BThaber 1208. Sayı

Page 1

Sayfa

6

E - TOPLUM

• 16 bin 625 yapay zeka makalesi

Sayfa

10

TEKNO-POLİTİK

• İklim değişikliği yok mu? Edİp Emİl Öymen

• Vergi yola çıktı.

OSMAN COŞKUNOĞLU

Davos 2019’da Teknolojiden Sanata Kadar Konular Vardı Ama Türkiye Yine Yoktu.

25. yıl HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

SAYI

1208 11 - 17 Şubat 2019

Sayfa

7

KoçSistem’in uygulaması, İngiltere’de spor salonlarında KoçSistem’in tamamen kendi kaynakları ile geliştirdiği yüzde 100 yerli dijital yayıncılık uygulaması Pixage, İngiltere’deki 115 spor salonunda kullanılmaya başlandı.

Sayfa

8

Sigorta başlıklarınızı mobilde yönetin

AvivaSA, müşteri odaklı mobil uygulaması “AvivaSA Mobil”i tanıttı. AvivaSA Mobil ile tüm Bireysel Emeklilik ve Hayat Sigortası işlemleri tek bir uygulama üzerinden gerçekleştirilebiliyor.

Sayfa

3

Sayfa

12

9 makro güç, bu yıl 6 trende güç veriyor Mobil sevkiyatta İspanyol yaratıcılığı ilk etapta İstanbul’da Türkiye pazarında ilk etapta iki yakasıyla İstanbul’da konumlanan İspanyol mobil sipariş ve teslimat yapısı Glovo, yüksek nüfuslu illerde yayılmayı hedefliyor.

Deloitte teknoloji trendleri raporu ‘2019 Teknoloji Trendleri: Dijital sınırların ötesinde’ başlığında yayınlandı. Teknolojik güçler ve yeni teknolojilerin yakınsamasının endüstrilerdeki yıkıcı etkisini ele alan rapora göre, söz konusu yeni teknolojiler; gelişmiş ağları, sunucusuz bilgisayarları, akıllı arayüz ve dijital deneyimleri içerirken, bilişsel ve bulut teknolojilerini de içeren teknolojik güçleri kapsıyor. Sayfa

13

BULUTU

BULUT

%100 YERLİ 2FA ÜRÜNÜMÜZ "SECTRAIL" GLOBAL TEKNOLOJİ ORTAKLIKLARI KURMAYA DEVAM EDİYOR.

YAPAN VERi MERKEZi

Approved Technology Partner;

BNTPR0 "Sectrail" yetkili satış ortağıdır. WWW.BNTPRO.COM

14 Şubat, acı bir örnek olmasın! BT Yapınız Özel Günlere Ne Kadar Hazır? Bu konudaki detaylar, dosya sayfalarımızda.

TL A İ L G LU AKLINDAKI SORULARI

İ İL

BU

RADORE



BThaber

GÜNDEM

11 - 17 ŞUBAT 2019

3

9 makro güç, bu yıl 6 trende güç veriyor Deloitte teknoloji trendleri raporu ‘2019 Teknoloji Trendleri: Dijital sınırların ötesinde’ başlığında yayınlandı. Teknolojik güçler ve yeni teknolojilerin yakınsamasının endüstrilerdeki yıkıcı etkisini ele alan rapora göre, söz konusu yeni teknolojiler; gelişmiş ağları, sunucusuz bilgisayarları, akıllı arayüz ve dijital deneyimleri içerirken, bilişsel ve bulut teknolojilerini de içeren teknolojik güçleri kapsıyor. Rapor; müşteri deneyimi, bulut bilişim, analitik, blok zinciri, yapay zeka, sanal gerçeklik, teknoloji ve iş birimlerinin entegrasyonu, ana sistemlerin modernizasyonu ve siber güvenlikten oluşan dokuz makro güç tarafından oluşturulan yıkıcı değişimin 10 yıllık yansımasıyla başlıyor. Bu başlıktaki içerikler, yeni işletim modellerini beraberinde getiren, her işin doğasını yeniden tanımlayan ve BT’nin de işletmeyle olan bağlarını ve rolünü uçtan uca değiştiren altı trendi ortaya koyuyor. Deloitte, bundan 10 yıl önce bulut bilişim ve nesnelerin interneti gibi kuralları ve süreçleri değiştiren teknolojilerin ortaya çıkmaya başlaması ile ilk ‘Teknoloji Trendleri Raporu’nu yayınlamıştı. Aradan geçen 10 yıllık süreçte yaşanan gelişmeleri ve bundan sonrasına dair beklentilerini Deloitte Türkiye Ortağı ve Teknoloji Lideri Gökhan Arıksoy, şöyle anlattı: “2010 yılında yayınlanan ilk versiyonundan itibaren Teknoloji Trendleri raporu, o günden bugüne, büyük bir hızla gelişen teknolojik inovasyonları araştırıyor. 10 yıl önce şirketler yeni gelişmekte olan bu teknolojileri benimseyerek rekabet avantajı elde edebiliyordu. Ancak, artık bu reaktif yaklaşım yeterli değil. Rekabette birinciliği korumak

için şirketler metodolojik olarak yeni inovasyonları, hatta olasılıkları sezmek zorunda. Değişimin hızı arttıkça, teknoloji de artık iş stratejisine öncülük ediyor. Böylece teknoloji trendleri, işletmelerin neler başarabileceğini yeniden tanımlamak adına C seviyesindeki tüm yönetim ekibinin ve toplantı gündemlerinin öncelikli konusu. Bu yılki rapor akıllı arayüzlerin olduğu, ama sunucuların olmadığı en son teknolojik gelişmelerin yanı sıra teknolojik gelişmelerin temelini oluşturan 9 makro trende odaklanıyor.” 2019 yılının öne çıkan 6 teknoloji trendi • Yapay zeka destekli kurumlar: Önde gelen şirketler; makine öğrenimi, doğal dil işleme, robotik süreç otomasyonu (RPA) ve bilişsel teknoloji gibi sistematik olarak hızla olgunlaşan teknolojileri sadece temel iş süreçlerinde değil, ürün, hizmet ve endüstrilerinin geleceğini kurgularken de kullanıyor. Yapay zeka kullanımına bakış da böylece giderek daha çok tercih ediliyor. • Sunucusuz bir dünya ve NoOps: Bulut bilişiminin gelişiminde bir sonraki aşamaya gelinmesiyle, teknik kaynaklar soyutlandı ve yönetim görevleri de büyük ölçüde otomatikleştirildi. Böylece rutin sorumluluklardan kurtulan BT yetkinliği de örneğin işletme sonuçlarını daha doğrudan destekleyen faaliyetlere odaklanabilecek. • Yarının bağlanabilirliği: 5G, örgüsel ağlar ve sınır bilişim gibi teknolojiler, iş alanlarını dünyanın en uzak köşelerine, en küçük alanlara kadar genişletiyor. Gelişmiş

ağ iletişimi, görünmez bir kahraman gibi yeni ürün ve hizmetlerin gelişimini yönlendirerek, işlerin rutin yapılma alışkanlıklarını da değiştiriyor. • Akıllı arayüzler: İnsanlar, artık insan merkezli tasarım teknikleri ve ileri teknolojiyi buluşturan, bilgisayar vizyonu, konuşma sesi, işitsel analitik, artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik gibi arayüzler aracılığı ile teknolojiyle etkileşime giriyor. Bu teknoloji ve teknikler entegre çalışarak makineler, veriler ve kişiler arasında iletişim biçimlerini de yeniden şekillendiriyor. • Pazarlamada deneyim tasarımı etkisi: Kişiselleştirilmiş, belli bir konu etrafında kurgulanmış müşteri deneyimlerini sunmak için bazı pazarlama yöneticileri, kendi CIO'larıyla bağlarını güçlendirirken, uzun zamandır devam eden geleneksel ajans ilişkilerinden uzaklaşıyor. Kişiselleştirilmiş, bağlamsal ve dinamik deneyimlere odaklanan yeni nesil pazarlama araçları ve teknikleri sayesinde, CIO'lar ve CMO'lar müşteri ihtiyaçlarını ve isteklerini en etkin şekilde karşılayabilecek. • DevSecOps ve siber zorunluluk: DevSecOps temel olarak siber güvenlik, gizlilik ve risk yönetimini, genel olarak geliştirme yaşam döngüsünde geç kalınan uyumluluk temelli faaliyetler başlığından çıkartarak, siber güvenlik, gizlilik ve risk yönetimini ürün yolculuğundaki temel çerçeveleme zihniyeti haline getiriyor.


4

BThaber

E-TOPLUM

11 - 17 ŞUBAT 2019

Güçlü Türkiye için dijital dünyaya kılavuzluk edilmeli Komitesi Başkanı Nuray Başar ve çok sayıda sanayici katıldı.

Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir Ankara Sanayi Odası 35 No’lu Bilgisayar Yazılımları Sanayi Meslek Komitesi ile ASO 1. OSB iş birliğinde ‘Üretimde Dijital Dönüşüm ve Markalaşma Paneli’, 29 Ocak tarihinde ASO 1. OSB konferans salonunda düzenlendi. Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, “Bugün birçok firmamız dünya firmalarıyla rekabet edemiyorsa

bunun temel sorunu verim düşüklüğüdür” dedi. ‘Üretimde Dönüşüm ve Markalaşma Paneli’ne; ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Cumhurbaşkanlığı Bilim Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu Üyesi Osman Coşkun, OSTİM Başkanı Orhan Aydın, ASO 1. OSB Başkan Yardımcısı Serdar Tütek, ASO Bilgisayar Yazılımları Sanayi Meslek

Panelin açılışında konuşan Özdebir, yapay zekâ ile bilgilerin faydalı hale getirildiğinin altını çizerek “Artık kodlamayı bilen insanların bilgisayarla yapamayacakları hiçbir şey yok. Yapay zekâ ile elde edilen verilerle imalat, süreçleri ve pazarlama süreçleriyle pazar ihtiyaçları açısından eğilimlerin tahmin edebilmesi ve hayata geçirebilmesi son derece kolaylaştı. Bu müthiş bir verimlilik artışına neden oluyor. 4. Sanayi Devrimi’ni sadece sanayi bağlamında değil, bir dijital yaşam tarzı olarak değerlendiriyorum” dedi. ASO olarak 4. Sanayi Devrimi konusunda farkındalık yaratmaya çalıştıklarını vurgulayan Özdebir, bu kapsamda Organize Sanayi Bölgesi’nin de katkısıyla bir model fabrikanın kurulmasını

sağladıklarını açıkladı ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’de küçük ve büyük işletmeler arasındaki verimlilik farkı Avrupa Birliği’ne göre hayli yüksek. Bugün birçok firmamız dünya firmalarıyla rekabet edemiyorsa bunun temel sorunu verim düşüklüğüdür. Bunu aşabilmenin birinci basamağı olan model fabrikada, bu verimlilik artışını sağlayacak yalın üretimi sizlere öğretmeye çalışıyoruz.” Sanayicilerde dijital kültür oluşturmayı hedeflediklerini belirten Özdebir, dijital dönüşüm için öncelikle zihinsel dönüşümün sağlanması gerektiğini belirterek bunun için de bütüncül bir hazırlık sürecine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Teknolojinin yönetim noktasında olmalıyız Panelde konuşan Tütek, en üst düzeyde üretim yapılabilmesi için verimliliğin

çok önemli olduğunun altını çizerek rekabetin arttığı dünyada verimsiz çalışan işletmelerin yaşamayacağını kaydetti. Dünya firmalarıyla rekabet edebilmek için firmaların hızlı dönüşüme ayak uydurması gerektiğini vurgulayan Başar, daha güçlü bir Türkiye için dijital dünyaya kılavuzluk edilmesinin önemini kaydetti. Coşkun da, Türkiye’nin sanayi üretiminde dünyada söz sahibi olabilmesi için sanayicilerin teknoloji yönetiminde yer alması gerektiğini ifade ederek konuşmasında şunları aktardı: “Millet olarak Endüstri 1.0’da yokuz, 2.0’da yokuz, 3.0’da yokuz, 4.0 trenini son anda yakaladık ama herkes oturmuştu, bir ayaktayız. Japonlar 5.0’dan bahsediyor. Eğer zamanında bu çalışmaları yapamazsak ve teknolojinin yönetim noktasında olamazsak, elit bir kesim bizi yönetir hale gelecek.”

Başka hibe programları da olacak Vehbi Koç Vakfı’nın Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı işbirliğiyle hayata geçirdiği Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı Projesi’nin tanıtım toplantısı Koç Holding’de gerçekleşti. Toplantıya Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım, Koç Üniversitesi Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Rektör Yardımcısı İrşadi Aksun, Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Zeynep Gürhan Canlı, bakanlık temsilcileri, sivil toplum sektörü, özel sektör temsilcileri, sosyal girişimciler ve proje ortakları katıldı. Toplantının açılış konuşmalarını Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı ve Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım gerçekleştirdi. Faruk Kaymakcı, TürkiyeAB ilişkilerinde itici gücün sivil toplum olduğunu ve Türkiye’nin AB sürecinde

sivil toplum kuruluşlarını önemli bir destek olarak gördüklerini söyledi. Sivil Toplum Destek Programı ve Sivil Toplum Diyaloğu Programı’nın, sivil topluma katkısının gerek mali destek gerekse diyalog ve karşılıklı anlayış yollarını açması ve önyargıların giderilmesi açısından önemine değinen Kaymakcı, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı fonları ile sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesine katkı sağlamaya devam ettiklerini ve sivil toplum kuruluşlarını Avrupa Birliği Başkanlığı ile daha fazla iletişim içinde olmaya davet ettiklerini belirtti. Kaymakcı, yıl içerisinde duyuruya çıkılacak başka hibe programlarının da bulunduğunu ve 10.5 milyon avroluk hibe desteğinin daha sivil toplumun kullanımına sunulacağı bilgisini paylaştı. AB Katılım Öncesi Mali Yardımları altında ilk defa sosyal girişimciliğe ilişkin kapsamlı bir projenin Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı Projesi vesilesi ile yürütüleceğini

belirten Büyükelçi Kaymakcı, ülkemizde sosyal girişimciliğin geliştirilmesinin hem AB politikalarına uyum kapsamında hem de ülkemizdeki toplumsal sorunların çözümüne yapacağı katkı açısından önemine dikkat çekti. Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım, bu yıl 50’nci yaşını kutlayan Vehbi Koç Vakfı’nın ülkemizde sivil toplumun ve hayırseverliğin gelişimine katkı sağlayan önemli bir rol model konumunda olduğunu anlatırken, “Eğitim, kültür ve sağlık alanlarında “Üstümüze Vazife” diyerek vakfımızın 50 yılda gerçekleştirdiği harcamaların toplamı 1 milyar 355 milyon dolara ulaştı. Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı da bugüne kadarki çalışmalarımızı bir adım öteye taşımayı hedeflediğimiz odak alanlarımızdan biri” dedi. Erdal Yıldırım, şöyle devam etti: “Sosyal girişimciler; toplumsal sorunları tespit edip bu sorunlara

sürdürülebilir çözümler sunarken, sosyal geri dönüşü olan bir hizmet ya da ürün üretirler. Ölçülebilir, olumlu sosyal etki yaratırlar. Vehbi Koç Vakfı olarak “sosyal girişimcilik”, bir adım öteye taşımayı hedeflediğimiz odak alanlarından biri. Örneğin; yakın dönemde UniCredit Foundation ortaklığı ve Koç Üniversitesi Sosyal Etki Forumu ile yürüttüğümüz “Change With Business” projesi ile sosyal girişimcilik kavramının ülkemizdeki sosyal ve ekonomik sisteme entegrasyonunun önündeki

engelleri ortadan kaldırmayı hedefledik. Toplumsal ve çevresel sorunlara alternatif bir çözüm olarak sosyal girişimciliğin altyapısını güçlendirecek araştırmalar ve eğitimler yapmayı, politika önerileri geliştirmeyi ve bu sayede sosyal girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesini hedeflediğimiz bu yolculukta; ülkemizde bir yandan toplumsal ve ekonomik kalkınmayı güçlendirecek adımlar atacağımıza, sosyal etki yatırımcılığının da önünü açacağımıza inanıyoruz.”


BThaber

TELEKOM

11 - 17 ŞUBAT 2019

5

Taksit düzenlemesinin uzatılması ekonomiye can verir Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan Perakende Ticarette Uygulanacak İlke Ve Kurallar Hakkında Yönetmelik, Kasım 2018’de değiştirildi.

Yapılan bu değişikliğe göre, Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmeliğin 12/B maddesinde yer alan "cep telefonu, tablet ve bilgisayar

alımı amacıyla kullandırılan kredilerin vadesi 6 ayı aşamaz" ibaresi "tablet ve bilgisayar alımı amacıyla kullandırılan kredilerin vadesi 6 ayı, fiyatı

Sektör, uygulama sürecinin uzatılmasını istiyor Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) cep telefonu, tablet ve bilgisayar alımı amacıyla kullandırılan kredilerin vadesine ilişkin yönetmeliğinde geçtiğimiz aylarda değişikliğe gidilmişti. Bu değişiklikle birlikte, fiyatı 3 bin 500 TL üzerinde olan cep telefonu alımı amacıyla kullandırılan kredilerde 6 ay olan vade sınırı 12 ay olarak uygulanmaya başlanmıştı. 31 Ocak 2018’te son bulacağı açıklanan uygulamanın Nisan ayı sonuna kadar uzatıldığı açıklandı. Buna göre; 3 bin 500 TL'nin üzeri cep telefonu alımı amacıyla kullandırılan kredilerde 12 aylık taksit imkanı 31 Ocak'ta bitecekti. Bu taksit imkanı 2019 Nisan sonuna kadar sürecek. Taksit uzatma kararını

değerlendiren ve BDDK’nın düzenlemesinin sektöre nefes aldırdığının altını çizen Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İş Adamları Derneği (MOBİSAD) Başkanı Mustafa Kemal Turnacı, “Bu yükselişin sürdürülebilir olması adına, taksit düzenlemesinin devam ettirilmesi gerektiğine inanıyorduk. BDDK’nın aldığı uzatma kararını sevinçle karşıladık. Mobil iletişim sektöründe, diğer sektörlerde olduğu gibi, 12 taksit uygulamasının fiyat segment bağımsız 2019 sonuna kadar devam etmesini istiyoruz. Düzenlemenin fiyat bağımsız 12 taksit şeklinde yapılması halinde sektörde yaşanan hareketliliğin de artarak devam edeceğine inancımız tam” dedi.

3 bin 500 Türk lirasına kadar olan cep telefonu alımı amacıyla kullandırılan kredilerin vadesi 12 ayı, fiyatı 3 bin 500 Türk lirasının üzerinde olan cep telefonu alımı amacıyla kullandırılan kredilerin vadesi 6 ayı aşamaz" şeklinde yeniden düzenlenmişti. Bununla beraber, “12/B maddesinin ikinci fıkrasında fiyatı üç bin beş yüz Türk lirasının üzerinde olan cep telefonu satışlarında altı ay olan taksitlendirme süresi 31/1/2019 tarihine kadar on iki ay olarak uygulanır.” geçici maddesi eklenerek tüm cep telefonları satışlarında 31 Ocak 2019 tarihine kadar 12 ay taksitli yapıya geçilmişti. Konuyla ilgili olarak açıklama yapan Mobil Telekomünikasyon

Operatörleri Derneği (mTOD) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Terzioğlu, “Ticaret Bakanlığı’nın düzenlemesi sektörde istihdam azalmasının önüne geçerek, canlanmayı beraberinde getirdi. Mobil iletişim sektöründeki sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla diğer sektörlerde olduğu gibi, taksit düzenlemesinin en azından 2019 sonuna kadar devam etmesini arzuluyoruz” dedi.

Seçimlerde ‘yapay zeka teknolojisi’ işbaşına geçiyor Türkiye’nin 31 Mart 2019 tarihinde yerel seçimlere geri sayımda siyaset dünyası, seçmenleri ile buluşacağı yeni bir dijital platform ile tanışıyor. Bu kapsamda Digital Exchange, yapay zeka teknolojisi ile Türk yazılımcılar tarafından geliştirilen dijital pazarlama platformu TheADX’i, ekonomi ve siyaset dünyasının kullanımına sundu. Platform, ürün ve hizmet kampanyalarının yanı sıra seçim çalışmalarında alternatif bir propaganda mecrası sunuyor, Programatik Reklam Satınalma Platformu olarak mikro hedefleme iş modeli ile çalışıyor. Platform, ürün ile müşteriyi, aday ile seçmeni aynı platformda buluşturuyor. Yerel seçimlere katılacak belediye başkan adayları, bu yeni dijital platform üzerinden; ülke, bölge, ilçe, şehir ve mahalleye odaklı kampanyalar düzenleyebilecek. Platform, ‘lokasyon hedefleme’ seçeneği ile adayların doğru hedef kitlelerine ulaşılmasını ve onlarla sürekli iletişim kurmalarını sağlıyor. Hedef

kitleleri segmentlere ayıran ve onlara özel kampanya imkanı sunan TheADX Platformu, ‘yeniden hedefleme’ seçeneği ile adayların, kendilerini ve partilerini seçmenlerine sürekli hatırlatma imkanı sağlıyor. Digital Exchange CEO’su Emrah Pamuk, “Belediye seçimlerinde dijital medya aktif kullanılacak. Dijital reklam platformlarının sunduğu imkanlar ve yeni araçlarla geliştirilen Programatik Reklam Satınalma teknolojisi, dijital pazarlama çalışmalarında yeni bir dönemi başlatıyor. TheADX; verileri analiz ediyor, medya satın alımlarını hızlı ve akıllı hale getiriyor. Platform ve kanallar arasında çapraz karşılaştırmalarla mesajların gerçek zamanlı sinyaller ile etkin şekilde yayınlamasını sağlayan teknoloji, böylece doğru içeriği, doğru zamanda ve doğru kişilere ulaştırabiliyor. Pamuk, TheADX DSP Platformu üzerinden dijital propaganda yapmanın başarı faktörlerini şöyle anlattı: “Tüm pazarlama eylemleri

birbirini bütünlemeli, fiziksel bir aktiviteye dijital destek olurken, fiziksel aktivitede seçmenler sosyal medyaya yönlendirilerek güç paylaşımı yapılmalı. Bütçelemede de esneklik payı bırakılmalı, ölçülemeyen yatırımlardan kaçınılmalı. Dönüşüm getirmeyen, ilgi çekmeyen tüm dijital kampanyalar iptal edilerek, verimli olanlara yatırım artırılmalı. Dijital tarafta ‘landing page’ olarak tanımlanan ‘hedef sayfalar’ın tasarlanması gerek. Sayfa içerisinde ziyaretçilerden geri bildirim alınabilecek formlar tasarlanmalı ve görüşleri, veri madenciliği metotları ile analiz edilerek, seçmenin mevcut duygu analizi yapılmalı. Böylece kullanıcıların mevcut duygu durumu, parti ve adaya karşı olan tutumları net şekilde sayısal veriye çevrilebilmekte.” TheADX Platformu üzerinden ‘lokasyon ve yeniden hedefleme’nin yanı sıra; kelime, teknik ve zaman hedeflemeleri yapılabiliyor. Kelime hedefleme ile büyüme potansiyeli olan alanlar doğru

tanımlanarak, web siteleri yüksek getiri potansiyeline sahip birer trafik makinesine dönüştürebiliyor. Zaman hedefleme ile günün belirli saatlerinde yayınlanmak suretiyle kampanyaların en fazla etki ile bütçeleri maksimize ediliyor. TheADX Platformu üzerinden aday seçmenine şöyle ulaşıyor: • https://theadx.com/yerelsecim-digital-medyaplanlama/ linki üzerinden dijital medya planlaması yapılması istenen adaylık türü seçiliyor ve lokasyon belirleniyor. Son olarak, planlamanın hangi algoritmaya göre yapılacağı belirleniyor. Beş farklı algoritma seçeneği var. Adaylar da bu beş farklı algoritma üzerinden seçimini yaparak, TheADX Platformu üzerinden seçmenine ulaşıyor. • Yoğunluk Algoritması; belirlen lokasyondaki seçmen yoğunluğuna bağlı olarak harcanması gereken bütçeyi hesaplıyor. Karşılaştırma Fark Algoritması; seçilen

lokasyonda partinin, seçeceği rakip parti ile alacağı oy farkını baz alarak karşılaştırıyor ve harcanması gereken bütçeyi belirliyor. Algoritma; seçilen lokasyonda, partinin oy sayısı, seçilecek rakip partinin oy sayısına oranlıyor, partinin ne kadar önde ya da geride olduğu belirlenerek, harcanması gereken bütçe hesaplanıyor. • Uzaklık / Yakınlık Algoritması; belirlenen lokasyonda, en yakın oy sayısına sahip partilere olan uzaklık ya da yakınlığa bağlı olarak harcanması gereken bütçe hesaplanıyor. Sonuçlarda; seçmen sayısı, video reklam ve banner reklam bütçesi ile banner ve video gösterim sayıları görülebiliyor. Algoritma; belirlenen lokasyonda, en yakın partilere olan uzaklık ve yakınlık, parti oylarının birbirlerine oranı baz alınarak belirleniyor ve harcanması gereken bütçe hesaplanıyor.


6

E-TOPLUM

İklim değişikliği yok mu? Google, Facebook ve Microsoft’un, “iklim değişikliği yoktur” diyen LibertyCon adlı konferansa sponsor oldukları anlaşıldı. Bundan daha tuhaf bir PR hatası olamazdı her halde! ABD Temsilciler Meclisi’ne geçen Kasım seçiminde fırtına gibi giren New York (Demokrat) milletvekili Alexandria OcasioCortez ve Maine milletvekili Chellie Pingree (Demokrat), bu şirketlerin sponsorluklarını eleştiren bir mektup gönderdiler. 17 – 19 Ocak’ta Washington’daki konferansı düzenleyen Amerikan CO2 Koalisyonu adlı grup, atmosferde karbondioksit artışının zararlı değil, tam tersine “yararlı” olduğunu savunuyordu. İki milletvekili üç şirketin CEO’larına 28 Ocak’ta yolladıkları mektupta bu şirketleri, iklim değişikliği konusunda yanlış bilgi yaymakla suçladılar: “Herkesçe bilindiği gibi yanlış

BThaber

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

bilginin yayılması, topluma bir tehdit oluşturur. İklim değişikliği yoktur diyenler, veya bu değişikliğin “bir şekilde” yararlı olabileceğini savunanlar, eskiden sigara şirketlerinin yaptığını yapıyor. Onlar da sigaranın zararlı değil yararlı olduğunu söylüyordu, kanserle ilişkisi olmadığını savunuyordu. Onların bu propagandası, kamuoyunun bu halk sağlığı sorununa çare bulmasını yıllarca geciktirdi. Önlenebilir ölümler önlenmedi. Aynı hatayı şimdi iklim değişikliği konusunda yapamayız.”

11 - 17 ŞUBAT 2019

Vergi yola çıktı

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD, 29 Ocak’ta yaptığı açıklamada, kısaca GAFA denilen Google, Apple, Facebook ve Amazon’un faaliyette bulundukları ülkelerde vergilendirilmesi için görüş birliği sağlandığını duyurdu. OECD gibi uluslararası bir kurum ilk kez GAFA hakkında böyle bir öneride bulunuyor. Konunun ayrıntılarına bakarsak bu vergi konusu nihayet ciddiyete bindi: OECD, “minimum vergi” miktarını hesap edecek. Vergilendirmeye dair kuralları belirleyecek. Bir çalışma grubu kuracak. Bu grup, konunun ayrıntılarını G20 ülkelerine sunacak. Eğer G20 bunu kabul

ederse, GAFA’nın bugüne kadar vergisiz sağladığı kazanç, vergiye tabi olacak. Google’la başlayan, 20 yıl süren “saadet dönemi” sona erecek. İspanya ise, OECD veya G20’yi beklemeden GAFA’dan vergi almaya karar verdi bile. Zaten Fransa da bu yönde bir yasa tasarısı hazırlamaya başlamıştı. Ancak, AB Maliye Bakanları arasında, böyle bir vergilendirmenin nasıl yapılacağına dair henüz görüş birliği sağlanamadığı için Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, “AB ne karar alırsa alsın, biz Fransa olarak Mart 2019 sonuna kadar bu vergi konusunu çözeceğiz, GAFA’nın Fransa

faaliyetini vergilendireceğiz” demişti. İspanya Hükümeti ise 20 Ocak’ta yaptığı açıklamada, dünya çapında cirosu 750 milyon euro ve üstü, İspanya’da ise 3 milyon euro ve üstü cirosu olan şirketlerin yüzde 3 vergi ödeyeceğini duyurdu. Fransa’nın rakamları da aşağı yukarı aynı: Dünya çapında 750 milyon euro, Fransa içinde 25 milyon euro. Ne var ki, İrlanda, Malta, Lüksemburg GAFA Vergisi’ne itiraz ediyor. Kuzey’in refah ülkeleri Danimarka, İsveç ve Finlandiya da bazı çekinceler öne sürüyor. İlginç olan, bu itirazcıların, GAFA’nın faaliyetlerinden en çok ulusal yarar sağlayan ülkeler olmaları. Gerek veri merkezleri (İskandinavlar), gerekse vergi kolaylıkları (İrlanda vb) sayesinde bu ülkelerin “sorunu” yok. Ancak, eğer OECD önerisi somutlaşırsa ve G20 tarafından da kabul edilirse, itirazcıların ne yapacağını görmek ilginç olacak.

16 bin 625 yapay zeka makalesi MIT, yapay zekanın “nereye” doğru geliştiğini araştırmak amacıyla 25 yıla yayılan 16 bin 625 akademik makaleyi inceledi. Sonuçları ve yorumunu MIT Technology Review’da yayınladı (25.01). Yapay zekaya giden otoyolda ilk durak: Makine öğrenmesi. Sonra: Derin öğrenme. Son durak ise (şimdilik) yapay zeka. Bugün gündelik dilde “yapay zeka” dediğimiz şey, henüz emekleyen bir bebe. İstatistik/ matematik modelleme ile çalışıyor. Bunları kullanarak mevcut veriden çıkarımlar yapıyor. Bazı durumlarda insanlardan daha etkin. Çünkü örneğin bir radyolog, profesyonel hayatı boyunca kaç röntgen filmi görebilir? Yapay zeka bebesi, 7/24 durmadan dinlenmeden yüzbinlerce, belki daha fazla röntgen görüntüsü göre göre tümörle sağlıklı dokuyu ayırd etmeyi “öğreniyor.” Bu sayede veri

analizi yapması, kümeleme, sınıflandırma yapması hızlı. Ama yapay zeka denilen şey, sadece bu kadarla sınırlı olmayacak. İşin daha başındayız. MIT, bu konuda akademi alemi acaba ne durumda diye araştırma yapmaya karar verince, “arXiv” adlı bilim veri/ bilgi tabanına başvurdu. 18 Kasım 2018 tarihine kadar son 25 yılda yazılmış yapay zeka makalelerinde içerik analizi yaptılar. Üç yönelim (trend) buldular: 1990’ların sonları ile 2000’lerin başlarında makine öğrenmesi konusuna yönelim. 2010’larda nöral/sinir iletim ağlarına ilgi. Son yıllarda ise öğrenmenin pekiştirilmesine artan ilgi. MIT’in 8 bin vuruşluk makalesinden özet denemesi: 2000’ler başlarken, insanlığın yarattığı “bütün” bilgiyi kaydetme imkanı olacağı düşünüldü. Bu dönemde

rağbet gören sözcükler “veri, ağ, performans”, makine öğrenmesiyle bağdaştırılıyor. 2012’de Toronto Üniversitesi hocası Geoffrey Hinton ve ekibi, görsel desen tanıma konusunda ilk somut başarıyı (nesne tanıma konusunda yapılan) ImageNet yarışmasında elde ettiler: Algoritmayı daha ince ayarlayıp, nesneyi tanıma/tanımlama hata oranını yüzde 15’e düşürmeyi başardılar. Bu nedenle Hinton, şimdi yapay zekanın “babası” olarak biliniyor artık. Bu arada: Hinton’ın üniversite bağlantılı DNNresearch şirketini Google 2013’te 5 milyon dolara alıverdi. MIT araştırmasına göre, 2012’den sonra “öğrenmenin pekiştirilmesi” aşamasına geçildi. Üç farklı yöntem (denetimli, denetimsiz ve pekiştirmeli öğrenme) arasından son zamanlarda üzerinde en çok Ar-Ge yapılan, pekiştirmeli öğrenme. Tıpkı köpekleri, hayvanları eğitirken kullanılan

yöntem, robot geliştirmede de kullanılıyor. Bu konuda da tarihsel bir dönüm noktası var: 5 Ekim 2015’te DeepMind’ın AlphaGo’su, 2 bin 500 yıllık strateji oyunu Go’daki insan oyuncuyu yendi. (AlphaGo ilk üç maçı kazandı, ama dördüncüde 14 Mart 2016’da yenildi). MIT makalesi, kısacası,

“geleceği tahmin edemiyoruz” diyor. Bu noktada durup, Antik Yunan filozofu Aristo’yu analım: Politika adlı eserindeki robot tanımı sanki bugün için: “Kendi işini yapabilecek ve başkalarının isteğini önceden sezebilecek veya o isteğe uyabilecek bir makine.” (Ersin Uysal çevirisi, 2010). Bu tanıma yaklaşmak için çalışıyor çağdaş bilim...


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

11 - 17 ŞUBAT 2019

7

KoçSistem’in uygulaması, İngiltere’de spor salonlarında KoçSistem’in tamamen kendi kaynakları ile geliştirdiği yüzde 100 yerli dijital yayıncılık uygulaması Pixage, İngiltere’deki 115 spor salonunda kullanılmaya başlandı. KoçSistem ArGe ve Yenilik Merkezi’nde mühendisler tarafından geliştirilen ilk ürün olma özelliğine sahip olan Pixage uygulaması ile İngiltere’nin farklı şehirlerinde bulunan spor salonlarındaki ekranların içerikleri tek bir noktadan yönetilebiliyor. Pixage uygulaması, tüm ekranların, içeriklerin ve yayın akışının tek bir merkezden yönetilmesini sağlıyor. İngiltere’nin spor alanında uzman reklam şirketlerinden

Sports Revolution ile yapılan anlaşma sonucunda, İngiltere’nin farklı bölgelerinde 115 spor salonundaki ekranların yönetimi Pixage uygulaması ile sağlanıyor. Böylece spor salonlarındaki tüm yayın akışı mekan ve zamana göre gruplanıyor, hedef kitleye doğru zamanda doğru mesajlar iletilebiliyor. Ekranlardaki içerikler, yönetim paneline entegre uygulamalarla zenginleştirilirken, kaliteli yayın ve zengin görsel içeriklerle mesajlar hedef kitleye etkili şekilde iletiliyor. Ekranlarda farklı tasarımlarla ders programı, reklam yayını ve özel spor videoları yayınlanıyor. Ayrıca,

firmaya özel geliştirmeyle ekranlardaki görsel içerikler ile müzik yayınının senkronize çalışması sağlanıyor. KoçSistem Bulut alt yapısının kullanıldığı dijital yayıncılık uygulaması Pixage sayesinde, ekranlardaki içerikler her an kolayca güncellenebiliyor, ders programlarındaki değişiklikler anında ekranlara yansıtılabiliyor. KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca, “Hedefimiz, dijitalleşmeyi temel alarak ülkemizin, dünyadaki sayılı dijital yayıncılık çözümleri arasında yer alan Pixage gibi yüzde yüz yerli ürün ve hizmetlerle teknoloji ihraç etmesine katkı sağlamak” dedi.

KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca

KOBİ’lerin dijitalleşmesi için Alneo

Albaraka Türk, KOBİ’ler için “POS”, KOBİ’lerin müşterileri için de “Cüzdan” uygulamasından oluşan Türkiye’nin ilk yapay zeka destekli kolay ve hızlı ödeme platformu Alneo’yu geliştirerek hayata geçirdi. Alneo üye işyerleri POS cihazı kullanmaksızın, QR kod ve

SMS gibi kanallarla tüm kredi kartlarından zaman ve mekan bağımsız doğrudan ödeme alabilecek. Alneo üyesi müşteriler ise “Alneo Cüzdan” ile istedikleri kredi kartını kullanarak alışverişlerini yapabilecekler. İnovasyon yolculuklarında 10’dan fazla fintech kurmayı planladıklarını

vurgulayan Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, büyümenin en stratejik noktalarından biri olarak gördükleri dijital yatırımlar hakkında şunları söyledi: “Alneo ile birlikte Türkiye’de POS deneyimini değiştirmek istiyor, Alneo ile birlikte KOBİ’lerimizin dijitalleşme sürecine önemli bir katkı sağlayacağımıza inanıyoruz. Bu platform sayesinde yaklaşık 1.5 milyon civarında insanın hayatını kolaylaştırmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin ilk yapay zeka destekli kolay ve hızlı ödeme platformumuz Alneo ile üye işyerlerimiz artık herhangi bir fiziksel POS cihazına ihtiyaç duymayacak. Akıllı telefonları ile zaman

ve mekandan bağımsız olarak, tüm bankaların kredi kartlarından ödeme alabilecekler. Bu da işletmelerimizi kurulum, cihaz maliyeti ve teknik servis gibi birçok sorundan kurtaracak. Platform aynı zamanda rekabetçi komisyon oranları ve tüm kredi kartlarına taksit imkanı ile KOBİ’lerin büyüyüp gelişmesine de hizmet edecek. Alneo ile müşterilerimiz için kolay yönetilebilir bir cüzdan sunmayı hedefledik. Alneo Cüzdan uygulaması ile müşterilerimiz tüm kredi kartlarını bu dijital cüzdana tanımlayarak, alışverişlerinde istediği bankanın kredi kartını gönül rahatlığıyla kullanabilecek, ödemelerini

Yönetilen hizmetlere inanın! Dijitalleşen dünya, farklı ihtiyaçlar ve tüketim şekillerini doğururken, bu duruma ayak uydurmak için ne yapacağını bilemeyen şirketler için başarının anahtarı BT’de yatıyor. Bu noktada Clonera Hizmet Çözümleri Müdürü Doğan Yılmaz, şirketlerin BT yüklerini üstlenerek onların asıl işlerine odaklanmalarına imkan veren yönetilen

hizmetlerin önemine işaret etti. Yılmaz, şöyle devam etti: “Gelişen teknoloji ile birlikte rekabet, tüm şirketler için hızlandı ve bu hıza yetişebilmek için şirketlerin dijital dönüşüm sürecine girip BT organizasyonlarını, şirketin işlerini geliştirip süreçlerini hızlandırabilecek bir şekilde konumlandırması gerekiyor. İş ihtiyaçlarına, verilen servisin kritiklik seviyesine

ve arıza durumunda sistem gereksinimlerine paralel olarak farklı hizmet paketleriyle müşterilerinin dijitalleşme sürecinde sağlam bir adım atmasına yardımcı oluyoruz. Clonera’nın Yönetilen Hizmetleri, standart BT yüklerini şirketlerin üzerinden alıp, kendi işlerine odaklanmaları için vakit yaratıyor ve maliyet avantajı sağlıyor.”

tek çekim veya taksitle kolayca yapabilecek. Bu projede BDDK lisanslı elektronik para şirketi Türk Elektronik Para ile teknik konularda işbirliğine gittik. Türk Param, Alneo’daki tüm ödeme süreçlerini yönetecek ve destek sağlayacak. Alneo ayrıca yapay zeka sayesinde pek çok veriyi işleyecek. Böylece üye işyerlerimiz için anlamlı ve proaktif iç görüler oluşturabileceğiz. Alneo’nun özellikle KOBİ’lerimizin dijitalleşme sürecinde önemli bir kilometre taşı olacağına inanıyoruz. 2020 sonuna kadar 150 bin üye işyeri ve 150 bin cüzdan hedefimiz doğrultusunda Alneo platformunu geliştirmeye devam edeceğiz.”


8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

11 - 17 ŞUBAT 2019

Sigorta başlıklarınızı mobilde yönetin AvivaSA, müşteri odaklı mobil uygulaması “AvivaSA Mobil”i tanıttı. Tüm departmanlardan AvivaSA çalışanları ve 50’den fazla müşterinin dahil olduğu süreç sonucu tasarlanan AvivaSA Mobil ile tüm Bireysel Emeklilik ve Hayat Sigortası işlemleri tek bir uygulama üzerinden gerçekleştirilebiliyor. AvivaSA müşterileri otomatik fon danışmanlık hizmeti FonPro ile BES birikimlerine yön verebilirken, kendilerine en uygun fonları belirleyip, fon dağılımlarını anında değiştirebilecekler. AvivaSA'lı olmayanlar da uygun birikim veya sigorta ürününü belirleyip, başvuruda bulunabilecek. “AvivaSA Mobil”, AvivaSA CEO’su Fırat Kuruca, İş Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fahri Arkan ve Pazarlama ve Transformasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Taşlıoğlu ev sahipliğinde düzenlenen bir toplantı ile tanıtılırken,

AvivaSA Pazarlama ve Transformasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Taşlıoğlu

2018 yılı sektör ve AvivaSA değerlendirmesi, 2019 yılı öngörüleri de paylaşıldı. AvivaSA CEO’su Fırat Kuruca, “Dijital çözümlerimizle destekli ürün ve hizmetlerimizle müşterilerimizin hayatları boyunca yanlarında olduğumuzu hissettirmek ve müşteri odaklı değer yaratan, lider dijital sigorta şirketi olmak istiyoruz” derken, Pazarlama ve Transformasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Taşlıoğlu, “AvivaSA Mobil’i, design thinking metodolojisi ile çeşitli departmanlardan çalışanlarımızın ve 50’den fazla müşterimizin dahil olduğu, son tasarım ve teknolojik trendlerin kullanıldığı, tamamen müşteri odaklı, kullanıcı dostu bir bakış açısıyla tasarladık. Müşterilerimiz AvivaSA Mobil ile birikim, poliçe ve teminat detaylarını hızlı ve kolayca yönetebiliyor” bilgisini verdi. Taşlıoğlu, Fon Pro özelliğini de şöyle anlattı: Finansal okuryazarlık geliştirilecek “Portföy yönetim şirketimiz Ak Portföy ile beraber FonPro’yu, yani Otomatik Fon Danışmanlığı fonksiyonunu geliştirdik. Müşterilerimiz, FonPro ile BES birikimlerine kolayca yön verebilecek. Fon Dağılımı ekranındaki Yatırımcı Profil Testi'ni çözerek, kendilerine en uygun fonları belirleyip, fon dağılımlarını

AvivaSA CEO’su Fırat Kuruca anında değiştirebilecekler. FonPro ile müşterilerin, güncel piyasa koşulları ve hayat evrelerindeki değişimlerine bağlı olarak güncel risk profilleri bir anket ile belirlenecek ve risk profillerine göre en uygun fon dağılımı önerilebilecek. Hem risk profil anketini hem de önerilen fonlar sonrası fon dağılım değişikliğini AvivaSA Mobil üzerinden müşteriler kolayca kendileri yapabilecekler. Önümüzdeki günlerde devreye alınacak FonPro ile sektörümüzün güncel piyasa koşullarını en iyi değerlendiren ve müşterilerinin risk algılarına göre en uygun fon dağılımını öneren uygulamasını sunarak, fon danışmanlığı konusunda müşteri memnuniyetini üst düzeye çıkarmayı hedefliyoruz. Müşterilerimiz, bireysel emeklilik fonlarına ait performansı, piyasaların güncel durumuna dair haberleri ve uzman görüşlerini "Finans Haberleri" ekranından

inceleyebiliyorlar. Finans haberleri ekranından müşterilerimiz, ünlü ekonomist ve gazeteci Emin Çapa’nın üç ayda bir yayınlanacak dönemsel ekonomik gelişmeleri ve para piyasalarının değerlendirmelerine ulaşabilirler. Müşterilerimiz karşılaştırmalı olarak seçilen yatırım araçlarındaki değişimlerle ilgili anlık, piyasa haberleriyle ilgili de 15 dakikalık aralıklarla güncel içerikleri alabiliyor. Uygulamamızdaki bu özellikle, müşterilerimizin finansal okuryazarlığını artırmayı, ekonomik gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmalarını hedefledik. Tasarruf ölçer uygulamamızı AvivaSA Mobil’e taşıyarak kullanıcıların hayallerindeki emeklilik için ne kadar birikim yapmaları gerektiğini hesaplamalarını sağlıyoruz.”

AvivaSA İş Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fahri Arkan

Mobil hizmette kapsamlı içerik sunuluyor AvivaSA İş Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fahri Arkan ise teknolojinin seyrinin mobil çözümleri ön plana çıkardığını belirterek, şunları söyledi: “Müşterilerimizi en iyi şekilde tanıyarak, minimum soru ile ihtiyaçlarına en uygun ürün ve hizmeti sunabilmek ve hayatlarının her döneminde yanlarında olmak adına yatırımlarımıza devam ediyoruz. AvivaSA Mobil, Agile metodolojisi ile 3 bin saatlik mesai ve 30 kişilik proje ekibinin çalışmaları sonucunda yaratıldı. Uygulamamız, FonPro, WebChat, Finansal Haberler Bölümü, Risk Profil Testi, Fon Önerileri, Fon Değişim Takibi ve kolaylıkla Fon Değiştirme, Ödeme Metodu Değişimi, Vergi Hesaplama gibi önemli özellikleriyle, mobil hizmette fark yaratıyor. iOS ve Android uyumlu uygulamamız, kullanıcı dostu arayüzü sayesinde, hızlı ve pratik bir şekilde yönetilebiliyor. Müşterilerimiz, yeni Bireysel Emeklilik, Hayat Sigortası ve Ferdi Kaza Sigortası ihtiyaçları için sunulan seçenekleri inceleyerek, uygulama içerisinden detaylı bilgi taleplerini iletebiliyorlar. Hatta henüz AvivaSA'lı olmayanlar ise en uygun birikim veya sigorta ürününü belirleyip, başvuruda bulunabiliyor, yaptıkları başvuruların durumunu da kontrol edebiliyorlar.”

İş Bankası müşterisi olmasanız da olur! Mobil bankacılık uygulaması İşCep, yenilenen yüzü ile artık İş Bankası müşterisi olmayanlara da hizmet veriyor. İşCep’i telefonlarına indiren tüm kullanıcılar, şifre girişi yapmadan uygulamanın birçok yeni özelliğinden faydalanabiliyor. Borsa fiyat verileri ile Türkiye ve dünyadan ekonomi ve şirket haberlerine toplu olarak Mobil Borsa’dan

ulaşılabiliyor. Kullanıcılar, borsa fiyat verilerine de ücretsiz olarak erişebiliyor. Güncel döviz kurları ve vadeli hesap faizlerine anlık olarak ulaşılabildiği gibi şifre girişi yapmaya gerek olmadan kurlar arası hesaplama yapılabiliyor. Bankamatik lokasyonlarına İşCep ile harita üzerinde yönlendirilerek ulaşılabiliyor. İş Bankası müşterisi olmak için ise

İşCep uygulamasındaki “Müşteri Olmak İstiyorum” seçeneğinden hızlı başvuru yapılabiliyor. Birkaç dakika içinde yapılabilen başvuru sonrası hesap açılış ve Bankamatik Kartı teslimi, tercihe bağlı olarak başvuru sahibinin adresine gidilerek ya da şubede hızlı ve kolay bir şekilde tamamlanıyor. İş Bankası müşterileri kredi, kredi kartı ve ek hesap başvurularını uygulama

içerisinde tek yerden hızlıca yapabiliyor. İşCep Mobil Borsa, yeni eklenen Teknik Analiz özelliği ile deneyimi öne çıkıyor. Türkiye’de ilk kez bir mobil bankacılık uygulamasında Autochartist firmasının algoritmaları ile tespit edilen anlamlı teknik formasyonlar yatırımcıların bilgisine genel tavsiye niteliğinde sunuluyor. Mobil Borsa Teknik Analiz, hisse senetlerinin tarihsel fiyat ve

hacim verilerine dayanarak hedef fiyat tahminlerinde bulunuyor. Yüksek olasılık düzeyine sahip, kalite göstergeleri gelişmiş sonuçlar veren Teknik Analiz formasyonları tespit edildiğinde bildirim almak için alarm da kurulabiliyor. Teknik Analiz özelliği de Mobil Borsa kullanıcısı tüm İş Bankası müşterilerine ücretsiz sunuluyor.


YAZICI MI KİRALAYACAKSINIZ?

KYOCERA Yönetilen Doküman Hizmetleri (MDS) tercih edin. KYOCERA MDS, baskı maliyetlerinde %30’a varan oranlarda azalma sağlayan çok yönlü bir çözüm konseptidir. MDS çerçevesinde uzman ekiplerimiz donanım, yazılım ve iş akışı kaynaklı, maliyetlerinizi etkileyen sorunları tespit eder. Detaylı analizler sonucunda size özel bir çözüm geliştirilir. KYOCERA’nın kompakt masaüstü yazıcılarından yüksek kapasiteli çok fonksiyonlu fotokopi makinelerine kadar uzanan geniş ürün yelpazesi, gelişmiş doküman çözümleri ve üstün servis hizmetlerini bir araya getiren benzersiz sayfa başı anlaşma sistemimiz sayesinde ek maliyetlerle karşılaşmaz, yalnızca aylık kira bedeli ödersiniz. Detaylı bilgi için

KYOCERA Document Solutions Inc. - www.kyoceradocumentsolutions.com


BThaber

10 GÖRÜŞ TEKNO-POLİTİK

11 - 17 ŞUBAT 2019

KÜRESEL

DAVOS 2019’DA TEKNOLOJİDEN SANATA KADAR KONULAR VARDI AMA TÜRKİYE YİNE YOKTU

OSMAN COŞKUNOĞLU ocoskunoglu@gmail.com twitter.com/osmancoskunoglu facebook.com/osman.coskunoglu www.coskunoglu.org medium.com/osman-coskunoglu

Geçen yazımda (http://bit. ly/2MVtltL), Türkiye’den Davos 2018’e giden hükümeti ve iş dünyasını temsil edenlerin silik kaldıklarını, bunu zamanın Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin de “zayıftık” diye itiraf ettiğini belirtmiştim. Bu sene 22-25 Ocak tarihlerinde “Küreselleşme 4.0” temasıyla toplanan zirvede Türkiye’yi temsil edenlerin, dünyayı meşgul eden önemli sorun ve konularda ne gibi mesajları olduğunu merak ettim. “Davos 2019 Turkey” diye bir Google aramasıyla İngilizce haber ve yorumlara baktım. Karşıma sadece Hürriyet’in ve Sabah’ın İngilizce baskılarıyla, Bloomberg haber çıktı. Bunlar da, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Bloomberg’le yaptığı söyleşide, Türkiye’nin ekonomisinin ne kadar güçlü olduğunu ve daha da iyiye gittiğini anlatmasını özetleyen haberlerdi. Albayrak’la beraber Davos 2019’a giden Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile ilgili bir haber yoktu. Yani, dünyanın büyük ekonomisi olmakla övünmekle birlikte, dünyanın önemli sorun ve konularında ne bir mesajımız veya görüşümüz ne de bir önerimiz vardı. Neden acaba? Ayrıca, bakan Albayrak’ın ülkemiz ekonomisini öven açıklamaları dünya medyasında ilgi çekip yer almamış. Oysa, Davos’daki etkin katılımcılar sadece büyük ve zengin ülkeler değildi. Ortadoğu ülkelerinin de aktif bir katılım sağladığını arabnews. com sitesinden ayrıntılı haber ve analizlerde görebiliyoruz. Türkiye’yi yakından ilgilendiren, Çin’in “Belt and Road” (doğu ile batı arasında yeni bir ipek yolu) küresel projesi ile ilgili oturumda Azerbeycan başkanı Aliyev ve Singapur Maliye Bakanı konuşmacıydı. Yine ülkemizi de ilgilendirmesi gereken elektrikli otomobil konusunda, Katar ile Malezya’nın ilgili bakanları, ortak bir girişim başlatmak

Sanat ve kültür de vardı Davos 2019 zirvesinde. Dünya Ekonomik Forumu’nun siparişi üzerine, komşumuz İran’dan ressam Mehdi Ghadyanloo’nun yarattığı “Finding Hope” (Umudu Bulmak) isimli eseri de sergilendi (http:// bit.ly/2Gcd56M). Yanda fotoğrafını gördüğünüz, toplam 186 metrekarelik 3 panelin ortasında umudu temsil eden bir balondan oluşuyor eser. Balon, çocuksu bir masumiyet ve umut ama bir iğne ile hemen yok olabilecek kadar da kırılgan… Yine Ortadoğu’dan, Dünya Ekonomik Forumu’nun Kristal Ödülü’nü kazanmış Suudi Arabistanlı kadın film yapımcısı Haifaa Al-Mansour, doğunun ve batının kadınları arasındaki dayanışmadan doğacak evrensel değer üzerine ilgi çekici bir konuşma yaptı (bit.ly/2FU44P5). Teknoloji Konuları Siyaset, ekonomi, iklim değişikliği tartışıldı ama oturumlara ve konuşmalara teknoloji konuları damgasını vurdu. London Business School’un İnovasyon ve Girişimcilik Enstitüsü Direktörü Profesör Julian Birkinshaw’ın bizzat katıldığı oturumlarla ilgili eleştirel değerlendirmeler yapıp Forbes dergisinde yayımladığı yazıda (http://bit.ly/2RAh3HT) şu vurgular yer alıyor: •

İlgili üç oturumun da büyük ilgi çektiği yapay zeka konusu aşırı abartılıyor ve yanlış anlaşılıyor. Kimi konuşmacılar, son önemli gelişmeleri bilgisayar gücünün artışı sonucu olduğuna inanırken,

platform şirketlerinin, uzun vadeli yerel inovasyonu öldürdüğü iddiası … Yazar, kendisinin konuşmacı olduğu panelde, önemli bir iddia ortaya koyuyor: Daha önceleri, firmalar üretip sattıkları ürünler ile değer yaratıyordu; fakat, şimdiki dijital dünyada, firmalar diğerleriyle oluşturdukları ilişkiler sonucu değer yaratıyorlar. Yani, değer ağda yatıyor, firmanın sahip olduğu varlıklarda değil.

diğerleri yeni ve radikal algoritmaların önemini vurguluyor. Bu arada, yazar, algoritmalardaki önyargılara karşı mücadele veren Algorithmic Justice League kuruluşuyla tanışıyor.

için görüştüler (http://bit. ly/2WFyFpn).

Blok zinciri teknolojisi artık genel kabul ve ilgi görüyor; anlamlı uygulamalar gerçekleşiyor. Akademisyenler ve bürokratlar, kripto-para kullanımı artınca merkez bankaların devreye girip düzenlemelerle müdahale edeceğini iddia ederken, kripto-para taraftarları, blok zinciri sayesinde merkezi otoriteye gerek kalmayacağı görüşündeydi. Bu arada, BitPesa adındaki firma, Afrika ülkeleri arasında nakit para işlemleri için blok zinciri kullandığını açıklayarak iki görüşün uzlaştığı bir uygulama sundu. Platformlar ve ekosistemler, şirketlerin var olma nedenlerini tamamen değiştiriyor. Davos katılımcıları artık platformların temel mantığını ve platform şirketlerinin – Uber, Facebook, Tencent gibi – müthiş gücünü anlamış görünüyor. Dolayısıyla, konuşmalar daha çok platform şirketlerinin yarattığı sorunlar üzerineydi. Örneğin, Çin’de, bisiklet paylaşım platformlarının aşırı rekabeti sonucu 400 milyon bisikletin hurdaya gitmesi … Örneğin, Afrika’dan bir konuşmacının, tüketiciye kısa vadeli yararları olan

Teknoloji devleri, bizim verilerimizi nasıl kullandıkları konusunda daha şeffaf olarak güven kazanmaları gerektiğini anlamış durumda. Bunda yeni bir şey yok. Zaten 1-2 yıl içerisinde, ya Facebook, Google ve diğerleri kendi kendilerini regüle edecek, ya da ABD hükümeti bunu yapacak gibi görünüyor. İstihdamın geleceği. İlgili oturumlarda DEF’in bir araştırma raporunda ortaya koyduğu bir tahmine atıf yapıldı: Şimdi ilkokulda olanların ileride çalışacakları iş dallarının %68’i şu anda ortada yok (http:// bit.ly/2StUqt8). Genel kanı, sorunun teknolojinin insanları işsiz bırakması değil, insanlara yeni beceriler kazandırmak olduğu üzerineydi. Yazar da benim gibi bunun çok yetersiz bir yaklaşım olduğu düşüncesinde. Ayrıca, bir New York Times muhabiri özel sohbetlerde firmaların hızla otomasyona geçerek işçiden kurtulma amaçlarını dillendirdiklerine tanık olmuş (https://nyti. ms/2Tv4kI3).

Yukarıdaki kaynakta, yazarın sözünü etmediği önemli bir konuşmada, Merkel şu üç konuda etik standartların olması gerektiğini vurguladı: kişisel verilerin sahipliği ve kullanımı, yapay zeka, genetik mühendisliği (https://nyti.ms/2TtZ73e). Zirveye katılan Japonya, Çin ve Güney Afrika devlet başkanları da bazı farklılıklarla, Merkel ile benzer görüş belirttiler.

Sonuç Davos zirvesinden dünyayı değiştirecek görüşlerin çıkması beklenemez. Sadece, devletlerin ve firmaların, biraz da akademisyenlerin ve STK’ların önemli temsilcileri arasında bir diyalog ortamıdır. Daha önceleri, neo-liberal görüşün ve küreselleşmenin savunma platformu niteliğindeydi. Bu görüşler hala egemen fakat bir dünya görüşünü yaymak yerine, ortaya çıkan küresel sorunlar için de bir tartışma ortamı haline gelmiş durumda. Dünya Ekonomik Forumu, küresel önemini kaybetmemek için, giderek sadece tartışma ortamı olmanın ötesine geçip daha etkin mekanizmaları da geliştirmeyi hedeflemiş görünüyor. Tartışmalarda etkileyici görüşlerle yer almak, ortaya çıkan mekanizmalarda etkin olmak, ülkemizin STK’ları, akademisyenleri ve hükümet için önemli. Dünyanın karşı karşıya olduğu sorun ve konularda etkileyici görüş sahibi olmadan, sadece ülkemizin ekonomisini anlatmanın, tanıtımını yapmanın anlamlı bir yararı olmuyor, olmayacaktır. Arap ülkelerinin bunun farkında olduğu görülüyor.


Sağlıkta çeviklik için en sağlıklı mimari MLP Care’in ‘agile’ yaklaşım arayışında gerek mimarinin kurgulanması gerekse eğitimler ve danışmanlık başlığında yetkinlikleri ile PEM360 ve ALL4AGILE önemli bir başarı hikayesini hayata geçirdi. Kurgulanan mimari faydalarını göstermekte gecikmezken, MLP Care bütününe yayılım için bilinçli adımlar atılıyor. MLP Care; sağlık sektöründe üç büyük marka ile etkin: Medical Park, Liv Hospital ve VM Medical Park. 30’u aşkın noktada bu 3 markayla hastanecilik hizmeti veren MLP Care, sağlığın diğer hizmet başlıkları olan evde bakım, catering, görüntüleme ve radyoloji işlemleri, laboratuvar işlemleri odaklı birçok farklı alt şirketi de bünyesinde barındırıyor. Bu kapsamlı holdingin çatı ismi olan MLP Care, merkez ofisindeki ekibiyle MLP Care’in hem sistem hem yazılım bazında tüm altyapısını sağlıyor. 55 kişilik IT ekibinin kendi içinde yardım masası, destek masaları, analist ekipleri, proje yönetim ofisi ve yazılım ekipleri başlığında görev paylaşımları olduğu bilgisini veren MLP Care Bilgi Sistemleri Direktörü Bora Gökçe, ‘agile’ dönüşüm kararının nasıl alındığını şöyle anlattı: “İçerde bizzat yazdığımız dört uygulamamız var. Bunlar içinde sürekli klasik metodoloji ile ilerliyorduk. Ancak, iş birimlerinin ve kendi yapılanmamızın zaman yönetimi ve sonuç elde edilmesi adına daha verimli hale getirilmesi gerektiğini gördük. Ayrıca, klasik proje yönetim metodolojilerinden farklı olarak, yazılım ekiplerini de sürecin içine katmak, iş birimlerinin beklentileri ile hayata geçirilenlerin tam uyumunu hedefledik. Tüm ekibin bir arada karar verebileceği bir metodoloji arayışında tercihimiz ‘agile’ oldu. Bu kararı aldıktan sonra da bu konuda yetkin firma arayışına geçtik.” ‘Agile’ küresel bir trend MLP Care’in tanımladığı bu ihtiyaç ve öncelikler kapsamında PEM360 ile yazılım, ALL4 AGILE ile de ‘agile mimari’ konusunda destek alındı. Bakanlık onaylı bir Ar-Ge Merkezi olan MLP Care, eşdeğer bir deneyime sahip şirketlerle işbirliğini öncelikli tutarken, bu proje kapsamında içerdeki ekibin ciddi eğitimini gündemine aldı. PEM (Proje Eğitim Merkezi), 2012 yılında proje yönetimi odaklı çalışmalar için kuruldu, ama zamanla hizmetlerin çeşitlenmesi paralelinde bu markayı ‘PEM360’ konseptine kavuşturdu. Küresel bazda olduğu gibi, Türkiye’de proje ve iş yönetimi alanında yeni bir yaklaşım olan ‘agile’ pratiklerine yönelik inanç, beraberinde ALL4AGILE markasının doğmasını sağladı. PEM360 ve ALL4 AGILE Kurucu Ortaklarından Rıdvan Akçiçek, bir şirkette çalışma süreçlerini şöyle anlattı: “Agile başlığında kurumsal bir kültür değişimi hedefliyor, bu kültürü içerde yaşatacak kişileri bu değişim süreci içinde belirlemeye ve onları desteklemeye çalışıyoruz. Dönüşüm süreçlerimiz bazı pilot proje veya projelerle başlıyor. Bunu optimum 4-6 ay olarak tanımlıyoruz. Bu pilot projelerden hedeflediğimiz faydaları elde ettikten sonra organizasyonun kendi iç dinamikleri ile bunun sahiplenilmesini sağlıyoruz. Böylece bu kültür içerde kendi gelişip yaşayabilir, kendi iç temsilcileri ile yürütülebilir hale geliyor. Bu noktada kendimizi de ‘agile koç’ olarak tanımlıyor, süreç içinde organizasyonların kendi iç agile yöntemlerini geliştirebilmeleri için onlara rehberlik yapıyoruz.” Her birey, gerçek anlamda ekibin parçası oluyor ALL4AGILE ve PEM360 Yönetici Ortağı Enes Kurt, bu iki yapının birbirini tamamlayan yetkinliklerine dikkat çekti. Proje yönetim eğitimi ve proje yönetim danışmanlığı ile çıkılan yolda, vizyonlarını genişleterek, yazılım başlığını da görev alanına ekleyen ALL4AGILE için ağırlıklı odak nokta; ‘agile’ yani çevik metodolojilerle proje üretme, bunların sertifikalandırılması, kurumlara yaygınlaştırılması, buna yönelik projelerde danışmanlık yapmak. “Yönetimsel ve yazılımsal becerilerimizi birleştirerek, kaliteli ürünler ve verimli sonuçlar ortaya koyarak sektöre ve firmalara katkıda bulunmayı hedefliyoruz” bilgisini veren Enes Kurt, hedef ve stratejilerini şöyle anlattı: “Sağlık alanında geliştirdiğimiz bir yazılım için yaptığımız bir proje başvurusunun kabul

ALL4AGILE ve PEM360 Yönetici Ortağı Enes Kurt: “Önceliğimiz, ekonomiye katkı ve dünyaya açılmak”

ALL4AGILE/PM360 Yönetici Ortak Enes Kurt

“Kendimizi, Türkiye’de bu işlerin öncüsü olarak görüyor, çeşitli alanlarda verimli projeler geliştiriyor, yazılımla birlikte proje yönetim danışmanlığını hayata geçiriyoruz. Hedefimiz; proje yönetimi ve yazılım başlıklarında uluslararası bazda geliştirmeler yapmak, farklı ülkelerde de bu çalışmalarla etkin olmak, dünya çapında kullanılan yazılımlar üretmek, küresel bazda bu metodolojileri kullanan firmalara katkıda bulunmak, onların bilgi ve tecrübeleri ile kendi deneyimlerimizi anlamlı biçimde buluşturarak, Türkiye ekonomisine daha değerli katkılar yapmak.”

edilmesi sonucunda İstanbul Üniversitesi’nin İstanbul Teknokent’inde faaliyet gösteriyoruz. Uluslararası girişimlerde bulunup yurtdışına da ulaşmayı, ülkemizin bize verdiği teşviklerle birlikte yazılımlar üretmeyi hedefliyoruz. Bu yolda ‘agile’ küresel bir trend ve bu eğilimin ülkemizde de yaygınlaşması için çeşitli eğitimlerle kendimizi ve ekibimizi güçlendirdik. Eski yönetim metotlarının hantallığından çevik yönetim metodolojilerine geçiş her sektörün gündemi. Biz de şirketlere bu konuda destek veriyoruz. Çalıştığımız müşterilerde ilk olarak yönetimsel karmaşaların ve organizasyon bozukluklarının iyileştirilmesi yönünde adımlar atıyoruz. Tek elde her şeyin toplanması yerine, ‘agile’ felsefesi ile takım olarak her bireyin takımın bir parçası olduğunu vurgulayarak, bir projenin takım üyeleri ile birlikte ortaya çıktığını, bu strateji ile daha iyi ürünler üretildiğini vurguluyor, elde ettiğimiz değerli çıktıları da danışmanlık desteğimizle gösteriyoruz. Kurumsal ilerlemeleri de rapor halinde kendilerine sunuyoruz.” Entegre yapı, faydaları beraberinde getiriyor Agile yapıya geçiş kararında bu yetkinlikleri ile PEM360 ve ALL4AGILE ile çalışmaya başladıkları, ilk üç ekiple bundan 8 ay önce bu kapsamlı dönüşüm projesi için kolları sıvadıkları bilgisini veren Bora Gökçe, MLP Care içindeki süreci şöyle anlattı: “Söz konusu üç ekiple proje yönetimlerimizi ‘agile’ yapıya taşıdık ve bunun için belli eğitim süreçleri için PEM360, tüm ekiplerin katıldığı kapsamlı eğitimleri sundu. Üç ekiple başladığımız yolculuk, dördüncü ayından sonra diğer ekiplerin de taleplerini beraberinde getirdi. Yani elde edilen fayda ışığında, diğer ekipler de bu eğitimleri talep etmeye başladı. Şu anda beş ekibimiz var ve iki ekibi daha ilave edeceğiz. Planımız, içerde 7 tane scrum ekibi oluşturmak. Her ekipte ortalama 7-8 kişi var. Dolayısıyla uçtan uca neredeyse herkesin ‘scrum’ ile yönetildiği bir yapıya geçiyoruz. Planımız, 4 ay içinde tüm ekibi bu mantıkta buluşturmak. ALL4AGILE bir danışman değil, baştan sona ekibin parçası gibi çalışıyor. Bizim için ekibin ve sürecin ayrılmaz bir parçası konumundalar ve bu entegre yapı, bize artı değerler katıyor.”

MLP Care Bilgi Sistemleri Direktörü “Ekiplerimiz eğitimler alıp süreçlerin içine girdikten sonra bu büyük parçanın gerçekten içinde olduklarını hissettiler. Çünkü artık karar verici oldular. Değerlendirmelerini ve planlarını, gerekli gördükleri revizyonları yapıyorlar. Halen 16’ıncı sprint’teler ve 3 sprint sonra ekipler ne yapacaklarını, eksiklerini bilecek noktaya gelecekler. İş planlarını kendileri yapıyorlar, biz sadece önceliklendiriyoruz. Ekipler kendilerini puanlıyor ve kendi süreçlerini kendileri yürütüyorlar. Departmanlar arası MLPCare Bilgi Sistemleri ve iletişim ve süreç kopuklukları olmuyor. Ar-Ge Merkezi Direktörü Her sabah sprint değerlendirmelerinde Bora Gökçe tüm ekipler birlikte karar veriyor, günlük durumlarını görüyorlar. Beş ekibin her birinin duvarlarda kendi tahtalarını, burada var olan işleri sticker ile yapıştırıp, gerekli durumda yerini değiştirdikleri bir yapı kurguladık. Böylece beş ekip bir arada kendilerini ve ekiplerini değerlendiriyor, biten ve süreç içindeki işleri görebiliyorlar. Bu da iç ekiplerin yarışmasını sağlıyor ve bu çalışmayı bizim için bir başarı hikayesi haline getiriyor.”

PEM360 ve ALL4AGILE Kurucu Ortaklarından Rıdvan Akçiçek: “Kurumsal yönetimde ‘agile’ güç kazanıyor” “Agile yaklaşımı bir kültür değişimi ve gerçek faydayı elde etme noktası. Burada sağladığı en büyük katkı ise kurumsal bürokratik yapıyı sadeleştirip, müşterinin merkezde olduğu ve müşteri taleplerine hızlı yanıt verebilen, daha esnek, çevik ve koşullara uyum sağlayabilen bir yaklaşımı ortaya koyması. Tüm bu adımların temelinde, ihtiyacın sahibi olan müşteriyi merkeze almak, takım halinde verimi ortaya çıkartmak var. Bu tarz yönetim ALL4AGILE/PM360 yaklaşımları sadece teknoloji alanında değil, Kurucu Ortak organizasyonun tamamında bir ihtiyaç. Rıdvan Akçiçek Bu yapıda şirkete özel bir haritalandırma yapıyoruz ve kendimize has bir gelişim modelimiz var. Bunun ilk aşaması karşımızdaki şirketi anlamak, yani değerlendirme aşaması. Organizasyonun çevik olmaktan beklentisini anlamaya çalışıyoruz. Sonrasında hangi alanda gelişme ihtiyacı varsa, hedeflediğimiz durumu ortaya çıkartıp, kendi kaynaklarımızla ve organizasyonun iç dinamikleri ile bu alanda kurumsal gelişimi sağlamaya odaklanıyoruz.”

advertorial

Bora Gökçe: “Ekibe değer katan anlayış öne çıktı”


12

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

11 - 17 ŞUBAT 2019

Mobil sevkiyatta İspanyol yaratıcılığı ilk etapta İstanbul’da Türkiye pazarında ilk etapta iki yakasıyla İstanbul’da konumlanan İspanyol mobil sipariş ve teslimat yapısı Glovo, yüksek nüfuslu illerde yayılmayı hedefliyor. Kullanıcıların mobil uygulama üzerinden sipariş Handan Aybars vermelerine ve göndermelerine imkan tanıyan, dakikalar içinde teslimat hizmeti sunan mobil uygulama Glovo, İstanbul’da altı aya yakın faaliyet sürecinde ürün teslimatı, mobil uygulama indirilmesi ve satıcı teslimatları ile kısa zamanda önemli sonuçlara ulaştı. Yemekten market alışverişine, kişisel bakımdan hediyelik eşyaya kadar uzanan geniş bir ürün gamında hizmet sunan Glovo, ayrıca ‘ne istersen’ seçeneği ile ofiste ya da evde unutulanları alıp 30 dakikadan kısa bir sürede teslim edebiliyor. 2014 yılında kurulan Glovo’nun Mart 2015'te Barselona'daki ilk siparişi gerçekleşti. Halen 17 ülkede 60’ın üzerinde şehirde faaliyet gösteren Glovo'nun küresel bazda 1 milyondan fazla kullanıcısı, 5 bin 600 de ortağı bulunuyor. Kuruluştan kısa bir süre sonra yatırım almaya başladıklarını, Glovo’nun en büyük azınlık hissedarının

Delivery Hero olduğunu belirten Glovo Türkiye Genel Müdürü Austin Kim, Mart 2015’teki ilk yatırım turunun ardından, Temmuz 2018’e kadar gelişen yatırım destekleri ile büyümenin de hız kazandığını vurguladı. Türkiye’nin Glovo için önemli bir pazar olduğunu belirten Austin Kim, “İlk aşamada tüm İstanbul’u kapsamayı, ayrıca Ankara, İzmir gibi nüfusu yüksek illere yayılmayı hedefliyoruz” dedi ve sorularımızı yanıtladı: Glovo, nasıl bir potansiyeli görerek Türkiye pazarında konumlandı? Türkiye’de pazara baktığınızda, eve yemek siparişi ya da kurye talebinin yüzde 80’i telefonla yapılıyor. Buna karşın, Türk tüketicisi yeni teknolojileri kullanmayı seviyor. Bu nedenle mobil sipariş pazarı da çok hızlı büyüyor. Bu nedenle Türkiye’de yatırım ve büyüme odaklı ilerliyor, uzun vadeli bir yatırımcı olarak Türkiye’de büyümeyi hedefliyoruz. Diğer ülkelerle kıyasladığımızda, Türk halkı kapıya teslimatı çok seviyor. 2018 Haziran’ından bu yana elde ettiğimiz veriler de bize çok

doğru bir yatırım yaptığımızı gösteriyor. Altı ayda 70 bin kişi uygulamamızı indirdi ve on binlerce teslimat gerçekleştirdik. Geçen Haziran 8 kişi ile başlayan operasyonumuz, İstanbul’da yer alan genel merkezimiz ve çağrı merkezimizdeki çalışanlarımızla beraber yaklaşık 100 kişiye ulaştı. İş modelimizin bir parçası olan kuryelerimizin sayısı da her geçen gün artıyor. İstanbul’da şu anda 900’ü aşkın kurye, yani ‘glover’ hizmet sunuyor. Var olan yemek servis ve kargo yapılarından ne gibi farklar Glovo'da kendini gösteriyor? İş modeli açısından baktığınızda Glovo oldukça farklı… Glovo ikinci nesil bir uygulama; yani baştan sona tüm süreci yöneten bir platform. Diğer taraftan, Glovo pazarda birden fazla kategoriyi, yani restoran, tatlı ve kahve, market, hediye, kişisel bakım, bireysel ve kurumsal kurye ihtiyaçlarını tek bir uygulamada buluşturan tek platform. Ayrıca, Glovo’nun iş modeli paylaşım ekonomisinin

de güzel bir örneği… İş modelimiz kapsamında iş ortakları, kuryeler ve kullanıcılar yer alıyor. Kuryeler diledikleri zaman Glovo için hizmet sunabiliyor, böylece boş zamanlarını değerlendirmiş oluyorlar. İş ortağımız olan mağazalara da özellikle kurye hizmeti olmayan ya da eve sipariş sunmayanlara ek satış fırsatı, restoranlara da ek gelir sağlıyoruz. Böylece Glovo ile mevcut kaynakların kullanımı artırılıyor; mağazalar ve restoranlar için ek satış, kuryeler için de ek gelir sağlanıyor. Amacımız bir bütün olarak verimliliği artırmak. Türkiye pazarında hangi önceliklerle nasıl bir dağılım sergiliyorsunuz? Glovo, dünya genelinde 20 ülkede hizmet veriyor. Türkiye, Brezilya ve Mısır ise Glovo’nun öncelikli ülkeleri arasında. Her üç günde bir, dünyanın bir şehrinde Glovo hizmet sunmaya başlıyor. Türkiye diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok daha büyük ve potansiyeli yüksek bir pazar. Yedi ay önce İstanbul’da Avrupa yakasında hizmet sunmaya başladık

Glovo Türkiye Genel Müdürü Austin Kim ve çok kısa sürede her iki yakada da kapsama alanımızı genişlettik. Hedef ve stratejileriniz hakkında bilgi verir misiniz? Türkiye pazarındaki hedefimiz; kullanıcı sayımızı ve kapsama alanımızı genişletmek. İş ortaklarımızın sayısını artırarak hizmet çeşitliliği sağlamak da bir diğer hedefimiz. Yedi ayda 70 binden fazla kişi tarafından indirilen uygulamamızı şu anda ağırlıkla 18 – 25 yaş arası kullanıyor. Hedefimiz ise kısa süre içinde 25 – 45 yaş arasındaki beyaz yaka çalışanlara ulaşmak.

Sektörler 3D ile yenileniyor üstlendiği, Nano Dimension tarafından üretilen DragonFly 2020 Pro, katmanlı üretim yoluyla elektronik ürünler geliştirebilmeyi mümkün kılarak farklı sektörlerde yenilikleri beraberinde getiriyor. DragonFly 2020 Pro 3D yazıcı, savunma sanayiinden havacılığa, otomotivden tüketici elektroniğine, telekomünikasyondan sağlığa kadar birçok sektörde elektronik ürün tasarımında 3D düşünceye geçişi sağladı.

CDT Genel Müdürü Alpay Göğüş CDT’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika temsilciliğini

CDT Genel Müdürü Alpay Göğüş, DragonFly 2020 Pro’nun sektörler için

sunduğu birbirinden farklı yenilik ve faydaları hakkında bilgiler verdi. Havacılık sektöründe üretim yapan mühendisler için inovasyonu mümkün kılan DragonFly 2020 Pro, minyatürleştirme ve özelleştirmenin yanı sıra hassas ve hafif parçaların üretiminde sağladığı kolaylıklarla tasarım mühendislerinin önceliği kılıyor. DragonFly 2020 Pro hızlı prototipleme, yenilikçi devre tasarımı ve geliştirilmiş performans sunarak tasarımların test edilebilmesini sağlıyor beraberinde süreç hızlanıyor ve maliyetler azalıyor.

Sınıflandırılmış savunma sanayisinde ürün gizliliği, üretim bağımsızlığı ve hızlı ürün yinelemesi kritik önemde. Piyasaya sunulma süresiyle ilgili yaşanan baskı savunma üreticilerini ihtiyaç halinde kullanıma hazır, gerektiğinde hızla yenilerinin üretilebildiği Endüstri 4.0’a uygun çözümler ortaya çıkarmaya yöneltiyor. DragonFly 2020 Pro, otomotiv sektöründe gerçek zamanlı değerlendirmeler yapabilen özelleştirilmiş akıllı parçaları 3D olarak üretebiliyor. Otomobiller için gelişmiş koltuklar, otomatik güvenlik özellikleri ve destekleyici sürüş

teknolojisi gibi çeşitli akıllı otomobil bileşenlerinin üretimini kolaylaştırıyor. Günümüzün rekabetçi ortamında ihtiyaç olan parçanın istenilen şekilde üretilebilmesi performans optimizasyonu, parça başına hacim ve ağırlığı azaltabilme tasarrufları sağlıyor. Giyilebilir cihazlar, akıllı telefonlar, internet özelliğiyle fark yaratan ev aletleri ve birbirleriyle bağlantı kurabilen tüm cihazlar için artan müşteri taleplerini karşılama çabası üreticilerin tasarım inovasyonu konusunda sürekli rekabet içinde olmalarını gerektiriyor.


BThaber 11 - 17 ŞUBAT 2019

DOSYA:

BT Yapınız Özel Günlere Ne Kadar Hazır?

www.bthaber.com.tr

Handan Aybars

14 Şubat, acı bir örnek olmasın! Yeniyıl, takip eden Sevgililer Günü, vazgeçilmez Anneler Günü, peşisıra Babalar Günü… Bu gibi özel günler, Türkiye’de alışverişin demirbaşları. Yurtdışında Şükran Günü sonrası Kara Cuma açılışı ile Noel alışverişi de bunlara eklenebilecek küresel bir efsane. Eskiden olsa, Sevgililer Günü için verilen siparişin 16 Şubat’ta gelmesi hayat karartan bir dert olmazdı, ‘Gönüller bir olsun’ denilip geçilebilirdi. Ama madem devir hız devri, dijital

dünya da bu hıza uymak zorunda. Bu nedenle online alışveriş platformları, çağrı merkezleri, bu yapılara hizmet sunan veri merkezleri terzi usulü ve dönemlik kapasite oynamaları yaparak işlerliği verimlilikle buluşturuyor. Dosyamızda da okuyacağınız üzere, bulut bilişim ve ‘kullandığın kadar öde’ konsepti, BT altyapılarından 365 günün her birinde aynı verim, ölçeklenebilirlik, taraflar arası memnuniyet sağlıyor.


14 DOSYA

BThaber

BT Yapınız Özel Günlere Ne Kadar Hazır?

11 - 17 ŞUBAT 2019

YÜKÜNÜZÜ NE ZAMAN VE NASIL DENGELEMENİZ GEREKTİĞİNİ BİLİN

Radore Veri Merkezi Satış ve Pazarlama Direktörü Ergin Kılınç E-ticaret yapan şirketler, özel dönemlerde yaşanan artışlarda kesintisiz hizmet verebilmek için veri merkezlerini optimize ediyorlar. Tepkileri yavaşlayan, sayfa yüklenme süreleri artan siteler anlık olarak binlerce kullanıcıyı kaybedebiliyor. Bu döneme hazırlıklı olmak için bulut teknolojileri kullanılarak, esnek çözümler tercih ediliyor. Altyapıların enerji, bant genişliği, işlemci gücü, depolama kapasitesi gibi birçok metrikte ölçeklenebilir olması gerekiyor. Giderek büyüyen e-ticaret sektöründe iyi bir sunucu yönetimi ve yük dengeleme altyapısına

sahip şirketler ön plana çıkıyor. “Alışverişin arttığı 14 Şubat’ta tüketici memnuniyetini artırmayı hedefleyen e-ticaret şirketleri için yük dengeleme (Load Balancing) hizmeti gerekiyor. Kampanya dönemleri gibi yoğun trafiğin olduğu zamanlarda ise iyi bir sunucu yönetim teknolojisiyle hem itibar hem de ciro kaybı yaşamadan kesintisiz hizmet sunmak mümkün” önerisinde bulunan Radore Veri Merkezi Satış ve Pazarlama Direktörü Ergin Kılınç, bu öneriyi şöyle detaylandırdı: “Radore Veri Merkezi’nin müşterilerine sunduğu yük dengeleme teknolojisi hem uygulama hem veri tabanı sunucuları arasındaki yükün dengelenmesini sağlıyor. Böylece dışarıdan sunuculara gelen trafiği uygulama sunucuları arasında dağıtabiliyor. Aynı zamanda dâhili ağdan veri tabanı sunucularına giden trafiği düzenleyebiliyor. Bu da hızlı ve yedekli bir yapıya kavuşmaya imkân tanıyor. Radore yük dengeleme servisini, uygulama katmanında herhangi bir kod değişikliğine gerek kalmadan ve oturum sorunları yaşamadan kolayca devreye almak mümkün. Yoğun dönem öncesinde beklentilerinin büyük olduğu markalar bizlere trafik artış ihtimalini

bildirerek, hem Radore tarafından sağlanan bulut hem de ağ çözümlerini genişletebiliyor. Böylece kesintisiz hizmet devam ediyor.” Tüketicilerin istediği anda sistem kapasitesini artırması, ihtiyacı kadar kullanabilmesi ve veri merkezini bir hizmet olarak almasının temelinde sanallaştırma yatıyor. “Türkiye’deki sayılı VMware bulut iş ortakları arasında yer alan Radore, farklı bir bulut hizmet altyapısı olan OnApp temelli hizmet seçenekleri de sunuyor. Radore VMware bulut iş ortaklığı kapsamında müşterilerine kiralama modeliyle sanallaştırma hizmetlerini sunabiliyor” bilgisini veren Ergin Kılınç, bu sayede ‘kullandığın kadar öde’ modeliyle her boyutta ihtiyaca uygun çözüm sağlanabildiğine işaret etti. Bu kapsamda sanallaştırma teknolojileri ile esnek ve verimli kaynak yönetimi, enerji tasarrufu, çok daha az fiziksel sunucu kullanılarak çok daha fazla iş yükünün üstlenilebilmesi, kesintisizlikte artış ve çok daha etkili bir felaket kurtarma yönetimi sağlanabiliyor. “Bulut bilişimdeki farkındalığı artırmak için çalışıyoruz” vurgusunu yapan Ergin Kılınç, bu yolda adımlarını ise şöyle anlattı: “Bulutun faydalarını bilen şirket sayısı ne yazık ki hala yeterli seviyede değil.

Oysa bulut bilişim “kullanılan hizmet kadar ödeme” seçeneğinin ötesinde, teknolojinin demokratikleşmesini sağlıyor. Radore’de bulunan son teknoloji BT altyapısı, bulut kullanıcıları tarafından sıfırdan kurulum maliyetine hiç katlanmadan kullanılabiliyor. Bu avantajları fark eden şirketler tüm yatırımlarını bulut bilişim üzerine yapıyor. Öyle ki, 2018’de Radore bünyesindeki bulut altyapısı kaynakları yüzde 100, bulut hizmeti alan müşteri sayısı ise yüzde 75 arttı. Türkiye’deki işletmeler özellikle hibrit bulut çözümlerine yöneliyor, buluta entegrasyonu çok daha hızlı sağlıyor, bünyelerindeki sistemleri veri merkezinden aldıkları sunucu barındırma hizmetleri üzerinden bulut hizmetlerine entegre ediyorlar. Bu gibi hibrit yapılar sayesinde erişim ve entegrasyon konusundaki aksaklıklar kolaylıkla ortadan kaldırılıyor. Yasal uygunluk ve regülasyon zorunluluklarını göz önünde bulunduran, her an sunucularına ulaşabileceğini bilmek isteyen işletmeler yerel veri merkezlerinden bulut hizmetlerini alma eğiliminde. Radore’nin desteğiyle M2S araştırma şirketi tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre, her dört kurumdan biri buluta yatırım yapmayı planlıyor.”

DÖNEMSEL YOĞUNLUKLAR DERT OLMAKTAN ÇIKIYOR Bulut hizmetini benimsemek her boyuttaki kuruluş için hız, kurumsal gereksinimler doğrultusunda ölçeklendirme yetkinliği, daha fazla güvenlik ve sermaye giderlerinin azaltılması gibi çok çeşitli avantajlar sunuyor. Ayrıca, bulut bilişimde giriş ücreti veya uzun vadeli taahhütler de bulunmuyor. Müşteriler yalnızca gerçekten tükettikleri kadarını ödüyor ve kurumsal ya da dönemsel gereksinimlerini en iyi karşılayan fiyatlandırma modelini seçme esnekliğine sahip oluyor. Bu da yoğun alışveriş dönemlerinde kapasitenizi artırabilmek anlamına geliyor ve ardından, daha az faaliyette olduğunuz zamanlarda yine kullanımınıza göre ölçeklendirme yapabiliyorsunuz. “Böylece bir sonraki zirveye kadar atıl

bir teknoloji donanımı ile kalmamış oluyorsunuz” örneğini veren Amazon Web Services (AWS) Türkiye Ülke Müdürü Yinal Özkan’ın belirttiği gibi, daha önceleri müşteriler en yoğun oldukları dönemlerde faaliyetlerini karşılayabilecek yeterli kapasitelerinin olduğundan emin olmak için ihtiyaçlarından fazlasını temin ediyorlardı. Ama artık, gerçekten ihtiyaç duydukları kaynakları satın alabiliyorlar ve faaliyetlerini ihtiyaçları doğrultusunda anında aşağı veya yukarı ölçeklendirebileceklerinin farkındalar. Bu durum aynı zamanda maliyeti de azaltıyor ve müşterinin, kullanıcılarının taleplerini karşılama kapasitesini de geliştiriyor. “Bu sistem, Sevgililer Günü gibi dönemsel yoğunluklara şahit olan websiteleri ve

uygulamalar için özellikle kullanışlı” diyen Yinal Özkan, detayları şöyle anlattı: “Buna bir örnek olarak lüks ayakkabı ve aksesuar markası Kurt Geiger’i verebiliriz. Çoğu perakende markası gibi Kurt Geiger de satışlarda dönemsel yoğunluklar yaşıyor. AWS'yi kullanan Kurt Geiger, websitesini günde yüzde 400'den daha fazla müşteriyi idare edebilecek şekilde büyütebildi ve şirket böylelikle iki kat daha fazla satış gerçekleştirdi. Üstelik alışveriş yapan kişi sayısında teknik bir sınırlama olmadan, yüksek sezonda her müşteriye sorunsuz bir şekilde hizmet verebildiler. Kurt Geiger ayrıca erişilebilirliğini artırdı ve bunun sonucunda daha önce kaybedilen satışları da geri kazanabildi.”

Amazon Web Services (AWS) Türkiye Ülke Müdürü Yinal Özkan



16 DOSYA

BT Yapınız Özel Günlere Ne Kadar Hazır?

BThaber 11 - 17 ŞUBAT 2019

ANLIK DALGALANMA VE İHTİYAÇLAR İÇİN BULUT GÜCÜ

Teleperformance Türkiye CIO’su Güray Yılmaz Markalar yoğun alışveriş dönemlerinde tüketiciye uçtan uca tüm kanallardan ulaşabilmek için bütünleşik bir altyapıda çalışmak durumunda. Bu noktada bir yandan ciroya odaklanırken, diğer yandan da kullanıcı verisinin güvenliğini sağlamak önem taşıyor. Bu nedenle tüketiciye dönük hizmet sunan

her kurumun, BT altyapısını hem güvenlik hem müşteri deneyimini kusursuzlaştıracak şekilde güçlendirmesi, en yenilikçi yazılım ve donanım teknolojilerinden faydalanması gerek. “Çok kanallı müşteri deneyiminde sahip olduğumuz deneyim ve uzmanlığı, yoğun dönemleri en verimli şekilde

karşılamak isteyen markaların hizmetine sunuyoruz” bilgisini veren Teleperformance Türkiye CIO’su Güray Yılmaz, “İhtiyaçlar doğrultusunda gerekli planlamalarla bir strateji oluşturuyoruz. BT yatırımlarını bütçelerken içinde bulunduğumuz dijitalleşme çağında bulut bilişim ve kullandığın kadar öde modelleri ön plana çıkıyor” yorumunu yaptı. Konu BT olduğunda, sadece ihtiyaçların belirlenmesi ve doğru çözümün uygulanması değil, her alanda olduğu gibi yetkin insan kaynağı da kritik önem taşıyor. Ama bu kaynak kolay bulunabilir değil ve Yılmaz’ın dikkat çektiği gibi, göreceli olarak da maliyetli. Özellikle büyük bütçeler ile çalışmayan firmaların BT konusunda doğru ve sürdürülebilir ilerlemesi çok kolay değil. “Bu noktada bulut bilişim ve kullandığın kadar öde çözümleri firmalara büyük avantajlar sağlıyor. Kendilerinde olmayan uzman kadro ile BT ürün ve altyapılarını yönetirken, kaynakları da kullandıkları kadar ödeyerek maliyetlerini kontrol altında tutabiliyorlar” bilgisini paylaşan Güray Yılmaz, söz konusu yöntemlerin

faydalarını şöyle detaylandırdı: “Bulutun ölçeklenebilirliği, daha önceden mümkün olmayan pek çok hizmetin geniş bir kitleye yaygınlaşmasını sağlıyor. Çok yetkin BT ekipleri olmayan KOBİ’ler başta olmak üzere her ölçekte kurum, yoğun alışveriş dönemi, işe alım sezonları ya da kampanya dönemi gibi süreçlerde bulutun ölçeklenebilirliğinden faydalanarak temin ettiği hizmetin hacmini artırıp azaltabiliyor. Bu güvence sayesinde şirketler, daha fazla süreci dış kaynak modeliyle temin ederek, zaman ve insan kaynağını asıl işlerine odaklayabiliyor. Bir dış kaynak servis sağlayıcısı olarak hizmet verdiğimiz alanlarda aylık ve günlük periyotlarda planlı ya da plansız operasyonel büyüme ve küçülmelerle ilerliyoruz. Bu durum özellikle e-ticaret müşterilerimizin Sevgililer Günü, Kara Cuma ya da yılbaşı gibi özel dönemlerinde karşımıza çıkıyor. Kullandığımız bulut bilişim teknolojileri sayesinde bu anlık dalgalanmaları en uygun maliyetler ile rahatlıkla yönetebiliyoruz.”

KİŞİLERE VE SÜREÇLERE DAHA FAZLA YATIRIM YAPILMALI E-ticaret dünyasında her ne kadar artan alışveriş yoğunluğuna anlık yanıt veriliyor gibi görünse de, bu yanıtları verebilmek için arka planda ciddi bir hazırlık yapılması gerekiyor. “Birlikte çalıştığımız müşterilerimizin BT altyapılarını detaylı analizler ve uzun süreli mühendislik çalışmaları yaparak güçlendiriyoruz” örneğini paylaşan Inveon Yönetici Ortağı Emir Alkaş, 14 Şubat gibi özel günlerde artan trafiğe hızlı yanıt verebilmek için altyapı mimarilerini ve sunucularını ölçeklendirilebilir şekilde inşa ederek hazırlık yaptıklarını vurguladı. BT sistemlerindeki trafik, SMS, e-posta veya başka kanallarda gerçekleştirilen kampanya duyurumlarıyla özellikle e-ticaret sitelerinde anlık olarak değişkenlik gösterebiliyor. Trafikteki dalgalanmalardan dolayı şimdiye kadar sunucu yönetiminde kullanılan farklı modeller e-ticaret oyuncuları

için verimli hale getirmek için üstüne çalışmalar yapılıyor. “Biz de sistemlerimizin kullanılma oranları ile performanslarını otomatik bir şekilde takip ederek, kullanılmayan kaynakların kapatılmasını sağlıyoruz. Bu sayede verimsiz kullanımın önüne geçiyoruz” bilgisini paylaşan Emir Alkaş’a göre, ‘Kullandığın kadar öde’ modeli hem müşteriler hem dijital ticaret çözümleri sağlayan şirketler için büyük bir maliyet avantajı sağlıyor. Günümüzde dünyanın en büyük firmaları bulut bilişime büyük yatırımlar yaparak sektörü bilgilendirmeye ve kullanımı artırmaya çalışıyor. Bulut bilişim şirketleri özellikle ilk kullanım aşaması boyunca bu firmaların yanında yer alarak doğru uygulama için gereken detayları paylaşıyorlar. Bulut bilişim çözümlerini denemek isteyen, ancak içeride yeteri kadar büyük ekibi bulunmayan firmalar için de çok

verimli ve öğretici oluyor. Bu yorumu yapan Emir Alkaş, şirketlerin izlemesi gereken rotayı şöyle anlattı: “Beraber çalıştığımız müşterilerimiz için en üstün kalitede, kesintisiz hizmet vermeye önem veriyoruz. Böyle bir yaklaşım yoğun bir mühendislik ve altyapı yetkinliği gerektiriyor. Bu nedenle kendi ekibimiz içinde altyapı mimarisine ayrıca bakan ekipler mevcut. Artık otomatik ölçeklemenin de ötesinde, anlık ölçekleme ve anomali tespiti gibi çözümler sunuyoruz. Birçok şirket bu boyutta bir yetkinliği kendi içinde geliştiremiyor. Dolayısıyla en uygun çözümleri de verimli şekilde kullanamıyor. Önce şirket içinde detaylı analizler yaparak ihtiyaç haritasının çıkarılması, sonra da kullanılan araçların doğru ölçümlendiğinden emin olmak için kişilere ve süreçlere daha fazla yatırım yapılması gerektiğini görüyoruz.”

Inveon Yönetici Ortağı Emir Alkaş


BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

11 - 17 ŞUBAT 2019

17

Barikat, yeni ürünü LoDDoS’u kullanıma açıyor 2018 yılının son çeyreğinde tamamlanan LoDDos Barikat Bilişim tarafından kullanıma sunuldu. Web arayüzü üzerinden yönetilen bir DDos test platformu olma

hüviyetine sahip LoDDos organizasyonlara yapılacak olan DDoS saldırılarını gerçek saldırı parametreleri ile simüle ederken, organizasyonlar gerçek bir DDoS saldırısına

maruz kalmadan DDoS saldırılarına karşı hazırlık durumlarını ve yeteneklerini test edebiliyorlar. Testler kontrollü bir şekilde yapıldığından dolayı canlı

olarak izlenebiliyor, istenildiği zaman durdurulabiliyor, baştan başlatılabiliyor, kayıt edilebiliyor, raporlanabiliyor ve raporlar daha sonra değerlendirmek üzere

saklanabiliyor. Böylece yapılmış olan DDoS engelleme yatırımlarının faydası da rahatlıkla izlenebiliyor.

Şirketlere siber koruma Şirketleri tehdit eden siber riskler etkisini gün geçtikçe artırıyor. Bu siber risklerin temel sebebinin dijitalleşmedeki hız olduğuna işaret eden Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Levent Sönmez, “Önemli bir yetkinlik ve verimlilik artışı sağlayan teknolojiler, şirketleri siber saldırılara karşı daha açık hale getiriyor. Siber saldırıların finansal etkileri de oldukça büyük ve gün geçtikçe artmaya devam ediyor” bilgisini verdi. Türkiye’de siber güvenlik risklerinin ve hedefli saldırıların da sürekli

artış gösterdiğini hatırlatan Sönmez, geçtiğimiz yıl Avrupa’ya düzenlenen siber saldırıların yüzde 77’sinin hedefinde Türkiye’nin bulunduğunu vurguladı. Öyle ki Türkiye, maruz kaldığı 25 milyon siber saldırı ile ABD ve Brezilya’nın ardından, en fazla saldırıya uğrayan üçüncü ülke konumunda. Siber saldırılara maruz kalan şirketlerin en büyük kaybının itibar olduğunun altını çizen Sönmez, şunları söyledi: “Maddi kayıplar telafi edilebilirken, itibar kaybının telafisi ve paydaşlar nezdinde güven algısının yeniden inşası

oldukça zor. Bu yüzden siber güvenlik de şirketlerin asla gözden kaçırmamaları gereken bir başlık. Pek çok bireysel ve kurumsal riski güvenceye alırken, siber riskleri de gündemimize aldık. Geçen yıl sunduğumuz Ticari Siber Güvenlik Paket Poliçesi ile şirketlere bu konuda ihtiyaçları olan tüm desteği sunuyoruz. Türkiye’de ilk niteliğindeki poliçe; ticari işletme ve KOBİ’lerin tüm siber risklerini ve satın alma eğilimlerini göz önünde bulundurarak, siber tehditlere karşı veri koruma hasarı, iş durması,

bilgi güvenliği ve gizlilik sorumluluğu, siber fidye hasarı, veri ihlali masrafları gibi teminatların yer aldığı veri sızıntıları ve ihlallerinin potansiyel hasarlarına karşı koruyan yenilikçi bir koruma paketi oluşturuyor. Ticari Siber Güvenlik Paket Poliçesi ile ticari işletme ve KOBİ'lerin karşı karşıya kalabilecekleri siber güvenlik risklerine yönelik sunulan kapsamlı koruma paketi 50 bin TL, 100 bin TL, 250 bin TL ve 500 bin TL’lik alternatifli limitlere sahip. Poliçe Veri Koruma Hasarı, İş Durması, İdari

Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Levent Sönmez Para Cezaları, Siber Fidye Hasarı, Veri İhlali Masrafları, Bilgi Güvenliği ve Gizlilik Sorumluluğu teminatlarıyla genişletilebiliyor.”

Yatırımlarda kapsam ve süreklilik esas

Ak Yatırım Genel Müdürü Mert Erdoğmuş

Ak Yatırım, işlem platformu TradeAll’u yenileyerek, yurtiçi, yurtdışı ve forex piyasalarını tek platformda yatırımcılarla buluşturuyor. TradeAll TR ile yurtiçi piyasalara ulaşım sağlayarak, fiyat izleme, işlem yapabilme ve yatırım danışmanlığı kapsamında algoritma ve ileri seviye işlem fonksiyonlarıyla yatırımlarına yön verebiliyorlar. TradeAll FX ile tezgahüstü forex piyasalarında birçok

parite çifti, değerli metal, endeks ve emtiada kontrat işlemlerini anlık olarak gerçekleştirebiliyor, hesaplarına istedikleri anda teminat aktarıp, 5/24 destek hattına erişebiliyorlar. TradeAll UP ile kullanıcılar uluslararası vadeli işlem kontratları ve küresel borsalara anlık erişebiliyor, tek hesap üzerinden farklı piyasalarda işlem yapabiliyor ve 5/24 destek hattı ile

iletişime geçebiliyorlar. Ak Yatırım Genel Müdürü Mert Erdoğmuş, “TradeAll'u müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentilerine göre yeni bir uygulama olarak hayata geçirdik. Sürekli geliştireceğimiz TradeAll uygulamamız ile teknolojiye yaptığımız yatırımları devam ettirerek, müşterilerimizin ihtiyaç ve beklentilerine göre yatırımlarına değer katacağız” dedi.

Sosyal medya dolandırıcılıklarına karşı BDDK hamlesi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), sahte sosyal medya hesabı ve sitelere yönelik vatandaşları uyardı. Sosyal medya platformlarında banka müşterilerini hedef alan sahte reklamlarda mağduriyet yaşanmaması adına BDDK, bu paylaşımlara itibar edilmemesi, gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi hususunda uyarıda bulundu. Söz konusu reklamlar, BDDK ismi ve logosuna ek olarak,

banka logosu ve görselleri kullanılarak hazırlanan,kredi kartı ücret iadesi veya banka tarafından düzenlenmiş gibi görünen hediye çekilişi gibi site bağlantılarını içeren reklamlar, gerçek olmayan vaatler sunuyor. Dolandırıcılar, hem BDDK hem çeşitli bankalar adına onlarca sahte hesap oluştururken, BDDK da "Tespit edilen sahte hesap ya da sitelere erişim ile ilgili gerekli işlemler tarafımızca tesis edilmektedir, herhangi

bir mağduriyet yaşanmaması adına bu tür ilanlara itibar edilmemesi ve gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi hususlarının hatırlatılmasında fayda mülahaza edilmektedir’’ açıklamasını yaptı. Avukat Baran Usanmaz, BDDK’nın bu uyarısı ile ilgili şunları söyledi: “Bu tip dolandırıcılık isteğiyle hareket eden oluşumlar, e-posta adres başlık kısmında bankadan gönderilmiş gibi düzenleme yapabiliyor ve e-posta gelen kutusunda

ilk dikkat çeken başlığı kurumsal kimlikmiş gibi beyan edebiliyor. Öncelikle sadece e-postaya tıklayarak, e-posta içeriği görüntülenmeli ve mümkünse bir sonraki adım olarak her zaman e-postanın gerçek adres kısmını incelemek gerekli. E-postanın nereden iletildiğini teyit için bu gerçek adres kısmı yol gösterici ve e-postanın hangi bankadan veya kurumdan yollandığı

anlaşılmakta. Ne olursa olsun, bankalar zaten bu şekilde bir linkle kullanıcılarına ulaşmaz, promosyon teklifinde bulunmaz. Bir diğer tehlike ise SMS ile operatör mesajıyla gelen linkler. Bu linkleri kabul ettiğiniz takdirde, telefonunuzun kendisine ve direkt olarak online bankacılık sistemine erişim için kullandığınız ikincil güvenlik şifrenize kadar erişim sağlanma imkanı yaratılmakta.”


Büyük BT projelerine

start veriliyor

Bu sayıda... • Migros-NCR işbirliğinin İkinci durağı: Veriamban (Sayfa 2) • Octane ve güç... (Sayfa 7) • Bilgisayar uygulamalı denetim kitabı (Sayfa 7) • Siemens-Nixdorf un 97

planlanıyor. Tahmini bedeli 16 milyon

Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın

gözdesi, bankacılık sektörü

girdi. Kamu kuruluşlarının özellikle

dolar olan ve yine Dünya Bankası

yanı sıra, Gümrük Müsteşarlığı'nın

(Sayfa 8)

Dünya Bankası kredisiyle yürüttüğü

kredisiyle yürütülen projede Bakanlığın

GİBOS, İçişleri Bakanlığı'nın MERNİS,

• Digital ağ ürünleri

büyük projelerde 1997 yılı ihale

11 ayrı paketle ihaleye çıkacağı

Halk Bankası'nın Şube Otomasyonu, İş

dağıtımına son noktayı

takvimi Mart ayının ilk günlerinden

öğrenildi.

ve İşçi Bulma Kurumu ile Ziraat

Anixter ile koydu

Bankası'nın projeleri de Ankara'da

(Arka

Ankara 1997 yılına oldukça hareketli

itibaren başlıyor. Söz konusu projelerin

Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen

ihale tutarı da oldukça yüksek.

Çekirdek Kaynak Yönetim Sistemi

konuşulan ve BT sektörü tarafından

Örneğin, Mart ayında ihaleye çıkması

ihalesinde ise son teklif verme süresi 3

yakından takip edilen projeler arasında

beklenen sadece Sağlık Bakanlığı ile

Mart 1997. İhalenin tahmini bedeli

yer alıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın BT

yaklaşık 7 milyon dolar. Sağlık

Öğrenciler, altyapı

başka kurum ise Milli Eğitim Bakanlığı. Milli Eğitimi Geliştirme Projesi kapsamında geçtiğimiz yıl pilot çalışması tamamlanan İLSİS projesiyle, bütün İl Milli Eğitim Müdürlükleri arasında bir ağ oluşturulması

İhracatta BT sektörünün

Türk Telekom A.Ş. Genel Müdürü Cengiz Bulutla özelleştirmeye yönelik Ana­ yasa Mahkemesi kararı hak­ kında görüştük. Bulut, Anayasa Mahkemesi'nin lisans sözleşmelerine

IBM

EVRENSEL A K I N EVREN

Sektörün dinamikleri... Yeni yılın ilk ayını tamamladık. Taksitli satışlar ve kampanyalar eski yıl bitmemiş gibi Ocak ayı boyunca sürdü. 1996 yılını iyi bir yıl yapan temel öğeler, kesintisiz bir gelişme ve büyümeyi içermesi, kârlı iş yapma olanaklarının ortaya çıkmış olmasıydı. Bu gelişmenin devam edeceği tüm sektör kuruluşlarının beklentisi. Bu olasılık ne denli güçlü? Bu gelişmeyi sürdürecek içsel dinamikler neler? (Devamı 2. sayfada)

şikayetçi

GSM'den sonra TURNET var ilişkin kararının yanlış yo­ rumlandığını belirterek, "Mo­ bil telefonların lisans sözleş­ mesi gerçekleştikten sonra gündeme TURNET gelecek­ tir" dedi. (Ayrınhh haber sayfa 7de)

ö n ü açılıyor Dış Ticaret Müsteşarlığı, ihracata canlılık ge­ tirmeye yönelik hedef ve strateji çalışmalarına başladı. Çalışmaların amacı, ihracatta hedef pa­ zarlar belirlemek ve Türkiye'de ihracata yönlen­ dirilecek alternatif sektörler oluşturmak. Bu sek­ törlerin başında bilgi teknolojileri sektörü geliyor. (Ayrıntıh haber safya 3'te)

sorunlarından

Llisans sözleşmesinde

Yine 31 Ocak'ta ihaleye çıkan bir

Türk

Genel

Müdürü

Üniversitelerde BT eğitimi

(Ayrıntılı haber sayfa 3'te)

projelerinin toplamı yaklaşık 23 milyon dolar.

sayfa)

Tamer

Emrali:

İş ortaklarıyla hem işbirliği, hem işbölümü yapmalıyız

Dizi yazı Internet/intranet, Web ve Internet'te ticaret stratejileri (Sayfa 24-25)

BT/haber'de 4 haftadan bu ya­ na üniversitelerde BT eğitimini çeşitli açılardan inceledik. Bu haf­ ta da "Üniversitelerde BT Eğitimi"ne öğrencilerin gözünden ba­ kalım istedik. Öğretim üyelerinin maaşlarının düşük olmasından, devletin üniversitelere yeterli ödenek ayıramamasına kadar tüm sorunlar öğrencilere olduğu gibi yansıyor. Öğrencilerin sorunları­ nı, üniversite bünyesinde yaşanan tüm sorun ve eksikliklerin topla­ mı oluşturuyor.

Geçtiğimiz yılın başında Çözüm Ortakları Bildirisi'ni yayınlayan ve hemen her alanda iş ortaklarıyla birlikte hareket etme karan alan IBM Türk, bugün bu hedefine ulaşmış görünüyor. 1996'nın Ni­ san ayında Genel Müdürlük göre­ vine başlayan Tamer Emrali, IBM Türk'ün önündeki en önemli he­ defin, 2000 yılında gelirinin yüzde 70'ini kanallar yoluyla yapmak ol­ duğunu söylüyor. Emrali bunun için, "hem işbirliği, hem iş­ bölümü yapmalıyız" diyor. (Ayrıntılı haber sayfa 10'da)

(Ayrıntılı haber sayfa 4'te)

E T A H İ T R F A A T UH B

Türkiye,etkileşimli TV'ye geçiyor

Türk Telekom'un kablolu TV ihalesi sonuçlandı. TT, iha­ leyi kazanan şirketlerden, kuracaklan kablo TV altyapısının sadece TV yayını dışında, kullanıcı tarafında da etkileşimli birtakım hizmetleri desteklemesini istedi. Bu da kullanıcının evden Internet'e bağlanabileceği ya da tele-banka, tele-alışveriş gibi hizmetleri alabileceği altyapının hazır olacağı an­ lamına geliyor. (Ayrıntılı haber sayfa 11'de)

Bu sayının tüm sayfalarına www.bthaber.com.tr'den ulaşabilirsiniz.



20 BİLİŞİM ZİRVESİ

BThaber 11 - 17 ŞUBAT 2019

Dijital dedektifler iş başında! Toplam 17 yan oturum ile bilişim sektörünün her noktasına dokunmayı ihmal etmeyen Bilişim Zirvesi’nin bu seneki konularından biri ‘’Dijital Güvenlik ve Dedektiflik Teknolojileri’’ oldu. Oturumda siber güvenliğin hukuki boyutuna geniş yer verildi.

Fordefence Adli Bilişim Laboratuvarı CEO’su Mustafa Sansar Güvenliğin daha çok hukuki boyutunun tartışıldığı ’’Dijital Güvenlik ve Dedektiflik Teknolojileri’’ oturumunun açılış sunumu Adli Bilişim Politikaları ismi ile Fordefence Adli Bilişim Laboratuvarı CEO’su Mustafa Sansar tarafından gerçekleştirildi. Halihazırda Bahçeşehir Üniversitesi, Medipol Üniversitesi, Üsküdar Üniversitesi ve Sabancı Üniversite’sinde dersler veren Mustafa Sansar, adli bilişim kavramını toplama, inceleme, çözümleme ve raporlama safhalarına ayırarak konuşmanın belli bir tanıma oturtmakta önemli olduğunu dile getirdi. Konunun dijital güvenlik ve bilgi güvenliği olduğunda alınması gereken tedbirlerin daha hassas olduğunu dile getiren Sansar, delilleri toplamadan önce yapılması gereken bazı şeyler var dedi. ‘Mustafa Sansar’ın verdiği bilgilere göre ilk aşamada olay yerinde sorumlu ve teknik kişilerin dışında kimse olmamalı, devamında ise süreçte yardımcı olacak bir dizi eylemin yerine getirilmesi esas. Bunlar: • O lay yerinin fotoğraflarını çekmek • Olay yerinde bulunan bilgisayar sisteminin bağlantı diyagramını çizmek • Delillere zarar verecek herhangi bir aktivite ihtimaline karşı dikkatli olmak • Olay yerinde hesap adı, şifre bilgisi olabilecek notlara dikkat etmek • Dijital delilin kriptolu olma ihtimali göz önünde bulundurularak işlem yapmak. Sansar, sürecin sadece bu ilk adımlarla kalmayıp devam ettiğini ve adli bilişimin ölçeği her ne olursa olsun pek çok vakada çok

önemli ve kritik bir rol oynadığını vurguladı. “Olay yerinde yapılabilecek basit hataların bile inceleme sonucuna dramatik ölçüde etkisi olabilir” diyen Sansar, olay yerinde yapılması gerekenler, önemle sakınılması gereken davranışlar ve bilginin muhafazası, nakliyesi ve elde edilmesine ilişkin konularda

Accenture Güvenlik Ekip Lideri Gökhan Gür katılımcılara bilgilerini aktardı. Oturumun ikinci sunumu Accenture Güvenlik Ekip Lideri Gökhan Gür tarafından gerçekleştirildi. ‘’Siber Saldırılarda Mesafe Katetmek’’ isimli sunumu ile Accenture 2018 Siber Dayanıklılık Durumu Raporu’ndan önemli noktaları katılımcılarla paylaşan Gür, ‘’2017 yılında Accenture Security, kurumların güvenliğe ne ölçüde önem verdiklerini, güvenlik planlarının ne kadar kapsamlı olduğunu, hangi güvenlik yetkinliklerine sahip olduklarını ve güvenliğe dair harcama seviyelerini anlamak amacıyla 2000 yöneticiyi kapsayan bir anket düzenledi. Hemen bir yıl sonrasında da Accenture Security Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa ve Asya Pasifik bölgelerinden 15 ülke ve 19 sektörden yıllık ciroları 1 milyar doların üzerinde olan şirketleri temsilen 4600 yöneticinin katıldığı

benzer bir anket daha yaptı. Anket katılımcıların yüzde 98’ten fazlası, kurumlarındaki siber strateji ve harcama alanlarında karar verme yetkisi bakımından tek veya etkili yönetici konumundaki çalışanlardan oluşmaktadır’’ dedi. Hedefli saldırıların sayısının son bir yılda 2 kattan daha fazla arttığını dile getiren Gür, siber saldırılarda farkı kapatmak için artan siber saldırılar karşısında, güvenlik ekipleri ihlal girişimlerinin yaklaşık 2/3’ünü ancak tespit edebildiğini ancak bu oranında hızla iyileştiğini ve ekiplerin ihlalleri hızlı tespit etmedeki durumunun geçen seneden daha başarılı olduğunu dile getirdi. Siber dayanıklılığı artırmak için 5 adımın çok önemli olduğunu sözlerine ekleyen Gökhan Gür, bu adımların kritik varlıkların sağlamlaştırılması ve korunması, uzmanlar eşliğinden olay müdahalesi simülasyonu yapılması, gelişmiş teknolojilerin kullanımı, siber istihbarat verileri eşliğinde tehdit avcılığı yapılması ve CISO görevinde olan kimselerin rolünün yeniden tanımlanması olduğunu belirtti.

birine imza atmış olmanın güvenlik açısından da kapsamlı bir karşılığı olduğunu söyledi. Her şeyin akıllı hale geldiği günümüzde güvenliği de akıllı hale getirmenin önemli olduğunu vurgulayan Bayarçelik, bunun için ise sınır ve merkezi güvenlik teknolojileri, davranışsal analiz yapan ağ güvenliği teknolojileri, uygulama güvenliği teknolojileri, merkezi yönetim teknolojileri ve kimlik ve erişim yöntemi teknolojileri gibi teknolojilere adapte olmak gerektiğini belirtti.

Ağaoğlu CIO’su Volkan Kuzucu

İGA Bilişim IT Altyapı ve Güvenlik Grup Müdürü Emrah Bayarçelik İGA Bilişim IT Altyapı ve Güvenlik Grup Müdürü Emrah Bayarçelik, dünyanın en kapsamlı projelerinden

Siber güvenliğe yapay zeka perspektifinden bakan bir diğer oturum konuşmacısı ise Ağaoğlu CIO’su Volkan Kuzucu oldu. Kuzucu konuşmasında yakın dönem teknolojik evrimleri 4 ayrı ana başlığa ayırdı. Bilgisayarlar ile tanışma, bilgisayarları günlük hayata entegre halde kullanma, akıllı telefonlar ile tanışma ve nesnelerin interneti olarak 4 ayıran Kuzucu, siber güvenlik açısından en hassas dönemin ise içinde olduğumuzu çünkü dijital dönüşüm ile sahip olduğumuz tüm sensörleri ağa


Dünyanın En Güvenli ve En Hızlı Sistemleri IBM z-System ve Storage Ürünlerini VBT Hizmet Kalitesiyle Sizlere Sunuyoruz

Güvenli

info@vbt.com.tr

Hızlı

444 2476

%99.9999 Erişebilirlik

vbt.com.tr


22 BİLİŞİM ZİRVESİ

BThaber 11 - 17 ŞUBAT 2019

bağlama amacında olmamızın ciddi bir tehdit oluşturduğunu dile getirdi. Böylesi bir hacmin önüne geçebilmek için öncelikle yapay zekayı entegre etmenin gerekliliğine vurgu yapan Kuzucu sunumuna şu şekilde devam etti: “Geleneksel siber güvenlik yaklaşımında, siber tehditi tespit et ve yok et ilkesi işlenirken şu anki hacimle bununla başa çıkmak ne yazık ki güç. Bunun içindir ki izlenmesi gereken yol ortam, kullanıcı ve tehdit şeklinin karakter analizini yapıp bu anomali ile mücadele etmek. Tam da bu noktaya bunu algılayabilecek yapay zekayı konumlandırmanız gerekiyor.”

. BTVIZYONTOPLANTILARI

12 MART Gaziantep

Teymur Continental Hotel | 09.00 - 13.30

Volfram Enterprise Bilişim Mimarı Sinan Tatlıgil

. BTVIZYONTOPLANTILARI

14 MART Adana Sheraton Grand Adana Hotel | 09.00 – 13.30

Katılım için Online Kayıt Gereklidir, Online Kayıt İçin www.bilisimzirvesi.com.tr/gaziantep

Bulut Çözümleri

Yapay Zeka

Siber Güvenlik Yöntemleri

www.bilisimzirvesi.com.tr/adana

Robotik Süreçler Ağ Güvenliği

.. . . BIZI TAKIP EDIN Bilişim Zirvesi Etkinlik Ltd Şti. BTHABER Şirketler Grubu’nun bir üyesidir.

Veri Yedekleme Çözümleri Finansal Çözümler

/btvizyonanadolu

. . . . . BILISIM . ZIRVESI Etkinlik Ltd. Şti

/btvizyon

www.bilisimzirvesi.com.tr

Adli bilişim ile hukuk arasındaki ilişkiyi konu alan sunumu ile ’Dijital Güvenlik ve Dedektiflik Teknolojileri’’ oturumuna katılan Volfram Enterprise Bilişim Mimarı Sinan Tatlıgil adli bilişimi şu şekilde tanımladı: “Elektromanyetik ve elektrooptik ortamlarda muhafaza edilen veya bu ortamlarda iletilen ses, görüntü, veri, bilgi veya bunların birleşiminden oluşan her türlü bilişim nesnesinin, mahkemede sayısal delil niteliği taşıyacak şekilde tanımlanması, elde edilmesi, saklanması, incelenmesi ve mahkemeye sunulması çalışmaları bütünüdür.’’ Oturumun Sinan Tatlıgil’in sunumundan sonra gerçekleştirilen ‘’Siber Güvenlik Kapsamında Adli Bilişim ve Hukuka Yansımaları’’ paneli ile devam etti. Fordefence Adli Bilişim Laboratuvarı CEO’su Mustafa Sansar’ın panel yönetici olarak yer aldığı panelde Innovera Güvenlik Test ve Danışmanlık Servisleri Direktörü Burak Tahmaz, Taygun & Özmestik Hukuk Bürosu Avukatı Fehmi Ünsal Özmestik, ABH Bilişim Adli Bilişim Uzmanı Kamil Akdağ ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Bilgi İşlem Daire Başkanı Mustafa Berat Yerman değerli bilgilerini paylaştı.



24 KARİYER Geleceğin mesleklerine hazırlıkta sıra 5G’de

Huawei Akademi bugüne kadar 11 ülkede, 3 farklı dilde eğitim programını hayata geçirdi. Genişleyen eğitim merkezi ve büyüyen ekibiyle Huawei Akademi; Türkiye’nin yanı sıra, Azerbaycan, Gürcistan, Belarus, Ukrayna ve diğer Orta Asya ülkelerine de eğitim desteği sunarak, giderek daha geniş coğrafyalara sesleniyor. BT alanındaki eğitimler için ikinci ve üçüncü nesil iletişim altyapısına sahip olan Huawei eğitim merkezinde, bugüne kadar toplam 7 bin eğitim gününü (77 bin adam/gün) aşan eğitimler verildi. Huawei Akademi Direktörü Yücel Aslanbaş, yapıyı şöyle anlattı: “Eğitim programlarımızı oluştururken öncelikle yeni teknolojileri takip ediyoruz. Sonrasında oluşturulan programlarla birlikte, müşterilerimizin ve mevcut pazarın ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Geçen yıl daha çok 4,5G, SDN, NFV, IoT, Cloud DC, IP gibi yeni teknolojilere ilişkin eğitimlerle müşterilerimize destek verip, 5G teknolojisine ilişkin eğitimleri de hazırlamaya çalıştık. 5G eğitimlerini geçen yıl Aralık ayında müşterilerine vermeye başlayan Huawei Akademi, 2019’da 5G eğitimlerini daha kapsamlı olarak müşterilerine vermeye hazır. Huawei Akademi tarafından verilen eğitimler ürün, sertifika ve yönetim eğitimleri olmak üzere 3 grupta toplanıyor.” Huawei Akademi’yi öne çıkaran özelliklerden biri de sertifika uygulamaları. Bunlar arasında IP, Transmisyon (veri aktarımı), Wireless (kablosuz) ve Network Expert (şebeke uzmanı) sertifika eğitimleri var. IP sertifika eğitimleri İstanbul Üniversitesi ve özel eğitim merkezleriyle yapılan işbirlikleri çerçevesinde sunuluyor. Diğer sertifika eğitimlerinin tümü ise sadece Huawei Akademi tarafından gerçekleştiriliyor. Yücel Aslanbaş, “Bu sertifika programları özellikle müşterilerimizin çalışanlarının teknik alanlarında yetkinliklerini yükseltirken, kariyer planlamalarında da avantaj sağlıyor. Ayrıca, üniversite öğrencilerine mezun olduktan sonra daha iyi koşullarda iş bulmalarını sağlamanın yanı sıra, sektörün nitelikli insan gücünün yükseltilmesine de destek vermeyi amaçlıyoruz. Huawei Akademi’nin 2019 planlarında üniversitelerle daha fazla işbirliği yaparak, 5G, LTE, ICT gibi sertifika programlarının yanında yönetim eğitimlerine odaklanmak yer alıyor” bilgisini verdi.

BThaber 11 - 17 ŞUBAT 2019

Forcepoint Türkiye’den bölgeye iki atama

Siber güvenlik sağlayıcısı Forcepoint, Türkiye kolunda iki önemli atama gerçekleştirdi. Forcepoint Türkiye Ülke Müdürü Levent Turan, Rusya ve CIS bölgelerinin de yönetimini alarak görevine Türkiye, Rusya ve CIS bölgelerinden sorumlu Kıdemli Bölge Müdürü olarak devam edecek. Forcepoint’in Türkiye ve Afrika operasyonlarında Pazarlama Bölge Sorumlusu olarak görev yapan Emre Onat ise artık Rusya, İsrail ve Güney Doğu Avrupa bölgelerinde de Kıdemli Bölge Pazarlama Müdürü olarak görev yapacak. Yakın Doğu Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olan Levent Turan’ın kariyer yolculuğu 2000’de Datem’de başladı. Intelnet ve Secura gibi sistem entegratör ve distribütör firmalarda, satış ve kanal yöneticilikleri görevleri üstlenen Turan, 2004 yılında Koç.net’e, 2006’da Turkcell’e transfer olarak sabit hat ve GSM servis sağlayıcılarda, enerji sektörü ve holdinglerden sorumlu Key Account Manager görevlerinde bulundu. Servus’da Polycom ekibini yöneten

Yaratıcı girişimler için Hannover Messe fırsatı

Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın oldu Işıl Yalçın, Ericsson Türkiye Genel Müdürü olarak atandı. Yalçın, yeni göreviyle şirketin Türkiye pazarındaki faaliyetlerinin sorumlusu olacak. 1996 yılından beri Ericsson bünyesinde görev yapan Işıl Yalçın, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Elektronik & Telekomünikasyon Mühendisliği alanında lisans, Telekomünikasyon Mühendisliği alanında da yüksek lisans eğitimi aldı. Telekomünikasyon teknolojilerinin radyo, çekirdek ve transmisyon alanlarında 20 yıldan fazla tecrübeye sahip olan Işıl Yalçın, bu süre zarfında Rusya, Ortadoğu ve Afrika pazarlarında görev aldı. Yeni görevi öncesinde Ericsson bünyesinde bir dizi üst düzey yöneticilik pozisyonunda bulunan ve Ericsson Kuzey Doğu Afrika Ülkelerinden Sorumlu Genel Müdürü olarak da hizmet veren Yalçın, bu kapsamda şirketin Mısır, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Somali ve Kuzey ve Güney Sudan’daki operasyonlarını yönetmişti.

Levent Turan, 2008’den itibaren 3COM ve Cisco firmalarında, bölge ve ürün grubu bazlı sorumluluklar aldı. 2015’ten beri Forcepoint’te Ülke Müdürü olarak görev yapan, atamayla Kıdemli Bölge Müdürü pozisyonuna yükselen Turan, deneyimini Forcepoint’in Rusya ve CIS bölgelerindeki süreçlerinde de kullanacak. İstanbul Üniversitesi İngilizce Ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra, aynı üniversitenin İşletme İktisadi Enstitüsü’nde Executive MBA programını da tamamlayan Emre Onat, çalışma hayatına 2005 yılında Electrolux Türkiye’de Finansal Analist olarak başladı. 2006 yılında Microsoft Türkiye’de Kurumsal Vatandaşlık Birimi Pazarlama Koordinatörlüğü görevini üstlenen, kariyeri boyunca Electrolux, Microsoft, Alcatel Lucent ve Hewlett Packard Enterprise gibi firmalarda görev alan Onat, son atamayla birlikte Türkiye ve Afrika bölgelerine ek olarak çok daha geniş bir bölgeden de sorumlu olacak.

Deutsche Messe, Türkiye sanayiinin gelişimine katkı sağlayan projeleri teşvik ve ödüllendirme amacıyla düzenlediği WINOVATION yarışması başvuru tarihini 15 Şubat’a kadar uzattı. Hannover Fairs Turkey tarafından 14 – 17 Mart 2019 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek 26. Uluslararası WIN Eurasia Fuarı da WINOVATION yarışmasında yaratıcı projeleri ağırlayacak.

Dereceye giren projeler Almanya’da Hannover Messe Fuarı’nda sunulacak fırsatlarla da ödüllendirilecek. WINOVATION yarışmasında ürün, hizmet, tasarım, teknoloji, teknik altyapı, çözüm, iş modeli, organizasyon ve sosyal çevre gibi konu başlıkları altında teknik inovasyon ağırlıklı, özgün tasarımlı projeler ödüllendirilecek. WIN EURASIA 2019 ev sahipliğinde düzenlenecek yarışmada dereceye giren ilk üç projeye yıl boyunca tanıtım ve pazarlama desteği ile WIN EURASIA 2020 Fuarı’na katılım teşviki verilecek. Yarışmada birinci olan projeye ise bu desteklerin yanı sıra Almanya’da 1 – 5 Nisan arasında Hannover Messe 2019 Fuarı için gidiş-dönüş uçak bileti ve 3 günlük ücretsiz konaklama imkânı sağlanacak. wineurasia.com üzerinden başvurular 15 Şubat’a kadar devam edecek.


KARİYER 25

BThaber 11 - 17 ŞUBAT 2019

İşverenlerin ‘en’leri için yol haritası Şirket kültürünü analiz eden Great Place to Work Enstitüsü, küresel çapta en iyi işverenleri belirliyor. Yapılan analizlere göre ise yüksek güven kültürü, çalışan odaklı ve etkin yönetim yaklaşımına sahip şirketler en iyi işverenler listesine giriyor. Great Place to Work, binlerce işletmenin ve milyonlarca çalışanın dahil edildiği araştırma ile firmaların kurum kültürü gelişimine yardımcı oluyor. Türkiye’nin En İyi İşverenleri araştırması ve yarışmasında şirketler, Trust Index çalışan anketiyle ölçümlenen güven, saygı, hakkaniyet, gurur ve takım ruhu boyutlarıyla İK uygulamalarının tümünü kapsayan işyeri kültürü analiziyle değerlendiriliyor. Analizler sonucunda bu alanlarda fark yaratan ve çalışanları tarafından güçlü bir kurum kültürüne sahip olduğu değerlendirilen şirketler, en iyi işverenler olarak ödüllendiriliyor. Araştırma, çalışanlarının şirketin mevcut kurum kültürü hakkındaki değerlendirmeleri ve İK uygulamalarının bağımsız analizi

ile gerçekleştiriliyor. Great Place to Work Genel Müdürü Eyüp Toprak, araştırmaya ilişkin şu bilgileri verdi: “Her sektörden farklı büyüklükteki şirketlerle yaptığımız çalışmalar, milyonlarca çalışana düzenlediğimiz anketler ve dünya çapında binlerce işvereni araştırarak oluşturduğumuz verileri, şirketlerin mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturmaları, bunu sürdürmeleri ve ölçebilmeleri için kullanıyoruz. Türkiye’de işyeri ve güven kültürü, işveren markası gibi kavramların son yıllarda daha hızlı içselleştirildiğini gözlemliyoruz. Araştırma, işveren markasını geliştirmek ve bu alandaki bilinirliklerini güçlendirmek isteyen şirketler için avantajlar sağlıyor.” İK uygulamalarında yer alan özel alanlara ilişkin uygulamalarıyla fark yaratan şirketler ödüllendiriliyor. “Yaşam Boyu Öğrenme”, “İş Yaşam Dengesi”, “İK’da dijital dönüşüm”, “Fırsat Eşitliği ve Kadınların Desteklenmesi”, “Diversity” ve

“Toplumsal Paylaşım” kategorilerinde özel ödül veriliyor. Bunlarla birlikte “IT’nin En İyi İşverenleri”, “Finans’ın En İyi İşverenleri” ve “Pharma’nın En İyi İşverenleri” gibi bu sektörlerde başarı gösteren şirketler için sektör ödülü kategorisi de mevcut. Great Place to Work Recognition programı ise şirketlerin işveren markalarını desteklemek ve kurum kültürüne güç kazandırma hedefi ile tasarlanan ve dünya genelinde uygulanan bir program. Bu süreçte iki değerlendirme yöntemi kullanılıyor. İlki, açık ve kapalı uçlu sorulardan oluşan, şirket çalışanlarının mevcut işyeri kültürü içerisindeki algılarını ışık tutan Trust Index çalışan anketi. Diğeri ise şirketlerin İK uygulamalarının analiz edildiği Culture Audit işyeri kültürü analizi. Şirketler çalışan sayılarına göre belirlenmiş kategoriler için gerekli

minimum Trust Index skoru ve Culture Audit puanına ulaşmaları durumunda Great Place to Work sertifikasını almaya hak kazanıyorlar. İkinci süreç ise Türkiye’nin en iyi işverenleri listesi ile devam ediyor. Bu süreçte şirketler, Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesi için aday oluyorlar ve yeterli puana ulaşmaları durumunda Türkiye’nin En İyi İşvereni unvanını almaya hak kazanıyorlar.

Etkinlikleriniz ile ilgili bilgileri bthabersirketleri.com/EtkinlikDuyuru adresine girebilirsiniz.

BThaber

ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R 12 Mart 2019 BTvizyon Gaziantep Toplantısı Teymur Continental Gaziantep Hotel AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

4 Temmuz 2019 Bilişim 500 Ödül Töreni İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 24 Eylül 2019 BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

14 Mart 2019 BTvizyon Adana Toplantısı Sheraton Grand Adana Hotel AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

11 Temmuz 2019 BTvizyon Samsun Toplantısı Samsun AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

HIMSS19 ABD, Florida AYRINTILI BİLGİ: www.himssconference.org

17 Nisan 2019 Yapay Zeka Çağında Büyük Veri ve IoT Teknoloji Platformu İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 25 Temmuz 2019 BTvizyon Erzurum Toplantısı Erzurum AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

26 Eylül 2019 BTvizyon Eskişehir Toplantısı Eskişehir AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

E T K İ N L İ K L E R 11 Şubat 2019

Y U R T İ Ç İ

Y U R T D I Ş I

25 Şubat 2019 MWC '19 Barselona, İspanya AYRINTILI BİLGİ: www.mwcbarcelona.com

13 Haziran 2019 BTvizyon Kayseri Toplantısı Kayseri AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

03 Eylül 2019 BTvizyon Denizli Toplantısı Denizli AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

20 Haziran 2019 BTvizyon Konya Toplantısı Konya AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

05 Eylül 2019 BTvizyon İzmir Toplantısı İzmir AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr


BThaber

26 MEKTUP

11 - 17 ŞUBAT 2019

Bir poşet nelere kadirmiş!

Merhaba Yeni yılla beraber market alışverişlerinde paralı hale gelen poşet toplumsal asabiyet gerekçesi oldu. Bu hışım keşke orman yangınları, HES’ler, abuk subuk kentleşme, hadi çok da ileri gitmeyelim, kirini pasını yola atan, çöpünü sağa sola bırakanlar için de gösterilse… Neyse o da olacak diyerek, bu poşet mevzusunun iyi bir yönüne değinmek istiyorum. Online araştırma şirketi DORinsight, alışverişte ücretli poşet ile ilgili araştırma yapmış. Araştırma tüketicilerin ücretli poşet yerine bez çanta, sırt çantası ve pazar filesine geçtiklerini göstermiş. Çoğunluk ücretli poşet uygulamasından sonra yanlarında boş poşet taşıdığını belirtmiş. Yine araştırmaya göre, 10 kişiden 9’u ücretli poşet kullanımının neden başladığını biliyor, yüzde 44’lük kesim ise plastik poşet kullanmayı azaltmış. Poşetin yerini bez çanta almaya başlarken, tüketiciler bu uygulamanın doğayı koruyacağını düşünüyor, hatta farklı öneriler de yapıyor. Katılımcıların yüzde 77’si çevreyi korumak için alışverişte geri dönüşümlü ürünlerin artırılması, yüzde 60’ı ürünlerde plastik yerine kağıt ambalaj kullanılması, yüzde 57’si konutlara özel geri dönüşüm çöp kutularının olması, yüzde 39’u fiş yerine dijital ödeme belgesi verilmesi gerektiğini belirtmiş. Dev okyanusta umut veren dalgalar… Mal canın yongası, ama bazen evde ve işte bu durumu abarttığımız da bir gerçek. Kabımıza değil, ama yerimize bir türlü sığamıyoruz. Bu derde çözüm sunmayı hedefleyen DepoPro, evine ve işyerine sığamayanlar için kolay, esnek ve pratik depolama alanları sağlıyormuş.

YIL 25 SAYI 1208

Cep yakmayan doğalgaz faturaları için önerilerim devam ediyor. Çünkü yarısı kış-yarısı yaz Mart ayına ve Cemreler düşene kadar soğuk günler de bizi bekler. Elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme sitesi EnCazip’in tasarruf önerileri net: Kapı ve pencerelerinizi iyice kontrol edip kaçaklara geçit vermeyin ve gerekiyorsa yalıtım yapın, akşamları perdelerinizi kapatın ki perdeler ısı yalıtımı görevi üstlensin, evinizin sıcaklığı kaç derece ise bir derece düşürün, ihtiyacınız kadar suyu kaynatın ve duş alırken suyu en yüksek basınç seviyesinde değil, orta veya ortanın biraz üstü seviyede kullanarak hem enerji hem su tasarrufu yapın, ampulleri enerji tasarruflu seçin, bulaşık ve çamaşır makinenizi tam doldurun. Bu kısa detaylar her daim aklımızda olsun. Ekmek mi yesek, ete mi küssek, bilemiyoruz bazen… Bu karmaşayı çözmek, sağlıklı beslenme konusunda bilgi kirliliğini önlemek ve sağlıklı beslenme kültürü oluşturmak adına Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanacak ‘Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı’ gündemde. Bu kapsamda 9 Bakanlık, 7 STK, YÖK ve RTÜK temsilcilerinin katılımıyla

Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr

11 - 17 ŞUBAT 2019

BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr

www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

‘Ulusal Beslenme Konseyi’ kuruluyor. Konsey tartışmalı konuların açığa kavuşturulması, sağlıklı beslenme kültürünün yaygınlaşması, gıda güvenliği ve kronik hastalıklarla mücadele gibi alanlarda politikalar geliştirecek. Ayrıca Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Beslenme Rehberi de kısa süre içinde yayınlanacakmış. Teknoloji ile şehir hayatını kolaylaştırmayı amaçlayan, kişileri motosiklet ile buluşturması ile gerçekten bir mobil uygulama olduğunu gösteren Scotty ise 2018 yolculuk verilerini açıklamış. 2018’de 25 milyon kilometre yol yapan Scotty, İstanbulluların trafikte harcadığı 45 milyon dakikasını kurtarmış. Yıl boyu en fazla ışınlanılan ilçeler ise Kadıköy, Şişli, Ataşehir, Ümraniye ve Beşiktaş olmuş. Sınır tanımayan girişimlerimizde sıra Armut.com’da. Hizmet sektörünü online ortama taşıyan, ihtiyaç duyulabilecek her alanda hizmet verenleri, hizmet almak isteyenlerle buluşturan Armut, doğal olarak herkesin önceliği olan temizlik kategorisinde kullanıcıların hayatını kolaylaştıran yenilikler yapmış. Bu kapsamda kullanıcılar, artık aldıkları temizlik hizmetini Armut mobil uygulamasından takip

Görsel Yönetmen

Online Editör

Handan Aybars handana@bthaber.com.tr

Tuğçe Diyar tugcee@bthaber.com.tr

Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l

BThaber Genel Müdürü Özlem Unan İş Geliştirme ve Satış Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Yönetmenleri Kutay Göçe Çiğdem Şakar Rana Özgen

Editör

Bültenlerinizi

edebilecek, üstüne 3, 6 ve 12 aylık abonelik sistemi ile tasarruf edebilecek. Bu arada Samsung Electronics, bu yıl plastik ambalaj malzemelerini kâğıt ve doğal olarak sürdürülebilir diğer maddelerle değiştirmek için adımlar atmaya başlayacağını duyurmuş. Bu kapsamda 2019’un ilk yarısından itibaren, Samsung’un mobil telefonlar ve tabletlerden ev aletlerine kadar tüm mevcut ürün ve aksesuarlarında kullanılan ambalajlar, geri dönüştürülmüş/ biyolojik bazlı plastik ve kâğıt gibi doğal olarak sürdürülebilir malzemelerle değiştirilecek. Hatta Samsung Electronics, ürün ambalajlarını yenilemek için tasarım ve geliştirme, satın alma, pazarlama ve kalite kontrol birimlerindeki kişilerden oluşan bir ekiple yenilikçi ambalaj fikirleri üretmeye başlamış bile. Tüm bu yatırımların temelinde acı bir gerçek var: İklim değişikliği karşısında sulak alanlarımızı korumak zorundayız. Her yıl 2 Şubat, sulak alanların önemi hakkında küresel farkındalık yaratmak için Dünya Sulak Alanlar Günü olarak kutlanıyor. WWFTürkiye de iklim değişikliğiyle birlikte dünyada ve Türkiye’de yaşanan sulak alan kaybına dikkat çekmiş. Sulak alanların

Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr

Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken Yönetim Yeri: Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No:14 Kat:5 34704 Ataşehir İSTANBUL Telefon: (0216) 888 0 596 ISSN 1300-6495

iyi yönetilmesi kritik. Çünkü son 50 yılda Türkiye’de üç Van Gölü büyüklüğünde sulak alan yok oldu. Üstüne, son 35 yılda dünya çapında sayıca ikiye katlanan afetlerin yüzde 90’ı da suyla ilişkili ve bu afetlerin iklim değişikliği ile birlikte artması bekleniyor. Neyse, iyi şeylerden bahsedelim. Yüzlerce kuş gözlemcisinin, ülkemizin dört bir yanındaki gözlemleri bir araya getirilerek hazırlanan “Türkiye Üreyen Kuş Atlası” yayımlanmış. Ülkemizde yuvalayan 316 kuş türünün yayılış ve bolluk haritalarını da içeren kapsamlı çalışma, WWF-Türkiye ve Avrupa Kuş Sayım Komitesi’nin desteği ile hazırlanmış. Çalışma, Türkiye’de bugüne kadar hazırlanmış ülke çapındaki ilk kuş atlası. Çok enteresan bilgiler var, ama malum yerim sınırlı. İyisi mi Türkiye Üreyen Kuş Atlası’na http://d2hawiim0tjbd8. cloudfront.net/downloads/ turkiye_ureyen_ku_atlas_ raporu_2019.pdf adresinden ulaş sen. Haftaya noktayı bir kitapla koyuyorum. Koç Üniversitesi Yayınları (KÜY) tarafından Bilim ve Teknoloji kategorilerinde yayımlanan ‘Süper Zekâ: Yapay Zekâ Uygulamaları, Tehlikeler ve Stratejiler’ okunmak üzere bizi bekliyor. Nick Bostrom’un kaleme aldığı kitap, Ferit Burak Aydar tarafından Türkçeye kazandırılmış. Şahsen benim geleceğe distopik bakışıma yanıtlar taşımasını bekliyorum bu kitabın. Çünkü madem yapay zekâyı insanlar yaratacak, insani değerleri koruyacak bir tür süper zekâ da yaratabiliriz. Ben bu kadarını söylemiş olayım, okuyalım, okutalım. 19-20 Şubat’ta ilki havaya düşecek cemreler paralelinde buluşmak dileğiyle.

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.



WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER

9 macro powers empowers 6 trends this year Deloitte technology trends report was published in the title of ‘2019 Technology Trends: Beyond Digital Borders’. According to the report on the devastating impact of the convergence of technological forces and new technologies on the industries, the new technologies include advanced networks, server-free computers, intelligent interfaces and digital experiences, as well as technological forces including cognitive and cloud technologies. The report begins with the 10 year reflection of the devastating change created by nine macro powers; being customer experience, cloud computing, analytics, block chain, artificial intelligence, virtual reality, integration of technology and business units, modernization of host systems and cyber security. The content in this title reveals six trends that bring about new operating models, redefine the nature of every business and change the role of IT in the organization from end to end.

Deloitte published the first ‘Technology Trends Report’ 10 years ago with the advent of technologies that change rules and processes such as the cloud computing and internet of things. Developments in the following 10 year period and the future expectations are mentioned by Deloitte Turkey Partner and Technology Leader Gökhan Arıksoy as: “Since its first publication in 2010, the Technology Trends report has been investigating rapidly developing technological innovations. 10 years ago, companies were able to gain competitive advantage by adopting these emerging technologies. However, this reactive approach is not enough anymore. In order to maintain the first place in the competition, companies must methodically identify new innovations, even possibilities. As the pace of change increases, technology is now leading the business strategy. Thus, technology trends are a priority for all management

teams and meeting agendas at the C level to redefine what businesses can achieve. This year’s report focuses on the latest technological developments, with intelligent interfaces, but without servers, as well as the 9 macro trends that form the foundation for technological developments.” 6 featured technology trends of 2019 • Artificial intelligence supported institutions: Leading companies systematically use rapidly maturing technologies such as machine learning, natural language processing, robotic process automation (RPA) and cognitive technology, not only in its core business processes, but also while building the future of its products, services and industries. Thus, the use of artificial intelligence is increasingly preferred. • A server-free world and NoOps: With the next stage in the development of cloud computing, technical resources

were abstracted and management tasks were largely automated. In this way, IT competence, which is freed from the routine responsibilities, will be able to focus on activities that support the business results more directly. Connectivity of tomorrow: Technologies such as 5G, mesh networks and boundary informatics extend the business to the farthest corners of the world, even to the smallest areas. Enhanced network communication directs the development of new products and services such as an invisible hero, changing the routine ways of doing business. Intelligent interfaces: People interact with technology through interfaces such as computer vision, speech sound, auditory analytics, augmented reality and virtual reality that bring together human centered design techniques and advanced technology. These technologies and

techniques integrate and reshape the forms of communication among machines, data and people. Experience design impact in marketing: In order to offer customized customer experiences build on a specific subject, some marketing managers strengthen their ties with their CIOs and move away from traditional agency relationships. Thanks to new generation marketing tools and techniques that focus on customized, contextual and dynamic experiences, CIOs and CMOs will be able to meet customer needs and demands in the most effective manner. DevSecOps and cyber necessity: DevSecOps basically removes cyber security, privacy and risk management from late compliance based activities in the overall development lifecycle, making cyber security, privacy and risk management the basic framing mentality in the product journey.

‘Artificial Intelligence Technology’ takes over in elections Turkish politics counts down to the local elections on March 31, 2019 and embraces a new digital platform to meet with voters. In this context, Digital Exchange presents the digital marketing platform TheADX, developed by Turkish software developers with artificial intelligence technology to the use of economics and politics. The platform offers an alternative propaganda channel in election activities as well as product and service campaigns and works with a micro targeting business model as a Programmatic Advertisement Purchase Platform.

The platform brings the customer and the product, as well as the candidate with the voter together on the same platform. The mayor candidates participating in the local elections organize campaigns focused on the country, region, district, city and neighborhood through this new digital platform. With the ‘location targeting’ option, the platform allows candidates to reach and communicate with the right audience. Segmenting target audiences and offering them each a special campaign, TheADX Platform allows candidates to make the voters

constantly think of them and their parties through the ‘retargeting’ option. Digital Exchange CEO Emrah Pamuk said that: “Digital media will be actively used in municipal elections. The programmatic advertisement purchase technology, which is developed with the possibilities of digital advertising platforms and new tools, launches a new era in digital marketing activities. TheADX analyzes data, makes media purchases quick and smart. The technology that enables messages to be broadcast effectively with real-time

signals by cross comparison between the platform and the channels can thus deliver the right content to the right people at the right time. Pamuk explained the success factors of digital propaganda through TheADX DSP Platform: “All marketing actions should complete each other, while digital support is provided for a physical activity; voters should be directed to social media to share power in a physical activity. The budgeting should leave some wiggle room and investments that cannot be measured should be avoided. All digital campaigns that do

not bring transformation, do not attract attention should be canceled and investment should be moved to those that are efficient. The target pages that are defined as ‘landing page’ on the digital side need to be designed. Forms that can collect feedback from the visitors should be designed and their opinions should be analyzed by data mining methods. Current mood analysis of voters should be done. Thus, the current mood of the users, their attitudes towards the party and the candidate can be clearly converted into numerical data.”

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K


E-Flow


KoçSistem’s application in sports halls in the UK The 100% domestic digital publishing application, Pixage that KoçSistem developed with its own resources, was introduced in the 115 gyms in the UK. Being the first product developed by engineers at KoçSistem R&D and Innovation Center, Pixage application enables you to manage the content of all the gym screens in different cities of the UK from a single point. Pixage

application allows all screens, content and streaming to be managed from a single center. As a result of the agreement with Sports Revolution, one of the UK’s leading advertising agency specialized on sports, the management of all the screens in the 115 sports halls in different parts of the UK is provided by Pixage. Thus, all the broadcasting in the gyms is

grouped by space and time and the right messages can be delivered to the target audience at the right time. While the contents on the screens are enriched with applications integrated into the management panel, messages are transmitted effectively to the target audience with high quality broadcasting and rich visual content. The screens show course schedules with

different designs, advertising and special sports videos. In addition, with the company specific development, the visual content of the screens and the music broadcast are provided synchronously. Due to the digital publishing application Pixage that uses the cloud infrastructure of KoçSistem, the contents on the screens can be updated easily at any time, and the changes in the course

schedules can be reflected on the screens instantly. KoçSistem General Manager Mehmet Ali Akarca said that: “Our goal is to take digitalization as a foundation and to contribute to our country on the way of technology exportation with 100% domestic products and services such as Pixage, which is among the world’s leading digital publishing solutions.”

Alneo for digitalization of SMEs Albaraka Türk implemented Turkey’s first artificial intelligence supported easy and quick payment platform Alneon which consists of “POS” for SMEs and “Wallet” applications for their customers. Alneo member businesses can receive direct payment, regardless of time and space, from all credit cards with channels like QR code and SMS, without using a POS device. Alneo customers will be able to make purchases using the credit card they want with “Alneo Wallet”. Emphasizing

that they plan to establish more than 10 fintech on their journey of innovation, Albaraka Türk General Manager Melikşah Utku said about the digital investments as seen as one of the most strategic points of growth: With Alneo, we want to change the POS experience in Turkey and we believe we will make a significant contribution to the digitization process of SMEs with Alneo. With this platform, we aim to facilitate the lives of approximately 1.5

million people. With Turkey’s first artificial intelligence supported easy and quick payment platform Alneon, our member businesses will no longer need any physical POS devices. With smart phones, they will be able to accept credit cards from all banks, regardless of time and space. This will save the member businesses from troubles such as installation, device cost and technical service. The platform will also serve the growth and development of SMEs with competitive

commission rates and the possibility of installment to all credit cards. With Alneo, we aimed to provide an easily manageable wallet for our customers. With Alneo Wallet application, our customers will be able to register all of their credit cards in this digital wallet and use the credit card of the desired bank in their purchases easily and make payments in a single payment or in installments. In this project, we have cooperated on technical matters with BDDK licensed Turkish Electronic Money Company.

Türk Param will manage and support all payment processes in Alneo. Alneo will also process many data thanks to artificial intelligence. Thus, we will be able to create meaningful and proactive insights for our member businesses. We believe that Alneo will be an important milestone especially in the digitalization process of our SMEs. By the end of 2020, we will continue to develop the Alneo platform in line with 150 thousand member businesses and 150 thousand wallets.”

Cyber protection for companies Cyber risks that threaten companies increase their influence day by day. Pointing out that the main reason for these cyber risks is the speed of digitalization, Deputy General Manager of Anadolu Sigorta Levent Sönmez stated that: “Technologies that provide an important competence and productivity increase make companies more vulnerable to cyber attacks. The financial effects of cyber attacks are also quite large and they continue to

grow.” Reminding that cyber security risks and targeted attacks continuously increase in Turkey and 77% of last year’s cyber attacks actualized in Europe targeted Turkey. So much so that Turkey, being exposed to 25 million cyber attacks, is the third most attacked country after the United States and Brazil. Sönmez underlined that the biggest loss of the companies exposed to cyber attacks is reputation and added:

“While the financial losses can be compensated, it is difficult to compensate for the loss of reputation and to reconstruct the perception of trust in the eyes of stakeholders. Therefore, cyber security is a topic that companies should never miss. While securing many individual and corporate risks, we also took cyber risks to our agenda. With the Commercial Cyber Security Package Policy we presented last year, we offer companies all the support

they need. Being the first of a kind in Turkey; the policy, taking into account all the cyber risks and buying trends of commercial enterprises and SMEs; forms an innovative protection package that protects against potential damage of data leaks and infringements including cyber threats such as data protection damage, business interruption, information security and privacy liability, cyber ransom damage and data violation costs. With

the Commercial Cyber Security Package Policy, the comprehensive protection package for cyber security risks that can be faced by commercial enterprises and SMEs has various limits of 50.000 TL, 100.000 TL, 250.000 TL and 500.000 TL. The policy can be extended with Data Protection Damage, Business Interruption, Administrative Fines, Cyber Ransom Damage, Data Violation Costs, Information Security and Privacy Liability.”




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.