L IS A N S LA M A K A R M A Ş A N I Z I BIR LI K T E Ç Ö ZÜ Y O RU Z !
EA
Lisans ihtiyaçlarınız çok mu değişken? Değişen lisanslama kurallarını takipte zorlanıyor musunuz? En uygun çözüme karar veremiyor musunuz?
C SP
Yeni nesil lisanslama çözümleri ile kurumunuza hemen avantaj sağlamaya başlayın!
MPSA EAS
estebilisim.com/ yeninesillisanslama este_65x186_ilan_V4.indd 1
06/06/2017 18:58
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
1172 14 - 20 Mayıs 2018
Sayfa
8
Siber liderlerin güvenlik stratejileri… Entegre Siber Güvenlik konulu Teknoloji Platformu’nda yer alan “Siber Liderler Siber Korsanların Önüne Nasıl Geçebilir?” panelinde yeni yaklaşımlar tartışıldı.
Sayfa
Penta Teknoloji, bu hafta borsada işlem görmeye başlıyor
Handan Aybars
10
Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) onayının ardından Penta Teknoloji, 17 Mayıs’tan itibaren Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlayacak.
Sayfa
20
İnternet bağlantı hizmetlerinde büyüme devam ediyor İnternet değişim noktası alanında faaliyet gösteren DE-CIX, birçok bölgede büyümesini sürdürürken, İstanbul’un da bu gelişime katkısı büyük oldu.
3
Kurumsal hayatın tüm paydaşları akıllanıyor Accenture’ın her yıl yayımladığı Teknoloji Vizyonu 2018 raporu, işletmelerin gelecek üç yıl içinde birçok başlıkta yeniliklere odaklanacağına işaret ediyor Bu noktada, büyüme fırsatlarından faydalanmak ve toplumsal fayda yaratmak için liderlik algısında bir değişim de şart bulunuyor. Bu yıl “Akıllı İşletmeler Ortaya Çıkıyor: Mevcut Kurumların Yeniden Tanımlanması” başlığı ile yayımlanan rapora göre; yapay zeka, ileri analitik ve robot bilim gibi gelişmeler, şirketlerin inovatif ürün ve servisler ortaya çıkarmasını sağladığı gibi, insanların iş yapış şekillerini ve nasıl yaşadıklarını da değiştiriyor.
BULUTU
BULUT YAPAN VERi MERKEZi
RADORE TL A İ L G LU AKLINDAKI SORULARI
İ İL
BU
Sayfa
BThaber
GÜNDEM
14 - 20 MAYIS 2018
3
Kurumsal hayatın tüm paydaşları akıllanıyor Araştırma kapsamında Accenture, küresel bazda 6 bin 300 iş lideri ve BT yöneticileriyle bir araya geldi. Buna göre, her 5 katılımcının 4’ünden fazlası, yani yüzde 84’ü şirketlerin, insanların yaşamlarına teknoloji sayesinde kusursuz bir şekilde nüfuz ettiği konusunda hemfikir. Bu da söz konusu şirketlerin sürekli değişmeleri gerektiğinin farkında olduklarının göstergesi olarak tanımlanıyor. İlişkinin merkezinde ‘güven’ olmalı Rapor; yaşanan bu değişimin aynı zamanda ilk kez çift yönlü olduğuna işaret ediyor. Yani artık kullanıcılar sadece şirketlerin ürünlerini ve hizmetlerini kullanmakla kalmıyor, onları bilgi ve erişilebilirlik ile besliyor. Bu “entegre inovasyon” ve bir şirketin ürünlerinin yanında hedef ve değerlerine dayanan gerçek iş ortaklığı olarak tanımlanabilecek güven seviyesi, doğal olarak daha derin bir ilişkiyi beraberinde getiriyor. Rapora göre, söz konusu çift yönlü ortaklıklar; kaçınılmaz olarak tüketicilere, iş ortaklarına ve topluma en üst düzeyde liderlik ve taahhüt gerektiren yeni sorumluluklar da yüklüyor. Bu değişimin farkında olan şirketler, bu yeni toplumsal beklentilerin kurumsal bir güç halini alabileceğinin de farkında. Bu kurumlar; müşteriler, çalışanlar, devlet ve toplumla iş birliği kurmak için etkileşimlerini maksimum düzeyde tutuyorlar. Bu da, tüketici veya üreticinin çok daha ötesine geçiyor. Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Lideri ve Yönetici Ortağı Emre Hayretci, araştırma sonuçlarını şöyle yorumladı: “Teknoloji, günlük hayatımıza entegre olmuş ve vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş durumda. Ayrıca toplumumuzun da büyük parçalarını yeniden şekillendiriyor, dünya dijital inovasyon etrafında dönüyor. Bunun bir uzantısı olarak, şirketler de hizmetlerini bunun etrafında kurguluyor. Bu kurgu, önemli miktarda kişisel bilgilerin paylaşıldığı, güven üzerine kurulu yeni bir ilişkiyi de gerektiriyor.” İşbirlikleri esas olacak İşletmeler artık tek başlarına var olmayacak, her süreç geniş bir teknolojik ortaklık ile ilerleyecek. İşletmelerin
bir taraftan bu yapılarını tekrar elden geçirip, bu entegrasyona uygun yapılar kurmaları gerekiyor. Bunları sağlayan ‘microservice’ mimarisi yeni bir kavram değil. “Bugün Google’da bir arama yaptığınızda Google yaklaşık 70 tane microservice çağırıyor. Sizin de diğer işletmelerle ve ortaklarla entegre olabileniz için API yapınızın buna uygun olması gerek” diyen Emre Hayretci’ye göre ikinci konu ise blockchain. Ortaklık ve teknolojik entegrasyon kurma sürecinde gereken güveni teknolojik olarak sağlayan yapının blockchain olduğuna işaret eden Hayretci’nin de dikkat çektiği gibi, güveni teknolojik olarak sisteme ve süreçlere gömen blockchain, tamamen federe bir yapı, sahibi hiç kimse değil. Hayretci ile raporun sonuçlarını, BT dünyasının küresel ve Türkiye özelinde gelişimini ele aldık: Şirketlerin bu konuda farkındalığını ve yatırım ilgisini nasıl görüyorsunuz? Bu bir yatırım maliyeti ve danışmanlık desteği demek. Şirketler böyle bir maliyete
katlanmaya istekli. Mesela Türkiye’de geçen 2-3 yıl öncesinde ‘dijital dönüşüm geliyor, yatırımlar yapmak lazım’ dediğimizde önce bunu bir denemek istiyorlardı. Çok düşük maliyetlerle bazı denemeler yapıyorlardı ve biz de az para harcayarak sık deneme yapmanın o dönemde üzerinde duruyorduk. 2013 araştırmamızın başlığı ‘dijital işler başlayacak’ oldu, aradan geçen yıllarda birçok konudan bahsettik ve geldiğimiz noktada 2013’te söylediğimizin ne kadar gerçek olduğunu görüyoruz. O gün gerekenleri yapan işletmeler, bugün gelişime çok hazır. Geri kalanlar ise bunu yapmazlarsa var olmayacaklar. Üretim ve servis sektörü şirketleri yıllarca ERP’ye yatırım yapmadılar. Çünkü bu yatırımın geri dönüşünü nereden alacaklarını bilmiyorlardı. Ama şu anda ERP, olmazsa olmaz. Hatta bugün IoT, yapay zeka ve otomasyonu, ileri veri analitiğini kullanmak istiyorsanız mevcut ERP yapınız değişmeli. Karar verin: Ya bu işi bırakacak ya da gereken yatırımı yapacaksınız. Bu yatırımın nereden finanse edileceği ile ilgili danışmanlık
Raporun öne çıkan başlıkları 1. Sivil Yapay Zeka: Yeni dönemde sivil zeka toplumun parçası ve bireyi haline geliyor. Yapay zekayı aynı bir çocuk gibi yetiştirmek ve toplumla uyumlu bir yapay zeka ortaya çıkartmak önem kazanıyor. İşletmeler artık kişiselleşiyor ve bu alanda liderlik edecek olanların da ekosistemlerini; iş ortakları, müşterileri ve çalışanları ile olan iş süreçlerini yeniden tasarlaması şart. Sivil yapay zeka ise bu kapsamda işletmelerin kendi yapay zekalarını toplumun sorumlu, üretken bir mensubu olacak şekilde “yetiştirmeleri” anlamına geliyor. Bazı Avrupa ülkelerinin yapay zekaya vatandaşlık vermeyi gündeme almalarını veya Audi’nin insansız araçlarında 60 km hız sınırına kadar yapılan kazalarda tüm sorumluluğu üstlenmesini örnek göstermek mümkün. Bu, şirket ve müşteri arasındaki sosyal sözleşmelerin değişimi demek. 2. Genişletilmiş gerçeklik: Sanal ve artırılmış gerçekliğin birleşmesi ‘genişletilmiş gerçekliği’ ortaya çıkartıyor. Bu da insan, bilgi ve deneyimler arasındaki mesafeyi ortadan kaldırarak insanların yaşam ve çalışma şeklini dönüştürüyor, yeni deneyim ve değerler sağlıyor. Örneğin bir DHL
deposunda sanal gözlükler aracılığıyla tüm kolilerin yönleri, bulundukları raflar ve içerikleri kolaylıkla izlenebiliyor. 3. Veri gerçekliği: İşletmeler, kendilerini veri temelinde çalışmak üzere dönüştürürken, kaçınılmaz olarak yanlış, oynanmış ve yanlı veri sorunu ortaya çıkıyor. Analiz edilen verilerin sonuçlarına göre iş yapış şekilleri oluşturulurken, bu verilerin ne kadar doğru olduğu da ayrı bir soru işareti. Oysa verinin doğruluğu, iş modelinin temeli. Geçmişten bugüne veri doğrulama imkanı önem kazanırken, verinin doğruluğu ve güncelliğinin sürekli takip edilmesi de gerekli. 4. Sürtünmesiz işletme: İşletmeler büyümek için teknoloji tabanlı ortaklıklara güveniyorlar, ama eski yapıları büyük ölçekli işbirliklerini desteklemek üzerine tasarlanmış değil. Bu nedenle işletmeler daha entegre bir yapıya sahip olmak için kendilerini de tekrar inşa etmeli. 5. Düşüncelerin interneti: İşletmeler robot bilimi, yapay zeka gibi deneyimlere önemli yatırımlar yapıyor. Fakat, bu akıllı sistemleri hayata geçirebilmeleri için önce kendi altyapılarını dinamik ve gerçek dünyaya uyumlu hale getirmeleri şart.
Devamı 4. Sayfa'da
4
BThaber
GÜNDEM
şirketi olarak bizim gibi şirketler gereken desteği sunabiliyor. Kimilerinin ‘keşke geçişte bu işe zaman ayırsaydık’ dediği noktaları duyuyoruz. Bu trend başlamış durumda. Büyük, yani telekom, bankacılık, sigorta gibi teknoloji anlamda daha olgun şirketler ana BT yapılarını yenilemeye başladılar. Türk şirketlerinin bu konudaki eğilimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Farkındalık Türk şirketlerinde genel olarak var. Ama denemelere geç başlamış, denemeden uygulamaya geçişte gecikmiş durumdayız. Türk şirketlerinin önündeki en büyük bariyer sermaye, yani bu işi yapacak kaynak. Bu konuda biraz gecikmiş olduğumuzu düşünüyorum. Trenin önde giden vagonlarında biz pek yer alamadık. Daha gecikmenin maliyeti ne olur? İnternetin doğması ile birlikte
14 - 20 MAYIS 2018
ben iş hayatıma başladım ve internet de yavaş yavaş iş yapış şekillerini değiştirmeye başlamıştı. 2000’lerin başında birçok sektörün nasıl değiştiğini gördük. Bunun dünyayı ve işletmeleri nerelere getirdiğini de görüyoruz. Benzer bir teknoloji de blockchain. Günümüzde işletmelerin varlıklarının temel sebebi bireye bir iş konusunda güven sağlamak. İşte blockchain bu güven unsurunu teknolojik olarak gömüyor ve bu, herhangi bir işletmenin, hatta herhangi bir ülkenin sahip ‘olmayacağı’ bir teknoloji, federe bir yapı. Bu açıdan bazı altyapılar radikal biçimde değişebilir, bazı işler ortadan kalkabilir. Tüm endüstri devrimlerinde gördüğümüz gibi, bu 4. devrimde de bugünün ürün ve hizmet şirketlerinin ve iş yapış şekillerinin bir kısmı yakın gelecekte var olmayacak. Regülasyonlar, güven gibi bugün bahane edilen unsurların
hiçbirinin önünde duramayacak bu gelişim bu. Türk şirketlerinde farkındalık seviyesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’deki şirketler bunun bilincindeler. CIO’larla, CEO’larla görüştüğümde onların bunu kanıksadığını anlıyorum. Ayrıca CEO’lar da artık ‘CIO’muz bu işlere bakıyor’ demiyor, bu işin içinde bilfiil yer alıyorlar. Çünkü bunu yapmazlarsa, 3-4 yıl sonra başında oldukları iş ortadan kalkacak. Eskiden CIO’lara delege edilen bu işin başındaki insanlar artık bu dönüşümü sahipleniyor. Bence bu hızlanarak devam edecek. Tüm ekosistemi oluşturduğu bir yapı söz konusu. Dolayısıyla işletmeler kendi organizasyonlarını değiştiriyorlar, ‘agile’, yani çevik organizasyon yapılarına geçiş hızlanıyor. Bazı bankalar ve sigorta şirketlerinin ‘agile’ organizasyonları konuştuğunu
görüyoruz. Bütün hiyerarşik yapılar ortadan kalkıyor, tamamen squad'lardan oluşan yapıları kuruyorlar. Yazılım sektöründe bundan 10-15 yıl önce denenen adımları şimdi geleneksel endüstrilerde de uygulamak söz konusu. Bu kurumsal bazda çalışanlardan süreçlere büyük bir değişim demek. Bahsettiğimiz teknolojik altyapılar ise bunları mümkün kılıyor, hatta bu altyapılar geliştikçe yöntemler daha fazla kabul görüyor. İnsan kaynağı yeterliliğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu değişimin en önemli unsuru İK ve 2016 araştırmamızda ‘önce insan’ diyerek, 2017de de ‘insan için teknoloji’ kavramını dile getirdik. Bu değişimi besleyebilecek İK mevcut ortamda yok. Geleneksel yöntemlere bu İK’yı yetiştirmeniz ve geliştirmeniz de mümkün değil. Artık ‘akışkan işgücü’ dediğimiz, gerekli İK’ya dünyanın neresinde olursa
olsun ulaşabileceğiniz bir yapıya ihtiyacınız var. Bugün 3,5 milyar insan online. 2020’de bu sayı 5 milyar olacak. Bu kaynağı çekebilmeniz gerek. Bu amaçla iş gücü pazar yerleri kurulmaya başladı. Böylece ‘freelance’, yani serbest çalışma mantığı da değişiyor. ABD’de şu anda tüm istihdamın yüzde 36’sı freelance. 2023’te ise bu oranın yüzde 43 olması bekleniyor.
Elektrikli araçlar heyecanla bekleniyor Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye’deki elektrikli araçların geleceğini ve enerji altyapısına olası etkilerini incelemek adına bir araştırma gerçekleştirdi. Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) Başkanı ve Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu ve Araştırmacı Dr. Zafer Öztürk tarafından yürütülen “Türkiye Ulaştırma Sektöründeki Elektrikli Araçların İklim Değişikliği ve Elektrik Talebi Etkileri Projeksiyonu” başlıklı araştırmaya göre, elektrikli araç hakkında bilgi sahibi olsun veya olmasın, Türk halkının büyük bölümü elektrikli araç satın almayı istiyor. Araç sahibi
olan veya gelecek 2 yıl içinde araç satın almayı planlayan 600 kişi ile gerçekleştirilen araştırma, her 10 kişiden 8’inin elektrik aracı bildiğini, bilenlerin yüzde 80’inin, bilmeyenlerin ise yüzde 65’inin elektrikli araç satın almayı düşünebileceğini gösterdi. Elektrikli araç satın alma tercihleri arasında; bu araçların düşük maliyetli, tasarruflu ve çevre dostu olması gibi özellikler ön planda. EPAM Başkanı ve Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, “Araştırma; Türk halkının elektrikli araçlara ilgi duyduğunu gösterdi. Yeterli bilgiye sahibi olmamaları ve elektrikli araçların şarjına
yönelik yeterli altyapı bulunmaması ise elektrikli araçlarının yaygınlaşmasının önündeki temel engeller. Şarj istasyonlarının yaygınlaşması, bu altyapının gelişmesinde de kritik önem taşıyor” bilgisini verdi. Güneş potansiyeli yüksek alanlar belirlendi Araştırmada görev alan Dr. Zafer Öztürk de elektrik altyapısına neredeyse hiç yatırım yapmaksızın elektrikli ve temiz araç kullanımına geçilebileceğini, yan şarj istasyonu yatırımı yapılırsa 2022 yılında öngörülen 140 bin elektrikli aracın çok daha ötesine çıkılabileceğini kaydetti. Dr. Öztürk araç
almayı düşünenlerin istasyon yokluğundan, istasyon yatırımı yapmayı düşünen yatırımcıların da elektrikli araca talep olmamasından ve bu alanda teşvik mekanizmasının bulunmamasından yakındığını söyledi. Öztürk, bu nedenle elektrikli araçların yaygınlaşması için kamu ve özel sektörün bu alanda bir araya gelmesinin ve hem tüketiciyi hem yatırımcıyı memnun edecek bir teşvik mekanizması oluşturmanın önemine dikkat çekti. Araştırma kapsamında, coğrafi bilgi sistemi üzerinde çalışılarak güneş destekli şarj istasyonlarının ve otoparkların kurulumu için de bir analiz yapıldı. Türkiye için güneş
sahaları ve güneş potansiyeli de araştırmaya dahil edilerek, şebeke ile bağlantıya sahip ve güneş potansiyeli yüksek noktalar belirlendi. Karayolları haritasının dahil edildiği ve elektrikli araçların ortalama menzilleri hesaplanarak çıkarılan optimum lokasyonlar sayesinde, elektrikli araçların Türkiye çapında mesafe kat ederken şarjları bitmeden nerelerde şarj istasyonu kurulabileceğinin haritası çıkarıldı. Hazırlanan coğrafi bilgi sistemi haritası, elektrik şarj istasyonlarının ve otoparkların güneş enerjisi kullanarak nerelerde kurulabileceği konusunda tüm sektör için rehber görevi görecek.
Avrupa pazarına girişin ilk adımı atıldı Katılım bankacılığı alanında bir ilki daha gerçekleştiren Albaraka Türk, Avrupa’da dijital bankacılık hizmeti vermek üzere ‘Insha” projesini hayata geçirdi. Şubesiz ve tamamen dijital bankacılık hizmeti verecek olan “Insha”, Albaraka’nın yurtdışında dijital katılım bankacılığı alanındaki ilk adımı olurken, Türkiye katılım bankacılığı sektöründe de bir ilk. “Insha”, Almanya Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu BaFin ve Almanya Merkez Bankası tarafından tam bankacılık lisansı verilmiş, kurumsal firmalara bankacılık platformu sağlayan, Berlin merkezli solarisBank AG’nin ana bankacılık altyapısı üzerine inşa edildi. Bankacılık hizmet kanalları ve modüler yapısıyla “Insha” önce Almanya’da, sonrasında kıta Avrupa’sında katılım bankacılığı hizmetleri
vermeyi hedefliyor. Insha, ilk etapta banka hesabı açma, hesap yönetimi, banka kartı, ödemeler ve para transferi gibi temel bankacılık hizmetleri verecek. İkinci aşamada katılım bankacılığının temel ürünlerini sisteme katmayı planlayan Albaraka Türk, katılım bankacılığını Avrupa’da yaymayı hedefliyor. Tamamen dijital süreçler ve dijital ürünlerden oluşan
Insha, fiziksel evrak ve şubeye gitme zorunluluğunu ortadan kaldırarak, birkaç dakika içinde hesap açma imkânı sunuyor. Insha, kullanıcılarının günlük hayatlarını kolaylaştıracak uygulamalar da sunacak. Insha ilk aşamada Almanca, Türkçe ve İngilizce dillerinde müşterilerine seslenecek ve ilerleyen dönemlerde Arapça’yı da dil listesine ekleyecek. Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah
Utku, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Avrupa’da 20 milyon Müslüman yaşıyor ve bunların dörtte biri Almanya’da ikamet ediyor. Gerek Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarımızın gerekse diğer ülke Müslümanların yaşadığı sorunlara çözüm getirmek, katılım bankacılığını küresel anlamda geliştirmek amacıyla “insha” hayata geçiyor.”
KURUMSAL VERİMLİLİK İÇİN PAYDAŞLAR İŞBAŞINDA İhtiyaçlar, çözümleri beraberinde getirdi BNTPRO, projenin başından itibaren yerini aldı. Bu projede birebir taşımanın yanı sıra konsolidasyon da olduğu için cihazlar arasında servis aktarımları, mevcut load balancer’larda ve cihazlarda yedeklilik ihtiyacını tam olarak karşılamak için network altyapısı da planlamaya dahil edildi. “Veri merkezlerinde yeni kablolar çekildi, switch’te yeni tanımlamalar yapıldı, bunun planlamaları hayata geçirildi” detayını paylaşan Halil İbrahim Kaya’nın da dikkat çektiği gibi, yatırım sürecinde ihtiyaçlar paralelinde doğru çözümler geliştirildi. “İlk etapta en az 1 haftalık bir ‘cihaz taşıma öncesi konfigürasyonu’, aktarım gibi süreçler söz konusu oldu” bilgisini paylaşan Halil İbrahim Kaya, “Ardından, geçiş sürecinde her lokasyonda her bir kutu için ayrı bir gece çalışması ile işlemleri tamamladık” dedi.
Vodafone Türkiye’de hayata geçirilen F5 Networks çözümleri ile konsolidasyon çalışması birçok başlıkta önemli faydaları beraberinde getirmekte gecikmedi. Vodafone Türkiye Middleware Operasyon Yöneticisi Evrim Çelik’in dikkat çektiği gibi, bu yatırımın ilk amacı teknolojik yenileme oldu. Kullanılan ‘load balancer’ kutularının yenilenmesi yola çıkış amacını oluşturdu. Bunu izleyen ikinci hedef ise konsolidasyon. Yapıda konumlanan kutuların sayısını azaltmak ve bu yapıyı daha yönetilebilir hale getirmek için yola çıkıldı. Varolan teknolojiyi güncellemek, ‘global load balancing’ gibi özellikleri de kullanmak istediklerini vurgulayan Evrim Çelik, kapasite artışını sağlamayı da bu yatırımın öncelikli başlığı olarak gösterdi. Zira, Çelik’in dikkat çektiği gibi, artan kullanıcı sayısı ve gelişen beklentiler paralelinde ‘middleware’ yapısının geliştirilmesi de bir gereklilikti. İşte böylece kapasite artırımı ile birlikte üç motivasyon başlığı, yatırımın hayata geçirilmesini sağladı. Kesintisizlik ile gelen yatırım Bu noktada BNTPRO Sistem Mühendisi Halil İbrahim Kaya da eklemeden geçmedi: “Özellikle SSL başlığında trafikte yaşanan yoğunluk, kutularda yenilikleri gerekli kılıyordu. Çünkü gelen SSL bağlantılarına karşılık, kutuların limitleri düşüktü. Yeni kutularla da işte bu konudaki ihtiyacı karşılayarak, dengeyi sağladık.” Vodafone Türkiye Middleware ekibi, bu kapsamlı hedefler ışığında 2017 Ağustos’unda çalışmalarına başladı ve 2018 Ocak’ında yatırımı tamamladı. Vodafone Türkiye Middleware Uzmanı Özlem Demirtaş, tüm teknik gereklilikleri yerine getirerek, hedeflenen süreçte yatırımın tamamlandığını belirtti. Bin 500 servisin taşındığı bir yatırımı 5 ayda tamamlamanın kendi içinde önemli bir başarı olduğunun altını çizen Özlem Demirtaş, kurumsal işleyişin devamlılığını sağlayıp, gündelik iş süreçlerini kesinlikle aksatmadan bu geçişi yapma başarısının, yatırımı daha da önemli kıldığının altını çizdi. Entegrasyon yetkinliği gücünü gösterdi Yatırım sürecinde Vodafone Türkiye Middleware ekibi ve BNTPRO ekibi, ilgili çalışmaları ve geçişleri genelde gece 00:00-03:00 saatleri arasında tamamladı. Tüm bu taşımaların ardından, Vodafone Türkiye’de BT bünyesindeki farklı birçok birim de bu servisleri kontrol etti. “İşte bu yönüyle gerçekten büyük bir projeye imza attık” diyen Evrim Çelik, “Bizim ekibimizin ve BNTPRO’nun önderlik ettiği bu yatırım, arka planda BT’deki birçok servis ekibinin de taşımalar sonrası gerekli kontrolleri yaptığı bir çalışma oldu. Yani, yatırımın konumlandırılması ve hayata geçirilmesi birçok ekibin işbirliğinin sonucuydu” dedi. Vodafone Türkiye Middleware Uzmanı Ceren Kukul ise şu detayları paylaştı: “Beş farklı lokasyondaki veri merkezinde çalışmalar yürüttük. Kutuların montajını yaptıktan sonra, BT, operasyon ve network operasyonu gibi birçok başlık bu yatırımda bir arada çalıştı. Entegrasyon yetkinliği ve verimlilik bu yatırımda büyük önem taşıyordu. Yürüttüğümüz işin kesintiye tahammülü olmaması da bu yatırımı farklı kıldı.”
F5 ile verimlilik daha da artacak Vodafone Türkiye ve BNTPRO’nun hayata geçirdiği yatırımda, F5 Networks’ün distribütörü olan Prolink satın alma sürecini üstlendi. Yatırım rotasının belirlenmesinde ise varolan yapının yüzde 70’ini oluşturan F5 Networks etkili oldu. Söz konusu kutuları Vodafone Türkiye Middleware ekibi kullanırken, network gibi farklı ekiplerin de yönetimsel ihtiyaçları göz önüne alındı. F5 Networks’un tüm bu farklı alanlarda farklı çözümleri ilgili birimlerin ihtiyaçlarını karşılamak adına tüm kutularda ortak bir yetkinliği sunuyor. Öyle ki, yatırım kapsamında konumlandırılan kutularda hem global load balancing hem APM (Access Policy Manager) Single Sign On, yani iki aşamalı tanımlama yapılabilecek altyapı var. Yani ürün üzerindeki farklı fonksiyonları kullanma hedefi paralelinde, sonraki aşamalarda ve yeni projelerde Middleware ekibi farklı adımlar atarak, BT bütününde verimliliği daha da artırabilecek.
Faydalar, etkisini göstermekte gecikmiyor Evrim Çelik: “BNTPRO ile bugüne kadar birçok ortak çalışmamız oldu ve yapımıza hakimler. Aramızda sürekli bir iletişim olduğu için iki farklı firma da olsak, aynı amaçla hareket eden bir ekip halini aldık.” Halil İbrahim: “Bu yatırım, kontrol edilebilirliği artırdı. Proje ile kutu sayısı 32’den 16’ya indirildi. Yani bakım ve yönetim gibi birçok başlıkta önemli ve verimli bir konsolidasyonu başardık. Operasyonel maliyetler azalırken, her bir kutuyu daha verimli kullanmak mümkün hale geldi. Güvenliği en güçlü haliyle konumlandırmak için yazılım güncellemeleri yapıldı. Cihazlar paralelinde tüm başlıklar güncellendi.” Özlem Demirtaş: “Tüm BT yapısında biz, birimler arasında gerçek anlamda bir köprüyüz. Bir serviste sorun yaşanması durumunda önce ‘middleware’ birimine iletilir. Kurumsal BT biriminin iş sürecinde verimli iletişimi ‘middleware’ mümkün kılıyor diyebiliriz.” Ceren Kukul: “Olası her türlü sorunun kaynağını ‘middleware’ olarak biz adresleriz. Hayata geçirdiğimiz bu yapı ise yönetim kolaylığı sağladı. Daha az kutu olduğu için çok daha pratik bir yapıya kavuştuk. Bizim açımızdan daha yönetilebilir hale gelen bu yapıda, kapasiteyi de daha verimli kullanır hale geldik.”
6
E-TOPLUM Defileye gemi getirdi
84 yaşındaki moda tasarımcısı Karl Lagerfeld, Paris’te Chanel defilesi için “yine” yaratıcılığını ortaya koydu. Yukarda gördüğünüz gemiyi defilenin yapılacağı Grand Palais sergi binasına monte ettirdi. Maket gemi, gerçek bir geminin tıpatıp aynısı. Uzunluğu 148 metre. Grand Palais 1900 yılında Paris’te açılan Dünya Fuarı için sergi salonu olarak yapılmış bir “saray” aslında. Hemen karşı kaldırımındaki Petit Palais ile birlikte bugün de yüksek prestijli sergiler için kullanılan iki mücevher bina. 72 bin metre kare tabanıyla, 14 bin metrekare sergi alanıyla, 45 metre yükseklikte, 200 metre uzunlukta. Karl Lagerfeld, bir önceki defilesini yine burada yapmış, sergi alanını “orman”a çevirmişti. Sonbahar temalı defile için tonlarca kuru yaprak ve gerçek ağaçlar getirildi. Onun “her” defilesi bir öncekinden daha görkemli oluyor. Ama bütün bu gösterişin arka planında ciddi bir
BThaber
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
14 - 20 MAYIS 2018
Sahte haber mahkumu ceza verildi. Bunu ödeyemeyeceğini söyleyince bir aylığına hapse konuldu.
ekonomi var: Fransa’nın ulusal istatistik araştırmaları kurumu INSEE’nin Fransız Moda Enstitüsü için yaptığı araştırmaya göre moda ürünleri, ülkeye 2015’te 150 milyar Euro kazandırdı. Havacılık ise sadece 102 milyar, otomotiv 39 milyar kazandırıyor. Moda üretimi, Fransa’nın aslında 1 numaralı sektörü. 58 bin kişi tam zamanlı çalışıyor. Bu sayı, moda iletişimi, model ajansları, pazarlama vb ile 1 milyona çıkıyor. Veriler 2015’e ait olduğu için aradan geçen 3 yılda kazanç daha da artmıştır.
Malezya’da parlamentonun, “sahte haberi” 3 Nisan’da yasaklaması ardından ilk ceza verildi: Malezya’daki bir Danimarka vatandaşı aleyhinde, sosyal medyada “sahte haber” yaptığı gerekçesiyle dava açıldı. Vatandaş, bir cinayet mahalline polisin 50 dakikada ulaştığını yazmıştı. Oysa kayıtlara göre polis oraya 8 dakikada gitmiş. Zanlıların peşine düşmüş. Bu durumda Danimarkalı, “sahte haber” yapmış sayıldı. Özür dilemesine rağmen cezası ertelenmedi. 10 bin Malezya parası (2,500 dolar)
Böylece, ilk kez, sahte haber yayınladı diye bir kişi ceza alıyor. Ve Malezya’da yerli-yabancı fark etmiyor. Endonezya da eğer Facebook’ta sahte haber çıkarsa, Facebook’un kapatılacağını açıklamıştı. Singapur ve Filipinler’de de sahte habere karşı yasal önlem alınması yönünde hareket var. Tabii ki düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan stk’lar bu girişimlere karşı duruyor. Avrupa Birliği ise Dijital Ekonomi ve Toplum Bakanı Mariya Gabriel başkanlığında 39 iletişim ve bilişim uzmanından oluşan bir komisyonun sahte habere dair öneriler raporunu yayınladı. 44 sayfalık raporda sahte haberin tanımları, buna karşı alınabilecek önlemler,
ifade özgürlüğünün durumu tartışıldıktan sonra AB’nin, daha üst düzeyde, bu konuda neler yapabileceğine dair öneriler yer alıyor. Bu durumda, 2019’da AB’nin bir yönerge ilan etmesi beklenir. Zaten Bakan Gabriel, teknoloji “devlerini” hedefe koyarak şu anlama gelen diplomatik bir uyarı yaptı: “Temmuza kadar bu konuda bir ahlaki tavır almalısınız. Sizi Aralık ayına kadar gözleyeceğiz. Durumunuza bakacağız.” Güzel salonlarda kibar uzmanlar güzel güzel tartışırken, “Yok artık! Bu kadarı da olmaz” dedirten durumlar yaşanıyor: BBC logosunu kullanarak, sanki bir BBC stüdyosundan yayın yapılıyormuş gibi bir mizansenle şu 3 dakikalık tv “haberi” (!) online yayınlandı: “Rusya ile NATO, Baltık’ta savaşa başlamış, nükleer başlıklı füzeler kullanılmış! Kraliçe Elizabeth, Londra’dan, güvenli bir yere kaçırılmış.” BBC hemen yalanladı ama inanmak isteyen inanmıştır.
Blok zincirine umutlu bakış Dünyanın en ünlü teknik üniversitesi Massachusetts Institute of Technology (MIT) tarafından aylık yayınlanan, akademik temelli ama gündelik dilli Teknoloji Dergisi’nin son Mayıs/Haziran sayısı bütünüyle blok zinciri konusuna ayrıldı. Konuya dair hem olumlu, hem acabalı beklentiler, derginin kapağındaki grafik tasarımda görünüyor: Sağ üstteki büyük mavi karede “umut” yazılı. Sol alttaki kırmızı karede “aşırı umut/gaza gelmek” yazılı. İki kare birbirine yaklaşıp az biraz çakışınca, orada oluşan yeni karede ise “gelecek, burada” yazılı. Blok zincirine dair iki zıt uçta birikmiş beklentiye karşın, ortada bir umut var. Konuya dergide ayrılan 90 sayfada, bu noktaya nereden nasıl geldik, neredeyiz, nereye gidiyoruz işlenmiş. Konunun uzmanlarının, gerek umut, gerekse “aşırı” umutla soslanan blok zinciri konusunu
çeşitli boyutlardan ele aldıkları makaleleri özetlemek mümkün değil. Ama, bir bilimcimiz de dergide. ABD’de yaşayan bilişimcimiz, Cornell/NY Üniversitesi hocası Emin Gün Sirer’in, “Acaba blok zinciri ne kadar güvenli olabilir?” konulu araştırmaları özetlenmiş. Makaleler, doğruluğu tam saptanmadan, “doğruluğu” peşinen kabul edilmiş yargılarla hareket etmenin yol açabileceği “çukurlara” dikkat çekiyor: “Blok zincirini anlamak için ilk yapacağınız şey, delice tahminleri bir kenara bırakmanız olacaktır.” MIT uzmanlarına göre, zaten Bitcoin’de bir gelecek yok. Üretimi sırasında ortaya çıkan muazzam elektrik faturaları şaka gibi. Konuyu İzlanda’da araştırarak dünya ekranlarına taşıyan BBC Click, bir Bitcoin “üretim merkezinde” (!) aylık elektrik faturasının bir milyon Euro’nun üzerinde olduğunu duyurdu. Deutsche Welle de şöyle diyor:
“Bitcoin'in çok basit bir nedenden dolayı "kirli" bir sanal para birimi olduğu görüşünü savunuyorlar. Her bir Bitcoin, anlaşılması çok zor algoritmaların altına saklanmış sanal altın zerrelerden oluşuyor ve bunların üretiminde çok yoğun bir biçimde bilgisayar enerjisine ihtiyaç duyuluyor.” (14.12.17) Bitcoin’in olumsuzlukları ile blok zincirinin olası olumlulukları, tartışmaların iki zıt ucunda. Blok zinciri, Bitcoin’le ilgili tartışmaların uzağına düşüyor iyice. The Economist, 8 Mayıs tarihli sayısında (Special Report: Financial Inclusion) şöyle yazdı: “Blok zincirinin, ödeme sistemleri için büyük bir potansiyeli var. Ama şimdilik bu henüz gerçekleşmedi.
Merkezi Brüksel’de olan, dünyada 11 bin bankanın kullandığı Swift, dünyada bankalararası ödemelerin yarısını yapıyor. Swift’in de uzun vadede blok zincirini kullanmaya başlayacağı düşünülüyor.” Bizde de bu konunun hukuki boyutunun hukukçular açısından daha iyi anlaşılması için olumlu bir adım atıldı: Dünya Ekonomik Forumu’nun San Fransisco’da açtığı 4’üncü Sanayi Devrimi Merkezi’nin
Başkanı Murat Sönmez, TBMM’de sunum yaptı. TBMM Sanayi, Ticaret, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’na yeni teknolojiler çerçevesinde blok zincirini de anlattı. Bu teknolojiye dayanan altyapılı evrak sistemiyle tapu kaydı gibi devlet hizmetlerinin çok hızlı bir şekilde yapılabileceğini, akıllı kontratlar oluşturularak yasal düzenlemelerin bu sistem üzerinden yapılabileceğini söyledi. (AA,03.05.18)
8
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
14 - 20 MAYIS 2018
Siber liderlerin güvenlik stratejileri…
Entegre Siber Güvenlik konulu Teknoloji Platformu, 26 Nisan günü gerçekleşti. Bu etkinlik ile ilgili içerikleri geçtiğimiz sayımızda vermiştik. Etkinlik kapsamında gerçekleştirilen “Siber Liderler Siber Korsanların Önüne Nasıl Geçebilir?” isimli panel ile ilgili içeriklere ise bu sayımızda yer veriyoruz. Bilişim Teknolojileri ve Siber Güvenlik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz S. Selim Yüksel tarafından yönetilene panele konuşmacı olarak Vakıfbank Teknik Müdürü Ahmet Özkan, İSBAK Akıllı Şehir Koordinatörü Mustafa Uçak, Yapı Kredi Bankası BT Güvenlik Yönetimi Direktörü Yener Kılıç ve Hepsiburada Bilgi Güvenliği Müdürü Yılmaz Ak katıldılar. İSBAK adına siber güvenlik yaklaşımlarının açık veriden yana olduğunu belirten İSBAK Akıllı Şehir Koordinatörü Mustafa Uçak, konu akıllı şehirler olunca mevcut verinin sürekli kullanılabilir olmasının gerekliliğine dikkat çekti. “Bu kapsamda akıllı şehir mimarisi üzerinde çalışıyoruz. Güvenlik ise bu mimarinin her noktasında konumlanacak şekilde kurgulandı. Bu uygulama büyük oranda bitti, pratikte nasıl kullanılacağına dair çalışmalar sürüyor” dedi. Güvenliğe finans penceresinde bakmamızı sağlayan panel konuşmacılarından Yapı Kredi Bankası BT Güvenlik Yönetimi Direktörü Yener Kılıç, “Günümüzde, tehditleri daha hızlı tespit eden ve daha hızlı aksiyon alan çözümler kullanabiliyoruz. Biz doğrudan bu tip tuzak sistemlerini kullanmıyoruz.
Ama buna benzer çözümleri kendi organizasyonumuza uyarlıyoruz” dedi. Yener Kılıç’ın verdiği bilgilere göre, günümüz ofis içi siber güvenlik problemlerinin büyük çoğunluğu doküman ve makrolar seviyesinde yaşanıyor. Bu noktadaki çözümlerin hız kazanmasının ve siber güvenlik standartlarının yerine getirilmesinin önemli olduğunu belirten Yener, bu kapsamda bazı yaptırımlarla yakın zaman içerisinde karşılaşacağımızı da sözlerine ekledi. “Yeni nesil güvenlik sistemlerine karşı kurumunuz nasıl bir hazırlık içerisinde?” sorusunu üzerine Hepsiburada Bilgi Güvenliği Müdürü Yılmaz Ak ise şu bilgileri verdi: “Yeni nesil güvenlik tehditlerini dijital dönüşümün her geçen gün hayatımıza daha adapte olduğu bugünlerde saptamak ve önüne geçmek güç. Bu sürece Türkiye ölçeğinde tam olarak hazırlıklı olduğumuzu da düşünmüyorum. Yetkin insan kaynağı ve güvenlik çözümleri kapsamında soru işaretleri var. Farklı bir açıdan bakmak gerekirse, artık engellemeye yönelik güvenlik çözümleri yerini tespit ve analize odaklı çözümlere bırakıyor. Çünkü hepimizin bildiği gibi siber korsanlığa maruz kaldığını fark eden firmalar kadar fark etmeyen firmalar da var ve yeni tip çözümler bu farkındalığa kapı açıyor. Bununla birlikte ayrıcalıklı yetkilere sahip olan şirket personellerinin faaliyetlerinin takip edebilmek de siber güvenlik açısından
önemli.” Gartner’ın bu alanda yapmış olduğu araştırmalardan sonuçlar paylaşan Yılmaz Ak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Araştırmaya göre 2020 yılında dijital tabanlı şirketler gerekli ve zorunlu siber güvenlik tedbirleri ile donanmaması nedeniyle büyük zararlar görecekler. Bu gibi bir durumun yaşanmaması için firma üst yöneticileri tarafından siber güvenlik tedbirlerinin önceliklendirilmesi gerekmektedir. e-Ticaret sektörü çok dinamik bir sektör. Farklı ekiplere doğru bir destek sunmamız gerekiyor. Farkındalığı artırmak da şirketler için büyük öneme sahip. Her geçen gün daha iyi noktalara geleceğimizi umut ettiğim bu alanda, bilgi güvenliği liderlerine büyük bir görevin düştüğünü söylemek de yanlış olmaz.” Vakıfbank Teknik Müdürü Ahmet Özkan da paneldeki konuşmasında şu bilgileri katılımcılarla paylaştı: “Geleneksel yöntemlerin işe yaramadığı günümüzde artık daha proaktif olmakla mükellefiz. Bu kapsamda Vakıfbank olarak sıfırıncı gün ataklarına karşı yeni ürünleri devreye aldık. İmza tabanlı olmayan çok sayıda zararlı yazılımları tespit edebilir hale geldik. NSS tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre internet trafiğinin yüzde 75’lik kısmı SSL üzerinden sürdürülecek. Bu bağlamda SSL trafiğinin incelenebilmesi asli hedeflerimiz arasında yer alıyor.”
BThaber
GÖRÜŞ
14 - 20 MAYIS 2018
TEKNO-POLİTİK
9
ULUSAL ENDÜSTRİ 4.0 YOL HARİTASI: BEKLEMEYE DEVAM MI, TÜSİAD, TÜBİSAD VE TBD’NİN KOLEKTİF ZEKASI MI?
OSMAN COŞKUNOĞLU ocoskunoglu@gmail.com twitter.com/osmancoskunoglu facebook.com/osman.coskunoglu www.coskunoglu.org medium.com/osman-coskunoglu
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, 7 Nisan konuşmasında hem Endüstri 4.0 ve dijital dönüşümde öncü ülke olacağımızı, hem de bu konudaki yol haritamızın Nisan sonuna kadar açıklanacağını müjdelemişti (http://bit.ly/2IjAUdu). Bundan 14 ay önce de ilginç bir açıklamaya tanık olmuştum. Hem TÜSİAD’ın hem de hükümetin Endüstri 4.0 çalışmalarında önde gelen yeri olan Siemens CIO’su ile Şubat 2017’de Antalya’da bir panelde konuşmacıydık. Bu yetkin kişi “Endüstri 4.0 ile ilgili herşey hazır, ülkemizde bomba patlamayan bir hafta olunca açıklanacak” demişti. Bu iki açıklamanın arasındaki 14 ay boyunca da defalarca
“Endüstri 4.0’ı kaçırma lüksümüz yok” lafı edildi. Fakat, Nisan ayı bitti, ortada tartışabileceğimiz bir yol haritası taslağı bile yok. Dünyayı izleyenler, çok hızlı gelişen Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm konularında şimdiden dünyanın çok gerisinde kaldığımızı bilir. Yukarıdaki gerçekler ışığında, dijital dönüşüm, Endüstri 4.0 gibi konuları sadece moda oldukları için değil, ülkemizin daha da fazla
çağımızın gerisinde kalmaması için ciddiyetle ele alan STK’ların önünde iki seçenek var: Siyasi iradenin somut adım atmasını beklemeye devam etmek ve bir araya gelip, katılımcı ve şeffaf süreç içerisinde bir yol haritası taslağı çıkarmak. Önerim ikinci seçenektir. Özellikle, iyi düşünülmüş ve arkasına ilgili toplumsal kesimin desteğini almış bir taslak seçimden önce ortaya konabilirse, seçim sonrası oluşacak siyasi irade için de bağlayıcı olabilir. Güçlü olanakları olan TÜSİAD ve TÜBİSAD bu konuda raporlar
yayımlayarak zaten belli bir birikim sahibi oldu. Türkiye Bilişim Derneği de ülkemizin en büyük bilişim STK’sı. Başarılı bir kolektif zeka (http://bit.ly/2IhGKMM) oluşturmanın öncülüğünü bu üç STK beraberce yüklenebilir. İlk adım olarak, medyatik etkinlikler düzenlemek yerine, STK’lar tarafından, somut olarak belirlenmiş bir hedefe yönelik spesifik gündem etrafında, ilgili ve yetkin akademisyenleri de içeren bir dizi toplantı planlanabilir. Yayınlanmış raporlar zaten bu toplantılar için gerekli altyapıyı oluşturuyor. Böylece, önceki bir yazımda belirttiğim koşulları (http://bit.ly/2IhGKMM) gerçekleştirip başarılı bir kolektif zeka ortamının oluşması sağlanabilir.
KÜRESEL BİTCOİN’İN GELECEĞİ ÜZERİNE BİR MÜNAZARA Amerika’da günümüzün tartışmalı konularında münazaralar düzenleyen “Intelligence Square”ın Nisan sonundaki münazarasında önerge şuydu: Bitcoin balon değildir, kalıcıdır (http://bit. ly/2I3ZWdg). Önergeyi savunan iki isim de teknoloji firma CEO’su. Goldman Sachs’ın bile Bitcoin’i ele aldığını, merkezi olmayan
bir paranın küresel finansta devrim yaratacağını, düşük gelirliler arasında bankalara ödeme yapmadan para transfer etme olanağı sağladığını, ekonomisi ve parası istikrarsız ülkede yaşayanların varlıklarını risklerden koruduğunu ileri sürerek önergeyi savundular. Önergenin karşısında olanların birisi Şikago Üniversitesi hukuk profesörü, öbürü
Financial Times gazetesinin yöneticilerinden. Sınırlama olmasına rağmen fazla üretim olabileceği ve değerinin düşerek yok olacağını, suç odakları tarafından kullanılmaya uygun olduğunu, arkasında güvenilir bir devlet olmadığı için bireylerin kendi çıkarları için manipüle etmelerinin kolaylığını ileri sürerek önergeyi reddettiler. Münazara öncesi yapılan
oylamada, %39 önergeyi destekliyordu, %38 karşıydı, %23 ise kararsızdı. Münazaranın sonunda yapılan oylamada, %25 destekliyordu, %68 karşıydı, %7 ise kararsızdı. Münazarayı, önergenin karşısında olanlar, yani, Bitcoin kalıcı değildir, balondur görüşü kazanmıştı. Ben münazara öncesi de sonrası da kararsız kaldım. Hemen hemen tüm geleneksel paradigmaların
derinden sarsıldığı bir dönemden geçerken, ileriye dönük bir tahminde bulunmakta zorlanıyorum. Bu arada, Nisan ayında bir toplantı için gittiğim Sofya’da, merkezi konumdaki otelimden çıkınca hemen solumdaki para değiştirme ofisinde kripto para da değiştirildiğini, telefonumla çektiğim amatör bir fotoğrafla tespit ettim.
BİREYSEL TRANSHÜMANİZM İLE TANIŞALIM “Elime pirinç tanesi büyüklüğünde bir çip implantı yaptırdım. Sadece elimi göstererek evimin kapısını açabiliyorum. Bununla otomobilimin de kapısını açabilecek bir yazılım için uğraşıyorum” diyor Zoltan Istvan (http://bit.ly/2wkYYrL). ABD’nin 2016 başkanlık seçimine kendi kurduğu Transhümanist Parti’nin adayı olarak giren Istvan, bu yılın Kasım ayındaki Kaliforniya valisi seçiminde de aday. Başkanlığa aday olmasında, doğal olarak, kazanmak gibi bir iddiası yoktu. Amacı, transhümanizm görüşünü tanıtmak ve yaygınlaştırmaktı. Fakat, Kaliforniya seçimlerine kazanma iddiasıyla giriyor.
Transhümanizmi “fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin artırılması ve yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden faydalanılması gerektiğini öne süren uluslararası bir entelektüel ve kültürel harekettir” diye tanımlıyor ülkemizde yasaklanan Wikipedia. Şu anda sensörlerle dolu çevremizle giderek artan ve yayılan bir dijital bağlantı içerisindeyiz. Bu bağlantıyı şimdilik, akıllı telefonlar gibi, bedenimizin dışındaki bir cihazla gerçekleştiriyoruz. Cihazlarımızla yoğun ilişkimizin zararlarını ortaya koyan
araştırma sonuçları var. Hatta bu binyılın çocuklarındaki ekran bağımlılığının beyin kimyalarını bile bozabileceği ortaya çıkıyor (http://bit.ly/2wkZ2b3). Önümüzde, pek de uzak olmayan yıllarda implant ile bu cihazları bedenimizle bütünleştirebileceğimiz görülüyor (http://bit. ly/2I1g2EM). Zoltan Isvan gibi transhümanistler bu gidişatı savunuyor. Fakat, bu sefer de cyborga dönüşen insanın hackerlara av olacağı gibi, yeni sorunlar ortaya çıkacak. Heyecan verici teknolojik gelişmelerle beraber onlarca soru ve bilinmeyen ile karşı karşıyayız. Örneğin, cihazlar
bedenimiz dışındayken mi, bedenimizle bütünleşince mi daha ciddi sorunlar ortaya çıkar? İnsan ötesi bir evrimin kaçınılmazlığını kabullenirsek, ortaya çıkacak sorunlar nasıl azaltılabilir? Nihai analizde, temel soru şu: birey olarak insanın ve küresel olarak insanlığın mutluluğu nasıl sağlanabilir? Bu sorunun tek bir yanıtı olmadı, olmayacak. Fakat, odakta teknolojinin değil, insanın olmasını sağlamak için bu soruyu sormayı ve
farklı görüşleri tartışmayı sürdürebilmeliyiz. Oysa, Moore yasası ve dijitalleşmenin hızla yaygınlaşması sonucu, teknoloji üssel bir hızla gelişirken, toplumsal bilinç, politikalar ve etik anlayışı geride kalıyor.
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
14 - 20 MAYIS 2018
Penta Teknoloji, bu hafta borsada işlem görmeye başlıyor
Penta Teknoloji Genel Müdürü Mürsel Özçelik Türkiye’nin en köklü teknoloji dağıtıcılarından Penta Teknoloji, halka açılıyor. Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) onayının ardından Penta Teknoloji, 17 Mayıs’tan itibaren Borsa İstanbul’da işlem görmeye başlayacak. Sermaye artışı sonucu elde edilecek gelirlerle, mevcut kredi borçlarının azaltılarak şirketin finansal yapısının güçlendirilmesi ve bu kapsamda yeni yatırımlar için kaynak yaratılması amaçlanıyor. Dünyaca ünlü 16 teknoloji markasının Türkiye’deki tek dağıtıcısı olan Penta’nın geçtiğimiz yıl net satışta yüzde 35 oranında büyüyerek 2,5 milyar TL’lik ciroya ulaştığını
hatırlatan ve bugüne kadar halka arz için en doğru zamanı beklediklerini söyleyen Penta Teknoloji Genel Müdürü Mürsel Özçelik, “Penta Teknoloji olarak net satışlarımızı 2016 yılında yüzde 22, 2017 yılında ise yüzde 35 oranında artırdık. Geçtiğimiz yıl brüt kârımız yüzde 38 artarak 166,7 milyon TL'ye; Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kar’ını (FAVÖK) ise yaklaşık olarak yüzde 56 oranında artarak 103,7 milyon TL'ye ulaştı. Dönem kârımız ise yine aynı dönem için 56,9 milyon TL olarak gerçekleşti” bilgisini verdi. Penta Teknoloji’nin halka arzı hem sermaye artırımı hem de ortak satışı yoluyla gerçekleştirilecek. Toplamda 19.764.345 TL; ek satış da dahil olmak üzere 21.345.493 TL nominal değerli payı halka arz edecek şirketin 31.724.000 TL olan sermayesi, 15.862.000 TL artırılarak 47.586.000 TL’ye çıkarılırken; mevcut pay sahipleri de toplamda 3.902.345 TL nominal değerde pay satacak. Penta Teknoloji’nin halka arz sürecinde önemli bir adımı geride bırakmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Özçelik, “Sektörde 28 yıllık deneyime sahip, Türkiye’de BT sektöründe en fazla markayı bünyesinde barındıran Penta
Teknoloji olarak SPK onay sürecini başarıyla tamamladık. Elde edilecek gelir ile finansal yapımızı güçlendirerek; çalışan, müşteri, üretici, hissedar kısacası tüm paydaşlarımıza ve ülke ekonomimize katkı amacıyla çıktığımız bu yolda başarıyla ilerleyeceğimizi umuyorum” açıklamasını yaptı. Penta bugün, 8 kategoride 40’dan fazla küresel teknoloji markasının dağıtıcılığını gerçekleştiriyor. Yaklaşık 7 yıl önce teknoloji dağıtıcılığının önde gelen isimlerden MersaSistem’le stratejik ortaklık yaparak Yıldız Holding bünyesine katılan Penta Teknoloji, 2012 yılı sonunda MersaSistem ile Penta Teknoloji adı altında birleşti. Aktif büyüklüğü ve yatırımları itibariyle Türkiye’nin en büyük halka açık girişim sermayesi şirketi Gözde Girişim’in ise Penta’da yüzde 54,30’luk bir payı bulunuyor. Özçelik, Türkiye’de bilgi teknolojisi harcamalarına da değinerek, “IDC verilerine göre, Türkiye’deki bilgi teknolojisi harcamaları (cihazlar, altyapı ve yazılımları dâhil, ancak hizmetler hariçtir) 2017 yılında yaklaşık 3,7 milyar dolar olarak öngörüldü. Bizim satışlarımız ise toplam pazarın yaklaşık 700 milyon dolarını oluşturuyor” bilgisini verdi.
Bir adım ileri… Yenilenen yapısıyla GlassHouse, gerekli tüm kriterleri tamamlayarak Dell EMC ile iş ortaklığı mertebesini Titanyum seviyesine yükseltti. GlassHouse Genel Müdürü Alp Bağrıaçık, Dell EMC ile yürüttükleri iş ortaklığıyla bugüne kadar önemli projelere imza attıklarını belirterek, şunları söyledi: “Sunduğumuz hizmetler doğrultusunda Dell EMC tarafından belirlenen kriterleri tamamlayarak bu yıl itibari ile Titanyum İş Ortağı seviyesine ulaştık. İş
odağımızı veri koruma ve iş sürekliliğinde tutacağız. Sanallaştırma, yazılım tabanlı veri merkezi teknolojileri ve yönetilen servisler ile de hizmet veriyoruz. Şirketlerin dijitalleşme süreçlerinin hızlı ilerleyebilmesi sanallaştırma ve yazılım tabanlı altyapılara bağlı ve bu doğrultuda verilerin yedeklenmesi ve iş sürekliliği çok önemli. Bu kapsamda müşterilerimizin BT dönüşümlerine destek olacak, Türkiye veri koruma ve yedekleme hizmeti pazarında yüzde 85 olan pazar payımızı da daha yukarıya çekeceğiz.”
GlassHouse Genel Müdürü Alp Bağrıaçık
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
14 - 20 MAYIS 2018
DataCenter Türkiye, sektör paydaşlarını buluşturdu
Bilişim Altyapı Sistemcileri Derneği (BASİD) tarafından düzenlenen Data Center Türkiye 2018 Konferansı, 8 Mayıs günü Wyndham Grand Levent’te gerçekleşti. Bu yıl 5. kez gerçekleşen etkinlik BThaber’in basın sponsorluğunda düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren BASİD Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Taşlı, konuşmasına Cahit Arf’ın “Bilgi ve onun ürünü olan teknolojiyi üretmeyen toplumlar bağımsızlıklarını ve dolayısı ile mutluluklarını yitirirler” sözünü hatırlatarak başladı. Bilim ve teknolojiye sürekli adapte olmanın önemli olduğunu belirten ve ülke olarak geçtiğimiz yüzyılda bu adaptasyonun yerine getirilemediğini söyleyen Taşlı, bugün sarfedilen bu çabadan ötürü gelecekten umutlu olduğunu söyledi.
Etkinliğin bir diğer konuşmacısı ise DataCenter Türkiye Komitesi Başkanı Rahmi Bıyıklı oldu. Oda büyüklüğündeki bilgisayarların yer aldığı, yüksek maliyetli bilgi işlem odalarından, günümüz veri merkezlerine uzanan yolu anlatan Rahmi Bıyıklı, “Günümüz dünyasında veri merkezlerinin işlevselliği ve verimliliği her geçen gün artıyor. Tabi bu da birtakım güvenlik sorunlarını beraberinde getiriyor. Facebook, Twitter gibi yapılarda bile güvenlik zafiyetlerini görüyoruz. Yapılan araştırmalara göre güvenlik tehditlerinin yüzde 47’si organizasyon için yetkili kullanıcılardan kaynaklanıyor” dedi. “BICSI Standart ve Sertifikasyonları, Mesleki Gelişiminize Nasıl Katkı Sağlar?” isimli konuşması ile
etkinlikteki yerini alan BICSI Türkiye Başkanı Harun Çakır, BASİD ile bu ölçekte bir etkinlik düzenlemekten dolayı duyduklarını kaydetti. BICSI kapsamında sunulan eğitim programlarına değinen Çakır, uluslararası platformlarda kabul gören detaylı eğitimler ile sektörü büyütmeye ve geliştirmeye gönüllü olduklarını belirtti. Etkinliğin ana sponsoru olan HCS Genel Müdürü Ufuk Yılmaz ise hem güncel teknolojiler ve standartlar hem de sektöre dair önemli ipuçlarını gerçekleştirdiği “Yapısal Kablolamada Trendler & Çözümler” isimli sunumu ile paylaştı. Verilen kahve molasında sonra Commscope ve Schneider Electric Türkiye’den konuşmacılar, gelişen teknolojiler ve eğilimler hakkında bilgi verdiler. Etkinlik kapsamında “Veri Merkezlerinin Geleceği ve Bulut Teknolojilerinde Hibrit Yapılanma” isimli panel de gerçekleştirildi.. Versa Networks Ülke Müdürü Ahmet Türkgil’in moderasyonunda gerçekleşen panel, Veeam Ülke Müdürü Ozan İnan, Equinix Ülke Müdürü Mehmethan Şişik, NetApp Ülke Müdürü Behçet Yumrukçallı ve Fortinet Ülke Müdürü Serdar Yalçın’ın katılımları ile gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında iki ayrı salonda 13 farklı oturum da yer aldı.
Java Day İstanbul yapıldı İstanbul Java Kullanıcı Grubu tarafından düzenlenen ve Türkiye'nin en etkili uluslararası toplum odaklı yazılım konferanslarından biri olan Java Day İstanbul, 5 Mayıs günü gerçekleştirildi. Geliştiricilerin Java, web, mobil, büyük veri, bulut, DevOps ve gelecek ile ilgili en yeni teknolojileri öğrenmelerine yardımcı olan Java Day İstanbul, aynı zamanda geliştiricilerin, teknoloji şirketlerinin ve yeni girişimlerin aralarında iyi bir ağ kurmasına da yardımcı oluyor. Hilton Bosphorus Kongre ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleşen etkinlik bu sene de katılımcılara yazılım
sektörünün farklı kapılarını açtı. Java Day İstanbul 2018 yazılım konferans kapsamında eş zamanlı olarak 3 salonda 34 oturum gerçekleşti. Bu sene ilk defa gerçekleşen 8
ayrı yuvarlak masa oturumu da etkinliğe farklı bir boyut kazandırdı. Etkinlik kapsamında satılan biletler Java Day Kids’e destek amaçlı bir fona aktarıldı.
BThaber 14 - 20 MAYIS 2018
DOSYA:
Ses ve Görüntü Sistemleri ile Gelen Verimlilik
www.bthaber.com.tr
Ayhan Sevgi
Hedef kitlelere ulaşmada renkli yollar… Özel içeriklerle daha fazla müşteri kitlesine ulaşmak her şirketin hedefleri arasında yer alıyor. Bu doğrultuda teknolojinin nimetlerinden yararlanmak isteyen şirketlerin imdadına ise ses ve görüntü sistemleri yetişiyor. Bütünleşik iletişim yapılarının temelini oluşturan ses ve görüntü sistemleri, teknolojik
gelişim ve gerek kurumsal gerek bireysel beklentiler ışığında sürekli yenileniyor. Kurumsal BT altyapısı ile tam entegrasyon ile uçtan uca takip ve yönetim sağlanıyor. Kolay yönetim ve kolay içerik sunma olanakları, bu sistemlere kurum ve şirketlerin olan ilgisini daha da artırıyor.
Dosya Sponsoru
14 DOSYA
Ses ve Görüntü Sistemleri ile Gelen Verimlilik
BThaber 14 - 20 MAYIS 2018
Bilgi ve mesajlarınızı daha güçlü bir şekilde verin
İnnova Self Servis ve Otomasyon Çözümleri Direktörü Ahmet Kebabçıoğlu Ses ve görüntü sistemleri kurumlara mesajlarını hedef kitlelerine doğru yerde ve doğru zamanda, doğrudan ulaştırma olanağı sunarken, etkin bir iletişim kanalı olarak verimlilik artışı sağlıyor ve müşteri deneyimini zenginleştiriyor. “İç ya da dış mekanlarda olduğu gibi, büyük sunumlarda, tanıtım ve gösteri etkinliklerinde sahnedeki kurguyu destekleyecek şekilde kullanılan ses ve görüntü sistemleri bilgi ve mesajların daha güçlü bir şekilde aktarılmasını sağlar” diyen İnnova Self Servis ve Otomasyon Çözümleri Direktörü Ahmet Kebabçıoğlu, şu açıklamalarda bulundu. “Son dönemlerde başta IoT olmak üzere gelişen teknolojiler sayesinde ses ve görüntü sistemleri alanında kaydedilen önemli ilerlemelere bağlı olarak ses ve görüntü sistemlerinin kullanım alanlarının her geçen gün artığını görmekteyiz. Ses ve görüntü sistemleri kurumları basılı materyale olan bağımlılıktan kurtarırken, masrafları da ciddi ölçüde düşürmektedir. Her türlü görüntülü ve sesli uygulamada Video Wall ve Digital Signage sistemleri ister tek başına ister mekânın bir tamamlayıcısı olarak kullanılabiliyor. Ses ve görüntü sistemleri iç ya da dış mekanda sabit ve durağan yüzeyleri canlı bir iletişim aracına dönüştürüyor. Hem görüntü hem de ses ile desteklenen, bulunduğu ortama hareket ve canlılık katan video-wall uygulamaları da ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Yeni nesil ses ve görüntü teknolojilerine sahip çözümler markaların prestijine ve yenilikçilik algısına da önemli bir katkı sağlıyor. Mekânların modern görünümleriyle bir bütünlük oluşturan çözümler sayesinde ziyaretçiler birçok haber ve bilgiye kolayca ulaşabiliyor. Bizler de İnnova olarak son dönemde ses ve görüntü sistemlerinin müşteriye deneyimine yaptığı katkıyı fark ederek, bu sistemleri kullanan kurumların sayısının giderek artığını
gözlemliyoruz. Şirket olarak bu konuda önemli ürünlerimiz bulunuyor.” Ses ve görüntü sistemlerinin temel bileşenleri; yüksek kaliteye sahip endüstriyel ekranlar, başarılı bir Digital Signage yazılımı, amaca hizmet eden içerikler ve doğru içerik yönetiminden oluşuyor. Bu sistemlerin seçiminde, kurulumunda ve işletiminde üstün kaliteli, uygun maliyetli, esnek, ölçeklenebilir, uyumlu, kolay yönetilebilir ve güvenilir çözümlerin tercih edilmesi önem taşıyor. “Ses ve görüntü sistemleri bir mecra olarak değerlendirilmeli, sunulan içerik en iyi tasarım ve kalite ile sunulmalı, titizlikle yönetilmelidir” diyen Ahmet Kebabçıoğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Müşteri deneyimini doğrudan etkileyen ses ve görüntü sistemlerinde işin şansa bırakılmaması ve tüm olasılıkların baştan öngörülmesi gerekir. Bu nedenle şirketlerin bu nedenle doğru iş ortağını seçmeleri büyük önem taşımaktadır. Gerek kurulum gerek işletim aşamasında 7/24 destek sağlayabilecek, sunduğu çözümleri ‘anahtar teslim’ şeklinde tamamlayacak bir iş ortağı projenin başarısını da etkilemektedir. İnnova olarak uzman Kiosk İnnova ekibimizle kurumlara bu alanda sunduğumuz çözümlerde, belirlenen program çerçevesinde yayınlanması ve raporlaması konusunda iş ortaklarımıza uçtan uca hizmet veriyoruz. Ses ve görüntü sistemlerinde sistemin her aşamasında kolay kullanımı, sistemlerin yerleşiminin de en yüksek verim sağlayacak şekilde tasarlanması, farklı mekanlardaki sistemlerin tek bir merkezden kolayca yönetilebilmesi büyük önem taşımaktadır. İnnova olarak bu alanda geliştirdiğimiz özel DS Suit yazılımı sayesinde ses ve görüntü sistemlerinin uzaktan yönetimini ve bakımını son derece kolaylaştırıyoruz. DS Suit sayesinde, uzaktan içerik yayını yapmak, yayının zaman planlı yönetimini yapmak, dağıtık yapıdaki yüzlerce ekranı tek bir merkezden izlemek, yayın ve cihaz durumlarını raporlamak mümkün. Güncel teknolojilere göre sürekli yenilenen DS Suit, klasik medya oynatıcı bilgisayarların kullanıldığı Digital Signage sistemlerinin yanında SoC (System on Chip) teknolojisine sahip ekranlarda da merkezi yayın yönetimi yapılmasına imkân vermektedir. DS Suit’in IP tabanlı olması sayesinde içeriğin yönetimi, internet ağının eriştiği her noktayı kapsayacak biçimde yapılandırılabiliyor ve mağaza, restoran, şube, bayi gibi herhangi bir uç noktada içeriğin gösterimini mümkün hale getirebiliyor. Coğrafi olarak çok sayıda ekranın devrede olduğu bir sistemde tek bir merkezden, tek bir komutla aynı anda tüm ekranlarda aynı içeriğin gösterilebilmesine olanak tanıyan DS Suit yazılımımız, özellikle çok sayıda şubesi bulunan bankalara ve perakende zincirlerine çok büyük bir esneklik ve kolaylık sağlamaktadır.”
16 DOSYA
Ses ve Görüntü Sistemleri ile Gelen Verimlilik
BThaber 14 - 20 MAYIS 2018
Her tür şirketten talep var! Ses ve görüntü sistemleri günümüzde artık sektör bağımsız şekilde tüm firmaların, en hızlı ve en kolay sistemi seçtiği bir hal aldı. Özellikle, otomasyon ve otomasyon uyumlu sistemlerin kontrol yeteneklerinin artmasıyla, eskiden dakikalarca süren toplantı ve konferans gibi etkinlik hazırlıkları artık saniyeler içerisinde hazır duruma gelebiliyor. Bu durum, sektör bağımsız şekilde tüm firmaların talebi olmuş durumda. Kısacası, firmaların; en basit sistemden en karmaşık sisteme, tüm sistemlerden beklentileri en hızlı şekilde taleplerine cevap verebilen bir ses ve görüntü sistemi. iDisPlay İş Geliştirme ve Proje Satış Yöneticisi Murat Yılmaz’ın verdiği bilgilere göre, bu tür sistemlerin uçtan uca tek elden projelendirilmesi çok önemli. Özellikle yeni projelerin çoğunda bu tür sistemler için danışmanlık hizmeti alınarak ilerlenmesini öneriyoruz. Projenin en başında, firma mutlaka bir danışman aracılığı ile bu teknolojileri yakından tanımalı ve ihtiyacı olan sisteme bu danışman ile birlikte karar vermeli. Sistemin kurulumu ve işlerliği aslında işin en başından sıkı tutulması gereken çok önemli hususlar. Bu yüzden dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu sistemleri mutlaka projenin en başında bir danışman ile uçtan uca tasarlamak. İhtiyaçları iyi anlatıp, en uygun çözümü sektörün deneyimli ekiplerinden alternatifli şekilde almak. “Böyle bir proje sürecinde sistem kurulumu ve işlerliği ile ilgili en optimum çözüme ulaşılacaktır” diyen Murat Yılmaz, şunları kaydetti: “Sistem kullanıcıları, minimum müdahale ile en hızlı aksiyon ve maksimum verimlilik istiyor. Bunu yaparken de hem ürünlerin dünya standartlarına uygun yapıda, hem de maliyetlerinin proje bütçesinin içerisinde kalmasını talep ediyor. Ses ve görüntü
iDisPlay İş Geliştirme ve Proje Satış Yöneticisi Murat Yılmaz sistemlerinde teknoloji çok hızlı ilerlediği için mutlaka, en güncel teknolojiyi kullanmak da yine kullanıcının diğer taleplerinden birisi. Diğer taraftan, tüketici ürünleri artık birçok sisteme entegre olabilir. Cep telefonu ve tabletlerin bu sistemlerle pürüzsüz şekilde çalışması da kullanıcıların sisteme çok daha hızlı ulaşabilmek için talep ettiği başka bir istek. iDisplay olarak öncelikli hedefimiz müşterinin bütçesi ve beklentisi dahilinde, en uygun çözümü sunmak. Çözümlerimiz arasında dünya standartlarında olmayan herhangi bir uygulama ya da ürün olmadığı için ses ve görüntü sistemlerinde müşterinin hedeflerine uygun bir projelendirme yapıyoruz. Yeni dönemdeki en büyük hedefimiz ve stratejimiz ise, geçmiş yıllarda olduğu gibi dünyadaki ses ve görüntü teknolojilerine dair tüm trend ve yeni teknolojileri ülkemizde uygulanabilir ve erişilebilir hale getirmektir.”
Her şey daha fazla dikkat çekmek için! Ses ve görüntü denildiğinde ön planda konferanslar, konserler, genel şov dünyası, fuarlar gibi büyük organizasyonlar yer alıyor. Bunların hepsinde ziyaretçilerin dikkatini daha çok çekmek için öne çıkan ana özellikler arasında sahnelerin büyümesi, görselliğin dijital bir şölen havasında olması ve maksimum kalitede ses geliyor. Büyüyen sahnelerde, interaktif çözümlerin kullanılması sayesinde ziyaretçilerin etkilenmesi sağlanmakta. Mesela konferanslarda artık sadece konuşmacının kamera görüntüsünün gösterildiği ve sunum yansıtılan sahnelerin yerine müzik ve ışık gösterileri ile süslenmiş, sosyal medyanın dahil edildiği hatta ve hatta 3D hologram içeriklerinin yer aldığı sistemler kullanılıyor. Epson Türkiye Görüntüleme Sistemleri Profesyonel Ürünler Müşteri Yöneticisi Erdal Bilimli’nin verdiği bilgilere göre, sahne ve şov odaklı tüm sektörlerde görüntüleme cihazlarının beklentiyi karşılayabilmesi gerekiyor. Beklentiyi karşılamak için de projeksiyon cihazlarının beyaz ve renkli ışık çıkış güçleri arttırılmıştır. Sunumların hemen hemen hepsinde capcanlı ve göz alıcı renkler kullanılarak videolar ve imajlar gösterilmekte. Bu görselliği seyircilere hakkıyla yaşatabilmek için en yüksek parlaklıkta renkleri
sunacak projeksiyonlara ihtiyaç duyulmakta. Erdal Bilimli, bu sistemlerin işlerlik kazanması konusunda dikkat edilmesi gereken unsurları şöyle açıkladı: “Ses ve görüntü sistemlerinin kurulumunda öncelikle dikkat edilmesi gereken unsur sistemde kullanılacak cihazların talep edilen yenilikleri karşılayabiliyor ve dayanıklılıkları sayesinde bu özellikleri sürdürebiliyor olmalarıdır. Projeksiyon cihazlarının geleceğinin lazer teknolojisinde olduğu herkes tarafından biliniyor. 4 bin lümenden 25 bin lümene kadar çok geniş bir lazer projeksiyon yelpazesine sahip olan Epson’un, bu alanda en büyük yatırım yapan firma olduğunu çok açık ve net belirtebiliriz. Talep edilen son teknolojiyi sahnelerle buluşturmaktan daha zor olanı bu teknolojinin sürdürülebilir olmasını sağlamaktır. Bu yüzden ses ve görüntü sistemlerinin kurulumunu yapan teknik firmaların en çok dikkat ettiği unsur, sistemde kullanacakları ürünlerin garanti süreleri olmaktadır. Epson olarak bu gereksinimin farkındayız ve bütün profesyonel lazer projeksiyonlarımıza olan güveni daha da perçinlemek üzere hepsine 5 yıl (20 bin saat) garanti veriyoruz. Bu alanda da tek olduğumuzun altını çizmek isterim.”
18 DOSYA
BThaber
Ses ve Görüntü Sistemleri ile Gelen Verimlilik
14 - 20 MAYIS 2018
“Müşterileri ile iletişimini dijitalleştirmeyen kaybedecek” Hızla gelişen ve yaygınlaşan Digital Signage teknolojileri Türkiye’de de büyük ilgi görüyor. Bankalar, mağazalar, sinemalar, restoranlar gibi pek çok yerde karşımıza çıkan dijital ekranlarla markalar müşteri memnuniyetini artırıyor ve kurumsal iletişimlerini güçlendiriyor. Digital Signage Sistemleri’nin günümüz rekabet ortamında firmalar için bir zorunluluk olduğunu belirten Sistem 9 Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Suzi Baharti, şu değerlendirmelerde bulundu: “Dünyada 'Digital Signage' olarak bilinen, bizim ise Türkiye’de 'Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları' adıyla yaygınlaştırdığımız sektör henüz çok genç. Potansiyelinin sadece yüzde 25’lik kısmının kullanılıyor olmasına rağmen dünyada 14 milyar dolarlık bir iş hacmine ulaştı. Hayatın her alanında dijitalleşme artık kaçınılmaz hale geldi. Dolayısıyla kızışan rekabette rakiplerinin bir adım önüne geçmek isteyen her ölçekteki şirket artık dijitalleşmek zorunda. Gerek sektörün genç olması gerekse de önünde kullanılmayı bekleyen büyük bir potansiyel olması, geleceğinin parlak olacağını gösteriyor. Nitekim yapılan global araştırmalarda 2020 yılında sektörün Pazar büyüklüğünün 23 milyar doları aşacağı yönünde tahminler yapılıyor.” Düşük maliyetli, doğa dostu çözümlere ilgi artıyor Dijitalleşme tüm sektör ve alanlara yayılıyor. Bu arada tüm kurum ve kuruluşlar artık maliyetlerini azaltıp, doğa dostu çözümlere yöneliyor. Bu iki açıdan da baktığımızda sektörün önünün açık ve büyüme
potansiyelinin güçlü olduğunu gördüklerini vurgulayan Suzi Baharti, “Şirketlere kurup yönettiğimiz dijital ekranlar baskı maliyetlerinde yüzde 40, enerji maliyetlerinde ise yüzde 30’a ulaşan bir tasarruf sağlıyor. Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları, şirketlerin marka değerini yükseltirken, yöneticilere bilgi, duyuru ve mesajlarını anında ve tek merkezden güncelleme fırsatı sunuyor. Bu özelliklerin hepsini göz önüne aldığımızda, yeni nesil iletişim aracı olan dijital ekranlara talebin giderek artacağını görüyoruz. Artan talep, önümüzdeki dönemde kullanım alanlarını genişletip sektörü de büyütecektir ve satış sürecinde bu dijitalleşmeye ayak uyduramayan firmaların da varolması hiç kolay olmayacak. Aslında bakarsanız tüm sektörlerin bu teknolojilere ve çözümlere ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim. Evden adımınızı atıp is yerinize gelene kadar hayatın içinde olan birçok alanda ‘Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları’ var. Şimdilik ağırlıklı olarak bankalar, sinemalar, restoran ve fastfood zincirleri, perakende mağazacılık, turizm, sağlık, alışveriş merkezleri, fabrikalar gibi sektör ve alanlarda talepler alıyor” dedi. Türkiye’ye kapalı devre TV yayıncılığını getiren öncü firmalar arasında yer alan Sistem 9, İlk olarak 2005 yılında kuaförlerde reklam verenler için indoor dijital mecra oluşturarak sektöre giriş yaptı. Suzi Baharti, bu süreci şöyle anlattı: “2006 yılına geldiğimizde ise o dönem özel bankalardan birinin pazarlama yöneticisi, benzer sistemin kendi banka şubelerine kurulması teklifiyle geldi. Bankaya kurduğumuz bu sistemi daha
Sistem 9 Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Suzi Baharti sonra, diğer bankalar da hızla takip etti. Ardından sinemalar, fastfood zincirleri, havayolu firmaları, üretim tesisleri, holdingler, mağazalar, derken geniş yelpazede birçok sektöre yaydık. Günümüzde 200’den fazla orta ve büyük ölçekli kuruma hizmet veriyoruz. 20 farklı ülkede 40 binden fazla ekranı yöneterek Türkiye ve Avrupa’da sektörün en büyükleri arasında ilk sıralara yerleştik. Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları söz konusu olduğunda öncelikle bunların 7/24 çalışır durumda olması büyük önem kazanıyor. Mühendislerimiz tarafından geliştirilen S9Vision Digital Signage yazılımımız, ekranları uzaktan yönetme imkânı sunuyor. Tamamen bize ait olan bu yazılımın yanı sıra, sektörün en tecrübeli içerik yönetim ve üretim ekibi, uzaktan erişimle ekran kontrolü yapan departmanımız, 81 ilde yerinde teknik servis hizmeti veren saha çalışanlarımız gibi hizmetlerimiz ile ‘anahtar teslimi’ hizmet veren tek firmayız. ‘Geleceğe Taşıyan Dijital Çözümler’ ilkemiz doğrultusunda tüm sektörlere Kurumsal TV, Dijital Menü Board, Video Wall, Toplantı Odası ve Otomasyona Sistemleri, İnteraktif ve LED ekran uygulamaları olmak üzere farklı ürünlerimizi sunuyoruz. Şirketlere sunduğumuz hizmet ve çözümlerle ilgili yapılan dünyada ki araştırmaları yakından izliyoruz. Araştırmalara göre, Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları
şirketlere çeşitli avantajlar sağlıyor. Bu avantajları özetlemek gerekirse; dijital ekranlara yansıtılan bilgi, duyuru ve reklamların geri dönüşü oranı yüzde 83, satışları arttırma oranı da ortalama olarak yüzde 29 olarak belirtiliyor. Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları müşterilerin mağaza içindeki kalış süresini yüzde 30 artırırken, ödeme öncesi kuyruklarda algılanan bekleme süresini ise yüzde 35 gibi ciddi oranda azaltıyor. Son olarak is güvenliği ile ilgili bilgilendirmeler ile iş yeri kaza oranlarını yüzde 20 azalttığı da saptandı. Diğer yandan kurumların afiş ile postere dayalı baskı ve operasyonel maliyetlerini de ortadan kaldırdığı ve işletmelere bir katma değer sağladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Sistem 9 olarak donanım temin ve montajından ds yazılımı ile birlikte içerik üretim ve yönetimine, 7/24 teknik servis desteğinden uzaktan erişim ekran takibine kadar, uçtan uca müşterilerimize hizmet veriyoruz. Bu durumda bir sorunla karşılaşırsa tek muhatapları Sistem 9 oluyor. Dünyanın 20 ülkesinde hizmet veriyor olmamız, ülkemizden ve dünyadan bilinen markaların referanslarına sahip olmamız da çok önemli… Ve son olarak 14 yıl çok ciddi bir tecrübe. Bu tecrübeyle müşterinin ihtiyaçlarını doğru anlayıp bu ihtiyaca uygun çözümler üretmemizde bizi tercih etmelerine sebep oluyor.”
40.000+ ekran yönetimi 20 ülkede hizmet
SİSTEM 9 DİJİTAL YAYIN VE BİLGİLENDİRME EKRANLARI İLE KURUMUNUZU GELECEĞE TAŞIYIN! Sistem 9’un profesyonel ekran çözümleriyle kurumunuza özel tv kanalına sahip olun, satışlarınızı artırın, kurumsal iletişiminizi güçlendirin.
PERAKENDE MAĞAZACILIK, GIDA, BÜYÜK İŞLETMELER, OTELLER, BANKA ŞUBELERİ VE ÜRETİM TESİSLERİNE ÖZEL ÇÖZÜMLERİMİZ KURUMSAL TV
VIDEO WALL
İNTERAKTİF UYGULAMALAR
LED EKRAN
VİTRİN ÖNÜ DİJİTAL POSTER
DİJİTAL MENU BOARD
TOPLANTI ODASI VE OTOMASYON SİSTEMLERİ
Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları ile görsellerinizi tek merkezden güncelleyebilir, afiş veya postere dayalı matbaa ile operasyonel maliyetlerinizi ortadan kaldırabilir, satışlarınızı artırabilir ve kurumsal iletişiminizi en üst düzeye taşıyabilirsiniz. Sistem 9; donanım, yazılım, sistem kurulumu, içerik üretim ve yönetimi, satış sonrası 7/24 teknik servis desteği ile anahtar teslim çözümlerinin arkasında, müşterilerinin yanında.
info@sistem9.com www.sistem9.com 0212 691 64 00
20
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
14 - 20 MAYIS 2018
İnternet bağlantı hizmetlerinde büyüme devam ediyor İnternet değişim noktası alanında faaliyet gösteren DE-CIX, birçok bölgede büyümesini sürdürürken, İstanbul’un da bu gelişime katkısı büyük oldu. “Birbirine bağlı olmayı kolaylaştırmak” vizyonu ile internet değişim noktası alanında Ferit Çelik faaliyetlerini Frankfurt sürdüren DECIX, Frankfurt’taki merkez ofisinin ve toplam 7 Tbit’lik değişim trafiğine sahip internet değişim noktasının kapılarını BThaber’e açtı. Avrupa, Kuzey Amerika, Orta Doğu ve Hindistan bölgelerinde operatörler ve veri merkezlerinden bağımsız pek çok internet değişim noktası yöneten DE-CIX, 1995 yılından bu yana 1300’den fazla müşteriyi ve 100’den fazla ülkeyi birbirine bağladı. 8 ülke ve 13 ayrı lokasyonda faaliyetlerini sürdüren DE-CIX, yüzde 14’lük bir büyümeye imza attı. Türkiye’deki bağlı kapasitenin yüzde 289 artış göstermesi de bu büyümeye önemli katkı sağladı. Dünya genelindeki bu büyüme aynı zamanda, 34 Tbit’e ulaşan toplam bağlı olan kapasitede de büyümeye yol açtı ki bu
rakam geçen seneye kıyasla yüzde 30’luk bir artışa işaret ediyor. Frankfurt’un liderliği devam ediyor Şirket yetkililerinin verdiği bilgilere göre DE-CIX Frankfurt, 100 GE portlardaki yüzde 38 artış ve bağlı olan kapasitedeki yüzde 23 büyüme ile toplam bağlı kapasitede 27.70 Tbit gibi şaşırtıcı bir noktaya ulaşarak, internet değişim noktası alanının dünya genelindeki “amiral gemisi” pozisyonunu devam ettirdi. Bir internet değişim noktasında yaşanan en yoğun trafik oranındaki dünya rekoru 2017 yılında 3 kez kırıldı ve yıl sonunda 6+ Tbit/s trafik yoğunluğuna ulaşıldı. Hali hazırda yüksek olan müşteri sayısı da yıl boyunca yüzde 7 oranında arttı. Hamburg, Münih ve Düsseldorf gibi Almanya’da bulunan diğer DECIX noktalarındaki konsolide büyüme ise yıl boyunca yaklaşık yüzde 20 dolaylarında oldu. DE-CIX CEO’su Harald A.
Summa yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Bilişim teknolojileri pazarının her geçen gün radikal bir değişim içinde olduğu çok açık. Her gün biraz daha fazla rakip oyuncu internet değişimi alanındaki iş modeline dahil oluyor. DE-CIX, hizmet yelpazesini genişleterek ve müşteriler için daha büyük değer üreterek bu süreçlere çok iyi şekilde hazırlandı. Müşterilerimize, gelecek zorlukları aşmaları için esneklik sağladığımız ve bağlantı noktalarımızdan daha iyi faydalanmaları için DirectCloud gibi pek çok fikir yeni hizmet dünyamızdaki yerini aldı. İşte bu nedenle DE-CIX sadece bir eşleştirme platformu olmaktan çıkıyor ve bağlantı hizmetlerinde yeni bir vizyon sunan küresel bir şirkete dönüşüyor.” En hızlı büyüyeme Madrid’te 2017 yılı boyunca DE-CIX Madrid, dünyada en hızlı büyüyen internet değişim noktası oldu. 2017 yıl sonuna
kadar platforma 100’ün üzerinde ağ bağlandı, müşteri sayısı ise yıl boyunca yüzde 60 arttı. Bağlı olan kapasite ise yüzde 145 arttı. İstanbul köprü vazifesi görüyor DE-CIX İstanbul ve DE-CIX (Dubai) destekli Birleşik Arap Emirlikleri Değişim Noktası (UAE-IX) ile doğudan batıya köprü kuruluyor. DE-CIX İstanbul, 10 GE portlarını üçe katlayarak ve bununla bağlantılı olarak bağlı olan kapasitesini de dört katı büyüterek, 2017 boyunca güçlü bir büyüme kaydetti. Verilen bilgilere göre müşteri bazında yüzde 38 oranında büyüme yaşandı ve yılın ilk günlerinde 6 Gbps civarında seyreden en yoğun trafik akışı Aralık 2017’de 45 Gbps’a ulaştı. 2017 yıl sonunda, UAE-IX DE-CIX’in Apollon teknolojisi platformuna yükseltildi ve 100 GE portları için hazır hale getirildi. İnternet değişim noktası, 2017 yılında müşteri bazında yüzde 19 büyüme
kaydetti ve yılı bağlı 10 GE portlarını üçe katlayarak tamamladı. En yoğun trafik yıl boyunca istikrarlı bir şekilde arttı ve 2016’da 65 Gbps olan en yoğun trafik, 2017’de 80 Gbps oldu. DE-CIX International CEO’su Ivo Ivanov, “Bugüne kadar Avrupa, Kuzey Amerika, Orta Doğu ve en yeni üyemiz Hindistan’daki DECIX destekli Mumbai ile birlikte 4 kıtada internet değişim noktası kurduk ve büyütmeye devam ediyoruz. İlerleyen yıllar için amacımız, dünya genelinde tüm büyük telekom pazarlarında yeni ve mevcut ekosistemleri faaliyete geçirmek. Birbirine bağlı hizmetlerin çeşitliliği ile örtüşen DE-CIX’in coğrafi yayılımı ister bölgesel ister yerel ya da küresel olsun birbirine bağlı ağların oluşmasına imkan verecek. DE-CIX’in bağlantı hizmetleri hem coğrafi açıdan hem de iş modelleri açısından müşterilerimizin kendilerine özgü ihtiyaçlarına cevap oluşturacak.”
‘Türkiye, bölgenin dijital üssü olacak’
DE-CIX Türkiye Bölge Direktörü Bülent Şen, gezimiz esnasında, Türkiye stratejileri konusunda sorularımızı yanıtladı. DE-CIX’in Türkiye’yi potansiyeli ve jeopolitik konumu itibariyle önemsediğini biliyoruz. Peki DECIX’in geniş bazda faaliyet alanı nedir? Neler ile karşımıza çıkıyor? DE-CIX 1995 yılından bu yana internet değişim noktası olarak hayatına başladı. Başlama nedeni kullanılan içeriğin maliyetli, gecikmeli ve güvensiz bir yol izleyerek istemci ile buluşmasıydı. Buna çözüm olarak birkaç operatör Amerika’daki içerik sağlayıcılarla görüşerek, onları Avrupa’ya yatırım yapma konusunda bir nevi ikna ettiler. Bu içerik sahipleri kendi kapasitelerini
Avrupa’ya kanalize ettiler ve içerik, daha kaliteli ve gecikmesiz şekilde kullanıcısı ile buluştu. İnternet değişim noktalarının bu noktada bir diğer avantajı ise içerik sahiplerinin kendi verilerini istediği gibi yönlendirebiliyor olması oldu, bu da beraberinde çok yönlü bir kontrolü mümkün hale getirdi. DE-CIX’in hızlı büyümesi diğer pazarlara da sıçramaya başladı ve Frankfurt’tan sonra ilk olarak aynı mimari Birleşik Arap Emirlikleri’nde vücut buldu, sırasıyla Amerika, İtalya, Fransa ve devamında eş zamanlı olarak Türkiye ve İspanya’ya da yatırım yapmayı tercih etti. Türkiye’de DE-CIX’e benzer yatırımlar yapıldı elbette. Ama DE-CIX tecrübesi ve azmi ile geldiği noktaya diğer yatırımlar gelemedi. DE-CIX Türkiye’de 2015 yılında ilk pop noktası kurdu. 2016 yılında benim DE-CIX bünyesine katılmamla birlikte faaliyetlere başlandı. Bugüne kadar ise 30 ayrı ağı bağladık ve 60 Gbit/s’lik bir veri trafiğine ulaştık. Gelecek hedeflerimiz arasında ise öncelikle 100 Gbit/s’ye ulaşmak yer alıyor. Daha sonrasında ise talebi artırmak ve bölgede dijital bir üs haline gelmek var. DE-CIX Madrid ve İstanbul’daki noktalarına aynı yıl yatırım yaptı? Ancak üç yıllık süreçte elde edilen
sonuca baktığımızda Madrid İstanbul’a kıyasla çok daha ileride görünüyor. Bunun sebepleri nelerdir? Bu alanda Madrid’in bulunduğu bölgeye Telefonica hizmet veriyordu. Ancak verilen hizmetten diğer operatörlerin memnun olmaması beraberinde DE-CIX’e bir talep olarak döndü ve buna karşılık yatırımlar Madrid’e yapıldı. Yatırımlardan sonra DE-CIX, talepte bulunan operatörlerin dışında da yoğun ilgi gördü ve toplamda 115 operatöre sahip olan bölge, dünyada en hızlı büyüyen değişim noktası olma unvanını kazandı. Peki, Türkiye neden bu kadar hızlı büyümedi? Türkiye’de öncelikle “peering” yani eşleştirmenin ve bununla gelecek faydaların farkına varılması gerekmekte. Farkındalık noktasındaki bu duruma rağmen Türkiye’de gelişmelerin olduğunu söyleyebiliriz. Daha fazla internet satın alımına önem veren bir ekosistem, internetle birlikte değişim noktalarının da önemini anlamaya başlıyor. “Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalmalı” sloganı doğrultusunda adımlar atılıyor. DE-CIX’in bu noktadaki yaklaşımı nedir? Bu sloganın güçlü ve haklı bir slogan olduğunu düşünüyorum. KVKK’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte bu yaklaşım
daha hassas bir konum aldı. Dünya genelinde artık yerli verinin önemi noktasında hassasiyetler mevcut. Şu an Türkiye’de belirli oranda bir veri kontrolümüz dışında yurtdışına çıkabiliyor ve yeni regülasyona göre bu verilerin yurt sathında depolanması gerekiyor. Bu nasıl mümkün olabilir? DE-CIX internet değişim noktaları ile değişim Türkiye’de gerçekleştiği için veri yurtiçinde kalıyor. Buna ek olarak asıl amacımızdan bahsetmek isterim. Yurtdışındaki veriyi Türkiye’ye getirmek. Bu veriyi ülkemize çekebildiğimizde bırakın verilerimizin yurtdışında saklanmasını, kullanıcılar içerik sağlayıcılara erişmek için Türkiye sınırlarını aşmayacaklar bile. Bu beraberinde gecikmeyi ve güvenliği artıracak. Türkiye hem potansiyel hem de coğrafi konum itibariyle çok vaatkar. Örneğin Frankfurt’un dönüşen trafik hacmi 7 Tbit/s. Coğrafi konum itibariyle sadece Türkiye dahi 5 Tbit/s’lik trafik hacmine sahip. Uzun vadede Türkiye’nin diğer ülkelere bu hizmeti yayabilmesi halinde 40 Tbit/s’lik trafiğe sahip olması işten değil. Doğru regülasyonlarla ve farkındalıkla bizi atlayarak geçen trafiği ülkemize sokabilirsek bu, Türkiye için hem maddi hem de stratejik bir kazanç haline gelebilir.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
14 - 20 MAYIS 2018
21
Dijitale öncelik vermek, hızla kazandırıyor Canon’un BT profesyonelleri ile yaptığı son araştırmaya göre, işletmelerin yüzde 80’i tam anlamıyla dijital dönüşümü gerçekleştirdiğini düşünmüyor, yüzde 23’ü ise dijital dönüşümün henüz ilk safhalarında olduğu kanısında. Araştırma ile 2018’de daha çok işletmenin teknolojik değişimi uygulayacağı ve yeni teknolojileri mevcut operasyonlarına daha iyi entegre edeceği öngörülüyor. Canon Eurasia İş Çözümleri Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Bora Şar, beklentilerini şöyle anlattı:
“Başta kripto paraya olanak sağlamak için geliştirilmiş blok zinciri, son yıllarda finansal hizmetler sektörünü de etkiledi. Blok zincirinin takip eden on yıl içinde uzay yolculuğundan insanların nasıl oy vereceklerine kadar birçok alanda kullanılması planlanıyor. Küresel bir ağ genelinde paylaşılan işlemsel bir veri tabanı olan blok zincirinin Bitcoin ile özdeşleşmesi birçok kişi tarafından anlaşılamamış olmasına rağmen, 2018’de işletmelerin ve tüketicilerin blok zincire erişiminde büyük adımlar atılması bekleniyor.
Blok zinciri, Bitcoin gibi merkezi kayıt sistemi olmadan kişiden kişiye sigorta sunarak prim maliyetlerini düşürmeye, taleplerin daha hızlı doğrulanmasına ve işlenmesine fırsat sağlıyor. Sağlık sektöründe ise blok zinciri elektronik kayıtlara geçme sürecini hızlandırıyor. İmalat alanında işlemlerin her birinin bir blok zincirine kaydedilmesi insan hatasını ve sahteciliği azaltırken, tüm tedarik zincirinin tam olarak izlenmesine de yardımcı oluyor. Yapay zekâ (AI) ve büyük veri altyapıları, işletmelerin yeni ortaklıklar,
çalışma yöntemleri oluşturmalarını, müşteri deneyimleri yaratmalarını ve işleri dönüştürmelerini şekillendiriyor. Değişen teknoloji, BT rollerinin değişmesini sağlıyor. Artan rekabet ile yarışabilmek için daha çok işletme dijitalleşmeyi önceliklendiriyor. İşlerini dijitalleştirmek için çalışan şirketlerin, büyümek için ihtiyaç duydukları esnekliği kazanmaları daha fazla mümkün oluyor. Yapılan CEO anketine göre, iş karar vericilerinin yüzde 56’sı, yaptıkları dijital geliştirmelerin
Canon Eurasia İş Çözümleri Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Bora Şar ve dijitale öncelik vermenin kârlarını şimdiden artırdığını belirtiyor.”
Kripto parada hacim giderek devleşiyor
Blockchain teknolojisi, adını dijital para birimi Bitcoin ile duyurdu. Bu teknolojinin
sadece finans alanına yönelik bir teknoloji olduğu sanılsa da sağlık sektöründen,
turizme, sigortacılıktan mali denetime, yapay zekâ pazarından geleneksel ve sosyal medya kullanımına kadar hayatın her alanında kullanım fırsatlarını barındırıyor. Bu yönüyle Blockchain, sadece BT sektörünü değil, neredeyse tüm iş alanlarını kapsayacak bir gelişim potansiyeli demek. Geçtiğimiz aylarda 800 milyar dolarlık hacme ulaşan kripto para dünyasının, bugün 440 milyar dolar seviyelerinde olduğunu belirten ucuracak. com CEO’su Fahri Toğa, “Pazar, tavsiyeye dayalı yatırım üzerinden yürüdüğü
için çok fazla manipülasyon görülüyor. Ancak son iki yıldan bu yana denkleme katılan güçlü projeler ve net fayda ile kripto pazarına şüpheli yaklaşan büyük yatırımcıların da piyasaya kademeli girişi, kripto piyasa hacminin bu girişlerle 2018 sonu itibariyle 1 trilyon doları aşması bekleniyor” dedi. Toğa, Blockchain’in getireceği yenilikleri şöyle anlattı: “Blockchain teknolojisinin günlük hayatta kullanılmasıyla internetin 90’larda sağladığı etkiden
daha fazlasını özel ve iş hayatımızda göreceğiz. ucuracak.com ile Bitcoin, Ethereum ve Ripple dijital paralarla uçak bileti satışına başlamıştık. Şimdi ise dijital paralarla konaklama hizmeti sunmaya hazırlanıyoruz. Ödeme teknolojisi altyapımızı da akıllı kontratlar ve otomasyon sistemleriyle optimize ederek, daha kolay ve hızlı hale getirmek için teknik altyapı çalışmalarımızı tamamlamak üzereyiz. Sonuçta 1990’ların başındaki internet devriminden çok daha büyük bir devrim ile karşı karşıyayız.”
Analitik, dijitalleşmede esas gücü oluşturuyor Komtaş, iş ortağı Teradata ile birlikte 3 Mayıs’ta düzenlediği etkinlikte büyük veri, analitik ve yapay zeka üzerinde gelişecek geleceğin teknolojilerini sektörün önemli isimleriyle paylaştı. “Büyük Veri Analitik ve Yapay Zeka Günü” başlıklı etkinliğin açılış konuşmasını Komtaş Genel Müdürü Yüksel Çomak ve Teradata Bölge Yöneticisi Khalid Hammouda yaptı. Geleceğin teknolojilerinin büyük veri ve analitik üzerinde şekilleneceğine vurgu yapan Yüksel Çomak, rotalarının ise dijital dönüşüm olduğunu, iş zekasını yapay zekaya
dönüştürdüklerini belirten Çomak, geçmişte veri sadece girdi olarak görülürken, günümüzde dijital dönüşümün temeli olduğunu ve meta datayı yönetmenin önem kazandığını ifade etti. Yüksel Çomak, şu bilgileri verdi: “Yolumuza, Türkiye pazarını anlayan, dinamiklerini çözen ve müşterileriyle birlikte çözümler üretebilen bir yapı olarak devam etmek istiyoruz. Sunduğumuz çözümleri konumlandırırken işletmelerin önceliklerini dikkate alarak esnek çözümler oluşturmaktayız, bu doğrultuda gerek abone
bazlı olsun gerek sürekli lisanslama modellerinde ya da bulut üzerinde olsun tüm bu alternatiflerde hizmet verebilen bir yapı haline geldik. Veri ve analitiğin özellikle iş hayatımızı şekillendirmesinde büyük önemi olacağını düşünüyoruz. Bu çerçevede iş ortaklarımız ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz” Dönüşümün önündeki engelleri aşma fırsatı Teradata Bölge Yöneticisi Khalid Hammouda ise “Türkiye; özellikle telekomünikasyon, finans, ulaştırma ve üretim
gibi önemli alanlardaki başarısıyla büyüyerek ilerliyor. Bu büyümen, içinde bulunduğumuz bölgeye de olumlu yansıdığını söylememiz mümkün. Komtaş ile birlikte önümüzdeki dönemde yapay zekadan analitiğe, büyük veriden iş zekasına kadar birçok konuda başarılı projelere imza atacağımızı düşünüyoruz” yorumunu yaptı. Teradata Uluslararası Yetkinlik ve Küresel Veri Uygulamaları Lideri Martin Willcox, “Veri Yönetimi ve Analitikte Yeni Eğilimler” başlıklı bir konuşma yaptı ve şunları söyledi: “Ölçeklenebilir veri ve analitik
başlığı, Teradata için olduğu kadar tüm iş dünyası için de önem kazanıyor. Öğrenen makineler, yapay zeka ve analitik gibi konular hepimizin ajandasında. Ancak görüyoruz ki, bu dönüşüm sürecinde birçok işletmenin önünde veri ve analitik konularında engeller yer alıyor. Bu engelleri aşabilmeleri ve iş süreçlerini rekabet edebilir seviyeye getirmek için işletmelere önerimiz ise veri ve analitik alanındaki yeni teknolojileri yakından takip etmeleri ve bu teknolojileri kullanarak somut iş kazanımları elde etmeyi hedeflemeleri.”
Başbakan, altyapı yatırımlarına harcama yapılacağını söyledi
Bu sayıda...
BT harcamaları, tasarruf genelgelerinden çıkmalı
• Compucom, kaliteli ve organize iş ortaklan arıyor
(Sayfa •
6)
Vakıflar B a n k a s ı ,
akıllı
kart uygulaması başlatıyor
(Sayfa
7)
• 1995te kamu 11.5 milyon dolarlık BT yatırımı yaptı
(Sayfa
• Başbakan Mesut Yılmaz kamuoyunun merakla beklediği ilk basın toplantısını yaptı. Toplantıda bu yılın sonuna kadar izleyeceği icraat programım anlatan Yılmaz, bilim ve teknoloji konularına da ayrı bir başlık olarak yer verdi.
• Bilgi toplumu oluşturabilmek amacıyla üretilen bilginin yaygın kullanımına olanak veren bilgi altyapısının kurulmasına yönelik çalışmaların devam edeceğini belirten Yılmaz, Internet altyapısının da yurt çapına yaygınlaştırılacağım söyledi.
Dizi-Yazı... Bilgi teknolojilerinin bugünü ve yarını
• Harcamamayı tasarruf olarak görmediklerini belirten Yılmaz, katma değer yaratacak altyapı yatırımlarına harcama yapılacağını söyledi. Şimdi BT sektörü, BT yatırımlarının tasarruf genelgelerinden çıkarılmasını bekliyor. (Ayrıntılı haber sayfa 3te)
TÜBİTAK'a devredildi Bir süre ö n c e gazetemizde yer alan Türkiye Üniversite ve Akade
Digital, geçtiğimiz g ü n
mik Kurumlar Ağı'nın
lerde ABD'nin N e w York
haberlerden
luster çözümlerini tanıttığı Bu haftadan itibaren "Bilgi teknolojilerinin
bir basın toplantısı d ü z e n
b u g ü n ü ve yarını" başlıklı bir dizi yazı yayınla
ledi. Digital'ın yeni strate
m a y a başlıyoruz.
jilerinin
de
ele
basınından
yalnızca
yazı, sanayi t o p l u m u n d a n bilgi t o p l u m u n a g e
t e r p r o A.Ş. G e n e l M ü d ü r ü
çiş süreci içinde o l d u ğ u m u z b u g ü n l e r d e , gele
Ruşen Yaykın katıldı.
yaşadığımız süreci tanımamızı amaçlıyor.
Sayfa 24'te„
"2000 yılında her evde Acer'dan bir parça olacak" Acer C o m p u t e r Yöne
stratejik kararlar konula
tim Kurulu Başkam Wil
rında görüşmeler yaptı.
liam Lu ve Acer'ın Orta
Bu arada Acer'ın b u g ü n
doğu
dünyadaki
Genel
Müdürü
Ralph Tang,
konumuna
geçtiğimiz
d e ğ i n e n v e Acer'ın d ü n
hafta Acer Türkiye'yi zi
yadaki bilgisayar şirket
yaret
leri arasında 7'nri sırada
ederek
Acer'ın
1995 yılında Türkiye'de
o l d u ğ u n u söyleyen
ki başarısı ve gelecekte
şirketin gelecekteki viz
neler
y o n u n u da çizdi. Lu, bu
yapılacağı
konu
Lu,
s u n d a bilgi alışverişinde
vizoyonu
bulundu.
ilk
açıkladı: "Amacımız 2000
Lu,
yılında h e r e v d e Acer'
kez
Ülkemizi
ziyaret
eden
şu
sözlerle
Acer'ın Türkiye'deki bu
dan
ilerlemesi karşısında ile
Gelecekte Acer, h e r ev
ride
atılacak
bir
parça
olması.
adımlar,
de bulunacak ev aletleri
p a z a r payının artırılması
üreten bir ileri teknoloji
için
şirketi olacak."
alınması
gereken
(Ayrıntılı haber sayfa 11'de)
in
Acer Computer'in Başkanı William Lu:
da
basın bülteniyle bu konuyla ilgili
Açık sistem kullanıcıları İstanbul'da buluştu
(Ayrmttb baber sayfa 8-9'da)
ceği d a h a iyi tahmin e d e b i l m e k için
TÜBİTAK
gelişmeyi k a m u o y u n a d u y u r d u .
alındığı
Türker Cambazoğlu tarafından hazırlanan dizi
sonra
(Sayfa
13)
• Internet'in muhtarları: "Arama servisleri" (Sayfa
17-19)
(Arka
sayfa)
İNCELEME
Geleceğin iletişim ağı ATM
geçtiğimiz g ü n l e r d e hazırladığı bir
toplantıya Türk bilgisayar
E m p a A.Ş. Teknik G e n el M ü d ü r Yardımcısı
(TÜVAKA)
TÜBİTAK'a devredildiği y ö n ü n d e k i
k e n t i n d e yeni UNIX TruC-
• MBS ve Texas Instruments yeniden yapılanma sürecinde
• Türkiye ve bilgi toplumu bir kez daha tartışıldı
TUVAKA "resmen"
Digital, performans sınırlarını kaldırıyor
10)
ODTÜ, TURNET'ten çekildi
(Ayrıntılı haber sayfa 12'de)
G ü n ü m ü z d e çokluortam çıl gınlığı s o n u c u kullanıcılar d a h a fazla hıza ve d e p o l a m a alanına gereksinim
duyuyor.
Eskiden
yerel alan ağlarında yüzlerce KB dosya transfer işlemlerini sorun suzca yapabilen Ethernet, Tok e n Ring ve T o k e n Bas gibi ile tişim protokolleri gereksinimle re yanıt veremiyor.
(Ayrıntılı yazı sayfa 14-15'te)
E C N A Ö T L F I Y A H 2 2 BU TURNET k o n s o r s i y u m u r
ortaklarından olan ODTÜ. "Konsorsiyumun
ğı
oluşturaca
ticari bir birlikteliğin için
de olup, bu operasyondan
p a r a k a z a n a n d u r u m d a ol m a k istemiyoruz" gerekçesiy le
konsorsiyumdan
Satko
yetkilileri
çekildi.
ise,
OD-
T Ü ' n ü n k o n s o r s i y u m d a n çe kilmesi
konusundaki
soru
m u z u "Şu a n d a ö y l e bir geliş m e y o k " biçiminde yanıtladı.
Bu a r a d a Türk T e l e k o m ' u n
TURNET'in hizmete girmesi
için konsorsiyuma "başlayın"
talimatım verdiği öğrenildi.
(Ayrıntılı haber sayfa 4te)
BThaber
24 May, Digital Guardian ile işbirliği yaptı Dünyada siber saldırıların arttığı, devletlerin, kurumların milyarlarca dolarlık zarara uğradığı bir dönemde Türkiye’de önemli bir ortaklığa imza atıldı. Türkiye’nin lider siber güvenlik şirketi May Siber Teknoloji ile dünyanın önde gelen veri koruma şirketlerinden biri olan Digital Guardian’ın yaptığı işbirliği düzenlenen basın toplantısı ile açıkladı. İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında konuşan May Siber Teknoloji CEO’su İlkem Özar, dijital ihlallerin küresel olarak hangi ölçekte gerçekleştiğini ve maliyetini tespit etmek amacıyla bir araştırma yapıldığını balirterek, “Araştırmaya göre her bir veri ihlali, 3.6 milyon dolara maloluyor. Veri ihlallerinin önemli bir kısmı da kurumların içindeki kötü niyetli kullanıcılardan kaynaklanıyor” dedi. May Siber Teknoloji olarak gerek Türkiye’de KVKK (kişisel Verileri Koruma Kanunu), gerekse AB’de GDPR (General Data Protection Regulation) regülasyonları çerçevesinde kurumların hassas bilgilerinin korunması konusunda çözümler sunduklarını belirten Özar, bu çözümler arasına DLP (Veri Kaybını ÖnlemeData Loss Prevention) alanında Gartner’ın lider sınıfında değerlendirdiği Digital Guardian ile işbirliği yapmış olmaktan dolayı mutluluk duyduklarını söyledi ve “Bu ortaklıkla hizmet portföyümüzü geliştirmiş ve bunun için gerekli istihdam yatırımını da yapmış durumdayız” dedi. Digital Guardian Başkan Yardımcısı ve EMEA Genel Müdürü Jan van Vliet de, “Siber saldırıların gerek sayıca gerekse karmaşılıklık seviyesi olarak artarak devam etmekte. Bu neden, kurumların özellikle kişisel olarak tanımlanabilecek bilgilerin yanısıra, ticari sır ve fikri mülkiyet gibi hassas bilgilerini koruması günümüzde her zamankinden daha kritik hale geldi” dedi.
İngiltere’de BT adına önemli işbirliği Rolls-Royce ile Alan Turing Enstitüsü arasında imzalanan mutabakata göre, taraflar veri bilimi ve analitiği alanlarında ortak araştırma ve inovasyon çalışmaları yürütecek. İşbirliği ile, özellikle endüstriyel uygulamalarda kullanılmak üzere yeni nesil yapay zeka geliştirilmesi hedefleniyor. Rolls-Royce Dijitalden Sorumlu Yöneticisi Neil Crockett, “Bu işbirliğinin amacı, yapay zeka teknolojilerinin yaşadığımız dünya üzerinde endüstriyel ölçekte etkili olmasını sağlamak. Yapay zekanın gerek müşterilerimize gerek kendi faaliyetlerimize değer kattığına inanıyoruz. Bu işbirliği ile, Rolls-Royce’un endüstriyel bağlamda kullanılan yapay zeka uygulamalarını hayata geçirmekte bir dünya lideri olma konumu daha da güçlenecek. Ayrıca Enstitü'nün ve İngiltere’nin, dünyanın veri bilimi ve yapay zeka alanlarındaki mükemmeliyet merkezi olma hedefine de katkı sağlayacak” dedi. İki kurum, veri bilimi ve yapay zeka üzerine yönelik ortak bir araştırma programı tasarlayarak hayata geçirecek. Ortak araştırma projelerinin odaklanacağı konular arasında veri biliminin büyük ölçekte uygulanması, yapay zekanın tedarik zincirlerine uygulanması, veri merkezli mühendislik ve öngörücü bakım ve veri analitiği ile yapay zekanın bilimdeki rolü gibi konular var. Konuyla ilgili olarak Alan Turing Enstitüsü CEO'su Alan Wilson da şu bilgileri verdi: “RollsRoyce’un İngiltere’de ve dünyanın diğer ülkelerinde bulunan en iyi araştırma kuruluşlarına yatırım yapmak gibi eskiden gelen bir geleneği var. Turing Enstitüsü'nün veri bilimi ve yapay zekayı yaşamakta olduğumuz sorunlara uygulamak ve gelecek nesilleri bu dönüştürücü konularda eğitmek gibi temel stratejik alanlarda Rolls-Royce ile çalışacak olmaktan memnunuz.”
14 - 20 MAYIS 2018
Dijital dolandırıcılığı önleme platformu için geri sayım
Experian; bankaların pazarlama, kredi tahsis, müşteri yönetimi, tahsilat ve dolandırıcılıkla mücadele birimlerinin üst düzey yöneticilerinin katıldığı ‘Experian Innovation Summit 2018: Büyümenizi Güçlendirecek Fikirler’ zirvesini gerçekleştirdi. Experian Türkiye Genel Müdürü Mehmet Bozacıoğlu, “Türk finans sektörüne 20 yıldan fazla bir süredir hizmet ve çözümler sunuyoruz. Kredi riski konusunda, Türkiye’nin lider tüm banka ve telekom operatörleriyle işbirliklerimizi sürdürüyoruz. Bu etkinliğimizin ana temasını sürdürülebilir ve dengeli büyümedeki etkin fırsatlar
olarak belirledik. Mikro ve KOBİ segmentlerinin, bankacılık izi olmayan milyonlarca insanın ve yeni milenyumda gittikçe artan dijital bankacılık yaklaşımının büyük fırsatlar içerdiğini paylaştık. Dijital dolandırıcılıkla etkin mücadele yöntemi olan ortak akıllı cihaz havuzundan, uçtan uca yasal takibi de içine alan etkin tahsilat yöntemlerine, verinin önemi ve veri analitiğinden otomasyon trendlerine kadar Experian’ın sunduğu hizmetlere değindik” dedi. Gelişen teknoloji, dolandırıcılığa da fırsat oluyor Kredi Kayıt Bürosu (KKB)
Genel Müdür Yardımcısı Koray Kaya, etkinlik kapsamında gerçekleşen ‘Dijital Sahtecilikle Mücadele Platformu’ panelini, Türkiye İş Bankası, Türk Ekonomi Bankası, Halk Bankası, Yapı Kredi Bankası ve Experian yöneticilerinin katılımıyla yönetti. Teknoloji arttıkça dolandırıcılığın arttığını vurgulayan Kaya, şöyle devam etti: “İşler dijitalleştikçe bütün açıkların suistimal edilmesi de kolaylaştı. Bizler bankalar ve finans dünyası olarak bunlarla mücadele etmeye çalışıyoruz. Bizim tarafımızda organize olmak önemli olduğu kadar, bu konunun regülasyon boyutu ve verilerin toplanması da önemli. KKB olarak genel duruşumuz, işbirliği yapmak, tarafları bir araya getirmek ve genel duruş sergilemek. Son üç yılda mobil ve internet üzerinden kredi talepleri dört kat arttı. Müşteri güvenliği ve kullanım kolaylığını dengeye oturtmak ve rekabette geri kalmamak gerekiyor. Dijital Dolandırıcılığı Önleme Platformu’nu, KKB bünyesinde Ağustos ayında 5 bankanın katılımıyla hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu platform ile ölçek ekonomisi yaratacağız ve en önemli özelliği, sektörler arası bilgi paylaşımı yaratacak olması.”
Bulutla gelen yenilikler güç kazanıyor Bulut bilişim uygulamaları hayatın her alanını etkilemeye devam ederken, Comparex Türkiye CEO’su Irmak Pakdemir yakın gelecekte karşımıza çıkacak bulut bilişim trendlerini yorumladı. Dijital dönüşümün hiçbir zaman bitmeyecek bir yolculuk olduğunu hatırlatan Pakdemir, bulut bilişimin iş yaşamının yeni normali haline geldiğine dikkat çekti. Günümüzde nesnelerin interneti, yapay zekâ, Software-as-a-Service ve Blockchain gibi öne çıkan kavramlar birbirinden bağımsız gibi görünmekle birlikte, uyumlu ve eş zamanlı olarak kullanılıyor ve özellikle 2020 sonrasında 5G’nin yaygınlaşmasıyla yeni bir kilometre taşı daha geride kalacak. 2020 yılında düzenlenecek Tokyo Olimpiyatları ile test
aşamasından çıkıp resmi olarak kullanıma alınması planlanan 5G teknolojisi, bulut platformlarındaki yükselişin bir diğer sebebi. Irmak Pakdemir, 5G’nin milisaniyeler mertebesindeki veri iletim hızı sayesinde akıllı şehirlerden sürücüsüz otomobillere, endüstriyel üretimden yeni nesil internet servislerine kadar çok sayıda yeni fırsat yaratacağını ifade etti. Tüm bunlar, yakın gelecekte bulut bilişimin iş dünyası ve kamu nezdinde ‘yeni normal’ olarak anılmasını da sağlayacak. Pakdemir, yapay zekâ destekli servislerde yaşanacak hızlı artışın bulut bilişim platformlarını da tetikleyeceğine dikkat çekti. Anlık veri analizinde öne çıkan yapay zekâ da kaliteli bir servis için bulut bilişim altyapısına ihtiyaç duyan bir
teknoloji. Software-as-a-Service (SaaS) yanında, bugün Platform-as-a-Service (PaaS), Infrastructure-as-a-Service (IaaS) gibi alt başlıklarla gündemde olan teknolojilere ait tüm süreçler bulut bilişim platformları üzerinde gerçekleşiyor. Kanser araştırmalarından seçimlerin daha güvenilir bir teknolojik altyapıya sahip olmasına, finans dünyasından lojistiğe kadar her alanda Blockchain ismini duymaya başladığımızı vurgulayan Pakdemir, bulut bilişim platformlarının bu alanda da kritik bir rol üstleneceğini; Blockchainas-a-Service platformlarının kurulmaya başlandığını vurguladı. Irmak Pakdemir, bulut bilişim harcamalarına paralel olarak güvenlik yatırımlarının da artacağını hatırlattı.
1995’ten beri
BThaber
26 KARİYER Hakan Köksal, Platin bünyesine katıldı Platin Bilişim, Hakan Köksal’ı Ankara Bölge Müdürü olarak atadı. Eğitimine Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü’nde başlayan Hakan Köksal, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde Bilgi Teknolojileri üzerine master’a devam ediyor. Köksal, iş hayatına Finansbank’ta adım attı. 2000-2009 arasında bankada çeşitli pozisyonlarda farklı üst düzey yönetici pozisyonlarında görev alan Köksal, ardından TSL Lojistik bünyesinde Bölge Müdürü, Hewlett Packard Türkiye’de Operasyon Müdürü, Hewlett Packard Enterprise Türkiye’de İş Ortakları Müdürü olarak çalıştı. Hakan Köksal, 20152017 yılları arasında Epson Türkiye bünyesinde Bölge Müdürü olarak görev aldı.
14 - 20 MAYIS 2018
Kodlama eğitimleri son sürat devam ediyor Her ölçekte şirketi özel yazılım ile buluşturan, kod yazmanın; geliştirme süresi, personel, yüksek bedeller gibi dezavantajlarını ortadan kaldıran Octopod, artık üniversitelerde ve liselerde ders olarak yer almaya da başladı. Dünyanın gündeminde olan “no code” kavramının anlatıldığı Octopod eğitimlerinde, mühendislik alanında eğitim alan son sınıf öğrencilerine Octopod ile kod yazmadan yazılım geliştirme eğitimi sunuluyor. Okan Üniversitesi’nde 8 hafta, Sakarya Üniversitesi’nde 14 hafta, Haliç Üniversitesi’nde 10 hafta, Işık Üniversitesi’nde
5 hafta sürecek Octopod eğitimleri, Türkiye’nin ilk teknoloji listelerinden Kozmos Lisesi’nde de tüm ikinci yarıyıl boyunca devam edecek. Öte yandan, Octopod’un herkesin katılımına açık olarak ücretsiz gerçekleştirdiği
Teknik eğitimler, takviye ile güçleniyor
KYOCERA Document Solutions’ın Başkanlığına Marubayashi atandı
KYOCERA Document Solutions, EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) bölgesi operasyonlarından sorumlu Başkanlık görevine Takuya Marubayashi’nin atandığını duyurdu. KYOCERA Document Solutions Avrupa Genel Merkezi, Marubayashi’nin liderliğinde doküman çözümleri alanında faaliyetlerini geliştirmek için dijital dönüşüme odaklanarak müşterilerine, satış şirketlerine, uluslararası iş ortaklarına ve çalışanlarına yararlı ürün ve hizmetler sunmaya devam edecek. KYOCERA Grup bünyesinde Marubayashi; kariyerini hem KYOCERA Corporation'da hem KYOCERA Document Solutions'ın EMEA ve Asya bölgelerinde geliştirdi. Marubayashi, yeni görevinden önce ise KYOCERA Mita Çin Satış ve Ticaret Şirketi’nde (Şu anda KYOCERA Document Solutions Çin) Başkan ve KYOCERA Document Solutions’ın Osaka Japonya’da bulunan Kurumsal Satış Departmanı’nda Kıdemli Genel Müdür olarak çalıştı. Marubayashi, yeni görevi ile Avrupa’ya dönüp Takahiro Sato’dan liderliği devralacak ve KYOCERA Document Solutions EMEA’da görevine devam edecek.
Octopod Akademi eğitimleri de her iki haftada bir Salı günleri, Giriş ve İleri Seviye sertifika eğitimleri olarak devam ediyor. Eğitimlere katılmak için http://www. octopod.com.tr/#academy adresinden kayıt yaptırmak mümkün.
İstanbul Avrupa Yakası’nda 5 milyondan fazla aboneye elektrik dağıtım hizmeti veren Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), iş sağlığı ve güvenliği (İSG) kurallarını çalışma hayatının merkezine koydu. Özelleştirme sürecinin ardından kurumda İSG kültürü oluşması ve bu kültürün içselleştirilmesi amacıyla düzenli eğitimler veren BEDAŞ, 2017 yılında çoğu saha personeli olmak üzere 2 bin 589 çalışana
toplam 22 bin 540 saat İSG eğitimi verdi. 2017 yılı içinde kurumda yapılan eğitimlerin yüzde 31’i İSG’ye yönelik gerçekleştirilirken, 2018 için eğitim ve gelişim faaliyetleri kurumsal akademi yaklaşımıyla yeniden yapılandırıldı. BEDAŞ Genel Müdürü Murat Yiğit, “Özellikle yeni işe başlayan saha çalışanlarımızın bu programlar kapsamında sınıf içinde öğrendikleri teknik bilgileri, özel eğitim parkurumuzda pratik
etmelerini sağlıyoruz. Tüm bu faaliyetleri, zamana yaygın modüler bir yapıda, birbirine entegre bir bütünlük içinde sınıf içi eğitimlerin yanı sıra dijital tabanlı uzaktan öğrenme yöntemleriyle sunuyor ve sürekli gelişimi takip ediyoruz” dedi. 2018 yılı içinde gerek İş Sağlığı ve Güvenliği birimi gerekse ArGe bünyesinde çalışmaların hız kesmeden devam edeceğini belirten ve enerji sektöründeki yetişmiş eleman sıkıntısına dikkat çeken Murat Yiğit, “Genel olarak mesleki okullarda verilen teknik eğitimlere takviye gerektiğini gözlemliyoruz. Okuldan iş hayatına atılan gençler sahada kullandığımız ekipmanların çoğunu okulda değil, ilk kez bizim sahamızda görüp kullanmaya başlıyor. Bu sorunun çözülmesi için mesleki eğitim veren okullarımızda daha çok canlı eğitim şebekeleri oluşturulması gerek” yorumunu yaptı.
Konica Minolta Avrupa’ya yeni başkan Konica Minolta Business Solutions Europe, Ikuo Nakagawa’nın ardından, Avrupa Bölge Ofisi’nin lideri olarak Keiji Okamoto'yu atadı. 30 yıldır Konica Minolta'da çeşitli yönetici pozisyonlarında görev alan Keiji Okamoto, Konica Minolta Inc. Kıdemli Başkan Yardımcılığının ardından,
2014’ten itibaren üç yıl boyunca Konica Minolta Business Çin Başkanı olarak görev yaptı. Okamoto'dan önce Konica Minolta Business Solutions Europe Başkanlığını yürüten Ikuo Nakagawa ise Konica Minolta Inc. Tokyo ofisinde üst düzey yönetici olarak görevine devam edecek.
BThaber
KARİYER 27
14 - 20 MAYIS 2018
Yeni teknolojilere yatırım fırsatı
Şirketler, uzaktan çalışma konseptini benimsiyor Teknolojiyle değişen çalışma trendleri serbest, yarı zamanlı veya tamamen uzaktan çalışma gibi farklı kavramları beraberinde getiriyor. Geliştirdiği uzaktan çalışma modeliyle küresel bazda kalifiye işgücünü küresel şirketlerle buluşturan Crossover’ın Türkiye Operasyonlarından Sorumlu Müdürü Mine Dedekoca, uzaktan çalışmaya olan talep artışının ‘verimli çalışma’ tartışmalarını beraberinde getirdiğini belirtirken, şu detayları paylaştı: “Uzaktan çalışma son 10 yılda hayatımıza giren genç bir kavram ve bugün global iş dünyasının bu alana odaklandığını görüyoruz. Şirketlere maliyet avantajı, yeteneğe erişim gibi çok sayıda avantajı bir arada sunan uzaktan çalışmanın zorluklarını aşmak için yeni metotlar geliştiriliyor. Şirketler çalışanın motivasyonun yükseltecek, yalnızlık psikolojisine kapılmadan verimli şekilde çalışmalarını kolaylaştıracak teknolojileri kullanarak daha verimli bir ortam yaratabilirler. Bugün birçok şirket bu alana yatırım yapıyor. Crossover aracılığıyla, çalışan kişilerin ekipleriyle düzenli olarak motivasyonel çalışmalara katılıyor, uzaktan çalışanların yalnızlık hissine kapılmaması için Crossover çalışanlarına özel ücretsiz co-working space kullanımı sağlıyoruz.”
Türkiye'nin dijital dönüşümü, kullanıcıların tercih ettiği iletişim kanallarına da yansıyor. Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD) tarafından yayımlanan 2017 Türkiye Çağrı Merkezi Pazar Araştırması sonuçlarına göre, sosyal medya ve online sohbet gibi yeni nesil platformlar, vatandaşın
kurumlara ulaşmak için tercih ettiği kanallar hâline geliyor. Chatbot ve online sohbet gibi güncel iletişim araçlarının yükselişinin yanında, çağrı merkezlerinde sosyal medya ve e-posta kanallarının da SMS'i geride bıraktığı görülüyor. Araştırmada, çağrı merkezi sektöründe firmaların yüzde 67
oranında sosyal medya üzerinden hizmet verdiği görülürken, e-posta yüzde 65, SMS ise yüzde 50 oranla bu gelişimi izliyor. Türkiye'de kullanıcıların dijital kanallara yönelimi, çağrı merkezi sektörünün de ortaya çıkacak ihtiyaç ve beklentilere karşı altyapılarını güncellemesini gerekli kılıyor. Aktif sosyal medya kullanıcılarının bir önceki yıla oranla yüzde 14 artmasının, çağrı merkezleri için önemli bir gösterge olduğuna işaret eden ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, "Çağrı merkezlerinde sosyal medya ve e-postanın yanı sıra, online sohbet ve chatbot alanlarına da gerekli yatırımların başlaması, çok kanallı hizmet yapısının da hızla oturmakta olduğunu gösteriyor" yorumunu yaptı.
Etkinlikleriniz ile ilgili bilgileri bthabersirketleri.com/EtkinlikDuyuru adresine girebilirsiniz.
BThaber
ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R
28 Haziran 2018 BTvizyon Elazığ Toplantısı Elazığ AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
5 Temmuz 2018 Bilişim 500 Ödül Töreni CVK Park Boshporus Hotel - İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
20 Eylül 2018 BTvizyon Erzurum Toplantısı Erzurum AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
Y U R T İ Ç İ
27 Eylül 2018 LOCARD Global Cyber Security Summit Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.locard.org
26 Temmuz 2018 BTvizyon Samsun Toplantısı Samsun AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
4 Ekim 2018 BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
13 Aralık 2018 BTvizyon Girne Toplantısı Girne AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
E T K İ N L İ K L E R 3 - 6 Haziran 2018 HPE Aruba Atmosphere EMEA’18 Šibenik, Hırvatistan AYRINTILI BİLGİ: www.arubanetworks.com/emeaatmosphere
Y U R T D I Ş I
9 Ağustos 2018 BTvizyon Eskişehir Toplantısı Eskişehir AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
14 Kasım 2018 Teknoloji Kaptanları Ödül Töreni İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
6 Eylül 2018 IoT, Büyük Veri ve Yapay Zeka Teknoloji Platformu İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
14 - 15 Kasım 2018 Bilişim Zirvesi'18 İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
BThaber
28 MEKTUP Yeni haftadan merhaba, Haftaya yine bir kamu spotu ile başlamak görevimdir. Zira bu konuda unutkanlıklarımız ziyadesiyle bol: McAfee’nin öncülüğünü yaptığı Dünya Parola Günü (World Password Day). Bu yıl 3 Mayıs’a denk gelen Dünya Parola Günü için yine özel bir araştırma yayımlayan McAfee, parola seçimi ve güvenliğinin neden önemli olduğuna işaret etmiş. Buna göre kullanıcılar ortalama 23 farklı çevrimiçi hesaba sahipken, bu hesapların tümü için sadece 13 parola kullanıyor. Yüzde 31’lik kesim ise tüm hesapları için yalnızca iki ya da üç parolayla yetiniyor. Katılımcıların sadece yüzde 15’i bir parola yöneticisinden faydalanıyor. Daha da vahimi, araştırmaya katılan her 10 kişiden 3’ü her hafta en az bir parolasını unutuyor, kullanıcılar parola sıfırlama için yılda en az iki kez teknik destek yardımı istiyor. İyisi mi bizler ardışık sayılar değil, güçlü parolalar oluşturalım, lütfen her hesap için farklı parola kullanalım, iyisi mi bir parola yöneticisi kullanalım ve n’olur parolaları gizli tutalım, sağa sola post-it ile yapıştırmayalım. Sözün özü, her parolayı kendimize saklayalım. Şimdi sıra kahvede… Siemens Ev Aletleri, yeni EQ. 9 connect modeli ile karşımızda. EQ.9 connect coffeePlaylist özelliği ile konukların kahve tercihlerini Home Connect uygulaması üzerinden tek seferde girdiğinde kahve makinesi de sırasıyla isme özel listelenen tercihleri hazırlıyor, bize de keyifle içmek düşer. Az yağmurlu İstanbul kışı sonrası, yaz dönemi için herkesi bir su derdi alıyor haklı olarak. Ama bu yerel dert, aslında küresel bir
14 - 20 MAYIS 2018
Bitmeyen enerjinin kaynağı güneş
sorun. Şehir efsanesi değil, acı gerçek iklim değişikliği dünyamızı tehdit eden en önemli sorun ve milyonlarca insan temiz suya erişemiyor, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de sulak alanları kuruyor. Geberit, gelecek nesillere daha iyi yaşam sunmak için ‘Su Gelecektir’ diyor ve çift kademeli deşarj sistemine sahip rezervuarları ile 1998’den beri tüm dünyada 25,300 milyon metreküp, 2017 yılında ise tüm dünyada 2,650 milyon metreküp su tasarrufu yapılmasını sağlıyor. Suya olan bağlılığımız, tüm kararlılığımız ile devam etsin. Sırada bir kişisel destek bilgim var sana. Bu yoğun hayat akışında kişisel danışmanlık hizmetlerini, daha kolay ve daha az maliyetle kullanıcılarına sunan Appvice, her an mesaj ya da görüntülü konuşma ile uzman danışmana ulaşmayı mümkün kılıyor. Appvice ile kullanıcılar farklı kategorilerde, alanında uzman danışmanlardan günün her saatinde kesintisiz hizmet alabiliyor. Uygulama içinde Psikoloji,
Diyet-Sağlık, Anne-Çocuk, Spor, İlişki, Kariyer-Kişisel Gelişim, Öğrenci-Eğitim ve Astroloji gibi kategorileri var. Ücretsiz olarak AppStore ve Google Play’den indirilebilen uygulama içinde tüm danışmanlık kategorilerine ilişkin bilgilendirici makaleler de cabası. Çevresel gündemimde yenilenebilir enerji sektöründen Solimpeks ve 5 kWh’lik güneş enerjisi elektrik üretim sistemiyle aslında bir evin tüm ihtiyacının karşılanabileceği bilgisi var. Böylece hem elektrik hem ısıtma ve soğutma faturalarından kurtulmak, üstüne temiz enerjiyle tasarruf yapmak mümkün. Solimpeks Genel Müdürü Mehmet Emin Keçeciler, güneş enerjisi ile sıcak su ve elektrik üreterek bir evin ihtiyacı olan enerjinin tamamında yıllık yaklaşık 7 bin TL tasarruf sağlanabildiğini belirtirken, “Güneş enerjisi sistemi ile ısı sağlarken, Solimpeks hibrit sistemleri ile aynı anda hem ısı hem elektrik üretilebiliyor ve bu yatırım
ortalama 6-7 yılda kendini amorti edebiliyor. Ayrıca, eskisi gibi çatıda görüntü kirliliği oluşmuyor ve bakım gerektirmeyen sistemler ile müşteriler yalnızca tasarrufları ile ilgileniyorlar” demiş. Bu vesileyle, gelelim çevreselden başlayan ödüllerimize… CBKSoft, karbon ayak izini azaltarak iklim değişikliğiyle mücadeleye destek veren şirketlerin ödüllendirildiği V. İstanbul Karbon Zirvesi'nde “enVision ile En Yeşil Ofis Projesi" ile "Düşük Karbon Kahramanı” ödülüne layık bulunmuş. Call Center Life dergisi tarafından 7. kez düzenlenen “En Beğenilen Çağrı Merkezleri” ödüllerinde ise elektronik perakende sektöründe en başarılı çağrı merkezi MediaMarkt Çağrı Merkezleri seçilmiş. Samsung Electronics Türkiye’nin öncelikle çocuk ve gençleri internet ortamında maruz kaldıkları sanal şiddetten korumak ve farkındalık yaratmak için başlattığı “Siber Zorba Olma” #farkınavar kampanyası da Social Media Awards Turkey
2018’de, sosyal sorumluluk kategorisinde altın ödülü kazanmış. Mitsubishi Electric ise büyük ölçekli dış mekan renkli ekran sistemi Diamond Vision serisiyle Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) tarafından IEEE Milestone Ödülü’ne layık bulunmuş. KYOCERA Document Solutions'ın (Kyocera) toplam 7 yazıcı ve çok fonksiyonlu fotokopi makinesi ürünü, BLI Kış Ödülleri'nde dayanıklılık alanında 10 üzerinden 10 tam puan alarak ödüle layık görülmüş. Ankara’da Dirim Yaşam Akademisi de önemli bir sosyal sorumluluk projesi başlatmış. Türkiye’nin 18 bin 335 köyünde ilkokullara teleskop, mikroskop ve resim malzemeleri gönderilecekmiş. Projeden yararlanmak isteyen okulların tek yapması gereken astronomi, bilim ya da kültür-sanat kulübü kurmaları. Kulüp kurduktan sonra talepte bulunan her okula teleskop, mikroskop veya profesyonel resim malzemeleri gönderilecekmiş. Kampanyaya ilk başvuru ise Tokat’ın Kat Köyü İlkokulu’ndan gelmiş. Astronomi kulübü kuran ve teleskop talebinde bulunan öğrencilerin isteği de hemen yerine getirilmiş. Bilimle büyümesini dilediğimiz bir nesil, bu yolda emin adımlar atıyor. İşte örneği ve bu haftamın da finali: Bahçeşehir Koleji robotik takımları, FIRST Vakfı tarafından 1992’den beri ABD’de düzenlenen ve dünya çapında lise robotik takımlarının katıldığı FIRST RoboticsCompetition’da (FRC) her yıl olduğu gibi bu yıl da başarıyla mücadele edip büyük ödüllerin sahibi olmuş. Bu hafta budur, haftaya buluşalım,
REKLAM SATIŞ GRUBU YIL 22 SAYI 1172
Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr
www.bthaber.com
BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr
14 - 20 MAYIS 2018
www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
Editör
Görsel Yönetmen
Handan Aybars handana@bthaber.com.tr
Tuğçe Erarslan tugcee@bthaber.com.tr
Online Editör
Video Editör
Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr
Efe Çevikoğulları efec@bthaber.com.tr
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l
Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr
İş Geliştirme ve Satış Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Yönetmenleri Kutay Göçe Çiğdem Şakar Rana Özgen Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken BThaber Şirketler Grubu Ankara Temsilcisi Funda Koyuncu Yönetim Yeri: Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No:14 Kat:5 34704 Ataşehir İSTANBUL Telefon: (0216) 888 0 596 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02
Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.
ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER
All stakeholders in corporate life are getting smart Accenture’s annual Technology Vision 2018 report points out that businesses will focus on innovations in many areas over the next three years. At this point, there is also a change in the perception of leadership to take advantage of growth opportunities and generate social benefits. This year, according to the report titled “Smart Businesses Emerge: Redefining Existing Institutions”; developments such as artificial intelligence, advanced analytics and robotics allow companies to create innovative products and services, as well as change the way people do business and how they live. All of these change the relationship of companies to their customers and business partners. Within the scope of the research, Accenture met with 6,300 business leaders and IT managers on a global basis. According to this, more than 4 out of every 5 participants, 84%, agree that companies have penetrated the lives of people perfectly thanks to technology. This is defined as a sign that they are aware that companies need to constantly change. Continuity is a must in communication
Report also indicates that it is the first time that this change has been mutual. So now users do not just use the products and services of companies, they feed them with information and accessibility. This “integrated innovation” and the level of trust that can be defined as a real business partnership based on a company’s products as well as its goals and values and naturally brings a deeper relationship. According to the report, the two-way partnerships inevitably introduces new responsibilities to consumers, business partners and collectors that require leadership and commitment at the highest level. Companies that are aware of this change are aware that these new social expectations may become an institutional force. These institutions keep their interaction to the maximum level in order to establish a business association with customers, employees, the state and the society. This goes far beyond the consumer or the manufacturer. There must be ‘trust’ in the center of the relationship Accenture Turkey Technology
Group Leader and Managing Partner Emre Hayretci commented on the results of the research: “Technology has become an integrated and indispensable part of our everyday life. It also reshapes large parts of our society and the world is turning around the digital innovation. As an extension of this, companies are also building their services around it. This fiction also requires a new relationship based on trust, where personal information is shared in a significant amount. The critical titles of Emre Hayretci’s statement and of the report are listed below: 1. Civil Artificial Intelligence: Civil intelligence in the new era becomes a part of society and an individual. Raising artificial intelligence like a child and bringing artificial intelligence to society is important in this process. The companies that stand out in this area improve their lives by improving the products and services that will be indispensable in the future. Businesses are now personalized and those who will lead this area will also have ecosystems; it is necessary to redesign
business processes with business partners, customers and employees and develop new business models. Civil artificial intelligence, in this context, means that businesses “breed” their artificial intelligence as a responsible, productive member of society. As an example, it is possible to show that some European countries are considering giving citizenship to artificial intelligence or that Audi takes full responsibility of crashes with unmanned vehicles up to a speed limit of 60 km. This points to a shift in social contracts between the company and the customer. 2. Expanded reality: The combination of virtual and augmented reality brings out ‘expanded reality’. It transforms the way people live and work by removing the distance between people, knowledge and experience, adding new experiences and values to our lives. For example, in a DHL storage, the directions of all the boxes, their shelves and their contents can be easily monitored through virtual glasses. 3. Data reality: When
businesses transform themselves to work on the basis of data, it is inevitable that wrong, changed and biased data problems arise. It is a separate question mark as to how accurate these data are when formulating work according to the results of the analyzed data. According to the survey, the accuracy of the data is also based on the business model. While the validation of data is more important, it is also necessary to keep track of the correctness and up-todateness of the data. 4. Friction-free businesses: Businesses rely on technology based partnerships to grow, but their former structures are not designed to support large scale collaborations. According to the research, precisely for this reason, businesses must rebuild themselves in order to have a more integrated structure. 5. Internet of Ideas: Businesses are investing heavily in experiences such as robotics and artificial intelligence. But it is an obligation for them to adapt their infrastructures to the dynamic and real world before they can implement these smart systems.
The first step towards entry into the European market Albaraka Türk, which realized another first in the field of participatory banking and actualized the ‘Insha’ project to provide digital banking services in Europe. To be giving branchless and completely digital banking services, “Insha” is the first step of Albaraka in Turkey and abroad within the digital participatory banking sector. “Insha” was built on the main banking infrastructure of
Berlin based solarisBank AG, which provides a corporate banking platform with a full banking license granted by the Banking Regulation and Supervision Agency of Germany, BaFin and the Federal Reserve Bank of Germany. With banking service channels and modular structure, “Insha” aims to provide participatory banking services first in Germany, then continental Europe.
In the first stage, Insha will provide basic banking services such as bank account opening, account management, bank card, payments and money transfer. In the second stage, Albaraka Türk, which plans to integrate the basic products of participatory banking into the system, aims to spread participatory banking in Europe. Consisting
entirely of digital processes and digital products, Insha offers the possibility to open accounts within minutes by removing the need to go to physical branches. Insha will also offer applications that will make customers’ daily lives easier. Insha will speak to its customers in German, Turkish and English languages in the first instance and will add Arabic to the list in the future. Albaraka Türk General
Manager Melikşah Utku, gave the following information about the subject: “There are 20 million Muslims living in Europe and a quarter of them live in Germany. “Insha” is being implemented in order to solve the problems of both our Turkish citizens living in Europe and other Muslims and to improve participatory banking globally.”
Penta Technology is starting to trade at the stock exchange this Penta Technology, one of Turkey’s most established technology distributor, goes public. Following the approval of the Capital Markets Board (SPK), Penta Technology will begin trading on the İstanbul Stock Exchange from May 17th. It is aimed to strengthen the financial structure of the company by reducing the current loan debts with the income to be obtained as a result of capital increase and to create resources for new investments within this scope. Penta Technology CEO Mürsel
Özçelik stated that being the sole distributor of the 16 world famous brands, Penta’s net sales grew by 35% in Turkey in the past year and reached a turnover of 2.5 billion TL. He added: “We have increased our net sales by 22% in 2016 and by 35% in 2017. Our gross profit last year increased by 38% to 166.7 million TL; the Interest Before Depreciation and Amortization (FAVÖK) increased by approximately 56% to 103.7 million TL. Our period profit was 56.9 million TL for the same period.”
Özçelik said they were very happy to leave behind an important step such as Penta Technology’s IPO process and added: “As Penta Technoloy, with 28 years of experience in the industry, hosting the biggest number of brands in the IT industry in Turkey, we have successfully completed the SPK approval process. By strengthening the financial structure with the income to be earned; I hope that we will proceed successfully in this way, in order to contribute to the interest of our employees,
customers, producers, shareholders, in short, all our stakeholders and our country’s economy.”
being the Turkey’s largest publicly traded venture capital company, has a share of 54.30% in Penta.
Today, Penta is distributing more than 40 global technology brands in 8 categories. Approximately 7 years ago, Penta Technology joined Yıldız Holding with strategic partnership with MersaSistem, one of the leading names of technology distributors and merged with MersaSistem under the name of Penta Technology at the end of 2012. Gözde Girişim,
Özçelik, referring to the information technology spending in Turkey, stated that: “According to IDC data, information technology expenditures in Turkey (devices, including infrastructure and software, but the service is excluded) was estimated as 3.7 billion USD in 2017. Our sales are about 700 million USD in the total market.”
Electric vehicles are expected with excitement Bosphorus University has undertaken a survey to examine the future and the potential impact of electric vehicles to the energy infrastructure in Turkey. Bosphorus University Research Center for Energy Policies (EPAM) President and Faculty Member of Industrial Engineering Department Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu and Researcher Dr. Zafer Öztürk conducted the “Climate Change and Electricity Demand Impacts Projection of Electric Vehicles in the Transportation Sector of Turkey” and according to the survey, whether or not
having information about electric vehicles, the majority of the Turkish people want to buy electric vehicles. The survey, conducted with 600 people who own a car or plan to buy a car in the next two years, showed that 8 out of every 10 people knew what the electric car is and 80% of those who knew and 65% of those who did not could think about buying electric vehicles. Electric vehicle purchasing preferences include features such as low cost, cost saving and environmentally friendly. Dr. Zafer Öztürk said:
“Electricity and clean vehicles can be used without any investment in the electric infrastructure and if investment is made in the side charging station, in 2022, there can be a lot more than estimated number of 140,000 electric cars in our lives.” Öztürk added: “Those who are considering buying a car complain about the lack of stations and the investors who are considering to invest in a station complain about the lack of demand to electric cars and there is no incentive mechanism in this area.” Öztürk said that public and
private sectors should come together for the widespread use of electric vehicles and drew the attention to the importance of creating an incentive mechanism that would please both the consumer and the investor. Within the scope of the research, the geographic information system was studied and an analysis was conducted for the installation of solar powered charging stations and parking lots. Solar field and solar potential for Turkey were also included and spots with connection with the network and with
a high potential for solar were determined. A charging station map was drawn including the maps of roads and the optimal average range of electric vehicles, in order to determine where charging stations can be set up within the Turkey map to provide electric vehicles never run out of charge while traveling in Turkey. The prepared geographic information system map will serve as a guide for the whole sector about where electricity charging stations and parking lots can be installed using solar energy.