BThaber 1201. Sayı

Page 1

Sayfa

22

Bimsa ‘SabancıDx’ oldu, yazılım ihracatı için kolları sıvadı Bimsa, hizmet portföyüne kattığı ileri veri analitiği, robotik işgücü ve siber güvenlik ile gelişen hizmet ve çözümleri, değişen yönetim yapısı, yetkin insan kaynağı ve Sabancı Holding’ten aldığı güç ile yoluna artık ‘SabancıDx’ ismi ile devam edecek.

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

1201 17 - 23 Aralık 2018

Sayfa

3

Ar-Ge’nin lideri Aselsan Turkishtime tarafından hazırlanan Ar-Ge 250Türkiye’nin En Çok Ar-Ge Harcaması Yapan Şirketleri araştırmasının 2017 yılı sonuçları açıklandı.

Sayfa

4

Ericsson, 11’inci laboratuvarını Türkiye’de kurdu Ericsson Araştırma Türkiye Laboratuvarı ise Türkiye bilgi teknolojileri ve iletişim sektöründe bu program kapsamında desteklenen ilk araştırma laboratuvarı.

Sayfa

20

Türkiye’de IoT, SkywaweIoT Platformu ile büyüyecek SkywaveIoT Platformu’nu geliştiren İnnova, SkywaveIoT Partner Programı çerçevesinde tüm IoT paydaşlarına teknoloji altyapısı, ortak çözüm geliştirme ve sunma gibi destekler verecek.

Sayfa

12

Yapay zeka çağında insana ve işe farklı açılardan bakış Bilişim Zirvesi'18 kapsamında "Yapay Zeka Çağında İnsana ve İşe Farklı Açılardan Bakış" isimli bir oturum yer aldı. Gelecekhane Kurucusu Halil Aksu moderatörlüğünde düzenlenen oturumun konuşmacıları olan GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan M. Özsoy, HPE Genel Müdürü Güngör Kaymak, Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran ve BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko, dijital dönüşümün etkilerini ve yansımalarını tartıştılar.

Sayfa

Sayfa

Sayfa

8

10

22

BULUTU

BULUT

NetCore, farklı ürünlerin entegrasyonu sürecinde sağladığı katma değerli hizmetlerle, veri koruma ve yedekleme gibi konularda farkındalık oluşturuyor, müşterilerine kesintisiz çalışma ortamı sağlıyor.

VERi MERKEZi

Bankacılıkta giderek tüm adımlar mobilde şekilleniyor Yapı Kredi Mobil’i telefona indirerek Türkiye’de bir ilk olarak “Görüntülü İşlem Asistanları” aracılığı ile şubeye gitmeden Yapı Kredi müşterisi olunabiliyor, hesap açılış işlemleri gerçekleştirilebiliyor.

RADORE TL A İ L G LU AKLINDAKİ SORULARI

İ İL

Entegrasyon, ürünler kadar değerli hale geldi

Türkiye’nin lider siber güvenlik sağlayıcılarından Innovera, bu yıl dördüncü kez düzenlediği SHIELD Konferansı kapsamında siber güvenlik dünyasının en tanınmış isimlerini 11 Aralık 2018 Salı günü Çırağan Palace Kempsinky İstanbul’da bir araya getirdi.

YAPAN BU

Siber saldırılara karşı en önemli unsur birlikte çalışma



BThaber

GÜNDEM

17 - 23 ARALIK 2018

3

Ar-Ge’nin lideri Aselsan Turkishtime tarafından hazırlanan Ar-Ge 250Türkiye’nin En Çok Ar-Ge Harcaması Yapan Şirketleri araştırmasının 2017 yılı sonuçları açıklandı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) her yıl açıkladığı TİM 1000 – İlk 1000 İhracatçı Firma araştırması kapsamında açıklanan veriler ile hisseleri Borsa İstanbul’da işlem gören halka açık şirketlerin yılsonu bilançolarında yer alan bilgileri baz alan araştırmaya göre, 2017’de Türkiye’nin en çok Ar-Ge harcaması yapan şirketi 1 milyon 674 bin 543 TL ile Aselsan oldu. Böylece Aselsan, 2017’de cirosunun yüzde 31’ini Ar-Ge’ye ayırdı. Aselsan, geçtiğimiz yıl da ArGe 250’nin zirvesindeydi. ArGe 250’nin ikinci sırası da bu havacılık sektörü şirketi Tusaş olurken, şirketin ArGe harcamaları geçtiğimiz yıl 720 milyon TL iken, bu yıl 1 milyar TL’yi geçti. Aselsan gibi Tusaş da cirosunun önemli bir

bölümünü Ar-Ge’ye ayırıyor. Özel sektör firmalarında Ar-Ge harcamalarının liderliğini ise otomotiv sektörü üstleniyor. Ar-Ge 250 Araştırması’nda geçen yılın üçüncüsü Ford, bu yıl da Ar-Ge 250’de yerini korudu. Bu yıl Ar-Ge 250 listesinin dördüncü ve beşinci sıralarında yer alan şirketler ise değişti. 2016’da beşinci sırada yer alan Roketsan 2017’de ise dördüncülüğe yükseldi. Ar-Ge 250’nin 2017’de en önemli çıkışlarından birini ise BSH gerçekleştirdi. Bosch ve Siemens markalarını barındıran BSH, 2017’de 350 milyon liralık Ar-Ge harcaması yaparak, kendisinden bir sonra gelen Arçelik’i de geçerek, beşinciliğe yükseldi ve sektörünün zirvesine çıktı. Ar-Ge 250’nin üst sıralarına geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da savunma ve havacılık, beyaz eşya ve otomotiv sektörleri damga vurdular. Arçelik de bu yıl sıralamada yükseldi.

Geçtiğimiz yılın listesinde yedinci sırada yer alan şirket, bu yıl ise altıncılığa çıktı. Arçelik, bir önceki yıl ise 201 milyon TL Ar-Ge harcaması yapmıştı. Bu yıl bu rakamı 267 milyon TL’ye çıkardı. Şirket; İngiltere, ABD, Tayvan, Portekiz ve Türkiye’deki toplam 14 Ar-Ge merkeziyle küresel bir Ar-Ge ekosistemini yönetiyor. Otomotiv şirketleri ise bir bütün olarak Ar-Ge 250’de öne çıkıyor ve ilk 50’de yer alan sektör şirketlerinin sayısı 16’ya ulaşıyor. Buna karşılık listede aşağılara doğru indikçe, savunma ve havacılık şirketlerinin sayılarının azaldığı görülüyor. Öyle ki, ilk 50’de, ilk 10’da yer alanlar dışında savunma ve havacılık şirketi bulunmuyor. İlk 50’de, bu sektörlerin yanı sıra ilaç (Abdi İbrahim, Deva Holding, Nobel İlaç), 4 petrokimya şirketi (Tüpraş, Petkim, Milangaz, Dyo), 2 tekstil şirketi (Sanko ve Mavi) var.

STM, faaliyet alanını daha da genişletiyor

Dünyanın önde gelen savunma sanayi şirketleri arasında yer alan STM (Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret), siber güvenlik ve bilişim alanındaki tecrübesini uluslararası anlaşmayla tescilledi. IDEAS 2018’de Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) öncülüğünde STM ile Pakistan Air University arasında DoU (Ortak Anlayış Belgesi) imzalandı. Bu anlaşmayla STM; bütünleşik siber güvenlik, büyük veri ve bilişim alanındaki yetkinliklerini ihraç etmiş oldu. Böylece SSB liderliğinde STM’nin askeri denizcilikle başlayan iş birliği farklı projelere taşınıyor.

STM, IDEAS 2018’de ‘Air University’le siber güvenlik ve bilişim alanında DoU anlaşmasına imza attı. İmza töreni SSB Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker, STM Genel Müdürü Murat İkinci, Pakistan Air University Rektör Yardımcısı Maraşel Marshal Faaiz Amir ve yetkililerin katılımıyla gerçekleşti. Anlaşmayla Pakistan’ın siber güvenlik alanında stratejilerini belirleyen ve Pakistan Ulusal Siber Güvenlik Merkezi National Centre of Cyber Security (NCCS) kurulumundan sorumlu kurum olarak atanan Pakistan Air Üniversitesi’nin siber güvenlik alanında yetkinlikleri

arttırılacak. Anlaşmayla STM, Pakistan Air University öğrencileri ile öğretim üyeleri için siber güvenlik, bilişim alanında özel eğitim ve staj programları organize edecek, uluslararası konferanslar, çalıştaylar düzenleyecek, yüksek lisans programlarında araştırma projelerine danışmanlık verecek. Üniversite de Ulusal Siber Güvenlik Merkezi’nin (NCCS) kurulması için altyapı çalışmalarına destek verecek. Bu anlaşmayla; STM’nin bütünleşik siber güvenlik çalışmaları ve kabiliyetleriyle Pakistan’nın milli siber güvenlik yetkinliklerini arttırması hedefleniyor.


4

BThaber

E-TOPLUM

17 - 23 ARALIK 2018

Ericsson, 11’inci laboratuvarını Türkiye’de kurdu

TÜBİTAK, 2014 yılında alanlarında lider Ar-Ge odaklı şirketlerin, Türkiye’de Ar-Ge laboratuvarı kurmasını veya mevcut yapılarını geliştirmesini desteklemek amacıyla TEYDEB 1515 - Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programı’nı başlatmıştı. Ericsson Araştırma Türkiye Laboratuvarı ise Türkiye bilgi teknolojileri ve iletişim sektöründe bu program kapsamında desteklenen ilk araştırma laboratuvarı. Ericsson Araştırma, gelecek 5-10 yıl içinde küresel endüstriyi yeniden şekillendirecek inovatif sistem konseptleri ve patentlenebilir teknolojileri geliştirerek, standardizasyona öncülük eden küresel bir araştırma organizasyonu. Bugüne kadar 4 kıtada 10 ülkede çalışmalarını sürdüren organizasyon, Türkiye’deki laboratuvar ile bu sayıyı 11’e yükseltti. Sanayi ve Teknoloji

Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır şu değerlendirmelerde bulundu: “Milli Teknoloji Hamlemizin önemli bileşenlerinden biri Türkiye’yi istisnai araştırmacılar ve bilim insanları için cazibe merkezi haline getirmek. TÜBİTAK öncül Ar-Ge Laboratuvarı Destek Programı kapsamında dünyanın önde gelen firmalarının ArGe kabiliyetlerini ülkemize çekiyoruz. Yenilikçi fikirlerini hayata geçirirken, teknik bilgi ve birikimlerini ekosistemimize taşıyorlar. Halen dört firma bu desteklerden faydalanıyor ve ülkemizin potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmeye devam ediyor. Ericsson Araştırma Laboratuvarı da bu kapsamda güzel bir örnek olacak. Sürdürülebilir kalkınmanın en önemli bileşeninin beşeri sermaye olduğunun farkındayız. Bu bağlamda Uluslararası Lider

Araştırmacılar programı ile ülkemize gelen araştırmacılar; sadece üniversite bünyesinde değil, özel sektörde de çalışma ve kendi ekiplerini kurma fırsatına sahip olacaklar.” TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, “Bu araştırma laboratuvarı kullanıcılar, endüstri ve üniversiteler ile etkileşim halinde çalışarak, kullanıcıların ihtiyaçlarını, farklı konsept ve çözümlerin endüstri için önemini inceleyecek. Doğru insanları bünyesinde toplayıp farklı alanlar arasında işbirliği kurarak, geleceğin teknolojileri için yapılacak araştırma ve inovasyon çalışmalarına öncülük edecek” dedi. Ericsson Orta Doğu ve Afrika Başkanı Rafiah Ibrahim ise şunları söyledi: “Dünya çapında faaliyet gösterecek 11’inci ülke olarak Türkiye’de açtığımız Ericsson Araştırma Laboratuvarı ile önemli bir adım atıyoruz. Bu açılış, Türkiye'nin inovasyonunun, girişimci ruhunun ve sahip olduğu büyük yeteneklerin başarısını temsil ediyor. Bu laboratuvarın getireceği fırsatları değerlendirmek üzere yerel ortaklarımızla birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Aralarında üniversitelerin de bulunduğu 70’ten fazla yerel kurumla işbirliği yapan Ericsson Türkiye, 140 Ar-Ge projesi yürütüyor.”

Samsung ve BTK’dan öğretmenlere ‘eğitici’ eğitimi Samsung Electronics Türkiye, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) işbirliği ile siber zorbalık konusunda çocukların, gençlerin ve ailelerin farkındalığını artırmayı hedefleyen “Siber Zorba Olma! #farkinavar” hareketi kapsamında Ankara’da 150 öğretmene eğitici eğitimi verildi. İstanbul’un ardından, Ankara’daki BTK Merkez yerleşkesinde Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü desteği ile gerçekleştirilen eğitime katılan 150 öğretmen, burada edindiği bilgi ve tecrübeleri öğrencileri ile

paylaşacak. Teknolojinin kötü amaçlı kullanımına karşı kişilik haklarının korunması konusunda duyarlılığın artmasını hedefleyen proje kapsamında eğitimlere okullarda devam edilecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, “Özellikle ebeveynlerimizin ve öğretmenlerimizin siber zorbalık konusunda dikkatli olmaları gerekiyor. BTK tarafından hayata geçirilen Güvenli İnternet sitemizi mutlaka ziyaret etsinler” dedi. Gerçekleştirilen eğitime dair açıklamalarda bulunan

Samsung Electronics Türkiye Başkanı DaeHyun Kim ise, “Siber zorbalık olarak ifade ettiğimiz bu sorun ile mücadelede, Samsung olarak başlattığımız sosyal sorumluluk projemizin birinci yılını doldurmak üzereyiz. Tüm iletişim kaynaklarını kullanarak siber zorbalık konusunda farkındalığı artırmaya devam etme hedefimiz doğrultusunda Ankara’da gerçekleştirdiğimiz eğitimlere katılan öğretmenlerimizin, edindiği bilgilerin bir kar topu misali öğrenciler ve veliler ile yayılmasını amaçlıyoruz” dedi.

Başkanın Gözüyle

“Çekmesene kardeşim” Ekim ayı başında ben 59’a girdim. BThaber Gazetesi 16 Ocak 2019 günü 25 yaşına giriyor. BThaber’den üç hafta önce de oğlum Kutay doğdu. BThaber ve ben artık “yaşlı” sınıfının deneyimli iki temsilcisiyiz, Kutay ise bugün BThaber’de bir yönetici. Kutlu ve hayırlı olsun. “Yıllarca bilişimin teknik, satış ve yöneticilik aşamalarından sonra aynı konulardaki bir yayın kuruluşunun tam ortasında olmak nasıl?” diye sorulsa öncelikle “Daha zor ama daha keyifli” derim. Zor çünkü artan baskı ve dağıtım maliyetleri, online tarafta gelir modellerinin tam oturmamış olması, basın çalışanlarına olan saygının azalması gibi nedenler sayılabilir. Keyifli tarafı için de daha çok kişi ile tanışma fırsatı, haber ya da ürünleri herkese duyurabilme gücü, ulvi bir görev yapma imkanı diyebilirim. Bu yazımda bahsetmek istediğim konu da işte bu, basına ve çalışanlarına saygının azalması. Bence bunun ilk adımları 20 yıl önce başlayan ve bir dönem televizyon haberlerinde bolca izlediğimiz, bazı kendini bilmez hatta hiçbir şey bilmez insanların muhabirlere “Çekmesene kardeşim” diyerek şiddete varan eylemleridir. Sadece görevini yapmaya çalışan muhabirin kendi işlediği suçu çekmesine kızan bu zihniyet, zamanla ve paparazzi muhabirlerin de katkısıyla coştu. Basına saldırı arttı. Bilgisi olmayıp fikri olan insan güruhu, suçu işleyeni unutup bunu ortaya çıkarana saldırmaya başladı. Birçok değerli basın muhabiri de katledildi ya da hapse girdi. Geldiğimiz noktada ulusal basın yazmaya, çekmeye, belgelemeye korkar oldu. Teknoloji basını da bundan nasibini aldı elbette. Teknoloji basını sadece “teknik özellikleri” yazmaya başladı, teknolojinin ülke siyaseti ve ekonomisinin üzerindeki etkisini anlatmaya çekinir oldu. Tam ve gerektiği şekilde yaptığımızı söyleyemeyiz belki ama BThaber olarak biz ve birkaç değerli gazeteci dışında kalanlar yeni çıkan telefon modelleri, bilmem kim fuarında kim ne demiş, operatörün yöneticisi şu hizmeti de sunduk demiş gibi derinliği olmayan haberlerde boğulmaya başladılar. Birkaç kişi haricinde Türk Telekom gerçeğini kimse anlatamadı, Havelsan gibi dev devlet ortaklıkları “neden sektöre rakip?” diyemedi. Bilişim daire başkanlarına “Kadrolarınızı büyütüp, sektörden almak yerine kendinizin üretmeye çalışıyor olması çok yanlış bir yol” demedi. Kimse bir operatöre çıkıp “yahu dünya çapında hizmet veriyorsunuz ama teknoloji basınına ne desteğiniz var?” diyemedi. Ben ne zaman desem birileri kızdı ama zaten ben gazeteci değilim, benim yazdığım fasulyeden, çekinecek bir şey yok. Çuvaldız kısmına devam; sektörü temsil eden Bilişim Muhabirleri Derneği (yeni adıyla Bilişim Medyası Derneği) BMD varken sektörün yarısı içinde değil. Dernek başarılı ya da değil, derneği beğenmeyenlerin başka dernek kurmaya cesaretleri yok, derneğe gelip muhalif olmaya da. Sonuçta, teknoloji basını adına, devlet kurumlarının, güçlü operatörlerin ya da Apple gibi ülkede çok para kazanıp ülkeye 1 TL faydası olmayan kuruluşların karşısına çıkıp hak isteyecek bir yapı yok. Yakın geçmişte yediği bir yemekle alakalı teknoloji basınına hakaret eden PR şirketi ve temsil ettiği firmaya gidip hesap sorabilen de olmadı. Bir etkinlikten gazeteci arkadaşı apar topar dışarı attıran firmadan da. Çoğu kimse “aman hakkımızda iyi şeyler yazılsın” demiyor, ihtiyaç duymuyor çünkü karşılarında bulacakları Teknoloji Basını duvarı yok. Geldiğimiz noktada, devlet kurumlarının daire başkanları kendilerine yeni dernekler kurdu, tedarikçileri de onların etkinliklerinde sponsor oldu. Bizlerle çalışanlar ya bütçesi herkese yetecek olanlar ya da teknoloji basını ve etkinliklerinin değerini bilen kadirşinas firmalar. İşte saygınlık ve ilgi bu seviyede. Neyse ki basına destek veren firmalarımız var. İyi ki de varlar, basının onlara onların da ister Teknoloji diyelim ister Bilişim, bu basına ihtiyaçları var. Bu işte olmak yine de keyifli mi keyifli, zor mu, çok zor. Güvenli günler dilerim.

Murat Göçe

m uratg o ce @ b thab e rs i rke tle ri .co m


Kurumsal verilerinizin korunmasında donanımlı ekip ve uzman kadromuzla NetCore olarak yanınızdayız.

Data

DELL EMC SUPPORT ENABLED PARTNER

Protection Suite

Data Protection Suite

Sınıfının en iyisi Dell EMC Data Protection yazılım çözümleri; kritik önem taşıyan uygulamalar için yedeklemeleri 20 kata kadar, 3 veri kurtarmayı ise 10 kata kadar hızlandırır .

Data

Data Domain

IDPA

Modern yazılım tabanlı veri merkezleri için tasarlanan pazar lideri 1, özel üretim yedekleme cihazı Data Domain, tekilleştirilmiş veriyi herhangi bir bulut ortamında katmanlandırma yeteneğine sahip lider altyapıdır 2.

Integrated Data Protection Appliance (IDPA) Veriniz nerede olursa olsun, kurulumu ve yönetimi kolay tek bir cihazda güçlü veri koruması elde edersiniz.

Daha fazla bilgi için: dps@netcore.com.tr

www.netcore.com.tr

1. IDC WW Purpose-Built Backup Appliance Systems Tracker, 4Ç2017 (Gelir), Mart 2018. 2. Dell EMC Internal Analysis, Kasım 2016. 3. Dell EMC Internal Testing, Temmuz 2016, Geleneksel Yedekleme Karşılaştırması.

+90 216 688 5356

Domain


6

BThaber

E-TOPLUM

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

Futbolcular ceptelde

David Beckham, Lionel Messi, Neymar, Zidane, Cantona, Lukaku, Mendy ve toplam 17 futbol yıldızı ile hayranlarını bir araya getirecek bir uygulama OTRO adıyla başlatıldı. Otro sözcüğü İspanyolca “diğer/öteki” olduğu için, girişim öncesi yayınlanan “merak uyandırıcı ipuçları” (teaser) izleyenlere pek bir şey anlatmadı, sadece merak uyandırdı. Ne zaman ki uygulama açıklandı, Otro’nın “Our Other Club” (Diğer Klübümüz) anlamına geldiği anlaşıldı. Futbolcuları sadece sahalarda gören, ama yaşamları hakkında pek bir şey bilmeyen yüz milyonlarca hayran için bu uygulama ilaç gibi gelecek. Bu şöhretler hakkında kısalı uzunlu videolar, söyleşiler, belgeseller ayda sadece 3.99

17 - 23 ARALIK 2018

Viyana, Instagram istemiyor

dolara, hayranların ceptelinde olacak. Otro’nun teaser videosunda Beckham, ofisinde masa başında görülüyor. Messi, terzide provada. Neymar, piyano başında. Dele Alli, video oyunu oynarken. Benjamin Mendy, banyo küvetinde yıkanırken. Ve Zinedine Zidane, en ciddi karizmatik haliyle bir koltuğa oturmuş, kucağında bir kitap. Oyuncuların hepsi, “Otro” diyor. Uygulamaya katılan oyuncular arasında Romelu Lukaku, Gabriel Jesus, James Rodriguez, Paulo Dybala da var. Ayrıca iki de kadın futbolcu: Toni Duggan (Barcelona ve İngiliz Kadın Milli Takımı) ve Lieke Martens (Barcelona ve Hollanda Milli Takımı).

Turizmden bunalmak diye bir kavram var: Bizim için geçerli olmadığından, bu kavram bize yabancı. Ama turizm istilasına uğradığından, onca insanla başa çıkamayan şehirler çoğalıyor. Bunlardan biri de Viyana. Bu yıl Viyana, dünyaca tanınan dört sanatçısının ölümünün 100’ünü yılını andı. Kapalı kapılar arkasında uzmanların laf ebeliği yaptığı panellerle falan değil, halka ve dünyaya açık akademik sergiler ve etkinliklerle bu 4 kişi yıl boyu anıldı: Ressam Gustav Klimt, ressam Egon Schiele, mimar Otto Wagner, grafik

sanatçı Koloman Mozer. Avrupa’da gayet iyi tanınan bu isimlerden belki “bize” en yakın duranı “Öpüş” adlı büyük tablosuyla ünlü Klimt olabilir. Viyana Turizm Yönetimi, Klimt’in bu çok çok tanınmış tablosunun “üzerine” (!) bir Instagram etiketi “yerleştirdi.” #Unhashtag Vienna Kampanyası başlattı. Yani: “Şehrimize gelenler, şehrimizi görmek ve yaşamak yerine ille bir yerlerin fotoğrafını çekip ya da selfie çekip Instagram’a koymaya uğraşıyor. Bunu istemiyoruz.”

Klimt’in en tanınmış eserleri Viyana’da Belvedere Sarayı adlı müze binada sergilenir. (Bu saray, Osmanlı’nın 1683’te Viyana Kuşatması’nda savaşı Avusturya’ya kazandıran Fransız asıllı Prens FrançoisEugène de Savoie için ödül olarak verilmişti). Viyana Turizm Yönetimi, Klimt’in tablosunun –elbette kikopyasının üzerine kocaman bir #hashtag işareti koydu. Durumdan habersiz turistler için bu, büyük şaşkınlık nedeni. Ama kısa sürede “mesaj” anlaşıldı. Yönetim ayrıca, şu sloganı da attı: “See Vienna – not #Vienna”. Yani, #hashtag’siz bir Viyana görün istiyoruz. Bu sloganın afişi, Avrupa’da çeşitli metro istasyonlarına asıldı. Ayrıca unhashtag. vienna.info sitesinde kampanya anlatıldı. İşe yaradı mı? Bilmiyoruz. Ama en azından, denediler ve Viyana “hakkında” konuşma, tartışma fırsatı yarattılar. Bu da yine turizme katkı, ve daha çok turist demek !

Aşırı sağ, ekosistemini kuruyor Trump’ın 2016’da seçim stratejisini oluşturan, seçimden sonra Beyaz Saray’da 7 ay daha ona destek veren Steve Bannon, bu görevinden ayrıldıktan sonra şimdi uzun süredir Avrupa’da dolaşıyor. Aşırı sağcı partiler arasındaki görüş ayrılıklarını giderme yönünde ortak bir Aşırı Sağ Avrupa Partileri stratejisi üzerinde çalışıyor. Bu amaçla Brüksel’de bir de vakıf kurdu. Adını kısaca “The Movement” (Hareket) koydu. Bannon’ın hedefi, Avrupa Parlamentosu için Mayıs 2019’da yapılacak seçimlerde aşırı sağcıların daha çok oy alması, parlamentoda daha çok sayıda temsil edilmesi. Faaliyetleri hakkında, klasik ve sosyal medyada özetlenemeyecek kadar çok yayın yapıldı. Ama işin özü, Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağcı bir “süper grup” oluşturmak. Brüksel’de 8 Aralık’ta Fransız

aşırı sağcı lider Marine Le Pen ile birlikte Belçika’nın Flaman bölgesinin “özgürlüğünü” talep eden Vlaams Belang Partisi’nin düzenlediği toplantıda bir konuşma yaptı. Paris’teki olayları nasıl gördüğünü anlattı: “Paris yanıyor. Londra krizde. Fransa’nın küçük şehirlerinde ve Paris’te Sarı Yelekliler, yani ‘Fransa’nın ayak takımı, süprüntüsü’ diye aşağılananlar, Amerika’da Trump’ı cumhurbaşkanı olarak seçen kesimle tamamen aynı yapıdadır. İngiltere’nin AB’den ayrılması için Brexit’e oy verenler de öyle. Onlar, ülkelerine inanmak istiyor. Ulus devletine sahip çıkıyor. Bugün politika artık sağ-sol mücadelesi değil. Ya da muhafazakarliberal mücadelesi de değil. Mücadele, ulus devleti, aşılması gereken bir engel

olarak görenler ile ulus devleti, korunması gereken bir mücevher olarak görenler arasında cereyan etmektedir. Bu mücadele, yerel değil, dünya çapındadır.” Bannon, aşırı sağcılara “gerekli” ideolojik desteği sağlamak amacıyla İtalya’da Roma’nın 100 kilometre güney doğusundaki Trisulti Manastırı’nda bir de akademi açmaya hazırlanıyor. Bannon, globalleşme konusunda Papa’nın “yetersiz” kaldığını bile söyledi: “Papa’nın ruhani ve dini konuları bir kenara koyarsak, en büyük beceriksizliği, dünya vatandaşlarının yanında değil, küreselci seçkinlerin yanında yer almasıdır.” Bu akademiye benzer bir başkası ise, daha farklı bir örgütlenmeyle, Marine Le Pen’in yeğeni Marion

Maréchal-Le Pen’in Lyon’da kurduğu akademi. Yeğen Hanım, Fransız Parlamentosu’na 22 yaşında seçilen en genç üye olmuştu. Ama teyzesinin 2017’de Macron karşısındaki yenilgisini beklemeden istifa etti. Ülkenin muhafazakar “kalesi” Lyon’da bir siyaset okulu kurdu. L'Institut des sciences sociales, économiques et politiques (ISSEP) isimli akademide aşırı sağın ideolojisi üzerine toplantılar, söyleşiler yapılıyor. Ve bu sayfadaki kısa özetteki

bütün bu faaliyetlerin hepsi şimdi sosyal medya üzerinden, ilgilenen herkesin cepteline, PC’sine, laptop’una her gün, günde bir kaç eposta, tweet, video, mesaj, podcast olarak düşüyor. İngilizcede “grassroots” denilen, yani toprağın içlerinden gelerek yeryüzüne çıkan bitkiler gibi aşırı sağ kendi ekosistemini damlama yöntemiyle yaratıyor. *Görselde “Havyar kahrolsun, yaşasın kebap” yazıyor.



8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

17 - 23 ARALIK 2018

Entegrasyon, ürünler kadar değerli hale geldi NetCore, farklı ürünlerin entegrasyonu sürecinde sağladığı katma değerli hizmetlerle, veri koruma ve yedekleme gibi konularda farkındalık oluşturuyor. NetCore Bilişim, yüksek teknoloji bileşenleri kullanarak, konularında uzman kadrosu Ayhan Sevgi ile kurumların mevcut bilişim teknolojisi altyapılarına uygun çözümler üretiyor ve dünyanın önde gelen markalarının ürünlerine yönelik tasarım, kurulum ve danışmanlık ile birlikte dışkaynak, bakım-onarım hizmetlerini sağlıyor. Sistem entegratörü kimliği ile sektör bağımsız anahtar teslim çözümler üretip, kaliteli ürün ve hizmet anlayışıyla son teknolojileri müşterilerine sunduklarını belirten NetCore Servis Müdürü Murat Altındal, sorularımızı yanıtladı: Dünyada teknoloji eğilimleri ne yönde gidiyor, bunun Türkiye’ye yansımaları nasıl? Tüm dünyada özellikle dijital dönüşümle alakalı çok ciddi girişimler var. Bu, büyük ülkelerde çok uzun yıllar öncesinde başlayan bir dönüşüm. Biz maalesef hep geriden takip ediyoruz; ancak dünyada çok ciddi adımlar atılmış durumda. Endüstri 4.0’ın kurallarının ve süreçlerinin belirlenmesiyle beraber dönüşüm başladı. Karanlık fabrikalardan bahsediliyor, insanın çalışmayacağı söyleniyor. Her şey değişiyor. Sadece BT dünyası ve şirketlerde değil, aynı zamanda bizim yaşayışımızı değiştiren bir döneme giriyoruz. Teknoloji her alanda yerini almaya başladı. Her güzel şeyin bir bedeli, riski var. Güvenlik yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Burada güvenlik nasıl bir rol oynuyor? Güvenlik tarafı en önemli noktalardan bir tanesi. Hayatımıza giren cihazlar, sensörler, akıllı ev aletleri, bunların tümü internete bağlanıyor. Dolayısıyla güvenlik tarafı en önemli ve atlanmaması, üzerinde durulması gereken taraflardan bir tanesi. Bunun için de ciddi çözümler var. Oradaki konsept de değişiyor. Tabii bu arada bireylerin bilinçlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ürünler var ancak bireylerin bilinçlenmesi ile birlikte bu ürünlerden gerçek verimlilik alınabilir. Dijital dönüşüm artık en küçük şirketlere kadar gidiyor. Bu noktada NetCore kendini nasıl konumlandırıyor? Biz aslında sektör bağımsız entegratör bir firmayız. Dolayısıyla her sektörde varız diyebiliriz. Bu noktada dünyanın en büyük markaları ile İş ortaklığı yapıyoruz. Dell EMC tarafında Titanium partner olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Cisco, IBM, HPE, VMware, Citrix, Microsoft, Juniper, Veam gibi dünyanın önemli firmaları ile yüksek seviyeli iş ortaklıklarımız var. Başarılı bir entegratör firma olarak odak noktamız müşteri memnuniyeti. Ürün ve çözümlerimizi doğru bir şekilde kullanarak müşterilerimizin başarılarını artırmaya ve dijital dönüşüm süreçlerini en güzel noktaya taşımak için uğraşıyoruz. Günümüzde entegrasyon, ürünler kadar önemli bir hale gelmeye başladı. Bu noktada NetCore’un farkındalığı nedir? Özellikle hizmet alanında ciddi anlamda açıklar olduğunu görüyoruz. Bizim de fark yarattığımız en önemli nokta ürettiğimiz hizmetler. Ürünlerle beraber hizmeti de bir araya koyduğumuzda katma değerli, müşterilerin işlerini üst seviyeye çıkarabilecek çözümler üretiyoruz. Dijital dönüşüm ihtiyacı içerisindeki kurumlarda ihtiyaçları detaylı inceleyerek yönlendirme, doğru ürün konumlandırma ve en önemlisi satış sonrası kaliteli destek sunumu fark yarattığımız noktalar. Ekibimizdeki arkadaşlar hem servis alan hem de servis veren oldukları için beklentileri çok iyi anlıyorlar. Ortalama 15 ila 20 yıllık tecrübelere sahip, güncel teknolojiyi takip eden sertifikalı mühendis ve danışman kadromuz sektörde artılar kazanmamıza neden oluyor. Üstün teknik destek vizyonumuz ile yerimizi de sağlamlaştırmış oluyoruz. Şu an için kendimizle yarışıyoruz ve daima daha iyi nasıl yaparız sürekli sorguluyoruz. Artık firmalar ‘neden’ sorusunun

cevaplarını daha kolay buluyor olmalarına rağmen biz yine de ‘nasıl’ kısmını görmelerini istiyoruz. İşlerini ve ortamlarını müşterilerimizden daha iyi kimsenin bilemeyeceğini düşünüyoruz. Onlardaki ortam bilgisi ile bizim bilgilerimizi ve tecrübemizi birleştirdiğimizde ortaya katma değerli işler çıkıyor. Sektör ayırımı yapmıyoruz. Tüm tabana çalışmalarımızı yayıp uyguluyoruz. Tüm sektörler bizim müşteri potansiyelimiz arasında bulunuyor. Çözümler tarafında neler var? Birçok ürünün uyumlu, bir arada ve her türlü ihtiyaca cevap verecek şekilde çalışmasını sağlıyoruz. Çalışma ortamlarının bir an olsun bile kesintiye uğramasına tahammülü olmayan kurumlardan, daha farklı süre aralıklarındaki tahammüle sahip kurumlara herkes için çözümlerimiz var. Kimisi saniyeler seviyesinde sistemin tekrar ayağa kalkmasını istiyor, ona göre çözüm üretiyoruz. Kimisi hiç kapanmasını istemiyor, ona göre çözüm üretiyoruz. Kimisi de yedek alınmasını ya da 1-2 saat içerisinde sistemin ayağa kaldırmasının yeterli olduğunu söylüyor. Büyük şirketlerin hemen hemen hepsinde bugün felaket kurtarma bilinci ve uygulamaları var. Bunların testlerini de düzenli olarak yapıyorlar. Ancak aşağıya doğru indikçe bu bilinç düzeyi azalıyor. Felaket kurtarma yönetimini bırakın, verilerin nasıl korunacağı konusunda bile bir farkındalık yok. Birçok şirket ve kurum verisinin öneminin farkında değil ama yeni yeni bu bilinç oturmaya başladı. Veri her yerden geliyor. Bu da birçok yerden açıklar verilebildiği anlamına geliyor. Korumayla alakalı ciddi çalışmaların yapılaması gerekiyor. Dolayısıyla buradaki çözümlerimizi mümkün olduğunca müşterilerimize anlatmaya çalışıyoruz. Sadece bir kapıyı değil, birçok noktayı kapatmak zorundayız. Bloklama ürünleri, uyarı sistemleri, herhangi bir sızıntıya karşı sizi uyaran sistemler gibi her noktadan haberdar olmamızı

sağlayacak çözümlerimiz mevcut. Karşınızdaki kişiler de artık sıradan hackerlar değil, kurumsal yapılar. Son dönemlerin önemli konularından biri de fidye yazılımlar. Bu tür saldırılarda verilerinizi kaybetmemek için mecburen para verip verilerinizi kurtarmak durumunda kalıyorsunuz. Tüm bu konularda, her türlü kuruma fayda sağlayacak çözümlerimiz var. Bu çözümlerin önemli ayaklarından birini oluşturan Dell EMC Data Protection Suite ürüne baktığımızda ise şunları görüyoruz. Appsync, Dell EMC storage ailesinde yer alan; VMAX, XtremIO, UNITY, SC Series, VPLEX ve RecoverPoint gibi ürünlerin tamamında veri yönetimi ve koruma, replikasyon gibi işlemleri merkezi olarak yürütebilen bir enterprise yazılımdır. Avamar, tüm fiziksel ve sanal ortamlarda yedekleme ve veri kurtarma imkanı sunan tümleşik yazılım ve donanım çözümüdür. Kullanıcıya veri tekilleştirme ve replikasyon gibi birçok opsiyon sunan Avamar, birçok veritabanı ve uygulama ile entegre çalışarak, özellikle sanal ortam ve masaüstü, taşınabilir ortamda yedekleme opsiyonları ile öne çıkmaktadır. Cloudboost, EMC Networker ile entegre olarak kullanılabilen Cloudboost, verilerin bulut ortamında yedeklenmesi ve kurtarılması için dizayn edilmiş bir üründür. Cloudboost ile veri yedekleri direk olarak bulut ortamına veya ikincil kopyalarının bulut ortamına replike edebilme opsiyonlarına sahiptir. Data Domain, birçok yedekleme yazılımı ile entegre çalışabilen Datadomain, müşterilerine sağladığı veri tekilleştirme, arşivleme, replikasyon ve felaket kurtarma çözümleri ile bünyesinde SAS ve SSD gibi güncel disk teknolojilerini RAID mimarisi ile dizayn edilmiş bir disk yedekleme çözümüdür. DDBoost For Ent. Apps, yedekleme yazılımına gerek olmaksızın Oracle RMAN, MSSQL, IBM DB2, SAP, SAPHANA gibi veritabanı ve uygulamalar ile direk Dell EMC DataDomain üzerine veri yedekleme ve kurtarma imkanı sağlayan yazılım ailesinin ortak adıdır.

NetCore Servis Müdürü Murat Altındal Data Protection Advisor (DPA), tüm Dell EMC Data Protection ailesinin yanı sıra sektörde birçok yedekleme ve kurtarma ürününü ile de entegre olabilen, bilgi toplama, raporlama ve analiz imkanları sunan otomatize edilebilen tümleşik bir raporlama yazılımıdır. Networker, gerek küçük ölçekli ofis gerek büyük veri merkezlerinde kullanılmak üzere tasarlanmış, fiziksel, sanal, veritabanı, uygulama ve dosya yedekleri için kullanılabilecek birleştirilmiş bir veri yedekleme yazılımıdır. ProtectPoint, Dell EMC VMAX All Flash ve XtremeIO storage üzerinde bulunan verileri Dell EMC DataDomain kullanarak SAN üzerinden veri koruması ve veri kurtarma işlemlerini yapmaya olanak sağlayan bir çözümdür. Oracle RMAN ile fiber kanal üzerinden DataDomain üzerine direk yedek almak gibi öne çıkan özellikleri bulunmaktadır. Recoverpoint for VMs, sanal ortamlarda senkron ve asenkron replikasyon teknikleri ile felaket kurtarma operasyonlarını gerçekleştirmeyi sağlayan, VMware içerisinden yönetilebilen ve VMware ile tam uyumlu bir yedekleme/ replikasyon yazılımıdır. SourceOne, Dell EMC DPS ailesinin mail ve dosya arşivleme için kullanılan yazılımıdır. Integrated Data Protection Appliance (IDPA), hem donanım (server&storage) hem de yazılımı beraberinde barındıran, kolay kurulum, düşük maliyet ile öne çıkan ve yine birçok uygulama ve veritabanı ile uyumlu çalışan tümleşik bir yedekleme çözümüdür.


İ N İ R E L Ç E R Ü S Ş İ M Ü T N I ! Z I N İ N T A E M N Ö FİR Y E İL oloji.com M t e n P . w B w w W O L F EE-Flow


10

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

17 - 23 ARALIK 2018

Siber saldırılara karşı en önemli unsur birlikte çalışma Türkiye’nin lider siber güvenlik sağlayıcılarından Innovera, bu yıl dördüncü kez düzenlediği SHIELD Konferansı kapsamında siber güvenlik dünyasının en tanınmış isimlerini 11 Aralık 2018 Salı günü Çırağan Palace Kempsinky İstanbul’da bir araya getirdi. Bu yıl “Güvenli Bir Dijital Gelecek için Birlik Olmak” ana teması ile düzenlenen organizasyonun açılış konuşmasını gerçekleştiren Innovera Genel Müdürü Gökhan Say, şunları kaydetti: “Tarihimizdeki en büyük değişime tanık oluyor, yeni bir yaşam biçimi hatta yapay zekayla yeni bir yaşam türü yaratıyoruz. Dijital geleceğin önündeki en büyük engel güvenlik tehditleri. Teknolojinin gelişimi, riskleri de beraberinde getiriyor. Bugün iş trendleri nereye gidiyorsa, atak trendleri de o tarafa doğru yöneliyor. Bu nedenle iş riskleriyle birlikte, siber güvenlik risklerinin de aynı masada konuşulması gerekiyor. Siber riskler, kurumların tek başına mücadele edemeyeceği kadar hızlı bir evrim geçiriyor. Siber savaşı ancak ülkelerden,

kurumlara, bireylere birlik olursak kazanabiliriz.” Etkinlikte ilk söz alan yabancı konuşmacı bir dönem “En Fazla Aranan Siber Suçlu” olan ve günümüzde pek çok önemli organizasyona siber güvenlik danışmanlığı yapan Brett Johnson oldu. “Siber suçluları gerçekten anlamak için, ilk olarak bu saldırıya onları neyin motive ettiğini çözmek gerekiyor. Saldırıların arkasında ideoloji, statü veya para gibi sebeplerden biri oluyor. Saldırıyı gerçekleştirmek için ise ön bilgiye ve teknik beceriye sahip olmak gerekiyor. Siber suçlular bu nedenle teknik beceriyi ve bilgiyi paylaşmak için online ağlar kuruyor. En kapsamlı saldırılarda bile en önemli saldırı noktasını insan unsuru oluşturuyor. Bölgesel sınırlamalar ya da yetenek yetersizliği, dünya devi şirketlerin bile siber ataklar karşısında çaresiz kalmasına neden oluyor” diyen Johnson, şirketlerin alması gereken önlemleri ise şöyle özetledi: “Suçlular açısından nasıl bir konumda yer aldığını belirlemek, her şirketin daha iyi bir güvenlik için atması gereken ilk adımdır. Bunu

belirledikten sonra, siber güvenlik yapılanmasını da bir siber suçlu mantığıyla düşünerek uçtan uca kurgulamak gerekiyor. Şirketlerin tıpkı siber suçlular gibi değişen trendlere adapte olması ve bilginin paylaşımı için kapsamlı bir ağ kurması, siber güvenlik mücadelesini başarıya taşıyan en kritik adımı oluşturuyor.” Pentagon’un siber güvenliğini dört saatte aştılar Pentagon’un savunma sistemini sadece dört saat içinde aşmasıyla tanınan Synack CEO’su Jay Kaplan ise “Parçala ve Fethet” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Siber suç dünyasının sürekli bir dönüşüm içinde olduğuna dikkat çeken Kaplan, “Siber güvenlik alanında muazzam bir yetenek açığı bulunuyor. 2021'e kadar 3,5 milyonu aşkın açık pozisyon olacak. Şirketler yetenek arıyor ancak buna ulaşmakta güçlük çekiyor. Synack'i şirketler için tıpkı Uber gibi sadece ihtiyaç durumunda hizmet alınacak küresel bir siber güvenlik uzmanı ağı olarak kurduk”

Innovera Genel Müdürü Gökhan Say dedi. SHIELD 2018’deki bir diğer önemli konuşmacı ise uçak, tren, gemi gibi çok sayıda aracı ve Uluslararası Uzay İstasyonu’nu hack etmeyi başaran Chris Roberts oldu. “Ne Ekerseniz Onu Biçersiniz” başlıklı bir konuşma yapan Roberts, konuşmasında siber güvenlik yatırımlarında yapılan belirli hataları şu sözleriyle özetledi: “Bilgi teknolojilerine yapılan milyarlarca dolarlık yatırımlar, insan unsurunu göz ardı ettiği sürece siber güvenlik anlamında yetersiz kalacaktır. Bugün kullandığımız teknoloji güvenlik ihtiyaçlarını

karşılamanın ötesine geçse de ihmal gibi insana bağlı sorunlardan ortaya çıkan riskler gün geçtikçe artıyor. Sanayi devriminin onlarca yıl sürdüğünü göz önüne alırsak, bugün sahip olduğumuz teknolojileri anlamak ve etkin biçimde kullanmak için halen yeterli değiliz. Bu nedenle sorunun temeline inerek, en basit yetersizlikleri çözmekle işe başlamak durumundayız. Kurumsal farkındalığın yanı sıra, bireyleri de parola yönetimi başta olmak üzere en temel konularda iyileştirmemiz gerekiyor. İnsanı teknolojiyle yeniden barıştırmak için birlikte çalışmamız şart.”

Gelecek nesil bulut çağı

Oracle LEENA Bölgesi Başkan Yardımcısı ve Oracle Türkiye Genel Müdürü Filiz Doğan Oracle Cloud Day İstanbul, 6 Aralık tarihinde Raffles Hotel İstanbul’da gerçekleşti. Kamu ve özel sektörden yüzlerce katılımcının yer aldığı Oracle Cloud Day hem yenilikçi teknolojilere hem de başarı öyküleri için nitelikli bir sahne oldu. En yeni Oracle bulut

çözümlerinin, iş çevikliğini arttırma, yatırımdan elde edilen getiriyi çoğaltma ve olağanüstü bir müşteri deneyimi sunma konusunda Türk işletmelerine, yeni kurulan şirketlere ve kamu sektörü kurumlarına nasıl yardımcı olabileceğine odaklanan Oracle Cloud

Day, küresel bir buluşma platformu. “Kuruluşların değişim ve dönüşüm süreçleri ile beraber, kendi kendini yöneten özellikler üzerine kurulu yeni bir bilişim çağının başladığını görüyoruz” diyen Oracle LEENA Bölgesi Başkan Yardımcısı ve Oracle Türkiye Genel Müdürü Filiz Doğan, “Oracle, kendi kendini yönetme özelliklerine sahip sektörün ilk bulut yenilikleri kapsamında; yapay zeka ve blockchain alanlarında, işletmelerin dönüşümlerini yönlendirmelerine yardımcı olacak yapıya sahip. Oracle Cloud Day İstanbul etkinliği, kuruluşların geleceklerini şekillendirirken, bu teknolojilerin etkilerini keşfetmeleri için de fırsat sunuyor” yorumunu yaptı. Sektör liderlerinin dijital

dönüşümün ön planda yer aldığı konuşmaları, Oracle müşterilerinin deneyimlerini paylaştıkları özel oturum ve aralarında kendi kendini yöneten sistemler, altyapı çözümleri, güvenlik, analitik, iş ortakları başarı hikayeleri ve en yeni teknolojilerin yer aldığı 20’den fazla oturum, Oracle Cloud Day İstanbul’da katılımcıları buluşturdu. Dijital dönüşümün ön planda yer aldığı sektör liderlerinin ilham verici konuşmaları, Oracle müşterilerinin deneyimlerini paylaştıkları özel bir oturum ve aralarında kendi kendini yöneten sistemler, altyapı çözümleri, güvenlik, analitik, iş ortakları başarı hikayeleri ve en yeni teknolojilerin yer aldığı 20’den fazla oturum, Oracle Cloud Day etkinliğinin öne çıkan özellikleri oldu.

BThaber’in medya sponsorları arasında yer aldığı etkinlik GTech’in platin sponsorluğunda gerçekleşti. Etkinlikte GTech’i temsilen Yönetici Ortak Gürhan Taşkaya konuşurken, Oracle’ın global operasyonlarda görev alan üst düzey yöneticileri de sunumları ile yeni teknolojilere dair katılımcılara ışık tuttu. Oracle’dan MEA Bölgesi Kıdemli Başkan Yardımcısı Abdul Rahman Al Thehaiban ve Oracle EMEA & APAC Bölgesi İş Geliştirmeden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Andrew Sutherland kendi kendini yönetebilen sistemler hakkında sunumlar yaparken, etkinliğin devamında Beyazıt Öztürk’ün panel yöneticisi olduğu ve Oracle müşterilerinin yer aldığı panel eğlenceli anlara sahne oldu.


Giriş Kontrol, Soğutma, Enerji, Kablolama, Yangın, Güvenlik, ISO 27001 Bilgi Güvenliği ABD’de En Yenilikçi Ürün Ödülü ve Çok Sayıda Uluslararası Referans

Mobil Veri Merkezi Çözümleri Mobil veri merkezi sunucu kabinlerine, güç dağıtım sistemine, soğutma, izleme, yangın söndürme ve aydınlatma sistemlerine güvenli bir koruma sağlar. Esnek Modüler

Entegre Taşınabilir

Güvenli Enerji Verimli

Maksi Veri Merkezi Çözümleri - Soğutma sisteminin verimini artırmak için sıcak ve soğuk hava izole eder ve soğutma için gereken enerji ihtiyacını azaltır, %50’ye varan enerji tasarrufu sağlar. - Modüler, ihtiyaça göre ölçeklenebilir, genişletilebilir, uyarlanabilir. - Büyük ve orta ebatlardaki veri merkezlerinde Inrow Cooler ve CRAC ünitelerinin verimliliğini artıran ideal soğutma çözümüdür. - Free cooling özelliği ile enerji tasarruflu ve yüksek verimlidir.

Mini Veri Merkezi Çözümleri - İstediğiniz ve ihtiyacınız olan her yerde kolay ve hızlı kurulum imkanı - Soğutma, yapısal kablolama, görüntüleme sistemlerini içeren anahtar teslim çözümler - 30 kW’a kadar soğutma kapasitesiyle, %50’ye kadar yer tasarrufu sağlar. - Yükseltilmiş zemin ihtiyacı yoktur. - Güç ve koruma sistemleri ile güvenli kullanım

- Giriş kontrol, kabin içi yangın söndürme ve uzaktan izleme sistemleri ile yüksek güvenlik sağlar. - IP PDU ve UPS sistemleri ile gelişmiş güç yönetimi bulunmaktadır. - Üst kablo kanalları ile çözümlenmiş yapısal kablolama sistemi bulunmaktadır. - Tuş takımı, RFID kart okuyucu veya parmak izi okuyucu alternatifleri ile sistemlerinize fiziksel erişimi güvenli hale getirir.

Mikro Veri Merkezi Çözümleri - Soğutma, izleme, güç yönetimi ve güvenlik sistemlerini içeren hepsi bir arada mikro veri merkezidir. - Tak-Çalıştır özelliği ile bina içi ve bina dışında pratik, hızlı ve ekonomik bir çözümdür. - 4kW’a kadar kabin soğutma imkanı sağlar. - Kabin içi yangın söndürme ve uzaktan izleme sistemleri ile yüksek seviyede güvenlikli bir çözümdür.

- IP PDU ve UPS sistemleri ile gelişmiş güç yönetimi imkanı sunar. - IP54, IP55 sınıfı koruma sunar. - WK güvenlik standartlarına uygundur. - Yükseltilmiş zemin ve harici soğutma ekipmana ihtiyacı bulunmamaktadır. - Tüm bileşenleri merkezi olarak yönetilebilir, kontrol edilebilir.


12

BThaber

BİLİŞİM ZİRVESİ

17 - 23 ARALIK 2018

Bireysel ve kurumsal dönüşümün temelinde yapay zeka var! dijital dönüşümün önünde gördüğümüz en büyük engeller neler?” sorusunu yöneltti. Sinan Dumlu, bu soruya verilen yanıtları iki başlıkta tanımladı: Dijital vizyon ve strateji eksikliği, ikincisi de işgücünün hazırlıklı olmaması. “Bu soruyu sorduğumuz insanlar üst yönetici ve dijital vizyon eksikliğinden şikâyet ediyor veya iş gücünün hazır olmamasından bahsediyor. Aslında bunun zaten sorumlusu onlar, yani bizleriz” eleştirisini paylaşan Sinan Dumlu, “Dijital dönüşümü hızlandıracak en farklı ipuçları nelerdir?” sorusunun yanıtlarını şöyle anlattı:

Dell EMC Ülke Müdürü Sinan Dumlu Bilişim Zirvesi ‘18’in ilk günü olan 21 Kasım’da günün ikinci yarısı “Yapay Zekâ Çağında İnsana ve İşe Farklı Açılardan Bakış - Türkiye İş Bankası” oturumu ile başladı. Beyazıt Salonu’nda katılımcıları buluşturan oturumun açılış konuşmasını yapan Dell EMC Ülke Müdürü Sinan Dumlu aldı. ‘2030’u Anlamak’ başlıklı sunumuyla 2030 yılı ile ilgili yorumlarını paylaşırken, faaliyet gösterdiği kurumsal yapı hakkında da Dumlu, şu detayları paylaştı: “Dell ve EMC firmaları 2016 yılında gelmiş geçmiş bütün endüstrinin en büyük birleşmesiyle bir araya geldi. 67 milyar dolarlık bir satın alma. Bu birleşmeden sonra 7 markadan oluşan bir şirketler grubu oluştu ve bu şirketler grubuna Dell Teknoloji denildi. Bu 7 marka içinde Dell bildiğiniz gibi bilgisayarları, uç cihazların üretiyor. EMC ağırlıklı veri depolama sistemlerini üretiyor. Ben burada Dell ve EMC markalarını temsil eden Dell EMC’nin Türkiye Ülke Müdürü olarak bulunuyorum. Bir başka grup şirketimiz VMware, ayrıca Pivotal, RSA, Secureworks ve Virtustream olmak üzere dört ayrı markamız daha var. Bunların Türkiye ofisleri yok, bunların ofislerini de Dell EMC olarak biz üstleniyoruz. Bütün ürünler konusunda

bizimle direkt temasa geçebilirsiniz. Dell ve EMC, dijital transformasyona liderlik etmek için birleşti. Biz dijital transformasyonu en iyi tarif eden, ne yapılacağını en iyi basamaklandıran ve bunun sonucunda da uçtan uca ürün gamını sağlamaya çalışan firma olmaya çalışıyoruz. Herkes dijital transformasyondan bahsediyor, ama ben bu konuyu konuşmak istemedim. Dedim ki, 2030 yılı nasıl gözüküyor? Bu amaçla Türkiye'yi de içeren üst düzey yöneticiler arasında bir çalışma yaptık. Birinci mesaj şu: Her ne kadar yüzyıllardan beri makinelerle çalışıyor olsak da, 2030’da farklı bir insanmakine işbirliği oluşacak.” Dönüşümün hedefinde de temelinde de ‘insan’ var 2030 yılı ile ilgili beklentileri sorulan Türkiye’de ve küresel bazdaki üst düzey yöneticilerin yanıtlarını paylaşan Sinan Dumlu’nun verdiği bilgiye göre, ‘otomatik sistemler bize zaman kazandıracak’ diyenler yüzde 50’lerde. Buna katılmayanlar da yüzde 50. Bir başka sonuç yüzde 42’ye göre teknolojiyle bağımızı kesmek daha zor olacak. Yüzde 58 ise buna katılmıyor. Gündelik hayatla ilgili 2030 yılı tahminlerini iş hayatı odaklı beklentilerle pekiştiren Sinan Dumlu, “Burada da oldukça

bölünmüş bir ortam var” yorumunu yaptı ve ekledi: “Dünya çapında birbirine bağlı uzaktan çalışan bir işgücünün parçası olacağız diyenler yüzde 49-50. Burada aslında şunu söylemeye çalışıyoruz: Dijital transformasyonun ne olduğu ve önemi konusunda bir fikir

Yaratıcı iş fikrini bulan kazanır “İlk maddede çalışanların dönüşümü desteklemesini sağlamak, müşteri deneyimiyle ilgili yönetim kurulunun desteğini sağlamak gibi aslında dijital dönüşümü, teknolojinin yanı sıra bir de insan bacağının olduğunu gösteren, bunun belki de süreci yavaşlattığını gösteren önerilerle karşılaştık. Fakat en çarpıcı soru sonradan geldi: Bunlar arasında en çok hangisi işinize yarar? Aldığımız cevap da ‘Henüz çoğu işimize yaramadı’ şeklinde oldu ve bu

olarak başarılı bir şekilde pek çok endüstriyi dönüştürdük. Bilgi işlem departmanlarının görevi de hazır paket yazılımlar altında yer alan bilgisayarları, sunucuları, veri depolama sistemlerini Lego parçacıkları olarak bir araya getirip birleştirme olsun. Firmalar paket yazılımlar alsın ve olabildiğince buna uysun. Bu dönem bizce başarılı bir şekilde gelişti ve bitti. Ama bu arada Fortune 500’deki firmaların yüzde 50’den fazlası ortadan kalktı ve yeni bilgisayar teknolojisini kullanan çevik firmalar oluştu veya dönüştü. Önümüzdeki 15 yılı ise şöyle özetliyoruz: Önümüzdeki 15 yıl, bilgisayarlaşmış firmaların yaratıcı fikir bulduğu, bu yaratıcı fikri hazır paket yazılımlar yerine yaratıcı yazılımlara entegre etmeye odaklandığı bir döneme ilerliyoruz. En önemli şey teknoloji değildir, günümüzde yaratıcı iş fikrini bulmaktır. Geçmişte biz firmalara gidip ‘kredi kartı yazılımı için şunu kullanın, ERP için bunu kullanın ve olabildiğince kendini buna uydurun’ diyorduk. Ama artık bu dönem bitti. Biz artık kendi yaratıcı fikrilerimizi kendi özel uygulamalarımıza oturttuğumuz bir dönemdeyiz.

Kendimizi ve ülkemizi yeniden şekillendirmemiz gerek Zorlu bir ekonomik dönemden geçerken neler yapılabileceği konusunda da bilgiler veren Sinan Dumlu, “Temelde, var olan ve mutlu olduğunuz klasik sistemlerinize devam edin, buradaki yenileme yatırımlarında yeni teknolojiye uygun yatırımlar yapın ve bu sayede elde edeceğiniz tasarrufu da yeni alanlara yatırın” önerisini yaptıklarını söyledi. İçinde bulunduğumuz dönemi ‘çoklu bulut bilişim dönemi’ olarak tanımlayan Sinan Dumlu, bunu sağlayacak şekilde altyapıyı dönüştürmenin, kurumsal sistemlerin yanı sıra belli fonksiyonlarda genel bulut çözümlerini kullanmanın önemine dikkat çekti. “Bunu yapabilmeniz için sadece altyapınızı değil, aynı zamanda yazılımlarınızı ve proseslerinizi de değiştirmiş olmanız gerekli” hatırlatmasını yapan Sinan Dumlu, şöyle devam etti: “Yapmanız gereken; yaratıcı fikri bulacak iç süreçler oluşturun, çalışanları buna uydurun, altyapınızı modernleştirin, süreçlerinizi otomatikleştirin ve iç süreçlerinizi dönüştürün. Bu sadece firmaların değil, ülkemizin sorunudur. Türkiye'nin son yıllardaki gelişmesi, düşük insan gücü maliyetine dayalı üretimin Türkiye'ye çekilmesiyle gerçekleşmiştir. Ancak robotlar, çalıştıkları ülkenin asgari ücretini bilmez. Robotlaşma sürecinin sonunda Türkiye'nin düşük insan gücü maliyeti avantajı ortadan kalkmaktadır. Buna dayalı olarak bizim kendimizi ve ülkemizi yeniden şekillendirmemiz gerek.”

birliği var, ama ne getireceği konusunu tam olarak hazmetmiş değiliz.” Sinan Dumlu, buradan bir adım ileri giderek, “Dijital dönüşüme inanıyorsunuz, ama bu sürecin sonunda neye varacağımız konusuna kafa karışıklığı var. Peki

çok ilginç bir durum. Birincisi kafamız karışık, ikincisi ne yapacağımız konusunda ortak fikirlerimiz var. Yani biz hazım sürecinden, dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Biz de diyoruz ki, geçmiş 15-20 yıllık vade bilgisayarlaşma süreci ve biz bilgisayar mühendisleri

Önemli konulardan birisi de bu yazılım geliştirme sürecinin hızlı, DevOps’a uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi. Biz burada başta Pivotal, VMware gibi değişik ürünlerimizle çözümler sağlayan bir firma olma yolunda ilerliyoruz.”



14

BThaber

BİLİŞİM ZİRVESİ

17 - 23 ARALIK 2018

Tüm sektörler yapay zeka ile yeniden tanımlanacak!

'Yapay Zeka Çağında İnsana ve İşe Farklı Açılardan Bakış' oturumunun moderasyonunu Gelecekhane ve Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi Kurucusu Halil Aksu üstlendi. Oturumun konuşmacıları GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan M. Özsoy, Hewlett Packard Enterprise Genel Müdürü Güngör Kaymak, Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran ve Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Dr. Soner Canko oldu. Konuşmacılar, yapay zekanın ulaştığı nokta ve geleceğini ele alırken, bu alanda kurumsal stratejileri hakkında da bilgiler verdi. Oturumun açılışını yapan Halil Aksu, “Bir binyıl değişikliği aslında çok büyük bir olay. Milenyum deyip geçtik, ama aslında o kadar basit bir hadise değil” yorumunu yaptı. “İnsanlık tarihinde daha önce ne nüfus ne ekonomi ne teknolojik gelişim son 50 yıldaki kadar değişti” diyen Halil Aksu, şu bilgileri paylaştı: “8 milyar insan olduk. 100 trilyon GSMH’yı geçiyoruz dünya çapında. Dünyanın en değerli ilk 5 şirketi artık üretim şirketleri, petrol şirketleri ya da bankalar değil. Dünyanın en değerli 5 şirketi, teknolojiyle uğraşan şirketler. Bu bilgi çağına girdiğimizin, bilgi ekonomisine dönüştüğümüzün çok önemli bir göstergesi. Bu bilgi ekonomisi ve bilgi toplumuna dönüşüm süreci kapsamında belki de en keskin ve en heyecan verici teknoloji ise yapay zekâ. Yapay zekâ bilfiil

hayatımıza aslında her gün dokunuyor. Akıllı telefonla zaten yapay zekâyla bilerek ya da bilmeyerek her gün karşılaşıyorsunuz. Instagram’a girip çıkıyorsanız, efektli bir fotoğraf çekiyorsanız, her gün yapay zekâyı, sesli asistanları kullanıyorsanız, artık WhatsApp mesajlarını sesle yazıyorsanız, yapay zekâ kullanıyorsunuz. Bindiğimiz uçakların içindeki oto pilot büyük oranda yapay zekâ.” Bu bilgilerin ardından Halil Aksu, ilk sorusunu GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan M. Özsoy’a yöneltti. Endüstriyel internet kavramı altında yazılım katmanları geliştirmelerini ve ayrı bir şirketin tahsis edilmesinin önemini vurgulayan Canan Özsoy, çalışmaları hakkında şu detayları paylaştı: Geleneksel ekonominin itici gücü “Yapa zekâ şimdi endüstrilerin dönüştürülmesinde halihazırda hızla gelişmekle beraber bugün de var olan bir gerçek. Endüstri devriminden, buhar makinesinin icadından bakarsak, arkasından internetin hayatımıza girmesi, şimdi 4.0 ile endüstrilerin dijitalleşmeyle ve bunun alt bileşeni olarak yapay zekâyla dönüşmesi. Büyüme az ya da çok her zaman var, özellikle büyük savaşlardan sonra çok artan bir endüstri büyümesi görüyoruz. Ama büyümenin en büyük alt kırılımı verimlilik artışı. Son 20 yıla bakarsak, endüstrileşmesi çok ileri olup, makine sanayide dünyada hâkim ABD, Almanya,

Japonya gibi ülkelerin verimlilik artış hızlarına bakarsak, sıfır olduğunu görüyoruz. Dünyada verimlilik artamadığı zaman da ekonomi volatilitesi yüksek ve endüstri yatırımlarını yapmak ve büyümek kolay olmuyor. Tam bu noktada yapay zekâ devreye giriyor. Yapay zekâ; endüstriler için yeniden doğuş, yeniden verimlilik artışı imkânı demek. Bugün pek çok zorlukla yaptığımız basit işi bile çok az bir yapay zekâ kullanarak çok farklı bir şekilde yapmak mümkün. ‘Neden yapay zekâ büyümenin geleceğidir?’ isimli rapor çok güzel örnekler içeriyor, ‘Geleneksel ekonomideki itici güç, emek, insan kaynağıydı, ama artık yapay zekâ kullanımı olacak’ diyor.” Canan M. Özsoy, yapay zekanın endüstrileri nasıl büyüteceğine de rapordan örnekler verdi ve üç maddeye dikkat çekti. Bunlardan bir tanesi akılı otomasyon. Örneğin; zeki depo robotları, lazerlerle derinlik algılayıcı sensörler sayesinde aradıkları bir ürünü bir işçiden çok daha çabuk ve doğru olarak bulup güvenli bir şekilde kamyonlara yükleyebilecek. İkinci husus, mevcut iş gücünün ve donanımların becerilerini artırma. Yapay zekâ kullanarak, elimizdeki makinelerin becerilerini değiştirebiliyoruz. Normalde otel çalışanları, zamanlarının önemli bir kısmını konuklara oda göstermek için harcıyor. Oysa artık bu işi bir otonom robot yapabiliyor, bir yılda 11 bin konuğu odasına hızlı, çabuk ve masrafsız ve doğru olarak yerleştirebiliyor.

Üçüncü farklılık ise yapay zekâ sistemlerinin sadece işi farklı bir şekilde yapmakla yetinmeyerek, farklı işlerin de yapabilmesine imkân sağlaması ve Canan M. Özsoy, bu konuda şu detayları paylaştı: Stratejiniz ve güvenliğiniz net olmalı “Buradaki en temel nokta olan sürücü gerektirmeyen araçlar, yapay zekâ olmasaydı o alanda yeni bir ürün, yepyeni bir otomobil kullanma şeklini dünyaya girmeyecekti. Siz çayınızı içerken, raporunuzu okurken arabanız sizi gideceğiniz yere götürecek. Dünyanın bazı yerlerinde kullanılıyor. Özellikle İstanbul'da yaşayan bizler için son derece büyük bir imkân olur diye düşünüyorum. Biz 125 yıldır icatlarla varlığımızı sürdüren bir endüstriyel firmayız. Dünyadaki iki büyük jet motoru mucidi ve üreticisinden bir tanesiyiz. Bu alanda da yapay zekâyı çok kullanıyoruz. Hem parçaların ve makinelerin üretiminde hem de bunların kullanılmasında çok yoğun yapay zekâyla ilgili çalışıyoruz. Amerika'nın özel bir konumu var. Dünyada bugün yapay zekâyla ilgili icat edilmiş patentlerin yüzde 74’ü Amerikalılara, yüzde 16’sı Çinlilere ait ve kalan az bir bölüm de Almanya, Japonya gibi diğer ülkeler arasında paylaşılıyor. Amerika da bu konuda stratejik çalışmalar yapıyor. Mayıs 2018’de Amerika, ‘yapay zekâ strateji belgesi ne olmalı, nasıl olmalı?’ diye belirledi. Biz o raporu

sunduk, orada ele aldığımız 6 temel başlık var. Bir tanesi yapay zekâ araştırmalarında planların uzun vadeli olması. Bizim ülkemize çok uymayan bir şey. Biz uzun vadeli plan yapabilen, yaptığı plana uyabilen bir ülke değiliz. Ama yapay zekâ, etkileri açısından çok uzun vadelere dayanması gereken bir şey. İnsan ve yapay zekâ işbirliği için rotanın şimdiden belirlenmesi, üçüncüsü ise yapay zekânın etik, hukuki ve sosyal etkilerini anlamak ve doğru adreslemek. Dört; hem siber güvenlik hem yapay zekânın kendi kendine bir yerlere gitmeyeceğinden emin olunması açısından yapay zekâ sistemlerinin güvenliği. Beş; yapay zekâ eğitimleri ve testleri için herkese açık veri setleri, elverişli ortam ve eğitimin nasıl olacağı. Son olarak da yapay zekâ Ar-Ge çalışmaları için nasıl uzmanlara ihtiyacımız olduğunu anlamak.” Yepyeni bir iş modeli kurgulamanız gerek! BKM’nin yapay zeka odaklı çalışmaları hakkında bilgi veren BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko, “Şu gün yaptığımız çabaların hepsi yapay zekâ başlığının altındaki alt başlıklarda çalışmalar. Machine learning konusunda çabalar gösteriyoruz. Bu konularda bizim sektörümüzle ilgili yeni iş alanlarından ziyade, daha çok kartlı ödeme ve dijital ödemelerin güvenliğine yönelik çabaları konuşuyor, bunlar üzerinde çalışıyoruz” bilgisini verdi. Bu konularla ilgili üç farklı üniversitede,


BThaber

BİLİŞİM ZİRVESİ

17 - 23 ARALIK 2018

üç farklı projeye başladıklarını, geçtiğimiz yıldan beri bunlarla ilgili yerinde Ar-Ge destekleri alarak çalıştıklarını vurgulayan Dr. Soner Canko, konuşmasına şöyle devam etti: “Yapay zekâ teorik bir kavram olarak ele alındığında, uygulaması, içselleştirmesi, anlatması da zor bir kavram, ama ne olursa olsun bir yerden başlanması gereken bir çalışma. Konuşarak ve dinleyerek değil, gerçekten bir yerinden başlamamız gereken bir çalışma. Yapay zekâyla ilgili en önemli konulardan biri beklenti. Yapay zekâyla ilgili işler böyle uzun vadeli işler. En çok zorlandığımız konulardan bir tanesini ‘kullanım alanı’, yani ‘use-case bulmak’ olarak özetliyorum. En çok düşülen hata şu oluyor: Mevcut bir işimizi yapay zekâya nasıl dönüştürürüz diye düşünüyoruz. Oysa yapay zekâ çalışmalarımızda yeni bir iş modeli kurgulamak lazım. Yani, ‘mevcut bir işi dönüştürmeyi’ değil, ‘bu işi yapay zekâ temelli nasıl yaparız?’ı adreslemeyi önemli buluyorum. Güvenlik tarafı yapay zekâda kesinlikle atlanmaması gereken bir konu. Moda tabiriyle ‘big data’ üzerinde çok yoğunlaşılıyor, ama mevcut verinin yapay zekânın kullanımına uygun zenginlikte ve doğrulukta olması çok kıymetli. Bugün mesela yurtdışında çok güzel örnekleri var, artık ülkeler yapay zekâ çalışmalarını desteklemek için birbirinden bağımsız veri setlerini tek bir ortamda sunuyorlar ki hava durumuyla trafiği, gıda tüketimiyle market alışverişlerini, akıllı telefon verileriyle insanların davranışlarını ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Bu da bence önemli konulardan bir tanesi. Yaptığımız çalışmalarımız gösteriyor ki; bir yerinden başlayıp bu işaretlenen konuları da dikkate alarak, önümüzdeki döneme bugünden hazırlanmamız şart.”

değerlendirmeye tabi tutulmadan kayboluyor. Dolayısıyla bizim bu var olan ve ziyan olan veriyi tutacak, değerlendirecek işleyecek sistemleri geliştirmemiz, yapay zekâ uygulamalarının başarısını artıracak bir faktör olarak ele almamız lazım. Biz de teknoloji üreten firma olarak daha çok bu altyapılar üzerine odaklanıyor ve iki açıdan bakıyoruz. Birincisi, ‘bilgi teknolojileri için yapay zekâ’ diye gruplama yapabiliriz, diğeri de müşterilerimizin yapay zekâ uygulamaları ihtiyaçlarına cevap üretecek altyapı platformları. HPE InfoSight ürünümüz, bulut tabanlı bir veri analitik uygulaması. Dünyada kurmuş olduğumuz veri depolama ürünlerimiz ve sistemlerimizden topladığı verilerle bir öğrenme ortamı geliştiren, bu sayede milyonlarca değişik uygulamayı çalıştıran veri depolama sistemlerinden topladığı bilgilerle, olası problemleri önceden kestiren, veri kaybı ihtimalini sıfıra indirgeyen ve çıkması muhtemel problemleri ve arızaları yüzde 85 oranında hiçbir insan müdahalesine ihtiyaç duymadan kendi içerisinde

halleden bir sistem. Bu aynı zamanda yapay zekâ uygulamasına çok başarılı bir örnek. Bu uygulamayı sunucular ve diğer network ürünlerinde şu anda yaymaya çalışıyoruz ki müşterilerimiz mümkün olduğu kadar sorunsuz, çok fazla insan müdahalesi gerektirmeyen sistemleri çalıştırsınlar ve kendi uygulamalarına odaklanabilsinler. Diğer tarafa geldiğimiz zaman, şu an veri çok fazla, artık gelişen teknolojilerle yakalayabiliyoruz, ama bir de bunları incelemek lazım. Bunun için de çok büyük işlem kapasitesine ihtiyaç var. Bunun ilk ticari örneğini geçen yıl duyurduk ve Machine kod adlı projemizin sonucunda ‘bellek merkezli işleme’ diyebileceğimiz bir teknolojiyi piyasaya sürmeye başladık. Bu, 160 terabayt belleğe sahip bir makine ve bütün veriyi memory üzerinde tutabilecek, o verinin analizini de çok hızlandıran bir sistem. Yani eski teknolojilere ihtiyacınız yok. Bunun sonucunda pratik örneklerden bir tanesi, Almanya’da sinirsel rahatsızlıklarla ilgili çalışma yapan, özellikle Alzheimer hastalıkları

15

üzerine odaklanmış bir yapı. Bu işe gönüllü olarak örnek olmuş kişilerin sürekli olarak beyin tomografilerinin çekilip beyinlerindeki gelişimi, değişimi izleyip, ileride Alzheimer’a yakalanırsa nasıl bu süreçten geçtiğini ve önlem almaya yönelik bir çalışma. Bu kapsamda ellerindeki datayı normalde 5,5 günde işleyebilirlerken, bizim sistemlerimiz sayesine şu anda 2,5 dakikaya kadar indirebilmiş durumdalar. Bu da devasa miktardaki veriyi geliştirdiğimiz zaman ne kadar hızlı yol alabileceğimizi, yeni çözümler oluşturabileceğimizi ve bugüne kadar aklımıza gelmeyen ilişkileri görerek yeni çıkarımlara varabileceğimizi gösteren çok başarılı bir örnek. Başka örneklerimiz de var. Örneğin; şu anda uzay istasyonunda yine bizim yüksek performanslı makinelerimizle çalışan sistemlerimiz var. Uzay ortamında hangi etkilere maruz kaldığını kendi bünyesinde öğrenmeye başlamış ve önümüzdeki dönem planlanan Mars yolculuğu sırasında dünyadan destek duymadan oradaki ilişkileri öğrenen bir yapay zekâ uygulamalarına örnek

Öncelik vizyon ve strateji oldu Birlikte çalışmayı bir ‘değer’ olarak tanımladığı Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran’ı tanıtan Halil Aksu, “Yapay zekâ çalışmaları olduğunu biliyorum, ekibinden arkadaşlarla da düzenli olarak görüşüyoruz. Yapay Zekâ İnisiyatifimizin ilk destekçilerindendir. İş Bankası’nda somut örnekler var” dedi ve detayları paylaşması için sözü Hakan Aran’a bıraktı: “Teknolojiden sorumlu genel müdür yardımcısı olduğum 2010 yılında, biz bir danışmanlık alarak İş Bankası’nın teknoloji vizyonunu oluşturmuştuk. Çok değerli bir çalışmaydı. İş Bankası’nın tüm teknoloji üreten ekibi bir araya geldi. 2018 yılı biterken geriye dönüp baktığımda, o gün planladığımız şeylerin yüzde 80’ini tamamladığımızı görüyorum. Yapay zekâ konusunda da benzer bir şekilde çalışmaya başladık. Bence çalışmaların kendisi kadar yöntemi de önemli. İlk önce İş Bankası’nın yapay zekâ vizyonu ve stratejisinin ne olması gerektiğini belirledik. Bu

Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran

vizyon ve strateji belgesinden sonra, yol haritası adını verdiğimiz bir dokümanla sırayla hangi adımlara atacağımızı saptadık. Sorulduğu zaman paylaşabilecek yazılı belgeler olması kıymetli, sizi de düşünmeye, daha

Ziyan olan veriyi tutabilmemiz lazım! Yapay zekâ denince teknoloji, kodlama, büyük veriler akla geliyor ve Halil Aksu, bu noktada, yapay zekânın çok keskin ve güçlü teknolojilere ihtiyacı olduğuna dikkat çekti. Bu noktada, hesaplama gücü çok yüksek, özel işlemcilere ihtiyaç var. Halil Aksu, söz konusu altyapı dünyasının gereklilikleri ve atılan adımlar adına Hewlett Packard Enterprise Genel Müdürü Güngör Kaymak’a söz verdi. “Yapay zekâ, aslında çok veriye dayalı” saptamasını paylaşan Güngör Kaymak, şu bilgileri verdi: “Bunun için bir veri setinden yola çıkıp onları anlamaya, izleyerek oradaki pattern’leri anlamaya, kendi içerisinde bir veri oluşturmasına ihtiyaç var. Şu anda çok fazla veri üretiliyor. Ama bugün sadece yüzde 94’ü herhangi bir şekilde hiçbir veri merkezine uğramadan, hiçbir

detaylı olarak üzerinde durmaya ve yazmaya itiyor. Dolayısıyla, bu iki çalışmadan sonra biz yapay zekâ konusunda bankanın içinde bütün iş birimleriyle ikişer, üçer saatlik serbest formatlarda toplantılarla, o iş alanında yapay zekânın kullanım senaryolarının neler olabileceğini belirleyerek, İş Bankası’nın yapay zekâ uygulama kataloğunu çıkardık. Katalogda 110 tane senaryo var. ‘Bunlar yapılırsa şu alandaki risk daha iyi yönetilir, bu alandaki maliyetler yönetilebilir, bunlar yapılırsa gelir artar’ gibi 110 senaryonun içerisinde ‘2018’de bunların hangilerini hayata geçirebiliriz?’ dedik. Bunun için nasıl bir iş gücüne ihtiyacımız olacağını tanımlamaya koyulduk. Böyle bir temel atmanın üzerine geldiği için İşCep’te doğal dil konuşarak işlemlerinizi yapabiliyor olmanız, işlem yaptığınız zaman ‘bu kadar para harcayabilir miyim?’ sorusuna yanıt alabilmeniz, projeksiyonunuzu yapabiliyor olmanız, sadece basit işlemler değil, finansal olarak akıl yürütme, analiz gerektiren işlemleri doğal dilinizle yapabiliyor olmanız da bu çıktılardan bir tanesi. Şubemizde robot aracılığıyla Türkçe sohbetin yapılabiliyor olması, birtakım yönlendirmeler olması, aynı yeteneklerin onda da bulunması bir başka konu. Klasik kampanya yaklaşımını bırakmak için bir adım attık. Biz müşterilerimizi teker teker analiz ederek, onun nasıl bir finansal çözüme ihtiyacı olduğunu görüp, buna göre ihtiyacı olan ürünle onu buluşturmanın yollarını araştırıyor, buna uygun çözümler geliştiriyoruz. Dolayısıyla, hiçbir müşterimize ilgisi olmayan teklifte bulunmamayı, onun ihtiyaçlarını anlamak ve en uygun teklifi onun için en doğru kanal ve zamanda buluşturmayı önemsiyoruz. Tüm bunlar bence yapay zekânın güzel uygulama alanları. Operasyon tarafında robot yazılımlarda süreçlerin otomasyonu konusunda ciddi operasyonlar bu yazılımlarla yapılmaya başlandı. Bunun sağladığı verimlilikten istifade ediyoruz. Herhangi bir Bankamatik’te kameranın yönü değiştiği zaman Bankamatik’i devre dışı bırakmak konusunda yapay zekâyı görüntü işlemeden doğal dili algılamaya kadar pek çok alanda kullanmaya başladık. Finans alanında yapay zekâ teknolojisini sonuna kadar sömürmeye devam edeceğiz.”


16

BThaber

BİLİŞİM ZİRVESİ

17 - 23 ARALIK 2018

Yapay zeka elçisi ne yapar? Halil Aksu, kendisiyle temasa geçen ve HPE Yapay Zeka Elçisi olduğunu belirten bir kişiden yola çıkarak, Güngör Kaymak’a sordu: Nedir bu yapay zekâ elçisi? “Çok da fazla somut kullanım örnekleri sunamıyoruz” diyerek söze başlayan Güngör Kaymak’a göre, belli alanlarda hayatımıza karışmış uygulama olmakla beraber, çok genellemiş örnekleri yok ve daha fazla deneme aşaması söz konusu. “Dolayısıyla kendimize misyon olarak seçtiğimiz hususlardan bir tanesi; yapay zekâ konusunun doğru anlaşılması, kullanılabileceği alanların tespiti ve bu konuda işbirliği geliştirilmesi” çıkarımını paylaşan Güngör Kaymak, şöyle devam etti: “Dünyada 30 kişilik bir ‘yapay zekâ elçiler grubu’ oluşturduk. Çağrı arkadaşımız da bu 30 kişilik grubun içerisinde. Buradaki amacımız; gerek teknoloji alanında işbirliği yaptığımız firmalarla gerek müşterilerimizle bir araya gelip, yapay zekâ kavramı üzerinde oturumlar düzenleyip, hangi iş alanlarımıza, hangi süreçlerimize hangi teknolojileri kullanarak bunları daha hızlı uygulayabileceğimiz konusunda fikir üretmek. Günümüzü ‘işbirliklerine HPE Genel Müdürü Güngör Kaymak dayalı genişletebileceğimiz bir dönem’ olarak görüyorum. İster iş ortağımız olsun ister müşterimiz, bir araya geldiğimiz kurumlarla, bireylerle yapay zekâyı hangi alanda daha iyi kullanabiliriz, nasıl hızlı hayata geçirebiliriz, işte bunun örneklerine bakıyoruz. Buna bir örnek vereceğim. GE ile bir yıldır sürdürdüğümüz bir işbirliğimiz var ve bunun bir örneği, Suudi Arabistan’da elektrik dağıtım şirketine yaptığımız çalışma. Daha ilginci, yapay zekâ alanında en çok çalıştığımız firmalar, Formula 1 yarışları. Buradaki takımların altı tanesi bizim teknolojimizle çalışıyor. F1 içinde o kadar büyük yüksek teknoloji var ki kullandıkları her bir parçayı, taktıkları her bir lastiği, hava durumunu, yol durumunu, tüm bunların performansları nasıl etkileyeceğini anlamak, bunları yüksek performanslı makinelerle ve yapay zekâyla sürekli incelemek ve geliştirmek amacındalar. Onlarla çalışıyoruz ve bizim bile görmediğimiz yeni sonuçlar ortaya çıkıyor. Bunlar da bir şekilde ticarileşip, hepimizin hayatına girecektir diye düşünüyorum.” verebileceğim bir örnek.” Dijital doğanlar giderek büyüyor Siri ve Amazon Echo örneklerini veren Halil Aksu, 14 yaşındaki kızının 4-5 yıldır bu sesli asistan teknolojileriyle büyüdüğüne dikkat çekerek, “Bunlar, onlar için doğal aletler” yorumunu yaptı. “Onlar doğuştan dijitaller, dijitalin içine doğmuş olanlar. Biz ise sayısal göçmenler olarak yadırgıyor veya alışmaya çalışıyoruz” bilgisini veren Halil Aksu, yapay zeka çalışmaları esnasında şaşırtıcı olaylarla karşılaşıp karşılaşmadıklarını sorduğu Hakan Aran’dan şu yanıtları aldı: “Sabah standımızı ziyaret etmiş, çok da beğenmiş. ‘Ne kadar güzel şeysin böyle’ demiş, Pepper da ‘beni mahcup ediyorsunuz’ demiş. Pepper’ın bu tür konuşmalarında şaşırtan bir yanı var. Din, siyaset gibi konulara girdiğini gördük. ‘Biz bunu nasıl yakalarız?’ diye baktık, arkada engelleyecek şekilde tehlikeli konulara girmemesi konusunda bazı deneyimlerimiz oldu. Ama bu konu gerçekten çok şaşırtıcı bir konu.” Türkiye’nin bir strateji belgesine ihtiyacı var Gerçekten büyük veri var ve Halil Aksu’nun ‘Acaba ülkemiz bu fırsatı ve bu çağı, bu teknolojiden yararlanmayı

kaçırmamak için neler yapmalı?’ sorusuna Canan Özsoy, şu yanıtı verdi: “Yapılan projeksiyonlara göre, 2025 yılında ağa bağlı cihaz sayısı 40 milyarı geçecek. Şirketlerin yüzde 86’sı yapay zekâ kullanacak. 2025 yılında global dijital ekonominin büyüklüğü ise 23 trilyon doları bulacak. Yapay zekâ teknolojisi üretmeyi ve kullanmayı başaran ülkeler müthiş bir ekonomik sıçrama yapacak. Bunların ekonomiye

katma değerini, bunların sağlayacağı katma değer ve istihdamı sayabiliriz. Ülkemi çok seviyorum, 11-12 yıl yurtdışında çalıştıktan sonra kendi isteğimle döndüm. Öğrendiklerimi ülkemde uygulayıp bir faydam olsun istedim. Ancak bir strateji odağı, Türkiye'nin geleceğinin bir strateji belgesi yok. Biz bunları nasıl ülkemiz için katma değere çevireceğiz, anlamak kolay değil. İcatların,

patentlerin yüzde 76’sı Amerika’da, ama bunların işe, aşa, elle tutulabilir şeylere dönebilmesi için daha çok yol var. İcat edilmemiş, yapılmamış, kullanılmamış çok şey var. Türkiye’nin şu günkü vizyonunda yerlileşmek, millileşmek güzel bir şey, ama doğru konumlandığında. Çünkü yapılmış, dünya pazarında çeşitli fiyat kategorilerinde çok fazla ürünü olan bir şeyi bir daha yapmak ekonomik

olarak bize artı getirecek bir şey değil. Yeniden bir araba yapmanın çok bir alemi yok. Ama mesela elektrikli araba, otonom arabalar gibi alanlarda pek çok teknolojik boşluk var. Enerjinin depolanmasında, yenilenebilir enerjinin zenginleştirilmesinde, sağlıkta dijitalleşmenin kullanılmasında da hâlâ çok büyük boşluklar var. Türkiye, bu alanlara yönelik strateji yapsa, kendi hocalarını, düşünürlerini, start-up’larını kullanarak icatlar yapsa, bir ekosistem yaratsa, dünyada bir ya da birkaç çözülmemiş konunun global ölçekte sahibi olsa, bence çok doğru bir şey yapmış oluruz. Bir araya gelip ‘rekaberlik’ yapmanın çok büyük faydası var. İçinde bulunduğumuz Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler, Doğu Avrupa zincirini bir araya getirip, bunları ‘birlikte icat eden platformlar’ yaratan konumlara gelebiliriz. Enerji ve sağlığı bankalarda olduğu gibi dijitalleşmeyi kucaklayan iki önemli alan olarak görüyorum. Akademisyenlerinize, karar vericilerimize, yeniden düzenlenen yönetim sistemimizde politika kurumları var. Bir tanesi bilim ve teknolojiyle ilgili politika kurulu. Burada akademisyenlerimiz var, onların bu birliktelikleri, stratejik vizyon tanımlamalarına öncelik

Bir araya gelelim, fikir alışverişinde bulunalım Yapay zekâyla ilk defa üç yıl önce Bager Akbay’la tanıştığı bilgisini veren Dr. Soner Canko, şöyle devam etti: “Akbay’ın anlattığı, yapay zekâlı bir şair robot, Deniz Yılmaz’ın hikayesiyle benim kafamda somutlaştı. İnsan bir kere sosyal bilimci olunca, konuları somutlaştırmadan, ete kemiğe büründürmeden anlamıyor. Dolayısıyla, ben bir gün elimde bir şiir kitabı buldum ve ‘bu şiir kitabı tamamen bir yapay zekâ tarafından yazıldı’yı dinledikten sora, yapay zekâ konusu kafamda ilk defa netleşti. Bager Akbay’dan sonra bir şok daha yaşadım, ikinci tanıştığım kişi 14 yaşında Üsküdar Amerikan Lisesi öğrencisi Eray Aktopuklu. Vaktiniz olduğunda YouTube’da videolarını izlemenizi öneririm. Bu iki sıradışı, ama benim konumla hiç alakası olmayan referanstan sonra, ‘yapay zekâ altında mutlaka bir şeyler yapmalıyız’a gidince, sonunda Boğaziçi Üniversitesi’nde Prof. Dr. Cem hocayla tanıştık. Ona yorumum netti: Yapay zekâ konusunda bir robot şairimiz var, genç yeteneklerimiz var ve biz de bir şeyler yapmalıyız. Yapay zekâyla BKM Genel Müdürü Soner Canko çok önemli gelişmelerden bir tanesini başlatmış olduk. Aslında gerek yapay zekâ olsun gerek blockchain olsun, bu konularda ekosistemin çok önemli olduğunu vurgulamak gerek. Sonuçta bizler tek başımıza bir konuyu ne kadar iyi bilirsek bilelim, ne kadar uzmanlarla çalışırsak çalışalım, tüm taraflar bir araya gelirsek akıl akıldan üstündür mantığıyla çalışırsak, o zaman bir şeyler oluyor. Yapay zekâ çabalarımızda en çok bunları öğrendik. Aynı felsefeyi blockchain konusunda da yaptık. Yaklaşık 6 senedir anlamaya çalıştığımız blockchain teknolojilerini, beraberce anlayalım diye 2018 yılı başında Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) çatısı altında bir platforma taşıdık. Bugün Blockchain Türkiye Platformu; 35 kurumsal üyeye ulaştı, İş Bankası, HP gibi sanıyorum GE de önümüzdeki günlerde aramıza katılacak. Dolayısıyla biz, blockchain’de de bu sefer yapay zekâ işlerinde öğrendiğimiz bir şeyi daha hızlı yapalım, el yordamıyla bulmayalım, önce bir araya gelelim, fikir alışverişinde bulunalım ve birbirimizle rekabet ediyorsak bile işbirliği yapabilecek şekilde yapalım istedik.”



18

BThaber

BİLİŞİM ZİRVESİ

17 - 23 ARALIK 2018

IQ tamam, ama EQ ve onun temeli kadınları unutmayın! Yüksek teknolojilerin artmasıyla endüstride özellikle mavi yaka oranı azalıp, beyaz yaka oranı artarsa, ‘yapay zekâ da IQ işlerini devralıp EQ gerektiren zekâ artarsa, kadının rolü endüstride ve dünyada gelişir mi? sorusuna karşılık, Canan Özsoy, “Çok tehlikeli bir konu, hiç susmama ihtimalim var” sözleri ile ilk yanıtını verdi. Ülkemizde kadının iş gücüne katılımının yüzde 33 ile son derece zayıf olduğuna işaret eden Canan Özsoy, OECD ülkelerinin ortalamasının ise yüzde 68 olduğu bilgisini paylaştı. Canan Özsoy, bu konuda şu bilgileri verdi: “Daha gelişmiş, daha özgür İskandinav ülkeleri gibi sosyal sorunlarını çözmüş ülkelerde ise hemen hemen iş gücüne katılımın 85’lerin üstüne çıktığını görüyoruz. Bunu değiştirecek bir şey yapay zekâ mıdır, bilişim midir, büyük ihtimalle evet ve öyle de olması gerekir. Yapay zekâ dediğimiz zaman bunun bir tarafı, yapay zekâya hangi soruyu sorarsanız o sorunun cevabını alıyorsunuz. Dolayısıyla, soruyu sorarken, işlemi yaparken, problemi ortaya koyarken, bunun duygusal GE Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü zekâsı yüksek kişiler tarafından yapılmasının yarınlarda hepimiz için Canan Özsoy faydası var. Yapay zekâ; sorulara hızla ve doğru cevap verebilir, ama doğru soruları soramaz. Yapay zekâya bir problem verdiğinizde size en iyi çözümü, en çabuk şekilde çıkarabilir ama birçok farklı akış açısını belli bir sorunun çevresinde uzun vadeli bir araya getiremez. Yapay zekâyla kadın istihdamı arasında ben böyle bir korelasyon görüyorum. Düşünün, çok boyutlu düşünebilmek, aynı anda birkaç iş yapabilme, karşısındakinin derdini anlama, empati kurma, doğru soruyu sorma feminen özellikler. Dolayısıyla kadınlarda duygusal zekânın bu alanlarda daha başarılı olduğu yönde pek çok araştırma var. Ama bu konuda akademik çalışmalar son yıllarda üniversite mezunu kadın sayısı hızla artar, kadınların beyaz yaka pozisyonlarda iş bulma olasılığı artarken, erkeklerin beyaz yaka pozisyonlarda iş bulma olasılığının da düştüğünü gösteriyor. Çok özel bir kurum var, takip etmeye yetişemediğim. Bunun kurucusunun söylediği; medeniyetimizin ve kurumlarımızın teknolojiyle çökmesi senaryosuna karşı, rekabet, güç, kontrol ve hiyerarşi gibi maskülen hareketlerin katılım, bakım, işbirliği ve ağlara dayalı feminen hareketlerle, kurumlarla ve modellerle gideceğini söylüyor. Yapay zekâyı daha maskülen hareketlere teslim etmek istemezsiniz. Kadın ve erkek farkları, farklılıkların bir bölümü fiziksel farklılıklar, bir bölümü de duyusal farklılıklar. Bugüne kadar endüstride üretim daha çok fiziksel özelliklere dayalıydı. Ama şimdi öyle değil. Bunu programladığınız, robotları yönettiğiniz, robotlarla insanları bir arada çalıştırdığınız ortamda, iş dünyasında kadının kıymeti daha da ortaya çıkıyor. Kadın kendine daha kolay iş bulabiliyor. Dolayısıyla biz bunu hep öykündüğümüz, ‘muhakkak iş dünyasında kadınların varlığının artması gerekiyor’ dediğimiz, ‘ekonomik özgürlüğünü kazanan kadın önce kendine ve ailesine para harcıyor’ dediğimiz yerde yapay zekâyla da gerçekten çok önemli bir kesişim kümesi olduğunu görüyorum. Biz bu alanda aslında Türkiye'de biraz daha iyiyiz, biraz daha öndeyiz. Bizim bir önemli iş kolumuz dünyada dört tane Ar-Ge merkezimiz var. Bunlardan biri Polonya’da, biri Meksika’da, biri Hindistan’da, biri Türkiye’de. Bakan seviyesinde katılımla imalat teknolojileri Ar-Ge’leri açtık ve bu, dünyada üçüncü. Burada 500 mühendisimizden yüzde 27’si kadın mühendis. Bunlar hep üst uzmanlıklar, yani uçak mühendisliği, uzay mühendisliği, malzeme mühendisliği ve elektronik konusunda çalışanlar. Diğer üç merkezde ise en fazla kadın çalışan yüzde 9 oranında. Dolayısıyla, Türkiye'de mühendislik eğitimi alan kadın öğrenci yüzdesi çok yüksek ve iş hayatında da kadınlarımız, diğer ülkelere göre daha fazla varlar. Bu alanda en azından ayağımızı yere basacak bir dayanak noktamız var.” vermesini arzu ediyorum. Biz Türkiye'de GE olarak iki konuya odaklanmayı seçtik. Bir tanesi enerji konusundaki, ikincisi sağlık konusunda start-up’larla çalışıyoruz. Enerjiden örnek vermek istiyorum. Bu genç bir start-up firma ve önce bizim Gebze’deki kendi trafo fabrikamızın dijitalleşme sürecinde bizimle çalışmaya başladılar. Trafo yaparken kullandığımız motorların titreşim farklarından bakım zamanlarını anlayacak bir yazılımları vardı. Bunu beraberce geliştirdik ve uyguladık. Daha sonra onları alıp, Almanya’da çok kıymetli bir iş ortağımız olan Deutsche Bank ile tanıştırdık. Küresel ölçekte Alman demiryolları lokomotiflerinde aynı titreşim farklılıklarından bakım gereklerini anlayan sistemleri geliştiriyor ve kuruyorlar. Diğer bir Türk start-up ise yapay zekâ ve birçok bileşeni kullanarak, rüzgâr tahmini algoritması

yapıyor. Almanya’da ve Amerika'da rüzgâr santralleri büyük ve düz odalarda, bir tane hâkim rüzgâr olan yerlerdedir. Halbuki Balıkesir ve İzmir gibi pek çok yerde dağlık bir ülke olmamız ışığında hep dağlık yerde bizim santrallerimiz. Her birinin rüzgârı farklı yönden oluyor, yapılan rüzgâr tahmin algoritmaları bizim ülkemize uymuyor. Bu arkadaşlar bu algoritmaları yeniden bizim ülke rüzgarlarımıza ve dağlık bölgelere göre yaptılar. Biz onların yazılımlarını kullanıyoruz. Onları Brezilya ve Avustralya gibi bize benzer ülkelere de yayıp, küresel ölçeğe taşıdık. Biz bu açıdan General Electric olarak 70 yıldır Türkiye'de verdiğimiz hizmetlere dijitalleşme, start-up ekonomisi olarak devam ediyoruz, etmeyi de sürdüreceğiz.” Türkiye’nin ayrışması için gerekenler bunlar Stratejik bir yol haritamız

olmadığını doğrulayan Dr. Soner Canko’ya göre, açıkçası Türkiye’nin en büyük dinamizmi hem özel teşebbüsün hem de yeteneklerin kendi kendine harekete geçme kabiliyeti. Bu açıdan, gelecekle ilgili ümitli olduğunu vurgulayan Dr. Soner Canko, ekledi: “Yapay zekânın da, blockchain’in de, kendi sektörüm olan finansal teknolojilerin de Türkiye'nin gelecekte ayrışması ve yukarı çıkması için çok önemli fırsatlar olduğunu düşünüyorum. İhtiyacımız olan ise hep beraber taşın altına elimizi koymak, ‘1+1=11’ yapmak için işbirliği yapmak.” Evleri yıkmayalım, altyapıyı inşa edelim Hakan Aran ise iki unsur üzerinde durdu: Birisi finansal erişimin artırılması. “Biz bugün çok iyi bir noktadayız, ama hâlâ daha finansal ürünlere erişebilen nüfusumuzun sayısı yeterli

değil” gerçeğine dikkat çeken Hakan Aran, bu yorumunu şöyle detaylandırdı: “Finansla tanışmamış geniş kesimler var, buraya eğilmemiz gerekiyor. Biz banka olarak Türkiye’de tarımın çok önemli olduğunu biliyoruz. Dijitalleşmeyi tarıma uygulayacak noktada ihtiyaç duyulan yatırım neyse, bunun geri dönüşüyle birlikte finansmanını sağlamakla ilgili iddialıyız. Yapılması gereken çok şey var, ama finans anlamında iki şeyi söyleyebiliriz. Ülke olarak yapay zekâyla ilişkilendireceksek, kentsel dönüşümü bu sefer akıllı kentler, akıllı evler, akıllı yollar yaratmak için bir kez daha kent genelinde, trafik ışıklarından yollara kadar yapmamız gerekiyor. Madem ki inşaat sektörünü canlandırmamız gerekiyor, evleri yıkıp yapmayı bırakalım, altyapıyı yapalım. Hem telekom şirketlerine hem

finansman şirketlerine hem de inşaat şirketlerine çok büyük görevler düşüyor.” Bölge ülkelerine yayılmak imkansız değil Strateji ve vizyonun önemine dikkat çekerken, insan kaynağının da değerlendirilmesinin önemine işaret ederek söze başlayan Güngör Kaymak’a göre, gelecek teknolojilerden bir tanesi artık akıllı uçuşlar. Üretilen verinin orada yakalanıp analizi için tüm firmalarla işbirliği geliştirmeye çalıştıklarını belirten Güngör Kaymak, şunları söyledi: “Bilişim Zirvesi ‘18’de standı olan bir iş ortağımız var, onların çözümlerini tüm dünyada biz de tanıtmaya çalışıyoruz. Aynı şekilde Türkiye'de geliştirilmiş çözümleri, içinde bulunduğumuz coğrafyadaki tüm Afrika, Ortadoğu, Orta Asya bölgesi ülkelerine tanıtıp, dışarıya satış imkânı yaratmaya çalışıyor, onların geliştirme altyapılarını da mümkün olduğu kadar uygun şartlarda destekliyoruz. Bunların dışında, teknoloji çok hızlı gelişiyor ve çabuk eskiyor. Bunlar sahip olmak tek alternatif değil, bunu esnek kullanmak, kapasite kullanımı ve kiralama gibi değişik yöntem ve çözümleri kendi olanaklarımızla Türkiye'ye getirip, müşterilerimizin esnek kullanımlarıyla çözümlerimizi sunmak istiyoruz ki taraflara katkılarımız olsun.” Yeni bir yüzyıl neden muhteşem olmasın? Oturuma noktayı ‘Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi’ çalışması ile koyan Halil Aksu, yapay zekâyla ilgili herkesin çok vurguladığı platform olma ve işbirliğini teşvik etmek için Türkiye'nin yapay zekâ ekosistemini de burada buluşturduklarını vurguladı. Herkesi bu platforma davet eden Halil Aksu, “50’yi aşkın uzmanla birlikte geliştirdiğimiz, yazdığımız ve bir web sayfası da olan interaktif bir deneyim sunmaya çalışan, dijital dünyaya uygun da bir kitap olan ‘Dijitopya’ önemli” dedi ve ekledi: “Eğer yapay zekâ, genetik, nano teknoloji, nükleer teknoloji gibi daha aklımıza gelmeyen, önümüzdeki yıllarda icat edilecek teknolojileri faydalı bir şekilde kullanmayı, işbirlikleri yapmayı becerebilirsek, 22. yüzyıl muhteşem olacak.”



20

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

17 - 23 ARALIK 2018

Türkiye’de IoT, SkywaveIoT Platformu ile büyüyecek Platformu geliştiren İnnova, SkywaveIoT Partner Programı çerçevesinde tüm IoT paydaşlarına teknoloji altyapısı, ortak çözüm geliştirme ve sunma gibi destekler verecek.

Ayhan Sevgi İnnova tarafından yüzde 100 Türk mühendisliğiyle geliştirilen SkywaveIoT platformu, nesneler arası iletişimi bulut teknolojisiyle birleştirerek, her türden IoT uygulaması için ihtiyaç duyulan esnek ve güvenilir altyapıyı sunuyor. Bu altyapı temel alınarak oluşturulan SkywaveIoT Partner Programı ile de IoT alanında faaliyet gösteren şirketler, startup’lar ve makinelerini bağlantılı hale getirmeyi hedefleyen üreticiler İnnova ile birlikte ortak çözüm geliştirme ve bu çözümleri kurumlara sunma imkânı buluyor. SkywaveIoT platformundan yararlanan şirketler; ürün geliştirme, pazarlama ve yeni işbirlikleri kurma alanlarında uzmanlık desteğine ulaşma imkânına da sahip oluyor. SkywaveIoT platformu ile IoT alanında yatırım yapacak firmalara uçtan uca çözüm sunan, güvenilir ve güçlü bir iş ortaklığı sunduklarını belirten İnnova Yeni Çözümler Ürün Yönetimi Grup Yöneticisi Mustafa Şahin, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı:

Dijital dönüşüm araçlarından birisi olan IoT teknolojileri nasıl bir role sahip? Dijital dönüşüm kurumların hayatta kalması için bir zorunluluk haline geliyor. Mobil iletişim alanında son dönemde özellikle altyapı, donanım ve cihazlar tarafındaki gelişmeler sayesinde makineler, nesneler arası veri iletişimi kolaylaşıyor. IoT (Nesnelerin İnterneti) teknolojileri sayesinde hayatın her alanında yeni, zengin ve yaygın uygulamalar gerçekleştirmek mümkün hale geliyor. IoT teknolojileri, akıllı şehirlerden sağlık ve kamu hizmetlerine, finans çözümlerinden enerji, perakende, tarım, lojistik, ulaşım ve bakım-onarım gibi akla gelebilecek her alanda sunulacak, yenilikçi uygulama ve servisler için ortak platform işlevini üstleniyor. Aynı zamanda üretim sektörünü temelden değiştirecek olan ve Endüstri 4.0 olarak tanımladığımız, en üst düzeyde verimlilik vaat eden gelişmiş otomasyon teknolojileri de IoT teknolojileri sayesinde hayata geçiyor. Tüm bu açılardan

IoT teknolojileri, geleceğin şekillenmesinde anahtar role sahip teknolojiler arasında, ilk sıralarda yer alıyor. SkywaveIoT, bu gelişim sürecinde nasıl bir role sahip olacak? SkywaveIoT platformu sayesinde kurumsal ve bireysel alanlardaki akıllı cihazlar birbirleri ile iletişim kurarak, nesnelerden gelen verileri tek bir merkezde büyük veri olarak topluyor. Bu bilgiler analiz ediliyor, izleme ve yönetim uygulamaları ile son kullanıcıya ulaştırılıyor. SkywaveIoT platformunun güvenli, ölçeklenebilir, büyük ölçekli bir üretim tesisini ve hatta tüm bir şehri yönetmeyi mümkün kılacak güçlü ve esnek bulut mimarisi sayesinde akıllı şehir, perakende, enerji ve Endüstri 4.0 gibi alanlarda ihtiyaç duyulan üstün veri iletişimi, analizi ve yönetimi gereksinimlerini en iyi şekilde karşılanıyor. SkywaveIoT platformunun kullanıcı yönetimi, alarm mekanizması oluşturma, çapraz uygulama senaryoları yaratma, büyük veri işleme ve diğer birçok özelliği sayesinde, kullanıcıları hangi sektörde ya da hangi ölçekte olursa olsun merkezi bir yapıdan büyük resmi takip edebilir, kolay bir şekilde yönetebilirler. Diğer bir avantaj olarak Türk Telekom iletişim altyapısı ile Türk Telekom veri merkezi üzerinden sunduğumuz SkywaveIoT platformu sayesinde IoT uygulamalarında yaratılan kritik veriler güvenli bir şekilde ülkemizde depolanıyor. Bu platform üzerinden geliştirilen dikey çözümler neler? SkywaveIoT platformu üzerinde geliştirdiğimiz dikey çözümler arasında, akıllı şehirlere yönelik SkywaveCity, perakende sektörüne yönelik SkywaveStore, telemetri çözümlerine odaklanan SkywaveSense ve ATM hizmetlerinde verimliliği sağlamaya yönelik SkywaveATM yer alıyor. SkywaveIOT çözümlerinin ölçeklenebilir mimarisi sayesinde SkywaveIoT Partner Programı katılımcıları sundukları çözümlerin

müşterilerinin ihtiyacını tam olarak karşıladığından emin olurken, aynı zamanda geliştirme süreçlerine hazır çözümler ile hız katıyorlar. SkywaveIoT Partner Programı’nda nasıl bir strateji ve hedefiniz var? Sektör olarak arzu ettiğimiz büyüme rakamlarını yakalamak için ekosistem olarak, birlikte hareket etmenin önemine inanıyoruz. SkywaveIoT Partner Programı ile girişimlere ihtiyaç duydukları en doğru formülleri bir araya getiren platformu hayata geçirdik. Amacımız, SkywaveIoT altyapımızı Türkiye’de gelişmekte olan IoT ekosistemi ile buluşturmak. Bu doğrultuda, SkywaveIoT platformunu girişimlerin yeni uygulamalar geliştirmesine ya da mevcut uygulamaları entegre etmesine imkan verecek şekilde tasarladık. SkywaveIoT platformunun girişimlere ve tüm IoT ekosistemine çok önemli katkıları olacağına inanıyoruz. SkywaveIoT Partner programının Türkiye'de IoT pazarının gelişmesi için önemi nedir? Yüzde 100 yerli bir teknoloji platformu olan SkywaveIoT sayesinde girişimciler, bulut bilişim platformunda daha önce hiç olmadığı kadar kolay bir şekilde uygulama geliştirebilirler. SkywaveIoT Partner Programı ile ülkemizdeki IoT pazarını büyütmeyi; bu alanda çözüm geliştiren şirketleri desteklemeyi amaçladık. SkywaveIoT sayesinde kendi uygulamalarını hızlı ve kolay bir şekilde geliştirebilir, İnnova'nın yazılım geliştirme yetkinliklerinden faydalanırken, aynı zamanda Türkiye'de ilk kez sunulan özel avantajlarla müşterileri için etkin çözümler oluşturabilir. Temel amaçlarımızdan bir tanesi de firmaların ihtiyaç duydukları gelişmiş IoT platformunu bir bulut PaaS hizmeti olarak alarak güçlü oldukları ve fark yaratacakları iş alanı ve geliştirdikleri donanıma odaklanmalarını desteklemek. Girişimciler SkywaveIoT platformunun oluşturduğu güçlü ekosisteme dahil olarak farklı işbirlikleri geliştirebilir; müşterilerine sundukları

çözümleri başka çözümlerin sağlayacağı ek bilgilerle çok daha kapsamlı ve verimli hale getirebilirler. IoT alanına odaklanan girişimler platform tercihlerini sizce neden SkywaveIoT yönünde kullanmalılar? Biz kurumların dijital dönüşüme bütünsel bir yolculuk olarak yaklaşıyor; dijital dönüşümün tüm boyutlarında destek sağlayan uçtan uca bir dijital dönüşüm partneri olarak hareket ediyoruz. IoT teknolojileri tarafında da sunduğumuz danışmanlık desteği ile kurumların ihtiyaç ve yol haritalarını belirliyor; teknoloji desteği ile bu değişimi gerçekleştirecek çözümleri uyguluyor ve operasyon desteği ile de dijital dönüşümün devamlılığını sağlıyor; tüm bunları bir arada sunuyoruz. Araştırmalar, IoT alanında yatırım yapmayı planlayan müşterilerin yüzde 90'ının uçtan uca çözüm sunacak bir iş ortağı ile çalışmak istediklerini gösteriyor. Biz de SkywaveIoT platformunu bu alandaki ihtiyaçları titizlikle inceleyerek en etkili yanıtları sunacak şekilde tasarladık Programın çözüm geliştiricilere sunduğu başlıca avantajlar nelerdir? SkywaveIoT Partner Programı üyelerine çözüm geliştirebilmeleri için farklı ve oldukça avantajlı seçenekler sunuyoruz. Bu sayede platform üyesi kuruluşlar SkywaveIoT platformunun avantajlarını kullanarak kendi çözümlerini geliştirebilir veya İnnova ekiplerinin yazılım geliştirme yetkinlikleri ile birlikte kendi çözümlerini oluşturabilir. SkywaveIoT Partner Programı üyelerine çok sayıda avantaj sunuyoruz. İnnova olarak SkywaveIoT platformu üyelerine pazarlama, satış, teknik, eğitim ve işbirliği alanlarında avantajlar sunmaktayız. SkywaveIoT bugüne kadar ağırlıklı olarak hangi projelerde kullanıldı? Türkiye'nin ilk entegre akıllı şehir projelerini hayata geçiren Türk Telekom, çözümlerini Karaman, Kars, Antalya gibi

İnnova Yeni Çözümler Ürün Yönetimi Grup Yöneticisi Mustafa Şahin önemli şehirlerde hayata geçiriyor. İnnova SkywaveIoT platformu üzerine inşa edilen SkywaveCity ile birden çok dikey uygulamadan gelen verileri alıp bir merkezde topluyor ve bu verilerin ortak bir arayüz üzerinden gösterimini sağlayabiliyor. SkywaveCity ile Karaman, Kars ve yakın zamanda devreye alınacak Antalya projeleri, vatandaşların modern bir şehir ortamında çok daha kaliteli hizmet almasını sağlıyor. Operasyon Merkezi, Akıllı Kavşak, Akıllı Aydınlatma, Akıllı Otopark, Meteoroloji Ölçüm İstasyonu, Hava Kalitesi Ölçümü, YöneTT Wifi, Kamera Yönetim Sistemi, Şehir Bilgilendirme Noktaları, Akıllı Sulama, Panik Butonu, Kronik Hasta Takibi gibi onlarca çözümün yönetimi SkywaveCity üzerinden gerçekleştiriliyor. SaaS modeliyle sunduğumuz SkywaveStore, perakendecilik alanında mağaza analitiği, çalışan verimliliği, operasyonel etkinlik ve enerji yönetimi gibi konularda şirketlerin yönetim ve saha ekiplerinin mağazalarını izlemesi ve yönetmesine destek sağlamaktadır. 1000’e yakın noktada 5.000’den fazla cihaz bu sistem üzerinden yönetilmektedir. Kişi sayma, mağaza içi analitik, personel devam takibi, mağaza tabelaları, dijital signage ekranları, merkezi ses yayın sistemleri gibi farklı uygulamaları destekleyen SkywaveStore operasyonel verimlilik ve satış performansı takibini etkin hale getirmektedir.


Bulutta yüksek erişilebilirlik, esneklik ve kullandığın kadar ödemek artık sıradan özellikler.

TL A İ L G LU AKLINDAKİ SORULARI

İ İL

BU

Bulutun bu standart özellikleri yanında verilerinizin güvenliğinden emin olmak, yedeklerinizin nerede durduğunu bilmek, altyapıyı gözlerinizle görebilmek ve destek ihtiyacında teknik profesyonellere ulaşabilmek gibi başka avantajlar da arıyorsanız, bulutun kendisini barındıran yerel veri merkezi Radore’ye gelin.

BULUTU

BULUT YAPAN VERi MERKEZi

RADORE

Radore; %99,99 “uptime” garantili, yedekli ve yüksek kapasiteli internet erişimi, üst düzey fiziksel güvenliği, ileri teknoloji tam yedekli iklimlendirme ve enerji altyapısı ile TIER III standartlarında veri merkezi hizmetleri sunar. Radore’nin müşterilerine sunduğu bulut (cloud) servisleri Radore Veri Merkezi’nde barındırılır. Bu servislerin sunucu ve depolama altyapısında Dell, ağ altyapısında Brocade ve Dell ürünleri, sanallaştırma altyapısında ise VMware, Xen ve KVM kullanılmaktadır. Radore’nin sunduğu bulut servisleri ile ilgili detaylı teknik bilgi için bize ulaşın; W: radore.com/radoreyesor T: 0212 3440494 – Dahili: 8016


22

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

17 - 23 ARALIK 2018

Bimsa ‘SabancıDx’ oldu, yazılım ihracatı için kolları sıvadı Sabancı Topluluğu bünyesinde 43 yıldır, teknoloji çözümleri üreten Bimsa, hizmet portföyüne kattığı ileri veri analitiği, robotik işgücü ve siber güvenlik ile gelişen hizmet ve çözümleri, değişen yönetim yapısı, yetkin insan kaynağı ve Sabancı Holding’ten aldığı güç ile yoluna artık ‘SabancıDx’ ismi ile devam edecek. Konuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Sabancı Holding CEO’su Mehmet Göçmen, SabancıDx’in teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli ürün ve hizmet üretimine katkı sağlayacağını vurguladı ve şu bilgileri paylaştı: “SabancıDx; yeni vizyonu, gelişen hizmet ve çözümleri ile Sabancı Topluluğu ve Türkiye’ye dijital dönüşümde yol gösterecek. Bunu da içten dışa doğru genişleyen bir yol haritasıyla gerçekleştireceğiz. Şirketlerimizin rekabet gücünü artıracak yüksek katma değerli alanlara yatırımlar, topluluk sinerjisinden doğacak iş modelleri ve diğer

paydaşlarımızı içine alan bir modelle sektör spesifik çözümleri küresel boyuta taşımak bu yol haritasının da temelleri. Bu yeni dönemde kendi üretimimiz olan yazılım sayısını kısa zamanda iki katına çıkaracağız. 2019 itibariyle de yazılım ihracatına başlamayı hedefliyoruz. SabancıDx; Sabancı Topluluğu şirketlerine ileri veri analitiği ve dijital dönüşüm projelerinde liderlik edecek, farklı sektörlerdeki Sabancı şirketleri arasında sinerjinin yönetilmesini sağlayacak, yeni iş fırsatlarını hayata geçirecek ve kültürel transformasyon için itici güç olacak. SabancıDx’in faaliyetleri ise yeni kuracağımız Dijital Kampüs’ümüzden yönetilecek. Bu alanda üniversite-sanayi işbirliklerini önemsiyoruz. Sabancı Üniversitesi EDU ile İleri Veri Analitiği Akademisi ile başladığımız yolculuk, SabancıDx ile ivme kazanacak. BAV Lab ve MIT Media Lab gibi bu konuda dünyanın en önde gelen merkezlerinden

biriyle de yakın çalışacağız. SabancıDx’in gelecek 10 yılda dünyada 100 trilyon dolara ulaşması tahmin edilen dijital ekosisteme girerek, sektör spesifik küresel markalar yaratmasını hedefliyoruz.” Hedef; Ar-Ge gücünü ortaya koymak SabancıDx Genel Müdürü Burak Aydın ise dijital teknoloji dalgalarını sürekli keşfetme, uygulama ve ölçeklendirme yeteneğini geliştirme gerekliliğine vurgu yaparken, SabancıDx’in Türkiye için büyük değer yaratacağını ifade etti. Burak Aydın şöyle devam etti: “SabancıDx, yüksek teknolojiye yatırım yaparak Türkiye’de dijitalleşmenin geleceğini yazan şirketlerden biri olacak. Üniversite işbirliği ile İleri Veri Analitiği hizmetlerini de olgunlaştırıp endüstri tecrübesini üniversite ile harmanlayacağız. Sabancı Topluluğu şirketlerinin sektörel birikimini dijital yetkinliklerimiz ile birleştirerek oluşturacağımız yeni markalar ile kendi gücümüzden

küresel değer yaratmayı hedefliyoruz. SabancıDx yeni nesil teknolojileriyle gelen zaman ve maliyet avantajıyla şirketlere rekabet avantajı sağlayarak, onlara değer katmayı hedefliyor. Türkiye'de dijitalleşmenin geleceğini yazan şirketlerden biri olmayı hedeflerken, büyük veri, siber güvenlik, endüstriyel IoT, robotik işgücü, yapay zeka ve blockchain teknolojilerine odaklanıyoruz. İleri veri analitiği de sunacağımız önemli bir hizmet alanı olacak. SabancıDx olarak, Catalist programı ile startup'larla, özellikle veri

analitiği ve endüstriyel loT konularında işbirlikleri yapacağız. Yeni genel merkezimiz tam anlamıyla bir Dijital Kampüs olacak ve burada yeni teknolojiler ve işbirlikleri geliştirmeye odaklanacağız. Sabancı Üniversitesi, BAV Lab ve MIT Media Lab ile ortak çalışmalar yürütüyoruz. Üniversitemizle ve iş ortaklarımızla beraber endüstri-üniversite harmanlamasını en yukarı taşıyacağız. SabancıDx, tüm bu çalışmalarıyla önümüzdeki 3 yıl içinde gelirlerinin yüzde 25’ini yeni nesil teknoloji alanlarından sağlayacak.”

Bankacılıkta giderek tüm adımlar mobilde şekilleniyor Yapı Kredi, yenilikleri ile müşterilerinin hayatını kolaylaştırmaya devam ediyor. Bu kapsamda Yapı Kredi Mobil’i telefona indirerek Türkiye’de bir ilk olarak “Görüntülü İşlem Asistanları” aracılığı ile şubeye gitmeden Yapı Kredi müşterisi olunabiliyor, hesap açılış işlemleri gerçekleştirilebiliyor. Bu yenilikle ilgili bilgi veren Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Yakup Doğan, özellikle son yıllarda bankanın dijital bankacılık hizmetleriyle uluslararası arenada da büyük ses getirdiğini vurguladı ve şu detayları paylaştı: “Stratejilerimizin odağında daima insan var. Müşterilerimizin Yapı Kredi’deki deneyimi, hesaplarını açmak için başvuruda bulundukları ilk günden itibaren başlıyor.

Yeni hizmetimiz ile ise tüketiciler şubelerimize gitmeye ihtiyaç duymadan Yapı Kredi Mobil ile müşterimiz olabiliyor. Böylelikle Yapı Kredi’de yeni hesap açmak kolay bir hale geliyor. Bu yeni hizmetten

yararlanmak için Yapı Kredi Mobil’in iOS işletim sistemine sahip telefonlara indirilmesi gerek. Yapı Kredi Mobil üzerinden başvuru formunun doldurulması sonrasında, kullanıcılar telefonlarından diledikleri zaman görüntülü

işlem asistanlarımızla yüz yüze görüşme başlatabiliyor. Görüşme ile kimlik doğrulamasının yapılmasının ardından müşteri beyan formu, hızlı bir şekilde kurye yoluyla kullanıcılara ulaştırılıyor. Formun ıslak imza ile imzalanması ile tüm süreç tamamlanıyor. Şubeye gitmeden yeni hesap açma deneyimi çok yakında Android işletim sistemli cihazlarda da hayata geçecek. Müşterilerimize anında işlem yapabilecekleri yeni ön ödemeli kartımız ‘World Nakit Sanal Kartı’ da sunuyoruz. Müşterilerimiz bu kartlarına para yükleyerek internetten alışveriş, fatura ödeme, GSM TL veya paket yükleme gibi ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Lansmana özel World Nakit Sanal kartla yapılan internet alışverişlerine indirim de sunuyoruz. Geçtiğimiz

günlerde Türkiye’de WhatsApp onaylı kurumsal hesabımız üzerinden müşterilerine hizmet sunan ilk banka olduk. İhtiyaçlarına göre yapay zeka tabanlı chatbot veya müşteri temsilcileriyle de görüşebilen müşterilerimizin Yapı Kredi WhatsApp servisinden hızlı hizmet alabilmeleri için 08502220444 nolu hattı telefonlarına kaydetmeleri yeterli. Yapı Kredi Mobil, Türkiye’yi son iki yılda 35 farklı inovatif fonksiyonla tanıştırdı. Tüm bu çalışmalarımızla dijital bankacılık müşterilerimizin sayısı son iki senede yüzde 70, mobil bankacılık müşterilerimizin sayısı yüzde 207 oranında arttı. Nakit dışı işlemlerde dijital kanallarımızın payı ise yüzde 96’ya yükseldi. Sektöre yenilikler kazandırmaya devam edeceğiz.”



PC'de son umutlar Aralık ayında PC satışlarında bütün umutlar Aralık ayına kaldı. Yıl boyunca beklenen performansı gösteremeyen PC pazan, bu ay en hareketli günlerini yaşıyor. Eylül ayından itibaren yoğun bir kampanya dönemine giren şirketler, satış hedeflerini bu ay sonuna kadar gerçekleştirecekleri satışlarla tutturmayı amaçlıyor. Özellikle son kullanıcıya yönelik kampanyalar, PC satışlarını oldukça aVtıraca# ğa benziyor. Görüşlerini aldığımız PC şirketleri, bu yıl sonunda pazarda ortalama 230 bin adet PC satılacağını tahmin ediyor. Pazarın büyüme oranının ise geçtiğimiz yıla oranla yüzde 30 ci# vannda olacağı söyleniyor. İnterpro Pazar Araştırma Merkezi'nin yaptığı 3 ay-

Java'lar artık Türkiye ofisinde içilecek

lık sektör araştırmalarının sonuncusuna göre, Ocak#Eylül 1 9 9 6 döneminde 115 bin adet PC satılmış. Pazar Araştırma Merkezi'nin 1 9 9 6 yılı PC satış tahmini ise 240 bin adet. PC satışlan kampanyalarla son derece hareketli geçerken, pazarda ürün teslimatı konusunda sıkıntıların yaşandığı da gözleniyor. Bu sıkıntı önce piyasada aşın bir talep olduğu izlenimine yol açsa da aslında, gelebilecek talepleri tam olarak değerlendiremeyip stoklarda gerekli tedbirlerin alınmamasından kaynaklanıyor. Bu yd aynca PC pazajrtıın yapısında da şaşırtıcı değişiklikler yaşanıyor. Geçtiğimiz yıl markalıların pazar payı fazlayken bu yıl uluslararası ve yerli markalar

Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü'nde bilgi teknolojisi ve sistemleri alanında görev yapan Dr. Türk$ sel Kaya Bensghir'in yaptığı araştırmaya göre bilgi sistemleri kurma çalışmalarını tamamlamış olan kamu kuruluşlarının yüzde 65'i işlerini hem elle hem de bilgi teknolojisi (Aynntth haber sayfa Iff da) yardımıyla yapıyor. Bensghir'in yaptığı araştırma, BT kullanımının bankalardaki örgütsel yapıyı nasıl değiştirdiğini de ortaya koyuyor.

A k i n Evren

(Aynntth haber sayfa 3'te)

İnceleme

Güncel dediğin ne ki... Okurlarından tepki alabilmek, sürekli y a z a n birisi için sevinç kaynağıdır. İletişimin oku geri d ö n d ü ğ ü n d e en azından mesajın alınmış olduğunu bilir ve mutlu olursunuz. Bu y a z ı m d a okurlardan gelen iletilerden s ö z etmek istiyorum. Tepki almanın d a y a n ı l m a z mutluluğunu benimle paylaşacağınıza eminim.

Devamı 2. sayfada)

Söz dinleyen işletim sistemi: OS/2 Warp 4 Sayfa 28!29

(Aynntth haber sayfa 4'te)

I B M , NC'deki f a r k ını

anlattı

(Sayfa 7) •

BT sektörü için y e py e ni

b i r pazar: K O B İ ' l e r

(Sayfa 10) •

Aton, kredi kartları

alanına yöneliyor

(Sayfa 11) •

Mitsumi, yeniliklerle

geliyor

(Sayfa 12) •

HP T ü r k i y e ' n i n 1996

cirosu, 98 mily on dolar

(Sayfa 14) •

M iner va kabuğundan

çıkıyor

(Sayfa 16) M Blllşlm'97'de, T ü b i s a d , T B D v e İ nt erpro güçleri birleşiyor

(Arka sayfa)

Ereğli Demir Çelik, Bakım

Kamu, BTye güvenmiyor

Sun Microsystems, tüm dünya genelinde ofis açma stratejisinin bir parçası olan Türkiye ofisini faaliyete geçiriyor. Türkiye operasyonunda Java Computing ve UNDCe ağırlık verecek olan şirket, Türkiye pazarında kendisi ile birebir, aynı alanda çalışan ve rekabet eden bir şirket bulunmadığına inanıyor. Sun Microsystems Türkiye Genel Müdürü Fred Kohout, ofisin etkin, iş ortaklanna tam destek verecek işlevsel bir ofis olacağına inanıyor.

EVRENSEL

dışında isimsiz, toplama PC pazarında gözle görülür bir artış var. Markasız bilgisayarların satışının bu denli artması, pazarda markalı PC'lerin yanlış fiyat po# litikalan ve konfigürasyon eksikliklerinden kaynaklandığı yorumunu destekliyor. PC satışlan, gerek politik ve ekonomik istikrarsızlık, gerekse izlenen yanlış fiyat politikalarından dolayı bu yıl beklenen gelişmeyi göstermese de BT sektörü gelecek yıldan umutlu. 1997 yılında pazarda büyük oranda bir büyüme bek# lenmese de şirketler hedeflerine ulaşacaklarını tahmin ediyor. Tabii ki çok büyük ekonomik krizler ve politik olumsuzluklar yaşanmazsa.

Bu sayıda...

Yönetim Sistemi kuruyor Ereğli Demir Çelik Fabrikası, Yönetim Bilgi Sistemi projesi kapsamında bilgisayar destekli Bakım Yönetim Sistemi kuruyor. Erdemir Bakım Yönetim Sistemi ile ilgili olarak açtığı ve altyapı çalışmala$

nyla birlikte yaklaşık 1.5 milyon dolarlık yazılım ihalesini IBM'in çözüm ortağı MDA kazandı. Projenin 16 ay sonra tamamlanması bekleniyor.

E C N A Ö T L F I Y A H 2 2 BU GlobalOne,

Türkiye'de

büyük

oynayacak

Dünyanın önde gelen iletişim şirketlerinden olan GlobalOne, Türkiye'de uluslararası şirkederi ve büyük kuruluştan gözüne kestirmiş durumda. Özellikle Türkiye'deki uluslararası şirketlere yönelik kurumsal bağlantı sağlamayı planlayan GlobalOne'ın Türkiye'ye yönelik hedefleri ve yapacaklarım GlobalOne Türkiye Genel Müdürü Cem Akı$ şoğlu ile konuştuk.

(Aynntth haber sayfa 2'de)

Bu sayının tüm sayfalarına www.bthaber.com.tr'den ulaşabilirsiniz.

(Aynntth haber sayfa 8de)



BThaber

26 KARİYER Rıdvan Gülşen, Experian Türkiye Operasyon Grubu Ülke Lideri oldu

Experian Türkiye’de 10 yılı aşkın süredir görev alan Rıdvan Gülşen, Experian Türkiye Operasyon Grubu Lideri olarak atandı. Kariyerine Infonet’te başlayan Rıdvan Gülşen, 2008 yılından bu yana Experian Türkiye’de çeşitli yönetici pozisyonlarında görev aldı. 2016’dan bu yana Proje Müdürü olan Rıdvan Gülşen, Aralık 2018 itibariyle Experian Türkiye Operasyon Grubu Ülke Lideri oldu. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Gülşen, yüksek lisans eğitimini ise Yeditepe Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü’nde tamamladı.

PayTR’nin yeni Genel Müdürü Tarık Tombul oldu Sanal POS ile ödeme alma, sahtecilik önleme ve tek tıkla ödeme (kart saklama) hizmeti sunan PayTR’nin Genel Müdürlüğü görevine Tarık Tombul getirildi. Ödeme ve Elektronik Para Derneği (ÖDED) Güvenlik Komitesi Başkanlığı ve TOBB E-Ticaret Meclis Üyeliği görevlerini de yürüten Tombul, finans sektöründeki profesyonel iş hayatına 2001 yılında Garanti Ödeme Sistemleri bünyesinde başladı. 2007 yılında Garanti Bankası Yönetim Kurulu üyesine bağlı olarak oluşturulan Güvenli Operasyon Müdürlüğü bünyesinde Üye İşyeri Sahtecilik Önleme Yönetmeni olarak kariyerine devam eden Tombul, bu süre içinde Garanti Bankası ve Bankalararası Kart Merkezi (BKM) bünyesinde birçok önemli proje ve çalışma komitelerinde görev aldı. Bankanın Visa, MC, AMEX, JCB, CUP ve Diners Club gibi lisansör kuruluşlarla olan üye işyeri sahtecilik (acquiring fraud) ilişkisini yöneten Tombul, üye işyeri ve banka personeline yönelik sahtecilik önleme ve PCI DSS eğitimlerinde bulundu. Fintek alanında çalışmalar yapmak amacıyla 2011 yılında bankacılık sektörüne veda eden Tombul, kurucu ortaklardan biri olarak Genel Müdür Yardımcısı unvanıyla PayU’nun Türkiye kurulum sürecinde görev aldı, kuruluşun finans, sahtecilik önleme, uyum, İK ve operasyon süreçlerini oluşturdu. MEA’dan sorumlu risk yöneticisi olarak Türkiye, Güney Afrika ve Nijerya risk operasyonlarını yöneten Tombul, Türkiye ve Nijerya’da lokal ödeme kuruluşu lisanslarının alınması sürecinde proje liderliği görevlerini üstlendi. Tarık Tombul kariyerine bundan böyle PayTR Genel Müdürü olarak devam edecek.

17 - 23 ARALIK 2018

TürkTraktör’de görev değişimi TürkTraktör’ün yaklaşık 9 yıldır Genel Müdürlüğü görevini yürüten Marco Votta, görevini Aykut Özüner’e devrediyor. 31 Aralık 2018 tarihi itibarıyla TürkTraktör’deki görev süresi dolacak olan Marco Votta, çalışmalarına CNH Industrial’in Türkiye, Kafkas & Orta Asya Genel Müdürü ve aynı zamanda Asya Pasifik Bölgesi Ürün Geliştirme Başkan Yardımcısı olarak devam edecek. Bu kapsamda TürkTraktör’de Genel Müdürlük görevini ise 4 yıldır Zer Merkezi Hizmetler’de Genel Müdür olarak görev yapan Aykut Özüner, 1 Ocak 2019 tarihinde Marco Votta’dan teslim alacak. Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden 1991 yılında mezun olan Aykut Özüner, 1995’te Boğaziçi Üniversitesi İşletme Yüksek Lisansını tamamladı. İş yaşamına 1992’de Koç Holding İkmal Koordinasyon Grubu’nda başlayan Özüner, 1993’te uzun yıllar farklı pozisyonlarda görev yapacağı Ford Otomotiv’e katıldı. Özüner, 19932001 arasında Ford Otomotiv’de sırasıyla Pazarlama Stratejileri Müdürü, Ürün Müdürü, Pazarlama Müdürü ve Satış Müdürü olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Ford Avrupa organizasyonunda Üretim Programlama ve Yeni Ürün Geliştirme Yöneticisi olarak çalışan Aykut Özüner, yurtdışı görevi sonrası 2002

yılında Pazarlama ve Müşteri İlişkileri Direktörü olarak tekrar Ford Otomotiv’de göreve başladı. 2004-2010 arasında Pazarlama, Satış Genel Müdür Yardımcısı, 2010-2014 yılları arasında da Pazarlama, Satış ve Satış Sonrası Genel Müdür Yardımcısı olarak görev alan Özüner, 2014’te satınalma hizmetleri sunan Zer Merkezi Hizmetler ve Ticaret A.Ş.’ye Genel Müdür olarak atandı. Son 4 yıldır Zer Genel Müdürlüğü’nü yürüten Aykut Özüner, 1 Ocak 2019 tarihinde TürkTraktör Genel Müdürü olarak yeni görevine başlayacak.

Gençler, üst düzey yöneticilerin rehberliğinde geleceğe hazırlanacak

Üst düzey yönetici araştırma ve değerlendirme alanında küresel bazda faaliyet gösteren Odgers Berndtson’ın 11 yıldır yürüttüğü ve 12 ülkede devam eden sosyal sorumluluk programı “Bir Gün CEO” Türkiye’de de ikinci yılına girdi. Program, Türkiye'nin alanında öncü şirketlerinin üst düzey yöneticileriyle geleceğin lider adayı genç yetenekleri bir araya getirerek, nesiller arası diyaloğu desteklerken, birlikte çalışma kültürünün geliştirilmesine zemin hazırlıyor. Genç yetenekleri erken aşamada tespit ederek, sürdürülebilir başarı için ihtiyaç duyacakları yetkinlikleri geliştirmeleri ve kritik deneyim kazanmaları amacıyla tasarlanan program kapsamında; 2018-2019 döneminde katılımcı 20 kurum ve kurumların İcra Kurulu Başkanı, CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanları, 26 Kasım günü gerçekleştirilen bir buluşma ile kamuoyuna tanıtıldı. Programı bu yıl AXA Sigorta, Baymak, Bosch, BSH Türkiye, Candy Hoover Group, Cisco Türkiye, Deloitte Türkiye, Enerjisa, Gedik Holding, HSBC Türkiye, İnci Holding, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Kale Seramik, Koçsistem, LC Waikiki, Maersk Line, Nobel İlaç, Petrol Ofisi, Türk Hava

Yolları gibi kurumlar destekliyor. Programda Türkiye’de Profil International’ın sağladığı dijital platform çözümüyle gelişim amaçlı tasarlanmış değerlendirme çalışmalarına dahil olan genç yetenekler, programın her aşamasında üst düzey yönetici araştırma, değerlendirme ve gelişim süreçlerini, iş hayatına atılmadan deneyimleme fırsatı buluyor. Eğitim gördükleri üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları tarafından önerilerek programa katılan genç yetenekler, olaylara yöneticinin gözünden bakma ve kendilerini daha iyi tanıma fırsatı buluyor. Gençlerle bir gün geçiren ve atölye çalışmalarına katılan liderler de yarının yöneticileriyle bağ kurarak, onların olaylara yaklaşımlarını ve motivasyonlarını daha iyi anlama imkânı yakalıyor. “Bir Gün CEO” programı kapsamında 20 üst düzey yönetici ve öğrenci Kasım 2018-Nisan 2019 döneminde farklı zamanlarda 1’er günlerini bir arada geçirecekler. Programda ağırlıklı uluslararası iş ortakları ile gerçekleştirilen gelişim odaklı atölye çalışmalarına öğrencilerle birlikte katılımcı kurum üst düzey yöneticileri de dahil olacak.



BThaber

28 KARİYER

17 - 23 ARALIK 2018

Uzaktan çalışmaya yönelik ilgi giderek gelişiyor Dünya genelinde yetenekli çalışanlara önde gelen şirketlerin kapılarını açan Crossover, farklı ülkelerde bulunan birçok şirkete 130’dan fazla ülkeden kıdemli iş gücü sağlayan bir girişim. Türkiye pazarında da hızla büyüyen Crossover, Türkiye’deki bir kişinin taşınma zahmetine girmeden yurtdışındaki bir şirket için çalışabilmesine olanak tanıyor. Yurtdışı merkezli şirket, çalışanlarına tam esneklik, kendi takvimini ayarlama imkanı, diğer yetenekler ile birlikte çalışma fırsatı ve kültürel çeşitlilik avantajı sağlıyor. Artan üretkenlik arayışı ve dünyayı keşfetme eğilimi de Y neslinin Crossover’a yönelmesindeki nedenler arasında. Halen dünyadaki toplam iş gücünün yüzde 50’den fazlası haftanın en az 1 gününü uzaktan çalışarak geçiriyor. Crossover Türkiye Genel Müdürü Mine Dedekoca bu rakamın gelecek yıllarda da hızla artmasının öngörüldüğünü belirtirken, Crossover’daki açık pozisyonlara yapılan başvurulardaki artışın da bu büyüme trendini destekler nitelikte olduğunu vurguladı ve ekledi: “Türkiye’den başvurulanların sayısı son 1 yılda yüzde 42 artarak ilk 10 ayda 8 bine ulaştı. Bu başvuruların yüzde 62si teknik roller için ve kalan yüzde 38’i ise satış, pazarlama, finans ve profesyonel hizmetler alanları için gerçekleşti.”

Koçtaş, kapsamlı Kampüs’ünü hayata geçirdi Koçtaş, uzman perakendeciler yetiştirme hedefiyle Koçtaş Kampüs’ü hayata geçirdi. Ev geliştirme projelerinin tek çatı altında toplandığı Koçtaş Kampüs’te; yenilikçi projelerin üretileceği, yeni süreç, sistem ve uygulamaların tasarlanacağı Ar-Ge merkezi, pazarlama ekibinin ‘Kendin yap (DIY)’ video ve içeriklerini oluşturacakları Stüdyo, merchandising çalışmaları ile reyon düzenleme örneklerinin yapılacağı Laboratuvar ve eğitimlerin yapılacağı MYK standardına uygun atölyeler var. 2 bin 600 m2 alanda kurulu kampüste yedi farklı atölyenin yanı sıra 200 kişi kapasiteli konferans salonu, dönüştürülebilir toplantı odaları da var. Koçtaş Genel Müdürü Alp Önder Özpamukçu, şu detayları anlattı: “2016 yılında Ar-Ge Merkezi, Stüdyo, Laboratuvar ve atölyelerden oluşan dört birimi tek çatı altında toplama amacıyla yola çıktığımız Koçtaş Kampüs ile Türkiye’de bir ilke imza attık. Çalışanlarımızın eğitim ve gelişimine odaklanarak, ihtiyaç duyduğumuz donanımlı insan gücünü Koçtaş Kampüs’te kendimiz yetiştireceğiz. Kampüs bünyesinde Ar-Ge merkezimizde yenilikçi teknolojiler geliştirerek, bunu bir kültür haline dönüştürmek

hedeflerimiz arasında. Burada müşterilerimize dokunan süreçlerimiz başta olmak üzere şirketimizin tüm süreçlerini teknoloji ile daha verimli hale getireceğiz, dijital yeteneğimizi artıracağız. Koçtaş Kampüs’te 100’ün üzerinde farklı eğitim başlığında çalışanların gelişimini destekliyoruz. Koçtaş Kampüs’ü farklılaştıran noktalardan biri mağazalarımızda yer alan boya, elektrik, tesisat gibi her kategorinin bir eğitim atölyesinin olması. Çalışanlarımız sorumlu oldukları alana ilişkin ürün bilgisi, yeni teknolojiler gibi teknik uzmanlıklarını Kampüs’te geliştirirken, birebir uygulama yapıp deneyimleyerek öğrenme fırsatı da yakalıyorlar. İkinci önemli nokta ise ustalarımız. Perakende sektörünün, ülkemizde hem şu anda hem de gelecekte ustalarla beraber büyüyeceğine inanıyor, yatırım ve projelerimizde ustalarımıza daima yer veriyoruz. 2021 sonuna kadar en az 300 sertifikalı usta yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Çalışanlarımız ve ustalarımıza ek olarak, 2019 itibariyle Kampüs’te eğitim almak isteyen müşterilerimizi de ağırlamaya hazırlanıyoruz. Müşterilerimiz Kampüs’te atölyelere katılarak, ev dekorasyonlarını kendi isteklerine göre tasarlayacak ve küçük dokunuşlarla hayatlarında büyük farklar yaratabilecek.”

Etkinlikleriniz ile ilgili bilgileri bthabersirketleri.com/EtkinlikDuyuru adresine girebilirsiniz.

BThaber

ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R

17 Ocak 2019 BTvizyon Bursa Toplantısı Bursa AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

11 Nisan 2019 Teknoloji Platformu İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

03 Eylül 2019 BTvizyon Denizli Toplantısı Denizli AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

Y U R T İ Ç İ

7 Şubat 2019 BTvizyon İstanbul Toplantısı İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

20 Haziran 2019 BTvizyon Konya Toplantısı Konya AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

05 Eylül 2019 BTvizyon İzmir Toplantısı İzmir AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

21 Şubat 2019 Teknoloji Platformları Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

4 Temmuz 2019 Bilişim 500 Ödül Töreni İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

24 Eylül 2019 BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

12 Mart 2019 BTvizyon Gaziantep Toplantısı Gaziantep AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

11 Temmuz 2019 BTvizyon Samsun Toplantısı Samsun AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

14 Mart 2019 BTvizyon Adana Toplantısı Adana AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

25 Temmuz 2019 BTvizyon Erzurum Toplantısı Erzurum AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr



BThaber

30 MEKTUP

17 - 23 ARALIK 2018

Dünyanın en dijital gezginleriyiz

Yıla noktayı koymaya kalan son iki haftadan merhaba,

Soğuk günler malum, biz üşürken sokaktaki kedilerin köpelerin hali hep derdimiz olur ya, buna çok gurur veren bir çözüm Kayseri’den geliyor. Türkiye Vodafone Vakfı’nın “Yarını Kodlayanlar” projesine katılan Kayserili öğrencilerin sokak hayvanları için geliştirdiği ve Vakfın hayata geçirdiği mama makineleri giderek yaygınlaşıyor. Vodafone Zeytinburnu İstasyon Mağazası’nın önüne kurulan ve büyük ilgi gören ilk makinenin ardından şimdi de Sarıyer, Kadıköy, Beşiktaş, Göktürk ve Sultanbeyli olmak üzere İstanbul’da 5 noktada daha mama makineleri kurulmuş. Kodla çalışan mama makineleri ile sokak hayvanlarını besleyebilmek için #BuMamaBenden etiketiyle tweet atmak yeterli. Projeye Kayseri’den katılan çocuklar, sokaktaki hayvanlara herkes yardım edebilsin, sokak hayvanları mamaya kolaylıkla erişebilsin diye kodla çalışan bir mama makinesi fikri geliştirmiş, şimdi hedef İstanbul’daki bu 5 noktanın üstüne İstanbul dışında yaygınlık sağlamak. Mama makinesi, #BuMamaBenden etiketiyle atılan tweet ile çalışacak şekilde kodlanmış. Makine, mama kabı boşsa mama veriyor. Atılan tweet ile boş olan makine üzerinden dolum yapılıyor. Tüm lokasyonlarda mama makinesi doluysa, o zaman tweet de sıraya alınıyor. Kap boşalınca, sıradaki tweet’le makine aktive oluyor ve kap mamayla doluyor. İnce düşüncenin teknoloji ile buluşması…

Şehirde bir arada yaşamaktan büyük keyif aldığımız hayvanları doyurduk, şimdi sıra kurumsal hayatta doyuran adımlarda. Kelime oyunu yapmıyorum, mevzu gerçekten de doyuran adımlar. Çünkü iş dünyasının profesyonelleri, “Ofisten Mutfağa” yemek yarışması ile mutfak mesaisine başlıyor. Bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan yarışma için başvurular 1 Nisan 2019 tarihine kadar basvuru@ ofistenmutfaga.com adresinden yapılabilecek. Ofisten Mutfağa yarışması, çalışan motivasyonunu artırmayı, yaratıcı (ve doyurucu) bir rekabet ortamında eğlenmeyi ve takım ruhunu geliştirmeyi hedefleyen tüm şirketlerin katılımına açık. Detaylar da www.ofistenmutfaga.com adresinde. Karnımızı doyurduk, hadi biraz gezelim. Küresel seyahat platformu Travelport'un yaptırdığı Global Digital Traveller Research 2018 araştırmasına göre Türkler, dünyanın en dijital gezginleri arasında yer alıyormuş. Araştırmaya göre Türkler, bir sonraki seyahatlerini araştırırken dörtte üçü sesli arama kullandığını, çoğunluğunun sosyal medyada yayınlanan videoları ve fotoğrafları etkin biçimde incelediğini göstermiş. Seyahate çıkmayı planlayanların yaklaşık dörtte biri sosyal medyanın karar vermede en etkili mecra olduğu kanısında. Hazır gezme tozma vaktimiz, bir haber daha: Setur, seyahat planlayanların gidecekleri rotaları seçmelerine yardımcı olacak, kaliteli içeriklerin

yer alacağı, alanında uzman isimlerin deneyimlerini paylaşacakları bir dijital platformu hayata geçirmiş. “Dün bilmedikleriniz için bugün Seturday var!” felsefesi ile seturday.com, gezginlerin sosyal platformu olmayı hedefliyor. Kullanıcılar Seturday yazarlarının içeriklerinden, “Bir Bilene Sor ve “Bucket List” gibi yenilikçi özelliklerden yararlanabilecek. Takibimizde olsun. Haftanın ‘eğitim şart’ başlığında gurur kaynağımız Canon’un adımı. Canon, 51 yıldır eğitime aralıksız destek veren Türk Eğitim Vakfı (TEV) işbirliğiyle özel bir eğitim kampanyasına imza atıyor. “Geleceği Birlikte Yazalım” projesi kapsamında Canon tanklı yazıcılarından satın alan herkes kız öğrencilerin eğitimine destek olarak, verilecek 500 burs için katkıda bulunuyor. Çevremizi de bilgilendirelim ki habersiz kimse kalmasın. Anadolu Efes de İTÜ ARI Teknokent ile işbirliğine giderek İTÜ Çekirdek bünyesinde desteklediği projelerden, ön kuluçka aşamasını başarıyla geçen üç girişimi 29 Kasım’da düzenlenen Big Bang StartUp Challenge etkinliğinde açıklamış. Anadolu Efes çalışanlarından oluşan mentorlardan destek alarak ön kuluçka aşamasını tamamlayan bir IoT çözümü olan Akıllı Magnet, akıllı şehirler, perakende müşteri analizi, ulaşım, trafik izleme ve eğitim sektörlerine yapay zeka tabanlı video analiz servisleri sunan Intenseye ve giydirilebilir drone çekirdeği üreterek herhangi bir cismin

Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr

YIL 22 SAYI 1201

17 - 23 ARALIK 2018

BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr

www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

Editör

Görsel Yönetmen

Online Editör

Handan Aybars handana@bthaber.com.tr

Tuğçe Diyar tugcee@bthaber.com.tr

Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr

Bültenlerinizi

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l

Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr

replikasının uçurulmasına olanak sağlayan Levitate böylece Anadolu Efes Özel Ödülü’ne layık görülmüş. Başarı yüklü haberlerimde şimdi de sağlık olsun. Rönesans İşletme Hizmetleri tarafından işletilen ve BT altyapısı Turkcell tarafından sağlanan Yozgat Şehir Hastanesi, 2018 yılında Seviye 7 Tam Dijital Hastane olarak tescil edilen Avrupa’nın ilk ve tek hastanesi olmuş. IDC Türkiye’nin yürüttüğü Teknolojide Kadınlar Programı kapsamında düzenlenen ödül töreninde Procter&Gamble Türkiye ve Kafkaslar organizasyonu yöneticilerinden Beril Burcak “Genç Lider” kategorisinde bir, Ekin Özen “Veri Lideri ve Geleceğin CIO’su kategorisinde ve Filiz Güler Analitik Şampiyonu ve Veri Lideri kategorisinde ikişer ödül kazanmış, toplam beş ödülün sahibi olmuşlar. Dünyanın En Etkin Fütüristleri sıralamasında, 12’inci sırada yer alan Ufuk Tarhan ise dünyanın En Etkili 100 Kadın Fütüristi listesinde Türkiye’den yer alan tek kadın olmuş. Türkiye’de fütürizmin tanınmasında önemli katkısı olan Ufuk Tarhan, tüm yazıları Türkçe olmasına rağmen tamamen bağımsız çalışan Google endeksinde de dünya

fütüristleri arasına girmeyi başarmış. Türkiye’den doğan CCR’ın EasyConnect video altyapısıyla hazırlanan hasta-doktor arasında görüntülü muayene olanağı sunan Medgate’in mobil uygulaması ise İsviçre’nin ‘en müşteri odaklı çözümü’ ödülüne layık görülmüş, hasta-doktor iletişiminde yeni nesil bir çözüm de gururumuz olmuş. Huawei'nin Cloud VR İş Çözümü ise teknoloji ve iş modellerindeki yüksek inovasyonu ile 2018 Dünya VR Sektörü Konferansı’nda Altın İnovasyon Ödülü’nü kazanmış. Bu haftaya noktayı güvenlik odaklı bir kamu spotu ile koymak boyumun borcudur. Başrolde Güven ve Vasfi var. Veri Kurtarma Hizmetleri, veri kurtarmayla ilgili en çok merak edilen sekiz sorunun cevabını “Güven ile Vasfi” filmiyle anlatıyor. Güven ile Vasfi, veri kaybı yaşayıp haklı olarak panikleyen, profesyonel veri kurtarma aşamalarının nasıl gerçekleştiğini öğrenmek isteyen kullanıcıların akıllarındaki soruları cevaplandırıyor. İyisi mi Güven ile Vasfi filmini izlemek için http://bit.ly/ GüvenileVasfi adresini ziyaret edelim, dostlarla da paylaşalım. Haftaya yine bu sayfada görüşmek üzere.

İtirazım var… Hit satın alarak görüntülenme sayısını artıran sitelere, bunları bilmesine rağmen değer veren kurumsal iletişim yöneticilerine itirazım var. bthabersirketleri.com/itiraz

BThaber Genel Müdürü Özlem Unan İş Geliştirme ve Satış Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Yönetmenleri Kutay Göçe Çiğdem Şakar Rana Özgen Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken Yönetim Yeri: Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No:14 Kat:5 34704 Ataşehir İSTANBUL Telefon: (0216) 888 0 596 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.



WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER

R&D leader Aselsan Prepared by Turkishtime, the results of the R&D 250 – Turkish Companies with the Highest R&D Expenditure survey for the year 2017 were announced. According to the survey announced each year by Turkey Exporters Assembly (TIM), based on the data on TİM 1000 - Top 1000 Exporter Companies and the balance sheets of public companies traded on the İstanbul Stock Exchange in 2017, Turkey’s leader company with the highest R&D expenditure of 1.674.543 TL, was Aselsan. Thus, in 2017,

Aselsan allocated 31% of its turnover to R&D. Aselsan was at the peak of R&D 250 in the last year. The second place of the R&D 250 belong to Tusaş from the aviation sector, while the company’s R&D spending was 720 million TL last year, exceeding 1 billion TL this year. Like Aselsan, Tusaş allocates a significant part of its turnover to R&D. The automotive sector undertakes the leadership of R&D expenditures in private sector companies. Last year’s R&D 250 survey, Ford

ranked third and this year also kept its place. This year, companies in the fourth and fifth ranks of the R&D 250 list have changed. Roketsan, ranked fifth in 2016, rose to fourth place in 2017. One of the most important outputs of R&D 250 in 2017 was BSH. BSH, which hosts Bosch and Siemens brands, increased its R&D spending by 350 million TL in 2017, rose to the fifth place by passing Arçelik and came to the top of its sector.

sectors have been the markers of this year, as in the previous years. Arçelik also rose in the rankings this year. The company ranked seventh in the list of last year and rose to sixth place. Arçelik spent R&D expenditures of 201 million TL in the previous year. This year, this figure increased to 267 million TL. The company manages a global R&D ecosystem with a total of 14 R&D centers in the UK, USA, Taiwan, Portugal and Turkey.

Defense and aviation, white goods and automotive

Automotive companies stand out in R&D 250 as

a whole and the number of sector companies in the top 50 reaches 16. On the other hand, the number of defense and aerospace companies declined in the list. In the first 50, except for the top 10, there is no defense and aviation company. In the first 50, in addition to these sectors, there are the pharmaceuticals (Abdi İbrahim, Deva Holding, Nobel), 4 petrochemical companies (Tüpraş, Petkim, Milangaz, Dyo) and two textile companies (Sanko and Mavi).

Ericsson set up its 11th laboratory in Turkey TÜBİTAK launched the TEYDEB 1515 - Pioneering R&D Laboratories Support Program in 2014 in order to support the leading R&D oriented companies to set up R&D laboratories or develop the existing structures in Turkey. Ericsson Research Laboratory is the first research laboratory of information technology and communication sectors in Turkey, supported under this program. Ericsson Research is a global

research organization that pioneers standardization by developing innovative system concepts and patentable technologies that will reshape the global industry in the next 5-10 years. So far, the organization continues to work in 10 countries in 4 continents, with laboratories in Turkey, this number had risen to 11. Deputy Minister of Industry and Technology, Mehmet Fatih Kacır, made the following evaluations:

“One of the important components of our National Technology Breakthrough for Turkey is to become a center of attraction for exceptional researchers and scientists. Within the scope of TÜBİTAK’s first R&D Laboratory Support Program, we are attracting the R&D capabilities of the world’s leading companies to our country. While carrying out their innovative ideas, they carry their know-

how to our ecosystem. Currently, four companies benefit from these supports and continue to evaluate the potential of our country in the best way. Ericsson Research Laboratory will be a good example.” Rafiah Ibrahim, President of Ericsson for Middle East and Africa, said: “We are taking an important step with Ericsson Research Laboratory set up in Turkey as the

eleventh country to operate worldwide. The laboratory represents Turkey’s innovations, the achievement of the country’s great talent and entrepreneurial spirit. We will continue to work with our local partners to assess the opportunities this laboratory will bring. Among them, more than 70 local institutions including universities are also working with Ericsson Turkey, running 140 R&D projects.”

IoT in Turkey will grow with SkywaveIoT Platform The SkywaveIoT platform developed by İnnova with 100% Turkish engineering combines inter-object communication with cloud technology to offer the flexible and reliable infrastructure needed for all types of IoT applications. With the SkywaveIoT Partner Program created on the basis of this infrastructure, the companies that operate in the IoT area, startups and manufacturers aiming to link their machines with İnnova have the opportunity to develop joint solutions and offer these solutions to the institutions. Companies benefiting from

the SkywaveIoT platform; also has the opportunity to reach expert support in product development, marketing and establishing new collaborations. With the SkywaveIoT platform, Mustafa Şahin, İnnova New Solutions Product Management Group Manager, stated that they are offering a reliable and powerful business partnership that provides end-to-end solutions to companies that will invest in the IoT area, saying: “Thanks to the SkywaveIoT platform, smart devices in corporate and individual

areas communicate with each other, collecting data from objects as big data in a single center. This information is analyzed, delivered to the end user through monitoring and management applications. The SkywaveIoT platform meets the needs of superior data communication, analysis and management needed in areas such as smart city, retail, energy and Industry 4.0, thanks to a powerful, scalable, large scale production facility and even a powerful and flexible cloud architecture that makes it possible to manage an entire city. Thanks to the user management of

SkywaveIoT platform, the creation of alarm mechanism, cross application scenarios, big data processing and many other features, users can easily manage the big picture from a central structure in whatever sector or scale. Another advantage is the fact that the SkywaveIoT platform we provide through Türk Telekom’s communication infrastructure and Türk Telekom data center is securely stored in IoT applications. As an industry, we believe in the importance of acting together as an ecosystem

in order to achieve the desired growth figures. For this purpose, we have implemented the platform that brings together the most accurate formulas needed with the SkywaveIoT Partner Program. Our goal is to meet our SkywaveIoT infrastructure in Turkey with the developing IoT ecosystem. In this respect, we have designed the SkywaveIoT platform to enable enterprises to develop new applications or integrate existing applications. We believe that the SkywaveIoT platform will make significant contributions to initiatives and the entire IoT ecosystem.”



STM expands its scope of activity STM (Defense Technologies Engineering and Trade), one of the leading defense industry companies in the world, has registered its experience in cyber security and informatics with an international agreement. In 2018, under the leadership of Defense Industry Presidency (SSB), DoU (Joint Understanding Certificate) was signed between STM and Pakistan

Air University. With this agreement STM has exported its competencies in the field of integrated cyber security, big data and informatics. Thus, the cooperation between STM and the military maritime leadership under the leadership of the SSB is passed on to different projects. In IDEAS 2018, STM signed a DoU agreement with Air

University in the field of cyber security and IT. The signing ceremony took place with the participation of Mustafa Murat Şeker, Vice President of the SSB, Murat İkinci, STM General Manager, and Vice Rector of Pakistan Air University Marshal Faaiz Amir and other authorities. Under the agreement, Pakistan Air University, which is the institution responsible for Pakistan’s cyber security

and for the installation of National Center of Cyber Security (NCCS), will be increasing competency in the cyber security field. With the agreement, STM will organize cyber security, special education and internship programs in the field of informatics for Pakistan Air University students and faculty, organize international conferences, workshops,

and provide consultancy for research projects in graduate programs. The University will also support the infrastructure work for the establishment of the National Cyber Security Center (NCCS). With this agreement, through the integrated cyber security efforts and capabilities of STM, it is aimed to increase Pakistan’s national cyber security capabilities.

Bimsa became ‘SabancıDx’ and rolled up sleeves for software export Bimsa, which has been producing technology solutions for 43 years within the Sabancı Group, is now on its path with its advanced data analytics, robotic workforce and developing services and solutions with its cyber security, changing management structure, competent human resources and the power it receives from Sabancı Holding, as ‘SabancıDx’. Sabancı Holding CEO Mehmet Göçmen said

that SabancıDx will contribute to the production of high value added products and services based on technology and shared the following information: “SabancıDx will lead the digital transformation of Turkey and Sabancı Group with its new vision, developing services and solutions. We will do this with a road map that extends from the inside out. The basis of this road

map is to move sector specific solutions to a global scale with a model that includes the investments that will arise from the community synergy and investments in high value added areas that will increase the competitiveness of our companies and a model that includes our other stakeholders. In this new period, we will double the number of software which is our own production in a short time. As of 2019, we

aim to start software export. SabancıDx will lead companies of the Sabancı Group in advanced data analytics and digital transformation projects, manage synergy among Sabancı companies in different sectors, implement new business opportunities and bae a driving force for cultural transformation. The activities of SabancıDx will be managed from our new to-beestablished Digital Campus. We care about university-

industry cooperation in this field. The journey we started with Sabancı University EDU and Advanced Data Analytics Academy will gain momentum with SabancıDx. We will work closely with one of the world’s leading centers such as BAV Lab and MIT Media Lab. We are aiming to create a sector specific global brand by entering the digital ecosystem, which is expected to reach 100 trillion USD in the next decade.”

Integration has become as valuable as products NetCore is creating awareness of the value added services provided in the integration process of different products, data protection and backup. Using high technology components, NetCore Bilişim provides solutions suitable to the existing IT infrastructure of institutions and provides outsourcing, maintenance and repair services along with design, installation and consultancy for the products of the world’s leading brands.

NetCore Service Manager Murat Altındal stated that they offer the latest technologies to the customers with the understanding of quality products and services and produce sector friendly turnkey solutions with their system integrator identity, said: “We are a company which is an independent integrator in the sector and we are doing Business Partnership with the world’s largest brands at

this point. We are working as a Titanium partner on Dell EMC side. We have a high level of business partnerships with key companies in the world such as Cisco, IBM, HPE, VMware, Citrix, Microsoft, Juniper, Veam. As a successful integrator company, our focus is customer satisfaction. By using our products and solutions correctly, we strive to increase the success of our customers and move the digital transformation

processes to the best spot. We see that there are serious deficits, especially in the field of service. The most important point we make a difference is the services we produce. When we put together the services together with the products, we produce solutions that can increase the value of the customers’ business. Directing the needs in digital transformation needs of the institutions in detail, accurate product positioning, and most

importantly, after sales quality support is the point where we make a difference. Friends in our team are both receiving service and providing service so they understand the expectations very well. Our certified engineer and consultant staff, who have 15 to 20 years of experience and who follow the latest technology, are making us gain more advantages in the sector. With our vision of superior technical support, we are solidifying our place.”


İçinde bulunduğunuz sektörde en önemli ihtiyaçlarınızdan biri 3 boyutlu kusursuz ölçümse, Panasonic Toughpad FZ-M1 Intel RealSense tablet çözümü tam size göre! Intel® RealSense™ teknolojisiyle donatılan FZ-M1, dijital iş akışlarını hiç olmadığı kadar kusursuz eşleştirirken verimli çalışma yöntemleri sunmasıyla öne çıkıyor. Panasonic’in bu uzman çözümü, pek çok geniş kapsamlı sektörel uygulamada 3 boyutlu mükemmel ölçümler için ideal!� Depo alanı optimizasyonu

Tesis ve varlıkların bakımı

Suç mahalli görüntülemeleri

Sigorta talebi fotoğrafları

Sağlık hizmetlerinde yaralanmalar

Panasonic Toughpad FZ-M1 Intel RealSense tabletin ölçümde nasıl böylesine usta olduğu hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için bizi ziyaret edin: �www.toughbook.eu Intel, Intel logosu, Intel Core, Intel vPro, Core Inside ve vPro Inside ABD ve/veya diğer ülkelerde Intel Corporation’ın ticari markalardır.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.