HER YERDE DAHA FAZLA GÜVENLIK A M O R E S E C U R E E V E RY W H E R E 25. yıl HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
SAYI
1210 25 Şubat - 3 Mart 2019
Palo Alto’nun Bulut Güvenliği Zirvesi - Cloud Security Summit’te anlattığı yeni nesil güvenlik yaklaşımlarının temelinde ‘işbirliği’ ve “entegrasyon” yatıyor. Güvenlik konusundaki tüm paydaşları kapsayan bu yaklaşım, gücünü Security Operating Platform’undan alıyor. Bu platformun paydaşları arasında yer alacak teknoloji üreticileri rekabete de yeni bir boyut kazandıracaklar.
Uçtan uca güvenlikte Palo Alto Networks imzası var Siber güvenlikte entegrasyon ve sektör bütününde birlik algısını pekiştirmeyi misyon edinen Palo Alto Networks, ‘Her yerde daha fazla güvenlik’ (A more secure everywhere) mottosu ile Bulut Güvenliği Zirvesi’ne (Cloud Security Summit) imza attı. 27 Kasım 2018 tarihinde İstanbul’da düzenlenen buluşmada Palo Alto Networks, küresel stratejisini ve Türkiye pazarının potansiyelini katılımcıları ile paylaştı. Farklı BT şirketlerini güvenlik için bir araya getiren etkinlikte vurgulanan başlıklar ise netti: Haklayıcılar çok hızlı, şirketlerin dağıtık güvenlik yapılarını sadeleştirmeleri ve doğru entegrasyonu kurabilmeleri şart, danışmanlık desteği bu noktada kritik ve güvenlik sektörünün yetkin istihdam ihtiyacı küresel bir öncelik. Zirvede Palo Alto Networks’ün yetkili isimleri Security Operating Platform ve bu mimarinin her ölçekte şirkete, aynı zamanda bir bütün olarak küresel güvenlik sektörüne sağladığı fayda ve avantajları katılımcılarla paylaştı. Platform; tek bir ürün değil ve entegrasyon sürekliliği esas. Veri
her cihaz veya ortamda bulunurken, Platform da burada konumlanıyor. Bu yapıda tüm paydaşların birbiri ile konuşabilmesi ise esas. Temel teknolojilere entegrasyon bu yönüyle kritik önemde. Zira Palo Alto Networks yetkili isimlerinin dikkat çektiği gibi, veri her cihazla her yere gidiyor, gizlilik ve veri koruma önemini artırıyor. Bulut bilişimin EMEA bölgesindeki gelişimine karşılık, Türkiye’de de ağır ama istikrarlı adımlarla bir gelişime işaret eden Palo Alto Networks yetkililerine göre, bulut bilişim başlığında da bir kurumsal güvenlik stratejisi oluşturmak şart. Servis sağlayıcılarla veri sahipleri arasındaki paylaşımlı sorumluluk modeline dikkat çekilen sunumlarda, çoklu bulut mimarilerinin bu konuda farkındalığı daha da artıracağına vurgu yapıldı.
Rekabet, işbirliği ile güçlendirilmeli Palo Alto Networks Ülke Müdürü Vedat Tüfekçi’nin moderasyonunu üslendiği ‘A More Secure Everywhere - Securing Your Digital Transformation Journey to the Cloud’ panelinde
konuşmacılar ise Palo Alto Networks Gelişmekte Olan Pazarlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Ercan Aydın, PwC Türkiye Siber Güvenlik Direktörü Cihan Vehbi Salihoğlu ve CSA Turkey Chapter Başkanı Murat Lostar oldu. Panelistlerin hemfikir olduğu başlıklar ise güvenlikte doğru planlama yapmanın gerekliliği ve önemi, herkesin kendi ihtiyacına uygun teknoloji yatırımlarını yapması,
bulut bilişime geçişte servis sağlayıcı seçiminin önemi ve sorumluluk sınırlarının iki tarafça net çizilmesi, özellikle güvenlik sektöründe rekabetin yine sektörde işbirliği ile zenginleştirmenin gerekliliği, güvenlik alanında yetkin istihdam ihtiyacına karşılık eğitim programlarının sunulması, güvenlikte en zayıf halka olan insanın da sürekli bilgilendirilerek farkındalığının her daim geliştirilmesi.
Entegrasyon gerekliliği merkezde konumlanıyor Bulut Güvenliği Zirvesi’nin açılışını yapan Palo Alto Networks Türkiye, Kuzey Afrika, CIS Ülkeleri Ülke Müdürü Vedat Tüfekçi, inovasyona açık bir alan olan tanımladığı siber güvenlik dünyasında, sürekli yeni yöntemler geliştiren saldırganlara karşı inovasyonu sürdürmenin esas olduğunu vurguladı. Bu noktada, Palo Alto Networks olarak ‘networkuç nokta-bulut’ kanallarının birbiri ile sürekli iletişim halinde olması, tehditlere karşı önemli bir müdahale fırsatı. Palo Alto Networks olarak bu öncelikle hareket ettiklerini, uç nokta ve SaaS gibi başlıklarda satın almalar yaptıklarını
ifade eden Vedat Tüfekçi, “Mobil kullanıcıların bulut bilişim kullanımlarında sanal firewall ile GlobalProtect Cloud Service yapısını, log’ları tutmak ve analiz edebilmek için Magnifier Behavioral Analytics yeniliklerimizi tanıttık. 30’dan fazla güvenlik üreticisinin çözümleri ise Platform yapımızda entegre ve Traps 5.0 lansmanını da yaptık. Bu anlamda yoğun bir yıl geçirdik. Saldırganlar ve gelişen taktiklerine karşılık, Palo Alto Networks olarak küresel yetkinliğimiz ve inovasyon gücümüzle her zaman Gartner Magic Quadrant’ta liderliğimizi koruyoruz” vurgusunu yaptı.
Next generation security platform, farkındalık fırsatı Samer El Kodsi / Palo Alto Networks Gelişmekte Olan Pazarlar Kanal Satış Direktörü. “Siber güvenlikte farkındalık tüm sektörlerde gelişiyor ve giderek daha çok insan bu konuda adımlar atma çabasına giriyor. Palo Alto Networks perspektifinden baktığımız zaman, problemlerin üstesinden geldiğimizi çok net biçimde görüyoruz. Kullanıcılarımız da sunduğumuz avantajlardan son derece memnun. Bu yönüyle, gelişmekte olan pazarlarda istikrarlı ve kesintisiz bir büyüme sergiliyoruz. Tek başımıza bir üretim yapıp, tek başımıza satmıyoruz. Devir artık güvenliği kutu çözümleri ile sağlama dönemi de değil. Palo Alto olarak
hep açık bir yaklaşımla ilerlemeyi öncelikli tuttuk. Geliştirdiğimiz her teknolojinin portföyümüzle doğru ve verimli biçimde entegre olabilmesi bizim için esastır. Bu nedenle bu yapıya ‘Security Operating Platform’ adını veriyoruz. Palo Alto perspektifinde her şeyin birlikte bir uyum ve güvenlik içinde çalıştığına emin olmak önceliğimizdir. Şimdi bu stratejimizi farklı bir seviyeye çıkartıyoruz. Dışarda yeni teknolojileri denemek isteyen çok insan var. Peki neden yeni güvenlik teknolojileri için bir uygulama platformu olmasın? Bu bakış açımız Application Framework yapımızı ortaya çıkardı. Bu, güvenlik teknolojileri tüketiminde yeni bir dönem demek. Bu yapı müşteriye deneme ve isterse kendi geliştirmesini yapma konusunda imkan ve esneklik sunuyor. EMEA
bölgesinde istikrarlı bir büyüme grafiğimiz var. Bölgede birbirinden çok farklı ülkeler var, ama ortak nokta tüm bu ülkelerde güvenlik odaklı yatırımlar ve bunların gerekliliği konusunda farkındalık olması. Çünkü tehdit dünyası son derece dinamik ve her ölçekte müşterimizin proaktif olabilmesini sağlamak da bizim görevimiz. Bu görev; kesintisiz inovasyon demek ve bu çerçeve, gerçek müşteri değerini yaratmamızı sağlıyor. 2019 önceliğimiz müşteri memnuniyetini daimi kılarken, yaptıkları yatırımlardan en doğru geri dönüşü almalarını sağlamak. Güvenlik operasyon platformumuzu kullanan müşterilerimize, ihtiyaçları paralelinde en yüksek verimi nasıl alabileceklerini anlatıyoruz. Yaptığımız tüm inovasyonların da gelişen tehditlerin önünde olmasına
çabalıyoruz. Palo Alto Networks olarak bu bilinçle kullanıcılarımıza birçok farklı programla danışmanlık ve rehberlik de sunmuş oluyoruz. PC veya sunucu gibi uç noktaları hedefleyen çok sayıda tehdit görüyoruz. Bu yönüyle bizim de endpoint çözümlerimize yatırımlarımız hiç hız kesmiyor. Bulut bilişime geçiş eğilimi de hızlanıyor. Bölgede servis sağlayıcıların artması da bu gelişimi beraberinde getirecek. Bulut başlığında bilgilendirme çok önemli. Çünkü bulut bilişim, sadece veri depolama alanı değil, geldiğimiz noktada bundan çok daha fazlası. Bizim platformumuz bulutta da etkin olabiliyor. Bu yönüyle müşterilerimizin buluta geçmesini teşvik ediyor, bunu yaparken de operasyonlarında minimum değişimi sağlama hedefiyle ilerliyoruz.”
Sayfa
6
E - TOPLUM
• Çatalhöyük’e dijital harita • Berlin’de Netflix sorunu
Edİp Emİl Öymen
• İsviçre “beyaz haker” arıyor.
25. yıl HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
SAYI
1210 25 Şubat - 3 Mart 2019
Sayfa
7
BPM ile ABD’ye adım atıldı E-Flow BPM çözümü ile iş süreç yönetimi pazarında kullanıcılarına kurumsal kolaylıklar sunan Netoloji Yazılım, ABD pazarında da büyüyecek.
Sayfa
15
‘Dijital Teknoloji Geliştiriciler’ için güçler birleşiyor Dijital zekalar olarak adlandırabilecek yetişmiş yetenek gücünün geliştirilmesine yönelik olarak Türkiye Bilişim Vakfı ve SAS önemli bir işbirliğine imza attı
Sayfa
Sayfa
5
Bilişimcilerin Bowling heyecanı!
18
Yapay zeka, tüm sisteme şekil veriyor İş ve sosyal yaşantının her alanına girmeye başlayan yapay zeka konusundaki tüm gelişmeler TRAI tarafından masaya yatırılacak.
BThaber tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen ve geleneksel bir hale gelen BThaber Bowling Turnuvası ile hem CIO’lar hem de bilişim şirketleri çalışanları stres atma imkanı buldu. Turnuvaya, beşer kişiden oluşan 42 takım katıldı. Bulutistan, eData ve Eset tarafından sponsor olarak desteklenen, heyecanlı ve çekişmeli geçen turnuvada ilk üç sırayı Radore, Arena ve Sensormatic aldı. Sayfa
10
TEKNO-POLİTİK
TÜRKİYE’NİN
%100 YERLİ 2FA ÜRÜNÜMÜZ "SECTRAIL" GLOBAL TEKNOLOJİ ORTAKLIKLARI KURMAYA DEVAM EDİYOR.
VERİ MERKEZİ
RADORE OSMAN COŞKUNOĞLU
Approved Technology Partner;
Yapay Zeka Üzerine Bir Kitap, İki
BNTPR0 "Sectrail" yetkili satış ortağıdır. WWW.BNTPRO.COM
Strateji ve Öğrenmemiz Gerekenler.
radore.com
BThaber
GÜNDEM
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
3
Bulut bilişim yeni iş fırsatları yaratacak İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü’nün, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) işbirliğiyle Ankara BTK Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen Bulut Bilişim ve Veri Dolaşımı Konferansı’nda, veri temelli ekonomi ve Endüstri 4.0 odağında bulut bilişimin sağladığı katma değer ile dünyadaki trendler masaya yatırıldı. Konferansın açılış konuşmasını yapan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Faruk Sayan, bulut bilişimin iş dünyasında maliyetleri düşürmesi, e-ticaretin gelişimine katkıda bulunması ve istihdama etkisi nedeniyle büyük şirketlerin ve devlet yönetimlerinin bilgi politikaları arasında öncelikli yeri olduğunu belirtti. "Öngörülerimize göre bulut bilişim, 2022 yılına kadar Türkiye’de 130 binden fazla
kişiye yeni iş imkânı sunacak" diyen Ömer Faruk Sayan, şöyle devam etti: "Bulut bilişim uzmanlığı, büyük veri analistliği, ortak kullanılan araç şoförlüğü, sürücüsüz araç mühendisliği gibi yeni meslek dalları hayatımızın merkezine yerleşecek. Buradaki hassas nokta, iş dünyasıyla hızla ilerleyen bulut bilişime yetişmek. Yeni ve dijital becerileri öğrenmek ve dönüşen mesleklere adapte olabilmek için iyi bir eğitim
almak gerekiyor.” Toplantıda konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitü Müdürü Doç. Dr. Leyla Keser, bulut bilişim ve veri dolaşımında kullanıcının özellikle veri koruması hukuku kapsamındaki haklarının etkisi, bulut bilişime ilişkin olarak hizmet sunan sağlayıcıların uymaları gereken teknik ve güvenlik kriterleri ile standartların belirlenmesinin önemine dikkat çekti. Doç. Dr. Keser dünyadaki veri dolaşımına ilişkin engelleyici düzenlemelere hakim yaklaşımlar hakkında bilgiler de paylaştı. Konuşmaların ardından bulut bilişimle yaratılan ortak değer ve başarı hikayeleri paylaşıldı. Sağlık Bakanlığı bünyesinde sağlık verileri özelinde kurulan sistem hakkında da bilgilerin paylaşıldığı konferansın son oturumunda bulut bilişime ilişkin güncel eğilim ve yaklaşımlar tartışıldı.
Potansiyel otomotiv yatırımcılarına net çağrı! Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türk otomotiv sanayinin potansiyeli ve iş fırsatlarının değerlendirildiği bir yatırım etkinliği düzenledi. Ford Otosan’ın ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte, Türkiye’de henüz yatırımı olmayan, ama bu konuda istişareleri yürüten firmalar da yer aldı. Söz konusu buluşmaya yaklaşık 40 otomotiv firmasının üst düzey yetkilileri katıldı. Türkiye’deki teşvik sistemi, otomotiv değer zinciri, nitelikli insan
kaynağının ele alındığı ve iki gün süren etkinlik, Ford Otosan Kocaeli fabrikalarının yanında bulunan Vehbi Koç Vakfı Gölcük Kültür ve Sosyal Yaşam tesislerinde düzenlendi. Etkinlikte bir konuşma yapan OTEP Başkanı Ernur Mutlu, 2000'lerin başında Ford Otosan'ın Türkiye'de geliştirdiği hafif ticari araç tasarımının Avrupa’da başarılı olması ile şirketin aynı aracı ABD pazarı için de üretmesinin Türk otomotiv
ihracatı açısından dönüm noktası olduğunu ifade etti. Türkiye'nin motor alanında önemli kabiliyetleri olduğunu ifade eden Mutlu, bu tecrübelerin Türk mühendislik ekiplerinin Ar-Ge yetkinliklerinin artırılmasında önemli rol oynadığını belirtti. Ernur Mutlu, "Türkiye'nin otomotiv alanında Ar-Ge kapasitesinin uluslararası alanda rekabetçi bir seviyeye ulaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz" dedi.
4
BThaber
E-TOPLUM
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
Siber güvenlik ekosistemi için paydaşlararası iletişim kuruluyor 2. Siber Güvenlik Ekosisteminin Geliştirilmesi Zirvesi, 14 Şubat tarihinde BTK destekleriyle ve ev sahipliğinde Türkiye Bilişim Derneği tarafından düzenlendi. Etkinlikte; siber uzayda güvenliğin sağlanması için tüm tarafların dayanışma içinde olması gerektiğine vurgu yapıldı. Zirveye; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker, BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Rahmi Aktepe, Havelsan Genel Müdürü ve Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Ahmet Hamdi Atalay ve çok sayıda sektör temsilcisi katıldı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan da programa video konferans aracılığıyla katılarak değerlendirmelerini aktardı. Sayan, “Ekosistem kavramının en büyük özelliği sürekli olarak yeni bir forma dönüşebilmesidir. Bilişim ekosistemi de yeni ürün ve servislerle, yenilikçi öğelerin eklenmesi, bu öğelerin ekosistem içindeki farklı yapılarla etkileşimi sonucu durmaksızın gelişiyor. Eski meslekler ve süreçlerin otomatikleşmeye başlaması beraberinde ekonomide de yeni endüstriler ve yeni mesleklerin ortaya çıkmasını sağladı” şeklinde konuştu. Bağımsızlık için milli teknoloji hamlemizi gerçekleştirmemiz kaçınılmaz Zirvede konuşan Mehmet Fatih Kacır, "Ülkemizde başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere, kamu ve özel sektör kuruluşlarında siber güvenlik alanında kullanılan ürünlerin yerlilik oranlarının artırılması çok önemli. Ülkemizdeki yüzde 5-10 yerlilik oranı olan siber güvenlik çözümlerinin gelecek 5 yılda yüzde 50'nin üzerine çıkarılması öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor” açıklamasını yaptı. “ Kacır, TÜBİTAK, Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) ve diğer paydaşlarla devam eden siber güvenlik çalışmalarına da değinerek SSB ile ‘Siber Güvenlik Akademisi’ kurma çalışmalarının sürdüğünü, akademinin sonbaharda hizmete girmesinin planlandığını açıkladı ve ihtiyaç duyulan insan kaynağının çekirdekten yetiştirilebilmesi,
erken yaşlarda öğrencilerin bu alana yönlendirilmesi konusunda ‘Deneyap Teknoloji Atölyeleri’nin 81 kente hızla yayılması için çalıştıklarını anlattı. Siber güvenlik milli güvenliğin bir parçası Ömer Abdullah Karagözoğlu, “Teknolojik gelişmelerin odağında yer alan bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü artık kendi başına bir sektör olmanın yanında diğer sektörlerde kalkınma ve büyümenin baş aktörü olarak dijital dönüşüm çağının en önemli sektörü haline geldi” dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Diğer yandan teknolojilerin beraberinde getirdiği risklere de daha açık hale geliyoruz. Bireyler, şirketler, kritik altyapılar ve devletler ciddi siber tehdit altındalar. Siber güvenlik artık sosyal ve ekonomik hayattaki bağlantılı riskler nedeniyle milli güvenliğin bir parçası ve milletlerin refahını etkileyen büyük bir faktör haline geldi. BTK’nın ulusal siber güvenliğin sağlanmasına yönelik faaliyetlerini sürdürdüğünün önemle altını çizen Karagözoğlu, “Bugün 14 sektörel SOME ve 1000’in üzerinde kurumsal SOME’miz USOM ile koordineli bir şekilde faaliyetlerini sürdürmekte. Bu çerçevede USOM’a daha fazla kaynak ayrılarak geçmişte yapılan çalışmaları ileriye taşıma gayreti içindeyiz” açıklamasını yaptı. Siber güvenlikte yasal çerçeve oluşturulmalı Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi’ni anlatan Mustafa Murat Şeker, 99 firmanın kümelenmeye kayıtlı olduğunu, 4400 kişiye istihdam sağlandığını söyledi ve kümelenmenin 154 ürünü olduğunu kaydetti. Siber zorbalığın özellikle çocukları ve gençleri hedeflediğinin altını çizen
Rahmi Aktepe, “Teknoloji üretir ve teknolojiye yön verir bir konuma gelmeliyiz. Toplumun tüm katmanlarında farkındalığa olanak sağlayacak şekilde paydaşların rolleri açıkça tanımlanmalı ve yasal çerçeve oluşturulmalıdır. ‘Ulusal Siber Güvenlik Teknoloji Yol Haritası’ hazırlanması önemli kazanımlar sağlayacaktır” değerlendirmesini yaptı. Siber güvenlik farkındalığı konusunda çok yol katedildiğine vurgu yapan Ahmet Hamdi Atalay, sektör tarafında bir ekosistem yaratılması çabasını çok önemli bulduklarını kaydederek “siber güvenlikte yerli ve milli çözümler olmazsa olmazdır” dedi. Zirve, siber güvenlik ile ilgili düzenlenen panellerle gün boyu devam etti. Bankacılık sektörüne yönelik saldırılar arttı Panel Yöneticiliğini Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Haberleşme Genel Müdürü Gökhan Evren’in yaptığı ‘Mobil Ağlarda Siber Güvenlik’ paneline; ULAK A.Ş. Genel Müdürü Metin Balcı, Huawei Takım Yöneticisi Mehmet Zahit Alpaslan, Netaş Siber Güvenlik Teknolojileri Direktörü Uğur Çağal, Havelsan Ar-Ge ve Mühendislik Grup Müdürü Serkan Gümrükcüoğlu, Türk Telekom Siber Güvenlik Direktörü Mahmut Küçük, Türksat Kurumsal Bilgi ve Siber Güvenlik Yönetimi Direktörü Mehmet Ali Ortayatırtmacı, Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi Yönetim Kurulu Başkan Yrd. Oğuz Yılmaz katıldı. Evren 2. Siber Güvenlik Strateji ve Eylem Planı’nın çalışmalarının sürdüğünü aktarırken birinci hedefin teknolojik altyapıların geliştirilmesi olduğunu ifade etti. USOM’da geçtiğimiz ay 2,5 milyar saldırının engellendiğini söyleyen Evren, bankacılık sektörüne yönelik saldırıların son 2 ay içinde 40 kat arttığına dikkat çekti. Küçük, her konuda
iş birliğine açık olduklarına vurgu yaparken Ortayatırtmacı da teknolojik kapasitenin arttıkça risklerinin de arttığını kaydetti. Gümrükcüoğlu sunumunda, IDC tarafından yapılan analizlere göre Türkiye’nin kötücül uygulama yazılımı indiren ilk 10 ülke içinde 8. sırada yer aldığının altını çizdi. Balcı, Milli Ağ Teknolojileri MİLAT’tan söz edip ULAK’ın derinlemesine ve bütüncül güvenlik mimarisi sunduğunu anlattı ve “Standartlara uyumlu, kendi özgün tasarımlarımızı milli olarak üretebilecek durumdayız” açıklamasını yaptı. 130’dan fazla üyeye sahip olduklarını belirten Yılmaz, uçtan uca yerli 5G Projesi’nin ilk projeleri olduğunu kaydederek esas hedefin yurt dışı olması gerektiğine vurgu yaptı. Çağal, yüzde yüz yerli güvenlik duvarlarının geliştirilmesinin önemini aktarıp iş birliği kültünün oturtulması gerektiğini ifade etti. 5G ile güvenlik altyapılarının da gelişmesi gerektiğini söyleyen Alpaslan, 5G ile ilgili standartların devlet desteğiyle geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Bilişim standartları konusunda ekosistem yaratmak zorundayız Dijital Dönüşümde Siber Güvenlik: Yapay Zeka ve Kayıt Zinciri panelinin yöneticiliğini üstlenen BTK Bilgi Teknolojileri Daire Başkanı Bülent Arsal, dijital kimlik kartlarının 35 milyona ulaşmış olduğunu ama fotokopilerinin çekilerek kullanıldığını ifade ederek “Bunun önüne geçmeliyiz” dedi. Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ziya Karakaya, bulut bilişimin önemine değinerek “Sanallaşarak genişleyebilmemiz gerekiyor” değerlendirmesini yaptı ve “Bilişim standartları konusunda ekosistem yaratmak zorundayız. Dünyanın gerisinde kalırsak hep başkalarının koyduğu kuralları uygulayacağız” açıklamasını yaptı. Bilişim Vadisi Genel Müdürü Ahmet Serdar İbrahimcioğlu, “Dijital dönüşümün merkezi olmak için Bilişim Vadisi var” dedi. Labris Networks CEO’su Seçkin Gürler, “Bizim üretmediğimiz veri nasıl bizim olur?” sorusunu gündeme getirdi ve “Blok zinciri uygulamalarda öncü olmak ama bazı ülkelerin uygulamalarını da izlemek gerek” şeklinde konuştu. Kümelenmeler ve iş birliklerinin
önemini yineleyen ANKAREF CEO’su Gökhan Fidan, “Herkes kendi uzmanlığında, devletin koyduğu standartlarla iş birliği içinde kendinden emin olduğu çözümleri uygularsa güvenlik zafiyeti de yaşanmaz” değerlendirmesini yaptı. Palo Alto Networks Genel Müdürü Vedat Tüfekçi, tüm dünyanın buluta kaydığını söylerken Huawei Stratejik Pazarlama Direktörü Gökalp Caymaz da “Yapay zekayı güvenliğe nasıl uygulayacağız?” sorusunun izinden yanıtlarını aktardı ve tüm yerli firmalarla iş birliğine açık olduklarını ifade etti. Türkiye siber güvenlik ekosisteminin haritası çıkarıldı Yöneticiliğini T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı, Siber Güvenlik ve Bilişim Sistemleri Grup Başkanı Mustafa Özçelik’in yaptığı Savunma, Havacılık ve Uzay Teknolojilerinde Siber Güvenlik panelinde, Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi Genel Koordinatörü Cenk Özen, Türkiye’deki siber güvenlilk ekosisteminin haritasını çıkardıklarını aktardı ve ilk önem verilen konulardan birinin de paydaşlararası iletişim olduğunu vurguladı. Kümelenmenin esas amacının sektörü geliştirmek olduğunu ifade eden Özen, “2019 kapsayıcı olma yılımız. Herkesin kümelenmeyi sahiplenmesini istiyoruz” dedi. Havelsan Siber Güvenlik Hizmetleri Grup Lideri Salih Talay, Havelsan’ın siber güvenlik ekosistemiyle büyüyen ve gelişen bir firma olduğunun altını çizerken STM Siber Güvenlik ve Büyük Veri Direktörü Emin İslam Tatlı, medikal cihaz güvenliğinin önemine vurgu yapıp bunun tek başına ele alınacak bir konu olduğunu kaydetti. Tatlı, Siber Füzyon Merkezi’ne odaklandıklarını söyledi. Aselsan Siber Güvenlik Ekip Şefi Dr. Sinan Şenol, şirketlerin en büyük yatırımlarını siber güvenliğe yapacaklarını ifade etti. Siber güvenlik ve savunmanın iç içe olduğuna dikkat çeken BilgeSGT Genel Müdürü Burak Çifter, siber güvenlik kümelenmesinin en büyük faydasının bütünsellik olacağını kaydetti. Panele, Alaaddin Keykubat Siber Akademi Vakfı adına katılan Muzaffer Akyıldırım, siber güvenliğin diplomasinin önemli bir ayağı olacağına dikkat çekti.
8
BThaber
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
E-TOPLUM
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
5
21 - 27 MAYIS 2018
Bilişimcilerin Bowling heyecanı!
BThaber tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen ve geleneksel bir hale gelen BThaber Bowling Turnuvası, 18 Şubat günü Profilo Time Out Salonu’nda gerçekleştirildi. Beşer kişiden oluşan toplam 42 takımın katıldığı turnuvada hem
CIO’lar hem de bilişim şirketleri çalışanları stres atma imkanı buldu. Bulutistan, eData ve Eset tarafından sponsor olarak desteklenen, heyecanlı ve çekişmeli geçen turnuvada birinciliği Radore takımı aldı.
Radore takımına ödülünü BThaber Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe verdi. Turnuvada ikinci olan Arena takımı ise ödülünü BThaber Genel Müdürü Özlem Unan’ın elinden aldı. BThaber Bowling Turnuvası’nda üçüncülüğü ise Sensormatic takımı elde etti. Sensormatic takımına ödülünü ise BThaber Genel Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi verdi. BThaber Bowling Turnuvası’nda finale ise şu takımlar kaldı. CIO Turkey 1, IT Retail Mudo, Medipol Hastaneleri, Radore, Arena Bilgisayar, Sensormatic, Exclusive Networks, Eset, 6 Kare, Techpro. BThaber yetkilileri, bu yıl
ikincisini düzenledikleri turnuvaya olan ilginin arttığını belirterek, “Geçtiğimiz yıl turnuvaya 28 takım katılmıştı. Bu sayı bu sene 42 oldu. Önümüzdeki yıl ise ilginin artarak devam edeceğini öngörüyoruz. İster kurumsal kullanıcı isterse
sektör şirketi elemanı olsun Türkiye’deki tüm bilişimcilerin bu tür sosyal etkinliklere ilgisi var. Dolayısıyla benzer etkinlikleri düzenlemeye ve bilişimcilerin stres atacakları ortamları da oluşturmaya devam edeceğiz” dediler.
6
E-TOPLUM
İsviçre “beyaz haker” arıyor İsviçre hükümeti, yeni model e-seçim sistemini “kıracak” hakerler arıyor. Sistemdeki hataları bulacak “en başarılı” hakerlere toplam 132 bin euro ödül var. Bu iş için 25 Şubat – 24 Mart arasında bir ay “çalışmaları” gerekecek: Haker, sistemde oylamaya “hiç fark ettirmeden” müdahale ederse 27 bin - 44 bin euro arası ödül alacak. Eğer, seçim denetçileri tarafından “fark edilecek” şekilde sisteme müdahale edebilirse 17 bin 600 euro kazanacak. Daha alt kategorilerde de çeşitli ölçütlere göre ödüller var. İsviçre’de e-seçim sistemi 2004’ten beri 15 kantonda (yönetim bölgesi) koşullu olarak deneniyordu. Bu kantonlarda kayıtlı olup da burada oturmayanlar, yurt dışında olanlar, oylarını
BThaber
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
bu sistemle kullanıyordu. Hükümet, şimdi bu sistemi ülke çapında 26 kantonda kullanmak istiyor. Dijitalleşmedeki gelişime uyumlu olarak e-seçimin bir seçenek olabileceği fikri ileri bilgi toplumlarında önce benimsendi, ama kısa sürede siber tehdit nedeniyle seçeneğin pratik olmadığı anlaşıldı. Yine de deneyenler var: ABD’de (sadece 25 eyalette) askeri personel oyunu uzaktan kullanabiliyor. Estonya’da bu sistem, şimdilik bir “kazaya uğramadan” 2005’ten beri var. İngiltere, yerel seçimlerde denedi, vazgeçti. Fransa, siber tehdit dolayısıyla vazgeçti.
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
Berlin’de Netflix sorunu
Berlin’de 7 – 17 Şubat’ta yapılan Film Festivali’nde (Berlinale) Netflix yine tartışma konusu oldu. Soru hep aynı: “Bir internet sitesi olan Netflix’in filmleri “sinema filmi” sayılır mı?” (Görsel: “Berlinale Yarışması’nda Netflix istemiyoruz”). Netflix Berlin’de iki film sundu: Birincisi, Afrikalı bir çocuğun, köyünü kuraklıktan kurtarmaya yarayacak bir rüzgar türbini yapmasını anlatan “Rüzgarı Dizginleyen Çocuk” (The Boy Who Harnessed the Wind). Tartışma yaratan ise İspanya’da gerçek bir öyküye
dayanan, Elisa ile Marcela’nın eşcinsel evliliğine odaklanan film. Sorun, Netflix’in (çoğu kez) gösterim tarihi açıklamaması, ya da filmini sadece bir kaç sinemada kısa süreyle göstermesi- yani filmi kitleye açmaması, bir “sinema filmi” tanımına girmemesi. Bu film için de filmin yapıldığı İspanya dışında, diğerlerinde ne zaman gösterileceği belli değil. Bu durum, sinema sektörünün “sinema film”i tanımına uymuyor. Tartışma kronikleşti. 2017 Cannes Film Festivali’nde Netflix’in yine iki filmi Okja ve Meyerowitz Stories (Dustin Hoffman, Adam Sandler, Ben
Stiller, Emma Thompson) bu kavram kargaşası yüzünden Fransız sinemalarında gösterilmedi. Cannes’daki özel gösterimi ise o kadar beğenildi ki, filmden sonra alkış 4 dakika sürmüş. 2018 Venedik Film Festivali’nde ise Netflix’in “Roma” (Alfonso Cuaron) Altın Arslan Ödülü’nü aldı. İnternette yayınlanacak filme “film denilmez” diyen Cannes Festivali’ne nispet, Venedik aksini düşündüğünü gösterdi. Berlinale’ye “Elisa ve Marcela”nın katılacağı anlaşılınca 180 Alman bağımsız sinema yöneticisi/ sahibi, Kültür Bakanı’na mektup yazarak bu kararı protesto ettiler: “Berlinale, sinema perdesi için, Netflix ise bilgisayar ekranı için film üretir. Netflix, bir sinema filmi için en az çabayı gösterip yine de ödül yarışmasına katılmaya hak kazanmak peşinde.” Bütün bu tartışmalar arasında Berlinale Jürisi (Başkan: Juliette Binoche) filmi ödüle yeterli bulmadı.
Çatalhöyük’e dijital harita Amerikan Paul Getty Vakfı, aralarında Çatalhöyük’ün de olduğu dört UNESCO Dünya Kültür Mirası’nın dijital haritası yapılsın diye 900 bin dolar hibe etti. Bunun 220 bin doları Çatalhöyük Projesi’ne harcanacak. Gerisi İtalya’da Pompei ve Floransa ile Brezilya’da bir projeye. Çatalhöyük, Konya’nın 50 kilometre güneydoğusunda bir neolitik dönem kasabası. Yontma Taş Dönemi’nde Anadolu’da mağaralarda yaşayan insanların, avcılık ve toplayıcılıktan, yavaş yavaş yerleşik düzene geçmeye başladıkları, tarım ve hayvancılığı öğrendikleri Cilalı Taş (neolitik) Döneme ait bir yer. 25 yıldır yıldır kazı yapılıyor. Kazı başkanlığını, önce Cambridge Üniversitesi’nde, sonra Stanford Üniversitesi’nde hoca olan Ian Hodder yönetiyor. Çatalhöyük, 1 Temmuz
2012’de UNESCO Dünya Miras Komitesi tarafından – fazla uzun bir gecikmeyle nihayet- Dünya Kültürel Miras Listesi’ne oy birliğiyle kabul edilmişti. Milattan Önce 7 bin yıllarında dünyada “ilk düzenli yerleşim yeri” sayılıyordu. Ta ki Göbeklitepe keşfedilene kadar... Dijital haritalama sayesinde, Çatalhöyük’e ait kazılarda elde edilen bütün veriler listelenmiş olacak. Getty Vakfı’nın yanı sıra, bizzat Stanford Üniversitesi de kazıyla ilişkili her türlü faaliyet için parasal destek sağlıyor (Digital Humanities Grant). UNESCO ve dünyanın öte yakasındaki Stanford gibi yıldız marka bir üniversitenin ilgisine karşın, ülkemizde Çatalhöyük, “arkeolojik tanınırlık” açısından Ayasofya ve Topkapı Sarayı’ndan sonra yüzde 32 ile üçüncü sırada. Ardından Aspendos, Zeugma, Hattuşa, Ani Harabeleri, Göbeklitepe
geliyor. (Bu araştırma, KONDA ile Türkiye’nin Arkeolojik Varlıklarının Korunması – SARAT Projesi tarafından 29 il, 126 ilçe, 200 köyedki 3 bin 61 kişiyle Mayıs 2018’de yapıldı). Belki Çatalhöyük’ün dijital ortama aktarılmasıyla, tanınırlığının artması mümkün olabilir? Şimdi sırada Göbeklitepe var. Burası da 4 Temmuz 2018’de UNESCO Kültür Mirası’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılı Göbeklitepe Yılı ilan etti (25.12.18). Dijital haritalama, arkeoloji ve tarih araştırmalarının da dijitalleşmeye başlamasıyla mümkün oldu. O kadar ki, ortadan kaybolmuş yapıların “bir zamanlar” neye
benzediğini, dijital yöntemlerle bulup çıkartmak yeni bir tür dedektiflik artık. Bunun bize en yakın örneğini Amerikalı arkeolog Darius Arya ile İngiliz tarihçi Michael Scott verdiler. “Görünmez Antik Şehirler” adıyla Kahire ve Atina’dan sonra İstanbul için yaptıkları dijital haritalamada, şimdi sadece yıkıntısı kalan binaları ekranda “canlandırdılar.” Aralarında İstanbul’da Ahırkapı yöresinde
Bizans’tan kalma Boukoleon Sarayı da vardı. Buranın bugünkü izbe, metruk, tinerci yatağı, çöplük halini dünya, Amerikan PBS (Kamu Yayıncılık Kurumu) ve İngiliz BBC’de yayınlanan programla gördü. İstanbul’un dünyanın dikkatini çekecek bir restorasyonu burada pekala yapılabilir (Görsele bkz). Arya/Scott’un İstanbul programı ise şurada: https://www.youtube.com/ watch?v=RAS7EIfF2VE
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
7
BPM ile ABD’ye adım atıldı E-Flow BPM çözümü ile iş süreç yönetimi pazarında kullanıcılarına kurumsal kolaylıklar sunan Netoloji Yazılım, ABD pazarında da büyüyecek. İş akış yönetim sistemleri başlığında E-Flow BPM, bir kod Handan Aybars yazma bilgisi gerektirmeden şirketlerin kendi iş süreçlerini sürükle-bırak yöntemlerle tasarlayabildikleri bir platform. 2011 yılında Ankara Teknopark’ta kurulan, 2014 yılı itibariyle İstanbul’a taşınan Netoloji Yazılım, halen İstanbul, Gebze Ar-Ge Teknoloji Merkezi ve İzmir ofislerinde faaliyet gösterirken, bir süre önce bunlara ABD’de Chicago ofisini de eklendi. BPM pazarında yurtiçindeki güçlü konumlarını yurtdışına taşımak için ilk adımı ABD’den attıklarını vurgulayan Netoloji Yazılım Yurtdışı Satış Müdürü Harun Arman, gerek E-Flow BPM çözümü gerekse yurtiçi ve yurtdışı operasyon stratejilerini paylaştı: Yurtdışına açılma fikri nasıl doğdu? İlk tercih neden ABD oldu? E-Flow BPM ile standart çözümler yerine, terzi usulü, yani şirkete ve ihtiyaçlarına özel çözümler sunuyoruz. Şirketler de çok ciddi bir teknik altyapı bilgisi gerekmeksizin, kendi iş süreçlerini E-Flow BPM’de tasarlayabiliyor, böylece verimlerini artırabiliyorlar. E-Flow BPM’de ağırlıklı olarak tasarlanan süreçler satın alma, satış, pazarlama ve tedarik zinciri çözümleri gibi başlıklar. Bu arada, BPM pazarı küresel bazda ciddi bir gelişim gösteriyor. Öyle ki, küresel BPM pazarı 2018 yılında, biz
ABD operasyonumuzu başlatmadan önce 1012 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahipti. Kuzey Amerika pazarında BPM adına potansiyeli gördük ve E-Flow BPM odaklı detaylı araştırmalar yaptık. Tercihimiz ise Illinois eyaletinde Chicago şehri oldu. Çünkü Illinois, ABD’nin en büyük dördüncü eyaleti ve birçok uluslararası firmanın merkezi de Chicago’da. Orada bir yatırımcımız vardı ve bu süreçte o da bize yardımcı oldu. Böylece Chicago ofisimizi açarak, ABD pazarına BPM çözümümüz E-Flow’u sunduk. Geri dönüşler nasıl ve bunlar, stratejinizi nasıl yönlendiriyor? Çözümümüz direkt kişiye özel çözümler olduğu için firmalarda test amaçlı kullanılıyor ve şu ana kadar geri dönüşler de olumlu. Bizim iş modelimiz iş ortaklığı üzerine kurulu. Yani direkt satış yapmıyor, tüm satışlarımızı iş ortaklarımız ile yürütüyoruz. Türkiye’de kurup başarı ile ilerlettiğimiz bu modeli yurtdışında da kurmak istiyoruz. Bu nedenle ABD’de de potansiyel iş ortakları ile görüşmelerimiz var. Bu görüşmelerde Chicago’da bulunan bir arkadaşımız bize yardımcı olurken, bir dostumuz da Kanada’nın Montreal kentinden destek sunuyor. Yani onlar aracılığı ile iki taraflı iş ortaklığı görüşmeleri yürütüyoruz ve biz de merkezimizden onlara teknik destek sunuyoruz. BPM başlığında E-Flow BPM’i farklı kılan özellikler
neler? E-Flow BPM’in en büyük özelliği bir kod yazma bilgisi gerektirmemesi. Yani teknik bir bilginiz olmaksızın size E-Flow BPM ekranını açsam ve 15-20 dakikalık eğitim versem, kendi iş sürecinizi kolayca tasarlayıp, hayata geçirebilirsiniz. Diğer ERP yapıları ile iletişim ve bu yapılardan veri çekebilmek adına birkaç pratik kod kullanıyoruz. Ama bunun dışında, belirttiğim gibi, tamamen sürükle-bırak yöntemlerle kendi süreçlerinizi siz tasarlayabiliyorsunuz. Onay mekanizmaları ve süreçleri bir kod yazma bilgisi olmaksızın, yani ekiplere bu konularda yoğun eğitim vermek gerekmeksizin etkili şekilde çözmelerini sağlamak önceliğimiz. Kurumsal mobil gelişimde E-Flow BPM nasıl bir yere sahip? Mobil uygulamalar iş süreçlerinde önemini giderek artırıyor ve herkesin kabul ettiği bir gerçek; 2020 yılına kadar mobil BPM sayısının katlanarak artacağı yönünde. Hayata geçiş tarihi itibariyle genç bir ürün olan E-Flow BPM’in Android ve iOS uygulamaları var. Mobil uygulamalarımızın varlığı da E-Flow BPM’in tercihinde önemli bir gerekçe ve bizi bu alanda rakiplerimizden de ayıran bir unsur. Müşterilerimizde yönetici seviyesinde mobil uygulamamızın kullanım oranı yüzde 80 seviyesinde. Çünkü tamamen onay süreci için kullanıyorlar ve görüyoruz ki, mobil uygulamada onay süreçlerine herkes etkili
İş ortakları, çözüm mimarisine odaklanıyor “Türkiye pazarında son iki yılda ciddi biçimde müşteri ve iş ortağı artışımız söz konusu. Zaten bu motivasyonla yurtdışı operasyonlarımızı hayata geçirmeye başladık. Yurtiçinde büyüme oranımızı koruyarak, 2019’da büyüme trendimizi devam ettirmek yurtiçi pazarda önceliğimiz. Öte yandan, E-Flow, 2014-2017 yılları arasında Logo Yazılım’ın fiyat listesinde, onların bir çözüm ortağı olarak satış faaliyetlerini sürdürüyordu. 2017 yılından itibaren ise E-Flow BPM, Netoloji olarak tüm
satış hakları alınıp, satış ve pazarlaması kendisi, yani iş ortakları tarafından yapılır hale geldi. Son dönemde, özellikle 2018’de E-Flow BPM odaklı proje geliştirip, müşteri konumlandırması yapan iş ortaklarımızın sayısı arttı. İş ortaklarımız arasına tek işi E-Flow BPM üzerinden süreç tasarlamak olup, müşteri ihtiyaçlarını E-Flow BPM üzerinden çözmeyi planlayan iş ortaklarını bu yapıya eklemeye devam ederek, 2019 yılında bu iş ortaklarımızın sayısını artırmak hedefimiz.”
Netoloji Yazılım Yurtdışı Satış Müdürü Harun Arman biçimde uyum sağladı. Bu da BPM başlığında E-Flow’u farklı kılan bir özellik oldu. Gebze’de ArGe merkezinizde odaklandığınız başlıkları paylaşır mısınız? Bu noktada aslında genel olarak kurumsal akışımızı paylaşmamız yerinde olur. Netoloji, tüm satışlarını iş ortakları üzerinden yürütüyor ve iş ortaklarının herhangi bir ürünle ilgili geliştirme taleplerini biz topluyoruz. Yani iş ortakları müşterilerden, biz de iş ortaklarından beklenti ve talepleri alıyoruz. Proje ve destek ekibimizin süzgecinden geçen bu talepler, sonrasında yazılım mühendislerimize geliyor, bir geliştirme yapılması gerekiyorsa bu versiyon paketlerinde geliştirmeler yapılarak E-Flow özelliklerine ekleniyor. Yani son kullanıcı ve iş ortaklarının talepleri ışığında ortak karar vererek, yeni sürümlerde
geliştirilecek özellikleri beraber tasarlıyoruz. Yazılım mühendislerimiz de bu konulara odaklı çalışıyor. Bu arada Netoloji Yazılım olarak 2018 yılında iş süreçlerini tasarlayan iş ortaklarımızla ile bir çalıştay düzenledik. İlk kez düzenlediğimiz bu çalıştay ile ilerde geliştirilebilecek ürünler, E-Flow’a eklenebilecek özellikler ve Netoloji Yazılım’ın ilerde çıkaracağı yeni ürünlerle ilgili iş ortaklarından görüşler alındı. Bu kapsamda 2019 yılının yenilikleri ve yapılacak değişiklikler de düzenli toplantılarımızla karara bağlanarak hayata geçecek.
Türkiye pazarı ‘flash’ mimariyi benimsedi Katma değerli işbirliklerinde 20 yılı geride bırakan NetApp ve Prolink, müşterilerine verimliliklerini artırabilecekleri inovatif çözümler sunuyorlar. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de her geçen gün artan rekabet; kurumları kârlılıklarını artırmaya, maliyetlerini aşağıya çekmeye, inovatif çözümlerle rekabette bir adım önde olmaları konusunda çözümler üretmeye sevk ediyor. Bu noktada kurumların öncelikle kendi ortamlarını çok iyi bilmeleri ise bir gereklilik. Kurumlar kendi verilerini gerçek zamanlı analiz edip, bu analizlerden çıkan sonuçlarla iş yapış şekillerini geliştirebilirler. Ayrıca NetApp Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı’nın dikkat çektiği gibi, veri de artık sadece depolanarak saklanması gereken bir varlık olmaktan çıktı. Bunun yerine veri, kurumların pazarlama stratejilerinden ürün tasarımına ve satış sonrası müşteri ilişkilerine kadar pek çok konuda iş yapış şekillerini doğrudan etkileyerek, rekabet avantajı elde etmelerini sağlayacak güce sahip. Bu analizlerin kuruma rekabet avantajı kazandıracak stratejik adımlara dönüşebilmesi için verinin hızlı analizi bir gereklilik halini alıyor. Bunun için de ‘all-flash’ yüksek performanslı veri depolama çözümlerinin benimsenmesi belirleyici olacak. Bu vurguyu yapan Behçet Yumrukçallı’ya göre, Türkiye pazarında artık flash teknolojisinin ‘hız’ anlamına geldiğine dair farkındalık oluştu, hatta veri yaklaşımı da bu doğrultuda şekillenmeye başladı. Bu gelişim sürecinde NetApp ve Prolink arasında 20 yıla yakın zamandır gücünü koruyan bağların etkisini ise Behçet Yumrukçallı, şöyle anlattı: “Hızla gelişen bir konsept olan dijital dönüşüm hepimizin gündemini meşgul ederken, NetApp olarak bu gelişim paralelinde güçlü vizyonumuz ve stratejimizle pazarda konumlanıyoruz. Bu vizyon ve stratejinin bir izdüşümü olarak farklı çözümlerimizle pazarda etkiniz. Bu noktada distribütörümüz ile olan iş birliğimiz kritik öneme sahip. Pazardaki rekabetçi konumumuzu aynı etkinlikle yürütebilmemiz ve sürdürülebilir kılmamız için iki tarafın da paralel ilerlemesi şart. Bu kapsamda biz Prolink’i bir uzantımız olarak görüyoruz. Ortak stratejilerle pazarda birlikte faaliyet göstermek iki taraf için de başarı demek.” Sistemlerin sağlığı düzenli kontrol ediliyor NetApp ile 20 yıldır devam eden verimli işbirlikteliğini katma değerli distribütörlük anlayışıyla her geçen gün güçlendirerek sürdürdüklerinin altını çizen Prolink Genel Müdürü Ken Bradley, eklemeden geçmedi: “Dijital
dönüşümün öne çıktığı bu dönemde, iş ortaklarımıza NetApp’ın sağladığı yetkin çözümler ve ürünlerle destek veriyoruz.” NetApp’ın vizyonuna ve stratejilerine paralel olarak sürdürdükleri destek ile pazarda yaşanan bu dijital dönüşümün bir parçası olmanın kendilerini son derece mutlu kıldığına işaret eden Ken Bradley, Prolink’in katma değerli distribütör olarak bu süreçteki desteğini şöyle anlattı: “İstanbul ve Ankara’da iki ofisimizde alanında uzman teknik kadromuzla satış öncesi ve satış sonrası teknik destek ve danışmanlık hizmetimizi tüm Türkiye’de 500’ün üzerinde son kullanıcıya ulaştırıyoruz. Hedefimiz ise ihtiyaç duyan iş ortaklarımızın adına müşterilerine teknik destek sağlayarak onları güçlendirmek, müşteri sayılarını arttırmalarına ve ek çözümleri konumlandırmalarına katkıda bulunmak. Satıştan sonra da iş ortaklarımızın adına, müşterilerin sistemlerinin düzgün işlediğinden emin olmak için sürekli takip ediyoruz. Bu kapsamda müşterilerin sistemlerini belirli periyodlarda ücretsiz olarak sistem sağlığı testlerinden (health check) geçiriyoruz. Test sonrasında oluşturduğumuz raporları kendileri ile paylaşıp sistemlerinin güncel durumu ile ilgili bilgi vererek gerekli aksiyonların alınmasını sağlıyoruz.” Verimli iş birliği devam edecek BT liderleri ve analitik ekipleri büyük veriyi avantaja dönüştürmek, o verilerden kurumlarının faydalanacağı yeni değerler çıkarmak ve tüm bunları kısıtlı bir zaman, yetenek seti ve bütçeyle kotarabilme baskısı altındalar. Veriler giderek daha dağıtık, dinamik bir yapı kazanırken, veri merkezleri ve bulut gibi çeşitli ortamlarda da bulunabiliyor. 2019 yılında oluşan bu devasa verinin hızlı analiz edilerek çıkan sonuçların rekabet ortamında avantaj kazandıracak şekilde değerlendirilmesinin kritik olduğuna dikkat çeken Behçet Yumrukçallı, bunun için flash alanında hız ve performans konusunda firmalara Prolink’le olan uzun süreli güven dolu işbirlikleri çerçevesinde hizmet vermeye devam edeceklerinin altını çizdi.
“All-flash teknolojisi herkes için fırsat demek”
NetApp Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı: “Özellikle akıllı veri yönetimi çözümümüz olan all-flash ve yazılım tanımlı obje tabanlı depolama çözümümüz StorageGRID ön planda olacak. All-flash çözümlerimizle çok yüksek performanslı veri depolama alanı sağlıyoruz. Sektörün ilk uçtan-uca NVMe
çözümü olan NVMe All-Flash depolama çözümümüz, Flash teknolojisi için fiber kanal protokolü üzerinden NVMe erişimi inovasyonundan faydalanıyor ve müşterilerin hem depolamada tasarruf sağlamasını hem temel uygulamaları daha hızlı çalıştırmasını mümkün kılıyor. Kurulumu kolay, yüksek seviyede ölçeklenebilir bir çözüm olan NetApp StorageGRID Webscale kurumlara, yapısal ve yapısal olmayan verilerdeki büyümeyi destekleyecek altyapılar kurmalarına yardımcı oluyoruz. StorageGRID Webscale, BT’nin operasyon ve geliştirme ekipleri için her ölçekteki verilerini yönetebilmelerini sağlayan yazılım merkezli depolama çözümü sunuyor. Bu çözüm kurumların yeni nesil veri merkezleri kurmalarına da yardımcı oluyor.”
Prolink Genel Müdürü Ken Bradley: “Önceliğimiz iş ortaklarımızı desteklemek, onlara katkı sunarak gelişimlerini sağlamak ve onlar için kârlılığı arttırıcı fırsatlar yaratmak. Örneğin; NetApp All Flash çözümleri şu anda Avrupa’da birinci sırada. All Flash çözümlerinin Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de pazara yayılması hem NetApp hem Prolink hem de iş ortaklarımız ve müşterilerimiz için yeni
fırsatlar yaratacak. Teknolojinin bu gelişimine ayak uydurabilmek için depolama ürünlerinin ve çözümlerinin en geç 3 yılda bir geliştirilmesi veya değiştirilmesi gerek. Sunulan yeni teknoloji eskiye oranla çok daha hızlı, yeni nesil çözümlerle çok daha uyumlu ve çok daha güvenilir. Bu süreçte yeni teknolojilerin sunduğu bu fırsatı değerlendirmeleri için iş ortaklarımızı destekleyerek, onlara satış ve kâr fırsatları yaratacağız.”
advertorial
“Depolamada yazılım merkezli çözümler etkin”
BThaber
10 GÖRÜŞ TEKNO-POLİTİK
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
KÜRESEL
YAPAY ZEKA ÜZERİNE BİR KİTAP, İKİ STRATEJİ VE ÖĞRENMEMİZ GEREKENLER
OSMAN COŞKUNOĞLU ocoskunoglu@gmail.com twitter.com/osmancoskunoglu facebook.com/osman.coskunoglu www.coskunoglu.org medium.com/osman-coskunoglu Kai-Fu Lee, lise dahil tüm eğitimini ve doktorasını Amerika’nın önde gelen üniversitelerinde tamamlamış, şimdi Beijing’de yaşayan, dünyanın en saygın YZ uzmanlarındandır. 2018 yılının ortalarında yayımlanan “AI Superpowers: China, Silicon Valley and the New World Order” (YZ Süpergüçleri: Çin, Silikon Vadisi ve Yeni Dünya Düzeni) başlıklı 2018’de yayımlanan kitabı anında büyük dikkat çekti ve Amerika’da en çok satan kitaplar listesine girdi. Hala da ilgili alanlar içinde Amazon’da en çok satan kitap konumunda.
Kitabın “China’s Sputnik Moment” (Çin’in Sputnik Anı) başlıklı ilk bölümünde, YZ ve Derin Öğrenme (DÖ) konularının ABD, Birleşik Krallık ve Kanada’da başlayıp gelişmesini anlatır. Çin’in bu konuların önemine uyanması, yani Sputnik anı 2016’dır. (Hatırlatayım: ABD’de yıllarca uzay çalışmaları yapıldıktan sonra 29 Temmuz 1955 yılında Başkan Eisenhower 1958 baharında uzaya ilk uydunun fırlatılacağını açıkladı. Bir hafta sonra iddialı bir uzay ve uydu projesi başlatan Sovyetler Birliği, ABD’den önce Sputnik1’i 4 Ekim 1957 yılında uzaya gönderdi. Böylece, ABD-SSCB arasındaki soğuk savaş uzay yarışıyla devam etti.)
YZ ve DÖ’nün geçtiği aşamaları anlattıktan sonra, 21. yüzyılda bunlardan maksimum yararı elde etmek için gerekli dört unsuru listeliyor Lee: Bol veri, iddialı ve tutkulu girişimci, YZ araştırmacıları ve uygun politikalar. Veri bakımından Çin, ABD’den çok daha zengin (sanırım, Çin’de kişisel verilerin korunmasında duyarlılık olmadığından). Silikon Vadisi’nin ve Çin’in önde gelen teknoloji firmalarında yıllarca çalışmış olan Lee, Çinli girişimcilerin çok daha iddialı ve tutkulu bir çalışma içinde ve iş kurma yeteneğinde olduğunu deneyimlerine dayanarak belirtiyor. Elit YZ araştırmacıları hala ABD’de olsa da YZ alanında buluştan uygulamaya geçiş aşamasının yaşandığı günümüzün ihtiyacı türündeki araştırmacılar, Lee’ye göre Çin’de yeterince var. Bu araştırmacılarla, iddialı ve tutkulu girişimci ve startupların birlikte çalışmasının Çin’i ABD’den daha üstün kıldığı görüşünde. Son olarak da Çin hükümetinin YZ konusunda somut hedefler içeren çok kapsamlı planı ve bunun için büyük kaynaklar ayıran politikalarının, ABD’nin ilgili politikalarından daha etkin olduğunu iddia ediyor yazar. Dolayısıyla, tüm bunları alt alta koyup toplayınca, dünya klasındaki girişimcileri ile proaktif ve etkin hükümet politikaları birleşince, Çin’in YZ geliştirme ve yaygın kullanımında ABD’yi yakın bir gelecekte yakalayıp geçeceğini iddia ediyor. 2017 yılında Çin YZ’de dünya lideri olma iddiasıyla bir plan açıklamıştı. Arkasından, 2018’de Amerika’da çok satan ve çok tartışılan bu kitabın müthiş bir etki yarattığı görülüyor. Nitekim, ABD yönetimi harekete geçti ve 11 Şubat günü, Başkan Trump, tüm federal kurumların YZ ArGe’sine öncelik vermesini ifade eden “American AI Initiative” başlıklı bir “başkanlık emri” (executive order) imzaladı (http://bit.ly/2GxyfN7). Ertesi gün, Savunma Bakanlığı, 2018’de hazırlanıp gizli tutulan YZ stratejilerinin özetini “DoD AI Strategy” başlığıyla açıkladı (http://bit.ly/2SYBbYL). Trump’ın “American AI
yeterli duyarlılığın olmaması, zamanlama ve sürecin koordinasyonu gibi önemli ayrıntıların eksikliği eleştirileri dillendirilmiş. Ayrıca, Trump yönetiminin sivil hakları, mahremiyeti ve tüketicileri koruma sözlerini şimdiye kadar tutmamış olması eleştirilmiş.
Initiative” beş politika içeriyor: (1) Federal kurumların ArGe yatırımlarında YZ’ye öncelik vermesi. (2) Federal veri, model ve bilgisayar kaynaklarını paylaşarak YZ alanındaki Ar-Ge uzmanlarına, araştırmacılara ve endüstrilere destek verilmesi. (3) Toplumda güven sağlamak için etik standartların geliştirilmesi. (4) Çalışanlarda YZ ile ilgili bilgi ve becerilerin geliştirilmesine ve eğitimde STEM’in yaygınlaşmasına destek olmayı Federal kurumların öncelik vermesi. (5) Amerika’nın değer ve çıkarlarına uyumlu bir şekilde, uluslararası işbirliklerin geliştirilmesi. Ayrıca, Beyaz Saray’da bir ekip bu planın uygulama ayrıntıları üzerinde 6 ay içinde açıklanacak bir memo üzerine çalışmaya başladı. Pentagon’un açıkladığı “DoD AI Strategy” de beş ana başlık içeriyor: (1) Ana misyonlar için YZ kapasitesinin sağlanması. (2) YZ’nin tüm Savunma Bakanlığı’nda etkisini ölçeklendiren, ademi merkezi bir şekilde geliştirilmeleri ve deneyleri mümkün kılan bir genel altyapının geliştirilmesi. (3) YZ’de önder niteliklere sahip insangücü yetiştirilmesi. (4) İşdünyası, akademisyenler ve müttefik ülkelerle ilişkiler kurulması. (5) Askeri etik ve YZ güvenliğinde liderlik. Yorum ve Eleştiriler Beyaz Saray’ın “American AI Initiative” açıklamasının ertesi gününden başlayarak, Fortune, Wired, IEEE Spectrum, National Geographic, Forbes, ZDNet dergilerinin dijital sitelerinde ve diğer birçok teknoloji sitesinde derin analizler ve eleştiriler yayımlandı. Çıkan yazılarda konu uzmanlarının hemen hemen hepsinin ilk eleştirisi, parasal kaynakların belirtilmemesiydi.
Bir diğer belirsizlik de hangi YZ projelerine öncelik verileceğinin belirlenmemesiydi. Beyaz Saray’dan bir yetkili, New York Times’ın gelişmenin nasıl izlenip denetleneceğine ilişkin sorusunu yanıtsız bıraktı (https://nyti.ms/2Ihs5SO). Fortune’a konuşan Carnegie Mellon Üniversitesi doçenti Kim (http://bit.ly/2GxU4w1), YZ araştırmalarına verilen fonlar ile otomasyon nedeniyle işsiz kalabileceklere eğitim için verilen fonlar arasında denge olması gerektiğini vurguladı. IEEE Spectrum, konunun dört önemli uzmanının değerlendirmelerini yazmış (http://bit.ly/2DS5rLk). Genel olarak doğru yönde bir adım olarak görülmesine karşın, ayrıntıların belirsizliği, Trump yönetiminin kapsayıcı bir vizyondan yoksun oluşu, YZ’nin sosyal sorumluluk anlayışı içerisinde ve etik duyarlılıkla gelişmesine
Fast Company’nin görüştüğü uzmanlar, genel olarak, YZ yönetişiminde sosyal sorumluluk ve etik anlayış üzerine endişeler dillendirilmiş (http://bit.ly/2SXS1XT). Örneğin, Federal hükümetin paylaşacağı verilerin, modellerin ve algoritmaların önyargı içerebileceği biliniyor. Ayrıca, sosyal sorumluluk ve etik sadece standartlarla değil, yasalarla belirlenmeli görüşü belirtilmiş. Pentagon’un açıkladığı YZ stratejisinin, Beyaz Saray insiyatifiyle koordine olması önerilmiş (http://bit. ly/2GUHQg2). Türkiye Ne Öğrenebilir? Türkiye’nin ne Beyaz Saray’ın açıkladığı plandan ne de Pentagon’un stratejisinden öğreneceği fazla bir şey yok. Fakat, yukarıda tanıtılan kitaptan ve sanırım çok daha önemlisi hükümetimizin açıkladığı plan, program, strateji gibi belgeleri, ilgili sivil toplumun değerlendirme süreci ve etkisi hakkında öğrenilecek çok şey var.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
11
Payten, Türkiye pazarında yerini aldı
Asseco grup şirketlerinden Asseco South Eastern Europe’un (ASEE) ödeme çözümlerini sunduğu firması Payten’in Türkiye lansmanı 14 Şubat’ta Çırağan Sarayı’nda
gerçekleşti. Etkinliğe, firmanın kendi geliştirdiği e-Ödeme çözümlerini kullanan Türkiye’nin önde gelen bankalarının ve e-Ticaret firmalarının üst
düzey yöneticileri katıldı. Programda ASEE Grup Başkanı ve CEO’su Piotr Jelenski, ASEE Türkiye Ülke Lideri Hatice Ayas ve Payten Türkiye Genel Müdürü Burak Kutlu yeni oluşum ile ilgili katılımcıları bilgilendirdi. e-Ödeme, ATM ve POS çözümleri sunan ödeme iş birimini ‘Payten’ ismi ile şirketleştirme kararını grup seviyesinde aldıklarını belirten ASEE Grup Başkanı ve CEO Piotr Jelenski, “Bankacılık, ödeme ve sistem entegrasyonu olmak üzere üç iş kolunda faaliyet gösteriyorduk. Bu kararı, ödeme sektöründeki dinamiklere daha iyi cevap vermek ve konumuzda uzmanlaşmak için aldık.
Stratejik satın almalar ile büyüyoruz ve en son İspanya, Portekiz ve Latin Amerika’da faaliyet gösteren Necomplus ödeme şirketini satın alarak ağımızı daha da genişlettik. ASEE tarafında ise Hırvatistan, Makedonya, Romanya, Sırbistan ve Türkiye’de bankacılık ve sistem entegrasyonunda hizmet vermeye devam edeceğiz“ dedi. ASEE Türkiye Ülke Lideri Hatice Ayas, “Türkiye’de geniş bir çözüm yelpazemiz var. Özellikle, kurumsal sahtekarlık önleme, suistimal ile mücadele, kara para aklamayı önleme, finansal & operasyonel kiralama (leasing), varlık ve gider yönetimi, çağrı ve iletişim
merkezi çözümleri ve uygulama performans yönetiminde öne çıkıyoruz. E-Ödeme çözümlerini de Türkiye’de iyi bir noktaya getirdik ve Payten ismi ile ayrı bir şirket altında sunmaya devam edeceğiz“ dedi. Payten Türkiye Genel Müdürü Burak Kutlu ise “Türkiye ve SEE bölgesinde, 25 bankada Nestpay e-Ödeme platformu, 25 binden fazla üye işyerinde ise Merchant Safe Unipay kart saklama çözümü ve ödeme geçidi çalışıyor. Ayrıca, BDDK lisanslı Paratika sanal POS ile tek entegrasyon ile üye işyerlerinin ödeme almasını sağlıyoruz. Bundan sonra, aynı çözümlerimizle Payten olarak hizmet vermeye devam edeceğiz” dedi.
İki yerli yazılımın işbirliği Yerli veri akışı ve doküman yönetimi platformu PaperWork ile yine milli ERP yazılımı CPM tamamlayıcı yazılım ürünlerinde tam entegrasyon ile güçlerini birleştirme kararı aldı. İleri seviyede entegrasyonlar ile süreçler, ERP sisteminin parçası olarak uyum içinde çalışacak, şirketleri ve süreçleri yönetmek de kolaylaşacak. CPM ERP; stok takibinden malzeme ihtiyaç planlamaya, risk yönetiminden kredilere, yasal defterlerden uluslar arası raporlamaya, doküman yönetiminden kurumsal satınalma ve gider yönetime,
satış öncesi CRM’den satış sonrası servise, kalite yönetiminden toplam verimlilik yönetimine birçok sistemin bir arada çalıştığı entegre sistemleri ile her bir iş sürecinde PaperWork ile KPI’lar ve SLA’ler alınarak performans değerlemesi yapılabilecek. Kullanıcılar ERP ekranlarından çıkmadan ilgili iş adımına ilişkin tüm dokümanları CPM arayüzlerinden yönetebilecek. Yaptıkları işleme ait belgelere ulaşmak veya yeni belge eklemek için başka uygulamaya
ihtiyaç duymadan ilgili arşivdeki tüm dokümanlarına da ulaşabilecekler ve her türlü işleme belge ekleyip, paylaşıp versiyonlarını takip edebilecekler. CPM içinde işlem yaparken ihtiyaç duydukları e-Posta, MS Office belgeleri, PDF, TIFF, JPG, BMP, DWG gibi her türlü belge formatını sisteme arşivleyip görüntüleyebilecekler. Böylece kullanıcılar PaperWork üzerinde belgeler arşivlendiği için belgelerle ilgili ERP içinde ayrıca işlem yapılmadığından işlem süresinin kısalması ve sistemin sürüm yükseltmeden
etkilenmemesini sağlamış olacak ve verimliliği arttırmış olacaklar. PaperWork İş Akışı Sistemi ile CPM ERP içinden kullanıcılar kurumsal tüm süreçlerini yönetebilecekler. PaperWork BPM ile KPI ve SLA performans raporlarını alabilecek, bir sürecin performansını ölçebilmenin yanı sıra süreç içindeki her iş adımının performanslarına ulaşabilecekler. PaperWork iş akışının CPM ERP içinden çalışması ile kullanıcılar; belgeli ya da belgesiz iş akışı başlatabilecek, işin geçtiği adımların grafik
ortamda görsel takibini yapabilecek, akışın geçtiği adımların tarihçesi ve işlem sürelerini ölçebilecek, akışa bitiş süresi vererek otomatik aksiyonlar tanımlayabilecek, akışlardaki elektronik formlar içerisinde geçen verilerden arama yaparak istenilen akışın bulunması, akışların yetkili kullanıcıları tarafından istenilen adıma geri veya ileri adıma taşınması, kişilerin üzerinde bekleyen tüm işleri tarihçeleri ile izleyebilme, alt iş akışı ile bir akışın diğer bir akışı otomatik başlatabilmesini gerçekleştirebilecek.
Forcepoint yeni nesil ağ güvenliği çözümlerini tanıttı Küresel siber güvenlik şirketi Forcepoint, şirketlerin uçtan uca güvenlik ihtiyaçlarına yanıt veren Forcepoint Network Security ürün ailesini 13 Şubat’ta düzenlediği etkinlikte tanıttı. Geveze Show ile başlayan etkinlik, Forcepoint Global, Bulut Erişimi ve Ağ Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Antti Reijonen’in sunumuyla devam etti. Çözümü daha yakından tanıma fırsatı
bulan katılımcılar, etkinliğin devamında Ali İhsan Varol ile Ödüllü Kelime Oyunu'nda keyifli vakit geçirdi. Next Generation Firewall, IPS, SD-WAN, Cloud ve Human Centric mimarisi ile NSS LABs #1 derecesini 6. kez üst üste kazanan kurumsal seviyedeki yeni nesil ağ güvenliği çözümü, giderek artan siber güvenlik tehditleri karşısında şirket ağları için etkin savunma hattı
oluşturuyor. Dijital dönüşüm ile yenilenerek süreçlerini hızlandırmak isteyen firmalar, Next Generation Firewall kullanarak ağ yönetimi süreçlerinde maksimum güvenlik ve erişilebilirliğe sahip olurken, operasyonel maliyetlerini de minimuma indiriyor. Bulut sunucu üzerinde çalışan Next Generation Firewall, kullanışlı merkezi arayüzü üzerinden anlık olarak takip edilebiliyor.
Böylece tehlike potansiyeli taşıyan bağlantıların tespiti kolaylaşıyor. Tüm süreçlerin tek yerden yönetilmesi, şirketlerin iş akışlarını daha verimli hale getirerek, kullanıcılara sunulan hizmetin kalitesini artırıyor. Şeffaflık ilkesiyle çalışan sistem, gider kalemlerini kullanıcılarına kolay anlaşılır yapıda, net şekilde sunuyor. Böylece süreçler de beklenmedik yerlerden çıkan üstü kapalı
maliyetlerle kontrolü zor hale gelmiyor.
12
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
KOBİ’ler yerel veri merkezlerini tercih ediyor! Ülkeye sağladığı katkı, sağlıklı maliyet öngörüsü, ana dilde teknik destek ve kolay iletişim kurulması gibi faydaları nedeniyle KOBİ’lerin yüzde 80’i teknolojik altyapı hizmeti alma konusunda yerel şirketleri tercih ediyor KOBİ’lerin ihtiyaçlarını belirlemek üzere Radore tarafından Akademetre’ye yaptırılan araştırmaya göre, KOBİ’ler yerel veri merkezleri ile çalışmayı tercih ederken, yüzde 81’i ise dijital dönüşüme henüz hazır olmadığını düşünüyor. Bunun en büyük nedenleri arasında ise alışılan sistemi devam ettirme isteği ve mali nedenler geliyor. Daha az çalışan sayısına sahip şirketlerde ise dijital dönüşüme hazır olma durumu artıyor. Dolayısıyla büyüme hedefi ile dijital dönüşüm paralellik gösteriyor. Ülkemizdeki birçok işletmenin yerel veri merkezlerini tercih ettiğini
belirten Radore Veri Merkezi Genel Müdürü Sadi Abalı, “Dijitalleşme süreçlerini ağırdan alan şirketler genellikle alıştıkları düzeni devam ettirme eğiliminde. Öbür yandan ise yerel veri merkezlerinin sunduğu avantajlar, dijitalleşmeyi çok daha yaygın hale getirmenin yanında 5G gibi yeni iletişim teknolojilerinin nimetlerinden faydalanılmasını da mümkün kılıyor. Dolayısıyla güvenilir bir BT altyapısı tercih eden, verilerine her zaman ulaşmak isteyen ve herhangi bir gecikme yaşamak istemeyen işletmeler, yerel veri merkezlerinden hizmet almayı tercih ediyor” dedi. Araştırma sonuçları Türkiye’nin 5 büyük ili İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli’nde 250’ye kadar çalışanı bulunan 125 KOBİ ile yüz yüze yapılan anket sonuçlarına dayanıyor. Araştırma sonuçlarına göre, KOBİ’lerin yerel veri merkezlerini tercihinin
ardındaki 5 önemli sebep ise şu şekilde sıralanıyor: • Ülkeye katkı sağlaması • Kolay iletişim kurulması ve ana dilde teknik destek imkanı • Yönetilen hizmetler alınabilmesi, fiziksel olarak erişim ve denetleme • Güvenilir hizmet ve üst düzey veri güvenliği sağlaması. Dijital Dönüşüm Danışmanı ve Acmena Technology Kurucu Ortağı Suat Baysan, “Önümüzdeki 10 yıl sayısal değişim ve dönüşümün yaşantımızı nasıl etkilediğine şahit olacağız. Devam etmekte olan hiç bir alışkanlık eskisi gibi olmayacak. Teknolojide evrim ile güncellenen ürünler yerine tamamen farklı sistemler ile tanıştırmak zorunda kalacağız. Farklılığı tetikleyen tasarımların bulundurulacakları mekanlar ise veri merkezleri olacak.
Paylaşıma açık XaaS ile birlikte buluttan sağlanan hizmetler sayesinde büyük işletmelerden, küçüklere ve bireylere kadar daha etkin ve verimli çalışma, yaşam ortamı düşük maliyet, anında erişim ve güvenlik ile birlikte sunulmuş olacak. Veri merkezlerinin değişimin çekirdeğinde bulunacağı yeni dönem için şimdiden harekete geçmenin tam zamanı” şeklinde konuştu. Radore’nin de iş ortakları arasında bulunan ve dijital dönüşümün en önemli kollarından olan e-ticaret alanında yazılım, hizmet ve altyapı sağlayan Ticimax’in CEO’su Cenk Çiğdemli, “Ticimax olarak şirketlerin satışlarını internete taşımaları için büyük arge yatırımları yapıyoruz, e-ticaret ve e-ihracat ile ürünlerini dünya ya satmaları için gerekli tüm altyapıları sağlıyoruz. Neredeyse Türkiye’nin yüzde 25 ‘nin e-ticaret ve e-ihracat altyapısını biz
sunuyoruz. Bunu ekonomik, kolay, hızlı ve güvenli şekilde yapabilmeleri için altyapımızı ve kendimizi her gün geliştiriyoruz. Aynı zamanda onlara, bu büyük pazarda rakiplerinden geri kalmamaları için 7/24 destek ve hizmet veriyoruz. Bu noktada bize destek olan Radore Veri Merkezi ‘nin payı oldukça büyük. Böylesine büyük bir trafiği Radore ile karşılıyor ve müşterilerimize kesintisiz hizmet veriyoruz. Bunun dışında işletmelerin dijitalleşmesi için, internetten satışın faydalarını bu pastadan bir an önce pay alabilmeleri için de farkındalık yaratmaya çalışıyoruz” dedi. 7/24 hizmet sunan operasyon merkezinde, deneyimli ekibiyle hizmet veren Radore, KOBİ’lerin ihtiyaçları doğrultusunda sunduğu özelleştirilebilen veri merkezi çözümleriyle, doğru BT altyapısının kurgulanması için yardımcı oluyor.
Konteyner yapısı giderek öne çıkacak! NetApp, 2019 yılı için öngörülerini açıkladı. Yapay zeka, IoT, konteynerleşme ve sunucusuz teknolojilerle BT kaynaklarının değişimi, hibrit ve çoklu bulut konularında NetApp’ın öngörülerini değerlendiren NetApp Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı, “2018, iş dünyası ve teknolojideki trendlerin ortak konularla nasıl birbiriyle ilişkili
olduğunun öne çıktığı bir yıl oldu. 2019’da da bunun etkilerini görmeye devam edeceğiz. Örneğin; geliştirmenin (devops), veri yönetiminin, uçta, merkezde ve bulutta uygulama ve hizmetlerin sunulmasının merkezinde yapay zeka yer alacak. Ayrıca, konteynerleşme ve uçtaki IoT cihazlarının giderek daha akıllı hale gelmesi de önemli”
dedi. 2019’da dijitalleşme ve teknoloji alanında NetApp’ın öngörüleri şöyle: 1. Yapay zeka, açılışı bulut ortamlarında yapacak: Gelişme döneminde olan yapay zeka teknolojileri, büyük çoğunluğu genel bulutlarda olacak devasa miktardaki veriyi işleyecek. 2. IoT: Uç cihazlar daha akıllı, gerçek zamanlı
olarak işleme ve uygulama kararlarını alabilir hale gelecek. 3. Kolaylık tercih sebebi: Daha sade BT hizmetlerine yönelik ihtiyaç, sürekli olarak BT kaynaklarının izole edilmesini ve veri hizmetlerinin yayılarak metalaşmasını hızlandıracak. 4. Çoklu buluta yönelik tasarımlar bir çözüm olacak: Hibrit ve çoklu bulut,
büyük ölçekli kurumların standart BT mimari yapıları haline gelirken diğer kurumlar tek bulut sağlayıcısının sadeliğini ve istikrarını tercih edecek. 5. Konteynerin yükselişi: Konteyner tabanlı bulut orkestrasyonu gerçek anlamda hibrit bulut uygulamalarının geliştirilmesini mümkün kılacak.
e-sporun yıldızları Türkiye’den çıkacak Dünyanın en rekabetçi e-spor turnuva platformu FACEIT’in Türkiye ayağı, Turkish Stars League (TSL) adıyla hizmete açıldı. Düzenli lig yapısı ve aktif turnuva sisteminin yanı sıra, özellikle küçük ve genç yaşta oyunseverler için güvenli oyun ortamı sunan TSL, profesyonel e-spor oyuncuları yetiştirecek bir akademi işlevi görecek. Platformun kurucu ortaklarından, kendisi de profesyonel
bir e-spor oyuncusu olan Özgür Alagül, Türkiye’de bir e-spor oyuncusunun yıllık kazancının 100 bin dolar seviyesinde olduğunu belirtirken, Turkish Stars League’in profesyonel oyuncu yetiştirme misyonunun altını çizdi. Londra’da 2012’de kurulan FACEIT’in Türkiye ayağı olan TSL, düzenli lig yapısını hızlı ve güvenli bir şekilde oyunseverlere sunmayı hedefliyor. Özgür Alagül,
İlker Karaş, Mehmet Sinan İğci ve Hamza Sönmez tarafından kurulan platform, Türkiye’de Counter Strike: Global Offensive ve PUBG oyunlarını destekliyor. Projenin destekleyenleri arasında MSI ve ViewSonic yer alıyor. Oyunculara yönelik donanım ve nakit para ödüllü etkinliklerin desteğini sağlayan bu iki firmanın yanına yeni firmalar da ilerleyen zamanda eklenecek.
Her ay oyuncuların gelişimi için ViewSonic 1on1 Series ve MSI 1on1 Dragon
Challenge isimli özel etkinlikler de TSL içinde yer alacak.
Reyonlar teknoloji ile pırıl pırıl oluyor! Zebra’nın Gıda Etiketi (Food Safe Card) çözümleri, Bilgi A.Ş. rehberliğinde Sarıyer Market zincirinde yerini aldı. Hedef ise kurumsal işlerliği pekiştirirken, tüketicilere en doğru ve sağlıklı bilgileri vermek oldu.
Türkiye’de ‘ilk’ olma farkı Sarıyer Market bir aile şirketi ve Sarıyer Market Sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Korkmaz’ın vurguladığı gibi, her zaman yeniliğe açık ve vizyonu geniş bir firma olarak çalışmalarını yürütüyor. İstanbul’un her noktasına yayılmaktan ziyade, A ve A+ olarak kurgulanan müşteri yapısına uygun yayılımı hayata geçirdiklerini ifade eden İhsan Korkmaz, kendilerini daha ileri götüreceğine inandıkları her yeni teknolojiyi detaylı biçimde inceleyip, imkanlar paralelinde market zincirinde konumlandırmaya önem verdiklerini vurguladı. İhsan Korkmaz, Zebra’nın üstün teknolojisini tercih ederek yatırımda izledikleri süreci şöyle anlattı: “Türkiye’de Zebra teknolojilerinin temsilcisi olan Bilgi A.Ş.’nin yetkin ekibi bize bu yapıyı tanıttı. Böylece biz de bu teknolojiyi marketlerimizde uygulamaya geçirdik. Bu yatırımla reyonlarımız daha şık hale geldi. Bu çözüm gıda sertifikasına uygun olduğu için doğal olarak Avrupa’da yaygın biçimde kullanılıyor. Biz de bu uygulama ışığında bilfiil kullanıyoruz ve Türkiye’de ilk defa bizim kullandığımızı da açıkça söyleyebilirim.” En doğru çözüm reyonda yerini aldı Cihaz, yazılım ve uygulama alanında çözümleri ile küresel bir odak noktası olan Zebra’nın söz konusu gıda etiketinin perakendecilere sağladığı avantajlarda önceliğin hijyen olduğunu vurgulayan Orhan Ataç ise şu detayları paylaştı: “Avrupa Gıda Etiket Yönetmeliği’ne göre, gıda ile temas eden etiketlerin gıdaya uyumlu olması gerekiyor. Ama Türkiye’de halen maalesef birçok satış noktasında
elle yazılan ve boyası gıdalara bulaşan etiketler kullanılıyor. Kullanılan bu eski tip kağıt etiketlerin üzerlerinde ne yazdığı okunmuyor. Bazı perakende noktaları ise kaset tipi etiketlikler kullanıyor ve bunların da içlerinde bakteri birikiyor. “Zebra Food Safe Card” çözümü ise tüm bu olumsuzluklara son veriyor. Net okunur, ürünlerin içeriğine dair bilgilerin net biçimde yer aldığı en doğru çözüm de bu.” “Müşterilerimiz her şeyin en iyisine layıktır” diyen İhsan Korkmaz, “Bu yatırımla tüm ürünlere dair bilgiler terazi kodu kartların arkasında mevcut ve çalışanlarımız da bu bilgiler ışığında müşterilere net, hatasız bilgiler veriyor. Pırıl pırıl ve sağlıklı reyonlar öne çıkıyor ve müşterilerimiz de memnuniyetlerini dile getiriyor” bilgisini verdi.
Zebra Technologies ID Solutions Doğu Avrupa Satış Direktörü Ediz Ünsal: ISEGA onaylı Gıda Etiketi Çözümü Zebra Techonologies ID Solutions Doğu Avrupa Satış Direktörü Ediz Ünsal: “AB Tüketiciler için Gıda Bilgi Yönetmeliği No 1169/2011 uyarınca, anında tüketim için ambalajsız ya da yerinde ambalajlanan gıda hizmeti veren tüm kuruluşlara, AB tarafından açıklanan 14 ana alerjeni içeren tüm maddeleri tüketiciye bilgilendirme zorunluluğu getirildi. Her bir ürün veya yemeğin içerdiği alerjenleri menü, karatahta ya da ürün bilgi kartı gibi bir formatta listelemeleri veya bu bilginin çalışanlardan alınabileceğini belirtmeleri gerek. Ayrıca, eğer istenirse gösterilmek üzere detaylandırılmış yazılı bir versiyonu da hazır tutmaları
gerekli. Zebra Technologies tarafından Gıda Güvenliği için hazırlanan Kart Çözüm Sistemleri tüm bunları birkaç hızlı ve kolay adımda sağlıyor. Özel olarak üretilen plastik kartlarla, tüm gerekli bilgileri bir arada bulundurmak, hem de bunu 10 saniyeden kısa bir sürede yapabilmek Zebra Technologies çözümü ile mümkün. Kartlarımız 10/201 numaralı AB Komisyon yönetmeliği (14 Ocak 2011 değişiklikleriyle birlikte) doğrultusunda test edilmiştir, tüm kart yazıcı şeritlerimiz (ribbon) EC 1935/2004 ile uyumludur ve hepsi gıda güvenliği kartlarında kullanılmak üzere ISEGA tarafından onaylanmıştır.”
Bilgi A.Ş. Yönetici Ortağı Yasin Ece: “ERP ile entegre çalışan bir mimari” “Önceliğimiz; müşterilerimizin iş süreçlerini kolaylaştırırken, iş sürekliliğini garanti altına almalarına destek sunmak. Zebra Technologies gibi alanında dünya devi olan teknoloji markaları ile perakende sektörünü buluşturuyoruz. Sarıyer Market, müşterilerine hijyeni ve doğru bilgileri sunabilmek adına Avrupa’da yasalarla zorunluluk haline getirilmiş olan Gıda Sertifikalı Etiket uygulamasını hayata geçirmek istedi. Öncelikle marketin ERP sistemlerine entegre çalışan Zebra kart baskı cihazlarını kendilerine sunduk. Bu kart baskı cihazları terazi
sistemleri ve mobil terminallerle de entegre çalışarak etiketlerin basılmasını sağlıyor. ERP’den yapılan fiyat değişiklikleri kart baskı cihazlarına yansıyor ve fiyat değişiklileri de birebir görüntülenerek, mağazadaki taze ürün reyonlarına entegre ediliyor. Zebra mobil bilgisayarlarımız sayesinde ürünler okutularak baskı cihazlarından alınan çıktılar da mağazada ilgili bölümlerde yerini alıyor. Ayrıca, fiyat değişiklikleri terazi sistemimize gönderildiği anda yine baskı cihazlarımızdan çıktısı alınarak, mağazada ilgili reyonda yerini alıyor.”
advertorial
Kurumsal misyonu ‘dünyada en son teknoloji ürünlerini Türkiye’deki perakendecilerle buluşturmak’ olarak belirleyen Bilgi A.Ş., bu kapsamda alanında bir dünya devi olan Zebra Technologies’in iş ortaklarından biri. Sarıyer Market’in Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Korkmaz’ı kendileri için müşteriden çok daha fazlası olarak tanımlayan Bilgi A.Ş. Yönetici Ortağı ve Genel Müdürü Orhan Ataç, “Kendisiyle bir görüşmemizde bize uzun zamandır marketlerinin özellikle gıda ile temas eden bölümlerinde hijyenik bir etiket çözümü arayışı içinde olduğunu, Avrupa’daki örnekleri incelediğini, benzer biçimde müşterilerine hak ettikleri bir doğru sergileme yapmak istediğini belirtmişti. Biz de kendilerini, bu alanda küresel bir dev olan Zebra’nın Food Safe Card çözümleri ile tanıştırdık” bilgisini verdi. Sarıyer Market’te bu uygulama sayesinde yazıcının bağlı olduğu bilgisayardan yapılan fiyat değişiklikleri tek tuşla baskıya gönderiliyor. Öncesinde ise ürünlere göre tasarımları yapılmış ve tüm içeriği girilmiş etiketlere çift taraflı baskı gerçekleşiyor.
14
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
Parada dijital alternatifler yükseliyor Türkiye’nin ilk, dünyanın ise dördüncü kripto para alım satım platformu BtcTurk tarafından İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliği ile hazırlanan ‘Türkiye Pazarında Bitcoin’i Anlamak’ araştırmasının sonuçları yayınlandı. Araştırma; 1555 yaş aralığında bireysel ve kurumsal katılımcılar, fikir önderleri ile kamu ve özel sektör çalışanlarından oluşan
toplam 379 kişi üzerinde ve 5 odak grup çalışması ile yapıldı. Araştırma ile ilgili değerlendirmede bulunan BtcTurk CEO’su Özgür Güneri, “Ülkemizde bu konuyla ilgili bir veri tabanı maalesef yok. Küresel çalışmalar içinden Türkiye’ye ait verilere ulaşmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde daha detaylı veriler elde etmek üzere araştırmalara devam
edeceğiz. Sektörün buna çok ihtiyacı var” dedi. Araştırmaya göre; Türkiye bankacılık sektörüne ve TL’nin geleceğine güven, memnuniyet ve beklenti üst seviyede. Bitcoin kullanıcısı olanlar ise olmayanlara göre Türkiye ekonomisine yüzde 30 daha çok güveniyor. Bitcoin kullanıcıları; ekonomiyi önemseme ve değerlendirmede ekonomik büyüme, milli gelir, iç borç, enflasyon ve döviz kuru
üzerinden hareket ederken, kullanıcı olmayanlar ise daha çok sayıda göstergeye odaklanıyor. Türkiye geneli geleceğin mevcut durumdan daha iyi olacağına inanırken, bu durum 42-54 yaş arasında en üst seviyeye yükseliyor. Yatırım araçlarında katılımcıların aklına ilk olarak altın ve döviz gelirken, her dört kişiden biri de Bitcoin cevabını veriyor. Bitcoin’le ilgili bilgi seviyesi ise kullanım sıklığından daha düşük.
Bitcoin kullanıcılarının tasarruflarında döviz ve altın hesabı ön plana çıkarken, Bitcoin kullanmayanların TL ile tasarrufu tercih ettiği görülüyor. En çok güven duyulan yatırım aracı altın olurken, onu TL, avro ve dolar izliyor. Bitcoin’e ilgide artış gözlemlenirken, gelecekte kullanım eğiliminde Bitcoin, hisse senedi ve devlet tahvilinden önce geliyor. İnternette işlem yaparken hep dikkatli olunması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 61. Her beş kişiden biri ‘internette yer alan bilgilere güvendiğini’ dile getiriyor. Kişisel Veri Koruma Kanunu’nun (KVKK) bilinirliği yüzde 39 olurken, bu oran Bitcoin kullanıcıları ve kullanıcı olmayanlar arasında da değişmiyor. Her üç kişiden biri ise KVKK’nın veri güvenliği açısından olumlu sonuçlar doğuracağını, bu konuda eğitim almaları gerektiğini düşünüyor. Bitcoin kullanıcıları, sırasıyla en çok banka sitelerine ve e-Devlete güven duyarken, Bitcoin kullanmayanlarda e-Devlet’e güven ise ilk sırada yer alıyor. Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu kripto parayı ‘sanal para’ ve ‘internet parası’ olarak tanımlarken, sadece yüzde 12’sinin aklına Bitcoin geliyor. Bitcoin’in arkasına herhangi bir kişi ya da ülke olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 81. Araştırmaya katılanların yüzde 13’ü Bitcoin’in ABD’ye ait olduğunu düşünürken, onu sırasıyla Çin, Rusya ve İngiltere izliyor. Bitcoin, yüzde 75 ile en çok bilinen kripto para markası olurken, onu yüzde 35 ile Bitcoin Cash, yüzde 26 ile Ethereum izliyor. Bitcoin’de işlem yapan kullanıcıların fiyatla ilgili düşüş beklentileri azalırken, Bitcoin alıp-satmayanların sadece yüzde 20’si düşüş bekliyor. Katılımcılarının yarısının Türkiye’de kripto paralara ilişkin hukuki bir mevzuatın olup olmadığına dair fikri yok. Dünyada olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 24 iken, Türkiye içinse bu oran yüzde 16.
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
15
‘Dijital Teknoloji Geliştiriciler’ için güçler birleşiyor gücünün geldiğini söyledi. Sabancı Üniversitesi Davranış Analitiği ve Görselleştirme Laboratuvarı Direktörü Prof. Dr. Burçin Bozkaya, üniversite olarak Türkiye’nin dünyadaki teknolojik gelişmelere ayak uydurabilmesi ve geleceğin yapay zeka yöntem ve uygulamalarını hem üreten hem de aktif kullanan veri bilimci bir nesli yetiştirebilmesi için farklı seviyelerde çeşitli eğitim ve araştırma programları başlattıklarını kaydetti.
Dijital yatırımlarla ekonomisini geliştirmiş ülkelerle rekabette güçlü bir konuma gelmek için en önemli unsur dijital zekalar olarak adlandırabilecek yetişmiş yetenek gücüne sahip olmak. Bu alanda var olan eksiği gidermek ülkemiz için en önemli çözülmesi gereken konuların başında yer alıyor. TBV ile SAS yaptıkları işbirliği ile sosyal sorumluluk yaklaşımı çerçevesinde; Türkiye Dijital Zekasıyla Kalkınacak sloganıyla “Dijital Teknoloji Geliştiriciler”
projesi kapsamında işbirliği yapacaklar. TBV Başkanı Faruk Eczacıbaşı, projeye ilişkin Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşümü desteklemek ana misyonu ile gerçekleştirdikleri işbirliklerine bir yenisini daha eklediklerini belirterek, “Nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi çalışmalarına hiç beklemeden başlanılması gerekiyor. Üniversiteler, kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yürütülecek çalışmamızın etkin
ve kapsayıcı olması çok önem taşıyor” dedi. SAS Türkiye ve Orta Asya Bölgelerinden Sorumlu Genel Müdürü Tayfun Topkoç, “Türkiye’nin daha refah bir ülke haline gelmesi ve rekabette öne çıkması için şimdinin ve geleceğin ihtiyacı olan, teknolojinin gelişimi ile ortaya çıkan yeni meslek alanlarında yetişmiş insan açığının bir an önce kapatılması gerektiğine inanıyoruz. Bu kapsamda
TBV ile başlattığımız proje ile SAS’ın hali hazırda Boğaziçi ve Sabancı üniversiteleri başta olmak üzere Türkiye’nin önemli eğitim kurumları ile paylaştığı bilgi birikimini daha fazla kişiye ulaştırmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Boğaziçi Üniversitesi Analitik ve İçgörü Araştırma Merkezi Direktörü Hüseyin Sami Karaca ise veri analitiği konusunda en önemli ihtiyaçların başında bu alanda yetkin yetişmiş insan
Dijital Teknoloji Geliştiriciler kimler olacak? Proje kapsamında ilk olarak üniversite mezunu profesyonellere ulaşılması hedefleniyor. Yeni mezun olmuş gençler, birkaç yıllık tecrübesi olan ve kendisini geliştirmek isteyenler veya kariyer değişikliği yapmak isteyenler bu eğitimlerden faydalanarak, yepyeni ve başarılı bir kariyer yolculuğuna adım atabilecekler. Buna paralel olarak ikinci hedef kitleyi hali hazırda üniversitede eğitim alan gençler oluşturuyor. Son olarak, ilk ve orta öğretim kurumlarındaki öğrencilere de ulaşmak hedefler arasında yer alıyor.
Bulutta işbirliği, yedekleme fırsatı ile geldi Bütünleşik iş sürekliliği çözümleri sunan Clonera, altyapısında Veeam Cloud Connect teknolojisinin kullanıldığı bulut veri yedekleme çözümünü ücretsiz sunacak. 13 Şubat’ta düzenlenen basın toplantısı
ile tanıtılan kampanya ile şirketler, verilerini bulut tabanlı yedekleme hizmeti ile ücretsiz bir şekilde yedekleyebilecekler. Dijital dönüşümün şirketlerin varlığını ve geleceğini belirlediğine dikkat çeken
Clonera Genel Müdürü Evren Ballı, herhangi bir sebeple yaşanacak iş kesintilerinin, şirketler için maddi zararın dışında itibar ve müşteri kaybına da sebep olacağını hatırlattı. Clonera Ürün Müdürü Erdem Sarı ise
Clonera’nın sunduğu bulut yedekleme kampanyasının, şirket sistemlerinin bulunduğu ortam dışında, farklı bir lokasyona yedekleme kuralını gerçekleştirmek için sundukları bir hizmet olduğunu söyledi. Sarı,
“Veeam ile gerçekleştirdiğimiz bu kampanyadan müşterilerimizin tamamen ücretsiz yararlanmalarını ve bu sayede bulut yedeklemenin faydalarını deneyimlemelerini amaçlıyoruz” vurgusunu yaptı.
Innova çözümleri dünyaya sesleniyor Yüzde 100 yerli mühendislikle geliştirdiği ürün ve çözümleri ile Innova, uçtan uca çözüm yaklaşımı ile geliştirdiği ve Kiosk Innova markası ile sunduğu yazılım, donanım ürünleri ile servis süreçlerini içeren çözümlerini, Amsterdam'da düzenlenen ISE Fuarı’nda tanıttı. Sistem entegrasyonu alanında Avrupa’nın en büyük fuar ve zirve organizasyonu olup, 5-8
Şubat arasında düzenlenen etkinlikte sergilenen Digital Signage yazılımı DS Suit’in DS Analytics uygulaması da katılımcıların ilgisini çekti. Innova DS Suit ürünü, kurumların ve markaların reklam, duyuru, bilgilendirme ve yönlendirme amaçlı içeriklerini, tek merkezden yöneterek mekân ve ihtiyaca göre özelleştirebilmelerini sağlıyor. Innova’nın DS Suit
çözümü için geliştirdiği kapsamlı eklenti paketi DS Analytics ise ekran karşısındaki kişilere ortamdan alınan sıcaklık, nem, ışık koşullarına ve hava durumu verilerine göre farklı içeriklerin sunulabilmesini sağlıyor. Platform bağımsız bir yazılım çözümü olan DS Suit, web tabanlı yapısıyla bulut veya atanmış sunucu ortamlarında kullanılabiliyor. Ekranların
uzaktan kolayca yönetilmesini sağlayan DS Suit, sensör ve kamera entegrasyonu ile izleyici profiline göre yayın olanağı sunuyor. DS Suit çözümü sayesinde kurumlar ve markalar mesajlarını hedef kitlelerine, doğru zamanda, doğru içerik ile etkili bir şekilde iletebiliyor. Digital signage sistemlerine yönelik yayın yönetimi, yayın planlama ve içerik
tasarımı desteği de sunan Innova, böylece kurumların içeriklerini en doğru biçimde tasarlayıp yönetebilmelerini sağlıyor. Oda rezervasyon uygulamalarına entegre çalışan DS Suit Toplantı Odası çözümü ürünü ise toplantı zamanlama, konu ve katılımcı bilgileri ile raporlama özellikleri sayesinde toplantı odalarının verimli bir şekilde kullanılmasını sağlıyor.
16
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
Sanayinin gelecek haritası WIN Eurasia’da çiziliyor Deutsche Messe’nin Türkiye ofisi Hannover Fairs tarafından, Endüstri 4.0 çatı başlığı altında düzenlenen WIN Eurasia Fuarı, 14 – 17 Mart günlerinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek. 360 derece imalat sanayiinin buluşma noktası olan fuar, TÜSİAD, TİM ve ENOSAD işbirliği ile sanayinin geleceğine ışık tutacak. Geleceğin sanayii ve teknolojisinin tartışılacağı, yol haritasının belirleneceği konferans, panel ve forumlar da fuarla eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek. Sac işlemeden metal şekillendirme
teknolojilerine; otomasyon hizmetlerinden elektrik ve elektronik ekipmanlara; hidrolik ve pnömatikten tesis içi lojistiğe kadar geleceğin fabrikaları için ihtiyaç duyulan tüm eko-sistem ziyaretçilerle buluşacak. WIN Eurasia 2019’u Türkiye sanayicisinin ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırdıklarını ve fuarın Türkiye sanayisinin uluslararası alanda gücünü göstermesi açısından önemli bir organizasyon olduğunu vurgulayan Hannover Fairs Turkey Fuarcılık Genel Müdürü
Alexander Kühnel, şunları ifade etti: “Türkiye, ihracatçı KOBİ’lerin hızlı ve çözüm odaklı üretim anlayışıyla, uluslararası ticarette yıldızı parlayan bir ülke. WIN Eurasia ile yerli ve milli firmalara, ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere CIS ülkelerinden Afrika’ya kadar geniş bir katılımcı ile buluşacakları önemli bir platform sunuyoruz. Yurtiçinde yerli ürün kullanımını destekleyici etkinliklerin yanı sıra, Türk markalarını B2B görüşmeleriyle açılmak istedikleri hedef pazarlarla
buluşturacağız. Sektörün önde gelen ulusal ve küresel kuruluş ve derneklerinin de büyük desteğiyle Türkiye sanayisine daha fazla katma değer ve işbirliği sağlayacak bir fuara imza atacağız.” “Geleceğin Parçası Ol” sloganıyla en yeni teknolojilerin görücüye çıkacağı fuar, Metalworking Eurasia, SurfaceTechnology Eurasia, Welding Eurasia, IAMD Eurasia, IES Eurasia ve CeMAT Eurasia katılımcı ve ziyaretçilerini Endüstri 4.0 konsepti altında tek çatı altında bir araya getirecek.
Sanayiye Değer Katan Projeler de ödüllendirilecek! Hannover Fairs Turkey’in, ENOSAD işbirliği ile bu yıl ilk kez WIN Eurasia bünyesinde “WINOVATION” yarışması düzenlenecek. Yarışmada ürün, hizmet, tasarım, teknoloji, teknik altyapı, çözüm, iş modeli, organizasyon ve sosyal çevre gibi konu başlıkları altında teknik inovasyon ağırlıklı, özgün tasarımlı projeler ödüllendirilecek. 14 Mart 2019 tarihinde fuar kapsamında düzenlenecek törende birinci gelen projeye ise bu desteklerin yanı sıra 1 – 5 Nisan tarihleri arasında Deutsche Messe’nin Almanya’da düzenleyeceği Hannover Messe Fuarı için gidiş-dönüş uçak bileti ve 3 günlük ücretsiz konaklama imkanı sağlanacak.
İş dünyası WIN Eurasia’yı destekliyor Ticaret Bakanlığı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve KOSGEB desteği ile organize edilen WIN Eurasia Fuarı, MAKFED, İSDER, ENOSAD, AKDER, ETMD, MAİB gibi sektörün önde gelen kurum ve kuruluşlarının işbirliğinde düzenleniyor. Devlet destekli Alım Heyeti Programları çerçevesinde birçok ülkeden uluslararası delegasyonların ağırlanacağı fuarda, ikili iş görüşmeleri programı yeni iş bağlantılarının önünü açacak. İhracata değer katmayı ve yeni pazarlara açılmayı hedefleyen imalat sanayiinin önde gelen birliklerinin yöneticileri de destek verdikleri WIN Eurasia’nın tanıtımı toplantısında hazır bulundu. Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği Başkanı Dr. Hüseyin Halıcı, Makine İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Özkayan, Akışkan Gücü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı M. Semih Kumbasar, Elektrik Tesisat Mühendisleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Cemaloğlu ile İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ender Akbaytogan birer konuşma yaptılar. Birlik başkanları konuşmalarında imalat sanayisinin 2019 hedefleri hakkında bilgi verdi.
Üreıiııen Veri İopİııı
İİĞ
ĞİKİİR BAĞĞĞĞĞĞ Kozıeıik İİİİ
İeksıiİ
Gııı
İRP
Oıoıoıiv
İıİıııı
Ğıvunıı Ğınıyi
İİekırik İİekıronik
İıkine Progrııİııı Gınnı Chırı
KALİİİİİİİİİİİİ DİPO İİİİİİİİ
PLC
KALĞP / İAKĞİ İİİİİİİİ
BAKĞİ İİİİİİİİ
İobiİyı
Pİısıik
İıkine RAPORLAİA XXX JMFUJTJNZB[JMJN DPN
18
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
Yapay zeka, tüm sisteme şekil veriyor
İş ve sosyal yaşantının her alanına girmeye başlayan yapay zeka konusundaki tüm gelişmeler TRAI tarafından masaya yatırılacak. Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI) Kurucusu Halil Aksu, iş yapış şekilleri ve süresini, Ayhan Sevgi bildiğimiz iş tanımlarını ve hatta organizasyon yapılarını değiştiren yapay zeka teknolojilerinin iş dünyasının kurallarını yeniden yazdığını aktardı. 14 Mart’ta Uniq İstanbul’da gerçekleştirecek ikinci Yapay Zeka Zirvesi’nde bu konuları ele alacaklarını ifade eden Halil Aksu, “Zirvede yapay zeka teknolojilerinin iş modellerinde nasıl kullanıldığından, bu alandaki başarılı örneklerine, şirketlerin yapay zeka teknolojilerini kullanarak hangi problemi, hangi verilerle, hangi algoritmalarla çözülebileceğini, müşterilere nasıl değer katılabileceği gibi önemli detaylar uzmanlar tarafından ele alınacak” dedi. Halil Aksu, sorularımızı yanıtladı. Yapay zekanın gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Harika görüyorum. 21. yüzyılın işletim sistemi olacağını düşünüyorum. Girmeyeceği hiçbir eşya, hiçbir sektör, hiçbir yaşamsal alan kalmayacak. Bizim tabirimizle ‘er ya da geç her şey akıllı hale gelecek’. Her şeyle konuşabilir hale geleceğiz. Akıllı olmayan cihazlara ‘aptal’ gözüyle bakacağız. Apple Siri 2011 yılında hayatımıza girdi. Amazon Echo cihazı 2014 yılında piyasaya sürüldü. Arçelik 2017 yılında Türkçe konuşan Asista’yı hayatımıza kattı. Pek yakında sesli asistanlar sıradan bir arayüz olacaklar. Asansörde bile... Görüntü işlemenin gelişimi müthiş oldu. Bu sayede otonom araçlar, kalite kontrol, kasiyersiz mağaza deneyimleri, otonom envanter, akıllı robotlar, sahibini takip eden dronlar ve daha onlarca yüzlerce farklı uygulama alanı. Evrimdeki ‘Cambrian patlama’ gibi... Özellikle müşteriye doğrudan temas eden sektörler ve şirketler deneyimi mükemmel hale getirmek için, ışık hızında ve kesintisiz hale getirmek için, büyük veri, gerçek zamanlı hesaplama ve yoğun bir şekilde yapay zeka algoritmaları
kullanılacak. Aynı şekilde operasyonel mükemmellik için ve özellikle Endüstri 4.0 bağlamında yapay zeka en önemli teknolojik açılımı sağlayacak. En önemli verileri gerçek zamanda en etkin algoritmalar ile hesaplayabilen ve otonom aksiyonlara dönüştürebilen kurumlar, rekabette üstünlük kazanacaktır. Yapay zeka ayrıca daha önce mümkün olmayacağını düşündüğümüz hizmetleri ve iş modellerini mümkün hale getirmektedir. Otonom araçlardan kasiyersiz (otonom) mağazalara kadar, karanlık (otonom) fabrikalardan robotlu (otonom) otellere kadar pek çok yenilik önümüzdeki yıllarda peyderpey karşımıza çıkacaktır. Bu gelişim, önümüzdeki süreçlerde teknoloji ve iş dünyasını nasıl etkilemeye devam edecek? En büyük etki yetenek açığıdır. Yapay zeka ve veri bilimi konusunda yetenek yetiştirebilen, bulabilen ve tutabilen, avantajlı olacak. Bu yetenekleri geliştiremeyen, çok hızlı bir şekilde geri kalacak, edilgen hale gelecek. Büyük veri miktarlarını hızlıca ve defalarca hesaplayabilmek için, GPU donanımlı bulut tabanlı büyük ve ölçeklenebilir sistemlere ihtiyaç var. Bunları pek kimse kendi bünyesinde kuramayacak veya büyük yatırım yapması gerekecek. Bunun yerine bulut hizmet sağlayıcılarından yararlanmak çok daha mantıklı olacaktır. Tüm teknolojik çözümlerde müşteriler ‘akıl’ arayacakladır. Artık işiniz ve sektörünüz ne olursa olsun ister güvenlik ister uygulama ister depolama, her şeyin içinde yapay zeka olması arzu edilecek, rekabeti bu özellikler belirleyecektir. Hangi alanlarda ağırlıklı olarak bu teknoloji daha fazla uygulanır olacak? Yapay zekanın dokunmadığı, içine girmediği hiçbir alan, sektör, şirket, süreç, iş modeli kalmayacak. Her sektörün oyun kuralları yeniden yazılacak. Kuralların yazım sürecine aktif katılan şirketler masanın başında oturacaklar. Bu masada oturamayanlar, çok zorlanacaklar. Doğal dil işlemenin çok başarılı
hale gelmesi sayesinde Chatbot ve sesli asistanlar çok hızlı bir şekilde yaygınlaşacak. Çünkü çok doğal bir yetimize hitap ediyorlar. Konuşma ve dinleme kabiliyetimiz. Çok konforlu... Robotlar (özellikle yazılım robotları, yani RPA) çok hızlı bir şekilde yaygınlaşacak. Angarya, rutin, manüel, katma değeri düşük ve bu işe uygun olan süreçlerin tümü bu tür robotlara havale edilecek. Bu da iyi bir şey. İnsanlarımızı daha faydalı işlerde değerlendirelim. Tehlikeli ortamlar, zehirli ortamlar, yerin altında, sıkıcı işler ve benzeri alanlarda ileri otomasyon, fiziki robotlar, görüntü işleme, dronlar gibi teknolojiler insanlara destek olacak, gerekli verileri üretecek, insanlar daha çok karar veren, sorgulayan, çözüm üreten taraflarda yer alacak. Bu da güzel bir gelişme değil mi? Tabii ki aynı zamanda güvenlik ve savunma alanında da yapay zeka ve robotlar çok önemli görevler üstlenecekler. Siber güvenlik, siber taarruz, ekonomik ve ticaret savaşları, piyasaları manipüle etmek veya finansal işlemler yapmak, medya ve sosyal ağlarda haber üretmek, kitleleri yönlendirmek, toplumsal tasarım yapma gayretleri de yapay zeka ile yepyeni boyutlar kazanacak. Yapay zeka konusunda Türkiye’nin resmini çekebilir miyiz? Bu konuda avantaj ve dezavantajlarımız neler? Türkiye’nin dünyadaki ekonomik, toplumsal ve siyasi gerçekleri neyse, yapay zeka alanında da kabaca bu seviyededir. Yani orta sahalarda seyretmektedir. Gelişmiş ve lider ülkelerin hemen arkasında, hızlı gelişmekte ülkelerin arasındayız. Mayıs 2017’de Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifini başlattık. İlk başladığımızda 25 yapay zeka girişimi vardı. Bugün itibariyle 75 yapay zeka girişimi bulunmaktadır. Bunların çoğu son derece başarılı, özgün çalışmalar yapıyor, gelir elde ediyor, yatırım alıyor ve hızlıca büyüyor, hatta hizmet ve teknoloji ihracatı yapıyorlar. Özel sektörde yapay zeka farkındalığı iki sene evvel zayıf veya genel kültür noktasında
Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI) Kurucusu Halil Aksu iken, bugünlerde oldukça somut tecrübeler kazanılmış, projeler realize edilmiş, ekipler kurulmuş ve yarışmalar düzenlenmektedir. Ülkemizin üniversitelerinde 2017’de 3 – 5 veri bilimi ve yapay zeka master programı var iken, bugünlerde onlarca bulunmaktadır, kapasitesi ve olgunluk seviyesi hızlıca gelişmektedir. Sanayi üniversite iş ortaklıkları kurulmaya başlandı, meyve vermeye başladı, yeni yetenekler yetişmekte, makaleler yazılmakta, Ar-Ge teşvikleri alınmaktadır. Gelecekhane ve TRAI’nin bu konudaki çalışmaları ve hedefleri konusunda bilgi verebilir misiniz? Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifinin iki temel amacı vardır. Birincisi ülkemizdeki yapay zeka farkındalığını artırmak, 7’den 70’e. İkinci amacımız da yapay zeka ekosistemini geliştirmek. Bunun için olabildiğince herkesi herkesle tanıştırmaya çalışıyoruz. Bolca içerik üretiyor, etkinlik düzenliyoruz. GelecekHane olarak dijital dönüşüm stratejileri ve yol haritaları geliştiriyoruz. Bankacılıktan sigortacılığa, perakendeden üretim sektörüne kadar ülkemizin pek çok lider şirketinde çok önemli danışmanlık projeleri yürütüyoruz. Bu şirketlerin dijital dünyaya taşınmaları konusunda yardımcı oluyoruz. Yapay zeka alanında şirketlere özellikle yol göstermek, nereden başlayabileceklerini ve özellikle hangi problemlerini
nasıl çözebileceklerini tarif ediyoruz. Gerekli çözüm ortakları ile tanıştırıyoruz. Nasıl organize olabileceklerini kurguluyoruz. Bu dönüşümden azami katma değer elde etmeleri için yol gösterici oluyoruz. TRAI Türkiye Yapay Zeka Zirvesi, bu doğrultuda nasıl bir boşluğu dolduracak? Katılımcılar zirvede ne tür içerikler bulacak? Kaç tane finansal türev ürünü tanıyorsunuz? Kaç sosyal medya kanalı ve paylaşım yöntemi biliyorsunuz? Kaç adet yönetim metodu duydunuz? Şirket satın almaları, pazarlama, finans, bütçe, yönetim, liderlik ve benzeri konusunda herkesin külliyatı çok gelişti. Peki. Kaç tane yapay zeka algoritması biliyorsunuz? Veriden fiili katma değer nasıl elde edilmektedir? Yapay zeka gerçekten ne kadar gelişti? Hangi şirketler hangi problemlerini nasıl çözmüşler. Merak ettiniz mi? Türkiye Yapay Zeka Zirvesinde 14 Mart’ta tüm bu sorulara yanıt vereceğiz. Algoritmaların Liderleri buluşuyor. Çözümlerini ve nasıl yaptıklarını anlatacaklar. Ne tür bir katma değer elde ettiklerini paylaşacaklar. Türkiye’nin en başarılı yapay zeka girişimleri yer alacak. Dünyanın teknoloji devleri son gelişmeleri paylaşacak. Ayrıca pek çok aktivite ve çalıştay düzenlenecek. Özetle yapay zeka ile ilgili çok zengin bir şölen gerçekleşecek.
Kompakt Dizayn ile Para Tasarrufu
Uzaktan İzlenebilir ve Yönetilebilir
Her İşletmeye Uygun Yüksek Verimlilikte Soğutma Sistemi Sayesinde Enerji Tasarrufu Hızlı Üretim, Hızlı Teslim ve Hızlı Kurulum Kayıt Tutma, Alarm Üretme , Kontrol Etme ve Önleyici Fonksiyonlar
Y azılım sektörüne yeni teşvikler geliyor Dış Ticaret Müsteşarlığı, Tursoft'un da arasında bulunduğu sektörel dış ticaret şirketlerine yeni teşvikler hazırlıyor. Müsteşarlık yetkilileri bu teşviklerden Tursoft'un yararlanabileceği gibi, şartları yerine getirdikleri takdirde Tursoft üyesi yazılım şirketlerinin de
başvurularının değerlendirileceğini söylediler. Önümüzdeki günlerde uygulamaya konulması beklenen teşvikler, çevre maliyetlerinin desteklenmesi, eğitim ve istihdam yardırman, yurtdışında ofis açma, işletme ve marka tanıtım faaliyetleri, pazar
araştırmalarına yönelik yürütülecek çalışmalarla patent, faydalı model belgesi ve endüstriyel tasanm tescili harcamalarının desteklenmesini içeriyor. Söz konusu gelişme sektörde de oldukça olumlu olarak değerlendirildi ve alınan karann, Tursoft'un bu konudaki faaliyetlerinin bir
Milli Eğitim Bakanlığından
servisler s u n u l m a s ı isteniyor. 7 m i l y o n dola r tut a n n d a o l a c a ğ ı belirtilen p r o j e y e s o n t e k l i f v e r m e süresi 18 Mart 1 9 9 7 .
Üniversitelerde BT eğitimi Bu yıl da büyük bir yatırım gözlenmiyor (Ayrmtıh baber sayfa 4'te)
• Setra, k o m p l e ç ö z ü m şirketi o b u a yolunda
sonucu olduğu görüşünde birleşikti. Sektörde Tursoft'un nezdinde yürütülen, BT sektörü için alınabilecek ihracat teşviklerinin ayrıntılı olarak ortaya konması, herkes tarafından ihracat için bir başlangıç adımı olarak nitelendirildi. (Ayrıntılı haber sayfa 3'te)
(Sayfa
otomasyona hazırlıyor (Sayfa
ve eğitimin y e r i tartışıldı (Sayfa
• Baysis'te n 1997de s i g o r t a
(Arka
Kırmızı inşaat tuğlasını ve tuğla duvarları ne çok severim. Bu duygusallık belki de çocukluk günlerinin mutlu anılarından kaynaklanıyor. Çev remizde tuğla imalathaneleri vardı. Tuğlacı usta sının çamuru yoğurmasını, kalıbı ustaca kullana rak tek tek ürettiği ıslak tuğlaları istiflemesini hayran hayran izlerdik. Arada bir, sezdirmeden
yor; endüstriyel o t o m a s y o n şirketi.
BT
Bu
şirket
ile
otomasyon,
sektörünün
elektronik mak.
genel
hedef,
endüstriyel
otomatik alamnda
Bunların
kontrol,
üretim
arasında
yap
PDKS,
P O S gibi ürünler ü r e t m e k d e var. A y n c a y e n i kurulan O d e s s i a adlı
müdürleri
dış ticaret şirketi ile de P o r c a n G r u b u şirkeüerinin ürettiği ürünle
B u d o s y a m ı z d a sizle
ri yurtdışına p a z a r l a m a a m a c ı gü
re, İ n t e r p r o P a z a r Araş
dülüyor. Ayrıca üretilen ürünlerin
tırma Merkezi'nin h e r yıl g e l e n e k s e l olarak yayınladığı İlk
dağıtımı için de yazılım dağıtıcısı
bir şirketle a n l a ş m a yapılıyor.
(Ayrıntılı haber sayfa ll'de)
1 0 0 B T Şirketi R a p o r u ' n d a k i şirketlerin g e n e l müdürlerini h e r y ö n ü y l e tanıtıyoruz. G e n e l müdürlere gönderdiğimiz a n k e t t e eğitim düzeylerinden, bildikleri y a b a n c ı dillere; g ö r e v yaptıklan şirkette ortaklıklan o l u p o l m a d ı ğ m d a n iş v e ö z e l yaşamlarına n e k a d a r z a m a n ayırdıklarına, araba
k a d a r p e k ç o k ayrıntıya y e r verdik.
E T A H İ T R F A A T UH B
İşte b i r k a ç s ö z c ü k l e
T ü r k i y e B T s e k t ö r ü n ü n g e n e l müdürlerinin profili...
a l a n l a n ç o k çeşitli, ç a l ı ş m a y ı s e v e n , s e k t ö r ü n sorunlarına duyarlı...
(Sayfa 29-46)
TBD Başkanı
iki yılı değerlendirdi
B u hafta i ç e r i s i n d e G e n e l Kurulu yapı l a c a k o l a n T ü r k i y e Bilişim D e r n e ğ i ' n i n B a ş k a m D r . Ali Arifoğlu ile görüştük. Arifoğlu,
alınmış bir avuç tuğla çamuruyla da kendi küçük
T B D B a ş k a n l ı ğ ı g ö r e v i n e y e n i d e n a d a y o l m a y a c a ğ ı m söyledi
tuğlalarımızı üretirdik.
v e T B D B a ş k a m o l a r a k g ö r e v yaptığı iki yılı değerlendirdi. (Devamı 2. sayfada)
sayfa)
rine şimdilerde bir yenisi e k l e n i
İyi eğitimli, m u t l a k a en az bir y a b a n c ı dil bilen, atılım
Tuğlalar ve duvarlar...
15)
ve h o l d i n g çözümleri gelecek
cı, yenilikçi, girişimci, g e n ç , s o s y a l y ö n ü kuvvetli, ilgi EVREN
10)
• Verimlilik a r t ı ş ı n d a , y a z d ı m
n örgüt ya da d e r n e k l e r d e n h o b i l e r i n e , yaptıklan sporlara
AKIN
12)
m D u b a , OT/VT'de
markalarından, kullandıklan kredi kartlarına; ü y e oldukla-
EVRENSEL
8)
B u g ü n 8'i b u l a n P o r c a n şirketle
Türkiye
g e r ç e k l e ş t i r i l e c e k o l a n p r o j e ile h e r b i r bilgisayar
leri, ağ işletim sistemi, ofis yazılımları ve diğer
(Sayfa
nyor.
lif v e r m e y e çağırıyor. D ü n y a B a n k a s ı kredisi ile
tip yazılımlar ile eğitim, m o n t a j v e b a k ı m gibi
• Unisys yöneticilerinin İstanbul çıkarması
y e n i ortaklıklar, y e n i pazarlarla gi-
b e l l i oldu. B a k a n l ı k , l 6 0 Bilgisayar Laboratuvar
y e r e l a l a n ağı, iletişim d o n a n ı m ı v e ç e v r e birim
2)
P o r c a n Holding, 1 9 9 7 ' y e olduk
Milli Eğitim Geliştirme Projesi k a p s a m m d a
Laboratuvar O k u l u için; bilgisayar laboratuvan,
atağa kalktı (Sayfa
ça iddialı projeler, y e n i şirketler,
B a k a n l ı ğ ı n belirlediği 1 1 ayrı p a k e t t e n b i r k ı s m ı
tim servisleri s a ğ l a n m a s ı için B T şirketlerini tek
• IBM T ü r k Yazılım G r u b u
Porcan Holding nereye koşuyor?
7 milyon dolarlık ihale
O k u l u ' n a bilgisayar, yazılım programları ile eği
Bu sayıda...
(Ayrıntılı haber sayfa 7de)
Bu sayının tüm sayfalarına www.bthaber.com.tr'den ulaşabilirsiniz.
advertorial
www.cloudyflex.com
22 KARİYER Chubb Türkiye’de yeni görevlendirme Dünyanın önde gelen halka açık sabit kıymet ve sorumluluk sigortacısı Chubb, Türkiye’de büyümeye devam ediyor. Bu kapsamda Erhan Ergüneş, Yangın ve Mühendislik Sigortaları Müdürü olarak Chubb Türkiye ailesine katıldı. Uludağ Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü mezunu olup, Koç Üniversitesi’nde Executive MBA yapan Erhan Ergüneş, Türk Sigorta Enstitüsü Vakfı’nda (TSEV) da bir yıl yangın ve mühendislik sigortaları eğitimi aldı. Allianz Sigorta’da Risk UW ve Beklenmeyen Riskler Uzmanı, Generali Sigorta’da Motor Dışı Risk Başkanı ve Helvetia Swiss Insurance’da Mühendislik ve Büyük Özel Riskler Türkiye Başkanı pozisyonlarında bulunan Ergüneş, 2019 Ocak itibarıyla Chubb’da göreve başladı.
Multinet Up’ın Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Erol oldu Yeni nesil finansal teknoloji ve hizmet şirketi Multinet Up’ın Pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine Gökhan Erol atandı. Erol, İTÜ’de Bilgisayar Mühendisliği, ardından Marmara Üniversitesi’nde Fransızca Siyaset Bilimi okudu. 1998’de Grafika:Lintas’ta reklam yazarlığına başladı, Lowe ve McCann Ericsson’da Yaratıcı Grup Başkanı olarak çalıştı. 2004 yılında ise Medina Turgul DDB’de Executive Creative Director ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev alan Erol, birçok ulusal ve uluslararası marka için yüzlerce kampanya üretti.
ÇMD yeni dönem başkanı Rengin Ağılönü oldu Çağrı Merkezleri Derneği’nin (ÇMD), 12 Şubat 2019 tarihinde gerçekleştirdiği Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda yeterli çoğunluk sağlandı ve dernek organlarının belirlenmesi için seçim yapıldı. Seçim sonucunda, Erişim Müşteri Hizmetleri Genel Müdürü Rengin Ağılönü, oy birliği ile Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçildi. Ağılönü, 1990 yılında ODTÜ İstatistik Bölümü’nden mezun oldu. Aynı sene İş Bankası’nda Organizasyon Müdürlüğü’nde Uzman Yardımcısı olarak iş hayatına başlayan Rengin Ağılönü, Organizasyon Müdürlüğü’nde çeşitli kademelerde yönetici olarak görev yaptıktan sonra, 2006- 2010 arasında Değişim Yönetimi Başkanlığında; organizasyon-süreç-insan kaynakları ve teknoloji değişimlerini kapsayan Müşteri Odaklı Dönüşüm Programı’nın tasarım ve uygulamalarında görev aldı. 2010 yılında Çağrı Merkezi, Müşteri Talep ve Şikâyet Yönetimi, Bankamatik Operasyonları gibi fonksiyonları içeren ADK Operasyonları Bölümü Müdürlüğü’ne atanan Ağılönü, 2012 yılından bu yana Erişim Müşteri Hizmetleri Genel Müdürü olarak görev yapıyor.
BThaber
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
Uçtan Uca Marka ve Turquality Uzmanlık ve Vizyon Programı başlıyor
Progroup Uluslararası Danışmanlık, MÜSİAD Milli Markalar Çalışma Grubu, Turquality Patronlar Platformu, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Sürekli Eğitim Merkezi işbirliğiyle, Mart – Nisan 2019 arasında “Uçtan Uca Marka ve Turquality Uzmanlık ve Vizyon Programı” İTÜ Maçka Kampüsü’nde başlıyor. Şirketlere profesyonel algoritmik ve stratejik düşünebilen, hızlı ve doğru karar
verebilen yöneticiler geliştirmeyi hedefleyen sertifika programı, Mart ve Nisan aylarında her Cuma ve Cumartesi günleri düzenlenecek. Programın açılışı, 2 Mart 2019 Cumartesi İTÜ Maçka Kampüsü’nde düzenlenecek. Devlet Eski Bakanı Kürşat Tüzmen, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Progroup Başkanı Dr. Salim Çam da açılışta birer konuşma gerçekleştirecek. Uçtan Uca Marka ve Turquality Uzmanlık ve Vizyon Programı’na iş dünyasının önemli markalarından yönetim kurulu başkanları ve yöneticileri katılarak, kendi tecrübelerini paylaşacak. Programda eğitimleri İTÜ akademisyenleri başta olmak üzere, İstanbul Şehir Üniversitesi ve İbn Haldun Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan akademik kadro verecek. İTÜ akademisyenleri, Turquality programına hazırlık, giriş ve katılımcıların sonrasında nasıl bir yol haritası çizmeleri gerektiği ile ilgili bütün detayları program boyunca aktaracak. Programın bütün katılımcıları, program sonunda İTÜ tarafından verilecek Turquality ve Marka Uzmanlık ve Vizyon Sertifikası’na sahip olacaklar.
Geleceği inşa etmenin zamanı geldi
Sabancı Vakfı ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın (TTGV) birlikte yürüttüğü “Yarını İnşa Et” projesi başladı. Proje için Adana, Trabzon, Konya ve Mardin’de düzenlenecek eğitimlerle toplam 150 öğretmene programlama ve elektronik eğitimleri verilecek, bir programlama kiti olan Arduino’nun kullanımı öğretilecek. Eğitimlerin ardından, her öğretmen 5’er kişilik öğrenci ekiplerinin akıllı şehirler, çevre ve enerji alanlarında çevrelerinde gördükleri sorunlara çözüm sunan teknoloji temelli projeler üretmesine rehberlik edecek. Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, “Ortaya çıkacak projeleri görmek hepimiz için çok heyecan verici olacak” dedi. TTGV Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Ultav da, “Gençliğimizin hızla inovasyon dünyasına katılmaları ve bütün dünyada bu işi hızlandırmak için ortaya konan katma değer ve sermayeye sahip olmaları önemli.
Gençlerimizin bu yeni reel dünyadaki problemlerin çözümlerini üretmeleri için gereken bir takım niteliklere sahip olmalarını istiyoruz” dedi. Proje kapsamında 9, 10 ve 11’inci sınıf öğrencileri ekipler oluşturarak, kendilerine ücretsiz sağlanan kitlerle çevrelerinde gördükleri sorunlara çözüm üretecek ve projelerini oluşturacak. Hazırlanan 150 proje arasından finale kalanlar İstanbul’da düzenlenecek etkinlikte bir araya gelecek. Akıllı şehirler, çevre ve enerji başlıklarında gerçekleştirilecek projeler, gerçek sorunlara çözüm üretme, yenilikçilik, teknoloji ve ticarileşme gibi kriterlerde değerlendirilecek. Başarılı ekiplere kodlama eğitimi ve maker kamplarına katılım gibi fırsatlar sunulurken, uygulanabilir projelere girişimcilik desteği ve sanayi ile işbirliği yaparak fikirlerini hayata geçirme fırsatı sunulacak. Öte yandan, “Yarını İnşa Et” projesi kapsamında eğitim alan öğretmenler arasında Sabancı Vakfı kalıcı eserlerinde görev yapan 10 öğretmen de var. Sabancı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, İhsan Sabancı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Enerjisa Tufanbeyli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi okullarında görev yapan öğretmenler öğrencilerine çözüm üretme sürecinde mentorluk edecek.
24 KARİYER
BThaber
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
İK’da yapay zeka tedirginliği KPMG’nin yaptığı ‘İK’nın Geleceği’ araştırması, insan kaynakları yöneticilerinin teknolojiyle yaşanan dönüşüme artık farklı baktıklarını gösterdi. Buna göre, yapay zeka ve robotik teknolojilerin daha fazla iş alanı yaratacağı görüşü bu yıl rafa kalktı. İK yöneticilerine göre yapay zeka ve robotik teknolojiler istihdamı tehdit ediyor. KPMG’nin araştırmasına 64 ülkeden, 31 farklı sektörde faaliyet gösteren bin 201 üst düzey İK yöneticisi katıldı. Araştırma, şirketlerin bünyesinde geçen 1 yılda yapay zekaya ve robotik teknolojilere yönelik beklentilerin değişiklik gösterdiğini ortaya koydu. Araştırmaya göre teknolojik gelişimin seyriyle birlikte bu yıl iş dünyasında istihdamın karşısındaki en büyük tehdit yapay zeka olarak görülmeye başlandı. Araştırmaya katılan İK yöneticilerinin yüzde 60’ı robotik teknolojiler ve yapay zekanın yarattığından daha
fazla işi ortadan kaldıracağına inanıyor. Araştırmaya katılan İK ekiplerinin yalnızca yüzde 36’sı yapay zekayı süreçlerinde kullanmaya başladıklarını söylerken, henüz yapay zekaya geçiş yapmayan ekiplerin yüzde 50’si de geçiş sürecinin gelecek birkaç yıl içerisinde olabileceğinden emin değil. Araştırma, İK yöneticilerinin yapay zeka ve makine öğrenmesi entegrasyonu konusunda da endişeli olduğunu gösterdi. Ankete katılan İK liderlerinin yüzde 42’si yapay zeka dönüşümünün gelecek 5 yıl içerisinde karşılaşacakları en büyük dönüşüm zorluklarının başında geleceği görüşünde birleşiyor. Katılımcıların yarısı, yapay zeka dönüşümüne yönelik ihtiyaca stratejik bakış açısıyla yaklaşmaya ‘henüz hiç hazır olmadıklarını’ ifade etti. Araştırmada öne çıkan detaylar ise şöyle: • İK yöneticilerinin üçte ikisi,
ekiplerinin dijital dönüşüm geçirdiğini ya da geçirmekte olduğunu belirtirken, katılımcıların sadece yüzde 40’ı şirket genelinde veya İK özelinde dijital dönüşüme yönelik bir iş planları bulunduğunu söyledi. • İK yöneticilerinin yüzde 70’i yeni yetkinlik, araç ve süreçleri kapsayan bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu kabul ediyor, ama katılımcıların sadece yüzde 37’si, İK’nın analitik çözümler ve yapay zeka gibi araçları kullanarak, değişimi yönetme kabiliyetine sahip olduğundan ‘çok emin’. • İK yöneticilerinin yüzde 35’i mevcut kurum kültürlerinin yenilikçi veya deneysel olmaktan ziyade görev odaklı olduğunu belirtiyor. KPMG’nin geçen yıl gerçekleştirdiği küresel CIO araştırmasına katılan CIO’ların ise yüzde 85’i yenilikçi ve deneysel kültürün dijital dönüşümün
başarısı için önemli olduğunu vurguluyordu. • İK yöneticilerinin sadece 20’si, analitik çözümlerin gelecek birkaç yıl içinde İK’nın birincil önceliği olacağı kanısında. • Katılımcıların yüzde 50’si, ‘Çalışan Deneyimi’nin (Employee Experience) kurumları için önemli bir uygulama olduğunu söylüyor, ancak sadece yüzde 25’i bunun yakın gelecekte odaklanılacak en önemli girişim olduğunu düşünüyor. • İK yöneticilerinin sadece yüzde 23’ü, modern bir ‘Çalışan Değer Önermesi’nin (Employee Value Proposition) kurumları tarafından ‘çok önemli’ olarak nitelediğini söylüyor. Bu durum, EVP üzerinde bir odaklanma eksikliği olduğunu gösterirken, EVP'nin halen organizasyonlarda yanlış anlaşılmaya devam ettiği şeklinde açıklanabilir.
Etkinlikleriniz ile ilgili bilgileri bthabersirketleri.com/EtkinlikDuyuru adresine girebilirsiniz.
BThaber
ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R 12 Mart 2019 BTvizyon Gaziantep Toplantısı Teymur Continental Gaziantep Hotel AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
4 Temmuz 2019 Bilişim 500 Ödül Töreni İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 05 Eylül 2019 BTvizyon İzmir Toplantısı İzmir AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
14 Mart 2019 BTvizyon Adana Toplantısı Sheraton Grand Adana Hotel AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
11 Temmuz 2019 BTvizyon Samsun Toplantısı Samsun AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 24 Eylül 2019 BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
E T K İ N L İ K L E R 25 Şubat 2019 MWC '19 Barselona, İspanya AYRINTILI BİLGİ: www.mwcbarcelona.com
Y U R T İ Ç İ 17 Nisan 2019 Yapay Zeka Çağında Büyük Veri ve IoT Teknoloji Platformu Hilton İstanbul Kozyatağı AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 25 Temmuz 2019 BTvizyon Erzurum Toplantısı Erzurum AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 26 Eylül 2019 BTvizyon Eskişehir Toplantısı Eskişehir AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
13 Haziran 2019 BTvizyon Kayseri Toplantısı Kayseri AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
22 Ağustos 2019 Teknoloji Platformu 2019 Bursa AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 20-21 Kasım 2019 Bilişim Zirvesi'19 İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
20 Haziran 2019 BTvizyon Konya Toplantısı Konya AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
03 Eylül 2019 BTvizyon Denizli Toplantısı Denizli AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 20 Kasım 2019 Teknoloji Kaptanları 2019 İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
Y U R T D I Ş I
4 Mart 2019 RSA Conference USA San Francisco, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.rsaconference.com/events/us19
1 Nisan 2019 Hannover Messe Hannover, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.hannovermesse.de/home
1 Nisan 2019 SUSECON 2019 Tennessee, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.susecon.com
9 Nisan 2019 Google Cloud Next San Francisco, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.cloud.withgoogle.com/next/sf
BThaber
26 MEKTUP
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
Okumak ve okutmak adına seferberlik
Yeni haftadan merhaba, Trafiği, keşmekeşi bitmeyen İstanbul ile açılışı yapıyorum. Bir süre önce Birleşik Taksi Şoförleri Derneği (BTD) ile bir anlaşma imzalayan ve kendilerine bağlı çalışan taksi sayısını artıran Careem, İstanbul'da yeni bir operasyon merkezi ile faaliyetlerini büyütüyormuş. Halen Filistin, Irak, Sudan, Umman, BAE, Suudi Arabistan, Pakistan, Fas, Lübnan, Ürdün, Katar, Bahreyn, Kuveyt gibi 15’ten fazla ülkede faaliyet gösterdiğini ve platformunda 1 milyondan fazla kaptan bulunan Careem, Türkiye pazarında büyük potansiyel gördüğü gibi, Türkiye genelinde taksi imajını ve hizmetlerin iyileştirilmesini de hedefliyor. İlçemden bir detayı paylaşayım … Konumuz; İDEA Kadıköy’de düzenlenen ‘Yapay Zeka: İnsan, Teknoloji-Kamu Etkileşimi’ seminerleri. Yapay zekanın hayatlarımıza nasıl katkı sağlayacağının ele alındığı seminerler 3 ay boyunca devam edecek. Her Perşembe 19:00-21:00 ve her Cumartesi 15:00-17:00 saatleri arasındaki seminerlere katılım da ücretsiz. Ben bu kadarını söyleyeyim, detaylar http:// ideakadikoy.org/ sitesinde diye ekleyeyim. Çocukları sevindirmek adına atılan adımlar, mektubumuzda her zaman haklı bir yere sahip. Açılışı Panasonic Eco Solutions Türkiye ile yapıyorum. Faaliyet gösterdiği bölgenin yerel kalkınmasına önem veren şirket, Panasonic’in 100. yıl dönümü anısına gerçekleştireceği “100 Çocuk, 100 Mutluluk” adlı yeni projesini Sancaktepe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde hayata geçirmek üzere protokol imzalamış. Bu proje için Sancaktepe Milli
Eğitim Müdürlüğü tarafından belirlenecek 100 çocuk, birçok sosyal ve kültürel aktiviteden yararlanma imkanı bulacak. Dünden bugüne, okul hayatından iş rutinine her zaman önemli bir ihtiyaç olmuştur Pritt. Eğitimde en sık kullanılan malzemeler arasında yer alan, çocukların eğitimine ve gelişimine önem veren Pritt, 50. yıl dönümünde TOÇEV’li öğrencilerle buluşmuş. Etkinlikte önce TOÇEV’in eğitime gönül veren çocuklarına güvenlik ve sürdürülebilirlik eğitimleri verilmiş. Dahası da var… Pritt ürünleri kullanılarak çocuklar tarafından tamamlanan maketler, Almanya’ya gönderilerek, dünyanın 10 farklı ülkesinden gelecek diğer maketlerle birleştirilecek ve böylece Pritt’in 50. yılını simgeleştirecek. Ayrıca süslenen her figür, çocukların gelişimine destek vermek için bağışa dönüşecek. En renkli ve yaratıcı çalışmayı yapan 3 grup ise Henkel tarafından verilen eğitim bursu ödülünü ülkesine getirecek. Doğa Derneği, İzmir'in Gediz Deltası'nın UNESCO Dünya Doğa Mirası ilan edilmesi ve içindeki binlerce canlıyla beraber hiçbir zarar görmeden yaşamaya devam etmesi için bir imza kampanyası başlatmış.
YIL 25 SAYI 1210
Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr
25 ŞUBAT - 3 MART 2019
BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr
adresine gönderebilirsiniz
Gediz Deltası, Türkiye’nin en büyük yüz ölçümüne sahip kıyı sulak alanlarından biri. Başta flamingolar olmak üzere yüzlerce kuş türünün yaşam alanı olan Gediz Deltası, akademisyenler ve doğa korumacıların hazırladığı bilimsel rapora göre UNESCO’nun dört Dünya Doğa Mirası kriterinin dördünü birden sağlıyor. Deltanın ve içinde yaşayan canlıların korunması için çalışan Doğa Derneği, Gediz Deltası’nın UNESCO Dünya Doğa Mirası ilan edilmesi için gedizmirasimizdir.org internet sitesinden bir imza kampanyası başlatmış. Takip etmek boynumuzun borcu olsun. Schneider Electric, 2019 Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’ne (GEI) dahil edilen 230 şirketten biri olarak ödüllendirilmiş. Üst üste ikinci kez listede yer alan şirket, grup çapında cinsiyet eşitliği ve katılımına olan bağlılığı adına kaydettiği ilerleme için ödüle layık görülmüş. Şirketin Hindistan’da yaptığı cinsiyet eşitliğine dair girişimleri de Catalyst Ödülü’ne hak kazanmış. Ama bu kadar da değil… Schneider Electric, döngüsel ekonomideki faaliyetleri dolayısıyla Çok Uluslu Şirketler kategorisinde The Circulars 2019 ödülüne
Abone ve Dağıtım
btabone@bthaber.com.tr
Editör
Online Editör
Sedef Özkan sedefo@bthaber.com.tr
Handan Aybars handana@bthaber.com.tr
Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr
Tuğçe Diyar tugcee@bthaber.com.tr
Cilt, Baskı, Poşetleme: Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l
Bu hafta okumaya da daha çok yer ayırdım. Yayıncı Tuna Güzelyurt ile Ticari Danışman Abdullah Koçoğlu, ortak bir açıklama yapmış, sahibi oldukları ve yayın danışmanlığını yürüttükleri 100 üzerinde dergi ve gazete ile iştirakçi olduklarını belirttikleri uygulama hakkında şu yorumu yapmış: “Dünya üzerinde çeşitli ülkelerde ‘Dergilik’ benzeri uygulamalar mevcut. Ancak, Turkcell’e ait ‘Dergilik’ uygulaması, sağladığı interaktif üstünlük sayesinde önde gidiyor. Dergilik uygulaması sadece bir yazılımdan ibaret değil, toplumsal alışkanlıkları olumlu anlamda şekillendiren bir teknoloji atılımı. Kağıt sarfiyatına tedbir sağlayan bu yapılanma aynı milatta yeşilin var olmasına da dolaylı yoldan katkı sağlıyor. ‘Dergilik’ uygulaması ve takip ettiği yönetim politikası, yeni eski tüm yayıncıların kendisini ve temsil ettiği kurumunu özel hissetmesini sağlıyor.” BThaber olarak biz de Dergilik platformunda yer almaktan mutluyuz, gururluyuz. Dünyaca ünlü sesli kitap
BThaber Genel Müdürü Özlem Unan İş Geliştirme ve Satış Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Yönetmenleri Kutay Göçe Çiğdem Şakar Rana Özgen
Ankara Temsilcisi
Görsel Yönetmen
layık görülmüş. Biraz bilgi vereyim: Dünya Ekonomi Forumu (WEF) ve Genç Global Liderler Forumu’nun bir inisiyatifi olan ve Accenture Strategy ile birlikte yürütülen The Circulars, dünyanın önde gelen döngüsel ekonomi ödül programı olarak biliniyor. 2017 yılında Ar-Ge merkezi olmaya hak kazanan, ürettiği teknoloji ile kurumsal çözümler sunan Emse, Ankara Sanayi Odası (ASO) tarafından 2018’in ‘En İyi Ar-Ge Merkezi Ödülü’ne layık görülmüş.
Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken Ankara Temsilcisi Sedef Özkan Yönetim Yeri: Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No:14 Kat:5 34704 Ataşehir İSTANBUL Telefon: (0216) 888 0 596
platformu Audioteka, Türkiye pazarına giriş yapmış. Türkiye'de 20'yi aşkın yayıneviyle işbirliği yapan platform, bunun yanı sıra bin 800’ü aşkın İngilizce, Fransızca, Almanca ve Rusça sesli kitabı kullanıcılarına sunmuş. Toplu taşımada boş geçen zamanı binlerce sesli kitapla doldurmak için ya da ‘Zamanım yok, hem gözlerim kuruyor’ bahanelerine karşı dinleyelim, okumuş kadar olalım. Son bir yıldır Türk kullanıcılara iyi ve kaliteli hizmeti için çalıştıklarını belirten Audioteka Türkiye Genel Müdürü Göktuğ Oğuz da pazardaki en iyi kitapları en kaliteli şekilde seslendirdiklerini, anlaşma yaptıkları yayınevi sayısının önümüzdeki aylarda giderek artacağını belirtmiş. Hedef 7’den 77’ye herkese kitapları sevdirmek. Bu arada, sesli kitaplar özellikle görme engelli bireylere fayda sunuyor. Audioteka, önümüzdeki dönemde yeni projelerle daha fazla görme engelli bireye ulaşabilmek için özel çalışmalar yürütecekmiş. Hatta kitap dışında farklı yayınlar da seslendirilecekmiş. Bu haftayı, bir dostumun emeği olan kitabı ile tamamlıyorum: Ahu Güngör Ağca ve ‘Af’ romanı. Kadınların hiçbir zaman sıradan olamayan günlük hayatından bir kesit sunan ‘Af’ kitabı, son derece gerçekçi ve ortak bir acıyı paylaşmak için ille de tanışması gerekmeyen, bu topraklarda hayatta kalan kadınların hikâyesi… Kitapta Ahu’nun yazdığı gibi, ‘Hayat da böyleydi işte. Hayal ettiklerimiz, sineye çektiklerimiz ve oluruna bıraktıklarımızın toplamı…’ Daha fazlası için dostumuzun kitabını alalım, okuyalım… Ayrıca, haftaya buluşalım,
Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.
ISSN 1300-6495
BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
@BTburadaTech
@BTburadacomtr
man@btburada.com.tr
WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER
Communication set among shareholders for the cyber security ecosystem Cyber Security Ecosystem Development Summit was organized in February 14th by the Informatics Association of Turkey with the support of BTK. In the event, it was emphasized that in order to ensure security in cyber space, all parties should stand in solidarity. Ministry of Industry and Technology Deputy Minister Mehmet Fatih Kacır stated that: “In our country, especially in the Armed Forces, it is important to increase the usage rate of domestic products in cyber-security
in public and private sector institutions. It is one of our priority targets to increase the domestic product usage rate in cyber security solutions in our country from 5-10% to over 50% in the next 5 years.” Kacır mentioned about the ongoing cyber security studies of TÜBİTAK, Defense Industry Presidency (SSB) and other shareholders and said that they are working on the establishment of the ‘Cyber Security Academy’, the academy is planned to enter into service in the autumn.
They also work to rapidly spread the ‘Experimental Technology Workshops’ in 81 cities in order to train the needed human resources and guide students from early ages towards this field. BTK President Ömer Abdullah Karagözoğlu said that: “The information and communication technologies sector, which is at the center of technological developments, has become a sector of its own and the most important sector of the era of digital transformation being the leading actor in
development and growth in other sectors, as well.” He added: “We are becoming more open to the risks associated with technologies. Individuals, companies, critical infrastructures and states are under serious cyber threat. Cyber security is now a major factor influencing the welfare of nations and a part of national security because of the risks associated with social and economic life.” Karagözoğlu underlined that BTK continues its activities towards providing national cyber security. He added that: “Today, our
14 sectoral and more than 1000 corporate SOMEs operate in coordination with USOM. In this framework, we are striving to bring more resources to the USOM and to bring the work done in the past forward.” Turkey Cyber Security Cluster was described by Deputy President of Defense Industry Presidency Mustafa Murat Şeker as he stated that 99 companies are registered to the cluster and it provided employment for 4400 people and noted that the cluster has 154 products.
Powers unite for ‘Digital Technology Developers’
C
M
Y
The most important factor to have a strong position in the competition with the countries that have developed their economy with digital investments is to have the talent power that can be called digital intelligence. The most important issue for our country is to resolve the shortcomings in this field. Within the framework of social responsibility approach, TBV and SAS will make cooperation within the project of “Digital Technology Developers” under the slogan of ‘Turkey will develop by Digital Intelligence’. TBV President Faruk Eczacıbaşı,
stating that they added a new one to the cooperation they realized with the main mission of supporting Turkey's information society transformation, said that: “The qualified human resources training should be started immediately. It is very important that our work to be carried out with universities, public and non-governmental organizations is effective and inclusive.” SAS Turkey and Central Asia General Manager Tayfun Topkoç expressed that: “In order Turkey to become a more prosperous country and have
competitive advantage, we believe it is necessary to close the trained human resources deficit in new professional areas emerged from the development of technology as it is the need of today and tomorrow. In this context, with the project we started with TBV, we aim to spread and share the knowledge with more people as SAS already does with Bosphorus and Sabancı Universities in Turkey, along with many important educational institutions.” Hüseyin Sami Karaca, Director of the Analytical and Insight Research Center at Bosphorus University, said that one of
the most important needs of data analytics is the trained manpower in this field. Sabancı University Behavioral Analytics and Visualization Laboratory Director Prof. Dr. Burçin Bozkaya said that they launched several educational and research programs at different levels in order to raise a generation of data scientists both producing and actively using the artificial intelligence methods and applications of the future in order Turkey to keep pace with the technological developments in the world.
Who will be Digital Technology Developers? Within the scope of the project, it is aimed to reach university graduates. Newly graduated young people, those who have a few years of experience and who want to improve themselves or who want to make a career change will benefit from these trainings and they will be able to start a new and successful career journey. In parallel, the second target group is the young people who are currently studying at the university. Finally, reaching the students in primary and secondary schools is among the targets.
Innova solutions address the world Innova, with its products and solutions developed with 100% domestic engineering, introduced its solutions including software products, hardware products and service processes developed by the end to end solution approach under the Kiosk Innova brand at the ISE Exhibition in Amsterdam. In the field of system integration, being Europe’s largest trade exhibition and
summit organization, the event held on February 5-8th exhibiting the Digital Signage software of DS Sign, DS Analytics application, and it attracted the attention of the participants. Innova DS Suit enables organizations and brands to customize their advertising, announcement, information and orientation content from a single center and customize them according to the needs. Innova
developed the extensive add-on package DS Analytics for DS Suite solution enables providing different content according to the temperature, humidity, light conditions and weather data for the people across the screen. DS Suite, a platformindependent software solution, can be used in cloud or dedicated server environments with its web
based structure. DS Suit, which enables easy management of displays remotely, offers sensor and camera integration and broadcasting according to audience profile. Thanks to the DS Suit solution, organizations and brands can effectively communicate their messages to their target audience at the right time with the right content. Innova, which provides broadcast management, broadcast
planning and content design support for digital signage systems, enables organizations to design and manage their contents in the most accurate way. The DS Suit Meeting Room solution, which is integrated into room booking applications, enables meeting rooms to be used efficiently with meeting schedule, subject and participant information and reporting features.
CM
MY
CY
CMY
K
Cooperation of two domestic software With the local data flow and document management platform PaperWork, the national ERP software CPM decided to join forces with full integration in complementary software products. Processes with advanced integrations will work in harmony as part of the ERP system and it will be easier to manage companies and processes. CPM ERP; will be able to perform performance evaluation receiving KPIs and SLAs through PaperWork in every business process with their integrated systems where
many systems work together from stock follow-up to material requirement planning, risk management, grants, legal books, international reporting, document management, corporate procurement, expense management, presales & post-sales services, quality management and total productivity management. Users will be able to manage all documents related to the work step from CPM interfaces without closing the ERP screens. They will be able to access all the documents in the archive without needing any other application to access
the documentation of the transaction or to add new documents and they will be able to add, share and follow the documentation of any kind of processing. When working in CPM, they will be able to archive and view all kinds of document formats such as e-mail, MS Office documents, PDF, TIFF, JPG, BMP and DWG. Thus, since the documents are archived on PaperWork, they will ensure that the processing time is shortened and the system will not be affected by any upgrades
and the productivity will be increased because ERP is not processed separately. With the PaperWork Workflow System, users will be able to manage all processes of CPM ERP. PaperWork will be able to take KPI and SLA performance reports through BPI and will be able to measure the performance of a process as well as the performance of each work step in the process. As the PaperWork workflow runs through CPM ERP; users will be able to start documented or undocumented workflow, follow the steps of the
work done in the graphical environment, the flow of the history of the steps and processing time can be measured, they will be able to define automatic actions by setting duration time for the flow, finding the desired flow by searching data in the electronic forms within flows, moving flows to any back and forward steps through authorized users, monitoring the history of all the jobs waiting on people and enabling a flow to start another flow through subslows automatically will be possible.
A step taken into the USA with BPM Netoloji Software, providing its users with corporate facilities in the business process management market with the E-Flow BPM solution, will also grow in the USA market. E-Flow BPM is a platform where companies can design their own business processes with drag-and-drop methods without requiring code writing. Netoloji Software was established in Ankara Technopark in 2011 and moved to İstanbul as of 2014, still operating in Istanbul, Gebze R&D Technology Center and İzmir offices, established its Chicago, USA Office recently. Emphasizing that they have taken the first step for the USA to carry their strong positions abroad in the BPM market, Netoloji
Software International Sales Manager Harun Arman gave the following information on both the E-Flow BPM solution and the domestic and international operating strategies: “With E-Flow BPM, we offer tailor made solutions that are customized to the company and its needs instead of standard solutions. Companies can design their own business processes in E-Flow BPM without increasing the need for technical infrastructure and increase their efficiency. E-Flow BPM has mainly designed processes for procurement, sales, marketing and supply chain solutions. Meanwhile, the BPM market is developing
seriously on a global basis. So much so that the global BPM market in 2018 had a size of 10-12 billion USD before we launched our USA operation. In the North American market, we saw the potential on behalf of BPM and conducted detailed research on E-Flow BPM. The location we prefer is Chicago, Illinois. Because Illinois is the fourth largest state in the United States and the headquarters of many international companies are in Chicago. We had an investor there and in the process he helped us. So we opened our Chicago office and presented our BPM solution E-Flow to the USA market. Since our solution is directly personalized solutions, it is
used in companies for testing purposes and the feedback is positive. Our business model is based on business partnership. So we do not make direct sales, all our sales are carried out with our business partners. We want to take the successful model we set up in Turkey and carry it to abroad. That is why we have meetings with potential business partners in the USA. A friend of ours in Chicago assists us in these meetings, while a friend of ours supports us in the city of Montreal, Canada. In other words, we conduct bilateral business partnership meetings through them and we provide technical support to them from our headquarters. The most important feature
of E-Flow BPM is that it does not require code writing. So if you open the E-Flow BPM screen without a technical knowledge, after 15-20 minute of training, you can easily design and implement your own business process. We use several practical codes to communicate with other ERP structures and to draw data from these structures. But other than that, as I mentioned, you can design your own processes with drag and drop methods completely. Our priority is to ensure that approval mechanisms and processes are effectively carried out without the need for code writing, that is, without having to provide intensive training on these issues.”
Payten took place in Turkey market Asseco South Eastern Europe (ASEE)’s payment solutions company Payten’s launching meeting was held in Çırağan Palace on February 14th. The event hosted the senior executives of the leading banks of Turkey and e-Commerce companies using the e-payment solutions of the company. ASE Group President and CEO Piotr Jelenski, ASEE Turkey Country Leader Hatice Ayas and Payten Turkey General Manager Burak Kutlu informed the participants about the new formation
through the program. ASEE Group President and CEO Piotr Jelenski, who stated that the payment business unit offering e-Payment, ATM and POS solutions became a separate company with the ‘Payten’ name and the decision was taken in the group level, said that: “We were operating in three business lines as banking, payment and system integration. We took this decision to better respond to the dynamics in the payment sector and to specialize in
our subject. We are growing with strategic acquisitions and we have expanded our network by acquiring the Necomplus payment company operating in Spain, Portugal and Latin America. On the ASEE side, we will continue to serve in banking and system integration in Croatia, Macedonia, Romania, Serbia and Turkey.” ASEE Turkey Country Leader Hatice Ayas expressed that: “We have a wide range of solutions in Turkey.
In particular, we come forward with corporate fraud prevention, abuse prevention, money laundering prevention, financial & operational leasing, asset and expense management, call and communication center solutions and application performance management. We also brought e-Payment solutions up to a good point in Turkey and with Payten brand; we will continue to provide this service through a separate company,”
Payten Turkey General Manager Burak Kutlu said that: “In Turkey and SEE, Nestpay e-payment platform is used in 25 banks and Merchant Safe Unipay card storage solution and payment gateway is used in more than 25 thousand member businesses. In addition, we ensure that member merchants receive payment through a single integration with the BDDK licensed Paratika virtual POS. After that, we will continue to serve as Payten with the same solutions.”
Control-M Digital Business Automation •
Automate job scheduling and application deployment, connecting applications and workflo w processes to quickly and reliably deliver digital business services
•
Realize the potential of big data and manage workflows in a scalable way
•
Take control of your file transfer operations with secure scheduling, instant status visibility, and automated recovery
•
Enable DevOps collaboration with a Jobs-as-Code approach for faster application change and deployment cycle times
•
Near-zero downtime upgrades to eliminate business interruption and risk
TrueSight AIOps Platform for Monitoring and Automation •
Deliver 99.99% uptime on application services
•
Reduce event noise and MTTR by 50% or more
•
Remediate vulnerabilities in hours rather than weeks
•
Save 1000+ hours/month on compliance activities
•
Manage 66% more servers without adding staff
•
Increase server density up to 5X
•
Consolidate tools to save money and standardize
Remedy ITSM (IT Service Management)
• • • • • • • • •
•
Incident & Problem Management
•
Knowledge Management
•
Smart Reporting
•
Change Management
•
Release Management
•
Asset Management
•
Configuration Management (CMDB)
•
Service Request Management
•
Service Level Management
Mainview
Discovery
Mainframe Monitoring
Cloud / Native Discovery and Dependency Mapping
MainView z/OS Monitoring MainView Automation MainView for Networks MainView for CICS Management MainView for Db2 Management MainView for Java Environments MainView for MQ MainView for Storage Management MainView Batch Optimizer
info@vbt.com.tr
444 2476
•
See assets and dependencies in a single pane of glass, whether on premises or in the public or private cloud
•
Empower security operations to perform essential prevention and detection
•
Start mapping from any piece of information software, hardware, or services
•
Reduce service outages with predictable change and configuration management
•
Now delivered as a cloud-native service offering
vbt.com.tr
Bölgede Türkiye fark yaratıyor Ercan Aydın / Palo Alto Networks Gelişmekte Olan Pazarlar Bölgesi Başkan Yardımcısı. “Next Generation Firewall ile amacımız; bulut ve yeni nesil güvenlik entegrasyon yetkinliği adına tüm markaları aynı çatı altında buluşturmak. Palo Alto Networks olarak pazara yeni nesil güvenlik çözümlerini getirdik ve sonra network seviyesinde bunu yapmanın yeterli olmadığını, daha da uç nokta cihazları, sunucuları da almak gerektiğini gördük, bu konuda da bazı teknolojileri sunduk. Bulut başlığında ise güvenlik, sadece servis sağlayıcının değil, bulut hizmetini kullanan kişi ve kurumun da sorumluluğu. Servis sağlayıcı, sahip olduğu altyapının güvenliğini sağlayacağını açıkça belirtirken, ‘senin bilginin sorumluluğu da sana ait’ diyor. Bu yeni bir konu bu ve zamanla herkes bunu da öğrenecek. Bizim ise taraflar arasına köprüyü sağlıyoruz. Servis sağlayıcının kendi ortamımı korumasını, aynı zamanda oraya gelen müşterilerin de orada güvenli olmasını sağlıyoruz. Yeni nesil güvenlikle
yola çıktık, bunun da uç noktada sunucu ve bilgisayar güvenliği ile bulut başlığında sağlanmasını odaklandık. Son 2 yıldır ise bu mimariye ‘Platform’ diyoruz ve sektördeki tüm kurumların bu platform üzerinde entegrasyon yapabilmesi için bir ortam yaratıp, buna Application Framework dedik. Yani çerçeve ve altyapıyı oluşturduk. Hedefimiz ise açık bir güvenlik platformu oluşturup, buna tüm firmaların entegrasyon yapabilme kabiliyetini sağlamak. Bu, bazı devrim niteliğinde adımlarımızı da beraberine getirdi. Örneğin; bu platforma entegrasyon için bizim bazı uygulama geliştirme araçlarımıza ihtiyacınız var. Biz de bu altyapıyı oluşturduk, bununla ilgili servisleri sunmaya başladık. Bu işin daha başındayız ve önümüzdeki dönemlerde bunun çok önemli fayda sağlayacağını, güvenlik yetkinliklerini artırmasını hedefliyoruz. Bölgedeki en büyük ülke Türkiye ve lokasyon olarak da önemli bir noktadayız. Türkiye’nin önemli bir potansiyeli var ve bizim İK yatırımlarımız devam ediyor. Türkiye için eğitim çok önemli. Akademi programımız ile siber güvenlik ile ilgili İK
Yaşamınızı, yaşayan bir platformda sürdürün Haider Pasha / Palo Alto Networks Gelişmekte Olan Pazarlar CISO’su. “Yeni nesil tanımı sektörde çok konuşuluyor. Bana göre ise pazarda, halihazırda olandan farklı olarak ‘Ne yapabilirsin?’ sorusunun yanıtına odaklanmak şart. Bu da alışılmış sistemi bozmak, yani ‘disruptive’. İnovasyonun bu temel gerekliliği paralelinde, biz de Palo Alto Networks olarak yeni nesil firewall ile bu alanda son 10 yılda yapılmış en büyük yeniliğe imza attık. Hedefimiz ise ‘Platform’ yapımız ile bu algıyı geliştirmek. Siber güvenlik adına müşterilerimizi korumak önceliğimiz, ama biz her yerde olamayız. İşte bu nedenle işbirliği çok önemli ve pazardaki en iyilerle bunu yapmak şart. Tehdit bilgilerini tüm sektör olarak paylaşmanın önemine inanıyoruz. Zaten tüm sektörde entegrasyon konusunda farkındalık ve istek var. Biz de bu yolda Application Framework yapısı ile sadece Palo
Alto’nun değil, diğer şirketlerin de bilgilerini paylaşıyoruz. Siz de bulutta hassas bilgilere kimin eriştiğini görebilmek için adım atabiliyor, kendi uygulamanızı geliştirebiliyor, mesela sadece BT ve finans ekibini ilgilendiren bir yapı kurabiliyorsunuz. Siber güvenlik uzmanları için kendi uygulamalarını geliştirme imkanını sunuyoruz. Sonuçta güvenlik sadece BT’nin değil, herkesin görevi ve sorumluluğu. Güvenlik pazarı büyüyor ve herkesi bu yapıya katabilmenin önemine inanıyoruz. Bu başlıkta ‘Platform’ yaşayan bir sistem, farklı teknolojilerle iletişim kuruyor ve üreticileri buluşturuyor. Bu entegrasyon ile bilinen ve bilinmeyen tehditleri fark etme ve bunların önünü alma imkanınız olur. Security Operations Platformu işte bu eksende ilerliyor. Bu büyük bir zihin değişimi demek. Marka bağımsız bir güvenlik
farkındalığı yaratmanın, bunun için müşterilerin istedikleri gibi kişiselleştirebilmesinin, bunu yaparken onları bilgilendirmek ve eğitmenin önemine inanıyoruz. Bu kurumsal devamlılık için onlara gerekli savunma araçlarını vermek demek. Farkındalığın gelişmesi şart. Bölgede üniversitelerle işbirliği yaparak bu konuda yetkin İK yetiştirmek herkesin görevi. Palo Alto Networks olarak 2019 yılı önceliklerimiz; müşterilerimizin buluta geçişini hızlandırmak, onlara kendi veri merkezleri ve buluttaki verileri için güvenlik sağlamak. 2019 yılında makine öğrenmesi ve yapay zeka da odağımızda olacak. Hatta bazı makine öğrenmesi uygulamalarımız halihazırda finans sektöründe kullanılıyor.”
ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak üniversitelerle çalışıyor, öğrencileri eğitimle geliştirmeyi ve sertifikasyonla daha iyi noktaya getirmeyi hedefliyoruz. Bu önemli bir program ve 2019’da da devam edecek. ‘Yerli ve milli’ başlığında Ankara ve İstanbul’da hem özel sektör hem kamu temsilcileri ile görüşüyor, işbirliği fırsatlarına odaklanıyoruz. Türkiye’de güvenlikle ilgili yatırım yapılması önemli, çünkü yeni bir sektör ve yeni firmaların da ekosistemde yer alması bizi memnun ediyor. Bu anlamda görüşmelerle, yerli ve milli yapı ile ilgili altyapı yatırımlarına nasıl destek olabileceğimize odaklanıyoruz. Bizim özellikle yazılım tarafında yapabileceğimiz çok şey var ve yazılım firmaları da bu konuda yatırımlar yapıyor. Bunun devamı, güvenlik odağında bizim de katkılarımız olması adına görüşmelerimiz devam ediyor. Bu konuda 2019 yılı için bazı projelerimiz var.”
Uyum ve güvenli işleyiş esas Rani Hmayssi / Palo Alto Networks Gelişmekte olan Pazarlar Satış Müdürü. “Siber güvenlikte farkındalık tüm sektörlerde gelişiyor ve giderek daha çok insan bu konuda adımlar atma çabasına giriyor. Palo Alto Networks perspektifinden baktığımız zaman, problemlerin üstesinden geldiğimizi çok net biçimde görüyoruz. Kullanıcılarımız da sunduğumuz avantajlardan son derece memnun. Bu yönüyle, gelişmekte olan pazarlarda istikrarlı ve kesintisiz bir büyüme sergiliyoruz. Tek başımıza bir üretim yapıp, tek başımıza satmıyoruz. Devir artık güvenliği kutu çözümleri ile sağlama dönemi de değil. Palo Alto olarak hep açık bir yaklaşımla ilerlemeyi öncelikli tuttuk. Geliştirdiğimiz her teknolojinin portföyümüzle doğru ve verimli biçimde entegre olabilmesi bizim için esastır. Bu nedenle bu yapıya ‘Security Operating Platform’ adını
veriyoruz. Palo Alto perspektifinde her şeyin birlikte bir uyum ve güvenlik içinde çalıştığına emin olmak önceliğimizdir. Şimdi bu stratejimizi farklı bir seviyeye çıkartıyoruz. Dışarda yeni teknolojileri denemek isteyen çok insan var. Peki neden yeni güvenlik teknolojileri için bir uygulama platformu olmasın? Bu bakış açımız Application Framework yapımızı ortaya çıkardı. Bu, güvenlik teknolojileri tüketiminde yeni bir dönem demek. Bu yapı müşteriye deneme ve isterse kendi geliştirmesini yapma konusunda imkan ve esneklik sunuyor. EMEA bölgesinde istikrarlı bir büyüme grafiğimiz var. Bölgede birbirinden çok farklı ülkeler var, ama ortak nokta tüm bu ülkelerde güvenlik odaklı yatırımlar ve bunların gerekliliği konusunda farkındalık olması. Çünkü tehdit dünyası son derece dinamik ve her ölçekte müşterimizin proaktif olabilmesini sağlamak da bizim görevimiz. Bu görev; kesintisiz inovasyon demek ve bu çerçeve, gerçek müşteri değerini yaratmamızı sağlıyor. 2019 önceliğimiz müşteri memnuniyetini daimi kılarken,
yaptıkları yatırımlardan en doğru geri dönüşü almalarını sağlamak. Güvenlik operasyon platformumuzu kullanan müşterilerimize, ihtiyaçları paralelinde en yüksek verimi nasıl alabileceklerini anlatıyoruz. Yaptığımız tüm inovasyonların da gelişen tehditlerin önünde olmasına çabalıyoruz. Palo Alto Networks olarak bu bilinçle kullanıcılarımıza birçok farklı programla danışmanlık ve rehberlik de sunmuş oluyoruz. PC veya sunucu gibi uç noktaları hedefleyen çok sayıda tehdit görüyoruz. Bu yönüyle bizim de end-point çözümlerimize yatırımlarımız hiç hız kesmiyor. Bulut bilişime geçiş eğilimi de hızlanıyor. Bölgede servis sağlayıcıların artması da bu gelişimi beraberinde getirecek. Bulut başlığında bilgilendirme çok önemli. Çünkü bulut bilişim, sadece veri depolama alanı değil, geldiğimiz noktada bundan çok daha fazlası. Bizim platformumuz bulutta da etkin olabiliyor. Bu yönüyle müşterilerimizin buluta geçmesini teşvik ediyor, bunu yaparken de operasyonlarında minimum değişimi sağlama hedefiyle ilerliyoruz.”
Bulut güvenliğinde liderliği sürdüreceğiz Tarek Abbas / Palo Alto Networks Gelişmekte Olan Pazarlar Sistem Mühendisliği Direktörü. “Türkiye bizim için kilit önemdeki öncelikli birkaç pazardan biri. Güvenlik odaklı saldırılar giderek daha fazla ön plana çıkıyor. Bu da büyük ölçekli şirketler kadar KOBİ’lerin de güvenlik odaklı yatırımlar yapmalarını sağlıyor. Teknolojik gelişmelere, müşteri farkındalığının artışına ve bu konuda giderek artan ölçülerde yatırıma rağmen çok kalabalık ve çevik olan saldırganlar da giderek
daha akıllı oluyor, artık onlar da otomasyon araçları kullanıyor. Her kesimde bir ihtiyaç ve gereklilik algısı ön planda. Altyapıyı uçtan uca koruma çabasında güvenlik bakış açıları şekilleniyor. Çünkü güvenlik bir bütün olarak ele alınmalı. Bu nedenle Palo Alto Networks olarak kendi geniş ve yetkin platformumuzu kullanıyor, sürekli gelişen tehditlere karşı güçlü bir mimariyi ortaya koyuyoruz. Riskler sürekli ve hızlı biçimde gelişirken, güvenlik konusunda verimli işbirliklerine hep hazırız. Palo Alto olarak tehdit bilgilerini paylaşmanın önemine hep inandık. Cyber Threat Alliance yapısında saldırganlar konusunda
bilgi paylaşmaları için şirketleri cesaretlendirdik. Bu yeni bir yapılanma ve son 2-3 yılda büyük bölümü aynı zamanda bizim rakiplerimiz olan ve önde gelen güvenlik tedarikçileri de bu yapıda yerini aldı. Rakibimiz dahi olsa paylaşmanın gücüne ve risklere karşı verimli işbirliklerini hayata geçirmeye her zaman önem veriyoruz. Sonuçta saldırganlara yanıt vermek konusunda topluluk olarak bir sorumluluğumuz var. Gelişen tehditlere baktığımızda bilişim ortamını ve teknoloji kullanım alışkanlıklarını bireysel ve kurumsal bazda değiştiren bulut bilişim öne çıkıyor. Evet, herkes tamamen bulutta değil,
kurumlar farklı seviyelerde bulut uyumunu gerçekleştiriyor. Bu konuda büyük ölçekli bir geçiş var. Palo Alto Networks olarak Security Operating Platform yapımızla bulut tarafında da gelişen tehditleri adreslemeye önem veriyoruz. Bir taraftan da network’te işleyişe odaklanıyor, bir bütün olarak network-end point-bulut ekseninde kapsamlı bir yaklaşımı ortaya koyuyoruz. Kurumsal olarak bu rotada ilerlemeye devam edeceğiz. Küresel bazda ne kadar çok şirket bulutta yerini alırsa, doğal olarak riskler de bulut ekseninde artacak ve Palo Alto olarak biz de bulut güvenliği başlığında liderliğimizi sürdüreceğiz.”