SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
1188 17 - 23 Eylül 2018
Kayıt için:
Dijital Dönüşüm Ofisi’nin başkanı Ali Taha Koç Cumhurbaşkanlığı tarafından Resmi Gazete yayımlanan kararnameye göre, Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığına Dr. Ali Taha Koç getirildi. Yeni sistemin en önemli ofislerinden biri olan Dijital Dönüşüm Ofisi’nin, gelecek odaklı yatırımlar için önemli başlıklarda ilgili devlet kurumlarına destekte bulunması hedefleniyor. Dijital Dönüşüm Ofisi’nin, yeni başkanı olan Koç ise daha önceden Cumhurbaşkanlığı Bilgi Teknolojileri Başkanı olarak görev yapıyordu.
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
1188 17 - 23 Eylül 2018
Sayfa
5
Dell Technologies Forum geleceğin kapısını aralıyor Dell, Dell EMC, Pivotal, RSA, SecureWorks, Virtustream ve VMware markalarının güçlerini birleştirdiği Dell Technologies Forum’da geleceğe yönelik mesajlar verilecek.
Sayfa
8
e-Dönüşüm yetkinliği, ‘fintech’ adımlarını da pekiştirecek eFinans, e-dönüşüm odaklı çalışmalarının yanında, fintech alanında da uygulamalar sunmayı planlıyor. Hedef; son çeyrekte yeni bir finansal ürünü hayata geçirmek.
Sayfa
Sayfa
3
18
Korkmayın, doğru anlayın! Türkiye bulut bilişim pazarının istikrarlı büyümesi beklentileri paralelinde, Octopod da bu yapıya uygun ürünler geliştirmede temel platform olmayı hedefliyor.
PwC’nin ‘Yapay Zekâ Öngörüleri 2018’ çalışmasına göre, fazlasıyla karmaşık bir yapı ortaya koyan yapay zeka (AI), çok hızlı bir gelişim sergiliyor. Birçok sektörde bundan birkaç yıl öncesine kadar akla hayale gelmeyecek noktalara gelen AI, tüm sektörlerde esas gücünü gösterecek. Sayfa
11
BULUTU
BULUT YAPAN VERi MERKEZi
RADORE Kamuda BT Öncelikleri Yeni yapılanmayla birlikte kamuda BT yatırımlarının önemi yeniden gündeme geldi. Kamunun önceliğinde nelerin olması gerektiği ile ilgili ayrıntılar dosya sayfalarımızda.
TL A İ L G LU AKLINDAKI SORULARI
İ İL
BU
Türk yazılımı ‘gerçek’ ekosistemiyle büyüyecek!
BThaber
GÜNDEM
17 - 23 EYLÜL 2018
3
Korkmayın, doğru anlayın! PwC’nin ‘Yapay Zekâ Öngörüleri 2018 raporuna göre, çalışanların yüzde 78’i iş yüklerini dengelemeye yardımcı olacaksa, bir yapay zekâ yöneticisi ile çalışmaya istekli, yüzde 65’ine göre de yapay zekâ, çalışanları rutin işlerden kurtaracak. Çalışanların yüzde 64’üne göre; yapay zekâ uygulamaları çalışanlara yeni iş fırsatları sunacak ve yüzde 50’sine göre, bir projeyi daha verimli yönetmeye yardımcı olan bir yapay zekâ sistemi tercih sebebi. PwC raporundaki 8 öngörü; yapay zekânın şirket organizasyonlarında nasıl bir yer bulacağına ve şirketlerin çalışanlarını bu konudaki yeniliklere nasıl hazırladıkları hakkında önemli bilgiler içeriyor. Buna göre çalışanlar, doğru bir altyapı çalışmasıyla yeni dönemde, sanılanın aksine, işlerini kaybetmeyeceği gibi, yapay zekânın süreçlere entegrasyonuyla çok daha verimli çalışabilecek. PwC Türkiye Risk, Süreç ve Teknoloji Lideri Oktay Aktolun, “Yapay zekâ ve robotların insanların işlerini ellerinden alacağı gündeme gelse de bu teknolojilerle ortaya çıkacak fırsatları göz ardı etmemek gerek” dedi. ‘Yapay Zekâ Öngörüleri 2018’ araştırmasının temel sonuçları ise şöyle: 1- AI, önce çalışma ortamını etkileyecek: Herkesin korkusu robotların ve AI yapısının işsizliği artırması. Oysa araştırma bunun anlamsız bir önyargı olduğuna işaret ederken, AI ile istihdam piyasasında kademeli bir dönüşümle farklı bir tablonun ortala çıkacağına dikkat çekiyor. AI ile ekonomi güçlenirken, bu konuda başarılı olan ve olamayan şirketler de belirginlik kazanacak. Bu kapsamda AI yapısına eğilenler ile geleneksel BT sistemlerinden vazgeçemeyen şirketler arasında bir ‘ayakta kalma çabası’ güç kazanacak. Bu arada, rapora göre, birçok şirket proje bazlı görevlendirme veya yetki sınırlandırmaları, buna uygun bütçelendirme yapma çabasında. Oysa araştırmada da dikkat çekildiği gibi AI, çoklu disiplinlerden ekiplerin bir araya gelmesini ve problemlere çözümler bulmasını gerektiriyor.
2- AI pratik uygulamalara dönüşüp, daha fazla işe yarayacak: İş odaklı sorunlar AI için uygun ortamı beraberinde getirecek. Çünkü şirketler iş süreçlerinin sağlıklı devamı için gerekenlere baktıklarında, AI odaklı çözümlerin önemli bir rol oynadığın da görecekler. Böylece kullanıcılar farkına varsa da varmasa da AI birçok çözümün temelinde konumlanacak. AI, yatırım değeri ölçme başlığında da yeni kalıpları iş dünyasının hayatına sokacak. 3- AI, veri analizinde çetrefil sorulara yanıt olabilecek: Araştırmada dikkat çekildiği üzere, birçok şirket yaptıkları kapsamlı büyük veri yatırımlarının net getirisini henüz göremedi. Bunda iş birimleri arasındaki kopukluklar önemli bir sebep olarak gösterilirken, gelinen noktada ise AI, ‘herkes’ için bir pratiklik ve gerçeklik halini alacak gibi görünüyor. Böylece şirketler, yapılandırılmamış veri madenciliği için daha pratik metotlar, AI ile bağ kuran kurumsal uygulamalar, farklı türlerde verilerden faydalanabilen genel bulut yapıları, otomatize makine öğrenimi ve veri yönetimi gibi yeni araçların ve teknolojik gelişimlerin avantajlarını gerçek anlamda kullanabilecek. 4. AI yetenek yarışında teknik uzmanlar değil, işlevsel uzmanlar belirleyici: AI uygulamalarının spesifik alanlara daha da fazla yayılması, veri bilimciler ve AI uzmanlarının genelde eksikliğini hissettiği bilgi ve yetenek yapılarını ön plana çıkartacak. Bir taraftan da AI, giderek daha kullanıcı dostu olacak. 5- Siber saldırılar da siber savunma da AI sayesine daha güçlü olacak: AI başlığındaki gelişmeler, bu yeni yetkinliklerle siber saldırılar için maalesef potansiyel yaratıyor. İleri makine öğrenmesi, derin öğrenme gibi teknikler bilgisayarların kalıpları bulup, bunları anlamlandırmasını sağladığı gibi, kırılganlıkları da bulup ortaya çıkartma potansiyeline sahip. Yayıldıkça öğrenen akıllı malware ve ransomware riskleri de küresel siber saldırıları koordine eden
makine zekası, kişiselleştirilmiş saldırılar için ileri veri analitiği gibi silahlarla er ya da geç her şirketi hedefleyecek. Ve eğer AI iyi ve doğru korunmuyorsa, yeni kırılganlıklara kapıyı aralayabilir. 6. AI kara kutusu herkes için erişilebilir olacak: Her zaman kontrol edilebilir olmasının gerekliliği, AI yapısının her zaman anlaşılabilir olması anlamına gelmiyor. Birçok AI algoritması insanların kavrama yetkinliğinin ötesinde. Ayrıca, bazı AI tedarikçileri de programlarının fikri mülkiyeti nasıl koruduğunu açıklamaya pek yanaşmıyor. Her durumda, AI ne zaman bir karar üretse, son kullanıcılar bu kararın nasıl ulaştığın bilemeyecek. Araştırmada bu yapı 'kara kutu' olarak tanımlanıyor ve içini görmek imkansız. Oysa, yine raporda dikkat çekildiği gibi, eğer kullanıcılar AI yapısının nasıl çalıştığını anlayamazsa, AI çözümlerine de güvenemez. Bu nedenle son kullanıcıların ve düzenleyici yapıların baskısı ile birçok şirket, şeffaf AI çözümlerini gerekli tutacak. 7- Ülkeler arasında bölünmelerde AI etkisi güç kazanacak: PwC araştırmalarına göre, 2030 yılında AI pazar payı 15.7 trilyon dolar olacak. ABD hükümeti AI geliştirme planı çerçevesinde çalışmalar yürütürken, diğer ülkeler de boş durmuyor. İngiltere, Kanada, Japonya, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler kamunun ve farklı sektörlerin performansını güçlendirmek için ya AI stratejisi üzerinde çalışıyor ya da stratejiyi adım adım hayata geçiriyor. Araştırmada dikkat çekildiği gibi Çin ise 2017 yılında kamuoyuna sunulan yeni nesil AI planı ile bu belirttiğimiz ülkelerden ayrışıyor. 8- AI konusunda sorumluluk sadece teknoloji şirketlerinde olmayacak: Her teknolojik yenilikte olduğu gibi AI başlığında da bir ürkeklik kurumsal yapılarda kendini gösterecek. Bu nedenle sorumluluk bilinci ile AI çalışmalarını yapmak üzere kurallar belirlenmesi için şirketler üzerindeki baskı da artacak.
48
BThaber
E-TOPLUM BİLİŞİM DÜNYASI
21 17 - 27 23 MAYIS EYLÜL 2018
Türkiye Girişimci Kurumlar Platformu kuruldu Türkiye’nin kurumsal şirketlerinin “girişimci kurumlara” dönüşümünün desteklenmesi, kurumlararası öğrenmenin geliştirilmesi, başarılı uygulamalar hakkında farkındalığın artırılması ve kurumsal girişimciliğin sistematik uygulamalarının yaygınlaşması hedefiyle Türkiye Girişimci Kurumlar Platformu kuruldu. Core Strateji’nin koordinasyonunda hayata geçirilen platformun, kurumların üst düzey
yöneticilerini bir araya getirip bu kurumların girişimcilik yetkinliklerini geliştirirken, kurumların dönüşüme karşı ayakta kalmalarını ve bu dönüşümün getirdiği fırsatları yakalamalarını sağlayan bir çatı kuruluş olması hedefleniyor. Her sektörden kuruma açık olan platform, yıl içinde Türkiye’den girişimci kurum vaka analizleri, rapor ve blog yazıları yayınlayacak. Düzenleyeceği genel müdür yuvarlak masaları, inovasyon yöneticileri toplantıları ve
seminerler aracılığıyla da küresel bilgi birikiminin Türkiye’ye aktarılmasına ve üyelerinin inovasyon yol haritalarını belirlemelerine yardımcı olacak. Platformun faaliyetlerine yön verecek stratejik kararların alınması ve uygulamaya ilişkin yol haritasının belirlenebilmesi adına danışma kurulu destek olacak. Danışma kurulunda yer alan isimler ise İş Bankası CEO’su Adnan Bali, Borusan Grubu CEO’su Agah Uğur, GE Türkiye CEO’su Canan
Özsoy ve Bankalararası Kart Merkezi CEO’su Soner Canko. Türkiye Girişimci
Kurumlar Platformu ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.gktr. org.tr adresinden ulaşılabilir.
Reel sektörün görüşleri önemli
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan
Büyükdede, MÜSİAD Ankara’da gerçekleşen
toplantıda Türkiye'nin son aylarda yaşadığı ekonomik durumlara dair iş dünyasını ve kamuyu ilgilendiren konularda bilgiler paylaştı. Toplantının açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Ankara Başkanı İlhan Erdal, “Sanayi kuruluşları, Ar-Ge merkezleri, KOBİ'ler, teknokentler ve üniversitelerin güç birliğinin geliştirilmesinin sektörlere olumlu yansımaları olacaktır. Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinin yüksek katma değerli
ürünlere dönüştürülmesi ihracatta yüksek teknolojili ürünlerin payının artırılmasına, dolayısıyla cari açığın azaltılmasına katkı sağlayacaktır” dedi. Bakan Yardımcısı Büyükdede ise, “İlgili bakanlıklarla bir araya gelerek ülkenin sanayi ve üretim kapasitesini artıracak, ihtiyaca uygun imar planları yapmayı amaçlıyoruz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Endüstri ihtiyacına uygun yerlerin sayısı ile teşvik
ve desteklerin artırılması hem istihdamı hem de ihracatı artıracaktır. Reel sektörün görüşlerini oldukça önemsiyoruz. Ülkemize katma değer sağlayacak tüm aktörlerin bir araya geldiği toplantılardan çıkan sonuçlar oldukça değerli. Son zamanlarda ciddi bir algı operasyonu olmasına rağmen, ülkemize yabancı yatırımcılardan çok büyük yatırım projeleri geldiğini görüyoruz.”
Blockchain Fest için geri sayım! Finansal inovasyon platformu KOOP, 18-19 Eylül’de ikinci kez düzenleyeceği Blockchain Fest ile iş yapma süreçlerini ve birçok sektörü dönüştüren bu teknolojilerin değerlendirilmesine, blockchain geliştirme platformlarının ve blockchain bazlı ürünlerin katılımcılara aktarılmasına olanak sağlayacak. Etkinliğe, Türkiye’nin yanında, İngiltere, İsviçre, Güney Afrika, ABD, Almanya, Polonya, İrlanda, Rusya, İsveç, Romanya, Ukrayna, Malta ve İspanya’dan 50’ye yakın aşkın konuşmacı
katılacak. Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleşecek Blockchain Fest’in sponsorları arasında Akbank, FarmaTrust, GOBABA, KPMG Türkiye, Oracle, Xtremcoin ve Yapı Kredi var. Etkinlikte KOOP tarafından bir süredir geliştirilmekte olan OneBlock Programı’nın lansmanı da yapılacak. Programda her düzeyde blockchain eğitiminden startup geliştirme fabrikasına, hackathon’lardan ‘Blockchain as a Service’ platformuna ve kurumsal çözümlere kadar birçok alt başlık yer alacak. Blockchain
Fest'18 sponsorlarından XtremCoin tarafından yapılacak ödül dağıtımıyla etkinlik katılımcıları Bitcoin kazanma şansına da sahip olacak. Zirve ile ilgili detaylar ise www.blockchainfest.ist adresinde yer alıyor. KOOP’un kurucu ortağı Demet Zübeyiroğlu, “KOOP olarak ilk yılda 4 zirve, 7 yuvarlak masa toplantısı, 10 meetup ve sayısız teknik toplantı gerçekleştirdik. Singapur ve Londra’da birebir toplantılar ve etkinlik katılımından oluşan turlar yaptık. Erken aşama girişimleri ücretsiz olarak
üyeliğe kabul eden KOOP’un üye sayısı 100’ün üzerine çıktı. KOOP, İstanbul dışındaki ilk şubesini Romanya’da açıyor. Blockchain’in iyi anlaşılması gereken bir teknoloji olduğunu ve ülkemizdeki inovasyon uygulamaları açısından büyük fırsatlar yarattığını düşünüyoruz. İlk yılında Blockchain Fest’te dünyanın farklı ülkelerinden uygulamacıları ve profesyonelleri ağırlamış ve blockchain projelerinin meraklılarıyla buluşmasını sağlamıştık. Bu kez, blockchain ve kripto
varlıklara ilişkin iki günlük ayrıntılı bir zirve yapıyoruz. Hedefimiz; uygulama fırsatlarının ve projelerinin değerlendirilmesini sağlamak” dedi.
Murat Ertin, MOBİSAD’da Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İş Adamları Derneği’nin (MOBİSAD) Genel Sekreterliği görevine sektörün deneyimli ismi Murat Ertin getirildi. Yeni dönemde MOBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kemal Turnacı başkanlığında
çalışmalarını yürütecek olan Ertin, derneğin hedefleri doğrultusunda yeni stratejilerin geliştirilmesine ve dernek faaliyetlerinin kamuoyu ile paylaşılmasına katkı sunacak. Ertin, 1992’de Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat
Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu ve iş hayatına inşaat sektöründe giriş yaptı. 2000 yılında mobil iletişim sektörüne geçti ve Türkiye’nin önemli bir operatöründe satış ve dağıtım organizasyonlarında birçok farklı pozisyonda
yönetici olarak görev yaptı. 2017 yılında kendi şirketini kurup sektör firmalarına yönetim ve proje danışmanlığı hizmeti veren Ertin, 2018 Ağustos ayı itibariyle MOBİSAD Genel Sekreterliği görevine atandı.
BThaber
5 Dell Technologies Forum geleceğin kapısını aralıyor E-TOPLUM
17 - 23 EYLÜL 2018
Dell, Dell EMC, Pivotal, RSA, SecureWorks, Virtustream ve VMware markalarının güçlerini birleştirdiği Dell Technologies Forum’da geleceğe yönelik mesajlar verilecek. Dell’in Türkiye’deki en büyük etkinliği bu yıl yedi teknoloji liderinin gücünü bir Ayhan Sevgi araya getirecek. Dell, Dell EMC, Pivotal, RSA, SecureWorks, Virtustream ve VMware markalarının Dell Technologies Forum altında biraraya geleceği etkinlik 27 Eylül’de İstanbul’da Wyndham Grand Levent’te yapılacak. “Make it Real” konsepti ile düzenlenecek etkinlik ile ilgili Dell EMC Türkiye Ülke Müdürü Sinan Dumlu, sorularımızı yanıtladı. Dünyadaki teknolojik eğilimlerin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Dünya çok önemli bir teknolojik dönüşümün eşiğinde yer alıyor. Bu dönüşüm bir sonraki Endüstriyel Devrimi de içeriyor. Nesnelerin interneti (IoT) temelinde başlayan, yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi ile anlam kazanan büyük veri çağında, tüm endüstriler bu dönüşümden çok keskin bir şekilde etkilenecek. Bu dönüşüme ayak uyduramayanlar ise daha önce olduğu gibi hayatta kalamayacak. Şu ana kadar dördüncü sanayi devrimi de öncekiler gibi acımasız olacağını açıkça gösterdi. Şirketler ayak uyduramazlarsa geride kalacaklar veya daha kötüsü olacak. 'Yarına erteleme' yaklaşımı, kesinlikle işe yaramayacak. İşletmeler de bu durumun farkında. 16 ülkede gerçekleştirdiğimiz ankete göre, işletmelerin yüzde 78'i, dijital girişimlerin şimdi ya da gelecek için bir tehlike olarak görüyor. Bununla birlikte önemli bir belirsizlik de söz konusu; teknoloji artan bir hızla gelişmeye devam ederken, tarihte ilk kez dünya çapında liderler önlerindeki 3 yılı öngöremeyecek duruma geldiler. Dünya çapında işletmelerin yüzde 48’i 3 yıl içinde bulundukları sektörlerin nasıl şekilleneceğini bilmiyor. Neredeyse her 2 işletme liderinden 1'i, dijital girişimlerin 3-5 yıl içinde işlerini elinden almasından endişe ediyor. İnsanlar ve teknoloji bugüne kadar daktilodan başlayarak, kişisel bilgisayarlara ve akıllı telefonlara kadar günlük yaşantımızın önemli bir parçası
oldular. Özellikle yazılımın gelişmesiyle birlikte makinelerle iletişimimiz değişti. Teknolojinin her 5 yılda 10 kat daha güçlendiği düşünülürse, çok daha etkileşimli bir döneme gireceğimiz kesin. Makineler hız, otomasyon ve yüksek verimlilik sunarken, iş yapış şeklimizi tamamen değiştiriyorlar. Dell EMC’nin için Enterprise Strategy Group (ESG) tarafından hazırlanan 2018 BT Dönüşümü Olgunluk Eğrisi Endeksi'ne göre, dönüşüm geçiren şirketlerin, verilere dayanan kararları rakiplerinden daha iyi ve daha hızlı bir şekilde alma olasılığı 18 kat daha yüksek. Ayrıca, dönüşen kuruluşların piyasaya sürülen yeni ürün ve hizmetlerle rekabette öne geçme olasılığı da 22 kat daha fazla. Bu gelişimlerin Türkiye’ye yansıması nasıl oluyor? Tüm dünyadaki sınırların kalktığı, bulut bilişim gibi teknolojilerin, internet üzerinden trafiğin bu kadar yaygınlaştığı zamanda, yeni nesil teknolojiler Türkiye’yi de doğrudan etkiliyor. Rekabet, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’deki şirketlerin de hayatta kalmak için göz önünde bulundurdukları bir durum olduğu için dijital dönüşüm, her zaman bir numaralı gündem maddesi konumunda bulunuyor. Dell EMC’nin IDC ile birlikte yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de sektöründe lider her 4 kurumsal işletmeden üçü, dijital dönüşümü en önemli iş önceliklerinden biri olarak görüyor. Atılan adımlara bakıldığında ise genel yatırımlar ve dijital dönüşümü algılama olarak gelişmiş ülkelerin hemen ardında, finans ve telekom gibi sektörlerde ise ileride olduğumuzu görüyoruz. Dell Technologies çatısı altında yer alan şirketler nasıl bir sinerji oluşturuyor? Dell Technologies, şu anda Gartner’ın sektöründe fark yaratanları belirlediği alanların 20’sinde lider olan tam 7 ayrı markaya sahip, dünyanın en büyük halka arz edilmemiş teknoloji şirketi olarak faaliyet gösteriyor. Ortaya koyduğumuz tüm vizyonu uçtan uca çözümler sağlayarak verebilecek dünyadaki tek yapıyı oluşturmak bizlere
inanılmaz bir avantaj veriyor. Dell Technologies olarak, tek bir ortak hedefe yürüyen 7 sektör liderinin bir araya gelerek dijital inovasyonu hızlandırmaya çalıştığı bir marka görüyoruz. Bu markaları ve yaptıklarını şöyle özetlememiz mümkün: • Günümüzün dönüşen işgücünün ihtiyaç duyduğu güvenli ve güçlü cihazları Dell, • Veri koruma, depolama, sunucu ve bütünleşik altyapı ihtiyacını Dell EMC, • Şirketlerin yazılımlarını geliştirmesi ve uygulamaya alabilmesi, modern bulut platformları ve analitik araçlar için Pivotal, • Dijital riskin hesaplanması ve en kritik verinin korunması için RSA, • Siber saldırıların ve açıkların tespit edilerek engellenmesi için Secureworks, • Bulut üzerinde verimli, güvenli ve yüksek performans sağlayarak en kritik, karmaşık uygulamalar için bulut çözümlerinde Virtustream, • Sanallaştırma dendiğinde herkesin aklına gelen VMware ile 7 marka tüm ihtiyaçları sunabiliyor. • Dell EMC, “Make It Real” mottosu ile nasıl bir mesaj veriyor? Biz Dell Technologies Forum’da dünya çapında bahsi geçen trendlerin ve dijital dönüşüm stratejilerinin nasıl hayata geçirilebileceğini anlatıyoruz. Konuştuğumuz tüm teknoloji
ve eğilimlerde ne kadar gerçekçi, hepsinin bugünden nasıl uygulanabileceğini anlattığımız için etkinliğe gelecek katılımcılarımıza da “Gerçeğe Dönüştürün” diyoruz. Çünkü biliyoruz ki bu trendler sıklıkla konuşulabilir ve dile getirilebilir birçok etkinlikte ancak bunların gerçekleşmesini sağlayacak, gerçek örnekler üzerinden anlatılacak çözümler yalnızca Dell Tech Forum’da görülecek. Bu mesajın altında yatan teknolojileriniz ve hizmetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu etkinliğimizde, robotik gelişmelerden yapay zekâ çözümlerine geleceğin teknolojilerine uygun altyapıların bugünden oluşturulması için gereken yatırımların nasıl yapılması gerektiğinin önemi üzerinde duracağız. İşletmelerin geleceğe hazır olmaları için gereken altyapılara günümüzden sahip olmaları için geliştirdiğimiz çözümlerin kısa ve orta vadede faydalarının yanı sıra uzun vadede her türlü ihtiyacı karşılayacak düzeyde olması en önemli özelliklerimizin başında geliyor. Bir örnek ile açıklamak gerekirse, Dell Technologies, 14. nesil Dell EMC PowerEdge dört soketli sunucuların yanı sıra yapay zekâ ve makine öğrenimi kapasitelerini daha da geliştiren Dell Precision Optimizer 5.0 yazılımını tanıttı. Yapay zekâ ve makine öğrenimi çözümleri ve iş ortaklıkları,
verileri gerçek zamanlı olarak akıllı içgörülere dönüştürerek daha akıllı ve daha iyi iş sonuçları elde edilmesini sağlıyor. Uygulamaları gereksinimlere göre optimize eden Dell Precision Optimizer, arka planda her uygulamanın davranışını öğrenir ve bu verileri kullanarak sistemi otomatik şekilde optimize edilmiş ayarlara uyarlamak için eğitimli makine öğrenim modelinden yararlanır. Böylece uygulama performansında yüzde 394'e varan artışlar sunabilir. Bu da standart ISV uygulamaları ya da özel yerel yürütülebilir programlar da dahil olmak üzere tüm iş akışlarında kullanıma göre özelleştirilmiş gerçek bir optimizasyon sağlar. Bu dönüşümün yanı sıra etkinlik boyunca bulut bilişim, şirketin 2030 vizyonu ve araştırması, dünyanın en çok satan sunucuları PowerEdge’in en son sürümleri, XtremeIO gibi depolama ve bant genişliği ihtiyacını azaltan eşsiz teknolojiler katılımcılarla paylaşılacak.
Dİjİtal geleceğe ulaşmanın dört yolu Dell EMC olarak, bu dönüşümü işletmeler için bir fırsata dönüştürmek üzere çalışıyoruz ve geleceğe hazır olmaları, gerekli BT altyapısı yatırımlarını gerçekleştirebilmeleri için çözüm sunmanın yanı sıra danışmanlık hizmeti de veriyoruz. Bu dijital geleceğe ulaşmak için 4 ayrı dönüşüm yolu olduğuna inanıyoruz: Dijital dönüşüm. Günümüzün rekabet dünyasında veri analitiği, IoT ve AI gibi teknolojilerin gücünden yararlanmak günümüzün normu haline gelmenin ötesine geçerek bir zorunluluk oldu. BT dönüşümü. Neredeyse
tamamen otomatize edilmiş iş süreçlerini yürütebilmek için gereken altyapı modernizasyonu, BT departmanlarını bir maliyet merkezi olmaktan çıkartarak verimlilik merkezine dönüştürüyor. Günümüzde var olan verinin yüzde 90’ının son 2 yılda oluşturulduğu göz önüne alındığında, işletmelerin en değerli noktasının, kalbinin BT departmanları olduğu görülüyor. İş gücü dönüşümü. Artık iş, ofise gidilerek mesainin doldurulmasının çok ötesinde, her an her yerde çalışmaya fırsat tanıyacak bir yapıya büründü.
Uygulamalar ve içgörüler üzerine kurulan yeni iş dünyasında mobilite ve iş gücünün birbiriyle bağlantılı iş yapabilme kabiliyetleri yeni nesil cihazlara ihtiyaç duyuyor. Bulut istemciler, masaüstü sanallaştırma, kurumsal mobil cihaz yönetim araçları ve ince, hafif kişisel bilgisayarlar vazgeçilmez araçlar halini aldı. Güvenlik dönüşümü. Her gün neredeyse bir milyondan fazla siber saldırının yaşandığı günümüzde güvenlik çözümleri yalnızca bir merkezin değil, uçtan uca tüm birimlerin sahip olması gereken bir zorunluluk.
6
E-TOPLUM
Netflix, sinema sayıldı Sinema için değil internet için film yapan Netflix’in “Roma” (Alfonso Cuaron) adlı filminin Venedik Film Festivali’nde Altın Arslan Ödülü’nü alması bilişim açısından çok anlamlı. İnternette yayınlanacak filme “film denilmez” diyen Cannes Film Festivali’ne nispet, Venedik Festivali aksini düşündüğünü gösterdi. Fransızlar da hukuken haklı. Çünkü yasaya göre bir film, sinemada gösteriminden ancak 36 ay sonra (3 yıl!) internette yayınlanabilir. Bu hesaba göre Netflix, bir filmini Fransız Netflix’inde ancak 3 yıl sonra yayınlayabiliyor. 2017 Cannes Film Festivali’nde Netflix’in iki filmi Okja ve Meyerowitz Stories (Dustin Hoffman, Adam Sandler, Ben Stiller, Emma Thompson) bu tartışmalar yüzünden Fransız sinemalarında gösterilmedi. Cannes’daki özel gösterimi ise o kadar
BThaber
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
Demokrasiye tehdit mi?
beğenildi ki, filmden sonra alkış 4 dakika sürmüş. Bu yılki Venedik jüri başkanı yönetmen Guillermo del Toro, “Netflix sinemanın sonu değil, geçen yüzyılda başlayan bir sürecin devamı sadece” diyerek sinema filmi-internet filmi ayrımının artık anlamsız olduğunu ima etti. (del Toro, geçen yıl Venedik’te ödül alan Suyun Sesi filminin yönetmeniydi). Venedik’te bir önemli ayrıntı daha var: Dünyanın bu en eski film festivalinin buradaki adı “festival” değil, “Mostra.” Türkçede de kullanılan bu sözcük, “gösterişli, dikkat çeken” anlamına geliyor. Netflix’e Mostra’nın en büyük ödülünün verilmesi film sanayii için bir onur aynı zamanda.
17 - 23 EYLÜL 2018
MIT Technology Review dergisinin son sayısında “Bu teknolojiyle, demokrasinin hali ne olacak?” sorusuna cevap aranıyor. Ve tabii ki Zeynep Tüfekçi’ye, en çok üzerinde durduğu bu konuda geniş yer ayrılmış. BTHaber okurları, ABD’de çalışan sosyolog Zeynep Tüfekçi’yi iyice bilir ama yeni duyanlar için: Kuzey Carolina Üniversitesi hocasıdır, kendini “teknososyolog” olarak tanıtır. Tüfekçi’nin 4 bini aşkın kelime, 26 bin vuruşluk uzun makalesinde temel fikir şu: Dijital teknolojilerin,
demokrasinin yaygınlaşması için bir araç olmaktan, şimdi demokrasiye karşı saldıran bir araca dönüşmesini anlamak için teknolojiye değil, ötesine bakmak gerek. Önce, bir “buluş” neşesi, sevinci vardı. Bu, 2011’de Arap Baharı’yla başladı. Ceptellerle iletişimin görsel gücüne tanık olduk. Daha eski dönemde kim, elinde sürekli olarak video kamerayla dolaşıyordu? Kim, bu görüntüleri anında gönderebiliyordu? Orada bir haber fotoğrafçısı olsa bile, görüntüsü asla bir video kadar etkili olamazdı. Twitter, o dönemde dünyaya iyilik yapıyordu. Çünkü o, “sadece” bir platformdu. Ve oradan, geldik “umudun küstahlığına.” Yani, sosyal medya ve büyük verinin her sorunu çözeceğini sanmaya başladık. Herkes, teknolojinin “iyi niyetli” olduğunu söylüyordu. Bizim, olumsuzluklara karşı “bağışıklığımız” olduğunu sanıyorduk. İnternet bir Amerikan icadıydı. En büyük şirketleri ABD’deydi. Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) binlerce haker ve matematikçi çalıştırıyordu. “Bize” ne
olabilirdi ki? Ama neler olabildiğini gördük. Ve böylece geldik “platformların gücü” konusuna: On yıldan kısa sürede Google, Facebook, Google (ve YouTube) dijital piyasada tekel oldular. Ve yalan dolan başladı. Tüfekçi’nin mükemmel analizini burada daha özetlemek mümkün değil. Bu görüşlerini “Tehlikeli Fikirler Festivali” adlı uluslararası konferansta da “esas konuşmacı” olarak dillendirecek. 3 Kasım’da Avustralya’da Sydney Limanı’ndaki adalardan Cockatoo’da yapılacak konferansta Tüfekçi şu sorulara yanıt arayacak: “Zihnimizi, bağımlılık yapan teknolojilere mi teslim ettik? Şirketlerin, verimizi satması yeterince kötü, ama ufukta daha büyük bir sorun görünüyor: Akıllı telefonlara bağımlılık. Bunlar üstelik, paramızdan daha değerli bir şeyimizi çalıyorlar: Dikkatimizi. Ve bunu, onlara en fazla ücreti ödeyene satıyorlar. Bu durumu değiştirmek için geç mi kaldık?”
Bilimsel bilgiye açık erişim Konuşulmayan, sanki yokmuş gibi davranılan bir olumsuzluk kaç yüzyıldır sürüyor: Bilimsel dergilerin abone ücretleri astronomik. Üniversite kütüphaneleri her yıl abone ücreti olarak pek yüksek rakamlar ödüyor. Kişisel abonelik söz konusu bile değil. Bilimsel dergi yayıncılığını tekeline alan sayılı yayınevi bu düzenden memnun. (Para karşılığı her türlü “bilimsel” (!) yazıyı basan sahte dergiler ise apayrı bir skandal, ama konumuz o değil). Yeni yayınlanan PayWall adlı 1.5 saatlik ABD yapımı belgeselde, bu tekellerin kar marjının yüzde 3540 dolayında olduğunu, belgeselde konuşan çok sayıda uzman dile getirdi. Yoksul ülkelerin üniversiteleri bu çok pahalı abone ücretlerini hiç ödeyemediği gibi, varlıklı ülkelerde dahi bu ödemede güçlük çeken
kurumlar çok. Avrupa Birliği’nde 11 ülkenin bilim ve teknoloji siyasetini belirleyen kurumları, kamu fonlarından desteklenen bilimsel araştırmaların sonuçlarının parayla satılan dergilerde yayınlanmamasını kararlaştırdı. AB Komisyonu Araştırma, İnovasyon ve Bilim Bakanı Máire Geoghegan-Quinn: “Avrupalı vergi mükellefi, bilimsel araştırma yayını için iki kez ücret ödememeli”. Yani, vergisinden Ar-Ge için kesilecek, ama bir de bilimsel makaleyi okumak için tekrar ücret ödemesin. Buna göre, 2020’den itibaren Avusturya, Fransa, İrlanda, Benelüks, Norveç (AB üyesi değil, ama bağlantılı), Slovenya, İngiltere, İtalya, Polonya ve İsveç’te devletten Ar-Ge fonu alan bilimciler, yayınlarını ücretsiz yayınlayan
“açık platformlarda” (open access) yayınlamak zorunda kalacaklar. Bu girişimin adı Plan-S (Buradaki S harfi Science=Bilim anlamına, ama “Speed=Hız”, “Solution=Çözüm”, “Shock=Şok” anlamını yükleyenler de var). Çoğunun geçmişi geçen yüzyıllara dayanan “prestijli” ama pek pahalı bilimsel dergilerin buna tepkisi acaba ne olacak? İlk “ücretli bilimsel dergi” yayınını 1665’te Londra’da Kraliyet Bilim Derneği (Royal Society) “Philosophical Transactions” adlı dergisiyle başlatmıştı. Bugün ise, Nature Springer (Üç bin bilimsel dergi yayınlıyor!), Elsevier (İki bin 500 dergi!, yılda 430 bin makale), Wiley, American Association for the Advancement of Science (AAAS) gibi yayıncıların yüzde 85’i abone sistemiyle çalışıyor.
Açık Sistem Yayıncılığında ise dergi, yazarından ücret alıyor ama okurdan almıyor. Bazı bilimsel dergilerin, doğrudan internetten yayınlanır olması da çağımıza özgü yeni bir durum. Kağıt baskısı olmayan bu dergilere yayın sunma süreleri de kısa, ücretleri az, dünyaya dağılımı saniye işi. AB adına durumu araştıran Science-Matrix adlı kurumun bulgularına göre 2004 -2011
dönemindeki bilimsel makale yayınlarının yüzde 40’ı açık erişimde yayınlandı. 2008 – 2011 döneminde ise açık erişimde en çok yayın yapan ülke Brezilya (yüzde 63), sonra Hollanda, Portekiz. Açık erişimde ise en çok biyo-tıp, matematik, istatistik dalları göze çarpıyor. Sosyal ve beşeri bilimler, uygulamalı bilim dalları, mühendislik ve teknoloji ise daha geride.
8
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
21 17 - 27 23 MAYIS EYLÜL 2018
e-Dönüşüm yetkinliği, ‘fintech’ adımlarını da pekiştirecek eFinans, e-Dönüşüm odaklı çalışmalarının yanında, fintech alanında da uygulamalar sunmayı planlıyor. Hedef; son çeyrekte yeni bir finansal ürünü hayata geçirmek. QNB Finansbank, 2013 yılından bu yana yüzde 51 ortağı Handan Aybars olduğu eFinans’ı yüzde 100 iştirak olarak bünyesine kattı. eFinans’ın yüzde 100 QNB Finansbank iştiraki olmasının önemine dikkat çeken Genel Müdürü Okay Yıldırım, “Bu bizi finansal yönden daha güçlü, operasyonel olarak da daha hızlı bir konuma getirecek” yorumunu yaptı. Kamusal e-Dönüşümü oluşturan ana hizmetleri finansal ürünler ile daha fazla entegre ederek, e-Dönüşüm sektöründe çalışmalara devam etmeyi hedeflediklerini vurgulayan Okay Yıldırım ile stratejilerini konuştuk: e-Dönüşüm başlığında öncelikler neler olacak? Var olan çözüm ve hizmetler hangi önceliklerle geliştirilecek? QNB Finansbank ile birlikte gerçekleştirdiğimiz ve sektörde bir ilk olan e-Fatura teminatlı kredi ürünümüz ile e-Fatura’yı bankacılığa entegre ettik. Bu süreçte üç finansal kurum ile yaptığımız özel anlaşmalarla e-Fatura teminatlı kredi hizmetinin yaygınlaşmasını sağladık. eFinans’ın e-Dönüşüm sektöründe gerçekleştirdiği bir diğer ilk ise Tax-Free
uygulaması ile gerçekleşti. Türkiye’de gerçek ortam Tax-Free (yolcu beraberi) e-Faturalarından ilki eFinans sistemi üzerinden düzenlendi. Yakın zamanda uygulamaya alınan e-İrsaliye, Serbest Meslek Makbuzu, e-Müstahsil Makbuzu gibi yeni ürünlerimiz ile müşterilerimizin hizmetinde olmaya devam ettik. 2019 içinde de hayatımıza girecek yeni uygulamalar ile ürün yelpazemizi genişletmeyi ve portföyümüze yeni finansal kurumlar eklemeyi planlıyoruz. QNB Finansbank, katma değerli finansal hizmetler sunumu başlığında ne gibi avantajlar getirecek? Finans sektöründe hem bireysel hem tüzel bankacılık hizmetleri giderek daha fazla dijitalleşiyor. Biz de e-Fatura ile başladığımız e-Dönüşüm yolculuğuna bir Fintech şirketi olarak devam etmeyi hedefliyor, bu doğrultuda geliştireceğimiz yeni ürün ve çözümlerimiz ile hem finans hem e-Dönüşüm alanında ilklere imza atmak istiyoruz. Yakın zamanda e-Defter çözümlerimiz ile entegre online mali analiz hizmetini sunmaya başladık. 2014 yılından beri de e-Fatura finansmanı yapıyoruz. 2018 içerisinde geliştireceğimiz finansal tabanlı yenilikçi uygulamalar ile ürün yelpazemizi genişleteceğiz.
e-Fatura Teminatlı Kredi hizmeti ve e-Defter ile Mali Analiz gibi yeniliklerle hedefleriniz ve stratejiniz hakkında bilgi verir misiniz? Yalnızca kamusal e-Dönüşüm hizmetleri değil, bunların yanında katma değerli servisler sunmayı ve ürün çeşitliliğimizi sürekli arttırmayı hedefliyoruz. e-Defter ile Mali Analiz; e-Defter verilerini finansal kurumlar ile paylaşarak mali verilerinin bankaya iletilmesi sürecini dijitalleştirebiliyor. Böylece mali verilerin fiziksel paylaşım sürecini ortadan kaldırıyor, firmalara kağıt ve zaman tasarrufu sağlıyor. eFinans’ın anlaşmalı olduğu üç finansal kurum tarafından sunulan e-Fatura Teminatlı Kredi projemizle ise firmalara yenilikçi bir finansman çözümü sunuyoruz. e-Fatura finansmanı ile eFinans Portal üzerinden e-Faturalarının QNB Finansbank anlaşmalı finansal kurumlar tarafından elektronik ortamda görüntülenmesine izin veren firmalar, faturalarını temlik ettirip farklı bir finansman desteği alabiliyorlar. Fintech şirketi olarak konumunuzu nasıl görüyorsunuz? Bu konuda gerek yurtiçi gerekse yurtdışında ne gibi yenilikler gündeminizde? eFinans, e-Dönüşüm alanında
e-Arşiv fatura kullanıcı sayısı katlanarak büyüyecek Yeni taslak tebliğ ile e-Dönüşüm dünyası genişleyecek. Geçtiğimiz Nisan ayında VUK Sıra No: 433 ve 487’de Değişiklik Yapılmasına yönelik yayımlanan taslak tebliğler, hem servis sağlayıcılar hem firmalar için büyük değişiklikler sunuyor. Önümüzdeki dönemde firmaların e-Dönüşüm’e geçiş süreçlerini iyi yönetebilmeleri için taslak tebliğlerin iyi anlaşılmasının önemine işaret eden Okay Yıldırım, şu detayları paylaştı: “Taslak tebliğin e-Fatura ve e-Defter uygulamalarına dahil olma zorunluluğu bulunan mükelleflere, en geç 01.01.2019 tarihine kadar e-Arşiv uygulamasına geçiş zorunluluğu getirmesi; halihazırda e-Fatura ve e-Defter uygulamalarını kullanan tüm mükelleflerin, yine zorunlu olarak e-Arşiv faturayı da kullanacakları anlamına geliyor. Mevcutta e-Arşiv fatura kullanan yaklaşık 15 bin firma varken, tebliğ
maddesi canlıya alınırsa e-Arşiv fatura kullanan firma sayısı en az 70 bine yükselecek. e-Fatura uygulamasına geçiş zorunluluğu doğuran ciro kriteri 10 milyon TL’den 5 milyona indiğinde, sektördeki entegratörler de farklı bir müşteri segmentiyle tanışacak, onların ihtiyaçlarını karşılamak için farklı ürün ve hizmetler geliştirmeye başlayacak. Yeni müşteri ve işlem hacmini karşılamak için özel entegratörlerin altyapı yatırımlarını arttırması gerek. Firmaların ve bizlerin buna hazır olması gerek. Tebliğ devreye alındığında, bu hacmi ve yoğunluğu karşılamak üzere tüm hazırlıklarımızı yaptık. eFinans’ın bulut üzerinden verdiği e-Dönüşüm hizmetini tercih edecek KOBİ’ler de ek bir geliştirme yapmaya gerek duymadan e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv ve e-İrsaliye ürünlerini eFinans Portal üzerinden kullanmaya başlayabilecekler.”
eFinans Genel Müdürü Okay Yıldırım hizmet vermek üzere kurulan ilk ve tek banka iştiraki olma özelliğini taşıyor. Bununla beraber, dijitalleşme sürecinde kendimizi bir Fintech firması olarak konumlandırmak, yeni ürün ve çözümlerimizle hem finans hem e-Dönüşüm alanında ilklere imza atmak istiyoruz. Bugüne kadar 150’ye yakın ERP yazılımı ile e-Dönüşüm uygulamaları kapsamında entegrasyonumuzu tamamladık. Bu sayı her geçen gün artıyor. Türkiye’de binden fazla yazılım firması ve yazılım var. ERP bağımsız yapımız ile bu firmaların birçoğu ile dirsek temasımız var ve yeni işbirliklerine açığız. Yurtiçi ve yurtdışındaki gelişmeleri yakından takip
ediyoruz. Yurtdışı merkezli birçok firma Türkiye’de e-Dönüşüm alanında ortak projeler yapmak üzere bizimle temasa geçiyor. Önümüzdeki dönemde yurtdışında yer alan iş ortaklarımızla iş geliştirme çalışmalarına devam edeceğiz. Start-up’lara destek verdiğimiz proje kapsamında da Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi, ODTÜ Teknokent, Bilkent Cyberpark, Sabancı Üniversitesi Kuluçka Merkezi ve Kayseri Erciyes Teknopark ile anlaşmalar yaptık. Diğer üniversitelerle görüşmelerimiz devam ediyor. Birçok esnaf ve ticaret odasına benzer hizmetleri ya ücretsiz ya da uygun şartlarda sunuyor, bunların sayısını arttırmak istiyoruz.
Hem e-Dönüşüm hem fintech dünyası buluşuyor! “2018 yılı oldukça hareketli geçiyor. Yeni ürünler, entegrasyonlar, geliştirmeler için çalışıyoruz. Kadromuzu ve altyapımızı güçlendirdik. Yeni yapılanma ile QNB Finansbank Kristal Kule’deki yeni ofisimize taşındık. Önümüzdeki dönemde hizmetlerimizi finansal ürünler ile daha fazla destekleyerek, e-Dönüşüm sektöründeki pazar payımızı arttıracağımızı öngörüyoruz. Farklı sektörlerden firmalarla çözüm ortaklığı ve işbirlikleri için görüşmeler devam ediyor. Yapılacak özel anlaşmalar ile portföyümüze yeni finansal kurumlar ekleyeceğiz. eFinans,
yalnızca kamusal e-Dönüşüm ürünleri ve servisleriyle değil, bir Fintech firması olarak da yoluna devam edecek. Piyasada sıkça kullanılan finansal bir uygulamanın artık dijitalleşmesinin bir ihtiyaç olduğu öngörüsü ile 2018 son çeyreğinde yeni bir finansal ürün ile müşterilerimizin karşısında olacağız. ‘Finansal’ ve ‘Finansal Olmayan’ şeklinde segmente edeceğimiz katma değerli yeni ürünler ile müşterilerimizin günlük hayatlarını kolaylaştırmak, ticari işlemlerinin verimliliğini arttırmak ve kamu ile olan ilişkilerini geliştirmek istiyoruz.”
10 8
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
21 17 - 27 23 MAYIS EYLÜL 2018
Pazarlama uzmanları, yapay zeka ile dönüşecek
Kadir Has Üniversitesi İşletme Bölümü Başkanı Dr. Nimet Uray Yapay zeka alanındaki yenilikler tüketiciyi ve iş hayatını farklı yönlerde etkiliyor. Yapay zeka teknolojisi; kullanıcı davranışını tahmin etme, marka veya firmayı terk etme ihtimali olan
müşterileri önceden belirleme, özendirici teşvikler sağlama, onları kazanma ve mevcut müşterileri doğru stratejiler ile elde tutma konularında şirketlere yardımcı oluyor. Yapay zeka temelli teknoloji olarak yüz tanıma, perakende ve online reklamcılık gibi kampanyalarda katkılar sağlıyor. Böylece yapay zeka ile etkin pazar bölümlendirme ve kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri geliştirmek mümkün hale geliyor. Sanal Asistan Teknolojileri’nin (SAT) gelecekte tüketici karar verme sürecini doğrudan etkileyebileceğini belirten Kadir Has Üniversitesi İşletme Bölümü Başkanı Dr.
Nimet Uray, şöyle devam etti: “SAT’ların tüketici karar verme sürecinde rolü arttıkça, pazar bölümlendirme, hedef kitle tanımlama, fikir liderlerini belirleme, konumlandırma ve marka stratejilerinde ezberin bozulabileceği açık bir gerçek. Yapay zeka ile uygun yetenekler geliştirmek için öncelikle mevcut ve potansiyel kullanıcıları anlamak gerek. Yapay zeka teknolojisi, tekrarlanmış işlerde büyük miktarda veriyi sınıflandırarak otomatik hale getiriyor. Bu noktada pazarlama uzmanlarının veri analitiği konusunda detaylı bilgi sahibi olmaları, çıktılardan anlamlı
bulgular elde etmeleri ve çıkan sonuçları yorumlayarak, bilgileri müşteri davranış ya da tutumu ile ilişkilendirebilecek altyapıya sahip olmaları gerek. Ancak, yapay zeka teknolojisinin duygusal boyutta yorum yapma ve sonuç ortaya koyma kapasitesinin sınırlı olduğu da unutulmamalı. Pazarlama uzmanlarının yapay zeka teknolojisinin katkılarından yararlanmak, tüketici deneyimini anlamak ve deneyim haritasını çıkarabilmek amacıyla, empati ve duygusal zeka yeteneklerini geliştirmesi ve yapay zeka teknolojisi ile entegre olarak kullanması da önemli.”
İş hayatında özgürlük için Work 4.0 Esnek çalışma prensibine dayanan Work 3.0’ın devamı niteliğindeki Work 4.0, sanayinin geliştiği birçok ülkenin gündeminde. Tam zamanlı ve sınırsız süreli iş sözleşmelerinin yerini almaya hazırlanan Work 4.0, kurumun işleyişinde görev alan çeşitli paydaşları birbirine bağlayan dijital tabanlı platformlara, proje bazlı işleri ve süreli sözleşmeleri tanımlıyor. SanalUzman Genel Müdürü Niyazi Bekiroğlu, Work 4.0’ın hem kurumları hem uzmanları daha çok özgürleştireceğini belirterek, şu bilgileri paylaştı: “Work 4.0 dijitalleşmenin etkisiyle insanlara bağımsız çalışmak ve daha üretken olmak adına önemli fırsatlar sunuyor. Gelecek yıllarda beyaz yakalı profesyoneller, mevcut iş tanımlarının kökten değiştiğini görecekler. Gençler için ise iş hayatı, proje tabanlı istihdam ve uzaktan çalışma anlamına gelecek. Endüstri 4.0 ile birlikte kullanılmaya başlayacak robotik sistemlerle, proje bazlı çalışmaya alışkın olmayan ekonomilerde sıkıntılar yaşanabilecek. Yetkinlikleri yüksek uzmanların, farklı kurumların farklı projelerinde görev alması ülkemizin çok alışık olmadığı bir iş pratiği. SanalUzman ise hem kurumlara hem freelance çalışan uzmanlara bu pratiği kazandıracak bir platform oldu. Sistemimizin kısa zamanda ilgi görmesinin nedenlerinden biri de Türkiye’nin çalışma biçim ve alışkanlıklarına gösterdiği uyum. SanalUzman projesi üzerinde çalışmaya başladığımızda; ilk dikkat ettiğimiz nokta, Türkiye’de serbest çalışma konusundaki hassasiyetler oldu. Bunun için sistemimizi daha güvenli kılacak iki ayrı uygulama geliştirdik. Uygulamayı kullanmayı tercih eden uzmanlar, SincApp’ı bilgisayarlarına indirerek; işlerini, çalıştıkları programları, çalışma saatlerini ekran ve dilerlerse kamera görüntüsü halinde sistemde tutabiliyor, haklarını güvence altına alıyor. İşverenler, uzmanların tuttuğu SincApp verileri sayesinde işin aşamalarını istedikleri zaman takip edebiliyor, böylece zaman ve emek kaybının önüne geçiliyor. Üyeler güvende olduklarını bilerek işlerine odaklanabiliyor. Hakemlik Uygulaması ile her iki taraftan hakları korumaya odaklandık. Bir anlaşmazlık durumunda taraflardan biri hakemliğe başvuruyor ve SanalUzman Hukuk Departmanı, SincApp verilerini uzman veya işverenin yetkilendirmesiyle inceliyor, avukat ve bilirkişi yardımı ile en doğru karara varılıyor.”
BThaber
Kamuda BT Öncelikleri ve 2019'a Bakış
17 - 23 EYLÜL 2018
DOSYA:
www.bthaber.com.tr
Ayhan Sevgi
Yeni dönemden beklenti büyük… Türkiye’de kamunun e-dönüşüm çalışmaları geçtiğimiz yıllarda hızla ilerledi. Teknoloji alt yatırımını gerçekleştirmeyen kurum neredeyse kalmadı. Birçok başarılı projeye hayata geçirildi, üzerinde yeni yeni iyileştirmeler yapıldı. Uzmanlara göre şimdi sıra üst yatırımlarda. Kamu kurumlarında hem kurumlarda verimliliği daha da artıracak hem yöneticilerin daha hızlı kararlar alabilmesini sağlayacak hem de vatandaşa sunulan hizmetlerin daha kaliteli hale getirecek uygulamaların hayata geçmesi bekleniyor.
Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte kurulan Dijital Dönüşüm Ofisi’nde de bilişimcilerin beklentileri büyük. Geçtiğimiz hafta bu ofisin başına geçen isim de belli oldu. Ali Taha Koç. Daha önce de Cumhurbaşkanlığı bünyesinde çalışan Ali Taha Koç’tan ve ofisten epey bir beklenti var. Ulaştırma Bakanlığı, BTK ve Dijital Dönüşüm Ofisi’nin uyumlu çalışması ülkenin çıkarına olacaktır. Tabii yeni dönemde bu kurumların etkilerinin nasıl olacağını göreceğiz.
12 DOSYA
BThaber
Kamuda BT Öncelikleri ve 2019'a Bakış
17 - 23 EYLÜL 2018
Teknolojide üstyapı yatırımları zamanı
ATAR Labs CEO’su Burak Dayıoğlu Kamu altyapı (veri merkezi, sunucu, depolama vb.) yatırımlarını büyük oranda, hatta bazı kurumlarda fazlasıyla tamamladı. Şimdi zaman teknolojide üstyapı yatırımları olmalı. Diğer bir deyişle yazılımlara, iş uygulamalarına, birlikte çalışabilirliğe doğru yatırımlar
görmeliyiz. Yatırımın tek başına işe yaramayan altyapı alanına yoğunlaşacağını öngördüklerini belirten ATAR Labs CEO’su Burak Dayıoğlu, “Kurumlar arası iş birliğinin son derece zayıf olması ve altyapı paylaşım oranının düşüklüğü de çözülmesi gereken bir diğer konu. Dolar kurundaki çalkantı sürerken, kamu kuruluşlarının iş birliği fırsatlarını daha fazla gözetmesine ihtiyacımız var” dedi. Ülkemizin son birkaç aydır daha çetin bir sürece giren ekonomik savaşın içinde olduğunu hatırlatan Burak Dayıoğlu, şu açıklamalarda bulundu: “Böyle zamanlarda siber saldırılar da kaçınılmaz olarak hızla artar. Siber güvenlik yatırımlarının (daha fazla ürün almak üzere değil ama) mevcut teknolojilerin etkinliğini artıracak şekilde yeniden değerlendirilmesi, güvenlik izleme ve danışmanlık gibi verimliliği artıracak alanlara yoğunlaşması uygun olacaktır. Bu gibi durumlarda duygusal değerlendirmeler de
öncelikli olur. Bizde de yerli ve milli konusunda yoğun çıkışlar başladı. Elbette, yalnızca zorlu dönemlerden geçerken değil, her zaman yerli ve milli teknolojilerimizi desteklemeliyiz ve bunu ulusal stratejinin önemli başlıklarından biri haline getirmeliyiz. Ancak buradaki temel prensip ‘İşimizi görecek kadar iyisi’ ile birlikte çalışmak olmalı. Zaman zaman beklentiyi karşılayamayacak teknolojilere sırf “yerli ve milli” vasfı nedeniyle yatırım yapılan başarısı düşük projeler gözlüyoruz. Önce ihtiyacımızı karşılayan, sonra yerlisi olan teknolojilere odaklanmak gerekiyor. Pardus çevresinde bir hareketlenme de gözlüyoruz ve kamunun yatırımlarında Pardus ve çevresindeki teknolojilerin de arttığını görüyoruz. Burada da duygusal hareket etmeden önce projelerin uzun vadede olası etkilerini, kullanıcı deneyimini ve yalnızca teknolojiyi değil, başarı için gereken tüm çerçeveyi değerlendirmeye ihtiyacımız var.
Ne yazık ki bugün plansız girilen tüm Pardus projeleri yarın başarısız olmaya mahkumlar ve daha kötüsü Pardus’un genel başarısızlığına giden bir algıya neden olmaları da kaçınılmaz. Öte yandan, kamu kuruluşlarımızın karar aldıklarında geçmiş yıllardan daha hızlı hareket edebilir hale geldiğini düşünüyorum. 2019’un öncelikleri siber güvenlik, özgür yazılımlar ve Pardus, e-devlet uygulamaları olmalı. Bu dileğime rağmen daha önce de ifade ettiğim gibi aslan payının yine (ihtiyacın ötesinde alınan) donanımlar olacağını tahmin ediyorum. Biz ATAR teknolojimiz ile kamu kuruluşlarımıza mevcut güvenlik ürünlerini değiştirmeden, onları daha etkin ve verimli kullanabilecekleri, 7x24 çalışan siber savunma robotları sağlıyoruz. Az adamla çok savunma yapılabilen ATAR ile kamu kuruluşlarımızın daha çevik, ölçülebilir, izlenebilir ve düşük maliyetle sürekli korumasını sağlamayı sürdüreceğiz.”
Kamu kuruluşlarının mobiliteye öncelik vermesi bekleniyor Kamu sektörü yatırım stratejilerini teknolojik ihtiyaçlarına göre şekillendiriyor. Fakat satın alma süreçlerinde bağlı oldukları kanunlardan dolayı ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabilen ürünü alamadığı ve hatta bazen firmalarla işbirliğinde çekinceler yaşadıkları için zaman zaman bu süreçler uzayabiliyor. Mobil devrim, mobiliteyle iş dünyasını kökten bir değişime uğrattı. Özellikle kurumsal mobil çözümler, iş süreçlerinde “kesintisiz çalışma” avantajını ortaya çıkardı. Panasonic Avrupa Kurumsal Mobil Çözümler İtalya, Doğu Avrupa ve Türkiye'den Sorumlu Bölge Müdürü Ali Oktay Ortakaya’nın verdiği bilgilere göre, mobilite arttıkça birçok şirkette olduğu gibi kamuda da güvenlik ihtiyaçlarını artıracak ve güvenlik yatırımlarının hızlanmasını sağlayacak. Bu noktada güvenliği donanımsal güvenlik ve siber
güvenlik olmak üzere iki başlıkta inceleyebiliriz. Donanımsal güvenlik açısından kullanılan mobil cihazların kullanıcı ihtiyaçlarına göre yapılandırılabildiği, dayanıklı fiziksel yapılara sahip olması gerekiyor. Siber güvenlik tarafında ise cihazın kullandığı yazılım ve uygulamaların kötüye kullanılabilecek bir açığının bulunmaması hayati öneme sahip. Kamu yatırımları maalesef gerektiği hızda ve tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde olamıyor. Ali Oktay Ortakaya, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Dünya artık mobilite ile hızla evriliyor ve bu çerçevede yeni mobil platformlar ortaya konuyor. Kamu sektörünün de mobiliteye öncelik vermesini bekliyoruz. Panasonic olarak biz de iş sürekliliğini sağlayan ve her türlü mobil ortamda kullanıcının ihtiyaçlarına cevap veren ürünlerimizin yeni
Panasonic Avrupa Kurumsal Mobil Çözümler İtalya, Doğu Avrupa ve Türkiye'den Sorumlu Bölge Müdürü Ali Oktay Ortakaya nesillerini piyasaya sürmeye hazırlanıyoruz. İş amaçlı dayanıklı mobil çözümlerden askeri ve sahra tipi dayanıklı mobil çözümlere,
Panasonic olarak Kamu sektörünün ihtiyaçlarını karşılayan çözümlerimiz ile ve Japon kalitesinin bir araya geldiği ürünler sunuyoruz.”
14 DOSYA
Kamuda BT Öncelikleri ve 2019'a Bakış
BThaber 17 - 23 EYLÜL 2018
Dijital dönüşüm stratejisi netleşiyor
Netaş Kamu, Savunma ve Telekom Sektörü Genel Müdürü Kamil Orman Türkiye son yıllarda dijital dönüşüm stratejisini netleştirerek daha belirgin bir çerçevede adım atmaya başladı. Bu alanda, 2016-2019 Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı önemli bir işlevi yerine getirerek, e-devlet çalışmalarına odaklanan bütüncül bir yapı ortaya koydu. Bu belgede ortaya konulan hedef olan ‘Etkin e-Devlet ile toplumun yaşam kalitesini artırılması’, hedefinin Netaş’ın ‘Daha akıllı bir gelecek için teknoloji geliştirme’ hedefiyle paralellik gösterdiğini belirten Netaş Kamu, Savunma ve Telekom Sektörü Kamil Orman, şu açıklamalarda bulundu: “Bu çalışmaların meyvelerinin de alınmaya başlandığına inanıyoruz. Birleşmiş Milletlerin 2018 yılı e-Devlet Kalkınmışlık Endeksinde Türkiye, 2016 yılına göre 15 basamak yükselerek 2018 yılında 193 ülke arasında 53üncü sırada yer aldı. Ancak, Türkiye ekonomisinin dünyanın en büyük on sekizinci ekonomisi olduğunu dikkate aldığımızda, daha gidilecek çok yolumuzun olduğu da açıkça
görülüyor. Bu nedenle, kamunun dijitalleşme politikalarının tek elden yönetilmesinin faydalı olacağını düşünüyor, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak oluşturulan Dijital Dönüşüm ofisi’nin kurulmasını çok olumlu buluyoruz. Bunun yanında kamunun dijital dönüşümünü uzun vadede en çok destekleyecek ayaklardan biri olarak, yine ilk 100 gün icraatları arasında yerli ve milli üretim için teknoloji ve imalat sektörleri başta olmak üzere KOBİ’lere destek sağlanması göze çarpıyor. Netaş olarak biz, Netaş as a Platform yapımız üzerinden startup’lara mentorluktan Ar-Ge danışmanlığına, iş planı hazırlama sürecinde destek sağlamaktan, bu start-up’ların ürün ve hizmetlerini kendi çözümlerimiz içerisinde pozisyonlamaya kadar uzanan bir skalada destek veriyoruz. Bunun yanı sıra, Netaş Wesley Clover Teknoloji Fonu da somut sorunlara yenilikçi teknoloji çözümleri sunan start-up’lara yatırım desteği sağlıyor.” Netaş 50 yıl önce, Türkiye’nin kendi iletişim altyapısını kurabilme seviyesine gelebilmesi hedefiyle kurulmuştu. Bu hedefi başarıyla gerçekleştirdiklerini belirten Kamil Orman, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bugüne geldiğimizde yeni nesil iletişim teknolojileri alanında hala aynı hedefle çalışıyoruz. Bu sayede ülkemize Türk mühendislerin yarattığı ortak akıl ile 3,5 milyar doların üzerinde döviz tasarrufu sağladığımız için gururluyuz. Hükümetin ağustos ayı başında açıklanan 100 günlük icraat planında, farklı alanlarda önemli dijital dönüşüm projelerinden bahsediliyor: Telekomünikasyon,
sağlık, eğitim, savunma gibi. Netaş olarak biz bu alanların büyük kısmında yıllardır deneyime sahibiz. Ar-Ge merkezi olarak belirli ihtiyaçlara yönelik yerli çözümler geliştirme kabiliyetine sahibiz. Milli baz istasyonu geliştirilmesi projesi olan ULAK bunlardan biri. Baz istasyonunun kalbi olan temel bant ünitesini (BBU) geliştirdiğimiz ULAK baz istasyonlarının sayısının yüzde 100’ün üzerinde artışla 489’a çıkarılması ve evrensel hizmet kapsamında 990 yerleşim yerine daha 4.5G mobil kapsama sağlanması ilk 100 gün icraatları arasında yer alıyor. Bunun tamamlayıcısı ise yerli ve milli 5G ve ötesi çalışmalarının başlatılmasıdır. Yetkinliklerimiz sayesinde, 5G çalışmalarına katkı sağlamaya başladık. Yine 100 Günlük İcraat Planında, iki adet Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezinin, yani model fabrikaların hizmete açılması öngörülüyor. Endüstri 4.0 uygulamalarıyla sanayimizde verimliliğin artırılarak dünya ölçeğinde rekabet edebilirliğimizi artırmamız çok önemli. Endüstri 4.0 uygulamalarının temelinde iki teknoloji var. Bunlardan biri nesnelerin interneti (IoT), diğeri ise büyük veri analitiği olarak öne çıkıyor. Bizim her iki teknoloji alanında da çalışmalarımız var. IoT altyapımız, akıllı şehir uygulamalarımızın da temelinde yer alıyor. Özellikle elektrik, su ve doğal gaz dağıtımında otomasyonla birlikte kayıp/ kaçakların engellendiği, hem bu sayede hem de kaynakların optimal düzeyde kullanılmasıyla kaynak tasarrufu sağlayan, bakım ve onarım operasyonunda ve ayrıntılı raporlamada yenilikçi çözümlerle tasarruf ve etkinlik sunan NEOS
ürün grubumuzu belediyelere, üniversite, organize sanayi bölgesi ve teknokent gibi yerleşkelere tanıtıyoruz. 2019 yılında, kamu için de önemi giderek artacak alanlardan birinin siber güvenlik olacağına inanıyoruz. Netaş olarak kurumlara uçtan uca yönetilen siber güvenlik hizmetleri sağlamanın yanı sıra, internet üzerinden ses iletimi (VoIP) teknolojisi üzerinde kendi siber güvenlik ürünlerimizi geliştirdik. Netaş şu ana kadar Yozgat, Adana ve Elazığ şehir hastanelerinin bilişim altyapısını kuran bir kurum. Hastanelerin dijital kabiliyetlerinin geliştirilmesi, gelecek dönemde yeni dijital yeterlilikler kazanabilecek bilişim altyapılarına kavuşması için elimizden geleni yapıyoruz. İnsan sağlığına birebir dokunduğumuz noktalardan bir diğeri ise AFAD için yürütülen AYDES (Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi) projesi kapsamında, bütünleşik afet yönetiminin tüm aşamalarının elektronik ortamda takip edilebildiği, coğrafi bilgi sistemi tabanlı bir karar destek sistemi geliştirmemiz oldu. Akıllı yapı ve süreçler geliştirme kabiliyetimizi 50’ye yakın stadyumun dijital dönüşümünü gerçekleştirerek ispat ettik. Dijital dönüşüm uzun soluklu bir süreç. Kamu hizmet ve faaliyetlerinin dijital dönüşümü de farklı kollardan adım adım gerçekleşecek. Netaş örneğinde olduğu gibi ülkemiz sanayisi, bu ihtiyaçları kendi öz kaynaklarıyla karşılama potansiyeline sahip. Kararlılıkla bu adımlar atıldıkça uluslararası alanda hedeflediğimiz noktalara daha kısa sürede ve kalıcı bir şekilde ulaşacağımıza inanıyoruz.”
Verilerin anlamlandırılması çalışmaları kurumlar için önemli Kurumların bilişim teknolojilerine yatırım yapmalarını dijitalleşme stratejisinin bir sonucu olarak okuyabiliriz. Kamuda da dijitalleşmenin etkileri yadsınamaz bir duruma geldi. Tüm kurumlar büyük bir dönüşüme girdi ve bu dönüşüm tüm süreçleri değiştirecek. Bu nedenle BT yatırımları, kamu kurumlarında da dikkatle ele alınan bir konu haline geldi. SAS Orta Doğu, Türkiye ve Doğu Avrupa İş Çözümleri Direktörü Yiğit Karabağ’ın verdiği bilgilere göre, kamuda geçtiğimiz yıllarda dijitalleşme sürecinde
verilerin toplanması, tasnif edilmesi ve güvenli olarak kullanılabilmesi için pek çok yatırım yapıldığını söyleyebiliriz. Son dönemlerde ise verilerin anlamlandırılması noktasında çalışmalar yapılıyor. SAS olarak, birçok kamu kuruluşuyla analitik teknikler kullanarak hem geçmişe hem şu ana hem de geleceğe dair güvenilir çıkarımlar yapmayı hedefleyen yenilikçi ve analitik temelli projeler geliştirdiklerini kaydeden Yiğit Karabağ, şu açıklamalarda bulundu: “Yeni teknolojilerin kamuyu da dönüştüreceği gerçeğinden yola
çıkarak 2019’da analitik, yapay zekâ, blok zinciri (blockchain) gibi kavramların daha ön plana çıkacağını öngörüyoruz. Dünya analitik lideri olarak biz de analitik, yapay zekâ ve makine öğrenimi konularında üreteceğimiz faydalı projelerle kamunun dönüşümüne destek vereceğiz. Buradaki temel yaklaşımımız, verinin sadece toplanması veya geçmişe yönelik analizlerde kullanılmasının ötesinde, şu ana veya geleceğe dair çıkarımlar yapmak; bunlara dayanarak alınan kararları yapay zekâ kullanarak
optimize etmek. Vatandaş memnuniyeti, hizmet kalitesi ve kaynak israfının önlenmesi için bu yaklaşımın vazgeçilmez olduğunu düşünüyoruz. İşin dönüşüm kısmına bakarsak temel noktanın, yapay zekâ ve makine öğreniminin sağladığı potansiyeli fark etmek, veriden beklentilerimizi ve veriyi kullanım şeklimizi yeniden tanımlamak olduğunu görüyoruz. Buradan yola çıkarak, 2019 yılı ve ötesinde kamu sektöründe ve tüm kamu hizmeti alanlarında gerçekleşecek olan yeniliklerin büyük bir parçası olmayı hedefliyoruz.”
PERAKENDEDEKİ EN GÜNCEL TEKNOLOJİLER
İLE YANINIZDA!
16 DOSYA
BThaber
Kamuda BT Öncelikleri ve 2019'a Bakış
17 - 23 EYLÜL 2018
Sanallaştırma, bulut, mobil ve güvenlik teknolojileri kamunun gündeminde
Platin Bilişim Ankara Satış Yöneticisi Serdar Türkoğlu
2018 yılının son çeyreğinde gerek bölgesel gerekse de küresel gelişmelerden etkilenerek yılın başında hedeflenen bütçelerin çok üzerinde maliyetlerin ortaya çıkmasına sebep olan kur artışına bağlı olarak, yakın zamanda kamu bütçelerinde yüzde 30’lara varan oranda kesintiler yapılacağı öngörülüyor. Platin Bilişim Ankara Satış Yöneticisi Serdar Türkoğlu’nun verdiği bilgilere göre, başlangıçta açıklanan hedeflere bakıldığında kamu kurumlarının dijitalleşen hizmetlerini daha geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla planladığı yatırımlar; çoğunlukla kapasite artırımı, yeni
sistemlerin tedarik edilmesi, yüksek erişilebilirliğin sağlanması ve bilgi güvenliğine dayandırılmıştı. Fakat geldiğimiz noktada yatırımların önceliklendirilmesi zorunluluğuna bağlı olarak 2018 yılının geri kalanında çok önemli olmadıkça büyük ölçekli BT yatırımları yapılmayacak gibi duruyor. IDC verilere göre 2018 yılında Türkiye’de bilişim teknolojileri harcamalarının toplam büyüklüğünün 22,5 milyar dolara ulaşacağını kaydeden Serdar Türkoğlu, şunları kaydetti: “Bu rakamın belli bir bölümünü de kamu yatırımları kapsayacak. Bakanlıklarımız bir
süredir internet ve bilgisayar okuryazarlığını artırmak amacıyla 'kamu bilişim merkezleri' kurulması üzerine bir çalışma yürütüyordu. Kırsal alanlarda telefon ve interneti olmayan köylere, mezralara ve karakollarımıza sabit ve mobil haberleşme altyapıları üzerine çalışmalar yapılmakta. Buna ek olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı yaklaşık 20 bin okula tüm donanımı ve altyapısıyla eksiksiz 'bilgi teknoloji sınıfları' kuruldu. FATİH Projesi kapsamında okullara bilişim destekli eğitim altyapıları oluşturuldu. 46 bin okulumuza, 430 bin akıllı tahta, 46 bin yazıcı kuruldu. Bu gibi çalışmaların artarak devam edeceğini öngörüyoruz. Öte yandan kamuda yakın dönemde bir siber güvenlik tatbikatı yapıldı. Bu tatbikat sonrasında birçok bakanlık veri güvenliği alanında ek yatırım için düğmeye bastı. Yapılan tüm çalışmaları oldukça yerinde buluyor ve Platin Bilişim olarak ulusal siber güvenlik alanındaki projelere destek veriyoruz. Öte yandan günümüzde ekonomi ve bilişim sektörünü birbirinden ayırmak mümkün değil. Ekonomide büyüyerek belirli bir noktaya gelmek istiyorsak bilişim sektörünün bunun temelinde olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bunun sebeplerinden birincisi; doğru yapılan bilişim yatırımları sayesinde bireylerden başlayarak, kurum ve kuruluşlara kadar herkesin iş yapış modelini değiştirip maliyetlerinde düşüş sağlarken, verimlilik ve performanslarında artış sağlaması. Bu doğrultuda sanallaştırma, bulut bilişim ve mobil teknolojiler ilerleyen günlerde sürekli konuşuluyor olacak. Bu teknolojilerle beraber güvenlik konusu da önemli ve farklı boyuta gelecek.” Her ne kadar 2018 yılında gerçekleşmeyen yatırımların yeni yıla sarkabileceği ve 2019’da devam etmesi planlanmış “yıllara sari” kamu projeleri olduğu bilinse de; kurumlarımızda mevcut altyapıların daha verimli kullanılması ve tasarruf hedefleri doğrultusunda, kritik ihtiyaçların önceki yıllara oranla daha iyi analiz edileceğini ve yatırımların şu anda olduğu gibi önceliklendirilerek bütçede yer bulması bekleniyor. Serdar Türkoğlu, “Çözüm ve teknolojilerin önceliklendirilmesi noktasında kritik sistemlerde kapasite artırımı, siber güvenlik, yedekleme ve iş sürekliliği, kimlik yönetimi, yerli/milli oranı önceki yıllardan daha yüksek olan açık kaynak tabanlı çözümler geliştirilmesi ve sahip olunan BT çözümlerinin idamesi için özel sektörden hizmet alımı gibi konuların diğer alanlardan daha fazla önem kazanacağını düşünüyoruz” dedi.
18 8
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
21 17 - 27 23 MAYIS EYLÜL 2018
Türk yazılımı ‘gerçek’ ekosistemiyle büyüyecek! Türkiye bulut bilişim pazarının istikrarlı büyümesi beklentileri paralelinde, Octopod da bu yapıya uygun ürünler geliştirmede temel platform olmayı hedefliyor.
Handan Aybars Türkiye’de bulut bilişime bakış değişti ve e-Devlet süreçleri kapsamında firmanın verilerinin güvenliğini sağladığınızda, özellikle KOBİ’ler bulut bilişime daha yatkın olmaya başladı. Hem maliyet avantajı hem ilk yatırım maliyetinin çok düşük olması, ‘kullandıkça öde’ mantığı her ölçekte işletmenin teknolojik yetkinliği elde edebilmesini sağlıyor. EMS Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Balo, bu kapsamda Türkiye bulut bilişim pazarının istikrarlı büyümesini beklerken, Octopod’la bu yapıya uygun ürünler geliştireceklerini vurguladı. 2018’i ‘sinerji yılı’ ilan ettiklerini vurgulayan Balo, “Geçtiğimiz yıl kendi kaynaklarımızla müşterilerimize çözüm üretmeye odaklandık, uluslararası distribütörlüklerin verilmesi gibi bir süreçten geçtik. Projeleri daha çok biz kendi ekibimizle müşterilere sunduk. Octopod markasının daha fazla bilinmesi, bunun bir yazılım geliştirme dili olarak piyasada kabul görmesi ile birlikte 2018’i ‘sinerji yılı’ ilan ettik” açıklamasını paylaştı. Bu kapsamda, öncelikle sistem entegratörleri, telekom şirketleri, bankalar, sanayi ve ticaret odaları gibi yapılarla işbirliği yapma, onlarla birlikte ürün geliştirme ve bu ürünleri piyasaya sunma ve sonuçta Octopod’un bilinirliğini artırma odaklı çalışmalar yürütülüyor. “Çünkü biz Octopod’a bir yazılım olarak bakmıyor, müşterilerimize geliştirebilecekleri yazılımlar sunuyor veya kendileri bir yazılım tasarımı yapsınlar
istiyor, biz bu yazılımı Octopod ile yapılabilir hale getirebiliyoruz” vurgusunu yapan Şenol Balo ile hedef ve stratejilerini konuştuk: Yayılım hedefinin temelinde ne var? Bunu ‘no-code’ dediğimiz bir kültürle yapıyoruz. Bu aşamada iş ortaklıkları ile Octopod’un yayılmasını, bu yazılım geliştirme dilini eğitim kurumlarında tanıtmayı hedefledik. Hatta birkaç teknik lisede bunun çalışmasını yaptık. Üniversitelerle de işbirliği yapıyoruz. Böylece okullarda Octopod ders olarak yer alıyor ve geçtiğimiz dönemde Işık, Haliç, Okan ve Sakarya Üniversitelerinde ders olarak yer aldı. Bunlara ek olarak, yeni dönemde de ders olarak okutulacak. Öğrenciler de mezun oldukları zaman Octopod ekosisteminde birer yazılımcı olarak yerlerini alabilecekler. No-code akımının gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Küresel bazda bir ‘no-code’ akımı var. Ar-Ge yaptığımız 5 yıllık dönemde tüm dünyada ‘no-code’ yazılımlara doğru geliştirmeler kendini gösterdi. Hatta yazılım devleri bile ‘nocode’ yazılımlar üretmeye başladı. Burada birçok işbirliği var ve birçok platform üreticisi ortaya çıktı. ‘Nocode’ yapısında birçok şirket Platform as a Service (PaaS) olarak bunu müşterilerine sunuyor. Biz ise PaaS’ın bir adım ötesindeyiz. Çünkü yazılım geliştirme aracını platform olarak sunuyoruz
ve geliştirilmiş yazılımı müşteri kendi sunucularından yayınlayabiliyor. Dolayısıyla yazılım geliştirip çalışmaya başladığında, kendi sunucularında çalıştırabildiği kendi yazılımı oluyor. Platform üreticilerden bizi ayıran en büyük özelliğimiz de bu. Octopod ile sadece müşterinin kendine özel yazılım geliştirmesini değil, daha önce başkaları için geliştirilmiş yazılımları da direkt alıp kullanabilmesini sağlayacak bir ekosistem yarattık. ‘Octopodyum’ adını verdiğimiz, hazır ürünlerin direkt alınıp kullanılabileceği bir yapımız da bu yönüyle mevcut. Yurtdışından bu platforma yönelik ilgi ne seviyede? Bir ‘no-code’ platform olarak dünyada sayılı platformlar arasında yer alıyor Octopod ve yurtdışı distribütörlükler noktasında ilgi görüyor. Geliştirilmiş bu yazılımlar, hiçbir ekstra geliştirmeye ihtiyaç duymadan multi-platform çalışabilir. Demolarımız ve çalışmalarımızda tüm özellikleri birebir yeni uygulamalar yaparak onlara gösteriyoruz. Bir yıl içinde 13 ülkede distribütörlük verdik. Bunların bazıları ‘exclusive’ distribütörlük olurken, kimi ülkelerde birden fazla distribütörlük verebiliyor, onların da kendi ekosistemlerini kurması, o ülke için geliştirilmiş uygulamaları satmaları ve kendi çözüm ortağı kanallarını oluşturmaları için destek veriyoruz.
‘Kullandıkça öde’ felsefesi ön planda Müşteriye özel yazılımlar geliştirdik ve Octopod bu konuda önemli avantaj noktamız. Bu sinerjiyi tüm iş ortaklarına, üniversite öğrencilerine yayıp ekosistemi daha da büyütmek, Octopod ile yazılım geliştiren yüzlerce geliştirici olmasını istiyoruz. Örneğin 500 kişi Octopod ile yazılım geliştirdiğinde, 500 tane yazılım ortaya çıkacak. Bu da yıllar sürecek özel geliştirilmiş yazılımları 1 yıl içinde müşterilerimize sunabilmemiz anlamına gelecek. Bu hem müşteri sayısını hem Octopoder sayısını artıracak, ekosistemi büyütecek. Octopod’un avantajı, özel olarak geliştirip hazırladığınız yazılımların bile paketlenip satılabilmesi. Yani belirli bir sektörün ihtiyacına göre bir uygulama geliştirdiyseniz,
o uygulamayı aynı sektördeki başka firmalara da kolayca satabilirsiniz. Geliştirdiğiniz ve ‘artık bu bir paket olabilir’ dediğiniz bir uygulamayı,‘geliştirilebilir paket yazılım’ adı altında Octopodyum’da satışa sunabilirsiniz. Octopod’da uç kullanıcı hedefimiz yılsonuna kadar 50 bine ulaşmak. Octopod, lisans satışı üzerinden gelir modelini ortaya koyuyor. 2018 yılında kiralama modeline de geçerken, şirketler de Octopod’da hazırlanmış hazır paket ürünleri doğrudan kiralayıp bulut üzerinden kullanabilecek. Yani, her ölçekte şirket lisans maliyetinden kurtularak, kullandıkça öde mantığında Octopod’da geliştirilmiş ürünleri kullanabilecek.
EMS Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Balo Yurtdışında yaşadığımız tek sorun Türkiye’yi teknoloji üreten bir ülke olarak görmemeleri, Türk yazılımı ve Türk Ar-Ge’si dediğimizde bir anlamda gol yememiz. Türkiye’nin teknoloji üreticisi olmaması sorununu da daha çok kişisel ilişkilerle ve çokça görüşme yaparak aşmaya çalışıyoruz. Bu zor bir süreç, ama distribütörlük yapacağımız ülkeler var ve bu yolda görüşmelerimiz devam ediyor. Hedeflediğiniz bölgeler nereler? Öncelikle Avrupa. Bu yakın coğrafyada bizim müşteriyi desteklememiz, distribütörü yerinde ziyaret edip eğitmek ve hazırlamak kolay. Ortadoğu coğrafyası ve Rusya için de çalışmalarımız devam ediyor. Ar-Ge’de öncelikleriniz neler? İş ortakları ile birlikte çalışma hedefimiz ve ‘sinerji yılı’ kapsamında birçok yazılımla entegre olarak çalışmak, halihazırda ekosistemi ve müşteri portföyü olan firmalara uygun çözümlerle birlikte müşterilerimiz için çözüm geliştirebileceğimiz bir yapıyı oluşturmak ve altyapı entegrasyonlarını yapmak.
Tüm yerli ERP yazılımları ile entegre olmayı hedefliyoruz. Yani kullandığınız bir yazılım varsa, bunu değiştirmeyin, ‘Octopod ile bu yazılımı geliştirin’ diyoruz. Bu noktada Türkiye’nin ERP üreticilerinin yazılımları ile entegre olmak, bu tarz doğrudan entegrasyon sağlamak istiyoruz. Bazı Türk yazılımlarının yanında, uluslararası birkaç yazılımla bu tarz entegrasyonlarımız devam ediyor. Burada yazılım veya paket program üreten ve hazır ürünü olan herkesin Octopod ile kendi yazılımlarını daha kullanılabilir hale getirmesini, onlarla entegre çalışmayı istiyoruz. Önceliğimiz; bu sinerji paralelinde Octopod kullanımının artması. Yazılım sektörünün temel problemi, hazır paket programların ihtiyaçları yüzde 100 çözememesi. Bu noktada, yazılım geliştirme ile kendinize özel uygulamalar geliştirebilmek istiyorsunuz. Hazır paket satıcıları bu özel geliştirme işine girmiyor. Çünkü zorlu bir alan. Biz ise hazır bir ürünü alıp vermek yerine, Octopod ile terzi usulü biçimde kendinize özel yazılım yapabilmenizi mümkün kılıyoruz.
Bir
BT
Eylül ayı, bu yıl yine Türkiye bilgi teknolo
şöleni:
tarihleri arasında İstanbul'da, Bilişim Vadisi
Show'96 ve çok sayıda sosyal etkinliği kapsa
olarak adlandırılan 3 ayrı mekanda yapılıyor.
yan Bilişim'96'ya yaklaşık 50 bin kişinin katıl
edecek. Ülkemizin en büyük BT etkinliği
13. Ulusal Bilişim Kurultayı ve TÜBİT'96 Tü-
ması bekleniyor.
olan Bilişim'96 Etkinlikleri, 18-22 Eylül 1996
bisad Bilgi ve İletişim Teknolojileri Fuarı, PC
jisi sektörünün tarihi buluşmasına tanıklık
(Her yönüyle Bilişim'96, sayfa 45-83)
TURNET, resmi olarak da hizmete girdi Geçtiğimiz günlerde hizmete giren TURNET'in resmi açılışı, 11 Eylül 1996 tarihinde yapıldı. Bu nedenle yapılan basın toplantısına
Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu, Türk Telekom Genel Müdürü Cengiz Bulut ve Satko-Global One (Sprint) konsorsiyumunun şirketi
E C N A Ö T L F I Y A H 2 2 BU
İNTURNET A.Ş. yetkilileri katıldı.
("TURNET cephesinde yeni bir tartışma: Hangi ISS yasal hangisi değil?" başlıklı haber sayfa 3'te)
Servis sağlayıcılar listesi ilk k e z B T / h a b e r ' d e Türk Telekom ile Inter net servis sağlayıcılığı sözleşmesi imzalayan 52 kuruluş şunlar (10 Eylül 1996 tarihi itibarıyla): - Yöre Elektronik (İstanbul)
- Garanti Bankası (İstanbul)
- KRN Bilgisayar (İstanbul)
- Verisoft (İstanbul)
- Artı Bilgisayar (İstanbul)
- Türk Nokta Net (İstanbul)
- Setra (İstanbul)
- BDP Yayıncılık (İstanbul)
- Bis (İstanbul)
- Bentaş (İstanbul)
- Tam Bilgi İletişim (İst.)
- Data Net (İstanbul)
- Vogel Yayıncılık (İstanbul)
- Kimya Sentez A.Ş. (İst.)
- Planet Bilgisayar (İstanbul)
- Comnet (İstanbul)
- Bimel (Ankara)
- Nes Teknoloji (İstanbul)
- Data İletişim (İstanbul)
- Ortadoğu Yazılım Hiz. A.Ş.
- Metkom İletişim (İstanbul)
- Telenet (İstanbul)
(Ank.)
- Erenet (İstanbul)
- Teklan (İstanbul)
- RZK Mühendislik (Ankara)
- Kilimnet
- Birleşik Yazılımlar (İst.)
- Adanet (Ankara)
- Prizmanet (İstanbul)
- Biltam (İstanbul)
- Domi (Ankara)
- Magnet (İstanbul)
- Doruk İletişim (İstanbul)
- Turknet (İzmir)
- Dut Bilgi Tek. (İstanbul)
- İst. Ünv. Tıp Fakültesi (İst.)
- Ispro (İzmir)
(İstanbul)
- Raksnet (İzmir)
- AVC Bilgi İşlem (Mersin) - Antalya-Net (Antalya)
- Ataç A Ş . (Antalya) - Tel-Comp (Adana) - Netcom (Kayseri)
- Heriş Seramik (Kütahya)
- Mozaik Bilgisayar (Denizli) - Bilnet (Bursa)
- Fuzul Otomotiv (Malatya) - Fornet (İstanbul)
- İhlas Databank (İstanbul)
- Simko/Siemens (İstanbul) - Unbil (Muğla)
- Köseoğlu (Adapazan)
Bu sayının tüm sayfalarına www.bthaber.com.tr'den ulaşabilirsiniz.
20 8
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
21 17 - 27 23 MAYIS EYLÜL 2018
Forcepoint’in yatırımları hız kesmiyor
‘Önce bulut’ tercih sebebi!
etkinlikte, Türkiye’deki kanal yapısını güçlendirme odaklı çalışmalara dair bilgiler verildi. Forcepoint Türkiye Ülke Müdürü Levent Turan, bilinçlendirme ve tanıtım faaliyetlerini artırmak için hazırlık yaptıklarını belirtirken, İnsan Odaklı Siber Güvenlik Yaklaşımı (HumanCentric Cybersecurity) ve Riske Uyarlanabilir Koruma Yaklaşımı (Risk Adaptive Protection) ve Dinamik Veri Koruma (Dynamic Data Protection) çözümlerinin bu geçiş sürecini kolaylaştırdığını ifade etti. Forcepoint EMEA Bölgesi Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı Emiliano Massa, siber tehditlerin etkisinin kullanıcı hatalarıyla yükseldiğine dikkat çekerken, bu yaklaşımla kullanıcıların hareketlerini izleyerek hem onları hem de kurumların sistemlerini koruyan çözümler sunduklarını
Değişen iş modelleri ve dijital dönüşümün yaygınlaşması, işletmelerin kendi bünyesinde veri merkezleri kurması yerine, bulut sağlayıcı veri merkezlerine yönelmelerinin önünü açıyor. Bu eğilimin sebeplerini açıklayan Radore Veri Merkezi Genel Müdürü Sadi Abalı, “Dijital altyapılar geliştikçe ve uzaktan erişime imkân kıldıkça, işletmeler de kendi bünyelerinde bir veri merkezi kurmanın maliyetine ve iş gücü yatırımına katlanmak istemiyor. Kullanılan onlarca hizmetin bir arada çalışabilmesi ve genel buluta çıkışının sağlanması için karmaşık bir BT altyapısı gerek ve bu altyapının kurulumundaki karmaşa da işletmeleri sunucu barındırma (co-location) ya da doğrudan bulut bilişim çözümlerinin kullanılmaya itiyor. Yazılım tanımlı altyapılar, sistem performansının her an gözlemlenmesine ve müdahale edilebilir olmasına olanak tanıyor” dedi. Bu kapsamda, Türkiye’deki işletmelerin de artık “önce bulut” ya da “sadece bulut” stratejisini tercih etmeye başladığını belirten Abalı, yasal uyum ve regülasyon zorunluluklarını göz önünde bulunduran, her an sunucularına ulaşabileceğini bilmek isteyen işletmelerin yerel veri merkezlerinden bulut hizmetlerini alma eğiliminde olduğunu vurguladı. Radore’nin desteğiyle M2S araştırma şirketi tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, her dört kurumdan biri buluta yatırım yapmayı planlıyor. Yatırım yapılacak konuların başında ise veri yedekleme ve felaket yönetimi ilk iki sırada. Yatırım kararında temel kriterler yüzde 71 ile “hizmet verenin güvenilirliği”. Bulut servislerini satın almak için tercih edilen şirket tipleri arasında ise ilk sırada veri merkezleri var.
Sürekli güçlenen siber tehlikelere karşı bugünden önlem alınması gerektiğine dikkat çeken Forcepoint, İstanbul Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleştirilen bir toplantıyla bu gerçeği Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin CIO seviyesindeki yöneticileriyle paylaşırken, Forcepoint, Risk Adaptive Protection ve Dynamic Data Protection çözümlerinin sağladığı avantajları da aktardı. Forcepoint’un küresel bazda üst düzey yöneticilerinin katıldığı etkinlikte, Türkiye ve bölge özelindeki yatırımlara dair bilgiler paylaşldı. Forcepoint EMEA Bölgesi Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı Emiliano Massa, Forcepoint EMEA Bölgesi Satış Mühendisliğinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Florent Fortune ve Forcepoint EMEA Bölgesi İş Ortaklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Neal Lillywhite’ın katıldığı
belirtti. Massa, Dinamik Veri Koruma çözümü ile güncel GDPR ve Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) gibi uygulamalara uyumu kolaylaştırdıklarını vurguladı. EMEA Bölgesi Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı Florent Fortune ise gelişmekte olan ülkelere yönelik başarılı çalışmalarından örnekler paylaştı. Bu tarz çözümlerin özellikle büyüme ivmesine sahip kurumların yeni nesil siber saldırılara karşı hazırlıklı olmasını sağladığını belirten Fortune, Forcepoint çözümlerinin her yıl daha fazla tercih edilen bulut bilişim platformları için de yüksek güvenlik sağladığını ifade etti. Forcepoint EMEA Bölgesi İş Ortaklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Neal Lillywhite ise Türkiye’nin kanal yapısının güçlü olduğuna vurgu yaparken, bu etkiyi artırmak için yeni yatırımlara imza atmaya hazırlandıklarını sözlerine ekledi.
Gündelik hayatta IoT’ye alışma zamanı geldi Sistem entegratörü Teknoser, IoT alanındaki gelişmelere ilişkin trendleri inceledi. Teknoser Network ve Güvenlik Çözümleri Müdürü Aytaç Karameşeoğlu, gelişimi şöyle anlattı: “Geçen yıl 8.3 milyar adet olan bağlantılı cihazlar sayısı, araştırmalara göre, 2018 sonunda 11.1 milyara çıkacak. 2020 yılında bu rakam 20.4 milyar olacak. Dünyada kişi başına 3 adet birbiriyle bağlantılı cihaz bulunacak. Bu dönemde bu gelişimi öngören şirketler,
rekabette de öne çıkacaklar. Büyük veri ve Blockchain teknolojileri yükselişe geçerken, bu dijitalleşen dünyada dönüşüm fırsatını kaçırmamak gerek.” Teknoser, IoT ile çeşitli sektörlerde öne çıkacak gelişmeleri şöyle sıraladı: Otomotiv: Araçlardaki takip cihazları ile başlayan süreç gelişecek ve araçlardaki mini kutularla mekanik ve elektronik aksam ile ilgili tüm verilere ulaşılacak. Örneğin; lastik hava basıncı, frenlerin durumu veya sürücünün
kullanım alışkanlıkları depolanacak ve sigorta şirketlerine gönderilecek. Böylece daha dikkatli araç kullananlar daha az sigorta ücreti ödeyecek. Perakende: Marketler, tekstil şirketleri, akaryakıt istasyonları gibi çoklu lokasyonda hizmet veren işletmelerde ekipmanlar birbiriyle konuşacak. Örneğin; bir marketteki dondurma veya dondurulmuş gıda dolabındaki arıza tespit edilecek, elektrik kesintisinde ise alternatif kaynağa
geçilecek. Tüm işlemlerde anlık verilere ulaşılacak. Akıllı evler: Yaşam alanı çözümlerinde su, elektrik, ısıtma, soğutma gibi alanlarda uzaktan programlama yapılabilecek. Klimalar oda ısısını vücut sıcaklığına göre ayarlayacak. Çalar saat de uyku süresine göre alarmı kendisi otomatik düzenleyecek. Kullanıcı gelmeden önce ev, ideal ısıya ulaşıp kahve bile hazırlayacak. İnşaat: Birçok projede erken teslimde ekipmanların etkisi büyük. Arıza
kaynaklı gecikmeler projeyi geciktirirken, ek maliyet de getiriyor. IoT ise kullanılan ekipmanlarda arızaların önceden anlaşılmasını sağlayacak. Sağlık: Giyilebilir sensörler daha etkin çözümler sağlayacağından bulut platformu ile malzeme ve ilaç yönetimi daha doğru yapılarak, hastalara hızlı müdahale sunulacak. Hayati önemdeki ekipmanlara da uyarı sistemiyle henüz arıza gerçekleşmeden bakım yapılabilecek.
BThaber
KARİYER
17 - 23 EYLÜL 2018
21
CIO’lar, çevrelerindeki bilişimci gençlere ellerini uzatmalı *Şeref Keser Kalifiye eleman olarak ne yazık ki ülkemizde çok az insan yetişiyor. Hem kendisini hem de bu gerçeklerin farkında olan gençlerimiz kendilerini yetiştirmeye ve geliştirmeye çalışıyorlar. Genelde şirketler de bir elemanı aldıktan sonra onu şirkete uyumlu hale getirmeye çalışıyor. Tabii bu durum, şirketlere faydalı olana kadar geçecek bir süre kaybı olarak geri dönüyor. “Yetiştirdim” dediğinde yani elemanlar ayakları üzerine basmaya başlayınca da başka tekliflere açık olup yuvadan kaçabiliyorlar. Bilişim alanında kalifiye eleman eksikliği ülkemizin gelişimini de negatif olarak etkiliyor. Gençler konseptini bilmediği işleri geliştiremiyor. Artık dünya bilgi üzerine kurulu, bilgisi olacak ki o konularda çalışabilsin. Örneğin hiç drone’u duymamış biri drone ile ilgili nasıl bir proje geliştirebilir ki. Bu yüzden elemanların bilgili olması hem işlerimizi bir seferde eksiksiz yapılmasını hem de gelişimimize katkı sağlar. Pek çok mesleki okul ve üniversitelerden bilişimciler mezun oluyor, bu gençleri yeterince değerlendiremediğimiz için de aslında büyük bir sorun ile karşı karşıya olduğumuzu görmemiz lazım. İlgili üniversiteler ya da okullar bir aylık staj yaptırdıkça maalesef gençlerimi yeterince gelişemezler. Çocuklar stajları, yapılacak bir ödev gibi algıladıklarından, “İleride ben bu işi yapacağım, öğrenmem lazım” gibi bir dertleri olmuyor. Ayrıca çocuklarımız tüketim eğilimli oldukları için üretimle ilgilileri de çok az maalesef. Herkes birincil görev olarak, gençlerin bu mantıklarını değiştirmeye çaba harcamalı. Gençler, bir şeyler üretmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu tatmalılar. Bu da ancak süreklilik sağlarsak olur. Mesleki liselerde okuyan ve haftanın iki günü bize staja gelen çocukları yetiştirmeye çalışıyoruz. Ama birçoğu, demin verdiğim örnekteki gibi geçici bir durum hissine kapılıp devam etmiyorlar öğrenmeye. Bu işleri
sevdirmemiz lazım. O yüzden sadece çocukların bizlere gelmesini beklemeden bizim de onlara gitmemiz lazım. En azından bu işi sevenleri ayırt edip onları düzgün bir şekilde yetiştirmemiz lazım. Hevesli bir çocuk hızlı ilerliyor, kendini de belli ediyor zaten. Bu konuda daha çok yolumuz var. Üniversite sanayi işbirliği konuları sürekli gündemde ve bunun güzel bazı örnekleri de var ama gelen genç arkadaşlarımıza bir şeyler öğretmek adına emek veren yönetici sayısı çok az. Hem şirketlerin hem de yöneticilerin bu konuda bu konulara olan farkındalığını artırmamız lazım. Bu gençlerden maksimum verimi almak yani hem onlara hem de şirketimize fayda sağlayabilmek için, öncelikle seviyor ve ilgi duyuyorlarsa onlara yapabilecekleri bir iş vermek onları sürekli geliştirmek için çaba harcamak, dünyada olup bitenlerle ilgili bilgilendirmek, iş hayatında olan biteni ve işlerin nasıl yürüdüğünü göstermek zorundayız. Zaten bir iş yerinde çalışmak şimdiki nesle göre değil, çoğundan bu tepkiyi alıyorum. O yüzden startup’ı anlatıp, onun üzerinden proje üretecekleri bir şeyler gösterilebilirse hem öğrenip hem daha fazla faydalı olabilirler. Onlara eğitim kitapları, videoları, gerektiğinde kullanabilecekleri 3 boyutlu yazıcı, drone vs gibi imkanlar sunmak onların isteklerini arttırır, verimli hale getirir. Yani öğrenmeleri için her türlü kendilerini geliştirecekleri bir laboratuvar gelişimlerine çok şey katacaktır. Diğer bir yandan özellikle Anadolu’dan birçok öğrenci staj yapabilecek bir kurum dahi bulamıyor. Bu sorunun çözümü topyekün bir değişim ile olur Devletimiz her bir okulun yakınlarında olan şirketlere “talimat” vermeli ve maddi olarak da desteklemeli. İstekte bulunan öğrenciler otomatik yerleştirilmeli devamında ne öğrendikleri ile ilgili bir kuruldan geçip iyi olanlarla, işi sevenlerle ilgili yola devam etmeli. BT birimleri sadece şunu yap, bunu yap değil
çocuğun hangi yöne eğilimi var ise o yönde çocuğa yol göstermeli, test yaptırmalı, liderlik etmeli çocuğun gelişimine katkıda bulunmalı. Sürekli bir deneyimleme imkanı sunarak çocukları yetiştirmeli. Deneyimleme olmadan bizim işler öğrenilemez. Sadece teorik bilgi ile yarım yamalak öğrenen nesiller yetişir. Bu işin önemli ayaklarından bir tanesi de CIO’lar. CIO’larımız buna zaman ayırmalı, ulaşabildiği bu tip istekli gençleri yanlarına alıp deneyimlerini paylaşmalı. Piyasadaki gelişmeler ve teknolojik eğilimler konusunda bilgilendirmeli, onları ellerinden geldiğince yönlendirmeleri. Tabii bunu sadece kendi şirketlerine gelen stajyerler için değil, konuşmacı olarak gittiği çevredeki okullardaki öğrenciler için de yapmalı. Yine yakındaki okullarda mentörlük derslerine girmeliler. Neler yaşadıklarını piyasada bilgilerin karşılığının neler olduğunu öğretmeliler. Kurumlar da okullarda bir sınıf açıp istekte bulunan kişiler için eğitimler düzenlemeli, istekli olan çocuklara da kucak açmalılar. Bunların ucu hep paraya dayandığı için çoğu şirket uzak duruyor. CIO’larımız işlerinin dışındaki bu tip çalışmalar ile geleceğimize sahip çıkmalılar. Bu çalışmaların bir sosyal sorumluluk projesinden çıkıp, daha sistemli bir yapıya geçilmesi konusunda ise şunlar yapılmalı • - Şirketler de öğrenmek isteyen çocuklara mekan ayırıp onları yetiştirmeye zaman ayırmalı. • - Okul yönetimleri, bizim gibi tecrübeli insanlardan hayat dersleri ve teknik dersler alınmasını sağlayacak ortamları oluşturmalı. • - Devletimiz de bu konularda bizlere yardımcı olmalı. Hepimizin yetenekleri farklı, yeteneklerimize göre bizleri sınıflandırıp o şekilde eğitimlere sokmalılar. • - Bunları başarabilmemiz için de çok ama çok çalışmaya devam etmeliyiz. Çok
çalışmazsak hep birlikte yok oluruz hepsi bu. Şimdi diyeceksiniz ki “Peki güzel de siz bu konularda neler yapıyorsunuz?” Yaptığımız çalışmalardan birkaç örnek vermek istiyorum. Emircan Kavas: İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 3. Sınıfta okuyan bu arkadaşımız gömülü sistemler ve nesnelerin interneti alanlarında çalışmalar yürütüyor. Bu kardeşimizle Ardunio ve Python ile tuvaletlerdeki temizlik durumlarını anlık bildiren bir sistem üzerinde çalışıyoruz, 1-2 hafta içinde bitecek. İçeride forkliftlerin yeri konusunda da projelere devam ediyoruz. Üretim makinalarından online veri çekme ile ilgili başlangıç seviyesi durdu - başladı gibi başta olmak üzere hangi makinadan ne verisi alınabiliyorsa denemelerini yapmaya çalışıyoruz. Çağatay Çiftçi: İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 3. Sınıf bu arkadaşımız Backend ve Frontend teknolojileri, mobil uygulama geliştirme, yapay zeka, Blockchain, Docker alanlarında çalışmalar yürütüyor. M. Bahaeddin Aydemir: İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 3. Sınıf bu arkadaşımız ise mobil uygulama geliştirme ve Frontend konularında çalışmalar yürütüyoruz. Bu kardeşlerimizle beraber birçok program yazdık hem web hem mobil olacak şekilde fuar da kim geldi kim gitti akşam patronun önünde olmak üzere IOS native bir uygulama ile başladık. Daha sonra mağazacılık tarafında basit elle yürütülen sipariş ve sonrasını yine web ve mobil tabanlı yazılıma taşıdık böylece mağaza sahibi anlık olarak kimden ne sipariş aldığını görebilir hale geldi. Şirketteki bilişim yöneticisinin elinin altında bulunması gereken envanter ve bilişimle ilgili detayları görebileceği bir program yazdık. Keçe hattı takip programı yazdık keçe üretim hattımızda makina arızasını kaydedilen satışların yapıldığı analiz edebilmek için yine web ve mobil ortamda yazıldı. En sonda startup yapabilmek
adına Helpdesk yazılımı yazıyoruz. Kullandığımız teknolojiler herkesin daha yeni duyduğu bazılarının hiç duymadıklarından oluşuyor. Bu da bizi farklı kılıyor. Burak Can Çiftçi: Cahit Zarifoğlu Anadolu Lisesi 12. Sınıf öğrencisi bu kardeşimizle de konuşan perde diye bir çalışma yaptık, Nasrettin hoca masalı anlatan perde. Şimdi de paketli ürünlerin içindekileri okuyup zararlı madde var ise onlarla ilgili bilgiler verebilen bir mobil program yazıyor. Aynı zamanda Unity’de oyun programı yapmaya çalışıyor. Yasin Elüstü: Başakşehir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 12. Sınıf bu kardeşimizle yemek takip, kütüphane, stajyer takip, kartela takip gibi programları yaptık. Osman Okuyan: Selçuk Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisliği’nde okuyan bu arkadaşımızla birlikte bir ay içerisinde elektrik arıza bakım sürecini web’e taşıdık. Şu anda iyileştirmelera devam ediyor ve lokantada kullanılacak bir programla ilgili çalışıyor. Beyhur Kaya: Lefke Avrupa Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu bu kardeşimizle üç ay birlikte çalışarak iş zekası nedir ne değildiri öğrendik. Devamında Qlikview ile ilgili iş zekası uzmanı olarak işe girdi. Şu anda yine büyük veri projeleri ile ilgili kendini geliştirmeye devam ediyor. Merve Çelik: Aydın Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 4. Sınıf öğrencisi bu arkadaşımız, bir ay içerisinde araç takip, muayene bakım gibi işlemleri yapabilecek bir arayüz yazmaya çalışıyor. Proje bitmedi ama React öğrenip bir yandan da uygulamaya çalışıyor. Çoğu da piyasada bir yerlerde çalışmaya devam ediyor. Listede, dünya genelindeki yarışmalarda Türkiyemizi temsil eden birçok yetenekli arkadaşlarımız ve hocalarımız da var. Amaç hep birlikte ülkemizin daha iyi bir seviyeye gelmesini sağlamak için çok çalışıp bir şeyler yapabilmek. Tabii gücümüz yettiğince. *Baydemirler BT Direktörü
BThaber
22 KARİYER MBIS’in Yeni Satış Direktörü Dilara Öztürk
18 yıldır müşterilerine daha yalın iş süreçleri, bütünleşik sistem çözümleri, kesintisiz destek hizmetleri ve müşteri deneyimi sunan MBIS, satış ve pazarlama departmanının yönetimini Dilara Öztürk’e teslim etti. Foriba bünyesinde Stratejik Endüstriler Satış Direktörü olarak görev alan Dilara Öztürk, Eylül 2018 itibarıyla, MBIS’te Satış Direktörü olarak kariyerine devam edecek. MBIS’in 2018 yılında başlattığı kurumsallaşma ve büyüme planları doğrultusunda, satış ve pazarlama faaliyetleri artık Dilara Öztürk’ün liderliğinde ilerleyecek. Daha önce IAS, FIT Solutions, Foriba gibi kurumlarda görev alan Öztürk’ün, bilgi teknolojileri sektöründe on beş yılı aşkın tecrübesi bulunuyor. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerinin her ikisini de İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde tamamlayan Öztürk, MBIS’in mühendislik temelli; insan, süreç, teknoloji konseptinin daha fazla müşteri ile buluşmasında anahtar rol oynayacak.
Mikro Yazılım’da iki atama
Mikro Yazılım ve Zirve Yazılım geçtiğimiz Aralık ayında aynı çatı altında buluştu ve iki şirketin ilgili departmanlarını ortak olarak yönetecek atamalar geldi. Finans tarafında Mikro Yazılım ve Zirve Yazılım CFO’su olarak Müge Öküç atanırken, bu iki şirketin ortak İnsan Kaynakları Grup Müdürü olarak Gökçe Yargan göreve getirildi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İngilizce İktisat Bölümü mezunu olan Müge Öküç, kariyerine Deloitte Türkiye’de adım attı. Deloitte Kurumsal Finans’ta çeşitli sektörlerde, birçok birleşme ve satın alma sürecinde Finansal Danışman olarak çalıştı. Müdür Yardımcısı olarak Deloitte'tan ayrıldıktan sonra, son olarak Arçelik’te Birleşmeler ve Yeni Yatırımlardan Sorumlu Finansal Projeler ekibinde görev yaptı. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu olan Gökçe Yargan ise kariyerine Adecco Danışmanlık’ta stajyer olarak başladı ve ardından Ford Otosan’da İK Proje Asistanı oldu. Sırasıyla Telcan Galvaniz, SÜTAŞ, Sabancı Holding, Yıldız Holding ve Vodafone’da İK alanında görevlerde bulundu. Mikro Yazılım ve Zirve Yazılım’ın İK Grup Müdürü olarak atanmadan önce ise Koton’da İK Müdürü olarak çalışıyordu.
17 - 23 EYLÜL 2018
D&R’da yeni görevlendirme Türkiye'de 184 mağaza ve dr.com.tr ile hizmet veren D&R'da Pazarlama ve Kategori Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı pozisyonuna, hızlı tüketim ürünlerinin farklı alanlarında 19 yıldan bu yana pazarlama, inovasyon ve satış odaklı görev yapan Ayça Mutluer Bayraktar atandı. Üsküdar Amerikan Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi
İşletme Bölümü mezunu olan Bayraktar; kariyerine 1999 yılında Unilever de başladı. Unilever’de Marka Müdürü, ardından PepsiCo şirketinde Pazarlama Müdürü ve Güneydoğu Avrupa Bölge İçecek Pazarlama Müdürü olarak görev yapan Bayraktar, son 6 yıldır da Dominos Pizza’da Pazarlama ve Satış Direktörü olarak görev alıyordu.
Caninsan, Experian Türkiye ve Orta Doğu Proje Müdürü oldu Experian Türkiye ve Orta Doğu Proje Müdürü olarak Özel Caninsan atandı. Caninsan, Experian’ın Türkiye’deki operasyonlarını özellikle telekom ve bilişim sektöründeki 20 yılı aşan tecrübesiyle yönetecek. Kariyerine Turkcell’de
mühendis olarak başlayan Özel Caninsan sırasıyla, Asseco, Koc.Net., Finansbank, J&S Technology Services (Londra), IBM gibi uluslararası şirketlerde yönetici pozisyonlarında görev aldı. Dell EMC’de Proje Direktörü olarak da
görev yapan Özel Caninsan, lisans eğitimini Hamburg Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Bilişim Mühendisliği Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimini ise San Diego Eyalet Üniversitesi İletişim Bilimleri ve Mühendisliği Bölümü’nde tamamladı.
Kodlama eğitiminde daha fazla geç kalmamalıyız!
Dünya dijitalleşiyor ve yazılım sektörünün önemi sürekli artıyor. Ereteam CEO’su Kutlay Şimşek, geleceğin dünyasında yer alabilmek için kodlama eğitimine gereken önemin verilmesi gerektiğini vurguladı. Kodlamanın yeni bir okuryazarlık türü olduğunu söyleyen Kutlay Şimşek, ‘Dijital çağda doğan çocukların yeni teknolojilere ve hayat tarzına uyum sağlamaları bir önceki nesle göre daha kolay. Çocuklara
erken yaşta programlama eğitimi verildiğinde; sistematik düşünme, problem çözebilme, olaylar arasındaki ilişkileri görebilme becerileri kazanırlar. Bu yetkinlikte bireylerin yetişmesi sadece bilgisayar, yazılım alanında değil, tüm alanlarda fark yaratır. Kodlama eğitimi çocuklara, Türkçe, matematik gibi alanlarda ve günlük hayatta karşılaştıkları problemlerde, olaylar arasında ilişki kurup,
daha kısa sürede anlama ve sorunu çözebilme becerilerini kazandırır. Yani kodlama çocuklara sadece teknoloji becerileri değil; problem çözme, iletişim kurma, takım çalışması, planlama, karar verme, değerlendirme, yaratıcılık ve kritik düşünme gibi hayatın her alanında faydalı olacak hem bugünün hem de yarının mesleklerini yapmak için gerekli olan birçok beceriyi geliştirme olanağı sunar’’ dedi.
24 KARİYER
BThaber 17 - 23 EYLÜL 2018
İnovasyonun kaynağı çalışanlar oluyor
Dijital iş yeri platformu Knowizz’in geliştirdiği “Fikir Küpü” modülü ile çalışanlar hem işlerini geliştirme hem de çalışırken yeni projelere imza atma fırsatını yakalıyorlar. Fikir Küpü dijital ortamda işleyen bir sistem ve çalışanlar, fikirlerini uygulamak üzere sistemin içine dahil ediliyor, fikir sahibi diğer çalışma arkadaşlarıyla hayata geçirmek istediği proje
da paylaşılabiliyor. Fikir Küpü modülünü yönetmek üzere kurum tarafından seçilen moderatörlerin onayladıkları fikirler Knowizz platformu ile tüm şirket geneline yayınlanıyor. Panel üzerinden fikirler, beğeni ve yorum toplama sonrası en çok puanı alan fikir için kampanya yolculuğu da başlıyor. Fikir sahibi de fikrini anlatmaya ve satmaya çalışıyor, fikrini anlatan
hakkında beyin fırtınası yapma şansını yakalıyor. Online fikir havuzunda isteyen kişi, seçtiği fikir için destek veriyor, puanlama ve yorumlarla öneriler geliştirilebiliyor, öneri sayıları, departmanların fikir geliştirme konusundaki performansları, hangi dönem ya da hangi konuda daha çok öneri geliştirildiği, bu önerilerin şirkete sağladıkları mali getiri gibi birçok konuda veriler alınıp grafiklerle raporlanabiliyor. Görüşlerine değer verilen çalışanlar da sürekli gelişimi şirket kültürü ve yaşam biçimi haline getiriyor. Knowizz’de her fikir bir kampanya gibi değerlendiriliyor ve fikir, bir kişiye ait olabileceği gibi, birden fazla kişiden oluşan ekipler tarafında
slogan, fotoğraf ve anahtar kelimeleri seçerek, kendine ayrılan banner alanında kampanyayı yaymaya ve puan toplamaya çalışıyor. Knowizz kullanan 15 firmanın 300 bine yakın çalışanı üzerinde yapılan araştırmaya göre; Fikir Küpü ile yeni fikirlerin toplanması, değerlendirmesi sonucu her yıl ortalama 3 yeni ürün/hizmet devreye alınıyor. “İşi en iyi, onu yapan bilir” mottosu ile çalışanların yaptıkları işle ilgili fikirlerini üst yönetime iletebilecekleri bir ortamın sağlanması, kurumlarda kelebek etkisi yaratıyor. İlk adımda çalışan, Fikir Küpü uygulamasında proje adını ve içeriğini kısaca paylaşıyor. Kurum içerisindeki her çalışan projeyi ve fikri değerlendirebiliyor,
geliştirebiliyor. İkinci adımda şirket tarafından belirlenmiş seçici kurul, yeni projeleri ve fikirleri çalışanların oyları, projenin şirkete uyumu veya hataya geçme opsiyonunu değerlendirip onaylıyor veya onaylamıyor. Seçici kurul tarafından onaylandığında yeşil, onaylanmadığında kırmızı ibare görülüyor. Son adımda ise fikrin onaylanması halinde, proje hayata taşınıyor.
Etkinlikleriniz ile ilgili bilgileri bthabersirketleri.com/EtkinlikDuyuru adresine girebilirsiniz.
BThaber
ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R
18 - 19 Eylül 2018 Blockchain fest ’18 Kadir Has Üniversitesi, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.blockchainfest.ist
4 Ekim 2018 BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
20 Eylül 2018 BTvizyon Erzurum Toplantısı Erzurum AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
25 Ekim 2018 SAP Now Istanbul İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: events.sap.com/tr/sap-nowistanbul-2018/tr/home
E T K İ N L İ K L E R 5 - 8 Kasım 2018 VMworld 2018 Barselona AYRINTILI BİLGİ: www.vmworld.com/en/europe/index.html
Y U R T İ Ç İ
25 Eylül 2018 HPE Reimagine 2018 Swissotel The Bosphorus AYRINTILI BİLGİ: http://h41382.www4.hpe.com/ reimagine_2018/istanbul
21 Kasım 2018 Teknoloji Kaptanları Ödül Töreni İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
Y U R T D I Ş I
7 - 8 Kasım 2018 Fujitsu Forum 2018 Münih, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.fujitsu.com/global/microsite/ forum-2018/
27 Eylül 2018 Dell Technologies Forum Wyndham Grand İstanbul Levent AYRINTILI BİLGİ: www.delltechnologies.com/tr-tr/events/ forum/index.htm
21 - 22 Kasım 2018 Bilişim Zirvesi'18 İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
27 Eylül 2018 LOCARD Global Cyber Security Summit Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.locard.org
13 Aralık 2018 BTvizyon Ankara Toplantısı Girne AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
BThaber
26 MEKTUP Yeni haftadan merhaba, İklim değişimi bir yandan, tarımsal ürünlerin ithalatı bir yandan temel gündemimiz. Bir zamanlar bölgenin tarım devi olan ülkemizin içine düştüğü durum herkesin derdi. İşbu sebeple gıda sektörü de Endüstri, pardon Tarım 4.0 için kolları sıvadı. Sonuçta artan nüfusa karşılık azalan kaynaklar karşısında ihtiyaçları karşılayabilmek için daha az alandan maksimum verimi elde edebilmeliyiz. BUBA Business Angels iştiraki bir tarım ve teknolojileri yatırım şirketi olan TreeT’in Genel Müdürü Mustafa Tamer’in dediği gibi, tarım sektörü, hele de geçen 10 yılda çok hızlı gelişip Tarım 4.0 formatına dönüştü. IoT sayesinde, sahada makinalar birbiriyle iletişimde ve tohumdan rafa kadar bütün sistem izlenebilir hale geliyor. Bunlar da geleneksel yöntemlere kıyasla, üreticinin işini daha kolay ve hızlı hale getiriyor. TreeT Tarım ve Teknolojileri, Manisa’nın Salihli ilçesinde DOKTAR gibi çözüm ortaklarıyla akıllı tarım uygulamalarından en iyi şekilde verim almak amacıyla çalışmalar yürütüyor. Bize de takip için www.treettech.com sitesini gündeme almak düşüyor. Biz inovasyon için programlar açıklayaduralım, Çin adım adım 'inovasyon ülkesi' olma yolunda. Bir ülkenin inovasyon ülkesi olarak belirlenmesi için, nüfusunda yüksek bilimsel yeteneğe sahip olma oranının yüzde 10'un üstünde olması gerekiyor ve Çin'de bilimsel yeteneğe sahip vatandaş oranı 2018’de yüzde 8,47'e çıkmış. 1,5 milyarlık nüfusu ile ‘aynı anda zıplasalar dünyanın yörüngesini değiştirirler’ hurafesi sonrası Çin’in adımları takdire şayan. Zira 2005’te belirlenen Ulusal Bilim Yeteneği Eylem Planı'na göre, 2020 itibariyle ülkede bilimsel yeteneğe sahip
17 - 23 EYLÜL 2018
Uluslararası Robot Olimpiyatları için çalışmalar hız kazanıyor vatandaşların, toplam nüfusun yüzde 10'una ulaşması için çalışmalar son hız sürüyormuş. Türkiye’de de yapıcı adımlar yok değil… Bunun bir örneği olarak Girişim Hareketi de 2018 için belirlediği ‘Anadolu’da yaygınlaşma’ hedefi odaklı çalışmalarını sürdürüyor, programın şubeleşme süreci Kırklareli ile devam ediyor. Kırklareli’deki çalışmaların liderliğini üstlenen Mehmet Durmaz da belediye, inkübasyon merkezi, üniversite gibi paydaşlar ile protokol imzalayarak işbirliğini başlatacaklarını söylemiş. Verimli gelişmeleri de yine burada paylaşmak dileğiyle… İnovasyon adına öğrenilmeyi ve desteklenmeyi hak eden çalışmalar bu kadar değil… Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Robot Kulübü, her yıl Uluslararası Robot Olimpiyatları düzenliyor ve 2019’da dördüncü kez düzenlenecek 4. Uluslararası Marmara Robot Olimpiyatları için sponsorlar arıyor. Robot Kulübü, 1516 Mart 2019 tarihlerinde 4. Uluslararası Marmara Robot Olimpiyatları'nı 2 bini aşkın katılımcıyla üniversitenin Göztepe yerleşkesinde gerçekleştirecekmiş ve hedef; Sanayi 4.0'da temel nokta olan otonomlaşmayı ve robot teknolojilerini üniversite öğrencilerine aşılamak, robotik bilimi üzerine bilinç oluşturmak. Bu önemli hedef hakkında detaylara http:// olimpiyat.muferobotics.org/ sitesinden erişmek mümkün. Meraklıları için üçüncü olimpiyat özet videosu da https://www.youtube.com/ watch?v=kPlTqMbMmqE adresinde.
Dediğim gibi, bu gibi gurur veren haberlerimiz de çok. Türkiye Vodafone Vakfı, Alternatif Yaşam Derneği ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı işbirliğiyle hayata geçirilen “Düşler Akademisi” 10 yıldır engelli ve sosyal dezavantajlı bireyleri topluma kazandıran işlere imza atıyor. Türkiye’de özellikle gençler arasında gönüllülük olgusunun yaygınlaşmasında önemli rol oynayan “Düşler Akademisi”, bugüne kadar yaklaşık 20 bin gönüllü ile 6 bin gencin engellerini aşmasına destek olmuş. Türkiye Vodafone Vakfı tarafından “Düşler Akademisi” projesine aktarılan hibe tutarı ise 5,5 milyon TL’ye yaklaşmış. Hatta 10’uncu yılda engelli ve sosyal dezavantajlı bireylere yönelik en geniş kapsamlı yaşam alanı ve Avrupa’nın en büyük outdoor engelli kampı Düşler Akademisi Kaş’ta özel bir program uygulanmış. Programda “Düşler Akademisi” müzik grubu Social Inclusion Band, söz ve müziği Ogün Sanlısoy’a ait “Düşlesen Yeter” adlı şarkıyı seslendirmiş. Türkiye’nin en kapsamlı işaret dili eğitim uygulaması da bu kapsamda 3 milyon işitme engelli ve yakınlarının hayatını kolaylaştırıyor, bir bütün olarak takibimizde olsun. Çevresel gündeme baktığımızda, Arçelik’in markası Grundig, Berlin’de tüketici elektroniği fuarı IFA’da geri dönüştürülmüş pet şişe kullanılan çamaşır makinesi kazanını, su kaynaklarını koruyan mikrofiber filtre teknolojisini, plastik atıkları azaltan geri dönüşümlü naylon ve geri dönüşümlü elektrik süpürgesini tanıtmış. Çevre dostu teknolojileriyle Grundig, sürdürülebilirlik vizyonu
YIL 22 SAYI 1188
Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr
www.bthaber.com
BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr
17 - 23 EYLÜL 2018
www.linkedin.com/groups/BThaber
Handan Aybars handana@bthaber.com.tr
Tuğçe Diyar tugcee@bthaber.com.tr
Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr
www.facebook.com/BThaber
Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
Görsel Yönetmen
Online Editör
twitter.com/bthaber
Okur Temsilcisi
Editör
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l
Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr
doğrultusunda kaynakları verimli kullanan, israfı azaltan, enerji tasarrufu sağlayan ürünleri ile takdiri de hak ediyor. Limak Holding bünyesinde faaliyet gösteren Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. (UEDAŞ) ‘Şehrin Işıkları” fotoğraf yarışmasını 6’ıncı kez düzenliyor. “Gece ve Işık” temasıyla yarışmaya profesyonel ve amatör meraklılar katılabiliyor. Yarışmaya 30 Eylül’e kadar www.uedas.com.tr/sehrinisiklari sitesinden en fazla 5 fotoğrafla katılmak mümkün. Jüri tarafından seçilen “En güzel 50 fotoğraf” da yıl boyu Türkiye’nin çeşitli yerlerinde sergilenecek ve dilerim bu sergi rotasını da yine bu sayfada seninle paylaşacağım. İnovasyondan sanata bir geçiş yapayım böylece. Zira yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun’un dünya prömiyerini 75. Venedik Film Festivali’nde yapan “Anons” filmi, festivalin uluslararası yarışma bölümü Orizzonti bölümü jürisi tarafından Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmüş. Absürt mizahı ile 60’lı yıllarda ordudan tasfiye edilmiş dört eski askerin bir gece boyunca süren yolculuğunu anlatan “Anons”, festival kapsamında İtalyan Ulusal Gazeteciler Birliği ve Venedik Güzel Sanatlar Akademisi tarafından verilen “En İyi Akdeniz Filmi” ödülünü de kazanmıştı. Daha nice
başarılara olsun, bize de izleme misyonu düşsün, twitter.com/ anonsfilm ve instagram.com/ anonsfilm linkleri de takibimizde olsun. Geçen hafta Kadıköy’de söze ve müziğe doydum resmen. Kadıköy Belediyesi’nin üçüncü kez düzenlediği Kadıköy Plak Günleri’nde plaklar bu yıl Müzeyyen Senar için döndü. 8- 9 Eylül tarihlerinde Moda’da Kadıköy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bahçesinde gerçekleştirilen Kadıköy Plak Günleri’nde, Müzeyyen Senar’ın eserlerini dinlerken, ‘huysuz ve tatlı kadının’ 100’üncü yaşını da kutladık. Kadıköy Plak Günleri’nde plaklar; pop, reggae, caz, indie, alternative, punk, rock ve elektronik gibi müzik türleri için düzenlen oturumlarda da kulaklara çalındı. Polonyalı kuratör ve koleksiyoner Kornelia Binicewicz, 1960’lar, 70’ler ve 80’lerden zengin bir kadın sanatçı plağı arşivine sahip ve bu arşivini plakseverlerle de paylaştı. Haftaya noktayı bir kitapla koyuyorum. Avukat Feyza Altun’un, ‘Kadının Fenni’ ve ‘Kadının Derdi’ kitaplarının ardından, son kitabı ‘Kadının Erki’ de tarafımızdan okunmayı bekliyor. Avukat Altun, bu son kitabında kadınların maruz kaldığı şiddeti, ayrımcılığı ve hukuksuzluğu ele alıp, ataerkil düzeni ve kadınlara yönelik baskıları sorguluyor, okurlarına sosyal ve hukuki öneriler de sunuyor. Haftaya buluşmak dileğiyle.
İtirazım var… Bilişimde gelişim politikalarının rapor olmaktan çıkmamasına, gerçek ve bütünsel eyleme dönememesine itirazım var.
BThaber Genel Müdürü Özlem Unan İş Geliştirme ve Satış Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Yönetmenleri Kutay Göçe Çiğdem Şakar Rana Özgen Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken Yönetim Yeri: Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No:14 Kat:5 34704 Ataşehir İSTANBUL Telefon: (0216) 888 0 596 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02
Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.
ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER
Do not be afraid, just understand! According to the PwC’s ‘Artificial Intelligence Predictions 2018’ report, if it will help balance their workloads, 78% of the employees will be willing to work with an artificial intelligence manager and according to 65%, artificial intelligence will save employees from routine work. According to 64% of the employees; artificial intelligence applications offer new job opportunities to employees, and 50% prefer an artificial intelligence system that helps manage a project more efficiently. 8 predictions in the PwC report shed some light on how artificial intelligence finds a place in company organizations and how companies prepare their employees for innovations in this area. Accordingly, employees will be able to work much more efficiently through integration of processes of artificial intelligence, as they will not lose their jobs in the new period, contrary to what they seem, with proper infrastructure work. PwC Turkey Risk, Process and Technology Leader Oktay Aktolun stated that: “The perception of artificial intelligence and robots’ taking away the people’s work may seem on the agenda, but opportunities to be emerging after these technologies should not be ignored.” The main results of the ‘Artificial Intelligence Predictions 2018’ study are as the following: 1. AI will affect the working environment first: Everyone fears
that robots and AI structure will increase the unemployment. However, while the research pointed out that this is a meaningless prejudice, it points out that a different situation will emerge with the gradual transformation in the employment market with AI. While the economy is getting stronger with AI, companies that are successful or not in this area will also become clearer. In this context, an ‘effort to survive’ will gain strength between those who are interested in AI and companies that cannot give up traditional IT systems. Meanwhile, according to the report, many companies have project-based tasking or restrictions on authority, in an effort to budget accordingly. However, as noted in the research, AI requires multidisciplinary teams to come together and find solutions to problems. 2. AI will turn into practical applications and it will do more: Problems with work focus will bring the appropriate environment for AI. When companies look at what they need to keep their business processes healthy, they see AI-focused solutions playing an important role. So whether the users are aware or not, AI will be positioned on the basis of many solutions. AI will put new molds into the
business world in the title of investment value measurement. 3. AI may respond to complicated questions in data analysis: As noted in the research, many companies have yet to see the net result of their extensive big data investment. While the breakdowns between the business units are shown as an important reason for this, AI seems to be a practical and reality for ‘everyone’. Thus, companies will be able to take full advantage of new tools and technological advances such as more practical methods for unstructured data mining, enterprise applications that connect with AI, general cloud structures that can benefit from different types of data, automated machine learning and data management. 4. Not the technical experts, but the functional experts are decisive in the AI talent race: The spread of AI applications to specific areas will highlight the knowledge and skills structures that data scientists and AI specialists often lack. On the one hand, AI will become more and more user friendly. 5. Both cyber attacks and the cyber defense will be stronger thanks to AI: The
developments in the AI title, unfortunately, create potential for cyber attacks with these new competencies. Techniques such as advanced machine learning and deep learning enable computers to find patterns and make sense of them, as well as having the potential to find and uncover vulnerabilities. Smart malware and ransomware risks, as they learn by spreading, will sooner or later target every company with weapons such as machine intelligence that coordinates global cyber attacks, advanced data analytics for personalized attacks. And if the AI is not well and correctly protected, it may open the door to new vulnerabilities. 6. AI black box will be accessible to everyone: The need to be always controllable does not mean that the AI structure is always understandable. Many AI algorithms are beyond human comprehension. In addition, some AI suppliers are not very interested in explaining how their programs protect intellectual property. In any case, when AI makes a decision, end users will not know how that decision is made. In the research this structure is defined as ‘black box’ and it is impossible to see inside. However,
again, as noted in the report, if users can not figure out how AI works, they cannot trust AI solutions either. For this reason, many companies will require transparent AI solutions with the pressure of end users and regulatory structures. 7. AI effect will be stronger in divisions among countries: According to PwC researches, in 2030 the AI market share will be 15.7 trillion USD. While the US government is working on the AI development plan, the other countries are not behind. Countries like UK, Canada, Japan, Germany and United Arab Emirates are also working on the AI strategy to strengthen the performance of the public and different sectors or taking the strategy into life step by step. As noted in the research, China is differentiating from the countries we mentioned with the new generation AI plan presented to the public in 2017. 8. The responsibility for AI will not only be in the technology companies: As in every technological innovation, nervousness in the AI title will also manifest itself in corporate structures. This will increase the pressure on companies to set rules for responsibility awareness and AI work.
DATA EVRENİNDEKİ EN BÜYÜK GEMİ • ÖLÇEKLENEBİLİR • GÜVENİLİR • YENİLİKÇİ
Seagate EXOS Serisi: Veri alanına 7/24 hükmedin Veri merkezi mimarları ve BT uzmanları için, 7/24 özen isteyen kurumsal faaliyetlerde üst düzey performans, değişmez güvenilirlik, aşılmaz güvenlik ve mümkün olan en iyi toplam sahip olma maliyetini (TCO) sunmanın kolay yolunu keşfedin.
Exos X
Exos E
• Ölçeklenebilir
• Güvenilir
• Duyarlı • Yenilikçi
• Verimli • Çok yönlü
Turkey Entrepreneur Institutions Platform is founded With the aim of supporting the transformation of Turkey’s corporate companies into “entrepreneur institutions”, the development of learning among institutions, raising awareness about best practices and corporate entrepreneurship in Turkey and expanding systematic applications of corporate
entrepreneurship; Entrepreneur Institutions Platform is established. It aims to be a roof organization that brings together senior executives of the institutions and develops entrepreneurial competencies of these institutions so that institutions can survive the transformation and catch up with the opportunities that this
transformation has brought about in the coordination of Core Strategy. Welcoming institutions from all the sectors, the platform will publish entrepreneur institution case studies from Turkey, reports and blog posts in a year. Through general manager round tables, meetings and
seminars for managers of innovation, it will help global knowledge to be transferred to Turkey and members to determine their innovation road map. Advisory board support will be provided in order to make strategic decisions to guide the activities of the platform and to determine the roadmap for implementation.
The names of the Advisory Committee are İş Bank CEO Adnan Bali, Borusan Group CEO Agah Uğur, GE Turkey CEO Canan Özsoy and Interbank Card Center CEO Soner Canko. Additional information can be accessed from Turkey Entrepreneur Institutions Platform website www.gktr. org.tr.
Marketing experts will transform with artificial intelligence Innovations in the field of artificial intelligence affect consumer and business life in different directions. Artificial intelligence technology helps predicting customer behavior, predicting customers who are likely to leave the brand or company, providing incentives, winning them and keeping existing customers with the right strategies. As artificial intelligence based technology, the face recognition provides
contributions to campaigns such as retail and online advertising. This makes it possible to develop effective market segmentation and personalized marketing strategies with artificial intelligence. Stating that Virtual Assistants Technologies (SAT in Turkish) could directly affect the consumer decision making process in the future, Kadir Has University Business Administration Department
Head Nimet Uray continued: “As SATs become more involved in consumer decision making processes, it is clear that the routine in market segmentation, target audience identification, identification of opinion leaders, positioning and memorization in brand strategies can be broken. To develop appropriate skills with artificial intelligence, we need to first understand current
and potential users. Artificial intelligence technology automates repetitive tasks by classifying big amounts of data. At this point, marketing professionals must have detailed knowledge of data analytics, have meaningful findings from outcomes, and must have the infrastructure to interpret the results and relate the information to customer behavior or attitude. However, it should not be forgotten that the capacity
of artificial intelligence to interpret and present results at the emotional level is limited. It is also important for marketing professionals to develop their empathy and emotional intelligence skills and integrate them with artificial intelligence technology in order to capitalize on the contributions of artificial intelligence technology, understand the consumer experience, and draw the experience map.”
e-Transformation competence will reinforce the ‘fintech’ steps eFinans plans to offer applications in the field of fintech as well as e-transformation focused work. The target is to actualize a new financial product life in the last quarter. QNB Finansbank added eFinans, which had been a 51% partner since 2013, as a 100% subsidiary. “This will bring us a stronger position in the financial direction and a faster operational position.” commented General Manager Okay Yıldırım, who
emphasized the importance of eFinans’ 100% QNB Finansbank participation. Okay Yıldırım, who emphasized that they intend to continue their work in the e-transformation sector by integrating the main services that make Public e-Transformation with financial products, said: “We integrated e-invoice into banking with our e-invoice secured credit product, which we implemented together with QNB Finansbank as a first
in the sector. In this process, we have provided e-invoice secured credit service with special agreements with three financial institutions. eFinans’ another innovation in the e-Transformation sector is the Tax-Free application. In Turkey, the first of the real environment Tax-Free (with passengers) e-invoices has been prepared on the eFinans system. We continued to be in the service of our customers with our new products such as e-Delivery Note, Self-
Employed Receipt, e-Producer Receipt and so on. In 2019, we plan to expand our product portfolio with new applications that will enter into our lives and plan to add new financial institutions to the portfolio. In the financial sector, both individual and corporate banking services are becoming increasingly digital. We aim to continue to be a Fintech company for the e-Transformation journey we
started with e-invoice and we want to make innovations in the field of finance and e-Transformation with our new products and solutions that we will develop in this direction. We have recently begun to offer integrated online financial analysis services with our e-Book solutions. Since 2014 we have been financing e-invoices. We will expand our product range with innovative financial based applications that we will develop in 2018. “
Turkish software will grow with the ‘real’ ecosystem! The perception of cloud computing has changed in Turkey and when you provide the security of the data within the scope of the company’s e-government processes, especially SMEs; cloud computing is becoming more likely. Both the cost advantage and the low initial investment cost make it possible for the operator to achieve technological competence at every scale. EMS Software Management Chairman Şenol Balo stressed that in this
context, while waiting for the steady growth of cloud computing market in Turkey, they will develops products through Octopod according to this structure. Emphasizing that they declared 2018 as the ‘synergy year’, Balo said: “We passed through a process of giving international distributorships and we focused on producing solutions to our customers with our own resources last year. The projects were mostly
offered by our team to our customers. Wider recognition of the Octopod brand has made it possible to declare 2018 a “synergy year” with its acceptance in the market as a software development language. In this context, work is primarily focused on collaborating with the system integrators, telecom companies, banks, industrial and commercial chambers, developing products with them and presenting products to the market and ultimately
increasing the recognition of Octopod. “Because we do not perceive Octopod as software, we offer software that our customers can develop or they want to design software themselves. We can make this software possible with Octopod.” Şenol Balo emphasized that “We expand with a culture called ‘no-code’. At this stage, we aimed to promote the spread of Octopod through business partnerships and to introduce this software development
language in educational institutions. In fact, we worked on it with a few technical high schools. We cooperate with universities. Thus, Octopod takes place as a lecture in the schools and took place as a lecture at Işık, Haliç, Okan and Sakarya Universities. In addition, they will be taught in the new term as well. When students graduate, they will be able to take their place as programmers in the Octopod ecosystem.”