SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
1193 22 - 28 Ekim 2018
Sayfa
6
Sayfa
TEKNO-POLİTİK
OSMAN COŞKUNOĞLU
• Dijital Dönüşümde Küresel Eğilimler – 2 • Yapay Zeka ile Zeka Artırma Arasındaki Gerilim.
16
Dijital dönemin Rönesans çağındayız!
Endüstri 4.0 ve otomasyon tanımlarını genişleten Dassault Systèmes’in isim sahibi olduğu ‘Endüstri Rönesansı’ kavramıyla yepyeni bir çağa adım atıyoruz
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
1193 22 - 28 Ekim 2018
Sayfa
3
Türkiye’nin ilk e-teminat mektubu işlemi gerçekleşti
VakıfBank, Elektronik Teminat Mektubu Platformu (ETMP) projesinde bir ilke imza attı ve Türkiye’nin ilk e-teminat mektubunu düzenledi.
Sayfa
8
Şirketler arası kurulan özel bağlantılar, internetten 10 kat fazla büyüyecek! Şirketler, günümüz ortamında rekabet edebilmek için ‘Ara Bağlantı Bant Genişliği’ni anlamalı ve geliştirmeliler.
Sayfa
9
Sayfa
3
Türkiye, Teknolojinin Kaptanları’nı seçiyor Bireylerin ve şirketlerin değişen ve gelişen ihtiyaçları IoT uygulamalarını tetiklerken, değişen endüstriyel ilişkiler paralelinde düzenlemelerin de güncellenmesi önem kazanıyor.
Türkiye’nin teknoloji yayıncılığındaki en deneyimli ismi BThaber Gazetesi, düzenlediği Teknoloji Kaptanları Ödülleri ile sektöre yeni bir kapı daha açıyor. Akademik dünyadan ve STK’lardan 11 deneyimli isimden oluşan jüri ve halk oylaması sonucu belirlenecek olan Teknoloji Kaptanları için oylama dönemi devam ediyor. Sayfa
11
BULUTU
BULUT YAPAN VERi MERKEZi
RADORE TL A İ L G LU AKLINDAKI SORULARI
İ İL
İş Dünyasının Yeni Dinamosu İş dünyasının kuralları, yeni nesil teknolojilerin temel unsurları olan yapay zeka ile birlikte yeniden şekilleniyor. Ayrıntılar dosya sayfalarımızda.
BU
Büyük verinizi analiz edebildiğiniz kadar güçlüsünüz
BThaber
GÜNDEM
22 - 28 EKİM 2018
3
Türkiye, Teknolojinin Kaptanları’nı seçiyor Dijital dönüşüm süreçleri hızla gelişiyor. Hangi alanda faaliyet gösterirse göstersin fark etmez, her şirket, dijital dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek ve geliştirdikleri projelerle bu teknolojileri, iş süreçleri ile entegre etmek zorunda. Zorunda, çünkü yoğun rekabet ortamında şirketlerin ayakta kalabilmesinin yolu, doğru teknolojileri iş süreçleriniz ile buluşturmasından geçiyor. Dijital dönüşüm yolculuğu şirketlerin geleceğini olduğu kadar ülkemizin geleceğini de yakından ilgilendiriyor. Bir ülke ne kadar güçlü şirketlere sahipse o kadar güçlüdür. Bu doğrultuda yayıncılık yapan Türkiye’nin teknoloji yayıncılığındaki en deneyimli ismi BThaber Gazetesi de bu yıl ilk kez düzenlediği Teknoloji Kaptanları Ödülleri ile sektöre yeni bir kapı daha açıyor. 24 yıldır kurum ve şirketlerin dijital dönüşüm konusunda yol arkadaşı olan BThaber, farklı sektörler en şirket ve ekiplerin dijital dönüşüm konusunda geliştirdiği projeler ve devreye aldıkları uygulamaları motive etmek amacıyla bu yarışmayı düzenliyor. Dijital dönüşüm süreçlerinin
hızla geliştiği günümüz rekabet ortamında şirketlerin ayakta kalabilmesinin yolu, teknolojilerin iş süreçleri ile buluşmasından geçiyor. Bu da doğru teknoloji yatırımlarının doğru zamanda yapılabilmesini gerektiriyor. Ne yazık ki birçok şirket hala geleneksel iş modelleri ile yaşamlarını sürdürebileceklerine inanıyor. Şirketlerde oluşan bu kalıpları kırabilmek ise teknoloji liderlerinin en büyük zorluk yaşadığı alanı oluşturuyor. Bu doğrultudan hareketle, “Teknoloji Kaptanları Ödülleri”nin teması da buzkıran gemiler ile özdeşleştirildi. Akademik dünyadan ve STK’lardan 11 deneyimli ismin jüri üyeliğiyle belirlenecek olan Teknoloji Kaptanları için oylama dönemi devam ediyor. Hem kamu hem de özel sektörden 14 değerli projenin finalist olarak yarıştığı organizasyon için jüri değerlendirmesi ve halk oylaması sürüyor. Bu yıl, “Akıllı Şeyler – Bilen Teknolojiler” temasıyla ve Türkiye İş Bankası ana sponsorluğunda düzenlenecek Bilişim Zirvesi’18, de 21 – 22 Kasım 2018 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde
düzenlenecek. Teknoloji Kaptanları Ödülleri ise etkinliğin ilk gününde sahiplerini bulacak. Bilişim Zirvesi Şirketi Genel Müdürü Neslihan Aksun, 2000 yılından bu yana düzenlenen Bilişim Zirvesi etkinliğinin sektörün geleceği ve değerini ortaya koyan bir organizasyon olduğunu ifade ederken, bu yıl belirlenen tema ile birbiriyle bağlantılı ve etkileşimli şekilde birbirini yöneten bütünsel bir dijital zekanın masaya yatırılacağını kaydediyor. Etkinlikle ilgili olarak, “Bilişim Zirvesi’18, yapay zekâ ve robotlarla birlikte kurgulanacak yeni yaşamı ve insanın bu gelecekteki rolünü, farklı sektörlerden uzmanların ve fikir liderlerinin görüşleriyle zenginleşecek bir düzlemde masaya yatırıyor.” yorumunu yapan Aksun, Teknoloji Kaptanları Ödülleri’nin Bilişim Zirvesi geleneğine uygun ve sektöre değer katan yeni bir BThaber organizasyonu olduğunu ifade ediyor. 2 Kasım 2018 tarihine kadar devam edecek olan oylama sürecine katılmak isteyenler, ödüllerin resmi sitesi olan www.teknolojikaptanlari. com üzerinden gerçekleştirilebiliyor.
Türkiye’nin ilk e-teminat mektubu işlemi gerçekleşti VakıfBank, Elektronik Teminat Mektubu Platformu (ETMP) projesinde bir ilke attı ve teminat mektuplarının elektronik ortamda paylaşılmasını sağlayan uygulamayı hayata geçiren banka, böylece Türkiye’nin ilk e-teminat mektubunu düzenledi. Altyapısı Kredi Kayıt Bürosu (KKB) tarafından hazırlanan ETMP’ye ilk entegrasyon sağlayan banka VakıfBank olurken, Türk Eximbank’ın dahil olduğu
projede ilk imzalar ise geçtiğimiz Temmuz ayında atılmıştı. VakıfBank Genel Müdür Yardımcısı Osman Demren, “Bu uygulama ile işlemler daha hızlı ve güvenilir bir şekilde gerçekleştirilip, birçok riskin sıfırlaması sağlanacaktır. Uygulamanın yakın zamanda yaygınlaşmasıyla, ekonomimize katkısı daha net görülecek” şeklinde konuştu.
4
E-TOPLUM
Selfie için uygun kozmetik Özçekim (selfie) görsellerinde, yüzün olduğundan daha sağlıklı, daha parlak, daha çizgisiz görünmesini “sağlayan” uygulamalara yönelik itirazlar artıyor. Kozmetik şirketlerinin, sırf selfie için piyasaya çıkarttığı ürünler de artıyor: Örneğin, yüzü “daha flu hale getiren” fondöten (Wunder2). Revlon’un “airbrushée” adlı ürünü, yüze resmen fotoşop. Nyx’in #nofilter face ile Huda Beauty’nin #fauxfilter’i (faux sözcük olarak sahte demek zaten!). Marc Jacobs’un “Instamarc” pudrası. L'Oréal, her an selfie çektirmeye hazır olanlara "#SelfieReady satıyor. Snapchat, Facetune, Meitu (Bunu Çin’de 400 milyon kullanıyor) vb selfie’ler için filtre geliştirdiler. Kendisini eskiden sinema artistlerine,
BThaber
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
popüler sanatçılara “benzetmek” isteyenlerin yerini artık, kendilerini daha da genç ve güzel göstermek isteyenler aldı. Amerikan Tıp Birliği Dergisi JAMA, Boston’da plastik cerrahi uzmanı üç bilimcinin (Susruthi Rajanala, Mayra Maymone, Neelam Vashi) bu konudaki makalesini JAMA Yüz Plastik Cerrahisi dergisinde yayınladı. Bilimciler özetle, herkesin her an her yerde kullanabileceği kozmetik fotoşopların “özgüvene zarar verdiğini” söylüyorlar. ABD’de plastik cerrahlar arasında yapılan bir ankete göre, selfie’lerinde daha güzel görünmek isteyen “hastaların” oranı yüzde 42 iken, 2017’de bu oran yüzde 55’e yükselmiş.
22 - 28 EKİM 2018
Dünyanın Bütün Bilgisi 50 yaşında
Steve Jobs’un Stanford 2005 mezunlarına hitaben yaptığı konuşmasının sonundaki paragraf: “Ben gençken, müthiş bir yayın vardı. Adı The Whole Earth Catalog. Benim kuşağımın İncili gibiydi. Stewart Brand adlı biri tarafından yaratılmıştı. 1960’lardı, henüz PC’ler yoktu, masaüstü yayıncılık yoktu. Bu yayını daktiloyla yazarak, makasla keserek, Polaroid kamerayla resimlerini çekerek hazırladılar. Google’ın icadından 35 yıl önce bir tür Google gibiydi. Ama bir gün geldi, bu yayına son verdiler. Son sayısının arka kapağında bir resim vardı: Kırlıkta uzanan bir yol. Ve altında şu satırlar: Daima
aç kal. Daima şaşkın kal. Bu bir veda mesajıydı. Şimdi siz mezun oluyorsunuz, ben de size aynısını söylüyorum: Daima aç kal. Daima şaşkın kal.” Steve Jobs’un hatırlattığı bu mesajın aslında anlamı şu: Hep bilgiye aç ol. Daima her şeye şaşır, merak et. İnovasyon için adeta formüle dönüşen bu cümlenin yazarı: Stewart Brand. O ve arkadaşlarının 50 yıl önce yayına başlayıp 2002’de yayını bıraktıkları Dünyanın Bütün Bilgisi dergisinin geçtiğimiz 13 Ekim’de San Fransisco’da 50’inci yılı kutlandı. Brand bugün 80 yaşında. ABD’de
internetin ilk teorisyeni sayılır. Bugünkü anlamda internet yokken, bilgibelge alışverişini bilgisayarmodem bağlantısıyla kurarak California’da dünyanın ilk sosyal paylaşım ağını yaratmıştı. The Well (Kuyu) adlı bu topluluk bugün bile hala faal. The Well, sosyal medyanın, internetin büyük dedesi. Bu site olmadan bugün twitter olmazdı, facebook olmazdı. The Well’in temsil ettiği yaşam felsefesini 1996’da The Long Now Vakfı’na dönüştürüler. Şimdi de Jeff Bezos’un sağladığı 42 milyon dolarla, Batı Texas’ta bir dağın içine 10 bin yıl çalışacak bir saat inşa etmekle meşguller. Her satırı “olmaz böyle şey” dedirten bu projenin ne zaman biteceği belirsiz. Jeff Bezos’un Blue Origin Projesi için “uzay limanı” kurmak istediği Diablo Dağı’ndaki bu gizli saat, güneş enerjisiyle, tamamen mekanik bir sistemle çalışacak. Günümüz insanlığının, 10 bin yıl sonrasına bir kalıntısı olacak (eğer 10 bin yıl sonra Dünya hala varsa tabii?)
İnternet İnsanlık Hakkı Bildirgesi Amerikalı milletvekili Ro Khanna (Demokrat/California) İnternet İnsan Hakları Bildirgesi’ne dönüşecek bir yasa tasarısı hazırladı. New York Times ve Washington Post’ta yayınlanan haberlerde, 6 Kasım’da ABD’de yapılacak Yarı-Dönem Yenileme Seçimi’nde eğer Demokrat Parti, Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu kazanırsa, bu yasa tasarısını gündeme getirecekler. Ama Senato’da Cumhuriyetçi çoğunluk, yerini korursa, bu tasarının yasalaşması zor. Yine de –ilk kez- bir İnternet İnsan Hakları Bildirgesi şeklinde bir metin ortaya çıkmış bulunuyor. Bu aynı zamanda, Demokrat Parti’nin GAFAM’ı biraz olsun dizginleme niyetinn de göstergesi. Oysa internetin “kurucu babalarından” Vint Cerf, “İnternet kullanımı bir insan hakkı değildir”
demişti (04.01.12). Çünkü: “Teknoloji, haklar sağlar. Ama teknolojinin kendisi bir hak değildir. Bir şeyin hak olması için, öyle bir şey olmalı ki sağlıklı ve anlamlı bir hayat yaşayabilelim- işkence korkusu olmadan özgürlük, veya düşünce özgürlüğü gibi. Bir teknolojiyi, bu anlamda bir kategoriye sokmak hata olur.” İnternet erişimini BM 4 Haziran 2011’de “temel bir insan hakkı” olarak tanımladı. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne “Üçüncü Kuşak İnsan Hakkı” olarak dahil edildi. Avrupa Konseyi, 19 Nisan 2011’de internete erişim hakkını temel bir hak olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ekledi. 27 Haziran 2016’da BM İnsan Hakları Konseyi’nin (Türkiye de üye) “Tüm insan haklarının sivil, siyasi, ekonomik, toplumsal, kültürel haklarının korunması ve teşviki” başlığı
altında ilan ettiği kararların arasında (özetle) şu cümleler var: “İnsanların online-dışı dünyadaki haklarının, online olarak da korunması gerekir. İnternete erişim sağlamada insan haklarını temel alan bir yaklaşım uygulanmalıdır.” Türkiye’de ise TBMM Bilişim ve İnternet Araştırma Komisyonu’nun 2012’de hazırladığı 1,000 sayfalık raporda, “bilgiye erişimin ve internetin” yeni bir Anayasa’da “temel hak olarak” düzenlenmesi gerektiği yazılmıştı. Milletvekili Khanna’nın 10 maddelik İnternet İnsan Hakları Bildirgesi’nde ağ tarafsızlığı, kullanıcının servis sağlayıcı seçme özgürlüğü, veri toplamada daha çok saydamlık, kişisel verilerin korunması konusunda kullanıcıya daha çok hak tanınması, eğer bir sağlayıcı
şirkete saldırı olursa tüketiciye bu konuda daha çabuk haber verilmesi gibi maddeler var. İlginç bir gelişme ise, Cumhuriyetçi Parti’den bile bu konuda olumlu bir ses yükselmesi. Senato Ticaret Komisyonu Başkanı John Thune örneğin, şunları diyebildi: “Tüketicinin özel yaşamını korumak için bir yasaya ihtiyaç var mı diye konuşma aşamasını geçtik. Şimdi sorun, böyle bir yasanın nasıl
şekilleneceğini saptamaktır.” Cumhuriyetçiler, yine de tam bu noktada “arıza” çıkartabilir, Senato’da yasayı kuşa çevirebilir. California eyaleti ise, Anayasa’nın kendisine tanıdığı hak ve yetkiyle, Washington’daki Federal İletişim Komisyonu’nun ağ tarafsızlığını fiilen yok edecek kararını tanımayacağını, California eyaletinde “eski” uygulamanın geçerli olacağını hükme bağladı.
8
BThaber
BThaber 22 - 28 EKİM 2018
BİLİŞİM DÜNYASI
E-TOPLUM
5
21 - 27 MAYIS 2018
Blockchain, Türkiye için önemli bir fırsat Blockchain teknolojisinin Türkiye’de yaygınlaşması ve faydalarının araştırılması hedefiyle Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) liderliğinde kurulan Blockchain Türkiye Platformu’nun (BCTR) Yürütme Kurulu tanıtıldı. BCTR Yürütme Kurulu; TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, BKM Genel Müdürü Soner Canko, Accenture Türkiye Genel Müdürü Dilnişin Bayel, Akbank Direkt Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tolga Ulutaş, Boğaziçi Ventures Yönetim
Kurulu Başkanı Barış Özistek, BTCTurk Üst Yöneticisi (CEO) Özgür Güneri ve Ford Otosan CDO’su Hayriye Karakuzu Karadeniz'den oluştu. Tanıtım toplantısında konuşan BKM Genel Müdürü ve Blockchain Türkiye Platformu (BCTR) Yürütme Kurulu Üyesi Dr. Soner Canko, şunları söyledi: “Blockchain’in Türkiye için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Eğer bu konudaki çabalarımızı doğru organize edersek önemli bir fırsat olarak kullanabiliriz.
Yeni iş fırsatları açısından da imkanlar söz konusu. Türkiye gibi genç ve yetenekli nüfusun olduğu bir ülkede, blockchain gibi devrimin yeni iş imkanları açısından da olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum.” TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı ise “Bizlerin yalnız Türkiye’de değil dünyada bütün yeni kavramları ve bunlara gelecek aşırı talebi karşılayabilecek ve bunları tehlikeden fırsata çevirecek olanak haline getirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Fırsatları
değerlendirecek ortamı yaratırsak, bilinmeyenin getirdiği tehdidi minimuma indirmiş oluruz” diye konuştu. Akbank Direkt Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tolga Ulutaş, blockchain hikayesinin güven tesis etme hikayesi olduğunu ifade ederken, Accenture Türkiye Genel Müdürü Dilnişin Bayel de Türkiye’de blockchainin ile yeni dünyanın keşfedilebileceği bir sonuca ulaşmayı umut ettiğini söyledi. Boğaziçi Ventures
Yönetim Kurulu Başkanı Barış Özistek ise yapay zekanın akıl sorununu, blockchain’in de güven sorununu çözdüğünü belirterek, blockchain’in Türkiye’de ve dünyada önemli değişimlere yol açacağına inandıklarını söyledi. BTCTurk Üst Yöneticisi (CEO) Özgür Güneri de blockchain’den beklentilerin çok yüksek olduğunu aktararak, “Blockchain açısından hazırsanız büyük bir fırsat, değilseniz yıkıcı etkisi olabilir” şeklinde konuştu.
Enerjide maliyete karşı akıllı şebeke
Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen “Türkiye’de Elektrik Güç Sisteminin Mevcut Durumu ve Geleceği: Akıllı Şebekeler ve Yenilenebilir Enerji Sistemleri” isimli konferansta konuşan
Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ) Genel Müdürü Murat Yiğit, elektrik dağıtım sektöründe akıllı şebeke uygulamalarını ve önemini anlattı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Davutpaşa Kampüsü’nde 10 Ekim’de gerçekleştirilen
konferansın açılış konuşmalarını Elektrik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Şenol ile Enerji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ozan Şenol yaptı. Konferansın ‘Elektrik Güç Sistemi İşletiminde Teknolojik Gelişmeler’ oturumunda söz alan BEDAŞ Genel Müdürü Murat Yiğit, elektrikli araçlar ve akıllı binalar hayatımıza girdikçe akıllı şebeke altyapısına daha fazla ihtiyaç duyulacağının altını çizdi. BEDAŞ’ın akıllı şebeke alanında en önemli projesi olan Entegre Bilişim Sistemleri’nin tamamlandığını ve saha uygulamalarında yaygınlaştırmaların devam
ettiğini; özellikle Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS), SCADA Uzaktan Kontrol Merkezi, Kesinti Yönetim Sistemi (OMS), Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM), İşgücü Yönetimi (WFM), Otomatik Sayaç Okuma Sistemi (OSOS) ve Trafo Arıza Bildirim Sistemi (TABSİS) entegrasyonlarının kısa vadede servis kalitesine yansımasını beklediklerini belirtti. OSOS verilerinin enerji tüketim analizleri için çok değerli olduğuna ve geleceğin şebekelerinde bilginin öneminin daha da artacağına vurgu yapan Yiğit, “Yaptığımız her proje ve yatırım, yönettiğimiz şebekenin her unsuruyla bilgi alışverişinde bulunmayı esas
alıyor. Zaten akıllı şebekenin temeli de bu bilgi alışverişi ve kumanda yetenekleridir” dedi. BEDAŞ’ın TÜBİTAK, Era.net, Horizon 2020 tarafından desteklenen projeleri hakkında da bilgi veren Yiğit, “Bunlardan bazılarını akıllı sayaç, D-ENVER 2023: Dağıtımda Enerji Verimliliği ve Enerji Tasarruf Yol Haritasının Çıkarılması, Dağıtım Şebekesinde Depolama Sistemlerinin Kullanımı Pilot Projesi ile ASELSAN ile birlikte yürüttüğümüz DEPAR, Gelişmiş Batarya Yönetim Sistemi ve CALLIA projesi var. Türkiye Mühendislik Kariyer Fuarı’na (TÜMKAF) katılarak orada staj imkanı için bizimle iletişime geçebilirsiniz” dedi.
Yerli üretim için herkes uğraşıyor 17. MÜSİAD EXPO, 21-24 Kasım 2018 tarihleri arasında CNR Expo İstanbul’da gerçekleşecek ve dünyanın dört bir yanından gelen yabancı iş adamları ve devlet adamlarını konuk edecek. “İş Burada: Meselemiz Türkiye” sloganıyla hayata geçecek olan 17. MÜSİAD EXPO’da, Türkiye’de her sektörde üretkenliği artırmayı hedefleyen projeler de ana gündem maddelerini oluşturacak. Etkinlik ile ilgili olarak 9 Ekim’de Taksim Intercontinental Otel’de gerçekleştirilen MÜSİAD EXPO Basın Bilgilendirme Toplantısı’nda konuşan MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) Genel Başkan Yardımcısı Adnan Bostan, “’Meselemiz Türkiye’ diyerek yola çıktık. Bir proje üretim merkezi gibi çalışıyoruz.
17. MÜSİAD EXPO, ülke ekonomimizi ve üretmek isteyen iş dünyamızın yolunu açacak çözüm önerileri ve modellerimizi sunduğumuz bir platform olacak” dedi. Faizsiz Yatırım ve İş Modelleri üzerine bir dizi proje geliştirdiklerine dikkat çeken Bostan, MÜSİAD EXPO’da lansmanları yapılacak ve sözleşmeleri imzalanacak projeler hakkında bilgi verdi ve ithal ürünlere bağımlılığın azaltılması gerektiğine vurgu yaptı. MÜSİAD EXPO’da ortaya konulacak bir proje de ‘TOSİ’ isimli ve sanayinin büyümesi, katma değerli ürün geliştirmesi için orta ölçekli sanayicilere yönelik 81 ilde sanayi sitelerinin kurulmasını içeren proje. MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Adnan Bostan, proje hakkında şunları söyledi:
“Bu projemizin ana çıkış fikri, fiziki şartları büyüterek firmaları büyük hedeflere yönlendirmek oldu. TOSİ’ler; sanayi siteleri ve OSB arasında sıkışmış işletmeleri bir alternatifle buluşturacak. İşletmesini küçükten orta ölçeğe taşıma hedefi olan firmalara cesaret verecek. Proje, TOKİ öncülüğünde gerçekleşecek ve bir “üretim kampüsü” şeklinde inşa edilecek.” Bostan, yaygın katılımlı, çok ortaklı, faizsiz finanse edilen Biyogaz Organik ve Organomineral Gübre Tesisleri üzerine çalışma başlattıklarını da bildirdi. Proje kapsamında, 81 ilde 81 Biyogaz+Organik Gübre Tesisi kurulacak, hayvan dışkıları, organik atıklar, tarımsal atıkların kullanılarak, enerji üretilecek ve kimyasal gübre kullanımını azalacak, 128 milyon dolarlık doğalgaz
ithalatının ve 400 milyon dolarlık kimyasal gübre ithalatının önüne geçerek, 5 bin kişiye doğrudan istihdam sağlanacak. MÜSİAD üyelerinin yatırım aşamasında desteklenmesi için çok ortaklı ve katılımlı bir sermaye oluşturma projesi olan Girişim Sermayesi Fonu, üreten ve üretim yatırımlarını geliştirmek isteyen girişimcilerin arkasında önemli bir güç olacak. Projenin imza töreni yine 17. MÜSİAD EXPO’da gerçekleştirilecek. 17. MÜSİAD EXPO’nun 8 binin üzerinde B2B görüşmeye sahne olması ve bu görüşmelere 400’e yakın alım heyetinin yanı sıra yaklaşık 30 ülkeden bakan düzeyinde katılım gösterilmesi bekleniyor. Bostan, Türkiye’nin 2023 yılı için hedeflenen 500 milyar dolar ihracat rakamına büyük bir katkı sunacak 17.
MÜSİAD EXPO’nun bu yıl geçtiğimiz yıllara kıyasla 6 kat fazla başvuru aldığını ve Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Ortadoğu’ya, 100 kadar ülkeden katılım olacağını söyledi. MÜSİAD EXPO’da gerçekleşecek diğer etkinlikler kapsamında International Business Forum’un (IBF) 22’ncisi bu yıl, önemli ekonomi başlıklarıyla gerçekleştirilecek. EXPO ile eş zamanlı olarak düzenlenecek olan High-Tech Port’ta ise savunma ve havacılık sektörleri bir araya gelecek, ileri teknolojiyle üretilen ürünlerini sergileyecekler. Bu yıl ilk kez MÜSİAD EXPO kapsamında gerçekleştirilecek olan Uluslararası Genç İş Adamları Kongresi (6.UGİK) de, geleceğin iş insanlarını, girişimci ve sanayicilerini buluşturacak.
6
BThaber
GÖRÜŞ
TEKNO-POLİTİK
22 - 28 EKİM 2018
ULUSAL
“DİJİTAL DÖNÜŞÜMDE KÜRESEL EĞİLİMLER” – 2
OSMAN COŞKUNOĞLU ocoskunoglu@gmail.com twitter.com/osmancoskunoglu facebook.com/osman.coskunoglu www.coskunoglu.org medium.com/osman-coskunoglu
Türkiye Bilişim Derneği’nin, başlıktaki temayla 4-7 Ekim tarihlerinde, Belek, Antalya’da düzenlediği Kamu-BİB’20 ve BİMY’25 etkinliğinde, Gartner ve Deloitte’in sunumlarında önemli gördüğüm bilgileri geçen hafta yazmıştım. Devamı olan bu yazımda, amacım etkinliği özetlemek değil, sunumlarda özellikle önemli gördüklerimi vurgulamak. Biri özel diğeri kamu sektöründen iki konuşmacının – Microsoft’tan Erdem Erkul ve Tarım Bakanlığı’ndan Selçuk Kavasoğlu – konusunun aynı, tarımda bilişim uygulamaları üzerine olması ilginç ve iki nedenle şaşırtıcı değil: (1) Tarım sektörü, bilişim uygulamaları için bakir bir alan. (2) Türkiye’nin önemli bir tarım ülkesi olma potansiyeli var ama kullanılamıyor. Örneğin, Konya’dan biraz büyük olan Hollanda’nın tarım ürünleri ihracatı (ilgili makine ve teknoloji hariç) 2017 yılında 91,7 milyar Euro (http://bit.ly/2Cj849I9.
Bu rakam Türkiye’nin tarım ihracatının beş katından fazla ve toplam ihracatımız olan 136,5 milyar Euro’nun (http:// bit.ly/2CfiLu5) üçte ikisine eşit. Dolayısıyla, ülkemiz için önemli bir konu. Erkul, Microsoft’un drone (http://bit.ly/2yilr7A) ve HoloLens (http://bit. ly/2A9fgEb) gibi “akıllı tarım” uygulamaları hakkında bilgi verdi. Fakat, tarım alanlarının küçük ve parçalanmış olduğu, çiftçilerin bilinç ve bilgi düzeylerinin düşük olduğu ülkemizde bu teknolojilerin nasıl kullanılabileceği sorusu önümüzde duruyor. Kavasoğlu ise, öncelikli bir konuya değindi. Çiftçilerin bilinçlenmesi ve verimlilik artışı amaçlarına hizmet edecek olan Tarım Bilgi Sistemi’ni (http://bit.ly/2yk86vs) sundu. Yine iki konuşmacı, beni çok şaşırtan bir konuya değindi: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Dijital Türkiye Yol Haritası.” Şaşırdım, çünkü Temmuz yazımda (http://bit. ly/2PxNQgt) aylardır açıklandı açıklanıyor denen yol haritası
bir türlü açıklanmadığını, sadece seçimlerden iki gün önce Faruk Özlü’nün Anadolu Ajansı’na kısa bir açıklama yaptığını belirtmiştim. Ayrıca, kurulan yeni hükümetin 3 Ağustos’ta açıklanan “100 Günlük İcraat Programı” içinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın vaat ettiği icraatları arasında dijital dönüşümden söz edilmediğini de yazmıştım (http://bit.ly/2PtzJbL). Hatta, Ağustos ayında, Arjantin’de G20 ülkelerinin Dijital Ekonomiden Sorumlu Bakanlar toplantısında yaptığı konuşmada – basına yansıdığı kadarıyla – Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye’nin dijital dönüşüm haritasına değinmedi. Ama, karşımda iki ayrı konuşmacı bu rapordan övgüyle söz ediyordu. Hemen orada cep telefonumdan baktım ve gerçekten öyle bir rapor konmuş bakanlığın sitesine (http://bit. ly/2yhjLLB). Konuşmacının birine yukarıdakileri söyleyip sordum raporun ciddi bir
politika alt yapısı oluşturup oluşturmadığını. Bilmediğini, Google’da arama yaptığında raporun karşısına çıktığını söyledi. ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölüm başkanı Fatoş Yarman Vural çok önemli ve genellikle ihmal edilen bir konuyu vurguladı: Türkiye’de yapay zeka konusunda geliştirme yapılabilmesi için gerekli bilgisayar gücü yok, Hesaplama gücü için Amazon gibi kaynakların sunduğu hizmetleri satın almak zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla, üniversitelerimizin ve teknoloji firmalarımızın yararlanabileceği GPU (graphic processing unit) tabanlı süper bilgisayar sahibi olmamız gerekiyor. Son olarak, Cumhubaşkanlığı Strateji ve Bütçe Bşk., Bilgi ve İletişim Tekn. Daire Bşk Furkan Civelek’in önemli saptamalarından sadece üç tanesini vurgulayayım: Geleneksel olarak altyapı denince akla sunucu, şebeke gibi fiziksel donanımlar
gelirdi, şimdi verinin kendisi altyapı haline geldi. Kamu desteklerinde odak yok; entegrasyon – dolayısıyla sinerji yaratmak – odak noktası olmalı. KOBİ’lerde teknoloji kullanımı iyice ama süreçlerin iyileştirilmesi için kullanılmıyor. Bu yazı sınırları içerisinde etkinlikteki sunumların hakkını vermek mümkün değil. Buradan TBD’ye bir çağrı ve öneri yapmak isterim. Genel Başkan Rahmi Aktepe, haklı olarak, ülkemizde bilişimle ilgili etkinliklerin aşırı çoğaldığını, TBD için proje yapmanın daha önemli olduğunu ısrarla vurguluyor. Bence, etkinliklerde yapılan sunumların kaybolmamasını veya orada kalmamasını sağlamak, yaymak ve takipçisi olmak da önemli ve yararlı bir projedir. Dile kolay, Kamu-BİB’in 20.si, BİMY’nin 25.si yapıldı. Burada yapılan sunumları yaymak, ilgili mercilere eriştirmek ve takipçisi olmak bir proje olarak ele alınmalıdır.
BİREYSEL
YAPAY ZEKA İLE ZEKA ARTIRMA ARASINDAKİ GERİLİM
Yapay zeka nereye kadar gider? İnsanın yerini ve işini mi alacak? Bu gibi popüler soruları çok yanlış, can sıkıcı ve anlamsız buluyorum. YZ kendi iradesiyle, teknolojinin kaçınılmaz determinizmiyle, insandan bağımsız bir şekilde gelişiyormuş veya ilahi bir kaderin sonucuymuş anlayışı egemen bu sorularda. Ülkemizde YZ’ye artan ilgi, bu anlamsız sorulara son verebilmeli. New York Times’ın Science yazarı, Pulitzer ödüllü John Markoff 2015’de yayımlanan ve yaygın övgüler alan kitabında (Machines of Loving
Grace: The Quest for Common Ground between Humans and Robots) şu soruya yanıt arıyor: “akıllı makineler/robotlar bizim yerimize mi geçecek, yoksa bize yardımcı mı olacak?” Spesifik olarak, “AI (Artificial Intelligence: Yapay Zeka) ile IA (Intelligence Augmentation: Zeka Artırma) – yani YZ’nin insan zekasına destek olması – arasındaki yarış üstünde durur. Örneğin, (s. 115): “Son yarım yüzyıldır dünyayı değiştiren teknolojik gelişmeleri yaratan bilgisayar bilimindeki gelişmelerin merkezinde AI ile IA arasındaki gerilim yatar.” Markoff, okuyucuyu nefis
bir tarihsel geziye götürüyor, konunun önde gelen tüm isimleriyle tanıştırıyor, AI-IA arasındaki gerilimin zaman üzerinde nasıl geliştiğini anlatıyor ve bugüne geliyor. Yukarıdaki soruya verilecek yanıtın insanlardan bağımsız olarak gökten inmeyeceğini, bu konu üzerinde çalışan bilim insanlarının ve teknoloji devlerinin karar vereceğini çok güzel ortaya koyuyor. Kitabın son cümleleri, verilmesi gereken yanıtı zekice ve öz bir şekilde ima ediyor (s. 345): “Bu [AI-IA yarışı] biz insanlar ve yaratacağımız dünya ile ilgili. Makineler ile ilgili değil.” Nokta.
YZ ile insan arasındaki yarış ile ilgili, MIT Sloan Management Review dergisinin bu Güz sayısında da ilginç bir yazı var (http:// bit.ly/2CH6WOx). Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de Endüstri Mühendisliği ve Yöneylem Araştırması bölüm başkanı, Profesör Ken Goldberg, akıllı robotların insandan üstün olup insanın yerine geçeceği bir dünya yerine, beraber çalışacakları bir dünyanın daha gerçekçi olduğunu iddia ediyor. Yani, “singularity” (tekillik: makinenin insanın yerini alması) yerine “multiplicity” (çokluk) kavramını savunuyor.
Yeni teknolojilerin de insanla ortaklık içerisinde, insanın amaçları yönünde çalıştığı hibrit bir sistem. Goldberg, üniversitede başkanı olduğu bölümde, imalat sürecinde ve depolarda çalışacak robotlar için algoritmalar ve yazılımlar geliştirildiğini anlatıyor. Uygulamalardan elde edilen verileri analiz ederek, robotların hareketlerini kontrol edecek modeller geliştirmek üzerine çalıştıklarını belirtiyor. Bu çalışmalar, ülkemizin önde gelen üniversitelerindeki Endüstri Mühendisliği bölümleri için örnek olabilir.
8
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
2122- -2728MAYIS EKİM 2018
Şirketler arası kurulan özel bağlantılar, internetten 10 kat fazla büyüyecek! Dijital dönüşüm, hangi sektörde olursa olsun dünyanın her yerindeki tüm şirketler için önem kazanıyor. Bu gerekli dönüşümün bir parçası olarak, kişilerin, yazılımların ve dağıtık lokasyonlarda hiç olmadığı kadar hızlı veri üretmesi ve tüketmesi bazı uyumsuzluklara yol açıyor. Bu da entegrasyon sorunlarını çözmek isteyen işletmeleri, kendi aralarında özel ve doğrudan ara bağlantıları kullanmaya yöneltiyor. Dünya genelindeki veri trafiği akışını analiz eden ve Equinix tarafından her
yıl yayınlanan Global Ara Bağlantı İndeksi’ne (GXI) göre, ara bağlantı; yani önemli iş ortakları arasındaki doğrudan özel trafik alışverişi,
Rekabet edebilmek için ‘Ara Bağlantı Bant Genişliği’ni anlamalı ve geliştirmeli “Türkiye, piyasada devrim yaratacak bir dijital dönüşüm sürecinden geçiyor” diyen Equinix Türkiye Ülke Müdürü Mehmethan Şişik, şunları kaydetti: “İşletmeler, bu dönüşümün bir parçası olmak ve bu pazarda başarılı olmak için yenilikçi yaklaşımları takip ediyorlar. Türkiye'de yapılan anket ve GXI araştırma sonuçları, ara bağlantı yaklaşımının şirketlerin mevcut performanslarını artırmaları ve yeni iş fırsatlarını yakalamaları için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. İşletmelerin, piyasaya erişimleri yaygınlaştıkça ve yeni coğrafyalara açıldıkça
ara bağlantının önemi daha da artmaktadır. Buna ek olarak ara bağlantı, finans yöneticilerinden tedarikçilere kadar önemli tüm iş ortakları ile doğrudan gerçekleştirilen veri alışverişlerini; müşterilerle üst seviyede gerçekleştirilen bağlantıların yanı sıra çalışanları da kapsayan güvenilir ve gelişmiş bir bağlanabilirliği de kapsamaktadır. Türk şirketleri, günümüzün dijital çağındaki dönüşümde rekabet edebilmek için ‘Ara bağlantı bant genişliğini” anlamalı ve geliştirmeliler. Bunu yapabilmek için de işletmelerin BT platformlarını yeniden inşa etmeleri gerekmektedir."
şirketlerin günümüzün dijital dünyasında faaliyet göstermesinin temel yöntemi haline geliyor. Bu yöntem için sağlanan ara bağlantı bant genişliğinin, 2021 yılına kadar geçtiğimiz yılın tahminlerini önemli ölçüde aşarak saniyede 8.200+ Terabit (Tbps) kapasiteye, yani yıllık 33 Zetabayta (ZB) karşılık gelen veri alışverişine yükselmesi ve internet trafiğinin öngörülen kapasitesini ona katlaması tahmin ediliyor. Bu da küresel IP trafiği için öngörülen yüzde 26 yıllık bileşik büyüme hızının (CAGR) neredeyse iki katına eşit olan yüzde 48 oranında beş yıllık CAGR gibi önemli bir büyüme hızı anlamına geliyor. Bu ara bağlantı trendi, Türkiye'deki değişen iş ekosistemlerinde de görülmekte olup, ankete katılan BT liderinden yüzde 62'si ara bağlantıyı, işletmelerinin varlığını sürdürmesi için kilit öneme sahip bir unsur olarak
değerlendirirken, yüzde 83'ü ara bağlantının işletmelerine rekabetçi bir piyasa avantajı sağlayacağını düşünüyor. Geçtiğimiz yıl ara bağlantıların artmasını sağlayan ve gelecekteki artışında da etkili olacak bazı önemli makroekonomik, teknolojik ve hukuki trendler ise şunlardır: • İşletmelerin dijital dönüşümü, değer yaratmak için kişiler, nesneler, konumlar, bulut ve veriler arasında gerçek zamanlı etkileşim ihtiyacını artırmaktadır. 2021 yılına kadar global gayrı safi milli gelirin en az yüzde 50'si dijitalleşecek ve dijital olanaklarla geliştirilmiş teklifler, faaliyetler ve ilişkiler sayesinde her sektörde büyüme görülecek. • Siber güvenlik riski, şirketlerin dijital tehditleri azaltmak amacı ile özel veri trafiği alışverişlerini halka açık internetten
özel ağlara kaydırması ve bu yolla daha çok bilginin daha az sayıda noktadan paylaşılması ara bağlantı talebini artırmaktadır. Büyük ölçekli siber güvenlik ihlalleri, günümüzde dünyayı bekleyen en ciddi risklerden birisidir. 2021 yılına kadar, siber güvenlik ihlallerinin dünya genelindeki maliyetinin 6 trilyon Amerikan dolarına ulaşması öngörülmekte. • İş ekosistemlerinde görülen müşteri, iş ortağı ve çalışan çeşitliliğinde bir artış yaşanması ile birlikte dijital ekosistemlerin ve ara bağlantıların buna uyum sağlamasını gerekmektedir. 2021 yılına kadar, çeşitli aracılar kullanan kuruluşların sayısının iki kattan fazla artması ve kuruluşun asıl sektörünün dışındaki sektörlerle de kurulan aktif ilişkilerinin yaklaşık üç katına çıkması öngörülmektedir.
NGN Cloud, yenilenen altyapısı ile aktif NGN, yeni nesil yaklaşımın bir parçası olarak, bir önceki nesil veri depolama sistemlerine dayanan standart altyapı hizmetini daha güvenilir ve daha güçlü evrensel depolama altyapısı ile değiştirdi. Bu geçişi sağlama yolunda NGN, veri merkezindeki bulut altyapısını yazılım tanımlı depolama (SDS) kullanarak geliştiren ilk şirket oldu. Bulut üzerindeki yeni depolama hizmeti ile NGN Cloud, müşteri ihtiyaçlarını esnek ve hızlı karşılıyor. Önceki yapıda NGN Cloud All Flash
(kaynak yoğun veritabanları ve kritik iş uygulamaları için) ve geleneksel SASSATA sürücüleri (diğer sistemler için) olmak üzere iki tür veri depolama ortamı kullanmaktaydı. NGN Cloud altyapısında kullanılan Dell EMC VxFlexOS (ScaleIO) yazılımı, heterojen sürücüleri yüksek performanslı bir cluster’a dönüştüren yazılım tanımlı bir çözüm. Cluster içindeki merkezi olmayan veri girişi/çıkışı ve oluşturulan birimlerin akıllı dağıtımı sayesinde yazılım
tanımlı depolama, daha hızlı bir performans sunmak için ekstra sürücüler gerektiren geleneksel çözümlerden birkaç kat daha güçlü. Dell EMC VxFlexOS (ScaleIO) yazılımı sayesinde, NGN Cloud altyapısı kolayca ölçeklenebilir; mevcut ortam ve müşteri ihtiyaçlarına kolayca uyarlanabilir hale geldi. NGN Bulut ve Veri Merkezi Hizmetleri Satış Öncesi Müdürü Emin Kebeli, “Temel çıkış noktamız düşük maliyet ve yüksek performanslı çözüm sunmaktı. Bu bağlamda,
gerekli gördüğümüz iyileştirmeleri yaparak yepyeni bir NGN Cloud altyapısına geçiş yaptık ve böylece müşteri memnuniyetini artırmayı hedefledik. Sunucu ekipmanlarımızın hızını ve güvenilirliğini artırmak için kullandığımız yazılımı detaylı biçimde inceledik ve yeni hizmetimizi müşterilerimize sunmadan önce yeni altyapıda test ettik. Yeni servisi, istikrarlı ve mükemmel performans sağlamayı garantileninceye dek devreye almadık” bilgisini verdi.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
22 - 28 EKİM 2018
9
Büyük verinizi analiz edebildiğiniz kadar güçlüsünüz Bireylerin ve şirketlerin değişen ve gelişen ihtiyaçları IoT uygulamalarını tetiklerken, değişen endüstriyel ilişkiler paralelinde düzenlemelerin de güncellenmesi önem kazanıyor. Dijital veri hacmi gün geçtikçe, hem de katlanarak artış gösteriyor, Handan Aybars birçok araştırma da 2020 yılında büyük verinin yaklaşık 40 milyar terabayt seviyesine ulaşacağı fikrinde buluşuyor. Gidişat böyleyken, sosyal medyadan perakendeye, sağlıktan e-ticarete kadar birçok sektörde her ölçekte pek çok şirket, elindeki müşteri verisini ve müşteri odağında finanstan satışa diğer süreçlerine ilişkin verileri nasıl ve nerede değerlendireceğini bulma telaşını yaşıyor. Bosch Endüstri 4.0 Projeleri Direktörü Murat Kurtlar’ın tabiriyle, büyük verinin sağladıklarıyla sadece pazarlamada değil, iş modelinin her safhasında değer yaratma çabası hakim. Şu bir gerçek ki, bugün büyük veri hemen her iş alanını ve sanayi dalını doğrudan etkiliyor, ama bankacılık, sigortacılık, perakende, telekom, eğitim gibi öne çıkan sektörlerde, bu başlıkta ciddi yatırım ve çalışmalar yapılıyor. “Özellikle telekomünikasyon ve finans sektörlerinde müşteri deneyimini ve çoklu kanal yönetimini doğru yapabilmek için büyük veri analizi önem taşıyor” hatırlatmasını yapan Murat Kurtlar, “Örneğin; bankacılık sektöründe müşterileri anlayıp onları mutlu etmek için büyük veriyi kullanan kurumlar, rekabette de birkaç adım öne geçmiş durumda. Benzer gelişmeler sigorta sektöründe de yaşanıyor. Etkin bir veri analizi, riski daha efektif bir biçimde sigorta etmek için sigorta şirketlerine daha iyi bir başlangıç noktası sağlayabiliyor” örneklerini paylaştı. Türkiye’de de farkındalık gelişiyor Büyük veri, KOBİ’ler için de artan müşteri sadakatinden büyüyen iş operasyonlarını takip etmeye kadar pek çok
anlamda fırsat sunuyor. Firma etkinliğini ve rekabet gücünü artırmak, oluşabilecek riskleri azaltmak ve fark yaratmak için KOBİ’lerin de büyük veri analizi yapmaları işte bu nedenle önem taşıyor. Büyük verinin sağlayabileceği bir öngörüyle donanmış üreticiler, Murat Kurtlar’ın belirttiği gibi, kaliteyi artırabilir, kayıpları azaltabilir ve çetin rekabet yaşanan piyasalarda anahtar rol oynayan faktörleri elde edebilir. İş dünyası açısından değerlendirildiğinde, yapay zekanın müşteri deneyimini takip etmek, yeni gelir yöntemleri ortaya koyabilmek ve maliyeti azaltmak yönünde temel faydaları olacağını söyleyebiliriz. “Türkiye henüz bu yetkinlikte olmamasına karşın, birtakım yapay zeka girişimlerinin olması, iş dünyasının bu konudaki farkındalığının giderek artması gayet motive edici” yorumunu yapan Murat Kurtlar, IoT odaklı yenilikler ve kurumsal süreçler üzerindeki etkisi konusunda şu bilgileri paylaştı: “Buna en büyük iş kolumuz olan mobilite alanından örnek vermek isterim. Araç üreticileri için artık sadece otomobil üretmek yeterli değil. Bunun ötesine geçerek, elektrikli, ağa bağlı ve otonom aracı içeren ‘ekosistem’ geliştirmek gerekiyor. Bu öyle geniş bir pencere ki, akıllı evlerden akıllı şehirlere kadar uzanıyor. Evinizin güvenlik sistemlerini kontrol eden ve size bilgi veren araçtan, pratik bir şekilde park etmenizi sağlayan akıllı şehir uygulamalarına kadar. Tüm bu alanlarda trendleri belirliyoruz ve tüm bu teknolojilerimizin temelini ‘3S’ adını verdiğimiz; Sensors (sensörler), Software (yazılım) ve Services (hizmetler) alanındaki yetkinliklerimiz oluşturuyor. Böylece bağlanabilirliği mobilitenin ötesinde bir işe dönüştürüyoruz. IoT yolculuğumuz üç ana
aşamadan oluşuyor. İlk adım, ürünlerimizi internet erişimli hale getirmek, yazılım uzmanlığımızı artırmak. Şu anda yaklaşık 25 bin yazılım mühendisimiz var ve bunların yaklaşık 4 bini sadece IoT üzerinde çalışıyor. İkinci adımda ise mevcut sektörlerde ekosistemlerin dijitalleştirilmesi geliyor. BSH şirketimiz buna iyi bir örnek. Home Connect uygulaması, ev aletleri sektöründeki en büyük ekosistem ve Bosch Smart Home'dan Amazon Alexa'ya kadar 28 iş ortağı var. Üçüncü adım ise çeşitli sektörlerin ve etki alanlarının dijital ekosistemlere bağlanması. Sanayi 4.0 konusunda tüm dünyada öncü projelerimiz var. Hedefimiz ise tedarikçiden fabrikaya ve müşteriye kadar tüm değer akışını birbirine bağlamak. Sanayi, binalar, güvenlik ve enerji için geliştirilen mobilite sistemlerinin hepsini tedarik ediyor ve birbirine bağlıyoruz. Bugün bireylerin ve kurumların değişen ve gelişen ihtiyaçları, IoT uygulamalarını da tetikliyor. Ancak, değişen yaşam ve endüstriyel ilişkilerle birlikte, yeni regülasyon ve kanunlara da ihtiyaç doğuyor.” Yetkin İK, işine devam edecek Bu gelişim karşısında, Türkiye’nin de başta üretimde standartlarını yükseltmesi amacıyla diğer Sanayi 4.0 teknolojileriyle birlikte IoT, M2M ve büyük veri kullanımına da geçişi hızla tamamlaması gerekiyor. Bunun için de şirketlerin bir yol haritası oluşturarak, yeni üretim anlayışına geçiş yapmaları önem kazanıyor. Murat Kurtlar’ın belirttiği gibi, bugün Türkiye’de Sanayi 4.0 teknolojileri ve yaratacağı rekabet avantajlarından yararlanmak konusundaki ilgi üst düzeyde. “TÜSİAD’ın yaptığı bir ankete göre, katılımcıların yüzde 90’ından fazlası, kendilerinin ve şirket üst düzey yöneticilerinin bu teknolojiler hakkında bilgi
Bosch Endüstri 4.0 Projeleri Direktörü Murat Kurtlar sahibi olduğu ve Sanayi 4.0’ın genel pazar yapısını değiştireceğine inandıkları sonucu ortaya çıktı” bilgisini veren Murat Kurtlar’a göre, dünyamız bir dönüşüm evresinde ve işlerimiz, bu işleri yapış şekillerimiz bu paralelde değişim gösteriyor. PwC’nin ‘Workforce of the Future’ isimli araştırmasına katılanların yüzde 37’sinin yakın gelecekte yapay zeka ve robotik teknolojilerinin işlerini tehlikeye atacağından korktuğu sonucunun ortaya çıkması ışığında Murat Kurtlar, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu ve benzeri olumsuz senaryolar, aslında tekrar eden, katma değersiz ve fiziksel güç gerektiren işler için geçerli. Bu işlerin koordinasyonunu yapmak ve katma değeri yüksek işleri üstlenmek ise yine bizlere kalıyor. Öğrencilerin bu teknolojileri deneyimlemesi,
üniversite ve öncesinde aldıkları eğitimin doğru yönde olması büyük öneme sahip. Biz de bu eğitimde rol oynamak için Türkiye’deki tüm üniversite öğrencilerinin başvurusuna açık olarak, geçen yıl Boğaziçi Üniversitesi, bu yıl da Yıldız Teknik Üniversitesi ile ‘Shape the Change’ adında bir program gerçekleştirdik. Program ile Sanayi 4.0 dönüşümünün önemini özümseyip, sanayiüniversite işbirliğine destek verip, öğrencilerin bu teknolojileri kullanarak projeler yapmasına, bilgilerini pratiğe dönüştürmelerine fırsat sağlamayı amaçladık. Sonuçta Türkiye için bu teknolojilerin kullanımının artılarından bahsetmek gerekirse; büyüme, yatırım, istihdam, verimlilik, rekabet avantajı, katma değer gibi faydalarının olacağını söylemek mümkün.”
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
22 - 28 EKİM 2018
Siber terör tüm detayları ile ele alınacak işbirliği ile gerçekleştirecekleri bilgisini paylaşan Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu, şöyle devam etti:
Elektronik ortamlar yaygınlaştıkça, bilginin paylaşımı ve aktarımı çoğaldıkça kişilere, toplumlara, uluslara, sistemlere ve cihazlara verilen zararlar da artmakta, tehditler ve saldırılar boyut değiştirmekte. Günümüzde bu saldırıların artık toplumsal kaos oluşturmaya başladığına ve “siber terör” olarak isimlendirildiğine dikkat çeken Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Uluslararası Büyük Veri, Derin Öğrenme ve Siber Terörle Mücadele Kongresi Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu’na göre, bu gerçek karşısında
siber terör ile mücadele yeni bakış açılarına, farklı bilim dallarının bilgilerine, üst düzey bilgi birikimi ve yeteneğe, ileri düzey altyapılara ve analiz araçlarına, izlemeye, bilgi birikimi ve deneyim paylaşımına ve en önemlisi, bu alanın dinamiğini iyi anlamaya ve buna hazır olmaya ihtiyaç var. Bu sürece destek için Türkiye’de bu alanda 3-4 Aralık 2018 tarihleri arasında ilk kez düzenlenecek olan ‘Uluslararası Büyük Veri, Derin Öğrenme ve Siber Terörizmle Mücadele Konferansı’nı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Gazi Üniversitesi
Ortak mücadele için katkı sağlamak hedefleniyor “‘Siber terör ile ortak mücadele’ sloganı ile düzenlenecek bu uluslararası etkinlik; siber terörle mücadele için yapılabileceklerin tartışılacağı, oluşabilecek tehditlerin konuşulacağı, karşılaşılan olumsuzlukların paylaşılacağı, tehditlerin öngörülebileceği, ortak mücadele için atılacak adımların tartışılabileceği ve en önemlisi, ortak mücadele için yapılabileceklerin değerlendirileceği bir platform olacak. Ülkemizde siber terörle mücadelede en etkin çalışanlar kolluk birimleri ve BTK bünyesindeki USOM da saldırıları izleme, değerlendirme ve karşı tedbirler almaya çalışmakta. Bu konuda ürün ve çözüm geliştiren, hizmet veren özel şirketler, eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerini yürüten üniversiteler, bankalar, telekom operatörleri ile kamu kurum ve
kuruluşları da etkin çalışmakta. Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında ilgili birimler ve kurumlar, siber olaylara karşı gereken önlemi almak için çaba göstermekte. 6698 nolu Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) gereği, verileri hem koruma hem verilerin işlenmesi konusunda gereken tedbirleri almak zorundalar. Siber terör ile mücadele için kamu-özel sektör ve kurumlar ortak çalışmalar yapılmalı, daha etkin mücadele edecek yapılar kurulmalı, sektör bu konuya yatırım yapmalı, devletimiz bu alanın gelişmesine daha çok destek vermeli, kurumlar sahip oldukları kamu bilgi varlıklarını daha dikkatli korumalı, siber terör ve terörizmle ortak mücadele platformları kurulmalı, ulusal ve uluslararası etkinliklerde bu konular tartışılmalı, bilgi ve deneyim paylaşılmalı ve en önemlisi mücadele için ortak akıl geliştirilmeli. Bu gerekliliklere katkı için, Türkiye’de bu alanda ilk kez yapılacak Uluslararası Büyük Veri, Derin Öğrenme ve Siber Terörizmle Mücadele Konferansı, 3-4 Aralık’ta BTK
ve Gazi Üniversitesi işbirliği ile gerçekleştirilecek ve bu alanda ortak mücadeleye katkı temel hedef olacak.” Kongreye 20’den fazla ülkeden 500’den fazla katılımcı, 150’nin üzerinde de yerli ve yabancı şirketin katılması hedefleniyor. Bunun yanında, 100’den fazla teknik tebliğ ve bildiri sunulması da hedefler arasında. Akademisyenleri ve sektör profesyonellerini buluşturacak olan kongre, siber terör ve büyük veri konularında dünyadaki son gelişmelerin ele alınıp fikirlerin paylaşılabileceği, sektör sorunlarının çözümüne katkı sağlanmasını hedefleyen uluslararası bir buluşma olacak. Uluslararası Büyük Veri, Derin Öğrenme ve Siber Terörle Mücadele Kongresi; alanında uzman konuşmacıları bir araya getirirken, paneller, çalıştaylar ve yarışmalara evsahipliği yapacak, eğitimler verilecek, akademik bildiri ve poster sunumları, ürün ve proje tanıtımlarına da imkan sunacak. Kongrede sunulmak üzere uygun bulunan bildiriler, Konferans Bildiriler Kitabı’nda da yerini alacak.
MediaMarkt ve Darty “Avrupa Perakende Birliği”ni kurdu
MediaMarktSaturn ile Fnac Darty arasında imzalanan niyet mektubu ile ilk adımı atılan, tüketici deneyimine odaklı üretimi güçlendirecek Avrupa Perakende Birliği (European Retail Alliance
- era), MediaMarkt Türkiye’nin de Grup Şirketi olan MediaMarktSaturn Perakende Grubu CEO'su Pieter Haas ve Fnac Darty CEO'su Enrique Martinez tarafından geçtiğimiz
günlerde duyuruldu. Bu birlik ile sektördeki perakendecilerin üreticilere karşı daha büyük bir satın alma gücü elde etmesi, perakendecilerin tüketici ile olan yakın teması sayesinde
tüketici deneyimine daha fazla odaklanmış bir üretim imkanı yaratılması hedefleniyor. Böylece tüketiciler ihtiyaçlarına uygun ürünlere daha kolay erişirken, hem üretici hem de perakendeci ve müşterilerin daha fazla fayda sağlayabileceği bir pazar oluşturulabilecek. Avrupa Perakende Birliği era hakkında detaylar için www. europeanretailalliance.com web sitesi ziyaret edilebilir. MediaMarktSaturn Perakende Grubu CEO'su Pieter Haas, “Ancak bu şekilde, Asya ve ABD'den çıkan büyük uluslararası oyuncularla eşit bir oranda rekabet edebiliriz” derken, Avrupa Perakende Birliği CEO'su Klaus-Peter Voigt ise, “Tüm paydaşlar için ilgili katma değer sunmaya odaklanan, açık ve lider bir tüketici elektroniği
birliği oluşturmak istiyoruz” yorumunu yaptı. Avrupa Perakende Birliği, her biri kendi kurumsal birimi ile yönetilecek dört stratejik alana odaklanacak: • “era Stratejik Ortaklıkları”, müşteriler için ürün, hizmet ve çözüm geliştirmek için üreticilerle birlikte çalışacak. • “era Verileri” aracılığıyla birlik, müşterinin ihtiyaçlarına yönelik bilgilerin, özel tekliflerin geliştirilmesi için kullanılmasını sağlayacak. • “era İnovayon”, birlik içerisinde, Retailtech Hub startup programı çerçevesinde stratejik anlayış geliştirecek. • “era Satın Alma”, birliğin kendi markalarına ve lisanslı markalara odaklanacak.
İş Dünyasının Yeni Dinamosu Yapay Zeka
BThaber 22 - 28 EKİM 2018
DOSYA:
www.bthaber.com.tr
Handan Aybars
Odağına yapay zekayı alan yol alır! Eskiden ‘erken kalkan’ yol alırdı, ama bugün bağlantı gücü, git gide devleşen veri ve bunu analitik olarak anlamlandırıp kurumsal süreçlere mümkün mertebe gerçek zamanlı dahil etme gerekliliği yapay zeka odaklı yatırımların öneminin daha da net anlaşılmasını sağlıyor. Her ölçekte şirket için ister kendi veri merkezinde gerek
bulut platformlarında konumlandırılarak, bu devrin önemli bir gerekliliğini yerine getirmek önemli. Çünkü kurumsal verimlilik, tüketici tercihi olabilmek, rekabette öne çıkabilmek gibi konular büyük verinin kurum içinde hızlı analizini ve maksimum doğruluğa dayalı yapay zeka projeksiyonlarını beraberinde getiriyor.
12 DOSYA
İş Dünyasının Yeni Dinamosu Yapay Zeka
BThaber 22 - 28 EKİM 2018
AR-GE ÇALIŞMALARINA AĞIRLIK VERMEK HERKESİN GÖREVİ
Aksigorta Teknoloji, Dijital ve Bireysel Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Metin Demirel
biz, insan davranışlarını tekrar edebilen sistemlere ‘yapay zeka’ diyoruz. Sistemler NLP teknolojisi ile konuşabilir, IR ile görsel analiz yapabilir, Neural Network ile karar verebilir, RPA ile süreçleri tamamlayabilir. Tüm bu farklı yetenekleri ve bu yeteneklerin kapasitelerini öğrendiğinizde, uygun süreçler zaten ortaya çıkmaya başlıyor. Yapay zekanın en kolay uygulanabilir teknolojilerinden başlayarak bu süreçlere uygun iş süreçlerini tespit etmeniz gerek. Yatırımlarınızda da mikro geliştirmeler ve mikro projeler ile başlayıp, daha sonrasında gelişmiş sistemlere geçmeye çalışmalısınız. Öncelik, kâr etmek değil, teknolojiyi detaylıca öğrenmek olmalı.” Yapay zeka teknolojisi, BT şirketi olmayan kurumlar için çok kapsamlı ve karışık görünebilir. Ayrıca, başlangıç için küresel bazda bu konuda gelişmiş kurumlardan yardım alma hem daha uygun hem de daha az masraflı olur. Metin Demirel’e göre, burada kritik nokta, uzun vadede danışmanlık şirketleri ile kendinizi kısıtlamamak. “Başlangıç olarak danışmanlık firmalarından destek alarak hem teknolojiyi hem bu teknolojinin kullanılabileceği iş süreçlerini öğrenebilir, sonrasında bu teknolojileri öğrenerek kendiniz projeler yapabilirsiniz” örneğini veren Metin Demirel, sözlerine şöyle devam etti:
Yapay zeka teknolojileri ile birlikte şu anda var olan iş tanımlarının birçoğu kaybolacak. Yeni meslek grupları ve belki de yeni sektörler ortaya çıkacak. Küresel bazda yapay zekaya veya diğer gelişmiş teknolojilere verilen önem de işte bu farkındalıktan oluşuyor. İnsan kaynağının yaptığı pek çok işi tek başına ve düşük maliyet ile yapan, çok uzun süren manuel işlemleri çok kısa zamanda yapan otomatize sistemler hem kaliteyi artırıyor hem maliyetleri düşürüyor. Dolayısıyla, Aksigorta Teknoloji, Dijital ve Bireysel Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Metin Demirel’in vurguladığı gibi, hem küresel hem de ülke bazında yapay zekaya yatırım yapmak artık bir lüks değil, zorunluluk. Metin Demirel’in dikkat çektiği gibi, doğu ülkelerinde yapay zeka alanında ciddi yatırımlar yapılıyor. Bilgi
Kamu da yapay zekaya gereken önemi vermeli “Yapay zekanın etkisini sektör bazlı incelemenin çok faydalı olacağını düşünmüyorum. Uzun vadede ve kısa vadede incelemek lazım. Bu daha büyük bir devrim. Uzun vadede insanların işsiz kaldığı, işverenlerin ucuzlayan yapay zeka teknolojileri ile birlikte çok az insan gücüne ihtiyaç duyduğu kaotik bir döneme de, insanların sadece katma değerli işlerde çalıştığı refah düzeyi yüksek bir döneme de girebiliriz. Bilmeliyiz ki, bu sadece insanların iş hayatını etkileyecek bir değişiklik olmayacak aynı zamanda sosyal yaşantısını da etkileyecek. Sektörleri nasıl etkileyeceğini ise sektörlerin kendisi belirleyecektir. Otomotiv, sağlık ve sosyal medya gibi sektörler uzun zamandır yapay zeka teknolojilerine yatırım yapıyor. Büyük şirketlerin
paylaşımı yapılabilmesi için küresel şirketler ve danışman firmaları fikir alışverişinde bulunuyorlar. Türkiye de yapay zeka alanında geri kalmak istemiyor. “Daha önce yakalayamadığımız teknolojik devrimleri bu alanda yakalamış görünüyoruz” tespitini yapan Metin Demirel’e göre, Türkiye, Avrupa kıtasını baz alırsak yapay zeka alanında donanımlı eleman yetiştirme konusunda öncü ülkelerden biri olacak gibi görünüyor. Bu konuda yatırımı gündemine alan şirketlerin izlemesi gereken adımları ise Metin Demirel şöyle anlattı: Teknolojiyi öğrenmek ilk adım olmalı “Öncelikle şirketlerin yapay zekanın ne olduğunu iyi anlamaları gerek. Yapay zeka birçok farklı teknolojiyi barındıran bir alan. Teorik olarak
yapay zeka teknolojisini kullanıp kullanmayacaklarını tartışmasından ziyade ne zaman, nasıl ve ne kadar kullanacaklarını tartışması gerekiyor. Türkiye için de durum pek farklı değil. Bence Türkiye bu trene zamanında bindi. Artık önemli olan, bu teknolojiyi nasıl ve ne kadar kullanacağı. Türk şirketlerinin henüz emeklemekte olan bu teknolojiye ilk başta kâr odaklı bakmaması ve daha çok Ar-Ge çalışmasına ağırlık vermesi gerekiyor. Daha sonrasında bu yatırımlar üretimde sıkıntı çeken ülkemiz için bir kalkınma planı haline bile gelebilir. Zaten gelişmiş olan hizmet sektörü için ise dünyaya açılma fırsatı olarak görüyorum. Yapay zeka, çok pahalı olmayan fakat sabır ve araştırma isteyen bir teknoloji. Burada en kritik konu Ar-Ge. Şirketlerimizin Ar-Ge departmanı kurması ve kâr amacı gütmeksizin bu departmanlara yatırım yapması, kamunun ise şirketleri bu konuda teşvik etmesi gerekir. Bir sosyal bilgilendirme çalışmasının da fayda sağlayacağını düşünüyorum. Kod bilen, bilmiyorsa bile algoritma mantığına hakim bir neslin yetişmesi zorunlu. Yakında hiçbir mesleğin yazılımdan bağımsız hayatını sürdüremeyeceğini varsayarsak, matematik gibi temel bir eğitim haline gelmesi kaçınılmaz. Bu nedenle, kamunun hem maddi hem sosyal alanlarda yapay zekaya gereken önemi vermesi gerek.”
BThaber 22 - 28 EKİM 2018
İş Dünyasının Yeni Dinamosu Yapay Zeka
DOSYA 13
YAPAY ZEKANIN İSTİKRARLI YÜKSELİŞİ Dünyadaki en büyük dönüşümlerden bir tanesinin içindeyiz. “Dijitalleşme aslında ilk 1960’larda IBM mainframe’lerle başladı ve sonra kurumların dijital dönüşümü hızlandı, kişisel bilgisayarlarla gelişim daha da arttı” sözleri ile süreci özetleyen IBM Türk Genel Müdürü Defne Tozan, ardından internet ile her şeyin birbirine bağlanmaya başladığına dikkat çekti. Bunun ardından bant genişliklerindeki ve bağlı cihaz sayısındaki artış derken, her şeyin birbiri ile iletişiminin çok daha fazla yapılabilir olması ve tüm bunların sonucunda artan veri daha da ön plana çıktı, Defne Tozan’ın tabiriyle dijitalleşme başlığındaki en önemli konu halini aldı. Bu döngüde mobilitenin etkisiyle daha da artacak veriye odaklanan IBM’in stratejisi hakkında Defne Tozan, şu bilgileri verdi: “Mobil ile ciddi bir veri artışı olacak. Bu kadar verinin nasıl işleneceği, bundan nasıl fayda sağlanacağı gibi sorulara verilen yanıtlarla IBM de, yapay zekayı dijital dönüşümde en önemli oyuncu olarak gündemine aldı, odağına yapay zeka ve bulut bilişimi koydu. Çünkü yapay zekada çok veri olması ve bunların sistemlere entegre edilebilmesi, ama bir tarafta da işlem gücü veya bulutun sağladığı imkanlar önemli. Bu iki başlık etrafında strateji geliştirmeye başladık ve sonrasında bunların etrafında IoT, blockhain gibi dijital dönüşümün diğer önemli başlıklarına da yatırımlar
yaptık. Geldiğimiz noktada Watson etrafında buluttan sunulan 50’den fazla servis, yani yapay zeka temelli hizmetlerimiz var. Bunları değişik endüstrilerde farklı alanlarda kullanılmaya başlandığını ve hızla yaygınlaştığını biliyoruz. Önümüzdeki dönemde kurumsal hayatın öncelikli ortak gündemi yapay zekanın kendi endüstrilerinde ve kendi kurumsal ölçeklerinde nasıl hayata geçirileceği olacak.” Türk şirketleri de kendi yapılarını yeniden tanımlıyor IBM’in odaklandığı konu; bu tarz iş yükünü işleyebilecek işlemci gücüne sahip sistemlerin olması. Defne Tozan’ın dikkat çektiği gibi, bu bulut da olabilir, şirketin kendi veri merkezi de. Böylece hibrit bir mimarinin öne çıkacağı beklentisini dile getiren Defne Tozan, kendi stratejik önceliklerini de ‘hibrit’ olarak gösterdi ve şöyle devam etti: “Şirketlerin çoğu verisini kendi lokasyonunda, kendi kontrolünde tutmak isteyecek, ama bir bölüm iş yükü de buluta taşınacak. Bu amaçla IBM sistemlerinin bu yapay zeka temelli iş yüklerini daha hızlı işleyebilecek gelişmelerle duyurmaya başladık. Önümüzdeki dönemde müşterilerin çoğu makine öğrenmesi etrafında çok ciddi çalışmalar yapacaklar ve biz de hem bulutta hem on-premise yapılarda yapay zeka yetkinliklerini müşterilerimizin hizmetine sunmak istiyoruz. Şirketlerde birçok başlıkta önemli değişimler görüyoruz. Öncelikle organizasyonlar yeniden
IBM Türk Genel Müdürü Defne Tozan şekilleniyor. Yani kurumların yapay zeka ve veri etrafında, veriyi nasıl kullanacakları konusunda aldıkları kararlar aslında kurumsal organizasyon yapısını etkiliyor.
Türkiye’de de birçok şirket bu konuda kendi kurumsal yapısını yeniden tanımlıyor, bunun güncel örnekleri var. Hepsinin temelinde ise dijital dönüşümde veriyi nasıl doğru kullanacakları, oradaki analitik yetenekleri farklı endüstrilerde nasıl kullanabilecekleri öne çıkacak. Biz de IBM olarak, bu konuda gerekli araçlarımız olduğunu, şirketlerin bunları kullanabileceğini belirtiyoruz. İkinci olarak, bunları nasıl ve hangi alanlarda kullanacağınız konusunda danışmanlık hizmetlerini veriyoruz. Mesela, bu amaçla çalışma yürüttüğümüz şirketlerde ilk etapta onların dijital olarak ne noktada olduğunu görmek için bir fotoğraf çekiyor, dijital başlığında bir ölçüm yapıyor, gelişme noktalarını saptıyor, ‘buralarda şu teknolojileri kullanabilirsiniz’ diyoruz. İki önemli konu var. Birincisi; hangi endüstride olursanız olun müşteri etkileşimi çok önemli ve orada dijitali daha iyi nasıl kullanacağınızı, burada yapay zekayı nasıl konumlandıracağınızı bilmelisiniz. İkincisi ise üretim sektörü açısından bakarsanız, dijital yapıları ve yapay zekayı kullanarak nasıl verimlilik sağlayacaksınız.”
14 DOSYA
BThaber
İş Dünyasının Yeni Dinamosu Yapay Zeka
22 - 28 EKİM 2018
BİR STRATEJİNİZ OLMADAN OLMAZ!
GelecekHane Kurucusu Halil Aksu “Yapay zeka günümüzün en sıcak konusu. Herkes çok ilgili. Herkes anlamaya, anladıktan sonra da bir şeyler yapma heyecanı içindedir. Bize her gün onlarca soru geliyor, ilgiye ve taleplere yetişemiyoruz.
Ülkemizde ve dünyadaki temaslarımız benzer durumlar bildiriyorlar. Yatırım boyutuna gelince, ülkemizdeki ekonomik durumlar nedeniyle biraz daha temkinli
yaklaşımlar görüyoruz. Ama dünya çapında proje yapan şirketlerin sayısı, yeni kurulan girişimlerin ve bunlardan yatırım alanların sayısı her geçen gün artmaktadır. Adeta bir yarış cereyan etmektedir. Her kurum bir yapay zeka stratejisine sahip olmalıdır. Bugüne kadar pek rastlamadım. Bazı müşterilerimizde bizimle birlikte geliştiriyorlar. Çok ciddi yararlarını görüyorlar. İnsan kaynağı boyutu, girişimler ve akademik dünyayla işbirliği boyutu, gerekli veri ve teknoloji altyapı boyutu ve özellikle de nereden başlanacağı boyutlarının iyi tanımlanması gerekmekte. Biz stratejik olarak üç alan tespit ettik: Müşteri deneyimi, operasyonel mükemmeliyet ve ürün / servis inovasyonu. Şirketin önceliklerine ve kurumsal stratejisine uygun olmalıdır.
Bu konuda bizim gibi tarafsız danışmanlar çok önemli deneyimler sağlayabilir. Bilinen BT şirketlerinin bu alandaki deneyimleri gelişim sürecindedir. Büyük global teknoloji şirketlerinin tabii ki çok güçlü teknolojileri var, özellikle ana merkezlerinde ve bulut tabanlı… Ama ülkemizdeki pratik tecrübeler ve yetişmiş personel sayısı sınırlıdır. Bu, yerli iş ortakları ve girişimler için müthiş bir fırsattır. Ülkemiz 'Ulusal Yapay Zeka Stratejisi' geliştirmeli Danışmanlık alanında somut yönetim / strateji deneyimi ile teknoloji / tasarım deneyimlerini harmanlayabilen danışmanlık şirketleri tercih edilmelidir. GelecekHane kendini bu şekilde konumlandırmıştır. Ayrıca, Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi ile ciddi bir ekosistem oluşturduk, farkındalığın gelişmesine önemli katkılarda bulunduk. Yapay zeka her sektörü her alanda etkileyecektir. Özellikle rasyonel ve matematiği güçlü olan sektörler kökten etkilenecektir. Mesela sigortacılık tümüyle matematiğe, istatistiğe dayalıdır. Yapay zeka neredeyse her sürece değer katabilir. Zaman içinde pek çok işi insan aklından ve vasfından çok daha başarılı, hızlı ve güvenilir bir şekilde yapabilir. Buna kısaca 'Azami Dijitalleşme' diyebiliriz. Bankacılıktan telekoma kadar, perakendecilikten üretime kadar, medyadan enerjiye kadar, bu sektörlerin tümünde yapay zeka neredeyse her alana etki edecek, değer katacaktır. Kamunun destek veya teşvik vermesine gerek yoktur. Kamu kendi alanında, eğitimden sağlığa, güvenlikten planlamaya kadar, her alanda yapay zeka projeleri yapmalıdır. Ekosistem en hızlı, en vasıflı ve en katma değerli şekilde bu yoldan gelişecektir. Bunun ötesinde, pek çok başka ülkenin yaptığı gibi, ülkemiz de bir 'Ulusal Yapay Zeka Stratejisi' geliştirmeli ve icra etmelidir. Yatırımlar, yetkinliklerin geliştirilmesi, projelerin yapılması, politikaların üretilmesi, hukuki ve etik boyutunun düzenlenmesi, kümelenmelerin oluşturulması ve uluslararası işbirliklerin tesis edilmesi… Bu alanda dünya çapındaki gelişmeleri günbegün yakından takip etmekteyiz. Pek çok öneri ve hazırlık yaptık. Özellikle özel sektörün ihtiyaçlarına hazır yanıtlarımız var. Kısacası, yapay zeka alanında sorusu olanın bize başvurmasını tavsiye ediyoruz.”
BThaber
İş Dünyasının Yeni Dinamosu Yapay Zeka
22 - 28 EKİM 2018
DOSYA 15
VERİ BİLİMCİ HAVUZLARINA YATIRIM İLK ADIM Tüm dünyada esen dijital dönüşüm rüzgarının bir parçası olarak yapay zeka daha fazla konuşulur ve şirketlerin yatırım listesine girer oldu. Ülkemizin de yeni teknolojilere olan eğilimi sebebiyle yapay zeka konularında dünyadaki trendleri yakından takip ettiğimizi söyleyebiliriz. “Yatırımlar konusunda şirketlerin öncelikle insan kaynaklarını şekillendirmeyi hedeflediklerini ve bunun için de kendi bünyelerinde ‘veri ofislerinin’ kurulmaya başlandığını gözlemliyoruz” tespitini yapan Hitachi Vantara Türkiye Veri Analitiği ve IoT Çözümleri Satış Yöneticisi Orhan Karaman’ın belirttiği gibi, yapay zeka teknolojileri; özünde veri analitiği ve makine öğrenmesi teknolojilerinin bir uzantısı ya da ötesi olarak düşünülebilir. Bu sebeple şirketlerin öncelikle veri bilimci havuzlarına yatırıma devam etmesi, bu konuda bilgi ve beceri seviyesinin artırılması hususunda
çalışılması önemli. “İnsan kaynağı yatırımlarına ek olarak, özellikle konusunda uzman kurumlar ile işbirliklerine başlamaları gerektiğini düşünüyoruz” eklemesini yapan Orhan Karaman’a göre, ülkemizde yapay zeka konusunda çalışan danışmanlık firmalarının sayısının her geçen gün arttığını söyleyebiliriz. “Bu noktayı, yeni teknolojilere adaptasyon ve yatırım konusunda ülkemizin diğer ülkelere göre daha önde olduğu gerçeğiyle açıklayabiliriz” yorumunu yapan Orhan Karaman’ın belirttiği gibi, dijital dönüşüm projelerine başlamış ya da başlama arzusunda olan firmaların da yapay zeka konusunda bu danışmanlık kaynaklarına sıklıkla gittikleri söylenebilir. Bunun yanında, her sektörün de yapay zeka konusunda farklı yaklaşım ve olgunluk seviyesinde olduğunu hatırlatan Orhan Karaman, şöyle devam etti: “Yapay zeka sayesinde her sektörün iş yapma şekillerinde
Hitachi Vantara Türkiye Veri Analitiği ve IoT Çözümleri Satış Yöneticisi Orhan Karaman değişiklik olacağını net bir şekilde söyleyebiliriz. Firmaların hem iş modellerinde hem de son kullanıcıya dokunan kısımlarında yapay zeka etrafında şekillendirecekleri çözümler vücut bulacak. Türkiye’de öncelikli beklentimiz; yapay zekanın ilk
uygulama alanlarının finans, telekom ve üretim sektörleri olacağı yönünde. Devletimizin bu konuda desteğiyle yürütülen birçok inisiyatif olduğunu biliyoruz. Yakın gelecekte de beklentimiz bu desteğin artarak devam edeceği yönünde."
KAMU İLE GÖRÜŞ ALIŞVERİŞLERİ YAPILMALI
Lenovo Türkiye DCG (Data Center Group) Ülke Müdürü Burç San
Birbirleriyle doğru orantılı olarak artan veri büyüklüğü ve hesaplama gücünü göz önünde bulundurduğumuzda, yapay zeka ve makina öğrenmesi kavramlarının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Bağımsız araştırma şirketi Future Foundation tarafından yapılan bir araştırmayı buna örnek gösteren Lenovo Türkiye DCG (Data Center Group) Ülke Müdürü Burç San’ın verdiği bilgiye göre, işletmelerin üst düzey karar vericilerinin yüzde 64’ü, şirketlerinin geleceğinin yapay zekaya bağlı olduğuna inanıyor. IDC’nin tahminine göre ise 2016 yılında yapay zekaya yapılan dünya çapında 8 milyar dolarlık yatırımın, 2020 yılında 47 milyar dolara çıkması öngörülüyor. Bu konuda Türkiye’ye özgü rakamsal bir bilgimiz henüz olmasa da Burç San’a göre, gerek gelişmekte olan bir ülke oluşumuzu gerekse teknolojik yeniliklere
daha kolay adapte olabilen genç nüfusumuzu göz önünde bulundurduğumuzda, ülkemizin yapay zeka ve makina öğrenmesi temelli dijital dönüşümü daha hızlı ve başarılı yönetme şansı yüksek. Regülasyonlar kritik “Bu vizyona sahip şirketlerin, öncelikle kendilerini sistemsel temelde çok iyi analiz edip, dijital dönüşümün henüz neresinde olduklarını anlamaya çalışmaları gerekiyor” önerisini yapan Burç San’ın dikkat çektiği gibi, bunun için de profesyonel danışmanlık almak çok önemli. Sonuçta tüm yapılan yatırımlar, öncelikle şirketlerin kendi alanlarındaki verimliliğini arttırmaya yönelik. “Doğru danışmanlıkla, doğru tespit edilen teknolojik alanlardaki yatırımlar, şirketlere para tasarrufu ve rakiplerinden bir adım öne geçme şansı tanıyacaktır”
hatırlatmasını yapan Burç San, şöyle devam etti: “Yapay zeka gelişimi, şirketlerin daha hızlı, daha doğru ve en önemlisi daha verimli üretim yapma/servis sağlama yeteneklerini arttıracağı gibi, orta vadede bu alanda tasarruf ettikleri para ve insan gücünü başka alanlardaki yatırımlara kaydırabilmelerine olanak sağlayacak. Küresel çapta yapay zeka teknolojilerinin baş döndürücü bir hızla geliştiği bir ortamda, bu konuya özel regülasyonların da yapılması tabii ki çok önemli. Öte yandan, kamu otoritelerinin de teknolojileri çok yakından takip edip, sektör temsilcileri ile görüş alışverişinde bulunup, gerekli zamanlarda gerekli güncellemeleri yapmaları, dijital dönüşümün sağlıklı olabilmesi adına çok büyük önem yaşıyor.”
16
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
22 - 28 EKİM 2018
Dijital dönemin Rönesans çağındayız!
Endüstri 4.0 ve otomasyon tanımlarını genişleten Dassault Systèmes’in isim sahibi olduğu ‘Endüstri Rönesansı’ kavramıyla yepyeni bir çağa adım atıyoruz.
Handan Aybars Endüstri Rönesansı; gerçek ve sanal olmak üzere dünyayı görmenin, icat etmenin, üretmenin ve ticaretin yeni yöntemlerini gündeme getiriyor. 4 Ekim’de Four Seasons Bosphorus'da düzenlenen ‘Dassault Systemes 3DExperience Forum’da bir konuşma yapan Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü Elif Gürdal, “Yapay zeka insan aklının yerini almayacak ancak bilgi ve know-how'a erişimi kolay hale getirecek. Sanal destek, insanlığın karşı karşıya olduğu zorlukları aşmamızı sağlayacak çözümler üretme kapasitemizi artıracak” derken, Endüstri Rönesansı’nın Türkiye ekonomisini ve sanayisini nasıl etkileyeceğine de odaklandı. “Türkiye başta enerji, otomotiv ve savunma olmak üzere çeşitli endüstrilerde gerekli dönüşümü gerçekleştirirken, kendini sadece endüstriyel dönüşümle sınırlamamalı” hatırlatmasını yapan Elif Gürdal’a göre, özellikli yerli markalar, yerli donanımlar ve ürünler geliştirme vizyonu çerçevesinde bu dijital deneyim platformlarını temel alan Endüstri Rönesansı, hedeflere ulaşmada itici güç olacak. “Türkiye, Endüstri Rönesansı çağının gerisinde kalmamalı” diyen ve Türkiye’nin potansiyeline inandıklarını vurgulayan Elif Gürdal, ekledi: “Öncelikle ‘rönesans’ diyerek konuyu sadece otomasyon veya Endüstri 4.0’a indirgemeyelim. Biz inovasyon platformu veriyoruz ve bununla uçak da yapabilirsiniz otonom otomobil de. Otonom araçta telekom operatörüyle de, yerel yönetimle de çalışmanız gerekiyor. Endüstri Rönesansı da işte tüm bu anlayışla bağlantılı. Endüstri 4.0 önemli, ama bundan daha fazlasına ihtiyaç var diyoruz. Endüstri Rönesansı dediğimiz başlıkta insanların katkısı, bunun için işbirliği ortamları sağlanması, içerde ve dışarda tedarikçilerle bağların güçlenmesi, böylece günün sonunda bir değer zinciri yaratabilmeniz önemli.” Detayları, etkinlik sonrası sorularımızı yanıtlayan Gürdal
anlattı: 2018 yılını gerek küresel bazda gerekse Türkiye özelinde nasıl değerlendiriyorsunuz? Her sektör büyük veri gerçeği ve iş zekası gerekliliği ile karşı karşıya, kendine uygun çözümü konumlandırmak durumunda. Dassault Systèmes çözümleri de şirkete uygun mimarilerin oluşturulması adına şirketlere önemli bir araç sunuyor, yatırım geri dönüşünü olumlu etkiliyor. 2018, Türkiye’de tüm ekonomik sıkıntılara rağmen iyi geçiyor. Hem gurur duyduğumuz hem içinde yer almak istediğimiz, teknolojik olarak Türkiye’yi yukarı kaldıracak projeler var. Dassault Systèmes olarak bir iş platformu sunuyoruz, ama temelimiz mühendislik. Bir mühendislik firması olunca da günün sonunda bir yaratıma katkı ve dikey sektörlerin ihtiyaçlarına yanıt verebilme yetkinliği önem kazanıyor. Sektörel bazda inovatif ürün geliştirme platformu ile yaptığımız her şey bu platform konseptinde ve uygulamalar, roller, endüstriyel deneyimler özelinde kullandığımız tüm bu teknolojinin hedefi; firmaların daha iyi ürün üretmesini sağlamak. DNA’mız mühendislik olduğu, biz mühendislik uygulamaları sunduğumuz için gerçek servis ve ürün geliştirmeye dokunuyoruz. Bu noktada, ülkemiz ve dünya ne kadar çok üretirse, biz de onun daha iyi olması için işbirliğine açık bir ortamda daha iyi ürün çıkarılması için teknolojilerimizi sunmaya hazırız. Türkiye’de 2018’de bütün kanallarımız ve projelerimiz gayet iyi gidiyor ve Türkiye’de varlığımız büyüyor. Küreselde de birçok sektörde dikey uzmanlıklarımız öne çıkıyor ve süreç takipleri Dassault Systèmes yapısında buluşuyor. Yani mühendislik, analitik, gerçek zamanlı karar alma yapılarının sektör dikeylerinde hayata geçirilmesi başlıklarında varız. Burada entegrasyon yetkinliği ne seviyede oluyor?
Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü Elif Gürdal Dassault Systèmes’in diğer BT üreticileri ile entegrasyon yetkinliği de işbirliği içinde çalışma yetkinliğini beraberinde getiriyor. Açık bir platformdayız ve talep yönetimi veya proje yönetimi gibi başlıkları da üstlenebiliyoruz. Çünkü ürün portföyümüz çok geniş. Platform verirken açık ve herkesin entegre olabileceği, kuruma özel uygulamaların entegrasyonlarını da mümkün kılıyoruz. Böylece Dassault Systèmes çözümleri ile her sektörde sektöre özel çözümlerin yanında şirkete özel bir sunum ortaya koyulmasını sağlıyoruz. Bu noktada da iş ortaklarımızla beraberiz. PLM (Product Lifecycle Management) süreçleri çok önemli ve bu süreci doğru tanımlamanız için iş ortaklarımızla veya kendi uzmanlarımızla ‘değer tespiti’ dediğimiz kısımda bunun tanımını çok iyi yapabilmemiz gerekiyor. Kaç iş ortağınız var? Türkiye’de iki dolaylı satış kanalımız var. Bir tanesi SolidWorks ve orada 8 tane iş ortağımız var. Bir de 3DEXPERIENCE Platform, yani SolidWorks dışındaki tüm ürün ağımız içinde yine 8 tane iş ortağımız var. Onlarla kanala hizmet veriyoruz. Bir iş alanımız da direkt müşterilerle yürüttüğümüz çalışmalarımız. Dassault Systèmes olarak satın almalarla da büyüyoruz, çünkü bu satın almalar bize yeni iş ortakları kazandırıyor. Yani partner ekosistemimiz statik değil. Pazarda bize katma değer yaratacak, ürünlerimizle müşterilerde verimli projeler yaratabilecek
iş ortaklarını bünyemize dahil etmeye öncelik veriyoruz. Yeni gelen iş otaklarımıza baktığımız zaman, Dassault Systèmes’in satın aldığı firmaların Türkiye’de de iş ortakları oluyor. Biz de onları, birbirimizi tamamladığımız noktalara dikkat ederek partner listemize alıyoruz. Bu yönüyle iş modelimize uygun biçimde, kendi mühendislik yapan iş ortaklarımız ile büyüyoruz. Yani iş ortaklarımız; ürünü alıp satan değil, üstüne mühendislik odaklı katma değeri koyan iş ortakları. Bu yapı bizi farklı kılıyor ve ekosistemimizden son derece memnunuz. 2019 planları neler? Temelde 12 endüstride varız ve çekirdek endüstrilerimiz Türkiye’de son derece olgun, yani havacılık, savunma, otomotiv gibi temel endüstrilerde ciddi deneyimimiz var. Önümüzdeki dönemde ise bu sektörlerin Türkiye’deki referanslarını başka endüstriler için de yaratmak istiyoruz. Mesela enerjiye önemli yatırım yapan bir ülkeyiz ve bu başlıkta çok farklı uzmanlıklara sahip, önemli ve farklı yatırımlar yapan şirketlerimiz var. Türkiye’de enerji ile ilgili olarak Dassault Systèmes için önemli potansiyel olduğunu düşünüyorum. ‘Life science’, yani ‘sağlık bilimi’ de benzer potansiyeli sunuyor. Bu da bizim için gerek 2019 gerekse orta vade için yeni sektörel fırsatlar anlamına geliyor. Bu başlıklarda bizi tamamlayan satın almalar da bizim için önemli. Bu tarz satın almalar Türkiye’de olur mu? Akademik dünya ile yakın olmaya çalışıyor, ortak projeler yapıyoruz. Çünkü girişimler, inovasyon merkezleri küresel bazda çok önemli olduğu gibi, Türkiye özelinde de öncelikli bir başlık. Belirttiğim 12 endüstrinin her biri için küresel bazda birçok referansımız var, ama bazılarında Türkiye için referansımız yok. İşte bu nedenle enerji sektörü örneğini verdim ve 2019’da enerjide proje
yapmaya başlamak isterim. Çünkü sektörün buna hazır olduğunu, ayrıca ihtiyaçlarının da geliştiğini düşünüyorum. Kamunun ekonomik programlarında da sağlık bilimi ve enerji sektörleri büyüme hedefleri ile öne çıkıyor. Bunlarda bizim küresel çözümlerimiz ve küresel bazda yarattığımız değerler var. Bu temel endüstrilerde çok güzel projeler yapıyoruz ve bunları diğer endüstrilere yayma hedefindeyiz. Türkiye’deki endüstrileri analiz edip onlara ‘doğru’ bir giriş stratejisi belirlemeye çalışıyorum. İş ortaklarımızı da buna göre eğitmemiz gerekiyor. 2008’den beri Türkiye’de, Türk mühendislerle çalışıyoruz. Doğru hedefler belirleyip, bunun için gerekli İK’yı temin edip, yeni referanslar elde edeceğiz. Dassault Systèmes merkez, Türkiye pazarını nasıl değerlendiriyor? Türkiye, Euromed bölgesinde ve bu bölgenin rakamsal olarak en büyüğü İtalya olurken, Türkiye de onu takip ediyor. Hedefimiz; Türkiye’yi gelecek birkaç yıl içinde İtalya kadar büyük bir pazar haline getirmek. Çünkü Türkiye’nin bu potansiyeli, ayrıca herkesin ve her sektörün verimliliğe ihtiyacı var. Herkesin daha iyi teknoloji ile daha iyi sonuç üretebilmesi gerekiyor. Bu evrensel bir ihtiyaç ve önümüzdeki dönemde hedefimiz Türkiye’yi İtalya ile başabaş noktaya getirmek. Küresel pazarda Türkiye potansiyeli ile öne çıkıyor. Ayrıca Türkiye olarak teknoloji adaptasyonumuz da çok iyi ve bu konuda hızlıyız. Genç mühendislerimiz son derece yetkin. Gençleri STEM odaklı teknolojik yetkinliklerle donattığımızda, Türkiye için çok daha büyük planlarımız var. Sonuçta İtalya’nın rakamlarına ulaşabilmek demek, oradaki kadar istihdamı bünyemize katmak demektir. Dassault Systèmes Türkiye olarak hedefimiz büyük ve ‘bize ne istediğinizi söyleyin, hedefe birlikte ulaşalım’ diyen bir merkezimiz var. Yönetim bu yönüyle Türkiye pazarına ve Türkiye ekibine inanıyor.
18
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
22 - 28 EKİM 2018
TIER standardında tercihinizi doğru belirleyin Doğal afetler, elektrik kesintileri ve benzeri hallerde dahi veri merkezinin ayakta kalabileceğinin ve hizmet vermeye devam edebileceğinin yeterlilik ve yetkinlik seviyesi uluslararası alanda kabul gören TIER standartlarına göre belirleniyor. Bu standartlar, veri merkezlerinin tasarım, uygulama ve operasyon alanlarındaki yetkinliklerini değerlendiriyor. Veri merkezi sektöründeki hizmet standartlarını değerlendiren Radore Veri Merkezi Genel Müdürü Sadi Abalı’nın verdiği bilgiye göre,
veri merkezleri, sahip oldukları altyapı kurgularının yeterliliği ve sağladıkları çalışabilirlik (Uptime) oranlarına göre dört farklı TIER standardı kapsamında sınıflandırılır. Bu doğrultuda işletmeler hangi veri merkezi standardında hizmet alacaklarını, kendi iş süreçlerinin kritiklik derecesine göre belirlemeliler ve Sadi Abalı’ya göre, TIER standartlarının gerekliliklerini karşılayabilecek şekilde kurgulanmış altyapıya sahip bir veri merkeziyle çalışmak, iş sürekliliğinin sağlanması ve veri kayıplarının önlenmesi için önem taşıyor. Sadi Abalı, TIER
standartlarını şöyle özetledi: • TIER I: Sistemlerin elektrik ve mekanik yedeği yoktur. Enerji kaynakları genellikle 10 dakikadan fazla süren kesintilere dayanıklı değildir. BT altyapıları şirket içinde olan ya da web siteleri fazla aktif olmayan küçük işletmeler genellikle bu hizmet standardındaki altyapılarda çalışırlar. • TIER II: Online hizmet zorunluluğu olmayan ve mesai saatleri dışında BT sistemlerini aktif kullanmayan KOBİ’lerin tercih ettiği altyapılardır.
Enerji ve iklimlendirme altyapıları belli bir seviyeye kadar yedekli olmakla birlikte, 24 saati bulan güç kesintilerine dayanacak şekilde kurgulanmıştır. • TIER III: 7/24 hizmet veren, kesintisizliği ön planda tutan ve kritik iş uygulamalarına sahip işletmelere uygun bir veri merkezi standardıdır. Bu veri merkezinde, bakım, aksaklık ya da kesinti gibi nedenlerle altyapı bileşenlerinin devre dışı kalması durumunda dahi iş sürekliliğinin
sağlanabildiği tam yedekli bir kurgu mevcuttur. Elektrik kesintilerine karşı 72 saate kadar dayanabilir. • TIER IV: Fiziksel bir izolasyona sahip olması gereken, 365 gün 7/24 hizmet veren oldukça kritik iş süreçlerine ve BT altyapılarına sahip işletmelere uygun veri merkezi standardıdır. Tamamen yedekli altyapıya sahiptir. TIER IV standartlarına sahip veri merkezleri elektrik kesintilerine karşı 96 saat dayanabilirler.
Bankalar kendi çözümleri ile güvende (mi?)
Günümüzde dijital bankacılık dünyada ve Türkiye’de hızla yayılıyor. İnternet bankacılığında mobil bankacılık ilgisi öne çıkarken, dijital dünyada güvenliği
sağlayacak çözümler de uzun yıllara dayalı kanıtlanmış tecrübe ve küresel bir ArGe gücüyle geliştiriliyor. Bu noktada, müşterilerinin kimliğini geleneksel
çözümlerle (SMS OTP veya offline (soft) OTP) sağlamaya çalışan bankalarda güvenlik riski de daha yüksek olma potansiyeline sahip. Bir tarafta da Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ile tüm kurumlar kanunen müşterilerinin bilgi ve işlem verilerini saklamak ve korumakla yükümlü olurken, artık sadece finansal işlemlere yönelik saldırılar değil, bilgi hırsızlığı da ciddi yaptırımları beraberinde getirecek. Bu noktada, bankaların çözüm tercihlerinde en önemli nokta kullanıcı deneyiminin (CX) yukarı taşınması olacak. Tüm kanallarda (omnichannel)
ortak deneyimi, yani yüksek güvenlik ve mükemmel CX konseptini sağlayan bankalar rekabet ve güvenlik avantajı sağlayacak. KOBIL CEO’su İsmet Koyun, tek bir platform üzerinden sundukları güvenlik çözümlerine ilişkin yeni bir çağın başlangıcına önayak olduklarını belirterek, şu noktaların altını çizdi: “Elbette kurumlar kendi çözümlerini ortaya koyabilirler, ama ana işi güvenlik olan şirketler üstün güvenliği sunma noktasında doğal olarak daha ilerideler. KOBIL ise bu şirketlerin çoğundan önde yer alıyor. Son dönemde hem Türkiye’de hem dünyada
saldırganların hedeflerine baktığımız zaman, bağımsız veya entegre olmayan çözümlerin zayıf bağlantı noktalarından yararlandıkları görülüyor. Bu sürekli devam eden bir savaş olarak görülmeli. Siber saldırganlar nasıl her gün saldırı yöntemlerini ve çeşitliliğini artırıyorlarsa, bizim gibi güvenlik firmaları da bunlara yönelik önlemleri proaktif olarak almak zorundalar. Saldırganlar saldıracak, iyi korunan bankalar bu saldırılardan an az hasarla çıkacak; diğerleri ise büyük itibar ve mali kayıplarla yüz yüze kalacaklar.”
TransferGo Türkiye pazarında yerini aldı Uluslararası çevrimiçi para transfer hizmeti sağlayan TransferGo, Türkiye’ye yönelik ücretsiz para transferi servisini başlattı. TransferGo, Türkiye’de Turk Para ile birlikte hizmet verecek. Turk Para işbirliği sayesinde, TransferGo’nun tüm faaliyetleri ve işlemleri Türkiye’de ilgili mevzuatlara uygun bir şekilde hayata geçirilecek. TransferGo, FCA (Mali Tutum Otoritesi) tarafından denetlenen ve işlemleri HMRC (Birleşik Krallık Gelir ve Gümrük İdaresi) tarafından kontrol edilen lisanslı ve yetkili bir ödeme kuruluşu olarak herhangi bir
ticari bankayla aynı güvenlik standartlarını tüketiciye sunuyor. Bu girişim, yurtdışında yaşayan Türklerin veya Türkiye’ye para göndermek isteyen kişilerin para transfer hizmetleri için herhangi bir ücret ya da komisyon olmadan, ortalama piyasa kuru üzerinden para göndermelerini sağlayacak. Litvanya’da 2012 yılında kurulan, genel merkezi İngiltere’de bulunan TransferGo’nun küresel bazda 700 binden fazla müşterisi bulunuyor, 47 ülke arasında uluslararası, hızlı ve ücretsiz para transferleri sunuyor.
TransferGo ile potansiyel para birimi dalgalanmaları da endişe olmaktan çıkıyor, çünkü alıcı, tam olarak ayırtmış olduğu miktarı alıyor. TransferGo Kurucusu ve CEO’su Daumantas Dvilinskas,
“Türkiye’ye para gönderimi yapan müşteri pazarında yüksek bir potansiyel görüyor, Türkiye’yle bu işlemi yapma ihtiyacı olan müşterileri de ücretsiz para transferi hizmetinden faydalandırmak
istiyoruz. Türkiye’de giderek artan sayıda tüketici para transferleri için yüksek ücretler ödemekten kaçınıyor. İşlemlerinde hızlılık, basitlik, güvenirlilik ve güvenlik istiyor” dedi.
TSE, servis istasyonları için standart hazırlıyor
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) bil gisayar servis istasyonlan için ısıtma dan aydınlatmaya, tuvaletlerden soyun ma odalarına, kullanılacak araç gereç lerden elektrik tesisatına kadar birçok ayrıntının yer aldığı bir standart hazırlı yor. Henüz tasan halinde olan çalış mayla ilgili olarak TSE şimdi çeşitli ku-
rum ve kuruluşlardan görüş alıyor, bu görüşlerden sonra taslak, TSE Teknik Komitesi'nde görüşülüp karara bağla nacak. Bilgisayar tamir, bakım ve servis is tasyonlarına yönelik standartları kapsa yan söz konusu tasarı 'Tarifler' ve 'Ku rallar' bölümü ile servislerde bulunması
gereken cihaz, araç ve gereçleri içeren bir listeden oluşuyor. Tasarı'nın kural lar bölümünde servis istasyonlarının mekansal olarak genel tarifi yapıldıktan sonra havalandırma, aydınlatma, ısıtma, haberleşme, işletmecilik ve personelle ilgili kurallara geçiliyor. (Ayrıntılı haber sayfa 4'te)
DEC Barselona 'dan bildiriyor:
2000de toplam BT pazarının yüzde 20'sini yakalayacağız
Veriden anlamlı bilgiye giden yol Şirketlerin karar verme noktasındaki kişiler, günümüzdeki yoğun rekabet or tamında şirketleri adına doğru kararı, doğru zamanda vermek durumunda bulunuyor. Hızlı büyüyen pazarlarda doğru kararlan, doğru zamanda alabi len şirketler ise diğer rakiplerine oranla bir adım öne geçiyor. Bu noktada dağı tık veri kaynaklarından, şirket adına stratejik bilgiler çıkarabilen veri ambar lan, şirketlerde önemli bir rol üstleni yor. Son birkaç yıldır Türkiye BT sektö ründe veri amban kavramının yıldızı parladı. Ancak bugün ülkemizde başla mış ve uygulanmakta olan bir veri am ban projesine rastlayamıyoruz. Buna neden olarak da ülkemizdeki teknolo jik altyapı ve know-how eksikliği ile veri amban projelerinin maliyetli olma sı gösteriliyor. Ancak BT sektörü, gelecek yıldan ol dukça ümitli. Yetkililere göre 1997 yılı, veri amban projelerini başlatma ve hayata geçirme yılı olacak.
(Sayfa 17-28)
Digital Equipment Corporati on, Barselona'da düzenlediği ve kullanıcılarının katılımıyla gerçek leştirdiği DECUS'96 kongresinde büyüme ve kârlılık gördüğü üç ana pazan açıkladı. Ev ve küçük ofis pazanna fazla sıcak bakma yan şirket, 64 bit UNIX, Windows NT ve Internet olmak üzere ken disine üç ana platform belirlemiş durumda. O p e n VMS'in de ekle nebileceği bu ortamlarla şirket telekom, üretim ve fînans konu suna odaklanacak.
Bu sayıda... • Türkiye İş Bankası ana sistemini yeniledi (Sayfa 8) M GYİAD'tan TURNET tekeline hayır (Sayfa 8) • Oracle Türkiye, uygulama yazılımı pazarında (Sayfa 9) • 7 soruda MiniDisc teknolojisi (Sayfa 12) • Wall Street'te 2000 yılı sorunu (Sayfa 14) • Gündemdeki teknoloji: Akıllı kartlar (Sayfa 15) Silikon vadisi bundan sonra ağ vadisine mi dönüşecek? (Sayfa 16) • Her ölçekte RS/6000 (Arka
sayfa)
• 'Üretim Kaynak Planlaması' çalışma grubu düzenlendi (Arka
sayfa)
(Ayrıntılı haber sayfa 2-3'te)
Süreyya Ciliv
E C N A Ö T L F I Y A H 2 2 BU
Amerika'da bir Türk
Amerika'da bir Türk mü hendis... O da burs kazana rak Amerika'ya eğitim görme ye gidenlerden biri. Çok ça lışmak, ilkeli olmak ve değer duygusunu yitirmemek düs turu O'nu başanya sürüklü yor. Süreyya Ciliv, bir öğren
ci olarak gittiği Amerika'da bugün 114 çalışanı bulunan bir yazılım şirketinin sahibi. Yıllar önce iki ortak olarak kurduklan Novasoft'un adı bugün dünyanın dev yazılım şirketleriyle birlikte anılıyor.
(Sayfa 38-39)
MEB, uluslararası uzaktan eğitim sempozyumu düzenliyor
Milli Eğitim Bakanlığı Film Radyo Eğitim Merkezi, Türkiye 1. Uluslararası Uzaktan Eğitim Sempozyumu düzenliyor. 1215 Kasım 1996 tarihleri arasında düzenlenecek sempozyumla Bakanlık, eğitimde yaşanan sorunların çözümünde BT'nin de kullanıldığı uzaktan eğitim konusunu gündeme getirecek.
(Ayrıntıh haber sayfa W da)
Bu sayının tüm sayfalarına www.bthaber.com.tr'den ulaşabilirsiniz.
20
BThaber 22 - 28 EKİM 2018
Masaüstünde minimal dokunuş!
Fujitsu ESPRIMO PC serisindeki en küçük cihaz olma özelliğini taşıyan Fujitsu’nun küçük masaüstü bilgisayarı ESPRIMO G558; bir ekranın arkasına bağlanacak kadar küçük ancak masaüstü ve web tabanlı ofis
uygulamalarını mükemmel bir şekilde çalıştırabilecek kadar da güçlü. Ultra kompakt tasarımıyla öne çıkan ESPRIMO G558, geleneksel mikro masaüstü bilgisayarlardan yüzde 96 daha küçük olmasının yanı sıra, en yeni 8. nesil Intel® Core işlemcilerle çalışıyor. Kapladığı alan ve karışıklığın minimum düzeye indirilmesinin yanı sıra minimum ısı ve gürültü seviyesi sayesinde bir duvara, bir masanın altına veya bir ekranın arkası gibi ihtiyaç duyulan her yere monte edilebiliyor. Fujitsu P24-9 TE ekran ile eşleştirildiğinde, tek bir USB-C kablosu ile güç ve ağ bağlantısı sağlayabiliyor. Ultra küçük oluşu ve son derece esnek montaj seçenekleri sayesinde yeni ESPRIMO
G558 mini PC, hepsi bir arada masaüstü PC'lerine alternatif oluyor. Güvenli gömülü Güvenilir Platform Modülü (TPM) kriptografisi, aygıtın tutturulması için bir Kensington yuvası, braket ve ekran, ayrıca cihaz ömrünün sonuna ulaştığında verileri kalıcı olarak kaldırmak için isteğe bağlı EraseDisk veri koruma çözümü ile güvenliği sağlıyor. 8. nesil Intel® Core işlemciler, çift ekran desteği, standart mini PC arayüzleri (HDMI + DP, 4 + 2 USB, LAN, ses), DDR4 2666 MHz bellek, M.2 desteği ve SSD PCI Express® NVMe destek özellikleri bulunuyor. Piyasadaki ünitelerin aksine, Fujitsu ESPRIMO, kolay servis, sabit disklere ve belleğe uygun donanım özelleştirmesi veya yükseltilmesine izin veriyor.
Kordsa, Horizon2020 kapsamında şimdi de yeni bir projede
Lastik ve inşaat güçlendirme ile kompozit teknolojileri pazarlarının global oyuncusu Kordsa, Avrupa Birliği’nin (AB) Ar-Ge ve Yenilik Programı Horizon 2020 kapsamında yeni bir projeye dahil oldu. PolynSPIRE isimli projenin hedefi; sürdürülebilirlik prensibine hizmet için plastiğin geri dönüşümü. Bu kapsamda Kordsa, PolynSPIRE projesine katılan 22 proje ortağı
arasında yer alıyor. Verimli ve sürdürülebilir plastik geri dönüşümü için yenilikçi teknolojiler geliştirmeye yönelik olan projenin açılış toplantısında bir araya gelen proje ortakları teknik detayları tartışma şansını yakaladı. Enerji Kaynakları ve Tüketimi Araştırma Merkezi’nin (CIRCE) koordinatörlüğünde gerçekleşecek PolynSPIRE projesinin 11 ülkeden
toplam 22 proje ortağı bulunuyor. Projenin 48 ay içinde tamamlanması ve 3 farklı inovasyona imza atması hedefleniyor. Bunlardan ilki mikrodalgalar ve akıllı manyetik katalizörler yardımıyla kimyasal geri dönüşüm. Hedeflenen ikinci inovasyon; geri dönüştürülmüş plastik kalitesini arttırmak için gelişmiş katkı ekleme ve yüksek enerji ışınımlaması. Bu iki inovasyon ile polyester, poliamid ve poliüretan üretimi için fosil yakıt tüketiminin ortalama yüzde 33 azaltılması hedefleniyor. Projenin üçüncü çıktısı olarak belirlenen çelik endüstrisinde plastiklerin karbon kaynağı olarak değerlendirilmesi ile elektrik ark ocaklarında fosil karbon kaynaklarının yaklaşık yüzde 80 oranında azaltılması bekleniyor.
Nokia 7.1 tüketici ile buluşmaya hazırlanıyor
HMD Global, yüksek kontrast, üstün netlik ve geliştirilmiş renklerle görüntüleme deneyimini bir üst seviyeye taşıyan PureDisplay ekran teknolojisine sahip ilk akıllı telefon Nokia 7.1’i tanıttı. Nokia 7.1’in HDR ekranı ve ZEISS Optics çift lensli arka kamerası kullanıcılara gelişmiş bir fotoğraf kalitesi sunmaya hazırlanıyor. Nokia 7.1, HDR kalitesinde sunduğu içerikleriyle etkileyici bir görüntüleme deneyimi yaşatıyor. Daha yüksek kontrast (1.000.000:1 dinamik kontrast oranı) ve üstün netlik sayesinde cihaz hem aydınlık hem karanlık alanlarda canlı renklerin yanı sıra detayları da ortaya çıkarıyor. HDR10 özelliğini destekleyen akıllı telefon, kullanıcıların çektikleri videoları bir üst seviyeye taşıma imkanı sağlıyor. Özel 16 bit motor sayesinde Nokia 7.1, tüm videolarda gelişmiş ekran deneyimi yaşatıyor. Cihaz, HDR içeriklerin akışını rahatlıkla sağlayabilmek için performansta artış sağlayan Qualcomm® Snapdragon™ 636 Mobile Platform’dan güç alıyor. Bu platform, ses ve videoların tadını daha uzun süre çıkarabilmek için daha verimli bir pilin yanı sıra birinci sınıf bir grafik performansı da sunuyor. USB type-C hızlı şarj yuvası, işlerin hızlı ve kolayca devam edebilmesi için pili 30 dakika içinde yüzde 50'ye kadar şarj ediyor. Nokia 7.1, yüksek hassasiyet gösteren ZEISS Optics 12 MP/5 MP çift lensli kamerası sayesinde oldukça hızlı ve net bir otomatik odaklanma sağlıyor. Cihazın kamerası az ışıklı ortamlar da dahil olmak üzere tüm şartlarda HDR fotoğraflarda harika kareler sunuyor. Nokia 7.1’in arkasında bunulan çift lensli kamera modülü sayesinde kullanıcılara gerçek zamanlı bokeh efekti oluşturma imkanı sağlıyor. Cihaz aynı zamanda 8 megapiksel çözünürlüklü ön kameraya sahip. Nokia’nın hem arka hem de ön kamerayla eş zamanlı fotoğraf çekme imkanı sunan Bothie özelliği de telefonun kamera uygulamasında kullanıcıları karşılıyor. Nokia 7.1 kullananlar Pro Kamera Modu sayesinde beyaz dengesi, ISO aralığı ve objektif hızı üzerinde istedikleri ayarı rahatlıkla yapabiliyor. Nokia 7.1 yapay zekâdan güç alan, cihazı daha akıllı ve hızlı hale getiren, kullandıkça adapte olan özelliklerin de dâhil olduğu Android 9 yazılım güncellemesine hazır olarak üretildi. Uyarlamalı pil özelliği, sık kullanılmayan uygulamaların pil kullanımını sınırlıyor ve Uygulama Hareketleri özelliğiyle de bir sonraki harekete daha hızlı geçebilmeyi kolaylaştırıyor. Bu özellikler, cihazınızın işlevselliğini ve Android deneyimini daha modern bir hale getiriyor.
22 KARİYER Anker'in Türkiye'deki çalışmaları Cem Bodur'da
BThaber 22 - 28 EKİM 2018
Kamu Sektörü Başkan Yardımcısı Çağlayan Karapınar oldu
Huawei Türkiye, bölgesel ekibini güçlendirirken, bu kapsamda Huawei Orta Asya
ve Kafkasya Bölgesi Kamu Sektörü Başkan Yardımcısı Çağlayan Karapınar oldu. ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olan Karapınar, Bilkent Üniversitesi’nde Executive MBA derecesini aldı. İş hayatında 19 yıllık tecrübesi bulunan Karapınar, ilk olarak 1999 yılında TRNET’te iş hayatına başladı, ardından sırasıyla; Bildem’de Süreç ve Teknoloji Yöneticisi,
IBM Premier Partner’ı olan Ayrotek‘te Ankara Yöneticisi, Software AG’de Bölge Satış Müdürü, Cisco Systems’de Kamu Satış Yöneticisi görevlerinde bulundu. 2015 yılından bu yana Oracle’da Teknoloji Satış Yöneticisi olarak görev yapan Çağlayan Karapınar, Eylül 2018 itibarıyla Huawei Orta Asya ve Kafkasya Bölgesi Kamu Sektörü Başkan Yardımcısı görevine getirildi.
Verifone Türkiye’den Londra’ya atama
Aksesuar üreticisi Anker, telekomünikasyon sektöründen Cem Bodur'u Türkiye ve Orta Asya Ülke Müdürü olarak atadı. Bu göreviyle Bodur, Anker'in Türkiye ve Orta Asya bölgelerindeki faaliyetlerinden sorumlu olacak. Anker Innovations’a katılmadan önce, BlackBerry’de 2009 yılından itibaren Orta Doğu, Rusya ve Kuzey Afrika bölgelerindeki Satış Sonrası ve Müşteri Deneyimi Direktörü olarak görev alan Cem Bodur, 2015’te Türkiye Ülke Müdürü oldu. Kariyerinin son 14 yılını teknoloji alanında faaliyet gösteren uluslararası organizasyonlarda geçiren Cem Bodur, profesyonel iş yaşamında çeşitli üst düzey yönetici pozisyonlarında yer aldı. 2006 yılında BenQ & Siemens’in Müşteri Hizmetleri ve Tedarik Zinciri Direktörü olarak görev yapan, ardından Siemens ve B2XCare Solutions gibi küresel şirketlerde yöneticilik yapan Cem Bodur, profesyonel bir dalgıç olduğu gibi, motorkros ve bisiklet dallarıyla da ilgileniyor.
Teknosa üst yönetimine iki atama Teknosa’da Tedarik Zinciri Genel Müdür Yardımcısı Doğa Oran olurken, Perakende & Bayi Satış ve Operasyon Genel Müdür Yardımcılığına da Tansu Öztorun atandı. 1998 yılında ODTÜ Ekonomi Bölümü’nden mezun olduktan sonra, PricewaterhouseCoopers, Sabancı Üniversitesi, Xerox, Garanti Yatırım, Crate&Barrel gibi şirketlerde çeşitli pozisyonlarda yöneticilik görevlerini yürüten Oran, 20152018 arasında Sabancı Holding’de Strateji ve İş Geliştirme Grup Başkanlığı’nda ve Perakende Grup Başkanlığı’nda Kıdemli Müdür görevlerini yürüttü, 2018 Mart itibariyle, CRM ve Veri Analitiği Genel Müdür Yardımcısı olarak Teknosa bünyesine katıldı. 2014 yılından bu yana Teknosa bünyesinde İklimsa İş Birimi Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Tansu Öztorun ise İTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nü tamamladıktan sonra meslek hayatına 1990’da Motosan’da başladı, ardından Kurteks, Otokar, Toyotasa, Hedef Filo ve Renault’da önemli görevler üstlendi.
Verifone’un Türkiye ofisinden Londra ofisine üst düzey bir atama gerçekleşti ve bu kapsamda Verifone EEMEA Bölgesi Başkanı ve Global İcra Kurulu Üyesi Bülent Özayaz’ın sorumluluk bölgesine tüm Avrupa eklendi. Böylece Verifone Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’dan Sorumlu Başkan ve Verifone Global İcra Kurulu Üyesi görevine getirilen Özayaz, yılın dördüncü çeyreği itibarıyla çalışmalarına Londra ofisinden devam ediyor. Bülent Özayaz’ın sorumlu olduğu ülke sayısı 81’den 111’e çıkarken, bu ülkelerden 19’unda Verifone
ofisleri yer alıyor. ODTÜ Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Özayaz, New York’taki Hofstra Üniversitesi’nden Ekonomi ve Finans alanında Yuksek Lisans derecesi aldı. Profesyonel hayatına New York’ta bilgisayar mühendisi olarak başlayan Özayaz, kariyeri boyunca proje yönetimi, satış, pazarlama ve genel müdürlük gibi görevler üstlendi. Aralarında ABD, Kanada, İsrail, Avustralya, İngiltere’nin yer aldığı ülkelerde çeşitli projelerin yönetiminde bulunan Bülent Özayaz, 1996 yılında Verifone’da çalışmaya başladı. 2006 yılında
Verifone New York ofisinde Pazarlama Başkan Yardımcısı olan Özayaz, 2012 yılında Verifone Türkiye ofisine geçiş yaptı. Bülent Özayaz, 2013 yılından bu yana Verifone EEMEA Bölgesi Başkanı ve Global İcra Kurulu Üyesi olarak çalışmalarını sürdürüyordu.
Çalışanı ‘serbest’ bırakın Serbest (freelance) çalışma kişilerin motivasyonunu arttırdığı gibi iş – özel yaşam dengesini de düzenliyor. 2027 yılında sadece ABD'de; işgücünün yüzde 36'sını oluşturan 57 milyondan fazla kişinin freelance olarak çalışacağı tahmin ediliyor. Projeleri için uzman bulmakta zorlanan işverenlerle, freelancer’ları bir araya getiren online iş platformu SanalUzman, Türkiye’de freelance çalışma sisteminin yaygınlaşması ve mümkün olan en güvenilir hale gelmesi hedefiyle çalışmalarını yürütüyor. Tam zamanlı personel çalıştırmayı tercih etmeyen veya projeleri için uzman bulmakta zorlanan
işverenler ve serbest çalışan uzmanları bir araya getiren SanalUzman; yazılım, tasarım, çeviri, metin yazarlığı, reklamcılık, satış pazarlama, danışmanlık gibi birçok alanda proje bazlı iş imkânlarını sisteminde barındırıyor. Üyelerine, istedikleri işi ve projeyi bulma kolaylığı sağlayan platform; beyaz yakalı, 18 – 50 yaş arası, teknolojiye hâkim, bilgisayar üzerinden iletişim faaliyeti yürütebilen tüm uzmanlara hitap ediyor. Freelance çalışma sisteminin Türkiye’de giderek kabul gördüğünü belirten SanalUzman Genel Müdürü Niyazi Bekiroğlu, “Türkiye, dünyadaki serbest çalışma
eğilimini yakından takip eden ülkeler arasında. 2023 yılında yaklaşık 8.5 milyon freelance çalışanın Türkiye iş piyasasındaki yerini alması bekleniyor. Global bir şirketin yaptığı araştırmaya göre; beyaz yaka katılımcıların yüzde 63’ü sekiz saatlik iş gücünün yakın gelecekte geçerliliğini yitireceğine inanıyor. Yüzde 68’i ise işin geleneksel bir ofiste değil, farklı bir noktadan da yapılabileceği görüşünde. Rapora göre bir kuruma bağlı çalışanların yüzde 53’ü gelecek beş sene içinde serbest çalışan olmayı istediğini belirtiyor. Tüm bu araştırma sonuçları, serbest çalışma ve motivasyon arasında ilişkinin göstergesi” dedi.
24 KARİYER
BThaber 22 - 28 EKİM 2018
Meslekler yeniden tanımlanıyor
Eğitim başlıkları giderek gelişiyor
Türkiye‘nin içinde bulunduğu dalgalı ekonomik sürecin İK odaklı etkilerini değerlendiren Yenibiriş Ürün ve Teknoloji Koordinatörü Eren Çamlıkaya, bu tarz dönemlerde reklam ve pazarlamanın daha fazla önem kazandığını vurguladı. Bu nedenle, dijital pazarlama, e–posta pazarlaması, reklam optimizasyonu, sosyal medya yönetimi gibi pozisyonların işe alımında artışa dikkat çeken Eren Çamlıkaya, “Dijital dönüşüm kapsamında operasyonlarını daha verimli kılmak ve maliyetlerini azaltmak isteyen firmalar da teknoloji yatırımlarından vazgeçmiyorlar” yorumunu yaptı. Özellikle sistem yönetimi, veritabanı uzmanlığı, yazılım geliştirme, ürün yönetimi ve dijital tasarım pozisyonlarında yurtdışına işgücü çıkışı nedeniyle yurtiçinde arzın azaldığı belirten Çamlıkaya, bu mesleklere talebin giderek artış gösterdiğini de hatırlattı. Çamlıkaya, özellikle destek fonksiyonları olarak tanımlabilecek finans, muhasebe, satış, lojistik operasyonlar, satın alma gibi departmanlarda çalışanların teknolojiyle artan verimlilik ve daralan ekonominin etkileriyle küçülmelerle karşılaşabileceğini belirtti ve şöyle devam etti: “Kurum içi girişimcilik ve iş geliştirme pozisyonlarının avantajına olan bu gelişmeler, yeni mesleklerin doğmasına zemin hazırlayacak. Hizmet sektöründeki istihdam ise ekonominin görece rahatlamasıyla birlikte önümüzdeki dönemde hızla eski düzeyine erişebilir, turizm ve restoran sektörlerinde işler büyüme kaydedebilir. Mega trendlere baktığımızda, artık bilgi ekonomisinden deneyim ekonomisine geçtiğimizi görüyorum. Sadece teknoloji değil, deneyim tasarımı konusunda üretme kabiliyeti olan herkes için ciddi fırsatlar olacak. Bu nedenle psikoloji, sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimi gibi alanlarda da teknoloji çalışanlarına olduğu kadar ihtiyaç olacak.”
Elektronik sistem tasarım ve üretimi gerçekleştiren kurumlarla Ar-Ge merkezlerine tasarım otomasyonu çözümleri sunan CDT Bilgi Teknolojileri, düzenlediği tam kapsamlı eğitimlerle sektörel fayda sağlıyor. CDT Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Alpay Göğüş, sundukları tasarımda
mükemmellik eğitimleriyle elektronik sektöründe farkındalığı artırmayı amaçladıklarını belirtti ve düzenledikleri etkinlikle ilgili şu bilgileri verdi: “İki gün süren tasarımda mükemmellik eğitimlerimiz kapsamında, katılımcılarımız hazırlanacak ürünün daha konsept sürecinden üretilip sahaya sunulmasına kadar geçen süreçte dikkate alınması gereken tüm aşamaları detay ve örnekleriyle görebilme şansı buluyor. Temsilcisi olduğumuz, elektronik tasarım güvenilirliği başlığında küresel bir şirket olan DfR Solutions’ın çözümü olan Sherlock yazılımının mükemmellik sürecinde sağladığı faydalar ve ne tür analizleri yapabildiği de birebir gösteriliyor. Özellikle savunma sektöründen çok fazla ilgi gören bu etkinlik, uzun zamandır beklenen
bir eğitim konusuydu. Bu içeriği firmalara özel ve genel katılımlı olarak düzenli bir şekilde müşterilerimize sunacağız.” Öte yandan CDT; sektörün gelişimine fayda sağlamak amacıyla yıl boyunca sunduğu Design Entry and Verification (Tasarıma Giriş ve Doğrulama), PADS Product Family (PADS Ürün Ailesi), Cabling Products (Kablolama Ürünleri), Tanner Products (Tanner Ürünleri), Hyperlynx Product Family (Hyperlynx Ürün Ailesi), PCB Analysis Product and Suites (PCB ve Analiz Ürünleri) başlıklı eğitimlerle müşterilerine de daha verimli bir hizmet sunuyor. Bu eğitim çalışmaları, alanında tecrübeye sahip sektör uzmanları tarafından veriliyor.
Etkinlikleriniz ile ilgili bilgileri bthabersirketleri.com/EtkinlikDuyuru adresine girebilirsiniz.
BThaber
ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R
25 Ekim 2018 SAP Now Istanbul İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: events.sap.com/tr/sap-nowistanbul-2018/tr/home
21 Kasım 2018 Teknoloji Kaptanları Ödül Töreni İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
E T K İ N L İ K L E R 5 - 8 Kasım 2018 VMworld 2018 Barselona AYRINTILI BİLGİ: www.vmworld.com/en/europe/index.html
Y U R T İ Ç İ
21 - 22 Kasım 2018 Bilişim Zirvesi'18 İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
Y U R T D I Ş I
7 - 8 Kasım 2018 Fujitsu Forum 2018 Münih, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.fujitsu.com/global/microsite/ forum-2018/
13 Aralık 2018 Girne Toplantıları BTvizyon Girne AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
BThaber
26 MEKTUP
22 - 28 EKİM 2018
Çevresel alarma kayıtsız kalmayalım!
Merhaba Bu hafta da dopdolu bir içeriğim var. Açılışı ise ‘dünyada iki kıta arasında koşulan tek maraton’ olup, 40’ıncı kez sporseverleri buluşturmayı hedefleyen Vodafone 40. İstanbul Maratonu ile yapıyorum. 11 Kasım 2018 Pazar günü gerçekleştirilecek olan İstanbul Maratonu’nda 100'den fazla ülkeden 30 bin çipli koşucu bir araya gelecek. İki kıta arasında koşulan tek maratona evsahipliği yapan İstanbul’un yanında, diğer 80 ilimiz de önemli değerlere sahip ve bu yönüyle Türkiye, yabancı çalışanlara en iyi deneyimi sunan 5’inci ülke olmuş. HSBC Grubu’nun ‘Expat Explorer’ anketine göre; Türkiye dünya genelinde yabancı çalışanlara en iyi deneyimi sunan beşinci ülke. Singapur ise finansal getiri, deneyim ve aile yaşamı bakımından yaşamak ve çalışmak için yine en iyi ülke seçilmiş. Bu yıl 11’incisi gerçekleştirilen anketin sonuçlarına göre deneyim kategorisinde Türkiye; yaşam tarzı, kültürü, insanlarla iletişimin kolaylığı, konaklama ve sağlık hizmeti gibi konularda yabancı çalışanlara dünya genelinde en iyi deneyimi sunan ilk 10 ülke arasında. Yeni Zelanda, İspanya ve Tayvan’ın sırasıyla en iyi deneyimi sunarak ilk üçte yer aldığı ankette Türkiye, geçtiğimiz yıla oranla 3 basamak yükselip, Avustralya’nın ardından 5’inci sırada konumlandı. Çevreye dair alarm veren bir haberim var. Ne yazımız yaz ne kışımız kış diye serzenişi bir kenara bırakıp, bireysel ve kamudan özel sektöre kurumsal bazda daha geç kalmadan gerekli adımları atmak şart. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan bilimsel rapor, küresel ısınmanın 1,5 C ile sınırlandırılmasının aciliyetini
ortaya koyuyor. 195 ülkenin onayıyla yayımlanan Küresel Isınmada 1,5°C Raporu’na göre, küresel sıcaklıkların endüstriyel dönem öncesine göre 2°C üzerine çıkması, yalnız doğal yaşam alanları ve türlerin kaybıyla sonuçlanmayacak, buzulların erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi ile sağlığı, refahı, güvenliği ve ekonomisiyle yıkıcı sonuçlara yol açacak. WWF, küresel ısınmanın 1,5°C'nin altında tutulabilmesi için, hükümetleri 2020 yılına kadar ulusal iklim taahhütlerini yükseltmeye çağırıyor. Aralık ayında Polonya'nın Katowice kentinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 24. Taraflar Toplantısı’nda (COP24) ülkeler, yenilenmiş taahhütlerini açıklayabilir ve umarım bu taahhütler fiiliyat kazanır. Çünkü InnoEnergy ve Deloitte’un ‘Clean Air Challenge Raporu’nun dikkat çektiği gibi, sanayi kaynaklı hava kirliliğinin azaltılmasıyla Avrupalılar da 2025 yılına kadar 183 milyar avro tasarruf sağlayabilir. Raporda, artan sağlık sorunları ve ekonomik krizler için yenilikçi çözümlere yer verilmiş. Daha fazlası için cleanair.innoenergy. com adresini ziyaret edelim. Elektronik Belge Yönetim Sistemi (EBYS) kullanarak ‘kağıtsız ofis’ konseptine geçen elektrik dağıtım ve perakende satış şirketlerinin çevreye sağladığı katkı da enVision tarafından ‘En Yeşil Ofis’ isimli araştırması ile 9. Enerji Zirvesi öncesinde açıklanmış. enVision tarafından 2018’de gerçekleştirilen araştırmaya göre geniş bir coğrafyada faaliyet gösteren toplam 18 elektrik dağıtım ve perakende satış firmasının EBYS ile elde ettiği
avantajlar ortada. Örneğin kağıt tasarrufuna bağlı olarak; genel toplamda 17 bin 983 ağacın kesilmesi önlenmiş, 88 milyon litre su tasarrufu sağlanmış, bin 322 ton karbondioksit salınımı ile 690 ton katı atık oluşumu engellenmiş. Genel toplamda 149 milyon adet A4 kağıdın çöpe gitmesi önlenmiş. ‘En Yeşil Ofis’ listesinde yer alan elektrik dağıtım ve perakende satış sektöründeki şirketler ise şöyle: Limak Uludağ Elektrik Perakende Satış A.Ş., Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. (UEDAŞ), Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), Meram Elektrik Dağıtım A.Ş. (MEDAŞ), GDZ Elektrik, Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. (ÇEDAŞ), CLK Çamlıbel Elektrik Perakende Satış A.Ş., Meram Elektrik Perakende Satış A.Ş. (MEPAŞ), CLK Boğaziçi Elektrik Perakende Satış A.Ş. (BEPSAŞ), Aras Elektrik Perakende Satış A.Ş., Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş., CK Akdeniz Elektrik Perakende Satış A.Ş., Kayseri Elektrik Perakende Satış A.Ş. (KEPSAŞ), Vangölü Elektrik Perakende Satış A.Ş. (VEPSAŞ), Vangölü Elektrik Dağıtım A.Ş. (VEDAŞ), Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş., Osmangazi Elektrik Perakende Satış A.Ş. (OEPSAŞ). Böylece anladığın üzere gelelim başarı hikayelerine, ödüllere… Yazılım testi alanında danışmanlık hizmetleri sunan Keytorc, bu alanın Oscar’ları olarak adlandırılan Avrupa Yazılım Testi Ödülleri’nde üst üste dördüncü kez finale kalmış. Kazananlar 21 Kasım’da ödül töreninde açıklanacak, iyi haberleri paylaşmak da umarım yine bana düşecek. Konu Keytorc madem, buradan devam edeyim. Keytorc’un düzenlediği, Türkiye’nin ilk
Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr
YIL 22 SAYI 1193
22 - 28 EKİM 2018
BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
Editör
Görsel Yönetmen
Online Editör
Handan Aybars handana@bthaber.com.tr
Tuğçe Diyar tugcee@bthaber.com.tr
Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l
Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr
uluslararası test otomasyon hackathon’u TestHackathon tamamlanmış. Yedi ülkeden tam 118 takımın katıldığı etkinlikte uluslararası jürinin değerlendirmesi ile birinciliği kazanan Turkcell’den Game of Tests olurken, ikinciliği Yapı Kredi’den Automatron, üçüncülüğü Trendyol’dan Kargo Bedava takımları elde etmiş. Japon Tasarım Teşvik Enstitüsü tarafından organize edilen, hatta geçmişi Uluslararası Ticaret ve Endüstri Bakanlığı’nın 1957’de ‘G İşareti Sistemi’ adıyla yarattığı çalışmaya dayanan ‘İyi Tasarım’ organizasyonunda ödüller, kullanıcıların ve toplumun tasarım bazında genel yaşam kalitesini arttırarak katma değer yaratan ürünlere veriliyor. Aktif Bank iştiraki UPT ise Fintech Forum İstanbul tarafından düzenlenen Türkiye Fintech Ödülleri organizasyonunda iki ödüle layık bulunmuş. 200 ülkede 400 bin hizmet noktasında hızlı, kolay ve ucuz para transferi çözümleri sunan UPT, “En Çok İşlem Hacmine Sahip Şirket” ve “En Çok Çalışana Sahip 4. Şirket” seçilmiş. Huawei de IoT alanında hayata geçirdiği çalışmaları ve IoT ekosistemine sunduğu katkılar sebebiyle, küresel IoT pazarının derinlemesine araştırılması ve analizi sonucu Frost & Sullivan tarafından "Küresel Uçtan Uca Kurumsal
IoT Platformu Büyümede Mükemmellik Liderliği" ödülüne layık görülmüş. Kredi Kayıt Bürosu (KKB) Bilgi Güvenliği ekibi ise küresel siber güvenlik firması FireEye tarafından Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesinde ‘Yılın Güvenlik Ekibi’ ödülüne layık bulunmuş. Farklı ülkelerden ve sektörlerden kurumların, bilgi güvenliği ve siber güvenlik konusundaki başarılarını ve iyi uygulamalarını yarıştırdıkları FireEye Excellence Awards’tan Türkiye’ye ödülle dönen ilk kurum da böylece KKB olmuş. Bu haftayı yine değerli bir kitapla noktalamak boynumun borcudur: Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun “50 Soruda Teknolojik Gelişmeler ve Hayatımız” adlı kitabı. Altınbaş Yayınları tarafından yayımlanan “50 Soruda” dizisinin ilk kitabı olan bu çalışma, teknolojinin işleyişini, ekonomik ve toplumsal sonuçlarını 50 soruda anlatmayı hedefliyor. Birçok farklı kaynaktan güncel bilgileri içeren kitapla bir sosyal bilimci olan Prof. Dr. Kozanoğlu’nun hedefi son derece net: Teknoloji anlaşılabilir bir zemine, tartışılabilir bir boyuta taşımak. Bize de kitabı edinip okumak düşer. Haftaya yine bu sayfalarda olalım.
İtirazım var… Kamu kurumlarının, ticari gelir modeli ile sponsorluklar vererek kendi sektöründeki etkinlere rakip olmalarına itirazım var. bthabersirketleri.com/itiraz
BThaber Genel Müdürü Özlem Unan İş Geliştirme ve Satış Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Yönetmenleri Kutay Göçe Çiğdem Şakar Rana Özgen Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken Yönetim Yeri: Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No:14 Kat:5 34704 Ataşehir İSTANBUL Telefon: (0216) 888 0 596 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02
Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.
ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER
Turkey chooses Captains of Technology Digital transformation processes are developing rapidly. It doesn’t matter in which fields it is operating, every company has to follow developments in the digital world and integrate these technologies with business processes with the projects they develop. It has to, because in a highly competitive environment, the way for companies to survive is to bring the right technologies together with business processes. The digital transformation journey concerns the future of the companies as well as the future of our country. The country is as strong as its companies. In this regard, BThaber newspaper, the most experienced
name in the Turkey’s publishing industry in the technology topic, opens a new door by organizing Captains of Technology Awards for the first time this year. BThaber, being the digital transformation companion of companies for 24 years, organizes this competition in order to motivate companies from various sectors for digital transformation projects and applications. In today’s competitive environment where digital transformation processes are developing rapidly, the way for companies to survive is through the meeting of technologies with business processes. This requires
accurate technology investments at the right time. Unfortunately, many companies still believe that they can survive with traditional business models. Breaking these patterns in companies is the biggest difficulty for technology leaders. In line with this direction, the theme of the Captains of Technology Awards, was associated with the icebreaker ships. The voting period for the Captains of Technology, which will be determining the winners by 11 experienced jury members from the academic world and NGOs, continues. A jury evaluation and public voting is ongoing for the organization, where 14
valuable projects from both public and private sectors compete as finalists. This year, ICT Summit’18 will be held at the Istanbul Congress Center with the “Smart Things - Knowing Technologies” theme on November 21-22, 2018 with the İş Bank main sponsorship. The Captains of Technology Awards will find their owners on the first day of the event. General Manager of ICT Summit Company Neslihan Aksun stated that the ICT Summit event, which has been held since 2000, is an organization that shows the future and value of the sector and said that a holistic digital intelligence will be put on the table.
Regarding the event, Aksun expressed that “ICT Summit’18 puts forward the new life and the future role of human beings along with artificial intelligence and robots in a platform that will be enriched by the opinions of experts and opinion leaders from different sectors.” She added that Captains of Technology is a new BThaber organization that is appropriate to the ICT Summit tradition and adds value to the sector. Those who want to participate in the voting process that will continue until November 2, 2018 can vote through the official website of the awards, www.teknolojikaptanlari. com.
Turkey’s first e-letter of guarantee transactions realized VakıfBank, with Electronic Letter of Guarantee Platform, implemented the application to share letters of guarantee and
arranged Turkey’s first e-letter of guarantee. VakıfBank was the first bank to integrate the Electronic Letter of Guarantee
Platform prepared by the Infrastructure Credit Bureau, while the first signatures of Türk Eximbank were signed in July. With this application,
VakıfBank Executive Vice President Osman Demren said that: “It will carry out transactions faster and more reliably and will eliminate
many risks. With the recent spread of the application, its contribution to our economy will be seen more clearly.”
MediaMarkt and Darty set up the “European Retail Union” The first step of the letter of intent signed between the Fnac Darty with MediaMarktSaturn taken and to be strengthening production focused on consumer experience, European Retail Alliance - era was recently announced by MediaMarkt Turkey’s Group Company MediaMarktSaturn Retail Group CEO Pieter Haas and Fnac Darty CEO Enrique Martinez.
With this union, retailers in the sector are expected to have a greater purchasing power against producers and retailers’ close contact with consumers is aimed at creating a more focused production experience for the consumer. Thus, consumers will be able to access products that suit their needs more easily and a market where both producers and retailers and
customers can benefit more. For details on the European Retail Union era visit www. europeanretailalliance.com. Pieter Haas, CEO of MediaMarktSaturn Retail Group, said: “This way, we can compete equally with major international players from Asia and the US, while European Retail Union CEO Klaus-Peter Voigt stated: “Focusing on delivering relevant value for
all stakeholders, we want to create a clear and leading consumer electronics union. The European Retail Union will focus on four strategic areas, each to be managed with its own institutional unit: • “era Strategic Partnerships” will work with manufacturers to develop products, services and solutions for customers. • Through “era Data”,
the union will enable the use of information for the needs of the customer to develop special offers. • “era Innovation” will develop strategic understanding within the framework of Retailtech Hub startup program in the union. • “era Purchasing” will focus on the union’s own brands and licensed brands.
You are as powerful as you can analyze your big data The volume of digital data is increasing day by day and many researches are coming up with the idea that in 2020 large data will reach about 40 billion terabytes. As such, many companies of all sizes, from social media to retail, health and e-commerce are in a hurry to find out how and where to evaluate the customer data available and the data from the financial and other processes in the customer focus. In the words
of Murat Kurtlar, Director of Bosch Industry 4.0 Projects, the effort of creating value at every stage of business model is dominated not only in marketing. It is a fact that today’s big data affects almost every field of business and industry directly, but in the prominent sectors such as banking, insurance, retail, telecom and education, there are serious investments and studies on this topic. Big data analysis
is important, especially in telecommunication and finance sectors in order to make customer experience and multichannel management accurate, said Murat Kurtlar. “In the banking sector, institutions that use big data to understand and make customers happy are also a few steps ahead of the competition. Similar developments are taking place in the insurance sector.
An effective data analysis can provide insurers with a better starting point to insure a more effective insurance risk.” Big data offers an opportunity for SMEs in many ways, from increasing customer loyalty to following up on growing business operations. This is why it is important for SMEs to do big data analysis to increase company efficiency and competitiveness, reduce risks and make a difference.
Producers equipped with a foresight that the big data can provide, as Murat Kurtlar points out, can increase quality, reduce losses and achieve key factors that play a key role in challenging markets. From a business point of view, we can say that artificial intelligence will have basic benefits in order to follow customer experience, reveal new revenue methods and reduce cost.
TransferGo took place in Turkey market TransferGo, providing International online money transfer services, has launched a free service for money transfers to Turkey. TransferGo will serve in Turkey with Turk Para. Through Turk Para cooperation, all activities and operations will be implemented in accordance with the relevant legislation
in Turkey. TransferGo, as controlled by FCA (Financial Attitude Authority) and HMRC (UK Revenue and Customs Administration) and being licensed offers the same safety standards as any commercial banks, being an authorized payment provider to the consumer. This initiative, for Turkish
people living abroad or people who want money transfer services to send money to Turkey without any fee or commission, will allow them to send money over the average market rate. Established in 2012 in Lithuania, headquartered in the UK, TransferGo has more than 700 thousand customers on a global basis,
offers free and fast money transfers among 47 countries. With TransferGo, potential currency fluctuations also become no longer a concern, because the buyer receives the amount which was fully allocated. TransferGo Founder and CEO Daumantas Dvilinskas emphasized that: “It sees a high potential in the market
that customers sending money to Turkey, we want to benefit customers who need to do this transaction with Turkey from free money transfer services. Increasing number of consumers in Turkey do not want to pay high fees for money transfers. They want speed, simplicity, reliability and security in their transactions.”
Blockchain is an important opportunity for Turkey Established under the leadership of Turkey Informatics Foundation and with the aim of expanding Blockchain technology in Turkey and investigating the benefits; Blockchain Turkey Platform Executive Committee was introduced. BCTR Executive Board consists of TBV President Faruk Eczacıbaşı, BKM General Manager Soner Canko, Accenture Turkey General Manager Dilnişin Bayel, Akbank Direct Banking Deputy General Manager
Tolga Ulutaş, Chairman of the Board of Boğaziçi Ventures Barış Özistek, BTCTurk top manager (CEO) Özgür Güneri and Ford Otosan CDO Hayriye Karakuzu Karadeniz. Speaking at the introductory meeting BKM General Manager and Blockchain Turkey Platform Executive Committee Member Dr. Soner Canko, said: “I think Blockchain is an important opportunity for Turkey. If we organize our efforts properly, we can use it
as an important opportunity. There are also opportunities for new business ideas. In a country like Turkey, where there is intense young and talented population, I think a revolution as blockchain is essential in terms of new business opportunities.” TBV President Faruk Eczacıbaşı stated that: “We believe that we should take these new concepts and extreme demands emerging from them in the future and turn
them into opportunities rather than threats. If we create an environment to evaluate opportunities, we will minimize the threat posed by the unknown.” Akbank Direct Banking Deputy General Manager Tolga Ulutaş, while stating that the blockchain is story about build confidence; Accenture Turkey General Manager Dilnişin Bayel said she hopes to reach a conclusion that the new world discovered by the blockchain in Turkey. Boğaziçi Ventures
Chairman of the Board Barış Özistek emphasized on the artificial intelligence solving the problem of mind, blockchain of confidence, he said that they believe blockchain will lead to important changes in the world and Turkey. BTCTurk Top Manager (CEO) Özgür Güneri said the expectations from the blockchain are very high and if you are ready for Blockchain, it is a great opportunity, if you are not, it may have a devastating effect.”