Kuran ve Sünnet Rehberliğinde Altın Öğütler

Page 1



Kitabın hazırlanmasında kullanılan iki ana kaynak: HADİSLERLE İSLAM SERLEVHA HADİSLER ISBN: 978 975 19 6220 1 Diyanet İşleri Başkanlığı KUR’AN-I KERİM VE AÇIKLAMALI MEALİ ISBN: 978 975 389 081 6 Türkiye Diyanet Vakfı

BİSMİLLÂHİRRAHMANİRRAHİM Hamdü Senâ bütün âlemlerin Rabbi olan Allah’a (celle celâlühu) mahsustur. Salât u selâm, iki cihan güneşi, medar-ı iftiharımız, Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’ya, âline ve ashabına olsun.


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 1- İmam Malik’e ulaştığına göre Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti.” (MU1628 Muvatta, Kader, 3)

Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz – Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız – onu Allah’a ve Resul’e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. (Nisa Suresi, 59)

2- Ebu Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş, bana isyan eden Allah’a isyan etmiş olur…” (M4749 Müslim, İmare, 33; B7137 Buhari, Ahkam, 1)

Kim Resul’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince; seni onların başına bekçi göndermedik! (Nisa Suresi, 80)

3- Cabir b. Abdullah’ın rivayet ettiğine göre Resulullah (sav) hutbesinde teşehhüdden sonra şöyle buyururdu : “Sözün en güzeli Allah’ın (cc) Kitabı’dır. Rehberliğin en güzeli ise Muhammed’in rehberliğidir.’’ (HM14484 İbn Hanbel, III, 320)

(Resulüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Al-i İmran Suresi, 31) 2


ALTIN ÖĞÜTLER 4- Ebu Hüreyre anlatıyor: Allah Resulü’ne (sav) insanların cennete girmesine en çok vesile olan amelin ne olduğu soruldu. Resulullah, “Allah’tan sakınmak ve güzel ahlak.’’ buyurdu. (T2004 Tirmizi, Birr, 62)

Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir. (Ahzab Suresi, 21)

5- Eyyub b. Musa’nın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine göre Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir baba, evladına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.’’ (T1952 Tirmizi, Birr, 33)

Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar azmedilmeye değer işlerdir. (Lokman Suresi, 17)

6- Ebu Hüreyre’ den nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Güçlü kimse, insanları güreşte yenen değil, bilakis öfke anında kendisine hâkim olandır.’’ (M6643 Müslim, Birr, 107)

O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134)

3


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 7- Abdullah b. Ebu Bekir anlatıyor: Enes b. Malik’ten işittiğime göre Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Üç şey öleni (mezara kadar) takip eder; ikisi geri döner, biri kalır. Ailesi, malı ve ameli onu takip eder. Ailesi ve malı geri döner, ameli kalır.’’ (M7424 Müslim, Zühd, 5)

İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekâtı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 277)

8- Ebu Hüreyre’ den nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz, kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.’’ ( T2378 Tirmizi, Zühd, 45; D4833 Ebu Davud, Edeb, 16)

Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler. Kim Allah’ı, Resulünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah’ın tarafını tutanlardır. (Maide Suresi, 55-56)

9- Adi b. Hatim’in naklettiğine göre, Resulullah (sav) cehennemden bahsetti, ondan Allah’a sığındı ve yüzünü üç defa çevirdikten sonra şöyle buyurdu: “Yarım hurma (sadaka) ile bile olsa cehennemden korunun. Eğer bunu da bulamazsanız güzel bir sözle (korunun).’’ (M2350 Müslim, Zekât, 68)

4


ALTIN ÖĞÜTLER Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan harcayın. (Münafikun Suresi, 10)

10- Osman b. Affan’dan (ra) gelen rivayete göre, Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.’’ (T2907 Tirmizi, Fedailü’l-Kur’an, 15)

Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 104)

11- Ebu Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hıristiyan veya Mecusi yapar…” (B4775 Buhari, Tefsir, (Rum) 2; M6755 Müslim, Kader, 22)

(Resulüm!) Sen yüzünü hanif olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler. (Rum Suresi, 30)

(Ayette zikredilen “fıtrat” , Allah’ın insanları doğuştan, “tek Allah inancı” na yatkın yarattığını ifade etmektedir.)

12- Ebu Nadre’den nakledildiğine göre, Resulullah’ın (sav) teşrik günlerinin ortasında verdiği Veda Hutbesi’ni dinleyen bir sahabi şöyle anlatmaktadır: “Resulullah (sav) buyurdu ki, “Ey insanlar! 5


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE Şunu iyi bilin ki Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur…” (HM23885 İbn Hanbel V, 411)

Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. (Hucurat Suresi, 13)

13- Ebu Hüreyre anlatıyor: “Resulullah (sav), ‘Gıybet nedir biliyor musunuz?’ diye sordu. Sahabe, ‘Allah ve Resulü daha iyi bilir!’ karşılığını verdiler. Resulullah, ‘Kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır.’ buyurdu. ‘Ya kardeşimde o söylediğim durum varsa ne dersin?’ diye sorulunca Resulullah, ‘Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet etmişsindir. Şayet yoksa ona iftira etmiş olursun.’ buyurdu.” (M6593 Müslim, Birr, 70)

Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir. (Hucurat Suresi, 12)

(Zandan kaçınmamız, kusur araştırıp ayıpları deşmememiz ve gıybet etmememiz istenmiştir. Çekiştirilen kimsede, anlatılan kusur bulunsa bile, bunun anlatılmasının caiz olmadığı Hz. Peygamber tarafından açıklanmıştır.)

6


ALTIN ÖĞÜTLER 14- Ebu Said ve Ebu Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse geceleyin hanımını uyandırır da ikisi de namaz kılarsa veya birlikte iki rekât namaz kılarlarsa zakirin ve zakiratın (Allah’ı çokça anan erkekler ve hanımların) arasına yazılırlar.” (D1309 Ebu Davud, Tatavvu, 18)

Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 71)

(Ayette, kadın olsun erkek olsun müminlerin, birbirlerine iyiliği emredip kötülükten alıkoymalarının, aralarındaki velayet bağı ve kardeşliğin zaruri bir sonucu olduğuna işaret edilmiştir. Bu görev ve yetki cinsiyet farkı gözetmeden İslam toplumunun bütün fertlerine verilmiştir.)

15- Enes b. Malik’in anlattığına göre, bir adam Hz. Peygamber’e (sav), “Kıyamet ne zaman kopacak ya Resulullah ?” diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Onun için ne hazırladın?” buyurdu. (B6171 Buhari, Edeb, 96)

Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Haşr Suresi, 18)

7


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 16- Abdullah (b. Mes’ud) tarafından nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “(Kıyamet gününde) kulun ilk önce hesaba çekileceği şey, namazdır…” (N3996 Nesai, Muharebe, 2)

Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, yoksulu doyurmuyorduk, (Müddessir Suresi, 40-44)

17- Ebu Hüreyre’nin işittiğine göre, Resulullah (sav) bir defasında şöyle demiştir: “Birinizin kapısının önünden bir nehir geçse ve onda her gün beş defa yıkansa, bu o kimsenin kirinden bir şey bırakır mı, ne dersiniz?” Sahabiler, “Onun kirinden hiçbir şey bırakmaz.” demişler, bunun üzerine Resulullah, “İşte beş vakit namaz da böyledir! Allah onlarla günahları yok eder.” buyurmuştur. (B528 Buhari, Mevakıtü’s-salat, 6)

(Resulüm!) Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir. (Ankebut Suresi, 45)

(Ayet, günaha götüren isteklerin baskısından kurtulmanın ve ruh yüceliğine erişmenin en sağlam yolunu göstermektedir. Şüphesiz bu en geniş manada “Allah’ı anmak”tır. Kur’an tilaveti ve namaz, bunun en başta gelen şekilleridir. Gerçekten, Kur’an’ın manalarını düşünenler için, Kur’an tilaveti, daha önce farkına varılmayan birçok manaların açığa çıkmasını sağlar; kişiyi ulvi bir âleme götürür. Kur’an tilavetinin fazileti ile ilgili pek çok hadis vardır.

8


ALTIN ÖĞÜTLER Hakkı verilerek kılınan namazın da, ruhu ulvileştireceği ve mutlaka kötülükten alıkoyacağı, bu ayette ve birçok hadiste ısrarla belirtilmektedir. İyiliğe sevketmeyen, kötülüklerden alıkoymayan bir namaz ise, İslam büyükleri tarafından, sırtta taşınan bir vebal olarak nitelendirilmiştir.)

18- Ebu Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, bilakis kalplerinize ve amellerinize bakar.” (M6543; Birr, 34)

Sizi huzurumuza yaklaştıracak olan ne mallarınızdır ne de evlatlarınız. İman edip iyi amelde bulunanlar müstesna; onlara yaptıklarının kat kat fazlası mükâfat vardır. Onlar (cennet) odalarında güven içindedirler. (Sebe Suresi, 37)

19- Hz. Aişe (ra) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sav) Allah’ı sürekli zikrederdi.” (M826 Müslim, Hayız, 117)

Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler(ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru! (Al-i İmran Suresi, 191)

9


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 20- Abdullah (b. Mes’ud) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (B6168 Buhari, Edeb, 96)

Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddıkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır! (Nisa Suresi, 69)

21- Muğire b. Ebu Kurre es-Sedusi’nin işittiğine göre, Enes b. Malik şöyle anlatıyor: “Bir adam ‘Ey Allah’ın Resulü! Devemi bağlayıp da mı Allah’a tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı tevekkül edeyim?’ diye sordu. Resulullah (sav), ‘Önce onu bağla, sonra Allah’a tevekkül et!’ buyurdu.” (T2517 Tirmizi, Sıfatü-l kıyame, 60)

Sonra şöyle dedi: Oğullarım! (şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm Allah’tan başkasının değildir. (Onun için) ben yalnız O’na dayandım. Tevekkül edenler yalnız O’na dayansınlar. (Yusuf Suresi, 67)

22- Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: Bir adam Allah Resulü’ne (sav) gelerek, “Ey Allah’ın Resulü, kendisine güzel davranıp yakınlık göstermemi en çok hak eden kimdir?” diye sordu. Hz. Peygamber, “Annen” cevabını verdi. Adam “Sonra kimdir?” diye sorunca Hz. Peygamber yine, “Annen” buyurdu. Adam “Sonra kimdir?” diye yeniden sorunca Peygamber Efendimiz, “Annen” cevabını verdi. Bunun üzerine adam, “Sonra kimdir?” dedi. Hz. Peygamber, “Sonra babandır.” buyurdu. (B5971 Buhari, Edeb, 2) 10


ALTIN ÖĞÜTLER Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “of!” bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: “Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!” diyerek dua et. (İsra Suresi, 23-24)

23- Abdurrahman b. Ebu Bekre, babasının (Ebu Bekre’nin) (ra) şöyle anlattığını naklediyor: “Resulullah (sav), ‘ Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?’ diye üç kez sordu. Bunun üzerine biz, ‘ Evet, ey Allah’ın Resulü.’ diye cevap verdik. Bunun üzerine, ‘Allah’a ortak koşmak ve anne babaya isyan etmek ve eziyet etmektir.’ buyurdu.” (B5976 Buhari, Edeb, 6)

Biz, insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim. (Ankebut Suresi, 8)

24- Ebu Said’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddıklar (dosdoğru kimseler) ve şehitlerle beraberdir.” (T1209 Tirmizi, Büyu, 4)

11


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE Onlar, ne ticaret ne de alış verişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. Çünkü (o günde) Allah, onları yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandıracak ve lütfundan onlara fazlasıyla verecektir. Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır. (Nur Suresi, 37-38)

25- Ebu Hüreyre anlatıyor: “Resulullah (sav) (Medine pazarında dolaşırken) bir buğday yığınının yanına geldi. Elini o yığının içine daldırınca parmakları ıslandı. Satıcıya, ‘Bu (ıslaklık) da nedir buğday sahibi?’ diye sordu. O da, ‘Üzerine yağmur yağmıştı ey Allah’ın Resulü!’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ‘Öyleyse insanların görmeleri için ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez miydi? Aldatan benden değildir!” (M284 Müslim, İman, 164)

Ve ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozguncular olarak dolaşmayın. (Hud Suresi, 85)

26- Kays b. Kesir anlatıyor: Medine’den bir adam Dımaşk’ta bulunan Ebu’d- Derda’nın yanına geldi. Ebu’d-Derda ona, “Kardeşim, seni buraya getiren nedir?” diye sordu. Adam, “Senin Resulullah’tan (sav) naklettiğini öğrendiğim bir hadis.” cevabını verdi… Bunun üzerine Ebu’d-Derda dedi ki, “Resulullah’ı (sav) şöyle derken işittim: ‘Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler, hoşnutluklarından dolayı ilim talebesine kanatlarını serer. Sudaki balıklara varıncaya kadar yer ve gök ehli âlim kişinin bağışlanması için Allah’a yakarır. Âlimin, abide (ibadet edene) üstünlüğü, (parlaklık, görünürlük ve güzellik bakımından) 12


ALTIN ÖĞÜTLER ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Kuşkusuz âlimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir. Dolayısıyla kim onu alırsa büyük bir pay almış olur.” (T2682 Tirmizi, İlim, 19)

Fakat içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazı kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya; işte onlara pek yakında büyük mükâfat vereceğiz. (Nisa Suresi, 162)

27- Ebu Zer (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber’e (sav), ‘Hangi amel daha faziletlidir?’ diye sordum. ‘Allah’a inanmak ve O’nun yolunda cihad etmek.’ buyurdu.” (B2518 Buhari, Itk, 2)

Mü’min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah’a ve Resulü’ne iman ettiler, sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir. (Hucurat Suresi, 15)

28- Enes b. Malik’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Sabah ya da akşam, Allah yolunda (yapılacak) bir sefer, dünyadan ve içindekilerden daha hayırlıdır!” (B2792 Buhari, Cihad, 5)

13


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah’ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır. (Al-i İmran Suresi, 157)

29- Kays, Fihroğulları’ndan Müstervrid (b. Şeddad)’ı şöyle derken işitmiştir: “Allah Resulü (sav) buyurdu ki, ‘Vallahi, ahiretin yanında dünya (nın konumu), ancak birinizin şu (işaret) parmağını denize daldırması gibidir; (parmağının) ne (kadar su) ile döneceğine bir baksın!” (M7197 Müslim, Cennet, 55)

30- Sehl bin Said Es-Saidi (ra) şöyle dedi: Resulullah (sav): “Cennette bir kamçı kadar yer, dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden daha hayırlıdır.” buyurdu. (Buhari 6356, İbn Mace 4330)

Rabbinizin bağışına ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun! (Al-i İmran Suresi, 133)

31- Ebu Hazim’in Sehl b. Sa’d’dan naklettiğine göre, Resulullah (sav) Hayber günü (sancağı verdiği Hz. Ali’ye) şöyle buyurmuştur: “…Onların bulundukları bölgeye varıncaya kadar sükûnetle yürü! Sonra onları İslam’a davet et ve yerine getirmeleri gereken ilahi hak ve esasları onlara haber ver! Vallahi senin vasıtanla Allah’ın bir kişiyi hidayete erdirmesi senin için (en değerli) kızıl develerden daha hayırlıdır.” (M6223 Müslim, Fedailü’s-sahabe, 34; B4210 Buhari, Meğazi, 39 )

32- Hayber’in fethi sırasında Resulullah Efendimiz (sav) komutan olarak tayin ettiği Hz. Ali’ye (ra) şöyle hitap etmiştir: “Ey Ali! Bil ki, 14


ALTIN ÖĞÜTLER senin elinde bir insanın hidayet bulması, güneşin üzerine doğduğu her şeyden daha hayırlıdır.” (Buhari, Sahih, Cihad, 4, 58; Müslim, Sahih; Feailul – Ashab, Hadis no: 2406)

Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir. (Tevbe Suresi, 88)

(Ayette geçen “bütün hayırlar” dan maksat, hakkın zaferi, hakimiyeti ve bu uğurda savaşanların elde ettikleri dünyevi ve uhrevi nimetlerdir.)

33- İbn Mes’ud’un (ra) işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Ancak iki kişiye gıpta edilir. Bunlar, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayan kimse ile Allah’ın kendisine verdiği (ilim ve) hikmete göre karar veren ve onu başkalarına öğreten kimsedir.” (B1409 Buhari, Zekât, 5)

İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır. (Tevbe Suresi, 20)

(Cihad cephede Allah için düşmanla harp etmenin yanında, dinsizliğin karşısında Kur’an ahlakının üstün gelmesi için Müslümanların fikri alanda malları ve canlarıyla çaba harcaması, yani tüm insanlığa dini anlatmak için malını, mülkünü, parasını, vaktini, ilmini ve sağlığını…Allah yolunda harcayıp mücadele etmesidir.)

15


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 34- Üsame b. Zeyd’in işitip naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur : “Kıyamet günü bir adam getirilip cehenneme atılır ve bağırsakları dışarı fırlar. O kişi, eşeğin değirmen taşı ile döndüğü gibi bağırsaklarıyla birlikte dönmeye başlar. Derken etrafına cehennemlikler toplanır ve ‘Ey falan, bu ne hal? Sen iyiliği emredip, kötülükten alıkoymaz mıydın?’ derler. O da, ‘Evet, ben iyiliği emrederdim, ama onu kendim yapmazdım. Kötülükten alıkoyardım, ama onu kendim yapardım.’ diye karşılık verir.” (M7483 Müslim, Zühd, 51)

Siz insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız? (Bakara Suresi, 44)

35- Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i cariye (faydası kesintisiz sürüp giden sadaka), kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlat.’’ (M4223 Muslim, Vasiyyet, 14)

Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır. (Tevbe Suresi,18)

36- İbn Mes’ud’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.’’ (T2416 Tirmizi, Sıfatu’l-kıyame,1)

16


ALTIN ÖĞÜTLER Kitabı sol tarafından verilene gelince, o: Keşke, der, bana kitabım verilmeseydi de, hesabımın ne olduğunu bilmeseydim! Keşke onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi! (Hakka Suresi,25-27)

37- Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Bir adam Hz. Peygamber’e (sav), ‘Ey Allah’ın Resulü, hangi sadaka en faziletlidir?’ diye sordu. Hz. Peygamber, ‘Sağlıklı iken ve fakirlik endişesi ve zengin olma hırsı ile hareket ederken tasaddukta bulunabilmendir. (Sadaka vermeyi) can boğaza gelip de (son nefesini yaşadığın ana kadar) erteleme…’buyurdu.’’ (B2748 Buhari, Vesaya,7)

Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övgüye layıktır (Bakara Suresi,267)

38- Şeddad b. Evs’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Akıllı kişi kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Aciz kişi ise arzularına uyup bir de Allah’tan (bağışlanma) umandır.” (T2459 Tirmizi, Sıfatü’l-kıyame, 25)

Onlar orada: Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapalım! diye feryad ederler. Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı)! Zalimlerin yardımcısı yoktur. (Fatır Suresi, 37)

17


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 39- Esma bnt. Umeys el-Has’amiyye’nin işittiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “…(Gaflete) dalan, gülüp oynayan, kabirleri ve toprak altında çürümeyi unutan kul ne bedbahttır! Azan, haddi aşan, nereden geldiğini ve nereye gittiğini unutan kul ne bedbahttır!...” (T2448 Tirmizi, Sıfatü’l-kıyame, 17)

Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: “Rabbim! der, beni geri gönder; ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş(ve hareketler) yapayım.” Hayır! Bu onun ağzından çıkan (boş) bir laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır. (Mü’minun Suresi, 99-100)

(Sözlükte “engel” anlamına gelen “berzah” , ölüm ile başlayıp, yeniden dirilmeye kadar geçen süreyi ifade eden dini bir terimdir.)

40- Ziyad, Mugire’nin (ra) şöyle dediğini işitmiştir: “Hz. Peygamber (sav) ayakları (ya da bacakları) şişinceye kadar (gece) namaz kılardı. Bu durum hakkında ona bir şey söylendiğinde, ‘Şükreden bir kul olmayayım mı?’ derdi.” (B1130 Buharı, Teheccüd, 6)

Allah’ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız. Hakikaten Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir. (Nahl Suresi, 18)

41- Ebu Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar kıyamet günü üç grup halinde; kimi yaya olarak, kimi binitli olarak, kimi de yüzüstü sürünerek mahşer yerinde toplanır.” (T3142 Tirmizi, Tefsıru’l-Kur’an, 17) 18


ALTIN ÖĞÜTLER Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman, sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar! (Hayırda) önde olanlar,(ecirde de) öndedirler. İşte bunlar, naim cennetlerinde (Allah’a) en yakın olanlardır. (Vakıa Suresi, 7-12)

42- Harise b. Vehb el-Huzaı’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Size cennetlikleri bildireyim mi? Her alçakgönüllü, zayıf kimsedir. Şayet o Allah adına yemin etse, Allah onu yemininde haklı çıkarır. Size cehennemlikleri haber vereyim mi? Kaba, bencil ve büyüklük taslayan herkes.” (B6071 Buharı, Edeb, 61; M7187 Müslim, Cennet, 46)

O küfredenler, bölük halinde cehenneme sürülür. Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara: Size, içinizden Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi? derler. “Evet geldi” derler ama, azap sözü kafirlerin üzerine hak olmuştur. Onlara: İçinde ebedi kalacağınız cehennemin kapılarından girin; kibirlenenlerin yeri ne kötü! denilir. (Zümer Suresi, 71-72)

43- Ebu Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur. “(Yüce) Allah şöyle buyurdu: ‘Salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiç kimsenin aklına gelmeyen şeyler hazırladım.” (M7132 Müslim, Cennet, 2)

19


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedi kalmak üzere girin buraya, derler. Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna varis kılan Allah’a hamdolsun. İyi amellerde bulunanların mükâfatı ne güzelmiş! derler. (Zümer Suresi, 73-74)

44-İbn Ömer anlatıyor: “Resulullah (sav) ile birlikte idim. Ensardan bir adam gelerek Hz. Peygamber’e (sav) selam verdi. Sonra şöyle dedi: ‘Ey Allah’ın Resulü! Müminlerin hangisi daha faziletlidir!’ Hz. Peygamber, ‘Ahlak bakımından en güzel olanları.’ buyurdu. Sonra adam, ‘Müminlerin hangisi daha akıllıdır?’ diye sordu. Hz. Peygamber, ‘ Ölümü en çok hatırlayanları ve ölümden sonrası için en güzel şekilde hazırlananları. İşte onlar en akıllı olanlardır.’ diyerek cevap verdi.” (İM4259 İbn Mace, Zühd, 31)

Kitabı sağ tarafından verilen: Alın, kitabımı okuyun; doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum, der. Artık o, meyveleri sarkmış yüce bir cennette hoşnut kalacağı bir hayat içindedir. (Hakka Suresi, 19-23)

45- Enes b. Malik diyor ki, “Resulullah (sav) bana şöyle buyurdu: ‘Yavrucuğum! Kalbinde herhangi birine karşı bir aldatma (samimiyetsizlik) bulunmadan sabahlayabilecek ya da akşamlayabileceksen, bunu yap! Yavrucuğum! İşte bu benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimi yaşatırsa, beni sevmiş demektir. Kim de beni severse, cennette benimle birlikte olur.” (T2678 Tirmizi, İlim, 16) 20


ALTIN ÖĞÜTLER 46- Resulullah (sav) buyurmuştur: “Ümmedimin fesadı zamanında kim benim sünnetime yapışırsa, yüz şehidin sevabını kazanabilir.” (Et-Taberani, el Mu’cemül-evsat 5/315)

Ey iman edenler! Allah’tan korkun. O’na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. (Maide Suresi, 35)

(Kulu Allah’a yaklaştıran yolların (vesilelerin) en önemlilerinden birisi, ayette zikredilen cihaddır. Bunun dışında sırf Allah rızası için yapılan her ibadet ve kaçınılan her yasak insanı Allah’a yaklaştıran yollar, vesilelerdir. Şefaat de ancak bu yollardan geçilerek hak edilebilir.)

47- Ubeydullah b. Cerir’in, babasından naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Aralarında günahlar işlenip durduğu halde bu günahları işleyenlerden daha güçlü ve onları engellemeye muktedir iken bunu yapmayan topluluğun hepsine birden Yüce Allah azap verir.” (HM19466 İbn Hanbel, IV, 366)

Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar iyi insanlardandır. (Al-i İmran Suresi, 114)

48- Huzeyfe b. Yeman’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Bu canı bu tende tutan Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emredip/teşvik edip kötülükten sakındırırsınız/uzaklaştırırsınız ya da Allah size bir ceza gönderir de O’na dua edersiniz ama O, duanıza karşılık vermez.” (T2169 Tirmizi; Fiten, 9) 21


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır. (Al-i İmran Suresi, 110)

49- Ebu Hüreyre’nin (ra) işittiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selamı almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeye katılmak, davete icabet etmek (ortam müsaitse) ve aksırana Allah’tan rahmet dilemek.” (B1240 Buhari, Cenaiz, 2)

Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır. (Nisa Suresi, 86)

50- Abdullah b. Selam anlatıyor: “Resulullah (sav) (hicret edip) Medine’ye geldiğinde insanlar ona doğru koştular… Söylediği ilk söz şunlardı: “Ey insanlar! Selamı yaygınlaştırın, yemek yedirin ve insanlar uykudayken (gece) namaz kılın ki, esenlik içinde cennete giresiniz.” (T2485 Tirmizi, Sıfatü’l-kıyame, 42)

Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. “Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz. Biz, çetin ve belalı bir günde Rabbimizden (O’nun azabına uğramaktan) korkarız” (derler). İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir. (İnsan Suresi, 8-11)

22


ALTIN ÖĞÜTLER 51- Üsame b. Şerik şöyle demiştir: “Hz. Peygamber’in (sav) huzuruna geldiğimde gördüm ki ashabı (onu hürmet içinde sessizce dinlerken) adeta başlarının üzerinde birer kuş varmış gibiydiler…” (D3855 Ebu Davud, Tıb, 1)

Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerinin okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler. (Al-i İmran Suresi, 164)

52- Sa’d b. Hişam anlatıyor: “(Hz. Aişe’ye) ‘ Ey müminlerin annesi, bana Resulullah’ın (sav) ahlakını anlat.’ dedim. O da şöyle dedi: ‘Sen Kur’an okumuyor musun? Resulullah’ın (sav) ahlakı Kur’an idi…” (D1342 Ebu Davud, Tatavvu,’ 26)

Ve sen elbette yüce bir ahlak üzeresin. (Kalem Suresi, 4)

53- Ebu Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ben, (başka değil, sadece) (iyi), güzel ahlakı tamamlamak (uygulamak) için gönderildim.” (HM8939 İbn Hanbel, II, 381)

Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir. (Ahzab Suresi, 21)

23


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 54- Cerir b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (B7376 Buhari, Tevhid, 2; M6030 Müslim, Fedail, 66)

Onu yakalayın da, (ellerini boynuna) bağlayın; sonra alevli ateşe atın onu! Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde oraya sokun! Çünkü o ulu Allah’a iman etmezdi, yoksulu doyurmaya teşvik etmezdi. (Hakka Suresi, 30-34)

(Bu ayetle, yoksulun gözetilmemesi ve onun haline hiç aldırış edilmemesi, Allah’a iman etmemenin hemen akabinden en büyük günah olarak zikredilmektedir. Gerçekten İslam ahkâmı içinde yer alan mükellefiyetler iyi incelendiğinde, bunların iki noktada merkezileştiği görülür: 1) Allah’ın emrini büyük tanımak, 2) Allah’ın yarattıklarına şefkat göstermek.)

55- Ebu Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Hızır’a Hızır (Hadır-Yeşil) denilmesi, otsuz kuru bir yere oturduğu zaman ardından oranın hemen yeşermesi sebebiyledir.” (B3402, Buhari, Enbiya, 27; T3151, Tefsiru’l-Kur’an, 18)

(Mü’min de dinden uzak kesafetli ortamları Allah’ın nurunu taşıyarak aydınlatmalı. İman, ahlak ve Kur’an’dan yoksun günah ve çirkeflere batmış çorak toprakları Resulullah’ın (sav) sünnetiyle yeşillendirmeli, ardından manevi sahayı Kur’an ahlakını yaşayarak, yaşatarak baharistana çevirmeli) Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 104)

24


ALTIN ÖĞÜTLER 56- (Abdullah b. Ömer anlatıyor): Bana babam Ömer b. el-Hattab şunları anlattı: Bir gün biz Resulullah’ın (sav) yanındayken bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı bir adam çıkageldi. Üzerinde yolculuğa dair hiçbir belirti yoktu ve bizden de kimse onu tanımıyordu. Peygamber’in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine yaslayıp ellerini onun uyluklarının üzerine koydu… “Bana iman hakkında bilgi ver.” dedi. Resulullah şöyle buyurdu: “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.” (Soran kişi yanından ayrıldıktan sonra) Resulullah buyurdu ki, “Bu (gelen) Cibril’dir, insanlara dinini öğretmek için geldi.” (M97 Müslim, İman, 5; B50 Buharı, İma, 37)

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır.(Allah’ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakiler ancak onlardır! (Bakara Suresi, 177)

57- Habbab b. Eret şöyle demiştir: Allah Resulü (sav) Kabe’nin gölgesinde elbisesini yastık yapıp uzanmış vaziyette iken kendisine (Kureyş müşriklerinin eziyetlerinden) şikayette bulunmuş ve “Bizim için (Allah’tan) yardım dileyemez misin? Bizim için dua edemez misin?” demiştik. Bunun üzerine o şöyle buyurmuştu: “Sizden önceki ümmetler içinde öyle kişiler vardı ki müşrikler tarafından yakalanır, onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi o çukurun içine gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, onun başı üzerine konulurdu da başı iki kısma ayrılırdı. Bir başkasının da demir taraklar ile etinin altındaki kemiği ve sinirleri taranırdı ama bu 25


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE işkenceler o mümini dininden çevirmezdi. Allah’a yemin ederim ki bu din kesinlikle tamamlanacaktır. Öyle ki biniti üzerinde bir kimse (tek başına) San’a’dan Hadramevt’e kadar gidecek de Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayacaktır… Fakat sizler acele ediyorsunuz!” (B6943 Buhari, İkrah, 1)

(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah’ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır. (Bakara Suresi, 214)

58- Enes (B. Malik) tarafından rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz, beni anne-babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe (tam anlamıyla) iman etmiş olmaz.” (B15 Buhari, İman, 8)

De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez. (Tevbe Suresi, 24)

59- Hz. Aişe anlatıyor: “Bir kadın hırsızlık yaptı ve Hz. Peygamber’e (sav) getirildi. Dediler ki: ‘ Ancak Üsame Resulullah’ a (sav) giderek (bu kadının affedilmesi konusunda) aracılık edebi26


ALTIN ÖĞÜTLER lir.’ Üsame ile konuştular, o da Hz. Peygamber ile konuştu. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Ey Üsame! İsrailoğulları, halkın ileri gelenlerinden biri suç işlediğinde onu cezalandırmadıkları ama sıradan biri aynı suçu işleyince ceza tatbik ettikleri zaman helak edildiler. Eğer (hırsızlık yapan) Muhammed’in kızı Fatıma bile olsa onun da elini keserdim.” (N4899 Nesai Kat’u’s-sarık, 6)

Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun.(Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisa Suresi, 135)

(Ayette, insanları adaletten ayıran iktisadi, sosyal, psikolojik sebeplerin hepsi sayılarak insanlar uyarılmış, hükmeden veya şahitlik eden kimsenin yalnızca Allah korkusunun tesiri altında hareket etmesi telkin edilmiştir.)

60- Nu’man b. Beşir anlatıyor: “Babam servetinin bir kısmını bana bağışladı. Bunun üzerine annem Amra bnt. Revaha, ‘Allah Resulü (sav) şahit olmadıkça ben (bu işe) razı değilim.’ dedi. Babam, bana yaptığı bağışa şahit olmasını istemek üzere Hz. Peygamber’in (sav) yanına gitti. Resulullah (sav) ona, ‘ Bunu bütün çocuklarına yaptın mı?’ diye sordu. Babam, ‘Hayır.’ diye cevapladı. Bunun üzerine Resulullah , ‘Allah’tan korkun, çocuklarınız arasında adaletli olun!’ buyurdu. Babam da geri döndü ve bağışından vazgeçti.” (M4181 Müslim, Hibe, 13)

27


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.

(Nahl Suresi, 90)

(Allah Teâla bu ayette dünya nizamını sağlayan üç esası emrediyor; buna karşılık üç çirkin davranışı da yasaklıyor. Emrettiği esaslar: Adalet, ihsan ve akrabaya yardımdır. Yasakladıkları ise: Fuhuş, münker ve zulümdür. Adalet: Her şeyi tam olarak yerine getirmek, herkesin hakkını vermek ve ölçülü davranmak demektir. İhsan: İyilik etmek, hayır yapmak, bağışta bulunmak ve emredilen şeyi gerektiği gibi yerine getirmek demektir. İbadette ihsan: Allah’ı görür gibi ibadet etmektir. Akrabaya yardım: Uzak ve yakın akrabaya iyilik etmek, ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara karşı iyi davranmak demektir. Fahşa: Yalan, iftira ve zina gibi söz veya fiille işlenen günah ve çirkinliklerdir. Münker: Şeriat ve aklıselimin beğenmeyip fena kabul ettiği iş ve davranış demektir. Bağy: İnsanlara karşı üstünlük iddia edip onları, zulüm ve baskı altında yaşatmak demektir. İşte Allah Teâla bu üç kötü şeyi de yasaklamıştır.)

61- Ebu Hüreyre’den nakledildiğine göre, bir gün Resulullah (sav), “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashabı, “Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekatla gelir. Aynı zamanda şuna sövmüş, buna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüş bir halde gelir. Bunun üzerine iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, 28


ALTIN ÖĞÜTLER hak sahiplerinin günahları kendisine yüklenir. Sonra da cehenneme atılır.” buyurdu. (M6579 Müslim, Birr, 59)

Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan laf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecaviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme. (Kalem Suresi, 10-14)

62- Ebu Said el-Hudri’den (ra) rivayet edildiğine göre, “Ya Resulullah, hangi insan daha faziletlidir?” diye soruldu. Resulullah (sav), “Canıyla, malıyla Allah yolunda cihad eden mümin.” buyurdu. (B2786 Buhari, Cihad, 2)

Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Resulüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (Saf Suresi, 10-11)

63- Zeyd b. Eslem’in, babasından naklettiğine göre, babası Ömer b. Hattab’ı (ra) şöyle derken işitmiştir: “Resulullah (sav) bir gün bize sadaka vermemizi emretti. Bu (emir) paramın olduğu bir zamana rastladı. ‘Bir gün Ebu Bekir’i geçebileceksem, işte bugün geçerim!’ dedim ve malımın yarısını getirdim. Resulullah (sav) ‘Ailene ne bıraktın?’ dedi. Ben de, ‘Bu kadarını’ dedim. Ebu Bekir (ra), malının hepsini getirdi. Sonra Resulullah (sav) ona da, ‘ Ailene ne bıraktın?’ dedi. O, ‘Onlara Allah ve Resulü’nü bıraktım’ diye cevap verdi. Bunun üzerine, ‘Bundan sonra seninle hiçbir şeyde yarışmam!’ dedim.” (D1678 Ebu Davud, Zekat, 40; T3675 Tirmizi, Menakıb, 16) 29


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu geniştir. O her şeyi bilir. (Bakara Suresi, 261)

64- Velid b. Ayzar, Ebu Amr eş-Şeybani’nin, Abdullah’ın evini göstererek şöyle dediğini işitmiştir: Bana şu evin sahibi (Abdullah b. Mes’ud) şöyle dedi: “Resulullah’a (sav), ‘Allah katında en güzel amel hangisidir?’ diye sordum. ‘Vaktinde kılınan namaz’ buyurdu. ‘Sonra hangisidir?’ dedim, ‘ Sonra anne babaya iyilik yapmak’ buyurdu. ‘Sonra hangisidir?’ deyince, ‘ Sonra, Allah yolunda cihad etmek.’ buyurdu.” (M254 Müslim, İman, 139; B5970 Buhari, Edeb, 1)

Allah müminlerden, mallarını ve canlarını kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler.(Bu), Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır. (Tevbe Suresi, 111)

65- Enes (b. Malik’in) rivayet ettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ellerinizle, dillerinizle ve mallarınızla cihad edin.” (N3194 Necai, Cihad, 48)

(İnsanları) Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve “Ben Müslümanlardanım” diyenden kimin sözü daha güzeldir? (Fussilet Suresi, 33)

30


ALTIN ÖĞÜTLER 66- Ebu İshak’ın işittiğine göre, Amr b. Haris şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sav) (vefat ettiğinde) geriye silahı, beyaz, dişi katırı ve bir miktar arazisinden başka bir şey bırakmadı, bunları da sadaka olarak bıraktı.” (B3098 Buhari, Farzu’l-humus, 3)

67- Humeyd ibni Bilal şunu söyledi: “Aişe radıyallahu anha, deve kılından dokunmuş, katı ve sert iki parça elbise çıkardı ve bize göstererek: ‘Resulullah (sav) bu elbiseler içinde vefat etti.’ dedi.” (Allah’ın Resulü (sav) vefat ettiği zaman, Hicaz’dan Irak’a, Yemen’den Amman’a kadar uzanan geniş bir memleketi idare ediyordu. Buna rağmen dünyadan faydalanmayı düşünmemiş, ondan ihtiyaç fazlası bir şey harcamamış ve kendisinden sonra miras olarak da ne bir para, ne bir saray, ne de bir mülk bırakmıştır.) Allah’ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (Al-i İmran Suresi, 180)

(Ayette geçen “miras” kelimesi dolayısıyla tefsirlerde genellikle şu açıklamalar yapılmıştır. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ın mülküdür. Ondan yararlananlar, hep O’nun mülkünü birbirinden devralmaktadırlar; o halde, Allah’ın mülkünde cimrilik etmeleri ne kadar yanlıştır! Bir gün herkes ölecek ve malik olduğu şeyler üzerindeki mülkiyetini kaybedecektir; hâlbuki Allah bakidir, mülk yine O’nundur.)

31


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 68- Hz. Aişe diyor ki: “Resulullah (sav) vefatında geriye ne bir dinar, ne bir dirhem, ne koyun ne de deve bıraktı. Hiçbir şey de vasiyet etmedi.” (M4229 Müslim, Vasiyye, 18; N3651, Nesai, Veyasa, 2)

Allah’ın Resulü (sav), görülmemiş ve duyulmamış bir cömertlik huyuna sahipti. Bu yüzden elinde ve avucunda ne bulursa dağıtır, başkalarını rahatlatmak için kendisini sıkıntıya sokardı. Vefat ettiği zaman, borç almış olduğu birkaç ölçek arpa karşılığında zırhı bir Yahudiye rehine kalmıştı. Hâlbuki kendisi, vefat etmeden önce bütün Arabistan yarımadasını ele geçirmişti. Daha evvel bu yarımadaya hükmeden krallar ve ağalar, onun gelirleriyle hazinelerini dolduruyor ve para içinde yüzüyorlardı. Allah’ın Resulü (sav) bütün bu para ve servetleri fakir ve muhtaçlara dağıttı. Kendisi ise, her zamanki gibi bir gün tok, bir gün aç yaşamak, hurma ve arpa ekmeği yemek ve deve kılından yapılmış kaba kumaşlardan ve yamalı elbiselerden giymekle yetindi. Huneyn savaşında altı bin esir almış, yirmi dört bin deve, kırk bin koyun, dört bin okka gümüş ele geçirmişti. Fakat bu büyük servetten kendisine hiçbir şey ayırmadı ve onu çakıl dağıtır gibi isteyenlere verdi. Dünyada maddeyi böylesine hiçe saymak, bu türlü tok gözlülük ve cömertlik göstermek yalnız Resulullah’ın (sav) şahsında görülmüştür. Dünya zaman zaman bazı süper cömertleri görmüştür. Mesela, Peygamberimizden kısa bir müddet önce Tayy kabilesinde yaşamış olan Hatim et-Tai’nin cömertliği bütün Arabistan’da yankı uyandırmıştır. Fakat bu kimseler başkalarına verirken kendileri için de ayırmışlar, başkalarına yedirirken kendileri de yemişler ve onları faydalandırırken kendileri de faydalanmışlardır. Allah’ın Resulü ise, kendisine hiçbir şey ayırmadan bulabildiği her şeyi vermiş, yemeden yedirmiş, faydalanmadan faydalandırmıştır. İşte bu önemli farkla diğer cömertlerden ayrılmış ve cömertlik meydanının rakipsiz galibi haline gelmiştir. 32


ALTIN ÖĞÜTLER Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele! (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): “İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!” (Tevbe Suresi, 34-35)

69- Ebu Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Benimle ümmetimin durumu (geceleyin) ateş yakan kimsenin haline benzer. Böcekler ve kelebekler o ateşe düşmeye başlar. İşte ben de sizler ateşe girerken kuşaklarınızdan tutup engellemeye çalışıyorum.” (M5955 Müslim, Fedaıli 17)

Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. (Tevbe Suresi, 128)

70- Abdullah b. Mes’ud’dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salavat getirendir.” (T484 Tirmizi, Vitr, 21)

Allah ve melekleri, Peygamber’e çok salevat getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin. (Ahzab Suresi, 56) 33


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE (Allah’ın salevatı, rahmet etmek ve kulunun şanını yüceltmektir. Meleklerin salevatı, Peygamber’in şanını yüceltmek, müminlere bağış dilemek anlamındadır. Müminlerin salatı ise, dua anlamına gelmektedir. Allah bütün müminlere, peygamberlerine salat ve selam getirmelerini emretmekte ve ona saygı göstermelerini istemektedir. “Allahümme salli ala Muhammedin” demek salat , “Esselamü aleyke eyyühe’n nebiyyü” demek selamdır. Peygamberimizden rivayet edilen çok sayıda salevat-ı şerife vardır. Bunları okumak, mümkün olduğu kadar çok salat ve selam getirmek, Peygamber’in sevgisini celbeder, şefaatine sebep olur.)

71- Abdullah b. Amr’ın naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.” (D1692 Ebu Davud, Zekât, 45)

Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez. (Nisa Suresi, 36)

(Allah’a kul olmanın gereği böyle bir ahlaka sahip bulunmaktır; kaba saba, haksız, zalim, cimri, herkese kötülük eden… kimseler yalnızca bazı ibadetleri yapmakla Allah katında makbul bir kul olamazlar.)

72- İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme, onunla (kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözler verme.” (T1995 Tirmizi, Birr, 58) 34


ALTIN ÖĞÜTLER Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır. (Saf Suresi, 2-3)

73- Ebu Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Zandan sakının! Zira zan, yalanın ta kendisidir. Birbirinizin sözlerine kulak kabartmayın. Birbirinizin özel hallerini araştırmayın. Birbirinizle üstünlük yarışı içine girmeyin. Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!” (M6536, Müslim, Birr; 28)

Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin! (Haşr Suresi,10)

74- Ömer b. Hattab’ın (ra) naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ameller niyete göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır. Kim Allah ve Resulü için hicret ederse, hicreti Allah ve Resulü’nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı hicret ederse, onun hicreti de hicretine sebep olan şeydir.” (M4927 Müslim, İmare, 155; B1 Buhari, Bedu’l vahy, 1)

Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek birçok güzel yer ve bolluk (imkân) bulur. Kim Allah ve Resulü uğrunda hicret ederek evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse artık onun mükâfatı Allah’a düşer. Allah da çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Nisa Suresi, 100) 35


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 75- Abdurrahman b. Ebu Bekre’nin naklettiğine göre, babası (Ebu Bekre) (ra) şöyle anlatmaktadır: “Resulullah (sav) üç kere, ‘ Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?’ buyurdu. ‘Evet söyle ya Resulullah!’ dedik. Bunun üzerine Resulullah, ‘ Allah’a ortak koşmak ve anne- babaya saygısızlık/kötülük etmektir.’ buyurdu. Sonra arkasına yaslanmış haldeyken doğruldu ve şöyle dedi: ‘ Dikkat edin (bir de) yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmaktır.’ Bu cümleyi o kadar çok tekrarladı ki ‘Susmayacak’ dedim.” (B5976 Buhari, Edeb, 6)

(O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler. (Furkan Suresi, 72)

76- Ebu Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resulullah (sav), (bir bedevinin kıyametin ne zaman kopacağını sorması üzerine) şöyle buyurdu: “Emanet zayi edildiği vakit kıyameti bekle!” Bunun üzerine bedevi, “Emanetin zayi edilmesi nasıl olur ya Resulullah?” diye sorunca, Hz. Peygamber, “Yönetim, ehli olmayan kimseye verildiğinde kıyameti bekle.” buyurdu. (B6496 Buhari, Rikak, 35)

Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür. (Nisa Suresi, 58)

36


ALTIN ÖĞÜTLER 77- Selman’dan rivayet edildiğine göre, Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Yüce Rabbiniz hayâ sahibi ve cömerttir. Kulu (dua etmek için) O’na ellerini kaldırdığı zaman, o elleri boş çevirmekten hayâ eder.” (D1488 Ebu Davud, Vitr, 23)

Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben onlara çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar. (Bakara Suresi, 186)

(Rivayete göre bir bedevi Resulullah’a (sav) “Rabbimiz yakın mıdır yoksa uzak mıdır? Yakınsa ona fısıltı şeklinde dua edelim, uzaksa bağıralım” dedi. Bunun üzerine ayet indi. Allah’ın istediği iman ve itaattir. Allah, iman edip itaat edenlerin dualarını kabul edeceğini vadetmiştir. Gerçek manada iman edip Allah’a kulluk edenlerin duası kabul olunur.)

78- Ebu Zerr’in rivayet ettiğine göre, Resulullah (sav) ona şöyle buyurmuştur: “Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlaka uygun biçimde davran!” (T1987 Tirmizi, Birr, 55)

Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. (Furkan Suresi, 70)

37


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 79- Ebu Ümame el-Bahili’nin naklettiğine göre… Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:… “Allah, ancak samimiyetle sadece kendisi için ve rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder.” (N3142 Nesai, Cihad, 24)

Binasının temelini Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. (Tevbe Suresi, 109)

80- Temim ed-Dari anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav), ‘Din samimiyettir.’ buyurdu. Biz, ‘ Kime karşı (samimiyet)?’ deyince, ‘ Allah’a, Kitabı’na, Resulü’ne, Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslümanlara.’ buyurdu.” (M196 Müslim, İman, 95)

(Ey müşrikler!) Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram’ı onarmayı, Allah’a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Hâlbuki onlar Allah katında eşit değillerdir. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. (Tevbe Suresi, 19)

(Bu ayete göre dindarlık, bir takım şekli merasimlerden önce bir iman, tasdik ve Allah rızası için gayret demektir. Bu şartlar tahakkuk ettikten sonradır ki hacılara su vermek, Mescid-i Haram’ı onarmak ve bakımını sağlamak gibi hizmetler Allah nezdinde bir kıymet ifade eder.)

81- Abdullah (b. Me’sud) tarafından rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’a bir şeyi ortak koşarak ölürse cehenneme girer.” (M268 Müslim, İman, 150) 38


ALTIN ÖĞÜTLER Onların yaptıkları her bir (iyi) işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız). (Furkan Suresi, 23)

(Kâfirlerin, misafire ikram, akrabayı ziyaret gibi güzel davranışlarının, iman etmemiş olmaları sebebiyle boşa gideceği, işe yaramaz telakki edileceği anlatılmaktadır.)

82- Abdullah (b. Mes’ud) tarafından nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Mümin, ırza, namusa dil uzatan, lanet eden, çirkin işler yapan, edepsiz konuşan kimse değildir.” (T1977 Tirmizi, Birr, 48; HM3839 İbn Hanbel,I, 405)

83- Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Müslüman, dilinden ve elinden diğer Müslümanların güvende olduğu kimsedir…” (B10 Buhari, İman, 4; M162 Müslim, İman, 65)

Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir. (Lokman Suresi, 19)

84- İbn Münkedir’in işittiğine göre, Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: “Resulullah (sav) kendisinden bir şey istendiğinde asla ‘hayır’ demezdi." (M6018 Müslim, Fedail, 56)

85- Sehl b. Sa’d anlatıyor: “Bir kadın… elinde kenarları dokunmuş bürde türünden bir kumaşla gelerek, ‘ Ya Resulullah, bunu giymeniz için kendi elimle dokudum.’ dedi .Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Resulullah (sav) kumaşı aldı ve izar şeklinde giyinerek (belden aşağı sararak) yanımıza geldi. Fakat orda bulunanlardan 39


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE biri kumaşa dokunarak, ‘Ya Resulullah, bunu bana giydir!’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘ Tamam’ buyurdu ve Allah’ın dilediği kadar (bir süre) o mecliste kaldıktan sonra evine döndü. Sonra da kumaşı katlayarak ona gönderdi.” (B5810 Buhari, Libas; 18)

…mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere(özgürlükleri için veren)…İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi, 177)

86- İbn Ömer’in naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah için sizden bir şey isteyene verin, sizi davet edene icabet edin, size hediye verene karşılık verin. Karşılık verecek bir şey bulamazsanız onun için dua edin.” (HM5703 İbn Hanbel, II, 96)

Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslam’a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olana, yolda kalana mahsustur. Allah pekiyi bilendir, hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 60)

87- Ebu’d-Derda’dan nakledildiğine göre, Resulullah (sav), “Size oruç, namaz, ve sadakadan daha faziletli olan şeyi bildireyim mi?” diye sordu. Sahabe, “Elbette ey Allah’ın Resulü” dediler. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: “İki kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin arasını bozmak ise (imanı) kökünden kazır.” (D4919 Ebu Davud, Edeb, 50; T2509 Tirmizi Sıfatü’l-kıyame, 56)

40


ALTIN ÖĞÜTLER Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz. (Hucurat Suresi, 10)

88- Ebu Musa (el-Eş’ari) tarafından nakledildiğine göre, Resulullah (sav) bazı emirlerini yerine getirmesi için ashabından birini görevli olarak gönderdiği zaman, “Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın, zorlaştırmayın!” buyurdu. (M4525 Müslim, Cihad ve siyer,6)

(Resulüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir. (Nahl Suresi, 125)

89- Enes’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi imanın tadına erer: Allah ve Resulü’nü herkesten çok sevmek, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmek, imandan sonra küfre dönmekten, ateşe atılmaktan çekindiği gibi çekinmek.” (B16 Buhari, İman,9)

(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin., (Al-i İmran Suresi, 8)

90- İbn Büreyde’nin, babasından naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ben size kabirleri ziyareti yasaklamıştım, artık onları ziyaret edin. Çünkü kabirleri ziyarette tezkire (ölümü hatırlatma ve ibret) vardır.” (D3235 Ebu Davud, Cenaiz, 75,77) 41


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. (Bakara Suresi, 48)

91- Cabir’in işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Herkes öldüğü hal üzere diriltilecektir.” (M7232 Müslim, Cennet, 83)

Nihayet Sur’a üfürülecek. Bir de bakarsın ki onlar kabirlerinden kalkıp koşarak Rablerine giderler. (İşte o zaman :) Eyvah, eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı? Bu, Rahman’ın vadettiğidir. Peygamberler gerçekten doğru söylemişler! derler. (Yasin Suresi, 51-52)

92- Ebu Hüreyre’nin Hz. Peygamber’e (sav) ait olduğunu belirttiği (kudsi) bir hadiste Allah Teâla şöyle buyurmuştur: “Biri arkadaşına hainlik etmediği müddetçe, ben iki ortağın üçüncüsüyüm (onlara yardım eder ve onları korurum). Ama onlardan birisi diğerine hainlik ederse, ben aralarından çekilirim.” (D3383 Ebu Davud, Büyu’, 26)

Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz. (Enfal Suresi, 27)

93- Enes (ra) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber’e on yıl hizmet ettim. Bana bir kez bile ‘Öf!’, ‘Niye böyle yaptın?’ ve ‘Niçin şöyle yapmadın!’ demedi.” (B6038 Buhari, Edep, 39; B2768 Buhari, Vesaya, 25) 42


ALTIN ÖĞÜTLER 94- Hz. Hüseyin anlatıyor: “Babama (Hz. Ali’ye) Resulullah’ın dost ve arkadaşlarıyla olan münasebetlerini sordum. O da şöyle cevap verdi: ‘Resulullah (sav) her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve nazikti. Asla kötü huylu, katı kalpli, bağırıp çağıran, çirkin sözlü, kusur bulan ve cimri bir kimse değildi. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onların isteklerini boşa çıkarmazdı…” (TŞ352 Tirmizi, Şemail,160)

O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever. (Al-i İmran Suresi, 159)

95- Ebu Eyyup’tan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir Müslüman’ın din kardeşine üç günden fazla küs durması, (ve bu şekilde) karşılaştıklarında birbirlerinden yüz çevirmeleri helal olmaz. Bunların en hayırlısı, önce selam verendir.” (B6237 Buhari, İsti’zan,9)

96- Enes b. Malik’ten nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslüman’ın din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helal olmaz!” (B6076 Buhari, Edeb, 62)

İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur. (Fussilet Suresi, 34)

43


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE (Kötülük, en güzel haslet ne ise onunla önlenir. Mesela gazaba sabır, bilgisizliğe ilim, kötülüğe af ile karşılık verilir.)

97- Enes’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri, kendisi için istediğini (Müslüman) kardeşi için de istemedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olamaz.” (B13 Buhari, İman, 7)

98- Nu’man b. Beşir’in naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.” (M6586 Müslim, Birr, 66; B6011 Buhari, Edeb,27)

Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Haşr Suresi,9)

99- Sehl (b. Sa’d) anlatıyor: “Resulullah (sav), ‘Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle (yan yana) olacağız.’ buyurdu ve aralarını hafifçe açarak işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi.” (B5304 Buhari, Talak, 25)

44


ALTIN ÖĞÜTLER 100- Ebu Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’ım, ben iki zayıfın; yetim ve kadının hakları konusunda (insanları) şiddetle uyarıyorum, onların haklarına el uzatılmasını (özellikle) yasaklıyorum.” (İM3678 İbn Mace, Edeb, 6; HM9664 İbn Hanbel, II, 440)

Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir. (Nisa Suresi,10)

Boşanmış kadınların, hakkaniyet ölçülerinde (kocalarından) menfaat sağlamak haklarıdır; bu, Allah korkusu taşıyanlar üzerine bir borçtur. (Bakara Suresi, 241)

101- Hz. Aişe’den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav), “Allah katında amellerin en sevimlisi hangisidir?” diye soruldu. Resulullah, “Az da olsa devamlı olanıdır.” buyurdu. (M1828 Müslim, Müsafirin, 216)

Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma. (A’raf Suresi, 205)

102- Ebu Hüreyre’den nakledildiğine göre, Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi ya hayır söylesin ya da sussun.” (D5154 Ebu Davud, Edeb, 122, 123) 45


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE Rahman’ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) “Selam!” derler (geçerler); (Furkan Suresi, 63)

103- İbn Abbas’ın (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “İki nimet vardır ki insanların çoğu onlar(ı değerlendirme) hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.” (B6412 Buhari, Rikak,1)

Biz, göğü, yeri ve bunlar arasındakileri, oyuncular (işi, eğlencesi) olarak yaratmadık. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi tarafımızdan edinirdik. Ama biz (bunu) yapanlardan değiliz. (Enbiya Suresi, 16-17)

(Yani Allah bütün bunları kendisi için bir oyun olsun diye boş ve manasız şeyler olarak değil, büyük hikmetler ve önemli faydalar için yaratmıştır.) Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya devam et. (İnşirah Suresi, 7)

104- Ebu Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Üç gruba Allah’ın yardım etmesi haktır: Allah yolunda cihad eden kişiye, (hürriyetini kazanmak için belirlenmiş parayı) ödemeye çalışan köleye, iffetli olabilmek için evlenene.” (T1655 Tirmizi, Fedailü’l-cihad,20) 46


ALTIN ÖĞÜTLER Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz. (Muhammed Suresi,7)

105- Sehl b. Sa’d’dan nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim bana iki dudağı arasındakini ve iki bacağı arasındakini korumayı garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim.” (B6474 Buhari, Rikak, 23)

İnananlar arasında çirkin şeylerin (fuhşun) yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada ve ahirette de çetin bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Nur Suresi, 19)

106- Fedale b. Ubeyd’in naklettiğine göre, Resulullah (sav) Veda Haccı’nda şöyle buyurmuştur: “…Mücahid, Yüce Allah’a itaat yolunda nefsinin isteklerine karşı mücadele eden kimsedir.” (HM24465 İbn Hanbel, VI, 22; T1621 Tirmizi, Fedailü’l-cihad,2)

(Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir. (Yusuf Suresi,53)

Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir. (Şems Suresi,7-10)

47


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 107- Ebu Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “…Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük olarak yeter…” (M6541 Müslim, Birr, 32)

108- Abdullah b. Mes’ud’un anlattığına göre, bir gün Hz. Peygamber (sav), “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.” buyurdu. Bunu duyan bir adam, “Ama insan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasından hoşlanır!” deyince, Allah Resulü, “Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir ise hakikati inkâr etmek ve insanları küçük görmektir.” buyurdu. (M265 Müslim, İman, 147)

Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. (Lokman Suresi, 18)

109- Abdullah (b. Mes’ud) tarafından nakledildiğine göre, Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Günahtan tevbe etmek, günahı terk edip bir daha ona dönmemektir.” (HM4264 İbn Hanbel, I, 446)

Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe istiğfar ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler. (Al-i İmran Suresi, 135)

48


ALTIN ÖĞÜTLER 110- Enes b. Malik’ten nakledildiğinde göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Müminin durumu ne hoştur! Allah’ın takdir ettiği her şey mutlakla onun hayrına olur.” (HM20549 İbn Hambel, V,25)

De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlamızdır. Onun için müminler yalnız Allah’a dayanıp güvensinler. (Tevbe Suresi, 51)

Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir. (Teğabün Suresi,11)

(Allah’ın, ilmi, iradesi ve takdiri olmadan insana hiçbir musibet isabet etmez. Fakirlik, hastalık, ölüm ve üzüntü gibi sıkıntıların Allah’ın takdiriyle olduğuna inanan kimse bu musibetleri sabır ve metanetle karşılar.)

111- İbn Abbas’ın naklettiğine göre, Resulullah (sav): “Kim (işlediği hayrı şöhret için) insanlara duyurursa, Allah onun (gizli işlerini) duyurur. Kim de (herhangi bir hayrı) gösterişçe yaparsa, Allah da onun gösterişçiliğini meydana çıkarır.” buyurdu. (B6499 Buhari, Rıkak,36;M7476 Muslim, Zühid, 47)

Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirleri doğru yola iletmez. (Bakara Suresi, 264) 49


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE (Bu ayetlerde hayır yapma teşvik edilmiş, ancak hayır yaparken kalp kırılmaması, fakirin küçümsenmemesi, eziyet edilmemesi ve yapılan iyiliğin başa kakılmaması, gösterişten kaçınılması emredilmiştir. Aksi halde yapılan hayırdan fayda ve sevap yerine karşılık olarak günah ve azap gelir.)

112- Ka’b. İyaz’ın işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Her ümmetin bir fitnesi (imtihan vesilesi) vardır, benim ümmetimin fitnesi ise maldır.” (T2336 Tirmizi, Zühd, 26)

Nefsani arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır. (Al-i İmran Suresi 14)

113- İbn Abbas’ın naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah her kimin iyiliğini dilerse, onu dinde fakih kılar (dinin incelikleri anlama konusunda ona kabiliyet verir).” (T2645 Tirmizi, İlim, 1)

Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar. (Bakara Suresi, 269)

(Derin ve yararlı bilgiye hikmet denir. Allah’ın kendisine hikmet verdiği kimseler öncelikle peygamberler, ilmiyle amel eden âlimlerdir. Bilgili olmanın en çok değer verilen tarafı, insanlığa yararlı olmaktır. Peygamberimiz bir hadisinde “Yararlı bilgi isteyin, yararsız bilgiden 50


ALTIN ÖĞÜTLER Allah’a sığının” buyurmuştur. Doğruluk, adalet, ihlas, sevgi, saygı, ağırbaşlılık, başkalarına faydalı olmak, cömertlik, alicenaplık gibi yüksek vasıfları taşıyan kimseler de hikmet ehlinden sayılır. İslam’a tam olarak inanan, Kur’an’ın emirlerini öğrenip noksansız uygulamak için çaba sarf eden, tüm kötülüklerden uzak duran kimse hikmet sahibidir ve kendisine büyük hayır verilmiştir)

114- Ebu Malik el-Eş’ari’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “… Namaz bir nurdur, sadaka bir burhandır, sabır bir ışıktır…” (M534 Müslim, Taharet, 1)

Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah’a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir. (Bakara Suresi, 45)

(Ayette geçen sabırdan maksadın oruç olduğu söylenmiştir. Oruç ve namaz, imanı takviye eder, nefsin kibrini kırar, tembelliği ve uyuşukluğu giderir, zor işler karşısında insanı güçlü kılar. Taberani’nin rivayetine göre, Resulullah (sav) zor bir işle karşılaşınca hemen namaz kılardı. “Allah’a saygıdan kalbi ürperenler” diye tercüme edilen “haşiin” zümresine namaz kılmak, oruç tutmak, sabırlı olmak, her yerde ve her zaman gerçekleri söylemekten çekinmemek zor gelmez, zira onlar Allah sevgisi ile kalpleri dolmuş kimselerdir.)

115- Ebu İshak’ın işittiğine göre, Ebu Abdullah el- Cedeli şunları anlatmıştır: “Aişe’ye Allah Resulü’nün (sav) ahlakını sordum. Şöyle dedi: ‘ O, kaba ve çirkin söz ve davranışlarda bulunmaz, çarşı pazarda insanlarla uluorta münakaşaya girmez, kötülüğe kötülükle karşılık vermez, bilakis bağışlayıcı ve hoşgörülü davranırdı.” (T2016 Tirmizi, Birr, 69) 51


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah’a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez. (Şura Suresi, 40)

116- Süheyb’in naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Müminin hali ne hoştur! Her hali kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ise sabreder; bu da onun için hayır olur.” (M7500 Müslim, Zühd, 64)

117- Ümmü Seleme’den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Birinizin başına bir musibet/acı bir şey geldiği zaman, ‘Biz Allah’a aidiz ve biz O’na döneceğiz. Allah’ım! başıma gelen musibetin/acının mükafatını senden bekliyorum, bundan dolayı bana ecir ihsan et, benim için onu daha hayırlısıyla değiştir’ desin.” (D3119 Ebû Davud, Cenâiz, 17-18; M2127 Müslim, Cenâiz, 4)

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele! O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır. (Bakara Suresi, 155-157)

(Bedir’de şehit düşen 14 kişi hakkında nazil olduğu rivayet edilen bu ayet, kabir azabına yahut safasına da delildir. Ölüm, korku, açlık, mal azlığı, fakirlik, hastalık; bunların hepsi birer imtihandır. Bunlar dünya hayatının ayrılmaz parçalarıdır, hiç kimse bunlardan birisine yakalanmaktan kurtulamaz. En sonunda herkes ölecektir. İnanan 52


ALTIN ÖĞÜTLER akıllı kişi, bunları Kur’an’a göre anlayıp değerlendirendir.)

118- Ebu Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Mümin, yeşil ekine benzer. Rüzgârla eğilir (fakat yıkılmaz). Rüzgâr sakinleştiğinde yine doğrulur. İşte mümin de böyledir; o da bela ve musibetler sebebiyle eğilir (fakat yıkılmaz). Kâfir ise sert ve dimdik selvi ağacına benzer ki Allah onu dilediği zaman (bir defada) söküp devirir.” (B7466 Buhâri, Tevhîd, 31)

Nice peygamberler vardı ki, beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever. (Al-i İmran Suresi, 146)

119- Huzeyfe (b. Yemân) tarafından nakledildiğine göre, Resulullah (sav) söyle buyurmuştur: “İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, zulmederlerse biz de zulmederiz, diyen zayıf karakterli kimseler olmayın. Bilakis iyilik yaptıklarında insanlara iyilikle karşılık vermeyi, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi alışkanlık haline getirin.” (T2007 Tirmizî, Birr, 63)

İşte onlara, sabretmelerinden ötürü, mükâfatları iki defa verilecektir. Bunlar kötülüğü iyilikle savarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah rızası için harcarlar. (Kasas Suresi, 54)

53


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 120- Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Allah’ın Peygamberi (sav) bize hutbe verdiği zaman mutlaka şöyle buyururdu: ‘Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur; ahde vefa göstermeyenin ise dini yoktur.’” (HM12410 İbn Hanbel, III, 134)

(Bir de) Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir. (Mearic Suresi, 32)

121- Ebu Hüreyre’nin naklettiğine göre, Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden aşağıda olanlara bakın; yukarıda olanlara bakmayın. Bu, Allah’ın (size verdiği) nimetleri küçümsememeniz bakımından daha uygun olur.” (M7430 Müslim, Zühd, 9)

Siz, hiçbir şey bilmezken Allah, sizi analarınızın karnından çıkardı; şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi. (Nahl Suresi, 78)

“Hatırlayın ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti.” (İbrahim Suresi, 7)

122- Said b. Zeyd’in işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Her kim hakkı olmadığı halde bir karış yeri alırsa, o yer kıyamet gününde yedi kat olarak boynuna geçirilir.” (M4135 Müslim, Müsakat, 140) 54


ALTIN ÖĞÜTLER Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hâkimlere (idarecilere veya mahkeme hâkimlerine) vermeyin. (Bakara Suresi, 188)

(Bu ayette işaret edilmek istenen mana, daha ziyade rüşvet ve çıkarcılıktır. Binaenaleyh aldatma ve dalavere ile elde edilen bütün kazançlar haramdır.)

123- Sehl b. Muaz b. Enes’in, babasından naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Faziletlerin en üstünü, seninle akrabalık bağlarını kesenle ilişkini sürdürmen, sana vermeyene vermen, sana kötü söz söyleyeni bağışlamandır.” (HM15703 İbn Hambel, III, 439)

124- Enes b. Malik’in işittiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini arzu ederse, akraba ile irtibatını sürdürsün!” (M6523 Müslim, Birr, 20; B5986 Buhari, Edeb, 12)

O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah’ın rızasını isteyenler için bu en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Rum Suresi, 38)

(Ayetteki “hakkını ver” diye ifadelendirilen emir, sıla-i rahimde bulunma, zekât verme, iyilik etmek gibi manalarla tefsir edilmektedir.)

55


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 125- Ebu Hüreyye’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İzzet ve celal sahibi Allah şöyle buyurdu: ‘Kulum iyi bir iş yapmaya niyet eder de yapmazsa ona bir iyilik (sevabı) yazarım. Ama onu yaparsa on kattan yedi yüz kata kadar iyilik (sevabı) yazarım. Eğer (kulum) bir kötülük yapmaya niyet eder de yapmazsa onu (bir günah olarak) yazmam. Fakat onu yaparsa ona bir kötülük (günahı) yazarım.” (M335 Müslim, İman, 204; B6491 Buhari, Rikak, 31)

Kim bir kötülük işlerse, onun kadar ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mümin olarak faydalı bir iş yaparsa işte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir. (Mümin Suresi; 49)

126- Abdullah b. Ömer’in (ra) işittiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hepiniz sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz. Devlet başkanı bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin beyi bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin hanımı da bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Hizmetçi de efendisinin malı üzerinde bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür.” (B2409 Buhari, İstikraz, 20)

Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır. (Hac Suresi, 41)

(Bu ayet özellikle iktidarı elinde bulunduran Müslümanların hayatında intizam ve istikrarın gerekliliğini ifade etmektedir. Ayrıca namaz ve zekât görevlerinin hemen ardından “iyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmek” görevine yer verilmesi, içtimai ahlak ve nizamı koruyup geliştiren yöneticilerin üstün değerini ifade etmektedir.)

56


ALTIN ÖĞÜTLER 127- Ebu Hureyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim bir Müslüman’ın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve ahirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allah da dünya ve ahirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” (D4946 Ebu Davud, Edeb, 60)

Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz. (Nahl Suresi, 97)

128- Cabir diyor ki: “Resulullah (sav) faizi yiyene, yedirene, yazana ve buna şahitlik eden iki kimseye lanet etti ve ‘Hepsi (günahta) eşittir.’ buyurdu.” (M4093 Müslim, Müsakat, 106)

Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların <<Alım satım tıpkı faiz gibidir>> demeleri yüzündendir. Hâlbuki Allah, alım satımı helal, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vaz geçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah’a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. (Bakara Suresi, 275)

57


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 129- Ebu Musa el-Eş’ari (ra) anlatıyor: “Bir bedevi Hz. Peygamber’e (sav) şöyle sordu: ‘Bir adam var, ganimet elde etmek için savaşıyor, bir adam da kahramanlığı duyulsun diye, bir diğeri de görülsün diye savaşıyor. Bunlardan hangisi Allah yolundadır?’ Allah Resulü ona, ‘Kim Allah’ın kelimesini (mesajını) yüceltmek için savaşırsa işte o Allah yolundadır.’ buyurdu.” (B3126 Buhari, Farzu’l-humus,10)

Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. (Al-i İmran Suresi, 169-170)

130- Ebu Bekre’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim bir zimmiyi (antlaşmalı bir gayri müslim vatandaşı) antlaşmalıyken öldürürse Allah ona cenneti haram kılar.” (D2760 Ebu Davud, Cihad, 153)

Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah’ın kelamını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (Müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır. İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır. (Tevbe Suresi, 6)

131- Abdullah b. Amr’ın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi ise, anne babanın öfkesine bağlıdır.” (T1899 Tirmizi, Birr, 3)

58


ALTIN ÖĞÜTLER Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır. Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm. (Lokman Suresi, 14-15)

132- Ubade b. Samit’ten nakledildiğine göre, Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurmuştur. “Bana kendi adınıza altı şeyin güvencesini verin, ben de size cennetin güvencesini vereyim: Konuştuğunuzda doğru söyleyin, söz verdiğinizde sözünüzü tutun, size (bir şey) emanet edildiğinde ona riayet edin, iffetinizi koruyun, gözlerinizi (bakılması yasak olandan) sakının ve ellerinizi (haramdan) çekin." (HM23137 İbn Hambel, V, 323)

(Resulüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler… (Nur Suresi, 30-31)

59


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 133- Ebu Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin iman bakımından en olgun olanları, ahlakı en iyi olanlarıdır. Sizin en hayırlılarınız da hanımlarına karşı en iyi davrananınızdır.” (T1162 Tirmizi, Rada’, 11)

134- Ebu Hüreyye’nin naklettiğine göre Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Mümin, hanımına karşı kötü duygular beslemesin; çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da diğer huylarından hoşlanabilir.” (M3645 Müslim, Rada’, 61)

Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır. (Rum Suresi, 21)

135- Ebu Ubeyde b. Abdullah’ın, babasından (Abdullah b. Mes’ud’dan) naklettiğine göre, Allah Resulu (sav) şöyle buyurmuştur: “Günahından tevbe eden kimse, günahsız kimse gibidir.” (İM4250 İbn Mace, Zühd, 30)

Dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz. (A’raf Suresi, 23)

De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. (Zümer Suresi, 53)

60


ALTIN ÖĞÜTLER (Bu ayet-i kerimede Allah’ın rahmet ve muhabbetinin sonsuzluğu ifade edilmektedir. O’nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır, her insan bu ilahi rahmetten istifade edebilir. Ancak şu hususa dikkat etmek gerekir ki “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin” demek, günah işlemeye devam edin, demek değildir. Bundan maksat, en günahkâr insanların bile tevbelerinin kabul edileceğini bildirmek, dolayısıyla bir an evvel kötülükten vazgeçip Allah’a dönmelerini teşvik etmektir.)

136- Abdullah b.Ma’kil anlatıyor: Babam, Abdullah b. Mes’ud’un yanındayken onun şöyle dediğini duymuş: “Resulullah’ı (sav), ‘(Günahtan) pişmanlık duymak, tevbedir.’ buyururken işittim.” (HM4012 İbn Hanbel, I, 423)

Allah’ın kabul edeceği tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; işte Allah bunların tevbesini kabul eder; Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca “Ben şimdi tevbe ettim” diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 17-18)

137- Ebu Musa (el-Eş’ari) (ra) tarafından rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Rabbini zikreden kimse ile zikretmeyen kimsenin misali, diri ile ölünün misali gibidir.” (B6407 Buhari, Deavat, 66)

Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur. (Ra’d Suresi, 28)

61


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 138- Ebu Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kulların sabaha eriştiği her gün (yeryüzüne) iki melek iner. Bu iki melekten biri, ‘Allah’ım, malını hayır yolunda harcayan kişiye (harcadığı malın yerine) yenisini ver.’ der. Diğeri de, ‘Allah’ım, malını (hayır yollarında harcamayarak) elinde tutan (cimrilik eden) kişinin malını telef et.’ der.” (B1442 Buhari, Zekât, 27)

Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor. (Tevbe Suresi, 85)

139- Ebu Ümame’den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim Allah için sever, Allah için nefret eder, Allah için verir, Allah için (kötülüklere) engel olursa, imanını kemale erdirmiş olur.” (D4681 Ebu Davud, Sünne, 15)

140- Ebu Said el-Hudri’nin işittiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kötülük gören kişi, eli ile değiştirmeye gücü yetiyorsa onu eli ile değiştirsin. Buna gücü yetmez ise dili ile değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbi ile (o kötülüğe) tavır koysun, (onu hoş görmesin). Ve bu da imanın asgari gereğidir.” (D1140 Ebu Davud, Salat, 239-242)

İçinizden fuhuş yapan her iki tarafa ceza verin; eğer tevbe eder, uslanırlarsa artık onlara ceza verip eziyet etmekten vazgeçin; çünkü Allah tevbeleri çok kabul eden ve çok esirgeyendir. (Nisa Suresi, 16)

62


ALTIN ÖĞÜTLER 141- Abdullah b. Amr’ın rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Şu dört özellik kimde bulunursa o, tam bir münafık olur. Kimde bu niteliklerden biri bulunursa onu terk edinceye kadar kendisinde münafıklıktan bir özellik vardır: Kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Söz verdiğinde cayar. Husumet sırasında haktan sapar.” (B34 Buhâri, İman, 24)

İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde “Allah’a ve ahiret gününe inandık” derler. Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah’ı ve müminleri aldatırlar. Hâlbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir. Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır. (Bakara Suresi, 8-10)

142- Halid b. Velid’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü en şiddetli azap görecek kimseler, dünyada insanlara en çok işkence edenlerdir.” (TM1253 Tayalisi, Müsned, II, 11; HM16943 İbn Hanbel, IV, 90)

(Resulüm!) Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor. (İbrahim Suresi, 42)

63


KUR’AN ve SÜNNET REHBERLİĞİNDE 143- Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Peygamber’e (sav), ‘Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir?’ diye soruldu. O da, ‘Az da olsa devamlı olanıdır.’ buyurdu ve devamında şöyle dedi: ‘Gücünüz yettiği kadar amel üstlenin.’’ (B6465 Buhâri, Rikâk, 18; M1828 Müslim, Mûsafirin,216)

O halde gücünüz yettiğince Allah’a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak (Allah yolunda) harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Teğabün Suresi, 16)

144- Cerîr b. Abdullah’ın naklettiğine göre…, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim İslam’da güzel bir işe öncülük eder ve kendisinden sonra bununla amel edilirse, kendisinden sonra o işi yapanlar gibi sevap alır. Üstelik onların sevaplarından da bir şey eksilmez. Kim de İslam’da kötü bir davranışa ön ayak olur ve kendisinden sonra bununla amel edilirse, kendisinden sonra onu yapanlar gibi günah alır. Onların günahlarından da bir şey eksilmez.” (M6800 Müslim, İlim, 115)

Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir. (Nisa Suresi, 85)

“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; Ey Rabbimiz! Duamı kabul et! Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün, beni, ana babamı ve müminleri bağışla!” (İbrahim Suresi, 40-41)

64




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.