Akıllı Sürdürülebilir Ofis Sistemleri’ projesine sponsorluk ve koçluk desteği verdik. Anadolu’nun farklı kentlerinde tasarım ve mimarlık öğrencilerine yönelik sunumlar gerçekleştiriyor, öğrencilere hizmet içi eğitim olanağı sunuyoruz. Marka ve tasarımda disiplinlerarası bilgi transferi sağlayan Alman Tasarım Konseyi’nin 200 üyesinden biri de Nurus. Konseyin jürisinde yer almanın yanında Fraunhofer Enstitüsü bünyesinde yürütülen Office 21 Projesi’nde geleceğin çalışma yöntemlerini araştırıyoruz.”


BThaber

KARİYER

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

Mesleki stajın önemi kritik

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER), Türkiye mobilya sektörünün karşılaştığı spesifik zorluklara ve fırsatlara dikkat çekmek üzere bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda insan kaynakları, satış sonrası servis hizmetleri ve tüketici hakem heyetlerinin yetkinlikleri, yeterlilikleri ve karar süreçlerindeki etkileri ele

alındı. Sektör temsilcileri, sektörü daha cazip kılmak için; tasarım atölyelerinde fiili uygulamalı ihtiyari ve uzun dönem stajlarda teşvik getirilmesi konusunda görüş birliğine vardı. Bu farkındalıkla işyerlerinde gerek yönetici, gerekse yöneticiçalışanlar arasında oluşan kuşak çatışmalarının uygun şekilde yönetilmesinin işletmelerin menfaatine olacağını ve işgücü sirkülasyonunun azaltılması konusunda da MOSDER’in sosyal medya hesapları üzerinden farkındalık oluşturulmasına karar verildi. Doğru ve kaliteli staj kritik önemde Bu farkındalıkla, uygulamalı

staj sürelerinin daha uzun süreye yayılarak mesleki gelişimin uygulama sahasında kazandırılması gerekliliğinin önemine işaret eden MOSDER Başkanı Nuri Öztaşkın, naylon stajların önüne geçmek ve stajın işveren ve öğrenci açısından önemi konusunda paydaşların bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu bilinçle mobilya markalarının bünyelerinde verecekleri mesleki eğitim programların yaygınlaşması, bu programların Bakanlık tarafından da desteklenmesi konusunda çalıştıklarının altını çizen Öztaşkın, “Paydaşlarımızla yapacağımız çalışmalar sonrasında, eğitim müfredatlarının oluşmasında sektörün öncü kuruluşlarının desteğini alıp, oluşturulacak workshop gruplarının ortak çalışması ve desteklenmesi taraftarıyız. Çünkü mobilya sektörüyle ilgilenen öğrencilerin endüstri meslek liselerini tercih etmeleri için bilinçlendirilmesi gerektiğine inanıyor, bunun için bilgilendirici, teşvik edici unsurların sağlanması için elimizden geleni yapmak için çalışıyoruz” dedi.

Kişiye özel performansı doğru değerlendirme zamanı Personel yönetim yazılımı Kolay İK, ihtiyaçlara göre özelleştirilebilen Performans Değerlendirme uygulamasıyla şirketlere önemli kolaylıklar sunuyor. Çalışanlara yönelik sorular farklı yetkinlikler altında kolayca gruplanırken, çalışanların da sisteme kendi hesaplarından giriş yaparak performans değerlendirme sürecine katılabilmesi sağlanıyor. Değerlendirmenin temeli olan anketler hazırlanırken; hangi çalışanlara uygulanacağı, bu çalışanların astı, üstü, dengi veya kendi hiyerarşisinin dışındaki kişilerden hangilerini değerlendireceği atanabiliyor. Şirketler için uzun bir süreci ifade eden performans değerlendirme, Kolay İK’nın sunduğu özelleştirilebilir alanlarla tüm çalışanların online olarak katılabileceği değerlendirme sayesinde, zaman ve kâğıt tasarrufuna da imkan veriyor.

Öte yandan, bugünün performans değerlendirmesinin ilk adımları, Avustralyalı organizasyon kuramcısı Elton Mayo tarafından 1920’de atıldı. 50'li yıllarda ise ABD hükümeti performans değerlendirme sistemini uygulamaya başladı ve kamu çalışanları, yaptıkları iyi işler karşılığında para veya terfiyle ödüllendirildi. 60’lı yıllarda performans karşılığı para ödülü özel sektöre yayılırken, performans yönetimi de ilk kez 1970'te literatüre girdi. 80'lerde İK’nın önemli bir parçası haline gelen performans yönetimi, 2000’lerle birlikte online araçlarla yapılmaya başlandı. Türkiye’de ise ilk kez 1948’de devlet kurumları aracılığıyla gündeme gelen performans yönetimi, özel sektörde de yerini aldı. Performans yönetimi ve değerlendirmenin iyi uygulanmaması halinde

çalışan memnuniyetinin olumsuz etkilenebildiğine işaret eden Kolay İK Kurucu Ortağı Çağlar Yalı, şu bilgileri verdi: "Günümüzde pek çok şirket şablon, yani genel geçer olduğu var sayılan performans değerlendirme yöntemlerini kullandığı için başarılı olamıyor. Özellikle çalışanların beklentilerinden ve çalışma şartlarından kopuk olarak uygulanan performans değerlendirme yöntemleri, çalışanların üzerinde olumsuz etkiler bırakabiliyor. Kullanıcılarımıza sunduğumuz özelleştirilebilir performans değerlendirme uygulamasıyla, herkesin katılabileceği basit süreçlere sahip, ekiple birlikte karar verilebilen ve şirkete özgü kolaylıklar sunuyoruz. İsteyen herkes, kolayik.com/ kayit-ol adresi üzerinden 15 gün boyunca Kolay İK’yı ve uygulamalarını ücretsiz olarak deneyebilir.” dedi.

27

Cisco’da Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Başkan Yardımcısı Meads oldu Cisco; Ortadoğu ve Afrika operasyonlarında Başkan Yardımcılığı pozisyonuna David Meads’in getirildiğini duyurdu. Meads, bu görevde Cisco stratejisinin bu iki bölgedeki uygulamalarını denetlerken teknoloji liderinin, dijital dönüşüm çalışmalarının zirvesindeki ivmesini korumasını sağlayacak. BT endüstrisinde 30 yılı aşkın deneyime sahip olan Meads, Cisco’ya 1996 yılında katıldı, son olarak Cisco’nun Afrika Bölgesi Başkan Yardımcılığı görevinde kıta genelindeki kurumlar ile işbirliği geliştirerek onların dijital çağın potansiyelinden tümüyle faydalanmalarını sağlayacak stratejilerin hayata geçirilmesinden sorumlu oldu. Cisco bünyesinde Johannesburg ofisindeki üç yıllık Güney Afrika Genel Müdürlüğü de dahil olmak üzere çeşitli liderlik pozisyonlarında görev aldı. Meads, yeni görevinde Cisco’nun Ortadoğu’daki merkezi olan Dubai’de görev alacak.

EWE Turkey Holding’de atama EWE Turkey Holding’in Operasyondan Sorumlu Genel Müdürlüğü’ne (COO) Hasan Yasir Bora getirildi. 1 Ağustos itibariyle görevine başlayan Bora, grup şirketleri Kayserigaz, Bursagaz ve Enervis’in teknik fonksiyonlarından merkezi olarak sorumlu olacak. Hasan Yasir Bora, 1996 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Makine Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisansı, ardından MBA eğitimini tamamladı. Çalışma hayatına 1996 yılında İGDAŞ İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş.’de başlayan Bora, 2004 yılında Arsan Doğalgaz Dağıtım Şirketi’nde Proje Koordinatörü olarak devam etti. Bora, 2007’de Kayserigaz Doğalgaz Dağıtım Şirketi’nde Genel Müdür Yardımcısı olarak başladığı görevine, 2010 yılından itibaren Kayserigaz Genel Müdürü olarak devam etmişti.

Siemens Türkiye üst yönetiminde atama Siemens Türkiye İletişim ve Kurumsal İlişkiler Direktörlüğü görevine Gizem Keçeci getirildi. 1 Ağustos 2017 itibarıyla Siemens Türkiye İletişim ve Kurumsal İlişkiler Direktörü olarak atanan Keçeci, şirketin tüm kurumsal ve pazarlama iletişim faaliyetlerine, kurumsal ilişkiler yönetimine liderlik edecek. Son olarak Vodafone Türkiye Kurumsal İlişkiler ve İletişim Direktörlüğü görevini yürüten Keçeci, daha önce yine Vodafone Türkiye’de Pazarlama İletişimi Direktörlüğü, Danone Türkiye Pazarlama İletişimi Müdürlüğü ve Danone Afrika ve Ortadoğu Bölgesi Medya Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Gizem Keçeci, Viyana Ekonomi Üniversitesi'nde aldığı işletme eğitiminin ardından Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldu.


BThaber

ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R

14 Eylül 2017

24 Ağustos 2017 Dijital Ekosistem: IoT ve M2M İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.teknolojiplatformlari.com.tr

14 Eylül 2017

360 Analitik Vizyon Semineri 2017 İstanbul Kozyatağı Hilton AYRINTILI BİLGİ: www.aims.com.tr

22 - 26 Ağustos 2017

Gamescom 2017 Köln, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.gamescom-cologne.com/ gamescom/index-9.php

5 Ekim 2017 BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

12 Aralık 2017

Bilişim Zirvesi 2017 istanbul Kongre Merkezi / İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

BTvizyon Girne Toplantısı Kıbrıs AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

Y U R T D I Ş I

27 - 31 Ağustos 2017

1 - 6 Eylül 2017

VMworld 2017 Mandalay Bay- Las Vegas, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.vmworld.com/en/us/index.html?

Mitolojide Yunan Savaş tanrısı/ Bir bölgesinin bir eksene göre geri kısmı

BTvizyon Erzurum Toplantısı Erzurum AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

7 - 8 Kasım 2017

3.e-BEYAS 2017 Kurumsal Dinamikler Çerçevesinde Bilgi Sistemleri ve Bilişim Yönetimi: Beklentiler ve Yeni Yaklaşımlar Sempozyumu Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.ebeyas.org

E T K İ N L İ K L E R

26 Eylül 2017

TIBCO Digital Insight Türkiye Wyndham Hotel Grand Levent, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.tinyurl.com/infolitik

BTvizyon Adana Toplantısı Adana AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

19 Ekim 2017

5 Ekim 2017

Olur,fena değil anlamında/ (..)Entıty Standart olmayan karakterler HTML sayfalarında bulunur

Y U R T İ Ç İ

IFA Berlin, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www. b2b.ifa-berlin.com/en/

Hazırlayan: Ali Arsu

(..)Lıne Telefon şebekesindeik i nokta arası sürekli iletişim yolu

Kudret ve kuvvet/ Anadolu Ajansı kısaca

İspanya plakası/ Rhode Island kısaca

E-mail’in gönderildiği adrese ulaşmayıp, geri gelme işi Çok uzaklık anlatan bir söz

Çok büyük veri transferleri için geliştirilen standardı

Büyükşehirler de semtler arasında işleyen yer altı demir yolu hattı

Hakiki/ Hareketli Wideoları sıkıştırmada kullanılan proğram

Viyola/ Sağlıkta combo testlerinin esası

Atomik Absorbsiyon Spektroskopis i kısaca/ Bir video oyunu Mail göndermek istenen kişinin adreslerinin yazılacağı alan

Yüksek hızda veri transferi özelliğine sahip sunucu/ Internet’in temel işlem adı

Su yosunu

Academy of Interactive Entertainment Kısaca Logo (..) Muhasebe için yapılmış proğram

URL’i olan ve gözatıcı programlar ile internet üzerinden erişilebilen dosya tipi

Altın simgesi/ (..sed) lıne Bilişimde Kiralık hat

Gabon plakası

Bulmacanın sonuçlarına facebook.com/BThaber sayfamızdan ulaşabilirsiniz.


1995’ten beri


30

BThaber

MEKTUP

Yeni bir haftadan selam sana, Beni çok mutlu eden bir haberle başlıyorum mektubuma. Doğuş Otomotiv kurumsal sosyal sorumluluk platformu Trafik Hayattır tarafından bisiklet kullanıcılarının trafikte daha güvenli olmaları amacıyla geliştirilen “HOP!” mobil uygulamasını yayına almış, uygulama iOS ve Android Store’dan indirilebiliyormuş. Uygulamayı indiren kullanıcılardan yola çıkmadan önce uygulamayı açmaları ve sürücü modunu seçmeleri isteniyor. Seçilen moda göre çalışan uygulama “araba” modundayken yaklaşan bisiklet sinyallerini dinliyor, “bisiklet” modunda ise etrafa sinyal gönderecek şekilde çalışıyor. Bisiklet sürücüsü, uygulamaya sahip araç sürücüsüne 30 metreden daha yaklaştığı anda uygulama da aktif hale geliyor, araç sürücüsünü sesli ve görsel olarak uyarıyor. Her zamanki gibi ilk kez Kadıköy Belediyesi tarafından düzenlenen Kadıköy Bisiklet Festivali’nde tanıtılan HOP! uygulamasının sonraki aşamalarında araç sürücülerinin uygulamayı indirmelerine gerek kalmayacak şekilde geliştirilmesi öngörülüyormuş. Olası kazalardan korunduk madem, ama sigortasız da olmaz. Emeklilik ve hayat sigortaları şirketi AvivaSA, 10’uncu yılını geride bırakırken; yeni marka konumlandırması “yarın şimdiden güzel” ile ilişkilendirerek hazırladığı video çalışmalarıyla dijital iletişim projesi başlatmış. Dijital ajansı Promoqube işbirliği ile hayata geçirilen proje, son 10 yılda Türkiye’de ve dünyada yaşanan “dijitalleşme”, “müzik”, “sinema” ve “spor” alanlarında güzel olaylara ve başarılara odaklanıyor, AvivaSA da izleyenlerin geçmişteki olumlu gelişmeleri hatırlayarak mutlu olmasını, geleceğe de umutlu bakabilmelerini hedefliyor. Ağustos’un ardından, Eylül ve Ekim’de yayımlanacak ilk 4 bölümün ardından, AvivaSA yöneticilerinin, firmanın 10 yılda yaşadığı önemli

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

Şirketler her duruma hazır olmalı kilometretaşlarını anlatarak destek vereceği “AvivaSA’nın 10 Yılı” bölümü ise 30 Ekim’de, hem de sadece sosyal medya hesaplarından yayımlanacakmış, takibimizde olsun.

Bu hafta çevresel gündemim dopdolu. Misal Greenpeace, çatısına güneş paneli taktırmak isteyenler için www.gunesrehberi.org bağlantısından ulaşılabilecek pratik “Güneş Rehberi” hazırlamış. Çatıların güneş panelleri ile donatılmasının önündeki bürokratik engellerin kaldırılması için başlatılan “Gölge Etme” kampanyası ile güneş enerjisinden bireysel elektrik üretiminin önündeki engelleri işaret eden Greenpeace, bu site ile de çatısına güneş paneli kurmak isteyenlere de yol göstermeyi hedefliyor. “Güneş Rehberi”nde çatısına güneş paneli kurmak isteyenleri yapması gerekenler de özetleniyor. Mitsubishi Electric ise 100’üncü yıldönümü olan 2021 yılına kadar ürün kullanımı ve üretimden kaynaklanan karbondioksit salınımını yüzde 30 azaltmayı hedefliyor. Şirketin 2017 Çevre Raporu, hedeflere ulaşmak adına önemli adımlara dikkat çekiyor. Toplam yıllık sera gazı emisyonlarının 1,34 milyon tona düşürüldüğünün açıklandığı rapora göre; CO2 emisyonları yüzde

35 düzeyinde azaltılırken, toplam su tüketiminde 40 bin metreküp tasarruf edildi. CO2 harici emisyonlar 260 bin tona indirilirken, enerjiden kaynaklanan CO2 ise 23 bin ton azaltıldı. Üretimden geri dönüşüme ürün döngüsünün her aşamasında çevreci teknolojik ürünleriyle Mitsubishi Electric, Türkiye’de çevre dostu binalar, tesisler ve altyapı projelerinin iklimlendirme, otomasyon, asansör, yürüyen merdiven ve görsel veri sistemleri çözüm ortağı. Sıcak ve soğuk, deprem maalesef hayatın gerçekleri, ama bu konuda önlem alanları ziyadesiyle takdir etmek gerek. Bunun bir örneği olan Alimex Alüminyum, İTÜ Afet Yönetim ve Koordinasyon Merkezi işbirliğiyle yürüttüğü ‘Yüksek Güvenirlikli Organizasyon Projesi ile olası afet ve krizlere karşı hazırlığını önceden yapıyormuş. Türkiye’de özel sektörde bir ilk olan bu çalışma ile beklenmedik durumlar için çeşitli senaryolar hazırlamaya başlayan Alimex, kriz anında hızla organize olarak hasarı en hafif şekilde atlatmayı hedefliyormuş. Alimex Alüminyum Genel Müdürü Galip Arbak’ın da dediği gibi, Türkiye 1999'dan beri deprem konusunda çok şey tartışıyor. Kendilerinin de başta deprem olmak üzere her türlü doğal ve toplumsal krize

karşı hazırlıklı olmak için İTÜ Afet Yönetim ve Koordinasyon Merkezi’nin desteğiyle Yüksek Güvenirlikli Organizasyon projesini başlattıklarını söyleyen Galip Arbak, “Projemiz, kriz anında hızla organize olabilmeyi hedefliyor. Her şartta müşterilerimize, çalışanlarımıza ve en önemlisi ülkemize karşı yükümlülüklerimizi devam ettirmek, içinde bulunduğumuz sosyal çevreye yarar sağlamak istiyoruz. Bu çalışma sonunda; kriz anlarında işletmemizin ve çevremizin yaşamına devam edebilmesi için, görev ve sorumlulukları belirlenmiş, senaryolar planlayıp uygulayabilen, her türlü olumsuz duruma hazır bir yapıya ulaşmayı hedefliyoruz” demiş. Dilerim tüm kurumsal hayatta yerini bulur bu amaçlar. Zira bu kadar da değil… Alimex Alülinyum, projenin ileri aşamalarında, Akyazı’da halkın ve diğer sanayi kuruluşlarının başta deprem olmak üzere doğal afetler hakkında bilinçlendirilmesi ve afet yönetiminde yerel makamların işini kolaylaştıracak iş bölümünün kurgulanmasında da öncü rol üstlenmeyi hedefliyor, hatta ileriki dönemlerde bir sosyal sorumluluk projesine dönüşmesi öngörülüyormuş. Sırf Ege sahilimizin beşik gibi sallandığını, İstanbul odaklı tahminlerin de birbirini

kovaladığını düşünürsek, bu tarz çalışmalar da hobiden öte, gerçek bir fayda demek. Örnek olmasını umduğum bu çalışma sonrası, sıra ödüllerde. Çin’de düzenlenen FIRST Uluslararası Robot Yarışması’na katılan ve aralarında Samsung Akademi öğrencilerinin de yer aldığı Türkiye All Star takımı, 77 takım arasında ilk 10’a girdi ve ödül aldı. Türk Telekom‘un kurumsal sosyal sorumluluk projesi Telefon Kütüphanesi de uluslararası başarılarına bir yenisini eklemiş ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP), Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni desteklemek amacıyla hayata geçirdiği Business Call to Action (BCtA) programına kabul edilmiş. TechCrunch, 18-20 Eylül tarihlerinde San Francisco’da yapılacak Disrupt FC Startup Alley için yeni girişimleri seçmiş ve Hasan Kurtuluş ile Kadir Kurtuluş kardeşlerin kurduğu Türk girişimi Copyrobo, Blockchain kategorisinde yapılan yüzlerce başvuru arasından TechCrunch tarafından seçilerek, gelecek vaat eden üç Blockchain girişiminden biri olarak San Francisco’ya davet edilmiş. Haftayı bir kitapla, ama bu sefer etkileşimli olanıyla tamamlıyorum. 9 Mayıs’ta yayınlanan Türkiye’nin ilk interaktif görsel romanı “İlbis: Ölüm Okyanusu”, üç ayda hiçbir reklam ve tanıtım çalışması yapılmadan, hatta sadece Android kullanıcıları ile yaklaşık 50 bin indirme sayısına ulaşmış. Puura Games tarafından 9 aylık hazırlık ile piyasaya sürülen interaktif görsel roman yurtdışında da ilgi görüyormuş. Uygulamanın kurucu ortaklarından Sevda Yiğit, interaktif görsel romanın yurtdışında popüler olduğunu, hatta romanın İngilizce ve Çince versiyonlarını piyasa süreceklerini belirtmiş. Hedef ise yılsonuna kadar 1 milyondan fazla indirilme. Bu hafta da bu kadar, yenisinde buluşalım,

REKLAM SATIŞ GRUBU YIL 22 SAYI 1135

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr

www.bthaber.com

BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr

21 Ağustos - 3 Eylül 2017

www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

Editör

Görsel Yönetmen

Handan Aybars handana@bthaber.com.tr

Tuğçe Erarslan tugcee@bthaber.com.tr

Online Editör

Video Editör

Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr

Efe Çevikoğulları efec@bthaber.com.tr

Bültenlerinizi

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l

Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr

Reklam Satış Grup Müdürü Abdurrahman Koyuncu Proje Satış Yöneticisi Kutay Göçe Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken BThaber Şirketler Grubu Ankara Temsilcisi Funda Koyuncu Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Telefon: (0216) 291 13 90 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.


www.metrobi.com

SAHA OPERASYONLARINIZI TEK TIK İLE HIZLANDIRAN ÇÖZÜM

Trafik durumuna göre çalışan rota optimizasyonu ile masraflarınızı %30 düşürün.

Müşterinize ve ekibinize anlık görev durumunu ve ne zaman ziyaret edileceğini bildirin.

Görevleri anlık olarak ekleyin veya değiştirin, sistem otomatik olarak en uygun kişiye atama yapsın.

info@metrobi.com İTÜ Ayazağa Kampüsü KOSGEB B Blok No:15 Maslak/İstanbul

0212 285 9009 0545 837 8370


WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER

Why would Turkey not be the center of the region? According to Eurasia Blockchain and Chairman of the Board of Directors of the Digital Money Research Association, Kadir Kurtuluş, as the widespread use of this system would contribute to the growth of Turkey; Turkey could also be an important center for Eurasian region countries. Blockchain technology, which is already recognized and foreseen to be recognized by many countries of the world, fits the definition of ‘Global Evidence’ in the light of the fact that individuals, institutions and countries can be trusted in the transactions they perform. For this reason, the Global Evidences based on Blockchain technology is used together with the Copyrobo platform, in addition to the Multi-Local Evidences created by the countries according to the latest laws and regulations. Hasan Kurtuluş and lawyer Kadir Kurtuluş founded the Turkish initiative Copyrobo, according to the innovations brought by technology and according to the latest laws and regulations put into practice by countries, legal evidence can be used even today or after years; as Copyrobo aims to create a safe and stable platform that evidences can be produced, verified and managed. Copyrobo is the first in the world to have the ability to be the sole platform for European Union (EU) and other countries’ certification providers as well as those based on Blockchain technology. When we talked with Lawyer Kadir Kurtuluş, President of Eurasia Blockchain and Digital Money Research Association, who is a Licensed Angel Investor from the Prime Ministry Undersecretary of Treasury, we talked about the potential steps that Turkey

should take as soon as possible. When Bitcoin first came out, there had to be a transfer of money between the people. On a global basis, people needed to be non-centric, besides privacy and security. According to Kadir Kurtuluş, the state authority ensures security among people, gives the license to the banks for this purpose, accepts the records there, observes the records in case of a problem and the courts accept this record. Blockchain was born in response to the mutual trust of people as the authority did not have the desire to follow money in Bitcoin. According to Kurtuluş in this respect, it had to be born with Bitcoin. Here are the details of our interview: Why was there such a necessity? At the reached point, via Blockchain, ‘Peer2Peer’, a chain of blocks in a database that is scattered and going from person to person, meaning the shade of everyone’s work is recorded and security confirmation mechanisms are being provided as these operations are captured and distributed among many computers. 21 million units of Bitcoin will be produced. Think of it like gold reserves. Already for this reason there are miners who decrypt cryptos and it is like searching for gold, which can be done in a certain time and with a certain effort. As miners appeared, it was clear that in our lifetime, every area of our life will be able to write the real history of objects much faster, based on the chain of security between people. For example, you can follow the full adventure of each product. Uranium is bad, but when we see how useful it is to fields like health and nuclear medicine, the world says that

‘This is harmful, but we will take it under control and use it for good deeds.’ That’s exactly what we are trying to do in Blockchain right now, drawing the borders. It is even said that the FBI can follow this. Now there is the work of US Coin. Because the dollar is indexed to gold and oil, all central banks accept it, certain transactions are made in dollars. But on a global basis, gold and oil do not attract our attention as much as they used to. After all, the reason for the wars is not the oil in a place, but on which currency it is to be valued and the USA is therefore sensitive to this. But now this system is changing. What kind of change is it? I am using Bitcoin and Ethereum, for instance. Whichever is used the more, that currency will take the place of money in the world. Rather than being based on oil and gold, the currencies will evolve as we can measure all the transactions in this structure and we can estimate it in the future with statistics. For this reason, the USA aims to make USA Coin and make sure that the real life transactions are based on it as well as gold and oil. Russia also says it is negotiating with Vitalik Buterin, the creator of Ethereum, in line with talks between Putin and Buterin, they are also trying to make their own crypto money. Singapore, South Korea, which has taken steps long before and has accepted Bitcoin and Japan are trying to create their own money. Because they know that ignoring or rejecting it will do much more harm to them and they say ‘yes’ to this technology. We need to be on one side of this development. In Turkey, a crypto exchange of 200-250 Million Euros is mentioned. We should not reject it.

If you take this technology, you will feed human resources and create your own market. Why Eurasia? A company that recently offered banking IT support to one of the Turkish Republic countries wanted to meet with us. We are working in Turkey about Blockchain and the first stop of that geography is always Turkey at a moment whenever there is a need. In line with this reality, let us become the knowledge center of this region, educate the competent HR, give consultancy and infrastructure support to all the companies in the Eurasian region and we want all the money transactions in this region to return to us. You are not a financial institution or an intermediary for payments. Who do you cooperate with, who do you need to be stakeholders with? Let’s look at it as both Copyrobo and an association. Copyrobo is a legal structure which we build with my brother Hasan Kurtuluş after 4 years of work related to Blockchain in Vietnam with a team of 25 people. Right now we are the world’s only international Blockchain project. Dubai will transfer the entire infrastructure to Blockchain by 2020 and we participated in a competition a few months ago and receive the jury special award, making us one of the five companies that will build the infrastructure. We have studied the legal depth of this business in the law office and we wanted to combine the information with the

regulation in a correct and strategic way and gain it for Turkey. This is a very different added value as it is related to the future of the Turkish financial system. The reason is that new players are coming to the fore instead of banks in international money transfers. What kind of a structure is it and who are the leading players? There is the money transfer application Circle. TenX offers a debit card enabling you withdraw money from wherever you want. Xapo cooperated with Visa and digital money platform Coinbase cooperated with Western Union. So the role of banks in international money transfers will be reduced. Sweden began to use it in cadastral systems, pilot studies for UK cadastre and land registry systems started. In China, the crypto money market Okcoin has enabled its customers to make Ethereum (ETH) transactions through the stock market. In addition, a company named Enterprise Ethereum Alliance (EEA) has been realized and the world’s largest companies have joined it. However, we say that we should build it here. But we should not forget the importance of user habits.



No limit to innovation Founded by Turks in Germany, Kobil offers a smart software solution that connects people, machines and their products as well as mobile applications, devices and processes in the digital world with Mobile Application Security Technology (mAST). Worms is a very green, historic and charming little city near Frankfurt. A half hour walk can be enough to get from one end to the other. I was at the big and important building of this small city Kobil last week. Kobil is a Turkish information security firm founded in 1986 by taking its name from İsmet Koyun. We have received detailed information about the new project developed by KOBİL, which is very strong with

banking solutions such as OTP, PKI. This is a success story of CEO İsmet Koyun, who hosted us with warm heart in every minute of travel. After years of hardship, Mr. Koyun said that he now has a fortune and he took us to Heidelberg, a fairytale town famous for its history, with his Porsche automobile, which he loved and often mention about. Kobil, becoming one of the leading companies after the German Telecom preferred Kobil technology in 1995, obtained the title of the first patent holding company in digital signature field after that year. İsmet Koyun, who was selected as the most innovative entrepreneur by the Rheinhessen Chamber

of Commerce in 2005, was also shown as a model with his mIDentiy product in a presentation of Bill Gates about internet security in Munich that same year. Kobil’s technology, which achieved significant success in Turkey in the field of online banking in 2006, has become widespread in many European countries by 2013, after which international banks have begun to prefer mobile security technology offered by KOBIL. Kobil now focuses on secure applications that it offers on the platform. The most important feature of this platform, which was launched as a pilot application in Migros, is advanced intelligence, meaning ‘deep learning’ technology. The

application, which recognizes the face and voice of the user when it is opened, also controls hand and finger movements. With artificial intelligence, the user is able to understand and learn changes such as bloodshots in the eyes, fissures and even calcification from fingerprints that may form over time. Even if you have all the information of a user, it is not possible to enter the system. In summary, Kobil CEO İsmet Koyun, who was aware of the power of the information in the hands of brands such as Google and Facebook at the beginning of the year 2010, told us that at that time the banks warned him about the change of online banking. While the security

issue became much more important from day to day, the technology that Kobil has already offered enabled companies to protect their customers’ digital identities at the point where such brands can reach so much information. With Kobil’s Public-KeyInfrastructure (PKI) and virtual smart card technology and numerous integrated security features, the identity and credentials of the customer are protected on all platforms. With Mobile Application Security Technology (mAST), Kobil offers a smart software solution that connects people, machines and devices, as well as mobile applications, devices and processes in the digital world.

Education 4.0 will form the basis of the new revolution İz Coaching Founder, Education, Student and ADHD Coach Elgiz Henden thinks that Education 4.0 should be on the agenda for the new generation get ready for it. Henden described Education 4.0 as: “A brand new system that responds to the needs of the Industry 4.0, leveraging digital technology, personalized data, open source content, and responding to the needs of the globally

connected technological world. It is an education system that helps to constantly learn from childhood to school, from there to work, and to help us make a difference in society by taking up a strong role.” Henden said that in addition to political and economic policies, the educational policy should also change for the transition to Education 4.0. She stated that: “Generation Z is studying on tablets in schools, entering

online exams, learning through applications, learning on smart and interactive whiteboards. From the kindergarten to the university, we see and live on the influence of Industry 4.0 on education. The rules of the game are changing in education and it is important for Turkey to adapt quickly to this process.” Henden stated that the first of these criteria is “where you want it to be whenever you want it” and

added: “Distance learning tools will allow students to learn according to their own speed. Soon, the definition of “reversed class” will be part of our lives. Students will learn the theory outside the classroom, but the application part will be done in the faceto-face classroom. We can call it blended learning or mixed learning.” The second criterion is “Personalized learning” and

Henden commented as: “Students will learn with different studying tools in the direction of their capacities. Teachers will also be able to better assess which student is missing what and in which area. The students will be able to change their own learning process with the learning tools, programs and techniques they need.” Henden added that the third criterion is “freedom of choice.”

Main contractor of the TTA-2 Project is BMC The Undersecretariat of Defense Industry (SSM) planned to purchase 529 Tactical Wheeled Vehicles in order to increase the operational capabilities of the Turkish Armed Forces. Within this scope, it was decided to proceed with the Domestic Development Project Model for Tactical Wheeled Vehicles-2 (TTA-2)

Project. The main contractor of the TTA-2 Project is decided to be BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. and the parties agreed to cooperate after the activities carried out within the framework of the evaluation of the offers submitted to SSM. Following the completion of the negotiations, the TTA2 Project Agreement was

signed with a ceremony held at SSM on August 8th, 2017. The general features of the improved New Hedgehog 4x4 Protected against Mine Vehicles to be supplied under the contract are as the following: • Explosive/Suspicious Object Detection and Response Tools

• Mine and Hand Made Explosive Detection and Destruction Tools • Remote Commanded Weapon System • Fire Extinguishing System • KBRN Protection System • Shooting Location Target Detection Device • Full Independent Suspension System • ABS Brake System

• New Generation Ergonomic Seats • GPS System • Flasher and Vision Systems • Radio and Internal Speech System • Navigation Device • Redressor and IR Lighting System • Peak Lamp and Projectors.



Firewall

IPS/IDS

Web Filtre

Uygulama Filtre

Antivirüs

IPSec VPN

SSL VPN

Tümleşik 5651

WAN Balancing

WAN Failover

VoIP Desteği

Hotspot

Adres: Gebze Organize Sanayi Bölgesi Teknopark No: 609 Gebze 41480 Kocaeli/Türkiye Tel: +90 262 679 88 88 Faks: +90 262 679 80 80 E-Posta: info@berqnetworks.com Logo Siber Güvenlik ve Teknolojileri A.Ş., Logo Yatırım Holding’in bir kuruluşudur.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.