BThaber Sayı 1190. Sayı

Page 1

Sayfa

Sayfa

8

11

Her nesneden alınabilecek veriler, anlamlandırılarak hayatımıza farklı bir yön getirecek

Müşteriden üretim sürecine kadar uçtan uca bağlantılı akıllı sistemler, IoT teknolojileri ve elde edilen verinin analitik ve yapay zeka ile işlenmesi sayesinde Endüsti 4.0 devrimi gerçekleşebilecek.

Tüm kanallar müşteri ile buluşmaya hazır! ‘Kurumsal inovasyon’ anlayışını benimseyen Türkiye Finans, geliştirdiği çözümlerle tüm paydaşlar arasında işbirliğini verimli kılıyor.

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

1190 1 - 7 Ekim 2018

Sayfa

4

Savunma sanayimiz yerli üretimle büyümeli Savunma sanayisinde kullanılacak araç, ekipman ve yedek parçaları üretebilmek için takım tezgahlarının tümüne ve robotik sistemlere ihtiyaç duyuluyor.

Sayfa

12

Sayfa

3

Bilişimin nabzını şehir şehir tutan BTvizyon Anadolu Toplantıları’nın yeni durağı Erzurum oldu. Sırada 4 Ekim’deki Ankara BTvizyon Toplantısı var.

Sayfa

20

Verimlilik üçgeni: Hibrit BT, akıllı uç noktalar ve servisler HPE’nin ‘Reimagine İstanbul’ etkinliği kapsamında blockchain, yapay zekâ, dijital işyeri ve iş sonuçlarına etki edebilecek birçok konu hakkında detaylar paylaşıldı

Hedefli siber saldırıların yüzde 13’ü önlenemiyor! Accenture, hazırladığı "2018 Siber Dayanıklılık Raporu"nu açıkladı. Raporda 2017’de hedefli siber saldırıların yüzde 87’sinin önlendiği belirtildi. Yüzde 13’e küçük bir oran diye bakmak ise büyük bir hata. Bu sonuç, siber dayanıklılığın daha da iyileştirilmesi ve yenilikçi teknolojilere daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin sinyallerini veriyor.

Sayfa

13

BULUTU

BULUT YAPAN VERi MERKEZi

RADORE

Şirketlerde mevcut çalışanlar ya da ayrılanlar tarafından gerçekleştirilen veri sızıntıları, hem iş hem de itibar kaybına neden oluyor. Ayrıntılar dosya sayfalarımızda.

TL A İ L G LU AKLINDAKI SORULARI

İ İL

Veri Sızıntılarını Önleme ve İtibar Yönetimi

BU

BTvizyon Toplantıları üçüncü kez Erzurum’da


İlk günden bu yana güvenlik dünyasında

11 yıldır uzman

64 HD kamera desteği

Rakiplere kıyasla %40 daha düşük elektrik faturası 7/24 Kesintisiz Güvenlik

180TB yıllık iş yükü kaldırabilme

RV titreşim sensörü sayesinde güvenilir kayıt

4TB ve üstü modellerde matlaşma önleyici özel lehim kaplama


BThaber

GÜNDEM

1 - 7 EKİM 2018

3

Hedefli siber saldırıların yüzde 13’ü önlenemiyor! 15 ülkede 19'u aşkın sektörde, yıllık 1 milyar dolar ve üstü gelir elde eden şirketlerin 4.600 karar verici siber güvenlik sorumlusu ile görüşen Accenture’ın hazırladığı "2018 Siber Dayanıklılık Raporu"na göre özel kurumlar yılda en az 30 adet siber güvenlik tehdidine maruz kalıyor ama bu siber saldırıların yüzde 87'sini önleyebiliyor. Bu sonuç, siber dayanıklılığın daha da iyileştirilmesi ve yenilikçi teknolojilere daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin sinyallerini veriyor. Geçtiğimiz 2 yıl karşılaştırıldığında fidye yazılım ve dağıtık hizmet dışı bırakma (DDoS) saldırıları artarken, hedefli siber saldırı sayısı kurumlar için iki katına çıktı. Büyüyen siber tehditlerle birlikte kurumlar, siber saldırıları saptamakta ve engellemekte çok daha başarılı oluyor. Ciddi bir ilerleme kaydedilmesine rağmen, günümüzde her beş kurumdan sadece ikisi makine öğrenimi, yapay zeka ve otomasyon teknolojileri gibi yeni nesil çözümlere yatırım yapıyor. Bu da siber dayanıklılık alanındaki inovasyona ve çözümlere daha fazla yatırım yapılarak kat edilebilecek daha çok yol olduğunun önemini vurguluyor. 2018 yılının ilk yarısında gerçekleşen bu araştırma kapsamında savunma alanlarını geçerek kritik sistem, veri ve süreçlere zarar verme ve hassas bilgileri kurum dışına çıkarma potansiyeline sahip hedefe yönelik siber saldırılar araştırıldı. Araştırma sonuçlarına göre, son iki yıl içerisinde iki kattan fazla artış yaşanan fidye yazılım

saldırılarındaki artan baskıya rağmen; kurumlar, süreçlerini iyileştirip 2017 yılında hedefli saldırıların yüzde 70’ini engellerken günümüzde bu oran yüzde 87’e çıkmış durumda. Ancak, bu odaklı saldırıların yüzde 13’ü güvenlik önlemlerini aşıyor. Kurumlar hala, ciddi hasar veren ve hassas bilgi ve varlıkların kaybına neden olan yılda ortalama 30 adet güvenlik ihlaliyle karşılaşıyor. Accenture Security Türkiye Yönetici Ortağı Uğur Karakaya rapora ilişkin “Kurumlar artık verilerinin hacklenmesini, çalınmasını ve sızdırılmasını engelleme konusunda çok daha başarılılar. Geçtiğimiz yıl her üç saldırıdan biri güvenlik önlemlerini aşabiliyorken; bu sene sekiz hedefli siber saldırının sadece biri güvenlik önlemlerini aşabiliyor. Bu araştırmanın sonucu kurumların siber saldırıların etkilerini azaltma konusunda ilerleme kaydettiklerini gösterse de daha yapacakları çok iş var. Eğer kurumlar güvenlik önlemlerini aşan saldırıları daha da azaltmak istiyor ise yatırım kapasitelerini artırarak - akıllı güvenlik yatırımları yapmayı öncelikli hale getirmeliler. Yatırım yapmaya devam eden ve yeni teknolojileri benimseyen liderler içinse sürdürülebilir bir siber dayanıklılık önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde gerçekleşebilir. Bu oldukça ümit verici bir öngörü” dedi. Güvenlik ekipleri ihlalleri daha hızlı tespit ediyor Bir güvenlik ihlalini tespit etmek artık çok daha az zaman alıyor; eskiden bunu belirlemek aylar hatta yıllar sürerken artık sadece haftalar hatta günler içerisinde tespit edilebiliyor. Katılımcıların ortalama yüzde 89'u ihlallerin artık

bir ay içerisinde tespit edildiğini belirtiyor (ki bu oran geçen sene yüzde 32 idi). Bir hafta veya daha kısa bir sürede ihlalleri tespit edebilenlerin oranı geçen seneye kıyasla yüzde 10’dan yüzde 55’e çıkmış durumda. Kurumlar ihlalleri hızlı tespit etmekte daha etkin hale gelmelerine rağmen, bu sene de geçen sene ile aynı şekilde bu ihlallerin sadece yüzde 64’ünü bulabiliyor ve geri kalan ihlalleri de tespit etmek adına dışarıdan kurumlar ve ekiplerle iş birliği yapıyor. Bu durum ise, siber atakları durdurmak için iş dünyası ve hükümetler arasındaki iş birliğinin ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor. Güvenlik ekiplerinin tespit edemediği saldırıların nasıl fark edildiği sorulduğunda ise; katılımcıların üçte birinin (%38), iyi niyetli bilgisayar korsanları veya rakip veya sektördeki arkadaşları aracılığı ile öğrendikleri anlaşılıyor (2017’de bu oran %15 idi). İlginç bir şekilde, tespit edilemeyen ihlallerin sadece %15’i hukuk yaptırımları aracılığı ile bulunuyor. Önceki sene bu oran %32 idi. Kurum başına düşen ortalama siber saldırı sayısı artmasına rağmen, kurumlar bu siber saldırıları tespit etmekte ve engellemekte eskisine göre daha başarılılar.


48

BThaber

E-TOPLUM BİLİŞİM DÜNYASI

21 -1 27 - 7MAYIS EKİM 2018

Savunma sanayimiz yerli üretimle büyümeli Savunma sanayisinde kullanılacak araç, ekipman ve yedek parçaları üretebilmek için takım tezgahlarının tümüne ve robotik sistemlere ihtiyaç duyuluyor. Savunma sanayisinin ülke ekonomisi için itici güç olduğunu söyleyen Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) Başkanı Hakan Aydoğdu, bu sektörlerin üretimi için yapıtaşı olan takım tezgahları sektörünün yılsonu hedefinin yüzde 10 büyüme ile 1.3 milyar dolarlık hacme ulaşmasını beklediklerini vurguladı. Bu başlıkta 2-7 Ekim 2018 tarihlerinde düzenlenecek MAKTEK Avrasya 2018 Fuarı’nda takım tezgahları, metal-sac işleme makineleri, tutucular-kesici takımlar,

kalite kontrol-ölçüm sistemleri, CAD/CAM, PLM yazılımları ve üretim teknolojileri alanlarında faaliyet gösteren katılımcılar yer alacak. Savunma sanayisinde kullanılacak araç, ekipman ve yedek parçaları üretebilmek için takım tezgahlarının tümüne ve robotik sistemlere ihtiyaç duyulduğunu belirten Aydoğdu, “Takım tezgahları sektörünü bir bütün olarak ele aldığımızda, savunma sanayisinin gelişimini ve hacmini büyüttüğü için bu sektörün de otomotiv sektörü gibi ekonominin itici gücü olmasına katkı sağlıyor. Üretim sektörlerinin gelişimi ve büyümesi ile Türkiye’de üretilen takım tezgahlarının sayısı ve kalitesinde artış

yaşanacak. Yerli üretim olan takım tezgahlarının tamamlayıcı ekipmanlarının

üretiminde ihtiyaçlar doğrultusunda gelişme var. Tüm üretim sektörlerinde sürdürülen yerlileşme hamlesi ile 2018 yılında sektörümüzdeki büyümenin 1,3 milyar dolara ulaşarak, ciro bazında yüzde 10 artış göstermesini öngörüyoruz. Savunma sanayisi araçlarının şasesinden kaportasına, motorundan ateşleme sistemine, zırhından elektronik sistemlerine kadar neredeyse tüm aksamlarının üretimi için ya direkt olarak takım tezgahlarına ya da takım tezgahları ile üretilmesi gereken diğer makina ve ekipmanlara ihtiyaç duyulmakta. Günümüz sanayisinde takım tezgahları ile robotların birlikte çalıştığını göz önüne alırsak, montaj hatlarını da bu sınıfa

dahil edebiliriz” dedi. Savunma sanayisinin önde gelen üretimleri olan Atak Helikopteri, Altay Tankı, Hürjet, İnsansız Hava Araçları (İHA ve SİHA), gemiler, UMTAS, OMTAS, Cirit gibi füze ve savunma sistemleri, piyade tüfeği, Aselsan, Roketsan, TAI tarafından geliştirilen hava/kara/ deniz savunma sistemleri ve radarlar, uydu ve telekomünikasyon sistemleri, sonar sistemleri, lazer güdümlü savunma sistemleri gibi savunma ve havacılık alanındaki yerli üretim olan araç ve sistemlerin doğrudan ve/veya dolaylı olarak takım tezgahları ile üretildiğini hatırlatan Hakan Aydoğdu, sektörün, savunma sanayi üretimi için birinci derece önem taşıdığını söyledi.

Samsung ve TBV’den işbirliği Samsung Electronics Türkiye, Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) ile bir işbirliğine imza attı ve düzenlenen toplantıya Samsung Electronics Türkiye Başkanı

DaeHyun Kim ve Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı katıldı. DaeHyun Kim, “İçinde bulunduğumuz topluma katkı sağlamanın

öneminin farkındayız” derken, Faruk Eczacıbaşı da “TBV; 1995 yılından bu yana ortaya koyduğu projelerle Türkiye’nin bilgi ve iletişim teknolojileri

alanında ilerlemesi için çalışmalarını sürdürüyor ve sürdürmeye devam edecek” dedi. Siber şiddete karşı “Siber Zorba Olma!” diyen Samsung,

önümüzdeki dönemde TBV ile bu konu özelinde de işbirliği yaparak, farkındalığı yüksek bir toplum oluşturma yolunda ortak hareket edecek.

Türkiye’nin kurtuluşu Ar-Ge ile olacak Avrupa Birliği (AB) tarafından araştırma ve inovasyonu destekleyen, yüksek bütçeye sahip ‘Ufuk 2020’ araştırma programı 17 Eylül’de Kadir Has Üniversitesi’nde düzenlenen “Ufuk 2020 Mükemmeliyetin Yayılımı ve Katılımın Genişletilmesi Bilgi Günü” ile tanıtıldı. TÜBİTAK ve Kadir Has Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen çalıştayda, birçok üniversiteden akademisyenler, merkez yöneticileri ve öğrenciler bir araya geldi. “Ufuk 2020 Mükemmeliyetin Yayılımı ve Katılımın Genişletilmesi” alanının genel yapısı, eşleştirme programı, mükemmel araştırmacı /

yönetici davet etme programı ve TÜBİTAK Ufuk 2020 destek ve ödül programları hakkında bilgiler de paylaşıldı. Kadir Has Üniversitesi Ar-Ge Kaynakları Direktörü Prof. Dr. Hasan Dağ, Türkiye’nin kurtuluşunun Ar-Ge ile olduğunu vurgulayarak; “Avrupa’daki araştırıcı ve uzmanlar ile işbirliği yaparak, Avrupa’daki fonlardan yararlanabiliriz. Çünkü orada kaynak var, Türkiye olarak bu fona katkı veriyoruz ve bu fonlardan yararlanmamız için bir neden yok. Desteklenen projelerde alan kısıtlılığı olmadığı için hemen hemen her alandaki projeler destekleniyor. Eğer bir

araştırma merkezi mevcutsa, bu merkezin yetkinliğini artırmak için iki Avrupa ülkesinde araştırma merkezi veya üniversitelerden buluyor ve 15 Kasım 2018 tarihine kadar başvuru yapılabiliyor. Diğer Avrupa projelerine kıyasla, değerlendirme süreci biraz daha kolay ve kabul edildiği takdirde, araştırmacılara iyi paraların ödendiği iyi bir araştırma projesi” dedi. Prof. Dr. Hasan Dağ, AB’nin araştırma ve inovasyonu teşvik eden yüksek bütçeye sahip araştırma programı gibi programlara katılım sağlanması için çalışmalar

yaptıklarını söyledi ve “Bugüne kadar üç tane Avrupa proje çalıştayı yaptık. Proje yazma kampları, Avrupa’dan hakemler getirerek projelerin nasıl değerlendirildiğini hocalarımıza

detaylı anlattık. Burada birim amirleri, dekanlar, araştırma merkez müdürleri, yetkilileri çağırıyoruz ki kendi ekiplerini organize etsinler ve bu tür projelere başvursunlar” çağrısını yaptı.

Tüketiciler için yeni bağlantı noktası Elektronik kimlik bilgisine sahip cihazların kaybolması veya çalınması durumunda haberleşmeye kapatılması

için ihbarda bulunmak, yurtdışından getirilen cihazların kaydı hakkında bilgi almak ve IMEI

numaralarına ilişkin diğer konularda destek sağlamak için çalışan BTK Tüketici İletişim Merkezi, yeni

numarasında hizmet vermeye başladı. Şimdiye kadar 0312 294 94 94 numarasından hizmet veren merkez,

tüketicilere daha hızlı ve etkin bir hizmet sunulması için 120 kısa numarasına taşındı ve 7/24 ulaşılabilir durumda.


SAP Sistemleriniz KVKK/GDPR’a Hazır Mı? "Sicile Kayıt Yükümlülüğünün Başlama Tarihleri" ile ilgili Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 19/07/2018 Tarihli ve 2018/88 Sayılı Kararına göre; 1 Ekim 2018 tarihi itibariyle veri sorumluları siciline ilk kayıt yükümlülüğü başlıyor! Buna göre, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununun (Kanun) 16 ncı maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “Kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişiler, veri işlemeye başlamadan önce Veri Sorumluları Siciline kaydolmak zorundadır.

Ar-Ge yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Kurumların yönetmek durumunda kaldığı veri boyutunun ve hassaslığının artması gerek yerel gerekse hırsızlığı gibi siber suçların artması ile beraber daha detaylı bir yetkilendirme yapısına ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda hassas verilere erişim kontrol altına alınmalıdır. Bunun için de ERP yazılımlarında genel olarak

Türkiye’nin en büyük teknoloji firmalarından olan MBIS

uluslararası regülasyonlar ile veri güvenliği denetimlerinin başlaması ve veri

kullanılan rol bazlı yetkilendirme (Role Based Access Control) fonksiyonlarına ek olarak günümüz ihtiyaçlarını karşılamak için alan bazlı yetkilendirme (Attribute Based Access Control) fonksiyonları gereklidir. Alan Bazlı Yetkilendirme ile firmalar, bir ekrandaki her bir alan için kurallar tanımlayabilmektedir. Böylece veriye erişim kontrol altına alınmaktadır.

Günümüz ihtiyaçlarının sonucu olarak firmaların SAP içerisinde çok yönlü güçlü bir yetkilendirme motoruna ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaca cevap verecek bir çözüm olması hedefiyle MBIS’in İstanbul ve Ankara’daki Ar-Ge laboratuvarlarında geliştirilen Data Access Manager, hem Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında kabul edilen hassas verilerin yönetilmesi için içerisinde hazır bir kural seti ile gelen, hem de işletmelerin gizli, kritik ya da hassas verilerinin kolayca yönetilmesine olanak tanıyan yeni nesil bir yetkilendirme ürünüdür. MBIS Ar-Ge Genel Müdürü Yusuf Çetin, “Data Access Manager, MBIS’in geliştirdiği ilk ürün değil ancak küresel bir pazarı hedeflediğinden bizim için çok yeni bir tecrübe olacak. Türkiye’nin dünya çapında bir yazılım üssü olabilmesi için uluslararası arenada kendine yer edinebilecek ürünler geliştirmesi gerekiyor. Data Access Manager da, 130 farklı ülkedeki onbinlerce SAP müşterisinin, yetkilendirme konusunda yaşadığı problemleri çözmesi sebebiyle fark yaratacak ve yazılım ihracatımıza katkı sağlayacaktır.” diye açıklamada bulundu. Data Access Manager ürünü ile ilgili detaylı bilgiye kvkk.mbis.com.tr adresinden ulaşılabilir. MBIS Hakkında: SAP’nin Türkiye’deki ilk “Gold Partner”ı olan MBIS, bugüne kadar aralarında madencilik, gıda, otomotiv, makine imalat, metal, ilaç, kimya, sağlık, çimento gibi farklı sektörlerden 350 şirkette 500 proje gerçekleştirmiştir. Yeni dönemde MBIS, bu projelerden elde ettiği know-how’ı kendi geliştirdiği ürünlere aktarmayı hedefliyor. Şirketle ilgili detaylı bilgiye www.mbis.com.tr adresinden ulaşılabilir.

10 Ekimde 15:00’da gerçekleştireceğimiz SAP Kullanan Firmaların KVKK'ya Uyum Süreci Webiranımıza davetlisiniz


6

E-TOPLUM

Tablolar dile geldi Mona Lisa, bir anda kendine gelip, “Off, sürekli gülümsemekten çenem ağrıdı” diyor. Hemen menejerine telefon ediyor. “Burada böyle sürekli sırıtamam.” Menejer, “Ama, senin tebessümün için oraya her gün 20 bin kişi geliyor.” Mona, kararlı: “1503’ten beri bu işi her gün yaptığımı bir düşünsene. Üstelik, tabloda yalnızım. Hani buna çare bulacaktın?” Menejer: “Seni başka bir tabloya transfer edemeyiz.” Mona: “Son Yemek’e katılsam? Onu da Leonardo yaptı nasıl olsa.” Menejer: “Ama o tablo sadece 13 kişilik. Bir de sen olamazsın. Üstelik, Milano’da.” Mona: “İyi de salak salak gülümsemesem?” Menejer: “Herkes onu görmeye geliyor. Sen bir mega star’sın.” Mona: “Çok çok sıkıldım. Grev yapacağım. Fransa’da her gün grev var nasıl olsa.” Menejer: “Bak, daha önce

BThaber

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

söylemedim ama, film artisti olacaksın. Leonardo Di Caprio, DaVinci Şifresi’nde oynayacak seninle.” Mona, buna pek seviniyor. “Tamam o halde, beklerim ben de” diyor. Menejer ise, Mona telefonu kapattı sanıp “Bu artistlere de her rolü yutturursun” derken Mona’nın yüz ifadesi şeytanlaşıyor. The End. Bu yaratıcı yenilikçi sempatik videoyu Fouzia (Fevziye) Kechkech yarattı. Ve Mona Lisa gibi ünlü 10 tablodaki karakterleri konuşturarak. Videolar, Fransız-Alman ortak sanat Tv’si Arte’de yayınlandı. Diğer “dile gelen” tablolar arasında Edouard Manet, Rene Magritte, Norman Rockwell, Edgar Degas’nın eserleri de var.

1 - 7 EKİM 2018

Şarabı denizde eskittim

İnovasyonda sınır yok. Yaratıcılık, buluşçuluk, araştırma, geliştirme, pazarlama, tanıtım hepsi bir araya gelince, diğer finansal koşullar ve biraz talih, şans, “kader kısmet” de olursa, katma değeri yüksek bir ürün/ hizmet sunmak mümkün. Örneğin, kırmızı şarabı denizin 20 metre altında yıllandırmak. Ve sonra bunun şişesini 70 – 210 euroya satmak. Hırvatistan’nın Adriyatik Kıyısında Dalmaçya, yüzlerce yüzlerce adası, yarımadası, koyları, körfezleriyle muazzam bir turizm kaynağı.

Burada Dubrovnik’in bir saat kuzeyinde Peljesac yarımadasında Edivo Vina şarap üretim şirketi, Navis Mysterium adını verdiği şaraplarını denizin altında yıllandırıyor. Şarabın ismi Hırvatça’da “Denizin Gizemi” demekmiş. Üzüm, denize 45 derece açıyla duran yamaçta, sürekli güneşe bakarak, 300 metre yüksekte yetiştiriliyor. Daha sonra şarap yapılmak üzere işleniyor. Sonrası ise işin inovasyon kısmı: Şişeler, kauçuk bir malzemeyle sarılarak, amforaların içine yerleştiriliyor. Dalgıçlar, bunları 20 metre aşağıda özel yapım

bir kafese taşıyor. Şaraplar, orada sürekli 15 derece soğuk ortamda, güneşten uzakta bekliyor. Her on günde bir dalgıçlar, aşağıya inip amforalarda çatlak, sızıntı var mı diye bakıyorlar. Kırmızı şarap için yapılan bu muamele, beyaz şarap için biraz daha farklı. Beyaz şarap şişeleri daha derine gönderiliyor. Şişe başına yüksek fiyatı, bu inovasyon ve şarabın tadına bu inovasyonla katılan aroma değeri belirliyor. Amforaya sarılmadan saklanan şişe daha ucuz, amforalı olursa daha pahalı ve “havalı.” Edivo Vina’nın şarap üretimi az, ama kullandığı yıllandırma yönteminin “tekliği” ve ilginçliğiyle rakiplerinden öne çıkıyor. Hırvatistan’da “coğrafi işaret sistemi” ile tanımlı 300’ü aşkın şaraplık üzüm bölgesi var. Dünya sıralamasında 32’inci sırada: Yıllık üretimi 45 bin 272 ton (FAO, 2014). Ve Türkiye, hemen bir alt sırada 44 bin 707 tonla onun peşinde. (Ölçek için: İtalya birinci sırada 4.7 milyon tonla!).

Yalan dolana karşı reçete Fransız Politika Planlama Dairesi (Centre d’analyse, de prévision et de strategieCAPS) ile Fransız Askeri Stratejik Araştırma Enstitüsü (Institut de recherche stratégique de l’École militaire- IRSEM) tarafından hazırlanan 200 sayfalık raporda, bilgi kirliliğinin nedenleri, nasılları, niçinleri, bundan sonra olacaklar ayrıntılı bir dille –hem de gazeteci diliyle- anlatıldı. 5N+1K ilkesine göre hazırlanan mükemmel bir rapor. Günümüzün “artık normal” kabul etmek zorunda kaldığımız yalan haber konusunda yazılmış bir ansiklopedi. Bu karanlık dünyayı kimlerin neden yarattığına dair saptamalar hepimizin bildiği konular. Yalan haber, tarihin eski yüzyıllarından beri var. Adına bazen

propaganda denilir, bazen manipülasyon, veya başka şık sözcüklerle tanımlanır. Şimdi ise dijitalleşme sayesinde yalan haber bir saniyede dünyaya yayılıyor. Eskiden farkı, burada. Eğriyidoğruyu ayırdedemeyen, her duyduğuna, okuduğuna inanan “yetersiz eğitimli” milyonlar buna inanıyor. Doğrusunu sonradan öğrense dahi yalana inanmaya devam ediyor. Bu, psikiatrik bir durum (Eski yüzyıllarda kadınların cadı olduğuna “inananlar” gibi). Bütün bunları biliyoruz, ama raporda bu işlerin nasıl yapıldığına dair 40 sayfalık bölüm, kimlerin nasıl önlem almaya çalıştığına dair 50 sayfalık bölüm, ve raporun son kısmındaki 50 çözüm (ya da “başaçıkma”) önerisi konunun ne kadar dallı budaklı bir kanser haline geldiğini gösteriyor.

Önerilerden biri: Yalan habere neden ihtiyaç duyulduğunu anlayın. “Yalan haberin amacı bugün, artık belirli bir ideolojiyi veya sistemi savunmak değil. Soğuk Savaş dönemindeki ABD’ye karşı Sovyetler denklemi artık yok. Onun yerine, Batı (demokratik ülkeler) tarafından temsil edilen değerlerin paçavraya çevrilmesi ve toplumlarda kutuplaşmanın artırılması temel amaç oldu. Bunu yapanların da illa devletler olması bile şart değil. Kendilerini o devletin destekçisi ilan etmiş taraflar işin içinde.” Ve tabii, şu gerekçenin “kendisi” de yalan: “Dijital platformlar (sosyal medya) kişilerin, görüşlerini özgürce açıkladıkları bir yerdir, teknoloji taraf tutmaz.” Bu gerekçeye karşı, Cambridge

Analytica konusunda görüş belirten bir tanığın şu ifadesi çok açık: “Bıçak, tarafsızdır. Onu yemek yaparken kullanırsınız, ama cinayet için de kullanırsınız.” Yalan haber konusunda bir diğer raporu ise Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) yayınladı. Kurumun, gazetecilik eğitimi dizisinden 128 sayfalık rapor medyanın ve iletişim okullarının bu konuda kendilerini nasıl eğiteceklerine dair (Journalism, Fake News & Disinformation). 7 bölümlük raporun başında, “Bu kitabı ders çizelgesi gibi kullanabilirsiniz” yazıyor. Her bölümün sonuda ev ödevi, okuma önerileri var. Raporda “Haber/Bilgi Kargaşası” tanımlanıyor: Bir yanda yanlış, hatalı, yalan olabilecek bilgi (mis-

information). Öte yanda zarar vermeyi amaçlayan nefret söylemi, düpedüz yalan (mal-information). İkisinin kesiştiği yer ise bunların karışımından oluşan dis-information. UNESCO, bu ince ayar ayrımları gazetecinin nasıl yapacağının ilacını hazırlamış. Acaba ilaç, hastalığa iyi gelir mi?


Türkiye’nin teknoloji devi General Mobile’ın üretim tesislerinde kesintisiz ve güvenli iletişim altyapısı General Mobile markası altında yerli cep telefonu üretimi gerçekleştiren ve 33 farklı ülkeye de ihracat yapan Telpa’nın yeni fabrikasının ağ ve kablosuz erişim altyapısının kurulumu projesi Bilgi Birikim Sistemleri (BBS) tarafından gerçekleştirildi. entegre teknoloji uygulamaları ve dijitalleşme, uzun vadeli hedeflerimizde ise siber fiziksel IT sistemleri yer almaktadır. Vizyonumuz “Dünyanın en çok tercih edilen cep telefonu markası olmak.” Bu vizyonu gerçekleştirmek için şirket içerisinde edindiğimiz mottomuz ise “Yüksek kalitede, ulaşılabilir, güncel teknolojilere sahip akıllı mobil ürünler geliştiren bir marka olmak.” General Mobile Sistem ve Ağ Teknolojileri Yöneticisi Mehmet Fatih Şahin, BBS ile birlikte yürüttükleri proje hakkında şunları kaydetti:

General Mobile IT Müdürü Murat Çim, proje ile ilgili hedefleri konusunda şu bilgileri verdi: “Kısa vadeli bilişim teknolojileri hedeflerimizde altyapı gelişimi, orta vadeli hedeflerimizde

Proje Özeti General Mobile’ın yeni açılacak üretim tesisinde, fabrika ağ ve kablosuz erişim alt yapı mimarisinin en verimli şekilde kurgulanması. Proje Hedefi Telpa General Mobile fabrikasında tüm personelin, üretim hatlarının ve depo alanlarının en etkin biçimde kablolu kablosuz erişim alt yapısının 7x24 kesintisizlikle çalışırlılığının sağlanması. Proje Sonuçları Yaklaşık altı aylık bir süreçte hem yerinde insani keşif hem de mimari planlar dahilinde ihtiyaçlar çıkartılmıştır. Ağ anahtarları, erişim nokta ekipmanları, güvenlik duvarı, yeni nesil son kullanıcı güvenliği konularında global üreticilerle iş birlikteliği sağlanmış, IT ve OT sistemlerinin güvenliği ve kesintisizlik esas alınarak proje teslim edilmiştir.

GENERAL MOBILE HAKKINDA 1994 yılında ‘Lider GSM Operatörü’nün küçük bir bayisi olarak yola çıkan Telpa, bugün dünyanın önemli telefon üreticileri arasına girme başarısını gösterdi. 24 yıllık bu yolculukta hızla büyüyerek önce toptancı ve daha sonra da distribütör olan Telpa’nın 2003 yılında Samsung ile distribütörlük anlaşması yaptığında Samsung’un Türkiye’deki pazar payı %2’ler seviyesinde idi. Güçlü bayi ağı ile 6 bin noktada satış gerçekleştirerek, 4 yılda %40’lara çıkan pazar payı başarısı dünya genelinde bir örnek teşkil etmiş ve Telpa, Samsung’un dünyada en başarılı distribütörü olarak ödüllendirilmiştir. BlackBerry, Motorola, Sony Ericsson, SanDisk, Belkin gibi global markaların distribütör ve satış sonrası hizmetlerini veren, operatör kanalında önce Turkcell’in, sonra da Avea’nın münhasır distribütörlüğünü gerçekleştiren Telpa için 2012 yılı bir dönüm noktası oldu. 2012 yılında stratejik bir karar değişikliğine giderek sektördeki deneyimlerini, tecrübelerini, kendi markalarına aktarmaya karar vererek 2005 yılında Amerika’da kurulmuş olan General Mobile markası ile yollarını birleştirmişlerdir. Böylece 2013 yılında tüm global markalarla olan distribütörlük ve satış sonrası servis anlaşmalarını da sonlandırmışlar. Böylece zincirin her halkasında bulunmuş olarak edindikleri deneyimlerini kendi markalarına aktaracak olmanın heyecanı ile yeni bir sürece başlamışlardır. General Mobile markası bugün Türkiye’de pazarında 3. sıraya yerleşmiş durumda bulunuyor ve dünyanın 33 ülkesine cep telefonu ihracatı gerçekleştiriliyor.

advertorial

Yaklaşık altı ay süren ve ağ anahtarları, erişim nokta ekipmanları, güvenlik duvarı, yeni nesil son kullanıcı güvenliğini kapsayan çalışmalar ile birlikte yeni fabrika kesintisiz hizmet sunabilen bir altyapıya sahip oldu.

“BBS ile proje öncesi planlamadan ürün seçimine; kurulum ve proje teslimine kadar her adımda son derece titiz ve profesyonel bir çalışma gerçekleştirdik. Proje teslimi sonrasında da 6 aylık süreçte periyodik kontroller gerçekleştirerek altyapının tüm noktalarında optimum seviyede çalışılırlığını teyit ve takip ederek projeyi sonlandırdık. Değerli katkılarından dolayı BBS ekibine teşekkür ediyoruz.”


8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

21 -127- 7MAYIS EKİM 2018

Tüm kanallar müşteri ile buluşmaya hazır! ‘Kurumsal inovasyon’ anlayışını benimseyen Türkiye Finans, geliştirdiği çözümlerle tüm paydaşlar arasında işbirliğini verimli kılıyor. Handan Aybars Teknolojiyi en iyi şekilde kullanıp müşterilerine bankacılık ürün ve hizmetlerini kolay kullanılır, güvenilir ve yüksek performanslı sunmak üzere çevik yönetişim modellerini uygulayan Türkiye Finans BT ekibinin önceliği dijital dönüşüm. “Ama dijital dönüşümü sadece teknoloji dönüşümü olarak görmüyoruz” hatırlatmasını da yapan Türkiye Finans Bilgi Sistemleri ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Fahri Öbek, kurumsal dijital dönüşüme bakışlarını şöyle tanımladı: “Altyapımız, BT iş yapış modeli ve süreçlerimiz, uygulamalarımız, kurum içi iş süreçlerimiz ile desteklenen bir teknoloji dönüşümü.” Bu doğrultuda, tüm kanallarında ürün ve hizmetlerini geliştirmeye ve çeşitlendirmeye devam ettiklerini vurgulayan Fahri Öbek, eklemeden geçmedi: “Bu bakış açısı ile dijital dönüşüme 2011 yılında Türkiye’deki ilk Tier-3 tasarım ve işletim sertifikasına sahip olan veri merkezimizi kurarak başladık.” Bu kapsamda, teknolojik altyapıyı mümkün olan en iyi seviyeye getirdiklerini ifade eden Fahri Öbek. “2014 yılında toplam 5 aylık sürede BT geliştirme ve altyapı ekiplerimizin tamamını çevik yöntemlerle çalışacak şekilde yeniden yapılandırarak, ülkemizdeki, Doğu Avrupa ve Orta Doğu’daki en büyük ve en hızlı çevik dönüşümü gerçekleştirdik” bilgisini verdi. Detayları ve hedefleri Fahri Öbek ile konuştuk:

Tüm bu yatırımlar size neler kazandırdı? Şu anda 50’den fazla takım ve 250’den fazla çalışan ile “Scrum” uygulayarak klasik “Waterfall” modele göre çok daha esnek, çevik ve hızlı değer üretiyoruz. 20142017 arasında ise yaklaşık 3 yıl süren BT Transformasyon Programı’nı hayata geçirdik. Bu kapsamda uygulama altyapımızı modernize edip servis tabanlı mimariye dönüştürdük, tüm kanallarımızı yeniledik ve yeni dijital kanallar geliştirdik. Ayrıca analitik altyapımızı oluşturduk, günlük kâr-zarar analizlerini yapabilir hale getirdik ve tüm bu çalışmalar ile iş süreçlerimizi optimize ederek, verimliliğini ve etkinliğini arttırdık. Sağlam temellere dayalı altyapı ve çevik bir yönetişim modeli ile sektöre katkı sağlayacak yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirmeye devam ediyoruz. Gerek müşterilerin gerek çalışanların BT odaklı yeniliklere bakışı nasıl? Neler bekliyorlar? Müşterilerimiz, bankamızın servis ve hizmetlerine tüm kanallarımızdan en kolay şekilde ulaşmak ve aynı kullanıcı deneyimini yaşayarak işlemlerini tamamlamak istiyor. Bunu da “Omni Channel Management” yaklaşımı ve bu metodu destekleyen teknolojilerle donatılmış ürünlerimizle karşılamaya çalışıyoruz. Müşterilerimizin talepleri de işlemlerini şubeye

gelmeden, özellikle mobilden yapabilmek odağında gelişiyor. Akıllı telefonlar ile mobil bankacılık uygulamalarının kullanımını destekleyen, servis ve hizmet çeşitliliğini arttıracak strateji izliyor, gerek internet gerek mobil uygulamalar üzerinden şubeye gelmeden müşteri olabilmek, hesap açabilmek ve ürün ve hizmet kullanımına başlayabilmek için gerekli uygulamaları geliştirip hizmete alıyoruz. Mobilite, bulut bilişim, sosyal medya etkileşimli bankacılık gibi konularda yenilikçi tasarımlarımız ve projelerimiz var. Gerek 2018 yılı gerekse orta vade için BT başlığında planlarınız ve stratejiniz hakkında bilgi verir misiniz? Türkiye Finans BT olarak stratejimizi üç temel başlıkta özetleyebiliriz. Birincisi; altyapı tarafında, yüksek performans ve iş sürekliliği, yüksek hızlı iletişim altyapısı, sanallaştırma ve bilgi güvenliği alanlarına odaklanıyoruz. İkinci olarak; ürün ve hizmet geliştirme tarafında, Ar-Ge ve inovasyon, dijital dönüşüm, iş zekâsı ve büyük veri analizi, mobilite, sosyal medya etkileşimli bankacılık servisleri ve FinTech işbirliklerine önem veriyoruz. Üçüncü alanımız olan yönetişim alanında ise kurumsal mimari standartlarını, çevik metodolojileri, kalite, performans ve hizmet seviyesi yönetimi ve maliyet optimizasyonu konularını BT süreçlerimizde uyguluyoruz.

Türkiye Finans Bilgi Sistemleri ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Fahri Öbek Gerek sektördeki bankalar gerekse fintech’lerle işbirliğine nasıl bakıyorsunuz? Bu konuda nasıl bir strateji izliyorsunuz? Endüstri 4.0 reel sektör kadar, finans ve bankacılık sektörüne de yeni açılımlar getirdi. Makineinsan etkileşimi, yapay zeka, chatbot’larla iletişim, IoT ve büyük veri analitiği gibi konular sektörümüzün Endüstri 4.0’a geçişinde hızlandırıcı alanlar ve bu konularda önemli yatırımlarımız var. Fintech’leri ise bankacılığa rakip değil, bu ekosistemi destekleyen iş ortakları olarak görüyoruz. “Hayata Katılım” mottomuz ve katılım bankacılığını herkesin hayatına sokma ekseninde fintech ve startup iş ortaklarımızla projeler geliştiriyoruz. Mobil ve alternatif kanallarımızı self servis bankacılığın tüm olanakları ile donatıyoruz. Fintech’lerle daha etkin çalışma ortamı yaratabilmek için

2016’da Open Banking olarak adlandırdığımız API portal altyapımızı hayata geçirdik. API portal entegrasyonu ile kurum tahsilatları, kredi kartı tahsilatları, doğrudan borçlandırma uygulamaları gibi birçok bankacılık servisimizi dışarı açarak, Fintech’ler üzerinden de müşterilerimize hizmet vermeye başladık. BT bazında yeniliklerin yurtdışına transferi söz konusu oluyor mu? Geliştirdiğimiz tüm ortam ve uygulamaları başka kurumların da kullanabileceği standartlarda geliştirmeye özen gösteriyoruz. Bugüne kadar geliştirdiğimiz uygulamalar kurum içinde kullanıldı. Öte yandan, ana ortağımız, aynı zamanda Suudi Arabistan ve Körfez bölgesinin en büyük bankalarından biri olan NCB ve iştirakleri başta olmak üzere uygulamalarımızın yurtdışında kullanılma imkânları üzerinde de çalışıyoruz.

Parasal süreçlerde kolaylık sağlayan çözümler Türkiye Finans, ürünlerini sadece kendisi veya tüm bankacılık sektöründe değil, yazılım sektöründe kullanılabilecek, yani ‘ticarileştirilebilecek’ şekilde üretiyor. İşte örnekler: • TFX TARGET ürünü; mobil cihazlardan haftada 5 gün 24 saat banka müşterilerine anlık döviz ve kıymetli maden işlemleri yapma imkanı sunuyor. Döviz ve kıymetli maden işlemleri anlık arbitraj veya forward işlem şeklinde yapılabildiği gibi, uygulamanın gelişmiş emir altyapısı üzerinden alım/satım emirleri ile vermek şeklinde de gerçekleştirilebiliyor. • Finansal Analiz Platformu;

kredilerin en önemli süreçlerinden Mali Tahlil aşamasını yöneten değerlendirme platformu. Ticari müşterilerin finansal ve CRM tabanlı verilerini, KKB, TCMB ve diğer veri sağlayıcı kuruluşlardan aldığı bilgilerle değerleme yapabilen bir uygulama. Yasal Raporlama Platformu; mevzuata uygun yasal raporlamaları farklı bankacılık platformlarına da entegre olabilecek standartlarda tasarlanmış olan gelişmiş bir rapor ortamı. Kurumsal Servis Yönetişimi; uygulama geliştirme süreçlerinde ortak servis

kullanımını arttırarak verimlilik sağlayan yönetişim kütüphanesi. Servis odaklı mimari içindeki uygulama servislerinin kayıt altına alınması, gerektiğinde sorgulanarak bilgilerine ulaşılabilmesi, tanımlı bir yaşam döngüsü içerisinde yönetilmesi, birlikte çalışmayı kolaylaştıran etkin iletişim yöntemlerinin uygulanması ve etki analizi gibi önemli özellikleri içeriyor. Risk Bazlı Fiyatlama; analitik altyapının ürettiği veriler doğrultusunda müşterilerin finansal davranışlarını ve mevcut risk durumlarını değerlendirerek, bankacılık

işlemlerinde kişiye özel fiyatlama modeli üreten bir uygulamadır. Müşteri risk tespiti için analiz, renklendirme, değerlendirme başlığında kredi öncesi müşteriyi skorlamak ve takip etmek, bütün bankacılık uygulamaları için en önemli ihtiyaçlardan biri. Katılım bankacılığında kredi müşterilerinin ağırlıklı olarak KOBİ ve ticari müşterilerden oluşması müşterilerin risk değerlendirmesinin ve derecelendirmesinin yapılmasının önemini arttırıyor. Bu sistem kredi kullandırma öncesi müşteri risk değerlendirmesini ve

derecelendirmesini yapan, bu amaçla analitik temellere dayalı çalışan akıllı bir yazılım. DevOps; ışığında Türkiye Finans, yazılım sürümlerinin otomasyonunu sağlayan bir platform geliştiriyor. Web, mobil ve bankacılık ortamları için geliştirilen yazılım kod paketlerinin, test ve canlı ortamlara geçişlerinde tam otomasyon sağlayan bir altyapı burada söz konusu. Sürecin çeşitli noktalarında tanımlı iş kurallarının otomatik olarak test edilmesini sağlayarak, güvenli ve kaliteli üretimin yapılmasını da bu yapı sağlıyor.




8

BThaber

BThaber 1 - 7 EKİM 2018

BİLİŞİM DÜNYASI

BİLİŞİM DÜNYASI

11

21 - 27 MAYIS 2018

Her nesneden alınabilecek veriler, anlamlandırılarak hayatımıza farklı bir yön getirecek Müşteriden üretim sürecine kadar uçtan uca bağlantılı akıllı sistemler, IoT teknolojileri ve elde edilen verinin analitik ve yapay zeka ile işlenmesi sayesinde Endüsti 4.0 devrimi gerçekleşebilecek.

Ölçsan Satış Müdürü Tunç Pınar Nesnelerin interneti (IoT) büyük veri için önemli bir kaynak sayılır. Ortam ile ilgili bilgileri toplayıp veri haline getiren ve bunları seçilen iletişim teknolojileri ile ileten milyonlarca nesne bulutta büyük bir verinin toplanmasına yol açacaktır. “Bu büyük veri uygulamaları için bir nevi hammaddedir ve işlenmesi gerekir” diyen Ölçsan Satış Müdürü Tunç Pınar, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “İşlenmemiş veri çok fazla fayda sağlamayabilir. Toplanan büyük veri başlıca raporlar

ile eşyanın durumunu, ortamın durumunu ve bir ürünün operasyonu ve kullanımı hakkında bilgi almaya ve gözlemlemeye yarar. Veriyi biraz işleyerek eşyayı veya bir ürünü kontrol etmek, operasyonu kişiselleştirmek mümkün olur. Bu gözlem ve kontrol fonksiyonlarına bir katman daha akıl katıldığı takdirde optimizasyon yapılması sağlanır. Bu sayede ürünün operasyonu optimize edilerek performans iyileştirmek, problemleri önceden kestirmek, tamir

ve servis gibi ihtiyaçları öngörebilmek mümkün olur. Bu optimizasyon maliyetten önemli tasarruf sağlar. Bu optimizasyon makine öğrenme gibi yapay zeka teknikleri sayesinde gerçekleştirilebilir. Yapay zekanın daha da fazla katkısı ile daha akıllı IoT uygulamaları yaratılabilir. Gözlemlemek, kontrol etmek ve optimizasyon üzerinde kullanılan yapay zeka teknikleri ürün operasyonunu otonom hale getirmeye yarar. Eşyalar ve ürünler başka ürünler ve sistemler ile kendi kendine koordine olabilir, otonom bir şekilde kararlar alabilir ve performans iyileştirecek ve öngörülen problemleri engelleyecek ve çözecek şekilde davranabilirler. Bu tarz otonom uygulamalarda yapay zekanın rolü oldukça fazla olacaktır.” Çevre, tarım, ulaşım, enerji ve sağlık alanında en çok IoT uygulamalarının ortaya çıktığını belirten ve enerji sektöründen bir örnek veren Tunç Pınar, “Enerji alanından örnek vermek gerekirse nüfus ve talep artışına bağlı olarak, global enerji tüketiminin önümüzdeki dönemde artacağı ön görülüyor. IoT, global enerji sorununa;

temiz enerji teknolojileri üreterek ve hali hazırdaki ürünlerin verimliliğini optimize ederek katkıda bulunacak” dedi.Pınar’ın verdiği bilgilere göre, IOT hayatımızın bir parçası haline gelecek. Bu nedenle başta teknoloji şirketleri yaptıkları tüm yatırımları IOT uyumlu teknolojiler üzerine geliştirmelidir. Artık her nesneden alınabilecek veri, anlamlandırılarak hayatımıza farklı bir yön getirecek ve anlam kazandıracak. Şirketler Ar-Ge ve ürün geliştirmelerini bu yönde planlamalıdırlar. IoT’nin uygulama olarak en çok konuşulduğu alanlardan birinin de akıllı şehirler olduğunun altını çizen Tunç Pınar, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Ancak akıllı şehir uygulamaları hâlâ emekleme seviyesinde ve alınacak çok yol var. Şehirler IoT sayesinde aydınlatmadan enerjiye, ulaşımdan güvenliğe, su, sağlık, çöp yönetimi gibi değişik konularda fayda sağlayabilir ve vatandaşlara daha yaşanabilir, sağlıklı ve huzurlu bir ortam sağlayabilir. Her şehir kendi önceliklerini belirlemeli ve ona göre bir akıllı şehir stratejisi geliştirmeli. Değişik uygulama alanları arasından maksimum fayda sağlanacak alanlara öncelik verilmeli. Örneğin aydınlatma birçok şehir için önemli

bir maliyet kaynağı ve bu alanda akıllı uygulamalar ile ciddi tasarruflara gidilebilir. Ölçsan olarak geliştirmiş olduğumuz akıllı aydınlatma çözümü AGASY ile şehirler, sokak ve cadde aydınlatmasını daha verimli hale getirilebilir. Ölçsan olarak LoRa protokolü ile geliştirdiğimiz akıllı modül ve node’ler sayesinde enerji ve aydınlatma alanında önemli bir tasarruf ve kolay kullanım imkanı sağlıyoruz. 2015 yılında başlayan H2020 REMORBAN projesi kapsamında geliştirmiş olduğumuz ve 2017 Eylül ayında devreye alınan City on CLOUD (COC) platformumuz ise; yenilenebilir enerji yönetimi, akıllı bina otomasyonu, elektrikli araçlar yönetimi ve akıllı genel aydınlatmayı sahadaki IoT modülleri yöneterek yapıyor. Akıllı şehirlere ek olarak IoT endüstride de ciddi anlamda verimlilik ve optimizasyon sağlaması ve dolayısıyla yarar getirmesi bekleniyor. I-IoT (Industrial IoT) veya Endüstri 4.0 terimleri ile de tanımlanan bu alan IoT’nin en hızlı uyarlandığı alanların başında sayılabilir. Fabrika sahalarında öngörücü bakım, süreç ve ürün geliştirme yaşam döngüsü optimizasyonu, lojistik, ortalama onarım süresinin düşürülmesi, varlık takibi ve bunun gibi birçok konuda inovasyon getirmek IoT sayesinde mümkün oluyor.”


12 8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

21 -127- 7MAYIS EKİM 2018

BTvizyon Toplantıları üçüncü kez Erzurum’da Bilişimin nabzını şehir şehir tutan BTvizyon Anadolu Toplantıları’nın yeni durağı Erzurum oldu. 17 yıldır Anadolu’nun çeşitli illerini gezen BTvizyon Anadolu Toplantıları 2016 yılından bu yana Erzurum’da Erzurum Bilgisayar’ın yoğun destekleri ile gerçekleşiyor. 20 Eylül tarihinde Erzurum Palan Otel’de gerçekleşen etkinlik, Bilişim Zirvesi Genel Müdürü Neslihan Aksun’un konuşması ile başladı. BTvizyon Erzurum Toplantısı’nın gerçekleşmesi için desteklerini esirgemeyen isimlere teşekkürlerini sunan Aksun, “Türkiye’de bilişim sektörünün büyümesi adına çeyrek yüzyıla yakın zamandır kesintisiz ve bütünsel hizmetler sunan BTHABER Şirketler Grubu’nun bir parçası olan Bilişim Zirvesi Etkinlik Şirketi olarak, teknolojiyi takip eden değil, teknolojik yenilik ve yetkinliklerin belirleyicisi sıfatıyla önemli bir rol üstleniyoruz. Bu yıl bir çok ilde BTvizyon toplantılarını gerçekleştirerek teknoloji liderleri ile kamu ve özel sektör karar vericilerini bir araya getirdik. Sırada 4 Ekim Ankara BTvizyon Toplantısı var” dedi. Programın açılış bölümünde ESKİ Bilgi İşlem Şube Müdürü Sırrı Ballı ve ATA Teknokent Genel Müdürü Doç. Dr. Ersin Karaman konuşma ve sunumları ile yer aldılar.

Huawei Bölge Satış Müdürü Ahmet Kaytazoğlu Huawei Bölge Satış Müdürü Ahmet Kaytazoğlu etkinlikte Huawei’nin yeni bilgi ve iletişim teknolojileri hakkında bilgi

verdi. Huawei’nin yeni nesil veri merkezi çözümlerini katılımcılarla paylaşan Kaytazoğlu, 2025 öngörülerine göre dünyada 100 milyar bağlı cihaz ile 40 milyar akıllı cihazın sürekli etkileşim halinde olacağını, kişi başına 4 GB günlük veri kullanımı ve evlerin yüzde 75’inde genişbant internet bağlantısı olacağını tahmin ettiklerini belirtti. Yönetilebilir baskı çözümleri de BTvizyon Erzurum etkinliğinin başlıkları arasında yer aldı.

Arena Blgisayar Saha Satış Sorumlusu Erkan Temel Brother Pazarlama Müdür Yardımcı Gülşah Akbaytürk’ün sunumundan hemen önce Arena Blgisayar Saha Satış Sorumlusu Erkan Temel söz aldı. İş ortakları olan Brother’a ve davetleri ile katılım sağlayan konuklara teşekkür eden Temel’in ardından Gülşah Akbaytürk kürsüde yerini alarak baskı çözümlerini yönetilebilir kılmanın güvenlik, verimlilik ve maliyet konusunda önemli avantajlar getirdiğini belirtti.

Brother Pazarlama Müdür Yardımcı Gülşah Akbaytürk 40’ın üzerinde ülkede faaliyet gösteren Brother’ın bu noktada geliştirdiği BRAdmin

Professional yazılımı ile uzaktan konfigürasyon, toner ve drum seviyesi kontrolü, baskı kotası ve fonksiyon limiti belirleme gibi merkezi yazıcı yönetimi işlevleri sunduğunu belirten Akbaytürk, NFC ve bulut çözümleriyle de hız ve güvenliği bir adım ileriye taşıdıklarını sözlerine ekledi.

Fordefence Adli Bilişim Laboratuvarı CEO’su Mustafa Sansar Bilişime güvenlik penceresinden bakan konuşmalardan biri de BTvizyon Erzurum etkinliğinde Fordefence Adli Bilişim Laboratuvarı CEO’su Mustafa Sansar tarafından gerçekleşti. Adli bilişimin her geçen gün daha da önemli bir hal aldığını söyleyerek sözlerine başlayan Mustafa Sansar, Fordefence’i dijital delillerin tespitini uluslararası standartlar çerçevesinde, Türk hukuk sistemine uyumlu denetlenebilir

ATA Teknokent Genel Müdürü Doç Dr. Ersin Karaman da BTvizyon Erzurum’da konuştu. Ersin Karaman, 15 bini kapalı

sahnesindeydi. e-Flow’un satınalma süreçlerinde, fatura onay sürecine, satış takiplerinden, izin ve masraf süreçlerine kadar pek çok noktaya kilit dokunuşlar getirdiğini söyleyen Yıldırım, e-Flow ile birlikte doküman yönetimi noktasında Netoloji’nin sunduğu avantajları katılımcılarla paylaştı.

İnnova Satış Öncesi Yöneticisi Ozan Ercan

Netoloji Proje Destek Ekip Lideri Uğur Yıldırım İş süreçleri yönetimi alanında çözümler sunan Netoloji firmasından Proje Destek Ekip Lideri Uğur Yıldırım, e-Flow BPM çözümünü katılımcılara sunmak için BTvizyon Erzurum

İnnova Satış Öncesi Yöneticisi Ozan Ercan, etkinlikte İnnova’nın finansal teknolojiler alanında yaptığı çalışmaları katılımcılarla paylaştı. API bankacılığı, makine öğrenimi, yeni nesil bankacılık, blok zinciri ve kripto para gibi alanlarda faaliyet gösterdiklerini belirten Ercan, yeni ürünleri PayFlex ile ödeme, tahsilat ve e-dönüşüm süreçlerinde katma değer sunduklarını belirtti.

ESKİ’nin gündeminde sanallaştırma var

ATA Teknokent’te milli teknoloji vizyonu olmakla birlikte toplam 117 bin metrekare alana kurulu olan ATA Teknokent’te Türkiye’nin “Millilik” vizyonu doğrultusunda çalışmalar sürdürdüklerini belirtti. Teknokentte 63’ü Ar-Ge firması olmak üzere 69 firma yer alıyor. Teknokentler sıralamasında 17. olduklarını belirten Ersin Karaman, ihracat ve globalleşmenin önemine vurgu yaptı, bu kapsamda ATA Teknokent’in girişimcilere sunduğu destek modellerini tanıttı.

ve güvenilir şekilde tespit ederek bunları usulüne uygun rapor formatında ilgili makamlara sunan bir firma olarak tanımladı. Adalet Bakanlığı bilirkişi listelerinde kayıtlı kişilerden oluşan, adli bilişim danışmanlığı kapsamında paylaşımlarımız ile adli süreçlerin hızlandırılmasını sağlayan bir firma olduklarını da sözlerine ekleyen Sansar, şirket olarak sızma testleri, veri kurtarma ve güvenli veri imha çözümleri ve çevrimiçi itibar danışmanlığı ve güvenlik eğitimleri gibi konularda da faaliyet gösterdiklerini belirtti.

Etkinliğin açılış konuşmasından sonra kürsüye çıkan Erzurum Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) Bilgi İşlem Şube Müdürü Sırrı Ballı, ESKİ’de teknolojinin bugünü ve yarınını anlattı. Hidrolik modelleme yazılımlarından coğrafi bilgi sistemlerine,

elektronik belge yönetiminden satın alma çözümlerine kadar pek çok farklı çözüme ESKİ olarak yer verdiklerini belirten Ballı, son dönemdeki gündemlerini sanallaştırmanın oluşturduğunu belirtti. Sanallaştırma sonrası sistemlerin ne denli optimize edildiğini örneklerle paylaşan Ballı, devam eden çalışmaları arasında tek noktadan internet, filtreleme ve kayıt altına alma, güvenlik çözümleri noktasında iyileştirmeler ve bilgi güvenliği yönetim sistemi standardı kontrolleri gibi konuların olduğunu sözlerine ekledi.

Ayvos Kurucu Ortağı Eray Hangül Etkinliğin son sunumu Ayvos Kurucu Ortağı Eray Hangül tarafından gerçekleşti. Hangül katılımcılara Ayvos’un görüntü işleme ile gerçek dünya problemlerine yönelik çözümleme yaklaşımlarını tanıttı; Firex, PassoBus, Quematik isimli çözümlerini ve bu çözümler sayesinde elde edilen kazanımları anlattı. Ayrıca Hangül BTvizyon Toplantıları sonucunda oluşan yeni müşteri ve başarı hikayelerine de değindi.


BThaber

Veri Sızıntılarını Önleme ve İtibar Yönetimi

1 - 7 EKİM 2018

DOSYA:

www.bthaber.com.tr

Ayhan Sevgi

Sadece işiniz değil, itibarınız da tehlikede… Hangi kuşakta olursa olsun birçok çalışan, kurumdan ayrılırken kurum içi bilgileri de yanında götürme eğilimine sahip olmuştur. Hatta birçok kişi bunu kendinde hak olarak görebilmektedir. “X müşterisini ben buldum, bununla ilgili tüm bilgileri yeni şirketim için de kullanabilirim” türü yaklaşımlardan halen çalışmakta olan kişilerin, şirketin kritik bilgilerini rakiplere aktarmasına kadar pek çok yaklaşım ile günlük iş hayatında karşılaşıyoruz. Bu veri sızıntılarının bazıları şirketlere “iş” bazıları ise itibar

kaybettirebilir. Bu konuda hem etik hem de hukuk açısından pek çok şey söylenebilir, pek çok görüş ortaya konabilir. Bu gibi durumlarda ne yazık ki birçok şirketin nasıl bir strateji izleyeceği, hukuki yollara nasıl başvurabileceği konusunda yeterli bir bilgisi bulunmuyor. İşte bu noktada “Dijital Dedektif”lerden danışmanlık, olası eylemleri önleme, sızan verilerin izini sürme, eylemleri belgelendirme ve hukuki yollara başvurma konulardan destek alınabilir.


14 DOSYA

BThaber

Veri Sızıntılarını Önleme ve İtibar Yönetimi

1 - 7 EKİM 2018

Veri sızıntılarının kaynağı genelde içeriden… Herhangi bir bilişim sisteminin güveniği için içeriden ve dışarıdan gelen bilgi sızıntısı tehditlerine karşı birbirinden farklı ama birbirini tamalayıcı önlemler alınması gerekmektedir. İncelenen veri sızıntı vakalarının büyük kısmında, bilgi güvenliği ihlali yaşamış kişi veya kurumların ağırlıklı olarak dış tehditlere karşı tedbir almış oldukları görülmekte. Bu tarz vakalar üzerinde yapılan teknik incelemelerde veri sızıntısının içeriden bir personel tarafından bilinçli ve artniyetli bir şekilde gerçekleştirdiği veya personelin bilgi güvenliği farkındalığı olmadığı için art niyet olmasa da yanlış bir eylem yapmasından kaynaklı olarak yaşandığı görülmekte. Yapılan bu tespitlerin kurumların içeriden gelen veri sızıntısı tehditlerine karşı yeterli tedbir almadığı veya kurum çalışanlarının bilgi güvenliği farkındalığının olmadığını gösterdiğini belirten Fordefence Genel Direktörü Fehmi Genç, şu bilgileri verdi: “Kurumların bilgi güvenliği farkındalığı eğitimlerine verdikleri önem gün geçtikçe artmakta ve bu konuda daha önce hiç eğitim almamış kurumların eğitimlerimize karşı daha

ilgili olduğunu görmekteyiz. Bu gibi olumlu gelişmelere rağmen Türkiye genelinde yapılan bilgi güvenliği eğitimleri taleplerini dünya geneline göre değerlendirecek olursak oldukça geride olduğumuzu söyleyebilirim. Dünya genelinde gelişmiş ülkelerde iş ve bilgi güvenliği tedbirleri büyük bir ciddiyele uygulanmakta, personellerin farkındalığını en üst seviyede tutmak maksadı ile sürekli ve periyotlar halinde farkındalık eğitimleri profesyonel firmalar tarafından dışarıdan verilmektedir. Yine Türkiye geneline baktığımızda, kurumlar çoğunlukla bu tarz eğitimleri iç eğitim olarak görmekte ve maliyetten kaçınmak için iç kaynakları ile eğitimleri sürdürmeye çalışmaktadır. Çok nadiren kurumlar bu eğitimlerde başarılı olsa da genel olarak eğitmen “dışarıdan farklı bir göz” bakış açısına sahip olmadığı için yüzeysel veya etkisiz bir eğitim ile süreci tamamlanmaktadır. Biz, öncelikle kurumlara bu eğitimlerin tek seferlik ve basit bir eğitim olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Zira teknolojinin sürekli olarak ilerlediği bir çağda yaşıyoruz ve her geçen gün farklı uygulamalar, farklı tehditlerle

karşılaşıyoruz. Bilgi güvenliği yaşayan ve sürekli değişen bir süreç haline gelniştir. Personellerin de bu sürece ayak uydurabilmeleri için belirli periyotlarda bilgilerini güncellemeleri gerekmektedir. Diğer bir husus ise kurumların bu eğitimler dışarıdan, profesyonel bir kurumdan almaları gerektiğidir. Bu kısım çok önemli, çünkü çoğu zaman kurum içerisinde var olan bir eksikliği içeriden ve geleneksel bakış açısıyla görmek mümkün olmuyor. Eksiklikleri veya hataları farklı bir bakış açısı, farklı bir deneyim birikimi ile yorumlama her zaman daha olumlu sonuçlar doğurmaktadır.” İnsan faktörünün asıl etken olduğu bilgi güvenliği hususunda alınan tedbirlere rağmen veri sızıntısı vakaları yaşanabiliyor malesef. Bu durum özellikle finans, üretim ve hizmet sektörlerinde faliyet gösteren bir kurumda yaşanıyorsa kurumsal itibarın zedelenmesinin yanı sıra çalınan verinin mahiyetine göre kuruma ekonomik olarak da inanılmaz zararlar verebiliyor. Fehmi Genç, bu konuda yaptıkları çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi: “Biz, veri sızıntısı vakaları incelemelerinde öncelikli olarak

“Biz gerekli tedbirleri alıyoruz ama…” “Kurumlar genellikle başlarına olumsuz bir vaka geldiğinde bilgi güvenliği konusunda daha ilgili oluyorlar. Eğer kurumda daha önce veri sızıntısı vakası olmamışsa veya olsa bile bunu henüz tespit edememişlerse genel söylem ‘Biz gerekli tedbirlerimizi alıyoruz, senede bir kere test yaptırıyoruz zaten, bizim başımıza böyle birşey gelemez’ vb şeklinde olmaktadırlar. Özetle ülkemizde genel bakışaçısı bilgi güvenliği risklerini iyi anlamamak veya görmezden gelmek. Halbu ki bir vaka yaşandığında özellikle yönetim seviyesindeki personellerin işlerini ve itibarlarını kaybetme rikleri oldukça yüksektir. Bu nedenle kurumların, özellikle yönetim kademesindeki personellerin bilgi güvenliği farkındalı eğtimleri için daha talepkar ve eğitim kurumunu daha iyi için zorlayıcı bir rolleri olması gerekir.

Eğitim bilgi güvenliğindeki ilk savunma kalesidir. Kurumlar personellerinin bilgi güvenliği farkındalığı artırmak için birşey yapmazsa gerek iç gerekse dış tehdirlere karşı asla yeterli mukavemette savunma yapamazlar. Bilgi güvenliğinde en önemli faktör insandır. Biz düzenlediğimiz eğitimde güncel ve gelişen risklerin anlatımının yanı sıra insan odaklı bir savunmanın nasıl yapılabileceğini gösteriyoruz. Eğitimlerimizde bilgisiz bir kişinin verebileceği zararların yanı sıra art niyetli insanların yapacakları eylemlerden sonra muhakkak tespit edileceği ve ne şekilde sorumlu tutulacağınıda anlatıyoruz. Bu sayede hem insanların bilgi birikimini artırmak hem de art niyetli kişilerin daha eylemi gerçekleştirmeden bundan vazgeçmesini sağlayabiliyoruz.”

sızıntının halen devam edip etmediğini hızlı bir şekilde tespit ediyor ve adli bilişim delil toplama sürecini başlatıyoruz. Çoğu vakada özellikle içeriden bir sızıntının yaşandığı durumlarda şüphelenilen personeller hakkında kesin bir delil veya artniyetini gösterir bir emare kurum yetkilileri tarafından tespit edilemediği için veri sızıntısının devam etmesi veya delillerin karartılması gibi durumlar yaşanabiliyor. Vaka inceleme sürecine başlarken en önemli husus dijital delillerin kanunlar çerçevesinde geçerli sayılabilmesi ve soruşturmanın sağlıklı ilerleyebilmesi için adli bilişim standartlarına uygun bir şekilde alınmasıdır. Soruşturma sürecinde ise deneyim faktörü sonucu doğrudan etkilemektedir. Bizim farkımız deneyimimizdir. Biz, yılda yaklaşık 2 bin adli vaka ve toplamda 12 binin üstünde adli vaka deneyimimizle teknik soruşturmalarda çok yönlü ve sonuç odaklı bir politika izlemekteyiz. Bu sayede her vakada yüksek başarı elde ve kesin sonuç elde ederiz. Bir vakanın incelenmesi sürecinde, vakanın kim (kimler) tarafından nasıl gerçekleştirildiğinin tespit edilmesi ve tespitin delillendirilmesinin yanı sıra çalınan verinin tam olarak ne olduğu, sızma öncesi hazırlık safhasının nasıl yapıldığı, sızma sürecinde tam olarak neler yaşandığı ve ne kadar sürdüğü, sızma sonrasında delil karatma eylemlerinin yapılıp yapılmadığı, dışarıdan veya içeriden sürece destek veren kişlerin kimler olduğu, veri hasarı varsa verilerin tekrar kurtarılması, iç soruşturma veya adli dava süreçlerinde teknik destek hizmeti verilmesi, inceleme süreci sonrasında bu tarz vakaların birdaha yaşanmaması için tedbirlerin alınmasında teknik ve eğitim desteği verilmesi gibi birçok konuda müşterilerimize hizmet sağlamaktayız.”


Doğru ölçemezseniz doğru yönetemezsiniz! Aksa Doğalgaz, kapsamlı PaperWork yatırımı ile sektöründe önemli bir ilke imza attı.

Aksa Doğalgaz, güvenli ve temiz bir yakıt olan doğal gazın kentleşmeyle artan hava kirliliğine karşı ekonomik bir alternatif olarak yaygınlaştırılmasının ulusal bir politika olarak belirlenmesiyle 2002 yılında bir çatı şirketi olarak kuruldu. Aksa Doğal gaz İş Süreçleri Uzmanı Işıl Oğur, bugün şirket olarak Türkiye’nin en geniş coğrafi alanına hizmet veren doğal gaz dağıtım şirketi olduklarını vurguladı. Bu kapsamda Aksa Doğalgaz, Türkiye’de bulunan 72 lisans bölgesinin 21’inde faaliyet gösteriyor. 31 ilin sınırları içinde yer alan 27 il merkezi ile 175 ilçe ve beldede 15 milyon nüfus ve 4,5 milyon potansiyel aboneye hizmet veren Aksa Doğalgaz, bu yönüyle Türkiye’nin en büyük doğalgaz dağıtım şebekesine sahip durumdadır. “2021 yılı sonunda şebeke uzunluğumuzu 42 bin km’ye ulaştıracağız” diyen Işıl Oğur, PaperWork yatırım ihtiyacının gelişimini de anlattı. ‘Ölçerek doğru yönetme’ felsefesi Yapılan araştırmalar sonucu operasyonda çok fazla evrak oluştuğu, bu evrakların çok farklı platformlarda arşivlendiği görüldü. Artan süreçler karşısında yönetimi kolaylaştırmak, iş akışlarını daha sağlıklı takip edebilmek gerekliliğinden yola çıkan

PaperWork Müşteri Hizmetleri Yöneticisi Selçuk Kalafat: “Süreç performans yönetiminde başarı” “Aksa Doğalgaz, üst yönetiminin dijitalleşmeye verdiği önem ve teknik ekibinin PaperWork’e hızlı adaptasyonu sayesinde çok kısa sürede kâğıt üzerinde yürüyen pek çok sürecini başarı ile PaperWork ortamına aktardı. İlk birkaç sürecin PaperWork uyarlamasını birlikte yaptıktan sonra Aksa’nın kendi iç kaynakları ile tasarım ve geliştirmeleri çok hızlı bir şekilde yapmaya başlaması bizim açımızdan da oldukça mutluluk verici bir başarı örneği oluşturdu. Özellikle PaperWork’un raporlama yetkinliklerini çok etkin bir şekilde kullanımı ile Aksa süreç performans yönetimi konusunda önemli adımlar attı. Sonraki aşamada, diğer birçok müşterimizde hayata geçirdiğimiz gibi, SAP ERP ile entegre çalışan yeni çözümlerimizi Aksa’nın hizmetine sunma fırsatı elde edeceğiz.”

Hedef; iş süreçlerini uçtan uca dijital platformda yönetmek Aksa Doğal gaz, bu çalışmaya iş süreçlerinin hepsini uçtan uca dijital platformda yönetme hedefiyle başladı ve bu kapsamda ilk olarak PaperWork ile bir yol haritası belirledi. “PaperWork ekibiyle öncelikli ihtiyaçlarımızı paylaştık ve hem kullanımı hem kurgulanması daha rahat olan süreçlerden başlamanın daha doğru olduğuna karar verdik” diyen Işıl Oğur, hem sistemi öğrenmek hem de kullanıcıların yeni sistemi benimsemeleri kapsamında entegrasyonlu ve karmaşık süreçleri ikinci faza bıraktıklarını söyledi. Çalışmalara ilk etapta gelen-giden evrak süreci ile adım atıldı ve bu süreci devreye aldıktan sonra çağrı merkezi ve web gibi tüm kanallardan gelen bildirimlerin PaperWork ile entegrasyonu sağlandı. Böylece tek platformda hem tüm analizi yapabilmek mümkün hale geldi hem de takip kolaylığı elde edildi. Talep/şikâyet çözüm ve cevaplama süreçleri devreye alındıktan sonra İK süreçleri ile çalışmalara devam edildi. İşe giriş, işten çıkış, fazla mesai süreçleri sistem üzerinden kurgulanarak kullanıma alındı. “Akabinde, hak ediş süreçlerimize başladık ve ara hak ediş sürecimiz canlı olarak kullanılmaya başlandı” diyen Oğur, planlarını şu sözlerle paylaştı: “Önümüzdeki ay içinde geçici kabul, kesin hak ediş, kesin kabul süreçlerimizi devreye alacağız. Bağlantı talep yönetimi, keşif, teklif, sözleşme süreçlerimizin yer aldığı proje tasarım ve kontrol sürecimizi de devreye aldık. Şu anda 3 pilot bölgemizde deneme aşamasındayız. Hukuki süreçlerimizde dava bilgileri ve doküman süreçlerini de PaperWork üzerinden yapmaya başladık. DYS projemiz kapsamında abone bilgi yönetim sistemi ile entegrasyon sağladık. Eş zamanlı olarak hem müşterinin sözleşme kayıtlarını oluştururken hem de evrakların taranarak sisteme yüklenmesini sağlayacak şekilde bütünleşik bir yapı oluşturduk ve sürecimizi bu şekilde yürütmeye başladık. Malzeme stok yönetimi kapsamında raporlama sürecimizi de yine PaperWork üzerinden yürütüyoruz. PaperWork raporlama modülünü de yoğun olarak kullanmaktayız. Bünyemizde 21 dağıtım şirketimiz var ve hepsinin ayrı ayrı talep/ şikayet çözüm süreçlerinin bölge bazında analizleri, alımı yapılan personel sayısı ve dağılımı, çıkışı gerçekleştirilen personellerin analizleri, dava istatistik ve maliyet raporları gibi raporlamaları PaperWork ile gerçekleştiriyoruz. Tüm uyarlamaları kendi bünyemizde yapıyoruz. Zaten dış kaynağa bağımlılığın olmaması bizim için PaperWork’ü tercih sebeplerimizden biri olmuştu. Kodlamaların açık, sistem kurgulamasının esnek ve pratik olması sayesinde rahat biçimde süreçlerimizi kurgulayabiliyoruz. Gerek kullanıcılarımızın gerekse yönetimin bu projeye desteği ve inancı çok büyüktü. Böylece kısa sürede önemli bir başarı elde ettik.

advertorial

Aksa Doğal gaz, böylece yatırım için kolları sıvadı. ‘Ölçerek doğru yönetme’ felsefesi ile hem dokümanların arşivlenebileceği hem de iş akışlarının takip edilebileceği bir çözüm arayışı için birçok firmayla yapılan görüşmelere karşılık, tercih PaperWork yönünde oldu. Işıl Oğur, bunun gerekçelerini şöyle anlattı: “PaperWork’ün bizi cezbeden özelliklerinden biri hem iş akış takip sisteminin hem de dijital arşiv fonksiyonlarının beraber olması, ayrıca bu iki fonksiyonun birlikte çalışmasıydı. Böylece hem iş akışı hem doküman yönetimini ilişkili ve koordineli biçimde takip edebileceğimiz bir yapı oluşuyordu. PaperWork’ü tercih etmemizdeki bir diğer gerekçemiz de doküman yönetimi ve süreç yönetimi çalışmalarını kendi iç kaynaklarımızla yapabilmemiz oldu. Tüm kodlamaların açık olması, bu noktada dışa bağımlılığı ortadan kaldırdı. Ek olarak PaperWork’ün esnekliği, süreçlerin kolay tasarlanabilmesi, kolay kullanımı da tercihimizi bu yönde kullanmamızı sağladı.”


16 DOSYA

Veri Sızıntılarını Önleme ve İtibar Yönetimi

BThaber 1 - 7 EKİM 2018

Ağlardaki tüm öğeleri envanter yönetimi ile takip edebilecek çözümlere ihtiyaç artıyor Software Defined Networking, IoT ve BYOD gibi teknolojileri ile internete doğru taşınan insan ve sistemlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Tüm bunlara ek olarak, işletmelerin daha iyi ve güvenli hizmet vermek için yaptığı dijital dönüşüm maliyetleri, bilişim dünyasını çok daha karmaşık bir hale getirdi. Durum böyle olunca, bu sistemlere yönelik daha çok saldırı ve sürekli gelişen tehditleri beraberinde getirdi. Güvenlik her zaman kurumlar için daha fazla ürün eklemeyle devam eden katmanlı bir savunma yaklaşımı olmuştur. Fakat, bu yaklaşımın birden fazla problemi de beraberinde getirdiğini belirten Exclusive Networks Kıdemli Güvenlik Sistemleri Mühendisi Yekta Kibar, şu bilgileri verdi: “Bunlardan biri, yeterli insan, zaman ve kaynak sıkıntılarından

dolayı nereye odaklanacağımızı ve önceliklendireceğimizi anlayabilme yeteneğimizin neredeyse yok denecek kadar azalması. Diğeri ise bütün kuruluşlarda ağ bağlanabilirliğin vazgeçilmezi ve yaygın bir ağ bileşeni olan DNS üzerinde gerçekten odaklanılmayan güvenlik açıklarının mevcut olmasıdır. Güvenlik kontrolü ve iyileştirme politikalarının kritik aşamalarından ilki olan, görünürlüğün, birçok firmada eksik olduğunu fark ediyoruz. Bu nedenle, karmaşık ve çok çeşitli olan ağlardaki tüm öğeleri envanter yönetimi ile takip edebilecek çözümlere ihtiyacımız gün geçtikçe artmaktadır. Örneğin, çoğu ağlarda fiziksel, sanal veya bulut bileşenleri olabilir ve bunların hepsinde görünürlük gerekir. Birçok kurumun bu yöndeki farkındalıklarını arttırmak için,

maliyetlerinin artmasına sebep olan birbirinden bağımsız farklı katmanlarda çözümler kullanmakta olduğunu görüyoruz.” Günümüzde çoğu şirketin, halen daha kurumsal güvenlik ve süreklilik gereksinim anlayışından uzak noktada bulunduğunun altını çizen Yekta Kibar, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Exclusive Networks Türkiye ailesi olarak ‘Maliyet değil, değer kat’ anlayışı ile kurumlarda var olan veya oluşabilecek silo eksikliklerini dikkate alarak sunduğumuz çözümlerin tümleşik bir yapıda olmasını esas alıyoruz. Bununla ilgili satış öncesi ve satış sonrası süreçleri katma değerli olarak takip edip kurumları bilgilendirerek, güncel konularda farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz. Tabii bu tarz olaylar gerçekleşmeden önce, kurumların

bilinçli bir şekilde gerekli regülasyon ve standartlara uygun önlemleri almış olması en doğru yöntem. Bu bilince göre iyileştirme politikaları hazır ve kullanışlı hale getirilmeli ve görünürlük anlamında hiçbir kör nokta bırakılmamalı. Fakat, günümüzde halen, gereksinimlere odaklanılmadığı için olay sonrası aksiyonları çokça görmekteyiz. Dolayısıyla, zafiyet sonucu kurumu itibar ve maliyet kaybına uğratan olaylardan sonra özellikle kurumsal kimlik taşıyan kuruluşlarda acil bir kriz masası oluşturup olayların adli analizleri, bulgu arayışları ve ispat süreçleri için harcanan vakit ve maliyetleri görüyoruz. Kurumsal olmayan kuruluşlarda ise aynı süreçler biraz daha yavaş ve daha çok çözüm odaklı değil de ürün ve teknoloji odaklı ilerlendiği için tümleşik yapıları bu gibi kuruluşlarda görememekteyiz.”

İtibar kaybı kaygısıyla çalışanlara yönelik farkındalık çalışmaları artıyor Birçok kurumun veri sızıntıları ve bunların yaratacağı sıkıntılı sonuçlar konusunda bilgili oldukları görülüyor. Ancak, önleyici çözümlerin maliyeti, bu çözümlerin devreye alım ve yönetim süreçlerinde bulunacak yetkin eleman eksikliği ve devreye alımda oluşabilecek teknik aksaklıkların operasyonel yavaşlığa neden olma ihtimali gibi etkenler, kurumların veri sızıntılarına karşı etkin biçimde aksiyon almalarına engel oluyor. “Genel anlamda kurum çalışanlarının bilgi güvenliği farkındalıklarında bir artış olsa da farkındalıkları sürekli canlı tutmak için bilgi güvenliği farkındalık eğitimlerinin belirli aralıklarla düzenlenmesi ve tüm kurum çalışanlarının farkındalık seviyelerinin sınanmasına yönelik olarak düzenli aralıklarla simülasyon testlerinin yapılmasını önermekteyiz” diyen Netaş Siber Güvenlik Servisleri Direktörü Fatma Hacıoğlu Doğar, şu bilgileri verdi:

“Kurumların aldığı güvenlik önlemlerini değerlendirecek olursak, bir güvenlik ihlali yaşanmadan gerekli önlemlerin alınmış olması ve BT altyapılarının uluslararası güvenlik standartlara kavuşması konusunda istenilen seviyelere henüz ulaşılmadığını gözlemliyoruz. Genel olarak güvenlik önlemlerinin istenilen seviyede olmamasının sebepleri olarak, güvenlik için yeterli bütçelerin ayrılmaması, üst yönetim desteğinin az olması, BT birimlerinde birden fazla uzmanlık alanı gerektiren alanlarda tam yetkin olmayan ve sayı olarak yetersiz personel ile işlerin yürütülmeye çalışılması öne çıkıyor.” Son yıllarda firmalar yaptırımlar ya da itibar kaybı kaygısıyla, çalışanlarında farkındalık yaratmak için güvenlik konularına önem veriyorlar. Buna bağlı olarak da ekip içi bilgilendirme toplantıları, şirket içi eğitimler,

çevrimiçi portal eğitimleri ya da e-posta bilgilendirmesi kanalıyla çalışanlarının dikkatini çekmeye çalışıyorlar Bilgi güvenliği farkındalık eğitimlerinin, ulusal ve uluslararası regülasyonlarda da aranan bir kriter olması ve siber saldırılarının artışıyla birlikte bu eğitimlerin sürekliliği konusunda artış gördüklerini belirten Fatma Hacıoğlu Doğar, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Kurumlar çalışanlarına kurum içi eğitimleri, daha çok çevrimiçi platformlar üzerinden ve içeriklerini de istediği şekilde belirleyerek verebiliyorlar. Biz bu konuda Netaş olarak, firmalara, kendi sektörlerinde yerel olarak ya da küresel ölçekteki güncel veri kaybı vakaları konusunda bilgi vererek konunun önemine dikkat çekmeye çalışıyoruz. Bunun yanı sıra, kurum çalışanlarına yönelik olarak telefon ve e-posta üzerinden, kurum hakkında bilgi elde etme, başka

bir kimliğe bürünerek kullanıcı davranışlarını manipüle ederek sistemlere sızma veya fiziksel olarak kurumlara yetkisiz olarak sızma testleri şeklinde birçok farklı sosyal mühendislik saldırısı tipi için simülasyon testleri yapıyoruz. Bu testler sonucunda kurum çalışanlarının bilgi güvenliği farkındalıklarını uygulamalı olarak ölçümlemek mümkün oluyor.”



18 DOSYA

Veri Sızıntılarını Önleme ve İtibar Yönetimi

BThaber 1 - 7 EKİM 2018

Zifiri karanlıkta bile verilerinizin kontrolü elinizde olmalı Veri kaybı tüm organizasyonlar için geçerli bir tehdit olmayı sürdürüyor. Büyüklüğü, coğrafi konumu, iş kolu ne olursa olsun hiçbir şirket bundan muaf değil. Zaman geçtikçe çalışma ortamlarının ve güvenliğe yönelik ihtiyaçların değişmesine bağlı olarak, günümüzde işletmeler hem çalışanlarının verimini artırmak, hem verilerini güvende tutmak için büyük emek harcıyor. Bu da yönetilmesi gereken iki önemli konuyu gündeme getiriyor: • Mobil olan cihazlarınız değil, çalışanlarınız. Bugün bir kurum

çalışanı ortalama üç farklı cihaza sahip. Hemen hepsinde bir yerleşik masaüstü cihaz, bir dizüstü bilgisayar, bir akıllı telefon veya tablet bulunuyor. Üstelik mobil cihazların çoğu şirket açısından son derece önemli bilgilerle dolu ve kaybolmaları da bir o kadar kolay. • Verileriniz dört bir yana dağılmış durumda. Dijital dönüşümle şirketlerin sınırları ortadan kalkarken, veriye dair kontrolün de kolayca elden kaçabileceği

gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor. Herhangi bir anda şirket verilerinizin nerede olduğunu biliyor musunuz? Hangi sunucuda, hangi bulut ortamında, hangi mobil cihazda, hangi yedekleme ortamında tutuluyorlar? Bu nedenle bugün veriyi sakladığınız yerde koruyabilecek yeteneğe sahip olmanın büyük öneme sahip olduğunun altını çizen Sophos Türkiye Ülke Müdürü Emre Aktaş, şu bilgileri verdi: “Bunun için uygulanabilecek en

uygun güvenlik tedbirlerinden biri de şifreleme. Şifrelemenin temelinde sadece güvenilir cihazların, uygulamaların ve kullanıcıların veriye ulaşabildiği bir ortam oluşturmak yer alıyor. Bu üç koşul bir araya gelmediği sürece veriye erişim gerçekleşmediği için, veri şirket dışına sızsa bile güvende kalmaya devam ediyor. Biz Yeni Nesil Şifreleme (Next-Gen Encryption) adını verdiğimiz yöntemle, önemli verilerin anında şifrelenmesi ve yetkisiz erişimin engellenmesi gibi süreçleri belirlenmiş kurallar çerçevesinde büyük ölçüde otomatik hale getirerek kullanıcıların ve sistem yöneticilerinin üzerindeki yükü en aza indirebiliyoruz. Bu da uyumu son derece kolaylaştırıyor.”

Bu dört maddeyi dikkate alın! 1. Organizasyonunuzun içinde ve dışında akan verinin farkında olun. Şirket içi veri akışınızı gözlemleyerek verinin kimlere, nasıl, hangi kaynaklar üzerinden aktığına dair bir harita oluşturun. Tercih ettiğiniz şifreleme çözümünün şirket içindeki ve dışındaki veri akışınıza uyum sağlayacağından emin olun. 2. Veriyi nasıl kullandığınızı gözlemleyin. Çalışanlarınızın şirket içinde veriyi nasıl kullandığını öğrenin. Hangi tür veriler iş akışındaki kritik süreçlerin ve karar destek sistemlerinin iyileşmesine katkıda bulunuyor? Çalışanlarınız veriye ulaşmak için hangi araçları kullanıyor? Kullanılan cihazlar hangi işletim sistemlerine sahip? Çalışanların haricinde hangi uygulamalar verinin işlenmesinden ve paylaşılmasından sorumlu? 3. Veri erişimini kontrol altına alın. Kimlerin hangi verilere ulaşabildiğini veya ulaşması gerektiğini net olarak ortaya koyun. Kendilerine fayda sağlamayacak, işlerine yaramayacak, yetkisi dışında veriye ulaşabilen kullanıcıları tespit ederek erişim yetkilerini uygun şekilde düzenleyin. 4. Verilerinizin konumunu değerlendirin. İyi bir şifreleme stratejisi verinin konumunu da hesaba katar. Verilerinizi veri merkezinde mi yoksa bulutta mı tutuyorsunuz? Çalışanlarınıza iş yerinde kendi cihazlarını kullanma özgürlüğü tanıyor musunuz? Verilere uzaktan erişim yetkisi veriyor musunuz?

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K



20 8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

21 -127- 7MAYIS EKİM 2018

Verimlilik üçgeni: Hibrit BT, akıllı uç noktalar ve servisler

HPE’nin düzenlediği ‘Reimagine İstanbul’ etkinliği kapsamında blockchain, yapay zekâ, dijital işyeri ve iş sonuçlarına etki edebilecek birçok dijital pazarlama çözümü hakkında detaylar paylaşıldı. 25 Eylül’de HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak ve HPE Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu & Afrika Genel Müdürü Johannes

Koch’un ev sahipliğinde; HPE Aruba EMEA Başkan Yardımcısı Morten Illum, HPE Blockchain Üst Düzey Teknolojisti James Cohen ve HPE Avrupa, Ortadoğu ve Afrika HPC & ‘Yapay Zekâ’ Program Müdürü Xavier Delore’nin katılımıyla düzenlenen etkinlikte bir dizi yeni gelişme ve çözüm ele alındı. HPE’nin GreenLake Flex Capacity çözümü ile ilgili bilgi

paylaşılan toplantıda, HPE’nin öncelikli odağının; ortaklarına en iyi inovasyonları sunmak ve piyasadaki dalgalanmalardan faydalanmalarını ve kârlı büyümelerini sağlamak olduğunun altı çizildi. Konuşmasında inovasyonun önemine dikkat çeken HPE Türkiye Genel Müdürü Güngör Kaymak; hibrit BT, akıllı uç noktalar ve servisler üçlü yaklaşımıyla dijital dönüşümü nasıl hızlandırdıklarını ve şirketlerin mevcut ortamlarını nasıl optimize edebileceklerini aktardı. Konuşmasında HPE’nin yapay zekâ yaklaşımını anlatan HPE Avrupa, Ortadoğu ve Afrika HPC & ‘Yapay Zekâ’ Program Müdürü Xavier Delore, “Teknolojideki bir sonraki büyük dönüm noktasına

ulaşmış bulunuyoruz. Bu teknolojiler analog dünyadan gelen sınırsız miktarda veriyi, önceden kaydedilmiş çok büyük miktarda veriyle bir araya getirerek etrafımızdaki dünyayı farklı bir düzeyde anlamamızı sağlıyor” açıklamasını yaptı. HPE Blockchain Üst Düzey Teknolojisti James Cohen, “Özellikle düzenlemeye tabi sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler, jenerik altyapıların ve kamuya açık bulut ortamlarının performans, güvenlik, ölçeklendirilebilirlik ve esneklik yönünden ihtiyaç duydukları blockchain gereksinimlerini karşılayamadığı gerçeğiyle yüz yüze geliyor. HPE’nin Mission Critical DLT çözümü ise şirketimizin

blockchain iş yüklerine işletme düzeyinde kabiliyet kazandırma konusundaki genel yaklaşımının bir parçası. Bu çözüm, HPE Integrity NonStop platformları üzerinde sunuluyor” bilgisini verdi. HPE Aruba'nın EMEA Başkan Yardımcısı Morten Illum ise, “Hızlı bir tespit ile ağı etkileyen sorunların belirlenmesi, ağ bakımı, kullanıcı davranışı hakkında kapsamlı bir anlayış elde etme, tehditlerin erken tanımlanmasına destek ve buna ilişkin tüm analizler CIO’ların karşılaştığı en önemli zorlukları ve bunları gidermek için ihtiyaç duydukları ana unsurları oluşturuyor" dedi. HPE Reimagine 2018 ile ilgili ayrıntı içerikleri, Ekim ayında yayınlayacağımız özel yayınımızda bulabilirsiniz.

İnovasyon, kurumsal bir rutin halini almalı Gelişen teknolojiler ve bu teknolojilerin işler üzerindeki etkisine yönelik farkındalığı arttırma hedefiyle küresel bazda düzenlenen Oracle Impact Etkinlikleri kapsamında “Oracle Impact İstanbul” da sektörü buluşturdu. Oracle Türkiye ve LEENA Bölgesi Başkan Yardımcısı, Türkiye Genel Müdürü Filiz Doğan, “AI, IoT ve Blockchain de dahil olmak üzere gelişen teknolojiler, işletmelerin her alanda ve her seviyede iş yapma şekillerini değiştiriyor. Bulut, işletmelerin yenilikleri daha hızlı geliştirmelerini, müşteri etkileşimini iyileştirmelerini, iş süreçlerinin verimliliğini

yönetmelerini ve dijital dönüşümü hızlandırmalarını sağlayan motor; yapay zeka, makine öğrenimi ve blockchain gibi gelişen teknolojileri mümkün kılıyor” bilgisini verdi. Filiz Doğan, “Gelişen teknolojilerin korkutucu olduklarını veya işletmelerin üstesinden gelmelerini gerektiren güçlüklere neden olduklarını artık düşünmemeliyiz. İş liderleri, kuruluşlarında teknolojiye yönelik vizyonun da ötesine geçmeli ve inovasyonu sanki günlük bir iş haline getirecek adımları atmaya başlamalı, birçok işletme, bu yeni teknolojilerden heyecan duymalı” yorumunu yaptı.

Oracle Impact İstanbul etkinliği, gelişen teknolojilerin iş inovasyonu üzerindeki etkilerini tartışmak üzere alanlarında uzman kişileri ve iş liderlerini ağırladı. Zirvede, birlikte kullanıldıklarında doğru teknolojilerin işletmelerin günlük faaliyetlerinde ne gibi yenilikleri ortaya çıkartabileceği ele alındı. Yeni teknolojilerin detaylarının paylaşıldığı 12 sunumun öncesinde, Oracle ERP ve HCM Ülke Satış Direktörü Ayşegül Dedeoğlu ile Oracle Bulut Bilişim Satış Yöneticisi Dr. Burak Kuzucu’nun moderatörlüğünü yaptığı müşteri panelinde kurumiçi girişimcilik değerlendirildi.

CEBIT 2019 için geri sayım!

CEBIT, uluslararası teknoloji ve telekomünikasyon devlerini bir kez daha Hannover’de buluşturmaya hazırlanıyor. 24-28 Haziran

2019 tarihleri arasında düzenlenecek olan fuar işletmelerin ve toplumun dijital dönüşümünü derinlemesine keşfetmesini

sağlayacak deneyimler sunacak. Fuar, konferans platformu ve ağ oluşturma festivalinin buluşması ile CEBIT, dijital geleceği şekillendiren tüm oyuncuları, BT profesyonelleri ile satış, pazarlama, İK ve finans alanlarındaki dijital karar alıcıları bir kez daha bir araya getirecek. CEBIT 2019; d!expo (sergi), d!talk (konferans platformu) ve d!campus (festival) olarak üç ana unsurdan oluşacak. Dijital dönüşümü yönlendiren trendleri ön

plana çıkaracak olan CEBIT 2019; yapay zeka, blok zinciri teknolojileri, pazarlama ve satış otomasyon çözümlerine odaklanacak. “Dijitalleştirilmiş Hizmetler” olarak tanımlanan yeni sergi bölümü ise dijital hizmet platformlarını buluşturarak, dijitalleşmenin hizmetler sektöründeki etkilerini araştıracak. Bölümün ziyaretçileri de yapay zeka, blok zinciri, veri analizleri ve siber güvenlik gibi farklı dijital disiplinleri içeren yeni hizmet çözümleri hakkında

bilgi edinecek. CEBIT 2019’da öne çıkacak bir başlık da dijitalleşmenin yeniden şekillendirdiği kullanıcı sektörleri olacak. Geleceğin Ulaşım Araçları sergisiyle ulaşım aracı vizyonlarını ve bu pazarda merkezi rol oynayacak teknolojileri 2018’de öne çıkartan fuar, 2019’da aynı formatı bu sefer dijital dönüşümün sigorta ve sağlık hizmetleri gibi diğer kullanıcı sektörleri ve kamu sektörü üzerindeki etkilerini araştırmak için kullanacak.


Genesys, müşteri deneyiminin geleceğini G-Summit’te sahneye taşıdı 25 yıllık serüveni ile çok kanallı müşteri deneyimini her şeyin merkezine yerleştiren Genesys, bir kez daha yenilikçi müşteri deneyimi yaklaşımının kapılarını G-Summit’te araladı. G-Summit’te hem müşteri deneyimine yön veren Genesys yöneticileri hem de başarı hikayelerini birlikte yazdıkları iş ortakları konuştu. ibaret olduğunu belirten Egea, bu noktada müşterilere farklı platformlarla uyumlu ve yapay zeka entegrasyonuna sahip bir şekilde mesajlaşma uygulamaları üzerinden ulaşmanın iki tarafa da hız ve verimlilik sunduğunu kaydetti. Dünyanın en çok kullanılan dijital iletişim yönteminin mobil mesajlaşma uygulamaları olduğunun altını çizen Egea, müşterilere klasik chatbot çözümleri üzerinden ulaşmanın iletişimi kısır döngüye sokan ve duygusal olmaması yönüyle müşteri deneyimini körelten bir yanı olduğunu belirtti. Bu noktada Kate ismini verdikleri yeni yapay zeka çözümleri ile öngörüye dayalı yönlendirme ve tahmin bazlı analizin müşteri deneyimindeki kopukluğa çözüm getirdiğini eklemeden geçmedi. Akıllı olmalı ama duygusal kalmalı Her sene dünyanın farklı şehirlerinde düzenlenen G-Summit’in Türkiye ayağı 20 Eylül 2018 tarihinde Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleşti. Müşteri deneyiminin bugünü ve yarınının konuşulduğu etkinliğe, yapay zeka, makine öğrenimi, tahmine dayalı analiz ve öngörüye dayalı yönlendirme konuları hakim oldu. Genesys yöneticileri kadar, Genesys müşterilerinin üst düzey yöneticileri de başarı hikayelerini anlatmak için etkinlikteki yerlerini aldılar. Müşteri deneyimine dair yeni trendlerin yanı sıra etkinlikte, bulut tabanlı müşteri ilişkileri yeteneklerinden, çözümcü olduğu kadar duygusal yaklaşımları da analiz edebilen yeni yapay zeka çözümü Kate hakkında da ayrıntılı bilgi verildi. Etkinliğin açılış konuşmaları Genesys ECSEI Bölgesi Satış Başkan Yardımcısı Martin Veselka, ECSEI Satış Yöneticisi Enda Kesim ve Bölge Pazarlama Direktörü Atalay Aktaş tarafından gerçekleştirildi. “Bağlı Anlar” isimli sunumu ile etkinlikte konuşan Genesys Stretejik Çözümler Başkan Yardımcısı Fernando Egea, günümüzün en büyük probleminin, daimi meşguliyet olduğunu belirtti. Hayatımızın sürekli döngü halinde seyreden önemli aktivitelerden

Fernando Egea’nın atıfta bulunduğu yeni Kate yapay zeka çözümünü katılımcılara tanıtan Genesys EMEA Stratejik Çözümler Danışmanı Pierluigi Pace, doğal zeka ile yapay zekanın, yani insan ile makinenin doğru ayırt edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Mevcut sohbet botlarının müşteri deneyimi noktasında sınıfta kaldığını belirten Pace, gücünü yapay zekadan alan çözümlerin değer odaklı müşteri deneyimini merkeze alması gerektiğine vurgu yaptı. Sunumu sırasında Pace, “Müşteri deneyimini bir adım öteye taşımak için Kate’i hayata geçirdik. Bu süreçte ana odağımız bot mimarisini insansı hale getirmek. Yeni teknolojiler ile organizasyonların akıllı hale gelmesi önemli. Ama akıllı olması gerektiği kadar duygusal kalmayı da sürdürmeli” dedi. G-Summit Türkiye etkinliği, müşterileri ile arasındaki bağı güçlendirmek için Genesys ile yola çıkan iş ortaklarının sunumlarına da evsahipliği yaptı. Etkinlikte Türkiye İş Bankası, Türk Telekom, Yapı Kredi Bankası, CCR, Procat, ETStur, Pusula Call Center ve Metrics gibi önemli firmaların yöneticileri Genesys ile nelerin değiştiğini katılımcılarla paylaştı. Daha fazla bilgi için www.genesys.com/tr sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Etkinlik sonrası açıklamalarda bulunan Genesys ECSEI Bölge Satış Yöneticisi Enda Kesim, Genesys olarak 100’den fazla ülkede 10 binden fazla şirket ile çalıştıklarını ve bu noktaya ulaşmadaki başarılarının altında, birinci sınıf müşteri deneyimini her şeyden öncelikli olarak görmelerinin yattığını belirtti. Teknoloji ve insan zekasının en iyi birleşimini ortaya koyarak müşterilerin istedikleri, doğal iletişimi sağlayan çözümlere imza attıklarını söyleyen Kesim, “Sektör lideri çözümlerimiz gerçek çok kanallı iletişimlere olanak veriyor. Tüm kanallarda, şirket içinde ve bulutta aynı performansı elde etmenizi sağlıyor” dedi. G-Summit’in Genesys müşterileri ve iş ortaklarını buluşturan, başarı hikayeleri ve müşteri deneyimleri ile bu alanındaki vizyonların paylaşıldığı bir platform olarak kurgulandığını kaydeden Enda Kesim, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Bu yıl G-Summit’in gündemini yapay zeka, mesajlaşma ve bulut tabanlı teknolojilerin çok kanallı müşteri deneyimine sağladığı katma değer oluşturdu. Genesys çözümleri ile kendi müşterilerinde farklılaştırma yaratmış olan müşterilerimiz de yine kendi hikayeleri ile bizleri bu platformda yalnız bırakmadı. Genesys’in hem küresel hem de Türkiye’deki en önemli hedefi, müşterilerimizin kendilerini farklı kılabilecekleri müşteri deneyimleri yaratmalarına olanak sağlamak. Bu vizyonla sektöre de önderlik ediyoruz. Değişen pazar dinamiklerini öngörerek, bu konuda gerekli yatırımları müşterilerimizin ayağına getirip, onların müşteri deneyiminde öncü ve rekabetçi bir pozisyonda olmaları için çalışıyoruz.”

advertorial

Çok kanallı müşteri deneyimine sağlanan katma değer!


Cumhurbaşkanı'ndan

destek sözü

• Bilişim'96 etkinliklerinin kapanış

törenine katılan Cumhurbaşkanı Süley­

Bu sayıda... İki kere iki kaç eder? Ya da her yanıt doğrudur TINAZ TİTİZ (Sayfa 3) • Kurultay ve biz SİNAN OYMACI (Sayfa 4) • Nazilerin altınları KEMAL BALCI (Sayfa 6) • İsrail'in yazdım ihracatı 1995'te yüzde 27 arttı (Sayfa 12)

man Demirel, Türkiye'de bilgi ve tek­ nolojinin iyi düzeyde olduğunu belirte­ rek, "Devlet Başkanı olarak, eğitim ve bilginin benim takibimde olduğunu

• Internet haberleri

belirterek, ülkenin kalkınmasına yeni

(Sayfa 16)

boyutlar getirecek olan Bilişim Etkinlikleri'ne katıldığınız için sizleri tebrik

• Mevcut Internet tabanlı ses teknolojilerine alternatif: "Modül Mimarisi'' (Sayfa 18)

ediyor ve bir bilişimci olarak sizi des­ tekleyeceğime söz veriyorum" dedi. • Bilişim'96 etkinliklerinde hükümeti temsil eden tek bakan ise, Devlet Ba­

• SAP, R/3'ün en son

kanı Abdullah Gül idi. Etkinlikler kap­

uyarlamasını duyurdu (Sayfa 23)

samında yer alan 'TBV (Türkiye Bilişim Vakfı) Türkiye Bilişim Stratejileri' konu­

• Hahcı/midi'96 yarışması

lu çalışma grubuna katılan Abdullah Gül, "Bizden beklentiler olduğunun bi­

• Etkinliklerin 'Internet'te Türk Sana­

Sisa, yazar Gülten Dayıoğlu, heykeltraş

lincindeyiz. Türkiye'nin daha öncelikli

tı' başlıklı kapanış gösterisine, söz ko­

Prof.Dr. Meriç Hızal, karikatürist Tan

sorunları olmasına rağmen, bilişim sek­

nusu Web sayfasında yer alan birçok

Oral ve sinema sanatçısı Türkan

törünün kısa vadede daha fazla kazanç

sanatçı katıldı. Aralarında ressam Ad­

Şoray'ın bulunduğu sanatçıların ortak

sağlayacak bir sektör olduğunu biliyo­

nan Çöker ve Hale Sontaş, ses sanatçısı

görüşü ise, Internet'in yepyeni bir kül­

ruz. Bu nedenle gerekenin yapılmasına

Barış Manco, moda tasarımcısı Cemil

tür oluşturacağı doğrultusunda idi.

çalışacağız" dedi.

İpekçi, mimar Doğan Tekeli ve Sami

Acer Başkanı Shih, 2000'li yılların BT ipuçlarını verdi (Aynntıh haber sayfa 2'de)

NC yüzünü gösterdi Oracle'ın başını çektiği ve bilgisa­ yar sektöründeki endüstri devleri Sun, IBM ve Apple gibi şirketlerin destek verdiği NC, Bilişim'96 ile Türk kullanıcısına tanıtıldı. Oracle yetkilile­ ri, NC'nin 1997 yılı başında ABD ve Avrupa'da pazara sunulacağını, Tür­ kiye'de ise Internet altyapısındaki so­ runlar tamamen çözülmeden NC'nin Internet pazarında yer almayacağını belirtiyorlar.

(Aynntıh haber sayfa 3'te)

Koç-Unisys Genel Müdürü Bülent Gönç, şirketteki değişimlerin henüz bitmediğini, isim değişikliğine ne­ den olabilecek bir takım sürpriz de­ ğişimlerin önümüzdeki günlerde gündeme gelebileceğini söylüyor. (Aynntüı haber sayfa 4'te)

Türkiye yazılım envanteri: Yüksek seviyeli, az sayıda eleman

Tursoft tarafından yapılan 'Tür­ kiye Yazılım ve Hizmet Alt Sektö­ rünün Yetenek Envanteri' sonuç­ ları açıklandı. Tursoft Genel Mü­ dürü Ahmet Güvener, Türkiye'de az sayıda ama genellikle yüksek (Aynntıh haber sayfa 8'de) randımanlı yazılım üretildiğini, bu­

• Tursoft ortaklan toplanıyor (Arka sayfa)

E C N A Ö T L F I Y A H 2 2 BU

Koç-Unisys Genel Müdürü Bülent Gönç: "Sürpriz değişiklikler bekleyin" Koç-Unisys, Eylül ayında organi­ zasyon değişikliği yaşadı. Şirket ay­ nı zamanda RISC mimarisini de ürün yelpazesine katmak ve müşte­ rilerine her platformda çözüm su­ nabilmek amacıyla Sun Microsystems'in de Türkiye dağıtıcısı oldu.

sonuçlandı (Arka sayfa)

nunla birlikte, yurtdışında pazarlanabilecek nitelikte hazır ürün sayı­ sının çok az olduğunu söyledi. Türkiye'nin yazılım ihracatı konu­ sunda ise, Türkiye'den geride olan pazarları hedeflemesi gerekiyor.

(Aynntıh haber sayfa 7'de)

Bu sayının tüm sayfalarına www.bthaber.com.tr'den ulaşabilirsiniz.



24

BThaber 1 - 7 EKİM 2018

Yapay zeka ve makine öğrenimi destekli sunucu

Yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi (ML), şirketlerin karmaşık problemleri çözmelerinin yeni yollarını yaratıyor. Bunlar, BT’de kullanılan altyapı ve süreçler üzerinde de önemli bir etki yaratma potansiyeline sahip. Bu noktada yeni Cisco UCS sunucusu, makine öğreniminin yoğun

işlem gerektiren bir formu olan ve bilgisayarları karmaşık görevleri yerine getirecek şekilde eğitmek amacıyla sinir ağlarından faydalanan derin öğrenim sürecini hızlandırıyor. NVIDIA grafik işleme üniteleriyle bu yeni sunucu, yaygın makine öğrenimi işlemlerini hızlandırmak

üzere tasarlandı. Hatta bu noktada Cisco, günümüzün en popüler makine öğrenimi araçlarının validasyonunu sağlamak, böylece uygulama ve sonuç alma süreçlerini hızlandırmak için teknoloji ortaklarıyla işbirliği de yapıyor. Cisco UCS C480 ML’nin ürün gamına eklenmesiyle Cisco da AI ve ML yaşam döngüsünün her aşamasına yönelik bütünsel işlem çözümleri paketi sunarken, uçta veri toplama ve analizinden başlayarak, veri merkezinde veri hazırlama ve eğitime ve AI uygulamasının merkezinde gerçek zamanlı çıkarım üretmeye dek her aşamada müşterilere destek oluyor.

İspanyol Glovo, en hızlı teslimatla büyüyecek

Hızlı teslimat hizmeti sunan mobil uygulama Glovo, İstanbul’un her iki yakasında müşterilerine hizmet sunmaya başladı. Yemekten market alışverişine, kişisel bakımdan hediyelik eşyaya kadar uzanan geniş bir ürün gamında hizmet sunan, kullanıcıların mobil uygulama üzerinden sipariş vermelerine ve göndermelerine imkan tanıyan Glovo, İstanbul’da üç ayda 20 binin üzerinde ürün teslim etti. Uygulama 50 binden fazla kullanıcı tarafından indirildi ve 300’den fazla satıcı teslimat hizmeti sundu. Glovo’da birçok kategori var. Uygulamayı indirip sisteme

üye olduktan ve konum bilgilerine izin verdikten sonra en yakın restoranları, marketleri sistemde görmek, talep edilen ürünü de ödeme yöntemini seçerek sipariş etmek mümkün. Ardından uygulama üzerinden canlı olarak siparişin nerede olduğu takip edilebiliyor ve Glovo’nun kendi kuryeleri de siparişi, belirlenen adrese 30 dakikadan kısa bir süre içinde getiriyor. Hızlı teslimat hizmeti sunan mobil uygulama Glovo’dan yemek, market, kişisel bakım ya da hediyelik eşya sipariş edilebildiği gibi, evde ya da ofiste unutulan bir evrak, gözlük,

anahtar gibi eşyaların da teslimatı talep edilebiliyor. Türkiye’nin kendileri için önemli bir pazar olduğunu vurgulayan Glovo Türkiye Genel Müdürü Austin Kim, “Türkiye’ye yatırım yaparak büyümemizi sürdüreceğiz. Haziran ayından bu yana elde ettiğimiz veriler de doğru bir yatırım yaptığımızı gösteriyor. Türk halkı kapıya teslimatı benimsedi ve bu pazarda en iyi hizmeti sunmak için faaliyetlerimize İstanbul’dan başladık. İlk aşamada tüm İstanbul’u kapsamayı, Ankara, İzmir gibi nüfusu yüksek illere de yayılmayı hedefliyoruz” dedi.

Yapay zeka destekli 4 kamera ile Huawei Mate 20 lite göz dolduruyor

Cep telefonu pazarında hızla büyümesini sürdüren Huawei, yeni modeli Mate 20 lite modelini piyasaya sürdü. Huawei’in pazarda en çok ilgi gören akıllı telefonlarından biri olan Mate serisi, şık ve güçlü bir akıllı telefon tercih eden kullanıcıların ilk tercihleri arasında yer alıyor. Serinin ilk ürünü olan Mate 20 lite, multimedya işlevleri için son derece ideal büyük ekranı ve uzun yol arkadaşlığını garantileyen güçlü pil donanımı ile dikkat çekiyor. Özellikle genç kullanıcıların akıllı telefonlardan beklentisinin günden güne artması ile rekabet de her dönemde daha güçlü ve göz alıcı ürünlerle birlikte gözle görülür hale geliyor. Artık akıllı telefonlarının günlük iletişim ihtiyaçlarını karşılamasını yanı sıra, cihazın birçok segmentte daha fazla değer sunması, stil sahibi olması ve uzun soluklu bir çalışma performansına imza atması, bu taleplerin başında geliyor. Huawei Mate 20 lite, tüm bu talepleri hassasiyetle değerlendirerek kullanıcıların en temel gereksinimlerini belirledi ve hem performans hem de stil anlamında listenin zirvesini hedefleyen bir akıllı telefon olarak sunuldu. En boy oranı 19,5:9 olan 6,3 inçlik yeni FHD ekran, ince çerçeveli gövdesi ile kullanıcıların oyunlara ve videolara odaklanabilmeleri için mükemmel bir platform oluşturuyor. Yeni modelin dikey simetrisi, bu sadece cihaza güzel bir görünüm vermek değil, video ve oyunlardaki estetik unsurlara da görsel bir düzen getirmek amacıyla tasarlandı. Huawei Mate 20 lite, daha akıllı bir fotoğraf ve video çekim deneyimi için ön ve arkada dört adet yapay zeka destekli kamerayla donatıldı. Kullanıcılara daha iyi bir fotoğraf deneyimi sunmak için cihaza 24MP ve 2MP sensörler içeren çift ön kamera koydu. Huawei Türkiye Tüketici Elektroniği Ülke Müdürü Seth Wang, “Yapay zekanın mobil endüstrinin geleceği olduğuna inanıyoruz, dolayısıyla yapay zeka tabanlı teknolojiler geliştirmeye yatırım yapıyoruz. Yapay zekanın kullanıcı üzerinde belirli bir işlevsellik dikte etmesine izin vermeyiz, bunun yerine kullanıcının amacını anlayan ve bu amacın gerçekleşmesine yardımcı olan yapay zeka tasarımları üzerinde duruyoruz. Tüm Mate 20 serisi telefonlar bu yapay zeka mantığı göz önünde bulundurularak geliştirildi. Yapay zeka bir akıl hocası değil, bir sekreter gibi olmalıdır. Bu yapay zeka mantığının Mate 20 lite akıllı telefonlarımızın hedef kitlesi olan genç, teknoloji meraklısı, dijital yaşayan kişiler ile çok uyumlu olduğunu görüyoruz” açıklamasını yaptı.



BThaber

26 KARİYER

1 - 7 EKİM 2018

HMD Global Türkiye Müdürü Sertaç Şener oldu HMD Global, Sertaç Şener'in Türkiye Müdürü olarak görevlendirildiğini duyurdu. Şener, teknoloji ve akıllı telefon sektöründe özellikle satış, pazarlama, kurumsal iletişim ve sınır ötesi ekiplere liderlik alanlarında edindiği 20 yılı aşkın deneyimiyle yeni görevine devam edecek.

Hürriyet Emlak’a yeni CEO Theo Mseka, 3 Eylül itibariyle Hürriyet Emlak'ın Chief Executive Officer (CEO) görevine atandı. University of Cape Town'dan mezun olan Mseka, kariyerine, 2001’de kendi girişimi Go Media ile başladı ve 6 kıtada, 700'ün üzerinde müşteri ile e-ticaret alanında proje gerçekleştirdi. Daha sonra Naspers'ın yatırımı olan Property24 tarafından satın alınan Go Media'daki görevine devam eden Mseka, Property24’u Güney Afrika'nın bir numaralı emlak portalı haline getirdi. Theo Mseka son olarak; Güney Afrika, Filipinler, Rusya, Kenya, Nijerya ve Afrika'daki 10 ülkenin içinde bulunduğu coğrafyada, ticari stratejiler ile ürün ve dijital pazarlama gibi fonksiyonların birbirlerini destekler halde işletilmesinden sorumlu olarak görev aldı. Aslen Tanzanyalı olan Mseka, 2015 yılından bu yana Güney Afrika lokal dansları ve salsanın yaygınlaşması, herkesin dans etmesi konusunda öncülük yapan “All Out Dance Foundation” adlı kuruluşun yöneticiliğini yapıyor, çeşitli yardım kuruluşlarında da gönüllü olarak çalışıyor.

Yedi ülkenin iş geliştirme ekibinin lideri Uçbağlar oldu Teleperformance Türkiye İş Geliştirme ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Tolga Uçbağlar, CEMEA bölgesinde 7 ülkeyi kapsayan Gelişen Pazarlardan Sorumlu İş Geliştirme Başkanı olarak atandı ve Teleperformance bünyesinde çok uluslu yöneticilik görevi üstlenen ilk Türk oldu. 20152016 döneminde TP University çatısı altında Türkiye'yi temsil eden Uçbağlar, 1 Eylül itibarıyla Türkiye’deki sorumluluklarına ek olarak Rusya, Çekya, Polonya, Ukrayna, Slovakya ve Litvanya’nın iş geliştirme ekiplerini yönetecek. Teleperformance ailesine 2013’te Operasyon Direktörü olarak katılan Uçbağlar, 2015 yılında Kıdemli Operasyon Direktörü, 2016'da ise İş Geliştirme ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmaya başladı. Marmara Üniversitesi Ekonometri Bölümü'nden mezun olan ve iyi derecede İngilizce bilen Uçbağlar, AVEA'da Takım Lideri olarak başladığı kariyeri boyunca Siemens, Groupon ve Turkcell Global Bilgi şirketlerinde yönetici pozisyonlarında görev yaptı.

Demir, ininal’ın Risk Yönetim Müdürü oldu Finansal teknoloji şirketi ininal’ın Risk Yönetim Müdürü Ercüment Demir oldu. Demir, bu yeni görevinde şirketi etkileyebilecek risklerin tespit edilmesi için şirketteki süreçler, iş planları, altyapı ve finansal konularla ilgili gerekli bilgileri toplama ve analiz etme sorumluluğunu yürüten risk yönetim biriminin başında olacak. 12 yılı aşkın süredir kartlı ödeme sistemleri sektöründe çalışan, kariyerine

Bileşim A.Ş. sahtecilik biriminde başlayan Ercüment Demir, sonrasında, PayU’da Sahtecilik & CB Yöneticiliği, Uyum Müdürlüğü, Ülke Risk Müdürlüğü sorumluluklarını üstlendi. Son olarak Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Türkiye’nin içinde olduğu EMEA Bölgesi Sahtecilik Ekibine liderlik eden Demir, firma için birçok projede küresel ölçekte önemli noktalarda görev aldı.

İK süreçleri perakendede daha da hızlanmalı

Perakende sektöründe aday yaratmak, seçilen adayların mülakat organizasyonu, mülakata ayrılan süreler, değerlendirme araçlarının uygulanması ve ayrı ayrı yorumlanarak sonuca gidilmesi zaman alan ve zahmetli bir yöntem. Ancak, perakende sektöründe çoğu kurum hala bu geleneksel yöntemlerle ilerliyor. Çalışan devir oranını istenen oranlara çekmenin ve en doğru adayları işe

almanın yolu ise pozisyona uygun değerlendirme araçları kullanmaktan geçiyor. İşe alım için görüşülen adayların perakende sektöründe çokluğu ve bu adayların da uzun süreli araçları cevaplamaya isteksiz olması ise değerlendirme aracı kullanım oranını düşüren faktörler. Bu noktada, Assessment Systems ve Peoplise işbirliğiyle hazırlanan “Perakende İşe Alım Paketleri” ile İK ekipleri sınırsız adaya online değerlendirme platformu kullanıcılığı sağlıyor. Peoplise ve Assessment Systems’ın perakende sektöründeki ihtiyaçları ve hedef kitleyi göz önünde tutarak hazırladıkları paket, İK’cıların halihazırdaki işe alım süreçlerini iyileştirmelerine ve daha etkin aday deneyimi sunmalarına yardımcı oluyor. “Perakende İşe Alım Paketleri” işe alım sürecini optimize ederek maliyet tasarrufu sağlarken,

sosyal medya, psikometrik testler ve video teknolojileri ile doğru adayı çekmeyi sağlıyor. Assessment Systems CEO’su Levent Sevinç, dijitalleşen İK’ya en hızlı adapte olması gereken sektörlerin başında yoğun işe alım yapan, devir oranı yüksek olan ve genç aday kitlesine sahip perakendenin geldiğini vurguladı. Çevik İK anlayışını benimseyen markaların bu dönüşüme daha hızlı adapte olduğunu belirten Sevinç, adayların kurumda çalışma tercihlerinde de bu tarz modern ve hızlı işe alım süreçlerinin olumlu yönde etkisi olduğunu hatırlattı. Peoplise CEO’su Çağatay Güney de, günümüz İK ekiplerinin işe alım gibi vakitlerinin çoğunu alan işlere pratik ama nitelikli çözümler bularak, kalan vakitlerini stratejik ortak olarak geliştirmeleri gereken projelere ayırması gerektiğini vurguladı.

Dijitalde kapsamlı eğitim zamanı geldi! IAB Türkiye’nin dijital sektörde İK açığının giderilmesine katkı hedefiyle tasarladığı ve 2012 yılından beri düzenlenen Dijital Pazarlama İletişimi Sertifika Programı, Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) işbirliği ile 11’inci kez gerçekleştirilecek. 13 Ekim 2018 – 12 Ocak 2019 arasında, 12 hafta sürecek program Türkiye’deki IAB Avrupa onaylı ilk ve tek sertifika programı. İçeriği, sektördeki yenilikler ve ihtiyaçlar paralelinde hazırlanan ve kampanyası Wanda Digital tarafından tasarlanan Dijital Pazarlama İletişimi Sertifika Programı,

dijitali işine entegre etmek veya kariyerine bu alanda devam etmek isteyen sektör profesyonelleriyle yeni üniversite mezunlarını hedefliyor. Bugüne kadar 231 kişinin sertifika aldığı programda katılımcılar, alanında uzman sektör profesyonelleri ve akademisyenlerden eğitim alıyor, proje üretiyor ve networking imkânı buluyor. Toplam 12 hafta ve 72 saat sürecek olan programın dersleri, her Cumartesi günü Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü İdari Bilimler Binası’nda, 9.30 – 16.30 saatleri arasında yapılacak.

Katılımcılar tüm konuları ilk hafta alacakları brief ışığında dinleyecek ve uygun derslerde workshop’lara katılarak, programın sonunda da edindikleri bilgileri brief doğrultusunda hazırlayacakları bir projeyle pekiştirecekler. Katılım bedeli 4.500 TL (KDV dahil) olan programda IAB üyelerine ve Boğaziçi Üniversitesi mezunlarına yüzde 15, aynı kuruluştan 4 kişi ve üzeri katılımda ise yüzde 20 indirim sağlanacak. Katılımcılar 9 aya varan taksitli ödeme imkânlarından da yararlanabilecek. Detaylar ve kayıt için adres ise http://www. iabdijitalpazarlamailetisimi.org/



28 KARİYER

BThaber 1 - 7 EKİM 2018

Küresel hareketlilik iş dünyasını dönüştürüyor İK seçme, yerleştirme ve danışmanlık şirketi Randstad’ın yılda dört kez paylaştığı Workmonitor/ İnsan Kaynakları İstihdam Araştırması’nın 2018 yılı 3. çeyreğine ait raporu yayınlandı. Araştırmada, işveren ve çalışanların sosyal sorumluluk ve gönüllü çalışmalara bakış açısı incelendi. Rapora göre, küresel bazda çalışanların yüzde 65’i ücretsiz gönüllü çalışmalarda bulunarak topluma katkı sağlamanın önemli olduğunu düşünüyor. Türkiye’de ise bu oran yüzde 73 ile küresel ortalamanın üstünde. En düşük oran yüzde 45 ile Almanya, en yüksek oran ise yüzde 87 ile Hindistan’da. Yüzde 34’lük kesim, mesai saatleri dışında ücretsiz gönüllü çalışmalarda aktif biçimde yer alıyor. Bu oranın en yüksek olduğu ülke yüzde 66 ile Çin, en düşük olduğu ülke

Çünkü çalışanlar, mesai saatleri dışında gönüllü çalışmalar gerçekleştirmeleri için işverenleri tarafından pek teşvik edilmiyor. Buna karşılık, işverenler için güçlü bir kurumsal sosyal sorumluluk programına sahip olmak da önemli. Çünkü katılımcıların yüzde 79’u yalnız bu programa sahip bir şirkette çalışmak istediklerini belirtiyor, yeni bir iş ararken yüzde 58’lik bölüm de şirketin hayır/ yardım girişimlerinde yer almasının önemli olduğunu düşünüyor. Türkiye ve Hindistan’da (her ikisinde de yüzde 80) bu konu önemliyken, Japonya (yüzde 36) ve İsveç’te ise daha az öneme sahip. En yüksek Hindistan (yüzde 77) ve en düşük Japonya (yüzde 27) olmak üzere, küresel ölçekte yüzde 53’lük kesim işvereninin en az bir hayır işini aktif olarak

ise yüzde 17 ile Japonya. Araştırmaya katılanların yüzde 73 ise işverenlerin ücretli izin vermeleri halinde ücretsiz gönüllü çalışmalarda bulunabileceklerini söylediler. Randstad Workmonitor’e göre her ne kadar küresel çapta katılımcıların yüzde 65’i gönüllü çalışmalarda bulunarak topluma katkı sağlamanın önemli olduğunu düşünüyor ama katılımcıların yalnızca yüzde 34’ü bunu yapıyor. Ancak, kişilere işverenleri tarafından ücretli izin verildiği takdirde yüzde 73 ücretsiz gönüllü çalışmalarda bulunmaya razı. Ücretsiz gönüllü çalışmada bulunan katılımcılar en çok Çin’de (yüzde 66) ve Hindistan’da (yüzde 60) iken, en az Japonya (yüzde 17) ve Çek Cumhuriyeti’nde (yüzde 15). Türkler ise yüzde 46 ile mesai saatleri dışında ücretsiz gönüllü çalışmalarda aktif olabileceklerini belirtti.

desteklediğini ifade ediyor. Katılımcıların yüzde 70’i işvereninin işgücünün yerel ve ulusal işgücü piyasalarını yansıtmasını istediğini belirtiyor ve Türkiye’de bu oran yüzde 56 ile birçok Avrupa ülkesinin üzerinde. Gelecek altı ay içinde başka bir işveren için çalışma beklentisi içinde olan çalışanların dünya genelindeki sayısı artarken, böylece Hareketlilik İndeksi de 111 oldu. Türkiye ise geçtiğimiz dönem 118, 3. çeyrekte 120 olan Hareketlilik İndeksi ile dünya ortalamasının üzerinde yer aldı. Hareketlilik en çok Çek Cumhuriyeti (+9), İsviçre (+8), Romanya (+7) ve Portekiz’de (+6) artış gösterdi. Hareketlilik en çok Brezilya (-9), Hong Kong (-4) ve Singapur ve Meksika’da (her ikisi de -3) azaldı. ABD, Birleşik Krallık, Çin ve Hollanda’daki hareketlilikte

ise değişiklik olmadı. Fiili iş değişikliği de artış göstererek yüzde 23’e yükseldi ve değişikliğin en yüksek olduğu yerler yine Hindistan (yüzde 50) ve Malezya (yüzde 48) oldu. Türkiye’de ise fiili iş değişikliği oranı yüzde 32. Önceki çeyrekle kıyaslandığında, iş memnuniyeti Arjantin, Belçika, Çek Cumhuriyeti ve Malezya’da artarken, Avustralya, Avusturya, Kanada, İtalya, Japonya, Polonya ve Türkiye’de azaldı. Geçtiğimiz çeyrekte olduğu gibi, iş memnuniyetinin en yüksek olduğu yerler Meksika (yüzde 82) ve Hindistan ve ABD (her ikisi de yüzde 80) iken, en düşük olduğu yerler Japonya (yüzde 44) ve Hong Kong (yüzde 46). Türkiye’de işten memnuniyet oranı önceki çeyreğe göre azalmış olmasına rağmen, yüzde 70.

Etkinlikleriniz ile ilgili bilgileri bthabersirketleri.com/EtkinlikDuyuru adresine girebilirsiniz.

BThaber

ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R

2 - 3 Ekim 2018 Smartcon2018 İstanbul Wyndham Grand İstanbul Levent AYRINTILI BİLGİ: www.smartcon.com/istanbul-2018

Y U R T İ Ç İ

4 Ekim 2018 BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

25 Ekim 2018 SAP Now Istanbul İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: events.sap.com/tr/sap-nowistanbul-2018/tr/home

13 Aralık 2018 BTvizyon Ankara Toplantısı Girne AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

E T K İ N L İ K L E R 5 - 8 Kasım 2018 VMworld 2018 Barselona AYRINTILI BİLGİ: www.vmworld.com/en/europe/index.html

Y U R T D I Ş I

7 - 8 Kasım 2018 Fujitsu Forum 2018 Münih, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.fujitsu.com/global/microsite/ forum-2018/

21 Kasım 2018 Teknoloji Kaptanları Ödül Töreni İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

21 - 22 Kasım 2018 Bilişim Zirvesi'18 İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr



BThaber

30 MEKTUP En güz günlerinden merhaba, Mektubuma bu hafta sağlıklı bir davet ile başlıyorum. Çünkü Bayer; bu yıl ilk kez Türkiye’de hayata geçirdiği Girişim Hızlandırma Programı Grant4Apps Türkiye ile birlikte hazırladığı Girişimci Haritası’na sağlık alanındaki start-up’ları davet ediyor. Sağlık alanında Türkiye’de kurulan Türk girişimci şirketlerinin tanıtımına destek vermek için hazırlanan harita her yıl güncellenecekmiş. Sağlık başlığında birçok alanı içeren Girişimci Haritası’nda yer almak isteyen ve sağlık alanında çalışan girişimci şirketlerin; logo, şirket ünvanı, çalışma alanı ve mevcut internet sayfalarının iletişim detaylarını grants4apps. tr@bayer.com adresine göndermeleri ise yeterli. Sadece bizlerin değil, çevremizdeki birçok insanın vazgeçilmezi Amazon.com en sonunda Türkiye’ye geldi. 15 farklı kategoride milyonlarca ürünün yanında tüketiciler, Amazon.com.tr’de satış yapan bini aşkın yerli işletmeden alışveriş yapabilecek. Gurur veren çevresel haberlerim var, paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Akfen Holding, Akfen Yenilenebilir Enerji çatısı altında tamamı yerli kaynaklardan oluşan, Türkiye’nin 5 bölgesine yayılan ve 327 megavat gücünde 13 rüzgar ve güneş enerjisi santrali kuruyormuş. Rüzgar, güneş ve hidroelektrik olmak üzere sadece yerli ve yenilenebilir kaynaklardan enerji üretmeye odaklanan, hatta bu alanda 2020 yılına kadar 1000 MW’lık “temiz kurulu güce” ulaşmayı hedefleyen Akfen Yenilenebilir Enerji, 530 milyon dolar değerindeki güneş ve rüzgar enerji projeleri için Türkiye’nin en büyük yeşil enerji kredisini almış. Yerli kaynaklardan üretilecek enerji, doğrudan Türkiye’nin ulusal elektrik

1 - 7 EKİM 2018

Yapay zeka ile belediyeciliğin detayları Hatay’da şebekesine aktarılacak. Hem bu projeler, Türkiye’nin elektrik üretiminden kaynaklı sera gazı emisyonlarının düşürülmesinde de rol oynayacak. Türkiye iklimlendirme sektörünün demirbaşlarından DemirDöküm, dijitalleşme çalışmalarına yenisini eklemiş ve "İnteraktif Ürün Platformu"nu kullanıma açmış. Tüketiciler DemirDöküm ürünlerini, teknolojilerini tek tıkla keşfedip; ürünlerin çalışma prensibinden montaj aşamasına kadar tüm detayları videolarla izleyebilecekmiş. O zaman rotamız urunler.demirdokum. com.tr. Dijital gelişimle öne çıkan yeşil ofis konseptine uyum adımı ile Bilkent Cyberpark, bünyesindeki firmalardan CBKSoft tarafından geliştirilen enVision ile EBYS sistemine geçmiş, ‘kağıtsız, verimli ve yeşil bir ofis’ olma yönünde önemli bir adım atmış, kesintisiz otomasyon, kağıt bazlı iş süreçlerinin tam entegre dijital ortama dönüşmesi, sonuçta maliyet ve zaman kayıplarının azaltılması da beraberinde, daha ne olsun. Çevresel içerikten başarı gündemine geçmenin de zamanı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğrencilerinden oluşan Robotik Takımı, Laureate Robotik Mühendisliği Mükemmeliyet Ödülü yarışmasında “Punnet” isimli projeleriyle dünya ikincisi olmuş. Endüstriyel lojistik alanında görev alabilecek akıllı bir robot tasarımının ve üretiminin yapılmasını amaçlayan yarışmada; öğrencilerin de farklı renk ve konumlardaki objeleri tanımlayıp, renklerine göre ayırıp işaretlenen boşaltma noktalarına objeleri bırakabilen

“Punnet” robotu böylece küresel başarıya imza atmış. Dahası da var… Denetim, vergi ve danışmanlık şirketi PwC’nin, sosyal girişimciliğe dikkat çekerek bu alanda farkındalık yaratmak amacıyla sosyal girişimcileri desteklediği, Türkiye’nin bu yıl ilk kez katıldığı Sosyal Etki Laboratuvarı yarışmasında Türkiye’den de ekolojik ve sosyal açıdan adil üretimin yanında güvene dayalı alışverişi hedefleyen https://good4trust. org/, yazılım alanında kariyer hedefleyen dezavantajlı gençleri güçlendirmeyi hedefleyen bir girişim olan https://www.kodluyoruz.org/ ile pamuklu kumaşı balmumu, reçine ve hindistancevizi yağı karışımıyla kaplayarak tekrar kullanılabilir doğal yiyecek saklama kumaşı üreten, böylece tek kullanımlık plastik kullanımını azaltmayı hedefleyen https://www. mumowrap.com/ finale kalmış. Dilerim burada daha nice başarılı haberlerini paylaşma imkanı bulurum. Türkiye’nin tasarımla markalaşmasına katkı için bu yıl 7’inci kez düzenlenecek olan ‘Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri’ için geri sayım da başlamış. TURQUALITY Programı dahilinde Ticaret Bakanlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu’nun (ETMK) işbirliği ile düzenlenen Design Turkey 2018 Endüstriyel Tasarım Ödülleri için başvurular 26 Ekim 2018 Cuma günü 23:59’a kadar www. designturkey.org.tr sitesinden devam edecek. Ödüller ise 16 Kasım'da Design Week Turkey kapsamında sahiplerini

YIL 22 SAYI 1190

Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr

www.bthaber.com

BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr

1 - 7 EKİM 2018

www.linkedin.com/groups/BThaber

Handan Aybars handana@bthaber.com.tr

Tuğçe Diyar tugcee@bthaber.com.tr

Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr

www.facebook.com/BThaber

Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

Görsel Yönetmen

Online Editör

twitter.com/bthaber

Okur Temsilcisi

Editör

Bültenlerinizi

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l

Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr

bulacak. Anladığın üzere takibimizde… İçerikten içeriğe koşturmamızı sağlayan dijital yayın platformu Dergilik, kağıt baskıyı sonlandıran Resmî Gazete’yi de raflarına taşımış. Böylece bizim gibi Dergilik okurları, BThaber gazetemizi ve içerik açlığını gideren diğer kaynakları okumanın yanında, yeni çıkarılan yasa, genelge ve yönetmeliklerin yer aldığı Resmî Gazete’yi de telefon ve tabletlerinden diledikleri zaman kolayca takip edebilecek. Malum, kağıt pek pahalı, hem ne zaman ne karar çıkacağı belli olmaz, iyisi mi, takibimizde olsun. Örnek olmasını dilediğim bir haberle devam etmek boynumun borcu. Zira Hatay Büyükşehir Belediyesi (HBB), 2021 yılında kentte gerçekleşecek EXPO organizasyonuna "Siber Güvenilir Hatay" sloganı ile de hazırlanıyor. Az buz değil, Türkiye'de ilk defa Yapay Zekâ Destekli Belediyecilik çalışmalarına başlayan Hatay’da Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, “Yapay zekâyla belediye yönetim sistemini EXPO ile zirveye taşımak istiyor, siber savunma konusunda da önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Tüm bunlar hayata geçtiğinde, misafirlerimiz Hatay'da güvenilir dijital ortamda

istedikleri paylaşımları yapabilecek, özgürce dolaşabilecek" demiş. Hem kurum içi hem kurumlar arası tüm paydaşlarla ortak hareket eden HBB, Yapay Zekâ Destekli Belediyecilik çalışmaları ile ilgili çalışmaların çok yakında vatandaşlar tarafından test edilmesini de hedefliyormuş. Bir künefe, bir dost sohbeti için gittiğimizde bu çalışmayı fiili olarak da deneriz, ne dersin? Bu hafta kitabım yok sana önereceğim, ama bilirim ki stoklarında okunmayı bekleyen kitap çok, işbu sebeple al kitabını çık Likya Yolu’na. MÜSAİD Ankara ve daha önce ‘81 İle 81 Kütüphane’ projesine imza atan Yalnız Gezgin İlhan Erdal'ın desteklediği, okuma bilincine vurgu yapacak sosyal sorumluluk projesi hedefimiz. 8 Eylül'de ‘YürüOku’ mottosu ile yola çıkan Yalnız Gezgin, 535 kilometrelik Likya Yolu’nu 21 günde yürüyüp, dinlenme noktalarında misafir katılımcılar ile 21 adet kitap okumuş, bu kitaplar daha sonra oralardan geçecek olan gezginler için okundukları yerde bırakılmış. Hatırlatayım, YürüOku Projesi yürümeyi ve okumayı seven, bu konuda farkındalık oluşturmaya katkı vermek isteyen herkesin katılımına açık. Zaten Fethiye Ovacık ile Kabak koyu Gey Köyü arasındaki ilk 3 günlük parkura yüzlerce bağımsız katılımcı da eşlik etmiş. Detaylar için roastandberry. com, yalnizgezgin.org takibimizde olsun. Böylece hafta biter, yeni mektupta buluşalım.

İtirazım var… Yeterli ve etkin kadrolar kurmadan dernekleşmeye çalışanların, sektörde ciddi algı hatası oluşturmalarına itirazım var. bthabersirketleri.com/itiraz

BThaber Genel Müdürü Özlem Unan İş Geliştirme ve Satış Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Yönetmenleri Kutay Göçe Çiğdem Şakar Rana Özgen Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken Yönetim Yeri: Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No:14 Kat:5 34704 Ataşehir İSTANBUL Telefon: (0216) 888 0 596 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.



WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER

Efficiency triangle: Hybrid IT, smart endpoints and services In the ‘Reimagine İstanbul’ event organized by HPE, details were shared about blockchain, artificial intelligence, digital workplace and many digital marketing solutions that could affect business results. On September 25th, HPE Turkey General Director Güngör Kaymak and HPE Central and Eastern Europe, Middle East & Africa CEO Johannes Koch hosted and HPE Aruba EMEA Vice President Morten Illum, HPE Blockchain High Level Technologist James Cohen and HPE Europe, Middle East and Africa HPC & Artificial Intelligence Program Director

Xavier Delore participated in the event, as a series of new developments and solutions were discussed. Information on HPE’s GreenLake Flex Capacity solution was shared at the meeting; it was highlighted that HPE’s primary focus was to offer the best innovations to its partners and to benefit from the fluctuations in the market and to ensure their profitable growth. HP Turkey General Manager Güngör Kaymak pointed out in his speech the importance of innovation and explained how they accelerate digital transformation with a triple

approach including hybrid IT, smart endpoints and services and how companies can optimize their existing environment. In his speech, HPE Europe, Middle East and Africa, HPC & ’Artificial Intelligence’ Program Manager Xavier Delore, describing HPE’s approach to artificial intelligence, said: “We have reached the next great turning point in technology. These technologies combine an unlimited amount of data from the analog world with a large number of pre-recorded data, enabling us to understand the world

around us at a different level.” HPE Blockchain High Level Technologist James Cohen said that: “Businesses, especially in regulated industries, face the fact that generic infrastructures and public cloud environments cannot meet the blockchain requirements they need for performance, security, scalability and flexibility. HPE’s Mission Critical DLT solution is part of our overall approach to leveraging enterprise-level capabilities to blockchain workloads. This solution is available on HPE Integrity NonStop platforms.”

Morten Illum, HPE Aruba EMEA Vice President stated that: “Identifying problems affecting the network quickly, getting a comprehensive understanding of network maintenance, user behavior, supporting early identification of threats, and all the relevant analyzes constitute the biggest problems faced by CIOs and the main elements they need to address, as well.” You can find detailed information about HPE Reimagine 2018 in our special publication in October.

Countdown begins for CEBIT 2019! CEBIT is preparing to meet international technology and telecommunications giants once more in Hannover. The fair, which will be held on 24-28 June 2019, will provide experiences to enable the in-depth exploration of the digital transformation of enterprises and society. With the fair, conference platform and networking festival,

CEBIT will bring together all players who shape the digital future, IT professionals and digital decision makers in sales, marketing, HR and finance. CEBIT 2019 will consist of three main elements as d!expo (exhibition), d!talk (conference platform) and d!campus (festival). CEBIT

2019, which will highlight the trends that drive digital transformation; focus on artificial intelligence, block chain technologies, marketing and sales automation solutions.

sector by bringing digital service platforms together. Visitors to the section will also learn about new service solutions, including artificial intelligence, block chain, data analysis and cyber security.

The new exhibition section, called “Digitalized Services”, will explore the effects of digitalization on the services

Another prominent topic of CEBIT 2019 is user sectors reshaped by digitalization. The exhibition, which will

feature the vehicle vision and the Technologies through The Transportation Vehicles of the Future exhibition that will play a central role in this market in 2018, will use the same format in 2019 to explore the effects of digital transformation on other user sectors and public sector such as insurance and health services.

Cooperation of Samsung and TBV Samsung Electronics Turkey and Turkey Informatics Foundation (TBV) signed collaboration and Samsung Electronics Turkey President Daehyun Kim and Turkey

Informatics Foundation (TBV) President Faruk Eczacıbaşı participated in the meeting. “We recognize the importance of contributing to the society

we are in.” said DaeHyun Kim, while Faruk Eczacıbaşı stated that: “TBV; since 1995, with the projects created, continues to work for Turkey’s progress in

the field of information and communication technologies and will continue to pursue.” Against cyber violence, saying ‘Don't be a Cyber

Bully!’; Samsung will cooperate with TBV on this issue in the forthcoming period and will work together to create a society with high awareness.



Innovation should become a corporate routine With the aim of increasing the awareness of emerging technologies and the impact of these technologies on the business, “Oracle Impact İstanbul” brought together the sector in the scope of Oracle Impact Events organized on a global basis. Oracle Turkey and LEENA Area Vice President, Turkey General Manager Filiz Doğan gave the information as:

“Emerging technologies, including AI, IOT and Blockchain; are changing the way of doing business in all areas and at all levels. The cloud enables businesses to develop innovations faster, improve customer interaction, manage business process efficiency and accelerate digital transformation. Artificial intelligence makes it possible

to develop technologies such as machine learning and blockchain. We should not think that developing technologies are frightening or cause difficulties that require businesses to overcome. Business leaders should go beyond the vision of technology in their organizations and start taking steps to transform innovation into

a daily business and many businesses should be excited by these new technologies.” Oracle Impact İstanbul event hosted experts and business leaders in their fields to discuss the impact of emerging technologies on business innovation. At the summit, it was discussed how the right technologies could bring about

innovations in the daily activities of the enterprises when used together. Prior to the 12 presentations that shared the details of new technologies, Oracle ERP and HCM Country Sales Director Ayşegül Dedeoğlu and Oracle Cloud IT Sales Manager Dr. Burak Kuzucu moderated a customer panel evaluating in-house entrepreneurship.

Our defense industry should grow with domestic production In order to produce the vehicles, equipment and spare parts to be used in the defense industry, all machine tools and robotic systems are needed. Hakan Aydoğdu, President of Machine Tools Industry and Businessmen’s Association (TİAD), said that they expect the machine tool industry, which is the building block for the production of these sectors, to reach a volume of 1.3 billion USD with a 10% growth. In this title, MAKTEK Eurasia 2018 Fair, which will be held on 2-7 October, 2018, will include participants in the

fields of machine tools, metalsheet processing machines, holders-cutting tools, quality control-measurement systems, CAD/CAM, PLM software and production technologies. In order to produce the tools, equipment and spare parts to be used in the defense industry, Aydoğdu stated that all of the machine tools and robotic systems are needed. He stated that: “When we consider the sector of machine tools as a whole, it contributes to the economy as the automotive

sector, because it increases the development and volume of the defense industry. Through the development and growth of the manufacturing sector and increase in the number of machine tools produced in Turkey, there will be an increase in quality. There is an improvement in the production of the complementary equipment of the machine tools of domestic production. We expect the growth in our sector to reach 1.3 billion USD in 2018 with a 10% increase in turnover basis in all production sectors. For

the production of almost all parts of the defense industry vehicles from the chassis to the bodywork, engine to firing system, armor to electronic systems, there is a need for either machine tools or other machines and equipment which must be produced with machine tools directly. Considering that machine tools and robots work together in today’s industry, we can also include assembly lines in this class.” Hakan Aydoğdu reminded that vehicles and systems

in defense and aerospace, such as air/land/marine defense systems produced by Aselsan, Roketsan and TAI and radars, satellite and telecommunications systems, sonar systems, laser-guided defense systems, are produced directly and/or indirectly by machine tools, giving the examples of Atak Helicopters, Altay Tank, Hürjet, Unmanned Aerial Vehicles, ships, UMTAS, OMTAS, Javelin, missile and such defense systems, infantry rifles. He said the sector is of the utmost importance for defense industry production.

Way out for Turkey is R&D ‘The Horizon 2020’ research program, which is supported by the European Union (EU) in research and innovation, was introduced on September 17th with the in Horizon 2020 Excellence and Participation Expansion Day organized at Kadir Has University. The workshop was organized in cooperation with TÜBİTAK and Kadir Has University, where academicians, center managers and students from many

universities came together. Information was also shared on the general structure of the Horizon 2020 Excellence and Participation Expansion Day, matching program, excellent researcher/manager invitation program and TÜBİTAK Horizon 2020 support and award programs. Kadir Has University R&D Resources Director Dr. Hasan Dağ, stressing that the way out for Turkey is R&D; he stated that: “In cooperation

with researchers and experts in Europe, we can benefit from funds in Europe. Because there are resources, as Turkey, we are contributing to this fund and there is no reason for us not to benefit from these funds. As there is no field limits in the supported projects, projects in almost every area are supported. If a research center is available, it can find applications from two research centers or universities

in two European countries to increase the competence of this center and apply until November 15, 2018. Compared to other European projects, the evaluation process is a bit easier and if accepted, it is a good research project where researchers are paid well.” Prof. Dr. Hasan Dağ said that the EU has been working to ensure participation in programs such as a high

budget research program that encourages research and innovation. He added: “So far, we have conducted three European project workshops. In project writing camps, we brought referees from Europe and explained how the projects are evaluated to our teachers in detail. We are calling the unit chiefs, deans, research center managers, officials so that they can organize their own teams and apply to such projects.”




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.