GÜNDEM
Başbakan, Singapur’lu iş adamlarını
Türkiye’ye yatırıma davet etti Başbakan Binali Yıldırım, Singapur ziyaretinin ikinci gününde varlıkları 550 milyar doları bulan yatırımcılarla bir araya geldi. Yıdırım, şirketleri Türkiye’ye yatırıma davet etti. Başbakan Binali Yıldırım, Singapur ziyaretinin ikinci gününde varlıkları 550 milyar doları bulan yatırımcılarla bir araya geldi. Basına kapalı gerçekleşen toplantıya Singapur’un en büyük holdinglerinden Temasek ile 100 milyar dolarlık büyüklüğü olan Government Investment Cooperation (hükümet yatırım ortaklığı) yetkililerinin aralarında bulunduğu birçok yatırımcı katıldı.
ŞİRKETLERİ YATIRIMA DAVET ETTİ Toplantıda Başbakan Yıldırım’ın işadamlarını yatırıma davet ettiği öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, toplantıda Singapur’daki yatırımcılar Türkiye’yle ilgili güvenlik konularında sorular sordu. Başbakan da güvenlik konusunda teminat vererek işadamlarına “Türkiye en az Avrupa ülkeleri kadar güvenli” dedi.
AB ile Gümrük Birliği başta olmak üzere çeşitli krizlerin yaşandığı, Türkiye’nin “Şangay Beşlisi”ne yönelmesinin tartışıldığı bir dönemde Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ile ilişkilerin geliştirilmeye çalışılması da yeni bir pazar olarak değerlendiriliyor. ASEAN, ay başında Türkiye’yi “Sektör ve
Diyalog Grubu”na aldı. Türkiye örgütle ilişkilerini artırmak istiyor. Başbakan Yıldırım’ın bu konuda Ekonomi Bakanlığı’na talimat verdiği ve ilişkilerin daha da sıklaştırılmasını istediği öğrenildi. 5 ülkenin kurduğu bugün 9 ülkenin üye olduğu ASEAN’ın ticaret hacmi 2 trilyon dolar.
YILDIRIM SİNGAPUR’DA YÜRÜYÜŞE ÇIKTI Başbakan Yıldırım, önceki akşam Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong tarafından Istana Sarayı’nda verilen akşam yemeğinin ardından konakladığı otelde dinlendikten sonra spor kıyafetleriyle yürümeye çıktı. Yürüyüş sırasında temaslarını değerlendiren Yıldırım, “Türkiye’ye karşı yoğun ilgi var. Bizi öncelikli ortaklık yapılacak ülke olarak görüyorlar” dedi. “Singapur’u beğendiniz mi?” sorusu üzerine de Yıldırım, “Görüyorsunuz Singapur’u, Türkiye’de çalışarak terleniyor, burada çalışmadan terleniyor” esprisi yaptı. Başbakan Yıldırım’a, Başbakan Yardımcıları Mehmet Şimşek ile Recep Akdağ da eşlik etti. Öte yandan Yıldırım, Surbana Jurong Adası’nda da askeri faaliyetlere ilişkin yetkililerden bilgi aldı.
EDİTÖR Demircan Reklam Ajansı Yayıncılık ve Matbaa Hiz. San. Tic. Ltd. Şti Adına İMTİYAZ SAHİBİ Metin Tahnal GENEL YAYIN YÖNETMENİ Turgut Tahnal YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Adem Ünce EDİTÖR Başak Yılmaz haber@hizmetix.com.tr GÖRSEL YÖNETMEN Cihan Albay grafik@hizmetix.com.tr GRAFİK TASARIM Medine Tahnal REKLAM MÜDÜRÜ Yusuf Sezigen
Türkiye ekonomisine güvenen firmalar yatırımlarında hız kesmiyor Sevgili Hizmetix Okuyucuları, Yeni bir sayıyla tekrardan karşınızdayız, hem de oldukça kapsamlı ve zengin bir içerikle… Bu ayda geleneği bozmayarak, CEO’larla Yatırım Sohbetlerimize devam ettik. DemirDöküm’den Türkiye Petrolleri’ne, Kuveyt Türk’ten APlus Hastane Otelcilik Hizmetleri’ne kadar pek çok firmanın CEO’su Türkiye’nin mevcut durumunu değerlendirirken, aynı zamanda gelecek döneme ilişkin yatırımları hakkında da bilgiler verdi. Bu ay ayrıca Türkiye ekonomisinde katma değer yaratan OSB’ler de konularımızdan birini oluşturuyordu. Kapsamlı planlar dahilinde elektrik, su, doğalgaz… vs altyapı hizmetlerinin sağlandığı arazi parçalarının beraberce yararlanabilecekleri diğer hizmetlerle birlikte girişimcilerin yararına sunulduğu OSB’lerin ülke ekonomisine sağladığı katma değeri ve bu organizasyona dahil olmanın avantajlarını sizler için ele aldık.
MICE TURİZM ORGANİZASYONLARININ POTANSİYELİ Geçtiğimiz dönemlerde yapılan bir araştırmaya göre dünya turizm gelirinin yüzde 30’u MICE
REKLAM & PAZARLAMA Öznur Yılmaz Erdinç Sözbir Berna Yiğit
tarafından elde ediliyormuş. Uluslararası Kongre Organizatörleri Birliği (ICCA) verileri de
ABONE SORUMLUSU Semiha Kale
gerekse kültürel ve tarihsel zenginliği ile MICE turizmi açısından güçlü bir potansiyeli ba-
abone@demircanmedya.com.tr
İNGİLTERE SORUMLUSU Suzan Doğan KATKIDA BULUNANLAR Atilla Yıldıztekin Taner Berksoy Osman Arolat BASKI Milsan Matbaacılık ve Gazetecilik AŞ YÖNETİM MERKEZİ Beşyol Mah. İnönü Cad. No:18 K:4/8 Sefaköy - Küçükçekmece / İST. T: 0212 451 51 60 - 63 F: 0212 451 51 64 www.hizmetix.com.tr www.demircanmedya.com.tr
MICE turizm organizasyonlarının avantajlarının ve ekonomik getirilerinin, diğer turizm organizasyonları ile kıyaslandığında oldukça yüksek noktada olduğunu gösteriyor. Bilindiği üzere Türkiye’de gerek coğrafi konumu, gerek genç nüfusu, gerek doğal güzelleri, rındırıyor. Haliyle ülkemizde gün geçtikçe büyüyen bu sektörün mevcut durumunu Eylül sayımızda ele alarak, MICE sektörüne ilişkin iyi ülke imajının nasıl oluşturulması gerektiğini, olumlu imaja katkı sağlayan unsurları, markalaşmanın MICE sektörü açısından ülkeye sağladığı avantajları, MICE sektörünün gelişimi için otellere ve organizasyon şirketlerine ne gibi görevler düştüğünü de turizmcilerle konuşmuş olduk.
GENEL YAYIN YÖNETMENİ // TURGUT TAHNAL
Yayın Türü: Yerel süreli yayın. Her hakkı saklıdır. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan kaynak belirtmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. Basılan ilanların sorumluluğu ilan verene, makalelerin sorumluluğu yazarlarına aittir. ISSN 1307 66 47
İÇİNDEKİLER
34
PLANLI KALKINMANIN ÖNEMLİ UNSURLARI
12 // TÜRK DIŞ POLİTİKASI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORUZ? 32 // TÜRKİYE’NİN SANAYİ GÜÇLERİ 48 // KOBİ’LERE HİZMETTE SINIR YOK 74 // “TREND TAKİP ETMEK YERİNE TREND YARATIYORUZ” 84 // ÇEVRECİ TAŞIMACILIK; “INTERMODAL SİSTEMİ”
126
2017-2018 EĞİTİM YILINA 17 YENİ KAMPÜS…
96 // RENAULT GRUBU’NDAN İLK YARIDA REKOR SATIŞ ADEDİ 112 // İŞLETMELERİN SİNİR SİSTEMİ; “ERP” 124 // İ ANAOKULUNDAN ÜNİVERSİTEYE OKUL KÜLTÜRDÜR…
151
SEKTÖRÜN GELİŞMESİNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL ÇALIŞAN SİRKÜLASYONU
129 // GÜVENLİK SEKTÖRÜ ISAF FUARI’NDA BULUŞUYOR
MAKALE
Deniz Gökçe
Avrupa’da büyüme!
A
vrupa Birliği’nin ikinci çeyrekteki büyümesi, ilk çeyrekten çok daha iyi oldu. Almanya ve de İspanya’da daha önceden başlayan büyüme, Avrupa geneline de katkı yaptı. AB büyüme istatistikleri ikinci çeyrekte yıllıklaştırılmış olarak yüzde 2.5 oldu. Bu arada ABD daha yavaş büyümekte gibi. Epey uzun zamandır büyüyemeyen İtalya da 2010 yılından bu yana en kuvvetli ilk altı ayını yaşadı. Petrol fiyatlarının yükselmemesi olumlu etki yaparken, Hollanda, Fransa ve de Almanya yeni hükümetler seçerken, kötü bir sonuca yol açmadılar. Eylül ayında Almanya’da seçime çıkacak Angela Merkel de anketlerde bir kere daha kazanacağını garantilemiş gibi. Hollanda’da Mark Rutte, yeni hükümetiyle ikinci çeyrekte iyi sonuçlar elde etti, 2007 yılından bu yana en güçlü büyümeyi gündeme getirdi. Bu da
10 •
w w w. h i z m e t i x . c o m.tr > > Hizmetix
büyük çapta ihracattaki artıştan kaynaklandı. Hollanda Ekonomik Araştırma Merkezi de Hollanda 2017 yılında ülkeyi yüzde 3 düzeyinin üstünde büyütecek gibi diyor. Uzun süre sürüklenen İtalya bir yıl öncesine göre üçüncü çeyrektir yüzde 1.5 daha fazla büyüdü. Bu 2011 yılının ilk üç ayından daha fazla bir büyüme. Ama İtalya gene de finans krizindeki büyüklüğünden yüzde 6.5 daha küçük, fakat toparlanıyor. AB’de Yunanistan ise son on yılda en kötü büyüme yaşayan ülke. Yunanistan kriz başından bu yana hala yüzde 27 daha küçük durumda ama toparlıyor! 2013 yılında AB toparlanmaya başladığında, Avrupa Birliği İspanya ve Almanya’nın katkıları ile büyümeye başlamıştı. Eurostat değerlendirmesine göre tüketici ve yatırım harcamaları AB’nin toparlamasının en birinci nedenleri olurken, Hollanda ve Fransa da ihracatla büyümeyi yükselten ülkeler olmuşlar. Bu yıl 29 ülkede başlangıçta yüzde 1.4 büyüme beklenirken, şimdi aralık ayında yüzde 2 değerinin üstünde büyüme konuşuluyor. Almanya’nın büyümesi 2017 ikinci çeyrekte yüzde 0.6 oldu. Fransa ikinci çeyrekte yüzde 0.5 büyüdü. Hollanda ve İtalya yukarıda belirtildiği gibi yüzde 1.5 büyüme yaşadılar. İkinci çeyrekteki büyüme esas alınarak yapılan, yıllık büyüme beklentisinde de Romanya 5.7 büyürken, Çekya yüzde 4.5, Polonya 4.4, Macaristan 3.6 ve Slovakya yüzde 3.1 büyüyecek gibi gözüküyor. Çekya Merkez Bankası bu yıl bu ayda, finansal krizden sonra ilk defa, faiz yükseltti. Diğer bazı ülkelerin de faiz artırması bekleniyor. AB Merkez Bankası da, ABD Merkez Bankası’nın bu ay sonunda ABD’deki Jackson Whole toplantısını bekliyor. ABD yıl sonunda faiz artıracak mı sorusu, en çok cevap aranan soru.
ARAŞTIRMA
Türk dış politikası hakkında ne düşünüyoruz
?
Kadir Has Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Merkezi’nin her yıl gerçekleştirdiği “Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması”nın 2017 yılı sonuçları açıklandı. Araştırma sonuçlarına göre terörle mücadele artan bir oranda ‘dış politika sorunu’ olarak görülüyor. Bu durum kamuoyu nezdinde terörün sadece ülke içi bir sorun biçiminde değerlendirilmediğini, dış politika unsuru olarak da nitelendirildiğini ortaya koydu.
DIŞ POLİTİKA KARNESİ İYİYE GİDİYOR
Türkiye’nin uluslararası imajını zedelediğini düşünüyor.
Kamuoyu Türkiye’nin dış politikasını yüzde 38,5’lik bir oranla, geçen yıla göre yüzde 4,5’lik bir artışla, başarılı buluyor. Buna karşılık, halk yüzde 51,7’lik bir oranla 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin Türk dış politikasını olumsuz etkilediğini, benzer şekilde yüzde 42,7’lik bir oranda olağanüstü hal önlemlerinin
EN YAKIN DOST AZERBAYCAN, EN BÜYÜK TEHDİT ABD
12 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
‘Türkiye’nin en yakın dostu hangi ülkedir?’ sorusuna katılımcılar geçen yıla göre yüzde 12’lik artışla yine ‘Azerbaycan’ yanıtını verdi. Geçen yıl yüzde 59,3’lük kesim Azerbaycan’ı ‘en yakın dost ülke’ olarak nitelendirirken, bu yıl ankete katılanların yüzde 71,3’ü en yakın
dostumuzun Azerbaycan olduğunu ifade etti. ‘Türkiye’nin dostu yoktur’ diyenlerin oranı ise geçtiğimiz yılın oranı olan yüzde 23,1’den yüzde 17,2’ye geriledi. Türkiye için tehdit olarak görülen ülkeler seçeneğinde geçen yıl Ortadoğu ülkeleri öne çıkarken, geçen yılla karşılaştırıldığında yüzde 22,4’lük bir artışla bu yıl ABD Türkiye için en büyük tehdit olarak ortaya çıkıyor. İkinci en büyük tehdidi oluşturan ülke yüzde 37,4’lük
ARAŞTIRMA
DIŞ POLİTİKADA EN BÜYÜK SORUN TERÖRLE MÜCADELE Araştırmaya göre Türkiye’nin dış politikadaki en büyük sorununun yüzde 44,2 ile “terörle mücadele” olduğu gözlendi. Terörle mücadeleyi yüzde 24,6 ile Suriye sorunu ve yüzde 8,3 ile İsrail ile ilişkiler izledi. Terörle mücadele seçeneğinde geçen yıla göre yüzde 13’lük artış dikkat çekerken, İsrail ile ilişkilerin dış politika sorunu olarak görülmesinin yarı yarıya azalması bir diğer dikkat çeken unsur oldu. Geçen yıl yüzde 11,3’lük oran ile en önemli dördüncü dış politika sorunu olan Rusya ile ilişkiler bu yıl çok düşük bir oranda kaldığından listede yer almadı.
kesim tarafından İsrail olarak belirtildi. Tehdit unsurları arasında en dikkat çekici sonuç ise, geçtiğimiz yıl yüzde 10,4’lük bir oranla tehdit oluşturduğu düşünülen AB ülkelerinin, bu yıl yüzde 24’lük oranla Türkiye’ye yönelik tehdit oluşturan ülkeler arasında üçüncü sırada yer alması oldu. Rusya’ya yönelik tehdit algısı ise yüzde 34,9’dan yüzde 18,5’e düştü.
TÜRKİYE YÜZDE 40 İÇİN İSLAM DEVLETİ, YÜZDE 32 İÇİN AVRUPA ÜLKESİ Araştırmaya göre, ‘Türkiye İslam ülkesidir’ diyenlerin oranı yüzde 39,9. Türkiye’yi Avrupa ülkesi şeklinde tanımlayanların oranı ise her yıl düzenli biçimde artıyor. 2015 yılında yüzde 26,4’lük kesim ‘Tür-
kiye Avrupa ülkesidir’ derken, bu oran 2016’da yüzde 31,8’e yükseldi. Bu yıla ait oran ise yüzde 32,7 olarak gerçekleşti. ‘Türkiye Orta Doğu ülkesidir’ diyenlerin oranı ise geçen yıla göre yaklaşık yüzde 3’lük düşüşle yüzde 23’te kaldı.
TÜRK DIŞ POLİTİKASININ BELİRLEYİCİSİ CUMHURBAŞKANI Dış politikada temel belirleyici ve yürütücü kurum Cumhurbaşkanı olarak görülüyor. 2016 yılında yüzde 23,2’lik kesim ‘Sizce Türkiye’de dış politikayı hangi kurum yapar?’ sorusuna ‘Cumhurbaşkanı’ yanıtını verirken, bu yıl ankete katılanların yüzde 69,2’si Cumhurbaşkanı’nı temel belirleyici kurum olarak gördü. Dış politikada Hükümet, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan’ın etkisi azalıyor. Milli İstihbarat Teşkilatı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın etkisi artıyor. Geçen yıl Genelkurmay Başkanlığı’nın
Türk dış politikasındaki etkisi yüzde 3,8 iken, bu yıl yüzde 24,3’e yükselerek dikkat çeken bir artış kaydetti.
TÜRKİYE’NİN SURİYE’YE YÖNELİK TARAFSIZ POLİTİKA İZLEMESİ İSTENİYOR Ankette ‘Sizce Türkiye Suriye’ye yönelik nasıl bir politika izlemelidir?’ sorusuna yüzde 49,9’luk kesim ‘Tarafsız kalmalı, herhangi bir müdahalede bulunmamalı’ yanıtını verdi. Kamuoyunun yarısı Türkiye’nin Suriye’ye yönelik tarafsız kalması gerektiğini düşünüyor. Suriye göçmenlerinden duyulan memnuniyetsizlik geçen yıldan bu yana değişmedi. Yüzde 54,5 memnuniyetsizliğini dile getirirken; yüzde 17,5 memnun olduğunu belirtti. Yüzde 28’lik kesim ise ‘Ne memnunum ne memnun değilim’ dedi. Kamuoyunun yüzde 46,4’ü göçmen alımına son verilmesi gerektiğini düşünüyor.
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNE YÖNELİK UMUTLAR AZALIYOR Araştırmada dikkat çeken bir diğer unsur Türkiye halkının AB’ye üyelik sürecine verdiği destekte yıllar içinde azalma yaşanması. Gelinen noktada Türkiye’nin AB üyeliğini destekleme oranı, yüzde 48,4 olarak belirlendi. ‘Türkiye AB’ye hiçbir zaman tam üye olamayacak’ diyenlerin oranı 2015 yılında yüzde 47,6 idi. Bu oran geçen yıl yüzde 66,7’ye, bu yıl ise yüzde 81,3’e yükseldi. Buna karşılık, Türkiye ile AB arasında üyelik yerine farklı bir model kurulmasını destekleyenlerin oranı yüzde 30,4’te kaldı. Türkiye için AB üyeliğinin alternatifi olarak Rusya ile stratejik işbirliği yapılmasını düşünenlerin oranı artarak yüzde 14,8’den yüzde 27,6’ya yükseldi. Tüm olumsuz gelişmelere rağmen Türk halkı ne Türkiye’nin ne de AB’nin yakın zamanda üyelik müzakerelerini durduracağına inanmıyor. AB’nin müzakereleri durdurmayacağını düşünenlerin oranı yüzde 70 iken, Türkiye’nin müzakereleri durdurmayacağına inananların oranı yüzde 73,7 olarak gerçekleşti.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 13
CEO’LARLA YATIRIM SOHBETLERİ
“Ekonomik aktivitede ciddi bir ivmelenme söz konusu” KAR ORANI BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE YÜZDE 35,9 ARTTI Kuveyt Türk’ün ilk yarıyıl performansına yönelik bilgi veren Uyan, “2017 yılının ilk yarısında, net karımız bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 35,9 artarak 349 milyon TL düzeyinde gerçekleşti. Yılın ilk yarısında toplanan fon büyüklüğümüz 2016 yıl sonuna göre yüzde 14,2 artışla 36,4 milyar TL, kullandırılan fon büyüklüğümüz ise yüzde 13,3 artışla 33,9 milyar TL oldu. Hem küresel hem de bölgesel belirsizliklerin devam ettiği bir ortamda temel performans göstergelerinde sergilediğimiz büyüme bizi mutlu ediyor” dedi. “Gelecek dönemde özellikle ekonomik aktivitenin canlanmasında önemli bir rol üstlenen Kredi Garanti Fonu (KGF) mekanizmasını etkin bir şekilde kullanarak KOBİ’lere sağladığımız desteği sürdüreceğiz” açıklamasında bulunan Uyan sözlerine ise şu şekilde devam etti: “Belirsizliğini koruyan küresel konjonktüre rağmen 2017 yılının sektördeki konumumuzu güçlendirdiğimiz, ekonomimize katma değer sağlamayı sürdürdüğümüz bir yıl olacağına inanıyoruz.” Küresel bazı gelişmelere ve bölgesel jeopolitik gerilimlere rağmen yurt içi politik gelişmelerin de etkisiyle Türkiye ekonomisinin makro görünümünün önemli ölçüde toparlandığını gördüklerini ve ekonomiyi desteklemek amacıyla atılan adımların etkisiyle ekonomik aktivitede ciddi bir ivmelenmenin söz konusu olduğunu belirten Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, “Son aylarda TL’deki istikrara bağlı olarak yıllık enflasyon yönünü aşağıya çevirdi. İstikrar ortamının devam etmesi durumunda yıl sonunda enflasyonda tek basamaklı seviyeleri görebiliriz” dedi.
14 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
VERİMLİLİĞİN ARTIRILMASI EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDESİ “Gelecek dönemde verimliliğin artırılması en önemli gündem maddelerimizi oluşturuyor” diyen Uyan, bu doğrultuda şubelerdeki operasyonel iş yükünü, yürütülen çeşitli projelerle elektronik ortama aktararak merkezileştirdiklerini dile getirdi. Ayrıca alternatif dağıtım kanallarına yapılan yatırımlarla hem bu kanalların fonksiyonlarını artırdıklarını hem de bu kanallarda daha etkin pazarlamaya odaklandıklarını söyledi. “KOBI ve ticari segment müşterilerimize sunduğumuz kredi garanti fonu, leasing, proje finansmanı ve dış ticaret finansmanı alanlarında ürün, hizmet ve süreçlerimizi sürekli geliştiriyoruz” açıklamasını yapan Uyan, “Bunların yanı sıra yeni bir alan olarak girişim bankacılığının önemli fırsatlar içerdiğini düşünüyoruz ve hazırlıklarımızı bu yönde yapıyoruz. Ayrıca, Fintech ekosisteminde yerimizi alarak girişimlere gerekli çalışma ortamı, eğitim ve çalıştay, danışman ve pazarlama desteği sağlamayı amaçlıyoruz” dedi.
MÜŞTERİYE DOKUNAN TEKNOLOJİLER… “Katılım bankacılığı sektöründe öncü konumda olmamızı sağlayan sebepler arasında, teknolojiye yaptığımız yatırımların önemi büyük” ifadesinde bulunan Uyan, “Sektörde bir ilk olma özelliği taşıyan ‘Senin Bankan Dijital Bankacılık Platformu’ ile Türkiye’nin her yerine dijital olarak faizsiz bankacılık hizmeti götürüyoruz. Diğer yandan interaktif ve inovatif bankacılık ürünümüz XTM’ler aracılığıyla müşterilerimiz çağrı merkezi yetkilisiyle görüntülü konuşarak bankacılık işlemlerini kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Tabii bunlar müşteriye dokunan teknolojiler…” dedi. Operasyonel mükemmelleşme projesi kapsamında çalışanların iş yükünü mümkün olabildiğince dijital ortama aktardıklarını dile getiren Uyan, “Otomatik karar destek sistemlerini devreye alarak verimliliği artıran iş modellerini benimsiyoruz. Tüm bu teknolojiler müşteriye en yakın noktada ve en az maliyetle hizmet sağlamamıza, verimliliğimizi üst seviyelere çıkarmamıza ve fiziksel şubelerimizi aktif birer pazarlama noktalarına dönüştürmemize olanak sağlıyor” dedi.
CEO’LARLA YATIRIM SOHBETLERİ
Son 5 yılda Ar-Ge’ye toplam
67 milyon TL yatırım
Hizmetix bu ayki CEO’larla Yatırım Sohbetleri’nde konuk olarak DemirDöküm CEO’su Alper Avdel’e yer verdi. Türkiye ekonomisine dair görüşlerini aldığımız Avdel, ayrıca yatırımlarına ve dijital dönüşümlerine dair bizlere bilgiler verdi.
16 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
T
ürkiye ekonomisine dair görüşlerini aldığımız DemirDöküm CEO’su Alper Avdel, “Dayanıklı tüketim malı harcamalarının ötelendiği, sektör bağımsız şirketlerin yatırım planlarını beklettiği bugünlerde büyümede sürdürülebilirlik konusu gündeme geldi. Göstergeler, sürdürülebilir bir büyüme yakalanması için daha fazla yatırım gerçekleştirilmesi gerekliliğini ve bu yatırımların makina ile teçhizata yönelik olması gerektiğini işaret ediyor.
Ekonomide güven ortamının güçlendirilmesi için önümüzdeki süreçte hükümet tarafında atılacak adımlar ile ikinci çeyrek rakamları daha pozitif olacaktır. Yıl geneline bakacak olursak, 2016 yılında yaşanan yavaşlamaya kıyasla ekonomimiz çok hızlı bir biçimde toparlanıyor” dedi. İklimlendirme sektörü özelinde 2017 yılını değerlendiren Avdel, “Sektörümüz gerçekleştirilen yatırımlar, nitelikli insan kaynağı ile son yılların en hızla gelişen, Türkiye’nin gayri safi milli hasılasına katkısını artıran sektörlerin arasında yer alıyor. Sektörümüz, hem hızla gelişen iç pazar talebini karşılamada hem de küresel rekabetin yoğun olduğu uluslararası pazarlara olan ihracatı ile Türkiye ekonomisinin önemli bir parçası haline geldi. Bugün dünyadaki büyük üreticilerin neredeyse hepsi Türkiye’de yatırım yapmış durumda. Bu da Türkiye’yi dünya iklimlendirme sektöründe ana üreticilerden biri haline getirdi. Bugün AB bölgesinin üretim üssü konumundayız. Ülkemizdeki kentsel dönüşüm projelerinin yanı sıra doğalgazın yeni gittiği şehirler, inşaat sektörünün aktif ve dinamik yapısına ek olarak ihracat çalışmaları neticesinde sektörün 2017’yi çift haneli büyüme ile tamamlaması bekleniyor” dedi.
BU YIL 40 MİLYON TL’LİK YATIRIM GERÇEKLEŞTİRİLECEK “2016 yılında sıcak su, ısıtma, soğutma ve iklimlendirme alanında sektörün en yenilikçi ürünlerini tüketicilerimiz ile buluşturduk” açıklamasında bulunan Avdel, “2017
CEO’LARLA YATIRIM SOHBETLERİ
yılında da yeniliklere, yatırıma ve büyümeye devam edeceğiz. Bugün 55 mühendisten oluşan Ar-Ge ekibimiz yüksek teknolojili yenilikçi ürünler geliştirmek için çalışıyor. Son 5 yılda Ar-Ge için toplam 67 milyon TL yatırım gerçekleştirdik. Dünyanın 47 ülkesine sadece ürün değil, teknoloji de ihraç eden DemirDöküm olarak bu yıl fabrika, Ar-Ge, marka ve dijital dönüşüm çalışmaları için toplam 40 milyon TL’lik yatırım gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Yatırımımızın 18 milyon TL’sini fabrika ve üretime, 14 milyon TL’yi Ar-Ge’ye, 8 milyon TL’lik kısmı ise marka tanıtım çalışmalarına ayırdık” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “İhracat tarafındaysa son 2 yıldır devam ettirdiğimiz başarılı çıkışımızı daha yukarılara taşımak için yeni pazar arayışlarını sürdürüyoruz. Panel radyatörde Şili’de pazar lideriyiz. Yunanistan’da pazar ikincisi, Çin’de ise ilk 3’te yer alıyoruz. Hedefimiz radyatörden şofbene, panel radyatörden kombiye kadar ihracatta yakaladığımız başarıyı yeni pazarlarda devam ettirmek. 2017’de yeni odağımızda Latin Amerika pazarı yer alıyor. Gerçekleştirdiğimiz ve gerçekleştireceğimiz yatırımlar, sahip olduğumuz yazılım ve donanım uygulamaları ile Türkiye’de ve dünyada değişen tüketici ihtiyaç-
larını en yüksek seviyede karşılamayı hedefliyoruz.”
DİJİTAL YATIRIM BÜTÇESİNİ YÜZDE 25’E ÇIKARDI “Endüstri, iş ortakları, çalışanlarla birlikte nihai kullanıcılarla olan iletişimin de sürekliliği olması gerektiğini düşünerek, yeni iş modelleri üzerine odaklandık” diyen Avdel, “Markamızı, ürünlerimizi kendimizi yenilerken, saha araştırmalarında 35 yaş altındaki bilinirliğimizin az olduğunu gözlemlediğimiz gün dijital alana yoğunlaşmaya başladık. DemirDöküm olarak bu çalışmalar için önemli bir bütçe ayırıyoruz. 2010 yılında dijital için yüzde 10’luk bir bütçe ayırırken, yüzde 25’e yükselttik. 7’den 70’e herkesin dijital dünyada etkileşim halinde olduğu günümüzde, online mecralardaki varlığımızı artırmak, tüketicilerimiz ile farklı erişim kanallarından bize erişmelerini sağlamak için, internet ortamında da bir değişim geçirmemiz gerekiyordu. Tüketicilerin satın alma yolculuğunda dijital kanalların rolünü incelerken, dijital dönüşüm stratejisi ortaya çıktı. Strateji kapsamında ilk 200 yetkili servisimizin, hemen ardından da 300 yetkili satıcı ve satış noktamızın internet sitesini yeniledik. Toplamda 1 yıl
gibi kısa bir sürede 500 iş ortağımızı yeni bir alt yapı ve yeni bir yüz ile internet ortamına taşıdık” dedi. Dijital dönüşüm stratejileri sayesinde hem iş ortağı hem tüketici tarafında önemli kazanımlar elde ettiklerini belirten Avdel, “Tüketicilerimiz Türkiye genelindeki yetkili satıcı, satış noktası, yetkili servis, ürün ve hizmetlerimize ait en güncel bilgilere web adresimiz üzerinden ulaşabiliyor. Dileyen tüketicilerimiz bulunduğu il özelinde özelleştirme yapabiliyor. İş ortağı tarafında ise DemirClub sadakat programı kapsamında yetkili satıcılarımıza internet reklam desteği sunuyoruz. Yetkili satıcılarımız aylık ziyaretçi trafiği 20 bine ulaştı. Tüketicilerimizin yüzde 60’ını mobil kullanıcılar oluşturuyor. Gerçekleşen dönüşüm sayesinde günde 20 cihaz satışı yapan yetkili satıcılarımız oldu. İnternet ortamındaki iş ortaklarımız tarafından gerçekleştirilen satışlar yüzde 37 arttı” dedi. Avdel sözlerine, “Kısa süre önce yetkili satıcılarımıza DemirDöküm ürün ve hizmetlerinin dijital dünyada nasıl öne çıkarılabileceği aktarmak, çevrimiçi alışveriş, tüketici davranışları, alışveriş alışkanlıklarına yönelik bilgilerin de yer aldığı Google Adwords eğitimleri vermeye başladık” diyerek son verdi.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 17
MAKALE
Taner Berksoy
İşgücümüzü kullanamıyoruz Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) iş gücü piyasasına ilişkin verilerin toplanması ve açıklanmasında belli bir sistematik kullanılıyor. Önce yaşı küçük olanların çalışma alanında olmayacağını varsayarak üzerinde işlem yaptığı kitleyi 15 yaş ve yukarısı nüfus olarak tanımlıyor. Genelde buna çalışabilir nüfus da deniliyor. İkinci adımda bu nüfusun içinde iş piyasasına gelen ve çalışma isteğini gösteren kitleyi tanımlıyor. Bizim işgücü olarak tanımladığımız büyüklük bu. Bir tür işgücü arzı yani. Arz edilen bu işgücü büyüklüğünün tamamı iş bulup, çalışır hale gelse işsizlik gibi bir sorun olmayacak. Ama bu mümkün olmuyor. İş gücü talebi bu arzı bütünüyle mas edebilecek büyüklükte olsa dahi karar sürelerindeki gecikmeler, iş değiştirme süreçlerinde geçen süreler vs. küçük bir oranda da olsa işsiz yaratıyor. Dolayısıyla iş gücü olarak hesaplanan büyüklüğünün ancak belli bir oranı istihdam ediliyor. İşgücü büyüklüğü ile istihdam edilenlerin sayısı arasındaki fark da işsizlik olarak niteleniyor. Aslında iş gücü piyasası verileri içinde çok sayıda bulgu yer alıyor. Ama biz en yoğun olarak işsizlik sayıları ile ilgileniyoruz. Çünkü en can yakan konu bu… Yeni açıklanan 2017 yılı nisan ayı verileri ülkemizde 3 bin 827 kişinin işsiz olduğunu söylüyor. Bunun iş gücüne
18 •
w w w. h i z m e t i x . c o m.tr > > Hizmetix
oranı yüzde 10.5. Yani bu yılın nisan ayında çalışmak isteği ile iş gücü piyasasına gelmiş ve iş arayan kitlenin 3 bin 827 kişilik parçası iş bulamamış, işsiz kalmış. Buna mutlak sayı olarak bakarsanız toplam nüfus büyüklüğü karşısında küçük grubu temsil ettiği gibi bir izlenime kapılabilirsiniz. Ancak TÜİK’in kategorileri bağlamında bakılırsa bu 3 bin 827 kişi 31.4 milyon kişilik iş gücü büyüklüğünün (iş gücü arzı) bir parçasıdır. Biz oldum olası işsizliğin yüksek olduğu bir ülkeyiz. Üstelik bu nüfusun çok büyük bir kısmının genç olması nedeniyle bir kısmının da çalışma isteğinde olmadığı için iş gücü piyasasına katılmadığı bir ekonomide oluşan bir durum bu. Öncelikle genç bir nüfusa sahibiz. Nisan ayı itibariyle toplam nüfusun sadece 59.7 milyon kişisi 15 yaşın üstünde, yani iş gücü olarak nitelenebilecek durumda. İş gücü piyasasının durumu sadece bununla kalsa neyse. Çocukları biz yaptık, sonuca katlanırız deriz. Durum böyle değil. 59.7 milyon yetişmişin sadece 31.4 milyonu çalışma hayatına katılıyor, geriye kalan 27.2 milyonu iş gücünün dışında kalıyor. Buna iş gücüne katılma diyoruz. 2017 yılının Nisan ayında bizde iş gücüne katılma oranı yüzde 52.7. Yani çalışabilir nüfusun yarısı çalışmıyor. Kadın nüfusta durum daha da vahim. Katılma oranı sadece yüzde 33. TÜİK verilerine göre Nisan 2016-Nisan 2017 dönemi itibariyle iş gücüne katılmayanların büyüklükleri de şöyle: 10.9 milyon kişi ev işleriyle meşgul oldukları, 4.8 milyon kişi eğitimini sürdürdüğü, 4.3 milyon kişi de emekli olduğu için iş gücünün dışında kalmışlar. Biraz canınızı sıktığımın farkındayım ama mesele burada bitmiyor. Genelde yüzde 10.5 olarak ölçülen işsizlik tarım dışında yüzde 12.4’e çıkıyor. 15-24 yaş grubunda “genç nüfus” olarak tanımladığımız nüfus parçasında ise son verilere göre işsizlik yüzde 19.8. Dahası, bu grubun yüzde 22.1 oranındaki parçası ne çalışıyor ne de okuyor. Bunlar avare geziyorlar anlayacağınız. Bütün bunlar Türkiye ekonomisinin uzun süredir elindeki iş gücü faktörünü düzgün ve verimli şekilde kullanamadığını söylüyor. Son veriler de bu durumun aynen devam ettiğine işaret ediyor. Böylesine ısrarlı bir zafiyet bir dizi sorunu da beraberinde getirir. Bireysel bazda işsizlik bir yığın “insanlık sorunu” yaratır. Genelde ise işsizlik gelir dağılımının bozulmasının, ana nedenidir. Bu da sürekli fakirlik üretir.
CEO’LARLA YATIRIM SOHBETLERİ
Türkiye’nin ekonomik durumu, pozitif bakış açısına sahip kuruluşlara bağlı! 2016 yılının özellikle son altı ayında yaşanan olumsuzluklara rağmen APlus’ın 2017 yılının ilk altı ayında çalışan sayısını artırdığını ve Türkiye’nin istihdama yönelik hedeflerini desteklemeye devam ettiğini belirten APlus Hastane Otelcilik Hizmetleri Genel Müdür Candan Göksu, “Grubumuzun büyümesi ve APlus olarak bizim de grup dışında yeni şubeler açmamızın, 2017 yılında ülkemizin geleceğe güvenle bakmasına katkı sağladığını düşünüyoruz” dedi.
T
ürkiye ekonomisinin, geleceğe umutla bakan kuruluşların pozitif bakış açılarına bağlı olduğunu belirten Göksu, “Türkiye ekonomisine bireylerin, vereceği en mütevazi katkı dahi kendilerine ailelerine ve çevrelerine yansıyacaktır” dedi. “APlus iş hacmindeki büyümeyi öncelikle yurt içinde sonrasında yurt dışında sürdürmeye devam edecektir” diyen Göksu, “Türkiye ekonomisi hepimizindir. Üstüne basa basa söylemek gerekirse Türkiye ekonomisinin 2017 yılında tüm bu olumsuz etmenlere rağmen büyüyor olmasını, bu olumlu bakış açısına sahip firmalarına borçluyuz” dedi.
YILIN İLK ALTI AYI APLUS İÇİN HAREKETLİ GEÇTİ Yılın ilk 6 ayının firmaları için hareketli bir dönem olduğunu dile getiren Göksu, “Hedef bütçelerimizi bu dönemde gerçekleştirdik. Yeni müşterilerimizin yanı sıra, bu yıl CafeAPlus markamız ile ilk kez grup dışına çıkarak Etiler ve Şişli’de iki yeni kafemizi hizmete açtık. Bunlara ek olarak ise önümüzdeki dönem
20 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
için yatırımlarımızı netleştirdik ve uygulamalarına başladık. Bunlardan birisi genel müdürlüğümüzün bulunduğu Samandıra merkez mutfağımızın revizyonu oldu” dedi.
“HERKES İÇİN PAZARLAMA FONKSİYONLARIMIZI AKTİF TUTMAYA GAYRET GÖSTERİYORUZ” Dijital dünyanın artık çağımızın vazgeçilmezlerinden olduğunu belirten Göksu, “Bu dünyanın dışında kalmak neredeyse oyunun dışında kalmak ile aynı anlama geliyor. Artık tüm sektörlerde müşteriler ile iletişimimiz online dünya üzerinden sağlanıyor. Memnuniyet ya da şikayetleri dijital dünya üzerinden takip ediyorsunuz. Dolayısıyla bizim gibi hizmet sektöründe yer alan firmalar için bu durumu daha da önemli bir hale getiriyor. Dijital gelişmelerin firmalar için kendilerini daha açıklıkla anlatabilecekleri bir ortam oluşturduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde bu alanda yatırımlarımız devam edecek. Bununla ilgili olarak son günlerde özellikle temelden bir yenilenmeye gittik. Bu revizyonun içinde web sitemizin güncellenmesinden sosyal medya hesaplarımızın yeniden düzenlenmesine kadar pek çok aşama bulunuyor. Aynı zamanda memnuniyet ya da şikayetler için dijital ortamı kullanmak istemeyen müşterilerimizi de unutmayıp onlara kulak vermeye devam ediyoruz. Direkt bizlere yüz yüze aktarılan olumlu-olumsuz görüşleri de takip ediyor ve geri bildirimler yapmayı sürdürüyoruz. Dijital ortamı kullanan ya da kullanmayan herkes için pazarlama fonksiyonlarımızı aktif tutmaya gayret gösteriyoruz” diyerek sözlerine son verdi.
CEO’LARLA YATIRIM SOHBETLERİ
“Ülke ekonomisine inanıyor, yatırımlara devam ediyoruz” Turkuaz Petrol olarak fırsatları değerlendirmeye önem verdiklerini belirten Türkiye Petrolleri ve Turkuaz Petrol Genel Müdürü Çağdaş Demirağ, bu kapsamda 2016 yılının en büyük özelleştirmesine imza atarak Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım A.Ş. hisselerinin yüzde 100’ünü aldı ve şu an faaliyetlerini iki ayrı şirket olarak sürdürüyor.
“EKONOMİYE KATKIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ”
“İstikrarlı büyümesini sürdüren Türkiye, bugün bölgenin en güçlü ekonomilerinden biri konumunda… 2017 yılında da bu başarılı performansın devam ettiğini ve küresel ekonomideki olumlu sinyallerin Türkiye ekonomisindeki yansımalarını gördüğümüzü söyleyebilirim” açıklamasında bulunan Türkiye Petrolleri ve Turkuaz Petrol Genel Müdürü Çağdaş Demirağ, “Başarılı sonuçlarla pekişen güven ortamı, yatırımcılar için de önemli bir zemin oluşturuyor. Turkuaz Petrol olarak, Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım A.Ş. ihalesine katılmamız da ülke ekonomisine duyduğumuz inancın göstergesidir. 2017 yılında da aynı inançla yatırımlarımıza devam ediyoruz” dedi.
22 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
Türkiye ekonomisinin gücünün, yatırımcılar için cazip bir ortam yarattığını belirten Demirağ, “Biz de Zülfikarlar Holding bünyesindeki Turkuaz Petrol olarak, bu anlamda fırsatları değerlendirmeye önem veriyoruz. Bu kapsamda 2016 yılının en büyük özelleştirmesine imza atarak Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım A.Ş. hisselerinin yüzde 100’ünü aldık. Şu an faaliyetlerimizi iki ayrı şirket olarak sürdürüyoruz. Öncelikle yıl sonuna kadar iki şirketin resmi birleşme sürecini tamamlamayı planlıyoruz” dedi ve sözlerine devam etti: “Satın almayla birlikte 700’ü aşkın akaryakıt istasyonumuz, 10 akaryakıt depolama tesisimiz, 4 LPG tesisimiz ve 150 bin metreküpün üzerindeki akaryakıt depolama kapasitemiz ile Türkiye akaryakıt dağıtım sektöründeki ilk 5 şirket içinde yerimizi aldık. Toplam ciromuz ise 4 milyar TL oldu. Ancak hedeflerimiz çok daha büyük. Sektörde pazar payı açısından ilk 3’e doğru ilerlemeyi hedefliyoruz. Kaliteli hizmet anlayışımızı daha çok noktada tüketicilerimizle buluşturmak için toplam 705 olan istasyon sayımızı 2018 sonuna kadar 800’e yükseltmeyi planlıyoruz. Şehir merkezlerinde hakimiyetimizi artırarak, perakendecilik anlamında sektörümüzde ilk olacak projelere imza atacağız.
Ayrıca bugün doğrudan ve dolaylı istihdamla 7 bin 500 ailenin hayatına dokunan şirketimiz, 2018 sonunda istasyon sayısının 800’e çıkmasıyla birlikte bin yeni ailenin geçimine daha katkı sağlayacak. Böylece ekonomiye katkımızı da sürdüreceğiz.”
“STRATEJİMİZ DÖNÜŞÜME ÖNCÜLÜK EDEREK FARKLILAŞMAK VE LİDERLİK İDDİAMIZI GÜÇLENDİRMEK OLACAK” Rekabetin yoğun yaşandığı akaryakıt sektöründe avantaj sağlayabilmek için çağı yakalamak ve dijitalleşmeyi işin bir parçası haline getirmek gerektiğini belirten Demirağ, “Teknolojinin ve full otomasyonun kullanıldığı yeni bir döneme giriyoruz. Bu dönemde gelişmelere ayak uyduran ve iş yapış biçimlerini yenileyenler yükselirken değişime kapalı olanlar küçülecek. Elbette bunun en önemli parçasını dijital çağa ayak uydurmak ve pazarlama stratejilerini bu doğrultuda belirlemek oluşturuyor” dedi. “Biz birleşmeyle birlikte organizasyon yapısını yenileyen bir şirketiz ve bu durumun önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum” diyen Demirağ, “Güçlü bir pazarlama ekibi oluşturduk. Nihai tüketicimizle etkin iletişim kuracağımız 360 derece iletişim yaklaşımı benimsiyor; dijital çağın ihtiyaçlarına cevap veren bir strateji için de bunun temel unsur olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla bizim stratejimiz de teknolojiye uyumu öncelikli hale getirip, sektördeki dönüşüme öncülük ederek farklılaşmak ve liderlik iddiamızı güçlendirmek olacak” diyerek sözlerine son verdi.
EKONOMİ
Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşları belli oldu
İstanbul Sanayi Odası (İSO), “Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”nın 2016 yılı sonuçlarını açıkladı.
2
016 yılında İSO İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasına 100 yeni firma girdi. Bunlardan 77’si geçen yılki bin büyük kuruluşun dışından geldi. 23 kuruluş ise 2015 yılında İSO 500 içinde yer alıp, bu yıl İSO İkinci 500’e gerileyen şirketlerden oluştu. Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2016 araştırmasının, temel bazı verileri bir buçuk ay önce açıklanan İSO 500 ile önemli ölçüde örtüşüyor. Özellikle, finansman giderlerinin İSO 500’de olduğu gibi, İSO İkinci 500’de de sanayi kuruluşlarının karlılıklarında temel belirleyici olmayı sürdürdüğü görülüyor. İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, araştırma sonuçlarına ilişkin şunları söyledi: “2016 hem küresel ekonomi hem de ülkemiz açısından zor bir yıldı. 2015 yılındaki yüzde 2,7’lik büyümenin ardından geçen yıl yüzde 2,4’e gerileyen global büyüme ülkemizdeki firmaların performanslarını da sınırladı. Ancak bu sınırlama KOBİ’ler için daha etkili oldu. Bu dışsal faktörün yanında özellikle, 2016’da yaşadığımız hain darbe girişiminin yılın ikinci yarı-
24 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
sındaki ekonomik faaliyetlerde yarattığı olumsuz etkiyi de göz ardı edemeyiz. Nitekim İSO 500’de gördüğümüz gibi; büyük şirketler, çok uluslu yapıları, pazar çeşitlilikleri, güçlü sermaye yapıları ve inorganik büyüme olanakları ile gelişme hızlarını göreceli olarak koruyabildiler. Fakat İkinci 500 verilerine baktığımızda, dış pazarlarda genişleme sürecine girmiş olan ve görece olarak sermaye birikimleri daha sınırlı kalan KOBİ’lerimizin, ekonomik yavaşlamalardan daha çok etkilendiğini görmekteyiz. Yine İSO 500’e göre KOBİ ölçekli şirketlerin yer aldığı İkinci 500 şirketlerinin karlılık rasyolarında da, mali dalgalanmaların etkisiyle düşüşler görülüyor. İSO 500’de olduğu gibi İSO İkinci 500’de de mali borçlarda ve ödenen faizlerde ciddi artışlar yaşandığını görüyoruz. Finansman maliyetleri, İkinci 500’de de şirket karlılıkları üzerinde olumsuz etkisini sürdürüyor. Ölçek büyütmek, rekabetçiliğini arttırmak ve pazarını genişletmek için büyük çaplı yatırımlara ihtiyacı olan ve sermaye birikimi nispeten sınırlı olan KOBİ’ler açısından kurlardaki yükseliş ve yüksek faiz ortamı, hiç kuşkusuz, dev şirketlere kıyasla daha zorlayıcıdır. Bütün bu olumsuzluklara karşın İSO İkinci 500’de umut veren gelişmelerin de olduğunu söyleyebilirim. Sanayicilerimiz 2016 yılında tüm zorluklara rağmen esas faaliyetlerine odaklanabilmiştir. Bu bağlamda net satışlara oranla faaliyet karlılıklarını yüzde 8,5’ten yüzde 9,4’e çıkarmayı başarmıştır. Finansman giderlerini nispeten daha etkin yöneten İkinci 500 şirketleri, mali borçlarda da vade yapısını kısmen iyileştirmişlerdir. İkinci 500’ü oluşturan şirketlerin özellikle istihdam verilerine de dikkat çekmek istiyorum. Bu şirketlerimiz, istihdamlarını arttırırken, asgari ücret düzenlemesinin de etkisiyle ücretlerinde belirgin bir artış yaratmışlardır. 2016 gibi zorlu bir senede sanayinin ve sanayicimizin göstermiş olduğu performansı takdirle karşılıyoruz.”
EKONOMİ
Uluslararası Para Fonu, Türkiye için yüksek büyüme beklentilerini korudu.
Türkiye’den yüksek büyüme beklentisi
I
MF, Dünya Ekonomik Görünüm (DEG) Raporu’nu “Güçlenen Toparlanma” başlığıyla güncelledi. Dünya ekonomisindeki iyileşmenin ivme kazandığı vurgulanan raporda, 2017 ve 2018 yıllarına yönelik küresel büyüme beklentileri sırasıyla yüzde 3,5 ve 3,6’da sabit bırakıldı. Buna karşın, ABD’ye ilişkin büyüme tahminlerini nisanda yayınlanan önceki DEG raporuna kıyasla aşağı çeken IMF, raporunda negatif revizyona ABD Başkanı Donald Trump’ın mali politikalarının beklentilere kıyasla daha az genişlemeci olacağını gerekçe gösterdi. Bu çerçevede, ABD ekonomisinin yeni büyüme beklentileri bu yıl için yüzde 2,3’ten yüzde 2,1’e ve gelecek yıl için yüzde 2,5’ten yüzde 2,1’e indirildi.
26 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
AVRO BÖLGESİ, KANADA VE JAPONYA’NIN BEKLENTİLERİ YÜKSELTİLDİ Diğer taraftan, kuruluşun gelişmiş ülkeler kategorisinde yer alan Avro Bölgesi, Japonya ve Kanada’nın 2017 beklentilerini yeniden yukarı yönlü revize
edilmesi dikkati çekti. Raporda, siyasi risklerin azaldığı Avro Bölgesi’ne ilişkin bu yılki büyüme tahmini yüzde 1,7’den yüzde 1,9’a ve 2018 tahmini de yüzde 1,6’dan yüzde 1,7’ye yükseltildi. IMF’nin Avro Bölgesi’ne yönelik beklentilerini yukarı çekmesinde Almanya, İtalya, Fransa ve İspanya’ya yönelik projeksiyonların yükseltilmesi belirleyici oldu. Buna göre, Almanya’nın büyüme beklentileri 2017 için yüzde 1,6’dan yüzde 1,8’e ve 2018 için yüzde 1,5’ten yüzde 1,6’ya çıkarıldı. Fransa’nın 2017 ve 2018 büyüme beklentileri ise 0,1’er puan artırılarak sırasıyla yüzde 1,5 ve 1,7 olarak belirlendi.
EKONOMİ
“TÜRKİYE’NİN İHRACATI GÜÇLÜ TOPARLANDI”
İtalya’nın bu sene ve gelecek yıla dair büyüme beklentileri de yüzde 0,8’den sırasıyla yüzde 1,3 ve yüzde 1,0’e çıkarıldı. IMF, İspanya’nın ise bu yıl yüzde 3,1 ve gelecek yıl yüzde 2,4 ile Avro Bölgesi’nin en hızlı genişleyen ülkesi olmasını beklediğini bildirdi. Ülkeye yönelik büyüme beklentileri nisan ayında yayınlanan önceki DEG raporunda, 2017 için yüzde 2,6 ve gelecek yıl için yüzde 2,1 seviyesindeydi. Öte yandan, 2017 büyüme tahmini yüzde 2,0’den yüzde 1,7’ye düşürülen Birleşik Krallık’ın gelecek yıl ise önceki rapordaki gibi yüzde 1,5 genişleyeceği öngörüldü.
EN YÜKSEK REVİZYON KANADA’YA Raporda, Japonya’ya yönelik 2017 beklentisi 0,1 puan artışla yüzde 1,3’e güncellenirken, 2018 beklentisi yüzde 0,6 sabit tutuldu. Kanada ise bu yılki büyüme beklentisinin 0,6 puan artışla 2,5’e revize edilmesiyle, raporda en yüksek pozitif revizeyi gören ülke niteliğini kazandı. Öte yandan, ülkenin 2018 büyüme beklentisi ise yüzde 2,0’den yüzde 1,9’a çekildi. IMF, gelişmiş ülkelere yönelik beklentilerini bu revizyonlar çerçevesinde bu yıl için yüzde 2,0’de tutarken, 2018 için yüzde 2’den yüzde 1,9’a indirdi.
ÇİN’İN BÜYÜME BEKLENTİLERİ YUKARI REVİZE EDİLDİ Rapora göre, IMF’nin gelişmekte olan ekonomilere yönelik bu yılki büyüme beklentisi yüzde 4,5’ten yüzde 4,6’ya yükseltilirken, gelecek yıla yönelik büyüme tahmini yüzde 4,8’de bırakıldı. Bu grup içerisinde Çin, Güney Afrika ve Meksika’ya yönelik 2017 büyüme beklentileri yukarı yönlü revize edildi. IMF ekonomistleri, Çin’in 2017 büyüme beklentisini yüzde 6,6’dan yüzde 6,7’ye ve 2018 büyüme beklentisini yüzde 6,2’den yüzde 6,4’e çıkardı. Meksika ve Güney Afrika’nın bu yılki büyüme beklentileri 0,2 puan artışla sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 1,0’e revize edildi. Öte yandan, Rusya ve Hindistan’a yönelik büyüme rakamları değiştirilmedi. Kuruluş, Rusya’nın hem bu ve hem de gelecek yıl yüzde 1,4 genişlemesini öngörüyor. Hindistan’ın ise 2017’de yüzde 7,2 ve gelecek yıl yüzde 7,7 büyümesi bekleniyor. Suudi Arabistan ise yükselen ve gelişmekte olan ekonomiler arasında büyüme beklentileri aşağı çekilen tek spesifik ülke oldu. Buna göre, IMF Suudi Arabistan ekonomisinin bu yıl yüzde 0,1 ve gelecek yıl yüzde 1,1 genişleyeceğini öngörüyor. Bu rakamlar, nisan ayındaki DEG raporunda sırasıyla yüzde 0,4 ve yüzde 1,3 olarak açıklanmıştı.
IMF’nin raporunda Türkiye’ye ilişkin tek değerlendirmeye ise “Yükselen ve Gelişen Avrupa” başlığı altında yer verildi. Söz konusu ülke grubundaki büyümenin, Türkiye’ye ilişkin pozitif beklentilere paralel olarak hızlanacağı belirtilen raporda, “Türkiye’nin ihracatı 2016’nın son ve 2017’nin ilk çeyreğinde güçlü toparlandı” ifadesi kullanıldı. Raporda ayrıca Türk mallarına yönelik dış talebin Avro Bölgesi ülkelerine yönelik olumlu beklentilerle artabileceğine işaret edildi. Buna karşın, sınırlı sayıda ülkenin yer aldığı büyüme beklentileri tablosunda Türkiye’ye yer vermeyen IMF, nisanda yayınladığı bir önceki raporda Türk ekonomisinin bu yıl yüzde 2,5 ve gelecek yıl yüzde 3,3 genişleyeceği öngörüsünde bulunmuştu.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 27
ÖZEL RÖPORTAJ
Aynılaştırmak politikası bu yüzyılda işlemiyor “Google gibi şirketinizdeki uygulamaların dünyaca hayranlıkla izlenmesini istemez misiniz?“ diye sorduğumuzda hiç kuşkusuz “Tabii ki isteriz” yanıtı alırız herhalde… Peki, Google gibi başarılı olmak ya da mutlu çalışanlar var etmek için şirketler neler yapmalı? NLP Uzmanı Burcu Polatdemir tüm bu sorularımızın yanıtını gerçekleştirmiş olduğumuz röportajda vererek, firmalara önerilerde bulundu. NLP ile kurumsal detoks nasıl gerçekleşiyor? NLP bünyesinde bir sürü yöntem var, bunlardan biri modelleme mesela. Google gibi dünyada işleyişinin hayranlıkla izlendiği bir şirketin çalışanlarına uygulamasını; kendi şirketinde
de uygulamak isteyen bir işverenin şu noktalara dikkat etmesi gerekiyor, o şirketin hangi katmanları kendi şirketiyle örtüşen özelliklere sahip, esneyebilecekleri noktalar neler? Kıyafet zorunluluğu olmazsa olmazı mı, çalışanlar her gün ofise gelmediklerinde verimlilikleri hangi oranda artıyor/ azalıyor. Kurumun işleyişini tıkayan, sağlıklı çalışması önünde bulunan engeller neler? Tüm bunlar rakamlarla, şirketin misyonu ve izlediği yolla uyum içinde ilerlemesi hayati önem taşımakta. Kendine uyum sağlayan, akışında mali ve hukuki esnekliği de sağlayabildiğinde eski işleyişinden kat kat iyi, mali olarak fayda sağlanmış ve çalışan memnuniyetinin oldukça yüksek olduğu şirketler başarılı olabiliyor. Ülkemizde “kimse işinden memnun değil” diye bir mit var, ama “işimi ve şirketimi seviyorum” diyenlerin de sayısı sanıldığı kadar az değil. Vizyonlama da şirketin öngördüğü sürede yapacakları ve hedefledikleriyle ilgili yapılan ortak bir çalışmayı içeriyor. Sağlıklı ve iyi çalışan organların efektif çalışmasına katkıda bulunması için kirli ve işlemeyen düşüncelerden kurumun uzaklaşması verime olumlu katkıda bulunacaktır.
Kurumsal başarıyı arttırmak NLP ile nasıl yapılır? Öncelikle kurumiçi iletişimde kullanılan kurumsal dilin çalışanlar üzerindeki etkisi ve bu zamana kadar bu durumun getirdiği katkılar veya zararlar masaya yatırılır. Yönetim “hayal gücünüzü harekete geçirin” derken çalışan bu durumu hangi sistemle algılıyor aslında bu önemli. “Hayal gücü” kelimesi teknik departman için bir şey ifade etmeyecektir tahmin edeceğiniz üzere. NLP ile bireylerin zihin işleyişlerini beş duyu organıyla yönetmesi ve geliştirmesi konusundan yola çıkarak, kurumun da kendi iletişim ağıyla kendi işleyişini çalışan-yönetici ortaklığında oluşturması gerekir. Kurumun tüm departmanlarının çalışanları bu programlamanın bir damarını oluşturur, efektif çalışan yöntem şirkete hayat verdiği gibi, ortak bir gelişme ivmesi gösterir.
28 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
Yöneticiler ve çalışanlara yönelik nasıl bir program uygulanıyor? Bazı yöneticiler, bir çalışan üzerinde başarılı bulduğu bir davranış yönteminin kişinin motivesiyle ilgili oldukça olumlu sonuçlar elde ettiğini söylerken diğerinde neden etkili olamadığını gördüğünde şaşırıyor. Aslında şaşırtıcı olan da farklı bireylerden aynı sonucu beklemek… Sizi motive eden bir durum beni etmeyebilir, bu gayet normal… Demek istediğim yönetimin kullandığı “aynılaştırmak” politikasının artık bu yüzyılda işlemediği. Z kuşağı dediğimiz yetişkinler yavaş yavaş iş dünyasında yerlerini almaktalar. Baskı, tek tip düzen, sert kuralların çok harekete geçiremediği sessiz bir dil hakim, dolayısıyla bireyin verimliliği; kurumu tarafından ona verilen değerden geçerken, çalışan bireyselleşebildiği ortamda daha özgün işlere imza atabiliyor. Her çalışanın hareket noktasının farklı temsil sistemleriyle ilerlediğini varsayarsak doğru kişinin doğru görevde olması ve yüksek verimle çalışması kazan-kazan modelini geliştiriyor.
ÖZEL RÖPORTAJ
NASIL DÜNYA MARKASI YARATABİLİRİZ?
D
ürün üretirken dünya çapında tanınır olmayı en baştan hedefliyorsak, en az enerji ile en çok insana ulaşmanın sırlarını çözmeliyiz. Yoksa milyarlarca dolar reklam bütçeleri olan dünya markalarıyla, milyarlarca dolar harcasak bile baş edemeyiz. Hollywood yıldızları kadar nerede ise meşhur olmuş Türk insanlarının bu konuda Türk markalarına pozitif ayrımcılık yapması da gerekir kanısındayız. Markalarımızda bu konularda biraz özverili olup evrensel olma kapasitesine sahip tüm spor, sanat, bilim etkinliklerini sonuna kadar desteklemelidir. Bu işlerin gelip dayandığı konu ise devamlılık ve strateji... Yaptığımız bir etkinliğin stratejisini doğru oluşturmak ve stratejimizi uygulama konusunda devamlılık ilkesine uymak gerekir. Bu öyle kolay bir yol değildir. Ancak doğru yapıldığında mutlaka ve beklenenden kısa sürede birçok dünya markası yaratabiliriz.
Dünya markası olmanın yolları nedir? Markamızı duyurmak için teknolojinin tüm nimetlerinden ve yeni mecralardan doğru bir şekilde faydalanmak gerekir. Bu konuda bizim en çok üzerinde durduğumuz yaklaşım marka yerleştirme konusu. Ülke olarak marka yerleştirme konusunda gerektiği kadar profesyonel değiliz. Markaların çok ciddi bütçeler harcayarak yaptıkları reklamlar genelde sadece ülke çapındaki etki düşünülerek tasarlanıyor. Ancak hedefimiz daima kalıcı dünya markası yaratmak olmalı ve buna dair çok fazla fırsatımız var. Dünya markalarının en önemli stratejisi doğru projelerin içinde doğru şekilde bulunmayı bilmeleridir. Kaliteli, yenilikçi ve güven duyulan marka ve
Dünyadaki marka örneklerinin oluşum hikayelerinden kısaca bahseder misiniz? Hikayelerini incelediğim bir çok markanın ortak noktalarını söylemem gerekirse, çok iyi marka tasarımı, kesinlikle icatçı ve yenilikçi olmaları, iyi bir tasarım veya formül ve çok ciddi kreatif iletişim stratejisi. Kreatif, bilim, sanat ve strateji birlikteliği diyebiliriz. Sonuçta bunlar yapıldığında toplumda milli duygular gelişmiş ise o toplum hemen markaya sahip çıkmayı bir görev ediniyor. Doğru şekilde entelektüel olarak milli duyguları gelişmiş toplum zaten kendiliğinden bir süre sonra dünya markası yaratma kapasitesine sahip olmaya başlıyor.
Tüm dünya markalarının öncelikle kendi toplumları tarafından desteklendiğini dile getiren Türk Teşvik Derneği Başkanı Harun Altunbaş, “O sebeple markalarımız toplumun desteğini almak için yurt dışı çalışmalarını ülke toplumuyla daha çok ve doğru paylaşmalı” dedi.
ünya markası olma yolunda Türk markalarının takıldığı engeller neler? En büyük engelimiz ilk olarak kendimiziz. Milliyetçi olmalıyız. Fransa’da İngilizce konuşsanız, sizi anlasalar bile İngilizce cevap vermezler. Çünkü dilleri bile bir marka, bir ürün ve milli bir üründür! Milli ürünlerini de her platformda savunur ve pazarlarlar. Herkes zannediyor ki onlar yabancı, o sebeple iyi ürün üretirler, hatasızlardır. Gıdacılar dışında pek fazla kişi bilmez ama gıdada en çok hilenin İtalya’da olduğu söylenir, ancak bu ülkeler yine de gıda markalarına sahip çıkarlar ve dünyada liderdirler. Biz de kötü ürün yapalım ve arkasında duralım demiyorum zaten, ihtiyacımız da yok. Bizde köftenin en kalitelisi ve çeşit çeşit olanı var, ancak biraz milli baksak olaya hamburgeri anında devirebiliriz. Kitaplarımızda bahsetsek, filmlerimizde belirtsek, uluslararası konsept geliştirsek ve ilk önce kendi ülkemizin milli markalarını öncelesek, dünyanın en önemli köfte markasını çok rahat yaratabiliriz. Bu da biraz milliyetçilikle oluyor.
30 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
OSB
TÜRKİYE’NİN
SANAYİ GÜÇLERİ
Kapsamlı planlar dahilinde elektrik, su, doğalgaz… vs altyapı hizmetlerinin sağlandığı arazi parçalarının beraberce yararlanabilecekleri diğer hizmetlerle birlikte girişimcilerin yararına sunulduğu OSB’lerin ülke ekonomisine sağladığı katma değeri ve bu organizasyona dahil olmanın avantajlarını Eylül sayımızda ele alarak, ülkemizin önemli sanayi güçleri OSB’lerden konuya ilişkin görüşler elde ettik.
32 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
OSB
O
rganize Sanayi Bölgeleri, bulundukları kentlerin her anlamda zenginleşmesini sağlamak amacıyla, kamu otoritesi kararı ile kurulur. Hem il bazında hem de ülke ekonomisi için önemli katma değerler sağlar. Çünkü ekonomik gelişim ve büyüme için üretmek, ürettiğini satabilmek esastır. Üretim süreci; sadece ürünü ortaya koymak değil, bir sosyal ilişkiler bütünüdür. Bir ülkede işsizlik, ülkenin insan kaynaklarının tam anlamıyla kullanılamadığı anlamını taşır. Bu da beraberinde eşit olmayan bir gelir dağılımını getirmekte, eşit olmayan gelir dağılımı da toplumda olumsuzlara neden olmaktadır. Bunun önüne geçmek içinse tarih boyunca devletler özel müteşebbisi desteklemiş ve güçlendirmek için yöntemler geliştirmiştir. Devletler iş alanları açmak, böyle bir yükü girişimciler ile paylaşmak için OSB’ler kurarak sanayicileri teşvik etmiş, üzerindeki yükü paylaşmış ve kamu yararı amacı gözetmiştir. Devlet, OSB’ler sayesinde sanayicileri bir araya getirerek; ortak arıtma tesisleri ve atıkların kontrol altına alınması ile çevre kirliliğinin önlenmesini sağlar. İşe yaramayan, tarıma uygun olmayan ya da atıl durumdaki arazileri ülke ekonomisine katkı sağlayacak şekilde kullanır. Devlet OSB’ler kurarak, tarıma uygun olmayan yani tarım yapılamayan arazileri kamulaştırma
suretiyle vatandaştan alır, satın aldığı kişiye arazi değerini ödeyerek yarar sağlar ve ülke ekonomisine kazandırır. Orman Bakanlığı’na bağlı ve uygulamada ülkemizde 2B arazileri olarak da nitelendirilen orman özelliğini kaybetmiş araziler ile yine hazineye ait ve tarıma uygun olmayan arazileri kullanarak OSB’lerin kurulmasına teşvik eder ve bu arazileri ekonomiye kazandırır. Bir arada toplanan sanayi kuruluşları için sabit tüketim kalemi olan enerji, su gibi tüketim maliyetleri düşer. Toplu satın alma kanalı ile yatırım giderleri minimize edilir. Böylelikle sanayiciler direkt maliyetlerini düşürür. Hizmet verdikleri pazarda
rekabetçi fiyat uygulamaları yapabilirler. Öte yandan istihdam ettiği çalışanlarına daha iyi ücret ödeyerek, refah seviyesinin artmasını sağlarlar. Daha iyi bir refah seviyesi, daha mutlu bir insan, daha mutlu bir insan da daha mutlu bir toplum haline dönüşür. Güçlü bir sanayi güçlü bir ülke demektir. Bunun en yakın örneğini Avrupa’da sanayileşmesini tamamlayabilmiş ülkelerde görürüz. Organize Sanayi Bölgeleri kümeleştikleri için, insan kaynağını yetiştirmek ve kendi ihtiyaçlarını karşılamak adına meslek okulları kurar, eğitimli ve nitelikli insan gücü yetiştirilmesine katkıda bulunurlar.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 33
OSB
Planlı kalkınmanın önemli unsurları
B
ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Hatay Hassa Organize Sanayi Bölgesi (OSB) ile birlikte Türkiye genelindeki OSB sayısının 300’e ulaştığını açıkladı. Hatay Hassa OSB’de kurulacak sanayi tesisleriyle yaklaşık 30 bin kişiye istihdam imkanı sağlanacağına işaret eden Özlü, OSB’nin zaman içinde kent ve bölge için çok önemli bir yatırım haline geleceğini ifade etti.
Türkiye’de bugüne kadar kurulan 300 OSB’de, 50 bini aşkın parselde üretime geçildiğini belirten ve şu ana kadar yaklaşık 1 milyon 700 bin kişinin istihdam edildiğini aktaran Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, boş parselleri de en kısa sürede üretime katmayı amaçladıklarını, böylece yaratılan istihdamın 2 milyon 200 bin kişiye ulaşmasını beklediklerini bildirdi.
AZ GELİŞMİŞ BÖLGELERDE SANAYİ OSB’LER İLE YAYGINLAŞIYOR Türkiye OSB yatırımlarıyla, az gelişmiş bölgelerde sanayinin yaygınlaştırılması ve istihdamın yaratılması, böylece sanayileşmenin dengeli dağılımıyla, düzenli kentleşmenin de sağlanması hedefleniyor. OSB uygulamalarının, planlı kalkınmanın önemli bir unsuru olduğunu vurgulayan Özlü, OSB’lerin bulundukları illerin sanayisinin
gelişmesine büyük katkı sağladığını söyledi. Özlü, “OSB’ler, yatırımların iş birliğiyle yapılmasına, enerji, çevre ve ulaşım gibi asgari altyapı şartlarının tek bir elden yönetilmesine, üretim maliyetlerinin azaltılmasına ve kalite standardının yükselmesine zemin hazırlıyor” diye konuştu.
BOŞ PARSELLER EN KISA SÜREDE ÜRETİME KATILACAK Özlü, OSB kurulum faaliyetlerini büyük bir hızla sürdüreceklerini dile getirdi. Türkiye’de bugüne kadar kurulan 300 OSB’de, 50 bini aşkın parselde üretime geçildiğini belirten Özlü, şu ana kadar yaklaşık 1 milyon 700 bin kişinin istihdam edildiğini aktardı. Bakan Özlü, OSB’lerdeki boş parselleri de en kısa sürede üretime katmayı amaçladıklarını, böylece yaratılan istihdamın 2 milyon 200 bin kişiye ulaşmasını beklediklerini bildirdi.
34 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
OSB
“OSB’ler Türkiye’nin üreten gücü oldu” Türkiye’nin üreten gücü OSB’ler 56. yılında. İlk olarak 1961 yılında Bursa’da başlayan Türkiye’nin OSB serüveni yaklaşık yarım asırlık sürede ülkenin en başarılı olduğu üretim rejimi haline geldi. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Kütükcü, ‘Türkiye’nin Üreten Gücü’ olarak nitelediği OSB’lerin ülke ekonomisine katkısının artarak devam edeceğini söyledi.
36 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
OSB
O
rganize Sanayi Bölgelerinde daha yüksek nitelikli yeni bir dönem inşa etmek istediklerinin altını çizen Kütükcü, “OSB rejimi Türkiye’nin en başarılı olduğu üretim rejimidir. Hedefimiz bir yandan OSB’lerimizin sayılarını artırırken, aynı zamanda niteliklerini de artırarak Türkiye’yi yeni başarılarla tanıştırmak” dedi. Kütükcü, ayrıca yeni dönemde mesleki ve teknik eğitim konusunun da yeni dönemde öncelikleri arasında yer aldığını kaydetti. Şu anda ülkemizde 315 organize sanayi bölgesinin bulunduğunu belirten Kütükcü, bu OSB’lerin 247’sinin Karma OSB, 43’ünün İhtisas OSB, 13’ünün Tarıma Dayalı İhtisas OSB, 10’unun Islah OSB, 2’sinin ise Özel OSB statüsünde olduğunu dile getirdi. Kütükcü, “Ülkemizdeki 315 OSB’nin yüzde 71’i işletme aşamasında yani üretimde olup, yüzde 12’sinin alt yapı inşaat çalışmaları devam etmektedir. Diğer OSB’lerimizde ise planlama, kamulaştırma ve yer seçimi süreçleri devam etmektedir” dedi.
“ÜRETİM REFORM PAKETİ İLE TÜRKİYE ÇOK DAHA GÜÇLÜ VE REKABETÇİ BİR ÜRETİM YAPISINA KAVUŞACAK” OSB camiasını ve OSBÜK’ü yakından ilgilendiren, 1 Temmuz itibariyle yürürlüğe giren Üretim Reform Paketini değerlendiren Kütükcü, “Cumhurbaşkanımızın onayıyla yürürlüğe giren Üretim
Reform Paketi, OSB’lerimizin ve üretim dünyasının üzerindeki yükleri önemli ölçüde hafifletti, pek çok yeniliği beraberinde getirdi. Yapılan düzenlemelerin bir kaçını gözden geçirecek olursak; sanayicilerimizin, belediyelerden hafta sonu çalışma ruhsatı alma zorunluluğu kalktı. İşletmelerimizin organize sanayi bölgelerinde yapacakları yatırımlarda yatırım maliyetinin azaltılması amacıyla arsa tahsislerinden damga vergisi alınmayacak. OSB’ler ve diğer planlı sanayi bölgelerindeki işletmelerimiz emlak vergisinden muaf olacak. Yıllardır söylediğimiz TRT payı kaldırıldı. OSB’lerde arsa tahsis rakamlarına üst sınır getirildi. OSB’lere faaliyetleri için gerekli olan ve bakanlıkça uygun görülecek projeler için kredi verilebilecek, finans kuruluşlarından kullanılan krediler için ise kredi faiz desteği sağlanabilecek. Yine OSB’lerden KOSGEB payı kaldırıldı. Benzeri pek çok düzenlemeyi beraberinde getiren kanunla birlikte, Türkiye çok daha güçlü ve rekabetçi bir üretim yapısına kavuşacak. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Faruk Özlü’ye, Maliye Bakanımız Naci Ağbal’a, Sanayi Komisyon Başkanımız Ziya Altunyaldız ile komisyon üyelerine ve emeği geçen herkese iş dünyamız adına bir kez daha teşekkür ederim” dedi.
51 BİNİN ÜZERİNDE FİRMA 1 MİLYON 738 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYOR “Organize Sanayi Bölgelerimizde 51 binin üzerinde firma 1 milyon 738 bin kişiye istihdam sağlamaktadır” açıklamasını yapan Kütükcü, “Ülkemizde sanayi sektöründe istihdam edilenlerin yüzde 35’İ, 70 ilden daha kalabalık bir nüfusu temsil eden OSB’lerimizde çalışıyor. Ayrıca ülkemizde toplam 92 milyon 732 bin hektar OSB alanı bulunmaktadır. Kişi başına düşen OSB alanı ise 11.77 metrekare” dedi.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 37
OSB
Kayseri’ye yeni bir uluslararası fuar ve
kongre merkezi geliyor…
K
Kayseri’de yıllar önce yapılan, ancak günümüz ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak olan bir fuar alanının bulunduğunu belirten Kayseri OSB Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan, gelen talepler, yapılan
ayserili sanayicilerin dünya ticaret arenasında daha fazla büyümesine ve paylarının artmasına yönelik çalışmalara öncülük eden, bu kapsamda sanayicilerin tüm ekonomik gelişimini destekleyen Kayseri OSB ve OSB’nin Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan bu ayki dosya konuklarımızdan biri… Edindiğimiz ilk bilgilere göre Kayseri OSB içerisinde, uluslararası fuar ve kongre merkezi için hummalı bir çalışma olduğu. OSB’ye ve ülkemize katkılar sağlayacak “Kayseri Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi” çalışması hakkında Kayseri OSB Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan’ın açıklamaları ise şu şekilde; “Bilindiği üzere günümüzde sadece kaliteli mal üretip pazara sürmek, satış yapabilmek için yeterli değildir. Doğru yerde, doğru zamanda ve doğru bir organizasyonla katılımcılarla iletişim kurabilmek önemlidir. Bu anlayıştan hareketle; fuarların tüm sektörlerin gelişimine katkı sağladığı da yadsınamaz bir gerçek. Yenilikleri ve teknolojiyi takip etmek, kendinizi geliştirmek, ileriye dönük çalışmalar için bir öngörüye sahip olmak anlamında olan fuarlar; üreticilerle müşterileri buluşturan önemli bir köprü olmakla beraber, bu sayede firmalara rakiplerini izleme şansı
anket sonuçları ve hazırlanan fizibilite etüdüne göre yeni bir fuar alanının inşasına karar verildiğini dile getirdi.
38 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
vermekte ve farklı kültürleri de buluşturarak, ülke tanıtımına sayısız katkılar sağlamaktadır. Şehrimizde yıllar önce yapılan, ancak günümüz ihtiyaçlarına cevap vermekten çok uzak olan bir fuar alanı bulunmaktadır. Sanayicilerimizden gelen yoğun talepler, ilimizdeki STK’lar, muhtelif sektörlerin yöneticileri ile yapılan anket sonuçlarına göre; bölgemiz içerisinde bir fuar ve kongre merkezi kurulmasının elzem olduğu ve bu konuda hem fikir olunduğu; ORAN Kalkınma Ajansı’nın desteği ile hazırlanan fizibilite etüdüne göre, Kayseri’de yeni bir fuar alanı yatırımına ihtiyaç olduğuna, bu yatırımın başta bölgemize, ilimize ve civar illere büyük bir canlılık getireceğine dair ortak görüş bildirilmiş ve tespitler yapılmıştır. Bütün bu çalışmalar neticesinde; bölgemiz sınırları içerisinde 6. cadde üzerinde yer alan, geçmişte yeşil alan olan arazi, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından, sadece fuar alanı olarak kullanılması şartıyla, plan tadilatına konu edilmiş ve onaylanmıştır. Bu çerçevede; 150 bin metrekare arsa üzerine, 60 bin metrekare fuar alanı inşaatı yapılabilecektir.” Kayseri Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi için ilk etapta Kayseri Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü kendi imkanlarıyla 18 bin metrekarelik bir holün inşaatını başlatmış olmakla birlikte, söz konusu çalışmalara kesintisiz devam edileceği de verilen bilgiler arasındaydı.
OSB
“OSB’ler geleceğin Türkiye’sinin ekonomi modelinin şekilleneceği yerlerdir” OSB’lerin Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kamusal yatırım olarak görülmeye, bu çerçevede KOBİ’lerin geliştirilmesine ve sanayinin dengeli dağılımına hizmet edecek en önemli enstrüman olarak kullanılmaya başlandığını söyleyen OSBDER Yönetim Kurulu Başkanı Vahit Yıldırım, 1960’lı yıllarda Planlı Kalkınma dönemiyle birlikte sanayi sektörünün geliştirilmesinin
40 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
en önemli politika alanlarından biri olarak görüldüğünü, bu hedefler doğrultusunda ülkede sanayinin geliştirilmesi amacıyla uygulamaya konulan pek çok teşvik tedbirinden biri olan OSB uygulamalarına ilk olarak 1962 yılında Bursa’da bir OSB kurulmasıyla adım atıldığını belirtti. “Organize sanayi bölgeleri, ilk başlarda bir sanayi politikasından çok, kentleşme politikası aracı
olarak kullanılmaktaydı” açıklamasını yapan Yıldırım, “Daha sonra, ülkedeki sanayi yatırımlarının hızlanarak artması ve özel sektörün gelişmesiyle beraber, OSB’ler Türkiye sanayi faaliyetlerinin gelişmesinde ve ülkenin değişik bölgelerine yayılmasında önemli bir rol oynadı” dedi.
316 OSB’DE VE 51 BİN İŞLETMEDE 1 MİLYON 738 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLANIYOR Türkiye’de bugün 316 OSB bulunduğunu belirten Yıldırım, “OSB’lerdeki 51 bin işletmede 1 milyon 738 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır. OSB’lerimiz tam doluluğa ulaştığında istihdam rakamı çok daha yukarılara çıkacak” dedi. “Global ve ulusal ekonomilerin son yıllarda peşi sıra yaşadığı şoklar, krizler ortadadır. Özellikle 2008 yılı sonrası dünya ekonomisinde baş gösteren yavaşlama eğilimi para politikalarında yapılan her türlü strateji değişimine rağmen bir türlü atlatılamadı” açıklamasını yapan Yıldırım, oysa artan nüfus ile birlikte artan ve değişen ihtiyaçlardan dolayı dünya ekonomisinin de istikrarlı büyümek zorunda olduğunu belirtti. Bu büyümeyi sağlayacak temel unsurun, üretim ve istihdam yaratacak bir ekonomi modelinin olduğunu söyleyen Yıldırım, “Bu modelde üretim ve istihdam şartları elverişli, temel girdi maliyetleri makul, lojistik avantajlara sahip, özel teşvik mekanizmaları ile desteklenen, kent ve sanayi barışını sağlayan, çevreye duyarlı alanlarda sanayi yapılanmasının sağlanması çok önemli bir hal almıştır” dedi. “Ülkemizdeki Organize Sanayi Bölgeleri’nin yapılanmasına baktığımızda da; OSB’ler, kentleşme,
OSB
sanayileşme ve çevre ilişkilerini düzenleyerek şehirlerin planlı gelişmesine katkı sağlamakta; yatırımcılar için ‘tek durak ofis’ işlevi görmektedir” diyen Yıldırım, KOBİ’lerin gelişmesi ve sanayi politikalarının uygulanması ve kümelenme çalışmaları açısından uygun ortam sağlayan bölgesel kalkınma politikaları için OSB’lerin en uygun araç olduğunu belirtti. Sanayinin ülkenin az gelişmiş bölgelerinde yaygınlaşmasının sağlanması için OSB’ler önemli bir kamusal politika uygulama aracıdır” ifadesinde bulunan Yıldırım, “OSB’ler, yatırımcıya alt yapısı tamamlanmış ucuz sanayi parseli sunan planlı bir sanayileşme modelidir. OSB’ler, ülkemizin kalkınmasında ve bölgelerarası gelişmişlik farkının azaltılmasında, katma değer yaratılmasında, istihdam ve ihracat artışında önemli bir yer tutar. OSB’ler, işletme işbirlikleri veya OSB tarafından kurulacak Ar-Ge ve yenilikçilik merkezleri için en uygun ortamlardır. OSB’ler, yatırımcıya altyapısı tamamlanmış ucuz sanayi parseli sunar. Sanayinin OSB’lerde yapılaşması verimli tarım topraklarının ve su havzalarının korunmasını sağlamaktadır. OSB’ler, devlet gözetiminde ve denetiminde, sanayicilerin, OSB tüzel kişiliği aracılığıyla kendilerini yönetebilmelerine olanak tanımaktadır. OSB’ler, bölge sanayicisinin ihtiyaç duyduğu çeşitli hizmet ve mal alımları için sinerji kaynağıdır” dedi.
OSB’LERİN GELİŞMESİ İÇİN ŞART OLAN BAZI KONULARDAKİ EKSİKLER DEVAM EDİYOR Türkiye’nin 1962 yılında çıktığı OSB’ler yolculuğunda aksamaların, yanlış karar ve yanlış uygulamaların, yanılmaların olduğunu söyleyen Yıldırım, “Ancak, Türkiye ortaya çıkardığı OSB modelinin üretim ve istihdam odaklı ekonomi
modelinin yeşerip, ürün vereceği en verimli alanlar olduğunu görmüştür” dedi. “Her yaşayan organizasyonda olduğu gibi OSB’ler de değişen ve gelişen sosyo-ekonomik yapıya ve yaşanan ulusal ve uluslararası rekabet ortamına göre yenilenme ihtiyacı içindedir. Bugün OSB’ler yüklendikleri misyonla ülkemizin üretim, istihdam, ithalat, ihracat, Ar-Ge ve inovasyon, mesleki ve teknik eğitim, çevre, sosyal sorumluluk gibi büyük önem taşıyan alanlarda, ciddi bir yapılanma ve faaliyet içindedirler” açıklamasını yapan Yıldırım, Kamunun ve yatırımcıların yanı sıra toplumun da OSB’lere bakış açısı ve algısı değişmekte, bu değişimde beklentileri ve sorumlulukları artırmaktadır. Bu nedenle OSB’lerin yaşayan ve öğrenen organizasyonlar olması, kendi gelişimi ile toplumun temel işlevlerindeki gelişime katkı vermesi daha da büyük önem taşımaktadır. Bugün OSB’lerin içinde olmayı sadece daha ucuz ve kaliteli üretim girdilerini temin etmek şeklinde basite indirgemek mümkün değildir. OSB’lerimiz ülkemizi geleceğe taşıyacak eko-
nomik modelin en önemli işlevsel parçalarından biridir. Bu vizyona uygun ortamın ve olanakların yaratılması ve istikrar içinde devamı içinde ihtiyaç duyulan destek ve teşvikler sağlanmalı, iş ve yatırım ortamının gelişmesi için OSB’lerin tabi olduğu mevzuat ve kurallar, OSB’leri geleceğe taşımaya imkan vermelidir” dedi. Son yıllarda hükümetin ve başta Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere ilgili Bakanlıkların OSB’leri geleceğe taşımak yönündeki gayretlerini gördüklerini ve takdirle karşıladıklarını belirten Yıldırım, “Ancak, yine de OSB’lerin gelişmesi için şart olan bazı konularda eksiklerimiz devam etmektedir. 1 Temmuz 2017’de yayınlanarak yürürlüğe giren Üretim Reform Paketi öncesinde Bakanlığımızın gerek OSB’lerimiz ile gerekse Organize Sanayi Bölgeleri Derneği’miz (OSBDER) ile içine girdiği iletişim ve koordinasyonun bundan böyle de devam ederek, OSB’lerimizi geleceğe taşıma vizyonuna katkı vermesini diliyoruz. OSB’lerimiz bunu hak ediyor” diyerek sözlerine son verdi.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 41
OSB
Üreten güç OSB’lere Türkiye ekonomisinde önemli görevler düşüyor
“Ekonomik yapının gelişmesinin ancak planlı bir ekonominin hayata geçirilmesi ile mümkün olacağı kanaatindeyim” açıklamasını yapan Kütahya Gediz OSB Başkanı İbrahim
OSB’lerin ekonomiye katkılarından bahseder misiniz? Organize Sanayi Bölgeleri, sanayinin uygun görülen alanlarda yapılmasını sağlamak, kentleşmeyi yönlendirmek, çevre sorunlarını önlemek, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, imalat sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yer-
Başol, OSB’lerin daha düzenli bir ekonomik yapının, sanayileşme ve üretim sürecinin oluşturulması açısından oldukça uygun alanlar olduğunun altını çizdi.
42 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
leştirilmelerini ve geliştirilmelerini sağlamak amacıyla, sınırları tasdikli parçaların gerekli alt yapı hizmetleri ve ihtiyaca göre tayin edilecek sosyal tesisler ve teknoparklar ile donatılıp, planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve 4562 Sayılı Kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgesi olarak ifade edilmektedir. Türkiye’de Bursa ile başlayan OSB süreci, gelinen noktada hemen hemen her ilde bir ya da birkaç OSB ve ilçelerde, düzenli bir yapıya büründüğü görülmektedir. OSB’lerinin kuruluş ve daha sonraki yapılanma süreçlerine bakıldığında yatırımların hareketlenmesinde, istihdamın artırılmasında, yerel ve bölgesel kalkın-
manın sağlanmasında, düzenli sanayileşme ve kentleşmeye geçilmesinde, çok önemli görevler üstlendiği açıkça görülmektedir. OSB’lerin kurulmuş oldukları bölgelerin sadece ekonomik yapılarına olumlu katkısı dışında, sosyal yapının da gelişmesine katkı sundukları görülmektedir. Bir ülkenin gelişmişlik göstergelerinin başında ekonomik gelişmişlik gelmektedir. Ekonomik yapının gelişmesinin de ancak planlı bir ekonominin hayata geçirilmesi ile mümkün olacağı kanaatindeyim. OSB’lerin de daha düzenli bir ekonomik yapının, sanayileşme ve üretim sürecinin oluşturulması açısından oldukça uygun alanlar olduğu aşikardır. Özellikle ekonomik kalkınmada sürekliliğin sağlanması
OSB
sosyal altyapısı tamamlanmış fabrika arsalarının maliyet bedeli üzerinden ve uzun vadeli olarak sanayicimize sunulmasıdır. Sanayi kuruluşları OSB’lerde yer alarak; OSB’lerde Yatırım Teşvik Belgesi ile sağlanan
için OSB’lere çok ciddi görevler düşmektedir. OSB ile ilgili sürece bakıldığında gelişen ekonomilerde ekonomik kalkınmanın başlamasında ve sürekliliğinin sağlanmasında OSB’lerin rolü çok fazladır. Kütahya’nın Gediz ilçesinde 1997 yılında kurulan Gediz Organize Sanayi Bölgemizde üretim yapan firmalarımız; ilçe ekonomisinde, istihdamın artırılmasında ve sosyal yapının gelişmesinde önemli bir rol almışlardır. Türk ekonomisi içerisinde OSB’lerin yeri ve önemi nedir? Türkiye’nin üreten gücü organize sanayi bölgeleri
44 •
uygulaması ile Türkiye’de yıllardır iş yapmanın önündeki engellerin kaldırılmasında, sanayi yatırımların yapılmasında ve işletmelerin verimliliklerinin artırılmasında kritik bir görevi üstlenmektedir. Türkiye’de ilk OSB’nin faaliyete geçtiği 1962 yılından bu yana 300’e yakın OSB kuruldu. Türkiye’nin üreten gücü organize sanayi bölgelerine Türkiye ekonomisinde çok önemli bir görev düştüğünün farkındayız. Sizce sanayi kuruluşlarının OSB çatısı altında yer almasının avantajları nelerdir? OSB’lerin sağladığı temel avantaj, her türlü fiziki ve
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
yatırım avantajlarından, OSB’lere verilen bazı muhtelif muafiyetler ve indirimlerden, OSB’lerde yatırım yapanlara teşvik kapsamında verilen bedelsiz arsa veya indirimli yer tahsisinden yararlanabilmektedir.
Son olarak 2017’ye yönelik hedeflerinizi alabilir miyiz? 2017 yılının Haziran ayında yönetimi devralarak, Yönetim Kurulu olarak OSB’mizde hali hazırda 10 adet boş durumda olan parselimizi sanayicilerimize tahsis etmek için var gücümüz ile çalışıyor, 2017 yılı bitmeden Gediz OSB Atıksu Arıtma Tesisi’nin temelini atmayı hedefliyoruz.
OSB’nizde kaç firma yer alıyor ve bu firmalarda kaç kişi istihdam ediliyor? Gediz Organize Sanayi Bölgemizde 36 adet parselimizin 26 adeti, 26 firmaya tahsis edildi ve bunlardan 21 tanesi İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatı’nı alarak üretime başladı. Üretimdeki 21 firmalarımızda 900 kişi istihdam edilmekte.
OSB’niz içerisinde proje kapsamında olan parseller var mı? OSB’ye dair yeni yatırımlar söz konusu olacak mı? Gediz Organize Sanayi Bölgemizde 3 firmamız proje aşamasında, 2 firmamız ise inşaat aşamasındalar. Gediz Organize Sanayi Bölgesi olarak , “GEDİZ’DE YAŞANABİLİR ÇEVRE İÇİN” Gediz OSB Atıksu Arıtma Tesisini yapmayı planlıyoruz.
OSB
Düzenli sanayileşme OSB’ler ile mümkün oluyor
OSB’lerin ekonomik kalkınmanın ve sürekliliğin sağlanmasında önemli bir rolü olduğunu söyleyen Antalya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, OSB’ye dair yeni yatırımlarından da söz etti.
46 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
OSB
O
SB’lerin ekonomiye katkılarından bahseder misiniz? Türk ekonomisi içerisinde OSB’lerin yeri ve önemi nedir? Organize sanayi bölgeleri istihdamın ve yatırımların artırılmasında, yerel ve bölgesel kalkınmayla birlikte düzenli sanayileşme ve kentleşmenin sağlanmasında çok önemli görevler üstlenmiştir. Ülkemizde ekonomik kalkınmanın başlamasında ve sürekliliğinin sağlanmasında OSB’lerin rolü yadsınamaz. OSB’ler hem çevrenin korunması hem de verimlilik açısından bir ekonomide olması gereken en önemli enstrümanlardır. Firmalarımızın gelişmesi, büyümesi, rekabet edebilirliğinin artması ve ulusal değerlerin oluşturulmasında OSB’ler en uygun ortamlardır. Sizce sanayi kuruluşlarının OSB çatısı altında yer almasının avantajları nelerdir? Sanayi kuruluşlarının enerji ve su gibi sabit tüketim kalemlerinin maliyetleri düşer, yatırım ve üretim giderleri minimize edilir. Girdi maliyetlerini direkt olarak düşürmüş olan firmalar, hizmet verdikleri pazarda daha iyi rekabet edebilir hale gelir. Kümelenmiş bir yapının içerisinde yer aldıkları için gereksinimini duydukları ürün ve hizmetlere daha kolay ve daha az maliyetle erişebilirler. Tek durak ofis anlayışının pratiğe döküldüğü bir ortamda olmanın avantajıyla, devletin sağlamış olduğu destek ve teşviklerden daha fazla yararlanabilirler. Kısacası planlı, organize olmuş, güçlü bir yapının içinde olmak firmalarımıza daha hızlı büyüme, daha çok yatırım ve karlılık olarak geri dönecektir. OSB’nizde kaç firma yer alıyor ve bu firmalarda kaç kişi istihdam ediliyor? Bölgemizde bulunan 328 sanayi parselinin tamamı doludur. Şu an
33 parsel proje, 36 parsel ise inşaat aşamasındadır. Geri kalan parsellerin tamamında üretim aralıksız sürmektedir. Antalya Organize Sanayi Bölgesi bünyesindeki 13 bini aşkın iş gücü, daha gelişmiş bir toplum ve daha güçlü bir Türkiye için çalışmaktadır. Peki, OSB’nizin ülke ekonomisindeki büyüklüğü nedir, sağlamış olduğu yıllık cirodan bahseder misiniz? Tamamlanmış, mükemmel alt yapısı ve sahip olduğu nitelikleri ile yerli ve yabancı yatırımcılar için bir cazibe merkezi olan Antalya Organize Sanayi Bölgesinin ticaret hacmi 8 milyar TL’ye, ihracatı ise 500 milyon doları geçmiştir. Bölgeye bugüne kadar yapılan yatırımların toplamı ise 200 milyon dolar seviyesindedir. Ekonomimize katkısı her geçen gün artan Antalya Organize Sanayi Bölgesi yatırım, istihdam, üretim rakamları, ucuz altyapı hizmetleri ve çevreci özellikleri ile Türkiye’nin en iyi ilk 5 bölgesinden birisidir.
OSB’niz içerisinde proje kapsamında olan parseller var mı? OSB’ye dair yeni yatırımlar söz konusu olacak mı? Şu anki en önemli yatırımımız bölgemizi bir bilim ve teknoloji yuvasına dönüştürmek üzerinedir. Hiç olmayanı Antalya’ya ve Türkiye’ye kazandırmak amacıyla projelendirdiğimiz teknoloji geliştirme bölgesinin kurulum sürecinde sona gelindi. Çok kısa bir süre içerisinde 55 bin metrekarelik alanda inşasına başlayacağımız yapı içinde teknoloji transfer ofisi, start-up’lar, bunları destekleyen kuluçka merkezleri, tasarım ofisleri, ticarileştirme ve eşleştirme merkezi, fon yönetim birimi ve endüstriyel laboratuvarlar olacak. Bölgemize en uygun dal olan bioteknolojiyi de uzmanlaşmış dal olarak şehrimize getirmek istiyoruz. Çünkü bioteknoloji, gelecekte çok önemli yer tutacak, cari açığımıza çözüm olacak, yenilikçi bir daldır. OSB’deki 8 ana sektör için en uygun bilim dalı bioteknolojidir. Bioteknoloji doğayla barışık, tam Antalya’ya uygun yeşil bir daldır. Bizim tek bir hedefimiz var, bu hedefle yola çıkıyoruz. Bu hedefin adı üretimde ve sanayide tam bağımsız Türkiye’dir. Tam bağımsız Türkiye için cari açığın önlenmesinin yolu da bilim ve Ar-Ge’dir. Biz katma değeri yüksek bir teknoloji bölgesi yaratacağız.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 47
FİNANS
KOBİ bankacılığında “Hizmette Sınır Yoktur” yaklaşımıyla hareket eden Yapı
KOBİ’lere hizmette sınır yok
Kredi, KOBİ’ler için değer yaratmak ve KOBİ’lerin sürdürülebilir gelişmelerini desteklemek amacıyla çalışmalar gerçekleştirmeye devam ediyor.
Müşteri kitlesinin birbirinden farklı ihtiyaçlarına göre ürünlerini şekillendiren banka, hizmetleri ve segment bazlı servis modeli sayesinde KOBİ bankacılığı alanında öncü bir rol üstleniyor. Bankanın hedefi, KOBİ’lere sağladığı finansal desteği artırarak, hem firmalara hem de faaliyet gösterdikleri sektörlere en iyi şekilde katkı sağlamak. Bu kapsamda KOBİ bankacılığında sektörlere özel çözümler oluşturmak Yapı Kredi’nin önceliklerinden biri. Geçtiğimiz yıl imalat sektöründeki KOBİ’lere özel olarak hayata geçirdiği İmalat Destek Programı kapsamında Yapı Kredi; metal ürünleri, makine teçhizatı, plastik, mobilya ve farklı imalat sanayi alt sektörlerinde faaliyet gösteren firmalara pek çok imkan sunuyor. Fuarların yeni müşterilere ulaşmak ya da pazarını genişletmek isteyen firmalar için çok önemli olduğundan hareketle, Fuar ve Sergi Katılım Destek Kredisi ile Yap Kredi firmalarının tanıtım çalışmalarına destek olan banka, KOBİ’lerine sunduğu Ofis ve Ekipman Kredisi ile temel ofis ihtiyaçlarının giderilmesini sağlıyor ve Araç ve Filo Kredisi ile de ticari araç alımlarında firmalara yardımcı oluyor. Kısa dönemli projelerde doğacak personel ihtiyacı için de müşteriler Dönemsel Çalışan Finansmanı Kredi’sinden yararlanabiliyor. Ayrıca banka, yeni iş fikirlerinin hayata geçmesi, yeni ürünlerin geliştirilmesi ve üretimi sürecinde oluşabilecek finansman ihtiyacı için de Fikir Benim Kredisi’ni sunuyor.
YAPI KREDİ VE KGF İŞBİRLİĞİ KAPSAMINDA FİNANSMANA ERİŞİM GÜÇ DEĞİL! Yapı Kredi, KGF ile işbirliği kapsamında teminat eksikliği nedeniyle finansmana erişim güçlüğü çeken farklı
48 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
sektörlerdeki tüm KOBİ’lere de kredi ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunuyor. Kefalet desteğine, KGF koşullarını sağlayan KOBİ tanımına haiz tüm girişimciler, esnaflar, KOBİ’ler, tarımsal işletmeler, çiftçiler ve serbest meslek mensupları ile ihracatçı firmalar başvurabilirler. İşletme sermayesi ihtiyacını finanse etmek, Ar-Ge yatırımlarıyla rekabet gücünü artırmak, yeni iş kurmak, işyerini taşımak gibi farklı ihtiyaçları için işletmeler, Yapı Kredi aracılığıyla KGF teminatına başvurabilir ve ihtiyacı olan finansmana rahatlıkla ulaşabilirler.
YAPI KREDİ’DEN KOBİ’LERE SUNULAN FİNANSMAN DIŞI OLANAKLAR Yapı Kredi’nin Çam ve Sedir paketleriyle yoğun ve orta yoğunlukta bankacılık işlemlerine sahip KOBİ’ler, internet ve telefon bankacılığında ücretsiz EFT ve havale, hesap işletim ücreti muafiyeti, nakit destek kredisinde özel fiyatlama, üye iş yeri aidatı muafiyeti gibi çeşitli avantajlardan yararlanıyor. İşlem yoğunluğu daha az olan müşteriler Defne, turizm sektöründe faaliyet gösteren müşteriler Palmiye ve tarım sektöründeki müşteriler ise Nar paketlerimizle farklı avantajlardan yararlanıyor. İşletmelere bankacılık ihtiyaçlarının yanı sıra dış ticaret işlemlerinde de destek veren Yapı Kredi, bu kapsamda dış ticaret yapan KOBİ’lere özel “Sedir Dış Ticaret” paketlerini hayata geçirdi. Banka Sedir Dış Ticaret paketlerini yapılan işlem yoğunluğuna göre mini ve maksi seçenekleriyle sunuyor. Dış ticaret odaklı bu paketler firmalara ithalat ve ihracat işlemlerinden doğan farklı masraf ve komisyonlarda önemli avantaj ve muafiyetler sağlıyor. Firmaların bir yıl boyunca yalnızca tek bir ücret ödeyerek bankacılık ve dış ticaret işlemlerini gerçekleştirmelerine imkan tanıyor.
FİNANS
Akbank her konuda,
her an KOBI’lerin yanında ortalama ciro bilgilerine ulaşarak, rekabette nerede olduklarını da görebiliyorlar” dedi.
“DİJİTAL DÖNÜŞÜMDE DE KOBI’LERİMİZİN YANINDAYIZ” “Mobil bankacılık tüm dünyada ve ülkemizde mobil teknolojilerinin hızlı gelişimi ve oluşan talep nedeniyle çok hızlı büyüyor. Akbank olarak mobil kullanımında liderlik hedefliyoruz ve bunun için çalışmalarımıza kesintisiz devam ediyoruz” açıklamasında bulunan Akbank KOBİ Bankacılığı’ndan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, “Bizim için KOBİ’lerimiz çok önemli… ‘KOBİ’ler Türkiye’nin, Akbank KOBİ’lerin Gücüdür’ felsefesiyle hareket ediyoruz. Buradan yola çıkarak, KOBİ’lere verdiğimiz finansman ve danışmanlık desteklerinin yanında, onların gelişen teknolojiye ayak uydurabilmelerine de yardımcı oluyoruz. Biliyoruz ki, KOBİ’lerin dijitalleşmesi, işlerini daha verimli yapabilme, müşteri taleplerini karşılama, maliyetlerini azaltma ve işletmelerinin sürdürülebilir olması açısından önemli” dedi ve sözlerine devam etti: “Kobi’lerimiz için dijital dönüşüm hedefliyoruz. Bu anlayışla Vodafone Türkiye ile 1 milyonu aşkın KOBİ’nin Dijital Dönüşüm’de yerini alması için güçlerimizi birleştirdik. İşbirliğimiz kapsamında Vodafone’un www.yarinahazirim.com sitesi üzerinden tüm işletmelere sunduğu Dijitalleşme Endeksi’nin özel bir uyarlamasını KOBİ’lere sunduk. Bunun yanı sıra yine Vodafone ile birlikte ‘CODE: KOBİ; KOBİ’ler için büyümenin dijital kodları’ başlıklı Hackathon’u düzenledik” dedi.
AKBANK’TAN KOBI’LERE DİREKT İŞİM “Akbank Direkt İşim uygulaması ile KOBİ’ler nakit akışlarını kolaylıkla takip edebiliyor ve hesaplarına ait gelir ve giderlerini izleyebi-
50 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
“KOBI’LER DİJİTAL KANALLARIMIZDAN TİCARİ KREDİ KULLANABİLİYOR, POS BAŞVURUSU YAPABİLİYOR” Dijital dünyanın hızla gelişmesinin, KOBİ’lerin en temel bankacılık ihtiyacı olan kredilerin de dijital kanallardan kullandırılmasını sağladığını dile getiren Oğuz, “KOBİ’lerimiz kredi limitleri dahilinde ticari kredilerini kolay ve hızlı bir şekilde, uygun faiz oranları ile Akbank Direkt’ten kullanabiliyorlar. Bunun için tek yapmaları gereken Akbank Direkt Mobil uygulamasına sahip olmaları” dedi. liyorlar” diyen Oğuz, “Uygulama gelir ve giderler için gelecek dönem tahmini bakiye hesaplama özelliği de taşıyor. Ayrıca gerçekleşmemiş ödemelere ilişkin uyarı ile bilgilendirme gibi başka birçok avantajı sunuyor” dedi.
“AKBANK ÜYE İŞYERLERİ KENDİ SEKTÖRLERİNDEKİ REKABETİ İZLEYEBİLİYOR” “Akbank POS sahibi KOBİ’ler çalışma koşulları, günlük ciro gerçekleşmeleri, günsonu raporları ve kampanyalar hakkında tüm bilgilere Akbank İŞİM uygulamasından erişebiliyor, bir nevi kendi işlerini kendileri görebiliyorlar” ifadesinde bulunan Oğuz, “Bunun ötesinde Akbank Üye İşyerleri bulunduğu lokasyon ve sektörlerine göre kendisiyle aynı sektörde faaliyet gösteren diğer üye işyerlerine ait
AKBANK DİREKT KURUMSAL UYGULAMASI HER ZAMAN YANINIZDA! Akbank Direkt Kurumsal Mobil Uygulaması ile KOBİ’lerin çalışanlarının maaş ödemelerini veya toplu ödemelerini hızlı ve kolayca gerçekleştirebildiklerini belirten Oğuz, ayrıca Akbank’ın dış ticaret müşterilerinin ithalat ödemesi işlemlerini artık Akbank Direkt Kurumsal İnternet üzerinden de yapabildiğini ve buna ilave olarak, ithalat ödeme fonksiyonu üzerinden Peşin ve Mal Mukabili ithalat transfer işlemlerini de gerçekleştirebildiklerini dile getirdi.
“KOBI’LERİMİZİN HAYATLARINI KOLAYLAŞTIRACAK FINTECH’LERİ MERCEK ALTINA ALDIK” KOBİ’lerin ihtiyaçlarına yönelik, verimliliklerini artıracak dijital uy-
FİNANS
gulamalar geliştiren Fintech’lerle çözüm ortaklığı geliştirmeyi hedeflediklerini belirten Oğuz, “KOBİ’lerimize artı değer katacak çözümler sunan Fintech’lerle kuracağımız çözüm ortaklıkları ile ülkemizde Fintech ekosisteminin büyümesine öncülük etmek istiyoruz. Bu alandaki ilk işbirliğimizi bulut tabanlı ön muhasebe programı Paraşüt ile gerçekleştirdik” dedi ve sözlerine devam etti: “Müşterilerimizin işlerini yönetirken muhasebe ve finans yönetimi dışında da her gün gerçekleştirdikleri birçok operasyon var. Bu nedenle önümüzdeki dönemde de KOBİ’lerimizin insan kaynakları yönetimi, ödemelerin tahsilatı, pazarlama ve CRM gibi konulardaki günlük operasyonlarını kolaylaştıracak, rekabette öne çıkmalarını sağlayacak uygulamalardan oluşan bir ekosistem yaratmayı hedefliyoruz. Bu sayede dijital dönüşüme uyumlu bir şekilde KOBİ’lerimizin verimliliklerini artırmayı amaçlıyoruz.”
“MÜŞTERİLERİMİZ KADAR ÇALIŞANLARIMZI DA DİJİTALLEŞTİRİYORUZ” “Müşterilerimiz kadar çalışanlarımızın da dijitalleşmesi için imkanlarımızı seferber ettik” açıklamasında bulunan Oğuz, “Geliştirdiğimiz banka çalışanlarının kullanımına yönelik mobil uygulamalarla çalışanlarımızın müşteri ziyaretlerinde müşterilerimizin bilgilerine mobil cihazlardan erişebilmesini sağlıyoruz. Müşteri İlişkileri Yöneticilerimiz, müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun bir şekilde kredi kartından POS’a, fatura ödeme ve vergi talimatından banka kartına kadar 12 farklı ürünü müşterilerimize sunarak, ürün satışını anında gerçekleştiriyorlar” dedi.
“KOBI’LER ÖNCELİĞİMİZ, KOBİ’LERİN TERCİHİYİZ” “KOBİ’ler, deniyle her hazır birer yorlar. Her
dinamik yapıları nean bir atılım yapmaya işletme olarak çalışıKOBİ, yakaladığı fır-
satları anında değerlendirip, bir kademe daha büyüme yoluna gidiyor. Bu fırsatlar da çoğunlukla finansman ihtiyacı doğuruyor; biz de, KOBİ’lerin bu ihtiyaçlarına anında karşılık veriyoruz” diyen Oğuz, “KOBİ’lerin içinde önemli bir paya sahip olan esnafa yönelik çalışmalarımızı ‘Akbank’tan Esnaf Kardeşliği’ altında sürdürüyoruz. Esnafımıza ihtiyaç duydukları finansman için rahatça geri ödeme imkanı sağlayan ‘Olduğunda Öde Kredisi’ ile başlayan çalışmalarımıza ‘Gönlüne Göre Öde Esnafım, Üye İşyeri Kampanyaları, Siftah Biriktiren Hesap, Eko POS Tarifeleri ve Kuruşun Değerini Bilen Tarifeler’ ile devam ettik. Esnaf ve sanatkarlarımızın üst kuruluşu TESK ile de bir işbirliği anlaşması imzaladık” dedi.
“KOBI’LER E-FATURA İLE FATURA İŞLEMLERİNİ KOLAYCA YAPABİLİYOR” E-Faturanın ticaret hayatında elektronik dönüşümün en önemli adımlarından biri olduğunu belirten Oğuz, “E-fatura sunduğu operasyonel kolaylıklar, fatura kabul süreçlerinin hızlanması, postalama ve evrak maliyetlerinin azalması gibi birçok faydayı da beraberinde getiriyor. Akbank olarak güçlü teknolojik altyapımız ile bu konuda da KOBİ’lerimize destek oluyoruz. KOBİ’ler, E-Fatura uygulaması ile fatura alma ve gönderme, saklama ve raporlama işlerini kolaylıkla yapabiliyor, aynı uygulama ile kabul ettikleri faturaların ödemelerini de tek tıkla gerçekleştirebiliyorlar” dedi.
“AİLE ŞİRKETLERİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE KURUMSALLAŞMAYA AKADEMİK EĞİTİM İLE YÜRÜYOR” Şirket sahibi ya da şirkette çalışan aile üyelerine yönelik de Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi EDU işbirliğiyle bir program hazırladıklarını söyleyen Oğuz, “Akbank Aile Şirketleri Akademisi” ile firmaların rekabet gücünü artırma ve sağlıklı büyümelerini sağlama, sürdürülebilirlik ve kurumsallaşma çalışmalarına destek olmayı hedeflediklerini dile getirdi.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 51
FİNANS
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE
KOBİ’LERE
ODAKLANMAK VE
BÜYÜMEK İSTİYORUZ NAKİT AKIŞINDA RAHATLAMA
“Albaraka Türk Katılım Bankası olarak, KOBİ’lere yönelik çalıştığımız birçok alan bulunmakla birlikte, finansman ihtiyaçlarına ve isteklerine yönelik özel ürünler geliştirmekteyiz” açıklamasında bulunan Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, “Bildiğiniz üzere KGF vasıtasıyla Hazine’nin verdiği destek ciddi talep gördü. Albaraka olarak verdiğimiz KGF destekli finansman hizmetlerinde ciddi bir başarı elde ettik ve önemli rakamlara ulaştık. KGF kredilerinin dışında dış ticaret ürün paketlerimiz, leasing ve DBS, en çok tercih edilen ürünlerimiz arasında yer alıyor” dedi.
52 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
KOBİ’lere özel hizmetler sunarak ihtiyaçlarını karşıladıklarını dile getiren Utku, “Reel sektöre destek olmayı misyon edinen bir banka olarak KOBİ’lerin hem ülkemiz hem de bankamız için büyük potansiyeller barındırdığına inanıyoruz. Ülke geleceğinde önemli rol üstleneceklerine inandığımız KOBİ’lerimiz ile işbirliğinde olmayı bankamız açısından da faydalı buluyoruz. Bunun nedeni, ana stratejilerimizden biri olan daha geniş kitlelere ulaşma noktasında KOBİ’lerin oluşturacağı fırsattır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde KOBİ’lere odaklanmak ve büyümek istiyoruz. Bu hedef doğrultusunda KOBİ’lere özel hizmet modeli konusunda çalışmalarımız bulunmaktadır. KOBİ’lerin ihtiyaç duyduğu finansmanları sağlamak için Ar-Ge faaliyetlerimiz de devam etmekte. Ayrıca bağlı bulunduğumuz Albaraka Banking Group’un faaliyet gösterdiği 10’dan fazla ülkede KOBİ’lerimizin ticari faaliyette bulunabilmesi için destekler sunuyoruz” dedi.
KGF’DE YAKLAŞIK 2 MİLYAR TL DÜZEYİNDE FİNANSMAN İŞLEMİ KGF kapsamında KOBİ’lere sunulan kredi desteğine yönelik bilgiler veren Uyan, “PGS protokolü beraberinde çok fazla değişiklik getirdi.
FİNANSMAN DIŞINDA İHTİYACA YÖNELİK BİRÇOK ÜRÜN VE HİZMET ALBARAKA’DA “KOBİ’lere yönelik sunduğumuz finansman ürünleri kadar finansman dışında da ihtiyaca yönelik birçok ürün ve hizmet sunmaktayız” açıklamasında bulunan Uyan, “Vadeli mal alan müşterilerimize sunduğumuz Bayi Kart, banka hesap hareketlerinin muhasebe sistemine aktarılmasını sağlayan Muhasebe Entegrasyonu, çok sayıda yabancı para transferi işlemi olan müşterilerin tek dosya ile işlemlerinin kolayca gerçekleştirilmesi için geliştirilmiş bir ürün olan ‘Toplu Döviz Transferi’ örnek verebileceğimiz ürünler arasındadır” dedi ve sözlerine devam etti: “İhracatçı KOBİ’lerin ihtiyaçlarına özel bir ilgi gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu kapsamda bağlı bulunduğumuz Albaraka Bankacılık Grubu’nun hizmet verdiği diğer ülkelerle iş ilişkisi kurmak ve geliştirmek isteyen müşterilerimize önemli bilgilendirmeler sunuyoruz. Yine buna benzer olmak üzere, KOBİ’lerin dış ticaret işlemleri ile ilgili bilgileri edinebileceği ‘Alo Dış Ticaret Hattı’ ile danışmanlık hizmetinde bulunmaktayız. Ayrıca KOBİ’lerimizin ihtiyaçlarına göre oluşturduğumuz ‘KOBİ Destek’ paketleri ile bu işletmelerimize avantajlar sunmaktayız.”
Bankamızın mevcut müşterilerine PGS sürecini ve getirdiği avantajları hızlı bir şekilde anlattık ve süreçten faydalanmalarını sağladık. Böylelikle PGS sistemini müşterisine sunan ilk bankalardan biri olduk ve KGF’de şu ana kadar yaklaşık 2 milyar TL düzeyinde finansman işlemi gerçekleştirdik” dedi.
FİNANS
“KOBİ’lere Hayat Deniz’de Güzel!” kredi ile de KOBİ’lerin ihtiyaçlarını gidermelerine destek olduklarını dile getiren Geler, esnaf ve KOBİ’lerin sıfır faizli bu program sayesinde hem çok avantajlı bir şekilde kredi kullanıp hem de ödemesiz dönem ve uzun vade süresi ile rahat bir şekilde ödemelerini yapabilme fırsatı bulduğunu belirtti.
“DenizBank olarak her zaman KOBİ’lerimizin yanlarında olup, yürüttüğümüz çalışmalar ile hayatlarına olumlu yönde temas etme gayretimizi sürdürmekteyiz” açıklamasında bulunan DenizBank KOBİ Bankacılığı Pazarlama Grup Müdürü Tayfur
KREDİ HACMİNDE KOBİ PAYI YÜZDE 19 İKEN, YÜZDE 21’E YÜKSELDİ
Geler, “KOBI’lerimize kredi tarafında mikro kredilerden yatırım kredilerine, dış ticaret kredilerinden altın kredilerine; ticari kart tarafında ise İşletme Kart gibi çok çeşitli ürün imkanları sunuyoruz” dedi.
‘Hızlı Kredi’ fırsatı ile esnafın, ihtiyaçlarına göre 80 bin TL’ye kadar ‘İşletme Kart’, ‘Taksitli Ticari Kredi’, ‘Ticari Kurtaran Hesap’, ‘DBS’ ve ‘Taşıt Tanıma Sistemi’ alternatiflerinin aynı anda yer aldığı tek bir limite bir başvuru ile sahip olma imkanının bulunduğunu belirten Geler, kredi talebinde bulunmak isteyenlerin SMS üzerinden kredi talebinde bulunabileceğini, ayrıca internet bankacılığı, DenizBank ATM’leri ve web… gibi kanallardan da hızlı ve kolayca başvuru yapılabileceğini belirtti.
“KOBİ’LERİMİZİN EN ÖNEMLİ DESTEKÇİLERİNDEN BİRİYİZ” “KOBİ’ler proje üreten kuruluşlar olmalarına karşın, işletme sermayelerinin olmaması ve banka kredilerine erişememeleri gibi sıkıntılar yaşamaktadır. Bu konuda KOBİ’lerimizin en önemli destekçilerinden birisi olan Kredi Garanti Fonu (KGF), teminat sıkıntısı çeken KOBİ’lere kefil olarak
54 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
onların finansmana erişimini kolaylaştırmaktadır” diyen Geler, “Bizler de KGF teminatlı kredilerde sektörün öncü bankalarından biri olarak, KGF kefaletlerinden yararlanmak isteyen KOBİ’lerimize bu konuda uzman kadrolarımız ile hizmet vermekteyiz. Nefes Kredisi’nden de bahsedecek olursak; bu proje ile TOBB’a bağlı oda ve borsalara üye olan KOBİ’lere, piyasa faiz oranlarının oldukça altında, yıllık yüzde 9,90 faiz oranıyla 150 bin TL’ye kadar 12 ay vadeli kredi olanağı sunduk. DenizBank olarak, bu projede yer alan iki bankadan biri olduk ve projede yer alan tek özel bankayız” dedi. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) desteği ile ilk yıl ödemesiz, ikinci yıldan itibaren 3 ayda bir ödemeli, toplam 3 yıl vadeli azami 50 bin TL’ye kadar faizsiz
“KOBİ Bankacılığı’nda, 1.4 milyon KOBİ’ye doğrudan sağladığımız finansal destekler ile son 3 yıldır sektörün üzerinde bir büyüme yakalayarak pazar payımızı artırdık” diyen Geler, “2015 yılı içerisinde DenizBank toplam kredi hacmi içerisindeki KOBİ payı yüzde 19 iken, 2017 yılı itibari ile bu oran yüzde 21’e yükseldi” dedi. “KOBİ ve esnafımıza sadece finansal çözümlerimizle değil, her noktada destek olmaya büyük önem veriyoruz” açıklamasını yapan Geler, “Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticileri Vakfı (TOSYÖV) ile Türkiye’nin 7 bölgesinde toplantı ve eğitimler düzenleyerek KOBİ’lerimizi desteklemeyi, onlara finansal olanakları anlatmayı sürdürüyoruz. Bugüne kadar birçok ilde KOBİ’lerimizin de yoğun olarak katılım sağladığı etkinliklerimizi düzenledik. Yine ülkemizde KOBİ’lerimiz ihracatın yüzde 56’sını yapıyor. DenizBank olarak, uluslararası ticarette güvenli bir şekilde büyümek isteyen KOBi’lerimize sunduğumuz ürünler ve hizmetler ile her zaman yanlarında oluyoruz” diyerek sözlerine son verdi.
FİNANS
İşletmenizi Türkiye Finans
ile geleceğe taşıyın!
“Ülkemiz ekonomisi içerisinde KOBİ’lerin önemini bilen ve bu konuda her dönem KOBİ’lere özel çözümler sunmaya gayret eden bir bankayız” diyen Türkiye Finans Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Murat Akşam, bankalarının toplam ticari finansman hacminin yüzde 50’sinin KOBİ finansmanlarından oluştuğunu belirtti.
K
OBİ’lere özel sunmuş olduğunuz kredi destekleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Şu an en revaçta olan ve KOBİ’ler tarafından tercih edilen kredi türü hangisi? Türkiye Finans olarak ülkemizin ekonomik büyümesine katkıda bulunmak amacıyla özellikle KOBİ niteliğindeki firmaların üretim ve yatırımlarını desteklemeye, nitelikli çözümlerimizi müşterilerimiz ile buluşturmaya büyük önem vermekteyiz. “Hazine Müsteşarlığı Destekli Kredi Garanti Fonu” kefalet imkanları, yatırım teşvik belgesi almış firmaların yatırım fonlamalarına yönelik kar payı desteği fırsatları ve KOBİ’lere sunulan KOSGEB kaynaklı finansman destekleri müşterilerimizin kullanımına sunduğumuz özel finansman çözümlerinden bazılarıdır. 2017 yılında KOBİ’lerin kullanımına en fazla sunduğumuz imkan “Kredi Garanti Fonu” desteğidir. Türkiye Finans olarak, 2010 yılından bu yana müşterilerimizi KGF kefalet imkanları ile buluşturmaya özel bir önem veriyor, kamu aracılığıyla sunulan bu kaynağın üretim ve yatırımlarda kullanılması için gayret sarf ediyoruz. Yenilenen imkanlarla birlikte müşterilerimizin kullanımına sunduğumuz toplam KGF kefaletli finansman imkanı 3 milyar TL’yi aşmıştır. Ayrıca yatırım teşvik belgesi almış müşterilerimizin yatırımlarının niteliğine ve bölgesine göre, Ekonomi Bakanlığı’ndan kar payı desteği almalarına aracılık ediyoruz. Yatırım teşvik belgeli kar destekli fonlama miktarımız 254 milyon TL’ye ulaşmıştır. Bankamız aracılığı ile bu finansman imkanından
faydalanan müşterilerimizin hak kazandığı hibe toplamı ise 15.7 milyon TL’yi aştı. KGF kapsamında KOBİ’lere sunulan kredi desteğine yönelik de bilgi alabilir miyiz? Kredi Garanti Fonu, 2017 yılı itibariyle değişen koşullarla birlikte hem KOBİ hem de KOBİ ölçeğinin üzerindeki teminat üretmekte güçlük çeken firmalara kefalet imkanı sunmaktadır. Bankalar aracılığıyla sunulan bu imkan sayesinde firmalar daha az teminat gereksinimi ile finansman imkanlarına ulaşabilmektedirler. KOBİ ölçeğindeki firma ve gruplara, kullanacakları finansmanın yüzde 90’ı oranında 12 milyon TL’ye kadar kefalet imkanı sunulabilmektedir. İhracatçı KOBİ’lere ise, kapama taahhüdüyle kullanmış oldukları finansmanın yüzde 100’ü kadar kefalet imkanı sunulabilmektedir.
Bankanızın KOBİ’lere sunmuş olduğu finansman dışı olanaklar neler? Türkiye Finans olarak ekonominin yapıtaşı olan KOBİ’lerin ekonomik büyümenin temeli olduğu bilinci ile hareket ediyoruz. Bankamız, KOBİ’ler için yalnızca bir finans kuruluşu değil, aynı zamanda bir danışman ve iş ortağıdır. KOBİ’lere faaliyetlerinin her aşamasında hem finansal danışmanlık hem de yatırım danışmanlığı yapmaya özen gösteriyoruz. Bunun yanı sıra KOBİ’lerin hayatını kolaylaştıracak ve nakit akışlarını yönetebilecekleri finansman dışındaki tüm bankacılık ürün ve hizmetlerini de sunuyoruz.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 55
FİNANS
Esnafın arkasındaki güç… “QNB Finansbank olarak KOBİ ve Tarım Bankacılığı alanındaki örnek hizmetlerimizi esnek ürünlerle de destekliyor, yaptığımız işbirlikleri ile tarım sektörü de dahil olmak üzere KOBİ’ler için uygun kaynaklar yaratıyoruz” açıklamasında bulunan QNB Finansbank KOBİ ve Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Onur Özkan, “Tarım sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin desteklenmesi için EFSE ile yaptığımız işbirliği doğrultusunda 2016 yılının başından itibaren yaklaşık 2 bin adet krediyi finanse ettik. Fonun yarısı kalkınmada öncelikli bölgeler için kullanıldı. Mikro ve küçük işletmelere finansal destek olma becerimizi daha da güçlendiren EFSE ile yaptığımız bu işbirliğimiz 2017’de de devam ediyor. 2017 için 20 milyon USD’lık ek bir kaynak daha yarattık. Nisan ayından bu yana yaklaşık 200 müşteride 7 milyonu aşkın bir kullandırım sağladık” dedi. QNB Finansbank olarak girişimcilik kültürünün teşvik edilmesi ve KOBİ’lerin büyümesini desteklemek üzere ‘COSME’ kredisi ile KOBİ’lerin ihtiyaçlarına cevap verdiklerini belirten Özkan, “COSME kredisini, cirosu 2 milyon TL’den, çalışan sayısı ise 10’dan az olan firmalara sunabiliyoruz. Üç yıl içerisinde 30 bin müşteriye 750 milyon TL kredi kullandırmayı hedefliyoruz. İlk kullandırımımızı 2016 yılının Kasım ayında gerçekleştirdik. Kasım ayından bu yana 130 milyonu aşkın bir kullandırımımız oldu” dedi.
KADIN GİRİŞİMCİYE DESTEK “Türkiye ekonomisinde ve kalkınmada önemli rol üstlenen kadın girişimcilerimizin yanında yer alıyor ve önemli sorunlardan biri olan sermaye ihtiyacına odaklanıyoruz” diyen Özkan, “Bu kapsamda Kadın İşletmelerine Finansman ve Danışmanlık Desteği Programı çerçevesinde 200 milyon TL’lik fonu kadın müşterilerimizin hizmetine sunduk. 2017 yılının ikinci çeyreğinde de aynı şekilde kadın girişimcilerimize ek bir fon sunmayı planlıyoruz” dedi.
56 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
2017 HEDEFİMİZ 20 MİLYAR TL ESNAF VE KOBİ KREDİSİ
KOBİ’lerin sermaye ihtiyaçlarına odaklandıklarını belirten QNB Finansbank KOBİ ve Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Onur Özkan, KOBİ’lere 2017 yılı içinde 20 milyar TL’den fazla yeni kredi kullandırmayı hedeflediklerini dile getirdi.
“Kredi Garanti Fonu, KOSGEB ve yurt dışından KOBİ’ler için aldığımız uzun vadeli kaynakların da desteğiyle KOBİ’lere 2017 yılı içinde 20 milyar TL’den fazla yeni kredi kullandırmayı hedefliyoruz” açıklamasını yapan Özkan, “Verdiğimiz kredilerle KOBİ’lerin büyümesini, Türkiye ekonomisine ve istihdama çok daha fazla katkıda bulunmasını sağlamak istiyoruz” dedi. QNB Finansbank olarak sektörde KGF desteğiyle kredi kullandırımı konusunda iddialı olduklarını dile getiren Özkan, bu doğrultuda Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli kredi kaynağını Ocak ayından bu yana 25 binin üzerinde müşteriyle buluşturarak, yaklaşık 11 milyar TL hacim yakaladıklarını belirtti. “Kredilerin yanında ‘işimizin sadece rakamlarla değil insanlarla’ olduğunu da unutmadan, dış ticaret, nakit akışı yönetimi ve yatırım gibi uzmanlık gerektirecek konularda KOBİ’lere ürün ve danışmanlık desteği vermeye devam edeceğiz” diyen Özkan, “Amacımız işinde kalıcı başarı yakalamak veya işini daha büyük ölçeğe taşımak isteyen KOBİ’lere hızlı ve etkin çözümler üretmek, bu sayede ekonomiye canlılık katmak” dedi.
FİNANS
“KOBİ’lerde derinleşmeyi hedefliyoruz” İş LeasIng’in halka açık en büyük leasIng şirketi olup, güçlü iş ortağı olarak yatırımcının yanında yer aldıĞINI belirten İş LeasIng Genel Müdürü Mehmet Karakılıç, müşterilere sağladıkları hizmetin kalitesini artırmaya devam edeceklerini söyledi.
Şirketinizi kısaca tanıtıp, leasing sektöründeki faaliyetlerinizden bahseder misiniz? İş Leasing 1988 yılında Türkiye İş Bankası iştiraki olarak faaliyete başladı. Türkiye’de faaliyet gösteren halka açık en büyük leasing şirketi olan İş Leasing, kuruluşundan bugüne yatırım projelerini hızlı, doğru ve verimli bir şekilde değerlendirmek isteyen her yatırımcının güçlü iş ortağı olarak yanında yer almaya, her sektörde faaliyet gösteren yatırımcının değer yaratan projelerini finanse etmeye devam ediyor. Bu çerçevede; kurumsal segmentteki firmaların yatırım projeleri, yenilenebilir enerji projeleri ve özellikle İş ve İnşaat Makinaları ile imalat makinaları gibi ürünlerin temel alıcısı olan KOBİ’lerde derinleşmeyi hedefliyoruz. Firmanız açısından 2017 yılının ilk yarısı nasıl geçti? Rakamsal verilerle açıklar mısınız? İlk yarıyıl itibariyle bütçe hedefimizin yaklaşık yüzde 4 üzerinde bir işlem hacmi ile yatırımcılara geniş bir yelpazede finansman desteği sağlamaya devam ettik. Bu dönemde 57.7 milyon TL konsolide net kar elde ederken, konsolide aktif büyüklüğümüzü yıl sonuna kıyasla yüzde 15 artırarak 8.6 milyar TL’ye, konsolide öz kaynaklarımızı da yüzde 8 arttırarak 898 milyon TL’ye yükselttik. Aynı dönemde leasing portföyümüz ise 2016 yıl sonuna göre yüzde 8 oranında artarak 4,3 milyar TL’ye ulaştı. Tabana yaygın, KOBİ odaklı büyüme stratejimiz çerçevesinde müşteri sayısında da istikrarlı seyrimiz devam etmektedir. Yılın ilk yarısı itibariyle müşteri sayısı açısından sektördeki pazar payımız yüzde 10,8’e yükseldi.
58 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
Sektörel ilgi alanlarınız, İş Leasing’in yeni uygulamaları ve ürünleriniz var mıdır? Özellikle KOBİ’lere yönelik iş ve inşaat makinaları, metal işleme-ağaç işleme makinaları, tekstil makinaları gibi doğrudan üretimi hedefleyen ve yeni istihdam alanları yaratan projeleri finanse ediyoruz. Bunun yanı sıra yenilenebilir enerji projelerine de önem veriyoruz. Yılın ilk yarısında Türk Eximbank ile yaptığımız anlaşma çerçevesinde ihracatçı firmalarımızın yatırım ekipmanı alımlarını finanse ettik. Diğer taraftan, Kredi Garanti Fonu (KGF) ile yaptığımız işbirliği çerçevesinde, başta kobiler olmak üzere uygun koşulları sağlayan tüm firmalara KGF teminatı ile finansman desteği vermeyi sürdürüyoruz. Bütün bunların yanı sıra; daha kaliteli ve hızlı hizmet sunabilmek amacıyla devreye aldığımız yeni online şube uygulamamız ile müşterilerimizin İş Leasing aracılığı ile gerçekleştirdikleri projelerle ilgili teminat, ödeme, cari hesap ve ekipman bilgilerini kolaylıkla görebilmelerini sağladık. Bu tür yeni uygulamalarımız ile müşterilerimize sağladığımız hizmetin kalitesini artırmaya devam edeceğiz.
50
ÖZEL RÖPORTAJ
Yarım asırdır ülke sanayisine öncülük eden marka;
“MERCEDES-BENZ TÜRK”
“İşimizi yaparken tutku, saygı, disiplin ve dürüstlük ilkelerimizden ödün vermiyoruz” açıklamasını yapan Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Süer Sülün, “Tüm bunları büyük bir aile olarak çalışanlarımızla hep birlikte müşterimizi odağımıza alarak yapıyoruz” dedi.
60 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
50
ÖZEL RÖPORTAJ
1967 yılında Otomarsan ismiyle Davutpaşa’da kurulan ve bugün 1 milyar Avro’yu aşan yatırımıyla Türkiye’nin yabancı sermayeli en büyük şirketlerinden biri olan Mercedes-Benz Türk, Türkiye’de kesintisiz olarak üretim yaptığı yarım asrı geride bıraktı. Mercedes-Benz
50
Türk’ün dünyaya kabul ettirdiği başarısının arkasında 3 önemli özelliği olduğunu belirten Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Süer Sülün bu üç özelliği, “Teknoloji ve tasarımda öncülük, en üst düzeyde kalite ve güvenlik, en üst düzeyde konfor” diyerek sıraladı.
1
967 yılında Otomarsan ismiyle Davutpaşa Fabrikası’nda başlayan Mercedes-Benz Türk serüveni bu sene 50. yıl dönümünü kutluyor. Peki, zamanı hızlıca geriye almak istesek, bu süreçte neler yaşandığını ve ne gibi gelişim süreçlerinden geçildiğini sizin ağzınızdan kısaca dinleyebilir miyiz? Bu yıl gururla kutladığımız 50 yıllık hikayemiz, geçen ay görkemli bir davetle kuruluş yıldönümümüzü kutladığımız İstanbul’daki Davutpaşa Fabrikamızda başladı. Daimler-Benz AG’nin yüzde 36 ortaklığı ile 1967 yılında Otomarsan unvanıyla İstanbul’da kurulan şirketimiz, ertesi yıl 2 Mayıs 1968 tarihinde O 302 model otobüsünü banttan indirerek bugüne kadar kesintisiz olarak sürdürdüğü üretimine start verdi. Üretime başlandıktan 2 yıl sonra, 1970 yılında ise Mısır’a satılan 0 302 ile ihracat faaliyetlerimiz başladı. Bu
faaliyetlerimizi sürdürürken 1986 yılında kamyon üretimine başladık. Ülke ekonomisine üretim ve istihdam alanlarında katkı yapan İç Anadolu’daki Aksaray Kamyon Fabrikamız ve İstanbul’daki Hoşdere Otobüs Fabrikamızda ürettiğimiz otobüs ve kamyonlar, bugün dünyanın dört bir yanında 70’den fazla ülkeye ihraç ediliyor. Gururla ifade etmek isterim ki bugün Türkiye’de her üç kamyondan ikisini ve her iki otobüsten birini Mercedes-Benz Türk olarak biz üretiyoruz. Otobüs ve kamyon üretim ve ihracatımız dışında 2009 yılında, Ar-Ge Merkezimizi açtık. Ar-Ge Merkezimiz, Mercedes-Benz’in global yetkinlik merkezlerinden biri olarak hizmet veriyor. Yine 2009 yılında 2. El Faaliyetleri Merkezimizi açtık. 2013 yılında Türkiye’yi bilgi teknolojileri üssü olarak konumlandırarak İstanbul’dan tüm dünyaya hizmet veren Global IT Hizmetleri Merkezi’ni kurduk. 2016 yılında Aksaray Kamyon Fabrikası’na üretimi ikiye katlamak için yeni bir yatırım başlattık ve son olarak bu yıl Mayıs ayında ikinci Ar-Ge Merkezimizin temelini attık. Şirketimiz, bu 50 yıllık tarihinde otomotiv sektörünün vergi rekortmenleri arasında en üst seviyelerde yerini aldı.
Kısaca özetlediğim bu 50 yılın sonunda bugün 1 milyar Avro’yu aşkın yatırımımızla Türkiye’nin en büyük yabancı sermayeli şirketlerinden biri konumuna geldik. Yarım asırdır ülkemize ekonomi ve istihdam alanlarında katkı yapmaktan gurur duyuyoruz. 50. yılında 50 startup’ı destekleyecek Mercedes-Benz Türk’ün bu planından kısaca bahseder misiniz? Bu destek planı ile neler amaçlanıyor? Mercedes-Benz Türk olarak Türkiye’ye ve insan potansiyeline, değerlerine ve yetkinliklerine olan inancımız doğrultusunda 50 yıldır yenilikçi çözümlerle yalnızca kendi işimize değil, Türkiye’nin geleceğine de yatırım yapıyoruz. Bu ilkemiz doğrultusunda 50. yılımızda 50 startup’ı destekleme kararı aldık. Projeyi ekibimizle yaptığımız toplantılarda hep birlikte geliştirdik ve bu proje benim de kişisel olarak çok önem verdiğim bir proje oldu. “50. Yılda 50 Startup” projemizin en belirgin ve ayrıştırıcı özelliği, MercedesBenz Türk olarak verdiğimiz desteği tamamen hibe etmemiz oldu; 50 startup’a 500 bin TL’lik destek verirken herhangi bir karşılık beklemedik. Projemiz girişimcilerin de yoğun ilgisiyle karşılandı; Türkiye’nin dört bir yanından,
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 61
50
ÖZEL RÖPORTAJ
Edirne’den Hakkari’ye, Artvin’den Antalya’ya 59 ilden yapılan toplam 680 başvuru aldık. Bu ilgi bize doğru yolda olduğumuzu bir kez daha gösterdi. Alanında uzman jüri üyelerinin ilk aşamada seçtiği startup’ları 1 günlük eğitim kampına aldık ve ihtiyaç duydukları eğitim ve yönlendirmeler ile destek olmayı hedefledik. Jürimizin titiz seçimi sonucunda yarışmamızı kazanan 50 startup, bize de yeni fikirler için pencereler açtı. Özetlersem 50 startup’ın 19’u, “akıllı şehir” uygulamaları alanında tasarlanan yenilikçi fikirlerden oluştu. Akıllı şehir uygulamalarını, 15 projeyle sağlık, 11’er projeyle çevre ve eğitim, 7 projeyle engelli erişimi konuları takip etti. Sürdürülebilir tarım, enerji ve ulaşım da yarışmayı kazanan startup’lar arasında öne çıkan temalar arasında yer aldı. Kazanan 50 startup arasında ayrıca çevre, geri dönüşüm, iş sağlığı ve güvenliği, istihdam, çalışma hakları, toplumsal cinsiyet konularını ele alan projeler bulunuyor. Yenilikçi, sürdürülebilir ve yaratıcı fikirleriyle topluma veya çevreye
fayda sağlayan girişimcilerimizi desteklemek Mercedes-Benz Türk ailesi olarak bizi mutlu ediyor. Umuyorum ki sosyal etkisi olan ve hayatı kolaylaştıran çözümler üreten yaklaşımlar ülkemizde artarak devam eder. 50. yıla özel olarak başka proje ve çalışmalarınız olacak mı? Gururla kutladığımız 50. yılımızda tüm paydaşlarımıza dokunmak, bu gururu onlarla yaşamak bizler için son derece önemli. Bayilerimizden yan sanayicilerimize, emekli çalışanlarımızdan müşterilerimize kadar işbirliği içinde bulunduğumuz ve başarımıza katkısı olan tüm grupları kutlamalarımıza dahil etmeyi gerçekten önemsedik. Tabii ki mevcut çalışanlarımızı da tüm bu sürece dahil ettik. Yarım asırlık başarımızı kutlamak için, 6 bin 300 çalışanımızın tek tek fotoğraflarının yer aldığı “50 Yıllık Başarı Öykümüzün Gerçek Kahramanları” başlıklı bir kolaj çalışması hazırlattık. Ayrıca 50. yılımıza özel “mercedesbenztürk50yıl” başlıklı müzik listeleri oluşturarak Spotify’da paylaştık. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı’nda ise çalışanlarımız için nostaljik bir “Çocuk Ruhu Kutusu” hazırlattık. Kutuda, şirketimizin ülkemizdeki 50. yılına vurgu yapmak, nostaljik hediyeler ile çalışanları çocukluklarına götürmek ve jenerasyonlar arası köprü oluşturmak amacıyla Türkiye’nin son 50 yılında çocukların oyunlarına damga vurmuş farklı hediyeler yer aldı. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde ise şirket çalışanlarımız arasında bir günlük rotasyon gerçekleştirdik. Farklı bölümlerde çalışmanın deneyimlenmesi amacıyla yapılan bir günlük rotasyona gönüllü çalışanlar katıldı. Masa başında görevli olanlar üretime, üretimde görevli olanlar ise masa başı görevlerde bir gün çalıştı. Çalışanlarımıza yönelik sürprizlerimiz yıl boyunca devam edecek. Mercedes-Benz’in değerli bir marka olmasının altında yatan ve bu markayı değerli yapan sizce nedir? Mercedes-Benz markamızın dünyaya kabul ettirdiği başarısının arkasında olan 3 önemli özelliği var; teknoloji ve tasarımda öncülük, en üst düzeyde kalite ve güvenlik, en üst düzeyde konfor. Mercedes-Benz Türk olarak şirketimizin başarısı da yine bu özelliklerden besleniyor. Bizler MercedesBenz Türk çalışanları olarak kaliteyi tam 50 yıldır Türkiye’de üretiyor ve ihraç ediyoruz. İşimizi yaparken tutku, saygı, disiplin ve dürüstlük ilkelerimizden ödün vermiyoruz. Tüm bunları büyük bir aile olarak çalışanlarımızla hep birlikte müşterimizi odağımıza alarak yapıyoruz. Değerli olmasının yanında Mercedes-Benz aynı zamanda global bir marka… Peki, globalin stratejileriyle sizin yerel çalışmalarınızın uyuşmadığı durumlar oluyor mu? Mercedes-Benz Türk olarak, bugün üretim, Ar-Ge ve IT ağı ile
62 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
50
ÖZEL RÖPORTAJ Almanya’da ana şirketimiz Daimler AG’nin merkez fonksiyonları içinde çok önemli bir yere sahibiz. Mercedes-Benz Türk olarak, yarım asırdır Türkiye’deki otobüs ve kamyon üretiminde sanayinin gelişmesine öncülük ederken aynı zamanda dünyaya da örnek olduk. Bu sebeple ana şirketimiz Daimler AG’nin 50 yıl boyunca Türkiye’deki üretim tesislerimize yaptığı yatırımlar arttı, hatta Türkiye organizasyonumuza ilave sorumluluklar verildi. Mercedes-Benz Türk, günümüzde üretim faaliyetlerinin yanı sıra Daimler AG’nin küresel ekosistemi içinde geniş yelpazede ürün ve hizmet üretiyor ve ihraç ediyor. Biz Mercedes-Benz Türk olarak ana şirketimizin stratejileri doğrultusunda faaliyetlerimizi sürdürürken diğer taraftan da yatırım yaptığımız ülke ile birlikte büyüme stratejimiz doğrultusunda Türkiye’nin yerel potansiyeline, insanına yatırım yapıyoruz. Global bir marka olmanın vermiş olduğu pek çok sorumluluk vardır; devamlılığı sağlayabilmek, marka imajını koruyabilmek, her zaman bir tık ilerde olmak… gibi pek çok madde sayılabilir aslında. Peki, Mercedes-Benz Türk bu sorumlulukları yerine getirmek amacıyla neler yapıyor? 1 milyar Avro’yu aşkın yatırımımızla Türkiye’nin en büyük yabancı sermayeli kuruluşlarından biri olan şirketimiz, 50 yıllık tarihinde otomotiv sektörünün vergi rekortmenleri arasında yerini almış, yaptığı yatırımlar ve yarattığı istihdam ile ekonomiye katkıda bulunmuş, aynı zamanda sürdürdüğü uzun soluklu kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle de toplumsal fayda sağlayarak iyi bir kurumsal vatandaş olmuştur. Mercedes-Benz Türk olarak yarım asırdır tüm faaliyetlerimizi sürdürülebilirlik stratejimiz
doğrultusunda, sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerimizi değerlendirerek, sorumluluk bilincimizle yürütüyoruz. Çünkü biz sosyal sorumluluğu yürüttüğümüz faaliyetlerden biri olarak değil, işlerimizi yaparken izlediğimiz yol olarak görüyoruz. Topluma sağladığımız katma değer, işimizin doğasında yer alıyor. Yarattığımız istihdam, ödediğimiz vergi, çevre dostu yönetim ve üretim süreçlerimiz, çalışan ve müşteri memnuniyeti politikamız, bayi, tedarikçi veya diğer paydaşlarımızla gelişmeye ve ilerlemeye yönelik işbirliklerimiz, işimizi yaparken topluma sağladığımız katkılar arasında bulunuyor. MercedesBenz Türk olarak özyapımız, özvarlığımız ve toplumsal algımıza
50
uyumlu sosyal hedefler belirleyerek topluma katkı sağlıyoruz. Aynı zamanda Türkiye’ye ve insan potansiyeline olan inancımız doğrultusunda 50 yıldır yenilikçi çözümlerle yalnızca kendi işimize değil, Türkiye’nin geleceğine de yatırım yapıyoruz. Çünkü biz markaların ve şirketlerin üretimlerinin yanında yerel değerlere, potansiyele, yetkinliklere, bununla birlikte yerel ekonomi ve kültüre yaptıkları katkıyla büyüdüğünü biliyor ve buna inanıyoruz. “Kazan-kazan” ilkesiyle yürüttüğümüz çalışmalarla hem toplumumuz hem ülkemiz hem de şirketimiz kazanıyor. Tüm bu saydığım nedenlerle ürettiğimiz toplumsal değer, marka değerine dönüşerek, markamızı güçlendiriyor.
Mercedes-Benz Türk’ün önüne koymuş olduğu gelecek dönem yatırım hedefleri neler? Önceden planladığımız gibi üretimlerimize, yatırımlarımıza ve kapasite artışına devam edeceğiz. Planlarımızda bir değişiklik ve sapma yok. İhracat aktivitemizi artıracağız. Bu alanda çok heyecanlı bir dönem yaşıyoruz. Bütün işlerimizde hiçbir kısıntı olmadan, duraklama yaşamadan devam ediyoruz. Gelecek dönem hedeflerimiz arasında üretimdeki mevcut varlığımızı artırarak sürdürmek; müşteri talepleri ve pazarın gereklilikleri doğrultusunda uygun araçları geliştirmek ve satışa sunmak; istihdam sağlamak; Ar-Ge ve bilişim teknolojileri alanlarındaki çalışmalarımızı ivmelendirmek; kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizle topluma yaptığımız katkıyı devam ettirmek yer alıyor.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 63
GAYRİMENKUL
Markalı konut sektörünün sembolü Artaş İnşaat 40 Yılı geride bıraktı Artaş İnşaat olarak bu yıl 40. yıllarını geride bıraktıklarını belirten Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, “1977 yılında temellerini attığımız firmamız ile daima ülkemize katma değer oluşturan yatırımlara imza attık. Bu süre içinde gayrimenkul, perakende ve turizm sektörlerinde onlarca başarılı projeyi hayata geçirdik” dedi.
sident Hotel ve Radisson Blu Kayseri Hotel ile turizm sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Perakende sektöründe Armoni Park AVM, Arena Park AVM, Kayseri Park AVM’de faaliyetlerimiz devam etmektedir. Eylül ayında ise Vadistanbul AVM’Yİ açmayı planlıyoruz” açıklamasını yaptı. “2016 yılında devam eden 5 projemize ilaveten 2017’de 5 yeni proje ile toplamda 10 proje hedefimiz vardı” diyen Çetinsaya, “Şu anda 2017 hedefimizdeki 5 yeni projeden 2’sinin inşaatına ve satışına başladık. Hali hazırda 10 projemizde 6 binin üzerinde çalışanımızla istihdama katkı sağlamayı sürdürüyoruz. Uzun vadeli projelerimizde planlama ve çalışmalar devam etmektedir” dedi.
LİDER VE ÖRNEK MODEL
Avrupa Konutları’nın markalı konut sektöründe başarının bir sembolü olduğunu dile getiren Çetinsaya, “Tüketici nezdinde Avrupa Konutları’nın; kaliteli yaşam alanları sunan, erken teslim edilen ve daima kazanç sağlayan bir marka algısı var. Biz de bu konumumuzu korumak ve geliştirmek anlamında büyük hassasiyetle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şu ana kadar
64 •
toplamda 16 bin konut ürettik ve örnek işlere imza atmak birincil hedefimiz oldu. Bu anlayışla da yatırımlarımızı her yıl artırarak faaliyetlerimize devam ediyoruz” dedi. İnşaat sektörü haricinde aktif şekilde turizm ve perakende sektörlerinde faaliyet gösterdiklerini söyleyen Çetinsaya, “Bu anlamda firma bünyemizde Best Western Citadel Hotel, Best Western Pre-
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
Avrupa Konutları markasının başarısının sırrını açıklayan Çetinsaya, “Avrupa Konutları markasıyla sektör temsilcilerinden biri olarak standartları daima yukarı çekerek, lider ve örnek model olma görevini sosyal bilinçle yerine getirme gayreti içindeyiz. Bugüne dek inşa ettiğimiz Avrupa Konutları markalı tüm projelerimizde tüketicimizin daima yanında olduk. Teslimlerini tamamladığımız projelerimizde dahi site sakinleriyle diyaloğumuzu asla kesmedik. Müşte-
rilerimize kaliteli yaşam alanları sunarken, onlara karlı bir yatırıma da imza atmalarını sağladık. Bu yaklaşımımız da ‘Avrupa Konutları’ markasını bugün geldiği noktaya ulaştırdı. Avrupa Konutları markamızın arkasında şüphesiz ki; bize güvenen ve her projemizi yakından takip eden müşterilerimiz var. Bizler de müşterilerimizi asla yalnız bırakmıyoruz ve yıllar önce teslim ettiğimiz projelerimizi dahi tek tek geziyor, gelişimine katkı sağlıyor ve site sakinlerinin taleplerine çözüm üretiyoruz. Bizim bu yaklaşımımız da Avrupa Konutları markamızın bu noktaya ulaşmasına etken oluyor” dedi. “Avrupa Konutları markasıyla İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki ilk konut projemizi Ümraniye Yamanevler’de hayata geçiriyoruz” açıklamasını yapan Çetinsaya, “İstanbul’un en hareketli ve değerli caddelerinden Alemdağ Caddesi’nde 1.2 milyar TL yatırımla bölgenin dönüşümü noktasında sembol niteliğinde bir projeye imza atıyoruz. Projemizi yoğun ilgiyle geçirdiğimiz 1 aylık ön satış döneminin ardından Dubai Cityscape Fuarı’nda düzenleyeceğimiz lansmanla birlikte yerli ve yabancı yatırımcıların beğenisine sunacağız. Şimdiden bölgedeki yatırımcıların projemize ciddi bir ilgisi var” diyerek sözlerine son verdi.
GAYRİMENKUL
Karma projelerin popülerliği devam edecek
“Günümüzde içerisinde birçok sosyal imkanı barındıran karma projeler hem oturmak hem de yatırım yapmak için oldukça avantajlı duruma geldi” diyen Eroğlu Gayrimenkul Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Yelda Altürk, “Bu nedenle karma projelerin popülerliğinin
durum da sosyal yaşamı ve ilişkileri güçlendiren, insanlara zaman kazandıran ve kendilerine daha çok vakit ayırmalarına olanak sağlayan karma projeler birer cazibe noktası haline geliyor.
T
oplumsal tercihler ve tüketici davranışlarındaki değişiklikler her sektörde olduğu gibi gayrimenkul sektörünün de şekillenmesinde önemli bir paya sahip oluyor. Özellikle İstanbul gibi gününün yüzde 25’ini trafikte geçiren insanlar artık zamanlarını çok daha etkin yönetmek istiyor ve hem kendilerine hem de ailelerine ve arkadaşlarına daha fazla zaman ayıracak yöntemler geliştiriyorlar. Bu durum insanların yaşadıkları evlerden, çalıştıkları ofislerden veya alışveriş yaptıkları mekanlardan beklentilerini de şekillendirir hale geliyor. Evlerimizi bir barınaktan öte sosyal bir yaşam merkezi olarak görmeye başladık. Bu
Karma proje inşa edilirken, nelere dikkat edilmesi gerekiyor? Bir karma proje inşa edilirken öncelikli olarak konumunun, tasarım ve mimarisinin yanı sıra içerdiği fonksiyonların nitelik ve niceliğine de dikkat etmek gerekiyor. Konum olarak merkezi lokasyonda, toplu taşımaya yakın ve ana arterlerle direkt bağlantılı olması son kullanıcının en fazla dikkat ettiği özellikler arasında. Ayrıca proje içinde alışveriş, market, otopark, güvenlik ve fitness gibi imkanlar ne kadar fazla olursa o kadar son kullanıcının tercihinde etkili oluyor.
devam edeceğine inanıyorum” dedi.
Karma projelerde inşa edilirken Avrupa standartlarına (ışık, hacim, yeşil alan vs.) ne derecede uyuluyor? Şu an mevcut yapılar bu standartlara ne kadar sahip? Yerli ve yabancı müşteriler için lüks ve konfor ortak beklenti haline geldi. Bu noktada projelerimiz Avrupa standartlarının bile ötesine geçebiliyor. Diğer taraftan müşterileri, yatırım ve oturum amaçlı satın alım yapan müşteriler diye ikiye ayırmak daha doğru olur. Yatırımcılar düşük aidat ve yüksek prim kapasitesi beklerken, yaşam alanı isteyen müşteriler de güvenlik, sosyal imkanlar ve konforu tercihlerinde ön planda tutuyorlar.
Karma yapılar gelecek dönemlerde de popülerliğini devam ettirecek mi? Bu bakımdan sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz? Günümüzde içerisinde birçok sosyal imkanı barındıran karma projeler hem oturmak hem de yatırım yapmak için oldukça avantajlı duruma geldi. Bu nedenle karma projelerin popülerliğinin devam edeceğine inanıyorum. Üstelik bu tip projeler bulunduğu bölgenin gelişimine de katkıda bulunuyor. Örneğin belirttiğim özellikleri barındıran gözde projemiz Skyland İstanbul’un bulunduğu Seyrantepe bölgesi, merkezi konumu ve her geçen gün daha fazla gelişen yapısıyla şimdiden şehrin yeni cazibe, ruh ve değer merkezi olmaya başladı. Ayrıca bu tip projelerle Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden birisi haline gelen gayrimenkul sektörü, kalkınmamıza ve ekonominin büyümesine de önemli derecede katkı sağlıyor.
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 65
GAYRİMENKUL
Tasarım ayrıcalığı kadar yenilikçi ve özgün…
ISVEA olarak banyolardan sonra artık mutfaklarda da tasarımlarınızı görüyoruz. Bu başarının sırrını paylaşabilir misiniz? Bu yıl ISVEA’nın ana teması “Mükemmeli Keşfetmek” oldu. İtalya’nın üstün tasarım anlayışı ile teknolojiyi birleştirerek, banyolarda mükemmeli keşfettik. Türk insanın banyo kültürüne yeni bir anlayış getirdik. Bu anlayışımızı mutfaklara da taşımaya karar verdik ve ilk kez ISVEA Cucine mutfak tasarımlarımızı bu yıl sergiledik. Şimdilik sadece kurumsal satışlarla pazara sunduğumuz ISVEA Cucine tasarımlarımız zamanla mağazalarda da yer alacak. Biz, ISVEA markasını orta-üst segmentten başlatıp, lüks segmente kadar uzanan bir çizgide konumlandırdık. Dolayısıyla ISVEA’nın bu hedef kitleye uygun bir tasarım diline ve çizgisine sahip olmasını istedik. Burada üzerinde hassasiyetle durduğumuz ve başa-
66 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
rımızın sırrı diyebileceğimiz unsur ürünlerimizin tasarım ayrıcalığı kadar yenilikçi ve özgün olması. Böylece, markamızı diğerlerinden ayrıştırmayı ve istediğimiz noktaya konumlandırmayı başardık. Bu ürünlerin pazarlamasında tüketici odaklı ne gibi pazarlama stratejileri yapılıyor? Pazarlama stratejilerimizi tüketici tutum ve beğeni araştırmalarını baz alarak oluşturuyoruz. Hedefimiz ve önceliğimiz her zaman tüketicilerimizin zevkine uygun tasarımları sunmak. Tasarım departmanımızın başında bulunan ünlü İtalyan tasarımcımız Ettore Giordano ve ekibi ile birlikte özgün projelere, ödüllü çalışmalara imza atıyoruz. Ettore Giordano’nun koordinasyonunda 10’dan fazla kişi ya da ofisle çalışıyoruz. ISVEA’nın çalıştığı tasarımcılar arasında 2 genç Türk tasarımcı da bulunuyor. Hedef kitlelerimiz arasında mimarlar da yer alıyor ve bu kitle bizim için önemli bir kriter. Tasarım odaklı bir marka olmamız herkesten farklılaşmak isteyen nihai tüketici ve mimarlar için de tercih sebebi. Nihai tüketici için hijyen, konfor gibi fonksiyonel kriterlerin yanı sıra renkler, stil gibi estetik gibi özellikler de önemli. Bu unsurları yeni ürün geliştirme stratejilerimizde dikkate alıyoruz. Pazarlama stratejilerimiz gereği sosyal medyada tüketiciyle etkileşim halindeyiz. Haftanın kombini, tasarımcı öneriyor, dekorasyon fikirleri gibi ilgi çekici içeriklerle tüketicilerimizi bilinçlendirerek tercihlerini yapma konusunda onları yönlendiriyoruz. Artık banyo mobilyası ve vitrifiye ‘ürün olarak’ pazarlanamıyor mu? Tasarım bu ürünleri, sektörü ve tüketicinin kullanım ve satın alma alışkanlıklarını nasıl değiştirdi? Elbette tüm bu gelişimler yani teknoloji, hayat tarzımız ve değişen yaşam koşulları çok daha çeşitlendirdi ürünleri ve pazarlama şeklimizi… Banyo mutlaka beyaz olmalıydı eskiden. Ama artık siz kırmızıyı çok seviyorsanız banyonuzu her şeyiyle kırmızı ürünlerden tasarlayabilirsiniz. Biz hem komple bir çözüm sunuyor hem de modüler olarak mekandaki değişimlere fırsat sunabiliyoruz. Son 5 yıldır teknolojinin de hızla gelişmesi bu alanı da etkiledi. Artık sadece tasarım değil, teknolojik açıdan da son derece donanımlı ürünler ortaya koymak durumundayız. Çevreci ürünler, inovatif çözümler, akılcı kombinler sunuyoruz. Markalar da artık tüm bunları sunan ürünlere ve teknolojiye yatırım yapıyor. Tüketiciler daha fazla sorguluyor, daha detaycı ve talepkar.
Hızla gelişen teknolojinin son 5 yıldır sektörü etkilediğini söyleyen ISVEA Pazarlama Müdürü Nurcan Sarıoğlu Yaprak, “Artık sadece tasarım değil, teknolojik açıdan da son derece donanımlı ürünler ortaya koymak durumundayız” dedi.
ÖZEL RÖPORTAJ
Yatırımların sürdürülebilir olması gerekiyor 68 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
ÖZEL RÖPORTAJ
Gerek firmaları gerekse AVM yatırımları hakkında ayrıntılar veren NTS Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Behiye Savaşkan, aynı zamanda hedefleri noktasında da bizlere bilgiler verdi. “Sektörümüz hızla büyüyor, biz bugünün değil geleceğin yatırımlarını yaratmak istiyoruz” açıklamasını yapan Savaşkan, “Hedefimiz, öncelikle portföyümüzü genişletip, yeni projeler geliştirmek; yenileme, geliştirme ve profesyonel yönetim hizmetleri konusunda tüm il ve ilçelerde başarılı yeni projelere imza atmak” dedi.
A
lışveriş merkezi ve perakende sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteriyorsunuz. NTS ne zaman kuruldu? Kurulduğunuz günden bu yana nasıl bir gelişim izlediniz? NTS Danışmanlık, Nisan 2007 yılında doğru proje ve doğru yatırım grubu ile AVM yatırımı yapan gayrimenkul şirketlerine ve inşaat şirketlerine, yurt içi ve yurt dışında proje geliştirme, raporlama hizmeti, pazarlama, konsept oluşturma, kiralama, yönetim, yönetim danışmanlığı, arazi alım-satım, fizibilite çalışmaları gibi konularda hizmet vermek üzere kuruldu. On yıldır alışveriş merkezi ve perakende sektörüne hizmet veriyoruz. On yıl içerisinde birçok projeye imza attık ve yeni projelerimizi başarıyla hayata geçirmeye devam ediyoruz. NTS Danışmanlık olarak ölçülü büyümek için çaba sarf ediyor, sürdürülebilirliği olan alışveriş merkezleri oluşturmaya çalışıyoruz. Şimdiye kadar imza attığımız projelere baktığımızda doğru stratejilerimiz ile beraber başarıya ulaştığımızı düşünüyorum.
likle Anadolu’da birçok ulusal markayı AVM ziyaretçilerine kazandırdık. İstanbul başta olmak üzere Artvin, Karabük, Kütahya, Tavşanlı, Sapanca, İzmit, Körfez, Ordu, Siirt, Diyarbakır, Ağrı, Ankara, Polatlı, Fatsa, Kayseri, Marmaris, Zonguldak, İzmir, Mersin, Foça, Elazığ, Giresun,
Kırıkkale, Turgutlu, Bodrum, Antalya birçok alışveriş merkezi projesine kiralama ve yönetim olarak destek verdiğimiz il ve ilçelerin başında geliyor. Şu anda sürdürdüğünüz yeni projeleriniz var mı? Ankara Polatlı’da 120 bin metrekare alana sahip Kartaltepe AVM
Şimdiye kadar hangi projeleri hayata geçirdiniz? 2007’den bugüne kadar 30’dan fazla projeye kiralama, yönetim, yönetim danışmanlığı ve proje geliştirme desteği verdik. Özel-
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 69
ÖZEL RÖPORTAJ
projesine, Ağrı Patnos’da 55 bin metrekare alana sahip Patnos Life AVM projesine başladık. Her ikisi de bölgenin ilk ve tek alışveriş merkezi projesi olmaya hazırlanıyor. NTS Danışmanlık olarak çalışmalarınızı değerlendirirsek, yatırama karar verirken önemli faktörler neler, hangi farklarınızla ön plana çıkıyorsunuz? Alışveriş merkezi yatırımı için karar alırken birçok kriterin bir arada, optimum bir şekilde örtüşmesi gerekiyor. Çünkü bu uzun soluklu bir yatırım alanı… Paranızı yatırıyorsunuz ve geri dönüşü için fizibil bir sonuç bekliyorsunuz. NTS Danışmanlık olarak yatırım planlamasına aldığımız veya kiralama danışmanlığına karar verdiğimiz projelerde ulusal, uluslararası ve bölgeye uygun yerel markaların doğru merkezlerde, uygun konseptlerde yer almasını sağlıyoruz. Sunduğumuz hizmetler dahilinde alışveriş merkezlerinin genel organizasyon yapısını oluşturma, rekabet analizi, bölgesel ekonomik ve sosyal yapı incelemeleri, konsept tasarım, sektör ve marka karmasının oluşturulması, kiracı seçimi, kiralama,
70 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
yatırımcı-kiracı ilişkisini en uygun seviyede tutup, ticari etik kurallar çerçevesinde arsa ve inşaat maliyeti dahil bir bütün halinde hesaplamaları yaparak, yatırım dönüşümü değerleme raporlamaları ile fizibil hale getiriyoruz. NTS Danışmanlık olarak kendimize rekabete uygun alışveriş merkezleri geliştirmeyi, “En iyi ve farklı hizmet” anlayışıyla sektörün içerisinde danışmanlığını üstlendiğimiz projeleri, deneyimli ekibimiz ve profesyonel bakış açısıyla başarılı bir şekilde tamamlamayı amaç edindik. Erişilebilirliği, görülebilirliği ve mağaza karmasını belirlemek açısından alışveriş merkezinin ölçeği ile hedef kitlesi çok önemli kriterlerdir. Biz ise pazarı iyi tanıyor, ihtiyaçları doğru bir şekilde tespit ediyor, zamanı iyi kullanarak doğru, başarılı ve sürdürülebilir projelerin altına imza atıyoruz.
NTS Danışmanlık olarak 2018 hedefleriniz nelerdir? Sektörümüz hızla büyüyor, biz bugünün değil geleceğin yatırımlarını yaratmak istiyoruz. Hedefimiz, öncelikle portföyümüzü genişletip, yeni projeler geliştirmek; yenileme, geliştirme ve profesyonel yönetim hizmetleri konusunda tüm il ve ilçelerde başarılı yeni projelere imza atmak.
AVM danışmanlığının yanı sıra Behiye Savaşkan başarılı bir yelkenci ve en önemlisi NTS Danışmanlık bir yelken takımının ana sponsoru… NTS Danışmanlık olarak yarışlara katılıyor ve bu sporu yapmaktan büyük keyif alıyor. Savaşkan, yelken yarışlarıyla ilgili olarak “Yelken sporu ağırlıklı olarak erkekler tarafından yapılan, gücün, dayanıklılığın ve zekanın birarada kullanıldığı bir spor dalı olmasıyla birlikte başladığım günden beri hayatımda keyif, özgürlük ve cesareti daha çok hissettiriyor. Bunun yanı sıra zevkle katıldığımız yarışlar ayrı bir heyecan…” dedi.
MAKALE
Osman Arolat
Atıl olanı ekonomiye kazandırmak için envanter gerekir Bir dost grubuyla sohbetimde bir soru ortaya atıldı, “Ekonomimizde atıl olanın dökümünü bilen var mı?” Ardından sohbette bunun için tarımda sanayide ve turizmde bir envantere ihtiyaç olduğu konusunda görüş birliğine varıldı. Önce sohbetimizde ortaya çıkan tarımdaki duruma bakalım: 1990’larda 38 milyon hektar olan tarım alanı, şimdilerde 27 milyon hektara düşmüş durumda ve bunun ancak 15 milyon hektarı işlenebiliyor. Bunun doğal sonucu olarak tarım ürünleri açısından kendine yeterli ülke olma özelliğimiz eskilerde kalmış durumda. Son yıllarda 18 milyar doların biraz üzerinde tarımsal ürün ihracatımız söz konusu iken, hemen hemen onun kadar bir ithalat yapıyoruz. Hayvancılıkta ise 14 milyon 325 bin büyükbaş, koyun ve keçi olarak küçükbaş hayvan varlığımız 44
milyon 323 bin. Bu alanda da uygun maliyetli besicilik yeterli olmadığı için, fiyat artışını önleme yolunda sık sık et ithal kararları alınıyor. Sohbetimizde bu konu ile ortaya çıkan sonuç, tarım ve hayvancılıktaki tablo kısa zamanda envanter hazırlanarak atıl olan alanlar için yeni geliştirici projeler hazırlanmasının önemini ortaya koyuyor. Sohbette sanayideki atıl durumla ilgili görüşlerde dile getirildi: Ülkemizde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı kayıtlarına göre, 299 organize sanayi bölgesi bulunuyor. Bunların doluluk oranının yüzde 71 seviyesinde olduğu belirtiliyor. Ancak, dostlarımız sohbet sırasında birçok ilde kurulu OSB’lerde hem çok sayıda boş parsel bulunduğunu hem de çok sayıda kapalı fabrika söz konusu olduğunu belirttiler. Çalıştığı söylenen birçok fabrikada ise kapasite kullanımları çok düşük olduğuna tanıklıklarını ortaya koydular. Ülkemiz ekonomisinin kılcal damarlarında yer alan KOBİ’lerin ise yaklaşık yüzde 90’ı mikro ölçekli ve rekabetçi yapıdan uzak olduğu tespiti de yapıldı. Bu tablo, ekonomimizin sanayi ayağında da atıl olanları ortaya koyacak bir envantere acilen ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Dostlarla yaptığımız sohbette turizm alanında da kapasitelerinin çok altında çalışan turistik tesislerin olduğunu, bu konuda da var olan durumun net bir fotoğrafının çekilmesinin ekonomimize faydalı olacağı belirtildi. Bu sohbet sırasında ortaya çıkan tablo üzerine bir dostum, “Bu üç alanda doğru bir envanterle atıl olan yapıyı belirleyip, o alanlardan yararlanmaya imkan verecek bir proje üretebilirsek, GSMH’mızı en az yüzde 25 artırabiliriz. Böylece büyümemizi de yüzde 5’ler üzerine çıkarabiliriz” değerlendirmesini yaptı. Bu sohbet sırasında atıl olanları ekonomiye kazandırmak için bu üç alanda süreklilik içeren bir envantere ihtiyaç olduğu soncuna vardım.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 71
TURİZM
“Hepimiz birer elçi gibi çalışmalıyız” Son dönemlerde yaşanan olumsuz birtakım olaylardan dolayı ülkemizin MICE turizmindeki olumlu imajının zedelendiğini ancak yavaş yavaş toparlanmaların başladığını dile getiren 10 Karaköy Genel Müdürü Eylem Atalay, ülke imajının pozitife çevrilmesi noktasında da önerilerde bulundu. Atalay, “Güvenlik direktörlerinin, Türkiye’nin artık güvenli bir ülke olduğuna ikna edilmesi gerekiyor” dedi.
Ülkemizde gün geçtikçe büyüyen MICE turizm organizasyonlarının mevcut durumu ve potansiyeli nedir? Son yıllarda, Türkiye özelikle İstanbul MICE segmenti için tam bir marka olmuştu. Dünyanın önde gelen çok uluslu şirketleri sadece çalışanlarını, müşterilerini, çözüm ortaklarını değil üst düzey yönetim kadrolarının tüm toplantı ve organizasyonlarını İstanbul’da yapmak için en az 1 yıl öncesinden otelini kontratlıyordu. Yurt dışında fuarların ya da otel markalarının dünyanın farklı yerlerinde organize ettiği müşteri eventlerinde, en çok ziyaret edilen stantlar, masalar İstanbul otelleri oluyordu, ama şu anda geldiğimiz noktada maalesef yıllar öncesine döndük. Münferit hareket eden turist segmentinde iyileşme başladı, rezervasyon trafiği her geçen gün artıyor, ancak MICE segmentinde şirketlerin güvenlik prosedürleri oldukça sert. Bu konuda çok hassaslar, dolayısıyla İstanbul şu anda alternatif destinasyon olarak acentalar tarafından sunulamıyor bile. İçinden geçtiğimiz bu zor süreçte en çok yara alan segment maalesef MICE oldu diyebiliriz. MICE sektörüne ilişkin iyi ülke imajı nasıl oluşturulabilir? Olumlu imaja katkı sağlayan unsurlar neler olabilir? Ülkemizin zaten çok olumlu bir imajı vardı MICE sektörü için. Bu olumlu imajı zedeleyen unsurların ortadan kaldırılması ile imajını yavaş yavaş tekrar pozitife çevirebiliriz. Bunların başında güvenlik geliyor. Diğer ülkelerin ve MICE
72 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
sektörünü besleyen çok uluslu şirketlerin güvenlik direktörlerinin, Türkiye’nin artık güvenli bir ülke olduğuna ikna edilmesi gerekiyor. Bence burada şirketlerin Türkiye ofislerindeki güvenlik direktörlerinin meslektaşları ile olan yakın iletişimi, ülke genelinde verdiği güncel bilgiler çok önemli ve değerli. Yine buradaki ofislerin üst düzey yöneticilerinin, şirket içinde Türkiye için verdiği pozitif mesajlar da çok değerli. Her fırsatta Türkiye’ye tekrar davet etmeliler. Hepimiz birer elçi gibi çalışmalıyız. MICE sektörünün gelişimi için otellere ve organizasyon şirketlerine ne gibi görevler düşüyor? Sürekli olarak kendimizi hatırlatmalıyız. Ekonomik sebeplerden dolayı birçok acenta ve otel yurt dışı seyahatlerini kısmak zorunda kaldı. Bunun sonucunda müşterilerimizle iletişimimiz zayıflıyor ve ülkemiz unutulmaya yüz tutuyor, bu konuda devlet desteği olabilir. Yıllarını bu işe vermiş acentacı ve otelciler var, ama şu anda mali destekleri olmadığı için yurt dışında prezans gösteremiyorlar. Bu temel sorunu aştıktan sonra bize düşen görev üstün hizmet kalitemizi korumak, gelen her bir misafire maksimum düzeyde ilgi göstermek, MICE sektörü için yaratıcı programlar hazırlamak ve sürekli yurt dışındaki partnerlerimizle iletişimde olmak, ülke adına sürekli olarak pozitif mesajlar vermek olmalı diyebilirim.
TURİZM
“Trend takip etmek yerine
trend yaratıyoruz”
gerçekleşebilmesi için eğitime ve yeni nesillere yatırım yapmak gerekir. İstikrar ve güvenlik olduğu müddetçe kısa vadede ülkenin MICE açısından kıymetli değerleri ön plana yerleştirilerek, hedefe yönelik tanıtım ve reklam çalışmaları yapılabilir” dedi.
MİSAFİR MEMNUNİYETİ VE ORGANİZASYONUN BAŞARISI MICE TURİZMİ AÇISINDAN ÖNEMLİ!
“Türkiye MICE turizmi için bir cennet. Tarihi mirası, doğal güzellikleri, coğrafi konumu, iklimi, misafirperver kültürü, son teknoloji donanımlı kongre merkezleri, farklı kategorilerdeki yerli ve yabancı oteller dahil çok sayıda turizm tesisi ve müşteri odaklı, gelişmiş hizmet sektörü ile çok büyük potansiyel barındırıyor. 2014 yılına kadar tutarlı büyüme gösteren sektör 2015 ile birlikte yaşanan sosyal ve politik gelişmelerden olumsuz etkilendi” açıklamasını yapan Satış Pazarlama Direktörü Nur Bilgin, “İstanbul Marriott Hotel Şişli olarak gerçekleştirdiğimiz MICE organizasyonları ve aldığımız talepler doğrultusunda son iki sene ile kıyasladığımızda 2017’de MICE turizminin yavaşça toparlanmaya başladığını gözlemliyoruz” dedi.
İYİ ÜLKE İMAJI İÇİN EĞİTİME VE YENİ NESİLLERE YATIRIM YAPMAK GEREKİYOR Hem MICE için hem de farklı sektörler için iyi ülke imajının uzun
74 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
İSTANBUL MARRIOTT HOTEL ŞİŞLİ SATIŞ VE PAZARLAMA DİREKTÖRÜ Nur Bilgin, “İstanbul MarrIott Hotel Şişli olarak Marriott International’ın Avrupa’daki pilot oteli seçilmemiz sebebiyle, misafirlerimize başarılı organizasyonlar için her türlü teknolojik donanımı ve hayatlarını kolaylaştıracak uygulamaları herkesten önce sunuyoruz” dedi.
vadeli ekonomik ve politik istikrar ile dış politikada olumlu ve iyi ilişkiler geliştirerek, ülkede güvenliğin sağlanmasıyla olacağını dile getiren Bilgin, bunların yanı sıra sanayi, teknoloji ya da farklı alanlarda dünya markaları çıkartarak imaja katkı sağlanacağından bahsetti. Bilgin sözlerine, “Tüm bunların
Oteller ve organizasyon şirketlerinin misafirin ihtiyaçlarını iyi anlayarak ve doğru analiz ederek ihtiyaca yönelik çözümler ve alternatifler geliştirmeleri gerektiğini belirten Bilgin, “Misafir memnuniyeti ve organizasyonun başarısı MICE turizminin geleceği ve sürekliliği açısından çok önemli. İstanbul Marriott Hotel Şişli olarak Marriott International’ın Avrupa’daki pilot oteli seçilmemiz sebebiyle, misafirlerimize başarılı organizasyonlar için her türlü teknolojik donanımı ve hayatlarını kolaylaştıracak uygulamaları herkesten önce sunuyoruz. Bu alanda trend takip etmek yerine trend yaratıyoruz diyebiliriz” dedi. Meetings Imagined platformuyla hayallerdeki toplantı ve organizasyonları hayata geçirdiklerini söyleyen Bilgin, “Red Coat hizmetimizle toplantı ve organizasyonları bölmeden, sekteye uğratmadan, misafirlerimizle sürekli bağlantı halinde olarak tüm ihtiyaçlara anında cevap verebiliyoruz. Google Street View uygulaması ile desteklenen Oculus Virtual Reality teknolojisiyle 360 derecelik sanal tur hizmetimizle misafirlerimize organizasyonlarını planlarken bulundukları yerde otelimizi, toplantı ve etkinlik alanlarımızı gezebilme imkanı sunuyoruz. Otel dışında da sunduğumuz catering hizmetlerimiz ile Marriott kalitesinde yiyecek-içecek, servis ve her türlü teknik ekipmanı misafirlerimizin dilediği herhangi bir mekanda sorunsuzca sağlıyoruz” dedi.
TURİZM
Bilgi çağında organizasyon yapıları, ekip ruhu ve “ego” denen ateşten gömlek…
Zurich Hotel Genel Müdürü Kerem Tataroğlu
H
izmet sektöründe ürettiğimiz hizmet olduğundan stok yapma olanağı yoktur. Üretilen hizmet anında misafirler tarafından tüketilmekte ve sonuçta ortaya memnun ya da memnun olmayan misafir profili çıkmaktadır. Memnun olmuş misafirleri artırmak adına toplam kaliteyi artırmaya önem vermeliyiz. Hizmet sektöründe toplam kalite insan kaynaklarını etkin kullanmakla başlıyor. Çalışanların kurumsal kimliğe bağlı olmaları ile çalıştıkları işletmede gördükleri değer arasında çok sıkı bir bağ vardır. Feodal olmayan, insana değer veren ve müşteri memnuniyetini önde tutan organizasyon şemaları aşağıdaki gibi sıralanmaktadır; -Müşteri -Çalışan Personel -İdari Kadro -Yönetim Kurulu -Patron En üst sırada müşteri/misafir olduğunu görüyoruz. Misafir işletmenizden toplam kalitesi yüksek hizmet alarak ayrıldığında yine sizi tercih edecektir ve evine döndüğünde çevresine işletmenizi tavsiye edecektir. Bunu sağlayabilmek için çalışan personelin mutlu
76 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
olması çok önemlidir. İşletmenin değerleri çerçevesinde misyon ve vizyon açıkça ortaya konularak, çalışan tüm personelle fotoğrafın tamamı paylaşılmalı ve yapılmak istenen gösterilmelidir. İnsan onuru eşittir. Pozisyonu farklı olsa da, yapılan işler farklılık gösterse de onur konusunda tüm personel eşittir. Bütün çalışan personel, büyük bir ekibin parçası olduğunu sözlü ve yazılı olarak bilmeli ve en önemlisi çalışana bu hissettirilmelidir. Feodal yönetilen işletmelerde olan hakaret, şiddet, sindirme ve korkutmaya dayalı yönetim devri artık bitmiştir. Bu şekilde yönetim anlayışı olan turizm işletmeleri orta vadede yok olmaya doğru sürükleneceklerdir. Çalışan personel artık haklarını iş avukatından fazla bilmektedir. Çalışan personel çalıştığı işletmede değer görmek istemekte, belirlenen misyon ve vizyonun kendisiyle paylaşılarak yönetime bir şekilde katılmak istemektedirler. Müşteriyi memnun edebilmenin en kestirme yolu çalışanları memnun etmekten geçmektedir. Yöneticiler, diyalog halinde, çalışan personeli dinleyerek, işletme değerlerini açık bir şekilde anlatarak belirlenen vizyon ve misyonu ekibe anlatmalıdır. Departmanla toplantı yaparak ekipte çalışan personele “değerlisiniz” hissini vermelidir. Burada en önemli konu yüzeysel yapılan ucuz komplimanlarla içten ve doğru yapılan motivasyon konuşmalarının ayrımıdır. Eğitim seviyesi ne olursa olsun insanlar sizin konuşmalarınızdan çok konuşma esnasında yaydığınız frekansla ilgilenmekte ve ona bakmaktadırlar. Yöneticiler “Ego” denilen ateşten gömleği giymeden çalışan tüm ekiple içten ve doğru frekansta iletişimde olduğu sürece ekip çalışanları ile dengeli bir ortam kurmak mümkün olacaktır. Ancak “Ego” denilen ateşten gömleği giydiğiniz anda karşınızdaki ekibi savunma moduna çekmiş olursunuz ve iletişim diyalogdan monoloğa dönüşecek ve giderek dengesiz bir çalışma ortamında diktatör etkili bir yönetime doğru yol alırsınız. Bunun istenmeyen sonucu mutsuz çalışan personel ve buna bağlı olarak memnun olmayan müşteri/ misafir profili olacaktır. İnsana insanla hizmet verdiğimiz turizm sektöründe bu organizasyon yapısıyla, misafir memnuniyeti odaklı çalışarak, ekibimize değer verip onları mutlu ederek toplam kaliteyi yükseltmek mümkün olacaktır. Bunu başarabilmek adına “Ego” denen ateşten gömleği giymeyen, doğru iletişim frekansını kullanabilen yönetici liderler gerekmektedir. Bunu başaran işletmeler orta ve uzun vadede başarıyı istikrarlı bir şekilde sürdürerek fark yaratırlar.
TURİZM
“MICE sektörü için Türkiye cazibesini koruyor” Türkiye’nin MICE sektöründe dünya
“ANLATACAK ÇOK HİKAYEMİZ VAR”
standartlarında bir alt yapıya sahip
“Doğru iletişim, doğru strateji ve sürdürülebilirliği sağlayan bütçeler ile mucizeler yaratabilirsiniz. Ülkemiz bir iletişimcinin ihtiyaç duyacağı her türlü enstrümana fazlasıyla sahip. Köklerimiz fazlasıyla derinde, dünya üzerindeki ilk medeniyetlere kadar uzanıyor. “Anlatacak çok hikayemiz var” diyen Atak, “Diğer taraftan ülkelerin uluslararası imajlarını pazarlama yöntemleriyle değiştirebileceklerine ilişkin herhangi bir kanıt olmamakla birlikte ‘imaj algısı’ ne dediğinize değil, ne yaptığınızla ilgileniyor” ifadesinde bulundu.
olduğunu ve küresel rekabette iddialı olunan bölgeler arasında yer aldığını belirten Lionel Hotel İstanbul Pazarlama ve Satış Direktörü Burçak Atak, “Konumu ve donanımı açısından bakıldığında İstanbul, MICE sektörünün tercih ettiği diğer Avrupa ülkeleri içinde 7. sırada yer alıyor. Güçlü olan alt yapımıza rağmen asıl ihtiyacımız şüphesiz MICE pazarlamasına yönelik doğru bir eylem planı…” dedi.
DENGELERİ KENDİ LEHİMİZE ÇEVİREBİLİRİZ Markalaşmanın MICE sektörü açısından ülkeye sağladığı avantajlar noktasında bilgi veren Atak, “Marka olmak hedef kitle gözünde daha değerli hale gelmek, kitlelerin tercihi olmak anlamına geliyor. Bir ürün için var olan bu değer onun daha çok satılması ve kar elde etmesi anlamına gelirken, ülke için daha fazla ziyaretçi, daha fazla yatırımcı ve daha fazla gelir anlamına geliyor. Bölgenin sosyo-ekonomik dengelerinin iyileştirilmesi işletmeler ve çalışanlar için de önem arz ediyor. MICE sektörü hedef kitlesi için Türkiye cazibesini koruyor. Biz konuya özel pazarlama stratejileri geliştirir ve bunları bütünleşik olarak uygulama iradesini topyekün gösterebilirsek rekabetçi avantaj elde edebiliriz. İstanbul, sektör profesyonellerinin yoğun çabaları ile uluslararası etkinliklerin ev sahipliğini altı yılda birden, üç yılda bir yapar hale gelmiş, birincil rakipleri Amsterdam, Barcelona, Prag, Helsinki ve Londra kentlerini fiyat-fayda dengesinde geride bırakmıştı. Günümüzde bu denge şaşmış olsa da yolun henüz çok başındayız ve durumu lehimize çevirmek için hala bir şansımız var” açıklamasını yaptı.
78 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
TURİZM
MICE STRATEJİSİ GELİŞTİRECEK BİR BİRİME İHTİYAÇ VAR! Son olarak MICE sektörünün gelişimi için otellere ve organizasyon şirketlerine ne gibi görevler düştüğünü açıklayan Atak, “Yatırım ve inşaat sürecindeki otellerin planlama aşamasından itibaren MICE sektör paydaşlarının görüşlerine başvurmaları ve önerilerini değerlendirmeleri gerekmekte. Bütünleşik pazarlama prensibinde olan bizim gibi oteller sektördeki yenilikleri ve gelişmele-
ri yakından takip ediyor. Global ekonominin önemli dinamiklerinden biri olan MICE’ın dünyadaki hızlı yükselişi izlendiğinde, ülkemizde ve sektör oyuncusu otellerimizde de ayrı bir başlıkta değerlendirilmesi kaçınılmaz. Bu sebeple birçok otel görev tanımlarına MICE başlığını da ekledi.
Ülkemizdeki ekonomik ve politik olgular sebebiyle MICE sektörü gelecek takvimimizi uzun vadeden orta vadeye gerilemiş olarak görebiliyoruz. Etkinlik mekanı ihtiyacına yönelik çalışmalar proje bazında olsa dahi mevcut. Ancak tüm sektör oyuncularını kapsayan detaylı bir planlama eksiği göze çarpıyor. Bu durumun önüne geçebilmek için bakanlık nezdinde, MICE stratejisi geliştirecek bir birime ihtiyaç olduğunu düşünmekteyim. Bu eksiği fark eden, sektör paydaşlarını Uluslararası Mice Derneği (I-Mıce) adı ile tek çatı altında toplayan meslektaşlarımı sizin kanalınızla tekrar tebrik etmek istiyorum. Umarım MICE politika ve planlamasında ülkemizi hak ettiği yere taşıyabiliriz” diyerek sözlerine son verdi.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 79
TURİZM
Ülke ekonomisi için MICE organizasyonlarına ihtiyacımız var Ramada Resort Kazdağları Thermal&Spa Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yağız Öngen: “Türkiye’nin uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmaya yeniden başlaması, tüm ülke ekonomisi açısından çok önem taşıyor” dedi. “MICE sektörü turizmin tüm gelirinin üçte birini bulmuş durumda. Üstelik 12 ay devam eden bir sektör. Ayrıca sadece oteli ve acenteyi değil, onlarca farklı paydaşı devreye sokan; çok kapsamlı birçok firmaya iş imkanı sağlayan bir sektör. Turizmin geldiği noktada en önemli dal olacaktır” açıklamasını yapan Ramada Resort Kazdağları Thermal&Spa Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yağız Öngen, “Biz de MICE’a verdiğimiz önem ve gerçekleştirdiğimiz başarılı organizasyonlar sayesinde bu sektörün en önemli ödülü olan Ace of MICE ödüllerinde ‘Ege Bölgesi En İyi Toplantı Oteli’ ödülünü aldık. Bu potansiyele ve turizmin bu dalına yatırımlarımız sürmekte” dedi.
“Özellikle uluslararası organizasyonlar, yurt dışından ülkemize gelerek toplantı, kongre ve organizasyon yapacak firmalar; bunu çok önceden, en erken 1-1,5 yıl öncesinden her şeyiyle bitirmiş oluyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin bu organizasyonlara ev sahipliği yapmaya yeniden başlaması, tüm ülke ekonomisi açısından çok önem taşıyor” ifadesinde bulunan Öngen, “Bulunduğumuz Wyndham Hotel Group ve diğer uluslararası otel zinciri markalarını Türkiye’ye çekmek avantaj. Ramada’nın dünyadaki ilk termal markası olan Ramada Resort Kazdağları Thermal&Spa olarak bizler de bunun inancındayız” dedi.
FARKLI, YENİLİKÇİ REKLAMLARA İHTİYAÇ VAR! MICE sektörüne ilişkin iyi ülke imajının nasıl oluşturulacağına dair görüşlerini bildiren Öngen, “Danışma kurulunda yer aldığım ve sektör için çok önemli bir kuruluş olan Uluslararası MICE Derneği’nde herkesin ortak söylemi şuydu; ülke için en önemli sorun kötü imaj. Bu artık alışılagelmiş Mesnevi gösterili, Efes’li klasik Türkiye reklam filmleriyle olmaz. Bunun için ülkeye farklı, yenilikçi reklamlar gerekiyor. Örneğin; Avrupalı gezginlerin Türkiye’de rahatça dolaşması, vlog çekmesi, sosyal medyadan paylaşması gibi ya da sponsorluğunu yaptığımız bir sürü farklı ülkeden 300350’ye yakın koşucunun katıldığı ve bu sene daha da fazlasının katılacağı İda Ultra Maraton gibi uluslararası spor&sanat etkinliklerini düzenlemek gibi. Bunların hepsi ülke imajını ve dolayısıyla MICE sektörünü doğrudan çok olumlu etkileyecek hamleler” dedi.
“DAHA ÇOK ÇALIŞMAK, HER ŞEYE RAĞMEN DAHA ÇOK UĞRAŞMAK GEREKİYOR” MICE sektörünün gelişimi için otellere ve organizasyon şirketlerine düşen görevler noktasında bilgiler veren Öngen, “Daha çok çalışmak, her şeye rağmen daha çok uğraşmak gerekiyor. Türkiye’nin imajını düzeltmek için daha kaliteli hizmetler sunmamız lazım. Ayrıca yurt dışında farklı reklam ve pazarlama faaliyetleri sürdürmek, uluslararası organizasyonların hepsinde var olmak, hepsine gerçekleştirdiğimiz başarılı işleri hatırlatmak, ülkeyi MICE için uygun bir coğrafya olarak tanıtmak, bunu da sadece İstanbul’da değil, tüm Türkiye’de yapılabilir olarak göstermek gerekiyor” dedi.
80 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
HABER
kahramanmaraş’ın istanbul’daki sesi... Beyoğlu’nda yer alan restoranlarında 30 yıldır içli köfte sattıklarını belirten Sabırtaşı Restoran sahibi Mustafa Topçuoğlu bu ayki özel konuklarımızdan… Adeta Beyoğlu’nun bir simgesi haline gelen Sabırtaşı, başta Kahramanmaraş olmak üzere Anadolu mutfağını lezzet severlere sunuyor. Samimi bir ortamın hakim olduğu restoranda satılan her içli köftenin içerisinde ise aslında bir anı var…
nımızda da Kahramanmaraş’ın lezzetlerini sunuyoruz, haliyle Anadolu mutfağını da temsil etmiş oluyoruz. Kahramanmaraş’tan Beyoğlu’na gelmenizin sebebi nedir? Neden Beyoğlu? İlk etapta içli köftemizi Gaziosmanpaşa’da satıyorduk. Beyoğlu’nun Gaziosmanpaşa’ya göre daha kalabalık ve daha hareketli olması, aynı zamanda metropol bir semt olup, herkesin gelip gittiği bir yer olması buraya gelmemizde büyük bir etken oldu. Burada daha rahat satış yapabiliriz düşüncesiyle Beyoğlu’na geldik ve burayı çok sevdik… Beyoğlu bizim için ayrı bir yer oldu, çünkü hayatımızı burada kazanıyorduk. Gece gündüz burada içli köfte satarak artık Beyoğlu’nun bir simgesi haline geldik.
K
ahramanmaraş lezzetlerinin İstanbul temsilcisi durumundasınız. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz? Biz İstanbul’daki hayatımıza içli köfteyle başladık, içli köfteyi sattıkça da tanındık. İçli köfte Kahramanmaraş’ın bir lezzetiydi. Birçok yörenin içli köftesi var, ama Kahramanmaraş’ınki biraz daha farklı… Otuz yıla yakındır İstanbul’da içli köfte yapıyor, Beyoğlu’ndaki restora-
82 •
w w w . h iz m etix . com.tr >> Hizmetix
Sabırtaşı’ndaki bu aile sıcaklığı ortamını nasıl sağladınız? Yıllar önce annemle babam birlikte çalışıyordu. Annem babamın yanından hiç ayrılmamış. Yıllarca içli köftesini yapmış, babam da satmış. Anlayacağınız her daim omuz omuza vermişler… Beyoğlu’ndaki bu dükkanda babamla birlikte bende çalıştım. Burası gerçekten bir aile havasında… Gelen misafirlerimize hiçbir zaman müşteri gözüyle bakmıyoruz, kendilerine bizden biriymiş gibi hitap ediyoruz. Müşterilerimiz bizler için birer Sabırtaşı dostlarıdır, bu şekilde bir aile ortamı oluştu burada. Babam rahmetli olduktan sonra annem yine bırakmadı işi, benimle gidip gelmeye başladı. Evlendikten sonra aynı tevazuyu şimdi eşim Fatma Hanım bana gösteriyor, her zaman benim yanımda. Bu aile geleneğimiz devam etsin istiyoruz açıkçası, çünkü burası bir aile işletmesi. Aile dendiği zaman insanlara daha farklı bir güven geliyor. Bir nevi insanlar ev ortamı aradıkları için özellikle gelip gidiyorlar buraya, çok da seviyorlar…
HABER
Üniversite eğitimi almadığınız halde üniversitelerde ders anlatıyorsunuz. Bu nasıl oldu ve derslerde neler anlatıyorsunuz? Üniversiteye gitmek benim içimde hep bir ukde olarak kaldı. Bunu İstanbul’a geldiğimde daha çok anladım. Üniversite okumadığım için kendimi eksik hissediyor ve bir şekilde kendimi geliştirmem gerektiğine inanıyordum. Bir gün hayatımı anlatmaya ve kitap yazmaya karar verdim. Kitabım çıkmasının ardından beni üniversitelere davet etmeye başladılar. Girişimcilik dersi olarak babamın hayatını üniversitelerde anlatmaya başladım. Üniversiteyi okuyamadım ama oradaki öğrencilere şimdi kendi hayatımızı anlatıyorum. Babamın yaşadığı sıkıntıları, İstanbul’da vermiş olduğu mücadeleyi anlatıyorum; bir yaşanmışlık hikayesini, Anadolu insanını anlatıyorum. Belki onlar da bu hayat hikayesini örnek alır ve bir şeyler yapmak için atağa geçerler diye… Hala da babamın tezgahında, onun içli köftesini satıyorum. Aslında her verdiğim içli köftede ben babamı yaşıyorum. İçli köfteyi yapıyoruz, içine harcını koyuyoruz, ama ben onu kıyma olarak görmüyorum, otuz yıllık bir geçmiş olarak görüyorum. Her koyduğumuz kıymada, her kaşıkta bir anımız var...
Peki, mesleğinizi çocuklarınıza devretmek ister misiniz? Devretmek isterim, çünkü Sabırtaşı artık gerçekten bir isim oldu. Bu ismin bir şekilde devam etmesi lazım... Rahmetli babamdan sonra bayrağı ben teslim aldım. Şimdi bayrak sırası çocuklarımda, ama henüz küçükler. Ancak ileriki dönemlerde bu geleneğin devam etmesini çocuklarımda da görmek isterim tabii ki, onların okuyarak bu işi büyütmelerini ve kurumsallaştırmalarını çok isterim. Ben babamdan devraldım, babamın hayatını anlatıyorum; onlar da belki benim hayatımı anlatırlar bir gün. Yakın zamanlarda katılacağınız programlar var mı? Evet var, kitabım çıktıktan sonra birçok yerden davet aldım. Mesela Eylül ya da Ekim gibi Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’ne gideceğiz. Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’nde bir konferansımız ve imza günümüz olacak. Yine Kahramanmaraş’ta 12 Ekim’de kitap fuarı olacak, biz de oraya katılıp, stant açacağız. Ayrıca İstanbul’da Tüyap Kitap Fuarı’na katılacağız. Yine Konya Selçuk Üniversitesi’nden bir davet aldım, orada da bir seminerimiz olacak. Azerbaycan’dan Hazar Üniversitesi’nden davet aldık. Not defterimizde Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Kemerburgaz ve Arel Üniversitesi de var.
GAMZELİ’NİN GÖZÜNDEN BENLİ Mustafa Bey babasından, hayatından ve yapmış çalışmalardan bahsetti. Birazda siz eşi olarak Mustafa Bey’den bahseder misiniz? Fatma Topçuoğlu: Mustafa Bey iyi bir aile babası… Eşiyle, ailesiyle ilgilenen, evine düşkün bir kişi… Hatta eş olarak dört dörtlük bir karakter diyebilirim. Ancak şunu belirtmeden geçmek istemiyorum; her ne kadar evli de olsak restorana geldiğimizde sadece iş arkadaşıyız. Burada belli sınırlarımız var ve bunu mümkün mertebede korumaya çalışıyoruz.
Kitabı yazarken Mustafa Bey’e bir desteğiniz oldu mu? Fatma Topçuoğlu: Bir gün bana “babamın hayatını yazacağım” dedi. Ben de kendisini destekleyerek, her şeyi en güzel şekilde yapabileceğini belirterek ve arkasında durarak destek olmaya çalıştım. Çünkü ona güvenim sonsuzdu… Kitap yazıldı ve çıktı. Kitapta bizim tanışma hikayemizde yazıyor. Gamzeli ve Benli’nin hikayesi…
Mustafa Bey birçok ödül alıyor, sık sık şehir dışına çıkıyor. Bununla ilgili bir şeyler söylemek ister misiniz? Fatma Topçuoğlu: Emeğinin karşılığını alıyor. Bu da bizim için gurur verici. Bir geçmişi var, babasını yad ediyor, yani hayırlı bir evlat. Hayırlı bir evlat olduğu için de her zaman onun arkasında destekçiyim.
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 83
INTERMODAL ÇEVRECİ TAŞIMACILIK; “INTERMODAL SİSTEMİ” Çevreci yaklaşımın taşımacılık sektöründe önem kazandığı çağımızda, ticaretin dünya üzerinde yayılmasından beri çok modlu taşımacılık yapılmaktadır. Bu anlamda Intermodal taşımacılıkta çevreci bir yaklaşımla lojistik yapan bir taşıma yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Intermodal taşımacılık, yük üzerinde herhangi bir işlem yapılmadan birden fazla noktaya, yükün birden fazla taşıma modeliyle taşınmasıdır. Intermodal taşımacılık kapsamında, ürünlerin treylerden çıkarılmasına gerek olmadan doğrudan bir taşıma modelinden diğerine geçmesini sağlayan özel treylerler kullanılmaktadır. Yük başlangıç noktasından son noktaya kadar taşıma
türlerinin kombinasyonuyla hareket eder. Bir kamyonun konteyner parçası, bir uçağın içinde taşınabilir veya bir demiryolu aracı denizyolu taşımacılığı ile taşınabilir. Bu taşıma yöntemi ile zamanında teslim, düşük maliyetli, verimli, karayoluna oranla daha az kaza riski olan, olumsuz hava koşullarından daha az etkilenen ve çevre dostu lojistik gerçekleştirilir. Hizmetix Dergisi olarak bu ayki sayımızda “intermodal taşımacılık sistemini” ele aldık ve lojistik firmalarının intermodal taşımacılığa yönelik ne gibi hizmetler sunduğunu ve hizmet esnasında ne gibi kriterlere önem verdiğini konuştuk. Ayrıca intermodal taşımacılık sisteminin firmalara sağladığı maliyet-zaman tasarrufunun yanı sıra avantajlarını da dosya konusu kapsamında ele aldık.
INTERMODAL
MAKALE
Atilla Yıldıztekin
Yapılacak çok iş var… Her şeyden önce Intermodal taşımacılığın tanımıyla başlayalım. “Intermodal taşıma” tek yüklemeyle ve aynı taşıma birimi içinde ürünlerin ellenmeden, birden çok taşıma yöntemi ile taşınması olarak tanımlanmaktadır. Bunda konteynır taşımacılığı veya treylerin hiç açılmadan kara yolu, demir yolu veya deniz yolu ile taşınması kastedilmektedir. Hedef, yüklemede ağzı kapatılan ünitenin teslim yerinde açılmasıdır. Intermodal taşımacılığın başlangıcı eskidir. Konteyner taşımacılığı, Ro-Ro taşımacılığı, Ro-La taşımacılığı henüz intermodal taşıma kavramı ortaya çıkmadan önce uyguladığımız taşıma şekliydi. Intermodal taşımanın bu kadar kuvvetli bir şekilde gündeme gelmesinin nedeni; Avrupa Birliği’nin taşımanın hava kirlenmesindeki etkisini azaltmak, üretilen karbon monoksit ve karbon dioksitin salınımını minimize etmek hedefini üstlenmesidir. Bir yerde Green Lojistik (Çevreci Lojistik) adını verdiğimiz bu yeni vizyon taşıma sırasında havaya salınan egzoz gazının içindeki karbon oksitlerinin miktarını azaltmayı hedeflemektedir. Küresel hedef haline getirilmiştir. İkinci neden ise kara yolları üzerindeki trafik yükünün azaltılması, kara taşımasının özellikle uzak mesafelerde deniz yoluna ve demir yoluna aktarılmasıdır. Hem trafik yükünü azaltacak hem de maliyetleri düşürecek bu vizyon da geçerlidir. Karbon salınımını azaltmak için daha düşük karbon salınımlı motorlar geliştirilmekte, daha verimli araçlar kullanılmakta, araç ölçüleri büyütülmektedir. Havaya
86 •
w w w. h i z m e t i x . c o m.tr > > Hizmetix
salınan karbon gazlarının azaltılmasının bir diğer yolu da deniz, demir yolu taşımasının ton-km olarak yüzdesinin artırılmasıdır. Yani uzak mesafelere yapılan taşımaların kara yoluyla değil, ton-km başına daha düşük yakıt tüketen gemi ve demir yollarıyla yapılmasıdır. Kara yolları kısa mesafede kapıdan kapıya taşıma yaptığımız bir sistem iken; uzaklığı 300 kilometreyi aşan mesafelerde yükleme noktasından istasyona veya limana kadar kara yoluyla taşıma yapılması, limandan, istasyondan indirme adresine kadar yine kara yolu ile taşınması gerekmektedir. Bu yolla hem maliyetler düşecektir, hem de hava kirliliği azaltılacaktır. Kara taşıma araçlarının deniz üzerinde Ro-Ro ile taşınması, demir yolunda da Ro-La olarak vagonlarla taşınması hava kirliliğini azaltacak uygulamalardır. Bütün bu uygulamalar için limanlarda demir yolu bağlantılarımız olmalı, Ro-Ro taşıması sadece uluslararasında 2-3 limana değil, birçok limana yapılması, böylece deniz taşımamızın demir yoluna bağlanması sağlanmalıdır. Demir yolunun yine intermodal taşıma içinde kullanılmasını sağlamak için sadece deniz taşımasında değil, yurt içi taşımada da konteyner kullanılması, TCDD tarafından inşa edilecek olan; sayıları sık sık değişen, son bilgilere göre on yedinin üzerine çıkan lojistik yük aktarması yapılacak intermodal terminallerin bir an önce bitirilmesi, kullanım hakkının özelleştirilmesi, TBMM tarafından onaylanan “Demir Yolu Taşıması Kanunu”nun bir an önce uygulanması gerekir. Kara taşımasının boyunun azaltılması için istasyonlarımızdan çekilecek olan iltisak hatları ile büyük sanayi kuruluşlarımıza, organize sanayi bölgelerimize demir yolu hatları bağlanmalıdır. Bu sayede gerek hammaddeler, gerek üretilen ürünler hem yurt içine, hem de yurt dışına uygun koşullarla ulaştırılacaktır. TCDD tarafından yapılmakta olan Intermodal terminallerine de özel sektör katkısı sağlanmalı, bir an önce tamamlanması için yap-işlet -devret sistemi bile olsa bu terminaller hem kapasite olarak geniş, hem de geleceğe dönük hizmet verebilecek ölçüde ve plan çerçevesinde yapılmalıdır. Özel sektör tarafından yapılmakta olan büyüklüğü 100 bin metrekareyi aşan depolama tesislerine de demir yolları çekilmeli, bu depoların demir yolu istasyonlarına yakın inşası teşvik edilmeli ve bu depoların daha verimli çalışması sağlanmalıdır. Yapacak işimiz çok, boşa harcamak için kaynağımız yok.
LOJİSTİK
İntermodal taşımacılıkta yüklerin Türkiye’den çıkışını Ro-Ro gemileri ya da demiryolu ile yaptıklarını, akabinde de demiryolu ya da karayolu ile varış noktasına ulaştırdıklarını belirten Talay, bayram tatilinin 10 gün olarak açıklanmasıyla birlikte taşıma rezervasyonlarında yüzde 20’lik bir artış yaşandığını söyledi.
“ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA INTERMODAL TAŞIMACILIK EN ÇOK TERCİH EDİLEN TAŞIMA MODELİ OLACAK!”
Bayramda
ticaret sınıra takılmayacak!
Y
aklaşan bayram tatilinde karayollarında ve sınır kapılarında meydana gelebilecek yoğunluğa karşı, ithalat-ihracat yapan şirketler gönderilerinin aksamaması adına bir dizi önlem alıyor. Firmalar yüklerini intermodal yani kombine taşımalar ile yaparak sınırı denizden ya da demiryolu ile aşmayı planlıyor. Karayollarında ve gümrük kapılarında yaz yoğunluğu
88 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
Yükün birden fazla taşıma modeli kullanılarak ilgili noktaya ulaştırıldığı intermodal taşımacılığın Avrupa’da 30 yıllık bir geçmişi olduğunu ancak Türkiye’de birkaç yıldır etkin olarak kullanıldığını söyleyen Sarp Intermodal Yönetim Kurulu Başkanı Onur Talay, “Bu dönemlerde karayolu ile Türkiye’den Avrupa ülkelerine gidebilmek bir haftayı geçiyor” dedi. İntermodal taşımacılıkta yüklerin Türkiye’den çıkışını Ro-Ro gemileri ya da demiryolu ile yaptıklarını, akabinde de demiryolu ya da karayolu ile varış noktasına ulaştırdıklarını belirten Talay, bayram tatilinin 10 gün olarak açıklanmasıyla birlikte taşıma rezervasyonlarında yüzde 20’lik bir artış yaşandığını söyledi. Özellikle tatil dönemlerinde intermodal taşımacılığın daha çok tercih edildiğini belirten Onur Talay, standart karayolu taşımacılığına göre daha ekonomik ve çevreye duyarlı olması sebebiyle intermodal taşımacılığın önümüzdeki yıllarda en çok tercih edilen taşıma modeli olacağının altını çizdi.
devam ederken bu duruma bir de bayram tatilinin eklenmesi, ihracat taşımalarında gecikme yaşamak istemeyen birçok firmayı intermodal taşımacılığa yöneltti.
LOJİSTİK
Mars Logistics karbondioksit salınımını yüzde 7 oranında azalttı
Türkiye’de ve global arenada lojistik hizmetlerini yıllardır kusursuz bir şekilde gerçekleştiren Mars Logistics, hem doğaya hem de geleceğe sahip çıkıyor. Mars Logistics, kullandığı Intermodal çevre dostu taşımacılık modeliyle karbondioksit salınımını geçtiğimiz yıla göre yüzde 6,9 oranında azalttı.
90 •
H
er yıl filosundaki araçları çevre dostu araçlarla yenileyerek doğayı korumaya özen gösteren Mars Logistics, 2016 yılında karayolu taşımalarından kaynaklı karbon salınımını geçtiğimiz yıla göre yüzde 6,9 oranında azalttı. Büyüyen filosu ve artan sefer sayısına rağmen araç başına 1,04 ton olan karbondioksit salınımını 2016 yılında 0,96 ton karbondioksite düşüren Mars Logistics, bu oranı da yüzde 7,7 oranında azaltmış oldu. “Yeşil lojistik” ve “sürdürülebilirlik” kavramlarına verdiği önemi 2012 yılından bu yana sürdürdüğü Intermodal taşımacılık hizmetiyle kanıtlayan Mars Logistics;
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
otomotiv, gıda, tekstil, kimya, enerji, kozmetik gibi birçok sektöre de bu hizmeti veriyor. Geçtiğimiz yıl, kullanılan intermodal taşıma çözümleri sayesinde yüzde 48 emisyon tasarrufu elde eden şirket, 2 milyon 374 bin adet ağaç ile 5,9 hektar ormanlık alan kurtarmış oldu. Geçtiğimiz yıl atık yağ, atık pil, kağıt atık, elektronik atık, hurda metal gibi tehlikeli atık miktarı ise yüzde 40 oranında azaldı.
INTERMODAL TAŞIMACILIK KARBONDİOKSİT SALINIMINI EN ALT SEVİYE İNDİRİYOR Intermodal taşımacılık modeli, konteyner veya
treyler içerisindeki yükle, başlangıç noktasından ulaşacağı yere kadar çeşitli taşıma kombinasyonlarıyla hareket ediyor. Hizmeti haftanın 6 günü karşılıklı olarak devam ettiren Mars Logistics, ekolojik taşımacılık yapmaları konusunda ve sürdürülebilir çevre duyarlılığı hakkında hem firmalara, hem de lojistik sektörüne farklı bir yön veriyor. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Mars Logistics Genel Müdürü Ali Tulgar, “Intermodal taşımacılık, çevreye katkısı ve minimum transit sürelerde hizmet vermesi dolayısıyla iş ortaklarımız tarafından sıklıkla tercih ediliyor. 2012 yılından bu yana bu hizmeti veriyoruz. Bizim için en kıymetlisi ise, bu modelin karayolu taşımacılıktaki karbondioksit salınımını en alt seviyeye indiriyor olması. Rakamların da ortaya koyduğu gibi bu anlamda önemli bir yol aldık. Sektörümüzün bu çevre duyarlılığıyla hareket etmesi ve yüksek taşıma sistemlerini kullanmalarını temenni ediyoruz” dedi.
OTOMOTİV
2017’nin ilk etabında en çok Civic talep gördü 2017’nin ilk altı ayının diğer yıla oranla yüzde 9 oranda daraldığını belirten Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Özütok, mevcut düşüşün aksine bu yıl satışlarını bir önceki seneye istinaden yüzde 64 artırdıklarını dile getirdi ve 2017’de en çok talep gören ürünlerinin Civic olduğunu söyledi.
2017 yılının ilk altı aylık sürecini sektör ve firmanız açısından değerlendirir misiniz? Bu altı aylık süreçte nasıl bir performans sergilediniz? 2017 yılının ilk altı ayına bakacak olursak sektör genelinde 2016 yılına göre yüzde 9 oranında bir daralma olduğunu görüyoruz. Bunun başlıca nedenleri hem ÖTV hem de kurlardaki artışlar olarak gösterilebilir. Sektör genelindeki düşüşün aksine Honda olarak 2017 yılının ilk altı aylık döneminde binek Son olarak ikinci yarıyıla yönelik hedef ve planlarınızdan bahseder misiniz? 2017 yılının ikinci yarısında Civic ailesinin en güçlü ve sportif üyesi olan Civic Type-R’ın lansmanını gerçekleştireceğiz. Yılın son ayında da fabrikamızda ikinci vardiya üretime başlamayı planlıyoruz. Böylece hem iç pazar hem de ihraç pazarlarından gelen yoğun taleplere cevap vermek istiyoruz. 2017 yılını bu gelişmelerle kapattıktan sonra, 2018’in ilk aylarında uzun zamandır merakla ve ilgiyle beklenen Civic sedan dizel motorlu modelimizin üretimine başlayacağız.
92 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
otomobil pazarında satışlarımızı bir önceki yıla göre yüzde 64 artırarak yükselen performansımızı devam ettirerek satışlarını en çok artıran marka olduk. İlk yarıyılda en çok talep gören ürününüz hangisi oldu? 2017 yılının ilk yarısında en çok talep gören ürünümüz Civic oldu. Ekim 2016’da onuncu neslinin satışına başladığımız Civic Sedan ve 2017 yılının şubat ayında üretim hattımızdan çıkan en güçlü yerli binek otomobil unvanına sahip
olan Civic RS ile satış grafiğimizi üst noktalara çıkarttık. Takip eden mart ayında satışa sunduğumuz Civic Hatchback ile birlikte Civic ailesi 2017’nin ilk yarısında en çok talep ve beğeni gören modellerimiz oldular. Peki, bu süreçte nasıl bir pazarlama stratejisi izlediniz, senenin geri kalanı için de aynı stratejilerle mi yola devam edeceksiniz? İkinci yarıyılda herhangi bir kampanyanız vs olacak mı? Biz pazarlama faaliyetlerimizi online ve dijital mecralar etrafında konumlandırdık. Bunun başlıca sebebi, online ve dijital mecraların konvansiyonel mecralara göre hedeflemelerinin çok daha net bir şekilde yapılabilmesi, daha efektif ve ölçülebilir sonuçlar alınmasıdır. Önümüzdeki dönemde de planlarımızı online ve dijital ağırlıklı olarak devam ettirmeyi planlıyoruz. İçerik stratejimize bakıldığında ise satış kampanyaları yerine, markamızın yüksek imaj konumunu sürdürecek çalışmalar yapıyoruz. Özellikle mayıs ayında lansmanını yaptığımız NSX modelimizle 360 derece iletişim gerçekleştirdik.
OTOMOTİV
Otomotiv sektörü geçen yıla oranla
yüzde 8,58 azaldı
Her ne kadar sektör kan kaybetse de Hyundai olarak gerek satış gerekse satış sonrası hizmetlere devam ederek pazar paylarını artırmayı hedeflediklerini dile getiren Hyundai Assan Genel Müdürü Önder Göker, bu konuda özellikle yeni modelleri IONIQ ve i30’a güveniyor.
94 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
OTOMOTİV
“ÖTV VE KUR ARTIŞLARINDAN DOLAYI PAZAR KAN KAYBETTİ” “ODD verilerine göre Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2017 yılı altı aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,58 azalarak 401 bin 158 adet olarak gerçekleşti. 2016 yılı altı aylık dönemdeyse bu adet 438 bin 817’di. Bu sebeple bazı segmentlerde ve markalardaki sert düşüş ve daralma, pazarın kan kaybetmesinde etkili oldu” açıklamasında bulunan Hyundai Assan Genel Müdürü Önder Göker, “Bu yılbaşında söylediğimiz ve beklentilerimiz arasında olan yüzde 10’luk düşüşe uygun bir daralma. Bu daralmanın en büyük nedenleri arasında ÖTV ve kur artışları yer alıyor. Tüketicilerin bir kısmı ilerleyen dönemlerde fiyatların daha da zamlanacağı endişesiyle vakit kaybetmeden satın alım süreçlerini hızlandırırken bir kesim de yükselen fiyatlar sebebiyle bekleyişlerini sürdürüyor ya da kararları ertelemiş durumdalar” dedi. Özellikle premium markaların gözle görülür düşüşlerinin de toplam satışlara etki ettiğinden bahseden Göker, “Bu sebeple genel anlamda bakacak olursak otomotiv sektörü tüm segmentler ve markalar olmak üzere bir bütündür ve satışları bir zincirin halkası olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır” dedi.
EN FAZLA SATILAN ÜRÜN İ20 “Hyundai Assan olarak yılın ilk 6 ayında 118 bin adetlik üretim gerçekleştirdik ve bu rakamın 108 bin 569 adetini de 40’tan fazla ülkeye ihraç ettik” ifadesinde bulunan Göker, iç pazardaki satışlarına yönelik verileri de bizlerle paylaştı. Göker, “10 bin adetten fazla satılan i20 ve onu 5 bin 87 adetle takip eden Accent Blue modelimizin en çok satıldığını söyleyebiliriz. Bir diğer popüler modelimiz ise sadece 1.6 litre turbo benzinli motorla satışa sunduğumuz Tucson ve satış adeti ise ilk 6 ayda 3 bin 711” dedi.
“PAZAR KAN KAYBETMESİNE RAĞMEN HYUNDAI OLARAK PAYIMIZI ARTIRDIK” Hyundai olarak çalışmalara ara vermediklerini, pazarlama alanında gündelik işlerin yanı sıra sosyal medya ve dijital pazarlama alanındaki projelere de ağırlık verdiklerini dile getiren Göker, “Yılın ilk altı ayında 23 bin 990 adet araç satışı gerçekleştirerek bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2 satışlarımızı artırdık. Pazar kan kaybetmesine rağmen Hyundai olarak payımızı artırdık ve şu an
toplam satışlarda yüzde 6.1 pazar payı ile beşinci sırada bulunuyoruz. Fakat sadece binek otomobil satışları olarak değerlendirirsek yüzde 7.4 pazar payımız var ve dördüncü sırada yer alıyoruz. Kısacası beklentilerimiz ve hedeflerimiz doğrultusunda ilerliyoruz. Mart ayının sonunda yeni i30 modelimizi piyasaya sunduk ve geçtiğimiz hafta da yepyeni teknolojisiyle öne çıkan hibrit modelimiz IONIQ’i 123 bin 900 TL’den satışa sunduk. Her iki yeni modelimizin satışlarımıza olumlu bir şekilde katkı etmesini hedefliyoruz” dedi ve sözlerine Hyundai’nin ikinci yarıyıla yönelik hedeflerini belirterek devam etti: “Hyundai son yıllarda global anlamda bir değişim gösteriyor. Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde satışlarını ve pazar payını artırıyor. Böylelikle yeni müşteriler kazanırken marka imajını da artırmış oluyor. Ülkemizde de benzer bir durum söz konusu ve müşteri profilimiz her geçen gün değişim gösteriyor. İkinci yarıda da gerek satış gerekse satış sonrası alanındaki hizmetlerimize devam edeceğiz. Özellikle i30 ve IONIQ modellerimizin de desteğiyle pazardaki payımızı artırmayı hedefliyoruz. Bunun için dijital dünyanın olanaklarından yararlanırken aynı zamanda yaygın ve etkili bayi ağımızla da çeşitli test sürüş aktiviteleri yapmaya devam edeceğiz.”
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 95
OTOMOTİV
Renault Grubu’ndan ilk yarıda rekor satış adedi Renault Grubu, yılın ilk yarısında yüzde 10,4 artışla 1,88 milyon araç satarak satış rekoru kırdı.
R
enault Grubu, 2017 yılının ilk yarısında, yüzde 2,6 büyüyen bir pazarda yüzde 10,4’lük artışla 1,88 milyon araç sattı. Bütün grup markaları, satış adetleri ve pazar paylarında artış kaydetti. Renault ve Dacia markaları 6 ayın satış rekorunu kırdı. Renault, Avrupa’nın en çok satan ikinci markası oldu. Bütün bölgeler, satış adetlerini ve pazar paylarını artırdı. Grup, özellikle Afrika-Ortadoğu- Hindistan Bölgesi’nde yüzde 19,3, Asya Pasifik Bölgesinde yüzde 50,5 oranında bir artış kaydetti. Renault, yenilenen ürün gamı, yeni model lansmanları ve uluslararası pazarlardaki faaliyetlerinin geliştirilmesine dayalı 2017 büyüme hedefini teyit ediyor. Renault Grubu, (Lada dahil) küresel satışları (binek+hafif ticari) yüzde 2,6 büyüyen pazarda yüzde 10,4 oranında artış kaydetti. Grubun pazar payı böylece yüzde 4,1’e yükseldi (2016’ya göre + 0,3 puan). Renault ve Dacia markaları, ilk yarıda satış rekoruna imza attı. Grup, 1 milyon 342 bin 320 adet Renault ve 332 bin 845 adet Dacia olmak üzere 1 milyon 879 bin 288 adet araç satışı gerçekleştirdi. Renault Samsung Motors satışları yüzde 12,5 artarken Lada satışları yüzde 12,2 artış kaydetti.
96 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
RENAULT GRUBU’NUN 2017 PAZAR ÖNGÖRÜSÜ 2017’de küresel pazarın yüzde 1,5 ila yüzde 2,5 oranında büyüyeceği öngörülürken, Avrupa pazarının yüzde 2’lik bir büyüme göstermesi bekleniyor. Fransa pazarının ise Avrupa pazarı gibi yüzde 2 oranında büyümesi bekleniyor. Avrupa dışında, Rusya pazarının yüzde 5’in üstünde bir büyüme gösterebileceği tahmin ediliyor. Brezilya pazarındaki büyüme beklentisi yüzde 5 iken, bu büyüme ivmesinin Çin’de yüzde 5’in üstünde, Hindistan’da ise yüzde 8’in üstünde devam etmesi bekleniyor. Grup, yılın ikinci yarısında, Avrupa’da yenilenen ürün gamının, uluslararası alanda ise Çin’de Koleos, Rusya’da Kaptur, Xray ve Vesta, Güney Kore’de QM6 ve SM6, Latin Amerika’da yeni SUV serisinin yarattığı fırsatlardan yararlanmaya devam etmesi öngörülüyor. Bu sebeple Renault Grubu, Avrupa ve dışındaki satış ve pazar payı olarak büyümeyi öngören 2017 satış hedeflerini teyit ediyor.
ÖZEL RÖPORTAJ
Değişimin yöneticisi değil, yaratıcısı! 37 yıl önce küçük bir atölyede temelleri atılan İnoksan, bugün 20 bin metrekare kapalı alanda üretim yapan son teknoloji ile donanmış bir endüstri üssüne dönüştü. İnoksan, bugün üretiminin yüzde 30’unu 80’den fazla ülkeye ihraç ediyor ve dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. 1980 yılında küçük bir atölyede başlayan bir serüven İnoksan’ın kuruluşu… O yıllardan bugüne tabii ki çok şeyler değişti ve yaşandı. Zamanı hızlıca geriye aldığımızda yaşanılan süreci İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık bakın nasıl anlatıyor: “Tam 37 yıl önce, Bursa’da küçük bir atölyede başlayan yolcuğumuzda, çok ça-
98 •
w w w . h izm e tix . c o m.tr >> Hizmetix
lıştık ve sonucunda birçok başarıya imza attık. Bu süreçte müşteri memnuniyetini sürekli kılan yaklaşımımız ve ürünlerimizin dünya standartlarındaki kalitesi ile sürekli büyüme ivmesi kazanarak, dünyanın ilgisini çeken bir Türk markası haline geldik. Bugün, 20 bin metrekare kapalı alanda üretim yapan, son teknoloji ile donanmış bir endüstri üssüne dönüşen bir marka olarak, üretimimizin yüzde 30’unu 5 kıtada 80’den fazla ülkeye ihraç
ediyoruz. Toplam 400 çalışanımız, 80 yurt dışı satış noktamız, ülke çapına yayılmış 102 yetkili servisimiz ve 6 büyük ilde bölge müdürlüklerimiz var ve büyümeye devam ediyoruz. Farklı sektörlerde hizmet veren müşterilerimizin taleplerinin ötesinde bir hizmet sunma anlayışına sahibiz. Proje aşamasından kuruluma ve satış sonrası desteğe kadar çok geniş bir alanda en iyi sonuçla çalışıyoruz. Bu da sektörde öncü olmamızı sağlıyor. Sektörde yakaladığımız başarıyı sürekli kılmanın önemli bir yolunun Ar-Ge yatırımlarından geçtiğini biliyoruz. Bu yaklaşımla yaptığımız çalışmalar sonucunda bu yıl Türkiye’nin resmi Ar-Ge merkezlerinden biri olmayı başardık. Turquality programına kabul edilen bir marka olarak, bu alanda da önemli projelere imza atıyoruz. Müşterilerimize satış sonrası da en doğru hizmeti sunabilmek adına iki yıl önce şirket bünyemizde bir çağrı merkezi kurduk. Ayrıca, bu yıl 64’üncüsü düzenlenen ve tasarım alanında dünyanın en prestijli ödül organizasyonu olan IF Design Award tarafından Profesyonel Konsept Kategorisi’nde ‘Intelligent’ isimli ürünümüzle ödüle layık görüldük.”
ÖZEL RÖPORTAJ “SEKTÖRDEKİ LİDERLİĞİMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ” “İnoksan olarak, en iyi hizmeti ve en kaliteli ürünü sunmanın getirdiği sorumluluğun farkındayız” açıklamasını yapan Varlık, “Bu sorumlulukla Ar-Ge merkezi, bilgi teknolojileri, insan kaynakları, makine ve ekipman alanlarına önemli yatırımlar yapıyor, her geçen gün bu alandaki çalışmalarımızı artırıyoruz. Şirketimiz her yıl cirosunun yüzde 2’sini Ar-Ge’ye ayırıyor. Bahsettiğim gibi, bu alanda yaptığımız çalışmaların sonucunda Türkiye’nin resmi Ar-Ge merkezleri arasında yerimizi aldık. 26 kişilik Ar-Ge merkezimiz bu yıl içerisinde, biri TÜBİTAK çalışması olan 10 yeni projeyi hayata geçirmeyi hedefliyor. Bunların dışında, Amerika’ya hakim dünyanın en büyük gruplarından biriyle yaklaşık iki yıldır yürüttüğümüz Ar-Ge çalışmasını tamamladık. Amerika standartlarında bulaşık makinesi ürettik. Böylece, Amerika pazarında daha yaygın hale gelmek adına büyük bir adım attık. Yine ihracat stratejimiz kapsamında önümüzdeki kısa dönemde anlaşmalarımızı tamamlayıp, Türk mühendislerin imzasını taşıyan binlerce bulaşık yıkama makinesi ve Inosmart Touch Kombi Fırını da Çin’li endüstriyel mutfak kullanıcılarına sunacağız. Önümüzdeki dönemde de akıllı teknolojiler geliştirerek yüksek performanslı ürünler tasarlamayı sürdürürken, Ar-Ge yaklaşımımızla desteklediğimiz üretim üstünlüğümüzün yanı sıra tecrübemiz ve kalitemizle sektördeki liderliğimizi sürdüreceğiz” dedi.
37. YIL İHRACAT YILI OLACAK “İnoksan olarak 37. yılımızı kutladığımız bu yılı ihracat yılı ilan ettik. Bu doğrultuda yıl sonunda yüzde 15 büyüme elde etmeyi ve gelirlerimizin yüzde 30’unu oluşturan ihracat payımızı yüzde 50’ye çıkarmayı he-
defliyoruz” diyen Varlık, “Özellikle Çin pazarında Türk mühendislerinin imzasını taşıyan inovatif Inosmart Touch Kombi Fırın ve bulaşık makinelerimiz ile önemli atılımlar gerçekleştirmeye hazırlanıyoruz. Hali hazırda ABD pazarında döner ocakları ile faaliyet gösteriyoruz. Yakın zamanda buradaki pazar payımızı da artırmak istiyoruz. Bu amaçla, ABD’nin önde gelen firmalarından biri ile işbirliğine de gittik. Elektrik, gaz ve su gibi teknik aksamları ABD standartlarına uygun olarak yeniden geliştirdiğimiz set altı bulaşık makinesini Bursa’daki fabrikamızda hijyen ve güvenlik sistemleri ile CE standartlarının üzerinde ürettik. Bu da dünya markası olma yolunda attığımız önemli bir adım oldu” dedi ve sözlerine ekledi: “37. yılımıza özel koyduğumuz hedefleri gerçekleştirdiğimizde, 2023 hedeflerimiz için önemli bir yol kat etmiş olacağız. Hali hazırda 5 kıtada, 80 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Pek çok önemli pazarda söz sahibiyiz. Bu yıl belirlediğimiz yüzde 50 ihracat hedefine ulaşmak adına, Amerika Birleşik
Devletleri’nde pazar payımızı artırmak ve Çin, Hindistan, Rusya gibi ülkelere de ürünlerimizi taşımak da hedeflerimiz arasında.” Son olarak İnoksan’ın üretime yönelik gelecek dönem hedefleri hakkında bilgi veren Varlık, “Ar-Ge merkezimizin yaptığı çalışmalar soncunda sektörde kalitesi ve özellikleriyle dikkat çeken ürünlere imza atıyoruz. Örneğin, hijyen ve emniyet sistemleri standardizasyonuyla öne çıkan ve kullanım kolaylığı sunan pişiricilerimiz ile hijyen şartlarına uygun ergonomik tasarıma sahip döner cihazlarımız bu anlamda öne çıkan ürünlerimiz arasında yer alıyor. Bir başka öne çıkan ürünümüz ise, İnosmart Kombi (buhar jeneratörlü) fırın… Yakın zamanda büyük ses getirdiğimiz bu ürün, tek tuşla 5 farklı pişirme yöntemiyle mükemmel kalite, yüksek verim ve kullanım kolaylığını bir arada sunuyor. Bununla birlikte, Amerika pazarına yönelik hedeflerimiz doğrultusunda Amerika standartlarında ürettiğimiz bulaşık makinemizle de dünya markası olma yolunda önemli bir adım attık” diyerek sözlerine son verdi.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 99
İAÜ VM MEDICAL PARK FLORYA HASTANESİ
Ülkemizdeki
by-pass ameliyatları artık batı standartlarında!
rın bulunmasına göre değişkenlik gösteriyor. Kadınlarda ve 70 yaş üzerindeki hasta gruplarında risk faktörleri daha yüksek. Bunun yanı sıra şeker hastalığı, obezite, herhangi bir diğer organ hastalığının (böbrek veya akciğer hastalıkları gibi) bulunması, geçirilmiş kalp krizi yahut inme, eşlik eden kalp kapağı veya ritim bozukluklarının bulunması, önceden geçirilmiş kalp ameliyatı en önemli risk faktörleri arasında yer alıyor.
Günümüzde kalp ve koroner damar hastalıklarının görülme sıklığı artıyor. Buna paralel olarak kalbi besleyen atardamarların daralması veya tıkanması durumunda yapılan cerrahi girişimler yani by-pass ameliyatları da sıklıkla kullanılıyor. Bypass ameliyatına yönelik bilgiler aldığımız Prof. Dr. Barbaros Kınoğlu, aynı zamanda ameliyat sonrası yapılması gerekenler noktasında da uyarılarda bulundu. By-pass nedir? By-pass’ın kelime anlamı köprüleme olarak tanımlanabilir. By-pass ameliyatı bir atardamarın belli bir bölgesinde meydana gelen daralma ya da tıkanma sonucunda bu atardamarın beslediği bölgenin canlılığını korumak için uygulanan cerrahi bir yöntemdir. Atardamarın tıkalı olan bölgesinin ilerisine vücudun başka bir bölgesinden hazırlanan damarlar vasıtasıyla gerçekleştirilen by pass ile atardamarın beslendiği böl-
100 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
geye yeterli miktarda kan ulaştırılır. Koroner by-pass ameliyatı ise kalbi besleyen koroner damar adı verilen atardamarların tıkanması sonucunda yapılan by-pass ameliyatlarıdır. Ameliyat hangi yaş aralığında uygulanabilir? Son yıllarda ülkemizde koroner bypass ameliyatlarının yaş aralığı oldukça genişledi. Artık oldukça ileri yaşlarda da ameliyatlar güvenle ve batı standartlarına paralel olarak uygulanabiliyor. Risk faktörleri nelerdir? Risk faktörleri hastanın ameliyat öncesi durumuna, yaşına, cinsiyetine ve eşlik eden diğer hastalıkla-
Ameliyatların süresi nedir? Gerçekleştirilen ameliyatın şekline, yapılacak by-pass sayısına, aynı seansta kalbe yönelik diğer bir cerrahi girişimin bulunup bulunmamasına ve daha önce herhangi bir kalp ameliyatı geçirmiş olup olmamasına göre değişmektedir. Örneğin; iki yahut üç damara by-pass yapılacak bir hastada ameliyat 2,5-3 saat sürebilirken, seansta kapak değiştirilmesi gereken durumlarda bu süre 4-5 saati bulabiliyor. By-pass ameliyatlarındaki yöntemler nelerdir? Gelişen teknolojiye paralel olarak günümüzde by-pass ameliyatlarında farklı teknikler uygulama alanı bulmuştur. Geçmiş yıllarda bu ameliyatlar tek tip olarak göğüs kafesinin önden boylu boyunca açılması ile gerçekleştirilirken bugün uygun hastalarda bu ameliyatlar küçük kesiler ile (minimal invaziv) robot kullanımı ile yapılabilmektedir(hastanın demografik ve hastalığın derecesine göre).
İAÜ VM MEDICAL PARK FLORYA HASTANESİ
Kalp ameliyatlarında nasıl anestezi uygulanabilir? By-pass ve kalp kapak ameliyatı olacak hastalara genellikle genel anestezi uygulanmaktadır. Kalp ameliyatı olması gereken hastaların çoğunda kalp yetmezliği, önceden geçirilmiş kalp krizi, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, sigara kullanımı ve ileri yaşa bağlı akciğer hastalığıyla böbrek fonksiyonu bozuklukları daha yüksek oranda görülmektedir. Bu nedenle bu hastaların anestezisi farklı bir yaklaşım gerektirmektedir. Ameliyata alınacak hastalar en geç bir gün önceden anestezi doktoru tarafından değerlendirilerek en uygun anestezi yöntemi planlanır. By-pass kullanılan damarlar nereden alınıyor? Mutlaka hastanın kendisinden mi alınmalı?
Evet, mutlaka hastanın kendisinden alınmaktadır. Yabancı bir doku veya sentetik damarların koroner by-pass cerrahisinde yeri yoktur. Bu ameliyatlar, sağ ve sol meme atardamarları, kol atardamarları ile bacaktan toplardamar hazırlanarak gerçekleştirilmektedir. Uzun vadedeki sonuçlar bakımından uygun olan her hastada mümkünse sadece atardamar kullanmayı tercih ediyoruz. Ameliyat sonrası yapılan nefes egzersizlerinin önemi nedir? By-pass ameliyatlarından hemen sonra hasta yoğun bakım ünitesine alınıp burada devamlı şekilde hayati bulguları takip edilir. Yoğun bakım ünitesine alındıktan sonra tüm bulguların normal bir seyir gösterdiği hastalar birkaç saat içerisinde uyandırılmakta ve solunum cihazından ayrılmaktadır. İşte bu andan
itibaren yoğun bakım ünitesinde solunum fizyoterapistleri tarafından belli aralıklarla egzersiz yaptırılmaktadır. Genel anestezi altında gerçekleştirilen tüm cerrahi girişimlerden sonra bronşlar içerisinde ifrazat artışı görülmekle birlikte bu duruma kalp ameliyatlarından sonra çok daha sıklıkla rastlanmaktadır. Solunum cihazına bağlı bir hastada artmış olan bu aspiratör yardımıyla mekanik olarak temizlenmesi mümkün iken cihazdan ayrıldıktan sonra kendi kendine solunum yapan hastada hava yollarında biriken ifrazatın temizlenmesi ancak solunum egzersizleriyle sağlanabilmektedir. Aksi durumda hava yollarında ifrazat zamanla sertleşir ve tıkaç halini alarak hastanın solunumunda bozulmalara, kan oksijen değerlerinde düşmelere yol açar.
By-pass’lı hastalara ameliyattan sonra nasıl bir yaşam önerirsiniz? By-pass ameliyatlarının temel felsefesi, hastayı ani ölüm tehlikesi ve kalp krizinden kurtarmak, ilaca bağımlı, kısıtlanmış yaşam tarzından uzaklaştırmak ve bunun sonucunda yaşam kalitesini düzeltmektir. Dolayısıyla hastanın güvenli biçimde normal yaşamına dönmesine imkan sağlayan bu ameliyatlardan sonra en önemli husus damar hastalığının oluşması ve ilerlemesinde rol oynayan yukarıda belirttiğimiz değiştirilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınmasıdır. Bunun yanı sıra diğer önemli bir husus da hastanın belli aralıklarla kontrolünü yaparak hastalığın seyrinin takip edilmesidir.
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 10 1
İAÜ VM MEDICAL PARK FLORYA HASTANESİ
Kalıtsal hastalığa bir örnek;
“BöBrek Reflüsü”
İ
drar kesesi (mesane) içinde depolanan idrarın geriye doğru idrar kanalları (üreterler) ve böbreğe doğru kaçmasına vezikoüreteral reflü (VUR) ya da böbrek reflüsü denir. Bu durum; böbreğe bakteri ulaşmasını kolaylaştırmakla birlikte böbrekte enfeksiyonlar oluşmasına, böbrek dokusunda kalıcı hasara, böbrek fonksiyonunda azalmaya ve idrar kanallarıyla böbreğin genişlemesine (hidronefroz) yol açabilir. VUR’nün en önemli nedeninin, böbrekten idrar kesesine idrarı taşıyan kanalın (üreter) idrar kesesi ile bileşke kısmında doğumsal bir gelişim kusurunun bulunması (Primer VUR) olduğunu belirten Ayan, “Bu kusurun genetik olarak oluştuğu ve bu nedenle aynı aile içinde görülme sıklığının normalden daha yüksek olduğu bilinmektedir. VUR olan bir çocuğun kardeşinde de aynı durumun görülme olasılığı yüzde 30 civarındadır ve bu nedenle bu hastalığın teşhis edildiği çocukların kardeşleri de mutlaka kontrol edilmelidir.” Ayan ayrıca, idrar kanalı-mesane bileşkesinin normal olmasına rağmen yine de bazı durumlarda böbrekte idrar reflüsünün olabileceğini söyledi.
BÖBREK REFLÜSÜ NASIL TEDAVİ EDİLİR? VUR’ün tedavisine yönelik de bilgiler veren Ayan, “Tedavide öncelikli amacımız VUR’ye yol açabilecek mesane problemleri olup olmadığını anlamak ve bunları çözmek olmalı-
102 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
dır. Mesane çıkışında tıkanıklığa neden olan anormallik varsa ortadan kaldırılır, aşırı kasılmalar oluyorsa gevşetici ilaç tedavisi başlanabilir. İdrar kanalı ile mesane bileşkesinin doğumsal yetersizliğine bağlı olduğu düşünülen primer VUR için tedavi derecelendirmeye göre planlanır. Düşük dereceli (birinci, ikinci ve üçüncü dereceler ) primer VUR’ler için temel yaklaşım takiptir. Takip esnasında düşük dozda sürekli antibiyotik verilerek yeni enfeksiyonların geçirilmesi engellenmeye ve böbrek korunmaya çalışılır; aralıklı olarak idrar kültürü takibi ve yılda 1 kez VSUG ve renal sintigrafi çekilmesi önerilir. Bu esnada kabızlık
Böbrek Reflüsü (Vezikoüreteral reflüVUR)’nün nedenlerini konuştuğumuz Prof. Dr. Semih Ayan, hastalığın teşhisine ve tedavisine dair bizlere bilgiler verdi.
varsa diyet veye ilaçla mutlaka önlenmelidir. Ayrıca idrar yapma esnasında çocuğun ayakları yere değecek şekilde oturup öne eğilerek, karın içi basıncını artırarak üst üste iki kez idrar yapmasını sağlamak (ikili işeme) önemlidir” dedi. Bunun dışında tedavi için cerrahi müdahale gereken durumların olduğunu söyleyen Ayan, cerrahi tedavinin temel olarak, açık ya da endoskopik olarak iki şekilde yapılabileceğinin bilgisini verdi. Ayan, “Açık cerrahide idrar kanalı-mesane bileşkesinde geriye dönüşe izin vermeyecek yeni bir bileşke oluşturulur ve başarı şansı yüzde 95’lerdedir. Endoskopik girişim ile idrar kanalı-mesane bileşkesine, yapay bir madde enjeksiyonu ile kısmi bir kapatma uygulanır, ancak açık onarım kadar yüksek başarıya sahip değildir” dedi. Gerek açık gerekse endoskopik olarak yapılan operasyondan sonra düşük dozda koruyucu antibiyotik kullanımını bir süre daha sürdürdüklerini belirten Ayan, “Üçüncü ya da altıncı ayda yapılabilecek VSUG kontrolünden sonra reflünün tamamen düzeldiği görülürse antibiyotik kesmek en güvenli yoldur” diyerek sözlerine son verdi.
SAĞLIK
Dünyanın saçını ekiyoruz… Saç dökülmesinin nedenleri ve son teknoloji saç ekimi yöntemi Fue Tekniği hakkında bilgi veren Elitium Saç Ekim Merkezi Koordinatörü Hatice Efe, saç ekiminde başarıyı etkileyen faktörlere ve diğer tedavi yöntemlerine de değindi.
SAÇ DÖKÜLMESİ Saç dökülmesinin birçok sebebi olduğuna değinen Elitium Saç Ekim Merkezi Koordinatörü Hatice Efe, aşırı stres, anemi, genetik ve çevresel faktörler, beslenme bozuklukları, hormonal sorunların yanı sıra; gebelik, yanlış kuaför uygulamaları, bilinçsiz yapılan diyetlerinde saç dökülmesine sebep olan başlıca nedenler olduğunu ifade etti. Dökülmenin sadece saçta değil kaş, kirpik ve sakallarda da meydana gelebileceğine değindi.
SAÇ EKİMİNDE FUE TEKNİĞİ Fue Tekniği konusunda bilgi veren Efe, “Bu metotta saç çemberi denilen, ensede iki kulak arasındaki sağlıklı saç kökleri; 0,7- 0,8 mm çapında cihazlar ile tek tek alınır. Ekim sonrasında kök alınan bölgede (donör alan), herhangi bir dikiş veya yara izi kalmaz. Tek seansta donör alanında yeterliliğine bağlı olarak 8 bine kadar saç kökü alınabilir” dedi.
SAÇ EKTİREYİM DERKEN ÇİM ADAMA DÖNÜŞMEYİN Saç ekiminde sonucu etkileyen birçok faktörün bulunduğunu belirten Efe, “Deneyimli ve profesyonel kadromuzla hastane ortamında hizmet vermekteyiz. Bu da sonuçlarımızı olumlu yönde etkilemektedir. Maalesef günümüzde, sterilizasyon ve ameliyathane koşullarından uzak birçok ortamda saç ekimi yapılıyor. Bu da
104 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
bulaşıcı hastalık (Hepatit B,Hepatit C, AIDS vb.) ve enfeksiyon gibi çoğu riski beraberinde getiriyor. Deneyimsiz ekiplerce yapılan ekimlerde geri dönüşü olmayan olumsuz sonuçlarla karşılaşılıyor. Hem ense zarar görüyor hemde doğallıktan uzak çim adam görüntüsü ortaya çıkıyor” açıklamasını yaptı. Saç ekiminde başarıyı etkileyen faktörleri sıralayan Efe, “Ekilecek köklerin prosedüre uygun ve yeterli sayıda alınması, köklerin ekim yapılacak alana, hastanın kendi var olan saçlarının yön ve açılarıyla ekilmesi, operasyon sonrası gerekli bakım ve takibin yapılması, gerekli medikal destek-danışmanlık hizmetinin verilmesi sonuçlarımızda kalite ve başarıyı yakalamamızda en büyük faktörler olarak sıralayabilirim” dedi.
BAŞARILI SONUÇLAR ELDE EDİLİYOR Saç ekiminin yanı sıra sakal, bıyık, kaş ekimi, yara-yanık izlerinin ekimle kapatılması ve saç kıran tedavisi gibi birçok konuda hizmet verdiklerini belirterek, bugüne kadar yaptıkları çalışmalarda son derece başarılı sonuçlar elde ettiklerini dile getiren Efe, “Yaptığımız ekimlerde, ektiğimiz köklerin tutmama olasılığı maksimum yüzde 3’tür. Bu da genellikle sigara, alkol veya madde kullanan, kan dolaşımı problemli hastala-
rımız için geçerlidir. Dünyanın hemen hemen her yerinden hastalarımız var. Yaptığımız işin kalitesini, ekilen saçlar çıktığında hastalarımızda canlı canlı görmek bizi çok mutlu ediyor” dedi.
PRP VE MEZOTERAPİ TEDAVİSİ Son olarak Efe, PRP ve Mezoterapi Tedavisi ile ilgili bilgiler vererek sözlerine son verdi: “Zayıf ve dökülmeye meyilli saçları güçlendirmek, cilt altında uyuyan saç foliküllerini uyandırarak saç teli üretmelerini sağlamak ve saçlı deriyi canlandırmak için yaptığımız en güvenilir, yan etkisi olamayan bir tedavi yöntemidir PRP. Bireyin kendi kanı ile hazırlanır ve saçlı deriye uygulanır. Bunun dışında yine mezoterapi dediğimiz saç için gerekli vitamin ve mineralleri yoğun şekilde barındıran özel solüsyonların, saçlı deriye enjekte edilmesiylede dökülmelere karşı olumlu sonuçlar elde edilir.”
SAĞLIK
Kanser
tanı ve tedavisinde teknoloji yanımızda Erken tanı, yeni tedavi şekilleri ve teknolojik gelişmeler sayesinde kanser artık tedavi edilebilir hastalıklar arasında yer alıyor. İleri evre kanserlerde de hastalığın uzun süreli kontrolü mümkün oluyor. Uzman ekipler tarafından kullanılan ileri teknolojinin, ilk adım tanı ve ardından kritik tedavi sürecine katkısını Medicana InternatIonal Ankara Hastanesi hekimleri değerlendirdi...
İLK ADIM: DOĞRU EVRELEME, DOĞRU TEDAVİ PLANI... Medicana International Ankara Hastanesi Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Nalan Can: “Kanserli hücrelerin enerji ihtiyaçları normalden fazladır; şeker ve bazı özel yapı taşlarını normalden fazla kullanırlar. Bu maddeler radyoaktif olarak işaretlenip görüntülemede kullanıldığında, kanserli hücrelerin
yeri saptanabilmektedir. Kullandığımız PET/CT teknolojisi temel olarak bu mantıktan hareket ederek çalışır. Kanserli hücrelerin işaretlenmesi, kanserin yerini, yaygınlığını (evre), tedaviye yanıt verip vermediği ile bölgesel nüks ya da uzak yayılım olup olmadığını görüntüler. Burada sistemin gelişmesiyle artık çok daha küçük lezyonlarda daha yüksek doğrulukla görüntüleme mümkün. Gittikçe daha kısa sürede ve daha az radyoaktif madde kullanarak görüntüleme yapmış oluyoruz. Bu teknolojide tedavi yanıtının değerlendirilmesi de büyük önem taşıyor.”
KADINLARIN KORKUSU, KONFOR VE HIZ İLE AZALIYOR Medicana International Ankara Hastanesi Meme Sağlığı Ünitesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erkan Öztürk: “Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri tedavisinde erken tanı en önemli faktördür.
106 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
SAĞLIK
BÜYÜK TÜMÖRLERE GÜNÜBİRLİK IŞIN KÜRLERİ...
Erken tanı için, verilecek eğitimlerle kadınların meme kanserinin farkında olması, kendi kendini meme muayenesi, hekim muayenesi ve tarama mamografisi gereklidir. Burada altın standart tanı yöntemi ise Mammografi... Mamografi ile tarama ölüm oranlarını yüzde 25-30 oranında azaltmaktadır. Gelişen teknolojinin bize getirdiği avantaj olan dijital mammografide, en önemli avantaj verilen radyasyon dozunun azaltılması, çekim süresinin daha kısa olması ve sağladığı yüksek çözünürlük ile tanısal üstünlük sağlamasıdır. Tomosentez özelliği ile meme dokusunun 3 boyutlu görüntülenmesi mümkündür ve yoğun meme tiplerinde karşılaşılan
tanısal güçlük ortadan kalkar. Daha az sıkıştırma ile görüntü elde edildiğinden hasta konforu artar. Kanser saptama duyarlılığı arttırır, tümör boyutlarının daha doğru değerlendirilmesi mümkündür.”
YAN ETKİSİZ TEDAVİYE ARTIK ÇOK YAKINIZ Medicana International Ankara Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Kaan Oysul: “Aslında radyasyon enerjisi ile tüm tümörleri öldürebiliriz, yeter ki tümörün çevresindeki sağlam dokuları koruyabilelim. Son yıllardaki teknolojik gelişmeler bu hedefe bizi çok yaklaştırdı. Kullanmaya başladığımız
VERSA HD ile tedavi yapılan hassas kontrollerinin ardından ışınlama sadece dakikalar içinde tamamlanıyor, hastaya daha kısa ve etkili tedavi sunuluyor. Ayrıca yüksek doğrulukta isabetli tedavi yapma imkanı sağlıyor. Meme kanserinde akciğer, kalp ve karşı meme daha iyi korunuyor; radyasyona bağlı 15-20 yıl sonra ortaya çıkabilecek geç yan etkiler önleniyor. Yanlış bölgelerin ışınlanması riski ortadan kalkıyor; tedavi edilecek bölge ve çevreleyen dokuları kontrol edebilme olanağı mümkün. Sonuçta daha etkin daha az yan etkili tedaviler uygulayabiliyor ve kanserden ölüm oranlarını her geçen gün azaltıyoruz.”
Medicana International Ankara Hastanesi BeyinSinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Sait Şirin: “Görüntüleme, bilgisayar ve robotik sistemlerde yaşanan başdöndürücü gelişmeler sonucu beyin hastalıklarının tedavisinde çok önemli ilerlemeler kaydediliyor. Az sayıda merkezde bulunan CyberKnife radyocerrahi sistemi de bunlar arasında öne çıkan teknolojilerden biri… Tümörlere ameliyata gerek kalmaksızın, yani kesme işlemi ve anestezi olmadan müdahale imkanı tanırken; tümörü çevreleyen sağlam doku ve organları da koruyarak yan etkilere karşı önemli sonuçlar alınmasını sağlıyor. Yan etkilerden çekinilerek tedavi edilemeyen büyük tümörlerin dozu günlere yayılıyor; tümörler milimetrenin altında bir hassasiyetle takip ediliyor. 5-7 hafta yerine 1-5 gün gibi bir sürede tedavi tamamlanıyor. Ağrısız, yani invaziv olmayıp; hastaların çok da hoşlanmadığı kafatasına sabitlenen çerçeve (frame) burada yok. Yerine hastanın çok rahat edebildiği termoplastik bir maske kullanılıyor. Eşsiz doğrulukta hedefi vurabiliyor.”
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 10 7
SAĞLIK
Uluslararası standartlarda
modern sağlık hizmeti Pek çok alanda önemli başarılara imza atan MedIcal Park Göztepe Hastane Kompleksi adına görüştüğümüz Genel Müdür Yardımcısı Dr. İlker Yılmaz, sunmuş oldukları hizmetler noktasında bizlere bilgiler verdi.
M
edical Park Göztepe Hastane Kompleksi hakkında kısaca bilgi alabilir miyiz? Medical Park Hastaneleri, Türkiye’nin en yaygın sağlık grubu MLP Care’in amiral gemisi olarak çeyrek asırdır sağlık hizmetleri alanında değer yaratıyor. Grubun İstanbul Anadolu Yakası’ndaki şu anda tek şubesi olan Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi de yaklaşık 10 yıldır genel hastane, onkoloji hastanesi ve diş hastanesi olmak üzere üç ayrı hastaneyi bünyesinde barındırıyor. 36 bin metrekarelik bir alan üzerinde bulunan hastanemizde 100 poliklinik odası, 293 hasta yatağı, 9 ameliyathane, 64 yoğun bakım yatağı, 120’den fazla doktor ve bine yakın çalışanımızla hizmet
108 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
veriyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana “Sağlıklı yaşamak, sağlık hizmetlerinden eşit derecede faydalanmak herkesin en temel hakkıdır” ilkesini benimseyerek, Türkiye’nin yanı sıra, yurt dışından gelen hastalara da uluslararası standartlarda modern sağlık hizmeti sunuyoruz. Medical Park Göztepe Hastanesi’nin bölgeye ve sağlık sektörüne katkıları sizce neler? 10. kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanan hastanemiz, Türkiye’nin ilk özel onkoloji hastanesi olma unvanına sahip. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi’nde onkoloji hastalarının özellikli bakımları için her türlü konforu sunuyoruz; robotik ilaç hazırlama, 15 dakikalık çekim süresiyle yenilenen Pet-CT, konforlu iyot tedavi odası, immünoterapi tedavisi ve hedefe yönelik IMRT tedavisi bunlardan bazıları.
SAĞLIK
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi içerisinde 15 ünitelik ayrı bir “Diş Hastanesi” de hizmet vermektedir. Bu bölümde Ağız, Diş ve Çene Hastalıklarının alanına giren tüm tedaviler, en zorlu çene cerrahisi uygulamaları ve implant tedavileri de yapılabilmektir. JCI Akreditasyonu’na sahip olan hastanemiz, dünya standartlarında bir hastane olarak hizmet vermekte olup organ nakli, kemik iliği nakli, IVF (Tüp Bebek Tedavisi), beyin cerrahisi ve obezite cerrahisinde dünyanın referans aldığı kliniklere sahip. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi’nde 2010’dan beri organ nakli işlemi yapılıyor. Bu zamana kadar gerçekleştirilen 700’den fazla organ naklinin yüzde 25’i çapraz nakil yöntemiyle gerçekleştirildi. Ayrıca hem erişkin hem de pediatrik olmak üzere yılda ortalama 200 kemik iliği nakli gerçekleştiriyoruz. Hastanemizin Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi bölümünde, çocukluk çağı beyin cerrahisi operasyonları, beyin tümörleri, anevrizma cerrahisi, acil bel-boyun ve omurilik travması cerrahisi, sinir cerrahisi, acil kafa travması cerrahisi, bel ve boyun fıtıklarının tedavisi gibi tıbbi hizmetleri sunuyoruz. Hastane olarak “sağlık turizmi” alanında da ülkemize katkı sunmaktan gurur duyuyoruz. Yurtdışından ayda ortalama 300 civarında yabancı misafiri ağırlıyoruz. Dünyanın pek çok ülkesinden gelen hastalarımız için organ nakli, kemik iliği nakilleri, tüp bebek tedavisi ve onkolojik tedavilerde tercih edilen referans bir hastane özelliği taşıyoruz.
PEK ÇOK ALANDA ÖNEMLİ BAŞARILAR… Hizmet kalitesini daha ileriye taşımak ve verimli sağlık hizmeti sunmak için Medical Park Göztepe Hastanesi’nin gerçekleştirmiş olduğu çalışmalardan kısaca bahseder misiniz? Hastanemizde üst düzey teknik donanım, ileri teknoloji cihazlar, multidisipliner yaklaşım ve konusunda uzman, deneyimli bir ekiple hastalarımıza hizmet veriyoruz. Hasta odaklı yaklaşım ile tasarlanan odalarımız, hastalarımızın tedavi sürecine psikolojik katkı sağlayacak fiziksel şartlar düşünülerek dizayn edilmiştir. Pek çok alanda önemli başarılara imza atan sağlık kompleksimizin 100’den fazla yerli ve yabancı sigorta şirketiyle özel anlaşması bulunuyor. Onkoloji Hastanemizde multidisipliner tedavi protokolünü uygulayarak, teşhis ve tedavi sürecinde ilgili tüm branşların katılımıyla tıbbi süreçleri yürütmekteyiz. Medikal Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi, Kanser Cerrahisi, Genetik, Tamamlayıcı Tıp, Psikoloji, Beslenme ve Diyet gibi kanser tedavisinde ihtiyaç duyulabilecek tüm alanlar aynı çatı altında toplanmıştır. Hastalarımızın teşhis ve tedavileri için Genel Hastane’den de her türlü konsültasyon imkanı sağlayarak hizmet veriyoruz. Onkoloji alanında uzmanlaşmış genel cerrahlarımız, göğüs hastalıkları ve göğüs cerrahisi hekimlerimiz, kadın hastalıkları ve ürolojik kanser vakaları için son derece tecrübeli cerrahla-
rımızla hastalarımıza her türlü desteği sağlıyoruz. Hastalığın teşhisinden itibaren gereken tüm tetkikler hızla gerçekleştirilmekte, medikal onkologlarımız tarafından tedaviler düzenlenmekte ve Radyasyon Onkolojisi bölümünde de gerekli tüm ışın tedavileri verilmektedir. Bütün bunların yanı sıra, kanser tedavisinde hastaya en büyük
desteğin psikolojik destek olduğunun farkındayız. Bu nedenle hastalarımıza ve hasta yakınlarımıza tıbbi tedavinin yanında, psikolojik destek tedavisi de veriyoruz. Hastalarımıza onkoloji konusunda tecrübeli psikologlar tarafından bireysel görüşmeler; yakınlarına ise seminer ve grup çalışmaları aracılığıyla destek sunmaktayız.
Sağlık teknolojileri alanında yatırımınız neler? Hastanemizde kanser tanısında kullanılan PET-CT, bilgisayarlı ışın tedavisi planlamada modern tıp teknolojisinin son ürünü olan Lineer Akselatör cihazı gibi ileri tanı ve tedavi üniteleri bulunuyor. Bu donanımların yanı sıra 64 kesitli Bilgisayarlı Tomografi, üst düzey Manyetik Rezonans (MR), Tomogrofi, Dijital Mamografi, Dijital Röntgen, Ultrason ve Renkli Doppler, Dijital ve Periferik Anjiyo, 4 Boyutlu Ultrason gibi tıp teknolojisinin ileri tanı cihazları ile hizmet veriyoruz. Bunun dışında hedefe yönelik IMRT tedavisi, IGRT, VMAT ve beyin tümörlerinin tedavisinde ise Gamma Knife ışın tedavisiyle en ileri teknolojiyi hastalarımızın hizmetine sunuyoruz. Gamma Knife Merkezimiz, binlerce hasta deneyimi ve Türkiye’de ışın cerrahisine en çok araştırma ve bilimsel katkı sağlayan ekiplerden biri olarak dünyada bu alanda en gelişmiş ilk 5 merkezden biri olma unvanını taşımaktadır.
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 10 9
SAĞLIK
Hastalık daha çok kimlerde görülür? Risk faktörleri nedir? Varis oluşması için en önemli risk faktörü kişinin ailesinde varis hastalığının olmasıdır yani varis hastalığının genetik yatkınlığı yüksektir. Ayrıca kadın olmak, uzun süreli ayakta kalmak veya kalmayı gerektiren işlerde çalışıyor olmak, şişmanlık ve hızlı kilo alıp-vermek, menopoz varis oluşması için zemin hazırlayan risk faktörlerinin başında gelmektedir.
Ağrısız ve acısız varis tedavisi Daha çok kadınlarda rastlanan ve toplardamarın genişlemesiyle şişmesi anlamına gelen varis hastalığının nedenlerini, belirtilerini ve tedavisini MedIcal Park Ordu Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahı Doç. Dr. Ali Ümit Yener görüştük. Yener, varis hastalığının en önemli nedeni olarak genetiksel etmenleri gösterirken, hastalığın lazerle tedavi edilmesine dair bilgileri bizlerle paylaştı. Öncelikle varis hastalığını tanımlar mısınız bizlere? Varis, toplardamarların genişlemesi anlamına gelmektedir. Geçmişi antik çağlara kadar dayanan varis
110 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
hastalığı dünyadaki toplumların yüzde 15-25 ’inde görülmekteyken, ülkemizde yapılan araştırmalar sonucunda her 10 kişiden 1’inde varis hastalığı görülmektedir.
Hastalığın belirtileri nasıldır? Bacaklarda ağrı, yanma, zonklama, gece krampları olmakla beraber görüntü olarak damarlarda renk değişiklikleri olması varisin belirtileridir. Varis hastalığına nasıl teşhis konuyor? Varise öncelikle dikkatli bir muayene ile tanı konulmaktadır. Muayene sonrası radyolojik tetkik olan Doppler USG ile tanımız desteklenir. Varisli damarın çapı, varisin derecesi ve yapılacak işlemin boyutu Doppler USG tarafından net olarak belirlenmektedir. Lazerle tedavi nasıl yapılıyor, başarı oranı nedir? Yöntemin avantajlarından bahseder misiniz? Lazerle varis tedavisi, toplardamarın içerisine katater yerleştirilerek yapılan bir tedavidir. İşlem esnasında hastaya anestezi verilmemesi, buna rağmen hastanın ağrı çekmemesi ve varisli damarda hiçbir kesiğin olmaması bu işlemin en önemli avantajlarıdır. İşlem sonrasında hasta hemen ayağa kalkıp evine yürüyerek gitmektedir. Hastalarımız ertesi gün işlerine dönebilmekte ve böylelikle işgücü kaybı yaşamamaktadırlar.
BİLİŞİM
BİLİŞİM BİLİŞİM
İŞLETMELERİN SİNİR SİSTEMİ;
“ERP” B
u sayımızda işletmelerin adeta sinir sistemi görevini üstlenen ve kurumlar için önemli bir yere sahip olan ERP’nin verimliliğe etkisini ele alarak, sektörün öncü markalarından ERP sistemi hakkında detaylı bilgiler aldık. Ancak röportajlara geçmeden önce size ERP’nin ne olduğuna ve avantajlarına dair kısaca bilgi vermek isteriz; ERP, işletmelerde mal ve hizmet üretimi için gereken işgücü, makine, malzeme gibi kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayan bütünleşik yönetim sistemlerine verilen genel addır. Kurumsal ERP uygulamalarının ülkemizde, başlangıç yıllarında MRP/II olarak kullanıldığını da göz önünde bulundurursak yaklaşık bir 15 yıllık geçmişi vardır.
112 •
w w w . h iz m etix.com.tr >> Hizmetix
Kurumsal kaynak planlaması (ERP) sistemleri, bir işletmenin tüm veri ve işlemlerini bir araya getirmeye çalışan ve kullanımı kolay olan sistemlerdir. Klasik bir ERP yazılımı işlem yapabilmek için bilgisayarın çeşitli yazılım ve donanımlarını kullanır. Genellikle ERP sistemleri donanım ve yazılımın da dahil olduğu çok sayıda bileşen içerir. Çoğu ERP sistemi entegrasyonu gerçekleştirebilmek için, organizasyon genelinde bulunan çok sayıdaki fonksiyonlardan elde ettiği verileri depolamak için birleştirilmiş veri tabanı kullanır.
RAKİPLERİNİZE KARŞI AVANTAJ ELDE EDİN! ERP, Kurumsal Kaynak Planlamasıyla kurumsal ihtiyaç ve hedefler belirlenerek firmanın sorunlarına çözümler bulmak
firmaya çeviklik ve esneklik kazandırırken, rakiplere karşı avantajlar da elde edilir. Bu şekilde departmanlar arası koordinasyon başarıyla yönetilir ve verimlilik artarak pazar hedeflerine ulaşılır. ERP bir kurumun tüm bölümlerini tek bir bilgisayar sistemi altında toplayarak değişik departmanların ortaklaşa veri paylaşımını sağlar. Bu ortak bilgi sistemi sayesinde, ihtiyaç duyulan tüm bilgiler bir veri tabanında kurumsal çalışanların hizmetine sunulur. ERP bu farklılıkları bütünleşik bir yazılım mimarisiyle ve tek bir veri tabanını kullanarak çalışacak şekilde birleştirerek operasyonel özellikleri ve ihtiyaçları farklı çok sayıda departmanın birbirleriyle iletişim halinde kolaylıkla bilgi paylaşımına imkan tanır. ERP sayesinde eski tip birbirinden kopuk çalışan bilgisayar sistemleri artık tarih olmuştur. Finans, insan kaynakları, imalat ve depo gibi tüm bu operasyonları tek bir bütünleşik bilgisayar yazılımı, farklı modüllere ayırarak eskiden tek başına çalışan sistemleri birbirine entegre etmiştir. Finans, insan kaynakları, imalat ve depo yine kendi yazılım sistemlerini kullanır. Tek fark yeni yazılım artık birbiriyle entegre olmuştur ve bu sayede finanstaki biri depo verilerine ulaşıp siparişin yüklenip yüklenmediğini görebilir.
BİLİŞİM
“ERP kullanımı bir seçim değil, zorunluluktur” ERP çözümleriniz hakkında bizlere bilgi verir misiniz? Kurumsal Kaynak Planlama çözümlerinde, dünyada ve Türkiye’de kurumsal uygulama yazılımları endüstrisinin lideri SAP ile çalışıyoruz. Gold Partner statüsünde iş ortağıyız. İşletmelerin tüm süreçlerini tek bir sistemle entegre olarak yönetebilmelerini ve anlık raporlayabilmelerini sağlıyoruz. Global rekabet koşullarında maliyetleri anlık ve doğru verilerle izleyebilme, verimlilik ve optimizasyon çok önemli. Üretim, satış, satın alma, muhasebe, insan kaynakları vb. tüm iş süreçleri aynı sistem üzerinde birbiriyle konuşarak yönetilmek zorunda, ERP çözümlerimizle bunu sağlıyoruz. Cihaz ve lokasyon bağımsız, gerçek zamanlı işletme yönetimi sunuyoruz.
“Büyümek için sistematik işletme yönetimi, kurumsal hafıza, tahminlere değil verilerden hareketle oluşan bilgiye dayalı yönetim olmazsa olmazdır” DİYEN mEDYASOFT’UN SAP ÇÖZÜMLERİ SUNAN MARKASI Renova İş Geliştirme Müdürü Caner Kürklü, ERP kullanımının bir seçim değil, zorunluluk olduğunu dile getirdi.
ERP sisteminin verimliliğe etkisi nedir, firmaların ERP’yi seçmesi için sistemin öneminden kısaca bahseder misiniz? ERP kullanımı bir seçim değil, zorunluluktur. Büyümek, büyümeyi kontrol etmek, rekabet edebilmek için sistematik işletme yönetimi, kurumsal hafıza, tahminlere değil verilerden hareketle oluşan bilgiye dayalı yönetim olmazsa olmazdır. ERP’nin sadece maliyet tasarrufu özelliği sayesinde bile, yapılan yatırımın geri dönüşü 1-2 yıl içerisinde alınmaktadır. Maliyet tasarrufunun ötesinde kârlılıkta, zamanında ve sorunsuz teslimatta, müşteri bağlılığında, dağıtım ve üretimde döngü sürelerinde, üretim gibi alanlarda ciddi iyileşmeler sağlanmaktadır. Kurumların hafızası, nesilden nesile sürdürülebilmesi için işlerin bireylerin inisiyatifinde ve aklında değil, kurumun sisteminde olması gerekir. ERP seçim sürecindeki firmalara tavsiyeleriniz nelerdir? ERP seçimi yaparken mevcut durumlarının ötesinde; gelecekte kendilerini nerede gördüklerini, bu ihtiyaçları karşılayacak vizyon ve sürdürülebilirlikte çözümle ilerlemeleri gerektiğini öncelikli olarak düşünmeliler. Global ölçekte güçlü, en iyi iş uygulamalarını içeren, geniş bir ekosistemi olan; dolayısı ile sürdürülebilir bir sistem seçmelerini tavsiye ediyoruz. Yapılacak maliyeti düşük bazı seçimler, birkaç yıl sonra ihtiyaçları karşılamamaya başlayınca yapılan yatırımlar boşa gidip, daha profesyonel bir çözümü ikinci kez projelendirmek zaman ve maliyet açısından dezavantaj sağlamaktadır.
Türkiye’deki ERP sektörünün gidişatı hakkında neler düşünüyorsunuz? Türkiye’de, büyük ölçekli şirketlerin hemen hemen hepsi ERP kullanır durumdadır. Artık ERP’nin ötesinde, iş analitikleri, müşteri ilişkileri yönetimi, büyük veri, tedarik zinciri yönetimi gibi daha ileri çözümlerle ilgilenmektedirler. KOBİ’ler için aynı durum henüz geçerli değil. Genellikle dağınık bir yazılım mimarisiyle, farklı yazılımlarla, entegre olmayan işletme yönetimleri daha yaygın durumda. Bu durum işlerini verimli yönetmelerine, maliyetlerini doğru ölçmelerine, aldıkları raporlara güvenmelerine engel oluyor. KOBİ’lerin büyümesi ve global rekabete girebilmesi için, entegre ve global ölçekte bir ERP kullanımını seçim ve maliyet unsuru olarak görmeyip yatırım olarak ele almaları gerekiyor. “Bu yatırıma ayıracak maddi kaynağım var mı?” yerine, “Bu yatırımı yapmamanın maliyetini göze alabilir miyim?” sorusunu sormalılar.
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 11 3
BİLİŞİM
ERP çözümleri pazardaki talebi etkiliyor Bildiğiniz üzere bu ayki sayımızın dosya konularından biri de ERP kullanımının verimliliğe etkisi ve avantajları üzerine… Konuya ilişkin görüşlerini aldığımız ATP ERP Grup Müdürü Okan Kurdoğlu, iyi konumlandırılmış ve şirket operasyonlarıyla senkron işleyen bir ERP sisteminin önemli verimlilik aracı olduğunu belirterek, sistemle alakalı pek çok bilgiyi de bizlerle paylaştı. ATP, Microsoft Dynamics Navision platformu ile 12 yıldır yurt içi ve yurt dışı ERP projeleri yapıyor. Aynı zamanda temel ERP modülleri olan finans, muhasebe, satış, satın alma, stok, depo, üretim, kaynak ve insan kaynakları yönetimi üzerine müşteri ihtiyaçlarına uygun geliştirmeler yapan firma; web yazılımlarıyla, özellikle merkez dışında bulunan operasyon ekiplerinin ve satış noktalarının kullanacağı ERP yazılımları ile entegre çalışan dış katman hizmetleri sunmaktadır.
114 •
Firmanın günümüz ERP sektörünün parçası E-Dönüşüm çözümleri, ERP ile entegre çalışarak kullanıcılara zaman ve maliyet avantajı sağlamaktadır. ERP temel çözümleri haricinde ayrıca uygulama sahaları her gün artan IoT (Nesnelerin İnterneti) ve BI (İş Zekası) yapılarının ERP entegrasyonu, ölçümlenmesi ve raporlaması ile ilgili çalışmalar firmanın Ar-Ge merkezinde devam ediyor.
KAYNAK MALİYETİ AZALTIMI VE ETKİN ZAMAN KULLANIMI ERP SİSTEMİNİN ARTILARINDANDIR ERP sisteminin verimliliğe etkisini ve sistemin firmalar açısından önemini sorduğumuz ATP ERP Grup Müdürü Okan Kurdoğlu, iyi konumlandırılmış ve şirket operasyonlarıyla senkron işleyen bir ERP sisteminin önemli verimlilik aracı olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu: “Doğru planlama, maliyet yönetimi ve operasyon hız artırımı şirketlere anlık doğru ölçümleme, fiyatlama ve raporlama yeteneğini sağlamakta ve aynı zamanda da resmi düzenlemelerle de kolay uyum imkanı vermektedir. Kaynak maliyeti azaltı-
w w w . h iz m etix.com.tr >> Hizmetix
mı ve çalışanların bilgiye kolay ulaşarak etkin zaman kullanımı iyi uygulanmış bir ERP sisteminin artılarındandır.”
KOBI’LER ERP SİSTEMİNİ GEREKLİ YATIRIM OLARAK GÖRÜYOR Artan küresel ve yerel rekabet ve kısıtlı üretim imkanlarının, firmaları daha verimli çalışmaya ittiğini dile getiren Kurdoğlu, “Verimliliği ve müşteri memnuniyetini ön plana
almayanlar bu yarışta geride kalmaktadır. Yöneticilerin daha hızlı ve daha rasyonel kararlar alması için özellikle büyük verinin depolanması ve düzenlenip sunulması gerekmektedir” dedi ve sözlerine devam etti: “Büyük avantajlar sağlayan ERP yazılımları firmalar için kritik bir hal almıştır. Özellikle KOBI’ler, ERP projelerini yeniden yapılanma, ivme kazanma ve verimlilik artışı için gerekli bir yatırım olarak görmektedirler.”
MOBİL TEKNOLOJİLER VE IOT ÇÖZÜMLERİ PAZARI ETKİLİYOR Son olarak Türkiye’deki ERP sektörünün gidişatı hakkında düşüncelerini belirten Kurdoğlu, “Dünyada değişen teknoloji ve trendleri ülkemizde de yakından takip edilmekte. Klasik terzi işi projeler yerlerini bulut teknolojileri üzerinden kiralama modelleri ile sağlanan ucuz ama kullanışlı ürünlere bırakmaktalar. Bu değişim büyük oyuncular tarafından geliştirilip yaygınlaştırılmaktadır. Mobil teknolojiler ve IoT çözümleri de pazarı etkilemekteler. Türkiye ERP pazarı senede yüzde 10-yüzde 20 oranında büyümekte, ama bir çok firma ERP çözümleri kullanmamakta. Ancak, ERP çözümleri artan özellikleri ile daha cazip hale gelerek pazardaki talebi etkilemektedir.
BİLİŞİM
Kazanç artık satışta değil, verimlilikte! Sanayinin kalbi Kocaeli’de ERP Danışmanlığı alanında faaliyet gösteren ve Sentez Live ERP ile LOGO Yazılım çözüm ortağı TeknoBit Yazılım’ın kurucu ortağı İlyas Sarıyurt ile kısa bir söyleşi yaptık. Bir projenin hayat döngüsünde öne çıkan noktaları bizlerle paylaşmasını istediğimiz bu söyleşiyi yazının devamında okuyabilirsiniz. TeknoBit olarak 21 yıllık sektör deneyimi ve 8 yıllık ERP danışmanlığı tecrübemizle, faaliyet alanı ne olursa olsun, müşterilerimize en verimli çözümü sunmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Bu amaçla; ilk olarak, o sektöre daha önce çözüm geliştirmiş olsak bile, sanki sıfırdan başlıyormuş gibi müşterimizin taleplerini dinler, mevcut çalışma sistematiğini analiz ederiz. Benzer iş kolunda çalışan başarılı ve başarısız rakipleri inceleyip, yapılması ve yapılmaması gerekenleri müşterimizle paylaşırız. Bu bilgiler ışığında müşterimiz çalışanları ile toplantılar düzenleyip, mevcut alışkanlıkları, şikayetleri ve talepleri not alırız. Tüm bu bilgileri bir araya getiren uzman ekibimiz, düzenli toplantılar
yaparak hareket planını oluşturur. Plan hakkında müşteri ile mutabık kaldıktan sonra bazen aylar, bazen de yıllar alan uzun ve zahmetli bir süreç başlamış olur. İster 1 kişilik ister bin kişilik bir firma olsun, ERP sistemi ile işletmenin tüm aşamalarını takip edebilir, böylece tüm sürecini standart bir hale getirerek sağlıklı büyümenin de önünü açmış olursunuz. İşinizin tüm aşamalarını takip edip raporlayabileceğiniz bir aracınız varsa, bu araç vasıtası ile verimsiz çalışan noktalarınızı belirleyebilir, ileride karşılaşabileceğiniz koşulları öngörebilirsiniz. Günümüzde rekabet şartları o kadar çetin ki, artık kazanç ürün satarak elde edeceğiniz karda değil, tüm iş sürecinizi verimli hale getirerek elde edeceğiniz tasarruftadır. Endüstri 4.0’dan bahsettiğimiz bu zamanda, ERP sistemi artık seçim değil zorunluluktur. Sağlıklı bir ERP uygulayan işletme rahatlıkla işlerini yürütür, karlılığını devam ettirir, çalışan motivasyonunu en
üst düzeyde tutar ve müşterilerine karşı sorumluluğunu tam ve zamanında yerine getirir. Sürekli olarak tekrar ettiğimiz ERP teriminin sadece bir yazılım değil, komple bir işletme çözümü olduğunu unutmamamız gerekir. Yazılım sadece bu süreci destekleyen araçlardan biridir. Bu nedenle Yazılım seçmeye çalışan bir işletmenin dikkat etmesi gereken husus sadece programın özellikleri ve fiyatı değildir. Yazılım, işletmeyi kendiliğinden ERP sistemine geçirmez. Bu süreçte mutlaka danışmanlık da alınmalıdır. Bu danışanlık yazılımı uyarlayan firmadan alınabileceği gibi, bu konuda profesyonel bir danışmanlık firması ile çalışılabilir ya da işletmede ERP süreci boyunca süreçleri yönetecek bir sorumlu da istihdam edilebilir. Son olarak ERP sürecine başlamış veya başlamaya hazırlanan işletmelere gerekli revizyonları yaparak, süreci sonuna kadar götürmelerini tavsiye ettiklerini söyleyen Sarıyurt, “En kötü çözüm bile işletmeye bir şeyler kazandıracaktır. Elinizdeki yazılım ne olursa olsun, mevcut süreçte öğrenecekleriniz kısa sürede sizi başka iyileştirmeler yapmaya teşvik edecektir” diyerek söyleşiyi noktalamış oldu.
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 11 5
BİLİŞİM
“Tüm iş birimleri ERP uygulamaları ile
aynı dili konuşuyor” Yakın gelecekte ERP yazılımlarının çok daha yaygın hale geleceğini düşünen Detaysoft Genel Müdürü Alkin Aksoy, yalnızca ERP yatırımlarının değil, genel olarak teknolojik yatırımların artacağını ve çok daha fazla firmanın teknolojik anlamda dönüşüm yaşayacağını öngördüğünü belirtti.
1998 yılından bu yana SAP ERP alanında danışmanlık hizmeti veren Detaysoft, şu an itibariyle bu alanda en büyük iki firmadan birisi olmasının yanı sıra ERP gelirlerine göre yüzde 100 Türk sermayeli en büyük firma konumunda yer alıyor. Konuyla ilgili Detaysoft Genel Müdürü Alkin Aksoy, “Uzun yıllardır bu alanda yaptığımız yatırımlar neticesinde bu seviyeye yükselmek ve iki sene peş peşe bu konumumuzu sürdürmek bizim için gurur kaynağı oldu” açıklamasında bulundu. “SAP ERP uygulamaları yaklaşık 200 ülkede 300 binden fazla firmada kullanılmaktadır ve dünyanın en büyük kurumsal iş uygulamaları üreticisi SAP’dir” ifadesinde bulunan Aksoy, SAP ERP’nin Türkiye’de yirmiden fazla sektörde yüz binden fazla kullanıcısı bulunduğunu da belirtti.
116 •
w w w . h iz m etix.com.tr >> Hizmetix
İHTİYAÇLARI DAHA KOLAY ANLAYIP, HIZLI ÇÖZÜMLER ÜRETMEYE YARDIMCI OLUYOR SAP uygulamalarının iş dünyasında gittikçe artan rekabet koşullarında yöneticilerin en doğru kararları almasını sağlamakla birlikte genel olarak şirketlerin iş süreçlerinde uluslararası standartları yakalamasını sağladığını belirten Aksoy, aynı zamanda SAP uygulamalarının tüm süreçleri ve sistemleri bir araya toplayarak ihtiyaçları daha kolay anlayıp, hızlı çözümler üretmeye yardımcı olduğunu ve bunu yaparken de çok fazla teknik elemana ihtiyaç duyulmadığını ve birçok operasyonel maliyetin minimuma indirildiğini dile getirdi. Sözlerine devam eden Aksoy şu açıklamalarda bulundu: “Sistemin faaliyete geçmesinin ardından iş birimleri aynı dili konuşmaya başladığından şirket içinde uyum artıyor, ortaya konan işin kalitesi yükseliyor ve tüm bunlar kurumun karlılığına yansıyor. Ayrıca, SAP uygulamalarını kullanmak şirketlerin piyasa değerlerine olumlu katkı yapıyor.”
ERP SEÇİMİ YAPARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR? ERP seçimi yaparken firmaların göz önünde bulundurması gereken birçok konunun bulunduğu söyleyen Aksoy, “Öncelikle bugünkü ve gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçları doğru şekilde analiz ederek bu ihtiyaçları tam anlamıyla karşılayacak bir ERP seçimi yapılması gerekiyor. Aksi takdirde gelecekte
farklı bir ERP’ye geçiş yapmak zaman, işgücü, sermaye gibi birçok maliyete yol açacaktır. Bunun yanında doğru ERP seçimi firmaların uluslararası standartlarda süreçlere sahip olmasını sağlıyor. Ayrıca, doğru ERP kullanımı standardizasyon ve şeffaflaşma da sağlayarak firmaların değerini artırmasına yardımcı oluyor” dedi. Türkiye’de son yıllarda ERP kullanımının çok daha yaygın hale geldiğini belirten Aksoy, “Firmalar eskiden bu yatırımı ekstra bir maliyet olarak görürken artık bir gereklilik olarak düşünmeye başladı. Bu doğrultuda yakın gelecekte ERP yazılımlarının çok daha yaygın hale geleceğini düşünüyoruz. Yalnızca ERP yatırımlarının değil, genel olarak teknolojik yatırımların artacağını ve çok daha fazla firmanın teknolojik anlamda dönüşüm yaşayacağını öngörüyoruz” dedi.
BİLİŞİM
MULTINET UP’TAN FARK
YARATAN ÇÖZÜMLER
“Ürettiğimiz teknoloji ile her zaman bir adım önde olmanın avantajıyla iş ortaklarımızın ve kart kullanıcılarımızın değişen ihtiyaçlarını karşılamak ve ödeme deneyimlerini daha keyifli hale getirmek için sektörde bir ilke imza atarak yeni nesil mobil cüzdanımız MultiPay ile fark yarattık. Karekod ile direkt mobil cüzdanımız MultiPay üzerinden kartsız ödeme imkanı sağladık” açıklamasını yapan Stratejik Pazarlama Direktörü Evren Büyük Kepkep, “Multinet Up’ın finansal teknolo-
jiler konusunda yıllardır sürdürdüğü Ar-Ge çalışmalarını teknokent çatısı altında daha yoğun sürdürme kararı ile oluşan inventiv, GOSB Teknopark’ta uzman bir kadro ile faaliyete geçti. Multinet inventiv yurt dışında Up Group operasyonlarına çözüm sağlamanın yanı sıra finansal teknoloji alanında özel sektör şirketlerine ve kamuya yazılım hizmeti de sunmaya başladı” dedi. MULTINET UP’TAN DEĞER YARATAN ÇÖZÜMLER “Çözümlerimiz dört ana eksene odaklanıyor” ifa-
desinde bulunan Kepkep sözlerine şu şekilde devam etti: “Şirket çalışan çözümlerimiz kapsamındaki hizmetlerimiz ile çalışanların yemek ve temsil giderlerini, yan haklarını ve kapı geçiş yetkilendirmelerini tek kart ile yönetmek mümkün oluyor. Böylelikle şirketler ciddi vergi avantajlarından yararlanılabiliyor. Sektörün ilk ve tek sadakat programı ile kart kullanıcılarımız, Parantez noktalarında yaptıkları harcamalardan gerçek para değerinde TATLIPARA kazanmanın keyfini yaşıyorlar. Böylelikle, ayda ortalama 3 yemeklerini kazandıkları TATLIPARA ile karşılayabiliyorlar. Çalışanların bireysel yemek giderleri için sağlanan Restonet’e ilave olarak Multinet kartlarına tanımlanan Restonet Business ile kurumlara, çalışanlarının firma adına yapacakları temsil ve ağırlama ihtiyaçlarını tek fatura ile kolayca yönetme imkânı sunuyoruz. Giftcard ile Türkiye’nin ilk kurumsal hediye kartı olarak sektöre giriş yaptık, bugün kurumlara vergi avantajı ve operasyonel kolaylık sağlarken diğer taraftan prim ödemeleri, yan hak ödemeleri, hediye gibi farklı birçok amaç için kullanılabilme esnekliği barındırıyor. Şirket çalışan çözümlerimizin son bileşeni olan Passnet ise şirket güvenliğini sağlarken, çalışanların mesai takibini de yapma imkanı sunmaktadır.”
360 DERECE HİZMET Şirket araçları çözümlerimiz kapsamında şirketlere araç kiralama, akaryakıt, araç takip sistemi ve araç yıkama ihtiyaçları için hizmetler verdiklerini söyleyen Kepkep, “Multicar ile şirketlerin araç ve filo kiralama ihtiyaçlarında hem daha fazla takip edilebilirlik hem de operasyonel giderlerde daha kolay kontrol imkanı sunuyoruz. Petronet çözümü şirketlerin akaryakıt ihtiyacını yaygın istasyon ağı güvencesi, tasarruflu kullanım ve tek faturada kontrol edebilme imkanı ile karşılayabilmelerini sağlıyor. En yeni çözümümüz olan OtoMisyon ise filo araçların yıkama, lastik ve bakım hizmetlerinde maliyet avantajı ve operasyonel kolaylık sağlıyor” dedi. Kurumsal seyahat çözümleri ile kurumlara; Türkiye’nin her yerinde farklı segmentteki anlaşmalı otelleri, seyahat, transfer, araç kiralama, uçak bileti ve toplantı hizmetlerini herhangi bir üyelik maliyeti gerektirmeden 360 derece hizmet ile sunduklarını belirten Kepkep, son çözümlerinin Tedarik ve Toplu Satınalma olduğunu dile getirerek, burada Multinet Up’ın toplu satınalma gücü ile şirketlerin elektrikten suya, kargodan güvenlik çözümlerine kadar birçok ihtiyaç kaleminde yüzde 60’a varan indirimler ile satın alma yapabilmelerini sağladıklarını söyledi.
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 11 7
BİLİŞİM
Fiziksel POS’ların yerini
dijital ödeme sistemleri alıyor Firma olarak yıllardır KOBİ’lere e-ticaret yazılımı hizmeti verdiklerini söyleyen IdeaSoft kurucusu Seyhun Özkara, “Teknolojinin hızla geliştiği günümüzde, büyükten küçüğe tüm şirketler dijitalleşmenin öneminin farkına varıyor. Pek çok KOBİ artık sanal mağazasını da açarak e-ticaret sektöründe yerini aldı” dedi. Masaüstü bilgisayarların yanı sıra mobil kullanımının artmaya başlamasıyla, fiziki alışverişlerinde online detaylar taşımaya başladığını söyleyen Özkara, “Artık fiziki mağazalarda da ödeme sistemlerinin fiziksel POS’tan sanal POS’lara dönüşmeye başladığını görüyoruz. Özellikle yurt dışında hayata geçen bazı mobil ödeme sistemleriyle; müşteriler mağazalarda alışveriş yaptıktan sonra, kasada sıra beklemek istemedikleri için mobil uygulama üzerinden ödemelerini gerçekleştirebiliyor” dedi. Şu an için Türkiye’de bu sistemlerin
118 •
yurt dışına oranla daha nadir görüldüğünü ancak sektörel gelişmelerle birkaç yıl sonra çok daha dijital hale geleceğini ifade eden Özkara, “Yatırımlar dijitale yönlenmeli” dedi. Özkara, çalışma hayatının getirdiği yoğunluk ve metropollerin kalabalıklaşması nedeniyle alışveriş yapmak için saatlerce zaman ayırmanın tarih olduğunu ve şu anda e-ticaret ile tüm ürün gruplarında doğru kitleye ulaşmanın mümkün olabileceğini söylerken, “Fizikselde mağazanın sahip olduğu tüm özellikleri, sanal mağazanıza da eklemeniz mümkün. Sanal POS, kredi kartı veya banka kartı ile alışveriş yaparken kullandığımız POS cihazlarının internete uyarlanmış halidir. Yani fizikselde yaptığınız ödemelerin aynısını güvenli bir şekilde internet üzerindeki alışverişlerinizde yapabilirsiniz. Fiziksel poslarda şifre işlemleri için aynı mekanda bulunmanız gerekiyor. Bu da uzaktan alışveriş imkanını ortadan kaldırıyor” diye konuştu.
ÖDEME YAPARKEN GÜÇLÜ BİR ŞİFRELEME SİSTEMİ KULLANILIYOR “Kredi kartı bilgileri girildikten sonra bilgiler ilgili sanal POS’a ait bankaya iletilir ve işlem onayı alınır. Sonraki süreçte ilgili işlemin bedelini bankadan anlaşmasına bağlı olarak tahsil eder” ifadelerine yer veren Özkara, “Kısaca sanal POS
w w w . h iz m etix.com.tr >> Hizmetix
işleyişi, alışveriş esnasında kart bilgilerinin güvenli bir şekilde ilgili bankaya iletilmesi ile geri bildirim sürecidir” dedi. Özkara sözlerine şu şekilde devam etti: “Ayrıca e-ticaret sitesinden alışveriş yapacak müşterilerin kişisel ve kredi kartı bilgilerinin transfer sırasında kötü niyetli kişilerin eline geçmemesi için bilgilerin iletimi sırasında kullanılan SSL sertifikası, güçlü bir şifreleme sistemidir. Sanal POS dolandırıcılığının büyük oranda önüne geçer. Aynı zamanda ekstra güvenli olan 3D Secure sistemi de banka hesabınıza bağlı GSM numaranız üzerinden çalışan bir sisteme sahiptir. Bu sistem sayesinde işlem onayı tarafınızdan verildiği için daha güvenli kabul edilir.”
SANAL POS İÇİN ŞİRKET OLMA ŞARTI Bankaların sanal POS başvurusu için aradığı ilk şartın tüzel kişi yani şirket olması gerektiğini vurgulayan Özkara, “E-ticaret sitesinin sanal POS alabilmesi için tüm ürünlerin açıklama ve görselleri, müşterilerle yapılacak sözleşmelerin sağlanmış olması gerekir. Ve bu süreçten sonra bankalara tek tek başvuru yapmak gerekiyor. Ancak sürecin uzun ve oyalayıcı olduğunu biliyoruz ve IdeaSoft olarak, akıllı e-ticaret paketlerinin alternatif ödeme sistemleri ile otomatik entegrasyonu sayesinde, sadece hesap bilgileri yazılarak sanal POS’tan ödeme alınabilecek bir sistem geliştirerek süreci kolaylaştırıyoruz” diye belirtti.
AVM
Kozzy’nin otomobil kazandıran kampanyası devam ediyor
Carousel, çocukların okul heyecanına ortak oluyor!
S
onbahar kapımızı çalarken Carousel alışveriş merkezi mağazalarında okula dönüş hazırlıkları da hızla devam ediyor. Eğer hala kırtasiye ve spor giyim malzemelerinizi almadıysanız Carousel’in birbirinden renkli markalarını ziyarete gelin. 17 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında Carousel Sahne’de kurulan okula dönüş aktivite atölyeleri çocukların yaratıcılıklarını geliştirecek, eğitime yeni başlayacak mi-
Carousel Alışveriş ve Yaşam merkezi, 2017-2018 yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasına günler kala Carousel’de düzenlenecek workshop atölyelerinde kültür, sanat, bilim ve özel aktivite şovlarla çocukları eğlendirerek öğretecek. niklerin yeteneklerini ortaya çıkaracak. 4-10 yaş arası çocukların keyifle vakit geçirecekleri eğlenceli etkinliklere katılım ücretsiz olarak gerçekleştirilecektir. Carousel’in ayrıcalıklarını yaşamaya tüm çocuklar davetli…
Kozyatağı’nda alışveriş ve etkinlik faaliyetlerini bir arada sunan Kozzy Alışveriş ve Kültür Merkezi’nin son model otomobil kazandıran kampanyası 8 Ekim’e kadar devam ediyor.
İstanbul Anadolu yakasının köklü alışveriş ve kültür merkezi Kozzy, düzenlediği birbirinden cazip kampanyaları ile ziyaretçilerini hediye yağmuruna tutmaya devam ediyor. Kozzy’den 8 Ekim 2017 tarihine kadar toplamda 150 TL’lik alışveriş yapanlar, 2017 model Toyota Corolla kazanma şansı elde ediyor. Kozzy’nin son model otomobil kampanyasının kazananları, 14 Ekim Cumartesi günü tarihinde Kozzy AVM’de Milli Piyango İdaresi huzurunda yapılacak çekilişle belirlenecek. Kampanya süresince yapılacak her 150 TL’lik alışveriş ise kazanma şansını arttıracak.
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 11 9
AVM
Adeta sahildeymiş gibi… Gelen ziyaretçilerin aileleri ile kaliteli, konforlu, eğlenceli ve hoş bir gün geçirmesi üzerinde özellikle duran Neomarin AVM, hem çocukların beklentilerini karşılayacak hem de ebeveynler ile çocukların farklı deneyimler yaşayabilecekleri projelere öncelik vererek, Neomarin Plajı etkinliğini başlattı. Çocukların arkadaş edinerek sosyalleşmelerini ve oynadıkları oyunlarla yaratıcılıklarının yanında motor becerilerinin gelişimini sağlayan etkinlik 3 Eylül’e kadar devam edecek.
ZİYARETÇİLERE SUNULAN GÖRSEL ZENGİNLİK Neomarin Plajı’nda yer alan etkinlik alanı, çocuklara ve yetişkinlere sahildeymiş hissini veren deniz görüntüleri ve dalga sesleri efektleri ile ziyaretçilerine görsel bir zenginlik yaşatıyor. Özel bir plaj alanı görüntüsüne dönüştürülen ve özellikle kum havuzu ile dikkat çeken etkinliğe çocuklar plaj kovaları ve plaj şapkaları giydirilerek alınıyor. Çocuklar aileleri ile birlikte süre kısıtlaması olmadan steril, antibakteriyel, fırınlanmış tozsuz kumda kendilerine verilen kovalar, kürekler ve kepçeler ile gönüllerince eğleniyor. Plajda kum havuzunun yanı sıra çocukların hiç sıkılmadan eğlenceye devam etmeleri için kinetik kum oyun alanı, top havuzu, bottan balık tutma oyunu,
120 •
w w w . h iz m etix.com.tr >> Hizmetix
basketbol oyunu, oyun hamuru masası, jenga ve bowling gibi bir birbirinden güzel oyun köşeleri bulunuyor. Özellikle belirlenen ve seçilen bu oyun köşeleri ve aktiviteler çocukların sosyal beceriler kazanmasını da kolaylaştırıyor.
ÇOCUKLAR HEM EĞLENİYOR, HEM SOSYALLEŞİYOR HEM DE MOTOR BECERİLERİNİ GELİŞTİRİYOR Çocukların büyüme çağında aileleri ve yaşıtları ile birlikte zaman geçirmeleri sosyal ve kişisel gelişimleri için oldukça önemlidir. Özellikle zamanımızda teknolojik ve elektronik cihazlarla oynanan oyunların yaygınlaşması, apartman yaşamı, park ve bahçelerin yetersizliği çocukların sosyal ilişkilerini ve gelişimlerini de olumsuz olarak etkilemektedir. Tüm bunlar göz önüne alındığında çocukların arka-
daş edinerek sosyalleşmeleri ve oynadıkları oyunlarla yaratıcılıklarının yanında motor becerilerinin gelişimi oldukça önem taşır. Bu bağlı olarak Neomarin Plajı’nda düzenlenen etkinlikte çocukların kendilerini sosyal ve fiziksel olarak ifade etme yeteneklerinin gelişimini sağlayacak unsurlara dikkat edilmiş… Çocuklarının sağlıklı gelişimleri için ortak zaman geçirmenin ne denli önemli olduğunun farkında olan, özellikle çalışan ebeveynler, çocukları ile birlikte farklı aktiviteler yapmak için fırsat yaratmaya çalışmaktadır. Alışveriş merkezlerinin aynı zamanda sosyal yaşam alanları olarak toplumsal öneminin bilincinde olan Neomarin Alışveriş Merkezi, ailelerin çocuklarıyla kaliteli zaman geçirmeleri için bu fırsatı yaratmakta ve herhangi bir katılım şartı olmadan ücretsiz olarak ziyaretçilerinin bu fırsattan yararlanmalarını sağlamakta.
HER YAŞA UYGUN EĞLENCE Etkinlikte her yaş grubundaki çocuklara yönelik farklı oyunlar yer aldığı için tüm çocuklar ücretsiz olarak etkinliğe katılıp, keyifli bir zaman geçirebiliyor. Hatta küçük yaş grubunda çocukları olan aileler de plaja gelerek, çocuklarını kum ve top havuzunda eğlendirebiliyor. Ziyaretçilerden gelen yoğun istek ve talebe bağlı olarak etkinliğin son tarihi ziyaretçilerden 3 Eylül’e kadar uzatılmış durumda. Alışveriş merkezi çocuklarıyla beraber harika zaman geçirmek isteyenler aileleri Neomarin Plajı’na bekliyor…
AVM
Stevie Awards’dan Palladium Ataşehir’e Ödül!
JLL Türkiye tarafından yönetilen Anadolu Yakası’nın en gözde alışveriş merkezi Palladium Ataşehir, 2017 Stevie Awards platformundan ‘Kapadokya Esintisi’ projesi ve ‘Trickbox’ projesiyle ödüllerin sahibi oldu!
A
nadolu Yakası’nın en gözde alışveriş merkezi Palladium Ataşehir, gerçekleştirdiği 2 proje ile 2017 Stevie Awards platformundan 1’i bronz diğeri gold olmak üzere 2 ödül birden aldı. CAPPADOX Festivali ile aynı dönem gerçekleştirilen ‘Palladium’da Kapadokya Esintisi’ etkinliğinde, alışveriş merkezinin atriumları sıcak hava balonları ile süslendi, yöreye ait atölye çalışmaları da etkinliğin içinde yer alarak AVM ziyaretçilerine Kapadokya ruhu yaşatıldı. ‘Düşünce Gücüyle Uçur’ adlı dikkat çekici yarışma ile farklı ve eğlenceli bir deneyim sunmanın yanısıra yarışmada dereceye giren ziyaretçilere CAPPADOX festivalinde harika bir tatil yapma imkanı sundu. Palladium bu etkinli-
ği ile 2017 Stevie Awards’ın Best Brand Experience Event kategorisinde 1 bronz ödüle layık görüldü. Dünya şaka gününe özel 1-2-3 Nisan’da alışveriş merkezinin içerisine yerleştirilen dev kutu içindeki ekrana, etraftan gelecek tüm dikkat dağıtıcı öğeye rağmen ‘gözünü kırpmadan en uzun süre bakmak’ üzerine kurulu eğlenceli bir yarışma olan ‘Trickbox’ et-
kinliği ile de aynı platformun Brand Experience Of The Year-Consumer kategorisinde 1 gold ödül alan Palladium Ataşehir, farkını bir kez daha ortaya koydu. Palladium Ataşehir, geçen sene gerçekleştirdiği Trickbox ve Palladium’da Kapadokya Esintisi etkinlikleri ile Hermes Creative Awards 2017’de, 3’ü Gold, 3’ü Platinum olmak üzere toplam 6 ödül birden almıştı.
Hizmetix > > www.hizmetix.com.tr
• 12 1
AVM
PrImemall AvM’lerine
4 ödül birden Uluslararası seçkin ödül platformları arasında önemli bir yeri olan StevIe Awards tarafından düzenlenen, “InternatIonal BusIness Awards” değerlendirmesinin 2017 sonuçları açıklandı. PrImemall Alışveriş Merkezleri, Yılın Pazarlama Kampanyaları Kategorisi’nde, 1 altın ve 3 bronz ödül aldı.
P
rime Development’ın yatırımını ve yönetimini yapmış olduğu Primemall Alışveriş Merkezleri, bu yıl 14.’sü düzenlenen “Stevie-International Business Awards”ta 1 altın, 3 bronz ödül kazanarak büyük bir başarı sergiledi. 2002 yılından beri Amerika’nın en prestijli ve saygın ödül organizasyonlarından birisi olan Stevie’de, 60’tan fazla ülkeden binlerce proje yarışıyor. Her sene farklı jüri üyelerinin yer aldığı yarışmada, dünya çapında başarılı profesyonellerin projeleri değerlendiriliyor. Yılın Şirketi, Pazarlama Kampanyası, En İyi Ürün ve Servisi, Startup Projesi, Kurumsal Sosyal Sorumluluk
122 •
w w w . h iz m etix.com.tr >> Hizmetix
Projesi gibi pek çok kategoride ödüller, 21 Ekim’de Barselona’da düzenlenecek ödül töreninde sahiplerine verilecek. 3 bin 900’ün üzerinde projenin yarıştığı “2017 StevieInternational Business Awards”ta Primemall Gaziantep Projesi, Altın Stevie Ödülü’ne; Primemal İskenderun, Primemall Antakya, Primemall Sivas projeleri ise farklı kategorilerde Bronz Stevie Ödüllerine layık görüldü. 2013 yılında açılan ve farklı projeleri ile öne çıkan Primemall Gaziantep Alışveriş Merkezi, Yılın Pazarlama Kampanyası, Kültür-Sanat Kategorisi’nde Baklavadan Çingene Kızı Mozaiği Rekor Denemesi ile Gold Stevie Ödülü’nün sahibi oldu. Jüri tarafından çok etkileyici ve yaratıcı bulunan projede; 60 baklava ustası, 15 mozaik sanatçısı ve 100 çocuğun katkıları ile 6 bin 160 parça baklavadan “Çingene Kızı” mozaiği yeniden yapılarak Guiness Rekorlar kitabına girildi. Primemall İskenderun Alışveriş Merkezi ise; 4 yıldan bu yana gerçekleştirdiği Müzik Yarışması ve Gençlik Konserleri ile Yılın Pazarlama Kampanyası, Gençlere Yönelik Projeler Kategorisi’nde, Bronz Stevie Ödülü’nü almaya hak kazandı. Açılış döneminde gerçekleştirdiği sıra dışı çalışmalarla sektörde adını duyuran Primemall Sivas projesi de; Yılın Pazarlama Kampanyası, Gayrimenkul Kategorisi’nde Geçici Kiralama projesi ile Bronz Stevie Ödülü ile taçlandırıldı. Bulunduğu bölgede yarattığı değer ile fark yaratan Primemall Antakya projesi; henüz hayatında hiç tiyatro izleme şansı bulamamış çocuklar için gerçekleştirdiği “Gezici Tiyatro” sosyal sorumluluk projesi ile Yılın Pazarlama Kampanyası, Kültür-Sanat Kategorisi’nde Bronz Stevie Ödülü’nün sahibi oldu. Bugüne dek pek çok uluslararası ödüle layık görülen; tasarımı, işlevselliği, konforu, sosyal sorumluluğu ve çevreye duyarlılığı esas alan Primemall Alışveriş Merkezleri, bu prestijli ödülle başarısını ulusal ve uluslararası arenada bir kez daha kanıtlamıştır.
KÜL T ÜR
KOLEJİ
Anaokulundan üniversiteye
okul kültürdür… Kültür Koleji’nin 57 yıllık birikimiyle, bilimsel temelli eğitim yaklaşımı, özgün eğitim programı, güçlü kadro ve donanımı ile erken çocukluk eğitiminde öncü rol üstlendiğini belirten İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu sadece akademik başarıya değil, yaşam başarısına da odaklanarak, toplumda fark yaratacak ve fark edilecek bireyler yetiştirmeyi hedeflediklerini dile getirdi.
Advertorial
E
ğitim ve öğretim uygulamalarında temel amaç; özgüveni, yaratıcılığı, sorumluluk bilinci gelişmiş, özgür seçimler yapabilen, karşılıklı güven ve saygıyı bilen, kendi sorunlarını kendi başına çözebilen, gelişkin sosyal beceriler kazanmış, öz denetimli, öz güvenli bir çocuk kimliği geliştirmektir. Bu bağlamda çocuğun kendini tanıması ve bireysel becerilerinin ortaya çıkmasını sağlayan, araştırmayı ve keşfi teşvik eden, öğrenmeyi sevdiren, gelişen dünyaya uyum sağlayan, gelişimsel ve özgün eğitim programları uygulanıyor; High/ Scope Yaklaşımı, Reggio Emilia Yaklaşımı, Proje Yaklaşımı, Montessori Yaklaşımı, Waldorf Yaklaşımı, Çocuktan Çocuğa Yaklaşımı ( Child to Child) uygulanan başlıca eğitim programlarıdır. Anaokulu eğitim programında çeşitli atölye çalışmaları da bulunuyor; Matematik Atölyesi, Fen ve Doğa Atölyesi, Anadil Geliştirme Atölyesi, Yoga ve Hareket Atölyesi, Mutfak Atölyesi, Drama Atölyesi bu çalışmaların birkaçıdır.
EĞİTİM PROGRAMLARINA İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ DESTEĞİ Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji Anaokulları’nın eğitim felsefesi, “çocuk merkezli” olmasıdır. Her
KÜL T ÜR
KOLEJİ
FİZİKİ YAPI Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji Anaokullarında çocukların ihtiyaçlarından yola çıkarak; mutlu olmalarını, kendilerini rahat hissetmelerini sağlayacak, öğrenmelerini destekleyecek ve hayal güçlerini harekete geçirecek fiziksel ortamlar oluşturulmuştur. Sürekli eğitimle geliştirilen nitelikli eğitim kadrosu, nitelikli rehberlik hizmetleri, sağlık hizmetleri ve güvenli ortamıyla Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji Anaokullarında çocuklar temelden başarıyı yakalıyorlar.
ANAOKULLARINDA YARIM GÜN İNGİLİZCE YARIM GÜN TÜRKÇE
KÜLTÜR2000 KOLEJİ ALKENT ANAOKULU Karaağaç Mahallesi, Sırtköy Bulvarı, No:2 Büyükçekmece 34500 – İSTANBUL Telefon: 0(212) 850 81 81 /kultur2000okullari /kultur2000kolej
PROJE ÇALIŞMALARI VE TABLET SAATİ Okul öncesi programımız içinde, dengeli teknoloji kullanımına olanak verecek şekilde “Tablet Zamanı” yer alır. Kullanımı günde sadece 20 dakika ile sınırlı olan tablet uygulamalarında, programımızda yer alan kavram ve değerlerin pekiştirilmesine yönelik İngilizce ve Türkçe içerikler kullanılır. Öğrencilerimiz her dönem seçilen bir temada disiplinler arası bir yaklaşımla projelerini hazırlar ve dönem sonu proje sunumlarını gerçekleştirirler.
KÜLTÜR KOLEJİ ANAOKULU KÜLTÜR2000 KOLEJİ BAHÇEŞEHİR ANAOKULU
Ataköy 9-10. Kısım Bakırköy 34156 İstanbul
Badem 01, Villa 01, Bahçeşehir 34538, İstanbul
Tel: 0212 559 47 79
Telefon: 0(212) 669 03 35 www.kultur2000.k12.tr
/kulturokullari /kulturkoleji
www.kultur.k12.tr
Advertorial
çocuğun, benzersiz, kendine özgü bir birey olduğu ilkesinden hareketle çocukların yaş ve kişilik özelliklerine göre bir eğitim uygulaması içinde olunması gerekir. Anaokullarımızda sağlanan eğitim ortamının çocuğa uygun olması, çocuğu kabullenen sevgi dolu bir yaklaşımın yanı sıra, yaş gruplarına göre önceden planlanan eğitim hedeflerine ulaşacak sistemli bir programın uygulanıyor olması önemlidir. Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji Anaokulları eğitim programı özgün, eklektik ve bilimseldir. İstanbul Kültür Üniversitesi akademisyenleri ile anaokulu öğretmenlerimiz ve yöneticilerinin ortak çalışması olan programda; High-Scope, Farklılaştırılmış Eğitim, Gems ve Reggio Emilio ve Reflective Thinking gibi dünyadan başarılı örnekler kendi eğitim yaklaşımımıza entegre edildi. Burada hedeflenen; her çocuğun doğuştan gelen potansiyelini geliştirmesine yardımcı olmak, okula ve öğrenmeye karşı olumlu tutum geliştirmek, yaşamı boyunca sürecek öğrenme işlevi için gerekli temel becerileri kazandırmak, yüksek benlik saygısını ve merakını geliştirmek, girişimcilik ve tutarlılık alışkanlıklarını geliştirmek, iç disiplini ve düzen duygusunu geliştirmek, sosyal olarak kabul edilebilir davranışlar geliştirmesini sağlamak, ayırt etme ve karar verme yeteneklerini arttırmak ve duygusal-motor yeteneklerini geliştirmektir.
Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji anaokulları 4 ve 5 yaş gruplarında, yarım gün İngilizce yarım gün Türkçe eğitim yapılır. Programımız, İngilizce dinlemeyi ve konuşmayı oluşturacak temel becerilere kapsamlı bir alt yapı hazırlar. Çocuklar, İngilizceyi şarkılar, resimli kartlar ve çeşitli objelerle oynanan oyunlar ile hikayeler yoluyla eğlenerek öğrenirler. Uluslararası öğretmenler eşliğinde her gün konuşma becerisinin gelişimine yönelik yapılan özel saat, programın en önemli parçalarından biridir. Bunun sonucunda çocuk; yabancı dil farkındalığı kazanır, İngilizce yönergeleri doğru bir şekilde anlar ve günlük hayatında İngilizce ifadeler kullanır, öğrendiği sözcükleri cümle içinde kullanıp yabancı dilde iletişim kurar ve drama aktivitelerinde rol alarak şarkılar söyleyip oyunlara katılarak yabancı dili etkin şekilde kullanır.
EĞİTİM
Anaokulu, İlkokul, Ortaokul, Anadolu Lisesi, Anadolu Fen Lisesi ve Anadolu Sağlık Meslek Liseleriyle çağdaş ve modern eğitim ortamlarında en son teknolojileri kullanarak öğrencilerine dünya standartlarında eğitim imkanları sunan Mektebim, teknolojik alt ve üst yapısı, kalıcı öğrenmeye uygun fiziki ortamları, yabancı dil eğitimi ve özgün eğitim modelleriyle fark yaratıyor.
2017-2018 eğitim yılına 17 yeni kampüs…
G
enç Girişimci Ümit Kalko’nun vizyonuyla kurulan Mektebim, ders içeriklerini ve eğitim modellerini çocukların; bedensel, zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimlerini ön planda tutacak şekilde oluşturarak, yabancı dil eğitimleriyle öğrencilerine dünya vatandaşı olma imkanı sağlıyor. Yeni Kampüs yatırımlarıyla Türkiye genelinde 52 kampüs, 165 okul ve 30 bine yakın
126 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
öğrencisiyle İstanbul Avcılar, Atakent, Beylikdüzü, Beykent, Bahçelievler, Bakırköy, Fatih, Ataşehir, Ümraniye, Kartal, Büyükçekmece ve Silivri’de, Ankara İncek, Oran, Batıkent ve Etimesgut’ta, Tekirdağ Merkez ve Çorlu’da, Çiğli’de, Adana, Yalova, Yozgat, Balıkesir Edremit, Diyarbakır kampüslerinde eğitime devam eden Mektebim, “Bütünsel Eğitim Yaklaşımı” ile değişime ve gelişime açık, öğrenmekten keyif alan, kendine güve-
nen, soran, sorgulayan, araştıran, projeler üreten, takım çalışmasına yatkın, lider karakterli ve en az bir yabancı dili çok iyi konuşabilen öğrenciler yetiştiriyor. Akademik, sosyal ve kültürel başarılarıyla fark yaratan Mektebim’in 2017-2018 eğitim öğretim yılında İstanbul Kartal, Kurtköy, Silivri, Ankara Mamak, Eryaman ve Yaşamkent, Kırklareli Lüleburgaz, İzmir Bornova Folkart Time ve Güzelbahçe, Antalya Muratpaşa, Konya Selçuklu, Bursa Özlüce, Samsun Atakum, Afyon Merkez, Tekirdağ Çorlu, Şırnak Cizre ve Trabzon Ortahisar Kampüsleri faaliyete girecek.
“BÜTÜNSEL EĞİTİM MODELİ İLE GELECEĞİN İNSANINI YETİŞTİRİYORUZ” Mektebim Kurucusu Ümit Kalko, “Uygulamış olduğumuz ‘Bütünsel Eğitim’ modeli ile anaokulundan üniversiteye kadar öğrencilerimize kesintisiz eğitim imkanı sağlıyoruz. Bizim için öğrencinin sınavlarda elde ettiği başarı kadar yaşam başarısı da çok önemli. Mektebim
EĞİTİM
olarak özellikle küresel farkındalık, kodlama, inovasyon, girişimcilik, finansal okuryazarlık ve M-Lead gibi programlarla anaokulundan itibaren işverenin aradığı bilgi ve beceriyi edindirmeye çalışıyoruz. ‘Geleceğin İnsanı’ olma yolunda adım atan öğrencilerimiz, edindikleri bilgi ve becerileri anaokulunda oynayarak, ilkokulda keşfederek, ortaokulda projelendirerek, lisede ise yaşayarak pekiştirme imkanı buluyor, edindikleri yabancı dil bilgisiyle yükseköğretime geçerken iyi bir alt yapıya sahip oluyorlar. İşbirliği içinde olduğumuz üniversiteler, kurum ve STK’lar ile öğrencilerimiz birçok uluslararası projede yer alıyor. Sosyal sorumluluk bilinci gelişmiş, toplumsal olaylar karşısında duyarlı ve farkındalık yaratan nesiller olarak hayatlarına devam etmeleri bizim için çok önemli. Özellikle kariyer planlaması konusunda her eğitim kademesinde ilgi alanlarına göre destek sağlıyor, lisans ve lisansüstü eğitimleri için hedefleri doğrultusunda hareket etmeleri için imkanlar sunuyoruz. Eğitim sistemimize teknolojiyi entegre ederek öğrencilerimize birçok imkan sağlıyoruz. Sanatsal, sportif ve bilimsel açıdan gelişebilmeleri için kampüslerimizde fiziki alt yapısıyla fark yaratan sosyal alanlar oluşturuyoruz. Çocuklarımızın kendilerini keşfedebilmeleri için oluşturduğumuz alanlar ile fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişimlerini destekliyoruz. Kampüslerimizde kapalı yüzme havuzları, spor salonları, dans ve bale salonları, buz pisti, cep sineması, konferans salonu, müzik ve güzel sanatlar atölyesi, 3D laboratuvarları, ve branş laboratuvarları yer alıyor. Çocuklarımızı ‘Öğrenci Koçluğu’ sistemi ile birebir takibe alıyoruz. Bunu yaparken velilerle çok yoğun ilişkiler kurarak onları da eğitim süreçlerimize dahil ediyoruz. Çünkü biz şunu çok iyi bili-
yoruz ki, eğitim önce ailede başlar. Okullarımızda en az bir yabancı dili, ana dil seviyesinde öğrenen öğrencilerimiz ikinci bir yabancı dil eğitimi daha alabiliyor. Common European Framework (Avrupa Dil Çerçevesi) doğrultusunda şekillendirilmiş akademik müfredatla anaokulundan başlayarak tüm öğrencilerimize dünya vatandaşı olabilme imkanı sağlayarak, Native öğretmenler eşliğinde İngilizce başta olmak üzere Almanca, Fransızca ve İspanyolca dillerinde eğitim veriyoruz. Öğrencilerimiz en az bir yabancı dili ana dilleri gibi konuşurken ikici bir yabancı dil eğitimi alarak farkındalık oluşturuyor. Her yıl düzenlediğimiz NASA’ya ve İsviçre CERN’e gezileriyle dün-
yanın kapılarını onlara açıyoruz. Sosyal, kültürel, tarihi yerleri gezmelerini ve görerek öğrenmelerini sağlıyoruz. Okullarımızda sınav hazırlık süreçlerine destek vermek amacıyla ciddi çalışmalar yaptık. TEOG’tan YGS’ye birçok farklı sınav için yeni içerikler Mektebim eğitim sistemine dahil oldu. Dersler bittikten sonra yapılan etütler ve hafta sonu yapılan ilave dersler, çocuklarımızın sınavlara hazırlanmasına ciddi katkılar sağlıyor. Özgün eğitim modellerinin ve yabancı dil eğitiminin devamlılığını artırmak amacıyla uluslararası ilişkilere ve işbirliği anlaşmalarına hız verdik. Amerika ve Avrupa’da birçok üniversiteyle ortak projelere imza atıyoruz” dedi.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 12 7
EĞİTİM
Tabletli eğitimde, Robotik ve Kodlama dersleriyle Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Bahçeşehir Koleji Bilişim Medyası Derneği tarafından “En İyi Tabletli Eğitim&Kodlama ve Robotik” ödülüne layık görüldü. Bilişim Medyası Derneği Başkanı Musa Savaş’ın ev sahipliğinde gerçekleşecek ödül töreninde Bahçeşehir Koleji’ne ödül Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan tarafından verildi.
Bilişim Medyası Derneği’nden Bahçeşehir Koleji’ne ödül 128 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
Ülkemizde arama kurtarma çalışmalarına katılan, dünyanın en önemli robotik turnuvasında ödüller kazanan, Stanford, MIT gibi üniversitelerin burslu kabul ettiği öğrencilerin eğitim gördüğü kurum olan Bahçeşehir Koleji, “Kodlama ve Robotik” derslerle uluslararası başarılara imza atıyor. Bahçeşehir Koleji okul öncesi eğitim programları içinde yer alan Kodlama ve Robotik dersleriyle, öğrenciler 5 yaşından itibaren kodlama diliyle tanışıyor. Tabletli eğitimle birlikte uygulanan kodlama ve robotik dersleri ile öğrenciler, bilişimsel düşünme becerileri kazanıyor, karşılaştıkları problemlere farklı çözümler üretmeyi öğreniyorlar. Bu derslerle Türkiye’de bir ilke imza atarak “Geleceğin Eğitim Metotları”nı öğrencileriyle buluşturan Bahçeşehir Koleji üstlenmiş olduğu bu misyon neticesinde Bilişim Medyası Derneği tarafından ödüllendiriliyor. Ödül takdim seremonisi; BUEK Başkanı Enver Yücel, Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel, Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ, Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Üyesi Mehmet Arslantunalı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
GÜVENLİK SEKTÖRÜ
ISAF FUARI’NDA BULUŞUYOR
ISAF 2017
GÜVENLİK
Özel güvenlik sektörü sancılı… Bildiğiniz üzere özellikle dikey yaşamı sağlayan yüksek binaların ve karma projelerin artmasıyla birlikte özel güvenlik sektöründe de hareketlenmeler hızlanmaya başladı. Evet, sektörün büyümesi yukarı doğru bir grafik çiziyor, ancak içerisinde pek çok sorunu da barındırmıyor değil. Gelişimini ve büyümesini daha da hızlandıracak bu sektörün önündeki engelleri ise Özel Güvenlik Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Oryal Ünver ile konuştuk. Ünver, “Mevcut sorunlar halledilmedikten sonra bu sektör sağlıklı bir şekilde büyüyemez, büyüse de hep sancılı büyür” dedi. “Özellikle son yıllarda dikey yaşamı sağlayan yüksek binaların yoğunlaşması ve buralardaki güvenlik ihtiyacının artması sektöre olumlu bir şekilde yansıdı. Ancak bu binalarda oluşacak güvenlik ihtiyacının karşılaştığı problemleri çözebilecek bazı değişikliklerin olması şartken, bu değişiklikler maalesef ne yönetmeliklerde ne de kanunlarda gerçekleştiriliyor” açıklamasında bulunan Özel Güvenlik Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Oryal Ünver, “Zaten 5188
130 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
Kanunu çıktığında 4 ana konuda hata yapılmış ve bu konular hala düzeltilmemiştir, düzeltilmediği için de özel güvenlik sektörü sıkıntılar içinde kıvranmaktadır. Herkes derdi anlıyor, ilacı biliyor, her ne hikmetse bu ilacı bu kanunun maddelerini değiştirerek sektöre vermekten çekiniyorlar. Ben neden olduğunu bir türlü anlayamıyorum” dedi ve sözlerine kanunda yapılan hataları sıralayarak devam etti: “Kanundaki hatalardan ilki mevcut güvenlik için yapılan özel sigorta bölümü. Sigorta zorunlu bir sigorta, fakat sigortanın tek ayağı var, üç ayağı yok. Tek olan ayak, olay mahalinden geçen üçüncü sınıf şahıs sigorta kapsamında ama olayın içinde olan güvenlik elemanının sigorta kapsamı yok. Olayın olduğu yerdeki güvenlik şirketinden hizmet alan şirket de bu kapsamda değil. Güvenlik elemanının çalıştığı güvenlik şirketinin de bir güvencesi yok. Bu yanlıştır ve bunun düzeltilmesi gerekir, fakat her müracaatımızda, her adım attığımızda bu konuyla ilgili bir icraatın olmadığını görmekteyiz.”
İŞ BENİMSENMİYOR… Özel güvenlik görevlilerinin maaşlarına yönelik sıkıntılara da değinen Ünver, “Bu konuda yürekler acısı bir ortam var. Siz milyar dolar kıymetindeki bir fabrikayı asgari ücretle çalışan iki tane güvenlik görev-
GÜVENLİK
lisine teslim ediyorsunuz ve ‘servetimi koru!’ diyorsunuz. Oysaki asgari ücret görevlinin ailesine bakmasına yetmiyor ve bu yüzden görevli ilave iş yapıyor, doğal olarak da güvenlik işini benimsemiyor. İş benimsenmediği sürece de yürümüyor” dedi ve sözlerine devam etti: “Gelelim bir diğer konuya; şu an da 41 tane üniversitemizde iki yıllık özel güvenlik programları var. Bu konudaki ilk başlangıç Kocaeli Üniversitesi’nde Hereke Ömer İsmet Uzunyol Kampüsü’nde GÜSOD tarafından başlatıldı. Bende o zaman GÜSOD’un başkanıydım. Projeyi başlattık ve proje 41 üniversiteye yayıldı. Bu çok güzel bir şey… Ancak bakın bakalım bu eğitim programından mezun olanların yüzde kaçı sektörde çalışıyor. Ben hemen söyleyeyim, yüzde değil binde ikisi çalışıyor. Bunun nedenleri tabii ki de var. Mesela ilk olarak karşımıza maaş konusu çıkıyor. İkinci neden ise daha da kötü, çünkü o okullarda risk analizine göre güvenlik kadrosu tespit edileceğine, bütçeden ayrılan paya göre güvenlik elemanı kadrosu tespit ediliyor.” “Dikey binalardaki sistemi bile uygulayamıyoruz” açıklamasını yapan Ünver, “Dikey binada o güvenlik görevlisine destek olacak elektronik veya fiziki güvenlik ortamının
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜ KİM DENETLEYECEK? Denetleme sorununa yönelik de görüşlerini bildiren Ünver, “Gelelim diğer bir konuya, yani denetlemeye… Kim denetleyecek özel güvenlik sektörünü? Özel Güvenlik Daire Başkanlığı ve illerdeki şube müdürlükleri mi? Peki, bu mevkilerde acaba üç sene görevinde kalan birey var mı? Hayır yok. Ve bu birimlerin çoğunun ek görevleri var. Özel güvenliğin şubede oturup masasında sertifikaya imza atmaya vakti yok, biri karşılama görevinde, biri baskın görevinde. Peki, bu işi kim yürütecek, kim denetleyecek? Üç ayda bir gelen ve bu sektörü bilmeyen kişiler mi? Peki, bu arkadaşlar nasıl denetim yapacak? Bu demektir ki sektör denetlenmiyor, sadece büyük şirketler göze kestirilmiş. Dünya kadar illegal iş yapan güvenlik şirketleri var ve bu şirketler denetleme noktasında saf dışında kalıyor. Sektör olarak 2004 yılından önce turizm sektörü gibi birlik kurmayı çok istedik. Bu birlik kendi içinde sektörü kontrol ederken, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü de bu birliğin kontrolünü sağlasın düşüncesindeydik. Ancak bu düşüncemiz kabul görmedi ve denetleme görevini devlet üzerine aldı. Ancak görüyoruz ki devletimiz bu görevini yerine getiremiyor. Şunu söylemeliyim ki; mevcut sorunlar halledilmedikten sonra bu sektör sağlıklı bir şekilde büyüyemez, büyüse de hep sancılı büyür.” Son olarak sektörün potansiyeline ve geleceğine değinen Ünver, “Et tırnaktan ayrılmaz. Artık güvenlik; toplumun, özellikle İstanbul gibi büyük metropollerin vazgeçilmez bir unsuru oldu. Bu nedenle toplam nüfus ve iş hacmi arttıkça güvenlik de artacak. Bütün amacımız ve isteğimiz bu ayrılmaması gerekli olan, vazgeçemeyeceğimiz sektörü düzgün bir şekilde, insanlara hizmet edecek hale getirmek” diyerek sözlerine son verdi.
sağlanması lazım. Ayrıca yangın talimatında on kattan fazla olan binalarda yangın sistemi adresli olacaktır diyor. Fakat Bağdat
Caddesi’nde yeni yapılan evleri dolaşalım, kaç tanesinde adresliymiş görelim, hiçbirinde yok!” dedi.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 13 1
GÜVENLİK
Güvenlik ihtiyacı arttıkça güvenlik sektörü gelişiyor Keleş, yeni nesil ürünlerde tüm zayıf akım sistemlerinin birbiri ile entegrasyonunun istendiğini de söyleyerek, “Bu noktada İP sistemlerde teknoloji var olan sistem yönetim yazılımları ile haberleşmede ve güvenlik zafiyetlerini minimuma indirmektedir. Ayrıca yeni nesil akıllı video analizli ürünler güvenlik dışında marketing üzerinde müşteri analizlerinin yapılabildiği, kişilerin sayılabildiği bir çok alanda yerini almaktadır” diye sözlerine devam etti.
GÜVENLİK ÜRÜNLERİNE YOĞUN BİR TALEP VAR Ülkemizde güvenlik sektörünün her geçen gün gelişmekte olduğunu söyleyen Mesa Güvenlik Genel Müdürü Mehmet Salih Keleş, “Ülkemizde kendi güvenliklerini sağlamak ve huzurlu bir yaşam kalitesi için müşterilerin yeni yapıların tamamında, işyerlerinde ve devlet dairelerinde yoğun bir şekilde güvenlik ürünlerine talepleri söz konusu. Bu potansiyelin doğru bir şekilde analiz edilmesi, doğru ürün gruplarının kullanılması, var olan talebi karşılamak için doğru hizmet edilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
MARKA KİRLİLİĞİ MÜŞTERİDE GÜVEN PROBLEMİ YARATIYOR Keleş, sektörün gelişmesini engelleyen ve bir türlü aşılamayan en büyük sorunun merdiven altı, kalitesiz ürünlerin bulunduğu marka kirliliği olduğunu dile getirirken, müşterilerin bu ürünlerden kaynaklı memnuniyetsizliklerinden oluşan güven probleminin aşılması en zor iş olduğuna da dikkat çekti. Keleş, “Bu sorunun çözümü için devletimiz tarafından belirli yasalar ile ithalatçı firmaların korunması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
TEKNOLOJİNİN GÜVENLİK SEKTÖRÜNDEKİ PAYI OLDUKÇA BÜYÜK Teknolojinin güvenlik sektörünün olmazsa olmazı olduğunu belirten
132 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
2017 YILINDAN İTİBAREN DAHA GÜÇLÜ BİR PAZAR Güvenlik sektörünün gün geçtikçe geliştiğini ve büyüdüğünü söyleyen Mesa Güvenlik Genel Müdürü Mehmet Salih Keleş, mevcut potansiyelin doğru bir şekilde analiz edilmesi, doğru ürün gruplarının kullanılması, var olan talebi karşılamak için doğru hizmet edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Keleş, müşterilerin ihtiyaçları doğrultusunda, pazardan aldıkları geri bildirimleri değerlendirerek yeni nesil ürünleri ince ve sabırlı çalışmaları ile gerekli testler, incelemeler sonucunda pazara sunduklarını ve dünya güvenlik pazarında birinci sırada olan Hikvision Company ile 2017 yılından itibaren distribütörlük anlaşması yaparak pazarda daha çok güçleneceklerini de dile getirdi.
ISAF FUARLARI SEKTÖRE YENİ TEKNOLOJİLER HAKKINDA BİLGİLER VERİYOR ISAF Fuarları’ nın ürünlerin ve hizmetlerin tanıtabileceği, farklı teknolojiler hakkında bilgi edinilebileceği bir fuar olduğuna da değinen Keleş, “Bu sene fuardan beklentimiz ürünlerimizi sağlıklı bir şekilde katılımcı müşteri kitlesine doğru bir şekilde iletmek” dedi.
GÜVENLİK
Dünyanın en büyük 10 video gözetim çözümü firması
G
üvenlik sektörünün Türkiye’deki mevcut durumundan ve potansiyelinden ve firmanızın buradaki rolünden kısaca bahseder misiniz? Türkiye’de güvenlik sistemleri sektörü son 5 yıldır ciddi bir ivme kazandı. 2016 yılı sonunda sektör yaklaşık 650 milyon dolar bir pazar payına ulaşırken, bu payın 2017 yılının 4. diliminde 800 milyon dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz. Neutron, bu sektörde pazarın yüzde 29’luk kısmına sahip. “Geriden takip ettiğimiz teknolojileri neden kendimiz üretmeyelim ve neden halkımıza dünya ile eşzamanlı sunmayalım?” sorunu sorduktan sonra, tüm gücümüzle ve mükemmel bir ekip ruhuyla 2012 yılında işe koyulduk. Bugün baktığınızda, kendi teknolojilerimizi üretip, bu teknolojileri insanların kolayca ulaşıp, kullanabileceği hale getirdik. Türkiye’de bu sektörde ilk mobil uygulamayı yaparak, diğer firmalara da yol açmış olduk. 2016 yılı sonunda 2 milyondan fazla kullanıcıya ulaşarak sektörde bir rekor kırdık. Sektörün gelişmesini engelleyen ya da sektörde bir türlü aşılamayan en önemli sorun sizce nedir? Bu konuda önerileriniz var mı? Sektörümüzün en önemli 2 sorunundan bahsetmek istiyorum. Bunlardan ilki; Türkiye’ye yurt dışından ürün ithal eden sektör firmalarının inovasyondan ve yenilikçilikten çekinmeleridir. Bunu bir örnekle anlatmak istiyorum; Türkiye’de satılan eski tip alarm sistemlerini düşünelim. Bu sistemler 35 yıldır hiç bir yenilik ya-
134 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
Neutron Güvenlik Teknolojileri’nin video gözetim çözümlerinde ulusal ve uluslararası pazarda faaliyet gösteren, kendi ürün ve yazılımlarını üreten bir işletme olduğunu belirten Neutron Güvenlik Teknolojileri A.Ş. Proje ve Satış Müdürü İlyas Yeşilmen, firmalarının her yıl gelirinin yüzde 12’sini Ar-Ge’ye ayırdığını ve video gözetim çözümlerinde teknoloji çağına öncülük ettiğini belirtti.
pılmadan satılıyor. Öncelikle “Bu sistemleri neden insanlar bir mobil uygulama ile kontrol edemesin, daha sonra bir adım ötesine gide-
rek, neden akıllı ev kontrolü de yapamasın?” dedik ve bütün bu yeniliklerin ardından, ciddi bir çalışmanın sonucu olarak ortaya mükemmel bir ürün çıktı. İkinci versiyonu olarak bu sisteme kamera da entegre ettik ve bu şekilde evinizde ya da işyerinizde alarmınızın çaldığını uygulama aracılığıyla biliyor, hatta izleyebiliyorsunuz. Diğer soruna gelirsek; satış sonrası hizmete önem verilmemesi… Günde yaklaşık 2 bin kişiye telefon ve uzak bağlantı ile destek verebiliyoruz. Bu hem Türkiye’de hem dünyada bir ilk… Çünkü böyle bir hizmeti verebilmek için çok büyük bir teknik kadroya ve mükemmel bir ekip ruhuna sahip olmak gerekir. Gelecek dönemlere ilişkin ne gibi planlar yaptığınızı öğrenebilir miyiz? 2017 yılı ikinci yarısında kurduğumuz ve 2018 yılı itibariyle tüm devlet, özel ve son kullanıcıya yönelik alarm satış ve kiralama hizmeti verdiğimiz ve önümüzdeki dönemlerde 1 milyon üyeye ulaşmayı hedeflediğimiz Neutron Alarm projemiz ile sahaya iniyoruz. Bu alanda da sektörün en iyisi olmak için tüm gücümüzle çalışacağız.
ISAF Fuarları’nın sektöre neler kattığını düşünüyorsunuz? Bu sene gerçekleştirilecek ISAF Fuarından beklentileriniz nedir? Neutron olarak hem ulusal hem uluslararası fuarlara sıkça katılıyoruz. Fuarların genel itibariyle amacı firmaları bir araya getirmek ve iş ortaklıklarına zemin hazırlamaktır. Bizce İSAF Türkiye’de ki en güçlü elektronik güvenlik sistemleri fuarıdır. Bu fuarın pazar payımıza ve iş ortaklıklarımıza pozitif etkisinin olduğunu söyleyebiliriz.
GÜVENLİK
Güvenlik sektörünün buluşma noktası: ISAF kontrol sistemi, ziyaretçi kontrol alanlarındaki yazılımlarımızı geliştiriyoruz. 2018’de yeni ürünler ile müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için Ar-Ge odaları için özel bir yazılım tamamlandı. Winper ve diğer yazılımlarımızın 2018’de yeni versiyonlarının PDKS ve geçiş kontrol sektörüne sunmak için son çalışmalarını yapmaktayız. Eylül 2017’de Almanya’ya teknik bir gezimiz var. Sektörümüzün Almanya’da uygulanma ve çözüm teknolojilerinin personelimiz tarafından bir eğitim düzeyinde çalışması olacak.
Türkiye’de son yıllarda biometrik güvenliğe önem verildiğini söyleyen Pusula Zaman Yazılım ve Bilgi İşlem Genel Müdürü Ercan Ergin, her işletmenin güvenlik için bir çözüm olarak biometrik sistemlere yöneldiğini dile getirdi. Güvenlik sektörünün Türkiye’deki mevcut durumundan ve potansiyelinden kısaca bahseder misiniz? Türkiye son dönemlerde fiziki güvenlikten ziyade biometrik güvenliğe daha fazla önem vermektedir. Bunun en büyük sebebi kurumların, kuruluşların ve şahısların kendi güvenliklerinin kendileri tarafından sağlama talebidir. Bu nedenle bilgi depolama merkezlerini kendi bünyelerinde muhafaza etmektedirler. Son dönemlerde artan terör ve suç örgütleri nedeniyle Türkiye’de güvenlik sektörü hızlı bir şekilde büyüme gösterdi. Bu hızlı büyüme maalesef kontrolsüz bir büyümeye, hizmet ve teknolojik açıdan yeterli olmayan birçok yeni işletmenin sektöre girmesine sebep oldu. Sektörün gelişmesini engelleyen ya da sektörde bir türlü aşılamayan en önemli sorun sizce nedir? Bu konuda önerileriniz var mı? Sektöre girişin kolaylığı bu sektördeki firma sayısını devamlı çoğaltıyor, standart ürünler ile pazarda olanlar mecburen kontrolsüz ve kalitesiz yapılan üretime, düşük fiyatlı
136 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
ürünlere ya da kar marjını önemli ölçüde düşürmeye yöneliyorlar. Bu anlamda alınacak önlemlerin başında üretici ve distribütör firmaların satıcı firma konusunda seçici davranması başta geliyor. İkinci tedbir ise kullanıcıyı doğru bilinçlendirmek olmalıdır. Seçecekleri ürün ve hizmetlerin ucuzluğundan ziyade, uzun kullanımlı ve gelişen teknoloji ile aynı doğrultuda olup olmadığını kontrol etmeleri gerekir. Gelecek dönemlere ilişkin ne gibi planlar yaptığınızı öğrenebilir miyiz? Personel devam kontrol, yemekhane kontrol, turnikeli geçişler, geçiş
ISAF Fuarları’nın sektöre neler kattığını düşünüyorsunuz? ISAF güvenlik sektörünün buluşma noktası haline gelen bir fuar. Fuar profesyonel güvenlik sektörünün ürün ve çalışmalarını sunduğu çok verimli bir platform oldu. Tüm Türkiye’deki güvenlik firmalarının geldiği ve katılımcıların sektörde adının olduğu büyük bir organizasyon... En son güvenlik teknolojilerini öğrenmek, geleceğin dünyasında güvenliği görmek, yeni ürünleri keşfetmenin en kolay yolu fuara ziyaretçi olmak. Aynı ürün yelpazesinden birkaç üretici tedarikçi ile sohbet etmek için, her sene daha kapsamlı bir fuar beklentimiz haline dönüştü.
Sizce teknolojinin geçil kontrol ve PDKS sektöründeki payı nedir? Sektörünüzde ön plana çıkan yeni teknoloji trendleri neler? Yeni teknolojik ürünler bizim çalışma alanımıza girmeden önce özellikle güvenlik ve diğer sektörlerde gelişimi tamamlıyor. Bizim için uygulanabilir satılabilir duruma geldiğinde maliyetleri ciddi olarak azalmış ve herkesin alabildiği bir teknoloji oluyor. Bizdeki son trendler biometrik sistemler… Fiyatları şaşırtacak kadar düştü. Her işletmenin PDKS için bir çözüm olarak düşünebileceği bir sistem oldu.
GÜVENLİK
K
urumsal ve bireysel elektronik güvenlik çözümleriyle dikkat çeken Tepe Güvenlik, yeni nesil görüntülü alarm sistemleri ile sektöründe fark yaratıyor. Tepe Görüntülü Alarm Sistemleri, alarm anında olayın videosunu on saniye çekerek, sinyalin doğru mu, yanlış mı olduğunu gösteriyor. Tepe Görüntülü Alarm Sistemleri, alarm izleme merkezlerinin en büyük sorunu olan yanlış alarmların önüne geçerken, piyasadaki mevcut ürünlere göre tehlikeyi ve suçu önleyici pek çok interaktif yenilik getiriyor. 1 milyon kişiye sorunsuz hizmet verebilecek altyapıya sahip olduklarına dikkat çeken Tepe Güvenlik Genel Müdürü Özgür Gök, “Görüntülü alarm sistemlerimiz, saniyelerin bile önemli olduğu gerçek ve ciddi bir tehlike anında görsel kanıt eşliğinde emniyet güçlerinin olay yerine ulaşmasını sağlayabiliyor” dedi. Görüntülü alarm sistemlerinin, pek çok farklı sektörde faaliyet gösteren işletmelerde, fabrikalarda, tesislerde yüksek bütçeli teknolojik harcamalar yapmadan, geniş kapsamlı bir güvenlik hizmeti sunduğunu belirten Özgür Gök, “Görüntülü alarm sistemlerimiz ev ve işyerleri dışında geniş alanlara yayılan, örneğin rüzgar tribünlerinin ve güneş enerji tarlalarının bulunduğu dış mekan alanların korunmasında da tercih ediliyor” diye konuştu.
138 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
Tepe Görüntülü Alarm Sistemleri ile
yanlış
alarmlara son! Tepe Güvenlik Genel Müdürü Özgür Gök, ciddi bir tehlike anında saniyelerin çok önemli olduğuna değinerek, “Görüntülü alarm sistemlerimiz, görsel kanıt eşliğinde emniyet güçlerinin olay yerine ulaşmasını sağlayabiliyor” dedi.
GÖRSEL KANIT EŞLİĞİNDE BELİRSİZLİĞE SON Tepe Güvenlik, görüntülü alarm sistemleri ile sektördeki mevcut ürünlerden farklı olarak evde ya da işyerlerinde gerçekleşen hareketi algılayarak görüntüleri alarm izleme merkezine iletiyor ve alarma dayalı belirsizliğe son veriyor. Böylelikle Tepe Görün¬tülü Alarm Sistemleri
ile gerçek ve ciddi bir tehlike anında, görsel kanıt eşliğinde emniyet güçlerinin olay yerine ulaşması sağlanıyor. Yine ilk kez Tepe Güvenlik tarafından dış ortamlarda kullanılan kameralı hareket dedektörü sayesinde, izinsiz içeriye girmeye çalışanlara karşı önceden önlem alınabiliyor. Tepe Görüntülü Alarm Sistemleri’nin getirdiği bir başka yenilik ise mobil uygulama sayesinde istenildiği zaman canlı video izlenebilmesi… Tepe Güvenlik tarafından geliştirilen sistemle alarm video kayıtlarına da ulaşılarak, gerekli durumlarda kolluk kuvvetleri ile paylaşılıyor.
GÜVENLİK
Teknoloji geliştikçe, güvenlikte başarılı sonuçları doğurdu Teknolojinin olumlu yanlarını kendi sistemlerine entegre ederek, kullanım uygunluğunu artırdıklarını belirten Özak Turnike Satış ve Pazarlama Müdürü Gülşen Taşdemir, gelişen teknolojinin güvenlikte başarılı sonuçları beraberinde getirdiğini dile getirdi.
Özellikle son birkaç yıldır güvenlik sektöründe ciddi büyümeler yaşandığını belirten Özak Turnike Satış ve Pazarlama Müdürü Gülşen Taşdemir, aynı zamanda kullanıcıların güvenlik ihtiyaçlarının artmasının, bu konuda seçici ve bilinçli olmalarını sağladığını da dile getirdi. “Bizim açımızdan bu seçicilik olumlu bir gelişme oldu tabii ki” diyen Taşdemir, “Her amaca, her projeye, her isteğe uygun ürünlerimizin olması ve mevcut ürün segmentlerimizin dışında özel proje ürünleri de imal etmemiz sayesinde kullanıcıların tüm taleplerine cevap verebiliyoruz. Ürünlerimize ve kalitemize bu konuda güvenimiz sonsuz” dedi. Güvenlik sektöründe mevcut durum gayet iyi ilerlediğini söyleyen Taşdemir, “İşini iyi yapan, kaliteden ödün vermeyen, doğru anlayarak, doğru geliştiren bir sektör sürekli büyümeye devam eder. Bizim de içinde bulunduğumuz güvenlik sektörü de bu şekilde. Sektörümüzün daha da iyi olacağını düşünüyorum” açıklamasını yaptı.
YENİ ÜRÜN VE PROJELERLE ÇALIŞMALARA DEVAM EDİLECEK Gelecek dönemlere ilişkin planları hakkında bilgi veren Taşdemir, “Bu güne kadar Türkiye’ de ve dünyada birçok projeyi başarıyla tamamladık, bir Türk markası olarak tüm dünyada markamızı duyurduk. Bundan sonraki hedeflerimiz markamızı dünyanın her yerine taşımak ve kalitemizden ödün vermeden, yeni ürünler ve yeni projeler ile çalışmalarımıza devam etmektir” dedi.
140 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
“ISAF BİZİ HİÇ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMADI” “ISAF Fuarı organize edilmeye başlandığı ilk yıldan bu yana firma olarak katılım sağlıyoruz. Fuar, firmaların müşterileriyle, potansiyel müşterileriyle ve rakipleri ile buluştuğu büyük bir organizasyon. Bu atmosferi solumak bizim için hem heyecan verici hem de motive edici bir olay” açıklamasında bulunan Taşdemir, “Beklentilerimiz hedef kitlelerimizi yakından tanımak ve hizmetlerimizi de bu kitlelerin ihtiyaçlarına uygun olarak kanalize etmek. ISAF bize bu fırsatı sağlarken, aynı zamanda hedef kitlelerimizin de bizi ve ürünlerimizi tanımasını sağlıyor. ISAF bu güne kadar bizi hiç hayal kırıklığına uğratmadı, çok güzel fuarlar geçirdik. Yurt dışında da birçok fuara katılıyoruz ve ISAF’ı, yurt dışında gerçekleştirilen fuarların eşdeğeri olarak görüyoruz. Özellikle son 2 yılda tanıtım ile ilgili olarak da çalışmalar yoğunlaştı” diyerek sözlerine son verdi.
GÜVENLİK
Tesan en yeni teknolojilerini
ISAF’ta tanıtacak
Dünya genelinde güvenlik sektörü ürünlerine bakıldığında, satış adetleri olarak her geçen gün büyüyen bir grafik gördüklerini belirten Tesan Genel Müdürü Rüştü Arseven, Türkiye’de Şu an yaklaşık 250-300 milyon dolar civarında bir pazar olduğunun tahmin edildiğini ve Türkiye’deki bu pazarın globaldeki gibi artan güvenlik ihtiyaçlarına cevap verebilmek adına her geçen yıl büyümeye devam ettiğini belirtti.
“Amerika ve Avrupa’ya göre şu an teknolojiyi biraz daha geriden takip eder durumdayız” diyen Arseven, “Globalde IP tabanlı çözümler yaygın durumdayken, Türkiye’de analog tabanlı ürünler fiyat odaklı olması sebebiyle daha fazla tercih edilmekte ve bu da yeni teknolojiyi maalesef arka planda bırakmaktadır. Son tüketici
142 •
ve partnerlere verilecek eğitimlerle beraber aradaki bu fark biraz daha kapanacaktır” dedi. Teknolojideki her yeni gelişme, güvenlik sektöründe yeni bir çözüm olarak karşılarına çıktıklarını söyleyen Arseven, “Geliştirilen yazılımların, donanımlar ile daha optimize çalışabilir duruma gelmesiyle beraber bu sene karşımıza çıkan H.265+ sıkıştırma teknolojisi, geçen senelere göre kamera görüntülerini yüzde 80 oranında daha fazla sıkıştırarak disk alanından ciddi kazançlar sağlamaktadır. Bunun dışında yine 2017 yılının çözümlerinden olan ‘PoC (Power Over Coaxiel)’ teknolojisiyle, anten kablosu olarak
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
adlandırdığımız koaksiyel kablo üzerinden artık sadece görüntü değil, aynı zamanda elektriği de iletir duruma geldik. Böylece PoC, H.265+ ve benzer teknolojiler, hem iş gücünü hem de maliyeti azaltarak kullanıcılara büyük avantajlar sağlamaktadır” dedi.
UÇTAN UCA ÇÖZÜMLER Hedeflerinin, kullanıcılara uçtan uca çözümler sağlayabilmek olduğunu belirten Arseven, “Örneğin bir güvenlik sistemi kuracaksınız, biz bu sistemde kullanacağınız kameralardan depolama çözümlerine, altyapı ürünlerinizden kablosuz çözümlerinize, network
çözümlerinizden ağ güvenliğine kadar ihtiyacınız olan bütün ürünleri tek bir elden sunabilmeyi hedefliyoruz. Ar-Ge ekibimiz ile birlikte son teknolojileri sürekli takip ederek, en yeni çözümleri bünyemize katmak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz” açıklamasını yaptı. Son olarak Isaf Fuarı’na ilişkin görüşlerini aldığımız Arseven, “Bu yıl Türkiye Stratejik Distribütörü olduğumuz, dünyanın lider güvenlik markası Haikon ile veri depolaması çözümlerinde dünyanın önder markalarından Seagate’in çözümlerini ziyaretçilerle buluşturacağız. ISAF Fuarları’nın, büyük emekler harcayarak ülkemizde bayrağını taşıdığımız global markaların çözümlerini ve en yeni teknolojilerini, ülkemiz sektörüne daha iyi tanıtabilmek ve anlatabilmek için büyük fırsat olduğunu düşünüyoruz. Sektörü bir araya getiriyor. Bu sene de yine yüksek bir katılımcı sayısı ile çözümlerimizi, İstanbul içinden ve dışından gelecek daha fazla kullanıcıya ulaştırmayı, çözümler hakkında ilk ağızdan doğru bilgileri aktarmayı umuyoruz” diyerek sözlerine son verdi.
GÜVENLİK
Passolig, TFF ve UEFA standartlarında turnike sistemleri
V
odafone Arena Stadyumu projesinde yer aldınız. Stadyuma sunduğunuz çözümler hakkında bilgi alabilir miyiz? Vodafone Arena’da passolig, TFF ve UEFA standartlarına uygun olarak turnikeler üretildi. Seyirci geçişleri için tam boy turnike kullanılarak kesinlikle 2. kişinin geçişine izin vermeyerek, kişinin geçiş yapmadan önce passo lig uygulaması ile doğru kişi olduğuna karar verdikten sonra geçişi sağlanmaktadır. Ayrıca kişi kartını gösterse dahi turnikeden geçmediği sürece stada girişi kabul edilmemektedir. Kullanılan paslanmaz malzeme ve kaynak özel olarak seçilerek, dayanaklılık ciddi olarak yüksek seviyelere çıkartıldı. VIP girişlerinde kullanılan optik turnikeler Türkiye’de sadece Vodafone Arena stadında kullanıl-
144 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
Tansa Turnike Satış ve Pazarlama Müdürü Savaş Rehber, Türkiye’de Vodafone Arena dışında; İzmir, Adana, Samsun, Trabzon gibi hemen hemen tüm büyükşehirlerdeki son yıllarda yapılan yaklaşık 26 statta Tansa ürünlerinin tercih edildiğini belirtti.
maktadır. Görsel olarak bir çoğu cam malzemeden üretilen ürün yine passolig uygulaması ile entegre edilmiştir. VIP bilete sahip kişilerin rahat bir şekilde yine sensörler sayesinde tek, tek içeri girişleri sağlanmaktadır. Yine cam kanatlar sayesinde kişiye temas etmeden
kontrollü geçişler yapılıyor. Tailing geçiş dediğimiz arka arkaya geçişler yine sensörler ile kontrol ediliyor. Son dönemde sektöre sunduğunuz ürün yelpazeniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Ürün yelpazemiz tripod turnikeler, boy turnikeler, optik turnikeler ve swinggate olarak 4’e ayrılıyor. Tripod turnikeler, daha çok personel ve yemekhane takip programları için kullanılırken, ayrıca raylı sistemler içinde tercih ediliyor. Tripod turnikeler 3 kollu olup kişilerin tek, tek girişlerini sağlar. Boy turnikeler; stadyumlar, cezaevi ve iş merkezleri otoparkları, yani daha fazla güvenlik isteyen mekanlar için tasarlandı. Bu ürünler kişilerin boy yüksekliğinde yapılarak kesinlikle kaçak geçişe izin vermemektedir. Optik turnikeler tasarımın daha çok dikkat çekeceği, görsele daha fazla hitap eden yerler için tasarlandı. Bu turnike daha çok rezidans ve iş merkezlerinde kullanılıyor. Optik turnikeler kişiye temas etmeden cam kanatlar ile gövde üzerindeki sensörler sayesinde kişilerin tek, tek girişini sağlamaktadır. Sensör sayısı arttırılarak valiz, çanta ve çocuklu geçişleri de kontrol altına alıyor. Swinggateler ise makam girişleri, engelli ve malzeme geçişleri için kullanılır. Tek kanatlı olarak kalabalık geçişleri kontrollü olarak sağlamaktadır. Geçiş kontrol sistemlerinde ne tür uygulamalar var? Siz bunların hangilerini yapıyorsunuz? Geçiş kontrol sistemlerinde teknoloji ilerledikçe, kart okuyucu yerine artık göz, damar ve avuç içi okuma gibi özellikler gelmektedir. Bununla beraber tabii ki turnikeler ile ilgilide değişiklikler yapılmaktadır. Artık insanlar hiçbir yere temas etmeden geçiş sağlamak istemektedirler. Bu yüzden Tansa Turnike de Ar-Ge departmanı ile yeni çözüm-
GÜVENLİK
ler bulmaktadır. Optik turnikeler bu çözümlerden sadece bir tanesidir. Bunu daha da geliştirerek Vodafone Arena’da kullanılan VIP geçişlerinde kullanılan slimline diye adlandırdığımız ürünü üretmiştir. Ar-Ge personelimiz sürekli yurt dışındaki güvenlik konusunda uzman kişilerle görüşerek ürün gamına sürekli yeni ve teknolojik ürünler katmaktadır. Ayrıca şu an tüm dünyayı tehdit eden terör olaylarına karşı da Tansa Turnike olarak görüştüğümüz güvenlik uzmanları ile farklı çözümler üretmeye çalışıyoruz.
Hem yurt içinde hem yurt dışında birçok projede yer alıyorsunuz? Sizi seçilir kılan özellikleriniz nelerdir? Tansa yakaladığı üstün kalite seviyesi ve hızlı teknik servis hizmeti ile hem ülkemizde hem de yurt dışında prestijli ve önemli işlere imza atmıştır. Proje partnerlerimiz (yatırımcı, bayi, entegratör firmalar) ile yakaladığımız uzun yıllara dayanan iş birlikteliklerimiz sayesinde, yer aldığımız bütün projeleri sorunsuz ve zamanında teslim ederek, Tansa markasını tüm bu projelere gururla yazdık. Türkmenistan, Fas, Karayipler gibi ülkelerdeki stadyum projelerinde de Tansa markasının tercih edilmesi yakaladığımız kalite ve servis hizmetimizin seviyesini göstermektedir. Türkmenistan’da inşa edilen Aşkabat Olimpiyat Kompleksi’nde Tansa Turnikeleri tercih edildi. montajları geçtiğimiz ay tamamlandı, böyle global bir projede yer almak bizleri tabii ki çok mutlu etti. Tansa Turnike olarak geldiğimiz bu noktada artık büyük ve önemli tüm projeler de direkt aranan ve ulaşılan bir firma olmak bizi gerçek mutlu etmektedir. Bu durum bizlerin sorumluluğunu kat ve kat artırırken, ileriye daha güvenli bakmamıza ve yeni yatırım kararları almamıza da imkan vermektedir.
Diğer sistemlerle entegrasyon konusuna dair neler söylemek istersiniz? Güvenli Geçiş Kontrol Sistemleri sektöründe faaliyet gösteren entegratör olarak adlandırabileceğimiz firmalar zaten ana müşterilerimizi ve bayilerimizi oluşturmakta. Tansa Turnike olarak son kullanıcıya satış yapan bir firma olmadığımız için, bu firmalarla hem iş geliştirme başlığı altında hem de yeni ürün çalışmalarımızda, özellikle Ar-Ge departmanımız devamlı iş birliği yapmaktadır. Hindistan özelinde yapılan metro projelerinde bu çalışmalarımız sayesinde, projeye özel entagrasyonu sağlanmış tamamen yeni bir ürün geliştirildi ve şu an Hindistan’daki 3 ayrı şehirde Tansa Turnikeleri metro istasyonlarında kullanılacak. Bir şehirde kullanım başladı bile… Proje kapsamı yüksek adetli ve özel ürünler olmasına rağmen zamanında teslimatlarımızı sorunsuz tamamladık.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 14 5
GÜVENLİK
Kentleşmeye bağlı olarak artan talep, sektöre ivme kazandırıyor
Sektörde 20 yıllık geçmişi olan Ankara merkezli firma Sim Güvenlik adına görüştüğümüz Genel Müdür Adem Göz ile güvenlik sektörünün mevcut potansiyeline yönelik söyleşi gerçekleştirdik. Göz, artan güvenlik ihtiyaçlarına bağlı olarak gelecek için sektörün büyük bir potansiyel barındırdığını dile getirdi.
146 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
“Türkiye’de güvenlik sektöründe kullanılan ürün ve teknolojiler gün geçtikçe hızlı bir şekilde ilerliyor. Buna paralel olarak güvenlik sektörü de gelişim gösteriyor” diyen Sim Güvenlik Genel Müdür Adem Göz, “Sektörün teknolojiye bağlı olarak büyümesi sonucu müşteri ihtiyaç ve talepleri de bu doğrultuda artıyor. Artık Türkiye’de güvenlik sistemi lüks değil, zaruri bir ihtiyaç olarak görülüyor” dedi. Ülkemizin ürün grubu bazında daha çok analog ve IP tabanlı video kamera gözetim sistemlerine sahip olduğunu belirten Göz, “Fakat bu ürün grubunun yanında genel seslendirme ve acil anons, konferans, yangın algılama, profosyonel ses, hırsız alarm, kartlı geçiş kontrol ve bina yönetim sistemleri gibi gruplar da yüzde 20’lik bir pazar payına sahip. Sektör özellikle CCTV sistemlere dayalı projeler üzerinden genişlemeyi sürdürüyor” açıklamasını yaptı. Türkiye’de artan kentsel dönüşüm projelerinin ve konut talebinin sektörün büyümesine etki ettiğini dile getiren Göz, “Konut talebi ve satışlarında görülen canlanma/durgunluk haline göre de sektör gelişme hızı etkilenmektedir” dedi ve sözlerine “Türkiye’de kentleşme oranı yüzde 78 ve buna bağlı nüfus 60 milyon civarındadır. Buna göre kentleşen nüfusun 2023 yılında 71 milyon olması öngörülüyor. Bu göç kaynaklı kentleşme nedeni ile 2025 yılına kadar göç alan şehirlerde konut talebi de devam edecektir” diyerek devam etti.
“GELECEK İÇİN SEKTÖR BÜYÜK BİR POTANSİYELE SAHİP” Türkiye’de iş yerlerinin yaklaşık yüzde 95’e yakınının komple güvenlik korumasından yoksun ve sadece yüzde 40’lık bir kısmında güvenlik korumasının olduğunu belirten Göz, konutlardaki durumun da aynı şekilde olduğunun, konutların yüzde 99’a yakınının komple güvenlik korumasından yoksun, sadece yüzde 10 gibi küçük bir kısmında kısmi güvenlik korumasının mevcut olduğunun altını çizdi ve “Bunlar gelecek için sektörün ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir” dedi. “Can ve mal güvenliği asla riske alınmayacak nadir alanlardan biri olmasına rağmen sektör temsilcileri tarafından; ucuz ve kalitesiz ekipman ithal edilmesi sektörde satış sonrası hizmet vermeyen birçok firmanın doğmasına sebep olmuştur” diyen Göz, “Konusunda uzman olmayan kişilerce projelendirilen ve kurulan sistemlerin işletmelere geri dönüşü olmayan zararlar vermesi, sektöre olan güveni sarsmıştır. Çünkü sektörde satış önemli olduğu kadar satış sonrası hizmet ve servis hizmeti büyük bir önem arz etmektedir” dedi.
GÜVENLİK
Yeni teknolojiler sektörde hizmet kalitesini artırıyor Güvenlik sektörünün mevcut durumunu ve sorunlarını görüştüğümüz GENSER Güvenlik Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü Koray İncili ve Genser İnsan Kaynakları Müdürü Seda Varlı, aynı zamanda Genser’in gelecek dönem planlarına yönelik bilgiler verirken, ISAF Fuarı’na dair düşüncelerini de bizlerle paylaştı. geliştirilmesi ile sektörün daha profesyonel bir yapı kazanacağına inanıyoruz.
Güvenlik sektörünün Türkiye’deki mevcut durumundan ve potansiyelinden kısaca bahseder misiniz? Türkiye’de özel güvenlik sektörü pazar büyüklüğü 12 milyar TL’yi aşarak, 500 bine yakın personeliyle Türkiye’nin en hızlı büyüyen sektörlerinden biri haline geldi. Ülkemizin jeopolitik konumu ve hızla gelişen şehircilik anlayışı özel güvenlik personeli ihtiyacını da her geçen gün artırmaya devam ediyor. Sektörün gelişmesini engelleyen ya da sektörde bir türlü aşılamayan en önemli sorun sizce nedir? Bu konuda önerileriniz var mı? Özel Güvenlik sektörü 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’a göre yürütülmektedir. Yasanın geçerli maddesinde özel güvenlik görevlilerine, görev yerlerinde kamu görevlisi gibi görev tanımlaması yapılmış olmasına karşın herhangi bir disiplin yönergesinin olmayışı ve alınan sorumluluğa oranla verilen eğitimin yetersiz oluşu; toplumda güvenlik personellerine karşı olumsuz bir algı oluşturmaktadır. Özel güvenlik yasasının güncellenmesi, disiplin yönergesinin oluşturulması ve eğitim kriterlerinin
148 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
Sizce teknolojinin güvenlik sektöründeki payı nedir? Güvenlik sektöründe ön plana çıkan yeni teknoloji trendleri neler? Yeni nesil güvenlik teknolojilerinden bizlere kısaca bahseder misiniz? Teknolojik gelişmeler, her alanda olduğu gibi güvenlik sektöründe de hizmet kalitemizin artmasına katkı sağlıyor. Genser Güvenlik olarak uzmanlaştığımız, ülkemiz kültürü ile modernliğini bir arada sunan AVM projelerinde gelişen güvenlik teknolojileri sayesinde, daha az personel sayısı ile çalışanlar, ziyaretçiler ve merkez yönetim ağında etkin bir koordinasyon sağlıyoruz. Gelişen teknolojiler ile ziyaretçilerimizin lokasyon içerisinde karşılaştığı güvenlik kontrol noktalarını azaltarak kontrol fobisi oluşturulmadan, ziyaretçilerimize huzurlu bir ortam yaratmayı amaçlıyoruz. Günümüzde kullandığımız sistemlerle birlikte potansiyel tehditler çok daha kolay şekilde tespit edilerek, mevcut tehditlerin hızlı ve etkin şekilde müdahale edilmesi sağlanıyor. Gelecek dönemlere ilişkin ne gibi planlar yaptığınızı öğrenebilir miyiz? Genser Güvenlik olarak çağdaş yönetim anlayışımız ve hizmetin kaynağı olan insana yatırım yaparak kazandığımız nitelikli personellerimiz ile huzurlu ortamlar yaratmayı ilke edinmekteyiz. Bu bağlamda müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitemizden ödün vermeden emin adımlarla büyüyerek sektördeki güvenilirliğimizi koruyacağız. ISAF Fuarları’nın sektöre neler kattığını düşünüyorsunuz? Bu sene gerçekleştirilecek ISAF Fuarından beklentileriniz nedir? ISAF Fuarı’nı sektör içerisindeki firmalar arasında ilişkileri güçlendirerek pazardaki gelişmelerden haberdar olmamızı sağlayan en önemli organizasyonlardan biri olarak görüyoruz.
GÜVENLİK
A’dan Z’ye Güvenlik Kıyafetleri
Ata Şapka’dan
Güvenlik sektörünün gelişimi ile beraber ürün yelpazesi ve kapasitelerini artırdıklarını söyleyen Ata Şapka Genel Müdürü Ender Nukan, “Müşterilerin bizlere olan güvenleri ile ayakta kalmaktayız” dedi. Öncelikle firmanızdan kısaca bahseder misiniz? Ata Şapka neler yapar, faaliyet alanları nelerdir? Ata Şapka 1961 yılında rahmetli babamız İskender Nukan tarafından kuruldu. O dönemlerde polis, asker, zabıta şapkaları imalatı yapılmaktaydı. Daha sonra devlet ve özel sektör ihalelerine girerek kapasitesini artırdı. Güvenlik sektörünün gelişmesi ile beraber, Ata Şapka Ltd. Şti. olarak yerini aldı. Bankalar, özel güvenlik şirketleri, resmi ve özel kurumlara A’dan Z’ye güvenlik kıyafetleri ve aksesuarları teminini sağlıyoruz. Bunun yanında bina yönetimi teknik/temizlik kıyafetleri de üretip satışını yapıyoruz. Güvenlik sektörünün gelişimi çalışmalarınızı ne ölçüde etkiledi? Güvenlik sektörünün gelişimi ile beraber Ata Şapka olarak ürün yelpazemizi çoğaltıp, kapasitemizi artırdık. Bu da müşteri sayısının artmasını, satışlarımızın çoğalmasını ve ciromuzun büyümesini sağladı. Güvenlik görevlileri için hazırlanan kıyafetlerin öne çıkan özellikleri neler? Bu kıyafetlerin üretiminde dikkat edilmesi gerekenler nedir? Güvenlik elemanlarının kıyafetlerinde öne çıkan en büyük özellik; renk, model, tasarım olarak polis ve asker kıyafetlerine benzememesidir. Bu nedenle ürünlerde genellikle siyah renk kullanılmakta,
150 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
Peki, bu kıyafetleri temin edecek kişiler kıyafet alımında nelere dikkat etmelidir? Özellikle kumaşların kalitesine bakılmalıdır. Polyesteri az olan, ipliği boyalı kumaşlar tercih edilmelidir. Daha sonra da işçiliği güzel, dikişleri sağlam, üretimde kullanılan malzemelerin kaliteli olmasına bakılmalıdır.
gömleklerde de beyaz renk tercih edilmektedir. Sırttaki özel güvenlik yazısının kaliteli fosfordan yapılması diğer önemli özelliklerden biridir. Ürünlerin üretiminde dikkat edilecek en önemli konu kullanılan kumaşların çok fazla polyester içermemesi ve yıkamalarda renk atmaması için ipliği boyalı kumaş kullanılmalıdır.
Sektörlere göre kıyafet değişimlerinin olduğunu görüyoruz. Peki, bu ayrımlar neye göre yapılıyor? Gece görev yapan güvenlik elemanı ve temizlik/teknik grupların kıyafetlerinde fosfor kullanılmaktadır. Temizlik ve teknik gruplarında işçi sağlığı ile alakalı çelik burunlu ayakkabı, fosforlu yelek ve baret kullanılması yaygınlaştırıldı. Ülkemizde her alanda olduğu gibi bu alanda da uygun fiyata, kalitesiz işler yapan firmalar var? Peki, haksız rekabet karşısında siz neler yapıyor, nasıl ayakta kalmaya çalışıyorsunuz? Ülkemizde her sektörde olduğu gibi güvenlik sektöründe de merdiven altı firmalar bulunuyor. Bu durum dürüst, ilkeli, işini düzgün yapan, kaliteli hizmet veren firmaların gelişmesine ve büyüme hızına engel olmaktadır. Sektörde 56. yılını bitirmiş Ata Şapka olarak müşterilerimizin iş ahlakı, ahde vefası, samimiyeti ve bizlere olan güvenleri ile ayakta kalmaktayız.
GÜVENLİK
Sektörün gelişmesindeki en büyük engel çalışan sirkülasyonu Güvenlik sektörünün Türkiye’deki mevcut durumundan ve potansiyelinden kısaca bahseder misiniz? Güvenlik sektörü özellikle son dönemde yaşanan olaylarında etkisiyle hızla büyüdü. Pazarın büyüklüğü 12 milyar TL’nin üzerinde. Geçen yıl yüzde 7 civarındaki büyüme oranının bu yılda devam etmesini bekliyoruz. Biz Securitas olarak sektör ortalamasının da üzerinde büyümeye sahibiz. 2016’da 457 milyon TL ciro ile yüzde 19 büyüdük. 2017’de ise yüzde 21 civarında bir büyüme öngörüyoruz. Teknoloji ve artan güvenlik ihtiyacının etkisiyle sektörün önümüzdeki yıllardaki büyüme trendini devam ettireceğini düşünüyorum. Sektörün gelişmesini engelleyen ya da sektörde bir türlü aşılamayan en önemli sorun sizce nedir? Bu konuda önerileriniz var mı? Sektörün gelişmesinin önündeki en büyük engel çalışan sirkülasyonu. Diğer mesleklere göre özel güvenlik sektöründe bu oran oldukça yüksek. Oldukça
zor şartlar altında çalışan güvenlik görevlileri küçük ücret farkları nedeniyle sektör değiştiriyorlar, bu da iş sürekliliğini ve uzmanlaşmış eleman bulmayı zorlaştırıyor. Gerek Securitas gerekse başkanı olduğum GÜSOD olarak bu konuda birçok çalışma yürütüyoruz. Çalışan bağlılığına ve güvenlik sektörünün içindeki meslek algısına yönelik çalışmalara ağırlık veriyoruz.
Diğer mesleklere göre özel güvenlik sektöründe çalışan sirkülasyonun oldukça yüksek olduğunu belirten Securitas Türkiye Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu, bu noktada çalışan bağlılığına ve güvenlik sektörünün içindeki meslek algısına yönelik çalışmalara ağırlık verdiklerini belirtti.
Sizce teknolojinin güvenlik sektöründeki payı nedir? Güvenlik sektöründe ön plana çıkan yeni teknoloji trendleri neler? Her geçen gün gelişen teknoloji artık güvenlik sektörünün de vazgeçilmez bir parçası oldu. Geriye dönük izlemelerin yapıldığı kameralar artık yerini yeni nesil kamera ve sistemlere bıraktı. Akıllı kameralar adeta insan gözü gibi tehlikeyi algılayarak ilgili görüntüyü anında operatörün önüne getiriyor ve aksiyon alınmasını sağlıyor. Böylece hareketsiz duran bir paketi, dolaşan şüpheli birini ya da girilmez alan olarak belirlenen yere izinsiz yak-
laşanları kameralar aracılığıyla fark etmek mümkün oluyor. Akıllı video analiz yazılımları sayesinde güvenlik ihlallerini anında görüntülemek de mümkün… Bu yazılımlarla sınır ve çevre ihlali, belli bir bölgede rutin olarak gezinen kişi tespiti, izinsiz toplanma, şüpheli paket, yanlış park, ters yöne giriş gibi olumsuz durumları tespit edebiliyoruz. Bununla birlikte uzaktan izleme merkezimizdeki operatörün önüne ilgili alarm görüntüsünün gelmesiyle aksiyon alıyoruz. Alarm görüntüsünü alan operatör, gerekli gördüğü durumlarda uzaktan sesli
anons yaparak şüphelinin suçu gerçekleştirmeden uzaklaşmasını sağlıyor, ardından kontrol ekiplerine ve kolluk kuvvetlerine haber vererek olayı hızlıca sonuçlandırıyor. Proje maliyetlerini düşürerek riski azaltan bu sistemler, müşterinin ihtiyacına göre Securitas tarafından projelendiriliyor, kuruluyor ve işletiliyor. ISAF Fuarları’nın sektöre neler kattığını düşünüyorsunuz? ISAF Fuarı sektörün saygın fuarlarından biri. Sektördeki gelişmeleri görmemize ve yeni iş olanaklarının ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.
Hizmetix >> www.hizmetix.com.tr
• 15 1
GÜVENLİK
“Endüstri 4.0’a yatırımı sürdüreceğiz” Son yıllarda güvenlik sektörünün Türkiye’deki gelişiminin umut verici olduğunu belirten Arma Kontrol CEO’su Koray Kartal, geçmişe oranla dışa bağımlılığı önemli ölçüde azaltırken, yerli ürünlerimizle dünyaya açıldığımızdan bahsetti.
“Arma Kontrol olarak tamamen yerli ürünlerimizle ve Türk mühendislerimizle dünyanın pek çok ülkesine Türkiye’de üretilen teknolojiyi ihraç ediyoruz” diyen Arma Kontrol CEO’su Koray Kartal, “Ancak sektörün halen hak ettiği konuma gelmesi için yapılması gereken pek çok şey var. Firmaların sektöre yatırım yapmaları, merdiven altı diye tabir edilen ve sektörü olumsuz etkileyen üreticilerden sıyrılmak gerekiyor. Böylece hem iç pazarda hem de dış pazarda çok daha iyi işler yapılacağına dair şüphem yok” dedi. Arma Kontrol olarak üretmiş oldukları ürünlerle pek çok insan hayatının sorumluluğunu taşıdıklarını belirten Kartal, “Bu sorumlulukla birlikte her zaman en iyisini yapmaya gayret ediyoruz. Türk mühendislerimizin tasarlayıp ürettiği ürünlerimize uluslararası standartlarda kalite belgeleri alıyoruz. Bunlar çok zorlu süreçler. Ancak bazı üreticiler hiçbir mühendislik çalışması olmaksızın basmakalıp ürünlerle hem alanın hem de pek çok insanın güvenliğini riske atıyor. Bu nedenle iş ortaklarımıza aldığımız belgelerin önemlerini detaylarıyla anlatıyoruz” açıklamasını yaptı.
BÜYÜMEK İÇİN TEKNOLOJİYE YATIRIM YAPILMALI! Teknolojinin güvenlik sektöründeki payının Türkiye pazarında çok düşük seviyelerde olduğunu söyleyen Kartal, firmaların eski yöntemlerle üretime devam ettiğini belirt-
152 •
w w w . h izm e tix .com.tr >> Hizmetix
ti. Büyümeyi hedefleyen firmaların teknolojik yatırımlar yapmasın şart olduğunu belirten Kartal, “Arma Kontrol olarak makine parkurumuzda yaptığımız yatırımlarla daha yalın üretim seviyesine geldik. Tabii ki bizlerin de teknolojiyi devamlı olarak yakından takip etmesi ve trendleri uygulaması gerekiyor. Bunun için birçok fuara katılarak gelişmeleri gözlemliyoruz” dedi. Terör saldırıları ile birlikte güvenlik önlemlerine yatırımın arttığını dile getiren Kartal, aynı zamanda güvenlik donanımlarında Türk
ürünlerini tercih eden ülke sayısında da hızla artış görüldüğünün de altını çizdi. “Güvenlik sistemleri konusunda uzmanlaşan, yerli üretimin lider şirketlerinden Arma Kontrol olarak 30’u aşkın ülkeye ihracatımızla Türkiye’yi başarıyla temsil ediyoruz” diyen Kartal, “10 yılı aşkın süredir sektörde yenilikçi projelere imza atarak Türk ekonomisine katkı sağlıyoruz. Tamamı yerli yatırımla dünya üzerinde 2006’dan bu yana 3 bini aşkın projeye imza attık” dedi. Bankalardan havalimanlarına, emniyet birimlerinden askeri tesislere kadar en kritik noktalarda Anti terör mantar bariyer sistemleri, Road Blocker sistemleri, plaka tanıma sistemleri ile güvenliği sağladıklarını belirten Kartal, “İlerleyen süreçlerde ise Endüstri 4.0’a yatırımı sürdürerek kapasitemizi bir üst seviyeye taşımayı hedefliyoruz. Şu anda mevcut ürünlerimizin bu sisteme hazırlanması konusunda altyapımızı yeniliyoruz. Bununla birlikte Road Blocker ve Mantar Bariyer sistemlerimizi de mikro işlemciler ve anakartlar sayesinde akıllı şehirler projelerine kolayca uyum sağlayabilecek seviyeye getireceğiz” dedi.
GÜVENLİĞİN FARKLI KALEMLERİ TEK ÇATI ALTINDA Son olarak ISAF Fuarı hakkında kısa bir görüşünü aldığımız Kartal, “ISAF Fuarı’na 2009 yılından beri düzenli olarak katılıyoruz. Sektörümüzü küçük bir güvenlik kamerasından sistematik anti terör sistemlerine kadar ele alan bu oluşumu destekliyor ve her yıl parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz. ISAF’ın, güvenliğin farklı kalemlerini bir araya getiren bütünleşik yaklaşımını sektörü tüm yönleriyle değerlendirebilmek adına önemli bir fırsat olarak görüyoruz” dedi.