Sevgi ve Saygıyla Anıyoruz...
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
1195 5 - 11 Kasım 2018
Sayfa
10
Hibrit bulut ve yapay zekanın ezber bozan buluşması! Türkiye’de 80 yılı geride bırakmaya hazırlanan IBM’de öncelikler hibrit bulut mimarisi, yapay zekanın etkin kullanımı ve blockchain olarak sıralanıyor.
Sayfa
20
Sayfa
4
Sayfa
20
Yazılım testleri için yaratıcı çözümler TesterYou, yazılım geliştirme ve testleri süreçlerine yeni ve innovatif bir bakış getirmek üzere hizmet hayatına başladı.
Türkiye bu gerçekler ışığında doğru adımları atmalı! TÜSİAD “Dijital Teknolojiler ve Ekonomik Büyüme Raporu” raporunu tanıttı. Raporda Türkiye’de dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi incelenirken, dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki ele alınıyor ve dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi için strateji ve politikalar öneriliyor. Sayfa
15
İSTANBUL’UN MERKEZİNDEKİ
VERi MERKEZi
RADORE Gördüğünüze de duyduğunuza da inanın! Ses ve görüntü sistemleri konusunda geleneksel bakış açısının dışında büyüyen bir yapı ön plana çıkıyor. Ayrıntılar dosya sayfalarımızda.
KEZİ İLE ER AKLINDAKI SORULARI
İLİ İLG
M
IBM tarafından geçtiğimiz hafta satın alınan Red Hat’in Türkiye ekibi Red Hat Forum öncesi basın mensupları ile buluştu.
VERİ
Açık kaynak farkındalığı artıyor
BThaber
GÜNDEM
5 - 11 KASIM 2018
3
Dijital dönüşümü reddetmeyin, iyice benimseyin Genç Yönetici ve İş İnsanları Derneği (GYİAD), 26 Ekim’de Dijital Çalışma Grubu liderliğinde aile şirketleri ve KOBİ’ler için ‘Başarı Dijital Dönüşümde’ konferansı düzenledi. Farklı oturumların ve konuşmaların yapıldığı konferansta dijital dönüşümün önemi, aile şirketleri ve KOBİ’lerde dijital dönüşümün nasıl olması gerektiği ele alındı, vaka örnekleri paylaşıldı. Açılış konuşmasını yapan GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit Savcı, aile şirketlerinin ve KOBİ’lerin yeniliklere karşı direnç gösterdiğini belirtirken, “Şirketlerimiz gelişmiş ülkelerle aramızdaki teknoloji farkını azaltmak için neler yapmalıyız konusuna kafa yormalı. Bunun için bir hareket planı hazırlamalıyız” dedi. Dijital dönüşümün, aile şirketleri ve KOBİ’ler için büyük fırsatlar sunduğunu söyleyen Savcı, “Teknoloji sayesinde ortaya çıkan fırsatlara odaklanılması gerek. Dijital dönüşüm aile şirketleri ve KOBİ’ler için büyük fırsatları getiriyor. Hepimiz iş yapış şekillerimizi gözden geçirmeliyiz. Önümüzdeki
dönemde ailelerin ikinci nesilleri veya kurum içi girişimcilik ile geleneksel iş yapış yöntemlerimizi dönüştürmemiz gerekecek” yorumunu yaptı. GYİAD Başkan Yardımcısı ve Dijital Çalışma Grubu Başkanı Fuat Pamukçu ise şunları söyledi: “Maalesef, Türkiye’deki katma değerin yüzde 60’ına, işgücünün yüzde 75’ine sahip olan imalat ve ihracat pazarlarında faaliyet gösteren KOBİ’lerimizin yüksek ve orta teknoloji kullanımı yüzde 10’larda. Ülkemizde 500 milyon TL üzerinde cirosu olan firmalarda yapılan bir araştırmada, dijitalleşme oranı yüzde 60 olarak tespit edildi. Şirketlerimizin bu seviyesi, uluslararası rakiplerimizin ortalamasına göre yüzde 25 düşük. KOBİ’ler ve aile şirketlerinin, dijitalleşme seviyesi büyük şirketlerimizin seviyelerine gelmesi, 10 yıllık bir dönemde ekonomide yüzde 1,5 ile yüzde 3,0 arasında bir artışa, yani toplam 25 - 35 milyar dolarlık fırsata tekabül etmekte.” Reddeden, ayakta kalamaz Etkinlikte bir konuşma yapan TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, dijital dönüşüm için iş dünyasının dönüşmesi
gerektiğine dikkat çekti ve ekledi: “Dijitalleşme sürecinin yeni iş kolları ve farklı yatırım alanları doğurması bekleniyor. İnovasyon ve yaratıcılık odaklı yeni mesleklerin ortaya çıkması kaçınılmaz. Bu nedenle yeni neslin eğitim sisteminin ve mevcut çalışanların yetkinliklerinin dönüştürülmesi, genç nüfusa analitik ve eleştirel düşünce yeteneğini kazandırmak çok önemli.” Etkinliğin ilk oturumunda ‘Başarını Sırları: Neden ve Nasıl Dijital Dönüşüm’ konusuna değinildi. Oturumda konuşan Türk Telekom CEO’su Paul Doany, “Özellikle aile şirketlerinin dijital dönüşümle ilgili 10 yıllık öngörülerini planlamaları, yöneticilerin, şirket sahiplerinin ve karar vericilerin inisiyatif alıp adım atmaları gerekiyor. Dijital dönüşümü reddedenler veya uyum sağlayamayanlar ne yazık ki gelecekte tutunamayacak. Bu nedenle şirketlerin, yönetime, yönetim kurullarına, CEO’larına bunun bir gereklilik olduğunu anlatmaları gerek. Hatta ihtiyaç duyulduğunda dışarıdan da destek alınmalı” yorumunu yaptı.
Ar-Ge’ye sadece 15,3 milyar dolar harcadık Satın alma gücüne göre ülkelerin Ar-Ge harcamaları belli olurken, Türkiye’nin 15,3 milyar dolar harcama yaparak 15’inci sıraya yerleştiği görüldü. Medya takip ve raporlama ajansı PRNet, ülkelerin ArGe harcamalarını konu alan araştırmayı inceledi. PRNet’in UNESCO İstatistik Enstitüsü verilerinden ve
medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türkiye’nin Ar-Ge’ye sadece 15,3 milyar dolar harcama yaptığı görüldü. Araştırma ülkelerin satın alma gücüne göre derlenirken, birçok ülkenin yer aldığı sıralamada Türkiye ise 15’inci sıraya yerleşti. İlk 10’a girerek Ar-Ge yatırımları ile öne
çıkan ülkeler şöyle sıralandı: ABD 476,5 milyar dolar, Çin 370,6 milyar dolar, Japonya 170,6 milyar dolar, Almanya 109 milyar dolar, Güney Kore 73,2 milyar dolar, Fransa 60,8 milyar dolar, Hindistan 48,1 milyar dolar, Birleşik Krallık 44,2 milyar dolar, Brezilya 42,1 milyar dolar, Rusya 39,8 milyar dolar.
4
BThaber
GÜNDEM
5 - 11 KASIM 2018
Türkiye bu gerçekler ışığında doğru adımları atmalı! TÜSİAD’ın destekçileri arasında yer aldığı ODTÜ Dijital Dönüşüm ve Akıllı Sistemler Uluslararası Konferans ve Sergisi (DTSS 2018) 24-26 Ekim 2018 tarihlerinde ODTÜBİLTİR Merkezi tarafından düzenlendi. TÜSİAD da konferans kapsamında “Dijital Teknolojiler ve Ekonomik Büyüme Raporu” raporunu tanıttı. Tanıtım oturumunda TÜSİAD Dijital Ekonomi Yuvarlak Masa Üyesi ve Google Türkiye Ülke Direktörü Bülent Hiçsönmez ve rapor yazarı ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Taymaz yer aldı. Raporda Türkiye’de dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi incelenirken, dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki ele alınıyor ve dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi
için strateji ve politikalar öneriliyor. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, rapor ile ilgili şunları söyledi: “Raporumuzun da teyit ettiği gibi, dijital teknolojilerin yaygınlaşması ve ekonomik büyüme arasında pozitif ilişki var. Dijital dönüşüm sürdürülebilir büyüme için bir fırsat ve bu fırsatı kaçırma lüksümüz yok. Dijital dönüşüm odaklı etkili politikalarla, insan kaynağı ve fiziki altyapı gibi güçlü yatırımlarla, dijital teknoloji sektörlerimiz de büyüme ve üretkenlik artışının motoru haline gelebilir.” TÜSİAD Dijital Ekonomi Yuvarlak Masa Üyesi ve Google Türkiye Ülke Direktörü Bülent Hiçsönmez, “Kamu, özel ve sivil sektör olarak bizlere düşen görev, bir yandan kurumsal seviyede teknolojik ve dijital
Dijital dönüşüm için gerekli politika araçları Dijital dönüşüm hızlı ve sürdürülebilir büyüme için bir fırsat olarak raporda yerini alırken, Türkiye’de özellikle üretim süreçlerine yönelik dijital teknolojilerin yaygınlaşma düzeyinin geliştirilmesi gerektiği üzerinde duruluyor. Kamu politikalarının da kalkınma ve ekonomik büyüme sürecinde dijital dönüşüme odaklanması ve kurumsal yapıların buna uygun oluşturulması önemli bir gereklilik. Kamu politikalarında dikkate alınması gereken başlıklar şöyle: •
•
•
Etkin, güvenilir ve her yerden erişilebilir geniş bant iletişim ağ ve hizmetleri yaygınlaştırılmalı, yeni nesil erişim altyapılar tüm haneleri ve firmaları kapsayacak şekilde geliştirilmeli. Dijital teknolojiler bilgiye dayandığı için, herkesin özgürce bilgiye erişimini ve internet açıklığını (openness) güvence altına alacak hukuki düzenlemeler yapılmalı. Kişisel verilerin etkin bir şekilde korunması ve İnternet güvenliği sağlanmalı. Dijital teknolojilerin
•
•
•
•
•
ürün, süreç ve iş modellerinde köklü dönüşümlere yol açtığı dikkate alınarak, düzenlemelerin de yeni koşullara göre esnek olması sağlanmalı. Mevcut koşullarda büyümenin motoru olan otomobil ve makine gibi orta-yüksek teknoloji ile tekstil ve hazır giyim gibi “emek yoğun” sektörlerde dijital teknolojiler hızla yaygınlaştırılmalı. Özellikle KOBİ'lerde dijital teknolojilerin hızla yaygınlaşması desteklenmeli. Gerekli işgücünün yetiştirilmesi ve bu sektörlerin talep sürekliliğinin sağlanması şart. (Türkiye’de bilişim teknolojileri uzmanlarının toplam istihdam içindeki payı yüzde 1.06. OECD ortalaması yüzde 3.64, Finlandiya ise yüzde 6.24) Araştırmacıların ve firmaların uluslararası yenilik ağlarına aktif olarak katılması sağlanmalı. İnsan gücü, fiziki altyapı ve sabit sermaye yatırımları önemli ölçüde artırılmalı.
dönüşümü sağlarken, diğer yandan KOBİ’lerimizin, çalışanlarımızın, işgücüne katılmaya hazırlanan gençlerimizin ve çocuklarımızın en üstün dijital becerilerle donanmasını sağlayacak program ve ortaklıkları hayata geçirmek” dedi. ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Taymaz tarafından hazırlanan raporun hedefi; Türkiye’de dijital teknoloji sektörlerinin gelişimini incelemek, dijital teknolojiler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi ülke ve firma düzeyinde analiz etmek ve dijital teknoloji sektörlerinin gelişimi için strateji ve politikalar önermek. Rapordaki bulgu ve öneriler şöyle sıralanıyor: • Dijital teknoloji sektörlerinin ekonomi içindeki payı artıyor (özellikle yazılım sektörü). Dijital teknoloji sektörlerinin payı OECD ülkelerine göre düşük. Dijital teknoloji sektörleri diğer sektörlerden daha üretken (ortalama 2 kat). Dijital teknoloji personeli istihdamı toplam istihdamın yaklaşık yüzde 1'i. Dijital teknoloji personeli ücretleri, diğer personelden ortalama iki kat daha yüksek. Dijital teknoloji sektörlerinin dünya ticareti içindeki payı düşük (tüketici elektroniği hariç). Patent sayısında artışa rağmen uluslararası teknoloji işbirliklerine katılım yeterli değil. Üretkenliği artıran dijital teknolojilerin yaygınlaşma düzeyi yeterli değil. “Satın alınabilirlik” (affordability) ve altyapı açısından ise Türkiye’nin konumu görece iyi. • Ülkeler arası karşılaştırmalara göre, dijital teknolojilerin yaygınlaşması ve ekonomik büyüme arasında pozitif ilişki var. Çin tüm dijital teknoloji
Türkiye’nin önündeki seçenekler 1. Kamu politikası ve şirket stratejilerinde dijital dönüşüm odaklı gelişme sağlanamaması durumunda Türkiye’nin rekabet gücünün zayıflaması, uluslararası işbölümünde gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kalması söz konusu olur. 2. Dijital teknolojilerin mevcut sektörlerin üretkenliğini artıracak şekilde yaygınlaştırılması ile Türkiye, Avrupa’nın “üretim üssü” olarak uluslararası iş bölümündeki konumunu ve gelişmiş ülkeler ile
ürünlerinde küresel ihracat payını artırdı ve bu artış 2010’dan sonra durmaya başladı. ABD, Almanya, Hollanda, İrlanda, Tayvan ve Kore ihracat paylarını ve rekabetçi güçlerini korurken, Vietnam ve Polonya son yıllarda dijital teknoloji ihracatında paylarını artırdı. İrlanda ve Hindistan bilgisayar hizmetleri alanında en başarılı ülkeler olurken, dijital teknolojilerin geliştirilmesinde başat rolü Japonya, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda gibi gelişmiş ülkeler oynamakta. • Türkiye'de dijital teknolojilerin etkisine bakıldığında, üretim ve satışa yönelik teknolojilerin üretkenlik ve büyümeye pozitif etkisi var. Dijital teknoloji kullanımını olumlu etkileyen firma özellikleri ise girişim büyüklüğü, işgücü niteliği (yüksek ücretler), sermaye yoğunluğu, ithalat yoğunluğu, yabancı sermayeli firma olarak sıralanıyor. BT uzmanı istihdam eden firmaların üretkenliği, bu personeli istihdam etmeyen firmalardan ortalama yüzde 3.6
aradaki farkı koruyabilir. 3. Dijital dönüşüm ile Türkiye'nin uluslararası iş bölümündeki konumu iyileşecek, hızlı ve sürdürülebilir büyüme sağlanabilecek. Türkiye için uygun olan bu seçeneğin gerçekleştirilmesi için nitelikli işgücü oluşturulmalı, fiziki altyapı ve sabit sermaye yatırımları önemli ölçüde artırılmalı, dijital dönüşümü sağlayacak strateji ve politikalar sistemli ve sürekli uygulanmalı.
daha yüksek. Ayrıca, ilgili teknolojiyi kullanan ve kullanmayan firmalar arasında üretkenlik farklılığı da var: ERP, CRM, SCM, Açık kaynak OS, RFID, bulut bilişim, genişbant mobil cihaz kullanan, sabit bağlantı hızı 100 Mb/s’dan fazla olan firmaların üretkenlikleri diğer firmalara göre daha yüksek.
ÜST DÜZEY BASKI GÜVENLİĞİ
KYOCERA Net Manager KYOCERA SecureAudit
KYOCERA Fleet Services
Kyocera Doküman Koruyucuları ile tanışın Kesintisiz çalışma sürenizi ve verimliliğinizi artırmak, Sizi gelişmiş tehditlere, veri kayıplarına ve güvenlik ihlallerine karşı korumak, İş süreçlerinizin her adımında dokümanlarınızın güvenliğini sağlamak, Yazıcı / Fotokopi filonuzun yönetimini kolaylaştırmak için hizmetinizdeler. Detay Bilgi için KYOCERA Bilgitaş Turkey Doküman Çözümleri A.Ş. - Tel: (216) 339 00 20 - www.kyoceradocumentsolutions.com.tr
KYOCERA Document Solutions Inc. - www.kyoceradocumentsolutions.com
6
E-TOPLUM
John McAfee 2020 Bilişim dünyasının “çılgın” ismi, anti-virüs yazılımcısı John McAfee, ABD’de 2020 Başkanlık Seçimi’nde yeniden aday. Ama, başkan “seçilmek” istemiyor! Diyor ki: “Tıpkı 2016’da yaptığım gibi, amacım, siber güvenlik konusunda farkındalığı artıracak bir platform yaratmak. Kampanyamın odağında blok zinciri olacak. Bunun ve kripto paraların kullanılmasına, teknolojisi hakkında farkındalığın artmasına odaklanacağım. Eğer blok zincirini bize yol gösterecek bir ışık olarak kabul edersek, kalplerimiz ve zihnimiz özgürlüğe kavuşacaktır.” McAfee aleyhinde konuşan birisi demiş ki: “Çok sayıda hapis cezası var, cinayete teşebbüs, tecavüz, uyuşturucu yapımı, anormal seks gibi özellikleri nedeniyle başkanlık
BThaber
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
seçim platformunda yer almamalı.” McAfee her zamanki alaycı ifadesiyle cevap veriyor: “Bu özellikler aniden kötü mü oldu?” Ne zaman ciddi konuştuğu, ne zaman dalga geçtiği belli olmayan bu egzantrik şahsiyetin ciddiyete en yaklaşan mesajı ise: “Bir ulusal platforma erişirsem, Kripto Dünyası’nın üzerine, şimdiye kadar görmediğimiz kadar parlak bir ışık düşecek. Özgürlüğe nihayet ulaşabileceğiz. İnsanın, makinenin ve doğanın enerjisi gerçek bir değer kaynağıdır. Oysa kağıt paralarla kasıtlı olarak enflasyon yaratılarak, bu doğal değer kaynakları değersizleştirilmektedir.”
5 - 11 KASIM 2018
Trump yalanları teşhir edilecek veya hükümete şikayetlere çözüm bulunması için dilekçe verme hakkını kısıtlayan hiç bir yasa yapamaz.”
Amerikan Basın Müzesi (Newseum), yalan/sahte habercilik konusunda yeni bir teşhir (seyir) salonu açıyor. Salonda, Trump’un bu konudaki “katkılarına” da yer verilecek. Başkent Washington’da Beyaz Saray ile Kongre Binasını birleştiren Pennsylvania Avenue üzerinde 1997’den beri çalışan müzenin modern binası 2008’de açıldı. Newseum, İngilizce “haber” anlamına “news” ile “müze” anlamına “museum”dan karma. Burası durağan bir müze değil, tam tersine:
Etkileşimli bir bilgilenme merkezi. Newseum’un caddeye bakan dış duvarında 17 Eylül 1787 tarihli Amerikan Anayasası’nın “Basın özgürdür” diyen, 1791’de Anayasa’ya Birinci Ek Madde olarak eklenen şu cümle yazılı çatıdan aşağıya doğru: “Kongre, bir dinin kurumsallaşması ile ilgili, ya da özgür ifadeden yararlanılmasını yasaklayan; ya da ifade, ya da basın özgürlüğünü; ya da kişilerin barışçı biçimde toplanma,
Binadaki yeni teşhir salonunun adı “Dijital Kargaşa/Aksatma” anlamına “Digital Disruption.” Yani dijital geldi, mertlik bozuldu! ABD özgürlükçü yayını Politico’nun görsel tasarımcısı Matt Wuerker, durumu mükemmel özetlemiş: Veri/bilgi barajına yalan/sahtecilik lağımı akıyor. Facebook ve Google açıkça sahte/yalancılık kaynağı olarak resmedilmiş. Twitter ise bu kargaşa ortamında ortalığı dağıtan bir kasırga olarak... Barajın duvarını “gazetecilik” korumaya çalışıyorsa da yer yer çatlamış bu duvar. Gerçekle yalanı süzmekle görevli “namuslu” medya ise çaresizlik içinde. Yine de “gerçek” gazeteciler, bu lağımda görevini yapmaya uğraşıyor.
Ekran, eğitime köstek mi? Steve Jobs, Bill Gates ve başka Silikon Vadisi “yıldızları”, çocuklarının ceptel ve her türlü ekran kullanmasını nasıl kısıtlarmış, nasıl denetlermiş diye bir söylenti vardır. Bu, aslında gerçek. Joe Clement ve Matt Miles, geçen yıl yayınlanan “Screen Schooled: Two Veteran Teachers Expose How Technology Overuse is Making Our Kids Dumber” (Okuldaki ekran: Tecrübeli iki öğretmen, aşırı teknoloji kullanımının çocuklarımızı nasıl aptallaştırdığını açıklıyor) başlıklı kitaplarında yer, zaman, veri, ayrıntı göstererek Steve Jobs ve diğerlerinin “gerçekten” öyle davrandıklarını belgeledi. New York Times da 2011’den beri haberler yayınlıyordu. Geçen hafta yine, aynı konuda bir makale yayınladı. İlk paragrafta diyor ki: “Telefonların gerçekte nasıl
çalıştığını bilen teknologların çoğu, çocuklarının kullanmamasına karar verdi.” Telefon ve ekranların bağımlılık yaptığı sır değil. Dünya Sağlık Örgütü, hastalıkların tanımlarını yaptığı ICD adlı rehber kitabının yeni baskısına “video oyunu bağımlılığını” hastalık sıfatıyla bu yıl ekledi. New York Times’da 29 Ekim’de yayınlanan bir başka makalede ise ana fikir daha çarpıcı: “Varlıklı ve yoksul gençler arasındaki dijital uçurum artıyor. Ama sandığımız nedenle değil: ABD’de devlet okulları çocuklara hala ekrandan bir şeyler öğretmeye çalışırken, hatta sadece ekran kullanılan ana okulları varken, varlıklılar ekranı çocuklarına yasaklamaya başladı.” Bu, söylemesi kolay, yapması zor bir iş. NYT, ana babaların
nasıl “uğraş” verdiklerini ayrıntılarıyla anlatmış. Ve bir de araştırma sonucu eklemiş: ABD’de düşük gelirli ailelerden gelen gençler günde 8 saat 7 dakikalarını “eğlenmek” amacıyla ekran başında geçirirken, daha yüksek gelirli gençlerde bu süre 5 saat 42 dakika ölçülmüş. Ayrıca, ırksal boyutta durum şu: Beyaz gençler daha az, Afro-Latino gençler daha çok ekrana bakıyor. Üçüncü bir boyut ise: Okul. Örneğin, Silikon Vadisi’nde yüksek düzeyde görevlilerin çocuklarının gittiği “ünlü” Waldorf School of the Peninsula, ekran kullanmaz olmuşken, hemen yakındaki Hillview Orta Okulu her öğrenciye bir tablet veriyor. Tam bu noktada, Wired dergisinin “efsane” eski editörü Chris Anderson: “Eskiden dijital uçurum, teknolojiye
erişen ve erişemeyen arasındaydı. Şimdi ise herkes teknolojiye ulaşıyor. Yeni dijital uçurum, teknolojiyi sınırlayan ile sınırlamayan arasında.” NYT makalesinde, evindeki internet tv’yi iptal ettirenler, çocuklarına ceptel almayanlar, kullandırmayanlarla söyleşiler var.
Konuyu özetleyecek son söz, Joe Clement ve Matt Miles’dan: “Teknolojiye erişim ne kadar çok olsa da, teknoloji ne kadar çok kullanılsa da, bu durum, kullanan ile kullanmayan arasındaki başarı uçurumunu kapatmıyor. Tam tersi: Uçurumda ara, gitgide hızlanan bir şekilde açılıyor.”
Her ihtiyaca uygun profesyonel video çözümleri Detaylı bilgi için: tr.boschsecurity.com
8
BThaber
GÖRÜŞ
TEKNO-POLİTİK
5 - 11 KASIM 2018
ULUSAL EĞİTİMDE ÇAĞ MI ATLIYORUZ, YOKSA… BİLİŞİM SEKTÖRÜ MEB’İN “2023 EĞİTİM VİZYONU”NU DEĞERLENDİRMELİ
OSMAN COŞKUNOĞLU ocoskunoglu@gmail.com twitter.com/osmancoskunoglu facebook.com/osman.coskunoglu www.coskunoglu.org medium.com/osman-coskunoglu
Sanayi Devrimi’nin ihtiyacı eğitim sisteminin artık yetersiz kaldığı, 21. yüzyılın ihtiyacına yanıt veremediği üzerine küresel bir görüş birliği var. Ama, henüz yeni bir model yok ortada. Çağımıza uygun insangücü nasıl eğitilmeli, ne gibi yetenekleri olmalı üzerine pragmatik öneriler, daha temel nitelikte felsefi tartışmalar, pedagojik iddialar var. Bunların yanında ürün satmak isteyen teknoloji devlerinin gayretleri ve tabii çağımızın jargonlarıyla konuşarak vizyoner görünmek ve prim yapmak isteyen politikacıların söylemleri de yaygın.
Temel nitelikler ve bilgi Her ne kadar çağımıza uygun eğitim modeli henüz bilinmiyorsa da pedagoji uzmanları şu dört yeteneğin verilmesi gerektiği konusunda birleşiyor: Eleştirel düşünce, iletişim, takım çalışması ve yaratıcılık. Vizyon belgesinin giriş bölümünde, “2023 Eğitim Vizyonu Felsefesi” altında bu dört kavramın hepsi yer alıyor (s. 14). “İçerik ve Uygulama” kısmında da bu kavramların öğrencilere aktarılması üzerinde duruluyor. 21. yüzyılın olmazsa olmazı olduğu iddia edilen yukarıdaki dört yeteneğe ek olarak, Konfüçyüs’den bu yana ama özellikle değişimin çok hızlı olduğu günümüz dünyasında en önemli bilginin kendini bilme olduğu kabul edilir. Vizyon belgesinin “Temel Politikamız” kısmı, kendini bilmeye vurgu yapıyor.
Daha bakanlığının ilk gününden, çağımızın jargonlarına ve eğitimin temel meselelerine hakim olduğunu söylemleriyle gösteren Ziya Selçuk, 140 sayfalık “2023 Eğitim Vizyonu”nu (http://2023vizyonu.meb.gov. tr/), Cumhurbaşkanı Erdoğan ile beraber yaptığı bir sunumla (http://bit.ly/2SljjV2) açıkladı. Vizyon belgesi, 3 yıllık ayrıntılı bir takvim de içeriyor.
Dolayısıyla, açıklanan vizyon belgesi, çağımızın gereği, temel nitelikteki eğitim kavramlarının hepsine değinmiş diyebiliriz. Giriş bölümünde değinilen bu kavramlar ile belgenin devamında yer alan somut hedef ve eylemlerin ilişkilendirmesi de yapılsaydı iyi olurdu. Kavramlar sadece sözü edilmekle kalmaz, somut uygulamada yerleri belli olurdu.
Gerek vizyon belgesinin giriş kısmında yer alan “Sözün Özü” ve “2023 Eğitim Vizyonu Felsefesi”nin içeriklerini, gerekse vizyon belgesinin sunumunda yaptığı konuşmayı eğer bakan Ziya Selçuk uluslararası saygın bir eğitim konferansında sunsaydı, eminim ayakta alkışlanırdı. Bu genel ve şık söylemlerin somutlaşıp uygulamaya nasıl yansıtılacağı merakı zirveye ulaşırdı. Ben de o merakla inceledim vizyon belgesini. Özellikle dört konuya odaklandım: Verilmesi gereken temel nitelikler ve bilgi, dijital becerilere yaklaşım, uygulama ve izleme mekanizması, gerçekçiliği ve güvenilirliği.
Dijital beceriler Vizyon belgesinde “Öğrenme Süreçlerinde Dijital İçerik ve Beceri Destekli Dönüşüm” başlıklı bir kısım (s. 71-75) yer alıyor. İki somut hedef belirlenmiş. Birincisi, “dijital içerik ve becerilerin gelişmesi için bir ekosistem kurulacak.” Bu ekosistemin – ki vizyon belgesinde sık sözü geçiyor – ne olduğu ve bileşenleri nelerdir açıklanmamış. İkinci hedef, “dijital becerilerin gelişmesi için içerik geliştirilecek ve öğretmen eğitimi yapılacak. Geliştirilecek olan beceriler arasında 3D-tasarım ve kodlama var. Fakat, bunlar hangi yaşta başlayacak gibi önemli ayrıntılar yok. Yedi yıl
muğlak yazılmış bir eylem var (s. 115): “Öğrencilerin işbaşı eğitim ve yabancı dil becerilerini geliştirilmesi amacıyla yurtdışı hareketlilik projeleri hazırlanacaktır.” Maalesef, MEB’nın 75 gün arayla kamuoyuna sunduğu iki vaat listesi arasında ilişki olmaması hatta tutarsızlıklar, vizyon belgesinin gerçekçiliğine ve güvenilirliğine gölge düşürüyor.
önce büyük iddialar ile ortaya atılıp, hiçbir zaman bir proje bile olamamış FATİH’den vizyon belgesinde söz edilmiyor. FATİH bağlamında ele alınması gereken ama alınmayan, dijital materyaller ile basılı materyallerin ilişkilendirilmesi eylemi ise somut olarak belirtiliyor bu kısımda. Öğretmenlerin eğitiminden yüz yüze atölyelere kadar, belirtilen hedefler için yapılması gerekenler sıralanmış. Uygulama ve izleme mekanizması Vizyon belgesinin sonunda üç yıllık ve ayrıntılı bir takvim verilmiş. Fakat, bu uygulamaların gerçekleşmesi izlenip her yıl durum kamuoyu ile paylaşılacak mı? Uygulama aşamasında şeffaflık sağlanacak mı? Ekosistem kimlerden nasıl oluşacak ve nasıl çalışacak? Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu ile ilişkiler nasıl olacak? Bu ve diğer uygulama ve izleme mekanizmalarına ilişkin soruların yanıtlarını belki zamanla göreceğiz. Fakat, kamuoyu önünde şeffaf olunacağına ilişkin somut bir bilgi içerseydi vizyon belgesi iyi olurdu. Dikkatimi çekip anlayamadığım bir uygulama da vizyon belgesinin MEB sitesinden pdf olarak indirilmesine izin verilmemiş olması. Neden acaba?
Gerçekçiliği ve güvenilirliği Vizyon belgesi, eğitim sistemimizde ciddi paradigma değişikliği yapmak ve adeta çağ atlatmak iddiasını taşıyan söylemlerle sunuluyor. Bunların ne kadar gerçekçi ve güvenilir olduğu hakkında fikir sahibi olmak için, 3 Ağustos’ta açıklanan hükümetin “100 Günlük İcraat Programı” içinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapılacaklar listesi (http:// bit.ly/2KsNLY0, s.23) ile karşılaştırmak gerekiyor.
Sonuç ve öneriler Sanayi Devrimi’nden bize miras kalan, 20. yüzyılın gereği eğitim sisteminde çok başarısız olmuş olan ülkemize, yeni “2023 Eğitim Vizyonu” belgesinin girişinde, 21. yüzyılın gereğini iyi değerlendirmiş bir eğitim sistemi vaat ediliyor. Çağ atlama niteliğindeki bu iddialı vaadin risklerini bakan Ziya Selçuk’un gayet iyi bildiği anlaşılıyor. Bakanın kamuoyu katkısı ve desteği almaya ihtiyacı olacaktır. Fakat, bu desteği alması için tutarlılık, güvenilirlik, şeffaflık ve hesap verebilirlik konularında şimdiye kadar gösterilenin çok ötesinde duyarlılık gerekir. Belki en önemlisi, vizyon belgesinin giriş kısmındaki vizyoner söylem ile, belgenin içindeki hedef ve eylemler arasında bir ilişki olması gerekir. Yoksa, çağın jargonlarını içeren parlak söylemler hızla değer ve umut erozyonuna uğrayabilir.
İcraat programının açıklanmasının üzerinden yaklaşık 75 gün geçtikten sonra, MEB’in o listede yer alan vaatlerinin büyük ölçüde tamamlanmış olması gerekir. Böyle bir açıklama vizyon programında veya sunumunda yer almıyor. Hatta, o liste ile vizyon belgesi arasında bir ilişki de yok gibi. Örneğin, bu vizyon belgesinin açıklanacağı o listede yoktu. Örneğin, icraat programında somut vaatlerden birisi şuydu: “Ülkemizin stratejik kurumlarında istihdam edilmek üzere yurt dışına 500 öğrenci gönderilmesi.” Vizyon programında ise bu vaatle ilgili gibi görünen ama düşük bir cümleyle,
Yeni teknolojileri dolayısıyla çağımızı göreceli olarak en yakından izleyen ve anlayan sektör doğal olarak bilişim sektörüdür. Bu sektörün eğitim sistemimizin çağın gereklerine yanıt verecek niteliklere kavuşmasına önemli katkılar sunmayı görev olarak benimsemesi beklenir. Somut olarak, bilişim sektörünü temsil eden TBD ve TÜBİSAD gibi STK’ların, “dijital içerik ve becerilerin gelişmesi için bir ekosistem kurulacak” hedefinde sözü geçen ekosistemde yer almak için girişimde bulunması gerekir diye düşünüyorum. Dolayısıyla, bilişim sektörü de önümüzdeki vizyon belgesini dikkatle inceleyip söz hakkını kullanmalıdır.
İlgilenenlerin incelemesini kolaylaştırmayı, üzerine not düşmelerini ve elinde tutmalarını istememek rahatsızlık verici.
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
5 - 11 KASIM 2018
Hibrit bulut ve yapay zekanın ezber bozan buluşması! Türkiye’de 80 yılı geride bırakmaya hazırlanan IBM’de öncelikler hibrit bulut mimarisi, yapay zekanın etkin kullanımı ve blockchain olarak sıralanıyor.
Ayhan Sevgi
Handan Aybars
IBM,Türkiye’de 1938’den 2018 yılına kadar geride bıraktığı 80 yılda müşterilerinin bilişim farkındalığını artırıp geliştirme hedefiyle çıktığı yolda bugün ise en yeniler arasında tercihler için rehberlik ve tedarik yetkinliğini sunuyor. “Türkiye’nin iyi gününde kötü gününde hep buradaydık. Müşterilerimizle birlikte birçok ilke öncülük ettik” vurgusunu yapan IBM Türk Genel Müdürü Defne Tozan’ın dikkat çektiği gibi, özellikle finans sektöründe dünyada hiç yapılmamış örnekler ilk defa Türkiye’de yapıldı. Türkiye’de projeler ürettiklerini, bunları yıllarca dünyaya anlattıklarını ve aktardıklarını ifade eden Defne Tozan, istihdamlarında istikrarlı büyümeye işaret etti. Ekonomik açıdan gerek küresel gerekse ulusal bazda zorlu koşullara hazır olmanın bir gereği olarak, doğru BT yatırımlarının da önemini artırdığına dikkat çeken Defne Tozan’a göre, herkesin mantıklı BT önceliklendirmeleri yapması şart. Çünkü global yarış devam ediyor. Dolayısıyla teknolojik yatırımların muhakkak yapılması, konuyla ilgili yatırımların biraz hız kesse bile devam etmesi lazım. “Bu tabloda yazılım tanımlı çözümler çok hızlı büyüyecek ve IBM olarak bu konuya da yazılım tanımlı network, depolama alanı gibi başlıklarla önemli yatırımlar yapıyoruz” bilgisini veren Defne Tozan, önemi bir beklentiyi de paylaşmadan geçmedi: “Bulut bilişimin getirdiği fikir net: Teknolojinin etrafındaki her şey “as a service” yapısına dönüşecek. Müşteriler bunu talep edecek. Platform da ona uyacak.” IBM Türk’ün öncelikleri, hedefleri ve BT dünyasındaki değişimi Defne Tozan ile konuştuk:
Teknoloji ile iş hayatının kesiştiği noktada, önemli bir kırılma dönemi yaşıyoruz. Siz kendinizi bu değişimde nasıl konumlandırıyorsunuz? Muhtemelen dünyadaki en büyük değişim ve dönüşüm süreçlerinin bir tanesinden geçiyoruz. Bu tabloda IBM’in gördüğü; artık, her şey dijitalleşecek. İletişim, akıllı telefon teknolojisi, her türlü imkan var ve böylece çok ciddi bir veri artışı olacak. Bu kadar veri nasıl işlenecek ve buradan nasıl fayda sağlanacak sorusuna karşılık, yapay zekayı ve bulut bilişimi dijital dönüşüm konusunda en önemli oyuncu olarak masaya koyduk, bu ikisi etrafından strateji geliştirmeye başladık. Ardından, bunların etrafında IoT, blockchain gibi dijital dönüşümün diğer önemli teknolojilerine yatırımlar yaptık. Örneğin bugün Watson’ın 50’den fazla servisi, ayrıca yapay zeka temelli hizmetlerimiz var. Bunların değişik endüstrilerde, değişik alanlarda kullanıldığını ve hızla yaygınlaşmaya başladığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde kurumların hepsi için en önemli konu yapay zekanın kendi endüstrilerinde ya da kendi kurumlarında nasıl hayata geçirileceği olacak. Bunun için sistemleri nasıl kurgulamak gerek? Siz bu değişimde nasıl konumlanıyorsunuz? Bu tarz iş yükünü yükleyebilecek işlemci gücüne sahip sistemlerinizin olması lazım. Bizim stratejimiz hibrid mimari, çünkü kurumların çoğu verisini kendi lokasyonunda, kendi kontrolünde tutmak isteyecek. Ama bir iş yükü de bulutta yaşanacak. Bunun için de IBM sistemlerini, yani yapay zeka sistemli iş yüklerini daha hızlı işleyebilecek gelişmeleri duyurmaya başladık. Makine öğrenmesi yetenekleri olan ve hızlı işlemci CPU ile IBM’in güç sistemlerinde
bu yetenekleri tanıttık. Önümüzdeki dönemde müşterilerin çoğu makine öğrenmesi etrafında çok ciddi çalışmalar yapacaklar ve bunu işleyebilecek sistemlere de ihtiyaç duyulacak. Hem bulut hem kuruma ait veri merkezlerine yönelik olarak yapay zeka yeteneklerini müşterilerimizin hizmetine sunmak istiyoruz. Kurumların yapay zeka ve veriyi nasıl kullanacakları etrafında kurumun tüm organizasyon yapıları, tüm C seviyedeki üst düzey yöneticiler etkileniyor. Kurumsal bazda bu değişimin Türkiye’de de örneklerini görüyorsunuz. Temelde ise dijital veriyi nasıl doğru kullanacağınız, analitik yeteneklerin farklı endüstrilerde nasıl kullanılacağı belirleyici olacak. IBM olarak araçlarımızı kullanım için sunarken, bunların nasıl, hangi alanlarda kullanılabileceği konusunda danışmanlık hizmetlerini veriyoruz. Bu da IBM çözümlerini danışmanlık desteği ile farklı kılıyor. Türkiye’yi burada nasıl değerlendiriyorsunuz? Belirli sektörlerde ileriyiz. Mesela bankacılık ve telekomünikasyon sektörü hep önde gider Türkiye’de. Tüm sektörler bu teknolojilerin kendilerine nasıl fayda sağlayacağı noktasına çoktan bakmaya başladılar. Burada KOBİ’lerin desteğe ihtiyacı var. KOBİ’lerde de iş ortaklarının bulunduğu bir kanal yapımız var ve uzun yıllardır çalıştığımız, geleneksel iş ortaklarımızın yanında, son 4-5 senedir ekosistemimize katılan yeni iş ortaklarımız var. Özellikle onlar, yeni konularda çalışıyorlar. Amaçları IBM teknolojilerini kullanarak yeni uygulama, çözümler oluşturmak. Yani ekosistemimiz de değişiyor ve dönüşümden geçiyor. Daha önce hiç karşı karşıya gelmediğimiz iş ortakları ile beraber iş yapmaya başladık. Sadece Türkiye’de değil, her yerde herkesin verisi
IBM Türk Genel Müdürü Defne Tozan kıymetli. Bizim stratejimiz ise müşterilerimize bir bütün bulut hizmeti sunmak. Bunun bir kısmı özel, bir kısmı genel. Bu, değişik sağlayıcıların işbirliğine de olanak sağlayacak. Böylece sadece IBM bulut kullanıcısına değil, başka servis sağlayıcıların müşterilerine de danışmanlık desteği sunuyor, üçüncü partilerle bu şekilde bir bağlantı kuruyoruz. Hizmetler organizasyonumuz bu nedenle bizim için çok önemli ve IBM gelirlerinin de neredeyse yarısı hizmetlerden geliyor. Türkiye’de “Yönetilen Hizmetler” başlığı altında bu desteği sunuyor, bir anlamda onlar adına BT yönetimi yapıyor, tamamen IBM dışı ortamları, yani farklı servis sağlayıcılar dahi olsa hepsini yönetiyoruz. Bu konuda çok profesyonel ekiplerimiz var. Yani SLA başlığında sunduğunuz destekler değişiyor. Evet, SLA başlığında,
müşterilere artık uğraşmamaları gerektiğini söylüyoruz. Aslında KOBİ’lerin buna ihtiyacı var. Çünkü büyük şirketler kendileri yönetebilirler; ama orta ölçekli şirketler nereden hibrid alacağını, farklı yazılımları buluttan kullanmayı bilmiyorlar. “Bulut Yöneticiliği” desteğini kendimiz yapıyoruz; ama iş ortaklarımızla da çalışıyoruz. O açıdan iş ortaklarımız çok kıymetli. Kendi ekosistemimizi daha iyi kullanabilmek için iş ortaklarımızla birlikte yeni teknolojiler etrafında nasıl hızlı geliştirme yapabileceğimizi anlamak için çaba sarf ediyoruz. Partner World konsepti bunun altında mı şekilleniyor? Evet. IBM Partner World aslında bizim bütün iş ortağı ekosistemimizin genel adı. Bilgilendirmeler, eğitimler gibi tüm başlıkları bir arada topladığımız bir platformumuz var. Yılda bir kere düzenlediğimiz genel Devamı 12. Sayfada
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
toplantı da genellikle ABD’de oluyor ve Türkiye’de birçok iş ortağımız buna katılıyor. Hatta Türkiye’den küresel ödüllere layık bulunan iş ortaklarımız oldu. Developer Works burada nasıl bir yere sahip? Yani geliştiriciler ne durumda? Geliştiricilerle de yakın çalışmaya, IBM Bulut Hizmetleri’ni onlara götürmeye, bizim teknolojilerimizin farkında olmalarına çalışıyoruz. Mesela, Client Center’ın bir amacı da, daha fazla Developer’a ulaşabilmek, onları bizim platformumuza çekebilmek, daha fazla destek olabilmek. Start-up IBM şeklinde global bir programımız da var. Bu programla yeni kurulan girişimlere aylık bir bulut kredisi veriyoruz. Hatta IoT, blockchain gibi teknolojilerin kullanıldığı çözümler söz konusu ise aylık kullanımları arttırabiliyoruz. Konunun uzmanı arkadaşlarla o taraftaki geliştiricileri bir araya getirip o yöndeki çözümleri de destekliyoruz. İçerik, Developer Works online platformunda var. Burada da konu ile birebir ilgilenip uzman arkadaşlardan yararlanmalarını sağlıyoruz. Gelenler ise hem öğrenciler hem girişimciler veya yeni mezunlar. Hatta öğrencilere neredeyse her şeyi ücretsiz sunuyoruz. Çünkü IBM’de “edu.tr” şeklinde bir e-posta uzantınız varsa, birçok kaynağı ücretsiz alıyorsunuz. Şirketler ise ağırlıklı olarak teknopark içerisinde kuluçka merkezindeki şirketler. Güvenlikte nasıl bir konumunuz var? Siber güvenlik IBM’in önceliklerinden ve son 4-5 yıldır siber güvenlik odaklı çalışmalarımız hızla büyüyor, bu konuya çok yatırım yapıyor, siber güvenlikte geleneksel bakış açısını kırmaya çalışıyoruz. Siber güvenlik, bağışıklık sistemi gibi. Yani sadece bir konuyu korumakla olmaz. Bütünsel bakış açısına sahip olmanız lazım ki bu bağışıklık sisteminde
verinizi depolayacaksınız, erişimi denetleyeceksiniz, veri merkezinizin içindeki ağ yapısını koruyacaksınız. Kademe kademe korunacak bir sistem var. Ancak o zaman insanı, süreci, tüm bu bileşenleriyle siber güvenlik alanında doğru bir program içerisinde olunduğunu söyleyebiliyoruz. Siber güvenlik artık ‘iyiler-kötüler’ arasında savaşa dönüştü. Kötüler ise teknolojiyi çok kullanıyor ve çok yatırım yapıyor. Ayrıca çok kalabalıklar ve kurumsal BT ekibinden daha hızla bir araya geliyor, paranın rotasını takip ediyorlar. Para artık dijitalde. Önümüzdeki en büyük tehdit noktası bu, çünkü giderek her şey dijital olmaya başladı. Yönetim kurulları seviyesinde bu konuda farkındalık olduğunu bizzat görüyoruz. Bu konuda kamuda da çok ciddi bir farkındalık var ve her kademede bunlar konuşuluyor. Ama ekip, beceri, bunlara yatırım ve kaynakların kullanımında biraz daha hızlanmamız gerek. Biz IoT etrafında “Embedded Security?” konseptini önemli buluyoruz. içinde sensör ve çip olan her şeyin içinde bir güvenlik koruması olması gerek. IBM dünyada da birçok müşterinin sistemini yönetiyor. Tüm BT’sini bizim yönettiğimiz çok büyük kurumlar var ve bu dış kaynak kullanımında büyük bankalar, endüstri şirketleri öne çıkıyor. Bu noktada siber güvenlikle yapay zeka daha da kritik bir konu halini alıyor. Yapay zekayı kullanarak yapay zekaya siber güvenlik dili öğretildi ve Watson o sektörü biliyor, tanıyor, tüm dünyayı tarıyor. Bu küresel tarama ile verilerde nerede potansiyel risk oluşacağı ya da nereden tehdit gelme ihtimali olduğunu önceden tespit ediyor. Ayrıca, sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada çok az siber güvenlik uzmanı, yani küresel bazda 1 milyonun üzerinde doldurulmamış pozisyon, yani büyük bir istihdam açığı var. ABD ve Avrupa’nın şansı; Türkiye de dahil olmak üzere,
5 - 11 KASIM 2018
dünyanın her yerindeki kalifiye elemanları çekebiliyorlar. Oysa siber güvenlik etrafında herkesin bilgisayar mühendisi olması gerekmiyor. Hatta ‘teknik liselerde bu alanda yetiştirebileceğimiz beceriler olabilir mi?’ şeklinde bir bakış açımız da var. Müfredatta değişiklik olmadan da, bu teknik liselerde Milli Eğitim İl Müdürlükleri onayıyla bunları yapabiliyorsunuz. Bu adımlara çok açıklar ve böyle bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu farkındalar. Biz İstanbul’da İl Müdürlükleri ile bağlantı kurarak bunu yapıyoruz. Hedefimiz; bunu yaygınlaştırmak. Blockchain ile nasıl bir gelişim bekliyorsunuz? Birkaç yıldır IBM olarak, “Blockchain dünyayı değiştirecek” diyor, bunu internetten sonraki en büyük devrim olarak tanımlıyoruz. Blockchain etrafında en çok proje yapan şirket IBM. Burada birbirini tanımayan partilerin güvenli şekilde, aracı olmadan iş yapabilir hale gelmesi verimliliği arttırıyor, çok ciddi saydamlık, her adımını görebildiğiniz süreçlerin oluşumunu sağlıyor. Blockchain projeleri kolay değil, uzun soluklu projeler. Doğru kullanım alanını tespit etmeniz, paydaşları bir araya getirmeniz ve onların bu ilişkiler içerisinde nasıl çalışacaklarının adının konması gerekiyor. Sonrasında ise IBM Bulut platformu içerisinde çözüm gerçekleştirilebiliyor. IBM Platformu üzerinde bir blockchain bulutu var. Bu projeleri orada gerçekleştiriyoruz. Çalışmalar ilk önce lojistik sektörü ile başladı, çünkü burada çok fazla paydaş ve çok ciddi bir verimlilik problemi var. Küreselde ve Türkiye’de lojistik sektör şirketleri ile önemli çalışmalara imza attık. Şu ana dek bir öğrenme süreciydi. Önümüzdeki dönemde projelerin daha hızlı bir şekilde hayata geçtiğini göreceğiz. Sonuçta blockchain çok güvenlikli bir sistem ve geriye dönük hiçbir değişiklik yapma şansınız yok. Böylece kullanım alanı da çok hızlı oluşmaya başladı. Bu konuda sektörel farkındalık gelişiyor, en zor kısmı paydaşların birbirleriyle anlaşmaları oluyor; ama zamanla herkes bu platformları kullanarak platformların üyesi olmaya başladığında, dışarıda kalanlar sorgulanmaya başlayacak. Sektör ve platformlar bu şekilde birbirini etkileyerek büyüyecek.
Başkanın Gözüyle
Bir türlü Bilişemedik! “Bilgi teknolojileri” ve “İletişim”i birbirinden ayırmalı mı diye sorduğumda bir kesim mantıklı buluyor, bir kısım ise şiddetle karşı çıkıyor. Karşı çıkmalarının en büyük nedeni iki tarafın birbirinin içine çok sıkı bir şekilde girmiş olması şeklinde açıklanıyor. Sahiden öyle mi? Teknik açıdan bakınca bilgi teknolojileri sahiden de iletişim ile iç içe. Fakat hangi diğer sektörle aynı durum yok ki? Artık sağlık denilince bilgi teknolojisi onun ayrılmaz bir parçası, lojistik öyle, savunma öyle, şehirler hatta yaşam bile artık bilgi teknolojileri sektörü olmadan devam edemeyecek durumda. İletişim ile bilgi teknolojileri sektörlerinin bu bütünlüğü neredeyse her sektörde yansıma bulmuş durumda. Bilgi teknolojileri olmadan diğerlerinin gelişme ve hatta hayatta kalma imkanları bile yok. Bu tür teknik konular fazlaca tartışmaya açık, bu konuyu bir tarafa bırakalım, zaten yazımın amacı bu değil. Benim sorum; bilgi teknolojileri ile iletişim teknolojileri sektörü, “Bilişim” çatısı altında birbirini destekler durumda mı? Güçlü ve görece daha maddi imkanlara sahip desteği vermesi beklenen iletişim tarafından bakınca kocaman bir hayır. Öncelikle sivil toplum kuruluşlarına bakalım. Artık başta operatörler olmak üzere dernekler neredeyse tamamen ayrılmış durumda. Bilgi teknolojileri sektörüne hitap eden dernekler olduğu kadar iletişim ya da halen söylenmeye devam eden şekliyle telekomcular için farklı dernekler var. Hatta üye oldukları derneklere ödedikleri aidatları keserek, pahalı bir plazanın güzel manzaralı dairesinde sadece kendilerinin üye olduğu ayrı bir dernek bile kurdular. Eylemler, etkinlikler, basın ilişkileri gibi konulara girdiğimizde ise ayrım tamamlanmış durumda. Mesela biz BThaber ve Bilişim Zirvesi olarak operatörlerle son 4 yılda hiçbir etkinlikte bir araya gelemedik. Reklam çalışması anlamında hiç olmadı denecek kadar az çalışma geldi. Diğer teknoloji basınından arkadaşlarla yaptığım sohbetlerden anladığım kadarıyla teknoloji firmalarının abisi konumundaki Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone neredeyse bütün reklam desteğini kesmiş durumda. E hani Bilişim? E hani bilgi teknolojilerine destek? Yok destek yok, başta operatörler olmak üzere tüm telekomcuların haberlerini ulusun her bir yanına yaymış, binbir zorluk ve fedakarlıkla yaptığı etkinliklerle firmaları kullanıcılar ile buluşturmuş teknoloji basınına ve etkinlik düzenleyenlere destek yok, ya da sıfıra yakın diyelim. Desteklerini daha ziyade magazin basınını andıran mecralara kaydırdılar, Televole benzeri programlarda reklamlarını izler olduk. Verecekleri online reklamlar için de milyon takipçileri, milyar tıklamaları talep eder oldular. Vefakar ve dost teknoloji basınını unuttular. Kendi etkinliklerini yaptıklar, kendi ekosistemlerine seslendiler ve genellikle bilgi teknolojileri ile ilgilenen şirket yöneticileri ile bir araya gelmeyi de önemsemediler. Gerçi teknoloji basınının gerçek değerli kişilerini hariç tutarsak, arada verdikleri telefon ve seyahatler ile zaman zaman gönüllerini de almadılar değil. Bu yazıdan hele bu paragraftan sonra hem operatörler hem basından bazı arkadaşlar bana estirecek biliyorum, buna da hazırım. Peki sonuçta neler oldu? Yazılı mecraların biz ve bizim dışımızda bilinen iki marka hariç nerdeyse hepsi kapandı. Dijital tarafta hala gelir modelleri gelişmediğinden birkaç marka dışında hepsi sürünüyor, bitik durumda. Hani bilişim idik, hani kardeş idik? Bir türlü bilişemedik Peki ülke için de bu kadar öneme sahip Teknoloji Basınına kim sahip çıkıyor? Kim destekliyor? Devlet birkaç büyüğümüz hariç hayır, TÜBİTAK, KOSGEB gibi teşvik ve hibe kurumları hayır, milli teknoloji üreten firmalar çok az, ne kaldı geriye yabancı markalar ve onların ülkedeki temsilcileri. Onlar olmasa basını da unutun, haberleri de, güzel etkinlikleri de. Etkinlik konusu açılmışken, 21-22 Kasım’da yine bütün zorluklara rağmen yine güzel bir Zirve yapıyoruz. Herhangi bir devlet desteği olmadan, teşvik hibe olmadan, torpil olmadan, siyaset olmadan, Bilişim’in abileri operatörler olmadan, birkaç yerli teknoloji dışında bize ait firmaların desteği olmadan. Bize inanan, başta desteğini esirgemeyen başta Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan olmak üzere, Türkiye İş Bankası gibi önemli bir ulusal bankamız ve bir global dev Hewlett Packard Enterprise ana sponsorlarımıza, diğer tüm sponsorlarımıza, konuşmacılarımıza, daha 5 ay önceden bilet alarak bize yardımcı olan ziyaretçilerimize, tüm inanlarımıza gönülden teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki, ilerleyen zamanlarda telekom firmalarımızı da hem reklam veren hem de etkinliklerde sponsor olarak görür, Bilişim 500 ödül töreninde yürekten alkışlarız. Şimdilerde, vefakar teknoloji basınımızı ve Bilişim Zirvesi gibi kendi öz ve milli sermayesi ile hizmet veren şirketleri destekleyenler olması gelecek için bizi yüreklendiriyor. Güvenli günler dilerim.
m uratg o ce @ b thab e rsi rke tle ri .co m
Dev limanın BT’sinde ASIR Teknoloji & VDC imzası var! Çalık Holding bünyesinde faaliyet gösteren Gap İnşaat’ın Türkmenistan’da Türkmenbaşı Liman Projesi kapsamında ASIR Teknoloji de bu çalışmanın uçtan uca BT başlığını üstlendi. Projenin temelinde ise Dell EMC teknolojileri var. çalışmalar için yaklaşık 250 gün bilfiil bölgede görev üstlendi. ASIR Teknoloji projenin tasarımı, kurulumu ve ilgili başlıklarda satışları yaptı ve Murat Oruç’un da belirttiği gibi, Türkmenistan’da destek çalışmaları da devam ediyor. ASIR Teknoloji bu dev liman projesinde yaklaşık 170 Dell EMC server, 20 petabaytlık alana sahip Dell EMC’nin Isilon ürünü ve 30 adet Dell EMC Storage kullanıldı. “Bu yatırımda bizim için projenin belirleyici kriteri CCTV oldu ve burada da Isilon ürünü ile istekleri karşılayabildik” bilgisini veren Murat Oruç, detayları ise şöyle anlattı:
“Türkmenbaşı Liman Projesi’nde tüm BT ekipmanının konumlandırmasında birçok uygulamacı ile çalıştık” detayını paylaşan ASIR Teknoloji Genel Müdürü Murat Oruç, kurumsal BT sektöründe 18 yıllık bir geçmişe sahip olduklarını vurguladı. ASIR Teknoloji, halen İstanbul’da Mecidiyeköy ve Maltepe olmak üzere iki ofisinde 60 kişilik yetkin ekibi ile faaliyet gösteriyor. 2001 yılında kuruluş sonrası VDC ile birleşen ASIR Teknoloji, böylece kurumsal tarafta daha da güçlenerek, hem hizmet hem donanım başlığında sunumlar yapmaya başladı. ASIR Teknoloji satış tarafına odaklanırken, VDC tarafında ise mühendislik yetkinliği öne çıktı. Sunulan küresel markalar arasında Dell EMC gibi yapıların yanında, bağlantı içinde olunan farklı markalara da dikkat çeken Murat Oruç, onları da ürün ve hizmet portföylerine yakın zamanda ekleyecekleri bilgisini verdi. Murat Oruç, Gap İnşaat’ın Türkmenbaşı Liman Projesi’nde üstlendikleri sorumlulukları ve yaptıkları çalışmaları ise şöyle anlattı: Uçtan uca rehberlik ve tam destek sunuldu “Gap İnşaat’ın bu çalışmasında bu alandaki tüm projelendirme, yani diğer uygulamacı firmaların da hangi özelliklerde çözümlerini nasıl kullanması gerektiği gibi başlıkların oluşturulması, bunların konsolidasyonun ve birim bazlı bağlantılarını biz tasarladık. Böylece yatırım mimarisini hazırlamış olduk ve BT odaklı bir bilgi transferinden çok daha fazlasını hayata geçirdik. Bu kapsamda danışmanlığa başlayıp, ürünleri belirleyip, diğer firmaların ve markaların hangi ürünlerle gelmesi gerektiğini saptayıp, söz konusu 12 veri merkezinin aktif – aktif çalışabilmesi için rotayı çizdik. Yani, bu yatırımda sadece satış veya sunulan ürünlerin kurulumu ile yetinmedik. Veri merkezlerinin dünya standartlarına getirilmesi adına danışmanlık ve tasarımı bizim tarafımızdan yapılmıştır. Böylece uçtan uca mimaride bizim fikirlerimize güvenerek adımlar atıldı.” 2017 Mart’ında başlayan Türkmenbaşı Liman Projesi’nde 2018 Şubat’ında çalışmalar tamamlandı ve liman Mart ayında açıldı. Bir yılı içeren yatırım sürecinde ASIR Teknoloji ekibi, altyapının tamamlanması odaklı
Yurtdışında adımlar daha da güçlenecek ASIR Teknoloji’nin gerek 2019 yılı gerekse orta vadeli önceliklerinde satışın yanında hizmet kanadına da destek vermek öne çıkıyor. Donanım satışlarında beklenen durulmaya karşılık, hizmet başlığının öne çıkması paralelinde bu strateji ile ilerleyecekleri bilgisini veren Murat Oruç, ASIR Teknoloji olarak planlarını şu sözlerle paylaştı: “Hizmet tarafında yetkinliğimizi göstermek istiyoruz. ASIR & VDC ortaklığı sistem entegrasyon çalışmalarından, danışmanlık hizmetlerine, iş çözümlerine, sektörel çözümlerden, sistem entegrasyon çalışmalarına, veri merkezi tasarım çalışmalarından, servis ve bakım hizmetlerine kadar katma değerli hizmetler sunmayı ilke edindik. Sistem entegrasyonu kapsamında, ağ bileşenleri, güvenlik, donanım ve uygulama çözümleri ile uçtan uca hizmetler sunmaktayız. BT projelerinin planlanması, mimarı tasarımı, kurulumu, devreye alınması, yönetimi, desteği ve bakım süreçlerinin tamamında teknoloji danışmanı ve iş ortağı olarak görev almaktayız. ASIR Teknoloji & VDC Datacenter tasarımı ve otomasyon çözümleri ile, bilgi teknolojileri ve tesis yönetimi disiplinleri ile birlikte veri merkezi altyapı monitoring, bakım yönetimi ve kritik tesis yönetimi konularında hizmetler sunmaktayız. CMMS (Computerized Maintenance Management System), BMS (Building Management System) ve PMS (Power Monitoring System) ürün ve yazılımları ile veri merkezi yöneticilerine işletme için riskleri görme, önlem alma, merkezi yönetim ve güç tüketiminin takibini sağlamaktayız. Öte yandan, yurtdışında bekleyen başka projelerimiz de var. Yurtdışında beklemede olduğumuz bir hastane projemiz ve bir havaalanı projesi var. Halen bunlarla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Gap Projesi’nden önce iki hastane projemizi tamamladık. Uluslararası Türkmenbaşı Limanı çalışması sonrası yine yurtdışında, bu sefer bir gübre fabrikası projesi yaptık. Bu fabrika da kısa bir süre önce açıldı ve iki ay süren bu projemizde de Dell EMC ürünleri kullandık. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışında yeni projeler için araştırmalarımız hız kesmiyor.”
advertorial
Uluslararası Türkmenbaşı Limanı projesi ile yurtdışında dev bir rıhtım projesinin uçtan uca BT mimarisini ASIR Teknoloji ve VDC üstlenirken, Türkmenistan’ın en büyük limanını oluşturan bu projede gemi boşaltımlarından tren boşaltımlarına ve yolcu gemilerine uzanan hizmet başlıkları ile çok büyük bir yapıyı ortaya koyuyor. Liman projesinde konumlanan 12 tane veri merkezini ASIR Teknoloji oluşturdu ve bu amaçla Dell EMC ürünleri tercih edildi.
Yatırımın başarısı, ödülleri de beraberinde getirdi “Bu tarz büyük ölçekli bir yatırımda Dell EMC’yi tercih etmemizin temelinde Isilon ürünü öne çıktı. Gap İnşaat’ın bu yatırımında 20 Petabayt alana sahip Isilon kullandık ve bu da söz konusu yatırımı ölçeği itibariyle EMEA bölgesinin büyük projelerinden biri kıldı. Dell EMC’nin yanında Microsoft veri merkezi yazılımı, VMware sanallaştırma yazılımı ile yedekleme için Veeam çözümlerini kullandık. Tüm sanallaştırma çalışması, ürün kurulumları, kabin montajları, nihayetinde sistemin devreye alınmasının yanında, projede diğer uygulamacılara da ihtiyaç duydukları desteği sunduk, diğer yüklenicilere bilgi birikimi transferi yaptık. Bu proje ile Dell EMC kanadında en iyi yurtdışı projelerinden biri olarak ödül aldık. Ayrıca, bu yatırımı takip eden ve benzer projeleri olan şirketler de bizden destek talebinde bulundu. Bu da bizim için son derece olumlu oldu.”
5 - 11 KASIM 2018 www.bthaber.com.tr
DOSYA:
Ses ve Görüntü Sistemlerinde En Yeniler, Yeni Eğilimler
BThaber
Handan Aybars
Gördüğünüze de duyduğunuza da inanın! Konu ses ve görüntü sistemleri olduğunda; geleneksel toplantı odaları veya konferans salonlarında sunumları pekiştiren, hatta güvenlik başlığının da dışında büyüyen bir yapı ön plana çıkıyor. İş yapış biçimleri değişti, şirketlerin lokasyonları, bu lokasyonlardaki çalışanları farklı noktalarda ve taraflar arasında düzenli iletişim bir gereklilik. Tabi
sadece kuru kuruya iletişim de değil, veri aktarımı, paylaşımı yapılan bilgilerin saklanabilmesi ve bunların iş süreçlerine dahil edilebilmesi gibi gereklilikler de söz konusu. İşte bu nedenle yapay zeka, M2M, bulut bilişim gibi BT trendleri ses ve görüntü sistemlerinde de yerini bulmakta gecikmiyor.
16 DOSYA
Ses ve Görüntü Sistemlerinde En Yeniler, Yeni Eğilimler
BThaber 5 - 11 KASIM 2018
STANDARTLARIN DIŞINA ÇIKAN KONSEPTLER ÖN PLANDA Ses ve görüntü sistemlerinde yenilikler; kapsamını genişleterek ve hız kazanarak hayatımızda yerini alıyor. Yetkinlikler ve özellikler birbiri ile yarışırken, en doğru ses ve görüntü sisteminin temelinde ise doğru seçim yapabilme, bunun için de danışmanlığın yeterliliği öne çıkıyor. Çünkü sektör uzmanlarının da dikkat çektiği gibi, her ses ve görüntü sisteminin sektör, kurumsal ölçek veya ihtiyaçlar paralelinde seçilmesi ve konumlandırılması şart. Hele de bu sistemlerin yıllar önce olduğu gibi sadece ‘güvenlik’ odaklı olmadığını, çalışanların işini kolaylaştırmaktan üretim hatlarını takibe kadar birçok yetkinlikle donandığını da unutmamak gerek. Bu nedenle şirket için en doğru ses ve görüntü sistemini seçerken çalışanları desteklemek, işbirliğini ve inovasyonu pekiştirmek öncelik olmalı. Artık bir toplantı odası veya konferans salonu ihtiyaçlarından çok daha öteye geçen ses ve görüntü sistemleri, bu yönüyle farklı lokasyonlardaki çalışanlar veya iş ortaklarını geniş ekran veya telefon sistemiyle bir araya getirmekten çok daha fazlasını içeriyor artık. Böylece ses ve görüntü sistemlerinde yepyeni trendler de kendini gösteriyor.
Sadelik ve otomasyon ön planda Bunlardan ilki cihaz ve üretilen veri arasında tam entegrasyon. Düşünün her yer veri toplayan ekranlarla dolu, bunları yönetmek için kendi başına bir kontrol yapısı da önemli. Gündelik iş yoğunluğunda iş sürekliliğini sağlamak için aslında bu farklı ekranların erişimi kolay bir mimaride bağlantı bazında entegrasyonunu sağlayabilirsiniz. Bu kontrol sistemi; iş yükünü hafiflettiği gibi, bir ekran görüntüsüne ulaşmak için atılması gereken adım sayısını da azaltıyor. Öne çıkan ikinci trend ise varsayılan kurulumların giderek daha fazla gelişimi. Böylece ses ve görüntü sistemlerinin kurulumu ve kontrolü, daha çok insan tarafından takibi de kolaylık kazanıyor, çok sayıda düğme ile çetrefil kontrollerin yarattığı yük de devre dışı kalabiliyor. Bu da kademeli olarak hayata geçecek bir otomasyon anlamını taşıyor. Halihazırda kontrol sistemlerinin birkaç yıl öncesine kıyasla daha hesaplı ve kullanımının da daha pratik bir hale gelmesi ışığında, kurumsal ihtiyaç saptaması sonrası kurumsal bütçeye de en uygun yapı kurgulanabilir. Eskiden analog ve dijital kaynakları, farklı işletim sistemlerini, kablolu ve kablosuz bağlantıları entegre etmek ses ve görüntü sistemlerinin en büyük zorluğu olarak gösterilirdi.
Bugün ise bu konuda yatırım yapan şirketlerin tercihi, bu konuda standart cihazları kullanıcılara sunmak ve onlara, tüm seçenekleri anlatıp akıllarının iyice karışmasına yol açmak yerine en temelde nasıl bağlantı kurabileceklerini göstermek. Tüm bu ses ve görüntü sistemi yenilileri, bu başlıktaki yetkinliklerin artmasına paralel olarak, karmaşık sistemlerin kurgulanmasının gerekmediğini açıkça ortaya koyuyor. Birçok yeniliği alıp eksik verimle kullanmak yerine, doğru ihtiyaç ve hedef analizi ile doğru mimariyi kurgulamak, yönetilecek daha az başlıkla kontrol gücünü pekiştirmek özellikle teknolojik verimin birçok başlığında avantaj ve hız anlamını taşıyor. Genişletilmiş gerçeklik işbaşında Kurumsal ve bireysel ses ve görüntü sistemleri ilerleyen süreçte fonksiyon zenginliği ile öne çıkacak, bu sisteler ses kontrolü, ışık, ısı, kamera ve diğer kontrol sisteminin en doğru ve verimli entegrasyonu ile işleyecek, hatta kişisel mobil asistanlar veya bulut tabanlı uygulamalarla kontrol ve takip mümkün olacak. Ayrıca, tüm bu yetkinliklerin bütünsel otomasyonu da tek bir kontrol platformundan sağlanabilecek. Akıllı ev konseptinin küresel gelişimi
paralelinde de ses ve görüntü sistemlerinde yenilikler kendini gösteriyor. XR (Extended Reality-Genişletilmiş Gerçeklik) de ses ve görüntü sistemlerinde ezber bozuyor, bu başlıkta önemli bir dönüşümün de işaretlerini veriyor. İsminden de anlaşılacağı üzere, bünyesinde sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik ve karma gerçeklik yapılarını buluşturan XR teknolojileri sektör temsilcilerine göre ses ve görüntü çözümlerinin geleceğinde belirleyici olacak, gelişimi ile sektörün de itici gücü halini alacak. Hatta konum tabanlı XR çözümleri halihazırda sinemalar, müzeler ve mimarlık şirketlerinde kendisini gösteriyor. İlerleyen süreçte bunlara eğitim ve sağlık gibi sektörlerin de eklenmesi genel bir beklenti olarak öne çıkıyor. Ses ve görüntü sistemlerinde gerek yazılım gerekse donanım alanlarında yenilikler kendini gösterirken, sektörel kullanım alanları da doğal olarak genişliyor. LED özelliği ile ışıklandırma birçok sektörde öne çıkarken, ekran boyutları da yine sektöre ve ihtiyaçlara göre değişiyor. Ekran yönetim uygulamalarının yanı sıra yine sektör spesifik kullanımı ile öne çıkan akıllı akustik yönetimi uygulamaları da donanım ve yazılım yetkinliğini pekiştiriyor.
CİHAZ VE ORTAM BAĞIMSIZ ÇÖZÜMLER DEVRİ! yüksek olduğu sistemler karşımıza çıkıyordu. Bu tip çözümlerde kullanıcıların sistemden faydalanması için sürekli destek alması gereken karmaşık yapılar söz konusuydu. Bunlar sadece odalar arası konuşan, dışarıdan bağlanmanın zahmetli ve pahalı olduğu yapılardı. Bu nedenle, Logitech Türkiye Ülke Müdürü Mustafa Uyar’ın dikkat çektiği gibi, video konferans çözümleri bugüne kadar sadece üst düzey yöneticilerin ya da büyük odalarda toplanan büyük grupların birbirleri arasındaki görüşmelere yönelikti.
Logitech Türkiye Ülke Müdürü Mustafa Uyar Eskiden tek bir sağlayıcının tüm ürünlerinin kullanıldığı, kurulumunun, işletmesinin ve özellikle satın alma maliyetlerinin
Bugün ise, tüm dünyada iş yapma biçimleri değişiyor, yüz yüze görüşmeye ve video paylaşımına ihtiyaç duyuluyor. “Kurumlara video konferans ürünlerini anlatırken, altyapıyı
bulut sistemleriyle sağladığımızdan bahsetmek, eskiden çok zor olan video konferans projelerinin uygulanabilir hale gelmesine sebep oluyor” bilgisini paylaşan Mustafa Uyar’a göre, bugün, video konferans ürünleriyle farklı lokasyonda verimli iş görüşmeleri ve proje toplantıları yapılabiliyor, ortak çalışma ortamı yaratılabiliyor.
bağımsız çözümler. Hepimiz farkındayız ki artık herkesin akıllı telefonları birer kamera, herkesin laptopu birer iletişim cihazı ya da tabletleri birer bağlantı arabirimi. Toplantı odaları da her noktadan bağlanacak farklı çalışma gruplarının sanal olarak bir araya gelerek ortak çalışabildikleri ortamlar.”
“Logitech’in video konferans çözümleri, kurumlara verimliliğin yanı sıra, iş süreçlerinde olumlu sonuçlar elde edilmesi imkânını sunuyor. Zaman ve mekân ayrımı olmaksızın, şirkette tüm çalışanların bir araya gelebildiği bir yapı kurmaya yardımcı oluyor” bilgisini veren Mustafa Uyar, ekledi: “Günümüzde de zaten beklenti sanal, görsel ve her yerden katılabildiğimiz cihaz ve ortam
2019 yılı ve orta vade için baktığımızda, değişen iş dünyasıyla birlikte kablosuz ürünlerin yer aldığı ve küçük grupların hızlıca toplanabildiği modern konferans odaları ön plana çıkacak. Bu beklentisini dile getiren Mustafa Uyar, “Kullanıcı deneyimini ön planda tutan konferans sistemleri öne çıkacak. Ürünlerimizi bu trendler doğrultusunda geliştiriyoruz” bilgisini verdi.
18 DOSYA
BThaber
Ses ve Görüntü Sistemlerinde En Yeniler, Yeni Eğilimler
5 - 11 KASIM 2018
İLETİŞİMDE DİJİTAL EKRANLAR GÜÇ KAZANIYOR Güvenlik konusu kurum ve kuruluşların öncelikli gündem maddesi. Zira bir kurumun sistemindeki güvenlik açığı hem işin rakiplerin eline geçmesine hem de yüklü miktarlarda maddi kayıplara yol açıyor. Bunu önlemenin yolu ise kullanılan yazılımların güvenlik açığının olup olmadığının iyi kontrol edilmesinden geçiyor. “20 ülkede kurup yönettiğimiz 40 bini aşkın dijital ekran, mühendislerimizin geliştirdiği yerli S9Vision DS yazılımını kullanıyor” bilgisini veren Sistem 9 Pazarlama Müdürü Harun R. Akol, mevcut ve sonrasında ortaya çıkabilecek güvenlik açıklarını dikkate alarak geliştirdikleri yazılımı geliştirmeye devam ettiklerini de vurguladı. Hizmet verdikleri alanın küresel bazda ‘Digital Signage’ olarak bilindiğini, kendilerinin ise bu hizmeti Türkiye’de ‘Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları’ adıyla yaygınlaştırdıklarını vurgulayan Harun R. Akol, bu ekranlarda yazılım ve otomasyonun verimliliğini artırmaya yönelik yeniliklerin öne çıktığına dikkat çekti. Müşteriler de artık hibrit hizmet sunanları tercih ediyor. Ayrıca dijital ekranlarda davranış, hareket ve demografik
verilerin ölçümü önem kazanırken, bu ekranların mobil cihazlarla entegrasyonu da hızlanıyor. Akıllı telefon kullanıcı sayısı katlanarak artarken, Harun R. Akol’un belirttiği gibi, mobil pazarlamadan da yararlanan açıkhava reklam mecrası bu alanı etkin kullanmaya başladı. Dolayısıyla açıkhavada kullanılan dijital ekranların, bu entegrasyon sayesinde izleme ve veri toplama işlemi kolaylaşıyor. GPS üzerinden konum belirlemeler, hedef pazarlama konusunda önemli bilgiler sağlıyor. Dijitalleşmenin açıkhavada yaygınlaşması, Akol’a göre, dinamik kampanyaların tüketicilere hızlı ulaştırılmasını sağlıyor. Kamu kuruluşlarının açık mekanlara yerleştirdiği WiFi noktaları ve kiosklar, örneğin insanların bisiklet veya araba paylaşımını kolaylaştırıyor. Böylece Akol’un dikkat çektiği gibi, markalar, daha iyi metrikleri yönlendirerek, deneyimsel düzeyde doğrudan izleyiciye bağlanabiliyor. Türkiye’de farklı alanlarda, farklı hizmetler sunan 200 müşterileri olduğunu belirten Harun R. Akol, süreci, “Uzman ekibimiz önce müşterinin mekanlarını gezip, yerinde keşif yapıyor. Cihaz ve
diğer yatırım kalemlerini de bu keşfin sonucuna göre yapıyoruz. Hizmet verip çözüm ürettiğimiz alanlarda müşterilerimize fahri danışmanlık yaparak, onları gereksiz masraflardan kurtarıyoruz” sözleri ile özetledi. Self servis kavramı giderek gelişiyor Günümüzde bankacılıktan perakende sektörüne, sinemalardan restoranlara, otellerden büyük işletmelere kadar geniş bir alanda kullanılan dijital ekranlar, mevcut hizmetlerinin yanı sıra Self Servis kavramını da üst düzeye taşıyan yeni özelliklere kavuşuyor. Bazı firmalar, dijital ekranlara yönelik geliştirdikleri yazılımların güvenlik açıklarını azaltmaya yönelik çalışmalar yapıyor. “Bu çalışmaların olumlu sonuçlanması halinde, sadece bizim kurup yönettiğimiz ekranlarda değil, gerektiğinde, dijital ekranların büyük bir kısmından satın alma ve ödeme yapılması mümkün hale gelecek” bilgisini paylaşan Akol, 2019 öncelikleri odağında şu bilgileri verdi: “Yaptığımız işi ciddiye alıp yakından izlediğimiz gibi, sonuç odaklı
Sistem 9 Pazarlama Müdürü Harun R. Akol çözümler geliştiriyoruz. Önümüzdeki yıllarda da hizmetlerimizi müşterilerimizin mesajlarını görseller eşliğinde daha çekici hale getirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Enerji tasarruflu, ayrıca nakliye maliyeti, işgücü kaybı ve karbon ayak izini azaltan çözümlerimizi daha da geliştireceğiz. Müşterilerimize sunduğumuz anahtar teslimi hizmetlerimizin; çalışanların verimliliğini, satışlar ve müşteri sadakatini artıran özelliklerini daha da geliştireceğiz.”
EV KULLANICILARI ARASINDA YAYILIM KENDİNİ GÖSTERECEK
Aten Türkiye Satış Müdürü Doğan Sarı Ses ve görünü sistemlerinde iki farklı başlıkta yenilikler öne çıkıyor. Bunlardan ilki çözünürlükler, ikincisi ise ses ve görüntü sistemlerinde kullanılan altyapı. HD,
Full HD, 4K derken, Aten Türkiye Satış Müdürü Doğan Sarı’nın da dikkat çektiği gibi, her geçen yıl kullanılan çözünürlükler de artıyor. Full HD çözünürlükler yeni yeni tam anlamıyla kullanılmaya başlanmışken, 4K ekranlar çoktan piyasaya hakim oldu. “Üreticiler ise şimdiden 8K çözünürlükteki ekranlarını duyurmaya başladılar” bilgisini veren Doğan Sarı’ya göre, ekran üreticilerinin başını çektiği bu rekabet sebebiyle ilerleyen zamanda daha yüksek çözünürlüklere sahip sistemler de ortaya çıkacak. Diğer bir yenilik ise ses ve görüntü sistemlerinde kullanılan altyapıda karşımıza çıkıyor. Doğan Sarı, ses ve görüntü sistemlerinde artık geleneksel ses ve görüntü kabloları yerine ağ altyapısının kullanılmaya başlandığına işaret etti. Bu noktada, yeni bir sistem
kurulurken veya yenilenirken, artık geleneksel kablolarla yeni bir altyapı kurmak yerine halihazırda var olan ağ altyapısı kullanmak birçok avantajı da beraberinde getiriyor. Bu kapsamlı yenilikleri kullanma ilgisine bakıldığında, Doğan Sarı, önemli bir noktaya dikkat çekti: “TV üreticilerinin çözünürlük konusunda öncü olması sebebiyle şirketler de ister istemez bu yenilikleri takip ediyorlar. Ses ve görüntü sistemlerinde ağ altyapısının kullanılması ise gerek var olan altyapının kullanılması gerekse kolaylıkla genişletilebilir olması ile şirketler tarafından olumlu karşılanıyor.” Doğan Sarı, ses ve görüntü sistemlerinde kurumsal farkındalığı geliştirmek için stratejilerini ve hedeflerini ise şöyle anlattı: “Gerek fuarlar olsun, gerek
şirket aktiviteleri olsun bu yeni teknolojiler ön planda tutuluyor. Sistem tasarımı aşamasında şirketlere hem geleneksel yöntemlerden hem de yeni teknolojilerden bahsediyoruz. Ayrıca, sosyal medyanın gücünü kullanmak amacıyla çeşitli platformlarda bu tarz yeni teknolojileri kullanan ürünlerin videolarını veya örnek uygulamalarını da paylaşıyoruz. Orta vadede ise ses ve görüntü sistemlerinin ev kullanıcıları arasında iyiden iyiye yayılmasını bekliyoruz. Hem sinemanın hem de oyun dünyasının bu yönde ilerlediğini görüyoruz. Ayrıca, şu anda ses ve görüntü sistemlerinde kullanılan yönetim sistemlerinin ‘akıllı ev sistemleri’ olarak evlerde yaygın bir biçimde kullanılacağını da öngörüyoruz.”
20
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
5 - 11 KASIM 2018
MechSoft, Akıllı Bilgi Yönetimi Konferansı’nı gerçekleştirdi
Akıllı Bilgi Yönetimi Konferansı, MechSoft Türkiye tarafından 11 Ekim
Perşembe günü Silence İstanbul Hotel Ataşehir’de düzenlendi. Konferansta, iş
dünyasını dijitalleştirmenin yararları ve ‘Akıllı Bilgi Yönetimi’ sistemlerinin bu süreçteki önemine vurgu yapıldı. M-Files’ta yapılan geliştirmeler, KVKK uyumluluğu, IML teknolojileri ve daha pek çok M-Files yeteneği de konferansı oluşturan satır başlıkları oldu. M-Files yurtdışı ekibinin de CEO seviyesinde katılımı ile gerçekleşen etkinlik, sektörden yetkin konuşmacı ve panelistlerin deneyimlerini paylaştığı bir sahne oldu. Konferansın öğle arasından
önce, konuşmacı ve panelistler “Akıllı Bilgi Yönetimi Sistemleri” ile dijital dönüşüm deneyimlerini paylaştı. Konuşmacılar ve panelistler arasında Ford Otosan, Eureko Sigorta, Dorçe Prefabrik, Tatil Budur, Balparmak, Ewe, Kalyon İnşaat, Yüksel Holding, Rönesans Holding’den yetkili isimler yer aldı. Ayrıca, her sektörden pek çok lider firma da etkinliğe katılım gösterdi. Etkinlikte günün ikinci yarısında ise M-Files
eğitimleri gerçekleştirildi. Eğitimler eş zamanlı olarak iki farklı oturum şeklinde düzenlenirken, birinci oturum Genel Yönetici Eğitimi; M-Files Admin Paneli üzerinden M-Files'ın özelleştirilmesine yönelik, ikinci oturum ise M-Files ile Yazılım Geliştirme Eğitimi kapsamında daha çok yazılım geliştirme geçmişi olan ve M-Files Genel Yönetici Eğitimi’ni daha önceden alan katılımcılara yönelik oldu. Etkinlik sonunda eğitim katılımcılarına Eğitime Katılım Sertifikası da takdim edildi.
Açık kaynak farkındalığı artıyor Red Hat Forum Türkiye 2018, 6 Kasım 2018 tarihinde Swissotel The Bosphorus’ta açık kaynaklı yazılım dünyasının kapılarını katılımcılara açacak. IBM tarafından geçtiğimiz hafta satın alınan Red Hat’in Türkiye ekibi Red Hat Forum öncesi basın mensupları ile buluştu. Toplantıda konuşan Red Hat Türkiye Ülke Müdürü Haluk Tekin, açık kaynaklı sistemlerin doğru tanımlanması gerektiğini vurguladı ve şu bilgileri paylaştı: “Red Hat vizyonunun kalbinde; teknoloji ‘açık’ kaldıkça, bireyler fikirlerini özgürce paylaştıkça ve toplulukların çabaları üzerine bina edildikçe onun gelişip ilerletebileceğine duyduğu inanç yatar. Bunu görmek için, dünya genelinde açık kaynağın nasıl yayılıp benimsendiğine
bakmamız yeterli. Pek çok sektörde kurumlar açık teknolojinin ve ona eşlik eden topluluk çalışmalarının ticari değerinin farkına vararak, açık kaynaktan giderek daha fazla faydalanmaya başladılar. Bugün Microsoft’un Linux ve açık kaynağın korunmasına destek için Open Invention Network’e (OIN) katılması da bunun bir göstergesi. Red Hat ise açık kaynak liderliğine 25 yıl önce başlamıştı. Günümüzde havayolu şirketlerinin yüzde 100’ü, telekomünikasyon sağlayıcıları ve Fortune 500 listesindeki ticari bankalar Red Hat’in açık kaynak çözümlerini kullanıyor.” Turkcell ile bulut depolama ürünleri lifebox üzerinde örnek teşkil eden bir çalışma
sürdürdükleri bilgisini veren Tekin, sözlerine şu şekilde devam etti: “Açık kaynak geliştirme modeli ile hizmet sağlayıcılar ve tüm endüstri, inovasyona çok daha hızlı ve çok daha kapsamlı erişim sağlıyor. Birçok farklı endüstri aynı teknolojileri kullanır fakat farklı yaklaşımlarla inovasyon yapar. Bu nedenle açık kaynak toplulukları, aynı teknolojiyi temel alan farklı problemlere farklı çözümler geliştirirler. Şirketler markalı teknolojiler kullandıklarında, tek bir sağlayıcıya bağımlı kalırlar ve bu da aslında ciddi bir risk olabilir. Zira o sağlayıcının teknolojisi, gelecekte karşılaşılabilecek tüm ihtiyaçlara cevap veremeyebilir.
Geçmişte, altyapılarına yetenekler kazandırmak isteyen şirketler endüstrinin belli başlı büyük şirketlerine bağlı kalmak zorundaydı. Açık kaynakla birlikte, hizmet sağlayıcıları çok daha fazla kontrol imkanına kavuşuldu. Açık kaynak
platformları ayrıca daha yüksek yazılım kalitesi sunar ve güvenliğin artırılmasını sağlar. Şirketler o yazılım üzerinde çalışan ve onu test eden çok daha geniş çapta topluluklara sahip olur, hata ya da ‘bug’lar çok daha erken tespit edilir.”
Yazılım testleri için yaratıcı çözümler Yazılım alanında uzun yıllara dayanan deneyimlerin ardından kurulan TesterYou, yazılım geliştirme ve testleri süreçlerine yeni ve innovatif bir bakış getirmek üzere hizmet hayatına başladı. Yazılım sektöründe uzun yıllar önemli başarılara imza atan Barış Sarıalioğlu ve Tolga Mırmırık’ın yeni hayata geçirdikleri TesterYou’nun gelişmiş test süreçleri ve uygulama metodolojileri ile daha verimli, zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan yazılım süreçlerine ulaşmak mümkün oluyor. Yazılım sektörü profesyonellerinin katılımı
ile gerçekleştirilen TesterYou’nun tanıtımında bir konuşma yapan ve yazılım testi alanına farklı bir bakış açısı getireceklerine değinen TesterYou Kurucu Ortağı Barış Sarıalioğlu; “TesterYou, yazılım testi konusunda uzun ve kısa süreli danışmanlık, kurumlara personel desteği ve dış kaynak hizmeti, özel eğitim/etkinlik hizmetleri sunan bir firma olarak çalışmalarına hızla başladı” bilgisini verdi. TesterYou Kurucu Ortağı Tolga Mırmırık, “Kurumun ürettiği yazılım ürününün dinamikleri, kullanım alanı, hata toleransı ve taşıdığı
riskler bu testlerin miktarını artıracak ya da azaltacak temel unsurlar. Testler, yazılım şirketlerinin ürün geliştirme süreçlerinin ayrılmaz bir parçası. Türkiye’deki yazılım geliştirmeye önem veren kurumların hemen hemen tamamında yazılım test uzmanı istihdam edilmeye başlandı. Kurumlarda global test araçları kullanılmaya çalışılıyor ve özellikle eksik olan alanlar danışmanlık hizmetleri ile tamamlanıyor. Bu noktada TesterYou uzmanlığı ile fark yaratacak çözümler sunuyor” dedi.
İşNet Kesintisiz Veri İletimi Desteğiyle Lider Petrol Ofisi’nin Gücüne Güç Katıyor Türkiye akaryakıt, madeni yağlar ve kimyasallar pazarlarının lideri Petrol Ofisi, yakıt temininden müşteriye dağıtımına kadar uçtan uca veri iletişimini İşNet’in profesyonel ekibiyle kesintisiz ve güvenli bir şekilde yürütüyor. Petrol Ofisi 77 yıllık geçmişiyle, bugün Türkiye’nin lider akaryakıt dağıtım şirketidir. 81 ilin tamamını kapsayan 1.700’ü aşkın yakıt istasyonuyla Petrol Ofisi, ülke çapında hizmet veren en yaygın perakende satış ağına sahip akaryakıt dağıtım şirketi kimliğini taşıyor.
Ülkemizde lisans sahiplerince piyasaya arz edilen akaryakıt ürünlerinin tamamının, Avrupa Birliği standartlarına ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlenen teknik mevzuatlara uygun olması gerekiyor. Bu noktada, Petrol Ofisi de EPDK’ya bildirilmek üzere bayilerinin otomasyon sistemlerini ve sistem arıza durumlarını izleme, satış yapılan akaryakıt türünü içerecek şekilde tank ve bağlı oldukları pompa bilgilerini sorgulama, bayi stok hareketlerini tank bazında ve toplam olarak sorgulama, bayi pompa satış hareketlerini plaka, akaryakıt
türü, miktar, fiyat bilgilerini içerecek şekilde sorgulama gibi tüm işlemleri gerçekleştirebileceği hızlı, güçlü, kesintisiz ve güvenilir veri iletimi altyapı sistemleri kullanıyor. Mevzuatlara uygun veri iletimi Müşterilerine ileri teknoloji kullanarak hizmet vermeyi öncelik olarak benimseyen Petrol Ofisi, teknoloji iş ortağı olarak İşNet’i seçti. Petrol Ofisi böylelikle uçtan uca yüksek veri iletimini sağlamış oluyor. Yasal mevzuat gereği, istasyonlara dağıtılan ve satışı yapılan tüm akaryakıt bilgilerinin iletiminin her yarım saatte bir ve günde 48 kez EPDK’ya raporlanması gerekiyor. Veri iletimindeki herhangi bir gecikmenin kritik cezai yükümlülükleri bulunuyor. Bu nedenle İşNet’in sunduğu kesintisiz veri iletimi hizmeti büyük önem taşıyor. 2004 yılında başlayan Petrol Ofisi- İşNet iş birliği, bugün yeni teknolojilerle ve kurumun büyüme
hedefleriyle paralel gelişerek devam ediyor. Bugün, Petrol Ofisi’nin 1.700’ü aşkın istasyonu, uydu ve karasal hatlar üzerinden yedekli bir altyapıyla kesintisiz çalışıyor. Otomasyon sistemi içinde yakıt tanıma, mobil ödeme sistemleri gibi uygulamalar yer alıyor. Tüm istasyonlardan gelen veriler, kapalı devre ile Petrol Ofisi merkez sunucularına iletilerek buradan da EPDK’ ya raporlanıyor. Ayrıca Petrol Ofisi istasyonlarının kamera görüntüleri anlık olarak Petrol Ofisi merkezine iletiliyor. Petrol Ofisi merkez ve terminallerinde bulunan donanımların bakım ve işletimi de İşNet tarafından sağlanıyor.
Profesyonel ve yaygın servis ağıyla hızlı hizmet Petrol Ofisi’nin veri iletiminde İşNet’i tercih etmesi, kritik ve önemli parametrelere dayanıyor. • İşNet’in Türkiye çapında yaygın servis ağı ve bölgelerde
www.isnet.net.tr
hazır cihaz stoğu sayesinde yeni kurulum taleplerinin çoğu zaman aynı gün içinde karşılanması, • Petrol Ofisi taleplerine uygun otomatik ve detaylı raporlaması, • 7/24 tüm Petrol Ofisi istasyon trafiğini izleme ve erken müdahale hizmeti sunması, • Petrol Ofisi’nin 1.700’ü aşkın istasyonunda çalışan ve sürekli güncel olması gereken projelerinin iletişim altyapısını başarı ile sunması özelliklerini sıralayabiliriz.
İşNet’in hem karasal, hem de uydu altyapısı ile hizmet sağlamasının sonucunda coğrafi kısıtlardan bağımsız bir erişim imkânı sunması, tıpkı Petrol Ofisi gibi 81 ilde hizmet noktasının olması ve ayrıca EPDK mevzuatına uygun tüm hizmet süreçlerini yerine getirmesi Petrol Ofisi’nin kendi sektöründe liderliğini sürdürmesine katkı sağlıyor.
ADVERTORIAL
Memleketin en uç noktalarına kadar hizmet götürmeyi ilke edinen Petrol Ofisi, aynı zamanda 1 madeni yağ fabrikası, 9 akaryakıt, 3 LPG dolum terminali, 20 havaalanı ikmal ünitesi ve yaklaşık 1 milyon metreküp depolama kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük üçüncü özel sektör şirketi konumunda bulunuyor. Petrol Ofisi; benzin, motorin, LPG, madeni yağ, jet yakıtı, fuel oil, gaz yağı gibi yakıtların kendi terminallerine teminini ve oradan da tüm Petrol Ofisi istasyonlarına dağıtımını zamanında, uluslararası standartlara ve yasal mevzuata uygun olarak, güvenli bir şekilde gerçekleştiriyor.
İthalat rakamları nihayet belli oldu
Bu sayıda... • Internet'te dernekleşme krizi (Sayfa 2) • 29 öğrenciye bir öğretim üyesi (Sayfa 3) • HP, PC yatırımının meyvelerini bankacılıkta topluyor
Türkiye BT sektörünün 1996 yılı Ocak-Şubat dönemine ait ithalat ra kamları nihayet belli oldu. Gümrük Birliği'ne geçişle birlikte uygulanan gümrük beyannamelerinin değiştirilme si nedeniyle bu yılın resmi dış ticaret bilgileri bir türlü açıklanamadı. 9 ayı aşkın bir süredir merakla beklenen it halat rakamları geçtiğimiz haftalarda Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından tahmin edildi. Kesin olmayan verilere dayanan bu rakamlar arasında BT sek törüne yönelik özel bir açıklamaya yer verilmiyor. Bu arada Türkiye BT sektö rüne ait Ocak ve Şubat ayının kesin it halat rakamları da belli oldu. Buna gö re 1996 yılı Ocak-Şubat ayında BT itha-
EVRENSEL A K I N EVREN
B
Bi r ilk y a z ı. . .
T/haber'deki ilk günüm ve ilk işim bu... Uzun bir süredir gelişmesini sevinçle izle diğim bu yayın organında görev yapmak keyif li bir iş. Bilgi teknolojisi sektörünün içinde ve orta yerinde durmak yirmi yıllık tiryakiliğime çok uygun düşüyor; yeni ortamın bilinmezleri, heyecanlar ve yürek çırpıntıları yaratıyor. Bu güne dek onlarca kez bir bilgi işlem oluşumu nu, planlama, projelendirme ve kuruluşu da hil, müşterilerimle birlikte var etme mutluluğu nu yaşadığımı düşünüyorum. Ya da, var olan ları daha etkin, daha güçlü bir düzeye getir menin hoşluklarını. Bundan sonra sektörün ge lişimini yine yakından izleyip tüm başarılardan tat alabilme olasılığı beni sevindiriyor. BT/haber, okuyucu tabanı ve sektör ilişkileri açısından kritik kitlesine ulaştı. Gelişme ivmesi beklenenlerin de üzerinde. İnterpro'nun yapı sında bu gelişmeye paralel değişiklikler olması çok doğal. BT/haber'in başını çektiği Yayın Grubu da bu dinamizmi yaşıyor. Bu gelişme sürecinde aileye katılmaktan mutluluk duyuyo rum.
(Sayfa 7) • IBM'in ağ bilgi işlem stratejisinde önemli bir adım: OS/2 Warp 4 (Sayfa 9) • Prosoft, Netscape'in dağıtıcısı (Sayfa 14) • CeBIT'97'de Türkiye yine etkin değil
latı toplam 66 milyon 193 bin 113 do lar oldu. Bu rakam 1995 yılında aynı dönemin BT ithalatına göre yüzde 26'lık bir azalma ifade ediyor. 1995 yılı nın Ocak-Şubat dönemindeki toplam BT ithalatı 90 milyon 308 bin 967 bin dolardı. Bu yılın ilk iki ayını değerlen dirdiğimizde de Şubat ayında, Ocak ayına göre BT ithalatı 11 milyon 614 bin 453 dolar daha fazla gerçekleşmiş.
yazıcılarda rastlanması ise oldukça il ginç. 1996 yılında, geçtiğimiz yılın Ocak-Şubat dönemine göre nokta vuruşlu yazıcılar yüzde 75 dolayında artış kaydetmiş. Lazer yazıcılarda ise yine aynı dönemde geçtiğimiz yıla göre adet olarak yüzde 68'lik bir artış göz leniyor. (Ayrıntıh haber sayfa 4'te)
(Sayfa 15) • 1997'de Hong Kong'ta işler eskisi gibi olacak mı? (Sayfa 20) • Satranç Olimpiyatı 2000 yılında İstanbul'da (Arka
sayfa)
Java, taşlan yerinden oynatacak
Öte yandan bu yılın yazıcı ithalatı verilerine bakıldığında nokta vuruşlu yazıcıların artışı dikkat çekiyor. Geçtiği miz yıllarda lazer yazıcılarda yaşanan artışın, bu yıl giderek pazar payı kay betmesini beklediğimiz nokta vuruşlu
NC ile birlikte yıldızı parlayan bir diğer olgu da Java oldu. Java, in sanlara daha önceleri duyulmamış ve 'hayal' gibi gözüken çok şey va at ediyor. Şimdi de bu hayal, gerçeğe dönüşüyor. 30 Ekim 1996 tari hinde Java'nın yaratıcısı Sun Microsystems, canlı uydu bağlantısı ile İs tanbul'da tüm dünya ile aynı anda bu 'gerçeğin' tanıtımını yaptı.
E C N A Ö T L F I Y A H 2 2 BU
(Ayrınttlı haber sayfa 8'de)
Avrupa BT pazarında Macaristan da var!
Macaristan BT endüst
risinin kalbi, her yıl Ekim ayında Compfair fuarında atıyor.
Bu yıl 9'uncusu
düzenlenen fuar, Buda
peşte'nin büyük fuar alanında 22-26 Ekim 1996 tarihlerinde
gerçekleştirildi. Macaristan, İstanbul'a eşit nüfusa sahip olma sına karşın BT şirketi zengini bir ülke. Hükümetin uyguladı
ğı vergi politikası yüzünden hemen herkes şirket olmuş. Ha len 5 bini aşkın BT şirketi faaliyette bulunuyor. Bunlann
önemli bir bölümü bir veya birkaç kişilik ve yazılım ağırlıklı. Bu nedenle de Compfair'e katılan 580 şirketin oldukça küçük alanlarda ürünlerini sergilediği göze çarpıyordu.
İnterpro A.Ş Genel Müdürü Ruşen Yaykın, Macaristan izle
(Devamı 2. sayfada) nimlerini BT/haber okurları için kaleme aldı.
(Sayfa 12)
Bu sayının tüm sayfalarına www.bthaber.com.tr'den ulaşabilirsiniz.
40.000+ ekran yönetimi 20 ülkede hizmet
SİSTEM 9 DİJİTAL YAYIN VE BİLGİLENDİRME EKRANLARI İLE KURUMUNUZU GELECEĞE TAŞIYIN! Sistem 9’un profesyonel ekran çözümleriyle kurumunuza özel tv kanalına sahip olun, satışlarınızı artırın, kurumsal iletişiminizi güçlendirin.
PERAKENDE MAĞAZACILIK, GIDA, BÜYÜK İŞLETMELER, OTELLER, BANKA ŞUBELERİ VE ÜRETİM TESİSLERİNE ÖZEL ÇÖZÜMLERİMİZ KURUMSAL TV
VIDEO WALL
İNTERAKTİF UYGULAMALAR
LED EKRAN
VİTRİN ÖNÜ DİJİTAL POSTER
DİJİTAL MENU BOARD
TOPLANTI ODASI VE OTOMASYON SİSTEMLERİ
Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları ile görsellerinizi tek merkezden güncelleyebilir, afiş veya postere dayalı matbaa ile operasyonel maliyetlerinizi ortadan kaldırabilir, satışlarınızı artırabilir ve kurumsal iletişiminizi en üst düzeye taşıyabilirsiniz. Sistem 9; donanım, yazılım, sistem kurulumu, içerik üretim ve yönetimi, satış sonrası 7/24 teknik servis desteği ile anahtar teslim çözümlerinin arkasında, müşterilerinin yanında.
info@sistem9.com www.sistem9.com 0212 691 64 00
24 KARİYER
BThaber 5 - 11 KASIM 2018
Ecolab’da Ortadoğu ve Afrika sorumlusu Hülya İbrahim oldu
Yeni nesil için bir stratejiniz olsun Dijital dönüşümün gelecek süreçte birçok mesleğin yok olmasına ve yeni mesleklerin ortaya çıkmasına neden olacağı her fırsatta dile getiriliyor. Bu kapsamda şirketlerdeki İK kodlarının da değişeceğini belirten MY Executive Kurucu Ortağı Müge Yalçın, başarılı olmak isteyen CEO’ların, gelecekte yönetecekleri ekiplere hazırlanması gerektiği kanısında. Dijitalleşmenin, üretimden tüketime hayatın her alanını etkilediğini hatırlatan Müge Yalçın, şu bilgileri paylaştı: “İş dünyasının gelecekte de en çok arayacağı yetenekler konusunda iki özelliğin öne çıktığını görüyorum. Bugünden bireylere avantaj sağlamaya başlayan sürekli öğrenmeye açık olmak, multidisiplinerlik ve yaratıcı yaklaşım özellikleri gelecekte
de temel yetenekler arasında olacak. İş liderlerinin bu yeni çalışan profiline hazırlanması gerek ve bunun için CEO’lara gençlerle daha fazla zaman geçirmelerini öneriyorum. Örneğin; üniversitelerin etkinliklerine katılabilir, bilgi ve tecrübelerinizi paylaşacağınız konuşmalar yapabilirsiniz ama daha çok bu etkinliklerde aldığınız soruları iyice irdeleyin. Etkinlik öncesi ve sonrasında gençlerle sohbet için mutlaka vakit ayırın, onların görüş ve düşüncelerini dinleyin. Ayrıca, son yıllarda küresel şirketlerde yaygınlaşan ‘tersine mentorluk’ uygulamaları da gençleri anlamak adına çok faydalı. Bu gibi yöntemlerle gençlerden öğrenecekleriniz, şirketinizin geleceği için değerli katkılar sağlayacak.”
Küresel su, hijyen, enerji teknolojileri ve servis şirketi Ecolab’da son 5 yıldır Ecolab Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapan Hülya İbrahim, şirketin Türkiye, Güney ve Batı Afrika Pazarlarından
(MEA Bölgesi) Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü oldu. 27 yıl önce Ecolab’da Ar-Ge bölümünde başlayan kariyerini şirketin global düzeydeki üst düzey yöneticiliğine taşıyan İbrahim, Türkiye’nin de dahil olduğu pazardan sorumlu olacak. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü’nden mezun olan İbrahim, İstanbul Üniversitesi’nde İşletme yüksek lisansı yaptı. 1991 yılında kimyager olarak Ecolab Ar&Ge Bölümü’nde işe başlayan İbrahim, Ar&Ge Bölümü’nde 6 yıl çalıştıktan sonra Kurumsal Satış Direktörlüğü pozisyonuna atandı ve 5 yılın ardından aynı bölümün başına getirildi. İki yıl boyunca Türkiye’nin içinde yer aldığı
Doğu Avrupa’nın Kurumsal Bölümü’nün yöneticiliğini üstlenen İbrahim, ardından Türkiye, Rusya, Romanya, Ukrayna, Bulgaristan ve Türkiye Pazarlarından Sorumlu Müdür oldu. İbrahim, 2013’ten bu yana ise Ecolab’ın Türkiye ve İsrail Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordu. İbrahim, bu dönemde Anios&Deren birleşmesi, fabrika satın alınması, İstanbul’daki Ar&Ge Merkezi’nin geliştirilmesi, dağıtım operasyonunun yeniden yapılanması gibi projelere imza attı. İbrahim, aynı zamanda TUROB, GGD, TURYID, ETUDER, AmerikaTürk İş Konseyi gibi sektörel kuruluşların ve Türkiye Toplum Hizmetleri Vakfı’nın üyesi.
Etkinlikleriniz ile ilgili bilgileri bthabersirketleri.com/EtkinlikDuyuru adresine girebilirsiniz.
BThaber
ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R
21 Kasım 2018 Teknoloji Kaptanları Ödül Töreni İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
7 Şubat 2019 BTvizyon İstanbul Toplantısı İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
21 - 22 Kasım 2018 Bilişim Zirvesi'18 İstanbul Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
21 Şubat 2019 Teknoloji Platformları Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
E T K İ N L İ K L E R 5 - 8 Kasım 2018 VMworld 2018 Barselona AYRINTILI BİLGİ: www.vmworld.com/en/europe/index.html
Y U R T İ Ç İ
21 Kasım 2018 TIBCO Spotfire(X) Analytics Platform Lansmanı İstanbul WindowİST Plaza Maslak AYRINTILI BİLGİ: www.infolitik.com/21-kasim-spotfire-xlansman/#.W9BcCWgzbIV
12 Mart 2019 BTvizyon Gaziantep Toplantısı Gaziantep AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
13 Aralık 2018 Girne Toplantıları BTvizyon Girne AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
14 Mart 2019 BTvizyon Adana Toplantısı Adana AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
17 Ocak 2019 BTvizyon Bursa Toplantısı Bursa AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
11 Nisan 2019 Teknoloji Platformu İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
Y U R T D I Ş I
7 - 8 Kasım 2018 Fujitsu Forum 2018 Münih, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.fujitsu.com/global/microsite/ forum-2018/
26 - 30 Kasım 2018 AWS re:Invent Las Vegas, ABD AYRINTILI BİLGİ: https://reinvent.awsevents.com/
27 - 28 Kasım 2018 Open Mobile Summit San Fancisco, ABD AYRINTILI BİLGİ: https://events.incite-group.com/oms/
29 - 30 Kasım 2018 Disrupt Berlin 2018 Berlin, Almanya AYRINTILI BİLGİ: https://techcrunch.com/events/disruptberlin-2018/
BThaber
26 MEKTUP
5 - 11 KASIM 2018
Paylaştıkça büyüyen platform BinYaprak
Yeni haftadan merhaba, Haftaya israfa karşı gurur veren bir girişimin başarısı ile başlıyorum. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın seçtiği 9 girişimden biri olan teknoloji girişimi Fazla Gıda, sürdürülebilir iş uygulamalarına destek veren Accelerate2030’a davet edilmiş. Türkiye’den davet edilen tek “etki odaklı girişim” olan Fazla Gıda, Türkiye’nin gıda atığının yıllık toplam 214 milyar TL olduğu acı gerçeğinin karşısında, 1.5 yılda 2 bin 600 tonluk gıda kurtardıklarının altını çizmiş. Türkiye’de 17 şehirde faaliyet gösteren Fazla Gıda, yaklaşık 100 dernek ve gıda bankası ile iletişimde. 1,5 yılda dediğim gibi 2 bin 600 tonluk gıda kurtaran Fazla Gıda, 2 bin 500 üzerinde ürün çeşidi ile 4 bin 500 işlem sonucunda bu miktara ulaşmış. 4 kurumdan aldığı bu ürünleri 200 binin üzerindeki kişiye dağıtan Fazla Gıda’nın 1,5 yılda yaptığı ortalama yardım bedeli ise 10 milyon TL’nin üzerinde. Tüm bu süreç sonrası elde edilen sonuçlar gurur veriyor. Çünkü ülkemizde meyve ve sebzenin yüzde 28’i, henüz mutfağa gelmeden israf oluyor. Her yıl 214 milyar TL’lik gıdayı çöpe atıyoruz. Dünya genelinde yaklaşık 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor ve bu da 3,3 milyar ton karbondioksitin yayılmasına neden olup küresel ısınmayı hızlandırıyor. Tüm sektörlerde depolama ve nakliye süreçlerinde yaşanan bu israfın önüne geçmek isteyen Univera, Ar-Ge merkezinde geliştirdiği %100 yerli depo ve üretim yönetimi yazılımı StokBar ile hata oranının en yüksek olduğu depo ve üretim operasyonlarını dijitalleştirerek israfı azaltıyormuş. Nihayetinde yemeğin yolundan sofraya kadarki tüm adımlarını dikkatli hesaplamak zorundayız. Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) Türkiye Sürdürülebilir
Şehirler tarafından düzenlenen 6. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu, “Belediyeler için Bisikletli Ulaşımın Geliştirilmesine Yönelik Yol Haritası” çalıştayına ev sahipliği yapmış. Sempozyumdaki özel çalıştay, Türkiye’de bisikletli ulaşıma genel bakış, bu alandaki yasal düzenlemeler ve bisikletli ulaşımın yaygınlaştırılması için verilen teşviklerin yanı sıra dünyada bisikletli ulaşım ve iyi uygulama örneklerini gündeme getirmiş. WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Dr. Güneş Cansız, sadece bisiklet altyapısının kurulması değil, bisiklet yollarının yol güvenliğinin sağlanması için de projeler geliştirdiklerini belirtmiş. Binlerce kadın ve erkeğin desteğiyle büyüyen ‘Dijital İşte Kız Kardeşlik’ ağı BinYaprak, 21 Ekim İş’te Kız Kardeşlik Günü’nü kutladı. Jülide Ateş‘in moderatörlüğünde düzenlenen panelde, oyuncu Tuba Ünsal, Fortune Dergisi Yayın Koordinatörü Cüneyt Toros, Melek Pulatkonak ve vazgeçilmez dostum Aslı Caner bir araya geldi. Platformun kurucularından Pulatkonak ve Caner, üç yıl boyunca hayata geçirilen projeler hakkında katılımcılara bilgi verdi. BinYaprak‘ın yolculuğunun
TurkishWIN kız kardeşlik çemberi içinden geçen bir yolculuk olduğunu kaydeden Pulatkonak, “Projeye inanan destekçilerimiz sayesinde hızla büyüyerek bu günlere ulaştık” dedi. BinYaprak Kurucu Ortağı Aslı Caner, “3 yılda 3 milyon insana ulaşmayı başardık. BİP kanalı ile çok daha geniş bir kitleye, milyonlara ulaşacağımıza inanıyoruz. BinYaprak öğreten değil, paylaşan bir platform. Sayısız gerçek yaşam öyküsüne tanık olarak bizler de paylaşım içinde olduğumuz genç kadınlardan çok şey öğrendik” dedi. www. binyaprak.com her daim takibimizde. Gurur yüklü haberlerime devam edeyim. Elektrik ve Elektronik Geri Dönüşüm ve Atık Yönetimi Derneği İktisadi İşletmesi ELDAY, geri dönüşüm zincirine kazandırılan e-atıkları toplum yararına projelere dönüştürmeye devam ediyor. ELDAY bu kez bir Atık Kütüphanesi kurmak hedefiyle Beykoz 1908 Spor Kulübü ve Beykoz Eğitime Destek Derneği (BEDES) ile işbirliği yapıyormuş. Hedef; hem e-atıklar konusunda farkındalık yaratılması hem de daha çok kişiye okuma alışkanlığı kazandırılması. Beykozluların e-atık konusunda daha fazla bilinç kazanması hedefiyle
Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr
YIL 22 SAYI 1195
5 - 11 KASIM 2018
BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
Editör
Görsel Yönetmen
Online Editör
Handan Aybars handana@bthaber.com.tr
Tuğçe Diyar tugcee@bthaber.com.tr
Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l
Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr
Beykoz’a bir kütüphane de kazandırmak mümkün olacak. Enerji yönetiminde dünyanın önde gelen şirketlerinden Schneider Electric tarafından Türkiye’de 4 yıl önce oluşturulan ve her yıl toplumsal gelişim alanındaki katkılarından dolayı bir kişiye verilen ‘Pozitif Enerji’ Ödülü’ne bu yıl Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Dr. Fatih Birol layık görülmüş. Karara gerekçe olarak Dr. Birol’un Uluslararası Enerji Ajansı çatısı altında ve BM Herkes için Sürdürülebilir Enerji inisiyatifinin Danışma Kurulu üyesi olarak herkesin enerjiye erişimi, iklim değişikliğiyle mücadele ve enerji karmasında yenilenebilir enerjinin payının artırılması için dünya çapında yürüttüğü etkili çalışmalar gösterilmiş. Avcı Architects ve işbirlikçilerinin öncülüğünde mimarlık, tasarım ve sanat odaklı platform olarak kurulan The Circle, 1 Kasım Perşembe günü saat 19:30’da “Havza: Bir Su Hikayesi” sergisinin açılışına ev sahipliği yapmış. Profesör David Turnbull’un kurucusu olduğu, son on yıldır Doğu ve Batı Afrika’da etkin ve sürdürülebilir su toplama sistemleri inşa eden PITCHAfrica projesi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalardan oluşan sergi 2 Aralık’a kadar The Circle’da bizleri bekleyecek. “Watershed / Havza” aynı
zamanda Tasarım Bienali Paralel etkinliklerine dahil olarak ziyaretçilere de açık olacak. Özel İzmir Amerikan Koleji (ACI), Amerika’da 1992’den bu yana düzenlenen liselerarası robotik yarışması First Robotics Competitions’ın (FRC) Turkish Off-Season Turnuvası’nda şampiyon olmuş. Dünya genelinde 25 ülkeden robotun yarıştığı FRC Robotik Yarışması’nın Türkiye Off-Season ayağında, ACI 35 Takımı’nın da içinde bulunduğu İzmir Bahçeşehir ve Eskişehir Gelişim Okullarından oluşan üçlü ittifak şampiyonluk kazanmış. Türkiye'de geliştirilen orijinal fikri mülkiyete sahip oyunları belirleme ve ödüllendirme amacıyla 2012’den beri düzenlenen Kristal Piksel Video Oyun Ödülleri'nin bu yılki ayağı için başvurular da başlamış. Türkiye'nin en iyi oyunları, 20 Aralık 2018 Perşembe günü Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) Ankara’daki merkez binasında, BTK Oyun Maratonu kapsamında yapılacak ödül töreniyle sahiplerini bulacak. Haftaya bir kitapla noktayı koyacağım: ‘Mutluluk Kulübü’ ve ‘Mutluluk ile İlişkisi Var’ kitaplarının yazarı Müge Çevik, üçüncü kitabı ‘Mutluluk Kulübü-Gelişim’ ile karşımızda. Ceres Yayınları tarafından piyasaya sürülen “Mutluluk Kulübü Gelişim”, mutluluğun öğrenilebilir bir olgu olduğunu pozitif bilime dayanarak ve pozitif psikolojiden güç alan bir içerikle anlatıyor.
İtirazım var…
Ekonomik krizde ilk kurtarılacaklar listesinde otomobil, mobilya, konut, beyaz eşya sektörleri yer alırken, “Verimlilik” ile özdeşleşen bilişim teknolojilerinin akıllara bile gelmeyişine itirazım var. bthabersirketleri.com/itiraz
BThaber Genel Müdürü Özlem Unan İş Geliştirme ve Satış Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Yönetmenleri Kutay Göçe Çiğdem Şakar Rana Özgen Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken Yönetim Yeri: Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No:14 Kat:5 34704 Ataşehir İSTANBUL Telefon: (0216) 888 0 596 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02
Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.
ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER
Turkey should take the right steps in the light of these facts! METU Digital Transformation and Smart Systems International Conference and Exhibition (DTSS 2018), supported by TÜSİAD, was organized by METU-BİLTİR Center on 2426 October 2018. TÜSİAD also presented its report on “Digital Technologies and Economic Growth”. TÜSİAD Digital Economy Roundtable Member and Country Director for Google Turkey Bülent Hiçsönmez and report writer METU Department of Economics Faculty Member Prof. Dr. Erol Taymaz took part in the introduction session. The development of digital technology sector in Turkey and the relationship between digital technology and economic growth were discussed in the report and recommendations on strategies and policies for the development of digital technology sector were stated. Chairman of the Board of Directors of TÜSİAD Erol Bilecik, said regarding the report: “As confirmed by our report, there is a positive correlation between the expansion of digital technologies and economic growth. Digital transformation is an opportunity for sustainable growth and we do not have the luxury of not taking this opportunity. With effective policies focused on digital transformation, strong investments such as human resources and physical infrastructure, our digital technology sectors can become the engine of growth and productivity increase.” TÜSİAD Digital Economy Roundtable Member and Country Director for Google Turkey Bülent Hiçsönmez expressed that: “Our duty as the public
and privet sector, while providing enterprise-level technological and digital transformation, is to implement the programs and partnerships that will enable SMEs, employees, young people getting prepared for the workforce and children to be equipped with the most advanced digital skills.” The aim of the report prepared by METU Department of Economics Faculty Member Prof. Dr. Erol Taymaz is to examine the development of digital technology sector in Turkey, the relationship between digital technologies and economic growth of the country and at the enterprise-level to analyze and propose strategies and policies for the development of digital technology sector. The findings and recommendations in the report are as the following: - The share of digital technology sectors in the economy is increasing (especially the software sector). The share of digital technology sectors is low compared to OECD countries. Digital technology sectors are more productive than other sectors (average 2 times). The employment of digital technology staff is about 1% of total employment. Digital technology staff fees are twice as high as the average of other personnel. The share of digital technology sectors in world trade is low (excluding consumer electronics). Despite the increase in the number of patents, participation in international technology cooperation is not enough. The proliferation of digital technologies that increase productivity is not enough. Turkey’s position
is relatively good in terms of “Affordability” and the infrastructure. - According to crosscountry comparisons, there is a positive relationship between the expansion of digital technologies and economic growth. China has increased its global export share in all digital technology products and this increase began after 2010. While USA, Germany, Holland, Ireland, Taiwan and Korea maintain their export shares and competitive strengths, Vietnam and Poland have increased their share in digital technology exports in recent years. While Ireland and India are the most successful countries in the field of computer services, developed countries such as Japan, USA, Germany, France, England and the Netherlands play a key role in the development of digital technologies. - Considering the impact of digital technologies in Turkey, there is productivity and growth-oriented positive impact on technology sales. The company characteristics that affect the use of digital technology positively are the size of the enterprise, the quality of the labor force (high wages), the density of capital, the intensity of imports and the foreign capital company. The productivity of companies employing IT professionals is 3.6% higher than the companies that do not employ these personnel. In addition, there is a difference in productivity between companies using and not using the relevant technologies: ERP, CRM, SCM, Open source OS, RFID, cloud computing, broadband mobile devices, fixed link speed of more than 100 Mb/s and higher.
Policy tools needed for digital transformation Digital transformation took place in the report as an opportunity for fast and sustainable growth, focusing in particular on the need to improve the level of expansion of digital technologies for the production process in Turkey. Public policies should also focus on digital transformation in the process of development and economic growth and the establishment of institutional structures accordingly. The following topics should be considered in public policies: • Broadband communication networks and services that are active, reliable and accessible from anywhere should be expanded and new generation access infrastructures should be developed to cover all households and companies. • Since digital technologies are based on knowledge, legal arrangements should be made to ensure that everyone has free access to information and internet openness. Effective protection of personal data and internet security should be ensured. • Considering that digital technologies lead to fundamental transformations in product, process and business models, regulations should be flexible according to the new conditions. • Digital technologies should be expanded rapidly in the “labor-intensive” sectors, such as textile, clothing, automobiles and machinery, which are the engine of growth in the current conditions. • The rapid expansion of digital technologies, particularly in SMEs, should
be supported. • It is an obligation to train the necessary labor force and to ensure the continuity of demand in these sectors. (Share in total employment of information technology experts in Turkey is 1.06%. OECD average is 3.64%, 6.24% in Finland) • Active participation of researchers and companies in international innovation networks should be ensured. • Manpower, physical infrastructure and fixed capital investments should be increased significantly.
C
M
Y
CM
Options of Turkey 1. In case of failing the digital transformationoriented developments in the company’s strategy and public policy; the weakening the competitiveness of Turkey would make Turkey stay behind the developing countries in the international division of labor. 2. With the promotion to increase the productivity of existing sectors of digital technologies in Turkey, Turkey as Europe’s “manufacturing base”, can maintain the gap between the developed countries and its position in the international division of labor. 3. Turkey will improve its position in the international business division of the digital transformation, which can ensure rapid and sustainable growth. This option is appropriate for Turkey to carry out the skilled labor force should be established, physical infrastructure and fixed capital investments should be significantly increased, to provide digital transformation strategies and policies should be implemented systematically and continuously.
MY
CY
CMY
K
Radore, internet servis sağlayıcıların tamamına rahatlıkla erişebildiği metro hattının üstündeki benzersiz konumuyla “doğal” operatör bağımsız veri merkezidir.
VERİ
KEZİ İLE ER AKLINDAKI SORULARI
İLİ İLG
M
BT profesyonelleri günün her anında zaman kaybı yaşamadan Radore’ye kolayca ulaşabilir. Tier III standartlarındaki tam yedekli altyapısı ile %99,99 uptime oranı sunabilen Radore, “yerel” veri merkezidir. İş dünyasının kalbinde, İstanbul’un merkezindedir.
İSTANBUL’UN MERKEZİNDEKİ
VERi MERKEZi
RADORE
Embrace the digital transformation, not reject it The Young Executives and Business People Association (GYİAD) organized a conference on “Success in Digital Transformation” for family businesses and SMEs under the leadership of the Digital Working Group on 26 October. In the conference where different sessions and speeches were held, the importance of digital transformation was discussed, how digital transformation should be in family businesses and SMEs, and case studies were shared. In his opening speech, Yiğit Savcı, Chairman of the Board of Directors of GYİAD, stated that family businesses and SMEs were resistant to innovations.
We must prepare an action plan for this. Savcı said that digital transformation offers great opportunities for family businesses and SMEs. We should all review our ways of doing business. In the upcoming period, we will need to transform the second generation of families or in-house entrepreneurship with our traditional methods of doing business. Fuat Pamukçu, Vice President of GYİAD and Digital Working Group, said: “Unfortunately, having the 60% of the added value and 75% of the workforce in manufacturing and exporting market in Turkey, SMEs use high and medium technology
by only 10%. In a study conducted in our country with companies having a turnover of over 500 million TL, the digitalization rate was determined as 60%. This level of our companies is 25% lower than the average of our international competitors. The fact that SMEs and family companies reaching the level of digitalization of large companies corresponds to an increase of 1.5 to 3.0% in the economy over a 10-year period, as a total of 25- 35 billion USD.” Rejecting companies cannot survive Speaking at the event, TÜSİAD President Erol Bilecik
pointed out that the business world should be transformed for digital transformation and added: “The digitalization process is expected to bring about new business lines and different investment areas. The emergence of new professions with a focus on innovation and creativity is inevitable. For this reason, it is very important to transform the competencies of the education system and existing employees of the new generation and to provide the young population with analytical and critical thinking skills.” In the first session of the event, “Digital Secrets of Success: Why and How to
Transform Digitally” issue was addressed. Speaking during the session, Türk Telekom CEO Paul Doany said, “In particular, family companies need to plan their 10-year projections for digital transformation, and that managers, company owners and decision-makers take initiative. Those who reject digital transformation or those who cannot adapt will unfortunately not be able to hold on in the future. For this reason, companies need to explain to management, management boards and CEOs that this is a necessity. Even when it is needed, support should be taken from outside.”
We spent only 15.3 billion USD on R&D R&D expenditures by the purchasing power of certain countries are examined and Turkey was seen to be placed 15th, spending 15.3 billion USD. PRNet, the media monitoring and
reporting agency, examined the research on the R&D expenditures of the countries. According to information compiled by PRNet from the UNESCO Institute for Statistics data and media
coverage, it was seen that Turkey’s R&D spending was 15.3 billion USD. The research was carried out according to the country’s purchasing power, many countries took place in the
research and Turkey ranked 15th. The top 10 countries with R&D investments were listed as the following: USA: 476.5 billion USD, China: 370.6 billion USD, Japan: 170.6 billion USD, Germany:
109 billion USD, South Korea: 73.2 billion USD, France: 60.8 billion USD, India: 48.1 billion USD, the United Kingdom: 44.2 billion USD, Brazil: 42.1 billion USD, Russia: 39.8 billion USD.
MechSoft held Smart Information Management Conference Smart Information Management Conference was organized by MechSoft Turkey. The conference highlighted the benefits of digitalizing the business world and the importance of the Smart Information Management systems in this process. Developments in the M-Files solution in this
area, KVKK compliance, IML technologies and many other M-Files capabilities were the headlines that formed the conference. The event, which was realized with the participation of the M-Files overseas team at the CEO level, was a platform where the competent speakers and panelists from the sector
shared their experiences. Before the conference’s lunch break, speakers and panelists shared their experiences of digital transformation with Smart Information Management Systems. Speakers and panelists included Ford Otosan, Eureko Sigorta, Dorçe Prefabrik,
Tatil Budur, Balparmak, Ewe, Kalyon Construction, Yüksel Holding and Rönesans Holding. In addition, many leading companies from all sectors participated in the event. In the second half of the day, M-Files trainings were held. While the trainings were organized in two different
sessions simultaneously, the first session was the General Manager Training via the M-Files Admin Panel regarding the M-Files customization, the second session was for people with M-Files background in software development and for the participants who already had taken M-Files General Manager Training.