BThaber 1182. Sayı

Page 1

Sayfa

Sayfa

18

6

Dijital İş Gücü, operasyonel yükleri azaltıyor

KoçSistem, geliştirdiği ve Dijital İş Gücü ismini verdiği ve veri merkezinde uygulamaya koyduğu yazılım robotlarını iş ve teknoloji dünyasının kullanımına sundu.

Türkiye stratejisi büyümeye odaklı

McAfee, Türkiye operasyonlarını genişletmek için harekete geçti. 2020 sonuna kadar yüzde 100 büyüme hedefiyle çalışmalarına başladı.

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

1182

30 Temmuz - 5 Ağustos 2018

Sayfa

5

Teknoloji transferi adına ilk adım Türkiye’de üniversitelerde geliştirilen teknolojilerin ticarileşmesini sağlayacak, üniversiteye ait özel statüde ilk Teknoloji Transfer Ofisi anonim şirketi Boğaziçi Üniversitesi’nde kuruldu.

Sayfa

6

Logo Yazılım ve Actus Portföy Yönetimi ortaklığı ile kurulan Logo Ventures’un yeni yatırımı, ziyaretçi analitiği şirketi V-Count oldu ve girişim, Logo Ventures’tan 500 bin dolar yatırım aldı.

Sayfa

10

Güvenlikte tüm paydaşlar ‘inovasyon için çalıştı Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri, güvenlik odaklı yaratıcılığı geliştirmek ve inovasyonları saptayıp desteklemek için iki aşamalı bir etkinlik dizisini hayata geçirdi.

Sayfa

3 Parayı pulu unutun, kurumsal değişimdeki rolüne odaklanın! Blockchain, kimileri için internetten sonraki en büyük devrim… Kimileri için düz bir para kasası… Temelde ise özel sektörden kamuya, bireylerden M2M sayesinde makinelere uzanan bir süreç takibi ve depolama yapısı… Herkes kendisi için en uygun modeli belirlemeye çalışırken, BT dünyası ve girişimler arasında işbirliği, regülasyon kanadında sırt dönmekten ziyade yapıcı adımlar şart.

Sayfa

11

BULUTU

BULUT YAPAN VERi MERKEZi

RADORE

İş sürekliliğinde planlı adımlar ve kurumsal bütünlük şart. Ayrıntılar dosya sayfalarımızda.

TL A İ L G LU AKLINDAKI SORULARI

İ İL

BU

İkinci yatırım noktası V-Count oldu



BThaber

GÜNDEM

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

3

Parayı pulu unutun, kurumsal değişimdeki rolüne odaklanın!

McKinsey'in hazırladığı 'Blockchain beyond the hype: What is the strategic business value?' (Blockchain’de Abartısız Gerçekler: Stratejik İş Değeri) başlıklı çalışmaya göre, şirketler bodoslama Blockchain yatırımı yapmak yerine, pazarlarına, bu pazardaki konumlarına ve spesifik ihtiyaçlara odaklanmalılar. Çünkü Bitcoin fırtınası Blockchain'in gerçek değeri konusunda spekülasyonları beraberine getiriyor, birçok insan da Blockchain’i Bitcoin’den ibaret sanıyor. Oysa Bitcoin, aslında Blockchain teknolojisinin uygulamalarından sadece bir tanesi. Yine de bu eksik bakış açısına rağmen, atılan sağlam adımlar da yok değil. BT'den reel sektöre birçok farklı şirket, Endüstri 4,0 odağında Blockchain destekli IoT platformları kurmak için çalışıyor. Blockchain; özünde genel veya özel işlem ağlarında paylaşılan dağıtık bir veri tabanı. Her bir bilgi matematiksel olarak şifreli ve zincire yeni bir blok olarak ekleniyor. Farklı protokoller sayesinde başka taraflarla paylaşımdan önce söz konusu blok da güncelleniyor, sahtekarlık veya hatalı olarak çifte ödeme gibi risklerin önüne geçiyor. Bu yapıda

akıllı kontratlar da yerini alıyor ve Blockchain’de kaydedilen bir dizi kural ile bu koşullar karşılandığında işlemler de otomatik olarak yapılıyor. Bu açıdan bakıldığında Blockchain’in temel avantajları merkezi olmayan dağıtık yapı, kriptolu güvenlik, şeffaflık ve değişmezlik. Maliyet azaltımından daha fazlası var, ama… Bazı sektörlerde farklı kategorilerde uygulamalar kendiri gösterirken, McKinsey araştırmasına göre, Blockchain konusunda şu üç temel çıkarımı gözden kaçırmamak gerek: Blockchain, değer yaratmak için aracıları aradan çıkaran bir sistemden çok daha fazlası ve izinli ticari uygulamaları güçlendirme potansiyeli çok daha güçlü: İşlem karmaşasını ve maliyetleri azaltmanın avantajı, şeffaflığın ve sahtekarlık kontrollerinin gelişmesi ihtiyaca en uygun Blockchain mimarisi kullanılarak hayata geçirilebilir. Bu nedenle, araştırmaya göre kısa vadede başarı sağlayacak ticari model de genel bir Blockchain yapısından ziyade izinli yapıya dönük olacak. Bitcoin gibi genel Blockchain

yapıları merkezi bir otoritenin gözetiminde değilken, izinli Blockchain’ler ise özel işlem ağlarında barındırılıyor, erişim kontrolü ve işlem haklarını sunuyor. İşte zaten bu yönüyle özel ve izinli Blockchain her sektörden her ölçekte şirkete faydaları getiriyor. Blockchain’in güvenilir kayıtlar, kimlik bilgileri ve işlemler için yeni bir açık standart protokolü haline gelmesi bu yönüyle aslında buzdağının görünen yüzü. Blockchain teknolojisi bir veritabanının yönetimi, depolaması ve gelişiminde arada başka bir mekanizma kullanılması ihtiyacına çözüm olabilir. Eğer sektör oyuncuları de Blockchain odaklı daha fazla değeri elde etme için kendi işlem modellerini kurguladılarsa, bu durumda yeni oyuncuların sayısı da az olur. Blockchain’in kısa vadeli en önemli faydası ağırlıklı olarak maliyetleri azaltmak olarak görülüyor: Yeni işlem modelleri için büyük bir potansiyeli olsa da Blockchain şu anda operasyonel etkinliği ve maliyetleri yönetmeye odaklanıyor. Araştırmada da dikkat çekildiği gibi, finansal hizmetler, kamu ve sağlık gibi belli başlı sektörlerde temel fonksiyonlar Devamı 4. Sayfa'da


4

BThaber

GÜNDEM

Blockchain çözümlerine çok daha uygun. Öyle ki, araştırmaya göre 25’ten fazla devlet, girişimlerin de desteğiyle, aktif biçimde Blockchain denemeleri yapıyor. Sağlık sektöründe Blockchain kullanımı ise veriye erişimin, hizmet sağlayıcılar, hastalar, sigorta şirketleri, araştırmacılar gibi paydaşlar arasında veri paylaşımının değerini ortaya çıkartabilecek. Blockchain aynı zamanda ilaç, kan veya organ nakli odaklı soğuk zincir entegrasyonunda IoT sensörleri ile birlikte kullanılabiliyor. Ama yine araştırmaya göre, Blockchain’in konumu zamanla maliyet azaltımından çıkarak, yeni iş modelleri ve gelir yapıları oluşturmaya odaklanacak. Söz konusu iş modellerinde ilk akla

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

gelen örnek ise dağıtık, güvenli dijital kimlikler. Ayrıca, araştırmada dikkat çekildiği gibi, bu gibi yeni iş modellerinin uzun vadeli potansiyeller oluşturduklarını da unutmamak gerek. Ölçek bazında bakıldığında Blockchain, uygulanabilirlik konusunda 3-5 yıl geride: Blockchain’in stratejik değerinin ortaya çıkması sadece belli ölçekte yayılmış ticari çözümlerle mümkün. Araştırmaya göre, her bir sektörde standartlar ve düzenlemeler, teknoloji, varlıklar ve ekosistem odağında bu dönüşüm isteği de olmazsa olmaz. Bazı şirkeler halihazırda denemeler yapıyor olsa da bu başlıkta anlamlı bir ölçeğe ulaşmak hala 3-5 yıl ötemizde. İşte bu rötarlı ilerleyişin temel

Bu yanlışlardan kurtulun! Blockchain, Bitcoin'dir: Öyle değildir. Bitcoin, Blockchain'in kripto para uygulamalarından sadece bir tanesi. Blockchain teknolojisi diğer birçok uygulamada kullanılabilir ve konfigüre edilebilir. Blockchain, geleneksel veri tabanlarından daha iyidir: Böyle bir iddia söz konusu değil. Blockchain'in esas faydasının temelinde geleneksel veri tabanlarının daha iyi performans sergilemesini sağlaması var Blockchain yapısı sabittir: Abartmayalım, Blockchain veri yapısı eklemelerle işler. Böylece veri ortadan kaldırılamaz. Blockchain, yüzde 100

güvenlidir: İddialı bir düşünce. Çünkü Blockchain, korumalı kriptografi gibi sabit veri yapıları kullanır. Blockchain sisteminde bildik güvenlik uygulamaları kullanılır ki bunlar da daha önce saldırıya uğramış veya sızıntı yaşamıştır. Blockchain bir yalan makinasıdır: Blockchain sadece bünyesindeki işlemleri ve depoladığı verileri, bir de Bitcoin gibi Blockchain kökenli yapıları doğrular. Buna karşılık Blockchain, içeri giren bir verinin doğru veya gerçek olup olmadı kararını veremez. Bu durum, zincir dışındaki varlıklar ve Blockchain yapısında sayısal olarak konumlanan veri için geçerlidir.

sebepleri: Şirketler, girişimler, regülatörler arasında fikir birliği olmalı 1. Ortak standartlar olmadan olmaz: Blockchain uygulamalarının belli bir ölçeğe ulaşmasının önündeki temel engeller ortak standartların ve açık düzenlemelerin eksikliği. Bu konuda küresel bazda talep var ve araştırmaya göre, tek bir büyük oyuncunun veya bir kamu ajansının burada görev alması standartların oluşturulması adına süreci kolaylaştırır. Örneğin; devletler Blockchain ile yasal kayıtları tutabilir. Bu konuda çok ayıda oyuncu arasında işbirliği bir gereklilik olunca, bu gibi standartları hayata geçirmek de karmaşık ama gerekli bir iş halini alıyor. Küresel bazda düzenleyici yapılar bu konuda farklı konumlanıyor ama büyük bölümü direnç göstermek yerine, bu konuda yapıcı adımlar atma çabasında. 2. Teknoloji daha da gelişmeli: Blockchain teknolojisinin henüz olgunlaşmamış olması, kullanımda sınırları beraberine getiriyor. Araştırmada da dikkat çekildiği gibi, esasında farklı tasarım tercihleri ile teknik konfigürasyonlar yapmak mümkün. Yani tercihlerinizi bilerek mimarinizi seçebilirsiniz. Örneğin; Estonya’da sağlık bilgileri Blockchain’de tutulmuyor ama bu sağlık kayıtlarını tanımlamak, bunlara

bağlanmak, bunlara erişim konusunda yetkilendirme yapmak için Blockchain kullanılıyor. Geleneksel veri tabanı ile kıyaslandığında, Blockchain performansı beklentilerin altında, ama teknolojik gelişim bu kısıtları ortadan kaldıracak. Asıl önemli olan ise şirketlerin güvenilir kurumsal çözümlere yönelik ihtiyacı. Halen birkaç girişim, kamu veya sektör özelinde belli ölçekte dağıtım konusunda kredibiliteye ve teknolojik yetkinliğe sahip. Önde gelen teknoloji şirketleri ise bu aradaki boşluğu doldurmak için Blockchain as a Service (BaaS) olarak kendilerini konumlandırma, bulut tabanlı depolamaya benzer model sunabilme çabasında. 3. Varlıklar dijital olmalı: Kurumsal varlık potansiyelini sayısallaştırabilmek, bunları dijital olarak kaydedip, işlemde kullanmak gibi adımlar için uçtan uca destek

Blockchain sisteminde varolan sistemlerle API entegrasyonu olarak yerini alıyor. Fiziksel ürünlerin bir Blockchain’e bağlanması ve güvenliğinin sağlanması konusunda IoT ve biyometri teknolojileri büyük önem taşıyor. Ama bu bağlantının, aynı zamanda Blockchain yapısında güvenlik odaklı bir kırılganlığa da yol açabileceğini unutmamak gerek. 4. Rekabet ve işbirliği paradoksu çözülmeli: Blockchain’in temel avantajı network yapısında kendini gösteriyor ve potansiyel avantajlar da network ölçeğinde artıyor. Bu da beraberinde koordinasyon karmaşasını yaratıyor. Bu nedenle, araştırmaya göre doğal rakiplerin bu noktada işbirliği yapması şart. Bu işbirliği, aynı zamanda bu yapının benimsenme hızında da rol oynayacak. Bu konuda düzenleyici kurumların veya sektör birliklerinin adım atması ve yol göstermesi de önemli.

Blockchain için kurumsal yaklaşımınızı belirleyin Büyük bir çoğunluk için Blockchain çok genç bir teknoloji ve bu başlıktaki çözümlerin eksik denemeleri de bu teknolojinin gerçek değerini anlamayı zorlaştırıyor. Bu nedenle, McKinsey araştırmasında da dikkat çekildiği gibi her şirketin önce oturup bir düşünmesi, Blockchain’in kendisi için stratejik bir değeri olup olmayacağını anlaması lazım. McKinsey araştırması bu soruya yanıt ararken, önde gelen sektörler için Blockchain’in stratejik değerinin yanında, nasıl bir yaklaşımla nasıl bir değer elde edilebileceğine de odaklanıyor. Blockchain’in stratejik değerinin temelinde bu üçlü var: - Blockchain, değer yaratmak için aracıları aradan çıkaran bir sistemden çok daha fazlası ve izinli ticari uygulamaları güçlendirme potansiyeli çok daha güçlü. - Blockchain'le dönüşümsel iş modelleri yaratmadan önce kısa vadeli en önemli fayda noktası ağırlıklı olarak ‘maliyetleri azaltmak’ olarak

görülüyor. - Ölçek bazında bakıldığında Blockchain, uygulanabilirlik konusunda hala 3-5 yıl geride. Bunun en önemli sebebi ise ortak standartlar ortaya koyabilmek için işbirliği ve rekabet paradoksunu çözmenin fazlasıyla zor olması. McKinsey araştırmasına göre, şirketlerin kendi Blockchain stratejilerinde şu yaklaşımları izlemesi önemli faydaları beraberinde getirme potansiyeline de sahip. Birincisi; fayda odaklı ve şüphe ile beslenen bir bakış açısıyla en baştan itibaren Blockchain’in etkisini ve reel faydalarını tanımlayıp, seçili sektörlerde spesifik vaka çalışmalarına odaklanmalı. İkincisi; Blockchain odaklı stratejik yaklaşımlar ve bunların pazardaki konumu arasındaki değere odaklanmak, ekosisteme şekil verme yetkinliği, standartlar belirleme ve regülasyon odalı engelleri adreslemek gibi ölçütleri dikkate almak önemli.


BThaber

E-TOPLUM

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

5

İntenetten kartlı ödemeler giderek büyüyor Bankalararası Kart Merkezi (BKM), 2018 yılının ilk 6 aylık verilerini açıkladı. Kart kullanmanın sağladığı avantajların yanı sıra banka hesabı sahibi nüfustaki artış, artan finansal okuryazarlık ve e-ticaret kullanımı gibi unsurlarla ödemelerde kart kullanımının artışı da devam etti. BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko, kredi kartı ve banka kartı sayıları artarken, yılın ilk yarısında kartlı ödemelerde yüzde 20 büyüme gerçekleştiğini vurguladı. BKM verilerine göre, Haziran sonu itibariyle Türkiye’de 64,8 milyon

adet kredi kartı ve 136,4 milyon adet banka kartı kullanılıyor. Bu da 2017 Haziran’ı ile kıyaslandığında kredi kartı sayısında yüzde 7, banka kartı sayısında ise yüzde 10’luk artış demek. Toplam kart sayısı ise 201 milyon adedi geçerek, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 oranında artış gösterdi. Kartlı ödemelerdeki artışta öne çıkan sektörlere bakıldığında, yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre havayolları yüzde 34, yemek yüzde 28, akaryakıt istasyonları yüzde 24,

sağlık/sağlık ürünleri/kozmetik yüzde 24, giyim ve aksesuar yüzde 21 ile en fazla artış gösteren sektörler oldu. BKM verilerine göre, internetten ödeme alışkanlıklarının istikrarlı artışı ve dijital dönüşümle beraber yılın ilk yarısında toplam 61 milyar TL tutarında internetten kartlı ödeme yapıldı. Bu da 2017 yılının ilk altı ayı ile kıyaslandığında, internetten kartlı ödemelerde yüzde 37 artış demek. Geçen yılın aynı döneminde toplam kartlı ödemelerin yüzde 14’ünü oluşturan internetten

kartlı ödemelerin bu yıl payını artırarak yüzde 16’ya çıkardığı da görülüyor. Yılın ilk yarısında yabancı kartlarla da yurtiçinde toplam 15,8 milyar TL tutarında ödeme yapıldı ve bu tutar, önceki yılın aynı döneminde 9,5 milyar TL olan kartlı ödeme tutarıyla kıyaslandığında yüzde 67 oranında büyümeyi ortaya koyuyor. Öte yandan BKM, kartlı ödemeler sektörünün ve hanehalkı harcamalarının gözlemlenebilmesi için Temmuz ayından itibaren kartlı ödemeler

endeksini Haziran 2018 verilerini de içeren şekilde KARTMETRE adıyla yayınlamaya başladı. 2015 Nisan’ını baz alan endeks, nominal ve enflasyondan arındırılmış (reel) olmak üzere aylık olarak paylaşılacak. Toplam kartlı ödeme cirosu üzerinden hesaplanan Genel Kartlı Ödeme Endeksi’ne ek olarak, hanehalkı harcamalarının daha iyi bir göstergesi olması dolayısıyla “BES ve Kamu/Vergi Hariç Yurt İçi Bireysel Kartlı Ödeme Endeksi” (Hanehalkı Kartlı Ödeme Endeksi) de yayınlanacak.

Araştırma Zirvesi’nin teması “An’lamak” araştırmacılardan “Call for Paper” da istenecek. Gelen projeler, seçici jüri tarafından değerlendirildikten sonra, finale kalanlar 22. Araştırma Zirvesi’nde 18 dakikalık bir sunum yapma şansı yakalayacaklar. Call for Paper için başvuruları 15 Eylül'e kadar tuad@tuad. org.tr adresine göndermek gerekiyor. Proje değerlendirmesi,

22. Araştırma Zirvesi, 2019 Nisan'ının ilk haftasında gerçekleştirilecek. Yerli ve yabancı yaklaşık 30 konuşmacının yer alacağı zirvenin ana teması ise "An'lamak" olacak. İki gün boyunca yerli ve yabancı konuşmacıların yer alacağı 22. Araştırma Zirvesi için, bu yıl ilk defa “An’lamak” ana temasına bağlı olacak şekilde,

Baykuş Ödülleri Jürisi tarafından yapılacak ve sonuçlar 15 Ekim’de açıklanacak. Başvurular ve sunum yapmak ücretsiz ve her firma en fazla 3 başvuru yapabilirken, 1 başvurusu ile de sunum yapmak üzere seçilir. Başvuru yapmak için TÜAD üyesi olmak ise gerekmiyor. Zirvenin anafikrine uyumun ön planda olacağı çalışmaların en iyi uygulama özelliğine sahip

olması, çıktıları, sonuçları, çarpıcı ve/veya yöntem itibarıyla yenilikçi ve/veya yaklaşım olarak yaratıcı olması gerekiyor. Teori veya bulguların en iyi nasıl ve ne şekilde uygulanabileceğini ortaya koymanın gerektiği çalışmalar kapsamında sunulmak istenen konu en fazla 4 sayfa 500 kelimelik özet olarak hazırlanabilir. Zirvede sunum yapmak üzere seçilmesi halinde

ise sununum 18 dakikalık olarak hazırlanmış son hali zirve komitesi ile 15 Şubat 2019 tarihinde kadar paylaşılmalı. Etkinlik komitesinin son incelemesini yapması sonrası, varsa gerekli revizyonlar başvuru sahibine bildirilir ve sunum son haline gelir. “Call for Paper” için https://tuad.org.tr/etkinlikler/ arastirma-zirvesi adresinden detaylı bilgi almak mümkün.

Resmi uygulayıcı Sabancı Üniversitesi oldu Sabancı Üniversitesi Teknoloji Tabanlı Girişimcileri Hızlandırma Merkezi (SUCool) ve İnovent A.Ş, “BiGGInner” projesiyle, TÜBİTAK’ın Yenilikçi ve Teknoloji Tabanlı Girişimcilere 150 bin TL’ye kadar hibe desteği verilen 1512 BİGG Programı 1. Aşama Faaliyetleri’ni yürütecek uygulayıcı kuruluşlar arasında yer alma hakkını elde etti. Sabancı Üniversitesi SUCool Direktörü Naci

Kahraman, BiGGInner Projesi kapsamında başta enerji ve temiz teknolojiler, IoT ve dijital teknolojiler, sağlık ve biyoteknoloji ile akıllı ulaşım ve akıllı şehir uygulamaları dikeylerinde olmak üzere İstanbul bölgesi ve çevre illerdeki teknoloji girişimcilerine eğitim, mentorluk, ön kuluçka, yatırımcı ve müşteri görüşmeleri ile prototip geliştirme ve laboratuvar altyapısı destekleri sağlayacaklarını belirtti.

“Yenilikçi Girişimcilerin Yol Haritası” vizyonuyla hayata geçirilen BiGGInner projesi kapsamında TÜBİTAK 1512 BİGG Programı 1. Aşama süreçlerini yürütecek kuruluşlar arasında yer alacaklarını belirten Naci Kahraman, bu süreçte 150 bin TL’ye varan TÜBİTAK hibe desteğinin girişimciler adına hızlandırıcı etki yapacağını ifade etti. BiGGInner Projesi ile gelecek 2 yıl boyunca 500’den fazla girişimciye ulaşılması,

300’e yakın girişimciye ön kuluçka hizmetlerinin verilmesi hedefleniyor. Girişimci adayları

www.bigginner.com adresinden bilgi alabilir ve iş fikri başvurularını yapabilirler.

Teknoloji transferi adına ilk adım Türkiye’de üniversitelerde geliştirilen teknolojilerin ticarileşmesini sağlayacak, üniversiteye ait özel statüde ilk Teknoloji Transfer Ofisi anonim şirketi Boğaziçi Üniversitesi’nde kuruldu. Bir süre önce yürürlüğe giren ve üniversitelerin teknoloji transfer şirketi kurabilmelerine imkan sağlayan Yükseköğretim Kurumları Teknoloji Transfer Ofisi Yönetmeliği kapsamında Türkiye’de şirketleşerek sermaye şirketi (A.Ş.) statüsü kazanan Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) böylece Boğaziçi Üniversitesi

TTO oldu. Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) A.Ş., yeni sermaye şirketi yapısı çerçevesinde kamu ve özel sektör işbirlikleri yapacak, üretilen bilgiyi, yapılan buluşları fikri mülkiyet kapsamında koruma altına alacak ve buluşların ticarileşme süreçlerinde rol alacak. Boğaziçi Üniversitesi TTO A.Ş ayrıca üniversite öğretim üyelerinin buluşlarını ulusal ve uluslararası patent başvurularını gerçekleştirecek, buluşların sanayiye aktarılması ve ticarileşmesi sürecinde ulusal

ve uluslararası şirketler ile temaslar yürütecek ve buluşların şirketleşmesi için aracı görevini üstlenecek. Daha önce Teknopark’a bağlı idari bir birim olan Boğaziçi Üniversitesi TTO A.Ş., bu yeni statüyle profesyonel bir yönetimi olan, sürdürülebilirlik amacı güden bir şirket yapısına kavuştu. Boğaziçi Üniversitesi TTO A.Ş.’nin Yönetim Kurulu ise Yönetim Kurulu başkanlığını üstlenen Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmed Özkan ve Senato tarafından seçilen altı

yönetim kurulu üyesinden oluşuyor. Anonim şirket olarak Boğaziçi TTO A.Ş. artık bir yandan üniversite ile bağını güçlü tutmaya devam ederken, anonim şirket olmanın getirdiği esnekliklerden faydalanabilecek, iş yapma ve para transferi gibi konularda özgürlük ve kolaylıklara sahip olacak. Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi A.Ş. Yöneticisi Sevim Tekeli, yeni yapının bugüne dek TTO bünyesinde sunulan hizmet kalitesini ve performansını artıracağını, kanunun getirdiği

esneklik ve kolaylıklarla yeni dönemde sanayi ile işbirliklerini daha rahat yürüteceklerini, akademik girişimcilik başta olmak üzere çok sayıda yeni projeyi uygulamaya alacaklarını kaydetti. TTO A.Ş.’nin gelir modelinin temelinin, sanayi işbirliğine dayandığını ve Boğaziçi Üniversitesi TTO A.Ş.’nin bu konuda daha önce hiçbir TTO’nun denemediği modeller üzerinde çalıştığını belirten Tekeli, öncelikli planlarının ise bunları uygulamak olacağını kaydetti.


68

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

30 TEMMUZ21- 5- AĞUSTOS 27 MAYIS 2018

Türkiye stratejisi büyümeye odaklı Siber güvenlik şirketi McAfee, Türkiye operasyonlarını genişletmek için harekete geçti. Bir süre önce Hakan Uzun’u Türkiye Ülke Müdürü olarak görevlendiren McAfee, 2020 sonuna kadar yüzde 100 büyüme hedefiyle çalışmalarına başladı. Konuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında McAfee Türkiye Ülke Müdürü Hakan Uzun, 2018’in ikinci yarısı ve 2019 için hedeflerini paylaştı. Daha hızlı ve agresif büyüme hedefi belirlediklerini açıklayan Uzun, organizasyonel verimlilik ve yeni fırsatları değerlendirmek için çalışmalar yürüteceklerini vurguladı. McAfee Güney Avrupa,

Ortadoğu ve Türkiye’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Patricia Murphy de söz konusu büyüme hedefi için Türkiye’ye gerekli tüm destekleri vereceklerini belirtti. Mevcut kanal ekosistemini daha etkin kullanma yönünde planlar yaptıklarını ifade eden Hakan Uzun, bu kapsamda iş ortaklarına yönelik desteklerini artıracaklarını belirtti. McAfee’nin, “Birlikte çalışmanın yarattığı güçten ilham alıyoruz” sloganı ve vizyonuyla hareket ettiğini kaydeden Uzun, uçtan uca entegre çalışan bir yapı kurguladıklarını, böylece hem bireysel hem kurumsal çözümlerini müşterilerine daha

yakından tanıtma olanağı elde edeceklerini sözlerine ekledi. Toplantıda McAfee’nin bir diğer global yöneticisi olan McAfee Güney Avrupa, Ortadoğu ve Türkiye’den Sorumlu İş Ortakları Direktörü Philippe Lacroix da bir konuşma yaptı ve Türkiye’nin, McAfee için uzun yılladır bölgedeki en etkili ülkelerden biri olduğunu vurgularken, sürdürülebilir yapı oluşturmak için desteklerini sürdüreceklerini dile getirdi. Siber güvenlik sektörünün en geniş portföylerinden birine sahip olduklarını belirten Hakan Uzun, Avrupa’da GDPR, Türkiye’de ise Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVVK)

gibi düzenlemelere uyum konusunda da müşterilerine destek olduklarını vurguladı. Hazırladıkları rehberler ve birebir görüşmelerle işletmelerin bu dönüşüme hazırlıklı olmalarını sağladıklarını söyleyen Uzun, 2020 sonrasında özellikle 5G teknolojisi ile birlikte akıllı şehirler ve akıllı otomobillerin daha fazla hayatımızda yer edineceğine dikkat çekti. Uzun, bu kapsamda hem yerel yönetimler hem de otomotiv sektörü üreticileriyle yakın temasta bulunduklarını ve ortak çalışmalar yürüttüklerini belirtirken, ülkemizde 5G’nin hizmet sunulmasını takiben

bölgesel çalışmalar yürütmeyi planladıklarını da sözlerine ekledi.

İkinci yatırım noktası V-Count oldu Logo Yazılım ve Actus Portföy Yönetimi ortaklığı ile kurulan Logo Ventures’un yeni yatırımı, ziyaretçi analitiği şirketi V-Count oldu ve girişim, Logo Ventures’tan 500 bin dolar yatırım aldı. Şirket; insan sayma, kuyruk analizi ve yoğunluk analizinin yanı sıra, yaş/cinsiyet/duygu tanıma gibi fiziksel alanlarda veri toplayan donanımları ve

bu verilerin anlık analizlerle anında aksiyon alınabilecek bilgiler olarak ilettiği bulut tabanlı iş zekası platformuyla farklı sektörlerden birçok markaya hizmet veriyor. Türkiye'nin en iyi 100 yeni nesil şirketinin belirlendiği Corporate & Startup Day 2018 etkinliğinde dokuzuncu sırada yer alan V-Count,

teknolojisini Vietnam, Katar, Meksika, Peru, Kenya, ABD, Birleşik Krallık gibi 90’ın üzerinde ülkeye ihraç ediyor. Şirket, Miami ve Dubai’nin ardından, Mayıs ayında Londra ofisini açarak yurtdışı ofislerinin sayısını üçe çıkardı. Bu arada V-Count; imge işleme, görüntü tanıma, istatistiksel öğrenme ve veri madenciliği

teknolojileri üzerinde çalışan teknoloji şirketi Vispera’dan sonra Logo Ventures’un ikinci yatırımı oldu. İlk iki yatırımı perakende analitiği sektöründe yaptıklarını belirten Logo Ventures Yönetici Ortağı Cahit Güvensoy, “Bundan sonraki hedefimiz yılsonuna kadar bir girişime daha destek vermek” dedi.

Tatil, siber acı sebebi olmasın! Siber saldırıların en çok tatil dönemlerinde yapıldığına dikkat çeken Cisco Türkiye Güvenlik Ürünleri Satış Yöneticisi Hakan Tağmaç, tatillerin hem şirketler hem çalışanlar için tedbir alınması gereken bir dönem olduğuna dikkat çekti. Belirli bir hedefe odaklanan, ileri teknoloji saldırılarına karşı her ne kadar profesyonel önlem almak gerekse de, Hakan Tağmaç’a göre, son kullanıcılar ve küçük şirketler birkaç basit kurala dikkat ederek daha etkin koruma sağlayabilir. Bu noktada Tağmaç, çalışanlara şu önerileri yaptı: 1.Halka açık kablosuz internete güvenmeyin: Restoran, cafe, mağaza gibi açık ağlara bağlanan cihazlardan birine gelişmiş

bir kötü amaçlı yazılım bulaşmış olabilir. Bu tür bir ağa bağlandığınızda o kötü yazılımlar önce sizin bilgisayarınıza, ardından da şirket ağınıza yayılabilir. Acil olarak kısa bir iş e-postanıza cevap vermeniz gerektiğinde mutlaka VPN ya da mobil veri kullanmayı tercih edin. 2.Tatil öncesi verilerinizi yedekleyin: Şirket çalışanıysanız, üzerinde çalışacağınız bütün belge ve verilerin şirket depolama alanında bulunduğundan emin olun. Girişimci iseniz verilerinizi evde bırakabileceğiniz harici bir belleğe yedekleyin. 3.HTTPS (HTTP Secure) sayfalara şüphe ile yaklaşın: Ağlar arası şifreli iletişimde zararlı bir dosyayı

tespit etmek oldukça güç ve ancak machine learning veya yapay zeka kullanan ileri derece güvenlik çözümleri ile bulunabilir. Bu nedenle bağlandığınız internet sitesine dikkat edin. Çünkü hepsi ilk bakışta güvenli görünüyor. 4.Herkese açık bilgisayarlarda çalışmayın: İş dışında bir amaçla kullanılan, otel, kütüphane, ortak çalışma alanı gibi yerlerde herkesin kullanımına açık olan bilgisayarlardan uzak durun. Çünkü herkese açık ağlardaki bilgisayarların gerektiği gibi korunup korumadığından hiçbir zaman emin olamazsınız. 5.Sadece şirket hesaplarını kullanın: E-posta, zararlı yazılımların cihazlara en rahat

girdiği ortam. Günümüzde e-postalara iyi bir alternatif olarak kullanıcı şifrelemesi ve koruması sağlayan mesajlaşma ve işbirliği uygulamaları kullanılabilir. Çalışma arkadaşları, iş ortakları veya müşterilerle iletişime geçerken, bu araçların kullanılması da tercih sebebi.

6.Hassas bilgilerinizi paylaşmayın: Bu kural sadece tatil zamanında değil, günlük hayat için de geçerli. Sonrasında kötü sürprizlerle karşılaşmak istemiyorsanız, e-posta veya diğer iletişim uygulamalarında; banka, kart, kimlik bilgilerinizi, kullanıcı adı ve oturum açma şifreleriniz gibi bilgilerinizi paylaşmayın.

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K



8

BThaber

GÖRÜŞ

TEKNO-POLİTİK

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

BİREYSEL “DAHA YENİ BAŞLIYOR”: YAZ REHAVETİNDE DE RAHATÇA OKUNABİLECEK ÖNEMLİ BİR KİTAP

OSMAN COŞKUNOĞLU ocoskunoglu@gmail.com twitter.com/osmancoskunoglu facebook.com/osman.coskunoglu www.coskunoglu.org medium.com/osman-coskunoglu

Türkiye Bilişim Vakfı kurucusu ve başkanı Faruk Eczacıbaşı’nın, çağımızı kökten etkileyen teknolojik gelişmeleri anlatan kitabı Şubat ayında yayımlanmıştı. Yaz tatilinde, gevşediğimiz bir dönemde bile bu kitabın neden okunabilir olduğunu açıklayayım önce. Teknoloji odaklı olmasına karşın, kitap, dünden bugüne dijital teknolojilerin, dünyamızın ve insanlığın yaşadıklarının bir panoramasını sunuyor. Blok zincirinden doğal kaynakların durumuna ve ekonomik eşitsizliğe kadar önemli kavram ve konular üzerinde duruyor. Aralara serpiştirdiği kişisel anekdotlar, okumayı ve anlamayı keyifli kılıyor. Ayrıca, kısa cümleleri ve akıcı üslubu, şaşırtıcı boyutlarda ele alıp ilişkilendirdiği önemli gelişmeleri anlatan kitabı rahatça okunur kılıyor. Konuları – tarihsel gelişimleri ile beraber – esasını kaybetmeden, magazinleştirmeden, anlaşılır ve kolay okunur bir şekilde anlatma niteliği nedeniyle, belki plajda değil ama yaz tatili rehavetinde rahatça okunabilir. Bu kitap, okumanın verdiği keyifle yetinip, bittikten sonra unutulmaya terk edilemez. Sunduğu zengin bilgi malzemesi ve yorumlar üzerine yoğun düşünme sonbahara ertelenebilir. Ben de bu yazıda, sadece kitabı tanıtmakla yetinip, yarattığı düşünceleri bir sonbahar veya kış yazıma erteliyorum. İnternet ve dijital teknolojilerinin yepyeni kavramlar ile iş ve yaşam koşulları yarattığını biliyoruz veya hissediyoruz. Bunun sonucu, hukuk sistemlerinden yönetim anlayışına kadar hemen her alanda yeni paradigmalar ihtiyacında olduğumuzu da biliyoruz veya hissediyoruz. Fakat, ülkemizde özellikle yapay zeka veya genlerle oynama gibi önemli teknolojik gelişmeler ile ilgili yüzeysel, magazinsel ve moda söylemler yaygın. Ayrıca, internetin demokrasiye ve siyasete etkisinden, sosyal ağların bu binyıl gençlerine

neler yaptığına kadar önemli toplumsal konularda “bilgisiz (ve naif) fikirler” sık sık ileri sürülüyor. Distopik (yapay zeka ile donanmış robotların esiri olacağız gibi) veya ütopik (insansız, akıllı fabrikalar çalışırken biz keyif yapacağız gibi) nursuz veya nurlu ufuklar anlatmanın toplumda heyecan yarattığını bilenlerin söylem ve yazıları ülkemizde yaygın. Bu kitap ise, anlam kaybı yaratacak şekilde basitleştirmeden veya bilimsel bir araştırma ağırlığı yaratmadan, sade bir dille okuyucuya gerçekçi bir manzara sunuyor. Teknolojide ve iş modellerinde, doğrusal (lineer) değil üssel değişimleri güzel örneklerle açıkladıktan sonra, bu hızlı değişim ortamında ileriye dönük tahmin yapma tuzağına düşmeden, anlamlı ve ihtiyatlı öneriler yapılıyor. Geleceğin öngörülemez olması, sadece üssel gelişmenin yarattığı bir durum değil. Ülkeyi yönetenlerin, en kötü ihtimalle dijital cahil, en iyi ihtimalle “dijital göçmen” olduğu gerçeğinden hareketle, geliştirilen ve geliştirilecek politikalar da ek belirsizlik, hatta sorun yaratıyor. Teknolojik konulara hakim olanlar bile, örneğin eğitimde ve hukukta, yeni bir model sunamıyor. Dolayısıyla “Daha Yeni Başlıyor”… Kulağımıza sık sık çalınan teknoloji kavramlarını, didaktik bir sıkıcılığa kaçmadan, anlamaya yardımcı oluyor kitap. Bununla da kalmıyor, göç, kentleşme, doğal kaynaklar, ekonomik eşitsizlik, önyargıların filizlenip güçlenmesi gibi yaşamakta olduğumuz toplumsal ve ekonomik gelişmelere de ışık tutuyor. Tüm bunları anlaşılır bir dille, ideolojik saplantılara esir olmadan, keskin yargılara varmadan anlatıyor. Ayrıca, sadece ekonomi ve sanayi alanında değil, kültür ve sanat dünyasında da etkin bir aileden gelen Faruk Bey’in kişisel anekdotları konu ve kavramların açıklanmasına renk katıyor. Bilimsel bir araştırma iddiası taşımamakla beraber geniş bir kaynakça listesi ile anlattıklarını

destekliyor. Yazımın başında belirttim: Bu bir tanıtım ve yaz okuma önerisi yazısı. Somut konuları ele alıp tartışan yazımı ve bazı itirazlarımı, yaz rehaveti sonrası aylarda ele alacağım. Fakat, okuyucuda çok sakıncalı bir yanlış izlenim yaratma ihtimali olan bir noktayı özellikle önemli görüyorum. Okuyucunun dikkatine getirmek istiyorum. Kitap, gayet anlaşılır bir dille anlattığı teknolojideki gelişmelerin, deterministik bir süreç sonucu gerçekleştiği izlenimi verebilir. Yani, teknoloji kendi kuralları ile kendi kendine ve kaçınılmaz bir gelişme süreci içerisinde gelişir gibi bir algı yaratabilir okuyucuda. Oysa, teknoloji sadece kendi doğası ile gelişmez, bazı tercihler ile de şekillenir. Günümüzün en önemli konularından birisi, bu tercihlerin yapılmasında kimlerin söz sahibi olacağıdır. Şu anda, ekonomik güç odakları – yani, teknoloji devi şirketler – ile siyasi güç odakları – yani, devletler – tercihleri belirleyici durumda. Bu durumu değiştirmek ve tercihlerin toplumun da etkileyebilmesi için, özellikle ABD’de, biraz da AB’de, güçlü STK’lar ve aktivistler önemli bir çaba içerisinde. Arzu edilen, meydanı sadece ekonomik ve siyasi güç odaklarına bırakmamaktır; çok paydaşlı tercih ve karar süreçlerinin oluşmasıdır. Nitekim, kitap bu konuya doğrudan değinmese de çok paydaşlı bir sürecin gelişmesi için gerekli altyapılardan birisi olan – benim de daha önceki yazılarımda önemle vurguladığım (http://bit. ly/2IhGKMM, http://bit. ly/2LidvrR) – “kolektif beyin” kavramı üzerinde ayrıntılı olarak duruyor. Ülkemizin içe kapanık olmasını ve uluslararası platformlardaki gelişmeleri etkileme konusunda “öğrenilmiş bir çaresizlik” içinde kıvranılmasını çok sakıncalı bulduğumu Faruk Bey de iyi bilir. Erkek baskısı altında ezilmiş kimi kadınlarımızın “ben bilmem, beyim bilir” anlayışına benzer, “teknolojinin

gelişmesine ilişkin politikalar konusunda biz bilmeyiz, büyük devletler, şirketler bilir” anlayışından bir an önce kurtulmamız gerekir. Küçücük Estonya bile bu anlayış içerisinde değil. Aslında, kitap uluslararası ağlarda yer almanın önemini de gayet güzel anlatıyor. Fakat, iş dünyamızın, STK’larımızın ve siyasi iradenin, uluslararası toplantılarda ve platformlarda, en iyi ihtimalle kişisel sohbetler dışında bir varlık bile gösteremediğinin (http://bit.ly/2xWq8pX) ve bundan ülke olarak kaybettiğimizin (http://bit. ly/2HvzbNQ) örneklerini sık sık görüyoruz. Dolayısıyla, zaten var olan uluslararası etkisizliğimizin, teknolojik determinizm algısı ile perçinlenmesi ihtimaline karşı okuyucuyu uyarmak isterim. Teknolojinin şekillenmesi ve uygulanması konularında Türkiye de söz sahibi olabilmeli ve olabilir. Yeter ki, içe kapanık olmaktan çıkıp, bu konulardaki uluslararası tartışmalara değer katmayı gündemimizin ön sıralarına koyabilelim. Ülkemizde yayımlanmış kitaplar arasında, bir benzeri bulunmayan, müthiş bir bilgi kümesini, gelişmiş bir entelektüel birikim süzgecinden geçirdikten sonra, anlaşılır bir dille sunan bu kitabı teknolojinin içinde veya dışında herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle, ülke yönetiminde söz veya karar sahibi, iktidar ve muhalefetteki siyasilerin okuması gerekir. Yaz rehavetinde bile rahatça okunabilir, sonra da bir kenara koymak yerine tartışılması gerekir.


Muratbey yenilikçi ürünlerini Netsis 3 Enterprise çözümünün gücüyle destekliyor 1965 yılından bu yana peynir sektöründe faaliyet gösteren Muratbey, modern t eknoloji ile geleneksel lezzeti bir araya getirdiği inovatif ürünlerle Türkiye’de sektörün güçlü markalarından biri olarak çalışmalarını sürdürüyor. Planlamadan sevkiyata, üretimden raporlamaya kadar tüm iş süreçlerini entegre bir altyapıda gerçekleştirmek üzere Netsis 3 Enterprise çözümünden yararlanan Muratbey, bu sayede üretim verimliliğini %15 artırırken çalışanların iş yükünü önemli ölçüde azaltıyor. Netsis 3 Enterprise aynı zamanda etkin maliyet kontrolü ve dinamik kodlama özelliğiyle değişikliklere hızlı uyum imkanı da sunuyor.

“Muratbey, tüketicilere her zaman en inovatif ürünleri ve yeni lezzetleri sunmayı hedefliyor. Şirketimizi farklılaştıran en önemli özelliklerden birisi de kendi ürünlerimizi kendi makinelerimizle üretmemiz. Örneğin, ‘peynire zeka kattık’ sloganıyla sunduğumuz Muratbey burgu peynirin makinesi için arka planda dinamik kodlama ile Muratbey için özelleştirilmiş 20.000 satırdan fazla kod yazarak seri üretime başladık ve bu sistemi de Netsis 3 Enterprise ile takip ediyoruz. 2017 yılında açtığımız 2 Ar-Ge merkezimizde de yine Ar-Ge projelerimizi Netsis 3 Enterprise ile yönetiyoruz. Bütün bunları yaparken maliyetleri kontrol edebilmek, gerektiği yerde hızlı değişiklik yapabilmek bizim için çok önemli. Bunu da Netsis 3 Enterprise ile gerçekleştirebiliyoruz. Çözümün bize sağladığı avantajların yanı sıra tüm ihtiyaçlarımıza ve sorularımıza cevap veren Logo’nun ve aynı şekilde hızlı çözümler üreterek bize destek olan DNA Proje’nin katkılarından da büyük fayda sağlıyoruz.”

Murat Erol, Fabrika Müdürü, Muratbey

1965 yılında Eminönü’nde küçük bir peynirci dükkânıyla  Maliyetleri en aza indirerek rekabet avantajı kazanmak

 Tüm kaynakları verimli ve etkin şekilde kullanmak  Kârlılık ve risk analizleri yapabilmek  Değişimlere hızlı yanıt verebilen, esnek bir altyapı oluşturmak

Faydalar  Genel iş süreçlerinde ve üretim verimliliğinde yüzde 15’e ulaşan artış  İş yükünde yüzde 25 azalma ve çalışan memnuniyetinde kayda değer artış  Maliyet Muhasebesi modülüyle önemli düzeyde maliyet tasarrufu  Hızlı maliyet raporlaması

 Finansal verilerin güvenilirlik oranlarında artış  Satınalma modülüyle satınalma süreçlerinde zaman ve maliyet tasarrufu  Lojistik ve Üretim modülüyle etkili stok optimizasyonu  Teslimat sürelerinin kısalmasıyla müşteri memnuniyetinde artış  Dinamik Kodlama özelliğiyle stok ve maliyet sistemlerinde özelleştirme  Etkili risk analizleri ve raporlaması

peynir sektörüne adım atan Muratbey, 1992 yılında ilk üretim tesisini açtı. Geleneksel lezzette peynirler ile modern teknolojiyi bir araya getirerek Türkiye’nin sektöründe lider markalarından biri haline gelen Muratbey, 2008’de yurt dışı pazarlara da açıldı. 2014 yılında 60’a yakın ülkede marka tescili alan Muratbey, başta ABD ve AB olmak üzere Japonya, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Suudi Arabistan, Irak, Katar, Türkmenistan ve Azerbaycan gibi birçok ülkeye ihracat yapıyor. Rekabetin yoğun yaşandığı gıda sektöründe faaliyet gösteren Muratbey, tüketiciye farklı lezzetler sunarken maliyetlerini de en aza indirmek üzere iş gücü, makine, malzeme gibi kaynakları verimli ve etkin kullanmaya odaklanıyor. Üretim planlaması, stok optimizasyonu, kârlılık analizleri ve risk raporlamaları gibi noktalarda Netsis 3 Enterprise çözümünün sunduğu bütünleşik yönetim kabiliyetinden faydalanan şirket, bu sayede üretimden raporlamaya kadar tüm iş süreçlerinde verimlilik artışı elde ediyor.

 Sabit yatırımların takibi ve daha etkili varlık kontrolü

Çözümler  Logo Netsis 3 Enterprise  Logo Netsis 3 Bordro  Logo e-Çözümler

Daha fazla bilgi için;


10 8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

30 TEMMUZ21- 5- AĞUSTOS 27 MAYIS 2018

Güvenlikte tüm paydaşlar 'inovasyon' için çalıştı ve Hackathon logoları yaptırdık, böylece bu kavramları markamızla birlikte konumlandırdık. Amacımız; sektörümüzde öncülük ve yenilikçilik platformlarını sahiplenmek ve sürdürülebilir kılmak. Bu projelerle yenilikleri şirketimize kazandırırken, fikre değer veren politikamızı ve bakış açımızı da duyurduk. Şirket itibarına ve marka değerimize de katma değer sağladığına inanıyoruz.

Tepe Savunma ve Güvenlik Pazarlama Müdürü Nigar Koyuncuoğlu Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri, güvenlik odaklı yaratıcılığı geliştirmek ve inovasyonları saptayıp desteklemek için iki aşamalı bir etkinlik dizisini hayata geçirdi: Sadece şirket içine ait fikirlerin yarıştığı Ideathon ve bunun ardından, herkesin katılımına açık olan fikir ve çözüm maratonu Hackathon. Türkiye’de güvenlik alanında bir ilk olan Hackathon’da seçilen üç proje de 2019 yılında Tepe Savunma tarafından geliştirilerek hayata geçirilecek. Hedeflerini; güvenlik sektörüne öncülük ederek, yenilikçi fikirleri desteklemek ve sürdürülebilir kılmak olarak gösteren Tepe Savunma ve Güvenlik Pazarlama Müdürü Nigar Koyuncuoğlu, “Üniversitelerin kuluçka merkezlerinin, start up’ların, girişimcilerin, yazılımcıların ve pazarlamacıların fikir yarışına sahne olan Hackathon’da, Bilkent Cyberpark, ODTÜ Teknokent, İTÜ Kuluçka

Merkezi ile işbirliği yapıldı” dedi. Bir taraftan da kendi içlerindeki güvenlik odaklı yaratıcılığı ortaya koymanın önemine işaret eden Nigar Koyuncuoğlu, bu çalışmalarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı: Fikir Maratonu ile hedefleriniz nedir? Tepe Savunma ve Güvenlik olarak bu kez, “Aramızdaki Bağ Fikirlerle Güçleniyor” dedik ve uzun soluklu bir fikir maratonu düzenleyerek yaratıcı fikirlerin peşine düştük. Bu maratonda temel amacımız yeni fikir ve projeleri şirketimize ve sektöre kazandırmaktı. Çıkan ürün ya da hizmet fikirlerini hayata geçirmeyi, katma değer yaratacak ürün, metot ya da hizmetlere dönüştürülmesini bu projede esas hedef olarak benimsedik. Güvenlik sektöründe ilk Hackathon’u biz gerçekleştirmiş olduk. Tepe Savunma Ideathon

Peki proje nasıl ortaya çıktı? Güvenlik sektörünün oyun kurucu rolündeki şirketimiz için inovasyon, ticari başarılarımızı devam ettirmek, geleceğe önceden hazırlanmak ve sıkı rekabet koşullarında mücadele etmek için vazgeçilemez bir unsur olarak görülmekte. Özellikle bu konu üzerinde çalışan inovasyon departmanımız bulunmakta. Üniformalı özel güvenlik hizmeti ana iş kolu olarak devam ederken, müşterimize daha iyi hizmet verebilmek için 360 derece güvenlik çözümleri geliştirme çalışmalarımız devam etmekte. Fikir maratonu; şirketimizin gelişimi firma kültürü olarak benimseyerek gerekli altyapı çalışmaları ve yeteneği geliştirme bakış açısını destekleyecek farklı bir metot olarak ortaya çıktı. Bu maratonla farklı bir çalışma ruhu yaratmak, yeni düşünme biçimine, evrilen marka değerine, çalışma verimliliğine ulaşmak istedik. Fikir Maratonu’nun aşamaları ve Tepe Savunma Hackathon hakkında bilgi verir misiniz? İki aşamalı gerçekleşti. İlk

adım, 11 Mayıs günü sadece şirket içine ait fikirlerin yarıştığı Ideathon. İkinci adım ise herkesin katılımına açık olan fikir ve çözüm maratonu Hackathon. Yarışmamız, katılımcılar için hayatın rutinlerinden çıkarak güvenlik sektörü için yeni teknolojileri deneme, icatlar geliştirme ve diğer katılımcılarla tanışma ve ortak iş geliştirme imkanı sağladı. Türkiye’nin dört bir tarafında katılımcılar saatler süren fikir ve yazılım geliştirme maratonunda özgür bir ortamda birlikte çalıştılar, fikirlerini paylaştılar ve çözüm ürettiler. Katılımları “Event Brite” sitesinden kabul ettik. Ürün, yazılım ya da metodun final haline getirilebilmesi için her türlü çalışma koşulu Tepe Savunma tarafından sağlandı. VR görselleştirme, 3D baskı ve tarama ekipmanları, sarf malzemeleri, Tepe Savunma tarafından mevcutta kullanılan destek ürünleri ve arama cihazları iki gün boyunda Habita’da hazır bulundu. Katılımcılar projelerini geliştirirken bu teçhizatları kullandılar. Tepe Savunma’nın yöneticileri baştan sona kadar katılımcılarla dirsek temasında çalıştı. Katılımcılar aradıkları soru ve önerilerin cevaplarına anında ulaştılar. Bu proje, çok ortaklı bir ekip çalışmasıyla gerçekleşti. Yaklaşımımız, konusunda uzman 3. partileri projenin içine çekmekti. Bu bağlamda Bilkent Cyberpark, İTÜ Kuluçka Merkezi, ODTÜ ile işbirliği yaptık. Kendilerinin kanalıyla projemizi duyurduk ve yarışmaya trafik yarattık. Girişimcilik ve teknoloji sitelerinde reklam içerikleri çıktık, teknoloji blogger’larıyla ortaklıklar yaptık.

Tepe Savunma Ideathon’a ilgi nasıldı? Kimler katıldı? Sürece Mayıs ayı itibariyle başladık. Şirket içine açık olan Ideathon projesinin duyurularını Tepe Akademi ve sosyal medya aracılığıyla yaptık. Tanıtım filmimiz kısa sürede çalışma arkadaşlarımız arasında yayıldı. 13 bin çalışma arkadaşımız var. Yönetimden saha ekiplerine kadar hepimizin işimizi daha iyi yapabilmek için tecrübeleri ve önerileri bulunmakta. Bu projenin amacı Tepe çalışanlarının Tepe’de daha rahat çalışabilmesi için önerilerini getirmelerini ve fikirlerini projelendirmeleriydi. Fikirleriyle başvuranlar arasından yapılan ön elemeyle 30 kişi, 11 Mayıs’ta “Ideathon Day”e katıldı. Ordu’dan, Ankara’dan, Trabzon ve Antalya’dan özel güvenlik görevlisi arkadaşlarımız tüm gün boyunca fikrin pazarlanması, olgunlaştırılması, son ürün haline getirilmesi, müşteriye sunulması odaklı eğitimi aldılar. Şirket içinden kurulan jüri karşısında sunumlarını yaptılar. İlk 3’ümüz özel güvenlik görevlisi arkadaşlarımız arasından seçildi ve ödüllerini teslim aldılar. Kendilerini bir kez daha öncelikle cesaretleri, sonra da başarıları için tebrik ederiz. Eğitim kampları kurulması projesiyle birinci olan Emirhan Erdoğan 5 bin TL, özel güvenlik görevlilerin güvenliği için ses ve görüntü kaydedici 3. GÖZ projesiyle ikinci olan Murat Şaşmaz 3 bin TL kazandı. Üçüncülük koltuğunu paylaşan kart okutma sistemi projesiyle İlker Gündoğdu ve veri saklama programı projesiyle Gökhan Altınok ise bin 500’er TL kazandılar.

Hibrit model ile KOBİ’lere kolaylık Son iki yıldır inovasyon alanında önemli adımlar atan NN Hayat ve Emeklilik, 10 ila 49 çalışanı olan firmalar için bir kolaylık sunuyor. “NN Ekstra” adı verilen hibrit model, imzasız ve dijital olarak şirket çalışanlarının BES’e dâhil

olmasına olanak tanıyor. Tüm işlemlerin imzasız ve dijital yürütüldüğü süreçte, ihtiyaç anında Müşteri İletişim Merkezi üzerinden özel bir ekip de devreye girerek firmalara destek oluyor. Daha önce de Kolay IK, Paraşüt,

Multinet, GittiGidiyor ve Luca ile yaptığı işbirlikleriyle inovasyona adımlar atan NN, geliştirdiği yeni ve dijital ürünlerle inovasyon yatırımlarını sürdürmeye devam ediyor. NN Hayat ve Emeklilik Sparklab İnovasyon Departmanı Yöneticisi Sevinç

Ener, “Gelişen teknolojiler ile değişen tüketici alışkanlıklarına şirketlerin ayak uydurması gerekiyor. Otomatik Katılım Sistemi’nin de kağıtsız, dijital ve telefon destekli olması firmaların ihtiyaçları ile doğan bir proje” bilgisini verdi.

NN Hayat ve Emeklilik Sparklab İnovasyon Departmanı Yöneticisi Sevinç Ener


BThaber 30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

DOSYA:

İş Sürekliliğinin En Yeni Gereklilikleri

www.bthaber.com.tr

Handan Aybars

Kurumsal devamsızlıktan sınıfta kalmayın! Kurumsal devamlılık; elektrik kesintisine karşı jeneratörden, deprem riskine karşı farklı bir lokasyonda yedekleme yapmaktan, bu yönüyle BT birimlerinin üzerine düşen bir görev olmaktan çok daha fazlası artık. Öncelikle; iş sürekliliğinin kapsamı, bu sürekliliğin kesintiye uğraması halinde karşı karşıya kalınan riskler katlandı. Bu nedenle iş sürekliliğinin gerekleri de arttı ve bu gereklilikleri mantıklı bir ‘acil durum planı’ haline getirmek, bu planı düzenli olarak güncellerken, yükü sadece BT ekibine yığmamak gerek. Tüm iş birimlerinin ortak sorumluluğu olan iş sürekliliğinde

görev dağılımından A, B, C planlarına kadar tüm adımlar düşünülmeli. Aksi halde kurumsal karizmanın yerle yeksan olması, operasyonel süreçlerin sekteye uğraması, tüm bunların kurumsal gelir döngüsünü altüst etmesi kaçınılmaz. Felaket tellallığından ziyade gerçekçi olmaya çalıştığımız dosyamızda da göreceğiniz gibi bu iş finans veya telekom gibi sektörlere, KOBİ’lerden ziyade büyük ölçekli şirketlere has bir gereklilik değil artık. Her sektör ve her ölçek her türlü riske hazır olmak, iş sürekliliğinde kesintisizliği garantiye alabilmek zorunda…


12 DOSYA

BThaber

iş sürekliliğinin en yeni gereklilikleri

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

İŞ SÜREKLİLİĞİNİN OLMAZSA OLMAZLARI… Şirketlerin iş sürekliliği ve felaket kurtarma ihtiyaçları ve bu başlıkta öne çıkan BT’nin dayanıklılığı, iş odaklı süreçlere de katkı sağlıyor. Bu açıdan bakıldığında, iş sürekliliği çözümlerinde teknoloji merkezli yapılanmanın, artık giderek iş süreçlerinin devamlılığına doğru kaydığı görülüyor. İş sürekliliğinin olmazsa olmazları ise şöyle sıralanıyor: 1. Bir planınız olsun: İş sürekliliği stratejilerine ve planlarına yatırım yapmak, bunları sürekli geliştirmenin gerekliliğini bilerek hareket etmek bir bütün olarak işi, yani çalışanları, müşterileri, operasyonları ve markayı korumanın da temeli. Kritik süreçleri, eksikleri ve riskleri anlamak ve tanımlamak, böylece her türlü gelişmeye etkili yanıt verebilmek, ayrıca düzelme planları yapabilmek de bu ‘süreklilik’ planının önemli detayları. 2. Ekip birbirinden ve yaptığı işten haberdar olsun: Kurumsal ekip liderlerinin ani bir durum karşısında neyi nasıl yapmaları ve bunu ne zaman yapmaları gerektiğini bilip bilmediklerini tepe yöneticilerin bilmesi şart. Böylece iş süreçlerinin kesintisiz devamı kısa zamanda mümkün olur, finansal ve prestij odaklı riskler de en aza iner.

3. Kurtarma timinizin güvenilir olduğundan emin olun: İş sürekliliği performansını garanti altına alabilmek için destek ekiplerini dikkatli biçimde oluşturun. Kritik süreçler hakkında öngörüleri ve bilgisi olan kıdemli ekipler; beklenmedik bir risk durumunda kritik süreçleri ayakta tutarak, sistemlerin devamlılığını, böylece iş sürekliliğini mümkün kılmak üzere gerekli adımları atabilir. Bu ekiplerin düzenli olarak en güncel iş sürekliliği eğitimi almaları gerektiği de hatırdan çıkmayın. 4. Tehdit ve risk farkındalığınız olsun: İşinizi etkileme potansiyeli yüksek tehdit ve riskleri tanımlayın, bunları detaylı öğrenin ki her birinin işinizi nasıl etkileme potansiyeline sahip olduğunu bilin. Bu arada, kontrol amaçlı veya önleyici ne gibi adılar atabileceği üzerinde de çalışılmalı. Bu adımlar, riskleri en aza indirmek için önemli bir fırsat ve risk analiziniz kapsamında tanımlanan tüm riskleri de dokümante edin. Böylece beklenmedik durumları kontrol etmek ve riskleri etkili yönetebilmek adına önemli bir güce sahip olursunuz. Tüm bunları bir ‘iş sürekliliği planı’ bünyesinde buluşturmak ise nihai hedef.

5. Şu dörtlü için planlarınızı hazır tutun: Doğal olarak, her beklenmedik durum için iş sürekliliği planı hazırlayamazsınız, ama şu dört temel başlığı ön planda tutmanız işinizi kolaylaştırır: Binada bir sorun, sağlık ve güvenlik endişesi gibi sebeplerle işyerinize erişim engeli, grev veya kötü hava koşulları gibi sebeplerle ekibin eksikliği, teknolojik sorunlar, son olarak, tedarik zinciri sorunları. 6. İş sürekliliğinin BT’yi toplamaktan daha fazlası olduğunu bilin: Her türlü beklenmedik durumda iş sürekliliğinin tek sorumlusunun BT ekibi olmadığını unutmayın. Çünkü onlar sadece BT sistemlerinden sorumlu, oysa işin bir de 5’inci maddede belirttiğimiz gerekçeleri var, ki burada şirket bütününe görevler düşüyor. Yani BT odaklı iş sürekliliği planınız olsun, ama BT dışındaki iş birimleri de teknik olmayan operasyonel süreklilik için daha geniş bir çerçeveden konuya yaklaşması gerektiğini bilsin. Bu nedenle olası her türlü soruna karşılık çoklu plan yapıları ile hareket edilmeli. 7. İş sürekliliği planınızı test edin: İş sürekliliği odaklı planınızı test etmezseniz, zor durumda

işe yarayıp yaramayacağını da bilemezsiniz. Unutmamak gerekir ki, gözden kaçan unsurlar veya performans eksikleri her planda olur. Planı test etmek ise işte tam da bu eksikleri, sürekliliği kesintiye uğratabilecek riskleri görüp, gerçek bir alarm halinde daha doğru adımlar atılmasını sağlar. 8. Kriz sonrası protokollerde hemfikir olun: Şirket içinde kriz yönetim protokolleriniz net olsun. Bu protokoller kapsamında hangi bilgilerin nasıl yönetilmesi gerektiğini, bunların şirket içi ve dışında ilgili taraflara nasıl iletilmesi gerektiğini bilin. İş sürekliliği ekipleri, İK birimleri, pazarlama ve kurumsal iletişim birimleri, tedarikçiler gibi tüm paydaşları ne gibi adımlarla iş kesintisinin olası etkilerinden uzak tutacağınızı böylece saptayabilirsiniz. 9. İş sürekliliğinin karşısındaki engelleri iyi tanıyın: Kurumsal devamlılık söz konusu olduğunda, bunu engelleyen koşulları doğru tanımlayın. Çünkü bugün size küçük görünen bir sorunun büyüyüp iş sürekliliğine balta vurması hiç de imkansız değil. Tabi bu noktada iş süreçlerinin kendi içindeki önem ve öncelik dengesi de dikkate alınmalı.

İHTİYAÇ DEĞİL, ŞİRKETLER İÇİN BİR ZORUNLULUK Verilerin tek merkezde veya farklı bölgelerde tutulması ve konsolide edilmesinin ardından, iş sürekliliğinin temel adımlarından biri olan “felaket kurtarma yönetimi” devreye giriyor. İş sürekliliği ve felaket kurtarma uygulamada birbirini tamamlayan sistemler. Felaket kurtarma çözümlerinin sağladığı avantajlar arasında; doğal felaketler veya ani durumlarda verilerin kaybolmaması, verilerin daha güvenli bir ortamda tutulması, verilere her an ulaşılabilmesi sayılabilir. Bununla birlikte felaket kurtarma çözümleri sayesinde şirketler, BT yatırımlarında maliyet tasarrufu sağlayabiliyorlar. Tabii işin maddi boyutları kadar operasyonel boyutu da önemli. Yani olası güven kayıpları

yaşanmasının önüne geçilmesi de şirketler açısından en büyük avantajlardan. Şirketlerin kendi ihtiyaçlarına ve BT yapılarına uygun iş sürekliliği çözümleri ile esnek, hızlı ve basit kullanım yönetimi sayesinde karmaşık bir yapı değil, kolay yönetim ve erişebilirlik sağlanabiliyor. “Türkiye’de kurumların felaket kurtarma çözümlerindeki farkındalığının son yıllarda arttığını söyleyebiliriz” diyen NetApp Türkiye Çözüm Mühendisliği Takım Lideri Levent Kaptanoğlu’na göre, konu artık sadece mevcut verilerin yedeğini almanın ötesine geçti. Şirketler artık doğal olarak felaket kurtarma çözümlerini bir ihtiyaçtan ziyade zorunluluk olarak görüyorlar ve veri sıkıştırma (compression), veri

tekilleştirme (deduplication) gibi çözümlere yöneliyorlar. “Kurumlar iş sürekliliği ve felaket kurtarma projelerini seçmeden önce, kendi mevcut altyapılarını ve ihtiyaçlarını çok iyi analiz etmeliler” bilgisini veren Levent Kaptanoğlu’nun belirttiği gibi, kurumların seçecekleri çözümlerin kolay yönetilebilir ve esnek olması da çok önemli. Kurumların mutlaka felaket kurtarma planlarının hazır olması gerekiyor ve yedekleme politikalarını gözden geçirerek süreçlerini sürekli iyileştirmeleri büyük önem taşıyor. KOBİ’ler ise giderek artan veri akışını yönetmek için kendi iş büyümelerini destekleyebilecek uzun vadeli işlevsel yedekleme stratejilerine

ihtiyaç duyuyor. İşletmelerin mevcut BT altyapılarında hizmet olarak yedekleme gibi bulut teknolojilerinin entegrasyonu veri güvenliğini geliştirmede atılacak ilk önemli adım. Burada yedekleme hizmet sağlayıcısı ile depolanıyor. Kurum içi ve kurum dışı veri güvenliği politikalarına uyumlu olup olmadığını temin etmek hizmet sağlayıcısının sorumluluğunda oluyor. “Böylece herhangi bir veri kaybı durumunda veri çabuk ve güvenli bir şekilde geri getiriliyor” diyen Levent Kaptanoğlu’na göre, bu sayede yalnızca iş verimliliğini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda kurum içi BT ekiplerinin günlük iş yükü azaltılarak stratejik BT projelerine vakit ayırmaları sağlanıyor.



14 DOSYA

BThaber

iş sürekliliğinin en yeni gereklilikleri

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

STANDARTLAR VE DEVAMLILIK ESAS OLMALI

Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü M. Göker Sarp

İş sürekliliğini sağlayan sistemlere yapılan yatırımlar artmaya devam ediyor. Kurumlar, bu yatırımlarla kritik BT uygulamalarının sürekli çalışır durumda kalmasını hedefliyorlar. İş uygulamaları için gerekli olan sunucular ve veritabanı gibi altyapıların gerçek zamanlı olarak izlenmesi ve denetlenmesi, iş sürekliliğinin sağlanması açısından önemli bir yere sahip. Bu bilgileri veren Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü M.Göker Sarp’a göre, şirketlerin organizasyonel yapılarındaki değişikliklerin de iş sürekliliği üzerindeki etkisi gözlemlenmeye başladı. “Bu etkiyi

azaltmak yönünde, iş sürekliliği standardının benimsenmesine daha fazla odaklanılması yönünde gelişmeler olacağını tahmin ediyoruz” beklentisini dile getiren M.Göker Sarp’ın dikkat çektiği gibi, günümüzde BT altyapısı kullanılmayan iş süreci neredeyse kalmadı. Bu noktada, KOBİ’ler de iş sürekliliği gereklilikleri ve planına sahip olmadıkları takdirde, işlerinde herhangi bir anda oluşacak kısa veya uzun süreli kesintileri ve sonrasında oluşacak karmaşaları yönetmenin, bu kesintilerin çok tekrarlanması durumunda ayakta kalmayı başarmanın oldukça zor olduğunun

farkında. Bu gerçekler ve gelişen farkındalık ışığında M.Göker Sarp, iş sürekliliğini destekleyen izleme ve yönetim sistemleri ile proaktif uyarı sistemlerinin gelişimlerinin devam edeceği kanısında. “Bu sayede sistemlerin devamlılığı açısından üst seviyede bir performans yakalanarak, kesinti durumlarına karşı direnç de sağlanmış olacak” bilgisini veren Sarp, eklemeden geçmedi: “Giderek artan siber tehditler iş sürekliliğinin öncelikli konularından birisi olmaya devam ediyor ve ilerleyen yıllarda önemini daha da artıracak gibi gözüküyor.”

SÜREKLİLİK, FARKLI PLANLARI GEREKTİRİR İş sürekliliği kavramı ve çerçevesi giderek derinleşiyor. Ama toptalent. co Yönetici Ortağı Ahmet Yüce’ye göre, iş sürekliliğinde riskleri önden görmek her zaman mümkün olmayabiliyor. “Bu biraz sivil havacılığın veya hukukun işleyişi gibi, her yeni vakadan ve durumdan sonra yeni bir önlem ve aksiyon almak, bir kural koymak gerekiyor” yorumunu yapan Ahmet Yüce’ye göre, en temel değişiklik teknolojide ve bulut temelli teknolojiler tüm iş sürekliliği konularını kökten değiştiriyor. Ahmet Yüce, kurumların genellikle bu konuda da devlete ve bireylere göre daha önde olduğunu belirtmesine rağmen, eklemeden geçmedi: “Ancak teknolojiyi

yaratanlara göre, normal olarak daha geriden geliyorlar.” İnsan kaynakları alanında iş sürekliliği konusunda yeteneklerin kaybı durumunda kurumsal hafızanın da kaybolması Ahmet Yüce’nin de dikkat çektiği gibi büyük bir sorun. “Yıllarca başarılı işler yaptığınız tedarikçiniz şirkette bir kişiye bağlı, bu kişi işten ayrılınca bu tedarikçi ile de bağınız kopuyor, yeni bir tedarikçi aramaya başlıyorsunuz ve belki de ideal tedarikçinizi kaybediyorsunuz” örneğini paylaşan Ahmet Yüce, kurumsal hedeflerini ise şöyle anlattı: “Sadece iyi sistemler kurmaya değil, en iyi yetenekleri de şirkette tutmaya özen gösteriyoruz. İşin fiziksel varlıklar, insanlar ve sistemler gibi üç temel boyutu var. Sistemler ve

toptalent.co Yönetici Ortağı Ahmet Yüce fiziksel varlıklar iş sürekliliğinde göz önüne alınıyor, ancak şirketimizde çalışan yeteneklerin de çok kritik

olduğunu biliyor, buna göre bir insan kaynakları planlaması yapıyoruz.”

BAYİ KANALI İLE AYLIK KİRALAMA MODELİ ÖN PLANDA Eski zamanlardaki iş yapış şeklimizle şu andaki iş yapış şeklimiz arasında muazzam bir değişim var ve bu değişimin temelini de dijitalleşme oluşturuyor. Sektör ayrımı yapmaksızın, artık birçok iş dalının dijital platformlar üzerinden devam sağladığını söylemek mümkün. “Hatta teknolojiye ayak uydurmayan şirketler kısa sürede maalesef rakiplerinin arasında körelip yok olabiliyor” gerçeğine işaret eden Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu’ya göre, eskiden şirketlerin, verilerinin yedeğini alması yetiyordu ve herhangi bir felaket anında bu veriden geriye dönmek günler ya da saatler sürse

de, şirketler için çok bir kayba neden olmayabiliyordu. Bugün ise herhangi bir felaket anında işin hiç durmadan devam etmesi gerekiyor ve işin durduğu her an da firmalar için finansal kayıp demek. Bu acı gerçeklere karşılık, Alev Akkoyunlu’nun da belirttiği gibi, çok büyük kurumlarda farkındalık nispeten daha yüksek oranda, ancak orta ve küçük boy işletmeler için aynı şeyi söylemek çok mümkün değil. “Açıkçası bu konu biraz sigorta gibi düşünülebilir” örneğini veren Alev Akkoyunlu’ya göre, halihazırda sistemler çalışıyor ve şirketler iş yapmaya devam ediyorken, iş sürekliliği için yatırım

yapmak, bugünkü ekonomik konjonktürde maalesef biraz lüks gibi düşünülebiliyor. “O yüzden, felaket yaşandıktan ve zarar edildikten sonra konunun ehemmiyetinin farkına varıp, önlem alan oldukça fazla şirketle karşı karşıya kaldığımızı söyleyebilirim” tespitini yapan Alev Akkoyunlu, bir detayı da hatırlatmadan geçmedi. Buna göre, regülasyon, mevzuatın değişmesi, KVKK gibi durumlar da birçok kurumu bu konuda yükümlü hale getiriyor. “Özellikle kamusal ve finansal kurumların bu konuda kesin bir şekilde çözümlerinin olması gerekiyor” bilgisini veren Alev Akkoyunlu, kendi kurumsal stratejilerini ise şöyle anlattı:

“Bir süre önce Clonera ile iş ortaklığımız oldu. Yıllardır sahip olduğumuz deneyimi Clonera’nın enstrümanları ile birlikte hizmet verdiğimiz müşterilere sunmayı planlıyoruz. İş sürekliliği konusunda piyasada birçok çözüm ve danışman firma bulunuyor, ancak maalesef bunların hepsinin bir arada geniş bir kitleye hizmet vermediğini söylemek mümkün. Bizim hedefimiz ise sahip olduğumuz bayi kanalı üzerinden Türkiye’nin tümüne bu konuda, konusunda deneyimli ekiple tüm kalite standartlarını sağlayan iş sürekliliği hizmetini, aylık kiralama modeli ile en ekonomik maliyetlerle sağlamak.”


"CoralReef" MES Sistemi Dünya Standartlarında

İKİ YIL ÜST ÜSTE

Daha çok VERİM Daha çok KALİTE Daha az ÜRÜN MALİYETİ

0 (224) 251 41 00 www.iletisimyazilim.com


16 DOSYA

BThaber

iş sürekliliğinin en yeni gereklilikleri

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

DEVAMLILIKTA BULUT YAPISI ÖNE ÇIKIYOR İş

sürekliliğine bir bütün olarak bakan şirketlerin sayısı giderek artıyor ve bunu, bulut bilişime yapılan yatırımlardan anlamak mümkün. Şirketler artık iş sürekliliği konusunda daha bilinçli ve ihtiyacını net şekilde biliyor, tek bir iş ihtiyacına ya da sürecine dönük kutu çözümlerden ziyade, entegre çözümler talep ediyor. “İşletmeler bu konuda BT yatırımı yaparken, öncelikle temel hizmetlerinin kesintiye uğramamasına dönük yatırımlarına ağırlık vererek işe başlamakta” yorumunu yapan Ofisim Kurucusu ve CEO’su Serdar Turan’ın dikkat çektiği gibi, üretim bandında üretimin durması, çağrı merkezinde çağrıların

Ofisim Kurucusu ve CEO’su Serdar Turan

09 AĞUSTOS 2018 PERŞEMBE Modernity Hotel | 12.15 – 17.00

. BTVIZYONTOPLANTILARI

Kayıt ve İkram

12:00 - 12:45 12:45 - 12:50

BTvizyon’a Hoşgeldiniz!

Tuğsen Fıstıkçı Bakır - Bilişim Zirvesi Şirketi, Etkinlik Yönetmeni

12:50 - 13:00

Bilişimle Hukuk

Av. Dr. Barış Günaydın - Türkiye Bilişim Derneği Eskişehir, Şube Başkanı

13:00 - 13:10

Yeni Nesil Belediyecilik

Suat Yanlızoğlu - Eskişehir Tepebaşı Belediyesi, Bilgi İşlem Müdürü

13:10 - 13:30

Dinamik ve Akıllı Doküman & Bilgi Yönetimi

Kutlu Can Laçin - MechSoft Türkiye, İş Geliştirme Yöneticisi

13:30 - 13:50

Bilişim Sektöründe Finansal Çözümler

M. Ozan Ercan - İnnova, Satış Öncesi Yöneticisi

13:50 - 14:10

Ağ Güvenliğinde Yeni Nesil Çözümler

Mert Demirer - Exclusive Networks, Sistem Mühendisi

14:10 - 14:30

KOBİ’lerde Dijital Çağ

Altuğ Özmen - Logo Yazılım, Kanal Satış Direktörü

14:30 - 14:50

Mekansal Bilişim Sektörü ve Netcad Çözümleri

Dr. Emin Bank - Netcad, Kurumsal Temsilci

14:50 - 15:10

İletişim Arası

15:20 - 15:40

Huawei Lider Yeni Bilgi & İletişim Teknolojileri

Ahmet Kaytazoğlu - Huawei, Bölge Satış Müdürü

15:40 - 16:00

İş Süreçleri Yönetimi

Uğur Yıldırım - Netoloji, Proje Destek Ekip Lideri

16:00 - 16:20

Teknoloji Dünyasında İşletme Yönetimi

Sinan Gerçek - Yaşar Bilgi, Genel Müdür

16:20 - 16:40

Palo Alto Networks ile Uçtan Uca Güvenlik

Mustafa Gün - Prolink, Ağ ve Güvenlik Mühendisi Hediye Sunumu ve Kapanış

16:40 - 17:00

SPONSORLAR

Pikare

DESTEKLEYEN

BASIN SPONSORU

ONLINE KAYIT

Katılım için online kayıt gereklidir.Online Kayıt için

w w w . b i l i si mz i r ve si . co m. t r / eskisehir

.. . . BIZI TAKIP EDIN

/btvizyonanadolu

/btvizyon

www.bilisimzirvesi.com.tr

karşılanamaması, rezervasyon sistemlerinde rezervasyonun gerçekleşmemesi gibi sorunlar, bir şirkete hem gelir kaybı hem de müşteri memnuniyetsizliği olarak yansımakta. Ancak, yine Serdar Turan’ın belirttiği gibi, iş sürekliliğine yatırım sadece bu temel konuların otomasyonuyla bitmiyor. Bu nedenle şirketler, ekiplerinin verimli ve kesintisiz çalışacağı bütün alanlarda iş sürekliliğine önem vermeli ve BT yatırımları yapmalılar. Bir yatırım kararı verirken de öncelikle şirket için önemli olan iş akışlarını belirlemek, buradaki ihtiyaçları çıkarmak, sonra bunların otomasyonunu planlayarak ilerlemek mümkün. Turan, iş sürekliliğinde izlenebilirliğin de önem verilmesi gereken bir konu olduğunu hatırlatarak, şu önerileri yaptı: “Raporlarla ve anlık uyarılarla işlerin ilerleyişi sürekli takip edilebilir olmalıdır. Ayrıca, şirket için önem taşıyan verilerin saklanması, sürekli erişilebilir olması, çalışanların her yerden ve her zaman tek bir ofisteymiş gibi çevrimiçi olarak çalışabilmesi de hem verimliliği arttırır hem iş sürekliliğini sağlar. Bütün bu saydığımız hususları bulut teknolojileri ve bulut tabanlı servislerle adreslemek mümkün. Sağladığı altyapı, depolama, geniş kapasiteli saklama, yüksek güvenilirlik ve erişilebilirlik avantajlarıyla tercih edilirlik oranını her geçen gün artıran bulut bilişim teknolojileri, mevcut iş modellerinde önemli bir dönüşüme öncülük ediyor. Bulut tabanlı uygulamaların şirketlerin mevcut işleyiş modellerini değiştirip, dönüştürdüğünü ve şirket yönetim süreçlerini de şekillendirdiğini söylemek mümkün.Bu teknolojiler yakın bir sürede hayatımıza kalıcı olarak yerleşeceği öngörülen yapay zekâ teknolojilerinin de anahtarı olacak. Kullanıcılara herhangi bir kodlama bilgisi gerekmeden uygulama geliştirme imkanı sunan Lowcode platformumuz PrimeApps’i yapay zekâ ile güçlendirme çalışmalarımız sürüyor. Ar-Ge çalışmalarımızın sonucu olarak, PrimeApps platformumuza yakında ekleyeceğimiz birçok özelliğin yanı sıra, Türkiye’deki ilk yapay zeka destekli low-code platformunu da hayata geçirmeyi planlıyoruz. CRM ve İnsan Kaynakları uygulamalarımıza bu yıl yeni özellikler eklemeye devam edeceğiz. Pazarlama ve satış çalışmalarımızla 2019 yılına 10 binin üzerinde kullanıcıyla girmeyi, PrimeApps platformumuzu uluslararası pazarlara açmayı ve önümüzdeki dönemde yurtdışında da bir ofis ile faaliyet göstermeyi planlıyoruz.”


Bulutta yüksek erişilebilirlik, esneklik ve kullandığın kadar ödemek artık sıradan özellikler.

TL A İ L G LU AKLINDAKI SORULARI

İ İL

BU

Bulutun bu standart özellikleri yanında verilerinizin güvenliğinden emin olmak, yedeklerinizin nerede durduğunu bilmek, altyapıyı gözlerinizle görebilmek ve destek ihtiyacında teknik profesyonellere ulaşabilmek gibi başka avantajlar da arıyorsanız, bulutun kendisini barındıran yerel veri merkezi Radore’ye gelin.

BULUTU

BULUT YAPAN VERi MERKEZi

RADORE

Radore; %99,99 “uptime” garantili, yedekli ve yüksek kapasiteli internet erişimi, üst düzey fiziksel güvenliği, ileri teknoloji tam yedekli iklimlendirme ve enerji altyapısı ile TIER III standartlarında veri merkezi hizmetleri sunar. Radore’nin müşterilerine sunduğu bulut (cloud) servisleri Radore Veri Merkezi’nde barındırılır. Bu servislerin sunucu ve depolama altyapısında Dell, ağ altyapısında Brocade ve Dell ürünleri, sanallaştırma altyapısında ise VMware, Xen ve KVM kullanılmaktadır. Radore’nin sunduğu bulut servisleri ile ilgili detaylı teknik bilgi için bize ulaşın; W: radore.com/radoreyesor T: 0212 3440494 – Dahili: 8016


18 8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

30 TEMMUZ21- 5- AĞUSTOS 27 MAYIS 2018

Dijital İş Gücü, operasyonel yükleri azaltıyor

KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca KoçSistem, geliştirdiği ve Dijital İş Gücü ismini verdiği yazılım robotlarını iş ve teknoloji dünyasının kullanımına sundu. Veri merkezinde de konumlandırdığı yazılım robotları ile dijital dönüşüm yolculuğunda kurumlara destek olmaya devam eden KoçSistem’in Dijital İş Gücü ismini verdiği yüzde 200 verimlilik artışı sağlayan yazılım robotları, KoçSistem

Veri Merkezi’nde rutin işleri hızlı, verimli, hatasız ve düşük maliyet ile yapabiliyor. Rutin süreçleri otomatize ederek çalışanların rutin işlerini ve operasyonel yüklerini azaltan bu teknoloji sayesinde hem iş süreçleri hızlanıyor hem de çalışanlar katma değer üretecekleri işlere odaklanabiliyor. KoçSistem’in hayata geçirdiği yazılım robotları ile Dijital İş Gücü çözümüne ilişkin

değerlendirmelerde bulunan KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca şöyle konuştu: “Teknolojideki baş döndürücü gelişmeler, iş yaşamında dijitalleşmeyi ve köklü değişimleri beraberinde getiriyor. Şirketlerin iş süreçlerini daha hızlı ve basit hale getirmeleri gerek müşteri hizmetlerinde gerekse idari yönetimlerde daha başarılı olmalarını, dijital dünyaya daha kolay ayak uydurmalarını mümkün kılıyor. Dijital dönüşüm ve Endüstri 4,0’a odaklandığımız küresel pazarda, KoçSistem’in yeni çözümü Dijital İş Gücü, sıfır hata ile çalışan robotları sayesinde operasyonel yük yaratan rutin süreçleri otomatize ederek iş verimliliğini artıracak. Biz de KoçSistem olarak; tamamı yerli insan kaynağı ile hayata geçirdiğimiz hizmetimiz sayesinde, iş yapış şekillerinde geleceğin vizyonunu bugüne

taşıyoruz.” İnsanı birebir taklit eden teknoloji: RPA KoçSistem’in yeni çözümü Dijital İş Gücü (RPA- Robotic Process Automation) ile kurumlarda yüzde 200’den fazla verimlilik artışı sağlıyor. Bu sayede, yenilikçi çözümüyle sigorta, finans, otomotiv, enerji, perakende gibi pek çok sektörde muhasebe, finans, satın alma, insan kaynakları,

BT ve operasyon gibi iş birimlerinde tekrarlanan ve iş yükü yaratan süreçlerde 10 kata kadar daha hızlı ve hatasız olarak işlem yapılabiliyor. KoçSistem’in yazılım robotları ile hayata geçen bu teknolojide yazılım ara yüzü bir insanın etkileşim hareketlerini birebir taklit edebiliyor. Böylece Dijital İş Gücü (RPA) teknolojisi bir kurumda herkesin anlayabileceği şekilde basit ve sorunsuz bir biçimde çalışıyor.

Dijital İş Gücü robotu neler yapabilir? • • • •

• •

Hızlı öğrenir ve hemen çalışmaya başlar. Büyük yatırımlar yapmaya gerek kalmadan, çalıştığı kadar ücret alır ve şirketler kullandığı kadar ödeme yapar. Öğretilen her türlü işi yapabilir ve çoklu görev üstlenebilir. Tüm rutin işlerinin üstesinden rahatlıkla gelebilir. Böylece çalışanlar rutin işlerle vakit kaybetmek yerine yeni fikirler üretmeye daha çok odaklanabilir. Çalışanlar ofis dışındayken bile 7/24 çalışmaya devam eder. Rahatlıkla izlenebilir ve anlık raporlanabilir.

Oracle Blockchain Hizmeti, küresel bazda öne çıkıyor Dünyanın dört bir yanındaki işletmeler, genel olarak kullanıma yeni sunulan Oracle Blockchain Bulut Hizmeti’nin erken sürümünü kullandılar. Bu hizmetle kuruluşlar işlemlerini daha güvenli ve verimli hale getirecek ve tedarik zinciri boyunca ürünlerini küresel ölçekte takip edebilecek Blockchain ağlarını kolayca oluşturma imkanına sahip

oluyorlar. Blockchain, etkileşimleri daha güvenli, daha şeffaf, daha verimli ve düşük maliyetli hale getirerek, her bir sektörün iş yapma şeklini temelinden dönüştürme gücüne sahip. Oracle Blockchain Bulut Hizmeti de müşterilere kendi ağlarını oluşturmak ve halihazırda kullandıkları Oracle SaaS ve üçüncü parti uygulamalarının

yanısıra diğer Blockchain ağları ve Oracle PaaS hizmetleriyle entegre olmak için gereken geliştirme platformunu sunuyor. Bu platformla kullanıcılar sadece Blockchain ağlarına sahip olmakla kalmıyor, diğer kuruluşlara da katılıp kebir defterlerini güncelleyip sorgulayabilecekleri akıllı sözleşmeleri hayata geçirip çalıştırabiliyor. Oracle’ın

Blockchain platformu, şirketin birçok sektörde ve kapsamlı iş ortakları ekosisteminde edindiği deneyimden faydalanarak tedarikçiler, bankalar ve diğer ticari iş ortakları ile güvenilir işlemleri Blockchain üzerinden paylaşma ve gerçekleştirme imkanı sunuyor. Oracle Bulut Platformu’ndan Sorumlu Başkan Yardımcısı Amit Zavery. “Oracle Blockchain

Bulut Hizmeti, iş ortaklarımız ve müşterilerimizle birlikte yıllar boyunca yürüttüğümüz Ar-Ge çalışmalarının bir sonucu. Oracle’ın platformu ile birlikte işletmeler, işlerini geliştirebilmekte, gereksiz süreçleri ortadan kaldırabilmekte ve dağıtık ağlarıyla hiç olmadığı kadar kolay, şeffaf ve güvenli bir şekilde işlem yapabilmekte” dedi.

Ruijie Networks, Türkiye turunda Çinli teknoloji üreticisi Ruijie Networks, 18’inci yılını kutlarken, Türkiye’deki ikinci yılında otelcilik sektörüne yönelik bir etkinlik düzenliyor. Bu kapsamda Ruijie Türkiye Ülke Müdür Yardımcısı Alp Tolga Kilimcigöldelioğlu, 11 şehirde 40’dan fazla oteli yerinde ziyaret edecek, gittiği şehirlerde otel çözümleri sunan sistem entegratörleri, bayiler ve otel bilgi işlem müdürlerinin de katılacağı etkinlikler düzenleyecek. Otel ziyaretleri ve ürün sunumları Çeşme, Alaçatı, İzmir,

Kuşadası, Didim, Bodrum, Marmaris, Fethiye, Kemer, Antalya, Side şehirlerinde gerçekleşecek. 300’den fazla ürünü ile tümleşik çözümler sağlayan Ruijie Networks, BT alanında dünyanın lider üreticilerinden biri olarak 30 ülke ve bölgedeki ofisi ile turizm, otelcilik, eğitim, sağlık, internet, telekom, finans, enerji, ulaşım, kamu gibi sektörlerde çözüm sunuyor. Ruijie Networks ürün ailesini switch, router, wireless, cloud data center, cloud classroom,

security, gateway, IT management, authentication ve accounting sistem gibi 9 farklı ürün grubu oluşturuyor. Ruijie, bu yıl KOBİ ve butik oteller için ürün ailesine yeni kablosuz ürünler ve akıllı switchler ekledi. Yeni seri kablosuz ürünler son teknolojiyi kullanıyor, yüksek performanslı ve yoğun kullanıcı kullanımını destekliyor. Yüksek güvenlik desteğinin yanında kolay yönetim için bulut tabanlı hizmetlerini ücretsiz olarak sunuyor ve böylece bilgi işlem

yöneticileri de sistemlerini her yerden izleyip kolayca yönetebiliyorlar. Etkinliklere katılmak için www. ruijienetworks.com.tr/ roadshow sitesini ziyaret edip formları doldurabilir veya alptolga@ruijienetworks.com adresine e-posta atabilirsiniz.

Bu arada, Ruijie Networks Türkiye ofisi, Türkiye ve Global facebook sayfalarını 30 Ağustos 2018 tarihine kadar takibe alan kullanıcılar arasında seçecekleri 10 kişi ile İstanbul ve Ankara’da biraraya gelerek onlara hediye verecekler.


'Yüzde 6'lık fon pazarı etkilemiyor' • Dış ticaret açığı ve yeni kaynak arayışı nedeniyle Refahyol Hükümeti ithalata yüzde 6 fon koydu. Resmi Gazete'de yayınlanan Tebliğ'de yüzde 6 oranındaki Kaynak Kullanımını Destek­ leme Fonu'nun "Kabul kredili, vadeli akreditif ve mal mukabili ödeme şekil­ lerine göre yapılan ithalata" uygulana­ cağı belirtiliyor. Yüzde 6'lık fon AB Or­ taklık Konseyi Kararı'na göre en fazla 200 gün uygulanabilecek.

• İthalata dayalı bilgi teknolojisi sek­ törünü de yakından ilgilendiren yüzde 6 oranındaki fon konusunda sektör yetkilileri ile görüştük. Şirket yetkililerin ortak dileği, Refahyol Hü- ' kümeti'nin Türkiye açısından teknoloji­ nin önemini kavrayıp, 1995 yılında toplam ithalatın sadece yüzde 1.6'sını oluşturan BT ithalatını, fon uygulama­ sında kapsam dışı bırakması yönün­ deydi.

TBMM Başkanlığının milletvekil­

yüzde 92'si bilgisayar kullanmak is­ tediğini belirtti. Bilgisayar kullan­

net'e bağlanmaları için başlattığı ça­

mak

lışma çerçevesinde hazırlanan an­

yüzde 75'i ise giderlerin TBMM ta­

kete 550 milletvekilinden 220 mil­

rafından

letvekilinin yanıt verdiği öğrenildi.

olacağı görüşünü savundular.

Anketi yanıtlayan milletvekillerinin

isteyen

202

Türkiye'ye getiriyor (Sayfa 6) • ABD havaalanlarında yaşanan sorunlar (Sayfa 10) • Arena'da perakende kanalına yönelik ilk adım: Sokak Cafe (Arka

sayfa)

(Aynnhh haber sayfa 3'te)

Turk.Net, geleceğe yatırım yapıyor

TCDD ağ ihalesi sonuçlandı Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü'nün 1940'lı yıllarda başla­

milletvekilinin

karşılanmasının

• Karma Bigfoot'u

• Siemens Nixdorf Genel Müdürü Prof.Dr. Atilla Gönenli, fonun ilk aşa­ mada, şu an elinde mal olan şirketlere bir avantaj sağlayacağını öngörüyor. Karma Donanım Genel Müdürü Yusuf Biton, fonun BT pazarını çok fazla et­ kilemeyeceğini belirtirken, Koç-Unisys Pazarlama Müdürü Levent Kızıltan da "Fonun, satın alma harcamalarına etki yapacağını zannetmiyorum" diyor.

550 milletvekilinin 202'si bilgisayar istiyor lerine bilgisayar alınması ve Inter-

Bu sayıda...

uygun

(Ayrıntılı haber sayfa 4'te)

Turk.Net geleceğin Internet Ser­

yan bilgi işlem çalışmaları devam

vis Sağlayıcı (ISS) pazarında yerini

ediyor. Genel Müdürlük tarafın­

sağlamlaştırmak için hiçbir yatırım­

dan

dan çekinmiyor. Şirket hedeflediği

"TCDD Ağ" ihalesi de sonuçlandı.

kaliteli hizmete giden yolun büyük

Koç-Unisys ile sözleşme imzala­

yatırımlardan

inandığın-

ma aşamasında olan Devlet Demir

dan^kendine iki yılı kapsayan bir

Yolları, ihale bedelini 35 milyar

yatırım projesi belirlemiş durumda.

lira olarak saptamıştı.

geçtiğine

(Ayrıntılı haber sayfa 9'da)

geçtiğimiz

aylarda

açılan

(Ayrıntılı haber sayfa 8'de)

E C N A Ö T L F I Y A H 2 2 BU

TURNET, TBMM'de ANAP İstanbul Milletvekili Bü­

lent Akarcalı, TURNET ile ilgili yazı­

IBM: 2000 yılına kadar tüm hedeflerimize ulaşacağız IBM Türk geçtiğimiz günlerde IBM

Eurocoordination'dan

EMEA

Kanal Direktörü Nicholas Coutts ve IBM Güney Avrupa'dan Dağıtım ve Doğrudan Pazarlama'dan Sorumlu Genel Müdür Enrico Parodi'ye ev sahipliği yaptı. Biz de Türk ve ya­ bancı yetkilerle, IBM'in yeni kanal stratejileri üzerinde görüştük.

(Ayrıntılı haber sayfa 2'de)

Mikrosistem-IBM ilişkisi bitti IBM Türk'ün en eski PC iş or­ taklarından olan ve Haziran ba­ şında atanan 4 dağıtıcı arasında yer alan Mikrosistem, IBM ile bağlannı kopardı.

(Sayfa 2)

soru

önergesi

verdi.

Önerge,

Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu ta­ rafından yanıtlandı. Barutçu, Akarcalı'ya verdiği yanıtta "Montaj çalış­ malarını tamamlanmak üzere olan

TURNET şebekesi bu ay içinde ser­ vise verilecektir" dedi. Öte yandan

Türk Telekom, servis sağlayıcı ol­ mak isteyen kuruluşlarla sözleşme imzalama sürecini başlattı.

Daha

önce kamuoyuna açıklanan ve çe­ şitli tartışmalara neden olan Servis Sağlayıcı Sözleşmesi'nde ise TT'nin çok

büyük

değişiklik

yapmadığı

öğrenildi.

(Ayrıntüı haber sayfa 7'de)

Bu sayının tüm sayfalarına www.bthaber.com.tr'den ulaşabilirsiniz.


20

BThaber

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

Alcatel 5 ile tasarım farkı

Alcatel’in yeni akıllı telefonu Alcatel 5, çerçevesiz 18:9 geniş ekranıyla etkileyici görüntüleme deneyimi sunuyor. Metalik tasarımıyla Alcatel 5, 5.7 inç FullView 18:9 ekranıyla sınırsız ekran getiriyor. Ultra-

kompakt tasarımı sayesinde küçük ceplere bile kolayca sığabilen Alcatel 5, grup selfie çekimini kolaylaştırmak için birçok faydalı fotoğraf çekme özelliği sunuyor ve akıllı kamera özelliğiyle çerçevedeki tüm yüzleri otomatik olarak algılayarak, portre modundan süper geniş açı moduna geçiş yapıyor. LED flaşlı çift ön kamera, standart bir selfie mi grup selfie çekimi mi yapılmak istendiğini tespit ediyor ve ikiden daha fazla yüz algıladığında da 120°’lik geniş açıya geçiyor. Fotoğraflar, selfie çekim tuşu olarak kullanılabilen parmak izi sensöründeki “Handy Shoot” özelliği

ile tek bir dokunuşla yakalanabiliyor. Telefonun arkasına yerleştirilen parmak izi sensörünün ek işlevleri de var. Bunun örneği olarak, hassas bilgileri özel modda kilitleyip saklayabilirken, aynı zamanda programlayabiliyor, her bir parmağın farklı bir uygulama veya hizmeti çalıştırmasına izin veriyor. Siyah ve altın renk seçenekleriyle önerilen satış fiyatı 1.599 TL olan Alcatel 5’in kilidini bir saniyeden daha kısa bir süre içinde kolayca açabilirsiniz. Face Key özelliği de yüz tanıma güvenliğinde öne çıkıyor ve böylece cihazın kilidini sadece ekrana bakarak açmak mümkün oluyor.

Yapay zekayla akıllı şehir buluşuyor

Ekin Teknoloji, Ekin Spotter ile akıllı şehir yönetimine yenilik katıyor. Ekin Spotter bir şehrin akıllı yönetimi için ihtiyaç duyulan trafik yönetimi, çevresel analizler ve şehir gözetimi fonksiyonlarıyla çeşitlendirilebilir farklı modüllerini kullanarak, akıllı şehirlerin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Şehirlerde ihlal ve suç oranlarının takibini hızlandıracak yeni ürün, kayıp kişilerin bulunmasına da yardımcı olacak. Türk mühendisler tarafından geliştirilen Ekin Spotter, caddelerden ara sokaklara, metrodan AVM'lere, havalimanlarından kamu binalarına, stadyumlardan sınır kapılarına kadar insan yoğunluğunun bulunduğu her noktada kullanılabilecek. Dünyanın ilk modüler

yapıdaki akıllı şehir sistemi unvanına sahip Ekin Spotter, 4K çözünürlüğündeki kamerası ile kırmızı ışık ihlali, hız ihlali, plaka tespiti yapabildiği gibi, park yeri yönetimi alanında da kullanılabiliyor. Akıllı şehir ışıklandırması olarak da kullanılabilen ürün, etrafında hareket eden tüm unsurları 7/24 kayıt altına alıp, trafik yoğunluk haritasının çıkarılmasında da etkin. Olası trafik kazalarında yüksek çözünürlüklü kamerası ile kaza tespit işlemlerini saniyelere indiren Ekin Spotter, çevresel ölçümlemelerle şehirlerin daha bilinçli yönetilmesine imkan sağlayacak. Ekin Teknoloji'nin geliştirdiği yüz tanıma modülünü de içeren ürün, bulunduğu ortamda şüpheli bir kişi yüz taramasına takıldığında,

otomatik olarak güvenlik güçlerini harekete geçiriyor. Kayıt altına aldığı kişinin hangi yaş aralığında olduğunu tahmin edebilen yüz tanıma sistemi, kullanıldığı ülkelerde önemli başarılara da imza attı. Misal, Bakü Metrosu’nda kullanılan yüz tanıma sistemi ile uzun zamandır aranan kayıp çocuklar ve emniyet teşkilatı tarafından aranan şahıslar tespit edilirken, vagonlarda gerçekleşen hırsızlık olayları da ortadan kalktı. Yapay zeka ile geliştirilen Ekin Spotter; park, ortalama hız yönetimi, yanlış yol, yanlış şerit, nesne takibi, kaza, sabit fren algılama fonksiyonlarını tek kontrol merkezinde topluyor. Ürün ile karayollarında güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi ve trafik kazalarının önlenmesi hedefleniyor.

Boeing, yapay zeka için işbirlikleri yapıyor Boeing, insansız uçak sistemleri trafik yönetimi (UTM) çözümleri sunmak amacıyla yapay zekâ (AI) teknolojisi şirketi SparkCognition ile işbirliğine gitti. Söz konusu işbirliği, otonom hava araçlarının güvenli entegrasyonu için gelecek nesil hava sahası yönetimine odaklanıyor. Boeing ve SparkCognition, insansız hava araçlarını uçuş sırasında izlemek ve güvenli taşımacılığı garantilemek için trafik koridorları ve rotaları tahsis etmek üzere yapay zekâ ve blok zincir teknolojisi kullanacak. İki şirket; paket teslimatı, endüstriyel teftiş ve diğer ticari uygulamaları desteklemek amacıyla standartlaştırılmış bir programlama arayüzü de sunacak. Boeing HorizonX Ventures daha önce veri teknolojisinin güvenliği ve güvenilirliği için bilişsel, veriye dayalı analitik platformunun geliştirilmesini desteklemek amacıyla SparkCognition’a da yatırım yapmıştı. Öte yandan Boeing, UTM ve gelecek-nesil seyahatin geliştirilmesine ve ulaştırma ekosisteminin evrimine yardımcı olmak amacıyla Boeing NeXt adıyla yeni bir organizasyon hayata geçiriyor. Bu girişim, otonom uçuş ve gelişmiş itici güç gibi alanlarda Boeing’in araştırma geliştirme faaliyetlerini ve yatırımlarını daha yukarı taşıyacak. Boeing NeXt, ayrıca gelecekte taşımacılığın karşısına çıkabilecek güçlüklerin üstesinden gelmek amacıyla yeni pazar fırsatları araştırmaya ve akıllı şehirler modellemeye odaklanacak.

Helio ailesi yeni özellikleri ile büyüyor İşlemci geliştiricisi MediaTek, yüksek performans ve zengin özellikleri, düşük maliyet ve enerji verimliliği ile birleştiren Helio yonga seti ailesini, yeni tanıttığı Helio A Serisiyle büyüttü. Adını İngilizce’de ‘Gelişmiş’ anlamında gelen “Advanced” kelimesinin ilk harfinden alan A Serisi işlemciler, orta segment fiyat etiketli cihazların tüketicilerine çok daha fazla özellik sunmasını sağlıyor. Helio P serisi ürün ailesiyle, tüketicilerin yüksek fiyat etiketli akıllı telefonlardan özellikleri, uygun fiyatlı telefonlarda bulmalarını sağlayan ve ‘Yeni Premium’ olarak isimlendirilen yeni bir segmenti ortaya koyan MediaTek, bu seride yer alan Helio P20, P22, P23 ve P60 işlemcilerin ardından, yeni bir ürün serisini kullanıma sunuyor. MediaTek Helio A serisi işlemciler, daha da fazla sayıda tüketicinin, yüksek performansa düşük fiyatla sahip olmasını sağlayacak. Quadcore performansı ve kamera kullanım özelliklerini, yapay zeka uygulamaları ve düşük enerji tüketimiyle birleştiren yeni işlemciler, modern akıllı cihazların en son özelliklerini düşük maliyetle sunacak. İleri düzey 12 nanometre FinFET teknolojisiyle üretilen Helio A22, daha yüksek performans ve daha fazla enerji verimliliği sunuyor. MediaTek’in CorePilot teknolojisi, işlemcinin enerji tüketimini dengeliyor. Yapay zeka özelliğine sahip olan Helio A22, MediaTek NeuroPilot yazılım geliştirme kiti (SDK) sayesinde yapay zeka uygulama gelişimini mümkün kılıyor. MediaTek Helio A22 aynı zamanda, kamera özellikleri ve yapay zeka desteğiyle mobil cihazdan fotoğraf çekimini geliştiriyor. İşlemci, 13+8 megapiksels çift kamera, 30 kare/saniye (FPS) çekim ve 21 megapiksele kadar tek kamera çekim özelliklerini destekliyor. İşlemcinin 20:9 HD+ ekran desteği özelliği, cihaz üreticilerine, geniş ekranlı ve şık tasarımlı ürünler geliştirme olanağı sağlıyor. MediaTek Helio A22, Xiaomi Redmi 6A telefonlarda da kullanılıyor. Helio A22’nin bir özelliği de Bluetooth ve Wi-Fi bağlantıların birlikte yapılabilmesi. Cat-4 ve Cat7 4G LTE performanslarını birlikte sunan işlemci, VoLTE ve ViLTE özellikle dual 4G SIM’e olanak sağlıyor. A22 ayrıca hem LPDDR3 hem de daha yeni, daha hızlı LPDDR4 standartlarını destekliyor.


BThaber

21

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

Panasonic’ten Akıllı Batarya Garantisi Panasonic, sektörün ilk Akıllı Batarya Garantisi’ni Toughbook’un dayanıklı notebook, tablet ve el terminalleri için duyurdu. Üç yıllık Toughbook Akıllı Batarya Garantisi’nde bataryanın ömrünü sürekli takip eden ve değişim gerektiren seviyelere ulaştığında yöneticiyi bir e-postayla uyaran analitik çözüm kullanılıyor. Bataryanın ömrü orijinal şarj kapasitesiyle kıyaslandığında belli bir yüzdeye ulaşınca, yöneticiye uyarı amacıyla gönderilen e-posta bildirimi ile bataryanın değişimi için zaman belirleyecek kadar süre sunuyor. Ardından, bataryanın değişmesi gerektiğinde de kırmızı e-posta bildirimi gönderiliyor. Bu bildirim, aynı zamanda Panasonic’ten de bir arama yapılmasını ve teslim edilecek yeni batarya için gerekli ayarlamaların yapılmasını sağlıyor. Garanti sayesinde, bünyelerinde çok sayıda Panasonic mobil cihazı kullanan kurumların batarya değişimiyle ilgili maliyetleri azalırken, yeni batarya gerektiğinde hemen temin edilerek, olası aksama süreleri en aza indiriliyor. Akıllı Batarya Garantisi’ne sahip olan müşteriler, B2M Solutions’ın Elemez isimli gerçek zamanlı analitik platformundan güç alan Panasonic'in Smart Service Lite analiz yazılımını cihaza yükleyerek bu özelliklerden faydalanabiliyor. Müşteriler ellerindeki tüm mobil cihazların performansını ve çalışma durumunu saptayıp, analiz eden, depolayan ve rapor eden Toughbook Smart Service performans analitik paketinin tamamına da 60 günlük deneme süresiyle sahip olabiliyor. Bu bulut temelli hizmet olarak yazılım çözümleriyle yöneticiler aralarında aksatıcı olayların, uygulama kullanımının, ağ performansının ve sinyal kuvvetinin yer aldığı daha geniş yepazeli gerçek zamanlı verilere erişebiliyor. Panasonic Toughbook Akıllı Batarya Garantisi; tüm cihazlar üzerinde standart olan 6 aylık batarya garantisini üç yıl seviyesine çıkarıyor.

Tablette performans öne çıkıyor

HuaweiI, yüksek ürün kalitesini uygun fiyat seçeneğiyle birleştirdiği yeni MediaPad T3 10 tablet modeli ile donanım ve fiyat avantajı sunuyor. Kullanıcılara daha fazla kişiselleştirme seçeneği sunan Android Nougat 7 işletim sistemine sahip

MediaPad T3 10, Huawei’nin kendi geliştirdiği arayüzü EMUI 5.1’e entegre çalışıyor. EMUI arayüzü, kullanıcı davranışlarını ezberleyerek tabletin performansını kullanıcısına göre optimize ediyor. Otomatik öğrenme işlevi kullanıcıya avantajlar sağlarken, ürünün pil

ömrünü uzatıyor. Gri renk seçeneği ile 899 TL tavsiye edilen satış fiyatıyla Teknosa mağazalarında sunulan Huawei MediaPad T3 10, 1280 x 800 piksel çözünürlüğe sahip 9,6 inç büyüklükte ekranı ile 22,9 x 15,9 x 0,7 santimetre boyuta sahip. Sadece 460 gram ağırlığındaki tablet, 4800 mAh kapasiteli piliyle 90 saat müzik dinleme, 10 saat video gösterimi ve 500 saat, yani yaklaşık 21 gün stand by performansı sağlıyor. Tabletin 16 GB dahili hafızası microSD kart takılarak artırılabiliyor. Kulaklık veya başka cihazları bağlamak için 3,5 milimetrelik jak girişi bulunan MediaPad T3 10, Bluetooth, Wi-Fi ve GPS özelliklerine de sahip.

Kaynak ve zaman tasarrufu buluşuyor

Mobil, web kullanımını aşağı çekti Küresel fintech ilgisi gelişirken, küresel dijital pazarlama platformu SEMrush Türkiye de önde gelen bankalarının dijital karnesini çıkardı. Türkiye’de faaliyet gösteren toplam 9 bankanın yer aldığı çalışma, bankaların son 3 yıllık online şube arama performansına göre, bankaların online şubelerine olan ilgi azalırken, mobil uygulamalara ilginin arttığı görüldü. SEMrush verilerine göre, Haziran 2014’den bu yana bankaları internette arama sayısı yüzde 40 düşüş gösterdi. Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) 'Dijital, İnternet ve Mobil Bankacılık İstatistikleri 2018' Raporu’na göre, birliğe kayıtlı bankalardan 27'si internet bankacılık hizmeti verirken, 19'u mobil bankacılık hizmeti sunuyor. Aralık 2017 itibariyle yaklaşık 57 milyon internet bankacılığı müşterisinin yüzde 23'ünü oluşturan yaklaşık 13 milyon kişi, aktif olarak internet bankacılığını kullanıyor. Kayıtlı mobil bankacılık müşterisi sayısı yaklaşık 45 milyonken, aktif kullanıcı sayısı ise 30 milyona yakın. Her iki kanalı da kullanan müşteri sayısı ise yaklaşık 8 milyon. Sonuçları değerlendiren SEMrush Türkiye ve Körfez Arap Ülkeleri Kurumsal İletişim Müdürü Adam Zeidan, mobil uygulamaların hayatımıza girişiyle dijital bankacılığın da dönüşüm içinde olduğunu belirterek, “Arama verilerindeki son 4 yıldaki yüzde 40’lık azalma, fintech teknolojilerine yapılan yatırımın etkili olduğunu gösteriyor. Bankalar her geçen gün kendi güvenilir ve etkili uygulamalarını geliştiriyor ve güncelliyor. Bu sebeple tüketiciler, web şubeler yerine mobil uygulamaları tercih ediyor” dedi.

Xerox ağ yöneticileri için yazıcı yönetimini kolaylaştıran evrensel bir baskı sürücüsü ile yazıcıları, belge ve bilgileri daha bağlı ve güvenli kılıyor. Yeni Xerox Global Print Driver® V4, Windows 10 ve diğer işletim sistemlerinde daha sorunsuz ve kullanıcı dostu bir deneyim sunmak üzere geliştirildi ve hem Xerox hem Xerox harici diğer marka yazıcıları destekliyor.

Yeni Xerox Global Print Driver ile BT yöneticilerinin her bir yazıcı için ayrı ayrı yazıcı sürücüleri yüklemelerine gerek kalmıyor. Global Print Driver V4 yazıcı üzerindeki sarf malzemesi seviyeleri, kağıt durumu ve kullanıcı yazdırma işi durumu ile ilgili gerçek zamanlı geribildirim sağlayarak, tüm cihazlarda standart

kolay gezinme özelliği ile ortak kullanıcı deneyimi sunuyor. Global Print Driver sorunsuz deneyim hedefiyle yazıcıyı otomatik olarak algılayıp günceller, çıktı rengi, çift taraflı yazdırma ve zımbalama gibi özel ayarları önceden ayarlar ve tüm desteklenen cihazlarda korumalı yazdırma işleri gibi şirket güvenlik ilkelerinin karşılanmasını sağlar.


BThaber

22 KARİYER Xerox Türkiye’de üst düzey atama Xerox’un Türkiye Genel Müdürlüğü görevine Gabriel Pantelimon atandı. Gabriel Pantelimon, Bükreş Politechnic Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü mezunu olup, İngiltere Surrey Üniversitesi Sosyal Bilimler ve Avrupa, Bükreş Ekonomi Üniversitesi İşletme Master Programlarını tamamladı. Pantelimon, Xerox’da 1997 yılında Romanya Özel Müşterler Yöneticisi olarak göreve başladı ve 2004’te Direkt Satış Müdürü, 2008 yılında Orta ve Doğu Avrupa Küresel Müşteri Yöneticisi ve 2009’da Yüksek Hacimli Ürünler Satış ve Geliştirmesi’nden sorumlu Orta ve Doğu Avrupa Satış ve Pazarlama Müdürü olarak görev yaptı. Kasım 2010’da Romanya ve Moldovya Genel Müdürü olarak görev yapan Pantelimon, profesyonel olarak eskrim sporuyla ilgilendi, 1993 yılında Romanya şampiyonu oldu ve Romanya takımı ile Barcelona ve Atlanta Olimpiyatlarına katıldı.

İnsanı merkeze almak, katma değer getiriyor Tasarım odaklı düşünme (Design Thinking) metodolojisi ile iş hayatında yenilikçi çözümler bulmak mümkün. ArtBizTech, bu kapsamda düzenlediği Design Thinking workshop’larıyla kurumlara insanı merkezine alarak marka değerini yükselten, yenilikçi, yaratıcı ürün ve hizmetler sunmalarında destek oluyor. Gerçekleştirilen ön hazırlığın ardından başlayan ve 2-5 gün süren Design Thinking workshop’larında katılımcıların farklı birimlerden gelmesi ve farklı deneyim düzeyine sahip olması verimliliği de arttıran bir unsur oluyor. Çalışma boyunca, yani metodolojinin araştırma ve değerlendirme aşamalarında ele alınan konunun hedef kitlelerini temsil eden insanlara dokunabilmek, onların ihtiyaçlarını, sorunlarını birinci ağızdan duyup, inovasyonun en önemli ön koşulu olan içgörüleri yakalayabilmek ise öncelik. Design Thinking’in altı aşamasının iteratif bir şekilde uygulandığı workshop’larda ulaşılmak istenen hedefe göre firmanın pazarlama, insan kaynakları, bilgi teknolojileri, satın alma, üretim, iş geliştirme gibi farklı departmanlarından katılımcılar bir araya geliyor. Yapılan çalışmalarla ortaya çıkan çözümler yeni bir servis, müşteri deneyimi, teknoloji, mekan gibi fiziksel objeler olabileceği gibi hizmet, süreç, iş modeli gibi fiziksel olmayan konseptler de olabiliyor. ArtBizTech Yönetici Ortağı Emrah Yayıcı, şu bilgileri paylaştı: “Design thinking konusunda bizimle çalışmak isteyen firmaların ihtiyaçlarını temel olarak üç gruba ayırabiliriz. Birinci grup; inovasyon alanında sistematik ve sonuç odaklı yaklaşıma ihtiyacı olanlar. İkinci grup; daha müşteri odaklı ve açık iletişime dayalı kültürel dönüşüm içinde olanlar. Üçüncü grup ise dijitalleşme projelerinde müşteri içgörülerine özel çözümler üreterek, bu dönüşümü en hızlı ve etkili şekilde yapmak isteyen firmalar. Workshop katılımcılarının departman çeşitliliğinin olabildiğince fazla olması çok önemli. Bu çeşitlilik hem çalışmanın verimliliğini arttırıyor hem şirket içerisinde birlikte çalışma kültürünün benimsenmesini sağlıyor, departmanlar arası iletişimi arttırıyor. Ortaya çıkan çözümler de tüm şirketin oluyor, bu çözümler çok daha rahat şekilde benimsenip, uygulamaya geçiriliyor.”

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

Dilek Limboz, Novartis Türkiye Kalite Direktörü oldu

Novartis Türkiye bünyesinde 12 yıl boyunca çeşitli görevlerde bulunan Dilek Limboz, Novartis Türkiye Kalite Direktörü görevine atandı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya

Bölümü’nden mezun olan, yüksek lisansını İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde tamamlayan Limboz’un Marmara Üniverstesi Eczacılık Fakültesi’nden İlaç Bilimleri Sertifikası bulunuyor.

Kariyerine 2000 yılında GSK bünyesinde Kalite Kontrol alanında başlayarak, burada farklı görevler üstlenen Dilek Limboz, 2006’da Novartis Türkiye’ye katıldı. Novartis’te GMP Koordinatörü, Ruhsatlandırma Uzmanı, Global Ruhsatlandırma Strateji Koordinatörü ve Analitik Hizmetler Kalite Lideri, Kalite Kontrol Müdürü, Üretim Strateji Koordinatörü, Novartis Teknik Operasyonlar Kurtköy Fabrikası’nda Kalite Uygunluk Müdürü olarak görev yapan Dilek Limboz, son olarak ise Novartis İlaç Kalite Güvence Bölüm Direktörü olarak görev yapıyordu.

Sosyal Girişimcilik Programı’nın girişimcileri belirlendi

Türkiye’de sosyal girişimcilik alanına özel olarak tasarlanan ve bir finans kurumu tarafından desteklenen ilk sosyal girişimcilik programı olan Garanti Bankası - BBVA Momentum Sosyal Girişimcilik

Destek Programı’na katılmaya hak kazanan girişimler belirlendi. Sosyal girişimcilerin işlerini ve yarattıkları sosyal etkiyi büyütmelerine katkı sağlamayı amaçlayan ve Impact Hub Istanbul işbirliğiyle gerçekleştirilen programın jüri değerlendirmesi sonucunda; Önemsiyoruz, Minorpreneurs, Tarlamvar, 3Dörtgen, Tolkido, Joon, GeneOn Biyoteknoloji, Haus Freeze Dry, Biryudumkitap, Engelsiz Çeviri olmak üzere on girişim, programa katılma fırsatını yakaladı. Başvuruların değerlendirilmesi ile belirlenen bu on girişimci, işlerinin büyüme planlarını oluşturmalarına katkı sağlayacak online ve sınıf içi eğitimler, stratejik mentorluk desteği ve girişimciler,

müşteriler ve yatırımcılardan oluşan networking faaliyetlerini içeren 5 aylık bir programa dahil olacaklar. Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Cemal Onaran, “BBVA Momentum Sosyal Girişimcilik Destek Programı ile Türkiye’nin girişimcilik ekosisteminin gelişimine katkı sağlamaya ve ülkemizdeki girişimcileri desteklemeye devam ediyoruz. Sürdürülebilir bir iş modeli ile yüksek sosyal etki yaratmayı amaçlayan sosyal girişimcilere, dünyanın önde gelen işletme okullarından İspanya’daki IE Business School’dan eğitim, eğitimlere ek olarak stratejik mentorluk, networking fırsatları sunuyor; girişimleri ile fark yaratmalarına imkan tanıyoruz” bilgisini verdi.

Etik ve uyum eğitimde buluşuyor TEİD Akademi'nin Kurumsal Etik ve Uyum Sertifika Programı 2018 güz dönemi için ön kayıtlar başladı. İş dünyası ve akademik çevrelerden etik ve uyum yönetimi uzmanlarının eğitim verdiği sertifika programına katılanlar, uluslararası standartlarla uyumlu “Kurumsal Etik ve Uyum Yöneticisi” sertifikasına sahip olacak. Üç dönemiyle toplam 65 mezun veren “Kurumsal Etik ve Uyum

Yönetimi” sertifika programına hukuk müşavirleri ve avukatlar, uyum yöneticileri, etik ve uyum konusunda uzmanlaşmak isteyen yöneticiler, iç denetim departmanı çalışanları ve denetçiler, İK çalışanları, kurumsal iletişim departmanı çalışanları, satış ve pazarlama uzmanları, üst düzey yöneticiler ve yönetim kurulu üyeleri katılıyor. TEİD Genel Sekreteri Neslihan Yakal, sertifika programından

2018 bahar döneminde 24 katılımcının mezun olduğunu, geçen iki dönemle birlikte Kurumsal Etik ve Uyum Yönetimi sertifika programının 65 mezun verdiğini belirtirken, “Yurtdışındaki başlıca sertifika programlarından esinlenerek inovasyon odaklı tasarlanan program, katılımcılarının hem Türkiye‘de hem yurtdışında etik ve uyum yöneticisi olarak çalışabilmelerini amaçlıyor“ dedi.



BThaber

24 KARİYER

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

Satış sonrası hizmetler değer noktası oluyor

Yaşayan teknolojiler; gelişime açık, ölçülebilen ve hızlı tepki verebilen satış sonrası hizmetleri gerektiriyor. Sensormatic, 81 ile yayılan servis ağı ve 160’ın üzerinde mühendis

ağırlıklı yetkin personeliyle ihtiyaç duyulan tüm satış sonrası hizmetleri ölçmeye ve sürekli öğrenmeye dayalı metotlar kullanarak yürütüyor. Sensormatic tarafından geliştirilen

Servis Yönetim Sistemi, satış sonrası teknik destek hizmetlerinin nasıl güçlendirilebileceğine de örnek oluyor. Çağrı merkezi ya da çevrimiçi kanallar üzerinden gelen

taleplerin yönetildiği sistem, işe uygun teknik uzman seçimini kolaylaştırıyor. Servis çağrısı sisteme işlendiği andan itibaren, tüm detayları ilgili ekipler tarafından izlenebiliyor ve teknik yöneticiler de işe uygun teknik uzmanı anında atayabiliyor. Böylece müdahale ve sorunu çözme hızı artıyor. İlgili teknik personel hizmet vereceği alana ulaştığında, GPS destekli mobil uygulama üzerinden check- in gerçekleştiriyor, iş bitiminde check-out yapan teknik uzmanın sorunu ne kadar sürede çözüme kavuşturduğu ölçümlenebiliyor. Alınan hizmetin hızını ve kalitesini tek bir rapor üzerinde görebilen firmalar, müşteri

memnuniyet oranlarının tespiti için sistem ile aldığı hizmeti de puanlayabiliyor. Hizmeti alan firma yetkilisine her adımda online bilgi akışı sağlayan sistemle hizmetin içeriği, süreci, ilgilisi, müdahale süreleri ve sorunun çözüme kavuşturulma hızı takip edilip raporlanabiliyor. Sensormatic de her yıl kişi başı ortalama 40 saat düzenli eğitim ve bilgilendirmeler ile teknik servis personelinin her türlü duruma hazırlıklı olmasını sağlıyor. Ekiplerin performans ölçümü sistem tarafından düzenli olarak yapıldığı, eksik alanlar da raporlarla net şekilde görülebildiği için ileriye dönük hedef odaklı yeni eğitimlerin planlanması mümkün oluyor.

Etkinlikleriniz ile ilgili bilgileri bthabersirketleri.com/EtkinlikDuyuru adresine girebilirsiniz.

BThaber

ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R

9 Ağustos 2018 BTvizyon Eskişehir Toplantısı Eskişehir AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

21 - 22 Kasım 2018 Bilişim Zirvesi'18 İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

20 Eylül 2018 BTvizyon Erzurum Toplantısı Erzurum AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

Black Hat USA 2018 Las Vegas, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.blackhat.com/us-18/

27 Eylül 2018 LOCARD Global Cyber Security Summit Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.locard.org

13 Aralık 2018 BTvizyon Ankara Toplantısı Girne AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

E T K İ N L İ K L E R 4 - 9 Ağustos 2018

Y U R T İ Ç İ

Y U R T D I Ş I

26 - 30 Ağustos 2018 VMworld 2018 US Las Vegas, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.vmworld.com/en/us/index.html

4 Ekim 2018 BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

21 Kasım 2018 Teknoloji Kaptanları Ödül Töreni İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr



BThaber

26 MEKTUP Merhaba, Bu sıcaklarda İstanbul iyice çekilmez hale geldi, ama anladığım kadarıyla sıcak bahane. Bu şehirden giden gidene… Armut’un evden eve nakliye alanında özelleşen girişimi “Rahat Taşın”ın verilerine göre, İstanbullular İzmir, Ankara ve Muğla’ya yerleşiyor. İstanbul içindeki taşınma hareketliliğinin yüzde 60'ı Avrupa yakasında ve İstanbulluların yalnızca yüzde 16'sı yaka değiştirmeyi tercih ediyor. Taşınanların büyük çoğunluğu ise kendi yakasında ikamet etmeye devam ediyor. En çok taşınan ilçeler ise Kadıköy, Kağıthane ve Güngören. Şehirden kaçan kaçana, peki ya arkamızda bıraktıklarımız? Günümüzde karton ambalajların toplanması ve geri dönüşümünde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlar geri dönüşüm faaliyetlerini yürütüyor. Sektöre bir bütün olarak baktığımızda ise Türkiye’de karton ambalaj dönüşüm ortalaması yüzde 52 ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2020 yılında bu oranın yüzde 60’a yükseltilmesi hedefleniyor. Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, Karton Ambalaj’dan sorumlu Başkan Yardımcısı Ali Can Duran, İsveç, Danimarka Kanada ve Japonya gibi ülkelerin geri dönüşümde önemli yol aldığını belirtirken, “Geri dönüşümün yetersiz altyapıya sahip ‘geleneksel kağıt-karton hurdacılığı’ ile yapılmadığını ve ‘sürdürülebilirlik’ perspektifi ile ele alındığını söyleyebiliriz. Bu ülkeler karton ambalaj geri dönüşümünde reform niteliğinde yasal mevzuat değişikliğine gidilen ülkeler. Bu ülkelerde güçlü bir toplumsal bilinç de var” diyerek sorunun

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

İyisiyle kötüsüyle sahnedeyiz!

temeline, yani bireysel farkındalığa değinmiş. Duran, karton ambalajların geri dönüşümünü özendirecek Karton Ambalaj ve Kağıt Ürünleri Tasarım Yarışması’nı organize ettiklerini, genç tasarımcıların desteklendiği ve endüstriye ‘katma değerli’ tasarımların kazandırıldığı bu yarışma ile tek kullanımlık değersiz ürünler yerine, geri dönüşüm kültürüne katkı sağlayan ve nihai kullanıcıyı bu yönde özendiren tasarımları ön plana çıkartacaklarını da vurgulamış. Çevresel gündemim bununla sınırlı değil. Fabrikalar, alışveriş merkezleri, şehir hastaneleri gibi projelerin iklimlendirmesini sağlayan Systemair HSK, Türkiye’nin ‘Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik’ anlamına gelen LEED Gold Sertifikası’na sahip ilk klima santrali fabrikasının resmi açılışını Eylül ayında gerçekleştirecekmiş. Dilovası Makine İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu fabrikanın Ortadoğu ve Balkanlar için üretim üssü olması planlanıyormuş. Michelin tarafından her yıl düzenlenen ‘Doğru Hava Basıncı’ etkinlikleri bu yıl 15 noktada sürücülerle buluşmuş ve 6 ildeki anlaşmalı BP Akaryakıt İstasyonlarında toplam 2 binin üzerinde aracın hava basıncı kontrol edilmiş

ve sonuç: Araçların yüzde 34’ünün tehlikeli seviyedeki hava basıncı ile yola çıktığı tespit edilmiş. Son 4 yılın en yüksek oranı olarak raporlara yansıyan bu rakamın gösterdiği gibi, uzun ömürlülük ve yakıt tasarrufu açısından önem taşıyan lastik basıncının uygun seviyede olması, sürücüye güvenli yolculuk, araca da performans sağlıyor. Sürücüleri lastik hava basınçlarını düzenli kontrol ettirmeleri konusunda uyaran Michelin, lastiklere en az ayda bir kez, uzun yolculuklar öncesinde araç üreticilerinin tavsiyesine uygun olarak hava basılmasını öneriyor. Uludağ Üniversitesi Makina Topluluğu (UMAKİT) öğrencileri ise 27 ülkeden 147 ekibin katılımıyla Londra'da düzenlenen Shell Eco-marathon Avrupa 2018 Yarışması’nda birinciliği kazanmış. Türkiye’den 13 takımın katıldığı yarışmada, Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin tasarladıkları ve ürettikleri ‘Barbaros’, şehir konseptli hidrojen enerjisi ile çalışan araç kategorisinde Avrupa’nın en verimli aracı seçilmiş. Hatırlatayım; Shell Ecomarathon, dünya genelinde Avrupa, Asya ve Amerika’daki bölgesel etkinliklerin dışında sadece 4 ülkede düzenleniyor. Shell Eco-marathon Türkiye, 2015’ten bu yana TİM ve

YIL 22 SAYI 1182

Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr

www.bthaber.com

BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr

30 TEMMUZ - 5 AĞUSTOS 2018

www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

Editör

Görsel Yönetmen

Handan Aybars handana@bthaber.com.tr

Tuğçe Diyar tugcee@bthaber.com.tr

Online Editör

Video Editör

Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr

Efe Çevikoğulları efec@bthaber.com.tr

Bültenlerinizi

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l

Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr

Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) işbirliği ile gerçekleşiyor. Bu yıl dördüncü kez düzenlenecek olan Shell Eco-marathon Türkiye, 21-23 Eylül’de İstanbul’da. Osmanlı İmparatorluğu odaklı gerçek zamanlı strateji oyunu Muhteşem Osmanlı (Great Ottomans) ön kayıt sürecini başarıyla tamamlayarak yüzbinlerce oyuncuya ulaşmış. Osmanlı temalı oyun şimdi yayında ve https://app.adjust. com/cu54e3q sitesinden ücretsiz indirilebilir, Türkiye’nin tarihi ve oyun başlığındaki yetkinliğinin buluşmasına şahit olunabilir. Mevzu oyun madem, bir haber daha sana. Yurtiçi Kargo, geliştirdiği ve tescil ettirdiği mobil oyunlaştırma teknolojisi YK GAME ile karşımızda. Akıllı telefon kullanımını Yurtiçi Kargo kuryeleri arasında yaygınlaştırma hedefinin parçası olan YK GAME içinde tüm kuryelerin, Google Play uygulamasından güncelledikleri Yurtiçi Kargo Mobil Kurye Uygulaması sayesinde, oyunlaştırmaya katılıp, yapmış oldukları günlük operasyonel işleyişin neticesinde puan toplayıp sonunda ödül kazanma şansı var. Müşteri memnuniyeti ve anlık bilgi akışı sağlamak da cabası. Avrupa Üniversitelerarası Espor Şampiyonası’nda ülkemizi temsil eden Bahçeşehir

Üniversitesi (BAU) Esports takımı ise Portekiz’i 2-1 mağlup ederek şampiyon olmuş. Takımımız, Çin’de düzenlenecek International College Cup ile hem Türkiye’yi hem Avrupa’yı temsil edecek ve dilerim bana dünya şampiyonluğu haberini paylaşmak düşecek. Spora ve sporcuya destekte bir gurur haberim var. Türk Telekom’un, ‘Türk Telekom Amatör Spor Kulüpleri’ ile 32 farklı branşta desteklediği yetenekli sporcular başarıları ile gururlandırmaya devam ediyor. 44 ilde 45 spor kulübü ile 5 binden fazla sporcuyu destekleyen Türk Telekom’un Zonguldak Türk Telekom Spor Kulübü Milli Boksörü Yavuz Kargidan, Yıldız Erkekler Türkiye Ferdi Boks Şampiyonası’nda Türkiye Şampiyonu olmuş ve 22 yaşındaki Milli Sporcu, ‘Artı 81 kilo’ kategorisinde ringe çıkarak altın madalya kazanmış. AEDAŞ çalışanları tarafından hayata geçirilen Çalışan Sahnesi Tiyatrosu’nun galası 13 Temmuz akşamı Antalya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilmiş. Çalışan Sahnesi; tüketicilerden gelen istek, öneri ve şikayetlerin sebeplerini araştırmak, çalışanlarla empati kurma yeteneği geliştirmek, iş sağlığı ve güvenliği problemlerine dikkat çekmek amacıyla hayata geçirilmiş. Bu hafta da bu kadar, yeniler haftaya,

İtirazım var… “Bilişim Sektörü”ne, bazı kesimler tarafından “BİT Sektörü” denmesine itirazım var.

BThaber Genel Müdürü Özlem Unan İş Geliştirme ve Satış Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Yönetmenleri Kutay Göçe Çiğdem Şakar Rana Özgen Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken Yönetim Yeri: Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No:14 Kat:5 34704 Ataşehir İSTANBUL Telefon: (0216) 888 0 596 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.



WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER

Forget about the money; focus on its role in the institutional change! According to McKinsey’s “Blockchain beyond the hype: What is the strategic business value?”; companies should focus on their markets, their position in the market and specific needs, rather than investing rashly in a Blockchain. Because the Bitcoin storm brings speculation about the real value of Blockchain and many people think of Blockchain as Bitcoin. But Bitcoin is actually just one of the applications of Blockchain technology. Yet, despite this incomplete understanding, there are no solid steps taken. Many different companies in the real sector and IT are working to establish Blockchain backed IoT platforms in Industry 4.0. Blockchain is a distributed database that is essentially shared in public or private transaction networks. Each piece of information is mathematically encrypted and the chain is added as a new block. Thanks to different protocols, the block is also updated before sharing with other parties, avoiding risks such as fraud or double payment in error. This structure also includes smart contracts and a set of rules recorded in Blockchain, which automatically performs transactions when these conditions are met. From this point of view, the main advantages of Blockchain are decentralized distributed architecture, cryptographic security, transparency and invariance. There is more than cost reduction, however... While applications in different categories are self evident in some sectors, according to the McKinsey research, we should not overlook the following three main conclusions about the Blockchain: Blockchain is much more powerful than a system that eliminates intermediaries to create value and has a higher potential for empowering commercial applications: The advantage of reducing transaction complexity and costs, the enhancement of transparency and fraud controls can be reached through using the most appropriate Blockchain architecture. For this reason, the commercial model, which will provide success in the short run according to the

research, will be permission based structure rather than a general Blockchain structure. General Blockchain structures such as Bitcoin are not under the control of a central authority, while authorized Blockchains are hosted on private transaction networks, offering access control and transaction rights. In this regard, private and authorized Blockchain is bringing benefits for companies of all sizes from every sector. Blockchain’s becoming a new open standard protocol for reliable records, identity information and transactions is in fact the tip of the iceberg. Blockchain technology can be the solution to the need to use another mechanism in the management, storage and development of a database. If the players of the sector also design their own trading models to get more value with Blockchain focus, then the number of new players could be small. The most important short term benefits of Blockchain seem to be mainly to reduce costs: Blockchain now focuses on managing operational effectiveness and costs, although it is a great potential for new transaction models. As noted in the research, the main functions in the major sectors such as financial services, public and health are much more suited to Blockchain solutions. So much so that more than 25 states, according to the survey, are actively doing Blockchain trials with the support of initiatives. The use of Blockchain in the healthcare sector will reveal the value of sharing data among stakeholders, such as service providers, patients, insurance companies and researchers. Blockchain can also be used in conjunction with IoT sensors in cold chain integration with medication, blood or organ transduction focused. However again, according to the research, Blockchain’s position will be focused on creating new business models and revenue streams over time, out of cost reduction. The first example that comes to mind in business models is distributed, secure digital identities. Also, as noted in the research, it is important to remember that such new business models have long term potential.

When viewed on a scale basis, Blockchain is 3-5 years behind feasibility: The emergence of Blockchain’s strategic value is only possible with commercial solutions spanning a certain scale. According to the research, there is a desire for this transformation in standards and regulations, technology, assets and ecosystem in each sector. Some companies are already doing experiments, but reaching a meaningful scale in this title seems to be happening around 3-5 years. Here are the basic reasons for this delayed progress: There must be a consensus among companies, initiatives, regulators 1) Not possible without common standards: The main barriers to achieving a certain level of Blockchain applications are the lack of common standards and clear regulations. There is global demand in this regard, and according to the research, the process can be facilitated by the creation of standards for a single major player or a public agency. For example; states can keep legal records with Blockchain. It is a complicated but necessary job to realize such standards and there is a necessity to cooperate with the players on this issue very much in the matter. On a global basis, regulatory structures are positioned differently in this respect, but most of them are not trying to resist, instead they are in an effort to take constructive steps in this regard. 2) Technology has to be further developed: The fact that the blockchain technology is still immature brings limits in use. As noted in the research, it is possible to make technical configurations with different design preferences. So you can choose your architecture by knowing your preferences. For example; in Estonia, health information is not kept in Blockchain, but Blockchain is being used to identify, connect to and authorize access to these health records. Compared to the traditional database, Blockchain performance is under expectation, but technological development will abolish these constraints. What matters is the need for reliable corporate solutions. Several initiatives still have credibility and technological competence in terms of public or sector specific distribution.

Leading technology companies are struggling to position themselves as Blockchain as a Service (BaaS) to fill the gap, offering a model similar to cloud based storage. 3) Assets must be digital: End to end support for the steps of digitalizing the potential of corporate assets, digitally recording them and using them for processing takes place as API integration with existing systems in the Blockchain system. IoT and biometry technologies are of great importance in connecting physical products to a Blockchain and ensuring safety. However, it should not be forgotten that this link may also lead to security oriented fragility in the Blockchain structure. 4) The paradox of competition and cooperation must be resolved: The main advantage of Blockchain is that it shows itself in the network structure and the potential advantages are increasing in the network scale. This, in turn, creates a coordination complex. For this reason, according to the research, natural competitors must cooperate at this point. This cooperation will also play a role in the pace of adoption of this work. It is also important that regulatory bodies or sector unions step in and lead this way. Get rid of these wrong beliefs! Blockchain is Bitcoin: It is not. Bitcoin is just one of Blockchain’s crypto money applications. Blockchain technology can be used and configured in many other applications. Blockchain is better than traditional databases: Such a claim is not made. The underlying benefit of Blockchain is that making traditional databases perform better. Blockchain structure is fixed: Let’s not exaggerate the Blockchain data structure works with attachments. The data cannot be removed. Blockchain is 100% safe: Such a strong thought. It is because Blockchain uses fixed data structures such as protected cryptography. The Blockchain system uses known security practices that have been previously attacked or leaked. Blockchain is a lie detector:

Blockchain verifies Blockchain based constructs such as Bitcoin, as well as operations and stored data. Blockchain, on the other hand, cannot make a decision as to whether an incoming data is true or not. This applies to data outside the chain and data located numerically in the Blockchain structure. Identify your institutional approach to Blockchain For a large majority, Blockchain is a very young technology and the inexperience of the solutions in this title makes it hard to understand the true value of this technology. For this reason, as noted in the McKinsey research, it is necessary for every company to sit down and think first, whether Blockchain is a strategic value for them. The McKinsey research focuses on the strategic value of Blockchain for leading sectors as well as how to approach and value it. Blockchain’s strategic value is based on these three parameters: - Blockchain is far more powerful than a system that creates intermediaries to create value, with the potential to strengthen authorized commercial applications. - The most important short term benefit point before the creation of transformational business models with Blockchain is predominantly seen as ‘reducing costs’. - On a scale basis, Blockchain is still 3-5 years behind feasibility. The most important reason for this is that it is extremely difficult to solve the paradox of cooperation and competition in order to set common standards. According to the McKinsey research, companies have the potential to bring significant benefits in following their approach in their own Blockchain strategies. First; focus on specific case studies in selected sectors by defining the impact and real benefits of Blockchain from the very beginning with a view that is nutritionally focused and suspicious. Latter; it is important to take into account such criteria as focusing on blockchain focused strategic approaches and their position in the market, competency in shaping ecosystems, setting standards and addressing barriers to regulation.



Digital workforce reduces operational burden Koç Sistem has delivered the software robots that it has developed and given the name of Digital Workforce for use in business and technology world. With software robots positioned in the data center, software robots that provide a 200% productivity boost from KoçSistem’s Digital Workforce, which continues to support corporations on a digital transformation journey, can perform routine tasks quickly, efficiently, accurately and cost effectively in KoçSistem Data Center. By automating routine processes and reducing the routine workload and operational burden of employees, both the business processes

are accelerating and the employees can focus on the jobs that they will generate added value. Mehmet Ali Akarca, General Manager of KoçSistem, making comments on KoçSistem’s software robots and Digital Workforce solution, spoke as the following: “The dizzying developments in technology bring about digitalization and fundamental changes in business life. It makes it easier for companies to fit in the digital world by making their business processes faster and simpler so that they can be more successful in customer service and administrative management. In the global

marketplace where we focus on digital transformation and Industry 4.0, KoçSistem’s new solution, Digital Workforce, will boost work efficiency by automating routine processes that create operational burden, thanks to robots that operate with zero errors. We as KoçSistem; thanks to the service we have realized with all of the local human resources, we bring our vision of the future to our day and time in the form of doing business.” Human imitating technology: RPA KoçSistem’s new solution, RPA (Robotic Process Automation), provides organizations with a

productivity increase of more than 200%. In this way, the innovative solutions can be processed as fast as 10 times and without errors in the processes that are repeated and creates workload in business units such as accounting, finance, purchasing, human resources, IT and operation in many sectors such as insurance, finance, automotive, energy and retail. With the software robots of KoçSistem, the software interface in this technology can mimic a person’s interaction movements. Thus, Digital Workforce (RPA) technology works in a simple and smooth way that everyone can understand.

What can the Digital Workforce robot do? • It learns fast and starts working immediately. • It does not have to make big investments, it charges as much as it Works and the companies pay as much as they use. • It can do any kind of job that is taught and multitask. • It can overcome all routine tasks easily. Thus, employees can focus more on generating new ideas rather than losing time with routine tasks. • Employees continue to work 24/7 even when out of the office. • It can be monitored easily and instantly.

Internet payments via cards are growing Interbank Card Center (BKM) announced the first 6 months of 2018 data. In addition to the advantages provided by the use of cards, the increase in the use of cards in payments continued with factors such as the increase in bank account holders, increased financial literacy and the use of e-commerce. General Manager of BKM Soner Canko said credit card and debit card numbers were up, while in the first half of the year, 20% growth in card payments was realized. According to the BKM data,

there are 64.8 million credit cards in Turkey by the end of June and 136.4 million debit cards in use. Compared to June 2017, this means that the number of credit cards increased by 7% and the number of bank cards increased by 10%. The total number of cards increased by 9% compared to the same period last year, by passing 201 million. In the first half of the year, the sectors with the highest increases were airlines with 34%, food with 28%, gas

stations with 24%, health/ health products/cosmetics with 24%, clothing and accessories with 21% compared to the same period of the previous year. According to the BKM data, a steady increase in payment habits from the internet and a digital transformation resulted in a net payment of 61 billion TL in the first half of the year. Compared to the first six months of 2017, this represents an increase of 37% on internet payment. In the same period of last year, 14% of the total card

payments made from the internet this year, increasing the share of the 16% is witnessed. In the first half of the year, a total of 15.8 billion TL was paid with foreign cards in Turkey, which shows a 67% increase compared to 9.5 billion TL in the same period of the previous year. On the other hand, the BKM has started to publish the card payments index, which includes the data from June 2018, as KARTMETER since

July, so that the card payment sector and household spending can be observed. Based on April 2015, the index will be shared on a monthly basis, both nominal and inflation adjusted (real). In addition to the General Card Payment Index which is calculated over the total card payment processor, the “Domestic Individual Card Payment Index excluding BES and Public/Tax" (Household Card Payment Index) will also be published as it is a better indicator of household spending.

The first step in the name of technology transfer Allowing the commercialization of technologies developed at universities in Turkey, the first incorporated company with a special status within a university was founded in Technology Transfer Office at Bosphorus University. Entering into force some time ago and allowing

universities in Turkey to launch technology transfer companies, within the Higher Education Institutions Technology Transfer Office Regulations, the Technology Transfer Office (TTO) won the status of a corporation capital company in Bosphorus University. Bosphorus University

Technology Transfer Office (TTO) will cooperate with the public and private sector within the framework of the new capital company structure, protect the invented knowledge, the inventions made within the scope of intellectual property and take part in the commercialization processes

of the inventions. Bosphorus University TTO Inc. will also carry out national and international patent applications for inventions of university faculty members, conduct contacts with national and international companies in the process of industrialization and commercialization of

inventions and undertake the role of intermediary for the incorporation of inventions. Bosphorus University TTO Inc., which was previously an administrative unit affiliated to Teknopark, has become a sustainable company with a professional management of this new status.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.