GÖLGE FANZ N Ele tiri
Sayı. 10 - Bahar 2008
Bilmem Kaç Soruda Ara Güler! – Ara Güler ile – Foto Muhabiri Ara Güler stifa Dengesizlik Kendi Dengesini Kurar – Derin Bodrum –– AGSE Babil’den Sonra Ya ayaca ız – Beyaz Güvercinli Adam Ara Güler’i Sevmiyorum – Foto raf Öldü Mü?
Ara Güler Best of Ara Caloi
GÖLGE FANZ N 10. Ele tiri
Makale
Röportaj
Portfolyo
Bu Sayıda
Ele tiriler Istırap çerisindeki Kurba a brahim Akyürek Engin Kaban Laleper Aytek Murat Yaykın Röportaj Best of Ara Güler Kitap ve Albüm Beyaz Güvercinli Adam Babilden Sonra Ya ayaca ız Çiziyorum
Caloi
Deneme
____
Ç NDEK LER TABLOSU
____
Gölge Manifesto ……………………………………………………………… 1 Editörden, I. .K ……………………………………………………………… 2 Bilmem Kaç Soruda Ara Güler!, I. .K ……………………………………... 3 Foto Muhabiri Ara Güler stifa !, brahim Akyürek .............................. 5 Dengesizlik Kendi Dengesini Kurar, Murat Yaykın ………………………. 7 Foto raf Öldü Mü?, Peter Plagens …………………………………………. 9 Gölge’de Röportaj, Best of Ara ……………………………………………. 15 Ara Güler ile, Engin Kaban ………………………………………………... 20 Hippolyte Bayard …………………………………………………………... 24 Kitap Tanıtımları …………………………………………………………... 26 Derin Bodrum, Laleper Aytek …………………………………………….. 28 Bir Foto rafçının Günlü ünden, I. .K ……………………………………. 33 Bir Ara Güler Fıkrası ……………………………………………...……….. 34 Ara Güler’i Sevmiyorum, A.Murat Eren …………………………………. 35 Bir Duayen: …………..……………………………………… 41 Uyarı ………………………………………………………………………… 44 Ara Güler çin Ne Dediler? ………………………………………………... 45 AGSE, I. .K …………………………………………………………………. 48 Çiziyorum, Caloi …………………………………………………………… 49
“Gölge”, bir fanzin’dir. Fotokopi yolu ile ço altılabilir. Gölge’de yayınlanan yazıların sorumlulu u yazarına aittir. Yayın Kurulu, Gölge Fanzin’e gönderilen yazıları yayımlayıp yayımlamamakta serbesttir. Gönderilen yazılar iade edilmez. Fanzin Tasarım: Istırap çerisindeki Kurba a leti im için: site@golge-fanzin.com
GÖLGE MAN FESTO Türk foto raf camiası, potansiyel olarak her geçen gün büyümekte... Foto raf e itimi verilen üniversitelerde, durum hiçte iç açıcı de il, çünkü her bölüm a ır elemanlarının dayattı ı, foto rafik anlayı ın idame edebilmesi saplantısıyla hareket etmekteler. Yeniliklere hemen hiç ans yok. Te vikler hep kendi benzerini yaratmaya yönelik. Ticari foto raf kurumları ise, amatörlere bir takım öneriler sunmaktan, çözümler üretmekten öteye bir mesuliyet yüklenme iddiasında de iller. Tüm bu yapılanma ardında ekillenen Türk Foto rafı, ekseriyetle “Gezi Foto rafı” ve “Tanıtım Foto rafı” bran larında yo unla makta. Bunun temel sebebiyse bireylerin kısa sürede ekonomik kazanç sa lama sevdaları. Bir di er e ilim ise, “Yarı ma Foto rafçılı ı”. Hemen her ay, düzenlenen 3-4 foto raf yarı ması, yüksek mebla lı ödülleriyle amatör ve profesyonel foto rafçıların ba ını döndürüyor. te böylesi bir ortamda kurulan “Gölge Foto raf Grubu”, a a ıda sıralanmı olan giri imleri kendine görev edinerek, faaliyetlerine ba lamı tır. • Uzun soluklu, sosyal içerikli belgesel projeler üretip, bunların sergilenmesini sa layaca ız. • Projelendirdi imiz konulara dair sorunsalları çözmeye yönelik foto rafik önermelerde bulunaca ız. • Türk Foto rafında köklü bir ele tiri yazısı gelene i olu turaca ız. • Camiada olan her türlü olay ve etkinlikten Türk Foto raf Kamuoyunu haberdar edece iz. Hiçbir ki i ya da kuruma ba lı olmadı ımızdan dolayı, hasır altı edilmeye çalı ılan konulara dahi parmak basaca ız. Ve gereken tavrı sergilemekten kaçınmayaca ız. • Fakat hepsinden önemlisi dünya çapında kabul gören bir “Türk Foto raf Ekolü’nün” olu abilmesi için her türlü platformda mücadele edece iz. Kısacası, gölge gibi takipte olaca ız. “I ı ın oldu u her yerde gölge de vardır.”
Editörden 10. sayımız içerik olarak “Ara Güler” a ırlıklı… Nam-ı cihanda, almı , yürümü memleketimizin güzide foto rafçısı Ara Güler’i daha önce hiçbir yayının ele almadı ı, alamadı ı bir yakla ımla; e risiyle-do rusuyla masaya yatırmak ve bir ilke daha imza atmak istedik. Hakkında tarafımızdan ya da ba kalarınca yazılan, çizilen birçok dü ünceyi bir araya getirdik. Maksat ele tirmek için a zınızı açtı ınızda –bırakın foto rafçılık kariyerlerini, kendi ya am felsefelerini bu denli savunamayan- bir güruhun tabula tırdı ı, Ara Güler’in bir foto rafçı olarak duru unu analiz etmek. Bana sorarsanız GF olarak, Allahına kadar da bu i i ba ardık. nternet sitemizde de bazı de i iklikler oldu. De i ikli e u rayan ilk bölüm sitenin “anasayfa”sıydı. Muzip yapımıza uygun foto raflarla hem kimli imizi vurgulamak hemde görsel anlamda sitemizi keyifli kılmak amacıyla böyle bir de i ime gittik. Bu de i im ayrıca 3 yeni projenin lansmanına da vesile oldu. lk olarak “Gölge Radyo”dan bahsetmek ve heyecanımızı sizlerle payla mak isteriz. “Gölge Radyo”; cümle aleme “açık” olacak. Dileyen herkes belirleyece imiz teknik niteliklere uygun ses kayıtlarını bizlere ula tırdıkları takdirde, bunları de erlendirecek ve radyonun yayın akı ı içerisinde yer verece iz. Altyapısı ve maddi bilançosuyla ilgili gereksinimleri en kısa sürede çözer çözmez de yayına ba layaca ız. Di er projemiz, Gölge Fanzin’in hazırlayaca ı ve/veya derleyece i yazılı, i itsel ve görsel e itim dosyalarından olu an e itim bölümü. Bu bizim için önemli bir “Amme Hizmeti Projesi”. Diliyoruz ki bu vesileyle foto rafa “yeni ba layanlar” ve “ileri amatörler” hazırlayaca ımız kaynaklardan ücretsizce faydalanarak kendilerini geli tirsinler. Sosyo-ekonomik yetersizlikten dolayı bilgiden uzak kalmasınlar. Kültür emperyalistlerinin kurbanı olmasınlar. Üçüncü projemiz ise internet ortamında bir ilk olacak, “GF Foto-Bilgi Yarı ması”. Hazırlamakta oldu umuz interaktif yarı ma ortamı, Güzel Sanatlar Fakültelerinin sadece “foto raf bölümüne” de il, herhangi bir bölümüne hazırlanan ö renci adaylarının sınavlarda kar ıla tı ı genelkültür sorularını da içerecek. Son olarakta, GF’nin 2. foto raf bursunun müjdesini vermek istiyoruz. “Sedat Pekcanattı Sosyo-Belgesel Foto raf Bursu”, 30cmx40cm ebatlarındaki 40 adet foto raf baskısından olu acak bursun, ayrıntılı artnamesine sitemizden ula manız mümkün.
Gölge 3
Bilmem Kaç Soruda Ara Güler!
I. .K
Ara Güler bir usta olarak imdiye kadar kimseye el vermi midir? Vermi se bu ki i ya da ki iler kimdir/lerdir? Vermemi midir? Vermeli midir? Yok, vermemi se ortalıkta bunca yıllık deneyim, bilgi ve konta ını payla acak nitelikte adam olmadı ından mıdır? Neden foto rafın dı ındaki sosyo-politik olaylara pek bir Fransızdır da, her zaman ki o stand-upçı edalarıyla bu tip konularda ahkâm kesmez? Ara Güler dialarını gönderdi i zarfa “Dikkat!!! Grafiker, resim seçici, redaksiyon, matbaa i lemlerinde çalı anlara mühim nottur. Elinizdekiler birer Ara Güler foto rafıdır. Bu foto raflar i lemde iken çay, kahve, gazoz, fanta ve benzeri me rubatlarla foto raflara yakla ılmaz, foto rafların civarında yemek yenmez ve içki içilemez, Foto raflar ıslak veya sıcak yere, örne in vantilatör veya kalorifer üzerine konulamaz, üzerine öksürülemez, ıslak veya pis ellerle tutulamaz, yakınında sigara içilemez ve yüksek sesle konu ulamaz” diye gerçekten not yazar mı? Notunda hitap etti i ahsiyetler bu talimata uyar mı? Alimallah!, biz böyle bir ey yapsak, en kıytırık yayıncı o zarfı dürüp de bize anal bir tecavüzde bulunmaz mı? Foto raflarında çok sevdi ini söyledi i stanbul’a en a ırından “oryantalist” bir gözle bakmakta ve ekseriyetle “bitik edebiyatı” yapmakta mıdır? Foto rafevi ile vizyonu ne noktada kesi mektedir ki, bu kurumla ilgili her bir etkinlik ya da proje de yer alır? letmecisi Ara Baba’yı bir çıtır kafalamı mıdır? Söylentilere göre bu ya ında bile hala dini-imanı para mıdır? Gerçek adı “Aram Güleryan”, sahne adı “Ara Güler” midir? Güne Karabuda ile tanı maları yakla ık 40 yıl önce Cannes'da Karabuda'nın "Attention ulan ayı!" diye bir cümle duyup, mekânda Türk oldu unu anlamasıyla ba lamı , dostlukları günümüze dek gelmi midir? Konuk oldu u 16. Bursa Foto raf Günleri’nde Gölge Fanzin tayfası kendisine bir Washington portakalı imzalatmı mıdır? Güler Apartmanı’nı bir müzeye dönü türme çabası yalan mı oldu? Yoksa zaten hep yalan mıydı? 13 Eylül 2005’de deviantart’a üye olmu gözüküyor. Bu durum ne ayaktır? Bu vakaya çok bilmi fanatiklerinden birisi mi imza atmı tır? www.araguler.com adresinin domainini satın alanda aynı dangıl mıdır? Maksadı Ara’nın adını ya atmaksa neden domain adresini satın alıp, afili bir site altyapısı olu turup ta ona hediye etmeyip, sadece “Bu web sayfası Ara Güler sergileri hakkında bilgi vermektedir. Ara Güler'in resmi web sitesi
Gölge 4
de ildir.” eklinde bir ibare yazmayı yeterli görmü tür. Günümüzün çok popüler foto rafçılarından birisi kendisine sergileri hakkındaki fikrini sordu unda “hacet giderircesine” sergi açtı ını söylemi midir? Söylememi midir? Buna ra men bu foto rafçının, totosundan hala ayrılmadı ı do ru mudur? Ayrıca, zırt-pırt açılan “Ara Güler Sergileri” de hacet giderircesine olmaya ba lamamı mıdır? Yoksa vakti zamanında biri zeytinya ı fabrikasında, sonuncusu metro’da açılan bu sergilerinin bir yenisi kenefte açılacak ve Ara Güler sergilerine yeni bir absürd halka mı eklenecektir? Kuzum, ayrıca Ara Efendiye metroda zorla mı sergi açtırmı lardır da, sergisiyle ilgili röportajlarda mekânın uygunsuzlu u ile ilgili olarak esmi -gürlemi tir? Peki, sergi için aldı ı telifi “indiragandi” yaparken aklı nerededir? “6-7 Eylül Olayları” sırasında azınlı a ait bir piyanoyu camdan ya da balkondan a a ıya atmaya kalkı an bir vatanda a seslenip, onu durdurmu ve makinesinde gerekli ayarlamaları ivedilikle yapıp, deklan öre basmadan önce de “Visconti” edasıyla “ imdi at!” komutu verip de, foto raflamı mıdır? Bir de bunu ballandırarak anlatmı lı ı var mıdır? Kendisi artık yatırımcı ki i ve kurumların nazarında sadece bir “meta”ya mı dönü mü tür? Dönü mü tür ve bundan ötürü Ara’nın karnavallarda sergilenen ucubiklerden farkı acaba kalmamaya mı ba lamı tır? Putperest foto raf camiam Ara uhrevi hayata göç edince kimi allaya-pullaya pazarlayacaktır? Böyle bir halefi olmadı ından ötürü müdür bu ivedilik ve sıklıkla Ara Güler Sergisi yapmanın, albümü basmanın ardındaki çakal güdü? Ne koparsak kardır sendromu mudur olayımız? Hatta ve hatta Ara’nın marka de eriyle tavan yapma olayı “foto rafçılık” ve “yayıncılık” sınırlarını a arak, “cafe” sektöründe bile kullanılmı mıdır? Bkz. Ara Cafe, Galatasaray, stanbul Güler bir foto rafçı olarak neden menfi ekilde ele tirilemez? Neden ele tirilirse de özellikle “amatörler” tarafından çılgınca savunulur? Röportajlarında ya landı ı, bunadı ı için mi ara ara Ara zırvalar? Kurt kocamı da köpeklerin maskarası mı olmu tur? Yoksa tatlı su kurnazıdır da milletle kafamı bulur? Ara Güler’in ahsından daha da önemli olan ar ivinin akıbeti ne olacaktır? Halen hayattayken, Ara Güler bu konuda ciddi bir karara varmı mıdır? Yoksa hala “kafkaesk” tavrını sürdürerek, ölmeden az evvel ar ivine benzin dökerek yakmak zırvalı ında ısrarlı mıdır? Ara Güler ile ilgili bu sorular dizisinin içerisinden 3-5’ini sa duyu ile kendi kendine cevaplamak yerine acaba kaç dıngıl “Bunlar soytarı! Çok biliyorlar… Ara Güler gibi bir foto raf çekmi ler mi de hakkında atıp tutuyorlar diyecektir?” Reverans… Fin…
Gölge Gölge 5
Foto Muhabiri Ara Güler stifa!
brahim Akyürek “Uluslararası Polis Birli i stanbul sergisinin açılı ını Ara Güler yaptı”
ubesi’nin düzenledi i foto raf
Milliyet, Foto raf Altı Yazısı, 4 Nisan 2007 stanbul’un iki üst düzey bürokratı, iki avcı 1 Mayıs 2007 Salı günü kentte sürek avına çıktı ı zaman ben gün boyunca Ara Güler’i dü ündüm. Birden aklıma unlar geldi; sergi açılı ı ile görevlendirilmi , Cumhurba kanlı ı’ndan ödüllü tanınmı bir foto raf sanatçısıyım. Üstelik Magnum üyesiyim. Açılı ta elimde kurdele, sa ımda ve solumda stanbul’un iki güçlü adamı var. Bir ay sonra bir bakıyorum, yanımdaki adamlar emirlerindeki çevik robotlarıyla insan avına çıkmı . Çok de er verdi im foto muhabirlerini parçalıyor, naklen yayınları engelliyor. Kaldı ki, bu bürokratlar gazeteci Hrant Dink’i korumakla da yetkili ve sorumluydular. Üstelik bu savunmasız insanı bildik devlet yöntemiyle ayaklarına ça ırıp korkutmu lardı.. Ben yine de robotların düzenledi i foto raf yarı manın jürisinde bulundum, sergilerini bile açtım. Do rusu ülkemde ve dünyada muhabirlere kıyılırken de sesim çıkmamı tı. Oysa tüm söyle ilerimde foto muhabirli inin, görsel tarih yazmanın önemini neredeyse herkese ezberletmi tim. Yukarıdaki satırları yazarken kendimi Ara Güler’in yerine koydum. - Peki, Ara Güler’in kendisi imdi ne dü ünüyor? ***
Gölge 6
Magnum üyelerinden, yöneticilerinden varsaydı ım üzerinden yanıtını almak istedi im iki soru var:
bir
örnek
1- Atina’da ya ayan bir Magnum üyesinin habercilerin dövülmesinden, öldürülmesinden, hak arayan insanlara biber gazıyla saldırılmasından, Atina’nın ortasında bir kültür kurumunun yöneticisinin polislerce kaçırılmaya kalkı ılmasından sorumlu Atina Valisi ve Emniyet Müdürü ile kuraca ı ili kinin sınırı var mıdır? 2Bu Magnum üyesi, Yunanistan’da yapılan darbeleri destekleyen, bu darbelerle büyüyen, imdi zırhlı sava araçları da üretip satmaya ba layan dev sermaye grubunun hediye etti i paralarla desteklenen bir foto raf kurumunu i letebilir mi, yine aynı paralarla desteklenen bir foto raf dergisini yönetmeye kalkı abilir mi? Sava lara, kıyımlara tanıklık etmi foto rafçıların örgütü Magnum Ajansı’nın defterinde üyelerinin ili kileri konusunda ne yazıyor merak ediyorum. *** nsanın aklına sorular gelince yanıtlarını arama derdi de peki iyor. nsanın kendisini, toplumunu ve ili kilerini anlama çilesi pe ini bırakmıyor. “yok, böyle bi ey” tepkisiyle olan bitenler kar ısındaki a kınlı ınızı geçi tirmek niyetinde de ilseniz size psikanalist - yazar Arno Gruen’nın Çitlembik yayınlarından çıkan Kendine hanet, çimizdeki Yabancı ve Normalli in Delili i kitaplarını öneririm. Bir yabancı gazete O’nun kitaplarını Erich Fromm’dan sonra yazılmı en iyi sosyal-psikoloji incelemeleri olarak tanıtıyor. Yazarın kitaplarında yıkıcılık, itaat, uzla ma, özerklik, deneyim, hız, insanın kendi acısıyla - korkusuyla ili kisi var. Gruen, kitaplarından birinde; “ nsanın kendi kendisine saygı duyma ihtiyacıyla, boyun e erek iktidarla i birli i yapma e ilimi arasındaki çeli ki, bu nedenle insan ruhundaki en temel ve belki de ilk yarılmadır.” diyor. Bir ba ka kitabında u satır var: ”Bize eziyet edenlerin i birlikçileri haline geldik”.
Gölge 7
Dengesizlik Kendi Dengesini Kurar Murat Yaykın | B RGÜN Ara Güler, TO ile Büyük ehir Belediyesi’nin ortakla a düzenledi i “ stanbul’da Alın Teri” isimli sergisinin Taksim Metrosu’nda açılmasından dolayı; “Açılmı artık ne yapacaksınız, toplayalım mı? Sergi, sergi salonunda açılır” demi . Güler, “metroda açılması, eserlerin daha çok ki i tarafından görülmesi açısından önemli de il mi?” sorusuna da “Daha çok insanın görmesi benim için mühim bir ey de ildir. Buradan insanlar i ine gücüne gidiyor, benim yaptı ım hiçbir eyi de anlamıyor” yanıtını vermi . 18. fsak Foto raf Günleri hazırlı ı sırasında organizasyon komitesine, insanlara ula ılabilirli ini artırmak için sergileri de i ik mekânlarda, özellikle açık havaya ta ımamız gerekti inden yola çıkarak önermelerim olmu tu. Ancak foto raf günlerinin kı mevsime denk gelmesi nedeniyle önermem reddedilmi ti. 20.’si yapılan foto raf günlerinde ve sonraki sene yapılan Foto raf Bienali’nde ise sergi salonları dı ında farklı mekânlarda foto rafların sergilenmesi denenmi , ancak do ru yerler ve sunum biçimleri seçilemedi i için ba arısız olmu tu. Bu sergilerden birkaçını payla mak istiyorum. Ömer Orhun’un atölyesinin sergisi Beyo lu’ndan Tünel’e kadar bütün stiklal Caddesi boyunca yerden en az on metre yükseltide direklere iplerle asılmı tı. stiklal Caddesi’nde o sıralar sokak ta ları da de i tirildi inden havaya bakarak sergiyi izlemek tam bir cambazlık gerektiriyordu. Foto raf meraklıları her ko ula ra men iyi niyetleriyle sergiyi izlemeye çalı tıysa da halkın pek dikkatini çekmemi ti. Dikkatini çeken az sayıda ki i de serginin bütünü hakkında bir fikir elde edebilmesi için caddeyi bir uçtan bir uca seke seke yürümesi gerekliydi. Gerçi ertesi gün çıkan fırtına foto rafların ço unu yerlere sermi ti bile. Bir ba ka sergi Bakırköy’de Özgürlük Parkı’nda yine açık alanda açılmı tı. Yanlı hatırlamıyorsam karma bir sergiydi. Bu serginin de ba ına gelen ancak bizim memlekete özgü olabilir sanırım. Gece yarısı özel temizlik i çileri parkı temizlerken foto raflara çöp muamelesi yaptı ından kaldırıp götürmü ler ve bu durum gazetelere haber olmu tu. Sorun, belediye ile kurulan gerilimli ileti im sonucu çözüldü. Di er bir sergi ise Haluk Çobano lu’nun bienalin ana temasına uygun olarak derledi i foto raf seçkisinin ehir hatları vapurunda sergilenmesiydi. Bu verdi im di er iki örne e göre mekân olarak daha
Gölge 8
do ru bir seçimdi. Foto raf olarak da iyi seçkiler yapılmı tı. Üç kere izleme fırsatı yakalayabildi im serginin tek kusuru foto rafların vapurun içine da ınık olarak yerle tirilmesiydi. Yolcular önlerine çıkan foto raflara baktıktan sonra, serginin di er foto raflarını izlemek için vapuru dola mıyorlardı. Böyle aksaklıklar oluyor diye açık alan sergilerinden elbette vazgeçmemek, tam tersi desteklemek ve artlarını iyile tirmek gerekiyor. Son bir sergi örne i daha vermek istiyorum. stanbul, Maltepe’ye ba lı Gülsuyu-Gülensu mahallesinde oturan halkın kendi gündelik ya amlarını foto rafladı ı atölye çalı masının sonucunda olu turdu umuz sergiden bahsediyorum. Bu atölyeyi de ben yürütmü tüm. Ulisfotofest kapsamında mahallede açtı ımız sergi yaz aylarına rastladı ı için parktaki sergilenme açısından anslıydı. Gecekondulu halk, mahallesinde yaptı ı bu etkinlikle, kentsel dönü üme kar ı verdikleri mücadelenin sıkıntılarından üretimleri sırasında bir an bile olsa uzakla arak, fırsat verildi inde, kendi ya amlarını ba ka bir dille de, -kentli ön yargılara yanıt niteli inde- dertlerini anlatabileceklerini gösterdiler. Ö rencisinden, ev kadınına, i çisinden, muhtarına, emeklisinden, i sizine, her ya tan insanın katıldı ı atölye iki buçuk ay sürmü tü. Foto rafları, gazetelerde ve dergilerde yayınlandı. Mahalleli kendi çalı masına sahip çıktı ve sergilenmesi sürecinde nöbetle e ba ında bekledi. Aradan on ay geçmi olmasına ra men halen dergiler, internet siteleri foto rafları yayınlamak için arıyor. Mahallede sergi toplandıktan sonra Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde de sergilenmi ti. Kıssadan hisse; on be milyonluk kentte kültür etkinliklerini Beyo lu’na sıkı tırmak ne kadar yanlı sa, kentli de erleriyle övünen kesimi kültürsüz bırakmamak da o kadar do ru elbette! Ancak ‘öteki’ diye küçümsedi imiz kentin asıl dinamikleri insanları kentten dı layaca ımıza, onlara potansiyel terörist gözüyle bakaca ımıza, barınma hakkını savunuyorlar diye bin bir küfür, hakaret yetmezmi gibi ikinci katın balkonunda oturan gencin kafasına gaz bombasını ataca ımıza, hep beraber kentin her türlü olana ından e it yararlanmak ütopik de il. Dengesizlik kendi dengesini kurar çünkü.
12/03/08 tarihinde yayınlanan Birgün Gazetesi’nden alınmı tır.
Gölge 9
Foto raf Öldü Mü?
Peter Plagens | NEWSWEEK
Böyle bir eyin olması hiç mümkün olabilir mi? Foto raf hayli canlı, gayette iyi durumda... Ayrıca bir anlam ifade ediyorsa; her zamankinden daha da çok üretiliyor. Dı arıda foto rafçılı ın temellerine geri dönerek i ne deli i kameralarla, ölçüleri gigabytelarla ifade edilen görüntülerle çalı an sürüyle foto rafçı, cep telefonlarıyla çekilmi sokak foto rafları ve film setlerini andıran ekip, zorluk ve maliyetleri olan büyük çaplı foto raf “çekimleri” var. Chelsea, Santa Monica veya Mayfair’deki herhangi ciddi bir sanat galerisine girdi inizde; Andreas Gefeller’in binlerce ba ımsız foto raftan, dijital olarak bir araya getirdi i ku bakı ı park yeri görüntülerini yada Didier Massard’ın adeta özel olarak “yaratılmı ” rüyamsı peyzaj foto rafları gibi nefes kesici, büyük formatlı ve renkli foto raflarla kar ıla ıyorsunuz. Ve son günlerde iki güncel müze sergisiyle foto raf kurumunun foto raf için tasdik kıstasları yeniden gözden geçiriliyor. Bunların ilki New York’taki Metropolitan Sanat
Gölge 10
Müzesi’nin yeni ça da foto raf galerisi’nin açılı sergisi olan “Depth of Field – Alan Derinli i” “Sergi, 23 Mart’a kadar izlenebilecek. Depth of Field, Thomas Struth’un Venedik’teki San Zaccaria Kilisesi’nin içinde çekti i bir foto rafın devasa kromojenik baskısını ve Adam Fuss’ın geli tirme banyosu içinde yüzen bir parça foto raf ka ıdını e zamanlı olarak sıvı sıçratıp, elektronik fla la pozladı ı foto rafı da içeriyor. Washington’daki Ulusal Sanat Galerisi’nde "The Art of the American Snapshot, 1888–1978 – Amerikan ip ak Sanatı, 1888-1978" 31 Aralık tarihine kadar devam edecek. Sergi sıradan Amerikalıların Brownie ve instematik foto raf makinelerini a ırtıcı bir biçimde nasıl kullandıklarını gözler önüne seriyor.
Bu iki serginin yer aldı ı galerileri gezdikten sonra, aranılan tüm tasdik kriterlerini bir kenara koysanız bile, foto rafçılı ın yine de kendi do asıyla çeli ip-çeli medi ini kendinize sormaktan alıkoyamazsınız. Bir süre önce heykel de benzeri bir sürecin ardından köklü bir reform yaptı. Bunun sonucu olarak artık yerde bulunan bir delik, bronz bir heykel kadar itirazsızca heykel kabul edilebiliyor. Sayısalla tırma daha çok sanat foto rafının engin çe itlili ini mümkün kıldı. Fakat geçen 25 yılın ardından teknoloji, foto rafın ne yapabilece i ve olaca ı kıstaslarını altüst ederken bu aynı zamanda foto rafın ruhunu yitirmesine sebep olan temel neden de oldu. Foto rafçı her ne kadar foto rafa karanlık oda müdahalesinde bulunacak olursa olsun, analog foto rafçılı ın sanatsal “alâmetifarikası”
Gölge 11
foto raf makinesinin hemen önünde yer alan gerçek bir nesnenin kaydı olmasıydı. Oysaki dijital foto raf, gerçekli in küçük bir kısmının ufacık bir belirtisini içeren bir “Photoshop Masalı” olabiliyor. imdiye kadar her türlü sihirli ba kala tırmalara ahit olduk ve eskiden gerçe in hamisi olan bir çok foto rafçıyı, bir kurgu sihirbazına dönü türen tüm akıllıca numaraları gördük. Artık gördü ümüz görüntünün kar ısında “Vay be!..” deyip a ırmamız hayli zor. Sanat ve gerçek eskiden iki sıkı dosttular. Modernizmin ba langıcına kadar Batı sanatında en çok takdir edilen özellik “mimesis” yani resim ve heykelde yer alan ve gerçek hayattakilere birebir benzeyen nesnelerdi. 1839 yılında negatiften ilk fotografik baskıyı yapan William Henry Fox Talbot bu yeni “mimetik” aracı direkt bir sanat biçimi olarak gördü. Talbot elle çizilebilecekten daha da ötesinde, kusursuzca “çizebilmek” istiyordu. Nitekim bu mantı ı do rultusunda üretilmi foto raflardan olu an ilk albümüne “The Pencil of Nature – Do a’nın Kalemi” adını verdi. En azından bunu takip eden yüzyıl boyunca DNA’sında sanat oldu u iddia edilen herhangi bir foto raf, Talbot’un karanlık bir kapı e i ine alabildi ine estetik bir ekilde yaslanmı bir çalı süpürgesi foto rafı olan “The Open Door–Açık Kapı”nın (1884) kromozomlarından en azından birkaçını içermi tir. Tabi ki foto rafçılar tıpkı bir mahkeme stenografının ifadeleri kaydetti i gibi olguları yalnızca birebir foto raflamamı lardır. Foto raflarının konusu olacak nesneleri dikkatle seçmi ve onlar
Gölge 12
hakkındaki görü lerini foto raflarına sanat etkisini verebilmek amacıyla kusursuzca tasarlamı lardır. Daha sonra 19. yy’da “pictorialist” foto rafçılar foto rafların resimlere daha çok benzemesi için yöntem olarak yumu ak netlemeyi, pürüzlü ka ıdı, sepia tonlamayı, sandviç baskıları ve hatta görüntünün ardını kazımayı denemi lerdir. Çok geçmeden foto rafçılık, profesyonellerin ve ekipmanlarının yüksek maliyetlerini kar ılayabilecek paralı hobi sahiplerinin tekelinden kurtuldu ve böylelikle halk kendi foto raflarını çekmeye ba ladı. 1920’lerde, Kodak Brownie gibi ufak, ucuz, hızlı foto raf makineleri ortaya çıktı. Kodak’a göre 1950’ye kadar Amerikan ailelerinin %75’i foto raf makineleri satın almı ve 2 milyar foto raf çekmi lerdi. 1970’lerde, yılda ço u hızlı, anlık ip aklardan olu an 9 milyar foto raf çekiyorlardı. Muhakkak ki inanılmaz miktarda üretilen bunca foto rafın arasından kazara ba yapıtlarda ortaya çıktı. “Amerikan ip ak Sanatı” sergisinde yer alan “Unknown Photographer, 1950s – Meçhul Foto rafçı, 1950’ler”de de oldu u gibi foto rafçı Brownie’sini kadına yöneltirken deklan öre bastı ı anda onun yüzünü elleriyle kapataca ını muhtemelen tahmin etmiyordu. Foto rafçı yada model sonucun böylesine harika bir kompozisyon ve de foto rafçılı ın gerçekle olan tangosuna dair harika bir metafor olaca ını öngöremezlerdi –
Gölge 13
bir tarlanın yoku yukarı uzanan az meyilli arazisi ile dengelenen uzun parmaklar ve açılı dirsekler – 1930 ve 40’larda Dorothea Lange, Walker Evans, 1950 ve 60’larda Diane Arbus ve Robert Frank gibi realist sanat foto rafçılarının i leriyle, kazara çekilen bu müthi ip akların payla tıkları ortak yön; bu foto raflarda yer alan insanların tıpkı onlarınki gibi bir deri bir kemik çiftçiler, cesur madenciler, bezgin ev kadınları ve iri yarı motorcular olmasıydı. Ancak 70’lerin sonlarına do ru foto rafta post modern kurmaca kavramı ba gösterdi. New York’ta önde gelen foto raf galerilerinden birinin sahibi olan Lawrence Miller, 1980’de Metro Pictures’ın (SoHo’daki en öncü galerilerden biri) Cindy Sherman’ın foto raflarını sergilemesiyle gerçekçi foto rafçılıktan çok farklı bir tavrın orta çıkmasının söz konusu oldu unu söylüyor. Sherman’ın yatakta yatan gecelikli bir sarı ın veya ık bir dairedeki koyu saçlı wamp bir kadın gibi pozlar verdi i sahte film karelerinden olu an kurgusal oto portreleri birçok insanın muhte em foto raflar oldu unu dü ündükleri do rudan, kurmaca olmayan röportajlardaki foto raf türünden ilk çark edi de ildi. Fakat onun foto rafları foto rafçılı ın sanat olarak kabul edilmesi kriterlerine yeni
Gölge 14
bir bakı açısı getirdi. Artık foto raflar sadece röportajlarda kullanılanlardan ibaret de ildi. Talbot’a has estetik kapı imdi foto rafçıların çekmek istedikleri gibi oldu u kadar, yaratmak istedikleri foto raflar içinde tamamen açılmı tı. Sayısal teknolojinin ortaya çıkı ı, foto rafçılı ın masalsı bir dünyaya dönü me sürecini hızlandırmı tı. Artık piksellerin egemenli inde, gittikçe fiziksel gerçeklikten uzakla makta olan bir kültürde ya ıyorduk. Günümüzde filmler bilgisayarla üretilmi görüntülerle doldurulmu ve “Beowulf” gibi “performans animasyonlar”, bu tip görüntülerle alabildi ine ku atılmı durumda. Bazı büyük pop müzik hitleri bilgisayar a ına giri e öylesine elveri li ki arkıcı ayet partinizin uzantılarını biliyorsa size arkının partiye dahil olması için sadece 1 numaralı tu a basmanız gerekti ini söyleyebilir. Hatta heykel bile bir programcının hayal etti i herhangi bir eyi, 3 boyutlu plastik nesnelere dönü türmeye dayalı sayısal “hızlı prototiplendirme” teknolojisine adapte oldu. Neden foto raf tüm bunlardan farklı olsun? Sayısal ayartmanın eytanına uyup neden tüm peyzaj foto raflarını kâinat tarihinin mutlak güzellikteki manzaraları haline getirmesin veya her sıradan ehirsel görüntüyü devasa binalarla in a edilmi bir fanteziye dönü türmesin? Foto raf, izleyicinin gözündeki gerçekle bütünle en bir “kanıt” olma iddiasını yitirmek pahasına, artık objektifin önünde ne oldu unun ba ımlılı ından kurtulmaktadır. Aslında günümüzde galeri materyali olarak foto raflar resimdeki elle temastan ve yüzey varyasyonlarından yoksun olu u haricinde bir ressamın hayalinden ortaya çıkan resimden farklı de iller. Önemli ça da foto rafçılardan Lisette Model’in bir zamanlar dedi i gibi: “Foto rafçılık en basit sanat dalı, belki de onu bu kadar zor yapanda bu!” Tabi o günlerde foto rafta ilginç etkilerin ne denli kolay elde edilebilece i ama güzellik ve gerçe i aynı foto rafta bir araya getirmenin ne kadar zor oldu u hakkında hiçbir fikri yoktu. Gelecekteki büyük foto rafçılar – ayet onlarda var olacaklarsa– foto rafçılı ın gerçekle olan özel ba ını tekrardan geri kazanacakları bir yol bulmalılar. Ve bunu yepyeni bir yöntemle yapmalılar. Aralık 10, 2007 – Çeviri:I. .K
Foto raflar: Andreas Gefeller - Parking Slots, 2002, Adam Fuss – Now!, 1991, Didier Massard, Waterfall, 2001, Thomas Struth - San Zaccaria, Venice, 1995, William Henry Fox Talbot - The Open Door, 1843, Anonim - 1950’ler, Cindy Sherman – Untitled #87 1981, Beowulf Adlı Filmden Bir Sahne
Gölge 15
GÖLGE’DE RÖPORTAJ “Gölge’de Röportaj”da çe itli tarihlerde ulusal basında Ara Güler ile yapılan ve internet sitelerinde yer alan röportajlarından olu an bir derlemeye yer verilmi tir. Sabah: Dünya’nın en iyi biri kabul foto rafçılarından ediliyorsunuz. Türkiye’den sizin kadar ba arılı isimler yeti medi, neden? Ara Güler: yi çocuklar var ama artık gazetecilik konsepti de i ti. Eskiden seni aylarca süren i lere gönderirlerdi. imdi öyle de il, gerçek anlamda foto muhabiri yok gazetenin. Dünya globalle iyor da insanlar birle iyor ya, gazeteler de o atmosfere uydu. Çok orijinal bir ey isterse o ülkedeki ajans’tan istiyor. Zaten Associated Press' e abone oluyorsun, bütün resimler sana geliyor. O yüzden de bugün çıkanlar gazete sayılmaz. Boyuna karı resmi koyuyorlar! Cem Türkel/Ak am: Foto raf zanaatının temelinde “usta-çırak” ili kisi olmasına kar ın neden bir çırak yeti tirmediniz? A.G: Ben enstitü müyüm lan? leti im fakülteleri de bir bok ö retmez. Bu i i ekol olan gazetelerden ö rensinler. Sabah: Foto rafını çekmeyi çok istedi iniz kimse var mı? A.G: O kadar pezevengi çektim, Charlie Chaplin' i, Einstein' ı, Jean Paul Sartre' ı çekemedim. Onlar mühim adamlardı, onların foto raflarını çekebilmeyi isterdim. Ama imdi kimse kalmadı, Türkiye' nin en me hur adamını çeksen ne olur? Sınırın bir metre dı ına çıksa kimse tanımaz. Ben onlardan daha me hurum.
Gölge 16
Rita Ender/Güncel Hukuk: müeyyideleri ile kar ıla mı ...
Tarih
boyunca
foto raf
da
hukuk
Ara Güler: Hukuk nedir, hürriyet nedir? Ba kalarını rahatsız etmeden her eyi yapabildi in zaman hürsün. Mesela birinin camını kırarsan hukuk senin pe ine takılır, mahkemeye verir. Ama hiçbir ey yapmazsan hukuk senin pe ine dü mez, de il mi? imdi hukukçular, siz kanunlar çıkartmı sınız. Mesela diyorsunuz ki, insandan müsaade almadan foto raf çekmek yasaktır. Yalnız duvar çekece iz o zaman. Sokakta yürüyen bir adamın resmini çekersen laf olur... Peki hakiki Türkiye’yi biliyor musunuz? Ben her çekece im insandan izin mi alaca ım? Hiç almadım ömrü billâh da almayaca ım. ster kanun çıkartın ister... Çünkü ben ya adı ım devrin insanlarını gelecek asırlara ta ıyorum. Ya adı ım devri, sonra gelecek insanlara takdim edece im. Sen kanun çıkarttın diye, senin için, sen öyle dedin diye ben benim insanlarımı bundan sonraki nesillere takdim etmeyece im? Yok böyle bir ey. Ben müsaade etmiyorum. Bunu Birle mi Milletler de yaptı, Avrupa birli i de kabul etmi o da hıyarın teki demektir. Hukuk da yerini bilmelidir, foto rafçı da yerini bilmelidir. R.E: Peki foto raf çekerken ola an duruma müdahale etmeyi mi oldu u gibi yansıtmayı mı ye lersiniz? A.G: Bazen yaparım. Sandalye orada duruyor onu öyle bir itersek günah mı olur? R.E: imdilerde ne çekiyorsunuz? A.G: Istırap çekiyorum. lker Maga/ nsansız Anı Olmaz: Dünya foto rafı içinde Türkiye foto rafının yeri nedir? A.G: Hiçbir önemi yoktur. .M: Türkiye ve foto raf denilince akla ilk olarak siz geliyorsunuz. Bir foto rafçı olarak Türkiye’de nasıl bir ya am standardı tutturabildiniz? Rahat bir ya amınız oldu mu mesela? Ne gibi zorluklarla kar ıla tınız? A.G: Ben zengin sayılabilecek bir ailenin tek çocu uydum zaten. Foto rafa
Gölge 17
ba larken para derdi falan da yoktu. O yıllarda param bitti inde babama "Para ver derdim". Foto raftan çok para kazandı ımı söyleyemem. Foto raftan hiç zengin olunur mu? imdi iyi kazanıyorum. Benden foto raf istiyorlar, ben de pahalıya satıyorum. Zengin olmak için “patates tüccarı” falan olmak lazım. H.Salih Zengin/Zaman Pazar: Hangi ça ı foto raflamak isterdiniz? A.G: Rönesans döneminde ya amak isterdim. O da 400 sene sürdü. Ortaça ’da da olmamak lazım. Elektrik yok, araba yok. Foto raf mühimse mühimdir abi! Ne çekersen çek dokümantasyon topluyorsun demektir. Yerde bir dü me mi çektin, demek ki orada bir dü me vardır. Foto rafta ba ka bir eye yaramaz zaten. Sanat-manat diyorlar ya, sanatın kendisi palavradan do ar. Biz gerçe i zapt ediyoruz, sanatçı bunu yapmaz ki! Sanat yalandan do ar. Her ak am dünyada bir sürü Hamlet ölüyor. Bu kadar çok Hamlet mi vardı? Herifin cenazesine bile gidemedik. Ar ivinizde duran 800 bin kareyi niye kaderine terk ettiniz? A.G: imdi adam telefon ediyor, ‘Sana u kadar para vereyim, bilmem neyi versene.’ diyor. Yukarıya çıkmaya ü endi im için ‘Onu çekmi tim ama kaybettim’ diyorum. Daha kolay de il mi abi? Elli saat ara! Hiçbir paraya de mez. (Gülü meler) H.S.Z: Artık makineniz elinizde yok. stanbul’u foto raflamak içinizden gelmiyor mu? A.G: Gelmiyor. Benim stanbul’um Yahya Kemal’in, Orhan Veli’nin iirinde, Tanpınar’ın anlattı ı stanbul’dur. Artık hissedemiyorum, stanbul ölmü tür. Kokular içinde cesetlerin üzerinde geçiyoruz ulan, cesettir stanbul. Baksana soka a, tiplere bak! Böyle stanbul mu olur? Hülya Okur/HaberX: Tarih 20 Nisan 1971, Salı. Size neyi hatırlatıyor? Evet o gün sallanan koltu una oturmu , spanyolca arkı söyleyen Picasso’nun kar ısındasınızdır. “Benim resmimi imzam için alıyorlar” diyen Picasso için foto rafını çekmekte aynı amaç için miydi? A.G: Picasso’nun ben hiç durmadan resmini çektim. Hiç durmadan. Tık tık tık. 4 gün. Hatırlıyorum ki, yüksek bir yere çıktım. Yüksek bir yerde duruyordu, senin gibi. Ben de oradan çektim. Life’da çıktı bütün bir sayfa. Ama orada arkı
Gölge 18
söylemiyordu. Bana dedi ki: “Ne diye bu kadar çok resmimi çekiyorsun?” Ne yapayım, sen çok me hur oldun ondan dolayı dedim. Olmasaydın, o zaman çekmezlerdi dedim. O da: Sen bu kadar çok resmimi çekiyorsan, bende senin bari resmini yapayım” demez mi abi? Dünyanın en büyük ressamı, bana dedi ki: “Resmini çizeyim senin!” Bul bana bo bir ka ıt dedi. Ulan odada ararız, çizilmemi , bo kâ ıt yok. Kâ ıt bulamıyorum. Herif zaten 84 ya ında. Gittim oradan bir kitap buldum. Kitabın birinci sayfası bo olur ya! Buraya çiz dedim. Oradan koparırım zannettim. Verdim, çizdi. Sonra kitaba baktım ki, 50 adet basılmı o kitap. O da antika. Bu sefer koparamadık içinden. Duvara asamıyorum abi. Türkiye’de bir tane Picasso var. O da benim evdedir. O da desendir. Tablo de il. Onu duvara da asamıyorsun. Onun için röprodüksiyon yaptım onu Fransa’da. O röprodüksiyondur aslında. Bizim evden Picasso’yu çalarlarsa, çalmamı olacaklar…(Gülü meler) Abdurrahman Antakyalı/fotomuhabiri.com: Eser üretenler genelde bu cümleyi kamuoyu ile payla masalar da sizin "çektiklerim içinde en çok be endi im budur" dedi iniz bir foto raf var mı? A.G: Sirkecide bir tramvayın önünde at arabasını çeken arabacı foto rafımı öyle severim. Tam anında çekilmi bir foto raftır, denk gelmi ve ben de uyanık davranmı ımdır orada. Saniyelik bir olaydır. Bir saniye sonra o bulu ma anı yoktur! Saniyenin 1/250' sinde foto raf üretiyoruz. Bir saniyenin içinde 250 ' an' ' ı var yani ve siz do ru anda üreteceksiniz. Bir dakika, öylesine çok foto raf ' uzun bir süredir ki foto raf çeken için. . A.A: Bir röportajınızda ''Ke ke her demi tiniz...
ey deklan öre basmakla bitse''
A.G: Foto rafı çektikten sonraki en ciddi sorunlardan biri, çekilen foto rafın seyredenine nasıl sunulaca ıdır çünkü. Bu hala belli de ildir. Diyelim kitaba basacaksınız, bir türlü çerçeve oturtulamamaktadır. Dik foto rafı iki tam sayfaya nasıl basacaksınız! Millet evirip çevirecek mi kitabı her seferinde! Yan foto rafı da iki tam sayfa bastı ınızda aynı sorun var, foto raf ortadan bölünüyor, cilt çizgisi araya girip bence foto rafı öldürüyor. Foto rafta sunum olayı daha çözülememi tir. Bir de saklama derdi var çekilenleri. A.A: Ar iviniz ile ilgili ne tür çalı malar yapıyorsunuz? A.G: O konuya hiç girme, boktur o i . Hiçbir ey yaptı ım yoktur o konuda.
Gölge 19
A.A: Yapmayın! Onlar en önemli kültür hazinelerinden biri bu ülkenin... A.G: Ölmeden bir gün önce hepsini yakmak lazım, kiloyla satarlar yoksa ulan! Türkiye' nin ar ividir ama dünyadan da çok önemli foto raflar var. A.A: Picasso'dan Hitchcock'a kadar... A.G: Do ru, daha fazlası da var. Magnum' a bakarsan benim yaptı ım i i yapan bir dolu adam görürsün. imdi ar ivler üzerinde çalı malar arttı ve bunları da internet üzerinden insanlara sunuyorlar ama ne kadarını? Philip Jones Griffith mesela... Çok iyi bir foto muhabiridir. " nternette arayın da bakalım ne kadar foto rafı var?" dedim yanımdakilere, baktık o kadar az foto rafı var ki. Benim bildi im birçok foto rafını koymamı lar mesela oraya. Sitelere koymazsan insanlar bilmiyor foto raflarını imdi bir de bu halt çıktı! Kompüterde ne kadar varsa o kadar çekmi sin zannediyorlar. Binlerce foto rafı var foto rafçıların yahu. A.A: Benim de gelmek istedi im konu buydu. Sizin sadece gün yüzüne çıkardı ınız foto raflarınızla mı yetinece iz? A.G: Di erleri orada, kutularda duruyor. A.A: O kutularda duranları bilgisayar ortamına aktarmak için bir eyler yapıyor musunuz? A.G: Sıfır! Hiçbir ey yaptı ım yok o konuda. Bazılarını taradık, onlarla web sitesi yapıyorlar benim için. Biraz Magnum Ajansı çalı tı üzerinde ama ne kadarını yapıyorlar ki! Topu topu 500 - 600 tane. Cartier Bresson' un adını yazıp arama yaptık ta çatlasa 500 tane foto rafı çıktı. Cartier Bresson saatte 500 kare foto raf çekiyor ulan! Gerçi i in bir de u yönü var: Bir insan çekti i 15-20 resimle tarihe kalırsa büyük i yapmı olur. Ben 100 resimle hatıraya kalmı durumdayım ama 100 tane de il ki hepsi, 80 bin dia var evde kutularda. Çıkartmaya korkuyorsun yerlerinden tekrar yerine nasıl koyacaksın diye. A.A: Asistanlarınız yok mu bu i i yapan? Ne asistanı yahu. Asistanım yok benim.
--- o ---
Gölge 20
Ara Güler ile
Engin Kaban
Epeydir natamam yazılar dosyasında bekletti im Ara Güler’le ilgili yazımı, Reha Ülkü’nün kaleme aldı ı “Foto Ara Bulama” ba lıklı yazısına göz gezdirdikten sonra, sanki uzun zamandır üzerinde kafa yordu um bir konumu beyan etmenin tam da sırasıdır hissine kapılarak noktalamaya atılıverdim, bir heyecanla. Yüzümüze al çalan söz konusu yazı; yazmaktan çok, tanımına uygun ele tiri yöneltmenin ne kadar da zor oldu unu, kılı kırk yaran bir titizlik ve incelik gerektirdi ini bir kere daha teyit ediyor. Talihsizlik ki, hattı yatay, palas pandıras cümleler kullanılmı olması bir yana, bazen ne söylendi inin de önemli, hatta daha önemli oldu u öne çıkarılsa da, tartı maya açık, “hafif” ifadeler içeren yazı, maalesef di e dokunur mühim bir ey de söylemiyor... Yukarıdaki ba lıkla göz göze gelen her kimse farklı ça rı ımlara kapılabilir. Ancak bu ba lı ı, bir sendroma dönü en Ara Güler’le yatıp onunla kalkan ülkemiz foto rafına denk dü ece ini dü ündü üm için seçtim. lk cümleleri ise, söz konusu prototip yazının, derinli ini günbegün yitiren ve akla gelen her eyi söyleme mubahlı ı ta ıyan, kelamı karı ık ve anla ılmaz bir anlayı ın imzasını ta ıdı ı, bir yandan da foto rafımızın resmini araladı ı kanaatinde oldu um için, ki, yazılarımda bu minvalde olunca ilk cümleleri etmeden, yazmadan edemezdim. Bu arada, çoklarının hemfikri olarak Ara Güler’in hayli ba arılı bir foto rafçı oldu unu, bu alanda saygıya de er bir u ra verdi ini, foto raflarının bir döneme tanıklık etti ini, önemli belgeler olu turdu unu hatırlatmalıyım. Ve insanı a ırtacak bir özgeçmi e sahip oldu unu. Ancak, bu özgeçmi i nicel bulanlar, meselenin sadece iyi foto raf çekmek, yani iyi foto raflara sahip olmak olmadı ını dü ünenler oldu unu da hatırlatmalıyım… Örne in, "…Biz tarihçiyiz, aslında tarih yazıyoruz. Görsel tarih yazıyoruz. Devir görsellik devridir. Yazı, edebiyat devri bitmi tir…" cümlelerinde oldu u gibi muhtelif inciler döktü ünü, tartı maya açık
Gölge 21
çe itli iddialarda bulundu unu, ar ivinde gün yüzüne çıkmamı ve Ara Güler kadar ba arılı foto rafları oldu unu, bu i lerin iyi foto rafçı olmaktan çok, ili kileri kullanma, geli tirme ve bir pazarlama meselesi oldu unu dü ünenlerin varlı ını da anımsatmalıyım. Dünyada; bu kadar çok foto rafı kullanılan, adından bu kadar çok bahsedilen bir ba ka foto rafçı var mıdır? Bu kadar çok sergisi açılan, bu kadar çok öne çıkarılan... Ara Güler, neden ve nasıl öne çıkarılmı tır? Duru unun veya özel ko ullarının bu kadar popüler olmasında bir etkisi var mıdır? Her yönüyle bu öne çıkma veya çıkarılma sebepleri arasında yapılması gerekenler ile yapılmaması gerekenlerin ölçüsü kaçmı mıdır? Ço altılması mümkün bu soruların muhatabı yalnızca Ara Güler midir? Tüm bu hallerin ba ka nelerle ve nasıl bir ili kisi vardır? Diyelim ki Ara Güler bir dahi. Dünyanın en zengin tarih ve kültür mirasına sahip bu toprakların ba rında neden ba ka Ara Güler’ler yeti memi tir(!)? Coca-Cola Türkiye temsilcilerinin yönetim binasında yalnızca Ara Güler sergisinin açılmasının nedeni nedir? Mavi Jeans, geçmi dönemlerde “ stanbul’da Blucin ve Sanat” ba lıklı bir etkinlik düzenlemi , etkinli in afi ine ise Ara Güler’in bir foto rafını (kot giymi in aat i çileri) kapak seçmi ti. Oldukça vahim artlarda çalı an in aat i çilerinin ya am ko ulları bir yana, bu foto raf, Türkiye’nin ilk foto raf profesörü Mehmet Bayhan’ın tasvip etmedi i “alt sosyal kültürden”, dolayısı ile “ülkemizin itibarını zedeleyen foto raflardan” de il miydi? Bu görüntü, her kimse foto rafı seçen yetkililerce nasıl ve neden seçilmi ti? Yoksa tek gerekçesi yahut fazlasıyla yeterli sebebi, foto rafın, yalnızca Ara Güler’e ait olması mıydı? Toplu sözle me talep eden i çisinin sorgusuz kapı dı arı edildi i ülkemizde, bu foto raf, hangi zihniyetle afi yapılmı tı? çilerin kot giymesinde sakınca görmeyen anlayı lar, sendika kurmaları ve çe itli hak arayı larında da yine sakınca görmeyecekler miydi? Ço u zaman politik malzeme sayılan, sosyal içerikli görüntüler diye tanımlanan ve istihza ile söz edilen benzer foto raflar, Ara Güler’in elinden çıkınca sanat mı oluyordu? Oysa Ara Güler, “foto raf sanat de ildir” diyordu. Sanat’a konu olan her
Gölge 22
hangi bir özne, gerçekli inden ve özel ko ullarından koparılıp yalnızca görünen yüzüyle gösterilirken bir yandan nesnele tirilip öte yandan istismar edilmi olmuyor muydu? Bu istismarda Ara Güler’in payı hiç mi yoktu? S. Sabri Kürkçüo lu’nun Ara Güler’le, Urfa’da yaptı ı bir söyle ide Güler, unları söylüyordu: “…Tarihi Harran ehri’nin her tarafını beton evler, elektrik direkleri ve teller sarmı . Bir ehrin esteti ini bozmak için birebirdir bunlar...” Çok gün görmü , çok çekmi bölgeyi, hem de orada süregelen bir ya ama kar ın yalnızca o açıdan de erlendirmesi nasıl bir anlayı la örtü ür? Elektrik direkleri ve tellerden ikayet edip artık stanbul’da da foto raf çekilemeyece ini ifade eden Güler, bir ba ka zaman söyledi i u sözlerle bir çeli kiye dü müyor mu? “…Ayasofya Camii’nde bir ey çekerken benim için önemli olan, önünden geçen insan, yani hayattır… “Aslolanın dire ine insanı, ya amı diken Ara Güler; gürül gürül akan hayata kar ın, tellerden ikayet edip foto raf çekmeyerek ve çekilemeyece ini önererek -aslında- insandan ve ya amdan vazgeçmi olmuyor muydu?”… Foto raf makinesinin nasıl çalı tı ını ö renmek için okul gerekmez. Zaten okullarda birçok eyi yanlı ö retiyorlar…” Cümlesinin haksızlık içermedi ini söyleyenler olabilir mi? Bu sözler, “Ara Güler foto raf çekmesini bilmez” iddiası gibi bir ey de il midir? Diyelim ki Ara Güler gerçekten iyi bir usta. te Foto raf Dergisi’nin 49. sayısı, i te Ara Güler’le yapılan söyle i: Söyle inin üstünkörülü ü bir yana, söyle iyi okuyan her hangi bir ilgili, o söyle iden bir feyiz alabilir mi? Söz konusu söyle i bir açılım getirebilir, bir nebze olsun insanların önünü açabilir mi? Söyle inin bir yerinde o sıralar Cumhurba kanlı ı’nda çalı tı ını, sansüre takılan bir filmini, dönemin cumhurba kanı Fahri Korutürk’e ikâyet ederek sansürden kaldırdı ını söylüyordu. Robert Capa’nın Türkiye’de çekti i foto raflardan olu an sergisi, YK Kültür Merkezi’nde görücüye çıkmı , Capa’nın biyografisini yazan Richard Whelan, sergiyi vatanımıza getirmek için çok u ra tıklarını, ancak Ara Güler’in devreye girmesiyle sorunun çözüldü ünü anlatmı tı. tibarlı ili kilere sahip Ara Güler, engellenen gösteriler, sergiler,
Gölge 23
foto raflarından dolayı i lerinden olan, gözaltına alınan foto rafçılar, sansüre takılan foto raflar ayyuka çıkmı ken, sansüre kar ı oldu una inandı ımız Ara Güler, bir kerecik olsun bir açıklama yapamaz mıydı? Yoksa, Ara Güler için foto raf, yalnızca ve yalnızca bir amaç mıydı? Vatanımız insanını televizyonlardan, ”be yüzotuziki” ile gülmeye zorlarken, hem mizah de erlerimize haksızlık edip hem de trajikomik duruma dü müyor muydu? Bir “Saydam Günleri” kapsamında Ara Güler Foto rafları”ndan olu an 5 yüz dialık gösterisi ile sesini duyuran Vesken De irmenta ve birkaç yıl önce açılan; foto rafa, foto rafçıya hizmet anlayı ı ile yola çıkan “ stanbul Foto raf Merkezi” gibi kimi kurum ve ki ilerin adlarını ilk olarak Ara Güler’le duyurmasının, foto raf çevrelerini Ara Güler’le bulu turmasının altında ne yatmaktadır? Üstelik bu çalı maların artık a ina i ler oldu unu dü ündü ümüzde; geriden ve derinden gelen yeni yüzler dururken, yine, her yerde, daha çok Ara Güler foto raflarının de erlendiriliyor olması nasıl açıklanabilir? 2005 yılında basılan, “Global letme, Yerel Emek” ba lıklı bir kitaba, geçmi yıllara ait bir Ara Güler foto rafı kapak seçilmi ti. Öyle ya, foto raf deyince kurumların, çoklarının aklına, ilk Ara Güler geliyordu. Ama ilginç olanı, kitabın ön yüzünde foto rafın Ara Güler’e ait oldu unun yazılmasıydı. Bu yerinde bir eydi, ama söz konusu Ara Güler olunca akan suların durması, aynı hassasiyetin di er foto rafçılara gösterilmiyor olması “çifte standart” de il miydi? Bir sendroma dönü en Ara Güler’le ilgili söylenecekler, sorular bitmez. Ara Güler’le ilgili birçok açıdan, farklı yönde, birçok ey yazmak da. Ama her bakı ; tarihin, sosyolojinin, kültürün, sanatın, bilimin, felsefenin ve ya amın suyuyla yo rulmalı. Aksi halde kuru kalır ve zamanla çürümeye yüz tutar… Sorular, endi eler; insanın içini oyar, ama zamanla de i tirir, yeniler… Ne varsa her eyi, köhne olanı… http://www.genbilim.com/content/view/238/78/ adresinde 10 ubat 2006’da yayınmı tır.
Gölge 24
FOTO RAFIN ÖZGÜN S MASI: H PPOLYTE BAYARD Hippolyte Bayard (Ocak 20, 1801 – Mayıs 14, 1887) direkt pozitif baskı olarak bilinen özgün foto raf yöntemini bulan ve 24 Haziran 1839’da dünyanın ilk halka açık foto raf fuarı’nda sunan, foto raf tarihinin erken dönem foto rafçılarından birisidir. Direkt pozitif metodunda, gümü klorürlü kâ ıt ı ıkla pozlandırılıp tamamen karartılıyordu. Ardından bir foto raf makinesiyle pozlandırılmadan evvel potasyum iyodür’e batırılıyordu. Pozlandırma yapıldıktan sonraysa sodyum hiposülfitle yıkanıyor ve kurutuluyordu. Sonuç görüntü, reprodüksiyonunun yapılması mümkün olmayan tekil bir foto raf oluyordu. Kâ ıdın ı ı a olan duyarsızlı ı, 12 saatlik bir pozlandırma sürecine gerek duyulmasına ra men bu yöntemin hala kullanılması mevzu bahistir. nsanları foto raflamakta kullanılırken, göz kırpmaktan ve böylesi uzun bir pozlandırma sürecinde ki inin gözünü oynatmasından kaynaklanan ürkütücü “ölü” görünümünü azaltabilmek için foto rafı çekilecek ki iden gözlerini kapatması talep ediliyordu.
Gölge 25
Bayard, rakibi olan Daguerreotip metodunun ka ifi Louis Daguerre’in bir arkada ı olan François Arago tarafından yönteminin Fransız Bilimler Akademisine duyurmasını ertelemek konusunda ikna etmi tir. Arago’nun çatı maya olan ilgisi Bayard’ın foto rafın ba lıca kâ iflerinden birisi olmasına mal olmu tur. Nihayetinde 24 ubat 1840’ta daha iyi ekipmanlar alabilmek için Fransız Bilimler Akademisine yönteminin detayları hakkında bilgi vermi tir. Bayard maruz kaldı ı adaletsizli e bir tepki olarak, “Bo ulmu bir Adam Olarak Oto-portre” diye adlandırılan ilk mizansen foto rafı çekmi tir. Görüntüde sa a do ru meyil etmi bir biçimde oturmu ve intihar etmi gibi görülmektedir. En önemli foto rafının arkasına Bayard öyle yazmı tır: “Burada görmü oldu unuz ceset size gösterilmekte olan yöntemin ka ifi M.Bayard’a aittir. Bildi im kadarıyla yorulmak nedir bilmeyen bu deneyci yakla ık 3 yıldan beridir ke fiyle u ra ıyordu. Monsenyör Daguerre’e fazlasıyla cömert davranan hükümet Monsenyör Bayard’a hiçbir ey yapamayaca ını söylemi tir. Bunun üzerine zavallı biçare kendini bo mu tur. Ah! u insano lunun ya amının çılgınlıkları! Kendisi bir kaç gündür morgda, bu süreç içerisinde hiç kimse onun öldü ünü fark etmedi yahut ta sahiplenmedi. Bayanlar ve baylar, iyisi mi kar ı koyan koklama duyunuzdan çekinmelisiniz, gözlemleyebildi iniz üzere beyefendinin yüzü ve elleri çürümeye yüz tutmu tur.” Ba langıçta foto rafçılık alanında ya adı ı sıkıntılara ra men, Bayard foto raf camiasının üretken bir ferdi olmayı sürdürdü. Fransız Foto rafçılık Cemiyeti’nin kurucu üyelerinden biri oldu. Aynı zamanda, 1851 yılında Tarihi Abideler Komisyonu tarafından Mission Héliographique için Fransa’daki mimari ve tarihi yerle imleri belgelemek ve korumak için görevlendirilen ilk foto rafçılardan birisiydi. Komisyon’a foto raflar çekmek için geli tirdi inin benzeri bir fotografik kâ ıt metodu kullandı. Ek olarak, 1850’lerde kullanılmaya ba lanan ve “birle im baskı” adıyla bilinen, gökyüzüyle manzara ya da yapının aynı baskıda do ru pozlanması için iki negatifin birle tirilmesi fikri ortaya attı.
Gรถlge 26
!" ( ) (%
# $ *
$ %& ' $+ % (, $., %* % &$& + ( )
% ( 0 %
,
/$ +
. "1 / $ 2 /1 # $ , $+ 3 % $, ( "* ) % *4 %.. ' *+
& 1
'
/1 # / %
, $+
.
"1 /
0 . "1 / $ 2 (% % % ," , / ' % + & % / 569:% * 1 , , $+
! "# $$ %& '&% (" )*# $ %++, - . /, $/, $++ / $ $0 1 2 3 4 5. &/6 ++ 7
.
$ $".
$
% (
# %
,
/ 5678# $ )
$
Gรถlge 27
8 29 -:
7 ; 7 < =>
" # ) $* $ %$ "/" * , 4' $& & & ' . ) % + 4 % 4% $ ) %& , .$ ' , " # 0 %# $ ; * / .2 $ " % $ $ +
!
# ,
! %
, ,
+ *
3
3
% %%
-
" # $ % &'( ) % * * + , ! . % %% ! / !0 1 * / 0 , 2 * . %% % % * % , . % 4 5,
% % 0 * *
* , -!
.0
7 45 )(55 ?@ ?A $ B4? 2 C .3 4) $$ ! "# $$ < C$$ E '%+ (" )*# $ //0 . /, /, ,%0 +0 2F 2 3 1 ' 4 5,6 ,+ 7
D %
,
,
Gรถlge 28
2
)
1 #"
*
& / .1 $ , < $ (/ * /,# $* )# , $" $ =7+ , , - 0 * 2 % " "$.& ) *# - -5?5 G " )# - H2 ) 1 #"I ' >, ? , (@ 'A ". . * $& &- 0 $ & # & &,& & + + + 2% * * ., $&+ 0 $& 2 $ % , ) - $& ) %" " %, ? ( % B::= . $CA' > ,' , & $ & !4 D #$ . $ $ 1 * 4 $ %, * % * $ $$& # 6 * 4 ". 5 &*&+E3 .
$
Laleper Aytek
Gรถlge 29
7
3 ! 0 8
7
7
7 7 % $ 0 8 %% $ *
9
0 %
! !0
0
*
"# 3 %% $ *
$ %&% 0 8
! *
' 0 0 0
0 /
.
!
* % % / :;: #% 0 7 70 8 $ 0 8 $ * $ 3 6 $& # $ 9 7 70 8 ' * 4 ". % * *% ) ,. 4) $ , $ ) 4 $"*" . ) ), ) $ + & ' - , $ 4 $ $ & $ ? $A -4 $ $ ( ) + ( ) %& ' % " $& & $&1 %&" $ ". % ,. $ ) * % - . 1 $ % ) . $ %& $ , 1 .( )'1 (/ $ $ , / $ 1 , $ & &/& $" ", $ 1 $ + % /0 , ) 2 ) ',. $ % $ $ &. $"*" , $ %* 1 & $ , % $ ). % % $+ 3 $ $ -%& $ * 4 () % $ -%& . % $ , 1 .( ) ( . # / , $ $ ,. $ () / + % 4 , $& & & $"*" % -$"*" ," * ? % $ ) 1 0 $ % $& 2 - %&(" $ % $ % (. % ( * + %&% (
:2 J
:
$ , . $ * 1 $ $
2
29
K K K
- & &, $ (%$ &$ % $ 1 " )' , $ $* % , $4 $ &
,
, . &(, + "$ 4 ( $ ? E( A $& & & $"*" $" "
Gรถlge 30
( " " $* $ , .-, " , %& , $ ,. .- ( " " * * .$ .% . $"* ,. 4 .$ 1 4 , %& $ -4 4 . ) ,$ / * . ( ) 4)% , % / - 4 $ & (& $ ? . / ,. - $& (& % $ A% 4 , % + F $ ) ,$ $ ) &+ . ) $& (& % 4. * , $ (, , $ - ( $" " 1 ,' $ %&&* % + %&&* / $ $ ("," " %$ $ ). 1 ' $ ( ) *+ % ) 'E% E &4 % $ ) $ , . $ & * % $ $ &*& + ; 3, -0 $ & 2' >, * )# $ .& ) *# $, ' ' > $ *& /" G H # 45 ) )* L ? *53 C5 " ? 1" 4 ) " )5 ) ) 4 4 #1 4 M4 ) 5 15 1 #"8 # ) ) 1 6* ? 4 N# O 5 )6A 4) 5 )8 14 1 4M4) 1L6 )5 ) A?4 8 , ( 1 % ( $ %& , . & &* , $ - %& , ,. $ $ ) $ 1 4 ( , $ 7 $ $& # $ * % ) ( % % %* * / % % $ %& $ &. $"*" " , 1 ( " " $ / % 4 (, $ & $& & & $ & + ) ) * 4 ) " )5 ) ) 4 4 # PH I $& H # % $ & & % C2 , , 0 , 2 - , , 0 % /, 2 - 4 ', 1 % %* . C? CA -% , -% , -% $C , $& & & % $ .% I % . C F ', % J $ JK ,E $ , % ( $ % $"* G -4 4 % % % ,% $ & , ) % * 4 )1 /+ ) % $ $ - & '* $ * +3 * )5 ) . / , & &,& -%& $ &$ , , + 2 QRS A? 4 % ( " " - / $ 4M4) 5 ) 0 % %
GĂślge 31
* 7 7 $ # 1 $ $ $ . / &4& 1 % $ & 1 . $4 ) 0 ( ) $& ) 2 -0 , $ $& 1 % % % 2$ $ $& (&,& %* %* % ,- ( " " $ 4 $ &. *'- ;+ 3# ' > $ $, H 1 #" 1) ) 4 1 4M4) 5 ) 1 )6 1 M )1 ? ) ) )* M4 G " ? )I ) - $ & $ $ * , $ ' % * $"*" $ $ $"*" $" 4)$ $ $ ? $A $ , $ . -H # O 5 )6A 4) 5 )I % % * 1 , & & &C 3 ( , , %& $ % ? $A 1 % -$ 1 $"*" " 1, , . &$ $ $ $ %& , 1 ( " " %& 4) "* " , 1 $ 4 $ ,-0 1& ' , -) , 2 $ 4 4 (( " " % .$ % . / % " " * , . $ ,.$ % . * &C D )? T * C ) * " ?$ / ($ $* $ %& ' >$ $& & (% ) $ $ "*" % + & $ ) $ , ) ( " " %&&* $ , 1 %& , / ) * 1 $ $ $ . / % . % $& (& % 4 + , % ) ) $ - ) $& (&,& $ - * - &4& ) % ) % $ &.& ," , $ * , ( 4) $"*" " & + 0 ( ) $& & $ 2( ( ) $- * , 7 7 7 7 , , % 4 $ , && & * ! 0 * 7 7 7 %% % <+ -% , % $* $ % % * $ % '$ % $ $- $ ( $4 ) ) &. & - %& % ) $"* % / 4 &. $ % $ % /J A 1 ) ? * )( * M? * 4 ?5 )5 ?6 * M? * * ? * " ? 6?5 ( 4 C )1 6 )1 6? * )1 #3#)1 3 3 ) * C53 " 1 )6" ? C6 )5 " 5 C ? )1 ) * 1 M* " 3 1 A55A5 O ?5 ? * 6 ? M5 4#)(# 51 *# " ? C L 1 1) M5 )1 1# )
Gรถlge 32
L 5 )5A ?" ? 1 L ) ?M4 * ? 6* ? 1 ) ? 1 * ?" 15 L5 ) * * ?" ?6 " 15 L5 ) # ? )#M" ?6 ? M5 )1 ?) ) A)1 ? * M? 5 L5 ? )1 * M? 5 L5 ) *# #M # * " *( 1 M ) 1 )"5 M5 ?3 * )( *#1# L *# # G ) 4 4 () ) 1 ? 5" 5 1 ? )MG * 5" 5 4 * ? ?* M ? ?M ? ) * M? 5 L5 ) A L " 5" "? )1
,
D )? * C ) * " ?% ( " " + + + %&&* , $% ' $ ( ? A 1, % +
4
0 $& 2 / 1 $+
1 4 %&&* % ( " "L * * % - " ) ' 1 % ) $4 ) &&
( %
)
%& $& (&
% !' - " 3 # H? 5 I R%S 87+ , , $ 3" 9 3 )# H O I". , $ (%-0 * % , % ("/" & $& 4 4 -, (, $ + $.$ -% % . $ ) % . , , - , , H , $ , ' ,# + + + + * .$ + + + + + + + + $. % $ %* % %" " -% * % ) $& ,.&, ,& ) '/ 1 % / $+ 2 L#
%++,6
)*#
R S # 4 C5 45 G )C)8 G)1 " 1 ) G)( ?#4 )6 M ) )2 M8) 4 C5 4 15 L5 ) 1 ) *# *G " ) A ? ) " 5 61 L # 1#L#)# 4 C5 45 " " 15 L5 )51 M )1 L " A)6 )#) 1 C) ) ?*# 4 5 ) 5 15 " R%S- " 3 ?5 .
6 ) )*# 694
67 O5 %++%
1 4 4$ ,
6
Gölge 33
Bir Foto rafçının Günlü ü’nden
I. .K
Geçen yaz bir belediyenin düzenledi i foto raf yarı masının teknik danı manıydım. Yarı mayı düzenleyen kurumun ısrarlı talebi üzerine, Ara Güler’in de jüride bulunması – ka ıt üzerinde – söz konusuydu. Aman Efendim! Ara Güler’in seçici kurulda yer alması için nasılda çılgın bir seferberlik ilan edilmi ti sizlere anlatamam. Bir kere Güler’e di er üyelerden daha yüksek bir ka e ödenecekti. Yabana atılası bir mebla da de ildi hani telaffuz edilen. Ayrıca, di er jüri üyeleri kendi imkânları ile gelirken Ara icap ederse UFO ile evinden alınacaktı. Vs. vs… Tabi bunca feragatin yapılmasının nedeni Ara Güler’in kara ka ı ile gözüne olan hayranlık de ildi. Ara Güler demek reklam demekti. Sırf “O” yarı ma jürisinde yer alaca ı için zirilyon tane muhabir yarı ma tanıtımı ve jüri toplantısı öncesinde fıldır fıldır ortalıkta dola arak röportaj yapabilmek için Ara’yı arıyorlardı. O, iki makara laf edecek, bunlarda çalı tıkları dergileri, gazeteleri koca puntolarla etti i laflarla donatacaklardı. Güler, ilk önce gelemeyece ini söylemi ti. Daha sonradan hatır-gönül ili kileri araya sokulmu , a zının kenarından bir “Olur!” lafı çıkmı tı. Zaman daralıp, de erlendirme gününe kısa bir süre kala, kendisinin jüriye katılamayaca ı kesin olarak netle ti. O tarihlerde yazlı ında olacaktı. Sırtını evinin tavanına serecek, gökteki yıldız kaymalarını gözlemleyecekti. Kısacası gelmesi mümkün de ildi. Gayet tabi ki, bu durumda di er jüri üyelerine son derece mahcup olduk. Adamlar sordular “Neden gelmemi ?” diye… Bilmek gayet tabi ki hakları, bende gelememe nedenini söyledim. Hemde ne söylemek. A zımdan direkt “Kılı Dönmü te Gelememi ” lafı çıkıverdi. “Hasta” desem; insanlar Güler ile yarın bir gün bir yerlerde kar ıla ıp geçmi olsun muhabbeti yapacaklar, ardından bende yalancı çıkaca ım. Ya ı sebebiyle desem üç a a ı be yukarı aynı ya larda 2 jüri üyesi daha kurulda mevcut. Yani hiçte geçerli sebep de il. lginçtir, her nasılsa her vakit kısmet olur, böyle eylerin “aslı astarı” kula ıma bir ekilde ula ıverir. Bu hususta da yine öyle oldu. Güler ile aynı çatı altında bir foto raf dergisi çıkaran ahıs, Ara’nın yarı manın ba ından itibaren jüride bulunamayaca ını kar ı tarafa söyledi ini iletti. Üstüne üstlük asistanı tekliften haberlerinin bile olmadı ını ekledi. imdi “sallıyorlar!” desem. “Bozacının ahidi zaten ıracı olur” desem günahlarını almı olaca ım. Sonuçta bana yalan borçları da yok. Bu yarı ma vesilesiyle öyle bir hisse çıkardım: Popülizmania olayının cılkını Allahına kadar çıkartmı , ar damarımızı külleten patlatmı ız. Ara Güler seçici üye, di erleriyse geçici süje…
Gölge 34
B R ARA GÜLER FIKRASI Efendim, günlerden bir gün Ara Güler, bir TV kanalının güzide bir programına röportaj vermesi maksadıyla davet edilir. Ara Güler, bu daveti kabul eder. Belirtilen gün ve saatte stüdyoda hazır bulunur. Set ortamı çok ciddi; en kralından makyözler, ı ıkçılar, kameramanlar, setçiler, vb. vızır vızır modunda çalı ıp, ortalıklarda fink atmakta... Dünyanın en önemli i i televizyonculuk ya! Herkes pek bir ciddi, pek bir vazife inaz… Kısacası vaziyetler oldukça cool, tiplerde bir o kadar kıl… Bizimkisi bi çıtır sıkılmı . Geldi i ana lanet eder bir ruhi hale bürünmü . Bir kere kafadan makyöz dalmı Ara Amcayı manita gibi allamı -pullamı . “Yok!.. mok!..” demi ama makyöz kız ısrar etmi . “Kel parlar” demi . Babanın delikanlılık bir çıtır sıyrık almı . Ama neyse ki bozulmamı … Sonunda program yönetmeni kayda hazır olduklarını Ara Güler’e i aret etmi . Tam o anda Güler atılarak, görev ba ındaki kameramana seslenmi ; "Hi t! o tripodun terazisi kaymı " diyerekten. Kameraman "Yok, yok iyidir!.." diyerek Güler' e laf yeti tirirken gözünün ucuyla da tripodun terazi lastik, cimlastik durumunu kontrol etmeye koyulmu . Ara Güler; kayıt ba layacak diye mevzuu fazla uzatmadan nihayete ba lamı ki ne ba lamak. "O zaman Dünyanın ki kaymı ." Sonrasında “terazisi kayık” röportaj ba lamı .
Gölge 35
ARA GÜLER SEVM YORUM A. Murat Eren
Bir ara yazacaktım bu yazıyı, zira uzun süredir aklımda idi. Polemik yaratmaktan ziyade artık içimde kalmasın dedi im dü üncelerimi payla mak için yazdı ım bir yazı bu, o kadar… Ara Güler' i bilmeyen, ne büyük foto rafçı oldu unu duymayan kaldı olmasını dilerim. mı bilmiyorum. Kalmamı Türkiye' de yeti mi ve adını dünyaya duyurmu nadir foto rafçılardan birisidir kendisi. David Burnett ile tanı tı ımda adamın sordu u ilk ey u olmu tu: "Ara Güler' i biliyorum Türkiye' den, sen Ara Güler' i tanıyor musun?". Ba ka foto rafçılardan da adını çok kereler duydum, insan seviniyor tabi ilkel bir güdü ile Türkiye' den birisinin adının yaptıkları ile buralara kadar gelmi olmasından.
Gölge 36
Fakat sırf ortaya harika eserler çıkarmı birisi oldu u için bir insanı sevmek bana nasıl ki anlamsız geliyorsa sırf harika eserler ortaya çıkardı ı için her dedi ini do ru sanmak o kadar mantıksız geliyor. Son zamanlarda insanların a zından söylediklerini daha bir sıkça duyar oldu um ve "bir ara tırayım, neler demi gerçekten bakalım" dedi im Ara Güler, orada-burada sarf etti i sözleri ile kendisine kar ı hissetti im nötr durumu "bir saniye yahu, özür dilerim lâkin bu beyefendi alenen saçmalıyor" noktasına getirmi tir. Örne in bakınırken sözleri hakkında, kendisinin çok talihsiz bir ekilde "Sanatçı olmanın en kolay yolu foto rafçı olmaktır. Sıkıysa müzisyen ol!" dedi ine ahit oldum bir röportajda. Gerçekten hayal kırıklı ına u radı ımı itiraf etmeliyim genç bir foto rafçı olarak. Bir foto rafçı, öyle böyle de de il yılların foto rafçısı nasıl olur da "foto rafçı" olmak ile "sanatçı" olmak arasında bu kadar sı ve anlamsız bir ba lantı kurabilir, aklım almıyor. Bir foto raf makinesi ile foto rafçılık yapmak ne kadar kolay bir yolu ise sanatçı olmanın, bir müzik enstrümanı satın alarak da o kadar müzisyen olabilir insan... Ayrıca arada bir insanların Ara Güler' i referans göstererek "Foto raf sanat de ildir ki" dediklerine de ahit oluyordum. Nereden geliyor bunun aslı diye bakmaya karar verdim. Sanırım Aramis Kalay ile yapmı oldu u ve bir günlük gazetede yayınlanan bir röportajına rastladım Internet' te. Ara Güler' in verdi i yanıtı okurken tüylerim diken diken oldu: - Siz "foto raf sanat de ildir" diyorsunuz, nedir sizce foto raf? - Bu kadar küçük bir ey sanat olmaz. ki adamı yan yana koydum, ben onları çektim biraz da estetik kattım diyelim... Bu sanat olur mu?
Gölge 37
Sanatçı Mozart' dır, Bethooven' dir, Picasso' dur. Bunların yaptı ı sanattır, sanat bir mesaj verir. nanılır ey de il… Verdi i yanıt Ara Güler' in sanat hakkındaki derin dü üncelerine ı ık tutuyor; yaptı ı bence tam anlamı ile cehalet ve cesaret dolu bir açıklama. Kendisinin söylediklerini okuyan birisi de esteti in böyle foto rafın içine "katılacak", "çıkartılacak" filan bir ey oldu unu, iki adamı yan yana koyarak sanat yapılamayaca ını, foto rafın küçük bir ey oldu unu filan sanır. Zaten belki biraz da Ara Güler yüzünden, Fotokritik gibi payla ım siteleri ba kalarının foto raflarına bakıp a ız dolusu ile "estetik yok burada", "sanatsal bir sanan foto raf acizleri ile dolu. tarafı yok" demeyi i "Sanat bir mesaj verir, foto raf sanat de ildir" diyor Ara Güler. Bir saniye lütfen. Salvador Dali' nin tablolarına bakıp hiç bir ey anlamayan insanlar Dali' nin eserleri bir mesaj veremedi i için mi yoksa onlar mesajı alamadıkları için mi anlamıyorlar? "Onlar" mesajı "alamadıkları" için anlamıyorlar de il mi? Çünkü mesaj verilen bir ey de il, alınan bir eydir beyim. Benim için a ırtıcı olan eylerden bir di eri de bunca yıl ' foto raf' tan hiç bir mesaj alamamı birisinin, foto raf hakkındaki sözlerini on binlere ula tıracak bir noktaya gelmi olmasıdır. Tamam, ho gelmi , "fakat bu kadar büyük insanlar da bu kadar içi bo beyanlarda bulunmamalılar" diyesim geliyor, fakat acıdır ki bu da bizim co rafyanın bir gelene i. Kendisinin çok mütevazı oldu u, her fırsatta "ben sanatçı de ilim, ben sadece gördü ümü çekiyorum" dedi i de dilden dile dola ır. Birisi yaptı ı eyin sanat olmadı ını iddia ediyorsa, ona "hayır dur, sen sanat yapıyorsun" denmez elbette. Öte yandan unutmamak gerekir: fazla tevazünün yarısı kibirdendir. Ara Güler' in durumu da biraz bununla ilgili bence. Ara Güler' in Magnum Photos vasıtasıyla tanı mı oldu u Henri Cartier Bresson da sadece gördü ünü çekerdi, tam olarak tarihe
Gölge 38
tanıklık eden bir fotojournalist idi o da. Fakat gö sünü gere gere "ben bir sanatçıyım ve yaptı ım eyi de sanat olarak görüyorum" demi ti. Bresson' u sadece çekti i foto raflara bakıp sevmek ona haksızlık olur. Foto raflarını gibi kitaplarını, okudu unuz röportajlarını okumanız gerekir. Çünkü onları okudu unuzda anlarsınız Bresson' un neden Bresson oldu unu ve neden bu kadar
sevildi ini.
Geçen hafta sonu New Orleans Museum of Art' ta sergilenen Yosemite serisini izledi im me hur Amerikalı foto rafçı Ansel Adams, Ara Güler' in foto-röportaj yaptı ı me hur foto rafçılardan birisi. Müzedeki serginin giri inde yer alan otobiyografisinde Ansel Adams, kendisini Yosemite Milli Parkı' na a ık olmu bir sanatçı olarak gördü ünü söylüyordu. Foto raflar açıkça gösteriyordu ki Ansel Adams' ın yaptı ı ey sadece Yosemite' e gidip "gördü ünü çekmekmi ". Öte yandan bugün Liu Zheng' in "The Chinese" isimli kitabını okuyordum. Kendisi Çinli bir fotojournalist. 7 yıl boyunca bir Hasselblad kamera ile Çin topraklarında dola ıp geriye ülkesini anlatan 120 siyah beyaz foto raf ile dönmü . Bir tanesi de bu örne in: Foto raflar gayet do rudan, gerçe in ta kendisini i aret eden ve belgeleyen foto raflar. Zheng' in foto raflarında in genel olarak gördü ünüz ey Çin' mutsuz, bitkin ve depresif insanları, mekânları ile ilgili gerçekler, gerçe i yansıtmaktan fazlasını yapmayan kareler,
Gölge 39
Ara Güler' in deyimi ile Zheng de "gördü ünü çekmi ", bunu kendisi de kitabında aynen bu ekilde ifade ediyor. Öte yandan kitap içerisinde bir yerde kendisine sorulan soruya da öyle yanıt veriyor: - Sizi Çin' in sadece çirkin ve çarpıcı taraflarını göstermek ile suçlayan Çinli ele tirmenlere nasıl yanıt veriyorsunuz? - Açıkçası bir sanatçı olarak eserlerim ile hiç ilgisi olmadı ını dü ündü üm bu suçlamalara bir yanıt vermek gibi bir kaygım yok. Amacım kendi eserlerim ile deneylerime devam etmek. Elbette kendi sanatsal ara tırmalarımı daha da geli tirmek için büyük bir yo unlukla ve nerede ise obsesif bir ekilde çalı mam gerekecek. Elbette devam edece im, bu benim stilim ve bu benim yapmaktan mutlu oldu um ey. Ara Güler' in tüm sözlerini derleyip toparladı ımda görebiliyorum ki, ona göre ne Henri Cartier Bresson sanatçı, ne Liu Zheng sanatçı, ne Ansel Adams sanatçı ne de bu ki ilerin çektikleri foto raflar sanat eseri. Dü ündürücü oldu u kadar hayal kırıklı ı ve üzüntü de yaratan bir yakla ım bence. Yıllardır foto raf ile iç içe olan bir insanın gördü ü onca eyden sonra bu kadar patavatsız cümleleri ardı ardına kurabiliyor olması için sadece dü üncesiz ya da sadece dikkatsiz olması bence yeterli olamaz. Bu konularda bu kadar sı dü ünebilmek için gereken ey olan cehalete, bunları bu eklide söylemek için gereken ey olan cesarete de sahip olmalı insan. Mesela a a ıdaki cümlelerin hepsi Ara Güler' e aittir. Okurken, bu cümlelerin Türkiye' nin en büyük foto raf isminin a zından çıkmı oldu unu dü ünün: Foto raf niye sanat de ildir. Çünkü hakikatin parçasını yakalayan bir eydir. Hakikat oldu u için foto raf mevcuttur
Gölge 40
Aslında ben her zaman söylüyorum. Foto raf o kadar mühim bir eydir ki... Yani sanat olsa da, olmasa da... Sanat olmasına lüzum yoktur foto rafın. Foto raf tarih olayıdır. Tarihi zapt ediyorsun. Bir makine ile tarihi durduruyorsun. Biz tarihçiyiz, aslında tarih yazıyoruz. Görsel tarih yazıyoruz. Devir görsellik devridir. Yazı edebiyat devri bitmi tir Öyle karanlık oda numaraları yapan herifleri de... Bütün bunlar aslında foto rafın mikroplarıdır. Ara Güler, sözleri on binlere yüz binlere ula sın istememi tir belki. Sadece foto rafları ile tanınsın ve anılsın istemi olabilir kendisi, bilemiyorum. Fakat gerçekten böyle olması gerekti i ortada oldu u halde bunu ba aramamı oldu u da bir gerçektir böyle olmasın istemi se bile. Ara Güler muhakkak saygın bir foto rafçıdır, buna bir itirazım olmaz. Eminim harika bir insandır da (kendisini tanıyan en az 4-5 arkada ım var ve hepsinden Ara Güler hakkında harika eyler duydum). Fakat bana göre Ara Güler foto raf konusunda ne vizyonu, ne felsefesi, ne de karizması ile takip edilecek bir insan de ildir. Foto rafları izlenmelidir, daha sonra tekrar izlemek için bir kenara konulmalıdır. O kadar. 9/13/2006
Kaynak: http://meren.org/blog/2006/09/ara-gleri-sevmiyorum.html Not: Bu yazı hakkında yapılmı yorumları aynı linkte bulabilirsiniz.
Gölge 41
Bir Duayen:
(1928 - …)
Ara Güler yada stanbul foto rafçısı, 16 A ustos 1928' de stanbul' da do du. Lisedeyken film stüdyolarında sinemacılı ın her dalında çalı ırken Muhsin Ertu rul' un tiyatro kurslarına devam etti. Çünkü Rejisör veya oyun yazarı olmak istiyordu. 1950' de Yeni stanbul gazetesinde gazetecili e ba larken aynı zamanda stanbul Üniversitesi ktisat Fakültesine devam etti. 1958' de Time-Life, Paris-Match ve Der Stern dergilerinin yakın do u foto muhabirli i görevlerini üstlendi. 1961' de askerlik görevini tamamladı ve Hayat Dergisi' nde foto raf bölüm efi olarak çalı maya ba ladı. Aynı yıllarda Henri Cartier Bresson ile tanı arak Paris Magnum Ajans' ına katıldı ve ngiltere' de yayımlanan Photography Annual antolojisi onu dünyanın en iyi yedi foto rafçısından biri olarak tanımladı. Yine o yılda ASMP' ye (Amerikan Dergi Foto rafçıları Derne i) tek Türk üye olarak kabul edildi. 1962' de Almanya' da çok az foto rafçıya verilen Master of Leica unvan’ını kazandı. sviçre' de çıkan Camera dergisinde kendisine özel bir sayı ayırdı. 1964' de Mariana Noris' in ABD' de basılan Young Turkey adlı yapıtında foto rafları kullanıldı. 1967' de Japonya' da çıkan Photography of the World antolojisinde Richard Avedon ile birlikte bir dizi foto rafı yayınlandı.
Gölge 42
1967' de Kanada' da açılan nsanların Dünyasına Bakı lar sergisinde, 1968' de New York Modern Sanatlar Galerisi' nde düzenlenen Renkli Foto rafın On Ustası adlı sergide aynı yıl Almanya' da, Köln' de Fotokina Fuarı' nda yapıtları sergilendi. 1970' de Türkei adında foto raf albümü Almanya' da yayımlandı. Sanat ve Sanat tarihi konularındaki foto rafları ABD' de Time-Life, Horizon ve Nesweek kitap bölümlerince ve sviçre' de Skira Yayınevi tarafından kullanıldı. 1971' de Lord Kinross' un Hagia-Sophia (Ayasofya) kitabının foto raflarını çekti. Yine Skira yayınevince Picasso' nun 90.ya günü için yayınlanan Picasso Metamorphose et unite adlı kitap için Picasso' nun foto-röportajını yaptı. 1972' de Paris Ulusal Kitaplık' ta sergisi açıldı. 1975' de ABD' ne davet edildi ve birçok ünlü Amerikalının foto raflarını çektikten sonra Yaratıcı Amerikalılar adlı sergisini Dünyanın birçok kentinde sergiledi. Yine aynı yıl Yavuz zırhlısının sökülmesini konu alan Kahramanın Sonu adlı bir belgesel film çekti. 1979' da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti' nin foto muhabirli i dalındaki Birincilik ödülü' nü aldı. 1980' de foto raflarının bir kısmı Karacan Yayıncılı ın bastı ı Foto raflar adlı kitabında basıldı. 1986' da Hürriyet Vakfı' nca basılan Prof. Abdullah Kuran' ın yazdı ı Mimar Sinan kitabı' nı foto rafladı. Aynı kitap 1987' de Institute of Turkish Studies tarafından ngilizce olarak yayınlandı. 1989' da Ara Güler' in Sinemacıları kitabı basıldı. 1991' de Dı i leri Bakanlı ı için Halikarnas Balıkçısı' nın (Cevat akir Kabaa aclı) The Sixth Continent adlı kitabını foto rafladı. Bu arada Bütün dünyayı gezerek foto röportajlar yaptı ve bunları Magnum ajansı ile dünyaya duyurdu. Bu arada smet nönü, Winston Churchill, Indira Gandi, John Berger, Bertrand Russel,
Gölge 43
Bill Brandt, Alfred Hitchcock, Ansel Adams, Imogen Cunningham, Salvador Dali, Picasso gibi bir çok ünlü ki i ile röportajlar yapmı ve foto raflarını çekmi tir. En ünlüsü fotografcılara poz vermeyen Picasso Roportajı' dır. Yıllarca üstünde çalı tı ı Mimar Sinan yapıtlarının foto rafları 1992' de Fransa' da, ABD ve ngiltere' de Sinan, Architect of Soliman the Magnificent adlı kitabı yayımlandı. Aynı yıl Living in Turkey adlı kitabı ngiltere, ABD ve Singapur' da Turkish Style ba lı ıyla, Fransa' da Demeures Ottomanes de Turquie adıyla yayımlandı. 1994' de Eski stanbul Anıları, 1995' de Bir Devir Böyle Geçti, Yitirilmi Renkler ve Yüzlerinde Yeryüzü, fotograf kitapları yayımlandı. Ara Güler' in foto rafları Paris Ulusal Kitaplık' ta, ABD' de Rochester Georg Eastman Müzesi' nde Nebraska Üniversitesi Sheldon Koleksiyonu' nda bulunmaktadır. Köln Mueseum Ludwing' de Das Imaginare Photo Museum' da foto rafları sergilenmektedir. Ara Güler, Türk foto rafının ustalarından birisi olarak dünya foto raf tarihinde de seçkin bir yere sahiptir. Belgeci bir foto raf biçiminin ustası olması ona ün kazandırmı tır. Ve foto raf çekmeye devam ediyor...
Gölge 44
UYARI: Ara GÜLER, 1971’de Picasso’nun kendisini resmetti ini iddia etti i portreyi gerçek sahibi olan TÜTÜ’ye vermelidir. te su götürmez gerçekleri ortaya koyan foto raf!..
Gölge 45
Ara Güler çin Ne Dediler?
Henri Cartier-Bresson Ara, dostlarına ve kendisine zaman ayırmasını biliyor. Günümüzün tek lüksü olan bu özellik, onun eserlerinde de gözüküyor... Gök in Sipahio lu Sipa Press Ara Güler bir foto rafı hatırlamaya de er kılan önemli detayları bir saniyede foto raf karesi içine toplayabilecek esrarengiz bir seziye sahiptir. Bunlar öyle vazgeçilmez detaylardır ki eksiklikleri foto rafı sıradan yapar, konu ister günlük ya am, ister ünlü bir ki i olsun, mesajını alır götürür. Onun özneleri kendini gösterir. Belki ço u onun foto rafladı ı Sinan' ın mimari eserleri ya da Picasso portreleri gibi ma rur de ildir. Ara, birçok büyük sanatçı gibi öznelerini hor görmez, onlara ya am verir, insan onurunu ve güzelli ini ya atır... Ara e er ba ka bir ça da ya amı olsaydı, eserleri dünya uygarlı ına ilham veren bir ressam ya da ünlü bir yazar olurdu.
Gölge 46
Marc Ribound Ara Güler bir foto rafçıdır. Üstelik lanet olası kadar iyi bir foto rafçıdır. O ehrini, ülkesini kelimelerle anlatabilece inden daha iyi foto raflarla anlatıyor. O bir dost. Dostluk onun için sansasyonel bir haberden daha önemlidir. Ancak onu ka göz arası yapıyor. Kim onun gülümseyi ine, gözlerindeki parıltıya direnebilir ki? James A.Fox (Magnum Photos) Magnum Photos' da 25 yıl kıdemli editör olarak çalı tıktan ve dünyanın en ünlü foto rafçılarıyla tanı tıktan sonra geriye kalan bir avuç eski dost içinde Ara' nın yeri bamba kadır. O her eyden önce cömert, zarif ve esprili bir insandır. Tanıdı ım en iyi hikaye anlatıcılarından biridir. Onun hayatı, birçok ünlü fotojurnalistinde oldu u gibi, anekdotlarla doludur. Bunlar, hiçbir zaman filme yansımayan sadece foto raf makinelerince kısmen tespit edilmi olan yüzyılımızın ya ayan anılarıdır. Büyük bir gelenek olan sosyal belgeselci tarzı benimseyen Ara' nın foto raflarında insan tutkusu ve dürüstlü ü görülür. Onun hayatında foto raf, sinema ve edebiyat birbirleriyle kesi en ve bütünle en anlatım ekillerinin bir toplamını olu turur. Onat Kutlar Ünlü Rus yazarı ve sinema yönetmeni vasili uk in haklı : "Hiçbir yazarın hayal gücü, gerçekli in hayal gücüne ula amaz" Ara' nın 1950' lerde çekti i "Eminönü ya iskelesinde i çiler" foto rafı yirmi yıldır her çalı tı ım ofiste, ba ucumda durur. Yirmi yıldır her fırsatta yeniden okurum bu foto raf ba yapıtını . O foto raf bitmez, tükenmez. O tek foto rafta binlerce cilt "Gazap Üzümleri" ya da "Bereketli Topraklar Üzerinde" okumu gibi olurum... Genç foto raf sanatçıları, onun, "Foto raf sanat de ildir. Bir tanıklıktır, o kadar..." sözünü anlamakta güçlük çekerler. Bunu bir aka, bir alçakgönüllülük gösterisi sanırlar. Oysa bu sözün derinlerinde büyük bir meydan okuma, bir iddia yatar...
Gölge 47
Ya ar Kemal Ara, yedisinden yetmi ine kadar Anadolu insanıyla ha ır ne ir olur. Onun i i insanların foto raflarını çekmek, benim i im de onları yazmaktı. nsan Arada dura an, cansız, çok az foto raf bulabilir. Her foto rafta bir can, bir devinim vardır. Yüzsüz foto raf, insansız foto raf, devinimsiz foto raf çekmez Ara. O i ini bilir. Onun elinin altında binlerce yıllık Anadolu topra ı vardır. Antik kentleri, heykelleri, efsaneleri, türküleri, dünüyle bugünüyle. Ara, yaratıcılık yetene inden sonra ba ına konan devlet ku unun bilincindedir. Prof. L. Fritz Gruber yi ki Ara Güler' in foto rafları var, onlar kendi dillerini konu uyor ve tabii ki onu da anlatıyorlar. Bu foto raflar, onun konu sınırlandırması olmayan bir insan oldu unu gösteriyor. Röportajlarının ço unun merkezini insanlar ve insan hareketleri olu turuyor, hem tanınmı hem de tanınmamı insanlar. Ve böylelikle istisnai bir hayat eseri olu uyor. Aynı zamanda Ara Güler mütevazılı ıyla kendini hiçbir zaman sanatçı olarak tanımlamadı, resmi söylemdeki gibi, elinde kamerası, zaman tanı ı "basın foto rafçısı" olarak gördü. Ara Güler' in fotografik çalı maları tüm dünyayı kapsamasına ra men, yüre i do um yeri olan, hayallerin ehri stanbul' da kalmı tır. Bu da onu tüm eserlerinin içinde saklı güç ve sıcaklı ı getirdi. Cosmo Kramer Ara Güler’in bir foto rafçı olarak de eri asla inkâr edilemez. Fakat foto raf ve yayın camialarında yakla ık 10 yıldır uygulanan pazarlama politikaları yüzünden Güler’in ahsı ve foto rafları kanıksanmı ve artık “sıradanla ma sorunsalı” ile kar ı kar ıya gelmi tir. Bu sorunla ba a çıkılmadı ı takdirde gelecekte imdinin beteri cahil olacak nesiller ,Ara Güler ve Erol Atar’ı aynı tutumun kurbanı popülist dönem foto rafçıları olarak hatırlayacaklardır.
Gölge 48
AGSE (Ara Güler Standartları Enstitüsü) Cosmo Kramer stanbul Fransız Kültür Merkezi Ocak-Mart 08 program kitapçı ında yer alan yukarıdaki ilanda bulunan bir cümle hayli enteresan, hayli talihsiz… “ stanbul Galatasaray Üniversitesi tarafından düzenlenen bu proje Ara Güler tarafından desteklenmektedir.” Demek ki; Ara Güler bazı çevrelerce (ki bu ilanda söz konusu olan çevre Galatasaray Üniversitesi) bir tür “kalite güvence sistemi” gibi algılanıyor. Hani öyle yaman bir ey yapıyoruz ki; Foto raf camiasının tartı masız kralı Ara Pa a da yanımızda verdi i güvencesiyle yarı manın garantörü gibisinden… Yakında sergi açacak, gösteri yapacak amatör ve profesyonel foto rafçılardan, yarı ma düzenleyecek ahıs ve kurulu lardan AGSE (Ara Güler Standartları Enstitüsü) Uygunluk Belgesi talep edilirse a ırmayalım. “E e in kula ına kar suyu kaçırmak” konusunda var mı acep memleketlimden daha süperi, hiperi, megası?..
Önemli Not: Orijinali Caloi’ye ait olan karikatüre, sayı içeri ine uygun hale getirmek için müdahalede bulunularak Ara Güler’in portresi montajlanmı tır. Caloi’nin engin ho görüsü için Gölge Fanzin olarak te ekkür ederiz.